Dönem : 22           Yasama Yılı : 2

 

              T.B.M.M.                                                (S. Sayısı : 582)

 

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Değişiklik Yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/824)

 

                                   T.C.

                             Başbakanlık                                                                           8.6.2004

                     Kanunlar ve Kararlar

                         Genel Müdürlüğü

        Sayı : B.02.0.KKG.0.10/101-893/2689

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 31.5.2004 tarihinde kararlaştırılan “Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Değişiklik Yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.

Gereğini arz ederim.

                                                                                                         Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                   Başbakan

GENEL GEREKÇE

Devlet güvenlik mahkemelerinin temeli, 1961 Anayasasının 136 ncı maddesine 15.3.1973 tarihli ve 1699 sayılı Kanunla eklenen, Devlet güvenlik mahkemelerinin kurulmasına ilişkin hükümlerle atılmıştır. 26.6.1973 tarihli ve 1773 sayılı Kanunla da Devlet güvenlik mahkemeleri kurulmuş ve bu Kanun 11.7.1973 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 1773 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesinin 6.5.1975 tarihli ve 1974/35 E., 1975/126 K. sayılı Kararıyla şekil yönünden iptal edilmiştir.

1982 Anayasasının 143 üncü maddesinde kuruluş ve işleyişi ile ilgili bazı hükümlere de yer verilerek Devlet güvenlik mahkemelerinin kurulacağı ifade edilmiştir. Anayasanın bu amir hükmü gereğince 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun yürürlüğe konulmuş ve bu mahkemeler 1.4.1984 tarihinde faaliyete geçmiştir. Devlet güvenlik mahkemeleri Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya Devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmak üzere 2845 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde sayılan illerde kurulmuştur.

7.5.2004 tarihli ve 5170 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 9 uncu maddesiyle Devlet güvenlik mahkemelerinin kuruluş dayanağını oluşturan Anayasanın 143 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylece, bu mahkemelerinin görev alanına giren suçların soruşturma ve kovuşturmasında uygulanacak kuralların yeniden tayin ve tespiti zorunlu hale gelmiştir.

Bilindiği üzere, 10-11 Aralık 1991 tarihlerinde Helsinki' de yapılan Avrupa Birliği toplantısında tam üyelik için ülkemizin aday olarak kabul edilmesiyle, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri yeni bir boyut kazanmıştır. Son gelişmeler ışığında 14.4.2003 tarihinde Avrupa Birliği Konseyi tarafından kabul edilen belge ile Türkiye'ye yeni bir Katılım Ortaklığı Belgesi sunulmuştur. Bu Belgeye karşılık Ulusal Program gözden geçirilmiş ve 24.7.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Avrupa Birliği'ne giden süreçte ülkemiz hukuk ve yargı alanında da reform çabasına girmiştir. Bu cümleden olmak üzere, taraf olduğumuz İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin, özellikle "adil yargılanma hakkı" başlıklı 6 ncı maddesinin gereklerinin yerine getirilmesi Ülkemiz bakımından da bir yükümlülük haline gelmiştir. Demokratik ve çağdaş hukuk devletinin bir gereği olarak, insan haklarını temel alan bir yargılama usulünün, suçun işleniş şekli ve nev'i ne olursa olsun benimsenmesi, adil ve çağdaş hukuk normlarının ihdası suretiyle mahkemelerin yapılandırılması, bu ilkelere uymayan düzenlemelerin pozitif hukuk düzenimizden çıkartılması, Devletimiz ve toplumumuz için bir beklenti ve ihtiyaç haline gelmiştir. Bu konuda atılacak adımlardan biri de geçmişte kamuoyunun ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gündemini uzun süre meşgul eden ve yargılama usulleri itibarıyla Devletimizin tazminatla mahkum edilmesi sonucunu doğuran Devlet güvenlik mahkemeleri ile ilgili düzenlemelerdir.

Teknolojik alandaki gelişmelere paralel olarak terör ve organize suçlar da her geçen gün artmakta ve bu suçların işleniş şekilleri daha karmaşık bir görünümle ortaya çıkmaktadır. Bu nev'i suçların daha seri bir şekilde soruşturulup yargılanabilmesi için uzmanlaşmış hâkim ve savcıların görev yaptığı ihtisas mahkemelerinin kurulması genel kabul gören bir yaklaşımdır. Tasarıyla Devlet güvenlik mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usullerinin düzenlendiği 2845 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılarak, Devlet güvenlik mahkemeleri kaldırılmaktadır. Ancak, suçların işleniş yöntemlerindeki çeşitlilik ve yapılanma nedeniyle, klasik ceza muhakemesindeki soruşturma teknik ve usullerinin tatbik edilerek bazı suçların muhakeme ve soruşturulmasından beklenen fayda ve amacın elde edilemeyeceği bilinen bir gerçektir.

Kıt'a Avrupasında örneğin Fransa'da Devlet güvenlik mahkemeleri (La cour de surete de l'Etat) kaldırılmış, ancak 1982 tarihli ve 621 sayılı Kanunla Devlet güvenliği aleyhine işlenen suçları yargılamakla görevli mahkemeler yeniden belirlenmiştir. 1986 yılında 1020 sayılı Kanunla Fransız Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yapılan değişiklikle bazı fiillerin terör, baskı veya tehdit vasıta kılınarak mevcut kamu düzenini bozmak amacıyla ferdi veya toplu olarak işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturma yetkisinin Paris Cumhuriyet Savcısına, sorgu hâkimine ve Paris Ceza Mahkemesine aktarılması imkânı tanınmıştır. Böylece, terör eylemlerinin yargılanmasında merkezileşmeye ve uzmanlaşmaya gidilmiştir.

Alman hukukunda, Alman mahkemeler teşkilat hukukuna göre terör örgütleri açısından özel düzenlemelere gidilmiştir. Alman Mahkemeler Teşkilatı Kanununun 120 nci maddesinde Eyalet Yüksek Mahkemesinin ilk derece mahkemesi olarak görev yapacağı haller düzenlenmiştir. Eyalet hükümet merkezinin bulunduğu yerlerdeki eyalet yüksek mahkemeleri, Alman Ceza Kanununun 129 a maddesindeki terör örgütü kurma fiilini işleyenlerle ilgili olarak ilk derece mahkemesi sıfatıyla görev yapmaktadır.

