Dönem:
22 Yasama Yılı: 3
T.B.M.M. (S. Sayısı: 842)
Konya
Milletvekili Kerim Özkul’un Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi; Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ile 29 Milletvekili ve
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ile 5 Milletvekilinin, Türk Ceza Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri ve
Adalet
Komisyonu Raporu (2/402, 2/406, 2/408)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifim ve Gerekçesi ilişikte
sunulmuştur.
Gereğini arz ederim.
Kerim Özkul
Konya
GENEL GEREKÇE
1960'lardan bu yana ceza hukukundaki yeni ve demokratik
gelişmelere yer verilerek hazırlanan ve kabul edilen 26.9.2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu, 12.10.2004 tarih ve 25611 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanmıştır.
Türk Ceza Kanununun "Yürürlük" başlıklı 344.
maddesi hükmü gereğince; Kanunun, "İmar kirliliğine neden olma"
başlıklı 184. maddesi 12.10.2004 tarihinde yürürlüğe girmiş, "Çevrenin
kasten kirletilmesi" başlıklı 181 inci maddesinin birinci fıkrası ile
"Çevrenin taksirle kirletilmesi" başlıklı 182 nci maddesinin birinci
fikrası yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra, diğer hükümleri ise l Nisan
2005 tarihinde yürürlüğe girecektir.
l Nisan 2005 tarihinden itibaren, Kanunun 62, 90, 116,
184 ve 235 inci maddelerinin uygulanmasında ciddî sorunların ortaya
çıkabileceği değerlendirilmiş olup, bu maddelerde uygulamada çıkabilecek
tereddütlerin ve sorunların önüne geçmek amacıyla, değişiklik yapılması zarurî
görülmüştür.
11.4.1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı
Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda, 2.6.2004 tarihli ve 5181 sayılı
Kanunla yapılan değişiklik sırasında, Kanunun 41 ve Ek 7 nci maddesinde
öngörülen hapis cezalarının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundaki suç olarak
tanımlanan fiiller ve bunlar için öngörülen cezaî müeyyideler de göz önünde
bulundurularak, sözü edilen maddelerde suç olarak tanımlanan fiille orantılı
hâle getirilmesi amacıyla değişiklik yapılması gerekmiştir.
Yukarıdaki gerekçelerle bu kanun teklifi
hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1.- 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 59 uncu
maddesinin karşılığı olarak düzenlenen, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62 nci
maddesinin diğer cezalardaki indirimi öngören birinci fıkrasının ikinci
cümlesinde geçen indirim oranının, uygulamada sırf bu değişiklik nedeniyle
hükme bağlanmış birçok dava dosyasının yeniden ele alınıp incelenmesini
gerektirecek bir sürecin ciddî sıkıntılara sebebiyet verebileceği düşünülerek,
765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki şekliyle muhafaza edilmesiyle bu sorunların
giderilebileceği sonucuna varılmış olmakla bu değişiklik yapılmıştır.
Madde 2.- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86 ncı
maddesinde "kasten yaralama" suçu düzenlenmiş; maddenin birinci
fıkrasında bu suçun temel şekli tanımlanmış ve cezaî müeyyide öngörülmüş olup,
ikinci fıkrasında ise suçun nitelikli şekli tanımlanmış olduğundan, ayrı cezaî
müeyyide yerine, suçun temel şekline göre artırım niteliğinde cezaî müeyyide
öngörülmesinin daha yerinde olacağı düşünülmüş ve ayrıca 88 inci maddenin
şikâyete tâbi bulunan birinci fikrasında düzenlenen suçun 86 ncı maddeye ikinci
fikra olarak eklenmesinden sonra, üçüncü fıkra hâline gelen suçun nitelikli
hâlinin şikâyete tâbi olmayacağı hususu da açıkça belirtilerek maddede
değişiklik yapılmıştır.
Madde 3.- Türk Ceza Kanununun 88 inci maddesinin
birinci fikrasında kasten yaralama fiilinin şikâyete tâbi olan basit hali
düzenlenmiş olup, Kanunun sistematiği itibariyle bunun yerinin 86 ncı madde
olduğu düşünülerek bu fıkra Kanunun 86 ncı maddesine ikinci fikra olarak ilave
edilmiş ve maddede kalan fıkra içeriği itibariyle madde başlığı da "Kasten
yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi" olarak değiştirilmiştir.
Madde 4.- Türk Ceza Kanununun "İnsan üzerinde
deney" başlıklı 90 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında "çocuklar
üzerinde hiçbir surette bilimsel deney yapılamayacağı" hükmü getirilmiş
olup, bu hükmün, uygulamada çocuk sağlığı ve hastalıkları biliminin gelişmesini
engelleyeceği yönünde endişe ve tereddütler ortaya çıkardığı, bu yönde
kuralları belirlenerek bilimsel çalışmaların yapılmasına olan ihtiyacı
karşılayacak düzenlemenin yapılması gerekli görüldüğünden; 90 ıncı maddenin
üçüncü fıkrası, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda kabul edildiği
şekliyle değiştirilmiştir.
