Dönem
: 21 Yasama Yılı : 4
T.B.M.M. (S. Sayısı : 775)
Türk Ceza
Kanunu ile Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/928)
|
|
T.C. |
|
|
Başbakanlık |
|
6.11.2001 |
|
|
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
Genel Müdürlüğü |
Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-365/5222
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet
Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 26.9.2001
tarihinde kararlaştırılan “Türk Ceza Kanunu ile Hapishane ve Tevkifhanelerin
İdaresi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz
ederim.
Bülent Ecevit
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Cezaların infazı, ceza yargılamasının tamamlayıcı bir
unsurudur. Bağımsız mahkemelerce verilen mahkûmiyet veya tutuklama kararlarının
yerine getirilmesi amacıyla yapılan işlemler infaz hizmetlerini oluşturur.
İnfaz sisteminin temel amacı, işledikleri suçla toplumsal yaşama uyumsuzluk
göstermiş ve yargı organlarınca suçluluğu tespit edilmiş olan hükümlüleri uygun
bir iyileştirme ve eğitim süreci içinde toplumsal yaşama hazırlamak ve toplumla
bütünleşip bir daha suç işlemelerinin önüne geçmek ve uyumlu bir kişi haline
gelmelerini sağlamaktır. Bu nedenle, kesinleşmiş bir mahkeme hükmü ile mahkûm
olan bir kişinin bazı hakları kısıtlanmış olmakla birlikte; insan olmanın
gereği sahip olduğu bütün haklar elinden alınmış değildir. Hükümlü ve
tutukluların hakları, uluslararası bildirge ve sözleşmelerde yer almıştır.
Bunlar içinde en önemlisi, 19.1.1973 tarihinde kabul edilen “Suçluların Islahı
İçin Asgarî Standart Kurallar”a uygun olarak kendi hukukî düzenleme ve
uygulamalarını yönlendirme konusunda Avrupa Konseyi BakanlarKomitesinin taraf
ülke hükümetlerine yönelik (5) sayılı tavsiye kararıdır.Bu kuralların
dayanağını Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyince kabul edilen
31.7.1957 tarihli “Mahpusların Islahı İçin Asgarî Standart Kurallar”
oluşturmaktadır. Ayrıca Avrupa Konseyi BakanlarKomitesince hükümlülerin
haklarına ilişkin olarak birçok karar ve tavsiye kararı kabul edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2-18 inci maddeleri, hükümlüler bakımından
da uygulanabilir düzenlemeler içermektedir.
Anayasanın 17 nci maddesinde “Herkes, yaşama, maddî ve
manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” hükmüne, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 2 nci maddesinde “Her ferdin yaşama hakkı kanunun
himayesi altındadır” hükmüne yer verilmek suretiyle “yaşam hakkı”nın korunması
bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir.
Yaşam hakkı ile doğrudan ilgisi bulunan açlık grevleri
ve ölüm oruçlarıyla ilgili olarak bazı ülkelerdeki hukukî düzenlemeler ile
uluslararası düzenlemeler dikkati çekmektedir.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde meydana gelen
açlık grevi eylemlerinde; Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avusturya,
Belçika, Fransa, İspanya, İsviçre ve Portekiz gibi ülkelerin mevzuatlarına göre
açlık grevinde bulunanlara doktor kararıyla tıbbî müdahale yapılarak, zorla
beslenme ve tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bu ülkelerden birçoğu, müdahale
için hayatî bir tehlikenin oluşmaya başladığının doktor raporuyla
belgelenmesini ararken, Fransa ve Avusturya gibi ülkeler açlık grevine sadece
yedi gün izin vermekte, yedi günden sonra müdahale etmektedir. Alman Ceza İnfaz
Kanununun 101 inci maddesine göre mahpusun hayatî tehlike içinde olması veya
sağlığının ciddî şekilde bozulması hallerinde zorla beslenme ve tıbbî tedavi
uygulanmaktadır. Fransız Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 290 ıncı maddesi
gereğince, mahpusun uzun süre açlık grevine gitmesi ve ölüm tehlikesi altında
bulunması durumunda zorla beslenme ve tıbbî tedavi uygulanmaktadır. Avusturya
Ceza İnfaz Kanununun 69 uncu maddesine göre, açlık grevine başlayan hükümlü ve
tutukluların iki gün sıvı içecekleri, yedi gün katı yiyecekleri reddetmeleri
durumunda kendilerine zorla tedavi ve beslenme uygulanmaktadır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R.98 (7) sayılı
“Cezaevinde Tıbbî Bakımın Ahlakî ve Kurumsal Yönleri Hakkında Tavsiye
Kararı”nın 60-63 üncü maddeleri ile Dünya Tabipler Birliğinin Malta ve Tokyo
