Dönem : 22 Yasama Yılı : 1
T.B.M.M. (S. Sayısı : 225)
İcra ve İflâs Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/550)
|
|
T.C. |
|
|
|
Başbakanlık |
25.3.2003 |
|
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
|
Genel Müdürlüğü |
|
|
|
Sayı :
B.02.0.KKG.0.10/101-609/1316 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı
Bakanlar Kurulunca 18.3.2003 tarihinde kararlaştırılan “İcra ve İflas Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte
gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Ekonominin etkin ve
verimli olarak işleyebilmesi için, her şeyden önce, işletmelerin verimli bir
şekilde çalışmaları, borçlarını ödeyebilecek ve alacaklarını tahsil edebilecek
durumda olmaları lazımdır. Ülkemizde özel hukuk ilişkilerinden doğan
alacakların tahsili, İcra ve İflâs Kanunu hükümlerinin uygulanmasıyla sağlanır.
Ekonomik düzende, rekabet edemeyen işletmeler ve girişimciler daima mevcut
olacaktır. Alacaklı ile borçlu arasındaki hassas dengeyi gözeten, öngörülebilir
ve şeffaf bir icra ve iflâs hukuku, bu işletmeler ve girişimciler için etkili
bir çıkış yolu sağlayarak veya onların yeniden yapılandırılmalarına olanak
vererek ve böylece ticari yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan
sakıncaları en aza indirgeyerek, ticarî ilişkilerin ve finansal sistemin
istikrar kazanmasında yaşamsal bir rol oynar.
Sosyal ve ekonomik
koşullardaki değişiklikler nedeniyle,
aslında ekonomik hayatlarını devam ettirmesi mümkün olan bazı ticarî
işletmeler, borçlarını ödeyemedikleri
veya malvarlıkları borçlarını karşılayamadığı için, ekonomik varlıklarını
yitirmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu tehlike borçluları
olduğu kadar, alacağını tahsil edememek durumuyla karşı karşıya kalan
alacaklıları ve işini kaybetmek riskine maruz kalan işçileri de tehdit etmekte;
bu tehdit sonuçta bölgesel veya milli ekonomiyi de etkilemektedir. Bu gibi
durumlarda, ekonomik varlığını devam ettirebilme ihtimali olan işletmelerin
malvarlığını koruyucu önlemler almak veya yeniden yapılandırılmalarını
sağlamak, alacaklıların ve borçluların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini
düzenlemek herkesin yararınadır. İşte, bu amaca ulaşmak, İcra ve İflâs Kanununun
bu amaca ulaşılmasını zorlaştıran bazı yönlerini düzeltmek ve boşluklarını
doldurmak, kötü niyetli kişilerin İcra ve İflâs Kanunundaki bu boşluklardan
yararlanma girişimlerini önlemek, uygulamadaki duraksamaları gidermek için bu
Tasarı hazırlanmıştır.
Tasarı hazırlanırken,
ödeme güçlüğü içinde bulunan şirketler hukuku alanında Avrupa Birliği üyesi
devletlerin birçoğunda (örneğin Fransa, İtalya) ilgili kanunların hiç de
tatminkâr sonuçlar vermediği ve bu nedenle
tadil edilmeleri için çalışmalar yapıldığı, bu çalışmaların devletler
arasında gerçek bir koordinasyon söz konusu olmaksızın ülke bazında
yürütüldüğü, İflâs Hakkındaki Topluluk Konvansiyonu Tasarısının ise tam bir
başarısızlıkla sonuçlandığı müşahade edilmiştir. Böyle olunca, eldeki Tasarıya, yeknesaklaştırılmış
(birleştirilmiş) kurallara aykırı olduğu yönünde bir eleştirinin yöneltilmesi
mümkün olamamak gerekir. Çünkü bu tür kurallar şimdilik mevcut olmadığı gibi,
Avrupa Birliği üyesi devletlerin hepsinin benimseyerek kabul edeceği bir
düzenlemenin hazırlanmasının epey zaman alacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenledir
ki, Tasarının şirket kurtarmaya ilişkin hükümleri düzenlenirken, gerek
Anglo-Sakson mevzuatından ve gerekse Kıta Avrupasındaki yasal düzenlemelerden
yararlanılarak ve özellikle bu yasal düzenlemelerin temelinde bulunan ilke ve
alt ilkeleri dikkate alarak hazırlanmış bulunan ve hukukumuzun yerleşmiş
kavramlarıyla ahenk içinde olan İsviçre İcra ve İflâs Kanununun 1 Ocak 1997
tarihinde yürürlüğe giren metninden esinlenmek yoluna gidilmiştir. İsviçre düzenlemesinin bir diğer özelliği
de, çok kere bütün menfaat ve ihtimalleri kapsamak endişesiyle kazüistik bir
yöntem uygulayarak konuyu detaya boğmak yerine, esnek, hâkimin takdirine,
adalet anlayışına ve sağduyusuna büyük önem ve yer veren, daha ziyade ilkeler
düzeyinde kalan bir kanun yapma tekniğinin ürünü olmasıdır.
Tasarıyla;
- Yeniden yapılandırmaya
ilişkin hükümler getirilmek suretiyle borçlu işletmelerin mevcut malvarlığının
öncelikle korunması, bilahare değerinin artırılması,
- Tasfiye ve yeniden
yapılandırma arasındaki hassas dengeye ulaşılması,
- Bir ayırım
yapılmaksızın, benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil bir
çözümün gerçekleştirilmesi,
- Borçlunun malvarlığının münferit alacaklılar
tarafından zamanından önce tasfiyesinin önlenmesi ve dolayısıyla alacaklılar
arasında eşitliğin sağlanması,
- İflâs ve konkordato
prosedürlerinin zamanında, etkili ve tarafsız bir
şekilde
sonuçlandırılması,
- Takip sürecinin
alacaklı ve borçlunun hak ve menfaatlerini zedelemeden, bunlar arasındaki
hassas dengeyi bozmadan
hızlandırılması,
- Kanunda yer alan
hakların suiistimaline, özellikle kötü niyetli itirazların ve davaların
önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması,
- Günümüz gereklerine
uymayan, cüz'î ve küllî icra sürecini yavaşlatan yöntemlerin değiştirilmesi,
öngörülmektedir. Böylece
Tasarıyla, malî sıkıntı içinde bulunup da, yeniden yapılandırılmaları hâlinde
yaşaması mümkün olan işletmelere, faaliyetlerini verimli bir şekilde
sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması; bu şekilde ticarî faaliyetlerin sürdürülmesi ve genişlemesi
yoluyla, tedarikçi ve alıcı durumda olan diğer işletme veya kişilere istihdam
ortamı yaratılması; böylece, sonuçta, kapasite kullanımının artırılması olanağı
sağlanmak istenmiştir.
Tasarıyla genel olarak;
İcra ve İflâs Kanununun
4, 9, 13, 14, 18, 23, 24, 26, 30, 32, 44, 58, 62, 63, 67, 68, 68/a, 68/b, 79,
85, 88, 89, 91, 92, 94, 111, 114, 115, 116, 118, 119, 126, 128, 129, 130, 133, 134, 143, 150/ı, 158, 166, 168, 169/a,
170, 170/b, 179, 185, 206, 222, 223, 226, 250, 251, 257, 258, 261, 264, 265,
268, 269/a, 280, 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 296, 297, 298, 300,
301, 302, 303, 309, 318, 323, 326, 331, 334, 337, 338, 341, 344, 345/b, 352 ve 363 üncü maddelerinde değişiklik yapılmış; Kanuna
25/b, 128/a, 142/a, 148/a, 179/a, 179/b, 298/a, 309/a ilâ 309/o, 329/a, 333/a,
334/a, 336/a ve 352/a maddeleri, 368 inci maddeden sonra gelmek üzere ek 1
inci madde ile geçici 3, 4 ve 5 inci
maddeler eklenmiş; Kanunun 62 ve 67 nci maddelerinin dördüncü fıkrası, 128 inci
maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 134 üncü maddesinin son fıkrası, 280
inci maddesinin ikinci fıkrası, 285 inci maddesinin son fıkrası, 354 üncü
maddesinin ikinci fıkrası ile 363 üncü maddesinin (12) numaralı bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
Bu bağlamda, Tasarıyla
yapılan düzenlemelerle;
Atanmaları bakımından
icra müdür ve yardımcılarıyla aynı statüye tabi tutulan kâtiplerin uzmanlaşarak
icra işlemlerinin daha verimli ve düzenli yürütülmesi; ayrıca bugünkü
uygulamada var olan icra reisliği kurumundan vazgeçilerek, icra dairelerinin,
bağlı bulundukları icra tetkik mercii hâkimlerinin gözetim ve denetimi altında
tutulmaları sağlanmış; icra tetkik mercii hâkimlerinin icra dairelerinde
çalışan personel üzerindeki etkinlikleri artırılarak icra işlemlerine karşı
yapılan itiraz ve şikâyetlerin azaltılması amaçlanmıştır.
İcra ve iflâs dosyalarına
yatırılmış ve çeşitli nedenlerle ilgilisine hemen ödenmemiş olan para, kıymetli
evrak ve değerli şeylerin, zaman içinde değer kayıplarına maruz kalmalarının
önlenmesi için bunların nemalandırılmak suretiyle hak sahiplerine ödenmesi
hükme bağlanmış; uygulamada haiz bulunduğu yol gösterici önem nedeniyle icra ve
iflâs işlerine ilişkin Yargıtay kararlarının çok daha fazla sayıda ve daha düzenli
olarak yayımlanması olanağı getirilmiştir.
Tetkik merciine,
"şikâyete konu işlemi yapan icra dairesinin görüşünü alma" olanağı
tanınarak icra müdürünün yaptığı işlemi açıklaması ve böylece işlemlerinde daha
titiz davranması amaçlanmıştır. Ayrıca uygulamada tebligat için gerekli olan
süreden kaynaklanan sıkıntıları gidermek amacıyla duruşmaların ancak zaruret
hâlinde otuz günü geçmemek üzere talik olunabileceği hükme bağlanmıştır.
22/11/2001 tarihli ve
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 940 ıncı maddesi hükmü ile uyum sağlanması
amacıyla ticarî işletme rehni de
taşınır rehni kapsamına alınmıştır.
Çocuğun, ülkemizin de
taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesinde öngörülen yüksek yararının gözetilmesi
ve ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen
çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, ana-babanın ikisiyle de
düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına
Sözleşmenin 9 uncu maddesi uyarınca taraf devletlerin saygı gösterecekleri
esasına uyum sağlanması amacıyla, çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki
kurulmasına dair ilâmların icrasında icra müdürünün yanında bir uzmanın hazır
bulundurulması zorunluluğu getirilerek çocuğun psikolojik ve rahatsız edici
unsurlardan etkilenmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.
Tahliye edilen taşınmaza
borçlunun tekrar haklı sebep olmaksızın girmesi hâlinde, borçlunun ayrıca hükme
gerek kalmadan zorla taşınmazdan çıkarılacağına dair bir hüküm İcra ve İflâs Kanununda mevcut olmadığından, bu
konudaki yasal boşluk doldurulmuştur.
İcra ve İflâs Kanununun
168 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümle paralellik sağlanarak,
borçlunun mal beyanında bulunmaması hâlinde hapis ile cezalandırılacağı
ihtarının icra emrinde açıkça yer alması öngörülerek, mal beyanında bulunmamakta
ısrar eden borçluya önceden hapis cezası ile mahkûm edilebileceği uyarısının
yapılması olanağı getirilmiştir. Ayrıca mal beyanını alan merciin, bunu Türk
Patent Enstitüsüne ve Türkiye Bankalar Birliğine bildirmesi esası getirilerek,
bu kurumların ticareti terk eden kişileri yakından takip etme imkânına
kavuşmaları sağlanmıştır.
Takip işlemlerinde,
borçlu veya vekiline, borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla bildirme
zorunluluğu getirilerek takiplerin sürüncemede kalmaması ve icra tebliğlerinin
seri bir şekilde yapılabilmesi olanaklı hâle getirilmiştir.
İtirazın kaldırılması
duruşmasında, itiraz eden borçlunun, itirazı sırasında sebep bildirmiş olup
olmadığına bakılmaksızın, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan
itiraz sebeplerini de ileri sürebileceği hükmüne yer verilerek, uygulamada
ortaya çıkabilecek sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.
İcra ve İflâs Kanununun
68 inci maddesinin kenar başlığı, konuyu dahi iyi ifade etmesi bakımından,
"İtirazın kesin olarak kaldırılması" şeklinde değiştirilmiş; ayrıca,
mevcut 67 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "itirazın kesin olarak
kaldırılmasını isteme süresinin altı ay olduğu"na ilişkin hüküm, bu
maddenin birinci fıkrasına eklenmiştir.
Cari hesap veya kısa,
orta, uzun vadeli kredilerde krediyi kullanan tarafın sözleşmede belirtilen
adresi değiştirmesi durumunda, bunun yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla
krediyi kullanan tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğuracağı; aksi hâlde hesap
özetinin eski adrese ulaştığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı hükmü getirilmek
suretiyle, takiplerin sürüncemede kalmasını önlemek ve alacakların daha hızlı
tahsil edilmesini sağlamak
amaçlanmıştır.
Yargıtay 12. Hukuk
Dairesinin "başka yerlerde bulunan taşınmaz malların sicil kaydına
doğrudan doğruya takibin yapıldığı icra dairesince haciz şerhi
konulabileceği" yolundaki kararına uygun olarak, resmî sicile kayıtlı
malların haczinin takibin yapıldığı icra dairesince kaydına işlenmek suretiyle
doğrudan da yapılabilmesi olanağı getirilmiştir. İcra ve İflâs Kanununun 88
inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen hükümle; "yalnız üçüncü şahsın
elinde bulunan taşınır malların haczedilmesi durumunda, kabulü hâlinde üçüncü
kişiye yediemin olarak bırakılacağı" öngörülmüştür. Böylece uygulamada,
"alacaklı muvafakat etmezse, yalnız üçüncü kişinin elinde bulunan taşınır
mallar da haczedilip, üçüncü kişinin elinde bırakılmayarak muhafaza altına
alınır" şeklinde bir yorum yapılarak
yanlış anlaşılmalara son verilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca ticarî işletme rehni kapsamındaki taşınırların
haciz ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde icra dairesince
satılmalarına karar verilmesinden önce muhafaza altına alınmaları önlenmiş;
ticarî işletmenin bütünlüğü korunarak
borçlunun ticarî faaliyetine devam
edebilmesi ve bu yolla borçlarını bir ölçüde ödeyebilmesi imkânı sağlanmıştır.
Adalet Bakanlığınca henüz
yurdun her tarafında hacizli malların saklanacağı depo ve garajlar
açılamadığından hacizli mallar icra müdürlüklerince uygun görülen özel yerlerde
saklanmaktadır. Özel depo ve garajlar hakkında da, Adalet Bakanlığına ait depo ve garajlara uygulanan hükümler geçerli
olacak ve aynı ücret tarifesi uygulanacaktır. Adalet Bakanlığı, depo ve
garajları bizzat kendisi açabileceği gibi açma ve işletme hakkını Adalet
Teşkilâtını Güçlendirme Vakfına da bırakabilecektir.
Alacaklı ve icra
dairesinin, takip borçlusunun üçüncü şahıstaki hak ve alacaklarının haczini
isterken, gerçekte böyle bir hak veya alacak bulunup bulunmadığını denetleme
imkânı bulunmadığından bir kısım alacaklılar, üçüncü şahıslara haciz
ihbarnameleri tebliğ ettirmekte ve bununla itiraz ve menfi tespit davası açma
hakkının kullanılmaması ihtimalinden yararlanma amacını gütmektedirler. Bu
nedenle, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine karşı müracaat haklarını süreyi
geçirmek suretiyle kaçırmış olan üçüncü şahıslara, üçüncü bir bildirim
yapılması öngörülerek menfi tespit davası açma hakkı tanınmış; ayrıca, üçüncü
şahsa, borçlu ile kötü niyetli alacaklıdan paranın veya malın iadesini isteme
olanağı getirilmiştir.
Özellikle taşınmazların
paraya çevrilmesinin zaman alması ve takip sürecinde kıymetli eklentilerin
taşınmazdan çıkarılarak alacaklılardan kaçırılması ihtimaline karşı, icra
dairesine, taşınmazı idare ve işletme yanında eklentiler yönünden muhafaza tedbirleri
alma zorunluluğu getirilmiş ve böylece işletmenin ekonomik bütünlüğünün
korunması sağlanmıştır. Ayrıca anonim şirketlerde hisseleri temsil eden pay
senetlerinin veya pay ilmühaberlerinin çıkarılmamış olması hâlinde çıplak payın
haczinin ne şekilde yapılacağı konusunda uygulamada çıkan tereddütleri gidermek
amacıyla gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
İcra ve İflâs Kanununun
115 ve 116 ncı maddelerinde yapılan değişikliklere uygun olarak, taşınırların
satışı için yapılacak ilânda bulunması gereken hususlar tekrar düzenlenmiştir.
Satışa çıkarılan malın birinci artırmada satılamaması hâlinde beş gün sonra
ikinci artırma yapılacaktır. Satışa çıkarılan malın artırma bedelinin ilk
artırmada muhammen kıymetin yüzde yetmişbeşi
yerine yüzde ellisini bulması hâlinde
ihale edilebileceği düzenlenerek, malın ilk artırmada satılabilmesi
kolaylaştırılmış ve böylece ilân ve daha sonraki artırma için yapılacak
masraflar ve geçecek süreden tasarruf edilmesi, malın biran önce satılması
nedeniyle takibin sürüncemede kalmaması ve alacaklı ile borçlunun yararının
gözetilmesi amaçlanmıştır.
İcra ve İflâs Kanununun
118 inci maddesinde yapılan değişiklikle ihale
bedelinin alacaklıya ne zaman ödeneceği ve ihale edilen malın alıcıya ne
zaman teslim edileceği konularında uygulamaya açıklık getirilmiştir. Ayrıca
pazarlık suretiyle satış yapılabilecek hâllere ilişkin parasal miktar günün
koşullarına uygun olarak artırılmıştır.
Kıymet takdirine
yapılacak şikâyetler konusunda yeni hükümler getirilmek suretiyle bu şikâyetin
incelenmesi aşamasında hak ve zaman kaybının önlenmesi ve farklı uygulamaların
ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
Taşınmaz satışlarında
taşınmazın tahmin edilen kıymetinin ilk artırmada yüzde ellisinin (satış
masrafları ile varsa üzerindeki rüçhanlı alacaklıların alacaklarını da
karşılayacak miktardan az olmamak üzere) teklif edilmesi hâlinde taşınmazın
satılması, ilk artırmada bu teklifin elde edilememesi hâlinde ikinci artırmada
yüzde kırk oranının aranması öngörülmüştür. Bu suretle, birinci ve ikinci
artırma arasındaki oranlar birbirine yaklaştırılarak taşınmazın ilk artırmada
satışının kolaylaştırılması amaçlanmıştır.
Uygulamada fabrika gibi
taşınmazların ihalelerinin kesinleşmesine kadar borçlunun faaliyetine devam
etmesi nedeniyle kıymetli makine ve
diğer eklenti bu süre içerisinde kaçırılabildiğinden ve bu nedenle alacaklının
ve ihale alıcısının zararı doğabileceğinden, borçlunun kötü niyetle ihalenin
feshi davası açmak suretiyle süreci uzatmamasına yönelik düzenlemelere yer
verilmiştir.
İhalenin feshi talebinin
reddine karar verilmesi hâlinde, tetkik merciinin davacıyı kötüniyetli bulması
hâlinde, feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına
mahkûm etmesi; ancak işin esasına girilmemesi veya işin esasına girilmeden
talepten vazgeçilmesi nedeniyle davanın reddi hâlinde para cezasına
hükmolunamayacağı öngörülmüştür. Böylece, "ihalenin feshi talebinin reddi
hâlinde para cezasına hükmedilmesi" esasının yasal düzenlemeye kavuştuğu
1988 yılını izleyen yıllarda Yargıtay'ın "ihalenin feshi talebinin
husumet, sıfat yokluğu, süre aşımı gibi nedenlerle reddine karar verilmesi
hâlinde, davacı aleyhine para cezasına hükmedilmemesi gerekeceği"
şeklindeki uygulaması kanun metnine yansıtılmıştır.
Sıra cetveline karşı
şikâyet ya da itiraz yoluna gidildiğinde, sıra cetvelinde hak sahibi olarak
görünen kişilerin, sıra cetveli kesinleşmeden, işleyecek faizleri de kapsayacak
şekilde bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek paylarına
düşen miktarı icra dosyasından tahsil etmeleri imkanı getirilmiştir. Ayrıca
teminat mektubunda iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra
dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesinin taahhüt edilmesi hükme
bağlanmıştır.
Taşınmazını ipotek
ettiren veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alan ve bunların halefleri
bakımından "adres gösterme zorunluğu" getirilmek suretiyle takiplerin
sürüncemede kalmasının ve adalete duyulan inancın zedelenmesinin önüne
geçilmesi amaçlanmıştır.
Carî hesabın kesilmesine,
hesap özetine ve tazmin talebine ilişkin tebligatların noter aracılığıyla
yapılması esası getirilmiş; kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde borçlunun ödeme emrine itirazının
reddi hâlinde mal beyanında bulunma zorunluluğu öngörülmüştür.
İtirazın incelenmesinde
tetkik merciine verilen süre otuz güne çıkarılmış ve yetki itirazının taraflar
gelmese bile sonuçlandırılması benimsenmiştir. Tetkik merciinin sunulan belgelerden borçlunun "borçlu
olmadığı" kanısına varması haline ek olarak, "takip konusu senede
göre icra takibinin yapıldığı yerin yetkili olmadığını" saptaması hâlinde,
icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilmesi mümkün hâle
getirilmiştir. Borçlunun itirazının ancak "esasa ilişkin nedenlerle kabulü
hâlinde" alacaklının ve
"takip muvakkaten durdurulmuş ise" itirazın reddi hâlinde borçlunun, "diğer tarafın isteği üzerine yüzde
kırktan aşağı olmamak üzere"
tazminata mahkum edileceği hükmüne yer verilmiştir.
Sermaye şirketleri ve
kooperatiflerin önceden takibe gerek kalmadan iflâsına karar verilebilmesi,
ayrıca bunların iflâsının ertelenebilmesi konusunda ayrıntılı bir düzenleme
yapılmıştır. Getirilen düzenleme ile, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin
borçlarının aktifinden fazla olması hâli idare ve temsil ile vazifelendirilmiş
kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları
veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe
gerek kalmadan bunların iflâsına karar
verileceği hükme bağlanarak, özellikle
alacağının vadesi daha sonra gelecek olan veya diğerlerinden daha sonra icra
takibinde bulunan alacaklılar ile bu durumu bilmeden borçluya bu dönemde borç
verecek olanların haklarını tamamen veya kısmen alamama tehlikesi ortadan
kaldırılmıştır. Ancak, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da
alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin
(düzeltilmesinin) mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye
sunarak iflâsın ertelenmesini
isteyebilirler. Mahkeme projeyi ve sunulan bilgi ve belgeleri ciddi ve
inandırıcı bulursa ve gerektiğinde idare ve temsille vazifelendirilmiş
kimseleri ve alacaklıları da dinleyerek
iflâsın ertelenmesine karar verebilecektir. Bu kararın etkileri ve
erteleme süresince alınması gereken tedbirler etraflı bir şekilde
düzenlenmiştir.
İflâsta sıra cetvelinde
ilk beş sırada yer alan imtiyazlı alacaklar ile imtiyazlı olmayan diğer bütün
alacaklar, üç sıra hâlinde düzenlenerek, iflâs tasfiyesinde alacaklılar
arasında eşitlik ve adil bir paylaşım sağlanmıştır.
İflâs idaresinin
toplantılarının yapılamadığı hâllerde yerine getirilecek işlemler somut bir
şekle bağlanmış, alacaklıların talebi üzerine
iflâs idaresinin toplanması imkânı getirilmiş ve iflâs idare
memurlarının toplanamadıkları veya karar alamadıkları durumlarda iflâs dairesi müdürüne karar alma yetkisi
verilerek tasfiyenin uzamasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, bu
hükümle, iflâs idare memurlarının iflâsın tasfiyesini fiilen aralarından
birine terk ederek tasfiyeyi denetimsiz bırakmalarına engel olunmak
istenmiştir.
İcra ve İflâs Kanununun
226 ncı maddesinde yer alan iflâs idaresinin sulh ve tahkim yapabilmesine
ilişkin parasal sınır günümüz ekonomik koşulları dikkate alınarak yeniden
düzenlenmiştir.
İhtiyatî haciz, ihtiyatî
tedbirden farklı olarak para alacakları için öngörülmüş bir geçici koruma
tedbiri olduğundan, ihtiyatî haciz talebi için bir "para borcu"nun
bulunması hususu açıklığa kavuşturulmuştur. Ayrıca, "alacaklının haklarını
ihlâl eden hileli işlem yapılması"nın ihtiyatî haciz sebebi sayılacağı
açıkça belirtilmiştir. İhtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde, alacaklıya
temyiz yoluna başvurma olanağı sağlanmış ve böylece mahkemelerin bu alandaki
çelişkili uygulamalarının önüne geçilerek ihtiyati haciz konusunda yeknesaklık
ve birlik sağlanmak amaçlanmıştır.
Kiralanan taşınmazlarda
borçlunun ihtarlı ödeme emrine itiraz etmemesi ve ihtar müddeti içinde de kira
borcunu ödememesi hâlinde, tahliye isteminde bulunma imkânı altı aylık süreye
bağlanarak uygulamadaki tereddütler giderilmiştir.
Uygulamada, borçlarını
ödemek için mallarını süratle paraya çevirmek isteyen borçluların çok sayıda
olması sebebiyle, mallar normal değerinden daha aşağı bir fiyatla
satılabilmektedir. Bu durum ise, "iyiniyetli bir şahıstan veya basiretli
bir tacirden beklenemeyecek tasarruflarla mevcudun eksiltilmesi" şeklinde
ifade edilen iptal ölçütünün objektiflikten uzak olması nedeniyle alıcıların
mağdur olmasına yol açtığından Tasarı ile bu hâllerde "alacaklılara zarar
verme kastı"nın aranacağı belirtilmek suretiyle uygulamadaki
olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmıştır.
Konkordato hükümlerinden
yararlanmak isteyen herhangi bir borçlunun, tetkik merciine konkordato projesi
yanında gerekçeli bir dilekçe vereceği, bu projeye gelir tablosunun da
ekleneceği esası getirilmiştir. Ayrıca, iflâs talebinde bulunabilecek her alacaklıya tetkik merciinden borçlu
hakkında konkordato prosedürünün başlatılmasını isteme yetkisi
tanınmıştır. Öte yandan, 285 inci
maddenin son fıkrasının, "mevcut malları ve alacakları borçlarının en az
yüzde ellisini ödemeye yetişmeyen borçlu konkordato isteyemez." şeklindeki
hükmü yürürlükten kaldırılarak, borçluların konkordato hükümlerinden daha kolay
yararlanmaları amaçlanmıştır. Diğer taraftan, icra tetkik merciinin konkordato
talebini nazara alması şartları yeniden düzenlenmiş ve konkordato talebinin
reddine ilişkin kararların borçlu ve talep sahibi alacaklı tarafından temyiz
edilebileceği hükme bağlanmıştır.
Alacaklılara konkordato
talebinin reddini isteyebilmeleri için konkordato talebinin ilanından itibaren
verilen on günlük süre muhafaza edilmiş; konkordato talebi uygun görülürse
tetkik merciinin borçluya en fazla altı aylık bir mühlet vereceği, Türk
vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin edileceği, komiserin tetkik merciinin
talebi hâlinde ara raporlar vereceği ve alacaklıları konkordato süreci hakkında
bilgilendireceği, çetrefil olaylarda komiserin teklifi üzerine alacaklılar
dinlenerek mühletin en fazla oniki ayı geçmemek üzere uzatılabileceği ve
borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun
gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa konkordato mühletinin komiserin talebi
üzerine borçlu ve alacaklılar dinlenerek mühletin sona ermesinden önce
kaldırabileceği düzenlenmiştir. Tetkik merciince mühletin, karar tarihinde yurt
sathında tirajı en yüksek beş gazeteden birinde ilân olunacağı ve mühlet
kararının ayrıca diğer lazım gelen yerlere bildirileceği hükme bağlanmıştır.
Mühlet sırasında taşınmaz
rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla
takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam edilebileceği, ancak
rehinli malın satışının gerçekleştirilemeyeceği; konkordato aksine hüküm
içermediği takdirde mühletin rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini
durduracağı ve takasın bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbi olacağı
hüküm altına alınmıştır.
Borçlunun komiserin
nezareti altında işlerine devam edebileceği, ancak tetkik merciinin bazı
işlemlerin geçerli olması için komiserin katılımıyla yapılmasına veya borçlunun
yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebileceği;
borçlunun tetkik merciinin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis
edemeyeceği, kefil olamayacağı, taşınmaz satamayacağı, işletmenin devamlı
tesisatını devredemeyeceği ve ivazsız tasarruflarda bulunamayacağı, aksi hâlde
yapılan işlemlerin hükümsüz olacağı, borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarına
aykırı davranırsa veya iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir harekette
bulunursa tetkik merciinin, komiserin raporu üzerine, mümkün ise borçluyu ve
gerektiğinde alacaklıları dinledikten sonra, borçlunun malları üzerindeki
tasarruf yetkisini veya mühleti kaldırabileceği esası getirilmiştir.
Komiserin rehinli
malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine hazır
tutacağı, kıymet takdiri kararının alacaklılar toplanmasından önce yazılı
olarak rehinli alacaklılara ve borçluya bildirileceği, ilgililerin on gün
içerisinde ve masrafları önceden vermek kaydıyla tetkik merciinden rehinli
malların kıymetinin yeniden takdir edilmesini isteyebileceği ve eğer yeni
kıymet takdiri alacaklı tarafından istenmiş ve takdir edilen kıymet kayda değer
bir şekilde değişmişse alacaklının borçludan yeni kıymet takdirine ilişkin
masraflarının ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir.
Komiserin konkordatonun
kabul edilip edilmeyeceğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli
raporunu ticaret mahkemesine tevdi edeceği ve durumu ilgili tetkik merciine
bildireceği, konkordato kararı için tayin olunan celsenin mühlet kararının
yayımlandığı gazetede ilân edileceği hükme bağlanmıştır.
Ekonomik varlığını devam
ettirmesi mümkün görülen işletmeler bakımından konkordatonun kabulünün
kolaylaştırılması amacıyla, konkordatonun kaydedilmiş olan alacakların üçte
ikisine malik ve kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını aşan bir çoğunluk tarafından imzalanması hâlinde
kabul edileceği hükme bağlanmıştır.
Borçlu ile rehinli
alacaklının menfaatleri arasında bir dengenin sağlanması için, konkordatoyu
tasdik eden hâkimin, yeniden yapılandırmanın kolaylaştırılması amacıyla, belli
bazı şartların yerine gelmesi hâlinde, rehinli bir taşınmazın paraya
çevrilmesini tasdikten sonra en fazla bir yıl süre ile ertelemesi olanağı
getirilmiştir.
Konkordatonun tasdiki
için; adi konkordatoda teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı
olması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda ise paraya çevirme hâlinde
elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif olunan meblağın, iflâs
yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olması; konkordato
işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı
alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla
akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu alacaklılardan biri özel olarak
ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe, yeterli teminatın
gösterilmesi şartları aranmıştır. Ayrıca hâkimin ödeme koşullarını yetersiz
bulması hâlinde re'sen veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmeyi
yapabilmesine imkan verilmiştir.
İtirazlı alacaklar
hakkında dava açma süresi on güne çıkartılmış ve alacakları itiraza uğramış olan alacaklılara
konkordatonun tasdiki kararında dava açmak için süre verilmesi uygulaması,
alacakları daha önce kesinleşmiş icra takibine ve ilâma bağlı olan alacaklılar
bakımından kaldırılmıştır.
Tasdik edilen
konkordatonun, alacakları mühlet kararından önce veya komiserin onayı
olmaksızın konkordatonun tasdikine kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburi
olduğu; rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları
ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan Devlet
alacaklarının bundan müstesna olduğu; mühlet
içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçların malvarlığının terki
suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılacağı;
konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından
vazgeçtiğinin, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceğinin ve gerekirse sağlanacak
teminatların neler olduğunun belirtilmesi gerektiği ve kararda komiser veya bir
üçüncü kişinin tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için
gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebileceği
düzenlenmiştir. Ayrıca iflâstan sonra konkordatoda, paraya çevirmenin, ticaret
mahkemesi tasdik hakkında bir karar verinceye kadar erteleneceği esası
getirilmiştir. Bu düzenlemeler gerçekleştirilirken, bir ayırım yapılmaksızın,
mümkün olduğu kadar fazla alacaklının konkordatonun kapsamı içinde kalması;
diğer bir deyişle, fedakarlık yapılması gerekiyorsa bunu sadece bir veya birkaç
alacaklı kategorisinin üstlenmesinin doğru ve kurumun amacına uygun
olmayacağı düşüncesi hâkim olmuştur.
İcra ve İflâs Kanununa
eklenen 309/a ilâ 309/n maddeleri ile "Malvarlığının terki suretiyle
konkordato" düzenlenmiştir.
Malvarlığının terki suretiyle konkordato, hukukumuzda ayrı bir konkordato
çeşidi olarak düzenlenmiş değildir. Keza İsviçre'de de, 1949 yılına kadar,
malvarlığının terki suretiyle konkordato kanunla düzenlenmiş değildi. Ancak,
İsviçre'de doktrin ve içtihatlar, konkordato ve iflâs hakkındaki kanun
hükümlerini kıyasen uygulayarak, malvarlığının terki suretiyle konkordatonun
caiz olduğu sonucuna varmıştı. Nihayet, 28/9/1949 günlü bir Kanunla, İsviçre
İcra ve İflâs Kanununa bu konuda açık hükümler konulmuş; bu hükümler bilahare,
uygulamada ortaya çıkan sorunlar dikkate alınarak, tadil ve takviye edilmiştir.
Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, borçlu, kural olarak, konkordato
talebi ile alacaklılarına yüzde muayyen bir miktar para ödemeyi teklif etmez;
bilâkis malvarlığını alacaklılarına terkederek veya bir üçüncü şahsa devrederek
borçlarından kurtarılmasını teklif eder. Konkordato teklifi alacaklılarca kabul
edilip konkordato mahkeme tarafından tasdik edilince, borçlunun malvarlığı üzerindeki
tasarruf hakkı sona erer. Bundan sonra, borçlunun malvarlığı üzerinde
tasarrufta bulunmak yetkisi alacaklılara geçer. Alacaklılar, bu tasarruf
yetkisini seçecekleri konkordato tasfiye memurları vasıtası ile kullanırlar.
Konkordato tasfiye memurları, borçlunun mallarını iflâs tasfiyesine benzer bir
şekilde tasfiye ederler ve elde edilen parayı alacaklılara dağıtırlar. Bu
kurumun Türk hukukuna da alınmasıyla uygulamada olumlu sonuçlar elde edileceği
düşünülmektedir.
