Dönem : 21 Yasama Yılı : 4
T.B.M.M. (S. Sayısı : 839)
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Anayasa, İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/960)
|
|
T.C. |
|
|
|
Başbakanlık |
14.3.2002 |
|
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
|
Genel Müdürlüğü |
|
|
|
Sayı :
B.02.0.KKG.0.10/101-439/1365 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı
Bakanlar Kurulunca 13.3.2002 tarihinde kararlaştırılan “Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte
gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
|
|
|
Bülent Ecevit |
|
|
|
Başbakan |
GENEL GEREKÇE
Anayasamızda temel hak ve
hürriyetler, ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olup, bunlar arasında düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti, basın hürriyeti, dernek kurma hürriyeti, toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile siyasî parti kurma hakkı demokratik
rejimin gelişmesi bakımından özel bir öneme sahiptir. Anayasada 3.10.2001
tarihli ve 4709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanunla yapılan değişiklikle, temel hak ve
hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilmesini öngören
yeni bir sistem benimsenmiştir. Böylece, temel hak ve hürriyetler bakımından
bir genişleme sağlanmıştır.
Öte yandan, 10-11 Aralık
1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan Avrupa Birliği Toplantısında tam üyelik
için Ülkemizin aday olarak kabul edilmesiyle yeni bir boyut kazanan
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri, her geçen gün yoğunlaşmaktadır. Tam üyeliğe
giden süreçte hem Ülkemizin, hem Avrupa Birliğinin karşılıklı yükümlülükleri
bulunmaktadır. Bu bağlamda Ülkemizle ilgili olarak 4 Aralık 2000 tarihinde
onaylanan "Katılım Ortaklığı Belgesi"nin ardından, 19 Mart 2001 tarih
ve 2001/2129 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilen "Avrupa Birliği
Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı", 24 Mart
2001 tarih ve 24352 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
Çağdaş demokrasiler,
temel hak ve hürriyetleri sağlamayı hedef alan çoğulcu, katılımcı düşünceye
dayanan ve hoşgörü ortamında gelişen sistemlerdir. Çağımızda insan hakları ve
temel hürriyetlerin tanınması, evrensel bir ilgi konusu olmakla kalmamış;
bunların güvence altına alınarak aykırı uygulamalardan korunması ve daha ileri
düzeyde gerçekleştirilmesi amacıyla bazı uluslararası kuruluşlar oluşturulmuş
ve bu kuruluşlar bünyesinde çeşitli uluslararası belgeler kabul edilmiştir. Bu
kuruluşların başında, hemen hemen tüm dünya ülkelerini kapsayan Birleşmiş
Milletler Teşkilâtı ile demokratik Avrupa ülkelerinin siyasal birliği olan
Avrupa Konseyinin geldiği bilinmektedir. Konuyla ilgili uluslararası
belgelerden en önemlileri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 10 Aralık 1948
tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile Avrupa Konseyi
bünyesinde imzalanan ve kısaca "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"
olarak anılan İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme ve eki
protokollerdir.
22.11.2001 tarihli ve
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ile 3. 12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk
Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 8.12.2001 tarihli
ve 24607 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış olup, 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe
girmiştir.
Tasarı, bir yandan
Anayasada yapılan değişiklikler ile Türk Medenî Kanununda yer alan hükümlere
uyum sağlanması, öbür yandan Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine
İlişkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde kısa vadede alınması gerekli
tedbirlerle ilgili olarak çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması amacıyla
hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. - Maddeyle, İl
İdaresi Kanununun 29 uncu maddesine fıkra eklenerek, kaymakamlığa ancak, mülkî
idare amirliği hizmetleri sınıfından olanların vekâlet edebilmeleri
sağlanmaktadır.
Madde 2. - Maddenin (A)
fıkrasıyla, Basın Kanununun Ek 1 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
değiştirilmekte ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.
Birinci fıkrada yapılan
değişiklikle, Ek 1 inci maddenin birinci fıkrasında Devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel
ahlâkın korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için, tedbir yoluyla soruşturma
safhasında Cumhuriyet savcılığının talebi üzerine sulh ceza hâkimince,
kovuşturma safhasında ise görevli mahkemece her türlü basılmış eserin
dağıtımının önlenmesine veya toplatılmasına karar verilebileceği, gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde ise doğrudan doğruya Cumhuriyet savcılığınca bu
konularda yazılı olarak karar verilebileceği, bu hâlde Cumhuriyet savcısının
kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili sulh ceza hâkiminin onayına
sunacağı, sulh ceza hâkiminin ise kırksekiz saat içinde kararını açıklayacağı,
aksi hâlde Cumhuriyet savcılığının kararının kendiliğinden hükümsüz sayılacağı
öngörülmektedir.
İkinci fıkrada yapılan
değişiklikle, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, Cumhuriyetin
temel ilkeleri ve millî güvenlik aleyhinde işlenmiş bir suçtan mahkûmiyet
hâlinde basılmış eserlerin basımında kullanılan makineler ile diğer basım
aletlerinin müsaderesine karar verileceği belirtilmektedir.
Yürürlükteki üçüncü
fıkrada yer alan bir kısım hükümler bir ve ikinci fıkralarda yeniden
düzenlendiğinden üçüncü fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
Maddenin (B) fıkrasıyla,
Basın Kanununun Ek 2 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında yapılan
değişiklikle, bu fıkralardaki cezalar yeniden düzenlenerek eyleme uygun olacak
şekilde hafifletilmiştir.
Madde 3. - Maddeyle,
Devlet Memurları Kanununun 13 üncü maddesine bir fıkra eklenerek, işkence ya da
zalimane, gayrî insanî veya haysiyet kırıcı muamele suçları nedeniyle Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesince verilen kararlar sonucunda ödenen tazminatlardan
dolayı kurum tarafından yapılan ödemelerin genel hükümlere göre, sorumlu
personele rücu edilmesi hükme bağlanmaktadır.
Madde 4. - Maddenin (A)
fıkrasıyla, Anayasanın 69 uncu maddesinin yedinci fıkrasında 4709 sayılı
Kanunla yapılan değişikliğe paralel olarak, Siyasî Partiler Kanununun 101 inci
maddesine bir fıkra eklenerek, Anayasa Mahkemesinin, Devlet yardımı alan siyasî
partiler için kapatma yerine, kapatma davasına konu olan fiillerin ağırlığına
göre bu yardımdan kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebileceği
öngörülmektedir.
Maddenin (B) fıkrasıyla,
Anayasanın 69 uncu maddesinin yedinci fıkrasında yapılan değişiklikle
paralellik sağlamak üzere Siyasî Partiler Kanununun 102 nci maddesinde
değişiklik yapılmaktadır.
Maddenin (C) fıkrasıyla,
Anayasanın 69 uncu maddesinin altıncı fıkrasında yapılan değişiklikle getirilen
"odak" tanımı, Siyasî Partiler Kanununun 103 üncü maddesine
alınmaktadır.
Madde 5. - Maddenin (A)
fıkrasıyla, Türk Medenî Kanununun 57 nci maddesine paralel olarak Dernekler
Kanununun 4 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, fiil ehliyetine sahip olan
herkesin, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahip olduğu
belirtilmiş; ayrıca Anayasanın 33 üncü maddesinde yapılan değişikliklere uygun
olarak dernek kurucularında aranan koşullar yeniden düzenlenmiş ve dernek kurma
özgürlüğü genişletilmiştir.
Maddenin (B) fıkrasıyla,
Anayasanın 33 üncü maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak, Dernekler
Kanununun kurulması yasak derneklere ilişkin 5 inci maddesinin (6) numaralı
bendi yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin (C) fıkrasıyla,
Anayasanın 33 üncü maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak, Dernekler
Kanununun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılarak, derneklerin bazı ad ve
işaretleri kullanma yasağı yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca, Anayasanın 3 üncü
maddesi doğrultusunda derneklerin resmî işlemlerinde Türkçe kullanacakları
belirtilmiştir.
Maddenin (D) fıkrasıyla,
Dernekler Kanununun federasyon ve konfederasyonlara ilişkin 34 üncü maddesi
yeniden düzenlenerek Türk Medenî Kanununun derneklerin üst kuruluşlar
kurmalarına ilişkin 96 ncı ve 97 nci maddeleri ile paralellik sağlanmıştır.
Maddenin (E) fıkrasıyla,
Dernekler Kanununun 38 inci maddesinde değişiklik yapılarak, yükseköğretim
kurumlarında kayıtlı öğrencilerin dernek kurma hürriyeti Anayasanın 33 ve 34
üncü maddeleri doğrultusunda yeniden düzenlenmiş; bu çerçevede maddenin birinci
cümlesi değiştirilerek kenar başlığıyla uyumlu hâle getirilmiş ve ikinci
cümlesi madde metninden çıkarılmıştır.
