Dönem
: 22 Yasama Yılı : 2
T.B.M.M. (S. Sayısı : 274)
Orman
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.2003 Tarihli 4965 Sayılı Kanun ve
Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile
Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu
Raporu (1/660)
Not : Tasarı
Başkanlıkça; Anayasa ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına havale
edilmiştir.
T.C.
Cumhurbaşkanlığı 15.08.2003
Sayı : B.01.0.KKB.01-18/A-10-2003-1029
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İLGİ: 01.08.2003 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-2462/9394
sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 31.07.2003
gününde kabul edilen 4965 sayılı "Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun" incelenmiştir:
1- İncelenen
4965 sayılı Yasa'nın 1.
maddesi ile değiştirilen 6831 sayılı
Orman Yasası'nın 1. maddesinin, orman sayılmayacak yerleri düzenleyen ikinci
fıkrasının (H) bendinde,
"Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu,
orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleri ile özel mülkiyette
bulunan ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan
kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikler, fıstık çamlıkları ve palamut
meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar;"
Denilerek, kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikler de
orman alanı dışına çıkarılmaktadır.
6831 sayılı Orman Yasası'nın 1. maddesinin ikinci
fıkrasının (G) bendinde, orman sınırları dışında olup, yüzölçümü üç hektarı
aşmayan sahipli arazideki her tür ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerlerin orman
sayılmayacağı belirtilmiştir.
Yasa'nın, orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve
ağaççıklardan sahiplerinin yararlanma yöntemini düzenleyen 116. maddesinin
birinci fıkrasının (H) bendinde de, (G) bendinde yazılı yerlerden, sahiplerinin
yapacak ve yakacak gereksinmelerinin, yörenin orman yönetimine haber vermek ve
bir tutanakla belgelenmek koşuluyla karşılanabileceği; bu yerlerden pazar
satışları için yapılacak kesimlerin ise, keşif, damga ve nakliye işlemlerine
bağlı olduğu kuralı getirilmiştir.
Bu kurallar uyarınca, orman alanları dışında, yüzölçümü
üç hektardan az olan sahipli arazilerdeki kızılağaçlıklardan ve aşılı
kestaneliklerden sahiplerinin yukarıda açıklanan yöntem ve koşullarla
yararlanması olanaklıdır.
İncelenen Yasa ile, Orman Yasası'nın 1. maddesinin
ikinci fıkrasının (H) bendinde yapılan değişiklikle, kızılağaçlıklar ve aşılı
kestanelikler (G) bendi kapsamından çıkarıldığı, yüzölçümü sınırlamasına bağlı
olmaksızın,
- Orman sınırları içinde ya da bitişiğinde tapulu,
orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgesi ile özel mülkiyette
bulunan,
- Yörenin özelliğine göre yetişmiş ya da yetiştirilecek
olan,
Kızılağaçlıklar ile aşılı kestaneliklerin orman
sayılmayacak yerler arasına alındığı görülmektedir.
2- İncelenen 4965 sayılı Yasa'nın 13. maddesi ile, 6831
sayılı Orman Yasası'nın 116. maddesinin birinci fıkrasının,
- (A) bendinin birinci alt bendi değiştirilerek,
"(Ç) ve (E) bentlerinde yazılı yerlerden, (D)
bendindeki şehir mezarlıklarından, (H) bendindeki her nevi meyveli ağaç ve
ağaççıklarla örtülü yerlerden (kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikler, fıstık
çamlıkları ve palamut meşelikleri hariç), sahipleri her türlü zati ihtiyaçları
ve pazar satışları için hiçbir kayıt ve şarta tâbi olmadan kesim ve taşıma
yapabilir.",
- (B) bendine eklenen ikinci alt bendinde de,
"Kızılağaçlıklar ile aşılı kestaneliklerin
sahiplerinin her türlü yapacak ve yakacak ihtiyaçları ile pazar satışları için
yapacakları kesimler; keşif, damga ve nakliye işlemlerine tâbi olmayıp köy
muhtarlığınca düzenlenecek belge ile yapılır.",
Kuralları getirilmiştir.
6831 sayılı Yasa'nın 116. maddesinin birinci
fıkrasında, orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaççıklardan sahiplerinin
yararlanma koşulları düzenlenmiştir.
İncelenen Yasa'nın 13. maddesi ile, 6831 sayılı
Yasa'nın 116. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin birinci alt bendindeki
parantez içi kuralı, kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikleri de kapsayacak
biçimde genişletilmiştir.
Yapılan düzenlemeye göre, kızılağaçlıklar, aşılı
kestanelikler, fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dışında, (A) bendinde
belirtilen yerlerden, sahipleri, her türlü kişisel gereksinimleri ve pazar
satışları için, hiçbir kayıt ve koşula bağlı olmadan kesim ve taşıma
yapabileceklerdir.
Fıstık çamlıkları ve palamut meşeliklerinden yararlanma
koşulları aynı maddenin (B) bendinin birinci alt bendinde; kızılağaçlıklar ve
aşılı kestaneliklerden yararlanma koşulları ise, aynı bende incelenen Yasa ile
eklenen ikinci alt bentte düzenlenmiştir.
İncelenen Yasa ile getirilen alt bende göre,
kızılağaçlıklar ile aşılı kestaneliklerin sahipleri, keşif, damga ve nakliye
işlemlerine bağlı olmadan, yalnızca köy muhtarlığınca düzenlenecek belgeye
dayanarak kesim yapabileceklerdir.
(B) bendindeki ikili düzenleme ile, fıstık çamlıkları
ve palamut meşelikleri ile kızılağaçlıklar ve aşılı kestanelikler arasında fark
yaratılmıştır.
Fıstık çamlıkları ile palamut meşeliklerinin sahipleri,
yapacak ve yakacak gereksinimleri için, yörenin orman yönetimine haber verip
bir tutanakla belgeleyerek kesim yapabileceklerdir. Bu yerlerden sahiplerinin
pazar satışları için yapacakları kesimler ise, keşif, damga ve nakliye
işlemlerine bağlı olacaktır.
