Dönem : 22           Yasama Yılı : 1

 

              T.B.M.M.    (S. Sayısı : 225)

 

İcra ve İflâs Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair

 Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/550)

 

 

T.C.

 

 

Başbakanlık

25.3.2003

 

Kanunlar ve Kararlar

 

 

Genel Müdürlüğü

 

 

Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-609/1316

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 18.3.2003 tarihinde kararlaştırılan “İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                       Başbakan

GENEL GEREKÇE

Ekonominin etkin ve verimli olarak işleyebilmesi için, her şeyden önce, işletmelerin verimli bir şekilde çalışmaları, borçlarını ödeyebilecek ve alacaklarını tahsil edebilecek durumda olmaları lazımdır. Ülkemizde özel hukuk ilişkilerinden doğan alacakların tahsili, İcra ve İflâs Kanunu hükümlerinin uygulanmasıyla sağlanır. Ekonomik düzende, rekabet edemeyen işletmeler ve girişimciler daima mevcut olacaktır. Alacaklı ile borçlu arasındaki hassas dengeyi gözeten, öngörülebilir ve şeffaf bir icra ve iflâs hukuku, bu işletmeler ve girişimciler için etkili bir çıkış yolu sağlayarak veya onların yeniden yapılandırılmalarına olanak vererek ve böylece ticari yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan sakıncaları en aza indirgeyerek, ticarî ilişkilerin ve finansal sistemin istikrar kazanmasında yaşamsal bir rol oynar. 

Sosyal ve ekonomik koşullardaki değişiklikler  nedeniyle, aslında ekonomik hayatlarını devam ettirmesi mümkün olan bazı ticarî işletmeler, borçlarını  ödeyemedikleri veya malvarlıkları borçlarını karşılayamadığı için, ekonomik varlıklarını yitirmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu tehlike borçluları olduğu kadar, alacağını tahsil edememek durumuyla karşı karşıya kalan alacaklıları ve işini kaybetmek riskine maruz kalan işçileri de tehdit etmekte; bu tehdit sonuçta bölgesel veya milli ekonomiyi de etkilemektedir. Bu gibi durumlarda, ekonomik varlığını devam ettirebilme ihtimali olan işletmelerin malvarlığını koruyucu önlemler almak veya yeniden yapılandırılmalarını sağlamak, alacaklıların ve borçluların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenlemek herkesin yararınadır. İşte, bu amaca ulaşmak, İcra ve İflâs Kanununun bu amaca ulaşılmasını zorlaştıran bazı yönlerini düzeltmek ve boşluklarını doldurmak, kötü niyetli kişilerin İcra ve İflâs Kanunundaki bu boşluklardan yararlanma girişimlerini önlemek, uygulamadaki duraksamaları gidermek için bu Tasarı hazırlanmıştır.

Tasarı hazırlanırken, ödeme güçlüğü içinde bulunan şirketler hukuku alanında Avrupa Birliği üyesi devletlerin birçoğunda (örneğin Fransa, İtalya) ilgili kanunların hiç de tatminkâr sonuçlar vermediği ve bu nedenle   tadil edilmeleri için çalışmalar yapıldığı, bu çalışmaların devletler arasında gerçek bir koordinasyon söz konusu olmaksızın ülke bazında yürütüldüğü, İflâs Hakkındaki Topluluk Konvansiyonu Tasarısının ise tam bir başarısızlıkla sonuçlandığı müşahade edilmiştir.  Böyle olunca, eldeki Tasarıya, yeknesaklaştırılmış (birleştirilmiş) kurallara aykırı olduğu yönünde bir eleştirinin yöneltilmesi mümkün olamamak gerekir. Çünkü bu tür kurallar şimdilik mevcut olmadığı gibi, Avrupa Birliği üyesi devletlerin hepsinin benimseyerek kabul edeceği bir düzenlemenin hazırlanmasının epey zaman alacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenledir ki, Tasarının şirket kurtarmaya ilişkin hükümleri düzenlenirken, gerek Anglo-Sakson mevzuatından ve gerekse Kıta Avrupasındaki yasal düzenlemelerden yararlanılarak ve özellikle bu yasal düzenlemelerin temelinde bulunan ilke ve alt ilkeleri dikkate alarak hazırlanmış bulunan ve hukukumuzun yerleşmiş kavramlarıyla ahenk içinde olan İsviçre İcra ve İflâs Kanununun 1 Ocak 1997 tarihinde yürürlüğe giren metninden esinlenmek yoluna gidilmiştir.  İsviçre düzenlemesinin bir diğer özelliği de, çok kere bütün menfaat ve ihtimalleri kapsamak endişesiyle kazüistik bir yöntem uygulayarak konuyu detaya boğmak yerine, esnek, hâkimin takdirine, adalet anlayışına ve sağduyusuna büyük önem ve yer veren, daha ziyade ilkeler düzeyinde kalan bir kanun yapma tekniğinin ürünü olmasıdır.

Tasarıyla;

- Yeniden yapılandırmaya ilişkin hükümler getirilmek suretiyle borçlu işletmelerin mevcut malvarlığının öncelikle korunması, bilahare değerinin artırılması,

- Tasfiye ve yeniden yapılandırma arasındaki hassas dengeye ulaşılması,

- Bir ayırım yapılmaksızın, benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil bir çözümün gerçekleştirilmesi,

-  Borçlunun malvarlığının münferit alacaklılar tarafından zamanından önce tasfiyesinin önlenmesi ve dolayısıyla alacaklılar arasında eşitliğin sağlanması,

- İflâs ve konkordato prosedürlerinin zamanında, etkili ve tarafsız bir

şekilde sonuçlandırılması,

- Takip sürecinin alacaklı ve borçlunun hak ve menfaatlerini zedelemeden, bunlar arasındaki hassas dengeyi bozmadan  hızlandırılması,

- Kanunda yer alan hakların suiistimaline, özellikle kötü niyetli itirazların ve davaların önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması,

- Günümüz gereklerine uymayan, cüz'î ve küllî icra sürecini yavaşlatan yöntemlerin değiştirilmesi,

öngörülmektedir. Böylece Tasarıyla, malî sıkıntı içinde bulunup da, yeniden yapılandırılmaları hâlinde yaşaması mümkün olan işletmelere, faaliyetlerini verimli bir şekilde sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması; bu şekilde ticarî  faaliyetlerin sürdürülmesi ve genişlemesi yoluyla, tedarikçi ve alıcı durumda olan diğer işletme veya kişilere istihdam ortamı yaratılması; böylece, sonuçta, kapasite kullanımının artırılması olanağı sağlanmak istenmiştir.  

Tasarıyla genel olarak;

İcra ve İflâs Kanununun 4, 9, 13, 14, 18, 23, 24, 26, 30, 32, 44, 58, 62, 63, 67, 68, 68/a, 68/b, 79, 85, 88, 89, 91, 92, 94, 111, 114, 115, 116, 118,  119, 126, 128, 129, 130, 133, 134, 143, 150/ı, 158, 166, 168, 169/a, 170, 170/b, 179, 185, 206, 222, 223, 226, 250, 251, 257, 258, 261, 264, 265, 268, 269/a, 280, 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 296, 297, 298, 300, 301, 302, 303, 309, 318, 323, 326, 331, 334, 337, 338, 341, 344,  345/b, 352 ve 363 üncü  maddelerinde değişiklik yapılmış; Kanuna 25/b, 128/a, 142/a, 148/a, 179/a, 179/b, 298/a, 309/a ilâ 309/o, 329/a, 333/a, 334/a, 336/a ve 352/a maddeleri, 368 inci maddeden sonra gelmek üzere ek 1 inci  madde ile geçici 3, 4 ve 5 inci maddeler eklenmiş; Kanunun 62 ve 67 nci maddelerinin dördüncü fıkrası, 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 134 üncü maddesinin son fıkrası, 280 inci maddesinin ikinci fıkrası, 285 inci maddesinin son fıkrası, 354 üncü maddesinin ikinci fıkrası ile 363 üncü maddesinin (12) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

Bu bağlamda, Tasarıyla yapılan düzenlemelerle;

Atanmaları bakımından icra müdür ve yardımcılarıyla aynı statüye tabi tutulan kâtiplerin uzmanlaşarak icra işlemlerinin daha verimli ve düzenli yürütülmesi; ayrıca bugünkü uygulamada var olan icra reisliği kurumundan vazgeçilerek, icra dairelerinin, bağlı bulundukları icra tetkik mercii hâkimlerinin gözetim ve denetimi altında tutulmaları sağlanmış; icra tetkik mercii hâkimlerinin icra dairelerinde çalışan personel üzerindeki etkinlikleri artırılarak icra işlemlerine karşı yapılan itiraz ve şikâyetlerin azaltılması amaçlanmıştır.

İcra ve iflâs dosyalarına yatırılmış ve çeşitli nedenlerle ilgilisine hemen ödenmemiş olan para, kıymetli evrak ve değerli şeylerin, zaman içinde değer kayıplarına maruz kalmalarının önlenmesi için bunların nemalandırılmak suretiyle hak sahiplerine ödenmesi hükme bağlanmış; uygulamada haiz bulunduğu yol gösterici önem nedeniyle icra ve iflâs işlerine ilişkin Yargıtay kararlarının çok daha fazla sayıda ve daha düzenli olarak yayımlanması olanağı getirilmiştir.

Tetkik merciine, "şikâyete konu işlemi yapan icra dairesinin görüşünü alma" olanağı tanınarak icra müdürünün yaptığı işlemi açıklaması ve böylece işlemlerinde daha titiz davranması amaçlanmıştır. Ayrıca uygulamada tebligat için gerekli olan süreden kaynaklanan sıkıntıları gidermek amacıyla duruşmaların ancak zaruret hâlinde otuz günü geçmemek üzere talik olunabileceği hükme bağlanmıştır.

22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 940 ıncı maddesi hükmü ile uyum sağlanması amacıyla ticarî  işletme rehni de taşınır rehni kapsamına alınmıştır.

Çocuğun, ülkemizin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesinde öngörülen  yüksek yararının gözetilmesi  ve ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça, ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına Sözleşmenin 9 uncu maddesi uyarınca taraf devletlerin saygı gösterecekleri esasına uyum sağlanması amacıyla, çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrasında icra müdürünün yanında bir uzmanın hazır bulundurulması zorunluluğu getirilerek çocuğun psikolojik ve rahatsız edici unsurlardan etkilenmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.

Tahliye edilen taşınmaza borçlunun tekrar haklı sebep olmaksızın girmesi hâlinde, borçlunun ayrıca hükme gerek kalmadan zorla taşınmazdan çıkarılacağına dair  bir hüküm İcra ve İflâs Kanununda mevcut olmadığından, bu konudaki yasal boşluk doldurulmuştur.

İcra ve İflâs Kanununun 168 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan hükümle paralellik sağlanarak, borçlunun mal beyanında bulunmaması hâlinde hapis ile cezalandırılacağı ihtarının icra emrinde açıkça yer alması öngörülerek, mal beyanında bulunmamakta ısrar eden borçluya önceden hapis cezası ile mahkûm edilebileceği uyarısının yapılması olanağı getirilmiştir. Ayrıca mal beyanını alan merciin, bunu Türk Patent Enstitüsüne ve Türkiye Bankalar Birliğine bildirmesi esası getirilerek, bu kurumların ticareti terk eden kişileri yakından takip etme imkânına kavuşmaları sağlanmıştır.

Takip işlemlerinde, borçlu veya vekiline, borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla bildirme zorunluluğu getirilerek takiplerin sürüncemede kalmaması ve icra tebliğlerinin seri bir şekilde yapılabilmesi olanaklı hâle getirilmiştir.

İtirazın kaldırılması duruşmasında, itiraz eden borçlunun, itirazı sırasında sebep bildirmiş olup olmadığına bakılmaksızın, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini de ileri sürebileceği hükmüne yer verilerek, uygulamada ortaya çıkabilecek sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

İcra ve İflâs Kanununun 68 inci maddesinin kenar başlığı, konuyu dahi iyi ifade etmesi bakımından, "İtirazın kesin olarak kaldırılması" şeklinde değiştirilmiş; ayrıca, mevcut 67 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteme süresinin altı ay olduğu"na ilişkin hüküm, bu maddenin birinci fıkrasına eklenmiştir.

Cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredilerde krediyi kullanan tarafın sözleşmede belirtilen adresi değiştirmesi durumunda, bunun yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğuracağı; aksi hâlde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı hükmü getirilmek suretiyle, takiplerin sürüncemede kalmasını önlemek ve alacakların daha hızlı tahsil edilmesini sağlamak  amaçlanmıştır.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin "başka yerlerde bulunan taşınmaz malların sicil kaydına doğrudan doğruya takibin yapıldığı icra dairesince haciz şerhi konulabileceği" yolundaki kararına uygun olarak, resmî sicile kayıtlı malların haczinin takibin yapıldığı icra dairesince kaydına işlenmek suretiyle doğrudan da yapılabilmesi olanağı getirilmiştir. İcra ve İflâs Kanununun 88 inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen hükümle; "yalnız üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır malların haczedilmesi durumunda, kabulü hâlinde üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılacağı" öngörülmüştür. Böylece uygulamada, "alacaklı muvafakat etmezse, yalnız üçüncü kişinin elinde bulunan taşınır mallar da haczedilip, üçüncü kişinin elinde bırakılmayarak muhafaza altına alınır" şeklinde bir yorum yapılarak  yanlış anlaşılmalara son verilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca ticarî  işletme rehni kapsamındaki taşınırların haciz ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde icra dairesince satılmalarına karar verilmesinden önce muhafaza altına alınmaları önlenmiş; ticarî  işletmenin bütünlüğü korunarak borçlunun ticarî  faaliyetine devam edebilmesi ve bu yolla borçlarını bir ölçüde ödeyebilmesi imkânı sağlanmıştır.

Adalet Bakanlığınca henüz yurdun her tarafında hacizli malların saklanacağı depo ve garajlar açılamadığından hacizli mallar icra müdürlüklerince uygun görülen özel yerlerde saklanmaktadır. Özel depo ve garajlar hakkında da, Adalet Bakanlığına ait  depo ve garajlara uygulanan hükümler geçerli olacak ve aynı ücret tarifesi uygulanacaktır. Adalet Bakanlığı, depo ve garajları bizzat kendisi açabileceği gibi açma ve işletme hakkını Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfına da bırakabilecektir.

Alacaklı ve icra dairesinin, takip borçlusunun üçüncü şahıstaki hak ve alacaklarının haczini isterken, gerçekte böyle bir hak veya alacak bulunup bulunmadığını denetleme imkânı bulunmadığından bir kısım alacaklılar, üçüncü şahıslara haciz ihbarnameleri tebliğ ettirmekte ve bununla itiraz ve menfi tespit davası açma hakkının kullanılmaması ihtimalinden yararlanma amacını gütmektedirler. Bu nedenle, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine karşı müracaat haklarını süreyi geçirmek suretiyle kaçırmış olan üçüncü şahıslara, üçüncü bir bildirim yapılması öngörülerek menfi tespit davası açma hakkı tanınmış; ayrıca, üçüncü şahsa, borçlu ile kötü niyetli alacaklıdan paranın veya malın iadesini isteme olanağı getirilmiştir.      

Özellikle taşınmazların paraya çevrilmesinin zaman alması ve takip sürecinde kıymetli eklentilerin taşınmazdan çıkarılarak alacaklılardan kaçırılması ihtimaline karşı, icra dairesine, taşınmazı idare ve işletme yanında eklentiler yönünden muhafaza tedbirleri alma zorunluluğu getirilmiş ve böylece işletmenin ekonomik bütünlüğünün korunması sağlanmıştır. Ayrıca anonim şirketlerde hisseleri temsil eden pay senetlerinin veya pay ilmühaberlerinin çıkarılmamış olması hâlinde çıplak payın haczinin ne şekilde yapılacağı konusunda uygulamada çıkan tereddütleri gidermek amacıyla gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

İcra ve İflâs Kanununun 115 ve 116 ncı maddelerinde yapılan değişikliklere uygun olarak, taşınırların satışı için yapılacak ilânda bulunması gereken hususlar tekrar düzenlenmiştir. Satışa çıkarılan malın birinci artırmada satılamaması hâlinde beş gün sonra ikinci artırma yapılacaktır. Satışa çıkarılan malın artırma bedelinin ilk artırmada muhammen  kıymetin yüzde yetmişbeşi yerine yüzde ellisini  bulması hâlinde ihale edilebileceği düzenlenerek, malın ilk artırmada satılabilmesi kolaylaştırılmış ve böylece ilân ve daha sonraki artırma için yapılacak masraflar ve geçecek süreden tasarruf edilmesi, malın biran önce satılması nedeniyle takibin sürüncemede kalmaması ve alacaklı ile borçlunun yararının gözetilmesi amaçlanmıştır.

İcra ve İflâs Kanununun 118 inci maddesinde yapılan değişiklikle ihale  bedelinin alacaklıya ne zaman ödeneceği ve ihale edilen malın alıcıya ne zaman teslim edileceği konularında uygulamaya açıklık getirilmiştir. Ayrıca pazarlık suretiyle satış yapılabilecek hâllere ilişkin parasal miktar günün koşullarına uygun olarak artırılmıştır.

Kıymet takdirine yapılacak şikâyetler konusunda yeni hükümler getirilmek suretiyle bu şikâyetin incelenmesi aşamasında hak ve zaman kaybının önlenmesi ve farklı uygulamaların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.

Taşınmaz satışlarında taşınmazın tahmin edilen kıymetinin ilk artırmada yüzde ellisinin (satış masrafları ile varsa üzerindeki rüçhanlı alacaklıların alacaklarını da karşılayacak miktardan az olmamak üzere) teklif edilmesi hâlinde taşınmazın satılması, ilk artırmada bu teklifin elde edilememesi hâlinde ikinci artırmada yüzde kırk oranının aranması öngörülmüştür. Bu suretle, birinci ve ikinci artırma arasındaki oranlar birbirine yaklaştırılarak taşınmazın ilk artırmada satışının kolaylaştırılması amaçlanmıştır.

Uygulamada fabrika gibi taşınmazların ihalelerinin kesinleşmesine kadar borçlunun faaliyetine devam etmesi nedeniyle kıymetli makine  ve diğer eklenti bu süre içerisinde kaçırılabildiğinden ve bu nedenle alacaklının ve ihale alıcısının zararı doğabileceğinden, borçlunun kötü niyetle ihalenin feshi davası açmak suretiyle süreci uzatmamasına yönelik düzenlemelere yer verilmiştir.

İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi hâlinde, tetkik merciinin davacıyı kötüniyetli bulması hâlinde, feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkûm etmesi; ancak işin esasına girilmemesi veya işin esasına girilmeden talepten vazgeçilmesi nedeniyle davanın reddi hâlinde para cezasına hükmolunamayacağı öngörülmüştür. Böylece, "ihalenin feshi talebinin reddi hâlinde para cezasına hükmedilmesi" esasının yasal düzenlemeye kavuştuğu 1988 yılını izleyen yıllarda Yargıtay'ın "ihalenin feshi talebinin husumet, sıfat yokluğu, süre aşımı gibi nedenlerle reddine karar verilmesi hâlinde, davacı aleyhine para cezasına hükmedilmemesi gerekeceği" şeklindeki uygulaması kanun metnine yansıtılmıştır.

Sıra cetveline karşı şikâyet ya da itiraz yoluna gidildiğinde, sıra cetvelinde hak sahibi olarak görünen kişilerin, sıra cetveli kesinleşmeden, işleyecek faizleri de kapsayacak şekilde bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek paylarına düşen miktarı icra dosyasından tahsil etmeleri imkanı getirilmiştir. Ayrıca teminat mektubunda iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesinin taahhüt edilmesi hükme bağlanmıştır.

Taşınmazını ipotek ettiren veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alan ve bunların halefleri bakımından "adres gösterme zorunluğu" getirilmek suretiyle takiplerin sürüncemede kalmasının ve adalete duyulan inancın zedelenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Carî hesabın kesilmesine, hesap özetine ve tazmin talebine ilişkin tebligatların noter aracılığıyla yapılması esası getirilmiş; kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla  takiplerde borçlunun ödeme emrine itirazının reddi hâlinde mal beyanında bulunma zorunluluğu öngörülmüştür.

İtirazın incelenmesinde tetkik merciine verilen süre otuz güne çıkarılmış ve yetki itirazının taraflar gelmese bile sonuçlandırılması benimsenmiştir. Tetkik  merciinin sunulan belgelerden borçlunun "borçlu olmadığı" kanısına varması haline ek olarak, "takip konusu senede göre icra takibinin yapıldığı yerin yetkili olmadığını" saptaması hâlinde, icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilmesi mümkün hâle getirilmiştir. Borçlunun itirazının ancak "esasa  ilişkin  nedenlerle  kabulü  hâlinde"  alacaklının ve "takip muvakkaten durdurulmuş ise" itirazın  reddi hâlinde borçlunun, "diğer tarafın isteği üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere"  tazminata mahkum edileceği hükmüne yer verilmiştir.

Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin önceden takibe gerek kalmadan iflâsına karar verilebilmesi, ayrıca bunların iflâsının ertelenebilmesi konusunda ayrıntılı bir düzenleme yapılmıştır. Getirilen düzenleme ile, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olması hâli idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe gerek kalmadan  bunların iflâsına karar verileceği hükme bağlanarak,  özellikle alacağının vadesi daha sonra gelecek olan veya diğerlerinden daha sonra icra takibinde bulunan alacaklılar ile bu durumu bilmeden borçluya bu dönemde borç verecek olanların haklarını tamamen veya kısmen alamama tehlikesi ortadan kaldırılmıştır. Ancak, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin (düzeltilmesinin) mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak  iflâsın ertelenmesini isteyebilirler. Mahkeme projeyi ve sunulan bilgi ve belgeleri ciddi ve inandırıcı bulursa ve gerektiğinde idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları da dinleyerek  iflâsın ertelenmesine karar verebilecektir. Bu kararın etkileri ve erteleme süresince alınması gereken tedbirler etraflı bir şekilde düzenlenmiştir.

İflâsta sıra cetvelinde ilk beş sırada yer alan imtiyazlı alacaklar ile imtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar, üç sıra hâlinde düzenlenerek, iflâs tasfiyesinde alacaklılar arasında eşitlik ve adil bir paylaşım sağlanmıştır.

İflâs idaresinin toplantılarının yapılamadığı hâllerde yerine getirilecek işlemler somut bir şekle bağlanmış, alacaklıların talebi üzerine  iflâs idaresinin toplanması imkânı getirilmiş ve iflâs idare memurlarının toplanamadıkları veya karar alamadıkları durumlarda  iflâs dairesi müdürüne karar alma yetkisi verilerek tasfiyenin uzamasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, bu hükümle,  iflâs idare memurlarının  iflâsın tasfiyesini fiilen aralarından birine terk ederek tasfiyeyi denetimsiz bırakmalarına engel olunmak istenmiştir.   

İcra ve İflâs Kanununun 226 ncı maddesinde yer alan iflâs idaresinin sulh ve tahkim yapabilmesine ilişkin parasal sınır günümüz ekonomik koşulları dikkate alınarak yeniden düzenlenmiştir.

İhtiyatî haciz, ihtiyatî tedbirden farklı olarak para alacakları için öngörülmüş bir geçici koruma tedbiri olduğundan, ihtiyatî haciz talebi için bir "para borcu"nun bulunması hususu açıklığa kavuşturulmuştur. Ayrıca, "alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlem yapılması"nın ihtiyatî haciz sebebi sayılacağı açıkça belirtilmiştir. İhtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde, alacaklıya temyiz yoluna başvurma olanağı sağlanmış ve böylece mahkemelerin bu alandaki çelişkili uygulamalarının önüne geçilerek ihtiyati haciz konusunda yeknesaklık ve birlik sağlanmak amaçlanmıştır. 

Kiralanan taşınmazlarda borçlunun ihtarlı ödeme emrine itiraz etmemesi ve ihtar müddeti içinde de kira borcunu ödememesi hâlinde, tahliye isteminde bulunma imkânı altı aylık süreye bağlanarak uygulamadaki tereddütler giderilmiştir.

Uygulamada, borçlarını ödemek için mallarını süratle paraya çevirmek isteyen borçluların çok sayıda olması sebebiyle, mallar normal değerinden daha aşağı bir fiyatla satılabilmektedir. Bu durum ise, "iyiniyetli bir şahıstan veya basiretli bir tacirden beklenemeyecek tasarruflarla mevcudun eksiltilmesi" şeklinde ifade edilen iptal ölçütünün objektiflikten uzak olması nedeniyle alıcıların mağdur olmasına yol açtığından Tasarı ile bu hâllerde "alacaklılara zarar verme kastı"nın aranacağı belirtilmek suretiyle uygulamadaki olumsuzlukların giderilmesi amaçlanmıştır.       

Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlunun, tetkik merciine konkordato projesi yanında gerekçeli bir dilekçe vereceği, bu projeye gelir tablosunun da ekleneceği esası getirilmiştir. Ayrıca, iflâs talebinde bulunabilecek  her alacaklıya tetkik merciinden borçlu hakkında konkordato prosedürünün başlatılmasını isteme yetkisi tanınmıştır.  Öte yandan, 285 inci maddenin son fıkrasının, "mevcut malları ve alacakları borçlarının en az yüzde ellisini ödemeye yetişmeyen borçlu konkordato isteyemez." şeklindeki hükmü yürürlükten kaldırılarak, borçluların konkordato hükümlerinden daha kolay yararlanmaları amaçlanmıştır. Diğer taraftan, icra tetkik merciinin konkordato talebini nazara alması şartları yeniden düzenlenmiş ve konkordato talebinin reddine ilişkin kararların borçlu ve talep sahibi alacaklı tarafından temyiz edilebileceği hükme bağlanmıştır.

Alacaklılara konkordato talebinin reddini isteyebilmeleri için konkordato talebinin ilanından itibaren verilen on günlük süre muhafaza edilmiş; konkordato talebi uygun görülürse tetkik merciinin borçluya en fazla altı aylık bir mühlet vereceği, Türk vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin edileceği, komiserin tetkik merciinin talebi hâlinde ara raporlar vereceği ve alacaklıları konkordato süreci hakkında bilgilendireceği, çetrefil olaylarda komiserin teklifi üzerine alacaklılar dinlenerek mühletin en fazla oniki ayı geçmemek üzere uzatılabileceği ve borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa konkordato mühletinin komiserin talebi üzerine borçlu ve alacaklılar dinlenerek mühletin sona ermesinden önce kaldırabileceği düzenlenmiştir. Tetkik merciince mühletin, karar tarihinde yurt sathında tirajı en yüksek beş gazeteden birinde ilân olunacağı ve mühlet kararının ayrıca diğer lazım gelen yerlere bildirileceği hükme bağlanmıştır.

Mühlet sırasında taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam edilebileceği, ancak rehinli malın satışının gerçekleştirilemeyeceği; konkordato aksine hüküm içermediği takdirde mühletin rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durduracağı ve takasın bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbi olacağı hüküm altına alınmıştır.

Borçlunun komiserin nezareti altında işlerine devam edebileceği, ancak tetkik merciinin bazı işlemlerin geçerli olması için komiserin katılımıyla yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebileceği; borçlunun tetkik merciinin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemeyeceği, kefil olamayacağı, taşınmaz satamayacağı, işletmenin devamlı tesisatını devredemeyeceği ve ivazsız tasarruflarda bulunamayacağı, aksi hâlde yapılan işlemlerin hükümsüz olacağı, borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarına aykırı davranırsa veya iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir harekette bulunursa tetkik merciinin, komiserin raporu üzerine, mümkün ise borçluyu ve gerektiğinde alacaklıları dinledikten sonra, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini veya mühleti kaldırabileceği esası getirilmiştir.

Komiserin rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine hazır tutacağı, kıymet takdiri kararının alacaklılar toplanmasından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya bildirileceği, ilgililerin on gün içerisinde ve masrafları önceden vermek kaydıyla tetkik merciinden rehinli malların kıymetinin yeniden takdir edilmesini isteyebileceği ve eğer yeni kıymet takdiri alacaklı tarafından istenmiş ve takdir edilen kıymet kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklının borçludan yeni kıymet takdirine ilişkin masraflarının ödenmesini isteyebileceği kabul edilmiştir.

Komiserin konkordatonun kabul edilip edilmeyeceğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu ticaret mahkemesine tevdi edeceği ve durumu ilgili tetkik merciine bildireceği, konkordato kararı için tayin olunan celsenin mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilân edileceği hükme bağlanmıştır.

Ekonomik varlığını devam ettirmesi mümkün görülen işletmeler bakımından konkordatonun kabulünün kolaylaştırılması amacıyla, konkordatonun kaydedilmiş olan alacakların üçte ikisine malik ve kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını aşan  bir çoğunluk tarafından imzalanması hâlinde kabul edileceği hükme bağlanmıştır.

Borçlu ile rehinli alacaklının menfaatleri arasında bir dengenin sağlanması için, konkordatoyu tasdik eden hâkimin, yeniden yapılandırmanın kolaylaştırılması amacıyla, belli bazı şartların yerine gelmesi hâlinde, rehinli bir taşınmazın paraya çevrilmesini tasdikten sonra en fazla bir yıl süre ile ertelemesi olanağı getirilmiştir. 

Konkordatonun tasdiki için; adi konkordatoda teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda ise paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif olunan meblağın, iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olması; konkordato işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu alacaklılardan biri özel olarak ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe, yeterli teminatın gösterilmesi şartları aranmıştır. Ayrıca hâkimin ödeme koşullarını yetersiz bulması hâlinde re'sen veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmeyi yapabilmesine imkan verilmiştir.

İtirazlı alacaklar hakkında dava açma süresi on güne çıkartılmış ve alacakları  itiraza uğramış olan alacaklılara konkordatonun tasdiki kararında dava açmak için süre verilmesi uygulaması, alacakları daha önce kesinleşmiş icra takibine ve ilâma bağlı olan alacaklılar bakımından kaldırılmıştır.

Tasdik edilen konkordatonun, alacakları mühlet kararından önce veya komiserin onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburi olduğu; rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan Devlet alacaklarının bundan müstesna olduğu; mühlet  içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçların malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılacağı; konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiğinin, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceğinin ve gerekirse sağlanacak teminatların neler olduğunun belirtilmesi gerektiği ve kararda komiser veya bir üçüncü kişinin tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebileceği düzenlenmiştir. Ayrıca iflâstan sonra konkordatoda, paraya çevirmenin, ticaret mahkemesi tasdik hakkında bir karar verinceye kadar erteleneceği esası getirilmiştir. Bu düzenlemeler gerçekleştirilirken, bir ayırım yapılmaksızın, mümkün olduğu kadar fazla alacaklının konkordatonun kapsamı içinde kalması; diğer bir deyişle, fedakarlık yapılması gerekiyorsa bunu sadece bir veya birkaç alacaklı kategorisinin üstlenmesinin doğru ve kurumun amacına uygun olmayacağı  düşüncesi hâkim olmuştur.

İcra ve İflâs Kanununa eklenen 309/a ilâ 309/n maddeleri ile "Malvarlığının terki suretiyle konkordato"  düzenlenmiştir. Malvarlığının terki suretiyle konkordato, hukukumuzda ayrı bir konkordato çeşidi olarak düzenlenmiş değildir. Keza İsviçre'de de, 1949 yılına kadar, malvarlığının terki suretiyle konkordato kanunla düzenlenmiş değildi. Ancak, İsviçre'de doktrin ve içtihatlar, konkordato ve iflâs hakkındaki kanun hükümlerini kıyasen uygulayarak, malvarlığının terki suretiyle konkordatonun caiz olduğu sonucuna varmıştı. Nihayet, 28/9/1949 günlü bir Kanunla, İsviçre İcra ve İflâs Kanununa bu konuda açık hükümler konulmuş; bu hükümler bilahare, uygulamada ortaya çıkan sorunlar dikkate alınarak, tadil ve takviye edilmiştir. Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, borçlu, kural olarak, konkordato talebi ile alacaklılarına yüzde muayyen bir miktar para ödemeyi teklif etmez; bilâkis malvarlığını alacaklılarına terkederek veya bir üçüncü şahsa devrederek borçlarından kurtarılmasını teklif eder. Konkordato teklifi alacaklılarca kabul edilip konkordato mahkeme tarafından tasdik edilince, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkı sona erer. Bundan sonra, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi alacaklılara geçer. Alacaklılar, bu tasarruf yetkisini seçecekleri konkordato tasfiye memurları vasıtası ile kullanırlar. Konkordato tasfiye memurları, borçlunun mallarını iflâs tasfiyesine benzer bir şekilde tasfiye ederler ve elde edilen parayı alacaklılara dağıtırlar. Bu kurumun Türk hukukuna da alınmasıyla uygulamada olumlu sonuçlar elde edileceği düşünülmektedir.

