Dönem: 22 Yasama Yılı: 4
TBMM (S. Sayısı: 1212)
Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/1210)
Not: Tasarı; Başkanlıkça,
Avrupa Birliği Uyum ve Millî Savunma ile Adalet komisyonlarına havale
edilmiştir.
|
|
T.C. |
|
|
|
Başbakanlık |
17/5/2006 |
|
|
Kanunlar ve Kararlar |
|
|
|
Genel Müdürlüğü |
|
|
|
Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-350/2565 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı
Bakanlar Kurulunca 8/5/2006 tarihinde kararlaştırılan “Askeri Mahkemeler
Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Türkiye, Birleşmiş Milletler düzeyinde insan hak ve
hürriyetlerine ilişkin sözleşmeleri ve İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri
Korumaya Dair Sözleşmeyi (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini) kabul etmiş ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuru hakkını tanımıştır. Bu
sözleşmelerde, adil yargılanma hakkı ve bunun gerekleri olan suçsuzluk
karinesi, susma hakkı, silâhların eşitliği ilkeleri ve savunma hakları gibi
hükümler yer almaktadır. Bu hükümler, bugün artık Türk iç hukukunun uyulması
zorunlu kısımları hâline gelmiştir. Söz konusu sözleşme hükümleri,
mahkemelerimiz tarafından doğrudan uygulanmakta, Anayasa Mahkemesince de destek
norm olarak kullanılmaktadır.
Çağdaş hukukta ve ceza muhakemeleri usulü hukukunda egemen
olan temel strateji, sosyal düzenin korunması ile bireyin temel hak ve
özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurulması suretiyle gerçeği ortaya
çıkarmak ve adil yargılama ilkesine uyarak adil yaptırımlara hükmedip uygulamaktır.
Söz konusu stratejinin asıl ulaşmak istediği hedef, gerçeği meydana
çıkarmaktır; ancak, gerçeğin adil yargılanma hakkına uyularak meydana
çıkarılması temel koşuldur. Ceza adalet sistemi, bu denge üzerine kurulmalıdır.
Dengeyi sağlayacak esas güvenceler bugün artık anayasalarda ve uluslararası
hukuk metinlerinde yer almaktadır.
Alman Askerî Ceza Muhakemeleri Kanunundan iktibas edilerek
hazırlanan 22/5/1930 tarihli ve 1631 sayılı Askerî Muhakeme Usulü Kanunu 33 yıl
yürürlükte kalmış ve zaman zaman beliren ihtiyaçlar karşısında çeşitli
tarihlerde değiştirilmiştir.
27/5/1961 tarihinde yürürlüğe giren Türk Silâhlı Kuvvetleri
İç Hizmet Kanununun bazı maddeleri ile Askerî Muhakeme Usulü Kanununda geçen
deyim ve kavramlarda değişiklik yapılmıştır. Ayrıca, 1961 Anayasasının askerî
yargıya ait 138 ve Askerî Yargıtaya ait 141 inci maddelerinde Askerî Muhakeme
Usulü Kanununu çok yakından ilgilendiren önemli değişiklikler yapılmıştır.
Yine, Askerî Yargıtayın kuruluşu hakkındaki 4/12/1962 tarihli ve 127 sayılı
Kanun, Askerî Muhakeme Usulü Kanununun bazı maddelerini yürürlükten kaldırmış
ve Anayasa Mahkemesi de 26/6/1963 tarihli ve E.1963/197, K.1963/166 sayılı
Kararıyla Askerî Muhakeme Usulü Kanununun bazı hükümlerini iptal etmiştir.
Belirtilen sebeplerle Askerî Muhakeme Usulü Kanununun pek çok maddesinin
değiştirilmesi gerekmiş, ancak çeşitli tarihlerde değiştirilen kanun maddeleri
arasında kavram ve hüküm bakımından meydana gelen uyumsuzluk ve uygulamada
görülen ihtiyaçlar dikkate alınarak, maddelerde değişiklik yapılması yerine
kanunun yeni baştan tedvini tercih edilmiştir.
25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu
ve Yargılama Usulü Kanunu 26/10/1963 tarihinde yayımlanarak yasalaşmış ve 1631
sayılı Askerî Muhakeme Usulü Kanununun yürürlüğüne son verilmiştir.
"Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin
Türkiye Ulusal Programı"nda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, insan
hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarında kaydedilecek gelişmeleri
sürekli olarak izleyeceği, Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmalarını
düzenli şekilde değerlendireceği ve bu çalışmaların hızlandırılması için
gerekli önlemleri alacağı belirtilmiştir. Ulusal Programda, yargının
işlevselliği ve verimliliği bölümünde orta vadede Askerî Ceza Kanunu ile Askerî
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun gözden geçirilmesi de
öngörülmüştür. Ayrıca, Ulusal Programda öngörülen hedefler doğrultusunda
hazırlanan 7/5/2004 tarihli ve 5170 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun ile Anayasada yapılan bazı
değişikliklerin askerî yargıya da yansıtılması gerekmektedir.
Bu bağlamda, Anayasanın bazı maddelerinde yapılan savaş ve
çok yakın savaş tehdidi hâllerinde bile ölüm cezasının verilmemesine dair
değişikliklerin askerî yargıya yansıtılması, sivillerin askerî yargıya tabi
oldukları haller incelenerek mümkün olduğu ölçüde sivillerin askerî mahkemede
yargılanmalarına son verilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu
çalışmalarda, askerî yargıda karşılaşılan bazı sorunların ve yargılamanın
uzamasına neden olan hâllerin giderilmesi de amaçlanmıştır.
Askerî yargı ile ilgili çalışmalar devam ederken, çağdaş
hukukta egemen olan temel stratejinin direktiflerinden hareketle hazırlanan,
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4/11/2004 tarihli ve 5252
sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, 4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 13/12/2004 tarihli ve 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Türkiye Büyük
Millet Meclisince kabul edilerek yasalaşmıştır.
Yukarıda belirtilen kanun hükümleri, Askerî Ceza Kanununu ve
Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununu da etkilemiştir. Askerî
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununu etkileyen hükümlerin
başlıcaları; soruşturma ve kovuşturma evrelerinin ayrılması ve bunun sonucu
olarak şüpheli ve sanık kavramlarının bu evrelerdeki yerlerine yerleştirilmesi;
gecikmesinde sakınca bulunan hâl kavramının tanımlanması ve yetkilerin
genişlemesini sağlayan bu hâllerin belirlenmesi; zorunlu avukatlık sisteminin
kapsamının genişletilmesi; arama, elkoyma, ifade alma, sorgu ve hukuka aykırı
delil konularında yeni düzenlemeler yapılması; tutuklama tedbiri ile ilgili
kısıtlayıcı hükümler konulması; iddianamenin iadesi veya kabulü müessesesinin
getirilmesi; duruşmalara gelmeyen kaçakların hazır bulunmalarını sağlayıcı
zorlayıcı tedbirler alınması; şüpheliden, sanıktan veya mağdurdan yahut üçüncü
kişilerden kıl, salgı, kan ve benzerleri gibi kısım veya parçaların
alınabilmesi; beden muayenesini sağlayan yetkilerin tanınması; moleküler
genetik incelemenin yapılabilmesi; telekomünikasyona müdahale ile belirli bilgi
veya verilere elkonulabilmesi; kişiyi tanıklıkta bulunmaya zorlayacak ve
tanığın korunmasını sağlayacak tedbirler getirilmesi; kaçaklar hakkında özel
usul hükümlerine yer verilmesi; bilirkişilik konusunda yeni ve ayrıntılı
düzenlemelere gidilmesi; ömür boyu hak yasaklanmasına son verilmesi; ceza
türleri ve infaz şekillerinin değişmesi olarak sayılabilir.
Askerî mahkemelerin yetkileri, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 145 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; askerî mahkemede
askerlerin yargılanması kural, asker olmayan kişilerin yargılanması ise
istisnadır. Asker olmayan kişilerin yargılanması konusunda 145 inci maddede,
"Askerî mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî
suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda
gösterilen askerî mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla
görevlidirler." hükmü getirilmiştir.
Bu hükme göre barış zamanında; yukarıda belirtilen hallerde
kanunda gösterilmek koşuluyla askerî mahkemeler yetkili olacaktır. Savaş ve
sıkıyönetim hallerinde ise, bu konuda herhangi bir sınırlama getirilmemiş, sadece
kanunla düzenleme yapılacağı belirtilmiştir.
Bu konuda, Avrupa Birliği müktesebatı incelendiğinde; Avrupa
Temel Haklar Şartının "Adalet" başlıklı 47 ilâ 50 nci maddelerinde,
"İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa
Sözleşmesi"nin 6 ilâ 18 inci maddelerinde, sanıkların temel hakları ile
ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri
Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde, herkesin kişisel hak ve
yükümlülükleri ile hakkındaki bir suç isnadının karara bağlanmasında hukuken
kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri tarafından, makul bir
sürede, adil ve alenî olarak yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş; 15 inci maddesinde ise, her
sözleşmeci devletin savaş zamanında veya ulusun yaşamını tehdit eden başka bir
olağanüstü durumda uluslararası hukuktan doğan diğer yükümlülüklerine aykırı
olmamak koşuluyla durumun zorunluluklarının kesin olarak gerektirdiği ölçüde,
bu sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini azaltan tedbirleri alabileceği hükme
bağlanmış; diğer taraftan 17 ve 18 inci maddelerde de, sözleşme hükümlerinden
hiçbirinin sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesine veya
sözleşmede öngörüldüğünden daha geniş ölçüde sınırlandırılmasına yönelik
eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamayacağı, sınırlandırılmaların
öngörüldükleri amaç dışında kullanılamayacağı belirtilmiştir.
Değişen mevzuatın etkileri ve Avrupa Birliği Müktesebatının
Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programında belirtilen taahhütler dikkate
alınmak ve bu konuda yapılan çalışmalardan yararlanılmak suretiyle oluşturulan
Tasarıda, 353 sayılı Kanunun askerî mahkemelerin kuruluşuna, teşkilatında
askerî mahkeme kurulan komutanın yetki ve sorumluluklarına savaş haline ve yasa
yollarına ilişkin hükümlerinde ihtiyaçlar dışında değişikliğe
gidilmemiştir. Adil yargılanma hakkına
uyularak gerçeğin meydana çıkarılmasına katkıda bulunacağından, Ceza Muhakemesi
Kanunu ile getirilen bazı yeni düzenlemelerin askerî yargıda da uygulanması
gerekli görülmüş, ancak 353 sayılı Kanunun sistematiği dikkate alındığında
getirilen yeni düzenlemelerin Kanun içinde tekrarlanması uygun görülmemiştir.
353 sayılı Kanunda arama, elkoyma, bilirkişi ve otopsi gibi sınırlı konulara
ilişkin 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa atıf
yapılmış olması ve buna karşılık hâkimin davaya bakamayacağı haller, tanık,
ifade alma ve sorgu, duruşma usulü gibi pek çok konuda Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunundaki hükümlerin tekrarlanmış olması dikkate alındığında, Ceza Muhakemesi
Kanununda bulunan hükümlerin tekrarına gerek görülmeyerek 353 sayılı Kanunun
ilgili hükümlerinin yürürlükten kaldırılması ve askerî yargıda uygulanmasına
ihtiyaç bulunmayan hükümler hariç olmak üzere Ceza Muhakemesi Kanununa atıf
yapılması yolu tercih edilmiştir.
Ayrıca, sivillerin askerî yargıya tabi olduğu haller barış
ve savaş zamanına göre iki ayrı kategoride ele alınmıştır. Askerî mahkemelerin
savaş zamanındaki yetkilerini düzenleyen hükümlerde değişikliğe gidilmemiş ve
sivillerin, asker kişilerle müştereken işledikleri askerî suçlara ilişkin
yargılamalar hariç olmak üzere, barış zamanında askerî mahkemelerde
yargılanmalarına son verilmiştir. Buna paralel olarak, askerî mahkemece
tutuklanan sivillerin askerî ceza evine konulması zorunluluğu ortadan
kaldırılmıştır.
Tasarı, yukarıda açıklanan ilke ve düşünceler esas alınarak
hazırlanmıştır.
MADDE
GEREKÇELERİ
Madde 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
ile cürüm ve kabahat ayırımına ceza kanunu sistematiğinde son verildiğinden, düzenleme
ile buna uyum sağlanmaktadır.
Madde 2- Özel kanunları bulunan ve Askerî Ceza Kanunundaki
asker kişi tanımı da dikkate alındığında asker kişi olduklarında şüphe
bulunmayan uzman jandarma ve uzman erbaşların da 353 sayılı Kanun kapsamında
asker kişi olduğunda tereddüde yer vermeyecek şekilde düzenleme yapılmaktadır.
Ayrıca, 1455 sayılı Askerî Memurlar Hakkında Kanun, 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 208 inci maddesinin (e) bendi
ile yürürlükten kaldırılmış olup, 1455 sayılı Kanuna göre istihdam edilen
askerî memurlar emekli olduğundan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde halen askerî
memur mevcudu kalmamıştır. Bu nedenle, yeni düzenlemede muvazzaf askerler
başlığı altında askerî memur kavramına yer verilmemiştir.
Madde 3- Asker olmayan kişilerin asker kişilerle müştereken
işledikleri askerî suçlar hariç olmak üzere barış zamanında askerî mahkemelerde
yargılanmalarına son verilmesi nedeniyle 11 inci maddenin ilgili hükmü
yürürlükten kaldırılmaktadır.
Bu düzenlemenin yerine getirilen hükümle, uluslararası
anlaşmalarla askerî mahkemelerin görev alanına sokulan yabancı asker kişilerin
işledikleri suçların soruşturması ve kovuşturması Millî Savunma Bakanının
iznine bağlanmaktadır.
Çoğunlukla yabancı asker kişilerin işledikleri suçlar askerî
suç niteliğinde bulunmakta ve bu şahıslar soruşturma veya kovuşturma evresinde
ülkelerine dönmekte, adlî yardımlaşma sözleşmelerinde askerî suçlar kapsam
dışında tutulduğundan adlî yardımlaşma talepleri yerine getirilmemekte, bu
sebeple açılan davalar sonuçlandırılamamakta, verilen kararlar
kesinleştirilememekte ve kesinleşen kararlar infaz edilememektedir. Bu
sakıncaların önüne geçmek üzere soruşturma ve kovuşturma izne bağlanmakta,
yukarıdaki sakıncaların ortaya çıkıp çıkmayacağı konusunda ön inceleme yapılması
ve sakınca doğması ihtimali olanlar için izin verilmemesi suretiyle
sakıncaların önüne geçilmesi imkânı getirilmektedir.
Madde 4- Asker olmayan kişilerin asker kişilerle müştereken
işledikleri askerî suçlar hariç olmak üzere barış zamanında askerî mahkemelerde
yargılanmalarına son verilmesi nedeniyle 11 inci maddenin önceki düzenlemesinde
yer alan hükümler savaş zamanında askerî mahkemelerin görevlerini düzenleyen 14
üncü madde metnine dahil edilmekte, bu kapsamda; 11 inci maddenin (A) bendinde ve
14 üncü maddenin (G) bendinde yer alan düzenlemeler birleştirilmek suretiyle 14
üncü maddenin (G) bendi bu şekilde yeniden düzenlenmekte, 11 inci maddenin (B)
bendinde yer alan düzenleme 14 üncü maddenin (H) bendine eklenmekte ve 11 inci
maddenin (C) bendinde yer alan düzenleme 14 üncü maddenin (I) bendi olarak
öngörülmektedir.
Madde 5- Görev kararına ilişkin hükümler genel atıf
nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili hükümlerinde düzenlenmiş olduğundan,
bununla ilgili madde metni ve 353
sayılı Kanuna 21/1/1981 tarihli ve 2376 sayılı Kanunun 8 inci maddesi ile
eklenen ek 1 inci madde hükmü, 353 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi olarak yeniden düzenlenmektedir.
Yapılan düzenleme ile,
1. madde başlığı içeriğine uygun olarak belirlenmektedir.
2. Birinci fıkrada; tek hâkimle bakılacak suçlar ile ilgili
subay ve astsubayların işledikleri suçların hariç tutulmasına dair hüküm
korunmakta, öngördükleri ceza miktarları göz önüne alınarak bazı suçların madde
numaralarının sayılmasından vazgeçilmekte ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile
öngörülen ceza türleri dikkate alınarak fıkra metni redaksiyona tâbi
tutulmaktadır. Madde ile ayrıca suç konusu olmayan eşyanın müsaderesine de tek
hâkimle karar verilmesi olanağı getirilmiştir.