Oysa, kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerin
sahipleri, yapacak ve yakacak gereksinimleri ile pazar satışları için
kesimleri, orman yönetimine haber vermeden, keşif, damga ve nakliye işlemlerine
bağlı olmadan yapabileceklerdir. Bu kesimlerin tek dayanağı, köy muhtarlığınca
düzenlenen bir belge olacaktır.
Orman yönetiminin denetiminde ve bu yönetimden alınacak
izin sonucu yapılabilecek kesim ile köy muhtarlığından alınacak bir belgeye
dayanılarak yapılacak kesim arasındaki fark, kızılağaçlıklar ve aşılı
kestaneliklerde yapılacak kesimin kolaylığını ortaya koymaktır.
Sonuç olarak, incelenen Yasa ile Orman Yasası'nın 1 ve
116. maddelerinde yapılan değişikliklerle, kızılağaçlıklar ve aşılı
kestanelikler bir yandan orman sayılan yerler kapsamından çıkarılmakta, öte
yandan da, bu yerlerden yararlanma özel rejime bağlanarak
kolaylaştırılmaktadır.
3- Orman Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre ülkemizde
100 bin hektar kestane ve kızılağaç ormanı bulunmaktadır. Kızılağaç, biyolojisi
gereği, diğer orman ağaçlarıyla birlikte veya dağınık kümeler halinde varlığını
sürdürebildiğinden sözü edilen bu 100 bin hektar orman alanı da buna koşut
olarak dağınıklık göstermektedir.
Kestane, Doğu Karadeniz yöresinin asli ağaç türü olup,
odunundan kereste, çiçeğinden de kestane balının hammaddesi olarak
yararlanılmaktadır.
Doğu Karadeniz, birinci derece toprak kaymasına açık
yörelerdendir. Çok dik granit ana kaya üzerindeki sığ topraklar ve yoğun yağış,
böyle bir ortamı yaratmaktadır. Sel ve toprak kaymasına karşı, etkili su ve
toprak dengesinin oluşmasında ve korunmasında önemli rol oynadığı bilinen
kızılağaç ve kestane ağaçlarının bu yöremiz için önemi büyüktür. Yöredeki bu
ağaç örtüsünün ortadan kaldırılması, sel ve toprak kayması gibi doğal
felaketlerin artması anlamına gelmektedir.
Özellikle son yıllardaki sel ve toprak kaymalarının
verdiği büyük zararların nedeni, yüksek açılı bir eğilime sahip arazinin,
ağaçlardan arındırılıp tarımsal amaçlarla kullanılmasıdır. Bu oluşumlar yörede
su ve toprak dengesinin bozulduğunu göstermektedir.
Öte yandan, Doğu Karadeniz yöresinde mülkiyet sorunu
henüz çözüme kavuşturulmamıştır. Bu yörede, kadastrosu yapılan orman arazisi
yüzde on dolayındadır. Bu nedenle, yöredeki orman sayılan arazilerin ve buna
koşut olarak kızılağaç ve kestane topluluklarının kimin mülkiyetinde olduğu
belirsizdir.
İncelenen Yasa, bu durumuyla kestane ve kızılağaç
ormanlarını korumasız bırakmakta, özellikle Doğu Karadeniz ormanlarının yok
edilmesine neden olabilecek bir nitelik taşımaktadır.
Bilindiği gibi, orman köylüsü, toplumumuzun en yoksul
kesimini oluşturmaktadır. Sanayi kuruluşlarının ucuz hammadde isteminin, yöre
halkının yoksulluğuyla birleşmesi, ormanların yok edilme olasılığını
artırmaktadır. Bu durum, yanlış arazi kullanımıyla bozulan su ve toprak
dengesini daha da bozacak ve toprak kaymaları ile kayıpları yaygınlaşıp
yoğunlaşacak, kısa aralıklarla bölgede büyük acılara ve mal kaybına neden olan
seller hiçbir biçimde önlenemeyen boyutlara ulaşabilecektir.
Anayasa'nın 44. maddesinde, Devlet'e, toprağın
erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli önlemleri alma görevi
verilmiştir. Toprak kayıplarının artmasına neden olacak söz konusu düzenleme
Anayasa'nın bu kuralına uygun düşmemektedir.
Ayrıca, 6831 sayılı Orman Yasası'nın 57. maddesi, özel
ağaçlandırmaya izin vermektedir. Yasa koyucu, Doğu Karadeniz yöresindeki odunu
girdi olarak kullanan sanayinin hammadde gereksinimi için bir önlem almak
çabasında ise, bu yörede 57. maddeye dayanarak, kızılağaç ve kestane ormanı
kurulması özendirilebilir. Tersi durumda, mevcut kızılağaç ve kestane ağacı
örtüsünün ölçüsüz bir kullanıma açılmasının olumsuz sonuçlarına tüm toplum
katlanmak zorunda kalacaktır.
Bu nedenle, incelenen Yasa'nın 1 ve 13. maddeleri,
özellikle ülke ekonomisi, ekolojik denge ve turizm yönünden yaratacağı olumsuz
sonuçlar nedeniyle kamu yararı ile bağdaşmamaktadır.
4- İncelenen Yasa'nın 1 ve 13. maddelerine ilişkin
gerekçelerde;
- Kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerin (H) bendi
kapsamına alınarak bu yerlerin orman sayılmayacağının düzenlendiği,
- Kızılağaç'ın, Devlet ormanlarında doğal ortamda
yetiştiği gibi özellikle Karadeniz Bölgesi'nde özel mülkiyette bulunan
arazilerde de yetişmekte olduğu,
- 6831 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin (G) bendine göre ,
üç hektardan büyük alanlardaki orman ağaçları ile kaplı yerlerin orman tanımına
girdiği ve bu durumun özel mülkiyet sahiplerinin arazi üzerindeki kullanım
hakkını kısıtladığı,
- Öngörülen değişiklikle, üç hektardan büyük alanlarda
da kızılağaç yetiştiriciliğinin özendirilmesi yanında, bu arazi sahiplerinin
yararlanmalarındaki kısıtlamanın kaldırılması ve orman yönetimi ile mülk
sahipleri arasındaki uyuşmazlıkların giderilmesinin amaçlandığı,
Belirtilmektedir.
