Dönem : 22           Yasama Yılı : 2

 

              T.B.M.M.    (S. Sayısı : 623)

 

Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/830)

 

 

T.C.

 

 

Başbakanlık

22.6.2004

 

Kanunlar ve Kararlar

 

 

Genel Müdürlüğü

 

 

Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-881/2963

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 18.6.2004 tarihinde kararlaştırılan “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                       Başbakan

 

GENEL GEREKÇE

Anayasanın 141 inci maddesinin son fıkrasında "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." hükmüne yer verilmiş, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında da herkesin, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının "makul süre içinde" görülmesini isteme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.

Anayasanın ve İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin yukarıda yazılı hükümlerine karşın, Ülkemizde, davaların makul süre içinde bitirilemediği ifade edilmekte, bunun sebeplerinden birisi olarak da adlî tatilin varlığı ve bunun süresinin uzun olması gösterilmektedir.

Diğer taraftan, 1927 yılından beri uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun görev, kesin hüküm, Yargıtayda duruşma, karar düzeltme ve senetle ispata ilişkin maddelerindeki parasal sınırlar 26.2.1985 tarihli ve 3156 sayılı Kanun ve 20.6.1996 tarihli ve 4146 sayılı Kanunla günün ekonomik koşullarına uygun olarak artırılmıştır. Yine aynı amaçla; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun kesin hüküm ile ilgili maddesinde yer alan parasal sınırlar, 18.11.1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanun ile artırılmıştır.

Ancak, para değerinin düşmesi karşısında bu miktarlar da günümüzde yetersiz kalmıştır.

Özellikle sulh hukuk-asliye hukuk mahkemeleri arasındaki görevi belirleyen dörtyüzmilyon liralık sınırın çok düşük olması, bu mahkemeler arasındaki iş dağılımında asliye hukuk mahkemeleri aleyhine dengesizlik yaratmaktadır.

Ayrıca, hukuk ve ceza mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırının çok düşük olması, davaların gereksiz yere uzamasına ve Yargıtayın iş yükünün artmasına neden olmaktadır.

765 sayılı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) ve (6) numaralı bentlerinde düzenlenen ceza miktarlarını gerektiren suçlar için öngörülen dava zamanaşımı sürelerinin kısalığı ve bu dosyalar için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tebliğname düzenlenmesi nedeniyle geçen sürede bu dosyaların dava zamanaşımına uğradığı görülmektedir.

Yargı hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğin sağlanması ve kısa sürede yargılama konusu hakkında karar verilmesini sağlamak amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında; hâlen değişik kanunlarda yer alan adlî tatil süresinin kısaltılması, günümüzün ekonomik koşulları ve paranın bugünkü satın alma gücü gözönünde tutularak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yer alan parasal sınırların artırılması, İcra ve İflâs Kanununda yer alan mahcuz malların muhafazasında alınacak ücretlerin tespitiyle icra takibinde mal beyanında bulunmama şeklinde gerçekleşen pasif eylem karşılığı olarak Kanunun 337 nci maddesinde öngörülen mal beyanında bulunmamak suçunun  kaldırılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Tasarı yukarıdaki amaçlarla hazırlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1. -765 sayılı Türk Ceza Kanununun genel adap ve aile düzeni aleyhine cürümleri düzenleyen Sekizinci Babının İkinci Faslında düzenlenen 432 nci maddesinde, 429, 430 ve 431 inci maddelerdeki kadın ve kız kaçırma ve alıkoyma suçlarının faillerinin, kaçırdığı veya alıkoyduğu kimseyi herhangi bir şehevi harekette bulunmaksızın kendiliğinden kaçırıldığı eve veya ailesinin evine iade etmesi veya ailesince alınması mümkün olan emniyetli bir yere bırakması durumunda, söz konusu maddelerdeki cezaların belirli oranda indirilmesi hükme bağlanmıştır.

Görülmekte olan bir davayla ilgili olarak itiraz yoluna başvuran yerel mahkeme, Türk Ceza Kanununun 432 nci maddesinin aynı Kanunun 430 uncu maddesindeki halde daha az ceza öngören kısmının, reşit olmayan mağdurun gerek zorla gerekse rızasıyla kaçırılması veya alıkonulması ve rıza ile iade edilmesi hallerinin aynı tür ve miktarda yaptırıma bağlandığını, oysa rızası ile iade olmaması durumunda, failin zorla kaçırma veya alıkoymasında beş seneden on seneye, rızası ile kaçırma veya alıkoymasında ise, altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılmasının öngörüldüğünü, bir insanın zorla kaçırılması ile rızasıyla götürülmesinin kamu düzenini aynı derecede bozan fiiller olmadığını, bu nedenle rıza ile kaçırma veya alıkoymadaki iade durumunda daha az ceza öngörülmemesinin, Anayasanın 10 uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu ileri sürmüştür.

