Dönem : 21 Yasama Yılı : 4
T.B.M.M. (S. Sayısı : 893)
İş Kanunu ile Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu (1/955)
Not : Tasarı, Başkanlıkça Adalet ve Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonlarına havale edilmiştir.
|
T.C. |
|
|
|
|
Başbakanlık |
|
|
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
|
Genel Müdürlüğü |
14.2.2002 |
|
|
Sayı :
B.02.0.KKG.0.10/101-164/864 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan ve
Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 29.8.2001 tarihinde kararlaştırılan “İş
Kanunu ile Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte
gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bülent
Ecevit
Başbakan
GENEL GEREKÇE
1475 sayılı İş Kanununda
günümüz koşullarından ve uygulama ile yargı kararlarından kaynaklanan
gereksinimleri karşılamak amacıyla bugüne kadar çeşitli tarihlerde
değişiklikler yapılmış ancak tarım ve orman işçilerinin durumları ile ilgili
olarak bir değişiklik öngörülmemiştir.
Bugüne kadar tarım ve orman
işçilerini de yasal güvenceye kavuşturmak amacıyla bir dizi çalışma yapılmış;
ancak tarım ve orman işlerinin iklime dayalı işler olması, bu işyerlerinin
birer işletme halini almadan kanunun yürürlüğe girmesinin yaratacağı olumsuz
etkiler gibi nedenlerle bugüne kadar bir yasal düzenleme yapılamamıştır.
Ancak, tarım sektöründe
geniş bir alana yayılan küçük işletmelerde çalışanların büyük bir bölümü
örgütlenememekte ve toplu iş sözleşmesi düzeni dışında kalmaktadırlar. Bu
nedenle de çalışma koşulları, ücret, sağlık ve güvenlik konularında gerekli
korumadan yararlanamamaktadırlar.
Yapılan değişiklikle
tarım ve orman işyerlerinde çalışan işçiler de 1475 sayılı İş Kanunu kapsamına
alınmış sektörün özellikleri dikkate alınarak gerekli düzenlemenin yönetmelikle
yapılması öngörülmüştür.
Çağdaş iş hukukunun temel
amaçlarından biri işçiye iş güvencesinin sağlanması, başka bir deyişle işçinin
iş akdinin feshine karşı korunmasıdır.
İşçinin iş ilişkisine
süreklilik sağlanarak geleceğine güven duyması, işini kaybetme, dolayısıyla
kendisinin ve ailesinin geçim kaynağını oluşturan gelirinden yoksun kalma
endişesinin dışında tutulması, iş hukukunun en önemli amaçlarından ve
konularından biri sayılır. İşçinin feshe karşı gerektiği şekilde korunmadığı
bir hukuk düzeninde sendika özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi özerkliği ve grev
hakkı yeterli işlev göremez.
İşverenin işçinin işine
sebep göstermeksizin son verebilmesi olanağına sahip bulunması; işçinin hakkını
arayamaması ve hukuk düzeninin kendisine tanıdığı menfaatini koruyamaması
sonucunu doğurabilmektedir. Ülkemizde bu konudaki davaların hep iş ilişkisi
sona erdikten sonra açılmış olması bir rastlantı değildir.
Kuşkusuz işçiye böyle bir
güvence sağlanması, işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin her ne olursa
olsun sürdürülmesi anlamını taşımaz. “İş güvencesi” kavramı ile amaçlanan,
işçinin işine geçerli bir sebep olmaksızın son verilebilme olanağının
sınırlanmasıdır.
1475 sayılıİş Kanununda
belirsiz süreli hizmet akitlerinin ihbar önelleri verilerek feshi bakımından
göze çarpan ve temel bir eksiklik olarak kabul edilen husus, feshin
geçerliliğini herhangi bir sebebe dayandırma zorunluluğunun olmamasıdır. Bu
serbestlik işveren yönünden fesih hakkının kötüye kullanıldığı durumlarda
tazminat ödenmesini öngören hükümlerle sınırlanmıştır. İş kanunlarındaki kötü
niyet tazminatı sadece sendikacılık nedeniyle işine son verilen işçi ile ilgili
olarak 2821 sayılı Sendikalar Kanununda en az bir yıllık ücret tutarı düzeyine
varacak şekilde ve önemli bir ölçüde artırılmıştır. Haklı bir sebebe dayanmayan
fesihlerde işe iade olanağı ise yalnız işyeri sendika temsilcilerine
tanınmıştır.
Belirsiz süreli hizmet
akitlerinin işverence geçerli bir sebep gösterilmeksizin feshi olanağı
uygulamada öteden beri işçileri huzursuz eden sonuçlar doğurmuştur. Bu sorun
üzerinde işçi sendikalarınca da durulmasına ve iş güvencesine yönelik sözleşme
önerileri getirilmesine karşın toplu iş sözleşmeleri ile hizmet akdinin feshini
sınırlayıcı düzenlemeler yaygınlık ve etkinlik kazanamamış, toplu sözleşme
düzeni dışındaki işyerlerinde ise iş güvencesinin sağlanması ihtiyacı daha da
belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Kanun koyucu tarafından sistemin aksayan
yönlerini düzeltmek ve sebepsiz olarak işten çıkarma işlemlerinin işçi aleyhine
doğurduğu sonuçları gidermek için 12.7.1975 tarihli ve 1927 sayılı Kanunla İş
Kanununda değişiklikler yapılmıştır. Bununla, Kanunun gerekçesinde belirtildiği
üzere, iş güvencesini sağlamak amacıyla toplu işçi çıkarmaya ilişkin hüküm tek
işçi çıkarmalarına da teşmil edilmiş; ayrıca kıdem tazminatı tutarını artırmak
ve bunu almaya hak kazandıran süreyi kısaltmak yönünde düzenlemelere
gidilmiştir. Böylece, işsizlik sigortasının bulunmamasından doğan ihtiyacı da
karşıladığı öne sürülen kıdem tazminatının iki işlevi birden görmesi
hedeflenmiştir. Çıkarılan işçi yerine altı ay içinde başka işçi alınmasını
engelleyen ve bu süre içinde yeniden işçi almak isteyen işverenin çıkarılan
işçiyi işe çağırmasını öngören hüküm, bunun çeşitli uygulama yolları ile
bertaraf edilmesinden ve işçinin işe çağrılmayı beklemesinin çoğu kez olanaksız
olmasından dolayı işlerlik kazanamamış, kıdem tazminatına ilişkin değişiklikler
amacın gerçekleşmesini sağlamadığı gibi yeni sorunlar yaratmış, işsizlik
sigortasının yokluğundan doğan boşluğu da dolduramamıştır.