Bildirgelerinde hayatî tehlike ve bilinç bozukluğu durumunda ne gibi işlemler
yapılabileceğine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin (87) 3 sayılı
Tavsiye Kararında yer alan, “Yasa ve kurallara uygun bir emre karşı aktif ve
pasif fizikî mukavemet dışında, görevliler tutuklu ve hükümlülere karşı kuvvet
kullanmayacaklardır” hükmünden de yetkili otoritelerin hayat kurtarmak amacıyla
kuvvet kullanabilecekleri anlamı çıkmaktadır. Avrupa Konseyi
BakanlarKomitesinin (98) 7 sayılı Tavsiye Kararının 63 üncü maddesinde, “Açlık
grevinde bulunan kişinin durumunda gözle görülebilir bir kötüleşme meydana
gelmesi halinde doktor, durumu yetkili makama rapor edecek ve bu konudaki
ulusal düzenlemeye göre hareket edecektir” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ise, kararlarında,
zaruret halinde hayat kurtarmak amacıyla yetkililerin zor kullanabileceklerini
kabul etmiştir. Zorla tedavi ve beslenme uygulaması konusunda Komisyon,
Avusturya aleyhindeki 24.9.1992 tarihli “Herczegfalvy” kararında (15 European
Human Rights Reports 437) “Hapsedilme koşullarında bulunan herkesin ölümden
veya ciddî yaralanmalardan korunması gerekmektedir. Buna açlık grevinde bulunan
kişilerin zorla beslenmesi ve tedavi edilmesi de dahildir. Mahkûmun buna izni
olmaması gerekçe gösterilerek yapılan işlemin insanlık dışı ve küçültücü
muamele olduğu düşünülemez. Bu itibarla Komisyon, zorla beslenmenin uygulama
şekli bakımından küçük düşürücü olarak değerlendirilse bile, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 2 nci maddesinde yer alan Devletin kendi hapishanesinde
tuttuğu kişilerin yaşamını güvence altına alması zorunluluğu karşısında söz
konusu işlemin, Sözleşmenin 3 üncü maddesinde düzenlenen işkence ve kötü
muamele olarak değerlendirilemeyeceği” sonucuna varmıştır. Yine Komisyon,
Almanya aleyhine açılan bir davada 1985 yılında verdiği kararda (7 European
Human Rights Reports 153) aynı gerekçeyle “mahkûmun kendisine uygulanan zorla
beslenme işleminin Sözleşmenin 3 üncü maddesine aykırı olmadığı” sonucuna
varmıştır.
Çağdaş penolojide, hükümlülerin ceza infaz kurumları ve
tutukevlerinde düzeni bozmalarına olanak vermeyecek şekilde muhafaza
edilmeleri, muhafaza ödevinin kurum içinde ve dışında güvenliği sağlayacak bir
düzenin gerçekleştirilmesi suretiyle yerine getirilmesi ve muhafaza, düzen ve
güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını sağlayacak yaptırımların öngörülmesi
suretiyle hükümlülerin cezalarının yerine getirilmesi ilkeleri kabul
edilmiştir. Bu ilkeye rağmen ceza infaz kurumları ve tutukevlerine bazı yasak
veya suç teşkil eden maddelerin sokulabildiği görülmektedir.
Tasarıyla, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza
Kanununa yeni maddeler eklenmek suretiyle ceza infaz kurumları ve tutukevlerine
kanuna aykırı olarak bazı eşya, araç, gereç veya malzemelerin sokulması,
kurumlarda bulundurulması veya kullanılması suç sayılmak suretiyle cezaî
yaptırıma bağlanmıştır.
Ayrıca hükümlü ve tutukluların haberleşmelerini,
ziyaretçileriyle görüşmelerini, iyileştirme ve eğitim programları çerçevesinde
eğitim ve spor, meslek kazandırma ve işyurdu çalışmaları ile diğer sosyal ve
kültürel faaliyetlere katılmalarını, kurum tabibince muayene ve tedavi
edilmelerini, müdafi ve avukat tayin etmelerini, bunlarla görüşmelerini,
mahkemelere veya Cumhuriyet savcılıklarına gitmelerini, kurum görevlileri ile
görüşmelerini, salıverilenlerin kurum dışına çıkmalarını her ne suretle olursa
olsun engelleyenler ile hükümlü ve tutukluları bu fiillere teşvik edenler veya
bu yolda talimat verenlerin, mevzuatın hükümlü ve tutuklulara tanıdığı sair her
türlü görüşme ve temas olanaklarını engelleyenlerin -fiilleri başka bir suç
oluştursa bile- cezalandırılacakları; hükümlü ve tutukluların açlık grevi veya
ölüm orucuna teşvik veya ikna edilmesi ya da bu yolda kendilerine talimat
verilmesinin de beslenmenin engellenmesi kapsamında değerlendirileceği
belirtilmiş; bu arada beslenmenin engellenmesi nedeniyle ölüm veya yaralanma
meydana gelmesi, ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde meydana gelen
isyan, direniş ve benzeri olaylar sırasında kuruma ait bina, araç, gereç veya
tesislere zarar verenlerle ilgili olarak yeni cezaî hükümlere yer verilmiştir.
