Dönem : 21           Yasama Yılı : 3

 

              T.B.M.M.    (S. Sayısı : 585)

 

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ile 216 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi ve Anayasa

Komisyonu Raporu (2/636)

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifimiz, gerekçesi ile birlikte ilişikte sunulmuştur.

Gereğini saygılarımızla arz ederiz.

 

Bülent Ecevit

Devlet Bahçeli

Mesut Yılmaz

 

 

İstanbul

Osmaniye

Rize

 

 

Aydın Tümen

Emrehan Halıcı

Zeki Sezer

 

 

Ankara

Konya

Ankara

 

 

Ziya Aktaş

Rahmi Sezgin

Güler Aslan

 

 

İstanbul

İzmir

İzmir

 

 

Esvet Özdoğu

Mehmet Çümen

Saffet Başaran

 

 

Ankara

İzmir

İzmir

 

 

Hasan Suna

Melda Bayer

Kemal Vatan

 

 

Yalova

Ankara

İzmir

 

 

Yücel Erdener

İsmet Vursavuş

Oğuz Aygün

 

 

İstanbul

Adana

Ankara

 

 

Gönül Saray

Mustafa İlimen

Nural Karagöz

 

 

Amasya

Edirne

Kırklareli

 

 

A. Ahmet Ertürk

Fikret Tecer

Mustafa Tuğmaner

 

 

Edirne

Kırşehir

Mardin

 

 

Ali Tekin

Hasan Erçelebi

Mehmet Kocabatmaz

 

 

Adana

Denizli

Denizli

 

 

Ahmet Zamantılı

Fikret Uzunhasan

Sulhiye Serbest

 

 

Tekirdağ

Muğla

İstanbul

 

 

Mustafa Karslıoğlu

Ali Günay

M. Hadi Dilekçi

 

 

Bolu

Hatay

Kastamonu

 

 

Mehmet Yaşar Ünal

Hasan Macit

A. Sancar Sayın

 

 

Uşak

Burdur

Antalya

 

 

Perihan Yılmaz

Ayşe Gürocak

Ertuğrul Kumcuoğlu

 

 

İstanbul

Ankara

Aydın

 

 

Halit Dikmen

Hikmet Uluğbay

M. Cihan Yazar

 

 

Aydın

Ankara

Manisa

 

 

Masum Türker

Bahri Sipahi

Akif Serin

 

 

İstanbul

İstanbul

İçel

 

 

Fadlı Ağaoğlu

Burhan Bıçakçıoğlu

Mustafa Güven Karahan

 

 

İstanbul

İzmir

Balıkesir

 

 

Suat Çağlayan

Osman Kılıç

Necdet Saruhan

 

 

İzmir

İstanbul

İstanbul

 

 

Mahmut Erdir

T. Boray Baycık

Hasan Özgöbek

 

 

Eskişehir

Zonguldak

Uşak

 

 

Bekir Gündoğan

Hasan Gülay

Şadan Şimşek

 

 

Tunceli

Manisa

Edirne

 

 

Necati Albay

Zeki Eker

Çetin Bilgir

 

 

Eskişehir

Muş

Kars

 

 

Faruk Demir

Cahit Savaş Yazıcı

Gaffar Yakın

 

 

Ardahan

İstanbul

Afyon

 

 

Ali Rahmi Beyreli

Mustafa Vural

Turhan İmamoğlu

 

 

Bursa

Antalya

Kocaeli

 

 

Süleyman Yağız

Cafer Tufan Yazıcıoğlu

Hasan Fehmi Konyalı

 

 

İstanbul

Bartın

Ordu

 

 

Ömer Üstünkol

Numan Gültekin

İsmail Bozdağ

 

 

Zonguldak

Balıkesir

Manisa

 

 

İsmail Aydınlı

Tayfun İçli

İhsan Çabuk

 

 

İstanbul

Ankara

Ordu

 

 

Halil Çalık

Hasan Akgün

Hüsamettin Özkan

 

 

Kocaeli

Giresun

İstanbul

 

 

Fikret Ünlü

Metin Bostancıoğlu

Hasan Gemici

 

 

Karaman

Sinop

Zonguldak

 

 

Şükrü Sina Gürel

Ali Arabacı

Sebahat Vardar

 

 

İzmir

Bursa

Bilecik

 

 

Ahmet Güzel

B. Fırat Dayanıklı

Mustafa Düz

 

 

İstanbul

Tekirdağ

İstanbul

 

 

Zafer Güler

 

Hüseyin Mert

 

 

İstanbul

 

İstanbul

 

 

İsmail Köse

Oktay Vural

Mehmet Şandır

 

 

Erzurum

İzmir

Hatay

 

 

Mustafa Verkaya

Ahmet Çakar

Doç. Dr. Kürşat Eser

 

 

İstanbul

İstanbul

Aksaray

 

 

Birol Büyüköztürk

Ali Gebeş

Mehmet Kaya

 

 

Osmaniye

Konya

Kahramanmaraş

 

 

Basri Coşkun

İbrahim Halil Oral

Abbas Bozyel

 

 

Malatya

Bitlis

Iğdır

 

 

Arslan Aydar

Sedat Çevik

Hidayet Kılınç

 

 

Kars

Ankara

İçel

 

 

Seydi Karakuş

İrfan Keleş

Hasan Kaya

 

 

Kütahya

Çankırı

Konya

 

 

M. Sait Gönen

Nesrin Ünal

Namık Hakan Durhan

 

 

Konya

Antalya

Malatya

 

 

Müjdat Kayayerli

Mustafa Yaman

Reşat Doğru

 

 

Afyon

Giresun

Tokat

 

 

M. Nuri Tarhan

H. Hüseyin Balak

Orhan Bıçakçıoğlu

 

 

Hatay

Tokat

Trabzon

 

 

Mehmet Ceylan

Vahit Kayrıcı

Ali Keskin

 

 

Sivas

Çorum

Denizli

 

 

A. Kenan Tanrıkulu

Koray Aydın

Mücahit Himoğlu

 

 

İzmir

Ankara

Erzurum

 

 

Hüsnü Yusuf Gökalp

Osman Durmuş

İsmail Hakkı Cerrahoğlu

 

 

Sivas

Kırıkkale

Zonguldak

 

 

Ramazan Mirzaoğlu

Mehmet Arslan

Mustafa Zorlu

 