Tasarıyla 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa "Bazı suçlara ilişkin muhakeme usulü" başlıklı Üçüncü Fasıl eklenerek ağır ceza mahkemeleri bünyesinde ihtisaslaşmayı sağlayacak bir yapılanmaya gidilmektedir. Tasarının geçici maddelerinde ise Devlet güvenlik mahkemelerinde devam eden yargılamalara ilişkin geçiş süreci ile Devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bu mahkemelerde görev yapan başkan ve üyeler, Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet savcısı ve diğer adli personel hakkında tatbik edilecek hükümler belirlenmektedir.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1. - Madde ile, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa 394 üncü maddeden sonra gelmek üzere "Bazı suçlara ilişkin muhakeme usulü" başlıklı "Üçüncü Fasıl" başlığı altında 394/a ila 394/d maddeleri eklenmektedir. Bu Fasılda yer alan;

394/a maddesinde, maddede sayılan suçların, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görüleceği hükme bağlanmaktadır. Ayrıca, bu suçlara bakmakla görevli olmak üzere aynı yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi kurulmasına da imkân sağlanmaktadır.

394/b maddesinde, 394/a maddesi kapsamına giren suçlarda uygulanacak soruşturma usulleri düzenlenmektedir.

394/c maddesinde, soruşturma ve kovuşturma safhalarında kolluğun görev ve yetkileri ile 394/a maddesi kapsamına giren suçların soruşturmalarının, daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi için bina, araç, gereç ve personelden geçici yararlanmayla ilgili hükümlere yer verilmektedir.

394/d maddesinde, 394/a maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili davalarla ilgili kovuşturmada uygulanacak özel hükümler belirlenmektedir. Burada belirtilen özel hükümler dışında yargılamaya ilişkin genel hükümler uygulanacaktır.

Madde 2. - Madde ile 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemesi başkan ve üyeleri ile bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevli Cumhuriyet savcılarının 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 20 nci maddesinde belirtilen koruma tedbirlerinden yararlanacakları; ayrıca, bunların koruma ve güvenlik taleplerinin ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirileceği hükme bağlanmaktadır.

Madde 3. - Madde ile 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmaktadır.

Geçici Madde 1. - Madde ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Devlet güvenlik mahkemelerinde görevli bulunan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının 394/a maddesine göre ilk atamalar yapılıncaya ve atananlar görevlerine başlayıncaya kadar hangi sıfatla görevlerine devam edecekleri ve bunların daha sonraki atamalarında uygulanacak hükümler düzenlenmektedir.

Geçici Madde 2. - Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Devlet güvenlik mahkemeleri ve Devlet güvenlik mahkemeleri Cumhuriyet başsavcılıklarında mevcut dava ve soruşturma dosyaları hakkında yapılacak işlemler düzenlenmektedir.

Geçici Madde 3. - Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet başsavcılıkları ile Devlet güvenlik mahkemelerinde bulunan arşiv, kalem, emanet ve diğer birimlerin faaliyet ve görevlerinin ne şekilde devam edeceklerine ilişkin hükümler belirlenmektedir.

Geçici Madde 4. - Madde ile Devlet güvenlik mahkemesi adalet komisyonunun görev ve yetkilerinin sona ermesi ve Devlet güvenlik mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcılar dışında kalan diğer personel hakkında yapılacak işlemler düzenlenmektedir.

Geçici Madde 5. - Madde ile diğer kanunlarda geçen bazı ibarelerin uygulamada hangi anlama geleceği belirlenmekte, yürürlükten kaldırılan 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanununa yapılan atıfların 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa eklenen Üçüncü Fasıla, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 4 üncü maddesinde 2845 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine yapılan atıfların 1412 sayılı Kanunun 394/a maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerine yapılmış sayılacağı hükme bağlanmaktadır.

Geçici Madde 6. - Madde ile, Devlet güvenlik mahkemelerince verilmiş olup da Yargıtay’da bulunan dava dosyaları hakkında yapılacak işlemler hükme bağlanmaktadır.

Madde 4. - Yürürlük maddesidir.

Madde 5. - Yürütme maddesidir.

Adalet Komisyonu Raporu

        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                 Adalet Komisyonu

                  Esas No. : 1/824                                                                       11.6.2004

                    Karar No.: 55

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Başkanlığınızca 9.6.2004 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan "Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda Değişiklik Yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı  (1/824)", Danışma Kurulunun 9.6.2004 tarihli ve 8 nolu tavsiye kararı ile Komisyonumuzun 10.6.2004 tarihli 47 nci toplantısında Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet Bakanlığı temsilcilerinin de katılmalarıyla incelenip görüşülmüş, geneli üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra maddelerine geçilmesi kabul edilmiş ve maddelere ilişkin kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır.

Tasarının çerçeve 1 inci maddesiyle 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa 394 üncü maddeden sonra gelmek üzere "Bazı suçlara ilişkin muhakeme usulü" başlıklı ÜÇÜNCÜ FASIL başlığı altında eklenmesi öngörülen 394/d maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendindeki "vekiline verilecek süre otuz günü geçemez" ibaresi "müdafiine makul bir süre verilir" şeklinde değiştirilmiş, ikinci cümledeki "esaslı surette" ibaresi gereksiz görülerek metinden çıkarılmıştır.

(5) numaralı bentteki "Cumhuriyet savcısına," ibaresinden sonra müdafileri de madde kapsamına almak amacıyla "müdafiye" kelimesi eklenmiştir.

(6) numaralı bendin dördüncü cümlesinde yer alan "duruşmalarda" ibaresi "oturumlarda" şeklinde düzeltilmiştir.

Tasarının 2, 3, geçici 1 ve geçici 2 nci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Tasarının geçici 3, 4 ve 5 inci maddelerinde yer alan "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek" ibarelerinden sonra "veya kurulacak" ibareleri eklenmiştir.

Tasarının geçici 6 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.

Bu Kanuna göre görevlendirilecek veya kurulacak ağır ceza mahkemelerinin yargı çevrelerinin hangi süre içerisinde belirleneceğini açıklığa kavuşturmak amacıyla Tasarıya, geçici 7 nci madde ilave edilmiştir.

