Dönem: 22 Yasama Yılı: 4
TBMM (S.
Sayısı: 1235)
Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu
Raporu (1/1187)
T.C.
Başbakanlık 10/4/2006
Kanunlar ve Kararlar
Genel Müdürlüğü
Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-1261/1854
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza
arzı Bakanlar Kurulunca 3/4/2006 tarihinde kararlaştırılan “Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
I. XX. Yüzyılda, Birinci Dünya Savaşından
önceki dönemde gerçekleştirilen kanun değişikliklerinde ve meydana
getirilen yeni ceza kanunlarında pozitif teorinin etkileri görülmüştür.
İki Dünya Savaşı arasındaki dönemde ise, ceza kanunları değiştirilmekle
birlikte bunları tamamlayıcı kanunlarla ikmal etme yolu da tutulmuş
böylece genel ceza kanunu dışındaki belirli sosyal ve ekonomik
alanlara ilişkin ve ceza hükümlerini içeren çok sayıda özel kanun
meydana getirilmiştir. Bu tip kanunlara genel olarak öğretide “Ceza
Hükümlerini İçeren Tamamlayıcı Kanunlar” denilmektedir. Bir alanın,
çeşitli kısımları itibariyle ve değişik hukuk dalları yönünden
düzenlenmesi ve yaptırımları oluşturan cezaların da aynı bünyede
yer alması suretiyle uygulayıcılara kolaylık sağlaması ihtiyacı
ortaya çıkmıştır. Ceza mevzuatı, çağın gereklerine ve yeniden oluşan
millî ve insanlığın ortak değerlerini vurgulayan, insan haklarını
ve toplumsal güveni korumayı hedefleyen bir “suç ve ceza siyasetine”
dayandırılmalıdır. Suç siyaseti, barış esasına dayalı toplum düzeninin
devamı için hukuka aykırı fiillerin hangilerinin suç olarak tanımlanması
gerektiğinin belirlenmesinde izlenen yolu göstermektedir. Hukuka
aykırı herhangi bir fiile suç niteliğini kazandıran koşullar, izlenen
suç siyaseti ile belirlenmektedir. Suç siyaseti ile güdülen amaca
ulaşabilmek için uyulması gereken ana ilkeler; kusur ilkesi, hukuk
devleti ilkesi ve hümanizm ilkesidir.
II. Bilindiği üzere,
ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak adlandırılan
Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Türkiye Büyük
Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle
yürürlüğe girmiştir.
Türk Ceza Kanunuyla
özel suç tanımlarına yer veren diğer kanunlar arasındaki ilişki,
Anayasamızda güvence altına alınan hukuk devleti, adalet ve eşitlik
ilkelerine uygun olarak yeniden belirlenmiştir. Türk Ceza Kanununun
izlemiş olduğu suç ve ceza siyaseti ilkeleri dikkate alındığında
kanunun suç ve ceza teorisine ilişkin kabul ettiği normatif hükümler
ceza hükmü içeren diğer kanunlar bakımından da etkilerini doğurmuştur.
Bu cümleden olmak üzere:
1. Yaptırım sisteminde,
ondokuzuncu yüzyıl ceza hukuku anlayışının kalıntısı olan “aslî
ceza - fer'î ceza” ayırımı kaldırılmış ve çift şeritli yaptırım esası
benimsenmiştir. Buna göre yaptırımlar, cezalar ve güvenlik tedbirleri
olmak üzere iki ana tasnife tâbi tutulmuştur. Suç karşılığı uygulanacak
yaptırımlar hapis ve adlî para cezası olarak belirlenmiş, hapis cezaları
da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, müebbet hapis cezası ve
süreli hapis cezası olarak düzenlenmiştir.
2. Ceza sorumluluğunun
şahsîliği kuralı bağlamında, özel hukuk tüzel kişileri hakkında ceza
yaptırımının uygulanamayacağı; buna karşılık, güvenlik tedbiri
niteliğinde yaptırımlara hükmedilebileceği kabul edilmiş, işlenen
her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedileceği öngörülmüştür.
Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır.
3. Suçlar arasındaki
“cürüm” ve “kabahat” ayırımı terk edildiği için, hürriyeti bağlayıcı
ceza açısından kabul edilen “hapis” ve “hafif hapis” ayırımı da kaldırılmış,
böylece, temel ceza olarak, hapis cezası benimsenmiştir. Suçlar
arasındaki “cürüm” ve “kabahat” ayırımının kaldırılmasının diğer
bir sonucu da para cezası bakımından “ağır para cezası - hafif para
cezası” ayırımının terk edilmesidir. Ancak, suç karşılığı öngörülen
ve mahkeme tarafından hükmedilen para cezası ile idarî yaptırım
olarak uygulanan para cezası arasındaki kavram karışıklığını önlemek
amacıyla, ceza hukuku yaptırımı niteliğindeki para cezasının
adı adlî para cezası olarak belirlenmiş ve gün para cezası sistemi
kabul edilmiştir.
4. Özellikle ekonomik
çıkar amaçlı suçlarda suçun işlenmesiyle bir çıkar elde edildiği
kesin olarak öngörülmekle birlikte, bunun miktarının belirlenemediği
durumlara özgü olarak hapis cezasının yanısıra adlî para cezası
da öngörülmüştür.
5. İşlediği suç nedeniyle
hapis cezasına mahkûm edilen kişi, toplumda belli hakları kullanmaktan
yoksun bırakılmaktadır. Ancak, bu yoksunluk, kural olarak, mahkûm
olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edecektir.
Cezanın infazı, kişinin işlediği suçtan dolayı etkin pişmanlık
duymasını, yeniden topluma kazandırılmasını gerektirdiğine göre;
cezasını çekmiş olan kişi artık toplumla barışmış, suç işlemekle
kaybettiği toplumsal güveni geri kazanmış demektir. Bu bakımdan,
benimsenen yaptırım sisteminde, belli bir suçu işlemekten dolayı
cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğu
söz konusu değildir. Müsadereye ilişkin olarak Türk Ceza Kanununda
genel ve kuşatıcı bir düzenleme yapıldıktan sonra diğer kanunlarda
çeşitli suç tanımlarıyla bağlantılı olarak özel müsadere hükümlerine
yer verilmemelidir.
6. Anayasada da belirtildiği
gibi; hangi fiillerin suç oluşturduğunun kanunda açık bir şekilde
belirlenmesi gerekir. Bu düşüncenin bir sonucu olarak, ancak bir
kanuni tanımda belirlenen muayyen fiiller, ceza yaptırımını gerekli
kılabilir. Bu bakımdan, belirli bir kanuna yollamada bulunmak suretiyle
soyut olarak bu kanuna aykırı davranışların ceza yaptırımına bağlanması,
suçta kanunilik ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
III. Ceza hükmü içeren
kanunlarda, suç tanımlarına yer verilmesinin yanısıra çoğu zaman
örneğin; teşebbüs, iştirak ve içtima gibi konularda da Türk Ceza
Kanununda benimsenen ilkelerle çelişen hükümlere yer verilmektedir.
Böylece, ceza kanununda benimsenen genel kurallara aykırı uygulamaların
yolu açılmakta ve temel ilkeler dolanılmaktadır. Tüm bu sakıncaların
önüne geçebilmek bakımından, ayrıca, hukuk uygulamasında birliği
ve hukuk güvenliğini sağlamak için diğer kanunlarda sadece özel
suç tanımlamalarına yer verilmesi veya bu suçlarla ilgili yaptırımların
belirlenmesiyle yetinilmelidir. Buna karşılık, suç ve yaptırımlarla
ilgili olarak Türk Ceza Kanununda belirlenen genel ilkelerin özel
kanunlarda tanımlanan suçlar açısından da uygulanmasının temin
edilmesi gerekmektedir.
Haksızlık oluşturan
bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında, izlenen suç politikası
etkili olmaktadır. Ancak, bir fiilin suç veya kabahat olarak tanımlanmasında,
bunun esasen haksızlık ifade etmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır.
Esas itibarıyla haksızlık ifade etmeyen, hukuka aykırı olmayan
bir fiil hiçbir surette suç veya kabahat olarak tanımlanamaz. Haksızlıklar
arasında bu yönde bir tasnif yapılması durumunda; bu tasnifte, hukuka
aykırı olan fiilin ifade ettiği haksızlık içeriği esas alınmalıdır.
Bu bakımdan, esasen hukuka aykırı olan ve haksızlık ifade eden fiiller
arasında suç veya kabahat olarak bir ayırım yapılması, bir nitelik
farkı oluşturmamaktadır. Söz konusu tasnif, haksızlıklar arasındaki
nicelik farkına dayanmaktadır. Bu tasnif, haksızlıklar arasında
sadece bir işlem farklılığı doğurmaktadır.
Türk Ceza Kanununda suça
teşebbüs cezalandırılabilirken, Kabahatler Kanununda kabahate
teşebbüs kural olarak cezalandırılmamaktadır. Suça iştirakte
suç ortakları arasında fail ve şerik ayırımı yapılmaktadır. Kabahatler
Kanununda yer alan hükümlere göre, kabahate iştirakte tek tip fail
sistemi kabul edilmiştir. Tekerrür bakımından da suçlarla kabahatler
arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Kabahatleri suç olmaktan
ve ceza kanunlarının kapsamı dışına çıkarma eğiliminin bir sonucu
olarak, çeşitli hususlarda düzenleme getiren özel kanunlarda bazı
fiiller karşılığında idarî yaptırımlar öngörülmektedir. Bu fiiller
karşılığında, genellikle parasal nitelikte bir yaptırım öngörülmektedir.
Ancak, bu parasal yaptırım, bir ceza hukuku yaptırımı olan
"adlî para cezası" değil; idarî yaptırım olarak "idarî para
cezası" niteliği taşımaktadır. Esasen, her ikisi de belli bir
miktar paranın kişiden alınıp devlet hazinesine intikalinden ibaret
gibi görünürse de; adlî nitelikteki para cezası ile idarî nitelikteki
para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın infaz sureti,
yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar
bulunmaktadır. İdarî nitelikteki
"para cezası", bir uyarı fonksiyonu gördüğü gibi, kamu açısından
oluşmuş olan zararın giderilmesi amacına da hizmet edebilir. Bu nedenle,
idarî para cezasının mislî nitelikte olması mümkündür.
Özellikle ekonomik hayata
ilişkin düzenlemeler kapsamında oldukça sık bir şekilde idarî nitelikte
ceza yaptırımlarına yer verilmektedir. Bu bağlamda yürürlüğe konan
kanunlarda veya kanun hükmünde kararnamelerde kazuistik hükümlere
yer verilmektedir. Bu kazuistik düzenlemeler arasında bir sistem
birliğinin varlığından söz edilemez. Bunlar arasında bir ahenksizlik
hâkim bulunmaktadır. Bu nedenle, idarî nitelikteki yaptırımlarla
ilgili olarak genel bir kanun olarak Kabahatler Kanunu kabul edilmiştir.
Bu Kanunda, idarî yaptırımları gerektiren
fiiller yani kabahatler açısından kanunîlik ilkesi, zaman bakımından
uygulama ve sorumluluk esasları, zamanaşımı, idarî yaptırımların
hukukî niteliği, çeşitleri ve sonuçları, bu yaptırımların yerine
getirilmesi rejimi gibi konular, bir sistematik çerçevesinde düzenlenmiştir.
Ayrıca, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yolu da düzenlenmiştir.
Kabahatler Kanununda idarî yaptırımlarla ilgili olarak belirlenen
genel hükümler nedeniyle, bu hükümlerin özel kanunlarda tanımlanan
kabahatler hakkında da uygulanması gerekmektedir.
IV. Suç ve ceza siyaseti
ilkelerine uygun olarak ceza hükmü içeren kanunlarda Tasarıyla
yapılan değişikliklerde aşağıdaki temel ilkeler esas alınmıştır.
1. Bazı ihlallerin cezaî
yaptırıma bağlanması, çeşitli sakıncalar doğurabilmektedir. Bu
ihlallerin suç olarak kalması yargılama sürecinde iş yükünü artırmakta
ve zaman kaybına neden olmaktadır. Bu ise ceza hukuku yaptırımlarında
aranan ceza hukuku yaptırımlarındaki caydırıcılık gücünü ciddi
şekilde zayıflatmaktadır. Suç olmaktan çıkarılan ancak toplumsal
düzeni bozduğuna inanılan haksızlık oluşturan davranışlar, devlet
idaresi tarafından cezalandırılabilir idarî bir yaptırıma bağlanmalıdır.
Gelişen sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar karşısında suç politikalarında
da bir değişimin yaşanması kaçınılmaz bir gerçektir. Tasarıyla,
bu değişim ve ilkelere uygun olarak haksızlık oluşturan hareketin
niceliği ve bunun toplumsal ve siyasal yaşamdaki etkileri göz
önünde tutularak bazı fiillerin yaptırımı idarî yaptırım olarak
değiştirilmiş, bazıları da kabahat nevinden olan yaptırım çeşidinden
çıkartılarak suç karşılığı bir ceza yaptırımına dönüştürülmüştür.
Bu dönüştürülme sonucunda da özellikle idarî yaptırımı gerektiren
kabahatlerde, idarî para cezasını gerektiren yaptırım dışındaki
diğer idarî yaptırımlar bakımından Kanunlarda bazı yaptırım türlerine
de yer verilmiştir.
2. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda, temel olarak suç karşılığı
uygulanan soruşturma ve kovuşturma usulüne yer verildiğinden Tasarıyla
suç karşılığı uygulanan usul hükümleri bakımından bazı hükümler,
5271 sayılı Kanuna uyarlanmış veya 5271 sayılı Kanunda düzenleme
olması sebebiyle Kanun hükümlerinden çıkartılmıştır.
3. Suç karşılığı uygulanacak
yaptırımlarda cezaların alt ve üst hadleri arasındaki makas açık
tutularak, hâkime cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirmesi bakımından
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi hükümlerine göre
temel cezayı belirlemede takdir yetkisini kullanma olanağı tanınmıştır.
Bu hükme paralel olacak şekilde, kural olarak kanunlarda yer alan
suç konusu değerlerin fahiş olması veya az olması gibi değişken
koşullara bağlı, cezada artırım veya indirim yapılmasını gerektirir
düzenlemeler, ilgili kanun maddelerinden ayıklanmıştır.
4. Tasarıyla, suç karşılığı
uygulanan yaptırımlarda temel cezanın alt sınırı belirlenirken,
kanun değişikliğine müsteniden uygulamada “yasa bozması” olarak
adlandırılan sonucun önlenmesi amacıyla, özellikle cezaların
alt sınırında indirim yapılmamasına özen gösterilmiştir. Esasen
kanun değişikliklerinde ilgili maddedeki suçun unsurunda veya
temel cezasında sanık lehine sonuçların doğması, bu suçlara ait
dosyaların kanun yolu incelemesi sürecinde dava zamanaşımı süresinin
dolması riski taşıdığından, yapılan düzenlemelerde bu riskin önlenmesine
yönelik tedbirlere de yer verilmiştir.
5. Tasarıda idarî yaptırıma
dönüşen fiiller bakımından uygulamada doğabilecek tereddütlerin
giderilmesi amacıyla, idarî yaptırım kararlarını verecek merci
açıkça gösterilmiştir.
6. İdarî yaptırım kararlarının
tebliği, kesinleşmesi, kanun yolu, takip ve tahsile ilişkin düzenlemeler,
Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate alınarak ilgili Kanun hükümlerinden
çıkartılmış, ancak kanun yolu bakımından bazı kanunlarda istisnaî
hükümlere yer verilmiştir.
7. 5252 sayılı Kanun hükümleri
dikkate alınmak suretiyle, ilgili kanunlarda yer alan hafif hapis
veya hafif para cezaları kural olarak idarî para cezasına dönüştürülmüş
ancak, haksızlık oluşturan hareketin kapsam ve niteliği dikkate
alınarak bazı fiiller bakımından bu yöntem benimsenmemiştir.
8. İlgili Kanunlarda
suç karşılığı uygulanan ağır para cezaları kural olarak 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun ilgili maddesi hükümleri dikkate alınarak,
suçun kapsam ve niteliğine göre bazen alt sınır gösterilmek suretiyle,
bazen de alt sınır gösterilmeyerek adlî para cezasına dönüştürülmüştür.
9. İdarî yaptırım kararını
gerektirip de ilgili kanunda tekerrür hükmüne yer verilmiş olması
hâlinde aykırılığın haksızlık oluşturan fiilin niceliğine göre
tekerrür hali, fiilin tekrarı olarak düzenlenmiş ve fiilin tekrarı
ilgili kanun maddesinde öngörülen idarî para cezasının artırılması
veya idarî yaptırımın başka bir nevine dönüştürülmesi olarak düzenlenmiş,
bazı durumlarda da idarî para cezasının alt ve üst sınırları arasında
makas açılmak suretiyle bu cezayı uygulayacak makama takdir yetkisi
tanınmıştır.
10. Tasarıyla, yaptırım
teorisinin verilerine aykırı olarak çeşitli kanunlarda yer verilen
belli bir suçtan mahkûmiyete bağlı hak yoksunluklarını gerektiren
kazüistik hükümlerin önüne geçilerek yeni bir rejim getirilmiştir.
11. Ceza hükmü içeren
kanunlarda bir mahkûmiyet hükmünün sonucu olarak belirtilen hak yoksunlukları
bakımından yasak hakların geri verilmesine yönelik olarak yeni
hükümlere yer verilmiştir.
12. Ceza hükmü içeren
kanunlarda yer alan yaptırımlardan üst sınır gösterilmeyen hapis
cezaları bakımından üst sınır gösterilmek suretiyle 5235 sayılı
Kanun hükümleriyle uyum sağlanmıştır.
V. Tasarıyla; 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe
girmesinden sonra, idarî yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç
açısından uygulama birliği sağlanması, ceza hükmü içeren kanunların
uygulanmasından kaynaklanan tereddütlerin giderilmesi, Türk Ceza
Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleri
dikkate alınmak suretiyle, ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan hükümlerin,
bu kanunlarla uyumlu hâle getirilmesi, ayrıca, bazı suçların unsurlarında
5237 sayılı Kanuna uyum sağlanması amaçlanmıştır.
Tasarı, yukarıda belirtilen
amaçlarla hazırlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- (1) Maddenin birinci
fıkrasının (a) bendiyle, Ameliyatı İskaiye İşletme Kanunu Muvakkatının
32 nci maddesinde yer alan fiile ilişkin ceza, fiilin kapsam ve niteliği
dikkate alınarak idarî para cezasına dönüştürülmüş ve bu cezanın
mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Ameliyatı İskaiye İşletme Kanunu Muvakkatının 33 üncü maddesinde
yer alan ceza, fiilin kapsam ve niteliğine göre idarî para cezasına
dönüştürülmüş ve bu cezanın mahallî mülkî amir tarafından verileceği
hükme bağlanmıştır.
(2) Maddenin ikinci fıkrasıyla,
618 sayılı Kanunun 11 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle,
haksızlık oluşturan fiilin kapsam ve niteliği dikkate alınarak fiil,
idarî para cezasını gerektiren kabahate dönüştürülmüş ve para cezası
miktarı da günün ekonomik koşullarına uygun hâle getirilmiştir.
(3) Maddenin üçüncü fıkrasının
(a) bendiyle, 394 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yapılan değişiklikle
maddede yer alan idarî para cezası
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve bu idarî para
cezasının belediye encümeni tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 11 inci maddesinde değişiklik yapılarak, tahsil edilen
idarî para cezalarının tamamının ilgili belediyenin hesabına
aktarılacağı belirtilmiştir.
(4) Maddenin dördüncü
fıkrasıyla, 805 sayılı Kanunun 7 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, suç karşılığı
öngörülen ağır para cezası, 5237 ve 5252 sayılı Kanunların hükümlerine
uygunluğun sağlanması için adlî para
cezasına dönüştürülmüştür. Ayrıca,
bu değişikliğe paralel olarak soruşturma ve kovuşturmaya
ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemek suretiyle
5271 sayılı Kanunla uyum sağlanmıştır.
(5) Maddenin beşinci
fıkrasıyla, 815 sayılı Kanunun 5 inci maddesi değiştirilmiştir.
Değişiklikle maddede
yer alan idarî para cezaları, günün ekonomik koşullarına uygun hâle
getirilmiştir. Ayrıca, donatanı yabancı olan gemilerle yabancılara
ait sair deniz taşıtları, idarî para cezası tahsil edilinceye kadar
elverişli bir limanda masrafları kendisine ait olmak üzere tutulacağı
hükme bağlanmıştır. Kabahatler Kanununun hükümlerine uygunluğunun
sağlanması amacıyla; idarî para cezalarının tahsil ve takibine
ilişkin hükümler madde metninden çıkartılmış ve maddede geçen idarî
yaptırım kararlarını verecek makam ve merciler yeniden düzenlenmiştir.
(6) Maddenin altıncı
fıkrasıyla, 859 sayılı Kanunun 20 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle haksızlık oluşturan fiil karşılığı
öngörülen yaptırım idarî para cezası olarak günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca üretilen, satışa arz edilen
veya satılan tohumlara elkonulacağı ve bunların mülkiyetinin
kamuya geçirileceği hükme bağlanmak suretiyle Kabahatler Kanununa
uyum sağlanmıştır. Öte yandan, bu maddede belirtilen idarî yaptırım
kararlarının mahallî mülkî amir tarafından verileceği öngörülmüştür.
(7) Maddenin yedinci
fıkrasıyla, 927 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle haksızlık oluşturulan fiil karşılığı
öngörülen idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca, idarî yaptırım kararlarının mahallî mülkî
amir tarafından verileceği ve tahsil edilen idarî para cezasının
tamamının ilgili belediyenin hesabına aktarılacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
(8) Maddenin sekizinci
fıkrasıyla, 984 sayılı Kanunun 21 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle,
idarî para cezaları, Kabahatler Kanunu hükümleri de dikkate alınarak
günün ekonomik koşullarına uygun hâle getirilmiştir. Ayrıca maddede
yer alan idarî yaptırım kararlarının mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır. Öte
yandan, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
(9) Maddenin dokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 992 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci
fıkrası değiştirilerek idarî yaptırım kararını verecek makam ve
merciler yeniden düzenlenmiş ve maddede geçen idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına uygun hâle getirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
992 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi değiştirilerek, idarî yaptırımın
türü ile bu yaptırım kararını verecek makam ve merciler yeniden düzenlenmiş,
maddede geçen idarî para cezası günün ekonomik koşullarına uygun
hâle getirilmiştir. Ayrıca, idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna
ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(10) Maddenin onuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 1086 sayılı Kanunun 36 ncı maddesi kısmen
değiştirilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 36
ncı maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle hâkimin
reddi isteğinin kabul edilmemesi halinde istemde bulunanlar hakkında uygulanacak yaptırım “disiplin para
cezası” olarak belirlenmiştir. Maddede yer alan “para cezasını” gerektiren
hâllerin özellikleri dikkate alındığında bu cezanın Kabahatler Kanunu
anlamında bir idarî para cezası olmaması sebebiyle, uygulamada
karşılaşılan tereddütlerin de giderilmesi amacıyla, bu cezanın
“disiplin para cezası” olduğu açıkça belirtilmiş, ceza miktarı da
günün ekonomik koşulları dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
36 ncı maddenin beşinci
fıkrasında yapılan değişiklikle hâkim hakkında aynı davada aynı
tarafça ileri sürülen red isteğinin reddi halinde verilecek disiplin
para cezasının bir önceki para cezasının iki katından az olamayacağı
hükme bağlanmıştır.
Maddenin altıncı fıkrasında
yapılan değişiklikle disiplin para cezaları bakımından yapılacak
işlem belirtilmiş ve merciinin kararı uygun bulmaması halinde bu
disiplin para cezasının ilgilinin isteği üzerine geri verileceği
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesi değiştirilmiştir.
Yapılan değişiklikle,
madde metninde yer alan “para cezasını” gerektiren hâllerin özellikleri
dikkate alındığında bu cezanın Kabahatler Kanunu anlamında bir
idarî para cezası olmaması sebebiyle, uygulamada karşılaşılan
tereddütlerin de giderilmesi amacıyla, bu cezanın “disiplin para
cezası” olduğu açıkça belirtilmiş, ceza miktarı da günün ekonomik
koşulları dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 113/A maddesi değiştirilmiştir.
Madde metninde yer alan
“aidolduğu ceza mahkemesince” ibaresi, 5235 sayılı Kanun ile adlî
yargı ilk derece mahkemelerinin görevlerinin belirlenmesi sebebiyle
madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 149 uncu maddesinin son fıkrası değiştirilerek,
mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa
yapılan yollama, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 150 nci maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilmiştir.
Duruşmanın düzen ve disiplinini
sağlamak amacıyla, duruşmadan çıkarılmasına direnç gösteren veya
karışıklıklara neden olanlar hakkında hâkim veya mahkemece uygulanacak disiplin tedbiri olarak “disiplin hapsi”
uygulanması hükme bağlanmış ve bu hapsin çocuklar hakkında uygulanamayacağı
öngörülmüştür. Yapılan bu düzenlemeyle, ceza mahkemeleri bakımından
uygulanan Ceza Muhakemesi Kanununun 203 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü
ile de hukuk mahkemeleri yönünden bir paralellik sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle, usulüne uygun
olarak çağırılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar
hakkında uygulanacak usulü işlemler yeniden düzenlenmek suretiyle
ceza mahkemeleri yönünden çağrıya uymayan tanıklar hakkında uygulanan
5271 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi hükmüyle paralelliğin sağlanması
amaçlanmıştır.
Fıkranın (f) bendiyle, 1086 sayılı Kanunun 271
inci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle, tanıklıktan
ve yeminden sebepsiz çekinme hâlinde tanıklar hakkında uygulanacak
usulü işlemler yeniden düzenlenmek suretiyle ceza mahkemeleri
yönünden tanıklıktan ve yeminden sebepsiz çekinme hâlinde uygulanan
5271 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmüyle
paralelliğin sağlanması amaçlanmıştır. Yapılan düzenleme ile, ilke
olarak duruşmaya çağrılan tanıklara geçerli bir sebebi bulunmaması
hâlinde tanıklık veya yeminde bulunmaları ilke olarak kabul edilmiştir.
Ancak, buna rağmen bu ilkeye uymayanlar hakkında disiplin hapsiyle
beraber duruşmanın taliki sebebiyle oluşan masrafların ödetilmesine
karar verilecektir. Ancak hukuk mahkemelerinin kendine özgü yargılama
kuralları dikkate alınmak suretiyle, bu temel ilkeye uyulmamasının
ikinci defa gerçekleşmesi durumunda mahkemece hükmedilecek disiplin
hapsinin üst sınırı onbeş gün olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 313 üncü maddesinde yer alan para cezası, eylemin
niteliğine göre madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 319 uncu maddesinde yer alan para cezası, eylemin
niteliğine göre madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (h) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 320 nci maddesi kısmen değiştirilmiştir. Maddeyle,
mahkemenin feragatı kabul etmesi hâlinde 319 uncu madde hükmüne
göre, maddi ve manevi zararları kapsayacak şekilde takdir ve hükmolunacağı
belirtilmek suretiyle madde metnine açıklık getirilmiştir.
Fıkranın (ı) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 576 ncı maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Yapılan değişiklikle,
dava sabit olmadığı takdirde, davacıdan oluşacak maddi ve manevi
zarar bakımından tazminat hükmedileceği öngörülmüş ve madde metninde
yer alan para cezası, eylemin niteliğine göre madde metninden çıkartılmıştır.
(11) Maddenin onbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1219 sayılı Kanunun 25 inci maddesi değiştirilerek,
diploması olmadığı hâlde, hasta tedavi eden veya tabip unvanını
takınanlara uygulanacak yaptırımlardan; hapis cezası arttırılmış
ve madde metninde geçen “ağır para cezası” “adlî para cezasına” dönüştürülmek
suretiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 26 ncı maddesi değiştirilerek, maddede geçen idarî para cezası
günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 27 nci maddesi değiştirilerek, maddede geçen idarî para cezası
günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 28 inci maddesi değiştirilerek, meslek ve sanatın tatili
cezası ve kamu hizmetlerinden yasaklılık cezasına ilişkin düzenlemelere
Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmayı
gerektiren hâlleri düzenleyen 53 üncü maddesi hükmü dikkate alınarak
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 41 inci maddesi değiştirilerek, Türk Ceza Kanununa uyum
sağlanması amacıyla, “ağır para cezası”
“adlî para cezasına” dönüştürülmüş ve müsadereye ilişkin düzenlemeye
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (e) ve (f) bentleriyle,
Kanunun 42 ve 44 üncü maddelerinde geçen idarî para cezaları, günün
ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 45 inci maddesi değiştirilerek, Türk Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan
yoksun bırakılmayı gerektiren hâlleri düzenleyen 53 üncü maddesiyle
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (ğ), (h) ve (ı)
bentleriyle, Kanunun 54, 55 ve 56 ncı maddelerinde yer alan idarî para
cezaları, günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 57 nci maddesi değiştirilerek, Türk Ceza Kanununun belli
hakları kullanmaktan yoksun bırakılmayı gerektiren hâlleri düzenleyen
53 üncü maddesiyle uyum sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (j), (k) (l) ve
(m) bentleriyle, Kanunun 61, 62, 67 ve 68 inci maddelerinde yer alan
idarî para cezaları, günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (n) bendiyle,
Kanunun 70 inci maddesinde geçen idarî para cezası, günün ekonomik
koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve idarî para cezalarının
verilmesi kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (o) bendiyle,
Kanunun 73 üncü maddesi değiştirilerek, maddede yazılan fiil karşılığı
uygulanacak yaptırım bakımından mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununa
yapılan yollama 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa uyumlu hâle getirilmiştir.
Fıkranın (ö) bendiyle,
Kanunun ek 7 nci maddesi değiştirilerek, diş protez teknisyenleri
hakkında yaptırım bakımından bu Kanunun 41 inci maddesinin uygulanacağı
belirtilmiş, ayrıca, maddede geçen müsadere ve tekerrüre ilişkin
düzenlemelere Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla madde metninde yer
verilmemiştir.
Fıkranın (p) bendiyle,
Kanunun ek 8 inci maddesi değiştirilerek, maddede yer alan suça
ilişkin yaptırımlardan; hapis cezalarının alt ve üst sınırları yeniden
belirlenmiş, ağır para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi
göz önünde tutularak adlî para cezası olarak düzenlenmiş ve müsadere
ve tekerrüre ilişkin hükümlere Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla
madde metninde yer verilmemiştir.
(12) Maddenin onikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1262 sayılı Kanunun 18 inci maddesi değiştirilerek madde metninde
geçen idarî para cezası, günün ekonomik koşullarına uygun olarak
yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 19 uncu maddesi değiştirilmiş ve maddede geçen idarî para
cezası günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
Ayrıca, maddede geçen “satılığa” ibaresi “satışa” olarak ve 1918
sayılı Kanuna yapılan yollama 4926 sayılı Kanun olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 20 nci maddesinde geçen idarî para cezası, günün ekonomik
koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca, idarî
yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip
ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun ek 4 üncü maddesi değiştirilerek, maddeyle cezaî yaptırıma
bağlanan fiiller Türk Ceza Kanununda suç olarak düzenlendiğinden,
bu fiillerin ayrıca müstakil bir suç olarak bu Kanunda düzenlenmesine
ihtiyaç görülmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun ek 6 ncı maddesinde düzenlenen idarî yaptırım türü Kabahatler
Kanununa uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
(13) Maddenin onüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 1593 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinde
yapılan değişiklikle, Kanun hükümlerinin uygulanması bakımından
şikâyet koşulu kaldırılmış ve Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate
alınmak suretiyle zamanaşımına ilişkin hükme madde metninde yer
verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 282 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle,
Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara
uymayanlar hakkında uygulanacak yaptırım idarî para cezası olarak
belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
maddede yapılan değişiklikle, 16 Nisan 1340 tarihli ve 486 sayılı
Kanuna yapılan yollamanın adı geçen Kanunda 15/5/1930 tarihli ve
1608 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle birlikte uygulandığını
belirtmek üzere değiştirilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 284 üncü maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama
5237 sayılı Kanuna göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 285 inci maddesinde suç karşılığı uygulanacak yaptırım
adlî para cezası olarak belirlenmek suretiyle 5237 sayılı Kanunun
52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır. Ayrıca, maddede yer alan müsadereye
ilişkin hüküm 5237 sayılı Kanunun 5, 54 ve 55 inci maddeleri karşısında
madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 287 nci maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama,
Kabahatler Kanununa göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 288 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 289 uncu maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 290 ıncı maddesi değiştirilmiş ve Kanunun 110 uncu maddesine
aykırı hareket edenler hakkında Türk Ceza Kanunu hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmek suretiyle yasak davranışların kapsam ve niteliğine
göre, bunun temas ettiği Türk Ceza Kanunu hükümlerinin uygulanması
olanaklı hale getirilmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 291 inci maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama
Kabahatler Kanununa göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 292 nci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Kanunun 137 nci maddesine
aykırı hareket eden gemi süvarileri hakkında uygulanacak yaptırım
günün ekonomik koşulları dikkate alınmak suretiyle idarî para cezası
olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 294 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan idarî para
cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve bu
madde hükümlerine göre idarî para
cezalarının mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi
ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (j) bendiyle,
Kanunun 295 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan tedbirlere
uymayan iş sahiplerinin fiili, haksızlık teşkil eden hareketin kapsam
niteliği itibariyle, idarî para cezasını gerektiren bir kabahat
olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (k) bendiyle,
Kanunun 296 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunun
185 inci maddesinde yazılı yasaklara aykırı hareket edilmesi,
fiilin kapsam ve niteliği dikkate alınmak suretiyle, müstakil suç
olarak düzenlenmiş ve yaptırım hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (l) bendiyle,
Kanunun 297 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunun
186 ve 187 nci maddesindeki fiillerin işlenmesi hali, fiilin kapsam
ve niteliği dikkate alınmak suretiyle, müstakil suç olarak düzenlenmiş
ve yaptırım hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (m) bendiyle,
Kanunun 298 inci maddesi değiştirilmiştir.
Bu Kanunun 205 inci maddesindeki
kurallara aykırı hareket eden yerler hakkında mahallî mülkî amir tarafından
bir idarî yaptırım türü olarak faaliyetten men edilecekleri hükme
bağlanmıştır.
Maddeyle, haksızlık
teşkil eden davranış şeklinin niteliği ve kapsamı göz önünde tutulmak
suretiyle bu faaliyetten men yaptırımının uygulanması “gerekli
yükümlülüklerin yerine getirilmesi koşulu”na bağlı tutulmak suretiyle
yükümlülüklerin yerine getirilmesi halinde men kararından kaldırılması
olanaklı hale getirilmiştir.
Fıkranın (n) bendiyle,
Kanunun 299 uncu maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama
Kabahatler Kanununa göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (o) bendiyle,
Kanunun 301 inci maddesinde, mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama
Kabahatler Kanuna göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ö) bendiyle,
Kanunun 302 nci maddesi değiştirilerek bu Kanunun 252 nci maddesine
aykırılık teşkil eden fiiller, haksızlık oluşturan hareketin kapsam
ve niteliği dikkate alınmak suretiyle, idarî para cezasını gerektiren
bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
(14) Maddenin ondördüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 1608 sayılı Kanunun 1 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, fiilin niteliği
dikkate alınarak mülga Türk Ceza Kanununun kabahatlere ilişkin
yollamalar Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle ayrıca, yeni
bir hüküm olarak, belediye hizmetlerinde etkinliğin sağlanması ve ilgili kişinin
de bu Kanunda belirtilen aykırılık hâllerini süratle gidermesi
olanağı sağlanmıştır. Böylece, ilgili kişi belediye encümen kararında
belirli bir fiilin belirli bir süre içerisinde yapılmasının emredildiği
durumlarda ilgili bu fiili belirlenen süre içerisinde yapabilecektir.
Ancak öngörülen bu süre içerisinde encümen kararında belirtilen
fiilin yapılmaması hâlinde masrafların yüzde yirmi zammıyla birlikte
tahsil edilmek üzere belediye tarafından bu fiil yerine getirilecektir.
Ancak, bu madde hükümleri ilgili kanunda hüküm bulunmayan hâllerde
uygulanabilecektir.
Fıkranın (b) bendiyle,
1608 sayılı Kanunun 2 nci maddesi değiştirilmiş ve Kanunun ek 1 inci
maddesinde yer alan ücret tarifelerine uyulmaması hâlinde uygulanacak
yaptırımı düzenleyen hükme bu maddede yer verilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
1608 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiş ve Kabahatler Kanununun
hükümlerine de uygun olarak tahsil edilen idarî para cezalarının
tamamının ilgili belediye hesabına aktarılması öngörülmüştür.
İdarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil
usulü Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak
düzenlendiğinden usule ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(15) Maddenin onbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1705 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan yaptırım, Türk Ceza Kanununun 2 nci maddesinde öngörülen
“düzenleyici işlemlerle suç ve ceza konulamaz” ilkesinin bir sonucu
olarak idarî para cezası şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca, sınai veya
ticari tesiste, bu Kanun uyarınca ilgili Bakanlıkça alınan karar
ve düzenlemelere uygunluk sağlanması için zamana ihtiyaç bulunması
hâlinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar sınai ve ticari faaliyetin
durdurulmasına karar verilebileceği ve ürünlerin, ikinci fıkra
uyarınca verilen süre içerisinde alınan karar veya düzenlemelere
uygun hâle getirilmemesi hâlinde bunların mülkiyetinin kamuya getirilebileceği
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
1705 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi değiştirilerek idarî yaptırım
kararı verme yetkisi mahallî mülkî amire verilmiştir.
(16) Maddenin onaltıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 2219 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde düzenlenen
aykırılık hali, Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleri
dikkate alınarak idarî para cezası gerektiren bir fiil olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 40 ıncı maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 41 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 42 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca fazla tahsil edilen ücretin geri
alınarak ilgililere iade edileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 43 üncü maddesinde yer alan fiilin yaptırımı eylemin niteliğine
göre idarî para cezası olarak belirlenmiştir.
Ayrıca mülga Türk Ceza Kanununun 455 inci maddesine yapılan yollama
madde metninden çıkartılarak suçun işleniş şekli de dikkate alınarak
Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 44 üncü maddesinde yer alan fiilin yaptırımı 5252 sayılı Kanun
hükümleri dikkate alınarak idarî para cezası olarak belirlenmiştir.
Ayrıca kişinin hastalığının ağırlaşması halinde de Türk Ceza Kanunu
hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş ve mülga Türk Ceza Kanununun
455 inci maddesine yapılan yollama madde metninden çıkartılarak
suçun işleniş şekli de dikkate alınarak Türk Ceza Kanununun ilgili
maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Fıkranın (f) bendiyle
Kanunun 45 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden bu hükümlere
madde metninde yer verilmemiştir.
Ayrıca bu maddede yazılı idarî para cezalarının mahallî
mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
(17) Maddenin onyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2313 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin
dördüncü fıkrası yeniden düzenlenerek, idarenin düzenleyici işlemleriyle
suç ve ceza konulamayacağı ilkesi doğrultusunda fıkrada yer alan
“kenevir ekim bölgeleri” ve “kenevir ekim bölgeleri dışı” ayrımından
vazgeçilmiş, izin belgesi almasına rağmen izin belgesinde belirtilen
alandan fazla yerde veya izin belgesinde kayıtlı yerden başka yerde
kenevir ekimi yapılması suçunun unsurunun tespitine esas olmak
üzere maddeye “bilerek” sözcüğü eklenmiş, eylem izinsiz kenevir
ekimi olarak yeniden düzenlenmiş, ayrıca, ekim bölgeleri dışında,
kenevir ekimi ile ekim bölgelerinde izin almaksızın ekim yapılması
fiillerine ilişkin yaptırımlar arasında paralellik sağlanmıştır.
Ayrıca, maddeye yeni fıkra eklenerek dördüncü fıkradaki 2313 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesine yapılan atıf, müstakil fıkra olarak düzenlenmiş
ve ekim yapma deyimi tanımlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
2313 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi değiştirilerek maddedeki yollama
5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
2313 sayılı Kanunun 25 inci maddesindeki para cezasının niteliği,
idarî para cezası olarak yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
2313 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları
değiştirilmiştir.
Üçüncü fıkrada yapılan
değişiklikle maddede haksızlık oluşturan fiil karşılığı öngörülen
idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş,
ayrıca, kabahat konusu olan maddelerin mülkiyetin kamuya geçirileceği
öngörülmüş ve idarî yaptırım kararının mahallî mülkî amir tarafından
verileceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle, maddede sayılı fiilleri işleyenlerin
Türk Ceza Kanununun 188 inci maddesindeki suça teşebbüsten dolayı
cezalandırılacakları hükme bağlanmıştır.
(18) Maddenin onsekizinci
fıkrasıyla, 2510 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi kısmen yeniden düzenlenmiştir.
Madde metninde geçen “memurlar” ibaresi yerine “kamu görevlileri”
ibaresi kullanılmış, para cezası idarî para cezası olarak düzenlenmiş
ve yaptırımın mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmak
suretiyle Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleriyle
uyum sağlanmıştır.
(19) Maddenin ondokuzuncu
fıkrasıyla, 2527 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, maddede yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiş, ayrıca, basma yazı ve resimlere
el konularak, Milli Eğitim Bakanlığına devredilmek üzere mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verileceği belirtilerek, Kabahatler
Kanununa uyum sağlanmıştır. Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden 10 uncu
maddesinin ikinci fıkrası hükmüne madde metninde yer verilmemiştir.
(20) Maddenin yirminci
fıkrasıyla, 2762 sayılı Kanunun 35
inci maddesinin ikinci fıkrası yeniden düzenlenerek mütevellinin
görevle bağlantılı olarak işlediği suçlardan dolayı kamu görevlisi
gibi cezalandırılacağı öngörülerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
ile uyumu sağlanmıştır.
(21) Maddenin yirmibirinci
fıkrasıyla, 2767 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında
mülga 1918 sayılı Kanuna yapılan yollama, 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu olarak yeniden düzenlenmiş ve üçüncü fıkrasında
yer alan ağır para cezası 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde yer
alan adlî para cezası sistemine uygun hâle getirilmiştir.
(22) Maddenin yirmiikinci fıkrasıyla, 2903 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, maddedeki
idarî para cezası günün ekonomik koşulları dikkate alınarak yeniden
belirlenmiş ve bu cezanın mahallî mülkî amirce verileceği hükme bağlanmıştır.
(23) Maddenin yirmiüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 3039 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan para cezası, eylemin niteliğine göre
idarî para cezasına dönüştürülüp, günün ekonomik koşullarına göre
yeniden belirlenmiştir. Ayrıca Kabahatler Kanununa uygunluğun
sağlanması amacıyla idarî yaptırım türü olarak maddede yer alan çeltiklerin
suyunun kesilmesine madde hükmünde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
3039 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yer alan para cezası, eylemin
niteliğine göre idarî para cezasına dönüştürülüp, günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, Kabahatler Kanununa
uyumunun sağlanması amacıyla suyun kesilmesi ve ekimlerin yok edilmesi
yaptırımlarına madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
3039 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde yer alan para cezası, eylemin
niteliğine göre idarî para cezasına dönüştürülüp, günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
3039 sayılı Kanunun 27 nci maddesinde yer alan para cezası, eylemin
niteliğine göre idarî para cezasına dönüştürülüp, günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca Kabahatler Kanununa
uyumunun sağlanması amacıyla eylemin tekrarı hâlinde çeltik ekiminin
yasaklanması hükmüne madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
3039 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde yer alan para cezası, eylemin
niteliğine göre idarî para cezasına dönüştürülüp, günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca Kabahatler Kanununa
uygunluğun sağlanması amacıyla idarî yaptırım türü olarak çeltik
ekiminin yasak edilmesine ilişkin hüküm madde metninden çıkarılmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
3039 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde yapılan değişiklikle,
idarî para cezalarının çeltik komisyonu tarafından verileceği
hükme bağlanmıştır. Ayrıca idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükme madde metninde
yer verilmemiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
3039 sayılı Kanunun 31 inci maddesi değiştirilmiştir. İdarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
maddede bu hükümlere yer verilmemiş ve bu Kanun hükümlerine göre
verilen idarî para cezalarının 5326 sayılı Kanuna göre tahsil olunarak
ilgili il özel idaresinin hesabına aktarılacağı hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
3039 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi değiştirilerek 5237 sayılı Kanunun
6 ncı maddesinde yer alan “kamu görevlileri” tanımı ile uyum sağlamak
amacıyla “Devlet memurları” ibaresi “kamu görevlileri” olarak değiştirilmiştir.
(24) Maddenin yirmidördüncü
fıkrasıyla, 3122 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan hafif para
cezası, 5252 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin hükümleri de dikkate
alınarak idarî para cezası şeklinde günün ekonomik koşullarına göre
yeniden belirlenmiş ve bu cezanın mahallî mülkî amir tarafından verileceği
belirtilmiştir. Ayrıca, idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden itiraza ilişkin hükümlere yer
verilmemiştir.
(25) Maddenin yirmibeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 3153 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde
yer alan idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca, müracaat edilip de bu müracaatı reddedilenlerin
izinsiz olarak müessese açması, birinci fıkra kapsamına girmesi
nedeniyle maddenin ikinci fıkrası çıkartılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
3153 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan idarî para cezası,
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil
usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak
düzenlendiğinden, bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(26) Maddenin yirmialtıncı
fıkrasıyla, 3284 sayılı Kanunun 7 nci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
7 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendiyle, yasaklanmış olmasına rağmen hurdaları
yurtdışına çıkarmaya teşebbüs edilmesi, (b) bendinde de bu fiilin
tamamlanmış hâli idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak
düzenlenmiştir.
7 nci maddenin ikinci
fıkrasıyla, yurtdışına çıkarmaya teşebbüs eden kabahat konusu eşyaya
elkonulacağı ve mülkiyetinin de kamuya geçirilmesine karar verileceği
hükme bağlanmıştır.
7 nci maddenin üçüncü
fıkrasında ise, bu maddede yer alan idarî yaptırım kararlarının mahallî
mülkî amir tarafından verileceği öngörülmüştür.
Maddenin son fıkrasında
ise mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilen hurdaların
askerî fabrikalara teslim edileceği hükme bağlanmıştır.
(27) Maddenin yirmiyedinci
fıkrasıyla, 3458 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrası
değiştirilerek Türk Ceza Kanununa uyumun sağlanması amacıyla maddede
geçen ağır para cezası adlî para cezasına dönüştürülmüş, tekerrürün
Türk Ceza Kanununda bir artırım nedeni olarak öngörülmemesi sebebiyle,
hapis cezası uygulama şartı olan
tekerrür hükmü madde metninden çıkartılmış ve suç karşılığı
uygulanacak yaptırım, hapis veya adlî para cezası şeklinde seçenekli
olarak hükme bağlanmıştır.
(28) Maddenin yirmisekizinci
fıkrasıyla, 3467 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi değiştirilerek Türk
Ceza Kanununa uyumun sağlanması amacıyla maddede geçen ağır para
cezası adlî para cezasına dönüştürülmüş, tekerrürün Türk Ceza Kanununda
bir artırım nedeni olarak öngörülmemesi sebebiyle, hapis cezasına
uygulama şartı olan tekerrür hükmü
madde metninden çıkartılmış ve suç karşılığı uygulanacak yaptırım,
hapis veya adlî para cezası şeklinde seçenekli olarak hükme bağlanmıştır.
(29) Maddenin yirmidokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 3468 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci,
ikinci ve üçüncü fıkrasında yer
alan idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca maddede geçen tekerrür sebebiyle verilen
idarî para cezalarının artırımına ilişkin düzenlemeler ile son
fıkrasında tekerrür sebebiyle ruhsat tezkeresinin iptaline ilişkin
idarî yaptırım şekli, Kabahatler Kanununa uyumunun sağlanması amacıyla,
yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
3468 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek
idarî yaptırım kararını vermeye yetkili olan merci mal müdürü olarak
belirlenmiştir.
(30) Maddenin otuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 3573 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan hapis cezası,
eylemin kapsam ve niteliğine göre madde metninden çıkartılmış ve
para cezası, günün ekonomik koşulları da dikkate alınarak idarî para
cezasına dönüştürülmüştür. Kabahatler Kanununda idarî para cezasını
gerektiren fiiller bakımından tekerrür hükümleri düzenlenmediğinden
buna ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
3573 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan hafif
para cezası, 5252 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin hükümleri de dikkate
alınarak idarî para cezası olarak, günün ekonomik koşullarına göre
yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
3573 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hafif
para cezası, 5252 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin hükümleri de dikkate
alınarak idarî para cezası şeklinde günün ekonomik koşullarına göre
yeniden belirlenmiş, ayrıca, izinsiz kesilen ve sökülen ağaçların
müsaderesine ilişkin hüküm, fiilin niteliği gözönünde bulundurularak
madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
3573 sayılı Kanunun 21 inci maddesi değiştirilerek bu Kanun hükümlerine
göre idarî para cezalarının mahallî mülkî amir tarafından verileceği
hükme bağlanmıştır.
(31) Maddenin otuzbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 3634 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinde
yer alan suça ilişkin yaptırımlardan; hapis cezası yeniden belirlenmiş
ve para cezası madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
3634 sayılı Kanunun 65 inci maddesinde yer alan suça ilişkin yaptırımlardan;
hapis cezası yeniden belirlenmiş ve para cezası madde metninden
çıkartılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
3634 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde yer alan hafif para cezası,
5252 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin hükümleri de dikkate alınarak
idarî para cezası şeklinde günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
3634 sayılı Kanunun 68 inci maddesinde yer alan ağır para cezası,
adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle 5237 sayılı Kanunun
52 nci maddesine uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
3634 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
hapis cezasının alt ve üst sınırları fiilin niteliğine göre yeniden
belirlenmiş ve madde metninde adlî para cezasına yer verilmemiştir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasındaki fiil için birinci fıkrada yer
alan hapis cezasının yanında, adlî para cezası verilmesi de öngörülmüştür.
Ayrıca müsadereye ilişkin hükümler, 5237 sayılı Kanunun 5, 54 ve
55 inci maddeleri karşısında madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
3634 sayılı Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
hapis cezasının alt ve üst sınırları fiilin niteliğine göre yeniden
belirlenmiş ve madde metninde adlî para cezasına yer verilmemiştir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasındaki fiil için birinci fıkrada yer
alan hapis cezasının yanında, adlî para cezası verilmesi de öngörülmüştür.
Ayrıca müsadereye ilişkin hükümlere, 5237 sayılı Kanunun 5, 54 ve
55 inci maddeleri karşısında madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
3634 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde yer alan hafif para cezası, 5252 sayılı Kanunun
7 nci maddesinin hükümleri de dikkate alınarak idarî para cezası
şeklinde günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve
bu cezanın mahallî mülkî amir tarafından verileceği belirtilmiştir.
(32) Maddenin otuzikinci
fıkrasıyla, 3670 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında
yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun
yolu, kesinleşmesi ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler
kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden bu hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
(33) Maddenin otuzüçüncü
fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleriyle, Kabahatler Kanununa uygunluk
sağlanması için 4081 sayılı Kanunun 10, 14 ve 31 inci maddelerinde
değişiklikler yapılmıştır.
(34) Maddenin otuzdördüncü
fıkrasıyla, 4373 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin iki ve üçüncü
fıkraları değiştirilmiştir. İkinci fıkrada yapılan değişiklikle,
madde hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak
olan yaptırımın unsur ve şekli itibariyle Kabahatler Kanununun 32
nci maddesine uyduğundan fiilin, adı geçen Kanun hükümlerine göre
cezalandırılması amacıyla, Kabahatler Kanununa yollama yapılmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasındaki değişiklikle
mülga Türk Ceza Kanununa yapılan yollama, 5237 sayılı Kanunun 257
nci maddesinin ikinci fıkrası olarak
yeniden düzenlenmiştir.
(35) Maddenin otuzbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 4473 sayılı Kanunun 35 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında,
kamu görevlisine elinde olduğu hâlde istenen belgeleri vermeyenler bakımından haksızlık oluşturan fiil,
suç ve yaptırım bakımından yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca, bu belgelere
ilişkin bilgilerin verilmemesi veya yanlış verilmesi de ayrı bir
suç olarak hükme bağlanmıştır. Ayrıca maddede, bu madde hükümlerinin
bir doğal veya sosyal felaket dışında herhangi bir sebeple belgelerin
yok olması veya kaybedilmesi hâlinde de uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
4473 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrası, 5271 sayılı
Kanunun, soruşturma evresi hükümlerine uyumunun sağlanması amacıyla
yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
4473 sayılı Kanunun 38 inci maddesi 5271 sayılı Kanunun hükümleri
de dikkate alınmak suretiyle kovuşturma evresinde dosyaların noksanının
mahkemelerce ikmal edileceği belirtilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
4473 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi değiştirilmiştir. Maddede zamanaşımı
süresini durdurma sebepleri yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca, dosyanın
yok edilmesine veya kaybolmasına kasten sebebiyet verilmemiş olması
hâlinde bu durma süresinin beş yıldan fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır.
(36) Maddenin otuzaltıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 4654 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasında yapılan değişiklikle madde hükümlerine aykırı hareket
edenler hakkında uygulanacak olan yaptırımın, unsur ve şekli itibariyle
Kabahatler Kanununun 32 nci maddesine uyduğundan fiilin, adı geçen
Kanun hükümlerine göre cezalandırılması amacıyla, Kabahatler
Kanununa yollama yapılmıştır. Ayrıca, maddede geçen idarî para cezalarının
mahallî mülkî amirler tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
4654 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde geçen ağır hapis cezası ile
fiilin ihmal suretiyle işlenmesine ilişkin hükümleri, Türk Ceza
Kanununun suç ve yaptırıma ilişkin hükümleri dikkate alınmak suretiyle
değiştirilmiş ve bu suretle 5237 sayılı Kanunla uyum sağlanmıştır.
(37) Maddenin otuzyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 4922 sayılı Kanunun 20 nci maddesi yeniden
düzenlenmiştir.
20 nci maddenin birinci
fıkrasında yapılan değişiklikle, bu fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde
sayılı sebeplerin olmasına rağmen sefere çıkan ticaret gemilerinin
seferden alıkonularak, bunların muhafazasının en yakın limana
çekmek suretiyle yerine getirilmesi öngörülmüştür. Ayrıca, bu sebeplerin olmasına rağmen
gemiyi sevk ve idare eden kaptan ile gemi donatanına uygulanacak
yaptırım, idarî para cezası olarak belirlenmiştir. Böylece, haklarında
idarî yaptırım uygulananlar dışında ticaret gemileri bakımından
da bu yaptırımların uygulanmasına bağlı olarak belli muhafaza ve
güvenlik tedbirleri de düzenlenmiş bulunmaktadır.
20 nci maddenin ikinci
fıkrasında, muhafaza ve güvenlik tedbirlerinin uygulanmasında
ya da yük ve yolcuların gidecekleri yere götürülmesiyle oluşan bütün
masraflar ile idarî para cezasının eksiksiz olarak ödenmesi hâlinde,
geminin serbest bırakılacağı düzenlenerek bir anlamda verilen
idarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesinde süratin sağlanması
amaçlanmıştır.
20 nci maddenin üçüncü
fıkrasıyla, geminin alıkonulmasına rağmen fıkrada belirtilen süre
içerisinde kaptan veya donatanın yükümlülüklerini yerine getirmemesi
hâlinde geminin, limanın bulunduğu yer mülkî amirliği tarafından
satılacağı, satıştan elde edilen gelirin ise masraflar karşılandıktan
ve idarî para cezası tahsil edildikten sonra bakiye kalması hâlinde
bunun ödeneceği hükme bağlanmıştır.
20 nci maddenin dördüncü
fıkrasında yapılan düzenleme ile, geminin satışının gerçekleştirilmemesi
veya satış bedelinin masraf ve idarî para cezasını karşılamaması
hâlinde bu miktarın 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre donatan ve
kaptanlardan tahsil edileceği öngörülmüştür.
20 nci maddenin son fıkrasında
ise, donatanın yabancı gerçek veya tüzel kişi olması ya da kaptanın
Türk vatandaşı olmaması hâlinde masrafların gecikme zammıyla birlikte
genel hükümlere göre tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
4922 sayılı Kanunun 21 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
yolcu taşımasına izin verilmemiş ticaret gemileri hakkında 4922
sayılı Kanunun 20 nci maddeleri hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
yükleme markası üzerindeki yükleme çizgilerinin gösterdiği hadden
fazla yükle yolculuk yapan gemilerin seferden alıkonulması ve en
yakın limana çekilmesi öngörülmüş ve gemideki yükün gideceği yere
götürülmesi için gerekli masrafların ise donatan tarafından karşılanacağı
belirtilmiştir. Ayrıca, gemi donatanı ile kaptan hakkında idarî para
cezası verileceği öngörülmüştür.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla, fıkrada sayılı koşulların
yerine getirilmesi hâlinde geminin serbest bırakılacağı hükme
bağlanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasıyla
yetkili olmadığı halde yükleme markasını değiştirenler için yaptırım
hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
4922 sayılı Kanunun 22 nci maddesi değiştirilmiştir.
Fıkrayla, maddede geçen
ağır para cezası, idarî para cezasına dönüştürülmüş, haklarında
idarî para cezası uygulanacak olanlar ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir.
Ayrıca, tehlikeli eşyanın hayat, sağlık veya malvarlığı bakımından
tehlikeli olacak şekilde taşınması hâlinde fiil, ayrı bir suç olarak
düzenlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
4922 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi değiştirilmiştir. Öncelikli
olarak 23 üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan idarî para cezası
günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
23 üncü maddenin ikinci
fıkrasında yapılan düzenlemeyle, Türk Ticaret Kanununun hükümlerine
göre, deniz raporunu almayan veya kazadan sonra liman reisliğine
vermeyen gemi kaptanının fiili, ayrı bir suç olarak hükme bağlanmıştır.
23 üncü maddenin üçüncü
fıkrasında ise bu Kanunda yer alan idarî para cezalarının hangi makam
tarafından verileceği belirtilmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
4922 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi değiştirilmiştir. Maddeyle,
yardım yükümlülüklerine aykırı hareket edenler bakımından haksızlık
oluşturan fiilin kapsam ve niteliği de dikkate alınarak yaptırım
yönünden, Türk Ceza Kanununun 98 inci maddesi hükümlerinin uygulanacağı
hükme bağlanmıştır.
(38) Maddenin otuzsekizinci
fıkrasıyla, 5442 sayılı Kanunun 66 ncı maddesinde değişiklik yapılmıştır.
Madde hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak
olan yaptırım bakımından fiilin kapsam ve niteliği de dikkate alınarak,
Kabahatler Kanununun 32 nci maddesine yollama yapılmıştır.
(39) Maddenin otuzdokuzuncu
fıkrasıyla, 5539 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan “sahipleri adına” ibaresi “sahiplerine” şeklinde değiştirilmiştir.
(40) Maddenin kırkıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 5584 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddede geçen idarî para cezaları, günün ekonomik koşullarına uygun
olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
5584 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi değiştirilmiş ve (C) bendinde
yer alan idarî para cezasının miktarı günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiş, ayrıca, idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna
ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
5584 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.
Maddeyle, “izinsiz posta faaliyetinde bulunulması” adı altında yeni
bir suç türü düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, bu Kanun kapsamına
giren faaliyetlerin ilgili makamlardan izin alınmaksızın yürütülmesi
adlî para cezasıyla cezalandırılmış ve bu suçun tüzel kişiler tarafından
işlenmesi hâlinde ise, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunacağı hükme bağlanmıştır.
(41) Maddenin kırkbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5681 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin yollama yaptığı 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5252 sayılı
Kanunla yürürlükten kaldırıldığından, maddede öngörülen hükümlere
aykırılıklara ilişkin olarak ayrı bir idarî para cezası belirlenmiş
ve bu cezanın Cumhuriyet savcısı tarafından verileceği de hükme
bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
5681 sayılı Kanunun 7 nci maddesi değiştirilmiştir. Maddeyle, gerçeğe
aykırı beyanname verenler hakkında yaptırım bakımından Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik
suçuna ilişkin hükümlerinin uygulanması yeterli görülerek, maddede,
yaptırım düzenlemesi yoluna gidilmemiştir.
(42) Maddenin kırkikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5683 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci
fıkrasında geçen “ağır hapis cezasını müstelzim bir cürümden” ibaresi
Türk Ceza Kanununun suç karşılığı yaptırımlara uygunluğunun sağlanması
amacıyla “ağır ceza mahkemesinin görevine giren bir suçtan” şeklinde
değiştirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 24 üncü maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve idarî para cezalarının
mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi
ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden bu hükümlere yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 26 ncı maddesinde yer alan yaptırımlardan hapis cezasının
üst sınırı yeniden belirlenmiş ve maddede geçen ağır para cezası
Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesine uyum amacıyla adlî para cezası
olarak yeniden düzenlenmiş ve cezalar seçenekli hale getirilmiştir.
(43) Maddenin kırküçüncü
fıkrasının (a) bendiyle 5846 sayılı Kanunun 68 inci maddesi değiştirilmiştir.
Malî haklara tecavüz halinde tazminat sorumluluğunun düzenlendiği
68 inci maddenin birinci fıkrasındaki, mahkemelerce tazminat miktarının
belirlenmesinde ilgili meslek birliklerinin görüşünün esas alınmasını
amir cümle, metinden çıkarılmıştır. Çünkü, bu düzenleme, mahkemelerin
bağımsızlığı ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Ancak, mahkemeler, açılan
tazminat davalarında somut olayda tazminat miktarının belirlenmesinde
esas alınacak unsurların belirlenmesi bakımından ilgili meslek
birlikleri mensupları arasından bilirkişi görevlendirebileceklerdir.
Bu hususta Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemelerin
ihtiyaca cevap verebileceği düşüncesiyle, söz konusu fıkranın
son cümlesi metinden çıkarılmıştır.
Bu Kanunun koruma altına
aldığı manevi ve malî haklara tecavüz teşkil eden fiiller, aynı zamanda
suç olarak tanımlanmıştır. Suç konusu eşyaya elkonulması, elkonulmuş
olan eşyanın ne suretle muhafaza edileceği, Ceza Muhakemesi Kanununda
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bunun için, ayrıca, bu Kanunda düzenleme
yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Aslında bu Kanunda tanımlanan
suçların konusunu oluşturan veya bunların işlenmesinde araç olarak
kullanılan eşya ile ilgili olarak yapılan bu düzenlemeler, ceza
hukukundaki elkoyma ve müsadere hükümleriyle bağdaşmamaktadır.
Buradaki düzenlemelere göre başlatılan soruşturma ve kovuşturma
sonuçlanmadan suç konusu veya suçun işlenmesinde araç olarak kullanılan
eşya elden çıkarılacak ve bu suretle, deliller kaybedilecek ve
Türk Ceza Kanununun müsadereye ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Belirtilen sakıncaları
gidermek amacıyla maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları yürürlükten
kaldırılmıştır.
Ayrıca belirtilmek gerekir
ki, bir an için söz konusu fiillerin suç oluşturmadığı düşünülse bile,
somut olayda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, karşılanmak istenen
ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte olan ihtiyati tedbire ilişkin
hükümlerinin uygulanması yoluna gidilebilir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 71 inci maddesi değiştirilmiştir. Kanunun mevcut metninde
suçlar tanımlanırken, manevi haklara tecavüz ve malî haklara tecavüz
ayırımı esas alınmıştır. Öncelikle belirtilmek gerekir ki, bu Kanunun
koruma altına aldığı malî ve manevi haklara tecavüz fiilleri iç
içe bir mahiyet taşımaktadır. Bir fiille, bir kişinin sadece manevi
hakkı veya malî hakkı ya da bunların her ikisi de ihlal edilmiş olabilir.
Korunan haktan hareketle aynı fiilin iki ayrı suç olarak nitelendirilmesi
yoluna gidilmesi, ceza hukukundaki suç tanımlamalarında esas
alınan suç politikası ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
Dikkat edilmelidir ki,
maddede beş bent halinde sayılan fiiller, söz konusu fıkra kapsamında
birer seçimlik hareketler değillerdir. Her ne kadar aynı cezaî yaptırım
öngörülmüş ise de; bu beş bentten her birinde yer alan hareketler ayrı
ayrı suç oluşturmaktadır. Çünkü her bir bent kapsamına giren fiillerin
konusu birbirinden farklıdır. Halbuki seçimlik hareketli suçtan
söz edebilmek için, konunun aynı olması gerekir.
Bu nedenlerin yanı sıra,
72 nci maddenin değiştirilmesine ilişkin aşağıdaki gerekçeler de
göz önünde bulundurularak, suç tanımı yapılırken işbu Kanunun koruma
altına aldığı manevi ve malî haklar bakımından bir ayırım yapılmamıştır.
Ancak, dikkat edilmelidir ki, bu düzenlemeyle fikri haklarla ilgili
olarak Kanunun benimsediği manevi ve malî hak ayırımı kaldırılmış
değildir.
Yapılan değişiklikle,
madde kapsamında çeşitli suç tanımlarına yer verilmiştir. Bütün
bu tanımların ortak özelliği, suç oluşturan fiillerin bu Kanunda
koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi ve
malî hakları ihlal etmesidir.
Maddenin (1) numaralı
bendi altında seçimlik hareketli bir suç tanımı yapılmıştır. Söz
konusu suçu oluşturan fiiller, bir eseri hak sahibi kişilerin yazılı
izni olmaksızın bir ticarî faaliyet çerçevesinde işlemek, çoğaltmak,
dağıtmak, yaymak, elektronik ortam da dahil olmak üzere yayımlamak
ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa
arz etmek, satmak, ticarî amaçla satın almak, ithal veya ihraç etmek,
elinde bulundurmak ya da depolamak olarak gösterilmiştir. Suçun konusu
bu Kanunla koruma altına alınan manevi veya malî hakların ilişkin
olduğu fikri eserdir. Bu suçun oluşabilmesi için, söz konusu seçimlik
hareketlerden birinin, hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın
gerçekleştirilmesi gerekir.
Maddenin (2) numaralı
bendinde, ayrı bir suç tanımına yer verilmiştir. Bu suçu oluşturan
fiiller, bir eserin bu Kanun hükümlerine aykırı olarak gösterime
sunulması veya dinletilmesidir. Eserin gösterime sunulduğu veya
dinletildiği yer, eğlence hizmetinin verildiği bir ticari işletme
olmalıdır. Eğlence yeri kavramından neyin anlaşılması gerektiğini
2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununa göre belirlemek
gerekir.
Bu bent hükmünde ayrı
bir suç tanımına yer verilmiş olmakla birlikte, bu suçun karşılığı
olan ceza yaptırımı bakımından (1) numaralı bende atıfta bulunulmuştur.
Hak sahibi kişilerin
izninin varlığı, maddenin (1) numaralı bendi kapsamındaki fiilleri
hukuka uygun hale getirmektedir. Ancak, söz konusu bent hükmünde
bu rızanın yazılı olması şartı aranmıştır. İspat sorununun gereği
olarak, rıza ile ilgili bu yazılılık koşuluna bent hükmünde yer verilmiştir.
Ancak, bu koşulun, maddi gerçeğin araştırılması ereğinden hareket
eden ceza muhakemesi hukukuna uygun olarak yumuşatılması amacıyla,
maddenin (3) numaralı bendi formüle edilmiştir.
Maddenin (4) ve (5) numaralı
bentlerinde çeşitli intihal fiilleri bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır.
(5) numaralı bentte bilimsel etik kurallarına aykırı olarak bir
eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunma fiili ceza yaptırımı
altına alınmıştır.
(6) numaralı bentte,
içeriği ile ilgili olarak ayrıca açıklamaya gerek olmayan bağımsız
bir suç tanımına yer verilmiştir.
(7) numaralı bent altında,
bu Kanunla koruma altına alınan manevi ve malî haklara tecavüz teşkil
eden ve sözleşmeye aykırılık oluşturan belirli fiiller suç olarak
tanımlanmıştır. Ancak bu suç tanımlaması yapılırken, yaptırım bakımından
Anayasanın 38 inci maddesinin sekizinci fıkrasındaki “Hiç kimse,
yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden
dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” ilkesine riayet edilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 72 nci maddesi değiştirilmiştir. Maddenin mevcut metninde
sadece malî haklar göz önünde bulundurularak suç tanımlaması yapılmıştır.
71 inci maddedeki değişiklik gerekçesinde açıklandığı üzere, suçlar
tanımlanırken, salt manevi haklara tecavüz ve malî haklara tecavüz
ayırımının esas alınması ceza hukukundaki suç tanımlamalarında
esas alınan suç politikası ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle,
72 nci maddenin mevcut metninde yer alan suç tanımı 71 inci maddeyle
birleştirilerek bir düzenlemeye tabi tutulmuştur.
Ancak, bu madde altında
Kanunun mevcut metnindeki 73 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendindeki suç tanımı değiştirilerek yeniden tanımlanmıştır.
Bu madde kapsamında
yer alan fiillerin bir kısmı, 71 inci madde kapsamında tanımı yapılan
yeni suçları oluşturmaktadır. Ayrıca, maddenin (c) bendi kapsamında
yer alan suç, tanımı değiştirilerek 72 nci maddede yeniden tanımlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 75 inci maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir. Şikâyet
kurumu, Türk Ceza Kanununda ayrıntılı olarak düzenlenmiş bulunduğu
için, bu hakkın kimler tarafından, ne sürede ve ne suretle kullanılacağı
hususunda ayrıca düzenleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Ayrıca, bu suçlardan dolayı şikâyet hakkının kullanılmasının şikâyet
hakkına sahip olan kişiler bağlamında genişletilmesi, özellikle
şikâyet süresi bakımından bu kurumu işlevsiz hale getirmektedir.
Madde metninde ayrıca
bu Kanunda yer alan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma evresinde
yapılması gereken usul işlemleriyle ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu
ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleriyle uyumlu düzenlemeler yapılmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 76 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında
teknik bir düzeltme yapılmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununda
şahsî hak davasına yer verilmediği için, maddenin ikinci fıkrasına
madde metninde yer verilmemiştir.
Bir suçtan dolayı delil
toplama yöntemleri Ceza Muhakemesi Kanununda ayrıntılı olarak
düzenlenmiş olduğu için, maddenin üçüncü fıkrasındaki düzenlemenin
sadece hukuk davaları açısından uygulanabilmesine yönelik olarak
fıkra metninde değişiklik yapılmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunundaki ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerin
uygulanabilirliği olan hususlarla ilgili olarak işbu Kanunda ayrıca
düzenleme yapılmasına gerek görülmediği için, madde metninde ihtiyati
tedbirle ilgili olarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki hükümlere
atıfta bulunulmakla yetinilmiştir.
Ayrıca, adlî kolluk görevlisi
olan gümrük muhafaza memurlarının görevleriyle bağlantılı olarak
ortaya çıkan bir suç şüphesi karşısında nasıl muamelede bulunacakları,
Ceza Muhakemesi Kanununun koruma tedbirlerine ilişkin hükümleriyle
belirlenmiş olduğu için, bu Kanunda bu hususta ayrıca hükümlere
yer verilmeye gerek görülmemiştir.
Dikkat edilmelidir ki,
Kanunun mevcut metninde bir suç nedeniyle yapılan soruşturma ve kovuşturma
kapsamında başvurulan koruma tedbirleriyle, bir özel hukuk uyuşmazlığı
bağlamında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki ihtiyati tedbir,
birbirine karıştırılmıştır. Bunun ortaya çıkardığı sakıncaları
gidermek için, madde metinde değişiklik yapılmıştır.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 80 inci maddesinin onuncu fıkrası değiştirilmiş ve bir fıkra
eklenmiştir. Maddenin onuncu fıkrasında yapılan değişiklikle, Kanunun
değiştirilen 71 inci maddesine atıfta bulunulmuştur. Böylece 80
inci madde kapsamında koruma altına alınan manevi ve malî hakların
ilişkin oldukları eserler açısından da aynı türden fiillerin işlenebileceği
düşüncesiyle, ayrı bir suç tanımı yapılmaksızın 71 inci maddedeki
bütün suç tanımlarının bu eserler bakımından da uygulanabileceği
kabul edilmiştir.
Onuncu fıkradan sonra
gelmek üzere maddeye son fıkra olarak onbirinci fıkra eklenmiştir.
Böylece 80 maddenin konusunu oluşturan eserlerle ilgili olarak bu
maddede belirlenen hakların kullanılabilmesi için, eser sahibinin
rızası araştırılmaksızın, icracı, fonogram yapımcısı, radyo televizyon
yayıncısı veya film yapımcısının izninin varlığı yeterli görülmüştür.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 81 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Maddenin
üçüncü fıkrasından sonra gelmek üzere dördüncü fıkra eklenmiştir.
Bu fıkra metninde bandrol yükümlülüğüne aykırı çeşitli davranışlar
seçimlik hareketli suç olarak tanımlanmıştır. Onuncu fıkrasında
yapılan değişiklikle, Kanunun değiştirilen 71 inci maddesine
atıfta bulunulmuştur. Böylece 80 inci madde kapsamında koruma altına
alınan manevi ve malî hakların ilişkin oldukları eserler açısından
da aynı türden fiillerin işlenebileceği düşüncesiyle, ayrı bir
suç tanımı yapılmaksızın 71 inci maddedeki bütün suç tanımlarının
bu eserler bakımından da uygulanabileceği kabul edilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunundaki
düzenlemeler karşısında, maddenin mevcut metnindeki dördüncü beşinci
ve altıncı fıkralardaki soruşturma ve kovuşturma evresindeki
belli işlemlerle ilgili düzenlemeler gereksiz görülerek yürürlükten
kaldırılmıştır.
Maddenin yedinci fıkrasındaki
ikinci ve üçüncü cümleler yürürlükten kaldırılmış ve birinci cümlesindeki
yasağın ihlali halinde, Kabahatler Kanununun uygulanacağı yönünde
düzenleme yapılmıştır.
Maddenin sekizinci ve
dokuzuncu fıkraları değiştirilmiş ve metne on, onbir, oniki ve onüçüncü
fıkralar eklenmiştir.
Bu fıkralarda, bandrol
yükümlülüğüne aykırılık oluşturan çeşitli davranışlar ile, sahte
bandrol üretimi, ticareti veya kullanılması fiilleri ayrı suçlar
olarak tanımlanmıştır. Onikinci fıkrada özel bir içtima hükmüne
yer verilmiştir. Buna göre, bandrol yükümlülüğüne aykırılığın aynı
eserle ilgili olarak 71 inci maddede tanımlanan suçlardan biriyle
birlikte işlenmesi halinde, fail hakkında sadece bandrol yükümlülüğüne
aykırılık dolayısıyla cezaya hükmolunacaktır; ayrıca 71 inci
maddedeki suçtan dolayı cezaya hükmolunmayacaktır. Son fıkrada,
bu maddede tanımlanan suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da
bunlara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı hüküm altına
alınmıştır.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 85 inci maddesinin üç ve dördüncü fıkralarında yapılan değişiklikle
Türk Ceza Kanunu ile Türk Medeni Kanununa yapılan atıflar, 5237 ve
4721 sayılı Kanunlarla uyumlu hale getirilmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 86 ıncı maddesinin üç ve dördüncü fıkralarında yapılan değişiklikle
Türk Ceza Kanununa yapılan atıflar, 5237 sayılı Kanuna uyarlanmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun ek 10 uncu maddesi değiştirilmiştir. Bu değişiklikle
idarî para cezaları güncelleştirilmiş, para cezalarına karar verme
yetkisi olan makam belirlenmiş ve bunlardan tahsil edilen miktarın
belli bir oranının Kültür ve Turizm Bakanlığının hesabına aktarılacağı
yönünde düzenlemeler yapılmıştır.
(44) Maddenin kırkdördüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 5953 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan idarî
para cezaları, günün ekonomik koşulları dikkate alınmak suretiyle
yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 27 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 29 uncu maddesi değiştirilmek suretiyle, maddede yer alan
haksızlık oluşturan fiil karşılığı uygulanacak yaptırım, fiilin
kapsam ve niteliği dikkate alınmak suretiyle, idarî para cezası
olarak belirlenmiş ve bu fiil hakkında öngörülen ağır para cezası
madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 30 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, haksızlık oluşturan fiil karşılığı öngörülen
idarî para cezası miktarı, günün ekonomik koşulları da dikkate
alınmak suretiyle yeniden belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
bu Kanunda yer alan idarî para cezalarının o yer Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı bölge müdürü tarafından verileceği hükme bağlanmış,
ayrıca, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin düzenlemelere
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun ek 3 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, haksızlık oluşturan ve suç olarak öngörülerek
ağır para cezası şeklinde düzenlenen yaptırım, fiilin kapsam ve niteliği
dikkate alınmak suretiyle, yaptırım, idarî para cezasını gerektiren
bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
(45) Maddenin kırkbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 6136 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin altıncı fıkrasında
yer alan “cürüm” ve “hürriyeti bağlayıcı ceza” ibareleri, 5237 sayılı
Kanuna göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 12 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin bir ve ikinci
fıkralarında yer alan ağır hapis cezasına ilişkin düzenleme, Türk
Ceza Kanununun suç ve yaptırıma ilişkin hükümlerine uyum sağlamak
amacıyla hapis şeklinde değiştirilmiş ve hapis cezalarının üst
hadleri fiilin kapsam ve niteliği dikkate alınmak suretiyle yeniden
belirlenmiştir. Yine bu fıkralarda yer alan ağır para cezaları,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlamak amacıyla adlî para
cezası olarak belirlenmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza
Kanununda suç olarak düzenlenen fiillerin, nitelik ve kapsamı itibariyle
örgütlü olarak işlenmesi hali, Türk Ceza Kanununun özel hükümler
bölümünde fiile bağlı artırım nedeni olarak öngörülmüştür. Yeni
ceza kanunu sisteminde, örgüt oluşumu bakımından suçun kanuni tanımında,
teşekkül, cemiyet ve oluşum şeklinde bir tanımlama sistemi benimsenmemiştir.
Başka bir anlatımla suçun “örgüt” kavramı ile örtüşen bir oluşum içerisinde
işlenmesi, fiilin artırım nedeni olarak düzenlenmesi bakımından
yeterli görülmüştür. Türk Ceza Kanununun 220 nci maddesinde düzenlenen
suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin madde hükümleri de
dikkate alındığından örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi
olması gerektiği belirtilmiş, yine söz konusu maddenin gerekçesinde
de örgüt varlığından söz edilebilmesi için failler arasında iştirak
iradesi olup olmadığına bakılmaksızın belli bir suçun işlenmesi
bakımından hiyerarşik bir ilişki ve yapı içerisinde süreklilik
arz eden bir eylemin gerçekleştirilmesi örgüt varlığı için aranan
bir unsur olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Yeni Türk Ceza Kanunu
sisteminde ve 1/6/2005 tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza hükmü
içeren diğer kanunlarda suçun örgütlü olarak işlenmesi bakımından
genel olarak kabul gören unsur, “bir örgütün faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi” ifadesidir. Bu nedenle 6136 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin
söz konusu fıkrasında belirtilen suçun işleniş şeklinin “bir örgütün
faaliyeti çerçevesinde” olmasının yukarıda belirtilen açıklamalar
çerçevesinde yorumlanması gerekmektedir. Fiilin bir örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde failler hakkında yaptırımın artırımlı
olarak uygulanacağı madde metninde öngörülmüş ayrıca, Türk Ceza
Kanununun gerçek içtima kuralları da göz önünde tutularak failler
hakkında hem söz konusu bu maddede yazılı suçtan hem de örgüt oluşumunun
silahlı olup olmadığına ve amacına göre Türk Ceza Kanununun 220 veya
314 üncü maddelerine göre de ayrıca cezaya hükmolunacaktır.
Müsadereye ilişkin hükümlerin
5237 sayılı Kanunun 54 ve 55 inci maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş
olması nedeniyle buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer
verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan ağır para cezaları, 5237 sayılı
Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlamak amacıyla adlî para cezası
şeklinde düzenlenmiştir. Maddenin son fıkrasındaki yaptırımlardan
hapis cezasının alt sınırı madde metninden çıkarılmak suretiyle
Türk Ceza Kanununun genel hükümleriyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 14 üncü maddesinin bir ve ikinci fıkralarında yer alan ağır
para cezaları, 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlamak
amacıyla adlî para cezası şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca, birinci
fıkrada yazılı suçun konusunun bıçak ve alet olması halinde bunların
niteliği veya sayı olarak azlığı dikkate alınarak belirlenecek
cezada indirim yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasındaki
“teşekkül” tanımına madde metninde yer verilmemiştir. Yer verilmeme
nedeni olarak 12 nci maddenin üçüncü fıkrasının değiştirilme gerekçesine
bakılmalıdır.
Maddenin üçüncü fıkrasında
yer alan yaptırım eylemin niteliği itibariyle maddenin birinci
fıkrasına atıf yapılmak suretiyle yeniden belirlenmiştir.
Diğer yandan maddenin
beşinci fıkrası ise, müsadereye ilişkin hükümlerin 5237 sayılı Kanunun
54 ve 55 inci maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş olması nedeniyle
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ağır para cezası,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlamak amacıyla adlî para
cezası şeklinde düzenlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkralarında mülga 765 sayılı
Türk Ceza Kanununa yapılan yollama, 5237 sayılı Kanuna göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca, maddenin dördüncü fıkrasında yer alan ağır
para cezası, 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlamak
amacıyla adlî para cezası şeklinde düzenlenmiştir.
(46) Maddenin kırkaltıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 6183 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin birinci
fıkrası değiştirilmiştir.
Maddede öngörülen suça
ilişkin unsurlar dikkate alınmak suretiyle, uygulanacak yaptırım
bakımından Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesine yollama yapılmıştır.
Bu yollamayla, maddede yer alan suçun unsurlarının maddi fiilde
gerçekleştirenler bakımından uygulanacak yaptırım, müstakil olarak
düzenlenmemiş ve maddenin değişiklikten önceki ikinci fıkradaki
unsurları da dikkate alınmak suretiyle, haksızlık oluşturan fiilin
yaptırımı bakımından Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesinin uygulanması
olanaklı hale getirilmiştir. Ayrıca, soyut cezalar bakımından
karşılaştırıldığında maddenin yeni haliyle bu fiiller bakımından,
cezanın daha caydırıcı olması amaçlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 108 inci maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, hapis cezası ile birlikte öngörülen “memuriyetten
mahrumiyet” cezası, madde metninden çıkartılmak suretiyle, Türk
Ceza Kanununun belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmayı gerektiren
halleri düzenleyen 53 üncü maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi
değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle,
fiil karşılığı uygulanan cezanın arttırılması veya indirilmesi
bakımından kabul edilen zararın az veya pek fahiş olma ölçütü, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi hükmü göz önünde tutularak
madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 111 inci maddesi değiştirilmiştir.
5235 sayılı Kanun ile
adlî yargı ilk derece mahkemelerinin görevleri genel olarak belirlendiğinden,
mahkemenin görevini belirleyen düzenleme madde metninden çıkartılmıştır.
Öte yandan, maddede öngörülen
hapis cezasının alt sınırı, süreli hapis cezalarının bir aydan az
olamayacağını ifade eden Türk Ceza
Kanununun 49 uncu maddesi dikkate alınarak madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 112 nci maddesi değiştirilmiştir.
5235 sayılı Kanun ile
adlî yargı ilk derece mahkemelerinin görevleri genel olarak belirlendiğinden,
mahkemenin görevini belirleyen düzenleme madde metninden çıkartılmıştır.
Öte yandan, maddede öngörülen
hapis cezasının alt sınırı, süreli hapis cezalarının bir aydan az
olamayacağını ifade eden Türk Ceza
Kanununun 49 uncu maddesi dikkate alınarak madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 113 üncü maddesi değiştirilmiştir.
5235 sayılı Kanun ile
adlî yargı ilk derece mahkemelerinin görevleri genel olarak belirlendiğinden,
mahkemenin görevini belirleyen düzenleme madde metninden çıkartılmıştır.
Ayrıca, fiilin kapsam ve niteliği dikkate alınmak suretiyle, yaptırım
hakkında uygulanacak ceza, hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 114 üncü maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmek suretiyle,
suç karşılığı uygulanacak yaptırımlar arasında, hafif hapis cezası
madde metninden çıkartılmış ve adlî para cezası yeniden belirlenmiştir.
(47) Maddenin kırkyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 6197 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Eczacılık yapacaklarda
aranacak mahkûmiyet koşulu Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate
alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza - fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ağır para cezası,
adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle 5237 sayılı Kanunun
52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
suçun eczacılık yapmak hakkına sahip olmayanlar tarafından işlenmesi
hali şahsa bağlı bir artırım nedeni olarak öngörülerek bu durumda
birinci fıkra hükmüne göre verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 41 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yazılı fiillerin
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre ceza sorumluluğu
bulunmayan kişiler tarafından işlenmesi halinde bu fiil hakkında
idarî para cezasının uygulanacağı öngörülmüş ayrıca, ilaç ve sair
ecza maddesine elkonularak imha edilmek üzere mülkiyetinin kamuya
geçirilmesine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Maddenin bu
düzenleniş şekliyle failin haksızlık oluşturan hareketinin idarî
yaptırım kararını gerektiren bir kabahat olması, öncelikli olarak
Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre şahsî cezasızlık sebebine bağlı
tutulmuştur. Failde şahsî cezasızlık sebebinin bulunmaması halinde
fiilin kapsam ve niteliğine göre Türk Ceza Kanununda öngörülen
bir suç kategorisine girmesi imkân dahilindedir. Örneğin bu gibi
durumda, Türk Ceza Kanununun 186 ncı maddesi hükümleri uygulanabilecektir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 42 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre değiştirilmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 43 üncü maddesinde mülga Türk Ceza Kanununun 409 uncu maddesine
yapılan yollama 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 44 üncü maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 45 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan idarî
para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş
ve bu maddede yazılı idarî yaptırım kararının mahallî mülkî amir tarafından
belirleneceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
buna ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(48) Maddenin kırksekizinci
fıkrasıyla, 6269 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde yer alan suça ilişkin
yaptırımlardan; hapis cezalarının alt ve üst sınırları yeniden belirlenmiştir,
ayrıca Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükmü dikkate alınarak ağır
para cezası adlî para cezası olarak düzenlenmiş ve müsadere ile tekerrüre
ilişkin hükümlere Türk Ceza Kanununa uyum sağlanması amacıyla madde
metninde yer verilmemiştir.
(49) Maddenin kırkdokuzuncu
fıkrasıyla, 6283 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca Kabahatler Kanunu hükümleri çerçevesinde,
Kanunda yazılı olan idarî para cezalarının, mülkî amir tarafından
verileceği öngörülmüştür. Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
buna ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(50) Maddenin ellinci
fıkrasıyla, 6301 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde yer alan idarî para
cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve hafif
para cezası, 5252 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin hükümleri de dikkate
alınarak idarî para cezasına dönüştürülmüştür. Ayrıca, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil
usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden konuya ilişkin hükümler madde metninden
çıkartılmış ve idarî para cezası verme yetkisi belirlenmiştir. Öte
yandan, bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın tamamının ilgili belediye hesabına aktarılacağı
hükme bağlanmıştır.
(51) Maddenin ellibirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 6326 sayılı Kanunun 124 üncü maddesinde
yer alan suçlara ilişkin yaptırımlar, eylemin niteliğine göre hapis
veya adlî para cezası olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 125 inci maddesinde yer alan para cezaları, eylemin niteliğine
göre günün ekonomik koşulları dikkate alınarak idarî para cezasına
dönüştürülmüş ve hapis cezası madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 126 ncı maddesinde yer alan hafif
hapis ve hafif para cezası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleriyle
uyum sağlamak amacıyla hapis ve adlî para cezası şeklinde düzenlenmiş
ve bu cezaların seçimlik olarak verilebileceği öngörülmüştür.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 127 nci maddesinde yer alan
suça ilişkin yaptırımlardan; hapis cezasının alt ve üst sınırı
yeniden belirlenmiş, ağır para cezası adlî para cezası olarak düzenlenerek
Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmış ve bu cezaların
seçimlik olarak verilebileceği
öngörülmüştür.
(52) Maddenin elliikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 6343 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi yeniden
düzenlenmiştir.
Maddenin (a) bendiyle,
veteriner hekimlik mesleğinin yerine getirilmesi için aranacak
mahkûmiyet koşulu Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden
düzenlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza - fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
(b) ve (c) bentlerinde
ise, haklarında yüksek haysiyet divanında verilmiş olan meslekten
men ve diplomanın istirdadı kararı düzenlenmiştir.
Maddenin (a) bendinde
yapılan değişikliğe paralel olarak, (ç) ve (d) bentlerindeki düzenlemelere
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 65 inci maddesinde yer alan idarî para cezasının miktarı,
günün ekonomik koşullarına uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 66 ncı maddesinde yer alan idarî para cezasının miktarı, günün
ekonomik koşullarına uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 67 nci maddesinde yer alan idarî para cezasının miktarı, günün
ekonomik koşullarına uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 68 inci maddesinde belirtilen suçun yaptırımı için öngörülen
hapis cezası madde metninden çıkartılmış, ağır para cezası ise adlî
para cezası olarak belirlenmek suretiyle Türk Ceza Kanunu ile uyum
sağlanmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 70 inci maddesinde yer alan idarî para cezasının miktarı,
günün ekonomik koşullarına uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 71 inci maddesinde suç karşılığı yaptırımda öngörülen hapis
cezasının alt sınırı, Türk Ceza Kanununun 49 uncu maddesi göz önünde
tutularak madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 72 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunda
yazılı olan idarî para cezasını gerektiren fiillerin tekrarı halinde
cezanın arttırılacağı ve idarî para cezasının mahallî mülkî amir tarafından
verileceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna
ilişkin hükümlere madde metinde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun ek 2 nci maddesinin onbeşinci fıkrasında yer alan “Devlet
memurlarına” ibaresi Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesindeki tanıma
uygun olarak “kamu görevlilerine” şeklinde değiştirilmiştir.
(53) Maddenin elliüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 6831 sayılı Kanunun 70 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan, “sigara” ibaresi, sigaranın insan sağlığı
üzerindeki bilinen yaygın zararları dikkate alınarak madde metninden
çıkartılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 77 nci maddesine bir fıkra eklenmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun, adlî kolluk ve görevi başlıklı 164 üncü maddesinde adlî
kolluk olarak tanımlanan güvenlik görevlileri arasında orman muhafaza
memurları ve Orman Kanununa yollama yapılmaması sebebiyle uygulamada
karşılaşılan tereddütlerin giderilmesi ve orman muhafaza memurlarının
da bu Kanundan kaynaklanan suçların soruşturmalarında “kolluk görevlisi”
olarak belirlenmesi amacıyla, maddede düzenleme yapılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 78 inci maddesinin (A) bendi değiştirilmiştir.
Maddeyle, silâh kullanma
koşulları bakımından mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 49 uncu
maddesine yapılan yollama, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ceza
sorumluluğunu kaldıran nedenlere ilişkin düzenlemesi dikkate
alınarak, hakkın kullanılması, meşru savunma veya zorunluluk hali
olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 79 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle öncelikle,
madde kenar başlığında kullanılan “suçların takibi” ibaresi, “Kanuna
aykırılık oluşturan fiillerin takibi”
şeklinde değiştirilmiştir. Kanuna aykırılık halleri, Orman
Kanununda yer alan hem idarî para cezasını gerektiren kabahatleri,
hem de cezai yaptırımı gerektiren suçları kapsamaktadır. Maddede,
Kanuna aykırılık hallerinde orman muhafaza memurları tarafından
yerine getirilecek usulî işlemlere yer verilmiş, ayrıca, bu aykırılık
hallerinde, orman muhafaza memurlarının bu Kanundan doğan yetkileri
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre orman muhafaza memurları;
Kanuna aykırılık durumlarını bir tutanakla tespit edecek, suça
konu nakil vasıtaları ile orman emvaline elkoyacak, şüphelileri
yakalayabilecektir. Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde,
Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre, elkoyma yetkisinin tanınmasıyla,
Orman Kanununda yer alan suçların işleniş şekilleri ve bu suçların
işlenme yerleri dikkate alındığında, suç konusu olan eşyaların elkonulmasında
gerekli süratin sağlanması ve bu suçlardaki delillerin kaybolma
tehlikesinin azaltılması amaçlanmıştır.