 

Kırşehir

Ankara

Isparta

 

 

Mehmet Nacar

Şaban Kardeş

İsmail Çevik

 

 

Kilis

Bayburt

Nevşehir

 

 

Cumali Durmuş

Hayrettin Özdemir

Hasan Basri Üstünbaş

 

 

Kocaeli

Ankara

Kayseri

 

 

Osman Müderrisoğlu

Salih Erbeyin

Süleyman Coşkuner

 

 

Antalya

Denizli

Burdur

 

 

Bozkurt Yaşar Öztürk

Armağan Yılmaz

Dr. Ersoy Özcan

 

 

İstanbul

Uşak

Bolu

 

 

Nail Çelebi

Metin Ergun

Ali Uzunırmak

 

 

Trabzon

Muğla

Aydın

 

 

Şevket Yahnici

Mehmet Kundakçı

S. Turan Çirkin

 

 

Ankara

Osmaniye

Hatay

 

 

Adnan Fatin Özdemir

Yusuf Kırkpınar

Vedat Çınaroğlu

 

 

Adana

İzmir

Samsun

 

 

Şefkat Çetin

Recai Yıldırım

Kemal Köse

 

 

Ankara

Adana

Kocaeli

 

 

Bekir Ongun

Mustafa Enöz

Doç. Dr. Mustafa Gül

 

 

Aydın

Manisa

Elazığ

 

 

Mustafa Haykır

Dr. Mükremin Taşkın

O. Fevzi Zihnioğlu

 

 

Kırşehir

Nevşehir

Sakarya

 

 

Mehmet Gül

Lütfi Ceylan

Orhan Şen

 

 

İstanbul

Tokat

Bursa

 

 

Burhan Orhan

Ahmet Erol Ersoy

Mihrali Aksu

 

 

Bursa

Yozgat

Erzincan

 

 

M. Metanet Çulhaoğlu

Ayhan Çevik

Muzaffer Çakmaklı

 

 

Adana

Van

Şanlıurfa

 

 

Yalçın Kaya

Dr. Hasan Çalış

Mehmet Hanifi Tiryaki

 

 

İçel

Karaman

Gaziantep

 

 

Hakkı Duran

Abdurrahman Küçük

Zeki Çakan

 

 

Çankırı

Ankara

Bartın

 

 

Nejat Arseven

İ. Yaşar Dedelek

Nihat Gökbulut

 

 

Ankara

Eskişehir

Kırıkkale

 

 

Nesrin Nas

Bülent Akarcalı

Nurettin Dilek

 

 

İstanbul

İstanbul

Diyarbakır

 

 

Ahmet Kabil

Cengiz Aydoğan

A. Emre Kocaoğlu

 

 

Rize

Antalya

İstanbul

 

 

Cengiz Altınkaya

Abdulbaki Erdoğmuş

Aydın Ayaydın

 

 

Aydın

Diyarbakır

İstanbul

 

 

İ. Sühan Özkan

Hakkı Oğuz Aykut

Cavit Kavak

 

 

İstanbul

Hatay

İstanbul

 

 

M. Salih Yıldırım

Yüksel Yalova

İlhan Aküzüm

 

 

Şırnak

Aydın

Kars

 

 

Evren Bulut

Ahat Andican

Murat Başesgioğlu

 

 

Edirne

İstanbul

Kastamonu

 

 

Şamil Ayrım

Cemal Özbilen

Ali Güner

 

 

İstanbul

Kırklareli

Iğdır

 

 

Ali Er

Mehmet Ali İrtemçelik

Hasan Özyer

 

 

İçel

İstanbul

Muğla

 

 

Beyhan Aslan

Mehmet Güneş

M. Cumhur Ersümer

 

 

Denizli

Şanlıurfa

Çanakkale

 

 

Rıfat Serdaroğlu

Işılay Saygın

Turhan Tayan

 

 

İzmir

İzmir

Bursa

 

 

Mecit Piruzbeyoğlu

Burhan İsen

Ali Doğan

 

 

Hakkâri

Batman

Kahramanmaraş

 

 

Yücel Seçkiner

Erkan Kemaloğlu

Enis Sülün

 

 

Ankara

Muş

Tekirdağ

 

 

Sebgetullah Seydaoğlu

Miraç Akdoğan

E. Safder Gaydalı

 

 

Diyarbakır

Malatya

Bitlis

 

 

Levent Mıstıkoğlu

Ömer Ertaş

Ersin Taranoğlu

 

 

Hatay

Mardin

Sakarya

 

 

Işın Çelebi

Veysel Atasoy

Mehmet Keçeciler

 

 

İzmir

Zonguldak

Konya

 

                             11.12.2000

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Gördüğüm lüzum üzerine Anayasa değişikliğini içeren paketle ilgili değişiklik teklifine atmış olduğum imzamı geri almaktayım.

Gereğinin yapılmasını arz ederim.

                        Mehmet Ali İrtemçelik

                                           İstanbul

GENEL GEREKÇE

Anayasanın 69 uncu maddesinin altıncı fıkrasında, bir siyasî partinin, 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden dolayı temelli kapatılmasına, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verileceği hükme bağlanmaktadır.

Anılan hükümde, bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki “Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf, zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez” hükmüne aykırı eylemlerin işlendiği bir odak haline gelip gelmediğinin tespiti Anayasa Mahkemesine bırakılmakta; ancak bu fiillerin işlendiği konusunda mahkeme kararı bulunması gibi koşullar öngörülmediğinden, Anayasa Mahkemesine soyut ve sınırları belirsiz bir takdir yetkisi tanınmış olmaktadır.

Anayasa Mahkemesinin, bir siyasî partinin yukarıda sözü edilen fiillerin işlendiği bir odak durumuna geldiğini belirleyebilmesi için, öncelikle bu fiillerin işlendiğine karar vermesi, başka bir ifadeyle, bu eylemleri işleyen failleri yargılaması gerekmektedir.

Oysa, Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 148 inci maddesine göre sadece bu maddenin üçüncü fıkrasında sayılan kişilerin görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılayabilmekte; bunun dışındaki kişilerin Anayasa Mahkemesince yargılanmasına ise olanak bulunmamaktadır.

