Dönem
: 21 Yasama Yılı : 3
T.B.M.M. (S. Sayısı : 671)
4389 Sayılı
Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu
(1/858)
|
T.C. |
|
|
|
|
Başbakanlık |
7.5.2001 |
|
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
|
Genel Müdürlüğü |
|
|
|
Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-237/2232 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınıza
arzı Bakanlar Kurulunca 25.4.2001 tarihinde kararlaştırılan “4389 Sayılı
Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” ile gerekçesi
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz
ederim.
Bülent Ecevit
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere, ülkemiz bankacılık mevzuatı, 4389
sayılı Bankalar Kanunu ve bu Kanunda 4491 sayılı Kanun ile yapılan
değişiklikle, Avrupa Birliği uygulamalarına büyük ölçüde paralel ve
uluslararası standartlarda bir yapıya kavuşmuştur.
Ancak, içinde bulunduğumuz dönemde ortaya çıkan ve
kamuoyunda da önemli bir gündem oluşturan bankacılık sektörüne ilişkin
sorunların, hükümetçe uygulanan ekonomik programın başarıya ulaşması bakımından
hızla çözümlenmesi gereği doğmuştur. Bu çerçevede, öncelikle Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu bünyesinde bulunan bankaların çok hızlı bir şekilde rehabilite
edilmesi ve satılması gerekli görülmektedir. Bu itibarla bu bankalarla ilgili
olarak 4389 sayılı Bankalar Kanununda
yer alan bazı mekanizmaların daha hızlı çalışır hale getirilmesi, bunların malî
bünyelerinin zaafa uğratılmasında sorumluluğu bulunanlara uygulanacak
yaptırımların da bir an önce uygulamaya konulması, özellikle kamu vicdanının
rahatlatılması bakımından önem arz etmektedir.
Diğer yandan, 4389 sayılı Bankalar Kanununun bazı
hükümlerinin uygulamada sıkıntı yarattığı, ayrıca Avrupa Birliği
düzenlemelerinde yer alan bir kısım hükümlerin Kanunda yer almadığı
gözlemlenmiş ve uygulamaya işlerlik kazandırılması ve Avrupa Birliği mevzuatına
tam uyumun sağlanması bakımından bazı hükümlerde bir kısım değişiklikler yapma
ve Kanuna yeni hükümler ekleme ihtiyacı doğmuştur. Özkaynak tanımının
değiştirilmesi, konsolide özkaynak tanımının getirilmesi, kredi sınırlarının
konsolide olarak da hesaplanması ve uygulanmasına olanak sağlanması, bankaların
malî olmayan iştiraklerine sınırlama getirilmesi ve vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmeleri gibi bazı finansal araçların genel kredi sınırları hesabına dahil
edilmesi hem Avrupa Birliğine uyum programı çerçevesinde hem de daha sağlıklı
ve uluslararası piyasalarda rekabet gücü olan bir bankacılık sistemine sahip
olma amacıyla yapılan değişikliklerdir.
Tasarı belirtilen amaçlarla hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. – Madde ile, 4389 sayılı Bankalar Kanunundaki
özkaynak tanımının, Avrupa Birliği Direktiflerindeki özkaynak tanımına paralel
olarak yeniden tanımlanabilmesi için Kurula yetki verilmiş ve maddeye konsolide
esasa göre uygulanacak kredi sınırları ile standart oranların hesaplanmasında
dikkate alınmak üzere esas ve usulleri Kurulca belirlenecek konsolide özkaynak
tanımı getirilmiştir.
Madde 2. – Madde ile, Kanunun 6 ncı maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendine ilave edilen bir hükümle 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabi kimselerden Kurumda görev alanların görevlerinden
ayrılmaları halinde yeniden Devlet memurluğuna dönerek durumlarına uygun bir
göreve atanmalarına olanak sağlanmıştır. Bu takdirde, bunların Kurumda
geçirdikleri süreler tabi oldukları kanun hükümlerine göre hizmetlerinde
değerlendirilecektir.
Madde 3. – Maddede yapılan değişiklikle 4389 sayılı
Bankalar Kanununun adlî cezaları düzenleyen 22 nci maddesi hükümlerine
muhalefetten hüküm giymiş bulunanların banka kurucusu olmaları engellenmiştir.
Madde 4. – 4389 sayılı Bankalar Kanununun 7 nci
maddesinin (2) numaralı fıkrasının banka kurucularında aranan şartları
düzenleyen (b) bendinin (bc) alt bendi, “Hakkında 14 üncü madde uyarınca işlem
yapılmakta olan bir bankada doğrudan veya dolaylı olarak yüzde on ve daha fazla
oranda veya bu oranın altında olsa dahi yönetim veya denetim kurullarına üye
belirleme imtiyazı veren pay sahibi olmaması” hükmünü, 8 inci maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (b) bendi ise, “Sermayenin doğrudan veya dolaylı olarak
yüzde on ve daha fazlasına veya bu oranın altında olsa dahi yönetim veya
denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren hisse senetlerine sahip olan
ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıması şarttır. Bu nitelikleri
kaybeden ortaklar ile Kurulun iznini almadan pay edinen ortaklar temettü
dışındaki ortaklık haklarından yararlanamaz. Bu halde diğer ortaklık hakları
Fon tarafından kullanılır” hükmünü amir bulunmaktadır.
Söz konusu iki hüküm birlikte incelendiğinde, “hakkında
14 üncü madde uyarınca işlem yapılmakta olan bir bankada doğrudan veya dolaylı
olarak yüzde on ve daha fazla oranda veya bu oranın altında olsa dahi yönetim
veya denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren pay sahibi olmaması”
şartının hem ilk kez kurulacak bir bankanın tüm kurucularında, hem de
faaliyetini sürdürmekte olan bir bankanın sermayesinin doğrudan veya dolaylı
olarak yüzde on ve daha fazlasına veya bu oranın altında olsa dahi yönetim veya
denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren hisse senetlerine sahip olan
ortaklarında aranması gereğinin Kanun emri olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu çerçevede, bir banka hakkında 4389 sayılı Bankalar
Kanununun 14 üncü maddesine dayanılarak işlem yapılmaya başlandığı andan
itibaren, bu bankada doğrudan ya da dolaylı olarak yüzde on ve daha fazla bir
paya sahip ortaklar ile bu oranın altında olsa dahi yönetim ve denetim
kurullarına üye belirleme imtiyazı veren pay sahibi ortakların, yeni bir
bankada kurucu olamaması bir yana, hakkında 14 üncü madde uyarınca işlem
yapılmakta olan bankadaki hisseleri ile eğer var ise faaliyetlerini sürdüren ve sermayelerinin doğrudan veya dolaylı
olarak yüzde on veya daha fazlasına ve yönetim veya denetim kurullarına üye
belirleme imtiyazına sahip olduğu diğer bankalardaki paylarına ilişkin temettü
dışındaki ortaklık haklarını kullanamayacağı ve bu hakların, banka 14 üncü
madde kapsamında kaldığı sürece Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca kullanılacağı
sonucuna varılmaktadır.
4389 sayılı BankalarKanununun 14 üncü maddesinin (1) ve
(2) numaralı fıkralarındaki tedbirlerin uygulandığı aşamada, bir bankanın
yukarıda belirtilen ortaklarının mevcut bankalardaki ortaklık haklarının Fon
tarafından kullanılması, amacı aşar nitelikte olduğundan uygulamada sakınca
yaratmaktadır. Bu nedenle, maddede değişiklik yapılması gerekli görülmüştür.
Diğer yandan, 4389 sayılı BankalarKanununun geçici 2
nci maddesinin (c) bendinde yer alan hükmün esasen süreklilik arz etmesi ve
halen faaliyette bulunan bankalar ile yeni kurulacak bankalar arasında
uygulamada paralellik sağlanması amacıyla geçici madde hükmüne süreklilik
kazandırılmaktadır.
Madde 5. – Maddede yapılan değişiklikle, bankaların
yönetim kurulu üyeleri ile yurt dışında kurulu bankaların Türkiye’deki
şubelerinin müdürler kurulu başkan ve üyelerinin yemin yükümlülüğünün yerine
getirileceği merci hususunda uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi
amaçlanmıştır.
Diğer taraftan, hakkında 14 üncü maddenin (1) ve (2)
numaralı fıkrası hükümleri uygulanan bir bankada doğrudan veya dolaylı olarak
yüzde on ve daha fazla oranda veya bu oranın altında olsa dahi yönetim veya
denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren pay sahibi kişilerin hiçbir
bankada yönetim kurulu başkanı, üyesi, denetçi, genel müdür, genel müdür
yardımcısı veya birinci derecede imza yetkisini haiz görevli olarak
çalıştırılmamalarına ilişkin yasağın, bu kişiler hakkında verilmiş bir mahkeme
kararı, açılmış kanunî kovuşturma veya yapılmış herhangi bir tespit bulunmadan
uygulanabilmesi amacı aşar nitelikte olup, uygulamada sakıncalı sonuçlar
doğuran bu hükümde değişiklik yapılmıştır.
Madde 6. – Maddede yapılan değişiklikle, bankaların
vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmelerinin,
uluslararası uygulamalar ve Avrupa Birliği Direktifleri çerçevesinde kredi
sınırlarının hesabında dikkate alınması sağlanmakta, ayrıca bunlara ilişkin
oran, esas ve usullerin Kurulca belirlenmesi esası getirilmektedir.
Maddede ayrıca, uluslararası uygulamalar ve Avrupa
Birliği Direktifleri çerçevesinde, kredi sınırlarının Kurulca belirlenecek usul
ve esaslar çerçevesinde konsolide esasa göre de hesaplanıp uygulanmasına
yönelik değişiklik yapılmıştır.
Diğer taraftan, özkaynak hesabında sermayeden indirilen
değerlerin, kredi sınırlamalarından istisna tutulabilmesini teminen maddede
değişiklik yapılmıştır.
Bilindiği üzere, bankacılık sistemindeki donuk krediler
sorununun çözülebilmesi amacıyla bankalarca ayrılacak karşılıklara ilişkin usul
ve esasları belirleme yetkisi 4389 sayılı Kanunla Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kuruluna verilmiştir.Bu düzenlemelere istinaden bankalarca ayrılacak
özel karşılıkların kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul
edilmesi muhasebe ilkelerinin gereğidir. Ayrıca, malî sektörün düzenlenmesi
için yapılacak reformların gerçekleştirilmesi doğrultusunda; 213 sayılı Vergi
usul Kanununun da lafzında yer alan kavramlar ve malî sektör ile ilgili
düzenlemeler bir bütün olarak dikkate alındığında bankalarca ayrılacak özel
karşılıkların kurumlar vergisinde indirim kalemi olarak dikkate alınmasına
yönelik düzenleme yapılmıştır.
Madde 7. – 4389 sayılı Bankalar Kanununda 4491 sayılı
Kanunla yapılan değişiklik sonucunda
bankaların edindikleri her türlü ortaklık payları kredi olarak addedilerek,
iştiraklerin genel kredi sınırları içinde değerlendirilmesine olanak
tanınmıştır. Ancak, bankaların aslen malî piyasalarda faaliyet göstermesi
gerektiği esasından hareketle, doğrudan veya dolaylı olarak malî olmayan
sektörlere iştirak suretiyle yatırım yapmalarının ayrıca sınırlamaya tâbi
tutulduğu, hem Avrupa Birliği düzenlemelerinde hem de diğer uluslararası
uygulamalarda görülmektedir. Bu çerçevede, Kanuna eklenen bu hüküm ile genel
kredi sınırlarına ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bankaların malî kurumlar
dışındaki ortaklıklara yapabilecekleri iştirak yatırımları için özel bir
sınırlama getirilmektedir. Eklenen bu fıkra hükmüne aykırılığın müeyyidesi 4389
sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (h) bendinde yer almaktadır.
Madde 8. – Yönetim ve denetimi veya hisseleri Fona
intikal eden bankaların, alacaklarını dava veya takip yoluyla tahsil etme
cihetine gitmeleri halinde 492 sayılı Harçlar Kanununun 2, 23 ve 29 uncu maddeleri
hükümlerinin uygulanmayacağı, BankalarKanununun 14 üncü maddesinin (5) numaralı
fıkrasının (c) bendinde belirtilmesine rağmen, bazı mahkemelerce karşı tarafa
yükletilen harç ödenmedikçe mahkeme ilamları verilmediğinden, ilamın alınmasına
dayalı olarak başlatılacak hukukî işlemler zamanında tekemmül
ettirilememektedir. Örneğin, hisseleri Fona ait olan bir bankanın açmış olduğu
66 davanın ilamını alabilmek için üç trilyon lira harç ödenmesi ve daha sonra
borçlulara rücu edilmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise halen maddenin
mevcut metninde yer alan muafiyet hükmünü uygulanamaz hale getirmektedir. Bu
ilamların alınamaması bankaların ve Fonun yürüttüğü ceza davaları için gerekli
olan delillerin de zamanında temin edilememesi sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca,
Fon ve tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen bankaların iflas idarelerinin de aynı
sorunlarla karşılaşmamaları için maddede gerekli düzenleme yapılmaktadır.
Bankaların, müşterileri,borçluları ya da alacaklıları
ile oluşan hukukî ilişkileri ya da bu kişilerle aralarında doğan hukukî
uyuşmazlıklarda, karmaşık finans teknikleri ve muhasebe uygulamaları,
uygulamayla zenginleşmiş bilgi birikiminin varlığını zorunlu kılmaktadır. Ancak
bu bilgi zenginliği ve uygulama birikimi ile kısa sürede doğru ve kesin
yargısal sonuçlara ulaşmak mümkün olabilecektir.
Yönetim ve denetimi ya da hisseleri Fona intikal eden
bankaların taraf olduğu hukukî uyuşmazlıklar, işin doğası gereği, daha da
karmaşık bir görüntü vermekte, bunların çözümü için gerekli olan bilgi ve deneyim
alt yapısının bulunmaması sonucu gerçekleşen gecikme ve yanlışlıklar, önemli
zararlara neden olmaktadır.
Bu nedenle, 4389 sayılı Kanunun uygulamalarından
doğacak hukukî uyuşmazlıklar nedeniyle açılacak hukuk davalarının
görevlendirilen asliye ticaret mahkemelerinde görülmesi imkânı getirilmek
suretiyle, hukukî uyuşmazlıkların görev açısından belirli mahkemelerde
toplanması, hükümlere doğruluk ve yargılamalara hız kazandırılması
amaçlanmıştır.
Fona intikal eden bankalar kaynaklarının istismar
edilmesi ve kötü yönetilmeleri nedeniyle zarara uğratılmıştır. Bu suretle
oluşan zararlar ise bankalarla birlikte Fona intikal etmiştir. Bankaya
verdikleri zarar dolayısıyla banka tüzelkişiliği tarafından eski ortakları,
yöneticileri ve denetçileri aleyhine açılan davaların banka hisselerinin
satışından sonra da etkin bir şekilde takip edilmesini sağlamak için Fona,
kanunî halef sıfatıyla bu davaları devam ettirmek yetkisi verilmekte ve söz
konusu davaların lehe sonuçlanması durumunda, tahsil edilecek tutarın da Fona
ait olacağı hükme bağlanmaktadır.
Madde 9. – Fon kaynakları ile her türlü alacaklarının
tahsilinde, 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı esas olmakla birlikte,
Fonun, kendisine 14 üncü maddenin (6) numaralı fıkrasının (b) bendi ile verilen
yetkiler çerçevesinde bankalardan devraldığı alacaklar için bu bentte
belirtilen yöntemleri, 6183 sayılı Kanun hükümlerine başvurmaksızın
uygulayabileceği hususuna açıklık kazandırılmak suretiyle alacağın Fon
tarafından devralınmasından sonra da bu yetkilerin kullanımına olanak sağlamak
amacıyla Kanunun 15 inci maddesinin (3) numaralı fıkrası değiştirilmektedir.
Fon tarafından devralınacak alacak tutarının devir
tarihi itibariyle birikmiş ana para, her türlü faiz, komisyon, fon, vergi,
takip gideri ve benzeri tutarlardan oluşacağı ve bu tutarların belirlenmesinde
banka kayıtlarının esas alınacağı hükme bağlanmaktadır. Fonun 6183 sayılı
Kanunu tatbiki sırasında kullanacağı yetkiler bakımından, gerek Kanunda yer
alan mevcut düzenleme, gerekse yargıya intikal eden benzeri konularda yargı
organlarının bu yetkilerin alacaklı idare tarafından uygulanabileceği yönünde
müstakâr hal almış kararları dikkate alındığında, herhangi bir tereddüt
bulunmamakla birlikte, uygulamada ortaya çıkabilecek muhtemel ihtilafları
baştan önlemek ve zaman kaybına neden olmamak amacıyla, 6183 sayılı Kanunun
Maliye Bakanlığına, tahsil dairesine,diğer makam, merci ve komisyonlara verdiği
yetkilerin Fon tarafından kullanılacağı hususuna Kanun metninde açık bir
şekilde yer verilmektedir. Bu düzenlemeyle Fon, tahsil dairesi sıfatıyla 6183
sayılı Kanunun tahsil dairesine verdiği bütün yetkileri kullanabilecek, ayrıca
anılan Kanunun Maliye Bakanlığına diğer makam ve mercilere, komisyonlara
verdiği yetkiler Fon görevlileri ve Fon bünyesinde oluşturulacak komisyonlar
tarafından kullanılacaktır. Bunun sonucu olarak örneğin, 6183 sayılı Kanunda
öngörülen satış komisyonunun Fon bünyesinde ne şekilde oluşturulacağı, tecilin
ne şekilde yapılacağı, haciz varakasının, ödeme emrinin ve diğer belgelerin
kimin tarafından imzalanacağı gibi hususlar Fon yönetmeliğinde gösterilecektir.