Maddeye eklenen üçüncü
fıkrayla, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde işlenen suçların
soruşturulmasında ve kovuşturulmasında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 83 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, 6831 sayılı
Orman Kanununun suç ve cezaları düzenleyen maddelerinin Tasarıyla
değişiklik yapılması öngörüldüğünden halen kovuşturması devam
eden orman suçlarına ilişkin davalar ile bu suçların yargılamasında
belli bazı suçlar dışında genel anlamda görevli sulh ceza mahkemelerinin
bu suçların kovuşturulmasında uzmanlaşmış olduğu da dikkate alınmak
suretiyle, orman suçlarına ilişkin görevli mahkemeler yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 84 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle, bu Kanunda
yer alan suç konusu eşyalar ile nakil vasıtaları hakkında uygulanacak
usul hükümleri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 132 nci maddesi
dikkate alınarak yeniden düzenlenmiş, elkonulan eşyalar hakkında
yapılacak işlemleri gösterir usul hükümleri madde metninden çıkartılmıştır.
Ayrıca, nakil vasıtası ve suç aletleri ile orman emvalinin satış
bedelinin tamamının Orman Genel Müdürlüğü hesabına irat kaydedileceği
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “cürüm” ibaresi
“suç” olarak değiştirilmiş ve madde metninde geçen “suçlunun” ibaresi
madde metninden çıkartılmak suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu ile uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 88 inci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Orman Kanununda yazılı
suçlardan dolayı arama işleminin Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre yapılacağı belirtilmiş, Cumhuriyet
savcısına ulaşılamayacağı hâllerde ise aramanın orman işletmesinin
yazılı emriyle yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 91 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında,
ormandan ağaç kesmek, ağacı kökünden sökmek, hayatiyetini sona erdirecek
şekilde ağacı boğmak, ağaçtan yalamuk, pedavra veya hartama çıkarmak
fiilleri, suç olarak tanımlanmıştır.
Seçimlik hareketli
bir suç olan bu suçun oluşabilmesi için, gerçekleştirilen fiilin ağacın
hayatiyetini sona erdirecek nitelikte olması gerekir.
Bu suçun konusu, ağaçtır.
Bu ağacın hayatiyetini devam ettiren bir ağaç olması gerekir. Bu
nedenle, fıkra metninde “dikiliden ağaç” ibaresi kullanılmıştır.
Bu itibarla, hayatiyeti sona ermiş olan ağaçlar, bu fıkrada tanımlanan
suçun konusunu oluşturmaz.
Kanunda yaptırım olarak
mümkün olduğunca katlamalı sistemden sarfınazar edilmiştir. Bunun
için, söz konusu suç tanımında cezanın alt ve üst sınırları arasındaki
makas geniş tutulmuştur. Bu suç tanımında hapis cezasının yanı sıra
adlî para cezası da öngörülmüştür. Adlî para cezasının üst sınırı
bin gün olarak belirlenmiştir. Bu suçu işlemek suretiyle kişinin
ekonomik bir menfaat elde ettiği düşüncesine dayalı olarak fıkra
metninde yer verilen adlî para cezasının alt sınırı belirlenmemiştir.
Bu durumda mahkeme kişinin bu suçu işlemek suretiyle elde ettiği
menfaati takdir etmek suretiyle, adlî para cezasının genel alt sınırı
olan beş gün ile bin gün arasında adlî para cezasına hükmedecektir.
Birinci fıkranın ikinci
cümlesindeki hükme göre, suçun konusunu oluşturan ağacın münhasıran
yakacak emval veren ağaç olması halinde, birinci cümleye göre verilecek
cezada indirim yapılması gerekmektedir. Dikkat edilirse, bu cümlede
kullanılan ibare, “münhasıran yakacak nitelikte emval veren
ağaç”tır. Bu itibarla, suçun konusunu oluşturan ağaç sınai bir ürün
üretilebilecek nitelikte bir ağaçsa, cezada indirim yapılmayacaktır.
Bunun için, mahkemece suçun konusunu oluşturan ağacın türü ve sair
evsafı göz önünde bulundurularak sınai bir ürün üretilebilecek nitelikte
olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında
suçun konusunun fidan olması, söz konusu suçun nitelikli unsuru
olarak tanımlanmıştır. Ancak, fidandan ne anlaşılması gerektiği
hususunda santimetre hesabıyla belirlenen kutur ölçütünden vazgeçilmiştir.
Çünkü kutur ölçütü, ağacın türüne göre değişkenlik arzedebilir.
Bunun için, her somut olayda suçun konusunu oluşturan ağacın türüne
göre, fidan olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasında
ayrı bir suç tanımına yer verilmiştir. Bu fıkrada fidan ekim sahasının
bozulması, suç olarak tanımlanmıştır. Burada suçun konusu fidan
ekim sahasıdır. Bu itibarla, somut olayda şayet maddenin birinci
fıkrasındaki suç da oluşmuşsa, ayrıca bu suçtan dolayı da kişiye
ceza vermek gerekir.
Maddenin dördüncü fıkrasında,
birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesinde motorlu araç ve gereç
kullanılması, bu suç açısından daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli
unsur olarak belirlenmiştir. Ancak, suçun konusunun fidan olması
halinde, bu nitelikli unsurdan hareketle cezada artırım yapılmayacaktır.
Maddenin beşinci fıkrasında
genel, tali ve tamamlayıcı bir suç tanımına yer verilmiştir. Bu suçun
oluşabilmesi için, gerçekleştirilen fiilin, bu Kanunun 14 üncü maddesinin
A ve B bentlerinde belirlenen yasak fiillerden olması ve fakat, yukarıdaki
fıkralarda tanımlanan suçların kapsamına girmemesi gerekir.
Maddenin altıncı fıkrasında,
bu Kanunun 14 üncü maddesinin A ve B bentlerinde belirlenen yasak
fiilleri kişinin kendi mülkü olan orman alanında işlemesi, daha
az cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 92 nci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle, 92 nci maddenin
birinci fıkrasında yer alan elkoymaya ilişkin hükümler 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri dikkate alınarak madde metninden
çıkartılmıştır.
92 nci maddenin ikinci
fıkrasında yapılan düzenleme özellikle yaptırım bakımından yeni
bir hüküm içermektedir. Böylece, izinsiz maden ocağı açma fiili, ormana
verilen zarar ve eylemin niteliği de dikkate alınarak, kabahat olmaktan
çıkartılmak suretiyle, hapis ve adlî para cezasını gerektiren suç
haline dönüştürülmüştür.
92 nci maddenin üçüncü
fıkrasında yapılan düzenlemeyle, ruhsat veya izin belgesindeki
sürenin dolmasına rağmen maden ocağı işletmeye devam edenler ya da
izin verilen alandaki sınırı aşanlar hakkında 91 inci madde hükümleri
saklı tutulmak suretiyle, 93 üncü maddede yer alan işgal ve faydalanmaya
ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmek suretiyle Yargıtayın
yerleşik uygulaması yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur.
92 nci maddenin son fıkrasıyla,
meydana gelen zararların genel hükümlere göre tazmin ettirileceği
hükme bağlanmış, ayrıca, izin alarak ocak açanların idarece kendilerinden
istenen tedbirlere uymamaları halinde haklarında idarî para cezası
verileceği öngörülmüş ve tedbirlere riayet edilinceye kadar ocakların
işletilmekten men edileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 93 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
maddede düzenlenen suça ilişkin yaptırımın üst sınırı arttırılmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
işgal suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya yanmış orman sahalarında
işlenmesi hali, fiile bağlı bir artırım nedeni olarak kabul edilerek
cezanın arttırılması öngörülmüştür.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan, işlenmesinde
kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya mahsul Türk Ceza
Kanununun müsadereye ilişkin hükümlerine göre müsadere edileceği
hükme bağlanarak Türk Ceza Kanununa uyum sağlanmıştır.
Maddenin son fıkrasında ise, 17 nci maddenin üçüncü
fıkrasındaki yerleri, amaç dışı kullanım veya kullanıma izin verenler
bakımından yaptırım öngörülmüştür.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 94 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle öncelikli olarak,
6831 sayılı Orman Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen kurallara
aykırı olarak tesis kurma eylemi, tesisin orman sınırları içerisinde
veya dışında olmasına göre ikili bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Kanunun 94 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, 18 inci maddede belirtilen
ve yapılması izne bağlı fabrika, hızar ve şeritlerle, kireç, terebentin,
katran, sakız, 92 nci madde kapsamı dışında kalan taş, kömür, toprak
ve buna benzer ocaklar ile balık üretim tesislerinin orman sınırları
içinde izinsiz olarak kurulması, hapis ve adlî para cezasını gerektirir
bir suç olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, bunların işletilmesi men
edilerek tesislerin Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre müsaderesine
hükmolunacağı belirtilmiştir.
94 üncü maddenin ikinci
fıkrasıyla, 18 inci maddede belirtilen
ve birinci fıkrada yazılı fiilin orman sınırları dışında işlenmesi
hali idarî para cezasını gerektiren
bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
94 üncü maddenin üçüncü
fıkrasıyla, 91 inci maddede daha önceden düzenlenen ve ağaç kesme
fiilleriyle doğrudan ilişkili olmayıp, tali mahiyette olan 14 üncü
maddesinin (C) bendinde belirtilen yasak haller, maddenin son fıkrasında
idarî para cezasını gerektiren fiiller arasında sayılmıştır.
Fıkranın (j) bendiyle,
Kanunun 95 inci maddesinde yer alan para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (k) bendiyle,
Kanunun 96 ncı maddesinde yer alan para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (l) bendiyle,
Kanunun 97 nci maddesinde yer alan para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, mülga Türk Ceza Kanununun
333 üncü maddesine yapılan yollama yeni Türk Ceza Kanununa göre
yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (m) bendiyle,
Kanunun 98 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ağır para cezası
Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinde düzenlenen adlî para cezası
sistemiyle uyumlu hâle getirilmiştir. Ayrıca maddenin son fıkrasında
yer alan tazminat hükmü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile
Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınmak suretiyle madde metnine
alınmamıştır.
Fıkranın (n) bendiyle,
Kanunun 99 uncu maddesinde yer alan para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (o) bendiyle,
Kanunun 100 üncü maddesinde yer alan para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ö) bendiyle,
Kanunun 101 inci maddesinde yer alan para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (p) bendiyle,
Kanunun 102 nci maddesinde yer alan para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (r) bendiyle,
Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (s) bendiyle,
Kanunun 104 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan hapis cezasının
alt sınırı eylemin niteliğine göre 5237 sayılı Kanunun genel hükümlerine
bırakılmak suretiyle yeniden belirlenmiş, ayrıca, mülga Türk Ceza
Kanununa yapılan yollama 5237 sayılı Kanuna göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (ş) bendiyle,
Kanunun 105 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan para cezası
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. İdarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi ve tahsili usulü
5326 sayılı Kanunun genel hükümleri
kısmında düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere yer verilmemiştir.
Ayrıca, mülga Türk Ceza Kanununa yapılan yollama, yeni Türk Ceza
Kanununa göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (t) bendiyle,
Kanunun 106 ncı maddesinde mülga Türk Ceza Kanununa yapılan yollama
5237 sayılı Kanuna göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (u) bendiyle,
Kanunun 107 nci maddesinde yer alan fiilin yaptırımı, 5326 sayılı Kanunun
32 nci maddesine yollama yapılmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (ü) bendiyle,
Kanunun 108 inci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Öncelikli olarak 108
inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan suç karşılığı
uygulanacak cezalar yeniden belirlenmiş ve maddede geçen ağır para
cezası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinde düzenlenen
adlî para cezası olarak belirlenmiştir.
108 inci maddenin üçüncü
fıkrasıyla, suçun konusunu oluşturan
orman ürünlerinin değerinin azlığı göz önünde bulundurularak verilecek
cezalarda indirim yapılacağı hükme bağlanmıştır.
108 inci maddenin dördüncü
fıkrasıyla, bu Kanunda yazılı suça konu olan her türlü orman emvali,
nakil vasıtaları ve suç aletlerinin Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre müsadere edileceği belirtilmek suretiyle Türk Ceza Kanununa
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (v) bendiyle,
Kanunun 109 uncu maddesinde yer alan hafif hapis ve hafif para cezası
5252 ve 5326 sayılı Kanunlara uyum sağlamak amacıyla idarî para cezası
olarak günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (y) bendiyle,
Kanunun 110 uncu maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Kanunun 110 uncu maddesinin
birinci fıkrasıyla, haksızlık oluşturan fiile ilişkin idarî para cezasının
miktarı günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
76 ncı maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan suçlara ilişkin hapis
cezalarının üst sınırı üç yıl olarak düzenlenmiş ve maddede geçen
ağır para cezası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi dikkate
alınarak adlî para cezasına dönüştürülmüştür.
110 uncu maddenin üçüncü
fıkrasıyla, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman yangınına
sebebiyet verenler hakkında uygulanacak suça ilişkin yaptırım,
suçun zarar suçu olma vasfı da dikkate alınarak belirlenmiştir.
Maddeyle, failin yangının söndürülmesine ve etkisinin azaltılmasına
yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı cezanın indirilmesi
bakımından göz önünde tutulacak bir kriter olarak kabul edilmiştir.
Madde metninde “dikkat ve özen yükümlülüğü” ibaresi özellikle 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun kusur sorumluluğunun bir türü olarak
öngörülen taksirli sorumlulukta yer verilen ifadeyle uyumu sağlanması
amacıyla kullanılmıştır. Ayrıca, maddede zararın belirlenmesi
bakımından dikkate alınacak hususlar ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
110 uncu maddenin dördüncü
fıkrasıyla, kasten orman yakmak suçuna ilişkin cezalar, suçun işleniş
şekli, vasıf ve mahiyetine göre yaptırımlarda caydırıcılığın
sağlanması amacıyla yaptırımlar yeniden belirlenmiştir.
110 uncu maddenin beşinci
fıkrasıyla, Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş
bir örgütün faaliyeti çerçevesinde Devlet ormanlarının yakılması
halinde suçun işleniş şekli dikkate alındığında, artırımlı cezanın
uygulanacağı belirtilmiştir.
110 uncu maddenin son
fıkrasında, bu maddede yazılı suçların işlenmesi sebebiyle, gerek
kasten, gerek taksirli şekli olsun, ölüm ve yaralamanın meydana gelmesi
halinde, kasten veya taksirle ölüm ya da yaralamaya ilişkin suça
ilişkin cezaya ayrıca hükmolunacağı belirlenmiştir.
Maddenin değişiklikten
önceki düzenlenmesinde yer alan Devlet Güvenlik Mahkemelerince
bakılacağına dair hüküm 5235 sayılı Kanunun 8 ilâ 15 inci ve 5271
sayılı Kanunun 250 nci maddesi hükümleri karşısında hüküm madde
metnine alınmamıştır. Ayrıca, 647 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
uygulanmayacağına ilişkin hüküm 5237 sayılı Kanunun 5 ve 50 nci
maddelerinin hükümleri karşısında madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (z) bendiyle,
Kanunun 111/a maddesinde yapılan değişiklikle, bu Kanunda mercii
belirtilmemiş idarî yaptırım kararlarının, orman işletme şefleri
tarafından verileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi ve tahsil usulü,
5326 sayılı Kanunun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (aa) bendiyle,
Kanunun 112 nci maddesi kısmen yeniden düzenlenmiştir.
112 nci maddenin birinci
fıkrasında yapılan değişiklikle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda
ceza yargılamasında şahsî hak talebi ve tazminat istemine ilişkin
usulü hükümlere yer verilmemesi sebebiyle, bu Kanunla yasaklanan;
dikiliden ağaç kesilmesi dışındaki fiillerin işlenmesi nedeniyle
meydana gelen zararın genel hükümlere göre ve hukuk mahkemelerinden
istenebileceği hükme bağlanarak Ceza Muhakemesi Kanunuyla
uyum sağlanmıştır.
112 nci maddenin ikinci
fıkrasında geçen “suç” ibareleri yerine “fiil” ibaresi kullanılmak
suretiyle gerçek zarar üzerinden tazminatın, bu Kanunda düzenlenen
idarî yaptırım kararını gerektiren fiiller bakımından da istenebilmesi
olanaklı hâle getirilmiştir. Ayrıca maddede yer alan bazı ibareler
Ceza Muhakemesi Kanununa uyum amacıyla, madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (bb) bendiyle,
Kanunun 113 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen “suç” deyimi
yerine “bu Kanuna aykırılık oluşturan fiilin” ibaresi kullanılmak
suretiyle idarî yaptırım kararını gerektiren fiiller bakımından
da maddenin uygulanması olanaklı hâle getirilmiştir.
Fıkranın (cc) bendiyle,
Kanunun 114 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle,
maddede geçen “her türlü orman suçları” deyimi yerine “bu Kanuna
aykırılık oluşturan her türlü fiil” ibaresi kullanılmak suretiyle
idarî yaptırım kararını gerektiren fiiller bakımından da maddenin
uygulanması olanaklı hâle getirilmiştir.
Fıkranın (çç) bendiyle,
Kanunun 116 ncı maddesinin son fıkrasında yer alan müsadereye ilişkin
hüküm, maddedeki yaptırımın idarî para cezası olması nedeniyle,
Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunuyla uyum sağlamak amacıyla
madde metninden çıkartılmıştır.
(54) Maddenin ellidördüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 6948 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde yer
alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Madde metninde geçen Bakanlık ismi, güncelleştirilmiş, ayrıca,
maddede yer alan idarî para cezasının miktar olarak yeterli ve etkin
caydırıcılığı sağlaması sebebiyle fiilin tekrarı hâlinde bu cezanın
artırımına ilişkin hükmü madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
6948 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve Bakanlık ismi
güncelleştirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
6948 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, idarî
yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulüne
ilişkin hükümler, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden madde metninden çıkarılmış ve idarî para
cezasının mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanarak
uygulamada doğabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
6948 sayılı Kanunun 12 nci maddesi değiştirilerek maddede yazılı
fiilleri işleyenler hakkında suça ilişkin yaptırım bakımından
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesinin uygulanacağı
hükme bağlanmıştır.
(55) Maddenin ellibeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 6968 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan para cezası, eylemin niteliğine göre idarî para
cezasına dönüştürülerek günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda yer alan
idarî yaptırım rejimine uygunluğunun sağlanması amacıyla elkonulan
eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirileceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, yasak olduğunu bildiği hâlde bir bitkiyi ülkeye sokan
veya transit olarak geçirenlerin fiili daha ağır cezayı gerektiren
bir suç oluşturmadığı takdirde, bunlar hakkında hapis veya adlî para
cezası verileceği öngörülmek suretiyle maddenin ikinci fıkrasındaki
suçun hem unsurları hem de yaptırımı itibariyle yeni düzenlemeye
yer verilmiştir. Madde düzenlemesiyle,
hem Türk Ceza Kanunu, hem de Kabahatler Kanunu hükümleriyle uyumunun
sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinde yer alan yaptırımlardan; hapis
cezalarının alt ve üst sınırları yeniden belirlenerek ağır para
cezası 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen para cezası
sistemine uygun şekilde adlî para cezası olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, Türk Ceza Kanununun genel hükümler
kısmında düzenlenmesi sebebiyle maddede müsadere hükmüne yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 50 nci maddesinde, haksızlık oluşturan fiilin
kapsam ve niteliği dikkate alınarak fiil, kabahat olarak düzenlenmiştir.
Bu nedenle, maddede yer alan aykırılık hâllerinde uygulanacak yaptırım,
5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri de dikkate alınmak suretiyle,
idarî para cezası olarak belirlenmiştir. Ayrıca, kabahat konusunu
oluşturan bitkilere elkonularak imha edileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde öngörülen suç karşılığı verilecek
yaptırım, Türk Ceza Kanununun yaptırım sistemi dikkate alınmak suretiyle,
hapis veya adlî para cezası olarak yeniden belirlenmiş ve maddede
yer alan müsadere hükmüne yeni düzenlemede yer verilmemek suretiyle
de Türk Ceza Kanununa uyum sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 52 nci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeyle, Türk
Ceza Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “idarenin
düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz” ilkesi gözetilmek
suretiyle, maddede yer alan aykırılık hâli, suç olarak değil, idarî
para cezasını gerektiren bir kabahat olarak belirlenmiştir. Ayrıca idareye, kabahat
konusu bitki ve eşyaya karantina tedbiri alma yükümlülüğü de getirilmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
hafif para cezası, 5252 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınmak suretiyle,
idarî para cezasına dönüştürülmüştür. Öte yandan, ikinci fıkrada
yer alan ve fiile bağlı bir artırım nedeni olarak öngörülen düzenlemede
geçen ağır para cezası, maddenin birinci fıkrasında yapılan değişikliğe
paralel olarak, idarî para cezasını gerektiren bir artırım nedeni
olarak öngörülmüştür. Ayrıca, kabahat konusunu oluşturan bitkiler
hakkında gerekli karantina tedbirlerinin alınacağı da hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (f) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde yer alan aykırılık hâli,
idarî para cezasını gerektiren kabahat olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 55 inci maddesinde yer alan hafif para cezası,
5252 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınarak, idarî para cezasına
dönüştürülmüş ve günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinde yer alan aykırılık hâli, idarî
para cezasını gerektiren bir kabahat olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 57 nci maddesi değiştirilmiştir. Maddeyle, 57
nci maddede yer alan fiiller, idarî para cezasını gerektiren kabahat
olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, kapatma veya faaliyetten men yaptırımının
süresi ve niteliği itibariyle eksikliklerin tamamlanması koşuluna
bağlı tutularak ticari müessesenin ticari faaliyetlerinin devam
etmesi olanağı sağlanmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 58 inci maddesinde yer alan fiil, idarî para cezasını
gerektiren kabahat olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, bu madde hükümlerine
göre zararlı olan tohumların mülkiyetinin de kamuya geçirilmesi
olanağı getirilmek suretiyle idarî yaptırımı gerektiren fiiller
yönünden Kabahatler Kanunu ile uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (i) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinde yer alan fiil, idarî para cezasını
gerektiren kabahat olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, bu madde hükümlerine
aykırı olarak taşınan bitkilere elkonularak mülkiyetinin de kamuya
geçirilmesi olanağı getirilmek suretiyle idarî yaptırımı gerektiren
fiiller yönünden Kabahatler Kanunu ile uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (j) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinde yer alan fiil, idarî para cezasını
gerektiren kabahat olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (k) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 61 inci maddesinde yer alan fiil, idarî para cezasını
gerektiren kabahat olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (l) bendiyle,
6968 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde yer alan idarî yaptırım kararını
verecek makam ve merciler yeniden düzenlenmiştir.
(56) Maddenin ellialtıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 7126 sayılı Kanunun 45 inci maddesi değiştirilerek
mülga Türk Ceza Kanununa yapılan yollama, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
257 nci maddesi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 47 nci maddesinde yapılan değişiklikle, madde
hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak olan yaptırım,
unsur ve şekli itibariyle Kabahatler Kanununun 32 nci maddesine
uyduğundan fiilin, adı geçen Kanun hükümlerine göre cezalandırılması
amacıyla, Kabahatler Kanununa yollama yapılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
hapis cezası, eylemlerin niteliği itibariyle idarî para cezasına
dönüştürülerek idarî para cezasının miktarı belirlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
para cezası, 5237 sayılı Kanunla uygunluğunu sağlanmak amacıyla
adlî para cezasına dönüştürülmüş, maddenin ikinci fıkrasında belirtilen
ihlallerde de, birinci fıkra hükmü gereğince ceza öngörülmüş ve
burada geçen bedel ödeme cezası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
suç karşılığı öngörülen yaptırım sistemi dikkate alınarak ve Türk
Ceza Kanununun aslî ceza-ferî ceza ayrımını kabul etmemesi sebebiyle
madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (f) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş,
maddenin ikinci fıkrasında ise, idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümleri
kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, mülga
Türk Ceza Kanununa yapılan yollama, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
258 inci maddesi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 55 inci maddesinde cezaî yaptırıma bağlanan
fiiller, Türk Ceza Kanununda suç olarak düzenlendiğinden, bu fiillerin
ayrıca müstakil bir suç olarak düzenlenmesine ihtiyaç görülmeyerek,
Türk Ceza Kanununun mala zarar verme suçu hükümlerine göre cezalandırılacağı
hükme bağlanmıştır.
(57) Maddenin elliyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 7201 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin birinci
fıkrası değiştirilmiştir.
Maddeyle, madde metninde
geçen “Devlet memuru” ibaresi, Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesi
hükmü dikkate alınarak “kamu görevlisi” olarak değiştirilmiştir.
Öte yandan bu Kanunun 57 nci maddesinde yer alan düzenlemenin, kapsam,
niteliği ve yeri itibariyle bu maddeyle örtüşmesi sebebiyle, kendilerine
karşı işlenen suçlar bakımından da “kamu görevlisi” sayılacakları
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 53 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Yanlış adres bildirme
suçuna uygulanacak yaptırıma hapis cezası da eklenmek suretiyle
adlî para cezasıyla seçenekli hale getirilmiştir. Ayrıca madde
metninde yer alan, suç karşılığı öngörülen ağır para cezası, adlî para
cezası olarak belirlenmek suretiyle; Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle
uyum sağlanmıştır. Madde metninde yer alan suça uygulanacak yaptırımda,
uygulanacak temel cezanın belirlenmesinde
öngörülen zarar ölçütü, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi hükmü
göz önünde tutularak madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 54 üncü maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir.
Maddede suç karşılığı
öngörülen ağır para cezası adlî para cezası olarak belirlenmek suretiyle,
Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 55 inci maddesinin birinci fıkrası değiştirilerek, suç
karşılığı öngörülen ağır para cezaları adlî para cezasına dönüştürülmek
suretiyle Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 56 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, suç karşılığı
öngörülen ağır para cezası, adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle
Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
(58) Maddenin ellisekizinci
fıkrasıyla, 7258 sayılı Kanunun 5 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, futbol müsabakalarında müşterek bahis tertip veya idare
edenler, bunlara ait biletleri bilerek satanlar ve dağıtanlar hakkında
uygulanan yaptırım, Türk Ceza Kanununa uyumunun sağlanması amacıyla
hapis ve adlî para cezası olarak belirlenmiş, ayrıca, bu suçun tüzel
kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde tüzel kişilere
özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, bu madde kapsamına giren suçların soruşturmalarının
genel hükümlere göre yürütülmesinin sağlanması amacıyla madde
metninde yer alan soruşturma usulüne ilişkin hükümler madde metninden
çıkartılmıştır.
(59) Maddenin ellidokuzuncu
fıkrasıyla, 7269 sayılı Kanunun 47 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin (a) bendinde
yer alan, haksızlık oluşturan fiilin yaptırımı idarî para cezası olarak
yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin (a) bendinin
alt bentlerinde yer alan hükümlere idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden madde
metninde yer verilmemiştir.
Maddenin (b) bendinde
yer alan, ağır para cezası 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesine uyum
sağlamak amacıyla adlî para cezası olarak belirlenmiştir.
Maddenin (c) bendinde
yapılan değişiklikle 5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle uyum sağlanmıştır.
(60) Maddenin altmışıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 7397 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendi değiştirilmiştir.
Türkiye’de kurulacak
sigorta veya reasürans kurucularında aranacak mahkûmiyet koşulu
Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza – fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 37 nci maddesinin beşinci fıkrası, Kanunun ikinci maddesinin
ikinci fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklikle uygun olarak
değiştirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 42 nci maddesinin bir ve üçüncü fıkralarında yer alan yaptırım,
hapis veya adlî para cezası şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasının
hükümleri 5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesi hükümleri karşısında
madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 44 üncü maddesinde yer alan yaptırım, hapis veya adlî para
cezası şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 45 inci maddesinde yer alan yaptırım, hapis veya adlî para
cezası şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasının
hükümleri 5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesi hükümleri karşısında
madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 46 ncı maddesinde yer alan yaptırım, hapis veya adlî para cezası
şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasının
hükümleri 5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesi hükümleri karşısında
madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 47 nci maddesinde yer alan yaptırım, hapis veya adlî para cezası
şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasının
hükümleri 5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesi hükümleri karşısında
madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 48 inci maddesinde yer alan ağır para cezası, fiilin niteliğine
göre idarî para cezası olarak belirlenmiştir. Bu cezanın mahallî
mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 49 uncu maddesinde yer alan yaptırım, hapis veya adlî para
cezası şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasının
hükümleri 5237 sayılı Kanunun 58 inci maddesi hükümleri karşısında
madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 50 nci maddesinde yer alan yaptırım, hapis ve adlî para cezası
olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 51 inci maddesinde yer alan yaptırım, hapis ve adlî para cezası
olarak belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında
ise maddenin birinci fıkrasındaki
fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, verilecek cezaların
artırılacağı hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 52 nci maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama
5237 sayılı Kanuna göre belirlenmiştir.
Fıkranın (j) bendiyle,
Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan yaptırım,
hapis veya adlî para cezası şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla
bu fıkrada belirtilen eylemleri yapanlara verilecek cezanın,
maddenin birinci fıkrasına göre verilecek cezaya göre bir kat artırılarak
verileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (k) bendiyle,
Kanunun 54 üncü maddesinde yer alan ağır para cezası fiilin niteliğine
göre idarî para cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (l) bendiyle,
Kanunun 55 inci maddesinde yer alan yaptırım, hapis veya adlî para
cezası şeklinde seçenekli olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (m) bendiyle,
Kanunun 56 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunun
45 ve 46 ncı maddelerinde yazılı suçların tekerrüren işlenmesi halinde
uygulanacak yaptırım gösterilmiştir. Maddede tekerrür nedeniyle
suç karşılığı uygulanan yaptırım bakımından bir artırım öngörülmemiş
sadece bu suça ilişkin olarak uygulanacak yaptırım nevine yer verilmiştir.
Fıkranın (n) bendiyle,
Kanunun 58 inci maddesinde yapılan değişiklikle 5271 sayılı Kanunla
uyum sağlanmıştır.
(61) Maddenin altmışbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 7402 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan “Devlet
memurları” ibaresi, “kamu görevlisi” olarak değiştirilmek suretiyle
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 15 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 16 ncı maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 18 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 19 uncu maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Bu para cezalarının mahallî
mülkî amir tarafından verileceği belirtilmiştir.
Öte yandan idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil
usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında düzenlendiğinden
bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 20 nci maddesi, 5271 sayılı Kanun hükümlerine göre değiştirilmiştir.
(62) Maddenin altmışikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 7472 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiş ve bu cezanın mahallî mülkî amir tarafından
verileceği belirtilmiştir. Öte yandan idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında düzenlendiğinden bu hükümlere
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 5 inci maddesinin (b) bendi 5237 sayılı Kanunun 53 üncü maddesine
uyum sağlamak amacıyla değiştirilmiştir.
(63) Maddenin altmışüçüncü
fıkrasıyla, 7478 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
daha önceden veya bu Kanun hükümlerine göre kurulmuş köy içme suyu
tesislerinin tahribi, imha edilmesi veya bozulması ya da bunlara
zarar verilmesi fiiline ilişkin olarak yaptırım bakımından Türk Ceza
Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
kurulan su kullanım düzeninin bozulması fiili, idarî para cezasını
gerektirir bir kabahat olarak düzenlenmiş ve bu cezanın mahallî
mülkî amir tarafından verileceği öngörülmüştür.
Maddenin üçüncü fıkrasında
ise, tazmine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Tazminin yerine getirilmesi,
failin bulunamaması koşuluna bağlanmıştır.
(64) Maddenin altmışdördüncü
fıkrasıyla, 80 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
bu Kanun hükümlerine göre, yürürlüğe konulacak yönetmelik esaslarına
aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve idarî yaptırım
kararlarının, belediye encümenleri tarafından verileceği öngörülmüştür.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
idarî para cezalarının tamamının ilgili belediye hesabına aktarılacağı
hükme bağlanmıştır.
İdarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsili usulüne
ilişkin düzenlemeler Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
yer aldığından maddede buna ilişkin düzenlemelere yer verilmemiştir.
(65) Maddenin altmışbeşinci
fıkrasıyla, 155 sayılı Kanunun birinci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede öngörülen suçun maddi unsurları dikkate alınmak suretiyle
suça ilişkin yaptırımın müstakil olarak düzenlenmesi uygun görülerek
maddenin eski düzenlemesinde yer verilen mülga Türk Ceza Kanununa
yollama yapılması usulü tercih edilmemiştir.
(66) Maddenin altmışaltıncı
fıkrasıyla, 167 sayılı Kanunun 18 inci maddesinde yer alan idarî para
cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenip,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kesinleşmesi, kanun yolu,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden madde metninden çıkartılmış,
Kabahatler Kanununa uyum amacıyla tekerrür hükümlerine yer verilmemiştir.
(67) Maddenin altmışyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 213 sayılı Kanunun 2 nci maddesi değiştirilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler
Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, 4458 sayılı Gümrük Kanununun
uygulamasında, gümrük idarelerince verilen para cezalarının kanun
yolu usulü konusunda ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi ve
bu hususlarda Vergi Usul Kanununda öngörülen sistemin geçerli olmasını
temin etmek ve uygulanabilirliğini sağlamak amacıyla maddede değişiklik
yapılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrası değiştirilmiştir.
Maddeyle, açıklanan
bilgilerin ele alınarak mükelleflerin, şeref ve haysiyetlerine tecavüz edilemeyeceği
kuralı getirilmiştir. Bu kurala aykırı hareket edilmesi halinde
uygulanacak suç ve yaptırım bakımından mülga Türk Ceza Kanununun
480 ilâ 482 nci maddelerine yapılan yollamalara madde metninde yer
verilmemiştir. Nitekim maddede yazılı kurallara aykırılık teşkil
eden fiiller 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yaptırım bakımından
suç olarak düzenlendiğinden bu suça özgü unsurların gerçekleşmesi
hâlinde Türk Ceza Kanununun ilgili madde hükümlerinin uygulanması
mümkün olabilecektir. Ancak, bu maddelerde suç karşılığı öngörülen
yaptırımlar bakımından maddenin düzenlemeden önceki şeklinde
yer alan “cezanın artırımlı uygulanması” bundan sonra mümkün olmayacaktır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 87 nci maddesi kısmen değiştirilmiştir.
Maddeyle, maddenin değişiklikten
önceki metninden farklı olarak; takdir, tadilat ve zirai kazançlar
il komisyonları ile özel komisyonlara, memurların dışında, seçilecek
kimselerde aranacak mahkûmiyet koşulu, Türk Ceza Kanunu hükümleri
dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza-fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Öte yandan, mahkûmiyet
koşulu ile ilgili olarak yapılan değişikliğe paralel olarak madde
metninde bu koşula ilişkin olan hükümlere yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 246 ncı maddesinin ikinci fıkrasında mülga 765 sayılı Kanuna
yapılan yollama 5237 sayılı Kanuna göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 344 üncü maddesinin başlığı madde metninde yapılan değişikliğe paralel
olarak değiştirilmiş ve maddede yer alan aykırılık halleri, Kanunda
idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak düzenlendiğinden
maddenin birinci ve ikinci fıkrasında yer alan terimler de bu değişikliğe
paralel olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 359 uncu maddesinin (a) bendinin (2) numaralı alt bendi ifade
düzgünlüğünün sağlanması bakımından yeniden düzenlenmiş ve eylemin
niteliğine göre hapis cezasının alt sınırı bir yıl olarak belirlenmiştir.
Öte yandan, madde metninde yer alan hapis cezasının para cezasına
çevrilmesine ilişkin düzenlemeye
Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesi hükmü dikkate alınarak madde
metninde yer verilmemiştir. Ayrıca maddede yer alan para cezalarının
ertelenmeyeceğine ilişkin düzenleme de Türk Ceza Kanununun 51 inci
maddesi düzenlemesi karşısında madde metnine alınmamıştır.
Maddenin (b) bendinde
yer alan, suç karşılığı uygulanacak yaptırım bakımından Türk Ceza
Kanununun belgede sahtecilik hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş,
ancak, cezanın alt sınırının onsekiz aydan az olamayacağı hükme
bağlanmak suretiyle, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
işlenmiş suçlar nedeniyle kovuşturması devam eden veya Yargıtay’da
bulunan dava dosyaları bakımından
uygulamadaki deyimiyle “Yasa bozması” yapılmasının önüne
geçilmesi ve bu suretle de bazı dosyalar yönünden suçun dava zamanaşımına uğramaması
amaçlanmıştır.
Ayrıca, maddenin (b)
fıkrasının (2) numaralı alt bendi maddenin (c) fıkrası olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 360 ıncı maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.
359 uncu maddede yer
alan suça iştirak eden suç ortaklarının suçun işlenmesinde menfaatlerinin
bulunmaması halinde Türk Ceza Kanununun suça iştirak hükümlerine
göre verilecek cezanın yarısı oranında indirileceği hükme bağlanmış
ve bu suçlarda iştirak kurallarında Türk Ceza Kanunu hükümlerine
yollama yapılmak suretiyle de aynı
Kanunun 37 ilâ 41 inci madde hükümleri ile de uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 362 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yazılı aykırılık
oluşturan fiil hakkında yaptırım bakımından, Türk Ceza Kanununun
239 uncu maddesinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, Türk Ceza Kanununun
58 ve 5275 sayılı Kanunun 108 inci
maddesi hükümleri dikkate alınmak suretiyle tekerrür halinde Devlet
hizmetinde kullanılmamaya ilişkin hükme madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 363 üncü maddesi değiştirilmiştir. Maddede mülga 765 sayılı
Kanuna yapılan atıf 5237 sayılı Kanuna göre yeniden belirlenmiştir.
Ayrıca, Kanunun 344 üncü maddesinde belirtilen fiiller, idarî yaptırımı
gerektirdiğinden “suç” ibaresine madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 367 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, Kanunun 360 ıncı maddesinde müstakil bir
suç düzenlenmemesi ve bu maddede iştirak hükümlerine yer verilmiş
olması nedeniyle maddede geçen “360” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
Aynı gerekçelerle maddenin iki ve dördüncü fıkralarında da değişiklikler
yapılmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 371 inci maddesinin birinci fıkrasında, Kanunun 360 ıncı
maddesine yapılan yollama, bu maddede suç gerektiren bir fiil düzenlenmemesi
nedeniyle madde metninden çıkartılmıştır.
(68) Maddenin altmışsekizinci
fıkrasının (a) bendiyle 222 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinde yapılan
değişiklikle, “aile başkanına” ilişkin ibareler Türk Medeni Kanununun
aile hukukuna ilişkin düzenlemeler dikkate alınmak suretiyle madde
metninden çıkartılmış ve para cezaları 5083 sayılı Kanun hükümlerine
göre yeniden uyarlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle
Kanunun 57 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 59 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan idarî para
cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
59 uncu maddenin altıncı
fıkrasında yapılan değişiklikle, bu Kanunda yazılı idarî para cezalarının
mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmış ve (c) yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil
usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(69) Maddenin altmışdokuzuncu
fıkrasıyla, 237 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi kısmen yeniden düzenlenmiştir.
Madde metninde geçen “fiili mahiyetine göre” ibaresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci
maddesi hükmü gözetilerek madde metninden çıkartılmıştır. Ayrıca,
Ceza Muhakemesi Kanununda tazminat ve şahsî hak istemine ilişkin
usulü hükümlere yer verilmediğinden, meydana gelen masraf ve zararların
ceza mahkemelerince değil, hukuk mahkemelerince tazmin ettirilmesi
için genel hükümlere yollama yapılmıştır. Öte yandan 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun 5 ve 58 inci maddeleri ile 5275 sayılı Kanunun
108 inci maddesi hükümlerine uyum sağlamak amacıyla, son fıkra madde
metnine alınmamıştır.
(70) Maddenin yetmişinci
fıkrasının (a) bendiyle 298 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinde mülga
765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan yollama 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununa göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 133 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suç karşılığı
öngörülen yaptırımda suçun niteliği ve kapsamı dikkate alınarak
ağır para cezası madde metninden çıkartılmış ve bu suç için öngörülen
hapis cezasının alt ve üst sınırları yeniden belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
Türk Ceza Kanununun iştirak hükümleri dikkate alınmak suretiyle,
fiilin içlerinden en az birisinin silahlı olması koşuluyla üç kişi
tarafından işlenmesi hâli fiile bağlı bir artırım nedeni olarak
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 134 üncü maddesi değiştirilmiştir. Maddenin birinci fıkrasıyla,
seçim düzeninin sağlanması maksadıyla bu Kanun hükümlerine göre
yetkili ve görevli kurullar veya kurul başkanı tarafından alınan
karar ve tedbirlere uyarıya rağmen aykırı hareket edenlerin fiili,
idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
bu madde hükümlerine göre alınan kararların sonuçsuz kalmasına
sebebiyet verenlerin fiiline uygulanacak yaptırım idarî para cezası
olarak belirlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
maddede yazılı fiillerin görevli kimseler tarafından işlenmesi
hali şahsa bağlı bir artırım nedeni olarak öngörülmüştür. Öte yandan
Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde yer alan belli haklardan yoksun
bırakılma güvenlik tedbirine ilişkin düzenleme dikkate alınmak
suretiyle suç hakkında daha önceki metinde yer alan kamu hizmetinden
yasaklılık cezasına madde metninde yer verilmeyerek Türk Ceza Kanunu
ile uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 136 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
kurullara seçildiği halde haklı sebep olmaksızın görevi başına
gelmeyenler hakkında uygulanacak yaptırım, adlî para cezası olarak
yeniden belirlenmek suretiyle Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle
uyum sağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
seçim başladıktan sonra kuruldaki görevlerini haklı bir sebep olmaksızın
terk edenlere uygulanacak yaptırım, suçun kapsam ve niteliği gözetilerek
sadece hapis cezası olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 137 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla
suç karşılığı öngörülen yaptırım hapis cezası olarak belirlenmiştir.
Öte yandan Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde yer alan belli haklardan
yoksun bırakılma güvenlik tedbirine ilişkin düzenleme dikkate
alınmak suretiyle suç hakkında daha önceki metinde yer alan kamu
hizmetinden yasaklılık cezasına madde metninde yer verilmeyerek
Türk Ceza Kanunu ile uyum sağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında,
birinci fıkradaki fiilleri fiillerin görevliler dışında işlenmesi
halinde verilecek cezaya yer verilmiştir.
Fıkranın (e) bendi ile
Kanunun 138 inci maddesi,Türk Ceza Kanununun görevi kötüye kullanma
suçunu düzenleyen 257 nci maddesi
dikkate alınmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 140 ıncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında,
mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa
göre yeniden belirlenmiş ve ikinci fıkrada yer alan ağır para cezası,
eylemin kapsam ve niteliği dikkate alınarak idarî para cezası olarak
belirlenmiştir. Böylece, maddenin ikinci fıkrasında haksızlık
oluşturan fiil, suç olmaktan çıkartılarak kabahate dönüştürülmüştür.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 143 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan ağır para
cezası, eylemin kapsam ve niteliği dikkate alınarak madde metninden
çıkartılmıştır.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 144 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, madde metninde
yer alan ağır para cezaları, eylemin kapsam ve niteliğine göre madde
metninden çıkartılmış ve hapis cezalarının alt ve üst sınırları yeniden
belirlenmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 147 nci maddesinde yer alan ağır para cezaları eylemin kapsam
ve niteliği itibariyle madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 148 inci maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir.
Yapılan değişiklikle,
tamamen veya kısmen sahte seçmen kütüğü veya seçmen listesi tanzim
eden veya bozan veya çalan veya yok edenler hakkında uygulanacak
yaptırım bakımından Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna
ilişkin hükümlerine göre ceza verilmesi hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 149 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
madde metninde yer alan ağır para cezası eylemin kapsam ve niteliğine
göre madde metninden çıkartılmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
seçim propagandası toplantısına engel olma veya devamına imkân
vermeme şeklinde ihlaller bakımından Türk Ceza Kanununun iştirak
hükümleri dikkate alınmak suretiyle suçun unsurları yeniden belirlenmiştir. Değişiklikle, maddede yer alan fiilin
ikiden fazla kişi ile birlikte, cebir veya şiddet kullanarak ya da
tehdide başvurularak işlenmesi halinde de failler hakkında hapis
cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir.
Fıkranın (j) bendiyle,
Kanunun 149/A maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ağır para cezaları,
adlî para cezası olarak belirlenmek suretiyle Türk Ceza Kanununun
52 nci maddesiyle uyumlu hale getirilmiştir. Ayrıca maddenin önceki
halinde yer alan tekerrür ve mülga Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesinin
uygulanmayacağına ilişkin düzenlemelere, Türk Ceza Kanununun
5, 58 ve 75 inci maddeleri hükümleri göz önünde tutularak madde metninde
yer verilmemiştir.
Fıkranın (k) bendiyle,
Kanunun 150 nci maddesinde yer alan suç karşılığı uygulanan hapis
cezasının alt sınırı madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (l) bendiyle,
Kanunun 151 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında suç karşılığı
yaptırım olarak öngörülen ağır para
cezaları suçun niteliği ve kapsamı dikkate alınmak suretiyle madde
metnine alınmamış ve maddenin birinci fıkrasında yer alan hapis cezasının
alt ve üst sınırları yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (m) bendiyle,
Kanunun 154 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan ağır para
cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesine uyum amacıyla adlî para
cezası olarak belirlenmiştir. Öte
yandan, maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan suç karşılığı
yaptırımda, suçun niteliği ve kapsamı dikkate alınmak suretiyle
ağır para cezalarına yer verilmemiştir.
Fıkranın (n) bendiyle,
Kanunun 155 inci maddesinde yapılan değişiklikle, suç karşılığı
öngörülen yaptırımda suçun nitelik ve kapsamı dikkate alınarak
ağır para cezasına yer verilmemiştir.
Fıkranın (o) bendiyle,
Kanunun 156 ncı maddesinde mülga 765 sayılı Kanunun 526 ncı maddesine
yapılan yollama Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi olarak düzeltilmiştir.
Fıkranın (ö) bendiyle,
Kanunun 158 inci maddesinde yer alan hafif para cezası 5252 sayılı
Kanunun hükümlerine göre idarî para cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (p) bendiyle,
Kanunun 159 uncu maddesinde yer alan ağır para cezasına eylemin niteliğine
göre madde metninde yer verilmiştir.
Fıkranın (r) bendiyle,
Kanunun 160 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yapılan
değişiklikle, maddede yer alan suç karşılığı öngörülen yaptırımlardan,
suçun niteliği ve kapsamı gözönünde tutularak ağır para cezasına
yer verilmemiştir.
Fıkranın (s) bendiyle,
Kanunun 161 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle,
maddede yer alan suç karşılığı öngörülen yaptırımlardan, suçun niteliği
ve kapsamı göz önünde tutularak ağır para cezasına yer verilmemiştir.
Fıkranın (ş) bendiyle,
Kanunun 163 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle,
maddede yer alan suç karşılığı öngörülen yaptırımlardan, suçun niteliği
ve kapsamı göz önünde tutularak ağır para cezasına yer verilmemiştir.
Fıkranın (t) bendiyle,
Kanunun 164 üncü maddesinin (1) numaralı bendinde yapılan değişiklikle
maddede yazılı suçları işleyenler hakkında yaptırım bakımından
Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerinin
uygulanacağı öngörülmüştür.
Türk Ceza Kanununun 61
inci maddesi göz önünde tutularak artırım sebebi olarak düzenleme
içeren (2) ve (4) numaralı bent hükümleri madde metnine alınmamıştır.
Maddenin (3) numaralı
bendinde yapılan değişiklikle fiil hakkında uygulanacak yaptırım
bakımından Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna
ilişkin hükmünün artırımlı olarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin son fıkrasında
yapılan değişiklikle fiilin, kurul mensuplarına herhangi bir suretle
menfaat temini veya vaadi suretiyle işlenmesi halinde yaptırım
bakımından Türk Ceza Kanununun rüşvet suçuna ilişkin hükümlerinin
uygulanacağı öngörülmüştür.
Fıkranın (u) bendiyle,
Kanunun 165 inci maddesinde yapılan değişiklikle maddede yer alan
ağır para cezası eylemin kapsam ve niteliğine göre madde metninden
çıkartılmıştır.
Fıkranın (ü) bendiyle,
Kanunun 166 ncı maddesinde yapılan değişiklikle maddede yer alan
ağır para cezası eylemin niteliğine göre madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (v) bendiyle,
Kanunun 171 inci maddesi değiştirilmiş ve silâh taşıma yasağına
aykırılık hâli yeni bir suç ve yaptırım şekli olarak maddede yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (y) bendiyle,
Kanunun 173 üncü maddesi değiştirilmiştir. Yapılan değişiklikle
madde metninde yer alan kavram ve ibareler 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri
Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir. Ayrıca
5320 sayılı Kanunla 3005 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılması
sebebiyle bu Kanuna yapılan yollama madde metninden çıkartılmış
ve 5235 sayılı Kanunla da mahkemelerin genel anlamda görevleri düzenlendiğinden
göreve ilişkin hükümlere de madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (z) bendiyle,
Kanunun 174 üncü maddesi değiştirilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümleri dikkate alınmak suretiyle bu Kanunda yazılı suçların
işlenmesi halinde uygulanacak özel usul hükümleri yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (aa) bendiyle,
Kanunun 175 inci maddesi değiştirilmiş ve bu Kanun hükümlerine göre
idarî para cezalarının Cumhuriyet savcısı tarafından verileceği
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (bb) bendiyle,
Kanunun 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında mülga 5680 sayılı Basın
Kanununa yapılan yollama, 5187 sayılı Basın Kanunu olarak değiştirilmiştir.
(71) Maddenin yetmişbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 308 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi yeniden
düzenlenmiştir.
Maddeyle, Tarım Bakanlığınca
muayene edilmemiş ve müsaadesi verilmemiş tohumlukları ithal ve
ihraç edenler hakkında uygulanacak idarî para cezası günün ekonomik
koşulları dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir. Ayrıca bu fiillere
konu tohumluklara elkonularak, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verileceği hükme bağlanmak suretiyle Kabahatler Kanunu hükümleriyle
de uyum sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle
Kanunun 14 üncü maddesi kısmen yeniden düzenlenmiştir.
14 üncü maddenin birinci
fıkrasıyla idarî para cezası, günün
ekonomik koşulları dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir. Ayrıca
bu fiillere konu tohumluklara elkonularak, mülkiyetinin kamuya
geçirilmesine karar verileceği hükme bağlanmak suretiyle Kabahatler
Kanunu hükümleriyle uyum sağlanmıştır.
14 üncü maddenin ikinci
fıkrasıyla bu fıkrada sayılan aykırılık durumları idarî para cezasını
gerektiren bir kabahat olarak düzenlendiğinden “suç” ibaresi yerine
“fiiller” deyimi kullanılmış ve idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
bu maddede yazılı fillerin tekrarı halinde cezaların artırılacağı
hükme bağlanmıştır.
Maddenin son fıkrasıyla,
bu Kanunda yazılı idarî yaptırımların mahallî mülkî amir tarafından
verileceği öngörülmüş ayrıca, yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden bu hükümlere
madde metninde yer verilmemiştir.
(72) Maddenin yetmişikinci
fıkrasının (a) bendiyle 625 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci
fıkrasının (2) numaralı bendi değiştirilmiştir.
Maddeyle özel bir öğretim
kurumunu açacak veya açılmış bir kurumu devralacak olan gerçek kişilerle
özel hukuk tüzel kişilerinin temsilcilerinde aranılacak şartlar
arasında sayılan mahkûmiyet koşulu Türk Ceza Kanunu hükümleri
dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir. Ayrıca birinci fıkranın
(3) numaralı bendinde geçen “ahlakan” ibaresi ifade düzgünlüğünün
sağlanması bakımından “ahlâken” olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle
Kanunun 17 nci maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama,
bu maddenin düzenlediği aykırılık hali 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
32 nci maddesine karşılık geldiğinden Kabahatler Kanununa göre
düzeltilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle
Kanunun 49 uncu maddesi değiştirilerek maddede sayılanların suç
işlemeleri görevleri ile bağlantılı olmak koşuluna tabi tutulmuş ve kendilerine
karşı işlenen suçlar bakımından, Türk Ceza Kanunundaki “kamu görevlisi”
tanımıyla uyum sağlanması için “memur sayılırlar” ibaresi yerine
“kamu görevlisi” deyimi kullanılmıştır.
(73) Maddenin yetmişüçüncü
fıkrasıyla, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının
(A) bendinin (5) numaralı alt bendi değiştirilmiştir.
Devlet memurluğuna
alınacaklarda aranacak mahkûmiyet koşulu Türk Ceza Kanunu hükümleri
dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza – fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
(74) Maddenin yetmişdördüncü
fıkrasıyla 775 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin birinci ve beşinci
fıkraları değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, maddede yaptırıma bağlanan suçun unsurlarının
fiilin işleniş şekli itibariyle Türk Ceza Kanununda düzenlenmesi
nedeniyle suça ilişkin yaptırımlar madde metninden çıkartılmış ve
bu suç karşılığında Türk Ceza Kanununun 154 veya 184 üncü maddelerinin
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin son fıkrasında
yer alan hafif hapis ve hafif para cezalarının, 5252 sayılı Kanun hükümleri
dikkate alınmak suretiyle idarî para cezasına dönüştürülmüştür.
(75) Maddenin yetmişbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle 854 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin (c) ve
(ç) bendlerinde yer alan idarî para cezaları 5083 sayılı Kanun hükümlerine
göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca fiilin oluşturduğu haksızlık
şekli dikkate alınarak eylemin tekrarı halinde cezada artırım yapılacağına ilişkin
düzenleme madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (b) bendiyle
Kanunun 51 inci maddesinde yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve 5083 sayılı Kanun hükümlerine
göre uyarlanmıştır. Ayrıca suç karşılığı uygulanan yaptırım Türk
Ceza Kanununa uyum amacıyla adlî para cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle
Kanunun 52 nci maddesinde yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle
Kanunun 53 üncü maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle
Kanunun ek 1 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunda
yazılı idarî para cezalarının geminin bağlama limanının bulunduğu
yerdeki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürünce verileceği
hükme bağlanmıştır. Öte yandan bu Kanunda yazılı suçlara ilişkin görevli
mahkemeyi belirten düzenleme ile idarî para cezalarının tahsil,
takip, kanun yoluna ilişkin hükümlerin Kabahatler Kanununun genel
hükümleri kısmında ayrıntılı olarak düzenlenmesi sebebiyle buna
ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(76) Maddenin yetmişaltıncı fıkrasının (a) bendiyle,
1072 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde mülga Türk Ceza Kanununa yapılan
atıf, 5237 sayılı Kanunun 228 inci maddesi şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
1072 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde yer alan ağır para cezası, 5237
sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen para cezası sistemine
uygun hâle getirilmiş, müsadereye ilişkin hükümler 5237 sayılı Kanunun
5, 54 ve 55 inci maddeleri karşısında madde metninden çıkartılmış
ve “Bu suçlardan mahkûm olanların cezaları tecil edilmez.” hükmü de,
5237 sayılı Kanunun 5 ve 51 inci maddelerinin hükümleri karşısında
madde metninden çıkartılmıştır.
(77) Maddenin yetmişyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1136 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi değiştirilmiştir. Avukatlık mesleğine kabul
talebinde aranacak mahkûmiyet koşulu Türk Ceza Kanunu hükümleri
dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza – fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrası yeniden düzenlenmiştir.
Kanunun, “Bazı görevlerden ayrılanların avukatlık edememe yasağı”
kenar başlıklı 14 üncü maddesinin, emeklilik veya istifa gibi sebeplerle
görevlerinden ayrılan adlî, idarî ve askerî yargı hâkim ve savcılarının
son beş yıl içinde hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerin yargı
çevresinde, görevden ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre ile
avukatlık yapmalarını yasaklayan birinci fıkrası, Anayasa Mahkemesinin
15/10/2002 tarihli, 2001/309 Esas ve 2002/91 sayılı Kararı ile yayımından
bir yıl sonra yürürlüğe girmek üzere iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi
Kararı, 12/12/2003 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış ve bir yıllık
süre dolmuştur. Verilen süre içinde yasal düzenleme yapılmadığı
için yasal boşluk doğmuş ve maddede sayılan görevlerden ayrılanların
avukatlık etmelerini engelleyen herhangi bir sınırlama kalmamıştır.
Bu boşluk nedeni ile bir hâkim veya savcının görevinden ayrılır ayrılmaz, görev yaptığı mahkemede
avukatlık yapmasının bir engeli kalmamıştır. Oysa, iptal gerekçesi
olarak, “ayrıldıkları mahkemelerde iki yıl süreyle avukatlık yapamama
yasağı”nın, görev yapılan yerlerin yargı çevresinde ve beş yıl süreyle
genişletilmesi gösterilmiştir. Bu boşluğu doldurmak üzere, Avukatlık
Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının, 22/01/1986 tarihli
Kanunun 4 üncü maddesi ile değiştirilen iptal kararından önceki
metni, bazı değişikliklerle birinci fıkra olarak düzenlenmektedir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinin son fıkrasında mülga 765 sayılı Kanuna
yapılan yollama 5237 sayılı Kanuna göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilmiştir.
Maddeyle, fıkrada yer
alan para cezasının idarî para cezası olduğu belirtilmiş ve bu para
cezasının mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Diğer yandan, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu,
kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler
kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden bu hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 56 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, ağır hapis cezasına
ilişkin düzenleme Türk Ceza Kanununun suç ve yaptırıma ilişkin hükümlerine
uyum sağlamak amacıyla hapis şeklinde değiştirilmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 58 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ağır cezayı
gerektiren suçüstü” terimi 5237 sayılı Kanunda suç karşılığı uygulanacak
yaptırımlar arasında ağır hapis cezasına yer verilmediğinden madde
metninde yer alan arama işleminin gerçekleştirilmesi bakımından
suçun nev’i, niteliği ve ağırlığı dikkate alınarak 5235 sayılı Kanun
hükümlerine göre ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren
suç ölçütü kabul edilmek suretiyle madde yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında,
avukatlar hakkında hafif hapis veya hafif para cezası verilemeyeceğine
ilişkin düzenleme, duruşmanın inzibatına ilişkin olarak getirilmiş
olması nedeniyle bu terimlerin karşılığı Ceza Muhakemesi Kanununda
disiplin hapsi olarak belirlenmesi sebebiyle değiştirilmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 61 inci maddesinde yer alan “ağır cezayı gerektiren suçüstü”
terimi 5237 sayılı Kanunda suç karşılığı uygulanacak yaptırımlar
arasında ağır hapis cezasına yer verilmediğinden madde metninde
yer alan soruşturma işleminin yapılması bakımından suçun nev’i, niteliği
ve ağırlığı dikkate alınarak 5235 sayılı Kanun hükümlerine göre
ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suç ölçütü kabul edilmek
suretiyle madde yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 62 nci maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama
5237 sayılı Kanuna göre yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 63 üncü maddesinin iki ve üçüncü fıkraları değiştirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında
yer alan yaptırımlar eylemin kapsam
ve niteliğine göre idarî para cezası olarak düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında
yer alan ağır para cezası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi
hükmüne uygun olarak adlî para cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 96 ncı maddesinin birinci fıkrası yeniden düzenlenmiştir.
4667 sayılı Kanun ile değişik 96 ncı maddesinin birinci fıkrasının
son cümlesinde, “Ancak, görev süresi iki dönemden fazla olamaz.” denilmek
suretiyle, demokratik seçim usullerine göre göreve getirilen baro
başkanına sadece iki dönem başkanlık yapma olanağı tanınmıştır.
Baro başkanları, o yer barosuna bağlı avukatların özgür iradeleri
uyarınca demokratik usullerle yapılan seçim sonucunda göreve getirilmektedir.
Aynı zamanda avukatların iradelerinin yok sayılmasına neden
olan, baro başkanlarının ancak iki dönem başkanlık görevinde bulunmasına
dair hükmün varlığı, bu anlamda kısıtlayıcı ve sınırlayıcı olup,
bunun sonucunda kimi barolarda farklı uygulamalara neden olan sözü
edilen kısıtlayıcı hükmün kaldırılması ihtiyacı doğmuştur. Aynı
doğrultuda hüküm içeren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları
Kanununun 54 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “Başkanlık
ve genel başkanlık görevini üst üste iki dönem yapanlar bir seçim dönemi
geçmedikçe tekrar başkan seçilemezler” tümcesi, Anayasa Mahkemesi
tarafından Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Sözü edilen
benzer nitelikteki düzenlemenin iptal gerekçelerine de uygun
olarak, barolar arasında oluşan uygulama farklılıklarının önlenmesi
ve avukatların özgür iradeleriyle gerçekleştirilen demokratik
seçim sonucunda göreve getirilen baro başkanlarının görev süresinin
nedensiz sınırlandırılmasının ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 150 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle usulüne göre
çağırılıp da gelmeyen veya kanuni bir sebep olmaksızın tanıklık
yahut bilirkişilikten veya yemin etmekten çekinen kimseler hakkında
Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklıkla ilgili hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmek suretiyle, bu kurala aykırı hareket edenler bakımından
uygulanan müeyyidelere madde metninde yer verilmemiştir. Öte yandan
bu fıkra hükmüne göre gerekli kararların Baronun bulunduğu il merkezindeki
sulh ceza hâkimi tarafından verileceği öngörülmüştür.
Usulüne göre çağrılıp
gelmeyen tanıklar hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin
uygulanacağı hükme bağlandığından bunlar hakkında uygulanan diğer
yaptırımları gösteren düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 180 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendiyle, dördüncü
fıkrası değiştirilmiştir.
Değişiklikle, 492 sayılı
Harçlar Kanununda belirtildiği tarifeye göre alınan harçların
yüzde üçü ile idarî nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere, para cezalarından alınan
yüzde üçlük oranın, bir önceki yıl kesin hesabına göre tespit edilen
toplam miktarlar esas alınarak belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle, Maliye Bakanlığınca, Türkiye Barolar Birliği
hesabına aktarılan paraların münhasıran adlî yardım için kullanılacağı
ve yıl içinde harcanmayan paraların ise ertesi yıla aynen aktarılacağı,
Türkiye Barolar Birliği tarafından barolar arasında yapılacak
dağıtıma ve bu madde hükümlerine göre yapılacak ödemelerin denetlenmesine
ilişkin esas ve usullerin, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınmak
suretiyle, Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak
yönetmelikte belirleneceği hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeyle,
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre,
genel bütçe içerisindeki harcama kalemlerine ilişkin ödeneklerin
aktarılması halinde bunların bütçe disiplininin sağlanması
için, “denetim” görevinin Maliye Bakanlığınca yerine getirilerek,
bu Kanun hükümlerine göre aktarılan ödemelerin amaca uygun olarak
harcanıp harcanmadığının kontrolü amaçlanmıştır.
Fıkranın (j) bendiyle,
Kanunun ek 3 üncü maddesinin ondördüncü fıkrasında yer alan “Devlet
memurları” ibaresi 5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne uygun
olarak “kamu görevlisi” şeklinde değiştirilmiş ve bu maddenin uygulanması
görevle bağlantılı olarak işlenen suçlarla sınırlandırılmıştır.
(78) Maddenin yetmişsekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1163 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde
yer alan ağır para cezası, 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen
para cezası sistemine uyarlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
1163 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı
bendi değiştirilmiştir. Kooperatif yönetim kurulu üyeliği için
aranacak mahkûmiyet koşulu Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate
alınarak yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
1163 sayılı Kanunun 62 nci maddesinde yer alan “Devlet memurları”
ibaresi, 5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesindeki tanıma uygun şekilde
“kamu görevlisi” olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
1163 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi değiştirilmiştir. 5237 sayılı
Kanunun 61 inci maddesindeki ayrıntılı düzenleme karşısında maddede
yer alan “fiilin önem ve mahiyeti”
ifadesine yer verilmemiş, maddedeki ağır para cezaları,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen para cezası sistemine
uyarlanmış, ayrıca, maddede yer alan “Bu maddede öngörülen hürriyeti
bağlayıcı cezalar paraya tahvil edilemez.” hükmüne 5237 sayılı Kanunun
5 ve 50 nci madde hükümleri karşısında yer verilmemiştir.
(79) Maddenin yetmişdokuzuncu
fıkrasıyla, 1211 sayılı Kanunun 68 inci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddede yer alan ağır para
cezaları, 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen para
cezası sistemine uygun hâle getirilmiştir. Maddeye 5271 sayılı Kanunun
soruşturma ve kovuşturma evreleri ile uyumlu hâle gelmesi için soruşturma ibaresi eklenmiştir.
Maddede düzenlenen soruşturma
ve kovuşturma ile ilgili fıkra hükmü 5411 sayılı Bankacılık Kanunu
hükümleri de dikkate alınarak “Bu fıkrada tanımlanan suçlar dolayısıyla
soruşturma ve kovuşturma yapılması, Bankanın görüşü alınarak Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından Cumhuriyet başsavcılığına
yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu durumda 19/10/2005 tarihli
ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 162 nci maddesi hükümleri uygulanır.”
şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin (II) numaralı
fıkrasının (b) bendinde yer alan zimmet suçuna ilişkin hükümler, Bankacılık
Kanununun 160 ıncı maddesinin hükümleri ile paralelliğinin sağlanması
için yeniden düzenlenmiştir.
(80) Maddenin sekseninci
fıkrasıyla, 1264 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan para cezası,
adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle 5237 sayılı Kanunun
52 nci maddesinde düzenlenen para cezası sistemine uygun hâle getirilmiştir.
(81) Maddenin seksenbirinci
fıkrasıyla, 1447 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yer alan para cezası,
adlî para cezasına dönüştürülerek 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde
düzenlenen para cezası sistemine uygun hâle getirilmiştir.
(82) Maddenin seksenikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci
fıkrasındaki mülga Türk Ceza Kanununa yapılan yollama, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu olarak değiştirilmiş ve maddede geçen “Devlet memuru”
ibaresi yerine “kamu görevlisi” deyimi kullanılarak Türk Ceza Kanununa
uyumu sağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
1479 sayılı Kanunun 17 nci maddesindeki mülga Türk Ceza Kanununa
yapılan yollamalar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa uyarlanmıştır.
Ayrıca, kurum hakkında iflas hükümlerinin uygulanmaması “ticaret
ve işlem bağlantılarını” da kapsadığından bu ifadeye madde metninde
yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
1479 sayılı Kanunun 80 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, idarî
yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü,
Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
madde metninden çıkarılmıştır. Öte yandan, Türk Ceza Kanununun suça
katılmaya ilişkin hükümleri gözetilerek madde metni yeniden düzenlenmiş,
kurumca yapılan sağlık giderlerinden sorumluluk miktarı yeniden
belirlenmiştir.
(83) Maddenin seksenüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 1512 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci
fıkrasının (5) numaralı bendi,
ikinci ve üçüncü fıkraları değiştirilmiştir.
Maddeyle noterlik stajına
kabul şartı bakımından aranan mahkûmiyet şartı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate
alınarak yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun mülga 28 inci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Başvuru sahiplerinin
atanma ve nakil taleplerinden vazgeçmeleri için mevcut düzenlemede
herhangi bir süre öngörülmediğinden, atamaların hazırlanması sürecinde
gelen vazgeçme dilekçelerinin, hazırlanmış olan atama taslaklarının
değişmesine ve bunun sonucu olarak
sürecin uzamasına, hak kayıplarına ve zaman zaman hatalara sebebiyet
verdiğinden, yeni atanma ve nakil taleplerine bağlı olarak hazırlanan
atama işlemlerinde belli bir sürenin öngörülerek atamaların kısa
zamanda yerine getirilmesi amaçlanmış ve hak kayıplarının önlenmesi
hedeflenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde
yer alan “Bir asliye mahkemesinin yargı çevresi içinde birden çok noterlik
bulunması veya bir ilin belediye sınırları içinde birden çok asliye
mahkemesi yargı çevresinin yer alması halinde” ibaresi “Bir il, ilçe veya büyükşehir
belediyesi sınırları içinde birden çok noterlik bulunması halinde,”
şeklinde değiştirilmiştir.
1512 sayılı Kanunun 2
nci maddesine 2/3/2005 tarihli ve 5309 sayılı Noterlik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunla eklenen fıkra gereğince, asliye mahkemesinin
yargı çevresinin birden çok ilçeyi kapsaması durumunda gerektiğinde
diğer ilçelerde de noterlik kurulabileceğine ilişkin hüküm getirildiği;
Kanunun 166 ncı maddesine 5309 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle eklenen
(15) numaralı bent hükmüyle de, bir ilin büyükşehir belediyesi sınırları
içerisinde birden fazla ilçe bulunması halinde, noterliklerin
her nevi ortak hesap paylaşım esaslarını noterlerin ve noterliklerin
kıdem ve sınıflarını gözetmek suretiyle, dört yılda bir, o yerdeki
noter odasının da görüşünü almak suretiyle belirlemek ve Adalet
Bakanlığının onayına sunmak görevinin Türkiye Noterler Birliğine
verildiği; bu madde kapsamında büyükşehir olmayan il ve ilçe belediye
sınırları içindeki noterlikler arasında yetki çevresi ve ortak cari
hesabın kriterlerinin belirlenmesinde çelişkilerin gündeme geldiği
dikkate alınarak, il, ilçe ve büyükşehir belediye sınırları içinde
birden çok noterlik bulunması halinde bu noterlikler arasında birlikteliğin
sağlanması amaçlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 111 inci maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir.
Değişiklikle, Kanunun
109 ve 166 ncı maddelerine göre, noterlerce bir kısım işlemlerin yapılması
sebebiyle alınan ücretlerden aktarılarak oluşturulan ortak hesapta
toplanan gelirin noterler arasında paylaşım esası belirlenmiştir.
Buna göre, ortak hesapta toplanan paralar, her üç ayda bir o yerdeki
noterlere veya bu Kanuna göre görevlendirilmiş noter vekili varsa
vekile, eşit miktarda ödenmektedir. Ancak, 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra büyükşehir belediyesi
sınırları içerisinde, farklı sınıftan birden fazla noterliğin faaliyet
göstermesi halinde; birinci, ikinci ve üçüncü sınıf noterlikler
arasında ayrı ayrı ortak hesap oluşturulması ve bu hesapta toplanan
paranın sınıflar dikkate alınarak hakkaniyete uygun olarak dağıtılmasında
karşılaşılan güçlüklerin ve mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla
büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki farklı sınıftan
noterlikler arasında ortak hesabın adalete uygun oluşturulması
ve ilgililerine adil oranda dağıtılmasının sağlanması amacıyla
bu hüküm düzenlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 138 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle usulüne göre
çağırılıp da gelmeyen veya kanuni bir sebep olmaksızın tanıklık
yahut bilirkişilikten veya yemin etmekten çekinen kimseler hakkında
Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklıkla ilgili hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmek suretiyle, bu kurala aykırı hareket edenler bakımından
uygulanan müeyyidelere madde metninde yer verilmemiştir. Öte yandan,
ikinci fıkra hükmüne göre gerekli kararların Ankara Sulh Ceza Hâkimi
tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Usulüne göre çağrılıp
gelmeyen tanıklar hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin
uygulanacağı hükme bağlandığından, bunlar hakkında uygulanan diğer
yaptırımları gösteren düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 151 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle,
fıkrada sayılanların ifa ettikleri görevlerin nitelik ve kapsamının
kamusal bir faaliyetin yürütülmesi çerçevesinde değerlendirildiğinden
bunların görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri suçlardan
dolayı Türk Ceza Kanunu uygulaması bakımından kamu görevlisi sayılacağı
hükme bağlanmak suretiyle, 5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle
uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 152 nci maddesinde yapılan değişiklikle 5237 sayılı Kanunun
6 ncı maddesiyle uyum sağlanmıştır. Ayrıca, maddede sayılanların
ifa ettikleri görevlerin nitelik ve kapsamının kamusal bir faaliyetin
yürütülmesi çerçevesinde değerlendirildiğinden bunların görevleri
sebebiyle işlenen suçlardan dolayı Türk Ceza Kanunu uygulaması
bakımından kamu görevlisi sayılacağı hükme bağlanmak suretiyle,
5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 156 ncı maddesi değiştirilerek, ağır ceza mahkemesinin görev
alanına giren suçtan dolayı, suçüstü halinde soruşturma hükümlerinin
genel hükümlere göre yapılacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca madde metninde geçen ve 5271 sayılı
Kanun hükümleriyle uygun düşmeyen kavram ve deyimlere madde metninde
yer verilmemiş, “ağır cezayı gerektiren”
ibaresi yerine de 5235 sayılı Kanun hükümleri de dikkate alınarak
“ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan” ifadesi kullanılmıştır.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 157 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan ağır para
cezaları eylemin kapsam ve niteliğine göre idarî para cezası olarak
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle 5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle Kabahatler Kanununun 15 inci maddesiyle
uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 158 inci maddesinde yer alan ağır para cezası 5237 sayılı Kanunun
52 nci maddesiyle uyum sağlamak amacıyla adlî para cezası olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 159 uncu maddesinin (II) numaralı fıkrasının (a) bendinde
yer alan mülga 765 sayılı Kanunla yapılan yollama 5237 sayılı Kanuna
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 160 ıncı maddesinde mülga 765 sayılı Kanuna yapılan yollama
5237 sayılı Kanuna göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (j) bendiyle,
Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasının (15) numaralı bendi
değiştirilmiştir. Kanunun 109 ile 111 inci maddesinde yapılan değişiklik
doğrultusunda Noterler Birliğinin görevleri arasında sayılan
(15) numaralı bent hükmünün yeniden düzenlenmesi gerekmiştir.
(84) Maddenin seksendördüncü
fıkrasıyla, 1543 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde geçen hafif para
cezası idarî para cezasına dönüştürülerek 5252 sayılı Kanun ve Kabahatler
Kanunu ile uyum sağlanmıştır.
(85) Maddenin seksenbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1587 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “idamlar dahil” ibaresi Türk Ceza Kanununda suç
karşılığı uygulanacak cezalar arasında idam cezasına yer verilmediğinden
madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasında mülga 1412 sayılı Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanununa yapılan yollama Ceza Muhakemesi
Kanunu olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 52 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde
yer alan idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca İdarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun
yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel
hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden bu hükümlere
madde metninde yer verilmemiştir.
(86) Maddenin seksenaltıncı
fıkrasıyla, 1593 sayılı Kanunun 12 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunda
yer alıp da yasaklanan veya kısıtlanan hareketleri yapanlar ile
hayvanların yola girmesini önlemeyenler için idarî para cezası öngörülmüş
ve bu cezaların da mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme
bağlanmıştır.
Öte yandan, idarî para
cezalarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil
usulüne ilişkin düzenlemelere Kabahatler Kanununun genel hükümler
kısmında yer verilmesi sebebiyle, buna ilişkin hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
(87) Maddenin seksenyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1618 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (b)
bendi değiştirilmiştir.
Maddeyle, seyahat acentalarının
sahiplerinde, tüzel kişiliği haiz seyahat acentalarının yönetim
kurulu üyelerinde ve yetkili yöneticilerinde aranacak mahkûmiyet
koşulları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak
yeniden belirlenmiştir.
Bu düzenleme yapılırken;
Türk Ceza Kanununun suç karşılığı
uygulanan yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak
belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik
tedbirleri, suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga
765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan aslî ceza – fer’i ceza ayrımına
yeni Türk Ceza Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel
hükümler kitabında yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların
alt ve üst sınırları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile
5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 30 uncu maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle, belgesiz olarak
seyahat acentalığı faaliyetinde bulunanlar hakkında uygulanacak
yaptırımlardan ağır para cezası, adlî para cezası olarak yeniden
belirlenmek suretiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa uyum sağlanmıştır.
(88) Maddenin seksensekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 1734 sayılı Kanunun 12 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yazılı bulunan
haksızlık oluşturan aykırılık halleri, suç-kabahat şeklinde ikili
bir ayrıma tabi tutulmak suretiyle yeniden belirlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
beyan veya tescildeki niteliğe uymayan veya ambalajdaki vasıf
veya markası değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş olan veya bozulmuş
yahut değiştirilmiş veya karıştırılmış yemleri üretenler, satışa
arzedenler veya satanların fiili, haksızlık oluşturan hareketin
kapsam ve niteliği dikkate alınmak suretiyle idarî para cezasını
gerektirir bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
hayvan sağlığı için tehlikeli olan yemleri bu özelliğini bilerek
üretenler, satışa arzedenler veya satanların fiili, seçenekli
bir yaptırım şeklinde hapis veya adlî para cezasını gerektirir bir
suç olarak düzenlenmiştir. Madde düzenlemesinde suç teşkil eden fiilin
“doğrudan kasıt”la işlenebileceğini vurgulamak için “bilerek satışa
arzetme” unsuruna yer verilmiştir.
Öte yandan, maddenin
ikinci fıkrasında yer alan müsadereye ve meslek ve sanatın tatiline
ilişkin hükümlere, 5237 sayılı Kanunun 5, 53, 54 ve 55 inci maddeleri
dikkate alınarak madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 15 inci maddesi değiştirilmiştir.
Mahkemelerin genel anlamda
görevi, 5235 sayılı Kanunla belirlendiğinden, göreve ilişkin hükümlere
madde metninde yer verilmemiş ve bu Kanunda yazılı olan idarî para
cezalarının mahallî mülkî amir tarafından verileceği belirtilmiş,
ayrıca, idarî para cezalarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsili usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(89) Maddenin seksendokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 1774 sayılı Kanunun 15 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunun
2, 3 ve 4 üncü maddelerinde yer alan yükümlülüklerden her birine aykırı
hareket edenler hakkında uygulanacak idarî yaptırım, günün ekonomik
koşulları dikkate alınmak suretiyle idarî para cezası olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 16 ncı maddesinde yer alan idarî para cezası, günün ekonomik
koşullarına uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinde yer alan idarî para cezaları, günün ekonomik
koşullarına uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 18 inci maddesi değiştirilmiş ve bu Kanuna göre verilecek
idarî para cezalarının, mahallî mülkî amir tarafından verileceği
belirtilmiş ve idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu,
kesinleşmesi ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler
kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden bu hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan idarî para
cezası, günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
(90) Maddenin doksanıncı
fıkrasıyla, 2090 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Afet bölgelerinde felakete
uğrayanlara verilen maddede sayılan eşyaları satan veya devredenlerin
fiili, haksızlık oluşturan hareketin kapsam ve niteliği dikkate
alınmak suretiyle idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak
düzenlenmiştir. İdarî yaptırım kararının mahallî mülkî amir tarafından
verileceği öngörülmüştür. Öte
yandan, mahkemenin görevine ilişkin hükme, fiilin yaptırımının
idarî para cezası olarak düzenlenmesi nedeniyle madde metninde
yer verilmemiştir.
(91) Maddenin doksanbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2499 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin
(b) bendi değiştirilmiştir.
Değişiklikle, Kurulun
para, evrak ve her çeşit malları Devlet malı hükmünde olduğu, Kurulun
başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen suçlardan dolayı sorumluluk
bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında kamu görevlisi sayılacağı
hükme bağlanmak suretiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6 ncı ve
konuyla ilgili diğer maddeleriyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 33 üncü maddesinin (f) bendi değiştirilmiştir. Aracı kurumların
kurucularında aranacak mahkûmiyet koşulu, Türk Ceza Kanunu hükümleri
dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Bu düzenleme yapılırken;
Türk Ceza Kanununun suç karşılığı
uygulanan yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak
belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik
tedbirleri, suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga
765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan aslî ceza – fer’i ceza ayrımına
yeni Türk Ceza Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel
hükümler kitabında yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların
alt ve üst sınırları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile
5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi değiştirilmiştir.
Yatırım ortaklarına
kuruluş ve faaliyet izni verilebilmesi için kurucularında aranacak
mahkûmiyet koşulu, Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak
yeniden belirlenmiştir.
Bu düzenleme yapılırken;
Türk Ceza Kanununun suç karşılığı
uygulanan yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak
belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik
tedbirleri, suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga
765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan aslî ceza-fer’i ceza ayrımına
yeni Türk Ceza Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel
hükümler kitabında yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların
alt ve üst sınırları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile
5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 46/A maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi değiştirilmiştir.
Maddeyle fonun gelirleri
arasına, menkul kıymetlerin işlem gördüğü borsalar ve Türkiye Sermaye
Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği tarafından verilen idarî para
cezalarından tahsil edilen kısmın yüzde onu alınmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 47 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, her bir alt
bent kapsamına giren fiillerden dolayı hükmedilecek yaptırım bakımından,
ağır para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükmü dikkate
alınarak adlî para cezası olarak düzenlenmiş, bu düzenleme yapılırken
de adlî para cezasının alt ve üst sınırları arasındaki had suçun işleniş
şekli ve kapsamı dikkate alınmak suretiyle yeniden belirlenmiştir.
Defter ve kayıt tutmayanlar
hakkında her bir alt bent kapsamına giren suçlardan dolayı uygulanacak
yaptırım yeniden düzenlenmiş, ayrıca,
gerçeğe aykırı defter ve kayıt tutan, hesap açan veya bunlarda her
türlü muhasebe hilesi yapan ya da gerçeğe aykırı bağımsız denetleme
raporu düzenleyenler hakkında, Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik
suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, maddenin
(C) bendinde yapılan değişiklikle, kurul tarafından uygulanan
yaptırım, idarî para cezasını gerektirir bir kabahat olarak hükme
bağlanmıştır.
Suç karşılığı öngörülen
yaptırımlarda, alt ve üst sınırlar yeniden belirlenerek, bunların
uygulanmasında Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi hükmünün göz
önünde tutulacağı nazara alınarak ve suçta tekerrürün Türk Ceza
Kanununda suç karşılığı öngörülen yaptırımda bir artırım nedeni
olarak öngörülmemesi ve bunun 5275 sayılı Kanunda infaz rejiminde
dikkate alınacak bir müessese olması sebebiyle, bu hususlara
ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 47/A maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan idarî
para cezaları, günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş
ve idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi
ve tahsili usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere madde metninde yer
verilmemiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 49 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, maddede yer alan
deyimler, ilgisi nedeniyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümleri dikkate alınarak değiştirilmiş ve diğer hükümlerde her
hangi bir değişikliğe gidilmemiştir.
(92) Maddenin doksanikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2521 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde
yer alan ağır para cezası, 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen
para cezası sistemine uygun hâle getirilmiş ve maddedeki müsadereye
ilişkin hükümler, Türk Ceza Kanununun 5, 54 ve 55 inci maddeleri karşısında
madde metninden çıkarılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 12 nci maddesinde yer alan para cezası, eylemin niteliğine
göre idarî para cezasına dönüştürülerek verilecek idarî para cezası
günün ekonomik koşullarına göre belirlenmiş ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanununa uygunluğunun sağlanması amacıyla tekerrür, meslek ve sanatın
tatiline ilişkin hükümler madde metninden çıkartılmıştır.
12 nci maddenin ikinci
fıkrasında yapılan düzenlemeyle, yivsiz tüfek satın alma belgesi
olmayanlara satış yapanların fiili, idarî para cezasını gerektirir
bir kabahat olarak hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 13 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir.
13 üncü maddenin birinci
fıkrasında yapılan düzenlemeyle, mülkiyeti kendisine ait olup olmadığına
bakılmaksızın, ruhsatnamesi olmadan yivsiz av tüfeği bulundurulması
idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeyle, haksızlık oluşturan fiile sadece idarî para cezası
verilmesiyle yetinilmemiş, haksızlık oluşturan bu fiili işleyenlerin
haksızlığı ortadan kaldırma amacına yönelik yeni bir hükme de yer
verilmiştir. Buna göre, kişinin ruhsatsız av tüfeği ruhsatname işlemleri
tamamlanıncaya kadar muhafaza altına alınacak, ancak ilgiliye
bu işlemleri için bir aylık bir süre verilecektir. Bu süreye rağmen
ruhsata ilişkin işlemlerin tamamlanmaması hâlinde tüfeğin mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilecektir. Esasen bu düzenleme
ile ruhsatsız av tüfeği bulunduranlar veya taşıyanlar bakımından
bir bakıma “etkin pişmanlık” müessesesi kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bu madde hükümlerinin uygulanmasında ruhsatsız av tüfeği bulundurma,
taşımayı da kapsayacaktır.
13 üncü maddenin ikinci
fıkrasıyla, ruhsatlı yivsiz av tüfeğini, bu Kanun hükümlerine aykırı
olarak bir başkasına verenlerin fiili idarî yaptırım cezasını gerektiren
bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Madde metninde geçen, “başkasına verme” eylemi, mülkiyetin
her ne surette olursa olsun devri sonucunu doğurmayan ve geçici
amaçlı kullanım olarak anlaşılması gerekir.
13 üncü maddenin üçüncü
fıkrasıyla, bu Kanun hükümlerine göre idarî yaptırım kararlarının
mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
(93) Maddenin doksanüçüncü
fıkrasıyla, 2531 sayılı Kanunun 4 üncü maddesindeki yaptırımdan,
eylemin kapsam ve niteliğine göre para cezası çıkartılmıştır.
(94) Maddenin doksandördüncü
fıkrasıyla, 2548 sayılı Kanunun 6
ncı maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, para cezasının
mülkî amir tarafından verileceği öngörülmüş, ayrıca idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi ve tahsil usulü
Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden,
para cezalarına itiraz usulüne ilişkin hükümlere madde metninde
yer verilmemiştir.
(95) Maddenin doksanbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2634 sayılı Kanunun 31 inci maddesi değiştirilmiş
ve idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden bu hükümlere madde metninde
yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 32 nci maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
“Cezalara itiraz ve dava
açılması” başlıklı 35 inci maddesi madde düzenlemesi Kabahatler
Kanununa uyum amacıyla yürürlükten kaldırıldığından, söz konusu
bu maddede yer alan uyarma cezasının kesin olduğuna ilişkin hüküm,
ilgisi nedeniyle 32 nci maddeye eklenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 33 üncü maddesinin birinci fıkrası 5083 sayılı Kanunun hükümlerine
göre yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca maddenin son fıkrasında yer
alan idarî para cezası gerektiren fiillerin belli bir süre içersinde
tekrar işlenmesi halinde, bunların artırımlı olarak uygulanacağına
ilişkin düzenlemeye, maddedeki idarî para cezalarının miktarının
caydırıcı niteliği dikkate alınarak madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 36 ncı maddesinde yer alan ağır para cezaları, adlî para cezasına
dönüştürülerek 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesindeki adlî para
cezası sistemi ile uyumlu hale getirilmiş ve tekerrür hükümlerine,
aynı Kanunun 58 ve 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddeleri karşısında
madde metninde yer verilmemiştir.
(96) Maddenin doksanaltıncı
fıkrasıyla, 2699 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan ağır para
cezaları, adlî para cezasına dönüştürülerek 5237 sayılı Kanunun
52 nci maddesindeki adlî para cezası sistemi ile uyumlu hale getirilmiş
ve tekerrür hükümleri aynı Kanunun 58 ve 5275 sayılı Kanunun 108 inci
maddeleri karşısında madde metnine alınmamıştır.
(97) Maddenin doksanyedinci
fıkrasının (a) bendiyle 2821 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrası değiştirilmiştir.
Maddeyle sendika kurucusu
olunabilmesine ilişkin mahkumiyet koşulları 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 14 üncü maddesinin onüçüncü fıkrasında yer alan “Devlet memurları”
ibaresi, 5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan “Kamu görevlileri”
tanımına uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle
Kanunun 59 uncu maddesinin (1), (2), (3) ve (4) numaraları fıkralarında
yer alan ağır para cezaları fiilin işleniş şekli ve kapsamı dikkate
alınarak idarî para cezasına dönüştürülmüştür.
Maddenin (7) numaralı
fıkrasında yapılan değişiklikle, kanun hükümlerine aykırı olarak
yapılan yardımın kovuşturma başlamadan önce tamamen ve kanuni
faiziyle birlikte iade edilmesi halinde cezadan indirim yapılacağı
öngörülerek, bu maddenin uygulaması bakımından bir etkin pişmanlık
hükmü kabul edilmiştir.
Ayrıca maddede yer
alan ağır para cezaları adlî para cezasına dönüştürülerek Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle
uyum sağlamıştır.
Maddenin (8) numaralı
fıkrasında yapılan değişiklikle, haksızlık oluşturan fiilin yaptırımı,
hafif hapis cezasından idarî para cezasına dönüştürülerek 5252 sayılı
Kanun ve Kabahatler Kanunu ile
uyum sağlanmıştır.
Maddenin (9) numaralı
fıkrasıyla, bu madde hükmüne göre idarî para cezalarını vermeye,
mahallî mülkî amirlerin yetkili olduğu belirtilmiştir.
(98) Maddenin doksansekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2822 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin dördüncü
bendi değiştirilmiştir.
Maddeyle Yüksek Hakem
Kuruluna seçilecek üyelere ilişkin mahkûmiyet koşulları 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 69 uncu maddesinde yer alan ağır para cezası adlî para cezasına
dönüştürülmüş ve maddede yer alan “memur” ibaresi “kamu görevlisi”
olarak değiştirilmek suretiyle 5237 sayılı Kanuna uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 70 inci maddesinin bir ve ikinci fıkralarında suç karşılığı
öngörülen yaptırımlarda; fiilin işleniş şekli ve kapsamı dikkate
alınarak ağır para cezaları madde metninden çıkartılmış ve hapis
cezalarının üst sınırı artırılmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında
yer alan ağır para cezası adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 71 inci maddesinin birinci fıkrasında suç karşılığı öngörülen
yaptırımlarda; fiilin işleniş şekli ve kapsamı dikkate alınarak
ağır para cezaları madde metninden çıkartılmış ve hapis cezalarının
üst sınırı artırılmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle
Kanunun 72 nci maddesinin bir ve ikinci fıkralarında suç karşılığı öngörülen yaptırımlarda;
fiilin işleniş şekli ve kapsamı dikkate alınarak ağır para cezaları
madde metninden çıkartılmış ve hapis cezalarının üst sınırı artırılmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında
yer alan üst sınırın, eylemin niteliğine göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 73 üncü maddesinde suç karşılığı öngörülen yaptırımlarda;
fiilin işleniş şekli ve kapsamı dikkate alınarak ağır para cezaları
madde metninden çıkartılmış ve hapis cezalarının üst sınırı yeniden
belirlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 74 üncü maddesi değiştirilmiştir. Maddede yer alan suçun
işlenmesi halinde fail hakkında uygulanacak yaptırımın, fiilin
başka bir suç oluşturmaması koşuluyla bu Kanunun 73 üncü maddesi
hükümlerine göre belirlenecek cezalarının yarı oranda artırılması
suretiyle verileceği hükme bağlanmıştır. Böylece maddenin eski
halinde fail hakkında başka bir suç oluştursa bile ayrıca 73 üncü
maddeye göre cezalandırılacağına ilişkin düzenlemeye yer verilmemek
suretiyle Türk Ceza Kanununun genel suç teorisine ilişkin hükümleriyle
de paralellik sağlanmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 75 inci maddesinde suç karşılığı öngörülen yaptırımlarda;
fiilin işleniş şekli ve kapsamı dikkate alınarak ağır para cezaları
madde metninden çıkartılmış ve hapis cezalarının üst sınırı yeniden
belirlenmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 76 ncı maddesi yeniden düzenlenmiştir. Maddede yer alan suç
karşılığı öngörülen yaptırımın uygulanması fiilin daha ağır bir
cezayı gerektiren bir suç oluşturmaması koşuluna bağlanmak suretiyle
Türk Ceza Kanununun suç teorisine ilişkin genel hükümleriyle paralellik
sağlanmıştır.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 77 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ağır para cezası
adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle 5237 sayılı Kanunun 52
nci maddesiyle uyum sağlanmış ve ikinci fıkrasında suç karşılığı öngörülen
yaptırım, suçun işleniş şekli ve eylemin niteliği dikkate alınmak
suretiyle hapis cezası olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (ı) bendiyle
Kanunun 78 inci maddesinin birinci fıkrasında suç karşılığı öngörülen
yaptırımda; suçun niteliği ve kapsamı dikkate alınarak ağır para
cezası madde metninden çıkartılmıştır.
Maddenin iki ve üçüncü
fıkralarında yer alan ağır para cezaları adlî para cezasına dönüştürülmek
suretiyle 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Maddenin dördüncü fıkrasında
suç karşılığı öngörülen yaptırımlarda; fiilin niteliği ve kapsamı
dikkate alınarak ağır para cezası madde metnine alınmamış ve hapis
cezasının üst sınırı yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (i) bendiyle,
Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasında suç karşılığı öngörülen
yaptırımlarda; fiilin niteliği ve kapsamı dikkate alınarak ağır
para cezası madde metnine alınmamıştır.
Fıkranın (j) bendiyle,
Kanunun 80 inci maddesinde yer alan ağır para cezaları adlî para cezasına
dönüştürülmek suretiyle Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle
uyum sağlanmıştır.
