Dönem : 22 Yasama Yılı : 1
T.B.M.M. (S. Sayısı : 19)
Vergi Barışı Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/342)
|
T.C. |
|
|
|
|
Başbakanlık |
|
|
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
|
Genel Müdürlüğü |
3.1.2003 |
|
|
Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-580/76 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı
Bakanlar Kurulunca 2.1.2003 tarihinde kararlaştırılan “Vergi Barışı Kanunu
Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Abdullah
Gül
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Ülkemizde 2000 ve 2001
yıllarında yaşanan krizler, ekonomik ve sosyal hayatı derinden etkilemiştir. Bu
krizlerin ekonomiye doğrudan yansımaları; üretimin daralması, işletmelerin
kapanması veya malî bünyelerinin zayıflaması ve işsizliğin artması şeklinde
olmuştur. Yaşanan bu olumsuz gelişmelerin en önemli sonuçlarından biri de,
yükümlülerin, vergiler başta olmak üzere borçlarını ödeyememeleri veya ödemede
zorluk içine girmeleri olmuştur.
Gelinen noktada yaşanan
olumsuz ekonomik gelişmelerin işletmeler üzerinde yarattığı tahribatın
giderilmesi, işsizliğin azaltılması ve kalıcı bir büyüme için gereken
önlemlerin alınması zorunlu hale gelmiştir. Bu zorunluluk Anayasada ifadesini
bulan, Devletin, “özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri” ve “çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik
bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri” alması görevlerinin de kaçınılmaz
sonucudur.
Bu çerçevede öncelikle
yapılması gereken geçmişin olumsuz sonuçlarının silinmesi ve tahribatın
onarılması için gereken önlemlerin alınmasıdır. Bu ihtiyacı gidermek üzere
hazırlanan bu Tasarı, “vergi barışı” felsefesi çerçevesinde sağlıklı bir
başlangıç için temel aşamalardan birini oluşturacaktır.
Tasarı, yürütme ve
yürürlük dahil 21 maddeden, esas olarak da dört ana bölümden oluşmakta, ayrıca
bu bölümleri tamamlayan maddeler içermektedir.
Tasarının birinci
bölümünde kesinleşmiş vergi alacakları yeniden yapılandırılmaktadır.
Asıllarının tamamının, fer’ilerinin de bir kısmının tahsili ve
taksitlendirilmesinin öngörüldüğü düzenleme ile ödenebilir bir tutarın,
ödenebilir bir süre ve taksit sayısı ile tahsili amaçlanmaktadır.
Ayrıca, bu bölümde
kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu alacaklarının mükellefle bir
ortak noktada uzlaşarak tahsilini öngören düzenlemeler bulunmaktadır.
Düzenleme, Devlet ve mükellef arasında doğmuş ihtilâfı kamu vicdanını
zedelemeksizin sona erdirmeyi ve kamu alacağını mükellefin ödeyebileceği bir
tutara getirmeyi, yargı organlarını ve vergi dairelerini yığılmış dosyalardan
kurtarmayı amaçlamaktadır.
Tasarının ikinci
bölümünde konu bütünlük içinde ele alınarak, inceleme ve tarhiyat safhasındaki
vergilere ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Tasarının üçüncü
bölümünde matrah artırımına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Bu bölümde yer
alan düzenlemelerle mükelleflerin ve vergi idaresinin geçmişe değil geleceğe
odaklanması sağlanarak, mükelleflerin kayıtlı ekonomiye katılımını teşvik eden
ve onlara güven veren bir ortam yaratılması amaçlanmıştır.
Tasarının dördüncü
bölümünde stoklara ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Yapılan düzenlemelerle
işletmelerin kayıtları gerçek duruma uygun hale getirilmekte, geçmişten gelen
sorunların giderilmesi ve ileriye taşınarak oluşturulacak sistemi tehdit
etmemesi amaçlanmaktadır.
Tasarının izleyen
bölümlerinde, yukarıda açıklanan düzenlemelere ek olarak;
- Vergi Usul Kanununun
359 uncu maddesinde sayılan, kasıtlı olmaksızın sahte belge kullanmak gibi
fiilleri işleyenler hakkında hükmolunan cezalara,
- Vergi dairelerinin
işyükünün azaltılması, daha etkin ve verimli çalışmanın sağlanması amacıyla
verimliliği bulunmayan küçük tutardaki alacakların tahsilinden vazgeçilmesine,
- Maliye Bakanlığına
bağlı vergi daireleri dışındaki kurumlarca tahsil edilen vergilere,
ilişkin düzenlemeler yer
almaktadır.
Bu Tasarının
yasalaşmasını takiben, bu düzenlemeleri tamamlayıcı kapsamlı bir vergi ve idare
reformunun yapılması gerekmektedir. Yapılacak vergi reformunun kapsamında;
vergi kayıp ve kaçağının azaltılmasına, vergi oranlarının yeniden belirlenmesine,
mevcut vergi yükünün daha adaletli dağılımına, kayıtdışı ekonominin kayda
alınmasına, özetle içinde yaşanılabilir bir vergi ortamı oluşturulmasına
ilişkin düzenlemeler, idare reformunun kapsamında ise etkin bir idarenin
oluşturulmasını öngören önlemler yer almalıdır.
Böylece sağlıklı bir
vergi sistemi içinde, mükellefini takip eden etkin bir vergi idaresi ve cari
vergilendirme dönemlerine odaklanmış denetim ile vergi kayıp ve kaçağının
azaltılması ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması yolunda önemli bir adım
atılmış olacaktır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1. – Madde ile, tahsilatın
hızlandırılmasına konu alacakların türü, dönemi ile alacaklı idarelere açıklık
getirilmektedir.
Düzenleme, alacağın türü açısından;
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına
giren vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara ait vergi cezaları, gecikme
zammı ve gecikme faizlerini,
- 16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanuna
göre alınan eğitime katkı payını,
- 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet
İhale Kanununa göre alınan ecrimisiller ve buna bağlı gecikme zamlarını,
- Devlete ait olup Maliye Bakanlığına
bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren bazı alacakları,
- Devlete ait olup Gümrük Müsteşarlığınca
tahsil edilen ve bu Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı gümrük vergileri,
para cezaları ve gecikme zamlarını,
kapsamaktadır.
Kapsama alınan alacakların, 31.10.2002
tarihinden önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar
verilmesi gereken beyannamelere ait olması öngörülmüştür.
Ayrıca, 2002 vergilendirme dönemine
ilişkin olarak 31.10.2002 tarihinden önce tahakkuk eden yıllık harçlar, emlak
vergisi, çevre temizlik vergisi ve motorlu taşıtlar vergisi gibi vergi
alacaklarının da kapsama alınması yönünde düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, bu Kanun ile kayıtlarda
yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya da işletmede mevcut olduğu halde
kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların beyanına
ilişkin hükümlerin düzenlendiği de belirtilmiştir.
Madde 2. – Madde ile yapılan düzenlemede;
Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödeme süresi geçtiği halde
ödenememiş olan ya da henüz ödeme süresi geçmemiş bulunan ve Vergi Usul Kanunu
kapsamına giren vergilerin tamamının ödenmesi koşuluyla bu alacaklara bağlı
vergi cezaları ve fer’i alacakların bir bölümünün tahsilinden vazgeçilmektedir.
Asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş bulunan vergi cezaları ile fer’i
alacakların da bir bölümü tahsil edilmek suretiyle önemli bir bölümünün terkini
öngörülmektedir.
Diğer taraftan, bu şekilde ödenen vergi
cezalarına uygulanan gecikme zamlarının ise tamamının tahsilinden
vazgeçilmektedir.
Böylece, ödeme süresi geçtiği halde
borcunu ödeyememiş mükelleflere bu borçlarını 9 eşit taksitte ödemek suretiyle
tasfiye imkânı sağlanmakta ve aynı zamanda da idarede birikmiş olan takipli
dosya sayısının azaltılması amaçlanmaktadır. Her taksit tutarı, bu Kanuna göre
ödenecek toplam tutarın 9’a bölünmesi suretiyle belirlenecektir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla ödeme müddeti başladığı halde vade tarihi gelmemiş alacaklar da
kapsama alınmıştır. Buna göre, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
uzlaşılmış ödeme süresi geçmemiş alacaklar da bu madde hükmünden yararlanılarak
ödenebilecektir.
Vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş
olup, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi
cezalarının % 20’sinin, 3 eşit taksitte ödenmesi ve bunlar için dava açılmaması
ya da açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla kalan % 80’inin tahsilinden
vazgeçilmektedir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
çok zor durumda olmaları sebebiyle borçları tecil ve taksitlendirilmiş olan
mükelleflerden, dileyenlerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra
ödenecek taksit tutarı için bu Kanun hükümlerinden yararlandırılmaları
sağlanmıştır.
Bu madde kapsamına giren alacaklarla
ilgili olarak tatbik edilen hacizlerin, yapılan ödeme nispetinde kaldırılması
ve teminatların iadesi sağlanmaktadır.
Bu Kanunun kapsamına 2002 yılında tahakkuk
eden geçici vergilerin bazı dönemleri de girmektedir. Yıllık gelir ve kurumlar
vergisi beyanname verme süresine kadar ödenmeyen geçici vergiler, verilen
yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde mahsup edilememekte,
beyanname verme döneminin ilk günü itibarıyla vergi aslı terkin edilerek bu
tarihe kadar hesaplanan gecikme zamları tahsil edilmektedir. Kanun ile
öngörülen ilk taksit ödeme süresinin Şubat 2003 ayı olduğu dikkate alınarak,
2002 yılında tahakkkuk eden ve Kanunun kapsadığı dönemlere ait olup Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş olan geçici vergilere hesaplanan
gecikme zamları Kanun kapsamına alınmış ve asıllarının ödenmesi şartı
aranmaksızın 9 eşit taksitte ödenmesi imkânı getirilmiştir.
Ayrıca, Marmara Bölgesi ve civarında,
17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle ödeme
süresi uzatılan (Gelir ve Kurumlar Vergisi ile 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt
bendi uyarınca yapılan tevkifatlar hariç) vergiler için Şubat 2003 ayının son
günü vade tarihi kabul edilerek bu vergilerin de 9 eşit taksitte ödenmesi
öngörülmüştür.
Madde 3. – Maddede yapılan düzenleme ile,
ihtilaflı dosya sayısının azaltılması amaçlanmakta ve mükelleflere ödeme
kolaylığı sağlanmaktadır.
Madde ile, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla Vergi Mahkemeleri nezdinde dava açma süresi henüz geçmemiş bulunan
ya da dava konusu olup henüz sonuçlanmamış bulunan ikmalen, re’sen ya da
idarece tarh edilmiş vergiler ile bunlara ilişkin vergi cezaları ve fer’i
alacaklar için açılmış davalardan vazgeçilmesi ve yeni dava açılmaması şartıyla
alacak asıllarının % 70’i ile bunlara bağlı gecikme zamları ve gecikme
faizlerinin % 10’unun; 9 eşit taksitte ödenmesi halinde vergilerin % 30’undan,
fer’ilerin % 90’ından, vergi cezaları ile bunlara uygulanan gecikme zamlarının
tamamının tahsilinden vazgeçilmesi öngörülmektedir.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
verilmiş en son kararın terkin kararı olması halinde mükelleflerin madde hükmünden
yararlanmalarını teşvik etmek amacıyla, ilk tarhiyata esas alınan vergilerin %
30’u ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı ve gecikme faizinin % 10’unun
ödenmesi halinde verginin kalan % 70’inin, gecikme zammı ve gecikme faizinin %
90’ının ve vergi cezaları ile bunlara uygulanan gecikme zamlarının tamamının
tahsilinden vazgeçileceği belirtilmiştir.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
verilmiş en son kararın tasdik veya tadilen tasdik kararı olması halinde
ödenecek tutarlar farklı belirlenmiş, bozma kararı olması halinde uygulamaya
açıklık getirilmiştir.
Ayrıca, sadece vergi cezalarına dava
açılmış olması halinde bu durumdaki cezalar ile ilgili açıklama yapılmıştır.
İştirak, teşvik ve yardım fiilleri
nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları vergi aslına bağlı olarak hesaplanmakta
ise de verginin mükellefi ile cezaya muhatap olan kişiler farklıdır. Bu nedenle
bu fiiller için cezaya muhatap olanların madde hükmünden yararlanma şartları
ayrı belirlenmiştir.
Davalı alacaklar kapsamına Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla dava açma süresi geçmemiş alacaklar da dahil
edilmiştir. Ayrıca, Vergi Usul Kanununun uzlaşma hükümlerinden yararlanılmak
üzere süresi içerisinde başvuruda bulunulmuş, ancak Kanunun yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla; uzlaşma günü verilmemiş, uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma
vâki olmaması nedeniyle henüz dava açma süresi geçmemiş durumda olan alacaklar
da ihtilaflı alacak kapsamında kabul edilmiş ve bu safhadaki alacakların madde
hükmünden yararlanması sağlanmıştır.
Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla tahakkuk etmemiş vergilere ilişkin tarhiyatta, gecikme faizinin,
Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla hesaplanacağı öngörülmüştür.
Diğer taraftan, bu Kanunun 5 inci
maddesinde yapılan bir diğer düzenleme ile kesinleşmemiş ya da dava safhasında
bulunan alacaklara yönelik bu madde hükmünden yararlanan mükelleflerin, Vergi
Usul Kanununun uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden
yararlanamayacağı açıkça belirtilmiştir.
Madde 4. – Madde ile, bu Kanundan yararlanılarak
ödenen alacak asıllarına Kanunun yürürlük tarihinden sonraki aylar için gecikme
zammı uygulanmayacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.
Madde 5. – Madde ile, Kanunun kapsadığı
dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı
halde tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir komisyonlarında bulunan
dosyalar Kanun kapsamına alınmış, böylece inceleme ve takdir safhasında dosyası
bulunan mükelleflere de bir imkân sağlanmıştır.
Düzenleme, bu Kanunun matrah artırımına
ilişkin hükümlerini saklı tutmak suretiyle başlanılmış işlemlere devam
edileceği yönündedir.
Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, tarh
edilen vergilerin % 70’i ile hesaplanacak gecikme faizinin % 10’unun,
ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı başvuruda
bulunularak, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda ve 6
eşit taksitte ödenmesi halinde, vergi aslının % 30’unun, gecikme faizinin %
90’ının ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilecektir. Vergi
aslına bağlı olmayan cezalar ise kesilmeyecektir.
İştirak, teşvik ve yardım fiilleri
nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları vergi aslına bağlı olarak hesaplanmakta
ise de verginin mükellefi ile cezaya muhatap olan kişiler farklıdır. Bu nedenle
bu fiiller için cezaya muhatap olanların madde hükmünden yararlanma şartları
ayrı belirlenmiştir.
Ayrıca, mükelleflerin bu madde
hükümlerinden yararlanabilmeleri için maddede belirtilen süre ve şekilde ödeme
yapmaları ve dava açmamaları şartı getirilmiştir.
Diğer taraftan, bu Kanunun kapsadığı
dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlandığı
halde bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden
takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve
tebliğ işlemlerinin yapılması ve maddede belirlenen tutarın, belirtilen süre
içerisinde ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılması
sağlanmıştır.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
213 sayılı Vergi Usul Kanununun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre
uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma
sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ
edilmemiş alacaklar da bu madde hükmünden faydalandırılmıştır.
Diğer taraftan madde hükmünden yararlanan
mükelleflerin, Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi
cezalarında indirim hükümlerinden
yararlanamayacağı açıklanmıştır.
Ayrıca, ileride meydana gelebilecek
ihtilafları önlemek amacıyla incelemeye başlama ifadesinden ne anlaşılması
gerektiği tarif edilmiştir.
Madde 6. - Maddenin (1) numaralı fıkrası
ile Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak;
(a) bendinde yapılan düzenlemede, Vergi
Usul Kanununun 371 inci maddesine göre Şubat 2003 ayı sonuna kadar pişmanlıkla
beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin belirli
bir ödeme planı çerçevesinde ödenmesi halinde pişmanlık zammı ve usulsüzlük
cezasının önemli bir bölümünün tahsilinden vazgeçilmesi suretiyle bu
müesseseden faydalanma teşvik edilmiştir.
(b) bendinde yapılan düzenleme ile de
Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesine göre Şubat 2003 ayı sonuna kadar
kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin
tamamının, hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek vergi cezalarının ayrı
ayrı % 20’sinin, madde ile belirlenen süre ve şekilde ödenmesi halinde gecikme
faizi ve vergi cezalarının % 80’inin tahsilinden vazgeçileceği öngörülmüştür.
Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak pişmanlık talebiyle
verilip şartları ihlal edilen beyannameler ile kendiliğinden verilen
beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte tebliğ
edilmemiş ya da dava açma süresi geçmemiş olan cezalar (b) bendi kapsamında
değerlendirilmiş ve ceza kesilmesine esas alınan verginin tamamı ile bu
vergiye bağlı gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının %
20’sinin maddede öngörülen süre ve şekilde, tebliğ edilmemiş ceza
ihbarnamelerine konu cezanın ise ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden
sonra tebliğ edilmiş olması halinde, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan
başlamak üzere 6 ayda 6 eşit taksitte ödenmesi şartıyla kalan gecikme zammı,
gecikme faizi ve vergi cezalarının % 80’inin tahsilinden vazgeçileceği yönünde
düzenleme yapılmıştır.