Madde 5.- Türk Ceza Kanununun, "Konut
dokunulmazlığının ihlâli" suçunun düzenlendiği 116 ncı maddesinin üçüncü
fıkrasında tanımlanan fiilin şikâyete tâbi olduğu hususuna açıklık getirilmesi
amacıyla, bu değişiklik yapılmıştır.
Madde 6.- Türk Ceza Kanununun, "İmar kirliliğine
neden olma" başlıklı 184 üncü maddesinin, Kanunun Resmî Gazetede
yayımlandığı 12.10.2004 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine üçüncü fıkranın
uygulanmasında ciddi sorunlar ortaya çıktığı, daha önce yeterli alt yapı da
hazırlanmadığı için yapı kullanma izni alınmamış binalarda faaliyet gösteren
küçük esnaf ve tüccarın faaliyet izinlerinin dahi iptal edilmesi şeklinde
uygulamalar yapıldığı sınaî işletme niteliğinde bulunmayan işletme
faaliyetlerine de sirayet ettirildiği, bu şekilde fıkranın yanlış yorumlanarak
amacı aşar şekilde uygulamaya sebebiyet verdiği, esasen maddenin ilk iki
fıkrasının düzenleme amacını gerçekleştirmeye yeterli olduğu görüldüğünden,
üçüncü fıkranın yürürlükten kaldırılmış ve dördüncü fıkrada da buna uygun
değişiklik yapılmıştır.
Madde 7.- Türk Ceza Kanununun "ihaleye fesat
karıştırma" suçunun düzenlendiği 235 inci maddesinin birinci fıkrasında
"yapım ihaleleri" açıkça yazılmamış olduğundan, bu konuda doğabilecek
tereddütlerin önüne geçilmesi amacıyla, birinci fikraya "yapım
ihaleleri" ibaresi eklenmiştir.
Madde 8.- Maddeyle, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı
Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş,
Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle, Türk Ceza Kanununda
yer alan bazı suçların ağır ceza mahkemelerinde kovuşturmasının yürütülmesi
öngörülmüştür.
Madde 9.- 11.4.1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve
Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda, 2.6.2004 tarihli ve 5181
sayılı Kanunla yapılan değişiklik sırasında, Kanunun 41 ve Ek 7 nci maddesinde
öngörülen hapis cezalarında, cezaların adilliği ve suç olarak tanımlanan fiille
orantılılığı ilkelerine uygun düzenleme yapılmadığı anlaşıldığından, bu hususta
5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suç olarak tanımlanan fiiller ve öngörülen
cezaî müeyyideler de göz önünde bulundurularak, bu değişiklik yapılmıştır.
Madde 10.- Yürürlük maddesidir.
Madde 11.- Yürütme maddesidir.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
26.9.2004 gün ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz gerekçesiyle birlikte sunulmuştur.
Gereğini saygıyla sunarız.
|
|
Muharrem Kılıç |
M. Ziya Yergök |
M. Vedat Melik |
|
|
Malatya |
Adana |
Şanlıurfa |
|
|
Mustafa Özyürek |
Naci Aslan |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
|
Mersin |
Afyonkarahisar |
İstanbul |
|
|
Nurettin Sözen |
Osman Kaptan |
Gürol Ergin |
|
|
Sivas |
Antalya |
Muğla |
|
|
Abdurrahman Erten |
Mehmet Tomanbay |
Hakkı Ülkü |
|
|
İzmir |
Ankara |
İzmir |
|
|
Yücel Artantaş |
Mehmet Yıldırım |
Mehmet Neşşar Uğur |
|
|
Iğdır |
Kastamonu |
Denizli |
|
|
Ufuk Özkan |
Feramus Şahin |
Tacidar Seyhan |
|
|
Manisa |
Tokat |
Adana |
|
|
Abdulaziz Yazar |
Sezai Önder |
Mustafa Gazalcı |
|
|
Hatay |
Samsun |
Denizli |
|
|
Mehmet S. Kesimoğlu |
Nadir Saraç |
Şevket Gürsoy |
|
|
Kırklareli |
Zonguldak |
Adıyaman |
|
|
Feridun Baloğlu |
Ali Cumhur Yaka |
Mevlüt Coşkuner |
|
|
Antalya |
Muğla |
Isparta |
|
|
Fahrettin Üstün |
M. Ali Arıkan |
Nuri Çilingir |
|
|
Muğla |
Eskişehir |
Manisa |
GENEL GEREKÇE
26.9.2004 gün ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Resmî
Gazetede 12.10.2004 tarihinde yayınlanmış olup henüz yürürlüğe girmemiştir.