Maddenin (F) fıkrasıyla,
Dernekler Kanununun 43 üncü maddesinde değişiklik yapılarak, derneklerin,
yabancı ülkelerdeki dernek ve kuruluşların üyelerini Türkiye'ye davet
edebilmelerini veya yabancı derneklerin ve kuruluşların davetine uyarak
üyelerini veya dernek üyesi olma hakkına sahip üçüncü kişileri yurtdışına
gönderebilmelerini kolaylaştırıcı hükümler getirilmektedir.
Madde 6. - Maddenin (A)
fıkrasıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun yürürlükteki 9 uncu
maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, medenî hakları
kullanma ehliyetine sahip 21 yaşını doldurmuş herkese tanınmış iken, önerilen
değişiklikle söz konusu hakkın kullanılmasında Anayasanın 34 üncü maddesinde
4709 sayılı Kanunla yapılan değişiklik göz önüne alınarak fiil ehliyetine sahip
ve 18 yaşını doldurmuş olmak yeterli görülmüştür.
İkinci fıkranın toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını sınırlayıcı nitelikte olan hükümleri,
diplomatik dokunulmazlığı bulunan kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme kurulu içinde bulunmaması şartı korunarak kaldırılmıştır.
Ayrıca, tüzel kişilerin
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri için yetkili organlarının kararı
aranmıştır.
Maddenin (B) fıkrasıyla,
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17 nci maddesi, Anayasanın 34 üncü
maddesinde 4709 sayılı Kanunla yapılan değişikliğe uygun olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Maddenin (C) fıkrasıyla,
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 19 uncu maddesi, Anayasanın 34 üncü
maddesinde yapılan değişikliğe uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
Madde 7. - Maddeyle bazı
kanun hükümleri yürürlükten kaldırılmaktadır.
A) Anayasanın 26 ve 28
inci maddelerinde yapılan değişikliğe paralel olarak, Basın Kanununun 16 ncı
maddesinin kanunla yasaklanmış herhangi bir dille yayın yapılmasına ilişkin
beşinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
B) Jandarma Teşkilât,
Görev ve Yetkileri Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi, Tasarının 3 üncü maddesi ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 29 uncu
maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak metinden çıkarılmıştır.
C) Anayasanın 36 ncı
maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkına paralel olarak, Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin görev alanına giren suçlardan dolayı yakalanan veya tutuklanan
kişinin müdafii ile görüşmesini kolaylaştırmak ve savunma hakkını güçlendirmek
amacıyla Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanunun 16 ncı maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
D) Türk Medenî Kanununun
91, 92 ve 93 üncü maddeleri ile derneklerin uluslararası faaliyetleri yeniden
düzenlendiği, Dernekler Kanununun 93 üncü maddesinde ise bu Kanunda hüküm
bulunmayan hâllerde Türk Kanunu Medenîsi hükümlerinin dernekler hakkında da
uygulanacağı belirtildiği için, Türk Medenî Kanunu ile uyumu sağlamak amacıyla
Dernekler Kanununun 7, 11 ve 12 nci maddeleri yürürlükten kaldırılmaktadır.
E) Anayasanın 34 üncü
maddesinin "Dernekler, vakıflar, sendikalar ve kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleyemezler." hükmünü içeren son fıkrası 4709 sayılı Kanunla yapılan
değişiklikle yürürlükten kaldırıldığından, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanununun aynı hükmü içeren 21 inci maddesi de yürürlükten kaldırılmaktadır.
Madde 8. - Yürürlüğe
ilişkindir.
Madde 9. - Yürütmeye
ilişkindir.
Anayasa Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
|
|
Anayasa Komisyonu |
19.3.2002 |
|
|
Esas No. : 1/960 |
|
|
|
Karar No. : 17 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca, 15.03.2002 tarihinde esas
Komisyon olarak Adalet; tali Komisyon olarak İçişleri ve Anayasa
Komisyonuna gönderilen; "Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı" (1/960),
Komisyonumuzun 19.03.2002 tarihli toplantısında görüşülmüştür.Toplantıya Adalet
Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk , Adalet ve İçişleri Bakanlığı yetkilileri katılmışlardır.
Tasarı; 3.10.2001 tarihinde
gerçekleştirilen 4709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun,
22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa uyum sağlanması
ve 24 Mart 2001 tarih ve 24352 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren "Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin
Türkiye Ulusal Programı" çerçevesinde kısa vadede alınması gerekli tedbirlerle ilgili olarak;
-
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu,
-
5680 sayılı Basın Kanunu,
- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu,
- 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu,
- 2908 sayılı Dernekler Kanunu,
- 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu,
- 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve
Yetkileri Kanunu,
- 2845 sayılı Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama
Usulleri Hakkındaki Kanunda,
Değişiklik içermektedir.
Adalet Bakanı Sayın Hikmet Sami Türk,
Tasarıyı sunuş konuşmasında; hazırlanış amacını belirtmiş, özellikle temel haklarla ilgili olarak Anayasada
benimsenen sistem doğrultusunda temel hakların özüne dokunulmaksızın Kanunla ve
Anayasanın ilgili maddesinde yer alan özel nedenlerle sınırlanabilmesinin,
Tasarıda, ölçü olduğunu vurgulamıştır.
Tasarının geneli üzerindeki görüşmelerde
üyelerimizce; genelde Tasarının Anayasada 4709 sayılı Kanunla yapılan
değişikliğe uyum sağlanması amacına uygun olduğu, Türk Medeni Kanunu ve Ulusal
Programa paralel düzenlemeler içerdiği ifade edilmiş; ancak Anayasa değişikliği
ile ilgili olarak özellikle 38 inci madde değişikliğine uyumun eksik olduğuna
dikkat çekilmiştir. Ölüm cezası ile ilgili hükümler, İcra-İflas Kanunu ve Çek
Kanununda da bu çalışmanın biran önce sonuçlandırılması gereği belirtilmiştir.
Kanun yazım tekniği açısından Tasarının
uygun olmadığı; bir çerçeve maddede birden çok madde değişikliğinin yer
almasının, farklı kanunlarda değişikliğin bir arada yapılmasının Kanun yazım tekniğine aykırı olduğu ifade
edilmiştir.
Tasarının geneli üzerindeki görüşmelerden
sonra maddelerine geçilmesi Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Tasarının İl İdaresi Kanununda değişiklik
öngören çerçeve 1 inci maddesi gerekçesiyle birlikte uygun bulunmuş ve
Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Çerçeve 2 nci madde ile Basın Kanununun Ek 1 ve Ek 2 nci Maddesinde değişiklik
öngörülmektedir. Bu değişiklikler Anayasanın 28 inci Maddesinin dört ve altıncı
fıkraları ile 30 uncu maddesinde yapılan değişikliğe (mevkutelerin
toplatılması-kapatılması, basım aletlerinin müsaderesi) uyumun sağlanması amacını içermektedir.
Madde Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Çerçeve 3 üncü madde ile Anayasanın 40
ıncı maddesine uyum sağlanması amacıyla 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun
13 üncü maddesine sorumlu personele rücu ile ilgili bir fıkra eklenmektedir.Bu
madde Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Çerçeve 4 üncü madde ile 2820 sayılı
Siyasi Partiler Kanununun; siyasi partilerin kapatılması ya da devlet
yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına ilişkin 101,102 ve 103
üncü maddelerinde değişiklik öngörmektedir. Anayasanın 69 uncu maddesindeki değişikliğe uyum sağlanmasını amaçlayan bu madde Komisyonumuzca
kabul edilmiştir.
Çerçeve 5 inci Madde ile; Dernekler
Kanununun 6 ncı maddesinde (4,5,6,34,38 ve 43 üncü maddeler) değişiklik
öngörülmektedir.Öncelikle dernek kurma hakkı Türk Medeni Kanunu hükümlerine
paralel olarak yeniden düzenlenmekte; dernek kuramayacaklar,üst
kuruluşlar,dernek kurma alanında yasaklar, yükseköğretimdeki öğrencilerin
dernek kurmalarıyla ilgili hükümler yer almaktadır. Anayasanın 33 üncü maddesinde
yapılan değişikliğe uyum sağlamayı amaçlayan madde Komisyonumuzca kabul
edilmiştir.
Çerçeve 6 ncı madde; Anayasanın 34 üncü
maddesinde yapılan değişikliğe uyum sağlanması amacıyla Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununun 9,17 ve 19 uncu maddelerinde değişiklik
içermektedir.Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ertelenmesi ve yasaklanmasında
Anayasanın ilgili maddesindeki hakkın sınırlanma nedenleri esas alınmaktadır.
Madde Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Yürürlükten kaldırılan hükümleri içeren 7,
yürürlük ve yürütmeyi düzenleyen 8 ve 9
uncu maddeler Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Maddeler üzerindeki görüşmelerden sonra
Tasarının tümü oya sunulmuş ve oy çokluğu ile kabul edilmiştir.
