Dönem : 22           Yasama Yılı : 1

 

              T.B.M.M.    (S. Sayısı : 19)

 

Vergi Barışı Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu

Raporu (1/342)

 

 

                               

T.C.

 

 

 

Başbakanlık

 

 

Kanunlar ve Kararlar

 

 

Genel Müdürlüğü

3.1.2003

 

Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-580/76

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 2.1.2003 tarihinde kararlaştırılan “Vergi Barışı Kanunu Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

                                   Abdullah Gül

                                       Başbakan

GENEL GEREKÇE

Ülkemizde 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler, ekonomik ve sosyal hayatı derinden etkilemiştir. Bu krizlerin ekonomiye doğrudan yansımaları; üretimin daralması, işletmelerin kapanması veya malî bünyelerinin zayıflaması ve işsizliğin artması şeklinde olmuştur. Yaşanan bu olumsuz gelişmelerin en önemli sonuçlarından biri de, yükümlülerin, vergiler başta olmak üzere borçlarını ödeyememeleri veya ödemede zorluk içine girmeleri olmuştur.

Gelinen noktada yaşanan olumsuz ekonomik gelişmelerin işletmeler üzerinde yarattığı tahribatın giderilmesi, işsizliğin azaltılması ve kalıcı bir büyüme için gereken önlemlerin alınması zorunlu hale gelmiştir. Bu zorunluluk Anayasada ifadesini bulan, Devletin, “özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri” ve “çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri” alması görevlerinin de kaçınılmaz sonucudur.

Bu çerçevede öncelikle yapılması gereken geçmişin olumsuz sonuçlarının silinmesi ve tahribatın onarılması için gereken önlemlerin alınmasıdır. Bu ihtiyacı gidermek üzere hazırlanan bu Tasarı, “vergi barışı” felsefesi çerçevesinde sağlıklı bir başlangıç için temel aşamalardan birini oluşturacaktır.

Tasarı, yürütme ve yürürlük dahil 21 maddeden, esas olarak da dört ana bölümden oluşmakta, ayrıca bu bölümleri tamamlayan maddeler içermektedir.

Tasarının birinci bölümünde kesinleşmiş vergi alacakları yeniden yapılandırılmaktadır. Asıllarının tamamının, fer’ilerinin de bir kısmının tahsili ve taksitlendirilmesinin öngörüldüğü düzenleme ile ödenebilir bir tutarın, ödenebilir bir süre ve taksit sayısı ile tahsili amaçlanmaktadır.

Ayrıca, bu bölümde kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu alacaklarının mükellefle bir ortak noktada uzlaşarak tahsilini öngören düzenlemeler bulunmaktadır. Düzenleme, Devlet ve mükellef arasında doğmuş ihtilâfı kamu vicdanını zedelemeksizin sona erdirmeyi ve kamu alacağını mükellefin ödeyebileceği bir tutara getirmeyi, yargı organlarını ve vergi dairelerini yığılmış dosyalardan kurtarmayı amaçlamaktadır.

Tasarının ikinci bölümünde konu bütünlük içinde ele alınarak, inceleme ve tarhiyat safhasındaki vergilere ilişkin düzenleme yapılmıştır.

Tasarının üçüncü bölümünde matrah artırımına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Bu bölümde yer alan düzenlemelerle mükelleflerin ve vergi idaresinin geçmişe değil geleceğe odaklanması sağlanarak, mükelleflerin kayıtlı ekonomiye katılımını teşvik eden ve onlara güven veren bir ortam yaratılması amaçlanmıştır.

Tasarının dördüncü bölümünde stoklara ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Yapılan düzenlemelerle işletmelerin kayıtları gerçek duruma uygun hale getirilmekte, geçmişten gelen sorunların giderilmesi ve ileriye taşınarak oluşturulacak sistemi tehdit etmemesi amaçlanmaktadır.

Tasarının izleyen bölümlerinde, yukarıda açıklanan düzenlemelere ek olarak;

- Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan, kasıtlı olmaksızın sahte belge kullanmak gibi fiilleri işleyenler hakkında hükmolunan cezalara,

- Vergi dairelerinin işyükünün azaltılması, daha etkin ve verimli çalışmanın sağlanması amacıyla verimliliği bulunmayan küçük tutardaki alacakların tahsilinden vazgeçilmesine,

- Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri dışındaki kurumlarca tahsil edilen vergilere,

ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

Bu Tasarının yasalaşmasını takiben, bu düzenlemeleri tamamlayıcı kapsamlı bir vergi ve idare reformunun yapılması gerekmektedir. Yapılacak vergi reformunun kapsamında; vergi kayıp ve kaçağının azaltılmasına, vergi oranlarının yeniden belirlenmesine, mevcut vergi yükünün daha adaletli dağılımına, kayıtdışı ekonominin kayda alınmasına, özetle içinde yaşanılabilir bir vergi ortamı oluşturulmasına ilişkin düzenlemeler, idare reformunun kapsamında ise etkin bir idarenin oluşturulmasını öngören önlemler yer almalıdır.

Böylece sağlıklı bir vergi sistemi içinde, mükellefini takip eden etkin bir vergi idaresi ve cari vergilendirme dönemlerine odaklanmış denetim ile vergi kayıp ve kaçağının azaltılması ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1. – Madde ile, tahsilatın hızlandırılmasına konu alacakların türü, dönemi ile alacaklı idarelere açıklık getirilmektedir.

Düzenleme, alacağın türü açısından;

- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara ait vergi cezaları, gecikme zammı ve gecikme faizlerini,

- 16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanuna göre alınan eğitime katkı payını,

- 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre alınan ecrimisiller ve buna bağlı gecikme zamlarını,

- Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bazı alacakları,

- Devlete ait olup Gümrük Müsteşarlığınca tahsil edilen ve bu Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı gümrük vergileri, para cezaları ve gecikme zamlarını,

kapsamaktadır.

Kapsama alınan alacakların, 31.10.2002 tarihinden önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ait olması öngörülmüştür.

Ayrıca, 2002 vergilendirme dönemine ilişkin olarak 31.10.2002 tarihinden önce tahakkuk eden yıllık harçlar, emlak vergisi, çevre temizlik vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi gibi vergi alacaklarının da kapsama alınması yönünde düzenleme yapılmıştır.

Diğer taraftan, bu Kanun ile kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya da işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların beyanına ilişkin hükümlerin düzenlendiği de belirtilmiştir.

Madde 2. – Madde ile yapılan düzenlemede; Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödeme süresi geçtiği halde ödenememiş olan ya da henüz ödeme süresi geçmemiş bulunan ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergilerin tamamının ödenmesi koşuluyla bu alacaklara bağlı vergi cezaları ve fer’i alacakların bir bölümünün tahsilinden vazgeçilmektedir. Asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş bulunan vergi cezaları ile fer’i alacakların da bir bölümü tahsil edilmek suretiyle önemli bir bölümünün terkini öngörülmektedir.

Diğer taraftan, bu şekilde ödenen vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının ise tamamının tahsilinden vazgeçilmektedir.

Böylece, ödeme süresi geçtiği halde borcunu ödeyememiş mükelleflere bu borçlarını 9 eşit taksitte ödemek suretiyle tasfiye imkânı sağlanmakta ve aynı zamanda da idarede birikmiş olan takipli dosya sayısının azaltılması amaçlanmaktadır. Her taksit tutarı, bu Kanuna göre ödenecek toplam tutarın 9’a bölünmesi suretiyle belirlenecektir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödeme müddeti başladığı halde vade tarihi gelmemiş alacaklar da kapsama alınmıştır. Buna göre, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce uzlaşılmış ödeme süresi geçmemiş alacaklar da bu madde hükmünden yararlanılarak ödenebilecektir.

Vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi cezalarının % 20’sinin, 3 eşit taksitte ödenmesi ve bunlar için dava açılmaması ya da açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçilmektedir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce çok zor durumda olmaları sebebiyle borçları tecil ve taksitlendirilmiş olan mükelleflerden, dileyenlerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ödenecek taksit tutarı için bu Kanun hükümlerinden yararlandırılmaları sağlanmıştır.

Bu madde kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak tatbik edilen hacizlerin, yapılan ödeme nispetinde kaldırılması ve teminatların iadesi sağlanmaktadır.

Bu Kanunun kapsamına 2002 yılında tahakkuk eden geçici vergilerin bazı dönemleri de girmektedir. Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyanname verme süresine kadar ödenmeyen geçici vergiler, verilen yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde mahsup edilememekte, beyanname verme döneminin ilk günü itibarıyla vergi aslı terkin edilerek bu tarihe kadar hesaplanan gecikme zamları tahsil edilmektedir. Kanun ile öngörülen ilk taksit ödeme süresinin Şubat 2003 ayı olduğu dikkate alınarak, 2002 yılında tahakkkuk eden ve Kanunun kapsadığı dönemlere ait olup Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş olan geçici vergilere hesaplanan gecikme zamları Kanun kapsamına alınmış ve asıllarının ödenmesi şartı aranmaksızın 9 eşit taksitte ödenmesi imkânı getirilmiştir.

Ayrıca, Marmara Bölgesi ve civarında, 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle ödeme süresi uzatılan (Gelir ve Kurumlar Vergisi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca yapılan tevkifatlar hariç) vergiler için Şubat 2003 ayının son günü vade tarihi kabul edilerek bu vergilerin de 9 eşit taksitte ödenmesi öngörülmüştür.

Madde 3. – Maddede yapılan düzenleme ile, ihtilaflı dosya sayısının azaltılması amaçlanmakta ve mükelleflere ödeme kolaylığı sağlanmaktadır.

Madde ile, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Mahkemeleri nezdinde dava açma süresi henüz geçmemiş bulunan ya da dava konusu olup henüz sonuçlanmamış bulunan ikmalen, re’sen ya da idarece tarh edilmiş vergiler ile bunlara ilişkin vergi cezaları ve fer’i alacaklar için açılmış davalardan vazgeçilmesi ve yeni dava açılmaması şartıyla alacak asıllarının % 70’i ile bunlara bağlı gecikme zamları ve gecikme faizlerinin % 10’unun; 9 eşit taksitte ödenmesi halinde vergilerin % 30’undan, fer’ilerin % 90’ından, vergi cezaları ile bunlara uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi öngörülmektedir.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilmiş en son kararın terkin kararı olması halinde mükelleflerin madde hükmünden yararlanmalarını teşvik etmek amacıyla, ilk tarhiyata esas alınan vergilerin % 30’u ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı ve gecikme faizinin % 10’unun ödenmesi halinde verginin kalan % 70’inin, gecikme zammı ve gecikme faizinin % 90’ının ve vergi cezaları ile bunlara uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği belirtilmiştir.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla verilmiş en son kararın tasdik veya tadilen tasdik kararı olması halinde ödenecek tutarlar farklı belirlenmiş, bozma kararı olması halinde uygulamaya açıklık getirilmiştir.

Ayrıca, sadece vergi cezalarına dava açılmış olması halinde bu durumdaki cezalar ile ilgili açıklama yapılmıştır.

İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları vergi aslına bağlı olarak hesaplanmakta ise de verginin mükellefi ile cezaya muhatap olan kişiler farklıdır. Bu nedenle bu fiiller için cezaya muhatap olanların madde hükmünden yararlanma şartları ayrı belirlenmiştir.

Davalı alacaklar kapsamına Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla dava açma süresi geçmemiş alacaklar da dahil edilmiştir. Ayrıca, Vergi Usul Kanununun uzlaşma hükümlerinden yararlanılmak üzere süresi içerisinde başvuruda bulunulmuş, ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; uzlaşma günü verilmemiş, uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma vâki olmaması nedeniyle henüz dava açma süresi geçmemiş durumda olan alacaklar da ihtilaflı alacak kapsamında kabul edilmiş ve bu safhadaki alacakların madde hükmünden yararlanması sağlanmıştır.

Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahakkuk etmemiş vergilere ilişkin tarhiyatta, gecikme faizinin, Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla hesaplanacağı öngörülmüştür.

Diğer taraftan, bu Kanunun 5 inci maddesinde yapılan bir diğer düzenleme ile kesinleşmemiş ya da dava safhasında bulunan alacaklara yönelik bu madde hükmünden yararlanan mükelleflerin, Vergi Usul Kanununun uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamayacağı açıkça belirtilmiştir.

Madde 4. – Madde ile, bu Kanundan yararlanılarak ödenen alacak asıllarına Kanunun yürürlük tarihinden sonraki aylar için gecikme zammı uygulanmayacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.

Madde 5. – Madde ile, Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir komisyonlarında bulunan dosyalar Kanun kapsamına alınmış, böylece inceleme ve takdir safhasında dosyası bulunan mükelleflere de bir imkân sağlanmıştır.

Düzenleme, bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümlerini saklı tutmak suretiyle başlanılmış işlemlere devam edileceği yönündedir.

Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, tarh edilen vergilerin % 70’i ile hesaplanacak gecikme faizinin % 10’unun, ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda ve 6 eşit taksitte ödenmesi halinde, vergi aslının % 30’unun, gecikme faizinin % 90’ının ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir. Vergi aslına bağlı olmayan cezalar ise kesilmeyecektir.

İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları vergi aslına bağlı olarak hesaplanmakta ise de verginin mükellefi ile cezaya muhatap olan kişiler farklıdır. Bu nedenle bu fiiller için cezaya muhatap olanların madde hükmünden yararlanma şartları ayrı belirlenmiştir.

Ayrıca, mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri için maddede belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava açmamaları şartı getirilmiştir.

Diğer taraftan, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlandığı halde bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliğ işlemlerinin yapılması ve maddede belirlenen tutarın, belirtilen süre içerisinde ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılması sağlanmıştır.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar da bu madde hükmünden faydalandırılmıştır.

Diğer taraftan madde hükmünden yararlanan mükelleflerin, Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden  yararlanamayacağı açıklanmıştır.

Ayrıca, ileride meydana gelebilecek ihtilafları önlemek amacıyla incelemeye başlama ifadesinden ne anlaşılması gerektiği tarif edilmiştir.

Madde 6. - Maddenin (1) numaralı fıkrası ile Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak;

(a) bendinde yapılan düzenlemede, Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre Şubat 2003 ayı sonuna kadar pişmanlıkla beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin belirli bir ödeme planı çerçevesinde ödenmesi halinde pişmanlık zammı ve usulsüzlük cezasının önemli bir bölümünün tahsilinden vazgeçilmesi suretiyle bu müesseseden faydalanma teşvik edilmiştir.

(b) bendinde yapılan düzenleme ile de Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesine göre Şubat 2003 ayı sonuna kadar kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamının, hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek vergi cezalarının ayrı ayrı % 20’sinin, madde ile belirlenen süre ve şekilde ödenmesi halinde gecikme faizi ve vergi cezalarının % 80’inin tahsilinden vazgeçileceği öngörülmüştür.

Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak pişmanlık talebiyle verilip şartları ihlal edilen beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte tebliğ edilmemiş ya da dava açma süresi geçmemiş olan cezalar (b) bendi kapsamında değerlendirilmiş ve ceza kesilmesine esas alınan  verginin  tamamı ile bu vergiye  bağlı gecikme zammı,  gecikme faizi ve vergi cezalarının % 20’sinin maddede öngörülen süre ve şekilde, tebliğ edilmemiş ceza ihbarnamelerine konu cezanın ise ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden sonra tebliğ edilmiş olması halinde, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda 6 eşit taksitte ödenmesi şartıyla kalan gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 80’inin tahsilinden vazgeçileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.