3. Üçüncü fıkrada; Ceza Muhakemesi Kanunu ile getirilen "soruşturma evresinde kanaat açıklayıcı
nitelikte karar veren hâkimlerin kovuşturma evresinde görev yapamayacağı"
hükmü, genel atıf nedeniyle askerî yargıda da uygulanacağından, birinci fıkrada
yazılı suçlarla ilgili soruşturmalarda hâkim kararı gerektiren işlemlere dair
kararların tek hâkim tarafından verilmesi öngörülmektedir.
4. Dördüncü fıkra ile Ceza Muhakemesi Kanununun 6 ncı
maddesine paralel olarak usul ekonomisi dikkate alınarak heyetle başlamış olan
kovuşturmanın tek hâkimin görevine girse dahi heyetle sonuçlandırılması
amaçlanmaktadır.
Madde 6- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu ile bazı kavramlarda yapılan değişiklikler doğrultusunda;
şahsî hürriyeti bağlayıcı ceza, ağır hapis cezası, sanık, ilk ve son
soruşturma, hazırlık soruşturması gibi kavramların karşılığı olan yeni
kavramlar dikkate alınarak 353 sayılı Kanunun 20 nci maddesi yeniden
düzenlenmektedir.
Madde 7- Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yerine 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe girdiğinden 21 inci maddenin ikinci
fıkrasındaki atıf Ceza Muhakemesi Kanunu şeklinde düzeltilmektedir.
Ayrıca, saklı, yoklama kaçağı, bakaya ve geç iltihak
bakayası suçlarını işleyen yükümlülerin barış zamanında askerî mahkemelerde
yargılanmalarına son verilmekte ve bu suçlarla ilgili olarak savaş zamanında
yargılama yapacak askerî mahkemelerin yetkileri düzenlenmektedir.
Madde 8- Yakalama veya soruşturma emri verilmesinin
soruşturma evresi ile ilgili işlemler olması nedeniyle, Ceza Muhakemesi
Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak maddede yer alan
"sanık" ibaresi "şüpheli" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 9- Soruşturma evresi ile ilgili işlem olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak madde
başlığı ve maddede yer alan "sanık" ibareleri "şüpheli"
şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 10- Maddede yapılan değişiklik ile Ceza Muhakemesi
Kanununa paralel olarak yetkisizlik iddiasının sanık tarafından yapılabileceği
doğrultusunda bir sınırlandırma getirilmektedir.
Bazen mahkemenin yetkili olup olmadığı, ilk olarak ancak
iddianame okunduktan sonra anlaşılabilir. Bu nedenle henüz iddianame görülüp
dinlenmeden önce bu iddianın öne sürülmesi imkânsız olabilir. Bu gerekçeyle,
yetkisizlik iddiasının duruşmada sanığın sorgusundan önce ileri sürülebileceği
ve karara bağlanacağı belirtilmektedir. Böylece yetkisizlik iddiasının
bildirileceği zaman dilimi makul bir ölçüde genişletilmektedir.
Madde 11- Madde başlığı ve metninde yer alan
"soruşturma" ibaresi askerî savcılık ve askerî mahkeme işlemleri
dikkate alınarak "soruşturma ve kovuşturma" olarak
değiştirilmektedir.
Madde 12- Hâkimlerin davaya bakamayacakları hâller ve ret
sebepleri ile ilgili hükümlerin Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan hükümler ile
aynı olması nedeniyle 353 sayılı Kanunun bu bölümdeki hükümleri 61 inci madde
ile yürürlükten kaldırılmakta ve 60 ıncı madde ile değiştirilen ek 1 inci
maddeyle Ceza Muhakemesi Kanununa atıf yapılmaktadır. Ancak maddede yapılan
düzenleme ile askerî yargıya özgü hâkimin davaya bakamayacağı hâl muhafaza
edilmekte, yine savaş zamanına ilişkin olarak 353 sayılı Kanunun yürürlükten
kaldırılan 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü maddeye ikinci fıkra olarak
eklenmektedir.
Madde 13- Askerî savcıların reddedilemeyeceği ancak davadan
çekinebileceğine dair hüküm korunmakta, ancak madde içinde zikredilen bazı
maddelerin yürürlükten kaldırılması ve bazı maddelerin içeriklerinin değişmesi
nedeniyle, madde numaraları yerine ifade edilmek istenen maksat madde metnine
yazılmaktadır.
Madde 14- Tebligat işlerinin askerî savcılık tarafından
yapılacağı hükme bağlanmışken, bu maddeyle, mahkeme ile ilgili tebligat
işlerinin doğrudan doğruya mahkeme tarafından yapılması kabul edilerek,
adaletin işleyişinin hızlandırılması amaçlanmıştır. Bu yetki, askerî mahkeme
hâkimlerini kapsamaktadır.
İnfaz edilecek kararlar ise, askerî savcılığa verilecek ve
askerî savcı bu görevini yerine getirmek üzere gerekli bütün tedbirleri
alacaktır. Bu kapsamda, infaz için teşkilatında askerî mahkeme kurulu komutanın
aracı kılınması zorunluluğu ortadan kaldırılmaktadır.
Madde 15- Tanıklar ile ilgili hükümlerin Ceza Muhakemesi
Kanununda yer alan hükümler ile aynı olması nedeniyle 353 sayılı Kanunun bu
bölümdeki hükümleri 61 inci madde ile yürürlükten kaldırılmakta ve 60 ıncı
madde ile değiştirilen ek 1 inci maddeyle Ceza Muhakemesi Kanununa atıf
yapılmaktadır. Ancak maddede yapılan düzenleme ile asker tanıkların çağırılması
ve tutuklu ve ivedi işler ile savaş hâline ilişkin düzenleme muhafaza
edilmektedir.
Madde 16- Keşif ile ilgili hükümlerin Ceza Muhakemesi
Kanununda yer alan hükümler ile aynı olması nedeniyle 353 sayılı Kanunun bu
bölümdeki hükümleri 61 inci madde ile yürürlükten kaldırılmakta ve 60 ıncı
madde ile değiştirilen ek 1 inci maddeyle Ceza Muhakemesi Kanununa atıf
yapılmaktadır. Ancak maddede yapılan düzenleme ile askerî mahallerde yapılacak
keşiflerde o yerin birlik komutanı veya kurum âmirinin haberdar edileceği hükmü
muhafaza edilmektedir.
Madde 17- Düzenleme ile 353 sayılı Kanunun 69 ve 70 inci
madde hükümleri birleştirilmektedir. Ayrıca, tutuklama kararının yerine
getirilmesi için tutuklama müzekkeresi düzenlenmesi uygulamasına son verilmesi
nedeniyle madde metninde buna göre düzenleme yapılmaktadır. Yine, işlemlerin
soruşturma evresine ait olması dikkate alınarak "sanık" ibareleri
"şüpheli" olarak değiştirilmektedir.
Madde 18- Tutuklama ile ilgili bazı hükümlerin Ceza
Muhakemesi Kanununda yer alan hükümler ile aynı olması nedeniyle 353 sayılı
Kanunun bu hükümleri 61 inci madde ile yürürlükten kaldırılmakta ve 60 ıncı
madde ile değiştirilen ek 1 inci maddeyle Ceza Muhakemesi Kanununa atıf
yapılmaktadır.
Ancak maddede yapılan düzenleme ile Ceza Muhakemesi
Kanununda belirtilen genel tutuklama nedenlerinin yanında "askerî
disiplinin korunması amacı"nın tutuklama nedeni olarak varlığı muhafaza
edilmektedir.
Tutuklama kararı verilemeyecek hâllere istisna getirilerek
sırf askerî suçlarda hapis cezasının üst sınırı bir yıldan fazla olmasa da
tutuklama kararı verilebileceği öngörülmektedir.
Madde 19- Madde metninde ve başlıkta geçen kavramın her iki
evredeki işlemler ile ilgili olması nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki
kavram tanımları dikkate alınarak "sanık" ibaresi "şüpheli veya
sanık" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 20- Madde metninde geçen kavramın her iki evredeki
işlemler ile ilgili olması nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram
tanımları dikkate alınarak "sanık" ibaresi "şüpheli veya
sanık" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 21- Madde ile 353 sayılı Kanunun 75 inci maddesinde
değişiklik yapılarak; madde metni, Ceza Muhakemesi Kanununun 108 inci maddesine
paralel hâle getirilmekte; soruşturma evresinde tutukluların tutukluluk hâlinin
devam edip etmeyeceği hususunda askerî mahkemece karar verilmesi öngörülmekte
ve askerî savcılığın bu yöndeki yetkisi kaldırılmaktadır.
Ayrıca, soruşturma evresinde tutukluluk hâlinin bir sonraki
incelenmesinin; bir önceki inceleme tarihinden itibaren en geç otuzar günlük
süreler içinde herhangi bir tarihte de, askerî savcının veya şüphelinin talebi
halinde askerî mahkemece yapılması öngörülmektedir.
Madde 22- Yapılan düzenleme ile Ceza Muhakemesi Kanununa
paralel olarak yeniden düzenlenen madde metninin dili sadeleştirilmektedir.
Madde metninde belirtilen ağır ceza mahkemesinin görevine
giren suçlar, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece
Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanunun 12 nci maddesinde düzenlenen suçları kapsamaktadır.
Madde 23- Yapılan düzenleme ile madde başlığı içeriğine
uygun olarak değiştirilmekte, Ceza Muhakemesi Kanununa paralel olarak yeniden
düzenlenen madde metninin dili sadeleştirilmektedir.
Madde 24- İfade alma ve sorgu ile ilgili bazı hükümlerin
Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan hükümler ile aynı olması nedeniyle 353
sayılı Kanunun bu hükümleri 61 inci madde ile yürürlükten kaldırılmakta ve 60
ıncı madde ile değiştirilen ek 1 inci maddeyle Ceza Muhakemesi Kanununa atıf
yapılmaktadır.
Ayrıca madde başlığı içeriğine uygun olarak değiştirilmekte;
madde metninde ve başlıkta geçen kavramın her iki evredeki işlemler ile ilgili
olması nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak
"sanık" ibaresi "şüpheli veya sanık" şeklinde
düzeltilmektedir.
Asker olmayan şüpheli ve sanıkların savaş zamanında
getirilmesine ilişkin düzenleme muhafaza edilmektedir.
Madde 25- Yapılan düzenleme ile ilgili fıkra metninin dili
sadeleştirilmekte, düzenlemeye konu işlemin soruşturma safhasına ait olması
nedeniyle metinde geçen "sanık" ibaresi "şüpheli" olarak
düzeltilmektedir.
Madde 26- Savunma ile ilgili bazı hükümlerin Ceza Muhakemesi
Kanununda yer alan hükümler ile aynı olması nedeniyle 353 sayılı Kanunun bu
hükümleri 61 inci madde ile yürürlükten kaldırılmakta ve 60 ıncı madde ile
değiştirilen ek 1 inci maddeyle Ceza Muhakemesi Kanununa atıf yapılmaktadır.
Ancak düzenleme ile savaş hâlinde müdafi sayısının
sınırlandırılacağına dair hüküm muhafaza edilmektedir.
Madde 27- Soruşturma evresi ile ilgili işlemler olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak madde
metninde yer alan "sanık" ibareleri "şüpheli" şeklinde
değiştirilmekte, atıf yapılan kanun ismi "Ceza Muhakemesi Kanunu"
olarak düzeltilmektedir.
Madde 28- Soruşturma evresi ile ilgili işlemler olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak madde
metninde yer alan "sanık" ibareleri "şüpheli", şeklinde
değiştirilmekte, maddedeki yazım hataları düzeltilmektedir.
Madde metninde belirtilen ağır ceza mahkemesinin görevine
giren suçlar, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece
Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanunun 12 nci maddesinde düzenlenen suçları kapsamaktadır.
Ayrıca, şahsi dava ile ilgili Ceza Muhakemesi Kanununda düzenleme
bulunmadığından, maddenin yeni halinde bu konuda düzenleme yapılmamıştır.
Madde 29- Soruşturma evresi ile ilgili işlemler olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak
maddede ve başlıkta yer alan "hazırlık soruşturması" ibaresi
"soruşturma", "sanık" ibaresi "şüpheli" ve
"zapt" ibaresi "muhafaza altına almak" şeklinde
değiştirilmektedir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, Ceza Muhakemesi Kanununun 160
ıncı maddesinin ikinci fıkrasına paralel olarak askerî savcının soruşturma
sırasındaki yükümlülükleri düzenlenmektedir.
Madde 30- Yapılan düzenleme ile maddede değişiklik
yapılarak, Ceza Muhakemesi Kanununun 161 inci maddesine paralel olarak askerî
savcının soruşturma kapsamındaki yetkileri genişletilmektedir.
Madde 31- Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları
dikkate alınarak maddede yer alan "hazırlık soruşturması" ibaresi
"soruşturma" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 32- Soruşturmanın tatili müessesesine son
verildiğinden buna ilişkin ifadeler madde metninden çıkartılmış, madde metni
yeniden düzenlenmiş ve madde başlığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara
itiraz şeklinde değiştirilmiştir.
353 sayılı Kanunun
105 inci maddesinin 61 inci maddeyle yürürlükten kaldırılması nedeniyle, söz
konusu maddenin ikinci fıkrasında yer alan kovuşturmaya yer olmadığına dair
kararın kimlere tebliğ edileceğine ilişkin düzenleme bu maddede yapılmıştır.
Madde 33- Soruşturma evresi ile ilgili işlemler olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak
maddenin ikinci fıkrasında yer alan "sanık" ibaresi
"şüpheli"; "mehil" ibaresi "süre" şeklinde
değiştirilmekte, maddedeki yazım hataları düzeltilmektedir.
Madde 34- Soruşturma evresi ile ilgili işlem olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak
maddede yer alan "sanık" ibaresi "şüpheli" şeklinde
değiştirilmektedir.
Madde 35- Soruşturma evresi ile ilgili işlem olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak
maddede yer alan "sanık" ibaresi "şüpheli" şeklinde
değiştirilmektedir.
Madde 36- Soruşturmanın tatili müessesesi Ceza Muhakemesi
Kanunu ile kaldırıldığından buna ilişkin ifadeler madde metninden çıkartılmakta
ve yazım hataları düzeltilmektedir.
Madde 37- Soruşturma evresi ile ilgili işlem olması
nedeniyle, Ceza Muhakemesi Kanunundaki kavram tanımları dikkate alınarak
maddede yer alan "sanık" ibaresi "şüpheli" şeklinde
değiştirilmekte, imla kurallarına uyum açısından "15" rakamı yazı ile
ifade edilmektedir.
Görevsizlik ve yetkisizlik kararına yapılacak itirazlarda,
itirazın kabulü halinde, soruşturmayı yürüten askerî savcının nasıl bir karar
vereceği konusunda mevcut yasal boşluğun doldurulması amacıyla, maddenin üçüncü
fıkrasına bu durumu düzenleyen bir cümle eklenmiştir. Böylece, itirazın kabul
edilmesi halinde soruşturmayı yürüten askerî savcıya, eğer dosyada eksiklikler
varsa, soruşturmaya devam edip bu soruşturmanın sonucuna göre kamu davası açma
veya kovuşturma yer olmadığına karar verme imkânı sağlanmıştır.
Madde 38- Genel atıf nedeniyle kamu davasının açılmasına
ilişkin Ceza Muhakemesi Kanununun hükümleri askerî yargıda da uygulanacağından,
maddede değişiklik yapılarak, iddianamenin iadesi kararına karşı kanun yolu
askerî yargıya özgü şekilde düzenlenmektedir.
Madde 39- Düzenleme ile kanun yollarına başvurabilecek
kişiler Ceza Muhakemesi Kanununa paralel olarak sayılmakta, anılan Kanundan
farklı olarak teşkilatında mahkeme kurulu komutanın yetkileri korunmaktadır.
Şüpheli veya sanığın kanunî temsilcisi, eşi ve müdafinin
kanun yollarına başvurabilmesine ilişkin Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan
hükümler genel atıf nedeniyle askerî yargıda da uygulanacağından madde
metninden çıkarılmaktadır.
Madde 40- Yapılan düzenleme ile madde başlığı içeriğine
uygun olarak değiştirilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan hükümler ile
aynı olması nedeniyle 353 sayılı Kanunun bazı hükümleri 61 inci madde ile
yürürlükten kaldırılmış ve 60 ıncı madde ile değiştirilen ek 1 inci maddeyle
Ceza Muhakemesi Kanununa atıf yapılmıştır. Bu atıf dolayısıyla itiraz mercinin
belirlenmesinde tereddütleri ortadan kaldırmak için Ceza Muhakemesi Kanununa
paralel olarak madde metnine ikinci bir fıkra eklenmiştir.
Madde 41- (A) bendinde yapılan düzenleme ile ölüm cezaları
yürürlükten kaldırıldığından "ölüm cezası" ibaresi madde metninden
çıkartılmakta; "hürriyeti bağlayıcı ceza" ibaresi yerine 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunundaki terminolojiye uygun olarak "hapis cezası"
kullanılmaktadır.