Raporumuz havalesi gereği Esas Komisyon
olan Adalet Komisyonuna gönderilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Turhan Tayan |
Necdet Saruhan |
Mehmet Nacar |
|
|
Bursa |
İstanbul |
Kilis |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
E. Cenap Gülpınar |
Ahmet İyimaya |
H. Tayfun İçli |
|
|
Şanlıurfa |
Amasya |
Ankara |
|
|
|
(Muhalefet
şerhi ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Salih Çelen |
Şaban Kardeş |
İsmail Alptekin |
|
|
Antalya |
Bayburt |
Bolu |
|
|
(Muhalefetim
var) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Edip Özgenç |
Osman Kılıç |
Mustafa Verkaya |
|
|
İçel |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Nevzat Yalçıntaş |
Işın Çelebi |
Rahmi Sezgin |
|
|
İstanbul |
İzmir |
İzmir |
|
|
(4. md.
deki belge ve bilgi |
|
|
|
|
verilmediği
halde kapatmaya |
|
|
|
|
muhalifim) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mustafa Kamalak |
Bülent Arınç |
Mehmet Kundakçı |
|
|
Kahramanmaraş |
Manisa |
Osmaniye |
|
|
(Muhalif) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Şeref Malkoç |
Ali Naci Tuncer |
Çetin Bilgir |
|
|
Trabzon |
Trabzon |
Kars |
|
|
(4.
md.nin bazı hükümleri |
(Muhalefet
şerhim eklidir) |
|
|
|
Anayasaya
aykırıdır; muhalifim) |
|
|
KARŞI OY GÖRÜŞÜ
Raporda ortaya konan
çoğunluk görüşüne, aşağıdaki gerekçelerle katılmıyoruz :
1. – 3 üncü madde
yönünden :
Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarına dayalı olarak devletin ödediği tazminatların rücuu
probleminde daha kapsamlı bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Rücu sebebi,
işkence ve benzeri eylemlerden “hafif kusur dışında kalan (ağır) kusur ve kasda
dayalı her türlü eylemlere” uzanacak şekilde genişletilmelidir. Ayrıca, 657
sayılı yasaya bağlı olmayan diğer kamu görevlileri ile sorumlu sivilleri de
kapsayan bir düzenlemeye gidilmelidir. (Any. Mad. 40, 10)
Adalet Komisyonunun
1999/8340 esasındaki İyimaya teklifi, bu konuda geliştirilebilir - bir
modeldir. Orada önerilen modelin temel iskeleti şöyle:
“Madde 1. – Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin Türkiye aleyhine hükmettiği ve alacaklısına ödenen
tazminat, sorumluluk nedeninin oluşmasına hafif olmayan kusuru ile sebebiyet
veren kamu görevlisi ile kişi ve kuruluşa devlet tarafından rücu olunur. Birden
fazla sorumlunun varlığı halinde, kusur oranında rücu esası yürür.
Rücu davasının
açılmasında ihmali görülen kamu görevlileri dahil, rücu tazminatından müteselsilen
sorumludur.
Madde 2. – Bu kanunun
tanzim ettiği rücu borçları, devlet veya başka kişi yahut kamu görevlileri
tarafından sigortalanamaz.
Madde 3. – Rücu
tazminatına, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunda öngörülen faiz
uygulanır.
Madde 4. – Rücu davası,
ödeme tarihinden itibaren on yıl içinde zaman aşımına uğrar. Bu hüküm, davanın
geç açılmasından kaynaklanacak sorumluluğu önlemez.
Madde 5. – Tazmin ve rücu
sorumluluğuna ilişkin özel hükümler, bu kanunun uygulanmasında nazara alınmaz. Bu
kanunda hüküm bulunmayan hususlarda, Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.”
2. – 4 üncü madde
yönünden :
a) “Dış yardım, odaklaşma
ile program ve tüzüklerin Anayasaya aykırılığı” dışında başka hiçbir sebeple,
siyasî parti kapatılamaz. (Any. Mad. 69) Yasama organının yeni bir kapatma
sebebi üretmesi mümkün değildir. (Any. Mad. 69/son fıkra) Başka deyimle, parti
kapatma sebepleri bir yasa sorunu değil, Anayasa sorunudur. (Any. Mad. 11/1,2)
b) Anayasanın geçici 15
inci maddesi sebebi ile Anayasa Yargısı denetimi dışında kalan ve yumuşak
Anayasa olarak nitelenen siyasî partiler yasası, son değişiklikle Anayasa
Mahkemesinin denetim alanına girmiştir. (3.10.2001 t. 4709 sayılı yasa, Mad.
34)
4/B hükmünün değiştirdiği
Siyasî Partiler Kanununun 102 hükmü, mevcut şekliyle de, değişiklik şekliyle de
anayasaya aykırıdır. Çünkü Cumhuriyet Savcılığına bilgi belge akışının
işlememesi, Anayasa tarafından kapatma sebebi olarak öngörülmemiştir. Siyasî
Partiler Kanununun 102,104, 105 hükümleri için, kapatma dışında başkaca
yaptırımlar üretilebilir. (Any. Mad. 7,38,69) Siyasî Partiler Kanununun 102,
104 hükümlerindeki eylemlerin “odak” yoğunluğuna ulaşması halinde, elbetteki
kapatma yaptırımı uygulanabilir. (Any. 69/6) Ancak bu soruya cevap veren madde,
SPK. 103’tür.
Komisyon Anayasanın açık
anlamını ortaya çıkarmak yerine, tasarı iradesini onaylama yolunu tercih
etmiştir. Müzakerenin muhalefet ekseninde yürümesi, hemen hiçbir karşı görüşün
tasarıya yansıtılmaması, yasama çalışmamızdaki övülen uzlaşı retoriğinin
muhtıradan yoksun olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Konuşan ve fakat
sürece yansıtılamayan, verim ve kalite kaygusu olmayan biçimsel demokrasi...
Saygılarımızla.
|
|
Ahmet İyimaya |
Salih Çelen |
Ali Naci Tuncer |
|
|
Amasya |
Antalya |
Trabzon |
1/960 ESAS SAYILI TASARIYA MUHALEFET ŞERHİ
1. Tasarı kanun yapma tekniği açısından
uygun değildir. Kanun yaparken, kanun yapma tekniğine uygun olmazsa bu yol
haline getirilirse Anayasaya ve özellikle 2 nci maddedeki Hukuk Devleti ilkesi
ile çelişir.
Farklı kanunlar ile ilgili değişiklikleri,
aynı kanunun farklı maddelerini tek madde ile - âdeta torba yöntemi icat ederek
- düzenlemek Anayasanın Hukuk Devleti ilkesinin yanı sıra Anayasanın ruhuna da
aykırıdır.
Bu metot parça parça taksitle kanun yapmak
sakıncasını doğuracaktır.
2. Tasarının 4 üncü maddesi Anayasanın 69
uncu maddesine aykırıdır.
a) Tasarının 4/A’da “yardımın tamamı
ödenmişse aynı miktarın Hazineye iadesine karar verebilir” hükmü
getirilmektedir. Oysa Anayasanın 69 uncu maddedeki ilgili hükmü :
“... Devlet yardımından kısmen veya
tamamen yoksun bırakılmasına...” denilmektedir.
Yani Anayasanın hükmü geleceğe yöneliktir.
Kanun ise geçmişe yönelik düzenleme getirmiştir.
Bu Anayasaya aykırı olduğu gibi akla,
mantığa ve fiilî duruma da aykırıdır.
b) Tasarının 4/B’deki düzenleme ile yeni
bir parti kapatma sebebi ihdas edilmektedir.
Oysa Anayasanın 69 uncu maddesinde; parti
kapatma sebepleri tahdidi ve tadadi olarak sıralanmıştır.
69 uncu maddedeki kapatma sebepleri 3
tanedir.
1. Bir partinin tüzük ve programının
Anayasanın 68/4 üncü fıkrasına aykırı olması,
2. Anayasanın 68/4 üncü maddesindeki
hükümlere aykırı olarak suç odağı olması,
3. Yabancı kişilerden para alması.
Şimdiki tasarı ile Anayasaya aykırı olarak
“yeni bir kapatma” sebebi ihdas edilmektedir.
Siyasî partiler demokratik siyasî hayatın
vazgeçilmez unsuru olmaları sebebiyle Anayasaya aykırı bir sebeple kapatma
getirilmesi ayrıca Anayasanın 2 nci maddesine de aykırıdır.
Arz ettiğim sebeplerden dolayı tasarının
ilgili maddelerine muhalifim.
|
|
|
|
19.02.2002 |
|
|
|
|
Şeref Malkoç |
|
|
|
|
Trabzon |
MUHALEFET ŞERHİ
“Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı”nın 4 üncü ve 5 inci maddelerinin
Anayasaya açıkça aykırı olduğu kanaatindeyim.
Şöyle ki :
I. TASARININ 4 ÜNCÜ
MADDESİ ANAYASAYA AYKIRIDIR :
1. 4 üncü maddenin (A)
fıkrası ile yapılan düzenlemedeki “... on yıllık Devlet yardımı miktarının
yarısından az olmamak kaydıyla ...” ifadesinin “yarısından az olmamak kaydıyla”
bölümü Anayasanın 69 uncu maddesinin yedinci fıkrasına aykırıdır. Çünkü
Anayasanın 69/7 nci maddesine göre;
- Hem siyasî partiye
isnat edilen fiillerin ağırlığını,
- Hem de Devlet
yardımından ne kadarlık bir miktarın kesilmesi gerektiğini,
takdir yetkisi Anayasa
Mahkemesine aittir.