Tasarının yürürlüğe ilişkin 4 ve yürütmeye ilişkin 5 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

Köksal Toptan

Halil Özyolcu

Ramazan Can

Zonguldak

Ağrı

Kırıkkale

(Toplantıya katılmadı)

 

 

Kâtip

Üye

Üye

Hasan Kara

Mehmet Ziya Yergök

Feridun Fikret Baloğlu

Kilis

Adana

Antalya

(Toplantıya katılmadı)

 

 

Üye

Üye

Üye

Orhan Yıldız

Yüksel Çorbacıoğlu

Semiha Öyüş

Artvin

Artvin

Aydın

(Toplantıya katılmadı)

(Karşı oy)

 

Üye

Üye

Üye

Feridun Ayvazoğlu

Muzaffer Külcü

Mahmut Durdu

Çorum

Çorum

Gaziantep

Üye

Üye

Üye

Esat Canan

Recep Özel

Mehmet Yılmazcan

Hakkâri

Isparta

Kahramanmaraş

(İmzada bulunamadı)

 

 

Üye

Üye

Üye

Hakkı Köylü

Harun Tüfekçi

Kerim Özkul

Kastamonu

Konya

Konya

Üye

Üye

Üye

Muharrem Kılıç

İsmail Bilen

Orhan Eraslan

Malatya

Manisa

Niğde

(Ayrışık oy yazım eklidir)

 

 

Üye

Üye

Üye

Ömer Kulaksız

Mehmet Nuri Saygun

Bekir Bozdağ

Sivas

Tekirdağ

Yozgat

 

 


AYRIŞIK OY YAZISI

10.6.2004 günü görüşülen Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunda Değişiklik yapılması ve DGM'lerin kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısına esasta kabul oyu vermekle beraber, aşağıda işaret edeceğim noktalardan gördüğüm eksiklikleri ifade etmeyi ve bu doğrultuda ayrışık oy yazısı yazmayı zorunlu görmekteyim.

Bilindiği gibi Cumhuriyet Halk Partisi olarak ve aynı zamanda kişisel olarak DGM'lerin kurulduğu 26.6.1973 tarihinden bu yana bu mahkemenin yargılama usulleri ve kuruluş biçimlerini doğal yargıç ilkesini zedeler nitelikte gördük. Bu konuyla ilgili çeşitli defalar söylenen sözler, yapılan eleştiriler bugüne kadar ne yazık ki yanıt bulamamıştır. Şimdi ise Avrupa Birliği normlarına uyma adına bu tasarı hazırlanmış bulunmaktadır.

DGM'ne doğal yargıç ilkesini ve yargı önünde eşitlik ilkesini zedelemesi çerçevesinde karşı bulunmamız bu mahkemelerde olağanüstü zor koşullarda görev yapan yargıç, savcı ve her türlü adli personeli takdir etmediğimiz anlamında değildir. İnanılmaz özverili çalışmalarla, önemli hizmetler vermişler ve yargı tarihine geçmişlerdir. Mahkemeye karşı olmak, burada çalışanlara karşı olmak anlamında yorumlanmamalıdır.

Bilindiği gibi Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde yapılan Anayasa değişikliğinde Anayasanın 143. maddesinin kaldırılması sonucu DGM'leri Anayasal desteği kaybetmiş oldu.

Yeni durumda hukukçular arasında iki görüş belirdi. Birincisi; mahkemelerin kanunla kurulduğu, her mahkemenin Anayasada yer almasının gerekmediği, DGM'nin Anayasada yer almış olmasının Anayasa koruyucu tarafından Anayasal güvence altına alınmak istendiği bu nedenle Anayasadaki bu madde kaldırılmış olsa bile DGM'nin kanunlarının yürürlülükte olduğu, dolayısıyla görevlerini yapmasına engel olmadığı görüşüdür.

İkincisi ise; Anayasamızda mahkemelerin kanunla kurulması öngörülmesine rağmen DGM'lerin Anayasadaki bir normla kurulmalarıdır. Bu bir istisnadır Ancak Anayasadaki temel ortadan kalkınca, DGM'lerin yargı erki de ortadan kalkmış olmaktadır, denilmektedir.

Esas itibariyle hangi görüşe katılırsak katılalım ortada bir fiili durumla, bir "de facto" ile karşı karşıya bulunmaktayız. DGM'ler uygulamada ne görevsizlik kararı verebildiler ne de yargılamaya devam edebildiler. Hukukumuzda olmayan "bekleme kararı" vermeye başladılar. Bu itibarla geçiş yasasının en kısa sürede TBMM' den geçirilmesi zorunluluğu doğmuştur.

Hem bu nedenle, hem de yukarıda belirttiğimiz gibi esasen kuruluşuna karşı olduğumuz DGM'lerin kaldırılması gerektiğine olan inancımız nedeniyle yasa tasarısına olumlu oy vermiş bulunmaktayız. Ancak tasarı önemli sakatlıklar içermektedir. Her ne kadar komisyonda yapılan görüşmeler sırasında bu sakatlıklara değinmişsek de bunun önemli bir kısmı düzeltilmemiştir.

Tasarı derinlemesine incelendiğinde aslında Hükümetin DGM'leri kaldırmak istemediği fakat Avrupa Birliği Müktesebatına uymak amacıyla isimlerini kaldırarak sanki özel Ağır Ceza Mahkemeleri gibi sürdürmek istedikleri anlaşılmaktadır.

Tasarıdaki hükümlerin önemli bir kısmı yürürlükten kaldırılan 2845 sayılı DGM yasasından aktarılmıştır. Bu yasadaki sınırlamalar aynen korunmuştur.

Bu yaklaşım ülkemizdeki sistemi bozmuştur. Çünkü bu mahkemeler CMUK'nın içine yerleştirilmiştir. Bu durumda aynı görevi üstlenen mahkemeler arasındaki yetki farkı nedeniyle Anayasanın eşitlik ilkesi zedelenmiştir. Oysa mevcutta yer alan ağır ceza mahkemeleriyle bu yasayla getirilen "Özel Ağır Ceza Mahkemeleri" arasında görülen görev yönünden bir fark yoktur. Bu nedenlerle de kurallarda farklılık olmaması gerekirken kanun tasarısında önemli farklılıklar getirilmiştir.

