Dönem : 22 Yasama Yılı : 1
T.B.M.M. (S. Sayısı : 37)
Basın ve Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin 2.1.2003 Tarihli ve 4779 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu
Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/432)
Not : Kanun Başkanlıkça; Anayasa ve Adalet komisyonlarına
havale edilmiştir.
T.C.
Cumhurbaşkanlığı 17.1.2003
Sayı :
B.01.0.KKB.01-18/A-1-2003-85
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İLGİ : 3.1.2003 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-234/1368 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunca 2.1.2003 gününde kabul edilen, 4779 sayılı “Basın ve
Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” incelenmiştir :
1- İncelenen 4779 sayılı
Yasanın 1. maddesiyle, 28.8.1999 günlü, 4454 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Yasanın 2.
maddesine iki fıkra eklenmekte ve bu fıkralarda,
- 1. madde kapsamına
giren bir suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanların
da, bu Yasanın yayımı gününe kadar geçen süreyi aynı kapsama giren kasıtlı bir
cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeksizin geçirmeleri durumunda
mahkûmiyetlerinin vaki olmamış sayılacağı,
- Bu madde uyarınca
mahkûmiyeti vaki olmamış sayılanların hakları üzerindeki yasaklamaların
kendiliğinden kalkacağı,
öngörülmektedir.
4454 sayılı Yasanın 1.
maddesinin ilk fıkrasında, “23 Nisan 1999 tarihine kadar sorumlu müdür sıfatı
ile işlenmiş suçlar dahil, basın yoluyla yahut sözlü veya görüntülü yayın
araçlarıyla işlenmiş olup ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti
bağlayıcı cezanın üst sınırı oniki yılı geçmeyen suçlardan dolayı oniki yıl
veya daha az şahsî hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkûm edilmiş bulunan
kimselerin cezalarının infazı ertelenmiştir.” kuralına yer verilmiştir.
Bu kuraldaki “basın
yoluyla yahut sözlü veya görüntülü yayın araçlarıyla işlenmiş olup” ibaresi,
Anayasa Mahkemesinin 19.9.2000 günlü, E.1999/39, K.2000/23 sayılı kararıyla
iptal edilmiş, bunun üzerine anılan fıkra 21.12.2000 günlü 4616 sayılı Yasayla
yeniden düzenlenmiştir.
Yapılan düzenleme ile
“miting, kongre, konferans, seminer, sempozyum, açık oturum veya panel gibi her
türlü toplantılarda yapılan konuşmalarla” işlenen suçlarda Yasa kapsamına
alınmıştır.
Böylece, 4454 sayılı
Yasanın kapsamı, Türk Ceza Yasasının 312. maddesinin ikinci fıkrasında
düzenlenen suçları da içine alacak biçimde genişletilmiştir.
Kapsamı bu biçimde
genişletilen erteleme uygulamasının sonuçları ise, Yasanın 2. maddesinde
ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Maddeye göre, erteleme gününden başlayarak üç
yıl içinde 4454 sayılı Yasa kapsamına giren kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden
mahkûm edilmeyenlerin, ertelenen mahkûmiyetleri vaki olmamış sayılacak ya da bu
suçtan dolayı haklarında kamu davası açılmayacak, açılmışsa davanın
ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, mahkûmiyeti vaki olmamış sayılanların
hakları üzerindeki yasaklamalar da kendiliğinden kalkacaktır.
4454 sayılı Yasayla
getirilen erteleme hükümleri ile cezanın infazını geciktirmiş kişilerin, bu
Yasanın yürürlüğe girmesi sonucunda “mahkûmiyetin hiç vaki olmaması”
olanağından yararlanarak her türlü haklarına yeniden kavuşmasına karşın,
Yasanın yürürlüğe girmesinden önce cezasını çeken kişilerin bu olanaklardan
yararlandırılmaması, adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmayan bir
eksiklik olarak görülmüştür.
İncelenen 4779 sayılı
Yasayla yapılan düzenleme ile, söz konusu eksikliğin giderilmesi, 4454 sayılı
Yasa kapsamına giren suçlar nedeniyle hüküm giyen ve cezasını çekenlerin de bu
Yasanın getirdiği olanaklardan yararlandırılması sağlanmıştır.