Anayasanın 35. maddesinde, herkesin mülkiyet hakkına
sahip olduğu; bu hakkın, ancak kamu yararı amacıyla ve yasayla
sınırlanabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı biçimde kullanılamayacağı
belirtilmiştir.
Bu kuralda açıkça ortaya konulduğu gibi, mülkiyet hakkı
kutsal olmakla birlikte, bu hak, toplum yararına aykırı biçimde
kullanılamayacak ve kamu yararı amacıyla yasayla sınırlandırılabilecektir.
Öte yandan, Anayasanın, "Ormanların korunması ve
geliştirilmesi" başlıklı 169. maddesinin;
- Birinci fıkrasında, ormanların korunması ve
alanlarının genişletilmesi için gerekli yasaları çıkarıp, önlemleri almak,
yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirmek görevi Devlet'e verilmiş;
ormanların Devlet'in gözetiminde olduğu belirtilmiş,
- Dördüncü fıkrasında da, orman olarak korunmasında
bilim ve fen yönünden yarar görülmeyen, tersine tarım alanlarına
dönüştürülmesinde yarar olduğu saptanan yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce
bilim ve fen yönünden orman niteliğini tam olarak yitiren tarla, bağ, meyvelik,
zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında ya da hayvancılıkta kullanılmasında
yarar olduğu saptanan araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak
bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamayacağı kurala
bağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi'nin, 6831 sayılı Orman Yasası'nın
116. maddesine ilişkin 13.04.1999 günlü, E.1997/75, K.1999/10 sayılı kararında;
"Zati yapacak ve yakacak ihtiyacı için veya bu
amaçlar dışında herhangi bir nedenle, orman idaresine haber verip tutanak
düzenlettirmeden, başka bir deyişle izin almadan kesim yapılmasını suç sayan
itiraz konusu kuralın, mülkiyet hakkını sınırladığı kuşkusuzdur.
İtiraz konusu kuralla, fıstık çamlarının kesiminin
Orman İdaresinin iznine bağlı tutulması, bu ağaçların ürünü olan çam fıstığının
gıda sanayiinde kullanılması, ülkemizde zaten az miktarda bulunan fıstık
çamlarının, sahipleri tarafından da olsa gelişigüzel kesilip yokedilmesinin
ülke ekonomisi açısından uygun görülmemesi gibi kamu yararına yönelik
gerekçelerle açıklanabilir. Öte yandan, bu ağaçların, çevre güzelliğine, iklime
ve turizme olumlu katkısı da gözardı edilemez. Bu nedenlerle, itiraz konusu
kuralla, fıstık çamları kesiminin denetim altına alınmasında kamu yararı
bulunduğu açıktır. Ancak, maddede öngörülen bu sınırlamanın, kamu yararı
amacıyla da olsa hakkın özüne dokunmaması, Anayasa'nın 13. maddesinde sözü
edilen demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaması zorunludur.
Hakkın özüne dokunan düzenlemeler, gerçek anlamda mülkiyet hakkını ortadan
kaldırır ve bu bağlamda temel hak ve özgürlüklerle ilgili genel ve özel
sınırlamaların ölçüsünü oluşturan demokratik toplum düzeninin gerekleri ile
bağdaşmaz.
İtiraz konusu kuralla, orman sayılmayan sahipli
yerlerdeki fıstık çamları üzerindeki mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın
konusu, bu ağaçları kesmeden önce, yerel orman idaresine haber vermek ve bir
tutanakla belgelendirmektir. Kamu yararı amacıyla getirilen bu sınırlama hakkın
kullanılmasını ortadan kaldıran veya önemli ölçüde zorlaştıran bir nitelik
taşımadığından demokratik toplum düzeninin gereklerine de aykırılık
oluşturmamaktadır.
Ayrıca bu düzenleme, Anayasa'nın 169. maddesinde yer
alan ‘Devlet, ormanlarının korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli
kanunları koyar ve tedbirleri alır' kuralıyla da uyumludur.",
Denilerek, 6831 sayılı Yasa'nın 116. maddesinde yer
verilen, orman sayılan yerlerdeki ağaçların kesilmesine ilişkin kısıtlayıcı
kuralın, kamu yararı amacı taşıdığı, bu nedenle mülkiyet hakkını ihlal edici
nitelikte sayılamayacağı kabul edilmiş; ayrıca, bu kısıtlayıcı kural,
Anayasa'nın, ormanların korunması ve alanının geliştirilmesine ilişkin 169.
maddesine de uygun bulunmuştur.
Kızılağaçlık ve aşılı kestanelik alanların, incelenen
Yasa'nın 1. ve 13. maddeleriyle yapılan değişikliklerle orman sayılan yerler
dışına çıkarılarak üzerinde bulundukları arazilerin sahiplerinin kullanımına
açılması, orman alanlarının daraltılması sonucunu doğuracağından Anayasa'nın
169. maddesine aykırı düşmektedir.
5- Ayrıca, Anayasa'nın 169. maddesinin birinci
fıkrasında, ormanların, Devlet'in gözetiminde olduğu belirtilirken Devlet
organlarınca denetlenmesi de öngörülmüştür. Anayasa'da Devlet'e verilen bu
gözetim ve denetim görevi, Devlet tüzel kişiliği kapsamında bulunan Orman
Örgütü'nce yerine getirilmektedir.
Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı gibi, incelenen
Yasa'yla Orman Yasası'nın 116. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine
eklenen alt bentte, kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerden yapacak, yakacak
ve pazar satışı amacıyla yapılacak kesimler için köy muhtarlığınca düzenlenecek
bir belgenin yeterli olacağı belirtilmiştir.