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, 26.11.2002 tarihli ve E. 2001/79 ve K. 2002/194 sayılı Kararıyla söz konusu hükmü iptal etmiş ve gerekçesinde "İtiraz konusu kurala göre, mağduru rızası ile kaçıran veya alıkoyan fail onu iade etse bile aynı ceza ile cezalandırılacak, oysa aynı maddede düzenlenen ve eylemin cebir, şiddet, tehdit veya hile ile gerçekleştirilmiş olan daha ağır halinde ise, mağdurun iade edilmesine bağlı olarak daha az ceza uygulanacaktır. Bu durum hukuka ve cezalandırılma ilkelerine aykırı düşmekte, yasa koyucunun mağduru serbest bırakmayı ve faal nedameti özendirmeye yönelik gerçek arzusu ile de çelişmekte ve fail bu konudaki lehe düzenlemeden yararlandırılmamış olmaktadır. Suç ile ceza arasında bulunması gereken adil dengeyi bozan düzenlemeler yasa koyucunun takdir yetkisi içinde görülemeyeceğinden hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturur. Bu nedenle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir." ifadesine yer vermiş ve iptal sonucu doğan hukuksal boşluğun kamu düzenini tehdit ve kamu yararını ihlal edici görülmesi sebebiyle yasa koyucunun buna ilişkin düzenlemeleri yapabilmesi için iptal kararının Resmî Gazetede yayımından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

Maddeyle yapılan düzenlemeyle, iptal sonucu ortaya çıkan hukukî boşluğun doldurulması amaçlanmış ve Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde belirtilen hususlar dikkate alınarak maddede faal nedamet açısından ikili bir ayrıma gidilmiştir.

Madde 2. - Maddenin (A) fıkrasıyla, günümüzün ekonomik koşulları ve paranın satın alma  gücü gözönünde tutularak, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan göreve, kesin hükme, Yargıtaydaki duruşmaya, karar düzeltmeye, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin parasal sınırlar artırılmaktadır.

Maddenin (B) fıkrasıyla, adlî tatil Ağustos ayının birinde başlamak üzere yeniden  düzenlenmektedir.

Maddenin (C) fıkrasıyla, parasal sınırların artırılması nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı verilemeyeceği hüküm altına alınmaktadır.

Madde 3. - Maddenin (A) fıkrasıyla, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 209 uncu maddesinin son cümlesi değiştirilmek suretiyle, tutuklu kişilere mahkeme kaleminde tebliğ edilen iddianamenin, ceza infaz kurumunda tebliğ edilmesi öngörülmektedir.

Maddenin (B) fıkrasıyla, anılan Kanunun 305 inci maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan ve para cezalarında kesinlik sınırını gösteren meblağlar, paranın satın alma gücündeki düşüş dikkate alınarak yeniden belirlenmektedir.

Maddenin (C) fıkrasıyla, adlî tatil Ağustos ayının birinde başlamak üzere yeniden düzenlenmektedir.

Maddenin (D) fıkrası ile, kamu davasının açılmasını sağlama yönünde Adalet Bakanı ile valilere verilen yetkileri düzenleyen hükümler yürürlükten kaldırılmaktadır.

Madde 4. - Maddenin (A) fıkrasıyla, İcra ve İflâs Kanununda 17.7.2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, depo ve garajlarda muhafaza edilen mahcuz mallar için Adalet Bakanlığının ücret tarifesi belirleme yetkisinin bulunup bulunmadığı konusunda bir boşluk doğmuştur. Maddeyle, uygulamada bu yönde oluşabilecek tereddütleri gidermek amacıyla, depo ve garajlarda muhafaza edilen mahcuz mallar için Bakanlığın ücret tarifesi belirleyeceği hüküm altına alınmıştır.

Maddenin (B) fıkrasıyla; 2001 yılında ceza mahkemelerine 3441037 dava geldiği, bunun 1410892'sini icra ceza mahkemesine gelen davalar ve bunun da önemli bir bölümünü mal beyanında bulunmama davaları olduğu, yine, İcra ve İflâs Kanununun 76 ncı maddesinde "Mal beyanında bulunmayan borçlu, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra tetkik mercii hâkimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur." hükmünün yer aldığı, bu hükmün uygulamada sadece 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun için uygulandığı, ancak, tüm icra borçları için uygulanmasında bir engel bulunmadığı hususları gözönünde bulundurularak, İcra ve İflâs Kanununun 337 nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen mal beyanında bulunmama fiili suç olmaktan çıkarılarak, icra tetkik mercilerinin aşırı iş yükünün önüne geçilmesi ve icra takiplerinin hızlandırılması  amaçlanmaktadır.