Kanunun yürürlük tarihi 1.4.2005 olup yürürlüğü için az
bir süre kalmıştır. Ancak, yürürlüğüyle ilgili olarak mağdur olacakları yönünde
kamuoyundan ve özellikle kuyumcu ve saatçi esnaflarından yoğun eleştiriler
gelmektedir.
Menkul mallarda menkul malı elinde bulunduranın onun
maliki olduğu yönündeki hukuki karine karşısında eleştirilerin haklılığı da
ortadadır. Bu durumlar karşısında 5237 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden,
mağduriyetler ortaya çıkmadan bu kanunun 165 inci maddesini değiştirmek için
kanun teklifinde bulunmak zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde l.- Eski 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 512 nci
maddesinde suç eşyasını satın alma ve kullanmada cezanın olabilmesi için
"bilerek" satın alma ve kullanma gerekmekteydi. Yeni 5237 sayılı
yasanın 165 inci maddesinde ise "bilerek" ibaresi çıkarılmıştır.
Bu durum uygulamada özellikle kuyumcu esnafı açısından
sıkıntılar ve mağduriyetler yaratacak ve bu alandaki ticarî etkinliği önemli
ölçüde engelleyecektir.
Kanundaki bu düzenleme menkul mallardaki mülkiyet
karinesiyle de bağdaşmamaktadır. Oysa menkul mallardaki zilyetlik, mülkiyet
için karine teşkil etmektedir.
Bu durumlar karşısında hazırlamış olduğumuz kanun
teklifimiz ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 165 inci maddesinde bilerek
satın alma ve kullanmanın suç olması gerektiği amaçlanmıştır.
Madde 2.- (l) Bu madde yürürlük maddesidir.
Madde 3.- (l) Bu madde yürütme maddesidir.
MALATYA
MİLLETVEKİLİ MUHARREM KILIÇ İLE 29 MİLLETVEKİLİNİN TEKLİFİ
TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 26.9.2004 gün ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 165 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 165.- (1) Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı bilerek satın
alan veya kabul eden kişi,altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli
para cezası ile cezalandırılır.
MADDE 2.- (1) Bu Kanun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3.- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
“Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz” ve
Gerekçesi Ek’te sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz. 14.1.2005
|
|
Cevdet Erdöl |
İrfan Rıza Yazıcıoğlu |
Mehmet Kılıç |
|
|
Trabzon |
Diyarbakır |
Konya |
|
|
M. Kerim Yıldız |
Alim Tunç |
Nevzat Doğan |
|
|
Ağrı |
Uşak |
Kocaeli |
GENEL
GEREKÇE
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "İnsan Üzerinde Deney"
başlıklı 90 ıncı maddesinde, "Çocuklar üzerinde bilimsel deney hiç bir
surette yapılmaz" hükmü getirilmiştir. Bu hüküm çok büyük sakıncalar
doğurabilecektir.
Gerçekten bu hüküm, çocuklar için çocuklar üzerinde yapılması zorunlu
olan ilaç araştırmaları ile girişimsel çalışmaları ve böylece çocuk sağlığı ve
hastalıkları biliminin gelişmesini engelleyecektir. Çocuk sağlığı ve
hastalıkları gibi sürekli gelişmekte olan bir bilim alanında yeni uygulamalar
yalnızca erişkinlerdeki sonuçlara göre biçimlenemez. Farklı yaş gruplarının
kendi içinde bile (yenidoğanlar, süt çocukları, okul çağı, adolesanlar gibi)
değişik gelişimsel, fizyolojik ve ruhsal özellikleri olması çocuklardaki klinik
araştırmaların önemini daha da artırmaktadır.
Dünyada pediatri alanında klinik çalışmalar yapılması engellenmek bir
yana özendirilmekte ve bu konuda özel düzenlemeler yer almaktadır. Ayrıca
dünyanın pek çok saygın pediatri dergisinde klinik araştırmalar özel bir
ağırlık taşımaktadır.
Tüm bunların ötesinde dünyada çocuklarda bilimsel çalışmalar -belirli
kurallarla yapılabilirken ülkemizde yapılmasının bu hükümle engellenmiş olması
bu alanda da tümüyle dışa bağımlı olmamıza yol açacaktır. Çocuk sağlığı ve
hastalıkları alanında kendi araştırmalarımızdan yararlanamayarak yalnızca başka
ülkelerde yapılmış araştırmalara göre davranmak zorunluluğu ortaya çıkacaktır.
Böylece ulusal düzeydeki bilimsel gelişmeler engellenecektir.
Bu hükmün gerekçesinde yer verilen ve Türkiye tarafından da onaylanmış
bulunan Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3/1 inci maddesi "Kamusal yada özel
sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idarî makamlar ve yasama organları
tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun
yararı temel düşüncedir" hükmünü getirmiştir. Sözleşmenin 3/3 üncü
maddesinde de, "Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından
sorumlu kurumların, hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık,
personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili
makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler" hükmü yer
almaktadır. 24/2 nci maddede ise, "Taraf Devletler, çocuğun olabilecek en
iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren
kuruluşlardan yararlanma hakkını tanırlar. Taraf Devletler, hiçbir çocuğun bu
tür tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun bırakılmamasını
güvence altına almak için çaba gösterirler" denmektedir.
