Dönem
: 21 Yasama Yılı : 3
T.B.M.M. (S. Sayısı : 611)
Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli ve 9 Arkadaşının,
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun
İki Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci
Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin
Önergesi
(2/226)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve yargılama
usulleri hakkındaki kanunun iki maddesinin değiştirilmesi hakkındaki kanun
teklifimin süresi içinde ilgili komisyonlarda sonuçlandırılmaması nedeniyle
İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınması
hususunu arz ederim.
|
|
|
8.11.2000 |
|
|
|
Prof.
Dr. Ekrem Pakdemirli |
|
|
|
Manisa |
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Devlet Güvenlik Mahkemeleri kuruluş ve yargılama
usulleri hakkında kanunun iki maddesinin değiştirilmesi teklifimiz aşağıda arz
edilmiştir.
Saygılarımızla. 21.7.1999
|
|
Prof.
Dr. Ekrem Pakdemirli |
E.
Cenap Gülpınar |
Av.
Sühan Özkan |
|
|
Manisa |
Şanlıurfa |
İstanbul |
|
|
H.
İbrahim Özsoy |
Ömer
Ertaş |
Ataullah
Hamidi |
|
|
Afyon |
Mardin |
Batman |
|
|
Nizamettin
Sevgili |
M.
Salih Yıldırım |
Mahmut
Bozkurt |
|
|
Siirt |
Şırnak |
Adıyaman |
|
|
|
Evren
Bulut |
|
|
|
|
Edirne |
|
GENEL GEREKÇE
Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kanunu 1983 yılında, 1980
yılları öncesine dönülmemesi gerekçesi ile Millî Güvenlik Konseyince çıkarılmış
bir kanundur. Bu kurum daha önce yine olağanüstü bir dönem olan 1973 yılında
kurulmuş, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Mevcut Anayasamızın geçici onbeşinci maddesinden dolayı
bu mahkemelerin Anayasaya aykırılığı iddia edilememektedir.
Tabiatıyla bir kanunun Anayasaya aykırılığının iddia
edilememesi, onun hukukî olduğunu göstermez. DGM’lerin normal mahkeme tabiî
hâkim kuralına aykırı olduğunda hemen herkes hemfikirdir.
Ülkemizde onaltı yıldır uygulaması yapılan Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin iç ve dış hukuk çevrelerinde tenkide açık olmamak
durumundadır. Avrupa Konseyinin Türkiye ile ilgili olarak hazırladığı son
raporundan bu mahkemeler ile ilgili değerlendirmesi şöyledir: “Cumhuriyetin
niteliklerini.. değiştirmek. Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez
bütünlüğünü bozmak. Türk Devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye
düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek...
amacıyla... bir kişi tarafından girişilecek her tür eylemler dahil iddia edilen
suçların sanıkları. Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılanmaktadır. Bu
mahkemeler alenen siyasî nitelik taşıyan suçlarla uğraşırlar.” Anayasanın 143
üncü maddesi çerçevesinde 1982’de kurulmuş ve 1984’te faaliyete geçmişlerdir.
“Bu mahkemelerin, doğaları gereği, sanıklara adil bir
yargılama sunmadıklarına inanmak için sebepler vardır.Bunlarla ilgili başlıca
sorunlar şöyledir: Geleneksel soruşturma yöntemleri yerine sanıktan itiraf
almaya aşırı ölçüde başvurulması; savcının ve (aşağıda oturan ve söylediği
sözler yargılama tutanaklarına aynen geçirilmeyen fakat hâkim tarafından
özetlenerek geçirilen) savunma avukatının eşit olmayan statüleri: Davaların son
derece yavaş ilerlemesi ve pek çok sanığın, hâkim tarafından net bir gerekçe
sunulması gerekli olmaksızın, yargılanması süresi boyunca tutuklu kalması.
Hâkimlerin tarafsızlığı konusunda da şüpheler vardır. Üç DGM hâkiminden biri
askerî hâkimdir. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu tarafından kısa bir süre önce
işaret edildiği gibi, bu askerî hâkimler askerî personel statüsündedir ve
dolayısıyla askerî disipline tâbidirler. Avrupa’da sivillerin en azından kısmen
askerî hâkimler tarafından yargılanabildikleri tek örnek budur.” Bu
mahkemelerin kararları, Yargıtay önünde temyiz edilebilir. Askerî hâkim ve
savcı son anayasa ve yasa değişikliği ile mahkemelerin yapısından
çıkarılmıştır.
Türkiye 1980 öncesi duruma düşmek istememesi ile,
ikibinli yılların insan haklarına saygı ihtiyacını beraberce değerlendirmek
durumundadır.
Yargının bağımsızlığı dolayısıyla yargı sürecinde yargı
tarafından işlenen insan hakları ihlâllerini ortadan kaldırmak mümkün değildir.
Sanık olma ihtimaline karşı yüzlerce polis ve kolluk kuvvetleri ile yaptırılan
operasyonlarda toplanan insanların çoğu delil yokluğu nedeni ile salıverilmekte
veya göstermelik bir iki celse sonucunda hâkim tarafından beraat kararı
verilmektedir.
Potansiyel sanıklar, polis zoru ile getirildiği için de
medyada afişe edildiğinden, törpülenen, aşındırılan saygınlıklarını iade etmek
mümkün olmamaktadır.
Silahlı eylem içinde olan sanıklara reva görülebilecek
gözaltına alma şeklini, alelade veya siyasî konular dolayısıyla ifadesine
başvurulacak insanlara uygulamak yanlıştır.
Mevcut DGM sistemi silahlı eylem içinde olanlara
uygulanacak, bunların dışındaki olaylara ise genel usullerimiz uygulanacaktır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. – Silahlı eylem içermeyen olaylarda hazırlık
soruşturması ve mahkemeye celp konularında genel usullere uyulması
getirilmektedir. Böylelikle asılsız ihbarlarla insanların itibarlarının
zedelenmesi önlenecektir.
Madde 2. – Silahlı eylem içeren olaylarda mevcut
yargılama sürecinin devamı öngörülmektedir.
Madde 3. – Yürürlük maddesi olup kanunun yayınlandığı
tarihte yürürlüğe girmesini öngörmektedir.
Madde 4. – Yürütme maddesidir.
MANİSA MİLLETVEKİLİ EKREM PAKDEMİRLİ VE 9 ARKADAŞININ
TEKLİFİ
DEVLET
GÜVENLİK MAHKEMELERİNİN KURULUŞ VE YARGILAMA
USULLERİ
HAKKINDAKİ KANUNUN İKİ MADDESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1. – 2845 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin ilk
fıkrasının başına “Silahlı eylem olaylarında” cümleciği, madde sonuna da
“silahlı eylem dışındaki kovuşturmalarda genel usullere uyularak tebligat
çıkarılır.” cümlesi ilave edilmiştir.
MADDE 2. – 2845 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin son
fıkrasının başına “Zabıta zoru ile getirilenler” sözcüğü ilave edilmiştir.
MADDE 3. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.