Yine bu ilkeye uygun olarak, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun “Siyasî partilerin kapatılması davaları” başlıklı 33 üncü maddesine göre, siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalar dosya üzerinden incelenmekte ve karara bağlanmakta; diğer bir anlatımla bu davalarda, suç oluşturan eylemlerin işlenip işlenmediğini belirleyecek bir yargılama usulü de bulunmamaktadır.

Bu nedenle, yukarıda sayılan eylemlerin işlenip işlenmediğinin yetkili mahkemelerce yapılacak bir yargılama sonucunda belirlenip kesin hükme bağlanmasından sonra, bu kesin hükümlerin odak oluşturmaya yeterli olup olmadığının Anayasa Mahkemesince tespit edilmesini ve bu tespite dayanarak kapatma kararı verilmesini sağlayacak bir düzenlemeye gereksinim duyulmaktadır.

Anayasanın 86 ncı maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yolluklarının kanunla düzenlenmesini öngörmekle birlikte, emeklilik işlemlerinin ne şekilde yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenleme içermemektedir. Bu durum, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emeklilik haklarına ilişkin yasal düzenlemeleri anayasal dayanak yönünden boşlukta bırakmakta ve Anayasa Mahkemesince iptaline neden olmaktadır.

Oysa Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emeklilik haklarının, bütün üyeler ile bunların emeklilerini kapsayacak biçimde ayrı bir şekilde düzenlenmesi, emeklilik hakları bakımından eşitliğin sağlanabilmesi için zorunludur. Zira, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emeklilik işlemlerine ilişkin olarak çıkarılan kanunların çeşitli defalar Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle doğan yasal boşluklar yüzünden T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile diğer sosyal güvenlik kurumlarından emekli olanlar arasında eşitsizlik ortaya çıkmaktadır.

Bu hususlar, 3671 sayılı Kanunun bazı hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle çıkarılmış olan 4505 sayılı Kanunla Anayasa ve Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerine uygun olarak giderilmiş bulunmaktadır. Ancak Anayasaya uygunluğu sağlamak üzere yapılmış olan söz konusu düzenlemelerin genel esaslarının Anayasaya da yansıtılmasında, bir daha iptale yol açılmaması için yarar görülmektedir.

Hazırlanan Teklifle, TBMM üyeleri ile emeklilerinin emeklilik işlemlerinin kanunla düzenlenmesi ve bunların T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi öngörülmekte; üyeliği sona erenlerden istekte bulunanların da ilgilerinin devam etmesine olanak sağlanmaktadır. Böylece, bütün Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklilerinin emeklilik haklarından aynı derecede yararlanabilmeleri sağlanacaktır. Bu değişikliklere paralellik sağlamak üzere maddenin 2 nci fıkrasındaki sosyal güvenlik kuruluşları ibaresi de T.C. Emekli Sandığı olarak değiştirilmektedir.

Diğer taraftan, Sayın Cumhurbaşkanının 4505 sayılı Yasayı onaylaması sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazmış olduğu yazıda batı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin özlük haklarının TBMM tarafından belirlenmesi için Anayasa değişikliği yapılması yönündeki görüşü de teklifin hazırlanmasında dikkate alınan bir diğer husus olmuştur.

Hazırlanan teklifle, gerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin, gerekse üyelerinin saygınlığını zedeleyici tartışmaların sona erdirilmesi hedeflenmiştir.

Anayasanın 101 inci maddesine göre Cumhurbaşkanı 7 yıllık bir süre için seçilmektedir. Üçüncü fıkraya göre de bir kimse iki defa Cumhurbaşkanı seçilememektedir.

Teklifte, parlamenter rejimin dünyadaki diğer örneklerine uygun olarak Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıl olarak belirlenmekte ve aynı zamanda aynı kişinin bir kez daha Cumhurbaşkanı seçilebilmesi olanağı getirilmektedir. Bu teklifle tecrübesinden faydalanılacağına inanılan Cumhurbaşkanının tekrar seçilmesinin istikrar sağlayıcı nitelikte olduğu değerlendirilerek, bir kimsenin üst üste veya farklı zamanlarda en fazla iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilmesine ve mevcut Cumhurbaşkanının da bu düzenlemeden yararlanmasına olanak tanınmaktadır.

Teklifte yeralan son değişiklik Anayasanın Geçici 15 inci maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıdır. Bu değişiklikle, 12 Eylül 1980 - 6 Aralık 1983 döneminde çıkarılan kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ile 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun uyarınca alınan karar ve tasarrufların Anayasaya aykırılığını iddia etme imkânı getirilmektedir.


MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1. – Genel gerekçede belirtilen nedenlerle, 68 inci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı eylemlerin işlendiğinin yetkili mahkemelerce kesin hükme bağlanması koşulunu öngörmekte ve bu kesin hükmün odak oluşturmaya yeterli olup olmadığını belirleme yetkisi ile odak haline gelme nedeniyle temelli kapatmaya karar verme yetkisi yine Anayasa Mahkemesine bırakılmaktadır.

Madde 2. – Madde ile, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemlerinin kanunla düzenlenmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklilerinin T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilerek, üyeliği sona erenlerin de ilgilerinin devam etmesi öngörülmektedir. Böylece, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emeklilik işlemlerinin kanunla düzenlenmesi konusunda anayasal dayanak sağlanmakta, T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi suretiyle de, farklı sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgili kurulmasından doğan, emeklilik haklarına ilişkin eşitsizlikler giderilmekte, aynı emeklilik hak ve imkânlarından yararlanma sağlanmaktadır.

Bu değişikliklere paralellik sağlamak üzere maddenin 2 nci fıkrasındaki sosyal güvenlik kuruluşları ibaresinin de T.C. Emekli Sandığı olarak değiştirilmesi öngörülmektedir.

Madde 3. – Madde ile Cumhurbaşkanın görev süresinin 5 yıl olarak belirlenmesi ve bir kimsenin en fazla iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilmesine ve bu düzenlemeden mevcut Cumhurbaşkanının da yararlanmasına olanak sağlanması amaçlanmıştır.

Madde 4. – Madde ile geçici 15 inci maddenin son fıkrasının yürürlükten kaldırılması öngörülmekte; 12 Eylül 1980 - 6 Aralık 1983 döneminde çıkarılan kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ile 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun uyarınca alınan karar ve tasarrufların Anayasaya aykırılığının iddia edilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Madde 5. –  Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği ve halkoylamasına gidilmesi halinde tümüyle oylanacağı hükme bağlanmaktadır.