Maddenin (2) numaralı fıkrasında da Gelir
Vergisi Kanununun 64 üncü maddesine göre vergilendirilen diğer ücret
mükelleflerinin;Şubat 2003 ayı sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak 2003
takvim yılına ilişkin gelir vergilerini karnelerine tarh ettirmeleri kaydıyla,
önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza aranmaması suretiyle
bu mükelleflerin kayıt altına alınması hedeflenmiştir.
Madde 7. - Madde ile, mükelleflerce
çeşitli sebeplerle noksan beyan edilmiş, ya da beyan dışı bırakılmış geçmiş yıl
gelirlerinin belli nispet ve tutarlar dahilinde beyan edilmesi sağlanmaktadır.
Bu şekilde beyan edilecek gelirlere
uygulanacak nispet ve asgarî tutarların tespitinde ilgili yıllarda mükelleflere
uygulanan hayat standardı esasına göre tespit edilen matrahlar ve mükelleflerce
beyan edilen kazançların ortalamaları esas alınmıştır.
Bu şekilde vergiye tâbi matrah beyan eden
mükelleflerin, bu kazançları sebebiyle Vergi Usul Kanununda yer alan cezaları
ve gecikme faizini ödemeden vergilerini ödemeleri sağlanmış ve artırımda
bulunulan vergiler ve dönemler için vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmamak
suretiyle gelirlerin doğru beyan edilmesi teşvik edilmiştir.
Bu maddede yapılan diğer bir düzenleme ile
matrah artırımında bulunan mükelleflerin beyan edecekleri ve üzerinden vergi
hesaplanacak matrahların asgarî tutarları belirlenmektedir. Daha önce zarar
beyan edilmiş olması veya beyanname verilmemesi nedeniyle matrah bulunmaması
halleri ile kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyan edilen matrahlara
uygulanan nispetler sonucu bulunan matrahlara alt sınır getirilmiştir.
Artırılan matrahların % 30 oranında vergilendirileceği ve bunun dışında ayrıca
herhangi bir vergi, fon ve eğitime katkı payı alınmayacağı da hükme bağlanmaktadır.
Ayrıca, kurumlar vergisi mükelleflerinin
bu madde hükmü ile öngörülen incelenmeme ve tarhiyat yapılmama hakkından
yararlanabilmeleri için; artırımda bulundukları kurumlar vergisi matrahlarının
yanısıra Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6)
numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tâbi olan kazanç ve iratları
üzerinden tevkif edilen vergileri de ait olduğu yıla ilişkin olarak maddede
belirtilen nispetlerde artırmaları ve bulunan tutarı vergi olarak ödemeleri şartı
getirilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tâbi kazanç
ve iratların, muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde ise
mükelleflerin bu kazanç ve iratlara ait tevkifat matrahlarını, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna kadar beyan etmeleri ve beyan
edilen bu matrahlar için ilgili yıllar itibarıyla belirlenmiş vergi oranları
üzerinden vergi ödemeleri esası getirilmiştir.
Ayrıca, madde ile gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri
matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları
vergilerin, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup
edilmeyeceği, istisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan
indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararlarının, bu madde
hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemeyeceği öngörülmüştür. Öte yandan,
mükelleflerin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %
50’sinin, 2002 ve izleyen yıllarda doğan kârlarından indirilmemesi öngörülmektedir.
Sözkonusu yıllara ait zararların kalan % 50’sinin ise Kurumlar Vergisi
Kanununun 14 üncü maddesinin (7) numaralı bendinde belirtilen esaslar
çerçevesinde indirim konusu yapılabileceği tabiîdir.
Matrah artırımında bulunan mükelleflerin,
daha önce beyan ettikleri matrahlar ile ilgili matrah veya vergi azaltıcı
yöndeki düzeltme taleplerinin bulunması durumunda bu taleplerinden
vazgeçtikleri kabul edilecek, düzeltme talepleri ile ilgili olarak başlanılmış
incelemelere devam edilmeyecektir.
Ayrıca, yıllık gelir ve kurumlar vergisine
mahsuben tevkif yoluyla ödenmiş vergilerin, mahsup ya da nakden iadesi ile
ilgili taleplere ilişkin sınırlı inceleme ve tarhiyat yapılacağı maddede
belirtilmiştir.
Madde 8. - Madde ile, katma değer vergisi
mükelleflerine de geçmiş yıllara ilişkin olarak katma değer vergisi artırımı
imkânı verilmiştir. Böylece, yapılan düzenlemeden yararlanan mükelleflerin,
katma değer vergisi açısından da geçmiş
yıl hesapları vergi incelemesi kapsamından çıkarılmaktadır.
Yapılan düzenlemede, katma değer vergisi
artırımına, mükelleflerin 1998-1999-2000 ve 2001 yıllarında her bir
vergilendirme dönemine ilişkin vermiş oldukları katma değer vergisi
beyannamelerinde gösterilen “hesaplanan katma değer vergisi”nin yıllık toplamı
esas alınmaktadır. Katma değer vergisinin matrahını satış hâsılatı oluşturmakta
ise de bu tutardan indirilecek katma değer vergisi düşüldükten sonra kalan
tutar daha sonraki dönemlere devreden ya da ödenecek katma değer vergisini
meydana getirmektedir. Verginin bu yapısı dikkate alınarak artırıma sadece
hesaplanan katma değer vergisi esas alındığından, uygulanacak oran % 3 olarak
belirlenmektedir.
Katma değer vergisi artırımı mükelleflerin
her bir vergilendirme dönemine ilişkin daha önce vermiş oldukları katma değer
vergisi beyannameleri esas alınarak düzenlendiğinden bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce beyannamesi verilmemiş vergilendirme dönemleri için bu
hükümden yararlanılmasını sağlamak üzere aylık ve 3 aylık vergilendirme
dönemine tâbi mükellefler için artırıma esas alınacak yıllık hesaplanan katma
değer vergisinin asgarî tutarları belirlenmiştir.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
beyanname verilmemesi nedeniyle vergi inceleme raporları ve takdir komisyonu
kararlarına dayanılarak yapılan ve kesinleşen tarhiyatlar, ilgili dönem beyanı
ile birlikte dikkate alınacaktır.
Her bir vergilendirme dönemi için mükellef
beyanı dikkate alındığından, bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak birden
fazla beyanname verilmiş olması durumunda bu beyannameler birlikte
değerlendirilmek suretiyle dikkate alınarak hesaplanan katma değer vergisi
tutarına ulaşılacaktır.
Mükelleflerin sorumlu sıfatıyla verdikleri
katma değer vergisi beyannameleri için bu madde hükmünden yararlanmaları söz
konusu değildir.
Katma değer vergisi artırımına esas alınan
dönemlere ilişkin hesaplanan katma değer vergisinin toplamı mükelleflerce vergi
dairesine bildirildikten sonra bu bildirimlerin eksik olduğu ve ödenecek
verginin eksik hesaplandığı anlaşıldığı takdirde, eksik hesaplanan vergi bu
Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen ilk taksit ödeme süresinde tahakkuk etmiş
sayılacak ve bu Kanunda açıklandığı şekilde tahsil edilecektir.
Katma değer vergisi sisteminin işleyişini
bozmamak açısından, bu madde kapsamında beyan edilen katma değer vergisinin
indirim ve mahsup konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca, artırımda
bulunulan yılla ilgili olarak sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer
vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden
doğan tecil-terkin, iade ve mahsup işlemleri yönünden inceleme ve tarhiyat
yapma hakkı saklı tutulmuştur.
Madde 9. - Madde ile, Kanunun 7 ve 8 inci
maddeleri hükümlerine göre hesaplanan gelir, kurumlar ve katma değer
vergilerinin ne zaman ve ne şekilde
ödeneceği belirlenmektedir. Bu vergiler mükelleflerin kendi beyanları üzerine
hesaplandığından, bu Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil
edilecektir. Süresinde ödenmeyen taksitlere, Kanunun taksit uygulama süresinin
bitimini müteakip 6183 sayılı Kanuna göre gecikme zammı tatbik edilecektir.
Taksitlerin bu Kanunda belirtilen ödeme süresi içinde ödenmemesi halinde ise bu
Kanunun süresinde ödenmeyen taksitlere ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Kanunun 7 nci maddesi hükümlerine göre
hesaplanarak ödenen vergilerin gider olarak kabul edilmeyeceği ve herhangi bir
nedenle indirim, mahsup ve iade konusu yapılmayacağı belirtilmektedir.
Ayrıca, bu Kanuna göre artırılan matrahlar
ve vergilerin geçici vergi uygulamalarında dikkate alınmayacağı yönünde
düzenleme yapılmıştır.
Maddede yapılan bir diğer düzenleme ise,
bu Kanuna göre matrah artırımında bulunulmasının Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerine engel
teşkil etmeyeceğine ilişkindir. Ancak, 7 ve 8 inci maddelerde düzenlenen
inceleme yapma hakkına yönelik hükümler saklı kalmak kaydıyla vergi
incelemeleri ve takdir işlemlerinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen
ayın başından itibaren 3 ay içerisinde sonuçlandırılmaması halinde bu işlemlere
devam edilmeyecektir. Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile
ilgili tarhiyat öncesi uzlaşma
talepleri dikkate alınmayacaktır. İnceleme ve takdir sonucu tarhiyata konu
matrah farkı tespit edilmesi halinde, inceleme raporları ile takdir komisyonu
kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce matrah
artırımında bulunulmuş olması şartıyla inceleme ve takdir sonucu bulunan matrah
farkı bu Kanunun 7 ve 8 inci madde
hükümleri ile birlikte değerlendirilecektir.
İnceleme ve takdir işlemlerinin
sonuçlandırılması, inceleme raporları ve takdir komisyonu kararlarının vergi
dairesi kayıtlarına intikaline bağlanmıştır.
Diğer taraftan, matrah artırımında bulunan
ve bu konudaki şartları yerine getiren mükelleflerin, defter ve belgeleri
incelenmeyecek ve artırıma konu olan vergilerle ilgili olarak tarhiyat
yapılmayacaktır. Artırımda bulunan mükelleflerin defter ve belgeleri artırıma
konu vergi türleri için kendileri adına tarhiyat yapılmak amacıyla
incelenmemesine rağmen; defter ve belgelere, diğer vergi türleri için inceleme
yapılması, üçüncü kişilerle ilgili olarak karşıt incelemeler yapılması,
mahkemelerce belli konulara bakılması veya bilirkişilerce ihtiyaç duyulması
gibi nedenlerle müracaat edilebilecektir. Bu nedenle matrah artırımından
yararlanan mükelleflerin defter ve belgelerini Vergi Usul Kanunu hükümleri
uyarınca saklayacakları ve ibraz edecekleri tabiîdir.
Madde 10. - Madde ile, kayıt dışı
faaliyetlerin kayıt altına alınabilmesi için, işletmelerde mevcut olmasına
rağmen kayıtlara yansıtılmamış emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların
kayıtlara intikal ettirilebilmesini sağlayacak düzenleme yapılmaktadır.
Buna göre, gelir ve kurumlar vergisi
mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil) işletmelerinde
mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve
demirbaşların kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşlarınca tespit
edilecek rayiç bedeli ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın
son iş gününe kadar vergi dairelerine bir envanter listesi ile bildirmek
suretiyle defterlerine kaydedebileceklerdir.
Bu suretle gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin yasal kayıtlarının gerçek durumu yansıtır bir hale getirilmesi
hedeflenmektedir.
Bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler akitlerine kaydettikleri emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar
için iki ayrı karşılık hesabı açacaklardır.
Emtia için ayrılan karşılık ortaklara
dağıtılması veya işletmenin tasfiyesi halinde sermayenin bir unsuru olarak
sayılmakta ve dolayısıyla vergilendirilmemektedir. Makine, teçhizat ve
demirbaşlar için ayrılan karşılıklar ise birikmiş amortisman olarak kabul
edilmiştir. Envantere dahil edilen bu kıymetler üzerinden ayrıca amortisman
ayrılmayacaktır.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan
mükellefler ise, emtianın rayiç bedelini defterlerinin gider kısmına satın
alınan mal olarak, makine, teçhizat ve demirbaşların rayiç bedelini ise
envantere kaydedeceklerdir.
Mükelleflerin ellerinde bulunan belgesiz
malların kayıt altına alınması, kayıt dışı ekonominin daraltılması ve bundan
böyle yaratılacak katma değer vergisinin kavranması amacıyla, bildirim konusu
mallar için katma değer vergisi hesaplatılmakta ve bu verginin vergi
sorumluları tarafından verilen beyanname ile beyanı sağlanmaktadır.
Bu madde çerçevesinde beyan edilerek
ödenecek olan verginin, mükellefin vergiye tâbi faaliyetleri üzerinden
hesaplanan vergiden indirilmesi mümkündür. Ancak makine, teçhizat ve
demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi hesaplanan katma değer vergisinden
indirilmeyecektir. Öte yandan söz konusu mallar ile makine, teçhizat ve
demirbaşların satışı sırasında ayrıca katma değer vergisi hesaplanarak beyan
edilmesi gerektiği tabiîdir.
Madde 11. - Madde ile, gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerinin kayıtlarının daha sağlıklı hale getirilebilmesi için
kayıtlarında yer aldığı halde gerçekte mevcut olmayan mallarını fatura
düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle
kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilmelerine imkân sağlanmaktadır. Diğer bir
anlatımla, faturalı olarak alınıp kayıtlara geçen ancak belge düzenlenmeksizin
satılan malların halen stokta gözükmesi nedeniyle oluşan gerçek dışılık, bir
defaya mahsus olmak üzere fatura düzenlenerek kayıt ve beyanlara hasılat olarak
intikal ettirilmesi sağlanmak suretiyle düzeltilmektedir.
Faturalama işlemi kayıtlarda yer alan
maliyete, bu maliyete aynı neviden mallara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre
tespit edilen gayri safi kâr oranının uygulanması suretiyle bulunan tutarın
eklenmesi suretiyle yapılacaktır. Gayri safi kâr oranının, cari yıl kayıtlarına
göre tespit edilemediği hallerde mükellefin
bağlı olduğu meslek odasının belirleyeceği oran esas alınacaktır.
Bu madde hükmünden yararlanmak isteyen
mükelleflerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş
gününe kadar faturalama işlemini yapmaları ve bu faturaları yasal kayıtlarına
intikal ettirmeleri gerekmektedir.
Bu madde hükmünün uygulanmasına ilişkin
olarak geçmişe yönelik ceza ve faiz uygulanmayacaktır. Yasal kayıtlara intikal
ettirilen tutarlar cari yıl gelir vergisi veya kurumlar vergisi matrahının
hesabında dikkate alınacaktır. Ayrıca bu tutarlar ilgili dönem katma değer
vergisi beyannamesinde beyan edilecektir.
Madde 12. - Madde ile, kaçakçılık
suçlarına ilişkin cezaların uygulanmayacağı haller düzenlenmiştir.
Kaçakçılık suçları ve bu suçlar için
hükmolunacak hapis cezaları, Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde hükme
bağlanmıştır. Bu suçlar için hükmolunacak hapis cezaları da, bu fiillerin
nitelikleri gözönüne alınarak bir kısmı için hapis, diğer kısmı için de ağır
hapis cezası öngörülmüştür.
Sözü edilen maddenin (b) fıkrasında;
defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi veya defter sahifelerinin yok edilerek
yerine başka yapraklar koyulması veya hiç yaprak koyulmaması veya belgelerin
asıl veya suretlerinin tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlenmesi veya bu belgelerin
kullanılması ile belgelerin sahte olarak basılması fiilleri için, para cezasına
çevrilemeyen ve ertelenemeyen ağır hapis cezasına hükmolunacağı düzenlenmiştir.
Bu fıkrada, sahte belge, gerçek bir
muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge olarak
tanımlanmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, sahte belge düzenlenmesi
kastın karinesidir. Ancak, düzenlenen bu belgelerin kullanıcısı yönünden
kaçakçılık suçunun oluşması, bu belgelerin bilerek kullanılıp kullanılmadığının
diğer bir anlatımla, bu kullanımda kastın bulunup bulunmadığının
değerlendirilmesine ve belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. Dolayısıyla, sahte
belge düzenlenmesi ile bu belgelerin kullanılması, ayrı ayrı değerlendirilmesi
gereken suçlardır.
Öte yandan, 359 uncu maddede sayılan
suçların işlenmesine birden fazla kişinin ayrı ayrı maddî menfaat gözetmek
şartıyla veya maddî menfaat gözetmeksizin iştirak etmesi ile bu suçları
işlemeye azmettirmesi halinde bunlar hakkında da o fiile ilişkin hapis cezasına
hükmolunacağı Vergi Usul Kanununun “İştirak” başlıklı 360 ıncı maddesinde hüküm
altına alınmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar gözönüne alınarak,
359 uncu maddenin (b) fıkrasında sayılan;
1. Defter, kayıt ve belgeleri yok etmek
veya defter sahifelerinin yok edilerek yerine başka yapraklar koymak veya hiç
yaprak koymamak,
2. Belgelerin asıl veya suretlerini
tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek,
3. Belgeleri sahte olarak basmak,
Suçları, kaçakçılık suçlarına ilişkin
cezaların uygulanmayacağı hallerin düzenlendiği bu maddenin kapsamı dışında
bırakılmıştır.Sayılan bu suçlar dışında kalan diğer kaçakçılık suçlarını
31.10.2002 tarihinden önce işleyenler ile bu suçların işlenmesine iştirak eden
mükellefler hakkında hükmolunan veya hükmolunacak hapis veya ağır hapis
cezalarının uygulanmaması bakımından bu madde düzenlenmiştir. Dolayısıyla,
gerçekte kötü niyet olmaksızın, bilmeden, istemeden işlenen suçlar ve bu
suçları işleyenler bu madde kapsamına alınmışlardır.