Fon, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre takip ve tahsiline karar verdiği alacaklarının kendi tahsil dairesince
takip edebileceği gibi söz konusu alacakların takip ve tahsilini borçlunun
ikametgâhı veya kanunî merkezinin bulunduğu yer vergi dairesinden de
isteyebilecektir. Hükümle, Fona seçimlik bir hak tanınarak devraldığı
alacaklara ilişkin olarak başlamış olan takiplerden uygun gördüklerini 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununa göre sonuçlandırılmasına imkân verilmekte ve
böylelikle sonuçlanma aşamasına gelmiş takipler için usul değişikliğinden
kaynaklanacak zaman kaybının önlenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, Fon tarafından
alacağın 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibine karar verilmesi halinde bu
alacaklara ilişkin her türlü teminatın paraya çevrilmesinde de anılan Kanun
hükümlerinin uygulanabilmesi öngörülmektedir. Öte yandan, Fonun 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlamış olan takipten, bu takibe ilişkin
davalardan vazgeçmesinin, haktan feragati tazammun etmeyeceği de hüküm altına
alınmaktadır. Bilindiği üzere davadan feragat etmek, davaya konu olan haktan da
vazgeçmek anlamı taşır. Burada hakkın düşmesini ve ortadan kalkmasını
engellemek amacıyla sadece davadan vazgeçildiğine ilişkin bir açıklama
getirilmektedir.
Diğer taraftan, Fona borçlu olanların iflası halinde, tahsil
güvenliğinin sağlanması için, iflas bürosunun Fon temsilcisinin katılımıyla
oluşturulması, Fonun talep etmesi halinde iflas idaresi üyelerinden biri veya
ikisinin Fonun göstereceği iki kat aday arasından seçilmesi, Fon bir üye
seçtirmişse icra tetkik merciinin diğer bir üyeyi alacak tutarı itibariyle
çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından, bir üyeyi de alacaklı
sayısı itibariyle çoğunluğunun göstereceği adaylar arasından, Fon iki üye
seçtirmişse diğer bir üyenin icra tetkik mercii tarafından alacaklı sayısı
itibarıyla çoğunluğu teşkil edenlerin göstereceği iki aday arasından seçilmesi
ve Fon alacaklarının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin 5
inci sırasındaki alacaklar gibi işlem görmesi hüküm altına alınmaktadır.
Ayrıca, Fon alacaklarının tahsil kabiliyetinin artırılması ve tahsilat
sürecinin hızlandırılması amacıyla Fona, devraldığı alacakla ilgili olarak,
alacağına mahsuben menkul ve gayrimenkuller ile her türlü hak ve alacakları
devralmak da dahil olmak üzere her türlü tasarrufta bulunma yetkisi
verilmektedir. Bunlara ek olarak, Fona borçlu olanlar ile tüzel kişi
borçlularının kanunî temsilcileri hakkında 5682 sayılı Pasaport Kanununun 22
nci maddesinde düzenlenen yurt dışı çıkış yasağına ilişkin hükümlerin
uygulanması imkânı da getirilmektedir.
Bilindiği üzere, Bankalar Kanununun ilgili hükmü gereğince, Fon Kurum
tarafından idare ve temsil olunmaktadır. Bu çerçevede yönetimde paralellik
sağlanılmasını teminen, Fonun karar organının, Kurumun karar organı olan
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı, İkinci Başkan ve Kurulun
kendi üyeleri arasında seçeceği üç üye ile Kurulca belirlenecek Fon Başkan
Yardımcısı ve Kurum Başkan Yardımcısından oluşan Fon Yönetim Kurulu olmasına
ilişkin hüküm düzenlenmiştir.
Malî bünyesindeki bozulma dolayısıyla kamu yararı gözetilerek Fona
devredilen bankaların sahip olduğu varlıkların güvence altına alınmasını
teminen Fona özel birtakım yetkilerin verilmesi zaruret arz etmektedir. Bu
amaçla Bankalar Kanununun 15 inci maddesine eklenen (7) numaralı fıkranın (a)
bendi ile 14 üncü maddenin (2) numaralı fıkrası kapsamında alınması istenen
tedbirlerin kısmen veya tamamen alınmaması nedeniyle hakkında aynı maddenin (3)
numaralı fıkrasına veya hakkında 14 üncü maddenin (4) numaralı fıkrasına göre
işlem yapılarak hisseleri kısmen veya tamamen kendisine intikal eden bir
bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya
birlikte elinde bulunduran eski tüzel kişi ortaklarının, hisselerinin %
10'undan fazlasına sahip olduğu iştiraklerinin, gerçek ve tüzel kişi
ortaklarının çoğunluğuna veya yönetim, ve denetimine sahip olduğu şirketlerin
yönetim ve denetimini devralmaya veya yönetim, müdürler ve denetim kurulu
üyelerinin tamamını veya bir kısmını, hisselerinin imtiyazlı olup olmadığına
bakılmaksızın, görevden alarak veya üye sayısını artırarak bu kurullara üye
atamaya Fon yetkili kılınmaktadır.
15 inci maddeye eklenen (7) numaralı fıkranın (b) bendi ile Fona intikal
eden bankaların kaynaklarını istismar eden eski sahipler ve yöneticiler ile
bunların bağlantılı oldukları kişilerin banka kaynağını kullanarak edindikleri
mal varlığının Fona intikali amaçlanmaktadır.
Bilindiği üzere bir kısım banka kaynakları, banka sahip veya
yöneticileri tarafından, bunların yakınları veya nüfuz ettikleri gerçek ve
tüzel kişiler üzerinden doğrudan veya dolaylı olarak, çeşitli mal varlıklarının
edinilmesi suretiyle aktarılmakta ve bu kaynaklar bankaya geri dönmemektedir.
Yönetim ve denetimi veya hisseleri Fona geçen bankalarda, bu şekilde usulsüz
olarak yapılan kaynak aktarımlarında Fonun korunması amacıyla fıkraya (b) bendi
eklenmiştir. Bununla, yönetim ve denetimi veya hisseleri Fona geçen bankaların
kaynak ve varlıklarının doğrudan, üçüncü kişilere rehnedilerek veya teminat
gösterilerek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi veya borç verilerek,
karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi vermek (karşılıklı - back to back
- kredi) yurt dışı bankalar nezdinde açılmış depo hesapları vasıtasıyla ya da
bu hesapların teminat gösterilmesi suretiyle ve sair yollarla Türkiye'de
yerleşik kişilere kullandırılması halinde, bu şekilde usulsüz kaynak kullandığı
belirlenen gerçek ve tüzel kişilerin sahip olduğu para ile her türlü mal, hak
ve alacaklarına tedbir konulması ve muhafaza altına alınması sağlanmakta, dava
konusu yapılan para, mal, hak ve alacakların banka kaynaklarının veya
varlıklarının yukarıda gösterilen şekilde kullanılması neticesinde elde
edildiğinin anlaşılması halinde, bunların rayiç değeri üzerinden alacağına
ve/veya devraldığı zararlara mahsup edilmek üzere Fona devrine başkaca şart
aranmaksızın mahkemece karar verilmesi öngörülmektedir.
Fona tanınan bu yetkinin banka hisselerinin kısmen veya tamamen üçüncü
kişilere satış, devir veya intikalinden sonra da kullanılabileceğine açıkça
madde hükmünde yer verilmektedir. Ayrıca, Fonun bu yetkileri kullanması
sonucunda yapılacak idarî işlemler aleyhine yargı organlarına müracaat
edilebilecektir. Yargı organlarındaki uyuşmazlıklarda yürütmenin durdurulması
kararının verilebilmesi için teminat gösterilmesi koşulu da getirilmektedir.
Gösterilecek teminatlar da, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı
bentlerinde belirtilen nitelikteki teminatlarla sınırlandırılmaktadır.
Bankalar Kanununun 15 inci maddesine eklenen (8) numaralı fıkra ile de
Fonun Bankalar Kanunu ile kendisine verilen görevlerin ifası sırasında Devletin
güvenliği ve temel dış yararlarına karşı ağır sonuçlar doğuracak haller ile
meslek sırrı, aile hayatının gizliliği ve savunma hakkına ilişkin hükümler
saklı kalmak kaydıyla ihtiyaç duyacağı her türlü bilgi, defter, kayıt ve
belgelerin ilgili kamu kurum ve kuruluşlar ile gerçek ve tüzel kişilerden gizli
dahi olsa hiç bir sınırlamaya tabi olmaksızın yazı, mikro film, mikro fiş,
manyetik ortam ve benzeri suretlerle ya da on-line olarak temin edilmesi
öngörülmektedir. Böylece Fon gerektiğinde Maliye Bakanlığı, tapu sicil
müdürlükleri, belediyeler ve ticaret sicil memurlukları gibi kamu kurum ve
kuruluşlarından on-line bağlantı suretiyle de sürekli bilgi alma imkânına
kavuşmaktadır.
Bankalar Kanununun 15 inci maddesine eklenen (9) numaralı fıkranın (a)
bendi ile, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin
Korunması Hakkında Kanun ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunundan doğan
davalarda, Fon tarafından alacak temellük edildikten sonra da Fonun suçtan
zarar gören sıfatıyla, davaya müdahil olabilmesine ve bu davalara bağlı şahsi
hakların Fona ait olmasına olanak tanınmaktadır. Bilindiği üzere, 3167 sayılı
Kanunun 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası karşılıksız çek keşide edilmesi
suçlarından dolayı takibat yapılabilmesini çek hamilinin şikâyetine
bağlamıştır. Buna göre, bu kabil hadiselerde şikâyet hakkı yetkili hamildedir.
Alacakların Fon tarafından devralınması halinde bu alacaklarla ilgili olarak
borçludan alınmış çekler bakımından Fon yetkili hamil sıfatı
taşıyamayacağından, bir başka ifade ile çek arkasındaki ciro zincirinde yer
alamayacağından, yetkili hamil olan bankanın karşılıksız çek keşide etmek
suçundan yaptığı şikâyet üzerine açılmış kamu davasına alacağın temlikinden
sonra Fonun herhangi bir sıfatla katılabilmesi mer'i mevzuat bakımından mümkün
görülmemektedir. Uygulamada, ibrazdan sonra karşılıksız çekin ciro edilmesi
halinde kamu davasının düşmesine karar verilmektedir. Aynı hususlar İcra ve
İflas Kanunundaki suçlar bakımından da varittir. Bu durumun hak zayiine yol
açacağı izahtan vareste bulunduğu cihetle, yukarıdaki düzenleme öngörülmüştür.
Fonun, taraf olduğu icra takipleri ve icra takipleri dolayısıyla açılmış
davalar sonunda, özellikle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda öngörülen icra inkar
ve benzeri tazminatlarla karşılaşması ihtimali mevcut bulunmaktadır. Fon, takip
ve davalarını yönetim ve denetimi kendisine intikal eden bankaların kayıt ve
belgelerini esas alarak açmak veya devam ettirmek mecburiyetindedir. Bir başka
ifade ile, kayıt ve belgelerin doğruluğunun teyidine kadar beklenmesi halinde
süre geçmesi sebebiyle hak zayii söz konusu olabileceğinden Fon, bankaların
önceki sahipleri döneminde tutulmuş kayıtların doğruluğuna itibar etmek
durumundadır. Bu mecburiyet dolayısıyla, Fonun takip ve davalarda netice
itibarıyla haksız çıkması halinde tazminat veya ceza müeyyidesi ile
karşılaşmaması hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Diğer taraftan, Fonun taraf olduğu icra takipleri ve bu takipler
dolayısıyla açılmış davalarda, bu takip ve davaların devralınması sırasında,
devir işlemlerinin belli bir süre alacağı tabiîdir. Bu süre zarfında, Fonun
herhangi bir esasi ve usuli hak kaybına uğramaması için, 9 ay süre ile sınırlı
olmak üzere zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlememesi, takip ve davaların
sıhhati açısından gerekli olup, hakkaniyete de uygundur.
Olağanüstü hallerde Hazine Müsteşarlığınca Fona ikrazen verilmek üzere
ihraç edilen özel tertip Devlet iç borçlanma senetlerinin vadelerinin uzun
olması, bu yöntemden beklenen faydanın
sağlanmasını güçleştireceğinden maddede değişiklik yapılmıştır.
Madde 10. – Maddede yapılan değişiklikle hem 14 üncü maddenin (7)
numaralı fıkrasındaki devir ve birleşmeye ilişkin hüküm ile paralellik
sağlanmakta, hem de Kanunun muhtelif maddelerinde öngörülen banka devir ve
birleşmelerinin aynı esas ve usullere tâbi olması olanaklı hale
getirilmektedir.
Madde 11. – Maddede yapılan değişiklikle, usul ekonomisi ve dava
sürecinin hızlandırılması bakımından, Kurul kararları ile Kurum ve Fonun, Kurul
kararlarına dayanarak tesis ettiği eylem ve işlemlerine karşı açılacak idarî
davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görülmesine olanak sağlanması
amaçlanmıştır.
Madde 12. – Bu Kanunla 8 inci maddenin (2) numaralı fıkrası hükmüne
eklenen (d) bendinin lafzına uygun düşecek şekilde, maddede değişiklik
yapılmıştır.
Diğer taraftan, uygulamada, Kanunda öngörülmüş nispî idarî para
cezalarının, çok yüksek tutarlara ulaştığı ve malî bünyesi sıkıntılı bazı
bankalara tatbik edilmeleri halinde, bu bankaların malî bünyelerinin daha da
bozulmasına yol açtığı görülmektedir. Bu durumun önlenmesi amacıyla Kurula, bu
maddede yer alan para cezalarını, ilgili bankanın malî bünyesini ve/veya
savunmasını dikkate almak suretiyle yarısına kadar indirme yetkisi verilmiştir.
Madde 13. – Kurum ve Fonun kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar olduğu
gözetilerek, Kurul, Kurum, Fon Yönetim Kurulu ve Fonun bu Kanunda yazılı
görevlere ilişkin karar, eylem ve işlemleri nedeniyle, kişilerin, uğradıkları
zararlardan dolayı açtıkları ve açacakları davalarda da mevcut fıkranın
uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Kanunun 24 üncü maddesine eklenen (7) numaralı fıkra ile dava
dosyalarının bilirkişilerde uzun süre kalması nedeniyle yargılama sürecinin
uzaması ve ceza davalarında dava zamanaşımı riskinin önüne geçilmesi
amaçlanmaktadır.
Madde 14. – Maddeyle, Bakanlar Kuruluna verilen yetki süresi iki yıldan
dört yıla çıkarılmaktadır.
Madde 15. – İflas idarelerinin, açacağı davalarda ve yürütecekleri
takiplerde 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci, 23 üncü ve 29 uncu maddeleri
hükümlerinin uygulanmayacağı, Bankalar Kanununun geçici 2 nci maddesinin (j)
bendinde belirtilmesine rağmen, bazı mahkemelerce karşı tarafa yükletilen harç
ödenmedikçe mahkeme ilamları verilmediğinden, ilamın alınmasına dayalı olarak
başlatılacak hukukî işlemler zamanında tekemmül ettirilememektedir. Bu ise
halen maddenin mevcut metninde yer alan muafiyet hükmünü uygulanamaz hale
getirmektedir. Bu nedenle mahkemelerin farklı uygulama yapmalarının önlenmesi
amacıyla maddeye söz konusu hüküm eklenmiştir.
Kanunun 12 nci maddesinde yapılan değişiklikle malî olmayan iştirakler
için getirilen yeni sınırlamalar karşısında, öngörülen sürenin tamamlanması
nedeniyle işlevini kaybetmiş iştirak tutarları için geçiş süresini düzenleyen
hükme işlerlik kazandırılmış ve özel finans kurumları da bu sınırlamaya tâbi
olduğundan madde kapsamı içine alınmıştır.
Geçici Madde 1. – Bu Kanun ile Bankalar Kanununun değiştirilen ve
eklenen hükümlerinin, halen temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve
denetimleri veya hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bankalar,
bunların iştirakleri, bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı
olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortakları ve ortakların
yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya
başkalarıyla birlikte elinde bulundurdukları şirketler, yönetim ve denetim
kurulu üyeleri genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi başkan ve üyeleri
ile imzaları bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve çocuklarından olan
alacakları ile hisseleri Fona intikal eden diğer bankaların bunlardan olan
alacakları ile söz konusu bankaların kaynaklarını doğrudan veya dolaylı olarak
kullanmak suretiyle sahip olunan para, mal, her türlü hak ve alacaklar hakkında
da uygulanmasını teminen, söz konusu geçici madde düzenlenmiştir.
Madde 16. – Yürürlük maddesidir.
Madde 17. – Yürütme maddesidir.
Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
|
|
|
Plan ve Bütçe Komisyonu |
10.5.2001 |
|
|
|
|
|
Esas No. : 1/858 |
|
|
|
Karar No. : 48 |
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bakanlar Kurulunca, 7.5.2001 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve
Başkanlıkça 8.5.2001 tarihinde tali Komisyon olarak Adalet Komisyonuna, esas
komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilen "4389 Sayılı Bankalar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı", Komisyonumuzun
9.5.2001 tarihinde yapmış olduğu 44
üncü birleşimde, Hükümeti temsilen Devlet Bakanı Kemal Derviş ile Orman Bakanı
Nami Çağan, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ve Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası temsilcilerinin de katılımlarıyla incelenip, görüşülmüştür.