Tüm bu maddeler çocukların sağlığının korunması için gereken her türlü
çabanın gösterilmesi gerekliliğine işaret etmektedir. Oysa ki çocuklar üzerinde
bilimsel çalışmaların tamamen yasaklanması, uzun vadede, 24/2 nci maddede sözü
edilen "tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun
bırakılması" sonucunu doğurabilecektir.
Diğer taraftan Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin 2001/20/EC sayılı
"iyi klinik uygulamalar ve insanlarda kullanım için ilaç ürünleriyle
klinik araştırmalar" konusundaki direktifin başlangıç bölümünün 3 üncü
paragrafında "çocuklara yapılacak tedavinin iyileştirilmesi için çocukları
kapsayan klinik çalışmalara gereksinim olduğu" belirtilmekte ve şöyle
denilmektedir:
"Çocuklar, erişkinlerden gelişimsel, fizyolojik ve psikolojik
farkları nedeniyle etkilere açık bir gruptur; bu da yaşa ve gelişime göre
araştırmayı onların yararı için önemli kılmaktadır. Aşılar da dahil olmak üzere
çocuklar için olan ilaçlar yaygın kullanıma girmeden önce bilimsel olarak
denenmelidir. Bu da ancak çocuklar için klinik yönden değeri olabileceği
düşünülen ilaçların tam olarak incelenmesiyle olabilir. Bu amaca yönelik klinik
denemeler incelenen bireyler için en iyi korunmayı sağlayan koşullarda
gerçekleşmelidir. Bu nedenle de çocukların klinik denemelerde korunması
ölçütleri ortaya konmalıdır."
Bu da çocukların klinik araştırmalarda yer alabileceğini, ancak
koşullarının önceden belirlenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Söz konusu Direktifin 4 üncü maddesinde de, çocukların korunması
bakımından erişkinlere ilave olarak çocuklarda hangi koşullarda araştırma
yapılabileceği belirtilmiş olup; bunlar arasında çocukların velilerinden izin
alınması, çocukların zarar ve/veya acı görmemesinin sağlanması, araştırmadan
belirli hasta grubu ya da bireylerin yararlanacak olması, pediatri alanında
deneyimli Etik Kurul kararı olması gibi koşullar sıralanmaktadır.
Bu çerçevede azami koruma tedbirlerinin alınması şartıyla çocuklar
üzerinde de bilimsel deney yapılabilmesini teminen Kanunda gerekli değişikliğin
yapılması zaruridir.
Diğer taraftan, biyoloji ve tıp bilimlerinin gelişmesine bağlı olarak
artık, başkalarından alınan üreme hücreleriyle veya başkalarının üreme
hücrelerinden elde edilmiş embriyolarla çocuk sahibi olunabilmektedir. Halbuki
bu şekilde çocuk yapılması da soybağını karıştırmaktadır. Doğduktan sonra
çocuğun soybağını karıştırmayı suç olarak tarif eden kanun koyucunun, doğumdan
önceki bir takım ameliyelerle soybağının karıştırılmasını suç saymaması
düşünülemez. Bu sebeplerle, soybağının korunmasını teminen tıbbi gerekçelerle
de olsa, başkalarından elde edilmiş üreme hücrelerini veya embriyoları
nakletmek suretiyle bir çocuğun soybağını değiştiren, gizleyen veya karışmasına
neden olan kişilerin de cezalandırılması gerekli bulunmaktadır.
Keza, biyoloji ve tıp bilimlerinin geldiği noktada, kromozomlara
müdahale suretiyle belli bir cinsiyette çocuk yapılması sağlanabilmektedir.
İnsan onuruyla bağdaşmayan ve cinsiyet ayrımcılığı sonucunu doğuran bu
fiillerin ve tıbbi zorunluluk olmaksızın sırf cinsiyetinden dolayı çocuk
düşürme fiillerinin de suç olarak tarif edilmesi gerekli görülmüş olup, bu
mülahazalarla işbu kanun teklifi verilmiştir.
MADDE
GEREKÇELERİ
Madde 1.- Genel gerekçede açıklanan gerekliliklerden dolayı, çocuklar
üzerinde bilimsel deney yapılabilmesine cevaz verilmesi bakımından, çocuklar
üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu gerektirmemesi için aranan şartlar
sayılmıştır.
Madde 2.- Başkalarından elde edilmiş üreme hücrelerini veya embriyoları
nakletmek suretiyle bir çocuğun soybağını değiştiren, gizleyen veya karışmasına
neden olan, tıbbî zorunluluklar dışında istenilen cinsiyette çocuk sahibi
olunmasına yönelik müdahalelerde bulunan veya bir kadının çocuğunu sırf
cinsiyetinden dolayı düşürten kimselerin cezalandırılması öngörülmüştür.