Öte yandan, 14.6.1930 tarihli ve 1721 sayılı Hapishane
ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanunda düzenlemeler yapılmak suretiyle,
uluslararası norm ve bildirgelere paralel olarak, hükümlü ve tutukluların
iaşelerinde, Adalet ve Sağlık Bakanlıklarınca 1721 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine uygun olarak, belirlenecek esaslara göre besin ve içme suyu
verileceği hükme bağlanmıştır.
Tasarıyla açlık grevi ve ölüm orucunda bulunanlar ile
kendilerine verilen yiyecek ve içecekleri sürekli olarak reddeden veya sağlık
sorunu olan hükümlü ve tutukluların bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması
için yapılacak işlemlere ilişkin esas ve usuller, belirtilmek suretiyle,
Anayasanın 17 nci maddesinde ifadesini bulan “yaşama, maddî ve manevî varlığını
koruma ve geliştirme hakkı”nın korunması amaçlanmıştır.
Bunun yanında, -iç ve dış güvenlik personeli dahil
olmak üzere- ceza infaz kurumları ve tutukevlerine girenlerin hangi esas ve
usullerle aranacaklarına ilişkin hükümlere yer verilmiş ve bu aramalarda insan
onuruna saygının esas alınacağı belirtilmiştir.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. - 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza
Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasında geçen ikinci “bir” kelimesi
günün ekonomik koşulları dikkate alınarak “bin” olarak değiştirilmiştir.
Madde 2. - Türk Ceza Kanununa 307 nci maddeden sonra
gelmek üzere 307/a ve 307/b maddeleri eklenmiştir.
307/a maddesinde, ceza infaz kurumları ve tutukevlerine
kanuna aykırı olarak ateşli silâh, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı,
bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, kör edici gaz, her türlü zehir ve
ecza uyuşturucu ve sarhoş edici madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik
haberleşme aracı sokanlar, bunları ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde
bulunduranlar veya kullananlar hakkında verilecek cezalar ile bu sayılanların
dışında kalıp da, kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç,
gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumları ve tutukevlerine sokanlar, bunları
ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunduranlar veya kullananlar hakkında
uygulanacak cezalar gösterilmiştir.
307/b maddesi ile, ceza infaz kurumları ve
tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların haberleşmelerini,
ziyaretçileriyle görüşmelerini, iyileştirme ve eğitim programları çerçevesinde
eğitim ve spor, meslek kazandırma ve işyurdu çalışmaları ile diğer sosyal ve
kültürel faaliyetlere katılmalarını, kurum tabibince muayene ve tedavi
edilmelerini, müdafi veya avukat tayin etmelerini, bunlarla görüşmelerini,
mahkemelere veya Cumhuriyet savcılıklarına gitmelerini, kurum görevlileriyle
görüşmelerini veya salıverilenlerin kurum dışına çıkmalarını her ne suretle
olursa olsun engelleyenler, hükümlü ve tutukluları bu fiillere teşvik edenler,
bu yolda talimat verenler ile mevzuatın hükümlü ve tutuklulara tanıdığı sair
her türlü görüşme ve temas olanaklarını engelleyenler hakkında verilecek
hürriyeti bağlayıcı cezalar düzenlenmiştir. Hükümlü ve tutukluların açlık
grevine veya ölüm orucuna teşvik veya ikna edilmesi ya da bu yolda kendilerine
talimat verilmesinin de, beslenmenin engellenmesi sayılacağı ifade edilerek,
hükümlü ve tutukluların beslenmelerini engelleyenler hakkında uygulanacak
hürriyeti bağlayıcı cezalar belirtilmiştir.
Ayrıca, beslenmenin engellenmesi nedeniyle ölüm veya
Türk Ceza Kanununun 456 ncı maddesinin bir, iki ve üçüncü fıkralarında sayılan
bedensel zararların meydana gelmesi durumunda verilecek cezalar gösterilmiştir.