Bilindiği gibi; sağlıklı bir mali sistemin temel
şartlarından birisi de bankacılık, para ve sermaye piyasalarında istikrarın ve
güvenin sağlanmasıdır. Bu çerçevede, ülkemiz bankacılık mevzuatı, 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu ile Avrupa
Birliği uygulamalarına ve uluslararası standartlara uygun hale
getirilmiştir. Bu Kanunun kabul
edilmesinden sonra mali sistem,
özellikle de bankacılık sektörü mevzuat açısından sağlıklı bir yapıya
kavuşmuştur. Ancak, Kasım 2000 ve Şubat
2001'de yaşanan ekonomik krizler neticesinde bankacılık sektöründe 4389 sayılı
Kanunda yer alan bazı mekanizmaların etkin bir şekilde harekete
geçirilememesinden kaynaklanan sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunların
çözümlenebilmesi amacıyla 4389 sayılı Kanunda; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
bünyesinde bulunan bankaların çok hızlı bir şekilde rehabilite edilerek
satılması, bu bankaların mali bünyelerinin zaafa uğratılmasında sorumluluğu
bulunanlara uygulanacak yaptırımlara etkinlik kazandırılması ve uygulamada ortaya çıkan aksaklıkların
giderilmesine yönelik değişiklik ve düzenlemeler
yapılması gereği hasıl olmuştur.
Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde; 4389 sayılı
Bankalar Kanununda;
– Bankaların öz kaynak tanımı değiştirilerek, konsolide
özkaynak tanımının getirilmesine,
– Bankaların her türlü ortaklık payları da kredi
kapsamında değerlendirilerek, bankaların kredi sınırlarının konsolide olarak
hesaplanması ve uygulanmasına olanak sağlanmasına, bu çerçevede bankaların mali olmayan iştiraklerine sınırlama
getirilmesine,
– Yönetim ve denetimi veya hisseleri Fona (TMSF) intikal eden bankaların, Fon ve
ilgili banka tüzel kişiliğince alacaklarının tahsili amacıyla açılan
davaların Harçlar Kanunundan
muaf olduğuna açıklık
getirilmesine,
– Vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri gibi bazı
finansal araçların kredi sınırları hesabına dahil edilmesine,
– Hukuki uyuşmazlıklarda açılacak hukuk davalarının, bu
davalar için görevlendirilen asliye
ticaret mahkemelerinde görülmesi imkanının getirilmesine,
– Fona devredilen bankaların, bankaya verdikleri zarar
dolayısıyla banka tüzel kişiliğince, eski ortaklar, yöneticiler ve denetçileri
aleyhine açılan davaların, bu bankaların satışından sonra da etkin bir şekilde
takip edilmesi amacıyla Fona, kanuni
halef sıfatıyla bu davaları devam ettirmek yetkisi verilmesine,
– Fonun, 4389 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin (6)
numaralı fıkrasının (b) bendi ile verilen yetkiler çerçevesinde, bankalardan
devraldığı alacakları, 6183 sayılı Kanun hükümleri dışında takip edebilmesine,
6183 sayılı Kanunun Bankalar Kanunu açısından tatbikinde Fonun yetki ve
sorumlulukları ile işlemlerine açıklık getirilmesine,
– Fona borçlu olanların iflası halinde, tahsil
güvenliğinin sağlanması için, 2004
sayılı İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde iflas bürosunun teşkiline açıklık getirilmesine, Fon
alacaklarının tahsil kabiliyetinin artırılması ile tahsilat sürecinin
hızlandırılmasına olanak sağlanmasına,
– Mali bünyesindeki bozulma dolayısıyla kamu yararı gözetilerek Fona devredilen
bankaların sahip oldukları varlıkların güvence altına alınması amacıyla Fona özel
bir takım yetkilerin verilmesine,
– Fona intikal eden bankaların kaynaklarını istismar
eden eski sahip ve yöneticileri ile bunların bağlantılı oldukları kişilerin
banka kaynağını kullanarak edindikleri mal varlığının Fona intikalinin
sağlanmasına,
– Kurul kararları ile Kurum ve Fonun, Kurul kararlarına
dayanarak tesis ettiği eylem ve işlemlerine karşı açılacak davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da
görülebilmesine olanak sağlanmasına,
– Kurul'a, idari para cezalarını, ilgili bankanın mali
bünyesini ve/veya savunmasını dikkate almak suretiyle yarıya kadar indirme yetkisinin tanınmasına,
– Bakanlar Kurulunun; Bankaların bilançolarının
toplamının onbinde üçü oranında Kurulun giderlerine katılma payını iki katına
kadar artırabilme yetkisini kullanma süresinin
2 yıldan, 4 yıla çıkarılmasına,
yönelik değişiklik ve düzenlemelerin yapılması öngörülmektedir. Bu düzenlemeler ile Avrupa
Birliğine uyum programının yürütülmesi ve uluslararası rekabet gücü olan bir
bankacılık sistemi oluşturulmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Komisyonumuzda Tasarının tümü üzerinde yapılan
görüşmelerde;
Toplantıya
iştirak eden konuyla ilgili sivil toplum kuruluşları temsilcileri;
– Ülke ekonomisinin sağlam bir bankacılık sistemine
ihtiyaç duyduğu, bu sistemin de ancak,
şeffaf ve kuralları net bir mevzuat ile mümkün olabileceği,
– Tasarıda, Fona devrolunan bankaların alacaklarının
6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsilinin yapılabilmesi ile ticari ilişkilere
dayanan ihtilafların idare mahkemesinde
görülebilmesi hükümleri gibi bankacılık
mevzuatında bulunmaması gereken
düzenlemelere yer verildiği,
– Banka iştiraklerine ilişkin kredi tanımının
kapsamının genişletilmesinin olumlu karşılandığı, ancak bankaların
iştiraklerindeki paylarını devretme konusunun, bankaların iştirak paylarını
4389 sayılı Kanun tutarlarına getirmeleri için belirlenen 9 yıllık süre
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği,
şeklindeki görüşlerini belirtmiştir.
Bu görüş ve değerlendirmelerden sonra;
– Tasarının, kamu vicdanının rahatlatılmasına ve
bankacılık sektöründe uzun süredir devam eden olumsuzlukların giderilmesine
yönelik tedbirleri kapsadığı,
– Düzenlemelerin Anayasa ve evrensel hukuk ilkelerine
aykırı olduğu, özellikle mülkiyet hakkına ilişkin kısıtlamaların Anayasanın
temel ilkeleri ile çeliştiği,
– Yasama, idare ve yargı arasında Anayasa çerçevesinde yetki paylaşımının yapıldığı,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu gibi kurumlara Anayasada belirtilmeyen
yetkilerin verilmesinin olumlu
karşılanmadığı,
– İhtisas mahkemelerinin genel bir konuda faaliyette
bulunması için kurulduğu, Fonun işlemleri için özel mahkemelerin belirlenmesinin genel hukuk uygulamaları ile bağdaşmayacağı,
– Fona, 4389 sayılı Kanunda belirtilen yükümlülükleri
yerine getirmeyenlere uygulanan idari para cezalarını yarıya kadar indirme
yetkisinin verilmesinin uygun olmadığı,
zira cezaların kanunla belirlendiği ve
caydırıcılık açısından, kesin ve net olması gerektiği,
– Devletin, ekonomik hayatın işleyişini düzenlemek
ve gerektiğinde bu alana müdahale
hususunda Anayasadan kaynaklanan yetkilerinin bulunduğu, mülkiyet hakkının
kullanımı ile Fona devrolunan
bankaların alacaklarının takip ve tahsilinin 6183 sayılı Kanun
çerçevesinde yapılabilmesine imkan
sağlayan hükümlerin bu
doğrultuda değerlendirilmesi gerektiği,
– Tasarıda,
tasarrufların korunması yanında, gerekli hukuki altyapı oluşturularak
bankalarda biriken tasarrufların ekonominin gereklerine göre kullanımını
sağlamaya dönük tedbirlere de yer verildiği,
– Tasarının,
Kasım ve Şubat aylarında yaşanan ekonomik krizlerin, uygulamaya konulan
ekonomik program çerçevesinde bir an önce aşılması amacıyla hazırlandığı,
– Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun, bankaların mali yapılarından kaynaklanan sorunların
çözümlenmesi amacıyla oluşturulduğu, ancak öngörülen düzenlemeler ile Fonun
ekonomik krizlerin aşılmasında temel bir organ
haline getirildiği,
– Mali yapıları bozulan Bankaların, Fona alınmadan mali
yapılarının güçlendirilmesine yönelik
etkin mekanizmaların oluşturulmasını öngören düzenlemelere Tasarıda yer
verilmemesinin eksiklik olarak değerlendirildiği,
– Öngörülen düzenlemelerle, Bankalar Kanununda yer alan
bazı mekanizmaların faal hale getirilmesinin amaçlandığı, özellikle Fona
devredilen Bankaların mali bünyelerini zaafa uğratanlara karşı etkin önlemlerin
alınmasının olumlu karşılandığı,
– Finans sektörünün ekonominin en önemli, aynı zamanda
en sorunlu sektörü olduğu, bu nedenle bu alanda yapılacak düzenlemelerin
olabildiğince titiz çalışmalara dayanması gerektiği,
– Mali sektörün bankacılık, sermaye piyasası ve
sigortacılık olmak üzere üçlü bir temele dayandığı, bu nedenle sağlıklı bir
mali yapı için bu üç sektörün de aynı gelişmişlik düzeyinde bulunması
gerektiği,
– Mali bünyeleri bozularak Fona devrolunan bankaların
yönetici ve denetçilerin mal varlıkları ile sorumlu tutulmasına ilişkin
düzenlemelerin, bankayı kendi hatalarından dolayı zarara uğratanlar ile
bankasını, ekonomik konjonktürden kaynaklanan nedenlerden dolayı zor duruma
düşürenler arasındaki ayrımı yapacak şekilde yeniden değerlendirilmesi gerektiği,
şeklindeki
görüş ve eleştirileri takiben Hükümet adına yapılan tamamlayıcı
açıklamalarda;
– Bankacılık ve tümüyle finans sektörünün çağdaş
ekonomilerde tasarrufların yatırımlara kanalize edilmesinde önemli bir rol
üstlendiği,
– 4389 sayılı Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde
faaliyetlerini sürdüren bankacılık sektöründe, son aylarda meydana gelen
ekonomik gelişmeler doğrultusunda bazı temel değişiklikler yapılması gereğinin
ortaya çıktığı,
– Bankalar Kanununun uygulamadan kaynaklanan temel sorunlarının, Fona devrolunan
bankaların alacaklarının etkin bir
şekilde takip ve tahsili ile bankacılık alanında ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların doğru ve hızlı olarak karara bağlanabilmesi hususlarında odaklandığı,
– Fon bünyesinde bulunan bankaların alacaklarının, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde daha etkin bir şekilde tahsiline olanak
sağlanmasının amaçlandığı,
– Fonun ve fon bankalarının taraf olduğu hukuki davaların
bir an önce sonuçlandırılması amacıyla bankacılık davaları için ihtisas
mahkemelerinin oluşturulmasının öngörüldüğü,
– Tasarı ile sistemde faaliyet gösteren bankaların mali
bünyelerinde meydana gelebilecek zaafiyetlerin önceden belirlenmesi ve buna
göre gerekli önlemlerin süratle alınarak uygulanabilmesine ilişkin hükümlerin
daha kapsamlı hale getirildiği,
– Dünyada bankacılık faaliyetlerinin özkaynak yaklaşımı
çerçevesinde yürütüldüğü, Tasarı ile ülkemizde de bu yaklaşımın
yerleştirilmesinin hedeflendiği,
– Tasarıda, ilk bakışta Anayasanın ekonominin evrensel kuralları ile çelişen
bazı hükümlerin görülebileceği ancak Komisyonda teferruatlı bir şekilde ele
alınarak değerlendirilebileceği,
– Tasarının amaçlarından birisinin de Avrupa Birliği
standartlarına uygunluğun sağlanması olduğu, yasalaşması halinde bankacılık
sektörünün sorunlarının giderilmesine
ve uluslararası rekabete açılmasında çok önemli bir eksikliğin giderilmiş
olacağı,
– Bankaları, kendi kusurlarından dolayı zarara
uğratanların en etkili şekilde cezalandırılması gerektiği, ancak bankaları,
ekonomik konjonktürden kaynaklanan nedenlerden dolayı zarara uğratanların
farklı bir kategoride değerlendirecek kriterlerin belirlenmesinin oldukça güç olduğu,
ifade edilmiştir.
Geneli üzerinde yapılan müzakereleri müteakip, Tasarı ve gerekçesi Komisyonumuzca da benimsenerek maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir.
Tasarının;
– Çerçeve 1 inci maddesi ile 4389 sayılı Bankalar
Kanununun 2 nci maddesinde yer alan özkaynak tanımını yeniden düzenleyen
bendinin; özkaynak tanımının objektif kriterler ile uluslararası standartlar
dikkate alınarak yeniden belirlenmesi suretiyle,
– Çerçeve 2 inci maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendinin sonuna eklenmesi öngörülen
paragrafın; Kuruma, Devlet
memurluğundan gelenlerin yanı sıra banka ve teşekküllerden gelenleri de kapsayacak
şekilde yeniden düzenlenmesi suretiyle,
– Çerçeve 3 üncü maddesi aynen,
– Çerçeve 4 üncü maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendini yeniden düzenleyen hükmün,
uygulamada tereddütlere yol açılmaması amacıyla (b) ve (c) bentleri olarak
yeniden düzenlenmesi, mevcut (c) bendinin, mülga (d) bendi, bu bentden sonra
gelmek üzere eklenen (d) bendinin
ise (e) bendi olarak teselsül
ettirilmesi ve bu değişiklikler
doğrultusunda madde çerçevesinin yeniden düzenlenmesi suretiyle,
– Çerçeve 5 inci maddesi aynen,
– Çerçeve 6 ncı maddesi aynen,
– Çerçeve 7 nci maddesi aynen,
– Çerçeve 8
inci maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin; (5) numaralı
fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen (d) bendinin;
Fon ve Fona devredilmiş bankalar tarafından açılacak davaların görüleceği asliye
ticaret mahkemelerinin belirlenmesi ve
bu kapsama diğer bankaların da dahil edilmesi doğrultusunda redaksiyona tabi tutulması, (6) numaralı fıkrasının
(b) bendinde yer alan ibareyi değiştiren hükmün başına, garanti edilecek doğmuş
veya doğacak borçlanmaya sınır getirilmesi
amacıyla "banka kayıtlarına göre gerçek bir muameleye dayandığı
tespit edilen" ibaresinin eklenmesi ve madde çerçevesinin kanunların
hazırlanmasında uygulanan esas ve usuller doğrultusunda yeniden düzenlenmesi suretiyle,
– Çerçeve 10 uncu maddesi aynen,
– Çerçeve 11 inci maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 20 nci maddesine; (5) numaralı
fıkrasının yeniden düzenlenmesi (6) numaralı fıkrasının, özel finans
kuruluşlarının zorunlu tasfiye usullerinin belirlenmesi, Özel Finans Kurumları
Birliğinin kurulması, bu birlik nezdinde bir Güvence Fonunun oluşturulması ve
özel finans kurumunu mali açıdan zaafa uğratan ortak ve yöneticilerinin şahsi
sorumluluklarına ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi doğrultusunda yeniden
düzenlenmesini öngören metnin eklenmesi
ve madde çerçevesinin bu doğrultuda yeniden düzenlenmesi suretiyle,
– Çerçeve 13 üncü maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 24
üncü maddesine eklenmesi öngörülen (7) numaralı fıkranın (a) bendinin, ilk
cümlesinde yer alan "Bu Kanunda
belirtilen cezalara ilişkin suçlardan dolayı..." ibaresi, cezaların
kapsamının genişletilmesi amacıyla "Bu Kanun uygulaması ile ilgili olarak,
bu Kanunda ve diğer kanunlarda belirtilen cezalara ilişkin suçlardan
dolayı..." olarak değiştirilmesi, (a) ve (b) bentlerinde geçen “bilirkişi
nihai raporu" ibareleri, "bilirkişilik
müessesesinden "nihai rapor" şeklinde bir rapor olmadığından
"nihai" ibaresinin çıkarılması ve bilirkişilik görevini zamanında yerine getirmemeleri nedeniyle bu
görevden alınanların bir yıl süreyle 4389 sayılı Kanun kapsamındaki davalara
bilirkişi olarak atanamayacaklarına açıklık getiren ifadelerin eklenmesi
suretiyle,
– Çerçeve 14 üncü maddesi aynen,
kabul edilmiş, ancak,
Komisyonumuzda Tasarının bazı maddelerinin daha detaylı olarak
incelenebilmesi ihtiyacı nedeniyle, Tasarının 9,12, 13, 15 ve geçici 1 inci
maddelerinin bir alt komisyon oluşturarak değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Alt Komisyon, ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin
de katılımlarıyla 10.5.2001 tarihinde yaptığı toplantıda, ilgili maddeler
üzerinde değerlendirme ve düzenleme çalışmalarını tamamlamıştır.
Bu defa, Komisyonumuz aynı tarihte, Hükümeti temsilen
Orman Bakanı Nami ÇAĞAN ile ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluş temsilcilerinin
katılımlarıyla yaptığı 45 inci birleşimde, alt Komisyonca yapılan çalışmalar
doğrultusunda görüşmelere başlamıştır.