1412 sayılı Ceza Muhakemesi Usulü Kanununa paralel olarak
düzenlenmiş bulunan (B) bendi, yeni ceza sistemi dikkate alınarak Ceza
Muhakemesi Kanununun istinaf yoluna başvurulamayan hükümler ile ilgili
düzenlemesi paralelinde değiştirilmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 272 nci maddesinin üçüncü
fıkrasının (a) bendinde belirtilen "sonuç olarak belirlenen
ikibin lira dahil adli para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı … … istinaf
yoluna başvurulamaz" kuralının askerî şahısların askerî mahkemede
yargılanması esnasında uygulanması, bazı yüz kızartıcı suçlardan verilen
mahkûmiyet hükümlerinin adlî para cezasına çevrilmesi hâlinde temyiz
kabiliyetini kaybetmesi sonucunu doğurabilecektir. Türk Ceza Kanununun 50 nci
maddesinin beşinci fıkrası dikkate alındığında asıl mahkûmiyet bu madde
hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbir olacağından; hırsızlığa
teşebbüs suçundan Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinin ikinci fıkrası
gereğince dörtte üçü indirilerek üç ay hapis cezasına hükmedilebilecek, bu
hapis cezası da Türk Ceza Kanununun 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 50 nci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi ve 52 nci maddesi gereğince adlî para cezasına
çevrilebilecektir. Bu durumda, hırsızlığa teşebbüs suçunun sanığı, böyle bir
yüz kızartıcı suçtan temyiz incelemesi olmaksızın mahkûm olabilecektir. Genel
bir ifade ile lehine yasal indirim hükümleri uygulanmayan sanık hakkındaki
karar, temyiz kabiliyetini kaybedebilecektir. İştirak hâlinde işlenen hırsızlık
suçundan verilecek hüküm, fail tarafından temyiz edilebilecek iken, yardım eden
yönünden temyiz kabiliyeti olmayabilecektir. Üç ay on gün hapis cezası
karşılığı olan iki bin lira (dâhil) adlî para cezasının (sonuç cezanın) temyiz
dışı tutulması hâlinde, hırsızlık vb. yüz kızartıcı suçlar nedeniyle Askerî
Ceza Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca adlî para cezalarıyla birlikte fer'î
cezaya da hükmedileceği nazara alındığında, bu şekilde ağır sonuçlar doğuran
hükmün temyiz dışı tutulmasının adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle
bağdaşmayacağı; yine adlî para cezası ile birlikte oluşan ağır hazine zararları
nedeniyle verilen tazmin kararlarının temyiz dışı tutulmasının sakınca
oluşturacağı göz önüne alınarak, bu düzenleme açısından, Ceza Muhakemesi
Kanunundan farklı bir düzenleme yapılması zarureti doğmuştur.
İkinci fıkradaki düzenleme ile Ceza Muhakemesi Kanunundan
farklı olarak temyiz edilemeyen bu kararlara karşı 243 üncü madde kapsamında
kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceğine dair hüküm korunmaktadır.
Madde 42- Düzenleme ile madde metninde yer alan "kanuna
aykırılık" ibareleri Ceza Muhakemesi Kanunu paralelinde "hukuka
aykırılık" şeklinde değiştirilmektedir.
Yargılamanın konusunu oluşturan cezaî uyuşmazlık çözüldükten
ve maddî gerçeğe ulaşıldıktan sonra ilgili hukuk kuralının eksik veya yanlış
uygulanması veya hiç uygulanmaması, hukuka aykırılığı oluşturur.
Hukuk kuralı deyimi, temel hukuk ilkelerini, yazılı olan ve
olmayan hukuk kurallarını, yargılama hukukuna ilişkin kurallarla maddî hukuka
ilişkin kuralların tümünü kapsar.
Temyiz başvurusunun hükmün hukuka aykırı olması nedenine
dayandırılması gerekir. Delillerin yanlış değerlendirilmesi, kuralların
yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin saptanmasını etkilediğinde, elbette ki, hukuka aykırılık oluşturur.
Madde 43- Maddede yapılan değişiklik ile teşkilatında askerî
mahkeme kurulan komutan ile askerî savcıya, başvuru nedenlerini yazılı temyiz
başvurularında gerekçeleriyle birlikte açık bir şekilde gösterme ve bu yazılı temyiz taleplerinin
ilgililere tebliği zorunluluğu getirilmekte ve ilgililere temyiz sebeplerine
karşı cevap verebilme hakkı tanınmaktadır.
Madde 44- Düzenleme ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarının bir gereği olarak Askerî Yargıtayca başlatılan uygulamaya yasal
dayanak getirilmektedir. Buna göre, tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya
aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık veya müdafi ile
katılan veya vekillerine tebliğ olunacaktır. Kendisine tebliğ olunan taraf
tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde tebliğnameye yazılı olarak cevap
verebilecektir.
Tebliğnamenin tebliğinde ortaya çıkabilecek sorunları
gidermek amacıyla, maddenin son fıkrasında ikinci fıkra uyarınca yapılacak
tebligatların, Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre ilgililerin dava
dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olacağı hükme
bağlanmaktadır.
Madde 45- Madde başlığı, madde metninin içeriğine uygun
olarak değiştirilmektedir.
Maddenin birinci fıkrası Ceza Muhakemesi Kanununun 299 uncu
maddesine paralel olarak düzenlenmiş ve "ağır cezalı iş" tabirinden
vazgeçilerek "on yıl ve daha fazla hapis cezasına" ilişkin hükümler ibaresi
kullanılmıştır. Buna göre, "on yıl ve daha fazla hapis cezasına"
ilişkin hükümlerin temyiz incelemelerinin duruşmalı yapılacağı, ancak, Ceza
Muhakemesi Kanunundan farklı olarak Askerî Yargıtayın lüzum görmesi halinde bir
yıldan fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerin temyiz incelemesinin de
duruşmalı yapılabileceği öngörülmektedir.
Madde 46- Yapılan değişiklik ile temyiz incelemesinin
duruşmalı yapılmasını isteme yetkisinin katılan ve vekiline de tanınması
nedeniyle, katılan ve vekilinin de duruşma usulündeki hak ve yetkileri
belirlenmektedir.
Madde 47- Duruşmanın tatili müessesesine son verildiğinden,
maddenin ikinci fıkrasının (A) bendi bu duruma göre düzeltilmektedir. (F)
bendinde ise, tamamen yazım hatasından
kaynaklanan suç tarihinin, ihtimale ve kuşkuya yer vermeyen dosyadaki bilgiye
göre düzeltilerek onanmasının yargılamanın amacına da uygun olacağı göz önüne
alınarak düzenleme yapılmıştır.
Madde 48- Düzenleme ile madde metninde yer alan "kanuna
aykırılık" ibareleri Ceza Muhakemesi Kanunu paralelinde "hukuka
aykırılık" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 49- Düzenleme ile madde metninde yer alan "kanuna
aykırılık" ibareleri Ceza Muhakemesi Kanunu paralelinde "hukuka
aykırılık" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 50- Madde ile Ceza Muhakemesi Kanununun 306 ncı
maddesine paralel bir düzenleme getirilmekte ve bozmada sirayetin alanı
genişletilmektedir.
Mahkemece verilen hüküm, temyiz etmeyen sanık yönünden
kesinleşir ve infaz edilebilir hâle gelir. Kural bu olmakla beraber aynı
mahkemece aynı hükümle cezalandırılan sanıklar hakkında birbiriyle çelişen
sonuçların doğmasının önlenmesi, adalet düşüncesiyle ve bazı koşullarda Askerî
Yargıtayın bozma kararından temyiz etmeyen sanıkların da yararlandırılması
uygun görülmüştür.
Bunun için;
1. Aynı mahkemece aynı kararla birden çok sanığın
hükümlendirilmesi,
2. Sanıkların fiilinde Ceza Muhakemesi Kanununun 8 inci
maddesinde tanımlanan nitelikte bağlantı bulunması,
3. Hükmün teşkilatında askerî mahkeme kurulan komutan,
askerî savcı, katılan veya sanıklardan bir veya birkaçınca ve sanıkların tümünü
kapsamayacak şekilde temyiz edilmiş olması,
4. Hükmün hukuka aykırılık nedeniyle sanık yararına
bozulması,
5. Bu bozmanın hükmü temyiz etmeyen veya kendileriyle ilgili
temyiz bulunmayan sanıklara da uygulanma olanağına sahip olması,
gerekecektir.
Temyiz etmeyen deyimine; temyiz yoluna hiç başvurmayan,
süresinden sonra başvuran, temyiz istemi reddolunanlar dâhildir.
Askerî Yargıtay, bozma kararında, karardan temyiz etmeyen
sanıklardan hangilerinin yararlanacağını gösterir; ancak gösterilmemiş olması
yararlanmayı önlemez. Mahkeme kanun gereği olarak bu durumu gözetmek
zorundadır.
Bu bozma kararı ile temyiz yoluna başvurmayan sanıklar
hakkında kesinleşen hüküm de ortadan kalkar, aynı sanıklarla ilgili olarak
yeniden hüküm kurmak gerekir.
Madde 51- Bozmaya karşı beyanları tespit edilemediği halde,
yokluklarında dava bitirilebilecekler arasına, sanık ve katılanın müdafi ve
vekili de eklenmekte ancak "dosyada bilinen adreslere" tebligat
çıkartılması yeterli sayılmaktadır.
Madde 52- Dördüncü kısım başlığı içeriğine uygun olarak değiştirilmektedir.
228 inci maddede yapılan düzenleme ile Ceza Muhakemesi Kanununun 311 inci maddesine
paralel olarak birinci fıkraya (F) bendi ve maddeye ikinci fıkra eklenmekte, bu
suretle; ceza hükmünün İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair
Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması, yargılamanın
yenilenmesi sebebi olarak belirlenmektedir. Hükümlü lehine yargılamanın
yenilenmesi için maddede sayılan diğer nedenler bakımından bir süre
öngörülmemiş olmasına karşılık, (F) bendinde sayılan neden yönünden başvuruda
bulunma süresi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten
itibaren hak düşürücü süre niteliğindeki bir yılla sınırlandırılmaktadır. Bu
süre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 44 üncü maddesi anlamında kararın
kesin nitelik kazandığı tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.
Madde 53- Cezayı gerektiren bir eylemin varlığı iddiasına
dayanan yargılamanın yenilenmesi istemi ancak, bu fiilden dolayı kesinleşmiş
bir hüküm bulunması veya bu fiil hakkında kuvvetli delil bulunmamasından başka
bir nedenle bir ceza soruşturmasına başlanamamış veya başlanan soruşturma ve
kovuşturmaya devam edilememiş olması hâllerinde kabul edilebilmektedir.
Bu hüküm karşısında, örneğin aleyhte tanıklık yapan bir
kimsenin, yalan tanıklıktan kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olması veya bu
suçtan dolayı kuvvetli delil bulunmaması dışında bir nedenle hakkında ceza
soruşturmasına başlanamamış veya devam edilememiş olması hâlinde, yenileme
talebinde bulunulabilecektir.
Maddeye eklenen fıkra gereğince, yukarıdaki örnekte olduğu
gibi yalan tanıklığı ispata yarayan yeni olaylar ve deliller varsa, yenileme
istemi 228 inci maddenin birinci fıkrasının (E) bendine dayandırılacaktır.
Madde 54- Düzenleme ile, Ceza Muhakemesi Kanununun 309 ve
310 uncu maddelerine paralel değişiklik yapılmaktadır. Bu kapsamda;
1. Madde başlığı, düzenlemenin içeriğine uygun olarak
değiştirilmekte,
2. Davanın esasını çözen hükümlere ilişkin kanun yararına
bozmanın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğine dair kurala istisna
getirilmekte ve bozmanın, savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğurmuş
usul işlemlerine ilişkin olması hâlinde, kararı veren hâkim veya mahkemenin
yeniden yargılama yapıp önceki mahkûmiyetten daha ağır olmamak koşuluyla
yargılama sonucuna göre hüküm kuracağı öngörülmekte,
3. Millî Savunma Bakanının başvuruda bulunduğu hâller hariç
olmak ve bir mahkûmiyet hükmünün içerdiği cezanın kaldırılması veya hükümlüye
daha hafif bir cezanın verilmesi gerektiği hâllerle sınırlı olmak üzere, Askerî
Yargıtay Başsavcısına da kanun yararına olarak Askerî Yargıtaya re'sen
başvurabilme yetkisi getirilmektedir.
Madde 55- Madde başlığı, madde metninin içeriğine uygun
olarak değiştirilmektedir.
Birinci fıkrada yapılan düzenleme ile cezaların ne zaman
kesinleşeceği, ceza ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesinde 353 sayılı
Kanunda ve Askerî Ceza Kanununda aksine hüküm bulunmadığı takdirde 13/12/2004
tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek, bu konuda adlî yargı ile
uygulama birliği sağlanmaktadır.
Yedinci fıkrada yapılan değişiklik ile cezada kanunîlik
ilkesine uygun olarak cezaevindeki hükümlülere uygulanacak disiplin cezaları ve
tedbirleri ile tutuklular hakkındaki kısıtlayıcı önlemler konusunda da Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna atıf yapılmaktadır.
Madde 56- Ölüm cezaları kaldırılmış ve hürriyeti bağlayıcı
ceza yerine hapis cezası ibaresi kabul edilmiş olduğundan, madde metninden ölüm
cezası ibaresi çıkarılmakta, "hürriyeti bağlayıcı ceza" ibaresi
"hapis cezası" olarak değiştirilmektedir.
Madde 57- "Şahsî hürriyeti bağlayıcı ceza"
ibaresi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundaki ibarelere uygun olarak "hapis
cezaları" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 58- Madde başlığı, madde metninin içeriğine uygun
olarak değiştirilmektedir.
353 sayılı Kanunun 251, 252 ve 253 üncü maddeleri hükümleri
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunda düzenlendiğinden, bu maddeler 61 inci madde ile yürürlükten
kaldırılmaktadır. 55 inci madde ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun ilgili hükümlerinin askerî mahkemelerce de uygulanacağı
düzenlendiğinden, cezaların yerine getirilmesi sırasında, hüküm kesinleşmeden
önce gerçekleşen şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran hâller nedeniyle geçirilmiş
süreler ile hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesine ve değişik hükümlerdeki cezaların toplanması ve
mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksamaya
ilişkin bir karar alınması gerekirse, hükmü veren askerî mahkemeden alınacak
karar ve bu karara itiraz şekli düzenlenmektedir.
Madde 59- Madde metninde yer alan "para cezası"
ibareleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundaki ibarelere uygun olarak "adlî
para cezası" şeklinde değiştirilmektedir.
Madde 60- Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen hususların
ayrıca 353 sayılı Kanunda yer almasına gerek görülmediğinden bu nitelikteki
hükümler müteakip madde ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu Kanunda aksine hüküm
bulunmayan hallerde Ceza Muhakemesi Kanununa genel atıf yapılmış, askerî
yargıda uygulama olanağı bulunmayan hükümler ayrık tutulmuştur.
Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanununda geçen bazı terimlerin
askerî yargıda hangi terimlerin karşılığı olduğu belirtilmiştir.
Madde 61- Kanunun yürürlüğe girmesi ile yürürlükten kalkacak
hükümler belirtilmektedir.
Madde 62- Yürürlük maddesidir.
Madde 63- Yürütme maddesidir.
Adalet Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Adalet Komisyonu |
|
|
|
Esas No.: 1/1210 |
22/6/2006 |
|
|
Karar No.:
105 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Komisyonumuzun 1/6/2006
tarihli 49 uncu toplantısında görüşülen ve geneli üzerindeki görüşmeleri
tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edilen, ancak maddelerin ayrıntılı
biçimde incelenerek düzenlenmesi için Alt Komisyona havale edilen "Askeri
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/1210)", Adalet, Millî Savunma ve Dışişleri bakanlıkları
ile Avrupa Birliği Genel Sekreterliği temsilcilerinin katılımlarıyla etraflıca
incelenip görüşülmüştür. Alt Komisyon, Raporunu, 7/6/2006 tarihinde
Komisyonumuza sunmuştur. 21/6/2006 tarihli 59 uncu toplantısında Komisyonumuz,
yukarıda sözü edilen Tasarıyı, Alt Komisyonun kabul ettiği metni esas alarak,
Milli Savunma Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı temsilcilerinin katılımlarıyla
inceleyip görüşmüş, geneli üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Barış zamanında asker
olmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanması ile ilgili 353 sayılı
Kanunun 11 inci maddesinde yer alan düzenlemelerin, Tasarı ile yürürlükten
kaldırılmasından dolayı, ortaya çıkan boşluğun giderilmesi ve uygulamada
çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla Tasarıya, çerçeve 3 üncü
maddeden sonra gelmek üzere, 353 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde değişiklik
öngören yeni çerçeve 4 üncü madde eklenmesi ile ilgili olarak, Alt Komisyonca
yapılan değişiklik kabul edilmiştir.