Mükelleflerin işledikleri veya işlenmesine
iştirak ettikleri bu kaçakçılık suçlarından dolayı haklarında hükmolunan veya
hükmolunacak hapis cezalarının uygulanmaması, bu suçlar nedeniyle ortaya çıkan
vergi, vergi cezaları ile gecikme faizi ve gecikme zamlarının bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce ya da bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak
suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı
idarî yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi
şartlarına bağlanmış bulunmaktadır.
Bu maddede öngörülen şartlara uyan
mükelleflerden bu Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, haklarında
cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmamış olanlar için suç
duyurusunda bulunulmayacak, savcılıklara intikal ettirilmiş olup soruşturma
aşamasında bulunanlar için takibat yapılmayacak, savcılıklar tarafından ceza
mahkemelerinde Kamu davası açılmış olanlar için de bu davalar ortadan
kaldırılacaktır. Açılan bu davalar sonucu ceza mahkemelerince verilen
mahkûmiyet kararlarından kesinleşmiş olanlar infaz edilmeyecektir.
Bu düzenlemenin amacı, esas itibarıyla
kastı olmaksızın sahte belge kullanma fiilî nedeniyle ve maddede bu fiil için
öngörülen cezadan daha ağır cezaya hükmolunması öngörülmeyen diğer suçları
işlemiş olanlar için hükmolunan veya hükmolunacak hapis cezalarının ortadan
kaldırılması suretiyle mükelleflerin mağduriyetlerinin önlenmesi, gerek
idarenin gerekse idarî yargı ile adlî yargının iş yüklerinin azaltılması
suretiyle vergi barışının tesis edilmesidir.
Madde 13. - Maddenin;
(1) numaralı fıkrası ile, 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili öngörülen ecrimisillerden vadesi
31.10.2002 tarihinden önce olduğu halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla ödenmemiş bulunanların tamamı ile bunlara bağlı gecikme zamlarının %
20’sinin; 6 eşit taksitte ödenmesi ve bunlar için dava açılmaması, açılmış
davalardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme zamlarının kalan % 80’inin tahsilinden
vazgeçileceği öngörülmüştür.
(2) numaralı fıkrası ile, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi gerektiği halde ödenmemiş bulunan
ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren,
Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen bazı para cezalarının
tahsilinden vazgeçilmesi düzenlenmiştir. Trafik para cezalarında terkin işlemi
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki tutar esas alınarak yapılacaktır.
(3) numaralı fıkrası ile, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan yiyecek bedellerinin
tahsilinden vazgeçileceği öngörülmüştür.
(4) numaralı fıkrası ile, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 41 inci maddesine istinaden vergi tahsilatı yetkisi verilen
bankalar ile postaneler adına uygulanan gecikme zamları ve cezaların
tahsilinden vazgeçileceği belirtilmiştir.
Madde 14. - Madde ile, vergi dairelerinin
iş yükünün azaltılması ve verimliliğin artırılması amacıyla 31.10.2002
tarihinden önce vadesi geldiği halde ödenmemiş bulunan Devlete ait olup Maliye
Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren her bir alacağın
türü, dönemi, asılları ve fer’ileri ayrı ayrı dikkate alınmak suretiyle küçük
tutardaki alacakların tahsilinden vazgeçilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.
Madde 15. - Son yıllarda gerek kamu
iktisadî teşebbüslerinin gerekse belediyelerin ödenmemiş vergi borçları gecikme
zamları ile birlikte önemli tutarlara ulaşmıştır.
Bu kurumların, Kanun ile getirilen
düzenlemeden yararlanarak borçlarını tasfiye edebilmeleri için, daha uzun
süreli bir ödeme planına ihtiyaç olduğu gerçeği gözönünde bulundurulmuştur.
Böylece madde ile, bu kurumların kamu
hizmetlerini yerine getirebilmek amacıyla süresinde ödeyemedikleri vergi
borçlarını, bu Kanuna göre 24 aylık bir süre içinde tasfiye etme imkânı
sağlanmıştır.
Madde 16. - Madde ile, Kanuna göre
ödenmesi gereken taksitlerin Kanunda öngörülen sürelerde ödenmesinde bir
aksaklık oluştuğu takdirde ne şekilde işlem yapılacağı açıklanmıştır. Ödenmeyen
ya da eksik ödenen taksitlerin Kanunda öngörülen sürede gecikilen her ay için
ayrı ayrı % 10 fazlası ile ödenmesi şartıyla mükelleflerin bu Kanun
hükümlerinden yararlandırılmaları öngörülmüştür.
Ayrıca, bu Kanun kapsamına giren
alacakların Kanunda belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması halinde
mükelleflerin ödedikleri tutar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlandırılmaları
imkânı getirilmiştir.
Madde 17. - Gümrük vergisine konu olan
eşyanın tarife ya da kıymetinde beyana nazaran tespit edilen farklılıklar ile
ülkemize geçici olarak gelen eşya ile ilgili olarak öngörülen şartlara
uyulmaması hallerinde vergi tahsilatından ayrı olarak ceza uygulanmaktadır.
Ceza konusu işlemler, çoğunlukla mutad gümrük işlemleri bitirildikten sonra
ortaya çıkmakta, yükümlünün öngörmediği bir malî külfet oluşturması sebebiyle
de sıkça ihtilaf konusu olabilmektedir.
(1) ve (2) numaralı fıkralarla hem
yukarıda konu edilen işlemlerle ilgili vergi tahsilatının hızlandırılması hem
de ceza yükünün hafifletilerek ödenebilir hale getirilmesi amaçlanmıştır.
Bilindiği gibi, ithalde alınan gümrük
vergilerine bağlı olmayıp gümrüklerde özet beyan işlemleri, antrepo işlemleri
ve Gümrük Kanununa bağlı olarak çıkarılan tüzük, yönetmelik, tebliğ, talimat
gibi düzenlemelere aykırı hareket halinde ortaya çıkan usulsüzlüklerle ilgili
olarak, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 235, 236, 237 ve 241 inci maddelerinde
çeşitli para cezaları öngörülmüştür. (3) numaralı fıkrada, bu Kanunun yürürlük
tarihine kadar işlenmiş fiiller nedeniyle Gümrük Kanununun söz konusu maddeleri
uyarınca alınması gereken para cezalarının % 30’unun bu Kanunun yürürlük
tarihinden itibaren 2 ay içerisinde ödenmesi halinde kalan % 70’inin
tahsilinden vazgeçilmesi hususu hüküm altına alınmıştır.
Geçici olarak getirilen konteynerlerden
ithal talep harcı alınması uygulaması 29.7.1998 tarihli Resmî Gazete’de
yayımlanan 4369 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. Harç binde 1,2
oranında, konteynerlerin değeri ise 2000 ABD Doları civarındadır. Dolayısıyla
aranan harç miktarı konteyner başına yaklaşık 2,4 ABD Doları değerindedir. Bu
alacağın takibi için yapılacak harcama, alacağı kat kat aşacağından ve bu
takipten vazgeçilmesi hazine menfaatine bir sonuç doğurduğundan, ikinci fıkrada
getirilen hükümle bu takibattan vazgeçilerek kamu görevlileri ve yargı
birimleri gereksiz yere meşgul edilmemesi amaçlanmıştır.
Madde 18. - Madde ile, bu Kanun kapsamında
yapılan ödemelerin, sonradan iadesini önlemek amacıyla red, iade ve mahsup
yapılmayacağı düzenlenmiştir. Ancak, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında;
şahısta, oranda hata gibi hallerde ve mükerrer tahsilatlarda iade
yapılabileceği tabiîdir.
Ayrıca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce yapılan ödemeler ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tahsil edilen tecil faizlerinin bu
Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesinin de yapılmayacağı açıklanmıştır.
Ancak, dava konusu olan tarhiyatlara
karşılık bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ödeme yapılmış olması halinde,
ödenen bu tutarların; vergi mahkemesinde devam eden davalar ile vergi
mahkemesince daha önce verilmiş terkin kararları için kesinleşmemiş ve dava
safhasında bulunan alacaklara yönelik hükümlerden yararlanılmak üzere yapılan
başvurular üzerine, nakden ya da mahsuben iade edilebileceği yönünde istisna
getirilmiştir.
Bu düzenlemenin amacı ise kamu alacağı
tahakkuk etmeden emaneten yapılan tahsilatlar ile yargı kararı gereği iadesi
zorunlu olan tutarların bu Kanuna göre ödenecek tutara mahsubunu ve kalanın da
nakden iadesini sağlamaktır.
Madde 19. - Madde ile, Maliye Bakanlığına,
bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme ve bu Kanundan
yararlanmak isteyen mükelleflere başvuru süresi tespit etme hususunda yetki
verilmektedir.
Madde 20. - Yürürlük maddesidir.
Madde 21. - Yürütme maddesidir.
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Plan ve Bütçe Komisyonu |
10.1.2003 |
|
|
Esas No. : 1/342 |
|
|
|
Karar No. : 6 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Maliye Bakanlığınca hazırlanarak Bakanlar
Kurulunca 03.01.2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunulan ve Başkanlıkça 06.01.2003 tarihinde Komisyonumuza havale edilen
"Vergi Barışı Kanunu Tasarısı", Komisyonumuzun 09.01.2003 tarihinde
yaptığı 7 nci birleşiminde Hükümeti temsilen Maliye Bakanı Kemal Unakatın ile
Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı,
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, İller Bankası Genel Müdürlüğü ve TÜRMOB
temsilcilerinin de katılımıyla incelenip, görüşülmüştür.
Bilindiği gibi; Ülkemizin ekonomik ve
sosyal hayatını derinden etkileyen 2000 ve 2001 yıllarında malî piyasalarda
yaşanan ekonomik krizler, reel sektörde üretimin daralmasına, işletmelerin
kapanmasına veya bu işletmelerin malî bünyelerinin zayıflamasına ve işsizlik
oranının artmasına neden olmuştur. Malî piyasalarda yaşanan sözkonusu krizler
nedeniyle piyasalardan uygun şartlarda işletme kredisi temin edemediği için
malî kaynak sıkıntısına giren işletmeler, başta vergi olmak üzere bazı yasal
yükümlülüklerini yerine getirme konusunda sıkıntıya düşmüşlerdir.
Özel teşebbüsün millî ekonominin
ihtiyaçlarına paralel gelişmesi, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını
sağlayacak tedbirlerin alınması ve işsizliğin önlenmesine yönelik bir ortam
yaratılması, Devletin görevleri
arasında yer almaktadır. Bu çerçevede, vergi yükünün adaletli ve dengeli
dağıtılarak, üreten ve çalışan kesimlerin 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan
krizler sonucunda maruz kaldıkları sorunların çözümlenebilmesi amacıyla bazı
vergisel düzenlemeler yapılması zarureti hasıl olmuştur.
Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde ;
Devlet ile vatandaş arasında son yıllarda vergi konusunda ortaya çıkmış
ihtilafın, kamu vicdanını zedelemeden sona erdirilmesi, kamu alacağının
mükellefin ödeyebileceği bir düzeye getirilmesi, yargı organlarında ve vergi
dairelerinde birikmiş olan vergi ihtilaflarıyla ilgili dosyaların tasfiye
edilmesi amacıyla;
• 31.10.2002 tarihine kadar kesinleşmiş
olan vergi alacaklarının ödenebilir bir plan çerçevesinde
taksitlendirilebilmesine, bu taksitlerin ödenmesinde kolaylık sağlanması
amacıyla taksit aralarında geniş sürelerin bırakılması suretiyle yeniden
yapılandırılmasına,
• Mükelleflerce vadesi geldiği halde
ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz gelmemiş bulunan vergi asıllarının tamamı
ile ayrı ayrı vergi cezası, gecikme zammı ve faizlerinin bir kısmının,
ödenebilir bir plan çerçevesinde tahsili suretiyle borçlarının tasfiye
edilmesine,
• Vergi mahkemeleri nezdinde dava açılmış
ya da dava açma süresi henüz geçmemiş ihtilaflı vergi alacaklarının asılları,
vergi cezaları, gecikme zammı ve faizlerinin bir kısmının ödenebilir bir plan
çerçevesinde tahsil edilerek ihtilaflı dosya sayısının azaltılmasına,
• Uygulamada bütünlüğü sağlamak amacıyla
inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan mükelleflerin de; Tasarıda yer alan
gelir ve kurumlar vergisindeki matrah artırımına ilişkin düzenlemeler saklı
kalmak kaydıyla; inceleme ve tarhiyat işlemlerinin tamamlanmasından sonra, tarh
edilen vergi asılları ile gecikme faizlerinin bir kısmının ödenebilir bir plan
çerçevesinde tahsili suretiyle yeni ihtilaflar oluşturulmadan çözümlenmesine,
• Beyan dışı kalmış veya eksik beyan
edilmiş gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin,şubat 2003 ayı sonuna kadar
mükellefler tarafından beyan edilecek matrahlar üzerinden, tarh ve tahakkuk
ettirilecek vergilerin belirli bir ödeme planı çerçevesinde, ödenmesi halinde
pişmanlık zammı ve usulsüzlük cezasının önemli bir bölümünün tahsilinden
vazgeçilmesine, böylece mükelleflere beyan dışı kazançlarını herhangi bir vergi
cezasına maruz kalmaksızın beyan etme ve matrah artırımında bulunma imkânının
verilmesine,
• Kayıt dışı faaliyetlerin kayıt altına
alınabilmesi amacıyla; gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin stoklarında
olmasına rağmen kayıtlarına yansıtılmamış veya kayıtlarında yer aldığı halde
gerçekte mevcut olmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlara ilişkin
kayıtların ve mevcutların, her türlü vergisel yükümlülükler yerine getirilmesi
suretiyle, birbiri ile uyumlu hale getirilmesinin sağlanmasına,
• 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi
kaçakçılığı suçları ve bu suçlara uygulanacak hapis cezalarını düzenleyen 359
uncu maddesi kapsamında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etmek veya
defter sahifelerinin yok edilerek yerine başka yapraklar koymak veya hiç yaprak
koymamak, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak
düzenlemek ve bu belgeleri sahte olarak basmak fiilleri dışında kalan sahte
belgeleri, sahte belge olduğu bilinmeden kullanılması gibi diğer kaçakçılık
suçlarını 31.10.2002 tarihinden önce işleyenler ile bu suçların işlenmesine
iştirak eden mükellefler hakkında hükmolan hapis cezalarının, belirli şartların
sağlanması halinde, uygulanmamasına,
• 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75
inci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanuna
göre tahsili öngörülen ecrimisillerden ödenmemiş bulunanların tamamı ile
bunlara bağlı gecikme zamlarının bir kısmının ödenmesi şartıyla söz konusu
gecikme zammının büyük kısmından vazgeçilmesine,
• Miktarı 200.000.000 lirayı aşmayan
trafik cezaları ile miktarı 100.000.000 lirayı aşmayan diğer para cezalarının
ve vadesi geldiği halde ödenmemiş bulunan miktarı 10.000.000 lirayı aşmayan tüm
alacakların faizleri ile birlikte tahsilinden vazgeçilmesine,
• Aslı ödenmiş kamu alacaklarından
faizlerinin miktarı 20.000.000 lirayı aşmayanların tahsilinden vazgeçilmesine,
• Kamu İktisadî Teşebbüsleri ile
belediyelerin ödenmemiş vergi borçları ve gecikme zamlarının birlikte ilk
taksidi şubat 2003 ayından başlamak üzere 24 ayda ve 24 eşit taksitte
ödenmesine imkân sağlanmasına,
• Mülga 19.07 1972 tarihli ve 1615 sayılı
Gümrük Kanunu ile 27.10.1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre
tahakkuku kesinleştiği halde tamamen ya da kısmen ödenmemiş gümrük vergileri
ile bunlara ait gecikme zamları, faizleri ve para cezalarının tahsilatının
hızlandırılması için ödenebilir bir plan çerçevesinde tasfiye edilerek mevcut
ihtilafların sayılarının azaltılması amacıyla Tasarı kapsamına alınmasına,
Yönelik düzenlenmelerin yapılmasının
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
q Tasarının geneli üzerinde yapılan müzakerelerde;
• Tasarının geneli üzerinde görüşmelere
başlanmadan önce Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî
Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) temsilcisinin yaptığı açıklamada;
- Vergi sistemimizin toplumsal bir
mutabakatla yeniden ele alınması gerektiği,
- Toplumda vergi affı konusundaki
beklentilerin vergide adalet duygusunu zayıflatacağı, ancak son yıllarda
yaşanan ekonomik krizler nedeniyle vergi barışı olarak adlandırılan
düzenlemelerin kaçınılmaz olduğu,
- Vergi borçlarının yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemelerin kamuoyunda uzun süredir
tartışılmasının, vergi idaresinin sağlıklı bir şekilde işlemesini olumsuz
biçimde etkilediği, bu nedenle sözkonusu düzenlemelerin kısa sürede
kanunlaştırılarak toplumun gündeminden ivedilikle çıkarılması gerektiği,
- Vergi barışının etkin bir şekilde
sağlanması için vergi denetimini güçlendirecek, vergi kayıp ve kaçağını azaltacak
tedbirleri etkin bir şekilde uygulayacak bir vergi sisteminin oluşturulması
gerektiği,
Şeklindeki görüşlerini ifade etmiştir.