Alt Komisyonda yeniden değerlendirilen Tasarının;
– Çerçeve 9 uncu maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 15
inci maddesinin (3) numaralı fıkrasının değiştirilmesini öngören düzenlemenin,
anlama açıklık kazandırmak ve tereddütlere yol açmamak amacıyla redaksiyona
tabi tutulması, bu maddeye eklenmesi öngörülen (7) numaralı fıkranın (a)
bendinin, düzenlemede öngörülen
yaptırımların, hisseleri kısmen ya da tamamen Fona intikal eden tüm
bankaların yöneticilerini ve diğer ilgililerini kapsamaması amacıyla yeniden
düzenlenmesi, (b) bendinin, bu bent kapsamındaki alacakların 6183 sayılı Kanun
kapsamına alınması ve ifadelere açıklık
kazandırılması amacıyla redaksiyona tabi tutulması ve fıkranın teminat gösterilmesi zorunluluğuna ilişkin
bendinin bu fıkra hükümlerine istinaden fon tarafından tesis edilen işlemlere
karşı idari yargı mercilerinde açılan davalarda mahkemelerce teminat aranmaması
doğrultusunda yeniden düzenlenmesi suretiyle,
– Çerçeve 12 nci maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 21
inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine eklenmesi öngörülen
cümlenin; metinden çıkarılması ve bu
fıkrada yer alan "idari para cezası uygulanır." İbaresinin
"idari para cezası uygulanabilir." şeklinde değiştirilmesini öngören
bir hükmün eklenmesi suretiyle,
– Çerçeve 15 inci maddesi ile 4389 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (h) bendini
değiştiren düzenlemeye, bankalar ve
özel finans kurumlarının iştiraklerini 31.12.2009 tarihine kadar kademeli olarak 4389 sayılı Kanunda
belirtilen hükümlere uygun hale
getirmeleri zorunluluğu
doğrultusunda redaksiyona tabi tutulması,
– Geçici 1 inci maddesi çerçeve 9 uncu maddede yapılan
değişiklikler doğrultusunda redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
– Geçici 1 inci maddesinden sonra gelmek üzere, çerçeve
11 inci maddede özel finans kuruluşlarıyla ilgili yapılan düzenlemelere paralel
olarak bu düzenlemelerin uygulanmasına ilişkin
geçiş süreciyle ilgili bir hükmün geçici 2 nci madde olarak metne
eklenmesi suretiyle,
– Yürürlük ve yürütmeye ilişkin 16 ve 17 nci maddeleri
ise aynen,
kabul edilmiştir.
Tasarının başlığı ile bazı madde çerçeveleri kanun
tekniğine uygunluk sağlanması amacıyla yeniden düzenlenmiştir.
Ayrıca, 4389 sayılı Bankalar Kanununun 25 inci
maddesiyle; 3182 sayılı Bankalar Kanunu ile ek ve değişiklikleri yürürlükten
kaldırıldığından, Komisyonumuz portföyünde bulunan ve mülga 3182 sayılı
Bankalar Kanununda değişiklikler öngören 536 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına iade edilmesine karar verilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Metin Şahin |
Hayrettin Özdemir |
Nihat Gökbulut |
|
|
Antalya |
Ankara |
Kırıkkale |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Cafer Tufan Yazıcıoğlu |
Dengir Mir
M. Fırat |
Gaffar Yakın |
|
|
Bartın |
Adıyaman |
Afyon |
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Sait Açba |
M. Zeki Sezer |
Cengiz Aydoğan |
|
|
Afyon |
Ankara |
Antalya |
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
M. Güven Karahan |
Hüseyin Arabacı |
Necati Yöndar |
|
|
Balıkesir |
Bilecik |
Bingöl |
|
|
|
|
(Muhalefet
şerhim ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Zeki
Ergezen |
Hayati Korkmaz |
Oğuz Tezmen |
|
|
Bitlis |
Bursa |
Bursa |
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
(Muhalefet
şerhim eklidir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Hakkı Duran |
Hüseyin Karagöz |
Aslan Polat |
|
|
Çankırı |
Çankırı |
Erzurum |
|
|
|
(Muhalefet
şerhlidir) |
(Muhalefet
şerhim ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Sadri Yıldırım |
Mehmet Dönen |
Ali Er |
|
|
Eskişehir |
Hatay |
İçel |
|
|
(Muhalefet
şerhi ektedir) |
(Muhalefet
şerhi ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Masum Türker |
Nesrin Nas |
Celal Adan |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
(Muhalefet
şerhi eklidir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Hasan Çalış |
Arslan Aydar |
Mehmet Serdaroğlu |
|
|
Karaman |
Kars |
Kastamonu |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Necdet Tekin |
Kemal Köse |
Metin Ergun |
|
|
Kırklareli |
Kocaeli |
Muğla |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ahmet Kabil |
Ş. Ramis Savaş |
Cevat Ayhan |
|
|
Rize |
Sakarya |
Sakarya |
|
|
|
|
(Muhalefet
şerhi eklidir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Çakar |
Lütfi Ceylan |
Bekir Gündoğan |
|
|
Samsun |
Tokat |
Tunceli |
MUHALEFET
ŞERHİ
Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasa tasarısına aşağıdaki gerekçelerle muhalifiz.
|
Oğuz Tezmen |
Mehmet Dönen |
Necati Yöndar |
|
|
|
Bursa |
Hatay |
Bingöl |
|
|
Celal Adan |
|
M. Sadri Yıldırım |
|
|
İstanbul |
|
Eskişehir |
1. Banka kaynaklarını yaygın deyimi ile hortumlayan
kişilerden geri alınması ve bu kişilerin en etkili şekilde cezalandırılmaları
bir zorunluluktur. Tüm milletin arzusudur. Ancak bu yasa tasarısı ile Anayasa
ve hukuka aykırı düzenlemeler yapılmıştır.
2. Getirilen bu yasa tasarısının tahsilatı hızlandırma
amacıyla getirildiği ifade edilmektedir. Ancak düzenlemelerde ve tedbirlerde
ciddî gecikmeler nedeniyle bu kaynakların geri alınması çok zorlaşmıştır.
3. Getirilen bir düzenleme ile fonun şu anda oluşmuş 23
katrilyon TL.’sı açığı hazine tarafından üstlenilmekte ve bu hazine alacağı
bütçe giderleri ile ilişkilendirilmeksizin silinmekte, hortumlanan paralar
netice itibariyle millete ödettirilmektedir. Bu haksızlıktır.
4. Fondaki bankaların banka kayıtlarına göre doğmuş ve
doğacak tüm borçlarına faiz güvencesi verilmekte olağanüstü bir yük kamuya
yüklenmektedir. Böylelikle bir kısmının muhtemelen fiktif nitelik taşıyan ve
hortumcuların yurt dışındaki kendi paravan kuruluşlarına ait olabilecek borçlar
da fon ve sonuç itibariyle hazineye ödettirilecektir.
5. Fona alınan bankaların borçlarına devlet güvencesi
verilirken, tahsilat kolaylığı getirilirken sağlıklı çalışan bankaların
borçlarının bu tür güvencelerden yoksun bırakılması da bir çelişkidir.
6. Yasa tasarısında hükümetin neden olduğu ekonomik
kriz nedeniyle sıkıntıya giren ve bunun sonucunda fona alınan bankalar ve
bunların sahipleri ile hortumlanan bankaların sahipleri arasında herhangi bir
farklılık getirilmemiştir. İyi niyetli ile kötü niyetli bir tutulmuştur.
7. Tasarıda ekonomik kriz nedeniyle sıkıntıya girme
ihtimali olan bankaların fona alınmak ve tüm yüklerini hazineye ödetmek yerine
bunların rehabilite edilip fona alınmadan ekonomiye kazandırılmalarına olanak
sağlayacak düzenlemelere yer verilmemiştir.
8. Fona alınan bankaların, fona alınmadan önce İMKB’de
SPK’nın güvencesi altında işlem gören hisse senetlerinden satın alan küçük
yatırımcıların ellerinde değersiz bir kâğıt parçası haline gelen hisse
senetlerinin durumuna bu tasarı ile herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
9. Şubat 2001 tarihinde meydana gelen kriz ve bunu
takip eden yüksek oranlı devalüasyon sırasında eski kurlardan 3,5 milyar doları
Merkez Bankasından alıp, bir gecede % 40’ı aşan kazanç elde eden bankaları ve
bunların aldıkları dövizlerin açıklanmasına ilişkin önergemiz kabul
edilmemiştir. Banka gizliliği gerekçe gösterilmiş ancak bu tür haksız
kazanımların gizlilik gerekçesi ile himaye edilmesini önleyecek düzenlemeye
Tasarıda yer verilmemiş.
MUHALEFET ŞERHİ
4389 Sayılı Bankalar Kanununu tadil eden 1/858 numaralı
kanun tasarısı ile ilgili muhalefet şerhimiz.
1. Tasarı 7.5.2001 tarihinde dağıtılmış ve 9.5.2001
tarihinde müzakereye açılmıştır. Tasarının sektör mensupları ile müzakere
edilip değerlendirilmesi için gerekli süre verilmemiştir.
2. Tali komisyon olarak Adalet Komisyonu raporu üyelere
dağıtılmamıştır. İhtisas komisyonu olarak Adalet Komisyonunun görüşünün
bilinmemesi tatbikatta ortaya çıkacak eksikliklere sebep olmuştur.
3. Tasarının getirdiği hükümlerle BDDK’na yargıyı
bertaraf eden geniş yetkiler verilmektedir. Fondaki bankaların alacaklarına
amme alacakları hukukunun uygulanması hükmü getirilmektedir. Bu ve benzeri
düzenlemelerin anayasa hukuku karşısındaki durumu dikkate alındığında Anayasa
Mahkemesi tarafından iptallere meydan verilmemesi için tasarı hakkında Anayasa
Komisyonunun görüşünün alınması teklif edilmiş ancak komisyondaki iktidar
çoğunluğu tarafından kabul görmemiştir.
4. Mevcut 4389 sayılı Bankacılık Kanunu 23.6.1999
tarihinde kanunlaşmıştır. Altı ay sonra 19.12.1999 tarih ve 4491 sayılı Kanunla
tadil edilmiştir. Bu tasarı 22 ay içinde üçüncü düzenlemedir. Dikkate değer
diğer bir husus da bankacılık sahasında yürütme ve denetleme organı olan
“Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu”nun faaliyete geçişidir. Kanun
23.6.1999 tarihinde kabul edildiği halde BDDK 31.8.2000 tarihinde 14 ay sonra
faaliyete geçmiştir. ANASOL-M hükümeti ortakları arasındaki rekabet kurumun
çalışmasını geciktirmiş ve neticede birçok banka batmış ve 30 Nisan 2001 tarihi
itibariyle 12,4 katrilyon zarar doğmuştur. Her geçen gün de bu zarar
artmaktadır.
4389 ve 4491 sayılı kanunların müzakeresinde Basel
normlarına göre AB standartlarında bir bankacılık düzeni kurulması hedef
alındığı ifade edilmişti. Bu tasarıda da AB standartlarına uyumun hedef
alındığı ifade edilmektedir. Ancak bu hedef bir türlü gerçekleşmiyor.
Tasarının gerekçesinde, getirilen bazı hükümlerin kamu
vicdanının rahatlatılması bakımından önem arzettiği ifade edilmektedir. Burada
batan bankalar sebebiyle ortaya çıkan onlarca katrilyon lira hazine zararına
halkın tepkisine işaret edilmektedir. Ancak bu düzenleme ile zararın ne
kadarının kurtarılabileceği şüphelidir. Asıl tedbirin sektörün güven verecek ve
zararı önleyecek bir çalışma düzenine kavşturulması olması gerekir. Bu
yapılamadıkça, zaman içinde halkın kızgınlığı teskin edilse bile yeni krizler
artan kızgınlıkları da beraberinde getirecektir.
Getirilen tasarı verimli ve tesirli çalışan, güven
verici bir bankacılık sistemi kurmaktan çok meydana gelen krizin enkazını
kaldırmayı hedef alan, geriye dönük işleyecek bir düzenleme getirmektedir.
Normal şartlarda değil, kriz döneminin mantığı ve öncelikleri tesirinde
hazırlanmıştır. Bu yönüyle değerlendirildiğinde önümüzdeki dönemde yeni tadilat
tasarıları ile karşılaşmayı beklemek gerekir.
Bankacılık sektöründe gerekli tedbirler alınamazsa bu
piyasanın yakın zamanda yabancı sermayenin eline geçmesi beklenmelidir.
5. Bankacılık sektörü tasarrufların ekonomiye
yönlendirilmesinde aracı bir sektördür. 1970’li yıllarda 45 olan banka sayısı
bugün 80’e ulaşmıştır. Sektördeki düzenleme ve denetleme eksikliği sebebi ile
yeterli özkaynağa sahip olmayan ve sektörün gerektirdiği ölçü ve standartlara
uymayan bankalar peş peşe çökmekte ve hazineye getirdiği onlarca katrilyon lira
zarara ilaveten beraberinde ticaret ve sanayide tahribata ve malî sisteme karşı
güvenin sarsılmasına sebep olmaktadırlar.
Kabul etmek gerekirki sektörün bu hale gelmesinde
hükümetlerin de büyük mesuliyeti bulunmaktadır. Hazinenin devamlı artan
miktarda yüksek faizle borçlanması bankaları hükümete borç veren simsarlar
haline getirmiştir. Bankalar dışardan ve içerden yüksek faizle para toplamakta
ve bunu devlet tahviline ve hazine bonosuna yatırmaktadır. Kasım 2000 ve Şubat
2001 krizleri bu saadet zincirinin kopmasına sebep olunca bugün yaşanan felaket
ortaya çıkmıştır. Mart 2001 sonu itibari ile hazinenin iç borç stoku 51
katrilyondur.
6. Tasarının 6 ncı maddesi ile 4389 sayılı Kanunun 11
inci maddesinin 12 fıkrasının son cümlesi iptal edilerek yerine yeni bir cümle
koyulmaktadır.
Mevcut cümleye göre bankaların kredi ve alacaklarından
doğan zararlarını karşılamak için ayırdıkları karşılıklardan teminatsız kalan
kredilere tekabül eden kısmı kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider
yazılabilirken yeni düzenlemede “teminatsız kalma” şartı kaldırılmaktadır.
Böylece özel karşılıkların tamamının gider yazılmasına imkân verilmektedir. Bu
uygulama kredi ve alacakların tahsilini zorlaştıracağı, caydıracağı gibi bir
takım muvazaalı, şüpheli münasebetlere zemin hazırlayacak ve devletin vergi
kaybına sebep olacaktır.
7. Tasarının 7 nci maddesi ile 4389 sayılı kanunun 12
nci maddesinin 1 numaralı fıkrasına (a) bendi ilave edilmiştir. Getirilen
düzenleme ile bankaların malî kurumlar dışındaki ortaklıklara iştirakinde
özkaynaklarının yüzdesi olarak bir ortaklık için en fazla yüzde onbeş ve toplam
olarak yüzde altmış sınırı getirilmiştir. Ancak iştirak olunan ortaklığın
sermayesinin yüzde onundan az olan iştirak tutarlarının bu sınırların hesabında
dikkate alınmayacağı hükmü getirilmiştir. Bu son hüküm bankaların toplanan
tasarrufları müteşebbislere aktarması yerine doğrudan ortak olarak bütün
kaynaklarını kullanmasına imkân verir. Bankalar finans kurumu yerine sanayi ve
ticaret kurumu olacaktır.
8. Tasarının 9 uncu maddesi 1 inci fıkrası ile 4389
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası sonuna “Hazine müsteşarlığınca
fona ikrazen ihraç edilmiş bulunan Devlet iç borçlanma senetleri Bakanlar
Kurulu Kararı ile tasfiye edilebilir” cümlesi ilave edilmektedir.
Bu cümle ile getirilen hükme göre batık bankaların
zararları hazine tarafından karşılanacak, netice olarak vergi ödeyen vatandaşların
cebinden çıkacaktır. 30 Nisan 2001 tarihi itibariyle bu zarar 12,4 katrilyon
liradır. Ancak bu zararın 25-30 katrilyona ulaşması beklenmektedir.
Yapılan uygulama ile Hazinenin batık bankaları
kurtarmak için vereceği borçların tahsilinden vazgeçilecektir. Bunun
karşılığının bütçede ödenek olarak olması gerekir. Bu hazine için bir
alacak-gelir kaybıdır, giderdir. Neticede bütçeye yansıması, bütçede görünmesi
gerekir.
Bankaların batması ile doğan zararın tartışıldığı
günlerde hükümet üyeleri bu zararların bankalar tarafından Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonuna ödenen primlerle ödeneceğini, devletin, Hazinenin zararı
olmayacağını beyan etmişlerdi halkın infialini teskin etmek için. Getirilen bu
hükümle millete gerçeğin söylenmediği milletin aldatıldığı ortaya çıkmaktadır.
Hükümet yetkilileri komisyonda TMSFgelirlerinin yıllık 500 milyon dolar
mertebesinde olduğunu, bununla batık bankaların getirdiği onlarca katrilyon
lira zararın ödenmesinin mümkün olamayacağını, netice olarak fona Hazine
tarafından verilen kredilerin geri ödenemeyeceğini, bu sebeple Hazinenin fondan
alacağının silinmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
Çiftçiye ve esnafa verilecek destekleri bütçede
karşılık olmadığı gerekçesi ile reddeden ANASOL-M hükümeti TBMM’deki
çoğunluğuna dayanarak onlarca katrilyon lirayı batık bankalar için
bağışlayabilmektedir. Hem de bunu bütçede ödenek olmadan yapabilmektedir.