Maddenin (2) numaralı fıkrasında da Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesine göre vergilendirilen diğer ücret mükelleflerinin;Şubat 2003 ayı sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak 2003 takvim yılına ilişkin gelir vergilerini karnelerine tarh ettirmeleri kaydıyla, önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza aranmaması suretiyle bu mükelleflerin kayıt altına alınması hedeflenmiştir.

Madde 7. - Madde ile, mükelleflerce çeşitli sebeplerle noksan beyan edilmiş, ya da beyan dışı bırakılmış geçmiş yıl gelirlerinin belli nispet ve tutarlar dahilinde beyan edilmesi sağlanmaktadır.

Bu şekilde beyan edilecek gelirlere uygulanacak nispet ve asgarî tutarların tespitinde ilgili yıllarda mükelleflere uygulanan hayat standardı esasına göre tespit edilen matrahlar ve mükelleflerce beyan edilen kazançların ortalamaları esas alınmıştır.

Bu şekilde vergiye tâbi matrah beyan eden mükelleflerin, bu kazançları sebebiyle Vergi Usul Kanununda yer alan cezaları ve gecikme faizini ödemeden vergilerini ödemeleri sağlanmış ve artırımda bulunulan vergiler ve dönemler için vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmamak suretiyle gelirlerin doğru beyan edilmesi teşvik edilmiştir.

Bu maddede yapılan diğer bir düzenleme ile matrah artırımında bulunan mükelleflerin beyan edecekleri ve üzerinden vergi hesaplanacak matrahların asgarî tutarları belirlenmektedir. Daha önce zarar beyan edilmiş olması veya beyanname verilmemesi nedeniyle matrah bulunmaması halleri ile kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyan edilen matrahlara uygulanan nispetler sonucu bulunan matrahlara alt sınır getirilmiştir. Artırılan matrahların % 30 oranında vergilendirileceği ve bunun dışında ayrıca herhangi bir vergi, fon ve eğitime katkı payı alınmayacağı da hükme bağlanmaktadır.

Ayrıca, kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmü ile öngörülen incelenmeme ve tarhiyat yapılmama hakkından yararlanabilmeleri için; artırımda bulundukları kurumlar vergisi matrahlarının yanısıra Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tâbi olan kazanç ve iratları üzerinden tevkif edilen vergileri de ait olduğu yıla ilişkin olarak maddede belirtilen nispetlerde artırmaları ve bulunan tutarı vergi olarak ödemeleri şartı getirilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tâbi kazanç ve iratların, muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde ise mükelleflerin bu kazanç ve iratlara ait tevkifat matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna kadar beyan etmeleri ve beyan edilen bu matrahlar için ilgili yıllar itibarıyla belirlenmiş vergi oranları üzerinden vergi ödemeleri esası getirilmiştir.

Ayrıca, madde ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup edilmeyeceği, istisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararlarının, bu madde hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemeyeceği öngörülmüştür. Öte yandan, mükelleflerin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların % 50’sinin, 2002 ve izleyen yıllarda doğan kârlarından  indirilmemesi öngörülmektedir.  Sözkonusu yıllara ait zararların kalan % 50’sinin ise Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin (7) numaralı bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılabileceği tabiîdir.

Matrah artırımında bulunan mükelleflerin, daha önce beyan ettikleri matrahlar ile ilgili matrah veya vergi azaltıcı yöndeki düzeltme taleplerinin bulunması durumunda bu taleplerinden vazgeçtikleri kabul edilecek, düzeltme talepleri ile ilgili olarak başlanılmış incelemelere devam edilmeyecektir.

Ayrıca, yıllık gelir ve kurumlar vergisine mahsuben tevkif yoluyla ödenmiş vergilerin, mahsup ya da nakden iadesi ile ilgili taleplere ilişkin sınırlı inceleme ve tarhiyat yapılacağı maddede belirtilmiştir.

Madde 8. - Madde ile, katma değer vergisi mükelleflerine de geçmiş yıllara ilişkin olarak katma değer vergisi artırımı imkânı verilmiştir. Böylece, yapılan düzenlemeden yararlanan mükelleflerin, katma  değer vergisi açısından da geçmiş yıl hesapları vergi incelemesi kapsamından çıkarılmaktadır.

Yapılan düzenlemede, katma değer vergisi artırımına, mükelleflerin 1998-1999-2000 ve 2001 yıllarında her bir vergilendirme dönemine ilişkin vermiş oldukları katma değer vergisi beyannamelerinde gösterilen “hesaplanan katma değer vergisi”nin yıllık toplamı esas alınmaktadır. Katma değer vergisinin matrahını satış hâsılatı oluşturmakta ise de bu tutardan indirilecek katma değer vergisi düşüldükten sonra kalan tutar daha sonraki dönemlere devreden ya da ödenecek katma değer vergisini meydana getirmektedir. Verginin bu yapısı dikkate alınarak artırıma sadece hesaplanan katma değer vergisi esas alındığından, uygulanacak oran % 3 olarak belirlenmektedir.

Katma değer vergisi artırımı mükelleflerin her bir vergilendirme dönemine ilişkin daha önce vermiş oldukları katma değer vergisi beyannameleri esas alınarak düzenlendiğinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce beyannamesi verilmemiş vergilendirme dönemleri için bu hükümden yararlanılmasını sağlamak üzere aylık ve 3 aylık vergilendirme dönemine tâbi mükellefler için artırıma esas alınacak yıllık hesaplanan katma değer vergisinin asgarî tutarları belirlenmiştir.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce beyanname verilmemesi nedeniyle vergi inceleme raporları ve takdir komisyonu kararlarına dayanılarak yapılan ve kesinleşen tarhiyatlar, ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınacaktır.

Her bir vergilendirme dönemi için mükellef beyanı dikkate alındığından, bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak birden fazla beyanname verilmiş olması durumunda bu beyannameler birlikte değerlendirilmek suretiyle dikkate alınarak hesaplanan katma değer vergisi tutarına ulaşılacaktır.

Mükelleflerin sorumlu sıfatıyla verdikleri katma değer vergisi beyannameleri için bu madde hükmünden yararlanmaları söz konusu değildir.

Katma değer vergisi artırımına esas alınan dönemlere ilişkin hesaplanan katma değer vergisinin toplamı mükelleflerce vergi dairesine bildirildikten sonra bu bildirimlerin eksik olduğu ve ödenecek verginin eksik hesaplandığı anlaşıldığı takdirde, eksik hesaplanan vergi bu Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen ilk taksit ödeme süresinde tahakkuk etmiş sayılacak ve bu Kanunda açıklandığı şekilde tahsil edilecektir.

Katma değer vergisi sisteminin işleyişini bozmamak açısından, bu madde kapsamında beyan edilen katma değer vergisinin indirim ve mahsup konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca, artırımda bulunulan yılla ilgili olarak sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan tecil-terkin, iade ve mahsup işlemleri yönünden inceleme ve tarhiyat yapma hakkı saklı tutulmuştur.

Madde 9. - Madde ile, Kanunun 7 ve 8 inci maddeleri hükümlerine göre hesaplanan gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin  ne zaman ve ne şekilde ödeneceği belirlenmektedir. Bu vergiler mükelleflerin kendi beyanları üzerine hesaplandığından, bu Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil edilecektir. Süresinde ödenmeyen taksitlere, Kanunun taksit uygulama süresinin bitimini müteakip 6183 sayılı Kanuna göre gecikme zammı tatbik edilecektir. Taksitlerin bu Kanunda belirtilen ödeme süresi içinde ödenmemesi halinde ise bu Kanunun süresinde ödenmeyen taksitlere ilişkin hükümleri uygulanacaktır.

Kanunun 7 nci maddesi hükümlerine göre hesaplanarak ödenen vergilerin gider olarak kabul edilmeyeceği ve herhangi bir nedenle indirim, mahsup ve iade konusu yapılmayacağı belirtilmektedir.

Ayrıca, bu Kanuna göre artırılan matrahlar ve vergilerin geçici vergi uygulamalarında dikkate alınmayacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.

Maddede yapılan bir diğer düzenleme ise, bu Kanuna göre matrah artırımında bulunulmasının Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerine engel teşkil etmeyeceğine ilişkindir. Ancak, 7 ve 8 inci maddelerde düzenlenen inceleme yapma hakkına yönelik hükümler saklı kalmak kaydıyla vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ayın başından itibaren 3 ay içerisinde sonuçlandırılmaması halinde bu işlemlere devam edilmeyecektir. Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili tarhiyat öncesi  uzlaşma talepleri dikkate alınmayacaktır. İnceleme ve takdir sonucu tarhiyata konu matrah farkı tespit edilmesi halinde, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla inceleme ve takdir sonucu bulunan matrah farkı bu Kanunun 7 ve 8 inci madde  hükümleri ile birlikte değerlendirilecektir.

İnceleme ve takdir işlemlerinin sonuçlandırılması, inceleme raporları ve takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikaline bağlanmıştır.

Diğer taraftan, matrah artırımında bulunan ve bu konudaki şartları yerine getiren mükelleflerin, defter ve belgeleri incelenmeyecek ve artırıma konu olan vergilerle ilgili olarak tarhiyat yapılmayacaktır. Artırımda bulunan mükelleflerin defter ve belgeleri artırıma konu vergi türleri için kendileri adına tarhiyat yapılmak amacıyla incelenmemesine rağmen; defter ve belgelere, diğer vergi türleri için inceleme yapılması, üçüncü kişilerle ilgili olarak karşıt incelemeler yapılması, mahkemelerce belli konulara bakılması veya bilirkişilerce ihtiyaç duyulması gibi nedenlerle müracaat edilebilecektir. Bu nedenle matrah artırımından yararlanan mükelleflerin defter ve belgelerini Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca saklayacakları ve ibraz edecekleri tabiîdir.

Madde 10. - Madde ile, kayıt dışı faaliyetlerin kayıt altına alınabilmesi için, işletmelerde mevcut olmasına rağmen kayıtlara yansıtılmamış emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kayıtlara intikal ettirilebilmesini sağlayacak düzenleme yapılmaktadır.

Buna göre, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil) işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşlarınca tespit edilecek rayiç bedeli ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar vergi dairelerine bir envanter listesi ile bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebileceklerdir.

Bu suretle gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yasal kayıtlarının gerçek durumu yansıtır bir hale getirilmesi hedeflenmektedir.

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler akitlerine kaydettikleri emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için iki ayrı karşılık hesabı açacaklardır.

Emtia için ayrılan karşılık ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiyesi halinde sermayenin bir unsuru olarak sayılmakta ve dolayısıyla vergilendirilmemektedir. Makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrılan karşılıklar ise birikmiş amortisman olarak kabul edilmiştir. Envantere dahil edilen bu kıymetler üzerinden ayrıca amortisman ayrılmayacaktır.

İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise, emtianın rayiç bedelini defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak, makine, teçhizat ve demirbaşların rayiç bedelini ise envantere kaydedeceklerdir.

Mükelleflerin ellerinde bulunan belgesiz malların kayıt altına alınması, kayıt dışı ekonominin daraltılması ve bundan böyle yaratılacak katma değer vergisinin kavranması amacıyla, bildirim konusu mallar için katma değer vergisi hesaplatılmakta ve bu verginin vergi sorumluları tarafından verilen beyanname ile beyanı sağlanmaktadır.

Bu madde çerçevesinde beyan edilerek ödenecek olan verginin, mükellefin vergiye tâbi faaliyetleri üzerinden hesaplanan vergiden indirilmesi mümkündür. Ancak makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi hesaplanan katma değer vergisinden indirilmeyecektir. Öte yandan söz konusu mallar ile makine, teçhizat ve demirbaşların satışı sırasında ayrıca katma değer vergisi hesaplanarak beyan edilmesi gerektiği tabiîdir.

Madde 11. - Madde ile, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin kayıtlarının daha sağlıklı hale getirilebilmesi için kayıtlarında yer aldığı halde gerçekte mevcut olmayan mallarını fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilmelerine imkân sağlanmaktadır. Diğer bir anlatımla, faturalı olarak alınıp kayıtlara geçen ancak belge düzenlenmeksizin satılan malların halen stokta gözükmesi nedeniyle oluşan gerçek dışılık, bir defaya mahsus olmak üzere fatura düzenlenerek kayıt ve beyanlara hasılat olarak intikal ettirilmesi sağlanmak suretiyle düzeltilmektedir.

Faturalama işlemi kayıtlarda yer alan maliyete, bu maliyete aynı neviden mallara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre tespit edilen gayri safi kâr oranının uygulanması suretiyle bulunan tutarın eklenmesi suretiyle yapılacaktır. Gayri safi kâr oranının, cari yıl kayıtlarına göre tespit edilemediği hallerde mükellefin  bağlı olduğu meslek odasının belirleyeceği oran esas alınacaktır.

Bu madde hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar faturalama işlemini yapmaları ve bu faturaları yasal kayıtlarına intikal ettirmeleri gerekmektedir.

Bu madde hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik ceza ve faiz uygulanmayacaktır. Yasal kayıtlara intikal ettirilen tutarlar cari yıl gelir vergisi veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınacaktır. Ayrıca bu tutarlar ilgili dönem katma değer vergisi beyannamesinde beyan edilecektir.

Madde 12. - Madde ile, kaçakçılık suçlarına ilişkin cezaların uygulanmayacağı haller düzenlenmiştir.

Kaçakçılık suçları ve bu suçlar için hükmolunacak hapis cezaları, Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde hükme bağlanmıştır. Bu suçlar için hükmolunacak hapis cezaları da, bu fiillerin nitelikleri gözönüne alınarak bir kısmı için hapis, diğer kısmı için de ağır hapis cezası öngörülmüştür.

Sözü edilen maddenin (b) fıkrasında; defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi veya defter sahifelerinin yok edilerek yerine başka yapraklar koyulması veya hiç yaprak koyulmaması veya belgelerin asıl veya suretlerinin tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlenmesi veya bu belgelerin kullanılması ile belgelerin sahte olarak basılması fiilleri için, para cezasına çevrilemeyen ve ertelenemeyen ağır hapis cezasına hükmolunacağı düzenlenmiştir.

Bu fıkrada, sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, sahte belge düzenlenmesi kastın karinesidir. Ancak, düzenlenen bu belgelerin kullanıcısı yönünden kaçakçılık suçunun oluşması, bu belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının diğer bir anlatımla, bu kullanımda kastın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine ve belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. Dolayısıyla, sahte belge düzenlenmesi ile bu belgelerin kullanılması, ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken suçlardır.

Öte yandan, 359 uncu maddede sayılan suçların işlenmesine birden fazla kişinin ayrı ayrı maddî menfaat gözetmek şartıyla veya maddî menfaat gözetmeksizin iştirak etmesi ile bu suçları işlemeye azmettirmesi halinde bunlar hakkında da o fiile ilişkin hapis cezasına hükmolunacağı Vergi Usul Kanununun “İştirak” başlıklı 360 ıncı maddesinde hüküm altına alınmıştır.