Tasarının çerçeve 6 ncı
maddesi ile değiştirilmesi öngörülen 353 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde
öngörülen "bir yıla kadar hapis cezası" süresi, kısa bir süre olarak
değerlendirildiğinden, bu süre, iki yıla çıkartılmak suretiyle 7 nci madde
olarak kabul edilmiştir.
353 sayılı Kanunun 21
inci maddesinin ikinci ve devamındaki üçüncü ve dördüncü fıkralarında
değişiklik öngören Tasarının çerçeve 7 nci maddesiyle değiştirilen ikinci fıkra
hükmüne, açıklık sağlanması amacıyla, fıkranın ikinci cümlesine "Asker
olmayan kişilerin" ibaresinden önce gelmek üzere "savaş halinde"
ibaresi eklenmiş ve aynı gerekçelerle, sözü edilen cümlede yer alan
"diğer" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve ikinci fıkra hükmünün
daha anlaşılabilir olmasını sağlamak için ikinci fıkranın son iki cümlesi ayrı
bir fıkra olarak düzenlenmiş ve çerçeve 8 inci madde olarak kabul edilmiştir.
Kolluk kuvvetlerinin,
yakalanan asker kişiler açısından hangi savcılık makamına haber vermeleri
gerektiği konusunda yaşayacakları tereddüdün önlenmesi amacıyla, yakalanan kişi
ve olay hakkında askeri savcı ve Cumhuriyet savcısının aynı anda haberdar
edilmesi gayesiyle, Tasarının 23 üncü maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 353
sayılı Kanunun 80 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"veya" ibaresi "ve" olarak değiştirilmiş ve çerçeve 24 üncü
madde olarak kabul edilmiştir.
Tasarının 30 uncu
maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 353 sayılı Kanunun 97 nci maddesinin üçüncü
fıkrasına, Ceza Muhakemesi Kanununun 161 inci maddesi hükümlerine uyum sağlamak
amacıyla "Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir."
cümlesi eklenmek suretiyle çerçeve 31 inci madde olarak, Alt Komisyonca yapılan
değişiklik kabul edilmiştir.
Tasarının yürürlükten
kaldırılan hükümleri düzenleyen 61 inci maddesinde yer alan "13"
ibaresi; yukarıda bahsedildiği şekilde çerçeve 4 üncü maddeyle, 13 üncü madde
hükmü olarak yeniden düzenlendiğinden, madde metninden çıkarılması ile ilgili
olarak Alt Komisyonca yapılan değişiklik kabul edilmiştir.
Tasarıya, 353 sayılı
Kanuna önergeyle Ek Geçici 6 ncı madde eklenmiştir. Bu eklenen ek geçici
maddeyle, 353 sayılı Kanunun bu Tasarı ile değiştirilmesi ve yürürlükten
kaldırılması öngörülen hükümlerinin, yürürlüğe girmesine ve uygulanmasına
ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi için bu Tasarının, Kanunlaşıp yürürlüğe
giriş tarihi esas alınmak suretiyle uygulamadan doğabilecek karışıklıkları
önlemek amacıyla 23/5/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunda belirtilen esaslara atıf
yapılmaktadır. Ayrıca, bu Tasarıyla yapılması öngörülen değişikliklerin tümünün
yürürlük tarihi ile birlikte derhal uygulamaya konması amacıyla ilgili hükümler
düzenlenmiştir. Bunun yanında barış zamanında sivillerin işledikleri askeri
suçlara ilişkin askeri mahkemelerde karar verilmiş ve henüz kesinleşmemiş dava
dosyalarından görevli yargı yeri değişenler hakkında uygulanacak esasları
düzenleyen hükümler eklenmiştir.
Tasarıya eklenen 4 üncü
ve 63 üncü maddeler nedeniyle, Tasarının madde numaraları bu duruma göre
teselsül ettirilmiştir.
Tasarının, yukarıda
bahsedilen maddeleri dışında, diğer maddeleri Komisyonumuzca aynen kabul
edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurula
sunulmak üzere, Başkanlığa saygıyla arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Köksal Toptan |
Recep Özel |
Ramazan Can |
|
|
Zonguldak |
Isparta |
Kırıkkale |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Hasan Kara |
Fehmi Hüsrev Kutlu |
Halil Özyolcu |
|
|
Kilis |
Adıyaman |
Ağrı |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Haluk İpek |
Feridun
Fikret Baloğlu |
Yüksel
Çorbacıoğlu |
|
|
Ankara |
Antalya |
Artvin |
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Orhan Yıldız |
Mehmet Küçükaşık |
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
Artvin |
Bursa |
Çorum |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muzaffer Külcü |
Mustafa Nuri Akbulut |
Mahmut
Durdu |
|
|
Çorum |
Erzurum |
Gaziantep |
|
|
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Yılmazcan |
Hakkı Köylü |
Muharrem Kılıç |
|
|
Kahramanmaraş |
Kastamonu |
Malatya |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Süleyman
Sarıbaş |
Orhan
Eraslan |
Enver
Yılmaz |
|
|
Malatya |
Niğde |
Ordu |
|
|
(İmzada
bulunamadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
(İmzada
bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet
Nuri Saygun |
Ahmet Çağlayan |
Bekir Bozdağ |
|
|
Tekirdağ |
Uşak |
Yozgat |
|
|
(Toplantıya
katılmadı) |
|
|
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METİN
ASKERÎ
MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1 - 25/10/1963 tarihli ve
353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Askerî mahkemelerde bulunacak subay üyelerin, en az
yüzbaşı rütbesinde muharip sınıftan olmaları, sanığın astı ve yargılama
süresince en yakın âmiri olmamaları ve taksirli suçlar hariç, bir suçtan
hükümlü bulunmamaları şarttır."
MADDE 2 - 353 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (A) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"A) Muvazzaf askerler; subaylar, astsubaylar, askerî
öğrenciler, uzman jandarmalar, uzman erbaşlar, erbaş ve erler,"
MADDE 3 - 353 sayılı Kanunun 11
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yabancı asker kişilerin askerî mahkemelerde
yargılanmaları:
MADDE 11- Uluslararası anlaşmalar gereğince yabancı asker
kişilerin askerî mahkemede yargılanmalarını gerektiren suçları hakkında
soruşturma ve kovuşturma yapılması Millî Savunma Bakanının iznine
bağlıdır."
MADDE 4 - 353 sayılı Kanunun 14
üncü maddesinin (G) ve (H) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
maddeye aşağıdaki (I) bendi eklenmiştir.
"G) 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58,
59, 63, 64, 75, 78, 80, 81, 93, 94, 95, 100, 101, 102, 124, 125 ve 127 nci
maddelerinde yazılı suçlara ait davalar,
H) İlan olunan harekât bölgesinde, birinci derece askerî
yasak bölgeler içinde veya nöbet yerlerinde karakollarda kışla ve karargâhlarda,
askerî kurumlarda, yerleşme ve konaklama amacıyla kullanılan bina ve mahaller
içinde askerlere karşı işlenen 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun 86, 106, 108, 113, 125 ve 265 inci maddelerinde yazılı suçlara ait
davalar,
I) Nöbet, devriye, karakol, inzibat, askerî trafik, kolluk
veya kurtarma ve yardım görevi yapan askerlere karşı bu görevleri yaptıkları
sırada işlenen (H) bendinde yazılı suçlara ait davalar."
MADDE 5 - 353 sayılı Kanunun 19
uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tek hâkimle ve kurulla bakılacak işler:
MADDE 19 - Subay ve astsubayların işledikleri suçlara ait
davalar hariç olmak üzere, adlî para cezasını veya yukarı haddi üç yıla kadar
hapis cezasını gerektiren Askerî Ceza Kanununda ve diğer kanunlarda yazılı
suçları işleyenlerin davalarına ve suç konusu olmayan eşyanın müsaderesine
askerî mahkemelerin hâkim sınıfından olan üyelerinden birisi tarafından
bakılır.
Bir kimse tarafından işlenmiş müteaddit fiillerin
yargılanması en ağır cezayı gerektiren fiile bakmakla görevli mahkemeye aittir.
Fiilde irtibat hâlinde de aynı hüküm uygulanır. Suçun subay ve astsubayla
birlikte işlenmesi hâlinde birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Birinci fıkrada yazılı suçlarla ilgili soruşturmalarda hâkim
kararı gerektiren her türlü işleme ait kararlar, askerî mahkemenin hâkim
sınıfından olan üyelerinden birisi tarafından verilir. Bu kararlara karşı
itirazı incelemeye, en yakın askerî mahkeme yetkilidir.
İddianamenin kabulünden sonra, yargılamanın tek hâkimle
yürütülmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilemez.
Görülmekte olan davalar nedeniyle tek hâkim ile askerî
mahkeme kurulu arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını Askerî Yargıtay
çözümler."
MADDE 6 - 353 sayılı Kanunun 20
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 20 - Er ve erbaşlar ile yedek subayların askere
girmeden veya silâh altına çağrılmadan önce işledikleri yukarı haddi bir yıla
kadar hapis cezasını gerektiren suçlara ait davalarda soruşturma ve kovuşturma
işlemleri askerliklerini bitirmelerine kadar geri bırakılır.
Türk Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektiren suçlardan
sanık yedek subaylar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
Savaş hâlinde, silâh altında bulunan veya silâh altına
çağrılan bütün asker kişiler aleyhine adliye mahkemelerinin görevine giren
suçlardan aşağı haddi beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektirenler hariç
olmak üzere, şüpheli veya sanık bulundukları diğer suçlara ait soruşturma ve
kovuşturma işlemleri barışa veya askerliklerinin bitimine kadar geri bırakılır.
Savaş hâlinde, aşağıda yazılı suçlar hariç olmak üzere,
askerî mahkemenin görevine giren asker kişiler hakkındaki suçlara ait
soruşturma ve kovuşturma işlemleri, barışa veya askerliklerinin bitimine kadar
geri bırakılır. Ancak teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya
askerî kurum âmiri askerî menfaat ve zorunluluklar karşısında geri bırakma
hükümlerinin uygulanmamasını askerî savcıdan isteyebilir.
A) Aşağı haddi beş yıl ve daha fazla hapis cezasını
gerektiren suçlar,
B) Askerî Ceza Kanununun 3 üncü babının birinci, üçüncü (63
üncü maddesinin birinci fıkrası ile 76 ve 77 nci maddeleri hariç), dördüncü,
beşinci (82, 83, 84, 95 inci maddeleri hariç), yedinci fasıllarında yazılı
suçlar,
C) Askerî Ceza Kanununun 130, 131 ve 137 nci maddelerinde
yazılı suçlar.
Geri bırakma süresi içinde zamanaşımı işlemez."
MADDE 7 - 353 sayılı Kanunun 21
inci maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Asker olmayan kişilerin asker kişilerle müştereken işledikleri
suçlarda yetkili askerî mahkeme, asker kişiler yönünden yetkili olan askerî
mahkemedir. Asker olmayan kişilerin askerî mahkemelerde yargılanmalarını
gerektiren diğer suçlarda ise, suçun işlendiği yere en yakın askerî mahkeme
yetkilidir. Suçun işlendiği yer belli değil ise, yetkili askerî mahkeme
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda gösterilen usullere
göre belirlenir.
Savaş hâlinde saklı, yoklama kaçağı, bakaya ve geç iltihak
suretiyle bakaya suçlarından sanık erbaş ve erler ile sevk edildiği eğitim
merkezine zamanında katılmamak suretiyle bakaya suçu işleyen yedek subay
adayları, eğitimlerini takiben verildikleri birlik veya kurumların tabi
oldukları askerî mahkemede yargılanırlar.
Savaş hâlinde saklı, yoklama kaçağı ve bakaya suçlarından
sanık yedek subay aday adayları, kayıtlı bulundukları askerlik şubelerinin tabi
olduğu askerî mahkemede yargılanırlar."
MADDE 8 - 353 sayılı Kanunun 22
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 22 - Kadro ve kuruluş itibarıyla hangi askerî
mahkemenin yetkisine girdikleri belli olmayan kişiler, suçu işledikleri veya
bölgesinde bulundukları yerdeki askerî birlik veya kurumun bağlı bulunduğu
askerî mahkemenin yetkisine tâbidirler.
Yetkili askerî mahkeme birden fazla olduğu takdirde
şüpheliyi yakalayan veya soruşturma yapılmasını daha önce isteyen kıt'a
komutanı veya askerî kurum âmirinin teşkilatında kurulan askerî mahkeme
yetkilidir."
MADDE 9 - 353 sayılı Kanunun 28
inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Birden fazla mahkemeye tabi şüpheliler hakkında yetki:
MADDE 28 - Bir suçta birkaç şüpheli bulunur ve bunlar birden
fazla askerî mahkeme yetkisine tâbi olursa ilgili askerî savcılar hepsi
hakkında soruşturmanın hangi askerî savcılık tarafından yapılacağını
kararlaştırırlar. Uzlaşamazlar ise, soruşturmayı yapacak savcılığı Millî
Savunma Bakanlığı tayin eder.
Birleştirilerek yapılan soruşturma sonunda şüphelilerin
hepsi hakkında dava, soruşturmayı yapan askerî savcının teşkilatında bulunduğu
askerî mahkemede açılabilir.
Şüphelilerden biri hakkında evvelden dava açılmış ise askerî
savcılardan birinin istemi üzerine Askerî Yargıtay tarafından bütün
şüphelilerin davasına bakacak askerî mahkeme tayin olunur."
MADDE 10 - 353 sayılı Kanunun 32
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 32 - Sanık, sınıf ve rütbe yönünden olmayan
yetkisizlik iddiasını duruşmada sorgusundan önce askerî mahkemeye bildirir.
Yetkisizlik iddiası üzerine askerî mahkeme bu iddiayı,
sanığın sorgusundan önce karara bağlar. Bu aşamalardan sonra yetkisizlik
iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkemeler de bu hususta re'sen karar
veremez."
MADDE 11 - 353 sayılı Kanunun 33
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yetkisi olmayan askerî savcının ve askerî mahkemenin
yaptığı soruşturma ve kovuşturma:
MADDE 33 - Yetkisi olmayan askerî savcı ve askerî mahkeme
tarafından yapılan soruşturma ve kovuşturma işlemleri, sadece yetkisizlik
nedeniyle hükümsüz sayılmaz."
MADDE 12 - 353 sayılı Kanunun 37
nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Hâkimin davaya bakamayacağı hâller ve hâkimin reddi:
MADDE 37 - Hâkim, Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen
hâllerde ve dava ile ilgili olarak teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a
komutanı veya askerî kurum âmiri sıfatı ile istemde bulunmuş veya âmir sıfatı
ile vak'a hakkında rapor vermiş ise hâkimlik görevini yapamaz.
Savaşta, hâkimin davaya bakamayacağı hâller dışındaki bir
sebebe dayanılarak hâkimin reddi isteminde bulunulamaz."
MADDE 13 - 353 sayılı Kanunun 46 ncı
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Askerî savcıların reddi ve çekinmesi:
MADDE 46 - Askerî savcılar reddedilemez. Ancak, hâkimin
davaya bakamayacağı hâllerden veya hâkimin ret sebeplerinden biri bulunursa
davadan çekinirler."
MADDE 14 - 353 sayılı Kanunun 49
uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tebligat ve yazışma usulü:
MADDE 49 - Mahkeme kıdemli hâkimi veya hâkim, her türlü
tebligatı, tüm gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve
kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar.
İnfaz edilecek kararlar, askerî savcılığa verilir.
Askerî Yargıtayda tebliğ veya yerine getirilecek kararlar,
Askerî Yargıtay Başsavcısına verilir. Başsavcı, tebliğ veya yerine getirme için
gerekli tedbirleri alır."
MADDE 15 - 353 sayılı Kanunun 59
uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 59 - Asker kişi olan tanıklar, bağlı
bulundukları birlik komutanı veya askerî kurum âmirlerinin emri ile
getirilirler.
Tutuklu ve ivedi işler ile savaş hâlinde tanıklar zorla
getirilebilirler."
MADDE 16 - 353 sayılı Kanunun 63
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Askerî mahallerde keşif:
MADDE 63 - Askerî mahallerde yapılacak keşiflerde o yerdeki
askerî birlik komutanı veya askerî kurum âmiri haberdar edilir. "
MADDE 17 - 353 sayılı Kanunun 69
uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tutuklama kararı:
MADDE 69 - Tutuklama kararı; soruşturma evresinde askerî
savcının veya teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî
kurum âmirinin istemi üzerine, kovuşturma evresinde ise askerî savcının istemi
ile veya re'sen askerî mahkeme tarafından verilir.
Teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya
askerî kurum âmiri şüphelinin tutuklanmasını istediği takdirde bu istemini
gerekçesi ile birlikte askerî savcıya bildirir. Askerî savcı, bu istemi yetkili
askerî mahkemeye intikal ettirmekle yükümlüdür."
MADDE 18 - 353 sayılı Kanunun 71
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tutuklama nedenleri:
MADDE 71 - Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren
olguların bulunması durumunda Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen tutuklama
nedenlerinden birinin varlığı hâlinde veya askerî disiplinin korunması amacıyla
şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.
Sırf askerî suçlarda, kanunda öngörülen cezanın üst sınırı
bir yıldan az olsa dahi tutuklama kararı verilebilir."
MADDE 19 - 353 sayılı Kanunun 73
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Şüpheli veya sanığın tutuklanmasından kimlere haber
verileceği:
MADDE 73- Şüpheli veya sanığın tutuklanmasından; yakınları,
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum âmiri ile
şüpheli veya sanığın mensup olduğu askerî birlik komutanı veya askerî kurum
âmiri derhâl haberdar edilir."
MADDE 20 - 353 sayılı Kanunun 74
üncü maddesinde yer alan "Tutuklama kararına karşı sanık" ibaresi
"Tutuklama kararına karşı şüpheli, sanık" olarak, son fıkrası ise
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak, itirazı inceleyen mahkeme, şüpheli veya sanığın
tutuklanmasına karar verdiği takdirde; şüpheli veya sanık, itirazda bulunan
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum âmirinin
teşkilatındaki askerî mahkeme hariç, en yakın askerî mahkemeye yukarıdaki süre
içinde itiraz edebilir. Bu mahkemenin verdiği karar kesindir."
MADDE 21 - 353 sayılı Kanunun 75
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 75 - Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde
bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk
hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, askerî savcının istemi
üzerine tutuklama kararını veren askerî mahkeme tarafından 71 inci madde
hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir. Bu karar şüpheliye tebliğ
olunur.
Tutukluluk hâlinin incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen
süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
İnceleme tarihinde askerî mahkemenin vereceği karara karşı,
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum âmiri,
askerî savcı ve şüpheli üç gün içinde bu mahkemeye en yakın askerî mahkemede
itiraz edebilir. İtirazı inceleyen askerî mahkemenin vereceği karar kesindir.
Askerî mahkeme; tutuklu bulunan sanığın duruşmasında,
tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğini, her oturumda veya
koşullar gerektirdiğinde davanın açılmasından hükmün kesinleşmesine kadar
askerî savcı veya sanığın istemi üzerine veya re'sen inceleyerek karara
bağlar."
MADDE 22 - 353 sayılı Kanunun 79
uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 79- Aşağıda belirtilen hallerde, asker kişi
herkes tarafından geçici olarak yakalanabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması,
b) Suçüstü bir fiilden dolayı; izlenen kişinin kaçması
olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.
Tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini
gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde; askerî savcıya derhal
başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, âmiri, üstü, askerî karakol, nöbetçi,
devriye, askerî inzibat ve kolluk görevlisi asker kişiyi yakalama yetkisine
sahiptir.
Birinci fıkra hükmü, resmi elbiseli subay, astsubay ve
askerî öğrenciler hakkında ancak ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda
uygulanabilir."
MADDE 23 - 353 sayılı Kanunun 80
inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yakalanan kimsenin sorguya çekilmesi ve gözaltı:
MADDE 80- Yakalanan kişi serbest bırakılmaz ise hemen en
yakın askerî inzibat karakoluna veya askerî makama teslim olunur veya yetkili
askerî inzibat gelinceye kadar olay yerinde tutulur.
Yakalanan kişi ve olay hakkında askerî savcı veya Cumhuriyet
savcısına hemen bilgi verilerek emri doğrultusunda işlem yapılır. Kişinin
yakalandığı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber
verilir.
Yakalanan kişi askerî savcı veya Cumhuriyet savcısı
tarafından bırakılmazsa soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına
karar verilir.
Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın askerî mahkeme veya
sulh hâkimine gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalama anından itibaren
yirmidört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın askerî mahkeme veya sulh
hâkimine gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
Toplu olarak işlenen suçlarda, suçun niteliği, delillerin
toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; askerî savcı
veya Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek
üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı
süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin
uzatılmasına ilişkin askerî savcı veya Cumhuriyet savcısının yazılı emrine
karşı, yakalanan kişi, müdafi veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya
ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için askerî
mahkemeye veya sulh ceza hâkimine başvurabilir. Askerî mahkeme veya sulh ceza
hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat
dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı
süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir.
Dördüncü ve beşinci fıkralarda yazılı süreler içinde
şüpheli, sorguya çekilmek üzere askerî mahkeme önüne çıkarılır; askerî mahkeme
önüne çıkarılma imkânı olmaması halinde, en yakın sulh hâkimine gönderilir. Bu
süreler geçtikten sonra mahkeme veya hâkim kararı olmaksızın hürriyetinden
yoksun kılınamaz.
Askerî mahkeme veya sulh hâkimi, yakalanma veya gözaltına
almayı gerektiren bir hal görmez veya bu sebepler ortadan kalkmış bulunursa
gözaltına alınan kişinin serbest bırakılmasını emreder."
MADDE 24 - 353 sayılı Kanunun 81
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Şüpheli veya sanığın getirilmesi:
MADDE 81 - Asker kişiler, ifadelerinin alınması veya
sorguları için bağlı bulundukları askerî birlik komutanının veya askerî kurum
âmirinin emri ile getirilirler.
Tutuklu olanlar muhafaza altında gönderilir.
Savaş hâlinde asker olmayan şüpheli ve sanıklar davetiye
çıkarılmadan zorla getirtilebilirler."
MADDE 25 - 353 sayılı Kanunun 84
üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Askerî savcı, asker kişi olan bir şüphelinin yapılan
soruşturma dolayısıyla geçici olarak işten el çektirilmesini gerekli görürse,
bu hususta karar verilmesini teşkilatında askerî mahkeme kurulan yetkili kıt'a
komutanı veya askerî kurum âmirinden ister. Kıt'a komutanı veya askerî kurum
âmiri bu hususta en geç üç gün içinde kararını verir ve sonucunu askerî savcıya
bildirir."
MADDE 26 - 353 sayılı Kanunun 85
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Müdafi sayısının sınırlanması:
MADDE 85 - Savaş hâlinde müdafilerin sayısı
sınırlanabilir."
MADDE 27 - 353 sayılı Kanunun 93
üncü maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Askerî suçlara dair asker kişiler tarafından yapılacak
sözlü ve yazılı ihbar ve şikâyetler silsile yolu ile şüphelinin âmiri olan
askerî makama yapılır."
"Asker kişilerden başkası tarafından yapılacak sözlü
veya yazılı ihbar ve şikâyetler, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri dairesinde
yetkili makamlara veya şüphelinin âmiri olan askerî makama yapılır."
MADDE 28 - 353 sayılı Kanunun 95
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 95 - Cumhuriyet savcılıklarına veya zabıta makam
ve memurlarına yapılacak askerî yargıya tabi suç ihbar ve şikâyetleri
şüphelinin âmiri olan makama gönderilir.
Askerî birlik komutanı veya askerî kurum âmiri maiyetinden
birinin kendisine ihbar veya şikâyet olunan veyahut diğer suretle öğrendiği,
askerî mahkemelerin görev alanına giren suçları hakkında şüphelinin kimliğini,
isnat olunan suçu ve bu suçun delillerini gösterir bir vak'a raporu düzenler ve
adli yönden bağlı bulunduğu askerî mahkemenin teşkilatında kurulduğu kıt'a
komutanı veya askerî kurum âmirine gönderir.
Teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya
askerî kurum âmiri, suç evrakını inceledikten sonra askerî savcıya gönderir ve
şüphelinin tutuklanmasını isterse bu husustaki istemini de bildirir.
Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar veya
gecikmesinde sakınca umulan hallerde askerî savcılar derhal soruşturmaya
başlarlar. Zorunluluk halinde bu soruşturma bir disiplin subayı tarafından da
yapılabilir. Bu hallerde durum derhal yetkili askerî mahkemenin teşkilatında
kurulduğu komutan veya askerî kurum âmirine bildirilir.
Cumhuriyet savcıları, zabıta makam ve memurları ve askerî
âmirler askerî savcının işe el koymasına kadar eylemin sübut vasıtalarının ve
delillerinin kaybolmasını önleyecek, gecikmesinde sakınca umulan tedbirleri
alırlar."
MADDE 29 - 353 sayılı Kanunun 96 ncı
maddesinin başlığı ile birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Soruşturma:"
"Askerî savcı 95 inci maddede yazılı usul ve yollarla
bir suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez, kamu davasının açılmasına lüzum olup
olmadığına karar verilmek üzere bir soruşturma yapar."
"Şüpheli suçunu itiraf etse bile, öz vak'anın
soruşturulması gerekir.
Askerî savcı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil
yargılamanın yapılabilmesi için, kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin
lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almak ve
şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."
MADDE 30 - 353 sayılı Kanunun 97
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 97 - Askerî savcı, gerek doğrudan doğruya ve
gerekse askerî, adlî veya diğer kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü
araştırmayı yapabilir; bütün kamu görevlilerinden ve özel kuruluşlardan
soruşturmaya ilişkin her türlü bilgiyi isteyebilir.
Askerî savcılar; diğer askerî savcılar ile Cumhuriyet
savcılarını istinabe edebilirler.
Askerî, adlî ve diğer kolluk görevlileri, askerî savcının
soruşturmaya ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle
yükümlüdür. Bu emirler yazılı; acele hâllerde sözlü olarak verilir.
Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma
kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden askerî savcıya vakit
geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür."
MADDE 31 - 353 sayılı Kanunun 103
üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Soruşturma sırasında bu soruşturmanın başka bir kişiyi
veya suçu kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekirse, askerî savcı ivedi
hâllerde bu soruşturmayı kendiliğinden yapar."
MADDE 32 - 353 sayılı Kanunun 107
nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz:
MADDE 107 - Askerî savcı tarafından verilen kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar, teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya
askerî kurum âmiri ile şüpheli ve suçtan zarar görene bildirilir.
Bu karara karşı teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a
komutanı veya askerî kurum âmiri ya da suçtan zarar gören, kararın kendilerine
tebliğinden itibaren onbeş gün içinde kararı veren askerî savcının teşkilatında
olduğu askerî mahkemeye yer itibarıyla en yakın askerî mahkemede itiraz
edebilirler. En yakın askerî mahkemenin tayininde kararsızlık olursa, bu husus
Millî Savunma Bakanlığınca giderilir. İtiraz isteminde kamu davasının
açılmasını haklı gösterecek olaylar ve deliller gösterilir."
MADDE 33 - 353 sayılı Kanunun 108
inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İtiraz üzerine askerî savcının o zamana kadar yaptığı
soruşturmayı içine alan dosya, itirazı inceleyecek olan askerî mahkemeye
gönderilir.
Askerî mahkeme, süre tayin ederek bir diyeceği varsa
bildirmesi için itiraz istemini şüpheliye tebliğ edebilir."
MADDE 34 - 353 sayılı Kanunun 109
uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ret kararı suçtan zarar görene; eğer itiraz
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum âmiri tarafından
yapılmış ise bu makama tebliğ olunur ve ayrıca askerî savcıya ve şüpheliye
bildirilir."
MADDE 35 - 353 sayılı Kanunun 110
uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Askerî mahkeme, itirazın yerinde ve haklı olduğuna
kanaat getirirse, şüpheli hakkında kamu davası açılmasının gerekli olduğuna
karar verir ve evrakı yetkili askerî savcıya gönderir."
MADDE 36 - 353 sayılı Kanunun 111
inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Askerî savcı tarafından verilip süresi içinde itiraz
edilmeyen veya itiraz edilip de süresi içinde itiraz edilmediğinden veya sebep
gösterilmediğinden hakkındaki itiraz reddolunmuş bulunan kovuşturmaya yer
olmadığı kararı üzerine, Millî Savunma Bakanı soruşturmaya devam edilmesi veya
kamu davası açılması hususlarında askerî savcıya emir verebilir."
MADDE 37 - 353 sayılı Kanunun 112
nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu karara karşı şüpheli ve suçtan zarar gören ile
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum âmiri
onbeş gün içinde itiraz edebilir.
Bu itiraz hakkında 107, 108 ve 109 uncu madde hükümleri
uygulanır. İtirazın kabul edilmesi halinde, askerî savcı, soruşturmanın
sonucuna göre karar verir."
MADDE 38 - 353 sayılı Kanunun 115
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İddianamenin iadesi kararına itiraz:
MADDE 115 - Askerî savcı, iddianamenin iadesi kararına karşı
yedi gün içinde en yakın askerî mahkemeye itiraz edebilir."
MADDE 39 - 353 sayılı Kanunun 196
ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 196 - Kanun yolları, askerî savcı, şüpheli,
sanık ve katılan, katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan
sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar ile teşkilatında
askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı ve askerî kurum âmirine açıktır.
Askerî savcı ile teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a
komutanı veya askerî kurum âmiri şüpheli veya sanık lehine de kanun yollarına
başvurabilir."
MADDE 40 - 353 sayılı Kanunun 202
nci maddesinin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"İtiraz olunabilecek kararlar ve itiraz merci:"
"Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yapılacak
itirazları en yakın askerî mahkeme inceler."
MADDE 41 - 353 sayılı Kanunun 205
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 205- Askerî mahkemelerce verilen hükümler temyiz
edilebilir.
Onbeş yıl ve daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümler
kendiliğinden temyize tâbidir.
Ancak;
A) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını
gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
B) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Bu hükümler hakkında 243
üncü madde hükümlerine göre Askerî Yargıtaya başvurulabilir."
MADDE 42 - 353 sayılı Kanunun 207
nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"Temyiz, kural olarak hükmün hukuka aykırılığı sebebine
dayanır.
Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması
hukuka aykırılıktır.
Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da
aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:"
"I) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile
dayanması."
MADDE 43 - 353 sayılı Kanunun 212
nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İsteme bağlı temyiz lâyihası ve tebliği:
MADDE 212 - Temyiz dilekçesinde veya beyanında temyiz sebepleri
gösterilmemiş ise, temyiz dilekçesi için belirli olan sürenin bitmesinden
veyahut hükmün gerekçesi henüz tebliğ edilmemiş ise, tebliğinden itibaren yedi
gün içinde hükmü temyiz olunan mahkemeye bu sebepleri kapsayan bir lâyiha da
verilebilir.
Teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya
askerî kurum âmiri veya askerî savcı, temyiz yoluna başvurma nedenlerini
sanığın leh ve aleyhine olduğunu belirtmek suretiyle gerekçeleri ile birlikte
yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer,
tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını
bildirebilirler."
MADDE 44 - 353 sayılı Kanunun 216
ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 216 - Temyiz dilekçesini ve beyanını ve varsa
lâyihasını ve kendiliğinden temyize tabi hükümleri, askerî savcı dosyaları ile
beraber Askerî Yargıtay Başsavcılığına gönderir.
Askerî Yargıtay Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü
temyiz etmeleri veya temyiz etmeseler dahi aleyhlerine sonuç doğurabilecek
görüş içermesi hâlinde sanık veya müdafi ile katılan veya vekillerine tebliğ
olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde yazılı olarak cevap
verebilir. Askerî Yargıtay Başsavcılığı tebliğname ile dosyayı Askerî Yargıtay
Başkanlığına gönderir.
İkinci fıkra uyarınca yapılacak tebligatlar, ilgililerin
dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. Ceza
Muhakemesi Kanununun 262 ve 263 üncü madde hükümleri saklıdır."
MADDE 45 - 353 sayılı Kanunun 218
inci maddesinin başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Duruşmalı inceleme:"
"On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin
hükümlerde Askerî Yargıtay incelemesini, sanığın veya katılanın temyiz
başvurusundaki istemi üzerine veya re'sen duruşmalı olarak yapar. İncelemenin
duruşmalı yapılması, bir yıldan fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde Askerî
Yargıtayın lüzum görmesine bağlıdır. Duruşma gününden sanığa, katılana, müdafi
ve vekile haber verilir. Sanık duruşmada hazır bulunabileceği gibi vekâletnameye
sahip bir veya birkaç müdafi ile kendisini temsil ettirebilir. Şu kadar ki; 85
inci madde hükmü saklıdır."
MADDE 46 - 353 sayılı Kanunun 219
uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Raporun, açıklanmasından sonra, Askerî Yargıtay
Başsavcısı, sanık, müdafi, katılan ve vekili iddia ve savunmalarını açıklar.