Fevkalâde mühlet talebinde bulunulmasından sonra, bu talep incelenip bir karar verilinceye kadar, İcra ve İflâs Kanununun 326 ncı maddesinde gösterilen alacaklılar hariç olmak üzere, başlamış bulunan takiplerin tedbir yoluyla tetkik mercii hâkimince durdurulması olanağı getirilmiştir. Böylece fevkalâde mühlet talebi incelenirken borçluların zincirleme takipler nedeniyle alacaklılar karşısında kontrolü tamamen kaybetmelerinin önüne geçilerek onlara yeniden yapılandırmaya gidebilmek için teşebbüslerde bulunma  imkanını tanımak  amaçlanmıştır. Ancak bu hâlde alacaklıların mümkün veya muhtemel hak kayıplarını önlemek amacıyla tetkik mercii hâkimine tedbir süresinin fevkalâde mühletten indirilip indirilmeyeceği ve indirilecekse ne ölçüde indirileceği konusunda takdir yetkisi verilmiştir. Öte yandan, fevkalade mühlet verildikten sonra borçluya karşı takip yapılması kabul edilmiş, fakat muhafaza ve satış işlemlerinin yapılmasına imkan verilmemiştir.

Hâlen uygulamada, yedieminliği suiistimal suçundan verilen cezaların paraya çevrilebildiği veya tecil edilebildiği bilinen bir gerçektir. Bu durum, cezanın caydırıcılığını ortadan kaldırmakta ve yedieminliği suiistimal fiillerinin artmasına yol açmaktadır. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 276 ncı maddesine paralel yeni bir madde İcra ve İflâs Kanununa eklenerek, anılan suçlardan dolayı verilecek hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmemesi ve tecil edilmemesi sağlanmıştır.

               Borcu karşılayacak yeterli miktarda malın haczedilmesi hâlinde borçluya mal beyanında bulunmamaktan dolayı ceza verilmemesi ilkesi benimsenmiştir.

Ayrıca çocuk teslimine ilişkin ara kararlarına uyulmaması cezaî müeyyideye bağlanmıştır.

Cezanın üst sınırı, altı aya kadar hafif hapis veya yalnızca hafif veya ağır para cezası veya bunlardan biri veya ikisi olan suçların failleri hakkında duruşma yapılmaksızın ceza kararnamesiyle karar verilebilmesi olanağı getirilmiştir. Böylelikle, icra suçlarında ceza kararnamesi müessesesi getirilmek suretiyle yargılamanın hızlandırılması amaçlanmıştır.

İcra ve İflâs Kanununa eklenen ek 1 inci maddeyle, aynı Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü maddelerindeki parasal sınırların, paranın satın alma gücünde ve ekonomik koşullarda meydana gelen değişime uyum sağlaması için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde yer alan yeniden değerleme oranında her takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere artırılması ve bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımlarının dikkate alınmaması öngörülmüştür.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1. - Maddeyle icra ve iflâs dairelerinde çalışan personelin işlemlerini denetleme bakımından yeni düzenlemeler getirilmiştir.

Bilindiği üzere, birden fazla icra hâkimi olan yerlerde bir de "icra reisi" bulunmaktadır. İcra reisinin yardımcısı durumunda bulunan icra hâkimleri, icra ve iflâs dairelerinde çalışan personelin işlemlerini, gerektiği şekilde denetleyememektedirler. Çünkü bu personel üzerinde gözetim ve denetim yetkisi doğrudan doğruya icra reisine ait bulunmaktadır. Öte yandan, "icra hâkimi yardımcısı" unvanı, aslında son derece seri karar alabilme yeteneğine ve geniş bir hukuk kültürüne sahip olması gereken ve Anayasanın 152 nci maddesi anlamında bir mahkeme olan tetkik merciinin başında bulunan tetkik mercii  hakiminin statüsü ile de bağdaşmamaktadır.

Uygulamada zorluklar yaratan bu duruma son verilerek Adalet Bakanlığıca, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde, tetkik merciinin birden fazla dairesinin kurulması; icra reisliği kurumunun kaldırılması ve her tetkik mercii hâkiminin, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin işlemlerine yönelik şikâyet ve itirazlar ile idarî işlemlerine bakması, gözetim ve denetimlerini yapması öngörülmüştür. Dağılımın dönüşümlü olarak yapılmasıyla, tetkik mercii hakiminin hep aynı icra dairesinin işlemlerine bakıp denetlemesinden doğabilecek sakıncalar giderilmek istenmiştir.

İş durumuna göre tetkik merciinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımının ve buna ilişkin esasların Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirleneceği hükme bağlanmıştır.

Madde 2. - Maddeyle, icra ve iflâs dairelerinin, aldıkları para ve kıymetli şeyleri Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelik hükümleri çerçevesinde nemalandırmaları ve nemalarıyla birlikte hak sahiplerine ödemeleri hükme bağlanmıştır. Getirilen düzenlemeyle icra ve iflâs dosyalarına yatırılmış ve çeşitli nedenlerle ilgilisine hemen ödenememiş olan para, kıymetli evrak ve değerli şeylerin zaman içinde değer kaybına uğramaları önlenmiş olacaktır.

Ayrıca, 492 sayılı Harçlar Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmünün bu paralar için uygulanmayacağı maddede öngörülmüştür.

Madde 3. - Maddeyle tetkik mercii hâkimlerinin veya bu görev kanun gereğince kendilerine verilmiş hâkimlerin icra ve iflâs dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikâyet ve itirazları inceleme yetkisi İcra ve İflâs Kanununun 4 üncü maddesinde düzenlendiğinden, bu hükme paralel olarak 13 üncü maddede, 4 üncü maddeye yollama yapılmak suretiyle icra ve iflâs daireleri üzerindeki  gözetim ve denetimin ne şekilde uygulanacağı açıklığa kavuşturulmuştur.

Madde 4. - Yargıtay kararları günümüzde yeteri kadar yayımlanamamaktadır. Bu ise uygulamanın, Yargıtay kararlarını bilmemesi nedeniyle yanlış kararları tekrarlaması ve Yargıtayın özellikle istikrar bulmuş kararlarını takip edememesi sonucunu doğurmaktadır. Öte yandan, icra ve iflâs hukuku çok çeşitli ihtimallerin ortaya çıkabildiği ve bunlara süratle çözüm getirilmesi gereken bir hukuk dalı olup Yargıtayın benzer olaylarda ne şekilde karar verilmesini uygun gördüğünün bilinmesi gerek hak sahipleri ve gerekse hak dağıtanlar bakımından son derece önemlidir. Şu halde, kanunların ülkemizin her yerinde istikrarlı ve adil biçimde uygulanabilmesi için kararların tümünün yayımlanmasına gereksinim vardır. Maddeyle uygulamada ciddî şekilde ihtiyaç duyulan icra ve iflâs işlerine ilişkin Yargıtay kararlarının tamamının Yargıtayca düzenli olarak yayımlanması amaçlanmaktadır.

Madde 5. - Takip hukukunda başvurulan şikâyet bir dava olmadığından   şikâyette davalı taraf yoktur. Çünkü şikâyet eden kişi bir başkası ile uyuşmazlık içinde değildir. İşlemine karşı şikâyet yoluna başvurulan icra dairesi veya işlemde yararı bulunan kişiler taraf değildir. İşlemin açıkça kanuna aykırı olması hâlinde tetkik merciinin işlemi yapan memuru ya da işlemde yararı bulunan kişileri dinlemesi gerekli olmayabilir. Bununla beraber şikâyeti inceleyen tetkik mercii şikâyet konusu işlemi yapan icra organını veya işlemle ilgili olan kişileri çağırıp dinleyebilir. Bu kişilerin başında, şikâyet konusu işlemi yapan icra ve  iflâs müdürleri gelmektedir.  Maddeyle, kaynak İsviçre Kanununa ve uygulamasına uygun olarak, tetkik merciine, "şikâyete konu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapması" olanağı tanınarak, işlemin gerekçesini öğrenme imkânı sağlanmıştır. Böylece, şikâyet konusu işlemin gerekçesini öğrenen tetkik mercii hâkiminin daha isabetli karar vermesi ve ayrıca icra dairesinin de işlemlerinde daha dikkatli olması amaçlanmıştır. Öte yandan, uygulamada tebligat için gerekli olan süreden kaynaklanan sorunları gidermek amacıyla duruşmaların ancak zorunluk hâlinde otuz günü geçmemek üzere ertelenebileceği hükme bağlanmıştır.

Madde 6. - Maddeyle, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 940 ıncı maddesinde, icra dairesinde tutulacak özel sicile yazılmak suretiyle hayvanlar ve kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır malların kayıtlı bulunduğu sicile yazılarak bu mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden rehin kurulabileceği hükmü yer aldığından, bu hükümlere uyum sağlanması amacıyla 23 üncü maddede değişiklik yapılmıştır. Ayrıca 21/7/1971 tarihli ve 1447 sayılı Ticarî  İşletme Rehni Kanununa tâbi ticarî  işletmeler de taşınır rehni kapsamına alınmıştır.

Madde 7. - Taşınır malın değeri ilâmda yazılı değil veya taraflar arasında ihtilaflı ise, icra müdürü tarafından takip tarihindeki değerinin esas alınması şeklindeki kural, para değerindeki düşüş nedeniyle alacaklının zararına sonuçlar doğurması nedeniyle "haczin yapıldığı tarih" olarak değiştirilmiştir. Böylece, taşınır teslimine ilişkin takip sonunda takip konusu taşınır malı teslim alamayan alacaklının, bu malın değerine eşit bir parayı alabilmesi amaçlanmıştır.

Madde 8. - Maddede, çocuğun Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede öngörülen yüksek yararı ve Sözleşmenin 9 uncu maddesinde yer alan ilkelere uyum sağlanması amacıyla çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilâmların icrasında icra müdürünün yanında hazır bulunabilecekler belirtilerek, çocuğun psikolojik yönden rahatsız edici unsurlardan etkilenmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.

Madde 9. - Maddeyle, uygulamada "sağlam bir banka" ibaresiyle ne kastedildiği konusunda ortaya çıkan duraksama ve uyuşmazlıkların önlenmesi amacıyla "Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte nitelikleri belirlenen bankalardan biri" ifadesine yer verilmiştir.

Madde 10. - İcra ve İflâs Kanununun 30 uncu maddesi "bir işin yapılmasına dair olan ilâmlar" kadar "bir işin yapılmamasına dair olan ilâmlar"ı da düzenlediği için, başlığı "Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilâmlar" şeklinde düzeltilmiştir. Öte yandan, tahliye edilen taşınmaza borçlunun tekrar haklı sebep olmaksızın girmesi hâlinde, borçlunun ayrıca hükme gerek kalmadan zorla taşınmazdan çıkarılacağına dair düzenlemeye benzer bir düzenleme İcra ve İflâs Kanununun 30 uncu maddesinde bulunmadığından, maddeyle yapılan değişiklikle bu konudaki  boşluk doldurulmuştur.

Madde 11. - Maddeyle, İcra ve İflâs Kanununun 168 inci maddesinin altıncı fıkrasındaki hükümle paralellik sağlanmak suretiyle, borçlunun mal beyanında bulunmaması hâlinde hapis ile cezalandırılacağı ihtarının icra emrinde açıkça yer alması zorunlu kılınarak mal beyanında bulunmamakta ısrar eden borçluyu hapis cezası ile mahkûm edilmesi olanağı getirilmiştir.

Madde 12. - Maddeyle, mal beyanını alan merciin önceden olduğu gibi keyfiyeti tapu veya sicil daireleri yanında Türk Patent Enstitüsü ve Türkiye Bankalar Birliğine bildirmesi esası getirilmiştir. Böylece Türk Patent Enstitüsünde kayıtlı sınai haklar üzerinde de iki ay süreyle devir yapılmaması sağlanmış ve Türkiye Bankalar Birliğine yapılacak bildirim ile de bankaların ticareti terk eden kişileri yakından takip etme imkânına kavuşmaları sağlanmıştır.

Madde 13. - Maddeyle, öncelikle, alacak veya teminat aynı takip talebinde birlikte istenemeyeceğinden, "ve" terimi "veya" olarak değiştirilmiştir. İkinci olarak, yabancı para alacaklarının takip talebinde nasıl istenebileceği yönündeki tereddüt, uygulamadaki kararlar da esas alınarak  giderilmiştir. Yapılan yeni düzenlemede, alacaklının yabancı para alacağının Türk parası karşılığını takip talebinde göstermesi yanında, bu alacağının hangi tarihteki kur üzerinden tahsilini istiyorsa bunu da açıkça göstermesi ve yine yabancı para ile ilgili faiz alacağına ilişkin talebini belirtmesi esası getirilmiştir.

Madde 14. - İcra ve İflâs Kanununun 62 nci  maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilmek suretiyle "harç" sözcüğü, değişen Harçlar Kanunu karşısında bugün için anlamını yitirdiğinden, madde metninden çıkarılmıştır. Maddede ayrıca İcra ve İflâs Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrası hükmüne paralel düzenlemelere yer verilmiştir. Öte yandan, maddenin birinci fıkrasında, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapılan itirazlarda masrafların icra müdürü tarafından alınması, alınmaması hâlinde bundan icra müdürünün şahsen sorumlu tutulacağı belirtilmek suretiyle sadece masraf alınmaması nedeniyle takibin sürüncemede kalmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Alacaklının      59 uncu madde hükmüne göre itirazın kendisine tebliği masrafını avans olarak peşinen ödemesi öngörüldüğünden, 62 nci maddenin ikinci fıkrasında aynı masrafı borçlunun da yatırmasına dair hüküm maddeden çıkarılmıştır. Diğer taraftan, 62 nci maddenin dördüncü fıkrası, bu fıkradaki kural 63 üncü maddeye alınarak konunun bütünlüğü sağlanmak istendiğinden, yürürlükten kaldırılmıştır.

Ayrıca borçlu veya vekiline dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirme zorunluluğu getirilerek takiplerin sürüncemede kalmaması ve icra tebliğlerinin seri bir şekilde yapılabilmesi; böylece alacaklının etkin, verimli ve hızlı bir şekilde alacağına kavuşması amaçlanmıştır.

Madde 15. - İcra ve İflâs Kanununun maddede atıf yapılan 62 nci maddesinin dördüncü fıkrası Tasarıyla yürürlükten kaldırıldığından; itirazın kaldırılması duruşmasında itiraz eden borçlunun, itirazı sırasında sebep bildirmiş olup olmadığına bakılmaksızın, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini  ileri sürebileceği hükmüne yer verilmek suretiyle, uygulamada ortaya çıkabilecek sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

Madde 16. - İcra ve İflâs Kanununun 67 nci maddesinin üst kenar başlığı, konuyu daha  iyi ifade etmesi bakımından, "itirazın hükümden düşürülmesi" şeklinde değiştirilmiş ve kenar başlığı "itirazın iptali" olarak düzeltilmiştir. Ayrıca "itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen" ibaresi madde metnine alınmayarak,  itirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklıya itirazın iptali davası açma hakkı tanınmıştır.

Madde 17. - İcra ve İflâs Kanununun 68 inci maddesinin kenar başlığı, konuyu daha iyi ifade etmesi bakımından, "İtirazın kesin olarak kaldırılması" şeklinde değiştirilmiş; ayrıca, 67 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "itirazın kesin olarak kaldırılmasını isteme süresinin altı ay olduğu"na ilişkin hüküm, bu maddenin birinci fıkrasına eklenmiş ve 67 nci maddenin dördüncü fıkrası Tasarının 104 üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Maddenin son fıkrasının ilk cümlesinde yapılan değişiklikle İcra ve İflâs Kanununun 169/a maddesinde yer alan kambiyo senetlerine mahsus takipte itirazın kabulü veya reddi hâlinde borçlu veya alacaklı hakkında hükmedilecek tazminatın aynı nedenlerle genel haciz yoluyla takipte de uygulanması imkânı getirilmiştir.

Madde 18. - İcra ve İflâs Kanununun 68/a maddesinin kenar başlığı "itirazın geçici olarak kaldırılması" şeklinde değiştirilmiş; ayrıca, 67 nci maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "İtirazın geçici olarak kaldırılmasını isteme süresi"ne ilişkin hüküm, bu maddenin birinci fıkrasına eklenmiştir.

Madde 19. - Maddeyle, sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesinin, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğuracağı, aksi hâlde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı hükmü getirilip, takibin sürüncemede kalması önlenerek alacağın daha hızlı tahsili amaçlanmıştır.

Ayrıca, İcra ve İflâs Kanununun 68/b maddesinin ikinci fıkrasında geçen "aldığı" ibaresi "gönderilen" şeklinde değiştirilmek suretiyle uygulamada karşılaşılan ve özellikle tebliğden kaynaklanan duraksamaların giderilmesi amaçlanmıştır.

Diğer yandan, faiz tahakkuk dönemlerinde gönderilen hesap özetlerinin muhtevasına itiraz etmemiş olan borçlunun kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarnameye itiraz etmek suretiyle ödemeyi ve takibi geciktirmesine engel olunmak istenmiş ve kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarnamelerin de bu Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılan belgeler arasına girmesi sağlanmıştır.

Böylece, önceden tebliğ edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine ilişkin hesap özetlerinin muhtevasına itiraz edilmemiş olması hâlinde, krediyi kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin  ihtarname içeriğine itiraz etmiş olmasının önceki dönemde doğan sonuçları ortadan kaldırmayacağı ve önceki dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap özetleri hakkında ikinci fıkra hükümlerinin uygulanacağı konusundaki tereddütler giderilerek, alacaklının hakkının zayi olması ve işlemlerin sürüncemede kalması engellenmek istenmiştir.

Madde 20. - Maddeyle, uygulamada ortaya çıkan sorunları gidermek amacıyla, Yargıtay kararlarına uygun olarak, resmî sicile kayıtlı malların haczinin takibin yapıldığı icra dairesince kaydına işlenmek suretiyle doğrudan da yapılabilmesi hükmü getirilmiştir.

Madde 21. - Maddeyle, haciz konusu mallar üzerinde üçüncü şahıslar lehine haciz, mülkiyet, rehin veya benzeri hakların bulunduğu hâllerde, beyan yükümlülüğünün sadece borçluya ait olmasının getirdiği sakıncaları önlemek ve bu yükümlülüğü borçlu ile birlikte malı elinde bulunduranları da kapsayacak hâle getirmek, takibin ilerlemiş aşamalarında ortaya çıkabilecek istihkak iddialarının  önceden yapılmasını sağlamak ve böylece rehin veya benzeri hak sahiplerini korumak amaçlanmıştır.

Madde 22. - İcra ve İflâs Kanununun 88 inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen hükümle; "üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır malların haczedilmesi durumunda alacaklının muvafakatı ve üçüncü şahsın kabulü hâlinde üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılacağı" öngörülmüştür. Böylece, "alacaklı muvafakat etmezse,  üçüncü kişinin elinde bulunan taşınır malların da haczedilip, üçüncü kişinin elinde bırakılmayarak muhafaza altına alınacağı" şeklindeki uygulamaya son verilmesi amaçlanmıştır.

Maddenin üçüncü fıkrasına eklenen hükümle ticarî  işletme rehni kapsamındaki taşınırların haciz ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde icra dairesince satılmalarına karar verilmesinden önce muhafaza altına alınmaları önlenmiş, ticarî  işletmenin bütünlüğü korunarak, borçlunun ticarî  faaliyetine devam edebilmesi  ve bu yolla borçlarını ödeyebilmesi imkanı sağlanmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle; "Adalet Bakanlığının haczedilmiş malların muhafazası için Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfına da depo ve garaj açtırabileceği ya da işletme hakkını Vakfa verebileceği" belirtilmiştir.

Beşinci fıkrada yapılan değişiklikle yediemin olarak kendisine saklanmak üzere bırakılan hacizli mallarla ilgili olarak üçüncü kişiler hakkında da bu fıkra hükmünde yer alan usullerin uygulanması amaçlanmıştır.

Madde 23. - Alacaklının ve icra dairesinin, takip borçlusunun üçüncü şahıstaki hak ve alacaklarının haczini isterken, gerçekte böyle bir hak veya alacak bulunup bulunmadığını denetleme imkânı bulunmadığından uygulamada  bir kısım alacaklıların, üçüncü şahıslara haciz ihbarnameleri tebliğ ettirmek ve böylece itiraz ve menfi tespit davası açma hakkının kullanılmaması ihtimalinden yararlanmak amacını güttükleri gözlemlenmektedir. Madde ile, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine karşı müracaat haklarını süreyi geçirmek suretiyle kaçırmış üçüncü şahıslara, üçüncü bir bildirimle menfi tespit davası açma hakkı tanınmıştır. Ayrıca, maddenin üçüncü fıkrası hükmüne göre açılacak menfi tespit davalarının maktu harca tâbi olması öngörülerek, iyi niyetli üçüncü şahısların kolaylıkla menfi tespit davası açmak suretiyle iddialarını ispatlaması olanağı getirilmiştir.

Ayrıca, üçüncü şahsa borçlu ile kötü niyetli alacaklıdan, paranın veya malın iadesini isteme olanağı getirilmiştir.

Madde 24. - Maddeyle, hacizli taşınmazın el değiştirmesi hâlinde İcra ve İflâs  Kanununun 148/a maddesinin, taşınmazını ipotek ettirenin ya da ipotekli taşınmazı daha sonra satın alanın ya da bunların haleflerinin tapu sicil müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi bildirmek zorunda olduklarına ilişkin hükmüne uyum sağlamak ve böylece adres değişikliği hâlinde takiplerin sürüncemede kalmasının önüne geçmek amaçlanmıştır.

Madde 25. - Maddeyle özellikle taşınmazların paraya çevrilmesinin zaman alması ve takip sürecinde kıymetli eklentilerin taşınmazdan çıkarılarak, yok edilerek ya da bozularak alacaklılardan kaçırılması ihtimali düşünülerek, icra dairesine, taşınmazın idaresi ve işletilmesi yanında, eklentinin korunması için gerekli muhafaza tedbirlerini alma zorunluluğu getirilmiş ve böylece işletmenin ekonomik bütünlüğünün korunması amaçlanmıştır.

Madde 26. - Maddede, anonim şirketlerde hisseleri temsil eden pay senetlerinin veya pay ilmühaberlerinin çıkarılmamış olması hâlinde çıplak payın haczinin ne şekilde yapılacağı konusunda uygulamada çıkan tereddütleri gidermek amacıyla gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Maddeyle ayrıca haczin Ticaret Siciline  tescil edilmek üzere bildirilmesi esası getirilmiş ve haczedilen hisselerin haczin tescilinden sonra başkasına devri halinde bu devrin alacaklının haklarını ihlal ettiği oranda batıl olduğu kabul edilmiştir.

Madde 27. - Maddeyle, bazı hâllerde şartlar değiştiği için alacaklı ile borçlu arasında zaman içinde birden fazla taksitle ödeme sözleşmesi yapılabildiği göz önüne alınarak, uygulamada ortaya çıkan duraksamaları gidermek ve borçların yeniden yapılandırılması suretiyle borçluların ekonomik sürece kazandırılmalarını kolaylaştırmak  amacıyla, "sözleşmenin" kelimesi "sözleşme veya sözleşmelerin" olarak değiştirilmiş; bu sözleşme veya sözleşmelerin yürürlükte olduğu sürece  satış talebi ve paraya çevirmeye ilişkin sürelerin işlemeyeceği hükme bağlanmıştır. Böylelikle borçlu ile alacaklının akdettiği taksitle ödeme sözleşmesi, ister 111 inci maddeye göre yapılmış olsun, ister alacaklının muvafakati ile aktedilmiş bulunsun, sözleşme süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemeyecektir. Ayrıca, kötü niyetli kişilerin ispatı güç muvazaalı hacizler veya icra takipleri çerçevesinde bu tür taksitle ödeme sözleşmeleri yaparak avantaj sağlamalarının önüne geçilmesi amacıyla anılan sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren sürelerin kaldığı yerden işlemeye başlaması öngörülmüştür.

Madde 28. - Maddeyle, Kanunun 115 ve 116 ncı maddelerinde yapılan değişikliklere uygun olarak, taşınırların satışı için yapılacak ilânda bulunması gereken hususlar tekrar düzenlenmiştir.

Maddenin ikinci fıkrasına eklenen cümle ile, ilânın yurt çapında yayımlanan bir gazete ile yapılmasına karar verilmesi hâlinde bunun ne şekilde yapılacağı düzenlenmiştir.  Bu bağlamda, uygulamada tirajın belirlenmesi bakımından sorunlar çıktığından,  hangi tarihteki tirajın  esas alınacağı açıklığa kavuşturulmuştur.

Madde 29. - Maddeyle, satışa çıkarılan malın artırma bedelinin tahmin edilen kıymetinin yüzde yetmişbeşi yerine yüzde ellisini bulması hâlinde ihale edilebileceği düzenlenerek, malın ilk artırmada satılabilmesi ve böylece ilân ve daha sonraki artırmalar için yapılacak masraflar ve geçecek süreden tasarruf edilmesi, malın biran önce satılması nedeniyle takibin sürüncemede kalmaması ve alacaklı ile borçlunun yararının gözetilmesi amaçlanmıştır.

Madde  30. -  Maddeyle,  ilk  artırmada yapılan teklifin malın  tahmin  edilen  kıymetinin  yüzde ellisine ulaşmaması, rüçhanlı alacakların ve masrafların toplamını geçmemesi hâlinde yapılan ilânda,  ikinci artırmanın ilk artırmayı izleyen beşinci gün yapılacağı, bunun resmî tatil gününe rastlaması hâlinde ikinci artırmanın resmî tatili izleyen ilk iş günü yapılacağı hükme bağlanmıştır. Böylece ilgililerin ikinci artırmanın hangi gün yapılacağını önceden kesin bir şekilde bilmelerine imkân verilmiştir.

Madde 31. - Maddeyle, satılan malın teslimi ihalenin kesinleşmesi koşuluna bağlanarak ihale edilen malın alıcıya ne zaman teslim edileceği konusunda uygulamaya açıklık getirilmiş ve bu konuda ihalenin kesinleşmesi esas alınmıştır.

Madde 32. - Maddeyle pazarlık suretiyle satış yapılabilecek hâllerdeki parasal miktar günün koşullarına uygun hâle getirilmiştir.

Madde 33. - İcra ve İflâs Kanununun 129 uncu maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak taşınmazlarda artırma ilânının içeriği yeniden düzenlenmiştir. 

Madde 34. - Maddeyle taşınmazın önceden takdir edilen kıymetini etkileyen yeni mükellefiyetlerin ortaya çıkması hâlinde, icra dairesinin satışa esas olmak üzere taşınmazın  kıymetini yeniden takdir ettirmesi imkânı getirilmek suretiyle, malın gerçek değeri üzerinden satışa sunularak daha çabuk satılması ve böylece ilân ve ihale masraflarından tasarruf edilerek takibin sürüncemede kalmaması amaçlanmıştır.

Maddeye eklenen son fıkrayla, taşınmazda teferruat niteliğinde teşvikli mal bulunması hâlinde bu malın paraya çevrilmesine ilişkin esaslara açıklık getirilmiştir.

Madde 35. - Maddede, kıymet takdirine yapılacak şikâyetler konusunda yeni hükümler getirilmek suretiyle bu şikâyetin incelenmesi aşamasında hak ve zaman kaybının önlenmesi ve farklı uygulamaların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.

Ayrıca, uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi bakımından kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren yeniden kıymet takdiri istenemeyeceğine ilişkin iki yıllık sürenin başlangıç tarihine açıklık getirilmiştir.

Maddenin üçüncü fıkrası ile, kıymet takdirine ilişkin şikâyetin yetkisiz tetkik merciine yapılması hâlinde, tetkik merciinin evrak üzerinde inceleme yaparak ve on gün içinde kendiliğinden yetkisizlik kararı verebilmesi imkânı kabul edilerek, kötü niyetle yetkisiz mercie başvurarak kıymet takdirine ilişkin kararın kesinleşmesini engelleyen davranışların önlenmesi amaçlanmıştır.

Madde 36. - Maddeyle, taşınırlarda olduğu gibi taşınmazların ihalesinde de artırma bedeli için aranan oran yüzde yetmişbeşten yüzde elliye indirilmiş ve birinci artırma ile ikinci artırma oranları arasındaki farkın bu şekilde düşürülmesi suretiyle taşınmazın birinci artırmada daha kolaylıkla satılmasına imkân verilmek istenmiştir. 

Madde 37. - Maddeyle, satılan malı alan kimsenin bedeli yirmi gün yerine on günlük mühlet içerisinde ödemesi zorunluluğu getirilerek, sürenin kısaltılması suretiyle takibin hızlandırılması ve alacaklının alacağına daha çabuk ulaşması amaçlanmıştır.

Madde 38. - Maddeyle 129 uncu maddede yapılan değişikliğe uyum sağlanmıştır.

Madde 39. - Madde ile ihale kesinleşinceye kadar taşınmazın muhafaza ve idare şeklinin icra dairesi tarafından kararlaştırılacağı belirtilmiş, ayrıca ihaleye iştirak edenlerin şikâyet yoluyla ihalenin feshini isteyebilmeleri için yurt içinde adres göstermeleri zorunluluğu getirilmek suretiyle kötü niyetli fesih taleplerinin önlenmesi amaçlanmıştır. İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi hâlinde, tetkik merciinin talep sahibini feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkûm etmesi, ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi hâlinde para cezasına hükmedilmemesi esasına yer verilmiştir. Yeni hükümle, "ihalenin feshi talebinin reddi hâlinde para cezasına hükmedilmesi" esasının yasal düzenlemeye kavuştuğu 1988 yılını izleyen yıllarda Yargıtayın "ihalenin feshi talebinin husumet, sıfat yokluğu, süre aşımı gibi nedenlerle reddine karar verilmesi hâlinde davacı aleyhine para cezasına hükmedilmemesi gerekeceği" şeklindeki uygulaması bu suretle açık bir yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur.

Ayrıca, maddeyle ihalenin feshinin talep edilmiş olması hâlinde bile satış bedelinin nakden yatırılması zorunluğu getirilmek suretiyle bu taleplerin kötü niyetle yapılmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Satış bedeli, ihalenin feshi davası süresince icra dairesi tarafından nemalandırılacağından, eski uygulamadaki olumsuz sonuçlar da giderilmeye çalışılmıştır. İhalenin feshi talebinin kabulü halinde, nemalandırılmış bu satış bedeli, ihale alıcısına; reddi hâlinde ise alacaklıya ödenecektir. 

Madde 40. - Maddeyle sıra cetveline karşı şikâyet ya da itiraz yoluna gidildiğinde sıra cetvelinde hak sahibi olarak görünen kişilerin, sıra cetveli kesinleşmeden, işleyecek faizleri de kapsayacak şekilde bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz etmek kaydıyla, paylarına düşen miktarı icra dosyasından tahsil etmeleri imkânı getirilmiş ve 36 ncı maddenin burada da uygulanacağı belirtilmiştir. Böylece, hak sahiplerinin sıra cetveline itiraz veya şikâyet prosedürü devam ederken, teminat mektubu karşılığında alacaklarına kavuşması sağlanmıştır. Ayrıca teminat mektubunda, sıra cetveli kesinleşmeden tahsil edilen paranın iadesinin gerekmesi halinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesinin taahhüt edilmesi gerektiği hususu da maddede hükme bağlanmıştır.

Madde 41. - Maddeyle, merkezi bir sicil mevcut olmadığı için uygulamada işlerliğini hemen hemen tamamen kaybetmiş olan aciz vesikası bazı yönleriyle yeniden düzenlenmiştir. Bu belgenin özellikle bir kimsenin krediye layık olup olmadığını belirlemek bakımından büyük önemi vardır. Onun için maddeyle, her il merkezinde (merkez ilçede) Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilecek bir icra dairesinde özel sicil ihdas edilmesi öngörülmüştür. Bu sicilin ne şekilde tutulacağı, hangi hususların sicile kaydedileceği, terkinin ne şekilde yapılacağı gibi konular Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirlenecektir.