• Tasarının geneli üzerinde yapılan
görüşmelerde;
- Toplumun duyarlı olduğu bir kanunun
görüşüldüğü, Tasarı kapsamına sosyal güvenlik kuruluşlarıyla ilgili prim
alacakları ile çiftçi borçlarının yeniden yapılandırmasına yönelik
düzenlemelerin de eklenmesinin yararlı olacağı,
- Vergi barışının sağlanması amacıyla
hazırlanan Tasarının, iki yıldır durgunluk içinde bulunan ekonominin yeniden
büyüme trendine girmesine ve vergisel yükümlülüklerini yerine getirme güçlüğü
içindeki işletmelerin ekonomiye kazandırılmasına yönelik tedbirleri
içermesinin, memnuniyetle karşılanacağı,
- Ülkemiz ekonomisinin ekonomik
durgunluktan çıkabilmesi açısından 2003 yılının önemli olduğu, 2003 yılında
alınacak ve uygulanacak kararların, ekonominin büyüme trendine girmesine ve
önemli bir sorun olan işsizliğin azaltılmasına katkı sağlayacağı,
- Reel sektörün kriz nedeniyle kaybettiği
işletme sermayesinin bir kısmının sağlanması, bunun sonucu olarak da üretim ve
istihdamın gelişerek devam etmesi amacıyla hazırlanan ve vergi açısından yeni
bir başlangıç olarak kabul edilen sözkonusu düzenlenmenin piyasalarda olumlu
karşılanacağı,
- Tasarı ile vergi beyanında bulunmayarak
vergi borçlarını ödemeyen mükelleflerden ziyade, ödeyeceği vergisini beyan eden
ancak yaşanan ekonomik krizden dolayı beyan ettiği vergisini ödeyemeyen
mükelleflerin borçlarının yeniden yapılandırılarak tahsil edilmesinin
öngörüldüğü,
- Sözkonusu düzenlemenin kamu maliyesine
getireceği finansal yükün ayrıntılı bir şekilde kamuoyuna açıklanması
gerektiği, böylece bu finansal yükün ekonomi üzerine yaratacağı etkilerin daha
sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesinin mümkün olacağı,
- Çağdaş vergicilik anlayışına ters düşen
sözkonusu düzenlemenin, kayıt dışılığı teşvik ederek toplumda vergi sistemine
olan güvenin azalmasına yol açabileceği,
- Her vergi affına yönelik düzenlemelerin
doğası gereği bir takım adaletsizlikler taşıyabileceği, bu adaletsizliğin en
aza indirilmesi için öncelikle kayıt dışı ekonomiyle, yolsuzluklarla,
karaparayla, vergi kayıp ve kaçakları ile mücadele edebilecek daha güçlü bir
denetim sistemi oluşturulmasında yarar görüldüğü,
- Tasarı ile taksitlendirilen vergi
borçlarının 2003 ve 2004 tarihlerinde ödenmesinin öngörüldüğü, bunun
işletmelerin sözkonusu yıllara ait asıl vergilerini de ödeyecekleri dikkate
alındığında işletmeler açısından nakit sıkıntısının sözkonusu olabileceği
- Tasarıda, ekonomik krizden kaynaklanan
olumsuz sonuçların üretici kesimler üzerindeki etkilerini azaltmaya dönük
düzenlemelerinin yer almasının memnuniyetle karşılandığı, ancak Tasarının genel
gerekçesindeki vergi barışının tesis edilmesine yönelik temel felsefeye aykırı
olan, 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesiyle ilgili düzenlemenin kamu vicdanını
zedeleyici unsurlar içerdiği,
- Mükellefler ile Devlet arasında ortaya
çıkan vergi itilaflarının uzlaşma yoluyla çözümlenebileceği, ancak yasaların
suç saydığı bir fiili işleyenlerin Tasarı kapsamında değerlendirilmesinin doğru
bir yaklaşım olmayacağı,
- Tasarı ile öngörülen düzenlemelerin
Komisyonumuzda daha önce görüşülen ve Genel Kurulca kabul edilen malî milat ile
ilgili Kanununun tamamlayıcı bir unsuru olarak değerlendirilmesi gerektiği,
- 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesi
kapsamında belirtilen sahte evrakları bilmeden kullananların mağduriyete
uğradığı, vergisini zamanında ödeyen mükellefe hapis cezasının hükmolunduğu,
359 uncu madde ile ilgili düzenlemenin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği,
- Tasarı ile öngörülen gelir
beklentilerinin büyük bölümünün, kamu iktisadi teşebbüslerinin uzun yıllardır
ödenmeyen vergi alacaklarından oluşturduğu, kamu sektörünün genel olarak içinde
bulunduğu kaynak sıkıntısı dikkate alındığında öngörülen gelirin elde
edilmesinin mümkün olamayacağı,
Şeklindeki görüş, değerlendirme ve
eleştirileri müteakip Hükümet adına yapılan tamamlayıcı açıklamalarda ise,
- Tasarıda 2000 ve 2001 yıllarında,
özellikle finans kesiminde yaşanan ekonomik krizin reel sektör üzerindeki
olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik tedbirlerin yer aldığı, böylece
krizden dolayı durgunluk içine giren ekonominin yeniden büyüme trendine
girmesinin amaçlandığı,
- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi
kaçakçılığı suçları ve bu suçlara hükmolunacak hapis cezalarını belirleyen 359
uncu maddesi ile ilgili düzenlemelerin, esas itibariyle 31.10.2002 tarihine
kadar kastı olmaksızın sahte belge kullanma fiili nedeniyle hükmolunan veya
hükmolunacak hapis cezalarının ortadan kaldırılması suretiyle mükelleflerin
mağduriyetinin önlenmesi amacıyla hazırlandığı,
- Tasarı ile kesinleşmiş vergi
alacaklarının, bu vergilere uygulanan gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi
cezalarının büyük kısmının tahsilinden vazgeçilerek makul bir taksit sayısı ile
tahsili suretiyle, vatandaşla Devlet arasında bir vergi barışı tesis
edilmesinin amaçlandığı,
- Yargı organlarının ve vergi idarelerinin
işyükünün azaltılması amacıyla ihtilaflı dosyaların uzlaşma yoluyla
çözümlenmesi, verimli bulunmayan küçük miktardaki kamu alacaklarının tahsilinin
yapılmasının öngörüldüğü,
- Tasarının yasalaşmasını takiben
sözkonusu düzenlemelerin tamamlayıcısı olacak kapsamlı bir vergi idaresi
reformunun yapılacağı,
- Yapılacak vergi reformu ile vergi kayıp
ve kaçağının azaltılmasına, vergi oranlarının yeniden belirlenmesine, mevcut
vergi yükünün daha adaletli dağılımına, kayıt dışı ekonominin kayda alınmasına,
böylece içinde yaşanabilir bir vergi ortamının oluşturulmasına yönelik
düzenlemelerin yapılmasının öngörüldüğü,
- Vergi idaresinin yeniden
yapılandırılması çalışmalarının devam ettiği, bu çalışmalar sonucu daha etkin
bir vergi idaresinin oluşturulacağı, böylece mükellefini takip eden etkin bir
vergi idaresi ve cari vergilendirme dönemlerine odaklanmış denetim ile vergi
kayıp ve kaçağının azaltılması ve kayıt dışı ekonominin kayıt altına
alınmasının hedeflendiği,
ifade edilmiştir.
q Komisyonumuzda Tasarının geneli üzerinde yapılan
müzakereleri müteakip Tasarı ve Gerekçesi Komisyonumuzca da benimsenerek
maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir.
q Tasarının;
• 2 nci maddesi; 5 numaralı fıkrasından
sonra gelmek üzere; Tasarı kapsamında yapılacak motorlu taşıtlar vergisi ile
buna bağlı gecikme zammı ödemelerinde taksit sürelerinin sona ermesinden önce
yapılacak fenni muayeneler esnasında, borcun tamamen ödenip ödenmediğinin
aranılmaması suretiyle, mükelleflerin motorlu taşıtlarının fenni muayenelerini
zamanında yaptırabilmelerine imkân sağlayan bir düzenlemenin, metne (6)
numaralı fıkra olarak eklenmesi suretiyle,
• 3 üncü ve 4 üncü maddeleri aynen;
• 7 nci maddesi;
- (1) numaralı fıkrasında yer alan
"... 1998 takvim yılı için % 40, 1999 takvim yılı için % 35, 2000 takvim
yılı için % 30, 2001 takvim yılı için % 20..." ibaresinin, matrah
artırımına yönelik düzenlemeden daha fazla sayıda mükellefin yararlanabilmesi
amacıyla matrah artırımına esas alınan oranlar düşürülerek "1998 takvim
yılı için % 30, 1999 takvim yılı için % 25, 2000 takvim yılı için % 20, 2001
takvim yılı için % 15..." şeklinde değiştirilmesi,
- (2) numaralı fıkrasında;
"...vergilendirmeye esas alınacak..." ifadesinden sonra gelen..
"...matrah..." ibaresinin "...matrah ile (1) numaralı fıkraya
göre artırdıkları matrahlar;..." şeklinde, "...1998 takvim yılı için
3.000.000.000 liradan,1999 takvim yılı için 4.000.000.000 liradan, 2000 takvim
yılı için 5.000.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 6.000.000.000
liradan..." ibaresinin, Gelir Vergisi Mükelleflerinin ilgili dönemlerde
zarar beyan etmiş olsalar dahi, hayat standardı üzerinden vergi ödemekle
birlikte, hayat standardına tabi olmayan mükelleflerin durumu da göz önüne
alınarak Kurumlar Vergisi mükelleflerinin matrah artırımına ilişkin olarak
Tasarıda yer alan düzenlemeye paralellik sağlanması, Gelir Vergisi
mükelleflerinin matrah artırmasına esas alınacak asgari tutarlarının
düşürülmesi amacıyla "...1998 takvim yılı için 2.500.000.000 liradan, 1999
takvim yılı için 3.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 3.750.000.000
liradan, 2001 takvim yılı için 5.000.000.000 liradan...," şeklinde
değiştirilmesi,
- (4) numaralı fıkrasında yer alan
"... 1998 takvim yılı için 9.000.000.000 liradan 1999 takvim yılı için
12.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 15.000.000.000 liradan, 2001
takvim yılı için 18.000.000.000 liradan...," ibaresinin, Kurumlar Vergisi
mükelleflerinin matrah artırımına esas alınacak tutarlarının düşürülmesi
amacıyla "1998 takvim yılı için 7.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı
için 9.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 11.250.000.000 liradan, 2001
takvim yılı için 15.000.000.000 liradan..." şeklinde değiştirilmesi,
- (5) numaralı fıkrasının sonuna, Gelir ve
Kurumlar Vergisi yönünden matrah artırımı imkânı getirilen yıllarda, vergi
yükümlülüğünü düzenli bir şekilde yerine getiren ve dolayısıyla bu Kanunun
kesinleşmiş veya ihtilaflı vergi borçlarına ilişkin hükümlerinden yararlanmayan
mükelleflere, Tasarının matrah artırımına yönelik düzenlemesinden
yararlanmaları halinde 5 puanlık vergi indirimi sağlanmasını öngören bir
metinin eklenmesi,
- (7) numaralı fıkrasında yer alan
"...1998 yılı ile ilgili olarak % 21, 1999 yılı ile ilgili olarak % 20,
2000 yılı ile ilgili olarak % 19 ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 18
nispetinde..." ibaresinin, (1) numaralı fıkrasında yapılan değişiklik
doğrultusunda "...1998 yılı ile ilgili olarak % 19, 1999 yılı ile ilgili
olarak % 18, 2000 yılı ile ilgili olarak % 17 ve 2001 yılı ile ilgili olarak %
16 nispetinde..." şeklinde değiştirilmesi,
suretiyle,
• 8 inci maddesi; 1 numaralı fıkrasında
yer alan "...1998, 1999, 2000 ve 2001 yılları için ayrı ayrı % 3 oranında..."
ibaresinin Katma Değer Vergisi artırımında yıllara göre farklı oran uygulanması
nedeniyle, vergilemenin daha adaletli olması için "..1998 yılı için % 3,
1999 yılı için % 2.5, 2000 yılı için % 2 ve 2001 yılı için % 1.5
oranında...." şeklinde, bu değişiklik doğrultusunda (2) numaralı
fıkrasının (a) bendinde yer alan "...bu tutarın % 3 ü..." ibaresinin
"...bu tutar üzerinden (1) numaralı fıkrada belirtilen oranlarda..."
şeklinde değiştirilmesi suretiyle,
• 8 inci maddesinden sonra gelmek üzere;
Tasarı ile öngörülen yıllık Gelir ve Kurumlar Vergileri ile Katma Değer
Vergisinde matrah artırımıyla ilgili düzenlemelere paralel olarak,
mükelleflere, ilgili yıllarda muhtasar beyanname ile beyan edilen ücretlere
ilişkin (stopaj) vergisinde de matrah artırımında bulunma imkânı sağlanarak
Tasarıda bu Kanunda öngörülen düzenlemelerden muhtasar beyanname verenlerin de
yararlanabilmelerine dönük bir düzenlemenin 9 uncu madde olarak metne eklenmesi
ve müteakip madde numaralarının teselsül ettirilmesi suretiyle,
• 9 uncu maddesi ; (1) numaralı
fıkrasında, metne eklenen yeni madde ilavesinden dolayı "...7 ve 8
inci..." ibaresinin "...7, 8 ve 9 uncu..." şeklinde
değiştirilmesi ve (3) numaralı fıkrasının, vergi incelemesi ile takdir
işlemlerinin Tasarının kanunlaşmasını takip eden ayın başından itibaren 3 ay
içinde sonuçlandırılması şeklindeki hükmün uygulamada tereddütlere yol açmaması
için metinden çıkarılması ve madde numarasının da 10 olarak değiştirilmesi
suretiyle,
• 10 uncu maddesi; Gelir ve Kurumlar
Vergisi mükelleflerinin kayıtlarında düşük bedelle yer alan makine, teçhizat ve
demirbaşların gerçek değeri ile kayıtlara intikal etmesinin sağlanması
amacıyla, (1) numaralı fıkrasında yer alan "... demirbaşlarını..."
ibaresinin "...demirbaşları ile kayıtlarında düşük değerlerle yer alan
makine, teçhizat ve demirbaşlarını..." şeklinde değiştirilmesini, (3)
numaralı fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere "...Bu vergi,
kayıtlarda düşük değerle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşların değerleme
farkı üzerinden hesaplanır..." şeklinde bir cümlenin eklenmesi, bu
değişiklikler çerçevesinde madde matlabının yeniden düzenlenmesi ve madde
numarasının 11 olarak değiştirilmesi suretiyle,
• 11 inci maddesi 12 nci madde olarak
aynen,
• Sarraf ve kuyumcuların stoklarında
kayıtlı bulunan emtiayı 31.12.2002 tarihli değerine icra etmek suretiyle, söz
konusu emtianın satışı sırasında alış ve satış bedelleri arasındaki
enflasyondan kaynaklanan fiktif farkların vergilendirilmesini önlemek ve
böylece özellik arz eden bu tür emtianın ticaretindeki reel kazançtan vergi
alınmasının sağlanması, kıymetli maden ve ziynet eşyası ticareti ile
uğraşanların da Tasarının kayıt dışı emtianın beyanı yolu ile kayıt altına
alınmasına imkân veren düzenleme hükmünden yararlanabilmelerine olanak sağlayan
düzenlemenin "Kıymetli maden ve ziynet eşyası ile ilgili değerleme farkı
beyanı" başlıklı yeni 13 üncü madde olarak metne eklenmesi ve müteakip
madde numaralarının teselsül ettirilmesi suretiyle,
• Bilanço esasına göre defter tutan Gelir
ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin aktiflerinde mevcut yada alacak olarak yer
aldığı halde fiilen var olmayan kasa fazlalarının, işletmelerin kayıtlarında
yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya da işletmede mevcut olduğu halde
kayıtlarında yer almayan mallarla ilgili düzenleme kapsamında değerlendirilerek
bilançoların daha gerçekçi hale getirilmesine yönelik düzenlemenin metne
"Kasa fazlaları ve alacaklarla ilgili düzeltme işlemleri" başlığı
altında yeni 14 üncü madde olarak metne eklenmesi ve müteakip madde numaralarının
teselsül ettirilmesi suretiyle,
• 12 inci maddesi; (1) numaralı
fıkrasının; 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesi kapsamındaki belgeleri
bilmeyerek alıp ve bilmeyerek kullanmış olanlara ceza verilmemesi amacıyla
yeniden düzenlenmesi, (2) numaralı fıkrasında yer alan "bu Kanunun 5, 6, 7
ve 8 inci madde" ibaresinin, metne yeni ilave edilen 9 uncu madde
nedeniyle "bu Kanunun 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu madde" şeklinde ve madde
numarası 15 olarak değiştirilmesi suretiyle,
• 13 üncü ve 14 üncü maddeleri, 16 ve 17
inci maddeler olarak aynen,
• 15 inci maddesi; 2 inci fıkrasında yer
alan "paylardan ilgisine göre " ibaresinin mevcut uygulamaya paralel
olarak konuya açıklık getirmesi amacıyla
"...payların anılan Kanunlar çerçevesinde Maliye Bakanlığına bağlı
tahsil dairelerine olan borçlarına karşılık ayrılan kısımlardan, ilgisine
göre..." şeklinde değiştirilmesi, fıkraların numaralandırılması ve madde
numarası 18 olarak değiştirilmesi suretiyle,
• 16 ncı, 17 nci ve 18 inci maddeleri 19
uncu, 20 inci ve 21 inci maddeler olarak aynen,
• 19 uncu maddesi; Tasarının kanunlaşma
süreci dikkate alınarak Şubat 2003'de başlayacak ilk taksit ödeme süresini bir
aya kadar uzatma hususunda Maliye Bakanlığına yetki verilmesini öngören hükmün
yeniden düzenlenmesi ve madde numarasının 22 olarak değiştirilmesi suretiyle,
• Yürürlük ve yürütmeye ilişkin 20 ve 21
inci maddeleri 23 ve 24 üncü maddeler olarak aynen,
Kabul edilmiştir.