Madde 3. - Türk Ceza Kanununun 516 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilerek, zarar verme eyleminin, ceza
infaz kurumları ve tutukevlerine ait bina, araç, gereç veya tesislerine karşı
işlenmesi hali, fiile bağlı bir ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir.
Madde 4. - 14.6.1930 tarihli ve 1721 sayılı Hapishane
ve Tevfikhanelerin İdaresi Hakkında Kanunun 2 nci maddesine uygun olarak,
Adalet ve Sağlık Bakanlıklarınca belirlenecek esaslara göre, hükümlü ve
tutukluların yaşları, çalıştıkları işin özellikleri, dini ve kültürel gerekleri
göz önünde tutulmak suretiyle, sağlıklı ve güçlü kalmalarını sağlamak için
kendilerine nitelik ve nicelik bakımından besleyici, sağlık koşullarına uygun,
yeterli kaloride ve makul çeşitlilikte besin verilip, içme suyunun sağlanacağı,
kendilerine verilen günlük besin ve ihtiyaç maddeleri dışındaki
gereksinimlerinin ceza infaz kurumları ve tutukevleri kantinlerinden
sağlanacağı, kantin bulunmayan kurumlarda, idarenin izin ve kontrolünde
dışarıdan sağlanabileceği, hasta hükümlü ve tutuklulara ise kurum tabibinin
belirleyeceği besinlerin verileceği öngörülmüştür.
Madde 5. - Açlık grevi ve ölüm orucunda bulunanlar ile
sağlık sorunu olan hükümlü ve tutuklular hakkında hangi hallerde zora
başvurulabileceği ve bunların kendilerine verilen yiyecek ve içecekleri sürekli
olarak reddetmeleri halinde alınacak tedbirler ve yapılacak çalışmalar
belirtilmektedir. Bu tedbir ve çalışmalarla, başta Anayasanın 17 nci maddesi
olmak üzere, uluslararası sözleşme ve bildirgelere, Avrupa İnsan Hakları
Komisyonu kararlarına ve karşılaştırmalı hukuka uygun olarak “yaşama, maddî ve
manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkı”nın korunması amaçlanmıştır.
Madde 6. - Sıfat ve görevi ne olursa olsun, ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine giren herkesin, duyarlı kapıdan geçmek zorunda
olduğu ayrıca iç ve dış güvenlik personeli dahil olmak üzere ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine girenlerin üstlerinin metal dedektörle aranacağı,
beraberlerindeki eşyaların ise x-ray cihazından veya benzeri güvenlik
sistemlerinden geçirileceği, bu cihazların bulunmadığı yerlerde arama ve
kontrolün elle yapılacağı öngörülmüştür. Müdafi veya avukatlarca sadece
savunmaya ilişkin olduğu yazılı olarak beyan edilen belge ve dosyaların bu
kuralın istisnasını oluşturduğu belirtilmiştir. Ancak şüphe halinde ilgili
hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararı ile
bu belge ve dosyaların da aranabileceği ifade edilmiştir.
Konusu suç teşkil etmeyen, ancak kurumlara sokulması
yasak olan eşya, araç, gereç veya malzemelerin çıkışta sahibine verilmek üzere
idare tarafından muhafaza altına alınacağı hükme bağlanmıştır.
Ayrıca hükümlü ve tutukluların ziyaret veya iyileştirme
ve eğitim programları dışında herhangi bir sebeple odalarından çıkış veya
dönüşlerinde ayrı yerlerde ve farklı memurlarca üst ve eşya aramasına tâbi
tutulacağı açıklanmış; maddede öngörülen aramalarda insan onuruna saygının esas
alınacağı vurgulanmıştır.
Madde 7. - Yürürlükle ilgilidir.
Madde 8. - Yürütme ile ilgilidir.