Böylece, Devlet'e ilişkin olan denetim ve gözetim yetki
ve görevi köy tüzelkişiliğine devredilmiştir. Yapılan düzenleme bu nedenle de
Anayasa'nın 169. maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun
bulunmayan 4965 sayılı "Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun", 1 ve 13. maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce bir kez
daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89. ve 104. maddeleri uyarınca
ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet
Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu 21.10.2003
Esas No. :1/660
Karar No. : 15
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca
görüşülerek kabul edilen ve onaylanmak üzere 1.8.2003 tarihinde
Cumhurbaşkanlığı Yüce Makamına sunulan 31.7.2003 tarihli ve 4965 sayılı
"Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından Anayasanın değişik 89 uncu ve 104 üncü maddeleri
uyarınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayarak bir defa daha görüşülmek üzere,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına geri gönderilmiş ve Başkanlıkça 1.10.2003
tarihinde gerekçeli geri gönderme tezkeresi ile birlikte tali komisyon olarak
Anayasa Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilmiştir.
Komisyonumuzun 16.10.2003 tarihli 17 nci birleşiminde,
anılan Kanun ve geri gönderme tezkeresi, Hükümeti temsilen Çevre ve Orman
Bakanlığı Müsteşarı ve Bakanlık temsilcilerinin katılımlarıyla incelenip
görüşülmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanının geri gönderme tezkeresinde;
- İncelenen 4965 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile, 6831 sayılı Orman
Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının (H) bendinde yapılan
değişiklikle; yüzölçümü sınırlamasına bağlı olmaksızın orman sınırları içinde
ya da bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf
belgesi ile özel mülkiyette bulunan, yörenin özelliğine göre yetişmiş ya da
yetiştirilecek olan kızılağaçlıklar ile aşılı kestaneliklerin orman kapsamından
çıkarıldığı,
- Yine 4965 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ile, 6831
sayılı Orman Kanununun orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaççıklardan
sahiplerinin yararlanma koşullarını düzenleyen 116 ncı maddesinin (A)
bendindeki parantez içi kuralının kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikleri de kapsayacak biçimde genişletildiği,
- Yapılan düzenlemeye göre, kızılağaçlık ile aşılı
kestanelik sahiplerinin kişisel
gereksinimleri ve Pazar satışları için hiçbir kayıt ve koşula bağlı
olmaksızın kesim ve taşıma yapabilecekleri ve (B) bendindeki ikili düzenleme
ile fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri ile kızılağaçlıklar ve aşılı
kestanelikler arasında fark yaratıldığı,
- Fıstık çamlıkları ile palamut meşeliklerinin
sahiplerinin yapacak ve yakacak gereksinimleri için yörenin orman yönetimine
haber verip bir tutanakla belgeleyerek kesim yapabilecekleri, bu yerlerden
sahiplerinin pazar satışları için yapacakları kesimlerin keşif, damga ve
nakliye işlemlerine bağlı olacağı,
- Oysa, kızılağaçlıklar ile aşılı kestaneliklerin
sahiplerinin yapacak ve yakacak gereksinimleri ile pazar satışları için
kesimlerini, orman yönetimine haber vermeden, keşif, damga ve nakliye
işlemlerine bağlı olmadan yapabilecekleri, bu kesimlerin tek dayanağının köy
muhtarlığınca düzenlenen bir belge olacağı,
- Orman yönetiminin denetiminde ve alınacak izin sonucu
yapılacak kesim ile köy muhtarlığında alınacak bir belgeye dayanılarak
yapılacak kesim arasındaki fark, kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerde
yapılacak kesimin kolaylığını ortaya koyduğu,
- Orman Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre ülkemizde
yüzbin hektar kestane ve kızılağaç ormanı bulunduğu ve kızılağaçların
biyolojisi gereği diğer orman ağaçları ile birlikte veya dağınık kümeler
halinde varlığını sürdürebildiği, bu nedenle sözü edilen yüzbin hektar orman
alanının da dağınıklık gösterdiği ve Doğu Karadeniz yöresinin asli ağaç türünün
kestane olduğu, kestane ağacının odunundan kereste, çiçeğinden de kestane
balının hammaddesi olarak yararlanıldığı,
- Doğu Karadeniz yöresinin toprak kaymasına birinci
derece açık yörelerden olduğu, sel ve toprak kaymasına karşı önemli rol
oynadığı bilinen kızılağaç ve kestane ağaçlarının yöre için öneminin büyük
olduğu, yöredeki bu ağaç örtüsünün ortadan kaldırılmasının sel ve toprak
kayması gibi doğal felaketlerin artması anlamına geldiği,
- Diğer yandan, Doğu Karadeniz yöresinde mülkiyet
sorununun çözüme kavuşturulmadığı, yörede kadastrosu yapılan orman arazisinin
yüzde on dolayında olduğu, bu nedenle orman sayılan arazilerin ve buna bağlı
olarak kızılağaç ve kestane topluluklarının kimin mülkiyetinde bulunduğunun
belirsiz olduğu,
- Bu nedenle incelenen Kanun bu durumuyla, kızılağaç ve
kestane ormanlarını korumasız bıraktığı özellikle Doğu Karadeniz ormanlarının
yok edilmesine neden olabilecek bir nitelik taşıdığı,
- Orman köylüsünün toplumun en yoksul kesimini
oluşturduğu, sanayi kuruluşlarının ucuz hammadde isteminin yöre halkının
yoksulluğuyla birleşmesiyle, ormanların yok edilme olasılığının arttığı,
- Yanlış arazi kullanımıyla bozulan su ve toprak