Bunlar arasında temyizi istemiş olan taraf önce dinlenir. Son söz
sanığındır."
MADDE 47 - 353 sayılı Kanunun 220
nci maddesinin ikinci fıkrasının (A) ve (F) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"A) Vâkıanın daha ziyade aydınlatılması gerekli
olmaksızın yalnız beraate veya alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya
hükmolunması gerekirse,"
"F) Suçun hukukî niteliğinin tayinine ve ceza
uygulamasına bir etkisi bulunmamak kaydıyla, dosyadaki bilgi ve belgelerin
dışında hiçbir araştırma yapılmasına ve takdire gerek duyulmayacak şekilde
tespiti mümkün olan, suçun tarihinde hata yapılmışsa,"
MADDE 48 - 353 sayılı Kanunun 221
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 221 - Askerî Yargıtay, temyiz edilen hükmü,
hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar.
Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme
esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda
bozulur.
207 nci madde hükümleri saklıdır."
MADDE 49 - 353 sayılı Kanunun 222
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 222 - Askerî Yargıtay temyiz dilekçe, beyan ve
lâyihasında ve tebliğnamede ileri sürülen hususları ve bunlar dışında hükmün
esasına dokunacak derecede hukuka aykırı hâllerin bulunup bulunmadığını
inceler."
MADDE 50 - 353 sayılı Kanunun 226
ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 226 - Hüküm, sanık lehine bozulmuş ise ve bu
hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması
olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün
bozulmasından yararlanırlar."
MADDE 51 - 353 sayılı Kanunun 227
nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Hüküm, yalnız sanık tarafından veya onun lehine askerî
savcı veya teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum
âmiri veya 196 ncı maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmiş ise, yeniden
verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
Sanık, müdafi, katılan ve vekilinin dosyada bulunan
adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına
rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa
da, duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık
hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, sanığın her
hâlde dinlenilmesi gerekir."
MADDE 52 - 353 sayılı Kanunun
dördüncü kısmının başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, 228 inci maddesinin
birinci fıkrasına (F) bendi ve maddeye ikinci fıkra eklenmiştir.
"Yargılamanın Yenilenmesi ve Kanun Yararına Bozma"
"F) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri
Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiği ve
hükmün bu aykırılığa dayandığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararıyla tespit edilmiş olursa.
Birinci fıkranın (F) bendinde belirtilen hâlde yargılamanın
yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten
itibaren bir yıl içinde istenebilir."
MADDE 53 - 353 sayılı Kanunun 232
nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu madde, 228 inci maddenin birinci fıkrasının (E)
bendinde yazılı hâlde uygulanmaz."
MADDE 54 - 353 sayılı Kanunun 243
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kanun yararına bozma:
MADDE 243 - Askerî mahkemelerden verilen ve Askerî
Yargıtayda incelenmeksizin kesinleşen karar ve hükümlerde hukuka aykırılık
bulunduğunu öğrenen Millî Savunma Bakanı, o karar veya hüküm hakkında kanun
yararına bozma yoluna gidebilir. Bu takdirde o karar veya hükmün Askerî
Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Askerî Yargıtay
Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
Askerî Yargıtay Başsavcısı tebliğnamesine yalnız bu
sebepleri yazar ve dosyayı Askerî Yargıtay Başkanlığına verir.
Askerî Yargıtay, ileri sürülen bu sebepleri yerinde görürse
kararı veya hükmü bozar.
Bozma nedenleri;
A) Ceza Muhakemesi Kanununun 223 üncü maddesinde tanımlanan
ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya
mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
B) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen
yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul
işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak
yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle
belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
C) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere
ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
D) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa
cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu
hafif cezaya Askerî Yargıtay doğrudan hükmeder.
Bu madde uyarınca verilen bozma kararına karşı direnilemez.
Kanun yararına bozma yetkisi, dördüncü fıkranın (D)
bendindeki hâllere özgü olmak üzere ve kanun yararına olarak re'sen Askerî
Yargıtay Başsavcısı tarafından da kullanılabilir.
Millî Savunma Bakanı tarafından kanun yararına bozma
başvurusunda bulunulduğunda, bu yetki artık Askerî Yargıtay Başsavcısı
tarafından kullanılamaz."
MADDE 55 - 353 sayılı Kanunun 244
üncü maddesinin başlığı ile birinci ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Ceza ve güvenlik tedbirlerinin ne zaman, nasıl ve
kimin tarafından yerine getirileceği:"
"Askerî mahkemelerce verilen ceza hükümleri,
kesinleşmedikçe yerine getirilmez. Bu Kanunda ve Askerî Ceza Kanununda aksine
bir hüküm bulunmadığı takdirde cezalar ve güvenlik tedbirlerinin yerine
getirilmesinde, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun ilgili hükümleri uygulanır."
"Cezaların askerî ceza ve tutukevlerinde ne suretle
infaz edileceği Millî Savunma Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikte
gösterilir. Askerî ceza ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular
hakkında uygulanacak disiplin cezaları ve tedbirleri ile kısıtlayıcı önlemler
de Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine tabidir.
Kınama haricindeki disiplin cezaları askerî mahkemenin hâkim sınıfından olan
bir üyesi tarafından verilir. Ancak, acil hâllerde askerî savcılar veya askerî
ceza ve tutukevi yetkililerince verilecek inzibatî cezalar uygulamaya konulur
ve derhâl hâkim onayına sunulur."
MADDE 56 - 353 sayılı Kanunun 248
inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Savaşta, askerî mahkemelerden verilen hükümler temyiz
olunamaz. Onbeş yıl ve daha fazla hapis cezası içeren hükümler, teşkilatında
askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum âmiri tarafından temyiz
edilebilir."
MADDE 57 - 353 sayılı Kanunun 249
uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Savaş hâlinde, askerî mahkemelerden verilen ve Türk
Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarmayı, rütbenin geri alınmasını veya askerî
öğrencilik hakkının kaybedilmesini kapsayan veya gerektiren cezalar hariç olmak
üzere, diğer hapis cezalarının yerine getirilmesi, teşkilatında askerî mahkeme
kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum âmirinin istemi üzerine Türk Silâhlı
Kuvvetleri Komutanı veya onun yetki verdiği diğer komutanlar tarafından savaşın
sonuna kadar geriye bırakılabilir."
MADDE 58 - 353 sayılı Kanunun 254
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Cezaların yerine getirilmesi sırasında alınması
gereken kararlar ve bu kararlara itiraz:
MADDE 254 - Cezaların yerine getirilmesi sırasında, hüküm
kesinleşmeden önce gerçekleşen şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran
hâller nedeniyle geçirilmiş süreler ile hastanede geçen sürenin cezadan
indirilmesine, değişik hükümlerdeki cezaların toplanmasına ve mahkûmiyet
hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksamaya ilişkin bir
karar alınması gerekirse, hükmü veren askerî mahkemeden karar istenir. Bu
kararlar duruşma yapılmaksızın verilir.
Karar verilmeden önce askerî savcı ve hükümlünün görüşlerini
yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
Hükmü veren askerî mahkeme kaldırılmış ise ona en yakın
askerî mahkeme karar verir.
Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın
infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine
veya durdurulmasına karar verebilir.
Bu kararların askerî mahkemelerden verilmesi hallerinde,
askerî savcı ve teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî
kurum âmiri ile hükümlü ve varsa müdafi bir hafta içinde itiraz edebilirler.
İtiraz üzerine Askerî Yargıtay karar verir."
MADDE 59 - 353 sayılı Kanunun 255
inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Asker kişiler hakkında verilen adlî para cezasına dair
hükümler askerî savcılarca yerine getirilir.
Asker kişi olmayanlar hakkında verilen adlî para cezasına
dair hükümler Cumhuriyet savcılarınca genel hükümlere göre yerine
getirilir."
MADDE 60 - 353 sayılı Kanunun ek 1
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"EK MADDE 1 - Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan
hâllerde Ceza Muhakemesi Kanununun adlî kontrole ilişkin 109 ilâ 115,
değerlendirme raporu yetkisine ilişkin 166 ve istinafa ilişkin 272 ilâ 285 inci
maddeleri hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askerî yargıda da
uygulanır.
Bu Kanunun uygulanmasında, atıf yapılan hükümlerde yer alan,
Adalet Bakanı, Millî Savunma Bakanını; Yargıtay, Askerî Yargıtayı; mahkeme,
askerî mahkemeyi; hâkim ve sulh ceza hâkimi, askerî hâkimi; mahkeme başkanı,
duruşma hâkimini; Cumhuriyet Başsavcılığı, askerî savcılığı; Cumhuriyet
savcısı, askerî savcıyı ifade eder."
MADDE 61 - 353 sayılı Kanunun 13,
18, 38, 39, 40, 41, 42, 44/a, 44/b, 47, 48, 50, 51, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 60,
61, 62, 64, 65, 68, 70, 72, 77, 78, 82, 83, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 99, 100,
101, 105, 106, 113, 114, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 125, 126, 127, 128,
129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 142, 145, 146, 147,
148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163,
164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 177, 178, 179, 180, 181,
182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 198, 199, 203,
241, 245, 247, 251, 252, 253, 257, 258 ve ek 2 nci maddeleri ile 10 uncu
maddesinin (F) bendi, 43 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları,
143 üncü maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları, 201 inci
maddesinin dördüncü fıkrası, 217 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları,
219 uncu maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları, 244 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası, 246 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 248 inci maddesinin
dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 62 - Bu Kanun yayımı
tarihinden itibaren üç ay sonra yürürlüğe girer.
MADDE 63 - Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
ADALET
KOMİSYONUNUN
KABUL
ETTİĞİ METİN
ASKERÎ
MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- 25/10/1963 tarihli ve 353
sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Askerî mahkemelerde bulunacak subay üyelerin, en az yüzbaşı
rütbesinde muharip sınıftan olmaları, sanığın astı ve yargılama süresince en
yakın âmiri olmamaları ve taksirli suçlar hariç, bir suçtan hükümlü
bulunmamaları şarttır.”
MADDE 2- 353 sayılı Kanunun 10
uncu maddesinin birinci fıkrasının (A) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“A) Muvazzaf askerler; subaylar, astsubaylar, askerî
öğrenciler, uzman jandarmalar, uzman erbaşlar, erbaş ve erler,”
MADDE 3- 353 sayılı Kanunun 11
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yabancı asker kişilerin askerî mahkemelerde yargılanmaları:
MADDE 11- Uluslararası anlaşmalar gereğince yabancı asker
kişilerin askerî mahkemede yargılanmalarını gerektiren suçları hakkında
soruşturma ve kovuşturma yapılması Millî Savunma Bakanının iznine bağlıdır.”
MADDE 4 - 353 sayılı Kanunun 13
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanununa
tâbi suçlarında yargılama mercii:
MADDE 13- Askerî Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63,
64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131 inci maddelerinde yazılı suçlar,
askeri mahkemelerin yargı yetkisine tâbi olmayan sivil kişiler tarafından barış
zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri
tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır.”
MADDE 5- 353 sayılı Kanunun 14
üncü maddesinin (G) ve (H) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
maddeye aşağıdaki (I) bendi eklenmiştir.
“G) 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58, 59,
63, 64, 75, 78, 80, 81, 93, 94, 95, 100, 101, 102, 124, 125 ve 127 nci maddelerinde
yazılı suçlara ait davalar,
H) İlan olunan harekât bölgesinde, birinci derece askerî
yasak bölgeler içinde veya nöbet yerlerinde karakollarda kışla ve
karargâhlarda, askerî kurumlarda, yerleşme ve konaklama amacıyla kullanılan
bina ve mahaller içinde askerlere karşı işlenen 26/9/2004 tarihli ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 86, 106, 108, 113, 125 ve 265 inci maddelerinde
yazılı suçlara ait davalar,
I) Nöbet, devriye, karakol, inzibat, askerî trafik, kolluk
veya kurtarma ve yardım görevi yapan askerlere karşı bu görevleri yaptıkları
sırada işlenen (H) bendinde yazılı suçlara ait davalar.”
MADDE 6- 353 sayılı Kanunun 19
uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tek hâkimle ve kurulla bakılacak işler:
MADDE 19- Subay ve astsubayların işledikleri suçlara ait
davalar hariç olmak üzere, adlî para cezasını veya yukarı haddi üç yıla kadar
hapis cezasını gerektiren Askerî Ceza Kanununda ve diğer kanunlarda yazılı
suçları işleyenlerin davalarına ve suç konusu olmayan eşyanın müsaderesine
askerî mahkemelerin hâkim sınıfından olan üyelerinden birisi tarafından
bakılır.
Bir kimse tarafından işlenmiş müteaddit fiillerin
yargılanması en ağır cezayı gerektiren fiile bakmakla görevli mahkemeye aittir.
Fiilde irtibat hâlinde de aynı hüküm uygulanır. Suçun subay ve astsubayla
birlikte işlenmesi hâlinde birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
Birinci fıkrada yazılı suçlarla ilgili soruşturmalarda hâkim
kararı gerektiren her türlü işleme ait kararlar, askerî mahkemenin hâkim
sınıfından olan üyelerinden birisi tarafından verilir. Bu kararlara karşı
itirazı incelemeye, en yakın askerî mahkeme yetkilidir.
İddianamenin kabulünden sonra, yargılamanın tek hâkimle
yürütülmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilemez.
Görülmekte olan davalar nedeniyle tek hâkim ile askerî
mahkeme kurulu arasında çıkan görev uyuşmazlıklarını Askerî Yargıtay çözümler.”
MADDE 7- 353 sayılı Kanunun 20 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20 - Er ve erbaşlar ile yedek subayların askere girmeden
veya silâh altına çağrılmadan önce işledikleri yukarı haddi iki yıla kadar
hapis cezasını gerektiren suçlara ait davalarda soruşturma ve kovuşturma
işlemleri askerliklerini bitirmelerine kadar geri bırakılır.
Türk Silâhlı Kuvvetlerinden çıkarmayı gerektiren suçlardan
sanık yedek subaylar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
Savaş hâlinde, silâh altında bulunan veya silâh altına
çağrılan bütün asker kişiler aleyhine adliye mahkemelerinin görevine giren
suçlardan aşağı haddi beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektirenler hariç
olmak üzere, şüpheli veya sanık bulundukları diğer suçlara ait soruşturma ve
kovuşturma işlemleri barışa veya askerliklerinin bitimine kadar geri bırakılır.
Savaş hâlinde, aşağıda yazılı suçlar hariç olmak üzere,
askerî mahkemenin görevine giren asker kişiler hakkındaki suçlara ait
soruşturma ve kovuşturma işlemleri, barışa veya askerliklerinin bitimine kadar
geri bırakılır. Ancak teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya
askerî kurum âmiri askerî menfaat ve zorunluluklar karşısında geri bırakma
hükümlerinin uygulanmamasını askerî savcıdan isteyebilir.
A) Aşağı haddi beş yıl ve daha fazla hapis cezasını
gerektiren suçlar,
B) Askerî Ceza Kanununun 3 üncü babının birinci, üçüncü (63
üncü maddesinin birinci fıkrası ile 76 ve 77 nci maddeleri hariç), dördüncü,
beşinci (82, 83, 84, 95 inci maddeleri hariç), yedinci fasıllarında yazılı
suçlar,
C) Askerî Ceza Kanununun 130, 131 ve 137 nci maddelerinde yazılı suçlar.
Geri bırakma süresi içinde zamanaşımı işlemez.”
MADDE 8- 353 sayılı Kanunun 21
inci maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“Asker olmayan kişilerin asker kişilerle müştereken
işledikleri suçlarda yetkili askerî mahkeme, asker kişiler yönünden yetkili
olan askerî mahkemedir.”
“Savaş hâlinde saklı, yoklama kaçağı, bakaya ve geç iltihak
suretiyle bakaya suçlarından sanık erbaş ve erler ile sevk edildiği eğitim
merkezine zamanında katılmamak suretiyle bakaya suçu işleyen yedek subay
adayları, eğitimlerini takiben verildikleri birlik veya kurumların tâbi
oldukları askerî mahkemede yargılanırlar.”
“Savaş hâlinde saklı, yoklama kaçağı ve bakaya suçlarından
sanık yedek subay aday adayları, kayıtlı bulundukları askerlik şubelerinin tâbi
olduğu askerî mahkemede yargılanırlar.”
“Savaş halinde, asker olmayan kişilerin askerî mahkemelerde
yargılanmalarını gerektiren suçlarda ise, suçun işlendiği yere en yakın askerî
mahkeme yetkilidir. Suçun işlendiği yer belli değil ise, yetkili askerî mahkeme
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda gösterilen usullere
göre belirlenir.”