Fevkalâde mühlet
talebinde bulunulmasından sonra, bu talep incelenip bir karar verilinceye
kadar, İcra ve İflâs Kanununun 326 ncı maddesinde gösterilen alacaklılar hariç
olmak üzere, başlamış bulunan takiplerin tedbir yoluyla tetkik mercii hâkimince
durdurulması olanağı getirilmiştir. Böylece fevkalâde mühlet talebi
incelenirken borçluların zincirleme takipler nedeniyle alacaklılar karşısında
kontrolü tamamen kaybetmelerinin önüne geçilerek onlara yeniden yapılandırmaya
gidebilmek için teşebbüslerde bulunma
imkanını tanımak amaçlanmıştır.
Ancak bu hâlde alacaklıların mümkün veya muhtemel hak kayıplarını önlemek
amacıyla tetkik mercii hâkimine tedbir süresinin fevkalâde mühletten indirilip
indirilmeyeceği ve indirilecekse ne ölçüde indirileceği konusunda takdir
yetkisi verilmiştir. Öte yandan, fevkalade mühlet verildikten sonra borçluya
karşı takip yapılması kabul edilmiş, fakat muhafaza ve satış işlemlerinin
yapılmasına imkan verilmemiştir.
Hâlen uygulamada,
yedieminliği suiistimal suçundan verilen cezaların paraya çevrilebildiği veya
tecil edilebildiği bilinen bir gerçektir. Bu durum, cezanın caydırıcılığını
ortadan kaldırmakta ve yedieminliği suiistimal fiillerinin artmasına yol
açmaktadır. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 276 ncı maddesine paralel yeni bir
madde İcra ve İflâs Kanununa eklenerek, anılan suçlardan dolayı verilecek
hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmemesi ve tecil edilmemesi
sağlanmıştır.
Borcu karşılayacak yeterli miktarda malın haczedilmesi
hâlinde borçluya mal beyanında bulunmamaktan dolayı ceza verilmemesi ilkesi
benimsenmiştir.
Ayrıca çocuk teslimine
ilişkin ara kararlarına uyulmaması cezaî müeyyideye bağlanmıştır.
Cezanın üst sınırı, altı
aya kadar hafif hapis veya yalnızca hafif veya ağır para cezası veya bunlardan
biri veya ikisi olan suçların failleri hakkında duruşma yapılmaksızın ceza
kararnamesiyle karar verilebilmesi olanağı getirilmiştir. Böylelikle, icra
suçlarında ceza kararnamesi müessesesi getirilmek suretiyle yargılamanın
hızlandırılması amaçlanmıştır.
İcra ve İflâs Kanununa
eklenen ek 1 inci maddeyle, aynı Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü
maddelerindeki parasal sınırların, paranın satın alma gücünde ve ekonomik
koşullarda meydana gelen değişime uyum sağlaması için, 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde yer alan yeniden değerleme oranında her
takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere artırılması ve bu şekilde
belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımlarının dikkate alınmaması
öngörülmüştür.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. - Maddeyle icra
ve iflâs dairelerinde çalışan personelin işlemlerini denetleme bakımından yeni
düzenlemeler getirilmiştir.
Bilindiği üzere, birden
fazla icra hâkimi olan yerlerde bir de "icra reisi" bulunmaktadır.
İcra reisinin yardımcısı durumunda bulunan icra hâkimleri, icra ve iflâs
dairelerinde çalışan personelin işlemlerini, gerektiği şekilde
denetleyememektedirler. Çünkü bu personel üzerinde gözetim ve denetim yetkisi
doğrudan doğruya icra reisine ait bulunmaktadır. Öte yandan, "icra hâkimi
yardımcısı" unvanı, aslında son derece seri karar alabilme yeteneğine ve
geniş bir hukuk kültürüne sahip olması gereken ve Anayasanın 152 nci maddesi
anlamında bir mahkeme olan tetkik merciinin başında bulunan tetkik mercii hakiminin statüsü ile de bağdaşmamaktadır.
Uygulamada zorluklar
yaratan bu duruma son verilerek Adalet Bakanlığıca, iş durumunun gerekli
kıldığı yerlerde, tetkik merciinin birden fazla dairesinin kurulması; icra
reisliği kurumunun kaldırılması ve her tetkik mercii hâkiminin, kendisine Adlî
Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs
dairelerinin işlemlerine yönelik şikâyet ve itirazlar ile idarî işlemlerine
bakması, gözetim ve denetimlerini yapması öngörülmüştür. Dağılımın dönüşümlü
olarak yapılmasıyla, tetkik mercii hakiminin hep aynı icra dairesinin
işlemlerine bakıp denetlemesinden doğabilecek sakıncalar giderilmek
istenmiştir.
İş durumuna göre tetkik
merciinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımının ve buna ilişkin
esasların Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirleneceği hükme
bağlanmıştır.
Madde 2. - Maddeyle, icra
ve iflâs dairelerinin, aldıkları para ve kıymetli şeyleri Adalet Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelik hükümleri çerçevesinde nemalandırmaları ve nemalarıyla
birlikte hak sahiplerine ödemeleri hükme bağlanmıştır. Getirilen düzenlemeyle
icra ve iflâs dosyalarına yatırılmış ve çeşitli nedenlerle ilgilisine hemen
ödenememiş olan para, kıymetli evrak ve değerli şeylerin zaman içinde değer
kaybına uğramaları önlenmiş olacaktır.
Ayrıca, 492 sayılı
Harçlar Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmünün bu paralar için
uygulanmayacağı maddede öngörülmüştür.
Madde 3. - Maddeyle
tetkik mercii hâkimlerinin veya bu görev kanun gereğince kendilerine verilmiş
hâkimlerin icra ve iflâs dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikâyet ve
itirazları inceleme yetkisi İcra ve İflâs Kanununun 4 üncü maddesinde
düzenlendiğinden, bu hükme paralel olarak 13 üncü maddede, 4 üncü maddeye
yollama yapılmak suretiyle icra ve iflâs daireleri üzerindeki gözetim ve denetimin ne şekilde uygulanacağı
açıklığa kavuşturulmuştur.
Madde 4. - Yargıtay
kararları günümüzde yeteri kadar yayımlanamamaktadır. Bu ise uygulamanın,
Yargıtay kararlarını bilmemesi nedeniyle yanlış kararları tekrarlaması ve
Yargıtayın özellikle istikrar bulmuş kararlarını takip edememesi sonucunu
doğurmaktadır. Öte yandan, icra ve iflâs hukuku çok çeşitli ihtimallerin ortaya
çıkabildiği ve bunlara süratle çözüm getirilmesi gereken bir hukuk dalı olup
Yargıtayın benzer olaylarda ne şekilde karar verilmesini uygun gördüğünün
bilinmesi gerek hak sahipleri ve gerekse hak dağıtanlar bakımından son derece
önemlidir. Şu halde, kanunların ülkemizin her yerinde istikrarlı ve adil
biçimde uygulanabilmesi için kararların tümünün yayımlanmasına gereksinim
vardır. Maddeyle uygulamada ciddî şekilde ihtiyaç duyulan icra ve iflâs
işlerine ilişkin Yargıtay kararlarının tamamının Yargıtayca düzenli olarak
yayımlanması amaçlanmaktadır.
Madde 5. - Takip
hukukunda başvurulan şikâyet bir dava olmadığından şikâyette davalı taraf yoktur. Çünkü şikâyet eden kişi bir
başkası ile uyuşmazlık içinde değildir. İşlemine karşı şikâyet yoluna
başvurulan icra dairesi veya işlemde yararı bulunan kişiler taraf değildir.
İşlemin açıkça kanuna aykırı olması hâlinde tetkik merciinin işlemi yapan
memuru ya da işlemde yararı bulunan kişileri dinlemesi gerekli olmayabilir.
Bununla beraber şikâyeti inceleyen tetkik mercii şikâyet konusu işlemi yapan
icra organını veya işlemle ilgili olan kişileri çağırıp dinleyebilir. Bu
kişilerin başında, şikâyet konusu işlemi yapan icra ve iflâs müdürleri gelmektedir. Maddeyle, kaynak İsviçre Kanununa ve
uygulamasına uygun olarak, tetkik merciine, "şikâyete konu işlemi yapan
icra dairesinin açıklama yapması" olanağı tanınarak, işlemin gerekçesini
öğrenme imkânı sağlanmıştır. Böylece, şikâyet konusu işlemin gerekçesini
öğrenen tetkik mercii hâkiminin daha isabetli karar vermesi ve ayrıca icra
dairesinin de işlemlerinde daha dikkatli olması amaçlanmıştır. Öte yandan,
uygulamada tebligat için gerekli olan süreden kaynaklanan sorunları gidermek
amacıyla duruşmaların ancak zorunluk hâlinde otuz günü geçmemek üzere
ertelenebileceği hükme bağlanmıştır.
Madde 6. - Maddeyle,
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 940 ıncı maddesinde,
icra dairesinde tutulacak özel sicile yazılmak suretiyle hayvanlar ve kanun
gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır malların kayıtlı bulunduğu
sicile yazılarak bu mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden rehin
kurulabileceği hükmü yer aldığından, bu hükümlere uyum sağlanması amacıyla 23
üncü maddede değişiklik yapılmıştır. Ayrıca 21/7/1971 tarihli ve 1447 sayılı
Ticarî İşletme Rehni Kanununa tâbi
ticarî işletmeler de taşınır rehni
kapsamına alınmıştır.
Madde 7. - Taşınır malın
değeri ilâmda yazılı değil veya taraflar arasında ihtilaflı ise, icra müdürü
tarafından takip tarihindeki değerinin esas alınması şeklindeki kural, para
değerindeki düşüş nedeniyle alacaklının zararına sonuçlar doğurması nedeniyle
"haczin yapıldığı tarih" olarak değiştirilmiştir. Böylece, taşınır
teslimine ilişkin takip sonunda takip konusu taşınır malı teslim alamayan
alacaklının, bu malın değerine eşit bir parayı alabilmesi amaçlanmıştır.
Madde 8. - Maddede,
çocuğun Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede öngörülen yüksek
yararı ve Sözleşmenin 9 uncu maddesinde yer alan ilkelere uyum sağlanması
amacıyla çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin
ilâmların icrasında icra müdürünün yanında hazır bulunabilecekler belirtilerek,
çocuğun psikolojik yönden rahatsız edici unsurlardan etkilenmesinin önlenmesi
amaçlanmıştır.
Madde 9. - Maddeyle,
uygulamada "sağlam bir banka" ibaresiyle ne kastedildiği konusunda
ortaya çıkan duraksama ve uyuşmazlıkların önlenmesi amacıyla "Adalet
Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte nitelikleri belirlenen bankalardan
biri" ifadesine yer verilmiştir.
Madde 10. - İcra ve İflâs
Kanununun 30 uncu maddesi "bir işin yapılmasına dair olan ilâmlar"
kadar "bir işin yapılmamasına dair olan ilâmlar"ı da düzenlediği
için, başlığı "Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan
ilâmlar" şeklinde düzeltilmiştir. Öte yandan, tahliye edilen taşınmaza
borçlunun tekrar haklı sebep olmaksızın girmesi hâlinde, borçlunun ayrıca hükme
gerek kalmadan zorla taşınmazdan çıkarılacağına dair düzenlemeye benzer bir
düzenleme İcra ve İflâs Kanununun 30 uncu maddesinde bulunmadığından, maddeyle
yapılan değişiklikle bu konudaki boşluk
doldurulmuştur.
Madde 11. - Maddeyle,
İcra ve İflâs Kanununun 168 inci maddesinin altıncı fıkrasındaki hükümle
paralellik sağlanmak suretiyle, borçlunun mal beyanında bulunmaması hâlinde
hapis ile cezalandırılacağı ihtarının icra emrinde açıkça yer alması zorunlu
kılınarak mal beyanında bulunmamakta ısrar eden borçluyu hapis cezası ile
mahkûm edilmesi olanağı getirilmiştir.
Madde 12. - Maddeyle, mal
beyanını alan merciin önceden olduğu gibi keyfiyeti tapu veya sicil daireleri
yanında Türk Patent Enstitüsü ve Türkiye Bankalar Birliğine bildirmesi esası
getirilmiştir. Böylece Türk Patent Enstitüsünde kayıtlı sınai haklar üzerinde
de iki ay süreyle devir yapılmaması sağlanmış ve Türkiye Bankalar Birliğine
yapılacak bildirim ile de bankaların ticareti terk eden kişileri yakından takip
etme imkânına kavuşmaları sağlanmıştır.
Madde 13. - Maddeyle,
öncelikle, alacak veya teminat aynı takip talebinde birlikte istenemeyeceğinden,
"ve" terimi "veya" olarak değiştirilmiştir. İkinci olarak,
yabancı para alacaklarının takip talebinde nasıl istenebileceği yönündeki
tereddüt, uygulamadaki kararlar da esas alınarak giderilmiştir. Yapılan yeni düzenlemede, alacaklının yabancı para
alacağının Türk parası karşılığını takip talebinde göstermesi yanında, bu
alacağının hangi tarihteki kur üzerinden tahsilini istiyorsa bunu da açıkça
göstermesi ve yine yabancı para ile ilgili faiz alacağına ilişkin talebini
belirtmesi esası getirilmiştir.
Madde 14. - İcra ve İflâs
Kanununun 62 nci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilmek suretiyle "harç" sözcüğü,
değişen Harçlar Kanunu karşısında bugün için anlamını yitirdiğinden, madde metninden
çıkarılmıştır. Maddede ayrıca İcra ve İflâs Kanununun 59 uncu maddesinin
birinci fıkrası hükmüne paralel düzenlemelere yer verilmiştir. Öte yandan,
maddenin birinci fıkrasında, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra
dairesine yapılan itirazlarda masrafların icra müdürü tarafından alınması,
alınmaması hâlinde bundan icra müdürünün şahsen sorumlu tutulacağı belirtilmek
suretiyle sadece masraf alınmaması nedeniyle takibin sürüncemede kalmasının
önlenmesi amaçlanmıştır. Alacaklının
59 uncu madde hükmüne göre itirazın kendisine tebliği masrafını avans
olarak peşinen ödemesi öngörüldüğünden, 62 nci maddenin ikinci fıkrasında aynı
masrafı borçlunun da yatırmasına dair hüküm maddeden çıkarılmıştır. Diğer
taraftan, 62 nci maddenin dördüncü fıkrası, bu fıkradaki kural 63 üncü maddeye
alınarak konunun bütünlüğü sağlanmak istendiğinden, yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca borçlu veya
vekiline dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde
bir adresi itirazla birlikte bildirme zorunluluğu getirilerek takiplerin
sürüncemede kalmaması ve icra tebliğlerinin seri bir şekilde yapılabilmesi;
böylece alacaklının etkin, verimli ve hızlı bir şekilde alacağına kavuşması
amaçlanmıştır.
Madde 15. - İcra ve İflâs
Kanununun maddede atıf yapılan 62 nci maddesinin dördüncü fıkrası Tasarıyla
yürürlükten kaldırıldığından; itirazın kaldırılması duruşmasında itiraz eden
borçlunun, itirazı sırasında sebep bildirmiş olup olmadığına bakılmaksızın,
alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürebileceği hükmüne yer verilmek
suretiyle, uygulamada ortaya çıkabilecek sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.
Madde 16. - İcra ve İflâs
Kanununun 67 nci maddesinin üst kenar başlığı, konuyu daha iyi ifade etmesi bakımından, "itirazın
hükümden düşürülmesi" şeklinde değiştirilmiş ve kenar başlığı
"itirazın iptali" olarak düzeltilmiştir. Ayrıca "itirazın
kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen" ibaresi madde metnine
alınmayarak, itirazın kaldırılması
talebi reddedilen alacaklıya itirazın iptali davası açma hakkı tanınmıştır.
Madde 17. - İcra ve İflâs
Kanununun 68 inci maddesinin kenar başlığı, konuyu daha iyi ifade etmesi
bakımından, "İtirazın kesin olarak kaldırılması" şeklinde
değiştirilmiş; ayrıca, 67 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan
"itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteme süresinin altı ay
olduğu"na ilişkin hüküm, bu maddenin birinci fıkrasına eklenmiş ve 67 nci
maddenin dördüncü fıkrası Tasarının 104 üncü maddesiyle yürürlükten
kaldırılmıştır.
Maddenin son fıkrasının ilk cümlesinde yapılan değişiklikle İcra ve
İflâs Kanununun 169/a maddesinde yer alan kambiyo senetlerine mahsus takipte
itirazın kabulü veya reddi hâlinde borçlu veya alacaklı hakkında hükmedilecek
tazminatın aynı nedenlerle genel haciz yoluyla takipte de uygulanması imkânı
getirilmiştir.
Madde 18. - İcra ve İflâs
Kanununun 68/a maddesinin kenar başlığı "itirazın geçici olarak
kaldırılması" şeklinde değiştirilmiş; ayrıca, 67 nci maddenin dördüncü
fıkrasında yer alan "İtirazın geçici olarak kaldırılmasını isteme
süresi"ne ilişkin hüküm, bu maddenin birinci fıkrasına eklenmiştir.
Madde 19. - Maddeyle,
sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesinin, yurt içinde bir adresin noter
aracılığıyla krediyi kullanan tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğuracağı,
aksi hâlde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı
hükmü getirilip, takibin sürüncemede kalması önlenerek alacağın daha hızlı
tahsili amaçlanmıştır.
Ayrıca, İcra ve İflâs
Kanununun 68/b maddesinin ikinci fıkrasında geçen "aldığı" ibaresi
"gönderilen" şeklinde değiştirilmek suretiyle uygulamada karşılaşılan
ve özellikle tebliğden kaynaklanan duraksamaların giderilmesi amaçlanmıştır.
Diğer yandan, faiz
tahakkuk dönemlerinde gönderilen hesap özetlerinin muhtevasına itiraz etmemiş
olan borçlunun kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin
ihtarnameye itiraz etmek suretiyle ödemeyi ve takibi geciktirmesine engel
olunmak istenmiş ve kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin
ihtarnamelerin de bu Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılan
belgeler arasına girmesi sağlanmıştır.
Böylece, önceden tebliğ
edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine
ilişkin hesap özetlerinin muhtevasına itiraz edilmemiş olması hâlinde, krediyi
kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine
ilişkin ihtarname içeriğine itiraz
etmiş olmasının önceki dönemde doğan sonuçları ortadan kaldırmayacağı ve önceki
dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap özetleri hakkında ikinci fıkra hükümlerinin
uygulanacağı konusundaki tereddütler giderilerek, alacaklının hakkının zayi
olması ve işlemlerin sürüncemede kalması engellenmek istenmiştir.
Madde 20. - Maddeyle,
uygulamada ortaya çıkan sorunları gidermek amacıyla, Yargıtay kararlarına uygun
olarak, resmî sicile kayıtlı malların haczinin takibin yapıldığı icra
dairesince kaydına işlenmek suretiyle doğrudan da yapılabilmesi hükmü
getirilmiştir.
Madde 21. - Maddeyle,
haciz konusu mallar üzerinde üçüncü şahıslar lehine haciz, mülkiyet, rehin veya
benzeri hakların bulunduğu hâllerde, beyan yükümlülüğünün sadece borçluya ait
olmasının getirdiği sakıncaları önlemek ve bu yükümlülüğü borçlu ile birlikte
malı elinde bulunduranları da kapsayacak hâle getirmek, takibin ilerlemiş
aşamalarında ortaya çıkabilecek istihkak iddialarının önceden yapılmasını sağlamak ve böylece rehin veya benzeri hak
sahiplerini korumak amaçlanmıştır.
Madde 22. - İcra ve İflâs
Kanununun 88 inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen hükümle; "üçüncü
şahsın elinde bulunan taşınır malların haczedilmesi durumunda alacaklının
muvafakatı ve üçüncü şahsın kabulü hâlinde üçüncü kişiye yediemin olarak
bırakılacağı" öngörülmüştür. Böylece, "alacaklı muvafakat
etmezse, üçüncü kişinin elinde bulunan
taşınır malların da haczedilip, üçüncü kişinin elinde bırakılmayarak muhafaza
altına alınacağı" şeklindeki uygulamaya son verilmesi amaçlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasına
eklenen hükümle ticarî işletme rehni
kapsamındaki taşınırların haciz ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde
icra dairesince satılmalarına karar verilmesinden önce muhafaza altına
alınmaları önlenmiş, ticarî işletmenin
bütünlüğü korunarak, borçlunun ticarî
faaliyetine devam edebilmesi ve
bu yolla borçlarını ödeyebilmesi imkanı sağlanmıştır.
Maddenin dördüncü
fıkrasında yapılan değişiklikle; "Adalet Bakanlığının haczedilmiş malların
muhafazası için Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfına da depo ve garaj
açtırabileceği ya da işletme hakkını Vakfa verebileceği" belirtilmiştir.
Beşinci fıkrada yapılan
değişiklikle yediemin olarak kendisine saklanmak üzere bırakılan hacizli
mallarla ilgili olarak üçüncü kişiler hakkında da bu fıkra hükmünde yer alan
usullerin uygulanması amaçlanmıştır.
Madde 23. - Alacaklının
ve icra dairesinin, takip borçlusunun üçüncü şahıstaki hak ve alacaklarının
haczini isterken, gerçekte böyle bir hak veya alacak bulunup bulunmadığını
denetleme imkânı bulunmadığından uygulamada
bir kısım alacaklıların, üçüncü şahıslara haciz ihbarnameleri tebliğ
ettirmek ve böylece itiraz ve menfi tespit davası açma hakkının kullanılmaması
ihtimalinden yararlanmak amacını güttükleri gözlemlenmektedir. Madde ile,
birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine karşı müracaat haklarını süreyi
geçirmek suretiyle kaçırmış üçüncü şahıslara, üçüncü bir bildirimle menfi
tespit davası açma hakkı tanınmıştır. Ayrıca, maddenin üçüncü fıkrası hükmüne
göre açılacak menfi tespit davalarının maktu harca tâbi olması öngörülerek, iyi
niyetli üçüncü şahısların kolaylıkla menfi tespit davası açmak suretiyle
iddialarını ispatlaması olanağı getirilmiştir.
Ayrıca, üçüncü şahsa
borçlu ile kötü niyetli alacaklıdan, paranın veya malın iadesini isteme olanağı
getirilmiştir.
Madde 24. - Maddeyle,
hacizli taşınmazın el değiştirmesi hâlinde İcra ve İflâs Kanununun 148/a maddesinin, taşınmazını
ipotek ettirenin ya da ipotekli taşınmazı daha sonra satın alanın ya da
bunların haleflerinin tapu sicil müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi
bildirmek zorunda olduklarına ilişkin hükmüne uyum sağlamak ve böylece adres
değişikliği hâlinde takiplerin sürüncemede kalmasının önüne geçmek
amaçlanmıştır.
Madde 25. - Maddeyle
özellikle taşınmazların paraya çevrilmesinin zaman alması ve takip sürecinde
kıymetli eklentilerin taşınmazdan çıkarılarak, yok edilerek ya da bozularak
alacaklılardan kaçırılması ihtimali düşünülerek, icra dairesine, taşınmazın
idaresi ve işletilmesi yanında, eklentinin korunması için gerekli muhafaza
tedbirlerini alma zorunluluğu getirilmiş ve böylece işletmenin ekonomik
bütünlüğünün korunması amaçlanmıştır.
Madde 26. - Maddede,
anonim şirketlerde hisseleri temsil eden pay senetlerinin veya pay
ilmühaberlerinin çıkarılmamış olması hâlinde çıplak payın haczinin ne şekilde
yapılacağı konusunda uygulamada çıkan tereddütleri gidermek amacıyla gerekli
düzenlemeler yapılmıştır. Maddeyle ayrıca haczin Ticaret Siciline tescil edilmek üzere bildirilmesi esası
getirilmiş ve haczedilen hisselerin haczin tescilinden sonra başkasına devri
halinde bu devrin alacaklının haklarını ihlal ettiği oranda batıl olduğu kabul
edilmiştir.
Madde 27. - Maddeyle,
bazı hâllerde şartlar değiştiği için alacaklı ile borçlu arasında zaman içinde
birden fazla taksitle ödeme sözleşmesi yapılabildiği göz önüne alınarak,
uygulamada ortaya çıkan duraksamaları gidermek ve borçların yeniden
yapılandırılması suretiyle borçluların ekonomik sürece kazandırılmalarını
kolaylaştırmak amacıyla,
"sözleşmenin" kelimesi "sözleşme veya sözleşmelerin" olarak
değiştirilmiş; bu sözleşme veya sözleşmelerin yürürlükte olduğu sürece satış talebi ve paraya çevirmeye ilişkin
sürelerin işlemeyeceği hükme bağlanmıştır. Böylelikle borçlu ile alacaklının
akdettiği taksitle ödeme sözleşmesi, ister 111 inci maddeye göre yapılmış
olsun, ister alacaklının muvafakati ile aktedilmiş bulunsun, sözleşme süresince
106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemeyecektir. Ayrıca, kötü niyetli
kişilerin ispatı güç muvazaalı hacizler veya icra takipleri çerçevesinde bu tür
taksitle ödeme sözleşmeleri yaparak avantaj sağlamalarının önüne geçilmesi
amacıyla anılan sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması
hâlinde, aştığı tarihten itibaren sürelerin kaldığı yerden işlemeye başlaması
öngörülmüştür.
Madde 28. - Maddeyle,
Kanunun 115 ve 116 ncı maddelerinde yapılan değişikliklere uygun olarak,
taşınırların satışı için yapılacak ilânda bulunması gereken hususlar tekrar
düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasına
eklenen cümle ile, ilânın yurt çapında yayımlanan bir gazete ile yapılmasına
karar verilmesi hâlinde bunun ne şekilde yapılacağı düzenlenmiştir. Bu bağlamda, uygulamada tirajın belirlenmesi
bakımından sorunlar çıktığından, hangi
tarihteki tirajın esas alınacağı
açıklığa kavuşturulmuştur.
Madde 29. - Maddeyle,
satışa çıkarılan malın artırma bedelinin tahmin edilen kıymetinin yüzde
yetmişbeşi yerine yüzde ellisini bulması hâlinde ihale edilebileceği
düzenlenerek, malın ilk artırmada satılabilmesi ve böylece ilân ve daha sonraki
artırmalar için yapılacak masraflar ve geçecek süreden tasarruf edilmesi, malın
biran önce satılması nedeniyle takibin sürüncemede kalmaması ve alacaklı ile
borçlunun yararının gözetilmesi amaçlanmıştır.
Madde 30. -
Maddeyle, ilk artırmada yapılan teklifin malın tahmin
edilen kıymetinin yüzde ellisine ulaşmaması, rüçhanlı
alacakların ve masrafların toplamını geçmemesi hâlinde yapılan ilânda, ikinci artırmanın ilk artırmayı izleyen beşinci
gün yapılacağı, bunun resmî tatil gününe rastlaması hâlinde ikinci artırmanın
resmî tatili izleyen ilk iş günü yapılacağı hükme bağlanmıştır. Böylece
ilgililerin ikinci artırmanın hangi gün yapılacağını önceden kesin bir şekilde
bilmelerine imkân verilmiştir.
Madde 31. - Maddeyle,
satılan malın teslimi ihalenin kesinleşmesi koşuluna bağlanarak ihale edilen
malın alıcıya ne zaman teslim edileceği konusunda uygulamaya açıklık getirilmiş
ve bu konuda ihalenin kesinleşmesi esas alınmıştır.
Madde 32. - Maddeyle
pazarlık suretiyle satış yapılabilecek hâllerdeki parasal miktar günün
koşullarına uygun hâle getirilmiştir.
Madde 33. - İcra ve İflâs
Kanununun 129 uncu maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak taşınmazlarda
artırma ilânının içeriği yeniden düzenlenmiştir.
Madde 34. - Maddeyle
taşınmazın önceden takdir edilen kıymetini etkileyen yeni mükellefiyetlerin
ortaya çıkması hâlinde, icra dairesinin satışa esas olmak üzere taşınmazın kıymetini yeniden takdir ettirmesi imkânı getirilmek
suretiyle, malın gerçek değeri üzerinden satışa sunularak daha çabuk satılması
ve böylece ilân ve ihale masraflarından tasarruf edilerek takibin sürüncemede
kalmaması amaçlanmıştır.
Maddeye eklenen son
fıkrayla, taşınmazda teferruat niteliğinde teşvikli mal bulunması hâlinde bu
malın paraya çevrilmesine ilişkin esaslara açıklık getirilmiştir.
Madde 35. - Maddede,
kıymet takdirine yapılacak şikâyetler konusunda yeni hükümler getirilmek
suretiyle bu şikâyetin incelenmesi aşamasında hak ve zaman kaybının önlenmesi
ve farklı uygulamaların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
Ayrıca, uygulamadaki
tereddütlerin giderilmesi bakımından kıymet takdirinin yapıldığı tarihten
itibaren yeniden kıymet takdiri istenemeyeceğine ilişkin iki yıllık sürenin
başlangıç tarihine açıklık getirilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrası
ile, kıymet takdirine ilişkin şikâyetin yetkisiz tetkik merciine yapılması
hâlinde, tetkik merciinin evrak üzerinde inceleme yaparak ve on gün içinde
kendiliğinden yetkisizlik kararı verebilmesi imkânı kabul edilerek, kötü
niyetle yetkisiz mercie başvurarak kıymet takdirine ilişkin kararın
kesinleşmesini engelleyen davranışların önlenmesi amaçlanmıştır.
Madde 36. - Maddeyle,
taşınırlarda olduğu gibi taşınmazların ihalesinde de artırma bedeli için aranan
oran yüzde yetmişbeşten yüzde elliye indirilmiş ve birinci artırma ile ikinci
artırma oranları arasındaki farkın bu şekilde düşürülmesi suretiyle taşınmazın
birinci artırmada daha kolaylıkla satılmasına imkân verilmek istenmiştir.
Madde 37. - Maddeyle,
satılan malı alan kimsenin bedeli yirmi gün yerine on günlük mühlet içerisinde
ödemesi zorunluluğu getirilerek, sürenin kısaltılması suretiyle takibin
hızlandırılması ve alacaklının alacağına daha çabuk ulaşması amaçlanmıştır.
Madde 38. - Maddeyle 129
uncu maddede yapılan değişikliğe uyum sağlanmıştır.
Madde 39. - Madde ile
ihale kesinleşinceye kadar taşınmazın muhafaza ve idare şeklinin icra dairesi
tarafından kararlaştırılacağı belirtilmiş, ayrıca ihaleye iştirak edenlerin
şikâyet yoluyla ihalenin feshini isteyebilmeleri için yurt içinde adres
göstermeleri zorunluluğu getirilmek suretiyle kötü niyetli fesih taleplerinin
önlenmesi amaçlanmıştır. İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi
hâlinde, tetkik merciinin talep sahibini feshi istenilen ihale bedelinin yüzde
onu oranında para cezasına mahkûm etmesi, ancak işin esasına girilmemesi
nedeniyle talebin reddi hâlinde para cezasına hükmedilmemesi esasına yer
verilmiştir. Yeni hükümle, "ihalenin feshi talebinin reddi hâlinde para
cezasına hükmedilmesi" esasının yasal düzenlemeye kavuştuğu 1988 yılını
izleyen yıllarda Yargıtayın "ihalenin feshi talebinin husumet, sıfat
yokluğu, süre aşımı gibi nedenlerle reddine karar verilmesi hâlinde davacı
aleyhine para cezasına hükmedilmemesi gerekeceği" şeklindeki uygulaması bu
suretle açık bir yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur.
Ayrıca, maddeyle ihalenin
feshinin talep edilmiş olması hâlinde bile satış bedelinin nakden yatırılması
zorunluğu getirilmek suretiyle bu taleplerin kötü niyetle yapılmasının
önlenmesi amaçlanmıştır. Satış bedeli, ihalenin feshi davası süresince icra
dairesi tarafından nemalandırılacağından, eski uygulamadaki olumsuz sonuçlar da
giderilmeye çalışılmıştır. İhalenin feshi talebinin kabulü halinde,
nemalandırılmış bu satış bedeli, ihale alıcısına; reddi hâlinde ise alacaklıya
ödenecektir.
Madde 40. - Maddeyle sıra
cetveline karşı şikâyet ya da itiraz yoluna gidildiğinde sıra cetvelinde hak
sahibi olarak görünen kişilerin, sıra cetveli kesinleşmeden, işleyecek faizleri
de kapsayacak şekilde bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz etmek
kaydıyla, paylarına düşen miktarı icra dosyasından tahsil etmeleri imkânı
getirilmiş ve 36 ncı maddenin burada da uygulanacağı belirtilmiştir. Böylece,
hak sahiplerinin sıra cetveline itiraz veya şikâyet prosedürü devam ederken,
teminat mektubu karşılığında alacaklarına kavuşması sağlanmıştır. Ayrıca
teminat mektubunda, sıra cetveli kesinleşmeden tahsil edilen paranın iadesinin
gerekmesi halinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin icra
dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesinin taahhüt edilmesi
gerektiği hususu da maddede hükme bağlanmıştır.
Madde 41. - Maddeyle,
merkezi bir sicil mevcut olmadığı için uygulamada işlerliğini hemen hemen
tamamen kaybetmiş olan aciz vesikası bazı yönleriyle yeniden düzenlenmiştir. Bu
belgenin özellikle bir kimsenin krediye layık olup olmadığını belirlemek
bakımından büyük önemi vardır. Onun için maddeyle, her il merkezinde (merkez
ilçede) Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilecek bir icra dairesinde özel
sicil ihdas edilmesi öngörülmüştür. Bu sicilin ne şekilde tutulacağı, hangi
hususların sicile kaydedileceği, terkinin ne şekilde yapılacağı gibi konular
Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenecektir.
Aciz vesikası kurumunun
işlevini kaybetmesinin en önemli nedenlerinden biri de, aciz vesikasına
bağlanmış olan alacağa faiz işletilememesi kuralıdır. Ancak bu kuralın kaldırılması yerine, aynı sonuca, aciz
vesikasını sicilden terkin ettirmek
isteyen borçlunun borcun tamamını, işlemiş faizleriyle birlikte ödemesi
mecburiyeti getirilmek suretiyle varılmak istenmiştir.
Aciz vesikasına bağlanmış
alacağın zamanaşımına tâbi olmaması kuralı ise, 19 uncu asırdan kalma bir kural
olduğu, hukukumuzda zamanaşımı sürelerinin belirli olması hususu ile bağdaşmadığı ve bu içerikte bir kural diğer
Avrupa ülkelerinde mevcut bulunmadığı için kaldırılmış; ancak, aciz vesikasına
bağlanan alacağın mevcudiyeti, her zaman olmasa bile, kural olarak, sübut
bulduğundan zamanaşımı süresi nispeten uzun tutulmuştur.
Türk icra hukukunun
özellikleri nedeniyle, aciz vesikasının sicile işlenmesinden sonra, icra
takibinin batıl olduğunun veya iptal edildiğinin ya da borçlunun borçlu
olmadığının bir mahkeme hükmüyle sabit olduğunun anlaşılması hâlinde, ilgili
kaydın sicilden terkin edilmesine imkan verilmiştir. Keza alacaklı ile borçlu,
örneğin daha düşük bir miktar üzerinde anlaştıkları takdirde, alacaklı icra
takibini geri almak suretiyle sicildeki kaydın terkinini sağlayabilecektir.