dengesinin daha da bozulacağı ve toprak kaymaları ile kayıpların yaygınlaşıp
yoğunlaşacağı, sellerin önlenemeyen boyutlara ulaşabileceği,
- İncelenen Kanunun 1 ve 13 üncü maddelerinin,
özellikle ülke ekonomisi, ekolojik denge ve turizm yönünden yaratacağı olumsuz
sonuçlar nedeniyle kamu yararı ile
bağdaşmadığı,
- Anayasanın 44 üncü maddesi ile Devlete, toprağın
erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli önlemleri alma görevinin
verildiği ve toprak kayıplarının artmasına neden olacak söz konusu düzenlemenin
Anayasanın bu kuralına uygun düşmediği,
- Anayasanın 35 inci maddesinde herkesin mülkiyet
hakkına sahip olduğu; bu hakkın, ancak kamu yararı amacıyla ve yasayla
sınırlanabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı biçimde
kullanılamayacağının belirtildiği,
- Öte yandan Anayasanın, "Ormanların korunması ve
geliştirilmesi" başlıklı 169 uncu maddesinin birinci fıkrasında,
ormanların Devletin gözetiminde olduğu belirtilirken Devlet organlarınca
denetlenmesinin de öngörüldüğü, Anayasada Devlete verilen bu gözetim ve denetim
görevinin orman örgütünce yerine getirildiği; incelenen Kanun ile bu denetim ve
gözetim yetki ve görevi köy tüzel kişiliğine devredildiği ve bu nedenle
Anayasanın 169 uncu maddesiyle bağdaşmadığı,
- Ayrıca Kızılağaçlık ve aşılı kestanelik alanların,
incelenen Kanunun 1 inci ve 13 üncü maddeleriyle yapılan değişiklerle orman
sayılan yerler dışına çıkarılarak üzerinde bulundukları arazilerin sahiplerinin
kullanımına açılması, orman alanlarının daraltılması sonucunu doğuracağından
Anayasanın 169 uncu maddesine aykırı olduğu,
İfade edilmiş ve 4965 sayılı Kanunun 1 ve 13 üncü
maddelerinin Anayasanın değişik 89 ve
104 üncü maddeleri uyarınca yayımlanması uygun bulunmamış ve Türkiye Büyük
Millet Meclisine bir kez daha görüşülmesi için geri gönderilmiştir.
Komisyonumuzda, Kanun ve Cumhurbaşkanının geri gönderme
tezkeresinin geneli üzerindeki görüşmelerde, Hükümet adına yapılan tamamlayıcı
açıklamalarda;
- 4965 sayılı Kanun ile, orman tanımının yeniden
yapıldığı, orman tanımına giren ağaç ve ağaççıklardan olup da sahiplik
iddiasıyla özel mülk kapsamında değerlendirilen arazilerde bulunan kızılağaç ve
aşılı kestanelikler üzerinde mülkiyet iddialarının anayasal ve yasal bir çözüme
kavuşturulması, yürürlükteki yasada yer alan uygulama boşluğunun giderilmesi,
özel mülkiyete ait arazilerde kızılağaç ve kestane ağaç türlerinin
yetiştirilmesinin teşvik edilmesiyle orman alanlarının artırılmasının
amaçlandığı,
- Veto gerekçesinde iddia edildiği gibi kestane ve
kızılağaçların bulunduğu ormanların, orman rejimi dışına çıkartılması gibi bir
yasal düzenlemenin söz konusu olmadığı, aksine uygulamada sorun yaratan
sahiplik iddialarına kısıtlama getirerek orman sınırları içinde veya
bitişiğinde mülkiyetin tapu belgelerine orman sınırları dışında ise her türlü
tasarruf belgesine (3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 üncü maddesinde sayılan belgeler) bağlandığı,
ayrıca sahipli arazilerde kızılağaç ve kestane ağaçlarının yetiştirilmesi
teşvik edilerek orman varlığının artırılması ve ormana olan baskıların
azaltılmasının öngörüldüğü,
- Kızılağaçların, Karadeniz yöresinde hızlı gelişen ve
önceleri yakacak, bugün orman sanayii odunu olarak kullanılmaya başlanan,
bölgenin tek geçim kaynağı olan fındığa alternatif olma durumunda bulunan bir
ağaç türü olduğu; her tür toprakta yetişip hızla büyüdüğünden rakım arttıkça
fındıkta verim azaldığı halde
kızılağaçta herhangi bir verim azalmasının olmadığı ve bu nedenle fındıktan
daha kârlı olduğunun anlaşıldığı, yapılan bu değişiklik ile verimi azalan fındık
bahçelerinin kızılağaçlıklara dönüştürülerek odun hammaddesi açığının da
kapatılmasına katkı sağlayacağı,
- Kızılağacın, ambalaj sanayiinde, kontropilak ve kalem
yapımında, inşaat sektöründe kalıplık olarak ve her türlü kaplama sektöründe
kullanıldığı; yapılan değişikliğin ithalat ihtiyacını azaltacağından ülke
ekonomisine olumlu katkı sağlayacağı ve üreticisine önemli bir geçim kaynağı
olacağı,
- Ayrıca, ormanlardan aşırı faydalanmalar, fakir halkın
tarım yapmak ve fındık yetiştirmek için arazi açması, yanlış arazi kullanılması
gibi sebeplerle son yıllarda Karadeniz Bölgesinde ülkemizi yasa boğan, can ve
mal kayıplarına yolaçan sel felaketleri ve heyelanlar meydana geldiği,
kızılağacın bu bakımdan toprağın korunmasında, sel ve heyelanların önlenmesinde
önemli rol oynayacağı,
- Hatta arazisini erozyona karşı korumak isteyen bazı
vatandaşların verimsiz fındık
bahçelerini kesip kızılağaçlıklar kurmaya başladığının ancak henüz örnek olacak
seviyeye ulaşmadığının müşahade edildiği,
- Sonuç olarak, düzenlemenin Devlet ormanlarında bir
daraltmayı öngörmediği, orman tanımında değişiklik yapıldığı, nitekim
Anayasamızda ormanın tarif edilmediği, bu tarifin yasalara bırakıldığı,
geçmişte verilen Anayasa Mahkemesi kararlarında da bu hususa değinildiği ve
yasa koyucunun orman tarifini serbestçe yapabileceğinin ifade edildiği,
dolayısıyla yapılan değişikliğin, özel mülkiyete ait alanlarda kavak gibi
kızılağaç yetiştiriciliğinin teşvik edilmesinin, böylece orman varlığının
arttırılmasının ve orman köylülerinin gelir düzeylerinin yükseltilmesinin
amaçlandığı, Anayasaya herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,
İfade edilmiştir.