Ayrıca; Komisyon Başkanlığına verilen
redaksiyon yetkisi çerçevesinde; metinde tespit edilen imla hataları
düzeltilmiş, 1 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendindeki "...Gümrük
Müsteşarlığınca tahsil edilen..." ifadesi, "...gümrük idareleri
tarafından alınan...", 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki "...işe
başlama tutanağının alınması...", "...işe başlama tutanağının
düzenlenmesi...",
6 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki "...64 üncü maddesine göre...",
"...64 üncü maddesinde sayılan...", 7 inci maddenin ikinci
fıkrasındaki "Ancak", "Ancak, beyana tabi...", 8 inci
maddesinin birinci fıkrasındaki "....ödemeyi kabul etmeleri..",
"İdareye başvurarak artırımda bulunmayı kabul etmeleri...", 9 uncu
maddenin birinci fıkrası 8 inci maddedeki redaksiyona paralel olarak, 12 inci
maddedeki "..faturalamak...", "fatura düzenlemek" olarak
redaksiyona tabi tutulmuş ve bu suretle uygulamada çıkması muhtemel tereddütler
giderilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
|
Sait Açba |
M. Altan Karapaşaoğlu |
Ekrem Erdem |
|
|
Afyon |
Bursa |
İstanbul |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Sekmen |
Mahmut Göksu |
Mehmet Melik Özmen |
|
|
İstanbul |
Adıyaman |
Ağrı |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ruhi Açıkgöz |
Bülent Gedikli |
Mehmet Zekai Özcan |
|
|
Aksaray |
Ankara |
Ankara |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Osman Kaptan |
Mehmet Mesut Özakcan |
Ali Osman Sali |
|
|
Antalya |
Aydın |
Balıkesir |
|
|
(Karşı
oy yazısı ektedir.) |
(Karşı
oy yazısı eklidir.) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ali Kemal Deveciler |
Ömer Abuşoğlu |
Nurettin Canikli |
|
|
Balıkesir |
Gaziantep |
Giresun |
|
|
(Karşı
oy yazısı eklidir.) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Nazım Ekren |
Alaattin Büyükkaya |
Birgen Keleş |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
|
(Karşı
oy yazısı ektedir.) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ali Kemal Kumkumoğlu |
Ali Topuz |
Hakkı Akalın |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İzmir |
|
|
(Karşı
oy yazısı ektedir.) |
(Karşı
oy yazısı eklidir.) |
(Karşı
oy yazımız ektedir.) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Ceylan |
Y. Selahattin Beyribey |
Taner Yıldız |
|
|
Karabük |
Kars |
Kayseri |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mustafa Ünaldı |
Ali Er |
Gürol Ergin |
|
|
Konya |
Mersin |
Muğla |
|
|
|
|
(Karşı
oy yazımız eklidir.) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Sabahattin Yıldız |
Kazım Türkmen |
Abdülkadir Kart |
|
|
Muş |
Ordu |
Rize |
|
|
|
(Karşı
oy yazısı eklidir.) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Erol Aslan Cebeci |
Musa Uzunkaya |
Enis Tütüncü |
|
|
Sakarya |
Samsun |
Tekirdağ |
|
|
|
|
(Karşı
oy yazım eklidir.) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Faruk Nafiz Özak |
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Osman Coşkunoğlu |
|
|
Trabzon |
Trabzon |
Uşak |
|
|
|
(Karşı
oy yazısı ektedir.) |
(Karşı
oy yazısı eklidir.) |
|
|
|
Üye |
|
|
|
|
Mustafa
Zeydan |
|
|
|
|
Hakkâri |
|
|
|
|
(İmzada
bulunamadı.) |
|
|
|
|
|
|
KARŞI OY YAZISI
Vergi Barışı Kanunu
Tasarısı kapsamı itibariyle bir malî af kanunu tasarısıdır. Ancak tasarıda af
kelimesi kullanılmamıştır. Önceki malî af kanunlarında da hükümetler “af”
kelimesini kullanmaktan kaçınmışlardır. Ancak “vergi barışı” oldukça iddialı
bir isimdir.
Vergi afları vergide
eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir. Affın vergide eşitlik ilkesi yanında
hukuksal ve ekonomik boyutlarıyla da değerlendirilmesi gerekir. Aflar hukuksal
boyutuyla devlet -vatandaş ilişkisinin vergilendirme alanındaki yansıması olan
vergi alacaklısı- vergi borçlusu ilişkisinin zamanında düzgün kurulmadığı gibi
bir kabulü içermektedir. Ekonomik boyutuyla değerlendirildiğinde ise vergilerle
gerçekleştirilemeyen kamu giderlerinin finansmanı nasıl sağlanmaktadır, ya da
vergi mükelleflerinin finanse etmediği kamu giderlerini kim finanse etmektedir
sorularına cevap aramak gerekecektir.
Bunlar afların sorunlu ve
olumsuz yanlarıdır.
Tasarı 2000 ve 2001
yıllarında yaşanan ekonomik krizlerin işletmeler üzerindeki olumsuz etkilerinin
giderilmesini hedeflemektedir. Gerçekten krizin yarattığı olumsuzlukların kriz
sonrası döneme taşınmaması doğru bir yaklaşımdır. Tasarının buna ilişkin
düzenlemeleri olumludur. Ancak bu düzenlemelerin vergi ödeme ödevlerini
zamanında yerine getiren mükelleflerin durumuyla uyumlaştırılması gerekir.
Tasarı, gerekçede belirtilen kriz sonrası dönem için “sağlıklı bir başlangıç
için temel aşamalardan birini oluşturacaktır” şeklindeki hedefi
gerçekleştirmekten uzaktır. Sağlıklı bir başlangıç için vergi sisteminin
mükellefleri kayıt dışına iten unsurlardan ayıklanması gerekir. Bunun için
başta enflasyon muhasebesi olmak üzere bir çok düzenlemeyi kapsayan bir vergi
reformu yürürlüğe konulmalıdır.
Bu çerçevede tasarının
katılmadığımız veya eksik bulduğumuz noktaları maddeler itibariyle şunlardır:
Tasarının 1 inci maddesi
vergi kapsamına giren vergi ve diğer kamu alacaklarını belirlemektedir. SSK ve
Bağ-Kur primlerinin de aynı anlayış çerçevesinde kapsama dahil edilmesi uygun
olacaktır. Hükümet arzu ederse bunu ayrı bir yasa ile de düzenleyebilir.
Tasarının 5 inci
maddesinde inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler için incelemenin
sona ermesinden itibaren 6 ayda 6 eşit taksitte ödeme öngörülmüştür. 3 üncü
maddede ise tarhiyatı henüz yapılmış vergiler için 18 ayda 9 eşit taksitte
ödeme öngörülmüştür Niteliği itibariyle farklı olmayan bu vergilerde farklı
ödeme süreleri öngörülmüş olması doğru değildir.
7 nci madde matrah
artırımını düzenlemektedir. Matrah artırımı doğal olarak zarar beyan eden
mükellefleri de kapsamaktadır. Ancak zarar beyan eden mükelleflerin matrah
artırımında bulunması halinde geçmiş yıl zararlarının % 50’sinin gelecek yıllar
kârlarından mahsubuna izin verilmesi doğru olmayıp matrah artırımının amacıyla
da çelişmektedir. Zarar mahsubuna ilişkin düzenleme 1992 yılında çıkarılmış
olan af kanununda da bulunmamaktadır.
İşletmelerde mevcut
olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların
kayıtlara intikalini teşvik eden düzenlemeler öngörmektedir. Ancak kayıtlarda
gerçek maliyet bedelinin altında bir bedelle yer alan aktif değerler için
kayıtları düzeltme imkânı sağlamamaktadır. Bunun düzeltilmesi yönündeki önerimiz
kısmen kabul edilerek tasarıya yansıtılmışsa da emtia bu kapsama dahil
edilmemiştir. Bu durum tasarının bütünlüğünü zedelemektedir.
Tasarının 12 nci maddesi
belirli istisnalar dışında Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan
fiilleri işleyenler ve bu kapsamda sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı
belgeleri bilerek kullananları af kapsamına almaktadır.
Bu maddenin tasarı
metninden çıkarılması yönünde verdiğimiz önerge kabul görmemiştir. Kabul edilen
bir başka önerge ile (1) numaralı fıkra değiştirilmiş ve bilerek kullanma af
kapsamı dışında bırakılmak istenmiş ise de, bu düzenleme de teknik olarak sorun
yaratacak niteliktedir. Zira Vergi Usul Kanununun konuya ilişkin maddelerinin
gerek 4369 sayılı Kanundan önceki gerekse bu kanundan sonraki şekline göre de
sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeleri bilmeden kulanmış olmak
Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesi kapsamına girmemektedir.
Vergi aflarının vergi
ödevlerini süresinde yerine getirmiş olan mükellefler üzerinde yaratacağı olumsuz
etkiyi gidermek ve vergiye uyumu artırmak amacıyla vergilerini düzenli olarak
ödeyen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2003 yılında tahakkuk edecek
vergilerinde indirim yapılması yönünde verdiğimiz önerge kabul görememiştir.
Yine kamu yönetiminde saydamlığın gereği olarak bu kanundan yararlanacak
mükelleflerin Maliye Bakanlığınca kamuoyuna açıklanması yönünde verdiğimiz
önerge de kabul görmemiştir. Bunu saydamlık açısından uygun bulmuyoruz.
Bu nedenlerden dolayı
tasarının ilgili maddelerine katılamıyoruz.
|
Ali Topuz |
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Osman Kaptan |
|
|
|
İstanbul |
Trabzon |
Antalya |
|
|
Birgen Keleş |
Ali Kemal Deveciler |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
|
İstanbul |
Balıkesir |
İstanbul |
|
|
Hakkı Akalın |
Gürol Ergin |
Kazım Türkmen |
|
|
İzmir |
Muğla |
Ordu |
|
|
Enis Tütüncü |
Osman Coşkunoğlu |
|
|
|
Tekirdağ |
Uşak |
|
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN
VERGİ BARIŞI KANUNU
TASARISI
Kapsam
MADDE 1. – 1. Bu Kanun hükümleri;
a) 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
kapsamına giren vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi
cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, 16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı
Kanuna göre alınan eğitime katkı payı ve buna bağlı gecikme zammı, 8.9.1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre alınan ecrimisiller ve buna
bağlı gecikme zamları ve Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi
dairelerince tahsil edilen ve 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren ve bu Kanunun ilgili
bölümlerinde geçen bazı alacaklar,
b) Vergiler açısından, 31.10.2002 tarihinden önceki
dönemler, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken
beyannameler ve 2002 yılına ilişkin olarak 31.10.2002 tarihinden önce tahakkuk
eden vergiler,
c) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya
da işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat
ve demirbaşların beyanı,
d) Devlete ait olup Gümrük Müsteşarlığınca tahsil edilen ve
bu Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı gümrük vergileri, para cezaları ve
gecikme zamları,
Hakkında uygulanır.
2. Bu Kanunda geçen vergi tabiri; Vergi Usul Kanunu
kapsamına giren vergi, resim, harçlar ve fon payı ile eğitime katkı payını
ifade eder.
BİRİNCİ
BÖLÜM
Tahsilâtın
Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler
Kesinleşmiş kamu
alacakları
MADDE 2. – 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
(bu tarih dahil);
a) Vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi
henüz geçmemiş bulunan vergilerin tamamı ile bu vergilere ilişkin gecikme
zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının ayrı ayrı % 20’sinin; 9 eşit taksitte
Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan,
Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış
davalardan vazgeçilmesi şartıyla vergilere uygulanan gecikme zammı, gecikme
faizi ve vergi cezalarının kalan % 80’inin, vergi cezalarına uygulanan gecikme
zamlarının tamamının,
b) Asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş olan vergilere
ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 20’sinin; ödenmemiş
vergi asılları ile birlikte, 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos,
Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar
tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla
gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan % 80’inin, vergi
cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,
c) Bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi cezalarının % 20’sinin;
3 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava
açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla kalan % 80’inin,
Tahsilinden vazgeçilir.
2. (1) numaralı fıkra kapsamına giren alacakların, bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 48 inci maddesi uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına
uygun olarak ödenmekte olanlarından, kalan taksit tutarları için mükellefler,
talep etmeleri halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanabilirler. Bu takdirde
tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri
geçerli sayılır. Bu şekilde ödenen taksit tutarlarına tecil tarihi ile ödeme
tarihi arasında geçen süre için sadece tecil faizi uygulanır. Kalan taksit
tutarları vadesinde ödenmemiş alacak kabul edilir ve bu alacaklar hakkında (1)
numaralı fıkra hükümleri uygulanır.
3. Bu madde kapsamına giren kamu alacakları ile ilgili
olarak, tatbik edilen hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna
isabet eden teminatlar iade edilir.
4. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak 2002
yılında tahakkuk eden ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş
olan geçici vergilere ilişkin gecikme zamları için bu madde hükmünden
yararlanılması mümkündür. Bu takdirde vergi aslının ödenmesi şartı aranmaz.
5. Marmara Bölgesi ve civarında 17.8.1999 ve 12.11.1999
tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle ödeme süresi uzatılan ve bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödeme süresi belirlenmemiş olan yıllık
gelir ve kurumlar vergileri ile kurumların 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı
bendinin (b) alt bendi uyarınca yapacakları gelir vergisi tevkifatı hariç olmak
üzere diğer vergilerin vade tarihi Şubat 2003 ayının son günü kabul edilir ve
bu vergiler de (1) numaralı fıkranın (a) bendi hükmü ile belirlenen sürelerde 9
eşit taksitte ödenir.
Kesinleşmemiş veya dava
safhasında bulunan kamu alacakları
MADDE 3. – 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
Vergi Mahkemeleri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş
olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış tarhiyatlarda, vergilerin % 70’i ile
bunlara bağlı gecikme zammı ve gecikme faizinin ayrı ayrı % 10’unun; 9 eşit
taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat,
Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya
açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla vergilerin % 30’unun, gecikme zammı ve
gecikme faizlerinin % 90’ı ile vergi cezaları ve bunlara uygulanan gecikme
zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Bölge İdare
Mahkemeleri veya Danıştay nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz
geçmemiş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış tarhiyatlarda, bu maddeye
göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla tarhiyatın bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınır. Bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce verilmiş en son kararın;
a) Terkin kararı olması halinde, mükelleflerin bu madde
hükmünden yararlanabilmeleri için ilk tarhiyata esas alınan verginin % 30’u ile
bu vergiye ilişkin gecikme zammı ve gecikme faizinin % 10’unun, (1) numaralı
fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödenmesi şartıyla, verginin kalan % 70’inin,
gecikme zammı ve gecikme faizinin kalan % 90’ının, vergi cezaları ve bunlara
uygulanan gecikme zamlarının tamamının,
b) Tasdik veya tadilen tasdik kararı olması halinde, tasdik
edilen verginin tamamı ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve
vergi cezalarının % 10’unun, (1) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde
ödenmesi şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 90’ının
ve vergi cezalarına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,
Tahsilinden vazgeçilir.
Ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması halinde
(a) bendi hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması halinde ise onanan
kısım için (b) bendi, bozulan kısım için ise (a) bendi hükmü uygulanır.
3. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sadece vergi cezalarına karşı dava açılmış
olması ve ihtilafın (1) veya (2) numaralı fıkranın (a) bendinde belirtilen
safhada bulunması halinde; vergi aslına bağlı cezaların, verginin bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenmiş olması veya 2 nci maddede öngörülen
şekilde ödenmesi şartıyla, vergi aslına bağlı olmaksızın kesilen cezaların ise
herhangi bir şart aranmaksızın tahsilinden vazgeçilir.
4. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilen
vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20’sini, (1)
numaralı fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödemeleri, dava açmamaları veya
açılmış davalardan vazgeçmeleri şartıyla, cezanın kalan % 80’inin ve bunlara
uygulanan gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir. Bu hüküm, (1)
veya (2) numaralı fıkranın (a) bendinde belirtilen safhada olan vergi ziyaı
cezalarında, ilk tarhiyata esas olan ceza tutarına göre uygulanır.
5. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; uzlaşma
hükümlerinden yararlanılmak üzere başvuruda bulunulmuş, uzlaşma günü verilmemiş
veya uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış, ancak dava açma süresi
geçmemiş alacaklar da bu madde hükmünden yararlanır.
6. Bu madde hükmü, ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere
karşı açılan davalar hakkında da uygulanır.
7. Gecikme faizleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla tahakkuk etmemiş vergilere ilişkin tarhiyatta, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla hesaplanır.
Gecikme zammı uygulaması
MADDE 4. – Bu Kanundan yararlanılarak ödenen alacaklara
Kanunun yürürlük tarihinden sonraki aylar için gecikme zammı uygulanmaz.