Kuşkusuz ülkede uzmanlığı gerektiren kanunlarda ihtisas mahkemeleri kurulabilir. Bu sistemi zedelemez. Bu amaçla son olarak 5020 sayılı Yasayla banka suçları için bazı yerlerde Ağır Ceza Mahkemesine bir daire eklenmesi yada Ağır Ceza Mahkemesinin bir dairesinin bu suçlar için görevlendirilmesi yapılmıştır. Bu kanunda da aynı yola gidilebilirdi. Nitekim sisteme aykırı olarak birinci maddenin ikinci bendinde "aynı yerde birden fazla Ağır ceza Mahkemesi kurulmasına" sözcüğünün ve yine" mahkemeleri numaralandırılır" sözcüğünün şu şekilde " aynı yerde Ağır Ceza Mahkemesinin birden fazla daireye ayrılmasına" ve "mahkemesinin daireleri numaralandırılır" biçiminde dönüştürülmesi doğrultusundaki çabamız anlaşılmamış, yararlı olduğu görülmemiştir. Halbuki bir yerde aynı isimle birden fazla mahkeme kurulamaz. Bir yerde bir Ağır Ceza Mahkemesi olur, diğerleri onun daireleridir. Bu genel ilke zedelenmiş, sadece zedelenmekle kalsa iyi, bu ifade tarzı doğal yargıç ilkesini de zedelemiştir. Bu konuyla ilgili ileride AİHM'de Türkiye'nin önemli sıkıntılar yaşayabilme olasılığı vardır. Böyle bir teklif dahi muhalefetten geliyor düşüncesiyle, dikkate alınmamıştır. Oysa amacımız sistemi bozmamak, doğal yargıç ilkesini zedelememek, insan haklarını ve demokrasiyi geliştirmekten ibarettir.

Ülkenin bütününde uygulanacak yargılama kurallarının farklılık göstermemesi gerekir. Özellikle savunma hakkı sanık güvenceleri bakımından hassasiyet göstermek gerekir. Her ne kadar uyarılarımızla tasarıda savunma hakkıyla ilgili kısımda düzeltmeler olmuşsa da halen DGM'lerdeki savunma hakkını kısıtlayan hükümler yer almaktadır. Öte yandan gözaltı sürelerinin uzatılması kısa süre önce terk edilen uzun gözaltı sürelerini yeniden canlandıracak niteliktedir ve uygun çözümler değildir.

Tasarının komisyonda görüşülmesi sırasında belirttiğimiz gibi DGM'lerin kaldırılması çerçevesinde iki çözüm düşünülebilir.

Bunlardan bir tanesi, bu mahkemenin yargıçları, savcıları ve diğer personeli ihtiyaca göre Ağır Ceza Mahkemelerinin daireleri olarak belirlenecek mahkemelerde görevlendirilmesini sürdürebilirlerdi. Bu çözüm sisteme tam uygunluk sağlardı. Görev yönünden de farklılık söz konusu olmazdı.

İkincisi DGM'lerin yerine ihtisas dikkate alınarak yine ihtiyaç duyulan yerlerde Ağır Ceza Mahkemelerinin yeni daireleri oluşturulurdu. Bu mahkemeler görevlerini sürdürürlerdi. Ancak bu mahkemelerle diğer mahkemeler arasında yetki savunma hakkı ve sanık güvenceleri açısından farklılık yaratılmazdı. Bu şekilde davranılmayarak sistem bozulmuş, eşitlik ilkesine aykırı davranılmıştır.

Ayrıca tasarıda 2845 sayılı Yasadan aktarılan, yeni kurulacak Ağır Ceza Mahkemelerinde görev yapacak yargıç ve savcılarda, diğer mahkemelerde görev yapandan farklı güvence tanınması Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Unutulmamalıdır ki bu yeni kurulan mahkemelerde, var olan mahkemelerde kaynağını CMUK'tan almaktadır. Aradaki farkı açıklayabilmek mümkün değildir.

Yine tasarının tümünde savunma ve savunma mesleği yersiz ve gereksiz sayıldığı için böyle bir anlayış egemen olduğu için gerek sanık müdafileri ve gerekse de müdahil vekilleri yargı görevi yapan arasında sayılmamış ve mahkemelerde duruşmanın düzen ve disiplinini bozmayı mahkeme başkanı veya üyelerden birine, cumhuriyet savcısını, tutanak katibine ve görevliye karşı uygun olmayan söz ve davranışlar olarak düzenlenmiştir. Oysa mahkemelerde sanık müdafine, müdahil vekiline, tanığa ve bilirkişiye de bu şekilde davranılma olasılığı vardır. Bunlarında hukuki koruma altına alınması gerekirdi.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle tasarıya, tasarının yürürlüğe girmesini engelleyen olmamak için kabul oyu kullanmış bulunuyoruz. Ancak bu eksiklikleri de belirtmek açısından Ayrışık Oy Yazısı yazılmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

                                                                                                        Orhan ERASLAN

                                                                                                                  Niğde

 


HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN

 

CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANU-NUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE DEVLET GÜVENLİK MAHKEMELERİNİN KALDIRILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa 394 üncü maddeden sonra gelmek üzere "Bazı suçlara ilişkin muhakeme usulü" başlıklı ÜÇÜNCÜ FASIL başlığı altında aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

"Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi:

MADDE 394/a. - Aşağıdaki suçlarla ilgili davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür:

1. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 125 ilâ 139, 146 ilâ 157, 168, 169, 171 ve 172 nci maddelerinde yazılı suçlar, 403 üncü maddesinde yazılı toplu olarak veya teşekkül vücuda getirmek suretiyle işlenen suçlar,

2. Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hâl ilan edilen bölgelerde, olağanüstü hâlin ilanına neden olan olaylara ilişkin suçlar,

3. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yazılı suçlar,

4. 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar.

Gelen iş durumu göz önünde bulundurularak birinci fıkrada belirtilen suçlara bakmakla görevli olmak üzere, aynı yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi kurulmasına, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Bu halde, mahkemeler numaralandırılır. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adlî yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.

Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır.

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hali dahil askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.

Soruşturma usulü:

MADDE 394/b. - 394/a maddesi kapsamına giren suçlarda hazırlık soruşturması,

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya takibat yapılır. Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet başsavcılığınca 394/a maddesi kapsamındaki suçlarla ilgili davalara bakan ağır ceza mahkemelerinden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.

Soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde suç mahalli ile delillerin bulunduğu yerlere gidilerek soruşturma yapılabilir.

Suç, ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yer dışında işlenmiş ise, Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından, hazırlık soruşturmasının yapılmasını isteyebilir.