Yapılan düzenlemeye göre,
4454 sayılı Yasa kapsamına giren bir suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü alıp cezası
infaz edilmiş olanları, bu Yasanın yayımına kadar geçen süreyi aynı kapsama
giren kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeksizin geçirmeleri
durumunda mahkûmiyetleri vaki olmamış sayılacak ve hakları üzerindeki
yasaklamalar kendiliğinden kalkacaktır.
2- İncelenen 4779 sayılı
Yasayla yapılan bu düzenlemenin hukuksal niteliğinin irdelenmesi gerekmektedir
:
İncelenen 4779 sayılı
Yasa, “Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” başlığını
taşımakla birlikte; eklenen fıkralar, cezanın infazını, davanın açılmasını ya
da kesin hükme bağlanmasını ertelemeyi içermediğine, geleceğe dönük bir deneme
süresi öngörmek yerine geçmiş dönemde yeniden mahkûm olmama koşulunu aramakla
yetindiğine, asıl cezanın infazı aşamasından sonrası için uygulanması sözkonusu
olduğuna göre, yapılan düzenlemeyi erteleme olarak nitelendirmeye olanak
bulunmamaktadır.
İncelenen 4779 sayılı Yasa’yla getirilen
sistem, sonuçları itibariyle “adli sicilden kaydın çıkartılması” ve “yasaklı
hakların geri verilmesi” kurumlarıyla benzerlik gösteriyorsa da; mahkeme kararı
gerektirmemesi, infazından itibaren belli bir süre geçmiş olmasının aranmaması,
suç türü ve ceza süresinin etkili olmaması yönüyle ilkinden, mahkeme kararı
gerektirmemesi, geçici hak yoksunluklarına da uygulanması, iyi hal koşulu ve
belli bir deneme süresi aranmaması yönünden de ikincisinden farklılık
göstermektedir.
Yapılan düzenleme uyarınca, 4454 sayılı
Yasa’nın 1. maddesi kapsamına giren suçlardan mahkûmiyet hükmü alıp cezası
infaz edilmiş olanlar, mahkûm olmamış sayılacak ve hakları üzerindeki
yasaklamalar kendiliğinden kalkacaktır. Türk Ceza Yasası’nın 11. maddesi, kamu
hizmetlerinden yasaklamayı cürümlere özgü cezalar arasında saymıştır. Süre ve
içeriğine ilişkin özellikleri Türk Ceza Yasası’nın 20. maddesinde tanımlanan bu
ceza, uygulama maddesinde öngörülmesi koşuluyla, asli ceza olarak verilebildiği
gibi; 31. maddeye göre, üç yıldan fazla ağır hapis cezasına mahkûmiyet
durumunda hükümlülüğün yasal sonucu olarak feri ceza biçiminde de
verilebilecektir.
İncelenen 4779 sayılı Yasa’yla getirilen
fıkralar uyarınca, üç yıldan fazla ağır hapis cezasına hükümlülüğün yasal
sonucu olarak mahkûmiyete eklenen geçici ve sürekli kamu hizmetlerinden
yasaklanma cezaları, mahkeme kararına gerek olmadan, 1. madde kapsamına giren
bir suçtan yeniden mahkûm olmama dışında iyi hal gösterme koşulu aranmadan ve
infazdan itibaren belli bir sürenin geçmesine gerek görülmeden kendiliğinden
ortadan kalkmaktadır.
Türk Ceza Yasası’nın 97. maddesinde, genel
affın kamu davasını ve hükmolunan cezaları tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan
kaldıracağı, 98. maddesinde, özel affın yasada tersi yazılı olmadıkça, feri ve
mütemmim cezaları etkilemeyeceği belirtilerek, mahkemece verilen ceza
mahkûmiyetinin yasal sonucu olan hak yasaklamasına ilişkin feri cezaların,
ancak af yasalarıyla ortadan kaldırılabileceği kurala bağlanmıştır.
Yapılan düzenleme, suç türü ve suç tarihi
ayırımı yapılmaksızın, tüm hak yasaklamaları için öngörülmüş sürekli bir
uygulama niteliğinde olmayıp, af yasalarına özgü olduğu biçimde, yalnızca belli
tarihe kadar işlenen suçları kapsamaktadır.
Yukarıda yer verilen gerekçelerle,
içeriğine, amacına ve doğuracağı sonuçlara göre, incelenen 4779 sayılı Yasa’yla
yapılan düzenlemenin, 4454 sayılı Yasa kapsamına giren suçlardan mahkûm olan ve
cezası infaz edilmiş bulunan kişiler yönünden af niteliğinde olduğu sonucuna
varılmaktadır.