 

Anayasa Komisyonu Raporu

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Anayasa Komisyonu

19.1.2001

 

Esas No. : 2/636

 

 

Karar No. : 8

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Başkanlığınızca, 11.12.2000 tarihinde esas komisyon olarak Anayasa Komisyonuna gönderilen; Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili DevletBahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili Mesut Yılmaz ile 217 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/636), Komisyonumuzun 14.12.2000, 10.1.2001 ve 18.1.2001 tarihli toplantılarında Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk ve diğer yetkililerin katılımıyla görüşülmüştür.

Teklif ile;

- Anayasanın 69 uncu maddesinin altıncı fıkrasının değiştirilmesi öngörülerek; bir siyasî partinin Anayasanın 68 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak o partinin kanunla belirlenen ölçütlere göre bu nitelikteki fiilleri işlediğinin yetkili mahkemelerce kesin hükme bağlandığı ve bu kesin hükmün odak oluşturmaya yeterli olduğu hususunun Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verileceği hükme bağlanmaktadır. Bu şekilde; odak haline gelmenin tespitinde bazı koşullar getirilmesi suretiyle Anayasa Mahkemesine tanınan soyut ve sınırları belirsiz takdir yetkisinin sınırlanması amaçlanmakta; siyasî partilerin bu nedenle kapatılmasında Anayasa Mahkemesinden önce bir yargı kararının bulunması şartı aranmaktadır.

- Anayasanın 86 ncı maddesinin değiştirilmesi suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri  ile emeklilerinin emeklilik işlemlerinin kanunla düzenlenmesi ve bunların T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi öngörülmekte, üyeliği sona erenlerden istekte bulunanların da ilgilerinin devam etmesine imkân sağlanmaktadır. Bu düzenleme ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin emeklilik haklarına ilişkin Anayasal boşluğun doldurulmasının amaçlandığı ifade edilmektedir.

Anayasanın 101 inci maddesinin değiştirilmesi suretiyle;

Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıl olarak öngörülmekte ve aynı kişinin iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilmesi imkânı getirilmektedir. Bunun yanısıra bu düzenlemeden mevcut Cumhurbaşkanının da yararlanması amaçlanmaktadır.

Ayrıca, Anayasanın Geçici 15 inci maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırılması da öngörülmektedir.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmelerde şu görüşler dile getirilmiştir :

– Siyasî partiler sistemin vazgeçilmez unsurlarıdır ve bu nedenle Anayasada özel hükümlerle düzenlenmiştir. 1995 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliğinde siyasî partilerin aykırı davranamayacakları ilkeler belirlenmiştir. Rejimin temel kurallarına uyulmaması halinde siyasî partilerin kapatılması müeyyidesi sınırlı olmakla birlikte Batı ülkelerinde de yer almaktadır. Özellikle odak kavramının kriterlerinin Anayasada yer alması ve bu çerçevede Anayasa Mahkemesinin takdir hakkını kullanması uygun olacaktır.

– Parlamentomuzun kısa bir süre önce Cumhurbaşkanını seçmesi nedeniyle bu konu artık daha iyi değerlendirilebilecektir.

Teklifin, daha önce Genel Kurulda görüşmeleri sürerken Komisyona geri çekilen ve Anayasa Komisyonunun gündeminde bekleyen 2/479 Esas No.lu dosya ile birleştirilerek görüşülmesine yönelik önerge Komisyonumuzca kabul edilmemiştir.

Anayasa Mahkemesinin Siyasî Partiler Kanununun 103 üncü maddesiyle ilgili olarak verdiği iptal kararının gerekçesinin beklenmesi ve çalışmalara bundan sonra devam edilmesi şeklindeki önerge Komisyonumuzca kabul edilmiş ve bu teklif üzerindeki çalışmalar, gerekçeli kararın yayınlanmasından sonraki bir süreye ertelenmiştir.

Komisyonumuzun 10.1.2001 tarihli toplantısında öncelikle maddelere geçilmesi oy çokluğu ile kabul edilmiş, devamla Anayasa Mahkemesinin Siyasî Partiler Kanununun 103 üncü maddesiyle ilgili iptal kararının gerekçesi görüşülmüş; ve Teklifin maddeleri ile ilgili olarak verilen önergelerle birlikte Alt Komisyonda değerlendirilmesi konusunda verilen önerge kabul edilmiştir.

Komisyonumuz, 18.1.2001 tarihli toplantısında Alt Komisyon raporunu görüşmüştür. Bu toplantıda öncelikle Teklifin Anayasanın 69 uncu maddesinde değişiklik öngören 1 inci maddesi görüşülmüştür. Demokratik rejimin korunması siyasî partilerin güven içinde olmalarının ön şartıdır. Siyasî partiler Anayasada yasaklanan faaliyetlerde bulunmamalı, aradaki denge kurulmalı ve korunmalıdır. Siyasî partiler başka ülkelerde de kapatılmaktadır. Ülkemizde de Anayasa ve Siyasî Partiler Kanununda kapatılma sebep ve usulleri yer almaktadır. 1 inci madde ile ilgili olarak Alt Komisyonun düzenlediği metinde Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin kapatılması kararının üçte iki çoğunlukla verileceği; Anayasa Mahkemesinin kapatılma kararının yanı sıra dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına da karar verebileceği yer almaktadır.

Komisyonumuz, Alt Komisyon metnini benimsemekle birlikte yedinci fıkradan sonra eklenmesi öngörülen fıkralardan birincisinin altıncı; ikinci fıkranın ise dokuzuncu fıkradan sonra gelmesinin teknik açıdan uygun olacağı yönündeki önergeyi oy çokluğu ile kabul etmiştir.