Yukarıdaki açıklamalar gözönüne alınarak, 359 uncu maddenin (b) fıkrasında sayılan;

1. Defter, kayıt ve belgeleri yok etmek veya defter sahifelerinin yok edilerek yerine başka yapraklar koymak veya hiç yaprak koymamak,

2. Belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek,

3. Belgeleri sahte olarak basmak,

Suçları, kaçakçılık suçlarına ilişkin cezaların uygulanmayacağı hallerin düzenlendiği bu maddenin kapsamı dışında bırakılmıştır.Sayılan bu suçlar dışında kalan diğer kaçakçılık suçlarını 31.10.2002 tarihinden önce işleyenler ile bu suçların işlenmesine iştirak eden mükellefler hakkında hükmolunan veya hükmolunacak hapis veya ağır hapis cezalarının uygulanmaması bakımından bu madde düzenlenmiştir. Dolayısıyla, gerçekte kötü niyet olmaksızın, bilmeden, istemeden işlenen suçlar ve bu suçları işleyenler bu madde kapsamına alınmışlardır.

Mükelleflerin işledikleri veya işlenmesine iştirak ettikleri bu kaçakçılık suçlarından dolayı haklarında hükmolunan veya hükmolunacak hapis cezalarının uygulanmaması, bu suçlar nedeniyle ortaya çıkan vergi, vergi cezaları ile gecikme faizi ve gecikme zamlarının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı idarî yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi şartlarına bağlanmış bulunmaktadır.

Bu maddede öngörülen şartlara uyan mükelleflerden bu Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, haklarında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmamış olanlar için suç duyurusunda bulunulmayacak, savcılıklara intikal ettirilmiş olup soruşturma aşamasında bulunanlar için takibat yapılmayacak, savcılıklar tarafından ceza mahkemelerinde Kamu davası açılmış olanlar için de bu davalar ortadan kaldırılacaktır. Açılan bu davalar sonucu ceza mahkemelerince verilen mahkûmiyet kararlarından kesinleşmiş olanlar infaz edilmeyecektir.

Bu düzenlemenin amacı, esas itibarıyla kastı olmaksızın sahte belge kullanma fiilî nedeniyle ve maddede bu fiil için öngörülen cezadan daha ağır cezaya hükmolunması öngörülmeyen diğer suçları işlemiş olanlar için hükmolunan veya hükmolunacak hapis cezalarının ortadan kaldırılması suretiyle mükelleflerin mağduriyetlerinin önlenmesi, gerek idarenin gerekse idarî yargı ile adlî yargının iş yüklerinin azaltılması suretiyle vergi barışının tesis edilmesidir.

Madde 13. - Maddenin;

(1) numaralı fıkrası ile, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili öngörülen ecrimisillerden vadesi 31.10.2002 tarihinden önce olduğu halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunanların tamamı ile bunlara bağlı gecikme zamlarının % 20’sinin; 6 eşit taksitte ödenmesi ve bunlar için dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme zamlarının kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçileceği öngörülmüştür.

(2) numaralı fıkrası ile, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi gerektiği halde ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen bazı para cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi düzenlenmiştir. Trafik para cezalarında terkin işlemi Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki tutar esas alınarak yapılacaktır.

(3) numaralı fıkrası ile, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan yiyecek bedellerinin tahsilinden vazgeçileceği öngörülmüştür.

(4) numaralı fıkrası ile, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 41 inci maddesine istinaden vergi tahsilatı yetkisi verilen bankalar ile postaneler adına uygulanan gecikme zamları ve cezaların tahsilinden vazgeçileceği belirtilmiştir.

Madde 14. - Madde ile, vergi dairelerinin iş yükünün azaltılması ve verimliliğin artırılması amacıyla 31.10.2002 tarihinden önce vadesi geldiği halde ödenmemiş bulunan Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren her bir alacağın türü, dönemi, asılları ve fer’ileri ayrı ayrı dikkate alınmak suretiyle küçük tutardaki alacakların tahsilinden vazgeçilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.

Madde 15. - Son yıllarda gerek kamu iktisadî teşebbüslerinin gerekse belediyelerin ödenmemiş vergi borçları gecikme zamları ile birlikte önemli tutarlara ulaşmıştır.

Bu kurumların, Kanun ile getirilen düzenlemeden yararlanarak borçlarını tasfiye edebilmeleri için, daha uzun süreli bir ödeme planına ihtiyaç olduğu gerçeği gözönünde bulundurulmuştur.

Böylece madde ile, bu kurumların kamu hizmetlerini yerine getirebilmek amacıyla süresinde ödeyemedikleri vergi borçlarını, bu Kanuna göre 24 aylık bir süre içinde tasfiye etme imkânı sağlanmıştır.

Madde 16. - Madde ile, Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin Kanunda öngörülen sürelerde ödenmesinde bir aksaklık oluştuğu takdirde ne şekilde işlem yapılacağı açıklanmıştır. Ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitlerin Kanunda öngörülen sürede gecikilen her ay için ayrı ayrı % 10 fazlası ile ödenmesi şartıyla mükelleflerin bu Kanun hükümlerinden yararlandırılmaları öngörülmüştür.

Ayrıca, bu Kanun kapsamına giren alacakların Kanunda belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması halinde mükelleflerin ödedikleri tutar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlandırılmaları imkânı getirilmiştir.

Madde 17. - Gümrük vergisine konu olan eşyanın tarife ya da kıymetinde beyana nazaran tespit edilen farklılıklar ile ülkemize geçici olarak gelen eşya ile ilgili olarak öngörülen şartlara uyulmaması hallerinde vergi tahsilatından ayrı olarak ceza uygulanmaktadır. Ceza konusu işlemler, çoğunlukla mutad gümrük işlemleri bitirildikten sonra ortaya çıkmakta, yükümlünün öngörmediği bir malî külfet oluşturması sebebiyle de sıkça ihtilaf konusu olabilmektedir.

(1) ve (2) numaralı fıkralarla hem yukarıda konu edilen işlemlerle ilgili vergi tahsilatının hızlandırılması hem de ceza yükünün hafifletilerek ödenebilir hale getirilmesi amaçlanmıştır.

Bilindiği gibi, ithalde alınan gümrük vergilerine bağlı olmayıp gümrüklerde özet beyan işlemleri, antrepo işlemleri ve Gümrük Kanununa bağlı olarak çıkarılan tüzük, yönetmelik, tebliğ, talimat gibi düzenlemelere aykırı hareket halinde ortaya çıkan usulsüzlüklerle ilgili olarak, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 235, 236, 237 ve 241 inci maddelerinde çeşitli para cezaları öngörülmüştür. (3) numaralı fıkrada, bu Kanunun yürürlük tarihine kadar işlenmiş fiiller nedeniyle Gümrük Kanununun söz konusu maddeleri uyarınca alınması gereken para cezalarının % 30’unun bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içerisinde ödenmesi halinde kalan % 70’inin tahsilinden vazgeçilmesi hususu hüküm altına alınmıştır.

Geçici olarak getirilen konteynerlerden ithal talep harcı alınması uygulaması 29.7.1998 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 4369 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. Harç binde 1,2 oranında, konteynerlerin değeri ise 2000 ABD Doları civarındadır. Dolayısıyla aranan harç miktarı konteyner başına yaklaşık 2,4 ABD Doları değerindedir. Bu alacağın takibi için yapılacak harcama, alacağı kat kat aşacağından ve bu takipten vazgeçilmesi hazine menfaatine bir sonuç doğurduğundan, ikinci fıkrada getirilen hükümle bu takibattan vazgeçilerek kamu görevlileri ve yargı birimleri gereksiz yere meşgul edilmemesi amaçlanmıştır.

Madde 18. - Madde ile, bu Kanun kapsamında yapılan ödemelerin, sonradan iadesini önlemek amacıyla red, iade ve mahsup yapılmayacağı düzenlenmiştir. Ancak, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında; şahısta, oranda hata gibi hallerde ve mükerrer tahsilatlarda iade yapılabileceği tabiîdir.

Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ödemeler ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tahsil edilen tecil faizlerinin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesinin de yapılmayacağı açıklanmıştır.

Ancak, dava konusu olan tarhiyatlara karşılık bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarların; vergi mahkemesinde devam eden davalar ile vergi mahkemesince daha önce verilmiş terkin kararları için kesinleşmemiş ve dava safhasında bulunan alacaklara yönelik hükümlerden yararlanılmak üzere yapılan başvurular üzerine, nakden ya da mahsuben iade edilebileceği yönünde istisna getirilmiştir.

Bu düzenlemenin amacı ise kamu alacağı tahakkuk etmeden emaneten yapılan tahsilatlar ile yargı kararı gereği iadesi zorunlu olan tutarların bu Kanuna göre ödenecek tutara mahsubunu ve kalanın da nakden iadesini sağlamaktır.

Madde 19. - Madde ile, Maliye Bakanlığına, bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme ve bu Kanundan yararlanmak isteyen mükelleflere başvuru süresi tespit etme hususunda yetki verilmektedir.

Madde 20. - Yürürlük maddesidir.

Madde 21. - Yürütme maddesidir.
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Plan ve Bütçe Komisyonu

10.1.2003

 

Esas No. : 1/342

 

 

Karar No. : 6

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Maliye Bakanlığınca hazırlanarak Bakanlar Kurulunca 03.01.2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 06.01.2003 tarihinde Komisyonumuza havale edilen "Vergi Barışı Kanunu Tasarısı", Komisyonumuzun 09.01.2003 tarihinde yaptığı 7 nci birleşiminde Hükümeti temsilen Maliye Bakanı Kemal Unakatın ile Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, İller Bankası Genel Müdürlüğü ve TÜRMOB temsilcilerinin de katılımıyla incelenip, görüşülmüştür.

Bilindiği gibi; Ülkemizin ekonomik ve sosyal hayatını derinden etkileyen 2000 ve 2001 yıllarında malî piyasalarda yaşanan ekonomik krizler, reel sektörde üretimin daralmasına, işletmelerin kapanmasına veya bu işletmelerin malî bünyelerinin zayıflamasına ve işsizlik oranının artmasına neden olmuştur. Malî piyasalarda yaşanan sözkonusu krizler nedeniyle piyasalardan uygun şartlarda işletme kredisi temin edemediği için malî kaynak sıkıntısına giren işletmeler, başta vergi olmak üzere bazı yasal yükümlülüklerini yerine getirme konusunda sıkıntıya düşmüşlerdir.

Özel teşebbüsün millî ekonominin ihtiyaçlarına paralel gelişmesi, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirlerin alınması ve işsizliğin önlenmesine yönelik bir ortam yaratılması,  Devletin görevleri arasında yer almaktadır. Bu çerçevede, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılarak, üreten ve çalışan kesimlerin 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler sonucunda maruz kaldıkları sorunların çözümlenebilmesi amacıyla bazı vergisel düzenlemeler yapılması zarureti hasıl olmuştur.

Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde ; Devlet ile vatandaş arasında son yıllarda vergi konusunda ortaya çıkmış ihtilafın, kamu vicdanını zedelemeden sona erdirilmesi, kamu alacağının mükellefin ödeyebileceği bir düzeye getirilmesi, yargı organlarında ve vergi dairelerinde birikmiş olan vergi ihtilaflarıyla ilgili dosyaların tasfiye edilmesi amacıyla;

• 31.10.2002 tarihine kadar kesinleşmiş olan vergi alacaklarının ödenebilir bir plan çerçevesinde taksitlendirilebilmesine, bu taksitlerin ödenmesinde kolaylık sağlanması amacıyla taksit aralarında geniş sürelerin bırakılması suretiyle yeniden yapılandırılmasına,

• Mükelleflerce vadesi geldiği halde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz gelmemiş bulunan vergi asıllarının tamamı ile ayrı ayrı vergi cezası, gecikme zammı ve faizlerinin bir kısmının, ödenebilir bir plan çerçevesinde tahsili suretiyle borçlarının tasfiye edilmesine,

• Vergi mahkemeleri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş ihtilaflı vergi alacaklarının asılları, vergi cezaları, gecikme zammı ve faizlerinin bir kısmının ödenebilir bir plan çerçevesinde tahsil edilerek ihtilaflı dosya sayısının azaltılmasına,

• Uygulamada bütünlüğü sağlamak amacıyla inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan mükelleflerin de; Tasarıda yer alan gelir ve kurumlar vergisindeki matrah artırımına ilişkin düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla; inceleme ve tarhiyat işlemlerinin tamamlanmasından sonra, tarh edilen vergi asılları ile gecikme faizlerinin bir kısmının ödenebilir bir plan çerçevesinde tahsili suretiyle yeni ihtilaflar oluşturulmadan çözümlenmesine,

• Beyan dışı kalmış veya eksik beyan edilmiş gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin,şubat 2003 ayı sonuna kadar mükellefler tarafından beyan edilecek matrahlar üzerinden, tarh ve tahakkuk ettirilecek vergilerin belirli bir ödeme planı çerçevesinde, ödenmesi halinde pişmanlık zammı ve usulsüzlük cezasının önemli bir bölümünün tahsilinden vazgeçilmesine, böylece mükelleflere beyan dışı kazançlarını herhangi bir vergi cezasına maruz kalmaksızın beyan etme ve matrah artırımında bulunma imkânının verilmesine,

• Kayıt dışı faaliyetlerin kayıt altına alınabilmesi amacıyla; gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin stoklarında olmasına rağmen kayıtlarına yansıtılmamış veya kayıtlarında yer aldığı halde gerçekte mevcut olmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlara ilişkin kayıtların ve mevcutların, her türlü vergisel yükümlülükler yerine getirilmesi suretiyle, birbiri ile uyumlu hale getirilmesinin sağlanmasına,

• 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi kaçakçılığı suçları ve bu suçlara uygulanacak hapis cezalarını düzenleyen 359 uncu maddesi kapsamında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etmek veya defter sahifelerinin yok edilerek yerine başka yapraklar koymak veya hiç yaprak koymamak, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek ve bu belgeleri sahte olarak basmak fiilleri dışında kalan sahte belgeleri, sahte belge olduğu bilinmeden kullanılması gibi diğer kaçakçılık suçlarını 31.10.2002 tarihinden önce işleyenler ile bu suçların işlenmesine iştirak eden mükellefler hakkında hükmolan hapis cezalarının, belirli şartların sağlanması halinde, uygulanmamasına,

• 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili öngörülen ecrimisillerden ödenmemiş bulunanların tamamı ile bunlara bağlı gecikme zamlarının bir kısmının ödenmesi şartıyla söz konusu gecikme zammının büyük kısmından vazgeçilmesine,

• Miktarı 200.000.000 lirayı aşmayan trafik cezaları ile miktarı 100.000.000 lirayı aşmayan diğer para cezalarının ve vadesi geldiği halde ödenmemiş bulunan miktarı 10.000.000 lirayı aşmayan tüm alacakların faizleri ile birlikte tahsilinden vazgeçilmesine,

• Aslı ödenmiş kamu alacaklarından faizlerinin miktarı 20.000.000 lirayı aşmayanların tahsilinden vazgeçilmesine,

• Kamu İktisadî Teşebbüsleri ile belediyelerin ödenmemiş vergi borçları ve gecikme zamlarının birlikte ilk taksidi şubat 2003 ayından başlamak üzere 24 ayda ve 24 eşit taksitte ödenmesine imkân sağlanmasına,

• Mülga 19.07 1972 tarihli ve 1615 sayılı Gümrük Kanunu ile 27.10.1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuku kesinleştiği halde tamamen ya da kısmen ödenmemiş gümrük vergileri ile bunlara ait gecikme zamları, faizleri ve para cezalarının tahsilatının hızlandırılması için ödenebilir bir plan çerçevesinde tasfiye edilerek mevcut ihtilafların sayılarının azaltılması amacıyla Tasarı kapsamına alınmasına,

Yönelik düzenlenmelerin yapılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

q Tasarının geneli üzerinde yapılan müzakerelerde;

• Tasarının geneli üzerinde görüşmelere başlanmadan önce Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) temsilcisinin yaptığı açıklamada;

- Vergi sistemimizin toplumsal bir mutabakatla yeniden ele alınması gerektiği,

- Toplumda vergi affı konusundaki beklentilerin vergide adalet duygusunu zayıflatacağı, ancak son yıllarda yaşanan ekonomik krizler nedeniyle vergi barışı olarak adlandırılan düzenlemelerin kaçınılmaz olduğu,

- Vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemelerin kamuoyunda uzun süredir tartışılmasının, vergi idaresinin sağlıklı bir şekilde işlemesini olumsuz biçimde etkilediği, bu nedenle sözkonusu düzenlemelerin kısa sürede kanunlaştırılarak toplumun gündeminden ivedilikle çıkarılması gerektiği,

- Vergi barışının etkin bir şekilde sağlanması için vergi denetimini güçlendirecek, vergi kayıp ve kaçağını azaltacak tedbirleri etkin bir şekilde uygulayacak bir vergi sisteminin oluşturulması gerektiği,

Şeklindeki görüşlerini ifade etmiştir.