Netice olarak tasarı hakkında banka batıranlara hesap
soracağız propagandası yapılıyorsa da asıl yapılan milletin kesesinden alınacak
onlarca katrilyon liranın batık bankaların zararlarının kapatılması için
kullanılmasıdır.
|
Cevat Ayhan |
Aslan Polat |
Hüseyin Karagöz |
|
|
|
Sakarya |
Erzurum |
Çankırı |
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ
METİN
4389 SAYILI BANKALAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA İLİŞKİN
KANUN TASARISI
MADDE 1. – 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 2 nci
maddesinde yer alan “Ödenmiş sermaye” tanımından “üç aylık hesap
özetlerindeki”, “Yedek akçeler” tanımından “ve üç aylık hesap özetlerinde
görülen” ibareleri çıkarılmış, “Özkaynak” tanımı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye bu tanımdan sonra gelmek üzere aşağıdaki “Konsolide
özkaynak” tanımı eklenmiştir.
“Özkaynak; Bankaların ödenmiş veya Türkiye’ye ayrılmış sermayeleri ve
yedek akçeleri ile Kurulca esas, unsur ve oranları belirlenmek üzere eklenecek
ve indirilecek diğer değerler toplamını,”
“Konsolide özkaynak; Konsolide esasa göre uygulanacak kredi sınırları
ile standart oranların hesaplanmasında dikkate alınmak üzere, Kurulca
belirlenen kaynaklar toplamını,”
MADDE2. – 4389 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(a) bendinin sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi kimselerden Kurumda görev
alanlar görevlerinden ayrılmaları halinde yeniden Devlet memurluğuna dönerek
durumlarına uygun bir göreve atanırlar. Bu takdirde, Kurumda geçirdikleri
süreler tâbi oldukları kanun hükümlerine göre hizmetlerinde değerlendirilir. Bu
hükümler, akademik unvanların kazanılması için gerekli şartlar saklı kalmak
üzere üniversitelerden gelen personel hakkında da uygulanır.”
MADDE 3. – 4389 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendinin (bd) alt
bendine “beş yıldan fazla hapis” ibaresinden sonra gelmek üzere “cezasıyla
cezalandırılmamış olması veya bu Kanunun 22 nci maddesi hükümlerine muhalefet,”
ibaresi eklenmiştir.
MADDE4. – 4389 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasının
(b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve mülga (d) bendi aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiştir.
“b) Sermayenin doğrudan veya dolaylı olarak yüzde on ve daha fazlasına
veya bu oranın altında olsa dahi yönetim veya denetim kurullarına üye belirleme
imtiyazı veren hisse senetlerine sahip olan ortakların kurucularda aranan
nitelikleri taşıması şarttır. Kurucularda aranan nitelikleri kaybeden ortaklar
ile Kurulun iznini almadan pay edinen ortaklar temettü dışındaki ortaklık
haklarından yararlanamaz. Bu halde diğer ortaklık hakları Fon tarafından
kullanılır. Bu hüküm, münhasıran, hakkında 14 üncü maddenin (1) ve (2) numaralı
fıkrası hükümleri uygulanan bir bankada pay sahibi olmaları nedeniyle
kurucularda aranan nitelikleri kaybeden ortaklar hakkında uygulanmaz.”
“d) Bankaların yönetim ve denetiminin doğrudan ya da dolaylı olarak
başka bir sermaye grubuna geçmesine yol açan hisse devir ve edinim izinlerinde,
banka ödenmiş sermayesinin izin tarihinden itibaren bir yıl içinde 7 nci
maddenin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde belirtilen tutara yükseltilmesi
şarttır.”
MADDE5.– 4389 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(b) bendinin ilk cümlesi ile (5) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bankaların yönetim kurulu üyeleri ile yurt dışında kurulu bankaların
Türkiye’deki şubelerinin müdürler kurulu başkan ve üyeleri, seçilmeleri veya
atanmalarından sonra yerel ticaret mahkemesi huzurunda yemin etmekle
yükümlüdürler.”
“5. a) Bu Kanun hükümlerine aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya bir
defadan fazla ağır para cezası ile cezalandırılan kimseler, durumları bu
Kanunun 7 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının, (be) alt bendi hükmü hariç
olmak üzere (b) bendine uymayanlar hiçbir bankada yönetim kurulu başkanı,
üyesi, denetçi, genel müdür, genel müdür yardımcısı veya birinci derecede imza
yetkisini haiz görevli olarak çalıştırılamazlar. Bankalar bu gibi kimselerin
imza yetkilerini derhal kaldırmak zorundadırlar. Bu bent hükmü, haklarında 14
üncü maddenin (1) ve (2) numaralı fıkrası hükümleri uygulanan bir bankada pay
sahibi olmaları nedeniyle durumları 7 nci maddenin (2) numaralı fıkrasının (b)
bendine uymayan kişiler hakkında uygulanmaz.
b) Yapılan denetlemeler sonucunda, bu Kanun veya ilgili diğer mevzuat
hükümlerini ihlal ettikleri ve bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye
düşürdükleri tespit edilen banka mensuplarının, haklarında kanunî kovuşturma
istenmesini müteakip Kurulun talebi üzerine geçici olarak imza yetkilerinin
kaldırılması zorunludur. Bu kimseler Kurulun izni olmadıkça imza yetkisini haiz
personel olarak hiçbir bankada çalıştırılamazlar.”
MADDE6.– 4389 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (1) ve (3) numaralı
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, mülga (4) numaralı fıkrası ile (6)
numaralı fıkrasının mülga (g) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve 12
numaralı fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Bir bankanın vereceği nakdî krediler ile teminat mektupları,
kefaletler, aval, ciro ve kabuller gibi gayrinakdî krediler, satın alacağı
tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçları, tevdiatta bulunmak suretiyle ya da
herhangi bir şekil ve surette vereceği ödünçler, varlıkların vadeli satışından
doğan alacaklar, vadesi geçmiş nakdî krediler, gayrinakdî kredilerin nakde
tahvil olan bedelleri, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer
sözleşmeler ile ortaklık payları izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun
uygulamasında kredi sayılır.”
“3. Bu Kanun uygulamasında dolaylı pay sahipliği, dolaylı kredi ve
dolaylı iştirak tanımları ile kredi sınırlarının hesabında gayrinakdî
kredilerin dikkate alınma oranları, ortaklık payları ile vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmelerin kredi sınırlarının hesabında
dikkate alınma oran, esas ve usulleri Kurulca belirlenir.”
“4. Bu maddedeki sınırlar, Kurulca belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde konsolide esasa göre de hesaplanır ve uygulanır.”
“g) Özkaynak hesabında indirilecek değer olarak dikkate alınan
işlemler.”
“Bankaların, bu fıkra uyarınca ayırdıkları özel karşılıkların tamamı,
ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul
edilir.”
MADDE7.– 4389 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasına
aşağıdaki bent (a) bendi olarak eklenmiş ve mevcut (a), (b), (c) ve (d)
bentleri, (b), (c), (d) ve (e) bentleri olarak teselsül ettirilmiştir.
“a) 11 inci madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bankalar, ana
faaliyet konuları para ve sermaye piyasaları ile sigortacılık olan ve bu
konulardaki özel kanunlara göre izin ve ruhsat ile faaliyet gösteren malî
kurumlar dışındaki bir ortaklığa, kendi özkaynaklarının en fazla yüzde onbeşi
oranında iştirak edebilirler. Bu iştiraklerin toplam tutarı banka
özkaynaklarının yüzde altmışını aşamaz. İştirak olunan ortaklığın sermayesinin
yüzde onundan az olan iştirak tutarları ve bedelsiz edinilen iştirak payları
ile iştirak paylarının herhangi bir fon çıkışı gerektirmeyen değer artışları bu
sınırların hesabında dikkate alınmaz.”
MADDE8.– 4389 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin;
a) (5) numaralı fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Bu Kanun hükümlerine göre temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim
ve denetimleri veya hisseleri Fona intikal eden bankaların, tasfiyeleri Fon
eliyle yürütülen bankaların iflas
idarelerinin ve Fonun, alacaklarını dava veya takip yoluyla tahsil etme
cihetine gitmeleri halinde, 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci, 23 üncü , 29
uncu maddeleri ve 2548 sayılı Ceza
Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve
Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi
hükümleri uygulanmaz. Bu bankalar ile tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen
bankaların iflas idarelerinin ve Fonun, mahkeme ilamını alması ve tebliğe
çıkartması işlemlerinde karşı tarafa yükletilmiş olan harcın ödenmiş olması ve
her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz.
Bu alacaklara ilişkin davalarda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
seri muhakeme usulü hükümleri uygulanır.”
b) (5) numaralı fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
(d) bendi eklenmiştir.
“d) Temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri veya
hisseleri Fona intikal eden bankalar ve Fon tarafından bu madde ve 15 inci
maddenin (3) ve (7) numaralı fıkralarına istinaden açılacak hukuk davaları ile
tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen bankaların iflas idareleri tarafından açılacak
hukuk davalarına, bir yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması
halinde hangi asliye ticaret mahkemesince bakılacağı Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu tarafından belirlenir.
Muamele merkezi ve ikametgâhı İstanbul İli sınırları içinde olan kişiler
aleyhine açılacak bu davalar ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına
hangi asliye ticaret mahkemesince bakılacağı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
tarafından belirlenir.Fon, temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve
denetimi veya hisseleri Fona intikal eden bankalar ve tasfiyeleri Fon eliyle
yürütülen bankaların iflas idareleri tarafından borçlular hakkında iflas davası
açılması halinde, bu mahkemeler, hakkında iflas istenen borçlunun muamele
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine borçlu aleyhine iflas
davası açıldığını bildirir.”
c) (6) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “vadeleri uzatılmak
kaydıyla borçlarını garanti etmeye” ibaresi “doğmuş veya doğacak borçlarını
garanti etmeye” şeklinde değiştirilmiştir.
d) (7) numaralı fıkrasına son paragraftan önce gelmek üzere aşağıdaki
paragraf eklenmiştir.
“Hisseleri kısmen veya tamamen fona ait olan bir bankanın hisselerinin
üçüncü kişilere devir veya intikali halinde banka tarafından, bankanın eski
ortakları, yöneticileri ve denetçileri hakkında açılmış olan dava ve takiplere
fon tarafından kanunî halef sıfatıyla kaldığı yerden devam olunur. Bu dava ve
takipler sonucunda hükmolunacak tutarlar fona ait olur.”
MADDE 9. – 4389 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin (2) numaralı
fıkrasının son paragrafında yer alan “uzun vadeli” ibaresi çıkarılmış, fıkranın
sonuna “Hazine Müsteşarlığınca Fona ikrazen ihraç edilmiş bulunan Devlet iç
borçlanma senetleri Bakanlar Kurulu kararı ile tasfiye edilebilir.” cümlesi
eklenmiş, maddenin (3) ve (4) numaralı fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (7), (8) ve (9) numaralı fıkralar
eklenmiştir.
“3. Fon, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. 14 üncü maddenin (6)
numaralı fıkrasının (b) bendi ile verilen yetkiler saklı kalmak kaydıyla, Fon
kaynakları ile her türlü alacaklarının ve hisseleri kısmen veya tamamen fona
intikal eden bankaların; yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak
tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarından, bu ortakların yönetim
ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya başkalarıyla
birlikte elinde bulundurdukları şirketlerden, iştiraklerinden, yönetim ve
denetim kurulu üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi başkan ve
üyeleri ile imzaları bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve
çocuklarından olan alacakları, hisseleri fona intikal eden diğer bankaların
bunlardan olan alacaklarından Fon tarafından devralınanlar ile (7) numaralı
fıkranın (b) bendinde belirtilen Fon ve banka alacaklarının takip ve tahsilinde
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usülü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
Fon, devraldığı alacağın takibine, alacağın devralındığı gün itibarıyle banka
defter, kayıt ve belgelerine göre anapara, her türlü faiz, komisyon ve sair
giderlerin toplamından oluşan birikmiş alacak tutarı üzerinden başlar. Bu
alacaklar, Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı
niteliğini kazanır ve birikmiş alacak tutarına, 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen oranda gecikme
zammı uygulanır. Ancak fon, alacağın devralındığı tarihten önce borçlu nezdinde
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış bulunan takipler
ile alacağın tahsiline yönelik davalara kaldığı yerden devam edebileceği gibi,
takibi devam ettirmekten ve/veya davanın takibinden vazgeçerek devraldığı
alacağın kaldığı yerden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline de karar verebilir. Yukarıda sözü
edilen vazgeçme, haktan feragati tazammun etmez. Fon, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca takibine karar verdiği
alacaklarına ilişkin her türlü teminatın paraya çevrilmesinde de anılan Kanun
hükümlerini uygulayabilir. Fon, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun uygulamasında anılan Kanunun Maliye Bakanlığı, tahsil dairesi ve
diğer makam, merci ve komisyonlara verdiği yetkileri kullanır. Bu yetkilerin
kullanılmasına ilişkin esas ve usuller Fon yönetmeliğinde gösterilir. Fon, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve
tahsiline karar verdiği alacaklarını kendi tahsil dairesince takip edebileceği
gibi sözkonusu alacakların takip ve tahsilini borçlunun ikametgâhı veya kanunî
merkezinin bulunduğu yer vergi dairesinden de isteyebilir. Fona borçlu
olanların iflası halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 221 inci maddesindeki
iflas bürosu Fon temsilcisinin katılımıyla teşekkül eder. 2004 sayılı İcra ve
İflas Kanununun 223 üncü maddesindeki iflas idaresinin, fonun talep etmesi
halinde üyelerinden biri veya ikisi, fonun göstereceği iki kat aday arasından
icra tekkik mercii tarafından seçilir. Fon, bir üye seçtirmişse icra tetkik
mercii diğer bir üyeyi alacak tutarı itibarıyla çoğunlukta olanların
göstereceği iki aday arasından, bir üyeyi de alacaklı sayısı itibarıyla
çoğunlukta olanların göstereceği adaylar arasından seçer. Fon iki üye
seçtirmişse, diğer bir üye icra tetkik mercii tarafından alacaklı sayısı
itibarıyla çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından seçilir. Fon,
devraldığı alacakla ilgili olarak iskonto da dahil olmak üzere her türlü
tasarrufta bulunmaya, sulh olmaya, alacağına mahsuben menkul ve gayrimenkul
mallar ile her türlü hak ve alacakları hiç bir sınırlamaya tâbi olmaksızın
devralmaya yetkilidir. 5682 sayılı Pasaport Kanununun 22 nci maddesi hükümleri,
fonun talebi üzerine fona borçlu olanlar ile tüzel kişi borçluların kanunî
temsilcileri hakkında da uygulanır. Fon, 1050 sayılı Muhasebeî Umumiye Kanunu,
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu ile bunların ek
ve değişikliklerine tâbi değildir.”
“4. Fon, Kurulca hazırlanacak Fon yönetmeliği dahilinde Kurum tarafından
idare ve temsil olunur. Fonun karar organı, Kurul Başkanı, İkinci Başkan ve
Kurulun kendi üyeleri arasından seçeceği üç üye ile Kurulca belirlenecek Fon
Başkan Yardımcısı ve Kurum Başkan Yardımcısından oluşan Fon Yönetim Kuruludur.
Fon mevcudunun kullanılış usul ve esasları ile bu Kanunla Fona verilen
yetkilerin kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar Fon yönetmeliğinde
gösterilir.”
“7. a) Fon, alacağının tahsili bakımından yarar görmesi halinde, 14 üncü
maddenin (2) numaralı fıkrası kapsamında alınması istenen tedbirlerin kısmen
veya tamamen alınmaması nedeniyle hakkında aynı maddenin (3) numaralı fıkrasına
veya hakkında 14 üncü maddenin (4) numaralı fıkrasına göre işlem yapılarak
hisseleri kısmen veya tamamen kendisine intikal eden bir bankanın yönetim ve
denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde
bulunduran tüzel kişi ortaklarının, hisselerinin % 10’undan fazlasına sahip
olduğu iştiraklerinin, gerçek ve tüzel kişi ortaklarının yönetim ve denetimini
doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya başkalarıyla birlikte elinde
bulundurdukları şirketlerin yönetim ve denetimini devralmaya veya yönetim,
müdürler ve denetim kurulu üyelerinin tamamını veya bir kısmını, hisselerinin
imtiyazlı olup olmadığına bakılmaksızın, görevden alarak veya üye sayısını
artırarak bu kurullara üye atamaya yetkilidir.
b) Fon, hisseleri kısmen veya tamamen kendisine intikal eden bir
bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak, tek başına veya
birlikte elinde bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu,
kredi komiteleri, şubeler, diğer yetkili ve görevliler aracılığıyla veya sair
suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan veya üçüncü kişilere
rehnetmek, teminat göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek,
karşılığında kredi temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurt içi ve yurt
dışı banka ve malî kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak
veya bu hesapları teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle
edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere edindirdikleri para, mal, her türlü
hak ve alacaklarına tedbir koymaya ve muhafaza altına almaya yetkilidir.
Tedbir, konulduğu tarihten itibaren altı ay içinde dava veya icra veya iflas
takibine konu olmazsa kendiliğinden ortadan kalkar.