Bu metin üzerinde;

– Üçte iki çoğunluk yerine beşte üç çoğunluğun aranmasının Anayasa Mahkemesinin çalışması açısından daha doğru olacağı; Karar nisabının 69 uncu maddede değil Anayasa Mahkemesinin çalışma ve yargılama usulünü düzenleyen 149 uncu maddenin birinci fıkrasında yer almasının hukuk tekniği açısından uygun olacağı; ancak değişiklik teklif edilen maddeler arasında bu maddenin olmaması nedeni ile 69 uncu maddede yer aldığı,

– Hüküm giyme unsurunun odağın tespitinde aranmasının gerektiği,

– Siyasî partilerin kapatılması davalarının bir kişinin iradesi ile değil bir süzgeçten geçerek açılmasının gerekliliği,

– Odak kavramına dayalı olarak kapatmanın Avrupa Birliği müktesebatına aykırı ve bu kavramın kendi içinde tutarsız olduğu,

– Şiddete başvurma, bölücülük, yabancı düşmanlığı, hoş görüsüzlük ve yakın tehlikenin kapatmada dikkate alınabilecek kriterler arasında yer aldığı,

Aleyhte olarak ifade edilmiştir.

Bu görüşler karşısında üçte iki çoğunluğun aranması ve odağın kriterlerinin Anayasada yer almasının siyasî partiler açısından önemli bir güvence olacağına dikkat çekilmiştir.

Anayasanın tamamının azamî mutabakat ve millî ihtiyaçlar doğrultusunda en kısa sürede gözden geçirilmesi temennisi üyelerimizce dile getirilmiştir.

Bu görüşmelerden sonra 1 inci madde Alt Komisyondan gelen metnin kabul edilen önerge doğrultusunda çerçevesinin değiştirilmesi suretiyle ve oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Ödenek ve yolluklarla ilgili çerçeve 2 nci maddenin metinden çıkarılması için verilen önerge Komisyonumuzca oy birliği ile kabul edilmiştir.

Teklifin 3 üncü maddesi 2 nci madde olarak görüşmeye açılmıştır. Bu madde ile Anayasanın 101 inci maddesinin değiştirilmesi öngörülmektedir. Cumhurbaşkanının seçileceği sürenin yanı sıra diğer organlarla dengesi, görev ve yetkilerinin birlikte değerlendirilmesinin zorunlu olduğu bu madde ile ilgili görüşmelerde ifade edilmiştir. Cumhurbaşkanının oldukça yetkili ancak sorumsuz olduğu bu nedenle öngörülen teklifin doğru olmadığı belirtilmiştir. Bu düzenleme tarzının yarı başkanlık ya da başkanlık sisteminin geçerli olduğu ülkelerde uygulandığı dile getirilmiştir. Özellikle ikinci beş yıl için seçilme imkânının tanınmasının Cumhurbaşkanının tarafsızlığını zedeleyeceği ve her dönemde parlamentoyu Cumhurbaşkanlığı seçimi sorunuyla karşı karşıya getireceği söylenmiştir. Aleyhte bu görüşler karşısında Cumhurbaşkanının görev süresi yönünden 5+5 düzenlenmesinin pek çok ülkede geçerli bir tarz olduğu, yedi yıllık sürenin çok, beş yıllık bir sürenin ise başarılı hizmetler veren bir Cumhurbaşkanına fırsat verme bakımından az olacağı ve bu düzenlemenin yerinde olduğu ifade edilmiştir. Görüşmeler sırasında bu düzenlemenin mevcut Cumhurbaşkanı içinde geçerli olacağının altı çizilmiştir.

Madde Komisyonumuzca oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Teklifin 4 üncü maddesi 3 üncü madde olarak görüşülmüş; Anayasanın geçici 15 inci maddesinin son fıkrasının kaldırılması hukuk devleti ilkesi ve demokratikleşme yönünde önemli bir adım olarak değerlendirilmiş ve Komisyonumuzca oybirliği ile kabul edilmiştir.

Teklifin 5 inci maddesi 4 üncü madde olarak oya sunulmuş ve Komisyonumuzca kabul edilmiştir.

Teklifin tümü ile Genel Kurulda öncelik ve ivedilikle görüşülmesinin önerilmesi oya sunulmuş ve Komisyonumuzca oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Raporumuz Genel Kurulun onayına arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

 

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

Turhan Tayan

N. Kemal Atahan

Mehmet Nacar

 

Bursa

Hatay

Kilis

 

Kâtip

Üye

Üye

 

E. Cenap Gülpınar

Ahmet İyimaya

Cemil Çiçek

 

Şanlıurfa

Amasya

Ankara

 

 

(Karşıyım;

 

 

 

Muhalefet şerhi vereceğim;

 

 

 

geçici 15 inci madde hariç)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

H. Tayfun İçli

Salih Çelen

Şaban Kardeş

 

Ankara

Antalya

Bayburt

 

 

(Muhalifim;

 

 

 

15 inci madde hariç)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

İsmail Alptekin

Ayvaz Gökdemir

Edip Özgenç

 

Bolu

Erzurum

İçel

 

 

(Muhalifim;

 

 

 

geçici 15 inci madde hariç)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Cahit Tekelioğlu

Cavit Kavak

Osman Kılıç

 

İçel

İstanbul

İstanbul

 

Üye

Üye

Üye

 

Necdet Saruhan

Mustafa Verkaya

Nevzat Yalçıntaş

 

İstanbul

İstanbul

İstanbul

 

 

(İmzada bulunmadı)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Işın Çelebi

Rahmi Sezgin

Mustafa Kamalak

 

İzmir

İzmir

Kahramanmaraş

 

(İmzada bulunmadı)

 

 

 

Üye

Üye

Üye

 

İsmail Çevik

Mehmet Kundakçı

Şeref Malkoç

 

Nevşehir

Osmaniye

Trabzon

 

 

Üye

 

 

 

Ali Naci Tuncer

 

 

 

Trabzon

 

 

 

(3 üncü madde

 

 

 

hariç, muhalifim)

 

 

KARŞI OY GÖRÜŞÜMÜZ

1 inci maddeyle ilgili görüşümüz :

Anayasal seviyede ele alınan parti kapatma rejiminin, tek sebep bazında değerlendirilmesi, bir kurucu iktidar hatasıdır. Değiştirilen madde ve düzenlenen konu ile ilgisi ve varlığı tartışmasız olan sorunların çözüm zamanı, o maddenin değiştirildiği zamandır. Aksine davranış, taksitli anayasa değişikliğinden, taksitli madde değişikliğine geçişi ulusal kader haline döndürür. Böylesi bir lüksümüzün olmadığını düşünüyoruz.