3- Anayasa’nın, 4709 sayılı Yasa’yla
değişik 87. maddesinde, genel ve özel af ilanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararına bağlanmıştır.
87. maddenin nitelikli çoğunluk arayan bu
özel düzenlemesi karşısında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin genel ve özel af
ilânıyla ilgili yasaları kabulünde, Anayasa’nın genel düzenleme içeren 96.
maddesinin uygulanamayacağı ve bu maddede öngörülen karar yeter sayısının
geçerli olamayacağı açıktır.
Belirtilen bu hukuksal duruma karşın,
incelenen 4779 sayılı Yasa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce, Anayasa’nın
değişik 87. maddesinde öngörülen “üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun
kararı ile” kabul edilmediği anlaşılmaktadır.
Nitekim, tutanakların incelenmesinden de,
maddenin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile kabul edildiğine
ilişkin herhangi bir kayda yer verilmediği saptanmıştır. Oysa, Anayasa’da genel
kuraldan ayrılarak toplantı ve karar yeter sayısı için özel düzenlemeler
öngörülen durumlarda, herhangi bir itiraz olmasa bile, sonradan ortaya
çıkabilecek duraksama ya da tartışmalara neden olmamak için toplantı ve karar
yeter sayılarının tutanaklara geçirilmesi gerekmektedir.
Belirtilen duruma göre, genel af
niteliğinde düzenleme içeren 4779 sayılı Yasa, Anayasa’nın değişik 87.
maddesinde öngörülen karar yeter sayısı olmaksızın kabul edildiğinden,
Anayasa’ya uygun bulunmamıştır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan
gerekçelerle uygun bulunmayan 4779 sayılı “Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen
Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun”, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce bir kez daha
görüşülmesi için, Anayasa’nın değişik 89. ve 104. maddeleri uyarınca ilişikte
geri gönderilmiştir.
Ahmet Necdet SEZER
CUMHURBAŞKANI
Adalet
Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet
Meclisi
Adalet
Komisyonu
Esas No. : 1/432 24.1.2003
Karar No. : 12
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Komisyonumuzun 25.12.2002 tarihli ve 3
karar no’lu raporu ile sonuçlandırdığı, “2.1.2003 tarihli ve 4779 sayılı Basın
ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun”, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
2.1.2003 tarihli 17 nci birleşiminde görüşülmüş ve kabul edilmiştir.
Yasa, Anayasamızın 89 uncu maddesi
gereğince yayımlanması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
17.1.2003 tarihli, A.01.0.GNS.0.10.00.02-234/1368 sayılı tezkeresi ile Sayın
Cumhurbaşkanlığına gönderilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, geri gönderme
gerekçesinde; 4779 sayılı Yasayla yapılan düzenlemenin içeriğine, amacına ve
doğuracağı sonuçlara göre 4454 sayılı Yasa kapsamına giren suçlardan mahkûm
olan ve cezası infaz edilmiş bulunan kişiler yönünden af niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığını, genel ve özel af ilanının, Anayasanın 4709 sayılı Yasayla
değişik 87 nci maddesi ile, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte
üç çoğunluğunun kararına bağlandığını, genel ve özel af ilanıyla ilgili
yasaların kabulünde Anayasanın genel düzenleme içeren 96 ncı maddesinin
uygulanamayacağını ve bu maddede öngörülen karar yeter sayısının geçerli
olamayacağını belirterek, Anayasanın değişik 87 nci maddesinde öngörülen karar
yeter sayısı olmaksızın kabul edilen, 4779 sayılı Yasayı, Anayasaya uygun
bulmayarak, Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için,
Anayasanın değişik 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca geri göndermiş ve
gerekçeli geri gönderme tezkeresi de Genel Kurulumuzun 21.1.2003 tarihli 24
üncü birleşiminde okunmuştur.
Komisyonumuz, “2.1.2003 tarihli ve 4779 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen
Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun”u, Anayasanın 89 uncu maddesinin değişik ikinci
fıkrası uyarınca, 23.1.2003 tarihli 8 inci birleşiminde, Adalet Bakanı Sayın
Cemil Çiçek ile Bakanlık temsilcilerinin katılmalarıyla, geri gönderme
gerekçelerini de dikkate alarak, bir kez daha inceleyip görüşmüştür.