Adalet
Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
Adalet Komisyonu |
|
20.11.2001 |
|
|
|
Esas No. : 1/928 |
|
|
Karar No. : 23 |
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca 8.11.2001 tarihinde esas komisyon
olarak Komisyonumuza havale edilen, Türk Ceza Kanunu ile Hapishane ve
Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, Adalet Bakanı Sayın Prof. Dr.Hikmet Sami Türk ile Bakanlık
temsilcilerinin katılmalarıyla incelenip görüşülmüş, gerekçesi uygun görülerek
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 6 ncı maddesi ile yeniden düzenlenen
Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasına, açık ziyaret günlerinde ziyaretçiler ile mahkûmlar yüz yüze
gelebildiklerinden ve açık ziyaret mahallerinde olduça kalabalık ve karmaşa bir
ortam bulunduğundan, ziyaretçiler ile mahkûmlar arasında konusu suç teşkil eden
ve cezaevi güvenliğini tehdit eden eşya alış verişi kolayca sağlanabildiğinden
ve bunun kontrolünde personel bakımından sıkıntılar olabileceğinden istisnai
bir uygulama olarak, ceza evine suç eşyası
sokulduğuna dair ciddî şüphe bulunan hallerde açık ziyaret günlerinde ve
tehlikeli suçluların barındırıldığı yüksek güvenlikli cezaevlerinde Batı Avrupa
ülkelerindeki uygulamalara da paralel olarak söz konusu kurumlardaki asayiş ve
güvenliğin daha iyi sağlanması amacıyla elle arama yapılabileceğine ilişkin bir
cümle ilave edilmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında yer alan “Ziyaret veya
iyileştirme eğitim programları dışında” ibaresi, işyurdu çalışmalarında
kullanılan araç ve gereçlerin, çalışma sonrasında kötü amaçlarla kullanılması
olasılığı bulunduğundan, hükümlü ve tutukluların üst ve eşya aramasına tâbi
tutulabilmesi, böylece kurum güvenliğinin daha iyi sağlanabilmesi amacıyla
“işyurdu çalışmaları dışındaki iyileştirme ve eğitim programları hariç,”
şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının diğer maddeleri, Bakanlar Kurulundan gelen
şekli ile aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı
ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
|
Sözcü |
|
|
|
|
Emin
Karaa |
İ.
Sühan Özkan |
|
Salih
Erbeyin |
|
|
|
|
Kütahya |
İstanbul |
|
Denizli |
|
|
|
|
|
|
|
(2. ve 5. maddelerdeki “ölüm orucu” |
|
|
|
|
|
|
|
ifadelerine muhalifim) |
|
|
|
|
Kâtip |
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
Yekta
Açıkgöz |
Müjdat Kayayerli |
|
Ramazan
Toprak |
|
|
|
|
Samsun |
Afyon |
|
Aksaray |
|
|
|
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
Üye |
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
Mustafa Kemal Aykurt |
Mehmet Gözlükaya |
|
Fahrettin
Kukaracı |
|
|
|
|
Denizli |
Denizli |
|
Erzurum |
|
|
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
(Toplantıya katılmadı) |
|
(2. ve son fıkralara karşıyım) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
Hakkı
Oğuz Aykut |
Ali
Günay |
|
Erol
Al |
|
|
|
|
Hatay |
Hatay |
|
İstanbul |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
İsmail
Aydınlı |
Mehmet Gül |
|
Mehmet
Pak |
|
|
|
|
İstanbul |
İstanbul |
|
İstanbul |
|
|
|
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
|
(2. ve 5. maddelerdeki “ölüm |
|
|
|
|
|
|
|
orucu” ifadelerine muhalifim) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
Hayri Diri |
Işılay Saygın |
|
Edip
Özbaş |
|
|
|
|
İzmir |
İzmir |
|
Kahramanmaraş |
|
|
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
Üye |
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
Sevgi
Esen |
Cemal
Özbilen |
|
Erdoğan Sezgin |
|
|
|
|
Kayseri |
Kırklareli |
|
Samsun |
|
|
|
|
|
|
|
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
|
Üye |
|
|
|
|
Yahya
Akman |
Orhan
Bıçakçıoğlu |
|
Mehmet Çiçek |
|
|
|
|
Şanlıurfa |
Trabzon |
|
Yozgat |
|
|
|
|
(2. ve 6. maddeye kısmen |
(2. ve 5. maddelerdeki “ölüm |
|
(Toplantıya katılmadı) |
|
|
|
|
muhalifim, muhalefet |
orucu” ifadelerine muhalifim) |
|
|
şerhim eklidir) |
|
|
|
|
Üye |
|
|
|
Fethullah
Erbaş |
|
|
|
Van |
|
|
|
(2., 5. ve 6. maddelere muhalifim) |
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
MUHALEFET
ŞERHİ
Adalet Komisyonunda kabul edilen tasarının 2 nci maddesi ile TCK’ na
307/a ve 307/b maddeleri eklenmekte ve yeni suçlar ve cezalar ihdas
edilmektedir.
307/a maddesinin 1 nci fıkrasında ceza infaz kurumları ve tutukevlerine
bazı araç gereç ve malzemenin sokulması yasaklanmakta ve bu fiili işleyenlere
ceza öngörülmektedir. Ancak girişi yasaklanan şeyler birbirinden ilgisiz olarak
belirlenmiş olup, düzenleme yanlıştır. Silâhla cep telefonu vesair elektronik
haberleşme aracının aynı suç kapsamında sayılıp aynı ceza öngörülmüş olması
kanaatimce adaletsiz bir yaklaşım olmuştur. Burada alet ve maddelerin vehamet
derecesine göre bir ayrım yapılması daha adil olurdu.