Madde 3.- Kanunun yürürlük tarihi belirtilmiştir.
Madde 4.- Yürütme maddesidir.
TRABZON
MİLLETVEKİLİ CEVDET ERDÖL İLE 5 MİLLETVEKİLİNİN TEKLİFİ
TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 90 ıncı
maddesinin (3) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3) Çocuklar üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu
gerektirmemesi için ikinci fıkrada aranan koşulların yanı sıra;
a) Yapılan deneyler sonucunda ulaşılan verilerin, varılmak istenen
hedefe ulaşmak açısından deneylerin çocuklar üzerinde de yapılmasını gerekli
kılması ve buna yetkili kurul veya makamlarca ayrıca karar verilmesi,
b) Çocuğun ana ve babasının yazılı muvafakatinin ve ayrıca ayırt etme
gücüne sahip ise çocuğun kendisinin de rızasının alınması,
Deneyle ilgili izin verecek yetkili kurullarda çocuk sağlığı ve
hastalıkları uzmanının bulunması,
Gerekir."
MADDE 2.- Türk Ceza Kanununun 231 inci maddesinin başlığı "Çocuğun
soybağını ve cinsiyetini değiştirme" olarak değiştirilmiş ve bu maddeye
aşağıdaki fıkralar ilave edilmiştir.
"(3) Tıbbi gerekçelerle de olsa, başkalarından elde edilmiş üreme
hücrelerini veya embriyoları nakletmek suretiyle bir çocuğun soybağını
değiştiren, gizleyen veya karışmasına neden olan kişi bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
"(4) Tıbbi zorunluluklar dışında istenilen cinsiyette çocuk sahibi
olunmasına yönelik müdahalelerde bulunan veyahut bir kadının çocuğunu
cinsiyetinden dolayı düşürten kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Cinsiyetinden dolayı çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren
kadın hakkında da aynı cezaya hükmolunur."
MADDE 3.- Bu Kanun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Adalet Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Adalet Komisyonu
Esas No.: 2/402, 2/406, 2/408 23.3.2005
Karar No.: 71
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca 8.3.2005 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza
havale edilmiş olan "Konya Milletvekili Kerim Özkul'un; Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi" ile 15.3.2005 tarihinde
havale edilen "Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ile 29 Milletvekilinin;
Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi",
Komisyonumuzun 15.3.2005 tarihli 14 üncü birleşiminde, Adalet Bakanlığı
temsilcilerinin de katılmalarıyla incelenip görüşülmüş, geneli üzerindeki
görüşmelerin tamamlanmasından sonra maddelerine geçilmesi kabul edilmiş, ancak
maddelerin ayrıntılı bir biçimde incelenerek düzenlenmesi ve her iki teklifin
birleştirilerek tek metin halinde düzenlenmesi için Komisyon Başkanlığına
verilen önergeyle birlikte üç kişilik bir alt komisyona havale edilmiştir.
Komisyonumuz, 22.3.2005 tarihli 15 inci toplantısında Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek ile Adalet
Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı temsilcileri
ile Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku öğretim
üyelerinin de katılmalarıyla alt komisyonca
Konya Milletvekili Kerim Özkul'un Teklifi esas alınarak hazırlanan metin
ile "Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ile 5 Milletvekilinin; Türk Ceza
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni birleştirerek
inceleyip görüşmüş, Konya Milletvekili Kerim Özkul’un Teklifi görüşmelerde esas
alınmış, maddeler üzerindeki kabul, ilave ve değişiklikler sırasıyla aşağıda
açıklanmıştır:
Teklifin çerçeve 1 inci maddesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62
nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen "beşte"
ibaresinin "altıda" şeklinde değiştirilmesi öngörülmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili hükmünün uygulamada bir sorun
yaratmayacağı, hâkimin takdir yetkisi içinde kalmak suretiyle mevcut hükme göre
de "altıda bir" indirim yapmasının mümkün olduğu, ayrıca kazanılmış
hak tartışmalarına neden olabileceği, bu nedenlerle mevcut hükmün muhafazasının
daha uygun olacağı düşüncesiyle çerçeve 1 inci madde metinden çıkarılmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Taksirle öldürme" başlıklı 85
inci maddesindeki cezanın asgari haddinin üç yıldan iki yıla indirmesi uygun
görülmüş ve bu doğrultuda Teklife, yeni
çerçeve 1 inci madde eklenmiştir.