Bu düzenlemelerin
yetersizliği karşısında iş güvencesini sağlamak amacıyla eski yıllarda ortaya
konulan bir çok kanun çalışmalarından sonuç alınamamıştır. Bununla birlikte, bu
konuda gelişmiş ülkelerdekine benzer hukukî esasların hukukumuzda da kabul edilmesi
görüşü sadece bilim çevrelerinde değil, kamuoyunda da ağırlık kazanmaya
başlamıştır.
Tasarıda, 1475 sayılıİş
Kanununun 13 üncü maddesi ile ilgili olarak, iş güvencesine ilişkin hükümlerin
kapsamı, hizmet akdinin işverence feshi için geçerli sebepler ile geçerli
olmayan sebepler, fesihte izlenecek yöntem, feshe karşı başvurulacak dava yolu,
feshin geçerli olmadığına mahkemece hükmedilmesi halinde uygulanacak
yaptırımlar, ayrıca toplu işçi çıkarmaya ilişkin 24 üncü madde değişiklikleri
düzenlenmiştir. Bundan başka, Tasarıya 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 30 ve
31 inci maddelerine ilişkin değişiklikler de eklenmiştir.
Öte yandan, İş Kanununda
iş güvencesine yönelik olarak yapılan düzenlemelere paralel bir şekilde Basın
İş Kanunu, Deniz İş Kanunu ve Borçlar Kanununda ve tarım işlerinde çalışmalarla
ilgili yeni düzenlemelere gidilmesi 158 sayılı ILO Sözleşmesinin bir gereğidir.
Tasarı bu amaçlarla
hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. - 1475 sayılı İş
Kanununun 6 ncı maddesi başlığı ile birlikte değiştirilerek “Sanayi, ticaret ve
tarım işleri” şeklinde düzenlenmiş ve tarımdan sayılacak işler belirtilmiştir.
Madde 2. - 1475 sayılı İş
Kanununun 13 üncü maddesi yeniden düzenlenirken uygulamada yerleşmiş bulunan
bildirim süreleri aynen muhafaza edilmiştir. Kuşkusuz, bu süreler asgarî sınırı
göstermektedir ve bunların sözleşmelerle artırılmaları mümkündür. Esasen,
Kanunda öngörülen bildirim sürelerinin nispî emredici nitelikte olduğu
Yargıtayın birçok kararında da yer almış bulunmaktadır.
İşverenin bildirim
şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle
hizmet akdini feshetmesi, işçinin feshe karşı koruyucu hükümlerden
yararlanmasına engel olmayacaktır.
Kanunun 13 üncü maddesi
gerek içeriği ve gerekse getirilen yeni düzenlemeler nedeniyle
değerlendirilerek, kanun sistematiğini korumak üzere ve kanun sistematiğine
uygunluğu nedeniyle 13, 13/A, 13/B, 13/C, 13/D, 13/E şeklinde düzenlenmiştir.
Hizmet İlişkisine İşveren
Tarafından Son Verilmesi Hakkında 158 sayılı ILO Sözleşmesi, iş güvencesini
kural olarak hizmet akdi ile çalışan bütün işçiler için öngörmekte, ancak bu
hususta belirli ölçütlere dayalı istisnalar getirilmesine de imkân tanımaktadır
(m.2/4 ,5). Diğer ülkelerde olduğu üzere, düzenlemede ülke ihtiyaçlarına ve
kurumun özelliklerine göre sınırlı olarak istisnalara yer verilmiştir.
Buna göre, ondan az
sayıda işçi çalıştırılan işyerlerinde çalışan işçiler ile işyerindeki kıdemi
altı ayın altında bulunan işçiler 13/A, 13/B, 13/C ve 13/D maddelerinde
öngörülen koruyucu hükümlerden yararlanamayacaklardır. İşletmenin bütününü sevk
ve idare eden işveren vekilleri de kapsam dışı bırakılmıştır. İşveren bu
durumdaki işçilerin hizmet akitlerini fesih hakkını kötüye kullanarak, söz
gelimi işçi kendisi hakkında bir şikâyette bulunduğu veya kendisi aleyhine dava
açtığı için sona erdirmiş ise, işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında bir
kötü niyet tazminatı ödeyecektir. İşveren sözleşmeyi bildirim şartına dahi
uymaksızın sona erdirmiş ise, kötü niyet tazminatı yanında ayrıca bildirim
süresine ilişkin ücret tutarında bir tazminat daha ödemesi gerekecektir.
İş Kanununun 13 üncü
maddesinde yapılan değişiklik ile belirsiz süreli hizmet akitlerinin işveren
tarafından feshedilebilmesi için, 158 sayılı ILO sözleşmesinde belirlendiği
üzere, geçerli bir sebep bildirme zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca geçerli
sebebin neler olabileceği madde içinde düzenlenmiştir. İşçinin hizmet akdini
fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da
işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe
dayanmak zorundadır. Geçerli sebep geniş kapsamlı bir kavram olduğu için bu
düzenleme ile söz konusu kavrama objektif ölçülere uygun bir içerik
kazandırılmaya çalışılmış ve bazı örnekler verilmiştir.
İşçinin yeterliliği veya
davranışları işçinin kişiliği ile ilgili olan sebepleri oluştururken;
işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler ise işyeri
ile ilgilidir. Bu sebeplerin madde içinde belirtilmesi geçerli sebepler
kavramını bir ölçüde somutlaştırmaktadır.