(99) Maddenin doksandokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle 2827 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan ağır para cezası adlî para cezasına dönüştürülmek
suretiyle Türk Ceza Kanunun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır. Ayrıca
maddede yer alan müsadere hükmü, Türk Ceza Kanununun 5, 54 ve 55 inci
madde hükümleri dikkate alınmak suretiyle madde metnine alınmamıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında
yer alan ağır para cezası adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle
Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır. Ayrıca maddede
öngörülen adlî para cezası ve hapis cezasının uygulanması seçenekli
hale getirilerek hapis cezasının üst sınırı artırılmak suretiyle
yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 8 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
bu Kanunun 3 üncü maddesine aykırı hareketlere uygulanacak yaptırıma
ilişkin mülga Türk Ceza Kanununa yapılan yollamalar, Türk Ceza Kanununun
90 ıncı maddesi şeklinde düzenlenmek suretiyle yeniden belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla
fiilin kapsam ve niteliği dikkate alınmak suretiyle uygulanan yaptırım
idarî para cezası olarak belirlenmiş ve bu cezanın mahallî mülkî amir
tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
(100) Maddenin yüzüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 2841 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde
yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
2841 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
2841 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, idarî
yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulüne
ilişkin düzenlemelere, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak yer verildiğinden madde metnine alınmamıştır.
(101) Maddenin yüzbirinci
fıkrasıyla, 2844 sayılı Kanunun 7 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre
yeniden belirlenmiş ve idarî para cezalarının mahallî mülkî amir tarafından
verileceği öngörülmüştür. Ayrıca, idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden madde metninde yer verilmemiştir.
(102) Maddenin yüzikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2860 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde cezaî
yaptırıma bağlanan fiiller, Türk Ceza Kanununda suç olarak düzenlendiğinden,
bu fiillerin ayrıca müstakil bir suç olarak bu Kanunda düzenlenmesine
ihtiyaç görülmemiştir. Bu nedenle maddede yazılı fiili işleyenlerin
yaptırım bakımından Türk Ceza Kanununun zimmete ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılacağı öngörülmüştür.
Fıkranın (b) bendiyle,
2860 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında
yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Kanunun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, idarî
yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü,
Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
madde metninden çıkarılmıştır. Ayrıca idarî yaptırım kararlarının
mahallî mülkî amir tarafından verileceği belirtilmiştir.
Öte yandan, 2860 sayılı
Kanunun 29 uncu maddesinin son fıkrasında yer alan müsadere hükmü,
bu maddede geçen fiillere karşı uygulanan yaptırımın idarî yaptırım
türü olarak belirlenmesi sebebiyle madde metnine alınmamış, bunun
yerine Kabahatler Kanununa da uyumun sağlanması amacıyla mülkiyetin
kamuya geçirilmesine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
(103) Maddenin yüzüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 2863 sayılı Kanunun 65 inci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin, birinci fıkra
olarak düzenlenen (a) bendinde tanımlanan suçun konusu, korunması
gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarıdır.
Seçimlik hareketli
suç niteliğinde olan bu suçu oluşturan fiiller, korunması gerekli
taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının yıkılmasına, bozulmasına,
tahribine, yok olmasına, zarara uğramalarına kasten sebebiyet
vermektir. Bu itibarla, söz konusu suç, ancak kasten işlenebilen
bir suçtur.
Kişi, gerçekleştirdiği
davranışın, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığının
yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya zarara
uğramasına sebebiyet verdiğini bilecektir. Keza kişi, suçun konusunun
korunması gerekli bir kültür ve tabiat varlığı olduğunu da bilmelidir.
Aksi takdirde söz konusu suç açısından kastının varlığından söz edilemez.
Dikkat edilmelidir ki,
bu suç, Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma
bölge kurullarınca alınan kararlara salt aykırı davranmakla oluşmamaktadır.
Koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı davranışın bu
maddede tanımlanan suçu oluşturabilmesi için, korunması gerekli
taşınmaz kültür ve tabiat varlığının yıkılmasına, bozulmasına,
tahribine, yok olmasına veya zarara uğramasına sebebiyet vermesi
gerekir. Bu maddede tanımlanan suçun oluşması için, kişinin koruma
bölge kurullarınca alınmış bir karar olduğunu bilmesine gerek bulunmamaktadır.
Bu itibarla, madde metnindeki “Bu Kanunun 9 uncu maddesine aykırı
hareket edenler” ibaresi metinden çıkarılmıştır. Aksi takdirde,
sonucu ne olursa olsun, idarî nitelikte karar alan bir kurulun aldığı
kararlara aykırı davranışın suç olarak nitelendirilmesi gerekir.
Ancak, böyle bir düzenleme, Anayasada güvence altına alınan suçta
kanunilik ilkesiyle çelişmektedir.
Ayrıca yapılan değişiklikle,
söz konusu suça ilişkin cezalar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
yaptırım sistemine uyarlanmıştır.
İkinci fıkra olarak düzenlenen
(a) bendinin ikinci paragrafında sadece bir ifade değişikliği yapılmıştır.
Üçüncü fıkra olarak düzenlenen
(b) bendi değiştirilmiştir. Söz konusu bendin mevcut metninde, koruma
bölge kurullarınca alınan kararlara aykırılık suç olarak tanımlanmıştır.
Bu şekilde bir düzenleme, birinci fıkranın gerekçesinde vurgulandığı
gibi, Anayasamızın 38 inci maddesinde güvence altına alınan suçta
kanunilik ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, dördüncü fıkra
olarak düzenlenen söz konusu bent metninde yapılan değişiklikle,
suçun oluşması için aranan maddi unsurlar bakımından, koruma bölge
kurullarınca belirlenen şartlara aykırılık değil, fiilin mahiyetinden
ve özellikle doğurduğu sonuçlardan hareketle bir tanımlama yapılmıştır.
Fıkra metninde ayrıca
yapılan değişiklikle, söz konusu suça ilişkin cezalar, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun yaptırım sistemine uyarlanmıştır.
Maddenin, dördüncü fıkra
olarak düzenlenen (c) bendinde, suç tanımının içeriği bakımından
bir değişiklik doğurmayacak şekilde, ifade biçiminde değişiklik
yapılmış ve ayrıca, söz konusu suça ilişkin cezalar, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun yaptırım sistemine uyarlanmıştır.
Beşinci fıkra olarak
düzenlenen (d) bendinde tanımlanan suça ilişkin cezalar, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun yaptırım sistemine uyarlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 66 ncı maddesinde geçen ağır para cezası, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla adlî para cezası olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 67 nci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
67 nci maddenin birinci
fıkrasıyla, Kanunun 4 üncü maddesinde de belirtildiği gibi kültür
ve tabiat varlıklarıyla ilgili olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti
olmaksızın ve bilerek aykırı hareket edenler hakkında, cezai müeyyide
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Böylece, bilme unsurunun gerçekleşmediği ya da geçerli ve kabul
edilebilir mazeretin bulunduğu durumlarda birinci fıkrada belirtilen
suçun oluşmayacağını kabul etmek gerekecektir.
67 nci maddenin ikinci
fıkrasıyla, Kanunun 27 nci maddesinde de belirtildiği üzere, kültür
ve tabiat varlığı ticareti yapanlar, başka bir deyimle, bu varlıkları
satışa arz eden satan, veren, satın alan ve kabul edenler için hapis ve
adlî para cezası verileceği öngörülmüş, ancak, bu hâllerde, birinci
fıkrada yazılı suçtan dolayı ayrıca ceza verilemeyeceği belirtilmiştir.
67 nci maddenin son fıkrasıyla
da ticareti yasak olmayan taşınır kültür varlıklarının izinsiz
olarak ticaretini yapan bakımından uygulanacak cezai yaptırımlara
yer verilmiştir.
Bu düzenlemeyle, maddenin
eski hâlinde yer alan ve Kanunun 4, 27 ve 28 inci maddelerinde belirtilen
yasak kurallara aykırılık hâlleri, uygulamada birliğin sağlanması
ve tereddütlerin giderilmesi amacıyla birbirinden bağımsız suç
şekilleri olarak aynı madde altında düzenlenmiş olmaktadır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 68 inci maddesi yeniden düzenlenmiştir. Maddeyle,
Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen kültür ve tabiat varlıklarını
yurtdışına çıkarılma yasağı kuralına aykırı hareket edenler bakımından
hapis ve adlî para cezası verileceği hükme bağlanmıştır. Maddenin
bu düzenlemesiyle, örneğin; Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen
usule uygun olarak kültür ve tabiat varlığının yurtdışına çıkartılması
durumu 68 inci maddede belirtilen suçun kapsamına girmeyecektir.
Öte yandan maddede yer alan elkonulan taşınır kültür ve tabiat varlıklarının
müzeye teslimine ilişkin düzenlemeye bu Kanunun 75 inci maddesinde
düzenlendiğinden madde metninde yer verilmemiştir.
68 inci maddenin üçüncü
fıkrasında yer alan düzenleme, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
elkoymaya ilişkin hükümleri dikkate alınarak madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde geçen ağır para cezası, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla adlî para cezası olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 70 inci maddesinde geçen ağır para cezası, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla adlî para cezası olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde geçen ağır para cezası, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla adlî para cezası olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinde geçen ağır para cezası, 5237
sayılı Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla adlî para cezası olarak yeniden
düzenlenmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
2863 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir.
74 üncü maddenin birinci
fıkrasıyla, kültür varlıklarını bulmak amacıyla, izinsiz olarak kazı
veya sondaj yapanlar hakkında yerin sit alanı veya bu Kanuna göre
korunması gerekli yer olup olmamasına göre, terditli bir ceza yaptırım
sistemi benimsenmiştir.
74 üncü maddenin ikinci
fıkrasında, izinsiz define araştıranlar bakımından uygulanacak
yaptırıma yer verilmiş, bu fiillerin yurt dışına kültür varlıklarını
kaçırma amacıyla, ya da kültür varlıklarını korumada görevli kişiler
tarafından işlenmesi hâlinde, hem fiile bağlı, hem de şahsa bağlı
bir artırım nedeni öngörülmüştür. Öte yandan, maddedeki izinsiz define
araştıranlar ifadesi, her türlü teknik cihazla araştırma yapma eylemini
de kapsayacağından madde metninde yer alan “izinsiz araştırma yapanlar”
ibaresine yer verilmemiştir.
74 üncü maddenin üçüncü
fıkrasında, bu maddede yazılı suçları işlemek suretiyle bulunan
kültür varlığını soruşturma veya kovuşturma aşamalarına göre
yetkili makamlara teslim edilmesi hâlinde etkin pişmanlık hükümlerinin
uygulanacağı düzenlenmiştir.
Maddenin son fıkrasında
ise, izinsiz olarak define araştıranlar bakımından uygulanacak etkin
pişmanlık hükümlerine yer verilmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 75 inci maddesi yeniden düzenlenmiş ve bu Kanun kapsamına
giren suçların işlenmesi sebebiyle, elkoyma tedbiri uygulanan
taşınır kültür ve tabiat varlıklarının soruşturma ya da kovuşturma
sonucuna göre ilgiliye teslimi veya müsaderesine kadar niteliklerinin
korunması ve bozulmalarının önlenmesi amacıyla, müzeye teslim
edileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, Türk Ceza Kanununun cezaların
tayin ve belirlenmesine ilişkin 61 inci maddesi hükmü dikkate alınarak
cezaların artırılmasına ilişkin düzenlemeye madde metninde yer
verilmemiştir.
(104) Maddenin yüzdördüncü
fıkrasıyla, 2866 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Öte yandan, Kabahatler Kanununa uyumun sağlanması
amacıyla bu cezanın, fiilin suç oluşturmaması hâlinde uygulanacağı
ayrıca belirtilmiştir.
İdarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulüne ilişkin düzenlemeler
Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
madde metninde yer verilmemiştir.
(105) Maddenin yüzbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2873 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde değişiklik
yapılarak, mülga 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanununa yapılan yollama,
4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
2873 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde değişiklik yapılarak, Türk
Ceza Kanununa uyumun sağlanması amacıyla maddede düzenlenen suç
karşılığı yaptırım yeniden belirlenmiştir. Ayrıca 5235 sayılı Kanun
hükümleri dikkate alınarak görevli mahkemeye ilişkin düzenlemeye
madde metninde yer verilmemiştir.
(106) Maddenin yüzaltıncı
fıkrasıyla, 2893 sayılı Kanunun 8 inci maddesi değiştirilmiş, bu
Kanuna veya çıkarılacak tüzüğe aykırı olarak bayrak üreten, üretilmiş
olan bayrakları satan veya ticari amaçla satın alan veya kullanan
kişiye, eylemin niteliği itibariyle idarî para cezası verileceği
öngörülmüştür. Ayrıca eylemin konusunu oluşturan bayraklara elkonularak,
Kabahatler Kanunu hükümlerine göre mülkiyetinin kamuya geçirilmesi
hükme bağlanıp, yaptırımı uygulamaya yetkili merci de gösterilmiştir.
(107) Maddenin yüzyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2911 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde
suç karşılığı olarak hapis cezası
ile birlikte öngörülen ağır para cezalarına ilişkin düzenlemelere
yer verilmeyerek hapis cezalarının alt ve üst sınırları yeniden
belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
2911 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde suç karşılığı olarak hapis
cezası ile birlikte öngörülen
ağır para cezalarına ilişkin düzenlemelere yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
2911 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde suç karşılığı olarak hapis
cezası ile birlikte öngörülen ağır para cezalarına ilişkin düzenlemelere
yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
2911 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde suç karşılığı olarak hapis
cezası ile birlikte öngörülen
ağır para cezalarına ilişkin düzenlemelere yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
2911 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde suç karşılığı olarak hapis cezası
ile birlikte öngörülen ağır para cezalarına ilişkin düzenlemelere
yer verilmemiştir.
(108) Maddenin yüzsekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 2920 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yer
alan soruşturma ibaresi, 5271 sayılı Kanunda düzenlenen soruşturma
evresi ile anlam bakımından örtüşmediği için araştırma ve inceleme
olarak değiştirilmiş ve maddede ifade düzgünlüğü sağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan soruşturma ibaresi,
5271 sayılı Kanunda düzenlenen soruşturma evresi ile karışmaması
için araştırma ve inceleme olarak ve bu amaçla kurulan Kurulun adı
da “Araştırma ve İnceleme Kurulu” olarak değiştirilmiştir.
Maddede ayrıca, Kurulun
yapacağı araştırma ve inceleme faaliyeti sırasında başvuracağı yöntem ve yetkilere ilişkin
olarak da ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Şöyle ki, Kurul,
olayın aydınlatılması için Cumhuriyet savcısı ile işbirliği yapabilecek,
ilgili kişilerin ifadesine başvurabilecek, açıklama yapmaktan
kaçınan kişileri Cumhuriyet savcısına başvurarak ifadesinin
alınmasını sağlayabilecek, bu ifade alma sırasında hazır bulunarak,
açıklığa kavuşturulması istenen hususlarla ilgili olarak ifadesi
alınan kişiye sorular sorulmasını isteyebilecek ve faaliyeti
sırasında teknik ve uzmanlığı gerektiren sair hususlarla ilgili
olarak da başka uzman kişileri de görevlendirebilecektir.
Fıkranın (c) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
soruşturma ibaresi, 5271 sayılı Kanunda düzenlenen soruşturma evresi
ile karışmaması için araştırma ve inceleme olarak değiştirilmiş
ayrıca, üçüncü fıkrasına meydana gelen kaza ile ilgili olarak soruşturma
başlatılması hâlinde, Ulaştırma Bakanlığının, hazırlanan raporun
bir örneğini yapılan soruşturma veya kovuşturma kapsamında değerlendirilmek
üzere, sadece ilgili Cumhuriyet başsavcılığına vereceğine ilişkin
hüküm eklenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 18 inci maddesindeki izin verilmeme nedenleri
yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle öncelikli
olarak, milli güvenlik ve kamu düzenini tehlikeye düşürebilecek
durumlar ile mahkûmiyete bağlı sebepler ayrı birer bent olarak belirlenmiştir.
Buna göre, (a) bendi dışında (b) bendinde sayılan mahkûmiyet sebepleri
hâlen mevcut olan ret sebeplerine ek olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda
ve ceza hükmü içeren diğer kanunlarda yazılı bazı suç şekilleri de
bende ilave edilerek ret sebepleri arasında sayılmış bulunmaktadır.
Öte yandan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belli haklardan yoksun
bırakılma hâllerini düzenleyen 53 üncü maddesinde belirtilen süreler
geçmiş olsa bile, bu bentte sayılan suçlardan mahkûmiyetin bulunması
hâlinde izin verilmeyeceği öngörülmüştür. Esasen (b) bendinde yer
alan düzenlemeyle, mülga Türk Ceza Kanununda yer alıp da 5237 sayılı
Kanunda yer verilmeyen kanuni kısıtlılık hâllerinin uygulama sonuçlarının
bertaraf edilmemesi amaçlanmış, ayrıca, mülga Türk Ceza Kanununda
sayılan belli bir hakkın veya yetkinin kullanılmasına engel teşkil
eden “mahkûmiyet hâlleri”, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun özel kısmında
düzenlenen yeni düzenlemeler de dikkate alınmak suretiyle belirlenmiş
bulunmaktadır.
Fıkranın (d) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin
beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, madde hükümlerine
aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak olan yaptırım, haksızlığın
kapsam ve unsurları itibariyle Kabahatler Kanununun 32 nci maddesine
uyması nedeniyle bu fiil hakkında 32 nci madde hükümlerine göre
idarî yaptırım kararı verileceği hükme bağlanmıştır. Ancak, getirilen
yeni düzenlemeyle emir ve yasağın yerine getirilmesini sağlama
amacıyla bir süre verilmesi öngörülmüş ve bunun hukukî sonuçlarının
da açıkça belirtileceği ifade edilerek yasak davranışlarda bulunanlar
bakımından başka bir deyimle, etkin pişmanlık olanağı tanınmıştır.
Bu olanağın tanınmasına rağmen yasağın gereklerinin yerine getirilmemesi
hâlinde kamu gücü kullanılmak ve masrafların yüzde yirmi zammıyla
ilgiliden tahsil edilmek üzere yasağın gerekleri ilgili idare tarafından
yerine getirilecektir.
Fıkranın (e) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 98 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
kovuşturma ve soruşturma ibareleri, 5271 sayılı Kanunda düzenlenen
soruşturma ve kovuşturma ibareleriyle uyumlaştırılmış ve ikinci
fıkrası değiştirilerek sadece 5271 sayılı Kanunda yer alan koruma
tedbirlerine ilişkin hükümlerin saklı olduğu kabul edilmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan
değişiklikle, sorumlu kaptan pilotun hava aracında işlenen suçlardan
başka kabahatlerle de ilgili olarak işlem yapacağı ve kolluk görevlileri
olaya el koyuncaya kadar kişileri gözaltında tutmaya, Ceza Muhakemesi
Kanununun 90 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası da dikkate alınarak
kişilerin üzerini veya eşyasını aramaya, suçun işlenmesinde kullanılan
veya kullanılmasına teşebbüs edilen ya da bulundurulması suç veya
kabahat oluşturan eşyayı alıkoymaya, bizzat veya emrindeki diğer
mürettebat ile birlikte yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 141 inci maddesinde yer alan hapis cezasının
alt ve üst sınırı değiştirilmiş ve eylemin niteliğine göre para
cezası madde metninden çıkartılmıştır. Öte yandan, Kanunun 142 nci
maddesi, bu maddenin ikinci fıkrası olarak yeniden düzenlenmiştir.
Ayrıca, madde kenar başlığı Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla, “suç
oluşturan davranışlar” şeklinde değiştirilmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 144 ve 145 inci maddelerinde yer alan düzenlemeler bu maddelerin içerikleri
ve konusu da dikkate alınmak suretiyle, 143 üncü maddeye alınmıştır.
Yapılan değişiklikle, idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiş, ayrıca, madde metninde bu idarî para cezalarını
verecek makam, Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürü
olarak hükme bağlanmıştır. Öte yandan, maddenin (a) bendinde yer alan
aynı Kanunun 47 nci maddesine yapılan yollama, bu maddede ayrıca,
idarî yaptırımlar belirlenmiş olduğundan, madde metninden çıkartılmıştır.
(109) Maddenin yüzdokuzuncu
fıkrasıyla 3082 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan “Devlet memuru” ibaresi Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesinde
yer alan “kamu görevlisi” tanımıyla uyumlu hale getirilmiş ve ikinci
fıkrasında yer alan ağır para cezası adlî para cezasına dönüştürmek
suretiyle Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
(110) Maddenin yüzonuncu
fıkrasıyla, 3091 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde mülga 1412 sayılı
Kanuna yapılan yollama, 5271 sayılı Kanuna göre yeniden yapılmıştır.
(111) Maddenin yüzonbirinci
fıkrasıyla, 3092 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle, maddedeki idarî para cezası günün ekonomik
koşulları dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Öte yandan, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi ve tahsil usulü
Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden,
son fıkrada yer alan buna ilişkin hükümler madde metninden çıkartılmıştır.
(112) Maddenin yüzonikinci
fıkrasıyla, 3093 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde düzenlenen haksızlık
oluşturan fiilin yaptırımının idarî para cezası olduğu açıkça belirtilmiş,
ayrıca maddenin son fıkrasında yer alan idarî para cezasının takip
usulüne ilişkin düzenleme, Kabahatler Kanununa uyum amacıyla madde
metnine alınmamıştır.
(113) Maddenin yüzonüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 3224 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi değiştirilmiş ve bentte yer alan mahkûmiyet koşulu
Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Bu düzenleme yapılırken;
Türk Ceza Kanununun suç karşılığı
uygulanan yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak
belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik
tedbirleri, suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga
765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan aslî ceza-fer’i ceza ayrımına
yeni Türk Ceza Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel
hükümler kitabında yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların
alt ve üst sınırları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile
5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 39 uncu maddesinde yer alan para cezasının idarî para cezası
olduğu belirlenmek suretiyle Kabahatler Kanununa uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ağır para cezası,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesine uyum sağlamak amacıyla adlî para
cezası olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan idarî para cezası
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve bu idarî para
cezasının mahallî mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi
ve tahsil usulü genel hükümlere göre belirlendiğinden bunlara
ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(114) Maddenin yüzondördüncü
fıkrasıyla, 3226 sayılı Kanunun, 10 uncu maddesinin beş ve altıncı
fıkraları değiştirilmiştir.
Kanun beşinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, bu Kanun hükümlerine göre izin almadan kiralama
faaliyetinde bulunanlar hakkında uygulanan yaptırımlardan ağır
para cezası adlî para cezasına dönüştürülmek; bu suçun yararına
olarak işlendiği tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü güvenlik
tedbirlerine hükmolunacağı da belirtilmek suretiyle Türk Ceza
Kanununun 52 ve 60 ıncı maddeleriyle uyum sağlanmıştır.
Kanunun altıncı fıkrasında
yapılan değişiklikle, bu Kanunda yazılı sair yükümlülük ve zorunluluklara
uymayan kiralama şirketleri ve ilgilileri hakkında uygulanacak
yaptırım idarî para cezasını gerektirir bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Bu yaptırım kararlarının Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu
tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
(115) Maddenin yüzonbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle 3285 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinde yer
alan ağır para cezası, adlî para cezası olarak yeniden belirlenerek,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen para cezası sistemine
uygun hâle getirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
ağır para cezası, adlî para cezası olarak yeniden belirlenerek,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen para cezası sistemine
uygun hâle getirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 47 nci maddesinde yer alan idarî para cezaları,
5083 sayılı Kanun hükümleriyle uyumlu hâle getirilmiştir. Ayrıca,
maddede geçen “belirli süreli olarak trafikten men” yaptırımına,
5326 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi hükmü dikkate alınarak madde
metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde yer alan idarî para cezaları,
5083 sayılı Kanun hükümleriyle uyumlu hâle getirilmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinde yer alan idarî para cezaları
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca,
madde metninde geçen “daha ağır bir cezayı gerektirmiyorsa” ibaresine,
Kabahatler Kanununa uygunluğun sağlanması amacıyla madde metninde
yer verilmemiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 50 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, maddenin
son fıkrasında geçen artırımlı ceza oranı “bir kat” olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde yer alan ağır para cezaları,
eylemin niteliğine göre idarî para cezasına dönüştürülmüş ve günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, maddede
belirtilen kabahatin konusunu oluşturan maddelere elkonulacağı
ve bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verileceği
hükme bağlanarak Kabahatler Kanunu ile uyum sağlanmıştır. Öte yandan
madde metninde geçen “tekerrürü” ibaresi, maddede sayılan aykırılık
hâllerinin idarî yaptırım olarak öngörülmesi sebebiyle “tekrarı”
olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
ağır para cezası, adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle 5237
sayılı Türk Ceza Kanununa uyumu sağlanmıştır. Ayrıca maddenin
ikinci fıkrasındaki mülga 1918 sayılı
Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanuna yapılan yollama, 4926 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu olarak değiştirilmiş ve maddenin
üçüncü fıkrasında yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (h) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde yer alan ağır para cezaları,
adlî para cezasına dönüştürülerek Türk Ceza Kanununa uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 55 inci maddesinde yer alan idarî para cezası günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (i) bendiyle,
3285 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddede yer alan yetkili
memurlar tarafından düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya
kadar geçerli olacağına ilişkin düzenlemeye bu tutanakların memurlar
tarafından düzenlenmesi hususu dikkate alınarak tutanakların
ispat gücü ve niteliğine ilişkin düzenlemeye genel usul kuralları
dikkate alınarak madde metninde yer verilmemiştir. Öte yandan, maddede
geçen “para cezaları” ibaresi yerine “idarî yaptırım” ibaresi kullanılmak
suretiyle Kabahatler Kanununa uyum sağlanmıştır. Ayrıca, idarî
yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü,
Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
madde metninde yer verilmemiştir.
(116) Maddenin yüzonaltıncı fıkrasıyla,
3298 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi yeniden düzenlenerek, idarenin
düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamayacağı ilkesine
uygun olarak maddede yer alan “haşhaş ekim bölgeleri” ve “haşhaş ekim
bölgeleri dışı” ayrımından vazgeçilmiş, eylem izinsiz haşhaş ekimi
olarak yeniden düzenlenmiş ve ekim bölgeleri dışında haşhaş ekimi
ile ekim bölgelerinde izin almaksızın ekim yapılması fiillerine
ilişkin yaptırımlar arasında paralellik sağlanmıştır. Ayrıca,
ekim yapma fiilinin tanımı yapılmıştır.
İzin almış olmakla birlikte,
belgesinde belirtilen alandan fazla yerde veya izin belgesinde kayıtlı
yerden başka yerde haşhaş ekimi yapılması eylemine verilecek cezanın
ölçülülük kuralları gereği izinsiz olarak haşhaş ekimi yapanlara
verilecek cezadan az olması gerektiği düşüncesiyle maddede farklı
yaptırım öngörülmüştür.
İzinsiz ham afyon üretenlerin
5237 sayılı Kanunun hükümlerine göre cezalandırılacağı izin belgesinde
tespit edilen miktardan az ham afyon veya kapsül teslim eden üreticilere
mahallî mülkî amir tarafından idarî para cezası verileceği kontrol
görevini yerine getirmeyen muhtar ve kolluk görevlilerinin 5237
sayılı Kanunun görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. 1918 sayılı Kanun yürürlükten
kalktığı için 4926 sayılı Kanuna atıf yapılmıştır. Adlî ve idarî para
cezalarının tahsil usulü 5275 ve 5326 sayılı Kanunlarda ayrıntılı
düzenlendiğinden mevcut düzenlemenin yedinci fıkrasına ve suça
iştirak hükümleri 5237 sayılı Kanunun 37 ilâ 41 inci maddelerinde
ayrıntılı olarak düzenlendiği için mevcut düzenlemenin sekizinci
fıkrasına maddede yer verilmemiştir.
(117) Maddenin yüzonyedinci
fıkrasıyla, 3308 sayılı Kanunun 41 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden madde metninden çıkarılmıştır. Ayrıca,
mülga 1475 sayılı İş Kanununa yapılan yollama, 4857 sayılı İş Kanunu
olarak değiştirilmiştir.
(118) Maddenin yüzonsekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 3402 sayılı Kanunun 42 nci maddesinde yer
alan idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiş, “daha ağır bir cezayı gerektirmediği” ibaresi, Kabahatler
Kanununun 15 inci maddesine uygunluğun sağlanması amacıyla “fiilleri
suç oluşturmadığı takdirde” şeklinde değiştirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
3402 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında mülga
Türk Ceza Kanununa yapılan yollama, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
206 ncı maddesi olarak düzeltilmiştir. Ayrıca, maddenin ikinci fıkrasıyla
kadastro tutanaklarının düzenlenmesi sırasında sahibi olmadığı
bir taşınmaz malı hile ile veya kendisine ait olmayan kayıt ve belgeler
kullanarak kaydedilmesi fiili hakkında yaptırım bakımından Türk
Ceza Kanununun dolandırıcılık veya belgede sahtecilik suçuna
ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Ayrıca, maddede
geçen tekerrür hükümleri, Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla madde
metninden çıkartılmıştır.
(119) Maddenin yüzondokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 3516 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan idarî para cezaları
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Ayrıca, Kanunun 15 inci maddesinde yer alan müsadere hükmü, bu
maddede geçen fiillere karşı uygulanan yaptırımın idarî yaptırım
türü olarak belirlenmesi sebebiyle madde metnine alınmamış, bunun
yerine Kabahatler Kanununa da uyumun sağlanması amacıyla mülkiyetin
kamuya geçirilmesine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Öte yandan, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
madde metninden çıkarılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
3516 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddede geçen suçun işleniş
şekillerine ilişkin bentler hâlindeki düzenlemeye yer verilmeyerek
suçun unsurları daha belirgin ve basit bir hâle getirilmiş, bu suça
ilişkin yaptırımlar hapis ve adlî para cezası olarak yeniden belirlenmiştir.
Öte yandan maddenin eski
metninde geçen müsadere ile tekerrür hâlinde cezanın artırılarak
meslek ve sanattan men cezası verilmesine ilişkin düzenlemeye
Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla madde metninde yer verilmemiştir.
Ayrıca, 23/3/2005 tarihli
ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi hükmü karşısında maddenin
son fıkrasındaki usule ilişkin düzenleme maddeye alınmamıştır.
(120) Maddenin yüzyirminci
fıkrasının (a) bendiyle, 3568 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin ondördüncü
fıkrasında geçen “devlet memurları” ibaresi, 5237 sayılı Kanunun
6 ncı maddesindeki “kamu görevlisi” olarak değiştirilerek Türk Ceza
Kanunuyla uyumlu hâle getirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 47 nci maddesinde geçen “devlet memurları” ibaresi, 5237 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesindeki “kamu görevlisi” olarak değiştirilerek
Türk Ceza Kanunuyla uyumlu hâle getirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 49 uncu maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin bir ve ikinci
fıkralarında yer alan ağır para cezaları, 5237 sayılı Kanunun 52
nci maddesine uygun olarak adlî para cezasına dönüştürülmüştür.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasının ihlâl edilmesi hâlinde
uygulanacak yaptırım, ikinci fıkra kapsamından çıkarılarak üçüncü
fıkra olarak yeniden düzenlenmiştir.
(121) Maddenin yüzyirmibirinci
fıkrasıyla, 3621 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yer alan idarî para
cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
(122) Maddenin yüzyirmiikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 3984 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin altıncı
fıkrasında mülga Türk Ceza Kanununun 391 inci maddesine yapılan
yollama, 5237 sayılı Kanunun 124 üncü maddesi olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 28 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan ağır para cezası,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen adlî para cezası
sistemine uygun hâle getirilmiştir. Ayrıca, fıkrada yer alan, “Bu
cezalar ertelenemez.” hükmüne, 5237 sayılı Kanunun 5 ve 51 inci
madde hükümleri karşısında fıkra metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 33 üncü maddesinde yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca, idarî para cezalarının
artırım usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında düzenlendiğinden,
buna ilişkin hükme madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 34 üncü maddesinde yer alan ağır para cezası, 5237 sayılı Kanunun
52 nci maddesinde düzenlenen adlî para cezası sistemine uygun hâle
getirilmiş; ağır hapis cezasına ilişkin düzenleme, Türk Ceza Kanununun
suç ve yaptırıma ilişkin hükümlerine uyumu sağlamak amacıyla değiştirilmiş;
5237 sayılı Kanunun 5, 54 ve 55 inci maddeleri karşısında müsadereye
ilişkin hükümler ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi hükmü karşısında
3506 sayılı Kanuna yapılan yollamaya, madde metninde yer verilmemiştir.
Ayrıca, Kanunun ek 2 nci maddesinde yer alan bir kısım düzenlemeler,
değiştirilmek suretiyle maddeye üç ve dördüncü fıkra olarak eklenmiştir.
(123) Maddenin yüzyirmiüçüncü
fıkrasıyla 4046 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkraları değiştirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, maddede suç karşılığı öngörülen yaptırımlardan
para cezası adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle Türk Ceza
Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır. Öte yandan, Türk Ceza
Kanununun 61 inci maddesi hükmü dikkate alınarak cezanın belirlenmesinde
madde metninde yer alan “fiilin mahiyet ve önemine göre” ibaresine,
madde metninde yer verilmemiştir. Ayrıca adlî para cezası miktarının
üst sınırı gösterilmek suretiyle maddede değişiklikten önce yer
alan misil artırma oranına yer verilmemiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle, mülga Türk Ceza Kanununun 279 uncu maddesindeki
memur tanımına yapılan yollama yerine Türk Ceza Kanununun 6 ncı
maddesiyle uyum sağlanması amacıyla kamu görevlisi terimi kullanılmıştır.
Ayrıca madde metninde mülga Türk Ceza Kanununa yapılan yollamalar
Türk Ceza Kanununun ilgili hükümlerine göre yeniden belirlenmiştir.
(124) Maddenin yüzyirmidördüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 4054 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan para
cezalarının niteliği idarî para cezası olarak belirlenerek Kabahatler
Kanununa uygunluğu sağlanmış, ayrıca haksızlık oluşturan fiil
karşılığında uygulanacak idarî para cezası miktarları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Öte yandan, ceza hükmü
içeren kanunlarda yer alan ve kabahat niteliğinde olan hükümlerin uygulama birliğinin sağlanması ve tereddütlerin
giderilmesi amacıyla; Kabahatler Kanununun 7 ilâ 15 inci maddelerinde
yer alan, kabahatin ihmali davranışla işlenmesi, kast veya taksir,
hata, sorumluluk, hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan
kaldıran nedenler, teşebbüs, iştirak ve içtima hükümlerine ilişkin
hükümlerin bu kanunlar için de uygulanması gerektiğinden, idarî para
cezasının belirlenmesi ve verilmesi yönünden belirleyici nitelikte
olan benzer mahiyette düzenleme içeren maddenin dördüncü fıkrasına
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinde yer alan para cezası, Kabahatler Kanunu
hükümleri dikkate alınmak suretiyle, idarî para cezası olarak belirlenmiş
ve haksızlık oluşturan hareket karşılığı uygulanacak bu para cezası
miktarları günün ekonomik koşullarına göre yeniden tespit edilmiştir.
Öte yandan maddede yer alan idarî para cezasının niteliği Kabahatler
Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü dikkate alınarak
“nispi” olarak belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 18 inci maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle,
nispi nitelikte idarî para cezası verilmesine ilişkin karara karşı
yargı yoluna başvurulması halinde, bu kararla ilgili olarak yürütmeyi
durdurma kararı verildiği takdirde, iptal davasının açıldığı tarihten
itibaren nispi nitelikte idarî para cezası uygulanmayacağı hükme
bağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 55 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
Kurulun nihai kararlarına, tedbir kararlarına ve idarî para cezası
kararlarına karşı iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak
Danıştayda görüleceği hükme bağlanmıştır. Düzenlemeyle; bu Kanun
hükümlerine göre verilen idarî para cezalarına karşı yapılan başvuru,
İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri de dikkate alınmak suretiyle
“iptal davası” olarak adlandırılmıştır. Böylece, Kabahatler Kanununda
idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yolu olarak öngörülen “başvuru”
ve “itiraz” kanun yolundan farklı olarak istisnai bir kanun yolu kabul
edilmiştir.
Öte yandan, idarî para
cezalarının tebliği, takip ve tahsiline ilişkin hükümler Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında yer aldığından buna ilişkin düzenlemelere
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir.
Madde metninde geçen
“Devlet memurları” kavramı, Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesi dikkate
alınarak “kamu görevlisi” olarak değiştirilmiş ve Türk Ceza Kanunu
ile uyum sağlanmıştır.
(125) Maddenin yüzyirmibeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 4077 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde
yer alan para cezalarının idarî para cezası olduğu belirtilmiş, ayrıca
idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Para cezalarının artırımına
ilişkin düzenlemeye, Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin yedinci
fıkrası hükmü karşısında madde metninde yer verilmemiştir.
Maddenin son fıkrasında
yer alan “Bu Kanunda yazılı fiiller hakkında diğer kanunlarda da para
cezası öngörülmüşse ağır olan ceza uygulanır.” hükmüne ise, Kabahatler
Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü dikkate alınmak
suretiyle madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 26 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
Kanunun 25 inci maddesinin bir,
dört, yedi, sekiz, dokuz ve onuncu fıkralarındaki idarî yaptırımlara
Bakanlık tarafından, diğer fıkralarındaki idarî para cezalarına
mahallî mülkî amir tarafından karar verileceği belirtilmiştir. Diğer
yandan idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
(126) Maddenin yüzyirmialtıncı
fıkrasıyla, 4447 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi kısmen değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasının
(a) ve (b) bentlerinde mülga 1475 sayılı Kanuna ve bu Kanunun maddelerine
yapılan yollamalar, 4857 sayılı İş Kanununa göre yeniden düzenlenmiştir.
(127) Maddenin yüzyirmiyedinci
fıkrasıyla, 4628 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin altıncı fıkrası
değiştirilmiş ve bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilen idarî para cezalarının Kurum hesabına aktarılması öngörülmüştür.
(128) Maddenin yüzyirmisekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 4631 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde yer
alan haksızlık oluşturan fiil, kapsamı ve niteliği dikkate alınarak
idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
suç karşılığı uygulanacak yaptırım bakımından mülga 765 sayılı
Türk Ceza Kanununa yapılan yollama 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre yeniden belirlenmiştir.
Maddenin İkinci fıkrasıyla,
maddede yer alan haksızlık oluşturan fiil, kapsamı ve niteliği dikkate
alınarak idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 18 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
fiil, haksızlık oluşturan hareketin kapsam ve niteliği dikkate
alınarak, idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
birinci fıkrada yer alan haksızlık oluşturan hareketin kabahat olarak
düzenlenmesi sebebiyle hayvanların soy kütüğünden kaydının silinmesi
ve pedigrilerinin iptal edilerek geri alınması bakımından mahkûmiyet
koşulu madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 19 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, maddede öngörülen
fiil, haksızlık oluşturan hareketin kapsam ve niteliği dikkate
alınarak, idarî para cezasını gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmiştir.
(129) Maddenin yüzyirmidokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 4632 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü
fıkrasının (g) bendinin (3) numaralı alt bendi değiştirilmiştir.
Emeklilik şirketi kurucularında
aranacak mahkûmiyet koşulu, Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate
alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede; Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza-fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 22 nci maddesinde yer alan idarî para cezaları 5083 sayılı
Kanun hükümlerine göre yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kesinleşmesi, zamanaşımı, takip ve tahsil
usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak
düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 23 üncü maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
maddedeki suça ilişkin yaptırımda yer alan ağır para cezası, adlî para
cezası olarak belirlenmek suretiyle Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle
uyum sağlanmıştır. Ayrıca, idarî tedbir olarak faaliyetlerinin yürütülmesine
mani olunacağı da hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
şirket yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle imza yetkisini haiz
mensuplarının maddede yazılı olan para veya diğer varlıkların zimmete
geçirmeleri hâlinde bu suça ilişkin yaptırım bakımından Türk Ceza
Kanununun zimmet suçuna ilişkin hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Öte yandan, bu suç dolayısıyla uğranan zararın tazmini bakımından
madde metninde yer alan düzenleme, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümleri dikkate alınarak, başka bir deyimle bu zararın tazmini
genel hükümlere göre mahkemeden istenebileceğinden ve 5271 sayılı
Kanunda da zararın tazminine ilişkin düzenlemeler bulunmadığından
madde metnine alınmamıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
maddede yer alan suç bakımından öngörülen ağır para cezası, Türk Ceza
Kanununun 52 nci maddesi hükmü dikkate alınarak adlî para cezası
olarak belirlenmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında
ise, maddede yer alan suçun nitelik ve kapsamı dikkate alınmak suretiyle
müstakil bir yaptırım öngörülmeyerek suç karşılığı yaptırım bakımından
Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerinin
artırımlı olarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin beşinci fıkrasıyla,
fiilin basın yayın yoluyla işlenmesi hali bir artırım sebebi olarak
öngörülmüş ve madde metninde, suç karşılığı öngörülen yaptırımdaki
ağır para cezası adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle Türk
Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır.
Maddenin altıncı ilâ
sekizinci fıkralarında düzenlenen suçlarda yaptırım bakımından
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesinin uygulanacağı
hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 24 üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.
Maddeyle, soruşturma
ve kovuşturma usulüne ilişkin hükümler, Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümleri dikkate alınarak yeniden düzenlenmiştir. Öte yandan,
maddede yazılı suçlara bakmakla yetkili ve görevli mahkemeyi belirten
düzenlemeye, bu suçların soruşturulmasında ve kovuşturulmasında,
başta uygulanacak usul hükümleri olmak üzere yargılamada sürat
ve etkinliğin sağlanması bakımından tek yer mahkemesinin görevli
ve yetkili olması tercih edilmemiştir. Ayrıca, madde metninde yer
alan 3005 sayılı Kanuna yapılan yollama, 5320 sayılı Kanun hükümleri
dikkate alınarak maddeye alınmamıştır.
(130) Maddenin yüzotuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 4634 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin
ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
Kurulun para, evrak ve her çeşit mallarının “Devlet malı” hükmünde
olacağı belirtilmiş ayrıca Kurulun Başkan ve Üyeleri ile diğer personelin
görevleri nedeniyle işleyecekleri suçlar ile kendilerine karşı
işlenen suçlardan dolayı ceza rejimi bakımından Türk Ceza Kanunu
uygulamasında “Kamu görevlisi” sayılacağı belirtilmek suretiyle
Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesi ile uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 11 inci maddesinin sekiz ve onuncu fıkraları değiştirilmiştir.
Maddenin sekizinci
fıkrasında yapılan değişiklikle, tahsil edilen idarî para cezalarının
maddede belirtilen orandaki kısmının kurum özel hesabına aktarılacağı
öngörülmüş, ancak, Kabahatler Kanununun idarî para cezalarının
tahsiline ilişkin hükümleri dikkate alınmak suretiyle kalan kısmın
bütçeye gelir yazılmasına ilişkin düzenlemeye madde metninde yer
verilmemiştir.
Maddenin onuncu fıkrasında
yapılan değişiklikle, Kurulun nihai kararlarına, tedbir kararlarına
ve idarî para cezası kararlarına karşı iptal davalarının ilk derece
mahkemesi olarak Danıştayda görüleceği hükme bağlanmıştır. Düzenlemeyle;
bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarına karşı yapılan
başvuru, İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri de dikkate alınmak
suretiyle “iptal davası” olarak adlandırılmıştır. Böylece, Kabahatler
Kanununda idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yolu olarak öngörülen
“başvuru” ve “itiraz” kanun yolundan farklı olarak itiraz mercii ayrı
olarak belirlenen ve kanun yolu da “iptal davası” olarak adlandırılan istisnai bir kanun yolu kabul edilmiştir.
(131) Maddenin yüzotuzbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 4646 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, birinci fıkranın
(a) ilâ (g) bentlerinde yer alan para cezaları, bunların nevinin
idarî olduğu da belirtilmek suretiyle, 5083 sayılı Kanun hükümlerine
uyarlanmıştır.
Kabahatler Kanunu hükümlerine
göre, fiilin hem kabahat ve hem de suç teşkil etmesi halinde bu fiil
hakkında idarî yaptırım kararı uygulanamayacağından başka bir deyimle
sadece suça özgü yaptırım uygulanabileceğinden bu temel kurala
uygun düşmeyen düzenlemeye madde metninde yer verilmemiştir.
Ceza hükmü içeren kanunlarda
yer alan ve kabahat niteliğinde olan hükümlerin uygulama birliğinin sağlanması ve tereddütlerin
giderilmesi amacıyla; Kabahatler Kanununda kast veya taksir, hata,
sorumluluk, hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan
kaldıran nedenler, teşebbüs, iştirak ve içtima hükümleri ile 20 ve
21 inci maddelerinde yer alan soruşturma zamanaşımı ve yerine getirme
zamanaşımına ilişkin hükümlerin bu kanunlar için de uygulanması
gerektiğinden böyle bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Ayrıca, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil
usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere madde metninde düzenlenmesine
gerek görülmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
Kurulun nihai kararlarına, tedbir kararlarına ve idarî para cezası
kararlarına karşı iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak
Danıştayda görüleceği hükme bağlanmıştır. Düzenlemeyle; bu Kanun
hükümlerine göre verilen idarî para cezalarına karşı yapılan başvuru,
İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri de dikkate alınmak suretiyle
“iptal davası” olarak adlandırılmıştır. Böylece, Kabahatler Kanununda
idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yolu olarak öngörülen “başvuru”
ve “itiraz” kanun yolundan farklı olarak belirlenen istisnai bir kanun
yolu kabul edilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle
Kanunun 12 nci maddesinin (d) bendi değiştirilmiştir.
Değişiklikle, Kurulun
para, evrak ve her çeşit malları Devlet malı hükmünde olduğu, Kurulun
başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen suçlardan dolayı sorumluluk
bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında kamu görevlisi sayılacağı
hükme bağlanmak suretiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6 ncı ve
ilgili diğer maddeleriyle uyum sağlanmıştır. Ayrıca, görevleri
ile ilgili olarak suç işleyen Kurul Başkanı ve üyeleri ile Kurum personeli
hakkında soruşturma ve kovuşturmaları genel hükümlere göre yapılacağı
hükme bağlanmıştır.
(132) Maddenin yüzotuzikinci
fıkrasıyla, 4688 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin (b) fıkrasında
yer alan ağır para cezası, 5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde yer
alan adlî para cezası sistemine uygun hâle getirilmiş, ayrıca bu
suçlardan dolayı, ilgili sendika ve konfederasyon hakkında tüzel
kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı belirtilmiştir.
Böylece, madde metninde yer alan suç karşılığı uygulanacak yaptırımlar
bakımından ceza ve güvenlik tedbirlerinin uygulanması yönüyle,
Türk Ceza Kanunuyla da uyum sağlanmıştır.
(133) Maddenin yüzotuzüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 4703 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yer
alan para cezaları Kabahatler Kanuna göre günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. Ayrıca Kabahatler Kanununda yer almayan tekerrür
hükümlerine ve Kabahatler Kanununda düzenlenen idarî para cezalarının
artırım usulüne ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Maddenin son fıkrasında Kabahatler Kanununun 15 inci maddesinde
belirtilen içtima kurallarına uygun olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 13 üncü maddesi yeniden düzenlenmiş ve idarî para cezalarının
verilmesine, kesinleşmesine, tahsiline ilişkin hükümlere, Kabahatler
Kanununda düzenlenmiş olduğundan madde metninde yer verilmemiştir.
(134) Maddenin yüzotuzdördüncü
fıkrasıyla, 4708 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde değişiklik yapılarak,
burada tanımlanan suç, 5237 sayılı Kanunun 257 nci maddesine uygun
hâle getirilmiş, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan yollama
5237 sayılı Kanuna göre yeniden düzenlenmiştir.
Maddeyle, Kanunun 9 uncu
maddesine ikinci fıkra olarak eklenen fıkra ile, yapılan işin önemi
de gözetilmek suretiyle maddede sözü edilen görevlilerin gerçeğe
aykırı belge düzenlemeleri hâlinde, 5237 sayılı Kanunun resmi belgede
sahtecilik suçuna ilişkin hükümleri uyarınca cezalandırılacakları
öngörülmüştür.
Maddede yer alan, “Yapılar
ile ilgili diğer düzenlemeler ile yapıların uğramış olduğu yıkım
ve zararlardan dolayı genel hukuk hükümleri uygulanır.” şeklindeki
hükme, bu hususta genel hükümlerin uygulanmasının tabiî olması
nedeniyle madde metninde yer verilmemiştir.
Ayrıca, maddede yer
alan “Bu maddede öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezalar paraya
çevrilemez ve tecil edilemez.” hükmü, 5237 sayılı Kanunun 5, 50 ve
51 inci maddelerinin hükümleri karşısında madde metninde yer verilmemiştir.
(135) Maddenin yüzotuzbeşinci fıkrasıyla,
4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan suç karşılığı
öngörülen ağır para cezası, adlî para cezası olarak belirlenmek suretiyle,
5237 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenen para cezası sistemiyle
uyumlu hale getirilmiştir.
Öte yandan, satış belgesi
almadan satış yapanlar hakkında uygulanan yaptırım ve elkoyma hükümleri,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümleri dikkate alınarak madde metnine alınmamıştır. Ayrıca,
5237 sayılı Kanundaki suça iştirak hükümleri karşısında, maddede
yazılı suça iştirak edenler bakımından uygulanacak yaptırım hükmü
öngören düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
(136) Maddenin yüzotuzaltıncı
fıkrasıyla, 4817 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin bir, iki, üç ve
dördüncü fıkralarında yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiş, idarî para cezası verilmesinde
alt ve üst sınır öngörülmesi nedeniyle maddenin tekrara ilişkin hükümleri
madde metnine alınmamıştır. Ayrıca, maddenin altı ve sekizinci
fıkraları, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip
ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin hükümlere madde metninde
yer verilmemiştir.
(137) Maddenin yüzotuzyedinci
fıkrasıyla, 4857 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin bir ve ikinci fıkralarında
yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiş ve ikinci fıkrada yer alan “eylem başka bir suçu oluştursa
dahi” cümlesine Kabahatler Kanununun 15 inci maddesi hükmü karşısında
madde metninde yer verilmemiştir.
(138) Maddenin yüzotuzsekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 4904 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan “Devlet memuru” ibaresi 5237 sayılı Kanunun
6 ncı maddesindeki “Kamu görevlisi” ibaresi ile uyumlu hâle getirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi değiştirilmiş,
özel istihdam bürosu açmak için başvuracak kişilerde aranacak mahkumiyet
koşulu, Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan idarî para cezaları,
günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca
bu Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen bildirim yükümlülüklerine
aykırı hareket edilmesi halinde, 21 inci maddenin düzenlenme şekli
ve yollama yapılan Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alındığında,
suçun unsurları itibariyle özel kesim işyerleri bakımından uygulamada
işlenemez suç niteliğinde görüldüğünden, 21 inci maddede belirtilen
yükümlülüklere aykırılık hali idarî para cezasını gerektiren
bir kabahat olarak, maddeye yeni ilave edilen (e) bendinde müstakil
olarak düzenlenmiştir.
20 nci maddenin son fıkrasında
yapılan değişiklikle tahsil edilen idarî para cezalarının tamamının
kurum hesabına aktarılacağı öngörülmek suretiyle, bir anlamda
08/02/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun
4 üncü maddesiyle de paralellik sağlanmıştır. Ayrıca, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden,
4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları hükümlerine
madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 21 inci maddesi yazım ve anlam bütünlüğünün sağlanması bakımından
fıkralar halinde yeniden düzenlenmiş ve madde metninde yer alan
“765” ibaresine yer verilmemiştir.
(139) Maddenin yüzotuzdokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 4915 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yer
alan suç ibaresi eylemin niteliğine göre ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanununa uyum amacıyla av yasakları olarak değiştirilmiştir. Fıkranın
(b) bendiyle, Kanunun 20 nci maddesi değiştirilmiştir.
Kanunun altıncı kısım
başlığı “Av Yasaklarının Takibi ve Cezalar” ve birinci bölüm başlığı
“Av Yasaklarının Takibi” olarak değiştirilmiştir.
Maddede yer alan “suç”
ibareleri eylemin niteliğine göre ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununa
uyum amacıyla değiştirilmiştir. Ayrıca Kanunda hüviyeti tespit
edilemeyenlerle ilgili olarak yapılan işlemlere ilişkin düzenlemelere
yer verilmeyerek Kabahatler Kanununun 40 ıncı maddesine göre işlem
yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Kabahatler Kanununun
idarî yaptırım kararını gerektiren fiiller bakımından genel kanun
olma özelliği dikkate alınarak, elkonulan ve bulundurulması suç
oluşturan silâhların Cumhuriyet başsavcılığına sevk edileceği öngörülerek
maddede konusu suç teşkil eden ve bu nedenle elkonulan eşyalara
ilişkin usul hükümlerine madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 21 inci maddesinde yer alan suç ibareleri eylemin niteliğine
göre ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununa uyum amacıyla değiştirilmiştir.
İdarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenerek,
hapis cezası yaptırımının alt ve üst sınırları yeniden düzenlenmiş
ve müsadere yaptırımının Kabahatler Kanununa uyumu sağlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında
yer alan suç karşılığı yaptırım bakımından Türk Ceza Kanununun 181
ve 182 nci maddelerinin uygulanacağı öngörülmekle birlikte Türk
Ceza Kanununa yollama yapılan söz konusu bu maddelerin yürürlülüğünün
ertelenmesi nedeniyle, bu maddeler yürürlüğe girinceye kadar
fıkrada yer alan suç karşılığında uygulanacak yaptırımların Çevre
Kanununa göre belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, avlanmak suretiyle,
bir canlı türünün yok olması ya da ekolojik dengenin bozulması tehlikesine
neden olunması fiili suç olarak düzenlenmek suretiyle avlanma sırasında
özellikle canlı türlerinin korunması ve ekolojik dengeyle birlikte
tabii dengenin de korunması amaçlanmıştır. Madde düzenlemesiyle,
Ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşme ve bildirgelerde
çevrenin korunmasına yönelik hükümlere de uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 22 nci maddesinde yer alan idarî para cezası günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 23 üncü maddesinde yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 24 üncü maddesinde yer alan suç ibareleri eylemin niteliğine
göre ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununa uyum amacıyla değiştirilmiş,
idarî para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenerek,
avcılık belgesinin iptaline ilişkin yaptırıma madde metninde yer
verilmemiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 25 inci maddesinde yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (g) bendiyle,
Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan para cezası
eylemin niteliğine göre idarî para cezasına dönüştürülerek maddedeki
para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Fıkranın (ğ) bendiyle,
Kanunun 28 inci maddesi, başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir.
Maddede yer alan ve
idarî yaptırım kararını gerektiren hususlar Kabahatler Kanununa
uyum sağlamak amacıyla, yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca, avlanılan
canlı veya cansız hayvanlar ile bunların avlanılmasında kullanılan
ve bulundurulması yasak olan eşya ve vasıtalara elkonulacağı,
bulundurulması yasak olan eşya veya vasıtalar hakkında ilgili kanun
hükümleri uygulanacağı belirtilmek suretiyle, uygulamada doğabilecek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır. Bu fıkra hükmünün uygulanması bakımından
örnek vermek gerekirse, avda kullanılan tüfeğin ruhsat belgesinin
olmaması hâlinde bu tüfek hakkında 2521 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Ancak, idarî yaptırımı gerektiren avlanmada kullanılan tüfeğin
ruhsatnamesinin bulunması hâlinde, 2521 sayılı Kanun ve bu Kanun
hükümlerine göre elkoyma işlemi yapılamayacak ve tüfek ruhsat
sahibine iade edilecektir. Ancak, av hayvanları bakımından bu Kanunda
belirtilen elkoyma ve diğer usulü işlemler uygulanabilecektir.
28 inci maddenin son
fıkrasında, elkonulan cansız hayvanların satılarak bedelinin döner
sermaye işletmesine gelir kaydedileceği hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (h) bendiyle,
Kanunun 29 uncu maddesi, başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir.
Maddede yer alan suç ibareleri, eylemin niteliğine göre ve 5326 sayılı
Kabahatler Kanununa uyum amacıyla değiştirilmiştir. Ayrıca,
idarî yaptırım türü olarak maddede geçen idarî para cezasını gerektiren
fiiller bakımından tekerrür hükümlerine Kabahatler Kanununa
uyum amacıyla madde metninde yer verilmemiş ancak, idarî para cezası
dışında diğer idarî yaptırım türleri bakımından fiillerin tekrarı
hâlinde bunların başka bir idarî yaptırım şekline dönüştürülmesi
kabul edilerek maddede buna ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer
verilmiştir.
Fıkranın (ı) bendiyle,
Kanunun 30 uncu maddesinin başlığı maddenin içeriğine uygun olması
bakımından “İdarî para cezalarına karar verme yetkisi” şeklinde
değiştirilmiştir.
(140) Maddenin yüzkırkıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 4925 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin
ikinci fıkrasında, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan yollama,
Türk Ceza Kanunu olarak düzeltilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 26 ncı maddesinde geçen para cezaları, bu cezaların idarî
para cezası olduğu belirtilmek suretiyle, ceza miktarları 5083
sayılı Kanun hükümlerine uyarlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 27 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, bu Kanunda
yazılı idarî para cezalarının mahallî mülkî amir tarafından verileceği
hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, bu Kanunda
yer alan haksızlık oluşturan fiiller, idarî para cezasını gerektiren
kabahat olarak düzenlenmiş olduğu göz önünde tutularak, fiilin suç
olma niteliğine özgü içtima kurallarına madde metninde yer verilmeyerek,
maddede yer alan idarî para cezasının uygulanması bakımından bu
idarî para cezasının uygulanmasının kanunda ve yönetmelikte öngörülen
diğer idarî yaptırım kararlarının verilmesine engel oluşturmadığı
madde metninde açıkça öngörülmüştür.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 30 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, idarî para cezasını
gerektiren fiillerin tekrarı halinde uygulanacak yaptırımın
miktarı, fiilin tekrarından ne anlaşılması gerektiğine ilişkin
hükümlere yer verilmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Yapılan değişiklikle, yetki belgeleri, taşıt belgeleri veya
taşıt kartı üzerinde tahrifat yapan yetki belgesi sahipleri, fiilleri
unsur itibariyle suç olarak düzenlenmiş ve bu suça ilişkin yaptırım
hakkında Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerinin
uygulanacağı öngörülmüştür.
(141) Maddenin yüzkırkbirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 4958 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin yedinci
fıkrası değiştirilmiştir.
Maddeyle, Sosyal Sigortalar
Kurumu Yönetim Kurulu Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin bu Kanun
hükümlerine göre üstlendikleri görevi yerine getirirken haklarında
maddede yazılı suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma başlatılmış
olması durumunda geçici süreyle görevlerinden uzaklaştırılacağı
öngörülmüştür. Bu husus, Türk Ceza Kanunu anlamında bir yaptırım
veya Ceza Muhakemesi Kanunu anlamında bir tedbir olmayıp, bu suçların
soruşturma ve kovuşturmalarından beklenen faydanın sağlanması
veya sakıncalarının önlenmesi amacıyla “idarî nitelikte” geçici
bir tedbirdir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinin yedinci fıkrası değiştirilmiştir.
Kurum memurları ve hizmetlilerin
yerine getirdikleri görevin kapsam ve nitelikleri 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesi anlamında kamu görevlisi tanımına
girmesi nedeniyle “Kurum memurları ve hizmetlileri sorumlulukları
bakımından 765 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında Devlet memuru sayılır.” şeklindeki
hükme madde metninde yer verilmemiştir.
(142) Maddenin yüzkırkikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5015 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Değişiklikle, madde
metninde yer alan idarî para cezası miktarları günün ekonomik koşulları
dikkate alınmak suretiyle yeniden belirlenmiştir.
Maddenin son fıkrasında
yapılan değişiklikle, Kurulun idarî para cezası kararlarına karşı
iptal davalarının ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görüleceği
hükme bağlanmıştır. Düzenlemeyle; bu Kanun hükümlerine göre verilen
idarî para cezalarına karşı yapılan başvuru, İdari Yargılama Usulü
Kanunu hükümleri de dikkate alınmak suretiyle “iptal davası” olarak
adlandırılmıştır. Böylece, Kabahatler Kanununda idarî yaptırım
kararlarına karşı kanun yolu olarak öngörülen “başvuru” ve “itiraz”
kanun yolundan farklı olarak itiraz mercii ayrı olarak belirlenen
ve kanun yolu da “iptal davası” olarak adlandırılan istisnai bir kanun yolu kabul edilmiştir.
Ayrıca, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, takip ve tahsil usulü ile zamanaşımı Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 20 nci maddesinin dördüncü fıkrası değiştirilmiştir.
Maddede mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan yollama
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınmak suretiyle
yeniden belirlenmiştir.
(143) Maddenin yüzkırküçüncü
fıkrasıyla, 5042 sayılı Kanunun 66 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin (a) ilâ (c)
bentlerinde yer alan, suç karşılığı uygulanan yaptırımlardan ağır
para cezası, adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle Türk Ceza
Kanununun 52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır. Öte yandan, bu Kanunun
66 ncı maddesinde sayılan haksızlık oluşturan fiilin karşılığı olarak
adlî para cezaları öngörüldüğünden tüzel kişiler bakımından 56
ncı maddeye aykırılık yönünden para cezası verileceğine ilişkin
düzenlemeye madde metninde yer verilmemiştir. Nitekim, Türk Ceza
Kanunu hükümleri dikkate alındığında tüzel kişinin, işlenen bir
suç nedeniyle cezai sorumluluğu bakımından tüzel kişilere özgü
güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı belirtilmiş ve bu uygulama
da kanunda açık hüküm bulunma koşuluna bağlanmıştır.
Maddenin son fıkrasıyla,
bu Kanunun 67 nci maddesinin yürürlükten kaldırılması sebebiyle
bu maddede yazılı şikayet koşulu 66 ncı maddenin son fıkrası olarak
düzenlenmiştir.
(144) Maddenin yüzkırkdördüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 5070 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında suç karşılığı öngörülen ağır para cezası
madde metninden çıkartılarak hapis cezasının üst sınırı beş yıl
olarak belirlenmiştir. Öte yandan Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre ceza kovuşturmasında görülmekte olan dava ile birlikte şahsî
hak isteminde bulunulamayacağından bu hükümlere paralel olarak
maddenin son fıkrasında yer alan düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak
bu maddenin uygulanması sebebiyle suç mağduru olanlar, ayrıca uğramış
olduğu zararların tazminini genel hükümlere göre isteyebilecektir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesi değiştirilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun kabul etmiş olduğu suç ve ceza teorisiyle işlenmiş olan
bir fiil nedeniyle verilecek ceza o fiil ile bağlantılı olarak verilmektedir.
Başka bir anlatımla gerçek içtima kurallarının uygulanması bakımından
ne kadar eylem varsa o kadar ceza uygulanacaktır. Bu nedenle failin
işlemiş olduğu fiilin bu Kanunda veya başka bir kanunda temas eden
bir suçun oluşumuna sebebiyet vermesi hâlinde hem bu Kanundan hem
de temas eden diğer kanun hükümlerine göre fail cezalandırılabilecek
ve verilecek cezalarda gerçek içtima kurallarına göre içtima ettirilecektir.
Bu nedenle madde metninde yer alan “fiilleri başka bir suç oluştursa
bile ayrıca” ibaresi 5237 sayılı Kanuna uyum amacıyla madde metninden
çıkartılmıştır.
Ayrıca, birinci fıkrada
suç karşılığı öngörülen ağır para cezası madde metninden çıkartılarak
hapis cezasının üst sınırı yedi yıl olarak belirlenmiştir. Öte yandan
Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre ceza kovuşturmasında
görülmekte olan dava ile birlikte şahsî hak isteminde bulunulamayacağından
bu hükümlere paralel olarak maddenin son fıkrasında yer alan düzenlemeye
yer verilmemiştir. Ancak bu maddenin uygulanması sebebiyle suç
mağduru olanlar, ayrıca uğramış olduğu zararların tazminini genel
hükümlere göre isteyebilecektir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 18 inci maddesinde yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden,
buna ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 19 uncu maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Bu Kanunda tanımlanan
suçlar dolayısıyla ilgili tüzel kişiler hakkında 5237 sayılı Kanunun
60 ıncı maddesinde tanımlanan tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerinin
uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca madde metninde geçen kapatma
cezasının tebliği ve yerine getirilmesine ilişkin hükümler;
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil
usulleri Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin hükümlere madde metninde
yer verilmemiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında
ise, mevcut düzenlemeye paralel olarak idarî para cezasını gerektiren
fiillerin üçüncü kez tekrarı hâlinde Kurum tarafından elektronik
sertifika hizmet sağlayıcıları hakkında idarî yaptırım türü olarak,
tüzel kişinin faaliyet izninin iptaline karar verileceği öngörülmüştür.
(145) Maddenin yüzkırkbeşinci
fıkrasıyla, 5083 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan para cezası,
eylemin niteliğine göre idarî para cezasına dönüştürülerek günün
ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
(146) Maddenin yüzkırkaltıncı
fıkrasıyla, 5147 sayılı Kanunun 39 uncu maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci ve
ikinci fıkrasıyla, suç karşılığı uygulanan yaptırım için öngörülen,
ağır para cezaları, adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle
Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesine uyum sağlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
11 inci maddenin (a) ve (b) bentlerinde sayılan fiilleri işleyenler
hakkında, uygulanacak yaptırım bakımından öngörülen ağır para cezası
adlî para cezasına dönüştürülmek suretiyle Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesine uyum sağlanmış,
hükmedilen mahkumiyetin kanunî sonucu olarak öngörülen işyeri
kapatma ve ticaretten men etmeye ilişkin cezalara, bunların niteliğinin
ve kapsamının Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde bir güvenlik
tedbiri olarak düzenlenmiş olduğu göz önünde tutularak madde metninde
yer verilmemiştir.
Öte yandan, 5237 sayılı
Kanunun 58 ve 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddeleri hükümleri karşısında
tekerrüre ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
5237 sayılı Türk Ceza
Kanununda suç nedeniyle, uygulanacak yaptırımlar bakımından tüzel
kişilerle ilgili olarak “ceza sorumluluğu” kabul edilmemiş, bunlar
hakkında 60 ıncı maddede öngörüldüğü gibi kanunda açıkça bir hüküm
bulunması koşuluyla “tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanacağı”
belirtilmiştir. Bu nedenle, maddede yazılı suçların bir tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde tüzel kişilere özgü
güvenlik tedbiri uygulanacağı açıkça gösterilmek suretiyle, bu
Kanunda uygulanması bakımından tüzel kişilerin sorumluluğu kabul
edilmiştir.
(147) Maddenin yüzkırkyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5149 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan idarî para cezaları, günün ekonomik koşulları
da dikkate alınarak yeniden belirlenmiş ve bu cezalar, 5083 sayılı
Kanun hükümleri ile uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası değiştirilmiştir.
Değişiklikle, maddede
yer alan suç karşılığı öngörülen ağır para cezası, adlî para cezasına
dönüştürülmek suretiyle Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesiyle
uyumlu hale getirilmiştir.
Öte yandan, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun 58 ve 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddesi hükümleri
göz önünde tutularak tekerrüre ilişkin düzenlemeye madde metninde
yer verilmemiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 21 inci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
maddede geçen idarî para cezası miktarları, 5083 sayılı Kanunla uygun
hale getirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
mülga 2908 sayılı Kanuna yapılan yollama 5253 sayılı Kanun olarak
değiştirilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 22 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
mülga 5680 sayılı Kanuna yapılan yollama 5187 sayılı Kanun olarak
değiştirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
maddede geçen para cezasının idarî para cezası olduğu vurgulanmış
ve para cezası miktarı 5083 sayılı Kanunla uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 23 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
bu Kanunun 17 nci maddesine aykırılık teşkil eden fiiller hakkında
uygulanacak idarî para cezası miktarı, alt ve üst sınırlar belirlenmek
suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
idarî para cezası miktarları 5083 sayılı Kanunla uygun hale getirilmiştir.
Ayrıca, failin kulübün veya bir taraftar derneğinin mensubu olması
ve fiilin tekrarı halinde idarî para cezasının arttırılarak hükmolunacağı
belirtilmiştir.
Fıkranın (e) bendiyle, Kanunun 24 üncü maddesinin birinci
fıkrası değiştirilmiştir.
Maddeyle, müsabakanın
yapıldığı spor alanını zarar uğratma fiilinin ayrıca suç oluşturmaması
halinde, buna sebebiyet veren failler hakkında uygulanacak idarî
yaptırım şekli düzenlenmiştir. Fiilin, ikiden fazla işlenmesi halinde,
bu aykırılığın suç olarak düzenlenmesine ilişkin hükme, Türk Ceza
Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate alınmak suretiyle
madde metninde yer verilmemiştir.
(148) Maddenin yüzkırksekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5174 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi değiştirilmiştir.
Genel Sekreter olma niteliği
bakımından aranacak mahkumiyet koşulu, Türk Ceza Kanunu hükümleri
dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza-fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 76 ncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, odalar, borsalar
ve birliklerin para, para hükmündeki evrak, senet ve sair malları
ile ilgili olarak işledikleri suçlar dolayısıyla bunların personeli
ceza rejimi bakımından kamu görevlisi sayılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 81 inci maddesinin onüçüncü fıkrası değiştirilmiştir.
Maddede öngörülen suç karşılığı uygulanacak yaptırım hapis veya
adlî para cezası olmak üzere seçenekli hale getirilmiş ve madde
metninde geçen para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesi hükmü
gözetilerek adlî para cezasına dönüştürülmüştür.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi değiştirilmiştir.
Oda, borsa ve birlik organlarına
seçilebilme bakımından aranacak mahkumiyet koşulu, Türk Ceza Kanunu
hükümleri dikkate alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza-fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
(149) Maddenin yüzkırkdokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 5179 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi kenar
başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.
Maddede yapılan değişiklikle
öncelikli olarak, idarî para cezalarının bir kısmı günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiş ve bu cezalar 5083 sayılı Kanuna
uygun hale getirilmiştir. Ayrıca maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen aykırılık hallerinde ürünlere elkonularak
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verileceği, yine üretim
izni alınmamış gıdalar veya miadı dolmuş gıdalar bakımından gerçek
ve tüzel kişiler bakımından idarî para cezası uygulanacağı ayrıca
bu ürünlere elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar
verileceği, teknik ve hijyenik şartları muhafaza etmeden üretim
yapan işyerlerinin bu durumlarını düzeltinceye kadar faaliyetten
men edileceği ayrıca elkonulan ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirileceği
hükme bağlanmıştır.
Maddenin (b) bendiyle,
bu Kanun hükümlerine aykırı olarak özel gıda kontrol laboratuvarlarının
faaliyetten men ve idarî para cezası yaptırımı uygulanacağı öngörülmüştür.
Maddenin (c) bendiyle,
6 ncı maddeye aykırı hareket eden işyeri sahibi gerçek ve tüzel kişiler
hakkında uygulanacak idarî yaptırım türlerine yer verilmiştir.
Maddenin (d) bendinde
ise, gıda kodeksine uygun faaliyet göstermeyen gerçek ve tüzel kişiler
hakkında uygulanacak yaptırımlara yer verilmiştir.
Maddenin (e) bendinde,
10 uncu maddede belirtilen tedbirlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere
idarî yaptırım uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Maddenin (f) bendinde,
acil durumlarda alınacak tedbirlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere
uygulanacak yaptırımlar gösterilmiştir.
Maddenin (ı) bendi hariç
olmak üzere, (g) ilâ (n) bentlerinde de bu Kanunda belirtilen aykırılık
halleri bakımından gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanacak
idarî yaptırımlara yer verilmiştir.
Maddenin (ı) bendinde
bu Kanun hükümlerinin uygulanması bakımından sağlığın korunmasıyla
ilgili yasakları ihlal eden kişiler hakkında Türk Ceza Kanununun
yaptırımlar bakımından kamu sağlığına karşı suçlar başlıklı bölümde
yer alan hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Maddenin bu düzenlemesiyle
suçun konusu bakımından 18 inci maddede belirtilen sağlık kurallarına
aykırılık halleri, yaptırımın uygulanması bakımından Türk Ceza
Kanununa yollama yapmak suretiyle bu bölümde yer alan hükümlere
göre fiilin cezalandırılması hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 30 uncu maddesi değiştirilmiş ve bu Kanun hükümlerine göre
idarî yaptırım kararlarının mahallî mülkî amir tarafından verileceği
öngörülmüştür. Öte yandan idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna
ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
(150) Maddenin yüzellinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5188 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde değişlik
yapılmış ve mülga Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa
yapılan yollamalar, 5237 ve 5271 sayılı
Kanunların ilgili maddeleri yazılarak yeniden düzenlenmiştir.
Ayrıca, arama ve yakalama ile ilgili hükümler 5271 sayılı Kanunla
uyumlu hâle getirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 10 uncu maddesinin (d) bendinde yer alan “ağır hapis” ve “affa
uğramış olsa bile” ibareleri madde metninden çıkartılmış, böylelikle,
5237 sayılı Kanunun 53 üncü maddesine uyum sağlanmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 19 uncu maddesinde değişiklik yapılmış ve maddede yer alan
suça ilişkin yaptırımlardan; hapis cezalarının alt ve üst sınırları
yeniden belirlenmiş, ağır para cezası adlî para cezası olarak düzenlenmiştir.
Ayrıca, (c) bendinde düzenlenen suçun bir tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunacağı belirtilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 20 nci maddesinde değişlik yapılmış ve maddede yer alan
idarî para cezaları yeniden düzenlenmiş ayrıca, idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, takip ve
tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden, bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 21 inci maddesinde değişlik yapılmış, birinci fıkrada yer
alan “özel hukuk kişileri” ibaresi “özel hukuk tüzel kişileri” şeklinde
değiştirilmiş ve ikinci fıkrada yer alan idarî para cezası yeniden
düzenlenmiş ayrıca, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun
yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler
kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, bu hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 23 üncü maddesinde değişlik yapılmış ve “Devlet memurları”
ibaresi, 5237 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde tanımlanan “kamu görevlisi”
deyimi ile uyumlu hâle getirilmiştir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 25 inci maddesinde değişlik yapılmış ve idarî para cezalarının
artırım usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında düzenlendiğinden,
cezaların artırımına ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(151) Maddenin yüzellibirinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5193 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde
yer alan idarî para cezası günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 15 inci maddesi kısmen yeniden düzenlenmiştir.
Maddede yer alan idarî
para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmiştir.
Ayrıca, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip
ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlenmesi nedeniyle
madde metninden çıkarılmış ve maddede geçen “tekerrür” ibaresi Kabahatler
Kanunu hükümleri dikkate alınarak “tekrar” olarak değiştirilmiştir.
Öte yandan, uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amacıyla,
idarî para cezalarının o yerdeki mülkî amir tarafından verileceği
hükme bağlanmıştır.
(152) Maddenin yüzelliikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5199 sayılı Kanunun 27 nci maddesi yeniden düzenlenmiş; idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, bu hükümlere
madde metninde yer verilmemiştir. Ayrıca, Kanunun amacı da dikkate
alınmak suretiyle, tahsil edilen idarî para cezalarının tamamının
ilgili belediye hesabına aktarılacağı, ancak bu paranın amaç dışında
kullanılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 28 inci maddesinde yer alan idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. İdarî para cezalarının
artırım usulü Kabahatler Kanununda düzenlendiğinden, buna ilişkin
hükme madde metninde yer verilmemiştir.
(153) Maddenin yüzelliüçüncü
fıkrasıyla, 5200 sayılı Kanunun 17 inci maddesinde geçen “Devlet
memurları” ibaresi, “kamu görevlisi” olarak değiştirilmek suretiyle
Türk Ceza Kanununa uyum sağlanmıştır.
(154) Maddenin yüzellidördüncü
fıkrasıyla, 5224 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü
fıkraları değiştirilmiş olup, idarî para cezaları günün ekonomik
koşullarına göre yeniden belirlenmiştir. Ayrıca idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlendiğinden,
buna ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(155) Maddenin yüzellibeşinci
fıkrasıyla, 5225 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yer alan idarî yaptırımlar,
5326 Sayılı Kabahatler Kanununda düzenlenen yaptırım sistemine
uyarlanmış ve para cezaları günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir. İdarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir.
Öte yandan, Bakanlıktan tahsisli yatırım veya girişimin
izinsiz olarak tümünün veya bir kısmının devredilmesi, kiraya verilmesi,
şirket ana sözleşmesinin, ortaklık statüsünün veya yapısının, değiştirilmesine
ilişkin yasaklılık hâli, genel olarak bakanlık ile taraflar arasındaki
sözleşmeye konulabilecek bir hüküm olduğundan idarî yaptırım kararını
gerektirir bir kabahat olmaktan çıkartılmış ve madde metninde yer
verilmemiştir.
(156) Maddenin yüzellialtıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 5237 sayılı Kanunun 61 inci maddesine sekizinci
fıkradan sonra gelmek üzere fıkra eklenmiştir. Adlî para cezasının
hapis cezasına seçimlik yaptırım olarak kabul edildiği hallerde,
cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi bağlamında mahkeme,
önce kişi hakkında hapis cezasına mı yoksa adlî para cezasına mı
hükmedeceğini karara bağlar. Bu tercihin yapılmasında sadece
suçlunun kişiliği dikkate alınmalıdır. Bu tercih, aslında cezanın
bireyselleştirilmesi yöntemlerinden birini oluşturmaktadır. Bu
bakımdan söz konusu belirlemede failin geçmişi, sosyal ilişkileri,
fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın
failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların yanı
sıra, ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur.
Bu tercih sonucunda
mahkemenin kişi hakkında adlî para cezasına hükmetmeyi kararlaştırması
halinde, adlî para cezasının hesaplanmasında esas alacağı gün sayısını,
hapis cezasının belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi ile ilgili
olarak 61 inci maddede öngörülen usul ve sırayı izleyerek belirleyecektir.
Bu hesaplamada temel
gün belirlenirken, beş gün ile yediyüzotuz gün arasında bir gün mü,
yoksa ilgili suç tanımındaki hapis cezasının alt ve üst sınırının
mı esas alınacağı konusunda, uygulamada bir tereddüt oluşmuştur.
Bu tereddüdün giderilmesi için, işbu fıkra hükmü madde metnine eklenmiştir.
Bu hükme göre, adlî para
cezasının hesaplanmasına ilişkin temel gün belirlenirken, ilgili
suç tanımındaki hapis cezasının alt ve üst sınırının göz önünde bulundurulması
gerekir. Aksi takdirde, adlî para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak
hapis süresi bakımından dengesiz sonuçlar ortaya çıkabilir.
Bu suretle belirlenen
temel gün üzerinden 61 inci maddedeki usul ve sıraya göre artırma
veya indirim yapmak suretiyle sonuç gün sayısı belirlenir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 73 üncü maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma” ibaresi,
maddenin içeriğine uygun olarak madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilmiştir. Aile
bireylerine karşı işlenen kasten yaralama suçunun, ağırlığına
bakılmaksızın, resen yani şikayet aranmaksızın soruşturulabilir
bir suç haline getirilmesi, örneğin bir tokat atılması halinde dahi
aile bireyleri arasındaki ilişkiye hukuk adına müdahil olmayı gerektirmektedir.
Bunun doğurabileceği sakıncalar göz önünde bulundurularak, 86
ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan işbu değişiklikle, aile bireylerinden
birinin diğerine karşı işlemiş bulunduğu kasten yaralama suçundan
dolayı ancak şikayet üzerine soruşturma ve kovuşturma yapılabilecektir.
Ayrıca, yapılan değişiklikle fıkra metninde yer alan nitelikli unsurlardan
birinin veya birkaçının bir olayda gerçekleşmesi halinde cezanın
ne suretle tayin edileceği hususlarına açıklık getirilmek amaçlanmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilmiştir. Kasten
yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden birisi
kemik kırılmasıdır. 87 nci maddenin üçüncü fıkrasında, maddenin diğer
fıkralarından farklı olarak, 86 ncı maddeye göre belirlenen cezanın
belli oranda artırılması yönteminden ayrılınmış ve kemik kırılması
haline özgü olarak hapis cezasının alt ve üst sınırları müstakilen
belirlenmiştir. Bu düzenleme karşısında; örneğin anasına karşı
işlediği kasten yaralama suçu sonucunda kol kemiğinin kırılmasına
neden olan fail hakkında 87 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki makas
arasında cezaya hükmederken, mağdurla fail arasındaki üstsoy -
altsoy ilişkisinin ne suretle göz önünde bulundurulacağı hususunda
uygulamada oluşan tereddütleri gidermek amacıyla işbu değişikliğin
yapılmasına gerek duyulmuştur. Ayrıca, uygulamada duyulan tereddütler
göz önünde bulundurularak, fıkra metnine kemik çıkığı eklenmiştir.
Çünkü çıkıkların da, kemik kırığı gibi kişinin hayat fonksiyonları
üzerinde önemli etkisi olmaktadır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 89 uncu maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiştir. Kasten
yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle
giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, soruşturma ve kovuşturma
yapılması mağdurun şikâyetine tabi kılınmıştır. Buna karşılık, 89
uncu maddenin son fıkrasına göre, bilinçli taksirle yaralama halinde,
yaralamanın ağırlığı göz önünde bulundurulmaksızın re’sen soruşturma
ve kovuşturma yapılabilecektir. Bu durumda bir çelişkiye düşmemek
için, bilinçli taksirle sebebiyet verilen yaralanmanın temel şeklinde
ancak mağdurun şikâyeti üzerine soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesini
mümkün kılmak amacına yönelik olarak işbu değişiklik yapılmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 191 inci maddesi değiştirilmiştir. Yeni Türk Ceza Kanununda,
izlenen suç siyasetinin gereği olarak, uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanmak değil, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde
satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, aslında tedaviye ihtiyaç
duyan bir kişidir. Bu nedenle, yeni Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde,
kişinin öncelikle tedavi edilmesini ve tekrar uyuşturucu veya
uyarıcı madde kullanmaktan korunmasını sağlamaya yönelik olarak
hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasını öngören
bir düzenleme yapılmıştır.
Ancak, bu düzenlemenin
içeriğiyle ilgili olarak uygulamada tereddütlerin oluştuğu gözlemlenmiştir.
Bu tereddütleri gidermek amacıyla söz konusu madde metninde değişiklik
yapılması gereği hasıl olmuştur.
Buna göre, kişinin tedavi
olmayı kabul etmesi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine
uygun davranması halinde, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı
madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak dolayısıyla hakkında
cezaya hükmolunmayacaktır. Başka bir deyişle, bu durumda mahkeme,
uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak için satın alan, kabul
eden veya bulunduran kişi hakkında cezaya hükmetmeden tedavi ile
birlikte denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli
serbestlik tedbirine karar verecektir.
Uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanan kişinin tedaviye ihtiyacının olup olmadığı, tıp
biliminin verileri çerçevesinde belirlenebilecek olan bir sorundur.
Bu nedenle, mahkeme, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde
satın alan, kabul eden veya bulunduran kişinin uyuşturucu madde kullanıp
kullanmadığını, kullanmakta ise tedaviye ihtiyacının olup olmadığını
bilirkişi marifetiyle belirleyecektir.
Uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanan kişinin ihtiyacı olan tedavinin süresi kanunda belirlenmemiştir.
Çünkü tedavi, yalın bir tıbbi olgudur. Uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanan kişi, bu maddenin etkisinden kurtulabilmesi için kendisiyle
ilgili olarak uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmakla
yükümlüdür. Kişi tedavi sürecinde ayrıca denetimli serbestlik
tedbirine tabi tutulur.
Uygulanan tedavinin
olumlu sonuç vermesi ve artık gerek kalmadığı için tedaviye son verilmesi
halinde de denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına devam
edilir. Tedavinin sona erdiği tarihten itibaren denetimli serbestlik
tedbirinin uygulanmasına asgari bir yıl süreyle devam olunur. Ancak,
mahkeme, toplam üç yılı geçmemek üzere, bu sürenin uzatılmasına karar
verebilir.
Kişinin hakkında uygulanan
denetimli serbestlik tedbirinin de gereklerine uygun davranması
halinde, bu süre sonunda, hakkında açılmış olan kamu davası ile ilgili
olarak mahkemece düşme kararı verilir.
Bunun ifade ettiği anlam
şudur: Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul
etmek veya bulundurmak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış
olan sanıkla ilgili olarak cezaya hükmetmeden tedavi ile birlikte
denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik
tedbirine karar verilmesi halinde, açılmış olan kamu davası derdest
olmaya devam etmektedir.
Kişinin, kendisiyle
ilgili olarak uygulanan tedavinin veya denetimli serbestlik tedbirinin
gereklerine uygun davranmaması halinde, açılmış olan davaya devam
olunarak hakkında 191 inci maddenin birinci fıkrası hükmüne istinaden
cezaya hükmolunur.
Maddenin altıncı fıkrasında,
kişi hakkında cezaya hükmolunduktan sonra da tedavi ve denetimli
serbestlik tedbiri uygulanmasının yolu açık tutulmuştur.
Kullanmak için uyuşturucu
veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan
dolayı mahkum edilmiş olan kişinin tedaviyi kabul etmesi ve bununla
bağlantılı olarak uygulanan denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine
uygun davranması halinde, hakkında hükmolunan cezanın infazına
başlanmaz.
Olumlu sonuç vermesi
dolayısıyla uygulanan tedaviye son verilen tarihten itibaren asgari
bir yıl, azami üç yıl süreyle devam eden denetimli serbestlik tedbirinin
gereklerine uygun davranması halinde, kişi hakkında hükmolunan
ceza infaz edilmiş sayılacaktır.
Buna karşılık, kişinin
kendisiyle ilgili olarak uygulanan tedavinin veya denetimli serbestlik
tedbirinin gereklerine uygun davranmaması halinde, hükmolunan
ceza derhal infaz edilir.
Fıkranın (f) bendiyle,
Kanunun 234 üncü maddesine üçüncü fıkra olarak yeni bir fıkra eklenmiştir.
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 339 uncu maddesinin
dördüncü fıkrasına göre, “Çocuk, ana ve babasının rızası dışında
evi terk edemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz.” Bu hükümle,
yaşı ne olursa olsun, çocuğa ana ve babasının bilgisi veya rızası
dışında evi terk etmeme hususunda bir yükümlülük yüklenmiştir. Bu
hükmü, ana ve babasının bilgisi ve rızası dışında evi terk eden çocuğu
yanında bulunduran kişiye çocuğun ana ve babasını veya yetkili
makamları durumdan haberdar etmek yönünde bir yükümlülük yüklemek
suretiyle tamamlamak gerekir. Çocuğun evi terk etmesinin ana ve babada
büyük bir tedirginlik oluşturduğu herkes tarafından bilinen bir
gerçektir. Belirtilen gerekçelerle, Türk Ceza Kanununun, “Çocuğun
kaçırılması ve alıkonulması” başlıklı 234 üncü maddesine, kanuni
temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu rızasıyla
da olsa yanında tutan kişiye çocuğun ailesini veya yetkili makamları
durumdan haberdar etmek yönünde bir yükümlülük yükleyen ve bu yükümlülüğe
aykırı davranışı suç olarak tanımlayan bir fıkra eklenmiştir.
(157) Maddenin yüzelliyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında değişiklik yapılmıştır. Türk Ceza Kanununun yürürlük
ve uygulama şekline ilişkin 5252 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrası metninde “alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin
gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak
gösterilmiş bulunan para cezaları” ibaresine; buna karşılık 5 inci
maddenin ikinci fıkrasında ise, “alt ve üst sınırlarından birisi veya
bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte,” ibaresine
yer verilmiş olması, para cezasının alt ve üst sınırlarının her ikisinin
de gösterildiği suç tanımlarında özellikle 5. maddenin ikinci fıkrası
bağlamında uygulamada bir tereddüde neden olmuştur. Bu tereddüdün
giderilebilmesi amacıyla, Yürürlük Kanununun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan “alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin
gösterildiği veya hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak”
ibaresi metinden çıkarılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekline ilişkin 5252 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişikliğe
paralel olarak ve aynı gerekçelerle, Yürürlük Kanununun 5 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “alt ve üst sınırlarından birisi
veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş olmakla birlikte,” ibaresi
metinden çıkarılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiştir. Mülga
765 sayılı Türk Ceza Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında,
“Hapis cezası yedi günden yirmi seneye kadardır. Kanunda açıklanmayan
yerlerde yukarı haddi beş senedir.” hükmü yer almaktaydı. Yeni Türk
Ceza Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında ise, “Süreli
hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde bir aydan az, yirmi
yıldan fazla olamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Bu durum karşısında,
diğer kanunlarda örneğin üç aydan az olmamak üzere hapis cezasının
öngörüldüğü suç tanımlarında cezanın üst sınırı yirmi yıl olmaktadır.
Bu farklı düzenleme, asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren
bu suçların, ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmesini sonuçlandırmıştır.
Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şekline ilişkin 5252 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasındaki mevcut düzenleme, bu
sorunu sadece 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenmiş olan suçlarla
sınırlı olarak çözmektedir. 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen
ve diğer kanunlarda sadece alt sınırı gösterilmiş olan suçlarla ilgili
olarak cezanın üst sınırının ve buna bağlı olarak görevli mahkemenin
belirlenmesi bakımından ortaya çıkan sorunu çözmek amacıyla işbu
değişikliğin yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
(158) Maddenin yüzellisekizinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5253 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin üçüncü
fıkrasında geçen “ağır hapis veya ağır para” ibareleri, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun 45 ve 46 ncı madde hükümleri dikkate alınarak
bu ibareler Türk Ceza Kanunuyla uyumlu hale getirilmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 32 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin (a), (d), (h),
(ı), (k), (l) ve (r) bentlerinde yer alan idarî para ceza miktarları yeniden
belirlenmiş ve 5083 sayılı Kanunla uygun hale getirilmiştir.
Maddenin (b), (e) ve (m)
bentlerinde yer alan ağır para cezaları, eylemin niteliğine göre
idarî para cezasına dönüştürülmüş ve günün ekonomik koşullarına
göre yeniden belirlenmiştir.
Maddenin (j), (n) ve (p)
bentlerinde yer alan ağır para cezaları, 5237 sayılı Kanunun 52 nci
maddesinde düzenlenen adlî para cezası sistemine uygun hale getirilmiştir.
Maddenin (g) bendinde
yer alan idarî para cezası, günün ekonomik koşullarına göre yeniden
belirlenmiştir.
Maddenin (f) bendinde
yer alan ve unsurları gösterilen suç karşılığında yaptırım bakımından
Türk Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerinin
uygulanması öngörülmüştür.
Maddenin (o) bendiyle,
suç karşılığı öngörülen yaptırım adlî para cezası olarak belirlenmek suretiyle Türk Ceza Kanununun
52 nci maddesiyle uyum sağlanmıştır. Öte yandan, bentte yer alan tekerrür
hükmü, 5237 sayılı Kanunun 58 ve 5275 sayılı Kanunun 108 inci maddelerinin
hükümleri karşısında madde metninden çıkartılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 33 üncü maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilmiş ve bu Kanunda yazılı olan idarî para cezalarının,
mülkî idare amiri tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
(159) Maddenin yüzellidokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 5262 sayılı Kanunun 12 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddede yer alan idarî
para cezaları miktarları 5083 sayılı Kanun hükümlerine uyarlanmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 13 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle bu Kanunda yazılı
idarî para cezalarının Bakanlık veya mahallî mülkî amir tarafından
verileceği öngörülmüştür. Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında düzenlendiğinden buna ilişkin
hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(160) Maddenin yüzaltmışıncı
fıkrasının (a) bendiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 6
ncı maddesi değiştirilmiştir.
5271 sayılı Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, davaya bakan mahkeme, görevli
olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re'sen karar
verebilir. 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre ise, iddianamenin
kabulünden sonra, yargılamanın alt dereceli bir mahkemeye ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı verilemez.
Kovuşturma evresinden
önceki bir aşamada görevsizlik kararı verilemeyeceğine, kovuşturma
evresi iddianamenin kabulü ile başlayacağına göre, 6 ncı madde
uyarınca görevsizlik kararı verilebilmesi hiçbir şekilde mümkün
olamamaktadır.
Her ne kadar, 4 üncü maddenin
birinci fıkrasında, 6 ncı madde hükmünün saklı olduğu belirtilmekte
ise de, bundan kastedilen, bu madde kapsamında hiçbir zaman görevsizlik
kararı verilememesi değil, yargılamada belli bir aşamaya gelindikten
sonra görevsizlik kararı verilememesidir. Oysa 6 ncı maddenin birinci
fıkrası hükmü, üst dereceli mahkeme bakımından görevsizlik kararı
verilmesi yolunu bütünüyle kapatmaktadır.
6 ncı maddenin birinci
fıkrasının mevcut hali, kapsamlı bir soruşturma yapılarak iddianame
düzenlenmesi ve buna bağlı olarak yargılamanın makul bir sürede
sonuçlandırılması hedefinin önünde bir engel oluşturmaktadır.