Maddenin (C) fıkrasıyla, İcra ve İflâs Kanununun 337 nci maddesinin değiştirilmesi nedeniyle doğacak boşluğu doldurmak ve bu madde gereğince yapılmış şikâyetlerin sonuçsuz kalmasını önlemek amacıyla geçici madde düzenlenmiştir.

Madde 5. - Madde ile 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 205 inci maddesinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinde yer alan ve para cezalarında kesinlik sınırını gösteren meblağlar, paranın satın alım gücündeki düşüş dikkate alınarak yeniden belirlenmektedir.

Madde 6. - Maddeyle, adlî tatil Ağustos ayının birinde başlamak üzere yeniden düzenlenmektedir.

Madde 7. - Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 9.6.2004 tarihli ve 278 sayılı Kararıyla bazı ilçelerdeki Cumhuriyet başsavcılığı ve mahkemelerin kaldırılması, adlî teşkilatların kapatılmasına karar verilmiştir. Bu Karar çerçevesinde, Noterlik Kanununun 2 nci maddesi gereğince mahkemelerin yargı çevresine göre kurulan noterliklerin yetki çevresinde de değişiklik yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Maddeyle 1512 sayılı Kanuna hükümler eklenmek suretiyle, asliye mahkemesi kaldırılan ilçelerdeki noterliklerin faaliyetlerinin devam edeceği, bu yerlerde birden fazla noterlik kurulabileceği, ancak bunlar hakkında Kanunun 109 uncu maddesinde öngörülen hükümlerin uygulanmayacağı ve asliye mahkemesi kaldırılan ilçelerdeki birinci, ikinci ve üçüncü sınıf noterliklerin boşalmış olması durumunda Türkiye Noterler Birliğinin teklifi üzerine kapatılabileceği düzenlenmiştir.

Madde 8. - Maddeyle, adlî tatil Ağustos ayının birinde başlamak üzere yeniden düzenlenmektedir.

Madde 9. - Maddeyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilerek adlî tatil yeniden düzenlenmiştir.

Madde 10. - Maddenin (A) fıkrasıyla, adlî tatilin başlangıç tarihi yeniden düzenlenmektedir.

Maddenin (B) fıkrasıyla, 2575 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun geçici 3 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır.

Madde 11. - Maddeyle, adlî tatil Ağustos ayının birinde başlamak üzere yeniden düzenlenmektedir.

Madde 12. - Maddenin (A) fıkrasıyla, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) ve (6) numaralı bentleri kapsamında olan suçlar için öngörülen dava zamanaşımı süreleri ile bu davalar için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen  tebliğnameler dolayısıyla geçen süreler gözönünde bulundurularak, bu durumlarda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tebliğname düzenlenmeksizin dosyanın doğrudan ilgili daireye gönderilmesi öngörülmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, belirtilen durumlarda tebliğname düzenlenmeyeceğinden dolayı, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 316 ncı maddesinde öngörülen tebliğnamenin tebliği de söz konusu olmayacaktır. Daire kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme ve itiraz kanun yollarına başvurma yetkisi vardır.

Maddenin (B) fıkrasıyla, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 56 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan "kırkbeş" ibaresi "otuzaltı" şeklinde yeniden düzenlenmektedir.

Madde 13. - Adliye teşkilatı bulunmayan ilçelerde vatandaşların adlî sicil bilgilerine kolayca erişebilmelerini sağlamak için bu düzenleme yapılmıştır.

Madde 14. - Maddede, Kanunun adlî tatil süresinin başlangıç tarihini değiştiren hükümlerinin 1.1.2005 tarihinden itibaren, diğer hükümlerinin ise Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmektedir.

Madde 15. - Yürütme maddesidir.

Adalet Komisyonu Raporu

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Adalet Komisyonu

 

 

Esas No. : 1/830

30.6.2004

 

Karar No. : 57

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

 

Başkanlığınızca 23.6.2004 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/830)”, Komisyonumuzun 28.6.2004 tarihli 49 uncu toplantısında, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı temsilcilerinin katılmalarıyla incelenip görüşülmüş, geneli üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra maddelerine geçilmesi kabul edilmiş, maddeler üzerindeki kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır:

Tasarının 1, 2, 3 ve 4 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarıyla, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 148 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan ve kamu davasının açılmasının sağlanmasında Adalet Bakanına ve valiye bir kısım yetkiler veren hükümler kaldırılmakta olduğundan, bu yönde yetkiler içeren İl İdaresi Kanununun 10 uncu maddesinde yer alan hükümlerin de kaldırılması amacıyla Tasarıya, 4 üncü maddeden sonra gelmek üzere yeni 5 inci madde ilave edilmiştir.