İKİNCİ
BÖLÜM
İnceleme
ve Tarhiyat Safhasında
Bulunan
İşlemler
İnceleme ve tarhiyat
safhasında bulunan vergiler
MADDE 5.– 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde, bu tarihe kadar
tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine
bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam
edilir.
2. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen
vergilerin % 70’i ile hesaplanacak gecikme faizinin % 10’unun; ihbarnamenin
tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak,
ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda ve 6 eşit taksitte
ödenmesi şartıyla, vergi aslının % 30’unun, gecikme faizinin % 90’ının ve vergi
cezalarının tamamının tahsilinden, vergi aslına bağlı olmayan cezaların
kesilmesinden vazgeçilir.
3. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilecek
vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20’sini (2)
numaralı fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödemeleri halinde cezanın kalan %
80’inin tahsilinden vazgeçilir.
4. Mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri
için (2) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava
açmamaları şarttır.
5. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlandığı halde, bu tarihte ya da bu
tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu
kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliği işlemleri
yapılır. Yapılan tarhiyat üzerine dava açılmaması, (2) ile (3) numaralı
fıkralarda öngörülen şekilde belirlenen tutarın, (2) numaralı fıkrada
belirtilen süre içerisinde ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden
yararlanılır.
6. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Usul
Kanununun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde
bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla
birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar
içinde bu madde hükmü uygulanır.
7. Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile bu madde hükmünden
yararlananlar, ayrıca Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve
vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.
8. Bu madde hükmüne göre incelemeye başlama; bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce mükellef nezdinde işe başlama tutanağının
alınması, mükellefe davet veya defter ve belgelerin istenmesi yazısının tebliğ
edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da defter ve
belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş
olması hallerini kapsar.
Pişmanlıkla ya da
kendiliğinden yapılan beyanlar
MADDE 6. – 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak
Şubat 2003 ayı sonuna kadar;
a) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre beyan edilen
matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile
hesaplanacak pişmanlık zammının ve kesilen usulsüzlük cezasının ayrı ayrı %
10’unun; 6 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003
ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve usulsüzlük
cezasının kalan % 90’ının,
b) Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesini dördüncü fıkrasına
göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen
vergilerin tamamı ile hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek vergi
cezalarının ayrı ayrı % 20’sinin; (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde ödenmesi
ve dava açılmaması şartıyla, gecikme faizi ile vergi cezalarının % 80’inin,
Tahsilinden vazgeçilir.
Ancak, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden
şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler
için kesilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tebliğ edilmemiş
ya da dava açma süresi geçmemiş olan vergi ziyaı cezaları, bu fıkranın (b)
bendi kapsamında sayılır. Bu durumda, vergilerin tamamı ile gecikme zammı,
gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının % 20’sinin (a) bendinde belirtilen
süre ve şekilde ödenmesi, ceza ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden sonra
tebliğ edilmesi halinde, bu cezanın ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan
başlamak üzere 6 ayda 6 eşit taksitte ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla
gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının kalan % 80’inin
tahsilinden vazgeçilir.
2. Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesine göre
vergilendirilen diğer ücret mükelleflerinin; Şubat 2003 ayı sonunda kadar vergi
dairelerine başvurarak 2003 takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh
ettirmeleri ve karnelerine işletmeleri kaydıyla önceki dönemlere ilişkin olarak
herhangi bir vergi ve ceza aranmaz. Bu mükelleflerden daha önce mükellefiyet
kaydını yaptırmamış olanların işe başlama tarihi olarak bu Kanuna göre
yaptıkları müracaat tarihi esas alınır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Matrah
Artırımı
Gelir ve kurumlar
vergisinde matrah artırımı
MADDE 7. – 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş
oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Şubat 2003 ayı sonuna kadar, 1998 takvim
yılı için % 40, 1999 takvim yılı için % 35, 2000 takvim yılı için % 30, 2001
takvim yılı için % 20 nispetlerinden az olmamak üzere artırdıkları takdirde,
kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar
vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha
sonra başka bir tarhiyat yapılmaz.
2. Gelir vergisi mükelleflerinin; artırımda bulunmak
istedikleri yıl ile ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi
beyannamelerinde zarar beyan edilmiş ya da hiç beyanname verilmemiş olması
halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah; 1998 takvim yılı için 3 000 000
000 liradan, 1999 takvim yılı için 4 000 000 000 liradan, 2000 takvim yılı için
5 000 000 000 liradan, 2001 takvim yılı için 6 000 000 000 liradan az olamaz.
Ancak geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşan gelir vergisi
mükellefleri için vergilendirmeye esas alınacak matrah, ilgili yıllar için
belirlenmiş tutarın 1/5’i olarak dikkate alınır. Bu fıkranın uygulamasında
ilgili yıllar itibarıyla gayrimenkul sermaye iratları için belirlenen istisna
tutarları dikkate alınmaz.
3. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi
mükelleflerinden 1999, 2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir
vergisi beyannamesini bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vermiş olanlar
hakkında bu yıllara ilişkin olarak yıllık gelir vergisi incelemesi ve tarhiyat
yapılmaz. Bu mükelleflerin belirtilen yıllarla ilgili olarak hiç beyanname
vermemiş olmaları halinde, bu hükümden yararlanabilmeleri için vergilendirmeye
esas olmak üzere asgari; 1999 takvim yılı için 600 000 000 lira, 2000 takvim
yılı için 900 000 000 lira, 2001 takvim yılı için 1 200 000 000 lira matrah
beyan etmeleri zorunludur.
4. Kurumlar vergisi mükelleflerinin; artırımda bulundukları
yıla ilişkin olarak daha önce vermiş oldukları beyannamelerinde zarar beyan
etmiş olmaları veya beyanname vermemiş olmaları halinde, vergilendirmeye esas
alınacak matrahlar ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar 1998
takvim yılı için 9 000 000 000
liradan, 1999 takvim yılı için 12 000 000 000 liradan, 2000 takvim yılı için 15
000 000 000 liradan, 2001 takvim yılı için 18 000 000 000 liradan az olamaz.
5. Bu madde hükmüne göre artırılan matrahlar, % 30 oranında
vergilendirilir. Bu matrahlar üzerinden ayrıca herhangi bir vergi, fon payı ve
eğitime katkı payı alınmaz.
6. Kurumlar vergisi mükelleflerinin verdikleri yıllık
beyannamede kurum kazancından indirilen ve Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre gelir vergisi
tevkifatına tâbi tutulmuş olan kazanç ve iratlarının da bulunması halinde, (1)
numaralı fıkrada belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları
için bu kazanç ve iratlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, ait olduğu yıla
ilişkin olarak (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırılarak ödenmesi
şarttır.
7. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tâbi kazanç ve
iratların muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde, kurumlar
vergisi mükelleflerinin bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesine ve
tarhiyata muhatap olmamaları için; bu kazanç ve iratlara ait tevkifat
matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna
kadar, (4) numaralı fıkrada belirtilen asgari matrahın % 50'sinden az olmamak
şartıyla beyan etmeleri ve beyan edilen bu matrahlar için 1998 yılı ile ilgili
olarak % 21, 1999 yılı ile ilgili olarak % 20, 2000 yılı ile ilgili olarak % 19
ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 18 nispetinde vergilendirilmeleri şarttır.
8. (6) ve (7) numaralı fıkralarda yer alan hükümlerden
yararlanarak artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin
olarak vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için, ilgili yıllarda
vergiye esas alınan kurumlar vergisi matrahlarını da (4) numaralı fıkrada
belirtilen tutarlardan az olmamak üzere (1) numaralı fıkrada belirtilen
nispetlerde artırmaları şarttır.
9. (7) numaralı fıkra hükmünden yararlanarak beyanname veren
mükellefler hakkında bu fiilleri için Vergi Usul Kanununun usulsüzlük
cezalarına ilişkin hükümleri uygulanmaz.
10. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde
hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha
önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergiler, artırılan matrahlar üzerinden
hesaplanan vergilerden mahsup edilmez.
11. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah
artırımında bulundukları yıllara ait zararların % 50'si, 2002 ve izleyen yıllar
kârlarından mahsup edilmez.
12. İstisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda
matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararları bu
madde hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemez.
13. Matrah artırımında bulunan mükelleflerin yıllık gelir ve
kurumlar vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları
vergilerin, mahsup ya da nakden iadesi ile ilgili taleplerine ilişkin inceleme
ve tarhiyat hakkı saklıdır.
Katma değer vergisinde
artırım
MADDE 8. - 1. Katma değer vergisi mükelleflerinin; her bir
vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtlı verilenler
dahil) beyannamelerindeki hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı
üzerinden 1998, 1999, 2000 ve 2001 yılları için ayrı ayrı % 3 oranında
hesaplanacak katma değer vergisini, Şubat 2003 ayı sonuna kadar ödemeyi kabul
etmeleri halinde, bu mükellefler nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul
ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer
vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.
2. Vergilendirme dönemi aylık olan katma değer vergisi
mükelleflerince, artırımda bulunulmak istenilen yıl içinde;
a) Verilmesi gereken katma değer vergisi beyannamelerinden,
en az 3 döneme ait olanlarının verilmiş olması halinde, bu yıla ait dönemlerden
verilmiş olan beyannamelerdeki hesaplanan katma değer vergisi tutarlarının
ortalaması 1 yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak üzere hesaplanan katma
değer vergisi tutarı bulunur ve bu tutarın % 3'ü katma değer vergisi olarak
ödenir.
b) Hiç beyanname verilmemiş ya da 1 veya 2
döneme ilişkin beyanname verilmiş olması veya vergiye tabi işlemlerin iade
hakkı doğurmayan ve vergiden istisna edilmiş işlemlerden oluşması nedeniyle
hesaplanan vergi bulunmaması halinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar
vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla artırılan matrah üzerinden
% 15 oranında hesaplanacak katma değer vergisini ödemek suretiyle bu maddeden
yararlanılır.
3. Vergilendirme dönemi 3 aylık olan katma
değer vergisi mükelleflerinin, yıllık asgari artırım tutarı; hiç beyanname
vermemiş olmaları halinde (2) numaralı fıkranın (b) bendinde belirtilen esaslar
çerçevesinde, beyanname vermiş olmaları halinde ise aynı fıkranın (a) bendinde
belirtilen esaslar çerçevesinde belirlenir.
4. Katma değer vergisi mükelleflerinin
artırımda bulunmak istedikleri yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları
halinde faaliyette bulunulan vergilendirme dönemleri için bu maddede belirtilen
esaslar çerçevesinde artırımda bulunulur.
5. Mükelleflerin artırımda bulunmak
istedikleri yıl içinde bulunan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar ilgili
dönem beyanı ile birlikte dikkate alınır.
6. Basit usulde vergilendirilen gelir
vergisi mükellefleri hakkında (1) numaralı fıkrada belirtilen yıllardaki
vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak katma değer vergisi incelemesi ve
tarhiyat yapılmaz.
7. Artırımda bulunulan yıllarla ilgili
olarak kendileri hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer
vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden
doğan tecil-terkin ve nakden ya da mahsuben iade işlemleriyle sınırlı olmak
üzere, inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.
8. Bu madde hükmüne göre ödenen katma
değer vergisi, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya
maliyet unsuru olarak nazara alınmaz, ödenmesi gereken katma değer
vergilerinden indirilmez veya herhangi bir şekilde mahsup ve iade edilmez.
Matrah artırımına ilişkin
ortak hükümler
MADDE 9. - 1. Bu Kanunun 7 ve 8 inci maddelerine göre
a) Hesaplanan gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin,
Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan,
Haziran 2004 ayları sonuna kadar 9 eşit taksitte ödenmesi şarttır. Bu
vergilerin Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme
zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur.
b) Hesaplanarak ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisi
matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez, indirim, mahsup ve iade
konusu yapılmaz.
c) Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmaz ve
tahsil olunmaz.
d) Matrah artırımında bulunulması, Vergi Usul Kanununun
defter ve belgelerin muhafaza ve ibrazına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına
engel teşkil etmez.
2. Defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi incelemesi
yapılmış olan mükellefler, diledikleri takdirde vergi incelemesi yapılan yıllar
için de artırımda bulunabilirler.
3. Bu Kanuna göre matrah artırımında bulunulması, Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ile takdir
işlemlerine engel teşkil etmez. Ancak, matrah artırımında bulunan mükellefler
hakkında başlanılan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin, bu Kanunun 7 nci
maddesinin (13) numaralı, 8 inci maddesinin (7) numaralı fıkra hükümleri saklı
kalmak kaydıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ayın başından itibaren
3 ay içerisinde sonuçlandırılamaması halinde bu işlemlere devam edilmez. Bu
süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili tarhiyat öncesi
uzlaşma talepleri dikkate alınmaz. İnceleme veya takdir sonucu tarhiyata konu
matrah farkı tespit edilmesi halinde, inceleme raporları ile takdir komisyonu
kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce matrah
artırımında bulunulmuş olması şartıyla, inceleme ve takdir sonucu bulunan
matrah farkı, bu Kanunun 7 ve 8 inci madde hükümleri ile birlikte
değerlendirilir. İnceleme ve takdir işlemlerinin sonuçlandırılmasından maksat,
inceleme raporları ve takdir komisyonları kararlarının vergi dairesi
kayıtlarına intikal ettirilmesidir.
4. İdarenin artırımda bulunulmayan yıllar veya dönemler için
vergi incelemesi yapma hakkı saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Stok Beyanları
İşletmede mevcut olduğu
halde kayıtlarda yer almayan mallar
MADDE 10. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi,
kolektif ve adi komandit şirketler dahil); işletmelerinde mevcut olduğu halde
kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını kendilerince
veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu
Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bir
envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine
kaydedebilirler. Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması halinde satış
bedeli bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz. Bildirime dahil
edilen varlıklar için amortisman ayrılmaz.
2. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde
hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı; makine, teçhizat
ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için
ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi
halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilemez. Makine, teçhizat ve
demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman
addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu
emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.
3. Bu madde uyarınca beyan edilen makine, teçhizat ve
demirbaşlar ile genel orana tabi emtianın bedeli üzerinden % 10 oranı, diğer
emtianın bedeli üzerinden bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı esas
alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu
sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Makine,
teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi hesaplanan katma değer
vergisinden indirilemez. Emtia üzerinden ödenen vergi genel esaslara göre
indirilir. Bu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için 25/10/1984 tarihli ve
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin (2) numaralı
fıkrası hükmü uygulanmaz.
Kayıtlarda yer aldığı
halde işletmede mevcut olmayan mallar
MADDE 11. - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi,
kolektif ve adi komandit şirketler dahil), kayıtlarında yer aldığı halde
işletmelerinde mevcut olmayan mallarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı
izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar, aynı nev’iden mallara ilişkin cari yıl
kayıtlarına göre tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak faturalamak
ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve
beyanlarına intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl kayıtlarına
göre tespit edilemediği hallerde mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının
belirleyeceği oranlar esas alınır. Bu madde hükmünün uygulanmasına ilişkin
olarak geçmişe yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz. Yılı
içerisinde ödenmesi gereken vergilerin, ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Kaçakçılık suçlarına
ilişkin cezaların uygulanmayacağı haller
MADDE 12. - 1. Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde
sayılan kaçakçılık suçlarını 31/10/2002 tarihinden önce işleyenler hakkında
Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaz, suç duyurusunda
bulunulmuş olup soruşturma aşamasında bulunanlar için takibat yapılmaz, açılmış
bulunan kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkumiyet kararları
infaz edilmez.
2. Anılan Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasının (1)
numaralı bendindeki “Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter
sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak
koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte
olarak düzenleyenler”, (2) numaralı bendindeki “belgeleri sahte olarak
basanlar” hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanmaz ve bahsi geçenler bu
Kanunun 5,6,7 ve 8 inci madde hükümlerinden yararlanamaz.
3. İşlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına
sebebiyet verildiği hallerde, (1) numaralı fıkra hükümlerinden
yararlanılabilmesi için; salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve
zamlarının, bu Kanunun yürürlüğünden önce ya da bu Kanun hükümlerinden
yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve
bunlara karşı idari yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan
vazgeçilmesi şarttır.
Ecrimisil ve bazı
alacaklara ilişkin hükümler
MADDE 13. - 1. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci
maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre
tahsili öngörülen ecrimisillerden, vadesi 31/10/2002 tarihinden önce olduğu
halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunanların tamamı
ile bunlara bağlı gecikme zamlarının % 20’sinin; 6 eşit taksitte Şubat, Nisan,
Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava
açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla gecikme zamlarının
kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçilir.
2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi
gerektiği halde ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren, Maliye Bakanlığına bağlı vergi
dairelerince tahsil edilen ve tutarı 200.000.000 lirayı aşmayan trafik para
cezaları ile tutarı 100.000.000 lirayı aşmayan diğer para cezalarının
tahsilinden vazgeçilir.
3. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil
edilebilir hale geldiği halde ödenmemiş bulunan 30/6/1934 tarihli ve 2548
sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar
ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanuna göre doğan
yiyecek bedellerinin ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tahsilinden
vazgeçilir.
4. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 41 inci maddesine istinaden
vergi tahsilatı yetkisi verilen bankalar ile postaneler adına uygulanan gecikme zamları ile ilgili
kuruluşların sorumluları adına hesaplanan % 10 nispetindeki cezaların
tahsilinden vazgeçilir.