2. 4 üncü maddenin (B)
fıkrası ile, Siyasî Partiler Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasında
yapılan değişiklik, Anayasanın,
- Hem 69 uncu maddesine,
- Hem de 2 nci maddesine
(Hukuk Devleti ilkesine),
aykırıdır.
A) 102 nci maddenin
birinci fıkrasında yapılan değişiklik Anayasanın 69 uncu maddesine aykırıdır.
Çünkü :
Anayasanın 69 uncu
maddesi temelli kapatmayı üç hal ile sınırlandırmıştır.
Bu üç hal;
1. Partinin tüzük ve
programının, Anayasanın 68/4 üncü maddesi hükümlerine aykırı olmak,
2. Anayasanın 68/4 üncü
maddesindeki fiillerin işlendiği bir odak haline gelmek ve
3. Yabancılardan (Türk
uyrukluğundan bulunmayan kişi ve kurumlardan) maddî yardım almak;
halleridir.
Tasarı ise, bu üç hale,
- sayısı ve
- niteliği
belli olmayan başka
sebepler de eklemektedir.
Halbuki Anayasanın 69
uncu maddesine göre siyasî partilerin temelli kapatılması için, kanunla başka
bir sebep eklemek mümkün değildir.
B) Tasarının 4 üncü
maddesinin (B) fıkrası ile, Siyasî Partiler Kanununun 102 nci maddesinin
birinci fıkrası değiştirilirken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ilgili
siyasî parti hakkında, re’sen dava açma konusunda “takdir yetkisi”
verilmektedir.
Böyle bir konuda Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına “takdir yetkisi” tanınması Anayasanın
2 nci maddesine; Hukuk Devleti ilkesine açıkça aykırıdır.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına siyasî partiler hakkında kapatma davası açıp açmama konusunda
ancak ve ancak “bağlı yetki” verilebilir, takdir yetkisi verilemez.
Aslında 2820 sayılı
Siyasî PartilerKanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasına hiç ihtiyaç da
yoktur. Çünkü anılan Kanunun 104 üncü maddesi gerekli ihtiyaca cevap
verebilecek mahiyettedir.
II. TASARININ 5 İNCİ
MADDESİNİN (A) FIKRASININ (2.) VE (3.) BENT HÜKÜMLERİ ANAYASAYA AYKIRIDIR :
A) (2.) bent hükümleri
Anayasanın 15 inci maddesine aykırıdır :
“Dernek kurma hakkı”
Anayasamızın 33 üncü maddesiyle düzenlenmiş “temel haklar”’dandır.
İtiraz konusu 2 nci fıkra
“dernek kurma temel hakkını” belirli kimseler için ortadan kaldırmaktadır.
Halbuki Anayasanın 13 üncü maddesine göre “Temel hakların özüne dokunulamaz”
B) Tasarının 5 inci
maddesinin (A) fıkrasının (3.) bendi Anayasanın 15 inci maddesine aykırıdır :
Söz konusu (3.) bent,
“dernek kurma temel hakkını” beş yıl süreyle “durdurmakta”dır.
Halbuki Anayasanın 15
inci maddesine göre temel haklar ancak “savaş”, “seferberlik”, “sıkıyönetim”
veya “olağanüstü hallerde” durdurulabilir.
|
|
|
|
Prof. Dr. Mustafa
Kamalak |
|
|
|
|
Kahramanmaraş |
ANAYASA KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
ÇEŞİTLİ
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1. - Tasarının 1 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 2. - Tasarının 2 nci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 3. - Tasarının 3 üncü maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 4. - Tasarının 4 üncü maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 5. - Tasarının 5 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 6. - Tasarının 6 ncı maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 7. - Tasarının 7 nci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 8. - Tasarının 8 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 9. - Tasarının 9 uncu maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
İçişleri Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
|
|
İçişleri Komisyonu |
19.03.2002 |
|
|
Esas No. : 1/960 |
|
|
|
Karar No.
: 28 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca
hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca 14.03.2002 tarihinde Başkanlığınıza sunulan,
"Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı"
Başkanlığınızca 15.03.2002 tarihinde esas komisyon olarak Adalet Komisyonuna
tali komisyon olarak da Komisyonumuza ve Anayasa Komisyonuna havale edilmiş;
Komisyonumuz, 19.03.2002 tarihli 18 inci toplantısında, Adalet ve İçişleri
Bakanlıkları temsilcilerinin de katılımıyla Tasarıyı inceleyip görüşmüştür.
Bilindiği gibi temel hak
ve hürriyetlerde bir genişleme sağlanması amacıyla Anayasamızın bazı maddeleri
4709 sayılı kanunla değiştirilmiş bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa Birliğine üyelik
sürecinde, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal
Programımız yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ulusal programdaki hedefler kısa,
orta ve uzun vadeli olarak bölümlere ayrılmıştır. Anayasamızdaki değişiklikler
ve ulusal programımızdaki kısa vadeli hedefler doğrultusunda hükümet tarafından
çalışmalar yapılmış ve neticede sözkonusu Tasarı hazırlanmıştır.
Tasarıda hedeflere
ulaşmak için;
1. 5442 sayılı İl İdaresi
Kanununda, (m. 1)
2. 5680 sayılı Basın
Kanununda, (m. 2, m. 7)
3. 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda, (m. 3)
4. 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanununda, (m. 4)
5. 2908 sayılı Dernekler
Kanununda, (m. 5, m.7)
6. 2911 sayılı Toplantı
ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda, (m. 6, m.7)
7. 2803 sayılı Jandarma
Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda, (m. 7)
8. 2845 sayılı Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda, (m. 7)
Değişiklikler
öngörülmektedir.
Komisyonumuz, Tasarı üzerinde tali komisyon olarak
belirlenmiş olduğundan, İçtüzüğün 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası
gereğince, Tasarının Komisyonumuzu ilgilendiren maddeleri üzerinde esas
Komisyona, Komisyon görüşümüzün bildirilmesiyle yetinilmesi
kararlaştırılmıştır. Tasarının Komisyonumuzu ilgilendiren maddeleri ise 5442
sayılı İl İdaresi Kanununda, 2908 sayılı Dernekler Kanununda, 2911 sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev
ve Yetkileri Kanununda değişiklik öngören 1, 5, 6 ve 7 nci maddeler olarak
belirlenmiştir. Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandıktan sonra,
Tasarının geneli Komisyonumuzca benimsenmiş ve söz konusu maddelerin
görüşülmesine geçilmesi kararlaştırılmıştır.
Tasarının, İl İdaresi
Kanununun 29 uncu maddesine bir fıkra ekleyen 1 inci maddesi, kaymakamlığa
sadece mülki idare amirliği hizmetleri sınıfından olanların vekâlet
edebileceklerini hüküm altına almaktadır.
Maddenin Komisyonumuzda
görüşülmesi sırasında, maddenin lehinde ve aleyhinde olmak üzere şu görüşler
ileri sürülmüştür:
1. Maddenin aleyhindeki
görüşler:
Ülkemizde mülki idare hizmetleri
sınıfından olan (vali, vali yardımcısı, kaymakam ve maiyet memurları) görevli
açığı bulunmaktadır. Bu açık, diğer hizmet sınıfından olan görevlilerin
vekâletini zorunlu kılmaktadır. Bu düzenleme, bu tür vekâleti engellediğinden
birçok yerde kaymakam açığının oluşmasına ve hizmetlerin ciddi biçimde
aksamasına yol açacaktır.
2. Maddenin lehindeki
görüşler:
a) Dahiliye Memurları
Kanunun hükümlerine göre, mülki idare amirlerinin nüfusa kayıtlı oldukları
yerde görev yapmaları yasaklanmıştır. Oysa vekâletin diğer görevlilere açık
olması halinde, diğer görevliler çoğunlukla aynı yer nüfusuna kayıtlı olan
kişiler olduklarından, Kanunlar arasında çelişki doğmaktadır.
b) Kendilerine vekâlet
verilen görevliler, çoğunlukla kendi kurumlarında temsil yeteneği olmayan
kişilerdir. Kendi kurumunu temsil edemezken, bu tür bir göreve vekâlet
edilebilmesi, kendi içinde çelişkilidir.
c) Her işin, o işle
ilgili konuda eğitim görmüş ve yetişmiş
kişiler tarafından yerine getirilmesi gerekir. İşin liyakate sahip olmayan
kişilerce yerine getirilmesi, çok ciddi sorunların doğmasına neden olmaktadır.
Bu nedenle, kaymakamlık görevine vekâlet edecek görevlilerin mutlaka ehil
kişiler olması gerekir. Bu da ancak mülki idare hizmetleri sınıfından olan
görevlilerin vekâlet etmesiyle mümkündür.
d) Maddeyle getirilen
düzenleme, zaten 1 yıldan beri Bakanlık genelgeleriyle fiilen sürdürülmektedir.