Tasarının 5 inci maddesi 6, 6 ncı maddesi 7, 7 nci maddesi 8, 8 inci maddesi 9, 9 uncu maddesi 10, 10 uncu maddesi 11, 11 inci maddesi 12, 12 nci maddesi 13, 13 üncü maddesi 14 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Tasarının yürürlüğe ilişkin 14 üncü maddesinde, maddelere yapılan atıflar, tasarıya eklenen yeni madde nedeniyle düzeltilmiş ve 15 inci madde olarak kabul edilmiştir.

Tasarının yürütmeye ilişkin 15 inci maddesi 16 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı ile arz olunur.

 

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

Köksal Toptan

Halil Özyolcu

Ramazan Can

 

Zonguldak

Ağrı

Kırıkkale

 

Kâtip

Üye

Üye

 

Hasan Kara

Mehmet Ziya Yergök

Feridun Fikret Baloğlu

 

Kilis

Adana

Antalya

 

 

(Karşı oy var)

(Toplantıya katılmadı)

 

Üye

Üye

Üye

 

Orhan Yıldız

Yüksel Çorbacıoğlu

Semiha Öyüş

 

Artvin

Artvin

Aydın

 

(Toplantıya katılmadı)

(Toplantıya katılmadı)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Feridun Ayvazoğlu

Muzaffer Külcü

Mahmut Durdu

 

Çorum

Çorum

Gaziantep

 

(Toplantıya katılmadı)

(Toplantıya katılmadı)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Esat Canan

Recep Özel

Mehmet Yılmazcan

 

Hakkâri

Isparta

Kahramanmaraş

 

(Adlî tatille ilgili

 

 

 

düzenlemelere karşı oyum var)

 

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Hakkı Köylü

Harun Tüfekçi

Kerim Özkul

 

Kastamonu

Konya

Konya

 

 

(Toplantıya katılmadı)

(Toplantıya katılmadı)

 

Üye

Üye

Üye

 

Muharrem Kılıç

İsmail Bilen

Orhan Eraslan

 

Malatya

Manisa

Niğde

 

(Toplantıya katılmadı)

(Toplantıya katılmadı)

(Karşı oy yazımız eklidir)

 

Üye

Üye

Üye

 

Ömer Kulaksız

Mehmet Nuri Saygun

Bekir Bozdağ

 

Sivas

Tekirdağ

Yozgat

 

(Toplantıya katılmadı)

(Toplantıya katılmadı)

 


KARŞI OY YAZISI

ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA

Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Adalet Komisyonunda yapılan görüşmesi sonucu aşağıdaki hususlarda çoğunluk görüşüne katılınmadığı için karşı oy yazısı yazılmıştır.

Öncelikle Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan kanun tasarılarında birbiriyle ilgisi olmayan hatta uzak yakın bağlantısı olmayan kanunlarda yapılması düşünülen bir takım değişikliklerin "paket" adı altında bir yöntemle, deyim yerindeyse "kırk ambar" biçiminde getirilmesi alışkanlığından vazgeçilmelidir. Böyle bir çalışma kanun yapma tekniği açısından da doğru değildir. Ayrıca getirilen tasarıların tutarlı bir genel gerekçeye sahip olmasını da engellemektedir. Bu yöntem zaman zaman kullanılmış olsa da iyi olmayan, sürgit bir uygulama biçimine dönüştürülmemelidir.

Bu tasarıda da bu çerçeve içerisinde Türk Ceza Kanununda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda, Ceza Muhakemeleri Usul Kanununda, İcra İflas Kanununda, İl İdaresi Kanununda, Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununda, Sayıştay Kanununda, Noterlik Kanununda, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kanununda, Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanunda, İdarî Yargılama Usulü Kanununda, Danıştay Kanununda, Yargıtay Kanununda ve Adlî Sicil Kanununda değişiklikler yapan maddelerden oluşmuştur.

Bu çerçevedeki kanun yapma çalışmalarının devamlılık arzetmesi ülkenin temel kanunlarına (temel kodlarına) bir perspektife sahip olmadan, günlük ihtiyaçlara göre zarar verilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu sonucun ülkede özellikle hukuku egemen kılma konusunda diğer bakanlıklardan ve kuruluşlardan daha da önde gelmesi gereken Adalet Bakanlığı tasarılarıyla yapılması kabul edilemezlik sınırlarını daha da zorlamaktadır. Çünkü her temel kanunun bir felsefesi, bir ruhu ve bir gerekçesi vardır. Ancak kırk ambar biçiminde yapılan bu tür değişikliklerde bu felsefeye, bu ruha ve bu gerekçeye her zaman ulaşabilmek mümkün olamamaktadır. Sonuçta temel felsefesi, iç dengesi ve sistematiği bozulan temel kanunlar üzerinde sürekli değişiklikler yapılması kaçınılmaz hale gelmektedir.