Madde 42. - Maddede,
ipotek sözleşmesinin tarafları veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alan ya
da bunların halefleri bakımından adres gösterme zorunluğu getirilmek ve 7201
sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesi hükmüne göre tebligat yapılmasını
sağlamak suretiyle takiplerin sürüncemede kalmasının ve adalete duyulan inancın
zedelenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Madde 43. - Maddeyle,
kira bedelinin icra dairesine ödenmesi hâlinde, alacaklının 132 ve 135 inci
maddelerden yararlanması esası getirilerek uygulamadaki tereddütlerin
kaldırılması amaçlanmıştır.
Madde 44. - Maddeyle kötü
niyetli borçluların cari hesabın kesilmesine, hesap özetine ve tazmin talebine
ilişkin tebligatları almamak suretiyle takibin başlatılmasını geciktirmeleri
önlenmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan, krediyi
kullandıran taraf, gecikmiş kredi
alacaklarının tasfiyesi için yaptığı ipotek takiplerinde hesabın muaccel
kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması
nedeniyle tazmin talebinin noter marifetiyle krediyi kullanan tarafa
gönderildiğine dair noterden tasdikli sureti icra müdürüne ibraz ederse, icra
müdürü bu Kanunun 149 uncu maddesi uyarınca işlem yapmaktadır. Oysa, bir çok
defa kredi borçlusu adresinde bulunamamakta ya da adreste olmasına rağmen
kendisine hesap özeti, tazmin talebi ve ihtar tebliğ edilememektedir. Maddeye
yapılan ilâve ile, hesap özetinin, tazmin talebinin ve ihtarın kredi
borçlusunun kredi sözleşmesinde
yazılı ya da 21
inci maddeye göre
bildirilen adresine gönderilmesi yeterli olacak ve böylece
tebligatın yapılmaması nedeniyle ipotek takiplerindeki gecikmeler ortadan
kaldırılacaktır. Ayrıca, tetkik merciinin yaptığı inceleme sırasında, borçlu,
borcun sona erdiğine veya ertelendiğine ilişkin olup yetkili mercilerce re'sen
yapılmış veya usulüne göre onaylanmış yahut icra dairesinde veya tetkik
merciinde ya da mahkeme önünde ikrar edilmiş senet sunmadıkça takibin
durdurulmasına karar verilemeyeceği düzenlenmiştir.
Madde 45. - Maddede,
iflâs kararı kesinleşinceye kadar depo edilen para hakkında nasıl bir işlem
yapılacağı Kanununun 9 uncu maddesine yollamada bulunarak belirtilmiştir.
Böylece, iflâs davası çerçevesinde depo edilen paranın iflâs kararının kesinleşmesine kadar geçecek ve
uzun sayılabilecek süre zarfında nemalandırılması imkânı getirilmiştir.
Madde 46. - İflâs
kararının iflâs dairesi tarafından yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş
gazeteden birinde yayınlanmasına ilişkin
hüküm, ilânın yayınlanacağı gün
hangi gazetelerin tirajı en yüksek beş gazete olacağı önceden bilinmediğinden
ve bilinmesi mümkün olmadığından uygulamada ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Onun için, maddeyle, ilânın "karar
tarihinde" tirajı en yüksek beş gazeteden birinde yayımlanması imkânı getirilerek bu
sorunların giderilmesi ve takiplerin uzamasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Ayrıca maddede yer alan yazım hataları da düzeltilmiştir.
Madde 47. - Maddeyle,
kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla
takiplerde borçlunun ödeme emrine itirazının reddi hâlinde mal beyanında
bulunması zorunluğu getirilmiştir. Böylece, mal beyanında bulunma zorunluğu,
kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde itirazın takibi kural
olarak durdurmaması esasına uygun olarak düzenlenmiştir.
Madde 48. - Maddenin
birinci fıkrasıyla, itirazın incelenmesinde tetkik merciinin otuz gün içinde
tarafları duruşmaya çağırması zorunluluğu getirilmiş ve yetki itirazının
taraflar gelmese bile sonuçlandırılması benimsenmiştir. Sürenin on beş günden
otuz güne çıkarılmasına tebligata ilişkin uygulama neden olmuştur.
Maddenin ikinci
fıkrasında yapılan değişiklikle; tetkik merciinin, sunulan
belgelerden borçlunun "borçlu olmadığı" kanısına varması hâline ek
olarak "takip konusu senede göre icra takibinin yapıldığı yerin yetkili
olmadığını" saptaması hâlinde de, icra takibinin geçici olarak durdurulmasına
karar verebilmesi mümkün hâle getirilmiştir.
Maddenin altıncı
fıkrasında yapılan değişiklikle; borçlunun itirazının ancak "esasa ilişkin
nedenlerle kabulü hâlinde" alacaklının ve "takip muvakkaten
durdurulmuş ise" bu talebin reddi hâlinde borçlunun "diğer tarafın
isteği üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere" tazminata mahkûm
edileceği hükmüne yer verilmiştir. Böylece Yargıtay uygulamasıyla paralellik
sağlanmıştır.
Madde 49. - Maddeyle
tetkik mercii hâkiminin imza itirazını İcra ve İflâs Kanununun 68/a maddesinin
dördüncü fıkrasına göre inceleyeceği belirtilerek iki madde arasında uyum
sağlanmış, aynı maddenin beşinci fıkrasına paralel bir düzenleme ile borçlunun
takip konusu alacağın yüzde onu oranında
para cezasına mahkûm edileceği belirtilmiştir. Maddeyle ayrıca borçlunun
icra inkâr tazminatından ve para cezasından sorumlu tutulabilmesi için takibin
geçici olarak durdurulmuş olması şartı getirilmiştir. Zira takip geçici olarak
durdurulmamışsa, alacaklının itiraz nedeniyle bir zarara uğraması söz konusu
olmayacaktır.
Ayrıca 170 inci maddenin
dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, üçüncü fıkrada yapılan değişikliğe
paralel olarak ve taraflar arasında eşitliğin sağlanması amacıyla, maddede
belirtilen hâllerde alacaklı hakkında tazminat ve para cezasına hükmedilmesi
düzenlenmiştir.
Madde 50. - Kambiyo
senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde, Kanunun 61 inci maddesinin birinci
fıkrası dışındaki hükümlerinin bu takip yolunda da kıyasen uygulanması kabul
edilmiş; ayrıca Kanunun 62 ilâ 72 nci maddelerinin bu takip yolunda da kıyasen
uygulanması olanağı getirilerek madde kapsamı genişletilmiştir.
Madde 51. - Maddeyle,
sermaye şirketleri ve kooperatiflerin borçlarının aktiflerinden fazla olması
hâli idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da
kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından
beyan ve mahkemece tespit edilirse, bunların önceden takibe gerek kalmadan iflâsına karar verileceği hükme bağlanarak;
bir nevi maddî anlamda borca batıklık durumu içinde olan borçlunun, bu
durumdayken normal faaliyetine devam ederse, özellikle alacaklarının vadesi
daha sonra gelecek olan veya diğerlerinden daha sonra icra takibinde bulunan
alacaklılar ile borçlunun borca batıklık durumunu bilmeden ona bu dönemde
yeniden borç verecek olanların haklarını tamamen veya kısmen alamama
tehlikesini ortadan kaldırmak amaçlanmıştır. Ancak, idare ve temsil ile
vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin
malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme
projesini mahkemeye sunarak iflâsın
ertelenmesini isteyebilirler. Böylece, mali durumunun düzeltilmesi mümkün olan
şirket veya kooperatifin faaliyetlerine devam etmesi sağlanmaktadır. İflâsın
ertelenmesi istemi geri alınamaz. Mahkeme projeyi ve sunulan bilgi ve belgeleri
ciddi ve inandırıcı bulursa ve gerektiğinde idare ve temsille vazifelendirilmiş
kimseleri ve alacaklıları da dinleyerek
iflâsın ertelenmesine karar verebilir. Mahkemenin bu yolun kötü niyetle
kullanılmasını önlemek için
incelemesini süratli bir şekilde yapması zorunluluğu getirilmiştir.
İflâsın ertelenmesi, konkordatodan esas itibarıyla iki bakımdan farklıdır. Bir
kere, iflâsın ertelenmesi hakime ve ilgililere daha geniş bir hareket alanı sağlayabilir.
Nitekim maddede, mali durumunu düzeltmek için borçlunun başvurabileceği çareler
konusunda herhangi bir yönlendirme, sınırlama beyan edilmemiştir. İkinci
olarak, iflâsın ertelenmesi kurumu, mali durumun düzeltilmesine ilişkin
tedbirlerin uygulamaya konulması bakımından borçluya herhangi bir yardım veya
destek sağlamamaktadır.
Madde 52. - Maddeyle,
İcra ve İflâs Kanununun 179 uncu maddesinden sonra gelmek üzere 179/a ve 197/b
maddeleri eklenmiştir.
Madde 179/a. -
Mahkeme, iflâsın ertelenmesi kararıyla
birlikte şirketin veya kooperatifin malvarlığını korumaya yönelik tedbirleri
alacaktır. Evvelce iflâsın ertelenmesi halinde şirket veya kooperatifin
mallarının korunması için tedbir alınmamakta ve böylece şirket veya kooperatif
uzun bir süre için eski halinde bırakılmaktaydı. Bu durum hâkimlerin iflâsın
ertelenmesi konusunda mütereddit kalmalarına neden olmaktaydı. Getirilen
düzenlemeyle bu sakınca giderilmektedir. Ancak maddede bu tedbirler tek tek
sayılmamıştır. Bunun yerine tedbirlerin öngörülen iyileştirme projesiyle uyum
halinde olması, projeyi işlemez hâle getirmemesi aranacaktır.
İflâsın ertelenmesi
durumunda mahkeme bir kayyım atamak zorundadır; böylece şirket veya
kooperatifin uzun bir süre için eski yönetim organının elinde kalması önlenmiş
olmaktadır. Mahkeme duruma göre yönetim organının bütün yetkilerini kayyıma
verebileceği gibi, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini
kayyımın onayına bağlı kılabilecektir. Ancak kayyımın görev ve yetkileri
ayrıntılı olarak iflâsın ertelenmesi
kararında gösterilmelidir.
İflâsın ertelenmesi
halinde, başta alacaklılar olmak üzere üçüncü kişilerin hakları
etkileneceğinden, yine aynı şekilde alacaklıların ve üçüncü kişilerin hukuki
ilişkiye girdikleri veya girecekleri şirketlerin veya kooperatiflerin malî
durumunu bilmeleri şirketin veya kooperatifin çıkarından önce geleceğinden ve
kayyımın görev ve yetkilerine aleniyet kazandırmak bakımından, erteleme
kararının 166 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki usulle ilân edilmesi ve
gerekli bildirimlerin yapılması esası kabul edilmiştir.
Madde 179/b. - İflâsın
ertelenmesinden beklenen faydanın gerçekleşmesi şirket veya kooperatif aleyhine
başlamış icra ve iflâs takiplerinin
durmasına bağlıdır. İflâsın ertelenmesi kurumu, konkordatoda olduğu gibi bütün
alacaklıların çıkarlarını dengeli bir şekilde korumayı amaçlamaktadır.
Takiplerin duracağı kabul edilmezse, malî durumun düzelmesi neredeyse
imkânsızlaşır. Bu bağlamda Devlet alacakları bakımından da, 6183 sayılı Kanun
uyarınca başlatılmış bulunan takiplerin durması kuralı kabul edilmiş, bu açıdan
Devlet ile diğer alacaklılar arasında bir ayırım yapılmamıştır.
Erteleme sırasında
taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle
temin edilmiş alacaklar için bir istisna getirilerek bunların takip konusu
yapılabilmelerine izin verilmiştir. Ancak bu takipler nedeniyle muhafaza
tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecektir; aksi
takdirde şirket veya kooperatifin faaliyetine devam ederek iflâstan kurtulması
mümkün olamaz. Kıdem tazminatları hariç 206 ncı maddenin birinci sırasında
yazılı alacaklar takip yasağı konusunda diğer bir istisna olarak kabul
edilmişlerdir.
Erteleme süresi bir yıl
olarak kabul edilmiş; mali durumun düzelmesi ihtimalinin mevcut olması hâlinde,
kayyımın raporları da dikkate alınarak bu sürenin bir yıl daha uzatılabilmesine
imkan tanınmıştır. Böylece, ertelemenin toplam iki yıl için yapılabilmesi kabul
edilmiştir. Erteleme süresince kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde
faaliyetleri ve işletmenin durumu hakkında mahkemeye düzenli olarak rapor
vermek zorundadır.
Şirketin veya
kooperatifin mali durumunun düzelmesi ihtimali ile alacaklıların hakları
arasındaki dengenin sağlanabilmesi için, mahkemeye, kayyım raporlarından mali durumun erteleme süresi dolmadan
düzelmesinin mümkün olmadığı kanaatine vardığı takdirde, erteleme kararını
kaldırarak şirketin veya kooperatifin
iflâsına karar verme yetkisi tanınmıştır.
Madde 53. - Aslında
Kanunun 193 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkrasından çıkan sonuç sarih
olmakla birlikte, uygulamada, 185 inci maddede rehinli malların iflâs masasına
gireceği ve iflâs idaresi tarafından satılıp rehinli alacaklıya haklarının
verileceği öngörüldüğünden, iflâsın açılmasından önce rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla takibe başlanmamışsa iflâs açıldıktan sonra artık rehinli malın icra
dairesi tarafından paraya çevrilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmektedir. Bu
yorum tarzı rehinli alacaklının hakkına kavuşmasını geciktirmektedir. Onun
için, Kanunun 193 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki kuralı pekiştirmek
ve 185 inci maddenin birinci fıkrasına,
"...rehin sahibi alacaklı, istediği takdirde iflâstan sonra da masaya
karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir." hükmünü ilave etmek
ihtiyacı duyulmuştur.
Madde 54. - İflâsta sıra cetvelinde
ilk beş sırada yer alan imtiyazlı alacaklar ile imtiyazlı olmayan diğer bütün
alacaklar, üç sıra hâlinde düzenlenerek,
iflâs tasfiyesinde alacaklılar arasında olabildiğince eşitliğin ve daha
adil bir paylaşımın sağlanması; öte yandan, uygulama alanı bulunmayan alacak
kategorilerinin Kanundan ayıklanması amaçlanmıştır. Bu bağlamda, vergi
alacaklarına tanınan imtiyaz da, bu imtiyaz nedeniyle diğer (imtiyazlı olmayan)
alacaklılar birçok halde alacaklarını kısmen dahi olsa tahsil edemediklerinden kaldırılmıştır.
Maddeye eklenen yeni fıkra ile, ilk iki sırada yer alan alacakların imtiyazdan
yararlanabilmesi için öngörülen müddetlerin hesabında bazı süreçlerle ilgili
müddetlerin dikkate alınmayacağı kabul edilerek, imtiyazlı alacak sahiplerinin
haklarının korunması sağlanmıştır.
Madde 55. - Maddede, ilk
alacaklılar toplantısının yapılmasının toplantı nisabının sağlanamaması
nedeniyle mümkün olmaması veya mümkün
olmasına rağmen bu toplantıda karar nisabının
oluşmaması hâlinde, iflâs dairesinin ikinci alacaklılar toplanmasına kadar
masayı idare etmeye devam etmesi ve tasfiyeye başlaması esası benimsenmiştir.
Madde 56. - Maddede,
iflâs idaresi toplantılarının yapılamadığı hâllerde yerine getirilecek işlemler
somut bir şekle bağlanmış, alacaklıların talebi üzerine iflâs idaresinin
toplanması imkânı getirilmiş ve iflâs idare memurlarının toplanamadıkları veya
karar alamadıkları durumlarda iflâs dairesi müdürüne karar alma yetkisi
verilerek tasfiyenin uzamasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Madde 57. - Maddeyle
günümüz ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü göz önüne alınarak 226
ncı maddede yer alan parasal sınır yükseltilmiştir.
Madde 58. - Pay cetveli
ve son hesaba yönelik şikâyetin, dağıtıma ne şekilde etkili olacağı konusunda
ilgili maddeye açıklık getirilmiştir. Yeni düzenlemeye göre, pay cetveline
karşı şikâyet yoluna gidilmiş olması halinde paraların dağıtılması için bu
şikâyetin çözümlenmesinin mutlaka beklenmesi kuralı terk edilmiştir.
Madde 59. - Maddeyle, 143
üncü maddede yapılan değişikliğe paralel olarak 251 inci maddenin ikinci
fıkrasında değişiklik yapılmıştır. 196 ncı madde hükmü, aciz vesikasını
sicilden terkin ettirmek isteyen müflisin bunu sağlamak için ödemesi gereken
faiz borcunun hangi oran üzerinden hesaplanacağını göstermek amacıyla saklı
tutulmuştur. İflas külli bir tasfiye şekli olduğundan müflisin, faiz oranı
bakımından, cüz'î icra takibindeki borçluya göre daha elverişli bir oran
üzerinden ödeme yapması uygun görülmüştür.
Fıkraya eklenen dördüncü
cümle ile, uygulamada görülen ve
müflisin iflâstan sonra edindiği malları üçüncü kişiler üzerine yaparak
alacağını alamamış olan alacaklılardan kaçırmak yönündeki davranışları
engellenmek istenmiştir.
Madde 60. - Maddede genel
olarak ihtiyatî haciz değil, ihtiyatî
haczin şartları düzenlendiğinden, madde kenar başlığı "İhtiyati haciz
şartları" olarak değiştirilmiştir. Öte yandan madde ile, ihtiyatî haciz
talep edebilmek için bir "para borcunun" mevcut olması hususu
açıklığa kavuşturulmuştur. Böylece ihtiyatî haczin, ihtiyatî tedbirden farklı
olarak, sadece para alacakları için öngörülmüş bir tedbir olduğu vurgulanarak
yanlış uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Maddenin ikinci
fıkrasının (2) numaralı bendinde "alacaklının haklarını ihlâl eden hileli
işlem" yapılmasının ihtiyatî haciz sebebi sayılacağı açıkça
belirtilmiştir. Böylece uygulamadaki tereddütler ortadan kalkmış olacağı gibi,
Kanunun benzer amaçla iflâs sebebi
olarak düzenlediği 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi ile
de uyum sağlanmıştır.
Madde 61. - Maddeyle,
mahkemece ihtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde alacaklıya temyiz yoluna
başvurma olanağı sağlanmıştır. Böylece Kanunun 257 nci maddesinde belirtilen
ihtiyatî haciz sebeplerinin mevcudiyeti konusunda mahkemelerce kullanılan takdir
yetkisine yargısal denetim olanağı getirilmek suretiyle uygulamada
yeknesaklığın sağlanması ve hak arayanlar arasında eşitliği bozucu çözümlerin
önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Madde 62. - İhtiyati
haciz kararları hakkında yapılan şikâyetlerin daha kısa bir sürede incelenip
sonuçlandırılması amacıyla ihtiyatî haciz kararını yerine getiren icra
dairesinin bağlı olduğu tetkik merciine yapılması öngörülmüştür.
Madde 63. - Maddeyle,
takip talebinde bulunma süresi mahkemeler arasında ayırım yapılmadan tebliğden
itibaren bir ay olarak belirlenmiş; böylece yeknesaklığın ve basitliğin
sağlanması amaçlanmıştır.
Madde 64. - Maddeyle,
Kanunun 258 inci maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak, birinci fıkrada
yer alan ve ihtiyatî haczin temyiz edilemeyeceğine ilişkin olan hüküm, madde
metninden çıkartılmıştır.
Maddeye eklenen fıkra
ile, menfaati ihlâl edilen üçüncü kişilere ihtiyatî hacze "itiraz"
olanağı getirilmiştir. Nitekim İsviçre İcra ve İflâs Kanununda yapılan
değişiklikle, üçüncü kişilere de bu olanak tanınmıştır. Zira ihtiyatî haciz
geçici bir hukukî koruma olup, bu karar bazen karşı taraf dinlemeden ve ispat
aranmadan verilebilmektedir. Bunun
sonucu olarak, borç ilişkisinin dışında kalan üçüncü kişileri de doğrudan doğruya etkileyecek tarz ve
içerikte ihtiyatî haciz kararı verilebilmekte, üçüncü kişilerin bu durum
karşısında kendilerini açık bir hükümle koruma olanağı bulunmamaktadır. Üçüncü
kişinin ileri sürebileceği itiraz sebebinin ihtiyatî haciz nedenlerine veya
teminata ilişkin olabileceği belirtilmek suretiyle itiraz konusundaki
tereddütlerin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Görev konusu, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa göre belirleneceğinden maddede ayrıca belirtilmemiştir.
İhtiyatî haciz talebine esas teşkil eden alacak para alacağı olduğundan,
alacağın miktarına göre sulh veya asliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır.
Maddede, borçlunun veya
üçüncü kişinin yaptığı itiraz üzerine yargılama yapıp karar veren mahkemenin bu
kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiş ve konunun ivediliği
nedeniyle başvurunun Yargıtayca öncelikle ve kesin olarak sonuçlandırılacağı
hükme bağlanmıştır. Ayrıca uygulamada ortaya çıkabilecek duraksamaları gidermek amacıyla, ihtiyatî
haciz kararına itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulması
hâlinde bu başvurunun ihtiyatî haciz kararının uygulanmasını durdurmayacağı
hükme bağlanmıştır.
Madde 65. - Maddeyle,
rehnin tesisinden sonra haciz konulması hâlinde, konulan haczin rehni aşarak
rehnin önündeki hacze veya ihtiyatî hacze iştirak edemeyeceği esası
getirilerek, tapu siciline güven ve aleniyet ilkesine uyum sağlanması
amaçlanmıştır.
Madde 66. - Maddede,
kiralanan taşınmazlarda borçlunun ihtarlı ödeme emrine itiraz etmemesi ve ihtar
müddeti içinde de kira borcunu ödememesi hâlinde tahliye isteminde bulunmak
imkanı altı aylık süreye bağlanarak, uygulamadaki tereddütler giderilmiştir.
Madde 67. - Uygulamada,
özellikle ekonomik kriz zamanlarında, borçlarını ödemek için mallarını paraya
çevirmek isteyen borçluların çok sayıda olması sebebiyle, malların normal
değerlerinden daha aşağı fiyatlarda satıldığı herkesçe bilinen bir gerçektir.
Bu gibi durumlarda, "iyiniyetli bir şahıstan veya basiretli bir tacirden
beklenilmeyecek tasarruflarla mevcudun eksiltilmesi" şeklinde ifade edilen
ölçütün objektiflikten uzak olması birçok alıcının mağdur olmasına yol
açmaktadır. Kaynak İsviçre Kanununda da ifadesini bulan "alacaklılara
zarar verme kastı" ise, maddenin gerçek amacını daha iyi ifade ettiğinden,
280 inci maddenin birinci fıkrası bu amaca uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
Madde 68. - Maddeyle, 285
inci maddenin kenar başlığından önce "I. ADİ KONKORDATO" üst başlığı
eklenmiştir.
Ayrıca konkordato
hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlunun, tetkik merciine
konkordato projesi ile birlikte gerekçeli bir
dilekçe vermesi ve bu dilekçeye gelir tablosunu da eklemesi esası
getirilmiştir. Önceki düzenlemede "gerekçeli dilekçe" verilmesi şartı
mevcut değildi; bu şartın getirilmesi borçluyu, daha bu aşamada, öngördüğü
konkordato türünü ve bunu gerçekleştirmek için haiz bulunduğu veya haiz
bulunacağı imkanları açıklamaya mecbur kılmaktadır. Bu dilekçede borçlu,
işletmenin faaliyetini komiserin denetimi altında kendisinin mi üstleneceği,
yoksa komiserin mi onun yerine geçerek işletmenin faaliyetlerini sürdüreceği;
talep olunan konkordato mühletinin ne kadar olduğu, uzatma imkanını kullanma
hakkını saklı tutup tutmadığı gibi konularda açıklama yapacaktır. Hatta borçlu,
uygun gördüğü komiser adlarını dahi bu dilekçede belirtebilir, ama tabiatıyla
tetkik mercii bu isimlerle bağlı değildir. Dilekçeye eklenecek belgeler hakimin
sadece borçlunun işletmesinin aktif ve pasif kalemlerinin durumu hakkında bir
değerlendirme yapmasına değil, borçlunun işletmesinin ekonomik durumu, yani
borçları ve gelirleri hakkında bilgi edinmesine de yöneliktir.
Maddeye eklenen fıkrayla,
alacaklılara da, borçlu hakkında, gerekçeli bir dilekçeyle, konkordato
işlemlerinin başlatılmasını isteme ve böylece alacaklılar arasında eşitliği
sağlama imkanı verilmiş ve konkordato talebi üzerine tetkik merciine borçlunun
malvarlığının muhafazası için tedbir alma yetkisi tanınmıştır. Tabiatıyla
alacaklı, borçlunun ticari defterlerini, bilançosunu ve gelir tablosunu tetkik
merciine talebiyle birlikte sunmak zorunda değildir; ama tetkik mercii hakimi
resen araştırma ilkesi uyarınca borçludan bütün bu defter ve belgeleri
isteyebilir. Yeni düzenleme alacaklıya bir konkordato projesi tevdi etme
zorunluğu da getirmemektedir; ama, bu, onun böyle bir proje öneremeyeceği
anlamına da gelmemektedir.
Madde 69. - Maddeyle,
tetkik merciinin konkordato talebini nazara almasına ilişkin şartlar yeniden düzenlenmiştir. Getirilen
düzenlemeyle tetkik merciine ayrıca talepte bulunan alacaklıyı da dinleme
mecburiyeti yüklenmiş ve talebin
yerinde olup olmadığı konusunda tetkik merciinin borçlunun malvarlığı,
gelirleri, taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler ve
konkordatonun başarı ihtimali gibi unsurları göz önüne alarak, verilecek kararı
objektif ölçütlere dayandırması esası kabul edilmiştir. Bu bağlamda dürüstlük
şartı ve borçlunun mevcudunun borçlarının yüzde ellisini ödemeye yetişmesi
şartı kaldırılmıştır. Teklifin borçlunun servetiyle orantılı olması şartının,
projenin alacaklıları zarara sokmak kastından ari olması şartı içinde mütalaa
edilebileceği düşünülmüştür. Borçlunun konkordato talebinden önce işlerindeki
doğruluğu şartı ise alacaklıların menfaatleri karşısında önemini yitirmiştir.
Bu açıdan bakıldığında, hâkim, işçilerin işletmenin muhafaza edilmesindeki
menfaatini dahi dikkate alabilecektir.
Maddeye eklenen fıkrayla
konkordato talebinin reddine ilişkin kararların borçlu veya talep sahibi
alacaklı tarafından temyiz edilebileceği hükme bağlanmıştır.
Madde 70. - Maddeyle,
konkordato talebi uygun görülürse tetkik merciinin borçluya en fazla altı aylık
bir mühlet vereceği ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk
vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin edileceği, birden fazla komiser
tayin edilmesi hâlinde tetkik merciinin bu kişilerin görev ve yetki alanlarını
belirleyeceği; konkordato komiserinin kusurundan doğan zararlardan sorumlu
olduğu; komiserin tetkik merciinin talebi hâlinde ara raporlar vereceği ve
alacaklıları konkordato süreci hakkında bilgilendireceği; işin niteliği gerekli
kılıyorsa komiserin teklifi üzerine alacaklılar da dinlenerek mühletin en fazla
oniki ayı geçmemek üzere uzatılabileceği ve borçlunun malvarlığının muhafaza
edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça
anlaşılıyorsa konkordato mühletinin komiserin talebi üzerine borçlu ve alacaklı
dinlenerek mühletin sona ermesinden önce kaldırılabileceği düzenlenmiştir. Bu
bağlamda, mevcut Kanunda yer alan iki ay ve iki ay da ilâve olmak üzere toplam
dört aylık süre amaca uygun ve gerçekçi kabul edilememiştir. Birden fazla
komiser tayin edilmesine imkan verilmesinin nedeni de; çetrefil konkordatolarda
tek komiserin yetersiz kalmasıdır. Öte yandan, alacaklıların da sürece,
komiserin vereceği raporlar yoluyla bilgilenmek, mühletin uzatılmasında veya
kaldırılmasında dinlenmek suretiyle katılması imkânı sağlanmıştır.
Madde 71. - Maddeyle İcra
ve İflâs Kanununun 166 ncı maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak tetkik
merciince mühletin, karar tarihinde yurt sathında tirajı en yüksek beş
gazeteden birinde ilân olunacağı ve mühlet kararının ayrıca diğer lâzım gelen
yerlere bildirileceği hükme bağlanmıştır.
Madde 72. - Maddeyle
konkordato hükümlerinden beklenen amaçların gerçekleştirilmesi ve alacakların
daha hızlı tahsilini sağlamak üzere yeni hükümlere yer verilmiştir. Özellikle
mühlet içinde 6183 sayılı Kanun kapsamına giren takiplerin yapılamayacağı
belirtilmiştir. Zira borçluya bu imkan sağlanmadığı takdirde konkordatonun
başarıya ulaşması hemen hemen imkansızlaşabilecektir. Öte yandan, borçlunun
işletmesinin faaliyetini sürdürebilmesi için, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz
kararlarının uygulanması da durdurulmuştur. Ayrıca, maddede, rehinli taşınır ve
taşınmazların paraya çevrilmesi bakımından
kısıtlayıcı bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu bağlamda, mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz
rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla
takip başlatılabilecek veya başlamış olan takiplere devam edilebilecek; ancak
bu takipler çerçevesinde muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı
gerçekleştirilemeyecektir. Böylece borçlunun konkordato süreci içinde,
işletmenin devamı için büyük önemi haiz olabilecek rehinli mallarından yoksun
kalmasının önüne geçilmiş; ancak diğer taraftan da rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla takibin mühlet zarfında satış aşamasına kadar getirilmesine imkân
verilerek konkordato mühletinden bir sonuç alınamaması hâlinde rehinli
alacaklının daha fazla vakit kaybetmesi önlenmek istenmiştir.
Öte yandan, maddede, 206
ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için kıdem tazminatları hariç
haciz yoluyla takip yapılabileceği, konkordato aksine hüküm içermediği takdirde
mühletin rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durduracağı
ve takasın bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbi olacağı hüküm altına
alınmıştır. Zaten mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından
çok kere büyük bir meblağ teşkil eden kıdem tazminatlarının, imtiyazlı alacak
niteliğini muhafaza etmekle birlikte, konkordato mühleti zarfında haciz yoluyla
takibe konu edilmemesinin nedeni; borçlunun yeniden yapılanma süreci içine
girerek gerektiğinde küçülebilmesine imkan verilmek istenmesidir. Böylece bu
alacakların bir süre sonra tam olarak tahsil edilebilmesi imkan dahiline
girebilecektir.
Madde 73. - Maddeyle
borçlunun komiserin nezareti altında işlerine devam edebileceği, ancak tetkik
merciinin bazı işlemlerin geçerli olması için ancak komiserin katılımıyla
yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam
ettirmesine karar verebileceği; borçlunun tetkik merciinin izni dışında mühlet
kararından itibaren rehin tesis edemeyeceği, kefil olamayacağı, taşınmaz ve
taşınırlar da dahil olmak üzere, işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa
devredemeyeceği ve takyit edemeyeceği ve ivazsız tasarruflarda bulunamayacağı,
aksi hâlde yapılan işlemlerin hükümsüz olacağı; borçlu bu hükme yahut komiserin
ihtarına aykırı davranırsa veya iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir
harekette bulunursa tetkik merciinin, komiserin raporu üzerine, mümkün ise borçluyu
ve gerektiğinde alacaklıları dinledikten sonra, borçlunun malları üzerindeki
tasarruf yetkisini veya doğrudan doğruya mühleti kaldırabileceği esası
getirilmiştir. Böylece mühlet aşamasında borçlunun daha etkin bir şekilde
denetlenmesine imkân sağlanmıştır.
Madde 74. - Maddeyle
komiserin rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların
incelemesine hazır tutacağı, kıymet takdiri kararının alacaklılar
toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya
bildirileceği, ilgililerin on gün içinde ve masrafları önceden vermek kaydıyla
tetkik merciinden rehinli malların kıymetini yeniden takdir etmesini
isteyebileceği ve eğer yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafından istenmiş ve
takdir edilen kıymet kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklının borçludan
masraflarının ödenmesini talep edebileceği düzenlenmiştir. Böylece
alacaklıların mühlet aşamasına daha etkin ve aktif şekilde katılmaları
amaçlanmıştır.
Madde 75. - Maddeyle
alacaklıların alacaklarını bildirmeleri için yapılacak davet ilânının mühlet
kararının yayımlandığı gazetede yapılması öngörülmüştür.
Madde 76. - Maddeyle
komiserin konkordatonun kabul edilip edilmeyeceğine ve tasdikinin uygun olup
olmadığına dair gerekçeli raporunu doğrudan doğruya ticaret mahkemesine tevdi
edeceği ve durumu ilgili tetkik merciine bildireceği, konkordato kararı için
tayin olunan duruşma gününün mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilân
edileceği hükme bağlanmıştır.
Madde 77. - Maddeyle,
konkordatonun kabulünü kolaylaştırmak amacıyla, konkordatonun kaydedilmiş olan
alacaklıların yarısını aşması ve bu alacaklıların alacağının kaydedilmiş
alacakların üçte ikisini geçmesi hâlinde kabul edileceği esası benimsenmiştir.
Bu oran kaynak İsviçre İcra ve İflâs Kanunda imtiyazlı olmayan alacakların en
az üçte ikisini temsil eden alacaklıların çoğunluğu veya imtiyazlı olmayan
alacakların dörtte üçünü temsil eden alacaklıların dörtte biri olarak kabul
edilmiştir. Bu bağlamda yüzde elli bir-yüzde elli bir seçeneği de çok
tartışılmış; fakat sonuçta konkordatodan etkilenen alacaklıların konkordatonun
kabulünde daha fazla söz sahibi olmaları gerektiği düşüncesiyle bu seçenek
kabul görmemiştir.
Madde 78. - Maddeyle
konkordatonun tasdiki için; teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile
orantılı olması; malvarlığının terki suretiyle konkordato da paraya çevirme
hâlinde elde edilen hasılatın veya üçüncü kişi tarafından teklif olunan
meblağın, iflâs yoluyla tasfiye hâlinde
elde edilebilecek bedelden fazla olacağının öngörülmesi; konkordato
işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı
alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla
akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu alacaklılardan biri özel olarak
ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe, yeterli teminatın
gösterilmesi şartlarının aranacağı belirtilmiştir. Ayrıca hâkimin tasdik süreci
sırasında re'sen veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmeleri yapabileceği;
örneğin yeterince açık olmayan bir konkordato projesini sarahate kavuşturabileceği,
kanuna veya yargısal içtihatlara aykırı bir şartı tadil edebileceği kabul
edilmiştir.
Madde 79. - Maddeyle,
konkordatoyu tasdik eden hâkimin borçlu işletmenin yeniden yapılandırılmasının
kolaylaştırılması amacıyla, belli bazı şartların yerine gelmesi hâlinde rehinli
bir taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesini tasdikten sonra en fazla bir
yıl süreyle ertelemesi imkanı getirilmiştir. Uzatılması mümkün olmayan bu azamî
bir yıllık erteleme çok kere konkordatonun başarıya ulaşması için gereklidir.