1. Avrupa Birliği müktesebatındaki parti kapatma ölçütlerinin büyük ölçüde benimsenmesi gerekir. Avrupa Birliği normları uyarınca, yakın gelecekte aynı maddeyi yeniden değiştirmek zorunlu olacaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Venedik Komisyonunun benimsediği ölçütler "şiddete başvurma ile somut ve mevcut tehlike" dir. Odak kriteri, demokrasinin ve siyasal partilerin korunma dengesini ve "son çare" çözümünü sağlamaktan uzaktır. Şiddete başvurma kriterinin "etnik bölücülük, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük" durumlarını da içerdiği unutulmamalıdır.

2. Devlet yardımının kesilmesi, faaliyetin geçici durdurulması, seçimlere girememe gibi kademeli yaptırımlar, serbest seçenek olarak değil, bir kademe uygulanmadan öbür kademeye geçilememe biçiminde ele alınmalıdır. Yardımın kısmen kesilmesi yaptırımı, amaçla bağdaşmaz. Tam ve süreli kesme esası benimsenmelidir.

3. Kapatma davasının açılması, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun süzgeç kararına bağlanmalı, kapatmanın kabulüne ilişkin kararlarda nitelikli çoğunluk öngörülmeli, kapatılmaya davranışlarıyla neden olanların üyeliklerinin düşürülmesi, onların savunmalarının alınmasına ve delillerinin toplanmasına bağlı kılınmalıdır.

4. 69 uncu maddede yer alan yaptırımsız kurallar için hangi yaptırımların uygulanacağı düzenlenmelidir. "Kapatılan partilerin devamı olan partilere uygulanacak yaptırımlar, devam kriterleri", "seçim harcama tavanı kriterleri" ve "bunların aşılması halinde uygulanacak yaptırımlar"... çözülmesi gereken madde içi sorunların bazılarıdır.

5. Kapatma davalarında aranacak nitelikli karar nisabının anayasadaki yeri, 149/1 maddesidir. Hızlı anayasa yapımı adına anayasa sistemini bozan bu tür anlayışları, hukuka uzak bir irade birliğinin tezahürü olarak görüyoruz.

Siyasî tarihimizi bir partiler mezarlığı haline getiren anti demokratik yaklaşımların ve toplum mühendisliğine dayalı süreçlerin getirdikleri ve götürdükleri bilim temelinde ortaya konmalıdır. Burada, behemahal partileri suçlayan tek-açılı bakış, doğru değildir. Devlet de, demokrasi de, ortak değerimizdir. Ne biri abartılmalı, ne öbürü küçümsenmelidir. Anayasacılık, bu temel sosyolojik sorunun, kuşkusuz küçük bir parçasıdır; ama tam-çözeni değildir.

2 nci maddeyle ilgili görüşümüz :

Cumhurbaşkanının görev süresi ve seçilme sayısı, ancak hükümet sistemi tercihi ile birlikte ele alınabilecek bir sorundur (Any. Mad. 104, 108 ve diğ.). Bu teklifin görüşüldüğü ve komisyonda sonuçlandırıldığı şu gün ve saatte, Cumhurbaşkanı seçimi/süresi gibi bir somut sorun yoktur. Yasama çoğunluğunun çapraz beraberlik içinde nasıl sorun üretebileceğinin bulunmaz örneği, bu madde değişikliğidir :

1. “Yedi yıl” ve “üstüste seçilememe” kuralı, bir tarihî tecrübenin eseridir (1961 Anayasası). Kaldı ki Cumhurbaşkanının “tarafsızlığı”, “hakem konumu”, aynı şahsın ancak bir dönem için seçilebilmesi kuralını zorunlu kılar. İzleyen dönem için seçilmeyi tasarlayan Cumhurbaşkanı, siyasete bağımlı hale gelir ve devleti temsilde ve görevlerinde tarafsızlığını yitirir. Kuvvetler dengesi ve ahengi bozulur. Çankaya, bir takım karmaşık pazarlıkların odağı haline gelir.

2. Cumhurbaşkanlığı iktidarının şahsileşmesi, izleyen dönemde seçilmenin mümkün olduğu hallerde daha da yoğunlaşır. Kimi zamanlar yaşanan “Patronaj ilişkileri”, süreklilik kazanır.

3. Cumhurbaşkanlığı seçim dönemleri, genellikle kriz doğuran dönemlerdir. En son seçimde dahi, kriz söylemleri, rical-i devletin dillerinden düşmemiştir. Yedi yılda bir yerine, beş yılda bir kriz potansiyeli, iki yıllık krizsiz dönemi gözardı etmek demektir. Bu yönüyle teklif, gerçeğimize gözünü kapatmıştır.

4. Emsal alınan ülkelerin mukayese verileri (hükümet sistemi vb.), bizim sistemimizle uyuşmamaktadır.

5. Devletin başına yedi yılda bir başka kişinin seçilmesi, bizatihi bir değişimdir ve bazen de genel değişime ivme kazandırır. Son seçimdeki tercihin hukuk devleti ve diğer yükselen değerler bakımından sistemimizde/toplumumuzda yol açmaya başladığı sonuçları hep birlikte gözlüyoruz.

6. Madde ile ilgili geçici bir hüküm sevkedilmedikçe, kuralın mevcut Cumhurbaşkanına etkisi, tartışmalı kalacaktır. Ne gerekçe, ne müzakereler ve ne de alakalı önergenin reddi, sorunu çözemeyecektir. (Tarihi yorum/gai yorum karşıtlığı, seçim kararının oluşturduğu tasarruf kategorisi vs.). Açık bir hüküm sevketmek varken, yoruma havale edilen potansiyel kriz üretkenliği, rasyonel değildir.

Bu teklif, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki öngörülerin gerçekleşmemiş olmasına yönelik bir girişimdir. Hukukun amaca araç kılınması hadisesidir. Gerekçede de vurgulandığı gibi olaya ve yüklenen psikolojiye özgü bir tekliftir.

3 üncü maddeyle ilgili görüşümüz :

Madde, şöyle kaleme alınmalıydı :“12 Eylül 1980 - 4.12.1983 tarihleri arasında çıkarılan kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ile 2324 sayılı Anayasa düzeni Kanunu uyarınca alınan karar ve tasarruflar hakkında mahkemelerde Anayasaya aykırılık itirazı ileri sürülebileceği gibi bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde iptal davası dahi açılabilir.”