Bugüne kadar çok ciddi sorunlar yaşanmamıştır. Tedbirler alınarak eleman
açığının azaltılması mümkündür.
e) Kaymakam açığı,
özellikle eğitim nedeniyle yurt dışına gitmeleri nedeniyle, beşinci sınıf
ilçelerde görülmektedir. Buralara maiyet memurları gönderilerek açığın
azaltılması mümkündür.
Madde bu görüşler
doğrultusunda aynen kabul edilmiştir.
Tasarının Komisyonumuzda
görüşülen 5 inci maddesi, Dernekler Kanununun 4, 5, 6, 34, 38 ve 43 üncü
maddelerinde değişiklik öngörmektedir. 38 inci madde değişikliğinde,
"Öğrenci dernekleri bu amaçlar dışında faaliyette bulunamazlar."
İbaresi madde metninden çıkarılmaktadır. Komisyonumuzdaki görüşmeler sırasında,
bu çıkarma işleminin, öğrenci derneklerinin bu amaçlar dışında faaliyette
bulunabilecekleri anlamına gelip gelmeyecekleri sorusu sorulmuştur. Cevaben
yapılan açıklamalarda, Tasarıyla derneklerin kuruluş ve işleyişlerinin, daha
önce yapılan Medeni Kanun değişikliğine paralel olarak genişletildiği ve bu
değişikliğin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Madde komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
Tasarının 6 ncı
maddesiyle, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 9, 17 ve 19 uncu
maddelerinde değişiklikler öngörülmektedir. 17 nci maddede yapılan
değişiklikle, bölge valisi, vali veya kaymakama belirli bir toplantıyı
yasaklama veya iki ayı aşmamak üzere erteleme yetkisi verilmektedir. 19 uncu
maddede yapılan değişiklikle ise, bölge valisine bölgeye dahil bütün illerde ya
da bazılarında bütün toplantıları üç ayı geçmemek üzere erteleme yetkisi
verilmektedir.
Maddenin Komisyonumuzda
görüşülmesi sırasında, mevzuatımızda "Bölge valisi" kavramının
bulunmadığı, bu ibareyle "olağanüstü hal bölge valiliğinin"
kastedildiği ifade edilmiştir. Ancak bu durumda, maddenin işlemesi için,
olağanüstü halin süreklilik arz etmesi gerekecektir. Bu da olağanüstü halin
kalkmaması endişesini artırmaktadır. Diğer taraftan, 17 nci madde değişikliğinde,
hem bölge valisinin hem de vali ve kaymakamın yetkilendirilmiş olması yetki
çatışmasına neden olabilecektir. Dolayısıyla Komisyonumuzda bölge valisi
ibaresinin metinden çıkarılması ve bölge valisi ibaresinin 17 madde metninden
çıkarılması yönünde iki öneri ileri sürülmüştür.
Birinci öneriye cevaben
yapılan açıklamalarda, olağanüstü hal ile ilgili Kanun ve düzenleme
yapılmasının olağanüstü hal ilanını zorunlu kılmadığı; olağanüstü hal ile
ilgili düzenlemelerin, olağanüstü hal ilan edildiğinde uygulanmak üzere
çıkarıldığı; bu hükmün ileride olağanüstü hal ilan edilecek her yerde geçerli
olacağı ve şu anda uygulanan olağanüstü halin kakmasına engel teşkil etmediği
belirtilmiştir. İkinci öneriye cevaben yapılan açıklamalarda, bölge valisinin
bu tür bir yetkiye sahip olmasının bazı durumlarda kaçınılmaz olduğu
belirtilmiştir.
6 ncı madde
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
Tasarının, maddelerde
yapılan değişikliklere paralel olarak, bazı Kanunların bazı hükümlerini
yürürlükten kaldıran 7 nci maddesi de, Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz Adalet
Komisyonuna sunulmak üzere arz olunur.
|
|
Başkan |
Sözcü |
Kâtip |
|
|
Mehmet Pak |
M. Cihan Yazar |
Hasan Hüseyin Balak |
|
|
İstanbul |
Manisa |
Tokat |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Akif Serin |
Hasan Güler |
Halil İbrahim Özsoy |
|
|
İçel |
Adıyaman |
Afyon |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Kemal Çelik |
Tamer Kanber |
Hüsamettin Korkutata |
|
|
Antalya |
Balıkesir |
Bingöl |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Necmi Hoşver |
Faruk Çelik |
Hasan Akgün |
|
|
Bolu |
Bursa |
Giresun |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Yalçın Kaya |
Ali Oğuz |
Kemal Vatan |
|
|
İçel |
İstanbul |
İzmir |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Rifat Serdaroğlu |
Ali Sezal |
Mustafa Eren |
|
|
İzmir |
Kahramanmaraş |
Karabük |
|
|
|
|
(İmzada bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Meral Akşener |
Zeki Eker |
Abdullah Veli Seyda |
|
|
Kocaeli |
Muş |
Şırnak |
Adalet
Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
|
|
Adalet Komisyonu |
20.3.2002 |
|
|
Esas No.: 1/960 |
|
|
|
Karar No.: 27 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca 15.3.2002 tarihinde tali
Komisyon olarak Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına, esas Komisyon olarak
Komisyonumuza havale edilen "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı", Komisyonumuzun 20.3.2002 tarihli 46 ncı
toplantısında, Adalet Bakanı Sayın Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ile Adalet ve
İçişleri Bakanlıkları temsilcilerinin katılmalarıyla, Anayasa ve İçişleri
Komisyonları raporları da dikkate alınarak incelenip görüşülmüş, gerekçesi
uygun görülerek maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 6 ncı maddesinin (C)
fıkrasında yer alan "maddenin" ibaresi "maddesinin"
şeklinde düzeltilmiş,
Tasarının çerçeve 7 nci maddesinin (B)
bendinde yer alan "Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun"
başına kanun yazım tekniğine uygun olarak, Kanunun tarih ve numarası da
yazılmış,
Tasarının diğer maddeleri, Bakanlar
Kurulundan gelen şekli ile aynen kabul edilmiştir.
Anayasada yapılan değişiklikler ile Türk
Medeni Kanununda yer alan hükümlere uyum sağlanması ve Avrupa Birliği
Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı çerçevesinde kısa
vadede alınması gerekli tedbirlerle ilgili olarak çeşitli kanunlarda değişiklik
yapılmasını öngören Tasarının biran önce kanunlaşmasını uygun gören
Komisyonumuz, içtüzüğün 52 nci maddesine göre Genel Kurulda öncelikle
görüşülmesinin önerilmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere saygı ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Emin Karaa |
İ. Sühan Özkan |
Salih Erbeyin |
|
|
Kütahya |
İstanbul |
Denizli |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Yekta Açıkgöz |
Müjdat Kayayerli |
Ramazan Toprak |
|
|
Samsun |
Afyon |
Aksaray |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Kenan Sönmez |
Mustafa
Kemal Aykurt |
Mehmet Gözlükaya |
|
|
Bursa |
Denizli |
Denizli |
|
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Fahrettin Kukaracı |
Ali
Günay |
Erol Al |
|
|
Erzurum |
Hatay |
İstanbul |
|
|
(Muhalefet
şerhim eklidir) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
İsmail
Aydınlı |
Mehmet
Gül |
Mehmet Pak |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
(Toplatıya
katılmadı) |
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Hayri Diri |
Işılay
Saygın |
Edip Özbaş |
|
|
İzmir |
İzmir |
Kahrmanmaraş |
|
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
(Bazı
maddelerine karşıyım, |
|
|
|
|
muhalefet
şerhim eklidir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Sevgi Esen |
Cemal Özbilen |
Erdoğan
Sezgin |
|
|
Kayseri |
Kırklareli |
Samsun |
|
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Yahya Akman |
Orhan Bıçakçıoğlu |
Mehmet Çiçek |
|
|
Şanlıurfa |
Trabzon |
Yozgat |
|
|
(Bazı
maddelere muhalifim) |
|
|
|
|
|
Üye |
|
|
|
|
Fethullah Erbaş |
|
|
|
|
Van |
|
|
|
|
(Bazı
maddelerine muhalifim, |
|
|
|
|
şerhim
eklidir) |
|
MUHALEFET ŞERHİ
AB'ye girme çalışmaları cümlesinden olmak
üzere anayasamızda yapılan değişikliklere uyum için sunulduğu ifade edilen bu
tasarı, dar kapsamlı, yasak savmacı, iddia edildiği gibi temel hak ve
hürriyetleri genişletmeyi hedef alan bir tasarı olmayıp, AB'ye kısa vadede
gerçekleştirilmesi taahhüt edilen konularda, "işte sözümüzü yerine
getiriyoruz" intibaı verme amacına matuf bir tasarıdır. Bilindiği gibi
anayasamızda yapılan değişiklikler yeterli olmadığı gibi, bu değişikliklere
uyum için yapılan yasa değişiklikleri de yeterli değildir. Hükümetin uyum
kanunları konusunda detaylı bir çalışması yoktur. Bunun için üç beş maddelik
tasarılarla bu işi yürütmeye çalışmaktadır.
