Dönem : 22 Yasama Yılı : 2
T.B.M.M. (S. Sayısı : 350)
Birleşmiş Milletler
Sınai Kalkınma Örgütü ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvence Fonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/742)
Not : Tasarı, Başkanlıkça
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
komisyonlarına havale edilmiştir.
T.C.
Başbakanlık 9.1.2004
Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.02.0.KKG.0.10/101-810/170
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı
Bakanlar Kurulunca 5.1.2004 tarihinde kararlaştırılan “Birleşmiş Milletler
Sınai Kalkınma Örgütü ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvence Fonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” ile
gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GEREKÇE
Dünyada fosil yakıt
olarak adlandırdığımız kömür, doğalgaz ve petrol rezervlerinin gün geçtikçe
azaldığı bilinmektedir. Bunlardan doğal gazın 60-65 yıl, petrolün 40-45 yıl
içinde tükenmesi beklenmektedir. Kömürün ise bugünkü kullanımla birkaç
yüzyıllık rezervi bulunmaktadır. Zaten birkaç yüzyıllık rezervi de dünyanın
diğer fosil yakıtlar bitince enerji ihtiyacını sadece kömürden sağlayacağı
düşünülmemelidir. Bu durumda, şu an çocukluklarını yaşayan ve yeni doğan neslin
ömürleri içinde fosil yakıtların tükenişine tanık olacakları doğaldır. Ancak
bunların hepsinden önemli olanı fosil yakıtların yaşamı tehdit edici çevresel
etkilere sahip olması, bu tür yakıtların tükenmesinden de önce insanlığın yakıt
türünü değiştireceği sonucuna bizi ister istemez götürmektedir. Tüm bu
gerçekler karşısında insanlığın yeni bir enerji kaynağına ihtiyaç duyduğu
açıkça ortaya çıkmaktadır.
Konvansiyonel enerji
türlerinin yerine geçecek yeni enerji türünün hem kolayca elde edilebilmesi,
hem çevre dostu olması hem de (belki de en önemlisi) depolanabilir olması en
önemli kriter olarak tespit edilmiştir. Tüm bu özellikleri üzerinde toplayan
yegane enerji kaynağı ve enerji taşıyıcısı “hidrojendir”. Bu özelliği ile
hidrojen geleceğin enerji türü olarak dünyaca kabul edilmiş durumdadır.
“Hidrojen medeniyeti” kavramı gelecek için sıkça ifade edilmektedir. Hidrojen;
gaz halinde, tıpkı doğal gaz gibi doğrudan yakıt olarak ya da yakıt pilleriyle
enerjinin depolanması ve istenildiğinde kullanıma sunulması (elektrik üretimi)
özelliğine sahiptir.
Hidrojenin Özellikleri
Hidrojen kaynakları
evrende son derece bol ve yaygındır. En büyük hidrojen kaynağı sudur. Hidrojen
ayrıca doğalgaz, kömür gibi fosil yakıtlardan da üretilebilmektedir. Zararsız
bir gaz olup, enerjiye dönüşmesinde ısı ve suyun dışında başka bir yan ürün
oluşturmaz. Hidrojenden enerji elde edilmesi esnasında çevreyi kirletici ve
sera etkisini artırıcı hiçbir gaz ve zararlı kimyasal madde üretimi söz konusu
değildir.
Hidrojenin Elde Edilmesi
ve Dünyadaki Gelişmeler
Hidrojenin büyük
miktarlarda eldesi suyun elektrolizi ile de gerçekleştirilmektedir. Elektroliz
için rüzgar, güneş ve su enerjisi gibi yenilenebilir enerjilerden istifade
edilmesi temiz enerji kavramını pekiştiren bir yaklaşım olarak görülmektedir.
Yurdumuz yenilenebilir enerji kaynakları bakımından çok zengindir. Mevcut
hidroelektrik santrallerinin atıl çalışmaları halinde ve şebekeye pik saatler
dışında verilen ve kullanılmayan enerjinin hidrojen elde edilerek depolanması
ile gerektiğinde enerji sağlanması mümkün olmaktadır.
Hidrojen gaz halinde
yakılarak; ısınma, taşıt yakıtı ve mutfak kullanımında tıpkı doğal gaz gibi
tüketilebilecektir. Yakıt pili formunda ise; örneğin diz üstü bilgisayar ve cep
telefonlarında şarj, otomobillerde benzin alma sorunu büyük ölçüde
çözülebilecektir. Kartuşlu bilgisayarların 2004, hidrojen yakıtlı araçların
2005’te piyasaya sürülmesi beklenmektedir.