İşçinin yeterliliğinden
veya davranışlarından kaynaklanan sebeplerin, hangi durumlarda geçerli
sebeplerden sayılacağı ve hangi durumların işletmenin, işyerinin veya işin
gereklerinden kaynaklanan sebepler olarak kabul edileceği ise ancak, yargı
kararları ile zaman içinde belirginleşebilecektir. Özellikle İş Kanununun 17
nci maddesinde ayrı bir düzenleme konusu olan haklı sebeplerle feshi, geçerli
sebeplerle fesih için aranan sebeplerden ayırmak ve aradaki farkları ortaya
koymak; maddî olayları hukuk tekniği bakımından söz konusu iki farklı fesih
türü açısından değerlendirmek gerekecektir. Bu alanda konunun gerektirdiği
ölçüler içinde ülke koşullarını da dikkate alarak iki fesih türü açısından
geçerli olacak ayrımları yapmak ve farklılıkları ortaya koymak, yargının yanı
sıra öğretinin katkıları ile sağlanacaktır. İş Kanununun 17 nci maddesinde
sayılan haklı sebeplerden Kanunun 13/A maddesinde belirtilen, işçinin kişiliğinden
veya işyeri gereklerinden kaynaklanan sebepleri ayıran başlıca unsur bunların
Kanunun 17 nci maddesinde sayılanların dışında kalan geçerli sebepler
olmasıdır.
Kanunun 13/A maddesi
bakımından geçerli sebepler İş Kanununun 17 nci maddesinde belirtilenler kadar
ağırlıklı olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz
etkileyen hallerdir. Bu nedenle geçerli fesih için söz konusu olabilecek
sebepler işçinin iş görme borcunu kendisinden veya işyerinden kaynaklanan
sebeplerle ciddî bir biçimde olumsuz etkileyen ve iş görme borcunu gerektiği
şekilde yerine getirmesine olanak vermeyen sebepler olabilecektir.
Sonuçta iş ilişkisinin
sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde
beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığını kabul etmek
gerekecektir.
İşçinin yeterliliğinden
ve davranışlarından kaynaklanan geçerli sebepler İş Kanununun 17 nci maddesinde
belirtilenlerin dışında kalan ve işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde
olumsuz etkileyen sebeplerdir. Bunlara örnek vermek gerekirse;
1. İşçinin
yetersizliğinden kaynaklanan sebepler: Ortalama olarak benzer işi görenlerden
daha az verimli çalışma; gösterdiği niteliklerden beklenenden daha düşük
performansa sahip olma, işe yoğunlaşmasının giderek azalması; işe yatkın
olmama; öğrenme ve kendisini yetiştirme yetersizliği; sık sık hastalanma;
çalışamaz duruma getirmemekle birlikte işini gerektiği şekilde yapmasını
devamlı olarak etkileyen hastalık, uyum yeterliliğinin azlığı, işyerinden kaynaklanan
sebeplerle yapılacak fesihlerde emeklilik yaşına gelmiş olma gibi hallerdir.
2. İşçinin
davranışlarından doğan sebepler : İş Kanununun 17 nci maddesinde belirtilen
derhal fesih için öngörülen sebepler niteliğinde olmamakla birlikte işçinin
hizmet akdine aykırı davranışları olabilir. Bunlara örnek olarak işverene zarar
vermek ya da zararın tekrarı tedirginliğini yaratmak; işyerinde rahatsızlık
yaratacak şekilde çalışma; arkadaşlarından borç para istemek; arkadaşlarını
işverene karşı kışkırtmak; işini uyarılara rağmen eksik, kötü veya yetersiz
olarak yerine getirmek; işyerinde iş akışını ve iş ortamını olumsuz etkileyecek
bir biçimde diğer kişilerle ilişkilere girmek; işin akışını durduracak şekilde
uzun telefon görüşmeleri yapmak, sık sık işe geç gelmek ve işini aksatarak
işyerinde dolaşmak gibi haller verilebilir.
İşçinin yetersizliğinden
veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol
açması halinde geçerli sebepler olarak feshe neden olabilirler. İşçinin sosyal
açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir
tutumu işyerindeki üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki
yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
Geçerli sebeplerle fesih
işlemine yol açabilecek önemli işyeri gereklerinin bulunması hali işçinin
yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanabileceği gibi, işçi ile
bağlantısı olmaksızın da ortaya çıkabilir.
3. İşletmenin, işyerinin
veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler: İşyerinden kaynaklanan geçerli
sebepler işyerinin dışından veya içinden kaynaklanan sebepler olarak iki yönde
değerlendirilebilir.
a) İşyeri dışından
kaynaklanan sebepler : Sürüm ve satış olanaklarının azalması; talep ve sipariş
azalması; enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel
durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi sebeplerle işyerinde işin
sürdürülmesinin olanaksız hale gelmesi,
b) İşyeri içi sebepler
ise : Yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni
teknolojinin uygulanması, işyerlerinin bazı bölümlerinin kapatılması, bazı iş
türlerinin kaldırılması,
Gibi sebepler olabilir.
Bu uygulamaya giderken
işverenden beklenen, fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma
süresinin kısaltılması ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma
şekillerinin getirilmesi, işi zamana yayarak, işçileri başka işlerde çalıştırma
yollarını arayarak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşması ve feshe en son çare
olarak bakmasıdır. Bu nedenle geçerli sebep kavramına uygun yorum yaparken
sürekli olarak fesihten kaçınma olanağının olup olmadığı araştırılmalıdır.
Maddede ayrıca özellikle
fesih için geçerli sebep oluşturmayacak hususlar da tek tek ve ayrıntılı bir
biçimde sayılmıştır. Böylece iş mevzuatı ile özellikle güvence altına alınmış
olan bazı hak ve özgürlükler hiçbir şekilde fesih için geçerli bir sebep
oluşturamayacaklardır. Bu konu yoruma yer vermeyecek bir biçimde hükme
bağlanmıştır.
İş güvencesi düzenlemesi
kapsamına girmek için gerekli olan 6 aylık kıdem süresinin nasıl
hesaplanacağına da bir açıklık getirilmiş ve bu sürenin hesaplanmasında aynı
işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen sürelerin birleştirilerek
hesaplanacağı kabul edilmiştir.