Erteleme imkanı tanınmadığı takdirde borçlu, konkordatonun ona sağladığı kârın
önemli bir kısmını, mühletin sona ermesiyle birlikte rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla takibe kaldığı yerden devam etme imkanına kavuşan alacaklının tatmin
edilmesinde kullanmaya mecbur kalacaktır. Ancak, bir diğer açıdan bakıldığında,
bu tedbir, rehinli mal zaman içinde değerini kaybettiği için, rehinli alacaklı
bakımından sakıncalı olabilir. Bu nedenle rehinli alacaklılara sürece iştirak
etme ve görüşlerini ileri sürebilme imkanı verilmiştir; ayrıca rehinli
alacaklılar erteleme süresince işleyip mevcut rehinle karşılanamayan faiz
alacaklarının teminat altına alınmasını isteyebileceklerdir; öte yandan,
rehinli alacaklılar hâkimden, her zaman, ertelemeyi gerektiren nedenlerin mevcut
olmadığını veya artık ortadan kalktığını, örneğin borçlunun faaliyetinin
rehinli taşınmazın kullanımının bu faaliyetin devamı için vazgeçilmez olmaktan
çıkacak ölçüde azaldığını veya değiştiğini, gerçeğe yakın bir şekilde ispat
ederek ertelemenin iptalini isteyebilirler. Bu şekilde, borçlu ile rehinli
alacaklının menfaatleri arasında bir denge kurulması amaçlanmıştır.
Madde 80. - 2004 sayılı
Kanunun 300 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Hüküm kesinleşince...ilân
edilir;" denmiş ise de, buradaki "hüküm" deyimini hem
konkordatonun tasdiki kararını ve hem de konkordatonun reddi kararını
kapsayacak şekilde anlamak gerekir. Nitekim, kaynak İsviçre Kanununda, İcra ve
İflâs Kanunumuzun 300 üncü maddesinin
karşılığını teşkil eden 308 inci maddenin başlığı, bizde olduğu gibi
"Tasdikin ilanı" şeklinde değil, sadece "İlan" şeklindedir
ve İsviçre uygulaması tasdikin reddi kararının da kesinleşince ilan edileceği
yolundadır. Ayrıca, maddeyle, konkordatonun
tasdikinin kabulü veya reddi kararının
kesinleşmesinin, mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilân edileceği esası
getirilmiştir.
Madde 81. - Maddeyle
konkordato tasdik olunmaz yahut mühlet kaldırılırsa, iflâsa tâbi olsun veya olmasın her borçlunun, alacaklılardan
birinin 300 üncü maddeye göre yapılacak ilândan itibaren on gün içinde vuku
bulacak talebi üzerine derhâl iflâsına
karar verileceği düzenlenmiştir. Böylece hukukumuzda iflâs kurumu, tacir olup
olmadığına bakılmaksızın bütün borçlulara uygulanabilen bir tasfiye biçimi
haline gelmektedir. Bunun nedeni; tacir olmamakla beraber konkordato talebinde
bulunan ve fakat konkordatoya layık olmadığı sabit olan borçlunun borçlarının
da belli bir disiplin içinde ve alacaklılar arasında eşitliği sağlayacak tarzda
ödenmesinin gerekli olduğu düşüncesidir.
Madde 82. - Maddeyle,
alacağı borçlunun itirazı ile karşılaşan alacaklının yedi gün içinde dava
açmamasının hukuki sonucu hakkında, öğretideki tartışmalar ve eleştiriler
dikkate alınarak, 302 inci madde yeniden düzenlenmiştir. Böylece, yedi günlük
süre içinde dava açmamanın yaptırımının, alacaklının itiraza uğramış olan alacağının maddi hukuk bakımından sona
ermesi olmadığı; bu durumda sadece onun teminattan yararlanma ve konkordatoyu
feshettirme hakkının düştüğü açıklığa kavuşturulmuştur. Alacaklının yedi günlük
süre içerisinde dava açmaması nedeniyle alacak hakkının maddi hukuk bakımından
sona ermesi şeklindeki yaptırım son derece ağırdır. Zaten öğretideki
tartışmaların kökeninde de büyük ölçüde bu yaptırımın sertliği bulunmaktadır.
Yeni düzenlemeyle, alacaklının içtinabı ile yaptırım arasında bir denge
sağlanmış olmaktadır. Buna mukabil, konkordatonun tasdikinin süratle
sonuçlanmasını teminen yedi günlük dava açma süresi, alacağı itiraza uğramış olan alacaklılar tasdik duruşmasında
hazır bulunsunlar veya bulunmasınlar, tefhimden başlatılmıştır. Şu halde, yeni
düzenlemede, alacağı itiraza uğramış olan alacaklılar konkordatonun tasdikine
ilişkin safahatı yakından takip etmek zorunda kalacaklardır. Yedi günlük süre
içinde dava açılmamasının birinci sonucu alacaklının teminattan
yararlanamamasıdır; buradaki teminat İcra ve İflâs Kanununun 298 inci
maddesinin 1 inci fıkrasının (3) nolu bendindeki teminat ile 305 inci maddesi
uyarınca bankaya yatırılmış paradır. İkinci sonuç ise alacağı itiraza uğramış
alacaklının konkordatoyu 307 ve 308 inci maddeler uyarınca feshettirememesidir.
Alacağı itiraza uğramış olan alacaklı yedi günlük süre içinde açması gereken
davayı tasdik kararını vermiş olan asliye ticaret mahkemesinde açacaktır. Çünkü
bu dava, konkordato ile çok yakın ilişki içinde olan bir davadır. Böylece
uygulama ve öğretideki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Davanın süratle
görülüp çözümlenmesi için, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 507 inci
maddesinin (1) numaralı bendinin aynı Kanunun 176 ıncı maddesinin 1 inci
fıkrasının (9) numaralı bendine yaptığı yollamanın bu açıdan yetersiz
addedilmesi ihtimaline binaen, basit yargılama usulüne göre görüleceği açıkça
ifade edilmiştir.
Madde 83. - Maddeyle,
tasdik edilen konkordatonun alacakları mühlet kararından önce veya komiserin
onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine kadar doğmuş bütün alacaklar için
mecburi olduğu; rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki
alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan Devlet
alacaklarının bu kuraldan müstesna olduğu; mühlet içinde komiserin onayıyla
akdedilmiş borçların malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki
bir iflâsta masa borcu sayılacağı;
konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından
vazgeçtiği, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse sağlanacak
teminatların belirtilmesi gerektiği ve kararda komiser veya bir üçüncü kişinin
tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim,
yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebileceği düzenlenmiştir.
Böylece, konkordato şartlarına hangi alacakların tâbi olduğu konusundaki
tartışmalara yeni düzenlemenin gerekleri de göz önüne alınarak son verilmek
istenmiştir. Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçların
malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılacağı yolundaki
kural ise üçüncü kişileri borçlu ile mali ve ticari ilişkiye girmek konusunda
teşvik etmek amacıyla sevkedilmiştir. Ayrıca, tasdik edilen konkordatonun
yerine getirilmesini denetlemekle görevlendirilen kişiye iki ayda bir tasdik
kararını veren mahkemeye rapor tevdi etme yükümlülüğü getirilmiş ve söz konusu
bu raporu alacaklıların incelemesi olanağı sağlanmıştır.
Madde 84. - Maddeyle, başlamış
olan iflâs tasfiyesi çerçevesinde paraya çevirmenin, ticaret mahkemesi tasdik
hakkında bir karar verinceye kadar erteleneceği esası getirilmiştir. Ayrıca
maddeden önce gelmek üzere, üst başlık olarak "II. İFLÂSTAN SONRA
KONKORDATO" ibaresi eklenmiş; buna bağlı olarak madde başlığı
"Şartları ve hükümleri" olarak değiştirilmiştir.
Madde 85. - İcra ve İflâs
Kanununa 309 uncu maddesinden sonra gelmek üzere "III. MALVARLIĞININ TERKİ
SURETİYLE KONKORDATO" üst başlığı altında 309/a ilâ 309/o maddeleri eklenmiştir.
Malvarlığının terki
suretiyle konkordato, hukukumuzda ayrı bir konkordato çeşidi olarak düzenlenmiş
değildir. Keza kaynak İsviçre'de de, 1949 yılına kadar, malvarlığının terki
suretiyle konkordato kanunla düzenlenmiş değildi; ancak, doktrin ve içtihatlar,
konkordato ve iflâs hakkındaki kanun hükümlerini kıyasen uygulayarak,
malvarlığının terki suretiyle konkordatonun caiz olduğu sonucuna varmıştı.
Nihayet, 28/9/1949 tarihli Kanunla, İsviçre İcra ve İflâs Kanununa bu konuda
açık hükümler konulmuş; bu hükümler 1/1/1997 tarihinde yürürlüğe giren bir
kanunla kısmen tadil edilerek geliştirilmiştir.
Malvarlığının terki
suretiyle konkordatoda, borçlu, konkordato talebi ile, alacaklılarına muayyen
bir miktar para ödemeyi teklif etmez; bilâkis malvarlığını alacaklılarına
terkederek bu malvarlığının alacaklılar tarafından tasfiye edilmesini teklif
eder. Konkordato teklifi alacaklılarca kabul edilip konkordato mahkemece tasdik
edilince, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkı sona erer. Bundan sonra,
borçlunun malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi alacaklılara geçer.
Alacaklılar, bu tasarruf yetkisini seçecekleri tasfiye memurları vasıtası ile
kullanırlar. Tasfiye memurları, borçlunun mallarını iflâs tasfiyesine benzer
bir şekilde tasfiye eder ve elde edilen parayı alacaklılara dağıtırlar.
Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun bir diğer şekli de; borçlunun
malvarlığının tamamını veya bir kısmını, alacaklılara genellikle belli bir
vadeye yayılan taksitler halinde ödeme yapılması mukabilinde bir üçüncü kişiye
devretmesidir. Fakat, malvarlığının alacaklılara terki ile üçüncü kişiye devri
arasında, durumun özelliklerine göre yürürlüğe sokulabilecek çeşitli seçenekler
mevcuttur; örneğin borçlunun malvarlığının kurulacak bir şirkete devredilerek
alacaklılara bu şirketin hisselerinin
verilmesi gibi.
İflâsın ağır işleyen
prosedüründen alacaklıları kurtardığı için malvarlığının terki suretiyle
konkordato alacaklıların lehinedir. Bu tasfiye yöntemi borçluyu iflâs etmekten ve dolayısıyla müflis olmaktan
kurtardığı için borçlunun da lehinedir. Ancak, gerek tetkik merciinin ve
gerekse ticaret mahkemesinin, borçlunun gerçekten himayeye layık olup
olmadığını esaslı bir şekilde inceleyerek bu tasfiye yönteminin her borçlu için
iflâsı önleyici bir araç hâline gelmemesine dikkat etmeleri gerekmektedir.
Malvarlığının terki suretiyle konkordato, borçlu, özellikle, tasfiyesi uzun
zaman isteyen ve paraya çevrilmesi zor olan mallara sahip ise tercih edilecek
bir tasfiye şeklidir. Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda tasfiye
tamamen alacaklılara ve onların seçeceği ehil konkordato tasfiye memurlarına
bırakılmış olacağından, alacaklılar borçlunun mevcudunu en uygun şartlarla
paraya çevirip alacaklarını mümkün olduğu kadar yüksek bir oranda tahsil edebilmek
için gayret göstereceklerdir. Oysa, bilindiği üzere, iflâsın tasfiyesinde iflâs
alacaklıları tasfiyeye yabancılaşmakta, onun için müflisin malları çok kere
düşük fiyatla satılmakta ve bundan hem alacaklılar hem de müflis zarar
görmektedir. İşte bu nedenlerle ve İsviçre'de genellikle olumlu sonuçlar
verdiği düşünülen uygulaması da göz önüne alınarak, mevcudun terki suretiyle
konkordatonun İcra ve İflâs Kanununa alınması kabul edilmiştir. Buna ilişkin
hükümler esas itibarıyla tasfiye ile ilgili hükümler olup iflâstaki hükümlerle
paralellik arz etmektedir. Konkordato talebinden konkordatonun tasdikine
kadarki safhada, kural olarak ve malvarlığının terki suretiyle konkordatoya
ilişkin hükümlerle ve bu kurumun temelindeki düşünce ile çelişmediği ölçüde, adi konkordato
hakkındaki hükümler uygulanacaktır. Fakat, belirtmek gerekir ki, malvarlığının
terki suretiyle konkordato, ismine rağmen, adi konkordatodan ziyade iflâsa
yaklaşmaktadır. Çünkü kurumun temelindeki düşünce, borçlunun malî durumunu düzeltmek değil, onun mevcudunu en
avantajlı şekilde paraya çevirerek alacaklıların alacaklarına kavuşmalarını
sağlamaktır. Böyle olmakla birlikte, malvarlığının terki suretiyle konkordato
ile adi konkordatonun bir araya gelmesi de mümkündür. Özellikle borçlunun belli
bir asgarî ödeme yapmayı teklif edip aynı zamanda malvarlığının bir kısmını
alacaklılarına terk etmesinde durum böyledir. Malvarlığının terki suretiyle
konkordato bazı bakımlardan iflâsa
benzemekle birlikte, iki temel noktada ondan ayrılmaktadır. Bir kere, malvarlığının
terki suretiyle konkordato prosedürü, içerdiği özel ve akdi unsur nedeniyle,
iflâs prosedürüne göre daha esnektir. Sonra, mevcudunu alacaklılarına terk eden
borçlu, mevcudu iflâs prosedürü
çerçevesinde tasfiye edilen borçlunun aksine, kural olarak borçlarından
kurtulmaktadır.
Madde 309/a. - Maddeyle, malvarlığının terki suretiyle
konkordatonun hangi içerik dahilinde gerçekleştirilebileceği düzenlenmiştir.
Konkordato talebinin tâbi
olduğu şartlar kural olarak âdi
konkordatoda (m. 285) olduğu gibidir. Borçlunun konkordato teklifinde,
malvarlığının terki suretiyle konkordato teklif ettiğini açıkça bildirmesi
gerekir. Borçlu konkordato teklifinde kural olarak, haczi caiz olmayan malları
da dahil olmak üzere bütün malvarlığını terk etmeyi teklif etmelidir. Maamafih,
borçlunun, konkordato teklifinde, bir kısım haczi caiz olmayan mallarını teklif
dışı tutabilmesi de mümkündür; bu takdirde, borçlunun haczi caiz olmayan
mallarından hangisini konkordato teklifine dahil etmediğini açıkça belirtmesi lazımdır.
İkinci fıkrada,
alacaklıların haklarını konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu
aracılığı ile kullanacağı, bunların ise alacaklılar tarafından seçileceği hükme
bağlamıştır. Komiser de konkordato tasfiye memuru olarak seçilebilir. Ancak,
her halükarda, konkordato tasfiye memuru, tetkik mercii seçime ilişkin kararı
onayladıktan sonra göreve başlayabilecektir. Alacaklılar kurulu ve konkordato
tasfiye memurları malvarlığının terki suretiyle konkordatonun temel iki
organını teşkil etmektedir.
Madde 309/b. - Maddede,
malvarlığının terki suretiyle konkordatoda asgari hangi hususlar hakkında
düzenleme yapılması gerektiği bentler halinde
belirtilmiştir. Bu çerçeve içinde kalmak kaydıyla borçlu ile alacaklılar
diledikleri şekilde anlaşabilirler. Bu hususları içermeyen bir konkordato
tasdik edilmez; ancak, mahkeme
yetersiz bir düzenlemeyi resen tamamlayabilir.
Alacaklıların borçlunun
malvarlığının tasfiyesi veya üçüncü
kişiye devri sonucunda ödenemeyen alacak kesimini ileride istemekten feragat
etmemiş olmaları hâlinde, konkordatoda bu alacak kesimi hakkında saklı tutulan
hakların kapsam ve niteliğinin açık bir şekilde gösterilmiş olması gerekir.
Madde 309/c. -
Malvarlığının terki suretiyle konkordatoyu tasdik eden ticaret mahkemesi kararının
kesinleşmesi ile, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sona erer.
Bundan sonra, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi alacaklılara
geçer ve alacaklılar da bu yetkiyi konkordato tasfiye memurları vasıtasıyla
kullanırlar. Konkordatonun tasdiki ile, alacaklılara borçlunun malvarlığının
mülkiyeti geçmemektedir; konkordatonun tasdiki, sadece, bu konkordatonun türüne
göre, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin alacaklılara
geçmesine veya her malın niteliğine uygun işlemin yapılmasından sonra,
borçlunun mallarının tamamının veya bir kısmının mülkiyetinin üçüncü kişiye
(devralana) intikal etmesine yol açmaktadır.
Malvarlığının terki
suretiyle konkordato sürecine giren bir borçlunun, mevcut malvarlığı ve bunun
akıbeti yönünden durumu müflisin
durumuna çok benzediğinden, onunla işlem yapacak üçüncü kişileri korumak için
borçlunun ticaret unvanına "konkordato tasfiyesi halinde" ibaresinin
konulması şart kılınmıştır.
Madde 309/d. - Maddede,
konkordato tasfiye memurlarının hukukî durumu düzenlenmiştir.
Konkordato tasfiye
memurlarının durumu, büyük ölçüde iflâs idaresinin durumuna benzemektedir.
Konkordato tasfiye memurları, masanın yasal temsilcisi olup, masaya dahil mal
ve hakların muhafazası ve konkordato şartları dairesinde paraya çevrilerek elde
edilen paranın alacaklılara dağıtılması için gerekli bütün işlemleri yaparlar.
Alacaklıların, masaya giren mallar üzerinde haiz oldukları tasarruf yetkisi
onlar adına konkordato tasfiye memurları vasıtasıyla kullanılır.
Konkordato tasfiye
memurları, alacaklılar kurulunun nezaret ve denetimi altında görev yaparlar.
Konkordato tasfiye memurlarının masa mevcudunun paraya çevrilmesine (ve
paraların paylaştırılmasına) ilişkin işlemlerine karşı, işlemin öğrenildiği
tarihten itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itirazda
bulunulabilir; alacaklılar kurulunun itiraz hakkındaki kararına karşı da tetkik
mercii nezdinde şikâyet yoluna
başvurulabilir.
Konkordato tasfiye
memurlarının haiz oldukları yetkiler nazara alınmak suretiyle, işlemlerinde
İcra ve İflâs Kanununun 8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddelerinin uygulanacağı
ayrıca hükme bağlanmıştır.
Madde 309/e. - Maddede,
tasfiye sonunda elde edilen hasılatın dağıtımına katılma hakkı olan
alacaklıların, konkordato tasfiye memurları tarafından düzenlenen sıra
cetvelinde belirtileceği hususuna yer verilmiştir. Konkordato tasfiye memurları
sıra cetvelini borçlunun ticari defterlerine ve konkordato prosedürünün
başlangıcında alacaklılara alacaklarını bildirmek için yapılan davet üzerine
tevdi edilen belgelere dayanarak düzenlerler; alacaklılara başka davet
yapılmaz. Maddede Kanunun 230 ilâ 236
ncı maddelerine yollama yapılmak suretiyle sıra cetveli, itiraz davasına ve
şikâyete tâbi kılınmış olmaktadır.
Madde 309/f. - Maddede,
konkordato masasını oluşturan malvarlığının ne şekilde paraya çevrileceğine
ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Borçlunun mal
varlığı konkordato tasfiye memurları
tarafından paraya çevrilir. Paraya çevirme bakımından büyük bir esneklik kabul
edilmiştir. Organlar, kendilerine en uygun görünen paraya çevirme usulünü kabul
etmekte serbesttirler. Burada, paraya çevirme iflâstaki gibi sıkı kurallara
tâbi tutulmamıştır. Alacaklılar bakımından, malvarlığının terki suretiyle
konkordatonun iflâsın tasfiyesine nazaran üstünlüğü özellikle bu bakımdandır.
Madde 309/g. - Maddede,
rehinli taşınmazların hangi hâllerde pazarlık suretiyle, hangi hâllerde açık
artırma yoluyla paraya çevrilebileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, rehinli
taşınmazın pazarlık suretiyle satışının ancak satış bedelinden alacaklarını
tahsil edemeyecek olan rehinli alacaklıların muvafakatıyla
gerçekleştirilebileceği kabul edilmiş ve böylece, sıra itibarıyla sonra gelen
rehinli alacaklıların zararına olabilecek satışlara engel olunması
amaçlanmıştır.
Madde 309/h. - Maddede,
rehinli taşınırların bizzat rehinli alacaklılar tarafından, rehnin paraya
çevrilmesi yoluyla veya rehin sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde pazarlık
suretiyle paraya çevrilebilmesine imkan verilmiştir. Maamafih, masanın menfaatine
ise konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya paraya çevirmeyi
gerçekleştirmesi için altı aylık bir süre verebilecektir. Rehinli alacaklı bu
süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmez ve rehinli malı konkordato
tasfiye memurlarına teslim etmezse, belli şartların yerine gelmesi hâlinde
336/a maddesinde öngörülen cezaî yaptırıma maruz kalacağı gibi rüçhan hakkından
da mahrum olacaktır; ayrıca, konkordato tasfiye memurları rehinli taşınırı
teslim etmeyen rehinli alacaklıya karşı genel mahkemelerde teslim davası
açabilirler.
Madde 309/ı. - Maddede,
alacaklılar kurulunun, konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine
ihtilaflı veya tahsili güç bir alacaktan veya bir iptal davasından ya da
borçlunun organlarına veya çalışanlarına karşı sorumluluk davasından vazgeçmesi
halinde, alacaklıları bundan haberdar etmesi ve 245 inci maddeye uygun olarak
bu iddiaların takibi hakkını onlara devretmeyi teklif etmesi düzenlenmiştir.
Madde 309/j. - Maddede, borçlunun malvarlığının tasfiyesi
sonunda elde edilen paranın alacaklılar arasında paylaştırılması
düzenlenmiştir.
Borçlunun bütün
malvarlığının paraya çevrilmesi uzunca bir zaman sürebilir. Bu sebeple,
paraların paylaştırılması için, tasfiyenin sonuna kadar beklemek doğru
olmayacaktır. Onun için, konkordato tasfiye memurlarına masa malları tasfiye
edildikçe geçici dağıtımlarda bulunma yetkisi tanınmıştır. Bütün masa malları
tasfiye edilince de kesin dağıtım yapılır.
Konkordato tasfiye
memurları her geçici dağıtımdan önce geçici bir pay cetveli düzenlemek, bunu
alacaklılara bildirmek ve alacaklıların görmesi için on gün müddetle iflâs
dairesinde incelemeye hazır bulundurmakla yükümlüdürler. Bu on günlük müddet
içinde, alacaklılar pay cetveline karşı tetkik merciine şikâyette
bulunabilirler. Paylaştırma için pay cetvelinin kesinleşmesi gerekir.
Madde 309/k. - Geçici pay
cetvelinin iflâs dairesine tevdii sırasında rehinleri paraya çevrilmiş bulunan
rehinli alacaklılar, alacaklarının rehinle karşılanamayan kısmı için geçici
dağıtıma iştirak ederler. Alacağın rehinle karşılanamayan kısmı konkordato
tasfiye memurları tarafından tespit ve tayin olunur; buna karşı şikâyet yoluna
gidilebilir. Geçici pay cetvelinin iflâs dairesine verilmesi anında rehin henüz
paraya çevrilmemiş ise, rehin alacaklısı konkordato komiseri tarafından tahmin
edilmiş olan rehin açığı nisbetinde (m.297) geçici pay cetveline dahil edilir.
Rehin alacaklısı, rehnin satılmasından elde edilen paranın tahmin edilenden
daha az olduğunu ispat ederse, açık kalan kısım bakımından dağıtımda nazara
alınır. Rehin alacaklısı, rehnin satış bedelinden ve dağıtımlardan aldığı para
alacağından fazla ise, bu fazlayı masaya iade etmek zorundadır.
Madde 309/l. - Maddede,
pay cetvelinin kesinleşmesinden sonra
konkordato tasfiye memurlarının paraları ne şekilde paylaştıracakları
düzenlenmiştir. Bunu teminen konkordato tasfiye memurları alacaklılara muayyen
bir süre verirler ve bu süre içinde paranın tahsil edilmesini bildirirler. Bu
süre içinde alınmayan paralar 9 uncu maddeye göre bankaya yatırılır. Bu tarihten
itibaren beş sene içinde alacaklısı tarafından alınmak üzere müracaat olunmayan
paralar serbest kalır. İflâs dairesi, bu şekilde serbest kalan payları, 255
inci maddeye göre, alacağını eksik alan diğer alacaklılar arasında dağıtır.
Madde 309/m. - Maddeye
göre, tasfiyenin sona ermesi ile birlikte konkordato tasfiye memurları nihaî
rapor düzenler ve bunu alacaklılar kurulunun onayına sunarlar. Alacaklılar
kurulu onayladığı nihaî raporu tasdik makamına gönderir ve tasdik makamı da
raporu alacaklıların incelemesine hazır tutar.
Maddenin ikinci
fıkrasında, tasfiyenin bir yıldan fazla sürmesi hâlinde konkordato tasfiye
memurlarınca düzenlenmesi gereken belgelere yer verilmiştir. Bu belgeler esas
itibarıyla alacaklıların bilgilendirilmelerine ve icabında yapılan işlemlere
karşı itiraz haklarını kullanabilmelerine yöneliktir.
Madde 309/n. - Maddede,
malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, borçlu tarafından konkordatonun
tasdikinden önce yapılmış hukukî işlemlerin 277 ve devamı maddelerde öngörülen
hükümlere göre iptal edilebilmesine
imkan verilmiştir.
Konkordato mühletinin
verilmesi veya bu Kanunun 179, 179/a, 179/b maddeleri ile Türk Ticaret
Kanununun 324 üncü maddesine göre meydana gelen iflâsın ertelenmesi tarihleri,
iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutacaktır.
Maddenin son fıkrasında
belirtilen hâllerde, konkordato tasfiye memurlarının def'î yoluyla iptal
talebinde bulunma yetkisini haiz oldukları belirtilmiştir.
Madde 309/o. - Maddede,
adi konkordatoya ilişkin hükümlerin, özellikle malvarlığının terki
suretiyle konkordato talebinin
yapılmasından tasdikine kadar ve bu tasfiye şeklinin niteliğine aykırı
düşmediği ölçüde, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda da uygulanacağı
öngörülmüştür.
Madde 86. - Maddeyle 318
inci maddeye bir fıkra eklenmek suretiyle, fevkalâde mühlet talebinde
bulunulmasından sonra, İcra ve İflâs Kanununun 326 ncı maddesinde gösterilen
alacaklar hariç olmak üzere, borçlu aleyhine başlatılmış bulunan takiplerin
tedbir yoluyla tetkik mercii hâkimince durdurulması olanağı getirilmiştir.
Böylece fevkalâde mühlet talebi bir karara bağlanıncaya kadar borçluların icra
ve iflâs takiplerinin yarattığı baskıdan geçici bir süre için kurtularak,
yeniden yapılanmak ve ekonomik varlıklarını devam ettirmek amacıyla gerekli
teşebbüslerde bulunma imkanını elde etmeleri istenmiştir. Ancak bu durumda
alacaklıların mümkün veya muhtemel hak kayıplarını önlemek amacıyla, tetkik
mercii hâkimine, tedbir süresinin fevkalâde mühletten indirilip indirilmeyeceği
ve indirilecekse ne ölçüde indirileceği konusunda takdir yetkisi
tanınmıştır.
Madde 87. - Maddenin
birinci fıkrasında fevkalâde mühlet hâllerinde borçluya karşı yapılacak takip
işlem ve usullerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Eski düzenlemenin
aksine, yeni düzenleme mühlet içinde borçluya karşı takip yapılabilmesine imkan
vermektedir. Ancak, mühlet devam ettiği sürece bu takipler muhafaza veya paraya
çevirme ya da iflâs ile sonuçlanamayacaktır. Böylece hem borçlunun ticari faaliyetini
sürdürecek araçlardan yoksun kalmaması sağlanmakta hem de alacaklılara mühlet
nedeniyle maruz kaldıkları zaman kaybını, takip işlemlerini belli bir aşamaya
kadar yürüterek belli ölçüler dahilinde telafi etmeleri imkanı getirilmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise satış talebine, paraya çevirmeye, iflâs
talebine, imtiyazlı alacaklılara, ivazsız tasarrufların butlanına ve acizden
dolayı butlana ilişkin sürelerin mühlet süresince uzatılacağı hükme
bağlanmıştır.
Madde 88. - Maddeyle
fevkalâde mühlete tâbi olmayan alacaklar, diğer maddelerde yapılan
değişiklikler de göz önüne alınarak yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca günümüzün
ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak maddedeki
parasal sınır yükseltilmiştir.
Madde 89. - Kanunun 179
uncu maddesinde yapılan değişiklikle sermaye şirketi ve kooperatiflere
şartların gerçekleşmesi hâlinde iflâsın
ertelenmesini talep etme hakkı tanınmıştır. Kanuna eklenen 179/b maddesiyle
erteleme süresi azamî bir yıl olarak öngörülmüştür. Alacaklı ve borçlu
arasındaki hak ve menfaat dengesinin bozulmaması amacıyla fevkalâde mühletten
yararlanılması hâlinde iflâsın ertelenmesinden yararlanılamayacağı hükme
bağlanmıştır. Ayrıca iflâsın
ertelenmesi hâlinde ertelemenin bitiminden itibaren bir yıllık süre içinde
fevkalâde mühlet verilemeyeceği belirtilerek borçlu ve alacaklı arasındaki
dengenin korunması amaçlanmıştır.
Madde 90. - Maddeyle
"Alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksiltme" suçunun
düzenlendiği 331 inci maddedeki, cezaların caydırıcılığını sağlamak amacıyla,
cezalar artırılmıştır.
Maddenin ikinci
fıkrasıyla, birinci fıkrada yazılı suçların iflâs takibinden önce işlenmesi suç
hâline getirilmiş, böylece külli icra takibinde borçlu tarafından alacaklıların
alacaklarına kavuşmasını engelleyici, alacakların tahsilini geciktirici fiiller
madde kapsamına alınmıştır. Bu suçun işlenmiş sayılabilmesi için birinci
fıkrada yazılı unsurların gerçekleşmesi aranacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrası
kapsamına "Konkordato mühleti talebinden sonra"ki fiiller de dahil
edilmek suretiyle, konkordatoda alacaklıların
haklarının cezaî hükümlerle teminat altına alınması amaçlanmıştır.
Madde 91. - Maddeyle
"Ticarî işletmede yöneticinin
sorumluluğu" düzenlenmiştir.
Burada bir ticari
işletmede hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunan kişilerin
alacaklıları kasten zarara sokmaları suç haline getirilmektedir. Alacaklıları
zarara sokmaktan maksat, ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen
ödememektir. Fiilin cezalandırılabilmesi için failin kastının buna yönelik
olması şarttır. Hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunmayanların bu
suçu işlemeleri olanaksızdır. Bir ticari işletmede kimlerin hukuken yönetim
yetkisine sahip olacağı Ticaret Hukuku mevzuatında gösterilmiştir. Ancak zaman
zaman bazı kişilerin bu yetkiyi fiilen kullanabildikleri durumlar vardır. Bazen
bu, hukuken yönetim yetkisine sahip bulunanların rızasıyla olabilmesine karşın,
bazı durumlarda zor kullanılarak da olabilmektedir. İşte bu kişilerin ticari
işletme adına yaptıkları işlem veya eylemlerle alacaklıları kasten zarara
sokmaları suç haline getirilerek alacakların haklarına önemli bir koruma
getirilmiştir.
Ticari Ceza Hukukunun en
temel prensiplerinden biri, ekonomik suça ekonomik yaptırımların
uygulanmasıdır. Hürriyeti bağlayıcı ceza istisnaî bir yaptırım olarak
uygulanabilir. Burada bu prensibe riayet edilmiş hürriyeti bağlayıcı ceza
sınırlı tutulmuştur.
Suçun taksirle, yani
tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslek ve sanatta acemilik, nizamat, evamir ve
talimata aykırılık yapılarak işlenmesi mümkündür. Bu durumda faile sadece para
cezası öngörülmüştür.
Burada düzenlenen
suçların takibi suçtan zarar görenin şikâyetine bağlanmış, böylece mağdurun
mağduriyetinin ortadan kaldırılmasına olanak tanınmıştır. Bilindiği gibi,
şikâyetten vazgeçme veya şikâyetin geri alınması, ahlâka aykırı olmamak
kaydıyla şarta bağlanabilir. Vazgeçme veya geri almanın, mağduriyetin
giderilmesi şartına bağlanması ahlâka aykırı olmaz.
Madde 92. - Maddeye
"konkordato projesine uymamak suretiyle" ibaresi eklenmekle, bu
projeye uyulması hâlinde yarar sağlayacağını uman alacaklılar, kötü niyetli
borçlulara karşı korunmuştur. Bu suç ancak kasten işlenebilen bir suçtur ve
ancak alacaklının tetkik merciine vaki olacak müracaatı üzerine, yani şikâyet
vaki olduğunda takip edilir.
Madde 93. - Konkordato
komiserleri önemli bir işleve sahiptir; görevi ihmal veya görevi kötüye
kullanma gibi tipik memur suçlarını işlemeleri mümkündür. Bu nedenle konkordato
komiserlerinin Türk Ceza Kanunu anlamında memur sayıldıkları yolunda bir hüküm
eklenmiştir.
Ayrıca, bunların her
eyleminin ayrı bir düzenlemeye tâbi tutulması hem kargaşaya yol açacağı hem de
kanun yapma tekniğine aykırı olacağından madde bu şekilde düzenlenmiştir.
Madde 94. - Mevcut
uygulamada, yedieminliği suiistimal suçundan verilen cezaların tecil edildiği
ve/veya paraya çevrildiği görülmektedir. Bu durum cezanın caydırıcılığını
ortadan kaldırmakta ve yedieminliği suiistimal fiillerinin artmasına yol
açmaktadır. Yapılan değişiklikle, Türk Ceza Kanununun 276 ncı maddesine paralel
olarak İcra ve İflâs Kanununa ilâve edilen bu maddeyle, anılan fiillerden
dolayı verilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın, Kanunun Tasarıyla değiştirilen
352/b maddesi gereğince tecil edilememesine, para cezasına ve tedbirlere
çevrilememesine ilişkin hükmün uygulanması amaçlanmıştır.
Madde 95. - Maddeyle,
borcu karşılayacak yeterli miktarda malın haczedilmesi hâlinde borçluya mal
beyanında bulunmamaktan dolayı ceza verilmemesi ilkesi benimsenmiştir.
Madde 96. - Tasarıyla
icra suçlarında ceza kararnamesi olanağı getirildiğinden, icra ceza
mahkemelerinin bu olanaktan yararlanması ve mahkemelerin iş yükünün azaltılması
amacıyla maddede geçen cezanın alt sınırında değişiklik yapılmayarak üst
sınırda yer alan ceza miktarı azaltılmıştır.
Madde 97. - Maddede,
çocuk teslimine ilişkin ilâma veya ara kararına uyulmaması cezaî müeyyideye
bağlanmıştır.
Madde 98. - Maddeyle,
İcra ve İflâs Kanununun 344 üncü maddesinin başlığı yeni düzenlemeye paralel
olarak değiştirilmiş, ayrıca 344 üncü maddeye yeni bir fıkra eklenerek,
mahkemeler tarafından ara kararı ile kararlaştırılan nafakayı ödemeyen
borçlular hakkında da bu maddenin birinci fıkrasındaki hükmün uygulanması
sağlanmıştır.