Yakıtların güvenlik
sıralaması yapıldığında hidrojen, benzin ve metandan daha güvenlidir. Ürettiği
kirleticiler açısından en temiz enerjidir. Hidrojen enerji sistemi efektif
maliyet açısından en düşük değere sahiptir. Hidrojenin boru hatları ile
iletiminin maliyeti elektrik dağıtım hatlarının maliyetinin sadece % 25’i
kadardır.
21. yüzyılın yakıtı
olarak değerlendirilen hidrojen için en uygun sistem hidrojenli yakıt pili
teknolojisidir. Bu konuda Avrupa Birliği ilk beş yıl için 5 milyar Euro, ABD
hidrojenli otomobiller için 1,7 milyar ABD Doları, Japonya ise 2020 yılına
kadar 4 milyar ABD doları harcamayı planlamışlardır. İzlanda, 2030 yılına kadar
tamamen hidrojen kullanmayı planlamıştır. ABD ve AB arasında hidrojen ekonomisi
hususunda işbirliği yapılması amacıyla ortak çalışmalar başlatılmıştır.
Çağımızın hidrojen
enerjisi çağı olarak nitelendirildiği bu dönemde, konvansiyonel benzerlerinin
çok ötesinde bir verime sahip hidrojen yakıtı ile çalışan motorlu araçlar,
elektronik cihazlar ve telekomünikasyon aletleri giderek ticarî kullanıma
sunulmaktadır. Teknolojik açıdan önde olma kaygısını taşıyan ülkeler, araştırma
merkezleri ve sınai şirketler hidrojen teknolojisine daha fazla eğilmekte ve bu
alanda çok yüklü yatırımlara girişmektedirler. Bu girişimcilerin en önemli
ihtiyaçları hidrojen alanında bilgi alışverişi, gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler arasında know-how transferi ve ar-ge faaliyetleridir.
Amerikan senatosu
konutlarda uygulanan hidrojen yakıt sistemleri için KW başına 1.000 ABD Dolar
konut vergisinden düşmek kaydı ile hidrojen kullanımını teşvik etmektedir.
Hidrojen enerjisinin geleceği çok parlak olup, zaman petrolün aleyhine
hidrojenin lehine işlemektedir. Bunu gören dünyanın en büyük petrol üreticisi
Suudi Arabistan hükümeti en büyük hidrojen üretim tesisini kurmaktadır.
Merkezin Kurulması ile İlgili Tarihçe
Hidrojen enerjisi araştırmalarına yönelik
uluslararası bir merkezin Türkiye’de kurulması için Hükümet nezdinde ilk somut
adım 1992 yılında atılmış, 1996 yılında Birleşmiş Milletler Sınaî Kalkınma
Örgütü, BMSKÖ (UNIDO) Genel Kurulu bu merkezin Türkiye’de kurulmasını oybirliği
ile kabul etmiştir. Aradan geçen yıllarda ise tüm Hükümetlerin üzerinde mutabık
kalmalarına rağmen bu merkez, çeşitli engel ve zorluklar nedeniyle bir türlü
gerçekleştirilememiş ve son yıllarda merkezin kendi ülkelerinde kurulmasını
isteyen ve 1996 yılında alınan BMSKÖ kararını geçersiz kılmak isteyen birçok
gelişmiş ve gelişmekte olan ülke bu alanda çok yoğun bir lobi faaliyeti
yürütmüştür.
2001 yılı Ocak ayında Prof. Dr. Nejat
Veziroğlu tarafından Millî Güvenlik Kuruluna UHETEM Projesi hakkında bir
brifing verilmiş olup, MGK toplantısında üyeler tarafından da söz konusu Proje
devlet politikası olarak benimsenmiştir.
Hidrojen enerjisi araştırmalarına cevap
vereceği düşünülen, “Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezinin
(UHETEM) ülkemizde kurulmasına ilişkin Anlaşma, 21.10.2003 tarihinde
Hükümetimiz adına Bakanlığımız ile BMSKÖ arasında Avusturya’da imzalanmıştır.