Hizmet akdinin feshindeki
usul ve şekil bu madde ile düzenlenmiştir. İşveren fesih bildirimini yazılı
yapacaktır ve bu bildirimde fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde
belirtecektir. Bu husus ileride işçi tarafından açılabilecek bir davada,
feshin, Kanunun 13/A maddesi karşısında geçerli sayılıp sayılamayacağının
belirlenmesi bakımından ispat kolaylığı sağlayacaktır.
Belirsiz süreli hizmet
akdi, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili bir nedenle feshediliyor ise,
ona önce hakkındaki iddialara karşı savunma fırsatı verilecektir. Ancak,
işçinin zihinsel veya bedensel yetersizliği, arkadaşları veya amirleri ile
sıkça ve gereksiz yere tartışmaya girişmiş olması gibi durumlarda savunmasının
alınması işverenden beklenemeyecektir. Kuşkusuz, İş Kanununun 17 nci maddesinin
(II) numaralı bendi şartları gerçekleşmiş ise, işveren buna göre bildirimsiz
(derhal) fesih hakkını kullanabilecektir.
Ayrıca, maddede işçinin
fesih bildirimine itirazı ve bunun yöntemi düzenlenmiştir. İşveren fesih
bildiriminde sebep göstermemiş ise veya işçi gösterilen sebebin geçerli
olmadığı inancında ise, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay
içinde iş mahkemesinde dava açılabilecektir.
Feshin geçersizliğine
ilişkin davanın seri muhakeme usulüne göre kısa sürede sonuçlanması amaçlanmış,
ancak, bir içtihat birliği sağlanabilmesi için de Yargıtayın denetimine yer
verilmiştir. Öte yandan, iş mahkemelerinin çok fazla olan dava yükü göz önünde
tutularak, toplu iş sözleşmesi taraflarının öngörmesi veya işçi ile işverenin
anlaşması durumunda, uyuşmazlığın öncelikle özel hakeme götürülebileceği kabul
edilmiştir.
158 sayılı ILO
Sözleşmesine ve getirilen yeni düzenlemenin özüne uygun olarak, fesihte geçerli
bir nedenin bulunduğunu ispat yükünün işverene ait olduğu belirtilmiştir.
Mahkemenin yapılan feshi
geçersiz bulması, dolayısıyla işçinin işe iadesine karar vermesi durumunda,
işveren karar tarihinden itibaren bir ay içinde işçiyi işe başlatmak
zorundadır. İşveren mahkemenin kararına rağmen işçiyi öngörülen süre içinde ise
başlatmaz ise, işçiye tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Bu tazminat, hizmet
akdinin sona erdirilmesi sebepleri ile işçinin kıdemi göz önünde tutularak, en
az altı aylık ve en çok bir yıllık ücret tutarında olmak üzere, mahkeme
tarafından takdir edilecektir. Mahkemece feshin geçersizliğine karar
verildiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminatın kararda
belirtilmesi öngörülerek ikinci bir davanın açılması ve zaman kaybı önlenmiştir.
Dava, seri muhakeme
usulüne göre görülecek olmakla birlikte, sonuçlanması uygulamada öngörülen dört
aylık süreyi aşabilecektir. Böyle bir durumda işveren işçiyi ister işe
başlatmış, isterse başlatmamış olsun, işçi çalıştırılmadığı sürenin en çok dört
aya kadar olan kısmı için ücretini ve diğer haklarını alabilecektir.
Ancak, işçiye kıdem tazminatı ve bildirim
süresine ait ücret peşin ödenmişse, bunların tutarı işe başladıktan sonra
işverene iade edilecektir. İşe başlatılmayan işçiye, bildirim süresi verilmemiş
veya bildirim süresine ait ücret peşin olarak ödenmemiş ise, bu sürelere ait
ücret tutarı ve hak edilip verilmeyen kıdem tazminatı ayrıca ödenecektir.
İşçi, çıkarıldığı işinde çalışmayı
sürdürmek istiyorsa, mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren altı
işgünü içinde işe başlamak için işverene başvurmak zorunda tutulmuştur. İşçi,
belirtilen süre içinde başvuruda bulunmazsa, yapılan fesih geçerli fesih
sayılacak ve kendisine hak ettiği tazminatlar ödenecektir.
Maddede öngörülen tazminatların
sözleşmelerle artırılmaması veya azaltılmaması için, bunların
değiştirilemeyeceği vurgulanmıştır.
Hizmet akdi feshedilen işçi, fesih
bildirimine itiraz etmiş olmakla birlikte, bu arada başka bir işe girmiş
olabilir. Mahkeme feshin geçersizliğine karar verdiğinde bu yeni işinden memnun
olan işçinin eski işine dönmek istemeyebileceği de ihtimal dahilindedir. Böyle
bir durumda, işçi mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren altı işgünü
içinde eski işverenine yazılı başvurmakla yükümlü tutulmuştur. Bu başvuru
üzerine işveren işçiye geçerli bir feshe göre hak etmiş olduğu tazminatlarını
ödeyecektir.
Madde 3. – 1475 sayılı İş Kanununun 13
üncü maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak, aynı Kanunun 8 inci
maddesinin ikinci fıkrasında ve 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrasında gerekli
değişiklikler yapılmıştır.
Madde 4. – 1475 sayılı İş Kanununun 17 nci
maddesinin sonuna eklenen hüküm ile, işverenin bildirimsiz fesih hakkının
kötüye kullanmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Yapılan feshin İş Kanununun 17
nci maddesinde öngörülen sebeplere uygun olmadığı inancında olan işçi yeni
hükümler çerçevesinde yargı yoluna başvurabilecektir.
Madde 5. – 24 üncü maddede yapılan
değişiklikle, işçilerin topluca işten çıkarılmaları belli bir usule bağlanmış;
uluslararası belgelerde de yer aldığı şekilde belirli bir süre önceden yazı ile
işyeri sendika temsilcilerine veya işçi temsilcilerine, ilgili bölge
müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumuna bilgi verilmesi kabul edilmiştir. Bu
bildirimde yer alacak bilgiler ve taraflar arasındaki görüşmelerin içeriği
maddede açıklanmıştır. Maddede bilgi verilecekler arasında işçi temsilcileri de
yer almaktadır. Ne var ki, ülkemizde henüz işçi temsilcilerine ilişkin bir
düzenleme yoktur. Bu bakımdan Kanuna bir geçici madde eklenmiş ve burada işçi
temsilcilerinin seçilmeleri hükme bağlanmıştır.