12 Eylül 1980 - 4.12.1983 tarihleri arasında çıkarılan kuralların yargısal denetimini önleyen geçici 15 inci maddenin son fırkasının sadece yürürlükten kaldırılması, amaçlanan sonucu gerçekleştirmeye elverişli değildir. Amaç, 12 Eylül dönemi kurallarından Anayasaya aykırı olanların, yüksek mahkeme kararlarıyla hukuk düzenimizden ayıklanmasını sağlamaktır.

Anayasamızın 148, 150 ve diğer maddelerinde düzenlenen iptal davasının, partiler ve milletvekilleri tarafından açılabilmesi için, geçici bir yetki kuralının ihdasına ihtiyaç vardır. Salt yürürlükten kaldırılma kuralının yorumundan bu tür bir sonuca varılamaz. Çünkü, usulî imkânlar ve dava hakları, açık bir hukuk kuralının varlığına muhtaçtır (Anayasa Madde 148/6, Madde 142). Ayrıca, Anayasamızın 151 inci maddesinde düzenlenen ve Resmî Gazetede yayımdan başlayan süre hükmünün, çok önceden yayımlanan 12 Eylül kurallarını da kapsayabileceği düşüncesi, pozitif hukuku yansıtmaz. Bir metne, taşımadığı olgu ve anlamlar yüklenemez.

Önerimiz, kurumsal olarak yürürlükten kaldırıcı bir anlam içerdikten başka, 12 Eylül dönemi hukukunun tasfiyesi rejimini harekete geçirme yetkisini, seçilmiş iradeye de vermektedir. Bu dinamik, yoruma terk edilecek ve kural koymaktan kaçınılacak kadar önemsiz değildir. Böyle bir kural, seçilmiş iradenin ve Meclisin kendi aslî iktidarını eline alma inisiyatifidir.

4 yıla yakın süre içinde hummalı biçimde çıkarılan ve denetim dışında bırakılan 12 Eylül dönemi tasarruflarına karşı başvurulacak iptal yolu için, altmış günlük genel süre, yeterlik sınırlarının çok gerisinde kalmaktadır. Uzun dönem ara rejiminin ürettiği kurallar için, bir senenin altında kalmayacak dava açma süresini tanımak, işin tabiatının gereğidir.

Anayasanın 152 nci maddesinde düzenlenen somut norm denetimi, başka deyimle dava mahkemesinin bir itiraz üzerine veya kendiliğinden Anayasaya aykırılık sürecini işletmesi, hiçbir süreye bağlı olmaksızın mümkündür.

4 üncü maddeyle ilgili görüşümüz :

Halkoylamasına katılanın, oyunu her seçenek için ayrı ayrı açıklayabilmesi için “her maddenin müstakil olarak” oya sunulması gerekir. Değiştirilen hiçbir maddenin diğeriyle benzerliği veya bağıntısı yoktur. Mevcut teklif, halkoyundan kaçan, -kazara- halkoyuna başvurunun gerçekleşmesi halinde, her somut öneri için halkın görüşünü açıklamasına engel olan bir tekliftir. Anayasanın verdiği seçenekten daima toptancı olanının tercihi, katılımdan çekinen bir tercihtir (Bkz. şimdiye kadarki Anayasa değişikliği teklifleri) (Any. Mad. 175/7).

Vurgulayalım ki bu tekliflerin gerek benzeri paketin önceden görüşüldüğü uzlaşma ve ihtisas komisyonlarındaki beyanlarımız ve gerekse son görüşmelerdeki açıklamalarımız, atıf yoluyla karşı oyumuzun bir parçasıdır.

Saygılarımızla.

 

Ahmet İyimaya

Ayvaz Gökdemir

 

Amasya

Erzurum

 

Ali Naci Tuncer

Salih Çelen

 

Trabzon

Antalya


Anayasa Komisyonu

AnayasaAlt Komisyon Raporu

 

Esas No. : 2/636                17.1.2001

 

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA

Komisyonumuzun 10.1.2001 tarihli toplantısında verilen karar uyarınca oluşturulan Alt Komisyonumuzun 11.1.2001, 12.1.2001 ve 17.1.2001 tarihlerinde Başkanlığa Hatay Milletvekili Sayın NamıkKemal Atahan’ı seçerek çalışmalarını sonuçlandırmıştır.

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, Anavatan Partisi Genel Başkanı Rize Milletvekili MesutYılmaz ile 217 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkinKanun Teklifi ile ilgili olarak;

SayınMustafa Kamalak, Anayasanın 69 uncu maddesinin 6 ncı fıkrasının “Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince üçte iki oy çokluğu ile tespit edilmesi halinde karar verilir. Ancak şiddet içermeyen fiiller ile sorumsuzluk kapsamındaki fiiller odaklaşmanın tespitinde dikkate alınmaz.” şeklinde değiştirilmesini önermektedir. Bu öneri odak ve şiddet içermeyen fiiller, sübut bulmamış fiiller ve sorumsuzluk kapsamındaki fiiller kriterlerini birlikte içermesi ve bu kriterlerin de oldukça soyut olması nedeniyle kabul görmemiştir.Bu öneride yer alan siyasî parti kapatma davalarında 2/3 çoğunlukla karar verilmesi hususunun 69 uncu maddede ayrı bir fıkra olarak yer alması konusunda Komisyonumuzda görüş birliğine varılmıştır.

Ayrıca Anayasa Komisyonuna sunulan ve MHP, DSP ve ANAP’lı üyelerimizin imzasını taşıyan önergede yer alan “seçimlere girmeme” yaptırımının bu önergeden çıkarılması, “Devlet yardımından yoksun bırakmanın” “kısmen veya tamamen” olarak yer alması ve 69 uncu maddeye “üçte iki çoğunlukla karar verme” hükmünün eklenmesi şekliyle Anayasa Komisyonuna sunulması kararlaştırılmıştır.

Anayasanın 69 uncu maddesiyle ilgili yeni düzenleme, raporumuz ekinde sunulmuştur.

- 86 ncı maddenin Teklif metninden çıkarılmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.

- 101 inci madde değişikliği ile geçici 15 inci maddenin son fıkrasının kaldırılmasına yönelik değişikliğin mevcut şekliyle korunması oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Sayın Ahmet İyimaya, muhalefet şerhinde belirttiği görüşlerini Alt Komisyonda da ifade etmiştir.