307/b maddesi kanımca biraz muğlak ve ceza kanunu tekniğine aykırılıklar
içermektedir.
Tasarının 6 ncı maddesinin 2 nci fıkrası : Bu fıkra en kutsal haklardan
kabul edilen savunma hakkını kısıtlayıcı nitelikte düzenlenmiştir. Bu düzenleme
ile cezaevine giripte yanında herhangi yazılı bir doküman bulunan her avukat
ayrıca bunun için cezaevine bir dilekçe vermek zorunda bırakılmıştır. Zaten
girişte aranacak olan ve kimlik ibraz edip kaydı alınacak olan avukat yeni bir
bürokratik engelle karşılaşacaktır.
Şüphe halinde hakim ve savcı kararıyla arama yapılması uygulamada çok
yanlış sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Şüphe edilen avukat-güvenilen
avukat ayrımı tüm savunma camiasını rahatsız edecek niteliktedir. Çok küçük
bazı istisnai örnekler nedeniyle yeni düzenleme ile savunma hakkının
kısıtlanmış olmasını doğru bulmuyorum.
Saygılarımla.
Yahya
Akman
Şanlıurfa
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN
TÜRK CEZA
KANUNU İLE HAPİSHANE VE TEVKİFHANELERİN İDARESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. – 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza
Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasında geçen ikinci “bir” kelimesi
“bin” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 2. – Türk Ceza Kanununa 307 nci maddeden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 307/a ve 307/b maddeleri eklenmiştir.
“MADDE 307/a. – Ceza infaz kurumları ve tutukevlerine
kanuna aykırı olarak, ateşli silâh, patlayıcı madde, kesici, delici,
yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, kör edici gaz, her
türlü zehir ve ecza, uyuşturucu ve sarhoş edici madde, cep telefonu, telsiz ve
sair elektronik haberleşme aracı sokanlar, bunları ceza infaz kurumları ve
tutukevlerinde bulunduranlar veya kullananlar, fiilleri başka bir suç oluştursa
bile ayrıca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da kanuna
uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi
ceza infaz kurumları ve tutukevlerine sokanlar, bunları ceza infaz kurumları ve
tutukevlerinde bulunduranlar veya kullananlar, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılırlar.
MADDE 307/b. – Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde
bulunan hükümlü ve tutukluların haberleşmelerini, ziyaretçileriyle
görüşmelerini, iyileştirme ve eğitim programları çerçevesinde eğitim ve spor,
meslek kazandırma ve işyurdu çalışmaları ile diğer sosyal ve kültürel
faaliyetlere katılmalarını, kurum tabibince muayene ve tedavi edilmelerini,
müdafi veya avukat tayin etmelerini, bunlarla görüşmelerini, mahkemelere veya
Cumhuriyet Savcılıklarına gitmelerini, kurum görevlileri ile görüşmelerini,
salıverilenlerin kurum dışına çıkmalarını her ne suretle olursa olsun engelleyenler,
hükümlü ve tutukluları bu fiillere teşvik edenler, bu yolda talimat verenler,
mevzuatın hükümlü tutuklulara tanıdığı
sair her türlü görüşme ve temas olanaklarını engelleyenler, fiilleri başka bir
suç oluştursa bile, ayrıca bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılırlar.
Hükümlü ve tutukluların beslenmesini engelleyenler
hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Hükümlü ve
tutukluların açlık grevine veya ölüm orucuna teşvik veya ikna edilmeleri ya da
bu yolda kendilerine talimat verilmesi de beslenmenin engellenmesi sayılır.
Beslenmenin engellenmesi nedeniyle ölüm meydana
geldiğinde faile on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. 456 ncı
maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında sayılan bedensel zararların
meydana gelmesi hâlinde ise, faile aynı madde hükümleri gereğince ceza
verilir.”
MADDE 3. – Türk Ceza Kanununun 516 ncı maddesinin
ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ancak eylem, ceza infaz kurumları ve tutukevlerine ait
bina, araç, gereç veya tesislerine karşı işlenirse veya 7 nci bentteki halde
hapis cezası üç yıldan az olamaz.”
MADDE 4. – 14.6.1930 tarihli ve 1721 sayılı Hapishane
ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanunun 10.9.1993 tarihli ve 524 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Madde 3. – Bu Kanunun 2 nci maddesine uygun olarak,
Adalet ve Sağlık Bakanlıklarınca birlikte belirlenecek esaslara göre, hükümlü
ve tutukluların yaşları, çalıştıkları işin özellikleri, dinî ve kültürel
gerekleri de göz önünde tutulmak suretiyle, sağlıklı ve güçlü kalmaları için
kendilerine nitelik ve nicelik bakımından besleyici, sağlık koşullarına uygun,
yeterli kaloride ve makul çeşitlilikte besin verilir; içme suyu sağlanır.