Öncelikle bu anlayış içerisinde kanun tasarısı hazırlanmasını doğru bulmadığımızı belirtiyor ve sözü edilen tasarıda çeşitli kanunlarda yapılan değişikliklere karşı oyumuzu belirtiyoruz.

Tasarının 2/B, 3/C, 7, 9, 10, 11, 12, 13/B maddeleri adlî tatil konusunu düzenlemek üzere konulmuştur. Bilindiği üzere yetmiş yılı aşkın bir uygulamayla ülkemizde 20 Temmuz ile 6 Eylül arasındaki süre adlî tatil olarak benimsenmiş ve uygulana gelmektedir. Bu süre içerisinde yargıda görev yapan hâkim ve savcılar, avukatlar, mahkemelerde çalışan zabıt katipleri ve yardımcı elemanlar yıllık izinlerini kullanmaktadırlar. Ancak adlî tatil denilmesi adliyenin kapatılması anlamına gelmemektedir. Nöbetçi mahkeme uygulamasıyla adalet hizmetlerinin dağıtımına ve acil adlî işlerin görülmesine devam edilmektedir. Ülkemizin genel coğrafi ve iklim yapısı itibariyle de adlî tatil uygulaması genel olarak kamuda ve özel sektörde dinlencelerin kullanıldığı ve tarım sektöründe de ürünlerin hasat edildiği zamana gelmektedir. Bu nedenlerle, adlî tatil uygulaması yetmiş yılı aşkın süredir başarıyla sürdürülegelmiştir.

Tasarının gerekçesinde bu yetmiş yılı aşkın ve oturmuş adlî tatil uygulamasından vazgeçilecek olması adil yargılama hakkı ile açıklanmaya çalışılmıştır. Bu tamamıyla haksız olan bir gerekçedir. Yani tasarı, gerekçesinde "ülkemizde yargılamalar uzun sürmektedir, davalar makul sürede bitmemektedir. Bu da adil yargılamayı engellemektedir" denilmektedir. Böyle bir gerekçenin doğru olmaması bir yana, Bakanlığın Türk yargısının içinde bulunduğu sorunları anlama noktasında bile olmadığını ortaya koymaktadır. Kaldı ki Bakanlıktan beklenen yargının içinde bulunduğu sorunları çözmesidir.

Bağımsız Türk Mahkemeleri ve Türk yargısı her türlü kadro olanaksızlıklarına, personel yetersizliklerine, bina ve fizikî imkân yetersizliklerine, emsallerine göre her türlü ekonomik ve sosyal imkansızlıklarına rağmen başarıyla adalet dağıtma görevini yürütmektedir.

Avrupa'daki emsalleriyle kıyaslanan Türk yargısına "adlî tatil nedeniyle ağır çalışıyor, gecikiyor, biz de milletçe tatili çok seviyoruz" yaklaşımında bulunmak dehşetli derecede haksızlıktır ve kadir bilmezliktir.

Her konuyu Avrupa ile kıyaslamak son zamanlarda ülkemizde bir alışkanlık haline geldi. Avrupa'da en azametli binalar adliye saraylarıdır. Bir de bizim ülkemizde kahvehanelerden bozma, işhanlarından bozma adliyeleri ve hatta hiçbir fiziki imkânı olmayan Yargıtayımızı neden kıyaslamayı düşünmeyiz. Ülkemizde aşağı yukarı aynı büyüklüğe sahip olan Fransa'da sadece adlî yargıda çalışan hâkim ve savcı sayısının bizimkilerin beş katı olduğunu neden görmeyiz? Hâlâ adliyelerimizin çoğunda bırakın bilgisayarı, doğru dürüst daktiloların bile olmadığını yargıçlarımızın kırık sandalyelerde adalet dağıttığını neden görmeyiz? Yargıcın duruşmaya yüz, yüzelli dosyayla çıktığını neden görmeyiz? Bütün bunlar var iken ve bütün bunlara rağmen Türk yargısı Avrupa'daki emsallerini aratmayacak derecede adil ve etkin yargılama yaparken, yargının sorunlarının adlî tatilden kaynaklandığını ileri sürmek ne derece doğrudur.