Suç askerî bir mahalde işlenmiş ise, Cumhuriyet savcısı ilgili askerî savcılıktan hazırlık soruşturmasının yapılmasını isteyebilir.

Üçüncü ve dördüncü fıkralara göre soruşturma yapmak üzere görevlendirilen Cumhuriyet savcıları ile askerî savcılıklar, bu soruşturmayı öncelikle ve ivedilikle yaparlar.

394/a maddesi kapsamına giren suçlarda, yakalananlar ve tutuklananlar için 128 inci maddenin birinci fıkrasındaki yirmidört saatlik süre kırksekiz saat olarak uygulanır.

Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hâl ilan edilen bölgelerde yakalanan ve tutuklanan kişiler hakkında 128 inci maddenin ikinci fıkrasında dört gün olarak belirlenen süre Cumhuriyet savcısının talebi ve hâkim kararıyla yedi güne kadar uzatılabilir. Hâkim, karar vermeden önce yakalanan veya tutuklanan kişiyi dinler.

Kolluğun görev ve yetkileri ile geçici yararlanma:

MADDE 394/c. - 394/a maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturmalarda kolluk; soruşturma ve kovuşturma sebebiyle sanığı, tanığı, bilirkişiyi ve suçtan zarar gören şahsı, ağır ceza mahkemesi veya başkanının, Cumhuriyet savcısının, mahkeme naibinin veya istinabe olunan hâkimin emirleriyle belirtilen gün, saat ve yerde hazır bulundurmaya mecburdur. Bu emir, çağrılanlar hakkında kolluğa, ihzar müzekkeresinde olduğu gibi zor kullanma yetkisi verir. Bu Fasıl hükümlerine aykırı hareket eden kolluk amir ve memurları hakkında doğrudan doğruya soruşturma ve kovuşturma yapılır.

394/a maddesi kapsamına giren suçların soruşturma ve kovuşturması sırasında ek 4 üncü madde hükümleri de uygulanır.

Bu Fasılda belirtilen suçlar nedeniyle Cumhuriyet savcıları, soruşturmanın gerekli kılması halinde, geçici olarak, bu mahkemelerin yargı çevresi içindeki genel ve özel bütçeli idarelere, kamu iktisadi teşebbüslerine, il özel idarelerine ve belediyelere ait bina, araç, gereç ve personelden yararlanmak için istemde bulanabilirler. Bu istemler, ilgili kurum ve makamlarca geciktirilmeksizin yerine getirilir.

Özürsüz olarak üçüncü fıkradaki istemleri yerine getirmeyen yukarıdaki kuruluşların sorumlu kişileri, üç aydan bir yıla kadar hapis ve birmilyar liradan az olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılır.

Türk Silahlı Kuvvetleri kıta, karargâh ve kurumlarından istemde bulunulması halinde, istem, yetkili amirlikçe değerlendirilerek yerine getirilebilir.

Kovuşturma usulü:

MADDE 394/d. - 394/a maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili davalara ait duruşmalarda aşağıdaki hükümler uygulanır:

1. Bu suçlar acele işlerden sayılır ve bunlarla ilgili davalara adli tatilde de bakılır.

2. İkiyüzden çok sanıklı davalarda, sanıklardan bir kısmının duruşmanın bazı oturumları ile ilgileri bulunmuyor ise duruşmanın bu oturumlarının yokluklarında yapılmasına mahkemece karar verilebilir. Ancak, bu sanıkların yokluklarında yapılan oturumlarda kendilerini etkileyen bir hâl ortaya çıktığı takdirde buna ilişkin söz ve işlerin esaslı noktaları sonraki oturumlarda kendilerine bildirilir.

3. Mahkeme, güvenliğin sağlanması bakımından duruşmanın başka bir yerde yapılmasına karar verebilir.

4. Bu davalarda esas hakkındaki iddiasını bildirmek için Cumhuriyet savcısına, müdahil veya vekiline; iddialara karşı savunmasını yapmak için sanık veya vekiline verilecek süre otuz günü geçemez. Bu süre, savunma hakkının esaslı surette sınırlanması anlamına geleceği durumlarda re'sen uzatılabilir.

5. Mahkeme, duruşmanın düzen ve disiplinini bozan sözlü veya yazılı beyan ve davranışlar ile mahkemeye, mahkeme başkanı veya üyelerden herhangi birine, Cumhuriyet savcısına, tutanak kâtibine yahut görevlilere karşı uygun olmayan söz ve davranışlar hakkında yayım yasağı koyabilir. Bu yasağa rağmen yayımda bulunanlara üç aydan altı aya kadar hapis cezasıyla birlikte beşmilyar liradan onbeşmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir.

6. Mahkeme başkanı, duruşmanın inzibatını bozan sanığı veya müdafii o günkü duruşmanın tamamına çıkmamak üzere, duruşma salonundan çıkartır. Bunların, sonra gelen oturumda da duruşmayı önemli ölçüde aksatacak davranışlara devam edecekleri anlaşılırsa ve hazır bulunmaları gerekli görülmezse, yokluklarında duruşmaya devam olunmasına mahkemece karar verilebilir. Bu karar, esasa ilişkin iddia ve savunmanın yapılmasına engel olacak biçimde uygulanamaz ve sanığın kendisini başka bir müdafi ile temsil ettirmesine izin verilir. Duruşma salonundan çıkartılan sanık veya müdafiinin bundan sonraki duruşmalarda da duruşmanın inzibatını bozmakta ısrar etmeleri halinde, bir daha aynı dava ile ilgili duruşmaların tamamına veya bir kısmına katılmamalarına da karar verilebilir. Bu hüküm müdafi hakkında uygulandığı takdirde, keyfiyet ilgili baroya bildirilir. Bu halde de sanığın kendisini başka bir müdafi ile temsil ettirmesi için uygun bir süre verilir. Duruşmaların bir kısmına ya da tamamına katılmamasına karar verilen müdafi Avukatlık Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tayin edilmiş ise durum, kendisini tayin eden merciye de bildirilir. Duruşma salonundan çıkartılan sanık veya müdafii tekrar duruşmaya alındıklarında, yokluklarında yapılan iş ve işlemlerin esaslı noktaları kendilerine bildirilir. Sanık ya da müdafii dilerse yokluklarındaki tutanak örnekleri de kendilerine verilir. Duruşma salonundan çıkartılan veya duruşmalara katılmamalarına karar verilen sanık veya müdafiler mahkemenin tayin edeceği süre içerisinde yazılı savunma verebilirler.