• Tasarının geneli üzerinde yapılan görüşmelerde;

- Toplumun duyarlı olduğu bir kanunun görüşüldüğü, Tasarı kapsamına sosyal güvenlik kuruluşlarıyla ilgili prim alacakları ile çiftçi borçlarının yeniden yapılandırmasına yönelik düzenlemelerin de eklenmesinin yararlı olacağı,

- Vergi barışının sağlanması amacıyla hazırlanan Tasarının, iki yıldır durgunluk içinde bulunan ekonominin yeniden büyüme trendine girmesine ve vergisel yükümlülüklerini yerine getirme güçlüğü içindeki işletmelerin ekonomiye kazandırılmasına yönelik tedbirleri içermesinin, memnuniyetle karşılanacağı,

- Ülkemiz ekonomisinin ekonomik durgunluktan çıkabilmesi açısından 2003 yılının önemli olduğu, 2003 yılında alınacak ve uygulanacak kararların, ekonominin büyüme trendine girmesine ve önemli bir sorun olan işsizliğin azaltılmasına katkı sağlayacağı,

- Reel sektörün kriz nedeniyle kaybettiği işletme sermayesinin bir kısmının sağlanması, bunun sonucu olarak da üretim ve istihdamın gelişerek devam etmesi amacıyla hazırlanan ve vergi açısından yeni bir başlangıç olarak kabul edilen sözkonusu düzenlenmenin piyasalarda olumlu karşılanacağı,

- Tasarı ile vergi beyanında bulunmayarak vergi borçlarını ödemeyen mükelleflerden ziyade, ödeyeceği vergisini beyan eden ancak yaşanan ekonomik krizden dolayı beyan ettiği vergisini ödeyemeyen mükelleflerin borçlarının yeniden yapılandırılarak tahsil edilmesinin öngörüldüğü,

- Sözkonusu düzenlemenin kamu maliyesine getireceği finansal yükün ayrıntılı bir şekilde kamuoyuna açıklanması gerektiği, böylece bu finansal yükün ekonomi üzerine yaratacağı etkilerin daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesinin mümkün olacağı,

- Çağdaş vergicilik anlayışına ters düşen sözkonusu düzenlemenin, kayıt dışılığı teşvik ederek toplumda vergi sistemine olan güvenin azalmasına yol açabileceği,

- Her vergi affına yönelik düzenlemelerin doğası gereği bir takım adaletsizlikler taşıyabileceği, bu adaletsizliğin en aza indirilmesi için öncelikle kayıt dışı ekonomiyle, yolsuzluklarla, karaparayla, vergi kayıp ve kaçakları ile mücadele edebilecek daha güçlü bir denetim sistemi oluşturulmasında yarar görüldüğü,

- Tasarı ile taksitlendirilen vergi borçlarının 2003 ve 2004 tarihlerinde ödenmesinin öngörüldüğü, bunun işletmelerin sözkonusu yıllara ait asıl vergilerini de ödeyecekleri dikkate alındığında işletmeler açısından nakit sıkıntısının sözkonusu olabileceği

- Tasarıda, ekonomik krizden kaynaklanan olumsuz sonuçların üretici kesimler üzerindeki etkilerini azaltmaya dönük düzenlemelerinin yer almasının memnuniyetle karşılandığı, ancak Tasarının genel gerekçesindeki vergi barışının tesis edilmesine yönelik temel felsefeye aykırı olan, 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesiyle ilgili düzenlemenin kamu vicdanını zedeleyici unsurlar içerdiği,

- Mükellefler ile Devlet arasında ortaya çıkan vergi itilaflarının uzlaşma yoluyla çözümlenebileceği, ancak yasaların suç saydığı bir fiili işleyenlerin Tasarı kapsamında değerlendirilmesinin doğru bir yaklaşım olmayacağı,

- Tasarı ile öngörülen düzenlemelerin Komisyonumuzda daha önce görüşülen ve Genel Kurulca kabul edilen malî milat ile ilgili Kanununun tamamlayıcı bir unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiği,

- 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesi kapsamında belirtilen sahte evrakları bilmeden kullananların mağduriyete uğradığı, vergisini zamanında ödeyen mükellefe hapis cezasının hükmolunduğu, 359 uncu madde ile ilgili düzenlemenin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği,

- Tasarı ile öngörülen gelir beklentilerinin büyük bölümünün, kamu iktisadi teşebbüslerinin uzun yıllardır ödenmeyen vergi alacaklarından oluşturduğu, kamu sektörünün genel olarak içinde bulunduğu kaynak sıkıntısı dikkate alındığında öngörülen gelirin elde edilmesinin mümkün olamayacağı,

Şeklindeki görüş, değerlendirme ve eleştirileri müteakip Hükümet adına yapılan tamamlayıcı açıklamalarda ise,

- Tasarıda 2000 ve 2001 yıllarında, özellikle finans kesiminde yaşanan ekonomik krizin reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik tedbirlerin yer aldığı, böylece krizden dolayı durgunluk içine giren ekonominin yeniden büyüme trendine girmesinin amaçlandığı,

- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi kaçakçılığı suçları ve bu suçlara hükmolunacak hapis cezalarını belirleyen 359 uncu maddesi ile ilgili düzenlemelerin, esas itibariyle 31.10.2002 tarihine kadar kastı olmaksızın sahte belge kullanma fiili nedeniyle hükmolunan veya hükmolunacak hapis cezalarının ortadan kaldırılması suretiyle mükelleflerin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla hazırlandığı,

- Tasarı ile kesinleşmiş vergi alacaklarının, bu vergilere uygulanan gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının büyük kısmının tahsilinden vazgeçilerek makul bir taksit sayısı ile tahsili suretiyle, vatandaşla Devlet arasında bir vergi barışı tesis edilmesinin amaçlandığı,

- Yargı organlarının ve vergi idarelerinin işyükünün azaltılması amacıyla ihtilaflı dosyaların uzlaşma yoluyla çözümlenmesi, verimli bulunmayan küçük miktardaki kamu alacaklarının tahsilinin yapılmasının öngörüldüğü,

- Tasarının yasalaşmasını takiben sözkonusu düzenlemelerin tamamlayıcısı olacak kapsamlı bir vergi idaresi reformunun yapılacağı,

- Yapılacak vergi reformu ile vergi kayıp ve kaçağının azaltılmasına, vergi oranlarının yeniden belirlenmesine, mevcut vergi yükünün daha adaletli dağılımına, kayıt dışı ekonominin kayda alınmasına, böylece içinde yaşanabilir bir vergi ortamının oluşturulmasına yönelik düzenlemelerin yapılmasının öngörüldüğü,

- Vergi idaresinin yeniden yapılandırılması çalışmalarının devam ettiği, bu çalışmalar sonucu daha etkin bir vergi idaresinin oluşturulacağı, böylece mükellefini takip eden etkin bir vergi idaresi ve cari vergilendirme dönemlerine odaklanmış denetim ile vergi kayıp ve kaçağının azaltılması ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasının hedeflendiği,

ifade edilmiştir.

q Komisyonumuzda Tasarının geneli üzerinde yapılan müzakereleri müteakip Tasarı ve Gerekçesi Komisyonumuzca da benimsenerek maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir.

q Tasarının;

• 2 nci maddesi; 5 numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere; Tasarı kapsamında yapılacak motorlu taşıtlar vergisi ile buna bağlı gecikme zammı ödemelerinde taksit sürelerinin sona ermesinden önce yapılacak fenni muayeneler esnasında, borcun tamamen ödenip ödenmediğinin aranılmaması suretiyle, mükelleflerin motorlu taşıtlarının fenni muayenelerini zamanında yaptırabilmelerine imkân sağlayan bir düzenlemenin, metne (6) numaralı fıkra olarak eklenmesi suretiyle,

• 3 üncü ve 4 üncü maddeleri aynen;

• 7 nci maddesi;

- (1) numaralı fıkrasında yer alan "... 1998 takvim yılı için % 40, 1999 takvim yılı için % 35, 2000 takvim yılı için % 30, 2001 takvim yılı için % 20..." ibaresinin, matrah artırımına yönelik düzenlemeden daha fazla sayıda mükellefin yararlanabilmesi amacıyla matrah artırımına esas alınan oranlar düşürülerek "1998 takvim yılı için % 30, 1999 takvim yılı için % 25, 2000 takvim yılı için % 20, 2001 takvim yılı için % 15..." şeklinde değiştirilmesi,

- (2) numaralı fıkrasında; "...vergilendirmeye esas alınacak..." ifadesinden sonra gelen.. "...matrah..." ibaresinin "...matrah ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar;..." şeklinde, "...1998 takvim yılı için 3.000.000.000 liradan,1999 takvim yılı için 4.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 5.000.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 6.000.000.000 liradan..." ibaresinin, Gelir Vergisi Mükelleflerinin ilgili dönemlerde zarar beyan etmiş olsalar dahi, hayat standardı üzerinden vergi ödemekle birlikte, hayat standardına tabi olmayan mükelleflerin durumu da göz önüne alınarak Kurumlar Vergisi mükelleflerinin matrah artırımına ilişkin olarak Tasarıda yer alan düzenlemeye paralellik sağlanması, Gelir Vergisi mükelleflerinin matrah artırmasına esas alınacak asgari tutarlarının düşürülmesi amacıyla "...1998 takvim yılı için 2.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 3.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 3.750.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 5.000.000.000 liradan...," şeklinde değiştirilmesi,

- (4) numaralı fıkrasında yer alan "... 1998 takvim yılı için 9.000.000.000 liradan 1999 takvim yılı için 12.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 15.000.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 18.000.000.000 liradan...," ibaresinin, Kurumlar Vergisi mükelleflerinin matrah artırımına esas alınacak tutarlarının düşürülmesi amacıyla "1998 takvim yılı için 7.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 9.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 11.250.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 15.000.000.000 liradan..." şeklinde değiştirilmesi,

- (5) numaralı fıkrasının sonuna, Gelir ve Kurumlar Vergisi yönünden matrah artırımı imkânı getirilen yıllarda, vergi yükümlülüğünü düzenli bir şekilde yerine getiren ve dolayısıyla bu Kanunun kesinleşmiş veya ihtilaflı vergi borçlarına ilişkin hükümlerinden yararlanmayan mükelleflere, Tasarının matrah artırımına yönelik düzenlemesinden yararlanmaları halinde 5 puanlık vergi indirimi sağlanmasını öngören bir metinin eklenmesi,

- (7) numaralı fıkrasında yer alan "...1998 yılı ile ilgili olarak % 21, 1999 yılı ile ilgili olarak % 20, 2000 yılı ile ilgili olarak % 19 ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 18 nispetinde..." ibaresinin, (1) numaralı fıkrasında yapılan değişiklik doğrultusunda "...1998 yılı ile ilgili olarak % 19, 1999 yılı ile ilgili olarak % 18, 2000 yılı ile ilgili olarak % 17 ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 16 nispetinde..." şeklinde değiştirilmesi,

suretiyle,

• 8 inci maddesi; 1 numaralı fıkrasında yer alan "...1998, 1999, 2000 ve 2001 yılları için ayrı ayrı % 3 oranında..." ibaresinin Katma Değer Vergisi artırımında yıllara göre farklı oran uygulanması nedeniyle, vergilemenin daha adaletli olması için "..1998 yılı için % 3, 1999 yılı için % 2.5, 2000 yılı için % 2 ve 2001 yılı için % 1.5 oranında...." şeklinde, bu değişiklik doğrultusunda (2) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan "...bu tutarın % 3 ü..." ibaresinin "...bu tutar üzerinden (1) numaralı fıkrada belirtilen oranlarda..." şeklinde değiştirilmesi suretiyle,

• 8 inci maddesinden sonra gelmek üzere; Tasarı ile öngörülen yıllık Gelir ve Kurumlar Vergileri ile Katma Değer Vergisinde matrah artırımıyla ilgili düzenlemelere paralel olarak, mükelleflere, ilgili yıllarda muhtasar beyanname ile beyan edilen ücretlere ilişkin (stopaj) vergisinde de matrah artırımında bulunma imkânı sağlanarak Tasarıda bu Kanunda öngörülen düzenlemelerden muhtasar beyanname verenlerin de yararlanabilmelerine dönük bir düzenlemenin 9 uncu madde olarak metne eklenmesi ve müteakip madde numaralarının teselsül ettirilmesi suretiyle,

• 9 uncu maddesi ; (1) numaralı fıkrasında, metne eklenen yeni madde ilavesinden dolayı "...7 ve 8 inci..." ibaresinin "...7, 8 ve 9 uncu..." şeklinde değiştirilmesi ve (3) numaralı fıkrasının, vergi incelemesi ile takdir işlemlerinin Tasarının kanunlaşmasını takip eden ayın başından itibaren 3 ay içinde sonuçlandırılması şeklindeki hükmün uygulamada tereddütlere yol açmaması için metinden çıkarılması ve madde numarasının da 10 olarak değiştirilmesi suretiyle,

• 10 uncu maddesi; Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin kayıtlarında düşük bedelle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşların gerçek değeri ile kayıtlara intikal etmesinin sağlanması amacıyla, (1) numaralı fıkrasında yer alan "... demirbaşlarını..." ibaresinin "...demirbaşları ile kayıtlarında düşük değerlerle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşlarını..." şeklinde değiştirilmesini, (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere "...Bu vergi, kayıtlarda düşük değerle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşların değerleme farkı üzerinden hesaplanır..." şeklinde bir cümlenin eklenmesi, bu değişiklikler çerçevesinde madde matlabının yeniden düzenlenmesi ve madde numarasının 11 olarak değiştirilmesi suretiyle,