Çünkü davaya bakmak istemeyen mahkeme, iddianameyi kabul ettikten
sonra, üst dereceli mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle 5 inci
madde uyarınca görevsizlik kararı verdiği takdirde, üst dereceli
mahkemenin de görevsizlik kararı vermek suretiyle görev uyuşmazlığı
çıkarması ve asıl görevli mahkemenin merci tayini yoluyla belirlenebilmesi
mümkün olmayacaktır. Bu durum, iddianamelerin gereği gibi incelenmeksizin
kabul edilmesine ve bunun sonucu olarak, bir yandan yargılamanın
uzamasına diğer yandan da madde bakımından yetkili olmayan bir mahkemenin
davaya bakmak zorunda kalmasına yol açabilmektedir.
Bu nedenlerle Ceza Muhakemesi
Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası değiştirilmektedir.
Böylece, doğrudan doğruya veya görevsizlik kararıyla iddianame
kendisine gelen mahkeme, aşağı dereceli mahkemenin görevli olduğu
görüşünde ise görevsizlik kararı verebilecektir. Bu durumda iddianameler
daha dikkatle incelenerek kabul edilecektir.
Ancak, görevli olduğunu
kabul ederek duruşmaya başlamasından sonra, duruşmada suçun hukuki
niteliği değiştiği için alt dereceli mahkemenin görevine giren
bir yargılamanın söz konusu olduğunu düşünen mahkeme, usul ekonomisi
gereği, artık görevsizlik kararı vermeyip yargılamayı tamamlayacaktır.
Böylece, 4 üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan “6 ncı madde
hükmü saklıdır” kuralı da gerçek işlevine kavuşmuş olacaktır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine (5) numaralı
alt bentten sonra gelmek üzere (6) numaralı alt bent eklenmiştir. Düzenlemeyle,
özellikle büyük kentlerde hırsızlık ve yağma suçlarında meydana gelen
artışlar ile çocukların bu suçlarda kullanılması ve kamuoyunda
meydana gelen infial de dikkate alınmak suretiyle, bu suçların işlendiği
hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama
nedeninin varsayılabilmesi öngörülmüştür.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 146 ncı maddesinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Maddenin
birinci fıkrasına eklenen ibare ile, hakkında tutuklama kararı
verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler
bulunan şüpheli veya sanığın yanı sıra, ifade veya sorgu için 145
inci maddeye göre çağrıldığı halde gelmemiş olan şüpheli veya sanığın
da zorla getirilmesine karar verilebileceği öngörülmektedir.
Böylece uygulamada ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi
amaçlanmıştır.
Dördüncü ve beşinci
fıkralarda yer alan “zorla getirmeyi isteyen” ibareleri fıkra metinlerinden
çıkarılmaktadır. Bu fıkralarda yapılan değişikliğin amacı, Cumhuriyet
savcılarının zorla getirme kararı verme yetkilerinin bulunup bulunmadığı
hususunda uygulamada yaşanan yoğun tereddüttür. Soruşturma evresinin
asıl sahibi konumunda bulunan Cumhuriyet savcısına bu yetkinin
tanınmaması, uzlaşma gibi bazı kurumları önemli ölçüde işlemez
hale getireceği gibi, iddianamenin iadesi yolunun işletilmesi
bakımından da sorunlar çıkarabilecektir. Ceza Muhakemesi Kanununda
soruşturma evresine yüklenen fonksiyonun gereği gibi ifa edilebilmesi
ve yargılamanın makul bir sürede sonuçlandırılabilmesi için, soruşturma
evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısının zorla getirme
yetkisi hususunda bir tartışma ve tereddüdün bulunmaması gerekmektedir.
Maddeye eklenen yedinci
fıkra ile; tanık, bilirkişi, mağdur ve şikayetçinin öncelikle çağrı
kâğıdı ile çağrılacağı, buna rağmen gelmeyen bu kişiler hakkında
zorla getirme kararı verilebileceği hükmünü içermektedir.
Tanıklar söz konusu olduğunda,
43 üncü madde uyarınca çağrılan tanık gelmediğinde, 44 üncü madde
uyarınca zorla getirme kararı verilebilmektedir. Ancak 44 üncü
madde sadece hâkim veya mahkemenin yetkili olduğu şeklinde anlaşılmaya
müsaittir. Cumhuriyet savcısının da bu konuda yetkili olduğunu
vurgulamak amacıyla tanıklar bakımından böyle bir düzenlemeye ihtiyaç
duyulmuştur. Bu nedenle hüküm, özellikle Cumhuriyet savcısının
zorla getirme kararı verme yetkisi bakımından önem taşımaktadır.
Bilirkişi hakkında
zorla getirme kararı verilip verilemeyeceği, Ceza Muhakemesi
Kanununun mevcut düzenlemeleri bakımından tartışmalı hale gelmiştir.
Mülga 1412 sayılı Kanunda (m.70); “Rey vermekle mükellef olduğu ve
usulü dairesinde çağrıldığı halde gelmeyen veya gelip de yeminden,
rey ve mütalaa beyanından çekinen bilirkişiler hakkında tanıklara
ilişkin hükümler uygulanır” şeklinde bir düzenleme yer almakta
idi. Dolayısıyla bu hüküm, hem çağrıya uyulmamasının hem de çağrıya
uyulmasına rağmen yeminden ve görüş açıklamasından kaçınmanın yaptırımını
düzenlemekte idi. Buna göre, çağrıya uymayan bilirkişi hakkında
mülga 1412 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi, yeminden ve görüş açıklamasından
kaçınan bilirkişi hakkında ise mülga 1412 sayılı Kanunun 63 üncü
maddesi uygulanabilmekte idi. Mülga 1412 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi
ise, çağrıya uymayan tanıkların, dolayısıyla bilirkişilerin,
zorla getirilmesini öngörmekte idi.
Mülga 1412 sayılı Kanunun
70 inci maddesine karşılık gelen ve bu madde ile aynı başlığı taşıyan
5271 sayılı Kanunun 71 inci maddesi, kısmen farklı bir düzenleme
içermektedir. Söz konusu hükme göre; “usulünce çağrıldığı halde
gelmeyen ve gelip de yeminden, oy ve görüş bildirmekten çekinen bilirkişiler
hakkında 60 ıncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır”. 60 ıncı
maddenin birinci fıkrası ise, mülga 1412 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin
ilk üç fıkrasına karşılık gelmektedir. Başka bir ifadeyle, hazır
olan fakat yeminden veya tanıklıktan çekinen kişi, bundan doğan giderlere
ve disiplin hapsine muhatap olacaktır.
Görüldüğü üzere, mülga
1412 sayılı Kanunun 70 inci maddesi, tanıklara ilişkin hükümlere
genel olarak, yani madde numarası zikretmeksizin atıf yapmak suretiyle,
hem hazır bulunmayan bilirkişinin zorla getirilebileceğini,
hem de hazır bulunduğu halde yeminden ve bilirkişilikten kaçınan
kişiye uygulanabilecek yaptırımları düzenlemekte idi. Buna karşılık
5271 sayılı Kanunun 71 inci maddesi, hazır bulunduğu halde yeminden
ve oy/görüş açıklamaktan kaçınan bilirkişi yanında, usulünce çağrıldığı
halde gelmeyen bilirkişi bakımından da 60 ıncı maddeye atıf yapmaktadır.
Başka bir ifadeyle, çağıran makamların huzurunda bulunan fakat bazı
işlemlerden kaçınan bilirkişiye yönelik yaptırımlar, çağrıldığı
halde gelmeyen bilirkişi için de geçerli olmaktadır. Bu yaptırımlar
ise, bazı giderlerin bilirkişiye yükletilmesi ve disiplin hapsidir.
Ancak, özellikle disiplin hapsi, usulünce yapılan çağrıya uymamış
olan bilirkişinin hazır bulundurulmasını, bunun için de zorla getirilmesini
gerekli kılmaktadır. Bununla birlikte, 5271 sayılı Kanunun 71 inci
maddesinde, zorla getirmeyi öngören 44 üncü maddeye açık bir atıf
bulunmadığı için, davete rağmen gelmemiş olan bilirkişinin zorla
getirilip getirilemeyeceği hususu belirsiz kalmaktadır.
Bilirkişi bakımından
zorla getirme kararı verme yetkisindeki belirsizlik sadece Cumhuriyet
savcısı bakımından değildir. Cumhuriyet savcısı yanında, hâkim ve
mahkemenin de bilirkişi hakkında zorla getirme kararı verme yetkisinin
açıkça belirtilmesi bakımından böyle bir düzenleme ihtiyacı ortaya
çıkmıştır.
Mağdur ve şüpheli de,
çağrı kâğıdı ile çağrıldıkları halde gelmedikleri takdirde haklarında
zorla getirme kararı verilebilecektir. 233 üncü maddeye göre,
mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya
hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir, bu hususta yapılacak
çağrı bakımından tanıklara ilişkin hükümler uygulanır. 235 inci
maddeye göre ise, mağdur veya şikâyetçinin, dilekçelerinde veya tutanağa
geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata
esas alınır. Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye
yeniden tebligatta bulunulmaz. Belirtilen adresin yanlışlığı,
eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle
tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez.
Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü hâllerde üçüncü
fıkra uygulanmaz. 236 ncı maddenin birinci fıkrasına göre de, mağdurun
tanık olarak dinlenmesi halinde, yemin hariç, tanıklığa ilişkin hükümler
uygulanır.
Mağdur ve şikayetçi
ile ilgili söz konusu hükümlerin bir zorla getirme kararı verilebilmesine
imkân tanıyıp tanımadığı hususunda uygulamada ortaya çıkmış bulunan
tereddütleri gidermek amacıyla, eklenen yedinci fıkra ile, çağrıya
uymamaları halinde bu kişilerin de zorla getirilebileceği
açıkça hüküm altına alınmaktadır.
146 ncı maddeye eklenen
yedinci fıkra ile, 251 inci maddenin altıncı fıkrasıyla da uyum sağlanmaktadır.
Buna göre, 250 nci madde kapsamındaki suçların soruşturma ve kovuşturması
söz konusu olduğunda, herhangi bir çağrıya gerek kalmaksızın; Cumhuriyet
savcısı, hâkim veya mahkemenin sözlü emriyle şüpheli veya sanık,
tanık, bilirkişi ve suçtan zarar gören hazır bulundurulabilecekken,
250 nci madde kapsamı dışında kalan suçların soruşturma ve kovuşturmasında
bu kişiler önce davet edilecek, buna rağmen gelmezlerse, haklarında
zorla getirme kararı verilebilecektir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 150 nci maddesi değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrası,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesiyle, ikinci fıkrası
ise 5237 sayılı Kanunla uyum sağlamak amacıyla değiştirilmiştir.
Üçüncü fıkrada yapılan
değişiklikle, istem aranmaksızın müdafi görevlendirilmesi uygulamasının
etkin hale getirilmesi amaçlanmıştır. Birinci fıkraya göre, anılan
fıkrada öngörülen şartların gerçekleşmesi kaydıyla, herhangi bir
ceza sınırlamasına tâbi olmaksızın müdafi görevlendirilmesi
ise, her zaman mümkündür.
Maddeye eklenen dördüncü
fıkra, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınmak suretiyle Adalet
Bakanlığı tarafından yönetmelik çıkarılmasını öngörmektedir.
Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar yönetmelikte gösterilecektir.
Söz konusu yönetmelikte zorunlu vekillikle ilgili düzenlemelere
de yer verilebilecektir.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun 171 inci maddesi değiştirilmiştir.
Bu değişiklikle maddenin
birinci fıkrası daha anlaşılır bir hale getirilmektedir.
Maddeye, kamu davasının
açılmasının ertelenmesi ile ilgili beş yeni fıkra eklenmektedir.
Gerek 171 inci maddenin birinci fıkrasındaki takdir yetkisinin gerekse
eklenen fıkralarda düzenlenen kamu davasının açılmasının ertelenmesi
kararının verilebilmesi için, öncelikle, soruşturma sonucunda
toplanan delillerin, iddianame düzenlenmesini gerektirecek şekilde
suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması gerekmektedir.
Buna karşılık, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak
delil elde edilememişse veya kovuşturma olanağı bulunmamakta
ise, Cumhuriyet savcısı 172 nci madde uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına
karar verecektir.
Maddeye eklenen ikinci
fıkra, Cumhuriyet savcısının, kamu davasının açılmasının ertelenmesine
karar verebileceği suçların kapsamını ve ertelemenin süresini
göstermektedir. Buna göre; uzlaşma kapsamına giren bütün suçlar
ile, uzlaşma kapsamında olmasa dahi, üst sınırı iki yıl ve daha az
süreli hapis cezasını gerektiren suçlar bu kapsamdadır. Ancak uzlaşma
kapsamına giren suçlar söz konusu olduğunda, öncelikle uzlaşma
usulü denenmek zorundadır. Nitekim bu hususu vurgulamak üzere,
üçüncü fıkrada, uzlaşmaya ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmektedir.
Kapsama giren bir suç
söz konusu olduğunda ve üçüncü fıkrada aranan şartlar gerçekleştiğinde,
kamu davasının açılması, beş yıl süreyle ertelenebilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrası,
kamu davasının açılmasının ertelenmesinin şartlarını düzenlemektedir.
Söz konusu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
İlk şart, şüphelinin daha
önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunmasıdır.
Mahkûmiyetin kesinleşmiş olması gerekmektedir. Önceden böyle bir
mahkûmiyeti bulunan şüphelinin uzlaşma kapsamına giren bir suçunun
soruşturmasında uzlaşma mümkündür. Böyle bir durumda, mağdur veya
suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmemesi halinde; bu maddedeki
şartlar aranmaksızın, uzlaşmayı kabul eden şüpheli hakkında soruşturma
konusu suçla ilgili olarak yine de kamu davasının açılmasının ertelenmesi
kararı verilebilecektir. Buna karşılık, mağdur veya suçtan zarar
görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen şüphelinin kabul etmemesi
halinde ise; bu maddedeki şartlar gerçekleşmiş olsa bile, şüpheli
hakkında soruşturma konusu suçla ilgili olarak kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararı verilmeyecektir.
Kamu davasının açılmasının
ertelenmesine karar verilebilmesinin ikinci şartı, yapılan soruşturmanın,
kamu davası açılmasının ertelenmesi hâlinde şüphelinin suç işlemekten
çekineceği kanaatini vermesidir.
Üçüncü şart, kamu davası
açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası
açılmasından daha yararlı olmasıdır.
Son şart ise, suçun işlenmesiyle
mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki
hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesidir. Zararın
türü ve miktarını Cumhuriyet savcısı belirleyecektir.
Dördüncü fıkraya göre,
erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya
yer olmadığına karar verilecektir. Erteleme süresi içinde kasıtlı
bir suç işlenmesi hâlinde kamu davası açılır. Erteleme süresince
dava zamanaşımı işlemez.
Beşinci fıkrada ise,
ertelemeye ilişkin kararların kaydı, bu kayıtların kimler tarafından,
ne kapsamda ve hangi amaçla kullanılabileceği hususları düzenlenmektedir.
Son fıkra, kamu davasının
açılmasının ertelenmesine ilişkin hükümlerin, Anayasanın 174 üncü
maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla
ilgili olarak uygulanmayacağı hükmünü içermektedir.
Fıkranın (e) bendiyle,
Kanunun 231 inci maddesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
ile ilgili olarak, dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere yeni fıkralar
eklenmiş ve maddenin başlığında da buna uygun olarak değişiklik yapılmıştır.
Maddeye eklenen beşinci
fıkra ile, hangi tür ve miktarda cezalar bakımından hükmün açıklanmasının
ertelenmesine karar verilebileceği belirtilmektedir. Buna göre,
yargılama sonunda hükmolunan iki yıl ve daha az süreli hapis cezası
ile her miktardaki adlî para cezası bakımından hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilebilir.
Beşinci fıkrada, ayrıca,
hükmün açıklanmasının geri bırakılması tanımlanmaktadır. Buna
göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, öncelikle bir hüküm
kurulmasını gerektirmektedir. Ancak bu hüküm sanık hakkında hukuki
sonuç doğurmamaktadır. Başka bir ifadeyle, kurulan hükmün hukuki
sonuç doğurup doğurmaması, belli bir süreye ve bazı şartlara bağlı
kılınmaktadır. Mahkûmiyet hükmü kurulduktan başka ayrıca, kurulan
bu hükmün, sanık hakkında, yükümlülüklere uyduğu takdirde belirli
bir süre hukuki sonuç doğurmayacağı anlamına gelen hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı da verilecektir.
Beşinci fıkrada, uzlaşmaya
ilişkin hükümler saklı tutulmaktadır. Böylece, yargılama konusu
fiil 255 inci madde uyarınca uzlaşmaya tâbi ise, öncelikle uzlaşma
yoluyla uyuşmazlığın sona erdirilmesi denenecektir. Uzlaşma gerçekleştiği
takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini defaten yerine
getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine
getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya
süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, şartları aranmaksızın,
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Uzlaşma
gerçekleşmediği takdirde ise, mahkeme; mağdur veya suçtan zarar görenin
uzlaşmayı kabul etmemesi halinde, şartları aranmaksızın, uzlaşmayı
kabul eden sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir. Mağdur
veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen sanığın
kabul etmemesi halinde, 231 inci maddedeki şartlar gerçekleşmiş
olsa bile, sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
Hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilebilmesinin şartları altıncı fıkrada
düzenlenmektedir. Buna göre;
a) Sanığın daha önce
kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması gerekir. Mahkumiyetin
kesinleşmiş olması aranacaktır.
b) Mahkemece, sanığın
kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz
önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate
varılması gerekir.
c) Suçun işlenmesiyle
mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki
hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi gerekir.
Bu zararın denetim süresince aylık taksitler halinde ödenmesi suretiyle
tamamen giderilmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararı verilebileceği ise, dokuzuncu fıkrada hüküm altına alınmıştır.
Yedinci fıkraya göre,
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkum
olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek
yaptırımlara çevrilemez. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri
denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek;
hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da kısa süreli olması
halinde seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni
bir mahkumiyet hükmü kurabilir.
Sekizinci fıkraya göre,
hükmün açıklanması beş yıl süreyle ertelenir. Bu süre içerisinde
sanık denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır. Denetim
süresince dava zamanaşımı işlemez. Denetim süresi içinde sanığın
ayrıca sekizinci fıkrada öngörülen yükümlülüklere tâbi kılınmasında
da karar verilebilir.
Onuncu fıkra, denetim
süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve yükümlülüklere
uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan
kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilebileceğini öngörmektedir.
Denetim süresi içinde
kasten yeni bir suç işlemesi veya yükümlülüklerine aykırı davranması
halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen
yükümlülükleri denetim süresi içinde yerine getiremeyen sanığın
durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği
bir kısmının infaz edilmemesine, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine
ya da seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir
mahkumiyet hükmü kurabilir.
Hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
Hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir.
Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı
olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi
halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
Son fıkraya göre, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler, Anayasanın
174 üncü maddesinde koruma altına alınan İnkılap Kanunlarında
yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmayacaktır.
Fıkranın (f) bendiyle,
Ceza Muhakemesi Kanununun 253 üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Birinci ve ikinci fıkralarda
uzlaşmaya tâbi suçların kapsamı gösterilmektedir. Buna göre,
a) Türk Ceza Kanununda
veya diğer kanunlarda yer alan soruşturulması ve kovuşturulması
şikâyete bağlı suçlar,
b) Soruşturulması ve
kovuşturulması şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın,
Türk Ceza Kanununda yer alan suçlardan listede gösterilenler uzlaşmaya
tâbidir. Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda yer alan ve re’sen takip
edilebilen suçlarda uzlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için,
ilgili kanunlarda bu konuda bir açıklığın bulunması gerekmektedir.
Üçüncü fıkra, uzlaşma
hükümlerinin uygulanmayacağı suçları göstermektedir. Şikayete
tabi olarak veya re’sen soruşturulan ve kovuşturulan suçlardan etkin
pişmanlık hükümlerine yer verilenler ile cinsel dokunulmazlığa
karşı suçlarda, uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır.
Dördüncü ve devamı fıkralar
soruşturma evresinde uzlaşmanın usulünü ve esaslarını düzenlemektedir.
Dördüncü fıkraya göre, soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması
halinde, Cumhuriyet savcısı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar
görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan
zarar görenin temyiz kudretine sahip olmaması halinde, uzlaşma
teklifi kanuni temsilcisine yapılır. Bu kişilerin temyiz kudretine
sahip olup olmadıkları Cumhuriyet savcısı tarafından araştırıldıktan
sonra, uzlaşma teklifinin muhatabı belirlenecektir.
Beşinci fıkraya göre;
gerekli araştırmalara rağmen, herhangi bir nedenle mağdur veya suçtan
zarar görene, bu kişiler veya şüpheli temyiz kudretine sahip değillerse
kanuni temsilcisine ulaşılamamakta ise, uzlaşma yoluna gidilmeksizin
soruşturma sonuçlandırılır. Örneğin adres belirlenemiyorsa, sayılan
kişiler yurt dışında ise, bu şekilde hareket edilecektir.
Altıncı fıkra düzenlemesinde,
uzlaşma teklifinde bulunulan kişiye, uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı
kabul veya reddetmesinin hukuki sonuçları anlatılması öngörülmektedir.
Bu noktada şüpheliye yapılacak açıklamalar ile mağdur veya suçtan
zarar görene yapılacak açıklamalar farklı olacaktır. Uzlaşmanın
mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçları,
kısmen bu maddenin çeşitli fıkralarında düzenlenmektedir. Örneğin
şüpheliye yönelik açıklamada; uzlaşmış olmasının suçu kabul anlamına
gelmediği, uzlaştırma müzakereleri sırasında yapacağı açıklamaların
ve bu açıklamalara ilişkin tutanakların, mevcut soruşturmada ve
disiplinle ilgili olanlar da dahil olmak üzere, hiçbir soruşturma
ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamayacağı, mağdur
veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen kendisinin
kabul etmemesi halinde; şartları gerçekleşmiş olsa bile, hakkında
kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyeceği
ve yeterli delil varsa kamu davası açılacağı söylenebilecektir.
Mağdur veya suçtan zarar görene yönelik açıklamada ise, uzlaşma konusunda
isteksiz davranması ve makul olmayan talepler ileri sürmesi halinde,
uzlaşmayı kabul eden şüpheli hakkında şartlar aranmaksızın kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararı verilebileceği, böyle bir durumda
ise uğradığı zararın belirlenmesi hususunda hiçbir etkisinin
olamayacağı gibi hususlar ifade edilebilecektir.
Yedinci fıkraya göre;
şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde
bulunulduğunda hemen veya herhangi bir iletişim aracıyla yapılabilecek
olan tekliften itibaren en geç üç gün içinde kararını Cumhuriyet savcısına
bildirmediği takdirde, kendisinin teklifi reddettiği kabul edilir.
Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet
veren bir suçtan dolayı uzlaşma yoluna gidilebilmesi için, mağdur
veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
Uzlaşma teklifinde bulunulması
veya teklifinin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin
toplanmasına engel olmayacağı hususu sekizinci fıkrada düzenlenmektedir.
Teklif sırasında uzlaşmanın sonucu henüz bilinemediğinden, delillerin
toplanmasına devam edilmesi gerekmektedir. Özellikle onaltıncı
fıkra uyarınca; yerine getirilmesi ileri tarihe bırakılan, takside
bağlanan veya süreklilik arzeden bir edim söz konusu olduğu için kamu
davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi üzerine, daha
sonra uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde,
şüpheli hakkında kamu davası açmak için, toplanan delillerin suçun
işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması aranacaktır.
Dokuzuncu fıkra, teklifin
ilgililerce kabulü halinde uzlaşmanın kimin tarafından gerçekleştirilebileceğini
öngörmektedir. Cumhuriyet savcısı uzlaşmayı kendisi gerçekleştirebileceği
gibi, uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir
veya kamu görevlileri ya da toplumda saygınlığı olan kişiler arasından
uzlaştırmacı görevlendirebilir.
Onuncu fıkra, Ceza Muhakemesi
Kanununun hakimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebeplerinin,
uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulacağı
hükmünü içermektedir. Bu konuda özel bir red veya çekinme süreci öngörülmemiş
olup, uzlaşmanın taraflarının veya uzlaştırmacının bu husustaki
endişelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Onbirinci fıkraya göre,
Cumhuriyet savcısı dışında birisinin uzlaştırmacı olarak görevlendirilmesi
halinde, görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında
yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer
örneği verilir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya, kendisine
soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu
hatırlatır.
Onikinci fıkrada, soruşturmacı
sürüncemede bırakmayacak makul bir uzlaşma süresi öngörülmektedir.
Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine
verildikten itibaren en geç onbeş gün içinde uzlaşmayı sonuçlandıracaktır.
Cumhuriyet savcısı bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi beş gün
daha uzatabilir.
Onüçüncü fıkraya göre,
soruşturmanın gizliliğinin gereği olarak, uzlaşma müzakereleri
gizli olarak yürütülür. Uzlaşma müzakerelerine şüpheli, mağdur,
suçtan zarar gören, kanuni temsilci, müdafi ve vekil katılabilir.
Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanuni temsilcisi
ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde,
uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır. Müdafiin müzakerelere katılmamasının
uzlaşmaya olumsuz bir etkisi kabul edilmemiştir.
Ondördüncü fıkra müzakere
süreci ile ilgili hükümler içermektedir. Uzlaşma sağlanabilmesi
için birden fazla müzakere yapılabilmesi mümkündür. Müzakere sürecinin,
bu süreçte tarafların tutumlarının ve sair hususların gereği gibi
izlenebilmesi ve anlaşılabilmesi için, her bir müzakereye ilişkin
olarak bir tutanak düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu tutanakların
her biri, müzakereye katılan kişiler tarafından imzalanır. Uzlaştırmacı,
müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak
Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir. Cumhuriyet savcısı da, uzlaştırmacıya
talimatlar verebilir.
Uzlaşma müzakereleri
olumlu veya olumsuz olarak sonuçlandığında uzlaştırmacı, onbeşinci
fıkra uyarınca bir rapor hazırlayacaktır. Raporun uzlaşma sürecini
doğru ve eksiksiz yansıtması gerekmektedir. Rapor ile birlikte, uzlaşma
müzakerelerine ilişkin tutanaklar ve uzlaştırmacıya önceden verilmiş
olan belge örnekleri Cumhuriyet savcısına teslim edilecektir. Uzlaşmanın
gerçekleşmesi halinde, rapor içeriğinde, tarafların ne suretle,
hangi şartlarla uzlaştığı ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Onaltıncı fıkraya göre,
uzlaşma, bir edimin yerine getirilmesi veya yerine getirileceğinin
taahhüt edilmesi halinde gerçekleşebilecektir. Şüphelinin edimini
defaten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı
kararı verilecektir. Yerine getirilecek olan edim, maddi veya manevi
bir zararın karşılığı olabileceği gibi, örneğin özür dileme şeklinde
de olabilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması,
takside bağlanması veya örneğin mağdurun belirli bir süre istihdam
edilmesi gibi, süreklilik arz etmesi halinde, 171 inci maddedeki
şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının
ertelenmesi kararı verilecektir. Bu durumda 171 inci maddedeki
şartların aranmayışının ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi
kararı verip vermemek hususunda Cumhuriyet savcısının bir takdir
yetkisinin bulunmamasının nedeni; ileri bir tarihe bırakılmış
veya takside bağlanmış olan ya da süreklilik arzeden edimin yerine
getirileceği taahhüdünün izlenmesi gereğidir. Kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararından sonra uzlaşmanın gereklerinin
yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki
şart aranmaksızın, kamu davası açılmak üzere şüpheli hakkında iddianame
düzenlenecektir. Bunun için, uzlaşma sürecinde de delil toplanmaya
devam edilmesi gerekmektedir.
Uzlaşma ile aynı zamanda
mağdurun veya suçtan zarar görenin maddi ve manevi zararlarının
karşılanması amaçlandığından, uzlaşmanın sağlanması halinde, artık,
zararın giderilmeyen bölümü için, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun
2005/10-84 Esas ve 2005/90 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere,
icra takibi yapılamayacağı gibi, hukuk mahkemesinde dava açılamaz,
açılmış bir dava varsa bundan feragat edilmiş sayılır.
Onyedinci fıkraya göre,
uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde, rapor içeriğinde, uzlaşmayı
kabul etmeyen tarafın gerekçeleri açıklanır. Onsekiz ve ondokuzuncu
fıkralardaki kararların isabetli bir biçimde verilebilmesi
için, söz konusu gerekçeler önem taşımaktadır.
Onsekizinci fıkra,
mağdur veya suçtan zarar gören tarafın uzlaşma konusunda isteksiz
davranmasının ve makul olmayan talepler ileri sürmesinin önüne
geçmeyi amaçlamaktadır. Mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı
kabul etmemesi halinde; 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın,
uzlaşmayı kabul eden şüpheli hakkında soruşturma konusu suçla ilgili
olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilecektir.
Ondokuzuncu fıkra
ise, şüpheliyi uzlaşmaya teşvik edici bir amaç taşımaktadır. Mağdur
veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen şüphelinin
kabul etmemesi halinde; 171 inci maddedeki şartlar gerçekleşmiş
olsa bile, şüpheli hakkında soruşturma konusu suçla ilgili olarak
kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyecektir.
Böylece, şüphelinin, uzlaşmaz bir yaklaşım sergilemesi ve makul
olmayan teklifler öne sürmesi halinde, hakkında kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyecek, toplanan deliller
suçu işlediği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa kamu davası
açılacaktır.
Yirminci fıkra düzenlemesine
göre, uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar,
bu açıklamalara ilişkin tutanaklar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada
ya da davada delil olarak kullanılamaz. Müzakereler sırasında yapılan
açıklamalar ve bunlara ilişkin tutanaklar, lehe veya aleyhe olacak
şekilde, mevcut soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılamayacağı
gibi, başka bir ceza veya disiplin muhakemesinde, hukuk davasında,
idarî bir davada veya başka herhangi bir uyuşmazlıkta da delil olarak
kullanılamayacaktır. Bu hüküm, özellikle, uzlaşma hususunda çekingen
davranan şüpheliler bakımından önemli bir güvence oluşturmaktadır.
Yirmibirinci fıkra dava
zamanaşımı ve kovuşturma koşulu olan dava sürelerinin işlememesi
ile ilgilidir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine
ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren uzlaştırma
girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu
düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı
ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemeyecektir. Her ne kadar
uzlaştırma sürecinde oldukça kısa süreler öngörülmekte ise de,
özellikle bazı dava sürelerinin de kısalığı karşısında, bu düzenleme
önem arz etmektedir.
Yirmiikinci fıkrada
uzlaştırma giderleri düzenlenmektedir. Buna göre, uzlaştırmacıya
ödenecek ücret de dahil olmak üzere, uzlaştırma giderleri, 324 üncü
madde kapsamında yargılama giderlerinden sayılmaktadır. Uzlaşma
nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararının verilmiş olması
halinde, bu giderlerin şüpheliden tahsiline kararda yer verilecektir.
Uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde ise, uzlaştırma giderleri
Devlet Hazinesinden karşılanacaktır.
Yirmiüçüncü fıkraya
göre, uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin diğer hususlar, Adalet
Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecektir.
Fıkranın (g) bendiyle,
Ceza Muhakemesi Kanununun 254 üncü maddesi değiştirilmiştir. Bu
değişiklikle, aynı zamanda yargının iş yükünün azaltılması araçlarından
biri olan uzlaşma, asıl olarak soruşturma evresinin bir kurumu olarak
düzenlenmiştir.
Birinci fıkra uyarınca
mahkeme tarafından uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi, ancak,
fiilin uzlaşma kapsamında olduğunun kovuşturma evresinde anlaşılması
halinde mümkündür. Bu durum ancak duruşma aşamasında gündeme gelebilir.
Çünkü ancak duruşmada delillerin ortaya konup tartışılması üzerine
suçun niteliği değişebilir. İddianamenin kabulü ile duruşma arasındaki
aşamada esasa ilişkin bir değerlendirme yapılmadığından, bu arada
suç vasfında bir değişiklik olamaz. Mahkemeye sunulması üzerine
iddianamenin incelenmesi sırasında suçun uzlaşma kapsamında olduğunun
görülmesi halinde ise, uzlaşma usulü uygulanmadığı için iddianame
iade edilecektir.
Bu düzenleme ile, suçun
uzlaşma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde,
uzlaşma imkânının bu aşamada da tanınması amaçlanmaktadır.
Uzlaştırma usulü 253 üncü
maddede düzenlendiğinden, mahkeme tarafından da aynı usule uyularak
uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilecektir. Buna göre, mahkeme,
ilgililere uzlaşmaları teklifinde bulunacak, uzlaşmanın mahiyetini,
kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarını anlatacaktır. Doğal
olarak bu aşamada uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçları,
soruşturma evresindekine göre farklı olacaktır.
Etkin pişmanlık hükümlerine
yer verilen bir suç söz konusu olduğunda, mahkeme tarafından uzlaştırma
yoluna gidilemeyecektir. Ancak şartları varsa hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı verilebilir.
İkinci fıkrada, uzlaşmanın
gerçekleşmesi halinde, edimin yerine getiriliş şekline göre verilebilecek
kararlar öngörülmektedir. Sanığın edimini defaten yerine getirmesi
halinde, davanın düşmesine karar verilecektir. Buna karşılık edimin
yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması
veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki
şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilmesi gerekmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi
halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onuncu fıkrasındaki
şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.
Üçüncü fıkra, ilgilileri
uzlaşmaya teşvik edici düzenlemeler içermektedir. Uzlaşma gerçekleşmediği
takdirde, mahkeme; mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul
etmemesi halinde, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, uzlaşmayı
kabul eden sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilecektir.
Mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmesine rağmen
sanığın kabul etmemesi halinde, 231 inci maddedeki şartlar gerçekleşmiş
olsa bile, sanık hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(161) Maddenin yüzaltmışbirinci
fıkrasıyla, 5275 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin beşinci fıkrası,
onbeş yaşını tamamlamış olan çocuklar üzerinde suç işleme hususunda
caydırıcı bir etki sağlaması amacına yönelik olarak değiştirilmiştir.
(162) Maddenin yüzaltmışikinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5300 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci
fıkrası değiştirilmiştir.
Lisanslı depo işletme,
bunlara ortak olma, yönetici ve denetçi görevlerinde bulunacaklarda
aranacak mahkumiyet koşulu, Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate
alınarak yeniden belirlenmiştir.
Düzenlemede, Türk Ceza
Kanununun suç karşılığı uygulanan
yaptırım sistemi, mahkumiyetin kanuni sonucu olarak belli hakları
kullanmaktan yoksun bırakılmasına ilişkin güvenlik tedbirleri,
suç karşılığı uygulanan cezalarda özellikle mülga 765 sayılı Türk
Ceza Kanununda yer alan aslî ceza – fer’i ceza ayrımına yeni Türk Ceza
Kanununda yer verilmemesi, Türk Ceza Kanununun özel hükümler kitabında
yer alan bazı suçlara karşı uygulanan yaptırımların alt ve üst sınırları,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
104, 105, 106, 107 ve 108 inci maddesi hükümleri ile 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununun ilgili hükümleri dikkate alınmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 34 üncü maddesi kısmen değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla,
maddede sayılanların kendi kusurlarından dolayı meydana gelen
zararlardan sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında
yer alan, “Devlet memuru” ibaresi, Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesi
hükmü dikkate alınarak “kamu görevlisi” olarak değiştirilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasının
(b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan haksızlık oluşturan fiil, fiilin
kapsamı ve niteliği dikkate alınarak
idarî para cezasını gerektirir kabahat olarak düzenlenmiş ve bu
idarî para cezalarının mahallî
mülkî amir tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasının
(e) bendinde, suç karşılığı olarak uygulanacak yaptırım bakımından
Türk Ceza Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Maddenin son fıkrasında
yapılan değişiklikle, bu maddede belirtilen fiillerin işlenmesi
sonucunda meydana gelen zararın herhangi bir şekilde tazmin edilmemiş
olması halinde bu zararın genel hükümlere göre tazmin ettirileceği
hükme bağlanmak suretiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleriyle
de uyum sağlanmıştır.
(163) Maddenin yüzaltmışüçüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 5302 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin
ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
Maddeyle, mülga Türk Ceza
Kanununun 240 ıncı maddesine yapılan yollama,
5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun 257 nci maddesi olarak yeniden düzenlenmiştir.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 55 inci maddesi başlığı, bir ve ikinci fıkraları değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, maddede yer alan aykırılık oluşturan fiil
karşılığı uygulanacak yaptırım, idarî para cezası olarak düzenlenmiş
ve bu cezanın miktarı 5083 sayılı Kanuna uygun hale getirilmiştir.
Öte yandan, fiilin tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişiler için de ayrıca
idarî para cezası verileceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında
yapılan değişiklikle Türk Ceza Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleri
dikkate alınmak suretiyle, fıkrada geçen bazı terim ve ifadelerde
değişiklikler yapılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 56 ncı maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.
Madde ile, idarî yaptırım
kararını verecek merci gösterilmiş ve idarî para cezası miktarı,
5083 sayılı Kanunla uygun hale getirilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 60 ıncı maddesi değiştirilmiştir.
Maddeyle, işyeri kapatma
yaptırımının, yaptırım süresince işyerinin mühürlenmesi suretiyle
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, idarî yaptırım
kararlarının takip ve tahsil usulünün, Kabahatler Kanununun genel
hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlenmesi sebebiyle, buna
ilişkin hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
(164) Maddenin yüzaltmışdördüncü
fıkrasının (a) bendiyle, 5307 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi kısmen
değiştirilmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 7 nci maddesinde
kabahatin ihmali davranışla işlenmesi, 9 uncu maddesinde kast ve
taksirle işlenmesi ve 12 nci maddesinde de hukuka uygunluk nedenleri
ile kusuru ortadan kaldıran nedenler, başka bir deyimle, kabahatlerden
dolayı sorumluluğun esasları ayrıntılı olarak düzenlenmiş olduğundan, maddede idarî
para cezasını gerektiren haksızlığın ve idarî para cezasının miktarının
belirlenmesinde ölçüt olarak kabul edilen ağır kusur, birinci derece
kusur ve ikinci derece kusur ibarelerine madde metninde yer verilmemiştir.
Ayrıca, maddede yer alan idarî para cezası miktarları, 5083 sayılı
Kanun hükümleri dikkate alınarak güncellenmiştir. Maddede yer
alan, zamanaşımı sürelerine ilişkin hükümlere de aynı gerekçeyle
madde metninde yer verilmemiştir.
Öte yandan, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin hükümlerle ilgili
herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasında mülga Türk Ceza Kanununa
yapılan yollama, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 203 üncü maddesi
olarak değiştirilmiştir.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilerek, idarî
para cezasını gerektiren kabahatlerle ilgili olarak kanun yolu
bakımından Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacağından, kurulun,
idarî para cezası verilmesine ilişkin kararlara karşı açılacak davalar
bakımından istisna getirilmiştir.
(165) Maddenin yüzaltmışbeşinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5320 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
ikinci fıkrası değiştirilmiştir.
İlk derece mahkemelerinin
1 Haziran 2004 tarihinden önce karara bağladıkları dosyalardan
temyiz talebiyle veya re’sen Yargıtay’a gönderilmiş olup da henüz
tebliğname düzenlenerek ilgili Ceza Dairesine gönderilmemiş
olanlar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 23/03/2005 tarihli
ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne
istinaden, Türk Ceza Hukukuna ilişkin yeni kanuni düzenlemeler
karşısında, lehe kanun hükümlerinin uygulanması yönünde değerlendirme
yapılmak üzere esas mahkemesine iade edilebilmektedir.
5320 sayılı Kanun ile
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bu konuda istisna olarak özel
bir yetki tanınmıştır. Bu düzenlemeye göre, 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun yeni düzenlemeleri karşısında lehe kanun değerlendirmesinin
yapılmasının zorunlu ve muhakkak görüldüğü durumlarda, zaman kaybının
önüne geçilmek amacıyla; dosyanın, ilgili Ceza Dairesine gönderilmeksizin,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından esas mahkemesine iadesine
karar verilebilmektedir.
Ancak, işleri çabuklaştırmak
amacıyla kabul edilen bu yetki beklenen amacı sağlamadığı gibi, bunun
hukuki niteliği konusunda uygulamada tereddütler yaşanmaktadır.
Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan bu yetkinin
kaldırılmasının daha doğru olacağı düşünülmüştür. Fakat, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından daha önce mahkemesine iade
edilmiş olan dosyalarla ilgili olarak izlenecek yöntemin kanuni
düzenleme yapılarak belirlenmesi yoluna gidilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına tanınan bu yetki, 1 Haziran 2005 tarihinden önce
aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuş olan hükümlerin ilişkin
oldukları dosyalarla sınırlı bulunmaktadır. Henüz kesinleşmemiş
dosyalarla ilgili olarak bu yetki kullanılabilmektedir. Bu nedenle,
sanık hakkındaki kovuşturma süreci henüz sona ermiş değildir.
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından 5320 sayılı Kanuna dayanılarak verilen
iade kararında, verilen hükmün hukuka uygun olup olmadığı yönünde
bir değerlendirmede bulunulmamaktadır. Bu bakımdan Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından verilen bu karar, teknik bakımdan bozma
kararı niteliğinde değildir.
Bu durumda, esas mahkemesi,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iade edilen dosya
ile ilgili olarak yeni bir karar vermekle yükümlüdür.
Bu durumda, esas mahkemesinin
verebileceği kararlar bakımından iki ihtimal söz konusudur.
Birinci ihtimalde
esas mahkemesi daha önce vermiş bulunduğu hükmün doğru olduğu varsayımına
dayanarak, sonradan yürürlüğe giren kanunların somut olayda sanık
lehine sonuç doğuracak bir hüküm içermediği yönünde bir karar verebilir.
Bu ihtimalde esas mahkemesi tarafından verilen karar, bir direnme
kararı niteliğinde değildir. Çünkü daha önce verilmiş olan hüküm,
henüz Yargıtay ilgili Ceza Dairesi tarafından yapılan inceleme
sonucunda hukuka aykırı bulunarak bozulmuş değildir. Bu ihtimalde,
esas mahkemesinin daha önce vermiş bulunduğu hüküm temyiz edildiği
veya re’sen temyize tâbi tutulduğu için; bunun Yargıtay ilgili Ceza
Dairesinde görüşülerek hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerekir.
Ancak bu denetim sonucunda söz konusu hükmün bozulmasına veya
onanmasına karar verilebilir. Bu itibarla, esas mahkemesi, söz konusu
ihtimalde, daha önce vermiş bulunduğu hükmün doğru olduğu varsayımına
dayanarak verdiği, sonradan yürürlüğe giren kanunların somut
olayda sanık lehine sonuç doğuracak bir hüküm içermediği yönündeki
kararla birlikte, dosyayı yeniden Yargıtay’a göndermesi gerekir.
Bu durumda dosyanın yeniden
Yargıtay’a gönderilebilmesi için herhangi bir talepte bulunulmasına
gerek yoktur. Başka bir deyişle, verilen karar üzerine dosya, ilgili
Ceza Dairesince temyizen incelenmesi için, re’sen Yargıtay’a gönderilmek
gerekir.
İkinci ihtimalde, esas
mahkemesi, önce hüküm vermiş olmasına rağmen, sonradan yürürlüğe
giren kanunların somut olayda sanık lehine sonuç doğuracak hükümler
içerdiği gerekçesiyle, henüz kesinleşmemiş olan önceki hüküm yerine,
yeni bir hüküm tesis eder.
Ancak, yeni hüküm tesis
edilmeden önce, daha önce verilmiş olan hükmü hukuken geçersiz kılmaya
yönelik bir kararın verilmesi gerekir. Çünkü, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından 5320 sayılı Kanuna dayanılarak verilen
iade kararı, bozma kararı niteliğinde değildir. Yani, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığının dosyanın iadesi yönünde vermiş bulunduğu
karara rağmen, esas mahkemesi tarafından daha önce verilmiş olan
hüküm varlığını devam ettirmektedir.
Esas mahkemesi, daha
önceki hükümden bağımsız olarak yeni bir hüküm kuracaktır; yani,
bu yeni hükümde, daha önceki hükmü kurarken vardığı kanaatleri
ile de bağlı değildir.
Fıkranın (b) bendiyle,
müdafi ve vekile ödenen ücretin, yargılama giderlerinden sayılmasını
sağlamak amacıyla söz konusu değişiklik yapılmıştır.
Ayrıca, maddenin üçüncü
fıkrasında yapılan değişiklikle, Türkiye Barolar Birliği tarafından
barolar arasında yapılacak dağıtıma ve bu madde hükümlerine göre
yapılacak ödemelerin denetlenmesine ilişkin esas ve usullerin,
Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınmak suretiyle, Adalet ve Maliye
Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikte belirleneceği
hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeyle, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi
ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre, genel bütçe içerisindeki harcama
kalemlerine ilişkin ödeneklerin aktarılması halinde bunların
bütçe disiplininin sağlanması için, “denetim” görevinin Maliye
Bakanlığınca yerine getirilerek, bu Kanun hükümlerine göre aktarılan
ödemelerin amaca uygun olarak harcanıp harcanmadığının kontrolü
amaçlanmıştır.
(166) Maddenin yüzaltmışaltıncı
fıkrasıyla, 5324 sayılı Kanunun 5 inci maddesi değiştirilmiş ve
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil
usulüne ilişkin hükümler, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, buna ilişkin hükümlere madde
metninde yer verilmemiştir. Ayrıca, maddede geçen, idarî para cezasını
gerektiren fiillerin “tekerrürü” şeklindeki ibare yerine “tekrarı”
deyimi kullanılmak suretiyle Kabahatler Kanununa uyumu sağlanmıştır.
(167) Maddenin yüzaltmışyedinci
fıkrasının (a) bendiyle, 5326 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi değiştirilmiştir.
Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinin yürürlükte olan metnine
göre, bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler
hakkında da uygulanacaktır. Bunun sonucu olarak Kabahatler Kanununun
kanun yoluna ilişkin hükümleri diğer kanunlarda yer alan idarî para
cezasını gerektiren bütün fiiller açısından da uygulanabilecektir.
Ancak, bu uygulama, üst kurullar tarafından verilen idarî para cezalarına
ilişkin olarak yargı yolu bakımından bir tartışmaya neden olmuştur.
Üst kurullar tarafından belli sektörlerdeki faaliyetlerin denetlenmesi
bağlamında yüksek meblağlarda idarî para cezaları verilebilmektedir.
Bu itibarla, madde metninde, özellikle üst kurullara ilişkin kanunlarda
bu kurulların vereceği idarî para cezalarına karşı ilk derece mahkemesi
olarak Danıştaya gidilebilmesine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmıştır.
Fıkranın (b) bendiyle,
Kanunun 17 nci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir.
Belediye organları veya görevlileri tarafından verilen idarî para
cezalarının kendi saymanlıkları tarafından tahsil edilmesine ve
sadece nispi nitelikteki idarî para cezalarının tahsilinin takside
bağlanmasına yönelik olarak bu değişikliğin yapılmasına ihtiyaç
duyulmuştur.
Fıkranın (c) bendiyle,
Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası değiştirilmiş ve maddeye
yeni fıkralar eklenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında, idarî yaptırım
kararını bu Kanunun 24 üncü maddesine göre mahkemenin vermesi halinde,
bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebileceği hususuna
açıklık getirilmek için değişiklik yapılmıştır.
Cumhuriyet savcısı,
suç oluşturduğu iddiasıyla yapılan şikayet üzerine bir fiille ilgili
olarak soruşturma başlatır. Soruşturma sonucunda, fiilin suç oluşturmadığı
kanaatine vararak, fail hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar
verir. Ancak, Cumhuriyet savcısı bu fiilin kabahat oluşturduğu gerekçesiyle,
fail hakkında idarî para cezasına karar verir. Bu durumda, şikayetçi,
fiilin suç oluşturduğu iddiasıyla Cumhuriyet savcısının kararına
itiraz edebilir. Buna karşılık, fail, davranışının kabahat de oluşturmadığını
ileri sürerek hakkında verilen idarî para cezasının kaldırılmasını
talep edebilir. Bu gibi durumlarda kanun yolu bakımından nasıl bir
yol izlenmesi gerektiği hususuna açıklık getirmek için madde metnine
altıncı fıkra eklenmiştir.
Yedinci fıkra olarak
madde metnine eklenen hükümle, aynı sorunun kovuşturma evresinde
ortaya çıkması haline özgü çözüm getirilmiştir.
Madde metnine sekizinci
fıkra olarak eklenen hükümle, Kabahatler Kanununun düzenlemelerinin
ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmiştir.
Fıkranın (ç) bendiyle,
Kanunun 28 inci maddesine fıkra eklenmiştir. İdarî yaptırım kararına
karşı başvuruda bulunulan sulh ceza mahkemesinin sadece başvurunun
reddi veya kabulü yönünde karar verebilmesi, ortaya bir eksikliği
çıkarmıştır. İdarî düzene aykırı fiillerle ilgili olarak kanunlarda
idarî para cezası maktu değil, alt ve üst sınırları gösterilmek suretiyle
de belirlenebilmektedir. Kanunda idarî para cezasının alt ve üst
sınırlarının gösterildiği kabahatten dolayı somut olayda idarî
para cezasına karar verilmesinin gerekmesine rağmen, verilmiş
olan idarî para cezasının kabahat fiilinin oluşturduğu haksızlıkla
orantılı olmaması halinde; mahkemenin verilen idarî para cezasında
değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilmesini
sağlamak için iş bu değişiklik yapılmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
Kanunun Geçici 1 inci maddesine “ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra
yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili
olarak” ibaresi eklenmek suretiyle 5083 sayılı Kanunda öngörülen
para birimi bakımından benimsemiş olduğu sistemin idarî para cezalarında
uygulanması sağlanmıştır.
(168) Maddenin yüzaltmışsekizinci
fıkrasıyla, 5352 sayılı Kanuna 13/A maddesi eklenmiştir. 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesindeki düzenlemeye göre, belli
bir suçtan mahkumiyete bağlı süresiz hak yoksunluğundan söz edilemez.
İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsıldığı
için suçlu kişi, özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan
belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır. Ancak, bu hak
yoksunlukları süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl
amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını
sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, 53 üncü
maddede suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması
yönünde düzenleme yapılmıştır. Türk Ceza Kanununda, belli bir suçu
işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam
edecek bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların
geri verilmesi müessesesine ilişkin düzenleme yapılmamıştır.
Ancak, 5352 sayılı Adlî
Sicil Kanununa ilişkin Teklifin TBMM Adalet Komisyonundaki müzakereleri
sırasında, bu Kanunun Geçici 2 nci maddesine yapılan bir ilaveyle;
diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis
cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin,
belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına
ilişkin hükümleri saklı tutulmuştur. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran
bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun
kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açacaktır. Bu
sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli
süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum
olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları
tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına
ihtiyaç duyulmuştur.
(169) Maddenin yüzaltmışdokuzuncu
fıkrasının (a) bendiyle, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 19 uncu
maddesi, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin hükümlerinin
Ceza Muhakemesi Kanununa konan hükümlerle uyumunun sağlanması
amacıyla değiştirilmiştir. Ancak, Çocuk Koruma Kanununda kamu davasının
açılmasının ertelenmesi müessesesiyle ilgili olarak yer verilen
çocuklara özgü hükümler korunmuştur.
Fıkranın (b) bendiyle,
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23 üncü maddesinin hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına ilişkin hükümlerinin Ceza Muhakemesi Kanununa
konan hükümlerle uyumunun sağlanması amacıyla madde metni değiştirilmiştir.
Ancak, Çocuk Koruma Kanununda hükmün açıklanmasının geri bırakılması
müessesesiyle ilgili olarak yer verilen çocuklara özgü hükümler
korunmuştur.
Fıkranın (c) bendiyle,
Ceza Muhakemesi Kanununun uzlaşmaya ilişkin hükümlerinin çocuklara
yüklenen suçlarla ilgili olarak da uygulanmasını sağlamak amacıyla
bu Kanunun 24 üncü maddesi değiştirilmiştir.
(170) Maddenin yüzyetmişinci
fıkrasıyla, 5403 sayılı Kanunun 22 nci maddesi yeniden düzenlenmiştir.
İdarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi
ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden, bu hükümlere madde metninde yer verilmemiştir.
Madde 2- Maddenin birinci
fıkrasının (a) bendiyle Demiryollarının Usulü Zabıtasına Dair
Nizamname yürürlükten kaldırılmıştır.
Nizamnamede hapis ve
para cezalarına ilişkin hükümler yer almaktadır. Demiryollarının
kasten tahribi ve bombalanması sonucu adam öldürmeyi düzenleyen
1 ve 2 nci maddeleri, 5218 sayılı Ölüm Cezasının Kaldırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 1 inci
maddesinin (L) bendi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu maddeler
yürürlükten kalktığı için, bunlarla bağlantılı olan ve 2 nci maddeden
sonra düzenlenen Zeyil de hükümsüz kalmıştır. 3 üncü maddesi 5237
sayılı Kanunun 106 ve 148 inci maddeleri; 4 üncü maddesi 5237 sayılı
Kanunun 85, 89, 179 ve 180 inci maddeleri; 5 inci maddesi 5237 sayılı
Kanunun 257 nci maddesi; 6 ncı maddesi 5237 sayılı Kanunun 278 inci
maddesi; 7 nci maddesi 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi; 14 üncü
maddesi 5237 sayılı Kanunun 177 nci maddesi; 17 nci maddesi 5237 sayılı
Kanunun 174 üncü maddesi karşısında hükümsüz kalmıştır. Ayrıca,
20, 21, 22 ve ek 2 nci maddelerinin uygulama imkânı kalmamıştır. Diğer
yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanununda idarî yaptırımlar ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, bu alanda herhangi
bir boşluk bulunmamaktadır. Emre aykırı davranışlar da Kabahatler
Kanununda kabahat olarak düzenlenmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununda soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin genel ve ayrıntılı
düzenlemelere yer verildiğinden, Nizamnamedeki buna ilişkin hükümlerin
kaldırılmasında da bir sakınca doğmayacaktır.
119 sayılı TCDD İşletmesi
Genel Müdürlüğü Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname 3743
sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile Kamu İktisadi Teşekküllerinin tarifi yapılmış ve
28/10/1984 tarihli Resmi Gazete’de TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün
statüsü yayımlanmıştır. Dolayısıyla söz konusu Nizamnamenin
normlar hiyerarşisine uygun bir dayanağı da bulunmamaktadır. Bu
nedenlerle Nizamnamenin yürürlükten kaldırılması öngörülmüştür.
Fıkranın (b) bendiyle,
Ameliyatı İskaiye İşletme Kanunu Muvakkatın 34 üncü maddesi 5237
sayılı Kanunun 152 ve 154 üncü maddeleri, 36 ncı maddesi ise 5235 sayılı
Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun ceza mahkemelerinin
görevlerini belirleyen hükümleri karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (c) bendiyle,
618 sayılı Limanlar Kanununun 14, 15 ve 16 ncı maddeleri, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ç) bendiyle,
1086 sayılı Kanunun 422 ve 454 üncü maddeleri, Anayasanın 36 ncı maddesi
ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle güvence altına alınan hak
arama özgürlüğünü sınırlandırıcı nitelikte olduğundan yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (d) bendiyle,
1219 sayılı Kanunun 80 inci maddesi, 5235 sayılı Kanun ile adlî yargı
ilk derece mahkemelerinin görevleri belirlendiğinden yürürlükten
kaldırılmıştır. Ayrıca, diş hekimlerinin protez laboratuvarı açmaları
ve diş protez teknisyenlerinin istihdamına ilişkin düzenlemelere
aykırı hareket etmeleri hâlinde bunlar hakkında uygulanacak disiplin
rejimi 3224 sayılı Kanunda düzenlenmiş olduğundan, Kanunun ek 9 uncu
maddesi bu ikili düzenlemenin ortadan kaldırılması amacıyla yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (e) bendiyle,
1262 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu Kanunun 18, 19 ve ek 1 inci maddelerindeki kurallara aykırılık
dolayısıyla idarî yaptırım kararı verilmiş olması hâlinde, bu fiillerden
sağlığa zararlı olabilecek sonuçların doğması durumunda ayrıca,
mülga 765 sayılı Kanunun 395 inci maddesinin karşılığı olan 5237 sayılı
Kanunun 186 ncı maddesinin uygulanması, Kabahatler Kanununun 15
inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen içtima kurallarıyla
bağdaşmayacağından madde yürürlükten kaldırılmıştır. Böylece,
bu Kanunda belirtilen eylemlerin niteliği ve sonuçları itibariyle
yaptırım olarak suç kapsamında değerlendirilmesi hâlinde 5237 sayılı
Kanunun 186 ncı maddesi, eylemin kabahat olarak nitelendirilmesi
hâlinde ise, bu Kanunda belirtilen ve idarî para cezasını gerektiren
yaptırımlar uygulanabilecektir.
Fıkranın (f) bendiyle,
1608 sayılı Kanunun 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve ek 2 nci maddeleri, idarî
yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü
Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca, ek 1 inci madde, maddenin ikinci
fıkrasıyla yeniden düzenlendiğinden, bu madde de yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (g) bendiyle,
1705 sayılı Kanunun 7 nci maddesi, Kabahatler Kanununun genel hükümleri
karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ğ) bendiyle
5235 sayılı Kanunun hükümleri dikkate alınarak 2219 sayılı Kanunun
46 ncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (h) bendiyle,
2313 sayılı Kanunun 27 nci maddesi, 5235 sayılı Kanunun 8 ilâ 15 inci
maddeleri ve 5271 sayılı Kanunun 250 nci maddesi karşısında, 29 uncu
maddesi ise, 5237 sayılı Kanunun tekerrür hükümleri karşısında yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (ı) bendiyle,
2903 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrası, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi ve tahsil usulü
Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (i) 3153 sayılı
Kanunun 14 üncü maddesi, bu Kanunda yazılı fiillerin kabahat niteliğinde
bulunması ve yaptırımların idarî mercilerce verilmesi öngörüldüğünden
ve kanun yolu da Kabahatler Kanununda düzenlenmiş olduğundan, Kanunun
14 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (j) bendiyle,
4081 sayılı Kanunun 17 nci maddesi, bu maddede yer alan hükümler 31
inci maddede yeniden düzenlendiğinden ve 23 üncü maddesi ise 5237
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde kamu görevlisi tanımına yer verildiğinden
Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (k) bendiyle,
4473 sayılı Kanunun 37 nci maddesi, 5271 sayılı Kanunun soruşturma
evresinde ilk tahkikata ilişkin hükümler bulunmadığından ve 42
nci maddesi ise 5271 sayılı Kanunun hükümleri karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (l) bendiyle,
4654 sayılı Kanunun 11 inci maddesi, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi
hükmü karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (m) bendiyle,
5442 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin (C) ve (E) fıkraları ile 14
ve 45 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Adlî sicil ve arşiv kayıtlarının
sorgulama yetkisine ilişkin özel düzenlemeler 25/5/2005 tarihli ve
5352 sayılı Adlî Sicil Kanununda yer aldığından, (C) bendi yürürlükten
kaldırılmıştır. Mülga 1412 sayılı Kanuna yapılan yollamanın karşılığını
oluşturan düzenleme 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda bulunmadığından
(E) bendi de yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca, maddede yer alan
düzenleme konusu genel olarak Türk Ceza Kanununda ve diğer özel kanunlarda
yer aldığından 14 üncü madde yürürlükten kaldırılmıştır. Kanunun 45 inci maddesi de idarî teşkilatlanma
yapısında bucak idaresi bulunmadığından yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (n) bendiyle,
5539 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin iki ve beşinci fıkraları, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (o) bendiyle,
5584 sayılı Kanunun 57 ve 58 inci maddeleri ile 61 inci maddesinin
üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
57 nci maddede öngörülen
fiilleri yaptırıma bağlayan kurallar Türk Ceza Kanununda bulunduğundan,
Türk Ceza Kanununa uyum amacıyla, madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Öte yandan, maddede idarî para cezası olarak yaptırıma bağlanan fiillere
ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir.
Esasen, tehlikeli maddelerin
bulundurulması, nakledilmesi veya el değiştirmesi, Türk Ceza Kanununda
suç olarak yaptırıma bağlanmış bulunmaktadır. Ayrıca, niteliği
itibarıyla, sağlığa veya başka bir değere zarar verebilecek olan
ya da niteliği itibarıyla bulundurulması ayrıca yaptırıma bağlanan
maddeler de gerek Türk Ceza Kanununda gerekse konusuna göre ceza
hükmü içeren diğer özel kanunlarda yaptırıma bağlanmış bulunmaktadır.
Öte yandan, Kabahatler Kanunu hükümlerine göre, fiilin aynı zamanda
suç teşkil etmesi hâlinde, aynı fiilden dolayı idarî yaptırım uygulanamayacağından
düzenlemeyle 58 inci maddenin yürürlükten kaldırılması sağlanmış
olmaktadır.
Bu Kanun hükümlerine
aykırı bir şekilde posta işletmesi faaliyetinde bulunanların taşıtlarının müsadere edileceğine
ilişkin düzenleme, bu Kanunun 59 uncu maddesinde izinsiz posta işletmesi
fiillerinin idarî para cezasını gerektirmesi sebebiyle, Türk Ceza
Kanunu hükümlerine göre, suç karşılığı bir güvenlik tedbiri olan
müsaderenin kabahat nevinden bir fiile uygulanması söz konusu
olamayacağından 61 inci maddenin (III) numaralı fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (ö) bendiyle,
5683 sayılı Kanunun 27 nci maddesi, 5235 sayılı Kanunun mahkemelerin
görevini belirleyen hükümleri karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (p) bendiyle,
5846 sayılı Kanunun 73, 74 ve 79 uncu maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Kanunun 73 üncü maddesi
kapsamında yer alan fiillerin bir
kısmı, 71 inci madde kapsamında tanımı yapılan yeni suçları oluşturmaktadır.
Ayrıca, maddenin (c) bendi kapsamında yer alan suç, tanımı değiştirilerek
72 nci maddede yeniden tanımlanmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun suça iştirake ilişkin hükümleri bütün suçlar açısından
uygulama kabiliyetini haiz olduğu için; bu Kanun kapsamında özel
iştirak hükümlerine yer verilmesine gerek görülmemiş ve Kanunun
74 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Türk Ceza Kanununun müsadereye
ve Ceza Muhakemesi Kanununun elkoymaya ilişkin ayrıntılı düzenlemeleri
karşısında, Kanunun 79 uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (r) bendiyle,
6136 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi, 23/03/2005 tarihli ve 5320 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanunun 18 inci maddesi hükmü karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (s) bendiyle,
6183 sayılı Kanunun 107 nci maddesinin
ikinci fıkrası, maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklik
nedeniyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ş) bendiyle,
6343 sayılı Kanunun 69 uncu maddesi Türk Ceza Kanununun sahteciliğe
ilişkin hükmü göz önünde tutularak yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca, 5235 sayılı Kanun
ile adlî yargı ilk derece mahkemelerinin görevleri genel olarak belirlendiğinden
Kanunun 73 üncü maddesi de yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (t) bendiyle,
6831 sayılı Kanunun 80 ve ek 7 nci
maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
80 inci madde kapsamına
giren fiiller ve usule ilişkin düzenlemeler, 4915 sayılı Kara Avcılığı
Kanununun 2, 14, 20, 24 ve 28 inci maddelerinde yer alan hükümlerle
karşılandığından madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Kanunun ek 7 nci maddesi
ise, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi
ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (u) bendiyle,
7126 sayılı Kanunun 58 inci maddesi, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi
hükmü karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ü) bendiyle, 7201 sayılı Kanunun 57 nci
maddesi hükmünün, kapsamı, niteliği
ve yeri itibariyle 7201 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde düzenlenmesi
nedeniyle madde, yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (v) bendiyle,
7269 sayılı Kanunun 48 ve 49 uncu maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Kanunun 48 inci maddesi,
5275 sayılı Kanunun 106 ncı maddesi hükümleri karşısında ve 49 uncu
maddesi ise, 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi hükmü
karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (y) bendiyle,
7402 sayılı Kanunun 21 inci maddesi, idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü Kabahatler
Kanunun genel hükümler kısmında düzenlendiğinden yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (z) bendiyle,
213 sayılı Kanunun 371 inci maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun
360 ıncı maddesine yollama yapılmak suretiyle yer alan düzenleme,
bu maddede suç gerektiren bir fiilin bulunmaması sebebiyle ikinci fıkra, yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (aa) bendiyle,
222 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin fiilin tekrarı halinde ceza
artırımı sonucunu doğuran beşinci fıkrası, dördüncü fıkradaki
idarî para cezası alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle düzenlenmiş
olması nedeniyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (bb) bendiyle,
298 sayılı Kanunun 139 ve 178 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinde cezanın belirlenmesinde
her somut olayda göz önünde tutulacak ölçütlere yer verildiğinden
ve buna göre de suça özgü cezanın alt ve üst sınırlarında takdir yetkisini
kullanacağından, artırıma ilişkin Kanunun 139 uncu maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır. Ayrıca, Kanunda aykırılık halleri, ilgili maddelerde
yapılan değişiklikle suç ve kabahat olarak nitelendirildiğinden
ayrıca ihlalin suç olması halinde düzenlenen tutanakların delil
değerinin takdiri ve değerlendirilmesi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümlerine göre yapılacağından 178 inci madde yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (cc) bendiyle,
775 sayılı Kanunun 38 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Bu
Kanunda yazılı olan haksızlık hallerinin bir kısmı Türk Ceza Kanunu
anlamında suç, diğer bir kısmı ise Kabahatler Kanunu anlamında kabahat
olarak düzenlenmiştir. Suç karşılığı uygulanan yaptırımın niteliği
ve ağırlığı dikkate alındığında genel anlamda mahkemelerin görev
ve yetki kuralları 5235 sayılı Kanunda düzenlendiğinden madde yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (çç) bendiyle,
854 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde geçen davaların acele mevaddan
sayılacağına ilişkin düzenlemeyi içeren son fıkrası, 5320 sayılı
Kanun, Ceza Muhakemesi Kanunu ve maddede düzenlenen suçların mahiyet
ve işleniş şekilleri dikkate alınarak yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu Kanunda yazılı olan
haksızlık hallerinin bir kısmı Türk Ceza Kanunu anlamında suç, diğer
bir kısmı ise Kabahatler Kanunu anlamında kabahat olarak düzenlenmiştir.
Suç karşılığı uygulanan yaptırımın niteliği ve ağırlığı dikkate
alındığında genel anlamda mahkemelerin görev ve yetki kuralları
5235 sayılı Kanunda düzenlendiğinden madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (dd) bendiyle,
1072 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi hükmü
karşısında ve 4 üncü maddesi ise, 5235 sayılı Kanun ile adlî yargı
ilk derece mahkemelerinin görevleri belirlendiğinden bu hükümler
karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ee) bendiyle,
1136 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrası, maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde yapılan değişiklikle uyum sağlamak amacıyla
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ff) bendiyle,
1512 sayılı Kanunun 159 uncu maddesinin (III) numaralı fıkrasında
düzenlenen aykırılık halleri Türk Ceza Kanununda daha ağır bir cezayı
gerektiren “suç” olarak düzenlendiğinden bu fiilin daha hafif bir
yaptırımını öngören (III) numaralı fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (gg) bendiyle,
1618 sayılı Kanunun 31 inci maddesi, 5320 sayılı Kanunla, 3005 sayılı
Kanunun yürürlükten kaldırılması sebebiyle, yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ğğ) bendiyle,
2634 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde yer alan hükümler, idarî yaptırım kararlarının verilmesi,
kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden ayrıca
maddenin birinci fıkrasında uyarma cezalarının kesin olduğuna
ilişkin hükmünde 32 nci maddede düzenlenmesi karşısında madde yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (hh) bendiyle,
2822 sayılı Kanunun 81 inci maddesi, Türk Ceza Kanununun tekerrür
hükümleriyle suç ve yaptırımların tanım ve uygulamasına ilişkin
genel hükümlerdeki düzenlemeleri dikkate alınarak yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (ıı) bendiyle,
2911 sayılı Kanunun 35 inci maddesi, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi
hükmü karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ii) bendiyle,
2920 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin hükümleri Kanunun 141 inci
maddesine ikinci fıkra olarak eklendiğinden madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca, Kanunun 144 ve 145 inci maddelerinin cezaya ilişkin hükümleri,
Kanunun 143 üncü maddesine eklendiğinden ve idarî yaptırım kararlarının
verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
bu maddeler de yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (jj) bendiyle,
3091 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi, bu Kanunda belirtilen suçlar
hakkında uygulanacak usul hükümleri bakımından yollama yapılan
3005 sayılı Kanunun, 5320 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılması
sebebiyle; ayrıca, mahkemelerin genel anlamda görevi, 5235 sayılı
Kanunda düzenlendiğinden, yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (kk) bendiyle,
3224 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) ve
(d) bentleri, aynı fıkranın (e) bendinde yapılan değişiklik nedeniyle
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ll) bendiyle,
3621 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin dört, beş ve altıncı fıkraları,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (mm) bendiyle,
3984 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin beşinci fıkrası, 5237 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinde yer verilen kamu görevlisi tanımı karşısında,
ek 2 nci maddesi ise, Kanunun 34 üncü
maddesinde yer alan hükümler ve ek 2 nci maddede yer alan bir kısım hükümlerin
değiştirilerek 34 üncü maddeye üç ve dördüncü fıkra olarak ilave
edilmesi karşısında, gereksiz tekrarları önlemek amacıyla yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (nn) bendiyle,
4054 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Ceza hükmü içeren kanunlarda
yer alan ve kabahat niteliğinde olan hükümlerin uygulama birliğinin sağlanması ve tereddütlerin
giderilmesi amacıyla; Kabahatler Kanununun 7 ilâ 15 inci maddelerinde
yer alan, kabahatin ihmali davranışla işlenmesi, kast veya taksir,
hata, sorumluluk, hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan
kaldıran nedenler, teşebbüs, iştirak ve içtima hükümleri ile 20 ve
21 inci maddelerinde yer alan soruşturma zamanaşımı ve yerine getirme
zamanaşımına ilişkin hükümlerin bu kanunlar için de uygulanması
gerektiğinden bu hükümlerle ilişkili madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (oo) bendiyle,
4447 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin ikinci fıkrası, idarî para
cezalarının tebliği, takip ve tahsil usulü ve kanun yollarına ilişkin
hükümler Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında yer aldığından
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (öö) bendiyle,
4628 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin yedi ilâ onikinci fıkraları,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (pp) bendiyle,
4634 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır.
Kurul üyelerinin, görevlerini
yaptıkları sırada öğrendikleri gizli bilgileri açıklamaları halinde,
haklarında uygulanacak yaptırım bakımından 765 sayılı Türk Ceza
Kanununa yapılan yollama, maddenin ikinci fıkrasında yer alan kurul
üyelerinin ceza rejimi yönünden kamu görevlisi sayılmaları ve
yine bunların bu madde kapsamına giren fiillerinin söz konusu olması
halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesinde tanımlanan
suç kapsamında değerlendirileceğinden madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun
genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna
ilişkin olarak Kanunun 11 inci maddesinin dokuz ve onbirinci fıkraları
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (rr) bendiyle,
4733 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi ve tahsil usulüne ilişkin hükümler
Kabahatler Kanununda ayrıntılı olarak düzenlendiğinden yürürlükten
kaldırılmıştır.
Fıkranın (ss) bendiyle,
4857 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin ikinci fıkrası, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu,
takip ve tahsil usulü Kabahatler Kanununun genel hükümlerinde
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (şş) bendiyle,
4915 sayılı Kanunun 27 nci maddesi ile 30 uncu maddesinin iki ve üçüncü
fıkraları, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, takip ve tahsil
usulüne ilişkin hükümler, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, 31 inci maddesi ise, 5320 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında
Kanunun 18 inci maddesi hükmü dikkate alınarak yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (tt) bendiyle,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi,
takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında
ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükümlere yer veren
4925 sayılı Kanunun 28 ve 29 uncu maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (uu) bendiyle,
5042 sayılı Kanunun 67 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Şikayet usulü ve zamanaşımına
ilişkin hükümler Türk Ceza Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden madde yürürlükten kaldırılmış ancak bu Kanunda
yazılı suçların takibinin şikayete bağlı olduğuna ilişkin düzenleme
5042 sayılı Kanununun 66 ncı maddesinin son fıkrasına alınmıştır.
Fıkranın (üü) bendiyle,
5147 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Madde metninde yer alan
şikâyet hakkı, süresi ve bunun kullanım şekline; mülga 1412 sayılı
Kanunun 344 üncü maddesine yapılan yollama ve suç nedeniyle eşyalara
elkonulması ve yok edilmesiyle müsadereye ilişkin hükümlere,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu,
5252 sayılı Kanun ve 5320 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınmak suretiyle,
madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (vv) bendiyle,
5149 sayılı Kanunun 27 nci maddesi, Türk Ceza Kanununun genel hükümler
kısmındaki düzenlemeler dikkate alınmak suretiyle, 28 inci maddesinin
ikinci fıkrası, idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu,
kesinleşmesi, takip ve tahsil usulü, Kabahatler Kanununun genel
hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlenmesi ve 29 uncu maddesi
ise 5252 sayılı Kanun ve 5320 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınmak
suretiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (yy) bendiyle,
5174 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi,
maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yapılan değişiklik nedeniyle
yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca, Kanunun 83 üncü maddesinin
ikinci fıkrasının (e) bendi (d) bendinde yapılan değişiklik nedeniyle,
yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (zz) bendiyle,
5188 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, 5237 sayılı Kanunun 53 üncü maddesine
uyum sağlanmak amacıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (aaa) bendiyle, 5199 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi,
idarî yaptırım kararlarının verilmesi, kanun yolu, takip ve tahsil
usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden ve 29 uncu maddesi ise Kabahatler Kanununun
15 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, aynı kabahatin birden
fazla işlenmiş olması hâlinde, her bir kabahat için ayrı bir idarî yaptırım
kararı verileceği ve kabahatler hakkında içtima kuralları bakımından
bir anlamda suçlar yönünden olduğu gibi gerçek içtima kuralları
kabul edildiğinden yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (bbb) bendiyle,
5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin sekizinci fıkrası yürürlükten
kaldırılmıştır. Bir usul hukuku müessesesi olan uzlaşma ile ilgili
olarak Ceza Muhakemesi Kanununda ayrıntılı düzenlemeler yer almaktadır.
Bu nedenle, uzlaşma kapsamına giren suçları belirleyen hükmün de
Ceza Muhakemesi Kanununda yer almasının daha doğru olacağından
fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ccc) bendiyle,
5253 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası, 23/03/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun
18 inci maddesi hükmü karşısında yürürlükten kaldırılmıştır.
Öte yandan, idarî yaptırım
kararlarının verilmesi, kanun yolu, kesinleşmesi, takip ve tahsil
usulü, Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden buna ilişkin hükümler içeren bu Kanunun 33
üncü maddesinin dört ve beşinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
Fıkranın (ççç) bendiyle,
5302 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi, idarî para cezalarında başvurulacak
kanun yolu ve bunların kesinleşmesine ilişkin hükümler, Kabahatler
Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden
yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1- Maddenin
birinci fıkrasıyla, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay
ilgili ceza dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunla değişiklik
yapılan kanunlarda yer alan dosya esastan incelenmek suretiyle,
acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi dikkate
alınmak suretiyle karar verilecektir. Madde düzenlemesiyle, esasen,
bu Kanunla değiştirilen kanunlardaki ceza miktarları ve suçun unsurları yönünden
lehte olabilecek sonuçların, yasa bozması yerine, Yargıtay ilgili
ceza dairesince koşulların bulunması hâlinde, doğrudan uygulanabilmesi
amaçlanmıştır. Böylece, zamanaşımı süresi itibariyle bazı suçlar
yönünden bozma nedeniyle zamanaşımına uğraması önlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla,
bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte
olan mahkumiyet kararları hakkında, hükmü veren mahkemece
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri dikkate alınmak suretiyle
dosya üzerinden incelenmek suretiyle lehe kanun hükümleri belirlenecektir.
Düzenlemeyle, öncelikle cezası infaz edilmekte olan mahkumiyet
hükümlerinin bu Kanunun lehte hükümlerinin gecikmeye yer verilmeksizin
hükmü veren mahkemece inceleme olanağı sağlanmıştır. Bu amaçla da
incelemenin dosya üzerinden yapılması esası benimsenmiştir. Ancak,
hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması
ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi hâlinde inceleme,
duruşma açılmak suretiyle yapılabilecektir. Bu istisnaî düzenlemeyle,
Yargıtayın yerleşmiş içtihatları da dikkate alınarak maddede yer
alan koşulların bulunduğunun değerlendirilmesi hâlinde, inceleme
işlemi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun duruşmaya ilişkin
hükümleri dikkate alınarak yerine getirilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla,
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin hükümle sonuçlanmış
olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla,
yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımı hükümleri uygulanmayacağı
hükme bağlanmış, böylece, yargılama süreci içerisinde zamanaşımı
süresinin dolmaması ve ceza adaleti gereklerinin sağlanması
amaçlanmıştır.
Geçici Madde 2- Maddeyle,
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kovuşturma evresinde bulunan
dava dosyaları hakkında yapılacak işlemlere ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Maddenin (a) bendiyle,
mahkemenin görevli olmaması hâlinde, dosya üzerinde yapılacak inceleme sonucunda verilecek görevsizlik
kararıyla dosya, görevli mahkemeye gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin (b) bendiyle,
daha önce soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yapılmış olan işlem
ve kararların hukukî geçerliliklerini sürdürecekleri öngörülmek
suretiyle, görevli mahkemenin değişmesi sebebine dayanarak hukukî
işlemlerin geçersizliği sebebiyle usulü işlemlerin tekrar yapılmasının
önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Geçici Madde 3- Maddeyle,
bu Kanunla çeşitli kanunlarda yapılan değişiklikle, adı geçen kanunlarda
yer alan ve suç karşılığı uygulanan yaptırımı idarî yaptırıma dönüşen
fiiller nedeniyle soruşturma evresinde Cumhuriyet başsavcılıklarınca,
kovuşturma evresinde mahkemelerce ve Yargıtay’da bulunup da Yargıtay
Cumhuriyet başsavcılığı ile Yargıtay ilgili ceza dairelerince
yapılacak işlemlerle ilgili uyum hükümlerine yer verilmiştir.
Madde 3- Yürürlük maddesidir.
Madde 4- Yürütme maddesidir.
Adalet
Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Adalet
Komisyonu
Esas
No.: 1/1187 28/8/2006
Karar
No.: 109
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Komisyonumuzun 19/4/2006 tarihli 45 inci toplantısında
görüşülen ve geneli üzerindeki görüşmeleri tamamlanarak maddelerine
geçilmesi kabul edilen, ancak, Tasarının genel olarak, Temel Ceza
Mevzuatına uyum amacıyla yüzyetmiş adet kanunda değişiklik yapması
ve bu kanunlardaki yapılan değişikliklerin ayrıntılı biçimde incelenerek
düzenlenmesi için Alt Komisyona havale edilen “Temel Ceza Kanunlarına
Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/1159)”, Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı ve kendileri ile ilgili olan kanunların
görüşülmeleri sırasında, Alt Komisyon toplantılarına katılan
diğer kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının
temsilcileri ve üniversite öğretim üyelerinin de katılımlarıyla
Alt Komisyonumuzun yapmış olduğu yirmiyi aşkın toplantıda etraflı
bir şekilde incelenip görüşülmüş ve Alt Komisyon, raporunu Komisyonumuza
sunmuştur.
Komisyonumuz; Zonguldak Milletvekili Köksal TOPTAN Başkanlığında, Komisyon
Başkanlık Divanı üyeleri; Başkanvekili, Isparta Milletvekili Recep
ÖZEL, Sözcü, Kırıkkale Milletvekili Ramazan CAN ve Katip Üye, Kilis
Milletvekili Hasan KARA ile diğer Komisyon üyeleri; Adıyaman Milletvekili Fehmi Hüsrev KUTLU, Ağrı Milletvekili Halil ÖZYOLCU, Ankara Milletvekili
Haluk İPEK, Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU, Artvin
milletvekilleri Orhan YILDIZ, Yüksel ÇORBACIOĞLU, Bursa Milletvekili
Mehmet KÜÇÜKAŞIK, Çorum milletvekilleri Feridun AYVAZOĞLU ile Muzaffer
KÜLCÜ, Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri AKBULUT, Gaziantep Milletvekili
Mahmut DURDU, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet YILMAZCAN, Kastamonu
Milletvekili Hakkı KÖYLÜ, Malatya milletvekilleri Muharrem KILIÇ
ile Süleyman SARIBAŞ, Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN, Ordu Milletvekili
Enver YILMAZ, Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN, Uşak Milletvekili
Ahmet ÇAĞLAYAN ile Yozgat Milletvekili Bekir BOZDAĞ’ın ve Komisyonumuzun
Uzmanı Cemil TUTAL’ın; Hükümeti temsilen Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK’in
ve Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Niyazi GÜNEY, yine aynı
Genel Müdürlük Daire Başkanı Hâkim Zekeriya YILMAZ ve Tetkik Hâkimi
Mehmet ÖKMEN ile Yargıtay Başkanlığından Tetkik Hâkimi Gürsel YALVAÇ, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından,
Cumhuriyet savcıları Nurgün OLCAY ile Ramazan ÖZKEPİR ile kendileriyle
ilgili olan kanunların görüşülmesi sırasında, Komisyon toplantılarına
katılan diğer kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının
temsilcilerinin ve Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim
üyeleri, Prof. Dr. Cumhur ŞAHİN ve Doç. Dr. İzzet ÖZGENÇ, İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Adem SÖZÜER ve Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet GÖKÇEN’in katılımlarıyla
7, 8, 9, 12, 13, 14, 15, 19, 20, 21, 22 ve 28 Haziran 2006 tarihli toplantılarında,
Alt Komisyonun kabul ettiği metni esas alarak, Tasarıyı görüşmüş;
Tasarının geneli üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra
maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Tasarının gerekçesinde, Türk Ceza Kanunu, Kabahatler
Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun kabulünün ardından diğer kanunların, bu
kanunlara aykırı olan hükümlerinin ayıklanması amacına yönelik
olarak bazı kanunlarda değişiklikler yapıldığı ifade edilmektedir.
Ancak, Tasarı içeriğine bakıldığında, temel ceza kanunlarına
uyum amacıyla bazı kanunlarda yapılan değişikliklerin yanı sıra,
temel ceza kanunlarında ve uyum amacı dışında diğer bazı kanunlarda
değişiklik yapıldığı görülmektedir. Bu nedenle Tasarının başlığı,
Alt Komisyonca “Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda,
Temel Ceza Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı” olarak değiştirilmiş, yapılan bu değişiklik
Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
Tasarının 1 inci maddesiyle yüzyetmiş adet kanunun
altıyüzkırksekiz maddesinde değişiklik öngörülmektedir. Ancak
bir çerçeve madde ile sözü edilen
bu yüzyetmiş kanunun altıyüzkırksekiz maddesinde değişiklik yapılması
kanun tekniğine ve içtüzük hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle Tasarının 1 inci maddesinin
her bendi, madde haline getirilmiş ve Komisyonumuz, raporunu, Tasarının
teknik açıdan yeni düzenlemesine uygun olarak hazırlamıştır.
Tasarının, Alt Komisyonca kabul edilen 1 inci maddesinin
1 Şubat 1329; 18 Rebiülevvel 1332 tarihli Ameliyatı İskaiye İşletme
Kanunu Muvakkatının 32 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
birinci fıkrasının (a) bendi, 1 inci madde olarak; 33 üncü maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 2 nci madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
618 sayılı Limanlar Kanununun 11 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören ikinci fıkra, 3 üncü madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
394 sayılı Hafta
Tatili Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören üçüncü fıkranın (a) bendi, 4 üncü madde olarak; 11 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi ise, Kabahatler
Kanununda, bu Tasarı ile değiştirilen hükme paralellik sağlamak
amacıyla Alt Komisyonca yapılan değişiklik kabul edilmiş ve söz konusu
bent, Tasarı metninden çıkarılmıştır.
805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe
Kullanılması Hakkında Kanunun 7 nci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören dördüncü fıkra, 5 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye
(Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret
Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
beşinci fıkra, 6 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.
859 sayılı İpek Böceği ve Tohumu Yetiştirilmesi
ve Muayene ve Satılması Hakkında Kanunun 20 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören altıncı fıkra, 7 nci madde olarak aynen kabul
edilmiştir.
927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı
ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanunun ek 2 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören yedinci fıkrada, Kabahatler Kanununda, bu
Tasarı ile değiştirilen hükme paralellik sağlamak amacıyla Alt Komisyonca
yapılmış olan bu değişiklik kabul edilmiş ve maddenin ikinci fıkrası
Tasarı metninden çıkarılarak söz konusu fıkra, 8 inci madde olarak
kabul edilmiştir.
984 sayılı Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat
İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı
Dükkanlara Mahsus Kanunun 21 inci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören sekizinci fıkra, 9 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
992 sayılı Seriri Taharriyat ve Tahlilat Yapılan
ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları
Kanununun 9 uncu ve 10 uncu maddelerinde değişiklik yapılması öngören
dokuzuncu fıkranın (a) ve (b) bentleri, 10 uncu ve 11 inci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
36 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören onuncu fıkranın
(a) bendinde, hazırlanmakta olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
Tasarısı hükümlerine paralel olması açısından, red talebinin
esas yönünden reddedilmesi ve talepte bulunanın kötü niyetli olması
halinde idari para cezası verilebileceği şekilde Alt Komisyonca
yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu
bent, 12 nci madde olarak kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, ıslahın kötü niyetle
yapılması halinde para cezası verilebileceği, ayrıca davayı
uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek düşüncesi ile yapılması
halinde mahkemenin davaya devam ederek karar vermesini öngörecek
şekilde Alt Komisyonca değişiklik yapılmış, yapılan bu değişiklik,
Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu bent, 13 üncü madde
olarak kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 113/A maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, içerik olarak değişiklik
yapılmadan, amacı daha iyi bir şekilde ifade etmek amacıyla Alt Komisyon
tarafından yapılan değişiklikler, Komisyonumuzca da uygun görülmüş
ve söz konusu bent, 14 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 149 uncu maddesinin dördüncü
fıkrasında değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 15
inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 150 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (d) bendinde, mahkemenin düzenini
bozan kişi hakkında uygulanacak işlemin, Ceza Muhakemesi Kanununa
paralelliği sağlanması ile ilgili Alt Komisyonca yapılan değişiklik
Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu bent, 16 ncı madde
olarak kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (e) bendinde, maddenin son cümlesi,
Ceza Muhakemesi Kanununda bulunan açık hüküm karşısında, gerek
görülmeyerek Tasarı metninden çıkarılmak suretiyle Alt Komisyon
tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da uygun görülmüş
ve söz konusu bent, 17 nci madde olarak kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 271 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (f) bendinde, hazırlanmakta olan Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu Tasarısı hükümleri de dikkate alınarak
Alt Komisyonca ayrıntılı bir şekilde yeniden düzenlenmek suretiyle
yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu
bent, 18 inci madde olarak kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 313 üncü, 319 uncu ve 320 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (g), (ğ) ve (h) bentleri,
19 uncu, 20 nci ve 21 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarının yürürlükten kaldırılan hükümleri düzenleyen
2 nci maddesinin (ç) bendiyle yürürlükten kaldırılması öngörülen
1086 sayılı Kanunun 422 nci maddesi, yürürlükten kaldırılan hükümlerden
çıkarılmış ve hazırlanmakta olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
Tasarısı hükümleri de dikkate alınarak ayrıntılı bir şekilde Alt
Komisyonca yeniden düzenlenmek suretiyle kabul edilmiş ve Komisyonumuzca
da yapılan bu değişiklik uygun görülmüş ve ilgili madde hükmü, 22
nci madde olarak kabul edilmiştir.
1086 sayılı Kanunun 576 ncı maddesinin ikinci fıkrasında
değişiklik öngören fıkranın (ı) bendinde, Kabahatler Kanununa
uyum sağlamak amacıyla Alt Komisyonca kabul edilmiş olan bu değişiklik,
Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu bent, 23 üncü madde
olarak kabul edilmiştir.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanunun 25 inci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören onbirinci fıkranın (a) bendinde, kanunun koruduğu hukuki
yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak adli yaptırımların alt
ve üst sınırlarında Alt Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca
da uygun görülmüş ve söz konusu bent, 24 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 26 ncı ve 27 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b) ve (c) bentleri, 25 inci ve 26 ncı maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, bu Tasarı ile getirilen,
diğer meslek gruplarının mesleklerini icra etmeleri için aranan
şartlara uyumun sağlanması amacıyla değişiklik yapılmış; ayrıca
“Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaleti” ile “Ali Divanı Haysiyet” ibareleri, ilgili kanunlarında bu kurumların
adlarında değişiklik yapılmış olması sebebiyle “Sağlık Bakanlığı”
ve “Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu” olarak Alt Komisyonca
yapılmış olan değişiklik, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz
konusu bent, 27 nci madde olarak kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 41 inci, 42 nci ve 44 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (d), (e) ve (f) bentleri, 28 inci, 29 uncu ve 30 uncu
maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 45 inci maddesinde değişiklik
öngören fıkranın (g) bendinde, bu
Tasarı ile getirilen, diğer meslek gruplarının mesleklerini icra
etmeleri için aranan şartlara uyumun sağlanması amacıyla değişiklik
yapılmış; ayrıca “Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaleti” ile
“Ali Divanı Haysiyet” ibareleri,
ilgili kanunlarında bu kurumların adlarında değişiklik olması
sebebiyle “Sağlık Bakanlığı” ve “Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin
Kurulu” olarak değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 31 inci madde
olarak kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde değişiklik
öngören fıkranın (ğ) bendinde, kanunun koruduğu hukuki yarar ve
fiilin ağırlığı dikkate alınarak, Alt Komisyon tarafından, idari
yaptırımın miktarında değişiklik yapılmış; yapılan bu değişiklik
Komisyonumuzca da uygun görülmüş, söz konusu bent, 32 nci madde olarak
kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 55 inci ve 56 ncı maddelerinde
değişlik yapılmasını öngören fıkranın (h) ve (ı) bentleri, 33 üncü
ve 34 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 57 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (i) bendinde, “Sıhhiye ve Muaveneti
İçtimaiye Vekaleti” ile “Ali Divanı Haysiyet” ibareleri, ilgili kanunlarında bu kurumların
adlarında değişiklik olması sebebiyle “Sağlık Bakanlığı” ve “Sağlık
Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu” olarak değişiklik yapılmış ve
söz konusu bent, 35 inci madde olarak kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 61 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (j) bendinde, kanunun koruduğu hukuki
yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak, Alt Komisyon tarafından,
idari yaptırımın miktarında değişiklik yapılmış; yapılan bu değişiklik
Komisyonumuzca da uygun görülmüş, söz konusu bent, 36 ncı madde olarak
kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun 62 nci, 67 nci, 68 inci, 70 inci,
73 üncü ve ek 7 nci maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın
(k), (l), (m), (n), (o) ve (ö)
bentleri, 37 nci, 38 inci, 39 uncu,
40 ıncı, 41 inci ve 42 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1219 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (p) bendinde, kanunun koruduğu hukuki
yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak, Alt Komisyon tarafından
adli yaptırım oranlarında değişiklik yapılmış; yapılan bu değişiklik
Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu bent, 43 üncü madde
olarak kabul edilmiştir.
1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununun
18 inci, 19 uncu, 20 nci, ek 4 üncü ve ek 6 ncı maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören onikinci fıkranın (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentleri,
44 üncü, 45 inci, 46 ncı, 47 nci ve 48 inci maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun, 110 uncu,
282 nci, 283 üncü, 284 üncü, 285 inci, 287 nci, 288 inci, 289 uncu, 290
ıncı, 291 inci, 292 nci, 294 üncü, 295 inci, 296 ncı, 297 nci, 298 inci,
299 uncu, 301 inci ve 302 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören onüçüncü fıkranın (a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (g), (ğ),
(h), (ı), (i), (j), (k), (l), (m), (n), (o) ve (ö) bentleri, 49 uncu, 50 nci, 51 inci, 52 nci, 53 üncü, 54 üncü,
55 inci, 56 ncı, 57 nci, 58 inci, 59 uncu, 60 ıncı, 61 inci, 62 nci, 63 üncü,
64 üncü, 65 inci, 66 ncı ve 67 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye
Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini
Muaddil Kanunun 1 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
ondördüncü fıkranın (a) ve (b) bentleri, 68 inci ve 69 uncu maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
1608 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendi ise, Kabahatler Kanununda,
bu Tasarı ile yapılan düzenlemeye uyum sağlamak amacıyla Alt Komisyonca,
Tasarı metninden çıkarılmış, bu değişiklik, Komisyonumuzca da uygun
görülmüştür.