Söz konusu anlaşma “Güvence Fonu Anlaşması” ve ekindeki Proje Dokümanından
oluşmaktadır. Anlaşmanın birinci bölümü, Hükümetimizin bu Merkezin kurulması
için BMSKÖ’ne sağlayacağı nakdî ve aynî katkıları belirlemektedir. Anlaşma
hükümlerine göre Hükümetimizin BMSKÖ’ne taahhüt ettiği nakdî ve aynî katkıların
toplamı 5 yıllık bir sürede 40 milyon ABD Dolarıdır.
Merkezin Kurulma Gerekçesi
UHETEM, alanında dünyanın ilk uluslararası
araştırma merkezidir. Türkiye, bu merkezin İstanbul’a alınmasıyla çok stratejik
bir tercih yapmıştır. Bu merkezin BMSKÖ şemsiyesinde kurulmasıyla, Türkiye’nin
BMSKÖ üyesi 171 ülkeyle ortak teknoloji projeleri geliştirmesi mümkün
olacaktır. Merkezin kurulma amacı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında
kısa ve uzun dönemli eğitim vermek, bilimsel toplantılar düzenlemek,
danışmanlık hizmeti vermek ve benzer kurumlarla işbirliği yapmak olacaktır.
İstanbul’da 2004 yılından itibaren faaliyete geçecek UHETEM’nin yüklendiği ana
misyon, geleceğin enerji kaynağına şimdiden yatırım yaparak, fosil yakıtların
azalmasıyla ortaya çıkacak enerji ihtiyacını sorunsuz bir biçimde gidermek;
fosil yakıtların ortaya çıkardığı çevre sorununu, yeni enerji yatırımları
yapmakta olan ülkelerin azaltmasına öncülük etmek olarak tanımlanabilir.
UHETEM’nin Türkiye’ye Getireceği
Avantajlar
• Hidrojen enerjisi teknolojileri
araştırmaları ve know-how’ı geleceğe dönük stratejik bir tercihtir. Bu tercih
Türkiye’yi önder bir konuma yükseltecektir.
• Birleşmiş Milletler kapsamındaki bir
merkezin Türkiye’de kurulması, Türkiye’nin uluslararası kuruluşlar içerisindeki
itibarını artıracaktır. Türkiye cazibe merkezi olacaktır.
• Bu merkez hidrojen enerjisi ile ilgili
bilgi akışında önemli bir köprü vazifesi görecek, dolayısıyla bilim adamı ve
uzmanlar Türkiye’ye gelecektir.
• Araştırma ve geliştirme işbirliği
projeleri kapsamında dış fonların ve özel sektör imkânlarının bu merkeze
yönlendirilmesiyle ve teşvik projeleri için ülkelere fon sağlayıcı özelliği ile
Merkez finansman açısından da cazibeli hale gelecektir.
• Merkezin ileri aşamalarda diğer enerji
konularına da yoğunlaşarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumundan daha etkin bir
konuma yükseleceği düşünülmektedir.
• Hidrojen enerjisi alanında
geliştirilecek projelerin Türkiye’de uygulanmasıyla enerji bağımlılığı aşamalı
olarak azaltılacaktır. Bu durum diğer ülkeler için örnek teşkil edecektir.
Bu tür bir araştırma merkezine ev
sahipliği yapmak Türkiye’ye prestij sağlayacak ve bilim ve teknoloji alanındaki
uluslararası işbirliğinde Türkiye’ye dünya çapında yüksek bir profil
kazandıracaktır. Yeni gelişmekte olan bir teknoloji alanında uluslararası bir
merkeze sahip olunması, dünyanın dikkatini Türkiye’deki bilimsel ve teknolojik
ilerlemelere çekecektir. Hidrojen enerjisi alanında faaliyet gösterecek olan
Merkez, Türkiye’nin çevreye ve özellikle temiz ve yenilenebilir enerji
kaynaklarını geliştirme ve iklim değiştirme konularına verdiği önemi
gösterecektir. Merkezin varlığı Türkiye’deki bilim ve teknoloji konularında
çalışan araştırmacılara, hidrojen enerjisi ve ilgili konularda dünyadaki
uzmanlar ile tanışma ortamı sağlayacaktır. Merkezin çalışmaları küçük ölçekli
ileri teknoloji firmalarının gelişmelerini teşvik edecektir. BMSKÖ tarafından
İtalya, Avusturya, Çin, Hindistan ve Brezilya’da kurulmuş bulunan benzer
merkezler bu ülkelerdeki çalışmalarını başarıyla sürdürmektedirler.