• 11 inci maddesi 12 nci madde olarak aynen,

• Sarraf ve kuyumcuların stoklarında kayıtlı bulunan emtiayı 31.12.2002 tarihli değerine icra etmek suretiyle, söz konusu emtianın satışı sırasında alış ve satış bedelleri arasındaki enflasyondan kaynaklanan fiktif farkların vergilendirilmesini önlemek ve böylece özellik arz eden bu tür emtianın ticaretindeki reel kazançtan vergi alınmasının sağlanması, kıymetli maden ve ziynet eşyası ticareti ile uğraşanların da Tasarının kayıt dışı emtianın beyanı yolu ile kayıt altına alınmasına imkân veren düzenleme hükmünden yararlanabilmelerine olanak sağlayan düzenlemenin "Kıymetli maden ve ziynet eşyası ile ilgili değerleme farkı beyanı" başlıklı yeni 13 üncü madde olarak metne eklenmesi ve müteakip madde numaralarının teselsül ettirilmesi suretiyle,

• Bilanço esasına göre defter tutan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin aktiflerinde mevcut yada alacak olarak yer aldığı halde fiilen var olmayan kasa fazlalarının, işletmelerin kayıtlarında yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya da işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan mallarla ilgili düzenleme kapsamında değerlendirilerek bilançoların daha gerçekçi hale getirilmesine yönelik düzenlemenin metne "Kasa fazlaları ve alacaklarla ilgili düzeltme işlemleri" başlığı altında yeni 14 üncü madde olarak metne eklenmesi ve müteakip madde numaralarının teselsül ettirilmesi suretiyle,

• 12 inci maddesi; (1) numaralı fıkrasının; 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesi kapsamındaki belgeleri bilmeyerek alıp ve bilmeyerek kullanmış olanlara ceza verilmemesi amacıyla yeniden düzenlenmesi, (2) numaralı fıkrasında yer alan "bu Kanunun 5, 6, 7 ve 8 inci madde" ibaresinin, metne yeni ilave edilen 9 uncu madde nedeniyle "bu Kanunun 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu madde" şeklinde ve madde numarası 15 olarak değiştirilmesi suretiyle,

• 13 üncü ve 14 üncü maddeleri, 16 ve 17 inci maddeler olarak aynen,

• 15 inci maddesi; 2 inci fıkrasında yer alan "paylardan ilgisine göre " ibaresinin mevcut uygulamaya paralel olarak konuya açıklık getirmesi amacıyla  "...payların anılan Kanunlar çerçevesinde Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan borçlarına karşılık ayrılan kısımlardan, ilgisine göre..." şeklinde değiştirilmesi, fıkraların numaralandırılması ve madde numarası 18 olarak değiştirilmesi suretiyle,

• 16 ncı, 17 nci ve 18 inci maddeleri 19 uncu, 20 inci ve 21 inci maddeler olarak aynen,

• 19 uncu maddesi; Tasarının kanunlaşma süreci dikkate alınarak Şubat 2003'de başlayacak ilk taksit ödeme süresini bir aya kadar uzatma hususunda Maliye Bakanlığına yetki verilmesini öngören hükmün yeniden düzenlenmesi ve madde numarasının 22 olarak değiştirilmesi suretiyle,

• Yürürlük ve yürütmeye ilişkin 20 ve 21 inci maddeleri 23 ve 24 üncü maddeler olarak aynen,

Kabul edilmiştir.

Ayrıca; Komisyon Başkanlığına verilen redaksiyon yetkisi çerçevesinde; metinde tespit edilen imla hataları düzeltilmiş, 1 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendindeki "...Gümrük Müsteşarlığınca tahsil edilen..." ifadesi, "...gümrük idareleri tarafından alınan...", 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki "...işe başlama tutanağının alınması...", "...işe başlama tutanağının düzenlenmesi...",
6 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki "...64 üncü maddesine göre...", "...64 üncü maddesinde sayılan...", 7 inci maddenin ikinci fıkrasındaki "Ancak", "Ancak, beyana tabi...", 8 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "....ödemeyi kabul etmeleri..", "İdareye başvurarak artırımda bulunmayı kabul etmeleri...", 9 uncu maddenin birinci fıkrası 8 inci maddedeki redaksiyona paralel olarak, 12 inci maddedeki "..faturalamak...", "fatura düzenlemek" olarak redaksiyona tabi tutulmuş ve bu suretle uygulamada çıkması muhtemel tereddütler giderilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.

 

                       

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

 

Sait Açba

M. Altan Karapaşaoğlu

Ekrem Erdem

 

Afyon

Bursa

İstanbul

 

Kâtip

Üye

Üye

 

Mehmet Sekmen

Mahmut Göksu

Mehmet Melik Özmen

 

İstanbul

Adıyaman

Ağrı

 

Üye

Üye

Üye

 

Ruhi Açıkgöz

Bülent Gedikli

Mehmet Zekai Özcan

 

Aksaray

Ankara

Ankara

 

Üye

Üye

Üye

 

Osman Kaptan

Mehmet Mesut Özakcan

Ali Osman Sali

 

Antalya

Aydın

Balıkesir

 

(Karşı oy yazısı ektedir.)

(Karşı oy yazısı eklidir.)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Ali Kemal Deveciler

Ömer Abuşoğlu

Nurettin Canikli

 

Balıkesir

Gaziantep

Giresun

 

(Karşı oy yazısı eklidir.)

 

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Nazım Ekren

Alaattin Büyükkaya

Birgen Keleş

 

İstanbul

İstanbul

İstanbul

 

 

 

(Karşı oy yazısı ektedir.)

 

Üye

Üye

Üye

 

Ali Kemal Kumkumoğlu

Ali Topuz

Hakkı Akalın

 

İstanbul

İstanbul

İzmir

 

(Karşı oy yazısı ektedir.)

(Karşı oy yazısı eklidir.)

(Karşı oy yazımız ektedir.)

 

Üye

Üye

Üye

 

Mehmet Ceylan

Y. Selahattin Beyribey

Taner Yıldız

 

Karabük

Kars

Kayseri

 

Üye

Üye

Üye

 

Mustafa Ünaldı

Ali Er

Gürol Ergin

 

Konya

Mersin

Muğla

 

 

 

(Karşı oy yazımız eklidir.)

 

Üye

Üye

Üye

 

Sabahattin Yıldız

Kazım Türkmen

Abdülkadir Kart

 

Muş

Ordu

Rize

 

 

(Karşı oy yazısı eklidir.)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Erol Aslan Cebeci

Musa Uzunkaya

Enis Tütüncü

 

Sakarya

Samsun

Tekirdağ

 

 

 

(Karşı oy yazım eklidir.)

 

Üye

Üye

Üye

 

Faruk Nafiz Özak

Mehmet Akif Hamzaçebi

Osman Coşkunoğlu

 

Trabzon

Trabzon

Uşak

 

 

(Karşı oy yazısı ektedir.)

(Karşı oy yazısı eklidir.)

 

 

Üye

 

 

 

Mustafa Zeydan

 

 

 

Hakkâri

 

 

 

(İmzada bulunamadı.)

 

 

 

 

 


KARŞI OY YAZISI

Vergi Barışı Kanunu Tasarısı kapsamı itibariyle bir malî af kanunu tasarısıdır. Ancak tasarıda af kelimesi kullanılmamıştır. Önceki malî af kanunlarında da hükümetler “af” kelimesini kullanmaktan kaçınmışlardır. Ancak “vergi barışı” oldukça iddialı bir isimdir.

Vergi afları vergide eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir. Affın vergide eşitlik ilkesi yanında hukuksal ve ekonomik boyutlarıyla da değerlendirilmesi gerekir. Aflar hukuksal boyutuyla devlet -vatandaş ilişkisinin vergilendirme alanındaki yansıması olan vergi alacaklısı- vergi borçlusu ilişkisinin zamanında düzgün kurulmadığı gibi bir kabulü içermektedir. Ekonomik boyutuyla değerlendirildiğinde ise vergilerle gerçekleştirilemeyen kamu giderlerinin finansmanı nasıl sağlanmaktadır, ya da vergi mükelleflerinin finanse etmediği kamu giderlerini kim finanse etmektedir sorularına cevap aramak gerekecektir.

Bunlar afların sorunlu ve olumsuz yanlarıdır.

Tasarı 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik krizlerin işletmeler üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesini hedeflemektedir. Gerçekten krizin yarattığı olumsuzlukların kriz sonrası döneme taşınmaması doğru bir yaklaşımdır. Tasarının buna ilişkin düzenlemeleri olumludur. Ancak bu düzenlemelerin vergi ödeme ödevlerini zamanında yerine getiren mükelleflerin durumuyla uyumlaştırılması gerekir. Tasarı, gerekçede belirtilen kriz sonrası dönem için “sağlıklı bir başlangıç için temel aşamalardan birini oluşturacaktır” şeklindeki hedefi gerçekleştirmekten uzaktır. Sağlıklı bir başlangıç için vergi sisteminin mükellefleri kayıt dışına iten unsurlardan ayıklanması gerekir. Bunun için başta enflasyon muhasebesi olmak üzere bir çok düzenlemeyi kapsayan bir vergi reformu yürürlüğe konulmalıdır.

Bu çerçevede tasarının katılmadığımız veya eksik bulduğumuz noktaları maddeler itibariyle şunlardır:

Tasarının 1 inci maddesi vergi kapsamına giren vergi ve diğer kamu alacaklarını belirlemektedir. SSK ve Bağ-Kur primlerinin de aynı anlayış çerçevesinde kapsama dahil edilmesi uygun olacaktır. Hükümet arzu ederse bunu ayrı bir yasa ile de düzenleyebilir.

Tasarının 5 inci maddesinde inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler için incelemenin sona ermesinden itibaren 6 ayda 6 eşit taksitte ödeme öngörülmüştür. 3 üncü maddede ise tarhiyatı henüz yapılmış vergiler için 18 ayda 9 eşit taksitte ödeme öngörülmüştür Niteliği itibariyle farklı olmayan bu vergilerde farklı ödeme süreleri öngörülmüş olması doğru değildir.

7 nci madde matrah artırımını düzenlemektedir. Matrah artırımı doğal olarak zarar beyan eden mükellefleri de kapsamaktadır. Ancak zarar beyan eden mükelleflerin matrah artırımında bulunması halinde geçmiş yıl zararlarının % 50’sinin gelecek yıllar kârlarından mahsubuna izin verilmesi doğru olmayıp matrah artırımının amacıyla da çelişmektedir. Zarar mahsubuna ilişkin düzenleme 1992 yılında çıkarılmış olan af kanununda da bulunmamaktadır.

İşletmelerde mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kayıtlara intikalini teşvik eden düzenlemeler öngörmektedir. Ancak kayıtlarda gerçek maliyet bedelinin altında bir bedelle yer alan aktif değerler için kayıtları düzeltme imkânı sağlamamaktadır. Bunun düzeltilmesi yönündeki önerimiz kısmen kabul edilerek tasarıya yansıtılmışsa da emtia bu kapsama dahil edilmemiştir. Bu durum tasarının bütünlüğünü zedelemektedir.

Tasarının 12 nci maddesi belirli istisnalar dışında Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiilleri işleyenler ve bu kapsamda sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeleri bilerek kullananları af kapsamına almaktadır.

Bu maddenin tasarı metninden çıkarılması yönünde verdiğimiz önerge kabul görmemiştir. Kabul edilen bir başka önerge ile (1) numaralı fıkra değiştirilmiş ve bilerek kullanma af kapsamı dışında bırakılmak istenmiş ise de, bu düzenleme de teknik olarak sorun yaratacak niteliktedir. Zira Vergi Usul Kanununun konuya ilişkin maddelerinin gerek 4369 sayılı Kanundan önceki gerekse bu kanundan sonraki şekline göre de sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeleri bilmeden kulanmış olmak Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesi kapsamına girmemektedir.

Vergi aflarının vergi ödevlerini süresinde yerine getirmiş olan mükellefler üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi gidermek ve vergiye uyumu artırmak amacıyla vergilerini düzenli olarak ödeyen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2003 yılında tahakkuk edecek vergilerinde indirim yapılması yönünde verdiğimiz önerge kabul görememiştir. Yine kamu yönetiminde saydamlığın gereği olarak bu kanundan yararlanacak mükelleflerin Maliye Bakanlığınca kamuoyuna açıklanması yönünde verdiğimiz önerge de kabul görmemiştir. Bunu saydamlık açısından uygun bulmuyoruz.

Bu nedenlerden dolayı tasarının ilgili maddelerine katılamıyoruz.

 

                       

Ali Topuz

Mehmet Akif Hamzaçebi

Osman Kaptan

 

 

İstanbul

Trabzon

Antalya

 

Birgen Keleş

Ali Kemal Deveciler

Ali Kemal Kumkumoğlu

 

İstanbul

Balıkesir

İstanbul

 

Hakkı Akalın

Gürol Ergin

Kazım Türkmen

 

İzmir

Muğla

Ordu

 

Enis Tütüncü

Osman Coşkunoğlu

 

 

Tekirdağ

Uşak

 

 

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN

 

VERGİ BARIŞI KANUNU TASARISI

Kapsam

MADDE 1. – 1. Bu Kanun hükümleri;

a) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, 16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanuna göre alınan eğitime katkı payı ve buna bağlı gecikme zammı, 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre alınan ecrimisiller ve buna bağlı gecikme zamları ve Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren ve bu Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı alacaklar,

b) Vergiler açısından, 31.10.2002 tarihinden önceki dönemler, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannameler ve 2002 yılına ilişkin olarak 31.10.2002 tarihinden önce tahakkuk eden vergiler,

c) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya da işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların beyanı,

d) Devlete ait olup Gümrük Müsteşarlığınca tahsil edilen ve bu Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı gümrük vergileri, para cezaları ve gecikme zamları,

Hakkında uygulanır.

2. Bu Kanunda geçen vergi tabiri; Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlar ve fon payı ile eğitime katkı payını ifade eder.

BİRİNCİ BÖLÜM

Tahsilâtın Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler

Kesinleşmiş kamu alacakları

MADDE 2. – 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla (bu tarih dahil);

a) Vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergilerin tamamı ile bu vergilere ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının ayrı ayrı % 20’sinin; 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla vergilere uygulanan gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan % 80’inin, vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,

b) Asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş olan vergilere ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 20’sinin; ödenmemiş vergi asılları ile birlikte, 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan % 80’inin, vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,

c) Bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi cezalarının % 20’sinin; 3 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla kalan % 80’inin,

Tahsilinden vazgeçilir.

2. (1) numaralı fıkra kapsamına giren alacakların, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesi uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olanlarından, kalan taksit tutarları için mükellefler, talep etmeleri halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanabilirler. Bu takdirde tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri geçerli sayılır. Bu şekilde ödenen taksit tutarlarına tecil tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süre için sadece tecil faizi uygulanır. Kalan taksit tutarları vadesinde ödenmemiş alacak kabul edilir ve bu alacaklar hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanır.