1705 sayılı Ticarette Tağşişin Men’i ve İhracatın
Murakabesi ve Korunması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören onbeşinci fıkranın (a) bendinde, maddenin
ikinci fıkrasındaki belirsizliğe açıklık getirilmek amacıyla Alt
Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiş ve
söz konusu bent, 70 inci madde olarak kabul edilmiştir.
1705 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 71 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanununun 35 inci,
40 ıncı, 41 inci, 42 nci, 43 üncü, 44 üncü ve 45 inci maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören onaltıncı fıkranın (a), (b), (c), (ç), (d), (e)
ve (f) bentleri, 72 nci, 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76 ncı, 77 nci ve 78
inci maddeler olarak kabul edilmiş ve bu maddelerde yer alan idari
yaptırım miktarlarında, kanunun koruduğu hukuki yarar ve fiilin
ağırlığı dikkate alınmak suretiyle değişiklik yapılmıştır.
2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi
Hakkında Kanunun 23 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
onyedinci fıkranın (a) bendinde, kanunun koruduğu hukuki yarar
ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak adli yaptırımın niteliğinde
Komisyonumuzca değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 79 uncu madde
olarak kabul edilmiştir.
2313 sayılı Kanunun, 24 üncü, 25 inci ve
ek 1 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(b), (c) ve (ç) bentleri, 80 inci, 81 inci ve 82 nci maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
2510 sayılı İskan Kanununun 46 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören onsekizinci fıkra, 83 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
2527 sayılı Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanununun
10 uncu maddesinde değişiklik öngören ondokuzuncu fıkra, 84 üncü
madde olarak aynen kabul edilmiştir.
2762 sayılı Vakıflar Kanununun 35 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yirminci fıkra, Vakıflar Kanununu
tümüyle yeniden düzenleyen Vakıflar Kanunu Tasarısının, bu Yasama
Yılında kanunlaşması hedeflendiğinden, uygulamada ortaya çıkması
muhtemel sorunların önlenmesi amacıyla, söz konusu fıkra, Tasarı
metninden Komisyonumuzca çıkarılmıştır.
2767 sayılı Sıtma ve Frengi İlaçları İçin Kanunun 2
nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yirmibirinci fıkra,
85 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
2903 sayılı Pamuk Islahı Kanununun 7 nci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yirmiikinci fıkra, 86 ncı madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
3039 sayılı Çeltik Ekimi Kanununun 11 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yirmiüçüncü fıkranın (a) bendinde,
uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi
amacıyla mezkûr maddeye, bir cümle Alt Komisyonca eklenmiş ve Komisyonumuzca
da bu yapılan değişiklik uygun görülmüş ve söz konusu bent, 87 nci
madde olarak kabul edilmiştir.
3039 sayılı Kanunun, 21 inci ve 22 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b) ve (c) bentleri, 88 inci
ve 89 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
3039 sayılı Kanunun 27 nci ve 28 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ç) ve (d) bentlerinde,
uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi
amacıyla mezkûr maddelere birer cümle, Alt Komisyonca eklenmiş ve
Komisyonumuzca da bu yapılan değişiklikler uygun görülmüş ve söz
konusu bentler, 90 ıncı ve 91 inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
3039 sayılı Kanunun 30 uncu, 31 inci ve 33 üncü maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (e), (f) ve (g) bentleri,
92 nci, 93 üncü ve 94 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
3122 sayılı Öğretici ve Teknik Filimler Hakkında
Kanunun 4 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yirmidördüncü
fıkra, 95 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer
Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanunun 11 inci ve 13 üncü maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören, yirmibeşinci fıkranın (a) ve (b)
bentleri, 96 ncı ve 97 nci maddeler olarak kabul edilmiş, ayrıca bu
bentlerde yer alan idari para cezalarının miktarında, kanunun koruduğu
hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak değişiklik yapılmıştır.
3284 sayılı Bazı Maden Hurdalarının Dışarı Çıkarılmasının
Yasak Edilmesi ve Satın Alınması Hakkında Kanunun 7 nci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yirmialtıncı fıkra, 98 inci madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanunun
8 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yirmiyedinci
fıkrada, kanunun koruduğu hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate
alınarak adli yaptırımların alt ve üst sınırlarında Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış, Komisyonumuzca yapılan bu değişiklik uygun
görülmüş ve söz konusu fıkra, 99 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
3467 sayılı Yüksek Mühendis ve Teknik Okulları Mezunlarının
Mecburi Hizmetlerine Dair Kanunun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yirmisekizinci fıkra, 100 üncü madde olarak aynen kabul
edilmiştir.
3468 sayılı Pul ve Kıymetli Kâğıtların Bayiler ve
Memurlar Vasıtasiyle Sattırılmasına ve Bunlara Satış Aidatı Verilmesine
Dair Kanunun 5 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
yirmidokuzuncu fıkranın (a) bendi, 101 inci madde olarak aynen kabul
edilmiş; 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(b) bendi, uygulamada ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi
açısından Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış ve Komisyonumuzca
bu değişiklik uygun görülerek söz konusu bent, 102 nci madde olarak
kabul edilmiştir.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, otuzuncu fıkranın (a) bendinde, kanunun koruduğu
hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak fıkradaki idari
yaptırımın, adli yaptırıma dönüştürülmesi ile ilgili olarak Alt
Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca uygun görülmüş ve
söz konusu bent, 103 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
3573 sayılı Kanunun 17 nci, 20 nci ve 21 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b), (c) ve (ç) bentleri,
104 üncü, 105 inci ve 106 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun
64 üncü, 65 inci, 67 nci, 68 inci, 69 uncu, 70 inci ve 71 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören otuzbirinci fıkranın (a), (b),
(c), (ç), (d), (e) ve (f) bentleri, 107 nci, 108 inci, 109 uncu, 110 uncu,
111 inci, 112 nci ve 113 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
3670 sayılı Milli Piyango Teşkiline Dair Kanunun
13 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören otuzikinci
fıkra, 114 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında
Kanunun 10 uncu maddesinde değişiklik yapılmasını öngören otuzüçüncü
fıkranın (a) bendi; Kabahatler Kanununa uyum sağlanması amacıyla
Alt Komisyonca yapılan değişiklik Komisyonumuzca da kabul edilmiş
ve söz konusu bent, 115 inci madde olarak kabul edilmiştir.
4081 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 116 ncı madde olarak aynen
kabul edilmiş; 23 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
fıkranın (c) bendi, Türk Ceza Kanununun 6 ncı maddesine uyum sağlamak
amacıyla Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış ve yapılan
bu değişiklik Komisyonumuzca benimsenmiş ve söz konusu bent, 117
nci madde olarak kabul edilmiştir.
4081 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 118 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı
Korunma Kanununun 15 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
otuzdördüncü fıkra, 119 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylap veya Heyelan
Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar
Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanunun, 35 inci, 36 ncı, 38
inci, 43 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören otuzbeşinci
fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentleri, 120 nci, 121 inci, 122 nci ve 123
üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
4654 sayılı Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Müdafaa
Mükellefiyeti Kanununun 6 ncı ve 8 inci maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören otuzaltıncı fıkranın (a) ve (b) bentleri, 124
üncü ve 125 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanunun
20 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören otuzyedinci fıkranın
(a) bendinde, uygulamada çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi
amacıyla, maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde ve üçüncü fıkrasında
Komisyonumuzca değişiklik yapılmış, ayrıca maddenin son fıkrasında
yer alan aylık gecikme zammı oranının yüksek olması sebebiyle Alt
Komisyon tarafından yapılmış olan değişiklik, Komisyonumuzca da
benimsenmiş, söz konusu bent, 126 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
4922 sayılı Kanunun 21 inci ve 22 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b) ve (c) bentlerinde,
bir önceki maddede yer alan aynı gerekçelerle değişiklik yapılmış;
söz konusu (b) ve (c) bentleri, 127 nci ve 128 inci maddeler olarak kabul
edilmiştir.
4922 sayılı Kanunun 23 üncü ve 24 üncü maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ç) ve (d) bentleri, 129
uncu ve 130 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 66 ncı maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören otuzsekizinci fıkra, 131 inci madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanunun 21 inci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören otuzdokuzuncu fıkra, 132 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5584 sayılı Posta
Kanununun 56 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören kırkıncı
fıkranın (a) bendi, 133 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5584 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılması öngörülen
57 ve 58 inci maddeleri, yürürlükten kaldırılması yerine, uygulamada
ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla ilgili
maddelerde öngörülen yaptırımlar değiştirilmek suretiyle Alt Komisyon
tarafından yapılmış olan değişiklik, Komisyonumuzca da kabul edilmiş,
ayrıca 57 nci maddeye açıklık getirmek amacıyla Komisyonumuzca değişiklik
yapılmış, yürürlükten kaldırılması öngörülen 5584 sayılı Kanunun
57 ile 58 inci maddeleri, 134 üncü ve 135 inci maddeler olarak kabul
edilmiştir.
5584 sayılı Kanunun 59 uncu ve 60 ıncı maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ç) ve (d) bentleri, 136
ncı ve 137 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5681 sayılı Matbaalar Kanununun 6 ncı maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören kırkbirinci fıkranın (a) bendi,
138 inci madde olarak aynen; 7 nci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (b) bendinde, kanunun koruduğu hukuki yarar ve
fiilin ağırlığı dikkate alınarak, adli yaptırımın mahiyetinde
Alt Komisyon tarafından yapılan değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiş
ve söz konusu bent, 139 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri
Hakkında Kanunun 22 nci, 24 üncü ve 26 ncı maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören kırkikinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri,
140 ıncı, 141 inci ve 142 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 68
inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören kırküçüncü fıkranın
(a) bendi, maddenin birinci fıkrası yeniden düzenlenerek, “eser”
ibaresinin yanı sıra “icra, fonogram ve yapım” ibarelerine de yer
verilmiştir. Maddeye ikinci ve üçüncü fıkralar olarak eklenen yeni
fıkralarda, izinsiz olarak çoğaltılan kopyaların, çoğaltmaya yarayan
film, kalıp ve benzeri araçların özel hukuk hükümlerine göre nasıl
bir işleme tabi tutulacağı hususuna ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Böylece hakkı ihlal edilen kişiye hak ihlalinin önlenmesi ve etkilerinin
mümkün olduğunca azaltılması amacına yönelik olarak tercihte bulunma
yetkisi tanınmaktadır. Maddeye eklenen dördüncü fıkrada, “ikinci
ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka hak sahiplerince uygulanabilmesi
için eser sahibinin bu Kanunun 52 nci maddesine uygun yazılı çoğaltma
izni aranır.” hükmüne yer verilmiştir. Maddeye eklenen beşinci fıkra
hükmüyle, ceza muhakemesi hukukunda koruma tedbiri olarak elkoymaya
bir sınırlama getirilmektedir. Buna göre şayet hak sahibi ikinci
ve üçüncü fıkralardaki tercih yetkisini kullanmadığı takdirde,
suçun konusunu oluşturan eşyanın tamamına elkonulabilecektir.
Buna karşılık, hak sahibi ikinci ve üçüncü fıkralardaki tercih yetkisini
kullanmışsa, sadece maddi gerçeğin araştırılmasına yönelik delil
elde etmek amacıyla elkoyma koruma tedbiri uygulanabilecektir.
Bu durumda, yürütülen soruşturma ve kovuşturma kapsamında suçun
konusunu oluşturan izinsiz olarak çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya
yarayan film, kalıp ve benzeri araçların tamamına elkonulması yoluna
gidilmeyecektir. 68 inci maddeye eklenen bu fıkralarla maddenin
ikinci fıkrası altıncı fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 143 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (b) bendinde, maddenin başlığı madde
metninde yapılan değişikliğe paralel olarak “1. Manevî, mali veya
bağlantılı haklara tecavüz” şeklinde değiştirilmiştir. Keza, maddenin
birinci fıkrasındaki “manevi ve malî hakları” ibaresi “manevi, mali
veya bağlantılı hakları” olarak değiştirilmiştir. Birinci fıkranın
(1) numaralı bendinde yapılan değişiklikle suçun konusu olarak
“eser” ibaresinin yanı sıra “icra, fonogram ve yapım” ibarelerine
de yer verilmiştir. “bir ticari faaliyet çerçevesinde” ibaresi
bent metninden çıkarılmıştır. Suçu oluşturan seçimlik hareketlerle
bağlantılı olarak, “işleyen” ibaresinden sonra gelmek üzere “temsil
eden”; “elektronik ortam da dahil olmak üzere” ibaresi yerine, “dağıtan”
ibaresinden sonra gelmek üzere “her türlü işaret, ses veya görüntü
nakline yarayan araçlarla umuma ileten”; “yayan” ibaresi yerine,
“satan” ibaresinden sonra gelmek üzere “kiralamak, ödünç vermek veya
sair şekilde yayan”; keza, “elinde bulunduran” ibaresinden önce
gelmek üzere “kişisel kullanım amacı dışında” ibarelerine yer verilmiştir.
Birinci fıkranın (1) numaralı bendine gerek suçun konusu gerek suçu
oluşturan seçimlik hareketler bakımından yapılan eklemeler dolayısıyla
fıkranın (2) ve (3) numaralı bentleri metinden çıkarılmış ve diğer
bent numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir. Fıkranın (4) numaralı
bent olarak teselsül ettirilen (6) numaralı bendinde yer alan “eser”
ibaresinin yanı sıra “icra, fonogram ve yapım” ibarelerine de yer
verilmiştir. Birinci fıkranın (1) numaralı bendindeki düzenleme
karşısında fıkranın (7) numaralı bendi metinden çıkarılmıştır.
71 inci maddenin yapısının tamamen değişmesi dolayısıyla, Kanunun
bu maddeye yollamada bulunan ek 4 üncü maddesindeki yükümlülüklere
aykırılığın yaptırımını belirlemek amacıyla, 71 inci maddeye
“Bu Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bahsi geçen fiilleri
yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye
devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında, fiilleri daha ağır
cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla
kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde ikinci fıkra eklenmiştir.
Maddeye üçüncü fıkra olarak eklenen yeni fıkrada etkin pişmanlık
hükümlerine yer verilmiştir.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 144 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 72 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (c) bendinde, 72 nci maddede yer alan
“ticarî amaçla” ibaresi uygulamada ortaya çıkması muhtemel boşlukların
önüne geçilmesi açısından “kişisel kullanım amacı dışında” olarak
Alt Komisyonca değiştirilmiş ve
bu değişiklik Komisyonumuz tarafından benimsenmiş ve söz konusu
bent, 145 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 75 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (ç) bendinde, maddenin birinci fıkrasında
yer alan “71, 72 ve 80 inci” ibaresi “71 ve 72 nci” olarak değiştirilmiştir.
Söz konusu fıkraya “hak sahiplerinin” ibaresinden sonra gelmek üzere
uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi
amacıyla “veya üyesi oldukları meslek birliklerinin” ibaresi Alt
Komisyonca eklenmiştir. Maddeye yapılmış olan bu ekleme, Komisyonumuz
tarafından benimsenmiş ve söz konusu bent, 146 ncı madde olarak kabul
edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (d) bendi, 147 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (e) bendinde, maddenin birinci fıkrası
yeniden değiştirilerek özel bir ihtiyati tedbir rejimi getirilmiştir.
Keza, söz konusu maddenin Tasarıyla yürürlükten kaldırılması düşünülen
üçüncü fıkrası uygulamada ortaya çıkması muhtemel boşlukların
önüne geçilmesi amacıyla Alt Komisyonca yeniden metne ilave edilmiş,
Komisyonumuz bu madde üzerinde yapılan değişiklikleri yerinde
görmüş ve söz konusu bent, 148 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 80 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (f) bendi, 5846 sayılı Kanunun diğer
maddelerinde, 80 inci maddede yapılması öngörülen değişiklikleri
kapsayacak nitelikte değişiklikler yapılması sebebiyle Tasarı
metninden çıkarılması yönünde Alt Komisyonca yapılmış olan değişiklik,
Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (g) bendinde, uygulamada ortaya
çıkması muhtemel boşlukların önlenmesi amacıyla, maddenin dördüncü
fıkrasına, “Bandrol Yükümlülüğüne aykırı olarak” ibaresinden sonra
gelmek üzere “bandrolsüz olarak” ibaresi Komisyonumuzca eklenmiş,
ayrıca, maddenin onuncu fıkrasında yer alan “kullanan” ibaresi “tatbik
eden” olarak değiştirilmiştir. Ayrıca, maddenin onüçüncü fıkrasında
yapılan değişiklikle, özel bir içtima hükmü öngörülmüştür. Alt Komisyonca
yapılmış olan değişiklik, Komisyonumuzca da kabul edilmiş ve söz konusu
bent, 149 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
5846 sayılı Kanunun 85 inci, 86 ncı ve ek 10 uncu maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören, fıkranın (ğ), (h) ve (ı) bentleri,
150 nci, 151 inci ve 152 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 26 ncı maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören, kırkdördüncü fıkranın (a) bendinde
ve 27 nci maddesinde değişiklik öngören, fıkranın (b) bendinde, kanunla
korunan hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak, idari
yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik yapılmış, yapılan
bu değişiklikler, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu
bentler, 153 üncü ve 154 üncü maddeler olarak kabul edilmiştir.
5953 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, uygulamada ortaya
çıkmış olan aksaklıkların giderilmesi açısından, Alt Komisyonca
maddede değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 155 inci madde olarak
kabul edilmiştir.
5953 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 156 ncı madde olarak aynen
kabul edilmiş; ek 3 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
fıkranın (e) bendinde, maddenin ikinci fıkrası, atıf yapılan madde
yürürlükten kaldırıldığından bahse konu olan ikinci fıkra hükmünün
Alt Komisyon tarafından Tasarı metninden çıkartılması suretiyle
yapılan değişiklik, Komisyonumuzca uygun görülmüş ve söz konusu
bent, 157 nci madde olarak kabul edilmiştir.
10/7/ 1953 tarihli At Yarışları Hakkında Kanunun 7
nci maddesindeki suç tanımında yer alan yaptırımları, Türk Ceza Kanununa
ilişkin yeni mevzuat hükümlerine uyarlanması ve bu suçla ilgili olarak
soruşturma işlemlerinin genel hükümlere göre yapılabilmesini
sağlamak amacıyla yukarıda sözü edilen Kanunun 7 nci maddesinde
değişiklik öngören önerge verilmiş; söz konusu önerge, 158 inci madde
olarak kabul edilmiştir.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik
öngören bir hüküm Tasarıya önergeyle eklenmiştir. Önergeyle; 6136
sayılı Kanun Kapsamına giren silahlar için taşıma ve bulundurma
ruhsatları için öngörülen beş yıllık sürenin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Sekreteri, yardımcıları ile Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreteri yardımcıları ve bu görevde bulunmuş olanlar için aranmaması
amaçlanmaktadır. Söz konusu önerge, 159 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
6136 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören kırkbeşinci fıkranın (a) bendinde, uygulamada
çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla “affa uğramış
olsa bile” ibaresi eklenmek suretiyle Alt Komisyonca yapılan değişiklik
Komisyonumuzca da kabul edilmiştir. Anayasamızda Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında genel ve özel af çıkarma
yetkisi sayılmıştır. Bu iki af türünün hukuki sonuçları arasındaki
fark, Türk Ceza Kanununun 65 inci maddesinde ortaya konmuştur. Bu
durum karşısında madde metnine eklenen “affa uğramış olsalar bile”
ibaresini özel affa özgülemek gerekir. Ayrıca Komisyonca, 6136 sayılı
Kanun kapsamına giren suçlardan mahkumiyetin de silah ruhsatı verilmesine
engel oluşturması amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu bent,
160 ıncı madde olarak kabul edilmiştir.
6136 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, ilgili kanunlara yapılan
atıf, atıf yapılan kanunların yürürlükten kaldırılmış olmasından
dolayı, bu kanunların yerine yürürlüğe konulan kanuna atıf yapılmak
suretiyle Alt Komisyon tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuzca
da benimsenmiş ve söz konusu bent, 161 inci madde olarak kabul edilmiştir.
6136 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, kuru sıkı tabancanın
öldürmeye elverişli silah haline dönüştürülmesinin yaptırım altına
alındığı konusuna açıklık kazandırmak, bu tabancanın kullanılması
suretiyle suç işlenmesinde kolaylık sağlanmasının önüne geçilmesi
amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 162 nci madde olarak
kabul edilmiştir.
6136 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 163 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
6136 sayılı Kanunun
15 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (d)
bendinde, şiş, satır gibi kesici aletlerin, özellikle gençler tarafından
taşınmasının kişiler üzerinde güvenlik duygusunu sarsıcı bir etki
meydana getirmesi dolayısıyla, bunların saldırı amaçlı olarak taşınmasının
suç olarak tanımlanmasına yönelik olarak 15 inci maddeye bir fıkra
eklenmiş ve söz konusu bent, 164 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
6136 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (e) bendi, 165 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 107 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören kırkaltıncı
fıkranın (a) bendinde, hükmün uygulanabilirliğini sağlamak amacıyla
Türk Ceza Kanununa yapılan atfın maddesi değiştirilmek suretiyle
Alt Komisyon tarafından yapılan değişiklik, 166 ncı madde olarak kabul
edilmiş, 108 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(b) bendi ile 110 uncu maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
fıkranın (c) bendi, 167 nci ve 168 inci maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
6183 sayılı Kanunun 111 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, Kanunla korunan hukuki
yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak adli yaptırım miktarlarında
Alt Komisyonca yapılan değişiklikler, Komisyonumuzca uygun görülmüş,
söz konusu bent, 169 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
6183 sayılı Kanunun 112 nci ve 113 üncü maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (d) ve (e) bentleri, 170
inci ve 171 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
6183 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (f) bendinde, Kanunla korunan hukuki
yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak adli yaptırım miktarlarında
Alt Komisyonca yapılan değişiklikler Komisyonumuzca uygun görülmüş,
söz konusu bent, 172 nci madde olarak kabul edilmiştir.
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun
4 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören kırkyedinci
fıkranın (a) bendinde, eczacılık yapmaya mani halleri belirleyen
suçlardan, sadece hapis cezası almış olanların eczacılık mesleğini
icra etmemelerini; hapis cezası dışında yaptırımlara tabi tutulanların
eczacılık mesleğini icra etmelerini sağlamak amacıyla, Alt Komisyon
tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da uygun görülmüş
ve söz konusu bent, 173 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
6197 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (b) bendinde, Kanunla korunan hukuki
yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak, adli yaptırım miktarının
alt sınırında Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış, bu değişiklik
Komisyonumuz tarafından benimsenmiş ve söz konusu bent, 174 üncü
madde olarak kabul edilmiştir.
6197 sayılı Kanunun 41 inci, 42 nci, 43 üncü, 44 üncü
ve 45 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(c), (ç), (d), (e) ve (f) bentleri, 175 inci, 176 ncı, 177 nci, 178 inci ve
179 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
6269 sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında
Kanunun 7 nci maddesinde değişiklik öngören kırksekizinci fıkra,
180 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
6283 sayılı Hemşirelik Kanununun 11 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören kırkdokuzuncu fıkra, 181 inci madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
6301 sayılı Öğle Dinlenmesi Kanununun 7 nci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören ellinci fıkrada, maddenin birinci
fıkrasındaki dinlenme devresinde dükkan, mağaza ve müesseseleri
kapatma hükmünün uygulanma kabiliyeti kalmadığından, ilgili
hükmün madde metninden çıkarılmak suretiyle ve Kabahatler Kanununa
uyum sağlamak amacıyla aynı maddenin dördüncü fıkrası çıkarılmak
ve üçüncü fıkrada değişiklik yapılmak suretiyle; Alt Komisyon tarafından
yapılan değişiklikler, Komisyonumuzca benimsenmiş, söz konusu
fıkra, 182 nci madde olarak kabul edilmiştir.
6326 sayılı Petrol Kanununun 124 üncü maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören ellibirinci fıkranın (a) bendinde,
kanunla korunan hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak
adli yaptırımların seçimlik olarak verilmesi yerine, birlikte verilmesi
amacıyla Alt Komisyon tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuzca
uygun görülmüş, söz konusu bent, 183 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
6326 sayılı Kanunun 125 inci, 126 ncı ve 127 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b), (c) ve (ç) bentleri,
184 üncü, 185 inci ve 186 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına,
Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına
ve Göreceği İşlere Dair Kanunun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören ellikinci fıkranın (a) bendinde, veterinerlik yapmaya mani
halleri belirleyen suçlardan sadece hapis cezası almış olanların
veterinerlik mesleğini icra etmemelerini, hapis cezası dışında
yaptırımlara tabi tutulanların veterinerlik mesleğini icra etmelerini
sağlamak amacıyla, Alt Komisyon tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuz
tarafından da uygun görülmüş ve söz konusu bent, 187 nci madde olarak
kabul edilmiştir.
6343 sayılı Kanunun 65 inci, 66 ncı, 67 nci, 68 inci,
70 inci, 71 inci, 72 nci ve ek 2 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (g) ve (ğ) bentlerinde,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığına göre
verilmesi öngörülen adli ve idari yaptırım oranlarında değişiklik
yapılmak suretiyle kabul edilmiş, söz konusu bentler, 188 inci, 189
uncu, 190 ıncı, 191 inci, 192 nci, 193 üncü, 194 üncü ve 195 inci maddeler
olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Orman Kanununun 70 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören elliüçüncü fıkranın (a) bendi, 196 ncı madde
olarak aynen kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 77 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, Orman Bakanlığı temsilcilerinin
talebi üzerine üniforma verilmesini temin etmek amacıyla Alt Komisyonca
hüküm eklenmek suretiyle yapılan değişiklik, Komisyonumuzca uygun
görülmüş ve söz konusu bent, 197 nci madde olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 78 inci ve 79 uncu maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören, fıkranın (c) ve (ç) bentleri, 198 inci ve 199 uncu maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (d) bendinde, 6831 sayılı Kanunun
110 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yazılı olan ve devlet güvenliğine
karşı örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen orman yakma suçuna
ilişkin davaların Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca
görevlendirilen Ağır Ceza mahkemesinde görülmesini sağlamak amacıyla
Alt Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da uygun görülmüş
ve söz konusu bent, 200 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 84 üncü, 85 inci ve 88 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (e), (f) ve (g) bentleri, 201 inci, 202 nci ve 203 üncü maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 91 inci ve 92 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ğ) ve (h) bentleri, kanun
tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığına göre verilmesi
öngörülen adli yaptırım oranlarında değişiklik yapılmak suretiyle
Alt Komisyonca kabul edilmiş olan bentler, Komisyonumuzca da benimsenmiş
ve 204 üncü ve 205 inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 93 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ı) bendinde, maddenin birinci fıkrasında
yapılan değişiklikle, söz konusu Kanunun 17 nci maddesinde yasaklanan
fiilleri işleyenler ya da izne bağlı işleri izinsiz olarak yapanlar
açısından ceza yaptırımı öngörülürken, 91 inci maddesi hükmünün
saklı tutulması yönünde fıkra metnine eklemede bulunulmuştur.
Bu eklemenin ifade ettiği anlam şudur: Şayet 17 nci maddedeki yasaklara
aykırılığın yanı sıra ormandan ağaç kesilmesi gibi bir durum ortaya
çıkmışsa, kişi hem 93 üncü maddede belirtilen suçtan hem de 91 inci
maddede belirtilen suçtan dolayı gerçek birleşme (içtima) hükümlerine
göre cezalandırılacaktır. Maddenin ikinci fıkrasında geçen “işgal”
ibaresinden sonra “ve faydalanma” ibaresine de yer verilmiştir. Bu
ilave ile, söz konusu suçun sürekli (mütemadi) bir suç olduğu vurgulanmıştır.
Bunun sonucu olarak, örneğin orman arazisinde bina inşa edilmiş olması
halinde, söz konusu bina, kişiler tarafından kullanılmaya devam
edildiği sürece işgal ve faydalanma olgusu devam edecektir. Başka
bir deyişle, orman arazisi üzerinde hukuka aykırı olarak yapılan
binanın inşasının tamamlanmasıyla işgal ve faydalanma sona ermemektedir.
Bu bakımdan, orman arazisi üzerinde hukuka aykırı olarak inşa edilen
bina kullanıldığı sürece söz konusu suçun işlenmeye devam ettiği
kabul edilmelidir. Söz konusu suç ancak kasten işlenebilen bir suçtur.
Bu bakımdan, binayı veya araziyi kullanan kişilerin bu suçtan dolayı
ceza sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için, binanın orman arazisi
üzerinde hukuka aykırı olarak yapıldığının ya da arazinin hukuka
aykırı olarak işgal edildiğinin bilinmesi gerekmektedir.
Alt Komisyon tarafından yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere, (ı) bendi, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve
söz konusu bent, 206 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 94 üncü, 95 inci, 96 ncı ve 97
nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngördüğü fıkranın (i),
(j), (k) ve (l) bentleri, 207 nci, 208 inci, 209 uncu ve 210 uncu maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 98 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (m) bendinde, maddede belirtilen
yapacak emvalin vasfının bozulması sebebiyle yakanlar veya imal
edilmek üzere başka yere götürenler; keza orman emvaliyle yapılmış
binaların bir süre kullandıktan veya ekonomik ömrünü doldurduktan
sonra yıkılması halinde enkazı köy hudutları dışına çıkaranlar
hakkındaki cezai müeyyide, bu fiillerin uygulamada adil olmayan
ve haksız sonuçlara yol açtığı görüldüğünden madde metninden çıkarılması
ile ilgili Alt Komisyon iradesi, Komisyonumuzca da uygun görülmüş
ve söz konusu bent, 211 inci madde olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 99 uncu, 100 üncü, 101 inci, 102
nci ve 103 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını öngördüğü
fıkranın (n), (o), (ö), (p) ve (r) bentleri, 212 nci, 213 üncü, 214 üncü,
215 inci ve 216 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (s) bendinde, idarenin haziran ve
ekim ayları arasında belirlediği orman yangınları için hassas olan
dönemi, ormanların korunmasında önemi olduğu düşüncesiyle, Orman
Bakanlığı temsilcilerinin de talebiyle mayıs ayı başından kasım
ayı sonuna kadar devam eden dönemi kapsar biçimde Alt Komisyonca değiştirilmiş;
Komisyonumuzca yapılan bu değişiklik benimsenmiş ve söz konusu
bent, 217 nci madde olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 105 inci, 106 ncı, 107 nci ve 108
inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ş),
(t), (u) ve (ü) bentleri, 218 inci, 219 uncu, 220 nci ve 221 inci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (v) bendinde, maddeye açıklık getirilmesi
amacıyla, maddeye bir hüküm Komisyonumuzca eklenmiş, ayrıca, kanun
tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığına göre verilmesi
öngörülen adli yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik yapılmış,
bu değişiklik, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve söz konusu
bent, 222 nci madde olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 110 uncu, 111/A, 112 nci ve 113 üncü
maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (y), (z),
(aa) ve (bb) bentleri, 223 üncü, 224
üncü, 225 inci ve 226 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (cc) bendinde, 112 ve 113 üncü maddelerde
öngörülen tazminatların ceza mahkemesinde şahsi hak davalarının
görülemeyeceği hususu nazara alınarak bu davaların hukuk mahkemesinde
görülmesine, ayrıca bu davalarda idarenin harçtan muaf tutulmasına
ilişkin düzenleme yapılmıştır. Ayrıca kanun tarafından korunan
hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak adli ve idari yaptırımlar
yeniden düzenlenmiştir.
Alt Komisyon tarafından yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere, (cc) bendi, Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve
söz konusu bent, 227 nci madde olarak kabul edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (çç) bendi, 228 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununun 9 uncu, 10 uncu
ve 11 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören ellidördüncü
fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri, 229 uncu, 230 uncu ve 231 inci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
6948 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç), bendinde, Türk Ceza Kanununun
239 uncu maddesine yapılan atfın, 6948 sayılı Kanunun 12 nci maddesindeki
hükmün, uygulamasını sağlamak amacıyla Türk Ceza Kanununun 258 inci
maddesi olarak Alt Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca
da benimsenmiş, söz konusu bent, 232 nci madde olarak kabul edilmiştir.
6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununun
48 inci, 49 uncu ve 50 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
ellibeşinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ve fiilin ağırlığına göre verilmesi öngörülen
adli ve idari yaptırım oranlarında Alt Komisyon tarafından değişiklik
yapılmak suretiyle kabul edilmiş, Komisyonumuz yapılan bu değişiklikleri
benimsemiş, söz konusu bentler,
233 üncü, 234 üncü ve 235 inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
6968 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 236 ncı madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
6968 sayılı Kanunun 52 nci ve 53 üncü maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (d) ve (e) bentlerinde,
Alt Komisyon tarafından, kanun tarafından korunan hukuki yarar ve
fiilin ağırlığına göre verilmesi öngörülen adli ve idari yaptırım
oranlarında ve Kabahatler Kanununa uyum sağlamak amacıyla değişiklik
yapılmış ve söz konusu bentler, 237 nci ve 238 inci maddeler olarak kabul
edilmiştir.
6968 sayılı Kanunun 54 üncü, 55 inci, 56 ncı, 57 nci,
58 inci, 59 uncu, ve 60 ıncı maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (f), (g), (ğ), (h), (ı), (i) ve (j) bentleri, 239 uncu, 240 ıncı, 241 inci, 242 nci, 243
üncü, 244 üncü ve 245 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
6968 sayılı Kanunun 61 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (k) bendinde, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ve fiilin ağırlığına göre verilmesi öngörülen idari
yaptırımın oranında Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmak
suretiyle kabul edilmiş ve söz konusu bent, 246 ncı madde olarak kabul
edilmiştir.
6968 sayılı Kanunun
62 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (l) bendi,
247 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
7126 sayılı Sivil Savunma Kanununun 45 inci, 47
nci, 48 inci, 50 nci ve 51 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören ellialtıncı fıkranın (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentleri, 248
inci, 249 uncu, 250 nci, 251 inci ve 252 nci maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
7126 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (e) bendinde, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ve fiilin ağırlığına göre verilmesi öngörülen adli
yaptırım oranında Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış, Komisyonumuzca, değişiklikler uygun görülerek söz konusu
bent, 253 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
7126 sayılı Kanunun 53 üncü, 54 üncü ve 55 inci maddelerde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (f), (g) ve (ğ) bentleri,
254 üncü, 255 inci ve 256 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 52 nci, 53 üncü, 54
üncü, 55 inci ve 56 ncı maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
elliyedinci fıkranın (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentleri, 257 nci, 258
inci, 259 uncu, 260 ıncı ve 261 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
7258 sayılı Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler
Tertibi Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde değişiklik öngören ellisekizinci
fıkra, 262 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle
Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 47 nci maddesinde
değişiklik öngören ellidokuzuncu fıkra, 263 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2 nci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören altmışıncı fıkranın (a) bendinde,
uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önlenmesi amacıyla,
Alt Komisyon tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiş
ve söz konusu bent, 264 üncü madde
olarak kabul edilmiştir.
7397 sayılı Kanunun 37 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 265 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
7397 sayılı Kanunun 42 nci, 44 üncü, 45 inci, 46 ncı,
47 nci, 48 inci, 49 uncu ve 50 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (c), (ç), (d), (e), (f), (g), (ğ) ve (h) bentlerinde,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate
alınarak adli yaptırımların seçimlik olarak verilmesi yerine birlikte
verilmesi amacıyla Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış, Komisyonumuz
yapılan bu değişikliği benimsemiş, ayrıca Komisyonumuzca sözü
edilen maddelerde, yukarıda belirtilen gerekçelerle, yaptırım
türünde değişiklik yapılmış ve söz konusu bentler, 266 ncı, 267 nci, 268 inci, 269 uncu, 270
inci, 271 inci, 272 nci ve 273 üncü maddeler olarak kabul etmiştir.
7397 sayılı Kanunun 51 inci ve 52 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ı) ve (i) bentleri, 274 üncü ve 275 inci maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
7397 sayılı Kanunun 53 üncü, 54 üncü, 55 inci, 56
ncı ve 58 inci maddelerinde, değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (j), (k), (l), (m) ve (n) bentlerinde,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate
alınarak adli yaptırımların seçimlik olarak verilmesi yerine birlikte
verilmesi amacıyla Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış,
Komisyonumuz yapılan bu değişikliği benimsemiş, ayrıca Komisyonumuzca
sözü edilen maddelerde, yukarıda belirtilen gerekçelerle, yaptırım
türünde değişiklik yapılmış ve söz konusu bentler, 276 ncı, 277 nci,
278 inci, 279 uncu ve 280 inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
7402 sayılı Sıtmanın İmhası Hakkında Kanunun 14
üncü, 15 inci, 16 ncı, 17 nci, 18 inci, 19 uncu ve 20 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören altmışbirinci fıkranın (a), (b),
(c), (ç), (d), (e) ve (f) bentleri, 281 inci, 282 nci, 283 üncü, 284 üncü,
285 inci, 286 ncı ve 287 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında
Kanunun 4 üncü ve 5 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
altmışikinci fıkranın (a) ve (b) bentleri, 288 inci ve 289 uncu maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
7478 sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanunun 16
ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören altmışüçüncü fıkrada,
tazminat hukukunun sorumluluk kurallarına uygun düşmediğinden
ayrıca uygulanma kabiliyeti olmadığından, 7478 sayılı Kanunun
16 ncı maddesinin son fıkrası madde metninden çıkartılmak suretiyle;
ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen kabahatin unsurlarında
Alt Komisyonca değişiklik yapılmış, yapılan bu değişiklikler, Komisyonumuzca
da benimsenmiş ve söz konusu fıkra, 290 ıncı madde olarak kabul edilmiştir.
80 sayılı 1580 sayılı Belediye Kanununun 15 inci
Maddesinin 58 inci bendine Tevfikan Belediyelerce Kurulan Toptancı
Hallerinin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören altmışdördüncü fıkrada, Kabahatler Kanununda
bu Tasarı ile yapılması öngörülen değişikliğe uyum sağlamak amacıyla
Alt Komisyonca değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra, 291 inci
madde olarak kabul edilmiştir.
155 sayılı Harita ve Planlara Ait İşaretlerin Korunması
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
altmışbeşinci fıkra, 292 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun 18 inci
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören altmışaltıncı fıkrada,
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine
uyum sağlanması amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra,
293 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2 nci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören altmışyedinci fıkranın (a) bendinde,
gümrük mevzuatı uygulaması bakımından tereddütlerin giderilmesi
açısından 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242 nci
maddesine atıf yapılan bir cümle eklenmiştir. Yapılan bu eklemeyle
gümrük mevzuatına aykırılık dolayısıyla uygulanan idari yaptırımlar
nedeniyle nasıl bir yöntem izleneceği hususuna açıklık getirilmiştir.
Başka bir deyişle, gümrük mevzuatına aykırılık dolayısıyla uygulanan
idari yaptırımlar nedeniyle 5326 sayılı Kabahatler Kanununun kanun
yoluna ilişkin hükümleri artık uygulanmayacaktır. Yapılan bu değişiklikle
söz konusu bent, 294 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 295 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 87 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, uygulamada ortaya
çıkması muhtemel sorunların önlenmesi amacıyla, Alt Komisyon tarafından
yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiş ve söz konusu
bent, 296 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 246 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 297 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 344 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (d) bendinde, maddenin başlığı “Vergi
ziyaı cezası” şeklinde ve ayrıca birinci ve ikinci fıkraları birleştirilerek
“341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği
takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin
bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.” şeklinde Alt Komisyonca
değiştirilmiş, söz konusu değişiklik Komisyonumuzca da uygun görülmüş
ve 298 inci madde olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (e) bendinde, maddenin (a) ve (b) bentlerinde
Alt Komisyonca ifade düzeltmesi yapılmış, Komisyonumuzca da bu değişiklik
kabul edilmiştir. Maddenin (b) bendinde, Türk Ceza Kanununa yollamada
bulunmadan bir suç tanımı yapmak amacıyla değişiklik yapılmıştır.
Maddenin (c) bendindeki “defter ve sair belge örneklerini” ibaresi
“belgeleri” olarak Alt Komisyonca, değiştirilmiştir. Fatura gibi
bazı belge örnekleri Maliye Bakanlığı ile aralarında anlaşma bulunan
kişiler tarafından basılarak çoğaltılabilir. Maliye Bakanlığı
ile arasında anlaşma bulunmayan kişiler tarafından bu belge örneklerinin
basılması suç olarak tanımlanmıştır. Keza, Maliye Bakanlığı ile
arasında anlaşma bulunmayan kişiler tarafından basılan örneğin
fatura örnekleri kullanılarak fatura düzenlenmesi de bu suçu
oluşturan seçimlik hareket olarak belirlenmiştir. Ancak, bu seçimlik
hareket bakımından doğrudan kastın varlığı gereklidir. Yani kişi,
örneğin fatura düzenlemek suretiyle kullandığı belge örneklerinin
Maliye Bakanlığı ile arasında anlaşma bulunmayan kişiler tarafından
basılarak çoğaltıldığını bilmesi gerekir ki, bu suçtan dolayı cezalandırılabilsin.
Keza, yapılan değişiklikle söz konusu bentte “belge örnekleri”
ibaresi değil “belgeler” ibaresi kullanılmıştır. Vergi mevzuatının
uygulamasında “belge örneği” ibaresi, hukuk bilimindeki “suret”in
karşılığı olarak kullanılmaktadır. Uygulamada ortaya çıkabilecek
muhtemel bir yanlış anlaşılmanın önüne geçilmesi amacıyla işbu değişiklik
yapılmıştır. Ancak, belirtilmek gerekir ki, matbaada basılan örneğin
fatura örnekleri henüz kullanılmamışsa, ortada hukuken bir belge
mevcut değildir. Belge, bu örnekler kullanılmak suretiyle fatura
düzenlenmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Keza işaret edilmek gerekir
ki, Maliye Bakanlığı ile arasında anlaşma bulunmayan kişiler tarafından
basılan örneklerin kullanılması, düzenlenen faturanın mutlak
olarak sahteliği sonucunu doğurmaz.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 299 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 360 ıncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören (f) bendinde Alt Komisyon tarafından yapılan
değişiklikle maddenin başlığı sadeleştirilmiş, yapılan bu değişiklik
Komisyonumuzca da olumlu görülmüş ve söz konusu bent, 300 üncü madde
olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 362 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (g) bendi, 301 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 363 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören (ğ) bendinde, 363 üncü madde metninde yer alan
“verilir” ibaresi, vergi mevzuatı uygulayıcıları arasında yerleşik
dilin gereği olarak “kesilir” ibaresi
olarak Alt Komisyon tarafından değiştirilmiş ve söz konusu
değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiş ve 302 nci madde olarak
kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 367 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören (h) bendinde, maddedeki bazı ibarelerde vergi
idarelerinin teşkilat yapısı göz önünde bulundurularak değişiklik
yapılmış; bazı kavramlar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
kullandığı kavramlarla uyumlu kılınmıştır. Keza, maddenin son fıkrasının
ifadesi, “Ceza mahkemesi kararları, bu Kanunun dördüncü kitabının
ikinci kısmında yazılı vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin
işlem ve kararlarına etkili olmadığı gibi, bu makam ve mercilerce
verilecek kararlar da ceza hâkimini bağlamaz.” olarak değiştirilmiştir.
Buna göre, açılmış olan bir kamu davasında, örneğin belgede sahtecilik
suçunun manevi unsurunun oluşmadığı gerekçesiyle sanıklar hakkında
beraat kararı verilmiş olabilir. Ancak, bu belgelerin düzenlenmesi
suretiyle bir vergi ziyaına sebebiyet verilmiş olabilir. Belgede
sahtecilik suçunun manevi unsurunun oluşmadığı gerekçesiyle beraat
kararının verilmiş olmasına rağmen, vergi ziyaına sebebiyet verilmiş
olması dolayısıyla idari para cezası olarak vergi cezası verilebilmelidir.
Keza, Maliye Bakanlığı ile arasında anlaşma bulunmayan kişiler
tarafından basılan örneklerin kullanılması suretiyle fatura düzenlemiş
olması dolayısıyla kişi hakkında cezaya hükmedilmiş olabilir.
Ancak, düzenlenen fatura gerçek bir ticari ilişkiyi yansıtmış ve
dolayısıyla, bir vergi ziyaına sebebiyet verilmemiş olabilir. Bu
nedenle, 359 uncu maddenin (c) bendindeki suç oluştuğu gerekçesiyle
mahkumiyete rağmen, şayet bu örnekler kullanılmak suretiyle fatura
düzenlenmiş olması dolayısıyla vergi ziyaı doğmamışsa idari para
cezası olarak vergi cezası verilmez. Ancak, vurgulamak gerekir
ki, bu kural, mutlak değildir. Bir ticari ilişkide tutulan defter ve
kayıtların sahte olmadığı, defter ve kayıtların gerçek bir ticari
ilişkiyi yansıttığı ve içerikleri bakımından doğru olduğu gerekçesiyle
beraat kararı vermiş olan ceza mahkemesinin kesinleşmiş hükmü, bu
belgelere konu ticari ilişkiler dolayısıyla vergi ziyaına sebebiyet
verildiği gerekçesiyle idari para cezası olarak vergi cezası verilmesine
engel teşkil eder. Hatta, maddi gerçeği araştıran ceza mahkemesinin
bu bağlamdaki hükmünün, sadece vergi mevzuatı uygulayıcıları tarafından
değil, vergi mahkemeleri tarafından da göz önünde bulundurulması
gerekir.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 303 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ı) bendinde, 213 sayılı Kanunun 371
inci maddesindeki etkin pişmanlık hükümleri uygulamada ortaya
çıkması muhtemel tereddütlerin ortadan kaldırılması amacıyla
Alt Komisyon tarafından yeniden düzenlenmiş, söz konusu bent, 304
üncü madde olarak kabul edilmiştir.
222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 56 ncı,
57 nci ve 59 uncu maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören altmışsekizinci
fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri, 305 inci, 306 ncı ve 307 nci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
237 sayılı Taşıt Kanununun 16 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören altmışdokuzuncu fıkra, 308 inci madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanunun 79 uncu maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (a) bendi, 309 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 133 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, uygulamada ortaya
çıkmış olan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Alt Komisyonca değişiklik
yapılmış, Komisyonumuzca, yapılan bu değişiklik uygun görülmüş
ve söz konusu bent, 310 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 134 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak idari yaptırım,
adli yaptırıma çevrilmiş, ayrıca, maddenin son fıkrasında, cümlenin
daha da açıklığa kavuşturulması amacıyla değişiklik yapılmış ve
söz konusu bent, 311 inci madde olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 136 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak adli yaptırım miktarında
Alt Komisyonca değişiklik yapılmış, söz konusu bent, 312 nci madde
olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 137 nci, 138 inci ve 140 ıncı maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (d), (e) ve (f) bentleri,
313 üncü, 314 üncü ve 315 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (g) bendinde, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak adli yaptırım miktarı
ile ilgili olarak maddeye ekleme Alt Komisyonca yapılmış, söz konusu madde üzerinde yapılan bu tasarruf, Komisyonumuzca
uygun görülmüş ve 316 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 144 üncü, 147 nci ve 148 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ğ), (h) ve (ı) bentleri,
317 nci, 318 inci ve 319 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 149 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (i) bendinde, maddenin son fıkrasında,
cümlenin daha da açıklığa kavuşturulması amacıyla Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 320 nci madde olarak kabul
edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 149/A maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (j) bendinde, kanun tarafından korunan hukuki yarar
ve fiilin ağırlığı dikkate alınarak idari yaptırım miktarında Alt
Komisyonca değişiklik yapılmış, söz konusu bent, 321 inci madde olarak
kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 150 nci, 151 inci, 154 üncü, 155
inci, 156 ncı, 158 inci ve 159 uncu maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (k), (l) (m), (n), (o), (ö) ve (p) bentleri, 322 nci, 323 üncü, 324 üncü, 325 inci, 326
ncı, 327 nci ve 328 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (r) bendinde, uygulamada ortaya
çıkmış olan boşluğun ortadan kaldırılması amacıyla Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış, Komisyonumuzca bu değişiklik uygun görülerek,
söz konusu bent, 329 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 161 inci ve 163 üncü maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (s) ve (ş) bentleri, 330
uncu ve 331 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 164 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (t) bendinde, değiştirilmesi öngörülen
söz konusu maddenin, yerleşmiş bir uygulaması olduğundan, söz konusu
maddenin eski haliyle uygulamada kalması daha yararlı olacağı
düşüncesiyle ilgili maddenin 298 sayılı Kanundaki metni kabul
edilmiş, ancak adli yaptırım miktarlarında yeniden düzenleme yapılmış
ve söz konusu bent, 332 nci madde olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 165 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (u) bendi, 333 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ü) bendinde, uygulamada ortaya
çıkmış olan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Alt Komisyon tarafından
değişiklik yapılmış, Komisyonumuzca, değişiklik uygun görülerek
söz konusu bent, 334 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 171 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (v) bendi, 335 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 173 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (y) bendinde, uygulamada ortaya
çıkmış olan boşlukların giderilmesi amacıyla Alt Komisyon tarafından
değişiklik yapılmış, Komisyonumuzca yapılan bu değişiklik uygun
görülmüş ve söz konusu bent, 336 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
298 sayılı Kanunun 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (z), (aa) ve (bb) bentleri,
337 nci, 338 inci ve 339 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu
Hakkında Kanunun 13 üncü ve 14 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören yetmişbirinci fıkranın (a) ve (b) bentleri, 340 ıncı ve 341 inci maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 7
nci, 17 nci ve 49 uncu maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
yetmişikinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri, 342 nci, 343 üncü ve 344 üncü maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yetmişüçüncü fıkrada, memuriyete
atanmanın koşullarını belirleyen maddenin birinci fıkrasının
(A) bendinin (5) numaralı alt bendinde yer alan “iki yıl” ibaresi “bir
yıl” olarak, “kaçakçılık suçlarından” ibaresinden önce gelen “ve”
bağlacı “veya” olarak değiştirilmiştir. Keza, söz konusu alt bende,
“devletin güvenliğine karşı suçlar” ibaresinden önce gelmek üzere
“affa uğramış olsalar bile” ibaresi eklenmiştir. Anayasamızda
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında genel
ve özel af çıkarma yetkisi sayılmıştır. Bu iki af türünün hukuki sonuçları
arasındaki fark, Türk Ceza Kanununun 65 inci maddesinde ortaya konmuştur.
Bu durum karşısında madde metnine eklenen “affa uğramış olsalar
bile” ibaresini özel affa özgülemek gerekir.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu fıkra, 345 inci madde olarak kabul edilmiştir.
775 sayılı Gecekondu Kanununun 37 nci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yetmişdördüncü fıkrada, Türk Ceza
Kanununa yapılan madde atıflarının tereddüt doğurmaması için madde
numaralarının çıkartılması suretiyle Alt Komisyonca yapılan bu
değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiş ve söz konusu fıkra, 346
ncı madde olarak kabul edilmiştir.
854 sayılı Deniz İş Kanununun 50 nci ve 51 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören yetmişbeşinci fıkranın (a) ve (b)
bentlerinde, kanun tarafından korunan hukuki yarar ve fiilin ağırlığı
dikkate alınarak Alt Komisyon tarafından yapılmış olan idari yaptırım
miktarlarındaki değişiklik Komisyonumuzca da uygun görülmüş ve
söz konusu bentler, 347 nci ve 348 inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
854 sayılı Kanunun 52 nci, 53 üncü ve ek 1 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c), (ç) ve (d) bentleri,
349 uncu, 350 nci ve 351 inci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet
ve Makinaları Hakkında Kanunun 1 inci ve 2 nci maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören yetmişaltıncı fıkranın (a) ve (b) bentleri,
352 nci ve 353 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yetmişyedinci fıkranın (a) bendinde,
uygulamada ortaya çıkması muhtemel tereddütlerin önüne geçilmesi
amacıyla Alt Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca benimsenmiş
ve söz konusu bent, 354 üncü madde
olarak kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, maddenin birinci fıkrasında
yer alan “bir” yıllık sürenin kısa bir süre olarak değerlendirilmesinden
dolayı söz konusu süre “iki” yıla çıkarılarak, söz konusu bent, 355
inci madde olarak kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun
17 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde,
bu maddenin üçüncü fıkrasında tanımlanan fiilin niteliği dikkate
alınarak müeyyide olarak idari para cezası öngörülmek suretiyle,
Alt Komisyon tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuzca kabul
edilmiş ve söz konusu bent, 356 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, maddenin üçüncü fıkrasında
mahalli mülki amir tarafından verilmesi öngörülen idari para cezasının
eylemin dava ile ilgili olup hukuki nitelikte olması itibariyle
Cumhuriyet savcısı tarafından verilmesinin daha uygun olacağı
düşüncesiyle bu yönde değişiklik yapılmak suretiyle, Alt Komisyon
tarafından yapılan değişiklik, Komisyonumuzca kabul edilmiş ve
söz konusu bent, 357 nci madde olarak kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun 56 ncı, 58 inci, 61 inci ve 62
nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (d), (e),
(f) ve (g) bentleri, 358 inci, 359 uncu, 360 ıncı ve 361 inci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ğ) bendinde, maddenin ikinci ve üçüncü
fıkralarında öngörülen idari ve adli para cezası miktarları ikinci
ve üçüncü fıkralarda belirtilen ve kabahat veya suç oluşturan eylemlerin
nitelikleri dikkate alınarak yükseltilmek suretiyle Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış, yapılan bu değişiklik Komisyonumuzca da uygun
görülmüş ve 362 nci madde olarak kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun 96 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (h) bendi, 29/6/2006 tarihli ve 5533 sayılı
Kanun ile yürürlükten kaldırılmasından dolayı, Tasarı metninden
çıkarılmıştır.
1136 sayılı Kanunun 150 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ı) bendi, 363 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun 180 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (i) bendinde, uygulamada, adli yardım
faslında zaman zaman ödenek arttığı ancak buna mukabil zorunlu müdafilik
için ayrılan ve barolara gönderilen ödeneklerin yetersiz olduğu
görüldüğü, bu gibi durumlarda Barolar Birliğine ödenek aktarma
yetkisi verilerek rahatlama sağlanması amacıyla Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış, yapılan bu değişiklik Komisyonumuzca uygun
görülmüş, ayrıca bu paraların denetiminin
sağlanması amacıyla maddeye bir cümle eklenmiş, ve söz konusu bent,
364 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
1136 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (j) bendi, 365 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 25 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yetmişsekizinci fıkranın (a) bendi,
366 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.
1163 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, kooperatif yönetim kuruluna
seçileceklerde aranacak mahkumiyet koşulu, uygulamada ortaya
çıkmış olan sorunlar nedeniyle, Alt Komisyonca yeniden düzenlenmiş,
bu değişiklik Komisyonumuzca uygun görülmüş ve söz konusu bent,
367 nci madde olarak kabul edilmiştir.
1163 sayılı Kanunun 62 nci ve ek 2 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (a) ve (b) bentleri, 368
inci ve 369 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun
68 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yetmişdokuzuncu
fıkrada, yeni Bankacılık Kanununa uyum amacıyla değişiklik yapılmak
suretiyle Alt Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca benimsenmiş
ve söz konusu fıkra, 370 inci madde olarak kabul edilmiştir.
1264 sayılı Madeni Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması
Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
sekseninci fıkrada, yasaklara aykırı hareket edenlere verilmesi
öngörülen adli yaptırım miktarı, kanunun koruduğu hukuki yarar
ve fiilin ağırlığına göre Alt Komisyonca yeniden belirlenmiş, Komisyonumuzca
bu değişiklik benimsenmiş ve 371 inci madde olarak kabul edilmiştir.
1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanununun 12 nci
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören seksenbirinci fıkra,
372 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 80 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören seksenikinci fıkrada, 1/1/2007 tarihinde
yürürlüğe girecek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile uygulamada yeknesaklığın ve eşitliğin sağlanması bakımından
değişiklik yapılmak suretiyle 373 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
1512 sayılı Noterlik
Kanununun 7 nci, 28 inci, 109 uncu, 111 inci, 138 inci, 151 inci, 152
nci, 156 ncı ve 157 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
fıkranın (a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (g) ve (ğ) bentleri, 374 üncü,
375 inci, 376 ncı, 377 nci, 378 inci, 379 uncu, 380 inci, 381 inci ve 382
nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1512 sayılı Kanunun 158 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (h) bendinde, Türk Ceza Kanununa
uyum amacıyla Alt Komisyonca değişiklik yapılmış, bu değişiklik Komisyonumuzca
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 383 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
1512 sayılı Kanunun 159 uncu, 160 ıncı ve 166 ncı maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ı), (i) ve (j) bentleri,
384 üncü, 385 inci ve 386 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
1543 sayılı Genel Nüfus Yazımı Kanununun 23 üncü
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören Tasarının seksendördüncü
fıkrası ile 1587 sayılı Nüfus Kanununda değişiklik yapılmasını
öngören seksenbeşinci fıkrası, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus
Hizmetleri Kanununca yürürlükten kaldırılması sebebiyle, ilgili
fıkralar, Alt Komisyonca Tasarı metninden çıkarılmış, yapılan bu
değişiklik, Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
1593 sayılı Erişme Kontrollu Karayolları Kanununun
12 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören seksendördüncü
fıkra, 387 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları
Birliği Kanununun 8 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
seksenbeşinci fıkranın (a) bendinde, maddeyle düzenlenen, seyahat
acentalarının sahiplerinde aranacak nitelikler arasındaki bazı
suçlardan mahkum olmama koşulu, sadece hapis cezasına mahkum olmamak
şeklinde Alt Komisyonca değiştirilmiş, ayrıca yine Alt Komisyonca
uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi
amacıyla değişiklik yapılmış, Komisyonumuz, bu değişiklikleri
benimsemiş, söz konusu bent, 388 inci madde olarak kabul edilmiştir.
1618 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 389 uncu madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
1734 sayılı Yem Kanununun 12 nci ve 13 üncü maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören seksenaltıncı fıkranın (a) ve (b)
bentlerinde, kanunun koruduğu hukuki yarar ve fiilin ağırlığı dikkate
alınarak idari yaptırım miktarlarında yeniden düzenlemeye gidilmiş,
söz konusu bentler, 390 ıncı ve 391 inci maddeler olarak kabul edilmiş;
15 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c)
bendi ise 392 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun 15 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören seksenyedinci fıkranın (a) bendi,
393 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
1774 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri
Kanununca, yürürlükten kaldırılması nedeniyle bu bent Alt Komisyonca,
Tasarı metninden çıkarılmış; yapılan bu değişiklik Komisyonumuzca
da kabul edilmiştir.
1774 sayılı Kanunun
17 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c),
(ç) ve (d) bentleri, 394 üncü, 395 inci
ve 396 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere
Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören seksensekizinci fıkrada, uygulamada ortaya
çıkmış olan aksaklıkların giderilmesi açısından ve Kabahatler Kanununa
uyum amacıyla Alt Komisyonca değişiklik yapılmış, söz konusu fıkra,
397 nci madde olarak kabul edilmiştir.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 25 inci
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören seksendokuzuncu fıkranın
(a) bendinde, ilgili Kurumun personelinin görevleri ile bağlantılı
olarak suç işlemelerinden dolayı 4483 sayılı Kanun hükümlerinin
uygulanmayacağı ile ilgili hüküm eklenmiş ve söz konusu bent, 398
inci madde olarak kabul edilmiştir.
2499 sayılı Kanunun 33 üncü ve 36 ncı maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b) ve (c) bentlerinde değişiklik
yapılarak, aracı kurumlarının kurucularında aranan mahkumiyet
koşulu, ifa edilen hizmetle bağlantılı olarak Alt Komisyonca yeniden
belirlenmiş, söz konusu bentler, 399 uncu 400 üncü maddeler olarak
kabul edilmiştir.
2499 sayılı Kanunun 46/A maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (ç) bendinde, Kurul, menkul kıymetlerin işlem gördüğü
borsalar ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği
tarafından verilen idarî para cezalarının tahsil edilen kısmının
yüzde onluk miktarının az bulunması sebebiyle bu yüzdelik oranın,
yüzde elliye çekilmesi suretiyle, söz konusu bent, 401 inci madde
olarak kabul edilmiştir.
2499 sayılı Kanunun 47 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (d) bendinde, yasaklara aykırı hareket
edenlere verilmesi öngörülen idari ve adli yaptırımlar, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak yeniden
belirlenmek suretiyle, ayrıca uygulamada ortaya çıkması muhtemel
boşlukların ortadan kaldırılması amacıyla söz konusu bentte değişiklik
yapılması suretiyle 402 nci madde olarak kabul edilmiştir.
2499 sayılı Kanunun 47/A maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (e) bendinde, yasaklara aykırı hareket edenlere
verilmesi öngörülen idari yaptırımlar, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak yeniden belirlenmiş
ve söz konusu bent, 403 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
2499 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (f) bendi, 404 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan
Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına
Dair Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören doksanıncı fıkranın (a) ve (b) bentleri, 405 inci ve 406 ncı
maddeler olarak aynen kabul edilmiş; 13 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, yivsiz av tüfeği ruhsatnamesi
olmaksızın bulundurulan yivsiz av tüfeğinin, Türkiye’ye yasadışı
yollardan girmiş veya Türkiye’de kanunlara aykırı olarak imal edilmiş,
menşei belli olmayan av tüfeklerinin olması halinde, ruhsatnameye
bağlanıp bağlanmayacağına açıklık getirilmekte ve söz konusu av
tüfeğinin, muhafaza altına alınmasından itibaren bir ay içinde
menşeini ispata yarar belgenin ibraz edilememesi halinde, ruhsata
bağlanmayıp mülkiyetinin kamuya geçirileceğini düzenleyen bir
değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 407 nci madde olarak kabul
edilmiştir.
2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları
İşler Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören doksanbirinci fıkra, 408 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
2548 sayılı Gemi Sağlık Resmi Kanununun 6 ncı maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören doksanikinci fıkrada, maddenin
birinci fıkrasının (b) ve (e) bentlerinde belirtilen yasakların,
gelişen şartlara uygun olarak, gemilerde sağlığın korunması, gemi
personeli ve yolcuların sağlık emniyeti önlemleriyle ilgili kapsamına
açıklık getirilmesi amacıyla; ikinci fıkrasında, uygulamada ortaya
çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi, verilen idari yaptırımların
ölçülü ve orantılı şekilde verilmesini ve kanunun uygulanmasını
sağlamak amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra, 409 uncu
madde olarak kabul edilmiştir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 31 inci ve 32
nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören doksanüçüncü
fıkranın (a) ve (b) bentleri, 410 uncu ve 411 inci maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
2634 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, yasaklara aykırı hareket
edenlere verilmesi öngörülen idari yaptırımlar, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak yeniden
belirlenmiş, ayrıca uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların
bertaraf edilmesi amacıyla maddede, Alt Komisyonca değişiklik yapılmış;
Komisyonumuzca bu değişiklikler benimsenmiş ve söz konusu bent,
412 nci madde olarak kabul edilmiştir.
2634 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 413 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
2699 sayılı Umumi Mağazalar Kanununun 13 üncü maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören doksandördüncü fıkrada, yasaklara
aykırı hareket edenlere verilmesi öngörülen adli yaptırımlar,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate
alınarak Alt Komisyonca yeniden belirlenmiş, söz konusu bent, 414
üncü madde olarak kabul edilmiştir.
2821 sayılı Sendikalar Kanununun 5 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören doksanbeşinci fıkranın (a) bendinde,
bu Tasarı ile diğer kanunlarda yapılmış olan aynı içerikteki düzenlemelere
paralellik sağlamak amacıyla maddede değişiklik yapılmış, söz konusu
bent, 415 inci madde olarak kabul edilmiştir.
2821 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, Anayasa’nın 51 inci maddesinde
3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanunun 20 nci maddesiyle yapılmış
olan değişikliğe paralellik sağlanması amacıyla değişiklik yapılmış
ve söz konusu bent, 416 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
2821 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, idari yaptırımların
miktarı, kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı
dikkate alınarak yeniden belirlenmek suretiyle; ayrıca uygulamada
ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla müsadereye
ve tazmine ilişkin hükümler Alt Komisyonca eklenmiş ve söz konusu
bent, 417 nci madde olarak kabul edilmiştir.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun
56 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören doksanaltıncı
fıkranın (a) bendinde, bu Tasarı ile diğer kanunlarda yapılmış olan
aynı içerikteki düzenlemelere paralellik sağlamak amacıyla, maddede
değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 418 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
2822 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 419 uncu madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
2822 sayılı Kanunun 70 inci, 71 inci ve 72 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c), (ç) ve (d) bentlerinde,
yasaklara aykırı hareket edenlere verilmesi öngörülen adli yaptırımlar,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate
alınarak Alt Komisyonca yeniden belirlenmiş ve söz konusu bentler,
420 nci, 421 inci ve 422 nci maddeler olarak kabul edilmiştir.
2822 sayılı Kanunun 73 üncü, 74 üncü, 75 inci, 76
ncı ve 77 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(e), (f), (g), (ğ) ve (h) bentleri, 423 üncü, 424 üncü, 425 inci, 426 ncı
ve 427 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
2822 sayılı Kanunun 78 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ı) bendinde, yasaklara aykırı hareket
edenlere verilmesi öngörülen adli yaptırımlar, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak Alt Komisyonca
yeniden belirlenmiş ve söz konusu bentler, 428 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
2822 sayılı Kanunun 79 uncu ve 80 inci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (i) ve (j) bentleri, 429 uncu ve 430 uncu maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunun 7
nci ve 8 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören doksanyedinci
fıkranın (a) ve (b) bentlerinde, yasaklara aykırı hareket edenlere,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate
alınarak verilmesi öngörülen adli ve idari yaptırım oranlarında
değişiklik yapılmak suretiyle, ayrıca, (b) bendiyle düzenlenen 8
inci maddenin ikinci fıkrası hükmüne açıklık getirmek suretiyle
Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış olan söz konusu bentler,
431 inci ve 432 nci maddeler olarak kabul edilmiştir.
Seçimlerde, bağımsız adaylarla ilgili olarak yaşanan
karışıklığın önlenmesi ve seçimlerin tam bir disiplin içinde gerçekleştirilmesini
sağlamak amacıyla 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 26
ncı ve 28 inci maddelerinde değişiklik öngören önerge Komisyonumuzca
kabul edilerek, önergenin söz konusu bentleri, 433 üncü ve 434 üncü
maddeler olarak kabul edilmiştir.
2841 sayılı Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında Kalmış
Okuma-Yazma Bilmeyen Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi
veya Bunlara İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması Hakkında
Kanunun 10 uncu, 11 inci ve 12 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören doksansekizinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri, 435 inci,
436 ncı ve 437 nci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim
Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanunun 7 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören doksandokuzuncu fıkra, 438 inci madde olarak
aynen kabul edilmiştir.
2860 sayılı Yardım Toplama Kanununun 28 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yüzüncü fıkranın (a) bendi, 439 uncu
madde olarak aynen kabul edilmiştir.
2860 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, yasaklara aykırı hareket
edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı
dikkate alınarak verilmesi öngörülen idari yaptırım oranlarında
Alt Komisyonca değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 440 ıncı madde
olarak kabul edilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununun 65 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzbirinci
fıkranın (a) bendinde, maddenin (b) fıkrası, 2863 sayılı Kanunun eski
haliyle yerleşmiş bir uygulaması olduğundan, söz konusu maddenin
(b) fıkrasının 2863 sayılı haliyle uygulamada kalması daha yararlı
olacağı düşüncesiyle ilgili maddenin eski (b) fıkrası metni kabul
edilmiş, ancak adli yaptırım miktarlarında yeni Türk Ceza Kanununun
sistemine uyumunu sağlamak amacıyla değişiklik yapılmış, ayrıca,
yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki
yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen adli
yaptırım oranlarında değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 441 inci
madde olarak kabul edilmiştir.
2863 sayılı Kanunun 66 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 442 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
2863 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, yasaklara aykırı hareket
edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı
dikkate alınarak verilmesi öngörülen idari yaptırım oranlarında
Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 443
üncü madde olarak kabul edilmiştir.
2863 sayılı Kanunun 68 inci, 69 uncu, 70 inci, 71 inci
ve 73 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(ç), (d), (e), (f) ve (g) bentleri, 444 üncü, 445 inci, 446 ncı, 447 nci ve
448 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
2863 sayılı Kanunun 74 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ğ) bendinde, yasaklara aykırı hareket
edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı
dikkate alınarak verilmesi öngörülen idari yaptırım oranlarında
Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, Komisyonumuzca
449 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
2863 sayılı Kanunun 75 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (h) bendi, 450 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
2866 sayılı Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı Evrakın
Milli Eğitim Bakanlığınca Hazırlanması, Bastırılması ve Satılması
Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
yüzikinci fıkra, 451 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 20 nci ve 21 inci
maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzüçüncü fıkranın
(a) ve (b) bentleri, 452 nci ve 453 üncü maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
2893 sayılı Türk Bayrağı Kanununun 8 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yüzdördüncü fıkrada, Kabahatler
Kanununa uyum sağlamak amacıyla Alt Komisyonca değişiklik yapılmış,
Komisyonumuz yapılan bu değişikliği benimsemiş ve söz konusu fıkra,
454 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun
28 inci, 29 uncu, 30 uncu, 31 inci ve 32 nci maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzbeşinci fıkranın (a), (b), (c), (ç) ve (d)
bentleri, 455 inci, 456 ncı, 457 nci, 458 inci ve 459 uncu maddeler olarak
aynen kabul edilmiştir.
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 12 nci,
13 üncü, 14 üncü, 18 inci, 47 nci, 98 inci, 102 nci, 141 inci ve 143 üncü
maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzaltıncı fıkranın
(a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (g) ve (ğ) bentleri, 460 ıncı, 461 inci,
462 nci, 463 üncü, 464 üncü, 465 inci, 466 ncı, 467 nci ve 468 inci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
3082 sayılı Kamu Yararının Zorunlu Kıldığı Hallerde,
Kamu Hizmeti Niteliği Taşıyan Özel Teşebbüslerin Devletleştirilebilmesi
Usul ve Esasları Hakkında Kanunun 12 nci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzyedinci fıkra, 469 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin
Önlenmesi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzsekizinci fıkra, 470 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
3092 sayılı Çay Kanununun 2 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzdokuzuncu fıkra, 471 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
3093 sayılı Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu Gelirleri
Kanununun 6 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzonuncu
fıkra, 472 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
3224 sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği Kanununun
33 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzonbirinci
fıkranın (a) bendinde, maddede düzenlenen oda ve birlik organlarına
seçileceklerde aranacak mahkumiyet koşulu, sadece hapis cezası
olarak belirlenmek suretiyle, bu suçlardan adli para cezasına mahkum
olanların bu görevi ifa etmelerini sağlayarak uygulamada ortaya
çıkmış olan sorunların bertaraf edilmesi amacıyla Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 473 üncü madde olarak kabul
edilmiştir.
3224 sayılı Kanunun 39 uncu, 45 inci ve 46 ncı maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b), (c) ve (ç) bentleri,
474 üncü, 475 inci ve 476 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 10 uncu
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzonikinci fıkrada,
yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki
yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak, verilmesi öngörülen
adli ve idari yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik yapılmış,
söz konusu fıkra, 477 nci madde olarak kabul edilmiştir.
3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun
44 üncü, 46 ncı, 47 nci ve 48 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzonüçüncü fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde, yasaklara
aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar
ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak, verilmesi öngörülen adli ve
idari yaptırım oranlarında değişiklik yapılmak suretiyle, 478 inci,
479 uncu, 480 inci ve 481 inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
3285 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (d) bendi, 482 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
3285 sayılı Kanunun 50 nci, 51 inci, 52 nci, 53 üncü,
54 üncü ve 55 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
fıkranın (e), (f), (g), (ğ), (h) ve
(ı) bentlerinde, yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi
öngörülen adli ve idari yaptırım oranlarında değişiklik yapılmış,
ayrıca fıkranın (g), (ğ) ve (h) bentlerinde, uygulamada ortaya çıkması
muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla, bu maddelerdeki yasaklanan
maddelerin hayvan sağlığı açısından zararlı veya tehlikeli olması
halinde adli yaptırım uygulanacağı ve ayrıca tüzel kişilere özgü
güvenlik tedbirlerine de hükmedilebileceği eklenmek suretiyle Alt Komisyonca değişiklik
yapılmış, Komisyonumuzca, bu değişiklikler benimsenmiş ve söz konusu
bentler, 483 üncü, 484 üncü, 485 inci, 486 ncı,487 nci ve 488 inci maddeler
olarak kabul edilmiştir.
3285 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (i) bendi, 489 uncu madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanunun
4 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzondördüncü
fıkrada, yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen
adli ve idari yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik yapılmış,
ayrıca, Komisyonumuzca, maddeye açıklık sağlamak amacıyla, son
fıkraya bir hüküm eklenmiş ve söz konusu fıkra, 490 ıncı madde olarak
kabul edilmiştir.
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 41 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yüzonbeşinci fıkrada, yasaklara
aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar
ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen idari
yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik yapılmış ve söz konusu
fıkra, Komisyonumuzca 491 inci madde olarak kabul edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 42 nci ve 43 üncü
maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzonaltıncı fıkranın
(a) ve (b) bentleri, 492 nci ve 493 üncü maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanununun 15 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yüzonyedinci fıkranın (a) bendinde,
maddede aynı Kanunun değişik madde ve fıkralarına atıflar yapılmaktadır.
Değişik maddelere ve fıkralara yapılan atıflar kaldırılarak, madde
anlaşılır bir şekilde ve detaylı olarak Alt Komisyonca düzenlenmiş,
ayrıca maddeye, Komisyonumuzca, 3516 sayılı Kanunda belirlenen
bazı yükümlülük veya yasakların yaptırımlarını belirlemek amacıyla
eklemeler yapılmış ve söz konusu bent, 494 üncü madde olarak kabul
edilmiştir.
3516 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, maddede 15 inci maddede
olduğu gibi benzer şekilde 3516 sayılı Kanunun değişik madde ve
fıkralarına yapılan atıflar kaldırılmış ve 16 ncı madde anlaşılabilir
şekilde ve detaylı olarak yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca 16 ncı
maddenin son fıkrası, kanun tarafından korunan hukuki yarar ve fiilin
ağırlığı dikkate alınarak Türk Ceza Kanununun dolandırıcılık suçuna
ilişkin hükümlerine göre cezalandırılması yönünde Alt Komisyonca
değişiklikler yapılmış, ayrıca uygulamada nakledenlerle ilgili
olarak oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla Komisyonumuzca,
birinci fıkrada değişiklikler yapılmış ve söz konusu bent, 495 inci
madde olarak kabul edilmiştir.
3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci,
Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanununun 40 ıncı, 47
nci ve 49 uncu maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzonsekizinci
fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri,
496 ncı, 497 nci ve 498 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
3621 sayılı Kıyı Kanununun 15 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzondokuzuncu fıkranın (b) bendinde, söz konusu
Kanundaki yükümlülüklere aykırı davranışlarla ilgili olarak
Türk Ceza Kanunu veya Kabahatler Kanunu hükümlerine yollamada
bulunularak, bunların uygulanmasına imkan tanınması amaçlanmıştır.
Keza, yapılan değişiklikle, Kıyı Kanunundaki bazı yükümlülüklere
aykırı davranışın ortaya çıkardığı sonuçların giderilmesi bakımından
çok daha etkin bir yöntem belirlenmiştir.
Alt Komisyonca yukarıda sözü edilen gerekçelerle
değişiklik yapılmış, ayrıca maddede, Komisyonumuz tarafından,
yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki
yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen adli
ve idari yaptırım oranlarında değişiklik yapılmış, bunun yanında
maddenin etkin bir biçimde uygulanmasını sağlamak amacıyla, idari
yaptırımlara karar vermeye yetkili kılınan makam mahalli mülki
amir olarak belirlenmiş ve söz konusu bent, 499 uncu madde olarak kabul
edilmiştir.
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunun 24 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzyirminci fıkranın (a) bendi, 500 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
3984 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, radyo ve televizyonlar
aracılığıyla yapılan yayınlar yoluyla işlenen suçlarda sorumluların
belirlenmesinin sağlanabilmesi amacıyla Komisyonumuzca değişiklik
yapılmış ve söz konusu bent, 501 inci madde olarak kabul edilmiştir.
3984 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendi, 502 nci madde olarak aynen kabul
edilmiştir.
3984 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, maddede yer alan adli
para cezası, kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı
dikkate alınarak madde metninden çıkartılmak suretiyle, Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış, yapılan bu değişiklik Komisyonumuzca benimsenmiş,
ayrıca bu değişikliğin yanı sıra, radyo ve televizyonlar aracılığıyla
yapılan yayınlar yoluyla işlenen suçlarda sorumluların belirlenmesinin
sağlanabilmesi amacıyla Komisyonumuzca değişiklik yapılmış ve
söz konusu bent, 503 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında
Kanunun 7 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzyirmibirinci
fıkrada, yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen
adli yaptırım oranlarında değişiklik yapılmış, ayrıca maddenin
uygulamada etkinliğini sağlamak amacıyla maddenin ikinci fıkrasına
bir cümle eklenmiş ve söz konusu fıkra, 504 üncü madde olarak kabul
edilmiştir.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun
16 ncı, 17 nci, 55 inci ve 60 ıncı maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzyirmiikinci fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde, rekabet
yasaklarının daha etkin kılınabilmesi ve rekabet hukukuna ilişkin
Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlanması amacıyla değişiklik
yapılmış, ayrıca, (ç) bendiyle düzenlenen 60 ıncı maddeye, ilgili
Kurumun personelinin görevleri ile bağlantılı olarak suç işlemelerinden
dolayı 4483 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı ile ilgili
hüküm eklenmiş ve söz konusu bentler, 505 inci, 506 ncı, 507 nci ve 508
inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun
25 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzyirmiüçüncü
fıkranın (a) bendinde, yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun
tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak
verilmesi öngörülen idari yaptırım oranlarında değişiklik yapılmış,
ayrıca, maddenin ikinci fıkrasında yer alan 27 nci madde hükmü, aynı
fıkrada zikredilen maddelerin neticelerinden daha ağır bir netice
doğurmasından dolayı, daha ağır idari bir yaptırımın uygulanmasını
sağlamak amacıyla bir sonraki fıkraya taşınmış ve söz konusu bent,
509 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
4077 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun kapsamında verilen idari yaptırım kararlarına
karşı, kanun yolunun, Kabahatler Kanunundan farklı olarak ne suretle
uygulanacağı ve sonuçları hakkında düzenleme yapan bir fıkra maddeye
eklenmiş ve söz konusu bent, 510 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 54 üncü
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzyirmidördüncü fıkrada,
yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki
yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen
idari yaptırım oranlarında değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra,
511 inci madde olarak kabul edilmiştir.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 11 inci
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzyirmibeşinci fıkrada,
Kabahatler Kanununun sistemine uyum sağlanması amacıyla Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra, 512 nci madde olarak kabul
edilmiştir.
Tasarıya, görüşmeler sırasında, 4628 sayılı Kanunun
12 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören bir bent, önergeyle
eklenmiştir. 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 11 inci maddesinde, Kabahatler Kanunu hükümlerine
uyumun sağlanması için değişiklik yapılmakla birlikte, Kurul’un
verdiği idari para cezalarına ilişkin olanlar da dahil bütün kararlara
karşı kanun yolu olarak Danıştay’a başvurulacağına dair düzenleme
yapılmıştır. Çeşitli kanunlarda yer alan idari para cezalarına
karşı kanun yoluna ilişkin özel hükümler, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
3 üncü maddesi ile ilga olmuştur. 4628 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle
ilgili olarak yapılan bu düzenlemeyle, bu Tasarıyla değiştirilmesi
öngörülen Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde yapılan değişiklik
de göz önünde bulundurularak, söz konusu mülga 12 nci maddenin tekrar
kanunlaşması sağlanmış olacaktır. Önergeyle eklenen söz konusu
(b) bendi, 513 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
4631 sayılı Hayvan Islahı Kanununun 16 ncı, 17 nci,
18 inci ve 19 uncu maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
yüzyirmialtıncı fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde, yasaklara
aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar
ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen adli ve
idari yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik yapılmış ve
söz konusu bent, Komisyonumuzca 514 üncü, 515 inci, 516 ncı ve 517 nci
maddeler olarak kabul edilmiştir.
4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanununun 8 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
yüzyirmiyedinci fıkranın (a) bendinde, bu Tasarı ile değiştirilen
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunuyla uyumlu hale getirilmesi
için değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 518 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
4632 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, yasaklara aykırı hareket
edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı
dikkate alınarak verilmesi öngörülen idari yaptırım oranlarında
Alt Komisyonca değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 519 uncu madde
olarak kabul edilmiştir.
4632 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, maddenin uygulanması
sırasında ortaya çıkması muhtemel aksaklıkların giderilmesi ve
maddenin uygulamada etkinliğini sağlamak amacıyla değişiklik yapılmış
ve söz konusu bent, 520 nci madde olarak kabul edilmiştir.
4632 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendi, 521 inci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
4634 sayılı Şeker Kanununun 9 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzyirmisekizinci fıkranın (a) bendinde,
Türk Ceza Kanununa uygun olarak Alt Komisyonca yeniden düzenlenmiş
ve söz konusu bent, 522 nci madde olarak kabul edilmiştir.
4634 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendi, 523 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununun 9 uncu
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzyirmidokuzuncu
fıkranın (a) bendinde, yasaklara aykırı hareket edenlere, kanun
tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak
verilmesi öngörülen idari yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik
yapılmış ve söz konusu bent, 524 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
4646 sayılı Kanunun 10 uncu ve 12 nci maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (b) ve (c) bentleri, 525
inci ve 526 ncı maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun
38 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzotuzuncu
fıkrada, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi
amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra, 527 nci madde olarak
kabul edilmiştir.
4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması
ve Uygulanmasına Dair Kanunun 12 nci ve 13 üncü maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzotuzbirinci fıkranın (a) ve (b) bentleri,
528 inci ve 529 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 9 uncu
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzotuzikinci fıkrada,
Kanunun uygulanması sırasında muhtemel boşlukların giderilmesi
amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra, 530 uncu madde
olarak kabul edilmiştir.
4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda
ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun 8 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
yüzotuzüçüncü fıkrada, bu Kanun kapsamına giren tütün ve tütün mamulleri
ile alkollü içkilerin yanında alkolün de izinsiz üretilmesinin cezalandırılması
amacıyla değişiklik yapılmış, ayrıca, bu Kanun kapsamına giren mamullerin
satış belgesi olmadan satışının yapılmasının ceza yaptırımı altına
alınabilmesi amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra,
531 inci madde olarak kabul edilmiştir.
4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
Kanunun 21 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzotuzdördüncü
fıkrada, Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi
öngörülen idari yaptırım oranında değişiklik yapılması suretiyle,
ayrıca aynı gerekçelerle, ilgili Kanunda mevcut olan fiillerin
tekrarı halinde verilecek olan idari para cezalarının arttırılacağı
hükmünün eklenmesi suretiyle, Alt Komisyonca yapılan değişiklik,
Komisyonumuzca benimsenmiş ve söz konusu fıkra, 532 nci madde olarak
kabul edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 107 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzotuzbeşinci fıkrada, Kanun hükümlerine
aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan hukuki yarar
ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen idari
yaptırım oranında değişiklik yapılması suretiyle, ayrıca maddeye
açıklık kazandırmak amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu fıkra,
533 üncü fıkra olarak kabul edilmiştir.
4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 14 üncü,
17 nci ve 20 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzotuzaltıncı
fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri, 534 üncü, 535 inci ve 536 ncı maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
4904 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, uygulamada ortaya
çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi açısından Türk Ceza
Kanununa yapılan atfın madde olarak açık bir şekilde belirlenmesi
suretiyle Alt Komisyonca yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da
benimsenmiş ve söz konusu bent, 537 nci madde olarak kabul edilmiştir.
4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 1 inci maddesi
ile kısım ve bölüm başlıkları ile 20 nci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzotuzyedinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde, 4915 sayılı
Kanunun 1 inci ve 20 nci maddeler ile kısım ve bölüm başlıklarının
Türk Ceza Kanununa ve Kabahatler Kanununa uyumunu sağlamak amacıyla
değişiklik yapılmak suretiyle; ayrıca 4915 sayılı Kanunun diğer
bazı hükümlerine açıklık getirilmek suretiyle Alt Komisyonca değişiklik
yapılmış, söz konusu bentler, 538 inci ve 539 uncu maddeler olarak kabul
edilmiştir.
4915 sayılı Kanunun 21 inci, 22 nci, 23 üncü ve 24 üncü
maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c), (ç),
(d) ve (e) bentlerinde, Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate
alınarak verilmesi öngörülen adli ve idari yaptırım oranlarında
Alt Komisyonca değişiklik yapılmış ve söz konusu bentler, 540 ıncı,
541 inci, 542 nci ve 543 üncü maddeler olarak kabul edilmiştir.
4915 sayılı Kanunun
25 inci, 26 ncı, 28 inci, 29 uncu ve 30 uncu maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (f), (g) (ğ), (h) ve (ı) bentleri, 544
üncü, 545 inci, 546 ncı, 547 nci ve 548 inci maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
3/5/2006 tarihli ve 5495 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi
ile 2918 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi yürürlükten kaldırıldığından,
ticari taşıt kullanım belgesi yerine ikame olarak sürücü mesleki
yeterlik belgesinin karayolunda kullanılan tüm ticari taşıt sürücüleri
için zorunluluk haline gelmesi nedeniyle yürürlükteki mevzuata
uyum sağlanması amacıyla önergeyle, 4925 sayılı Karayolu Taşıma
Kanununun 5 inci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören düzenleme
yapılmış, 4925 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde önergeyle yapılması
öngörülen değişiklik, 549 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
4925 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzotuzsekizinci fıkranın (a) bendi, 550 nci
madde olarak aynen kabul edilmiştir.
4925 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, 3/5/2006 tarihli ve 5495
sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle 2918 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
(c) bendinde yapılan değişikliğe uyum sağlanması amacıyla, maddeye
bir bent eklenmiş ve söz konusu bent, 551 inci madde olarak kabul edilmiştir.
4925 sayılı Kanunun 27 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendi, 552 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
4925 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, uygulamada sorun oluşturabilecek
terimlerin yerine, uluslararası kabul görmüş olan terimlerin kullanılması
suretiyle Alt Komisyonca kabul edilen değişiklik, Komisyonumuzca
da benimsenmiş ve söz konusu bent, 553 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
4925 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (d) bendi, 554 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 6
ncı ve 17 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören Tasarının
yüzkırkbirinci fıkrası, ilgili maddelerin, 16/5/2006 tarihli ve
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu hükümlerine göre yürürlükten
kaldırıldığından, ilgili fıkra hükmünün madde metninden çıkartılması
yönünde Alt Komisyonca yapılan bu tasarruf, Komisyonumuzca da uygun
görülmüş ve söz konusu fıkra, Tasarı metninden çıkarılmıştır.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 19 uncu ve
20 nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzotuzdokuzuncu
fıkranın (a) ve (b) bentleri, 555 inci ve 556 ncı maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı
Haklarının Korunmasına İlişkin Kanunun 66 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzkırkıncı fıkrada, Alt Komisyonca, Türk Ceza
Kanununa uyum sağlamak amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu
fıkra, 557 nci madde olarak kabul edilmiştir.
5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 16 ncı ve 17
nci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzkırkbirinci
fıkranın (a) ve (b) bentlerinde, kanun tarafından korunan hukuki
yarar ve fiilin ağırlığına göre bu yasaklara aykırı hareket edenlere
verilmesi öngörülen adli yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik
yapılmış; ayrıca Komisyonumuzca, 17 nci maddenin birinci fıkrasında
yer alan “yetkisi olmadan elektronik sertifika oluşturanlar veya”
ibaresi, elektronik sertifikada bir yetkilendirme söz konusu olmadığından,
madde metninden çıkarılmış ve söz konusu bentler, 558 inci ve 559 uncu
maddeler olarak kabul edilmiştir.
5070 sayılı Kanunun 18 inci ve 19 uncu maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c) ve (ç) bentleri, 560
ıncı ve 561 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para
Birimi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzkırkikinci fıkrada, uygulamada ortaya çıkması muhtemel
sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmak suretiyle
söz konusu fıkra, 562 nci madde olarak kabul edilmiştir.
5147 sayılı Entegre Devre Topoğrafyalarının Korunması
Hakkında Kanunun 39 uncu maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
yüzkırküçüncü fıkra, 563 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanunun 18 inci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzkırkdördüncü fıkranın (a) bendinde, maddenin birinci
ve üçüncü fıkraları değiştirilerek, birinci fıkradaki bazı fiiller
açısından idari yaptırımın caydırıcılığı olmadığından, bu fiiller
için adli yaptırım uygulanması yönünde değişiklik yapılmış, ayrıca
üçüncü fıkrası da Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza Kanunu hükümlerine
göre yeniden düzenlenmek suretiyle Alt Komisyonca yapılan değişiklikler,
Komisyonumuzca da benimsenmiş, ayrıca, bu Kanunun uygulamada etkinliğinin
artırılmasını sağlamak amacıyla, Komisyonumuzca değişiklik yapılmış
ve söz konusu bent, 564 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
5149 sayılı Kanunun 20 nci, 21 inci, 22 nci, 23 üncü
ve 24 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(b), (c), (ç), (d) ve (e) bentleri, 565 inci, 566 ncı, 567 nci, 568 inci ve
569 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5149 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (f) bendinde, maddenin uygulanmasında
ortaya çıkan tereddütler nedeniyle ve Kabahatler Kanununa uyum
amacıyla Alt Komisyonca değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 570
inci madde olarak kabul edilmiştir.
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanununun 74 üncü maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören, yüzkırkbeşinci fıkranın (a) bendinde, bu Tasarı ile diğer
kanunlarda yapılmış olan aynı içerikteki düzenlemelere paralellik
sağlamak amacıyla maddede değişiklik yapılmış, söz konusu bent,
571 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5174 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (b) bendinde, maddenin yeniden düzenlenerek,
uygulamada ortaya çıkması kuvvetle muhtemel sorunların bertaraf
edilmesi, eksikliklerin giderilmesi ve benzer meslek kuruluşlarıyla
ilgili yapılmış olan düzenlemelere uyumun sağlanması amacıyla değişiklik
yapılmış ve söz konusu bent, 572 nci madde olarak kabul edilmiştir.
5174 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (c) bendi, 573 üncü madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
5174 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören, fıkranın (ç) bendinde, bu Tasarı ile diğer kanunlarda
yapılmış olan aynı içerikteki düzenlemelere paralellik sağlamak
amacıyla maddede değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 574 üncü
madde olarak kabul edilmiştir.
5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine
Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanunun bölüm başlığında ve 29 uncu maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzkırkaltıncı fıkranın (a) bendinde, maddede yer alan tekrar
ifadesine açıklık getirmek ve bu şekilde uygulamada ortaya çıkması
muhtemel aksaklıkların önüne geçilmesi açısından Alt Komisyonca
yapılan değişiklik, Komisyonumuzca da benimsenmiş ve söz konusu
bent, 575 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5179 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören (b) bendi, 576 ncı madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun
7 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzkırkyedinci
fıkranın (a) bendi, 577 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5188 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, maddede belirlenen
özel güvenlik görevlilerinde aranan mahkumiyet koşulu Türk Ceza
Kanununa uyum sağlamak amacıyla Alt Komisyonca değişiklik yapılmış
ve söz konusu bent, 578 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5188 sayılı Kanunun 19 uncu, 20 nci, 21 inci, 23 üncü
ve 25 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(c), (ç), (d), (e) ve (f) bentleri, 579 uncu, 580 inci, 581 inci, 582 nci
ve 583 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5193 sayılı Optisyenlik
Hakkında Kanunun 14 üncü ve 15 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzkırksekizinci fıkranın (a) ve (b) bentleri, 584 üncü ve
585 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 28 inci
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzkırkdokuzuncu fıkrada,
Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere, kanun tarafından korunan
hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen
idari yaptırım oranlarında; ayrıca, uygulamada ortaya çıkması
muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik yapılmış
ve söz konusu fıkra, 586 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun
17 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzellinci fıkra,
587 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi
ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunun 13 üncü
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzellibirinci fıkra,
588 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5225 sayılı Kültür Yatırımları ve Girişimlerini
Teşvik Kanununun bölüm başlığı ile 12 nci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören yüzelliikinci fıkrada, Kabahatler Kanununa uyum sağlanması
amacıyla ve Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak verilmesi
öngörülen idari yaptırım oranlarında Alt Komisyonca değişiklik
yapılmış ve söz konusu bent, 589 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci ve 73 üncü
maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzelliüçüncü fıkranın
(a) ve (b) bentleri, 590 ıncı ve 591 inci maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendi, Tasarının yüzelliyedinci
fıkrasıyla değiştirilen Ceza Muhakemesi Kanununun uzlaşmaya
ilişkin hükümleri karşısında, Türk Ceza Kanununun 86 ncı maddesinin
üçüncü fıkrasının değiştirilmesine gerek görülmemiş ve söz konusu
(c) bendi, Alt Komisyonca Tasarı metninden çıkarılmış, Komisyonumuz,
yapılan bu değişikliği kabul etmiştir.