Aciz vesikası kurumunun işlevini kaybetmesinin en önemli nedenlerinden biri de, aciz vesikasına bağlanmış olan alacağa faiz işletilememesi kuralıdır.  Ancak bu kuralın kaldırılması yerine, aynı sonuca, aciz vesikasını sicilden terkin  ettirmek isteyen borçlunun borcun tamamını, işlemiş faizleriyle birlikte ödemesi mecburiyeti getirilmek suretiyle varılmak istenmiştir.

Aciz vesikasına bağlanmış alacağın zamanaşımına tâbi olmaması kuralı ise, 19 uncu asırdan kalma bir kural olduğu, hukukumuzda zamanaşımı sürelerinin belirli olması hususu ile  bağdaşmadığı ve bu içerikte bir kural diğer Avrupa ülkelerinde mevcut bulunmadığı için kaldırılmış; ancak, aciz vesikasına bağlanan alacağın mevcudiyeti, her zaman olmasa bile, kural olarak, sübut bulduğundan zamanaşımı süresi nispeten uzun tutulmuştur.

Türk icra hukukunun özellikleri nedeniyle, aciz vesikasının sicile işlenmesinden sonra, icra takibinin batıl olduğunun veya iptal edildiğinin ya da borçlunun borçlu olmadığının bir mahkeme hükmüyle sabit olduğunun anlaşılması hâlinde, ilgili kaydın sicilden terkin edilmesine imkan verilmiştir. Keza alacaklı ile borçlu, örneğin daha düşük bir miktar üzerinde anlaştıkları takdirde, alacaklı icra takibini geri almak suretiyle sicildeki kaydın terkinini sağlayabilecektir.

Madde 42. - Maddede, ipotek sözleşmesinin tarafları veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alan ya da bunların halefleri bakımından adres gösterme zorunluğu getirilmek ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesi hükmüne göre tebligat yapılmasını sağlamak suretiyle takiplerin sürüncemede kalmasının ve adalete duyulan inancın zedelenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Madde 43. - Maddeyle, kira bedelinin icra dairesine ödenmesi hâlinde, alacaklının 132 ve 135 inci maddelerden yararlanması esası getirilerek uygulamadaki tereddütlerin kaldırılması amaçlanmıştır.

Madde 44. - Maddeyle kötü niyetli borçluların cari hesabın kesilmesine, hesap özetine ve tazmin talebine ilişkin tebligatları almamak suretiyle takibin başlatılmasını geciktirmeleri önlenmiş bulunmaktadır.

Diğer taraftan, krediyi kullandıran taraf,  gecikmiş kredi alacaklarının tasfiyesi için yaptığı ipotek takiplerinde hesabın muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin noter marifetiyle krediyi kullanan tarafa gönderildiğine dair noterden tasdikli sureti icra müdürüne ibraz ederse, icra müdürü bu Kanunun 149 uncu maddesi uyarınca işlem yapmaktadır. Oysa, bir çok defa kredi borçlusu adresinde bulunamamakta ya da adreste olmasına rağmen kendisine hesap özeti, tazmin talebi ve ihtar tebliğ edilememektedir. Maddeye yapılan ilâve ile, hesap özetinin, tazmin talebinin ve ihtarın kredi borçlusunun kredi sözleşmesinde  yazılı  ya da  21  inci  maddeye  göre  bildirilen  adresine  gönderilmesi yeterli olacak ve böylece tebligatın yapılmaması nedeniyle ipotek takiplerindeki gecikmeler ortadan kaldırılacaktır. Ayrıca, tetkik merciinin yaptığı inceleme sırasında, borçlu, borcun sona erdiğine veya ertelendiğine ilişkin olup yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre onaylanmış yahut icra dairesinde veya tetkik merciinde ya da mahkeme önünde ikrar edilmiş senet sunmadıkça takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği düzenlenmiştir.

Madde 45. - Maddede, iflâs kararı kesinleşinceye kadar depo edilen para hakkında nasıl bir işlem yapılacağı Kanununun 9 uncu maddesine yollamada bulunarak belirtilmiştir. Böylece, iflâs davası çerçevesinde depo edilen paranın iflâs  kararının kesinleşmesine kadar geçecek ve uzun sayılabilecek süre zarfında nemalandırılması imkânı getirilmiştir.

Madde 46. - İflâs kararının iflâs dairesi tarafından yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden birinde yayınlanmasına ilişkin  hüküm, ilânın  yayınlanacağı gün hangi gazetelerin tirajı en yüksek beş gazete olacağı önceden bilinmediğinden ve bilinmesi mümkün olmadığından uygulamada ciddi sorunlara neden olmaktadır. Onun için,  maddeyle, ilânın "karar tarihinde" tirajı en yüksek beş gazeteden birinde  yayımlanması imkânı getirilerek bu sorunların giderilmesi ve takiplerin uzamasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca maddede yer alan yazım hataları da düzeltilmiştir.

Madde 47. - Maddeyle, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla  takiplerde borçlunun ödeme emrine itirazının reddi hâlinde mal beyanında bulunması zorunluğu getirilmiştir. Böylece, mal beyanında bulunma zorunluğu, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde itirazın takibi kural olarak durdurmaması esasına uygun olarak düzenlenmiştir.

Madde 48. - Maddenin birinci fıkrasıyla, itirazın incelenmesinde tetkik merciinin otuz gün içinde tarafları duruşmaya çağırması zorunluluğu getirilmiş ve yetki itirazının taraflar gelmese bile sonuçlandırılması benimsenmiştir. Sürenin on beş günden otuz güne çıkarılmasına tebligata ilişkin uygulama neden olmuştur. 

Maddenin  ikinci  fıkrasında  yapılan  değişiklikle;  tetkik  merciinin, sunulan belgelerden borçlunun "borçlu olmadığı" kanısına varması hâline ek olarak "takip konusu senede göre icra takibinin yapıldığı yerin yetkili olmadığını" saptaması hâlinde de, icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verebilmesi mümkün hâle getirilmiştir.

Maddenin altıncı fıkrasında yapılan değişiklikle; borçlunun itirazının ancak "esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde" alacaklının ve "takip muvakkaten durdurulmuş ise" bu talebin reddi hâlinde borçlunun "diğer tarafın isteği üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere" tazminata mahkûm edileceği hükmüne yer verilmiştir. Böylece Yargıtay uygulamasıyla paralellik sağlanmıştır.

Madde 49. - Maddeyle tetkik mercii hâkiminin imza itirazını İcra ve İflâs Kanununun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre inceleyeceği belirtilerek iki madde arasında uyum sağlanmış, aynı maddenin beşinci fıkrasına paralel bir düzenleme ile borçlunun takip konusu alacağın yüzde onu oranında  para cezasına mahkûm edileceği belirtilmiştir. Maddeyle ayrıca borçlunun icra inkâr tazminatından ve para cezasından sorumlu tutulabilmesi için takibin geçici olarak durdurulmuş olması şartı getirilmiştir. Zira takip geçici olarak durdurulmamışsa, alacaklının itiraz nedeniyle bir zarara uğraması söz konusu olmayacaktır.

Ayrıca 170 inci maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, üçüncü fıkrada yapılan değişikliğe paralel olarak ve taraflar arasında eşitliğin sağlanması amacıyla, maddede belirtilen hâllerde alacaklı hakkında tazminat ve para cezasına hükmedilmesi düzenlenmiştir.

Madde 50. - Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde, Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrası dışındaki hükümlerinin bu takip yolunda da kıyasen uygulanması kabul edilmiş; ayrıca Kanunun 62 ilâ 72 nci maddelerinin bu takip yolunda da kıyasen uygulanması olanağı getirilerek madde kapsamı genişletilmiştir.

Madde 51. - Maddeyle, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin borçlarının aktiflerinden fazla olması hâli idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, bunların önceden takibe gerek kalmadan  iflâsına karar verileceği hükme bağlanarak; bir nevi maddî anlamda borca batıklık durumu içinde olan borçlunun, bu durumdayken normal faaliyetine devam ederse, özellikle alacaklarının vadesi daha sonra gelecek olan veya diğerlerinden daha sonra icra takibinde bulunan alacaklılar ile borçlunun borca batıklık durumunu bilmeden ona bu dönemde yeniden borç verecek olanların haklarını tamamen veya kısmen alamama tehlikesini ortadan kaldırmak amaçlanmıştır. Ancak, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak  iflâsın ertelenmesini isteyebilirler. Böylece, mali durumunun düzeltilmesi mümkün olan şirket veya kooperatifin faaliyetlerine devam etmesi sağlanmaktadır. İflâsın ertelenmesi istemi geri alınamaz. Mahkeme projeyi ve sunulan bilgi ve belgeleri ciddi ve inandırıcı bulursa ve gerektiğinde idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları da dinleyerek  iflâsın ertelenmesine karar verebilir. Mahkemenin bu yolun kötü niyetle kullanılmasını önlemek için  incelemesini süratli bir şekilde yapması zorunluluğu getirilmiştir. İflâsın ertelenmesi, konkordatodan esas itibarıyla iki bakımdan farklıdır. Bir kere, iflâsın ertelenmesi hakime ve ilgililere daha geniş bir hareket alanı sağlayabilir. Nitekim maddede, mali durumunu düzeltmek için borçlunun başvurabileceği çareler konusunda herhangi bir yönlendirme, sınırlama beyan edilmemiştir. İkinci olarak, iflâsın ertelenmesi kurumu, mali durumun düzeltilmesine ilişkin tedbirlerin uygulamaya konulması bakımından borçluya herhangi bir yardım veya destek sağlamamaktadır.

Madde 52. - Maddeyle, İcra ve İflâs Kanununun 179 uncu maddesinden sonra gelmek üzere 179/a ve 197/b maddeleri eklenmiştir.

Madde 179/a. - Mahkeme,  iflâsın ertelenmesi kararıyla birlikte şirketin veya kooperatifin malvarlığını korumaya yönelik tedbirleri alacaktır. Evvelce iflâsın ertelenmesi halinde şirket veya kooperatifin mallarının korunması için tedbir alınmamakta ve böylece şirket veya kooperatif uzun bir süre için eski halinde bırakılmaktaydı. Bu durum hâkimlerin iflâsın ertelenmesi konusunda mütereddit kalmalarına neden olmaktaydı. Getirilen düzenlemeyle bu sakınca giderilmektedir. Ancak maddede bu tedbirler tek tek sayılmamıştır. Bunun yerine tedbirlerin öngörülen iyileştirme projesiyle uyum halinde olması, projeyi işlemez hâle getirmemesi aranacaktır.

İflâsın ertelenmesi durumunda mahkeme bir kayyım atamak zorundadır; böylece şirket veya kooperatifin uzun bir süre için eski yönetim organının elinde kalması önlenmiş olmaktadır. Mahkeme duruma göre yönetim organının bütün yetkilerini kayyıma verebileceği gibi, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılabilecektir. Ancak kayyımın görev ve yetkileri ayrıntılı olarak  iflâsın ertelenmesi kararında gösterilmelidir.

İflâsın ertelenmesi halinde, başta alacaklılar olmak üzere üçüncü kişilerin hakları etkileneceğinden, yine aynı şekilde alacaklıların ve üçüncü kişilerin hukuki ilişkiye girdikleri veya girecekleri şirketlerin veya kooperatiflerin malî durumunu bilmeleri şirketin veya kooperatifin çıkarından önce geleceğinden ve kayyımın görev ve yetkilerine aleniyet kazandırmak bakımından, erteleme kararının 166 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki usulle ilân edilmesi ve gerekli bildirimlerin yapılması esası kabul edilmiştir.

Madde 179/b. - İflâsın ertelenmesinden beklenen faydanın gerçekleşmesi şirket veya kooperatif aleyhine başlamış icra ve  iflâs takiplerinin durmasına bağlıdır. İflâsın ertelenmesi kurumu, konkordatoda olduğu gibi bütün alacaklıların çıkarlarını dengeli bir şekilde korumayı amaçlamaktadır. Takiplerin duracağı kabul edilmezse, malî durumun düzelmesi neredeyse imkânsızlaşır. Bu bağlamda Devlet alacakları bakımından da, 6183 sayılı Kanun uyarınca başlatılmış bulunan takiplerin durması kuralı kabul edilmiş, bu açıdan Devlet ile diğer alacaklılar arasında bir ayırım yapılmamıştır.  

Erteleme sırasında taşınmaz veya ticarî  işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar için bir istisna getirilerek bunların takip konusu yapılabilmelerine izin verilmiştir. Ancak bu takipler nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecektir; aksi takdirde şirket veya kooperatifin faaliyetine devam ederek iflâstan kurtulması mümkün olamaz. Kıdem tazminatları hariç 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar takip yasağı konusunda diğer bir istisna olarak kabul edilmişlerdir.

Erteleme süresi bir yıl olarak kabul edilmiş; mali durumun düzelmesi ihtimalinin mevcut olması hâlinde, kayyımın raporları da dikkate alınarak bu sürenin bir yıl daha uzatılabilmesine imkan tanınmıştır. Böylece, ertelemenin toplam iki yıl için yapılabilmesi kabul edilmiştir. Erteleme süresince kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde faaliyetleri ve işletmenin durumu hakkında mahkemeye düzenli olarak rapor vermek zorundadır.

Şirketin veya kooperatifin mali durumunun düzelmesi ihtimali ile alacaklıların hakları arasındaki dengenin sağlanabilmesi için, mahkemeye, kayyım raporlarından  mali durumun erteleme süresi dolmadan düzelmesinin mümkün olmadığı kanaatine vardığı takdirde, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin  iflâsına karar verme yetkisi tanınmıştır.      

Madde 53. - Aslında Kanunun 193 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkrasından çıkan sonuç sarih olmakla birlikte, uygulamada, 185 inci maddede rehinli malların iflâs masasına gireceği ve iflâs idaresi tarafından satılıp rehinli alacaklıya haklarının verileceği öngörüldüğünden, iflâsın açılmasından önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başlanmamışsa iflâs açıldıktan sonra artık rehinli malın icra dairesi tarafından paraya çevrilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmektedir. Bu yorum tarzı rehinli alacaklının hakkına kavuşmasını geciktirmektedir. Onun için, Kanunun 193 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki kuralı pekiştirmek ve  185 inci maddenin birinci fıkrasına, "...rehin sahibi alacaklı, istediği takdirde iflâstan sonra da masaya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir." hükmünü ilave etmek ihtiyacı duyulmuştur.

Madde 54. - İflâsta sıra cetvelinde ilk beş sırada yer alan imtiyazlı alacaklar ile imtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar, üç sıra hâlinde düzenlenerek,  iflâs tasfiyesinde alacaklılar arasında olabildiğince eşitliğin ve daha adil bir paylaşımın sağlanması; öte yandan, uygulama alanı bulunmayan alacak kategorilerinin Kanundan ayıklanması amaçlanmıştır. Bu bağlamda, vergi alacaklarına tanınan imtiyaz da, bu imtiyaz nedeniyle diğer (imtiyazlı olmayan) alacaklılar birçok halde alacaklarını kısmen dahi olsa tahsil edemediklerinden kaldırılmıştır. Maddeye eklenen yeni fıkra ile, ilk iki sırada yer alan alacakların imtiyazdan yararlanabilmesi için öngörülen müddetlerin hesabında bazı süreçlerle ilgili müddetlerin dikkate alınmayacağı kabul edilerek, imtiyazlı alacak sahiplerinin haklarının korunması sağlanmıştır.

Madde 55. - Maddede, ilk alacaklılar toplantısının yapılmasının toplantı nisabının sağlanamaması nedeniyle  mümkün olmaması veya mümkün olmasına rağmen bu toplantıda  karar nisabının oluşmaması hâlinde, iflâs dairesinin ikinci alacaklılar toplanmasına kadar masayı idare etmeye devam etmesi ve tasfiyeye başlaması esası benimsenmiştir.

Madde 56. - Maddede, iflâs idaresi toplantılarının yapılamadığı hâllerde yerine getirilecek işlemler somut bir şekle bağlanmış, alacaklıların talebi üzerine iflâs idaresinin toplanması imkânı getirilmiş ve iflâs idare memurlarının toplanamadıkları veya karar alamadıkları durumlarda iflâs dairesi müdürüne karar alma yetkisi verilerek tasfiyenin uzamasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Madde 57. - Maddeyle günümüz ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü göz önüne alınarak 226 ncı maddede yer alan parasal sınır yükseltilmiştir.

Madde 58. - Pay cetveli ve son hesaba yönelik şikâyetin, dağıtıma ne şekilde etkili olacağı konusunda ilgili maddeye açıklık getirilmiştir. Yeni düzenlemeye göre, pay cetveline karşı şikâyet yoluna gidilmiş olması halinde paraların dağıtılması için bu şikâyetin çözümlenmesinin mutlaka beklenmesi kuralı terk edilmiştir.

Madde 59. - Maddeyle, 143 üncü maddede yapılan değişikliğe paralel olarak 251 inci maddenin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmıştır. 196 ncı madde hükmü, aciz vesikasını sicilden terkin ettirmek isteyen müflisin bunu sağlamak için ödemesi gereken faiz borcunun hangi oran üzerinden hesaplanacağını göstermek amacıyla saklı tutulmuştur. İflas külli bir tasfiye şekli olduğundan müflisin, faiz oranı bakımından, cüz'î icra takibindeki borçluya göre daha elverişli bir oran üzerinden ödeme yapması uygun görülmüştür. 

Fıkraya eklenen dördüncü cümle ile,  uygulamada görülen ve müflisin iflâstan sonra edindiği malları üçüncü kişiler üzerine yaparak alacağını alamamış olan alacaklılardan kaçırmak yönündeki davranışları engellenmek istenmiştir.

Madde 60. - Maddede genel olarak ihtiyatî haciz değil,  ihtiyatî haczin şartları düzenlendiğinden, madde kenar başlığı "İhtiyati haciz şartları" olarak değiştirilmiştir. Öte yandan madde ile, ihtiyatî haciz talep edebilmek için bir "para borcunun" mevcut olması hususu açıklığa kavuşturulmuştur. Böylece ihtiyatî haczin, ihtiyatî tedbirden farklı olarak, sadece para alacakları için öngörülmüş bir tedbir olduğu vurgulanarak yanlış uygulamaların önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde "alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlem" yapılmasının ihtiyatî haciz sebebi sayılacağı açıkça belirtilmiştir. Böylece uygulamadaki tereddütler ortadan kalkmış olacağı gibi, Kanunun benzer amaçla  iflâs sebebi olarak düzenlediği 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi ile de uyum sağlanmıştır.

Madde 61. - Maddeyle, mahkemece ihtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde alacaklıya temyiz yoluna başvurma olanağı sağlanmıştır. Böylece Kanunun 257 nci maddesinde belirtilen ihtiyatî haciz sebeplerinin mevcudiyeti konusunda mahkemelerce kullanılan takdir yetkisine yargısal denetim olanağı getirilmek suretiyle uygulamada yeknesaklığın sağlanması ve hak arayanlar arasında eşitliği bozucu çözümlerin önüne geçilmesi  amaçlanmıştır.

Madde 62. - İhtiyati haciz kararları hakkında yapılan şikâyetlerin daha kısa bir sürede incelenip sonuçlandırılması amacıyla ihtiyatî haciz kararını yerine getiren icra dairesinin bağlı olduğu tetkik merciine yapılması öngörülmüştür.

Madde 63. - Maddeyle, takip talebinde bulunma süresi mahkemeler arasında ayırım yapılmadan tebliğden itibaren bir ay olarak belirlenmiş; böylece yeknesaklığın ve basitliğin sağlanması amaçlanmıştır.

Madde 64. - Maddeyle, Kanunun 258 inci maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak, birinci fıkrada yer alan ve ihtiyatî haczin temyiz edilemeyeceğine ilişkin olan hüküm, madde metninden çıkartılmıştır.

Maddeye eklenen fıkra ile, menfaati ihlâl edilen üçüncü kişilere ihtiyatî hacze "itiraz" olanağı getirilmiştir. Nitekim İsviçre İcra ve İflâs Kanununda yapılan değişiklikle, üçüncü kişilere de bu olanak tanınmıştır. Zira ihtiyatî haciz geçici bir hukukî koruma olup, bu karar bazen karşı taraf dinlemeden ve ispat aranmadan  verilebilmektedir. Bunun sonucu olarak, borç ilişkisinin dışında kalan üçüncü kişileri  de doğrudan doğruya etkileyecek tarz ve içerikte ihtiyatî haciz kararı verilebilmekte, üçüncü kişilerin bu durum karşısında kendilerini açık bir hükümle koruma olanağı bulunmamaktadır. Üçüncü kişinin ileri sürebileceği itiraz sebebinin ihtiyatî haciz nedenlerine veya teminata ilişkin olabileceği belirtilmek suretiyle itiraz konusundaki tereddütlerin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Görev konusu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre belirleneceğinden maddede ayrıca belirtilmemiştir. İhtiyatî haciz talebine esas teşkil eden alacak para alacağı olduğundan, alacağın miktarına göre sulh veya asliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır.

Maddede, borçlunun veya üçüncü kişinin yaptığı itiraz üzerine yargılama yapıp karar veren mahkemenin bu kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiş ve konunun ivediliği nedeniyle başvurunun Yargıtayca öncelikle ve kesin olarak sonuçlandırılacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca uygulamada ortaya çıkabilecek  duraksamaları gidermek amacıyla, ihtiyatî haciz kararına itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde bu başvurunun ihtiyatî haciz kararının uygulanmasını durdurmayacağı hükme bağlanmıştır.

Madde 65. - Maddeyle, rehnin tesisinden sonra haciz konulması hâlinde, konulan haczin rehni aşarak rehnin önündeki hacze veya ihtiyatî hacze iştirak edemeyeceği esası getirilerek, tapu siciline güven ve aleniyet ilkesine uyum sağlanması amaçlanmıştır.

Madde 66. - Maddede, kiralanan taşınmazlarda borçlunun ihtarlı ödeme emrine itiraz etmemesi ve ihtar müddeti içinde de kira borcunu ödememesi hâlinde tahliye isteminde bulunmak imkanı altı aylık süreye bağlanarak, uygulamadaki tereddütler giderilmiştir.

Madde 67. - Uygulamada, özellikle ekonomik kriz zamanlarında, borçlarını ödemek için mallarını paraya çevirmek isteyen borçluların çok sayıda olması sebebiyle, malların normal değerlerinden daha aşağı fiyatlarda satıldığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu gibi durumlarda, "iyiniyetli bir şahıstan veya basiretli bir tacirden beklenilmeyecek tasarruflarla mevcudun eksiltilmesi" şeklinde ifade edilen ölçütün objektiflikten uzak olması birçok alıcının mağdur olmasına yol açmaktadır. Kaynak İsviçre Kanununda da ifadesini bulan "alacaklılara zarar verme kastı" ise, maddenin gerçek amacını daha iyi ifade ettiğinden, 280 inci maddenin birinci fıkrası bu amaca uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.

Madde 68. - Maddeyle, 285 inci maddenin kenar başlığından önce "I. ADİ KONKORDATO" üst başlığı eklenmiştir.

Ayrıca konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlunun, tetkik merciine konkordato projesi ile birlikte gerekçeli bir  dilekçe vermesi ve bu dilekçeye gelir tablosunu da eklemesi esası getirilmiştir. Önceki düzenlemede "gerekçeli dilekçe" verilmesi şartı mevcut değildi; bu şartın getirilmesi borçluyu, daha bu aşamada, öngördüğü konkordato türünü ve bunu gerçekleştirmek için haiz bulunduğu veya haiz bulunacağı imkanları açıklamaya mecbur kılmaktadır. Bu dilekçede borçlu, işletmenin faaliyetini komiserin denetimi altında kendisinin mi üstleneceği, yoksa komiserin mi onun yerine geçerek işletmenin faaliyetlerini sürdüreceği; talep olunan konkordato mühletinin ne kadar olduğu, uzatma imkanını kullanma hakkını saklı tutup tutmadığı gibi konularda açıklama yapacaktır. Hatta borçlu, uygun gördüğü komiser adlarını dahi bu dilekçede belirtebilir, ama tabiatıyla tetkik mercii bu isimlerle bağlı değildir. Dilekçeye eklenecek belgeler hakimin sadece borçlunun işletmesinin aktif ve pasif kalemlerinin durumu hakkında bir değerlendirme yapmasına değil, borçlunun işletmesinin ekonomik durumu, yani borçları ve gelirleri hakkında bilgi edinmesine de yöneliktir. 

Maddeye eklenen fıkrayla, alacaklılara da, borçlu hakkında, gerekçeli bir dilekçeyle, konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteme ve böylece alacaklılar arasında eşitliği sağlama imkanı verilmiş ve konkordato talebi üzerine tetkik merciine borçlunun malvarlığının muhafazası için tedbir alma yetkisi tanınmıştır. Tabiatıyla alacaklı, borçlunun ticari defterlerini, bilançosunu ve gelir tablosunu tetkik merciine talebiyle birlikte sunmak zorunda değildir; ama tetkik mercii hakimi resen araştırma ilkesi uyarınca borçludan bütün bu defter ve belgeleri isteyebilir. Yeni düzenleme alacaklıya bir konkordato projesi tevdi etme zorunluğu da getirmemektedir; ama, bu, onun böyle bir proje öneremeyeceği anlamına da gelmemektedir.

Madde 69. - Maddeyle, tetkik merciinin konkordato talebini nazara almasına ilişkin  şartlar yeniden düzenlenmiştir. Getirilen düzenlemeyle tetkik merciine ayrıca talepte bulunan alacaklıyı da dinleme mecburiyeti  yüklenmiş ve talebin yerinde olup olmadığı konusunda tetkik merciinin borçlunun malvarlığı, gelirleri, taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler ve konkordatonun başarı ihtimali gibi unsurları göz önüne alarak, verilecek kararı objektif ölçütlere dayandırması esası kabul edilmiştir. Bu bağlamda dürüstlük şartı ve borçlunun mevcudunun borçlarının yüzde ellisini ödemeye yetişmesi şartı kaldırılmıştır. Teklifin borçlunun servetiyle orantılı olması şartının, projenin alacaklıları zarara sokmak kastından ari olması şartı içinde mütalaa edilebileceği düşünülmüştür. Borçlunun konkordato talebinden önce işlerindeki doğruluğu şartı ise alacaklıların menfaatleri karşısında önemini yitirmiştir. Bu açıdan bakıldığında, hâkim, işçilerin işletmenin muhafaza edilmesindeki menfaatini dahi dikkate alabilecektir.

Maddeye eklenen fıkrayla konkordato talebinin reddine ilişkin kararların borçlu veya talep sahibi alacaklı tarafından temyiz edilebileceği hükme bağlanmıştır.

Madde 70. - Maddeyle, konkordato talebi uygun görülürse tetkik merciinin borçluya en fazla altı aylık bir mühlet vereceği ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin edileceği, birden fazla komiser tayin edilmesi hâlinde tetkik merciinin bu kişilerin görev ve yetki alanlarını belirleyeceği; konkordato komiserinin kusurundan doğan zararlardan sorumlu olduğu; komiserin tetkik merciinin talebi hâlinde ara raporlar vereceği ve alacaklıları konkordato süreci hakkında bilgilendireceği; işin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine alacaklılar da dinlenerek mühletin en fazla oniki ayı geçmemek üzere uzatılabileceği ve borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa konkordato mühletinin komiserin talebi üzerine borçlu ve alacaklı dinlenerek mühletin sona ermesinden önce kaldırılabileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, mevcut Kanunda yer alan iki ay ve iki ay da ilâve olmak üzere toplam dört aylık süre amaca uygun ve gerçekçi kabul edilememiştir. Birden fazla komiser tayin edilmesine imkan verilmesinin nedeni de; çetrefil konkordatolarda tek komiserin yetersiz kalmasıdır. Öte yandan, alacaklıların da sürece, komiserin vereceği raporlar yoluyla bilgilenmek, mühletin uzatılmasında veya kaldırılmasında dinlenmek suretiyle katılması imkânı sağlanmıştır.

Madde 71. - Maddeyle İcra ve İflâs Kanununun 166 ncı maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak tetkik merciince mühletin, karar tarihinde yurt sathında tirajı en yüksek beş gazeteden birinde ilân olunacağı ve mühlet kararının ayrıca diğer lâzım gelen yerlere bildirileceği hükme bağlanmıştır.

Madde 72. - Maddeyle konkordato hükümlerinden beklenen amaçların gerçekleştirilmesi ve alacakların daha hızlı tahsilini sağlamak üzere yeni hükümlere yer verilmiştir. Özellikle mühlet içinde 6183 sayılı Kanun kapsamına giren takiplerin yapılamayacağı belirtilmiştir. Zira borçluya bu imkan sağlanmadığı takdirde konkordatonun başarıya ulaşması hemen hemen imkansızlaşabilecektir. Öte yandan, borçlunun işletmesinin faaliyetini sürdürebilmesi için, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanması da durdurulmuştur. Ayrıca, maddede, rehinli taşınır ve taşınmazların paraya çevrilmesi bakımından  kısıtlayıcı bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu bağlamda,  mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilecek veya başlamış olan takiplere devam edilebilecek; ancak bu takipler çerçevesinde muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecektir. Böylece borçlunun konkordato süreci içinde, işletmenin devamı için büyük önemi haiz olabilecek rehinli mallarından yoksun kalmasının önüne geçilmiş; ancak diğer taraftan da rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibin mühlet zarfında satış aşamasına kadar getirilmesine imkân verilerek konkordato mühletinden bir sonuç alınamaması hâlinde rehinli alacaklının daha fazla vakit kaybetmesi önlenmek istenmiştir. 

Öte yandan, maddede, 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için kıdem tazminatları hariç haciz yoluyla takip yapılabileceği, konkordato aksine hüküm içermediği takdirde mühletin rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durduracağı ve takasın bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbi olacağı hüküm altına alınmıştır. Zaten mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından çok kere büyük bir meblağ teşkil eden kıdem tazminatlarının, imtiyazlı alacak niteliğini muhafaza etmekle birlikte, konkordato mühleti zarfında haciz yoluyla takibe konu edilmemesinin nedeni; borçlunun yeniden yapılanma süreci içine girerek gerektiğinde küçülebilmesine imkan verilmek istenmesidir. Böylece bu alacakların bir süre sonra tam olarak tahsil edilebilmesi imkan dahiline girebilecektir.

Madde 73. - Maddeyle borçlunun komiserin nezareti altında işlerine devam edebileceği, ancak tetkik merciinin bazı işlemlerin geçerli olması için ancak komiserin katılımıyla yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebileceği; borçlunun tetkik merciinin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemeyeceği, kefil olamayacağı, taşınmaz ve taşınırlar da dahil olmak üzere, işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemeyeceği ve takyit edemeyeceği ve ivazsız tasarruflarda bulunamayacağı, aksi hâlde yapılan işlemlerin hükümsüz olacağı; borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarına aykırı davranırsa veya iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir harekette bulunursa tetkik merciinin, komiserin raporu üzerine, mümkün ise borçluyu ve gerektiğinde alacaklıları dinledikten sonra, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini veya doğrudan doğruya mühleti kaldırabileceği esası getirilmiştir. Böylece mühlet aşamasında borçlunun daha etkin bir şekilde denetlenmesine imkân sağlanmıştır.

Madde 74. - Maddeyle komiserin rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine hazır tutacağı, kıymet takdiri kararının alacaklılar toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya bildirileceği, ilgililerin on gün içinde ve masrafları önceden vermek kaydıyla tetkik merciinden rehinli malların kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebileceği ve eğer yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafından istenmiş ve takdir edilen kıymet kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklının borçludan masraflarının ödenmesini talep edebileceği düzenlenmiştir. Böylece alacaklıların mühlet aşamasına daha etkin ve aktif şekilde katılmaları amaçlanmıştır.

Madde 75. - Maddeyle alacaklıların alacaklarını bildirmeleri için yapılacak davet ilânının mühlet kararının yayımlandığı gazetede yapılması öngörülmüştür.