UHETEM’nin Çalışma Alanları
• Hidrojen enerjisi politikası
oluşturulması, büyük miktarlarda hidrojen üretimi ve hidrojen enerji
teknolojilerinin uygulanmasının ve çevresel çalışmaların ekonomik analizi;
• Diğer yenilenebilir enerji sistemleriyle
hidrojen üretim tekniklerinin entegre edilmesi;
• Hidrojen depolama teknikleri ve klima
sistemleri;
• Boru ile hidrojen nakli, sıvı hidrojen
teknolojileri;
• Hidrojenle çalışan taşıtlar, yakıt pili
uygulamaları (otobüsler, otomobiller, vb);
• Hidrojen alt yapısı geliştirilmesi, kimyada
enerji üretiminde, gaz, petrol endüstrisinde ve metalürjide hidrojen
uygulamaları sayılabilir.
Bununla birlikte, hidrojenin depolanması,
taşınması ve güvenli bir biçimde taşıtlarda yakıt olarak kullanılmasında
yurdumuzda bol miktarda kullanılan “bor” madeni en elverişli ortamı
oluşturmaktadır. Bu nedenle de Bakanlığımızca ihdas edilen “Ulusal Bor ve
Ürünleri Araştırma Enstitüsü” UHETEM’le çok yakın bir işbirliği kuracaktır.
Ayrıca, Karadeniz’in derinliklerinde bol miktarda hidrojen bileşiklerinin (hidrojen
sülfit) olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu maddeden hidrojen elde edilmesi için
yapılacak çalışmalarda UHETEM önemli rol oynayacaktır.
UHETEM’nin Çalışma Programı ve İlk
Faaliyetler
UHETEM 2004 yılı başında Merkez direktörü
ve kilit personelin atanmasıyla İstanbul’da faaliyete başlayacaktır. Merkezin
ilk faaliyetleri;
• Diğer personelin istihdamı, daimî
binanın teminine kadar geçici ofisin temini,
• UHETEM’nin tanıtımı için faaliyetler,
fon ve kurumsal veri bankasının oluşturulması,
• İşbirliği yapılabilecek ülkelerle,
benzer ulusal merkezlerle ve özel sektörle görüşmeler,
• İlk araştırma ve pilot projelerin
belirlenmesi ve fon sağlayacak ülke/şirketlere ucuz hidrojen enerjisi temini,
tanıtım projeleri konusunda araştırma önerileri hazırlanması,
• UHETEM’nin tanıtılacağı konferanslara
hazırlıkları kapsayacaktır.
BMSKÖ, ulusal ve özel çıkar gözetmeden ve
sadece ilgili ülkelere yardımcı olmak amacıyla, sınaî kalkınma hedeflerine
ulaşılması için tarafsız ve objektif yardım sağlayan bir kuruluş olarak kabul
edilmiştir. Küresel bir forumu olarak BMSKÖ, endüstriyel konularla ilgili bilgi
üretip yaymakta ve karşılaşacakları sorunların üstesinden gelmeleri için
çeşitli aktörler arasında ortaklıklar kurulması, diyalog geliştirilmesi ve
işbirliğinin teşviki için bir platform sağlamaktadır.
Merkezin, Güvence Fonunun ve
faaliyetlerinin BMSKÖ tarafından, BMSKÖ’nün uygulanabilir düzenlemelerine,
kurallarına ve idarî talimatlarına uygun biçimde yönetileceği; personel
idaresinin mal ve hizmet alımlarının ve akdedilen sözleşmelerin de anılan
düzenlemeler, kurallar ve idarî talimatlara tâbi olması ve Merkezin Türkiye’de
BMSKÖ kurallarına bağlı olarak kurumsal ve personel faaliyetlerini yürütmesi
öngörülmektedir.
Dışişleri Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet
Meclisi
Dışişleri
Komisyonu 19.1.2004
Esas No. : 1/742
Karar No. : 163
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Birleşmiş Milletler Sınai
Kalkınma Örgütü ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvence Fonu
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı,
Komisyonumuzun 15 Ocak 2004 tarihli 29 uncu toplantısında Dışişleri Bakanlığı,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar ile Maliye Bakanlığı temsilcilerinin katılmalarıyla
görüşülmüştür.
Dünyada fosil yakıt
olarak adlandırılan kömür, doğalgaz ve petrol rezervlerinin azaldığı ve bu
yakıtların çevre kirliliğine sebep olduğu bilinmektedir.