Madde 99. - Tasarıyla
icra suçlarında ceza kararnamesi olanağı getirildiğinden icra ceza
mahkemelerinin bu olanaktan yararlanması ve mahkemelerin iş yükünün azaltılması
amacıyla maddedeki "hapis" cezası "hafif hapis" cezasına
dönüştürülmüştür.
Madde 100. - Şikâyetten
vazgeçme veya şikâyetin geri alınması ahlâka aykırı olmamak kaydıyla şarta
bağlanabilir. Vazgeçme veya geri almanın, mağduriyetin giderilmesi şartına
bağlanması, 21. Yüzyılda ceza hukukunun en önemli konularından biri olan
"mağdurun korunması"na hizmet eder. Bu nedenle maddeye "takibi
şikâyete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354 üncü maddede yazılı sebeplerle
düşeceği kararda belirtilir." şeklinde bir hüküm eklenerek, söz konusu
olanağın ilgiliye hatırlatılması amaçlanmıştır.
Madde 101. - Tasarıyla
cezanın üst sınırı altı aya kadar hafif hapis veya yalnızca hafif veya ağır
para cezası veya bunlardan biri veya ikisi olan suçların failleri hakkında
duruşma yapılmaksızın ceza kararnamesiyle karar verilebilmesi olanağı
getirilmiştir. Böylelikle icra suçlarında ceza kararnamesi esası getirilmek
suretiyle yargılamanın hızlandırılması amaçlanmıştır. Ancak, icra suçlarının
özelliği ve tetkik mercilerinin statüsü
göz önüne alınarak, hafif hapis cezasının alt sınırı ve sadece para
cezasına mahkumiyet içeren ceza kararnamesine itiraz makamı bakımından genel
düzenlemeden ayrılınmıştır.
Madde 102. - Günümüz
ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü göz önüne alınarak maddedeki
parasal sınır yükseltilmiştir.
Madde 103. - İcra ve
İflâs Kanununa eklenen ek 1 inci maddeyle, aynı Kanunun 119, 226, 326 ve 363
üncü maddelerindeki parasal sınırların, paranın satın alma gücü ve ekonomik
koşullarda meydana gelen değişime uyum sağlanması için, 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde yer alan yeniden değerleme oranında her
takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere artırılması ve bu şekilde
belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımlarının dikkate alınmaması
öngörülmüştür. Ayrıca yapılan değişiklikle, 363 üncü madde bakımından her
takvim yılı başından itibaren geçerli olacak parasal sınır artışlarının,
artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce tetkik merciince nihaî olarak karara
bağlanmış davalar ile Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece
yeniden bakılan davalarda uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
Madde 104. - İcra ve
İflâs Kanununun 62 nci maddesinde itirazın "süresi ve şekli", 63 üncü
maddesinde ise "itiraz sebepleri" kenar başlığı altında düzenleme
yapılmasına rağmen, 62 nci maddenin dördüncü fıkrasında itiraz sebeplerinin
istisnası düzenlendiğinden bu fıkranın yürürlükten kaldırılarak daha uygun ve
ilgili bulunduğu 63 üncü maddeye
nakledilmesi,
İcra ve İflâs Kanununun
67 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan hüküm, ilgisi nedeniyle aynı
Kanunun 68 ve 68/a maddelerinin birinci fıkrasına nakledildiğinden bu hükmün madde
metninden çıkartılması,
İcra ve İflâs Kanununun
128 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 128/a maddesinin ikinci
fıkrasında "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki
yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez." hükmüne yer verildiğinden,
bu hükümle konusuz kalan 128 inci maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinin
madde metninden çıkarılması,
Kötü niyetli ve muvazaalı
olarak ihalenin feshi istenildikten sonra banka teminat mektubu karşılığında
ihale bedelini ödemek zorunluluğunun işlemez hale gelmesi ve ihalenin feshi
talebinden vazgeçmek suretiyle ihale tarihindeki bedeli ödeyerek haksız kazanç
sağlanması nedeniyle İcra ve İflâs Kanununun 134 üncü maddesinin son fıkrası
hükmünün yürürlükten kaldırılması,
İcra ve İflâs Kanununun 280
inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Borçlunun birinci fıkradaki
tasarrufu, alacaklıları ızrar kasdiyle yapması ve kasda üçüncü şahsın vukufu
hâlinde, tasarruf tarihi ne olursa olsun batıl sayılır." hükmü yürürlükten kaldırılarak, iptal davası için
öngörülen beş yıllık hak düşürücü süre bu durumda da geçerli olduğundan ve
aslında dava açma süresi azamî beş yıl ile sınırlı olduğundan ve maddede yer
alan iki yıllık sürenin 285 inci maddedeki süreye uyumlu hâle getirilmesi
nedeniyle bu değişikliğin yapılması,
İcra ve İflâs Kanununun
285 inci maddesinin son fıkrasında yer alan "Mevcut malları ve alacakları
borçlarının en az yüzde ellisini ödemeye yetişmeyen borçlu konkordato
isteyemez." hükmü yürürlükten kaldırılarak, borçluların konkordato hükümlerinden
daha kolay yararlanmalarının sağlanması; bunun, konkordato talebinde bulunan
borçlunun aktif-pasif dengesinin hiç önem taşımadığı anlamına gelmediği; ancak
bu dengenin konkordatoya olan etkisini esas itibarıyla diğer verileri de göz
önüne alarak hâkimin takdir etmesi,
İcra ve İflâs Kanununun
354 üncü maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılarak; kanun yoluna
başvurudan caymanın önüne geçilmesi ve iyi niyetli borçlunun haksız yere
cezalandırılmasının önlenmesi,
Amaçlanmıştır.
Ayrıca İcra ve İflâs
Kanununun 287 nci maddesine göre icra tetkik merciince konkordato mühleti verilmesine dair istemin reddine ilişkin
kararlar ile 288 inci madde uyarınca tetkik merciince verilmiş mühletin
kaldırılmasına ilişkin kararların, 287 ve 288 inci maddelerde yapılan
değişikliklere paralel olarak konkordato sürecinin hızlandırılması
amacıyla temyiz edilememesi için, (12)
numaralı bent 363 üncü madde metninden çıkarılmıştır.
Madde 105. - Maddeyle
İcra ve İflâs Kanununa üç geçici madde eklenmiştir.
Geçici 3 üncü maddeyle,
Tasarıyla 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda geçen "icra reisi",
"icra hâkim yardımcısı" ve "icra hâkimliği" ibareleri
kaldırıldığından bunların yerine "icra
tetkik mercii hâkimi" ibaresi
getirilmiştir. Ayrıca maddeyle 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı
Türk Medenî Kanununda yer alan terimlerle uygunluğun sağlanması için
"ikametgâh", "menkul" ve "gayrimenkul" terimleri
sırasıyla, "yerleşim yeri", "taşınır" ve
"taşınmaz" olarak
değiştirilmiştir.
Geçici 4 üncü maddeyle,
Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfınca mahcuz malların
muhafazası için depo ve garajlar açılıncaya kadar özel depo ve garajlar
bakımından Adalet Bakanlığınca çıkarılan "Mahcuz Malların Muhafaza
Edileceği Adalet Bakanlığı Depo ve Garajların Çalıştırılmasına İlişkin
Yönetmelik" hükümleri ile "Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda
Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Ücret Tarifesi" hükümlerinin
uygulanması sağlanmıştır.
Geçici 5 inci maddeyle,
uygulamada doğabilecek tereddütlere engel olunması amacıyla Kanunun muhtelif
maddelerinin uygulama zamanına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Madde 106. - Yürürlük
maddesidir.
Madde 107. - Yürütme
maddesidir.
Adalet Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
|
|
Adalet Komisyonu |
15.7.2003 |
|
|
Esas No. : 1/550 |
|
|
|
Karar No. : 32 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca 4.4.2003 tarihinde esas
komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan ve Komisyonumuzun 7.5.2003
tarihli 18 inci toplantısında geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak
maddelerine geçilmesi kabul edilen, ancak maddelerinin ayrıntılı bir biçimde
incelenerek gerekli değişiklik ve düzenlemelerin yapılması amacıyla beş kişilik
bir alt komisyona havale edilen "İcra ve İflas Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", alt komisyonun ilgili bakanlık, kurum ve
kuruluş temsilcilerinin de katılmalarıyla yaptığı toplantılar sonunda
Komisyonumuza sunduğu rapor ve metin esas alınarak Komisyonumuzun 3.7.2003
tarihli 24, 10.7.2003 tarihli 25 ve 11.7.2003 tarihli 26 ncı toplantılarında
Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanlığı, Türkiye Bankalar Birliği,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Türkiye
İşveren Sendikaları Konfederasyonu temsilcilerinin de katılmalarıyla incelenip
görüşülmüş, maddeler üzerinde yapılan kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla
aşağıda açıklanmıştır.
Tasarının çerçeve 1 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasına yapılan ilave ile icra tetkik merciinin birden fazla dairesinin
kurulması için Adalet Bakanlığının, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
olumlu görüşünü almasını sağlamak amacıyla "Adalet Bakanlığınca"
ibaresinin başına "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü
ile" ibaresi eklenmiştir.
Tasarının çerçeve 2 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine yapılan ilave ile
icra ve iflas dairelerinin aldıkları paraları, kıymetli evrak ve değerli
şeyleri banka bulunmayan yerlerde en
geç üç gün içinde en yakın bankada açacakları hesaba yatıracaklarına ilişkin
ilave yapılmıştır.
Tasarının 3, 4, 5, 6 ve 7 nci maddeleri
aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 8 inci maddesiyle 2004
sayılı Kanuna 25/a maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 25/b maddesine,
sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın
bulunmadığı yerlerde bir eğitimcinin hazır bulunmasını sağlamak amacıyla
gereken ilave yapılmıştır.
Tasarının 9, 10, 11, 12 ve 13 üncü
maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 14 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin ikinci
fıkrasının sonunda yer alan "tebliğe gönderilir." ibaresi
"tebliğ edilir." şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının 15 ve 16 ncı maddeleri aynen
kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci
fıkrasındaki "mutazammın" kelimesi "içeren" olarak
değiştirilmiştir.
Tasarının 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25,
26 ve 27 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 28 inci maddesiyle 2004
sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin ikinci fıkrasına eklenmesi öngörülen
cümledeki "yurt çapında"
ibaresi "yurt düzeyinde" olarak değiştirilmiştir.
Tasarının çerçeve 29 uncu maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 115 inci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "yüzde ellisini" ibaresi az
bulunarak "yüzde altmışını" şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının 30, 31 ve 32 nci maddeleri aynen
kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 33 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan "yüzde ellisini" ibaresi 29
uncu maddede yapılan değişikliğe paralel olarak "yüzde altmışını"
şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının 34 üncü maddesi aynen kabul
edilmiştir.
Tasarının çerçeve 35 inci maddesiyle 2004
sayılı Kanuna 128 inci maddeden sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen 128/a
maddesinin ikinci fıkrasına kıymet takdirini etkileyen deprem, imar durumunda
çok önemli değişiklikler gibi hallerde iki yıldan önce yeniden kıymet takdiri
yapılabilmesini sağlamak amacıyla bir cümle ilave edilmiş ve maddeye, maddenin daha iyi anlaşılmasını sağlamak
amacıyla son fıkra ilave edilmiştir.
Tasarının çerçeve 36 ncı maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 129 uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "ellisini" ibaresi diğer maddelerde yapılan
değişikliğe paralel olarak "altmışını" şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının 37, 38 ve 39 uncu maddeleri
aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 40 ıncı maddesiyle 2004
sayılı Kanuna 142 nci maddeden sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen 142/a
maddesinin birinci fıkrasındaki "ve/veya" ibaresi "veya"
şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının çerçeve 41 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin birinci
fıkrasındaki "resme" kelimesi "vergiye" şeklinde
değiştirilmiştir.
Tasarının 42, 43, 44, 45, 46 ve 47 nci maddeleri
aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 48 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 169/a maddesinin altıncı
fıkrasının birinci cümlesinde, kambiyo senedinin tedavülünü kolaylaştırmak ve
takibini hızlandırmak amacıyla alacaklının tazminat ödeme şartını ağır kusur ve
kötü niyete dayandırmak ve aynı sebeple tazminat miktarını düşürmek amacıyla
değişiklik yapılmıştır.
Tasarının çerçeve 49 uncu maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin dördüncü fıkrasının
birinci cümlesindeki "yüzde kırkından" ibaresi "yüzde
yirmisinden" şeklinde değiştirilmiştir.
Tasarının 50 ve 51 inci maddeleri aynen
kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 52 inci maddesiyle 2004
sayılı Kanuna 179 uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen 179/a
maddesinin ikinci fıkrasındaki mahkeme kelimesinden sonra, mahkemenin erteleme
kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar vereceğini belirtmek amacıyla
"erteleme kararıyla birlikte" ibaresi eklenmiş, 179/b maddesinin
ikinci fıkrasındaki "taşınmaz" kelimesinin başına
"taşınır," kelimesi eklenmiş, ikinci fıkranın sonuna rehinli
alacaklıların ertelemeden dolayı geçen süre nedeni ile konkordatoda rehinli
taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesinin ertelenmesine ilişkin hükümde yer
aldığı gibi hak kaybına uğramamaları için ek teminat verilmesi amacıyla bir
cümle ilave edilmiş, üçüncü fıkradaki
"kıdem tazminatları hariç" ibaresi kıdem tazminatlarını fıkra
kapsamına almak amacıyla metinden çıkarılmıştır.
Tasarının 53 üncü maddesi aynen kabul
edilmiştir.
Tasarının çerçeve 54 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü
fıkrasının (A) bendine ihbar ve kıdem tazminatlarını bent kapsamına almak
amacıyla "tahakkuk etmiş" ibaresinden sonra "ihbar ve kıdem
tazminatları dahil" ibaresi eklenmiş, "Özel kanunlarında imtiyazlı
olduğu belirtilen alacaklar." Üçüncü sıra başlığı altında ilave edilmiş,
üçüncü sıranın başlığı dördüncü sıra olarak değiştirilmiştir.
Tasarının 55, 56 ve 57 nci maddeleri aynen
kabul edilmiştir.
2004 sayılı Kanunun 222 ve 239 uncu
maddeleri arasındaki uyumun sağlanması amacıyla Tasarıya, 2004 sayılı Kanunun
239 uncu maddesini başlığı ile birlikte değiştiren yeni çerçeve 58 inci madde
ilave edilmiştir.
Tasarının 58 inci maddesi 59, 59 uncu
maddesi 60, 60 ıncı maddesi 61 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 61 inci maddesiyle 2004
sayılı Kanunun 258 inci maddesine son fıkra olarak eklenmesi öngörülen
fıkradaki "temyiz" kelimesi "kanun" olarak değiştirilmiş ve
62 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 62 nci maddesi 63 ve 63 üncü
maddesi 64 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 64 üncü maddesiyle 2004
sayılı Kanunun 265 inci maddesine eklenmesi öngörülen son fıkranın başında yer
alan "Bu" kelimesi çıkarılarak yerine fıkraya açıklık getirmek
amacıyla "İtiraz üzerine verilen" ibaresi eklenmiş ve 65 inci madde
olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 65 inci maddesi 66, 66 ncı
maddesi 67 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 67 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 280 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "veya bir alacaklısını diğerlerine karşı daha
avantajlı duruma getirme" ibaresi borçlunun bir alacaklısını diğerlerine
karşı daha avantajlı duruma getirmesinin uygulamada sıkıntılara neden
olabileceği düşünülerek metinden çıkarılmış ve 68 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
Tasarının çerçeve 68 inci maddesinde, 85
inci maddede değişiklik yapılarak "Uzlaşma Suretiyle Borçların
Yeniden Yapılandırılması"
müessesesi getirildiğinden 12. Babın
başlığını da buna uydurmak ve 285 inci maddesinin üst başlığını da "ADİ
KONKORDATO" olarak değiştirmek amacıyla gerekli düzenleme yapılmış, 285 inci
maddesinin birinci fıkrasındaki "bilhassa" kelimesi
"özellikle" şeklinde değiştirilmiş ve 69 uncu madde olarak kabul
edilmiştir.
Tasarının 69 uncu maddesi 70 inci madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 70 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı
Kanunun 287 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki altı aylık süre fazla
bulunarak üç aya, altıncı fıkrasındaki oniki aylık süre aynı gerekçe ile iki
aya indirilmiş ve 71 inci madde olarak
kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 71 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesindeki "yurt
sathında" ibaresi diğer maddelerde yapılan değişikliğe paralel olarak
"yurt düzeyinde" şeklinde değiştirilmiş ve 72 madde olarak kabul
edilmiştir.
Tasarının çerçeve 72 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesinin birinci
fıkrasındaki "ve ihtiyati tedbir" sözcüğü ile üçüncü fıkrasındaki
"kıdem tazminatları hariç" ibareleri metinden çıkarılmış ve 73 üncü
madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 73 üncü maddesi 74, 74 üncü
maddesi 75, 75 inci maddesi 76, 76 ncı maddesi 77, 77 nci maddesi 78, 78 inci
maddesi 79, 79 uncu maddesi 80, 80 inci maddesi 81, 81 inci maddesi 82 ve 82
nci maddesi 83 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 83 üncü maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 303 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasındaki "bir üçüncü kişi" ibaresi, bu kişinin uzman olması
gerektiği düşünülerek "uzman bir kişi" şeklinde değiştirilmiş ve 84
üncü madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 84 üncü maddesi 85 inci madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
Sosyal ve ekonomik koşullardaki
değişiklikler nedeniyle, aslında ekonomik hayatlarını devam ettirmesi mümkün
olan sermaye şirketleri muaccel para borçlarını ödeyemedikleri ya da mevcut ve
alacakları borçlarını karşılayamadığı için, ekonomik varlıklarını kaybetmek
tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu tehlike, borçluları olduğu kadar
alacağını tahsil edememe durumuyla karşı karşıya kalan alacaklıları ve işini
kaybetme tehlikesine maruz kalan işçileri de tehdit etmekte, bu tehdit sonuçta
bölgesel veya millî ekonomiyi de etkilemektedir. Bu gibi durumlarda ekonomik
varlığını devam ettirebilme imkânı olan sermaye şirketlerini yeniden
yapılandırarak ekonomik hayatlarına devam edebilmelerini sağlamak herkesin
yararınadır. Bu amaçla İcra ve İflas Kanununa "Uzlaşma Suretiyle Borçların
Yeniden Yapılandırılması" müessesesini eklemek ve sermaye şirketlerinin
alacaklılarla uzlaşarak borçlarını yeniden yapılandırmaları ve ekonomik
hayatlarına devam etmelerini sağlamak amacıyla Tasarının çerçeve 85 inci
maddesinde değişiklik yapılarak "IV. UZLAŞMA SURETİYLE BORÇLARIN YENİDEN
YAPILANDIRILMASI" üst başlığı altında 309/m ila 309/ü maddeleri eklenmiş
ve 86 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 85 inci maddesi ile 2004
sayılı Kanuna 309 uncu maddeden sonra eklenmesi öngörülen maddeler Türk
Alfabesindeki sıraya uygun olarak değiştirilmiştir.
Tasarının, Komisyonumuzca 86 ncı madde
olarak kabul edilen çerçeve 85 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenmesi
öngörülen 309/p maddesindeki "projeden etkilenen" ibaresi alacaklılar
arasında eşitlik sağlanması amacıyla metinden çıkarılmış, "alacaklıların
sayı ve meblağ itibariyle yarısını" ibaresi Komisyonumuzca 78 inci madde
olarak kabul edilen Tasarının 77 nci maddesiyle değiştirilen 297 nci madde ile
uyumlu olması ve daha nitelikli bir çoğunluk aranması amacıyla
"alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini" şeklinde
değiştirilmiş ve 309/m olarak kabul edilmiştir.
309/r maddesinin birinci fıkrasındaki
"projeden etkilenen" ibaresi metinden çıkarılmış, fıkranın (a) bendi,
çıkarılan ibare doğrultusunda yeniden düzenlenmiş ve 309/n olarak kabul
edilmiştir.
309/s maddesinin birinci fıkrasının (d),
(e), (f), (h), (i) bentleri "projeden etkilenen ve etkilenmeyen"
ibareleri çıkarılarak yeniden
düzenlenmiş ve 309/o olarak kabul edilmiştir.
309/ş maddesinin birinci fıkrasındaki
"hemen" ibaresi "en geç otuz gün içinde" şeklinde
değiştirilmiş, "projeden etkilenip" ibaresi metinden çıkarılmış ve
309/ ö olarak kabul edilmiştir.
309/u maddesinin birinci fıkrasındaki
"projeden etkilenen" ibaresi alacaklılar arasında eşitlik sağlanması
amacıyla metinden çıkarılmış ve 309/r olarak kabul edilmiştir.
309/ü
maddesinin ikinci fıkrasındaki "projeden etkilenen" ibaresi
aynı gerekçe ile metinden çıkarılmış ve 309/s olarak kabul edilmiştir.
309/v maddesindeki "projeden
etkilenen" ibaresi metinden çıkarılmış ve 309/ş olarak kabul edilmiştir.
309/z maddesinin birinci fıkrasına yapılan
ilave ile projenin ihlali halinde proje yöneticisine de mahkemeye başvurma
görevi vermek amacıyla gerekli ilave yapılmış, "projeden etkilenen ve
etkilenmeyen" ibaresi metinden çıkarılmış ve 309/u olarak kabul
edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun tanıdığı bir takım
imkânların kötü niyetli borçlu elinde tahsil imkânsızlığı yaratmaması için
Tasarıya "Seçimlik hak ve kötü niyetin önlenmesi" başlığı altında
309/ü maddesi eklenmiştir.
Tasarının 86 ncı maddesi 87 nci madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 87 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının sonunda Türk Medeni Kanununun
875 inci maddesine yapılan atıf gereksiz görülerek metinden çıkarılmış
ve 88 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 88 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 326 ncı maddesinin birinci
fıkrasındaki "kıdem tazminatları hariç" ibaresi işçi alacağına karşı
olumsuz ayrıcalığı kaldırmak amacıyla metinden çıkarılmış ve 89 uncu madde
olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 89 uncu maddesi 90 ıncı madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 90 ıncı maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 331 inci maddesinin birinci
fıkrasındaki "aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını
istifa edemediğini" ibaresi fıkraya açıklık getirmek amacıyla "aciz
belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını" şeklinde
değiştirilmiş, üçüncü fıkrası iflasın ertelenmesi ve uzlaşma suretiyle
borçların yeniden yapılandırılması konkordato ile aynı neticeleri doğurduğundan
aynı cezai müeyyide içine alınması daha doğru olacağı düşüncesiyle yeniden
düzenlenmiş ve 91 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 91 inci maddesiyle 2004
sayılı Kanuna 333 üncü maddeden sonra eklenmesi öngörülen 333/a maddesinin son
fıkrasının başında yer alan "Bu madde" ibaresi "Bu maddede"
şeklinde değiştirilmiş ve 92 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 92 inci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesinde "üç aydan
bir yıla kadar" olan hafif hapis cezası "altı aydan bir yıla
kadar" şeklinde değiştirilmiş ve 93 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 93 üncü maddesi 94 üncü madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 94 üncü maddesiyle 2004
sayılı Kanuna 336 ncı maddeden sonra eklenmesi öngörülen 336/a maddesinde
"bir aydan altı aya kadar" olan hafif hapis cezası "iki aydan
altı aya kadar" şeklinde değiştirilmiş ve 95 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
Tasarının 95 inci maddesi 96, 96 ncı
maddesi 97 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 97 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 341 inci maddesinde " bir
aydan üç aya kadar" olan hafif hapis cezası "iki aydan altı aya
kadar" şeklinde değiştirilmiş ve 98 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 98 inci maddesi 99, 99 uncu
maddesi 100, 100 üncü maddesi 101, 101 inci maddesi 102 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 102 nci maddesiyle
değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 363 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında sehven "beşyüzbin"
olarak yer alan ibare "yüzmilyon" olarak düzeltilmiş ve 103 üncü
madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 103 üncü maddesiyle 2004
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 1 inci maddenin ikinci fıkrasındaki
"kararı bozulan tetkik merciince" ibaresi gereksiz görülerek fıkra
metninden çıkarılmış ve 104 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 104 üncü maddesinde
redaksiyon yapılmış ve 105 inci madde olarak kabul edilmiştir.
2004 sayılı Kanuna eklenen yeni maddelerin
uygulanmasına açıklık getirmek amacıyla Tasarıya çerçeve 106 ncı madde
eklenmiştir.
Tasarının çerçeve 105 inci maddesiyle 2004
sayılı Kanuna eklenen geçici 5 inci maddenin 39 nolu bendindeki
"309/o" maddesi " 309/ü" olarak değiştirilmiş ve 107 nci
madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 106 ncı maddesi 108, 107 nci
maddesi 109 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere saygı ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Köksal Toptan |
Halil Özyolcu |
Ramazan
Can |
|
|
Zonguldak |
Ağrı |
Kırıkkale |
|
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Hasan
Kara |
Mehmet
Ziya Yergök |
Feridun
Fikret Baloğlu |
|
|
Kilis |
Adana |
Antalya |
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Orhan
Yıldız |
Semiha Öyüş |
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
Artvin |
Aydın |
Çorum |
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muzaffer Külcü |
Mahmut Durdu |
Esat
Canan |
|
|
Çorum |
Gaziantep |
Hakkâri |
|
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Recep Özel |
Ahmet
Güryüz Ketenci |
Mehmet Yılmazcan |
|
|
Isparta |
İstanbul |
Kahramanmaraş |
|
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Hakkı
Köylü |
Harun Tüfekçi |
Kerim
Özkul |
|
|
Kastamonu |
Konya |
Konya |
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muharrem Kılıç |
İsmail
Bilen |
Orhan Eraslan |
|
|
Malatya |
Manisa |
Niğde |
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
(Muhalifim.
Muhalefet şerhim |
|
|
|
|
eklidir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ömer
Kulaksız |
Mehmet Nuri Saygun |
Bekir Bozdağ |
|
|
Sivas |
Tekirdağ |
Yozgat |
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
Muhalefet Şerhİ
Getirilen yasa tasarısını tüm düzeltme
çabalarımıza rağmen; tasarı nitelik itibariyle tahsilatın hızlandırılmasına
hizmet edecek nitelikte değildir. Bilakis tahsilatı yavaşlatacak niteliktedir.
Bunun sonucu olarak hukuk içinde alacaklarını tahsil edemeyen alacaklıları
hukuk dışı yollara teşvik edici niteliktedir.
Yasa tasarısı kendi içinde bütünsellik taşımamaktadır.
Bir bölümü İsviçre İ.İ.K.’nundan bir bölümü ise A.B.D.’den çeviridir.
Dolayısıyla aynı müesseseler farklı anlayışlara göre tekrar edilmişlerdir. Yasa
tasarısı bu niteliğiyle yamalı bohça gibidir.
Yasa uygulamada pek çok aksamalara neden
olacak, hileli iflas yollarını kolaylaştıracak niteliktedir. Bu yönüyle de kısa
sürede millî bankaları zora sokacak niteliktedir.
Anlatılan nedenlerle yasa tasarısına
muhalifim.
Orhan Eraslan
Niğde
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METİN
İCRA VE
İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1. - 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs
Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan
şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra tetkik mercii hâkimi yahut kanun
gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş
durumunun gerekli kıldığı yerlerde Adalet Bakanlığınca icra tetkik merciinin
birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra tetkik mercii daireleri
numaralandırılır. İcra tetkik merciinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde
iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca
belirlenir. Her icra tetkik mercii hâkimi, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu
Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin
muamelelerine yönelik şikâyetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim
ve denetimlerini yapar, idarî işlerine bakar."
MADDE 2. - 2004
sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 9. - İcra ve iflâs daireleri, aldıkları
paraları, kıymetli evrak ve değerli şeyleri
nihayet ertesi iş günü çalışma saati sonuna kadar, Adalet Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde nemalandırılmak üzere, açtıkları
banka hesaplarına yatırmaya, banka
bulunmayan yerlerde icra veya mahkeme kasalarında muhafazaya mecburdurlar. İcra
ve iflâs dairelerince tahsil edilen paraların gerekli yasal kesintileri
yapıldıktan sonra kalanı, paranın yatırılmış olduğu banka aracılığıyla hak
sahiplerine ödenir. 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 36 ncı
maddesinin birinci fıkrası hükmü bu paralar için uygulanmaz."
MADDE 3. - 2004 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İcra ve iflâs daireleri, 4 üncü maddedeki esaslara
göre tetkik mercii hâkiminin daimi gözetimi ve denetimi altındadır."
MADDE 4. - 2004
sayılı Kanunun 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Yargıtay, icra ve iflâs işlerine ait kararların
tamamını düzenli olarak yayımlar. Buna ilişkin esaslar Yargıtay tarafından
yönetmelikle düzenlenir."
MADDE 5. - 2004
sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Aksine hüküm bulunmayan hâllerde tetkik mercii,
şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma
yapılmasına gerek olup olmadığını
takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en
kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Duruşma
yapılmayan işlerde tetkik mercii, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en
geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk hâlinde ve otuz
günü geçmemek üzere ertelenebilir."
MADDE 6. - 2004 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(Taşınır rehni) tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk
Medenî Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinleri, ticarî işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve
sair haklar üzerindeki rehinleri,"
MADDE 7. - 2004
sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde yer alan
"takip tarihindeki" ibaresi "haczin yapıldığı tarihteki"
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 8. - 2004
sayılı Kanunun 25/a maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 25/b maddesi
eklenmiştir:
"Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına
dair ilâmların icrasında uzman bulundurulması
MADDE 25/b. -
Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların
icrası, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk
gelişimcisi gibi en az bir uzmanın hazır bulunması suretiyle yerine
getirilir."
MADDE 9. - 2004
sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Fazla kalırsa borçlunun adına, Adalet Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelikte nitelikleri belirlenen bankalardan birine
yatırılır."
MADDE 10. - 2004
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin başlığı "Bir işin yapılmasına veya
yapılmamasına dair olan ilâmlar" şeklinde değiştirilmiş ve aynı
maddeye aşağıdaki son fıkra
eklenmiştir.
"Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilâm
hükmü yerine getirildikten sonra borçlu, ilâm hükmünü ortadan kaldıracak bir
eylemde bulunursa, mahkemeden ayrıca hüküm almaya gerek kalmadan, önceki ilâm
hükmü tekrar zorla yerine getirilir."
MADDE 11. - 2004
sayılı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci cümlesinde yer alan "hapis ile tazyik olunacağı ve" ibaresi "hapis
ile tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya" şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 12. - 2004
sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Mal beyanını alan merci, keyfiyeti tapu veya gemi
sicil daireleri ile Türk Patent Enstitüsüne bildirir. Bu bildiri üzerine
sicile, temlik hakkının iki ay süre ile tahdit edilmiş bulunduğu şerhi verilir.
Keyfiyet ayrıca Türkiye Bankalar Birliğine de bildirilir."
MADDE 13. - 2004
sayılı Kanunun 58 inci maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"3. Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla
tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak
veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep
edildiği ve faizi;"
MADDE 14. - 2004
sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
"İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra
dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak
itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur
şahsen sorumludur."
"Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre
alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra
ile alacaklıya tebliğe gönderilir."
"Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas
olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek
zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve
tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip
talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış
sayılır."
MADDE 15. - 2004 sayılı Kanunun 63 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 63. - İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması
duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında,
itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez."
MADDE 16. - 2004 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin üst
başlığı, başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"6- İtirazın hükümden düşürülmesi:
a) İtirazın iptali:"
"Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın
tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel
hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava
edebilir."
MADDE 17. - 2004
sayılı Kanunun 68 inci maddesinin başlığı, birinci fıkrası ve son fıkrasının
ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b) İtirazın kesin olarak kaldırılması:"
"Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası
ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını mutazammın bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili
makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya
belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren
altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın
kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz."
"İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin
nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise
alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere
tazminata mahkûm edilir."
MADDE 18. - 2004
sayılı Kanunun 68/a maddesinin başlığı ile birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"c) İtirazın geçici olarak kaldırılması:"
"Takibin dayandığı senet hususî olup, imza itiraz
sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği
tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını
isteyebilir. Bu hâlde icra hâkimi iki taraftan izahat alır."
MADDE 19. - 2004
sayılı Kanunun 68/b maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
ve ikinci fıkrasında yer alan "aldığı" ibaresi "gönderilen"
şeklinde değiştirilmiş; üçüncü fıkrasında yer alan "hesap özetleri
ile" ibaresinden sonra "ihtarnameler ve" ibaresi ve üçüncü
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt
içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi
hâlinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap
özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır."
"Krediyi kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine
veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarname içeriğine itiraz etmiş olması, kredi
hesabının kesilmesi ve borcun ödenmesine ilişkin ihtarnameden önce tebliğ
edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine
ilişkin hesap özetlerinin muhtevasına itiraz edilmemiş olmasının sonuçlarını
ortadan kaldırmaz. Bu durumda, önceki dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap
özetleri hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır."
MADDE 20. - 2004
sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Resmî sicile kayıtlı malların haczi, takibin yapıldığı
icra dairesince, kaydına işletilmek suretiyle doğrudan da yapılabilir."
MADDE 21. - 2004
sayılı Kanunun 85 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"Borçlu" kelimesinden sonra gelmek üzere "yahut borçlu ile
birlikte malı elinde bulunduran şahıslar" ibaresi ve "borçluyu"
kelimesinden sonra "yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran
şahısları" ibaresi eklenmiştir.
MADDE 22. - 2004
sayılı Kanunun 88 inci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna ve üçüncü fıkrasının birinci cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiş, dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar
haczedilince, alacaklının muvafakatı ve üçüncü şahsın kabulü hâlinde üçüncü
şahsa yediemin olarak bırakılır."
"Ticarî işletme rehni kapsamındaki taşınırlar ise, icra
dairesince satılmalarına karar verilmesinden sonra muhafaza altına
alınabilir."
"Adalet Bakanlığı, mahcuz malların muhafazası için
uygun göreceği yerlerde depo ve garaj açabileceği gibi; Adalet Teşkilâtını
Güçlendirme Vakfına da açtırabilir veya işletme hakkını verebilir."
"İcra dairesi, depo ve garajlarda ve yediemin olarak
kendisine hacizli malın bırakılmış olduğu üçüncü kişilerde saklanıp da hukuken
artık muhafazasına gerek kalmayan malı, vereceği uygun süre içinde geri
almasını ilgililere re'sen bildirir. Verilen süre içinde eşya geri alınmazsa,
icra müdürü tetkik merciinin kararı ile taşınır mal satışlarına ilişkin
hükümler uyarınca bunları satar. Elde edilen miktardan muhafaza ve satış giderleri ödenir. Artan miktar 9
uncu madde hükmüne göre muhafaza olunur. Bu konuda ortaya çıkan ihtilâflar
tetkik mercii tarafından basit yargılama usulüne göre çözülür."
MADDE 23. - 2004
sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası ile beşinci fıkrasının son
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine
tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç
zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz
etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci
bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın
ihbarnamenin kendisine tebliğinden
itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda
bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra
dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi
istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan
borcu icra dairesine ödemeyen veya
yedinde sayılan malı
icra dairesine teslim
etmeyen üçüncü şahsa
onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı
teslim etmesi yahut bu süre içinde
menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya
yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü
şahıs, icra takibinin yapıldığı veya
yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası
açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde
ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra
işlemleri menfi tespit davası sonunda
verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede
belirtilen süreler işlemez. Bu davada
üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna
ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı
kaybederse, mahkemece, dava konusu
şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir.
Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir."
"Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli
alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği
malın iadesini isteyebilir."
MADDE 24. - 2004
sayılı Kanunun 91 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Hacizli taşınmazın el değiştirmesi hâlinde 148/a
maddesi uygulanır."
MADDE 25. - 2004
sayılı Kanunun 92 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Daire, taşınmazın idare ve işletmesi ile eklentinin
korunması için gerekli tedbirleri alır. Bu tedbirler meyanında icra dairesi,
eğer taşınmazda kiracı varsa bu kiracıya, işleyecek kiraları icra dairesine
ödemesini emreder. Zarar görme ihtimali bulunan eklenti, rehin alacaklısının
talebi üzerine, işletmenin faaliyetine engel olmayacak şekilde muhafaza altına
alınır. İdare ve muhafaza masrafları satış bedelinden öncelikle ödenir."
MADDE 26. - 2004 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin
birinci fıkrasının üçüncü cümlesi madde
metninden çıkarılmış ve ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
cümleler eklenmiştir.
"Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay
ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından
şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi
zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete
tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil
edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların
devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların
satışı, taşınır malların satışı usulüne tâbidir. Diğer taşınırlarda icra
dairesi başkasına devre mâni tedbirleri alır."
MADDE 27. - 2004
sayılı Kanunun 111 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için
icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve
150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin
toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler
kaldığı yerden işlemeye başlar."
MADDE 28. - 2004
sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci artırmanın
yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilân edilir."
"İlânın yurt çapında yayımlanan bir gazete ile
yapılmasına karar verilmesi hâlinde bu ilân satış talebi tarihinde yurt
düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden biriyle yapılır."
MADDE 29. - 2004
sayılı Kanunun 115 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer
alan "% 75 ini" ibaresi "yüzde ellisini" olarak
değiştirilmiştir.
MADDE 30. - 2004
sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İkinci artırma, ilk artırmayı izleyen beşinci gün
yapılır. Beşinci günün resmî tatil
gününe rastlaması hâlinde ikinci artırma resmî tatili izleyen ilk iş günü
yapılır. Bu hâlde de 114 üncü madde hükmü uygulanır."
MADDE 31. - 2004 sayılı Kanunun 118 inci maddesinin birinci
fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Satılan mal ihale kesinleşmeden teslim olunmaz."
MADDE 32. - 2004
sayılı Kanunun 119 uncu maddesinin (5) numaralı bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"5- Mahcuz malın tahmin edilen değeri birmilyar lirayı
geçmezse."
MADDE 33. - 2004 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "yüzde yetmişbeşini"
ibaresi "yüzde ellisini" olarak; aynı bendin içinde yer alan parantez
içindeki ifade de "Onuncu günün resmî tatile rastlaması hâlinde ikinci
artırma tarihi olarak tatilin bitimini izleyen ilk iş gününün belirlenmesi ve
bu ikinci ihalenin yapılacağı yer, gün ve saatin ilânda açıkça gösterilmesi
zorunludur." şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 34. - 2004
sayılı Kanunun 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümle ile ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Taşınmazın önceden takdir edilen kıymetini etkileyen
mükellefiyetlerin ortaya çıkması hâlinde, icra dairesi satışa esas olmak üzere
taşınmazın kıymetini yeniden takdir ettirir."
"Satışa çıkarılan taşınmazda eklenti niteliğinde
teşvikli mal varsa icra müdürlüğü bu malların kıymetini ayrıca takdir ettirir.
Satıştan önce ilgili kurumlardan bu mallar üzerindeki vergi, resim, harç gibi
yükümlülükler sorulur. Satış isteyen alacaklının talebi üzerine bu mallar satış
dışında tutulabileceği gibi, üzerlerindeki vergi, resim, harç gibi malın
aynından kaynaklanan kamu alacakları dikkate alınarak 129 uncu madde
hükümlerine göre taşınmazla birlikte ihale de edilebilir."
MADDE 35. - 2004
sayılı Kanunun 128 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 128/a maddesi
eklenmiştir.
"Kıymet takdirine ilişkin şikâyet
MADDE 128/a. -
Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi
gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki tetkik merciinde
şikâyette bulunabilirler. Şikâyet tarihinden itibaren yedi gün içinde gerekli
masraf ve ücretin mahkeme veznesine yatırılması hâlinde yeniden bilirkişi
incelemesi yaptırılabilir; aksi hâlde başka bir işleme gerek olmaksızın şikâyet
kesin olarak reddedilir.
Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki
yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez.
Kıymet takdirine ilişkin şikâyet yetkisiz tetkik merciine
yapılırsa, tetkik mercii evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden
itibaren en geç on gün içinde kesin olarak yetkisizlik kararı verir."
MADDE 36. - 2004
sayılı Kanunun 129 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yetmiş
beşini" ibaresi "ellisini" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 37. - 2004
sayılı Kanunun 130 uncu maddesinin ikinci cümlesinde yer alan "yirmi
günü" ibaresi "on günü" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 38. - 2004
sayılı Kanunun 133 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer
alan "ilk fıkrasına" ibaresi "aradığı şartlara" ve beşinci
cümlesinde yer alan "maddenin ikinci fıkrasındaki" ibaresi
"maddedeki" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 39. - 2004
sayılı Kanunun 134 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle ile ikinci
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan "iştirak edenler" ibaresinden
sonra "yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla" ibaresi eklenmiş,
ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle ile ikinci fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkralar üçüncü ve dördüncü fıkra olarak eklenmiş, diğer fıkralar
buna göre teselsül ettirilmiştir.
"İhale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde
muhafaza ve idare edileceği icra dairesi tarafından kararlaştırılır."
"Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi
hâlinde para cezasına hükmolunamaz."
"İhalenin feshine ilişkin şikâyet görevsiz veya
yetkisiz tetkik mercii veya mahkemeye yapılırsa, tetkik mercii veya mahkeme
evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün
içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verir. Bu kararlar kesindir.
Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak
etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini
derhâl veya 130 uncu maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek
zorundadırlar. İcra müdürü, ödenen ihale bedeli ile ilgili olarak, ihalenin
feshine yönelik şikâyet sonucunda verilecek karar kesinleşinceye kadar, 9 uncu
madde hükmüne göre işlem yapar. İhalenin feshine ilişkin şikâyetin kabulüne
veya reddine ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine, ihale bedeli nemaları ile
birlikte hak sahiplerine ödenir."
MADDE 40. - 2004
sayılı Kanunun 142 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 142/a maddesi
eklenmiştir.
"Teminat karşılığı ödeme
MADDE 142/a. - Sıra
cetveline karşı 142 nci madde uyarınca şikâyet ve/veya itiraz yapılmışsa,
tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklı, bir bankanın
kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek payına düşen meblâğı tahsil
edebilir. 36 ncı maddenin ikinci fıkrası burada da uygulanır.
Teminat mektubunda, alacaklının dosyadan tahsil ettiği
meblâğ ile bu meblâğın kısmen veya tamamen icra dosyasına iadesinin gerekmesi
hâlinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk
yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt edilmelidir. Bu esaslar
dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar icra dairesince
belirlenir."
MADDE 41. - 2004
sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası
düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için
hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya
verir; bu belgeler hiçbir harç ve resme tâbi değildir. Aciz vesikasının bir
nüshası da her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi
tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir.
Aciz vesikası sicili aleni olup ne şekilde tutulacağı ve hangi hususları
içereceği Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirlenir."
"Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden
itibaren 20 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın
açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun
zamanaşımına uğradığını ileri sürebilirler.
Borçlu, aciz vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine
borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen
parayı alacaklıya verir veya gerektiğinde 9 uncu madde hükümleri dahilinde bir
bankaya yatırır. Borcun bu şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası
sicilden terkin edilir ve borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden
terkin ettirdiğine dair bir belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise
veya iptal edilirse yahut borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit
olursa ya da alacaklı icra takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin
edilir ve borçluya buna ilişkin bir belge verilir."
MADDE 42. - 2004
sayılı Kanunun 148 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 148/a maddesi
eklenmiştir.
"Adres gösterme zorunluluğu
MADDE 148/a. -
İpotek sözleşmesinin tarafları veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın
alanlar ya da bunların halefleri, tapu
sicili müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi bildirmek zorundadırlar.
Aksi takdirde ilgililerin tescil talebi, tapu sicili müdürlüğünce reddolunur.
Adresin değiştirilmesi tapu sicil müdürlüğüne bildirilmesi
hâlinde sonuç doğurur. Yeni adresin bildirilmemesi hâlinde tebligatların eski
adrese ulaştığı tarih tebellüğ tarihi sayılır."
MADDE 43. - 2004
sayılı Kanunun 150/b maddesinin birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Şu kadar ki, bu şekilde işlem yapılması 132 ve 135
inci maddelerdeki hakları ortadan kaldırmaz."
MADDE 44. - 2004 sayılı Kanunun 150/ı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 150/ı. - Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun
vadeli kredi şeklinde işleyen nakdî veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran
tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu
ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa
ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının
muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş
olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter
aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek
akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya
68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli
bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149 uncu madde uyarınca işlem
yapar. Şu kadar ki, krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine
ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine
tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten
itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek
suretiyle tetkik merciine şikâyette bulunmak hakkı saklıdır. Bu takdirde
krediyi kullandıran taraf alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle
ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikâyeti reddedilir. Tetkik
merciinde yapılan inceleme sırasında, borçlu, borcun sona erdiğine veya
ertelendiğine ilişkin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge sunmadıkça
takibin durdurulmasına karar verilemez. Hesap özetinin, tazmin talebinin veya
ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ
edilmiş sayılması Türk Medenî Kanununun 887 nci maddesinde öngörülen ödeme
istemi yerine geçer."
MADDE 45. - 2004 sayılı Kanunun 158 inci maddesinin ikinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Mahkemece verilen karar, kesinleşinceye kadar depo
edilen para hakkında 9 uncu madde hükümleri uygulanır."
MADDE 46. - 2004 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "kararı," kelimesinden sonra
"karar tarihinde," ibaresi eklenmiş; ikinci ve üçüncü cümlesinde yer
alan "trajı" kelimeleri "tirajı" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 47. - 2004
sayılı Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"6. İtiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde on
gün içinde 74 üncü maddeye, itiraz edilip de reddedildiği takdirde ise üç gün
içinde 75 inci maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle
tazyik edileceği, mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa
ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarı."
MADDE 48. - 2004
sayılı Kanunun 169/a maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile altıncı
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tetkik mercii hâkimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için
iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma sonucunda
borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar
edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. Tetkik mercii hâkimi
yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.
Tetkik mercii hâkimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli
olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin
metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra
dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası
hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar
verebilir."
"Borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü
hâlinde alacaklı, takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi hâlinde
borçlu, diğer tarafın isteği üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere
tazminata mahkûm edilir."
MADDE 49. - 2004
sayılı Kanunun 170 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile dördüncü fıkrasının
birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tetkik mercii, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre
yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat
getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip
durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkâr edilen
imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci
fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu
alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu
alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir.
Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para
cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine
sonuçlanması hâlinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası
kalkar."
"Tetkik mercii, itirazın kabulüne karar vermesi
hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde
alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak
üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder."
MADDE 50. - 2004
sayılı Kanunun 170/b maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 170/b. - 61 inci maddenin ikinci, üçüncü,
dördüncü ve beşinci fıkraları ve 62 ilâ 72 nci maddeler bu fasıl hükümlerine
aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hakkında da
uygulanır."
MADDE 51. - 2004 sayılı Kanunun 179 uncu maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflâsı
Madde 179. - Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin
borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş
kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları
veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe
hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Şu kadar ki, idare ve temsil
ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya
kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir
iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflâsın ertelenmesini isteyebilir.
Mahkeme projeyi ciddî ve inandırıcı bulursa, iflâsın ertelenmesine karar verir.
İyileştirme projesinin ciddî ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve
belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur.
Mahkeme, gerekli görürse idare ve temsille vazifelendirilmiş
kimseleri ve alacaklıları dinleyebilir. İflâsın ertelenmesi talepleri öncelikle
ve ivedilikle sonuçlandırılır."
MADDE 52. - 2004
sayılı Kanunun 179 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 179/a ve 179/b
maddeleri eklenmiştir.
"Erteleme tedbirleri
MADDE 179/a. -
İflâsın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin
malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de
göz önünde tutarak alır.
Mahkeme kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme, yönetim
organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim
organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da yetinebilir.
İflâsın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri
ayrıntılı olarak gösterilir.
Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin
ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar."
"Erteleme kararının etkileri
MADDE 179/b. -
Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan
takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış
takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren
müddetler işlemez.
Erteleme sırasında taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar
nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış
olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri
alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için
kıdem tazminatları hariç haciz yoluyla takip yapılabilir.
Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği
rapor dikkate alınarak bir yıl daha uzatılabilir. Kayyım mahkemenin
belirleyeceği sürelerde faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli
olarak mahkemeye rapor verir.
İflâsın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi
sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya
kooperatifin iflâsına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme
kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin malî durumunun
iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını
kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verebilir."
MADDE 53. - 2004
sayılı Kanunun 185 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Ancak, rehin sahibi alacaklı, istediği takdirde
iflâstan sonra da masaya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip
yapabilir."
MADDE 54. - 2004
sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya
teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra
ile verilmek üzere kaydolunur:
Birinci sıra
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde
tahakkuk etmiş olan alacakları ile
iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları
ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair
yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş
ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk
etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka
alacakları.
İkinci sıra
Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine
bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;
Ancak bu alacaklar, iflâs, vesayet veya velâyetin devam
ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı
alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba
katılmaz.
Üçüncü sıra
İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.
Bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında aşağıdaki
süreler hesaba katılmaz:
1. İflâsın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere
geçirilen konkordato süresi,
2. İflâsın ertelenmesi süresi,
3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre,
4. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm
tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen süre."
MADDE 55. - 2004 sayılı Kanunun 222 nci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Toplantı veya karar nisabının oluşmaması
Madde 222. - Alacaklılar toplanması mümkün olmazsa veya
karar nisabı oluşmazsa durum tespit olunur. Bu hâlde daire, ikinci alacaklılar
toplanmasına kadar masayı idare eder ve tasfiyeye başlar."
MADDE 56. - 2004
sayılı Kanunun 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İflâs idaresi toplantıları, idare memurlarının veya
herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine
iflâs dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı
üzerine yapılır. İflâs idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya
her üç iflâs idare memurunun da katılmaması hâlinde iflâs dairesi müdürü iflâs
idaresinin görevini yüklenir ve iflâs idaresi adına tek başına karar alır.
Toplantıya iflâs idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki hâlinde
iflâs dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması hâlinde iflâs
dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflâs masasına alacaklı
olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve Adalet
Bakanlığınca çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için
avans vermek suretiyle iflâs idaresince alınacak kararların kendilerine
tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflâs
idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden
itibaren işlemeye başlar."
MADDE 57. - 2004
sayılı Kanunun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"ikiyüzbin" ibaresi "ikimilyar" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 58. - 2004 sayılı Kanunun 250 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 250. - Dağıtıma yukarıdaki maddede yazılı
bırakılma müddeti bittikten sonra
başlanır. Şikâyet vaki olmuşsa, dağıtım bu şikâyet üzerine verilecek kararın
dağıtıma etkili olabileceği oranda ertelenebilir. 144 üncü madde hükümleri burada
da uygulanır. Tâlikî bir şarta veya belirli olmayan bir vadeye bağlı alacaklar
için ayrılan paylar hakkında 9 uncu madde hükümleri uygulanır."
MADDE 59. - 2004 sayılı Kanunun 251 inci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"196 ncı madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, aciz
vesikası 143 üncü maddede yazılı olan hukuki sonuçları doğurur."
"Müflise yeni mal iktisap etmediği itirazında bulunma
imkânını sağlamak niyetiyle üçüncü kişinin hak sahibi kılındığı ama müflisin
fiilen tasarruf ettiği mallar, üçüncü kişi bu durumu biliyor veya bilmesi
gerekiyorsa, yeni mal sayılır."
MADDE 60. - 2004 sayılı Kanunun 257 nci maddesinin başlığı
"İhtiyati haciz şartları", birinci fıkrasında yer alan
"borcun" ibaresi "para borcunun" olarak ve ikinci
fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "kaçarsa" ibaresi
"kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli
işlemlerde bulunursa;" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 61. - 2004
sayılı Kanunun 258 inci maddesine aşağıdaki fıkra son fıkra olarak eklenmiştir.
"İhtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde alacaklı temyiz
yoluna başvurabilir."
MADDE 62. - 2004
sayılı Kanunun 261 inci maddesine aşağıdaki fıkra son fıkra olarak eklenmiştir.
"İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikâyetler infazı
yapan icra dairesinin bağlı olduğu tetkik merciine yapılır."
MADDE 63. - 2004
sayılı Kanunun 264 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İhtiyatî haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü
sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise,
esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde
alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur."
MADDE 64. - 2004
sayılı Kanunun 265 inci maddesinin başlığı "İhtiyatî haciz kararına itiraz
ve temyiz" olarak ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
aşağıdaki fıkralar ikinci ve son fıkra olarak eklenmiştir.
"Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin
dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan
hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği
tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.
Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi
öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere
veya teminata itiraz edebilir."
"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay
bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyatî
haciz kararının uygulanmasını durdurmaz."
MADDE 65. - 2004 sayılı Kanunun 268 inci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen mallar,
ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı tarafından bu
Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilirse, ihtiyati haciz sahibi alacaklı,
bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde kendiliğinden ve muvakkaten
iştirak eder. Rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması hâlinde âmme
alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze iştirak edemez."
MADDE 66. - 2004
sayılı Kanunun 269/a maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 269/a. - Borçlu itiraz etmez, ihtar müddeti
içinde kira borcunu da ödemezse ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı
ay içinde alacaklının talebi üzerine tetkik merciince tahliyeye karar
verilir."
MADDE 67. - 2004
sayılı Kanunun 280 inci maddesinin başlığı "Zarar verme kastından dolayı
iptal" olarak ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun,
alacaklılarına zarar verme veya bir alacaklısını diğerlerine karşı daha
avantajlı duruma getirme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde
bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca
bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal
edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde
borçlu aleyhine haciz veya iflâs
yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır."
MADDE 68. - 2004 sayılı Kanunun 285 inci maddesinin
başlığından önce gelmek üzere "I. ADÎ KONKORDATO" üst başlığı
eklenmiş, 285 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, diğer fıkralar
buna göre teselsül ettirilmiştir.
"Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi
bir borçlu, tetkik merciine gerekçeli bir dilekçe ve bir konkordato projesi
verir. Bu projeye ayrıntılı bir bilanço, gelir tablosu ve defter tutmaya mecbur
şahıslardan ise defterlerinin durumunu bildiren bir cetvel ekler. Bu cetvelde,
bilhassa Türk Ticaret Kanununun 66 ncı maddesi hükmünce tutulması mecburi olan
defterlerin hepsinin tutulmuş olup olmadıkları gösterilir.
İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir
dilekçeyle, tetkik merciinden borçlu hakkında konkordato işlemlerinin
başlatılmasını isteyebilir.
Konkordato talebi üzerine tetkik mercii, gerekli gördüğü
takdirde, borçlunun malvarlığının muhafazası için 290 ıncı maddenin ikinci
fıkrasındaki tedbirleri emreder."
MADDE 69. - 2004 sayılı Kanunun 286 ncı maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Tetkik mercii borçluyu ve talepte bulunmuş ise
alacaklıyı dinledikten sonra borçlunun durumunu, malvarlığı ve gelirlerini,
taahhütlerini yerine getirmesine engel olan sebepleri ve konkordatonun başarı
ihtimalini göz önünde tutarak, projenin alacaklıları zarara sokmak kastından
âri olup olmadığına göre konkordato talebinin uygun olup olmadığına karar
verir."
"Konkordato talebinin reddine ilişkin kararı,
tefhiminden itibaren on gün içinde borçlu veya talep sahibi alacaklı temyiz
edebilir."
MADDE 70. - 2004 sayılı Kanunun 287 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 287. - Konkordato talebi 166 ncı maddenin ikinci
fıkrasındaki usule göre ilân edilir. Konkordato talebinin ilânından itibaren on
gün içinde alacaklılar itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren
bir hâl bulunmadığını ileri sürerek tetkik merciinden konkordato talebinin
reddini isteyebilir.
Talep uygun görülürse tetkik mercii borçluya en fazla altı
aylık bir mühlet verir ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk
vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin eder. Birden fazla komiser tayin
edilmesi hâlinde tetkik mercii bu kişilerin görev ve yetki alanlarını belirler.
Konkordato komiseri, kusurundan doğan zararlardan
sorumludur.
Komiser, borçlunun faaliyetine nezaret eder ve 290 ve devamı
maddelerde verilen görevleri yapar. Ayrıca komiser, tetkik merciinin talebi
hâlinde ara raporlar verir ve alacaklıları konkordato süreci hakkında
bilgilendirir.
8, 10, 11, 16, 21 ve 359 uncu maddeler hükümleri kıyas
yoluyla komiserler hakkında da uygulanır.
İşin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine
mühlet, alacaklılar da dinlendikten sonra en fazla oniki ayı geçmemek üzere
uzatılabilir.
Borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise
veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa, konkordato mühleti
komiserin talebi üzerine mühletin sona ermesinden önce kaldırılabilir. Bu
takdirde borçlu ve alacaklılar dinlenir. 299, 300 ve 301 inci maddeler
kıyas yoluyla uygulanır.
İhtiyati tedbir yoluyla da olsa, borçluya karşı başlamış
olan takiplerin konkordato mühletinin bitiminden sonraki dönem içinde
durdurulmasına veya borçluya karşı yeni takip yapılamayacağına karar
verilemez."
MADDE 71. - 2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 288. - Tetkik merciince mühlet, karar tarihinde
yurt sathında tirajı en yüksek beş gazeteden birinde ilân olunur ve icra
dairesi ile tapu dairesine bildirilir. Borçlu bir tacir ise ticaret sicili
memurluğuna ve deniz ticaretiyle meşgul ise ayrıca gemi sicil memurluğuna da
haber verilir. Borçlunun gemisi sicile kayıtlı olduğu takdirde gemi sicil
memuru, konkordato mehli hakkında sicile şerh verir. Bu şerh Türk Ticaret
Kanununun 879 uncu maddesindeki şerhin hukukî neticesini meydana getirir.
Mühlet kararı ayrıca diğer lazım gelen yerlere bildirilir."
MADDE 72. - 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mühletin alacaklılar bakımından sonuçları
Madde 289. - Mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı
Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve
evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî haciz ve ihtiyatî tedbir kararları
uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren
müddetler işlemez.
Mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz rehniyle temin
edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip
başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip
nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için
kıdem tazminatları hariç haciz yoluyla takip yapılabilir.
Konkordato aksine hüküm içermediği takdirde mühlet, rehinle
temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durdurur.
Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu
maddelerin uygulanmasında konkordato mühletinin veya iflâsın ertelenmesi
kararının ilânı tarihi esas alınır."
MADDE 73. - 2004
sayılı Kanunun 290 ıncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Mühletin borçlu bakımından sonuçları:
Madde 290. - Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine
devam edebilir. Şu kadar ki, tetkik mercii bazı işlemlerin geçerli olarak ancak
komiserin katılımı ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin
faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.
Borçlu, tetkik merciinin izni dışında mühlet kararından
itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı
tesisatını kısmen dahi olsa devredemez ve takyit edemez ve ivazsız
tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür.
Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı
davranırsa veya iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir harekette bulunursa
tetkik mercii komiserin raporu üzerine, mümkün ise borçluyu ve gerektiğinde
alacaklıları dinledikten sonra borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini
veya mühleti kaldırabilir.
299, 300 ve 301 inci maddeler hükmü kıyas yoluyla
uygulanır."
MADDE 74. - 2004 sayılı Kanunun 291 inci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Defter tutulması ve rehinli malların kıymetinin
takdiri
Madde 291. - Komiser, tayinini müteakip borçlunun mevcudunun
bir defterini yapar ve malların kıymetlerini takdir eder. Borçlunun başka
yerlerde malları varsa bu muamele o yer icra dairesi marifetiyle
yaptırılabilir.
Komiser rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin
kararını alacaklıların incelemesine hazır tutar; kıymet takdiri kararı
alacaklılar toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya
bildirilir.
İlgililer, on gün içinde ve masrafları önceden vermek
kaydıyla, tetkik merciinden rehinli malların kıymetini yeniden takdir etmesini
isteyebilir. Eğer yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafından istenmiş ve
takdir edilen kıymet, kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklı borçludan
masraflarının ödenmesini talep edebilir."
MADDE 75. - 2004 sayılı Kanunun 292 nci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Alacaklıları davet ve alacakların bildirilmesi
Madde 292. - Alacaklılar, komiser tarafından ilân tarihinden
itibaren yirmi gün içinde alacaklarını bildirmeye mühlet kararının yayımlandığı
gazetede yapılacak ilânla davet olunur. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi
belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. İlânda, hilafına hareket eden
alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato müzakeresine kabul
edilmeyecekleri ihtarı da yazılır.
Aynı ilânda komiser; yukarıdaki fıkrada yazılı müddet
geçtikten sonra olmak üzere, konkordato teklifini müzakere etmek için
alacaklıları muayyen bir gün ve saatte toplanmaya davet eder ve toplantıdan
önceki on gün içinde belgeleri inceleyebileceklerini bildirir."
MADDE 76. - 2004 sayılı Kanunun 296 ncı maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Konkordatonun mahkemede incelenmesi
Madde 296. - Toplanmayı takip eden on gün bittikten sonra
komiser konkordatoya ilişkin bütün belgeleri ve bu süre içinde iltihak eden
olmuşsa bunları da dikkate alarak, konkordatonun kabul edilip edilmediğine ve
tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu ticaret mahkemesine
tevdi eder ve durumu ilgili tetkik merciine bildirir.
Mahkeme, komiseri dinledikten sonra ve her hâlde mühlet
içinde kısa bir zamanda kararını verir. Karar vermek için tayin olunan duruşma
günü, mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilân edilir. İtiraz edenlerin
haklarını müdafaa için duruşmada bulunabilecekleri de ilâna yazılır."
MADDE 77. - 2004 sayılı Kanunun 297 nci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Konkordato, kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını ve
alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul
edilmiş sayılır."
MADDE 78. - 2004 sayılı Kanunun 298 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 298. - Yukarıdaki hükümler dairesinde yapılan
konkordato teklifinin tasdiki aşağıdaki şartların tahakkukuna bağlıdır.
1- Teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı
olması (Mahkeme borçluya intikâl edebilecek malları da dikkate alabilir.),
2- Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, paraya
çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen
meblağın, iflâs yoluyla tasfiye hâlinde
elde edilebilecek bedelden fazla olacağının öngörülmesi,
3- Konkordato işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları
kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında
komiserin onayıyla akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu
alacaklılardan her biri özel olarak ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe,
yeterli teminatın gösterilmesi,
4- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama
masrafları ve ilâm harçlarının tasdik kararından önce, borçlu tarafından
mahkeme veznesine depo edilmiş olması.
Hâkim, konkordato teklifini yetersiz bulması hâlinde re'sen
veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmeyi yapabilir."
MADDE 79. - 2004 sayılı Kanunun 298 inci maddesinden sonra
gelmek üzere 298/a maddesi eklenmiştir.
"Rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesinin
ertelenmesi:
MADDE 298/a. - Konkordatoyu tasdik eden hâkim, borçlunun
talebi üzerine, tasdik kararından itibaren en fazla bir yılı geçmemek ve
erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayan faizler
teminatlandırılmak kaydıyla, rehinli taşınır veya taşınmazın konkordato
talebinden önceki bir alacak nedeniyle satışını erteleyebilir. Ancak, bu
ertelemenin yapılabilmesi için rehinli alacağın konkordato talebinden önceki
yıla ait faizlerinin ödenmiş olması lazımdır. Borçlu ayrıca taşınmazın veya ticarî işletme rehni konusu unsurların işletmenin
çalışması için kendisine gerekli olduğunu ve paraya çevirmenin ekonomik
varlığını tehlikeye sokacağını gerçeğe yakın bir şekilde ispat etmelidir.
İlgili rehinli alacaklılar yazılı görüşlerini konkordatonun
tasdikine ilişkin görüşmelerden önce sunmaya davet edilirler; bu alacaklılar
ayrıca tasdik duruşmasına bizzat çağırılırlar.
Borçlu, rehinli taşınır veya taşınmazı rızasıyla devreder,
iflâs eder veya ölürse, paraya çevirmenin ertelenmesi kendiliğinden hükümsüz
hâle gelir.
İlgili alacaklının talebi üzerine ve borçluyu dinledikten
sonra, konkordatoyu tasdik eden hâkim paraya çevirmenin ertelenmesi kararını,
alacaklı şu hâllerden birinin mevcudiyetini gerçeğe yakın bir şekilde ispat
ederse iptal eder:
1- Borçlu paraya çevirmenin ertelenmesini yanlış bilgiler
vermek suretiyle elde etmişse,
2- Serveti ve gelirleri artmış ve borcu ekonomik varlığını
tehlikeye sokmadan ödeyebilecekse,
3- Rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesi
borçlunun ekonomik varlığını artık tehlikeye sokmayacaksa."
MADDE 80. - 2004 sayılı Kanunun 300 üncü maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "yurt sathında trajı en yüksek beş
gazeteden birinde" ibaresi "mühlet kararının yayımlandığı
gazetede" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 81. - 2004 sayılı Kanunun 301 inci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Konkordato tasdik olunmaz yahut mühlet kaldırılırsa,
borçlu iflâsa tâbi kişilerden olmasa bile, alacaklılardan birinin 300 üncü
maddeye göre yapılacak ilândan itibaren on gün içinde vuku bulacak talebi
üzerine borçlunun derhâl iflâsına karar verilir."
MADDE 82. - 2004 sayılı Kanunun 302 nci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "yedi" ibaresi "on"
olarak değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilâma
bağlı alacaklara ilişkin haklar
saklıdır."
MADDE 83. - 2004 sayılı Kanunun 303 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 303. - Tasdik edilen konkordato, alacakları
mühlet kararından önce veya komiserin onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine
kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburidir. Rehinli alacaklıların rehnin
kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin
birinci fıkrasında sayılan Devlet alacakları müstesnadır.
Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçlar,
malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu
sayılır.
Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde
alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse
sağlanacak teminatlar belirtilir. Kararda komiser veya bir üçüncü kişi tasdik
edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim,
yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebilir. Bu takdirde
görevlendirilen kişi, borçlunun işletmesinin durumu ve borçlarını konkordato
projesi uyarınca ödeme kabiliyetini muhafaza
edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye
rapor tevdi eder; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler."
MADDE 84. - 2004
sayılı Kanunun 309 uncu maddesinin "İflâstan sonra konkordato"
başlığı "Şartları ve hükümleri" şeklinde değiştirilmiş, üst başlık
olarak "II. İFLÂSTAN SONRA KONKORDATO" ibaresi eklenmiş ve üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Paraya çevirme ticaret mahkemesi tasdik hakkında bir
karar verinceye kadar ertelenir."
MADDE 85. - 2004
sayılı Kanununa 309 uncu maddesinden sonra gelmek üzere "III.
MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO" üst başlığı altında 309/a ilâ
309/o maddeleri eklenmiştir.
"III. MALVARLIĞININ TERKİ SURE-TİYLE KONKORDATO
Genel olarak
MADDE 309/a. -
Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile alacaklılara, borçlunun malvarlığı
üzerinde tasarruf etmek veya bu malların tamamını ya da bir kısmını üçüncü
kişiye devretmek yetkisi verilir.
Alacaklılar haklarını konkordato tasfiye memurları ve
alacaklılar kurulu aracılığıyla kullanırlar. Konkordato tasfiye memurları ve
alacaklılar kurulu konkordato talebi hakkında karar veren alacaklılar
tarafından seçilir. Konkordato tasfiye memuru tetkik merciinin seçime ilişkin
kararı onaylamasından sonra göreve başlar. Konkordato komiseri de tasfiye
memuru olabilir.
Zorunlu içeriği
MADDE 309/b. -
Malvarlığının terki suretiyle konkordato aşağıdaki hususları içerir:
1- Alacaklıların malların tasfiyesi ya da üçüncü kişiye
devri suretiyle karşılanamayan alacaklarından feragat edip etmedikleri, feragat
etmiyorlarsa borçlunun sorumluluğunun ne olduğu,
2- Konkordato tasfiye memurları ile alacaklılar kurulu
üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri,
3- Kanun tarafından belirlenmemişse, malların tasfiye usulü
ve eğer mallar üçüncü kişiye devredilecekse, bu devrin şekli ve
teminatlandırılması,
4- Alacaklılara yönelik ilânların Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesi yanında yapılacağı diğer yayın organları.
Konkordato kapsamı dışında kalan mallar varsa bunlar açıkça
belirtilir.
Tasdikin sonuçları
MADDE 309/c. -
Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasdikine ilişkin kararın
kesinleşmesinden itibaren, borçlu malları üzerinde tasarruf edemez ve bu mallar
hakkında tasarruf yetkisine sahip kişilerin imza yetkisi sona erer.
Borçlu ticaret siciline kayıtlı ise ticaret unvanına
"konkordato tasfiyesi hâlinde" sözcükleri eklenir. Konkordato masası,
konkordato kapsamına girmeyen borçlardan dolayı bu unvan altında takip edilir.
Konkordato tasfiye memurları konkordato masasının muhafazası
ve paraya çevrilmesi veya lüzumu hâlinde malların devri için gerekli bütün
işlemleri yerine getirir.
Konkordato tasfiye memurları mahkemelerde konkordato
masasını temsil eder. 228 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.
Konkordato tasfiye
memurlarının hukukî durumu
MADDE 309/d. - Konkordato tasfiye memurları alacaklılar
kurulunun nezaret ve denetimine tabidir. Konkordato tasfiye memurlarının
malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı öğrenilmesinden
itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itiraz edilebilir ve bu
kurulun kararlarına karşı da şikâyet yoluna başvurulabilir.
8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddeler konkordato tasfiye
memurlarının işlemlerinde de kıyas yoluyla uygulanır.
Paylaştırmaya katılacak alacaklıların belirlenmesi
MADDE 309/e. -
Tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına katılacak olan alacaklıları ve
sıralarını belirlemek üzere konkordato tasfiye memurları, alacaklılara yeni bir
davet yapmaya gerek kalmaksızın, sadece ticarî defterlere ve yapılan alacak
kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve bu sıra cetvelini
alacaklıların incelemesine hazır tutar.
230 ilâ 236 ncı maddeler kıyas yoluyla uygulanır.