5237 sayılı Kanunun 87 nci ve 89 uncu maddelerinde
değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (ç) ve (d) bentleri, 592
nci ve 593 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5237 sayılı Kanunun 191 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (e) bendinde, maddenin ikinci fıkrasında,
“mahkeme,” ibaresinden sonra gelmek üzere “birinci fıkraya göre hüküm
vermeden önce” ibaresi eklenmiştir. Böylece, madde metninin anlaşılmasında
oluşabilecek bir tereddüdün önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Keza,
söz konusu maddenin altıncı fıkrasında yer alan “tabi tutulur” ibaresi
“tabi tutulabilir” olarak değiştirilmiştir. Ayrıca, bu fıkraya
eklenen üçüncü cümle ile, kişinin bu fıkra hükümlerine göre tedaviye
ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulabilmesi için, bu suç
nedeniyle kovuşturma aşamasında hakkında tedavi ve denetimli
serbestlik kararının verilmemiş olması gerekmektedir. Şayet kişi,
kovuşturma evresinde hakkında tedavi ve denetimli serbestlik kararı
verilmesine rağmen, bu kararın gereklerine uymamış olması dolayısıyla
hapis cezasına mahkum edilmişse, artık hükümden sonra bu kişi hakkında
hapis cezasının infazını engelleyecek şekilde tedavi ve denetimli
serbestlik uygulanamaz, yani hapis cezası infaz edilir.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 594 üncü madde olarak kabul edilmiştir.
Örgütlü suçlulukta, etkin pişmanlık hükümlerinden
yararlanılmasına sınırlama getirmek amacıyla, 5237 sayılı Kanunun
221 inci maddesine bir fıkra eklenmesini öngören bir önerge verilmiş
ve verilen önerge, 595 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5237 sayılı Kanunun 234 üncü maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (f) bendi, 596 ncı madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü, 5 inci ve 6 ncı maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören yüzellidördüncü fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri,
597 nci, 598 inci ve 599 uncu maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5253 sayılı Dernekler Kanununun 27 nci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yüzellibeşinci fıkranın (a) bendi,
600 üncü madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5253 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, aşağıda ayrıntılı olarak
açıklanan gerekçelerle Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmıştır:
Derneğe ait tutulması
gereken defter ve kayıtları tutmayanlar hakkında idari para cezası
öngörülmüş, ancak maddenin bu haliyle tasdiksiz olarak tutulması,
usule uygun tutulmaması gibi durumları kapsamadığı ve bu iki halin
müeyyide dışı kaldığı, yapılan uygulamanın da bunu doğrular şekilde
olduğu görülmüş olup, tasdiksiz defter tutma durumunda ise defter
ve kayıtların usule uygun tutulmaması halinde müeyyideye bağlanmasını
sağlayan değişiklik yapılmıştır. Ayrıca, Kanunda adına yetki belgesi
düzenlenmediği halde derneğe gelir toplayanlar ve bu şekilde toplanmasına
izin verenler hakkında bir müeyyide bulunmadığı öngörülerek bu
fiili işleyenler hakkında da idari para cezası verilmesinin doğru
olacağı düşünülmüş ve buna göre düzenleme yapılmıştır.
32 nci maddenin (f) bendinde de derneğe ait para ve
para hükmündeki evrak ve sair malları hakkında suç işleyenler Türk
Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılacağı öngörülmüştür. 5253 sayılı Kanunun 32
nci maddesinin (f) bendine eklenen bir cümle ile mahkemece, yargılama
sırasında sanıkların organlardaki görevlerde geçici olarak uzaklaştırılabilmelerine
imkan tanıyan bir hüküm getirilmiş ve bu şekilde yargılanan dernek
organlarındaki görevlilerin daha fazla zarar vermeleri veya delilleri
karartmalarının önlenmesi için mahkemeye yetki verilmiştir. Ayrıca
aynı maddenin (g) bendine; yabancı derneklerin Türkiye’de izinsiz
temsilcilik veya şube açmaları veya faaliyette bulunmaları yasaklanmış
olmakla birlikte genel merkezi yurtdışında bulunan ve kâr amacı
gütmeyen çeşitli isimler altındaki kuruluşların Türkiye’de izinsiz
faaliyette bulunmalarını veya şube yahut da temsilcilik açmalarını
önleyen bir hüküm bulunmadığı görülerek bunların da denetimsiz
kalmalarını önlemek amacıyla yabancı dernekler ibaresinin yanına,
“merkezi yurtdışında bulunan ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar” ibaresi
eklenmiştir.
32 nci maddenin (k) bendinde yapılan değişiklik
ile denetim sırasında defter ve belgelerin zayi olduğundan bahisle
çok kolay bir şekilde denetimden kaçırmalarının önlenmesi için ilgililere
defter ve belgelerin kaybolduğu veya kullanılamaz hale geldiği
tarihten itibaren onbeş gün içinde bu durumu mahkemeye müracaat
ederek belgelendirmeleri veya en azından müracaat ettiklerini
belgelendirmeleri şeklinde yükümlülük getirilmiştir. Ayrıca Komisyonumuzca,
(l) bendinde yer alan
21 inci madde hükmü, fiilin ağırlığına rağmen bunun karşısında uygulanan
yaptırımın yetersizliği nedeniyle (k) bendine taşınmıştır.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 601 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5253 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendi, 602 nci madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
5262 sayılı Organik Tarım Kanununun 12 nci ve 13 üncü
maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzellialtıncı fıkranın
(a) ve (b) bentleri, 603 üncü ve 604 üncü maddeler olarak aynen kabul
edilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 6 ncı ve
100 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzelliyedinci
fıkranın (a) ve (b) bentleri, 605 inci ve 606 ncı maddeler olarak aynen
kabul edilmiştir.
Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin
dolması nedeniyle salıverilenler hakkında, maddede düzenlenen
ceza miktarı koşulu aranmaksızın adli kontrole ilişkin hükümlerin
uygulanmasına olanak sağlamak amacıyla 5271 sayılı Kanunun 109 uncu
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören bir önerge kabul edilmiş
ve söz konusu önerge, 607 nci madde olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı Kanunun
146 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın (c)
bendi, 608 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5271 sayılı Kanunun 150 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (ç) bendinde, uygulamada ortaya
çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi amacıyla değişiklik
yapılmış ve söz konusu bent, 609 uncu madde olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (d) bendi, 610 uncu madde olarak aynen
kabul edilmiştir.
5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (e) bendinde, aşağıda ayrıntılı olarak
açıklanan gerekçelerle Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmıştır:
5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesine eklenen sekizinci
fıkra yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmesi halinde, sanık, beş yıl sürecek bir
denetim süresine tabi tutulacaktır. Bu süre sabit bir süre olup,
cezanın süresi veya miktarına göre değişmemektedir. Ayrıca, denetim
süresine tabi tutmak zorunlu olup, mahkemenin bu konuda bir takdir
yetkisi de bulunmamaktadır. Beş yıllık denetim süresi içinde, ayrıca,
üç bent halinde sayılan yükümlülüklere ya da takdir edilecek başka
yükümlülüklere, denetimli serbestlik tedbiri olarak, mahkeme tarafından
karar verilebilecektir. Denetimli serbestlik tedbirine veya tedbirlerine
karar vermek, mahkemenin takdirindedir. Şayet denetimli serbestlik
tedbirine karar verilmişse, süresi bir yıldan fazla olamayacaktır.
Bu sürenin belirlenmesinde sanığın mahkum edildiği cezanın süresi
veya miktarı dikkate alınabilecektir.
Söz konusu bentte yapılan değişiklikle, Ceza Muhakemesi
Kanununun 231 inci maddesine eklenen onuncu fıkra yeniden düzenlenmiştir.
Onuncu fıkraya göre, beş yıllık denetim süresi içinde sanığın kasten
yeni bir suç işlememesi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin
yükümlülüklerine uygun davranması halinde, açıklanması geri bırakılan
mahkumiyet hükmü ortadan kaldırılacak ve davanın düşmesine hükmedilecektir.
Dikkat edilmelidir ki, düşme kararı verilebilmesi için, süresi en
fazla bir yıl olabilen denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere
uygun davranılması tek başına yeterli olmamakta, ayrıca, hükmün
açıklanmasının geri bırakıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde
kasten bir suçun işlenmemiş olması da gerekmektedir.
Yine aynı bentte yapılan değişiklikle, Ceza Muhakemesi
Kanununun 231 inci maddesine eklenen onbirinci fıkra yeniden düzenlenmiştir.
Onbirinci fıkraya göre, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç
işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere
aykırı davranılması halinde hükmün açıklanması gerekecektir. Şayet
sanık denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine
getirmemişse, mahkeme yeni bir mahkumiyet hükmü kuracaktır. Ancak
mahkeme, bu hükmü kurarken, sanığın durumunu değerlendirerek, cezasının
yarısına kadar bir kısmının infaz edilmemesine karar verebilir.
Bu sürenin belirlenmesinde, sanığın gereklerine uygun davrandığı
yükümlülük süresi de dikkate alınabilecektir. Sanığın denetimli
serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirememesi
dolayısıyla yeni bir mahkumiyet hükmü kuracak olan mahkeme, infazda
indirim yerine, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da
seçenek yaptırımlara çevrilmesine de karar verebilir. Ancak bu
kararların verilebilmesi için, ertelemenin veya seçenek yaptırımlara
çevirmenin koşullarının varlığı aranacaktır.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 611 inci madde olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (f) bendinde, aşağıda ayrıntılı olarak
açıklanan gerekçelerle Alt Komisyon tarafından değişiklik yapılmıştır:
Söz konusu bentte
yapılan değişiklikle, 5271 sayılı Kanunun 253 üncü maddesi, yirmidört
fıkra olarak yeniden düzenlenmiştir. 253 üncü maddenin birinci ve
ikinci fıkralarında uzlaşmaya tabi suçların kapsamı gösterilmektedir.
Buna göre; Türk Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan soruşturulması
ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar ile soruşturulması ve kovuşturulması
şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda
yer alan suçlardan listede gösterilenler uzlaşmaya tabidir. Türk
Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda yer alan ve re’sen takip edilebilen
suçlarda uzlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için, ilgili kanunlarda
bu konuda bir açıklığın bulunması gerekmektedir. Birinci fıkrada,
ayrıca, uzlaşmanın tarafı olabilecek mağdur veya suçtan zarar görenin
niteliği de belirtilmektedir. Buna göre, ancak gerçek kişi veya
özel hukuk tüzel kişisi olan mağdur veya suçtan zarar görenler uzlaşmanın
tarafı olabilecektir. Ayrıca, Komisyonumuzca, birinci fıkranın
(b) bendinde yer alan, Türk Ceza Kanununun “Kasten yaralama” başlıklı
86 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, “Tehdit” başlıklı 106 ncı maddesinin
birinci fıkrası ile “Hakaret” başlıklı 125 inci maddesi, sözü edilen
suçların uzlaşma kapsamına girmesinin uygulamada yararlı olamayacağı
gerekçesiyle ve ayrıca ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne
geçilmesi amacıyla, madde metninden çıkarılmıştır.
Üçüncü fıkra, uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı
suçları göstermektedir. Şikâyete tabi olarak veya re’sen soruşturulan
ve kovuşturulan suçlardan etkin pişmanlık hükümlerine yer verilenler
ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır.
Dördüncü ve devamı fıkralar soruşturma evresinde
uzlaşmanın usulünü ve esaslarını düzenlemektedir.
Dördüncü fıkraya göre, soruşturma konusu suçun
uzlaşmaya tabi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı
üzerine adli kolluk görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar
görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan
zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanuni temsilcisine
yapılır. Bu kişilerin reşit olup olmadıkları Cumhuriyet savcısı
tarafından araştırıldıktan sonra, uzlaşma teklifinin muhatabı
belirlenecektir. Cumhuriyet savcısı uzlaşma teklifini açıklamalı
tebligat yoluyla yapabileceği gibi, başka bir yargı çevresinde
bulunan şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görene istinabe yoluyla
da yapabilecektir. Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine uzlaşma
teklifinde bulunabilecek olan adli kolluk görevlisinin ise böyle
bir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla adli kolluk görevlisi,
ancak, huzurda bulunan şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma
teklifinde bulunabilecektir. Huzurda, açıklamalı tebligat veya
istinabe yoluyla kendisine uzlaşma teklifinde bulunulan şüpheli,
mağdur veya suçtan zarar gören, bu tekliften haberdar olduktan itibaren
en geç üç gün içinde kararını bildirmek zorundadır; aksi takdirde
teklifi reddetmiş sayılacaktır.
Beşinci fıkrada, uzlaşma teklifinde bulunulan
kişiye, uzlaşmanın mahiyetinin ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin
hukuki sonuçlarının anlatılması öngörülmektedir. Bu noktada
şüpheliye yapılacak açıklamalar ile mağdur veya suçtan zarar görene
yapılacak açıklamalar farklı olacaktır. Uzlaşmanın mahiyeti ile
uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçları, kısmen bu maddenin
çeşitli fıkralarında düzenlenmektedir. Örneğin şüpheliye yönelik
açıklamada; uzlaşmış olmasının suçu kabul anlamına gelmediği,
uzlaştırma müzakereleri sırasında yapacağı açıklamaların ve
bu açıklamalara ilişkin tutanakların, mevcut soruşturmada ve disiplinle
ilgili olanlar da dahil olmak üzere, hiçbir soruşturma ve kovuşturmada
ya da davada delil olarak kullanılamayacağı, uzlaştırmacı ücreti
ile diğer uzlaştırma giderlerinin yargılama giderlerinden sayılacağı
ve uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderlerin devlet hazinesinden
karşılanacağı söylenebilecektir. Mağdur veya suçtan zarar görene
yönelik açıklamada ise; edimin yerine getirilmemesi halinde uzlaşma
sonucunda düzenlenen raporun İcra ve İflas Kanununun ilgili hükmünde
yazılı ilam niteliğini haiz belgelerden sayıldığı, uzlaşmanın
sağlanması halinde aynı fiil nedeniyle tazminat davası açamayacağı,
açılmış bir dava varsa bundan feragat etmiş sayılacağı anlatılabilecektir.
Gerek şüpheliye, gerek mağdur veya suçtan zarar görene, uzlaşmanın
ancak soruşturma evresinde mümkün olduğu, uzlaştırmanın sonuçsuz
kalması halinde ne soruşturma ne de kovuşturma evresinde bir daha
uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği, ancak isterlerse kendilerinin
iddianame düzenleninceye kadar uzlaşabilecekleri bildirilebilecektir.
Altıncı fıkraya göre; resmi mercilere beyan edilmiş
olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama, yurt dışında
olma ya da başka bir nedenle mağdur veya suçtan zarar görene, bu kişiler
veya şüpheli reşit değillerse kanuni temsilcilerine ulaşılamamakta
ise, uzlaşma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
Yedinci fıkraya göre; birden fazla kişinin mağduriyetine
veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaşma
yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin
hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir. Bunlardan birinin kabul
etmemesi halinde, artık diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulması
gerekmemektedir.
Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifinin
kabul edilmesinin, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına
ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel olmayacağı hususu
sekizinci fıkrada düzenlenmektedir. Teklif sırasında uzlaşmanın
sonucu henüz bilinemediğinden, delillerin toplanmasına devam
edilmesi gerekmektedir. Özellikle, yerine getirilmesi ileri tarihe
bırakılan, takside bağlanan veya süreklilik arzeden bir edim söz
konusu olduğu için kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı
verilmesi üzerine, daha sonra uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi
halinde, şüpheli hakkında kamu davası açmak için, toplanan delillerin
suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması aranacaktır.
Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifinin kabul edilmesi,
koruma tedbirlerine başvurulabilmesine, örneğin şüphelinin tutuklanmasına
engel bir neden sayılmayacaktır.
Dokuzuncu fıkra, teklifin ilgililerce kabulü halinde
uzlaşmanın kimin tarafından gerçekleştirilebileceğini öngörmektedir.
Cumhuriyet savcısı uzlaşmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi,
uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir.
Bunun yanında, Komisyonumuzca, uzlaşma müessesesinin sağlıklı
bir şekilde uygulanabilmesini sağlamak amacıyla sadece hukuk öğrenimi
görmüş kişiler arasından uzlaşmacı görevlendirilebilmesi ile ilgili
değişiklik yapılmıştır.
Onuncu fıkra, Ceza Muhakemesi Kanununun hakimin
davaya bakamayacağı haller ile reddi sebeplerinin, uzlaştırmacı
görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulacağı
hükmünü içermektedir. Bu konuda özel bir red veya çekinme süreci öngörülmemiş
olup, uzlaşmanın taraflarının veya uzlaştırmacının bu husustaki
endişelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Onbirinci fıkraya göre, Cumhuriyet savcısı dışında
birisinin uzlaştırmacı olarak görevlendirilmesi halinde, görevlendirilen
uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca
uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Cumhuriyet savcısı
uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla
yükümlü olduğunu hatırlatır.
Onikinci fıkrada, soruşturmayı sürüncemede bırakmayacak
makul bir uzlaşma süresi öngörülmektedir. Uzlaştırmacı, dosya
içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren
en geç otuz gün içinde uzlaşmayı sonuçlandıracaktır. Cumhuriyet
savcısı bu süreyi yirmi gün daha uzatabilir.
Onüçüncü fıkraya göre, soruşturmanın gizliliğinin
gereği olarak, uzlaşma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaşma
müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanuni temsilci,
müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin
kendisi veya kanuni temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan
imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır. Müdafiin
müzakerelere katılmamasının uzlaşmaya olumsuz bir etkisi kabul
edilmemiştir.
Ondördüncü fıkraya göre, uzlaştırmacı, müzakereler
sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet
savcısıyla görüşebilir. Cumhuriyet savcısı da, uzlaştırmacıya
talimatlar verebilir.
Uzlaşma müzakereleri olumlu veya olumsuz olarak
sonuçlandığında uzlaştırmacı, onbeşinci fıkra uyarınca bir rapor
hazırlayacaktır. Raporun uzlaşma sürecini doğru ve eksiksiz yansıtması
gerekmektedir. Rapor ile birlikte, uzlaştırmacıya önceden verilmiş
olan belge örnekleri Cumhuriyet savcısına teslim edilecektir. Uzlaşmanın
gerçekleşmesi halinde, rapor içeriğinde, tarafların ne suretle,
hangi şartlarla uzlaştığı ayrıntılı olarak açıklanacaktır.
Onaltıncı fıkrada, maddede belirtilen uzlaşma sürecine
tabi olmaksızın tarafların daha sonra kendi iradeleri ile de anlaşabilecekleri
öngörülmektedir. İddianame düzenleninceye kadar, şüpheli ile
mağdur veya suçtan zarar gören, uzlaştıklarını gösteren bir belge
ile Cumhuriyet savcısına başvurabilirler.
Onyedinci fıkra, uzlaşma sonucunun Cumhuriyet
savcısı tarafından denetlenmesini öngörmektedir. İster bu maddedeki
usul ve esaslar izlenerek, isterse tarafların aralarında anlaşmaları
suretiyle olsun, Cumhuriyet savcısı, edimin özgür iradeye dayanmadığını
ve edimin hukuka aykırı olduğunu belirlerse, uzlaşmayı kabul etmeyecektir.
Onsekizinci fıkrada, defaatle uzlaştırma girişiminde
bulunulamayacağı hususu öngörülmektedir. Böylece şüpheli, mağdur
veya suçtan zarar gören, soruşturma ve kovuşturma evresinde bir daha
bu süreçten yararlanamayacaklarını, ancak isterlerse, iddianame
düzenleninceye kadar kendi aralarında anlaşabileceklerini bileceklerdir.
Ondokuzuncu fıkraya göre, uzlaşma, bir edimin yerine
getirilmesi veya yerine getirileceğinin taahhüt edilmesi halinde
gerçekleşebilecektir. Şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi
halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.
Yerine getirilecek olan edim, maddi veya manevi bir zararın karşılığı
olabileceği gibi, örneğin özür dileme şeklinde de olabilir. Edimin
yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması
veya örneğin mağdurun belirli bir süre istihdam edilmesi gibi, süreklilik
arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli
hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilecektir.
Bu durumda 171 inci maddedeki şartların aranmayışının ve kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararı verip vermemek hususunda Cumhuriyet
savcısının bir takdir yetkisinin bulunmamasının nedeni; ileri
bir tarihe bırakılmış veya takside bağlanmış olan ya da süreklilik
arzeden edimin yerine getirileceği taahhüdünün izlenmesi gereğidir.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra uzlaşmanın
gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin
dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılmak üzere
şüpheli hakkında iddianame düzenlenecektir. Bunun için, uzlaşma
sürecinde de delil toplanmaya devam edilmesi gerekmektedir.
Uzlaşma ile aynı zamanda mağdurun veya suçtan zarar
görenin maddi ve manevi zararlarının karşılanması amaçlandığından,
uzlaşmanın sağlanması halinde, artık, zararın giderilmeyen bölümü
için, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2005/10-84 Esas ve 2005/90 Karar sayılı
kararında da belirtildiği üzere, icra takibi yapılamayacağı gibi,
hukuk mahkemesinde dava açılamaz, açılmış bir dava varsa bundan feragat
edilmiş sayılır. Şüphelinin edimini yerine getirmemesi halinde,
uzlaştırma süreci sonunda düzenlenen rapor veya tarafların kendi
aralarında uzlaştıklarını gösterir belge, İcra ve İflas Kanununun
38 inci maddesinde yazılı ilam niteliğini haiz belgelerden sayılacaktır.
Yirminci fıkra düzenlemesine göre, uzlaştırma
müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma
ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz. Müzakereler
sırasında yapılan açıklamalar, lehe veya aleyhe olacak şekilde,
mevcut soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılamayacağı
gibi, başka bir ceza veya disiplin muhakemesinde, hukuk davasında,
idari bir davada veya başka herhangi bir uyuşmazlıkta da delil olarak
kullanılamayacaktır. Bu hüküm, özellikle, uzlaşma hususunda çekingen
davranabilecek olan şüpheliler bakımından önemli bir güvence oluşturmaktadır.
Yirmibirinci fıkra, dava zamanaşımı ve kovuşturma
koşulu olan dava sürelerinin işlememesi ile ilgilidir. Şüpheli,
mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu
tarihten itibaren uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en
geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek Cumhuriyet savcısına
verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan
dava süresi işlemeyecektir. Her ne kadar uzlaştırma sürecinde oldukça
kısa süreler öngörülmekte ise de, özellikle bazı dava sürelerinin
de kısalığı karşısında, bu düzenleme önem arzetmektedir.
Yirmiikinci fıkrada uzlaştırmacı ücreti ile diğer
uzlaştırma giderleri düzenlenmektedir. Buna göre, uzlaştırmacıya
ödenecek ücret de dahil olmak üzere, uzlaştırma giderleri, 324 üncü
madde kapsamında yargılama giderlerinden sayılmaktadır. Uzlaşmanın
gerçekleşmesi halinde, bu giderler Devlet Hazinesinden karşılanacaktır.
Yirmiüçüncü fıkra, uzlaşma sonucunda verilecek
kararlara karşı başvurulabilecek kanun yollarına ilişkindir.
Yirmidördüncü fıkra yönetmelik hükmüdür.
Alt Komisyon tarafından, yukarıda ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere yapılmış olan bu değişiklik, Komisyonumuzca da
uygun görülmüş ve söz konusu bent, 612 nci madde olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı Kanunun 254 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (g) bendinde, 5271 sayılı Kanunun,
bu Tasarı düzenlenen diğer maddelerine uyumunun sağlanması amacıyla
değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 613 üncü madde olarak kabul
edilmiştir.
“Kanun yararına bozma” ve “Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısının kanun yararına başvurması” başlıklı, 5271 sayılı
Kanunun 309 uncu ve 310 uncu maddelerinde, maddelerin uygulamada,
daha etkin ve hızlı işletilebilmesinin sağlanması amacıyla, ilgili
maddelerde değişiklik yapılmasını öngören önerge, 614 üncü ve 615
inci maddeler olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı Kanunda, bu Tasarı ile getirilen “hükmün
açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanmasında
yargılama giderlerine ilişkin olarak uygulamada doğabilecek tereddütlerin
giderilmesi amacıyla, 5271 sayılı Kanunun 325 inci maddesinde değişiklik
öngören önerge,
616 ncı madde olarak kabul edilmiştir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 107 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören
yüzellisekizinci fıkra, 617 nci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununun
7 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzellidokuzuncu
fıkranın (a) bendinde, maddede düzenlenen lisanslı depo işletenlerde
aranacak mahkumiyet şartı Türk Ceza Kanununa göre Alt Komisyonca
yeniden belirlenmiş ve söz konusu bent, 618 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
5300 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, Kanun hükümlerine aykırı
hareket edenlere verilmesi öngörülen idari yaptırımlar, kanun tarafından
korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate alınarak, daha
ağır cezayı gerektiren bir durum olarak kabul edilmesi dolayısıyla
adli yaptırıma dönüştürülmek suretiyle 619 uncu madde olarak kabul
edilmiştir.
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 51 inci, 55
inci, 56 ncı ve 60 ıncı maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören
yüzaltmışıncı fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentleri, 620 nci, 621 inci,
622 nci ve 623 üncü maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)
Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun 16 ncı maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzaltmışbirinci
fıkranın (a) bendinde, Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere,
kanun tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin ağırlığı dikkate
alınarak verilmesi öngörülen idari yaptırım oranlarında Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 624 üncü madde olarak kabul
edilmiştir.
5307 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, suçun işlenişine iştirak
etmemiş olan tüzel kişilerin yetkililerinin, ceza hukukundan kaynaklanan
sorumluluktan muaf olmalarını sağlamak amacıyla, Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış, söz konusu bent, 625 inci madde olarak kabul
edilmiştir.
5307 sayılı Kanunun 18 inci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (c) bendinde, Kabahatler Kanununa
uyum sağlanmak amacıyla değişiklik yapılmak suretiyle, Alt Komisyonca
değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 626 ncı madde olarak Komisyonumuzca
kabul edilmiştir.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun
8 inci ve 13 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören yüzaltmışikinci
fıkranın (a) ve (b) bentlerinde, uygulamada ortaya çıkmış olan aksaklıkların
ve tereddütlerin giderilmesi amacıyla Alt Komisyonca, ve Komisyonumuzca
değişiklik yapılmış; ayrıca (b) bendiyle değiştirilmesi öngörülen
5320 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde, Avukatlık Kanununda, bu Tasarı
ile yapılmış olan düzenlemeye paralellik sağlamak amacıyla Komisyonumuzca
değişiklik yapılmış ve söz konusu bentler, 627 nci ve 628 inci maddeler
olarak kabul edilmiştir.
5324 sayılı Kozmetik Kanununun 5 inci maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yüzaltmışüçüncü fıkra, 629 uncu
madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesinde
değişiklik yapılmasını öngören yüzaltmışdördüncü fıkranın (a)
bendi, 630 uncu madde olarak aynen kabul edilmiştir.
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde değişiklik
yapılmasını öngören fıkranın (b) bendinde, idari para cezalarının
tahsil yetkisi ve gelir kaydı konusunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerinin esas alınması amacıyla, ayrıca,
kanunun etkin ve hızlı bir şekilde uygulanabilirliğini sağlamak
amacıyla değişiklik yapılmış ve söz konusu bent, 631 inci madde olarak
kabul edilmiştir.
Düşük miktardaki idari para cezaları ile ilgili
olarak 5326 sayılı Kanunda belirlenen soruşturma zamanaşımı sürelerinin
uygulamada yetersiz görülmesi dolayısıyla, üst sınır itibariyle
ellibin Türk lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde
soruşturma zamanaşımının yeniden belirlenmesi ile ilgili olarak,
5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesinde değişiklik yapılması yönünde
bir önerge verilmiş ve söz konusu önerge, 632 nci madde olarak kabul
edilmiştir.
5326 sayılı Kanunun
27 nci, 28 inci ve geçici 1 inci maddelerinde değişiklik yapılmasını
öngören fıkranın (c), (ç) ve (d) bentleri, 633 üncü, 634 üncü ve 635 inci maddeler
olarak aynen kabul edilmiştir.
5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 8 inci maddesinde,
adli sicil bilgilerini verecek merciler belirlenmiş olup, bunlar
arasında elçilikler ve konsolosluklar sayılmamıştır. Yurt dışında
bulunan vatandaşların da kolaylıkla adli sicil bilgilerine ulaşabilmelerini
sağlamak ve yaşanan sorunları gidermek amacıyla 5352 sayılı Kanunun
8 inci maddesinde değişiklik yapılmasını kapsayan önerge,
636 ncı madde olarak Komisyonumuzca kabul edilmiştir.
Zaman zaman çeşitli adlar altında çıkarılan kanunlarla
mahkum olunan cezaların infazına son verilebilmektedir. Bu gibi
durumlarda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi
için geçmesi gereken asgari süreleri daha adil olarak belirlemek
amacıyla 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 13 üncü maddesinden sonra
gelmek üzere, 13/A maddesinin eklenmesini öngören yüzaltmışbeşinci
fıkrada, uygulamada ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesi
amacıyla ve yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda değişiklik
yapılarak, 637 nci madde olarak kabul edilmiştir.
Türk Ceza Hukukuna ilişkin yeni mevzuat hükümlerine
uyarlanması amacıyla, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları
Kanununun 50 nci ve 58 inci maddelerinde değişiklik yapan önerge, 638
inci ve 639 uncu maddeler olarak kabul edilmiştir.
5368 sayılı Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri
ve Büroları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin Türk Ceza Kanununa
uyumunun sağlanması; yine aynı Kanunun 10 uncu maddesinin Kabahatler
Kanununa uyumunun sağlanması amacıyla önerge verilmiş; söz konusu
önerge, Komisyonumuzca 640 ıncı ve 641 inci maddeler olarak kabul
edilmiştir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 19 uncu, 23 üncü
ve 24 üncü maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören fıkranın
(a), (b) ve (c) bentleri, 642 nci, 643 üncü ve 644 üncü maddeler olarak
aynen kabul edilmiştir.
5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri
ile Koruma Kurulları Kanunun uygulanmasında ortaya çıkan aksaklıkların
ve boşlukların ortadan kaldırılması ve ilgili Kanunun daha etkin ve hızlı bir şekilde uygulanmasını
sağlamak amacıyla; 5402 sayılı Kanunun 5 inci, 11 inci ve 14 üncü maddelerinde değişiklik
yapılmasını öngören bir önerge verilmiş, söz konusu önergedeki
maddeler, 645 inci, 646 ncı ve 647 nci maddeler olarak kabul edilmiştir.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun
22 nci maddesinde değişiklik yapılmasını öngören yüzaltmışyedinci
fıkra, 648 inci madde olarak aynen kabul edilmiştir.
Yürürlükten kaldırılan hükümleri düzenleyen Tasarının
2 nci maddesinde, Temel Ceza kanunlarına uyum amacıyla yapılan düzenlemeler
sonucunda uygulanma kabiliyeti kalmayan kanun hükümleri Alt Komisyonca
ve Komisyonumuzca tekrar gözden geçirilmiş ve çerçeve maddede bu
yönde değişiklik yapılmak suretiyle 649 uncu madde olarak kabul
edilmiştir.
Tasarının geçici 1 inci maddesinde, uygulamada
ortaya çıkmış olan aksaklıkların ortadan kaldırılması amacıyla
değişiklik yapılmıştır.
Tasarının geçici 2 nci ve geçici 3 üncü maddeleri
aynen kabul edilmiştir.
Tasarının 3 üncü ve 4 üncü maddeleri, 650 nci ve
651 inci maddeler olarak aynen kabul edilmiştir.
Tasarıdaki maddeler, görüşülmeleri sırasında,
Komisyonumuzca redaksiyona tabi tutulmuştur.
Raporumuz, Genel Kurula sunulmak üzere, Başkanlığa
saygı ile arz olunur.
Başkan Başkanvekili Sözcü
Köksal
Toptan Recep
Özel Ramazan
Can
Zonguldak Isparta Kırıkkale
Kâtip Üye Üye
Hasan Kara Fehmi
Hüsrev Kutlu Halil Özyolcu
Kilis Adıyaman Ağrı
(İmzada bulunamadı) (İmzada
bulunamadı)
Üye Üye Üye
Haluk İpek Feridun Fikret Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu
Ankara Antalya Artvin
(Karşı
oy) (İmzada
bulunamadı)
Üye Üye Üye
Orhan Yıldız Mehmet Küçükaşık Feridun Ayvazoğlu
Artvin Bursa Çorum
(İmzada bulunamadı) (Karşı
oy) (Karşı
oy)
Üye Üye Üye
Muzaffer Külcü Mustafa Nuri Akbulut Mahmut Durdu
Çorum Erzurum Gaziantep
(İmzada bulunamadı) (İmzada
bulunamadı)
Üye Üye Üye
Mehmet Yılmazcan Hakkı Köylü Muharrem
Kılıç
Kahramanmaraş Kastamonu Malatya
(İmzada bulunamadı) (Karşı
oy)
Üye Üye Üye
Süleyman Sarıbaş Orhan Eraslan Enver Yılmaz
Malatya Niğde Ordu
(İmzada bulunamadı) (Karşı
oy)
Üye Üye Üye
Mehmet Nuri
Saygun Ahmet Çağlayan Bekir Bozdağ
Tekirdağ Uşak Yozgat
(Karşı oy) (İmzada
bulunamadı)
KARŞI OY YAZISI
ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Adalet Komisyonunda
yapılan görüşmelerine ve yasa tasarısına, karşı oy yazımızı sunuyoruz.
Öncelikle yasa tasarısı TBMM İçtüzüğünün 21. ve
23 maddesini ihlal eder niteliktedir. Tasarı dört maddeden ibaret
olarak komisyona gelmiş ve tüm itirazlarımıza rağmen bu şekilde görüşülmüştür.
Yalnız bu dört maddenin düzenlenişi, şimdiye kadar yasama tarihinde
görülmemiş bir biçimdedir. Tasarının birinci maddesi, 170 yasanın
648 civarında muhtelif maddelerine ve binlerce fıkralarına değişiklik
getiren bir maddedir. Yasa tasarısı sadece bu madde sebebiyle bile
Anayasaya aykırıdır. Komisyon görüşmelerinden sonra başkanlığın
redaksiyon yetkisi ile şimdiki formatına kavuşmuştur.
Kanunun yeni düzenleniş biçimi komisyonda yapılmamıştır.
Tüm çabalarımıza rağmen komisyonda görüşme madde madde yapılmamıştır.
Bu şekilde maddelendirilmesi için bir karar da alınmamıştır. Komisyon
Başkanlığı tümüyle görüşme bittikten sonra sözde redaksiyon yetkisi
alarak yasa tasarısını yeniden yazmış; 4 maddelik tasarı, Başkanlığın
sözde redaksiyonu ile 651 maddeye çıkmıştır. Esasen tasarının 651
madde olarak düzenlenmesi gerekirken, içtüzük hükümleri ihlal edilerek
4 madde olarak görüşülmüş, yine içtüzük hükümleri ihlal edilerek
redaksiyon yetkisi yasayı yeniden -komisyondan çıktıktan sonra-
yazma yetkisi olarak kullanılmıştır. Açıkçası redaksiyon yetkisi
hakkı kötüye kullanılmak suretiyle içtüzük hükümleri dolanılmıştır.
Tasarının ikinci maddesi ise, toplam 62 yasayı ya
tamamen ya da önemli maddelerini yürürlükten kaldıran düzenlemeleri
içermektedir. Üçüncü ve dördüncü maddeleri ise yürürlük ve yürütme
maddesidir. Yasa tasarısı bu haliyle 230’un üzerinde yasada değişiklik
öngören ya da yasa maddelerini kaldıran bir tasarıdır. Bu haliyle
tam anlamıyla bir kırkambar yasasıdır.
Bu kadar geniş bir alanı düzenlemesine rağmen, inanılmaz
bir süre içerisinde alt komisyonda görüşülerek bitirilmiştir. Yasa
tasarısının içerisinde çok farklı alanları düzenleyen yasalarda
esaslı, köklü değişiklikler yapılmıştır. Öyle ki; Ameliyatı İskaiye
İşletme Kanunu Muvakkatından, Rulet, Langırt ve Benzeri Oyun Alet
ve Makinaları Hakkındaki Kanuna; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundan,
Orman Kanununa; Umumi Hıfzıssıhha Kanunundan, Çeltik Ekim Kanununa;
Tababet ve Şuabatın Tarzı İcrası Hakkındaki Kanundan, Posta Kanununa;
Öğle Dinlenmesi Kanunundan, Türk Ceza Kanununa kadar biri biriyle
ilgisiz ve farklı alanları düzenleyen çok sayıda kanunda değişiklik
yapan bu tasarı, üstün körü, yasak savma kabilinden bir incelemeyle
komisyon raporu düzenlenmiştir.
Her şeyden önce, gerek tasarının biçimi ve kapsadığı
alan ve gerekse alt komisyonda ve komisyondaki görüşme biçimi ve
gerekse de komisyonda görüşüldükten sonra yasayı yeniden yazma
biçiminde, komisyon kararı olmamasına rağmen redaksiyon adı altında
yapılan müdahale tam anlamıyla bir İçtüzük ve Anayasa ihlalidir.
Komisyonumuz Adalet Komisyonu olması nedeniyle, hukukçu üyelerden
oluşmaktadır. Komisyonumuzun ihtisası hukuk üzerinedir. Buna
rağmen hiçbir ihtisası ve bilgisi olmadığı halde, tarım, ulaştırma,
bayındırlık, sağlık, kültür, eğitim vb. konularda düzenleme yapmaktan
geri durmamıştır. Anlamadığı kavramların üzerinde bile hiçbir
teknik destek almadan tasarrufta bulunmuştur. Bu durum tam anlamıyla
yasa yapma hakkının suistimalidir. Belki tali komisyon olarak görüş
belirteceğimiz hususlarda bile, düzenleme yapma durumuyla karşı
karşıyayız. İçtüzük hükümlerine aykırı olarak yapılan görüşmeler,
Anayasanın 87, 88 ve 95. maddelerine açıkça aykırıdır.
Bu yasalarda yani 170+62 yasada yapılan değişiklikler,
bir redaksiyondan ibaret değildir. Yeni düzenlemeler de vardır.
Hiç ilgili olunmayan yasalarda da yeni maddeler konulmuştur. İş,
bu kadarla da bitmemektedir, her ne kadar tasarının gerekçesinde
çeşitli yasaların ceza ile ilgili hükümlerinde yeni ceza yasasına
uyum çerçevesinde (TCK 5) düzenleme yapılacağı açıklanmışsa da bu
ilkeye bağlı kalınmamış, çeşitli yasalarda; hiç de kabul edilebilir
ölçülerde olmaksızın yeni düzenlemeler yapılmış, bu düzenlemeler
redaksiyon ile açıklanabilecek nitelikte düzenlemeler değildir.
Bunun çok ötesinde düzenlemelerdir.
Bununla da yetinilmeyerek temel ceza yasalarına
uyumdan söz edilirken, temel ceza yasaları ileri sürülen 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda da esaslı değişiklikler yapılmıştır. (Bu
konu aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacaktır.) Hatta Ceza Muhakemesi
Kanununda daha önce komisyonumuzca kabul edilmeyen uzlaşma, hükmün
açıklanmasının ertelenmesi, kamu davasının ertelenmesi gibi müesseseler
hukuk sistemimize yerleştirilmiştir. Temel ceza yasalarına uyum
adı altında daha önce komisyonumuzca reddedilmesine rağmen bir
yıllık süre bile geçmeden Ceza Muhakemesi Kanununda esaslı değişiklikler
yapan düzenlemeler getirilmiştir. Bir anglosakson düzenlemesi
olan uzlaşma müessesesi hatalı olarak daha önceki Ceza Muhakemesi
Kanununda yer almıştı. Bu tasarıda sınırları daha da genişletilmiştir.
Hatta hükümet tasarısında taksirle insan öldürmek fiili bile uzlaşma
kapsamına alınmıştı. Bu girişim çok açık şekilde parası olana kimi
suçlardan yargılanmama hakkını bahşetmektedir. Hukuk devletinin
gerekleriyle ve kanun önünde eşitlik ilkesiyle asla bağdaşmaz.
İkinci düzenleme yine uzlaşma paralelinde olarak
kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesesi olmuştur. Bu
düzenlemenin de hukukumuza girmesi sonucu iddianamenin mecburiliği
ilkesi ortadan kalkmış olmakta, kimi suçlar için savcı iddianame
düzenlemeyebilecektir. Bu düzenleme de hem suistimale açık hem
de hukuk devletinin gerekleriyle bağdaşmaz.
Üçüncü ve aynı paraleldeki düzenleme hükmün açıklanmasının
ertelenmesidir. Cezanın ertelenmesi değil. Bu düzenleme de suistimale
açık olduğu gibi, adaleti daima tartışma içinde tutacaktır. Adalet
ve adalet dağıtılan makam ve merciler güvenilirliğini yitirecektir.
Düzenlemeler hukuk devletinin gereklerine uymadığı gibi, adalet
duygularını ve inancını da zayıflatıcı niteliktedir.
Tasarının gerekçesi temel ceza yasalarındaki
değişikliklere, diğer yasalardaki ceza hükümlerinin uydurulması
olmasına rağmen; hem ceza hükümleri dışında birtakım düzenlemelere
gidilmesi hem de temel ceza yasalarında da böyle bir yöntemle değişiklik
yapılması, gerekçenin haklı olmadığını, gerçek niyetin gerekçeden
farklı olduğunu ortaya koymaktadır.
Tasarı bu haliyle sadece kanun tekniği açısından,
hukuk açısından bir facia değildir. Aynı zamanda yasama görevini
yapan milletvekillerinden de birtakım düzenlemelerin kaçırılması
cinliğidir. Böylelikle çeşitli konularda uzmanlığı olan milletvekillerinin
ilgili komisyonlarda bu uzmanlıklarını yasaya katma olanağı verilmediği
gibi toplumun ilgili ve çeşitli kesimleri yasadan haberdar edilmeden,
bilgilendirilmeden hatta yasanın konusu itibariyle ilgili olan
bakanlığın bürokratları bile bilgilendirilmeden, herk şeyi biz
biliriz anlayışıyla, dayatmacı bir anlayışla düzenlemeler yapılmıştır.
Toplumun bazı kesimlerinin durumdan haberdar olmaları üzerine
kendileriyle ilgili konuda yapılan düzenlemelere müdahil olmaları
üzerine bu konularda geri adımlar atılmıştır. (Örneğin, sanatçılar,
kadın örgütleri) Diğer konularda yasanın ilgili olduğu kesimlerin,
haberi bile olmamıştır.
Kanun tasarısı hukuk tekniği açısından bir faciadır.
TBMM’de yasanın İçtüzük hükümlerine göre görüşülmesini aşmak,
by-pass etmek için geliştirilen ve cinlik esası dışında hiçbir bilimsel
ölçütü olmayan bir tasarıdır. Böyle bir yolun yasama tarihimizde
açılmış olması uzlaşma ve görüşmelerle yasaları oluşturma yerine,
170 yasayı bir maddede toplayarak değişiklik yapılmaya çalışılması;
sonra da komisyon başkanlığına redaksiyon yetkisi alarak komisyonda
görüşüldükten sonra komisyonda maddelerin komisyon kararlarına
aykırı olarak yeniden yazılması sadece kötü ve dayatmacı bir geleneğin
başlatılması anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda komisyonda
yapılmayan görüşmelerin sanki yapılmış gibi tutanağa geçirilmesi,
yani bir çeşit sahte belge düzenlenmesidir. Komisyonda tasarı bu
şekilde madde madde okutulmadığı gibi, madde madde kabulüne de karar
verilmemiştir. Böyle bir düzenleme olmadığı halde varmış gibi rapor
yazılması, tam anlamıyla bir skandaldır. Olaya redaksiyon adı altında
yaklaşmaya da olanak yoktur. Raporda bundan da söz edilmemektedir.
Esasen görüşme yapılmayan hususta redaksiyon olmaz. Bu durum geleceğe
ilişkin umutları da kırıcı bir gelişmedir, güven sarsıcıdır. Sahteciliğin
Adalet Komisyonu raporlarına bulaşmaması gerekirdi. Milletvekillerinden
yasa kaçırılırken içtüzük ihlallerinin ötesine geçilmiştir. Her
türlü yasa, Anayasa ve İçtüzük ihlali ile yapılan görüşmeye ve kırkambar
yasasına karşı oy yazımızı arz ediyoruz.
Orhan Eraslan Muharrem Kılıç Mehmet Küçükaşık
Niğde Malatya
Bursa
Feridun F. Baloğlu Yüksel Çorbacıoğlu Feridun Ayvazoğlu
Antalya Artvin
Çorum
Mehmet Nuri Saygun
Tekirdağ
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN
TEMEL
CEZA KANUNLARINA UYUM AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1-
(1) 1 Şubat 1329; 18 Rebiülevvel 1332 tarihli Ameliyatı İskaiye İşletme
Kanunu Muvakkatının;
a) 32 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Mecra dahilinde her ne suretle olursa olsun balık
sayhgahı tesis edenler ef'ali mezkûreden tahaddüs edecek zarar ve ziyanı
tazminden maada mahallî mülkî amir tarafından ikiyüzelli Türk Lirası
idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
b) 33 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bilamüsaade mecraların tarafeyn süddelerinde
fetha ve mehaz küşat edenler ile süddeler üzerine tarik ihdas eyleyenler
tahakkuk edecek zararuziyanın tazmininden maada mahallî mülkî amir
tarafından beşyüz Türk Lirası idarî para cezasıyla cezalandırılır.
Ancak, verilen para cezasının miktarı
meydana gelen zarar ve ziyandan az olamaz.”
(2) 14/4/1341 tarihli ve 618 sayılı Limanlar Kanununun
11 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 11- İşbu Kanun ile ikinci maddede mezkûr nizamnamelere
muhalif hareket edenlere liman başkanı tarafından beşyüz Türk Lirasından
yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
(3) 2/1/1924 tarihli ve 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında
Kanunun;
a) 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Bu Kanunun ahkamına muhalefet eden dükkân
ve mağaza ve müessese sahip veya müdürlerine belediye encümeni
tarafından yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
b) 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî
para cezalarından tahsil edilen miktarın tamamı ilgili belediyenin
hesabına aktarılır.”
(4) 10/4/1926 tarihli ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde
Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Bu Kanun hükümlerine aykırı hareket
eden kişi, yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla cezalandırılır.”
(5) 19/4/1926 tarihli ve 815 sayılı Türkiye Sahillerinde
Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde
İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanunun 1 inci maddesi hükmüne aykırı
olarak Türkiye limanları arasında kabotaj yapan gemilerin kaptanlarına
ve yabancılara ait deniz taşıtlarının sahiplerine bin Türk Lirasından
yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Donatanı
yabancı olan gemilerle yabancılara ait sair deniz taşıtları,
idarî para cezası tahsil edilinceye kadar elverişli bir limanda
masrafları kendisine ait olmak üzere tutulur. Bu Kanunun 2 ve 3 üncü
maddelerinde belirtilen yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan
hakları kullanan yabancılara beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir ve gemi ve sair deniz taşıtları seferden
alıkonulur.
Birinci fıkrada yazılı olan idarî para cezalarına
o yerin mülkî amiri, diğer idarî tedbirlere liman başkanı tarafından
karar verilir.”
(6) 26/5/1926 tarihli ve 859 sayılı İpek Böceği ve Tohumu
Yetiştirilmesi ve Muayene ve Satılması Hakkında Kanunun 20 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak tohum
üreten, satışa arz eden veya satan kişiye bin Türk Lirasından beşbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Ayrıca, üretilen,
satışa arz edilen veya satılan tohumlara elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu madde hükmüne göre, idarî
para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar vermeye
mahallî mülkî amir yetkilidir.”
(7) 10/6/1926 tarihli ve 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden
Sularının İstismarı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanunun ek
2 nci maddesi aşağıda şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 2- Bu şişelere diğer ticaret ve sanat müesseseleri
tarafından imal edilen maddeler konup satılamaz. Bu yasağa aykırı
hareket eden kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir. Ayrıca,
şişelere içindekilerle birlikte elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir.
Bu fıkra hükmüne göre, idarî para cezasına ve mülkiyetin kamuya
geçirilmesine belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye
sınırları dışında mahallî mülkî amir karar vermeye yetkilidir.
Bu Kanun hükümlerine göre belediye encümenince
verilen idarî para cezalarından tahsil edilen miktarın tamamı ilgili
belediyenin hesabına aktarılır.”
(8) 2/3/1927 tarihli ve 984 sayılı Ecza Ticarethaneleriyle
Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi
Maddelerin Satıldığı Dükkânlara Mahsus Kanunun 21 inci maddesi
aşağıda şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Bu Kanunda tasrih edilen kaidelere riayet
etmeyen veya memnuiyetlere muhalif hareket eden ecza ticarethaneleri
sahip veya müdiri mesulleri ile sanat ve ziraat işlerinde kullanılan
zehirli ve müessir maddeler satıcılığı yapanlara, mahallî mülkî
amir tarafından ikiyüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir. Bu maddelerin satışı kamu sağlığı bakımından
tehlikeli bir durum oluşturuyorsa, tehlike giderilinceye kadar
geçici olarak işletme faaliyetten menedilir.”
(9) 19/3/1927 tarihli ve 992 sayılı Seriri Taharriyat
ve Tahlilat Yapılan ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji
ve Kimya Laboratuvarları Kanununun;
a) 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Uzman olup da izinsiz laboratuvar açanın laboratuvarı,
bu Kanunda yazılı usul uyarınca izin alınıncaya kadar mahallî mülkî
amir tarafından kapatılır. Uzman olmayıp da bu çeşit laboratuvar
açanlara veya izinle açmış oldukları laboratuvarlarını uzman olmayanlara
terk edenlere bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir ve ayrıca laboratuvar kapatılır.”
b) 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Fenne uygun tahliller yerine getirilmediği
ve beyannamesinde belirtilen hükümlere uymadığı veya bu Kanunun
7 nci maddesi uyarınca düzenlenen yönetmeliğe aykırı hareket ettiği
belirlenenlere mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirasından üçbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Ayrıca, şartlar yerine
getirilinceye kadar laboratuvar kapatılır.”
(10) 18/6/1927 tarihli
ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin dört, beş ve altıncı fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Hâkimin reddi isteğinin merci tarafından usul veya
esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde istekte bulunanlardan her
birine yüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para
cezası hükmolunur. Birden çok hâkim bir arada reddedilmişse para cezasının
üst sınırı uygulanır.
Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen
ret isteğinin reddi hâlinde verilecek disiplin para cezası bir önceki
para cezasının iki katından az olamaz.
Bu disiplin para cezasının tahsili için davaya bakacak
mahkeme dosyanın gelişi tarihinden başlayarak onbeş gün içinde gereğini
yapar. Merci kararının uygun bulunmayarak kaldırılması veya bozulması
hâlinde tahsil olunmuş disiplin para cezası ilgilinin isteği üzerine
geri verilir.”
b) 90 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 90- Islah hakkının, mücerret hasmı izaç ve davayı
sürüncemede bırakmak gibi fena bir maksatla kullanıldığı karinei
haliye ile anlaşılırsa, hâkim ıslah talebinde bulunan kimseyi diğer
tarafın bilumum zarar ve ziyanını tazmin ile mahkûm ettikten başka
ikiyüzelli Türk lirası disiplin para cezası da verir.”
c) 113/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 113/A- İhtiyati tedbir kararının uygulanması
dolayısıyla verilen emre uymayan veya o yolda alınmış tedbire aykırı
davranışta bulunan kimse eylemi Türk Ceza Kanununa göre daha ağır
bir cezayı gerektirmediği takdirde, bir aydan altı aya kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır.”
ç) 149 uncu maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kapalı yapılan duruşmalar hakkında Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümleri uygulanır.”
d) 150 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Kişi, dışarı çıkarılması sırasında direnç gösterir
veya karışıklıklara neden olursa yakalanır; hâkim veya mahkeme tarafından,
avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhal, dört güne kadar disiplin
hapsine konulabilir. Ancak, çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.”
e) 253 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 253- Yukarıdaki maddelerde gösterilen hükümler
mahfuz kalmak şartıyla şahadet için çağrılan herkes gelmeğe mecburdur.
Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin
gelmeyen şahitler zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu
giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili usulüne göre
ödettirilir. Zorla getirilen şahit evvelce gelmemesini haklı gösterecek
sebepleri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır.
Fiilî hizmette bulunan askerler hakkındaki zorla
getirme kararı askerî makamlar aracılığıyla infaz olunur.”
f) 271 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 271- Şahitliğin zorunlu olduğu hâllerde, geçerli
bir sebep olmaksızın, şahitlikten veya yeminden çekinen şahit hakkında
bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber ayrıca, on güne kadar
disiplin hapsi verilir. Yeniden dinlenmek üzere dava ertelenir ve
bu oturum masrafına da mahkûm edilir. Yine, şahitlikten ve yeminden
sebepsiz olarak çekinilirse, bu hâlde mahkemece onbeş güne kadar
disiplin hapsine hükmolunur. Kişi, şahitliğe ilişkin yükümlülüklere
uygun davranması hâlinde derhal serbest bırakılır.”
g) 313 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 313- Hâkim senedin münkire aidiyetine karar
verdiği takdirde münkiri talep vukuunda davanın teahhuru sebebiyle
diğer tarafın maruz kaldığı zararı tazmine mahkûm eder.”
ğ) 319 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 319- Mahkemece sahtelik iddiasının reddi
hâlinde talep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları mahkemece takdir ve hükmolunur.”
h) 320 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 320- Sahtelik iddiasından feragat olunabilir
ise de feragatı vakıayı kabul edip etmemekte mahkeme muhtardır.
Mahkeme feragatı kabul ettiği takdirde 319 uncu madde hükmü uyarınca
talep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları mahkemece
takdir ve hükmolunur.”
ı) 576 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Dava sabit olmadığı takdirde müddeiden, kendisinden
dava olunan hâkimin duçar olduğu maddi ve manevi zarar ve ziyan için
takdir olunacak münasip bir tazminatın tahsiline hükmolunur.”
(11) 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı
San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun;
a) 25 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- Diploması olmadığı hâlde, menfaat temin
etmek amacına yönelik olmasa bile, hasta tedavi eden veya tabip unvanını
takınan şahıs bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.”
b) 26 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Bu Kanunun ahkamına tevfikan icrayı sanat
salahiyeti olmayan veya her ne suretle olursa olsun icrayı sanattan
memnu bulunan bir tabip sanatını icra ederse, beşyüz Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
c) 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 27- 5, 6, 10, 12, 15, 23 ve 24 üncü maddeler ahkamına
riayet etmeyen tabiplere yüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.”
ç) 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- İcrayı sanat etmesine mani ve gayrıkabili
şifa bir marazı aklı ile malul olduğu bilmuayene tebeyyün eden tabipler
Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletinin teklifi ve Ali Divanı
Haysiyet kararıyla icrayı sanattan menolunur ve diplomaları geri
alınır.”
d) 41 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 41- Kişisel çıkar amacı olmasa bile diplomasız
olarak diş hekimliği mesleğine ilişkin herhangi bir muayene veya
müdahale yapan, diş hekimliği klinik hizmetleri ile ilgili işyeri
açanların meslek icraları durdurulur. Bu kimseler hakkında iki yıldan
beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
e) 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Bu Kanunun ahkamına tevfikan icrayı sanata
salahiyeti olmayan veya her ne suretle olursa olsun icrayı sanattan
memnu bulunan bir tabip veya diş tabibi veyahut dişçi, dişçilik sanatını
icra ederse beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.”
f) 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- 29 uncu maddede hududu gösterilen icrayı
sanat salahiyetini tecavüz eden veya 33, 35, 36, 37, 39 ve 40 ıncı
maddeler ahkamına riayet etmeyen diş tabipleri veya dişçilere
yüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
g) 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- İcrayı sanata mani ve gayri kabili şifa
bir marazı akli ile malul olduğu bilmuayene tebeyyün eden diş tabibi
ve dişçiler Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletinin teklifi
ve Âli Divanı Haysiyet kararıyla icrayı sanattan menolunur ve diploma
veya ruhsatnameleri geri alınır.”
ğ) 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- Diploma veya belgesi olmadığı hâlde ebeliği
sanat ittihaz edenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, yüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
h) 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Bu Kanunun 47, 49, 50 ve 53 üncü maddelerindeki
şeraiti ifa etmemiş olan veya muvakkaten menedilmiş oldukları
hâlde icrayı sanat eden ebelere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
ı) 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- 51 inci maddede zikredilen icrayı sanat
hududunu tecavüz eden veya 51 ve 52 nci maddeler ahkamına riayet etmeyen
ebelere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
i) 57 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 57- İcrayı sanata mani ve gayrikabili şifa
bir marazı akli ile maluliyeti bilmuayene anlaşılan ebeler Sıhhiye
ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletinin teklifi ve Âli Divanı Haysiyetin
kararıyla icrayı sanattan menolunur ve şahadetname veya vesikası
geri alınır.”
j) 61 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 61- Ruhsatsız ve izinsiz sünnetçilik edenlere,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, bin Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
k) 62 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 62- 60 ıncı madde hükmüne riayet etmeyen sünnetçilere,
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
l) 67 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 67- Salahiyeti olmadığı hâlde hastabakıcılık
eden ve bu unvanı takınanlara yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
m) 68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- 64 üncü maddede gösterilen icrayı sanat
hududunu tecavüz eden veya 65 inci madde hükmüne riayet etmeyen
hastabakıcılara yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
n) 70 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Tabipler, diş tabipleri ve dişler yapacakları
her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise
veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük ameliyei
cerrahiyeler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli
veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak
şahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakat şart değildir.)
Hilafında hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
o) 73 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 73- Protokol defterlerinde tahrifat yapan
ve mugayiri hakikat malumat derceylediği sabit olan tabipler, diş
tabipleri, dişçiler ve ebeler Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik
suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
ö) Ek 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki fıkra hükmüne aykırı hareket eden
diş protez teknisyenleri, 41 inci madde hükümlerine göre cezalandırılır.”
p) Ek 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 8- Diploması veya meslek belgesi olmaksızın
diş protez teknisyenliği mesleğini icra edenler hakkında altı aydan
iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
(12) 14/5/1928 tarihli ve 1262 sayılı İspençiyari
ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununun;
a) 18 inci maddesi
aşağıdaki şeklide değiştirilmiştir.
“MADDE 18- 10 uncu maddede yazılı tahlil neticesinde,
müstahzarların terkibinde bulunan maddelerin saf olmadığı veya
ruhsat almak için verilmiş olan formüle uymadığı veya müstahzarın
tedavi vasıflarını azaltacak veya kaybedecek surette imal edilmiş
olduğu anlaşılırsa, fiil suç oluşturmadığı takdirde, ruhsat sahibi
ve müstahzarların bu şekilde imal edildiğini bilerek satan, satışa
arzeden veya sattıranlara bin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir; ayrıca, ruhsatname geri alınır.”
b) 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- Ruhsatsız olarak müstahzar imal edenler
veya bu suretle imal edilen müstahzarları bilerek satan, satışa arzeden
veya sattıranlara, müstahzar imaline salahiyet sahibi oldukları
takdirde, beşyüz Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar; müstahzar
imaline salahiyet sahibi olmadıkları takdirde, binbeşyüz Türk Lirasından
yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu müstahzarlar
kendilerine atfedilen tedavi vasıflarını haiz olmadığı veya
bu vasıfları azaltacak veya kaybedecek şekilde veya saf olmayan
maddelerden imal edildiği anlaşıldığı takdirde 18 inci maddede yazılı
ceza tatbik olunur.
Memleket dışında yapılmış müstahzarları ruhsatsız
olarak ticaret kastıyla ithal etmek veya bunları bilerek satmak veya
satışa arz etmek veya sattırmak kaçakçılıktır. Bu fıkrada yazılı
suçları işleyenler hakkında, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu hükümleri tatbik olunur.”
c) 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- 18 ve 19 uncu maddelerde mezkûr ahval hariç
olmak üzere bu Kanun ahkamına muhalif hareket edenlere ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları ve diğer
idarî yaptırımlara mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.”
ç) Ek 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 4- Müstahzarları taklit ederek bunların
tedavi vasıflarını azaltacak veya kaybedecek ya da kullananların
sıhhatine az veya çok zarar verecek surette imal edenler veya bu suretle
imal edildiğini bilerek satan, satışa arzeden veya sattıranlar,
Türk Ceza Kanunu ve sair kanun hükümlerine göre cezalandırılır.”
d) Ek 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 6- Bu Kanunun 18 ve 19 uncu maddelerinde
tanımlanan kabahatlerin konusunu oluşturan müstahzarlara elkonularak,
bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
(13) 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha
Kanununun;
a) 110 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 110- Zührevi hastalıklardan birine dûçar
olduğunu bildiği veya görünüşü nazaran veyahut tedavisi altında
bulunduğu tabiplerinin izahatıyla bu hastalıklardan birine müptela
olduğunu bilmesi lazım geldiği halde hastalığı bir diğerine sirayet
ettirenler hakkında bu Kanunda mezkûr mücazat tatbik olunur. Frengili
bir çocuğun frengiye musap olduğunu bildiği halde salim bir süt anneye
emzirtmek memnudur.”
b) 282 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 282- Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı
hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlara, fiilleri ayrıca
suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüzelli Türk Lirasından bin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.”
c) 283 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 283- Bu Kanunda yazılı belediye vazifelerine
taallûk edip 266 ncı maddede gösterilen sıhhi zabıta nizamnamesinde
mezkûr memnuiyetlere muhalif hareket edenlerle mecburiyetlere
riayet etmeyenler, 15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Kanunla değişik
16/4/1924 tarihli ve 486 sayılı Kanun mucibince cezalandırılır.”
ç) 284 üncü maddesinde yer alan “Ceza Kanununun 263
üncü” ibaresi, “Türk Ceza Kanununun 195 inci maddesi” şeklinde değiştirilmiştir.
d) 285 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 285- 78 inci maddede yazılı memnuiyete rağmen
laboratuvarlarında kolera ve veba ve ruam kültürleri bulunduranlar
elli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
e) 287 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 287- 101 inci maddede zikredilen tedbirlere
muhalefet edenler veya tedaviye icabet etmeyenler, Kabahatler Kanununun
32 nci maddesine göre cezalandırılır.”
f) 288 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 288- 103 üncü maddedeki mecburiyete riayet
etmeyenlere, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
g) 289 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 289- 109 uncu maddedeki mecburiyete riayet
etmeyen tabiplere yüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
ğ) 290 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 290- 110 uncu maddede yazılı yasaklara aykırı
hareket edenler, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılır.”
h) 291 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 291- 112 nci maddede gösterilen tedbirlere
riayet etmeyen ve tedaviye icabet eylemeyenler, Kabahatler Kanununun
32 nci maddesine göre cezalandırılır.”
ı) 292 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 292- 137 nci maddede gösterilen mecburiyete
riayet etmeyen gemi süvarilerine ikiyüzelli Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
i) 294 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 294- Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletiyle
İktisat Vekaleti tarafından 141 inci maddede gösterildiği veçhile
müştereken tespit edilen nizamnamede mündemiç levazım ve saireyi
bulundurmayan ve yolcuların selamet ve emniyetini temin eyleyecek
tedbirlere riayet etmeyen gemi sahip veya süvarilerine dörtyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir ve bu levazım ikmal edilinceye
kadar gemilerin seyrüseferlerine mümanaat olunur.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
j) 295 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 295- 179 uncu maddede zikredilen nizamname
ile Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve İktisat Vekaletlerince müştereken
tespit edilen tedbirlere riayet etmeyen iş sahiplerine beşyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Bu yüzden şahsî veya umumi zarar
hasıl olduğu takdirde ahkamı umumiye mucibince takibatı kanuniye
ifa edilir.”
k) 296 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 296- 185 inci maddedeki memnuiyet hilafına
hareket edenler altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
l) 297 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 297- 186 ve 187 nci maddelerdeki fiilleri işleyenler,
üç aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
m) 298 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 298- 205 inci maddedeki mecburiyete riayet
edilmeyen mahaller, gerekli yükümlülükler yerine getirilinceye
kadar mahallî mülkî amir tarafından faaliyetten men edilir.”
n) 299 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 299- 215 inci maddede zikredilen defin ruhsatiyesi
olmadan cenaze defneden mezar bekçileri veya ölü sahipleri Kabahatler
Kanununun 32 nci maddesine göre cezalandırılır.”
o) 301 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 301- Müsaadesiz bir şehir ve kasabadan diğerine
ölü nakledenler Kabahatler Kanununun 32 nci maddesine göre cezalandırılır.”
ö) 302 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 302- Belediyelerce 252 nci maddeye tevfikan
sıhhi mahzuru olmadığı tasdik edilmeden sahip oldukları binaları
iskan ettirenler veya icara verenlere yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
(14) 15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Umuru Belediyeye
Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı
Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanunun;
a) 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine
kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde
ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye
kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri
işleyenlere veya yapmayanlara belediye encümenince Kabahatler
Kanununun 32 nci maddesi hükmüne göre idarî para cezası ve yasaklanan
faaliyetin menine karar verilir. Bu kararda ilgili kişiye bir süre
de verilebilir.
Belediye encümeni kararında belli bir fiilin muayyen
bir süre zarfında yapılmasını da emredebilir. Emredilen fiilin
ilgili kişi tarafından yapılmaması hâlinde, masrafları yüzde yirmi
zammı ile birlikte tahsil edilmek üzere belediye tarafından yerine
getirilir.
Bu madde hükümleri ilgili kanunda ayrıca hüküm
bulunmayan hâllerde uygulanır.”
b) 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 2- Belediyelerin karar organları veya ilgili
komisyonlar tarafından mevzuata uygun olarak belirlenen yolcu nakil
araçlarına ilişkin ücret tarifelerine uymayan kişi, belediye encümeni
tarafından ikiyüzelli Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
c) 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî
para cezalarından tahsil edilen miktarın tamamı ilgili belediye
hesabına aktarılır.”
(15) 10/6/1930 tarihli ve 1705 sayılı Ticarette Tağşişin
Men’i ve İhracatın Murakabesi ve Korunması Hakkında Kanunun;
a) 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Bu Kanun uyarınca ilgili Bakanlıkça alınan
kararlara ve düzenlemelere aykırı hareket edenlere, tacir olup
olmadıklarına bakılmaksızın, beşyüz Türk Lirasından yirmibin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, sınai veya ticari tesiste, bu Kanun uyarınca
ilgili Bakanlıkça alınan karar ve
düzenlemelere uygunluk sağlanması için zamana ihtiyaç bulunması
hâlinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar sınai ve ticari faaliyetin
durdurulmasına karar verilebilir.
Ürünlerin, ikinci fıkra uyarınca verilen süre içerisinde
alınan karar veya düzenlemelere uygun hâle getirilmemesi hâlinde
bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
b) 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Bu Kanunun hükümlerine göre idarî yaptırım
kararı mahallî mülkî amirler tarafından verilir.”
(16) 24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı Hususi Hastaneler
Kanununun;
a) 35 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 35- 34 üncü maddede mezkur ihtar hükümlerini
tayin olunan zamanda yapmayan hususi hastanelerin işletenlerine
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilmekle birlikte, ihtarı
mucip olan noksanlar, hastaların tedavi ve istirahatine müessir
olduğu takdirde ayrıca 36 ncı madde hükmü de tatbik olunur.”
b) 40 ıncı maddesinde yer alan “müdürler seksenyedimilyon
lira idarî para cezasıyla cezalandırılır.” ibaresi “müdürlere
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 41 inci maddesinde yer alan “müdürlerinden yüzyetmişdörtmilyon
lira idarî para cezası alınır” ibaresi, “müdürlerine ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Yatan hastalardan 26 ve 27 nci maddelere
aykırı olarak fazla ücret alan hususi hastanelerin işletenlerine
beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, fazla tahsil
edilen ücret geri alınarak ilgililere iade edilir.”
d) 43 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 43- 29 uncu maddede yazılan cerrahi ameliyeleri
aynı maddede yazılı tetkik ve tedavileri yapılmadan icra eden tabiplere,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beşyüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Eğer bu suretle cerrahi ameliye yapılan hasta vefat
eder ve vefatın ameliyattan evvel yapılması lazım ve mümkün olan
şartların ifa edilmemesinden ileri geldiği meydana çıkarsa cerrahi
ameliyeyi icra eden tabip hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri
tatbik olunur. 29 uncu maddenin son fıkrasında yazılı zaruri sebeple
ameliyattan evvel ifa edilmeyen şartlardan ve bunların neticelerinden
dolayı cezaya hükmolunmaz.”
e) 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- Tedavisini üstüne aldığı hastaları,
yerine vekil bırakmadan izinsiz olarak kendi arzularıyla terkederek
bu hastaların tedavisiz kalmalarına sebep olan, 11 inci maddede
yazılan mütehassıs tabiplere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Eğer bu suretle tedavisiz bırakılmak neticesi olarak hasta
kişinin hastalığının ağırlaşması veya ölmesi halinde mes'ul mütehassıs
tabip hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri tatbik olunur.”
f) 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- Bu Kanun ve 21 inci maddede yazılan nizamname
ile tayin olunan mecburiyetleri
yapmayan veya memnuiyetlere aykırı hareketlerde bulunanlara ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(17) 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin
Murakabesi Hakkında Kanunun;
a) 23 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
“İzin belgesi almadan ya da izin belgesi almasına
rağmen bilerek belgesinde belirtilen alandan fazla yerde veya izin
belgesinde kayıtlı yerden başka yerde kenevir ekimi yapan kişi, üç
aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
“Münhasıran esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi
yapan kişi bir yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu madde kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden
ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır.”
b) 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- Uyuşturucu maddeleri 15 inci maddede
zikredilenlerden başkalarına satan ecza ticarethaneleri sahip
ve mesul müdürleri ile tabip reçetesi olmadan satan eczane sahip
veya mesul müdürleri Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri uyarınca
cezalandırılır.”
c) 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- 17 nci maddede yazılı vesikaları almayı
ihmal eden veya saklamayan yahut bu Kanunda zikredilen defterleri
tutmayan ecza ticarethaneleri sahip ve mesul müdürlerine mahallî
mülkî amir tarafından beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.”
ç) Ek 1 inci maddesinin
üç ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci fıkrada belirtilen maddelerden herhangi
birini izinsiz imal, ithal ve ihraç edenler, nakledenler veya bulunduranlar,
satın alanlar veya satanlara, mahallî mülkî amir tarafından onbin
Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, bu maddelerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir.
Birinci fıkrada belirtilen maddelerden herhangi
birini, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imalatında kullanılmak
amacıyla imal, ithal veya ihraç edenler, nakledenler veya bulunduranlar,
satın alan veya satanlar, Türk Ceza Kanununun 188 inci maddesindeki
suça teşebbüsten dolayı cezalandırılır.”
(18) 14/6/1934 tarihli ve 2510 sayılı İskan Kanununun
46 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 46- 43, 44 ve 45 inci maddelerdeki mecburiyetleri
yapmayan, bu maddelere muhalif hareket eden ve iskan işlerinde gevşeklik
gösteren kamu görevlilerine mahallî mülkî amir tarafından yüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
(19) 21/6/1934 tarihli ve 2527 sayılı Basma Yazı ve
Resimleri Derleme Kanununun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Verilmesi mecburi olan basma yazı ve resimleri
müddeti içinde vermeyenlere mahallî mülkî amir tarafından ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, basma yazı ve resimlere
elkonularak Milli Eğitim Bakanlığına devredilmek üzere mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir.”
(20) 5/6/1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun
35 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Mütevelli, göreviyle bağlantılı olarak işlediği
suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır.”
(21) 7/6/1935 tarihli ve 2767 sayılı Sıtma ve Frengi
İlaçları İçin Kanunun 2 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci maddeye göre monopol altına alınan ilaç
ve filmlerden Türkiye Kızılay Cemiyetinden başka şahıslar namına
gelenler gümrükten geçirilmez. Sahibi olmayan ilaç ve filmlerle kaçak
olarak yurda sokulmak istenilen veya bu şekilde girmiş bulunanlar
derhal müsadere edilerek Türkiye Kızılay Cemiyetine devredilir.
Muhbir ve müsadirlere 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
hükümlerine göre ikramiye verilir.”
“Birinci maddede yazılı ilaç ve filmleri kaçak olarak
yurda ithal eden veya ithale teşebbüs edenler, malların miktarı ve
değerine göre yüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
(22) 27/1/1936 tarihli ve 2903 sayılı Pamuk Islahı
Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere mahallî
mülkî amir tarafından üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
(23) 11/6/1936 tarihli ve 3039 sayılı Çeltik Ekimi Kanununun;
a) 11 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İzinsiz ve fakat kanunun hükümlerine uygun olarak
çeltik ekenlere ektikleri her dekar için elli Türk Lirası idarî para
cezası verilir. İzinsiz yapılan çeltik ekimi aynı zamanda bu Kanunun
ve bu Kanuna göre yapılacak idarî ve fenni talimatların hükümlerine
uygun olmazsa, ekilen her dekar için yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
b) 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Sıhhi zararı olduğu hâlde istenildiği zaman sularının
tamamen ve az zamanda boşaltılmasını temin edecek savakları olan
bendlerin uzaklığı kesik sulama usulünde olduğu gibidir. Bu bendlerin
çeltik arkları gibi muayyen zamanlarda açılıp sulara serbest akıntı
verilmesi gerektir. Bu hükümlere aykırı hareket edenlere, ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Çeltik biçildikten sonra ertesi
yıl ekim hazırlıklarına başlanıncaya kadar çeltikliklerin yine
su altında bırakılması yasaktır. Ancak milleme, zararlı hayvanların
öldürülmesi gibi maksadlarla sıtma sürfelerinin yaşamayacağı
kış ayları içinde bu yerlerin su altında bırakılmasına komisyonca
izin verilebilir. Başka zamanlarda ise bir haftaya kadar izin verilebilir.
Bunun aksini yapanlara her dekar için on Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
c) 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Kesik sulama tatbik olunan yerlerde çeltik
komisyonunun tespit ettiği zamanlarda çeltik tarlalarını tamamen
susuz bırakmayanlara ve bu maksadlarla suyu kesik ana arkların suyunu
açmak teşebbüsünde bulunanlara yüzelli Türk lirası idarî para cezası
verilir ve tekrarında bunları yapanların suları büsbütün kesilir.”
ç) 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 27- Çeltikliklerde çalıştırılan işçilerin
sıhhatlerinin korunması için konulan hükümlere aykırı hareket
edenlere veya mükellef oldukları vazifeleri yapmayanlara yüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
d) 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Bu Kanun hükümleri içinde çeltikliklerin
yeniden yapılması, idare ve ıslahı, suların sevk ve idaresi ve bunun
gibi hususlar hakkında bu Kanunda yazılı yasaklara aykırı hareket
edenlere veya mükellef oldukları vazifeleri yerine getirmeyenlere
ve çeltik komisyonu kararlarını yapmayanlara yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
e) 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 30- Bu Kanunda yazılı idarî para cezalarına
çeltik komisyonlarınca karar verilir.”
f) 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 31- Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî
para cezaları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine göre
tahsil olunarak ilgili il özel idaresinin hesabına aktarılır.
Hususi idareler, buna karşı her yıl bütçelerine
çeltik ekimi için, çeltik komisyonunca yapılacak masrafa karşılık
olmak üzere gelir kısmına koyduğu gelir kadar masraf kısmına da aynı
tahsisatı koymak mecburiyetindedir. Şu kadar ki, hususi idareler,
herhangi bir zamanda gelirden karşılığı olmadıkça sarfiyat yapamazlar.
Her yıl içinde kalan para hususi idarelerce çeltik komisyonu emrine
o yerin Ziraat Bankasına yatırılır. Bu para çeltik komisyonunun
teklifi ve Ziraat Vekilliğinin imzasıyla mahallî çeltik işlerinin
ileri götürülmesi hususlarında kullanılır ve yıl sonunda bu sarfiyatın
hesabı Ziraat Vekilliğine verilir.
Çeltik komisyonlarının masrafları için komisyon
nam ve hesabına hususi idarelerce tahsil edilmiş para bulunmadığı takdirde bu işler
için icab eden tahsisat Ziraat
Vekilliğince hususi idarelere verilir. Şu kadar ki; masraf geliri
aşarsa karşılığı Ziraat Vekilliği bütçesinde Çeltik Ekimi Kanununun
tatbiki masrafı adı ile açılacak fasıldan hususi muhasebeler emrine
tediye olunur.
g) 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 33- Çeltik komisyonunun memur olmayan üyeleri
ve mutemet heyetleri üyeleriyle su korucularına karşı, vazifelerini
yaptıkları sırada, suç işleyenler hakkında, Türk Ceza Kanununun
kamu görevlileri aleyhine suç işleyenlere dair olan hükümleri
tatbik olunur.”
(24) 10/2/1937 tarihli ve 3122 sayılı Öğretici ve
Teknik Filimler Hakkında Kanununun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Üçüncü maddede yazılı mecburiyete riayet
etmeyenlere mahallî mülkî amir tarafından ikiyüzelli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
(25) 19/4/1937 tarihli ve 3153 sayılı Radiyoloji,
Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri
Hakkında Kanunun;
a) 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- Mütehassıs olduğu hâlde bu Kanunda yazılı
müesseseler için izin almayan kişiye beşyüz Türk Lirası; bu müesseseleri
açan mütehassıs olmayanlara ise, bin Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
b) 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- 3 üncü maddede adı geçen nizamnamedeki
vasıf ve şartlara uygun olmayan cihazları kullananlara ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(26) 17/12/1937 tarihli ve 3284 sayılı Bazı Maden Hurdalarının
Dışarı Çıkarılmasının Yasak Edilmesi ve Satın Alınması Hakkında
Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Yasaklanmış olmasına rağmen, 1 inci maddede
yazılı hurdaları;
a) Yurt dışına çıkarmaya teşebbüs edenlere
bin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına
kadar,
b) Yurt dışına çıkaranlara hurdanın piyasa değerinin
iki katı,
idarî para cezası verilir.
Ayrıca, birinci fıkranın (a) bendinde sayılı kabahat
konusu eşyaya elkonulur ve mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.
Bu maddede yazılı olan idarî yaptırım kararları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.
Mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilen
hurda, askerî fabrikalara teslim edilir.”
(27) 17/6/1938 tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve
Mimarlık Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki madde hükümlerine aykırı harekette
bulunanlar, üç aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezası ile
cezalandırılır.”
(28) 20/6/1938 tarihli ve 3467 sayılı Yüksek Mühendis
ve Teknik Okulları Mezunlarının Mecburi Hizmetlerine Dair Kanunun
6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Yukarıdaki madde hükmüne göre diploma
veya ruhsatnameyi hamil olmadıkları hâlde sanatlarını yapanlar
üç aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bunları
istihdam eden hakiki veya hükmi şahıslar dahi 4 üncü maddede yazılı
tazminatı bir misil fazlasıyla kendi üzerlerine almış olurlar.”
(29) 20/6/1938 tarihli ve 3468 sayılı Pul ve Kıymetli
Kâğıtların Bayiler ve Memurlar Vasıtasiyle Sattırılmasına ve
Bunlara Satış Aidatı Verilmesine Dair Kanunun;
a) 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Pul ve kıymetli kâğıt bayiliği yapabilmek
için mahallin en büyük maliye memurundan ruhsat tezkeresi almak
şarttır. Noterler ve kendilerine izin verilen memurlar bu kayidden
müstesnadır.
Ruhsat tezkeresi almaksızın pul ve kıymetli kâğıt
satanlara, almakla yükümlü oldukları ruhsat tezkeresi resminin
beş misli idarî para cezası verilir.
İzin almaksızın pul ve kıymetli kâğıt satan memurlara,
bulundukları mahalle mahsus bayi ruhsat tezkeresi resminin beş
misli idarî para cezası verilir.
Pul ve kıymetli kağıtları kıymetinden fazla bedelle
satanlara fazla bedelle sattığı pul ve kıymetli kâğıt bedellerinin
beş misli idarî para cezası verilir. Ancak, verilecek idarî para cezasının
miktarı yüz Türk Lirasından az olamaz. Tekrarı hâlinde bayilerin
ruhsat tezkeresi iptal edilir ve bir daha kendilerine ruhsat tezkeresi
verilmez.”
b) 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- 5 inci maddede yazılı idarî yaptırımlara
karar vermeye mal müdürü yetkilidir.”
(30) 26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin
Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun;
a) 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu hükme aykırı hareket ederek zeytinliğe hayvan
sokanlara şikâyet üzerine beher kıl keçi için yirmi Türk Lirası, diğer
hayvanların beheri için on Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Ancak, bu suretle verilecek idarî para cezası ikiyüz Türk Lirasından
fazla olamaz.”
b) 17 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki fıkra gereğince kurulacak birliklerin
kuruluş ve çalışma esasları ile zeytinliklerin bakımı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca üç ay içinde hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Belirlenecek bu kurallara göre zeytinliklerine bakmayan üreticiye
ağaç başına on Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
c) 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye
sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları
kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam
yapılaşma, zeytinlik alanının % 10'unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin
ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının fenni gerekçeye
dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa
ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu hâlde dahi kesin zaruret görülmeyen
zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlere
ağaç başına altmış Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
ç) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Bu Kanun hükümlerine göre idarî para cezasına
karar vermeye mahallî mülkî amir yetkilidir.”
(31) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Milli Müdafaa
Mükellefiyeti Kanununun;
a) 64 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 64- Milli Müdafaa mükellefiyetine tabi tutulan,
mallarını mevcut olmasına rağmen vermeyenlerden bu mallar zorla
alınır ve haklarında üç aya kadar hapis cezasına hükmolunur.”
b) 65 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 65- Bu kanun mucibince salahiyettar makamlara
bildirmeğe mecbur oldukları hususatı suiniyetle yanlış olarak
bildirenler haklarında üç aya kadar hapis cezasına hükmolunur.”
c) 67 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 67- 27 nci maddede yazılı mecburiyetlere
riayet etmeyenlere mahallî mülkî amir tarafından ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
ç) 68 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“ Kanunun 1 inci maddesinde yazılı hâllerde milli
müdafaa mükellefiyetine tabi tutulduğu sahiplerine tebliğ edilen
her türlü nakil ve cer vasıtalarını, kabul edilebilir bir sebebe
dayanmaksızın milli müdafaa mükellefiyeti komisyonunun tayin
ettiği müddet zarfında bildirdiği yerde bulundurmayanlar, yirmi
günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
d) 69 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 69- Milli Müdafaa mükellefiyetine tabi tutulan
madenleri işletenler mükellefiyet emrini suiniyetle yapmadıkları
takdirde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Milli Müdafaa mükellefiyetinin tatbikinden sonra
çıkarmış oldukları madenleri ciheti askeriyenin müsaadesi olmaksızın
başkalarına vermiş olanlar, birinci fıkra hükmüne göre verilen hapis
cezasının yanı sıra beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, verilecek adlî para cezasının miktarı suçun konusunu oluşturan
madenlerin piyasa değerinden az olamaz.”
e) 70 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Milli Müdafaa mükellefiyetine tabi tutulan
sınai müesseselerin sahipleri veya işletenleri mükellefiyet
emrini suiniyetle yapmadıkları takdirde altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
Milli Müdafaa mükellefiyetinin tatbikinden sonra
ciheti askeriyenin müsaadesi olmaksızın başkalarına mamul veya
mahsul verenler, birinci fıkra hükmüne göre verilen hapis cezasının
yanı sıra beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, verilecek adlî para cezasının miktarı suçun konusunu oluşturan
mamul ve mahsullerin piyasa değerinden az olamaz.”
f) 71 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 71- Manevralarda atış yapılan ve hususi işaret
ve alametlerle girilmesi yasak edilen yerlere girenler ve bu mahallere
hayvan sokanlara mahallî mülkî amir tarafından elli Türk Lirası kadar
idarî para cezası verilir.”
(32) 5/7/1939 tarihli ve 3670 sayılı Milli Piyango
Teşkiline Dair Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Biletlerin, üzerinde yazılı kıymetlerden
daha yüksek fiyatla satılması memnudur. Hilafına hareket eden bayiler
yüksek fiyatla sattıkları beher bilet için ikiyüz Türk Lirası idarî
para cezasıyla cezalandırılacakları gibi bayilik ruhsatnameleri
de o yerin en büyük mülkî amiri tarafından geri alınır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(33) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının
Korunması Hakkında Kanunun;
a) 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Bu Kanunda yazılı istisnalar ile idarî
para cezaları dışında koruma ve ihtiyar meclislerinin bu Kanun
hükümlerine göre verecekleri kararlar aleyhine alakalılar tarafından
kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren on gün zarfında
murakabe heyetine müracaat ve itiraz olunabilir. Müddeti zarfında
aleyhine itiraz edilmeyen kararlar katileşir. Bu suretle katileşen
kararlar derhal icra olunur.”
b) 14 üncü maddesine “çıkarmak” ibaresinden sonra
gelmek üzere “disiplin” ibaresi eklenmiştir.
c) 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 31- Murakabe heyetlerinin 8 inci maddenin
beşinci bendine göre ittihaz edecekleri tedbirlere aykırı harekette
bulunanlara, koruma veya ihtiyar meclislerince elli Türk Lirasından
ikiyüzelli Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Sahip bulunduğu hayvanları mahallî adetlere aykırı
olarak başıboş bırakan kişiye, koruma veya ihtiyar meclisi tarafından,
başıboş bırakılan her bir hayvanla ilgili olarak on Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ancak her defasında verilecek ceza ikiyüz
Türk Lirasından fazla olamaz.
Bu Kanun hükümleri uyarınca verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın tamamı köy sandığına irat kaydolunur.”
(34) 14/1/1943 tarihli ve 4373 sayılı Taşkın Sulara
ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanununun 15 inci maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Davet anında köy ve kasabalarında bulunup da sıhhi
vaziyetleri müsait olduğu hâlde ve başkaca makbul bir sebep olmaksızın
bu davete icabet etmeyenler ile gidip çalışmayanlar, kaymakam veya
valinin kararıyla Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi uyarınca
cezalandırılır.
6 ncı maddede yazılı memurlardan hadise mahalline
yardımcı göndermeyenlerle bu Kanunun hükümlerini tatbikte ihmali
görülenler Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinin ikinci fıkrasına
göre cezalandırılır.”
(35) 16/7/1943 tarihli ve 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı,
Seylap veya Heyelan Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa
Uğrayan Dosyalar Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanunun;
a) 35 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 35- Bir işe ait vesika kimin elinde ise o kimse
yenilemeyi yapan merciin emriyle bu vesikayı vermeğe mecburdur.
Bu makamlarca vesika asıllarının alıkonulmasına lüzum görülmezse
suretleri alınarak aslı iade edilir. Asılları alıkonulan vesikaların
suretleri bedava tasdik olunur. Mahkeme veya büro veya tetkik mercii
tetkik ettiği maddeye müteallik olarak hakiki ve hükmi her şahıstan
lüzum gördüğü her suali sorabilir. Bu suallere doğru olarak ve tayin
edilen müddette cevap vermek mecburidir. Bu müddet beş günden aşağı
ve yirmi beş günden yukarı olamaz.
Bu Kanun kapsamına giren belgeleri, açıkça istenmesine
rağmen, kendisinde bulunduğu hâlde yetkili kamu görevlisine vermeyen
kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanun kapsamına giren belgelerle ilgili bilgileri
açıkça istenmesine rağmen, yetkili kamu görevlisine vermeyen veya
yanlış bilgi veren kişi üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu madde hükümleri bir doğal veya sosyal felaket
dışında herhangi bir sebeple belgelerin yok olması veya kaybedilmesi
hâlinde de uygulanır.
Bu maddede yazılı suçlar bir avukat tarafından yapılmışsa
doğrudan doğruya veya yukarıda belirtilen makamlardan verilecek
müzekkere üzerine hakkında baro tarafından ayrıca disiplin cezası
dahi tayin olunur.
Baro, disiplin cezası tayini hususunda mahkemece
verilecek beraat kararıyla mukayyet değildir.”
b) 36 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Soruşturma evresi genel hükümler uyarınca yenilenir.”
c) 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 38- Kovuşturma evresinde dosyaların noksanı
mahkemece ikmal edilir.
Dosya yoksa veya mevcudu duruşma yapılmasına imkân
vermeyecek derecedeyse soruşturma
yeniden yapılır.”
ç) 43 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 43- Bir doğal veya sosyal felaket nedeniyle
ya da başka herhangi bir sebeple belgelerin yok olması veya kaybolması
hâlinde dava zamanaşımı süresi dosya kovuşturma işlemlerine devam
edecek ölçüde tamamlanıncaya kadar işlemez. Ancak, dosyanın yok
edilmesine veya kaybolmasına kasten sebebiyet verilmemiş olması
hâlinde bu durma süresi beş yıldan fazla olamaz.”
(36) 7/8/1944 tarihli ve 4654 sayılı Memleket İçi Düşmana
Karşı Silahlı Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun;
a) 6 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine göre tesis edilen mükellefiyetlerde
davete icabet etmeyenlerle icabetten sonra kaçanlar veya verilen
vazifeleri ihmal edenler veya bu Kanunun tatbikini herhangi bir şekilde
zorlaştıranlar Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi hükmü uyarınca
cezalandırılır. İdarî para cezasına, mahallî mülkî amir tarafından
karar verilir.”
b) 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Bu Kanun hükümlerine göre müdafaa işlerinde
kullanılmak üzere hazırlanmış veya bu işte tahsis kılınmış olan tesisatı
ve eşyayı kasten tahrip edenler veya hasara uğratanlar ve bu işe tahsis
edilmiş olan esliha, cephane ve teçhizatı zorla alanlar ve çalanlar
iki seneden sekiz seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Zararın taksirle meydana gelmesi halinde, faile
altı aydan üç seneye kadar hapis cezası verilir.”
(37) 10/6/1946 tarihli ve 4922 sayılı Denizde Can ve
Mal Koruma Hakkında Kanunun; a) 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 20- Bu Kanunda yazılı sebeplerle:
a) Yolculuğuna izin verilmemiş,
b) Denize elverişlilik belgesi almamış,
c) Belgesi battal edilmiş,
d) Belgesinin süresi geçmiş,
olmasına rağmen sefere çıkan ticaret gemisi derhal
seferden alıkonularak muhafaza edilmek üzere en yakın elverişli
limana çekilir. Gemideki yükün gideceği yere götürülmesi için
gerekli bütün masraflar donatan tarafından karşılanır. Ayrıca;
gemiyi sevk ve idare eden kaptan ile gemi donatanına beşbin Türk Lirasından
yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Geminin muhafaza edilmek üzere limana çekilmesi
ve limanda tutulması, yük ve yolcuların gidecekleri yere götürülmesi dolayısıyla oluşan bütün masraflar
ile idarî para cezaları eksiksiz olarak ödendiği takdirde 4 üncü
madde hükümleri çerçevesinde gemi serbest bırakılır.
Geminin alıkonulduğu tarihten itibaren otuz gün
geçmesine rağmen kaptan veya donatanın bu madde hükümlerine göre
yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde gemi, limanın bulunduğu
yerin mülkî amirliği tarafından ihale mevzuatı hükümlerine bağlı
olmaksızın en kısa zamanda satılır. Satıştan elde edilen gelirden
geminin limana çekilmesi ve muhafaza edilmesi için gerekli olan
bütün masraflar karşılandıktan ve para cezası tahsil edildikten
sonra bakiye miktarın kalması hâlinde bu miktar donatanın veya yasal
temsilcisinin başvurusu üzerine kendisine ödenir.