Teklifin çerçeve 2 nci maddesinde; Türk Ceza Kanununun 88 inci
maddesinin birinci fıkrasındaki hükmün 86 ncı maddeye ikinci fıkra olarak
yazılması, kanun sistematiği açısından daha uygun görülerek değişiklik
yapılmış, çerçeve madde bu değişikliğe paralel olarak yeniden düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanununun 86 ncı maddesinde yapılan değişiklikle fıkra
numaralarının teselsül ettirilmesi neticesinde 87 nci maddenin dördüncü
fıkrasında geçen "ikinci" ibaresinin "üçüncü" olarak
değiştirilmesi gerektiğinden Teklife, yeni bir çerçeve 3 üncü madde ilave
edilmiştir.
Teklifin 3 üncü maddesiyle Türk Ceza Kanununun 88 inci maddesinde
değişiklik öngörülmektedir. 88 inci maddenin birinci fıkrasının 86 ncı maddeye
ikinci fıkra olarak eklenmesi nedeniyle birinci fıkra metinden çıkarılmış,
çerçeve madde bu doğrultuda değiştirilerek, çerçeve 4 üncü madde olarak kabul
edilmiştir.
Teklifin çerçeve 4 üncü maddesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 90
ıncı maddesinin üçüncü fıkrasının değiştirilmesi öngörülmektedir. Fıkranın (b)
bendindeki "ana ve babasının" ibaresinden sonra "veya
vasisinin" ibaresi eklenmiş, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ile 5
Milletvekilinin aynı fıkrada değişiklik
öngören Teklifinin 1 inci
maddesinin (c) bendi uygun görülerek
metne (c) bendi olarak eklenmiş ve çerçeve 5 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
Teklifin çerçeve 5 inci maddesiyle Türk Ceza Kanununun 116 ncı
maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik öngörülmektedir. Maddenin ikinci
fıkrası kapsamına, işyerinin de dahil edilmesi uygun görülerek fıkrada buna
göre değişiklik yapılmış, Kanunun sistematiğine uygun olarak maddenin iki ve
üçüncü fıkralarının yerleri değiştirilmiş, çerçeve madde bu doğrultuda
değiştirilerek 6 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
Türk Ceza Kanununun 165 inci maddesinin değiştirilmesini öngören
"Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ile 29 Milletvekilinin; Türk Ceza
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" uygun görülerek
çerçeve 1 inci maddesi Teklife, çerçeve 7 nci madde olarak ilave edilmiştir.
Teklifin çerçeve 6 ncı maddesi 8 inci madde olarak, 7 nci maddesi 9 uncu madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
Teklifin 8 inci maddesinde redaksiyon yapılmış ve 10 uncu madde olarak
kabul edilmiştir.
Teklifin çerçeve 9 uncu maddesiyle Tababet ve Şuabatı San'atlarının
Tarzı İcrasına Dair Kanunun 41 ve ek 7 nci maddelerinde geçen "üç yıldan
beş yıla kadar" ibareleri suç olarak tanımlanan fiille öngörülen ceza
arasında orantılılık ilkesine uygun olarak "bir yıldan üç yıla kadar"
şeklinde değiştirilmiş, ayrıca aynı maddelerde geçen "bir milyar liradan
üç milyar liraya kadar ağır" ibareleri yeni Türk Ceza Kanununda kabul
edilmiş olan para cezası sistemine uygun olarak "bin güne kadar adlî
para" şeklinde değiştirilmiş, kanun yapım tekniğine uygun olarak iki madde
şeklinde düzenlenerek, 11 ve 12 nci maddeler olarak kabul edilmiştir.
Teklife madde ilavesi nedeniyle meydana gelen numara değişikliğinden
dolayı, Teklifin çerçeve 10 uncu maddesinde yer alan atıf maddesi numarası
değiştirilmiş ve 13 üncü madde olarak
kabul edilmiştir.
Teklifin 11 inci maddesi 14 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere saygı ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Köksal Toptan |
Recep Özel |
Ramazan Can |
|
|
Zonguldak |
Isparta |
Kırıkkale |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Hasan Kara |
Fehmi Hüsrev Kutlu |
Halil Ünlütepe |
|
|
Kilis |
Adıyaman |
Afyonkarahisar |
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
|
(Karşı
oyum var |
|
|
|
|
Muhalefet
şerhi ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Halil Özyolcu |
Haluk İpek |
Feridun Fikret Baloğlu |
|
|
Ağrı |
Ankara |
Antalya |
|
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
(Karşı
oyum var |
|
|
|
|
Muhalefet
şerhi ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Orhan Yıldız |
Mehmet
Küçükaşık |
|
|
Artvin |
Artvin |
Bursa |
|
|
(Karşı
oyum var |
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Muhalefet
şerhi ektedir) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Feridun Ayvazoğlu |
Muzaffer
Külcü |
Mahmut Durdu |
|
|
Çorum |
Çorum |
Gaziantep |
|
|
(Muhalif) |
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Nimet
Çubukçu |
Mehmet
Yılmazcan |
Hakkı Köylü |
|
|
İstanbul |
Kahramanmaraş |
Kastamonu |
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muharrem Kılıç |
Orhan
Eraslan |
Enver
Yılmaz |
|
|
Malatya |
Niğde |
Ordu |
|
|
(Karşı
oyum var |
(Toplantıya
katılmadı) |
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
Muhalefet
şerhi ektedir) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet
Nuri Saygun |
Ahmet
Çağlayan |
Bekir
Bozdağ |
|
|
Tekirdağ |
Uşak |
Yozgat |
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
(Toplantıya
katılmadı) |
(Toplantıya
katılmadı) |
KARŞI
OY YAZIMIZ
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
1. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85 inci maddesinin ikinci
fıkrasındaki “üç yıldan” ibaresi “iki yıldan” şeklinde değiştirilmiştir.