Paraya çevirme
MADDE 309/f. -
Konkordato masasını oluşturan malvarlığı ayrı ayrı veya bir bütün hâlinde
paraya çevrilir. Paraya çevirme, eğer bir alacak söz konusu ise bu alacağın
tahsili veya talep hakkının satılması, diğer mallar için pazarlık veya açık
artırma yoluyla gerçekleştirilir.
Paraya çevirmenin usulü ve zamanı konkordato tasfiye
memurlarının teklifi üzerine alacaklılar kurulunca kararlaştırılır.
Rehinli taşınmazlar
MADDE 309/g. -
Malların üçüncü kişiye devredildiği hâller dışında, rehinli taşınmazların
konkordato tasfiye memurları tarafından pazarlık suretiyle satışı ancak rehinli
taşınmazın satış bedelinden alacağını tahsil edemeyen rehinli alacaklıların
muvafakatıyla mümkündür. Aksi takdirde, söz konusu taşınmazlar ancak açık
artırma yoluyla paraya çevrilebilir. Taşınmaz üzerindeki irtifaklar, taşınmaz
yükleri, ipotekler ve şerh edilmiş kişisel hakların varlığı ve sırası, sıra
cetveline göre belirlenir.
Taşınır rehinleri
MADDE 309/h. - Alacağı
taşınır rehniyle temin edilmiş olan alacaklılar rehinli taşınırları konkordato
tasfiye memurlarına tevdi etmek zorunda değildirler. Konkordatoda başka bir
süre öngörülmedikçe, rehinli alacaklılar rehinli taşınırı uygun gördükleri
zamanda, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla veya rehin sözleşmesinde yetki
verilmişse pazarlık yoluyla ya da borsada satmak suretiyle paraya
çevirebilirler.
Ancak, rehnin paraya çevrilmesi konkordato masasının
yararına ise, konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya rehinli malı altı
ay içinde paraya çevirmesi için yetki verebilir. Konkordato tasfiye memurları
rehinli alacaklıya, aynı zamanda 336/a maddesinde öngörülen cezayı da
hatırlatarak, bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmediği
takdirde rehinli malı kendilerine teslim etmesini, haklı bir sebep olmaksızın
teslim etmezse rüçhan hakkından mahrum kalacağını ihtar eder.
Tahsili güç ve ihtilaflı hakların alacaklılara devri
MADDE 309/ı. -
Alacaklılar kurulu, konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine ihtilaflı
veya tahsili güç bir alacaktan, özellikle bir iptal davasından, borçlunun
organlarına veya çalışanlarına karşı sorumluluk davasından vazgeçerse,
alacaklıları yazıyla veya ilân yoluyla haberdar eder ve 245 inci maddeye uygun
olarak bu iddiaların takibi hakkını
devretmeyi teklif eder.
Paraların paylaştırılması
MADDE 309/j. -
Konkordato tasfiye memurları, geçici de olsa her dağıtımdan önce, bir pay
cetveli düzenler ve payının miktarını
her alacaklıya bildirir; konkordato tasfiye memurları pay cetvelini on gün
süreyle iflâs dairesinde alacaklıların
incelemesine hazır tutar. Pay cetveline karşı şikâyet yoluna başvurulabilir.
Konkordato tasfiye memurları, pay cetveli ile birlikte
masrafları da içeren son hesabı iflâs dairesine tevdi ederler.
Rehin açığı
MADDE 309/k. -
Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehni paraya çevrilmiş bulunan rehinli
alacaklılar, alacaklarının açık kalan kısmı için geçici dağıtıma katılırlar.
Açık kalan kısım konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenir ve bu karara
karşı şikâyet yoluna gidilebilir.
Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehin paraya
çevrilmemişse, rehinli alacaklı komiser tarafından açık kalacağı öngörülmüş
olan miktar için dağıtıma katılır. Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen
bedelin öngörülen miktarın altında kaldığını ispatlayan rehinli alacaklı,
buna tekabül eden ödemelere hak
kazanır.
Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedel ile o zamana
kadar yapılan geçici ödemeler toplamı alacak tutarını aşarsa, rehinli alacaklı
fazlayı iade etmek zorundadır.
Tevdi
MADDE 309/l. -
Konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenen sürede hak sahipleri
tarafından tahsil edilmeyen paylar 9 uncu madde hükümlerine göre bankaya
yatırılır.
Beş yıl içinde hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen
paylar iflâs dairesi tarafından dağıtılır; 255 inci madde kıyas yoluyla
uygulanır.
Faaliyet raporu
MADDE 309/m. -
Tasfiye sona erince konkordato tasfiye memurları bir nihaî rapor düzenler. Bu
nihaî rapor alacaklılar kurulunun onayına sunulur. Kurul onayladığı nihaî
raporu tasdik makamına gönderir ve tasdik makamı da alacaklıların incelemesine
hazır tutar.
Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi hâlinde konkordato
tasfiye memurları, her yıl en geç Aralık ayı sonuna kadar, tasfiye edilen
malvarlığının ve henüz paraya çevrilmemiş malların durumunu belirten bir cetvel
ve faaliyetleri hakkında bir rapor düzenleyip alacaklılar kuruluna tevdi eder.
Bu cetvel ve rapor, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar alacaklıların
incelemesine hazır bulundurulmak üzere alacaklılar kurulu aracılığıyla tasdik
makamına sunulur.
Hukukî işlemlerin iptali
MADDE 309/n. -
Borçlu tarafından konkordatonun tasdikinden önce yapılmış hukukî işlemler 277
ilâ 284 üncü maddelere göre iptale tabidir.
Konkordato mühletinin verilmesi veya mühletten önce Türk
Ticaret Kanununun 324 üncü maddesine göre vuku bulan iflâsın ertelenmesi
tarihleri, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın
açılmasının yerini tutar.
Konkordato masasına yöneltilen taleplerin tasarrufun iptali
yoluyla kısmen veya tamamen reddini sağlamak mümkün ise konkordato tasfiye
memurları, def'î yoluyla iptal talebinde bulunmaya yetkili ve yükümlüdürler.
Uygulanacak ortak hükümler
MADDE 309/o. - Niteliğine aykırı düşmedikçe 285 ilâ 308 inci
maddeler malvarlığının terki suretiyle konkordatoda da uygulanır."
MADDE 86. - 2004
sayılı Kanunun 318 inci maddesine ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Dilekçenin verilmesinden sonra tetkik mercii, 326 ncı
maddede öngörülen alacaklar hariç, tedbir yoluyla derdest takipleri
durdurabilir. Tetkik mercii, takiplerin durdurulması süresinin fevkalâde
mühletten indirilip indirilmeyeceğini ve indirilecekse ne ölçüde indirileceğini
belirler."
MADDE 87. - 2004 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 323. - Mühlet içinde borçluya karşı takip
yapılabilir ve bu takiplere hacze veya depo emrine kadar devam edilebilir.
Haczedilen ücretler mühlet sırasında da tahsil edilir; mühlet sırasında veya
mühletten önce başlatılmış bir takip çerçevesinde aynî teminat kapsamına girdiği
takdirde kiralar için de aynı kural geçerlidir. Buna mukabil, rehnin paraya
çevrilmesi talebi, haciz veya depo emri mühletin verilmesinden önce vuku bulmuş
olsa bile, satış yapılamaz veya iflâsa karar verilemez.
106, 150/e, 156, 206, 278, 279 ve 280 inci maddelerde
öngörülen süreler mühlet süresince uzatılır. Aynı kural, aynî teminatlarda,
taşınmaz rehni ile temin edilmiş alacakların faizleri içinde geçerlidir (T.M.K.
875)."
MADDE 88. - 2004
sayılı Kanunun 326 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Mühlet, beşyüzmilyon liradan aşağı alacaklara ve kıdem
tazminatları hariç 206 ncı maddenin
birinci sırasındaki alacaklara uygulanmaz."
MADDE 89. - 2004 sayılı Kanunun 329 uncu maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 329/a maddesi eklenmiştir.
"İflâsın ertelenmesi ile ilişki
MADDE 329/a. - Bir sermaye şirketi veya kooperatif fevkalade
mühlet elde ettiği takdirde, mühletin bitiminden itibaren bir yıllık süre
içinde 179 ve devamı maddeleri uyarınca iflâsın ertelenmesinden yararlanamaz.
Bir sermaye şirketi veya kooperatifin iflâsı 179 ve devamı
maddeleri uyarınca ertelendiği taktirde, bu ertelemenin bitiminden itibaren bir
yıllık süre içinde fevkalade mühlet verilemez."
MADDE 90. - 2004 sayılı Kanunun 331 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 331. - Haciz yolu ile takip talebinden sonra
veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak
maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef
ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla
başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu
suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı
alacağını istifa edemediğini ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar
hapis ve birmilyar liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla
cezalandırılır.
İflâs takibinden veya doğrudan doğruya iflâs hallerinde
iflâs talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da, bu
filler başka bir suç oluştursa dahi bu hükümler uygulanır.
Konkordato mühleti talebinden önceki iki yıl içinde veya
konkordato mühleti talebinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu
hakkında da bu hükümler uygulanır.
Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin
alacaklısına zarar vermek kasdı ile taşınmaz dışına çıkarılması hâlinde,
eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve birmilyar liradan
yüzmilyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
Zararın miktarına göre Türk Ceza Kanununun 522 nci maddesi
hükümleri dahi uygulanır.
Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.
Borçlu lehine bilerek yardımda bulunanlar ile bu maddede
yazılı fiillere iştirak edenler de aslî fail gibi cezalandırılırlar."
MADDE 91. - 2004
sayılı Kanunun 333 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 333/a maddesi
eklenmiştir.
"Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu
MADDE 333/a. - Bir ticari işletmede hukuken veya fiilen
yönetim yetkisine sahip bulunan kişiler, ticari işletmenin borçlarını kısmen
veya tamamen ödememek maksadıyla, işletme adına yaptıkları işlem veya
eylemlerle alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem veya eylemlerin
başka bir suç oluşturmaması hâlinde
zararın ağırlığına göre, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve dörtmilyar
liradan dörtyüz milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.
Birinci fıkradaki suç taksirle işlendiği takdirde, faile
zararın ağırlığına göre, ikimilyar liradan ikiyüzmilyar liraya kadar ağır para
cezası verilir.
Bu madde yazılı suçların takibi alacaklının şikâyetine
bağlıdır."
MADDE 92. - 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Konkordatoda yetkili kimseleri hataya düşüren veya
konkordato koşullarına uymayan borçlunun cezası
Madde 334. - Konkordato mühleti elde etmek veya konkordatoyu
tasdik ettirmek için gerçeğe aykırı hesap veya bilanço göstererek mali durumu
hakkında alacaklıları, komiseri veya yetkili memuru hataya düşürmek veya
konkordato projesine uymamak suretiyle kasten zarara sebebiyet veren borçlu,
ilgilinin tetkik merciine yapacağı şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar
hafif hapis cezası ile cezalandırılır."
MADDE 93. - 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 334/a maddesi eklenmiştir.
"Konkordato komiserinin sorumluluğu
MADDE 334/a. - Konkordato komiserleri, işledikleri eylemler
bakımından Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesi anlamında memur
sayılırlar."
MADDE 94. - 2004 sayılı Kanunun 336 ncı maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 336/a maddesi eklenmiştir.
"Kendisine teslim edilen malları vermeyenler hakkındaki
cezalar
MADDE 336/a. - Bu Kanun uyarınca, muhafaza edilmek üzere
kendisine rehin, haciz veya diğer herhangi bir sebeple teslim olunan malları
icra dairesinin talebine rağmen yedi gün içinde icra dairesine teslim etmeyen
kimse, alacaklının şikâyeti üzerine tetkik merciince bir aydan altı aya kadar
hafif hapisle cezalandırılır."
MADDE 95. - 2004 sayılı Kanunun 337 nci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti
olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular,
alacaklının şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından on günden bir aya kadar
hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Borçlunun haczi kabil mallarını
alacaklının bildiği veya bilmesi lâzım geldiği takdirde yahut borcu
karşılayacak miktarda malın haczedilmesi hâlinde borçluya ceza verilmez."
MADDE 96. - 2004 sayılı Kanunun 338 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "bir seneye" ibaresi "altı aya"
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 97. - 2004 sayılı Kanunun 341 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 341. - Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara
kararının icrası sırasında çocuğu gizleyen ya da ilâmın veya ara kararının
icrasından sonra tekrar kaçıran borçlu ile bu fiillere bilerek iştirak edenler,
lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından, bir
aydan üç aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar."
MADDE 98. - 2004 sayılı Kanunun 344 üncü maddesinin başlığı
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası:"
"Mahkemece ara kararı ile hükmedilen nafakayı ödemeyen
borçlular hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır."
MADDE 99. - 2004 sayılı Kanunun 345/b maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "hapis" ibaresi "hafif hapis" şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 100. - 2004 sayılı Kanunun 352 nci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Takibi şikâyete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354
üncü maddede yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir."
MADDE 101. - 2004 sayılı Kanunun 352 nci maddesinden sonra
gelmek üzere 352/a maddesi eklenmiş ve
mevcut 352/a maddesinin numarası 352/b olarak değiştirilmiştir.
"Ceza kararnamesi
Madde 352/a. - Bu Kanunda yazılı olup cezasının üst sınırı
altı aya kadar hafif hapis veya yalnızca hafif veya ağır para cezası veya
bunlardan biri veya ikisi olan suçların failleri hakkında duruşma yapılmaksızın
ceza kararnamesiyle karar verilebilir.
Şikâyet dilekçesini veya dava beyanını alan tetkik mercii,
işin ceza kararnamesiyle sonuçlandırılabileceği kanısına varırsa 349 uncu madde
hükmünü uygulamaz. Bu takdirde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 386 ncı
maddesinin ikinci fıkrası, 387, 388, 389 uncu maddeleri ve 390 ıncı maddenin
birinci ve ikinci fıkraları ile 391 inci maddesi hükümleri uygulanır. Tetkik
mercii, şikâyet konusu ile ilgili dosyayı, sanığın nüfus kayıt örneğini ve
sabıka kaydını getirtir.
Hâkim, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 388 inci maddesinin
birinci fıkrasında belirtilen hususlara ek olarak borcun ödenmesi hâlinde 354
üncü maddeye göre bütün sonuçlarıyla birlikte cezanın düşeceği hususunu ceza
kararnamesine yazar.
Hafif hapis cezası içeren ceza kararnamesine itiraz hâlinde
bu Kanun hükümlerine göre yargılama yapılır.
Ceza kararnamesiyle sadece para cezasına hükmolunduğu
hâllerde itiraz, tetkik merciinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza
mahkemesi başkanı tarafından incelenir. İtiraz dilekçesinin verilmesi, aleyhine
itiraz olunan ceza kararnamesinin yerine getirilmesini durdurur. Hâkim evrak
üzerinde yapacağı inceleme sonucunda itirazı yerinde görürse itiraz konusu
hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir."
MADDE 102. - 2004 sayılı Kanunun 363 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "beşyüzbin" ibaresi "ikimilyar" olarak
değiştirilmiştir.
MADDE 103. - 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1. - Bu Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü
maddelerindeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere,
önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her
yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle
uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları
dikkate alınmaz.
363 üncü maddenin yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı
başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırın artışına ilişkin hükmü,
artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce icra tetkik merciince nihaî olarak
karara bağlanmış olan davalar ile Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı
bozulan tetkik merciince yeniden bakılan davalarda uygulanmaz."
MADDE 104. - 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin dördüncü
fıkrası, 67 nci maddesinin dördüncü
fıkrası, 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 134 üncü maddesinin
son fıkrası, 280 inci maddenin ikinci fıkrası, 285 inci maddenin son fıkrası,
354 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 363 üncü maddesinin (12) numaralı bendi
yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 105. - 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3. - 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda
yer alan "icra reisi", "icra hâkim yardımcısı" ve
"icra hâkimliği" ibareleri "icra tetkik mercii hâkimi";
"ikametgâh", "menkul", "gayrimenkul" ve
"teferruat" ibareleri sırasıyla "yerleşim yeri",
"taşınır", "taşınmaz" ve "eklenti" olarak değiştirilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 4. - Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilâtını
Güçlendirme Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar
açılıncaya kadar, özel depo ve garajlarda, Adalet Bakanlığınca çıkartılan
ilgili yönetmelik ve ücret tarifelerinin uygulanmasına devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 5. - Bu Kanun ile değiştirilen 2004 sayılı İcra
ve İflâs Kanununun;
1- 4, 9, 13, 26, 158 ve 250 nci maddeleri ile 88 inci maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkralarında değişiklik yapan
hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay sonra,
2- 14 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay sonra,
3- 18 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak şikâyetler hakkında,
4- 24, 79, 85, 92 ve 94 üncü maddeleri ile 88 inci
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında
değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
yapılacak hacizlerde,
5- 25/b maddesi, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilâm
hükmünün zorla icra edileceği çocuk teslimlerinde ve çocukla şahsi münasebet
tesislerinde,
6- 30 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra ilâm hükmünü ortadan kaldıracak borçlu
eylemlerinde,
7- 32 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra gönderilecek icra emirlerinde,
8- 44 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra verilecek mal beyanlarında,
9- 58 ve 269/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak takiplerde,
10- 62, 67, 68/a ve 170
inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra yapılacak itirazlarda,
11- 63 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması duruşmalarında,
12- 68 inci maddesinin son fıkrasının ilk cümlesinde
değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın
kaldırılması taleplerine,
13- 68/b maddesinde
değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tesis edilen kredi
işlemlerinden kaynaklanan takiplerde,
14- 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan
hükmü, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte eski düzenlemeye göre ikinci
ihbarnamenin henüz gönderilmemiş ya da gönderilmiş ama menfi tespit davası açma
süresinin dolmamış bulunduğu hacizlerde; beşinci fıkrasında değişiklik yapan
hükmü, eski düzenlemeye göre ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş ve menfi
tespit davası açma süresi sona ermişse açılacak davalarda,
15- 91 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra vuku bulacak el değiştirmelerde,
16- 111 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden önce yapılan sözleşmelerde,
17- 114, 115, 116, 126 ve 129 uncu maddelerinde değişiklik
yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ve ilan metni
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Basın-İlan Kurumuna henüz gönderilmemiş
bulunan satışlarda,
18- 118, 119, 130 ve 133 üncü maddelerinde değişiklik yapan
hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak satışlarda,
19- 128 ve 128/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan kıymet takdirlerinde,
20- 134 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ihalenin feshi taleplerinde,
21- 142/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen sıra cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe
girdiği sırada derdest bir şikâyet ve/veya itiraza konu teşkil etmiş olan sıra
cetvellerinde,
22- 143 üncü maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapan
hükmü ve 143 üncü maddeye bu Kanunla eklenen yedinci fıkra, Kanunun yürürlüğe
girmesinden itibaren altı ay sonra, 143 üncü maddesinin altıncı fıkrasında
değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden itibaren,
23- 148/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra akdedilecek ipotek sözleşmelerinin tapu siciline
tescilinde,
24- 150/b ve 150/ı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılacak rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla takiplerde,
25- 166 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra verilen iflâs kararlarında,
26- 168 ve 170/b maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz
yolu ile takiplerde,
27- 169/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe
girdiği sırada derdest itiraz yargılamalarında,
28- 179 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâsın ertelenmesi taleplerinde,
29- 179/a ve 179/b maddeleri, Kanun yürürlüğe girdiği sırada
derdest iflâsın ertelenmesi taleplerinde,
30- 185 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe
girdiği sırada devam eden iflâs tasfiyelerinde,
31- 206 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenecek sıra cetvellerinde,
32- 222 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk alacaklılar toplanmalarında,
33- 223 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, bu Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâs idaresi toplantılarında,
34- 226 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak sulh ve tahkimlerde,
35- 250 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen pay cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe
girdiği sırada derdest bir şikâyete konu teşkil etmiş olan pay cetvellerinde,
36- 251 inci maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde
değişiklik yapan hükmü, yollama yaptığı 143 üncü maddenin birinci fıkrası ve yedinci fıkrası
bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, yollama yaptığı
143 üncü maddenin altıncı fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden
itibaren; 251 inci maddenin ikinci fıkrasına eklenen dördüncü cümlesi ise Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,
37- 257, 258, 261, 264, 265 ve 268 inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra yapılacak ihtiyati haciz taleplerinde,
38- 280 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden önce açılmış ve derdest olan iptal davalarında,
39- 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 296, 297, 298,
300, 301, 302, 303 ve 309 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile bu
Kanunla getirilen 298/a ve 309/a ilâ 309/o maddeleri hükümleri, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak konkordato taleplerinde,
40- 318, 323 ve 326 ncı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri
ile 329a maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak fevkalade
mühlet taleplerinde,
Uygulanır."
MADDE 106. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 107. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
Dışişleri
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
A. Gül |
A. Şener |
M. A. Şahin |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
B. Atalay |
A. Babacan |
M. Aydın |
|
|
Adalet
Bakanı |
Millî
Savunma Bakanı V. |
İçişleri
Bakanı |
|
|
C. Çiçek |
A. Aksu |
A. Aksu |
|
|
Maliye
Bakanı |
Millî
Eğitim Bakanı |
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
|
|
K. Unakıtan |
H. Çelik |
Z. Ergezen |
|
|
Sağlık
Bakanı |
Ulaştırma
Bakanı |
Tarım ve
Köyişleri Bakanı |
|
|
R. Akdağ |
B. Yıldırım |
S. Güçlü |
|
|
Çalışma
ve Sos. Güv. Bakanı |
Sanayi
ve Ticaret Bakanı |
En. ve
Tab. Kay. Bakanı |
|
|
M. Başesgioğlu |
A. Coşkun |
M. H. Güler |
|
|
Kültür
Bakanı |
Turizm
Bakanı |
Orman
Bakanı |
|
|
E. Mumcu |
G. Akşit |
O. Pepe |
|
|
|
Çevre
Bakanı V. |
|
|
|
|
M. Aydın |
|
ADALET
KOMİSYONUNUN
KABUL
ETTİĞİ METİN
İCRA VE
İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1. - 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs
Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan
şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra tetkik mercii hâkimi yahut kanun
gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş
durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu
görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra tetkik merciinin birden fazla dairesi
kurulabilir. Bu durumda icra tetkik mercii daireleri numaralandırılır. İcra
tetkik merciinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna
ilişkin esaslar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra
tetkik mercii hâkimi, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca
dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin muamelelerine yönelik
şikâyetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini
yapar, idarî işlerine bakar."
MADDE 2. - 2004 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 9. - İcra ve iflâs daireleri, aldıkları
paraları, kıymetli evrak ve değerli şeyleri
nihayet ertesi günü çalışma saati sonuna kadar, Adalet Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde nemalandırılmak üzere, açtıkları
banka hesaplarına, banka bulunmayan
yerlerde en geç üç gün içinde en yakın bankada açacakları hesaplarına yatırmaya
mecburdurlar. İcra ve iflâs dairelerince tahsil edilen paraların gerekli yasal
kesintileri yapıldıktan sonra kalanı, paranın yatırılmış olduğu banka
aracılığıyla hak sahiplerine ödenir. 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar
Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü bu paralar için
uygulanmaz."
MADDE 3. - Tasarının 3 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 4. - Tasarının 4 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 5. - Tasarının 5 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 6. - Tasarının 6 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 7. - Tasarının 7 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 8. - 2004 sayılı Kanunun 25/a maddesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki 25/b maddesi eklenmiştir:
"Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına
dair ilâmların icrasında uzman bulundurulması
MADDE 25/b. - Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki
kurulmasına dair ilâmların icrası, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog,
psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerlerde
bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir."
MADDE 9. - Tasarının 9 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 10. - Tasarının 10 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 11. - Tasarının 11 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 12. - Tasarının 12 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 13. - Tasarının 13 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 14. - 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar
buna göre teselsül ettirilmiştir.
"İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra
dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak
itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur
şahsen sorumludur."
"Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre
alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra
ile alacaklıya tebliğ edilir."
"Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas
olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek
zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve
tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip
talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış
sayılır."
MADDE 15. - Tasarının 15 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 16. - Tasarının 16 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 17. - 2004 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin başlığı,
birinci fıkrası ve son fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"b) İtirazın kesin olarak kaldırılması:"
"Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası
ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili
makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya
belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren
altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın
kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz."
"İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin
nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise
alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere
tazminata mahkûm edilir."
MADDE 18. - Tasarının 18 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 19. - Tasarının 19 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 20. - Tasarının 20 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 21. - Tasarının 21 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 22. - Tasarının 22 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 23. - Tasarının 23 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 24. - Tasarının 24 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 25. - Tasarının 25 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 26. - Tasarının 26 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 27. - Tasarının 27 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 28. - 2004 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci
artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilân edilir."
"İlânın yurt düzeyinde yayımlanan bir gazete ile
yapılmasına karar verilmesi hâlinde bu ilân satış talebi tarihinde yurt
düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden biriyle yapılır."
MADDE 29. - 2004 sayılı Kanunun 115 inci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "% 75 ini" ibaresi "yüzde
altmışını" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 30. - Tasarının 30 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 31. - Tasarının 31 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 32. - Tasarının 32 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 33. - 2004 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinin ikinci
fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "yüzde yetmişbeşini"
ibaresi "yüzde altmışını" olarak; aynı bendin içinde yer alan
parantez içindeki ifade de "Onuncu günün resmî tatile rastlaması hâlinde
ikinci artırma tarihi olarak tatilin bitimini izleyen ilk iş gününün
belirlenmesi ve bu ikinci ihalenin yapılacağı yer, gün ve saatin ilânda açıkça
gösterilmesi zorunludur." şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 34. - Tasarının 34 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 35. - 2004 sayılı Kanunun 128 inci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 128/a maddesi eklenmiştir.
"Kıymet takdirine ilişkin şikâyet
MADDE 128/a- Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer,
raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin
bulunduğu yerdeki tetkik merciinde şikâyette bulunabilirler. Şikâyet tarihinden
itibaren yedi gün içinde gerekli masraf ve ücretin mahkeme veznesine
yatırılması hâlinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabilir; aksi hâlde
başka bir işleme gerek olmaksızın şikâyet kesin olarak reddedilir.
Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki
yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar
durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden
kıymet takdiri istenebilir.
Kıymet takdirine ilişkin şikâyet yetkisiz tetkik merciine
yapılırsa, tetkik mercii evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden
itibaren en geç on gün içinde yetkisizlik kararı verir.
Bu madde gereğince icra tetkik merciinin verdiği kararlar
kesindir."
MADDE 36. - 2004 sayılı Kanunun 129 uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "yetmiş beşini" ibaresi "altmışını"
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 37. - Tasarının 37 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 38. - Tasarının 38 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 39. - Tasarının 39 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 40. - 2004 sayılı Kanunun 142 nci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 142/a maddesi eklenmiştir.
"Teminat karşılığı ödeme
MADDE 142/a. - Sıra cetveline karşı 142 nci madde uyarınca
şikâyet veya itiraz yapılmışsa, tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi
görünen her alacaklı, bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek
payına düşen meblâğı tahsil edebilir. 36 ncı maddenin ikinci fıkrası burada da
uygulanır.
Teminat mektubunda, alacaklının dosyadan tahsil ettiği
meblâğ ile bu meblâğın kısmen veya tamamen icra dosyasına iadesinin gerekmesi
hâlinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk
yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt edilmelidir. Bu esaslar
dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar icra dairesince
belirlenir."
MADDE 41. - 2004 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin birinci
ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası
düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar
için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya
verir; bu belgeler hiçbir harç ve vergiye tâbi değildir. Aciz vesikasının bir
nüshası da her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi
tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir.
Aciz vesikası sicili aleni olup ne şekilde tutulacağı ve hangi hususları
içereceği Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirlenir."
"Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının
düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Borçlunun
mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını
aramamışsa, borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebilirler.
Borçlu, aciz
vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte
her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir veya
gerektiğinde 9 uncu madde hükümleri dahilinde bir bankaya yatırır. Borcun bu
şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve
borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir
belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut
borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra
takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna
ilişkin bir belge verilir."
MADDE 42. - Tasarının 42 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 43. - Tasarının 43 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 44. - Tasarının 44 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 45. - Tasarının 45 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 46. - Tasarının 46 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 47. - Tasarının 47 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 48. - 2004 sayılı Kanunun 169/a maddesinin birinci ve
ikinci fıkraları ile altıncı fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Tetkik mercii hâkimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için
iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma sonucunda
borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar
edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. Tetkik mercii hâkimi
yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.
Tetkik mercii hâkimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli
olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin
metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra
dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası
hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar
verebilir."
"Borçlunun itirazının tetkik merciince esasa ilişkin
nedenlerle kabulü hâlinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip
konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın
reddi hâlinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde
kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir."
MADDE 49. - 2004 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin üçüncü
fıkrası ile dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Tetkik mercii, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre
yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat
getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip
durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkâr edilen
imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci
fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu
alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu
alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir.
Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para
cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine
sonuçlanması hâlinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası
kalkar."
"Tetkik mercii, itirazın kabulüne karar vermesi
hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde
alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak
üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder."
MADDE 50. -
Tasarının 50 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 51. - Tasarının 51 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 52. - 2004 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 179/a ve 179/b maddeleri eklenmiştir.
"Erteleme tedbirleri
MADDE 179/a. - İflâsın ertelenmesine karar veren mahkeme,
şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü
tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır.
Mahkeme erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar
verir. Mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma
verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini
kayyımın onayına bağlı kılmakla da
yetinebilir.
İflâsın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri
ayrıntılı olarak gösterilir.
Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin
ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar."
"Erteleme kararının etkileri
MADDE 179/b. - Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183
sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz
ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen
zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar
nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış
olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri
alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme
süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler
teminatlandırılmak zorundadır.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için
haciz yoluyla takip yapılabilir.
Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği
rapor dikkate alınarak bir yıl daha uzatılabilir. Kayyım mahkemenin
belirleyeceği sürelerde faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli
olarak mahkemeye rapor verir.
İflâsın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi
sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya
kooperatifin iflâsına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme
kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin malî durumunun
iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını
kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verebilir."
MADDE 53. - Tasarının
53 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 54. - 2004 sayılı Kanunun 206
ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya
teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra
ile verilmek üzere kaydolunur:
Birinci sıra
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde
tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi
üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair
yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş
ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk
etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka
alacakları.
İkinci sıra
Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine
bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;
Ancak bu alacaklar,
iflâs, vesayet veya velâyetin devam ettiği müddet yahut bunların
bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur.
Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.
Üçüncü sıra
Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar.
Dördüncü sıra
İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar."
"Bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında
aşağıdaki süreler hesaba katılmaz:
1. İflâsın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere
geçirilen konkordato süresi,
2. İflâsın ertelenmesi süresi,
3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre,
4. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm
tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen süre."
MADDE 55. - Tasarının 55 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 56. - Tasarının 56 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 57. - Tasarının 57 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 58. - 2004 sayılı Kanunun 239 uncu maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Toplantı ve karar nisabının oluşmaması
Madde 239. - Alacaklıların toplanması mümkün olmazsa veya
karar nisabı oluşmazsa durum tespit olunur. Bu halde iflas idaresi tasfiye
kapanıncaya kadar işe devam eder."
MADDE 59. - Tasarının 58 inci maddesi 59 uncu madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 60. - Tasarının 59 uncu maddesi 60 ıncı madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 61. - Tasarının 60 ıncı maddesi 61 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 62. - 2004 sayılı Kanunun 258 inci maddesine aşağıdaki
fıkra son fıkra olarak eklenmiştir.
"İhtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde alacaklı kanun
yoluna başvurabilir."
MADDE 63. - Tasarının 62 nci maddesi 63 üncü madde olarak Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.
MADDE 64. - Tasarının 63 üncü maddesi 64 üncü madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 65. - 2004 sayılı Kanunun 265 inci maddesinin başlığı
"İhtiyatî haciz kararına itiraz ve temyiz" olarak ve birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkralar ikinci ve son fıkra
olarak eklenmiştir.
"Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin
dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan
hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği
tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.
Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi
öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere
veya teminata itiraz edebilir."
"İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna
başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar
kesindir. Temyiz, ihtiyatî haciz kararının uygulanmasını durdurmaz."
MADDE 66. - Tasarının 65 inci maddesi 66 ncı madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 67. - Tasarının 66 ncı maddesi 67 nci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 68. - 2004 sayılı Kanunun 280 inci maddesinin başlığı
"Zarar verme kastından dolayı iptal" olarak ve birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun,
alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde
bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca
bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal
edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde
borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla
takipte bulunulmuş olmalıdır."
MADDE 69. - 2004 sayılı Kanunun 12 nci Babının başlığı
"KONKORDATO VE BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI" olarak
değiştirilmiş, 285 inci maddesinin başlığından önce gelmek üzere "I. ADÎ
KONKORDATO" üst başlığı eklenmiş, 285 inci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkralar eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
"Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi
bir borçlu, tetkik merciine gerekçeli bir dilekçe ve bir konkordato projesi
verir. Bu projeye ayrıntılı bir bilanço, gelir tablosu ve defter tutmaya mecbur
şahıslardan ise defterlerinin durumunu bildiren bir cetvel ekler. Bu cetvelde,
özellikle Türk Ticaret Kanununun 66 ncı maddesi hükmünce tutulması mecburi olan
defterlerin hepsinin tutulmuş olup olmadıkları gösterilir.
İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir
dilekçeyle, tetkik merciinden borçlu hakkında konkordato işlemlerinin
başlatılmasını isteyebilir.
Konkordato talebi üzerine tetkik mercii, gerekli gördüğü
takdirde, borçlunun malvarlığının muhafazası için 290 ıncı maddenin ikinci
fıkrasındaki tedbirleri emreder."
MADDE 70. - Tasarının 69 uncu maddesi 70 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 71. - 2004 sayılı Kanunun 287 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 287. - Konkordato talebi 166 ncı maddenin ikinci
fıkrasındaki usule göre ilân edilir. Konkordato talebinin ilânından itibaren on
gün içinde alacaklılar itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren
bir hâl bulunmadığını ileri sürerek tetkik merciinden konkordato talebinin
reddini isteyebilir.
Talep uygun görülürse tetkik mercii borçluya en fazla üç
aylık bir mühlet verir ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk
vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin eder. Birden fazla komiser tayin
edilmesi hâlinde tetkik mercii bu kişilerin görev ve yetki alanlarını belirler.
Konkordato komiseri, kusurundan doğan zararlardan
sorumludur.
Komiser, borçlunun faaliyetine nezaret eder ve 290 ve devamı
maddelerde verilen görevleri yapar. Ayrıca komiser, tetkik merciinin talebi
hâlinde ara raporlar verir ve alacaklıları konkordato süreci hakkında
bilgilendirir.
8, 10, 11, 16, 21 ve 359 uncu maddeler hükümleri kıyas
yoluyla komiserler hakkında da uygulanır.
İşin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine
mühlet, alacaklılar da dinlendikten sonra en fazla iki ayı geçmemek üzere
uzatılabilir.
Borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise
veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa, konkordato mühleti
komiserin talebi üzerine mühletin sona ermesinden önce kaldırılabilir. Bu
takdirde borçlu ve alacaklılar dinlenir. 299, 300 ve 301 inci maddeler
kıyas yoluyla uygulanır.