Madde 76. - Maddeyle komiserin konkordatonun kabul edilip edilmeyeceğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu doğrudan doğruya ticaret mahkemesine tevdi edeceği ve durumu ilgili tetkik merciine bildireceği, konkordato kararı için tayin olunan duruşma gününün mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilân edileceği hükme bağlanmıştır.

Madde 77. - Maddeyle, konkordatonun kabulünü kolaylaştırmak amacıyla, konkordatonun kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını aşması ve bu alacaklıların alacağının kaydedilmiş alacakların üçte ikisini geçmesi hâlinde kabul edileceği esası benimsenmiştir. Bu oran kaynak İsviçre İcra ve İflâs Kanunda imtiyazlı olmayan alacakların en az üçte ikisini temsil eden alacaklıların çoğunluğu veya imtiyazlı olmayan alacakların dörtte üçünü temsil eden alacaklıların dörtte biri olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda yüzde elli bir-yüzde elli bir seçeneği de çok tartışılmış; fakat sonuçta konkordatodan etkilenen alacaklıların konkordatonun kabulünde daha fazla söz sahibi olmaları gerektiği düşüncesiyle bu seçenek kabul görmemiştir.

Madde 78. - Maddeyle konkordatonun tasdiki için; teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması; malvarlığının terki suretiyle konkordato da paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılatın veya üçüncü kişi tarafından teklif olunan meblağın,  iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının öngörülmesi; konkordato işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu alacaklılardan biri özel olarak ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe, yeterli teminatın gösterilmesi şartlarının aranacağı belirtilmiştir. Ayrıca hâkimin tasdik süreci sırasında re'sen veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmeleri yapabileceği; örneğin yeterince açık olmayan bir konkordato projesini sarahate kavuşturabileceği, kanuna veya yargısal içtihatlara aykırı bir şartı tadil edebileceği kabul edilmiştir.

Madde 79. - Maddeyle, konkordatoyu tasdik eden hâkimin borçlu işletmenin yeniden yapılandırılmasının kolaylaştırılması amacıyla, belli bazı şartların yerine gelmesi hâlinde rehinli bir taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesini tasdikten sonra en fazla bir yıl süreyle ertelemesi imkanı getirilmiştir. Uzatılması mümkün olmayan bu azamî bir yıllık erteleme çok kere konkordatonun başarıya ulaşması için gereklidir. Erteleme imkanı tanınmadığı takdirde borçlu, konkordatonun ona sağladığı kârın önemli bir kısmını, mühletin sona ermesiyle birlikte rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe kaldığı yerden devam etme imkanına kavuşan alacaklının tatmin edilmesinde kullanmaya mecbur kalacaktır. Ancak, bir diğer açıdan bakıldığında, bu tedbir, rehinli mal zaman içinde değerini kaybettiği için, rehinli alacaklı bakımından sakıncalı olabilir. Bu nedenle rehinli alacaklılara sürece iştirak etme ve görüşlerini ileri sürebilme imkanı verilmiştir; ayrıca rehinli alacaklılar erteleme süresince işleyip mevcut rehinle karşılanamayan faiz alacaklarının teminat altına alınmasını isteyebileceklerdir; öte yandan, rehinli alacaklılar hâkimden, her zaman, ertelemeyi gerektiren nedenlerin mevcut olmadığını veya artık ortadan kalktığını, örneğin borçlunun faaliyetinin rehinli taşınmazın kullanımının bu faaliyetin devamı için vazgeçilmez olmaktan çıkacak ölçüde azaldığını veya değiştiğini, gerçeğe yakın bir şekilde ispat ederek ertelemenin iptalini isteyebilirler. Bu şekilde, borçlu ile rehinli alacaklının menfaatleri arasında bir denge kurulması amaçlanmıştır.  

Madde 80. - 2004 sayılı Kanunun 300 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Hüküm kesinleşince...ilân edilir;" denmiş ise de, buradaki "hüküm" deyimini hem konkordatonun tasdiki kararını ve hem de konkordatonun reddi kararını kapsayacak şekilde anlamak gerekir. Nitekim, kaynak İsviçre Kanununda, İcra ve İflâs  Kanunumuzun 300 üncü maddesinin karşılığını teşkil eden 308 inci maddenin başlığı, bizde olduğu gibi "Tasdikin ilanı" şeklinde değil, sadece "İlan" şeklindedir ve İsviçre uygulaması tasdikin reddi kararının da kesinleşince ilan edileceği yolundadır.   Ayrıca, maddeyle, konkordatonun tasdikinin kabulü veya reddi  kararının kesinleşmesinin, mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilân edileceği esası getirilmiştir.

Madde 81. - Maddeyle konkordato tasdik olunmaz yahut mühlet kaldırılırsa,  iflâsa tâbi olsun veya olmasın her borçlunun, alacaklılardan birinin 300 üncü maddeye göre yapılacak ilândan itibaren on gün içinde vuku bulacak talebi üzerine derhâl  iflâsına karar verileceği düzenlenmiştir. Böylece hukukumuzda iflâs kurumu, tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün borçlulara uygulanabilen bir tasfiye biçimi haline gelmektedir. Bunun nedeni; tacir olmamakla beraber konkordato talebinde bulunan ve fakat konkordatoya layık olmadığı sabit olan borçlunun borçlarının da belli bir disiplin içinde ve alacaklılar arasında eşitliği sağlayacak tarzda ödenmesinin gerekli olduğu düşüncesidir.

Madde 82. - Maddeyle, alacağı borçlunun itirazı ile karşılaşan alacaklının yedi gün içinde dava açmamasının hukuki sonucu hakkında, öğretideki tartışmalar ve eleştiriler dikkate alınarak, 302 inci madde yeniden düzenlenmiştir. Böylece, yedi günlük süre içinde dava açmamanın yaptırımının, alacaklının itiraza uğramış olan  alacağının maddi hukuk bakımından sona ermesi olmadığı; bu durumda sadece onun teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme hakkının düştüğü açıklığa kavuşturulmuştur. Alacaklının yedi günlük süre içerisinde dava açmaması nedeniyle alacak hakkının maddi hukuk bakımından sona ermesi şeklindeki yaptırım son derece ağırdır. Zaten öğretideki tartışmaların kökeninde de büyük ölçüde bu yaptırımın sertliği bulunmaktadır. Yeni düzenlemeyle, alacaklının içtinabı ile yaptırım arasında bir denge sağlanmış olmaktadır. Buna mukabil, konkordatonun tasdikinin süratle sonuçlanmasını teminen yedi günlük dava açma süresi,  alacağı itiraza uğramış olan alacaklılar tasdik duruşmasında hazır bulunsunlar veya bulunmasınlar, tefhimden başlatılmıştır. Şu halde, yeni düzenlemede, alacağı itiraza uğramış olan alacaklılar konkordatonun tasdikine ilişkin safahatı yakından takip etmek zorunda kalacaklardır. Yedi günlük süre içinde dava açılmamasının birinci sonucu alacaklının teminattan yararlanamamasıdır; buradaki teminat İcra ve İflâs Kanununun 298 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (3) nolu bendindeki teminat ile 305 inci maddesi uyarınca bankaya yatırılmış paradır. İkinci sonuç ise alacağı itiraza uğramış alacaklının konkordatoyu 307 ve 308 inci maddeler uyarınca feshettirememesidir. Alacağı itiraza uğramış olan alacaklı yedi günlük süre içinde açması gereken davayı tasdik kararını vermiş olan asliye ticaret mahkemesinde açacaktır. Çünkü bu dava, konkordato ile çok yakın ilişki içinde olan bir davadır. Böylece uygulama ve öğretideki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Davanın süratle görülüp çözümlenmesi için, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 507 inci maddesinin (1) numaralı bendinin aynı Kanunun 176 ıncı maddesinin 1 inci fıkrasının (9) numaralı bendine yaptığı yollamanın bu açıdan yetersiz addedilmesi ihtimaline binaen, basit yargılama usulüne göre görüleceği açıkça ifade edilmiştir.

Madde 83. - Maddeyle, tasdik edilen konkordatonun alacakları mühlet kararından önce veya komiserin onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburi olduğu; rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan Devlet alacaklarının bu kuraldan müstesna olduğu; mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçların malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir  iflâsta masa borcu sayılacağı; konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse sağlanacak teminatların belirtilmesi gerektiği ve kararda komiser veya bir üçüncü kişinin tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebileceği düzenlenmiştir. Böylece, konkordato şartlarına hangi alacakların tâbi olduğu konusundaki tartışmalara yeni düzenlemenin gerekleri de göz önüne alınarak son verilmek istenmiştir. Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçların malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir  iflâsta masa borcu sayılacağı yolundaki kural ise üçüncü kişileri borçlu ile mali ve ticari ilişkiye girmek konusunda teşvik etmek amacıyla sevkedilmiştir. Ayrıca, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini denetlemekle görevlendirilen kişiye iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor tevdi etme yükümlülüğü getirilmiş ve söz konusu bu raporu alacaklıların incelemesi olanağı sağlanmıştır.

Madde 84. - Maddeyle, başlamış olan iflâs  tasfiyesi çerçevesinde  paraya çevirmenin, ticaret mahkemesi tasdik hakkında bir karar verinceye kadar erteleneceği esası getirilmiştir. Ayrıca maddeden önce gelmek üzere, üst başlık olarak "II. İFLÂSTAN SONRA KONKORDATO" ibaresi eklenmiş; buna bağlı olarak madde başlığı "Şartları ve hükümleri" olarak değiştirilmiştir.

Madde 85. - İcra ve İflâs Kanununa 309 uncu maddesinden sonra gelmek üzere "III. MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO" üst başlığı altında 309/a ilâ 309/o maddeleri eklenmiştir.

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, hukukumuzda ayrı bir konkordato çeşidi olarak düzenlenmiş değildir. Keza kaynak İsviçre'de de, 1949 yılına kadar, malvarlığının terki suretiyle konkordato kanunla düzenlenmiş değildi; ancak, doktrin ve içtihatlar, konkordato ve iflâs hakkındaki kanun hükümlerini kıyasen uygulayarak, malvarlığının terki suretiyle konkordatonun caiz olduğu sonucuna varmıştı. Nihayet, 28/9/1949 tarihli Kanunla, İsviçre İcra ve İflâs Kanununa bu konuda açık hükümler konulmuş; bu hükümler 1/1/1997 tarihinde yürürlüğe giren bir kanunla kısmen tadil edilerek geliştirilmiştir.

Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, borçlu, konkordato talebi ile, alacaklılarına muayyen bir miktar para ödemeyi teklif etmez; bilâkis malvarlığını alacaklılarına terkederek bu malvarlığının alacaklılar tarafından tasfiye edilmesini teklif eder. Konkordato teklifi alacaklılarca kabul edilip konkordato mahkemece tasdik edilince, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkı sona erer. Bundan sonra, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi alacaklılara geçer. Alacaklılar, bu tasarruf yetkisini seçecekleri tasfiye memurları vasıtası ile kullanırlar. Tasfiye memurları, borçlunun mallarını iflâs tasfiyesine benzer bir şekilde tasfiye eder ve elde edilen parayı alacaklılara dağıtırlar. Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun bir diğer şekli de; borçlunun malvarlığının tamamını veya bir kısmını, alacaklılara genellikle belli bir vadeye yayılan taksitler halinde ödeme yapılması mukabilinde bir üçüncü kişiye devretmesidir. Fakat, malvarlığının alacaklılara terki ile üçüncü kişiye devri arasında, durumun özelliklerine göre yürürlüğe sokulabilecek çeşitli seçenekler mevcuttur; örneğin borçlunun malvarlığının kurulacak bir şirkete devredilerek alacaklılara bu şirketin hisselerinin  verilmesi gibi.  

İflâsın ağır işleyen prosedüründen alacaklıları kurtardığı için malvarlığının terki suretiyle konkordato alacaklıların lehinedir. Bu tasfiye yöntemi borçluyu iflâs  etmekten ve dolayısıyla müflis olmaktan kurtardığı için borçlunun da lehinedir. Ancak, gerek tetkik merciinin ve gerekse ticaret mahkemesinin, borçlunun gerçekten himayeye layık olup olmadığını esaslı bir şekilde inceleyerek bu tasfiye yönteminin her borçlu için iflâsı önleyici bir araç hâline gelmemesine dikkat etmeleri gerekmektedir. Malvarlığının terki suretiyle konkordato, borçlu, özellikle, tasfiyesi uzun zaman isteyen ve paraya çevrilmesi zor olan mallara sahip ise tercih edilecek bir tasfiye şeklidir. Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda tasfiye tamamen alacaklılara ve onların seçeceği ehil konkordato tasfiye memurlarına bırakılmış olacağından, alacaklılar borçlunun mevcudunu en uygun şartlarla paraya çevirip alacaklarını mümkün olduğu kadar yüksek bir oranda tahsil edebilmek için gayret göstereceklerdir. Oysa, bilindiği üzere, iflâsın tasfiyesinde iflâs alacaklıları tasfiyeye yabancılaşmakta, onun için müflisin malları çok kere düşük fiyatla satılmakta ve bundan hem alacaklılar hem de müflis zarar görmektedir. İşte bu nedenlerle ve İsviçre'de genellikle olumlu sonuçlar verdiği düşünülen uygulaması da göz önüne alınarak, mevcudun terki suretiyle konkordatonun İcra ve İflâs Kanununa alınması kabul edilmiştir. Buna ilişkin hükümler esas itibarıyla tasfiye ile ilgili hükümler olup iflâstaki hükümlerle paralellik arz etmektedir. Konkordato talebinden konkordatonun tasdikine kadarki safhada, kural olarak ve malvarlığının terki suretiyle konkordatoya ilişkin hükümlerle ve bu kurumun temelindeki düşünce ile  çelişmediği ölçüde, adi konkordato hakkındaki hükümler uygulanacaktır. Fakat, belirtmek gerekir ki, malvarlığının terki suretiyle konkordato, ismine rağmen, adi konkordatodan ziyade iflâsa yaklaşmaktadır. Çünkü kurumun temelindeki düşünce, borçlunun malî  durumunu düzeltmek değil, onun mevcudunu en avantajlı şekilde paraya çevirerek alacaklıların alacaklarına kavuşmalarını sağlamaktır. Böyle olmakla birlikte, malvarlığının terki suretiyle konkordato ile adi konkordatonun bir araya gelmesi de mümkündür. Özellikle borçlunun belli bir asgarî ödeme yapmayı teklif edip aynı zamanda malvarlığının bir kısmını alacaklılarına terk etmesinde durum böyledir. Malvarlığının terki suretiyle konkordato bazı bakımlardan  iflâsa benzemekle birlikte, iki temel noktada ondan ayrılmaktadır. Bir kere, malvarlığının terki suretiyle konkordato prosedürü, içerdiği özel ve akdi unsur nedeniyle, iflâs prosedürüne göre daha esnektir. Sonra, mevcudunu alacaklılarına terk eden borçlu, mevcudu iflâs  prosedürü çerçevesinde tasfiye edilen borçlunun aksine, kural olarak borçlarından kurtulmaktadır.

Madde 309/a. -  Maddeyle, malvarlığının terki suretiyle konkordatonun hangi içerik dahilinde gerçekleştirilebileceği düzenlenmiştir.

Konkordato talebinin tâbi olduğu şartlar  kural olarak âdi konkordatoda (m. 285) olduğu gibidir. Borçlunun konkordato teklifinde, malvarlığının terki suretiyle konkordato teklif ettiğini açıkça bildirmesi gerekir. Borçlu konkordato teklifinde kural olarak, haczi caiz olmayan malları da dahil olmak üzere bütün malvarlığını terk etmeyi teklif etmelidir. Maamafih, borçlunun, konkordato teklifinde, bir kısım haczi caiz olmayan mallarını teklif dışı tutabilmesi de mümkündür; bu takdirde, borçlunun haczi caiz olmayan mallarından hangisini konkordato teklifine dahil etmediğini açıkça belirtmesi lazımdır.

İkinci fıkrada, alacaklıların haklarını konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu aracılığı ile kullanacağı, bunların ise alacaklılar tarafından seçileceği hükme bağlamıştır. Komiser de konkordato tasfiye memuru olarak seçilebilir. Ancak, her halükarda, konkordato tasfiye memuru, tetkik mercii seçime ilişkin kararı onayladıktan sonra göreve başlayabilecektir. Alacaklılar kurulu ve konkordato tasfiye memurları malvarlığının terki suretiyle konkordatonun temel iki organını teşkil etmektedir.

Madde 309/b. - Maddede, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda asgari hangi hususlar hakkında düzenleme yapılması gerektiği bentler halinde  belirtilmiştir. Bu çerçeve içinde kalmak kaydıyla borçlu ile alacaklılar diledikleri şekilde anlaşabilirler. Bu hususları içermeyen bir konkordato tasdik edilmez; ancak,   mahkeme yetersiz bir düzenlemeyi resen tamamlayabilir. 

Alacaklıların borçlunun malvarlığının tasfiyesi  veya üçüncü kişiye devri sonucunda ödenemeyen alacak kesimini ileride istemekten feragat etmemiş olmaları hâlinde, konkordatoda bu alacak kesimi hakkında saklı tutulan hakların kapsam ve niteliğinin açık bir şekilde gösterilmiş olması gerekir.

Madde 309/c. - Malvarlığının terki suretiyle konkordatoyu tasdik eden ticaret mahkemesi kararının kesinleşmesi ile, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi sona erer. Bundan sonra, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi alacaklılara geçer ve alacaklılar da bu yetkiyi konkordato tasfiye memurları vasıtasıyla kullanırlar. Konkordatonun tasdiki ile, alacaklılara borçlunun malvarlığının mülkiyeti geçmemektedir; konkordatonun tasdiki, sadece, bu konkordatonun türüne göre, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin alacaklılara geçmesine veya her malın niteliğine uygun işlemin yapılmasından sonra, borçlunun mallarının tamamının veya bir kısmının mülkiyetinin üçüncü kişiye (devralana) intikal etmesine yol açmaktadır.

Malvarlığının terki suretiyle konkordato sürecine giren bir borçlunun, mevcut malvarlığı ve bunun akıbeti yönünden  durumu müflisin durumuna çok benzediğinden, onunla işlem yapacak üçüncü kişileri korumak için borçlunun ticaret unvanına "konkordato tasfiyesi halinde" ibaresinin konulması şart kılınmıştır.

Madde 309/d. - Maddede, konkordato tasfiye memurlarının hukukî durumu düzenlenmiştir. 

Konkordato tasfiye memurlarının durumu, büyük ölçüde iflâs idaresinin durumuna benzemektedir. Konkordato tasfiye memurları, masanın yasal temsilcisi olup, masaya dahil mal ve hakların muhafazası ve konkordato şartları dairesinde paraya çevrilerek elde edilen paranın alacaklılara dağıtılması için gerekli bütün işlemleri yaparlar. Alacaklıların, masaya giren mallar üzerinde haiz oldukları tasarruf yetkisi onlar adına konkordato tasfiye memurları vasıtasıyla kullanılır.

Konkordato tasfiye memurları, alacaklılar kurulunun nezaret ve denetimi altında görev yaparlar. Konkordato tasfiye memurlarının masa mevcudunun paraya çevrilmesine (ve paraların paylaştırılmasına) ilişkin işlemlerine karşı, işlemin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itirazda bulunulabilir; alacaklılar kurulunun itiraz hakkındaki kararına karşı da tetkik mercii nezdinde  şikâyet yoluna başvurulabilir.

Konkordato tasfiye memurlarının haiz oldukları yetkiler nazara alınmak suretiyle, işlemlerinde İcra ve İflâs Kanununun 8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddelerinin uygulanacağı ayrıca hükme bağlanmıştır.

Madde 309/e. - Maddede, tasfiye sonunda elde edilen hasılatın dağıtımına katılma hakkı olan alacaklıların, konkordato tasfiye memurları tarafından düzenlenen sıra cetvelinde belirtileceği hususuna yer verilmiştir. Konkordato tasfiye memurları sıra cetvelini borçlunun ticari defterlerine ve konkordato prosedürünün başlangıcında alacaklılara alacaklarını bildirmek için yapılan davet üzerine tevdi edilen belgelere dayanarak düzenlerler; alacaklılara başka davet yapılmaz. Maddede Kanunun 230 ilâ  236 ncı maddelerine yollama yapılmak suretiyle sıra cetveli, itiraz davasına ve şikâyete tâbi kılınmış olmaktadır.

Madde 309/f. - Maddede, konkordato masasını oluşturan malvarlığının ne şekilde paraya çevrileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Borçlunun mal varlığı  konkordato tasfiye memurları tarafından paraya çevrilir. Paraya çevirme bakımından büyük bir esneklik kabul edilmiştir. Organlar, kendilerine en uygun görünen paraya çevirme usulünü kabul etmekte serbesttirler. Burada, paraya çevirme iflâstaki gibi sıkı kurallara tâbi tutulmamıştır. Alacaklılar bakımından, malvarlığının terki suretiyle konkordatonun iflâsın tasfiyesine nazaran üstünlüğü özellikle bu bakımdandır.

Madde 309/g. - Maddede, rehinli taşınmazların hangi hâllerde pazarlık suretiyle, hangi hâllerde açık artırma yoluyla paraya çevrilebileceği düzenlenmiştir. Bu bağlamda, rehinli taşınmazın pazarlık suretiyle satışının ancak satış bedelinden alacaklarını tahsil edemeyecek olan rehinli alacaklıların muvafakatıyla gerçekleştirilebileceği kabul edilmiş ve böylece, sıra itibarıyla sonra gelen rehinli alacaklıların zararına olabilecek satışlara engel olunması amaçlanmıştır.   

Madde 309/h. - Maddede, rehinli taşınırların bizzat rehinli alacaklılar tarafından, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla veya rehin sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde pazarlık suretiyle paraya çevrilebilmesine imkan verilmiştir. Maamafih, masanın menfaatine ise konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya paraya çevirmeyi gerçekleştirmesi için altı aylık bir süre verebilecektir. Rehinli alacaklı bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmez ve rehinli malı konkordato tasfiye memurlarına teslim etmezse, belli şartların yerine gelmesi hâlinde 336/a maddesinde öngörülen cezaî yaptırıma maruz kalacağı gibi rüçhan hakkından da mahrum olacaktır; ayrıca, konkordato tasfiye memurları rehinli taşınırı teslim etmeyen rehinli alacaklıya karşı genel mahkemelerde teslim davası açabilirler.

Madde 309/ı. - Maddede, alacaklılar kurulunun, konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine ihtilaflı veya tahsili güç bir alacaktan veya bir iptal davasından ya da borçlunun organlarına veya çalışanlarına karşı sorumluluk davasından vazgeçmesi halinde, alacaklıları bundan haberdar etmesi ve 245 inci maddeye uygun olarak bu iddiaların takibi hakkını onlara devretmeyi teklif etmesi düzenlenmiştir.

Madde 309/j. -  Maddede, borçlunun malvarlığının tasfiyesi sonunda elde edilen paranın alacaklılar arasında paylaştırılması düzenlenmiştir.

Borçlunun bütün malvarlığının paraya çevrilmesi uzunca bir zaman sürebilir. Bu sebeple, paraların paylaştırılması için, tasfiyenin sonuna kadar beklemek doğru olmayacaktır. Onun için, konkordato tasfiye memurlarına masa malları tasfiye edildikçe geçici dağıtımlarda bulunma yetkisi tanınmıştır. Bütün masa malları tasfiye edilince de kesin dağıtım yapılır.

Konkordato tasfiye memurları her geçici dağıtımdan önce geçici bir pay cetveli düzenlemek, bunu alacaklılara bildirmek ve alacaklıların görmesi için on gün müddetle iflâs dairesinde incelemeye hazır bulundurmakla yükümlüdürler. Bu on günlük müddet içinde, alacaklılar pay cetveline karşı tetkik merciine şikâyette bulunabilirler. Paylaştırma için pay cetvelinin kesinleşmesi gerekir.

Madde 309/k. - Geçici pay cetvelinin iflâs dairesine tevdii sırasında rehinleri paraya çevrilmiş bulunan rehinli alacaklılar, alacaklarının rehinle karşılanamayan kısmı için geçici dağıtıma iştirak ederler. Alacağın rehinle karşılanamayan kısmı konkordato tasfiye memurları tarafından tespit ve tayin olunur; buna karşı şikâyet yoluna gidilebilir. Geçici pay cetvelinin iflâs dairesine verilmesi anında rehin henüz paraya çevrilmemiş ise, rehin alacaklısı konkordato komiseri tarafından tahmin edilmiş olan rehin açığı nisbetinde (m.297) geçici pay cetveline dahil edilir. Rehin alacaklısı, rehnin satılmasından elde edilen paranın tahmin edilenden daha az olduğunu ispat ederse, açık kalan kısım bakımından dağıtımda nazara alınır. Rehin alacaklısı, rehnin satış bedelinden ve dağıtımlardan aldığı para alacağından fazla ise, bu fazlayı masaya iade etmek zorundadır.

Madde 309/l. - Maddede, pay  cetvelinin kesinleşmesinden sonra konkordato tasfiye memurlarının paraları ne şekilde paylaştıracakları düzenlenmiştir. Bunu teminen konkordato tasfiye memurları alacaklılara muayyen bir süre verirler ve bu süre içinde paranın tahsil edilmesini bildirirler. Bu süre içinde alınmayan paralar 9 uncu maddeye göre bankaya yatırılır. Bu tarihten itibaren beş sene içinde alacaklısı tarafından alınmak üzere müracaat olunmayan paralar serbest kalır. İflâs dairesi, bu şekilde serbest kalan payları, 255 inci maddeye göre, alacağını eksik alan diğer alacaklılar arasında dağıtır.

Madde 309/m. - Maddeye göre, tasfiyenin sona ermesi ile birlikte konkordato tasfiye memurları nihaî rapor düzenler ve bunu alacaklılar kurulunun onayına sunarlar. Alacaklılar kurulu onayladığı nihaî raporu tasdik makamına gönderir ve tasdik makamı da raporu alacaklıların incelemesine hazır tutar.

Maddenin ikinci fıkrasında, tasfiyenin bir yıldan fazla sürmesi hâlinde konkordato tasfiye memurlarınca düzenlenmesi gereken belgelere yer verilmiştir. Bu belgeler esas itibarıyla alacaklıların bilgilendirilmelerine ve icabında yapılan işlemlere karşı itiraz haklarını kullanabilmelerine yöneliktir.

Madde 309/n. - Maddede, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, borçlu tarafından konkordatonun tasdikinden önce yapılmış hukukî işlemlerin 277 ve devamı maddelerde öngörülen hükümlere  göre iptal edilebilmesine imkan verilmiştir.

Konkordato mühletinin verilmesi veya bu Kanunun 179, 179/a, 179/b maddeleri ile Türk Ticaret Kanununun 324 üncü maddesine göre meydana gelen iflâsın ertelenmesi tarihleri, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya  iflâsın açılmasının yerini tutacaktır.

Maddenin son fıkrasında belirtilen hâllerde, konkordato tasfiye memurlarının def'î yoluyla iptal talebinde bulunma yetkisini haiz oldukları belirtilmiştir.

Madde 309/o. - Maddede, adi konkordatoya ilişkin hükümlerin, özellikle malvarlığının terki suretiyle  konkordato talebinin yapılmasından tasdikine kadar ve bu tasfiye şeklinin niteliğine aykırı düşmediği ölçüde, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda da uygulanacağı öngörülmüştür.

Madde 86. - Maddeyle 318 inci maddeye bir fıkra eklenmek suretiyle, fevkalâde mühlet talebinde bulunulmasından sonra, İcra ve İflâs Kanununun 326 ncı maddesinde gösterilen alacaklar hariç olmak üzere, borçlu aleyhine başlatılmış bulunan takiplerin tedbir yoluyla tetkik mercii hâkimince durdurulması olanağı getirilmiştir. Böylece fevkalâde mühlet talebi bir karara bağlanıncaya kadar borçluların icra ve iflâs takiplerinin yarattığı baskıdan geçici bir süre için kurtularak, yeniden yapılanmak ve ekonomik varlıklarını devam ettirmek amacıyla gerekli teşebbüslerde bulunma imkanını elde etmeleri istenmiştir. Ancak bu durumda alacaklıların mümkün veya muhtemel hak kayıplarını önlemek amacıyla, tetkik mercii hâkimine, tedbir süresinin fevkalâde mühletten indirilip indirilmeyeceği ve indirilecekse ne ölçüde indirileceği konusunda takdir yetkisi tanınmıştır. 

Madde 87. - Maddenin birinci fıkrasında fevkalâde mühlet hâllerinde borçluya karşı yapılacak takip işlem ve usullerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Eski düzenlemenin aksine, yeni düzenleme mühlet içinde borçluya karşı takip yapılabilmesine imkan vermektedir. Ancak, mühlet devam ettiği sürece bu takipler muhafaza veya paraya çevirme ya da iflâs ile sonuçlanamayacaktır. Böylece hem borçlunun ticari faaliyetini sürdürecek araçlardan yoksun kalmaması sağlanmakta hem de alacaklılara mühlet nedeniyle maruz kaldıkları zaman kaybını, takip işlemlerini belli bir aşamaya kadar yürüterek belli ölçüler dahilinde telafi etmeleri imkanı getirilmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında ise satış talebine, paraya çevirmeye, iflâs talebine, imtiyazlı alacaklılara, ivazsız tasarrufların butlanına ve acizden dolayı butlana ilişkin sürelerin mühlet süresince uzatılacağı hükme bağlanmıştır.

Madde 88. - Maddeyle fevkalâde mühlete tâbi olmayan alacaklar, diğer maddelerde yapılan değişiklikler de göz önüne alınarak yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca günümüzün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak maddedeki parasal sınır yükseltilmiştir.

Madde 89. - Kanunun 179 uncu maddesinde yapılan değişiklikle sermaye şirketi ve kooperatiflere şartların gerçekleşmesi hâlinde  iflâsın ertelenmesini talep etme hakkı tanınmıştır. Kanuna eklenen 179/b maddesiyle erteleme süresi azamî bir yıl olarak öngörülmüştür. Alacaklı ve borçlu arasındaki hak ve menfaat dengesinin bozulmaması amacıyla fevkalâde mühletten yararlanılması hâlinde iflâsın ertelenmesinden yararlanılamayacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca  iflâsın ertelenmesi hâlinde ertelemenin bitiminden itibaren bir yıllık süre içinde fevkalâde mühlet verilemeyeceği belirtilerek borçlu ve alacaklı arasındaki dengenin korunması amaçlanmıştır.  

Madde 90. - Maddeyle "Alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksiltme" suçunun düzenlendiği 331 inci maddedeki, cezaların caydırıcılığını sağlamak amacıyla, cezalar artırılmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasıyla, birinci fıkrada yazılı suçların iflâs takibinden önce işlenmesi suç hâline getirilmiş, böylece külli icra takibinde borçlu tarafından alacaklıların alacaklarına kavuşmasını engelleyici, alacakların tahsilini geciktirici fiiller madde kapsamına alınmıştır. Bu suçun işlenmiş sayılabilmesi için birinci fıkrada yazılı unsurların gerçekleşmesi aranacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrası kapsamına "Konkordato mühleti talebinden sonra"ki fiiller de dahil edilmek suretiyle, konkordatoda alacaklıların  haklarının cezaî hükümlerle teminat altına alınması amaçlanmıştır.

Madde 91. - Maddeyle "Ticarî  işletmede yöneticinin sorumluluğu" düzenlenmiştir.

Burada bir ticari işletmede hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunan kişilerin alacaklıları kasten zarara sokmaları suç haline getirilmektedir. Alacaklıları zarara sokmaktan maksat, ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememektir. Fiilin cezalandırılabilmesi için failin kastının buna yönelik olması şarttır. Hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunmayanların bu suçu işlemeleri olanaksızdır. Bir ticari işletmede kimlerin hukuken yönetim yetkisine sahip olacağı Ticaret Hukuku mevzuatında gösterilmiştir. Ancak zaman zaman bazı kişilerin bu yetkiyi fiilen kullanabildikleri durumlar vardır. Bazen bu, hukuken yönetim yetkisine sahip bulunanların rızasıyla olabilmesine karşın, bazı durumlarda zor kullanılarak da olabilmektedir. İşte bu kişilerin ticari işletme adına yaptıkları işlem veya eylemlerle alacaklıları kasten zarara sokmaları suç haline getirilerek alacakların haklarına önemli bir koruma getirilmiştir.