Hükümet temsilcisinin yaptığı tamamlayıcı açıklamadan
sonra Kanun ve geri gönderme tezkeresi üzerinde Komisyon üyelerinin;
- Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesinde
belirtildiği gibi, her şeyden önce
Karadeniz Bölgesinin ikliminin ve toprak özelliğinin göz önüne alınması
gerektiği, ülkemizin en çok yağış olan bölgesi olması, arazinin meyilli olması
nedeniyle sellere açık olduğu, kestaneliklerin kesilmesiyle durumun ne
olacağının iyi düşünülmesi gerektiği,
- Karadeniz Bölgesindeki orman kadastrosunun henüz
yüzde onunun yapıldığı, öncelikle kadastro işlemlerinin tamamlanması ve ondan
sonra bu düzenlemelerin yapılmasının gerektiği,
- Ayrıca, kesilen ağaçların kullanılması veya
satılmasıyla ilgili sadece köy muhtarlıklarından izin alınmasının doğru
olmayacağı,
- Kızılağaçların ve aşılı kestaneliklerin orman alanı
dışına çıkarılmasının daha sonra da başka ağaçların orman alanı dışına
çıkarılmasına neden olacağı ve buna bağlı olarak ormanların tahrip edileceği,
1977 Nairobi Çölleşme Konferansından sonra yayımlanan bilgiler ve 1985'te
NASA'nın yaptığı çalışmalar sonrasında Türkiye'nin çölleşmekte olduğu,
Şeklindeki eleştiri ve önerileri ve;
- Yapılan düzenlemede ormanların yok edilmesinin değil,
orman tanımının yeniden yapılması suretiyle kızılağaç ve aşılı kestane dikimi
ve yetiştirilmesinin teşvik edilmesinin amaçlandığı,
- Siyaset kurumunun görevinin, ülkenin millî kaynakları
ve tabiat dengesini gözeterek bir birleşim meydana getirmek suretiyle ülkenin
kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasını sağlamak olduğu, ormanların da
millî bir kaynak olduğu ve kullanılması
gerektiği,
- Erozyonun nedeninin sadece ağaçların kesilmesinden
kaynaklanmadığı, başka faktörlerin de rol oynadığı, zaten bodur bitki ve
ağaçların toprağı çok iyi tutmadığı,
- Yapılan düzenlemenin, Karadeniz Bölgesinde orman
alanlarında daraltma yaratmayacağı aksine çaresiz bölge insanının ekonomik
durumlarının iyileştirilmesi noktasında hem de fındık üretiminin fazlalığı
dikkate alındığında fındıktan, kızılağaç gibi bir takım plantasyonlara geçişi
sağlayacağı,
Şeklinde Kanunun lehindeki görüşlerinin ardından, Kanun
ve geri gönderme tezkeresinin geneli üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve
maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir. Kanunun sadece Cumhurbaşkanı tarafından
geri gönderilen 1 ve 13 üncü maddelerinin görüşülmesine ilişkin önergenin kabul
edilmesi üzerine, anılan maddeler üzerinde görüşme açılmış ve yapılan oylama
sonucunda; Kanunun 1 ve 13 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
İlyas Arslan |
Vahit Kirişci |
Erdoğan Özegen |
|
|
Yozgat |
Adana |
Niğde |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Fikret Badazlı |
Nail Kamacı |
Osman Özcan |
|
|
Antalya |
Antalya |
Antalya |
|
|
|
(1
ve 13 üncü maddelere muhalifim) |
(Muhalifim) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ahmet Ertürk |
Mehmet Ali Suçin |
Ramazan Kerim Özkan |
|
|
Aydın |
Batman |
Burdur |
|
|
|
|
(1
ve 13 üncü maddeye muhalifim) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Mehdi Eker |
Ali Ayağ |
Selami Yiğit |
|
|
Diyarbakır |
Edirne |
Kars |
|
|
|
|
(1
ve 13 üncü maddeye muhalifim) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Özkan Öksüz |
Mehmet Çerçi |
Ömer İnan |
|
|
Konya |
Manisa |
Mersin |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Şefik Zengin |
Fahrettin Üstün |
Cemal Uysal |
|
|
Mersin |
Muğla |
Ordu |
(1 ve 13 üncü maddeye muhalifim) (Tüm
maddelere muhalifim)
Üye Üye Üye
Zülfikar İzol Ahmet
Kambur Maliki Ejder Arvas
Şanlıurfa Tekirdağ Van
ANAYASANIN 89 UNCU MADDESİ
GEREĞİNCE CUMHURBAŞKANINCA
BİR DAHA GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE GERİ
GÖNDERİLEN KANUN
ORMAN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No. : 4965
Kabul Tarihi : 31.7.2003
MADDE 1. - 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman
Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının (H) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
H) Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu,
orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleri ile özel mülkiyette
bulunan ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan
kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikler, fıstık çamlıkları ve palamut
meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar;
MADDE 2. - 6831 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu madde hükümleri; muhafaza ormanı, millî park
alanları, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları, izin ve irtifak hakkı tesis
edilen ormanlık alanlar ve 3 üncü madde ile orman rejimi içine alınan yerlerde
bu niteliklerinin devamı süresince; yanan orman sahalarında ise hiçbir şekilde
uygulanmaz.
MADDE 3. - 6831 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci
ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye birinci fıkradan
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup
da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmî
şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman
kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz
malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde
uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen
fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından
yapılır.