3. Bu madde kapsamına giren kamu alacakları ile ilgili olarak, tatbik edilen hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminatlar iade edilir.

4. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak 2002 yılında tahakkuk eden ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş olan geçici vergilere ilişkin gecikme zamları için bu madde hükmünden yararlanılması mümkündür. Bu takdirde vergi aslının ödenmesi şartı aranmaz.

5. Marmara Bölgesi ve civarında 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle ödeme süresi uzatılan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödeme süresi belirlenmemiş olan yıllık gelir ve kurumlar vergileri ile kurumların 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca yapacakları gelir vergisi tevkifatı hariç olmak üzere diğer vergilerin vade tarihi Şubat 2003 ayının son günü kabul edilir ve bu vergiler de (1) numaralı fıkranın (a) bendi hükmü ile belirlenen sürelerde 9 eşit taksitte ödenir.

 

 

 

 

 

 

 

Kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu alacakları

MADDE 3. – 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Mahkemeleri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış tarhiyatlarda, vergilerin % 70’i ile bunlara bağlı gecikme zammı ve gecikme faizinin ayrı ayrı % 10’unun; 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla vergilerin % 30’unun, gecikme zammı ve gecikme faizlerinin % 90’ı ile vergi cezaları ve bunlara uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.

2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Bölge İdare Mahkemeleri veya Danıştay nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış tarhiyatlarda, bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tarhiyatın bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınır. Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce verilmiş en son kararın;

a) Terkin kararı olması halinde, mükelleflerin bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için ilk tarhiyata esas alınan verginin % 30’u ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı ve gecikme faizinin % 10’unun, (1) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödenmesi şartıyla, verginin kalan % 70’inin, gecikme zammı ve gecikme faizinin kalan % 90’ının, vergi cezaları ve bunlara uygulanan gecikme zamlarının tamamının,

b) Tasdik veya tadilen tasdik kararı olması halinde, tasdik edilen verginin tamamı ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 10’unun, (1) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödenmesi şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 90’ının ve vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,

Tahsilinden vazgeçilir.

Ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması halinde (a) bendi hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması halinde ise onanan kısım için (b) bendi, bozulan kısım için ise (a) bendi hükmü uygulanır.

3. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla  sadece vergi cezalarına karşı dava açılmış olması ve ihtilafın (1) veya (2) numaralı fıkranın (a) bendinde belirtilen safhada bulunması halinde; vergi aslına bağlı cezaların, verginin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenmiş olması veya 2 nci maddede öngörülen şekilde ödenmesi şartıyla, vergi aslına bağlı olmaksızın kesilen cezaların ise herhangi bir şart aranmaksızın tahsilinden vazgeçilir.

4. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20’sini, (1) numaralı fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödemeleri, dava açmamaları veya açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla, cezanın kalan % 80’inin ve bunlara uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir. Bu hüküm, (1) veya (2) numaralı fıkranın (a) bendinde belirtilen safhada olan vergi ziyaı cezalarında, ilk tarhiyata esas olan ceza tutarına göre uygulanır.

5. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; uzlaşma hükümlerinden yararlanılmak üzere başvuruda bulunulmuş, uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış, ancak dava açma süresi geçmemiş alacaklar da bu madde hükmünden yararlanır.

6. Bu madde hükmü, ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere karşı açılan davalar hakkında da uygulanır.

7. Gecikme faizleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahakkuk etmemiş vergilere ilişkin tarhiyatta, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hesaplanır.

Gecikme zammı uygulaması

MADDE 4. – Bu Kanundan yararlanılarak ödenen alacaklara Kanunun yürürlük tarihinden sonraki aylar için gecikme zammı uygulanmaz.

İKİNCİ BÖLÜM

İnceleme ve Tarhiyat Safhasında

Bulunan İşlemler

İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler

MADDE 5.– 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde, bu tarihe kadar tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir.

2. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin % 70’i ile hesaplanacak gecikme faizinin % 10’unun; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda ve 6 eşit taksitte ödenmesi şartıyla, vergi aslının % 30’unun, gecikme faizinin % 90’ının ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden, vergi aslına bağlı olmayan cezaların kesilmesinden vazgeçilir.

3. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20’sini (2) numaralı fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödemeleri halinde cezanın kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçilir.

4. Mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri için (2) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava açmamaları şarttır.

5. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlandığı halde, bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliği işlemleri yapılır. Yapılan tarhiyat üzerine dava açılmaması, (2) ile (3) numaralı fıkralarda öngörülen şekilde belirlenen tutarın, (2) numaralı fıkrada belirtilen süre içerisinde ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.

6. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Usul Kanununun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar içinde bu madde hükmü uygulanır.

7. Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile bu madde hükmünden yararlananlar, ayrıca Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.

8. Bu madde hükmüne göre incelemeye başlama; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mükellef nezdinde işe başlama tutanağının alınması, mükellefe davet veya defter ve belgelerin istenmesi yazısının tebliğ edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması hallerini kapsar.

Pişmanlıkla ya da kendiliğinden yapılan beyanlar

MADDE 6. – 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Şubat 2003 ayı sonuna kadar;

a) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak pişmanlık zammının ve kesilen usulsüzlük cezasının ayrı ayrı % 10’unun; 6 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve usulsüzlük cezasının kalan % 90’ının,

b) Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesini dördüncü fıkrasına göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek vergi cezalarının ayrı ayrı % 20’sinin; (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla, gecikme faizi ile vergi cezalarının % 80’inin,

Tahsilinden vazgeçilir.

Ancak, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tebliğ edilmemiş ya da dava açma süresi geçmemiş olan vergi ziyaı cezaları, bu fıkranın (b) bendi kapsamında sayılır. Bu durumda, vergilerin tamamı ile gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının % 20’sinin (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde ödenmesi, ceza ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden sonra tebliğ edilmesi halinde, bu cezanın ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda 6 eşit taksitte ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçilir.

2. Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesine göre vergilendirilen diğer ücret mükelleflerinin; Şubat 2003 ayı sonunda kadar vergi dairelerine başvurarak 2003 takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh ettirmeleri ve karnelerine işletmeleri kaydıyla önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza aranmaz. Bu mükelleflerden daha önce mükellefiyet kaydını yaptırmamış olanların işe başlama tarihi olarak bu Kanuna göre yaptıkları müracaat tarihi esas alınır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Matrah Artırımı

Gelir ve kurumlar vergisinde matrah artırımı

MADDE 7. – 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Şubat 2003 ayı sonuna kadar, 1998 takvim yılı için % 40, 1999 takvim yılı için % 35, 2000 takvim yılı için % 30, 2001 takvim yılı için % 20 nispetlerinden az olmamak üzere artırdıkları takdirde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmaz.

2. Gelir vergisi mükelleflerinin; artırımda bulunmak istedikleri yıl ile ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi beyannamelerinde zarar beyan edilmiş ya da hiç beyanname verilmemiş olması halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah; 1998 takvim yılı için 3 000 000 000 liradan, 1999 takvim yılı için 4 000 000 000 liradan, 2000 takvim yılı için 5 000 000 000 liradan, 2001 takvim yılı için 6 000 000 000 liradan az olamaz. Ancak geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşan gelir vergisi mükellefleri için vergilendirmeye esas alınacak matrah, ilgili yıllar için belirlenmiş tutarın 1/5’i olarak dikkate alınır. Bu fıkranın uygulamasında ilgili yıllar itibarıyla gayrimenkul sermaye iratları için belirlenen istisna tutarları dikkate alınmaz.

3. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden 1999, 2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesini bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vermiş olanlar hakkında bu yıllara ilişkin olarak yıllık gelir vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz. Bu mükelleflerin belirtilen yıllarla ilgili olarak hiç beyanname vermemiş olmaları halinde, bu hükümden yararlanabilmeleri için vergilendirmeye esas olmak üzere asgari; 1999 takvim yılı için 600 000 000 lira, 2000 takvim yılı için 900 000 000 lira, 2001 takvim yılı için 1 200 000 000 lira matrah beyan etmeleri zorunludur.

4. Kurumlar vergisi mükelleflerinin; artırımda bulundukları yıla ilişkin olarak daha önce vermiş oldukları beyannamelerinde zarar beyan etmiş olmaları veya beyanname vermemiş olmaları halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrahlar ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar 1998 takvim yılı için         9 000 000 000 liradan, 1999 takvim yılı için 12 000 000 000 liradan, 2000 takvim yılı için 15 000 000 000 liradan, 2001 takvim yılı için 18 000 000 000 liradan az olamaz.

5. Bu madde hükmüne göre artırılan matrahlar, % 30 oranında vergilendirilir. Bu matrahlar üzerinden ayrıca herhangi bir vergi, fon payı ve eğitime katkı payı alınmaz.

6. Kurumlar vergisi mükelleflerinin verdikleri yıllık beyannamede kurum kazancından indirilen ve Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tâbi tutulmuş olan kazanç ve iratlarının da bulunması halinde, (1) numaralı fıkrada belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için bu kazanç ve iratlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, ait olduğu yıla ilişkin olarak (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırılarak ödenmesi şarttır.

7. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tâbi kazanç ve iratların muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için; bu kazanç ve iratlara ait tevkifat matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna kadar, (4) numaralı fıkrada belirtilen asgari matrahın % 50'sinden az olmamak şartıyla beyan etmeleri ve beyan edilen bu matrahlar için 1998 yılı ile ilgili olarak % 21, 1999 yılı ile ilgili olarak % 20, 2000 yılı ile ilgili olarak % 19 ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 18 nispetinde vergilendirilmeleri şarttır.

8. (6) ve (7) numaralı fıkralarda yer alan hükümlerden yararlanarak artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için, ilgili yıllarda vergiye esas alınan kurumlar vergisi matrahlarını da (4) numaralı fıkrada belirtilen tutarlardan az olmamak üzere (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırmaları şarttır.

9. (7) numaralı fıkra hükmünden yararlanarak beyanname veren mükellefler hakkında bu fiilleri için Vergi Usul Kanununun usulsüzlük cezalarına ilişkin hükümleri uygulanmaz.

10. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergiler, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup edilmez.

11. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların % 50'si, 2002 ve izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.

12. İstisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararları bu madde hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemez.

13. Matrah artırımında bulunan mükelleflerin yıllık gelir ve kurumlar vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin, mahsup ya da nakden iadesi ile ilgili taleplerine ilişkin inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Katma değer vergisinde artırım

MADDE 8. - 1. Katma değer vergisi mükelleflerinin; her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtlı verilenler dahil) beyannamelerindeki hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden 1998, 1999, 2000 ve 2001 yılları için ayrı ayrı % 3 oranında hesaplanacak katma değer vergisini, Şubat 2003 ayı sonuna kadar ödemeyi kabul etmeleri halinde, bu mükellefler nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.

2. Vergilendirme dönemi aylık olan katma değer vergisi mükelleflerince, artırımda bulunulmak istenilen yıl içinde;

a) Verilmesi gereken katma değer vergisi beyannamelerinden, en az 3 döneme ait olanlarının verilmiş olması halinde, bu yıla ait dönemlerden verilmiş olan beyannamelerdeki hesaplanan katma değer vergisi tutarlarının ortalaması 1 yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak üzere hesaplanan katma değer vergisi tutarı bulunur ve bu tutarın % 3'ü katma değer vergisi olarak ödenir.

b) Hiç beyanname verilmemiş ya da 1 veya 2 döneme ilişkin beyanname verilmiş olması veya vergiye tabi işlemlerin iade hakkı doğurmayan ve vergiden istisna edilmiş işlemlerden oluşması nedeniyle hesaplanan vergi bulunmaması halinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla artırılan matrah üzerinden % 15 oranında hesaplanacak katma değer vergisini ödemek suretiyle bu maddeden yararlanılır.

3. Vergilendirme dönemi 3 aylık olan katma değer vergisi mükelleflerinin, yıllık asgari artırım tutarı; hiç beyanname vermemiş olmaları halinde (2) numaralı fıkranın (b) bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde, beyanname vermiş olmaları halinde ise aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde belirlenir.

4. Katma değer vergisi mükelleflerinin artırımda bulunmak istedikleri yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları halinde faaliyette bulunulan vergilendirme dönemleri için bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde artırımda bulunulur.

5. Mükelleflerin artırımda bulunmak istedikleri yıl içinde bulunan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınır.

6. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri hakkında (1) numaralı fıkrada belirtilen yıllardaki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.

7. Artırımda bulunulan yıllarla ilgili olarak kendileri hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan tecil-terkin ve nakden ya da mahsuben iade işlemleriyle sınırlı olmak üzere, inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.

8. Bu madde hükmüne göre ödenen katma değer vergisi, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak nazara alınmaz, ödenmesi gereken katma değer vergilerinden indirilmez veya herhangi bir şekilde mahsup ve iade edilmez.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Matrah artırımına ilişkin ortak hükümler

MADDE 9. - 1. Bu Kanunun 7 ve 8 inci maddelerine göre

a) Hesaplanan gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin, Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar 9 eşit taksitte ödenmesi şarttır. Bu vergilerin Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur.

b) Hesaplanarak ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez, indirim, mahsup ve iade konusu yapılmaz.

c) Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmaz ve tahsil olunmaz.

d) Matrah artırımında bulunulması, Vergi Usul Kanununun defter ve belgelerin muhafaza ve ibrazına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.

2. Defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi incelemesi yapılmış olan mükellefler, diledikleri takdirde vergi incelemesi yapılan yıllar için de artırımda bulunabilirler.

3. Bu Kanuna göre matrah artırımında bulunulması, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ile takdir işlemlerine engel teşkil etmez. Ancak, matrah artırımında bulunan mükellefler hakkında başlanılan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin, bu Kanunun 7 nci maddesinin (13) numaralı, 8 inci maddesinin (7) numaralı fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ayın başından itibaren 3 ay içerisinde sonuçlandırılamaması halinde bu işlemlere devam edilmez. Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili tarhiyat öncesi uzlaşma talepleri dikkate alınmaz. İnceleme veya takdir sonucu tarhiyata konu matrah farkı tespit edilmesi halinde, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla, inceleme ve takdir sonucu bulunan matrah farkı, bu Kanunun 7 ve 8 inci madde hükümleri ile birlikte değerlendirilir. İnceleme ve takdir işlemlerinin sonuçlandırılmasından maksat, inceleme raporları ve takdir komisyonları kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilmesidir.

4. İdarenin artırımda bulunulmayan yıllar veya dönemler için vergi incelemesi yapma hakkı saklıdır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Stok Beyanları

İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan mallar

 

MADDE 10. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kolektif ve adi komandit şirketler dahil); işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde satış bedeli bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz. Bildirime dahil edilen varlıklar için amortisman ayrılmaz.

2. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı; makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilemez. Makine, teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.

3. Bu madde uyarınca beyan edilen makine, teçhizat ve demirbaşlar ile genel orana tabi emtianın bedeli üzerinden % 10 oranı, diğer emtianın bedeli üzerinden bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez. Emtia üzerinden ödenen vergi genel esaslara göre indirilir. Bu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.