Geminin satışının gerçekleştirilememesi veya
gerçekleştirilmekle beraber satış bedelinin masrafları ve para
cezasını karşılamaması hâlinde bu miktar 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre donatandan ve gemi
kaptanlarından müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre
tahsil edilir.
Donatanın yabancı gerçek veya tüzel kişi olması
veya kaptanın Türk vatandaşı olmaması hâlinde bu masraflar aylık
yüzde on gecikme zammıyla birlikte genel hükümlere göre tahsil olunur.”
b) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Yolcu taşımasına izin verilmemiş bir ticaret
gemisiyle ilgili olarak da 20 nci madde hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun 11 inci maddesine göre belirlenen yükleme
markası üzerindeki yükleme çizgilerinin gösterdiği hadden fazla
yükle yolculuk yapan gemi derhal seferden alıkonularak en yakın elverişli
limana çekilir. Gemideki yükün gideceği yere götürülmesi için
gerekli bütün masraflar donatan tarafından karşılanır. Ayrıca gemiyi
sevk ve idare eden kaptan ile gemi donatanına beşbin Türk Lirasından
yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Geminin limana çekilmesi ve limanda tutulması,
yükünün gideceği yere götürülmesi dolayısıyla oluşan bütün masraflar
ile idarî para cezaları eksiksiz olarak ödendiği takdirde gemi serbest
bırakılır.
Yetkili olmadığı hâlde yükleme markasının yerini
değiştirenler üç aydan altı aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Donatanın kanuna aykırı emrine uymuş olması,
kaptanı sorumluluktan kurtaramaz.’
c) 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- 12 nci maddede yazılı tehlikeli eşyayı
tüzükte belirtilen hükümlere aykırı olarak yükleyen veya taşıyan
gemi kaptanına beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir. Gemi donatanı ile ilgili olarak
bu cezanın üst sınırı yüzbin Türk Lirasıdır.
12 nci maddede yazılı tehlikeli eşyayı kişilerin
hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek
şekilde taşıyan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
ç) 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 23- Tüzükle belirtilen yardım isteme işaretlerini
yerinde ve gereği gibi kullanmayanlarla bu Kanunun 10 uncu maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket eden kaptana beşbin
Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
Deniz kazasının gerçekleşmesi hâlinde Türk Ticaret
Kanununun 982 ve 984 üncü maddeleri hükümlerine göre deniz raporu
almayan veya bu raporun tasdikli bir örneğini kazadan sonra uğradığı
liman reisliği bulunan ilk limanda liman reisliğine vermeyen gemi
kaptanı iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları yetkili liman
başkanları ile Sahil Güvenlik Komutanlığı bot komutanları tarafından
verilir.”
d) 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- Bu Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrası ile 14, 15 ve 16 ncı maddelerindeki yardım yükümlülüklerinin
her birine aykırı hareket eden kaptanlar, Türk Ceza Kanununun 98 inci
maddesi hükmüne göre cezalandırılır.”
(38) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun
66 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66- İl genel kurulu veya idare kurulları yahut
en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye
istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin
tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya
riayet etmeyenler, mahallî mülkî amir tarafından Kabahatler Kanununun
32 nci maddesi hükmü uyarınca cezalandırılır.”
(39) 11/2/1950 tarihli ve 5539 sayılı Karayolları
Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 21 inci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Karayolları Genel Müdürlüğü işletiminde olan
erişme kontrollü karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini
ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine Karayolları
Genel Müdürlüğünce geçiş ücretinin on katı kadar idarî para cezası
verilir.”
(40) 2/3/1950 tarihli ve 5584 sayılı Posta Kanununun;
a) 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- 8 inci maddede yazılı yasağa aykırı
olarak posta pullarıyla ücret alınmakta kullanılan değerli kağıtları
satanlara yüz Türk Lirası idarî para cezası ve 7 nci maddede yazılı
ücret alma makinelerini izinsiz satan ve kullananlara beşyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
b) 59 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 59- I- A) Posta tekeli altında bulunan maddeleri
kaçak olarak götürenlerle bilerek bunlarla gönderenler,
B) Başkalarının adlarına olan tekele bağlı maddeleri
bir araya toplayıp posta ile yollayanlar,
C) 22 nci madde hükmünü ihlal edenler,
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezasıyla cezalandırılırlar.
II- Bu sebeplerle verilmemiş olan posta ücretleri
de dört kat alınıp dörtte üçü kaçağı tutana verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin
mülkî amiri tarafından verilir.”
c) 60 ıncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İzinsiz posta faaliyetinde bulunulması
MADDE 60- Bu Kanun kapsamına giren faaliyetleri
ilgili makamlardan gerekli izinler alınmaksızın yürüten kişi, altı
aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılır. Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi hâlinde ilgili tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü
güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
(41) 15/7/1950 tarihli ve 5681 sayılı Matbaalar Kanununun;
a) 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Bu Kanunun 1 inci maddesine göre beyanname
vermeden matbaa açanlarla 2, 4 ve 5 inci maddeleri hükümlerine aykırı
hareket edenler, Cumhuriyet savcısı tarafından yüz Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
b) 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Hakikate aykırı beyanname veren kimse
Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılır.”
(42) 15/7/1950 tarihli ve 5683 sayılı Yabancıların
Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanunun;
a) 22 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Türkiye’den sınır dışı edilenler İçişleri Bakanlığının
hususi müsaadesi alınmadıkça Türkiye'ye dönemezler, bunlardan
ağır ceza mahkemesinin görevine giren bir suçtan dolayı Türkiye'de
mahkûm olmuş ve cezası çektirilerek sınır dışı edilmiş olanlar bir
daha Türkiye'ye giremezler; ancak İçişleri Bakanlığının müsaadesiyle
durmadan transit geçmeleri caizdir.”
b) 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- 12 ve 15 inci maddelerle 18 veya 19 uncu
maddeler hükümlerine makbul bir sebebe müstenit olmaksızın riayet
etmeyenlere mahallî mülkî amir tarafından yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
c) 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Sınır dışı edildikleri veya Türkiye'yi
terke davet olundukları halde müsaadesiz gelmeye mütecasir olan
yabancılar bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu suretle mahkûm edilen yabancılar cezaları çektirildikten sonra
sınır dışı edilirler.”
(43) 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Kanununun;
a) 68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- Eser, eser sahibinin izni olmadan çevrilmiş,
sözleşme dışı veya sözleşmede belirtilen sayıdan fazla basılmış,
diğer biçimde işlenmiş veya radyo-televizyon gibi araçlarla yayınlanmış
veya temsil edilmiş ise; izni alınmamış eser sahibi, sözleşme yapılmış
olması hâlinde isteyebileceği bedelin veya emsal veya rayiç bedel
itibarıyla uğradığı zararın en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı
onunla bir sözleşme yapmış olması hâlinde haiz olabileceği bütün
hak ve yetkileri ileri sürebilir.”
b) 71 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“1. Manevî ve malî haklara tecavüz
MADDE 71- Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve
sanat eserleriyle ilgili manevi ve malî hakları ihlal ederek:
1. Bir eseri hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın
bir ticarî faaliyet çerçevesinde işleyen, çoğaltan, dağıtan, yayan,
elektronik ortam da dahil olmak üzere yayımlayan ya da hukuka aykırı
olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, ticarî
amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, elinde bulunduran ya da depolayan
kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına
hükmolunur.
2. Bir eserin, bu Kanun hükümlerine aykırı olarak,
eğlence yeri niteliğindeki bir ticari işletme bünyesinde gösterime
sunulması veya dinletilmesi hâlinde fail (1) numaralı bent hükmüne
göre cezalandırılır.
3. Yazılı izin olmamasına rağmen, (1) ve (2) numaralı
bentlerdeki fiillerin hak sahibinin izniyle gerçekleştirildiğinin
anlaşılması hâlinde kişi, ceza hukuku bakımından sorumlu tutulmaz.
4. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde,
hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.
5. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
6. Bir fikrî ürünü, tanınmış bir başkasının adını
kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan
bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
7. Aralarında mevcut sözleşme hükümlerine aykırı
olduğunu bildiği hâlde bir eseri çoğaltan, dağıtan, yayan, yayımlayan,
satışa arz eden veya satan kişi beşbin güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılır.”
c) 72 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“2. Koruyucu programları etkisiz kılmaya yönelik
hazırlık hareketleri
MADDE 72- Bir bilgisayar programının hukuka aykırı
olarak çoğaltılmasının önüne geçmek amacıyla oluşturulmuş ilave
programları etkisiz kılmaya yönelik program veya teknik donanımları
üreten, satışa arz eden, satan veya ticarî amaçla elinde bulunduran
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
ç) 5846 sayılı Kanunun 75 inci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“II- Soruşturma ve kovuşturma
MADDE 75- 71, 72 ve 80 inci maddelerde sayılan suçlardan
dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikâyete bağlıdır. Yapılan
şikayetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin haklarını
kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet başsavcılığına
vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikâyet süresi içinde
Cumhuriyet başsavcılığına verilmemesi hâlinde kovuşturmaya yer
olmadığı kararı verilir.
Bu Kanunda yer alan soruşturma ve kovuşturması şikayete
bağlı suçlar dolayısıyla başta Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler
tarafından, eser üzerinde manevi ve malî hak sahibi kişiler şikâyet
haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla durumdan haberdar
edilirler.
Şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı suç konusu eşya
ile ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre elkoyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri
yapar. Cumhuriyet savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka
aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla
sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir. Ancak,
bu karar yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunulur. Hâkim tarafından
yirmidört saat içinde onaylanmayan karar hükümsüz kalır.”
d) 76 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 76- Bu Kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden
doğan davalarda, dava konusunun miktarına ve Kanunda gösterilen
cezaya bakılmaksızın, görevli mahkeme Adalet Bakanlığı tarafından
kurulacak ihtisas mahkemeleridir. İhtisas mahkemeleri kurulup
yargılama faaliyetlerine başlayıncaya kadar, asliye hukuk ve asliye
ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği
ve bu mahkemelerin yargı çevreleri Adalet Bakanlığının teklifi
üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
Bu Kanun kapsamında açılacak hukuk davalarında
mahkeme, davacının iddianın doğruluğu hakkında kuvvetli kanaat
oluşturmaya yeter miktar delil sunması hâlinde, korunmakta olan
eserler, fonogramlar, icralar, filmler ve yayınları kullananların,
bu Kanunda öngörülen izin ve yetkileri aldıklarına dair belgeleri
ve/veya tüm yararlanılan eser, fonogram, icra, film ve yayınların
listelerini sunmasını isteyebilir. Belirtilen belge ve/veya listelerin
sunulamaması tüm eser, fonogram, icra, film ve yayınların haksız
kullanılmakta olduğuna karine teşkil eder.”
e) 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 77- Bu Kanunun koruma altına aldığı hakların
ihlal edildiği iddiasıyla yürütülen soruşturma veya kovuşturma
işlemlerinin dışında, manevi ve malî hakların korunması ve tazmini
amacına yönelik olarak hakkı ihlal edilen kişiler tarafından başvurulması
hâlinde genel hükümlere göre ihtiyati tedbir kararı alınır.
Haklara tecavüz oluşturulması ihtimali hâlinde
yaptırım gerektiren nüshaların ithalat veya ihracatı sırasında,
4458 sayılı Gümrük Kanununun 57 nci maddesi hükümleri uygulanır.”
f) 80 inci maddesinin onuncu fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu maddede belirlenen hakların 71 inci maddede
yer alan fiillerin işlenmesi suretiyle ihlâli hâlinde, fail hakkında
anılan maddeye göre cezaya hükmolunur.”
“Bu maddede belirlenen hakların kullanılması ile
ilgili olarak icracı, fonogram yapımcısı, radyo televizyon yayıncısı
veya film yapımcısının izninin varlığı hâlinde, cezaya hükmolunmaz.”
g) 81 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 81- Musiki ve sinema eserlerinin çoğaltılmış
nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol yapıştırılması
zorunludur. Ayrıca, kolay kopyalanmaya müsait diğer eserlerin çoğaltılmış
nüshalarına da eser veya hak sahibinin talebi üzerine bandrol yapıştırılması
zorunludur. Bandroller, Bakanlıkça bastırılır ve satılır. Bakanlıkça
belirlenen satış fiyatı üzerinden meslek birlikleri aracılığı
ile de bandrol satışı yapılabilir.
Bandrol alınabilmesi için, bandrol talebinde bulunanın
yasal hak sahibi olduğunu beyan eden bir taahhütnameyi doldurması
zorunludur. Bakanlıkça tespit edilen diğer evrak ve belgelerle birlikte
başvuru yapılır. Bakanlık, bu başvuru üzerine başka bir işleme gerek
kalmaksızın on iş günü içinde bandrol vermek mecburiyetindedir. Beyana
müstenit yapılan bu işlemlerden Bakanlık sorumlu tutulamaz.
Bandrol yapıştırılması zorunlu nüshaların tespit
edilmesi ve çoğaltılmasına ilişkin materyalleri üreten ve/veya bu
materyallerin dolum ve çoğaltımını yapan yerler, bu maddede belirtilen
taahhütnamenin bir kopyasını almak, saklamak ve istendiğinde yetkili
makamlara ibraz etmekle yükümlüdür.
Bandrol yükümlülüğüne aykırı olarak bir eseri çoğaltıp
satışa arz eden, satan, dağıtan veya ticarî amaçla satın alan ya da kabul
eden kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para
cezasıyla cezalandırılır.
Bakanlık ile mülkî idare amirleri bandrollenmesi
zorunlu olan nüshaların ve süreli olmayan yayınların, bandrollü
olup olmadıklarını her zaman denetleyebilir. Gerekli görüldüğünde,
mülkî idare amirleri re'sen veya Bakanlığın talebi ile bu denetimi
gerçekleştirmek üzere illerde denetim komisyonu oluşturabilir.
İhtiyaç hâlinde; bu komisyonlarda Bakanlık ve ilgili alan meslek
birlikleri temsilcileri de görev alabilirler.
Bu denetimler sırasında bu Kanunda koruma altına
alınan hakların ihlal edildiğinin tespiti hâlinde 75 inci maddenin
üçüncü fıkrası uyarınca işlem yapılır.
Bu Kanun kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış,
bandrollü nüshaların da yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü
ve benzeri yerlerde satışı yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket
edenler, Kabahatler Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına
göre cezalandırılır.
Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenlenir.
Sahte bandrol üreten, satışa arz eden, satan, dağıtan,
satın alan, kabul eden veya kullanan kişi üç yıldan yedi yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bir eserle ilgili olarak usulüne uygun biçimde temin
edilmiş bandrolleri başka bir eser üzerinde kullanan kişi, bir yıldan
beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Yetkisi olmadığı hâlde, hileli davranışlarla bandrol
temin eden kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Yetkisi olmayan kişilere bandrol temin eden kişi
iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılır.
Bandrol yükümlülüğüne aykırılığın aynı eserle
ilgili olarak 71 inci maddede tanımlanan suçlardan biriyle birlikte
işlenmesi hâlinde, fail hakkında sadece bu maddede tanımlanan suçtan
dolayı cezaya hükmolunur.
Bu Kanunda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, ilgili tüzel kişi hakkında
Türk Ceza Kanununun tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.”
ğ) 85 inci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki hükümlere aykırı hareket edenler
hakkında Borçlar Kanununun 49 uncu maddesi ve Türk Ceza Kanununun
132, 134, 139 ve 140 ıncı maddeleri hükümleri uygulanır.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın
caiz olduğu hâllerde de 4721 sayılı Türk Medenî Kanunun 24 üncü maddesi
hükmü mahfuzdur.”
h) 86 ncı maddesinin üç ve dördüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında
Borçlar Kanununun 49 uncu maddesi ile koşulları varsa, Türk Ceza Kanununun
134, 139 ve 140 ıncı maddeleri hükümleri uygulanır.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın
caiz olduğu hâllerde de Türk Medenî Kanununun 24 üncü maddesi hükmü
mahfuzdur.”
ı) Ek 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 10- Aşağıda belirtilen hâllerde idarî para
cezası uygulanır:
1. 44 üncü madde gereğince alınması zorunlu sertifikaları
almaksızın faaliyet gösteren kişi mahallî mülkî amir tarafından onbin
Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla cezalandırılır.
İlgili tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı
ellibin Türk Lirasıdır.
2. Ek 5 inci madde hükümlerine aykırı olarak derlenmesi
gereken eserleri süresi içinde vermeyen kişi Kültür ve Turizm Bakanlığının
telif haklarının korunmasıyla ilgili biriminin amiri tarafından
bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla
cezalandırılır.
Bu madde hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın yüzde ellisi Kültür ve Turizm Bakanlığının
hesabına aktarılır.”
(44) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde
Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi
Hakkında Kanunun;
a) 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26 - a) Çalıştırdığı
gazeteci ile 4 üncü maddede gösterilen şekilde yazılı iş akdi yapmayan
işverene beher mukavele için yediyüz Türk Lirası,
b) 6 ncı maddenin
ikinci fıkrasında bahsi geçen tazminatı gazeteciye ödemeyen işverene
üçbin Türk Lirası,
c) 18 inci maddede
yazılı ölüm tazminatını hak sahiplerine ödemeyen işverene üçbin
Türk Lirası,
idarî para cezası
verilir, ayrıca yukarıdaki (b) veya (c) bentlerinde yazılı tazminatlar
da hak sahiplerine ödenir.”
b) 27 nci maddesinde yer alan “birmilyarikiyüzmilyon
lira” ibaresi “ikibin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 29 – Gazeteciye bu Kanunun 21 inci maddesinde
yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da
izin müddetine ait ücreti ödemeyen işverene, yıllık
izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin
izin müddetine tekabül eden ücretler yekûnunun üç katı kadar idarî
para cezası verilir.”
ç) 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 30 – Bu Kanunun 25 inci maddesi hükmüne aykırı
hareket eden işverene ikibinbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürü tarafından verilir.”
d) Ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 3 – A) Bu Kanunun ek 1 inci maddesinde yazılı
fazla saatlerle çalışma ücretlerini gazeteciye ödemeyen veya
mezkûr maddede yazılı zam hadlerinden daha aşağı hesap etmek suretiyle
ödeyen işverene, ödemediği fazla saat ücretleri tutarının veya
eksik ödediği ücretler tutarının iki katı kadar idarî para cezası
verilir.
B) Bu Kanunun ek 2
nci maddesi gereğince gazetecilere verilmesi lazım gelen ücretleri
bahsi geçen maddenin tayin ettiği tarz ve usullerden başka türlü hesap
ederek veren veya daha aşağı hadlerde ödeyen işverene beşbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
(45) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar
ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun;
a) 7 nci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar
ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hapis cezasına
mahkûm olanlara, ateşli silâh taşıma ve bulundurma izni verilemez.”
b) 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli
silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokar veya sokmaya kalkışır
veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları Türkiye'de
Harp Silah ve Mühimmatı Yapan Hususi Sanayi Müesseselerinin Kontrolü
Hakkındaki 3763 ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Hakkındaki
5591 sayılı Kanunların hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle
ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya mermileri
bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek
aracılık eder, satar veya satmaya aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa
beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar
adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Birinci fıkrada yazılı suçları üçüncü fıkradaki
hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde,
failler hakkında sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve bin günden
onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Birinci fıkradaki fiillerin, suç işlemek amacıyla
kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde,
verilecek cezalar bir kat artırılır.
Ateşli silahın tüfek veya seri ateşli kısa sürede
çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik veya dürbünlü
tüfek veya dürbünlü tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri
olması ya da bu niteliği taşımayan ateşli silahlar veya her türlü
mermilerin miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkralarda
yazılı cezalar yarı oranında artırılarak hükmolunur.
Dördüncü fıkrada niteliği belirtilen ateşli silahlar
ile benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde birinci,
ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.”
c) 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli
silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya
bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden
yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü
fıkrasında sayılanlardan olması ya da silâh veya mermilerin sayı
veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla
kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur.
Bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında
sayılanlar dışındaki ateşli silahın bir adet olması ve mutat sayıdaki
mermilerinin ev veya işyerinde bulundurulması halinde verilecek
ceza bir yıldan iki yıla kadar hapis ve yirmibeş günden yüz güne kadar
adlî para cezasıdır.
Ateşli silahlara ait mermilerin pek az sayıda bulundurulmasının
veya taşınmasının mahkemece vahim olarak takdir edilmemesi durumunda
hükmolunacak ceza altı aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para
cezasıdır.”
ç) 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14- Her kim, bu Kanun hükümlerine aykırı olarak
4 üncü maddede yazılı olan bıçak veya başkaca aletler yahut benzerlerini
ülkeye sokar, sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına
aracılık eder veya bunları ülkede yapar veya bir yerden diğer bir yere
taşır veya yollar veya taşımaya aracılık ederse iki yıldan beş yıla
kadar hapis ve ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Suç konusu bıçak ve aletlerin niteliği
veya sayı olarak azlığı halinde verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
Birinci fıkradaki eylemleri işlemek amacı ile teşekkül
kuranlar ile yönetenler veya teşekküle mensup olanlar tarafından
sözü geçen fıkrada yazılı suçlar işlenirse failler hakkında beş
yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur.
Birinci fıkrada yazılı suçları ikinci fıkradaki
hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde,
birinci fıkraya göre verilecek cezalar bir kat artırılır.
Bu madde kapsamına giren bıçak ve başkaca aletlerin
veya benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki
fıkralara göre hükmolunacak cezalar yarı oranında artırılır.”
d) 15 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak 4 üncü maddede
yazılı olan bıçak veya diğer aletleri veya benzerlerini satanlar,
satmaya aracılık edenler, satın alanlar, taşıyanlar veya bulunduranlar
hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve yirmibeş günden az olmamak
üzere adlî para cezasına hükmolunur.”
e) Ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan,
“264” ibaresi, “174” şeklinde ve dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(A), (B) ve (C) bentlerinde sayılan yerlere silahla
giren veya buralarda silâh taşıyan kişiler eylemleri başka bir cezayı
gerektirmiyorsa yirmi günden az olmamak üzere adlî para cezası ile
cezalandırılır, ayrıca silâh ruhsatları bulundurmaya çevrilir
ve kendilerine bir daha taşıma ruhsatı verilmez.”
(46) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun;
a) 107 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan kimseler,
bu vazifeleri dolayısıyla amme borçlusunun ve onunla ilgili kimselerin
şahıslarına, mesleklerine, işlerine, muamele ve hesap durumlarına
ait öğrendikleri sırlarla, gizli kalması lazım gelen diğer hususları
ifşa ettikleri takdirde, Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesine
göre cezalandırılır.”
b) 108 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu madde hükmüne aykırı hareket edenler üç aydan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.”
c) 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2. Gizleyerek, kaçırarak muvazaa yolu ile başkasının
uhdesine geçirerek veya aslı olmayan borçlar ikrar ederek, yahut
alındılar vererek gerçeğe aykırı
surette, varlığını yok eder veya azaltır ve geri kalan mallar
borcu karşılamaya yetmezse üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.”
ç) 111 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 111- Bu Kanuna göre istenen mal bildirimini
gerçeğe aykırı surette yapanlarla, yaşayış tarzları mal bildirimine
uymayanlar bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
d) 112 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 112- Usulü dairesinde mal bildiriminde bulunduktan
sonra, edinilen mallarla, her türlü mallarında, kazanç ve gelirlerinde
olan artmaları 61 inci madde hükümleri gereğince zamanında bildirmemek
suretiyle amme alacağının tahsilini engellemiş veya zorlaştırmış
olanlar bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
e) 113 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 113- Amme borçlusuna ait ellerinde bulundurdukları
malları 55 inci maddenin son fıkrası gereğince yapılan talebe rağmen
bildirmeyenler altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
f) 114 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu vazifeyi makbul bir özre dayanmadan zamanında
yerine getirmeyenler elli gün adlî para cezası ile cezalandırılır.”
(47) 18/12/1953 tarihli ve 6197 sayılı Eczacılar ve
Eczaneler Hakkında Kanunun;
a) 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Aşağıda yazılı haller eczacılık yapmaya
manidir:
A) Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya
da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,
B) Başka memleketlerde
sanatını icradan menedilmiş olup bu muamelenin haklı olduğu İcra
Vekilleri Heyetince kabul edilmiş olmak;
C) Sanatını yapmasına mani iyileşmez bir hastalığı
bulunmak;
Ç) Sanatını yapmasına mani olacak derecede iki
gözü rüyetten mahrum olmak.”
b) 40 ıncı maddesinin bir ve ikinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunda yazılı usullere uygun olarak ruhsatname
almaksızın birinci maddede sayılı yerleri açanlar üç aydan bir seneye
kadar hapis ve adlî para cezasiyle cezalandırılır.
Eğer fiil eczacılık yapmak hakkını haiz olmayanlar
tarafından işlenirse, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.”
c) 41 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 41- Bu Kanunun 1 inci maddesinde sayılan
yerlerde ambalajsız veya ambalajı açılmış olarak bozuk veya zamanı
geçmiş veya mağşuş veya gayrisaf ilaç ile ambalajlı olsa bile zamanı
geçmiş ilaç bulunduran kişiye, fiili Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre ceza sorumluluğunu gerektirmediği takdirde, beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, bu ilaç ve sair ecza maddesine
elkonularak imha edilmek üzere mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.”
ç) 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Bu Kanunun 1 inci maddesinde sayılan
yerlerde ilaç halinde ihzar, imal veya tertip edilmemiş olan bozuk veya
mağşuş ecza ve kimyevi maddeler bulunduğu takdirde, bunlara el konulup
usulüne uygun şekilde yok edilmekle beraber bu yerleri bizzat idare
eden eczacı ile bu kanunda yazılı sebeplerle eczacının bulunmaması
halinde bu yerlerde mesul müdürlük yapanlara bin Türk Lirasından
üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
d) 43 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Zehirli veya kimyevi maddelerle tıbbî ecza ve müstahzarların
müsaadesiz satılması yasaktır. Bunları müsaadesiz satan veya satmak
üzere dükkânında bulunduranlar Türk Ceza Kanununun 193 üncü maddesine
göre cezalandırılır.”
e) 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- Bu kanunda
yazılı olan yasaklara ve mecburiyetlere muhalif hareket edenlere,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde ve bu Kanunda özel hüküm bulunmayan
hallerde ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
f) 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- Eczaneyi işletmeye başladıktan sonra
mazeretsiz olarak ve mücbir sebepler dışında eczanesi olan yerlerde
otuz gün, olmayan yerlerde on gün müddetle eczanesini kapalı bırakan
veya teftiş sırasında görülen noksanların tamamlanması için yapılmış
iki yazılı ihtara riayet etmeyen eczacılara, beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(48) 15/2/1954 tarihli ve 6269 sayılı Kimyagerlik ve
Kimya Mühendisliği Hakkında Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Bu Kanunun 2 nci maddesine aykırı hareket
edenler altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
1 inci maddede mezkûr diplomaları almış olmayanları bu unvanlarla
çalıştıranlar da aynı cezalarla cezalandırılırlar.”
(49) 25/2/1954 tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanununun
11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- 3 üncü madde hükümlerine riayet etmeyen,
dördüncü maddede yazılı vazife ve salahiyet hudutlarını tecavüz
eden ve 5 inci maddenin ikinci fıkra hükmünü yerine getirmeksizin
serbest çalışan hemşirelere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(50) 2/3/1954 tarihli ve 6301 sayılı Öğle Dinlenmesi
Kanununun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Bu Kanun hükümlerine muhalif olarak müstahdem
ve işçilerine öğle dinlenmesi yaptırmayan veya 2 nci maddede yazılı
hükme aykırı olarak dinlenme devresinde dükkân, mağaza ve müesseselerini
kapatmayan işveren veya işveren vekillerine doksan Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Bu Kanunun 5 inci maddesine muhalif hareket eden
işveren veya işveren vekiline, müstahdem veya işçi kazançlarının
veya bu kimselere ait sair hakların daha aşağı hadlere indirilmesinden
dolayı müstahdem veya işçilerin uğradıkları zararın iki katı kadar
idarî para cezası verilir.
Bu maddedeki idarî para cezalarını vermeye belediye
zabıta görevlileri yetkilidir.
Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın tamamı ilgili belediyenin hesabına aktarılır.”
(51) 7/3/1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanununun;
a) 124 üncü maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Müsaade istihsal etmeden jeolojik istikşaf yapanlar
altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
2. Arama ruhsatnamesi, işletme ruhsatnamesi veya
belge almaksızın jeolojik istikşaftan gayri petrol ameliyelerini
yapanlar üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
b) 125 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 125- 1. Bu Kanuna göre israf veya tehlikeli
fiilleri yapanlara, bu fiilleri tespit olunacak bir süre içinde
durdurmaları için, Genel Müdürlük tarafından emir verilir. Bu sürenin
sonunda israf veya tehlikeli fiil devam ederse, devam ettiği her
gün için faillere beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
2. Yukarıda yazılı fiillerden dolayı önemli ve
tamiri kabil olmayan bir hasar meydana gelmişse, faillerine, oluşan
zararın miktarı kadar idarî para cezası verilir. Ancak, bu miktar
onbin Türk Lirasından az olamaz.”
c) 126 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 126- Bu Kanunun verdiği bir hakkın kullanılmasına
yahut bir vazifenin ifasına bilerek ve haksız olarak müdahale eden
veya mani olanlar, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
ç) 127 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 127- Bu Kanuna göre yapılan müracaatlarda
ve muamelelerde bilerek hilafı hakikat beyanda bulunanlar, altı
aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
(52) 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği
Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının
Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanunun;
a) 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Aşağıda yazılı haller, veteriner hekimlik
mesleğinin icrasına mani teşkil eder:
a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama ve kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak.
b) Bu Kanun ile teşekkül eden Haysiyet veya Yüksek
Haysiyet Divanı kararları ile meslekini icradan menolunmak.
c) Yüksek Haysiyet Divanınca haklarında diplomalarının
istirdadı kararı ittihaz edilmek.”
b) 65 inci maddesinde yer alan “üçyüzkırkyedimilyon
lira” ibaresi “üçyüzelli Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 66 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66 - 6 ncı maddedeki yasaklılık haline rağmen
mesleklerini icra edenlere yediyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
ç) 67 nci maddesinde yer alan “üçyüzkırkyedimilyon
lira” ibaresi, “üçyüzelli Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
d) 68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- Bu Kanunun 11 inci maddesinde yazılı vasıfları
haiz olmayıp da (Veteriner hekim) lik yapan, hayvan hastalıklarını
tedavi yolunda bulunanlar, elli günden az olmamak üzere adlî para
cezasıyla cezalandırılır.”
e) 70 inci maddesinde yer alan “seksenyedimilyon
lira” ibaresi, “yüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
f) 71 inci maddesinde yer alan “bir aydan” ibaresi
madde metninden çıkartılmıştır.
g) 72 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 72- Bu Kanunda yazılı olup da idarî para cezasını
gerektiren fiillerin tekrarı halinde tayin olunacak ceza, iki misli
olarak uygulanır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
ğ) Ek 2 nci maddesinin onbeşinci fıkrasında yer
alan “Devlet memurlarına” ibaresi “kamu görevlilerine” şeklinde
değiştirilmiştir.
(53) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun;
a) 70 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bunların ücreti de orman idaresi tarafından ödenir.
Bunlara söndürme işinde çalıştıkları müddetçe devlet ormanlarında
orman idaresi, diğer ormanlarda alakalılar tarafından parasız ekmek
ve katık verilir. Başkaca ücret verilmez.”
b) 77 nci maddesine birinci fıkra olarak aşağıdaki
fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
“Orman memurları, bu Kanunda tanımlanan suçların
işlenmesinin önlenmesi veya işlenen suçlarla ilgili olarak başlatılan
soruşturmadaki görevleri kapsamında kolluk görevlisi sıfatını
taşırlar.”
c) 78 inci maddesinin (A) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“A) Türk Ceza Kanununda düzenlenen hakkın kullanılması,
meşru savunma veya zorunluluk hallerinde;”
ç) 79 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“IV. Kanuna aykırılık oluşturan fiillerin takibi:
MADDE 79- Orman memurları, bu Kanuna aykırılık
oluşturan fiillere ilişkin delilleri bir tutanakla tespit eder. Bu
Kanuna aykırılık oluşturan fiillerin işlenmesi suretiyle elde
edilen orman malları ile bu Kanunda yer alan suçların işlenmesinde
kullanılan nakil vasıtası ve sair eşyaya Ceza Muhakemesi Kanununun
hükümlerine göre elkonulur. Ancak, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı
hallerde elkoyma, orman işletme şefinin yazılı emri ile yapılır.
Ayrıca, orman muhafaza memurları Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre şüphelileri yakalama yetkisine sahiptir.
Sahipleri tarafından tohum ve fidandan yetiştirilen
hususi ormanlarda da bu madde hükümleri uygulanır.
Talep vukuunda polis, jandarma, köy muhtar ve bekçileri
orman memurlarına yardıma mecburdurlar.
Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümleri uygulanır.”
d) 83 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 83- Bu Kanunda yazılı orman suçlarına ilişkin
davalardan; 110 uncu maddenin üçüncü fıkrasında gösterilen suçlara
ilişkin davalar asliye ceza mahkemesinde; dördüncü ve beşinci fıkralarında
gösterilen suçlara ilişkin davalar, ağır ceza mahkemesinde; bu suçlar
dışında kalan davalar sulh ceza mahkemesinde görülür.”
e) 84 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 84- Orman Kanununa aykırılık oluşturan fiillerden
dolayı elkonulan ağaç, tomruk, kereste, yakacak ve sair mahsuller,
vazifeli orman memurları tarafından muhafaza edilmek üzere orman
depolarına, orman deposu yoksa ve fiilin işlendiği yer belediye
hudutlarında ise o yer belediyesine, köy hudutları içinde ise o
köy muhtarına, yokluğunda vekiline, onun da yokluğunda ihtiyar heyeti
üyelerinden birine yediemin senedi mukabilinde teslim olunur. Belediye
veya köy yetkililerine teslim edilen bu mallar en kısa zamanda orman
depolarına idarece nakledilir. Bunlardan çürüyecek veya bozulacak
olanlarla muhafazası zor ve masraflı bulunanlar, Ceza Muhakemesi
Kanununun 132 nci maddesinin bir ve ikinci fıkrası hükümlerine uygun
olarak orman işletme müdürlüklerinin müsadereli mallar satış komisyonlarınca,
mahallinde veya pazar yerlerinde ilân edilmek suretiyle derhal satılır.
Nakil vasıtası ve suç aletleri ile orman emvalinin
satış bedelinin tamamı Orman Genel Müdürlüğü hesabına irat kaydedilir.”
f) 85 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Orman içinde kimin tarafından kesildiği veya hazırlandığı
belli olmayan veya kaçması sebebiyle faili tespit olunamayan orman
mahsulleri ve suç aletleri, orman idaresinin satış usullerine göre
satılır ve bedelleri irat kaydolunur.”
g) 88 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 88- Bu Kanunda tanımlanan suçlardan dolayı
arama, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ancak,
Ceza Muhakemesi Kanununun 119 uncu maddesinin birinci fıkrasına
göre, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hâllerde arama, orman
şefinin yazılı emri ile yapılır.”
ğ) 91 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 91- 14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleri ile
yasak edilen fiillerden dikiliden ağaç kesenler, kökünden sökenler
veya hayatiyetini sona erdirecek şekilde boğanlar, ağaçlardan
yalamuk, pedavra, hartama çıkaranlar üç aydan beş yıla kadar hapis
ve bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Ancak suçun
konusunun münhasıran yakacak nitelikte emval veren ağaç olması
halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Suçun konusunun fidan olması halinde birinci fıkraya
göre verilecek ceza bir kat artırılır.
Fidan ekim sahasını bozan kişi üç yıldan sekiz yıla
kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Birinci fıkradaki suçun işlenmesinde motorlu
araç ve gereçler kullanılması halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Ancak, fidanlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleriyle yasak edilen
ve yukarıdaki fıkralarda yazılı bulunmayan fiilleri işleyenler
üç aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunun 14 üncü maddesinin (A) ve (B) bentlerine
muhalif hareket edenler orman sahipleri ise, bir aydan iki seneye
kadar hapis ve adlî para cezasıyla cezalandırılır. Ancak kendi arazisi
üzerinde tohum ekmek veya fidan dikmek suretiyle yetiştirilecek
ormanların sahipleri yukarıdaki fıkra hükmüne tabi değildir.”
h) 92 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 92- Bu Kanunun 16 ncı maddesi gereğince izin
almadan ormanlardan açılan maden ocakları idarece kapatılır. Çıkarılan
madenler ve her türlü tesisler ile alet, edevat ve nakil vasıtalarına
elkonulur. Elkonulan mallar, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
müsadere edilir.
Bu Kanunun 16 ncı maddesi gereğince izinsiz maden
ocağı açanlara veya işletenlere,
91 inci madde hükümlerine göre verilecek cezanın yanısıra
üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası
verilir.
Kanun hükümlerine göre verilen ruhsat veya izin
belgesindeki sürenin dolmasına rağmen maden ocağı işletmeye devam
edenler ya da izin verilen alandaki sınırı aşanlar, 91 inci madde hükümleri
saklı kalmak üzere, bu Kanunun 93 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
Başkaca zarar husule gelmiş ise, bu zarar ayrıca
genel hükümlere göre hukuk mahkemesinde dava açmak suretiyle tazmin
ettirilir. İzin alarak bu nevi ocakları açanlar idarece kendilerine
veya temsilcilerine tebliğ edilecek tedbirlere riayet etmezler
ise, beşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Ayrıca, bu tedbirlere riayet edilinceye kadar ocaklar işletilmekten
men edilir.”
ı) 93 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 93- Bu Kanunun 17 nci maddesinde yasak edilen
fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar altı
aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
İşgal suçunun yeniden tarla açmak suretiyle veya
yanmış orman sahalarında işlenmesi halinde verilecek ceza bir
kat artırılır.
Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan,
işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya
mahsul Türk Ceza Kanununun müsadereye ilişkin hükümlerine göre
müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman
Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise
Orman Genel Müdürlüğünce ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık
veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir. Aksi takdirde ilgili
orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar infaz olunur. İdarenin
bu husustaki talebi halinde genel zabıta kuvvetleri idareye yardım
etmekle mükelleftir.
17 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yerleri amaç
dışı kullananlar ve amaç dışı kullanılmasına izin verenler bir yıldan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
i) 94 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 94- Bu Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen
ve yapılması izne bağlı fabrika, hızar ve şeritlerle, kireç, terebentin,
katran, sakız, 92 nci madde kapsamı dışında kalan taş, kömür, toprak ve buna benzer ocaklar ile balık
üretim tesislerini orman sınırları içinde izinsiz kuranlar, bir
yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır. Ayrıca, bunların işletilmesi men edilerek tesislerin
Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre müsaderesine hükmolunur.
Bu Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen ve birinci
fıkrada yazılı fiili orman sınırları dışında işleyenlere bin
Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir
ve bunların işletilmesi yasaklanır.
Bu Kanunun 14 üncü maddesinin (C) ve (E) bentlerinde
yazılı fiilleri işleyenlere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
j) 95 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 95- Bu Kanunun 19 uncu maddesi hükümlerine
aykırı olarak ormanlara izinsiz hayvan sokanlarla, ormana başı
boş hayvan girmesine sebep olanlara beher kıl keçi için altı Türk Lirası,
büyükbaş hayvanların beheri için üç Türk Lirası, küçükbaş hayvanların
beheri için bir Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu suretle verilecek idarî para cezası yirmi Türk
Lirasından az olamaz.
Ormanlara izinsiz hayvan sokma fiilini, fiilin işlendiği
orman içi köy nüfusuna kayıtlı ve fiilen bu köyde oturanlar dışındakilerin
işlemesi hâlinde, yukarıdaki cezalar iki kat artırılır.
Yanmış orman sahaları ile alelumum gençleştirme sahalarına,
gençleştirmeye tefriki tarihinden itibaren onbeş sene içinde hayvan
sokulması veya başıboş bırakılmak yüzünden girmesi hâlinde yukarda
yazılı cezalar iki kat tatbik olunur.”
k) 96 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 96- Bu Kanunun 20 nci ve 21 inci maddelerinde
yazılı hükümlere aykırı hareket edenlere yüzyirmi Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
l) 97 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 97- Devlet çekici ile damgalanan ağaçları
keserken bu damgayı orman idaresince tespit edilen şekilde dip kütükte
bırakmayanlarla damgalı ağaçları tespit edilen hadde nazaran daha
yüksekten kesenlere kesilen her ağaç için altmış Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
Bu Kanunun 27 nci maddesinde yazılı damga çekiçlerini
taklit edenler veya taklit fiiline iştirak etmeksizin kullananlar
Türk Ceza Kanununun 202 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırılırlar.”
m) 98 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 98- 31 inci, 32 nci ve 33 üncü madde hükümlerine
göre, köylülere zati ihtiyaçları ile köy müşterek ihtiyaçları
için verilen yapacak orman emvalini; yerinde kullanmayıp her ne surette
olursa olsun elden çıkaranlar, bunları veriliş gayesine uygun kullanmayanlar,
yapacak emvalin vasfının bozulması nedeniyle izin almadan yakanlar
orman idaresinden izin almadan imal edilmek gayesiyle de olsa başka
yere götürenler, kullandıktan sonra sökerek veya yıkarak enkaz
hâlinde bulunduğu köy hudutları dışına çıkaranlar veya yapacak
emvali aldığından itibaren bir yıl içerisinde 35 inci maddede belirtilen
yapı sistemine uygun inşaat yapmayarak bu emvali elden çıkaranlar
ile bu maddede belirtilen her türlü emval her ne surette olursa olsun
alan veya kabul edenler, iki aydan bir seneye kadar hapis ve bin güne
kadar adlî para cezasıyla cezalandırılırlar.”
n) 99 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 99- 37 nci madde gereğince verilen izinlerde
gösterilecek tedbir ve şartlara riayet etmeyenlere ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
o) 100 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Nakliye tezkeresini değiştirmeden nakliyat yapanlara
bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ormandan kesilen ağaçlardan
damgaya tabi orman emvalini damgasız olarak orman idaresinin istif
yerlerine götürenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
ö) 101 inci maddesinin bir ve ikinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Yazılı olarak yapılan tebligat tarihinden itibaren
iki yıl içinde 50 nci maddede yazılı işaretlerle ormanların hudutlarını
belli etmeyen hususi orman sahiplerine beşbin Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
Orman sahipleri bu cezanın kesinleşmesinden sonra
bir yıl içinde yine bu mükellefiyeti ifa etmezler ise bunlara onbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
p) 102 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“51 inci madde gereğince tanzim, kabul ve tasdik
olunan orman amenajman planlarında ormanın imarı, geliştirilmesi,
ağaçlandırma yapılması, hastalık ve haşerelerle mücadele edilmesi
gibi yapılmasına lüzum gösterilen işleri plan dairesinde ve verilen
müddet içinde yapmayan ve gerekli tedbirleri almayan orman sahiplerine
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
r) 103 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 103- 67 nci madde hükümlerine aykırı hareket
edenlere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Devlet veya her
kime ait olursa olsun yeniden orman yetiştirme veya orman boşluğu
ile göçük, devrik ve heyelan gibi hâllerle meydana gelen açıklıkları
doldurmak veya satış maksadıyla işlenen sahalarda geçici olmak
kaydıyla yapılan tohumlama alanlarıyla fideliklere herhangi bir
şekilde veya hayvan sokulması veya girmesi suretiyle orman yetiştirme
alanlarında zarara sebebiyet verenlere üçbin, diğer alanlarda zarara
sebebiyet verenlere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
s) 104 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 104- 68 inci maddedeki mecburiyete riayet
etmeyenler altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Orman idaresine ait telefon şebekesi ve tesislerine
her türlü alet ve malzemesine zarar verenler Türk Ceza Kanununun
152 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince cezalandırılırlar.
Bu suç Haziran ayı başından Ekim ayı sonuna kadar devam
eder, yangın mevsiminde işlenirse ceza iki katına çıkarılır.”
ş) 105 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 105- 69 uncu maddeye göre ormanlarda vukua
gelecek yangınları söndürmek için yetkili memurlar ve orman teşkilatı
tarafından yangın mahalline gitmeleri emrolunmasına veya mahallî
mutat vasıtalarla ilan edilmesine rağmen orman yangınını söndürmeye
gitmekten imtina edenler veya gidip de çalışmayanlar ve verilen
işi yapmayanlar hakkında mahallin en büyük mülkî amiri tarafından
ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
Bu maddede yazılı memurlarla orman teşkilatında
vazifeli olanlardan yangın yerine yardım göndermeyenlerle alaka
göstermeyenler, Türk Ceza Kanununun 170 inci maddesinde tanımlanan
suçu ihmali davranışla işlemiş olmak dolayısıyla cezalandırılır.”
t) 106 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 106- Bu Kanunun 72 ve 73 üncü maddelerine muhalif
hareket eden veya ettirenler Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinin
ikinci fıkrası gereğince cezalandırılırlar.”
u) 107 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 107- 74 üncü maddede gösterilen tedbirlere
riayet etmeyenlere mahallin en büyük mülkî amiri tarafından Kabahatler
Kanununun 32 nci maddesine göre idarî para cezası verilir.”
ü) 108 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 108- Orman mallarının bu Kanun hükümlerine
aykırı olarak kesildiğini, taşındığını veya toplandığını bildiği
halde; taşıyanlar, biçenler, işleyenler, kabul edenler, kullananlar,
satanlar, satın alanlar veya bulunduranlar bir seneye kadar hapis
ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Birinci fıkrada yazılı fiillerin, ticarethane
sahibi olsun olmasın, her türlü orman ürünü ticareti ile uğraşanlarla,
kâr maksadıyla aldıkları orman mallarını işleyerek her ne şekilde
olursa olsun alet ve eşya haline dönüştürdükten sonra satanlar tarafından
işlenmesi halinde, bir seneden yedi seneye kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Suçun konusunu oluşturan orman ürünlerinin değerinin
azlığı göz önünde bulundurularak verilecek cezalar yarısına kadar
indirilebilir.
Bu Kanunda yazılı suça konu olan her türlü orman emvali,
nakil vasıtaları ve suç aletleri Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
müsadere edilir.”
v) 109 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 109- Ağaçlarda bulunan resmi damga ve numaraları
bozanlar ve orman hudutlarındaki taksimata mahsus işaretleri ve
levhaları ve orman kadastrosunda sınır noktalarını gösteren sabit
taş veya beton kazıkları, ormanlardaki otlak, yaylak ve kışlakların
sınır işaretlerini kıranlar, kaldıranlar, belirsiz hâle getirenler,
yerlerini değiştirenler ikiyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.”
y) 110 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 110- 76 ncı maddenin (a) bendinde belirtilen
fiili işleyenlere elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
76 ncı maddenin
(b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen
fiilleri işleyenler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî
para cezasına hükmolunur.
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman
yangınına sebebiyet verenler iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. Ancak failin yangının söndürülmesine ve etkilerinin
azaltılmasına yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı
göz önünde bulundurularak, verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
Zararın belirlenmesinde yangın sonucu tamamen yanan ağaç ve ağaççıkların
değeri, kısmen yanan ağaç ve ağaççıkların değerinde meydana gelen
azalma, alt tabaka orman örtüsünün yanması nedeniyle oluşan zarar
ve toprağın humuslu tabakasının yanması nedeniyle meydana gelen
verim kaybı dikkate alınır.
Kasten orman yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla
kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını
yakan kişi müebbet hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
Bu maddede yazılı suçların işlenmesi sebebiyle,
ölüm veya yaralanmanın meydana gelmesi halinde, ayrıca bu suçlardan
dolayı cezaya hükmolunur.”
z) 111/a maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 111/a- Bu Kanunda mercii belirtilmemiş idarî
yaptırım kararları, orman işletme şefleri tarafından verilir.”
aa) 112 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 112- Bu Kanunla yasaklanan; dikiliden ağaç
kesilmesi dışındaki fiillerin işlenmesi nedeniyle meydana gelen
zarar için ayrıca genel hükümlere göre hukuk mahkemesinde gerçek
zarar üzerinden tazminat talebinde bulunulabilir.
Gerçek zarar;
A) Bu Kanuna aykırılık oluşturan fiilin konusu orman
emvali ağaçtan elde edilmiş ise; fiilin işlendiği yere en yakın orman
idaresi satış yerinde söz konusu orman emvalinin bir evvelki yıla
ait bilanço döneminde yapılan açık artırmalı satışlarda, aynı
cins ve türdeki emval için beliren satışlar ortalamasından, bu tür
emvale ait o dönemde yapılmış kesim, taşıma ve istif giderlerinin
çıkarılmasıyla elde olunacak birim fiyat üzerinden hesap edilir.
B) Fiilin konusu fidan ise; fiilin işlendiği yıl,
aynı fidanların her birisinin dikimi ve arazi hazırlanması için
hesaplanacak gerçek masraflar ile o yıla kadar kesilen fidanlar
için yapılmış bakım giderleri toplamı bir misli fazlasıyla tazmin
ettirilir.
C) Ormanlardan temin olunan ve değeri para ile ölçülebilecek
diğer her türlü orman emvalinin gerçek zarar birim fiyatı ise (A)
bendi hükmüne kıyasen hesaplanır.
Orman işletme müdürlükleri, görev alanları içerisinde
bulunan her ilçe merkezi için ayrı olmak üzere, bu madde hükümlerine
göre ormanlardan elde edilebilecek her türlü emval için tazminata
esas olacak birim değerlerini, her yılın ikinci ayının yirminci gününe
kadar bir cetvel hâlinde tespit ve tanzim edip bağlı bulunduğu orman
bölge başmüdürlüğüne tasdik ettirerek bu cetvelleri ilgili bulundukları
ilçelerde belediyeler vasıtasıyla ilan ettirip, derhal birer nüshalarını
mıntıkasındaki hukuk mahkemelerine ve bu davaların takip olunacağı
kendi birimlerine gönderir. Bu cetveller ertesi yılın ikinci ayının
son günü akşamına kadar geçerli sayılır. Tazminatın hesaplanmasında
bu cetveller dikkate alınır.
bb) 113 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Mahallî rayiç; bu Kanuna aykırılık oluşturan fiilin
işlendiği yere en yakın orman satış istif yerinde, söz konusu orman
mahsulü emvalin bir evvelki yıla ait bilanço döneminde yapılan
açık artırmalı satışlarda aynı cins ve türdeki emval için beliren
satışlar ortalamasıdır.”
cc) 114 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanuna aykırılık oluşturan her türlü fiil ile
tahrip olunan veya yakılan sahalar için, bu Kanunda yazılı tazminattan
başka ayrıca, ağaç cinsine göre cari yıl içindeki mahallî birim saha
ağaçlandırma gideri esas tutularak ağaçlandırma masrafına da hükmolunur.”
çç) 116 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu hükme aykırı hareket edenlere yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
(54) 17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili
Kanununun;
a) 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Bu Kanun hükümlerine tevfikan sanayi işletmelerini
müddetinde sanayi siciline tescil ettirmeyenler veya 2 nci maddeye
göre verilen beyannamelerde meydana gelen değişiklikleri kapanma
ve faaliyete geçme hâllerini müddetinde ilgili mercilere bildirmeyenler
veya senelik işletme cetvellerini zamanında Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına göndermeyenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
b) 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca verilen
sanayi sicil vesikasını salahiyetli memurlara ibraz etmeyenlere
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
c) 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- Bu Kanuna göre istenen malumatı hakikate
aykırı olarak bildirenlere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin
mülkî amiri tarafından verilir.”
ç) 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanuna göre sanayi işletmeleri tarafından
verilen malumatı müsaadesiz başkalarına bildiren kişi, Türk Ceza
Kanununun 239 uncu maddesine göre cezalandırılır.”
(55) 15/5/1957 tarihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele
ve Zirai Karantina Kanununun;
a) 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48- Bu Kanunun 4, 5, 6, 7, 8 veya 9 uncu maddeleri
hükümlerine yahut bu hükümlere göre konulacak tedbirlere riayet
etmeksizin memlekete nebat sokanlara veya transit olarak geçirenlere,
beşbin Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Ayrıca, kabahatin konusunu oluşturan bitkilere elkonularak,
mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Yasak olduğunu bildiği hâlde bir bitkiyi ülkeye
sokan veya transit olarak geçiren kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren
bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar hapis veya
adlî para cezası ile cezalandırılır.”
b) 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- 10 uncu madde hükmüne göre ithaline müsaade
edilmeyen maddeleri memlekete sokan kişi, fiili daha ağır cezayı
gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar
hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
c) 50 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 50- 11 inci madde hükmüne göre vazifelilerce
lüzum gösterilen tedbirleri almayan veya bu tedbirlere riayet etmeyen
kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, kabahatin
konusunu oluşturan bitkilere elkonularak derhal imha edilir.”
ç) 51 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- Kanunun 13 üncü maddesi hükmüne riayet
etmeyen kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
d) 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Kanunun 16 ncı maddesine istinaden konulmuş
yasak, tahdit ve tedbirlere riayet etmeyenlere ikiyüzelli Türk Lirasından
üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca kabahatin konusunu oluşturan bitki ve sair
eşya ile ilgili olarak gerekli karantina tedbirleri alınır.”
e) 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- 18 inci madde hükmüne aykırı hareket
edenlere, nebat yetiştirdikleri yer temizse ve nebatlarında da
hastalık veya zararlı yoksa, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Nebat yetiştirilen yer, haddizatında izin verilmeyecek
bir durumda ise veya nebatlarda hastalık veya zararlı varsa, birinci
fıkradaki idarî para cezası beş kat artırılır. Ayrıca kabahatin
konusunu oluşturan bitkilerle ilgili olarak gerekli karantina
tedbirleri alınır.”
f) 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- 22 nci maddenin birinci fıkrasında yazılı
ihbar mükellefiyetlerini yerine getirmeyen kişiye yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
g) 55 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Sürek avı mükellefleri ile ücretli mücadele
mükellefiyetine tabi tutulanlardan vaktinde icabet etmeyen veya
müddeti dolmadan ayrılan kişiye ikiyüzelli Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
ğ) 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- 32 nci madde gereğince izin almadan mücadele
işlerini ücret mukabilinde ve sanatı mütade hâlinde yapan kişiye
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
h) 57 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 57- Ziraat Vekaletinden müsaade almadan
faaliyete geçen çırçır fabrikası veya evi sahiplerine ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Hastalık ve zararlılarla mücadele
tesislerinin bulunmaması veya diğer tesis veya şartların tamam
olmaması hâlinde; ayrıca, bu eksiklikler tamamlanıncaya kadar
çırçır fabrika veya evleri faaliyetten menedilir.
Ruhsatı olmasına rağmen, bilahare bu Kanunda belirlenen
faaliyet şartlarına veya süre hükmüne aykırı çalıştıkları tespit
edilen çırçır fabrikası veya evlerinin sahiplerine ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, belirlenen eksiklikler
tamamlanıncaya kadar çırçır fabrika veya evleri faaliyetten menedilir.”
ı) 58 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 58- 34 üncü madde hükmüne aykırı olarak muayene
edilmemiş tohumluğu nakleden, satan veya satışa arzeden kişiye,
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, yapılan
muayene sonucunda tohumluğun bu Kanun hükümlerine göre zararlı
olduğunun anlaşılması hâlinde, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.”
i) 59 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 59- 35 inci madde hükmüne aykırı olarak nebat
ve maddeleri taşıyanlar veya taşıtanlara ikiyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Ayrıca, bitkilere elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir.”
j) 60 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 60- 38 inci maddede yazılı işleri ruhsatsız
yapanlara veya mücadele ilaç ve aletlerini Tarım Bakanlığınca müsaade
edilen fiyatlardan pahalıya satanlara yahut satışa arzedenlere
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
k) 61 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 61- 40 ıncı madde hükümlerinden herhangi birine
aykırı hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
l) 62 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 62- Bu Kanunda belirtilen idarî yaptırımlara
karar vermeye mahallî mülkî amir yetkilidir.
Bu Kanun hükümlerine göre müsadereye veya mülkiyetin
kamuya geçirilmesine konu teşkil eden bitki ve sair eşyaya, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı görevlileri elkoymaya yetkilidir.”
(56) 9/6/1958 tarihli ve 7126 sayılı Sivil Savunma
Kanununun;
a) 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- Bu Kanun hükümlerini tatbik ile mükellef
olan memur ve hizmetlilerden ihmalleri görülenler hakkında Türk Ceza
Kanununun ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmaya ilişkin 257
nci maddesi hükmü uygulanır.”
b) 47 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- Bu Kanun hükümlerine göre tatbiki ilan
olunan sivil savunma tedbirlerine riayet etmeyen bütün vatandaşlarla
resmi veya hususi daire, müessese ve teşekküllerin mesul amirlerine,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, Kabahatler Kanununun 32 nci
maddesine göre idarî para cezası verilir.”
c) 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48- Bu Kanunun 13 üncü maddesinde yazılı mükelleflerden
yoklama, muayene, vazifelendirme veya eğitim, kurs ve tatbikat maksadı
ile kendilerine ilanen veya sair suretlerle tebligat yapıldığı
hâlde gelmeyenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
ç) 50 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 50- Sivil Savunma Teşkilatına veya bu teşkilatın
memur ve hizmetlilerine veya yardımcı mükelleflere mahsus kıyafet
ve tanınma işaretlerini, salahiyeti olmadığı hâlde kullanan, giyen
ve taşıyanlara ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
d) 51 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- Sivil savunma mahallî yardımcı hizmet
teşkilatında vazifeli olup da yer değiştirenlerden bu durumu ilgili
muhtarlığa haber vermeyenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
e) 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Kendisine tevdi edilmiş olan sivil savunmaya
ait eşya ve teçhizatı temellük edenler veya bunları tahsis olundukları
maksat dışında kullananlar, altı aya kadar hapis ve elli güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bunları zayi edenler ve harabiyetine sebebiyet
verenler birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılırlar.”
f) 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- Hassas bölgelerde, bu Kanunun 13 üncü
maddesinde yazılı mükelleflerin tam listesini, talep vukuunda,
ilgili makamlara bildirmeyenlerle değişiklikleri otuz gün içinde
merciine haber vermeyen mahalle ve köy muhtarları hakkında dörtyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
g) 54 üncü maddesinde geçen “198 inci” ibaresi,
“258 inci” şeklinde değiştirilmiştir.
ğ) 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Sivil Savunmaya mahsus veya bu işe yarayan
tesisleri kasten tahrip edenler veya hasara uğratanlar Türk Ceza
Kanununun mala zarar verme suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
(57) 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun;
a) 52 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan memur ve
hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti ve meclisi
azaları işledikleri suçlar ile kendilerine karşı işlenen suçlardan
dolayı, Türk Ceza Kanununun kamu görevlisine ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılır.”
b) 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53 - Bu Kanun mucibince tebligat yapılması
gereken hallerde bir kimse kendisine veya başkasına ait isim veya
adresi yanlış olarak bildirir ise fail hakkında bir yıla kadar hapis
veya adlî para cezasına hükmolunur.”
c) 54 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Muhatap namına kendilerine tebligat yapılan
kimseler tebliğ evrakını muhataplarına en kısa zamanda vermedikleri
ve bundan gecikme veya zarar vukua geldiği takdirde yirmi beş günden
yüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.”
ç) 55 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kanunen daha ağır cezayı gerektirmeyen hallerde:
a) Muhatap kendisi
hakkında tebliğ memuruna yalan beyanda bulunursa elli günden yüzelli
güne kadar,
b) Muhatap namına
tebligat yapılabilecek bir kimse, bu Kanunun tatbiki dolayısıyla
tebliğ memuruna muhatap hakkında yalan beyanda bulunursa yirmibeş
günden yüz güne kadar,
c) Muhatap olmadığı
veya muhatap namına tebellüğ etmeye yetkisi bulunmadığı halde
tebliğ memuruna hüviyet ve sıfatı hakkında yalan beyanda bulunarak
tebliğ evrakını alan kimse elli günden yüz elli güne kadar,
adlî para cezası
ile cezalandırılır.”
d) 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ evrakının
veya ihbarnamenin talikine karşı koyanlar ile talik edilen bu kabil
evrakı bulunduğu yerden koparan imha eden veya okunmaz hale getirenler
hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis ve yirmibeş günden yüzelli güne
kadar adlî para cezası hükmolunur.”
(58) 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanunun hükümlerine aykırı olarak
futbol müsabakalarında müşterek bahis tertip veya idare edenler,
bunlara ait biletleri bilerek satanlar veya dağıtanlar altı aydan
üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde
ayrıca tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
(59) 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata
Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanunun 47 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- a) Yardıma davet anında şehir, kasaba ve
köylerde bulunup da makbul bir mazeretleri olmaksızın salahiyetli
memurlar tarafından yapılan davete icabet etmeyenler veya icabet
edip de çalışmayanlar veya verilen işi yapmayanlar hakkında vali
ve kaymakamlar tarafından yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
b) Afet bölgelerinde felaketzedelere yardım maksadıyla devlet daire ve müesseseleriyle hususi
idareler, belediyeler ve köyler ve amme menafiine
hadim hayır cemiyetleri tarafından
bedelli veya bedelsiz
olarak verilen inşaat malzemesi
veya alat ve edevatı veya diğer malları satan veya devreden veya
başka maksatlarla kullananlar hakkında, fiilleri daha ağır cezayı
istilzam etmediği takdirde, yüz günden az olmamak üzere adlî para
cezasına hükmolunur.
c) Devlet veya devlete bağlı idarelerle sermayesinin
en az yarısı devlete ait müessese memurlarına afet dolayısıyla
verilen vazifeyi ifada ihmal ve suiistimallerinden veya bu maksatla
kendilerine verilen para ve malları zimmete geçirmelerinden veya
suç teşkil eden sair fiillerinden dolayı haklarında kamu görevlileri
hakkındaki ceza hükümleri tatbik olunur.”
(60) 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe
Kanununun;
a) 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“b) Kurucularının, Türk Ceza Kanununun 53 üncü
maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, sigortacılık mevzuatına
aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya birden fazla adlî para
cezasına ya da kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha
fazla süreyle hapis cezasına veya Devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve
vergi kaçakçılığı ile haksız mal edinme suçlarından mahkûmiyetlerinin
bulunmaması; iflas ve konkordato ilan etmemiş olmaları,”
b) 37 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“2 nci maddenin (b) bendinde aranan koşulları taşımayanlar,
brokerlik ve prodüktörlük yapamazlar ve brokerlik ve prodüktörlük
yapan tüzel kişilere ortak olamazlar.”
c) 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- 3 üncü maddedeki mecburiyetlere aykırı
olarak ruhsatname almaksızın sigorta muameleleri yapanlar altı
aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ruhsat alıp da, usulü dairesinde tescil ve ilan ettirmeksizin
sigorta muameleleri yapanlar hakkında altı aya kadar hapis veya
adlî para cezasına hükmolunur.”
ç) 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- 10 uncu maddedeki değişikliklerin bildirilmesi
mecburiyetini yerine getirmeyenlerle, bildirim mecburiyetinin
yerine getirilmesine rağmen Bakanlıkça tasdik edilmemiş değişiklikleri
uygulayanlar hakkında altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına
hükmolunur.
Bakanlıkça tasdik edilmesi gereken işlemleri bildirim
mecburiyetini yerine getirmeden uygulayanlar hakkında altı aya
kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
d) 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45 - 12 nci maddeye aykırı olarak sabit ve mütehavvil
teminat akçelerini kasten tesis etmeyenler veya kasten noksan hesap
veya tesis edenler hakkında, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî
para cezasına hükmolunur.”
e) 46 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 46- 3 üncü maddenin 2 nci fıkrası ile 13 üncü
maddedeki mecburiyetlere riayet etmeyenler hakkında, üç aydan
bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
f) 47 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47 - 19 uncu madde hükümlerine aykırı hareket
edenler hakkında, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
g) 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48 - 25, 26 ve 27 nci maddeler ile 26 ncı maddede
belirtilen yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenlere mahallî
mülkî amir tarafından onbin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.”
ğ) 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49 - 28 inci maddedeki memnuiyetlere aykırı
hareket edenler hakkında, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına
hükmolunur.”
h) 50 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 50 - 29 uncu madde hükmüne aykırı hareket
edenler hakkında altı aya kadar hapis ve adlî para cezasına hükmolunur.
Hükmolunacak adlî para cezasının miktarı, ödenen primin on mislinden
az olamaz.”
ı) 51 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- Sigorta ve reasürans şirketlerinin itibarını
kırabilecek veya şöhretine zarar verebilecek bir hususu isnat
edenler veya bu yolda asılsız haberler yayanlar hakkında altı aya kadar
hapis ve adlî para cezasına hükmolunur.
Bu fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde,
verilecek cezalar bir katına kadar artırılır.”
i) 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52 - Bu Kanunun tatbikini murakabe vazifesi
ile mükellef olanlar ile bu teşkilatta çalışan diğer memurlardan,
vazifeleri dolayısıyla ifşasında zarar melhuz olan bir sırra vakıf
olup da meşru bir sebebe müstenit olmaksızın o sırrı salahiyetli
mercilerden gayrisine ifşa edenler hakkında Türk Ceza Kanununun
258 inci maddesi tatbik edilir.”
j) 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53 - 32 nci maddede yazılı mecburiyet ile 41
inci maddedeki memnuiyete riayet etmeyenler hakkında, altı aydan
iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Murakabe ve teftişte vazifelilere mümanaat
edenlere veya yapacakları tetkikatı kasten yanlış yola sevk edenlere,
yukarıdaki fıkra hükmüne göre verilecek ceza bir kat artırılır.”
k) 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- 4, 9, 36, 37 ve 38 inci madde hükümlerine
ve bu maddelerde belirtilen yönetmelik hükümlerine aykırı hareket
edenlere mahallî mülkî amir tarafından ikibin Türk Lirasından onbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
l) 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55 - 39 uncu maddedeki mecburiyetleri yerine
getirmeyenler ile hakikate aykırı bilanço, kâr ve zarar hesabı
tanzim ve tasdik edenler hakkında, altı aydan iki yıla kadar hapis veya
adlî para cezasına hükmolunur.”
m) 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- 45 ve 46 ncı maddelerde yazılı suçların
tekerrüren işlenmesi halinde, Hazine Müsteşarlığının talebi
üzerine, ayrıca ilgili sigorta şirketinin ruhsatnamesinin iptaline
hükmolunur. Ruhsatnamenin iptali halinde bu kanun hükümlerine
göre şirketin tasfiyesine gidilir.”
n) 58 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma usulü
MADDE 58- Bu Kanunda yazılı suçlara ilişkin ön inceleme
Müsteşarlıkça yapılarak durum ilgili Cumhuriyet başsavcılığına
bir müzekkere ile bildirilir. Müsteşarlık bu başvuruyla müdahil
sıfatını kazanır.
Müsteşarlık, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından
verilen kovuşturmaya yer olmadığı
kararına itiraza yetkilidir.
Bu Kanuna aykırı fiillerden haberdar olan Cumhuriyet
başsavcısı, gerekli ön incelemenin yapılmasını teminen durumu
Müsteşarlığa bildirir. Soruşturmaya devam edilebilmesi, Müsteşarlığın
ilk fıkrada belirtilen usul uyarınca yazılı başvuruda bulunmasına
bağlıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcılık gerekli
önlemleri almaya yetkilidir.
Şu kadar ki; acenteler ve diğer sigorta ve reasürans
aracılarının bu Kanunda suç sayılan fiilleri hakkında yapılan soruşturmalarda
bu maddede yazılı usulün uygulanmış olması şartı aranmaz.”
(61) 4/1/1960 tarihli ve 7402 sayılı Sıtmanın İmhası
Hakkında Kanunun;
a) 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14 - Bu Kanun hükümleri gereğince salahiyetli
merciler tarafından alınması lüzumlu görülen tedbirleri yerine
getirmeyen 3659 sayılı Kanuna tabi teşekküller ve bunlara bağlı
idare, müessese ve kurumlar ve sermayesinin yarısından fazlası
Devlete ait sair teşekküllere mensup bilumum memur ve müstahdemler
hakkında Türk Ceza Kanununun kamu görevlilerine ilişkin hükümleri
tatbik olunur.”
b) 15 inci maddesinde yer alan “şahıslar üçyüzkırkyedimilyon
lira idarî para cezasıyla cezalandırılırlar.” ibaresi “şahıslara
dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16 - 7 nci madde hükmüne riayet etmeyenlere
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde
para cezasının iki katı verilir.”
ç) 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17 - 8 inci maddede yazılı yasaklara aykırı
hareket edenlere dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde para cezasının iki katı verilir.”
d) 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18 - 9 uncu maddede yazılı tedbirleri almayan
veya bunları idame ettirmeyen hususi hükmi şahıslarla adi ortaklıkların
işlerini fiilen idare eden vazifelileri ve taalluku halinde idare
meclisi reisi ve azaları ve hakiki şahıslara yediyüzelli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
e) 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19 - 11 inci maddede yazılı mecburiyete
riayet etmeyenlere dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde para cezasının iki katı verilir.
Bu Kanunda yazılı
olan idarî para cezaları mahallî mülkî amir tarafından verilir.”
f) 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20 - Teşkilat tarafından bu kanunda yazılı
hususlar hakkında tanzim olunacak zabıt varakaları, sorumluların
hüviyet ve ikametgâhı tespit edildikten sonra derhal yetkili mercie
tevdi olunur.”
(62) 6/5/1960 tarihli ve
7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanunun;
a) 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Kanunun 1 inci maddesinde yazılı evsaf
ve şeraiti haiz olmadıkları halde ziraat yüksek mühendisi unvanını
kullananlara mahallî mülkî amir tarafından dörtyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir.”
b) 5 inci maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“b) Mahkûmiyete bağlı hak yoksunluğu bulunmamak,”
(63) 9/5/1960 tarihli ve 7478 sayılı Köy İçme Suları
Hakkında Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Bir kimse, daha önceden veya bu Kanun hükümlerine
göre kurulmuş olan içme suyu tesislerini tahrip veya imha eder veya
bozar yahut bunlara zarar verirse Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
cezalandırılır.
Tesis edilen su
kullanım düzenini bozanlara mahalli mülki amirce yüz Türk Lirasından
bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bu Kanun hükümlerine aykırı hareket eden fail bulunmadığı
takdirde bozulan kısım yaptırılır ve masraf bozulan yer hangi köyün
hududu içinde ise o köye tazmin ettirilir.”
(64) 12/9/1960 tarihli ve 80 sayılı 1580 sayılı Belediye
Kanununun 15 inci Maddesinin 58 inci Bendine Tevfikan Belediyelerce
Kurulan Toptancı Hal’lerinin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun 4 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Bu Kanun ile, bu Kanuna istinaden yürürlüğe
konulacak yönetmelik esaslarına aykırı hareket edenler hakkında
belediye encümenlerince:
a) Bin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezasına;
b) Üç seneye kadar hal dahilinde faaliyetten
men'e,
karar verilir.
Hal dahilinde bir aydan fazla faaliyetten men edilenlerin
hal'deki yerleri geri alınarak başkalarına tahsis edilebilir. Satış
mevzuu malların ne suretle tasfiye edileceği yönetmeliklerde gösterilir.
Verilen idarî para cezalarının tamamı ilgili belediyenin
hesabına aktarılır.”
(65) 12/12/1960 tarihli ve 155 sayılı Harita ve Planlara
Ait İşaretlerin Korunması Hakkında Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- Harita ve planlara ait amme hizmetine
mahsus (Nirengi, nivelman, poligon, röper tesisleri gibi) işaretleri
yerinden çıkaranlar, yerinden oynatanlar, tanınmaz hâle getirenler
veya ilgili makamlardan müsaade almaksızın yerini değiştiren kişi
bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
(66) 16/12/1960 tarihli ve 167 sayılı Yeraltı Suları
Hakkında Kanunun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- Bu Kanundaki vecibeleri yerine getirmeyenler
bu hareketlerinden dolayı, diğer kanunlara göre, suç oluşturmadığı
takdirde, bu madde hükmüne göre cezalandırılırlar.
a) Belge almadan 8 inci maddedeki işleri yapanlar
ile kasten yanlış bilgi verenler bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. Ceza alınmakla beraber,
kuyunun açılıp işletilmesinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce
bir mahzur görülmezse, sahibine gerekli belge verilir. Aksi hâlde,
kuyu kapatılır ve masrafı kuyuyu açtırandan alınır.
b) 10 ve 11 inci madde hükümlerine aykırı hareket
edenlerle arama, kullanma, ıslah ve tadil faaliyetleri sırasında
konulan şartlara riayet etmeyenler, müracaat formlarında istenen
bilgileri vermeyenler, 8 inci maddenin son fıkrasındaki mecburiyete
riayet etmeyenler beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, kuyu kapatılarak
masrafı açtırandan alınır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarından tahsil
edilen miktarın yüzde ellisi Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
hesabına aktarılır.”
(67) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
a) 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 2- Gümrük ve tekel idareleri tarafından alınan
vergi ve resimler bu Kanuna tabi değildir. Ancak, bu Kanunun kanun
yoluna ilişkin hükümleri, gümrük ve tekel idareleri tarafından
alınan vergi, resim ve para cezası ile ilgili kararlar bakımından
da uygulanır.”
b) 5 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Açıklanan bu bilgiler ele alınarak mükelleflerin
haysiyet, şeref ve haklarına tecavüz edilemez.”
c) 87 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 87- Takdir, tadilat ve zirai kazançlar il komisyonları
ile özel komisyonlara, memurların dışında, seçilecek kimselerde
aşağıdaki vasıflar aranır:
1. İyi ahlak sahibi olmak ve ikamet ettiği veya iş
gördüğü muhitin emniyet ve itimadını kazanmış bulunmak;
2. Medeni haklardan ıskat edilmiş bulunmamak;
3. Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı suçlarından mahkûm olmamak,
4. Takdir ve özel komisyonlara seçileceklerde, ayrıca
otuz yaşını bitirmiş olmak;
5. Tadilat ve zirai kazançlar il komisyonlarına
seçileceklerde ayrıca mensup olduğu şehir veya kasabanın iktisadi
şartlarına ve emlak ve ziraat işlerine vukufu olmak ve yirmibeş
yaşını bitirmiş bulunmak;”
ç) 246 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Görevini ihmal veya suiistimal eden muhtar ve ihtiyar
heyeti üyeleri Türk Ceza Kanununun
görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
d) 344 üncü maddesinin başlığı “Vergi ziyaı ve cezası”
şeklinde değiştirilmiş, maddenin birinci fıkrasında geçen “suçu”
ibaresi madde metninden çıkartılmış ve ikinci fıkrasında yer alan
“ziyaı suçu işleyenlere” ibaresi “ziyaına sebebiyet verenlere”
şeklinde değiştirilmiştir.
e) Dördüncü Kitap, İkinci Kısmının Üçüncü Bölüm başlığı
“Suçlar ve Cezaları” şeklinde ve 359 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 359- a) Vergi Kanunlarına göre tutulan veya
düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;
1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri
yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan
kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve
işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde
tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına
kaydedenler,
2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya
gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler
veya bu belgeleri kullananlar,
Hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası hükmolunur.
Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu
halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere
defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında
gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla
birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle
gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı belgedir.
b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen
ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri
yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar
koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini
tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri
kullananlara, Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır. Ancak, bu hâlde cezanın alt sınırı,
onsekiz aydan az olamaz.
c) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı
ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği defter ve sair belge
örneklerini, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya
bilerek kullananlar onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak
durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede
yazılı cezaların uygulanması 344 üncü maddede yazılı vergi ziyaı
cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez.”
f) 360 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İştirak halinde cezadan indirim
MADDE 360- 359 uncu maddede yazılı suçların işlenişine
iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin
bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanununun suça iştirak hükümlerine
göre hakkında verilecek cezanın yarısı indirilir.”
g) 362 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 362 - Bu Kanunda yazılı vergi mahremiyetine
uymağa mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal edenler, Türk
Ceza Kanununun 239 uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.”
ğ) 363 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 363 - Bu Kanunun altıncı maddesinin son fıkrası
gereğince mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili
hesap, yazı ve sair özel işlerini yapmaları yasak edilen memurlardan
bu yasağa aykırı harekette bulunanlar Türk Ceza Kanununun 257 nci
maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılır. Bu hareketlerle
vergi ziyaına neden olunması halinde, kişiye ayrıca bu Kanunun
344 üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası verilir.”
h) 367 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 367- Yaptıkları inceleme sırasında 359 uncu
maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden maliye müfettişleri,
hesap uzmanları ile bunların muavinleri ve gelirler kontrolörleri
ile stajyer gelirler kontrolörleri tarafından doğrudan doğruya ve
vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili
vergi dairesinin bağlı bulunduğu defterdarlığın veya gelirler
bölge müdürlüğünün mütalaasıyla, keyfiyetin yetkili Cumhuriyet
savcılığına bildirilmesi mecburidir.
359 uncu maddede yazılı suçların işlendiğine sair
suretlerle ıttıla hasıl eden Cumhuriyet savcılığı hemen ilgili
vergi dairesini haberdar ederek inceleme yapılmasını talep eder.
Amme davasının açılması, inceleme neticesinin
Cumhuriyet savcılığına bildirilmesine talik olunur.
359 uncu maddede yazılı suçlardan dolayı cezaya
hükmedilmesi, vergi ziyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının ayrıca
uygulanmasına engel teşkil etmez.”
ı) 371 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“(360 ıncı maddede yazılı iştirak şeklinde yapılanlar dahil)” ibaresi
madde metninden çıkartılmıştır.
(68) 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve
Eğitim Kanununun;
a) 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir,
“MADDE 56 - Muhtarlıkça veya mülkî amirce yapılan
tebliğe rağmen çocuğunu okula göndermeyen veli veya vasiye okul
idaresince tespit edilen çocuğun okula devam etmediği beher gün
için on Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu para cezasına rağmen
çocuğunu okula göndermeyen veya göndermeme sebeplerini okul idaresine
bildirmeyen çocuğun veli veya vasisine üçyüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
b) 57 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 57 - Okul idareleri ve mülkî amirliklerce bu
Kanuna göre usulen sorulacak sorulara cevap vermekten kaçınanlar
ile gerçeğe uymayan beyanda bulunanlara yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
c) 59 uncu maddesinin dört ve altıncı fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki hükümlere aykırı davrananlara ikiyüz
Türk Lirasından dörtyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
“Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(69) 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununun
16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Bu kanunun şümulüne giren taşıtları
her ne suretle olursa olsun tahsis olunduğu işin gayrisinde veya
şahsî hususlarda kullananlar veya kullanılmasına müsaade edenler
veya kanunda yazılı olduğu şekilde kullanılmış gibi gösterenler
veya kanunen bir makama veya işe tahsis olunmadığı hâlde hakikatı
tağyir ile bu taşıtlardan istifade eden ve ettirenler, bunların gidiş
gelişine müsaade edenler veya kanuna aykırı olarak numara ve plaka
verenlerle kullananlar veya kullanılmaya elverişli olduğu hâlde
ekonomik ömrünü doldurduğu bahanesiyle yenileyen veya yeniletenler
veya bu hususlar için masraf tahakkuk evrakını hazırlayan veya tasdik
veya bunlara ait ita emirlerini vize edenler hakkında bir seneye kadar
hapis cezasına hükmolunur. Bu yüzden hasıl olan masraf ve zararlar
genel hükümlere göre tazmin ettirilir.”
(70) 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun;
a) 79 uncu maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun uygulanmasında silahtan maksat Türk
Ceza Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin
bir, iki, üç ve beş numaralı alt bentlerinde gösterilenlerdir.”
b) 133 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 133- Hileli faaliyetlerle veya herhangi
bir şekil ve surette cebir veya şiddet kullanarak veya tehdit ederek,
bu Kanunda yazılı kurulların toplanmalarına veya görevlerinin
ifasına mani olanlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada yazılı fiiller, silahla işlenirse,
verilecek hapis cezası üç yıldan aşağı olamaz. Bu fiiller, içlerinden
en az biri silahlı olan üç kişi tarafından birlikte işlendiği takdirde,
failler hakkında beş yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
c) 134 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 134 – Seçim işlerinin cereyanı sırasında,
seçimin düzenli yürütülmesini sağlamak maksadı ile, bu Kanunda
yazılı kurullar veyahut kurul başkanları tarafından alınan karar
ve tedbirlere, ihtara rağmen riayet etmeyen kişilere ikiyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
Herhangi bir şekilde alınan karar ve tedbirlerin
uygulanmasını zorlaştıran veyahut
karar ve tedbirlerin neticesiz kalmasına sebebiyet veren
kimselere beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.
Yukarıda yazılı fiiller, görevli kimseler tarafından
işlendiği ve fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, birinci veya
ikinci fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
ç) 136 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 136- Kurullara seçildiği halde haklı sebep
olmaksızın vazifesi başına gelmeyenler elli günden aşağı olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Seçim başladıktan
sonra kuruldaki görevlerini haklı bir sebep olmaksızın terk edenler,
iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
d) 137 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 137- Seçim kurulları başkan ve üyelerinden
herhangi biri veya bu Kanunda yazılı işlerden biriyle görevlendirilen
kimseler sandık seçmen listelerini, aday listelerini, seçime ait
kağıt ve paketleri ve oy pusulalarını, oy sandıklarını, oy zarflarını
veya maddi ve malî vasıtaları ve bilcümle seçim araç ve gereçlerini
vaktinde yerlerine göndermezler veya gönderilmesine mani olurlar
veya teslim etmezler veya teslim almazlarsa, iki yıldan beş yıla kadar
hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiilleri görevlilerden başkaları yaparsa, cezanın
alt sınırı bir yıldır.”
e) 138 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Görevi kötüye kullanma:
MADDE 138- Bu Kanunun tatbiki ile görevli veya bu
Kanuna göre görevlendirilen kimseler görevlerini her hangi bir
şekilde kötüye kullandıkları takdirde, fiilleri bu kanunda ayrı
bir suç olarak tanımlanmamış ise, Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesine
göre verilecek ceza altıda birden üçte bire kadar artırılarak
hükmolunur.”
f) 140 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 140- Seçmen kütüğünün düzenlenmesine esas
teşkil edecek olan krokilerle, binalar cetvelini ilçe seçim kurulu
başkanınca bildirilen süre içinde düzenleyerek vermeyenler veya
kroki ve binalar cetvellerini seçmen kütüğünün düzenlenmesine
elverişli bir şekilde yapmayanlar hakkında, Türk Ceza Kanununun
257 nci maddesinde yazılı cezalar altıda birden üçte bire kadar artırılarak
hükmolunur.
Sayım ve yazım ve denetim işlemleri sırasında,
belli edilen esaslara aykırı harekette bulunanlarla, sorulara
cevap vermeyenler veya bilerek gerçeğe aykırı cevap verenler yahut
ilk sayım ve yazım gününde, ilan edilecek süreden önce bulundukları
yeri terk edenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
g) 143 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“ve ikibinbeşyüz liradan onbin liraya kadar ağır para” ibaresi madde
metninden çıkartılmıştır.
ğ) 144 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 144- Seçmen kütüğüne kendisini veya bir başka
seçmeni bilerek birden fazla kayıt ettirenler veya bu sonucu veren
fiilleri bilerek yapanlar altı aydan iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada yazılı suçlar bu işlerle görevlendirilenler
tarafından işlendiği takdirde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.”
h) 147 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“ve bin liradan beşbin liraya kadar ağır para” ve ikinci fıkrasında yer alan “ve beşyüz
liradan ikibinbeşyüz liraya kadar ağır para” ibareleri madde metninden
çıkartılmıştır.
ı) 148 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Tamamen veya kısmen sahte seçmen kütüğü veya seçmen
listesi tanzim eden veya bozan veya çalan veya yok eden kimse hakkında
Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine
göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
i) 149 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 149 – Her kim 51 inci maddede gösterilen heyetin
kurulmamış olduğu toplantıda söz alır ve söylerse, üç aydan altı
aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Herhangi bir vasıta ile bir seçim propagandası toplantısına
engel olan veya devamına imkân vermeyecek hareket ve tertiplerle
onu ihlal eden kimse altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiiller ikiden fazla kimse tarafından birlikte ve cebir veya şiddet
kullanılarak ya da tehdide başvurularak işlenirse, failler hakkında
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Eğer fiil, içlerinden
en az biri silahlı olan ikiden fazla kişi tarafından birlikte işlenirse,
failler hakkında beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
j) 149/A maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Birinci fıkra hükmüne göre hakkında yayın durdurulması
kararı verilen özel radyo ve televizyon kuruluşlarının sorumluları,
bin günden beşbin güne kadar, yerel yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarının sorumluları, otuz günden
az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
k) 150 nci maddesinde yer alan “on beş günden” ibaresi
madde metninden çıkartılmıştır.
l) 151 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 151- Oy verme gününden önceki günün saat
18.00'inden sonra ve oy verme gününde umumi veya umuma açık yerlerde
seçim propagandası için toplantı veya propaganda yapanlar veya bu
maksatla yayınlarda bulunanlar veya ne suretle olursa olsun seçimin
düzenini bozabilecek veya oy vermenin tam bir serbestlikle yapılmasına
tesir edebilecek mahiyette söz, yazı veya sair suretlerle propaganda
yapanlar veya asılsız şayialar çıkaranlar üç aydan bir yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanunun, 58, 60 ve 61 inci maddelerinde yazılan
yasaklara aykırı hareket edenler, altı aydan bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
m) 154 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 154- Özel kanunların adaylık koyma hususunda
kabul ettiği esas ve şekillere uymaksızın adaylıklarını koyan memurlar
ve yargıçlarla, adaylığını koymak için ordudan ayrılma isteğinde
bulunmuş ve bu istekleri kabul edilmiş olmasına rağmen herhangi
bir sebeple görevinden fiilen ayrılmadan veya resmi elbisesiyle
propaganda yapan veya bu mahiyette herhangi bir harekette bulunan
subaylar, askerî memurlar ve astsubaylar yüz günden az olmamak üzere
adlî para cezası ile cezalandırılır.
Yargıç ve yargıç sınıfından sayılanlarla, askerî
şahıslar ve bu Kanunun 62 nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı
memur ve hizmetlilerin özel kanunlarına göre ilan olunan seçimin
başlangıç tarihinden oy vermenin sona ermesine kadar bir siyasi
parti veya bağımsız adayların leh veya aleyhinde propaganda yapmaları
veya herhangi bir suretle telkin ve tesirde bulunmaları halinde,
fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde,
üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
63 üncü maddede yazılı yasaklara uymayanlar altı
aydan bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
n) 155 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 155- 64, 65 ve 66 ncı maddelerde yazılı yasaklara
uymayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
o) 156 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 156 – Bu Kanunda ayrıca ceza hükmüne bağlanmayan
ve kanun hükümlerine aykırı olan sair propagandaların failleri
hakkında Kabahatler Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrası
uygulanır.”
ö) 158 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 158- Sandık başında bu Kanuna göre oy verme
yönünden kendisine yükletilmiş olan ödevleri ihtara rağmen yapmayan
seçmenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
p) 159 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 159- Oyunu kullandıktan sonra ihtara rağmen
sandık başından ayrılmayan veya herhangi bir müdahale telkin veya
tavsiyede bulunan veya bunlara teşebbüs eden kimse üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
r) 160 ıncı maddesinin bir ve ikinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Her kim oy verme sırasında seçme yeterliği olmadığını
bildiği halde oy vermeye teşebbüs eder veya verirse iki yıldan beş
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Başkasının adını taşıyarak oy vermeye teşebbüs
eden veya veren üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
s) 161 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Usulüne aykırı olarak veya yetkisi olmadığı halde
her ne sebep ve maksatla olursa olsun oy sandığının yerini değiştirenler,
yerinden kaldıranlar, oy sandığını açan, çalan veya tahrip eden veya
içindeki veya içinden çıkan oy zarflarını alan, çalan veya değiştiren
kimse üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
ş) 163 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Seçim kurulları başkan ve üyelerinden herhangi
biri kanuna aykırı hareketleriyle seçim muamelelerinin yapılmasını
ve oy verilmesini kısmen veya tamamen imkânsız kılar yahut seçimlerin
butlanına bilerek sebebiyet verirse, iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
t) 164 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 164- 1. Her kim, sandık başında seçmenlerin
imzalarını koydukları sandık seçmen listesine gelmeyenler adına
sahte imza atmak, mühür koymak veya parmak basmak gibi hileli bir hareket
ile sandığa oy atar veya attırır ise, Türk Ceza Kanununun resmi belgede
sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.
2. Her kim, herhangi bir şekilde seçimin neticesini
tağyir eder veya ettirir veya seçim tutanaklarını tamamen veya
kısmen sahte olarak tanzim veya tahrif eder veya ettirirse, Türk Ceza
Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine
göre verilecek ceza bir kat artırılarak hükmolunur.
3. Her kim oyunu kullandıktan sonra, sandık başında
kendisine sürülen özel boyayı silerek veya yok ederek veya herhangi
bir şekil ve surette gözle fark edilemez duruma getirerek aynı seçimde
ikinci defa oy kullanır veya kullanmaya teşebbüs ederse, altı aydan
iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu fıkrada sözü
edilen özel boyayı ilçe seçim kurulu başkanlığından teslim aldıktan
sonra bu boyayı kasten yok veya imha eden veya oyunu kullanan seçmenin
belirlenen uzvuna bu boyayı hiç sürmeyen veya bu özel boyadan başkasını
süren sandık kurulu başkan ve üyelerine veya seçmenleri ya da sandık
kurulu başkan ve üyelerini bu fıkrada yazılı fiilleri işlemeye
herhangi bir surette icbar eden kimselere, bu fıkrada yazılı ceza
üçte birden yarıya kadar artırılarak hükmolunur.
Her kim, kurulları, üçüncü fıkrada yazılı fiilleri
işlemeye, herhangi bir suretle icbar ederse üçüncü fıkrada yazılı
ceza üçte birden yarıya kadar artırılarak hükmolunur.
Eğer bu fiil kurul mensuplarına herhangi bir suretle
menfaat temini veya vaadi suretiyle meydana gelmiş ise, failler
hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun rüşvet suçuna ilişkin hükümlerine
göre cezaya hükmolunur.”
u) 165 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 165- Bu Kanunla kendilerine şikâyet ve itiraz
yetkisi tanınanların bu yoldaki müracaatlarını tutanağa geçirmeye
mecbur oldukları ahvalde tutanağa geçirmeyi reddeden kurul başkan
ve üyeleri bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
ü) 166 ncı maddesinde yer alan “ve beşbin liradan yirmibin
liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
v) 171 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 171- 79 uncu maddenin koyduğu silâh taşıma
yasağına aykırı hareketler edenler hakkında, fiilleri daha ağır
cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, yirmibeş günden
az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur. Fiilin diğer kanunlara
göre daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturması halinde, bu kanunlara
göre verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.”
y) Sekizinci Bölüm başlığı “Soruşturma ve Kovuşturma
Usul ve Şekilleri” şeklinde ve 173 üncü maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma ve kovuşturma zamanı
MADDE 173- Seçim işleriyle görevlendirilenlerin
oy verme günü ile bundan önceki yirmi dört saat içinde işledikleri
bu kanunda yazılı seçim suçlarından ötürü bağlı bulundukları kurullarca
düzenlenmesi gereken seçim tutanaklarının tanzim edildiğinin ertesi
günü soruşturma başlatılır.
Bu süre içinde ağır ceza mahkemesinin görevine giren
suçlarla infazı gerektiren hükümler ve merciinden verilmiş tutuklama
kararı veya yakalama emri dışında başka hiçbir sebepten dolayı
bir seçmen hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamaz ve oy verme
günü ile ondan önceki üç gün içerisinde seçmenin hürriyetini ve oy
verme imkânını kaldıracak veya tahdid edecek idarî ve malî hiçbir tedbir
alınamaz.”
z) 174 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 174- Bu Kanunda
yazılı suçlardan birini işleyenler veya bu kanunun uygulanmasına
taalluk edip de genel hükümlere göre cezalandırılmaları gerekenlerin
sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun haklarında umumi hükümler
dairesinde soruşturma ve kovuşturma yapılır.
Valiler hakkındaki soruşturma Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili; kovuşturma ise Yargıtayın
ilgili ceza dairesi tarafından umumi hükümlere göre yapılır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı soruşturmayı Yargıtay
Cumhuriyet savcılarına da yaptırabilir. Ancak, kamu davasını açmak
veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermek yetkisi Cumhuriyet
Başsavcısına aittir.