Orman kadastro komisyonları ve amenajman heyetleri
başkan ve üyelerine ödenecek tazminat ve harcırah miktarları her yıl bütçe
kanunu ile belirlenir. Arazi çalışmalarının atama merkezleri dışında yapılması
halinde arazi tazminatı yerine yurt içi gündelikler ödenir.
Orman kadastro komisyonlarınca ormanların kadastrosu ve
Devlet ormanlarında yapılacak 2 nci maddenin (B) bendi uygulamaları resen, 2
nci maddenin (A) bendi uygulamaları müracaatın değerlendirilmesi ve Bakanlığın
onayı ile bedelsiz olarak, hükmî şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ve
hususî ormanlarda 2 nci maddenin (B) bendi uygulamaları ise bu ormanların
sahiplerinin müracaatı üzerine bedeli karşılığında yapılır.
MADDE 4. - 6831 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Kadastro ve diğer ormancılık hizmetleri için gerekli
hava fotoğrafları ve haritalar Orman Genel Müdürlüğünce yapılır veya yaptırılır.
Orman tahdidi veya kadastrosu yapılıp ilân edilerek
kesinleşmiş yerlerde, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü,
çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hatalar tespit
edildiğinde, bu hatalar Orman Genel Müdürlüğünün bilgisi ve denetimi altında
orman kadastro komisyonlarınca düzeltilir. Düzeltme, 10 uncu maddeye göre ilân
olunur. İlân tarihinden itibaren otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması
amacıyla sulh hukuk mahkemesine dava açılmadığı takdirde yapılan düzeltme kesinleşir.
Düzeltmelerde 11 inci maddedeki hak düşürücü süre aranmaz.
MADDE 5. - 6831 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin son
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kadastrosu tamamlanan ormanlara ait haritaların
yapılmasında ölçme, hesap, tersimat ve aplikasyon işlerinde yetki ve sorumluluk
harita ve kadastro mühendislerine aittir. Kadastro teknik standartlarına uygun
olarak üretilen bu haritalar, harita ve kadastro mühendisinin
kontrolünden sonra komisyon başkanınca tasdik olunur.
MADDE 6. - 6831 sayılı Kanunun 11 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 11. - Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen
tutanakların askı suretiyle ilânı, ilgililere şahsen yapılan tebliğ
hükmündedir. Tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı
ay içinde kadastro mahkemelerine, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro
davalarına bakmakla görevli mahkemeye müracaatla sınırlamaya ve 2 nci maddeye
göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman
Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir. Bu
müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak
düşürücü süredir. Ancak, tapulu gayrimenkullerde tapu sahiplerinin, on yıllık
süre içerisinde dava açma hakları mahfuzdur.
Hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak
sınırlamaya itiraz davalarında hasım Orman Genel Müdürlüğü, 2 nci maddeye göre
orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında
ise hasım Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüdür.
Orman Genel Müdürlüğünce açılacak davalarda hasım, hak
sahibi gerçek ve tüzel kişiler ile Çevre ve Orman Bakanlığıdır.
Kadastrosu yapılıp kesinleşen Devlete ait ormanlar,
tapu sicil müdürlüklerince hiçbir harç, vergi ve resim alınmaksızın orman vasfı
ile, 2 nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler halihazır vasfı
ile kaydında belirtme yapılarak Hazine adına tapuya tescil olunur.
Bu Kanunun;
a) 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2
nci maddesi,
b) 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5.6.1986 tarihli
ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B)
bendi,
Uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan,
ancak fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğünce tespit edilen yerler, talep
üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilir. Tahsisi
yapılan bu yerler Hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edilir.
Sınır noktaları ile ölçü işinde kullanılan tüm
noktalardaki taş, beton kazık ve diğer işaretler Orman Genel Müdürlüğünce
korunur. Noktaların tahribatı veya yerlerinin değiştirilmesi yasaktır.
MADDE 7. - 6831 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Orman kadastro komisyonları için lüzumlu olan taşıt
araçları ile her türlü demirbaş donanımları, görevlilerin kanunî yollukları ve
her türlü giderler Orman Genel Müdürlüğünce sağlanır.
Orman kadastrosu ve 2 nci madde uygulamaları yapılıp
kesinleşmiş ormanlarda, gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve
kuruluşlarınca orman sınırlarının arazi üzerine aplikesi talepleri her yıl
Orman Genel Müdürlüğünün teklifi ve Çevre ve Orman Bakanlığının onayı ile
belirlenen tarifeler üzerinden ücreti karşılığı yapılır.
MADDE 8. - 6831 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin ikinci
ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Damga çekiçleri dört çeşit olup şekilleri, bu Kanuna
bağlı levhada tespit edilmiştir. Bu çekiçlerin yetkililerden başkası tarafından
kullanılması yasaktır.
Orman Genel Müdürlüğünce belirlenecek esaslara göre
damgaya tâbi iken damgasız, nakliye tezkeresine tâbi iken nakliye tezkeresiz,
faturaya tâbi iken faturasız veya sevk irsaliyesiz olan orman emvali kaçak
sayılır. Fatura veya sevk irsaliyesinin nakliye tezkeresi yerine geçerli
sayılabilmesi için dayandığı nakliye tezkeresinin asgari olarak cilt, sayfa ve
tarih bilgilerini taşıması gerekir.
MADDE 9. - 6831 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin
birinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Herhangi bir suretle satışı yapılmış orman emvali,
bedeli ödenmeden veya karşılığı banka teminat mektubu veya Devlet tahvili temin
edilmeden, damgaya tâbi olanlar damgalanmadan ve gayri mamûl orman emvali
nakliye tezkeresi alınmadan, yarı mamûl ve mamûl orman emvali fatura veya sevk
irsaliyesi olmaksızın nakledilemez. Bunlar için düzenlenecek belgelerde emvalin
adedi, cinsi, nevi, vasfı, ebadı, miktarı, bedeli, hareket tarihi ve saati ile
mesafe dikkate alınarak tanınan geçerlilik süresi gösterilir.