Ticari Ceza Hukukunun en temel prensiplerinden biri, ekonomik suça ekonomik yaptırımların uygulanmasıdır. Hürriyeti bağlayıcı ceza istisnaî bir yaptırım olarak uygulanabilir. Burada bu prensibe riayet edilmiş hürriyeti bağlayıcı ceza sınırlı tutulmuştur. 

Suçun taksirle, yani tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslek ve sanatta acemilik, nizamat, evamir ve talimata aykırılık yapılarak işlenmesi mümkündür. Bu durumda faile sadece para cezası öngörülmüştür.

Burada düzenlenen suçların takibi suçtan zarar görenin şikâyetine bağlanmış, böylece mağdurun mağduriyetinin ortadan kaldırılmasına olanak tanınmıştır. Bilindiği gibi, şikâyetten vazgeçme veya şikâyetin geri alınması, ahlâka aykırı olmamak kaydıyla şarta bağlanabilir. Vazgeçme veya geri almanın, mağduriyetin giderilmesi şartına bağlanması ahlâka aykırı olmaz.

Madde 92. - Maddeye "konkordato projesine uymamak suretiyle" ibaresi eklenmekle, bu projeye uyulması hâlinde yarar sağlayacağını uman alacaklılar, kötü niyetli borçlulara karşı korunmuştur. Bu suç ancak kasten işlenebilen bir suçtur ve ancak alacaklının tetkik merciine vaki olacak müracaatı üzerine, yani şikâyet vaki olduğunda takip edilir.

Madde 93. - Konkordato komiserleri önemli bir işleve sahiptir; görevi ihmal veya görevi kötüye kullanma gibi tipik memur suçlarını işlemeleri mümkündür. Bu nedenle konkordato komiserlerinin Türk Ceza Kanunu anlamında memur sayıldıkları yolunda bir hüküm eklenmiştir.

Ayrıca, bunların her eyleminin ayrı bir düzenlemeye tâbi tutulması hem kargaşaya yol açacağı hem de kanun yapma tekniğine aykırı olacağından madde bu şekilde düzenlenmiştir.

Madde 94. - Mevcut uygulamada, yedieminliği suiistimal suçundan verilen cezaların tecil edildiği ve/veya paraya çevrildiği görülmektedir. Bu durum cezanın caydırıcılığını ortadan kaldırmakta ve yedieminliği suiistimal fiillerinin artmasına yol açmaktadır. Yapılan değişiklikle, Türk Ceza Kanununun 276 ncı maddesine paralel olarak İcra ve İflâs Kanununa ilâve edilen bu maddeyle, anılan fiillerden dolayı verilecek hürriyeti bağlayıcı cezanın, Kanunun Tasarıyla değiştirilen 352/b maddesi gereğince tecil edilememesine, para cezasına ve tedbirlere çevrilememesine ilişkin hükmün uygulanması amaçlanmıştır.

Madde 95. - Maddeyle, borcu karşılayacak yeterli miktarda malın haczedilmesi hâlinde borçluya mal beyanında bulunmamaktan dolayı ceza verilmemesi ilkesi benimsenmiştir.

Madde 96. - Tasarıyla icra suçlarında ceza kararnamesi olanağı getirildiğinden, icra ceza mahkemelerinin bu olanaktan yararlanması ve mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla maddede geçen cezanın alt sınırında değişiklik yapılmayarak üst sınırda yer alan ceza miktarı azaltılmıştır.

Madde 97. - Maddede, çocuk teslimine ilişkin ilâma veya ara kararına uyulmaması cezaî müeyyideye bağlanmıştır.

Madde 98. - Maddeyle, İcra ve İflâs Kanununun 344 üncü maddesinin başlığı yeni düzenlemeye paralel olarak değiştirilmiş, ayrıca 344 üncü maddeye yeni bir fıkra eklenerek, mahkemeler tarafından ara kararı ile kararlaştırılan nafakayı ödemeyen borçlular hakkında da bu maddenin birinci fıkrasındaki hükmün uygulanması sağlanmıştır.

Madde 99. - Tasarıyla icra suçlarında ceza kararnamesi olanağı getirildiğinden icra ceza mahkemelerinin bu olanaktan yararlanması ve mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla maddedeki "hapis" cezası "hafif hapis" cezasına dönüştürülmüştür.

Madde 100. - Şikâyetten vazgeçme veya şikâyetin geri alınması ahlâka aykırı olmamak kaydıyla şarta bağlanabilir. Vazgeçme veya geri almanın, mağduriyetin giderilmesi şartına bağlanması, 21. Yüzyılda ceza hukukunun en önemli konularından biri olan "mağdurun korunması"na hizmet eder. Bu nedenle maddeye "takibi şikâyete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354 üncü maddede yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir." şeklinde bir hüküm eklenerek, söz konusu olanağın ilgiliye hatırlatılması amaçlanmıştır.

Madde 101. - Tasarıyla cezanın üst sınırı altı aya kadar hafif hapis veya yalnızca hafif veya ağır para cezası veya bunlardan biri veya ikisi olan suçların failleri hakkında duruşma yapılmaksızın ceza kararnamesiyle karar verilebilmesi olanağı getirilmiştir. Böylelikle icra suçlarında ceza kararnamesi esası getirilmek suretiyle yargılamanın hızlandırılması amaçlanmıştır. Ancak, icra suçlarının özelliği ve tetkik mercilerinin statüsü  göz önüne alınarak, hafif hapis cezasının alt sınırı ve sadece para cezasına mahkumiyet içeren ceza kararnamesine itiraz makamı bakımından genel düzenlemeden ayrılınmıştır.

Madde 102. - Günümüz ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü göz önüne alınarak maddedeki parasal sınır yükseltilmiştir.

Madde 103. - İcra ve İflâs Kanununa eklenen ek 1 inci maddeyle, aynı Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü maddelerindeki parasal sınırların, paranın satın alma gücü ve ekonomik koşullarda meydana gelen değişime uyum sağlanması için, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde yer alan yeniden değerleme oranında her takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere artırılması ve bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımlarının dikkate alınmaması öngörülmüştür. Ayrıca yapılan değişiklikle, 363 üncü madde bakımından her takvim yılı başından itibaren geçerli olacak parasal sınır artışlarının, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce tetkik merciince nihaî olarak karara bağlanmış davalar ile Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece yeniden bakılan davalarda uygulanmayacağı düzenlenmiştir.

Madde 104. - İcra ve İflâs Kanununun 62 nci maddesinde itirazın "süresi ve şekli", 63 üncü maddesinde ise "itiraz sebepleri" kenar başlığı altında düzenleme yapılmasına rağmen, 62 nci maddenin dördüncü fıkrasında itiraz sebeplerinin istisnası düzenlendiğinden bu fıkranın yürürlükten kaldırılarak daha uygun ve ilgili bulunduğu  63 üncü maddeye nakledilmesi,

İcra ve İflâs Kanununun 67 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan hüküm, ilgisi nedeniyle aynı Kanunun 68 ve 68/a maddelerinin birinci fıkrasına  nakledildiğinden bu hükmün madde  metninden çıkartılması,

İcra ve İflâs Kanununun 128 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 128/a maddesinin ikinci fıkrasında "Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez." hükmüne yer verildiğinden, bu hükümle konusuz kalan 128 inci maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinin madde metninden çıkarılması,

Kötü niyetli ve muvazaalı olarak ihalenin feshi istenildikten sonra banka teminat mektubu karşılığında ihale bedelini ödemek zorunluluğunun işlemez hale gelmesi ve ihalenin feshi talebinden vazgeçmek suretiyle ihale tarihindeki bedeli ödeyerek haksız kazanç sağlanması nedeniyle İcra ve İflâs Kanununun 134 üncü maddesinin son fıkrası hükmünün yürürlükten kaldırılması,

İcra ve İflâs Kanununun 280 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Borçlunun birinci fıkradaki tasarrufu, alacaklıları ızrar kasdiyle yapması ve kasda üçüncü şahsın vukufu hâlinde, tasarruf tarihi ne olursa olsun batıl sayılır." hükmü  yürürlükten kaldırılarak, iptal davası için öngörülen beş yıllık hak düşürücü süre bu durumda da geçerli olduğundan ve aslında dava açma süresi azamî beş yıl ile sınırlı olduğundan ve maddede yer alan iki yıllık sürenin 285 inci maddedeki süreye uyumlu hâle getirilmesi nedeniyle bu değişikliğin yapılması,

İcra ve İflâs Kanununun 285 inci maddesinin son fıkrasında yer alan "Mevcut malları ve alacakları borçlarının en az yüzde ellisini ödemeye yetişmeyen borçlu konkordato isteyemez." hükmü yürürlükten kaldırılarak, borçluların konkordato hükümlerinden daha kolay yararlanmalarının sağlanması; bunun, konkordato talebinde bulunan borçlunun aktif-pasif dengesinin hiç önem taşımadığı anlamına gelmediği; ancak bu dengenin konkordatoya olan etkisini esas itibarıyla diğer verileri de göz önüne alarak hâkimin takdir etmesi,  

İcra ve İflâs Kanununun 354 üncü maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılarak; kanun yoluna başvurudan caymanın önüne geçilmesi ve iyi niyetli borçlunun haksız yere cezalandırılmasının önlenmesi,

Amaçlanmıştır.

Ayrıca İcra ve İflâs Kanununun 287 nci maddesine göre icra tetkik merciince konkordato mühleti  verilmesine dair istemin reddine ilişkin kararlar ile 288 inci madde uyarınca tetkik merciince verilmiş mühletin kaldırılmasına ilişkin kararların, 287 ve 288 inci maddelerde yapılan değişikliklere paralel olarak konkordato sürecinin hızlandırılması amacıyla  temyiz edilememesi için, (12) numaralı bent 363 üncü madde metninden çıkarılmıştır.

Madde 105. - Maddeyle İcra ve İflâs Kanununa üç geçici madde eklenmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyle, Tasarıyla 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda geçen "icra reisi", "icra hâkim yardımcısı" ve "icra hâkimliği" ibareleri kaldırıldığından bunların  yerine  "icra  tetkik  mercii hâkimi"  ibaresi  getirilmiştir.  Ayrıca  maddeyle 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununda yer alan terimlerle uygunluğun sağlanması için "ikametgâh", "menkul" ve "gayrimenkul" terimleri sırasıyla, "yerleşim yeri", "taşınır" ve "taşınmaz"  olarak değiştirilmiştir.

Geçici 4 üncü maddeyle, Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar açılıncaya kadar özel depo ve garajlar bakımından Adalet Bakanlığınca çıkarılan "Mahcuz Malların Muhafaza Edileceği Adalet Bakanlığı Depo ve Garajların Çalıştırılmasına İlişkin Yönetmelik" hükümleri ile "Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Ücret Tarifesi" hükümlerinin uygulanması sağlanmıştır. 

Geçici 5 inci maddeyle, uygulamada doğabilecek tereddütlere engel olunması amacıyla Kanunun muhtelif maddelerinin uygulama zamanına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

Madde 106. - Yürürlük maddesidir.

Madde 107. - Yürütme maddesidir.


Adalet Komisyonu Raporu

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Adalet Komisyonu

15.7.2003

 

Esas No. : 1/550

 

 

Karar No. : 32

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Başkanlığınızca 4.4.2003 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan ve Komisyonumuzun 7.5.2003 tarihli 18 inci toplantısında geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilen, ancak maddelerinin ayrıntılı bir biçimde incelenerek gerekli değişiklik ve düzenlemelerin yapılması amacıyla beş kişilik bir alt komisyona havale edilen "İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı", alt komisyonun ilgili bakanlık, kurum ve kuruluş temsilcilerinin de katılmalarıyla yaptığı toplantılar sonunda Komisyonumuza sunduğu rapor ve metin esas alınarak Komisyonumuzun 3.7.2003 tarihli 24, 10.7.2003 tarihli 25 ve 11.7.2003 tarihli 26 ncı toplantılarında Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanlığı, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu temsilcilerinin de katılmalarıyla incelenip görüşülmüş, maddeler üzerinde yapılan kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır.

Tasarının çerçeve 1 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına yapılan ilave ile icra tetkik merciinin birden fazla dairesinin kurulması için Adalet Bakanlığının, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşünü almasını sağlamak amacıyla "Adalet Bakanlığınca" ibaresinin başına "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile" ibaresi eklenmiştir.

Tasarının çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine yapılan ilave ile icra ve iflas dairelerinin aldıkları paraları, kıymetli evrak ve değerli şeyleri  banka bulunmayan yerlerde en geç üç gün içinde en yakın bankada açacakları hesaba yatıracaklarına ilişkin ilave yapılmıştır.

Tasarının 3, 4, 5, 6 ve 7 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 8 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna 25/a maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 25/b maddesine, sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın bulunmadığı yerlerde bir eğitimcinin hazır bulunmasını sağlamak amacıyla gereken ilave yapılmıştır.

Tasarının 9, 10, 11, 12 ve 13 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonunda yer alan "tebliğe gönderilir." ibaresi "tebliğ edilir." şeklinde değiştirilmiştir.

Tasarının 15 ve 16 ncı maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 17 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "mutazammın" kelimesi "içeren" olarak değiştirilmiştir.

Tasarının 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26 ve 27 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 28 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin ikinci fıkrasına eklenmesi öngörülen cümledeki  "yurt çapında" ibaresi "yurt düzeyinde" olarak değiştirilmiştir.

Tasarının çerçeve 29 uncu maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 115 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "yüzde ellisini" ibaresi az bulunarak "yüzde altmışını" şeklinde değiştirilmiştir.

Tasarının 30, 31 ve 32 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 33 üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinin ikinci fıkrasının 3 numaralı bendinde yer alan "yüzde ellisini" ibaresi 29 uncu maddede yapılan değişikliğe paralel olarak "yüzde altmışını" şeklinde değiştirilmiştir.

Tasarının 34 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 35 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna 128 inci maddeden sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen 128/a maddesinin ikinci fıkrasına kıymet takdirini etkileyen deprem, imar durumunda çok önemli değişiklikler gibi hallerde iki yıldan önce yeniden kıymet takdiri yapılabilmesini sağlamak amacıyla bir cümle ilave edilmiş ve maddeye,  maddenin daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla son fıkra ilave edilmiştir.

Tasarının çerçeve 36 ncı maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 129 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ellisini" ibaresi diğer maddelerde yapılan değişikliğe paralel olarak "altmışını" şeklinde değiştirilmiştir.

Tasarının 37, 38 ve 39 uncu maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 40 ıncı maddesiyle 2004 sayılı Kanuna 142 nci maddeden sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen 142/a maddesinin birinci fıkrasındaki "ve/veya" ibaresi "veya" şeklinde değiştirilmiştir.

Tasarının çerçeve 41 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "resme" kelimesi "vergiye" şeklinde değiştirilmiştir.

Tasarının 42, 43, 44, 45, 46 ve 47 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 48 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 169/a maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde, kambiyo senedinin tedavülünü kolaylaştırmak ve takibini hızlandırmak amacıyla alacaklının tazminat ödeme şartını ağır kusur ve kötü niyete dayandırmak ve aynı sebeple tazminat miktarını düşürmek amacıyla değişiklik yapılmıştır.

Tasarının çerçeve 49 uncu maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesindeki "yüzde kırkından" ibaresi "yüzde yirmisinden" şeklinde değiştirilmiştir.

Tasarının 50 ve 51 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 52 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna 179 uncu maddesinden sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen 179/a maddesinin ikinci fıkrasındaki mahkeme kelimesinden sonra, mahkemenin erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar vereceğini belirtmek amacıyla "erteleme kararıyla birlikte" ibaresi eklenmiş, 179/b maddesinin ikinci fıkrasındaki "taşınmaz" kelimesinin başına "taşınır," kelimesi eklenmiş, ikinci fıkranın sonuna rehinli alacaklıların ertelemeden dolayı geçen süre nedeni ile konkordatoda rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesinin ertelenmesine ilişkin hükümde yer aldığı gibi hak kaybına uğramamaları için ek teminat verilmesi amacıyla bir cümle ilave edilmiş,  üçüncü fıkradaki "kıdem tazminatları hariç" ibaresi kıdem tazminatlarını fıkra kapsamına almak amacıyla metinden çıkarılmıştır.

Tasarının 53 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 54 üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının (A) bendine ihbar ve kıdem tazminatlarını bent kapsamına almak amacıyla "tahakkuk etmiş" ibaresinden sonra "ihbar ve kıdem tazminatları dahil" ibaresi eklenmiş, "Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar." Üçüncü sıra başlığı altında ilave edilmiş, üçüncü sıranın başlığı dördüncü sıra olarak değiştirilmiştir.

Tasarının 55, 56 ve 57 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

2004 sayılı Kanunun 222 ve 239 uncu maddeleri arasındaki uyumun sağlanması amacıyla Tasarıya, 2004 sayılı Kanunun 239 uncu maddesini başlığı ile birlikte değiştiren yeni çerçeve 58 inci madde ilave edilmiştir.

Tasarının 58 inci maddesi 59, 59 uncu maddesi 60, 60 ıncı maddesi 61 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 61 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanunun 258 inci maddesine son fıkra olarak eklenmesi öngörülen fıkradaki "temyiz" kelimesi "kanun" olarak değiştirilmiş ve 62 nci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 62 nci maddesi 63 ve 63 üncü maddesi 64 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 64 üncü maddesiyle 2004 sayılı Kanunun 265 inci maddesine eklenmesi öngörülen son fıkranın başında yer alan "Bu" kelimesi çıkarılarak yerine fıkraya açıklık getirmek amacıyla "İtiraz üzerine verilen" ibaresi eklenmiş ve 65 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 65 inci maddesi 66, 66 ncı maddesi 67 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 67 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 280 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "veya bir alacaklısını diğerlerine karşı daha avantajlı duruma getirme" ibaresi borçlunun bir alacaklısını diğerlerine karşı daha avantajlı duruma getirmesinin uygulamada sıkıntılara neden olabileceği düşünülerek metinden çıkarılmış ve 68 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 68 inci maddesinde, 85 inci maddede değişiklik yapılarak "Uzlaşma Suretiyle Borçların Yeniden  Yapılandırılması" müessesesi getirildiğinden  12. Babın başlığını da buna uydurmak ve 285 inci maddesinin üst başlığını da "ADİ KONKORDATO" olarak değiştirmek amacıyla gerekli düzenleme yapılmış, 285 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "bilhassa" kelimesi "özellikle" şeklinde değiştirilmiş ve 69 uncu madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 69 uncu maddesi 70 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 70 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı  Kanunun 287 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki altı aylık süre fazla bulunarak üç aya, altıncı fıkrasındaki oniki aylık süre aynı gerekçe ile iki aya indirilmiş  ve 71 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 71 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesindeki "yurt sathında" ibaresi diğer maddelerde yapılan değişikliğe paralel olarak "yurt düzeyinde" şeklinde değiştirilmiş ve 72 madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 72 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "ve ihtiyati tedbir" sözcüğü ile üçüncü fıkrasındaki "kıdem tazminatları hariç" ibareleri metinden çıkarılmış ve 73 üncü madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 73 üncü maddesi 74, 74 üncü maddesi 75, 75 inci maddesi 76, 76 ncı maddesi 77, 77 nci maddesi 78, 78 inci maddesi 79, 79 uncu maddesi 80, 80 inci maddesi 81, 81 inci maddesi 82 ve 82 nci maddesi 83 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 83 üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 303 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki "bir üçüncü kişi" ibaresi, bu kişinin uzman olması gerektiği düşünülerek "uzman bir kişi" şeklinde değiştirilmiş ve 84 üncü madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 84 üncü maddesi 85 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Sosyal ve ekonomik koşullardaki değişiklikler nedeniyle, aslında ekonomik hayatlarını devam ettirmesi mümkün olan sermaye şirketleri muaccel para borçlarını ödeyemedikleri ya da mevcut ve alacakları borçlarını karşılayamadığı için, ekonomik varlıklarını kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu tehlike, borçluları olduğu kadar alacağını tahsil edememe durumuyla karşı karşıya kalan alacaklıları ve işini kaybetme tehlikesine maruz kalan işçileri de tehdit etmekte, bu tehdit sonuçta bölgesel veya millî ekonomiyi de etkilemektedir. Bu gibi durumlarda ekonomik varlığını devam ettirebilme imkânı olan sermaye şirketlerini yeniden yapılandırarak ekonomik hayatlarına devam edebilmelerini sağlamak herkesin yararınadır. Bu amaçla İcra ve İflas Kanununa "Uzlaşma Suretiyle Borçların Yeniden Yapılandırılması" müessesesini eklemek ve sermaye şirketlerinin alacaklılarla uzlaşarak borçlarını yeniden yapılandırmaları ve ekonomik hayatlarına devam etmelerini sağlamak amacıyla Tasarının çerçeve 85 inci maddesinde değişiklik yapılarak "IV. UZLAŞMA SURETİYLE BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI" üst başlığı altında 309/m ila 309/ü maddeleri eklenmiş ve 86 ncı madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 85 inci maddesi ile 2004 sayılı Kanuna 309 uncu maddeden sonra eklenmesi öngörülen maddeler Türk Alfabesindeki sıraya uygun olarak değiştirilmiştir.

Tasarının, Komisyonumuzca 86 ncı madde olarak kabul edilen çerçeve 85 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 309/p maddesindeki "projeden etkilenen" ibaresi alacaklılar arasında eşitlik sağlanması amacıyla metinden çıkarılmış, "alacaklıların sayı ve meblağ itibariyle yarısını" ibaresi Komisyonumuzca 78 inci madde olarak kabul edilen Tasarının 77 nci maddesiyle değiştirilen 297 nci madde ile uyumlu olması ve daha nitelikli bir çoğunluk aranması amacıyla "alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini" şeklinde değiştirilmiş ve 309/m olarak kabul edilmiştir.

309/r maddesinin birinci fıkrasındaki "projeden etkilenen" ibaresi metinden çıkarılmış, fıkranın (a) bendi, çıkarılan ibare doğrultusunda yeniden düzenlenmiş ve 309/n olarak kabul edilmiştir.

309/s maddesinin birinci fıkrasının (d), (e), (f), (h), (i) bentleri "projeden etkilenen ve etkilenmeyen" ibareleri çıkarılarak  yeniden düzenlenmiş ve 309/o olarak kabul edilmiştir.

309/ş maddesinin birinci fıkrasındaki "hemen" ibaresi "en geç otuz gün içinde" şeklinde değiştirilmiş, "projeden etkilenip" ibaresi metinden çıkarılmış ve 309/ ö olarak kabul edilmiştir.

309/u maddesinin birinci fıkrasındaki "projeden etkilenen" ibaresi alacaklılar arasında eşitlik sağlanması amacıyla metinden çıkarılmış ve 309/r olarak kabul edilmiştir.

309/ü  maddesinin ikinci fıkrasındaki "projeden etkilenen" ibaresi aynı gerekçe ile metinden çıkarılmış ve 309/s olarak kabul edilmiştir.

309/v maddesindeki "projeden etkilenen" ibaresi metinden çıkarılmış ve 309/ş olarak kabul edilmiştir.

309/z maddesinin birinci fıkrasına yapılan ilave ile projenin ihlali halinde proje yöneticisine de mahkemeye başvurma görevi vermek amacıyla gerekli ilave yapılmış, "projeden etkilenen ve etkilenmeyen" ibaresi metinden çıkarılmış ve 309/u olarak kabul edilmiştir.

İcra ve İflas Kanununun tanıdığı bir takım imkânların kötü niyetli borçlu elinde tahsil imkânsızlığı yaratmaması için Tasarıya "Seçimlik hak ve kötü niyetin önlenmesi" başlığı altında 309/ü maddesi eklenmiştir.

Tasarının 86 ncı maddesi 87 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 87 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasının sonunda Türk Medeni Kanununun  875 inci maddesine yapılan atıf gereksiz görülerek metinden çıkarılmış ve 88 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 88 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 326 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki "kıdem tazminatları hariç" ibaresi işçi alacağına karşı olumsuz ayrıcalığı kaldırmak amacıyla metinden çıkarılmış ve 89 uncu madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 89 uncu maddesi 90 ıncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 90 ıncı maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 331 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğini" ibaresi fıkraya açıklık getirmek amacıyla "aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını" şeklinde değiştirilmiş, üçüncü fıkrası iflasın ertelenmesi ve uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırılması konkordato ile aynı neticeleri doğurduğundan aynı cezai müeyyide içine alınması daha doğru olacağı düşüncesiyle yeniden düzenlenmiş ve 91 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 91 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna 333 üncü maddeden sonra eklenmesi öngörülen 333/a maddesinin son fıkrasının başında yer alan "Bu madde" ibaresi "Bu maddede" şeklinde değiştirilmiş ve 92 nci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 92 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesinde "üç aydan bir yıla kadar" olan hafif hapis cezası "altı aydan bir yıla kadar" şeklinde değiştirilmiş ve 93 üncü madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 93 üncü maddesi 94 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 94 üncü maddesiyle 2004 sayılı Kanuna 336 ncı maddeden sonra eklenmesi öngörülen 336/a maddesinde "bir aydan altı aya kadar" olan hafif hapis cezası "iki aydan altı aya kadar" şeklinde değiştirilmiş ve 95 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 95 inci maddesi 96, 96 ncı maddesi 97 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 97 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 341 inci maddesinde " bir aydan üç aya kadar" olan hafif hapis cezası "iki aydan altı aya kadar" şeklinde değiştirilmiş ve 98 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 98 inci maddesi 99, 99 uncu maddesi 100, 100 üncü maddesi 101, 101 inci maddesi 102 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 102 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 2004 sayılı Kanunun 363 üncü maddesinin ikinci fıkrasında  sehven "beşyüzbin" olarak yer alan ibare "yüzmilyon" olarak düzeltilmiş ve 103 üncü madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 103 üncü maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 1 inci maddenin ikinci fıkrasındaki "kararı bozulan tetkik merciince" ibaresi gereksiz görülerek fıkra metninden çıkarılmış ve 104 üncü madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının çerçeve 104 üncü maddesinde redaksiyon yapılmış ve 105 inci madde olarak kabul edilmiştir.

2004 sayılı Kanuna eklenen yeni maddelerin uygulanmasına açıklık getirmek amacıyla Tasarıya çerçeve 106 ncı madde eklenmiştir.

Tasarının çerçeve 105 inci maddesiyle 2004 sayılı Kanuna eklenen geçici 5 inci maddenin 39 nolu bendindeki "309/o" maddesi " 309/ü" olarak değiştirilmiş ve 107 nci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının 106 ncı maddesi 108, 107 nci maddesi 109 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı ile arz olunur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

Köksal Toptan

Halil Özyolcu

Ramazan Can

 

Zonguldak

Ağrı

Kırıkkale

 

 

 

(İmzada bulunamadı)

 

Kâtip

Üye

Üye

 

Hasan Kara

Mehmet Ziya Yergök

Feridun Fikret Baloğlu

 

Kilis

Adana

Antalya

 

(Toplantıya katılmadı)

(İmzada bulunamadı)

(İmzada bulunamadı)

 

Üye

Üye

Üye

 

Orhan Yıldız

Semiha Öyüş

Feridun Ayvazoğlu

 

Artvin

Aydın

Çorum

 

(Toplantıya katılmadı)

 

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Muzaffer Külcü

Mahmut Durdu

Esat Canan

 

Çorum

Gaziantep

Hakkâri

 

 

 

(İmzada bulunamadı)

 

Üye

Üye

Üye

 

Recep Özel

Ahmet Güryüz Ketenci

Mehmet Yılmazcan

 

Isparta

İstanbul

Kahramanmaraş

 

 

(Toplantıya katılmadı)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Hakkı Köylü

Harun Tüfekçi

Kerim Özkul

 

Kastamonu

Konya

Konya

 

(İmzada bulunamadı)

 

(İmzada bulunamadı)

 

Üye

Üye

Üye

 

Muharrem Kılıç

İsmail Bilen

Orhan Eraslan

 

Malatya

Manisa

Niğde

 

 

(İmzada bulunamadı)

(Muhalifim. Muhalefet şerhim

 

 

 

eklidir)

 

Üye

Üye

Üye

 

Ömer Kulaksız

Mehmet Nuri Saygun

Bekir Bozdağ

 

Sivas

Tekirdağ

Yozgat

 

(Toplantıya katılmadı)

 

 

Muhalefet Şerhİ

Getirilen yasa tasarısını tüm düzeltme çabalarımıza rağmen; tasarı nitelik itibariyle tahsilatın hızlandırılmasına hizmet edecek nitelikte değildir. Bilakis tahsilatı yavaşlatacak niteliktedir. Bunun sonucu olarak hukuk içinde alacaklarını tahsil edemeyen alacaklıları hukuk dışı yollara teşvik edici niteliktedir.

Yasa tasarısı kendi içinde bütünsellik taşımamaktadır. Bir bölümü İsviçre İ.İ.K.’nundan bir bölümü ise A.B.D.’den çeviridir. Dolayısıyla aynı müesseseler farklı anlayışlara göre tekrar edilmişlerdir. Yasa tasarısı bu niteliğiyle yamalı bohça gibidir.

Yasa uygulamada pek çok aksamalara neden olacak, hileli iflas yollarını kolaylaştıracak niteliktedir. Bu yönüyle de kısa sürede millî bankaları zora sokacak niteliktedir.

Anlatılan nedenlerle yasa tasarısına muhalifim.

Orhan Eraslan

               Niğde

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN

 

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra tetkik mercii hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Adalet Bakanlığınca icra tetkik merciinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra tetkik mercii daireleri numaralandırılır. İcra tetkik merciinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra tetkik mercii hâkimi, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin muamelelerine yönelik şikâyetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idarî işlerine bakar."

 

 

MADDE  2. - 2004 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 9. - İcra ve iflâs daireleri, aldıkları paraları, kıymetli evrak ve değerli şeyleri  nihayet ertesi iş günü çalışma saati sonuna kadar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde nemalandırılmak üzere, açtıkları banka  hesaplarına yatırmaya, banka bulunmayan yerlerde icra veya mahkeme kasalarında muhafazaya mecburdurlar. İcra ve iflâs dairelerince tahsil edilen paraların gerekli yasal kesintileri yapıldıktan sonra kalanı, paranın yatırılmış olduğu banka aracılığıyla hak sahiplerine ödenir. 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü bu paralar için uygulanmaz."

MADDE  3. -  2004 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İcra ve iflâs daireleri, 4 üncü maddedeki esaslara göre tetkik mercii hâkiminin daimi gözetimi ve denetimi altındadır."

MADDE  4. - 2004 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Yargıtay, icra ve iflâs işlerine ait kararların tamamını düzenli olarak yayımlar. Buna ilişkin esaslar Yargıtay tarafından yönetmelikle düzenlenir."

MADDE  5. - 2004 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Aksine hüküm bulunmayan hâllerde tetkik mercii, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek  olup  olmadığını  takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Duruşma yapılmayan işlerde tetkik mercii, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk hâlinde ve otuz günü geçmemek üzere ertelenebilir."

MADDE 6. - 2004 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"(Taşınır rehni) tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medenî Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinleri, ticarî  işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri,"

MADDE  7. - 2004 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesinde yer alan "takip tarihindeki" ibaresi "haczin yapıldığı tarihteki" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE  8. - 2004 sayılı Kanunun 25/a maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 25/b maddesi eklenmiştir:

"Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrasında uzman bulundurulması

MADDE  25/b. - Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrası, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi en az bir uzmanın hazır bulunması suretiyle yerine getirilir."

 

MADDE  9. - 2004 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Fazla kalırsa borçlunun adına, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte nitelikleri belirlenen bankalardan birine yatırılır."

MADDE  10. - 2004 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin başlığı "Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilâmlar" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye  aşağıdaki son fıkra eklenmiştir.

"Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilâm hükmü yerine getirildikten sonra borçlu, ilâm hükmünü ortadan kaldıracak bir eylemde bulunursa, mahkemeden ayrıca hüküm almaya gerek kalmadan, önceki ilâm hükmü tekrar zorla yerine getirilir."