765 sayılı Türk Ceza Kanununun bugüne kadarki tüm uygulamalarında çok
büyük oranda ceza tayini yapılırken alt sınırın uygulandığı bir gerçektir. 1
Nisanda yürürlüğe girecek olan Türk Ceza Kanununun uygulanmasında, cezalardaki
alt sınırın nazara alınacağı da kaçınılmazdır. Bu uygulama doğrultusunda Türk
Ceza Kanununun 85 inci maddesinin birinci fıkrasındaki alt sınır iki yıl
olduğuna göre çok farklı bir eylem sonucu verilecek ceza alt sınırının aynı iki
yıl şeklinde olması eylemler ve ilgili fıkralar arasında çelişki doğuracaktır.
Belirtilen nedenlerle, Türk Ceza Kanununun 85 inci maddesinin ikinci
fıkrasındaki alt sınırın “üç yıldan” ibaresi şeklinde kalmasından yanayız.
2. 26.9.2004 tarihinde özenle ve istisna ile yürürlüğe girmiş bulunan
çevre korunmasına ilişkin 184 üncü maddenin üçüncü fıkrasının suç olmaktan
çıkartılmasını kabul etmemiz mümkün değildir.
Şimdiye kadar, bu madde yürürlüğe girmiş ve uygulamalar olumlu sonuç
doğurmuştur. Böyle bir uygulamanın olumlu sonuçlarına dur demek veya yok etmek
çevreye karşı duyarsızlığımızın milletvekilleri olarak kamuoyuna kendimizi
ihbar etmek anlamını taşıyacaktır. Dünya ekolojik dengesinin gittikçe
bozulması, çevrenin kirlenmesi, çarpık sanayileşme ve kentleşmenin olumsuz
sonuçlarına biz milletvekilleri olarak katkı vermemiz önüne geçilemeyecek ve
hesabı verilemeyecek durumlarla bizleri karşı karşıya bırakacaktır.
Böyle bir değişikliğin kabul edilmesi de bizce gerek hukuksal, gerekse
toplumsal sorumluluk açısından mümkün değildir.
Yukarıda arz edilen gerekçelerle karşı oy yazımızı saygı ile sunuyoruz.
|
|
Feridun Ayvazoğlu |
Muharrem Kılıç |
Feridun Fikret Baloğlu |
|
|
Çorum |
Malatya |
Antalya |
|
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Halil Ünlütepe |
|
|
|
Artvin |
Afyonkarahisar |
|
KONYA MİLLETVEKİLİ
KERİM ÖZKUL’UN
TEKLİFİ
ÇEŞİTLİ
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.-
26.9.2004 tarihli ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 62 nci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde geçen “beşte” ibaresi, “altında” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 2.-
Türk Ceza Kanununun 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasıdaki “iki yıldan beş yıla
kadar hapis cezasına hükmolunur.” İbaresi “şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza
yarı oranında artırılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 3.-
Türk Ceza Kanununun 88 inci maddesinin başlığı, “Kasten yaralamanın ihmali
davranışla işlenmesi” olarak değiştirilmiş; aynı maddenin (“Kasten yaralama
fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek
ölçüde hafif olması halinde, mağdurun, şikâyeti üzerine dört aydan bir yıla
kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”) şeklindeki birinci fıkrası,
Kanunun 86 ncı maddesine ikinci fıkra olarak eklenmiş ve maddelerdeki fıkra numaraları
buna göre teselsül ettirilmiştir.
MADDE 4.-
Türk Ceza Kanununun 90 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(3)
Çocuklar üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu gerektirmemesi için,
ikinci fıkrada aranan koşulların yanı sıra,
a) Yapılan
deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hefede ulaşmak
açısından bunların çocuklar üzerinde de yapılmasını gerekli kılması,
b) Rıza
açıklama yeteneğine sahip çocuğun kendi rızasının yanı sıra, ana ve babasının
yazılı muavafakatinin de alınması,
Gerekir.”
MADDE 5.-
Türk Ceza Kanununun 116 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında geçen “işlenmesi
hâlinde” ibaresinden sonra gelmek üzere, “mağdurun şikâyeti üzerine” ibaresi
eklenmiştir.