Tasarı zamandan tasarruf gerekçesi ile
olsa gerek, kanun yapma tekniğinden uzaktır. Bir çerçeve madde içerisinde, altı
ayrı madde değişikliği yapılmaktadır. Neyin, nereye dahil olduğu büyük bir
gayret sonunda ancak anlaşılabilmektedir. Çok sayıda kanun ve maddede düzenleme
öngörülmesine rağmen, tasarı alelacele Meclise sevk edilmiş, milletvekillerine
muhalefet şerhi yazmaya yetecek kadar bile süre tanınmamış, muhalefetin katkısı
engellenmiştir. Bu hükümet döneminde bu yanlış uygulama kural haline
getirilmiştir. Oysa kanun yapma ciddi bir iştir. Her işte olduğu gibi, hükümet
bunu da sulandırmaktadır. Bu durumun kabul edilmesi ise mümkün değildir.
Basın kanununda yapılan değişiklikle,
"her türlü basılmış eserlerin dağıtımının önlenmesine, toplatılmasına
ilişkin tedbir kararı sulh ceza hâkimliği tarafından verilir"
denilmektedir. Sulh ceza hâkimliği değil, sulh ceza mahkemesi ibaresi
kullanılması uygun olacaktır. Anayasamızın 30 uncu maddesinde
"müsadere" hükmü var olmasına rağmen, basında kullanılan makine ve
aletlerin müsaderesinin hem bu kanundan, hem de anayasadan çıkarılması
gerekmektedir. Zira bu makineler, "silah müsaderesi" gibi kabul
edilemez. Mevkutelerin kapatılması da amaca hizmet edecek bir uygulama
olmayacaktır. Bu hüküm, çağdaş düzenlemelere uygun değildir.
Devlet Memurları Kanununun 13 üncü
maddesine eklenen işkence ya da zalimane, gayri insani veya haysiyet kırıcı
muamele suçları nedeni ile AİHM'since verilen kararlar sonucunda ödenen
tazminatlardan dolayı, kurumların sorumlu personele rücu etmesi uygun ve yerinde
bir düzenlemedir. Ancak AİHS'nin 3 üncü maddesini uygulamayan mahkemelerdeki
hâkimlere de aynı şekilde rücu edilmesi gerekirken, bu atlanmıştır.
Siyasi Partiler Kanununda yapılan
değişiklikler, anayasada yapılan değişikliklere paralel olarak düzenlenmiş,
ancak bize göre anayasada bulunmayan hükümler ağırlaştırıcı bir şekilde
maddelere monte edilmiştir. Hazine yardımının yarısının kesilmesi hükmü, hem
Anayasa Mahkemesinin yetkisine müdahaledir, hem de ağır bir müeyyidedir.
Tasarının 4 üncü maddesi ile değiştirilen Siyasi Partiler Kanununun 102 nci
maddesinin birinci fıkrasında, cevap verilmediği veya istek yerine
getirilmediği takdirde öncelikle siyasi partinin kapatılması cezası sayılmış,
daha sonra hazine yardımından yoksun bırakılması cezaları getirilmiştir. Siyasi
partinin kapatılması daha ağır, devlet yardımından yoksun bırakılması ise daha
hafif bir cezadır. Ceza hukukunun genel prensibi, önce alt sınır, sonra üst
sınır belirtilir, burada bunun tam tersi yazılmıştır. Keza anayasanın 69 uncu
maddesi kapatılmayı üç hâl ile sınırlandırmıştır, bunlar tüzüğün ve programın
anayasanın 68/4'e aykırı olması ve bu fıkrada sayılı fiillerin işlendiği bir
odak haline gelmesi veya yabancılardan maddi yardım alması olarak
sınırlandırılmıştır. 102/1'de siyasi partilerin kapatılması hususunda sayısı ve
niteliği belli olmayan kapatma sebepleri eklenmektedir. Anayasanın 69/7 nci
fıkrası değiştirilmeden, başka kapatma sebeplerini kanunla ihdas etmek mümkün
değildir. Dernekler ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunlarında cüz'i
iyileştirmeler yapılmıştır. Ancak Avrupa Birliği müktesebatına uygun bir hale
getirilmesi için, bu kanunların demokratik bir anlayışla yeniden düzenlenmesi
gerekir. Yapılmış olan bu değişiklikler yasak savmaktan öteye gitmeyecektir.
Keza anayasanın 13 üncü maddesinde yapılan değişiklikle temel hak ve
hürriyetlerin özüne dokunulmayacağı ifade edilmektedir. Bu kanunun 5 inci
maddesinde bazı kişilerin sürekli olarak dernek kuramayacağı, bazı kişilerin
ise 5 yıl süre ile dernek kuramayacakları belirlenmiştir, bu anayasamızın 13 ve
15 inci maddelerine aykırı bir durumdur. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşü Kanununun 9 uncu maddesinde yapılan değişiklikler demokratikleşmekten
çok uzak gözükmektedir. Bölge valilerine milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi gibi bir takım yuvarlak mefhumlarla toplantıyı iki ya da üç ay
müddetle erteleme yetkisinin verilmesi uygun değildir. Ayrıca bölge valiliğinin
devamlı olacağı intibaını vermektedir.
Yukarıda arz ettiğimiz nedenlerle
tasarının ilgili maddelerine muhalifiz.
|
|
Fahrettin Kukaracı |
Fethullah Erbaş |
|
|
Erzurum |
Van |
ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
“Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı”nın bazı maddelerine aşağıda sunduğum sebeplerle
muhalifim. Gereğini bilgilerinize arz ederim.
|
|
Edip Özbaş |
|
|
Kahramanmaraş |
MUHALEFET ŞERHİ
Anayasamızda, Medeni Kanunda yapılan son
değişikliklere ve Avrupa Birliği Müktesebatının üstlenilmesi taahhüdünü temin
maksadını matuf tasarıya bazı yönleriyle muhalifim.
1- Tasarının 1. maddesinde İl İdaresi
Kanununun 29. maddesine yapılan ekleme ile “Kaymakamlığa sadece mülki idare
amirleri sınıfından olanlar vekalet edebilir.” hükmü getirilmiştir.
Görevlendirme yönünde yapılan bu daraltmanın hizmetin aksatılmadan yürütülmesi
açısından ciddi meseleler oluşturacağı endişesini taşımaktayım.
2- Tasarının 3. maddesinde 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 13. maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere
"İşkence ya da zalimane, gayri insani
veya haysiyet kırıcı muamele suçları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen
kararlar sonucunda devletçe ödenen tazminatlardan dolayı sorumlu personele rücu
edilmesi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır." denilmiştir.
İlk bakışta ekleme işkenceyi önleyici,
işkenceciyi tecziye amacı güdüyor gibi görünse de.
Bu hükmün tek başına devletin terörle
mücadelesini zaafa uğratmaya yeteceği endişesini taşımaktayım.
Tasarıyla getirilmek istenilen hükümle,
terörle mücadeleyi yürütenlerin eli kolu bağlanacak, her görevlinin ileride
maddi ve manevi zarar görürüm endişesi ile görevini yapmama veya eksik yapma,
kılını kıpırdatmama menfi tesirini gösterecektir.
Terör acımasız korkunç bir savaştır. Bu
savaşta terör adına nelerin yapıldığını, terörün arkasındaki güç odaklarının
kimler olduğunu, Türk Milletinden iyi anlayabilecek başkaca bir millet yoktur.
17-18 senelik terörle mücadelede 30 bini
aşkın evladını yitirme pahasına, milletimiz mücadeleyi lehine çevirmeyi
başarmıştır.
Tasarıdaki bu hüküm, terörle mücadele
esnasında suç işleyenlere ceza verilmek yerine canını dişine takarak yıllarca
ayağından potini çıkartmadan dağ, tepe, terörist kovalayanların, vatansever
görevlilerin başında Demoklesin kılıcı gibi devamlı duracak öte yandan terör
örgütü mensupları "bu savaştır, her şey mübahtır” diyerek her türlü iğrençliği yapmaya devam edecek,
kan içecek, bebeler-aksakallı ihtiyarlar- hamile kadınlar öldürülecek.
Yakalandıklarında ceza görecekleri anda
Ben Pişmanım diyerek mahpus damından, ipten kurtulacaklardır.
Böyle şey olmaz. Ne vatanseverliğin ne de
ihanetin pişmanlığı olmaz. Vatanseverlerine sahip çıkmayan milletler gibi
kendilerine yapılan ihaneti affeden milletler bunun bedelini çok ağır bir
biçimde ödemiştir.
-İşkence bir insanlık suçudur. İşkencenin
her türlüsünü cezalandıralım. Ama bu cezalandırmayı Avrupa Birliği yetkili
kurulları böyle istedi diye değil hak gereği böyle olması icap eder, diyerek
yapalım diye düşünüyorum.