 

 

 

 

 

Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan mallar

MADDE 11. - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kolektif ve adi komandit şirketler dahil), kayıtlarında yer aldığı halde işletmelerinde mevcut olmayan mallarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar, aynı nev’iden mallara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak faturalamak ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl kayıtlarına göre tespit edilemediği hallerde mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınır. Bu madde hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz. Yılı içerisinde ödenmesi gereken vergilerin, ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

 

 

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Kaçakçılık suçlarına ilişkin cezaların uygulanmayacağı haller

MADDE 12. - 1. Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan kaçakçılık suçlarını 31/10/2002 tarihinden önce işleyenler hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaz, suç duyurusunda bulunulmuş olup soruşturma aşamasında bulunanlar için takibat yapılmaz, açılmış bulunan kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkumiyet kararları infaz edilmez.

2. Anılan Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasının (1) numaralı bendindeki “Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler”, (2) numaralı bendindeki “belgeleri sahte olarak basanlar” hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanmaz ve bahsi geçenler bu Kanunun 5,6,7 ve 8 inci madde hükümlerinden yararlanamaz.

3. İşlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verildiği hallerde, (1) numaralı fıkra hükümlerinden yararlanılabilmesi için; salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının, bu Kanunun yürürlüğünden önce ya da bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı idari yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi şarttır.

Ecrimisil ve bazı alacaklara ilişkin hükümler

MADDE 13. - 1. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili öngörülen ecrimisillerden, vadesi 31/10/2002 tarihinden önce olduğu halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunanların tamamı ile bunlara bağlı gecikme zamlarının % 20’sinin; 6 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme zamlarının kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçilir.

2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi gerektiği halde ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve tutarı 200.000.000 lirayı aşmayan trafik para cezaları ile tutarı 100.000.000 lirayı aşmayan diğer para cezalarının tahsilinden vazgeçilir.

3. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilebilir hale geldiği halde ödenmemiş bulunan 30/6/1934 tarihli ve 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanuna göre doğan yiyecek bedellerinin ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir.

4. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 41 inci maddesine istinaden vergi tahsilatı yetkisi verilen bankalar ile postaneler adına  uygulanan gecikme  zamları ile  ilgili kuruluşların sorumluları adına hesaplanan % 10 nispetindeki cezaların tahsilinden vazgeçilir.

Belli tutarın altındaki alacakların terkini

MADDE 14. - 31/10/2002 tarihinden önce vadesi geldiği halde ödenmemiş bulunan, Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Kapsamına giren her bir alacağın türü, dönemi, asılları ayrı ayrı dikkate alınmak suretiyle tutarı 10.000.000 lirayı aşmayan aslî alacaklarını ve tutarına bakılmaksızın bu asıllara bağlı fer’i alacakların, aslı ödenmiş fer’i alacaklardan tutarı 20.000.000 lirayı aşmayanların tahsilinden vazgeçilir.

Kamu kuruluşlarının taksitleri

MADDE 15. - Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tâbi iktisadî devlet teşekkülleri, kamu iktisadî kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ile büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzel kişiler veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar, bu Kanun hükümlerine göre ödeyecekleri tutarları ilk taksit Şubat 2003 ayından başlamak üzere 24 ayda 24 eşit taksitte öderler.

 

Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların bu Kanuna göre ödeyecekleri taksit tutarları, 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı, 27.6.1984 tarihli ve 3030 sayılı kanunlar uyarınca kendilerine verilen paylardan ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından kesilerek belirlenecek hesaplara nakden veya hesaben ödenir. Yapılacak kesintinin taksit tutarını karşılamaması halinde eksik kalan tutar, izleyen ilk taksit ayında mükellef tarafından faiz uygulanmaksızın nakden ödenir.

 

 

Süresinde ödenmeyen taksitler

MADDE 16. - 1. Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin ödenmemesi ya da eksik ödenmiş olması halinde, ödenmemiş olan tutarların son taksit ödeme süresi sonuna kadar; ödenmeyen ya da eksik ödenen kısmın son taksite ait olması halinde ise bu tutarın son taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen kısım ile birlikte her ay için ayrı ayrı % 10 fazlası ile ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.

2. Bu Kanun kapsamına giren alacakların (1) numaralı fıkrada belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması halinde mükellefler ödedikleri tutar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar.

ALTINCI BÖLÜM

Gümrük Vergi ve Cezaları

Gümrük vergisi ve cezalara ilişkin hükümler

MADDE 17. - 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerek mülga 19.7.1972 tarihli ve 1615 sayılı Gümrük Kanunu, gerekse 27.10.1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuku kesinleştiği halde tamamen ya da kısmen ödenmemiş gümrük vergilerinin aslının tamamının ve bu asla bağlı olarak 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ve 149 uncu, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 234 ve 238 inci maddeleri uyarınca kesilen veya kesilecek para cezalarının kanunî miktarları ile uygulanacak gecikme zammı veya faizlerin % 20’sinin bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içinde ödenmesi halinde kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçilir. Bu hüküm, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte vergi yükümlülüğü doğmuş bulunan; itiraz süresi geçmemiş olan veya bu tarihten sonra tebliğ edilip de ihtilaf yaratılmayan ve tebliğ tarihinden itibaren 2 ay içinde ödenecek olan vergilere ilişkin para cezaları için de uygulanır.

2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerek mülga 1615 sayılı Gümrük Kanunu, gerekse 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre idarî itiraz mercileri veya yargı organları nezdinde ihtilaflı hale gelmiş gümrük vergilerinin aslının tamamının ve bu asla bağlı olarak 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ve 149 uncu, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 234 ve 238 inci maddeleri uyarınca kesilen veya kesilecek para cezalarının kanunî miktarları ile uygulanacak gecikme zammı veya faizlerin % 30’unun bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içinde ihtilaftan vazgeçilmek kaydıyla ödenmesi halinde kalan % 70’inin tahsilinden vazgeçilir.

3. Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine aykırı olarak işlenmiş fiiller nedeniyle aynı Kanunun 235, 236, 237 ve 241 inci maddeleri uyarınca alınması gereken para cezalarının % 30’unun bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içerisinde ödenmesi halinde kalan % 70’inin tahsilinden vazgeçilir.

4. 1972 Konteynerlerle İlgili Gümrük Sözleşmesi çerçevesinde 29.7.1998 tarihinden önce yurda geçici olarak ithal edilen konteynerlerden 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarife kapsamında yer alan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ödenmemiş bulunan ithal talep harcı tahsilatından vazgeçilir.

YEDİNCİ BÖLÜM

Son Hükümler

İade edilmeyecek alacaklar

MADDE 18. - 1. Bu Kanun kapsamında yapılan ödemeler red, iade ve mahsup edilmez.

2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ödemeler ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tahsil edilen tecil faizlerinin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz. Ancak, bu Kanunun 3 üncü maddesinin uygulamasına ilişkin olarak dava konusu olan tarhiyatlara karşılık bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarlar vergi mahkemesinde devam eden davalar için bu maddeden yararlanılmak üzere yapılan başvurular ile vergi mahkemesince verilmiş terkin kararları üzerine nakden ya da mahsuben iade edilebilir.

Yetki

MADDE 19. - Maliye Bakanlığı, bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve bu Kanundan yararlanmak isteyen mükelleflere başvuru süresi tespit etmeye yetkilidir.

      Yürürlük

MADDE 20. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 21. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

 

 

Abdullah Gül

 

 

 

 

Başbakan

 

 

 

 

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak.ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

 

 

A. Şener

M. A. Şahin

E. Yalçınbayır

 

 

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

 

 

M. Aydın

B. Atalay

A. Babacan

 

 

Devlet Bakanı

Adalet Bakanı

Millî Savunma Bakanı

 

 

K. Tüzmen

C. Çiçek

V. Gönül

 

 

İçişleri Bakanı

Dışişleri Bakanı

Maliye Bakanı

 

 

A. Aksu

Y. Yakış

K. Unakıtan

 

 

Millî Eğitim Bakanı

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Sağlık Bakanı

 

 

E. Mumcu

Z. Ergezen

R. Akdağ

 

 

Ulaştırma Bakanı

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Çalışma ve Sos. Güv. Bak.

 

 

B. Yıldırım

S. Güçlü

M. Başesgioğlu

 

 

Sanayi ve Ticaret Bakanı

En. ve Tab. Kay. Bakanı

Kültür Bakanı

 

 

A. Coşkun

M. H. Güler

H. Çelik

 

 

Turizm Bakanı

Orman Bakanı

Çevre Bakanı

 

 

G. Akşit

O. Pepe

İ. Sütlüoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN

KABUL ETTİĞİ METİN

VERGİ BARIŞI KANUNU TASARISI

Kapsam

MADDE 1. - 1. Bu Kanun hükümleri;

a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, 16/8/1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanuna göre alınan eğitime katkı payı ve buna bağlı gecikme zammı, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre alınan ecrimisiller ve buna bağlı gecikme zamları ve Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren ve bu Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı alacaklar,

b) Vergiler açısından, 31/10/2002 tarihinden önceki dönemler, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannameler ve 2002 yılına ilişkin olarak 31/10/2002 tarihinden önce tahakkuk eden vergiler,

c) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya da işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların beyanı,

d) Devlete ait olup gümrük idareleri tarafından alınan ve bu Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı gümrük vergileri, para cezaları ve gecikme zamları,

hakkında uygulanır.

2. Bu Kanunda geçen vergi tabiri; Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harçlar ve fon payı ile eğitime katkı payını ifade eder.

BİRİNCİ BÖLÜM

Tahsilatın Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler

Kesinleşmiş kamu alacakları

MADDE 2. - 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla (bu tarih dahil);

a) Vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergilerin tamamı ile bu vergilere ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının ayrı ayrı % 20'sinin; 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla vergilere uygulanan gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan %80'inin, vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,

b) Asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş olan vergilere ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 20'sinin; ödenmemiş vergi asılları ile birlikte, 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan % 80'inin, vergi cezala-rına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,

c) Bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi cezalarının % 20'sinin; 3 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla kalan % 80'inin,

tahsilinden vazgeçilir.

2. (1) numaralı fıkra kapsamına giren alacakların, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesi uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olanlarından, kalan taksit tutarları için mükellefler, talep etmeleri halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanabilirler. Bu takdirde tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri geçerli sayılır. Bu şekilde ödenen taksit tutarlarına tecil tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süre için sadece tecil faizi uygulanır. Kalan taksit tutarları vadesinde ödenmemiş alacak kabul edilir ve bu alacaklar hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanır.

3. Bu madde kapsamına giren kamu alacakları ile ilgili olarak, tatbik edilen hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminatlar iade edilir.

4. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak 2002 yılında tahakkuk eden ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş olan geçici vergilere ilişkin gecikme zamları için bu madde hükmünden yararlanılması mümkündür. Bu takdirde vergi aslının ödenmesi şartı aranmaz.

5. Marmara Bölgesi ve civarında 17/8/1999 ve 12/11/1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle ödeme süresi uzatılan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödeme süresi belirlenmemiş olan yıllık gelir ve kurumlar vergileri ile kurumların 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi uyarınca yapacakları gelir vergisi tevkifatı hariç olmak üzere diğer vergilerin vade tarihi Şubat 2003 ayının son günü kabul edilir ve bu vergiler de (1) numaralı fıkranın (a) bendi hükmü ile belirlenen sürelerde 9 eşit taksitte ödenir.

6. Bu Kanun kapsamında ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi ve gecikme zamlarının ait olduğu taşıt için, (1) numaralı fıkrada belirtilen ödeme süresi sonuna kadar 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) fıkrası hükmü uygulanmaz.

 

 

Kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu alacakları

MADDE 3. - Tasarının 3 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.

Gecikme zammı uygulaması

MADDE 4. - Tasarının 4 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.

 

İKİNCİ BÖLÜM

İnceleme ve Tarhiyat Safhasında

Bulunan İşlemler

İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler

MADDE 5. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde, bu tarihe kadar tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir.

2. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin % 70'i ile hesaplanacak gecikme faizinin % 10'unun; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda ve 6 eşit taksitte ödenmesi şartıyla, vergi aslının % 30'unun, gecikme faizinin % 90'ının ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden, vergi aslına bağlı olmayan cezaların kesilmesinden vazgeçilir.

3. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20'sini (2) numaralı fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödemeleri halinde cezanın kalan % 80'inin tahsilinden vazgeçilir.

4. Mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri için (2) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava açmamaları şarttır.

 

5. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlandığı halde, bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliğ işlemleri yapılır. Yapılan tarhiyat üzerine dava açılmaması, (2) ile (3) numaralı fıkralarda öngörülen şekilde belirlenen tutarın, (2) numaralı fıkrada belirtilen süre içerisinde ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.

6. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Usul Kanununun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar için de bu madde hükmü uygulanır.

7. Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile bu madde hükmünden yararlananlar, ayrıca Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.

8. Bu madde hükmüne göre incelemeye başlama; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mükellef nezdinde işe başlama tutanağının düzenlenmesi, mükellefe davet veya defter ve belgelerin istenmesi yazısının tebliğ edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması hallerini kapsar.

Pişmanlıkla ya da kendiliğinden yapılan beyanlar

MADDE 6. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Şubat 2003 ayı sonuna kadar;

a) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak pişmanlık zammının ve kesilen usulsüzlük cezasının ayrı ayrı % 10'unun; 6 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve usulsüzlük cezasının kalan % 90'ının,

b) Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek vergi cezalarının ayrı ayrı % 20'sinin; (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla, gecikme faizi ile vergi cezalarının % 80'inin,

tahsilinden vazgeçilir.

Ancak, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tebliğ edilmemiş ya da dava açma süresi geçmemiş olan vergi ziyaı cezaları, bu fıkranın (b) bendi kapsamında sayılır. Bu durumda, vergilerin tamamı ile gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının % 20'sinin (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde ödenmesi, ceza ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden sonra tebliğ edilmesi halinde, bu cezanın, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda 6 eşit taksitte ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının kalan % 80'inin tahsilinden vazgeçilir.

2. Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesinde sayılan diğer ücret mükelleflerinin; Şubat 2003 ayı sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak 2003 takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh ettirmeleri ve karnelerine işletmeleri kaydıyla önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza aranmaz. Bu mükelleflerden daha önce mükellefiyet kaydını yaptırmamış olanların işe başlama tarihi olarak bu Kanuna göre yaptıkları müracaat tarihi esas alınır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Matrah Artırımı

Gelir ve kurumlar vergisinde matrah artırımı

MADDE 7. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Şubat 2003 ayı sonuna kadar, 1998 takvim yılı için % 30, 1999 takvim yılı için % 25, 2000 takvim yılı için % 20, 2001 takvim yılı için % 15 nispetlerinden az olmamak üzere artırdıkları takdirde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmaz.

2. Gelir vergisi mükelleflerinin; artırımda bulunmak istedikleri yıl ile ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi beyannamelerinde zarar beyan edilmiş ya da hiç beyanname verilmemiş olması halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar; 1998 takvim yılı için 2.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 3.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 3.750.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 5.000.000.000 liradan az olamaz. Ancak beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşan gelir vergisi mükellefleri için vergilendirmeye esas alınacak matrah, ilgili yıllar için belirlenmiş tutarın 1/5'i olarak dikkate alınır. Bu fıkranın uygulamasında ilgili yıllar itibarıyla gayrimenkul sermaye iratları için belirlenen istisna tutarları dikkate alınmaz.

3. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden 1999, 2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesini bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vermiş olanlar hakkında bu yıllara ilişkin olarak yıllık gelir vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz. Bu mükelleflerin belirtilen yıllarla ilgili olarak hiç beyanname vermemiş olmaları halinde, bu hükümden yararlanabilmeleri için vergilendirmeye esas olmak üzere asgari; 1999 takvim yılı için 600.000.000 lira, 2000 takvim yılı için 900.000.000 lira, 2001 takvim yılı için 1.200.000.000 lira matrah beyan etmeleri zorunludur.

4. Kurumlar vergisi mükelleflerinin; artırımda bulundukları yıla ilişkin olarak daha önce vermiş oldukları beyannamelerinde zarar beyan etmiş olmaları veya beyanname vermemiş olmaları halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrahlar ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar 1998 takvim yılı için 7.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 9.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 11.250.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 15.000.000.000 liradan az olamaz.

5. Bu madde hükmüne göre artırılan matrahlar, % 30 oranında vergilendirilir. Bu matrahlar üzerinden ayrıca herhangi bir vergi, fon payı ve eğitime katkı payı alınmaz. Ancak, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanuni sürelerinde vermiş, bu beyannameler üzerinden tahakkuk eden vergilerini süresinde ödemiş ve bu vergi türleri için bu Kanunun 2 ve 3 üncü maddesi hükümlerinden yararlanmamış olmaları şartıyla, bu madde hükmüne göre artırılan matrahları % 25 oranında vergilendirilir. İstisna, indirim ve mahsuplar nedeniyle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken verginin bulunmaması halinde  de bu hüküm uygulanır.

6. Kurumlar vergisi mükelleflerinin verdikleri yıllık beyannamede kurum kazancından indirilen ve Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olan kazanç ve iratlarının da bulunması halinde, (1) numaralı fıkrada belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için bu kazanç ve iratlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, ait olduğu yıla ilişkin olarak (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırılarak ödenmesi şarttır.

7. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratların muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için; bu kazanç ve iratlara ait tevkifat matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna kadar, (4) numaralı fıkrada belirtilen asgari matrahın % 50'sinden az olmamak şartıyla beyan etmeleri ve beyan edilen bu matrahlar için 1998 yılı ile ilgili olarak %19, 1999 yılı ile ilgili olarak % 18, 2000 yılı ile ilgili olarak % 17 ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 16 nispetinde vergilendirilmeleri şarttır.

8. (6) ve (7) numaralı fıkralarda yer alan hükümlerden yararlanarak artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için, ilgili yıllarda vergiye esas alınan kurumlar vergisi matrahlarını da (4) numaralı fıkrada belirtilen tutarlardan az olmamak üzere (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırmaları şarttır.

9. (7) numaralı fıkra hükmünden yararlanarak beyanname veren mükellefler hakkında bu fiilleri için Vergi Usul Kanununun usulsüzlük cezalarına ilişkin hükümleri uygulanmaz.

10. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergiler, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup edilmez.

11. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların % 50'si, 2002 ve izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.

12. İstisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararları bu madde hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemez.

13. Matrah artırımında bulunan mükelleflerin yıllık gelir ve kurumlar vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin, mahsup ya da nakden iadesi ile ilgili taleplerine ilişkin inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.

Katma değer vergisinde artırım

MADDE 8.- 1. Katma değer vergisi mükelleflerinin; her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler dahil) beyannamelerindeki hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden 1998 yılı için % 3, 1999 yılı için % 2.5, 2000 yılı için % 2 ve 2001 yılı için % 1.5 oranında hesaplanacak katma değer vergisini, Şubat 2003 ayı sonuna kadar idareye başvurarak artırımda bulunmayı kabul etmeleri halinde, bu mükellefler nezdinde sözkonusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.

2. Vergilendirme dönemi aylık olan katma değer vergisi mükelleflerince, artırımda bulunulmak istenilen yıl içinde;

a) Verilmesi gereken katma değer vergisi beyannamelerinden, en az 3 döneme ait olanlarının verilmiş olması halinde, bu yıla ait dönemlerden verilmiş olan beyannamelerdeki hesaplanan katma değer vergisi tutarlarının ortalaması 1 yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak üzere yıllık hesaplanan katma değer vergisi tutarı bulunur ve bu tutar üzerinden (1) numaralı fıkrada belirtilen oranlarda katma değer vergisi olarak ödenir.

b) Hiç beyanname verilmemiş ya da 1 veya 2 döneme ilişkin beyanname verilmiş olması veya vergiye tabi işlemlerin iade hakkı doğurmayan ve vergiden istisna edilmiş işlemlerden oluşması nedeniyle hesaplanan vergi bulunmaması halinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla artırılan matrah üzerinden % 15 oranında hesaplanacak katma değer vergisini ödemek suretiyle bu maddeden yararlanılır.

3. Vergilendirme dönemi 3 aylık olan katma değer vergisi mükelleflerinin, yıllık asgari artırım tutarı; hiç beyanname vermemiş olmaları halinde (2) numaralı fıkranın (b) bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde, beyanname vermiş olmaları halinde ise aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde belirlenir.

4. Katma değer vergisi mükelleflerinin artırımda bulunmak istedikleri yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları halinde faaliyette bulunulan vergilendirme dönemleri için bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde artırımda bulunulur.

5. Mükelleflerin artırımda bulunmak istedikleri yıl içinde bulunan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınır.

6. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri hakkında (1) numaralı fıkrada belirtilen yıllardaki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.

7. Artırımda bulunulan yıllarla ilgili olarak kendileri hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan tecil-terkin ve nakden ya da mahsuben iade işlemleriyle sınırlı olmak üzere, inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.

8. Bu madde hükmüne göre ödenen katma değer vergisi, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak nazara alınmaz, ödenmesi gereken katma değer vergilerinden indirilmez veya herhangi bir şekilde mahsup ve iade edilmez.

Gelir (stopaj) vergisinde artırım

MADDE 9. - 1. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca hizmet erbabına ödenen ücretlerden vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların; her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler dahil) muhtasar beyannamelerinde yer alan ücret ödemelerine ilişkin gayrisafi tutarların yıllık toplamı üzerinden 1998 yılı için % 5, 1999 yılı için % 4, 2000 yılı için % 3 ve 2001 yılı için % 2 oranında hesaplanacak gelir vergisini, Şubat 2003 ayı sonuna kadar idareye başvurarak artırımda bulunmayı kabul etmeleri halinde, bu mükellefler nezdinde sözkonusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak ücret yönünden gelir (stopaj) vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.

2. Gelir (stopaj) vergisi artırımı isteminde bulunulan yıl içinde yer alan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak;

a) Verilmesi gereken muhtasar beyannamelerinden, en az 1 dönemde beyanname verilmiş olması halinde, bu beyannamede yer alan ücret ödemelerine ilişkin gayrisafi tutar 1 yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak üzere yıllık ücretler üzerinden hesaplanan gelir (stopaj) vergisi matrahı bulunur ve bu tutar üzerinden (1) numaralı fıkrada belirtilen oranda gelir vergisi ödenir.

 b) Hiç beyanname verilmemiş olması halinde; her bir vergilendirme dönemi için hesaplanacak asgari gelir (stopaj) vergisine esas olmak üzere en az ;

ba) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili yılda verilmiş olan en son dört aylık sigorta prim bordrolarında bildirilen işçi sayısı kadar işçi,

bb) İlgili yılda sigorta prim bordrosunun hiç verilmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, izleyen vergilendirme dönemlerinde verilen ilk sigorta prim bordrosundaki işçi sayısı kadar işçi,

bc) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar sigorta prim bordrosunun hiç verilmemiş olması halinde en az iki işçi, çalıştırıldığı kabul edilmek ve ilgili yılın son vergilendirme döneminde 16 yaşından büyük işçiler için geçerli olan asgari ücret tutarı esas alınarak hesaplanan gelir (stopaj) vergisi matrahı üzerinden (1) numaralı fıkrada belirtilen oranda gelir vergisini ödemek suretiyle bu maddeden yararlanılır.

3. Gelir (stopaj) vergisi artırımında bulunmak isteyenlerin, yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları halinde faaliyette bulunulan vergilendirme dönemleri için bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde artırımda bulunulur.

4. Gelir (stopaj) vergisi artırımında bulunulan yıl içinde yer alan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınır.

5. Bu madde hükmüne göre ödenen gelir vergisi, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak nazara alınmaz.

 

 

Matrah artırımına ilişkin ortak hükümler

MADDE 10. - 1. Bu Kanunun 7, 8 ve 9 uncu maddelerine göre;

a) Hesaplanan gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin; Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar 9 eşit taksitte ödenmesi şarttır. Bu vergilerin Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur.

b) Hesaplanarak ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez, indirim, mahsup ve iade konusu yapılmaz.

c) Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmaz ve tahsil olunmaz.

d) Matrah artırımında bulunulması, Vergi Usul Kanununun defter ve belgelerin muhafaza ve ibrazına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.

2. Defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi incelemesi yapılmış olan mükellefler, diledikleri takdirde vergi incelemesi yapılan yıllar için de artırımda bulunabilirler.

3. İdarenin artırımda bulunulmayan yıllar veya dönemler için vergi incelemesi yapma hakkı saklıdır.

 

 

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Stok Beyanları

İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan mallar ile düşük bedelle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşlar

MADDE 11. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil); işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları ile kayıtlarında düşük değerle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde satış bedeli bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz. Bildirime dahil edilen varlıklar için amortisman ayrılmaz.

2. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı; makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.

3. Bu madde uyarınca beyan edilen makine, teçhizat ve demirbaşlar ile genel orana tabi emtianın bedeli üzerinden %10 oranı, diğer emtianın bedeli üzerinden bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Bu vergi, kayıtlarda düşük değerle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşların değerleme farkı üzerinden hesaplanır. Makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez. Emtia üzerinden ödenen vergi genel esaslara göre indirilir. Bu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.

Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan mallar

MADDE 12. - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil), kayıtlarında yer aldığı halde işletmelerinde mevcut olmayan mallarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar, aynı nev'iden mallara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl kayıtlarına göre tespit edilemediği hallerde mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınır. Bu madde hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz. Yılı içerisinde ödenmesi gereken vergilerin, ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Kasa fazlaları ve alacaklarla ilgili düzeltme işlemleri

MADDE 13. -  Bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin aktiflerinde mevcut ya da alacak olarak yer aldığı halde fiilen var olmayan kasa fazlası ve alacakların bu Kanunun yayımını takip eden ikinci ayın sonuna kadar şekil ve şartları Maliye Bakanlığınca belirlenecek  bir beyanname ile beyan edilmesi ve beyan edilen tutarın % 1 inin Kanunun yayımını takip eden ikinci ayın sonundan başlanmak üzere 6 eşit taksitte ödenmesi halinde bilançoda gerekli düzeltme yapılmasına izin verilir.

Bu madde ile ilgili usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Kıymetli maden ve ziynet eşyası ile ilgili değerleme farkı beyanı

MADDE  14. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil); esas faaliyetleri ile ilgili olarak 31/12/2002 tarihi itibariyle işletmelerinde mevcut olup, kayıtlarında yer alan kıymetli maden (altın, platin ve gümüş) ve kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet ve inci) ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasını  aynı tarih itibariyle borsa rayici, borsa rayici olmayanlarda emsal bedeli ile değerlemek suretiyle hesaplayacakları değerleme farklarını cins, vasıf ve miktarlarını belirten bir beyanname ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bağlı oldukları vergi dairelerine bildirmek kaydıyla, ilgili malların maliyet bedellerine ilave  suretiyle defterlerine intikal ettirebilirler.

 

2.  (1) Numaralı fıkra hükmüne göre beyan edilecek değerleme farkları % 5 oranında vergiye tabi tutulur. Bu suretle tahakkuk ettirilen vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir . Ödenen  bu vergiler, gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilemez, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez.

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri uyarınca değerledikleri emtiaya ilişkin değerleme farkları karşılığında pasifte özel bir karşılık hesabı açarlar. Bu hesapta izlenen karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi  halinde sermayenin unsuru sayılır  ve vergilendirilmez. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu değerleme farklarını defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Kaçakçılık suçlarına ilişkin cezaların uygulanmayacağı haller

MADDE 15. - 1. Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan kaçakçılık suçlarını 31/10/2002 tarihinden önce bilmeyerek işleyenler hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaz, suç duyurusunda bulunulmuş olup  soruşturma aşamasında bulunanlar için takibat yapılmaz, açılmış bulunan kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkumiyet kararları infaz edilmez. Sözkonusu suçları bilerek işleyenler bu Kanunun kapsamı dışındadır.

2. Anılan Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasının (1) numaralı bendindeki "Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler", (2) numaralı bendindeki "belgeleri sahte olarak basanlar" hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanmaz ve bahsi geçenler bu Kanunun 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu madde hükümlerinden yararlanamaz.

3. İşlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verildiği hallerde, (1) numaralı fıkra hükümlerinden yararlanılabilmesi için; salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının, bu Kanunun yürürlüğünden önce ya da bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı idari yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi şarttır.

 Ecrimisil ve bazı alacaklara ilişkin hükümler

MADDE 16. - Tasarının 13 üncü maddesi 16 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.

      Belli tutarın altındaki alacakların terkini

MADDE 17. - Tasarının 14 üncü maddesi 17 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Kamu kuruluşlarının taksitleri

MADDE 18. - 1. Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ile büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzel kişiler veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar, bu Kanun hükümlerine göre ödeyecekleri tutarları ilk taksit Şubat 2003 ayından başlamak üzere 24 ayda 24 eşit taksitte öderler.

 

2. Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların bu Kanuna göre ödeyecekleri taksit tutarları, 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı, 27/6/1984 tarihli ve 3030 sayılı kanunlar uyarınca kendilerine verilen payların, anılan Kanunlar çerçevesinde Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan borçlarına karşılık ayrılan kısımlarından, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından kesilerek belirlenecek hesaplara nakden veya hesaben ödenir. Yapılacak kesintinin taksit tutarını karşılamaması halinde eksik kalan tutar, izleyen ilk taksit ayında mükellef tarafından faiz uygulanmaksızın nakden ödenir.

Süresinde ödenmeyen taksitler

MADDE 19. - Tasarının 16 ncı  maddesi 19 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

ALTINCI BÖLÜM

Gümrük Vergi ve Cezaları

Gümrük vergisi ve cezalara ilişkin hükümler

MADDE 20. -  Tasarının  17 nci  maddesi 20 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

YEDİNCİ BÖLÜM

Son Hükümler

İade edilmeyecek alacaklar

MADDE 21. -  Tasarının  18 inci  maddesi 21 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

        Yetki

MADDE 22. - Maliye Bakanlığı, bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, bu Kanunda belirlenen başvuru ve ilk taksit ödeme süresini bir aya kadar uzatmaya ve bu Kanundan yararlanmak isteyen mükelleflere başvuru süresi tespit etmeye yetkilidir.

 

Yürürlük

MADDE 23. - Tasarının  20 nci  maddesi 23 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Yürütme

MADDE 24. - Tasarının  21 inci  maddesi 24 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.