MADDE 6.-
Türk Ceza Kanununun 184 ün-cü maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış
ve dördüncü fıkrada geçen “Üçüncü fıkra hariç,” ibaresi fıkra metninden
çıkarılmıştır.
MADDE 7.-
Türk Ceza Kanununun 235 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan “ihalelere”
ibaresi, “ihaleler ile yapım ihalelerine” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 8.-
26.9.2004 tarihli ve 5235 sa-yılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge
Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 12.-
Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza
Kanununda yer alan yağma (m. 148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmî evrakta
sahtecilik (m. 204), nitelikli dolandırıcılık (m. 158, 161) suçları ile
ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis
cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza
mahkemeleri görevlidir.”
MADDE 9.-
11.4.1928 tarihli ve 1219 sa-yılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunun, 2.6.2004 tarihli ve 5181 sayılı Kanunla değişik 41 ve Ek
7 nci maddelerinde geçen “üç yıldan beş yıla kadar” ibaresi, “altı aydan iki yıla
kadar” şeklinde değiştirilmiştir.
Yürürlük
MADDE 10.-
Bu Kanunun;
a) 6 ncı
maddesi yayımı tarihinde,
b) diğer
hükümleri,
1 Nisan 2005
tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 11.-
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
ADALET KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
ÇEŞİTLİ
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.-
26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85 inci maddesinin birinci
ve ikinci fıkralarındaki "üç yıldan" ibareleri "iki yıldan"
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2.-
Türk Ceza Kanununun 86 ncı maddesine aşağıdaki fıkra ikinci fıkra olarak
eklenmiş, ikinci fıkrasındaki "iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur." ibaresi "şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı
oranında artırılır." şeklinde değiştirilmiş ve fıkra numaraları buna göre
teselsül ettirilmiştir.
"(2)
Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle
giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört
aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur."
MADDE 3.-
Türk Ceza Kanununun 87 nci maddesinin dördüncü fıkrasındaki "ikinci"
ibaresi "üçüncü" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 4.-
Türk Ceza Kanununun 88 inci maddesi başlığı "Kasten yaralamanın ihmali
davranışla işlenmesi" şeklinde değiştirilmiş, birinci fıkrası metinden
çıkarılmış, ikinci fıkra birinci fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.
MADDE 5.-
Türk Ceza Kanununun 90 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(3)
Çocuklar üzerinde bilimsel deneyin ceza sorumluluğunu gerektirmemesi için,
ikinci fıkrada aranan koşulların yanı sıra,
a) Yapılan
deneyler sonucunda ulaşılan bilimsel verilerin, varılmak istenen hedefe ulaşmak
açısından bunların çocuklar üzerinde de yapılmasını gerekli kılması,
b) Rıza
açıklama yeteneğine sahip çocuğun kendi rızasının yanı sıra, ana ve babasının
veya vasisinin yazılı muvafakatinin de alınması,
c) Deneyle
ilgili izin verecek yetkili kurullarda çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanının
bulunması,
Gerekir."
MADDE 6.-
Türk Ceza Kanununun 116 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2)
Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın
girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında
işlenmesi hâlinde, mağdurun şikayeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis
veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Evlilik
birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi
tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin rızası varsa,
yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının
meşru bir amaca yönelik olması gerekir."
MADDE 7.-
Türk Ceza Kanununun 165 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde
165.- (1) Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı bilerek satın alan veya
kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır."
MADDE 8.-
Türk Ceza Kanununun 184 ün-cü maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmış
ve dördüncü fıkrasındaki "Üçüncü fıkra hariç," ibaresi fıkra
metninden çıkarılmıştır.
MADDE 9.-
Türk Ceza Kanununun 235 in-ci maddesinin birinci fıkrasındaki
"ihalelere" ibaresi, "ihaleler ile yapım ihalelerine"
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 10.-
26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge
Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde
12- Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanununda
yer alan yağma (m.148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmi belgede sahtecilik (m.
204), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflâs (m. 161) suçları ile
ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis
cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza
mahkemeleri görevlidir."
MADDE 11.-
11.4.1928 tarihli ve 1219 sa-yılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunun değişik 41 inci maddesindeki "üç yıldan beş yıla
kadar hapis ve bir milyar liradan üçmilyar liraya kadar ağır para cezasına
hükmolunur." ibaresi "bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne
kadar adlî para cezasına hükmolunur." şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 12.-
Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun değişik Ek 7 nci
maddesinin ikinci fıkrasındaki "üç yıldan beş yıla kadar hapis ve bir
milyar liradan üçmilyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur."
ibaresi "bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para
cezasına hükmolunur." şeklinde değiştirilmiştir.
Yürürlük
MADDE 13.-
Bu Kanunun;
a) 8 inci
maddesi yayımı tarihinde,
b) Diğer
hükümleri 1 Nisan 2005 tarihinde,
Yürürlüğe
girer.
Yürütme
MADDE 14.-
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.