7. 262 nci madde, 394/a maddesi kapsamına giren suçlara bakan ağır ceza mahkemeleri hakkında uygulanmaz.

8. Kendisine veya onun namına tebligat yapılacak kimselere tebligat yapılmaması hallerinde, işin ivediliğine göre basın veya diğer kitle iletişim araçlarıyla tebligat yapılabilir."

MADDE 2. - 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 20 nci maddesi hükümleri, bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevli Cumhuriyet savcıları hakkında da uygulanır. Bunların koruma ve güvenlik talepleri ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir.

MADDE 3. - 16.6.1983 tarihli ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Devlet güvenlik mahkemeleri ve Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet başsavcılıklarının yetki ve görevleri sona erer.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Devlet güvenlik mahkemesi başkanı, asıl ve yedek üyeleri bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek veya kurulacak ağır ceza mahkemelerine ilk atamalar yapılıncaya ve atananlar görevlerine başlayıncaya kadar sırasıyla; ağır ceza mahkemesi başkan ve üyeleri sıfatıyla; Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet başsavcısı ve Cumhuriyet savcıları da 1412 sayılı Kanunun 394/a maddesinde belirtilen suçları soruşturmak ve kovuşturmak üzere Cumhuriyet savcısı sıfatıyla görevlerine devam ederler ve başka bir göreve atanmalarına Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilebilir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu Kanun hükümlerine göre yapılacak görevlendirme ve atamalar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde gerçekleştirilir.

1412 sayılı Kanunun 394/a maddesinde belirtilen suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcıları ile aynı maddede belirtilen ağır ceza mahkemelerinin başkan ve üyeleri disiplin sebepleri hariç meşru mazeretleri ve talepleri olmadıkça üç yıl süre ile başka bir yere veya göreve atanamazlar. Bu görev süresinin tespitinde, Devlet güvenlik mahkemesi ve Cumhuriyet başsavcılıklarındaki görevlerine son atanma tarihleri nazara alınır. Görev süresi dolanlar tekrar atanabilirler.

GEÇİCİ MADDE 2. - Bu Kanunun yayımı tarihinde görev ve yetkileri sona eren Devlet güvenlik mahkemelerinde ve Devlet güvenlik mahkemeleri Cumhuriyet başsavcılıklarında mevcut dava ve soruşturma dosyaları ayrıca bir karar verilmesine gerek kalmaksızın durumlarına, mahiyetlerine ve kanun hükümlerine göre, bulundukları aşamadan itibaren yargılama ve soruşturmaya devam edilmek üzere görevli ve yetkili ağır ceza mahkemelerine ve bu mahkemelerin bulundukları illerin Cumhuriyet başsavcılıklarına devredilir.

Bu Kanun kapsamına girmeyen suçlar nedeniyle;

a) Hazırlık soruşturma safhasında bulunan dosyalar hakkında ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarınca,

b) Son soruşturma safhasında bulunan dosyalar hakkında ağır ceza mahkemelerince dosya üzerinden,

Kanun hükümlerine göre gerekli kararlar verilmek suretiyle, dosyalar görevli ve yetkili Cumhuriyet başsavcılıklarına veya mahkemelere gönderilir.

GEÇİCİ MADDE 3. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce, Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet başsavcılıkları nezdinde bulunan arşiv, kalem, emanet ve diğer birimler ile Devlet güvenlik mahkemelerinin arşiv, kalem ve diğer birimleri, ayrıca başka bir işleme gerek olmaksızın sırasıyla bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu il Cumhuriyet başsavcılıkları nezdinde ve bu ağır ceza mahkemelerinde ayrı bir birim olarak bu faaliyet ve görevlerine devam ederler.

GEÇİCİ MADDE 4. - 2845 sayılı Kanunun 31 inci maddesi hükümlerine göre teşkil olunan Devlet güvenlik mahkemesi adalet komisyonlarının görev ve yetkileri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer.

Devlet güvenlik mahkemelerinde görevli hâkim ve savcılar dışında kalan personel, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri ve bu mahkemelerin bulunduğu il Cumhuriyet başsavcılıkları nezdinde anılan mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevlendirilen Cumhuriyet savcılığı birimlerinde başka bir işleme gerek kalmaksızın ve bulundukları kadro ve özlük hakları da saklı kalmak şartıyla görevlerine devam ederler. Bu personel hakkında, anılan ağır ceza mahkemesi başkanı veya ilgili Cumhuriyet savcısının yazılı muvafakati olmadıkça adli yargı adalet komisyonunca başka bir yere veya göreve atama veya görevlendirme işlemi yapılamaz.

GEÇİCİ MADDE 5. - Diğer kanunlarda geçen "Devlet Güvenlik Mahkemesi", "Devlet Güvenlik Mahkemesi Yedek Hâkimliği", "Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı ve Cumhuriyet savcısı" ibareleri sırasıyla "1412 sayılı Kanunun 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemesi", "sulh ceza hâkimliği", "1412 sayılı Kanunun 394/a maddesinde belirtilen suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevlendirilen Cumhuriyet savcısı" olarak uygulanır.

2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanuna yapılan atıflar bu Kanunla 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa eklenen Üçüncü Fasıla; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 4 üncü maddesinde 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesine yapılan atıflar bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerine yapılmış sayılır.

 

GEÇİCİ MADDE 6. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Devlet güvenlik mahkemelerince karara bağlanan ve bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesiyle ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren dava dosyalarından;

a) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca,

b) Yargıtay dairelerinde bulunanlar hakkında ilgili ceza dairesince,

Başkaca bir işlem yapılmasına ve karar verilmesine gerek olmaksızın bulundukları aşamada dosyaların incelenmesine devam olunur.

İncelemesi sona eren dava dosyaları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yetkili ve görevli ağır ceza mahkemelerine gönderilir.

MADDE 4. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Recep Tayyip Erdoğan

 

 

Başbakan

 

 

Dışişleri Bak. ve Başb. Yrd. V.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

Devlet Bak. ve Başb. Yrd.

M. V. Gönül

A. Şener

M. A. Şahin

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı V.