Dava konusu yapılan para, mal, hak ve alacakların, banka kaynaklarının
veya varlıklarının bu bentte belirtildiği surette kullanılarak elde edildiğinin
tespiti halinde, bunların rayiç değeri üzerinden alacağına ve/veya devraldığı
zararlara mahsup edilmek üzere Fona devrine başkaca şart aranmaksızın mahkemece
karar verilir.
(a) ve (b) bentlerindeki yetki, banka hisselerinin kısmen veya tamamen
üçüncü kişilere satış, devir veya intikalinden sonra da kullanılabilir.
Fon tarafından bu fıkra hükümlerine istinaden tesis edilen işlemlere
karşı mahkemelerce yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde belirtilen nitelikte
teminat gösterilmesi zorunludur.
Fon tarafından bu madde hükümlerine istinaden yapılacak işlemlerde 6762
sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanmaz. Bu işlemler her türlü vergi,
resim ve harçtan istisna tutulur. Bu fıkra ile Fona tanınan yetkiler Fon
tarafından başkaca bir işleme gerek olmaksızın Fonun karar alması ile tekemmül
eder. Yapılan işlemlerden tescile tâbi
olanlar Fonun talebi üzerine tescil ve gerektiğinde ilân olunur.
8. Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, bu madde
kapsamına giren işlemlerle sınırlı olmak üzere, Devletin güvenliği ve temel dış
yararlarına karşı ağır sonuçlar doğuracak haller ile meslek sırrı, aile
hayatının gizliliği ve savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla,
özel kanunlardaki yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümler dikkate alınmaksızın gizli dahi olsa Fon tarafından
istenecek her türlü bilgiyi uygun süre ve ortamda, sürekli veya münferit olarak
vermeye, istenecek defter ve belgeleri ibraz etmeye mecburdurlar.
9. a) Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir bankanın
alacaklarının Fon tarafından devralınması halinde, bu alacaklarla ilgili
olarak, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması
Hakkında Kanun ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunundan doğanlar dahil, açılmış
veya açılacak her türlü ceza davalarına, alacağın devralındığı tarihten itibaren,
suçtan zarar gören olarak, Fon, müdahil sıfatını kazanır. Bu davalara bağlı
şahsî haklar dahi Fona ait olur.
b) Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir bankanın
alacaklarının Fon tarafından devralınması halinde, bu alacaklarla ilgili
olarak, Fonun taraf olduğu icra takipleri ile icra takiplerinden kaynaklanan
her türlü hukuk davalarının kısmen veya tamamen Fon aleyhine neticelenmesi
halinde, 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanununda yazılı tazminat ve cezalar
Fon hakkında uygulanmaz.
c) Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir bankanın
alacaklarının Fon tarafından devralınması halinde, bu alacaklarla ilgili olarak
açılmış veya açılacak dava ve icra takiplerinde kanunlarda yazılı zamanaşımı ve
hak düşürücü süreler dahil her türlü süre alacağın temlik edildiği tarihten
itibaren Fon bakımından 9 ay süre ile durur.
d) Bu Kanunun uygulanmasına veya alacağın tahsiline ilişkin olarak Fonun
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılan ihalelere
iştiraklerinde teminat şartı aranmaz.”
MADDE 10. – 4389 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasının dördüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bankaların bu Kanun hükümlerine göre birleşme ve devirlerinde 6762
sayılı Türk Ticaret Kanunu ile devir veya birleşmeye konu bankaların toplam
aktiflerinin sektör içindeki paylarının yüzde yirmiyi geçmemesi kaydıyla 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 7, 10 ve 11 inci maddeleri
hükümleri uygulanmaz.”
MADDE 11. – 4389 sayılı Kanunun
20 nci maddesinin (5) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“5. Kurul Kararları ile Kurum ve Fonun Kurul kararlarına istinaden tesis
ettiği eylem ve işlemlere karşı açılacak idarî davalar ilk derece mahkemesi
olarak Danıştayda görülür.”
MADDE 12. – 4389 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendinde yer alan “8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki
izin alınmaksızın yapılan pay devirlerinin pay defterine kaydedilmesi” ibaresi
“8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümlerine aykırılık” şeklinde
değiştirilmiş ve fıkranın sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Kurul, bu maddede yer alan para cezalarını, ilgili bankanın malî
bünyesini ve/veya savunmasını dikkate almak suretiyle yarısına kadar indirmeye
yetkilidir.”
MADDE 13. – 4389 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin (6) numaralı
fıkrasının sonuna aşağıdaki paragraf ve maddeye aşağıdaki (7) numaralı fıkra
eklenmiştir.
“Bu fıkra hükmü Kurul, Kurum, Fon Yönetim Kurulu ve Fonun bu Kanunda
yazılı görevlere ilişkin karar, eylem ve işlemleri nedeniyle, kişilerin,
uğradıkları zararlardan dolayı Kurul ve Fon Yönetim Kurulu üyeleri ile Kurum ve
Fon personeli aleyhine açtıkları ve açacakları davalar hakkında da uygulanır.”
“7. a) Bu Kanunda belirtilen cezalara ilişkin suçlardan dolayı açılan
ceza davalarında, gerekli görülen hallerde yaptırılacak bilirkişi
incelemelerinde, bilirkişi nihaî raporunu, dosyanın kendisine verildiği
tarihten başlayarak üç ay içinde mahkemeye verir. Bu süre hâkim tarafından iki
aya kadar uzatılabilir. Bu süre içerisinde de nihaî rapor mahkemeye verilmediği
takdirde görev, ücret ödenmeksizin bilirkişiden alınır ve yeni bilirkişi
atanır. Bilirkişilik görevi bu şekilde kendisinden alınan kişiler, bir yıl
süreyle hiçbir davada bilirkişi olarak atanamazlar. Bu kişiler, nihaî
raporların süresinde verilmemesinin sebep olduğu masrafları ödemeye ve ayrıca
beşyüzmilyon liradan birmilyarbeşyüzmilyon liraya kadar hafif para cezasına
mahkûm edilirler. Dosyanın bilirkişiye tevdii tarihinde dava zamanaşımı süresi
durur. Bilirkişinin nihaî raporunu mahkemeye verdiği tarihten itibaren bu süre
kaldığı yerden işlemeye devam eder.
b) Kurum, Fon ve temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi
veya hisseleri Fona ait olan bankalar ile tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen
bankaların iflas idareleri tarafından açılan hukuk davalarında gerekli görülen
hallerde, yaptırılacak bilirkişi incelemelerinde, bilirkişi nihaî raporunu,
dosyanın kendisine verildiği tarihten başlayarak üç ay içinde mahkemeye verir.
Bu süre hâkim tarafından iki aya kadar uzatılabilir. Bu süre içerisinde de
nihaî rapor mahkemeye verilmediği takdirde görev, ücret ödenmeksizin
bilirkişiden alınır ve yeni bilirkişi atanır. Bilirkişilik görevi bu şekilde
kendisinden alınan kişiler, bir yıl süreyle hiçbir davada bilirkişi olarak
atanamazlar. Bu kişiler, nihaî raporların süresinde verilmemesinin sebep olduğu
masrafları ödemeye ve ayrıca beşyüzmilyon liradan birmilyarbeşyüzmilyon liraya
kadar hafif para cezasına mahkum edilirler.”
MADDE 14. – 4389 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin (d) bendinde
yer alan “ilk iki yıl” ibaresi “ilk dört yıl” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 15. – 4389 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (h) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (j) bendinde yer alan “teminat” ibaresinden
sonra gelmek üzere “ve iflas idarelerinin mahkeme ilamını alması ve tebliğe
çıkartması işlemlerinde karşı tarafa yükletilmiş olan harcın ödenmiş olması”
ibaresi eklenmiş ve (c) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
“h) Bankalar ve özel finans kurumları iştirak tutarlarını 31.12.2009
tarihine kadar bu Kanun hükümlerine uygun hale getirmek zorundadırlar.”
GEÇİCİ MADDE 1. – 4389 sayılı Bankalar Kanununa, bu Kanunun 8 inci
maddesinin (b) ve (d) bentleri ve 9 uncu maddesiyle eklenen hükümler ile 4389
sayılı Bankalar Kanununun bu Kanunun 8 inci maddesinin (a) bendi ve 9 uncu
maddesiyle değiştirilen hükümleri, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihte
temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri veya hisseleri kısmen
veya tamamen Fona intikal eden bankalar, bunların iştirakleri, bankanın yönetim
ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde
bulunduran ortakları ve ortakların yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı
olarak tek başına veya başkalarıyla birlikte elinde bulundurdukları şirketler,
yönetim ve denetim kurulu üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi
başkan ve üyeleri ile imzaları bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve
çocuklarından olan alacakları ile hisseleri Fona intikal eden diğer bankaların
bunlardan olan alacakları ile söz konusu bankaların kaynaklarını doğrudan veya
dolaylı olarak kullanmak suretiyle sahip olunan para, mal, her türlü hak ve
alacaklar hakkında da uygulanır.
MADDE 16. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 17. – Bu Kanun hükümleri Bakanlar Kurulu yürütür.
|
|
Bülent Ecevit |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
|
|
|
|
|
|
D. Bahçeli |
H. H. Özkan |
M. Yılmaz |
|
|
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bakanı V. |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
N. Çağan |
Prof. Dr. T. Toskay |
M. Keçeciler |
|
|
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
Prof. Dr. Ş. S. Gürel |
F. Bal |
Y. Yalova |
|
|
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
M. Yılmaz |
Prof. Dr. R. Mirzaoğlu |
R. K. Yücelen |
|
|
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
H. Gemici |
Prof. Dr. Ş. Üşenmez |
E. S. Gaydalı |
|
|
|
|
|
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
F. Ünlü |
Prof. Dr. A. Çay |
R. Önal |
|
|
|
|
|
|
|
|
Adalet
Bakanı |
Millî
Savunma Bakanı |
İçişleri
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
Prof. Dr. H. S. Türk |
S. Çakmakoğlu |
S. Tantan |
|
|
Dışişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
Millî
Eğitim Bakanı |
|
|
|
İ. Cem |
S. Oral |
M. Bostancıoğlu |
|
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
Sağlık
Bakanı |
Ulaştırma
Bakanı |
|
|
|
|
K. Aydın |
Doç. Dr. O. Durmuş |
Prof. Dr. E. Öksüz |
|
|
|
|
|
|
|
|
Tarım ve
Köyişleri Bakanı |
Çalışma ve
Sos. Güv. Bakanı |
Sanayi ve
Ticaret Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
Prof. Dr. H. Y. Gökalp |
Y. Okuyan |
A. K. Tanrıkulu |
|
|
|
|
|
|
|
|
En. ve
Tab. Kay. Bakanı |
Kültür
Bakanı |
Turizm
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
M. C. Ersümer |
M. İ. Talay |
E. Mumcu |
|
|
|
|
|
|
|
|
Orman
Bakanı |
|
Çevre
Bakanı |
|
|
|
|
|
|
|
|
Prof. Dr. N. Çağan |
|
F. Aytekin |
|
|
|
|
|
|
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ METİN
BANKALAR
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN
KANUN
TASARISI
MADDE 1- 18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar
Kanununun 2 nci maddesinde yer alan "Ödenmiş sermaye" tanımından
"üç aylık hesap özetlerindeki", "Yedek akçeler" tanımından
da "ve üç aylık hesap özetlerinde
görülen" ibareleri çıkarılmış, Özkaynak tanımı aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye bu tanımdan sonra gelmek üzere aşağıdaki
"Konsolide özkaynak" tanımı eklenmiştir.
"Özkaynak:Esas, unsur ve oranları, uluslararası
standartlar da dikkate alınmak suretiyle Kurulca belirlenmek üzere, anasermaye
ve katkı sermaye toplamı ile bu
toplamdan sermayeden indirilecek değerlerin düşülmesi sonucu bulunacak tutarı,"
"Konsolide özkaynak; Konsolide esasa göre
uygulanacak kredi sınırları ile standart oranların hesaplanmasında dikkate
alınmak üzere, Kurulca belirlenen kaynaklar toplamını,"
MADDE 2- 4389 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendinin sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
"Kamu kurum ve kuruluşlarının personeli iken
Kurumda görev alanlar istekleri halinde geldikleri kurumlarda durumlarına uygun
bir göreve atanırlar. Bu takdirde,
Kurumda geçirdikleri süreler tabi oldukları kanun hükümlerine göre hizmetlerinde
değerlendirilir. Bu hükümler, akademik unvanların kazanılması için gerekli
şartlar saklı kalmak üzere üniversitelerden gelen personel hakkında da
uygulanır."
MADDE 3- 4389 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (b) bendinin (bd) alt bendine "beş yıldan fazla
hapis" ibaresinden sonra gelmek üzere "cezasıyla cezalandırılmamış
olması veya bu Kanunun 22 inci maddesi hükümlerine muhalefet," ibaresi
eklenmiştir.
MADDE 4- 4389 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (2)
numaralı fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, fıkraya (b)
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (c) bendi eklenmiş, (c) bendi mülga (d)
bendinin yerine (d) bendi olarak teselsül ettirilmiş ve fıkranın sonuna
aşağıdaki (e) bendi eklenmiştir.
"b) Sermayenin doğrudan veya dolaylı olarak yüzde
on ve daha fazlasına veya bu oranın altında olsa dahi yönetim veya denetim
kurullarına üye belirleme imtiyazı veren hisse senetlerine sahip olan
ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıması şarttır."
"c) Kurucularda aranan nitelikleri kaybeden
ortaklar ile Kurulun iznini almadan pay edinen ortaklar temettü dışındaki
ortaklık haklarından yararlanamaz. Bu halde diğer ortaklık hakları Fon
tarafından kullanılır. Bu hüküm, münhasıran, hakkında 14 üncü maddenin (1) ve
(2) numaralı fıkrası hükümleri uygulanan bir bankada pay sahibi olmaları
nedeniyle kurucularda aranan nitelikleri kaybeden ortaklar hakkında
uygulanmaz."
"e) Bankaların yönetim ve denetiminin doğrudan ya
da dolaylı olarak başka bir sermaye grubuna geçmesine yol açan hisse devir ve
edinim izinlerinde, banka ödenmiş sermayesinin, izin tarihinden itibaren bir
yıl içinde 7 nci maddenin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde belirtilen
tutara yükseltilmesi şarttır."
MADDE 5- 4389 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (b) bendinin ilk cümlesi ile (5) numaralı fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Bankaların yönetim kurulu üyeleri ile yurtdışında
kurulu bankaların Türkiye'deki şubelerinin müdürler kurulu başkan ve üyeleri,
seçilmeleri veya atanmalarından sonra yerel ticaret mahkemesi huzurunda yemin
etmekle yükümlüdürler."
"5. a) Bu Kanun hükümlerine aykırı hareketlerinden
dolayı hapis veya bir defadan fazla ağır para cezası ile cezalandırılan
kimseler, durumları bu Kanunun 7 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının, (be)
alt bendi hükmü hariç olmak üzere (b) bendine uymayanlar hiç bir bankada
yönetim kurulu başkanı, üyesi, denetçi, genel müdür, genel müdür yardımcısı
veya birinci derecede imza yetkisini haiz görevli olarak çalıştırılamazlar.
Bankalar bu gibi kimselerin imza yetkilerini derhal kaldırmak zorundadırlar. Bu
bent hükmü, haklarında 14 üncü maddenin (1) ve (2) numaralı fıkrası hükümleri
uygulanan bir bankada pay sahibi olmaları nedeniyle durumları 7 nci maddenin
(2) numaralı fıkrasının (b) bendine uymayan kişiler hakkında uygulanmaz.
b) Yapılan denetlemeler sonucunda, bu Kanun veya ilgili
diğer mevzuat hükümlerini ihlal ettikleri ve bankanın emin bir şekilde
çalışmasını tehlikeye düşürdükleri tespit edilen banka mensuplarının,
haklarında kanuni kovuşturma istenmesini müteakip Kurulun talebi üzerine geçici
olarak imza yetkilerinin kaldırılması zorunludur. Bu kimseler Kurulun izni
olmadıkça imza yetkisini haiz personel olarak hiç bir bankada
çalıştırılamazlar."
MADDE 6- 4389 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin (1) ve
(3) numaralı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, mülga (4) numaralı
fıkrası ile (6) numaralı fıkrasının mülga (g) bendi aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiş ve 12 numaralı fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"1. Bir bankanın vereceği nakdi krediler ile
teminat mektupları, kefaletler, aval, ciro ve kabuller gibi gayrinakdi
krediler, satın alacağı tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçları, tevdiatta
bulunmak suretiyle ya da herhangi bir şekil ve surette vereceği ödünçler,
varlıkların vadeli satışından doğan alacaklar, vadesi geçmiş nakdi krediler,
gayrinakdi kredilerin nakde tahvil olan bedelleri, vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmeler ve
ortaklık payları izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun
uygulamasında kredi sayılır."
"3. Bu Kanun uygulamasında dolaylı pay sahipliği,
dolaylı kredi ve dolaylı iştirak tanımları ile kredi sınırlarının hesabında
gayrinakdî kredilerin dikkate alınma oranları, ortaklık payları ile vadeli
işlem ve opsiyon sözleşmeleri ile benzeri diğer sözleşmelerin kredi
sınırlarının hesabında dikkate alınma oran, esas ve usulleri Kurulca belirlenir."
"4. Bu maddedeki sınırlar, Kurulca belirlenecek
usul ve esaslar çerçevesinde konsolide esasa göre de hesaplanır ve
uygulanır."