3- Keza önemli bir diğer husus Dernekler
Kanununun 5. maddesinin 6. fıkrası Tasarının 5. maddesi ile değiştirilmek
istenirken maddelerin 6. fıkrasında "Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde,
ırk, din, mezhep, kültür veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu
ileri sürmek yerine,
-YARATMAK sözcüğü monte edilmiştir. Ayrıca
"TÜRK DİLİNDEN VE KÜLTÜRÜNDEN AYRI DİL VE KÜLTÜRLERİ KORUMAK"
ibareleri Tasarıyla yürürlükteki metinden çıkarılmak istenmektedir.
Böylelikle oluşturulan metin çeşitli
yorumlara sebebiyet verecek biçimde müphemiyet arz etmektedir. Bu durum pek
tabii bazı sorunları beraberinde getirmektedir. Yürürlükteki metinden çıkarılan
ibareler dikkate alınarak, şimdi Türk dilini geliştirmek veya Türk kültürünü
yaymak düşüncesiyle dernek kurulamayacak mı? Böylesine bir değerlendirmeyle
Büyük Atatürk tarafından kurulması emredilen Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih
Kurumunun durumları ne olacak? gibi sorulara cevap aranmaktadır.
Keza maddenin mefhumu muhalifinden
hareketle;
Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde ırk,
din, mezhep, kültür veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri
sürecek ve bu iddialarda bulunacak derneklerin kurulmasına izin mi veriliyor?
Lozan tartışılır hale getirilmek mi isteniyor? Mızrak çuvala gizlenemez. Milli
tepkiden çekinilerek, kelime oyunlarına sığınılarak kanun vaz edilemez.
4- Tasarıdaki sair eksikler arasında
önemli bulduğum bir diğer husus da, fiil ehliyetine sahip herkesin önceden izin
almaksızın dernek kuracağı Dernekler Kanununun 4. maddesini değiştiren 5.
maddesiyle hüküm altına alınmıştır.
Çocuk yaştaki insanlarımıza izin almadan
dernek kurduracaksın daha sonra da bu kişilerin suç işlemesi veya istismar
edilmesi karşısında suç işleyenlerin fiil ehliyetine sahip olup olmadığını
araştıracaksın. Bu durumu ülkemizde kaosa sebebiyet vermek isteyecek suç
örgütleri istismar edecek, toplumda, küçük çocuklar tarafından sözde yönetilen,
binlerce dernek yerden mantar çıkar gibi ortaya çıkacak ve bu durumda en fazla
zarar gören istismar edilen çocuklar ve kaosa düşen ülke olacak.
Yasalar genelde toplumsal ihtiyaçları
düzenlemek için yapılır. Düzeni bozmak, kaosa sebebiyet vermek, milli kültürü
ve dili tahrip etmek için yasa çıkarılmaz.
Bütün bu sebeplerle tasarıya işaret
ettiğim hususlarda karşıyım.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
MUHALEFET ŞERHİ
Çeşitli Konularda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısının getiriliş amacı; 03.10.2001 tarihli ve 4703 sayılı
T.C. Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanunla AB'ye
uyum çerçevesinde getirilmiş bir uyum tasarısıdır.
Öncelikle yasanın kanun tekniği açısından
ele alınması gerekir. 8 ayrı yasada 21 maddede değişiklik öngören tasarı 7
madde içerisinde sıkıştırılmış hale getirilmiştir. Örneğin Tasarının 5.
maddesinin içerisinde Dernekler Kanununun tam 6 maddesinde değişiklikler
yapılmıştır. Bu zihniyetle hareket edilirse yüzlerce maddelik bir kanunu bile,
tek bir madde olarak Meclis gündemine getirmek mümkün olur ki bu çok yanlış bir
uygulamaya yol açar. Aceleci davranmak adına temel usul kuralları feda
edilmemelidir.
Genellikle 12 Eylül ara rejimi döneminde
kabul edilen, bazı yasalardaki yanlışları düzeltmek adına, getirilen tasarının
amaca tam olarak hizmet etmediği kanaatindeyim. Ara rejimde kepçeyle alınan hak
ve özgürlükler, kaşıkla iade edilmeye çalışılmaktadır. Bu tür düzenlemeler ele
alındığı zaman çağdaş standartlar neyse onu esas almak gerekir. Koalisyon uyumu
adına bu hedeften uzaklaşılmış olduğunu görüyoruz. Anlaşılan odur ki tasarı ilk
haline göre hayli budanmak suretiyle Meclise sevk edilmiştir.
Tasarı mevcut duruma göre ileri bir adım
olmakla beraber yetersizdir.
4 (A) maddesiyle 2820
sayılı yasada yapılan yeni düzenleme kanaatimce isabetli değildir. Zira
partilere verilen hazine yardımının yarısından aşağı olmamak üzere, ceza
verilmesinin alt limiti yüksek tutulmuştur. Burada alt sınırı aşağı çekmek
suretiyle, Anayasa Mahkemesine bir takdir yetkisi tanımak gerekirdi. Arz
ederim. 20.03.2002
|
|
Yahya Akman |
|
|
Şanlıurfa |
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METİN
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YA-PILMASINA
İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1. – 10.6.1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi
Kanununun 29 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kaymakamlığa sadece mülkî idare amirliği hizmetleri
sınıfından olanlar vekâlet edebilir.”
MADDE 2. – A) 15.7.1950 tarihli ve 5680 sayılı Basın
Kanununun Ek 1 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî
güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlâkın korunması ve suç işlenmesinin
önlenmesi için, tedbir yoluyla soruşturma safhasında Cumhuriyet savcılığının
talebi üzerine sulh ceza hâkimince, kovuşturma safhasında görevli mahkemece her
türlü basılmış eserin dağıtımının önlenmesine veya toplatılmasına karar
verilebilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu eserlerin dağıtımının
önlenmesine veya toplatılmasına, doğrudan doğruya Cumhuriyet Savcılığınca
yazılı olarak karar verilebilir. Bu halde Cumhuriyet Savcısı kararını en geç
yirmi dört saat içinde yetkili Sulh Ceza Hâkiminin onayına sunar. Sulh Ceza
Hâkimi kırksekiz saat içinde kararını açıklar; aksi halde Cumhuriyet
savcılığının kararı kendiliğinden hükümsüz sayılır.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü,
Cumhuriyetin temel ilkeleri ve millî güvenlik aleyhinde işlenmiş bir suçtan
mahkûmiyet halinde, faillerden bir veya birkaçına ait olmaları şartıyla suçu
ihtiva eden mevkute veya mevkute sayılmayan basılmış eserlerin basımında
kullanılan makineler ile diğer basım aletlerinin müsaderesine de karar
verilir.”
B) Basın Kanununun Ek 2 nci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Basın yoluyla işlenen ve Ek 1 inci maddede yazılı suçlardan
mahkûmiyet hallerinde, suç teşkil eden yazının yayımlandığı mevkutenin bir
günden onbeş güne kadar kapatılmasına da mahkemece karar verilebilir.”
“Birinci fıkraya göre kapatılmasına karar verilen mevkutenin
yayınına kapatılma süresinde devam edenler veya o mevkutenin açıkça devamı
niteliğini taşıyan yeni mevkute çıkaranlar bir aydan üç aya kadar hapis cezası
ile cezalandırılırlar.”
MADDE 3. – 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 13 üncü maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“İşkence ya da zalimane, gayri insanî veya haysiyet kırıcı
muamele suçları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilen kararlar
sonucunda Devletçe ödenen tazminatlardan dolayı sorumlu personele rücu edilmesi
hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.”
MADDE 4. – A) 22.4.1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasî
Partiler Kanununun 101 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkranın (a) ve (b)
bentlerinde sayılan hallerde temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin
ağırlığına göre ilgili siyasî partinin almakta olduğu son yıllık Devlet yardımı
miktarının yarısından az olmamak kaydıyla, bu yardımdan kısmen veya tamamen yoksun
bırakılmasına, yardımın tamamı ödenmişse aynı miktarın Hazineye iadesine karar
verebilir.”
B) Siyasî Partiler Kanununun 102 nci maddesinin birinci ve
üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde; ikinci fıkrasında geçen “Cumhuriyet
Başsavcılığı” ibareleri, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı” olarak
değiştirilmiştir.
“Siyasî partilerin faaliyetlerinin izlenmesi amacıyla
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istediği bilgi ve belgeleri bildirilen süre
içinde vermeyen siyasî partiye Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
ikinci bir yazı tebliğ olunur. Bu yazıda, bildirilen süre içinde cevap
verilmediği ve istek yerine getirilmediği taktirde o siyasî partinin
kapatılması ya da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması
için dava açılabileceği de belirtilir. Bu tebliğde bildirilecek süre içinde
yine istek yerine getirilmez veya cevap verilmezse Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı o siyasî partinin kapatılması ya da Devlet yardımından kısmen veya
tamamen yoksun bırakılması için Anayasa Mahkemesinde re’sen dava açabilir.”