Belli tutarın altındaki
alacakların terkini
MADDE 14. - 31/10/2002 tarihinden önce vadesi geldiği halde
ödenmemiş bulunan, Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince
tahsil edilen ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
Kapsamına giren her bir alacağın türü, dönemi, asılları ayrı ayrı dikkate
alınmak suretiyle tutarı 10.000.000 lirayı aşmayan aslî alacaklarını ve
tutarına bakılmaksızın bu asıllara bağlı fer’i alacakların, aslı ödenmiş fer’i
alacaklardan tutarı 20.000.000 lirayı aşmayanların tahsilinden vazgeçilir.
Kamu kuruluşlarının
taksitleri
MADDE 15. - Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil
233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine tâbi iktisadî devlet teşekkülleri, kamu iktisadî kuruluşları,
bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ile büyükşehir
belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzel kişiler veya
bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar, bu
Kanun hükümlerine göre ödeyecekleri tutarları ilk taksit Şubat 2003 ayından
başlamak üzere 24 ayda 24 eşit taksitte öderler.
Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara
ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşların bu Kanuna göre ödeyecekleri taksit tutarları,
2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı, 27.6.1984 tarihli ve 3030 sayılı kanunlar
uyarınca kendilerine verilen paylardan ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya
İller Bankası tarafından kesilerek belirlenecek hesaplara nakden veya hesaben
ödenir. Yapılacak kesintinin taksit tutarını karşılamaması halinde eksik kalan
tutar, izleyen ilk taksit ayında mükellef tarafından faiz uygulanmaksızın
nakden ödenir.
Süresinde ödenmeyen
taksitler
MADDE 16. - 1. Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin
ödenmemesi ya da eksik ödenmiş olması halinde, ödenmemiş olan tutarların son
taksit ödeme süresi sonuna kadar; ödenmeyen ya da eksik ödenen kısmın son
taksite ait olması halinde ise bu tutarın son taksiti izleyen ayın sonuna kadar
ödenmeyen kısım ile birlikte her ay için ayrı ayrı % 10 fazlası ile ödenmesi
şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.
2. Bu Kanun kapsamına giren alacakların (1) numaralı fıkrada
belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması halinde mükellefler ödedikleri
tutar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar.
ALTINCI
BÖLÜM
Gümrük
Vergi ve Cezaları
Gümrük vergisi ve
cezalara ilişkin hükümler
MADDE 17. - 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar
gerek mülga 19.7.1972 tarihli ve 1615 sayılı Gümrük Kanunu, gerekse 27.10.1999
tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuku kesinleştiği halde
tamamen ya da kısmen ödenmemiş gümrük vergilerinin aslının tamamının ve bu asla
bağlı olarak 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ve 149 uncu, 4458 sayılı Gümrük
Kanununun 234 ve 238 inci maddeleri uyarınca kesilen veya kesilecek para
cezalarının kanunî miktarları ile uygulanacak gecikme zammı veya faizlerin %
20’sinin bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içinde ödenmesi halinde
kalan % 80’inin tahsilinden vazgeçilir. Bu hüküm, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte vergi yükümlülüğü doğmuş bulunan; itiraz süresi geçmemiş olan veya bu
tarihten sonra tebliğ edilip de ihtilaf yaratılmayan ve tebliğ tarihinden
itibaren 2 ay içinde ödenecek olan vergilere ilişkin para cezaları için de
uygulanır.
2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerek mülga
1615 sayılı Gümrük Kanunu, gerekse 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre idarî
itiraz mercileri veya yargı organları nezdinde ihtilaflı hale gelmiş gümrük
vergilerinin aslının tamamının ve bu asla bağlı olarak 1615 sayılı Gümrük
Kanununun 146 ve 149 uncu, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 234 ve 238 inci
maddeleri uyarınca kesilen veya kesilecek para cezalarının kanunî miktarları
ile uygulanacak gecikme zammı veya faizlerin % 30’unun bu Kanunun yürürlük
tarihinden itibaren 2 ay içinde ihtilaftan vazgeçilmek kaydıyla ödenmesi
halinde kalan % 70’inin tahsilinden vazgeçilir.
3. Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 4458 sayılı Gümrük
Kanunu hükümlerine aykırı olarak işlenmiş fiiller nedeniyle aynı Kanunun 235,
236, 237 ve 241 inci maddeleri uyarınca alınması gereken para cezalarının %
30’unun bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 2 ay içerisinde ödenmesi
halinde kalan % 70’inin tahsilinden vazgeçilir.
4. 1972 Konteynerlerle İlgili Gümrük Sözleşmesi çerçevesinde
29.7.1998 tarihinden önce yurda geçici olarak ithal edilen konteynerlerden
2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarife
kapsamında yer alan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ödenmemiş
bulunan ithal talep harcı tahsilatından vazgeçilir.
YEDİNCİ
BÖLÜM
Son
Hükümler
İade edilmeyecek
alacaklar
MADDE 18. - 1. Bu Kanun kapsamında yapılan ödemeler red,
iade ve mahsup edilmez.
2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan
ödemeler ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48
inci maddesine göre tahsil edilen tecil faizlerinin bu Kanun hükümlerine
dayanılarak red ve iadesi yapılmaz. Ancak, bu Kanunun 3 üncü maddesinin
uygulamasına ilişkin olarak dava konusu olan tarhiyatlara karşılık bu Kanunun
yürürlük tarihinden önce ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarlar
vergi mahkemesinde devam eden davalar için bu maddeden yararlanılmak üzere
yapılan başvurular ile vergi mahkemesince verilmiş terkin kararları üzerine
nakden ya da mahsuben iade edilebilir.
Yetki
MADDE 19. - Maliye Bakanlığı, bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve bu Kanundan yararlanmak isteyen
mükelleflere başvuru süresi tespit etmeye yetkilidir.
Yürürlük
MADDE 20. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 21. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
|
|
Abdullah Gül |
|
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
|
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak.ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
|
A. Şener |
M. A. Şahin |
E. Yalçınbayır |
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
|
M. Aydın |
B. Atalay |
A. Babacan |
|
|
|
Devlet
Bakanı |
Adalet
Bakanı |
Millî
Savunma Bakanı |
|
|
|
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
V. Gönül |
|
|
|
İçişleri
Bakanı |
Dışişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
|
|
|
A. Aksu |
Y. Yakış |
K. Unakıtan |
|
|
|
Millî
Eğitim Bakanı |
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
Sağlık
Bakanı |
|
|
|
E. Mumcu |
Z. Ergezen |
R. Akdağ |
|
|
|
Ulaştırma
Bakanı |
Tarım ve
Köyişleri Bakanı |
Çalışma
ve Sos. Güv. Bak. |
|
|
|
B. Yıldırım |
S. Güçlü |
M. Başesgioğlu |
|
|
|
Sanayi
ve Ticaret Bakanı |
En. ve
Tab. Kay. Bakanı |
Kültür
Bakanı |
|
|
|
A. Coşkun |
M. H. Güler |
H. Çelik |
|
|
|
Turizm
Bakanı |
Orman
Bakanı |
Çevre
Bakanı |
|
|
|
G. Akşit |
O. Pepe |
İ. Sütlüoğlu |
|
|
|
|
|
|
|
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
VERGİ BARIŞI KANUNU
TASARISI
Kapsam
MADDE 1. - 1. Bu Kanun hükümleri;
a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
kapsamına giren vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi
cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, 16/8/1997 tarihli ve 4306 sayılı
Kanuna göre alınan eğitime katkı payı ve buna bağlı gecikme zammı, 8/9/1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre alınan ecrimisiller ve buna
bağlı gecikme zamları ve Devlete ait olup Maliye Bakanlığına bağlı vergi
dairelerince tahsil edilen ve 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren ve bu Kanunun ilgili
bölümlerinde geçen bazı alacaklar,
b) Vergiler açısından, 31/10/2002 tarihinden önceki
dönemler, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken
beyannameler ve 2002 yılına ilişkin olarak 31/10/2002 tarihinden önce tahakkuk
eden vergiler,
c) Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan ya
da işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat
ve demirbaşların beyanı,
d) Devlete ait olup gümrük idareleri tarafından alınan ve bu
Kanunun ilgili bölümlerinde geçen bazı gümrük vergileri, para cezaları ve
gecikme zamları,
hakkında uygulanır.
2. Bu Kanunda geçen vergi tabiri; Vergi Usul Kanunu
kapsamına giren vergi, resim, harçlar ve fon payı ile eğitime katkı payını
ifade eder.
BİRİNCİ
BÖLÜM
Tahsilatın
Hızlandırılmasına İlişkin Hükümler
Kesinleşmiş kamu
alacakları
MADDE 2. - 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
(bu tarih dahil);
a) Vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi
henüz geçmemiş bulunan vergilerin tamamı ile bu vergilere ilişkin gecikme
zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının ayrı ayrı % 20'sinin; 9 eşit taksitte
Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan,
Haziran 2004 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış
davalardan vazgeçilmesi şartıyla vergilere uygulanan gecikme zammı, gecikme
faizi ve vergi cezalarının kalan %80'inin, vergi cezalarına uygulanan gecikme
zamlarının tamamının,
b) Asılları kısmen ya da tamamen ödenmiş olan vergilere
ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının % 20'sinin; ödenmemiş
vergi asılları ile birlikte, 9 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos,
Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan, Haziran 2004 ayları sonuna kadar
tamamen ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla
gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kalan % 80'inin, vergi
cezala-rına uygulanan gecikme zamlarının tamamının,
c) Bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olup Kanunun
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş olan vergi cezalarının % 20'sinin;
3 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava
açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla kalan % 80'inin,
tahsilinden vazgeçilir.
2. (1) numaralı fıkra kapsamına giren alacakların, bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 48 inci maddesi uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına
uygun olarak ödenmekte olanlarından, kalan taksit tutarları için mükellefler,
talep etmeleri halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanabilirler. Bu takdirde
tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri
geçerli sayılır. Bu şekilde ödenen taksit tutarlarına tecil tarihi ile ödeme
tarihi arasında geçen süre için sadece tecil faizi uygulanır. Kalan taksit
tutarları vadesinde ödenmemiş alacak kabul edilir ve bu alacaklar hakkında (1)
numaralı fıkra hükümleri uygulanır.
3. Bu madde kapsamına giren kamu alacakları ile ilgili
olarak, tatbik edilen hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna
isabet eden teminatlar iade edilir.
4. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak 2002
yılında tahakkuk eden ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş
olan geçici vergilere ilişkin gecikme zamları için bu madde hükmünden
yararlanılması mümkündür. Bu takdirde vergi aslının ödenmesi şartı aranmaz.
5. Marmara Bölgesi ve civarında 17/8/1999 ve 12/11/1999
tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle ödeme süresi uzatılan ve bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödeme süresi belirlenmemiş olan yıllık
gelir ve kurumlar vergileri ile kurumların 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı
bendinin (b) alt bendi uyarınca yapacakları gelir vergisi tevkifatı hariç olmak
üzere diğer vergilerin vade tarihi Şubat 2003 ayının son günü kabul edilir ve
bu vergiler de (1) numaralı fıkranın (a) bendi hükmü ile belirlenen sürelerde 9
eşit taksitte ödenir.
6. Bu Kanun kapsamında ödenecek olan motorlu taşıtlar
vergisi ve gecikme zamlarının ait olduğu taşıt için, (1) numaralı fıkrada
belirtilen ödeme süresi sonuna kadar 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu
Taşıtlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) fıkrası hükmü uygulanmaz.
Kesinleşmemiş veya dava
safhasında bulunan kamu alacakları
MADDE 3. - Tasarının 3 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
Gecikme zammı uygulaması
MADDE 4. - Tasarının 4 üncü maddesi aynen kabul edilmiştir.
İKİNCİ
BÖLÜM
İnceleme
ve Tarhiyat Safhasında
Bulunan
İşlemler
İnceleme ve tarhiyat
safhasında bulunan vergiler
MADDE 5. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde, bu tarihe kadar
tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine
bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam
edilir.
2. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen
vergilerin % 70'i ile hesaplanacak gecikme faizinin % 10'unun; ihbarnamenin
tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak,
ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere 6 ayda ve 6 eşit taksitte ödenmesi şartıyla, vergi aslının % 30'unun,
gecikme faizinin % 90'ının ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden, vergi
aslına bağlı olmayan cezaların kesilmesinden vazgeçilir.
3. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilecek
vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20'sini (2)
numaralı fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödemeleri halinde cezanın kalan %
80'inin tahsilinden vazgeçilir.
4. Mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri
için (2) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava
açmamaları şarttır.
5. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlandığı halde, bu tarihte ya da bu
tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu
kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliğ işlemleri
yapılır. Yapılan tarhiyat üzerine dava açılmaması, (2) ile (3) numaralı
fıkralarda öngörülen şekilde belirlenen tutarın, (2) numaralı fıkrada
belirtilen süre içerisinde ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden
yararlanılır.
6. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Usul
Kanununun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde
bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla
birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar için
de bu madde hükmü uygulanır.
7. Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile bu madde hükmünden
yararlananlar, ayrıca Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve
vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.
8. Bu madde hükmüne göre incelemeye başlama; bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce mükellef nezdinde işe başlama tutanağının
düzenlenmesi, mükellefe davet veya defter ve belgelerin istenmesi yazısının
tebliğ edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da
defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz
edilmiş olması hallerini kapsar.
Pişmanlıkla ya da
kendiliğinden yapılan beyanlar
MADDE 6. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak
Şubat 2003 ayı sonuna kadar;
a) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre beyan edilen
matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile
hesaplanacak pişmanlık zammının ve kesilen usulsüzlük cezasının ayrı ayrı %
10'unun; 6 eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003
ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve usulsüzlük
cezasının kalan % 90'ının,
b) Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin dördüncü
fıkrasına göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk
ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek
vergi cezalarının ayrı ayrı % 20'sinin; (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde
ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla, gecikme faizi ile vergi cezalarının %
80'inin,
tahsilinden vazgeçilir.
Ancak, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların
ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen
ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tebliğ edilmemiş ya da dava
açma süresi geçmemiş olan vergi ziyaı cezaları, bu fıkranın (b) bendi
kapsamında sayılır. Bu durumda, vergilerin tamamı ile gecikme zammı, gecikme
faizi ve vergi ziyaı cezalarının % 20'sinin (a) bendinde belirtilen süre ve
şekilde ödenmesi, ceza ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden sonra tebliğ
edilmesi halinde, bu cezanın, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak
üzere 6 ayda 6 eşit taksitte ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla gecikme
zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının kalan % 80'inin tahsilinden
vazgeçilir.
2. Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesinde sayılan diğer
ücret mükelleflerinin; Şubat 2003 ayı sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak
2003 takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh ettirmeleri ve karnelerine
işletmeleri kaydıyla önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza
aranmaz. Bu mükelleflerden daha önce mükellefiyet kaydını yaptırmamış olanların
işe başlama tarihi olarak bu Kanuna göre yaptıkları müracaat tarihi esas
alınır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Matrah
Artırımı
Gelir ve kurumlar
vergisinde matrah artırımı
MADDE 7. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş
oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Şubat 2003 ayı sonuna kadar, 1998 takvim
yılı için % 30, 1999 takvim yılı için % 25, 2000 takvim yılı için % 20, 2001 takvim
yılı için % 15 nispetlerinden az olmamak üzere artırdıkları takdirde, kendileri
hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi
incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka
bir tarhiyat yapılmaz.
2. Gelir vergisi mükelleflerinin; artırımda bulunmak
istedikleri yıl ile ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi
beyannamelerinde zarar beyan edilmiş ya da hiç beyanname verilmemiş olması
halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah ile (1) numaralı fıkraya göre
artırdıkları matrahlar; 1998 takvim yılı için 2.500.000.000 liradan, 1999
takvim yılı için 3.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 3.750.000.000
liradan, 2001 takvim yılı için 5.000.000.000 liradan az olamaz. Ancak beyana
tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşan gelir vergisi
mükellefleri için vergilendirmeye esas alınacak matrah, ilgili yıllar için
belirlenmiş tutarın 1/5'i olarak dikkate alınır. Bu fıkranın uygulamasında
ilgili yıllar itibarıyla gayrimenkul sermaye iratları için belirlenen istisna
tutarları dikkate alınmaz.
3. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi
mükelleflerinden 1999, 2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir
vergisi beyannamesini bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vermiş olanlar
hakkında bu yıllara ilişkin olarak yıllık gelir vergisi incelemesi ve tarhiyat
yapılmaz. Bu mükelleflerin belirtilen yıllarla ilgili olarak hiç beyanname
vermemiş olmaları halinde, bu hükümden yararlanabilmeleri için vergilendirmeye
esas olmak üzere asgari; 1999 takvim yılı için 600.000.000 lira, 2000 takvim
yılı için 900.000.000 lira, 2001 takvim yılı için 1.200.000.000 lira matrah
beyan etmeleri zorunludur.
4. Kurumlar vergisi mükelleflerinin; artırımda bulundukları
yıla ilişkin olarak daha önce vermiş oldukları beyannamelerinde zarar beyan
etmiş olmaları veya beyanname vermemiş olmaları halinde, vergilendirmeye esas
alınacak matrahlar ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar 1998
takvim yılı için 7.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 9.000.000.000
liradan, 2000 takvim yılı için 11.250.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için
15.000.000.000 liradan az olamaz.