Orman emvali; adedi, cinsi, nevi, vasfı, ebadı, bedeli,
hareket tarihi ve saati ile geçerlilik süresi itibarıyla ibraz olunan nakliye
tezkeresi, fatura veya sevk irsaliyesine uyduğu ve damgaya tâbi olanlar damgalı
bulunduğu takdirde, hepsi üzerinden hacmen yüzde on ve veznen yüzde onbeşine
kadar çıkacak fazlalık için, nakliye tezkeresi, fatura veya sevk irsaliyesinde
yazılı satış bedeli üzerinden tutarı ve bu tutarın yüzde on fazlası alınarak
serbest bırakılır.
MADDE 10. - 6831 sayılı Kanunun 42 nci maddesinin
birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Orman içinde yapılacak nakliyat, orman idaresinin
göstereceği yollardan yapılır. Nakliye tezkereleri ile fatura veya sevk
irsaliyeleri veya diğer taşıma belgeleri daima taşıyanların üzerinde bulunur ve
ilgili memurlar tarafından istenildiğinde gösterilmesi zorunludur.
Şehir ve kasabalardaki ticarethane ve fabrikalardan
alınan orman emvali şehir içinde fatura veya sevk irsaliyesi ile taşınabilir.
Bu belgelerin taşıma araçlarında bulundurulması zorunludur.
MADDE 11. - 6831 sayılı Kanunun 58 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 58. - Orman rejimine dahil veya yeniden orman
tesis edilecek yerlerde havza bazında yapılacak ağaçlandırma, erozyon ve sel
kontrolü, çığ ve heyelanların önlenmesi, ekosistemlerin korunup geliştirilmesi
ve havzada yaşayan insanların hayat şartlarının iyileştirilmesi faaliyetleri,
Çevre ve Orman Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili kuruluşlarla birlikte
hazırlanan entegre projeler halinde uygulanır.
Ancak, Devlet ormanı içinden geçen mevcut demiryolu,
karayolu ve köy yollarının tamiri, tahkimi ve bakımı orman idaresine bilgi
verilerek ilgililer tarafından yapılır.
MADDE 12. - 6831 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
41 inci maddeye aykırı olarak her çeşit orman emvalini
nakliye tezkeresiz, faturasız veya sevk irsaliyesiz, damgaya tâbi olanları
damgasız olarak nakledenler 108 inci madde gereğince cezalandırılır.
MADDE 13. - 6831 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (A) bendinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve (B) bendinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
(Ç) ve (E) bentlerinde yazılı yerlerden, (D) bendindeki
şehir mezarlıklarından, (H) bendindeki her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklarla
örtülü yerlerden (kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikler, fıstık çamlıkları ve
palamut meşelikleri hariç), sahipleri her türlü zâti ihtiyaçları ve pazar
satışları için hiçbir kayıt ve şarta tâbi olmadan kesim ve taşıma yapabilir.
Kızılağaçlıklar
ile aşılı kestaneliklerin sahiplerinin her türlü yapacak ve yakacak
ihtiyaçları ile pazar satışları için yapacakları kesimler; keşif, damga ve
nakliye işlemlerine tâbi olmayıp köy muhtarlığınca düzenlenecek belge ile
yapılır.
MADDE 14. - 6831 sayılı Kanunun;
a) 91 inci maddesinin altıncı fıkrasındaki “onbin lira”
ibaresi “yüzmilyon lira”, “yüzbin lira” ibaresi “birmilyar lira”,
b) 92 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki “beşyüzbin
lira” ibaresi “beşmilyar lira”,
c) 94 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “yüzbin
lira” ibaresi “birmilyar lira”, ikinci fıkrasındaki “onbin lira” ibaresi
“yüzmilyon lira”,
d) 95 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “beşyüz
lira” ibaresi “beşmilyon lira”, “ikiyüz lira” ibaresi “ikimilyon lira”, “yüz
lira” ibaresi “birmilyon lira”, ikinci fıkrasındaki “binbeşyüz liradan” ibaresi
“onbeşmilyon liradan”,
e) 96 ncı maddesindeki “onbin lira” ibaresi “yüzmilyon
lira”,
f) 97 nci maddesinin birinci fıkrasındaki “beşbin lira”
ibaresi “ellimilyon lira”,
g) 99 uncu maddesindeki “beşbin lira” ibaresi
“ellimilyon lira”,
h) 100 üncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki “yüzbin
lira” ibaresi “birmilyar lira”, “ellibin lira” ibaresi “beşyüzmilyon lira”,
ı) 101 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “beşyüzbin
lira” ibaresi “beşmilyar lira”, ikinci fıkrasındaki “birmilyon lira” ibaresi
“onmilyar lira”,
j) 102 nci maddesinin birinci fıkrasındaki “beşyüzbin
lira” ibaresi “beşmilyar lira”,
k) 103 üncü maddesindeki “yüzbin lira” ibareleri
“birmilyar lira”, “üçyüzbin lira” ibaresi “üçmilyar lira”,
l) 107 nci maddesindeki “yirmibin lira” ibaresi
“ikiyüzmilyon lira”,
Olarak değiştirilmiştir.
MADDE 15. - 6831 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 7. - Bu Kanunun 95 ve 97 nci maddelerinde yer
alan para cezaları, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, her yıl bir
önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen
yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır.
MADDE 16. - 6831 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 8. - Bu Kanun ile 9.8.1983 tarihli ve 2873
sayılı Millî Parklar Kanununa tâbi alanlarda bulunan yerler ile bu yerler
üzerindeki yapı ve tesisler, yirmidokuz yıla kadar kiraya verilebilir. Ancak,
kiracının Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenen yerlerde; kiralanan alan
miktarının 5 (Beş) katı kadar ağaçlandırma yapması zorunludur.
MADDE 17. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 18. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
ORMAN KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
MADDE 1. - Kanunun 1 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
kabul edilmiştir.
MADDE 13. - Kanunun 13 üncü maddesi Komisyonumuzca
aynen kabul edilmiştir.