MADDE 9- 353 sayılı Kanunun 22 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Kadro ve kuruluş itibarıyla hangi askerî
mahkemenin yetkisine girdikleri belli olmayan kişiler, suçu işledikleri veya
bölgesinde bulundukları yerdeki askerî birlik veya kurumun bağlı bulunduğu
askerî mahkemenin yetkisine tâbidirler.
Yetkili askerî mahkeme birden fazla olduğu takdirde
şüpheliyi yakalayan veya soruşturma yapılmasını daha önce isteyen kıt’a
komutanı veya askerî kurum âmirinin teşkilatında kurulan askerî mahkeme
yetkilidir.”
MADDE 10- 353 sayılı Kanunun 28
inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birden fazla mahkemeye tâbi şüpheliler hakkında yetki:
MADDE 28- Bir suçta birkaç şüpheli bulunur ve bunlar birden
fazla askerî mahkeme yetkisine tâbi olursa ilgili askerî savcılar hepsi
hakkında soruşturmanın hangi askerî savcılık tarafından yapılacağını
kararlaştırırlar. Uzlaşamazlar ise, soruşturmayı yapacak savcılığı Millî
Savunma Bakanlığı tayin eder.
Birleştirilerek yapılan soruşturma sonunda şüphelilerin
hepsi hakkında dava, soruşturmayı yapan askerî savcının teşkilatında bulunduğu
askerî mahkemede açılabilir.
Şüphelilerden biri hakkında evvelden dava açılmış ise askerî
savcılardan birinin istemi üzerine Askerî Yargıtay tarafından bütün
şüphelilerin davasına bakacak askerî mahkeme tayin olunur.”
MADDE 11- 353 sayılı Kanunun 32 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 32- Sanık, sınıf ve rütbe yönünden olmayan
yetkisizlik iddiasını duruşmada sorgusundan önce askerî mahkemeye bildirir.
Yetkisizlik iddiası üzerine askerî mahkeme bu iddiayı,
sanığın sorgusundan önce karara bağlar. Bu aşamalardan sonra yetkisizlik
iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkemeler de bu hususta re’sen karar
veremez.”
MADDE 12 - 353 sayılı Kanunun 33
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yetkisi olmayan askerî savcının ve askerî mahkemenin
yaptığı soruşturma ve kovuşturma:
MADDE 33 - Yetkisi olmayan askerî savcı ve askerî mahkeme
tarafından yapılan soruşturma ve kovuşturma işlemleri, sadece yetkisizlik
nedeniyle hükümsüz sayılmaz.”
MADDE 13- 353 sayılı Kanunun 37 nci
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Hâkimin davaya bakamayacağı hâller ve hâkimin reddi:
MADDE 37- Hâkim, Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen
hâllerde ve dava ile ilgili olarak teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a
komutanı veya askerî kurum âmiri sıfatı ile istemde bulunmuş veya âmir sıfatı
ile vak’a hakkında rapor vermiş ise hâkimlik görevini yapamaz.
Savaşta, hâkimin davaya bakamayacağı hâller dışındaki bir
sebebe dayanılarak hâkimin reddi isteminde bulunulamaz.”
MADDE 14- 353 sayılı Kanunun 46 ncı
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Askerî savcıların reddi ve çekinmesi:
MADDE 46- Askerî savcılar reddedilemez. Ancak, hâkimin
davaya bakamayacağı hâllerden veya hâkimin ret sebeplerinden biri bulunursa
davadan çekinirler.”
MADDE 15 - 353 sayılı Kanunun 49
uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tebligat ve yazışma usulü:
MADDE 49- Mahkeme kıdemli hâkimi veya hâkim, her türlü
tebligatı, tüm gerçek veya özel hukuk
tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar.
İnfaz edilecek kararlar, askerî savcılığa verilir.
Askerî Yargıtayda tebliğ veya yerine getirilecek kararlar,
Askerî Yargıtay Başsavcısına verilir. Başsavcı, tebliğ veya yerine getirme için
gerekli tedbirleri alır.”
MADDE 16- 353 sayılı Kanunun 59
uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 59- Asker kişi olan tanıklar, bağlı bulundukları
birlik komutanı veya askerî kurum âmirlerinin emri ile getirilirler.
Tutuklu ve ivedi işler ile savaş hâlinde tanıklar zorla
getirilebilirler.”
MADDE 17- 353 sayılı Kanunun 63
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Askerî mahallerde keşif:
MADDE 63- Askerî mahallerde yapılacak keşiflerde o yerdeki
askerî birlik komutanı veya askerî kurum âmiri haberdar edilir. ”
MADDE 18- 353 sayılı Kanunun 69
uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tutuklama kararı:
MADDE 69- Tutuklama kararı; soruşturma evresinde askerî
savcının veya teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî
kurum âmirinin istemi üzerine, kovuşturma evresinde ise askerî savcının istemi
ile veya re’sen askerî mahkeme tarafından verilir.
Teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya
askerî kurum âmiri şüphelinin tutuklanmasını istediği takdirde bu istemini
gerekçesi ile birlikte askerî savcıya bildirir. Askerî savcı, bu istemi yetkili
askerî mahkemeye intikal ettirmekle yükümlüdür.”
MADDE 19- 353 sayılı Kanunun 71
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tutuklama nedenleri:
MADDE 71- Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren
olguların bulunması durumunda Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen tutuklama
nedenlerinden birinin varlığı hâlinde veya askerî disiplinin korunması amacıyla
şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.
Sırf askerî suçlarda, kanunda öngörülen cezanın üst sınırı
bir yıldan az olsa dahi tutuklama kararı verilebilir.”
MADDE 20- 353 sayılı Kanunun 73
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Şüpheli veya sanığın
tutuklanmasından kimlere haber verileceği:
MADDE 73- Şüpheli veya sanığın tutuklanmasından; yakınları,
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum âmiri ile
şüpheli veya sanığın mensup olduğu askerî birlik komutanı veya askerî kurum
âmiri derhâl haberdar edilir.”
MADDE 21- 353 sayılı Kanunun 74
üncü maddesinde yer alan “Tutuklama kararına karşı sanık” ibaresi “Tutuklama
kararına karşı şüpheli, sanık” olarak, son fıkrası ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Ancak, itirazı inceleyen mahkeme, şüpheli veya sanığın
tutuklanmasına karar verdiği takdirde; şüpheli veya sanık, itirazda bulunan
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum âmirinin
teşkilatındaki askerî mahkeme hariç, en yakın askerî mahkemeye yukarıdaki süre
içinde itiraz edebilir. Bu mahkemenin verdiği karar kesindir.”
MADDE 22- 353 sayılı Kanunun 75
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 75- Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde
bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip
gerekmeyeceği hususunda, askerî savcının istemi üzerine tutuklama kararını
veren askerî mahkeme tarafından 71 inci madde hükümleri göz önünde
bulundurularak karar verilir. Bu karar şüpheliye tebliğ olunur.
Tutukluluk hâlinin incelenmesi, yukarı-daki fıkrada
öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
İnceleme tarihinde askerî mahkemenin vereceği karara karşı,
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum âmiri,
askerî savcı ve şüpheli üç gün içinde bu mahkemeye en yakın askerî mahkemede
itiraz edebilir. İtirazı inceleyen askerî mahkemenin vereceği karar kesindir.
Askerî mahkeme; tutuklu bulunan sanığın duruşmasında,
tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğini, her oturumda veya
koşullar gerektirdiğinde davanın açılmasından hükmün kesinleşmesine kadar
askerî savcı veya sanığın istemi üzerine veya re’sen inceleyerek karara
bağlar.”
MADDE 23- 353 sayılı Kanunun 79
uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 79- Aşağıda
belirtilen hallerde, asker kişi herkes tarafından geçici olarak yakalanabilir:
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması,
b) Suçüstü bir fiilden dolayı; izlenen kişinin kaçması
olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.
Tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini
gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde; askerî savcıya derhal
başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, âmiri, üstü, askerî karakol, nöbetçi,
devriye, askerî inzibat ve kolluk görevlisi asker kişiyi yakalama yetkisine
sahiptir.
Birinci fıkra hükmü, resmi elbiseli subay, astsubay ve
askerî öğrenciler hakkında ancak ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda
uygulanabilir.”
MADDE 24- 353 sayılı Kanunun 80
inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yakalanan kimsenin sorguya çekilmesi ve gözaltı:
MADDE 80- Yakalanan kişi serbest bırakılmaz ise hemen en yakın
askerî inzibat karakoluna veya askerî makama teslim olunur veya yetkili askerî
inzibat gelinceye kadar olay yerinde tutulur.
Yakalanan kişi ve olay hakkında askerî savcı ve Cumhuriyet
savcısına hemen bilgi verilerek emri doğrultusunda işlem yapılır. Kişinin
yakalandığı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber
verilir.
Yakalanan kişi askerî savcı veya Cumhuriyet savcısı
tarafından bırakılmazsa soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına
karar verilir.
Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın askerî mahkeme veya
sulh hâkimine gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalama anından itibaren
yirmidört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın askerî mahkeme veya sulh
hâkimine gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
Toplu olarak işlenen suçlarda, suçun niteliği, delillerin
toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; askerî savcı
veya Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek
üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı
süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
Yakalama işlemine,
gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin askerî savcı veya
Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafi veya kanunî
temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest
bırakılmayı sağlamak için askerî mahkemeye veya sulh ceza hâkimine
başvurabilir. Askerî mahkeme veya sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde
yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır.
Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu
kanısına varılırsa başvuru reddedilir.
Dördüncü ve beşinci
fıkralarda yazılı süreler içinde şüpheli, sorguya çekilmek üzere askerî mahkeme önüne çıkarılır; askerî
mahkeme önüne çıkarılma imkânı olmaması halinde, en yakın sulh hâkimine
gönderilir. Bu süreler geçtikten sonra mahkeme veya hâkim kararı olmaksızın
hürriyetinden yoksun kılınamaz.
Askerî mahkeme veya sulh hâkimi, yakalanma veya gözaltına
almayı gerektiren bir hal görmez veya bu sebepler ortadan kalkmış bulunursa
gözaltına alınan kişinin serbest bırakılmasını emreder.”
MADDE 25- 353 sayılı Kanunun 81
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Şüpheli veya sanığın
getirilmesi:
MADDE 81- Asker kişiler, ifadelerinin alınması veya
sorguları için bağlı bulundukları askerî birlik komutanının veya askerî kurum
âmirinin emri ile getirilirler.
Tutuklu olanlar muhafaza altında gönderilir.
Savaş hâlinde asker olmayan şüpheli ve sanıklar davetiye
çıkarılmadan zorla getirtilebilirler.”
MADDE 26- 353 sayılı Kanunun 84
üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Askerî savcı, asker kişi olan bir şüphelinin yapılan soruşturma
dolayısıyla geçici olarak işten el çektirilmesini gerekli görürse, bu hususta
karar verilmesini teşkilatında askerî mahkeme kurulan yetkili kıt’a komutanı
veya askerî kurum âmirinden ister. Kıt’a komutanı veya askerî kurum âmiri bu
hususta en geç üç gün içinde kararını verir ve sonucunu askerî savcıya
bildirir.”
MADDE 27- 353 sayılı Kanunun 85
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Müdafi
sayısının sınırlanması:
MADDE 85-
Savaş hâlinde müdafilerin sayısı sınırlanabilir.”
MADDE 28- 353 sayılı Kanunun 93
üncü maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Askerî suçlara dair asker kişiler tarafından yapılacak
sözlü ve yazılı ihbar ve şikâyetler silsile yolu ile şüphelinin âmiri olan askerî
makama yapılır.”
“Asker kişilerden başkası tarafından yapılacak sözlü veya
yazılı ihbar ve şikâyetler, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri dairesinde yetkili
makamlara veya şüphelinin âmiri olan askerî makama yapılır.”
MADDE 29- 353 sayılı Kanunun 95 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 95- Cumhuriyet savcılıklarına veya zabıta makam ve
memurlarına yapılacak askerî yargıya tâbi suç ihbar ve şikâyetleri şüphelinin
âmiri olan makama gönderilir.
Askerî birlik komutanı veya askerî kurum âmiri maiyetinden
birinin kendisine ihbar veya şikâyet olunan veyahut diğer suretle öğrendiği,
askerî mahkemelerin görev alanına giren suçları hakkında şüphelinin kimliğini,
isnat olunan suçu ve bu suçun delillerini gösterir bir vak’a raporu düzenler ve
adli yönden bağlı bulunduğu askerî mahkemenin teşkilatında kurulduğu kıt’a
komutanı veya askerî kurum âmirine gönderir.
Teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya
askerî kurum âmiri, suç evrakını inceledikten sonra askerî savcıya gönderir ve
şüphelinin tutuklanmasını isterse bu husustaki istemini de bildirir.
Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar veya
gecikmesinde sakınca umulan hallerde askerî savcılar derhal soruşturmaya
başlarlar. Zorunluluk halinde bu soruşturma bir disiplin subayı tarafından da
yapılabilir. Bu hallerde durum derhal yetkili askerî mahkemenin teşkilatında
kurulduğu komutan veya askerî kurum âmirine bildirilir.
Cumhuriyet savcıları, zabıta makam ve memurları ve askerî
âmirler askerî savcının işe el koymasına kadar eylemin sübut vasıtalarının ve
delillerinin kaybolmasını önleyecek, gecikmesinde sakınca umulan tedbirleri
alırlar.”
MADDE 30- 353 sayılı Kanunun 96 ncı
maddesinin başlığı ile birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Soruşturma:”
“Askerî savcı 95 inci maddede yazılı usul ve yollarla bir
suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez, kamu davasının açılmasına lüzum olup
olmadığına karar verilmek üzere bir soruşturma yapar.”
“Şüpheli suçunu itiraf etse bile, öz vak’anın soruşturulması
gerekir.
Askerî savcı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil
yargılamanın yapılabilmesi için, kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin
lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almak ve
şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.”
MADDE 31- 353 sayılı Kanunun 97 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 97- Askerî savcı, gerek doğrudan doğruya ve gerekse
askerî, adlî veya diğer kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı
yapabilir; bütün kamu görevlilerinden ve özel kuruluşlardan soruşturmaya
ilişkin her türlü bilgiyi isteyebilir.
Askerî savcılar; diğer askerî savcılar ile Cumhuriyet
savcılarını istinabe edebilirler.
Askerî, adlî ve diğer kolluk görevlileri, askerî savcının
soruşturmaya ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle
yükümlüdür. Bu emirler yazılı; acele hâllerde sözlü olarak verilir. Sözlü emir,
en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma
kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden askerî savcıya vakit
geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür.”
MADDE 32- 353 sayılı Kanunun 103
üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma sırasında bu soruşturmanın başka bir kişiyi veya
suçu kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekirse, askerî savcı ivedi hâllerde
bu soruşturmayı kendiliğinden yapar.”
MADDE 33- 353 sayılı Kanunun 107
nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz:
MADDE 107- Askerî savcı tarafından verilen kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar, teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya
askerî kurum âmiri ile şüpheli ve suçtan zarar görene bildirilir.
Bu karara karşı teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a
komutanı veya askerî kurum âmiri ya da suçtan zarar gören, kararın kendilerine tebliğinden itibaren
onbeş gün içinde kararı veren askerî savcının teşkilatında olduğu askerî
mahkemeye yer itibarıyla en yakın askerî mahkemede itiraz edebilirler. En yakın
askerî mahkemenin tayininde kararsızlık olursa, bu husus Millî Savunma
Bakanlığınca giderilir. İtiraz isteminde kamu davasının açılmasını haklı
gösterecek olaylar ve deliller gösterilir.”
MADDE 34- 353 sayılı Kanunun 108
inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İtiraz üzerine askerî savcının o zamana kadar yaptığı
soruşturmayı içine alan dosya, itirazı inceleyecek olan askerî mahkemeye
gönderilir.
Askerî mahkeme, süre tayin ederek bir diyeceği varsa bildirmesi
için itiraz istemini şüpheliye tebliğ edebilir.”
MADDE 35- 353 sayılı Kanunun 109
uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ret kararı suçtan zarar görene; eğer itiraz, teşkilatında
askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum âmiri tarafından
yapılmış ise bu makama tebliğ olunur ve ayrıca askerî savcıya ve şüpheliye
bildirilir.”
MADDE 36- 353 sayılı Kanunun 110
uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Askerî mahkeme, itirazın yerinde ve haklı olduğuna kanaat
getirirse, şüpheli hakkında kamu davası açılmasının gerekli olduğuna karar
verir ve evrakı yetkili askerî savcıya gönderir.”
MADDE 37- 353 sayılı Kanunun 111
inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Askerî savcı tarafından verilip süresi içinde itiraz
edilmeyen veya itiraz edilip de süresi içinde itiraz edilmediğinden veya sebep
gösterilmediğinden hakkındaki itiraz reddolunmuş bulunan kovuşturmaya yer
olmadığı kararı üzerine, Millî Savunma Bakanı soruşturmaya devam edilmesi veya
kamu davası açılması hususlarında askerî savcıya emir verebilir.”