Hükümlü ve tutuklular, kendilerine verilen günlük besin
maddeleri dışındaki ihtiyaçlarını ceza infaz kurumları ve tutukevleri
kantinlerinden sağlayabilirler. Kantini bulunmayan kurumlarda bu maddeler,
idarenin izin ve kontrolü altında dışardan sağlanabilir.
Hasta hükümlü ve tutuklulara kurum tabibinin
belirleyeceği besin verilir.”
MADDE 5. – Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi
Hakkında Kanunun 10.9.1993 tarihli ve 524 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
yürürlükten kaldırılan 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Madde 4. – Hükümlü ve tutuklular, hangi nedenle olursa
olsun, kendilerine verilen yiyecek ve içecekleri sürekli olarak reddettikleri
takdirde; bu hareketlerinin kötü sonuçları ile bırakacağı bedensel ve ruhsal
hasarlar konusunda ceza infaz kurumu veya tutukevi tabibince
bilgilendirilirler. Psiko-sosyal hizmet birimince de bu hareketlerinden
vazgeçmeleri yolunda çalışmalar yapılır ve sonuç alınanaması halinde,
beslenmelerine kurum tabibince belirlenen rejime göre uygun ortamda başlanır.
Beslenmeyi reddederek açlık grevi veya ölüm orucunda
bulunan hükümlü ve tutuklulardan, birinci fıkra gereğince alınan tedbirlere ve
yapılan çalışmalara rağmen hayatî tehlikeye girdiği veya bilincinin bozulduğu
tabipçe belirlenenler hakkında, isteklerine bakılmaksızın kurumda, olanak
bulunmadığı takdirde derhâl hastahaneye kaldırılmak suretiyle muayene ve
teşhise yönelik tıbbî araştırma, tedavi ve beslenme gibi tedbirler, sağlık ve
hayatları için tehlike oluşturmamak şartıyla uygulanabilir. Ancak kurum
idaresi, hükümlü ve tutukluların serbest iradesine dayanmayan tedbirleri
uygulamak zorunda değildir.
Yukarıda belirtilen haller dışında, bir sağlık sorunu
olup da muayene ve tedaviyi reddeden hükümlü ve tutukluların sağlık veya
hayatlarının ciddî tehlike içinde olması veya ceza infaz kurumu ve tutukevinde
bulunanların sağlık veya hayatları için tehlike oluşturan bir durumun varlığı
halinde de ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu maddede öngörülen tedbirler, kurum tabibinin tavsiye
ve yönetimi altında uygulanabilir. Ancak kurum tabibinin zamanında müdahale
edememesi veya gecikmesi hükümlü ve tutuklu için hayatî tehlike doğurabilecek
ise, bu tedbirlere ikinci fıkrada belirtilen şartlar aranmaksızın
başvurulabilir.
Bu madde uyarınca hükümlü ve tutukluların sağlıklarının
korunması ve tedavilerine yönelik zorlayıcı tedbirler, onur kırıcı nitelikte
olmamak şartıyla uygulanır.”
MADDE 6. – Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi
Hakkında Kanunun 10.9.1993 tarihli ve 524 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
yürürlükten kaldırılan 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Madde 6. – Sıfat ve görevi ne olursa olsun, ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine giren herkes, duyarlı kapıdan geçmek zorundadır.
Ayrıca, iç ve dış güvenlik personeli dahil olmak üzere ceza infaz kurumları ve
tutukevlerine girenlerin üstleri metal dedektörle aranır; eşyaları x-ray
cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirilir. Bu cihazların
bulunmadığı yerlerde arama ve kontrol elle yapılır.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerine giren müdafi veya
avukatlarca, savunmaya ilişkin olduğu yazılı olarak beyan edilen belge ve
dosyalar aranmaya tâbi tutulmaz. Ancak, şüphe halinde hâkimin, gecikmesinde
sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararı ile arama yapılır.
Konusu suç teşkil etmemekle birlikte ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine sokulması yasak olan eşya, araç, gereç veya
malzemeler çıkışta sahibine verilmek üzere idare tarafından muhafaza altına
alınır.
Hükümlü ve tutuklular, ziyaret veya iyileştirme ve
eğitim programları dışında herhangi bir sebeple odalarından çıkış veya
dönüşlerinde ayrı yerlerde ve farklı memurlarca üst ve eşya aramasına tâbi
tutulurlar.
Aramalarda insan onuruna saygı esastır.”