MADDE  11. - 2004 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci cümlesinde  yer alan "hapis ile tazyik olunacağı ve" ibaresi "hapis ile tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE  12. - 2004 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mal beyanını alan merci, keyfiyeti tapu veya gemi sicil daireleri ile Türk Patent Enstitüsüne bildirir. Bu bildiri üzerine sicile, temlik hakkının iki ay süre ile tahdit edilmiş bulunduğu şerhi verilir. Keyfiyet ayrıca Türkiye Bankalar Birliğine de bildirilir."

MADDE  13. - 2004 sayılı Kanunun 58  inci  maddesinin ikinci  fıkrasının (3) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"3. Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi;"

MADDE  14. - 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

"İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur."

"Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğe gönderilir."

"Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır."

MADDE 15. - 2004 sayılı Kanunun 63 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 63. - İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez."

MADDE 16. - 2004 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin üst başlığı, başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"6- İtirazın hükümden düşürülmesi:

a) İtirazın iptali:"

"Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir."

MADDE  17. - 2004 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin başlığı, birinci fıkrası ve son fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"b) İtirazın kesin olarak kaldırılması:"

"Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını mutazammın bir senede  yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz."

"İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir."

MADDE  18. - 2004 sayılı Kanunun 68/a maddesinin başlığı ile birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"c) İtirazın geçici olarak kaldırılması:"

"Takibin dayandığı senet hususî olup, imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir. Bu hâlde icra hâkimi iki taraftan izahat alır."

MADDE  19. - 2004 sayılı Kanunun 68/b maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde ve ikinci fıkrasında yer alan "aldığı" ibaresi "gönderilen" şeklinde değiştirilmiş; üçüncü fıkrasında yer alan "hesap özetleri ile" ibaresinden sonra "ihtarnameler ve" ibaresi ve üçüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

"Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır."

"Krediyi kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarname içeriğine itiraz etmiş olması, kredi hesabının kesilmesi ve borcun ödenmesine ilişkin ihtarnameden önce tebliğ edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine ilişkin hesap özetlerinin muhtevasına itiraz edilmemiş olmasının sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bu durumda, önceki dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap özetleri hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır."

MADDE  20. - 2004 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Resmî sicile kayıtlı malların haczi, takibin yapıldığı icra dairesince, kaydına işletilmek suretiyle doğrudan da yapılabilir."

MADDE  21. - 2004 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Borçlu" kelimesinden sonra gelmek üzere "yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahıslar" ibaresi ve "borçluyu" kelimesinden sonra "yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahısları" ibaresi eklenmiştir.

MADDE  22. - 2004 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna ve   üçüncü fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiş, dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedilince, alacaklının muvafakatı ve üçüncü şahsın kabulü hâlinde üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır."

"Ticarî işletme rehni kapsamındaki taşınırlar ise, icra dairesince satılmalarına karar verilmesinden sonra muhafaza altına alınabilir."

"Adalet Bakanlığı, mahcuz malların muhafazası için uygun göreceği yerlerde depo ve garaj açabileceği gibi; Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfına da açtırabilir veya işletme hakkını verebilir."

"İcra dairesi, depo ve garajlarda ve yediemin olarak kendisine hacizli malın bırakılmış olduğu üçüncü kişilerde saklanıp da hukuken artık muhafazasına gerek kalmayan malı, vereceği uygun süre içinde geri almasını ilgililere re'sen bildirir. Verilen süre içinde eşya geri alınmazsa, icra müdürü tetkik merciinin kararı ile taşınır mal satışlarına ilişkin hükümler uyarınca bunları satar. Elde edilen miktardan muhafaza  ve satış giderleri ödenir. Artan miktar 9 uncu madde hükmüne göre muhafaza olunur. Bu konuda ortaya çıkan ihtilâflar tetkik mercii tarafından basit yargılama usulüne göre çözülür."

MADDE  23. - 2004 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası ile beşinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin  kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya   yedinde  sayılan  malı  icra  dairesine  teslim  etmeyen   üçüncü  şahsa   onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut  bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin  yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri  menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen  süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu  şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir."

"Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir."  

MADDE  24. - 2004 sayılı Kanunun 91 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Hacizli taşınmazın el değiştirmesi hâlinde 148/a maddesi uygulanır."

MADDE  25. - 2004 sayılı Kanunun 92 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Daire, taşınmazın idare ve işletmesi ile eklentinin korunması için gerekli tedbirleri alır. Bu tedbirler meyanında icra dairesi, eğer taşınmazda kiracı varsa bu kiracıya, işleyecek kiraları icra dairesine ödemesini emreder. Zarar görme ihtimali bulunan eklenti, rehin alacaklısının talebi üzerine, işletmenin faaliyetine engel olmayacak şekilde muhafaza altına alınır. İdare ve muhafaza masrafları satış bedelinden öncelikle ödenir."

MADDE 26. - 2004 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci  fıkrasının üçüncü cümlesi madde metninden çıkarılmış ve ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

"Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlâl ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların satışı, taşınır malların satışı usulüne tâbidir. Diğer taşınırlarda icra dairesi başkasına devre mâni tedbirleri alır."

MADDE  27. - 2004 sayılı Kanunun 111 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar."

MADDE  28. - 2004 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilân edilir."

"İlânın yurt çapında yayımlanan bir gazete ile yapılmasına karar verilmesi hâlinde bu ilân satış talebi tarihinde yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden biriyle yapılır."

MADDE  29. - 2004 sayılı Kanunun 115 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "% 75 ini" ibaresi "yüzde ellisini" olarak değiştirilmiştir.

MADDE  30. - 2004 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İkinci artırma, ilk artırmayı izleyen beşinci gün yapılır.  Beşinci günün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde ikinci artırma resmî tatili izleyen ilk iş günü yapılır. Bu hâlde de 114 üncü madde hükmü uygulanır."

MADDE 31. - 2004 sayılı Kanunun 118 inci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Satılan mal ihale kesinleşmeden teslim olunmaz."

MADDE  32. - 2004 sayılı Kanunun 119 uncu maddesinin (5) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"5- Mahcuz malın tahmin edilen değeri birmilyar lirayı geçmezse."

MADDE 33. - 2004 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "yüzde yetmişbeşini" ibaresi "yüzde ellisini" olarak; aynı bendin içinde yer alan parantez içindeki ifade de "Onuncu günün resmî tatile rastlaması hâlinde ikinci artırma tarihi olarak tatilin bitimini izleyen ilk iş gününün belirlenmesi ve bu ikinci ihalenin yapılacağı yer, gün ve saatin ilânda açıkça gösterilmesi zorunludur." şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE  34. - 2004 sayılı Kanunun 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ile ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Taşınmazın önceden takdir edilen kıymetini etkileyen mükellefiyetlerin ortaya çıkması hâlinde, icra dairesi satışa esas olmak üzere taşınmazın kıymetini yeniden takdir ettirir."

"Satışa çıkarılan taşınmazda eklenti niteliğinde teşvikli mal varsa icra müdürlüğü bu malların kıymetini ayrıca takdir ettirir. Satıştan önce ilgili kurumlardan bu mallar üzerindeki vergi, resim, harç gibi yükümlülükler sorulur. Satış isteyen alacaklının talebi üzerine bu mallar satış dışında tutulabileceği gibi, üzerlerindeki vergi, resim, harç gibi malın aynından kaynaklanan kamu alacakları dikkate alınarak 129 uncu madde hükümlerine göre taşınmazla birlikte ihale de edilebilir."

MADDE  35. - 2004 sayılı Kanunun 128 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 128/a maddesi eklenmiştir.

"Kıymet takdirine ilişkin şikâyet

MADDE  128/a. - Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki tetkik merciinde şikâyette bulunabilirler. Şikâyet tarihinden itibaren yedi gün içinde gerekli masraf ve ücretin mahkeme veznesine yatırılması hâlinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabilir; aksi hâlde başka bir işleme gerek olmaksızın şikâyet kesin olarak reddedilir.

Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez.

Kıymet takdirine ilişkin şikâyet yetkisiz tetkik merciine yapılırsa, tetkik mercii evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde kesin olarak yetkisizlik kararı verir."

 

 

 

 

MADDE  36. - 2004 sayılı Kanunun 129 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yetmiş beşini" ibaresi "ellisini" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE  37. - 2004 sayılı Kanunun 130 uncu maddesinin ikinci cümlesinde yer alan "yirmi günü" ibaresi "on günü" olarak değiştirilmiştir.

MADDE  38. - 2004 sayılı Kanunun 133 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "ilk fıkrasına" ibaresi "aradığı şartlara" ve beşinci cümlesinde yer alan "maddenin ikinci fıkrasındaki" ibaresi "maddedeki" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE  39. - 2004 sayılı Kanunun 134 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle ile ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan "iştirak edenler" ibaresinden sonra "yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla" ibaresi eklenmiş, ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle ile ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar üçüncü ve dördüncü fıkra olarak eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

"İhale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare edileceği icra dairesi tarafından kararlaştırılır."

"Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi hâlinde para cezasına hükmolunamaz."

"İhalenin feshine ilişkin şikâyet görevsiz veya yetkisiz tetkik mercii veya mahkemeye yapılırsa, tetkik mercii veya mahkeme evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verir. Bu kararlar kesindir.

Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhâl veya 130 uncu maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. İcra müdürü, ödenen ihale bedeli ile ilgili olarak, ihalenin feshine yönelik şikâyet sonucunda verilecek karar kesinleşinceye kadar, 9 uncu madde hükmüne göre işlem yapar. İhalenin feshine ilişkin şikâyetin kabulüne veya reddine ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine, ihale bedeli nemaları ile birlikte hak sahiplerine ödenir."

MADDE  40. - 2004 sayılı Kanunun 142 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 142/a maddesi eklenmiştir.

"Teminat karşılığı ödeme

MADDE  142/a. - Sıra cetveline karşı 142 nci madde uyarınca şikâyet ve/veya itiraz yapılmışsa, tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklı, bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek payına düşen meblâğı tahsil edebilir. 36 ncı maddenin ikinci fıkrası burada da uygulanır.

Teminat mektubunda, alacaklının dosyadan tahsil ettiği meblâğ ile bu meblâğın kısmen veya tamamen icra dosyasına iadesinin gerekmesi hâlinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt edilmelidir. Bu esaslar dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar icra dairesince belirlenir."

MADDE  41. - 2004 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir; bu belgeler hiçbir harç ve resme tâbi değildir. Aciz vesikasının bir nüshası da her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir. Aciz vesikası sicili aleni olup ne şekilde tutulacağı ve hangi hususları içereceği Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirlenir."

"Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebilirler.

Borçlu, aciz vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir veya gerektiğinde 9 uncu madde hükümleri dahilinde bir bankaya yatırır. Borcun bu şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna ilişkin bir belge verilir."

MADDE  42. - 2004 sayılı Kanunun 148 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 148/a maddesi eklenmiştir.

"Adres gösterme zorunluluğu

MADDE  148/a. - İpotek sözleşmesinin tarafları veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alanlar  ya da bunların halefleri, tapu sicili müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi bildirmek zorundadırlar. Aksi takdirde ilgililerin tescil talebi, tapu sicili müdürlüğünce reddolunur.

Adresin değiştirilmesi tapu sicil müdürlüğüne bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur. Yeni adresin bildirilmemesi hâlinde tebligatların eski adrese ulaştığı tarih tebellüğ tarihi sayılır."

MADDE  43. - 2004 sayılı Kanunun 150/b maddesinin birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Şu kadar ki, bu şekilde işlem yapılması 132 ve 135 inci maddelerdeki hakları ortadan kaldırmaz."

MADDE 44. - 2004 sayılı Kanunun 150/ı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 150/ı. - Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdî veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149 uncu madde uyarınca işlem yapar. Şu kadar ki, krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle tetkik merciine şikâyette bulunmak hakkı saklıdır. Bu takdirde krediyi kullandıran taraf alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikâyeti reddedilir. Tetkik merciinde yapılan inceleme sırasında, borçlu, borcun sona erdiğine veya ertelendiğine ilişkin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge sunmadıkça takibin durdurulmasına karar verilemez. Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması Türk Medenî Kanununun 887 nci maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer."

MADDE 45. - 2004 sayılı Kanunun 158 inci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Mahkemece verilen karar, kesinleşinceye kadar depo edilen para hakkında 9 uncu madde hükümleri uygulanır."

MADDE 46. - 2004 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "kararı," kelimesinden sonra "karar tarihinde," ibaresi eklenmiş; ikinci ve üçüncü cümlesinde yer alan "trajı" kelimeleri "tirajı" olarak değiştirilmiştir.

MADDE  47. - 2004 sayılı Kanunun 168 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"6. İtiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde on gün içinde 74 üncü maddeye, itiraz edilip de reddedildiği takdirde ise üç gün içinde 75 inci maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik edileceği, mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarı."

MADDE  48. - 2004 sayılı Kanunun 169/a maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile altıncı fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Tetkik mercii hâkimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. Tetkik mercii hâkimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.

Tetkik mercii hâkimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir."

"Borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde alacaklı, takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi hâlinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir."

 

 

 

 

 

MADDE  49. - 2004 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Tetkik mercii, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması hâlinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar."

"Tetkik mercii, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder."

MADDE  50. - 2004 sayılı Kanunun 170/b maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 

"Madde 170/b. - 61 inci maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ve 62 ilâ 72 nci maddeler bu fasıl hükümlerine aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hakkında da uygulanır."

MADDE 51. - 2004 sayılı Kanunun 179 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflâsı

Madde 179. - Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Şu kadar ki, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflâsın ertelenmesini isteyebilir. Mahkeme projeyi ciddî ve inandırıcı bulursa, iflâsın ertelenmesine karar verir. İyileştirme projesinin ciddî ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur.

Mahkeme, gerekli görürse idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları dinleyebilir. İflâsın ertelenmesi talepleri öncelikle ve ivedilikle sonuçlandırılır."

 

MADDE  52. - 2004 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 179/a ve 179/b maddeleri eklenmiştir.

"Erteleme tedbirleri

MADDE  179/a. - İflâsın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır.

Mahkeme kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına  bağlı kılmakla da yetinebilir.

İflâsın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri ayrıntılı olarak  gösterilir.

Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar."

"Erteleme kararının etkileri

MADDE  179/b. - Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

Erteleme sırasında taşınmaz veya ticarî  işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için kıdem tazminatları hariç haciz yoluyla takip yapılabilir.

Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği rapor dikkate alınarak bir yıl daha uzatılabilir. Kayyım mahkemenin belirleyeceği sürelerde faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir.

İflâsın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verebilir." 

MADDE  53. - 2004 sayılı Kanunun 185 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, rehin sahibi alacaklı, istediği takdirde iflâstan sonra da masaya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir."

MADDE  54. - 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilmek üzere kaydolunur:

Birinci sıra

A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve  iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan alacakları ile  iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,

B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,

C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.

İkinci sıra

Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;

Ancak bu alacaklar, iflâs, vesayet veya velâyetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.  

Üçüncü sıra

İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.

Bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında aşağıdaki süreler hesaba katılmaz:

1. İflâsın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere geçirilen konkordato süresi,

2. İflâsın ertelenmesi süresi,

3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre,

4. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen süre."  

 

 

 

MADDE 55. - 2004 sayılı Kanunun 222 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Toplantı veya karar nisabının oluşmaması

Madde 222. - Alacaklılar toplanması mümkün olmazsa veya karar nisabı oluşmazsa durum tespit olunur. Bu hâlde daire, ikinci alacaklılar toplanmasına kadar masayı idare eder ve tasfiyeye başlar."

MADDE  56. - 2004 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İflâs idaresi toplantıları, idare memurlarının veya herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine iflâs dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı üzerine yapılır. İflâs idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya her üç iflâs idare memurunun da katılmaması hâlinde iflâs dairesi müdürü iflâs idaresinin görevini yüklenir ve iflâs idaresi adına tek başına karar alır. Toplantıya iflâs idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki hâlinde iflâs dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması hâlinde iflâs dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflâs masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve Adalet Bakanlığınca çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflâs idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflâs idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar."

MADDE  57. - 2004 sayılı Kanunun 226 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ikiyüzbin" ibaresi "ikimilyar" olarak değiştirilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 58. - 2004 sayılı Kanunun 250 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 250. - Dağıtıma yukarıdaki maddede yazılı bırakılma müddeti bittikten  sonra başlanır. Şikâyet vaki olmuşsa, dağıtım bu şikâyet üzerine verilecek kararın dağıtıma etkili olabileceği oranda ertelenebilir. 144 üncü madde hükümleri burada da uygulanır. Tâlikî bir şarta veya belirli olmayan bir vadeye bağlı alacaklar için ayrılan paylar hakkında 9 uncu madde hükümleri uygulanır."

MADDE 59. - 2004 sayılı Kanunun 251 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"196 ncı madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, aciz vesikası 143 üncü maddede yazılı olan hukuki sonuçları doğurur."    

"Müflise yeni mal iktisap etmediği itirazında bulunma imkânını sağlamak niyetiyle üçüncü kişinin hak sahibi kılındığı ama müflisin fiilen tasarruf ettiği mallar, üçüncü kişi bu durumu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, yeni mal sayılır."

MADDE 60. - 2004 sayılı Kanunun 257 nci maddesinin başlığı "İhtiyati haciz şartları", birinci fıkrasında yer alan "borcun" ibaresi "para borcunun" olarak ve ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "kaçarsa" ibaresi "kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;" olarak değiştirilmiştir.

MADDE  61. - 2004 sayılı Kanunun 258 inci maddesine aşağıdaki fıkra son fıkra olarak eklenmiştir.

"İhtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde alacaklı temyiz yoluna başvurabilir."

MADDE  62. - 2004 sayılı Kanunun 261 inci maddesine aşağıdaki fıkra son fıkra olarak eklenmiştir.

"İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikâyetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu tetkik merciine yapılır."

MADDE  63. - 2004 sayılı Kanunun 264 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İhtiyatî haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur."

MADDE  64. - 2004 sayılı Kanunun 265 inci maddesinin başlığı "İhtiyatî haciz kararına itiraz ve temyiz" olarak ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkralar ikinci ve son fıkra olarak eklenmiştir.

"Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.

Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir."

"Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyatî haciz kararının uygulanmasını durdurmaz."

 

 

MADDE 65. - 2004 sayılı Kanunun 268 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilirse, ihtiyati haciz sahibi alacaklı, bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde kendiliğinden ve muvakkaten iştirak eder. Rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması hâlinde âmme alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze iştirak edemez." 

MADDE  66. - 2004 sayılı Kanunun 269/a maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 269/a. - Borçlu itiraz etmez, ihtar müddeti içinde kira borcunu da ödemezse ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklının talebi üzerine tetkik merciince tahliyeye karar verilir."

MADDE  67. - 2004 sayılı Kanunun 280 inci maddesinin başlığı "Zarar verme kastından dolayı iptal" olarak ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme veya bir alacaklısını diğerlerine karşı daha avantajlı duruma getirme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya  iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır."

MADDE 68. - 2004 sayılı Kanunun 285 inci maddesinin başlığından önce gelmek üzere "I. ADÎ KONKORDATO" üst başlığı eklenmiş, 285 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

"Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlu, tetkik merciine gerekçeli bir dilekçe ve bir konkordato projesi verir. Bu projeye ayrıntılı bir bilanço, gelir tablosu ve defter tutmaya mecbur şahıslardan ise defterlerinin durumunu bildiren bir cetvel ekler. Bu cetvelde, bilhassa Türk Ticaret Kanununun 66 ncı maddesi hükmünce tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin tutulmuş olup olmadıkları gösterilir.

İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, tetkik merciinden borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

Konkordato talebi üzerine tetkik mercii, gerekli gördüğü takdirde, borçlunun malvarlığının muhafazası için 290 ıncı maddenin ikinci fıkrasındaki tedbirleri emreder."

 

 

 

MADDE 69. - 2004 sayılı Kanunun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Tetkik mercii borçluyu ve talepte bulunmuş ise alacaklıyı dinledikten sonra borçlunun durumunu, malvarlığı ve gelirlerini, taahhütlerini yerine getirmesine engel olan sebepleri ve konkordatonun başarı ihtimalini göz önünde tutarak, projenin alacaklıları zarara sokmak kastından âri olup olmadığına göre konkordato talebinin uygun olup olmadığına karar verir."

"Konkordato talebinin reddine ilişkin kararı, tefhiminden itibaren on gün içinde borçlu veya talep sahibi alacaklı temyiz edebilir."

MADDE 70. - 2004 sayılı Kanunun 287 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 287. - Konkordato talebi 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre ilân edilir. Konkordato talebinin ilânından itibaren on gün içinde alacaklılar itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâl bulunmadığını ileri sürerek tetkik merciinden konkordato talebinin reddini isteyebilir.

Talep uygun görülürse tetkik mercii borçluya en fazla altı aylık bir mühlet verir ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin eder. Birden fazla komiser tayin edilmesi hâlinde tetkik mercii bu kişilerin görev ve yetki alanlarını belirler.

Konkordato komiseri, kusurundan doğan zararlardan sorumludur.

Komiser, borçlunun faaliyetine nezaret eder ve 290 ve devamı maddelerde verilen görevleri yapar. Ayrıca komiser, tetkik merciinin talebi hâlinde ara raporlar verir ve alacaklıları konkordato süreci hakkında bilgilendirir.

8, 10, 11, 16, 21 ve 359 uncu maddeler hükümleri kıyas yoluyla komiserler hakkında da uygulanır.

İşin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine mühlet, alacaklılar da dinlendikten sonra en fazla oniki ayı geçmemek üzere uzatılabilir.

Borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa, konkordato mühleti komiserin talebi üzerine mühletin sona ermesinden önce kaldırılabilir. Bu takdirde borçlu ve alacaklılar dinlenir. 299, 300 ve 301 inci maddeler kıyas  yoluyla uygulanır.

İhtiyati tedbir yoluyla da olsa, borçluya karşı başlamış olan takiplerin konkordato mühletinin bitiminden sonraki dönem içinde durdurulmasına veya borçluya karşı yeni takip yapılamayacağına karar verilemez."

MADDE 71. - 2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 288. - Tetkik merciince mühlet, karar tarihinde yurt sathında tirajı en yüksek beş gazeteden birinde ilân olunur ve icra dairesi ile tapu dairesine bildirilir. Borçlu bir tacir ise ticaret sicili memurluğuna ve deniz ticaretiyle meşgul ise ayrıca gemi sicil memurluğuna da haber verilir. Borçlunun gemisi sicile kayıtlı olduğu takdirde gemi sicil memuru, konkordato mehli hakkında sicile şerh verir. Bu şerh Türk Ticaret Kanununun 879 uncu maddesindeki şerhin hukukî neticesini meydana getirir. Mühlet kararı ayrıca diğer lazım gelen yerlere bildirilir."

MADDE 72. - 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mühletin alacaklılar bakımından sonuçları

Madde 289. - Mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî haciz ve ihtiyatî tedbir kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

Mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için kıdem tazminatları hariç haciz yoluyla takip yapılabilir.

Konkordato aksine hüküm içermediği takdirde mühlet, rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durdurur.

Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu maddelerin uygulanmasında konkordato mühletinin veya iflâsın ertelenmesi kararının ilânı tarihi esas alınır."

 

MADDE  73. - 2004 sayılı Kanunun 290 ıncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mühletin borçlu bakımından sonuçları:

Madde 290. - Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, tetkik mercii bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin katılımı ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.

Borçlu, tetkik merciinin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez ve takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür.

Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa veya iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir harekette bulunursa tetkik mercii komiserin raporu üzerine, mümkün ise borçluyu ve gerektiğinde alacaklıları dinledikten sonra borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini veya mühleti kaldırabilir.

299, 300 ve 301 inci maddeler hükmü kıyas yoluyla uygulanır."

MADDE 74. - 2004 sayılı Kanunun 291 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Defter tutulması ve rehinli malların kıymetinin takdiri

Madde 291. - Komiser, tayinini müteakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve malların kıymetlerini takdir eder. Borçlunun başka yerlerde malları varsa bu muamele o yer icra dairesi marifetiyle yaptırılabilir.

Komiser rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine hazır tutar; kıymet takdiri kararı alacaklılar toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya bildirilir.

İlgililer, on gün içinde ve masrafları önceden vermek kaydıyla, tetkik merciinden rehinli malların kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebilir. Eğer yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafından istenmiş ve takdir edilen kıymet, kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklı borçludan masraflarının ödenmesini talep edebilir."

MADDE 75. - 2004 sayılı Kanunun 292 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Alacaklıları davet ve alacakların bildirilmesi

Madde 292. - Alacaklılar, komiser tarafından ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde alacaklarını bildirmeye mühlet kararının yayımlandığı gazetede yapılacak ilânla davet olunur. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. İlânda, hilafına hareket eden alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato müzakeresine kabul edilmeyecekleri ihtarı da yazılır.

Aynı ilânda komiser; yukarıdaki fıkrada yazılı müddet geçtikten sonra olmak üzere, konkordato teklifini müzakere etmek için alacaklıları muayyen bir gün ve saatte toplanmaya davet eder ve toplantıdan önceki on gün içinde belgeleri inceleyebileceklerini bildirir."

MADDE 76. - 2004 sayılı Kanunun 296 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Konkordatonun mahkemede incelenmesi

Madde 296. - Toplanmayı takip eden on gün bittikten sonra komiser konkordatoya ilişkin bütün belgeleri ve bu süre içinde iltihak eden olmuşsa bunları da dikkate alarak, konkordatonun kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu ticaret mahkemesine tevdi eder ve durumu ilgili tetkik merciine bildirir.

Mahkeme, komiseri dinledikten sonra ve her hâlde mühlet içinde kısa bir zamanda kararını verir. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilân edilir. İtiraz edenlerin haklarını müdafaa için duruşmada bulunabilecekleri de ilâna yazılır."

MADDE 77. - 2004 sayılı Kanunun 297 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Konkordato, kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır."

MADDE 78. - 2004 sayılı Kanunun 298 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 298. - Yukarıdaki hükümler dairesinde yapılan konkordato teklifinin tasdiki aşağıdaki şartların tahakkukuna bağlıdır.

1- Teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (Mahkeme borçluya intikâl edebilecek malları da dikkate alabilir.),

2- Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen meblağın,  iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının öngörülmesi,

3- Konkordato işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu alacaklılardan her biri özel olarak ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe, yeterli teminatın gösterilmesi,

4- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama masrafları ve ilâm harçlarının tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.

Hâkim, konkordato teklifini yetersiz bulması hâlinde re'sen veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmeyi yapabilir."

MADDE 79. - 2004 sayılı Kanunun 298 inci maddesinden sonra gelmek üzere 298/a maddesi eklenmiştir.

"Rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesinin ertelenmesi:

MADDE 298/a. - Konkordatoyu tasdik eden hâkim, borçlunun talebi üzerine, tasdik kararından itibaren en fazla bir yılı geçmemek ve erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayan faizler teminatlandırılmak kaydıyla, rehinli taşınır veya taşınmazın konkordato talebinden önceki bir alacak nedeniyle satışını erteleyebilir. Ancak, bu ertelemenin yapılabilmesi için rehinli alacağın konkordato talebinden önceki yıla ait faizlerinin ödenmiş olması lazımdır. Borçlu ayrıca  taşınmazın veya ticarî  işletme rehni konusu unsurların işletmenin çalışması için kendisine gerekli olduğunu ve paraya çevirmenin ekonomik varlığını tehlikeye sokacağını gerçeğe yakın bir şekilde ispat etmelidir.

İlgili rehinli alacaklılar yazılı görüşlerini konkordatonun tasdikine ilişkin görüşmelerden önce sunmaya davet edilirler; bu alacaklılar ayrıca tasdik duruşmasına bizzat çağırılırlar.

Borçlu, rehinli taşınır veya taşınmazı rızasıyla devreder, iflâs eder veya ölürse, paraya çevirmenin ertelenmesi kendiliğinden hükümsüz hâle gelir.

İlgili alacaklının talebi üzerine ve borçluyu dinledikten sonra, konkordatoyu tasdik eden hâkim paraya çevirmenin ertelenmesi kararını, alacaklı şu hâllerden birinin mevcudiyetini gerçeğe yakın bir şekilde ispat ederse iptal eder:

1- Borçlu paraya çevirmenin ertelenmesini yanlış bilgiler vermek suretiyle elde etmişse,

2- Serveti ve gelirleri artmış ve borcu ekonomik varlığını tehlikeye sokmadan ödeyebilecekse,

3- Rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesi borçlunun ekonomik varlığını artık tehlikeye sokmayacaksa."

MADDE 80. - 2004 sayılı Kanunun 300 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "yurt sathında trajı en yüksek beş gazeteden birinde" ibaresi "mühlet kararının yayımlandığı gazetede" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 81. - 2004 sayılı Kanunun 301 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Konkordato tasdik olunmaz yahut mühlet kaldırılırsa, borçlu iflâsa tâbi kişilerden olmasa bile, alacaklılardan birinin 300 üncü maddeye göre yapılacak ilândan itibaren on gün içinde vuku bulacak talebi üzerine borçlunun derhâl iflâsına karar verilir."

MADDE 82. - 2004 sayılı Kanunun 302 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "yedi" ibaresi "on" olarak değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilâma bağlı alacaklara  ilişkin haklar saklıdır."

MADDE 83. - 2004 sayılı Kanunun 303 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 303. - Tasdik edilen konkordato, alacakları mühlet kararından önce veya komiserin onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburidir. Rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan Devlet alacakları müstesnadır.

Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçlar, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılır.

Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse sağlanacak teminatlar belirtilir. Kararda komiser veya bir üçüncü kişi tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebilir. Bu takdirde görevlendirilen kişi, borçlunun işletmesinin durumu ve borçlarını konkordato projesi uyarınca ödeme kabiliyetini muhafaza  edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor tevdi eder; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler."

 

MADDE  84. - 2004 sayılı Kanunun 309 uncu maddesinin "İflâstan sonra konkordato" başlığı "Şartları ve hükümleri" şeklinde değiştirilmiş, üst başlık olarak "II. İFLÂSTAN SONRA KONKORDATO" ibaresi eklenmiş ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Paraya çevirme ticaret mahkemesi tasdik hakkında bir karar verinceye kadar ertelenir." 

MADDE  85. - 2004 sayılı Kanununa 309 uncu maddesinden sonra gelmek üzere "III. MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO" üst başlığı altında 309/a ilâ 309/o maddeleri eklenmiştir.

"III. MALVARLIĞININ TERKİ SURE-TİYLE KONKORDATO

Genel olarak

MADDE  309/a. - Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile alacaklılara, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf etmek veya bu malların tamamını ya da bir kısmını üçüncü kişiye devretmek yetkisi verilir.

Alacaklılar haklarını konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu aracılığıyla kullanırlar. Konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu konkordato talebi hakkında karar veren alacaklılar tarafından seçilir. Konkordato tasfiye memuru tetkik merciinin seçime ilişkin kararı onaylamasından sonra göreve başlar. Konkordato komiseri de tasfiye memuru olabilir.

Zorunlu içeriği

MADDE  309/b. - Malvarlığının terki suretiyle konkordato aşağıdaki hususları içerir:

1- Alacaklıların malların tasfiyesi ya da üçüncü kişiye devri suretiyle karşılanamayan alacaklarından feragat edip etmedikleri, feragat etmiyorlarsa borçlunun sorumluluğunun ne olduğu,

2- Konkordato tasfiye memurları ile alacaklılar kurulu üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri,

3- Kanun tarafından belirlenmemişse, malların tasfiye usulü ve eğer mallar üçüncü kişiye devredilecekse, bu devrin şekli ve teminatlandırılması,

4- Alacaklılara yönelik ilânların Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi yanında yapılacağı diğer yayın organları.

Konkordato kapsamı dışında kalan mallar varsa bunlar açıkça belirtilir.

Tasdikin sonuçları

MADDE  309/c. - Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasdikine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, borçlu malları üzerinde tasarruf edemez ve bu mallar hakkında tasarruf yetkisine sahip kişilerin imza yetkisi sona erer.

Borçlu ticaret siciline kayıtlı ise ticaret unvanına "konkordato tasfiyesi hâlinde" sözcükleri eklenir. Konkordato masası, konkordato kapsamına girmeyen borçlardan dolayı bu unvan altında takip edilir.