4454 sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen
Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanunun 1 inci maddesi, 23 Nisan 1999 tarihine kadar
sorumlu müdür sıfatıyla işlenmiş suçlar dahil, basın yoluyla veya sözlü veya
görüntülü yayın araçlarıyla yahut miting, kongre, konferans, seminer,
sempozyum, açıkoturum veya panel gibi her türlü toplantılarda yapılan
konuşmalarla işlenmiş olup, ilgili yasa maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti
bağlayıcı cezanın üst sınırı oniki yılı geçmeyen suçlardan dolayı, oniki yıl ve
daha az şahsî hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkûm edilmiş kimselerin
cezalarının infazını, dava açılmamışsa açılmasını, açılmış da hüküm
kesinleşmemiş ise kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesini hükme
bağlamaktadır.
Aynı Yasanın 2 nci maddesi de, haklarında
erteleme kararı verilenlerin, üç yıllık deneme süresi içerisinde kasıtlı bir
suç işlememeleri halinde, sırasıyla haklarındaki mahkûmiyetin vâki olmamış
sayılacağı, kamu davası açılmayacağı, açılmış olan davanın ortadan
kaldırılmasına karar verileceğini öngörmektedir.
4454 sayılı Yasayla, 1 inci maddedeki
suçları işleyenlerden haklarında soruşturma yapılanlar, dava açılanlar, hüküm
verilenler ve hatta cezası kısmen infaz edilenler anılan Yasa hükümlerinden yararlandıkları
halde, cezaları tamamen infaz edilenler yönünden bir düzenlemeye gidilmemiş,
yasada boşluk yaratılmıştır. Ayrıca, aynı suçu yasada belirtilen tarihten önce
işleyenlerin bir kısmı yasa hükümlerinden yararlandırılmış, bir kısmı
yararlandırılmayarak eşitsizlik yaratılmıştır. Keza, yasadan kaçarak cezası
infaz edilmeyenler veya infazını geciktirenler adeta ödüllendirilmiş,
mahkûmiyet hükmü kesinleştikten sonra hemen cezaevine girerek cezasını çekenler
de adeta cezalandırılmıştır.
Bu nedenle, aynı suçu işleyenler arasında
adalet ve eşitlik sağlamak ve yukarıda ifade edilen boşluğu doldurmak amacıyla,
4779 sayılı Yasa çıkarılmıştır. Yasanın 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki,
“mahkûmiyeti vâki olmamış sayılanların hakları üzerindeki yasaklamalar da
kendiliğinden kalkar” hükmü teyiden getirilen bir düzenlemedir. Zira, yasa
gereği, mahkûmiyetleri vâki olmamış sayılanların esasen mahkûmiyetten
kaynaklanan hak mahrûmiyetlerinin de ortadan kalkması gerekir; ancak,
uygulamada tereddüde mahal bırakmamak için böyle bir düzenlemeye gidilmesini de
yararlı görmek gerekir.
Anayasa Mahkemesinin 4454 sayılı Yasanın 1
inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Basın yoluyla yahut sözlü veya görüntülü
yayın araçlarıyla işlenmiş olup” ibaresini iptal eden, 19.9.2000 günlü E.
1999/39, K. 2000/23 sayılı kararında, “Yasa koyucu, kuşkusuz, Anayasanın ve
ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla cezalandırılmada güdülen
amacı da gözeterek hangi eylemlerin suç sayılacağını ve bunlara verilecek
cezanın türü ve miktarı ile artırım ve indirim nedenlerini saptayabileceği
gibi, kimi suçları işleyenler için erteleme adı altında bir düzenleme de
öngörebilir.” görüşüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan görüşler uyarınca
Komisyonumuz, 4454 sayılı Yasayla oluşan boşluğu doldurmak amacıyla çıkarılan
ve infaz edilmiş bir cezanın belirli koşullarda vâki olmamış sayılmasını
öngören 4779 sayılı Yasanın, genel ya da özel nitelikte bir af yasası olmadığı,
bu nedenle de Anayasanın 87 nci maddesindeki nitelikli çoğunluğun aranmasına
gerek olmadığı görüşüne varmıştır.
Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımızın iade
gerekçesinde yasanın yeniden şekillendirilmesi, değiştirilmesi yahut bir madde
eklenmesi veya bir madde çıkarılması ile ilgili bir önerisi olmadığı, iade
gerekçesinin Genel Kurulda yapılan oylama şekline ilişkin olduğunu dikkate alan
Komisyonumuz, Yasanın aynen Genel Kurula sunulmasına oyçokluğu ile karar
vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere saygıyla arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
Köksal Toptan |
Halil
Özyolcu |
Ramazan Can |
|
Zonguldak |
Ağrı |
Kırıkkale |
|
|
(Toplantıya
katılmadı.) |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
Hasan
Kara |
Mehmet Ziya Yergök |
Feridun Fikret Baloğlu |
|
Kilis |
Adana |
Antalya |
|
(Toplantıya
katılmadı.) |
(Muhalifim, |
(Muhalifim, |
|
|
karşı oy
yazımız eklidir.) |
karşı oy
yazımız eklidir.) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Orhan Yıldız |
Semiha Öyüş |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Artvin |
Aydın |
Çorum |
|
|
|
(Muhalifim, |
|
|
|
karşı oy
yazımız eklidir.) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Muzaffer
Külcü |
Mahmut
Durdu |
Esat
Canan |
|
Çorum |
Gaziantep |
Hakkâri |
|
(Toplantıya
katılmadı.) |
(Toplantıya
katılmadı.) |
(Toplantıya
katılmadı.) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Sadullah
Ergin |
Recep
Özel |
Ahmet
Güryüz Ketenci |
|
Hatay |
Isparta |
İstanbul |
|
(Toplantıya
katılmadı.) |
(Toplantıya
katılmadı.) |
(Toplantıya
katılmadı.) |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Yılmazcan |
Hakkı
Köylü |
Harun Tüfekçi |
|
Kahramanmaraş |
Kastamonu |
Konya |
|
|
(Toplantıya
katılmadı.) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
Ömer
Kulaksız |
|
Malatya |
Niğde |
Sivas |
|
(Muhalifim, |
(Muhalifim, |
(Toplantıya
katılmadı.) |
|
karşı oy
yazımız eklidir.) |
karşı oy
yazımız eklidir.) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet
Nuri Saygun |
Zeyid
Aslan |
Bekir Bozdağ |
|
Tekirdağ |
Tokat |
Yozgat |
|
(Toplantıya
katılmadı.) |
(Toplantıya
katılmadı.) |
|
ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
KARŞI OY YAZISI
28.8.1999 tarihli ve 4454 sayılı “Basın ve
Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair
Kanun”un 1 inci Maddesinin ilk fıkrasında “23 Nisan 1999 tarihine kadar sorumlu
müdür sıfatıyla işlenmiş suçlar dahil, basın yoluyla yahut sözlü veya görüntülü
yayın araçlarıyla işlenmiş olup ilgili kanun maddesinde öngörülen şahsî
hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı oniki yılı geçmeyen suçlardan dolayı
oniki yıl veya daha az şahsî hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkûm edilmiş
bulunan kimselerin cezalarının ertelendiği” belirtilmiştir.
Bu fıkradaki “Basın yoluyla yahut sözlü
veya görüntülü yayın araçlarıyla işlenmiş olup” ibaresi, Anayasa Mahkemesinin
19.9.2000 günlü 1999/39 E, 2000/23 K sayılı kararıyla iptal edilmiş, bunun
üzerine anılan fıkra 21.12.2000 günlü, 4616 sayılı yasayla yeniden düzenlenmiştir.
Yapılan düzenleme ile “miting, kongre,
konferans, seminer, sempozyum, açık oturum veya panel gibi her türlü
toplantılarda yapılan konuşmalarla” işlenen suçlar da yasa kapsamına
alınmıştır. Böylece 4454 sayılı Yasanın kapsamı, Türk Ceza Yasasının 312 nci
Maddesinin 2 nci fıkrasında düzenlenen suçları da içine alacak biçimde
genişletilmiştir. 4454 sayılı yasa bu yeni düzenlemeye göre uygulanmış, hükmünü
icra etmiş ve işlevini tamamlamıştır.
Cumhurbaşkanınca iade edilen 4779 sayılı
yasayla, yaklaşık dört yıl önce yürürlüğe girip uygulanmış, hükmünü icra etmiş
ve işlevini tamamlamış bir yasaya yeni maddeler eklenerek tamamlanmış bir
sürece yeniden işlerlik kazandırılmaya çalışılmaktadır. Böyle bir düzenleme,
yasa tekniğine, hukukun temel ilkelerine ve hukuk devleti anlayışına aykırıdır.