Konvansiyonel enerji
türlerinin yerine geçecek yeni enerji türünün, kolay elde edilebilir olması,
çevre dostu olması ve en önemlisi kolay depolanabilir olması en önemli
kriterdir. Bu özellikleri taşıyan tek enerji kaynağı ve enerji taşıyıcısı
"hidrojen"dir. Bu özellikleri ile hidrojen geleceğin enerji türü
olarak dünyaca kabul edilmiş bulunmaktadır. Hidrojen gaz halinde doğrudan yakıt
olarak ya da yakıt pilleriyle, enerjinin depolanması ve istenildiğinde
kullanıma sunulması (elektrik üretimi) özelliğine sahiptir.
Birleşmiş Milletler Sınai
Kalkınma Örgütü Genel Kurulu, hidrojen enerjisi araştırmalarına yönelik
uluslararası merkezin Türkiye'de kurulmasını 1996 yılında kabul etmiştir.
Temiz ve yenilenebilir
enerji kaynaklarını geliştirme amacını taşıyan Anlaşma, Komisyonumuzca
benimsenmiş, Anlaşmanın XII nci maddesi, bu Anlaşmanın imzalanmasını müteakip
yürürlüğe gireceği hükmünü taşıdığından Tasarının 1 inci maddesinin
"Viyana'da 21 Ekim 2003 tarihinde imzalanan ‘Birleşmiş Milletler Sınai
Kalkınma Örgütü ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvence Fonu
Anlaşması’nın onaylanması, söz konusu Anlaşmanın imza tarihinden itibaren
yürürlüğe girmesi suretiyle uygun bulunmuştur" şeklinde değiştirilerek
kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
onayına sunulmak üzere Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
|
Mehmet Dülger |
Hüseyin Kansu |
Eyyüp Sanay |
|
|
|
Antalya |
İstanbul
|
Ankara |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
|
Mehmet Özyol |
Nur Doğan Topaloğlu |
Mustafa Dündar |
|
|
|
Adıyaman |
Ankara |
Bursa |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
|
M. İhsan Arslan |
Abdülbaki Türkoğlu |
Mehmet Eraslan |
|
|
|
Diyarbakır |
Elazığ |
Hatay |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
|
Mehmet B. Denizolgun |
Onur Öymen |
Fikret Ünlü |
|
|
|
İstanbul |
İstanbul |
Karaman |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
|
Ufuk Özkan |
Hasan Ören |
Osman Seyfi |
|
|
|
Manisa |
Manisa |
Nevşehir |
|
|
|
Üye |
Üye |
|
|
|
|
Süleyman Gündüz |
Öner Ergenç |
|
|
|
|
Sakarya |
Siirt |
|
|
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ
METİN
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SINAİ KALKINMA ÖRGÜTÜ VE TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENCE FONU ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 21 Ekim 2003
tarihinde Viyana’da imzalanan “Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü ve
Türkiye Cumhuriyeti Arasında Güvence Fonu Anlaşması”nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
DIŞİŞLERİ KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SINAİ KALKINMA ÖRGÜTÜ VE TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENCE FONU ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - Viyana’da 21
Ekim 2003 tarihinde imzalanan “Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü ve
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvence Fonu Anlaşması”nın onaylanması,
söz konusu anlaşma’nın imza tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi suretiyle
uygun bulunmuştur.
MADDE 2. - Tasarının 2
nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 3. - Tasarının 3
üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
Dışişleri Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. |
|
|
A. Gül |
A. Şener |
M. A. Şahin |
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
|
B. Atalay |
A. Babacan |
M. Aydın |
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
Adalet Bakanı |
|
|
G. Akşit |
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
|
|
Millî Savunma Bakanı |
İçişleri Bakanı |
Maliye Bakanı |
|
|
M. V. Gönül |
A. Aksu |
K. Unakıtan |
|
|
Millî Eğitim Bakanı V. |
Bayındırlık ve İskân Bakanı |
Sağlık Bakanı |
|
|
B. Atalay |
Z. Ergezen |
R. Akdağ |
|
|
Ulaştırma Bakanı |
Tarım ve Köyişleri Bakanı |
Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı |
|
|
B. Yıldırım |
S. Güçlü |
M. Başesgioğlu |
|
|
Sanayi ve Ticaret Bakanı |
En. ve Tab. Kay. Bakanı |
Kültür ve Turizm Bakanı |
|
|
A. Coşkun |
M. H. Güler |
E. Mumcu |
|
|
|
Çevre ve Orman Bakanı |
|
|
|
|
O. Pepe |
|