Madde 6. – 1475 sayılı İş Kanununun 13
üncü ve 24 üncü maddelerinde yapılan değişikliklere paralel olarak 98 inci
maddenin (A) ve (B) bentlerinde gerekli değişiklik yapılmıştır.
Madde 7 – Tarımdan sayılan işlerde
çalışanların çalışma koşullarının farklılığı nedeniyle hizmet akdi, ücret ve
işin düzenlenmesi ile ilgili hususların çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenlenmesi öngörülmüştür
Madde 8. – 158 sayılı ILO Sözleşmesi
belirli nedenlerle hizmet ilişkisine son verilmesi söz konusu olduğunda işçi
temsilcilerine danışmayı öngörmektedir. Bu bakımdan İş Kanununun 24 üncü
maddesinde yapılan değişiklikle, toplu iş çıkarmada işyeri sendika temsilcileri
bulunmadığı takdirde işçi temsilcilerine de bildirim yükümlülüğü getirilmiştir.
Ancak, ülkemizde henüz işçi temsilcileri ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı
için, bu geçici maddeye gerek duyulmuştur.
Madde 9. – 2821 sayılı Sendikalar
Kanununun 30 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, işyeri sendika temsilcisinin
belirsiz süreli hizmet akdinin işveren tarafından feshinde İş Kanununun ilgili
hükümlerinin uygulanması kabul edilmiştir. Böylelikle, işçiler arasında farklı
güvence düzenlemelerinin yaratacağı sakıncalar da önlenmiş olmakta, birliktelik
sağlanmaktadır. Ayrıca bu yolla, Sendikalar Kanununun 30 uncu maddesinin
uygulamada yarattığı sorunlar da ortadan kalkmış olacaktır.
Bununla birlikte, işyeri sendika
temsilcilerinin faaliyetlerinin özellikleri dikkate alınarak, hizmet akdinin
sadece temsilcilik faaliyetlerinden dolayı feshedilmesi halinde, kendisine İş
Kanununun 13/D maddesinin birinci fıkrası uyarınca ödenecek tazminatın en az
bir yıllık ücreti tutarında olması hüküm altına alınmıştır. Mahkeme olaya göre
tazminatın miktarını belirleyecektir.
Maddede yapılan değişiklikle ayrıca
temsilcilerin temsilcilik süresi içinde çalıştığı ve temsilci olarak atandığı
işyerinin işverence tek yanlı olarak değiştirilmesi ve işinde esaslı bir tarzda
değişiklik yapılması önlenmektedir. Aksi takdirde değişikliğin geçersiz
sayılacağı öngörülmektedir. Böylece, işverenin temsilcinin sıfatını ve
güvencesini ortadan kaldırabilmesi yolu kapatılmaktadır.
Madde 10. – 2821 sayılı Sendikalar
Kanununun 31 inci maddesinin altıncı fıkrasındaki yaptırım, hizmet akdinin
feshedilip feshedilmediğine göre yeniden düzenlenmiştir. Hizmet akdi sendika
üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı feshedilmiş ise, İş Kanununun 13/A,
13/B, 13/C ve 13/D madde hükümleri uygulanacak; ancak, böyle bir durumda İş
Kanununun 13/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca ödenecek tazminat işçinin
bir yıllık ücret tutarından az olmayacaktır.
İş Kanununa eklenen yeni hükümlerin
uygulanma alanı dışında kalan işçinin, sendika üyeliği ve sendikal
faaliyetlerden dolayı hizmet akdinin feshi iddiası ile açacağı davada ispat
yükü yine işverene ait olacaktır.
Madde 11. – 1475 sayılı İş Kanununun 5
inci maddesinin birinci fıkrasının iki numaralı bendinde yer alan “Tarım
işleri” istisnalardan çıkarılarak tarım ve orman işçilerinin de Kanun kapsamına
alınması sağlanmış, hükmü kalmayan (c, ç, d) bentleri madde metninden
çıkarılmıştır.
Tarım ve orman işçilerinin Kanun kapsamına
alınmaları nedeniyle ek 3 üncü maddede yer alan “2 numaralı bendi ile” ibaresi
madde metninden çıkarılmış, geçici 4 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde 12. – Yürürlük maddesidir.
Madde 13. - Yürütme maddesidir.
Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
|
|
|
Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu |
|
|
|
Esas No. : 1/955 |
2.8.2002 |
|
|
Karar No. : 26 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
hazırlanarak Bakanlar Kurulunca, 14.2.2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına sunulan ve 18.2.2002 tarihinde Talî Komisyon olarak Adalet
Komisyonuna Esas Komisyon olarak Komisyonumuza havale edilen, “İş Kanunu ile
Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”,
Komisyonumuzun 2.8.2002 tarihinde yaptığı 41 inci Birleşiminde, Hükümeti
temsilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı başkanlığında, Adalet Bakanlığı ile
işçi temsilcileri (DİSK, HAK-İŞ, KESK) ve işveren temsilcilerinin (TİSK)
katılımlarıyla, incelenip görüşülmüştür.
Tasarı ile;
İşverenin bildirimsiz fesih hakkının
kullanılmasının önlenmesi amaçlanmakta, işçilerin topluca işten çıkarılmaları
belli bir usule bağlanmakta, işyeri sendika temsilcisinin belirsiz süreli
hizmet akdinin işveren tarafından feshinde İş Kanununun ilgili hükümlerinin
uygulanması kabul edilmektedir. Ayrıca, temsilcilerin temsilcilik süresi içinde
çalıştığı ve temsilci olarak atandığı işyerinin işverence tek yanlı olarak
değiştirilmesi ve işinde esaslı bir değişiklik yapılmasının önlenmesi
sağlanmaktadır.