5. Bu madde hükmüne göre artırılan matrahlar, % 30 oranında
vergilendirilir. Bu matrahlar üzerinden ayrıca herhangi bir vergi, fon payı ve
eğitime katkı payı alınmaz. Ancak, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin,
artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanuni
sürelerinde vermiş, bu beyannameler üzerinden tahakkuk eden vergilerini
süresinde ödemiş ve bu vergi türleri için bu Kanunun 2 ve 3 üncü maddesi
hükümlerinden yararlanmamış olmaları şartıyla, bu madde hükmüne göre artırılan
matrahları % 25 oranında vergilendirilir. İstisna, indirim ve mahsuplar
nedeniyle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken verginin bulunmaması
halinde de bu hüküm uygulanır.
6. Kurumlar vergisi mükelleflerinin verdikleri yıllık
beyannamede kurum kazancından indirilen ve Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına
tabi tutulmuş olan kazanç ve iratlarının da bulunması halinde, (1) numaralı
fıkrada belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için bu
kazanç ve iratlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, ait olduğu yıla ilişkin
olarak (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırılarak ödenmesi
şarttır.
7. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tabi kazanç ve
iratların muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde, kurumlar
vergisi mükelleflerinin bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesine ve
tarhiyata muhatap olmamaları için; bu kazanç ve iratlara ait tevkifat
matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna
kadar, (4) numaralı fıkrada belirtilen asgari matrahın % 50'sinden az olmamak
şartıyla beyan etmeleri ve beyan edilen bu matrahlar için 1998 yılı ile ilgili
olarak %19, 1999 yılı ile ilgili olarak % 18, 2000 yılı ile ilgili olarak % 17
ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 16 nispetinde vergilendirilmeleri şarttır.
8. (6) ve (7) numaralı fıkralarda yer alan hükümlerden
yararlanarak artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin
olarak vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için, ilgili yıllarda
vergiye esas alınan kurumlar vergisi matrahlarını da (4) numaralı fıkrada
belirtilen tutarlardan az olmamak üzere (1) numaralı fıkrada belirtilen
nispetlerde artırmaları şarttır.
9. (7) numaralı fıkra hükmünden yararlanarak beyanname veren
mükellefler hakkında bu fiilleri için Vergi Usul Kanununun usulsüzlük
cezalarına ilişkin hükümleri uygulanmaz.
10. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde
hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha
önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergiler, artırılan matrahlar üzerinden
hesaplanan vergilerden mahsup edilmez.
11. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah
artırımında bulundukları yıllara ait zararların % 50'si, 2002 ve izleyen yıllar
kârlarından mahsup edilmez.
12. İstisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda
matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararları bu
madde hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemez.
13. Matrah artırımında bulunan mükelleflerin yıllık gelir ve
kurumlar vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları
vergilerin, mahsup ya da nakden iadesi ile ilgili taleplerine ilişkin inceleme
ve tarhiyat hakkı saklıdır.
Katma değer vergisinde
artırım
MADDE 8.- 1. Katma değer vergisi mükelleflerinin; her bir
vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler
dahil) beyannamelerindeki hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı
üzerinden 1998 yılı için % 3, 1999 yılı için % 2.5, 2000 yılı için % 2 ve 2001
yılı için % 1.5 oranında hesaplanacak katma değer vergisini, Şubat 2003 ayı
sonuna kadar idareye başvurarak artırımda bulunmayı kabul etmeleri halinde, bu
mükellefler nezdinde sözkonusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait
vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve
tarhiyat yapılmaz.
2. Vergilendirme dönemi aylık olan katma değer vergisi
mükelleflerince, artırımda bulunulmak istenilen yıl içinde;
a) Verilmesi gereken katma değer vergisi beyannamelerinden,
en az 3 döneme ait olanlarının verilmiş olması halinde, bu yıla ait dönemlerden
verilmiş olan beyannamelerdeki hesaplanan katma değer vergisi tutarlarının
ortalaması 1 yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak üzere yıllık hesaplanan
katma değer vergisi tutarı bulunur ve bu tutar üzerinden (1) numaralı fıkrada
belirtilen oranlarda katma değer vergisi olarak ödenir.
b) Hiç beyanname verilmemiş ya da 1 veya 2 döneme ilişkin
beyanname verilmiş olması veya vergiye tabi işlemlerin iade hakkı doğurmayan ve
vergiden istisna edilmiş işlemlerden oluşması nedeniyle hesaplanan vergi
bulunmaması halinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah
artırımında bulunulmuş olması şartıyla artırılan matrah üzerinden % 15 oranında
hesaplanacak katma değer vergisini ödemek suretiyle bu maddeden yararlanılır.
3. Vergilendirme dönemi 3 aylık olan katma değer vergisi
mükelleflerinin, yıllık asgari artırım tutarı; hiç beyanname vermemiş olmaları
halinde (2) numaralı fıkranın (b) bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde,
beyanname vermiş olmaları halinde ise aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen
esaslar çerçevesinde belirlenir.
4. Katma değer vergisi mükelleflerinin artırımda bulunmak
istedikleri yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları halinde faaliyette
bulunulan vergilendirme dönemleri için bu maddede belirtilen esaslar
çerçevesinde artırımda bulunulur.
5. Mükelleflerin artırımda bulunmak istedikleri yıl içinde
bulunan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar ilgili dönem beyanı ile birlikte
dikkate alınır.
6. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri
hakkında (1) numaralı fıkrada belirtilen yıllardaki vergilendirme dönemlerine
ilişkin olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.
7. Artırımda bulunulan yıllarla ilgili olarak kendileri
hakkında sonraki dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve
ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan
tecil-terkin ve nakden ya da mahsuben iade işlemleriyle sınırlı olmak üzere,
inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.
8. Bu madde hükmüne göre ödenen katma değer vergisi, gelir
veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak
nazara alınmaz, ödenmesi gereken katma değer vergilerinden indirilmez veya herhangi
bir şekilde mahsup ve iade edilmez.
Gelir (stopaj) vergisinde
artırım
MADDE 9. - 1. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca hizmet erbabına ödenen
ücretlerden vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların; her bir vergilendirme
dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler dahil) muhtasar
beyannamelerinde yer alan ücret ödemelerine ilişkin gayrisafi tutarların yıllık
toplamı üzerinden 1998 yılı için % 5, 1999 yılı için % 4, 2000 yılı için % 3 ve
2001 yılı için % 2 oranında hesaplanacak gelir vergisini, Şubat 2003 ayı sonuna
kadar idareye başvurarak artırımda bulunmayı kabul etmeleri halinde, bu
mükellefler nezdinde sözkonusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait
vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak ücret yönünden gelir (stopaj) vergisi
incelemesi ve tarhiyat yapılmaz.
2. Gelir (stopaj) vergisi artırımı isteminde bulunulan yıl
içinde yer alan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak;
a) Verilmesi gereken muhtasar beyannamelerinden, en az 1
dönemde beyanname verilmiş olması halinde, bu beyannamede yer alan ücret
ödemelerine ilişkin gayrisafi tutar 1 yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak
üzere yıllık ücretler üzerinden hesaplanan gelir (stopaj) vergisi matrahı
bulunur ve bu tutar üzerinden (1) numaralı fıkrada belirtilen oranda gelir
vergisi ödenir.
b) Hiç beyanname
verilmemiş olması halinde; her bir vergilendirme dönemi için hesaplanacak
asgari gelir (stopaj) vergisine esas olmak üzere en az ;
ba) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili yılda
verilmiş olan en son dört aylık sigorta prim bordrolarında bildirilen işçi
sayısı kadar işçi,
bb) İlgili yılda sigorta prim bordrosunun hiç verilmemiş
olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, izleyen
vergilendirme dönemlerinde verilen ilk sigorta prim bordrosundaki işçi sayısı
kadar işçi,
bc) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar sigorta prim
bordrosunun hiç verilmemiş olması halinde en az iki işçi, çalıştırıldığı kabul
edilmek ve ilgili yılın son vergilendirme döneminde 16 yaşından büyük işçiler
için geçerli olan asgari ücret tutarı esas alınarak hesaplanan gelir (stopaj)
vergisi matrahı üzerinden (1) numaralı fıkrada belirtilen oranda gelir
vergisini ödemek suretiyle bu maddeden yararlanılır.
3. Gelir (stopaj) vergisi artırımında bulunmak isteyenlerin,
yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları halinde faaliyette bulunulan
vergilendirme dönemleri için bu maddede belirtilen esaslar çerçevesinde
artırımda bulunulur.
4. Gelir (stopaj) vergisi artırımında bulunulan yıl içinde
yer alan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar ilgili dönem beyanı ile birlikte
dikkate alınır.
5. Bu madde hükmüne göre ödenen gelir vergisi, gelir veya
kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak
nazara alınmaz.
Matrah artırımına ilişkin
ortak hükümler
MADDE 10. - 1. Bu Kanunun 7, 8 ve 9 uncu maddelerine göre;
a) Hesaplanan gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin;
Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları ile Şubat, Nisan,
Haziran 2004 ayları sonuna kadar 9 eşit taksitte ödenmesi şarttır. Bu
vergilerin Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme
zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur.
b) Hesaplanarak ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisi
matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez, indirim, mahsup ve iade
konusu yapılmaz.
c) Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmaz ve
tahsil olunmaz.
d) Matrah artırımında bulunulması, Vergi Usul Kanununun
defter ve belgelerin muhafaza ve ibrazına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına
engel teşkil etmez.
2. Defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi incelemesi
yapılmış olan mükellefler, diledikleri takdirde vergi incelemesi yapılan yıllar
için de artırımda bulunabilirler.
3. İdarenin artırımda bulunulmayan yıllar veya dönemler için
vergi incelemesi yapma hakkı saklıdır.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Stok
Beyanları
İşletmede mevcut olduğu
halde kayıtlarda yer almayan mallar ile düşük bedelle yer alan makine, teçhizat
ve demirbaşlar
MADDE 11. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi,
kollektif ve adi komandit şirketler dahil); işletmelerinde mevcut olduğu halde
kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları ile
kayıtlarında düşük değerle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşlarını
kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç
bedel ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe
kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle
defterlerine kaydedebilirler. Bu suretle beyan edilen kıymetlerin satılması
halinde satış bedeli bunların deftere kaydedilen bedelinden düşük olamaz.
Bildirime dahil edilen varlıklar için amortisman ayrılmaz.
2. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde
hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı; makine, teçhizat
ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için
ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi
halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve
demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman
addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu
emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.
3. Bu madde uyarınca beyan edilen makine, teçhizat ve
demirbaşlar ile genel orana tabi emtianın bedeli üzerinden %10 oranı, diğer
emtianın bedeli üzerinden bu emtianın tabi olduğu oranların yarısı esas
alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu
sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Bu vergi,
kayıtlarda düşük değerle yer alan makine, teçhizat ve demirbaşların değerleme
farkı üzerinden hesaplanır. Makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu
vergi hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez. Emtia üzerinden ödenen
vergi genel esaslara göre indirilir. Bu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar
için 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu
maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.
Kayıtlarda yer aldığı
halde işletmede mevcut olmayan mallar
MADDE 12. - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi,
kollektif ve adi komandit şirketler dahil), kayıtlarında yer aldığı halde
işletmelerinde mevcut olmayan mallarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen
üçüncü ayın son iş gününe kadar, aynı nev'iden mallara ilişkin cari yıl
kayıtlarına göre tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak fatura
düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle
kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl
kayıtlarına göre tespit edilemediği hallerde mükellefin bağlı olduğu meslek
odalarının belirleyeceği oranlar esas alınır. Bu madde hükmünün uygulanmasına
ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz. Yılı
içerisinde ödenmesi gereken vergilerin, ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Kasa fazlaları ve
alacaklarla ilgili düzeltme işlemleri
MADDE 13. - Bilanço
esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin
aktiflerinde mevcut ya da alacak olarak yer aldığı halde fiilen var olmayan
kasa fazlası ve alacakların bu Kanunun yayımını takip eden ikinci ayın sonuna
kadar şekil ve şartları Maliye Bakanlığınca belirlenecek bir beyanname ile beyan edilmesi ve beyan
edilen tutarın % 1 inin Kanunun yayımını takip eden ikinci ayın sonundan
başlanmak üzere 6 eşit taksitte ödenmesi halinde bilançoda gerekli düzeltme
yapılmasına izin verilir.
Bu madde ile ilgili usul ve esasları belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
Kıymetli maden ve ziynet
eşyası ile ilgili değerleme farkı beyanı
MADDE 14. - 1. Gelir
ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler
dahil); esas faaliyetleri ile ilgili olarak 31/12/2002 tarihi itibariyle
işletmelerinde mevcut olup, kayıtlarında yer alan kıymetli maden (altın, platin
ve gümüş) ve kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir,
zebercet ve inci) ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasını aynı tarih itibariyle borsa rayici, borsa
rayici olmayanlarda emsal bedeli ile değerlemek suretiyle hesaplayacakları
değerleme farklarını cins, vasıf ve miktarlarını belirten bir beyanname ile bu
Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bağlı
oldukları vergi dairelerine bildirmek kaydıyla, ilgili malların maliyet
bedellerine ilave suretiyle
defterlerine intikal ettirebilirler.
2. (1) Numaralı
fıkra hükmüne göre beyan edilecek değerleme farkları % 5 oranında vergiye tabi
tutulur. Bu suretle tahakkuk ettirilen vergi, beyanname verme süresi içinde
ödenir . Ödenen bu vergiler, gelir ve
kurumlar vergisinden mahsup edilemez, gelir ve kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak kabul edilmez.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun
hükümleri uyarınca değerledikleri emtiaya ilişkin değerleme farkları
karşılığında pasifte özel bir karşılık hesabı açarlar. Bu hesapta izlenen
karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. İşletme hesabı esasına
göre defter tutan mükellefler ise söz konusu değerleme farklarını defterlerinin
gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Çeşitli
Hükümler
Kaçakçılık suçlarına
ilişkin cezaların uygulanmayacağı haller
MADDE 15. - 1. Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde
sayılan kaçakçılık suçlarını 31/10/2002 tarihinden önce bilmeyerek işleyenler
hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaz, suç duyurusunda
bulunulmuş olup soruşturma aşamasında
bulunanlar için takibat yapılmaz, açılmış bulunan kamu davaları ortadan
kaldırılır ve kesinleşmiş mahkumiyet kararları infaz edilmez. Sözkonusu suçları
bilerek işleyenler bu Kanunun kapsamı dışındadır.
2. Anılan Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasının (1)
numaralı bendindeki "Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter
sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak
koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte
olarak düzenleyenler", (2) numaralı bendindeki "belgeleri sahte
olarak basanlar" hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanmaz ve bahsi
geçenler bu Kanunun 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu madde hükümlerinden yararlanamaz.
3. İşlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına
sebebiyet verildiği hallerde, (1) numaralı fıkra hükümlerinden
yararlanılabilmesi için; salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve
zamlarının, bu Kanunun yürürlüğünden önce ya da bu Kanun hükümlerinden
yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve
bunlara karşı idari yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan
vazgeçilmesi şarttır.
Ecrimisil ve bazı alacaklara ilişkin hükümler
MADDE 16. - Tasarının 13 üncü maddesi 16 ncı madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
Belli
tutarın altındaki alacakların terkini
MADDE 17. - Tasarının 14 üncü maddesi 17 nci madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
Kamu kuruluşlarının
taksitleri
MADDE 18. - 1. Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar
dahil 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları,
bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ile büyükşehir belediyeleri,
belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzel kişiler veya bunlara bağlı
müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar, bu Kanun hükümlerine
göre ödeyecekleri tutarları ilk taksit Şubat 2003 ayından başlamak üzere 24
ayda 24 eşit taksitte öderler.
2. Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri,
bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşların bu Kanuna göre ödeyecekleri taksit tutarları,
2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı, 27/6/1984 tarihli ve 3030 sayılı kanunlar
uyarınca kendilerine verilen payların, anılan Kanunlar çerçevesinde Maliye
Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan borçlarına karşılık ayrılan
kısımlarından, ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından
kesilerek belirlenecek hesaplara nakden veya hesaben ödenir. Yapılacak
kesintinin taksit tutarını karşılamaması halinde eksik kalan tutar, izleyen ilk
taksit ayında mükellef tarafından faiz uygulanmaksızın nakden ödenir.
Süresinde ödenmeyen
taksitler
MADDE 19. - Tasarının 16 ncı maddesi 19 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
ALTINCI
BÖLÜM
Gümrük
Vergi ve Cezaları
Gümrük vergisi ve
cezalara ilişkin hükümler
MADDE 20. -
Tasarının 17 nci maddesi 20 nci madde olarak aynen kabul
edilmiştir.
YEDİNCİ
BÖLÜM
Son
Hükümler
İade edilmeyecek
alacaklar
MADDE 21. -
Tasarının 18 inci maddesi 21 inci madde olarak aynen kabul
edilmiştir.
Yetki
MADDE 22. - Maliye Bakanlığı, bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye, bu Kanunda belirlenen başvuru ve ilk
taksit ödeme süresini bir aya kadar uzatmaya ve bu Kanundan yararlanmak isteyen
mükelleflere başvuru süresi tespit etmeye yetkilidir.
Yürürlük
MADDE 23. - Tasarının
20 nci maddesi 23 üncü madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
Yürütme
MADDE 24. - Tasarının
21 inci maddesi 24 üncü madde
olarak aynen kabul edilmiştir.