“Siyasî parti, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde
istem yazısında belirtilen hususu yerine getirmediği taktirde, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesinde o siyasî partinin kapatılması ya
da Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması için dava açar.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin tebliğinden
itibaren otuz gün içinde ilgili siyasî parti tarafından söz konusu parti
organı, merci veya kurulun işten el çektirilmesi ve parti üyesi veya üyelerin
partiden kesin olarak çıkarılmaları halinde, o partinin kapatılması ya da
Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılması için açılan dava
düşer. Aksi takdirde Anayasa Mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ve siyasî Parti temsilcilerinin sözlü
açıklamalarını, gerekli gördüğü hallerde diğer ilgilileri ve konu üzerinde
bilgisi olanları da dinlemek suretiyle açılmış bulunan davayı karara bağlar.”
C) Siyasî Partiler Kanununun 103 üncü maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
“Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin
üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre veya
genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça
benimsendiği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca
kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş
sayılır.”
MADDE 5. – A) 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler
Kanununun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 4. – Fiil ehliyetine sahip olan herkes, önceden izin
almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir.
Ancak;
1. Türk Silâhlı Kuvvetleri ile genel ve özel kolluk kuvvetleri
mensupları ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur
statüsündeki kamu hizmeti görevlileri,
2. Affa uğramış olsalar bile;
a)Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının birinci babında
yazılı suçlardan biriyle mahkûm olanlar,
b) Basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz
kızartıcı suçlar, istimal ve istihlâk kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık
suçları ve resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından biriyle
mahkûm olanlar,
c) Türk Ceza Kanununun 316, 317 ve 318 inci maddelerinde
yazılı suçlardan biriyle mahkûm olanlar,
sürekli olarak,
3. a) Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci
fıkrasında yazılı suçtan mahkûm olanlar hükmün kesinleştiği,
b) Kurulması yasaklanmış dernekleri kuranlar ve yönetenler
ile dernekler için yasaklanmış faaliyetlerde bulunmaları sebebiyle mahkemece
kapatılmasına karar verilen derneklerin yöneticileri kapatma kararının
kesinleştiği
tarihten itibaren beş yıl süre ile dernek kuramazlar.”
B) Dernekler Kanununun 5 inci maddesinin (6) numaralı bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“6. Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde ırk, din, mezhep,
kültür veya dil farklılığı veya bunlara dayanarak azınlık yaratmak ya da
herhangi bir bölgenin veya ırkın veya sınıfın veya belli bir din veya mezhepten
olanların diğerlerine hâkim veya diğerlerinden imtiyazlı olmasını sağlamak,”
C)Dernekler Kanununun 6 ncı maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bazı ad ve işaretleri kullanma yasağı
Madde 6. – Derneklerin, mevcut veya kapatılmış bir siyasî
partinin, bir sendikanın veya üst kuruluşun, bu Kanun hükümlerine göre
mahkemece kapatılmasına karar verilen bir dernek veya üst kuruluşun adını,
amblemini, rumuzunu, rozetini ve benzeri işaretleri ya da daha önce kurulmuş
Türk devletlerine ait topluma mal olmuş bayrak, amblem ve flamaları
kullanmaları yasaktır.
Dernekler, resmî işlemlerinde Türkçe kullanırlar.”
D)Dernekler Kanununun 34 üncü maddesinin birinci, ikinci ve
üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Federasyonlar, kuruluş amaçları aynı olan en az beş
derneğin; konfederasyonlar, kuruluş amaçları aynı olan en az üç federasyonun,
amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle
kurulur.
Federasyon ve konfederasyonlara ilişkin diğer hususlar
hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır.
Federasyonların üye sayısının beşten ve konfederasyonların
üye sayısının üçten aşağı düştüğü ve bu durum üç ay içinde giderilmediği taktirde
haklarında 51 inci maddede yazılı kendiliğinden dağılma hükümleri uygulanır.”
E) Dernekler Kanununun 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Madde 38 . – Yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrenciler,
ancak eğitim, öğretim, çalışma, moral, beslenme, dinlenme ihtiyaçlarının
karşılanması, beden ve ruh sağlığının geliştirilmesi ve öğrencilerin bu
konularda kurum idaresi veya diğer kuruluşlar nezdinde temsil edilmesi
amaçlarıyla öğrenci derneği kurabilirler.”
F) Dernekler Kanununun 43 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Madde 43. – Dernekler, en az yedi gün önceden merkezlerinin
bulunduğu ve faaliyetin düzenleneceği illerin valiliklerine bildirimde bulunmak
şartıyla yabancı ülkelerdeki dernek veya kuruluşların üyelerini Türkiye’ye
davet edebilir ya da yabancı dernek veya kuruluşların davetlerine uyarak
üyelerini veya dernek üyesi olma hakkına sahip üçüncü kişileri yurt dışına
gönderebilirler. Bildirimde, davetin amacı, tarihi, yeri, ilgili dernek veya
kuruluşun adı ve adresi katılacak üyelere veya temsilcilere ait bilgiler
bulunur.”
MADDE 6. – A) 6.10.1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Madde 9. – Bu Kanuna göre yapılacak toplantılar, fiil
ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir
düzenleme kurulu tarafından düzenlenir. Bu kurul, kendi aralarından birini
başkan seçer. Diplomatik dokunulmazlıkları bulunan kişiler, düzenleme kurulu
başkan veya üyesi olamazlar.
Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri,
yetkili organlarının kararına bağlıdır.”
B) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 17. – Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik,
kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı
yasaklayabilir veya iki ayı aşmamak üzere erteleyebilir.”
C) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 19 uncu
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bölge valisi, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya
birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları üç ayı
geçmemek üzere erteleyebilir.”
MADDE 7. – Aşağıdaki Kanun hükümleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
A) Basın Kanununun 16 ncı maddesinin beşinci fıkrası,
B) Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi,
C) 16.6.1983 tarihli ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin
son fıkrası,
D) Dernekler Kanununun 7, 11 ve 12 nci maddeleri,
E) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 21 inci
maddesi.
MADDE 8. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 9. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
ADALET
KOMİSYONUNUN
KABUL
ETTİĞİ METİN
ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YA-PILMASINA
İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1.- Tasarının 1 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 2.- Tasarının 2 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul
edilmiştir.
MADDE 3.-
Tasarının 3 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 4.- Tasarının
4 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 5.- Tasarının 5 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 6.- A) 6.10.1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 9.- Bu Kanuna göre yapılacak toplantılar, fiil
ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir
düzenleme kurulu tarafından düzenlenir. Bu kurul, kendi aralarından birini
başkan seçer. Diplomatik dokunulmazlıkları bulunan kişiler, düzenleme kurulu
başkan veya üyesi olamazlar.
Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri,
yetkili organlarının kararına bağlıdır."
B) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 17.- Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel
ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir
toplantıyı yasaklayabilir veya iki ayı aşmamak üzere erteleyebilir."
C) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 19 uncu
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bölge valisi, millî güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak
ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya
birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları üç ayı
geçmemek üzere erteleyebilir."
MADDE 7.- Aşağıdaki kanun hükümleri yürürlükten
kaldırılmıştır:
a) Basın Kanununun 16 ncı maddesinin beşinci fıkrası,
b) 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev
ve Yetkileri Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi,
c) 16.6.1983 tarihli ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin
son fıkrası,
d) Dernekler Kanununun
7, 11 ve 12 nci maddeleri,
e) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 21 inci
maddesi.
MADDE 8.- Tasarının 8 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 9.- Tasarının 9 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
|
|
Bülent Ecevit |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
D. Bahçeli |
H. H. Özkan |
M. Yılmaz |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı V. |
Devlet
Bakanı |
|
|
K. Derviş |
A. K. Tanrıkulu |
M. Keçeciler |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
Prof. Dr. Ş. S. Gürel |
F. Bal |
N. Arseven |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
M. Yılmaz |
Prof. Dr. R. Mirzaoğlu |
Dr. Y. Karakoyunlu |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
H. Gemici |
Prof. Dr. Ş. Üşenmez |
E. S. Gaydalı |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı V. |
Devlet
Bakanı |
|
|
F. Ünlü |
Prof. Dr. A. Akcan |
R. Önal |
|
|
Adalet
Bakanı |
Millî
Savunma Bakanı |
İçişleri
Bakanı |
|
|
Prof. Dr. H.
S. Türk |
S. Çakmakoğlu |
R. K. Yücelen |
|
|
Dışişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
Millî
Eğitim Bakanı |
|
|
İ. Cem |
S. Oral |
M. Bostancıoğlu |
|
|
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
Sağlık
Bakanı |
Ulaştırma
Bakanı V. |
|
|
Prof. Dr. A. Akcan |
Doç. Dr. O. Durmuş |
Doç. Dr. O. Durmuş |
|
|
Tarım ve
Köyişleri Bakanı |
Çalışma
ve Sos. Güv. Bakanı |
Sanayi
ve Ticaret Bakanı |
|
|
Prof. Dr. H. Y. Gökalp |
Y. Okuyan |
A. K. Tanrıkulu |
|
|
En. ve Tab.
Kay. Bakanı V. |
Kültür
Bakanı |
Turizm
Bakanı V. |
|
|
E. S. Gaydalı |
M. İ. Talay |
Y. Okuyan |
|
|
Orman
Bakanı V. |
|
Çevre
Bakanı |
|
|
M. İ. Talay |
|
F. Aytekin |