B. Atalay

A. Babacan

M. A. Şahin

Devlet Bakanı

Devlet Bakanı

Adalet Bakanı

G. Akşit

K. Tüzmen

C. Çiçek

Millî Savunma Bakanı

İçişleri Bakanı

Maliye Bakanı

M. V. Gönül

A. Aksu

K. Unakıtan

Millî Eğitim Bakanı

Bayındırlık ve İskân Bakanı

Sağlık Bakanı

H. Çelik

Z. Ergezen

R. Akdağ

Ulaştırma Bakanı

Tarım ve Köyişleri Bakanı

Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı

B. Yıldırım

S. Güçlü

M. Başesgioğlu

Sanayi ve Ticaret Bakanı

En. ve Tab. Kay. Bakanı

Kültür ve Turizm Bakanı

A. Coşkun

M. H. Güler

E. Mumcu

Çevre ve Orman Bakanı

 

 

O. Pepe

 

 


ADALET KOMİSYONUNUN

KABUL ETTİĞİ METİN

CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANU-NUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE DEVLET GÜVENLİK MAHKEMELERİNİN KALDIRILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1.- 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa 394 üncü maddeden sonra gelmek üzere "Bazı suçlara ilişkin muhakeme usulü" başlıklı ÜÇÜNCÜ FASIL başlığı altında aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

"Görev ve yargı çevresinin belirlenmesi:

MADDE 394/a. - Aşağıdaki suçlarla ilgili davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür:

1. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 125 ilâ 139, 146 ilâ 157, 168, 169, 171 ve 172 nci maddelerinde yazılı suçlar, 403 üncü maddesinde yazılı toplu olarak veya teşekkül vücuda getirmek suretiyle işlenen suçlar.

2. Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hâl ilan edilen bölgelerde, olağanüstü hâlin ilânına neden olan olaylara ilişkin suçlar.

3. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yazılı suçlar.

4. 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar.

Gelen iş durumu göz önünde bulundurularak birinci fıkrada belirtilen suçlara bakmakla görevli olmak üzere, aynı yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi kurulmasına, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Bu hâlde, mahkemeler numaralandırılır. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adlî yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.

Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır.

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hali dahil askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.

Soruşturma usulü :

MADDE 394/b. - 394/a maddesi kapsamına giren suçlarda hazırlık soruşturması, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile  Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya takibat yapılır. Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet başsavcılığınca 394/a maddesi kapsamındaki suçlarla ilgili davalara bakan ağır ceza mahkemelerinden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.

Soruşturmanın gerekli kıldığı hâllerde suç mahalli ile delillerin bulunduğu yerlere gidilerek soruşturma yapılabilir.

Suç, ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yer dışında işlenmiş ise, Cumhuriyet savcısı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısından, hazırlık soruşturmasının yapılmasını isteyebilir.

Suç askerî bir mahalde işlenmiş ise, Cumhuriyet savcısı ilgili askerî savcılıktan hazırlık soruşturmasının yapılmasını isteyebilir.

Üçüncü ve dördüncü fıkralara göre soruşturma yapmak üzere görevlendirilen Cumhuriyet savcıları ile askerî savcılıklar, bu soruşturmayı öncelikle ve ivedilikle yaparlar.

394/a maddesi kapsamına giren suçlarda, yakalananlar ve tutuklananlar için 128 inci maddenin birinci fıkrasındaki yirmidört saatlik süre kırksekiz saat olarak uygulanır.

Anayasanın 120 nci maddesi gereğince olağanüstü hâl ilân edilen bölgelerde yaka-lanan ve tutuklanan kişiler hakkında 128 inci maddenin ikinci fıkrasında dört gün olarak belirlenen süre Cumhuriyet savcısının talebi ve hâkim kararıyla yedi güne kadar uzatılabilir. Hâkim, karar vermeden önce yakalanan veya tutuklanan kişiyi dinler.

Kolluğun görev ve yetkileri ile geçici yararlanma:

MADDE 394/c. - 394/a maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturmalarda kolluk; soruşturma ve kovuşturma sebebiyle sanığı, tanığı, bilirkişiyi ve suçtan zarar gören şahsı, ağır ceza mahkemesi veya başkanının, Cumhuriyet savcısının, mahkeme naibinin veya istinabe olunan hâkimin emirleriyle belirtilen gün, saat ve yerde hazır bulundurmaya mecburdur. Bu emir, çağrılanlar hakkında kolluğa, ihzar müzekkeresinde olduğu gibi zor kullanma yetkisi verir. Bu Fasıl hükümlerine aykırı hareket eden kolluk amir ve memurları hakkında doğrudan doğruya soruşturma ve kovuşturma yapılır.

394/a maddesi kapsamına giren suçların soruşturma ve kovuşturması sırasında ek 4 üncü madde hükümleri de uygulanır.

Bu Fasılda belirtilen suçlar nedeniyle Cumhuriyet savcıları, soruşturmanın gerekli kılması halinde, geçici olarak, bu mahkemelerin yargı çevresi içindeki genel ve özel bütçeli idarelere, kamu iktisadi teşebbüslerine, il özel idarelerine ve belediyelere ait bina, araç, gereç ve personelden yararlanmak için istemde bulanabilirler. Bu istemler, ilgili kurum ve makamlarca geciktirilmeksizin yerine getirilir.

Özürsüz olarak üçüncü fıkradaki istemleri yerine getirmeyen yukarıdaki kuruluşların sorumlu kişileri, üç aydan bir yıla kadar hapis ve birmilyar liradan az olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılır.

Türk Silahlı Kuvvetleri kıta, karargah ve kurumlarından istemde bulunulması halinde, istem, yetkili amirlikçe değerlendirilerek yerine getirilebilir.

Kovuşturma usulü:

MADDE 394/d. - 394/a maddesi kapsamına giren suçlarla ilgili davalara ait duruşmalarda aşağıdaki hükümler uygulanır:

1. Bu suçlar acele işlerden sayılır ve bunlarla ilgili davalara adlî tatilde de bakılır.

2. İkiyüzden çok sanıklı davalarda, sanıklardan bir kısmının duruşmanın bazı oturumları ile ilgileri bulunmuyor ise duruşmanın bu oturumlarının yokluklarında yapılmasına mahkemece karar verilebilir. Ancak, bu sanıkların yokluklarında yapılan oturumlarda kendilerini etkileyen bir hâl ortaya çıktığı takdirde buna ilişkin söz ve işlerin esaslı noktaları sonraki oturumlarda kendilerine  bildirilir.