Gerçeğin üstünü örtmek için, yargının ciddi sorunları altında ezilmemek için, biraz da popülist bir yaklaşımla "biz tatili de çok seven bir milletiz. Çalışmaktan çok tatil yapıyoruz. Halbuki elin oğlu ne kadar çalışıyor" diyerek sorunu belki gözlerden uzak tutmak mümkündür ama çözmek olası değildir. Kaldı ki girmeyi düşündüğümüz Avrupa Birliğinde Fransa, İtalya başta olmak üzere Avusturya, Belçika, İrlanda vb. ülkelerde adlî tatil süreleri ya bizden daha uzundur, ya da bizimki kadardır.

Adlî tatil süresini kısaltmakla, çalışma süresi daha da artırılmış olmamaktadır. Şöyle ki; yıllık izne ayrılan hâkimin yerine geçici olarak bakan diğer hâkim zaten davanın esasına girememektedir. Dolayısıyla herhangi bir şekilde karar verme açısından bir yarar sağlamamaktadır. Adlî tatilin kısaltılması halinde hâkimler yıllık izinlerini tatil süresi dışında da kullanabileceklerinden esasen bu yönüyle çalışma süresine bir katkı sağlamamaktadır. Öte yandan genellikle mahkemelerimizin iki katibi olmaktadır. Bunlarda dönüşümlü olarak kırkbeş günlük adlî tatil süresi içerisinde yirmişer günlük izinlerini kullanmaktadırlar. Adlî tatil süresinin kısaltılması bu yönden de yararlı olmayacaktır. Kaldı ki adlî tatil süresi harman, hasat ve yıllık izin sezonu olması nedeniyle taraflar ve tanıklar açısından da duruşmaya çok fazla ilgi gösterilen bir süre değildir. Bu yönüyle yetmiş yılı aşkın uygulamanın kaldırılmasını doğru bulmuyoruz.

Tasarının 4. maddesiyle İcra İflas Kanununun 337. maddesindeki mal beyanında bulunmama suçu kaldırılmış bulunmaktadır. Gerekçe olarak bu suçtan 1 milyon 400 bin kişinin mahkum olduğu, konulacak cezaevi bulunamadığı ileri sürülmektedir. Yukarıda da açıklandığı gibi ülkemizin temel yasalarının çeşitli vesilelerle bozulması bu şekilde vahim sonuçlar doğurabilmektedir. Ülkemizin hukuk devletini sürdürebilmek için etkin bir İcra İflas Kanununa ihtiyaç olduğu açıktır. Hukuk içerisinde alacağını tahsil edemeyen kişilerin hukuk dışına sapma olasılığı yüksektir. Bu itibarla gerekli düzenlemeler yapılmadan ve evvelce çeşitli kereler oynanarak etkinliği kaybettirilen İcra İflas Kanununa yeniden etkin mekanizmalar getirmeden, "sadece 1 milyon 400 bin kişiyi koyacak cezaevi bulamadık" gerekçesiyle maddenin kaldırılması bir acz ifadesidir. İcra İflas Kanununun 337. maddesi kaldırılabilir. Ancak alacaklıya alacağını hukuk içinde tahsil etme imkânı; borçluya da borcunu hukuk içinde ödeme imkânı sağlanmalıdır. Bunun sağlanmaması halinde çeteleşme kaçınılmazdır. Çeteleşmenin varlığı da hukuk devletini tehdit eder.

Tasarının 14. maddesinde yer alan Asliye Mahkemelerinin bulunmadığı yerde kaymakamlıklardan adlî sicil belgesi alınması da hukuk devleti açısından sakıncalıdır. Öncelikle bir yerde ilçe varsa Asliye Mahkemesinin de olması esastır. Bilindiği gibi ilçe demek, halkımız nezdinde kaza (yargı) demektir. Dilimizde de yerleştiği şekilde yargı (kaza) olmayan yerde ilçe yoktur. Öncelikle bir takım ilçelerden adliyenin kaldırılması yanlış olmuştur. Popülist amaçlarla rastgele ilçe yapılması sonucu tasarrufa gidileceği düşüncesiyle adliyeler kapatılmaktadır. Her şeyde tasarruf olur ama adalet hizmetlerinde tasarruf vahim sonuçlar doğurur. Adliyesi kaldırılan ilçelerde adlî sicil bilgilerinin kaymakamlıklarca verilmesi, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle ve hukuk devletinin gerekleriyle bağdaşmaz.

Karşı oy yazımızı saygıyla arz ederiz.