"g) Özkaynak hesabında indirilecek değer olarak
dikkate alınan işlemler"
"Bankaların, bu fıkra uyarınca ayırdıkları özel
karşılıkların tamamı, ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde
gider olarak kabul edilir."
MADDE 7- 4389 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (1)
numaralı fıkrasına aşağıdaki bent (a) bendi olarak eklenmiş ve mevcut (a), (b),
(c) ve (d) bentleri, (b), (c), (d) ve (e) bentleri olarak teselsül
ettirilmiştir.
"a) 11 inci madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla,
bankalar, ana faaliyet konuları para ve sermaye piyasaları ile sigortacılık
olan ve bu konulardaki özel kanunlara göre izin ve ruhsat ile faaliyet gösteren
mali kurumlar dışındaki bir ortaklığa, kendi özkaynaklarının en fazla yüzde
onbeşi oranında iştirak edebilirler. Bu iştiraklerin toplam tutarı banka
özkaynaklarının yüzde altmışını aşamaz. İştirak olunan ortaklığın sermayesinin
yüzde onundan az olan iştirak tutarları ve bedelsiz edinilen iştirak payları
ile iştirak paylarının herhangi bir fon çıkışı gerektirmeyen değer artışları bu
sınırların hesabında dikkate alınmaz."
MADDE 8- 4389 Sayılı
Kanunun 14 üncü maddesinin; (5)
numaralı fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, bu bentten sonra
gelmek üzere aşağıdaki (d) bendi eklenmiş,
(6) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan "vadeleri uzatılmak
kaydıyla borçlarını garanti etmeye" ibaresi, "banka kayıtlarına göre
gerçek bir muameleye dayandığı tespit edilen doğmuş veya doğacak borçlarını
garanti etmeye" şeklinde değiştirilmiş ve (7) numaralı fıkrasına ikinci bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Bu Kanun hükümlerine göre temettü hariç
ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri veya hisseleri Fona intikal eden
bankaların, tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen bankaların iflas idarelerinin ve
Fonun, alacaklarını dava veya takip
yoluyla tahsil etme cihetine gitmeleri halinde, 492 sayılı Harçlar
Kanununun 2 nci, 23 üncü, 29 uncu
maddeleri ve 2548 sayılı Cezaevleri ile Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı
Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında
Kanunun 1 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. Bu bankalar ile tasfiyeleri Fon
eliyle yürütülen bankaların iflas idarelerinin ve Fonun, mahkeme ilamını alması
ve tebliğe çıkartması işlemlerinde karşı tarafa yükletilmiş olan harcın ödenmiş
olması ve her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde teminat
şartı aranmaz. Bu alacaklara ilişkin davalarda 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun seri muhakeme usulü hükümleri uygulanır."
"d) Bankalar ile
Fon ve bankaların iflas idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi
tarafından bakılır. O yerde, birden
fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davalar ( 1) numaralı
asliye ticaret mahkemesinde görülür.
Bankalar ile
Fon ve bankaların iflas idareleri tarafından muamele merkezi veya
ikametgahı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk
davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına İstanbul ( 1) numaralı
Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. İflas davası açılması halinde, bu
mahkeme, hakkında iflası istenen
borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine borçlu
aleyhine iflas davası açıldığını bildirir."
"Hisseleri kısmen veya tamamen Fona ait olan bir bankanın hisselerinin
üçüncü kişilere devir veya intikali halinde banka tarafından, bankanın eski
ortakları, yöneticileri ve denetçileri hakkında açılmış olan dava ve takiplere
Fon tarafından kanuni halef sıfatıyla kaldığı yerden devam olunur. Bu dava ve
takipler sonucunda hükmolunacak tutarlar Fona ait olur.
MADDE 9- 4389 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin (2)
numaralı fıkrasının son paragrafında yer alan "uzun vadeli" ibaresi
çıkarılmış, fıkranın sonuna "Hazine Müsteşarlığınca Fona ikrazen ihraç
edilmiş bulunan Devlet İç Borçlanma Senetlerinden doğan borçlar Bakanlar Kurulu Kararı ile tasfiye
edilebilir." cümlesi eklenmiş, maddenin (3) ve (4) numaralı fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (7) ,(8) ve (9) numaralı
fıkralar eklenmiştir.
"3. Fon her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
14 üncü maddenin (6) numaralı fıkrasının (b) bendi ile verilen yetkiler saklı
kalmak kaydıyla, Fon kaynakları ile her türlü alacaklarının ve hisseleri kısmen
veya tamamen Fona intikal eden bankaların; yönetim ve denetimini doğrudan ya da
dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarından, bu
ortakların yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya
başkalarıyla birlikte elinde bulundurdukları şirketlerden ve iştiraklerinden,
yönetim ve denetim kurulu üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi
başkan ve üyeleri ile imzaları bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve
çocuklarından olan alacakları ile hisseleri Fona intikal eden diğer bankaların
bunlardan olan alacaklarından Fon tarafından devralınanlar ile (7) numaralı
fıkranın (b) bendinde belirtilen kişilere ait olup Fon tarafından devralınan
alacakların takip ve tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Fon, devraldığı alacağın takibine, alacağın
devralındığı gün itibariyle banka defter, kayıt ve belgelerine göre anapara, her türlü faiz, komisyon ve sair
giderlerin toplamından oluşan birikmiş alacak tutarı üzerinden başlar. Bu
alacaklar, Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı
niteliğini kazanır ve birikmiş alacak tutarına, 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen oranda gecikme
zammı uygulanır. Ancak Fon, her türlü alacakları ve devraldığı alacaklarla
ilgili olarak borçlu aleyhine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre
başlatılmış bulunan takipler ile alacağın tahsiline yönelik davalara kaldığı
yerden devam edebileceği gibi, takibi devam ettirmekten ve/veya davanın
takibinden sarfınazar ederek devraldığı
alacağın kaldığı yerden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline de
karar verebilir. Yukarıda sözü edilen sarfınazar, haktan feragati tazammun etmez. Fon, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca takibine karar verdiği
alacaklarına ilişkin her türlü teminatın paraya çevrilmesinde de anılan Kanun hükümlerini uygulayabilir. Fon 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun uygulamasında anılan Kanunun Maliye Bakanlığı, tahsil dairesi ve
diğer makam, merci ve komisyonlara verdiği yetkileri kullanır. Bu
yetkilerin kullanılmasına ilişkin esas
ve usuller Fon Yönetmeliğinde gösterilir. Fona borçlu olanların iflası halinde
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 221 inci maddesindeki iflas bürosu Fon
temsilcisinin katılımıyla teşekkül eder. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun
223 üncü maddesindeki iflas idaresinin, Fonun talep etmesi halinde üyelerinden
biri veya ikisi, Fonun göstereceği iki kat aday arasından icra tetkik mercii
tarafından seçilir. Fon, bir üye seçtirmişse icra tetkik mercii diğer bir üyeyi
alacak tutarı itibariyle çoğunlukta olanların göstereceği iki aday arasından,
bir üyeyi de alacaklı sayısı itibariyle çoğunlukta olanların göstereceği
adaylar arasından seçer. Fon iki üye seçtirmişse, diğer bir üye icra tetkik
mercii tarafından alacaklı sayısı itibariyle çoğunlukta olanların göstereceği
iki aday arasından seçilir. Fon, devraldığı alacakla ilgili olarak iskonto da
dahil olmak üzere her türlü tasarrufta bulunmaya, sulh olmaya, alacağına
mahsuben menkul ve gayrimenkul mallar ile her türlü hak ve alacakları hiçbir
sınırlamaya tabi olmaksızın devralmaya yetkilidir. 5682 sayılı Pasaport
Kanununun 22 nci maddesi hükümleri, Fonun talebi üzerine Fona borçlu olanlar
ile tüzel kişi borçluların kanuni temsilcileri hakkında da uygulanır. Fon, 1050
sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 832 sayılı
Sayıştay Kanunu ile bunların ek ve değişikliklerine tabi değildir."
"4. Fon, Kurulca hazırlanacak Fon yönetmeliği
dahilinde Kurum tarafından idare ve temsil olunur. Fonun karar organı, Kurul
Başkanı, İkinci Başkan ve Kurulun kendi üyeleri arasından seçeceği üç üye ile
Kurulca belirlenecek Fon Başkan Yardımcısı ve Kurum Başkan Yardımcısından
oluşan Fon Yönetim Kuruludur.
Fon mevcudunun kullanılış usul ve esasları ile bu
Kanunla Fona verilen yetkilerin kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar Fon yönetmeliğinde gösterilir."
"7. a) Fon, alacağının tahsili bakımından yarar
görmesi halinde, hisseleri kısmen veya tamamen kendisine intikal eden bir
bankanın yönetim ve denetimine sahip
olduğu iştiraklerinin, bu bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak
tek başına veya birlikte elinde bulunduran tüzel kişi ortaklarının, gerçek ve tüzel kişi ortaklarının yönetim ve
denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde
bulundurdukları şirketlerin, temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve
denetimini devralmaya veya yönetim, müdürler ve denetim kurulu üyelerinin
tamamını veya bir kısmını, hisselerinin imtiyazlı olup olmadığına
bakılmaksızın, görevden alarak veya üye sayısını artırarak bu kurullara üye
atamaya yetkilidir. Bu hüküm, bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ya da
dolaylı olarak, tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortakların, banka
kaynaklarını bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde
doğrudan veya dolaylı olarak kendi lehlerine kullandıkları veya bankayı bu
suretle zarara uğrattıklarının tespiti
halinde uygulanır."
b) Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir bankanın yönetim ve
denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde
bulunduran ortaklarının veya yöneticilerinin, yönetim kurulu, kredi komiteleri,
şubeler, diğer yetkili ve görevliler
aracılığıyla veya sair suretlerle banka kaynaklarını ve varlıklarını doğrudan
veya üçüncü kişilere rehnetmek, teminat
göstermek, ekonomik gücü olmayan kişilere kredi vermek, karşılığında kredi
temin etmek amacıyla kredi kullandırmak, yurtiçi veya yurtdışı banka ve mali
kuruluşlar nezdinde depo veya sair adlarla hesap açtırmak veya bu hesapları
teminat göstermek ve sair şekillerde kullanmak suretiyle veya başkaca
dolanlı işlemlerle edindikleri veya bu suretle üçüncü kişilere
edindirdikleri para, mal, her türlü hak
ve alacakların temininde kullanılan banka kaynakları ve varlıkları nedeniyle
doğan alacak Fon alacağı sayılır. Bu alacaklar hakkında 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Fon, bu para,
mal, her türlü hak ve alacaklara
ihtiyati haciz koymaya, muhafaza altına almaya ve bunlardan değeri Fon
tarafından belirlenemeyenleri 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 72 nci maddesine
göre kurulan Takdir Komisyonlarının Fon tarafından belirlenecek kurum ve
kuruluşlarca hazırlanacak raporları da dikkate alarak tespit edeceği değeri
üzerinden, alacağına ve/veya bu bankaların Fon tarafından devralınan
zararlarına mahsuben devralmaya yetkilidir. Bu alacaklara zararın ve/veya
alacağın doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde
belirtilen oranda gecikme zammı uygulanır.
(a) ve (b) bentlerindeki yetki, banka hisselerinin
kısmen veya tamamen üçüncü kişilere satış, devir veya intikalinden sonra da
kullanılabilir.
Fon tarafından bu fıkra hükümlerine istinaden tesis
edilen işlemlere karşı idari yargı
mercilerinde açılan davalarda mahkemelerce yürütmenin durdurulması kararı
verilebilmesi için teminat aranmaz.
Fon tarafından bu madde hükümlerine istinaden yapılacak işlemlerde 6762 sayılı
Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanmaz. Bu işlemler her türlü vergi, resim ve
harçtan istisna tutulur. Bu fıkra ile Fona tanınan yetkiler Fon tarafından
başkaca bir işleme gerek olmaksızın Fonun karar alması ile tekemmül eder.
Yapılan işlemlerden tescile tabi olanlar Fonun talebi üzerine tescil ve
gerektiğinde ilan olunur.
"8. Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel
kişiler, bu madde kapsamına giren işlemlerle sınırlı olmak üzere, devletin
güvenliği ve temel dış yararlarına karşı ağır sonuçlar doğuracak haller ile
meslek sırrı, aile hayatının gizliliği ve savunma hakkına ilişkin hükümler
saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlardaki yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümler
dikkate alınmaksızın gizli dahi olsa Fon tarafından istenecek her türlü bilgiyi uygun süre ve ortamda, sürekli veya
münferit olarak vermeye, istenecek defter ve belgeleri ibraz etmeye
mecburdurlar."
"9. a) Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal
eden bir bankanın alacaklarının Fon tarafından devralınması halinde, bu
alacaklarla ilgili olarak, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunundan
doğanlar dahil, açılmış veya açılacak her türlü ceza davalarında, alacağın
devralındığı tarihten itibaren, suçtan zarar gören olarak, Fon müdahil sıfatını kazanır. Bu davalara
bağlı şahsi haklar dahi Fona ait olur.
b) Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir
bankanın alacaklarının Fon tarafından
devralınması halinde, bu alacaklarla ilgili olarak, Fonun taraf olduğu icra
takipleri ile icra takiplerinden kaynaklanan her türlü hukuk davalarının kısmen
veya tamamen Fon aleyhine neticelenmesi halinde, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda yazılı tazminat ve
cezalar Fon hakkında uygulanmaz.
c) Hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bir
bankanın alacaklarının Fon tarafından devralınması halinde, bu alacaklarla
ilgili olarak açılmış veya açılacak dava ve icra takiplerinde kanunlarda yazılı
zamanaşımı ve hak düşürücü süreler dahil her türlü süre alacağın temlik
edildiği tarihten itibaren Fon bakımından 9 ay süre ile durur.
d) Bu Kanunun uygulanmasına veya alacağın tahsiline
ilişkin olarak Fonun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılan
ihalelere iştiraklerinde teminat şartı aranmaz."
MADDE 10- 4389 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin (1)
numaralı fıkrasının dördüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bankaların bu Kanun hükümlerine göre birleşme ve
devirlerinde 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile devir veya birleşmeye konu
bankaların toplam aktiflerinin sektör içindeki paylarının yüzde yirmiyi
geçmemesi kaydıyla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 7, 10 ve 11
inci maddeleri hükümleri uygulanmaz."
MADDE 11-4389 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin (5) ve (6) numaralı fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"5. Kurul kararlarına karşı açılacak idari davalar
ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür."
"6. a) Bu Kanunun 10 uncu maddesinin (2) ve (3)
numaralı fıkraları, 14 üncü maddesinin (5), (6) ve (7) numaralı fıkraları, 15,
16, 17 ve 19 uncu maddeleri ile 20 nci maddesinin (2) numaralı fıkrası
hükümleri dışındaki diğer maddeleri, mevduat toplama yetkisi bulunmayan ancak,
özel cari hesaplar ve kâr ve zarara katılma hakkı veren hesaplar yoluyla fon
toplayan, ekonomik faaliyetleri ekipman veya emtia temini veya kiralanması veya
ortak yatırımlar yoluyla finanse eden özel finans kurumları bakımından da
uygulanır. Bu Kanunun 12 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki yasak ve
sınırlamalar, özel finans kurumlarının üçüncü kişilere finansman sağlamaya
yönelik faaliyetleri bakımından uygulanmaz. Kurum bu Kanun hükümleri
çerçevesinde bu kurumlara ilişkin kâr ve zarara katılma hakkı veren hesapların
özelliklerini de dikkate alarak her türlü düzenleme yapmaya yetkilidir. Ancak,
Kurum bu Kanunun 14 üncü maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında belirtilen
durumları tespit ettiği takdirde, özel finans kurumunun faaliyet izni Kurulun
en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınmış kararıyla kaldırılır.
Özel finans kurumları açısından emtia veya
gayrimenkullerin finansal kiralanması ya da kâr ve zarara katılma ve benzeri
yöntemlerle yapılan her türlü finansman faaliyetleri de bu Kanuna göre kredi
olarak addolunur.
Bu Kanunun 21, 22 ve 23 üncü maddelerinde yer alan ceza
hükümleri, özel finans kurumları ve görevlileri ile 22 nci maddenin (3), (6),
(7), (8) ve (9) numaralı fıkralarında yazılı suçları özel finans kurumlarına
karşı işleyen kişiler için de uygulanır. 22 nci maddenin (1) numaralı fıkrası,
bu Kanuna göre alınması gereken izinleri almaksızın özel finans kurumlarına
münhasır işlemler ile uğraşan veya özel cari hesaplar ve kâr ve zarara katılma
hakkı veren hesaplar yoluyla fon toplayan veya ticaret unvanları, her türlü
belgeleri, ilan ve reklamları veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda özel
finans kurumu adını kullanan, özel cari hesaplar ve kâr ve zarara katılma hakkı
veren hesaplar yoluyla fon topladıkları, özel finans kurumlarına münhasır
işlemler ile uğraştıkları izlenimini yaratacak söz ve deyimleri kullanan gerçek
kişiler ile tüzel kişilerin görevlilerini de kapsar. 22 nci maddenin (2)
numaralı fıkrasının ilk cümlesi, özel cari hesap sahiplerinin tasarruflarını ve
açılan hesaba göre kâr ve zarara katılma hesap sahiplerine ödenmesi icap eden
tutarları geri almalarını kasıtlı olarak engelleyen özel finans kurumlarının
görevli veya ilgili mensupları hakkında da uygulanır.
b) Kanun ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde özel
finans kurumlarının faaliyetlerine uygun şekilde çalışmalarını ve mesleğin
gelişmesini temin etmek, mali kurum olmanın gerektirdiği vakar, disiplin ve
birlik içinde ekonominin ihtiyaçlarına uygun olarak çalışmalarını sağlamak,
özel finans kurumları arasındaki haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli her
türlü tedbiri almak ve uygulamak, ilan ve reklamlarında özel finans
kurumlarının uyacakları esas ve şartları tür, şekil, nitelik ve miktarları
itibariyle Kurumun uygun görüşünü alarak tespit etmek ve bu Kanun ile kendisine
verilen diğer işleri yapmak üzere tüzel kişiliği haiz ve kamu kurumu
niteliğinde meslek kuruluşu olan Özel Finans Kurumları Birliği kurulmuştur.