Konkordato tasfiye memurları konkordato masasının muhafazası ve paraya çevrilmesi veya lüzumu hâlinde malların devri için gerekli bütün işlemleri yerine getirir.

Konkordato tasfiye memurları mahkemelerde konkordato masasını temsil eder. 228 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.

Konkordato  tasfiye memurlarının hukukî durumu

MADDE 309/d. - Konkordato tasfiye memurları alacaklılar kurulunun nezaret ve denetimine tabidir. Konkordato tasfiye memurlarının malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itiraz edilebilir ve bu kurulun kararlarına karşı da şikâyet yoluna başvurulabilir.

8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddeler konkordato tasfiye memurlarının işlemlerinde de kıyas yoluyla uygulanır.

Paylaştırmaya katılacak alacaklıların belirlenmesi

MADDE  309/e. - Tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına katılacak olan alacaklıları ve sıralarını belirlemek üzere konkordato tasfiye memurları, alacaklılara yeni bir davet yapmaya gerek kalmaksızın, sadece ticarî defterlere ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve bu sıra cetvelini alacaklıların incelemesine hazır tutar.

230 ilâ 236 ncı maddeler kıyas yoluyla uygulanır.

Paraya çevirme

MADDE  309/f. - Konkordato masasını oluşturan malvarlığı ayrı ayrı veya bir bütün hâlinde paraya çevrilir. Paraya çevirme, eğer bir alacak söz konusu ise bu alacağın tahsili veya talep hakkının satılması, diğer mallar için pazarlık veya açık artırma yoluyla gerçekleştirilir.

Paraya çevirmenin usulü ve zamanı konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine alacaklılar kurulunca kararlaştırılır.

Rehinli taşınmazlar

MADDE  309/g. - Malların üçüncü kişiye devredildiği hâller dışında, rehinli taşınmazların konkordato tasfiye memurları tarafından pazarlık suretiyle satışı ancak rehinli taşınmazın satış bedelinden alacağını tahsil edemeyen rehinli alacaklıların muvafakatıyla mümkündür. Aksi takdirde, söz konusu taşınmazlar ancak açık artırma yoluyla paraya çevrilebilir. Taşınmaz üzerindeki irtifaklar, taşınmaz yükleri, ipotekler ve şerh edilmiş kişisel hakların varlığı ve sırası, sıra cetveline göre belirlenir.

Taşınır rehinleri

MADDE  309/h. - Alacağı taşınır rehniyle temin edilmiş olan alacaklılar rehinli taşınırları konkordato tasfiye memurlarına tevdi etmek zorunda değildirler. Konkordatoda başka bir süre öngörülmedikçe, rehinli alacaklılar rehinli taşınırı uygun gördükleri zamanda, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla veya rehin sözleşmesinde yetki verilmişse pazarlık yoluyla ya da borsada satmak suretiyle paraya çevirebilirler.

Ancak, rehnin paraya çevrilmesi konkordato masasının yararına ise, konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya rehinli malı altı ay içinde paraya çevirmesi için yetki verebilir. Konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya, aynı zamanda 336/a maddesinde öngörülen cezayı da hatırlatarak, bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmediği takdirde rehinli malı kendilerine teslim etmesini, haklı bir sebep olmaksızın teslim etmezse rüçhan hakkından mahrum kalacağını ihtar eder.

Tahsili güç ve ihtilaflı hakların alacaklılara devri

MADDE  309/ı. - Alacaklılar kurulu, konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine ihtilaflı veya tahsili güç bir alacaktan, özellikle bir iptal davasından, borçlunun organlarına veya çalışanlarına karşı sorumluluk davasından vazgeçerse, alacaklıları yazıyla veya ilân yoluyla haberdar eder ve 245 inci maddeye uygun olarak  bu iddiaların takibi hakkını devretmeyi teklif eder.

Paraların paylaştırılması

MADDE  309/j. - Konkordato tasfiye memurları, geçici de olsa her dağıtımdan önce, bir pay cetveli düzenler ve payının  miktarını her alacaklıya bildirir; konkordato tasfiye memurları pay cetvelini on gün süreyle  iflâs dairesinde alacaklıların incelemesine hazır tutar. Pay cetveline karşı şikâyet yoluna başvurulabilir.

Konkordato tasfiye memurları, pay cetveli ile birlikte masrafları da içeren son hesabı iflâs dairesine tevdi ederler.

Rehin açığı

MADDE  309/k. - Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehni paraya çevrilmiş bulunan rehinli alacaklılar, alacaklarının açık kalan kısmı için geçici dağıtıma katılırlar. Açık kalan kısım konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenir ve bu karara karşı şikâyet yoluna gidilebilir.

Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehin paraya çevrilmemişse, rehinli alacaklı komiser tarafından açık kalacağı öngörülmüş olan miktar için dağıtıma katılır. Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedelin öngörülen miktarın altında kaldığını ispatlayan rehinli alacaklı, buna  tekabül eden ödemelere hak kazanır.

Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedel ile o zamana kadar yapılan geçici ödemeler toplamı alacak tutarını aşarsa, rehinli alacaklı fazlayı iade etmek zorundadır.

Tevdi

MADDE  309/l. - Konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenen sürede hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar 9 uncu madde hükümlerine göre bankaya yatırılır.

Beş yıl içinde hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar iflâs dairesi tarafından dağıtılır; 255 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.

Faaliyet raporu

MADDE  309/m. - Tasfiye sona erince konkordato tasfiye memurları bir nihaî rapor düzenler. Bu nihaî rapor alacaklılar kurulunun onayına sunulur. Kurul onayladığı nihaî raporu tasdik makamına gönderir ve tasdik makamı da alacaklıların incelemesine hazır tutar.

Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi hâlinde konkordato tasfiye memurları, her yıl en geç Aralık ayı sonuna kadar, tasfiye edilen malvarlığının ve henüz paraya çevrilmemiş malların durumunu belirten bir cetvel ve faaliyetleri hakkında bir rapor düzenleyip alacaklılar kuruluna tevdi eder. Bu cetvel ve rapor, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar alacaklıların incelemesine hazır bulundurulmak üzere alacaklılar kurulu aracılığıyla tasdik makamına sunulur.

Hukukî işlemlerin iptali

MADDE  309/n. - Borçlu tarafından konkordatonun tasdikinden önce yapılmış hukukî işlemler 277 ilâ 284 üncü maddelere göre iptale tabidir.

Konkordato mühletinin verilmesi veya mühletten önce Türk Ticaret Kanununun 324 üncü maddesine göre vuku bulan iflâsın ertelenmesi tarihleri, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutar.

Konkordato masasına yöneltilen taleplerin tasarrufun iptali yoluyla kısmen veya tamamen reddini sağlamak mümkün ise konkordato tasfiye memurları, def'î yoluyla iptal talebinde bulunmaya yetkili ve yükümlüdürler.

Uygulanacak ortak hükümler

MADDE 309/o. - Niteliğine aykırı düşmedikçe 285 ilâ 308 inci maddeler malvarlığının terki suretiyle konkordatoda da uygulanır."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE  86. - 2004 sayılı Kanunun 318 inci maddesine ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Dilekçenin verilmesinden sonra tetkik mercii, 326 ncı maddede öngörülen alacaklar hariç, tedbir yoluyla derdest takipleri durdurabilir. Tetkik mercii, takiplerin durdurulması süresinin fevkalâde mühletten indirilip indirilmeyeceğini ve indirilecekse ne ölçüde indirileceğini belirler."

MADDE 87. - 2004 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 323. - Mühlet içinde borçluya karşı takip yapılabilir ve bu takiplere hacze veya depo emrine kadar devam edilebilir. Haczedilen ücretler mühlet sırasında da tahsil edilir; mühlet sırasında veya mühletten önce başlatılmış bir takip çerçevesinde aynî teminat kapsamına girdiği takdirde kiralar için de aynı kural geçerlidir. Buna mukabil, rehnin paraya çevrilmesi talebi, haciz veya depo emri mühletin verilmesinden önce vuku bulmuş olsa bile, satış yapılamaz veya iflâsa karar verilemez.

106, 150/e, 156, 206, 278, 279 ve 280 inci maddelerde öngörülen süreler mühlet süresince uzatılır. Aynı kural, aynî teminatlarda, taşınmaz rehni ile temin edilmiş alacakların faizleri içinde geçerlidir (T.M.K. 875)."

MADDE  88. - 2004 sayılı Kanunun 326 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mühlet, beşyüzmilyon liradan aşağı alacaklara ve kıdem tazminatları hariç  206 ncı maddenin birinci sırasındaki alacaklara uygulanmaz."

MADDE 89. - 2004 sayılı Kanunun 329 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 329/a maddesi eklenmiştir.

"İflâsın ertelenmesi ile ilişki

MADDE 329/a. - Bir sermaye şirketi veya kooperatif fevkalade mühlet elde ettiği takdirde, mühletin bitiminden itibaren bir yıllık süre içinde 179 ve devamı maddeleri uyarınca iflâsın ertelenmesinden yararlanamaz.

Bir sermaye şirketi veya kooperatifin iflâsı 179 ve devamı maddeleri uyarınca ertelendiği taktirde, bu ertelemenin bitiminden itibaren bir yıllık süre içinde fevkalade mühlet verilemez."

MADDE 90. - 2004 sayılı Kanunun 331 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 331. - Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğini ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve birmilyar liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.

İflâs takibinden veya doğrudan doğruya iflâs hallerinde iflâs talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da, bu filler başka bir suç oluştursa dahi bu hükümler uygulanır.

Konkordato mühleti talebinden önceki iki yıl içinde veya konkordato mühleti talebinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.

Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kasdı ile taşınmaz dışına çıkarılması hâlinde, eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve birmilyar liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.

Zararın miktarına göre Türk Ceza Kanununun 522 nci maddesi hükümleri dahi uygulanır.

Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.

Borçlu lehine bilerek yardımda bulunanlar ile bu maddede yazılı fiillere iştirak edenler de aslî fail gibi cezalandırılırlar."

 

 

 

MADDE  91. - 2004 sayılı Kanunun 333 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 333/a maddesi eklenmiştir.

"Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu

MADDE 333/a. - Bir ticari işletmede hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunan kişiler, ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememek maksadıyla, işletme adına yaptıkları işlem veya eylemlerle alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem veya eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde  zararın ağırlığına göre, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve dörtmilyar liradan dörtyüz milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.

Birinci fıkradaki suç taksirle işlendiği takdirde, faile zararın ağırlığına göre, ikimilyar liradan ikiyüzmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir.

Bu madde yazılı suçların takibi alacaklının şikâyetine bağlıdır."

 

 

MADDE 92. - 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Konkordatoda yetkili kimseleri hataya düşüren veya konkordato koşullarına uymayan borçlunun cezası

Madde 334. - Konkordato mühleti elde etmek veya konkordatoyu tasdik ettirmek için gerçeğe aykırı hesap veya bilanço göstererek mali durumu hakkında alacaklıları, komiseri veya yetkili memuru hataya düşürmek veya konkordato projesine uymamak suretiyle kasten zarara sebebiyet veren borçlu, ilgilinin tetkik merciine yapacağı şikâyet üzerine üç aydan bir yıla kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır."

MADDE 93. - 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 334/a maddesi eklenmiştir.

"Konkordato komiserinin sorumluluğu

MADDE 334/a. - Konkordato komiserleri, işledikleri eylemler bakımından Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesi anlamında memur sayılırlar."

MADDE 94. - 2004 sayılı Kanunun 336 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 336/a maddesi eklenmiştir.

"Kendisine teslim edilen malları vermeyenler hakkındaki cezalar

MADDE 336/a. - Bu Kanun uyarınca, muhafaza edilmek üzere kendisine rehin, haciz veya diğer herhangi bir sebeple teslim olunan malları icra dairesinin talebine rağmen yedi gün içinde icra dairesine teslim etmeyen kimse, alacaklının şikâyeti üzerine tetkik merciince bir aydan altı aya kadar hafif hapisle cezalandırılır."

MADDE 95. - 2004 sayılı Kanunun 337 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından on günden bir aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lâzım geldiği takdirde yahut borcu karşılayacak miktarda malın haczedilmesi hâlinde borçluya ceza verilmez."

MADDE 96. - 2004 sayılı Kanunun 338 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bir seneye" ibaresi "altı aya" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 97. - 2004 sayılı Kanunun 341 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 341. - Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının icrası sırasında çocuğu gizleyen ya da ilâmın veya ara kararının icrasından sonra tekrar kaçıran borçlu ile bu fiillere bilerek iştirak edenler, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından, bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar."

MADDE 98. - 2004 sayılı Kanunun 344 üncü maddesinin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası:"

"Mahkemece ara kararı ile hükmedilen nafakayı ödemeyen borçlular hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır."

MADDE 99. - 2004 sayılı Kanunun 345/b maddesinin birinci fıkrasında yer alan "hapis" ibaresi "hafif hapis" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 100. - 2004 sayılı Kanunun 352 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Takibi şikâyete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354 üncü maddede yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir."

MADDE 101. - 2004 sayılı Kanunun 352 nci maddesinden sonra gelmek üzere  352/a maddesi eklenmiş ve mevcut 352/a maddesinin numarası 352/b olarak değiştirilmiştir.

"Ceza kararnamesi

Madde 352/a. - Bu Kanunda yazılı olup cezasının üst sınırı altı aya kadar hafif hapis veya yalnızca hafif veya ağır para cezası veya bunlardan biri veya ikisi olan suçların failleri hakkında duruşma yapılmaksızın ceza kararnamesiyle karar verilebilir.

Şikâyet dilekçesini veya dava beyanını alan tetkik mercii, işin ceza kararnamesiyle sonuçlandırılabileceği kanısına varırsa 349 uncu madde hükmünü uygulamaz. Bu takdirde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 386 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 387, 388, 389 uncu maddeleri ve 390 ıncı maddenin birinci ve ikinci fıkraları ile 391 inci maddesi hükümleri uygulanır. Tetkik mercii, şikâyet konusu ile ilgili dosyayı, sanığın nüfus kayıt örneğini ve sabıka kaydını getirtir.

Hâkim, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 388 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususlara ek olarak borcun ödenmesi hâlinde 354 üncü maddeye göre bütün sonuçlarıyla birlikte cezanın düşeceği hususunu ceza kararnamesine yazar.

Hafif hapis cezası içeren ceza kararnamesine itiraz hâlinde bu Kanun hükümlerine göre yargılama yapılır.

Ceza kararnamesiyle sadece para cezasına hükmolunduğu hâllerde itiraz, tetkik merciinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesi başkanı tarafından incelenir. İtiraz dilekçesinin verilmesi, aleyhine itiraz olunan ceza kararnamesinin yerine getirilmesini durdurur. Hâkim evrak üzerinde yapacağı inceleme sonucunda itirazı yerinde görürse itiraz konusu hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir."

MADDE 102. - 2004 sayılı Kanunun 363 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "beşyüzbin" ibaresi "ikimilyar" olarak değiştirilmiştir.

MADDE 103. - 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1. - Bu Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü maddelerindeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmaz.

363 üncü maddenin yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırın artışına ilişkin hükmü, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce icra tetkik merciince nihaî olarak karara bağlanmış olan davalar ile Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı bozulan tetkik merciince yeniden bakılan davalarda uygulanmaz."

MADDE 104. - 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin dördüncü fıkrası,  67 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 134 üncü maddesinin son fıkrası, 280 inci maddenin ikinci fıkrası, 285 inci maddenin son fıkrası, 354 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 363 üncü maddesinin (12) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

 

 

 

 

MADDE 105. - 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 3. - 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda yer alan "icra reisi", "icra hâkim yardımcısı" ve "icra hâkimliği" ibareleri "icra tetkik mercii hâkimi"; "ikametgâh", "menkul", "gayrimenkul" ve "teferruat" ibareleri sırasıyla "yerleşim yeri", "taşınır", "taşınmaz" ve "eklenti" olarak değiştirilmiştir.

GEÇİCİ MADDE 4. - Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar açılıncaya kadar, özel depo ve garajlarda, Adalet Bakanlığınca çıkartılan ilgili yönetmelik ve ücret tarifelerinin uygulanmasına devam olunur.

GEÇİCİ MADDE 5. - Bu Kanun ile değiştirilen 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun;

1- 4, 9, 13, 26, 158 ve 250 nci maddeleri ile  88 inci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında  değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay sonra,

2- 14 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay sonra,

3- 18 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak şikâyetler hakkında,

4- 24, 79, 85, 92 ve 94 üncü maddeleri ile 88 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında  değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak hacizlerde,

5- 25/b maddesi, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilâm hükmünün zorla icra edileceği çocuk teslimlerinde ve çocukla şahsi münasebet tesislerinde,

6- 30 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilâm hükmünü ortadan kaldıracak borçlu eylemlerinde,

7- 32 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra gönderilecek icra emirlerinde,

8- 44 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek mal beyanlarında,

9- 58 ve 269/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak takiplerde,

10- 62, 67, 68/a ve 170  inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazlarda,

11- 63 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması duruşmalarında,

12- 68 inci maddesinin son fıkrasının ilk cümlesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması taleplerine,

13-  68/b maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tesis edilen kredi işlemlerinden kaynaklanan takiplerde,

14- 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte eski düzenlemeye göre ikinci ihbarnamenin henüz gönderilmemiş ya da gönderilmiş ama menfi tespit davası açma süresinin dolmamış bulunduğu hacizlerde; beşinci fıkrasında değişiklik yapan hükmü, eski düzenlemeye göre ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş ve menfi tespit davası açma süresi sona ermişse açılacak davalarda, 

15- 91 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra vuku bulacak el değiştirmelerde,

16- 111 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılan sözleşmelerde,

17- 114, 115, 116, 126 ve 129 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ve ilan metni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Basın-İlan Kurumuna henüz gönderilmemiş bulunan satışlarda,

18- 118, 119, 130 ve 133 üncü maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak satışlarda,

19- 128 ve 128/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan kıymet takdirlerinde,

20- 134 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ihalenin feshi taleplerinde,

21- 142/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen sıra cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest bir şikâyet ve/veya itiraza konu teşkil etmiş olan sıra cetvellerinde,

22- 143 üncü maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapan hükmü ve 143 üncü maddeye bu Kanunla eklenen yedinci fıkra, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, 143 üncü maddesinin altıncı fıkrasında değişiklik yapan hükmü,  Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,

23- 148/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra akdedilecek ipotek sözleşmelerinin tapu siciline tescilinde,

24- 150/b ve 150/ı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılacak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde,

25- 166 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilen iflâs kararlarında,

26- 168 ve 170/b maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde,

27- 169/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest itiraz yargılamalarında,

28- 179 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâsın ertelenmesi taleplerinde,

29- 179/a ve 179/b maddeleri, Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest iflâsın ertelenmesi taleplerinde,

30- 185 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe girdiği sırada devam eden iflâs tasfiyelerinde,

31- 206 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenecek sıra cetvellerinde,

32- 222 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk alacaklılar toplanmalarında,

33- 223 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâs idaresi toplantılarında,

34- 226 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak sulh ve tahkimlerde,

35- 250 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen pay cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest bir şikâyete konu teşkil etmiş olan pay cetvellerinde,

36- 251 inci maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde değişiklik yapan hükmü, yollama yaptığı 143 üncü maddenin  birinci fıkrası ve yedinci fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, yollama yaptığı 143 üncü maddenin altıncı fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren; 251 inci maddenin ikinci fıkrasına eklenen dördüncü cümlesi  ise Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,

37- 257, 258, 261, 264, 265 ve 268  inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ihtiyati haciz taleplerinde,

38- 280 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılmış ve derdest olan iptal davalarında,

39- 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 296, 297, 298, 300, 301, 302, 303 ve 309 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile bu Kanunla getirilen 298/a ve 309/a ilâ 309/o maddeleri hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak konkordato taleplerinde,

40- 318, 323 ve 326 ncı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile 329a maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak fevkalade mühlet taleplerinde,

Uygulanır."

MADDE 106. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

 

MADDE 107. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

 

 

Recep Tayyip Erdoğan

 

 

 

Başbakan

 

 

 

Dışişleri Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

 

A. Gül

A. Şener

M. A. Şahin

 

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

 

B. Atalay

A. Babacan

M. Aydın

 

Adalet Bakanı

Millî Savunma Bakanı V.

İçişleri Bakanı

 

C. Çiçek

A. Aksu

A. Aksu

 

Maliye Bakanı

Millî Eğitim Bakanı

Bayındırlık ve İskân Bakanı

 

K. Unakıtan

H. Çelik

Z. Ergezen

 

Sağlık Bakanı

Ulaştırma Bakanı

Tarım ve Köyişleri Bakanı

 

R. Akdağ

B. Yıldırım

S. Güçlü

 

Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı

Sanayi ve Ticaret Bakanı

En. ve Tab. Kay. Bakanı

 

M. Başesgioğlu

A. Coşkun

M. H. Güler

 

Kültür Bakanı

Turizm Bakanı

Orman Bakanı

 

E. Mumcu

G. Akşit

O. Pepe

 

 

Çevre Bakanı V.

 

 

 

M. Aydın

 

ADALET KOMİSYONUNUN

KABUL ETTİĞİ METİN

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra tetkik mercii hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hâkim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra tetkik merciinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra tetkik mercii daireleri numaralandırılır. İcra tetkik merciinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra tetkik mercii hâkimi, kendisine Adlî Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflâs dairelerinin muamelelerine yönelik şikâyetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idarî işlerine bakar."

MADDE 2. - 2004 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 9. - İcra ve iflâs daireleri, aldıkları paraları, kıymetli evrak ve değerli şeyleri  nihayet ertesi günü çalışma saati sonuna kadar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelik hükümleri çerçevesinde nemalandırılmak üzere, açtıkları banka  hesaplarına, banka bulunmayan yerlerde en geç üç gün içinde en yakın bankada açacakları hesaplarına yatırmaya mecburdurlar. İcra ve iflâs dairelerince tahsil edilen paraların gerekli yasal kesintileri yapıldıktan sonra kalanı, paranın yatırılmış olduğu banka aracılığıyla hak sahiplerine ödenir. 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü bu paralar için uygulanmaz."

MADDE 3. - Tasarının 3 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 4. - Tasarının 4 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 5. - Tasarının 5 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 6. - Tasarının 6 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 7. - Tasarının 7 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

MADDE 8. - 2004 sayılı Kanunun 25/a maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 25/b maddesi eklenmiştir:

"Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrasında uzman bulundurulması

MADDE 25/b. - Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilâmların icrası, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerlerde bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir."

MADDE 9. - Tasarının 9 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 10. - Tasarının 10 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 11. - Tasarının 11 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

MADDE 12. - Tasarının 12 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 13. - Tasarının 13 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 14. - 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

"İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur."

"Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir."

"Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır."

MADDE 15. - Tasarının 15 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 16. - Tasarının 16 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 17. - 2004 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin başlığı, birinci fıkrası ve son fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"b) İtirazın kesin olarak kaldırılması:"

"Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede  yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz."

"İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir."

MADDE 18. - Tasarının 18 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 19. - Tasarının 19 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 20. - Tasarının 20 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 21. - Tasarının 21 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 22. - Tasarının 22 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 23. - Tasarının 23 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 24. - Tasarının 24 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

MADDE 25. - Tasarının 25 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 26. - Tasarının 26 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 27. - Tasarının 27 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 28. - 2004 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilân edilir."

"İlânın yurt düzeyinde yayımlanan bir gazete ile yapılmasına karar verilmesi hâlinde bu ilân satış talebi tarihinde yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden biriyle yapılır."

MADDE 29. - 2004 sayılı Kanunun 115 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "% 75 ini" ibaresi "yüzde altmışını" olarak değiştirilmiştir.

MADDE 30. - Tasarının 30 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 31. - Tasarının 31 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

MADDE 32. - Tasarının 32 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

MADDE 33. - 2004 sayılı Kanunun 126 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "yüzde yetmişbeşini" ibaresi "yüzde altmışını" olarak; aynı bendin içinde yer alan parantez içindeki ifade de "Onuncu günün resmî tatile rastlaması hâlinde ikinci artırma tarihi olarak tatilin bitimini izleyen ilk iş gününün belirlenmesi ve bu ikinci ihalenin yapılacağı yer, gün ve saatin ilânda açıkça gösterilmesi zorunludur." şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 34. - Tasarının 34 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 35. - 2004 sayılı Kanunun 128 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 128/a maddesi eklenmiştir.

"Kıymet takdirine ilişkin şikâyet

MADDE 128/a- Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki tetkik merciinde şikâyette bulunabilirler. Şikâyet tarihinden itibaren yedi gün içinde gerekli masraf ve ücretin mahkeme veznesine yatırılması hâlinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabilir; aksi hâlde başka bir işleme gerek olmaksızın şikâyet kesin olarak reddedilir.

Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir.

Kıymet takdirine ilişkin şikâyet yetkisiz tetkik merciine yapılırsa, tetkik mercii evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde yetkisizlik kararı verir.

Bu madde gereğince icra tetkik merciinin verdiği kararlar kesindir."

MADDE 36. - 2004 sayılı Kanunun 129 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yetmiş beşini" ibaresi "altmışını" şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 37. - Tasarının 37 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

MADDE 38. - Tasarının 38 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 39. - Tasarının 39 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 40. - 2004 sayılı Kanunun 142 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 142/a maddesi eklenmiştir.

"Teminat karşılığı ödeme

MADDE 142/a. - Sıra cetveline karşı 142 nci madde uyarınca şikâyet veya itiraz yapılmışsa, tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklı, bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek payına düşen meblâğı tahsil edebilir. 36 ncı maddenin ikinci fıkrası burada da uygulanır.

Teminat mektubunda, alacaklının dosyadan tahsil ettiği meblâğ ile bu meblâğın kısmen veya tamamen icra dosyasına iadesinin gerekmesi hâlinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt edilmelidir. Bu esaslar dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar icra dairesince belirlenir."

MADDE 41. - 2004 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir; bu belgeler hiçbir harç ve vergiye tâbi değildir. Aciz vesikasının bir nüshası da her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir. Aciz vesikası sicili aleni olup ne şekilde tutulacağı ve hangi hususları içereceği Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirlenir."

"Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebilirler.

 Borçlu, aciz vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir veya gerektiğinde 9 uncu madde hükümleri dahilinde bir bankaya yatırır. Borcun bu şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna ilişkin bir belge verilir."

MADDE 42. - Tasarının 42 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 43. - Tasarının 43 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 44. - Tasarının 44 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 45. - Tasarının 45 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 46. - Tasarının 46 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 47. - Tasarının 47 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 48. - 2004 sayılı Kanunun 169/a maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile altıncı fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Tetkik mercii hâkimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. Tetkik mercii hâkimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.

Tetkik mercii hâkimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir."

"Borçlunun itirazının tetkik merciince esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere;  takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi hâlinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir."

MADDE 49. - 2004 sayılı Kanunun 170 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile dördüncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Tetkik mercii, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması hâlinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar."

"Tetkik mercii, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder."

MADDE 50. -  Tasarının 50 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

MADDE 51. - Tasarının 51 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 52. - 2004 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 179/a ve 179/b maddeleri eklenmiştir.

"Erteleme tedbirleri

MADDE 179/a. - İflâsın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır.

Mahkeme erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına  bağlı kılmakla da yetinebilir.

İflâsın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri ayrıntılı olarak  gösterilir.

Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar."

"Erteleme kararının etkileri

MADDE 179/b. - Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticarî  işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.

Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği rapor dikkate alınarak bir yıl daha uzatılabilir. Kayyım mahkemenin belirleyeceği sürelerde faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir.

İflâsın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflâsına karar verebilir." 

MADDE 53. -  Tasarının 53 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 54. - 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilmek üzere kaydolunur:

Birinci sıra

A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve  iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile  iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,

B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,

C) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.

İkinci sıra

Velâyet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;

Ancak bu alacaklar,  iflâs, vesayet veya velâyetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz.  

Üçüncü sıra

Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar.

Dördüncü sıra

İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar."

"Bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında aşağıdaki süreler hesaba katılmaz:

1. İflâsın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere geçirilen konkordato süresi,

2. İflâsın ertelenmesi süresi,

3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre,

4. Terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen süre."  

MADDE 55. - Tasarının 55 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 56. - Tasarının 56 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 57. - Tasarının 57 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

MADDE 58. - 2004 sayılı Kanunun 239 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Toplantı ve karar nisabının oluşmaması

Madde 239. - Alacaklıların toplanması mümkün olmazsa veya karar nisabı oluşmazsa durum tespit olunur. Bu halde iflas idaresi tasfiye kapanıncaya kadar işe devam eder."

MADDE 59. - Tasarının 58 inci maddesi 59 uncu madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 60. - Tasarının 59 uncu maddesi 60 ıncı madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 61. - Tasarının 60 ıncı maddesi 61 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

MADDE 62. - 2004 sayılı Kanunun 258 inci maddesine aşağıdaki fıkra son fıkra olarak eklenmiştir.

"İhtiyatî haciz talebinin reddi hâlinde alacaklı kanun yoluna başvurabilir."

MADDE 63. - Tasarının 62 nci maddesi 63 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

MADDE 64. - Tasarının 63 üncü maddesi 64 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 65. - 2004 sayılı Kanunun 265 inci maddesinin başlığı "İhtiyatî haciz kararına itiraz ve temyiz" olarak ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkralar ikinci ve son fıkra olarak eklenmiştir.

"Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.

Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir."

"İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyatî haciz kararının uygulanmasını durdurmaz."

MADDE 66. - Tasarının 65 inci maddesi 66 ncı madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 67. - Tasarının 66 ncı maddesi 67 nci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 68. - 2004 sayılı Kanunun 280 inci maddesinin başlığı "Zarar verme kastından dolayı iptal" olarak ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya  iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır."

 

 

MADDE 69. - 2004 sayılı Kanunun 12 nci Babının başlığı "KONKORDATO VE BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI" olarak değiştirilmiş, 285 inci maddesinin başlığından önce gelmek üzere "I. ADÎ KONKORDATO" üst başlığı eklenmiş, 285 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

"Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlu, tetkik merciine gerekçeli bir dilekçe ve bir konkordato projesi verir. Bu projeye ayrıntılı bir bilanço, gelir tablosu ve defter tutmaya mecbur şahıslardan ise defterlerinin durumunu bildiren bir cetvel ekler. Bu cetvelde, özellikle Türk Ticaret Kanununun 66 ncı maddesi hükmünce tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin tutulmuş olup olmadıkları gösterilir.

İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, tetkik merciinden borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

Konkordato talebi üzerine tetkik mercii, gerekli gördüğü takdirde, borçlunun malvarlığının muhafazası için 290 ıncı maddenin ikinci fıkrasındaki tedbirleri emreder."

MADDE 70. - Tasarının 69 uncu maddesi 70 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 71. - 2004 sayılı Kanunun 287 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 287. - Konkordato talebi 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre ilân edilir. Konkordato talebinin ilânından itibaren on gün içinde alacaklılar itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâl bulunmadığını ileri sürerek tetkik merciinden konkordato talebinin reddini isteyebilir.

Talep uygun görülürse tetkik mercii borçluya en fazla üç aylık bir mühlet verir ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin eder. Birden fazla komiser tayin edilmesi hâlinde tetkik mercii bu kişilerin görev ve yetki alanlarını belirler.

Konkordato komiseri, kusurundan doğan zararlardan sorumludur.

Komiser, borçlunun faaliyetine nezaret eder ve 290 ve devamı maddelerde verilen görevleri yapar. Ayrıca komiser, tetkik merciinin talebi hâlinde ara raporlar verir ve alacaklıları konkordato süreci hakkında bilgilendirir.

8, 10, 11, 16, 21 ve 359 uncu maddeler hükümleri kıyas yoluyla komiserler hakkında da uygulanır.

İşin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine mühlet, alacaklılar da dinlendikten sonra en fazla iki ayı geçmemek üzere uzatılabilir.

Borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa, konkordato mühleti komiserin talebi üzerine mühletin sona ermesinden önce kaldırılabilir. Bu takdirde borçlu ve alacaklılar dinlenir. 299, 300 ve 301 inci maddeler kıyas  yoluyla uygulanır.