İhtiyati tedbir yoluyla da olsa, borçluya karşı başlamış
olan takiplerin konkordato mühletinin bitiminden sonraki dönem içinde
durdurulmasına veya borçluya karşı yeni takip yapılamayacağına karar
verilemez."
MADDE 72. - 2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 288. - Tetkik merciince mühlet, karar tarihinde
yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden birinde ilân olunur ve icra
dairesi ile tapu dairesine bildirilir. Borçlu bir tacir ise ticaret sicili
memurluğuna ve deniz ticaretiyle meşgul ise ayrıca gemi sicil memurluğuna da
haber verilir. Borçlunun gemisi sicile kayıtlı olduğu takdirde gemi sicil
memuru, konkordato mehli hakkında sicile şerh verir. Bu şerh Türk Ticaret
Kanununun 879 uncu maddesindeki şerhin hukukî neticesini meydana getirir.
Mühlet kararı ayrıca diğer lazım gelen yerlere bildirilir."
MADDE 73. - 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mühletin alacaklılar bakımından sonuçları
Madde 289. - Mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı
Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve
evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip
muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz rehniyle temin
edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip
başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip
nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı
gerçekleştirilemez.
206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için
haciz yoluyla takip yapılabilir.
Konkordato aksine hüküm içermediği takdirde mühlet, rehinle
temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durdurur.
Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu
maddelerin uygulanmasında konkordato mühletinin veya iflâsın ertelenmesi
kararının ilânı tarihi esas alınır."
MADDE 74. - Tasarının 73 üncü maddesi 74 üncü madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 75. - Tasarının 74 üncü maddesi 75 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 76. - Tasarının 75 inci maddesi 76 ncı madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 77. - Tasarının 76 ncı maddesi 77 nci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 78. - Tasarının 77 nci maddesi 78 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 79. - Tasarının 78 inci maddesi 79 uncu madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 80. - Tasarının 79 uncu maddesi 80 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 81. - Tasarının 80 inci maddesi 81 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 82. - Tasarının 81 inci maddesi 82 nci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 83. - Tasarının 82 nci maddesi 83 üncü madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 84. - 2004 sayılı Kanunun 303 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 303. - Tasdik edilen konkordato, alacakları
mühlet kararından önce veya komiserin onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine
kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburidir. Rehinli alacaklıların rehnin
kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin
birinci fıkrasında sayılan Devlet alacakları müstesnadır.
Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçlar,
malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu
sayılır.
Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde
alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse
sağlanacak teminatlar belirtilir. Kararda komiser veya uzman bir kişi tasdik
edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim,
yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebilir. Bu takdirde
görevlendirilen kişi, borçlunun işletmesinin durumu ve borçlarını konkordato
projesi uyarınca ödeme kabiliyetini muhafaza
edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye
rapor tevdi eder; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler."
MADDE 85. - Tasarının 84 üncü maddesi 85 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 86. - 2004 sayılı Kanuna 309 uncu maddesinden sonra
gelmek üzere "III. MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO" üst
başlığı altında 309/a ilâ 309/l maddeleri ve "IV. UZLAŞMA SURETİYLE
BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI" üst başlığı altında 309/m ilâ
309/ü maddeleri eklenmiştir.
"III. MALVARLIĞININ TERKİ SURE-TİYLE KONKORDATO
Genel olarak
MADDE 309/a- Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile
alacaklılara, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf etmek veya bu malların
tamamını ya da bir kısmını üçüncü kişiye devretmek yetkisi verilir.
Alacaklılar haklarını konkordato tasfiye memurları ve
alacaklılar kurulu aracılığıyla kullanırlar. Konkordato tasfiye memurları ve
alacaklılar kurulu konkordato talebi hakkında karar veren alacaklılar
tarafından seçilir. Konkordato tasfiye memuru tetkik merciinin seçime ilişkin
kararı onaylamasından sonra göreve başlar. Konkordato komiseri de tasfiye
memuru olabilir.
Zorunlu içeriği
MADDE 309/b. - Malvarlığının terki suretiyle konkordato
aşağıdaki hususları içerir:
1- Alacaklıların malların tasfiyesi ya da üçüncü kişiye
devri suretiyle karşılanamayan alacaklarından feragat edip etmedikleri, feragat
etmiyorlarsa borçlunun sorumluluğunun ne olduğu,
2- Konkordato tasfiye memurları ile alacaklılar kurulu
üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri,
3- Kanun tarafından belirlenmemişse, malların tasfiye usulü
ve eğer mallar üçüncü kişiye devredilecekse, bu devrin şekli ve
teminatlandırılması,
4- Alacaklılara yönelik ilânların Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesi yanında tasdik tarihinde yurt düzeyinde yayınlanan tirajı en yüksek
beş gazeteden biriyle yapılacağı.
Konkordato kapsamı dışında kalan mallar varsa bunlar açıkça
belirtilir.
Tasdikin sonuçları
MADDE 309/c. - Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun
tasdikine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, borçlu malları üzerinde
tasarruf edemez ve bu mallar hakkında tasarruf yetkisine sahip kişilerin imza
yetkisi sona erer.
Borçlu ticaret siciline kayıtlı ise ticaret unvanına
"konkordato tasfiyesi hâlinde" sözcükleri eklenir. Konkordato masası,
konkordato kapsamına girmeyen borçlardan dolayı bu unvan altında takip edilir.
Konkordato tasfiye memurları konkordato masasının muhafazası
ve paraya çevrilmesi veya lüzumu hâlinde malların devri için gerekli bütün
işlemleri yerine getirir.
Konkordato tasfiye memurları mahkemelerde konkordato
masasını temsil eder. 228 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.
Konkordato tasfiye memurlarının hukukî durumu
MADDE 309/ç. - Konkordato tasfiye memurları alacaklılar
kurulunun nezaret ve denetimine tâbidir. Konkordato tasfiye memurlarının
malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı öğrenilmesinden
itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itiraz edilebilir ve bu
kurulun kararlarına karşı da şikâyet yoluna başvurulabilir.
8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddeler konkordato tasfiye
memurlarının işlemlerinde de kıyas yoluyla uygulanır.
Paylaştırmaya katılacak alacaklıların belirlenmesi
MADDE 309/d. - Tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına
katılacak olan alacaklıları ve sıralarını belirlemek üzere konkordato tasfiye
memurları, alacaklılara yeni bir davet yapmaya gerek kalmaksızın, sadece ticarî
defterlere ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve
bu sıra cetvelini alacaklıların incelemesine hazır tutar.
230 ilâ 236 ncı maddeler kıyas yoluyla uygulanır.
Paraya çevirme
MADDE 309/e. - Konkordato masasını oluşturan malvarlığı ayrı
ayrı veya bir bütün hâlinde paraya çevrilir. Paraya çevirme, eğer bir alacak
söz konusu ise bu alacağın tahsili veya talep hakkının satılması, diğer mallar
için pazarlık veya açık artırma yoluyla gerçekleştirilir.
Paraya çevirmenin usulü ve zamanı konkordato tasfiye
memurlarının teklifi üzerine alacaklılar kurulunca kararlaştırılır.
Rehinli taşınmazlar
MADDE 309/f. - Malların üçüncü kişiye devredildiği hâller
dışında, rehinli taşınmazların konkordato tasfiye memurları tarafından pazarlık
suretiyle satışı ancak rehinli taşınmazın satış bedelinden alacağını tahsil
edemeyen rehinli alacaklıların muvafakatıyla mümkündür. Aksi takdirde, söz
konusu taşınmazlar ancak açık artırma yoluyla paraya çevrilebilir. Taşınmaz
üzerindeki irtifaklar, taşınmaz yükleri, ipotekler ve şerh edilmiş kişisel
hakların varlığı ve sırası, sıra cetveline göre belirlenir.
Taşınır rehinleri
MADDE 309/g. - Alacağı taşınır rehniyle temin edilmiş olan
alacaklılar rehinli taşınırları konkordato tasfiye memurlarına tevdi etmek
zorunda değildirler. Konkordatoda başka bir süre öngörülmedikçe, rehinli
alacaklılar rehinli taşınırı uygun gördükleri zamanda, rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla veya rehin sözleşmesinde yetki verilmişse pazarlık yoluyla ya da
borsada satmak suretiyle paraya çevirebilirler.
Ancak, rehnin paraya çevrilmesi konkordato masasının
yararına ise, konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya rehinli malı altı
ay içinde paraya çevirmesi için yetki verebilir. Konkordato tasfiye memurları
rehinli alacaklıya, aynı zamanda 336/a maddesinde öngörülen cezayı da
hatırlatarak, bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmediği takdirde
rehinli malı kendilerine teslim etmesini, haklı bir sebep olmaksızın teslim
etmezse rüçhan hakkından mahrum kalacağını ihtar eder.
Tahsili güç ve ihtilaflı hakların alacaklılara devri
MADDE 309/ğ. - Alacaklılar kurulu, konkordato tasfiye
memurlarının teklifi üzerine ihtilaflı veya tahsili güç bir alacaktan,
özellikle bir iptal davasından, borçlunun organlarına veya çalışanlarına karşı
sorumluluk davasından vazgeçerse, alacaklıları yazıyla veya ilân yoluyla
haberdar eder ve 245 inci maddeye uygun olarak
bu iddiaların takibi hakkını devretmeyi teklif eder.
Paraların paylaştırılması
MADDE 309/h. - Konkordato tasfiye memurları, geçici de olsa
her dağıtımdan önce, bir pay cetveli düzenler ve payının miktarını her alacaklıya bildirir;
konkordato tasfiye memurları pay cetvelini on gün süreyle iflâs dairesinde alacaklıların incelemesine
hazır tutar. Pay cetveline karşı şikâyet yoluna başvurulabilir.
Konkordato tasfiye memurları, pay cetveli ile birlikte
masrafları da içeren son hesabı iflâs dairesine tevdi ederler.
Rehin açığı
MADDE 309/ı. - Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehni
paraya çevrilmiş bulunan rehinli alacaklılar, alacaklarının açık kalan kısmı
için geçici dağıtıma katılırlar. Açık kalan kısım konkordato tasfiye memurları
tarafından belirlenir ve bu karara karşı şikâyet yoluna gidilebilir.
Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehin paraya
çevrilmemişse, rehinli alacaklı komiser tarafından açık kalacağı öngörülmüş
olan miktar için dağıtıma katılır. Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen
bedelin öngörülen miktarın altında kaldığını ispatlayan rehinli alacaklı,
buna tekabül eden ödemelere hak
kazanır.
Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedel ile o zamana
kadar yapılan geçici ödemeler toplamı alacak tutarını aşarsa, rehinli alacaklı
fazlayı iade etmek zorundadır.
Tevdi
MADDE 309/i. - Konkordato tasfiye memurları tarafından
belirlenen sürede hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar 9 uncu madde
hükümlerine göre bankaya yatırılır.
Beş yıl içinde hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen
paylar iflâs dairesi tarafından dağıtılır; 255 inci madde kıyas yoluyla
uygulanır.
Faaliyet raporu
MADDE 309/j. - Tasfiye sona erince konkordato tasfiye
memurları bir nihaî rapor düzenler. Bu nihaî rapor alacaklılar kurulunun
onayına sunulur. Kurul onayladığı nihaî raporu tasdik makamı olan ticaret
mahkemesine gönderir ve tasdik makamı da alacaklıların incelemesine hazır
tutar.
Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi hâlinde konkordato
tasfiye memurları, her yıl en geç Aralık ayı sonuna kadar, tasfiye edilen
malvarlığının ve henüz paraya çevrilmemiş malların durumunu belirten bir cetvel
ve faaliyetleri hakkında bir rapor düzenleyip alacaklılar kuruluna tevdi eder.
Bu cetvel ve rapor, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar alacaklıların incelemesine
hazır bulundurulmak üzere alacaklılar kurulu aracılığıyla tasdik makamına
sunulur.
Hukukî işlemlerin iptali
MADDE 309/k. - Borçlu tarafından konkordatonun tasdikinden
önce yapılmış hukukî işlemler 277 ilâ 284 üncü maddelere göre iptale tâbidir.
Konkordato mühletinin verilmesi veya mühletten önce bu
Kanuna göre vuku bulan iflâsın ertelenmesi tarihleri, iptal davası açma
sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutar.
Konkordato masasına yöneltilen taleplerin tasarrufun iptali
yoluyla kısmen veya tamamen reddini sağlamak mümkün ise konkordato tasfiye
memurları, def'î yoluyla iptal talebinde bulunmaya yetkili ve yükümlüdürler.
Uygulanacak ortak hükümler
MADDE 309/l. - Niteliğine aykırı düşmedikçe 285 ilâ 308 inci
maddeler malvarlığının terki suretiyle konkordatoda da uygulanır.
IV. UZLAŞMA SURETİYLE BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI
Genel olarak
MADDE 309/m. - Muaccel para borçlarını ödeyemeyecek durumda
olan ya da mevcut ve alacakları borçlarını karşılamaya yetmeyen sermaye
şirketleri, önceden müzakere edilmiş ve alacaklıların yarısını ve alacakların
üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından kabul edilmiş olan yeniden
yapılandırma projesi ile birlikte, muamele merkezinin bulunduğu yer asliye
ticaret mahkemesine, uzlaşma suretiyle borçlarının yeniden yapılandırılması
için başvurabilir.
Yeniden yapılandırma projesi
MADDE 309/n. - Alacaklılar tarafından müzakere ve kabul
edildikten sonra asliye ticaret mahkemesine sunulacak olan ve bağımsız denetim
kuruluşunca uygun bulunmuş yeniden yapılandırma projesi, aşağıdaki hususları
içerir:
a. Alacaklıların tâbi olacağı koşullar ve bunlar arasında
eşitliğin ne şekilde sağlanacağı,
b. Projenin borçlu şirketin taraf olduğu sözleşmelere
etkisi,
c. Projenin borçlu şirketin malvarlığı üzerindeki tasarruf
yetkisine etkisi,
d. Borçların yeniden yapılandırılması için gerekli
görülüyorsa, tasdik kararından sonra borçlu şirketin kredi gibi finansman
kaynaklarına başvurabileceği,
e. Borçlu şirketin işletmesinin kısmen ya da tamamen devri,
diğer bir şirket veya şirketlerle birleşmesi, sermaye yapısının veya ana
sözleşmesinin değiştirilmesi, borçlu şirketin yönetiminde yer alacak kişilerin
belirlenmesi, borçların vadelerinin uzatılması, faiz oranlarının
değiştirilmesi, menkul kıymet ihracı gibi projenin uygulanabilirliğini
sağlayabilecek yöntemler,
f. Tasdik kararından sonra projenin uygulanmasının, kim
tarafından ve nasıl denetleneceği.
Başvuruya eklenecek belgeler
MADDE 309/o. - Borçlu, başvurusuna aşağıdaki belgeleri
ekler:
a. Yeniden yapılandırma projesi,
b. Borçlunun mali durumunu gösterir belgeler,
c. Projenin, borçlu şirkete yeniden ödeme kabiliyetine
kavuşturarak muaccel borçlarını ödeme planına göre ödeyebilecek ve para akışını
gerçekleştirecek duruma getireceğini gösteren belgeler,
d. Tüm alacaklılar ile alacaklarının listesi.
e. Başvuru öncesi müzakere sürecini tanımlayan ve
alacaklıların proje hakkında makul bir şekilde karar vermelerine olanak
sağlayan yeterli bilgilendirmenin yapıldığını ve bu bilgilendirmenin iadeli
taahhütlü mektup ya da noter ihbarnamesi gibi uygun araçlarla yerine
getirildiğini gösteren delilleri de içeren açıklamalar,
f. Onay veren alacaklıların, bu beyanlarını içeren, imzası
ve tarihi noterlikçe onaylı tutanaklar,
g. Projeye göre alacaklıların eline geçecek miktar ile
borçlu şirketin iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktar
ve bunların karşılanması,
h. Sayı itibariyle yarıyı ve meblağ itibariyle üçte ikiyi
aşan çoğunluk koşulunun gerçekleştiğini gösteren cetvel,
i. Borçlunun ödeme kabiliyetine kavuşabileceğinin ve projede
yer alan koşullara uymasının mümkün olduğunu gösteren ve bağımsız denetim
kuruluşu tarafından hazırlanmış bulunan finansal analiz raporları ile
dayanakları.
Başvuru üzerine mahkemece yapılacak işlem ve alınacak
tedbirler
Madde 309/ö. - Mahkeme, başvuru üzerine, en geç otuz gün
içinde bir duruşma günü belirleyip başvuruyu, bu Kanunun 288 inci maddesinde
öngörülen usule göre ilanen duyurur ve adresi bilinen tüm alacaklılara tebliğ
eder. Yapılacak olan ilan ve tebligatta, başvurunun kapsam ve sonuçları,
başvuru dosyasının hangi tarihten itibaren nerede görüleceği ve itirazların da
ileri sürülebileceği duruşmanın günü ve saati gösterilir.
Mahkeme, ayrıca, başvuru hakkında verilecek nihai kararın
kesinleşmesine kadar geçecek olan dönem için şirketin faaliyeti bakımından
gerekli gördüğü tüm tedbirleri alır. Bu çerçevede mahkeme, borçlu şirketin
faaliyetlerinin sevk ve idaresini bizzat üstlenecek ya da bu faaliyetleri
denetleyecek olan ve lazım gelen bilgi ve tecrübeye sahip olup alacaklılar ve
borçlu tarafından seçilmiş ve gerekli nitelikleri haiz bir veya birkaç proje
yöneticisi tayin edebilir; borçlu şirket aleyhine, bu Kanunun 206 ncı
maddesinden doğan alacakları konu alan haciz yolu ile takipler hariç olmak üzere,
gerek gördüğü takdirde 6183 sayılı Kanuna göre yapılanları da kapsayacak
şekilde tüm takiplerin durdurulmasına, yeni takip yapılmasının yasaklanmasına,
ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına karar verebilir.
Geçen bu süre, ihtiyati haciz, haciz ve satış sürelerinin hesabında dikkate
alınmaz.
Başvurunun mahkemece incelenmesi ve kanun yolları
Madde 309/p. - Ticaret mahkemesi duruşmada komiseri, borçlu
şirket yetkililerini ve hazır bulan alacaklıları dinler ve şartların yerine
geldiğini tespit ettiği takdirde en geç otuz gün içinde başvurunun tasdikine,
aksi halde reddine karar verir.
Kararın tefhiminden itibaren on gün içinde borçlu ve tasdik
duruşması sırasında itirazda bulunmuş olan alacaklılar temyiz yoluna
başvurabilirler. Öncelikle yapılacak temyiz incelemesi sonucunda verilecek
kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz.
Tasdik veya red kararının genel sonuçları
Madde 309/r. - Başvurunun tasdikine ilişkin mahkeme
kararının kesinleşmesiyle, borçlu şirket ve tüm alacaklılar projede öngörülen
esaslar dahilinde bağlı olurlar.
Başvurunun tasdiki talebinin reddine ilişkin mahkeme
kararının kesinleşmesi halinde, durmuş olan takiplere ve davalara devam edilir.
Tasdik kararının özel sonuçları
Madde 309/s. - Yeniden yapılandırma projesinde öngörüldüğü
takdirde, mahkeme, tasdik kararı ile birlikte, borçlu ile alacaklıların bu
konudaki mutabakatını da dikkate alarak, yetkileri sadece projenin yerine
getirilmesine ilişkin esasları denetleyip alacaklılara durumu düzenli olarak rapor
etmekten ibaret olan bir ve birkaç proje denetçisi tayin edebilir.
Tasdik kararından sonra borçlu şirket, işletmenin devamı
için zorunlu ise veya malvarlığının kıymetinin korunması ya da artırılması için
gerekli görülmesi halinde, kredi gibi finansman araçlarına başvurabilir. Ancak,
bunun için, alacaklıların mahkeme öncesi safhada izin vermiş ve tasdik
kararından sonra da mahkemenin her münferit finansman kaynağı kullanıma, bu
kullanımın tabi olacağı şartları inceleyerek onay vermiş olması lazımdır. Bir
finansman kaynağının kullanılabilmesi için teminat verilmesi gerekiyorsa, bu
teminat öncelikle borçlunun daha önce üzerinde rehin tesis edilmemiş taşınır ve
taşınmaz malları üzerinden sağlanır. Ancak, borçlunun üzerinde daha önce rehin
tesis edilmiş malları da teminat olarak gösterilebilir; fakat bu teminat o mal
üzerinde daha önce tesis edilmiş rehinlerden sonra gelir.
Finansman kaynağı terimi, borçlu şirkete hammadde gibi
işletmenin faaliyet gösterebilmesi için gerekli mal ve hizmetleri sağlayanları
da kapsar.
Uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırmasının feshi
Madde 309/ş. - Uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırmada, bu
Kanunun 307 nci maddesi ile 308 inci maddesinin birinci fıkrası kıyasen
uygulanır. Yeniden yapılandırmanın tamamen feshine karar verilir ve bu karar
kesinleşirse, yedi gün içinde, alacaklılar tasdik kararını vermiş olan
mahkemeden borçlunun derhal iflasına karar verilmesini isteyebilirler.
Uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırılması
projesinin tadili
Madde 309/t. - Projenin bir kısmının ihlali halinde, bu
ihlal sadece bazı alacaklıları etkiliyorsa, hakları ihlal edilen bu
alacaklıların borçlu ile projenin tadili konusunda anlaşmaya varmaları halinde,
tadil edilmiş proje mahkemenin tasdikine sunulur. Projenin devamı için bu
tadilatın yapılması zorunlu ise ve tadil edilmiş proje, hakları ihlal edilmiş
olan alacaklıları plandan etkilenen diğer alacaklılardan daha uygun bir duruma
getirmiyorsa, mahkeme tadil edilmiş projeyi tasdik eder. Yeniden yapılandırma
projesinin tasdikine ilişkin usul projenin tadili hakkında da uygulanır.
Uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırılma
projesinin ihlali
Madde 309/u. - Projenin uygulanmasının başarısız olması
halinde durum proje yöneticisi, borçlu şirket veya alacaklılar tarafından
asliye ticaret mahkemesine bildirilir. Aynı hak, projenin tasdikinden sonra
borçlu şirkete teminat mukabili veya teminatsız olarak kredi gibi finansman
kaynağı yaratıp bundan kaynaklanan alacağını kısmen veya tamamen elde edemeyen
alacaklı için de söz konusudur. Bu bildirim üzerine asliye ticaret mahkemesi
borçlu şirketin haczi kabil bütün malların teminat aranmaksızın ihtiyaten
haczine karar verir ve bir duruşma günü tayin ederek bu Kanunun 288 inci
maddesinde öngörülen usule göre ilanen duyurur. Mahkeme, alacaklıların vaki
itirazlarını inceledikten sonra, projenin uygulanmayıp tadilinin de söz konusu
olmadığını veya finansman alacaklısının alacağını tamamen ya da kısmen elde
edemediğini tespit edince borçlu şirketin iflasına hükmeder.
Yeterli teminata sahip olmayan ya da verilmiş bulunan
teminattan alacağını tamamen elde edemeyen veyahut teminatsız olan finansman
alacaklısının alacağı, iflas tasfiyesi sonunda masa borçları ile malın aynından
doğan amme alacaklılarından sonra ödenir.
Seçimlik hak ve kötüniyetin önlenmesi
Madde 309/ü. - Borçlu, İcra ve İflas Kanununun 179/a, 285,
309/a ve 309/m maddelerinden sadece birinden yararlanabilir. Daha önce bu
maddelerden herhangi birinden yararlanmak için başvuranlar, başvuruları kabul
edilmese dahi diğer maddede düzenlenen haktan yararlanamazlar."
MADDE 87. - Tasarının 86 ncı maddesi 87 nci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 88. - 2004 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 323. - Mühlet içinde borçluya karşı takip
yapılabilir ve bu takiplere hacze veya depo emrine kadar devam edilebilir.
Haczedilen ücretler mühlet sırasında da tahsil edilir; mühlet sırasında veya
mühletten önce başlatılmış bir takip çerçevesinde aynî teminat kapsamına girdiği
takdirde kiralar için de aynı kural geçerlidir. Buna mukabil, rehnin paraya
çevrilmesi talebi, haciz veya depo emri mühletin verilmesinden önce vuku bulmuş
olsa bile, satış yapılamaz veya iflâsa karar verilemez.
106, 150/e, 156, 206, 278, 279 ve 280 inci maddelerde
öngörülen süreler mühlet süresince uzatılır. Aynı kural, aynî teminatlarda,
taşınmaz rehni ile temin edilmiş alacakların faizleri için de geçerlidir."
MADDE 89. - 2004 sayılı Kanunun 326 ncı maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mühlet, beşyüzmilyon liradan aşağı alacaklara ve 206
ncı maddenin birinci sırasındaki alacaklara uygulanmaz."
MADDE 90. - Tasarının 89 uncu maddesi 90 ıncı madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 91. - 2004 sayılı Kanunun 331 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 331. - Haciz yolu ile takip talebinden sonra
veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak
maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef
ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla
başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu
suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını
alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve birmilyar
liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.
İflâs takibinden veya doğrudan doğruya iflâs hallerinde
iflâs talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da, bu
fiiller başka bir suç oluştursa dahi bu hükümler uygulanır.
Konkordato mühleti
ve iflasın ertelenmesi talepleri ile uzlaşma suretiyle borçların yeniden
yapılandırılması başvurusundan önceki iki yıl içinde veya konkordato mühleti,
iflasın ertelenmesi süresi veya uzlaşma suretiyle borçların yeniden
yapılandırılması süresinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu
hakkında da bu hükümler uygulanır.
Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına
zarar vermek kasdı ile taşınmaz dışına çıkarılması hâlinde, eklentinin zilyedi
iki yıldan dört yıla kadar hapis ve birmilyar liradan yüzmilyar liraya kadar
ağır para cezası ile cezalandırılır.
Zararın miktarına göre Türk Ceza
Kanununun 522 nci maddesi hükümleri dahi uygulanır.
Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.
Borçlu lehine bilerek yardımda bulunanlar ile bu maddede
yazılı fiillere iştirak edenler de aslî fail gibi cezalandırılırlar."
MADDE 92. - 2004 sayılı Kanunun 333 üncü maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 333/a maddesi eklenmiştir.
"Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu
MADDE 333/a. - Bir
ticari işletmede hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunan kişiler,
ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememek maksadıyla, işletme
adına yaptıkları işlem veya eylemlerle alacaklıları zarara soktukları takdirde,
bu işlem veya eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde zararın ağırlığına göre, bir yıldan üç yıla kadar
hapis ve dörtmilyar liradan dörtyüz milyar liraya kadar ağır para cezası ile
cezalandırılırlar.
Birinci fıkradaki suç taksirle işlendiği takdirde, faile
zararın ağırlığına göre, ikimilyar liradan ikiyüzmilyar liraya kadar ağır para
cezası verilir.
Bu maddede yazılı suçların takibi alacaklının şikâyetine
bağlıdır."
MADDE 93. - 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Konkordatoda yetkili kimseleri hataya düşüren veya
konkordato koşullarına uymayan borçlunun cezası
Madde 334. - Konkordato mühleti elde etmek veya konkordatoyu
tasdik ettirmek için gerçeğe aykırı hesap veya bilanço göstererek mali durumu
hakkında alacaklıları, komiseri veya yetkili memuru hataya düşürmek veya
konkordato projesine uymamak suretiyle kasten zarara sebebiyet veren borçlu,
ilgilinin tetkik merciine yapacağı şikâyet üzerine altı aydan bir yıla kadar
hafif hapis cezası ile cezalandırılır."
MADDE 94. - Tasarının 93 üncü maddesi 94 üncü madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 95. - 2004 sayılı Kanunun 336 ncı maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki 336/a maddesi eklenmiştir.
"Kendisine teslim edilen malları vermeyenler hakkındaki
cezalar
MADDE 336/a. - Bu Kanun uyarınca, muhafaza edilmek üzere
kendisine rehin, haciz veya diğer herhangi bir sebeple teslim olunan malları
icra dairesinin talebine rağmen yedi gün içinde icra dairesine teslim etmeyen
kimse, alacaklının şikâyeti üzerine tetkik merciince iki aydan altı aya kadar
hafif hapisle cezalandırılır."
MADDE 96. - Tasarının 95 inci maddesi 96 ncı madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 97.-. Tasarının 96 ncı maddesi 97 nci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 98. - 2004 sayılı Kanunun 341 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 341. - Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara
kararının icrası sırasında çocuğu gizleyen ya da ilâmın veya ara kararının
icrasından sonra tekrar kaçıran borçlu ile bu fiillere bilerek iştirak edenler,
lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından, iki
aydan altı aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar."
MADDE 99. - Tasarının 98 inci maddesi 99 uncu madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 100. - Tasarının 99 uncu maddesi 100 üncü madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 101. - Tasarının 100 üncü maddesi 101 inci madde
olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 102. - Tasarının 101 inci maddesi 102 nci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 103. - 2004 sayılı Kanunun 363 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "yüzmilyon" ibaresi "ikimilyar" olarak
değiştirilmiştir.
MADDE 104. - 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 1. - Bu Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü
maddelerindeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere,
önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her
yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle
uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları
dikkate alınmaz.
363 üncü maddenin yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı
başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırın artışına ilişkin hükmü,
artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce icra tetkik merciince nihaî olarak
karara bağlanmış olan davalar ile Yargıtayın bozma kararı üzerine yeniden
bakılan davalarda uygulanmaz."
MADDE 105. - 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin dördüncü
fıkrası, 67 nci maddesinin dördüncü
fıkrası, 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 134 üncü maddesinin
son fıkrası, 280 inci maddesinin ikinci fıkrası, 285 inci maddesinin son
fıkrası, 354 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 363 üncü maddesinin (12)
numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 106. - 2004 sayılı Kanununun 309/a ilâ 309/ü
maddelerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.
MADDE 107. - 2004 sayılı Kanununa aşağıdaki geçici maddeler
eklenmiştir
"GEÇİCİ MADDE 3. - 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda
yer alan "icra reisi", "icra hâkim yardımcısı" ve
"icra hâkimliği" ibareleri "icra tetkik mercii hâkimi";
"ikametgâh", "menkul", "gayrimenkul" ve
"teferruat" ibareleri sırasıyla "yerleşim yeri",
"taşınır", "taşınmaz" ve "eklenti" olarak
değiştirilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 4. - Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilâtını Güçlendirme
Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar açılıncaya kadar,
özel depo ve garajlarda, Adalet Bakanlığınca çıkartılan ilgili yönetmelik ve
ücret tarifelerinin uygulanmasına devam olunur.
GEÇİCİ MADDE 5. - Bu Kanun ile değiştirilen 2004 sayılı İcra
ve İflâs Kanununun;
1- 4, 9, 13, 26, 158 ve 250 nci maddeleri ile 88 inci maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkralarında değişiklik yapan
hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay sonra,
2- 14 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay sonra,
3- 18 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak şikâyetler hakkında,
4- 24, 79, 85, 92 ve 94 üncü maddeleri ile 88 inci
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında
değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
yapılacak hacizlerde,
5- 25/b maddesi, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilâm
hükmünün zorla icra edileceği çocuk teslimlerinde ve çocukla şahsi münasebet
tesislerinde,
6- 30 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra ilâm hükmünü ortadan kaldıracak borçlu
eylemlerinde,
7- 32 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra gönderilecek icra emirlerinde,
8- 44 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra verilecek mal beyanlarında,
9- 58 ve 269/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak takiplerde,
10- 62, 67, 68/a ve 170
inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra yapılacak itirazlarda,
11- 63 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması duruşmalarında,
12- 68 inci maddesinin son fıkrasının ilk cümlesinde
değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın
kaldırılması taleplerine,
13- 68/b maddesinde
değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tesis edilen kredi
işlemlerinden kaynaklanan takiplerde,
14- 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan
hükmü, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte eski düzenlemeye göre ikinci
ihbarnamenin henüz gönderilmemiş ya da gönderilmiş ama menfi tespit davası açma süresinin dolmamış
bulunduğu hacizlerde; beşinci fıkrasında değişiklik yapan hükmü, eski
düzenlemeye göre ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş ve menfi tespit davası
açma süresi sona ermişse açılacak davalarda,
15- 91 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra vuku bulacak el değiştirmelerde,
16- 111 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden önce yapılan sözleşmelerde,
17- 114, 115, 116, 126 ve 129 uncu maddelerinde değişiklik
yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ve ilan metni
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Basın-İlan Kurumuna henüz gönderilmemiş
bulunan satışlarda,
18- 118, 119, 130 ve 133 üncü maddelerinde değişiklik yapan
hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak satışlarda,
19- 128 ve 128/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan kıymet takdirlerinde,
20- 134 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ihalenin feshi taleplerinde,
21- 142/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen sıra cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe
girdiği sırada derdest bir şikâyet ve/veya itiraza konu teşkil etmiş olan sıra
cetvellerinde,
22- 143 üncü maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapan
hükmü ve 143 üncü maddeye bu Kanunla eklenen yedinci fıkra, Kanunun yürürlüğe
girmesinden itibaren altı ay sonra, 143 üncü maddesinin altıncı fıkrasında
değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden itibaren,
23- 148/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra akdedilecek ipotek sözleşmelerinin tapu siciline
tescilinde,
24- 150/b ve 150/ı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılacak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla
takiplerde,
25- 166 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra verilen iflâs kararlarında,
26- 168 ve 170/b maddelerinde değişiklik yapan hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz
yolu ile takiplerde,
27- 169/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe
girdiği sırada derdest itiraz yargılamalarında,
28- 179 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâsın ertelenmesi taleplerinde,
29- 179/a ve 179/b maddeleri, Kanun yürürlüğe girdiği sırada
derdest iflâsın ertelenmesi taleplerinde,
30- 185 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun
yürürlüğe girdiği sırada devam eden iflâs tasfiyelerinde,
31- 206 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenecek sıra cetvellerinde,
32- 222 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk alacaklılar toplanmalarında,
33- 223 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, bu Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâs idaresi toplantılarında,
34- 226 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak sulh ve tahkimlerde,
35- 250 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen pay cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe
girdiği sırada derdest bir şikâyete konu teşkil etmiş olan pay cetvellerinde,
36- 251 inci maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde
değişiklik yapan hükmü, yollama yaptığı 143 üncü maddenin birinci fıkrası ve yedinci fıkrası
bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, yollama
yaptığı 143 üncü maddenin altıncı fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden
itibaren; 251 inci maddenin ikinci fıkrasına eklenen dördüncü cümlesi ise Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,
37- 257, 258, 261, 264, 265 ve 268 inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra yapılacak ihtiyati haciz taleplerinde,
38- 280 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun
yürürlüğe girmesinden önce açılmış ve derdest olan iptal davalarında,
39- 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 296, 297, 298,
300, 301, 302, 303 ve 309 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile bu
Kanunla getirilen 298/a ve 309/a ilâ 309/ü maddeleri hükümleri, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak konkordato taleplerinde,
40- 318, 323 ve 326 ncı maddelerinde değişiklik yapan
hükümleri ile 329/a maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak
fevkalade mühlet taleplerinde,
Uygulanır."
MADDE 108. - Tasarının 106 ncı maddesi 108 inci madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 109. - Tasarının 107 nci maddesi 109 uncu madde olarak
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.