Komisyon toplantısında Avrupa Birliğine
giriş sürecinde Ulusal Program kapsamında da olduğu belirtilen ve kamuoyunda
“İş Güvencesi Yasa Tasarısı” olarak da anılan Tasarının gerekçesi uygun
bulunmuş ve Tasarının tamamı üyelerimizin geneli tarafından aynen kabul
edilmiştir.
Bununla birlikte Komisyon toplantısı
sırasında 158 sayılı ILO Sözleşmesi gereği, 1475 sayılı Kanundaki
düzenlemelerin basın mesleğinde de uygulanmasının sağlanması gerekçesiyle
verilen önerge de kabul edilmiş ve bu hüküm Tasarının 12 nci maddesi olmak üzere
metne eklenerek diğer maddeler teselsül ettirilmiştir.
Bu anlamda Tasarının 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7,
8, 9, 10 ve 11 inci maddeleri aynen,
Yürürlüğe ilişkin 12 nci maddesi 13 üncü
madde, yürütmeye ilişkin 13 üncü maddesi 14 üncü madde olmak üzere aynen kabul
edilmiştir.
Raporumuz Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere saygıyla arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Ertuğrul Kumcuoğlu |
Hasan Basri Üstünbaş |
Ali Kemal Başaran |
|
|
Aydın |
Kayseri |
Trabzon |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Sebahat Vardar |
Mehmet Telek |
Mehmet Zeki Okudan |
|
|
Bilecik |
Afyon |
Antalya |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mahfuz Güler |
Mustafa Karslıoğlu |
Orhan Şen |
|
|
Bingöl |
Bolu |
Bursa |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ali Ahmet Ertürk |
Ali Emre Kocaoğlu |
Perihan Yılmaz |
|
|
Edirne |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Esvet Özdoğu |
Özkan Öksüz |
Mükremin Taşkın |
|
|
Ankara |
Konya |
Nevşehir |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Şükrü Ünal |
Ahmet Demircan |
Mehmet Said Değer |
|
|
Osmaniye |
Samsun |
Şırnak |
|
|
|
Üye |
|
|
|
|
Mesut Türker |
|
|
|
|
Yozgat |
|
|
|
|
|
|
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ
METİN
İŞ KANUNU
İLE SENDİKALAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA KANUN TASARISI
(İş Güvencesi - Tarım ve
Orman İşçilerinin Kapsama Alınması)
MADDE 1. - 25.8.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 6
ncı maddesinin başlığı ile (III) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve aynı maddeye aşağıdaki bent eklenmiştir.
“Sanayi, ticaret ve tarım işleri:”
“III. Bu Kanunun uygulanması bakımından tarımdan sayılacak
işler şunlardır:
a) Her çeşit meyveli ve meyvesiz bitkiler; çay, pamuk,
tütün, elyaflı bitkiler; turunçgiller; pirinç, baklagiller; ağaç, ağaççık,
omca, tohum fide, fidan; sebze ve tarla ürünleri; yem ve süs bitkilerinin
yetiştirilmesi, üretimi, ıslah, araştırılması, bunlarla ilgili her türlü toprak
işleri, ekim, dikim, aşı, budama, sulama, gübreleme, hasat, harman, devşirme,
temizleme, hazırlama ve ayırma işleri, hastalık ve zararlılarla mücadele,
toprak ıslahı, çayır, mera, toprak ve su korunması işleri,
b) Fidanlık ve ağaçlandırma, tabiî ve sunî tensil, orman
koruma ve bakımı (yangın dahil), orman imar ve ıslahı, tohum toplama,
ormancılık araştırma (sulama, dikim, yetiştirme, bakım), tali orman yolu yapımı
ve onarımı, amenajman, silvikültür, orman ürünleri istihsali, ana depolara
nakil, son depolarda istif ve tasnif, millî parkların yapım, bakım ve
geliştirilmesi işleri,
c) Her türlü iş ve gelir hayvanlarının (arı, ipek böceği ve
benzerleri dahil) yetiştirilmesi, üretimi, ıslahı ve bunlarla ilgili bakım,
güdüm, terbiye, kırkım, sağım ve ürünlerinin elde edilmesi, toplanması,
saklanması işleri ile bu hayvanların hastalık ve asalaklarıyla mücadele işleri,
ç) 854 sayılı Deniz İş Kanunu hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, kara ve su avcılığı ve bu yoldan elde edilen ürünlerin saklanması,
taşınması ve üretilmesi işleri.
IV. Yukarıda sayılan işler dışında kalan bir işin bu Kanunun
uygulanması bakımından sanayi, ticaret veya tarım işlerinden sayılıp
sayılmadığını belirlemeye, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının görüşleri alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
yetkilidir.
MADDE 2. - 1475 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve bu maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddeler
eklenmiştir.
“MADDE 13. - Süresi belirli olmayan sürekli hizmet
akitlerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.
Hizmet akdi;
a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer
tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,
b) İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi
için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,
c) İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için,
bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,
d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirimin diğer
tarafa yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra,
feshedilmiş sayılır.
Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.
Bildirim şartına uymayan taraf bildirim süresine ilişkin
ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.
İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle
hizmet akdini feshedebilir.
İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine
ait ücreti peşin ödeyerek akdi feshetmesi, 13/A, 13/B, 13/C, 13/D ve 13/E
maddelerinin uygulanmasına engel olmaz.
13/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 13/B, 13/C, 13/D
ve 13/E maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin hizmet akdinin,
fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim
sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim
şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini
gerektirir.
Feshin geçerli sebebe dayandırılması :
MADDE 13/A. - On veya daha fazla işçi çalıştırılan
işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan ve işletmenin bütününü sevk ve idare
eden işveren vekili niteliğinde olmayan bir işçinin belirsiz süreli hizmet
akdini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da
işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe
dayanmak zorundadır.
Aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz:
a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında ya da
işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak,
b) İşyeri sendika temsilciliği veya işçi temsilciliği yapmış
olmak, yapmak veya temsilciliğe aday olmak,
c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip için
işveren aleyhine idarî veya adlî makamlara başvurmak veya bu hususta
başlatılmış sürece katılmak,
d) Irk, renk, cinsiyet, medenî hal, aile yükümlülükleri,
hamilelik, din, siyasî görüş, etnik veya sosyal köken,
e) 70 inci madde uyarınca kadın işçilerin
çalıştırılmalarının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek,
f) Hastalık veya kaza nedeniyle 17 nci maddenin (I) numaralı
bendinin (b) fıkrasında öngörülen bekleme süresinde işe geçici olarak devam
etmemek.
İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya değişik
işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir.
Akdin feshinde usul:
MADDE 13/B. - İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak
ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.
İşveren bakımından beklenemeyecek haller hariç olmak üzere,
hakkındaki iddialara karşı savunması alınmadan bir işçinin belirsiz süreli
hizmet akdi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle
feshedilemez. Ancak, işverenin 17 nci maddenin (II) numaralı bendinde
gösterilen sebeplerle fesih hakkı saklıdır.
Fesih bildirimine itiraz ve usul:
MADDE 13/C. - Hizmet akdi feshedilen işçi, fesih
bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı
iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş
mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar
anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.
Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü
işverene aittir.
Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde
sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay
içinde kesin olarak karar verir.
Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları:
MADDE 13/D. - İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya
gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece tespit edilerek feshin
geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak
zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise,
işçiye en az altı ay en çok bir yıllık ücreti tutarında tazminat ödemekle
yükümlü olur. Mahkeme feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe
başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.
İşçinin mahkeme kararının kesinleşmesine kadar
çalıştırılmadığı süre içinde en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve
diğer hakları kendisine ödenir.
Bildirim süresine ait ücret işçiye peşin ödenmişse, bu tutar
yukarıdaki hükümlere göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşçiye bildirim
süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin olarak ödenmemişse, bu
sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.
İşçi, kesinleşen mahkeme kararının tebliğinden itibaren altı
iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi
bu süre içinde başvuruda bulunmazsa, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir
fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukukî sonuçları ile sorumlu olur.
Birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile
hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.
Yeni işe girme:
MADDE 13/E. - Hizmet akdi feshedilen işçi yeni bir işe girer
ve mahkemece feshin geçersizliğine karar verilirse, önceki işine dönmek
istemeyen işçi durumu altı iş günü içinde önceki işverenine bildirir. Yazılı
olarak yapılacak bu bildirim üzerine belirsiz süreli hizmet akdi işverence
geçerli bir sebeple feshedilmiş gibi sayılır ve buna ilişkin hukukî sonuçlar
doğar.”
MADDE 3. - 1475 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci
fıkrasındaki “13” ibaresi, “13, 13/A, 13/B, 13/C, 13/D, 13/E” şeklinde, aynı
Kanunun 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrasında yer alan “13 üncü maddenin (C)
bendinde” ibaresi “13 üncü maddesinde” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 4. - 1475 sayılı Kanunun 17 nci maddesine aşağıdaki
bent eklenmiştir.
“IV. - İşçi, feshin (I), (II) ve (III) numaralı bentlerde
öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 13, 13/A, 13/B, 13/C, 13/D, 13/E
madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.”
MADDE 5. - 1475 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Toplu işçi çıkarma
Madde 24. - İşveren; ekonomik, teknolojik, yapısal ve
benzeri işletme, işyeri ve işin gerekleri sonucu topluca veya bir ay içinde
toplam en az on işçinin iş akdini feshetmek istediğinde, bunu en az otuz gün
önceden bir yazı ile işyeri sendika temsilcilerine veya işçi temsilcilerine,
ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumuna bildirir.
Bu bildirimde işçi çıkarmalarının sebepleri, çıkarılacak
işçi sayısı ve grupları ve işe son verme işlemlerinin ne kadarlık bir zaman
diliminde gerçekleşeceğine ilişkin bilgilerin bulunması zorunludur.
Bildirimden sonra temsilcilerle işveren arasında yapılacak
görüşmelerde, toplu işçi çıkarmanın önlenmesi ya da çıkarılacak işçi sayısının
azaltılması yahut çıkarmanın işçiler açısından olumsuz etkilerinin en aza
indirilmesi konuları ele alınır. Görüşmelerin sonunda toplantının yapıldığını
gösteren bir belge düzenlenir.
Fesih bildirimleri, işverenin toplu işçi çıkarma isteğini
bölge müdürlüğüne bildirmesinden otuz gün sonra hüküm doğurur.
İşyerinin bütünüyle kapatılarak kesin ve devamlı suretle
faaliyete son verilmesi halinde, işveren sadece durumu en az otuz gün önceden
ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumuna bildirmek ve işyerinde ilan
etmekle yükümlüdür.
Mevsim ve kampanya işlerinde çalışan
işçilerin işten çıkarılmaları hakkında, işten çıkarma bu işlerin niteliğine
bağlı olarak yapılıyorsa, toplu işçi çıkarmaya ilişkin hükümler uygulanmaz.
İşveren, toplu işçi çıkarılmasına ilişkin
hükümleri 13/A, 13/B, 13/C, 13/D ve 13/E maddeleri hükümlerinin uygulanmasını
engellemek amacıyla kullanamaz; aksi halde işçi sözü edilen maddelere göre dava
açabilir.”
MADDE6. – 1475 sayılı Kanunun 98 inci
maddesinin (A) bendinin (3) numaralı alt bendinde yer alan “13 üncü maddenin
(A) bendinde” ibaresi, “13 üncü maddede” şeklinde, aynı maddenin (B) bendinde
yer alan “24 üncü maddesindeki hükümlere aykırı olarak işçi çıkaran veya
işyerine yeni işçi alan işveren veya vekiline işten çıkardığı veya işe aldığı
her işçi için” ibaresi “24 üncü maddesindeki hükümlere aykırı hareket eden
işveren veya vekiline” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE7. – 1475 sayılı Kanuna aşağıdaki
madde eklenmiştir.
“EK MADDE 4. – Tarımdan sayılan işlerde
çalışanların, çalışma koşullarına ilişkin hükümleri, hizmet akdî, ücret, işin
düzenlenmesi ile ilgili hususlar altı ay içinde çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenlenir.”