İhtiyati tedbir yoluyla da olsa, borçluya karşı başlamış olan takiplerin konkordato mühletinin bitiminden sonraki dönem içinde durdurulmasına veya borçluya karşı yeni takip yapılamayacağına karar verilemez."

MADDE 72. - 2004 sayılı Kanunun 288 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 288. - Tetkik merciince mühlet, karar tarihinde yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden birinde ilân olunur ve icra dairesi ile tapu dairesine bildirilir. Borçlu bir tacir ise ticaret sicili memurluğuna ve deniz ticaretiyle meşgul ise ayrıca gemi sicil memurluğuna da haber verilir. Borçlunun gemisi sicile kayıtlı olduğu takdirde gemi sicil memuru, konkordato mehli hakkında sicile şerh verir. Bu şerh Türk Ticaret Kanununun 879 uncu maddesindeki şerhin hukukî neticesini meydana getirir. Mühlet kararı ayrıca diğer lazım gelen yerlere bildirilir."

MADDE 73. - 2004 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mühletin alacaklılar bakımından sonuçları

Madde 289. - Mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

Mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.

206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.

Konkordato aksine hüküm içermediği takdirde mühlet, rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durdurur.

Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu maddelerin uygulanmasında konkordato mühletinin veya iflâsın ertelenmesi kararının ilânı tarihi esas alınır."

MADDE 74. - Tasarının 73 üncü maddesi 74 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 75. - Tasarının 74 üncü maddesi 75 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 76. - Tasarının 75 inci maddesi 76 ncı madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 77. - Tasarının 76 ncı maddesi 77 nci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 78. - Tasarının 77 nci maddesi 78 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 79. - Tasarının 78 inci maddesi 79 uncu madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 80. - Tasarının 79 uncu maddesi 80 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 81. - Tasarının 80 inci maddesi 81 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

MADDE 82. - Tasarının 81 inci maddesi 82 nci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 83. - Tasarının 82 nci maddesi 83 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 84. - 2004 sayılı Kanunun 303 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 303. - Tasdik edilen konkordato, alacakları mühlet kararından önce veya komiserin onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburidir. Rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan Devlet alacakları müstesnadır.

Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçlar, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılır.

Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse sağlanacak teminatlar belirtilir. Kararda komiser veya uzman bir kişi tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebilir. Bu takdirde görevlendirilen kişi, borçlunun işletmesinin durumu ve borçlarını konkordato projesi uyarınca ödeme kabiliyetini muhafaza  edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor tevdi eder; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler."

MADDE 85. - Tasarının 84 üncü maddesi 85 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

MADDE 86. - 2004 sayılı Kanuna 309 uncu maddesinden sonra gelmek üzere "III. MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO" üst başlığı altında 309/a ilâ 309/l maddeleri ve "IV. UZLAŞMA SURETİYLE BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI" üst başlığı altında 309/m ilâ 309/ü  maddeleri eklenmiştir.

"III. MALVARLIĞININ TERKİ SURE-TİYLE KONKORDATO

Genel olarak

MADDE 309/a- Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile alacaklılara, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf etmek veya bu malların tamamını ya da bir kısmını üçüncü kişiye devretmek yetkisi verilir.

Alacaklılar haklarını konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu aracılığıyla kullanırlar. Konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu konkordato talebi hakkında karar veren alacaklılar tarafından seçilir. Konkordato tasfiye memuru tetkik merciinin seçime ilişkin kararı onaylamasından sonra göreve başlar. Konkordato komiseri de tasfiye memuru olabilir.

Zorunlu içeriği

MADDE 309/b. - Malvarlığının terki suretiyle konkordato aşağıdaki hususları içerir:

1- Alacaklıların malların tasfiyesi ya da üçüncü kişiye devri suretiyle karşılanamayan alacaklarından feragat edip etmedikleri, feragat etmiyorlarsa borçlunun sorumluluğunun ne olduğu,

2- Konkordato tasfiye memurları ile alacaklılar kurulu üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri,

3- Kanun tarafından belirlenmemişse, malların tasfiye usulü ve eğer mallar üçüncü kişiye devredilecekse, bu devrin şekli ve teminatlandırılması,

4- Alacaklılara yönelik ilânların Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi yanında tasdik tarihinde yurt düzeyinde yayınlanan tirajı en yüksek beş gazeteden biriyle yapılacağı.

Konkordato kapsamı dışında kalan mallar varsa bunlar açıkça belirtilir.

Tasdikin sonuçları

MADDE 309/c. - Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasdikine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, borçlu malları üzerinde tasarruf edemez ve bu mallar hakkında tasarruf yetkisine sahip kişilerin imza yetkisi sona erer.

Borçlu ticaret siciline kayıtlı ise ticaret unvanına "konkordato tasfiyesi hâlinde" sözcükleri eklenir. Konkordato masası, konkordato kapsamına girmeyen borçlardan dolayı bu unvan altında takip edilir.

Konkordato tasfiye memurları konkordato masasının muhafazası ve paraya çevrilmesi veya lüzumu hâlinde malların devri için gerekli bütün işlemleri yerine getirir.

Konkordato tasfiye memurları mahkemelerde konkordato masasını temsil eder. 228 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.

Konkordato tasfiye memurlarının hukukî durumu

MADDE 309/ç. - Konkordato tasfiye memurları alacaklılar kurulunun nezaret ve denetimine tâbidir. Konkordato tasfiye memurlarının malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itiraz edilebilir ve bu kurulun kararlarına karşı da şikâyet yoluna başvurulabilir.

8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddeler konkordato tasfiye memurlarının işlemlerinde de kıyas yoluyla uygulanır.

Paylaştırmaya katılacak alacaklıların belirlenmesi

MADDE 309/d. - Tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına katılacak olan alacaklıları ve sıralarını belirlemek üzere konkordato tasfiye memurları, alacaklılara yeni bir davet yapmaya gerek kalmaksızın, sadece ticarî defterlere ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve bu sıra cetvelini alacaklıların incelemesine hazır tutar.

230 ilâ 236 ncı maddeler kıyas yoluyla uygulanır.

Paraya çevirme

MADDE 309/e. - Konkordato masasını oluşturan malvarlığı ayrı ayrı veya bir bütün hâlinde paraya çevrilir. Paraya çevirme, eğer bir alacak söz konusu ise bu alacağın tahsili veya talep hakkının satılması, diğer mallar için pazarlık veya açık artırma yoluyla gerçekleştirilir.

Paraya çevirmenin usulü ve zamanı konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine alacaklılar kurulunca kararlaştırılır.

Rehinli taşınmazlar

MADDE 309/f. - Malların üçüncü kişiye devredildiği hâller dışında, rehinli taşınmazların konkordato tasfiye memurları tarafından pazarlık suretiyle satışı ancak rehinli taşınmazın satış bedelinden alacağını tahsil edemeyen rehinli alacaklıların muvafakatıyla mümkündür. Aksi takdirde, söz konusu taşınmazlar ancak açık artırma yoluyla paraya çevrilebilir. Taşınmaz üzerindeki irtifaklar, taşınmaz yükleri, ipotekler ve şerh edilmiş kişisel hakların varlığı ve sırası, sıra cetveline göre belirlenir.

Taşınır rehinleri

MADDE 309/g. - Alacağı taşınır rehniyle temin edilmiş olan alacaklılar rehinli taşınırları konkordato tasfiye memurlarına tevdi etmek zorunda değildirler. Konkordatoda başka bir süre öngörülmedikçe, rehinli alacaklılar rehinli taşınırı uygun gördükleri zamanda, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla veya rehin sözleşmesinde yetki verilmişse pazarlık yoluyla ya da borsada satmak suretiyle paraya çevirebilirler.

Ancak, rehnin paraya çevrilmesi konkordato masasının yararına ise, konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya rehinli malı altı ay içinde paraya çevirmesi için yetki verebilir. Konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya, aynı zamanda 336/a maddesinde öngörülen cezayı da hatırlatarak, bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmediği takdirde rehinli malı kendilerine teslim etmesini, haklı bir sebep olmaksızın teslim etmezse rüçhan hakkından mahrum kalacağını ihtar eder.

Tahsili güç ve ihtilaflı hakların alacaklılara devri

MADDE 309/ğ. - Alacaklılar kurulu, konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine ihtilaflı veya tahsili güç bir alacaktan, özellikle bir iptal davasından, borçlunun organlarına veya çalışanlarına karşı sorumluluk davasından vazgeçerse, alacaklıları yazıyla veya ilân yoluyla haberdar eder ve 245 inci maddeye uygun olarak  bu iddiaların takibi hakkını devretmeyi teklif eder.

Paraların paylaştırılması

MADDE 309/h. - Konkordato tasfiye memurları, geçici de olsa her dağıtımdan önce, bir pay cetveli düzenler ve payının  miktarını her alacaklıya bildirir; konkordato tasfiye memurları pay cetvelini on gün süreyle  iflâs dairesinde alacaklıların incelemesine hazır tutar. Pay cetveline karşı şikâyet yoluna başvurulabilir.

Konkordato tasfiye memurları, pay cetveli ile birlikte masrafları da içeren son hesabı iflâs dairesine tevdi ederler.

Rehin açığı

MADDE 309/ı. - Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehni paraya çevrilmiş bulunan rehinli alacaklılar, alacaklarının açık kalan kısmı için geçici dağıtıma katılırlar. Açık kalan kısım konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenir ve bu karara karşı şikâyet yoluna gidilebilir.

Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehin paraya çevrilmemişse, rehinli alacaklı komiser tarafından açık kalacağı öngörülmüş olan miktar için dağıtıma katılır. Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedelin öngörülen miktarın altında kaldığını ispatlayan rehinli alacaklı, buna  tekabül eden ödemelere hak kazanır.

Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedel ile o zamana kadar yapılan geçici ödemeler toplamı alacak tutarını aşarsa, rehinli alacaklı fazlayı iade etmek zorundadır.

Tevdi

MADDE 309/i. - Konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenen sürede hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar 9 uncu madde hükümlerine göre bankaya yatırılır.

Beş yıl içinde hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar iflâs dairesi tarafından dağıtılır; 255 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.

Faaliyet raporu

MADDE 309/j. - Tasfiye sona erince konkordato tasfiye memurları bir nihaî rapor düzenler. Bu nihaî rapor alacaklılar kurulunun onayına sunulur. Kurul onayladığı nihaî raporu tasdik makamı olan ticaret mahkemesine gönderir ve tasdik makamı da alacaklıların incelemesine hazır tutar.

Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi hâlinde konkordato tasfiye memurları, her yıl en geç Aralık ayı sonuna kadar, tasfiye edilen malvarlığının ve henüz paraya çevrilmemiş malların durumunu belirten bir cetvel ve faaliyetleri hakkında bir rapor düzenleyip alacaklılar kuruluna tevdi eder. Bu cetvel ve rapor, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar alacaklıların incelemesine hazır bulundurulmak üzere alacaklılar kurulu aracılığıyla tasdik makamına sunulur.

Hukukî işlemlerin iptali

MADDE 309/k. - Borçlu tarafından konkordatonun tasdikinden önce yapılmış hukukî işlemler 277 ilâ 284 üncü maddelere göre iptale tâbidir.

Konkordato mühletinin verilmesi veya mühletten önce bu Kanuna göre vuku bulan iflâsın ertelenmesi tarihleri, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflâsın açılmasının yerini tutar.

Konkordato masasına yöneltilen taleplerin tasarrufun iptali yoluyla kısmen veya tamamen reddini sağlamak mümkün ise konkordato tasfiye memurları, def'î yoluyla iptal talebinde bulunmaya yetkili ve yükümlüdürler.

Uygulanacak ortak hükümler

MADDE 309/l. - Niteliğine aykırı düşmedikçe 285 ilâ 308 inci maddeler malvarlığının terki suretiyle konkordatoda da uygulanır.

IV. UZLAŞMA SURETİYLE BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI

Genel olarak

MADDE 309/m. - Muaccel para borçlarını ödeyemeyecek durumda olan ya da mevcut ve alacakları borçlarını karşılamaya yetmeyen sermaye şirketleri, önceden müzakere edilmiş ve alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından kabul edilmiş olan yeniden yapılandırma projesi ile birlikte, muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine, uzlaşma suretiyle borçlarının yeniden yapılandırılması için başvurabilir.

Yeniden yapılandırma projesi

MADDE 309/n. - Alacaklılar tarafından müzakere ve kabul edildikten sonra asliye ticaret mahkemesine sunulacak olan ve bağımsız denetim kuruluşunca uygun bulunmuş yeniden yapılandırma projesi, aşağıdaki hususları içerir:

a. Alacaklıların tâbi olacağı koşullar ve bunlar arasında eşitliğin ne şekilde sağlanacağı,

b. Projenin borçlu şirketin taraf olduğu sözleşmelere etkisi,

c. Projenin borçlu şirketin malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisine etkisi,

d. Borçların yeniden yapılandırılması için gerekli görülüyorsa, tasdik kararından sonra borçlu şirketin kredi gibi finansman kaynaklarına başvurabileceği,

e. Borçlu şirketin işletmesinin kısmen ya da tamamen devri, diğer bir şirket veya şirketlerle birleşmesi, sermaye yapısının veya ana sözleşmesinin değiştirilmesi, borçlu şirketin yönetiminde yer alacak kişilerin belirlenmesi, borçların vadelerinin uzatılması, faiz oranlarının değiştirilmesi, menkul kıymet ihracı gibi projenin uygulanabilirliğini sağlayabilecek yöntemler,

f. Tasdik kararından sonra projenin uygulanmasının, kim tarafından ve nasıl denetleneceği.

Başvuruya eklenecek belgeler

MADDE 309/o. - Borçlu, başvurusuna aşağıdaki belgeleri ekler:

a. Yeniden yapılandırma projesi,

b. Borçlunun mali durumunu gösterir belgeler,

c. Projenin, borçlu şirkete yeniden ödeme kabiliyetine kavuşturarak muaccel borçlarını ödeme planına göre ödeyebilecek ve para akışını gerçekleştirecek duruma getireceğini gösteren belgeler,

d. Tüm alacaklılar ile alacaklarının listesi.

e. Başvuru öncesi müzakere sürecini tanımlayan ve alacaklıların proje hakkında makul bir şekilde karar vermelerine olanak sağlayan yeterli bilgilendirmenin yapıldığını ve bu bilgilendirmenin iadeli taahhütlü mektup ya da noter ihbarnamesi gibi uygun araçlarla yerine getirildiğini gösteren delilleri de içeren açıklamalar,

f. Onay veren alacaklıların, bu beyanlarını içeren, imzası ve tarihi noterlikçe onaylı tutanaklar,

g. Projeye göre alacaklıların eline geçecek miktar ile borçlu şirketin iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktar ve bunların karşılanması,

h. Sayı itibariyle yarıyı ve meblağ itibariyle üçte ikiyi aşan çoğunluk koşulunun gerçekleştiğini gösteren cetvel,

i. Borçlunun ödeme kabiliyetine kavuşabileceğinin ve projede yer alan koşullara uymasının mümkün olduğunu gösteren ve bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanmış bulunan finansal analiz raporları ile dayanakları.

Başvuru üzerine mahkemece yapılacak işlem ve alınacak tedbirler

Madde 309/ö. - Mahkeme, başvuru üzerine, en geç otuz gün içinde bir duruşma günü belirleyip başvuruyu, bu Kanunun 288 inci maddesinde öngörülen usule göre ilanen duyurur ve adresi bilinen tüm alacaklılara tebliğ eder. Yapılacak olan ilan ve tebligatta, başvurunun kapsam ve sonuçları, başvuru dosyasının hangi tarihten itibaren nerede görüleceği ve itirazların da ileri sürülebileceği duruşmanın günü ve saati gösterilir.

Mahkeme, ayrıca, başvuru hakkında verilecek nihai kararın kesinleşmesine kadar geçecek olan dönem için şirketin faaliyeti bakımından gerekli gördüğü tüm tedbirleri alır. Bu çerçevede mahkeme, borçlu şirketin faaliyetlerinin sevk ve idaresini bizzat üstlenecek ya da bu faaliyetleri denetleyecek olan ve lazım gelen bilgi ve tecrübeye sahip olup alacaklılar ve borçlu tarafından seçilmiş ve gerekli nitelikleri haiz bir veya birkaç proje yöneticisi tayin edebilir; borçlu şirket aleyhine, bu Kanunun 206 ncı maddesinden doğan alacakları konu alan haciz yolu ile takipler hariç olmak üzere, gerek gördüğü takdirde 6183 sayılı Kanuna göre yapılanları da kapsayacak şekilde tüm takiplerin durdurulmasına, yeni takip yapılmasının yasaklanmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına karar verebilir. Geçen bu süre, ihtiyati haciz, haciz ve satış sürelerinin hesabında dikkate alınmaz.

Başvurunun mahkemece incelenmesi ve kanun yolları

Madde 309/p. - Ticaret mahkemesi duruşmada komiseri, borçlu şirket yetkililerini ve hazır bulan alacaklıları dinler ve şartların yerine geldiğini tespit ettiği takdirde en geç otuz gün içinde başvurunun tasdikine, aksi halde reddine karar verir.

Kararın tefhiminden itibaren on gün içinde borçlu ve tasdik duruşması sırasında itirazda bulunmuş olan alacaklılar temyiz yoluna başvurabilirler. Öncelikle yapılacak temyiz incelemesi sonucunda verilecek kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz.

Tasdik veya red kararının genel sonuçları

Madde 309/r. - Başvurunun tasdikine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesiyle, borçlu şirket ve tüm alacaklılar projede öngörülen esaslar dahilinde bağlı olurlar.

Başvurunun tasdiki talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi halinde, durmuş olan takiplere ve davalara devam edilir.

Tasdik kararının özel sonuçları

Madde 309/s. - Yeniden yapılandırma projesinde öngörüldüğü takdirde, mahkeme, tasdik kararı ile birlikte, borçlu ile alacaklıların bu konudaki mutabakatını da dikkate alarak, yetkileri sadece projenin yerine getirilmesine ilişkin esasları denetleyip alacaklılara durumu düzenli olarak rapor etmekten ibaret olan bir ve birkaç proje denetçisi tayin edebilir.

Tasdik kararından sonra borçlu şirket, işletmenin devamı için zorunlu ise veya malvarlığının kıymetinin korunması ya da artırılması için gerekli görülmesi halinde, kredi gibi finansman araçlarına başvurabilir. Ancak, bunun için, alacaklıların mahkeme öncesi safhada izin vermiş ve tasdik kararından sonra da mahkemenin her münferit finansman kaynağı kullanıma, bu kullanımın tabi olacağı şartları inceleyerek onay vermiş olması lazımdır. Bir finansman kaynağının kullanılabilmesi için teminat verilmesi gerekiyorsa, bu teminat öncelikle borçlunun daha önce üzerinde rehin tesis edilmemiş taşınır ve taşınmaz malları üzerinden sağlanır. Ancak, borçlunun üzerinde daha önce rehin tesis edilmiş malları da teminat olarak gösterilebilir; fakat bu teminat o mal üzerinde daha önce tesis edilmiş rehinlerden sonra gelir.

Finansman kaynağı terimi, borçlu şirkete hammadde gibi işletmenin faaliyet gösterebilmesi için gerekli mal ve hizmetleri sağlayanları da kapsar.

Uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırmasının feshi

Madde 309/ş. - Uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırmada, bu Kanunun 307 nci maddesi ile 308 inci maddesinin birinci fıkrası kıyasen uygulanır. Yeniden yapılandırmanın tamamen feshine karar verilir ve bu karar kesinleşirse, yedi gün içinde, alacaklılar tasdik kararını vermiş olan mahkemeden borçlunun derhal iflasına karar verilmesini isteyebilirler.

Uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırılması projesinin tadili

Madde 309/t. - Projenin bir kısmının ihlali halinde, bu ihlal sadece bazı alacaklıları etkiliyorsa, hakları ihlal edilen bu alacaklıların borçlu ile projenin tadili konusunda anlaşmaya varmaları halinde, tadil edilmiş proje mahkemenin tasdikine sunulur. Projenin devamı için bu tadilatın yapılması zorunlu ise ve tadil edilmiş proje, hakları ihlal edilmiş olan alacaklıları plandan etkilenen diğer alacaklılardan daha uygun bir duruma getirmiyorsa, mahkeme tadil edilmiş projeyi tasdik eder. Yeniden yapılandırma projesinin tasdikine ilişkin usul projenin tadili hakkında da uygulanır.

Uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırılma projesinin ihlali

Madde 309/u. - Projenin uygulanmasının başarısız olması halinde durum proje yöneticisi, borçlu şirket veya alacaklılar tarafından asliye ticaret mahkemesine bildirilir. Aynı hak, projenin tasdikinden sonra borçlu şirkete teminat mukabili veya teminatsız olarak kredi gibi finansman kaynağı yaratıp bundan kaynaklanan alacağını kısmen veya tamamen elde edemeyen alacaklı için de söz konusudur. Bu bildirim üzerine asliye ticaret mahkemesi borçlu şirketin haczi kabil bütün malların teminat aranmaksızın ihtiyaten haczine karar verir ve bir duruşma günü tayin ederek bu Kanunun 288 inci maddesinde öngörülen usule göre ilanen duyurur. Mahkeme, alacaklıların vaki itirazlarını inceledikten sonra, projenin uygulanmayıp tadilinin de söz konusu olmadığını veya finansman alacaklısının alacağını tamamen ya da kısmen elde edemediğini tespit edince borçlu şirketin iflasına hükmeder.

Yeterli teminata sahip olmayan ya da verilmiş bulunan teminattan alacağını tamamen elde edemeyen veyahut teminatsız olan finansman alacaklısının alacağı, iflas tasfiyesi sonunda masa borçları ile malın aynından doğan amme alacaklılarından sonra ödenir.

Seçimlik hak ve kötüniyetin önlenmesi

Madde 309/ü. - Borçlu, İcra ve İflas Kanununun 179/a, 285, 309/a ve 309/m maddelerinden sadece birinden yararlanabilir. Daha önce bu maddelerden herhangi birinden yararlanmak için başvuranlar, başvuruları kabul edilmese dahi diğer maddede düzenlenen haktan yararlanamazlar."

MADDE 87. - Tasarının 86 ncı maddesi 87 nci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 88. - 2004 sayılı Kanunun 323 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 323. - Mühlet içinde borçluya karşı takip yapılabilir ve bu takiplere hacze veya depo emrine kadar devam edilebilir. Haczedilen ücretler mühlet sırasında da tahsil edilir; mühlet sırasında veya mühletten önce başlatılmış bir takip çerçevesinde aynî teminat kapsamına girdiği takdirde kiralar için de aynı kural geçerlidir. Buna mukabil, rehnin paraya çevrilmesi talebi, haciz veya depo emri mühletin verilmesinden önce vuku bulmuş olsa bile, satış yapılamaz veya  iflâsa  karar verilemez.

106, 150/e, 156, 206, 278, 279 ve 280 inci maddelerde öngörülen süreler mühlet süresince uzatılır. Aynı kural, aynî teminatlarda, taşınmaz rehni ile temin edilmiş alacakların faizleri için de geçerlidir."

MADDE 89. - 2004 sayılı Kanunun 326 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Mühlet, beşyüzmilyon liradan aşağı alacaklara ve 206 ncı maddenin birinci sırasındaki alacaklara uygulanmaz."

 

MADDE 90. - Tasarının 89 uncu maddesi 90 ıncı madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 91. - 2004 sayılı Kanunun 331 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 331. - Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve birmilyar liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır.

İflâs takibinden veya doğrudan doğruya iflâs hallerinde iflâs talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da, bu fiiller başka bir suç oluştursa dahi bu hükümler uygulanır.

Konkordato mühleti  ve iflasın ertelenmesi talepleri ile uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırılması başvurusundan önceki iki yıl içinde veya konkordato mühleti, iflasın ertelenmesi süresi veya uzlaşma suretiyle borçların yeniden yapılandırılması süresinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.

Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kasdı ile taşınmaz dışına çıkarılması hâlinde, eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve birmilyar liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.

Zararın miktarına göre Türk Ceza Kanununun 522 nci maddesi hükümleri dahi uygulanır.

Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.

Borçlu lehine bilerek yardımda bulunanlar ile bu maddede yazılı fiillere iştirak edenler de aslî fail gibi cezalandırılırlar."

MADDE 92. - 2004 sayılı Kanunun 333 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 333/a maddesi eklenmiştir.

"Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu

MADDE 333/a.  - Bir ticari işletmede hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip bulunan kişiler, ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememek maksadıyla, işletme adına yaptıkları işlem veya eylemlerle alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem veya eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde  zararın ağırlığına göre, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve dörtmilyar liradan dörtyüz milyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.

Birinci fıkradaki suç taksirle işlendiği takdirde, faile zararın ağırlığına göre, ikimilyar liradan ikiyüzmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir.

Bu maddede yazılı suçların takibi alacaklının şikâyetine bağlıdır."

MADDE 93. - 2004 sayılı Kanunun 334 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Konkordatoda yetkili kimseleri hataya düşüren veya konkordato koşullarına uymayan borçlunun cezası

Madde 334. - Konkordato mühleti elde etmek veya konkordatoyu tasdik ettirmek için gerçeğe aykırı hesap veya bilanço göstererek mali durumu hakkında alacaklıları, komiseri veya yetkili memuru hataya düşürmek veya konkordato projesine uymamak suretiyle kasten zarara sebebiyet veren borçlu, ilgilinin tetkik merciine yapacağı şikâyet üzerine altı aydan bir yıla kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır."

MADDE 94. - Tasarının 93 üncü maddesi 94 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

MADDE 95. - 2004 sayılı Kanunun 336 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 336/a maddesi eklenmiştir.

"Kendisine teslim edilen malları vermeyenler hakkındaki cezalar

MADDE 336/a. - Bu Kanun uyarınca, muhafaza edilmek üzere kendisine rehin, haciz veya diğer herhangi bir sebeple teslim olunan malları icra dairesinin talebine rağmen yedi gün içinde icra dairesine teslim etmeyen kimse, alacaklının şikâyeti üzerine tetkik merciince iki aydan altı aya kadar hafif hapisle cezalandırılır."

MADDE 96. - Tasarının 95 inci maddesi 96 ncı madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 97.-. Tasarının 96 ncı maddesi 97 nci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

MADDE 98. - 2004 sayılı Kanunun 341 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 341. - Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının icrası sırasında çocuğu gizleyen ya da ilâmın veya ara kararının icrasından sonra tekrar kaçıran borçlu ile bu fiillere bilerek iştirak edenler, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından, iki aydan altı aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar."

MADDE 99. - Tasarının 98 inci maddesi 99 uncu madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 100. - Tasarının 99 uncu maddesi 100 üncü madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

MADDE 101. - Tasarının 100 üncü maddesi 101 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

MADDE 102. - Tasarının 101 inci maddesi 102 nci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 103. - 2004 sayılı Kanunun 363 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "yüzmilyon" ibaresi "ikimilyar" olarak değiştirilmiştir.

MADDE 104. - 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1. - Bu Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü maddelerindeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmaz.

363 üncü maddenin yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırın artışına ilişkin hükmü, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce icra tetkik merciince nihaî olarak karara bağlanmış olan davalar ile Yargıtayın bozma kararı üzerine yeniden bakılan davalarda uygulanmaz."

 

 

MADDE 105. - 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin dördüncü fıkrası,  67 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 134 üncü maddesinin son fıkrası, 280 inci maddesinin ikinci fıkrası, 285 inci maddesinin son fıkrası, 354 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 363 üncü maddesinin (12) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 106. - 2004 sayılı Kanununun 309/a ilâ 309/ü maddelerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.

MADDE 107. - 2004 sayılı Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir

"GEÇİCİ MADDE 3. - 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda yer alan "icra reisi", "icra hâkim yardımcısı" ve "icra hâkimliği" ibareleri "icra tetkik mercii hâkimi"; "ikametgâh", "menkul", "gayrimenkul" ve "teferruat" ibareleri sırasıyla "yerleşim yeri", "taşınır", "taşınmaz" ve "eklenti" olarak değiştirilmiştir.

GEÇİCİ MADDE 4. - Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilâtını Güçlendirme Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar açılıncaya kadar, özel depo ve garajlarda, Adalet Bakanlığınca çıkartılan ilgili yönetmelik ve ücret tarifelerinin uygulanmasına devam olunur.

GEÇİCİ MADDE 5. - Bu Kanun ile değiştirilen 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun;

1- 4, 9, 13, 26, 158 ve 250 nci maddeleri ile  88 inci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında  değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay sonra,

2- 14 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay sonra,

3- 18 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak şikâyetler hakkında,

4- 24, 79, 85, 92 ve 94 üncü maddeleri ile 88 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında  değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak hacizlerde,

5- 25/b maddesi, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilâm hükmünün zorla icra edileceği çocuk teslimlerinde ve çocukla şahsi münasebet tesislerinde,

6- 30 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilâm hükmünü ortadan kaldıracak borçlu eylemlerinde,

7- 32 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra gönderilecek icra emirlerinde,

8- 44 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek mal beyanlarında,

9- 58 ve 269/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak takiplerde,

10- 62, 67, 68/a ve 170  inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazlarda,

11- 63 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması duruşmalarında,

12- 68 inci maddesinin son fıkrasının ilk cümlesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması taleplerine,

13-  68/b maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tesis edilen kredi işlemlerinden kaynaklanan takiplerde,

14- 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte eski düzenlemeye göre ikinci ihbarnamenin henüz gönderilmemiş ya da gönderilmiş ama  menfi tespit davası açma süresinin dolmamış bulunduğu hacizlerde; beşinci fıkrasında değişiklik yapan hükmü, eski düzenlemeye göre ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş ve menfi tespit davası açma süresi sona ermişse açılacak davalarda, 

15- 91 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra vuku bulacak el değiştirmelerde,

16- 111 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılan sözleşmelerde,

17- 114, 115, 116, 126 ve 129 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ve ilan metni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Basın-İlan Kurumuna henüz gönderilmemiş bulunan satışlarda,

18- 118, 119, 130 ve 133 üncü maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak satışlarda,

19- 128 ve 128/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan kıymet takdirlerinde,

20- 134 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ihalenin feshi taleplerinde,

21- 142/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen sıra cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest bir şikâyet ve/veya itiraza konu teşkil etmiş olan sıra cetvellerinde,

22- 143 üncü maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapan hükmü ve 143 üncü maddeye bu Kanunla eklenen yedinci fıkra, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, 143 üncü maddesinin altıncı fıkrasında değişiklik yapan hükmü,  Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,

23- 148/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra akdedilecek ipotek sözleşmelerinin tapu siciline tescilinde,

24- 150/b ve 150/ı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılacak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde,

25- 166 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilen iflâs kararlarında,

26- 168 ve 170/b maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde,

27- 169/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest itiraz yargılamalarında,

28- 179 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâsın ertelenmesi taleplerinde,

29- 179/a ve 179/b maddeleri, Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest iflâsın ertelenmesi taleplerinde,

30- 185 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe girdiği sırada devam eden iflâs tasfiyelerinde,

31- 206 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenecek sıra cetvellerinde,

32- 222 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk alacaklılar toplanmalarında,

33- 223 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflâs idaresi toplantılarında,

34- 226 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak sulh ve tahkimlerde,

35- 250 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen pay cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest bir şikâyete konu teşkil etmiş olan pay cetvellerinde,

36- 251 inci maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde değişiklik yapan hükmü, yollama yaptığı 143 üncü maddenin  birinci fıkrası ve yedinci fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, yollama yaptığı 143 üncü maddenin altıncı fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren; 251 inci maddenin ikinci fıkrasına eklenen dördüncü cümlesi  ise Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,

37- 257, 258, 261, 264, 265 ve 268  inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ihtiyati haciz taleplerinde,

38- 280 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılmış ve derdest olan iptal davalarında,

39- 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 296, 297, 298, 300, 301, 302, 303 ve 309 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile bu Kanunla getirilen 298/a ve 309/a ilâ 309/ü maddeleri hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak konkordato taleplerinde,

40- 318, 323 ve 326 ncı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile 329/a maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak fevkalade mühlet taleplerinde,

Uygulanır."

MADDE 108. - Tasarının 106 ncı maddesi 108 inci madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

MADDE 109. - Tasarının 107 nci maddesi 109 uncu madde olarak Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.