MADDE 38- 353 sayılı Kanunun 112
nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu karara karşı şüpheli ve suçtan zarar gören ile
teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum âmiri
onbeş gün içinde itiraz edebilir.
Bu itiraz hakkında 107, 108 ve 109 uncu madde hükümleri
uygulanır. İtirazın kabul edilmesi halinde, askerî savcı, soruşturmanın
sonucuna göre karar verir.”
MADDE 39- 353 sayılı Kanunun 115
inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İddianamenin iadesi kararına itiraz:
MADDE 115- Askerî savcı, iddianamenin iadesi kararına karşı
yedi gün içinde en yakın askerî mahkemeye itiraz edebilir.”
MADDE 40- 353 sayılı Kanunun 196
ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 196- Kanun yolları, askerî savcı, şüpheli, sanık ve
katılan, katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını
alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar ile teşkilatında askerî
mahkeme kurulan kıt’a komutanı ve askerî kurum âmirine açıktır.
Askerî savcı ile teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a
komutanı veya askerî kurum âmiri şüpheli veya sanık lehine de kanun yollarına
başvurabilir.”
MADDE 41- 353 sayılı Kanunun 202
nci maddesinin başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
“İtiraz olunabilecek kararlar ve itiraz merci:”
“Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yapılacak
itirazları en yakın askerî mahkeme inceler.”
MADDE 42- 353 sayılı Kanunun 205
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 205- Askerî mahkemelerce verilen hükümler temyiz
edilebilir.
Onbeş yıl ve daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümler kendiliğinden
temyize tâbidir.
Ancak;
A) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını
gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
B) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Bu hükümler hakkında 243
üncü madde hükümlerine göre Askerî Yargıtaya başvurulabilir.”
MADDE 43- 353 sayılı Kanunun 207
nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“Temyiz, kural olarak hükmün hukuka aykırılığı sebebine
dayanır.
Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması
hukuka aykırılıktır.
Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da
aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:”
“I) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile
dayanması.”
MADDE 44- 353 sayılı Kanunun 212
nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İsteme bağlı temyiz lâyihası ve tebliği:
MADDE 212- Temyiz dilekçesinde veya beyanında temyiz
sebepleri gösterilmemiş ise, temyiz dilekçesi için belirli olan sürenin
bitmesinden veyahut hükmün gerekçesi henüz tebliğ edilmemiş ise, tebliğinden
itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan mahkemeye bu sebepleri kapsayan
bir lâyiha da verilebilir.
Teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya
askerî kurum âmiri veya askerî savcı, temyiz yoluna başvurma nedenlerini
sanığın leh ve aleyhine olduğunu belirtmek suretiyle gerekçeleri ile birlikte
yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer,
tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını
bildirebilirler.”
MADDE 45- 353 sayılı Kanunun 216
ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 216- Temyiz dilekçesini ve beyanını ve varsa
lâyihasını ve kendiliğinden temyize tâbi hükümleri, askerî savcı dosyaları ile
beraber Askerî Yargıtay Başsavcılığına gönderir.
Askerî Yargıtay
Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya temyiz
etmeseler dahi aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık
veya müdafi ile katılan veya vekillerine tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden
itibaren bir hafta içinde yazılı olarak cevap verebilir. Askerî Yargıtay
Başsavcılığı tebliğname ile dosyayı Askerî Yargıtay Başkanlığına gönderir.
İkinci fıkra uyarınca yapılacak tebligatlar, ilgililerin
dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. Ceza
Muhakemesi Kanununun 262 ve 263 üncü madde hükümleri saklıdır.”
MADDE 46- 353 sayılı Kanunun 218
inci maddesinin başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Duruşmalı inceleme:”
“On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde
Askerî Yargıtay incelemesini, sanığın veya katılanın temyiz başvurusundaki
istemi üzerine veya re’sen duruşmalı olarak yapar. İncelemenin duruşmalı
yapılması, bir yıldan fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde Askerî Yargıtayın
lüzum görmesine bağlıdır. Duruşma gününden sanığa, katılana, müdafi ve vekile
haber verilir. Sanık duruşmada hazır bulunabileceği gibi vekâletnameye sahip
bir veya birkaç müdafi ile kendisini temsil ettirebilir. Şu kadar ki; 85 inci
madde hükmü saklıdır.”
MADDE 47- 353 sayılı Kanunun 219
uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Raporun, açıklanmasından sonra, Askerî Yargıtay Başsavcısı,
sanık, müdafi, katılan ve vekili iddia ve savunmalarını açıklar. Bunlar
arasında temyizi istemiş olan taraf önce dinlenir. Son söz sanığındır.”
MADDE 48- 353 sayılı Kanunun 220
nci maddesinin ikinci fıkrasının (A) ve (F) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“A) Vâkıanın daha ziyade aydınlatılması gerekli olmaksızın
yalnız beraate veya alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması
gerekirse,”
“F) Suçun hukukî niteliğinin tayinine ve ceza uygulamasına
bir etkisi bulunmamak kaydıyla, dosyadaki bilgi ve belgelerin dışında hiçbir
araştırma yapılmasına ve takdire gerek duyulmayacak şekilde tespiti mümkün
olan, suçun tarihinde hata yapılmışsa,”
MADDE 49- 353 sayılı Kanunun 221
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 221- Askerî Yargıtay, temyiz edilen hükmü, hükmü
etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar.
Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme
esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda
bozulur.
207 nci madde hükümleri saklıdır.”
MADDE 50- 353 sayılı Kanunun 222
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 222- Askerî Yargıtay temyiz dilekçe, beyan ve
lâyihasında ve tebliğnamede ileri sürülen hususları ve bunlar dışında hükmün
esasına dokunacak derecede hukuka aykırı hâllerin bulunup bulunmadığını
inceler.”
MADDE 51- 353 sayılı Kanunun 226
ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 226- Hüküm, sanık lehine bozulmuş ise ve bu
hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması
olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün
bozulmasından yararlanırlar.”
MADDE 52- 353 sayılı Kanunun 227
nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Hüküm, yalnız sanık tarafından veya onun lehine askerî
savcı veya teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum
âmiri veya 196 ncı maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmiş ise, yeniden
verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
Sanık, müdafi, katılan ve vekilinin dosyada bulunan
adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına
rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa
da, duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık
hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, sanığın her hâlde dinlenilmesi gerekir.”
MADDE 53- 353 sayılı Kanunun
dördüncü kısmının başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, 228 inci maddesinin
birinci fıkrasına (F) bendi ve maddeye
ikinci fıkra eklenmiştir.
“Yargılamanın Yenilenmesi ve Kanun Yararına Bozma”
“F) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri
Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiği ve
hükmün bu aykırılığa dayandığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş
kararıyla tespit edilmiş olursa.
Birinci fıkranın (F) bendinde belirtilen hâlde yargılamanın
yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten
itibaren bir yıl içinde istenebilir.”
MADDE 54- 353 sayılı Kanunun 232
nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu madde, 228 inci maddenin birinci fıkrasının (E) bendinde
yazılı hâlde uygulanmaz.”
MADDE 55- 353 sayılı Kanunun 243
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kanun yararına bozma:
MADDE 243- Askerî mahkemelerden verilen ve Askerî Yargıtayda
incelenmeksizin kesinleşen karar ve hükümlerde hukuka aykırılık bulunduğunu
öğrenen Millî Savunma Bakanı, o karar veya hüküm hakkında kanun yararına bozma
yoluna gidebilir. Bu takdirde o karar veya hükmün Askerî Yargıtayca bozulması
istemini, yasal nedenlerini belirterek Askerî Yargıtay Başsavcılığına yazılı
olarak bildirir.
Askerî Yargıtay Başsavcısı tebliğnamesine yalnız bu
sebepleri yazar ve dosyayı Askerî Yargıtay Başkanlığına verir.
Askerî Yargıtay, ileri sürülen bu sebepleri yerinde görürse
kararı veya hükmü bozar.
Bozma nedenleri;
A) Ceza Muhakemesi Kanununun 223 üncü maddesinde tanımlanan ve
davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya
mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
B) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen
yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul
işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak
yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle
belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.
C) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere
ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.
D) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa
cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu
hafif cezaya Askerî Yargıtay doğrudan hükmeder.
Bu madde uyarınca verilen bozma kararına karşı direnilemez.
Kanun yararına bozma yetkisi, dördüncü fıkranın (D)
bendindeki hâllere özgü olmak üzere ve kanun yararına olarak re’sen Askerî
Yargıtay Başsavcısı tarafından da kullanılabilir.
Millî Savunma Bakanı tarafından kanun yararına bozma
başvurusunda bulunulduğunda, bu yetki artık Askerî Yargıtay Başsavcısı
tarafından kullanılamaz.”
MADDE 56- 353 sayılı Kanunun 244
üncü maddesinin başlığı ile birinci ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Ceza ve güvenlik tedbirlerinin ne zaman, nasıl ve kimin
tarafından yerine getirileceği:”
“Askerî mahkemelerce verilen ceza hükümleri, kesinleşmedikçe
yerine getirilmez. Bu Kanunda ve Askerî
Ceza Kanununda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde cezalar ve güvenlik
tedbirlerinin yerine getirilmesinde,
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.”
“Cezaların askerî ceza ve tutukevlerinde ne suretle infaz
edileceği Millî Savunma Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir.
Askerî ceza ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında
uygulanacak disiplin cezaları ve tedbirleri ile kısıtlayıcı önlemler de Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümlerine tabidir. Kınama
haricindeki disiplin cezaları askerî mahkemenin hâkim sınıfından olan bir üyesi
tarafından verilir. Ancak, acil hâllerde askerî savcılar veya askerî ceza ve
tutukevi yetkililerince verilecek inzibatî cezalar uygulamaya konulur ve derhâl
hâkim onayına sunulur.”
MADDE 57- 353 sayılı Kanunun 248
inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Savaşta, askerî mahkemelerden verilen hükümler temyiz
olunamaz. Onbeş yıl ve daha fazla hapis cezası içeren hükümler, teşkilatında
askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî kurum âmiri tarafından temyiz
edilebilir.”
MADDE 58- 353 sayılı Kanunun 249
uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Savaş hâlinde, askerî mahkemelerden verilen ve Türk Silâhlı
Kuvvetlerinden çıkarmayı, rütbenin geri alınmasını veya askerî öğrencilik
hakkının kaybedilmesini kapsayan veya gerektiren cezalar hariç olmak üzere,
diğer hapis cezalarının yerine getirilmesi, teşkilatında askerî mahkeme kurulan
kıt’a komutanı veya askerî kurum âmirinin istemi üzerine Türk Silâhlı
Kuvvetleri Komutanı veya onun yetki verdiği diğer komutanlar tarafından savaşın
sonuna kadar geriye bırakılabilir.”
MADDE 59- 353 sayılı Kanunun 254
üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Cezaların yerine getirilmesi sırasında alınması gereken
kararlar ve bu kararlara itiraz:
MADDE 254- Cezaların yerine getirilmesi sırasında, hüküm
kesinleşmeden önce gerçekleşen şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran hâller
nedeniyle geçirilmiş süreler ile hastanede geçen sürenin cezadan indirilmesine,
değişik hükümlerdeki cezaların toplanmasına ve mahkûmiyet hükmünün yorumunda
veya çektirilecek cezanın hesabında duraksamaya ilişkin bir karar alınması
gerekirse, hükmü veren askerî mahkemeden karar istenir. Bu kararlar duruşma
yapılmaksızın verilir.
Karar verilmeden önce askerî savcı ve hükümlünün görüşlerini
yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
Hükmü veren askerî
mahkeme kaldırılmış ise ona en yakın askerî mahkeme karar verir.
Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın
infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine
veya durdurulmasına karar verebilir.
Bu kararların askerî mahkemelerden verilmesi hallerinde,
askerî savcı ve teşkilatında askerî mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askerî
kurum âmiri ile hükümlü ve varsa müdafi bir hafta içinde itiraz edebilirler.
İtiraz üzerine Askerî Yargıtay karar verir.”
MADDE 60- 353 sayılı Kanunun 255
inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Asker kişiler hakkında verilen adlî para cezasına dair
hükümler askerî savcılarca yerine getirilir.
Asker kişi olmayanlar hakkında verilen adlî para cezasına
dair hükümler Cumhuriyet savcılarınca genel hükümlere göre yerine getirilir.”
MADDE 61- 353 sayılı Kanunun ek 1
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 1- Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde
Ceza Muhakemesi Kanununun adlî kontrole ilişkin 109 ilâ 115, değerlendirme
raporu yetkisine ilişkin 166 ve istinafa ilişkin 272 ilâ 285 inci maddeleri
hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askerî yargıda da uygulanır.
Bu Kanunun uygulanmasında, atıf yapılan hükümlerde yer alan,
Adalet Bakanı, Millî Savunma Bakanını; Yargıtay, Askerî Yargıtayı; mahkeme,
askerî mahkemeyi; hâkim ve sulh ceza hâkimi, askerî hâkimi; mahkeme başkanı,
duruşma hâkimini; Cumhuriyet Başsavcılığı, askerî savcılığı; Cumhuriyet
savcısı, askerî savcıyı ifade eder.”
MADDE 62- 353 sayılı Kanunun 18,
38, 39, 40, 41, 42, 44/a, 44/b, 47, 48, 50, 51, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 60, 61,
62, 64, 65, 68, 70, 72, 77, 78, 82, 83, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 99, 100, 101,
105, 106, 113, 114, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 125, 126, 127, 128, 129,
130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 142, 145, 146, 147, 148,
149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164,
165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 177, 178, 179, 180, 181, 182,
183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 198, 199, 203, 241,
245, 247, 251, 252, 253, 257, 258 ve ek 2 nci maddeleri ile 10 uncu maddesinin
(F) bendi, 43 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları, 143 üncü
maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları, 201 inci maddesinin
dördüncü fıkrası, 217 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları, 219 uncu
maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları, 244 üncü maddesinin üçüncü fıkrası,
246 ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 248 inci maddesinin dördüncü,
beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 63- 353 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek geçici madde eklenmiştir.
EK GEÇİCİ MADDE 6- 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve
Yargılama Usulü Kanununun, bu Kanun ile değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan
hükümlerinin, yürürlüğe konulmasına ve uygulanmasına ilişkin, bu Kanunun
yürürlüğe giriş tarihi esas alınarak 23/5/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunda belirtilen
esaslar uygulanır.
Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
kesin hükme bağlanmış olanlar hariç, bütün soruşturma ve kovuşturmalarda
uygulanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, askeri
mahkemelerce karar verilmiş ve henüz kesinleşmemiş olan dava dosyalarından
görevli yargı yeri değişenler hakkında, askeri savcının yazılı görüşü alınmak
suretiyle, mahkemesince duruşma yapılmaksızın görevsizlik kararı verilir. Bu
karara karşı, teşkilatında askeri mahkeme kurulan kıt’a komutanı veya askeri
kurum amiri, askeri savcı, sanık ve varsa müdafi bir hafta içinde itiraz
edebilir. İtirazlar en yakın askeri mahkemede incelenir. Bu dosyalardan temyiz
ve itiraz edilmek suretiyle Askeri Yargıtay Başsavcılığında ve Askerî
Yargıtayda inceleme aşamasında olan dosyalar mahkemesine iade edilir.
MADDE 64- Bu Kanun yayımı
tarihinden itibaren üç ay sonra yürürlüğe girer.
MADDE 65- Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
Dışişleri
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet Bak.
ve Başb. Yrd. |
|
|
A. Gül |
A. Şener |
M. A. Şahin |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
|
B. Atalay |
A. Babacan |
M. Aydın |
|
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Adalet
Bakanı |
|
|
N. Çubukçu |
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
|
|
Millî
Savunma Bakanı |
İçişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
|
|
M. V. Gönül |
A. Aksu |
K. Unakıtan |
|
|
Millî
Eğitim Bakanı |
Bayındırlık
ve İskân Bakanı |
Sağlık
Bakanı |
|
|
H. Çelik |
F. N. Özak |
R. Akdağ |
|
|
Ulaştırma
Bakanı |
Tarım ve
Köyişleri Bakanı |
Çalışma
ve Sos. Güv. Bakanı |
|
|
B. Yıldırım |
M. M. Eker |
M. Başesgioğlu |
|
|
Sanayi
ve Ticaret Bakanı |
En. ve
Tab. Kay. Bakanı |
Kültür
ve Turizm Bakanı |
|
|
A. Coşkun |
M. H. Güler |
A. Koç |
|
|
|
Çevre ve
Orman Bakanı |
|
|
|
|
O. Pepe |
|