Raporumuz, Anayasa Komisyonu Başkanlığına saygı ile sunulur.

 

Namık Kemal Atahan

Mehmet Nacar

Işın Çelebi

 

Hatay

Kilis

İzmir

 

 

 

(101 inci madde değişikliği

 

 

 

ile yapılan 5+5 önerisini

 

 

 

benimsemiyorum.

 

 

 

Kanunun Ana Komisyonda

 

 

 

tartışılmasını gerekli

 

 

 

görüyorum.)

 

Ahmet İyimaya

 

Şeref Malkoç

 

Amasya

 

Trabzon

 

(Karşı oyum ektedir.)

 

(Kürsü masuniyeti AİHS terör

 

 

 

ve şiddet kriterleri

 

 

 

ve hüküm giyme şartının

 

 

getirilmesi gerekir.)

 

KARŞI OY

Anayasal seviyede ele alınan parti kapatma rejiminin, tek sebep bazında değerlendirilmesi, bir kurucu iktidar hatasıdır. Değiştirilen madde ve düzenlenen konu ile ilgisi ve varlığı tartışmasız olan sorunların çözüm zamanı, o maddenin değiştirildiği zamandır. Aksine davranış, taksitli anayasa değişikliğinden, taksitli madde değişikliğine geçişi ulusal kader haline döndürür. Böylesi bir lüksümüzün olmadığını düşünüyorum.

1. Avrupa Birliği müktesebatındaki parti kapatma ölçütlerinin büyük ölçüde benimsenmesi gerekir. Tersine davranış, yakın gelecekte aynı maddeyi yeniden değiştirmeyi zorunlu kılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Venedik Komisyonun benimsediği ölçütler “şiddete başvurma ile somut ve mevcut tehlike”dir. Odak kriteri, demokrasinin ve siyasal partilerin korunma dengesini ve “son çare” çözümünü sağlamaktan uzaktır. Şiddete başvurma kriterinin “etnik bölücülük, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük” durumlarını da içerdiği unutulmamalıdır.

2. Devlet yardımının kesilmesi, faaliyetin geçici durdurulması, seçimlere girememe gibi kademeli yaptırımlar serbest seçenek olarak değil, bir kademe uygulanmadan öbür kademeye geçilememe biçiminde ele alınmalıdır.

3. Kapatma davasının açılması, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun süzgeç kararına bağlanmalı, kapatmanın kabulüne ilişkin kararlarda nitelikli çoğunluk öngörülmeli, kapatılmaya davranışlarıyla neden olanların üyeliklerinin düşürülmesi, onların savunmalarının alınmasına ve delillerinin toplanmasına bağlı kılınmalıdır.

4. 69 uncu maddede yer alan yaptırımsız kurallar için hangi yaptırımların uygulanacağı düzenlenmelidir. “Kapatılan partilerin devamı partilere uygulanacak yaptırımlar devam kriterleri” “seçim harcama tavanı kriterleri” ve “bunların aşılması halinde uygulanacak yaptırımlar”, çözülmesi gereken madde içi sorunlardır. Karar nisabının tanzim yeri, elbetteki Anayasa maddesi 149 olmalıdır.

5. DYP, geçici 15 inci maddedeki değişikliğin dışında kalan diğer tekliflere de karşıdır. “Çankaya”dan intikam anlayışını barındıran “5+5” formülü, veriliş zamanı ve mevcut cumhurbaşkanımızın hukukun yanında yer alan tavrı bakımından gerçek bir ihtiyaca dayalı değildir. Ayrıca Cumhurbaşkanının seçim dönemi ve sayısı, Hükümet sistemi tercihinden ayrı olarak çözülebilecek bir sorun değildir. (Anayasa Madde 104) Geçici 15 inci madde değişikliğinde, “Partilere, Anayasa Mahkemesinde dava açmak için süreli bir hak” tanınmalıdır.

                                        15.1.2001

                                Ahmet İyimaya

                                           Amasya


ALT KOMİSYONCA ANAYASANIN 69 UNCU MADDESİNE İLİŞKİN OLARAK

KABUL EDİLEN DÜZENLEME

MADDE1. – 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu maddesinin altıncı fıkrasına aşağıdaki cümle ile yedinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve son fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.”

“Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir.”

Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin kapatılmasına üçte iki çoğunlukla karar verilir.

“Siyasî partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasî partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.”


DEMOKRATİK SOL PARTİ GENEL BAŞKANI İSTANBUL MİLLETVEKİLİ BÜLENT ECEVİT, MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ GENEL BAŞKANI OSMANİYE MİLLETVEKİLİ DEVLET BAHÇELİ, ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI RİZE MİLLETVEKİLİ MESUT YILMAZ İLE 216 MİLLET-

VEKİLİNİN TEKLİFİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNİN

DEĞİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ

MADDE 1. – 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bir siyasî partinin 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak o partinin kanunla belirlenen ölçütlere göre bu nitelikteki fiilleri işlediğinin yetkili mahkemelerce kesin hükme bağlandığı ve bu kesin hükmün odak oluşturmaya yeterli olduğu hususunun Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verilir.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE2. – Türkiye Cumhuriyeti Ana-yasasının 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir” şeklinde değiştirilmiş; fıkranın sonuna “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ile ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde ilgileri devam eder” ibaresi eklenmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrasında geçen “sosyal güvenlik kuruluşları” ibaresi “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı” olarak değiştirilmiştir.

MADDE3. – Türkiye Cumhuriyeti Ana-yasasının 101 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından beş yıllık bir süre için seçilir. Bir kimse, en fazla iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

MADDE4. – Türkiye Cumhuriyeti Ana-yasasının, Geçici 15 inci maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE5. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halk oylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır.

 

ANAYASA KOMİSYONUNUN

KABUL ETTİĞİ METİN

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNİN

DEĞİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ

MADDE 1. – 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 69 uncu maddesinin altıncı fıkrasına aşağıdaki cümle ile altıncı ve dokuzuncu fıkralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve son fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.”

“Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir.”

“Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin kapatılmasına üçte iki çoğunlukla karar verilir.”

“Siyasî partilerin kuruluş ve çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasî partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE2. – Teklifin 3 üncü maddesi 2 nci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE3. – Teklifin 4 üncü maddesi 3 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

MADDE4. – Teklifin 5 inci maddesi 4 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.