 

 

Orhan Eraslan

M. Ziya Yergök

 

Niğde

Adana

 

 

 

 

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN

 

ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE  1. - 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun  432 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 432. - Yukarıdaki maddelerde yazılı cürümlerden birinin faili, kaçırdığı veya alıkoyduğu kimseyi hiçbir şehevî harekette bulunmaksızın kendiliğinden, kaçırıldığı eve veya ailesinin evine iade eder veyahut ailesi tarafından alınması mümkün olan emniyetli diğer bir yere getirip serbest bırakırsa 429 uncu maddede  yazılı halde bir aydan bir seneye kadar, 430 uncu maddenin birinci fıkrasında yazılı halde altı aydan üç seneye, ikinci fıkrasında yazılı halde bir aydan altı aya kadar, 431 inci maddede yazılı halde bir seneden beş seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılır."

MADDE 2. - A) 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun;

a) 8 inci maddesinin (I) numaralı bendinde yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre "dörtyüzmilyon" olarak  uygulanması öngörülen parasal sınır "beşmilyar" lira,

b) 288 inci maddesinin birinci  ve ikinci fıkraları ile 290 ıncı maddesinde yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre "kırkmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır "dörtyüzmilyon" lira,

c) 427 nci maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan ve ek    3 üncü maddesine göre "kırkmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır "birmilyar" lira; beşinci fıkrasında yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre "sekizyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen duruşma sınırı "onmilyar" lira; "altıyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen karar düzeltme sınırı "altımilyar" lira,

d) 438 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen ve ek 3 üncü maddesine göre "sekizyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır "onmilyar" lira,

e) 440 ıncı maddesinin (III) numaralı fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre "altıyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır "altımilyar" lira,

f) 566 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre "dörtyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır "beşmilyar" lira,

olarak değiştirilmiştir.

B) 1086 sayılı Kanunun 175 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 175. - Her sene bilumum mahkemeler Ağustosun birinden Eylülün beşine kadar tatil olunur."

C) 1086 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunla artırılan parasal sınırlar nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı verilemez."

MADDE 3. - A) 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 209 uncu maddesinin son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu muamele tutuklunun bulunduğu ceza infaz kurumunda cezaevi kâtibi veya bu işle görevlendirilen personel yanına getirilerek tutanak tutulmak suretiyle yapılır."

B)  1412 sayılı Kanunun 305 inci maddesinin (1) numaralı bendinde yer alan "ikimilyon" ibareleri "ikimilyar";  (2) numaralı bendinde yer alan "onmilyon" ibaresi "onmilyar" olarak değiştirilmiştir.

C) 1412 sayılı Kanunun 423 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her sene Ağustosun birinden Eylülün beşine kadar tatil olunur."

D) 1412 sayılı Kanunun 148 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE  4. - A) 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 88 inci maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

"Alınacak depo ve garaj ücretleri Adalet Bakanlığınca belirlenir. Bu yerlerin çalışma esas ve usulleri, yönetmelikte gösterilir."

B) 2004 sayılı Kanunun 337 nci maddesi kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Malları vermeyen, malları göstermeyen ve iflâs idaresi altında bulunma mükellefiyetine uymayan müflisin cezası:

Madde 337. - Bu Kanunun 162, 209 ve 216 ncı maddelerine muhalefet eden müflis hakkında, iflas idaresinin vereceği müzekkere üzerine icra mahkemesi tarafından on günden bir aya kadar hafif hapis cezası hükmolunur."

C) 2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 7. - Bu Kanunla ya-pılan değişlikten önce yürürlükte bulunan

337 nci maddenin birinci fıkrası hükmüne göre şikâyet edilen ve davası devam eden borçlu, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz günlük süre içerisinde mal beyanında bulunmazsa, hakkında 76 ncı  madde hükümleri uygulanır."

 

 

 

 

 

MADDE 5. - 25.10.1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 205 inci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan "iki milyon" ibareleri "ikimilyar"; (2) numaralı alt bendinde yer alan "on milyon" ibaresi "onmilyar" olarak değiştirilmiştir.

 

MADDE 6. - 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Sayıştay Kanununun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Sayıştay Genel Kurulu, Temyiz Kurulu, Daireler Kurulu ve daireleri her yıl Ağustosun birinden Eylülün beşine kadar çalışmaya ara verir."

MADDE 7. - A) 18.1.1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra üçüncü fıkra olarak eklenmiştir.

"Asliye mahkemesinin kaldırıldığı ilçelerdeki birinci, ikinci ve üçüncü sınıf noterliklerin faaliyetleri devam eder. Bu yerlerde birden çok noterlik de kurulabilir. Asliye mahkemesi bulunmayan ilçelerde faaliyetleri devam eden veya yeniden kurulan aynı yargı çevresi içe-risinde olup, aynı belediye hudutları içerisinde bulunmayan noterlikler hakkında 109 uncu madde hükmü uygulanmaz."