Kaldı ki adaleti kişiselleştiren ve yargı organına ait bir yetkinin yasama
organınca kullanılmasına olanak sağlayan bu düzenleme Anayasaya da aykırı
bulunmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçesinde
de belirtildiği üzere, 4779 sayılı yasa Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara
İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun başlığını taşımakla birlikte; eklenen fıkralar cezanın infazını
davanın açılmasını ya da kesin hükme bağlanmasını ertelemeyi içermediğine,
geleceğe dönük bir deneme süresi öngörmek yerine geçmiş dönemde yeniden mahkûm
olmama koşulunu aramakla yetindiğine, asıl cezanın infazı aşamasından sonrası
için uygulanması söz konusu olduğuna göre yapılan düzenlemeyi erteleme olarak
nitelendirmeye olanak bulunmamaktadır.”
4779 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin
birinci ve ikinci fıkrası uyarınca, 3 yıldan fazla ağır hapis cezasına
hükümlülüğün yasal sonucu olarak mahkûmiyete eklenen geçici ve sürekli kamu
hizmetlerinden yasaklanma cezaları mahkeme kararına gerek olmadan, iyi hâl
gösterme koşulu aranmadan ve infazdan itibaren belli bir sürenin geçmesine
gerek görülmeden kendiliğinden ortadan kalkmaktadır. Bu durum açıkça Anayasanın
2 nci, 9 uncu, 10 uncu ve 138 inci maddelerine aykırıdır.
4779 sayılı Yasa aynı zamanda af
niteliğindedir. Türk Ceza Yasasının 97 nci maddesi, genel affın kamu davasını
ve hükmolunan cezaları tüm sonuçlarıyla ortadan kaldıracağını belirtmektedir.
Söz konusu Yasanın 1 inci maddesinin ilk fıkrasında “1 inci madde kapsamına
giren bir suçtan dolayı mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanlar da,
bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süreyi 1 inci madde kapsamına giren
kasıtlı bir cürümden dolayı yeniden mahkûm edilmeksizin geçirdikleri takdirde
“mahkûmiyet vaki olmamış sayılır” derken aynı maddenin 2 nci fıkrasında “Bu
madde uyarınca mahkûmiyet vaki olmamış sayılanların hakları üzerindeki
yasaklamalar da kendiliğinden kalkar” denilmektedir. Nitekim Sayın
Cumhurbaşkanının iade gerekçesinde de 4779 sayılı yasanın genel af niteliğinde
bir düzenleme içerdiği ve bu nedenle de Anayasanın değişik 87. maddesinde
öngörülen karar yeter sayısının yani Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararının gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle hukukun
temel ilkelerine ve Anayasaya aykırı olan bu yasanın tümüne karşı olduğumuzu
belirtiriz.
Saygılarımızla. 23.1.2003
|
Mehmet Ziya Yergök |
Orhan Eraslan |
Muharrem Kılıç |
|
Adana |
Niğde |
Malatya |
|
Feridun Fikret Baloğlu |
|
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
|
Çorum |
ANAYASANIN 89 UNCU
MADDESİ GERE-ĞİNCE CUMHURBAŞKANINCA BİR DAHA GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE GERİ GÖNDERİLEN
KANUN
BASIN VE
YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİNE DAİR
KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN
Kanun No. : 4779 Kabul Tarihi :
2.1.2003
MADDE 1. – 28.8.1999 tarihli ve 4454
sayılı Basın ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Kanunun 2 nci maddesine aşağıdaki iki fıkra eklenmiştir.
1 inci madde kapsamına giren bir suçtan
dolayı mahkûmiyet hükmü alıp cezası infaz edilmiş olanlar da, bu Kanunun yayımı
tarihine kadar geçen süreyi 1 inci madde kapsamına giren kasıtlı bir cürümden
dolayı yeniden mahkûm edilmeksizin geçirdikleri takdirde mahkûmiyet vâki
olmamış sayılır.
Bu madde uyarınca mahkûmiyeti vâki olmamış
sayılanların hakları üzerindeki yasaklamalar da kendiliğinden kalkar.
MADDE 2. – Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
MADDE 3. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
ADALET KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
BASIN VE YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE
CEZALARIN ERTELENMESİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN
MADDE 1. – Kanunun 1 inci maddesi Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
MADDE 2. – Kanunun 2 nci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 3. – Kanunun 3 üncü maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.