MADDE 7. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 8. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
ADALET KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
TÜRK CEZA
KANUNU İLE HAPİSHANE VE TEVKİFHANELERİN İDARESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. – Tasarının 1 inci maddesi Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
MADDE 2. – Tasarının 2 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 3. – Tasarının 3 üncü maddesi Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
MADDE 4. – Tasarının 4 üncü maddesi Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
MADDE 5. – Tasarının 5 inci maddesi Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
MADDE 6. – Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi
Hakkında Kanunun 10.9.1993 tarihli ve 524 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
yürürlükten kaldırılan 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Madde 6. – Sıfat ve görevi ne olursa olsun, ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine giren herkes, duyarlı kapıdan geçmek zorundadır.
Ayrıca, iç ve dış güvenlik personeli dahil olmak üzere ceza infaz kurumları ve
tutukevlerine girenlerin üstleri metal dedektörle aranır; eşyaları x-ray
cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirilir. Bu cihazların
bulunmadığı yerlerde arama ve kontrol elle yapılır. Şüpheli durumlarda, açık
ziyaret günlerinde ve yüksek güvenlikli ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde
ziyaretçiler elle aranabilir.
Ceza infaz kurumları ve tutukevlerine giren müdafi veya
avukatlarca, savunmaya ilişkin olduğu yazılı olarak beyan edilen belge ve
dosyalar aramaya tâbi tutulmaz. Ancak, şüphe halinde hâkimin, gecikmesinde
sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararı ile arama yapılır.
Konusu suç teşkil etmemekle birlikte ceza infaz
kurumları ve tutukevlerine sokulması yasak olan eşya, araç, gereç veya
malzemeler çıkışta sahibine verilmek üzere idare tarafından muhafaza altına
alınır.
Hükümlü ve tutuklular, işyurdu çalışmaları dışındaki
iyileştirme ve eğitim programları hariç, herhangi bir sebeple odalarından çıkış
veya dönüşlerinde ayrı yerlerde ve farklı memurlarca üst ve eşya aramasına tâbi
tutulurlar.
Aramalarda insan onuruna saygı esastır.”
MADDE 7. – Tasarının 7 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 8. – Tasarının 8 inci maddesi Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
|
|
Bülent
Ecevit |
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
|
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
|
|
D.
Bahçeli |
H.
H. Özkan |
|
M.
Yılmaz |
|
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
Devlet Bakanı |
|
|
|
|
K.
Derviş |
Prof.
Dr. T. Toskay |
|
M.
Keçeciler |
|
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
Devlet Bakanı |
|
|
|
|
Prof.
Dr. Ş. S. Gürel |
F.
Bal |
|
N.
Arseven |
|
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
Devlet Bakanı |
|
|
|
|
M.
Yılmaz |
Prof.
Dr. R. Mirzaoğlu |
|
Dr.
Y. Karakoyunlu |
|
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
Devlet Bakanı |
|
|
|
|
H.
Gemici |
Prof.
Dr. Ş. Üşenmez |
|
E.
S. Gaydalı |
|
|
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı V. |
|
Devlet Bakanı |
|
|
|
|
F.
Ünlü |
Prof.
Dr. Ş. Üşenmez |
|
R.
Önal |
|
|
|
|
Adalet Bakanı |
Millî Savunma Bakanı V. |
|
İçişleri Bakanı |
|
|
|
|
Prof.
Dr. H. S. Türk |
Prof.
Dr. R. Mirzaoğlu |
|
R.
K. Yücelen |
|
|
|
|
Dışişleri Bakanı V. |
Maliye Bakanı |
|
Millî Eğitim Bakanı |
|
|
|
|
H.
H. Özkan |
S.
Oral |
|
M.
Bostancıoğlu |
|
|
|
|
Bayındırlık ve İskân Bakanı |
Sağlık Bakanı |
|
Ulaştırma Bakanı |
|
|
|
|
Prof.
Dr. A. Akcan |
Doç.
Dr. O. Durmuş |
|
O.
Vural |
|
|
|
|
Tarım ve Köyişleri Bakanı |
Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı |
|
Sanayi ve Ticaret Bakanı |
|
|
|
|
Prof.
Dr. H. Y. Gökalp |
Y.
Okuyan |
|
A.
K. Tanrıkulu |
|
|
|
|
En. ve Tab. Kay. Bakanı |
Kültür Bakanı |
|
Turizm Bakanı V. |
|
|
|
|
Z.
Çakan |
M.
İ. Talay |
|
M.
Keçeciler |
|
|
|
|
Orman Bakanı |
Çevre Bakanı V. |
|
|
Prof.
Dr. N. Çağan |
M.
İ. Talay |