Özel finans kurumları, faaliyet izni aldıkları tarihten itibaren bir ay içinde
Birliğe üye olmak zorundadır.
Birlik, özel finans kurumları ile ilgili mevzuatı ve
aldığı karar ve önlemlerin uygulanmasını takip eder ve Kurumca alınması istenen
tedbirleri alır.
Birliğin organları, çalışma esasları ve faaliyetlerinin
kapsamı Kurulun, Birliğin görüşünü alarak yapacağı öneri üzerine Bakanlar
Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak Birlik Statüsünde gösterilir. Özel finans
kurumları, Birlik Statüsüne ve Birlik tarafından alınacak karar ve tedbirlere
uymak zorundadır. Birliğin giderleri, Birlik Statüsü gereğince tespit olunan oy
sayısına göre özel finans kurumlarına dağıtılır. Özel finans kurumları,
kendilerine düşen masraf paylarını statüde belirtilen süre içinde yatırmak
zorundadırlar. Masraf iştirak payları belirlenen süre içinde ödenmediği
takdirde Birlik tarafından icra yoluyla tahsil olunur. Masraf iştirak
paylarının ödenmesine dair kararlar 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 68 inci
maddesinde yazılı resmi belge niteliğindedir.
Birliğin organ seçimleri bu Kanunda öngörülen esaslar
çerçevesinde gizli oyla ve yargı gözetimi altında gerçekleştirilir. Seçim
yapılacak genel kurul toplantısından en az onbeş gün önce seçimlere katılacak
üye kuruluşları ve temsilcilerini
belirleyen liste, toplantının gündemini, yerini, gününü, saatini ve çoğunluk
olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir
yazı ile birlikte üç nüsha olarak Yüksek Seçim Kurulunca belirlenecek seçim
kurulu başkanı hakime tevdi edilir. Hakim gerekli incelemeyi yaparak listeyi ve
diğer hususları onaylar, bir sandık kurulu başkanı ve iki sandık kurulu üyesi
ile bunlar için birer yedek üye atar. Oy verme işlemi gizli oy, açık sayım
ilkelerine göre yapılır. Seçim süresinin sonunda seçim sonuçları tutanakla
tespit edilip seçim sandık kurulu başkanı ve üyeleri tarafından imzalanır.
Tutanağın düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçimlere yapılacak her
türlü itirazlar hakim tarafından aynı gün incelenir ve kesin olarak karara
bağlanır.
Birliğin aldığı genel ya da özel nitelikteki karar ve
tedbirlere zamanında ve tam olarak
uymayan üyeler hakkında Birlik Yönetim Kurulunca bir milyar liraya kadar para
cezası uygulanabilir. Birlik, cezaları ilgiliye tebliğ eder ve tahsil olunan
cezalar Güvence Fonuna gelir kaydedilir. Bu fıkrada yer alan maktu para cezası,
her yılın Ocak ayından geçerli olmak üzere 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun
Mükerrer 298 inci maddesi uyarınca tespit edilecek yeniden değerleme oranı kadar
artırılmak suretiyle bulunacak tutar üzerinden uygulanır.
Birlik, özel cari hesaplar ve kâr ve zarara katılma
hesabı sahibi gerçek kişilerin özel finans kurumlarındaki tasarruflarını
güvence altına almak amacıyla, "Güvence Fonu" kurmakla görevli ve yetkilidir.
c) Özel finans kurumlarında gerçek kişiler adına açılan
özel cari hesaplarda ve kâr ve zarara katılma hesaplarında toplanan
tasarrufların güvence altına alınması amacıyla Birlik bünyesinde oluşturulan
Güvence Fonu, Birlik tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulacak Güvence Fonu
Yönetmeliği dahilinde, Birlik tarafından idare olunur. Güvence Fonu mevcudunun
kullanılış şekil ve esasları ile özel finans kurumları nezdindeki, güvenceye
tabi olacak özel cari hesaplar ve kâr ve zarara katılma hesaplarına ait
tasarrufların kapsamı, tutarı, güvence priminin tarifesi ile tahsil zamanı,
şekli ve diğer hususlar Güvence Fonu Yönetmeliğinde gösterilir. Özel finans
kurumları, nezdlerindeki özel cari hesaplar ve kâr ve zarara katılma
hesaplarına ait tutarları bu kapsam ve şartlar dahilinde sigorta ettirmek
zorundadır. Kurum, Güvence Fonu üzerinde her türlü denetimi yapmaya yetkilidir.
Güvence Fonunun kaynakları; güvence primlerinden, 10
uncu maddeye göre zamanaşımına uğrayan, özel finans kurumları nezdindeki hesap,
emanet ve alacaklardan, kuruluş izni verilen özel finans kurumlarının
kurucularının, 7 nci maddenin (2) numaralı fıkrasının (d) bendinde belirtilen
asgari sermayenin yüzde onu tutarında Güvence Fonuna yatıracakları sisteme
giriş payından, 8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümleri çerçevesinde,
devralan bakımından verilen hisse devir izinlerinde, özel finans kurumunun
sermayesini temsil eden hisseleri devralan ortaklar tarafından, devralınan
hisselerin nominal bedelinin veya borsa değeri daha yüksek olduğu takdirde
borsa değerinin yüzde biri oranında Güvence Fonuna yatırılacak tutarlardan, bu
Kanun hükümlerine aykırılık dolayısıyla özel finans kurumlarının görevli ve
ilgili mensupları ile özel finans kurumlarına karşı işlenen suçlardan dolayı
üçüncü kişilere hükmolunacak adli para cezaları ile özel finans kurumlarına
uygulanacak idari para cezalarının yüzde ellisinden ve Güvence Fonu mevcudunun
gelirleri ile sair gelirlerden oluşur.
Bir özel finans kurumunun sermayesinin yüzde on ve daha
fazlasına sahip ortakları ile yönetim kurulu başkan ve üyelerinin, genel müdür
ve yardımcılarının, kredi açmaya yetkili memurlarının, denetçilerinin ve
bunların ana, baba, eş ve çocuklarının o özel finans kurumundaki özel cari
hesaplar ve kâr ve zarara katılma hesaplarında bulunan tasarrufları güvenceye
tabi değildir.
Özel finans kurumlarınca Güvence Fonuna ödenen primler
kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider kabul edilir.
d) Bu Kanunun
14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre faaliyet izni kaldırılan özel
finans kurumunun yönetim ve denetimi Birlik tarafından atanan ve beş kişiden
oluşan Tasfiye Kuruluna intikal eder. Faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin
Kurul Kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren özel finans
kurumu hakkındaki ihtiyati tedbir dahil her türlü icra ve iflas takibatı durur.
Faaliyet izninin kaldırıldığı tarihten itibaren özel finans kurumunun alacaklıları,
alacaklarını temlik edemez veya bu sonucu doğuracak işlemleri yapamazlar.
Tasfiye Kurulu özel finans kurumunu genel hükümlere göre tasfiye eder. Özel
finans kurumlarının tasfiye işlemlerinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu
hükümleri uygulanmaz.
Bir özel finans kurumunun yönetim kurulu ve kredi komitesi
başkan ve üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları ve imzaları özel
finans kurumunu ilzam eden memurlarının kanuna aykırı karar ve işlemleriyle
özel finans kurumu hakkında bu Kanunun 14 üncü maddesinin (3) ve (4) numaralı
fıkra hükümlerinin uygulanmasına neden olduklarının tespiti halinde, özel
finans kurumuna verdikleri zararlarla sınırlı olarak bunların şahsi
sorumlulukları yoluna gidilerek, Tasfiye Kurulunun talebi üzerine şahsen
iflaslarına mahkemece karar verilebilir. Bu karar ve işlemler özel finans
kurumunun yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya
birlikte elinde bulunduran ortaklara menfaat temini amacıyla yapıldığı
takdirde, menfaat temin eden ortaklar hakkında da temin ettikleri menfaat
üzerinden aynı hüküm uygulanır. Bu halde, bu Kanunun 14 üncü maddesinin (5)
numaralı fıkrasının (b) bendindeki mal beyannamesine ve muhafaza tedbirlerine
ilişkin hükümler kıyasen uygulanır. Mahkemece iflasına karar verilenler
hakkındaki takibi, Tasfiye Kurulu yürütür. Bu paragraf hükmüne göre iflası
istenenler hakkında mahkemece 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 257 nci ve izleyen
maddeleri hükümleri uygulanır.
Bir özel finans kurumunun faaliyet izninin kaldırılması
halinde Birlik, özel finans kurumundaki özel cari hesaplar ve kâr ve zarara
katılma hesaplarındaki tutarların güvenceye tabi kısmını bu maddenin birinci
fıkrasında tanımlandığı şekilde oluşturulan Tasfiye Kurulunun onayıyla doğrudan
veya Tasfiye Kurulunca ilan edilecek bir özel finans kurumu aracılığıyla
Güvence Fonu mevcudundan öder ve Güvence Fonu hesabına tasfiye işlemlerine
öncelikli alacaklı sıfatı ile iştirak eder. Bu şekilde meydana gelen alacak
nedeniyle Güvence Fonu hesabına yapılacak ödemeler için tasfiye sonucu
beklenmez.
Güvence Fonu mevcudunun ihtiyacı karşılayamaması
durumunda, özel finans kurumlarından, ileride doğacak prim yükümlülüklerine
mahsuben bir önceki yılda ödedikleri
güvence primi toplamına kadar, bunun yetersiz kalması halinde ise her bir
özel finans kurumunun sahip olduğu özel cari hesaplar ve kâr ve zarara katılma
hesapları toplamına karşılık gelen oranda ve kalan tutarı karşılayacak kadar
avans alınabilir. Bu avans, özel finans kurumlarının kâr ve zarara katılma
hesaplarında topladıkları fonlara özel cari hesap ve kâr ve zarara katılma
hesapları toplamları en yüksek beş özel finans kurumunca bir önceki dönemde
verilen ortalama kâr payı oranı dikkate alınarak Birlikçe belirlenecek oran
üzerinden hesaplanacak tutar ile birlikte, doğacak prim borçlarına mahsup
edilir.
e) Özel Finans Kurumları, 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunu, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun ve 3167 sayılı
Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile
diğer mevzuatın çeke ve teminat
mektuplarına ilişkin hükümleri ile 213
Sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümlerinin uygulanması
bakımından banka addolunur.
MADDE 12- 4389 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan "8 inci maddesinin (2) numaralı
fıkrasındaki izin alınmaksızın yapılan pay devirlerinin pay defterine
kaydedilmesi" ibaresi "8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası
hükümlerine aykırılık" şeklinde değiştirilmiş ve (1) numaralı fıkrasında
yer alan " idari para cezası uygulanır." ibaresi, " idari para
cezası uygulanabilir." şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 13- 4389 sayılı
Kanunun 24 üncü maddesinin (6) numaralı fıkrasının sonuna aşağıdaki
paragraflar ve maddeye aşağıdaki (7)
numaralı fıkra eklenmiştir.
"Bu fıkra hükmü Kurul, Kurum, Fon Yönetim Kurulu
ve Fonun bu Kanunda yazılı görevlere ilişkin karar, eylem ve işlemleri
nedeniyle, kişilerin, uğradıkları zararlardan dolayı Kurul ve Fon Yönetim
Kurulu üyeleri ile Kurum ve Fon personeli aleyhine açtıkları ve açacakları
davalar hakkında da uygulanır.
“7.a) Bu Kanun uygulaması ile ilgili olarak, bu Kanunda
ve diğer kanunlarda belirtilen cezalara
ilişkin suçlardan dolayı açılan ceza davalarında, gerekli görülen hallerde yaptırılacak bilirkişi incelemelerinde,
bilirkişi raporunu, dosyanın kendisine
verildiği tarihten başlayarak üç ay içinde mahkemeye verir. Bu süre hakim tarafından iki aya kadar
uzatılabilir. Bu süre içerisinde de rapor mahkemeye verilmediği takdirde görev,
ücret ödenmeksizin bilirkişiden alınır ve yeni bilirkişi atanır. Bilirkişilik
görevi bu şekilde kendisinden alınan kişiler, bir yıl süreyle bu Kanun
kapsamında hiçbir davada bilirkişi olarak atanamazlar. Bu kişiler, raporların süresinde verilmemesinin sebep
olduğu masrafları ödemeye ve ayrıca beşyüzmilyon liradan birmilyarbeşyüzmilyon
liraya kadar hafif para cezasına mahkum edilirler. Dosyanın bilirkişiye tevdii
tarihinde dava zamanaşımı süresi durur. Bilirkişinin raporunu mahkemeye verdiği tarihten itibaren bu süre kaldığı
yerden işlemeye devam eder.
b) Kurum, Fon
ve temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi veya hisseleri
Fona ait olan bankalar ile tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen bankaların iflas
idareleri tarafından açılan hukuk
davalarında gerekli görülen hallerde, yaptırılacak
bilirkişi incelemelerinde, bilirkişi
raporunu dosyanın kendisine verildiği tarihten başlayarak üç ay içinde
mahkemeye verir. Bu süre hakim tarafından iki aya kadar uzatılabilir. Bu süre
içerisinde de rapor mahkemeye verilmediği
takdirde görev, ücret ödenmeksizin bilirkişiden alınır ve yeni bilirkişi
atanır. Bilirkişilik görevi bu şekilde kendisinden alınan kişiler, bir yıl
süreyle bu Kanun kapsamında hiçbir davada bilirkişi olarak atanamazlar. Bu
kişiler, raporların süresinde
verilmemesinin sebep olduğu masrafları ödemeye ve ayrıca beşyüzmilyon liradan
birmilyarbeşyüzmilyon liraya kadar hafif para cezasına mahkum
edilirler."
MADDE 14- 4389 sayılı
Kanunun Geçici 1 inci maddesinin (d) bendinde yer alan "ilk iki
yıl" ibaresi "ilk dört yıl" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 15- 4389 sayılı
Kanunun Geçici 2 nci maddesinin (h) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, (j) bendinde yer alan
"teminat" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve iflas
idarelerinin mahkeme ilamını alması ve tebliğe çıkartması işlemlerinde karşı
tarafa yükletilmiş olan harcın ödenmiş olması" ibaresi eklenmiş ve (c)
bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
"h) Bankalar ve özel finans kurumları iştirak
tutarlarını 31/12/2009 tarihine kadar,
Kurulca belirlenecek dönem ve oranlar dahilinde kademeli olarak bu Kanun
hükümlerine uygun hale getirmek zorundadırlar."
GEÇİCİ MADDE 1-
4389 sayılı Bankalar Kanununa, bu Kanunun 8 inci maddesinin (b) ve (d) bentleri
ve 9 uncu maddesiyle eklenen hükümler
ile 4389 sayılı Bankalar Kanununun bu Kanunun 8 inci maddesinin (a) bendi ve 9
uncu maddesiyle değiştirilen hükümleri, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği
tarihte temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri veya
hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bankalar, bunların yönetim ve
denetimine sahip oldukları iştirakler, bankanın yönetim ve denetimini doğrudan
ya da dolaylı olarak tek başına veya
birlikte elinde bulunduran ortakları ve
ortakların yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek
başına veya başkalarıyla birlikte elinde bulundurdukları şirketler,
yönetim ve denetim kurulu üyeleri,
genel müdür ve yardımcıları, kredi komitesi başkan ve üyeleri ile imzaları
bankayı ilzam eden memurları ve bunların eş ve çocuklarından olan alacakları
ile hisseleri Fona intikal eden diğer bankaların bunlardan olan
alacakları, bu kanunun 9 uncu maddesi
ile 4389 sayılı Kanunun 15 inci maddesine eklenen (7) numaralı fıkranın (b)
bendinde belirtilen kişilere ait olup Fon tarafından devralınan alacakları ile söz konusu bankaların kaynaklarını
doğrudan veya dolaylı olarak kullanmak suretiyle sahip olunan para, mal, her
türlü hak ve alacaklar hakkında da uygulanır. Şu kadar ki, 4389 sayılı Bankalar
Kanununun 15 inci maddesinin (7) numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü bankanın
yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak, tek başına veya birlikte
elinde bulunduran ortakların banka kaynaklarını bankanın emin şekilde
çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı olarak kendi
lehlerine kullandıkları veya bankayı bu suretle zarara uğrattıklarının tespiti halinde uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 2-
a) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce faaliyet izni kaldırılan özel finans
kurumları hakkında bu Kanunla özel finans kurumlarının tasfiyesine ilişkin
olarak getirilen hükümler uygulanmaz.
b) 4389 sayılı Bankalar Kanununa tabi olarak faaliyette
bulunan özel finans kurumları, Özel Finans Kurumları Birliğinin faaliyete
geçtiği tarihi izleyen otuz gün içinde Birliğe üye olmak zorundadır.
MADDE 16- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 17- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.