B) 1512 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir

"Asliye mahkemesinin kaldırıldığı ilçelerdeki birinci, ikinci ve üçüncü sınıf noterlikler ise boşalmış olması halinde, Türkiye Noterler Birliğinin teklifi üzerine Adalet Bakanlığınca kapatılabilir."

MADDE 8. - 4.7.1972 tarihli ve 1602 sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 85 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Barışta Askerî Yüksek İdare Mahkemesi her sene Ağustosun birinden Eylülün beşine kadar çalışmaya ara verir."

MADDE 9. - 12.6.1979 tarihli ve 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Toplantı dönemi her yıl altı Eylülde başlar, otuzbir Temmuzda biter."

MADDE 10. - A) 6.1.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun   61 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl Ağustosun birinden Eylülün beşine kadar çalışmaya ara verirler."

B) 2577 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 11. - 6.1.1982 tarihli ve 2575 sa-yılı Danıştay Kanununun 86 ncı maddesinin (1) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"1. Danıştay daireleri her sene Ağustosun birinden Eylülün beşine kadar çalışmaya ara verirler."

MADDE 12. - A) 4.2.1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 28 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Zamanaşımı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) ve (6) numaralı bentleri kapsamında olan suçlara ilişkin dava dosyaları temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tebliğname düzenlenmeksizin ilgili daireye gönderilir. Daire kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme ve itiraz kanun yollarına başvurma yetkisi vardır."

B) 2797 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Adlî ara vermeden yararlanmayanların yıllık izinleri yol süresi dahil otuzaltı gündür."

MADDE 13. - 22.11.1990 tarihli ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Asliye mahkemelerinin bulunmadığı ilçelerde adli sicil bilgileri kaymakamlıklarca verilir."

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 14. - Bu Kanunun 2 nci maddesinin (B) fıkrası, 3 üncü maddesinin (C) fıkrası, 6 ncı, 8 inci, 9 uncu, 10 uncu ve 11 inci maddeleri ile 12 nci maddesinin (B) fıkrası 1.1.2005 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

 

MADDE 15. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

                           

 

Recep Tayyip Erdoğan

 

 

 

 

 

Başbakan

 

 

 

 

 

Dışişleri Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd. V.

 

 

 

A. Gül

A. Şener

C. Çiçek

 

 

 

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı V.

 

 

 

B. Atalay

A. Babacan

H. Çelik

 

 

 

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Adalet Bakanı

 

 

 

G. Akşit

K. Tüzmen

C. Çiçek

 

 

 

Millî Savunma Bakanı

İçişleri Bakanı

Maliye Bakanı

 

 

 

M. V. Gönül

A. Aksu

K. Unakıtan

 

 

 

Millî Eğitim Bakanı

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Sağlık Bakanı

 

 

 

H. Çelik

Z. Ergezen

R. Akdağ

 

 

 

Ulaştırma Bakanı

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı

 

 

 

B. Yıldırım

S. Güçlü

M. Başesgioğlu

 

 

 

Sanayi ve Ticaret Bakanı V.

En. ve Tab. Kay. Bakanı

Kültür ve Turizm Bakanı

 

 

 

A. Aksu

M. H. Güler

E. Mumcu

 

 

 

 

Çevre ve Orman Bakanı

 

 

 

 

 

O. PepeÊ

 

 

 

ADALET KOMİSYONUNUN

KABUL ETTİĞİ METİN

ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE  1. - Tasarının 1 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 2. - Tasarının 2 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 3. - Tasarının 3 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE  4. - Tasarının 4 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 5. - 10.6.1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 10 uncu maddesinin (A) ve (D) fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 6. - Tasarının 5 inci maddesi 6 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 7. - Tasarının 6 ncı maddesi 7 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

MADDE 8. - Tasarının 7 nci maddesi 8 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE  9. -  Tasarının  8  inci  maddesi 9 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 10. - Tasarının 9 uncu maddesi 10 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

MADDE 11. - Tasarının 10 uncu maddesi 11 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

MADDE 12. - Tasarının 11 inci maddesi 12 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

MADDE 13. - Tasarının 12 nci maddesi 13 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 14. - Tasarının 13 üncü maddesi 14 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MADDE 15. - Bu Kanunun 2 nci maddesinin (B) fıkrası, 3 üncü maddesinin (C) fıkrası, 7 nci, 9 uncu, 10 uncu, 11 inci, 12 nci maddeleri ile 13 üncü maddesinin (B) fıkrası 1.1.2005 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

 

MADDE 16. - Tasarının 15 inci maddesi 16 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.