3. Mahkeme, güvenliğin sağlanması bakımından duruşmanın başka bir yerde yapılmasına karar verebilir.

4. Bu davalarda esas hakkındaki iddiasını bildirmek için Cumhuriyet savcısına, müdahil veya vekiline; iddialara karşı savunmasını yapmak için sanık veya müdafiine makul bir süre verilir. Bu süre, savunma hakkının sınırlanması anlamına geleceği durumlarda re'sen uzatılabilir.

5. Mahkeme, duruşmanın düzen ve disiplinini bozan sözlü veya yazılı beyan ve davranışlar ile mahkemeye, mahkeme başkanı veya üyelerden herhangi birine, Cumhuriyet savcısına, müdafiiye, tutanak kâtibine yahut görevlilere karşı uygun olmayan söz ve davranışlar hakkında yayım yasağı koyabilir. Bu yasağa rağmen yayımda bulunanlara üç aydan altı aya kadar hapis cezasıyla birlikte beşmilyar liradan onbeşmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir.

6. Mahkeme başkanı, duruşmanın inzibatını bozan sanığı veya müdafii o günkü duruşmanın tamamına çıkmamak üzere, duruşma salonundan çıkartır. Bunların, sonra gelen oturumda da duruşmayı önemli ölçüde aksatacak davranışlara devam edecekleri anlaşılırsa ve hazır bulunmaları gerekli görülmezse, yokluklarında duruşmaya devam olunmasına mahkemece karar verilebilir. Bu karar, esasa ilişkin iddia ve savunmanın yapılmasına engel olacak biçimde uygulanamaz ve sanığın kendisini başka bir müdafi ile temsil ettirmesine izin verilir. Duruşma  salonundan çıkar-  tılan sanık veya müdafiinin bundan sonraki oturumlarda da duruşmanın inzibatını bozmakta ısrar etmeleri hâlinde, bir daha aynı dava ile ilgili duruşmaların tamamına veya bir kısmına katılmamalarına da karar verilebilir. Bu hüküm müdafi hakkında uygulandığı takdirde, keyfiyet ilgili baroya bildirilir. Bu halde de sanığın kendisini başka bir müdafi ile temsil ettirmesi için uygun bir süre verilir. Duruşmaların bir kısmına ya da tamamına katılmamasına karar verilen müdafi Avukatlık Kanununun 41 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tayin edilmiş ise durum, kendisini tayin eden merciye de bildirilir. Duruşma salonundan çıkartılan sanık veya müdafii tekrar duruşmaya alındıklarında, yokluklarında yapılan iş ve işlemlerin esaslı noktaları kendilerine bildirilir. Sanık ya da müdafii dilerse yokluklarındaki tutanak örnekleri de kendilerine verilir. Duruşma salonundan çıkartılan veya duruşmalara katılmamalarına karar verilen sanık veya müdafiler mahkemenin tayin edeceği süre içerisinde yazılı savunma verebilirler.

7. 262 nci madde, 394/a maddesi kapsamına giren suçlara bakan ağır ceza mahkemeleri hakkında uygulanmaz.

8. Kendisine veya onun namına tebligat yapılacak kimselere tebligat yapılmaması hallerinde, işin ivediliğine göre basın veya diğer kitle iletişim araçlarıyla tebligat yapılabilir."

MADDE 2. - Tasarının 2 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

MADDE 3. - Tasarının 3 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edillmiştir.

GEÇİCİ MADDE 1. - Tasarının geçici 1 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

GEÇİCİ MADDE 2. - Tasarının geçici 2 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

GEÇİCİ MADDE 3. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce, Devlet güvenlik mahkemesi Cumhuriyet başsavcılıkları nezdinde bulunan arşiv, kalem, emanet ve diğer birimler ile Devlet güvenlik mahkemelerinin arşiv, kalem ve diğer birimleri, ayrıca başka bir işleme gerek olmaksızın sırasıyla bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek veya kurulacak ağır ceza mahkemelerinin bulunduğu il Cumhuriyet başsavcılıkları nezdinde ve bu ağır ceza mahkemelerinde ayrı bir birim olarak bu faaliyet ve görevlerine devam ederler.

GEÇİCİ MADDE 4. - 2845 sayılı Kanunun 31 inci maddesi hükümlerine göre teşkil olunan Devlet güvenlik mahkemesi adalet komisyonlarının görev ve yetkileri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer.

Devlet güvenlik mahkemelerinde görevli hâkim  ve savcılar dışında kalan personel, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek veya kurulacak ağır ceza mahkemeleri ve bu mahkemelerin bulunduğu il Cumhuriyet başsavcılıkları nezdinde anılan mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevlendirilen Cumhuriyet savcılığı birimlerinde başka bir işleme gerek kalmaksızın ve bulundukları kadro ve özlük hakları da saklı kalmak şartıyla görevlerine devam ederler. Bu personel hakkında, anılan ağır ceza mahkemesi başkanı veya ilgili Cumhuriyet savcısının yazılı muvafakati olmadıkça adlî yargı adalet komisyonunca başka bir yere veya göreve atama veya görevlendirme işlemi yapılamaz.

GEÇİCİ MADDE 5. - Diğer kanunlarda geçen "Devlet Güvenlik Mahkemesi", "Devlet Güvenlik Mahkemesi Yedek Hâkimliği", "Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı ve Cumhuriyet savcısı" ibareleri sırasıyla "1412 sayılı Kanunun 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca  görevlendirilecek veya kurulacak ağır ceza mahkemesi", "sulh ceza hâkimliği", "1412 sayılı Kanunun 394/a maddesinde belirtilen suçları soruşturmak ve kovuşturmakla görevlendirilen Cumhuriyet savcısı" olarak uygulanır.

2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanuna yapılan atıflar bu Kanunla 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa eklenen Üçüncü Fasıla; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 4 üncü maddesinde 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesine yapılan atıflar bu Kanunla 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerine yapılmış sayılır.

GEÇİCİ MADDE 6. - Tasarının geçici 6 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

GEÇİCİ MADDE 7. - 1412 sayılı Kanuna eklenen 394/a maddesi gereğince Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek veya kurulacak ağır ceza mahkemelerinin yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde Resmî Gazetede ilân edilir.

MADDE 4. - Tasarının 4 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.

MADDE 5. - Tasarının 5 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.