MADDE8. – 1475 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13. – İşyeri temsilcileri
ile ilgili olarak yeni bir düzenleme getirilinceye kadar, işyerinde sendika
temsilcilerinin bulunmadığı hallerde, o işyerinde çalışan işçiler tarafından
2821 sayılı Sendikalar Kanununun 34 üncü maddesinde belirlenen sayıda seçilecek
işçi temsilcileri görev yaparlar.”
MADDE9. – 5.5.1983 tarihli ve 2821 sayılı
Sendikalar Kanununun 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 30. – İşyeri sendika temsilcisinin
belirsiz süreli hizmet akdinin işveren tarafından feshinde 1475 sayılı İş
Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Temsilcinin hizmet akdinin sadece
temsilcilik faaliyetlerinden dolayı feshedilmesi halinde, 1475 sayılı Kanunun
13/D maddesinin birinci fıkrası uyarınca en az bir yıllık ücreti tutarında
tazminata hükmedilir.
İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri
temsilcisinin çalıştığı işyerini değiştiremez veya işinde esaslı bir tarzda
değişiklik yapamaz. Aksi halde değişiklik geçersiz sayılır.”
MADDE10. – 2821 sayılı Kanunun 31 inci
maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“İşverenin, hizmet akdinin feshi dışında,
üçüncü ve beşinci fıkra hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde, işçinin bir
yıllık ücret tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedilir. Sendika üyeliği
veya sendikal faaliyetlerden dolayı hizmet akdinin feshi halinde ise, 1475
sayılı Kanunun 13/A, 13/B, 13/C, 13/D ve 13/E madde hükümleri uygulanır. Ancak,
1475 sayılı Kanunun 13/D maddesinin birinci fıkrası uyarınca ödenecek tazminat
işçinin bir yıllık ücret tutarından az olamaz.
854 sayılı Deniz İş Kanunu, 5953 sayılı
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki MünasebetlerinTanzimi
Hakkında Kanun ile 818 sayılı Borçlar Kanununa tâbi olan işçiler ve tarımdan
sayılan işlerde çalışanlar ile 1475 sayılı Kanunun 13/A maddesinin birinci
fıkrası uyarınca, aynı Kanunun 13/A, 13/B, 13/C, 13/D ve 13/E maddelerinin
uygulanma alanı dışında kalan işçinin sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlerden
dolayı hizmet akdinin feshi iddiası ile açacağı davada, ispat yükümlülüğü
işverende olmak üzere 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun genel hükümleri
uygulanır. İşçiye ödenecek tazminat miktarı için, altıncı fıkra hükmü esas
alınır.
İşçinin iş kanunları ve diğer kanunlara
göre haiz olduğu bütün hakları saklıdır.”
MADDE 11. – 25.8.1971 tarihli ve 1475
sayılı İş Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi,
ikinci fıkrasının (c), (ç) ve (d) bentleri, ek 3 üncü maddesinde yer alan “2
numaralı bendi ile” ibaresi ve geçici 4 üncü maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
MADDE12. – Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
MADDE13. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
|
|
Bülent Ecevit |
|
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
|
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
|
D. Bahçeli |
H. H. Özkan |
M. Yılmaz |
|
|
|
Devlet Bakanı V. |
Devlet Bakanı V. |
Devlet Bakanı |
|
|
|
Prof. Dr. N. Çağan |
A. K. Tanrıkulu |
M. Keçeciler |
|
|
|
Devlet Bakanı V. |
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
|
|
H. Gemici |
F. Bal |
N. Arseven |
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
|
|
M. Yılmaz |
Prof. Dr. R. Mirzaoğlu |
Dr. Y. Karakoyunlu |
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
|
|
H. Gemici |
Prof. Dr. Ş. Üşenmez |
E. S. Gaydalı |
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı V. |
Devlet Bakanı |
|
|
|
F. Ünlü |
Prof. Dr. R. Mirzaoğlu |
R. Önal |
|
|
|
Adalet Bakanı |
Millî Savunma Bakanı |
İçişleri Bakanı |
|
|
|
Prof. Dr. H. S. Türk |
S. Çakmakoğlu |
R. K. Yücelen |
|
|
|
Dışişleri Bakanı |
Maliye Bakanı |
Millî Eğitim Bakanı |
|
|
|
İ. Cem |
S. Oral |
M. Bostancıoğlu |
|
|
|
Bayındırlık ve İskân Bakanı |
Sağlık Bakanı |
Ulaştırma Bakanı |
|
|
|
K. Aydın |
Doç. Dr. O. Durmuş |
O. Vural |
|
|
|
Tarım ve Köyişleri Bakanı |
Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı |
Sanayi ve Ticaret Bakanı |
|
|
|
Prof. Dr. H. Y. Gökalp |
Y. Okuyan |
A. K. Tanrıkulu |
|
|
|
En. ve Tab. Kay. Bakanı |
Kültür Bakanı |
Turizm Bakanı |
|
|
|
Z. Çakan |
M. İ. Talay |
M. Taşar |
|
|
|
Orman Bakanı |
|
Çevre Bakanı |
|
|
|
Prof. Dr. N. Çağan |
|
F. Aytekin |
|
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL
İŞLER KOMİSYONUNUN
KABUL
ETTİĞİ METİN
İŞ KANUNU İLE SENDİKALAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA KANUN
TASARISI
MADDE 1. – Tasarının 1 inci maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 2. – Tasarının 2 nci maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 3. – Tasarının 3 üncü maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 4. – Tasarının 4 üncü maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 5. – Tasarının 5 inci maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 6. – Tasarının 6 ncı maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 7. – Tasarının 7 nci maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 8. – Tasarının 8 inci maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 9. – Tasarının 9 uncu maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 10. – Tasarının 10 uncu maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 11. – Tasarının 11 inci maddesi
Komisyonumuzda aynen kabul edilmiştir.
MADDE 12. – 13.6.1952 tarihli ve 5953
sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin
Tanzimi Hakkında Kanunun değişik 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“1475 Sayılı Kanunun 13/A, 13/B, 13/C,
13/D, 13/E maddeleri kıyas yoluyla uygulanır.”
MADDE 13. – Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
MADDE 14. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.