Soruşturma sırasında Başsavcı tarafından istenilen
yakalama emri, tutuklama, tahliye, elkoyma ve aramaya Yargıtay
ilgili ceza dairesi başkanı tarafından karar verilir. Bu kararlara
karşı yapılan itirazları ise, numara itibariyle izleyen ceza dairesi
inceler. Son numaralı daire başkanının kararı söz konusu ise, itirazları
inceleme yetkisi birinci ceza dairesine aittir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından verilen
kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazı, soruşturma
konusu suçun en ağırına bakmakla görevli ceza dairesini numara
itibariyle izleyen ceza dairesi başkanı inceler. Soruşturma konusu
suç, son numaralı ceza dairesinin görevine giriyorsa, itirazı inceleme
yetkisi (1) numaralı Ceza Dairesi Başkanına aittir.
Kaymakamlar hakkında soruşturma yapmaya ve kamu
davası açmaya il Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili ve
kovuşturma yapmaya il ağır ceza mahkemesi yetkilidir.
Hâkimler ve Savcılar Kanunu hükümleri mahfuzdur.
İlgili kimseler ve siyasi partiler, Ceza Muhakemesi
Kanunu gereğince kamu davasına katılabilirler.”
aa) 175 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezasına karar verme yetkisi
MADDE 175- Bu Kanun hükümlerine göre idarî para cezasına
karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir.”
bb) 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“5680 sayılı kanunun 143 sayılı kanunla değiştirilen 19 uncu” ibaresi,
“9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanununun 14 üncü” şeklinde
değiştirilmiştir.
(71) 21/8/1963 tarihli ve 308 sayılı Tohumlukların
Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanunun;
a) 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Tarım Bakanlığınca muayene edilmemiş
ve müsaadesi verilmemiş tohumlukları ithal ve ihraç edenlere bin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca fiillere konu tohumluklara
elkonularak, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
b) 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14- 4 üncü madde gereğince bu kanuna tabi
tutulup Resmi Gazete'de ilan olunan tohumlukları:
a) Muayene ve kontrol yaptırıp müspet netice ve belge
almadan,
b) Yönetmeliğine uygun şekilde ambalajlanmadan
veyahut taklit ve tahrif edilmiş etiketlerle,
c) Asgari standardın altına düşürülmüş veya tağşiş
edilmiş olarak,
d) Muayene ve kontrolü yapılmadığı halde yapılmış
göstererek,
e) Sertifikalarında belirtilmiş niteliklere uymayan
şekilde reklam yaparak,
Satanlar, dağıtanlar, satışa veya dağıtıma arz
edenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca fiillere
konu tohumluklara elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.
Yukarıda yazılı fiiller ıslah edilmiş tohumluk
adı altında satılan, dağıtılan, satışa veya dağıtıma arz edilen
tohumluklar dolayısıyla işlenmişse, ilgililere bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
13 üncü maddede yazılı fiillerin tekrarı hâlinde
para cezası iki katı olarak alınır.
Bu Kanunda yazılı idarî yaptırımlara karar vermeye,
mahallî mülkî amir yetkilidir.”
(72) 8/6/1965 tarihli ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun;
a) 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) ve (3)
numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel
mahkûmiyetin bulunmaması”
“3. Ahlâken kötü
bir şöhrete sahip bulunmamak.”
b) 17 nci maddesinde
yer alan “Türk Ceza Kanununun 526 ncı” ibaresi, “Kabahatler Kanununun
32 nci” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- Özel öğretim kurumlarının yönetici ve
öğretmenleri görevleriyle bağlantılı olarak suç işlemeleri halinde
veya görevlerinden ötürü kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı
Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi sayılır.”
(73) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5)
numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“5. Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama ve kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.”
(74) 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanununun
37 nci maddesinin bir ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu kanun hükümlerinden faydalanmak amacıyla yalan
beyanda bulunan veya hakikate aykırı beyanname verenler ile bu
kanunun yayımından sonra belediye sınırları içinde veya dışında
belediyelere, Hazineye, özel idarelere veya katma bütçeli dairelere
ait arazi ve arsalar üzerinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında
bulunan yerlerde izinsiz yapı yapanlar, yaptıranlar, bu gibi yapıları
satanlar, bağışlayanlar, rehin edenler veya diğer şekillerde devredenler
ve bilerek devir ve satın alanlar, Türk Ceza Kanununun 154 veya 184
üncü maddeleri hükümlerine göre cezalandırılır.”
“17 nci maddede sözü geçen beyannameyi, haklı bir
sebebe dayanmaksızın, zamanında vermeyenlere mahallî mülkî amir
tarafından ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
(75) 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununun;
a) 50 nci maddesinin (c) ve (ç) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“c) 12 nci madde gereğince işinden ayrılan gemi adamına
çalışma belgesi vermeyen, beş işçiye kadar (beş işçi dahil) işçi çalıştıran
işveren veya vekili bin Türk Lirası, daha fazla işçi çalıştıranlara
ikibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
ç) 13 üncü madde gereğince sakat ve eski hükümlü
gemi adamı çalıştırma ile ilgili kanun ve tüzük hükümlerine uymayan
işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her sakat veya eski
hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için binbeşyüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
b) 51 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- 1. a) 20 nci madde gereğince gemiadamının
kıdem tazminatını ödemeyen,
b) 28 inci madde gereğince gemiadamının fazla çalışma
ücretini ödemeyen,
c) 29 uncu madde gereğince gemiadamının ücretini
zamanında ve tam olarak ödemeyen,
ç) 33 üncü maddede sözü geçen iaşe veya nakden ödeme
zorunluluğuna uymayan,
d) 37 nci maddede sözü geçen asgari ücretten aşağı
ücret ödeyen,
İşveren veya işveren vekili hakkında, bu durumda
olan her gemiadamına karşılık, ödemediği meblağ veya temin ile mükellef
olduğu iaşenin tekabül ettiği bedelin, yediyüzelli Türk Lirasından
aşağı olmamak üzere iki katı tutarında idarî para cezası verilir.
2. a) 21 ve 23 üncü maddeler gereğince gemiadamının
iade zorunluluğuna uymayan,
b) 26 ncı maddede gösterilen iş sürelerine uymayan,
İşveren veya işveren vekili hakkında bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Birinci fıkradaki fiiller yurt dışında işlendiği
takdirde verilecek cezalar iki kat olarak uygulanır. 20 nci madde
hükümlerine aykırı harekette bulunarak kıdem tazminatının öngörülen
esaslar dışında veya saptanan miktar veya tavan aşılarak ödenmesi
için emir veya talimat veren veya bu yolda hareket eden özel veya kamu
kurumu veya kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri, genel müdür,
müessese müdürü, muhasebe müdürü gibi yetkili sorumluları hakkında,
fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etmediği takdirde
altı aydan iki seneye kadar hapis ve adlî para cezasına hükmolunur.
Kanuna aykırı olarak fazla ödenen miktarın da ayrıca Hazine lehine
re'sen tahsiline karar verilir.”
c) 52 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“yediyüzmilyon lira” ibaresi “bin Türk Lirası” ve ikinci fıkrasında
yer alan “üçyüzellimilyon lira” ibaresi “beşyüz Türk Lirası” şeklinde
değiştirilmiştir.
ç) 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“dörtyüzmilyon lira” ibaresi, “beşyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
d) Ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 1- Bu Kanunda yazılı idarî para cezaları
gerekçesi belirtilmek suretiyle geminin bağlama limanının bulunduğu
yer Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürünce verilir.”
(76) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt,
Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun;
a) 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“567 nci” ibaresi “228 inci” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 2- Bu Kanuna aykırı hareket edenler bir yıldan
beş yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.”
(77) 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun;
a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan
fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık
suçlarından mahkûm olmak,”
b) 14 üncü maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilen birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Emeklilik ve istifa gibi sebeplerle görevlerinden
ayrılan adlî, idarî ve askerî yargı hâkim ve savcıları ile Anayasa Mahkemesi
raportörlerinin; münhasıran son hizmet gördükleri mahkeme veya
dairede, bu görevlerinden ayrılma tarihinden itibaren bir yıl süre
ile avukatlık yapmaları yasaktır.”
c) 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “528
inci” ibaresi, “206 ncı” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına
ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip
edebilir. Ancak, Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde ön görülen
esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan
anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri
sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu fıkra hükmüne aykırı
davranan kuruluşlara mahallî mülkî amir tarafından sözleşmeli avukat
tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı yaşından
büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan, asgarî ücretin
bir aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir.”
d) 56 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Aslı olmayan vekâletname veya diğer kâğıt ve belgelerin
örneğini onaylayan yahut aslına aykırı örnek veren avukat, üç yıldan
altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
e) 58 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 58- Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar
Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya
görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma,
Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer
Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve
konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla
ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin
katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren
bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemesi
Kanununun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu
kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi,
haklarında disiplin hapsi veya para cezası da verilemez.”
f) 61 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suçüstü hali
MADDE 61- Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren
bir suçtan dolayı suçüstü halinde soruşturma, bizzat Cumhuriyet
savcısı tarafından genel hükümlere göre yapılır.”
g) 62 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Görevi kötüye kullanma:
MADDE 62- Bu kanun ve diğer kanunlar gereğince avukat
sıfatı ile veya Türkiye Barolar
Birliğinin yahut baroların organlarında görevli olarak kendisine
verilmiş bulunan görev ve yetkiyi kötüye kullanan avukat Türk Ceza
Kanununun 257 nci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.”
ğ) 63 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci fıkra hükmüne aykırı eylemde bulunanlara
Cumhuriyet savcısı tarafından yüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
Avukatlık yapmak yetkisini taşımadıkları halde
muvazaalı yoldan alacak devralarak ve kanunların tanıdığı başka
hakları kötüye kullanarak avukatlara ait yetkileri kullananlar
bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılırlar.”
h) 96 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Baro başkanı iki yıllık bir görev süresi için seçilir.
Yeniden seçilmek caizdir.”
ı) 150 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 150- Tanıklar ve bilirkişiler Tebligat Kanunu
hükümlerine göre çağrılır.
Usulüne göre çağırılıp da gelmeyen veya kanuni
bir sebep olmaksızın tanıklık yahut bilirkişilikten veya yemin etmekten
çekinen kimseler hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklıkla
ilgili hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmüne göre gerekli kararları
vermeye Baronun bulunduğu il merkezindeki sulh ceza hâkimi yetkilidir.
Sulh ceza hâkimi bu kararları disiplin kurulunun tutanak örneği
üzerinden verir.”
i) 180 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
ile dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Bir önceki yıl kesin hesabına göre tespit edilen
toplam miktarlar esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı
(1), (2) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan harçların yüzde üçü
ile idarî nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının
yüzde üçü,”
“Birinci fıkranın (a) bendine göre hesaplanacak
ödenek, Maliye Bakanlığınca her yıl Mart ayının sonuna kadar Türkiye
Barolar Birliği hesabına aktarılır. Bu paralar, münhasıran adlî
yardım için kullanılır ve yılı içinde harcanmayan paralar, ertesi
yıla aynen aktarılır. Türkiye Barolar
Birliği tarafından barolar arasında yapılacak dağıtıma ve bu madde
hükümlerine göre yapılacak ödemelerin denetlenmesine ilişkin
esas ve usuller, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınmak suretiyle,
Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikte
belirlenir.”
j) Ek 3 üncü maddesinin ondördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı ve üyelerine
karşı görevleriyle bağlantılı olarak işlenen suçlar kamu görevlilerine
karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.”
(78) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler
Kanununun;
a) 25 inci maddesinde yer alan “500 liradan 10000 liraya
kadar ağır para cezasıyla veya her ikisiyle birlikte cezalandırılır.”
ibaresi “adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“3. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel mahkûmiyeti bulunmamak
veya bu Kanun hükümlerine göre mahkûm olmamak.”
c) 62 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Devlet
memurları gibi ceza görürler.” ibaresi “kamu görevlisi gibi cezalandırılır.”
şeklinde değiştirilmiştir.
ç) Ek 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 2- 1. 8 inci maddenin üçüncü fıkrasına,
16 ncı maddenin beşinci fıkrasına, 56 ncı maddenin altıncı fıkrasına,
59 uncu maddenin dördüncü, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarına
ve 90 ıncı maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket eden kooperatif
ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve memurları üç aydan
iki yıla kadar hapis ve elli günden beşyüz güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılırlar.
2. Genel kurulu olağan toplantıya çağırmayan yönetim
kurulu üyeleri ile 2 nci maddenin dördüncü fıkrasına, 8 inci maddenin
ikinci fıkrasına, 16 ncı maddenin birinci fıkrasına, 66 ncı maddenin
ikinci fıkrasına ve 90 ıncı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri altı
aya kadar hapis ve otuz günden üçyüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.
3. 56 ncı maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarına,
66 ve 67 nci maddeye aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının
denetim kurulu üyeleri bir aydan altı aya kadar hapis ve otuz günden
üçyüz güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılırlar.
İlgili bakanlık, kooperatifler ve üst kuruluşlarının
yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile memurları hakkında görevlerine
ilişkin olarak işledikleri suçlardan dolayı açılan kamu davalarına
katılma talebinde bulunabilir.”
(79) 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası Kanununun 68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- I– Bu Kanunun;
a) 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında ve açık
piyasa işlemleri ile ilgili 52 nci maddesinde verilen yetkiler
çerçevesinde Banka tarafından yapılan düzenlemelere uymayan;
40 ıncı maddesinin (II) numaralı fıkrası uyarınca zorunlu karşılık
ve umumi disponibilite için tespit edilen oranları süresi içinde
tesis etmeyen veya eksik tesis eden bankaların, özel finans kurumlarının
ve diğer malî kurumların görevli ve ilgilileri hakkında ikiyüz günden
dörtyüz güne kadar adlî para cezasına,
b) 43 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
ile 44 üncü maddesinde belirtilen bilgi ve belgeleri vermeyen veya
gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren ya da 4 üncü maddesinin dördüncü
fıkrasında öngörülen denetimin yapılmasını engelleyen bankalar,
özel finans kurumları ve diğer malî kurumların görevli ve ilgilileri
hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve dörtyüz günden sekizyüz güne
kadar adlî para cezasına,
hükmolunur.
Bu fıkrada tanımlanan suçlar dolayısıyla soruşturma
ve kovuşturma yapılması, Bankanın görüşü alınarak Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı
başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu durumda Bankacılık Kanununun
162 nci maddesi hükümleri uygulanır.
II – a) Bu Kanunun 35 inci maddesinin birinci ve
ikinci fıkralarına aykırı hareket eden Banka mensupları için bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına
hükmolunur.
Sırları kendileri veya başkaları için yarar sağlamak
amacıyla açıklayan Banka mensupları hakkında, üç yıldan beş yıla kadar
hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
b) Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş
olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine
geçen evrak veya senetleri veya diğer malları kendisinin ya da başkasının
zimmetine geçiren banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer
mensupları, altı yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı
zararı tazmine mahkûm edilirler.
Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik
hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde faile on iki yıldan az olmamak
üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası verilir; ancak,
adlî para cezasının miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından
az olamaz. Ayrıca meydana gelen zararın ödenmemesi hâlinde mahkemece
re'sen ödettirilmesine hükmolunur.
Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen
para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların
aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi
hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete
geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya
diğer malların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen
tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Bu
durumun hükümden önce gerçekleşmesi hâlinde, verilecek cezanın
üçte biri indirilir.
Zimmet suçunun konusunu oluşturan para veya para
yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların değerinin
azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.
Bu fıkrada tanımlanan suçlar ve Kanunda belirtilen
görevlerin yerine getirilmesi sırasındaki fiilleri dolayısıyla
Banka personeli hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması Banka
Meclisinin; atama ve seçim suretiyle görev yapan diğer mensuplar
hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması ise Başbakanın Cumhuriyet
başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır.
III – a) Bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine
ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olan ya
da bu yolda asılsız haber yayanlar ve yayınlayanlar için bir yıldan
iki yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına
hükmolunur.
b) Bu Kanunun 43 üncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki
bilgi ve belgeleri belirlenen usul ve esaslar içerisinde doğru olarak
vermeyen gerçek kişiler ve tüzel kişilerin sorumluları hakkında
otuz günden altmış güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Bu fıkrada tanımlanan suçlar dolayısıyla soruşturma
ve kovuşturma yapılması, Başkanlığın (Guvernörlüğün) Cumhuriyet
başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır.”
(80) 28/5/1970 tarihli ve 1264 sayılı Madeni Ufaklık
ve Hatıra Para Bastırılması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Hâlen tedavülde bulunan ve bu Kanun hükümleri gereğince
tedavüle çıkarılacak paraları, itibari kıymetleri dışında bir
fiyatla kullananlar hakkında elli güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak verilecek adlî para cezasının miktarı suçun konusunu
oluşturan paraların değerinden az olamaz.”
(81) 21/7/1971 tarihli ve 1447 sayılı Ticari İşletme
Rehni Kanununun 12 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Ticari işletme sahibi işletmesini veya rehne
dahil münferit unsurları alacaklının muvafakatı olmaksızın başkalarıyla
değiştirir veya temlik, ayni bir hakla takyit veya alacaklıyı ızrar
kastıyla tahrip veya imha ederse bu yüzden alacağını tamamen veya
kısmen tahsil edemeyen alacaklının şikâyeti üzerine uğranılan zararın
miktarı nazara alınmak suretiyle bir yıldan beş yıla kadar hapis ve
yüz günden aşağı olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
(82) 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar
ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun;
a) 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kurum personeli hakkında, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri ile 10/2/1954 tarihli
ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. Yönetim
Kurulu Başkan ve üyeleri ile Kurumun diğer çalışanları sorumlulukları
bakımından 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında
kamu görevlisi olup, haklarında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.”
b) 17 nci maddesinin birinci cümlesi “Kurum hakkında
iflâs hükümleri uygulanmaz.” ve maddede yer alan “765” ibaresi “5237”
şeklinde değiştirilmiştir.
c) 80 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 80- Bu Kanunun 26 ncı maddesinde belirtilen tescil ve sigortalılığın sona ermesi ile ilgili yükümlülüğe uymayan sigortalılara Kurumca ellibeş Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
Bir başkasına ait sağlık karnesi veya kartını kullanan, kendisine ait sağlık
karnesi veya kartını bir başkasına
kullandıran ya da bu fiillere iştirak eden kişiler, Kurumca yapılan sağlık giderleri ile kanunî faizinden
müştereken ve müteselsilen sorumlu olup; haklarında Türk Ceza Kanunu
hükümlerine göre cezalandırılmak üzere işlem yapılır.”
(83) 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun;
a) 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı
bendi ile ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“5. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel
mahkûmiyetin bulunmaması,”
“Noterlik stajına engel mahkûmiyeti olanlar, noterliğe
kabul edilemezler.
Staj isteminde bulunan kişi hakkında noterliğe
engel bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma yapılması halinde,
stajyerliğe alınma isteği hakkındaki kararın bu soruşturma ve kovuşturmanın
sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.”
b) Mülga 28 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Atamadan önce vazgeçme
MADDE 28- Atanma veya nakil talebinde bulunan başvuru
sahiplerinin, ilan süresinin bitimini müteakip onbeş gün içinde
Adalet Bakanlığına veya Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Cumhuriyet
başsavcılıklarına vazgeçme dilekçesi vermeleri halinde, atama
işleminde değerlendirilir; aksi halde vazgeçme dilekçesi atama
işleminde dikkate alınmaz.”
c) 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan “Bir asliye mahkemesinin yargı çevresi içinde
birden çok noterlik bulunması veya bir ilin belediye sınırları
içinde birden çok asliye mahkemesi yargı çevresinin yer alması halinde”
ibaresi, “Bir il, ilçe veya büyükşehir belediyesi sınırları içinde
birden çok noterlik bulunması halinde,” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) 111 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun 109 uncu maddesi uyarınca yatırılıp
ortak hesapta toplanan paralar, her üç ayda bir o yerdeki ilgili noterlere
veya bu Kanuna göre görevlendirilmiş noter vekili varsa vekile,
eşit miktarda ödenir. Ancak, büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde,
farklı sınıftan ve birden fazla noterlik bulunması halinde, birinci
sınıf noterlikler için oluşturulan ortak hesap bu sınıfa mensup noterlikler
arasında; diğer sınıf noterlikler için, kuruldukları ilçenin mülkî
sınırları esas alınarak oluşturulan ortak hesap ise bu sınıfa mensup
noterlikler arasında, eşit miktarda dağıtılır. Ödemenin şekli oda
genel kurulunun yıllık olağan toplantısında tespit edilir.”
d) 138 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 138- Tanıklar ve bilirkişiler Tebligat Kanunu
hükümlerine göre çağırılır.
Usulüne göre çağırılıp da gelmeyen veya kanuni
bir sebep olmaksızın tanıklık yahut bilirkişilikten veya yemin etmekten
çekinen kimseler hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklıkla
ilgili hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmüne göre gerekli kararları
vermeye Ankara Sulh Ceza hâkimi yetkilidir. Sulh ceza hâkimi bu kararları
disiplin kurulunun tutanak örneği üzerinden verir.
Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulunca, 132
nci maddeye göre görevlendirilen üye de, çağrıya rağmen gelmeyen
tanığın zorla getirilmesi hususunda sulh ceza hâkiminden karar istemeye
yetkilidir.”
e) 151 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Noterler, geçici yetkili noter yardımcıları, noter
vekilleri ile noter kâtipleri ve kâtip adayları noterlikteki görevleri,
Türkiye Noterler Birliği organlarında görev alan noterler ise ayrıca
bu görevleri ile bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı
Türk Ceza Kanununun uygulanması bakımından kamu görevlisi sayılırlar.”
f) 152 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 152- Yukarıdaki maddede gösterilen kişilere
karşı, aynı maddede yazılı görevleri yerine getirmeleri sırasında
veya görevleri sebebiyle işlenen suçlarla ilgili olarak Türk Ceza
Kanununun uygulanması bakımından kamu görevlisi sayılırlar.”
g) 156 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suçüstü hali:
MADDE 156- Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren
bir suçtan dolayı suçüstü halinde soruşturma genel hükümlere göre
yapılır.”
ğ) 157 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 157- 50 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine
aykırı hareket eden noterlere ilk defasında bin Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Eylemin tekrarı
halinde verilecek ceza üçbin Türk Lirasından aşağı olamaz.
Noterin yukarıda yazılı eyleminde aracılık yapan
kimseye de beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.
Aracı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi
sayılan bir kimse veya noter kâtibi yahut kâtip adayı ise, birinci
fıkra uyarınca cezalandırılır.
Noterler arasında rekabete sebep olacak eylem ve
harekette bulunan, noterlik işlemlerini şahsına veya mensup olduğu
kuruluşa menfaat sağlayan bir noterde yaptıran kişiler ve özellikle
bu kanunun 166 ncı maddesinin (12) numaralı bendi uyarınca düzenlenen
protokole taraf teşkil eden resmi ve özel kuruluşlar memur vesair
görevlilerinden protokoldeki esaslara aykırı eylem ve harekette
bulunanlarla bu fiile iştirak eden noterler, eylem ve hareketleri
suç oluşturmadığı takdirde, bu maddenin birinci fıkrası gereğince
cezalandırılırlar.”
h) 158 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 158- Eski tarihle evrak düzenleyen, yevmiye
defterinde numara ayıran, harç, damga, kontrato veya sair vergiler
ödemelerine esas olarak düzenlediği beyannamelerde yahut bunlara
eklenen makbuzlarda tahrifat yapan noter görevlileri ile kâtipleri
ve kâtip adayları üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
ı) 159 uncu maddesinin (II) numaralı fıkrasının
(a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“II- a) 109 uncu maddenin birinci fıkrasında belirlenen
görevleri yerine getirmeyen Noter Odası yönetim kurulu başkan ve
üyeleri hakkında Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesi hükümleri uygulanır.”
i) 160 ıncı maddesinde yer alan “230 uncu maddesi
hükmüne göre sorumludur.” ibaresi “257 nci maddesinin ikinci fıkrası
hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
j) 166 ncı maddesinin birinci fıkrasının (15) numaralı
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“15. 109 uncu madde hükümleri saklı kalmak üzere,
her nevi ortak hesap paylaşım esaslarını belirlemek,”
(84) 24/2/1972 tarihli ve 1543 sayılı Genel Nüfus Yazımı
Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yazım işlerinde verilen görevi mazeretsiz kabul
etmeyenler ve yapmayanlar, yazım kurullarının istedikleri bilgileri
vermeyenler veya gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, yahut doğru
olmayan belge gösterenler ile bu Kanunda tespit olunan görev ve mecburiyetleri
yerine getirmeyenlere, yazımın yapıldığı yerin idare kurulu kararıyla
yüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Tescil işlemlerini belirli süre içinde kanun ve yönetmelik hükümlerine
uygun olarak bitirmeyen yazım kurulları başkanı ve üyelerinin yarı
ücretleri kesilir.”
(85) 5/5/1972 tarihli ve 1587 sayılı Nüfus Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“(İdamlar dahil)” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
b) 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Muhakemeleri
Usulü” ibaresi “Muhakemesi” olarak değiştirilmiştir.
c) 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Bu Kanuna göre;
a) Nüfus ve kişisel hal olaylarını bildirmekle görevli
olup, bu görevlerini Kanunda belirtilen süreler içinde yerine getirmeyen
kamu görevlisine, fiili suç oluşturmadığı takdirde, o yer nüfus müdürlüğünün
teklifi üzerine mahallî mülkî idare amirinin kararıyla elli Türk Lirasından
ikiyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
b) Nüfus ve kişisel
hal olaylarını bildirme yükümlülüğünü Kanunda belirtilen süre
içinde yerine getirmeyen, 28 inci maddeye aykırı davranan, nüfus
ve aile cüzdanlarını kaybedenler ile nüfus cüzdanının geçerlilik
süresinin son bulmasından itibaren 2 ay içinde bu cüzdanlarını değiştirmeyen
kişilere veya bu durumdaki küçüklerin veli veya vasilerine,
yurt içinde nüfus müdürlerinin teklifiyle mülkî idare amirlerince,
yurt dışında Türkiye başkonsoloslarınca veya büyükelçilik ile elçilik
bünyesinde konsolosluk şubesini tedvire memurlarca yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
(86) 6/6/1972 tarihli ve 1593 sayılı Erişme Kontrollu
Karayolları Kanununun 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanunla kısıtlanan, yasaklanan işler
ve hareketleri yapan, yaptıranlar ile hayvanlarının yola girmesini
önlemeyenlere, mahallî mülkî amir tarafından yüzyirmi Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
(87) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları
ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun;
a) 8 inci maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“b) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
basit veya nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, istimal ve istihlâk kaçakçılığı
dışında kalan kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı suçlarından mahkûm
olmamak,”
b) 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 30- Belgesiz olarak seyahat acentalığı faaliyetinde
bulunanlar hakkında, 29 uncu maddede belirtilen idarî soruşturmadan
ayrı olarak, üç aydan altı aya kadar hapis ve bin güne kadar adlî para
cezasına hükmolunur.”
(88) 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanununun;
a) 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Beyan veya tescildeki niteliğe uymayan
veya ambalajdaki vasıf veya markası değiştirilmiş yahut tahrif
edilmiş olan veya bozulmuş yahut değiştirilmiş veya karıştırılmış
yemleri üretenler, satışa arzedenler veya satanlara bin Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Hayvan sağlığı için tehlikeli olan yemleri bu özelliğini
bilerek üretenler, satışa arzedenler veya satanlar, üç aydan bir
yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
b) 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunun 6, 7, 8 ve 10 uncu maddelerinde
yazılı mecburiyetlere uymayanlara yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
c) 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları
mahallî mülkî amir tarafından verilir.”
(89) 26/6/1973 tarihli ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme
Kanununun;
a) 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- 2, 3 ve 4 üncü maddelerdeki yükümlülüklerden
her birine aykırı hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
b) 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- 5 inci madde hükmüne aykırı hareket
edenlere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
c) 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17- 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 inci maddelerdeki hükümlere
aykırı hareket edenlere yirmi Türk Lirası; kimlik bildirme belgesinde
gerçeğe uymayan bilgi verenlere yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
ç) 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- Bu Kanunda belirtilen idarî para cezaları,
mahallî mülkî amir tarafından verilir.”
d) Ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarenin bilgisayar sistemi kurması ve gerekli
teknik altyapıyı hazırlamasıyla birlikte, bu Kanunun 2 nci maddesinde
sayılan özel veya resmi her türlü konaklama tesislerinden Bakanlar
Kurulunca belirlenecek olanlar, tespit ve ilan tarihinden itibaren
üç yıl içerisinde tüm kayıtlarını bilgisayarda tutmak ve bilgisayar
terminallerini genel kolluk kuvvetlerinin bilgisayar terminallerine
bağlamak zorundadırlar. Bu şartı yerine getirmeyen kuruluşlara
onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde
işletme ruhsatları iptal edilir.”
(90) 20/6/1977 tarihli ve 2090 sayılı Tabii Afetlerden
Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun 9 uncu
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Afet bölgelerinde felakete uğrayanlara
bu Kanuna göre bedelli veya bedelsiz olarak verilen iş veya irat
hayvanlarını, tohumluk, gübre, mücadele ilacı, alet, makine ve malzeme
gibi canlı veya cansız üretim araçlarını veya tesislerini izinsiz
olarak iki yıl içinde satan veya devreden yahut başka maksatlarla
kullananlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, mahallî mülkî
amir tarafından ikiyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.”
(91) 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununun;
a) 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Kurulun para, evrak ve her çeşit malları Devlet
malı hükmündedir. Kurulun başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen
suçlardan dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında
kamu görevlisi sayılırlar.”
b) 33 üncü maddesinin (f) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“f) Kurucularının müflis olmaması ve Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya
da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı
ile haksız mal edinme suçlarından mahkûm olmaması,”
c) 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“f) Kurucularının müflis olmaması ve Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya
da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı
ile haksız mal edinme suçlarından mahkûm olmaması,”
ç) 46/A maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Kurul, menkul kıymetlerin işlem gördüğü borsalar
ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği tarafından
verilen idarî para cezalarının tahsil edilen kısmının yüzde onu,”
d) 47 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- Diğer kanunlara göre daha ağır bir cezayı
gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde:
A) 1. Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek,
henüz kamuya açıklanmamış bilgileri kendisine veya üçüncü kişilere
menfaat sağlamak amacıyla kullanarak sermaye piyasasında işlem
yapanlar arasındaki fırsat eşitliğini bozacak şekilde mameleki
yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf etmek, içerden öğrenenlerin
ticaretidir. Bu fiili işleyen 11 inci madde kapsamındaki ihraçcılarla,
sermaye piyasası kurumlarının veya bunlara bağlı veya bunlara
hâkim işletmelerin yönetim kurulu başkan ve üyeleri, yöneticileri,
denetçileri, diğer personeli ve bunların dışında meslekleri veya
görevlerini ifa etmeleri sırasında bilgi sahibi olabilecek durumda
olanlarla, bunlarla temasları nedeniyle doğrudan veya dolaylı
olarak bilgi sahibi olabilecek durumdaki kişiler.
2. Yapay olarak, sermaye piyasası araçlarının,
arz ve talebini etkilemek, aktif bir piyasanın varlığı izlenimini
uyandırmak, fiyatlarını aynı seviyede tutmak, arttırmak veya
azaltmak amacıyla alım ve satımını yapan gerçek kişilerle, tüzel kişilerin
yetkilileri ve bunlarla birlikte hareket edenler,
3. Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek,
yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi veren; haber yayan ya da
yorum yapan açıklamakla yükümlü oldukları bilgileri açıklamayan
gerçek kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri ve bunlarla birlikte
hareket edenler,
4. 4 üncü maddenin birinci ve üçüncü fıkralarına
aykırı hareket edenlerle, sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette
bulunan veya yetki belgeleri iptal olunduğu veya faaliyetleri geçici
olarak durdurulduğu halde ticaret unvanlarında, ilan veya reklamlarında
sermaye piyasasında faaliyette bulundukları intibaını yaratacak
kelime veya ibare kullanan veya faaliyetlerine devam eden gerçek
kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri,
5. Yatırımcı tarafından sermaye piyasası faaliyetleri
sebebiyle veya emanetçi sıfatıyla veya idare etmek için veya teminat
olarak veyahut her ne nam altında olursa olsun, sermaye piyasası kurumlarına
kayden veya fiziken tevdi veya teslim edilen sermaye piyasası araçları,
nakit ve diğer her türlü kıymeti kendisinin veya başkasının menfaatine
satan veya rehneden veya her ne şekilde olursa olsun kullanan, gizleyen
yahut inkâr eyleyen veyahut bu amaca ulaşmak ya da bu fiillerini
gizlemek için bilgisayar ortamında tutulanlar dahil kayıtları
tahvil ve tağyir eden ilgili gerçek kişilerle tüzel kişilerin yetkilileri,
6. Bu Kanunun 15 inci maddesinin son fıkrasında belirtilen
işlemlerde bulunarak kârı ve/veya mal varlığı azaltılan tüzel kişilerin
yetkilileri ve bunların fiillerine iştirak edenler,
7. Karşılıksız olarak sermaye piyasası araçlarının
geri alım taahhüdü ile satımını yapan ilgili gerçek kişilerle, tüzel
kişilerin yetkilileri,
her bir alt bent kapsamına giren fiillerden dolayı
iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşyüz günden binbeşyüz güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
B) 1. Bu Kanuna göre Kurul veya Kurul tarafından görevlendirilenlere istenecek
bilgileri vermeyen veya eksik veya gerçeğe aykırı olarak
verenlerle; defter ve belgeleri bu görevlilere ibraz etmeyen, saklayan,
yok eden veya bunların görevlerini yapmalarını engelleyenler,
2. Defter ve kayıt tutmayanlar,
her bir alt bent kapsamına giren fiillerden dolayı
bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikiyüz günden bin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılırlar. Gerçeğe aykırı defter ve kayıt tutan,
hesap açan veya bunlarda her türlü muhasebe hilesi yapan ya da gerçeğe
aykırı bağımsız denetleme raporu düzenleyenler, Türk Ceza Kanununun
belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.
C) Bu Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına,
7, 9, 10, 10/A, 11, 12 nci maddelerine, 13 üncü maddesinin beşinci
fıkrasına, 13/A maddesinin üçüncü fıkrasına, 14 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasına, 15 inci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü
ve beşinci fıkralarına, 16, 16/A maddelerine, 25 inci maddesinin
(a) bendine, 28 inci maddesinin (b) bendine, 34 üncü maddesine, 38
inci maddesine, 40/B maddesine, 45 inci maddesine, 46 ncı maddesinin
ikinci ve beşinci fıkralarına, 46/A maddesine ve 46/B maddesine aykırı
hareket edenlere,
Kurul tarafından, yükümlülüğe aykırılık oluşturan
her bir fiilden dolayı beşbin Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.”
e) 47/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47/A- Bu Kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelere,
belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki
kararlara aykırı hareket ettiği tespit edilen gerçek kişiler ve
tüzel kişilere, gerekçesi belirtilmek suretiyle Kurul tarafından
ikibin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
Kanunun 40/C maddesinin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe
uymayan üyelere Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği
Yönetim Kurulunca bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.”
f) 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- 47 nci maddede yazılı suçlardan dolayı
soruşturma yapılması, Kurul tarafından Cumhuriyet savcılığına
yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru ile Kurul aynı
zamanda katılan sıfatını kazanır.
Bu Kanuna aykırı
fiillerin işlendiğine dair bilgi edinen Cumhuriyet savcıları,
Kurulu haberdar ederek durumun incelenmesini isteyebilirler.
Cumhuriyet savcıları kovuşturmaya yer olmadığına
karar verirlerse, Kurul kendisine tebliğ edilecek bu kararlara
karşı Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraza yetkilidir.”
(92) 11/9/1981 tarihli ve 2521 sayılı Avda ve Sporda
Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı,
Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunun;
a) 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- 4 üncü maddede belirtilen kuruluş iznini
veya 5 inci maddede belirtilen faaliyet iznini almadan bu Kanun
kapsamına giren yivsiz tüfek, nişan tüfek ve tabancaları imal eden
fabrika veya imalathane kuranlar veya işletenler veya işyerleri
ya da ikametgâhlarında söz konusu silâhları imal edenler veya 6 ncı
maddede belirtilen esaslara aykırı olarak yapan veya satanlar bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden beşyüz güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.”
b) 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- 7 nci ve 8 inci maddelerde belirtilen
imalat ve satış listeleri ile belgelerini süresi içinde vermeyen
veya imalat ya da satışını bildirmeyen imalatçı ve satıcılara,
beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
Yivsiz tüfek satın alma belgesi olmayan kişiye satış
yapan satıcılara, ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
c) 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Mülkiyeti kendisine ait olup olmadığına
bakılmaksızın; ruhsatnamesi olmadan yivsiz av tüfeği bulunduran
kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca ruhsatname
işlemleri tamamlanıncaya kadar tüfek muhafaza altına alınır. Muhafaza
altına alındıktan itibaren bir ay içinde ruhsatname işlemlerinin
tamamlanmaması hâlinde, tüfeğin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.
Ruhsatlı yivsiz av tüfeğini, bu Kanun hükümlerine
aykırı olarak bir başkasına veren kişiye de elli Türk Lirası idarî
para cezası verilir.
Bu Kanun hükümlerine göre idarî para cezasına ve
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar vermeye mahallî mülkî amir
yetkilidir.”
(93) 2/11/1981 tarihli ve 2531 sayılı Kamu Görevlerinden
Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4 – Bu Kanuna aykırı harekette bulunanlar
altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.”
(94) 6/11/1981 tarihli ve 2548 sayılı Gemi Sağlık Resmi
Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu yasaklara aykırı harekette bulunan gemi kaptanlarına
o yerin mülkî amiri tarafından, geminin ödemesi gereken sağlık resminin
yüzde yirmibeşi oranında idarî para cezası verilir. Ancak, ceza
miktarının tespitinde, 3 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen
indirimler dikkate alınmaz ve bu ceza, bin net tonluk bir gemiden tahsili
gereken sağlık resminden az olamaz.”
(95) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik
Kanununun;
a) 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 31- a) Bu Kanuna ve bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin yönetmeliklerde gösterilen koşullara uymayan belgeli yatırım
ve işletmelere, diğer mevzuattaki ceza hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, aşağıdaki maddelerde belirtilen cezalar uygulanır.
b) 33 üncü maddedeki para cezaları, denetleme
elemanları tarafından tayin edilir.”
b) 32 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu Kanuna göre verilecek uyarma cezaları kesindir.”
c) 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 33- Para cezaları aşağıda belirtilen durumlarda
ve miktarlarda belge sahibine uygulanır:
a) Uyarma cezasına rağmen, gerekli düzeltmenin yapılmaması
veya yeni uyarma cezasını gerektiren fiil veya fiillerin tespiti
ile bu Kanunda belirtilen veya Bakanlıkça istenilen bilgi veya
belgelerin süresi içerisinde verilmemesi veya yanıltıcı bilgi
veya belge verilmesi hallerinde beşyüz Türk Lirası idarî para cezası.
b) Bakanlığa bilgi verilmeksizin, işletmenin bir
yıl içinde otuz günden fazla süreyle aralıksız olarak bir kısmının veya
tamamının kapalı tutulması halinde beşyüz Türk Lirası idarî para
cezası.
c) Yazı, reklam, afiş, broşür ve benzeri araçlarla
Bakanlığın veya müşterilerin yanıltılması veya yanıltıcı unvan
kullanılması veya müşteriye taahhüt edilen hizmetin verilmemesi
veya eksik verilmesi veya bu hizmetin en az eşdeğer nitelikleri
haiz bir işletmede verilmesinin sağlanmaması halinde, özel hükümler
saklı kalmak kaydıyla bin Türk Lirası idarî para cezası.
d) Müşterinin can veya mal güvenliğinin sağlanmasında
işletme sahibi veya sorumlusu veya personelin katkısı, kusuru
veya ihmaliyle işletmede suç işlendiğinin tespiti halinde özel
hükümler saklı kalmak kaydıyla bin Türk Lirası idarî para cezası.
e) Bakanlıktan tahsisli yatırım ve işletmelerin
tahsis koşulları saklı kalmak kaydıyla, izinsiz olarak yatırım veya
işletmenin tümünün veya bir kısmının devredilmesi, kiraya verilmesi,
ortaklık statüsünün, unvanının veya türünün değiştirilmesi hallerinde
bin Türk Lirası idarî para cezası.
f) Onaylı fiyat tarifelerinin üzerinde fiyat uygulanması
halinde, fazladan alınan ücretin yirmi katı idarî para cezası.”
ç) 36 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 36- a) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükümlerine
aykırı davranışların tespiti halinde; üç aydan onsekiz aya kadar
hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
b) Bu Kanunun 29 ncu maddesinin 2 nci fıkrasına aykırı
hareket edenler elli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
(96) 11/8/1982 tarihli ve 2699 sayılı Umumi Mağazalar
Kanununun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunun 8 inci maddesine göre düzenlenen
tarifelerin dışında ücret alan veya 9 uncu maddesine aykırı harekette
bulunan şirket yöneticilerine veya temsilcilerine veyahut yetkili
görevlilere üç aydan bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir.
Bu Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı
harekette bulunan şirket yöneticilerine veya temsilcilerine
veyahut yetkili görevlilere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üçbin
güne kadar adlî para cezası verilir.
Ticaret Bakanlığının izni alınmadan umumi mağaza
veya şube açarak makbuz senedi veya rehin senedi tanzim eden veya
izinleri iptal edilmesine rağmen faaliyete devam eden şirket yöneticilerine
veya temsilcilerine veyahut yetkili görevlilere bir yıldan üç yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.”
(97) 5/5/1983 tarihli ve 2821 sayılı Sendikalar Kanununun;
a) 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Sendika kurucusu olabilmek için; Türk vatandaşı,
medeni hakları kullanmaya ehil ve sendikaların kurulacağı işkolunda
fiilen çalışır olmak; Türkçe okur-yazar olmak ve ayrıca; 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesine göre
devlet memurluğuna atanmaya engel mahkûmiyetin bulunmaması şarttır.”
b) 14 üncü maddesinin onüçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı ve üyelerine
karşı işlenen suçlar, kamu görevlilerine karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.”
c) 59 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 59- 1. 8 inci madde, 9 uncu maddenin dördüncü
fıkrası, 22 nci maddenin dördüncü fıkrası, 26 ncı maddenin dördüncü
fıkrasında belirtilen ilan ve bildirimleri yapmayanlara sanayi
kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari
ücretin aylık brüt tutarının beşte birinden az olmamak üzere; 62
nci maddede belirtilen bildirim yükümlülüğüne uymayan işverenlere
ise, bildirilmeyen her işçi için sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından
büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarının
beşte biri kadar idarî para cezası verilir.
2. 2 nci maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında
olmayanlar ile 20 nci maddede belirtilen izni almadan veya 29 uncu
maddenin birinci fıkrası ile dördüncü fıkrasına aykırı hareket
eden işverenlere, sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler
için belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarı kadar idarî para
cezası verilir.
3. 31 inci maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
eden işverene, 44 üncü maddenin bir ve dördüncü fıkraları hükümlerine,
51 inci maddenin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket eden
sendika veya konfederasyonun sorumlu görevlilerine sanayi kesiminde
çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin
aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir.
4. 39, 49 ve 50 nci madde hükümlerine aykırı hareket
eden sendika veya konfederasyonun, tüzüğüne göre sorumlu kişileri
hakkında sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için
belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası
verilir.
5. 38 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasına aykırı
davranışta bulunan işçiler ile işverenler veya işveren vekilleri
veya bu konuda karar veren işçi veya işveren kuruluşunun yetkili
organlarının başkan ve üyelerine, bir aydan altı aya kadar hapis cezası
hükmedilir.
6. 37 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
eden sendika veya konfederasyonların sorumlu yetkililerine altı
aydan bir yıla kadar hapis cezası hükmedilir.
7. 40 ıncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
eden kurum ve kuruluşların yetkili sorumlularına fiilleri daha
ağır cezayı gerektiren bir suçu oluşturmadığı takdirde bir yıldan
üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu yardım veya bağışı kabul
eden sendika veya konfederasyonların yetkili sorumlularına da
altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yapılan yardım
kovuşturma başlamadan önce tamamen ve kanuni faiziyle birlikte
iade edildiği takdirde, bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı
oranında indirilir.
40 ıncı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
eden sendika veya konfederasyon sorumlu yetkilileri hakkında altı
aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ancak, adlî para cezasının miktarı, malî yardım veya bağışın bir mislinden
az olamaz.
40 ıncı maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına
aykırı hareket eden işçi ve işverenlerle kuruluş, dernek ve vakıfların
yetkili sorumluları hakkında beşyüz güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak, adlî para cezasının miktarı, malî yardım veya bağışın
beş mislinden az olamaz. Bu yardım veya bağış, bir işçi sendikası veya
konfederasyonunca, bir işveren, işveren sendikası veya konfederasyonunu;
bir işveren sendikası veya konfederasyonunca da işçi sendikası
veya konfederasyonunu malî yollarla desteklemek amacıyla yapıldığı
takdirde ayrıca üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
8. Bu Kanun hükümlerine göre yapılan seçimlerin
düzen içerisinde ve sağlıklı biçimde yürütülmesi amacıyla hâkimin
ve sandık kurulunun aldığı tedbirlere uymayanlara, fiil suç oluşturmadığı
takdirde, beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
14 üncü maddeye göre yapılacak seçimlerle ilgili
oylamalara ve bu oylamaların sayım ve dökümüne hile karıştıranlar,
fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde,
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
9. Bu madde hükmüne göre idarî para cezasına karar
vermeye mahallî mülkî amir yetkilidir.”
(98) 5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi,
Grev ve Lokavt Kanununun;
a) 56 ncı maddesinin dördüncü bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“4. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel
mahkûmiyetin bulunmaması ve siyasi partilerin organlarında görevli
olmamak,”
b) 69 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 69- Bu Kanunun 22 nci maddesi hükümlerine
göre mahkemece tayin edilmiş bulunan arabuluculardan, sırf tarafları
ızrar kasdı ile verilen bu görevi yapmaktan kaçınan veya 23 üncü
maddede belirtilen tutanağı sırf tarafları ızrar kasdı ile süresinde
görevli makama tevdi etmeyen arabulucular yüz günden az olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Resmi arabulucu olarak görevlendirilenler görevlerinin
ifası sırasında veya ifasından dolayı işledikleri veya kendilerine
karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılırlar.”
c) 70 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Bu Kanunda belirtilen şartlar gerçekleşmeden
grev veya lokavt kararı verenlerle, bunu teşvik edenler, zorlayanlar
veya propagandasını yapanlar altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt
kararının uygulanması halinde; grev veya lokavta karar verenler,
böyle bir grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına
veya bunlara katılmaya veya devama zorlayan veya teşvik edenler
veya bu yolda propaganda yapanlar ile lokavta katılanlar veya devam
edenler üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Grev veya lokavt kararı alınmasında gerçekleşmeyen
şartlar yalnızca süre veya tebligata ilişkin ise yukarıdaki fıkralara
göre verilecek cezalar üçte birden yarıya kadar indirilir.
Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar
veya devam edenler elli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile
cezalandırılır.”
ç) 71 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Grev veya lokavt
kararının bu Kanun
hükümlerine uygun olarak
alınmasına rağmen, kanunda
yazılı şart ve
usuller dışında uygulanması halinde, bu kararı uygulayanlar, uygulanmasına
veya devamına zorlayanlar veya teşvik edenler veya bu yolda propaganda
yapanlar altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
d) 72 nci maddesinin bir ilâ üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Grev veya lokavtın 29 ve 30 uncu maddelere göre sürekli
olarak, 31 inci maddeye göre de geçici olarak yasaklandığı işlere
veya işyerlerine ilişkin olarak; grev veya lokavt kararı verenler,
kararı kaldırmayanlar, teşvik
edenler, zorlayanlar veya propagandasını yapanlar bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt
kararının uygulanması halinde; grev veya lokavt kararı verenler,
böyle bir grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına
veya bunlara katılmaya veya devama zorlayanlar veya teşvik edenler
veya bu yolda propaganda yapanlar ile grev veya lokavta katılanlar
veya devam edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar
veya devam edenler altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
e) 73 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 73- Yasama, yürütme ve yargı organları ile
merkezi veya mahallî idarelerce bir karar alınmasını veya alınmış
bir kararın değiştirilmesini veya kaldırılmasını sağlamak veya
alınmış bir kararı protesto etmek amacıyla kanun dışı grev veya lokavt
kararı verenler, teşvik edenler, zorlayanlar veya propagandasını
yapanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt
kararının uygulanması halinde; grev veya lokavta karar verenler,
grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına veya bunlara
katılmaya veya devama zorlayan veya teşvik edenler veya bu yolda
propaganda yapanlar ile lokavta katılanlar bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar
altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
f) 74 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 74- Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne, milli egemenliğe, Cumhuriyetin niteliğine, Devletin
güvenliğine aykırı amaçla grev veya lokavt kararı verilmesi veya
uygulanması hallerinde, fiil başka bir suç oluşturmadığı takdirde,
73 üncü madde hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
g) 75 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 75- Bakanlar Kurulunun 33 üncü maddenin birinci
fıkrası uyarınca aldığı erteleme kararından sonra grev veya lokavtı
kaldırma kararı almayanlar veya grev veya lokavta devam edenler veya
katılanlar veya devama zorlayan veya teşvik edenler ve bu yolda propaganda
yapanlar altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.”
ğ) 76 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 76- Bir grev oylamasının sonucuna tesir etmek
maksadıyla hile veya tehdit veya cebir kullananlar, fiilleri daha
ağır cezayı gerektiren suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
h) 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 77- Greve katılan veya lokavta maruz kaldıkları
halde, grev veya lokavtın uygulandığı işyerlerinden ayrılmayanlar,
işyeri önünde veya ihtara rağmen işyeri civarında topluluk teşkil
edenler ile işçileri bu eylemlere zorlayan, teşvik eden veya bu yolda
propaganda yapanlar yirmi günden az olmamak üzere adlî para cezası
ile cezalandırılır.
Grev veya lokavt süresince işyerinde çalışmaya
mecbur olan işçilerden geçerli bir özrü olmaksızın işyerinde çalışmayanlar
üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
ı) 78 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 78- Grev ve lokavtın uygulandığı işyerlerinde
39 uncu madde gereğince çalıştırmak zorunda olduğu işçileri çalıştırmayan
işveren üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
40 ıncı maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yazılı
izni almadan yeni işçi alan işveren izinsiz aldığı her işçi başına
yirmi gün adlî para cezası ile cezalandırılır.
43 üncü madde hükmüne aykırı hareket eden işveren
veya işvereni söz konusu hükme aykırı hareket etmeye zorlayan veya
teşvik eden veya bu yolda propagandada bulunanlar, söz konusu hükme
aykırı olarak aldıkları veya alınmasına sebep oldukları veya
grev yapan işçilerin yerine çalıştırdıkları her işçi başına elli
gün adlî para cezası ile cezalandırılır.
44 üncü madde hükmüne aykırı olarak işçileri konutlarından
çıkaran veya bu konutların su, gaz, aydınlatma veya ısıtma hizmetlerini
kesen işveren veya işvereni bu yolda hareket etmeye zorlayan veya
teşvik eden veya bunun için propaganda yapanlar, fiilleri daha ağır
cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aya kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.”
i) 79 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Grev uygulanan işyerinde, "Bu işyerinde grev
vardır" lokavt uygulanan işyerinde de, "Bu işyerinde lokavt
vardır" ibareleri dışında, sözü edilen işyerleri çevrelerinde
afiş, pankart gibi ilan araçlarını asan veya yazı yazanlarla, işyeri
ve çevresinde uygulanan grev sebebiyle kulübe, baraka, çadır gibi
barınma yerleri yapanlar veya yaptıranlar altı aya kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.”
j) 80 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 80- 28 inci madde ile 51 inci maddenin birinci
fıkrası, 54 üncü maddenin ikinci fıkrası, 59 uncu maddenin üçüncü
fıkrası ve 63 üncü maddede sözü edilen ilan, bildirme ve bilgi verme
yükümlülüklerini yerine getirmeyenler elli günden az olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesinin yorumu
hakkında mahkemenin kesinleşen kararına uymayan taraf, ilgililerden
birinin şikâyeti üzerine, elli günden az olmamak üzere adlî para
cezası ile cezalandırılır.”
(99) 24/5/1983 tarihli ve 2827 sayılı Nüfus Planlaması
Hakkında Kanunun;
a) 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu
Kanunun 3 üncü maddesine göre gebeliği önleyici nitelikte oldukları
kabul edilmeyen ilaç ve araçları yurt içinde imal edenler veya her ne
suretle olursa olsun dağıtanlar veya ticaret maksadıyla yurda sokanlar
veya bu maksatla bulunduranlar yedi aydan iki yıla kadar hapis ve
beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu Kanunun 3
üncü maddesine göre gebeliği önleyici nitelikte oldukları kabul
edilen ilaç ve araçların reklam ve propagandası 14/5/1928 tarihli ve
1262 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre yapılır. Buna aykırı
hareket edenler bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
b) 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Bu Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına
aykırı hareket eden kişiler ve kurum yetkilileri, Türk Ceza Kanununun
90 ıncı maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükümlerine
aykırı hareket edenlere mahallî mülkî amir tarafından ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
(100) 16/6/1983 tarihli ve 2841 sayılı Zorunlu İlköğrenim
Çağı Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen Vatandaşların, Okur-Yazar
Duruma Getirilmesi veya Bunlara İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim
Yaptırılması Hakkında Kanunun;
a) 10 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Denetleme sonucu, bu Kanunun 6 ncı maddesinde
gösterilen görevleri yerine getirmedikleri anlaşılan özel kurum
ve kuruluş yöneticilerine ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
b) 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- Kamu kurum ve kuruluşları ile özel kurum
ve kuruluşlarda çalışan vatandaşlardan, bu Kanunun 7 nci maddesinin
birinci fıkrasına aykırı davranışta bulunanlara yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
c) 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen
imkânlardan yararlanmak amacıyla, gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(101) 16/6/1983 tarihli ve 2844 sayılı Fındık Üretiminin
Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanunun 7
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Tarım ve Orman Bakanlığından izin almadan
yeniden fındık bahçesi kuranlar ile belirlenen alanlar dışında mevcut
fındık bahçesini yenileyenlere yediyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Üçüncü madde gereğince beyanda bulunmayanlar veya
yanlış beyanda bulunanlara dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(102) 23/6/1983 tarihli ve 2860 sayılı Yardım Toplama
Kanununun;
a) 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Yardım toplama faaliyetinden elde edilen
mal ve paraları zimmetine geçiren kişi, kamu görevlisi olup olmadığına
bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununun zimmet suçuna ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılır.”
b) 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 29- Bu Kanunun hükümlerine aykırı olarak
izinsiz yardım toplayanlara altıyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir. İzin verilen yer dışında yardım toplayanlara dörtyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunun diğer hükümlerine aykırı davranışta
bulunanlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Bu maddede yazılı olan idarî yaptırımlara karar
vermeye mahallî mülkî amir yetkilidir.
Yukarıdaki fıkralara aykırı davranış sonucu
izinsiz toplanan mal ve paralara elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.”
(103) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununun;
a) 65 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 65- a) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve
tabiat varlıklarının yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok
olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarara uğramalarına
kasten sebebiyet verenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiiller korunması gerekli kültür ve tabiat varlığını
yurt dışına kaçırmak maksadıyla işlenmiş ise, verilecek cezalar
bir kat artırılır.
b) Doğal veya tarihi dokusunu bozacak şekilde,
sit alanlarında izinsiz veya izin şartlarına aykırı olarak inşaî faaliyette
ya da bu alanlara fiziki müdahalede bulunan kişi, iki yıldan beş yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
c) Bu Kanuna aykırı olarak yıkma veya imar izni veren
kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para
cezasıyla cezalandırılır.
d) Bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları
kurulmuş idarelerden bu Kanunun 57 nci maddesinin altıncı ve yedinci
fıkraları uyarınca izin almaksızın veya izne aykırı olarak tamirat
ve tadilat yapanlar ile izinsiz inşaî ve fizikî müdahale yapanlar
veya yaptıranlar bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası
ile cezalandırılırlar.”
b) 66 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66- Bu Kanunun 16 ncı maddesinde yer alan yasaklara
aykırı olarak belge verenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir
suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para
cezası ile; bu Kanunun 7 nci maddesinde yer alan ilan veya tebligatı
bilerek, süresinde usulüne uygun yapmayanlar ise, üç aydan bir yıla
kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılırlar.”
c) 67 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Haber verme sorumluluğuna ve kültür varlığı ticaretine aykırı
hareket edenler
MADDE 67- Kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili
olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti olmaksızın ve bilerek aykırı
hareket eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bildirimi yapılmamış olan kültür ve tabiat varlığını
satışa arzeden, satan, veren, satın alan, kabul eden kişi iki yıldan
beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, bu durumda birinci fıkrada tanımlanan suçtan dolayı ayrıca
cezaya hükmolunmaz.
Ticareti yasak olmayan taşınır kültür varlıklarının
izinsiz olarak ticaretini yapan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
ç) 68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- Kültür ve tabiat varlıklarını bu Kanuna
aykırı olarak yurt dışına çıkaran kişi, beş yıldan oniki yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
d) 69 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 69- Bu Kanunun 29 uncu maddesinde yer alan
tetkik ve kontrole muhalefet edenler ile 41 inci maddede yer alan nakil
işlerine aykırı hareket edenler altı aydan bir yıla kadar hapis ve
adlî para cezası ile cezalandırılırlar.”
e) 70 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Bu Kanunun 24 üncü maddesine aykırı hareket
edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılırlar.”
f) 71 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 71- Bu Kanunun 38, 42 ve 43 üncü maddelerine
aykırı hareket edenler yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla
cezalandırılırlar.”
g) 73 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 73- Bu Kanunun 26 ve 30 uncu maddelerine aykırı
davrananlara, suç daha ağır bir cezayı gerektirmiyorsa üç aydan
bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir.”
ğ) 74 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 74- Kültür varlıkları bulmak amacıyla, izinsiz
olarak kazı veya sondaj yapan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır. Ancak, kazı veya sondajın yapıldığı
yerin, sit alanı veya bu Kanuna göre korunması gerekli başka bir
yer olmaması halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
İzinsiz olarak define araştıranlar, üç aydan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, bu fiillerin yurt dışına
kültür varlıklarını kaçırma amacıyla veya kültür varlıklarının korunmasında görevli
kişiler tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza iki katına
kadar artırılır.
Kişinin bu maddede tanımlanan suçları işlemek suretiyle
bulduğu kültür varlığını soruşturma başlamadan önce mahallî mülkî
amire teslim etmesi hâlinde, mahkeme verilecek cezada indirim yapabileceği
gibi, ceza verilmesine yer olmadığına da karar verebilir.
İzinsiz olarak define araştıran kişinin, hakkında
kovuşturma başlayıncaya kadar, kendisini bu fiili işlemeye gerekli
cihazları temin etmek suretiyle sevk eden kişilerin kimliklerini
açıklaması ve yakalanmasını sağlaması hâlinde, mahkeme verilecek
cezada indirim yapabileceği gibi, ceza verilmesine yer olmadığına
da karar verebilir.”
h) 75 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Elkoyma ve müzeye teslim
MADDE 75- Bu Kanun kapsamında kalan suçlar nedeniyle
elkonulan taşınır kültür ve tabiat varlıkları müzeye teslim edilir.”
(104) 25/7/1983 tarihli ve 2866 sayılı Öğrencilerle
İlgili Bazı Basılı Evrakın Milli Eğitim Bakanlığınca Hazırlanması,
Bastırılması ve Satılması Hakkında Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren,
Milli Eğitim Bakanlığı veya Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı dışında,
bu Kanun kapsamına giren basılı evrakı, basmak veya satmak veya satın
almak yasaktır.
Bu yasaklara aykırı davrananlara, fiilleri suç
oluşturmadığı takdirde, üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(105) 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar
Kanununun;
a) 20 nci maddesinde yer alan “3167” ibaresi, “4915”
şeklinde değiştirilmiştir.
b) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Bu Kanunda yazılı yasaklamalara ve mecburiyetlere
aykırı hareket edenler hakkında, bu Kanunda ayrıca bir ceza gösterilmediği
ve bu kimsenin fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde,
altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
(106) 22/9/1983 tarihli ve 2893 sayılı Türk Bayrağı
Kanununun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Bu Kanuna veya çıkarılacak tüzüğe aykırı
olarak bayrak üreten, üretilmiş olan bayrakları satan veya ticari
amaçla satın alan kişiye, mahallî mülkî amir tarafından ikiyüz Türk Lirasından
bin Türk Lirasına kadar; kullanan kişiye elli Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Ayrıca, kabahatin konusunu oluşturan bayraklara
elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
(107) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanununun;
a) 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri
düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar,
fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği
takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
10 uncu madde gereğince verilecek bildirimde düzenleme
kurulu üyesi olarak gösterilenlerden 9 uncu maddede belli edilen
nitelikleri taşımayanlar, toplantı veya yürüyüşün yapılması
hâlinde, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
11 ve 12 nci maddelerde yazılı görevleri yerine
getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
Güvenlik kuvvetlerine veya hükümet komiserine
veya yardımcılarına veya hükümet komiseri tarafından toplantı
veya yürüyüş safahatının teknik araç ve gereçlerle tespit için görevlendirilenlere
bu görevlerini yaptıkları sırada cebir ve şiddet veya tehdit veya
nüfuz ve müessir kuvvet sarfetmek suretiyle mani olanlar hakkında,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, iki yıldan
beş yıla kadar hapis cezası hükmolunur.”
b) 29 uncu maddesinde yer alan “ve beşbin liradan onbin
liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
c) 30 uncu maddesinde yer alan “ve beşbin liradan
yirmibin liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
ç) 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“ve beşbin liradan otuzbin liraya kadar ağır para” ibaresi, ikinci
fıkrasında yer alan “ve onbin liradan ellibin liraya kadar ağır para”
ibaresi ile üçüncü fıkrasında yer alan “ve yirmibin liradan yüzbin
liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
d) 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“ve beşbin liradan otuzbin liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden
çıkartılmıştır.
(108) 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık
Kanununun;
a) 12 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kaza nedenleri hakkında araştırma ve inceleme
yapılması
MADDE 12- Kazanın nedenlerini ve oluş şeklini açıklığa
kavuşturmak ve sivil havacılıkta can ve mal güvenliğinin sağlanması
bakımından tekrara engel olmak amacına yönelik olarak her sivil hava
aracı kazası ile ilgili olarak teknik bakımdan araştırma ve inceleme
yapılır.”
b) 13 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Araştırma ve İnceleme Kurulu
MADDE 13- Ulaştırma Bakanlığı, havacılık alanında
uzmanlığı kabul edilmiş kişilerden seçilecek bir kurulu, kazanın
sebeplerini araştırması için görevlendirir. Bu Kurul, yukarıdaki
maddede belirtilen amaç dairesinde her türlü araştırma ve incelemeyi
yapar, soruşturma işlemlerini yürütmekle görevli Cumhuriyet savcısı
ile işbirliği yaparak, delillerin toplanmasına yardımcı olur.
Kurul, yaptığı araştırma ve inceleme faaliyeti
sırasında ilgili kişileri dinleyebilir; açıklama yapmaktan kaçınan
kişilerin Cumhuriyet savcısına başvurarak ifadesinin alınmasını
sağlayabilir; bu ifade alma sırasında hazır bulunarak, açıklığa
kavuşturulması istenen hususlarla ilgili olarak ifadesi alınan
kişiye sorular sorulmasını isteyebilir.
Kurul, araştırma ve inceleme faaliyeti sırasında
teknik ve uzmanlığı gerektiren sair hususlarla ilgili olarak başka
uzman kişiler görevlendirebilir.
Araştırma ve İnceleme Kurulunun oluşturulması,
araştırma ve incelemenin yürütülmesi, yetki ve sorumluluklar, hava
aracı kazalarında yapılacak kurtarma ve yardım işleri Ulaştırma
Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelikte Türkiye'nin
taraf olduğu uluslararası anlaşmalar gözönünde tutulur.”
c) 14 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Araştırma ve inceleme raporu
MADDE 14- Araştırma ve İnceleme Kurulu; tespit ettiği
hususları, vardığı sonucu, tekrarlara engel olunması bakımından
alınmasını uygun bulduğu önlemleri, önerileri ile birlikte ayrıntılı
ve gerekçeli bir rapor hâlinde Ulaştırma Bakanlığına verir.
Raporda yer alan hususlara kısmen veya tamamen katılmayan
üyeler, kişisel görüşlerini ek bir raporda belirtebilirler.
Ulaştırma Bakanlığı raporun bir suretini ilgililere
verir ve raporun tekemmül etmiş olduğunu Resmi Gazete ile üçüncü
şahıslara duyurur. Resmi Gazete ile yapılan duyuruda raporun ilgililerce
nerede ve ne suretle incelenebileceği belirtilir. Rapor, gerektiğinde
kısmen veya tamamen uygun bulunacak vasıtalar ile yayınlanır. Ancak,
meydana gelen kaza ile ilgili olarak soruşturma başlatılması
hâlinde, Ulaştırma Bakanlığı hazırlanan raporun bir örneğini yapılan
soruşturma veya kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere,
sadece ilgili Cumhuriyet başsavcılığına verir.”
ç) 18 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İzin belirli şartlara ve süreye bağlanabilir.
İzin belgesi,
a) Milli güvenliğin veya kamu düzeninin tehlikeye
girebileceği durumlarda,
b) Gerçek kişilerin veya tüzel kişilerin kurucu
ortakları ile temsile yetkili yöneticilerinin; Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, bankacılık,
sermaye piyasası ve kaçakçılık mevzuatında tanımlanan ve hapis
cezasını gerektiren suçlar ile hırsızlık, yağma, güveni kötüye
kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, parada, paraya eşit sayılan
değerlerde, kıymetli damgada, mühürde, resmi belgede, özel belgede
sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
tefecilik, zimmet, irtikâp, rüşvet, suçtan kaynaklanan mal varlığı
değerlerini aklama, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı
suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından ya da
ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçlarından dolayı
mahkûm edilmiş olması hâlinde,
verilmez.”
d) 47 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Ulaştırma Bakanlığının yukarıdaki fıkralar hükümlerine
göre verdiği emir ve koyduğu yasaklara aykırı hareket eden kişilere,
ilgili valilik tarafından Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi
hükmüne göre idarî para cezası verilir. Valilik ayrıca ilgili kişiye
emir veya yasağın gereğinin yerine getirilmesini sağlamaya yönelik
azami bir süre verir. Bu süre yazısında, emir ve yasağın gereğinin
ilgilisince yerine getirilmemesinin hukukî sonuçları açıkça belirtilir.
Bu süre zarfında emir veya yasağın gereğinin yerine getirilmemesi
hâlinde, masrafları yüzde yirmi zammıyla birlikte ilgilisinden
tahsil edilmek üzere, kamu gücü kullanılarak yerine getirilir.”
e) 98 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 98- Gerek bu Kanunda ve gerekse ilgili tüzük
ve yönetmeliklerde yer alan ve can ve mal güvenliğinin korunmasına
yönelik kurallara aykırı davrandıkları iddiasıyla haklarında
soruşturma veya kovuşturma başlatılmış bulunan sivil havacılık
personelinin yeterlik belgelerini, soruşturma veya kovuşturma
sonuçlanıncaya kadar geri almaya, Ulaştırma Bakanlığı yetkilidir.
Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan koruma tedbirlerine
ilişkin hükümler saklıdır.”
f) 102 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Sorumlu kaptan pilot, hava aracında işlenen suç
veya kabahatlerle ilgili delilleri toplamak ve saklamakla yükümlü
olduğu gibi; can ve mal güvenliğini tehdit eden veya gecikilmesinde
zarar doğabilecek durumlarda gerekli tedbirleri almaya; kolluk
görevlileri olaya elkoyuncaya kadar kişileri gözaltında tutmaya,
kişilerin üzerini veya eşyasını aramaya, suçun işlenmesinde kullanılan
veya kullanılmasına teşebbüs edilen ya da bulundurulması suç veya
kabahat oluşturan eşyayı alıkoymaya, bizzat veya emrindeki diğer
mürettebat ile birlikte yetkilidir.”
g) 141 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suç oluşturan davranışlar
MADDE 141– Bu Kanunun 7, 36, 91, 92 ve 94 üncü maddeleri
ile 93 üncü maddenin (b), (c), (e) ve (g) bentlerine aykırı davranışta
bulunanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanunun 31 ve 32 nci maddeleri ile 9 uncu maddesinin
birinci fıkrası ve 93 üncü maddesinin (a), (d), (f) ve (h) bentlerine
aykırı davranışta bulunanlar, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.”
ğ) 143 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kabahat oluşturan davranışlar
MADDE 143- Bu Kanunun:
a) 11, 18, 19, 26, 28, 29, 54, 58 ve 89 uncu maddeleri
ile 9 uncu maddesinin üç, 95 inci maddesinin bir ve 102 nci maddesinin
ikinci fıkrasına aykırı davranışta bulunanlara bin Türk Lirasından
onbin Türk Lirasına kadar,
b) 23, 24 ve 25 inci maddeleri ile 57 nci maddesinin
son fıkrasına aykırı davranışta bulunanlara beşyüz Türk Lirasından
onbin Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilenler dışında kalıp
da Ulaştırma Bakanlığının sivil havacılığı düzenlemek maksadıyla
alacağı önlemlere uymayanlara, beşyüz Türk Lirasından onbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bu madde hükümlerine göre idarî para cezasına karar
vermeye Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürü yetkilidir.”
(109) 20/11/1984 tarihli ve 3082 sayılı Kamu Yararının
Zorunlu Kıldığı Hallerde, Kamu Hizmeti Niteliği Taşıyan Özel Teşebbüslerin
Devletleştirilebilmesi Usul ve Esasları Hakkında Kanunun 12 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12– Bu Kanuna göre görevlendirilenlerden
suç işleyenler kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Şu kadar ki verilecek
cezalar o suç için muayyen olan cezanın yarısından az olmamak üzere
iki katına kadar artırılır.
Fiilleri daha ağır cezayı gerektiren ayrı bir suç
teşkil etmediği takdirde, bu Kanunun 10 uncu maddesine aykırı hareket
edenler bir yıldan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
(110) 4/12/1984 tarihli ve 3091 sayılı Taşınmaz Mal
Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun 6
ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Muhakemeleri Usulü”
ibaresi “Muhakemesi” olarak değiştirilmiştir.
(111) 4/12/1984 tarihli ve 3092 sayılı Çay Kanununun
2 nci maddesinin üç ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ruhsatsız olarak çay bahçesi kuranlara, çaylıkları
söktürüldüğü gibi, her dekar için dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Daha küçük alanlar için bu para cezası oranlanarak uygulanır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(112) 4/12/1984 tarihli ve 3093 sayılı Türkiye Radyo
– Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununun 6 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6 – Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen
cihazların bandrolsüz veya etiketsiz satışını yapan imalatçı veya
ithalatçıya Kurum tarafından bandrolsüz veya etiketsiz satılan
veya satışa arzedilen her cihaz için cihazın satış bedeli kadar
idarî para cezası verilir. Bu cihazları bandrolsüz veya etiketsiz
satın alan, devralan veya kullananlara bandrolsüz veya etiketsiz
her bir cihaz için cihazın rayiç değerinin yarısı kadar idarî para
cezası verilir.”
(113) 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Türk Diş Hekimleri
Birliği Kanununun;
a) 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“e) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı ve haksız mal edinme suçlarından
mahkûm olanlar,”
b) 39 uncu maddesinde yer alan “kullanmayanlar” ibaresi
“kullanmayanlara” ve “para cezası
ile cezalandırılırlar.” ibaresi, “idarî para cezası verilir.” şeklinde
değiştirilmiştir.
c) 45 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Hastalar ile diş hekimleri arasında herhangi bir
menfaat karşılığında aracılık yapanlar veya bu kişileri aracı
olarak kullanan diş hekimleri üç aydan bir yıla kadar hapis ve adlî
para cezası ile cezalandırılır.”
ç) 46 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 46- Bu Kanunun 17 nci maddesinin dördüncü
fıkrası ile 42 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarındaki
hükümlere uymayanlara mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
(114) 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama
Kanununun 10 uncu maddesinin beş ve altıncı fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine göre izin almadan kiralama
faaliyetinde bulunanlar altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî
para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun yararına olarak işlendiği
tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.
Bu Kanunda yazılı sair yükümlülük ve zorunluluklara
uymayan kiralama şirketleri ve ilgililerine Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulu tarafından ikibin Türk Lirasından onbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
(115) 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı
ve Zabıtası Kanununun;
a) 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- Bu Kanunun 5 inci maddesine göre tespit
edilmiş olan gümrük kapılarından başka yerlerden hayvan veya hayvan
maddelerini ithal veya ihraç edenler veya transit geçirenler salgın
hayvan hastalığı sebebi ile gümrük kapılarından veya hududun tamamından
yurda sokulması yasaklanan hayvan veya hayvan maddelerini ithal
veya transit geçirenler ile ithal, ihraç ve transit işlemleri nedeniyle
karantina veya muayene yerlerine alınmış hayvanlar veya elkonulmuş
hayvan maddelerini kaçıranlar, veteriner sağlık raporu olsun veya
olmasın, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde,
üç aydan bir yıla kadar hapis ve onbeş günden yüzeli güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır.”
b) 46 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Hastalıklı, hastalıktan veya bulaşmadan şüpheli
hayvan veya hayvan maddelerini yahut bulaşmaya vasıta olabilecek
eşya ve maddeleri her ne suretle olursa olsun kordon altına alınan
yerler ile önceden tespit ve ilan edilmiş bulunan yasak bölgeler dışına
çıkaranlar, bu suretle çıkarılmış hayvan veya
hayvan maddelerini satanlar,
başkalarına devredenler veya bu işlere vasıta olanlar, bu yerlere hayvan
veya hayvan maddelerini sokanlar,
hayvan veya hayvan maddelerini tecrit veya muhafaza altına
alındıkları yerler dışına çıkaranlar ile öldürülmüş veya imha
edilmiş hayvan veya hayvan maddelerini gömüldükleri yerlerden çıkaranlar
iki aydan altı aya kadar hapis ve on günden yüzelli güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.”
c) 47 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- Bu Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrası
ile 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak şartıyla:
a) Hayvan park, pazar ve panayırlarından başka yerlerde
canlı hayvan satanlara ikiyüzelli Türk Lirası,
b) 22 nci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen
menşe şahadetnamesiz ve veteriner sağlık raporsuz olup menşei ile
menşeinde salgın hastalık olmadığı tespit edilen hayvanları naklederken
veya naklettirirken 23 üncü maddede belirtilen görevliler tarafından
yakalanan veya ele geçirilen hayvan sahiplerine yediyüzelli
Türk Lirası,
c) Menşei tespit edilemeyen veya menşeinde salgın
hastalık tespit edilen hayvanlardan 22 nci maddenin dördüncü fıkrasına
göre alıkonularak masrafları hayvan sahipleri tarafından karşılanmak
üzere karantinaya alınan ve karantina sonunda hastalıksız olduğu
anlaşıldığı için veteriner sağlık raporu verilerek serbest bırakılan
hayvan sahiplerine bin Türk Lirası,
d) Veteriner sağlık raporsuz sevk edildikleri ve
menşeinde hastalık bulunmadığı anlaşılan ve 22 nci maddenin dördüncü
fıkrasına göre veteriner sağlık raporu verilerek serbest bırakılan
hayvan maddelerinin sahiplerine beşyüz Türk Lirası,
e) Menşei şahadetnamesi ve veteriner sağlık raporu
olmayan hayvanların kesiminin yapıldığı mezbaha, kombina ve kesim
yerlerinin sahiplerine ikibin Türk Lirası,
f) Menşei şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu
olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtalarının
sahiplerine beşyüz Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.”
ç) 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48- Kordon altına alınan bölgeyi belli etmek
için konuları işaret, levha ve benzerlerini tahrip edenler veya yerlerini
değiştirenlere üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
d) 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- Bu Kanuna göre bulaşıcı hayvan hastalığını
veya sebebi belli olmayan hayvan ölümlerini ihbarla yükümlü olup
da geçerli bir özürü olmaksızın 48 saat içinde 9 uncu maddede yazılı
görevlilere bildirmeyenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde,
üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunun 13 üncü maddesi hükmüne geçerli bir özürü
olmaksızın uymayan hükümet veteriner hekimi ile aynı maddede yazılı
makam ve kuruluşların görevli memurlarına yediyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
e) 50 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir
“MADDE 50- Kuduz hastalığı çıktığı ilan olunan yerlerde
köpek ve kedilerini muhafaza altına almayanlara, yediyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
f) 51 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“uğraşanlar üçyüzkırkyedimilyon lira idarî para cezası ile cezalandırılır.”
ibaresi “uğraşanlara üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
ve ikinci fıkrasında yer alan “iki kat” ibaresi “bir kat” şeklinde değiştirilmiştir.
g) 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Hayvan sağlığını korumada kullanılan
aşı, serum, biyolojik madde, veteriner müstahzarların tahlilleri
sonucunda bileşimlerinde bulunan maddelerin saf olmadığı veya
kodekse uygun bulunmadığı veya ruhsat almak için verilmiş formüle
uymadığı veya teşhis, tedavi, koruma niteliklerini azaltacak şekilde
etkili maddelerin noksan olduğu tespit edildiği takdirde bunları
imal ve ihzar edenler sağladıkları menfaatin beş mislinden az olmamak
üzere idarî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak bu ceza ikiyüz Türk Lirasından aşağı olamaz. Bunları bilerek
satışa arz edenler veya satanlara elli Türk Lirasından ikiyüz Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki fiillerin tekrarı hâlinde aşı, serum,
biyolojik madde ve müstahzarın ruhsatı iptal edilir ve verilecek
ceza bir misli artırılır.
Bu maddedeki kabahatin konusunu oluşturan maddelere
elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
ğ) 53 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- Bakanlıktan izin almadan hayvan sağlığını
korumada kullanılan her nevi aşı, serum ve biyolojik maddelerle
veteriner müstahzarları imal ve ihzar edenler üç aydan bir yıla kadar
hapis ve yetmiş günden yediyüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bunları satan veya satışa arz edenler sekiz günden seksen güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
Teşhis, tedavi veya aşı üretimi amacı ile canlı veya
zayıflatılmış mikroorganizmalar ve benzeri maddelerden ithali
Bakanlığın iznine tabi olanları izinsiz yurda sokanlar hakkında
4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uygulanır.
Bakanlıkça hayvanlarda kullanımına izin verilmemiş
veya kullanımı farmakolojik veya toksikolojik etkileri sebebiyle
yasaklanmış her türlü maddenin besleme, tedavi, koruma, araştırma
ve benzeri amaçlarla hayvanlara yedirilmesi, içirilmesi veya vücuduna
zerk edilmesi yasaktır. Bu maddeleri hayvanlara uygulayanlara ve
bilerek bu maddeleri hayvanlarına uygulatan hayvan sahiplerine
ikibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
h) 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- Aşı, serum, biyolojik madde ve veteriner
müstahzarları taklit ederek teşhis, tedavi ve koruma vasıflarını
azaltacak veya kaybedecek surette imal veya ihzar edenler üç aydan
bir yıla kadar hapis ve onbeş günden yüzelli güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır. Bunları bilerek satışa arz eden veya satanlar
sekiz günden seksen güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
ı) 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Bu Kanunda gösterilen istisnalar dışında
kombina, mezbaha ve hayvan kesimi yerlerinden başka yerlerde ticari
amaçla hayvan kesen veya kestirenlere, bu şekilde kesilmiş hayvanlara
ait etleri satan veya satışa arz edenlere yediyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir.”
i) 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırımlara
mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.”
(116) 3/6/1986 tarihli ve 3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle
İlgili Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Ham afyon, hazırlanmış afyon, tıbbî afyon
ve bunların müstahzarları Türk Ceza Kanununun uygulanmasında
uyuşturucu maddelerden sayılır.
İzinsiz olarak haşhaş ekimi yapan kişi altı aydan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu madde kapsamında
ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına
kadarki süreç anlaşılır.
İzin almış olmakla birlikte, bilerek belgesinde
belirtilen alandan fazla yerde veya izin belgesinde kayıtlı yerden
başka yerde haşhaş ekimi yapan kişi üç aydan bir yıla kadar hapis veya
adlî para cezası ile cezalandırılır.
İzinsiz ham afyon üretenler, Türk Ceza Kanununun ilgili
hükümlerine göre cezalandırılır.
İzin belgesinde tespit edilen miktardan az ham afyon
veya kapsül teslim eden üreticilere, fiil suç oluşturmadığı takdirde,
mahallî mülkî amir tarafından eksik teslim edilen miktarların teslim
anındaki baş alım fiyatının iki misli kadar idarî para cezası verilir.
Kontrol görevini yerine getirmeyen muhtarlar ve
kolluk görevlileri, Türk Ceza Kanununun görevi kötüye kullanma
suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır. Ancak, verilecek
cezanın yarısından üçte ikisine kadarı indirilir.
Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen suçlarla
ilgili yakalamalarda 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.”
(117) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim
Kanununun 41 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 41- Bu Kanun hükümlerine göre Bakanlığa
bağlı eğitim kurumlarının dışında kamu ve özel kurum ve kuruluşlarında
yapılan aday çırak, çırak ve kalfaların eğitimi ile işletmelerde
yapılan mesleki eğitim, öğrencilerin bu eğitiminden sorumlu işletmelerin
bağlı olduğu oda veya birliklerin temsilcilerinin katılımı ile
Bakanlıkça; iş ortamı, sosyal güvenlik, iş güvenliği ve sağlık şartları
bakımından ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca denetlenir.
Denetimle ilgili raporlar valiliğe verilir. Raporlarda belirtilen
hususlar valilikçe değerlendirilir ve gereği yapılır.
Denetlemenin esas ve usulleri bu bakanlıklarca
müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Bu Kanunun; 9, 10, 12, 13, 14, 15, 17, 20, 22, 25, 26, 28
ve 30 uncu maddelerindeki yükümlülükleri yerine getirmeyenlere
ihtar cezası verilir. İhtarın tebliğinden itibaren on gün içinde
yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerden;
Kanunun;
a) 9, 10, 25, 26 ve 28 inci maddelerine aykırı davrananlara
asgari ücretin bir aylık tutarı kadar,
b) 12, 13, 14, 15, 17, 20, 22 ve 30 uncu maddelerine
aykırı davrananlar ile sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak fesheden
işletmelere asgari ücretin bir aylık tutarının üçte ikisi kadar,
idarî para cezası verilir.
Bu maddenin (a) ve (b) fıkralarında belirtilen asgari
ücret 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre tespit edilen
fiil tarihindeki asgari ücrettir.
Fiilin tekrarı hâlinde bu cezalar iki katına çıkarılır.
Fiilin sürmesi hâlinde ise meslekten geçici men cezası
verilir.
Bu maddedeki idarî yaptırımlara karar vermeye mahallî
mülkî amir yetkilidir.
Bu Kanunun 30 uncu maddesine aykırı olarak açılan
işyerleri durumun öğrenilmesinden itibaren İl Mesleki Eğitim Kurulu
ile ilgili mercilerin müracaatı üzerine mahallî mülkî amirce yedi
gün içinde kapatılır.”
(118) 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun;
a) 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Fiilleri suç oluşturmadığı takdirde,
a) Bu Kanunda belirli yükümlülükleri yerine getirmeyenlere,
onbeş Türk Lirasından otuz Türk Lirasına kadar,
b) Kadastro çalışması veya itirazın incelenmesi
sırasında çağrılan yerlere özürsüz olarak gelmeyen bilirkişi veya
tanıklara, on Türk Lirasından onbeş Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası verilir.
Bu maddede belirtilen eylemler için kadastro sırasında,
kadastro müdürünün yazısı üzerine, yargılama sırasında ise resen
araştırma inceleme yapılarak kadastro hâkimi tarafından karar verilir.
Tanık ve bilirkişilerin gelmemelerini haklı gösteren
sebeplerin varlığı hâlinde verilen ceza kaldırılır.”
b) 43 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 43- Kadastro tutanaklarının düzenlenmesi
sırasında sahibi olmadığı taşınmaz malı kendi veya başkası adına
kaydettirmek veyahut bir kimseye ait taşınmaz malı başkası adına
yazdırmak için bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, Türk Ceza
Kanununun 206 ncı maddesine göre cezalandırılır.
Kadastro tutanaklarının düzenlenmesi sırasında
bir kimse sahibi olmadığı bir taşınmaz malı hile ile veya kendisine
ait olmayan kayıt ve belgeler kullanarak, kendisi veya başkası adına
kaydettirirse, Türk Ceza Kanununun dolandırıcılık veya belgede
sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
(119) 11/1/1989 tarihli ve 3516 sayılı Ölçüler ve
Ayar Kanununun;
a) 15 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- Bu Kanunun;
a) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına ve 7 nci maddesinin
ikinci fıkrasının (a) bendine aykırı hareket edenlere beş Türk Lirası,
b) 14 üncü maddenin birinci fıkrasının (d), (e) ve
(g) bentlerine aykırı hareket edenlere on Türk Lirası,
c) 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b),
(c) ve (f) bentlerine aykırı hareket edenlere onbeş Türk lirası,
idarî para cezası verilir. Ölçü ve ölçü aletlerine
elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Bu fiillerin tekrarı hâlinde yukarıdaki cezalar
iki kat artırılarak uygulanır.
Bu idarî yaptırımlara Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
İl Müdürü tarafından karar verilir.”
b) 16 maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Bu Kanunun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentlerindeki fiillerin seri imalat yapanlar
veya toptan satıcılar tarafından işlenmesi hâlinde, failler hakkında
altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur.”
(120) 1/6/1989 tarihli ve 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik
Serbest Muhasebeci, Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanununun;
a) 40 ıncı maddesinin ondördüncü fıkrasında yer
alan “Devlet memurlarına” ibaresi, “kamu görevlilerine” şeklinde
değiştirilmiştir.
b) 47 nci maddesinde yer alan “Devlet memurlarına”
ibaresi, “kamu görevlilerine” şeklinde değiştirilmiştir.
c) 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- 3 üncü maddenin birinci fıkrasına aykırı
davrananlar hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve adlî para cezasına hükmolunur.
13, 15/4, 43/1, 43/2, 44 ve 45 inci maddenin birinci
fıkrası hükümlerine aykırı davranışta bulunanlar hakkında, fiil
daha ağır bir cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, yüz
güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
12 nci maddenin dördüncü fıkrasındaki hükme aykırı
davranışta bulunan kişi hakkında, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren
bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan bir yıla kadar hapis ve
adlî para cezasına hükmolunur.”
(121) 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun
15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“a) Kıyıda ve uygulama imar planı bulunan sahil şeritlerinde;
1. Duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve
benzeri engelleri oluşturanlara kum, çakıl alan veya çekenlere
ikiyüzelli Türk Lirası,
2. Moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici ve çevreyi
bozucu etkisi olan atık ve artıkları dökenlere beşyüz Türk Lirası,
3. Kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapan, kum,
çakıl alan veya çekenlere ikibinbeşyüz Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar,
idarî para cezası verilir.”
(122) 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun;
a) 24 üncü maddesinin altıncı fıkrasında yer alan
“391 inci” ibaresi “124 üncü” şeklinde değiştirilmiştir.
b) 28 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Yayını yapmayan veya karara uygun şekilde yapmayan
veya geciktiren kuruluşun yayınlarından sorumlu en üst yöneticisi
ile kuruluşun sahibi olan anonim şirketin yönetim kurulu başkanı
hakkında üçbin günden dokuzbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ayrıca, kuruluşa Üst Kurulca üç aya kadar gelir getirici yayın yapma
yasağı verilebilir; fiilin tekrarı hâlinde yayın izni iptal edilir.
Hangi yayınların gelir getirici yayınlar olduğu Üst Kurul tarafından
belirlenir.”
c) 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 33- Üst Kurul, öngördüğü yükümlülükleri yerine
getirmeyen, izin şartlarını ihlâl eden, yayın ilkelerine ve bu Kanunda
belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon
kuruluşlarını uyarır veya aynı yayın kuşağında açık şekilde özür
dilemesini ister. Bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı
hâlinde ihlâle konu olan programın yayını, bir ilâ oniki kez arasında
durdurulur. Bu süre içinde programın yapımcısı ve varsa sunucusu
hiçbir ad altında başka bir program yapamaz. Yayını durdurulan programların
yerine, aynı yayın kuşağında ve reklamsız olarak, ilgili kamu kurum
ve kuruluşlarına Üst Kurulca hazırlattırılacak eğitim, kültür,
trafik, kadın ve çocuk hakları, gençlerin fiziksel ve ahlakî gelişimi,
uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele, Türk dilinin güzel
kullanımı ve çevre eğitimi konularında programlar yayınlanır.
Aykırılığın tekrarı hâlinde;
a) Ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara, ihlâlin
ağırlığına göre, ikiyüzellibin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla
beşyüzbin Türk Lirasına kadar,
b) Yerel, bölgesel ve kablo ortamından yayın yapan
kuruluşlara;
1. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, bir milyondan
fazla nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara, ihlâlin ağırlığına
göre, yüzyirmibin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla ikiyüzbin
Türk Lirasına kadar,
2. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, beşyüz bin
ilâ bir milyon arasında nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara
ihlâlin ağırlığına göre, altmışbin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla
yüzyirmibin Türk Lirasına kadar,
3. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, ikiyüzelli
bin ilâ beşyüz bin arasında nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara,
ihlâlin ağırlığına göre, kırkbin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla
seksenbin Türk Lirasına kadar,
4. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, ikiyüzellibinden
az nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara, ihlâlin ağırlığına
göre, onbin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla yirmibin Türk Lirasına
kadar,
c) Radyo yayınları için yukarıdaki miktarların
yarısı kadar,
idarî para cezası verilir.
İhlâlin, ihlâl tarihinden itibaren, takip eden bir
yıl içinde tekrarı hâlinde bu idarî para cezaları yarı oranında artırılır.
İhlâlin, ihlâl tarihinden itibaren takip eden bir yıl içinde ikinci kez
tekrarında ihlâlin ağırlığına göre izin uygulaması bir yıla kadar
geçici olarak durdurulur.
4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentlerindeki ilkelere aykırı yayın yapılması hâlinde uyarı yapılmaz
ve yayın kuruluşunun yayını bir ay durdurulur. İhlâlin tekrarı
hâlinde yayın süresiz olarak durdurulur ve yayın lisans izni iptal
edilir.
Yayın izninin verilmesi için gerekli şartlardan
birini kaybeden veya şartların uygunluğunu hile ile elde eden kuruluşların
yayın lisans izni iptal edilir.
Uyarı cezasını gerektiren hâller dışındaki
ihlâllerde ilgili tarafın savunması alınır.
Cezaların uygulanış usulleri ile gerekçeli olarak
kamuoyuna duyuruluş şekli yönetmelikle belirlenir.”
ç) 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 34- Bu Kanunda belirtilen istisnalar dışında,
Üst Kuruldan izin almadan radyo ve televizyon yayını yapan ya da izni
Üst Kurul tarafından geçici ya da sürekli iptal edilmesine rağmen
yayında bulunan kişi veya kuruluşların sahip ve yöneticileri,
altı aydan iki yıla kadar hapis ve elli günden beşbin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır.
Yayın bantlarını bir yıl süre ile muhafaza etmeyen
ve bu süre içerisinde Üst Kurul tarafından veya Cumhuriyet başsavcılığınca istenmesine rağmen
sesli ve görüntülü olarak teslim etmeyen yayın kuruluşlarının sahip
veya yöneticileri, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Gönderilen bandın içerik bakımından istenen yayın
olmaması veya bantta tahrifat, çıkarma, silme gibi işlemler yapılması
hâlinde, yayın kuruluşlarının sahip ve yöneticileri iki yıldan on
yıla kadar hapis ve bin günden onbin
güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Türkiye Cumhuriyetinin varlık ve bağımsızlığına,
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı yıkıcı
ve bölücü faaliyetlere sevk edecek şekilde yayın yapan radyo ve televizyon
yayın organlarının işletenleri hakkında, Türk Ceza Kanununda yer
alan suçlardan dolayı verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
(123) 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanununun 7 nci maddesinin iki ve üçüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu yasaklara aykırı hareket edenler, altı aydan
iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile özelleştirme
programına alınan kuruluşlarda çalışan personel ve sözleşmeli
olarak çalıştırılan personel, görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri
suçlardan dolayı kamu görevlisi sayılırlar ve bu personelin özelleştirilmenin
paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve mevcutlarına
karşı işledikleri suçlar ile bilânço, tutanak, rapor ve benzeri her
türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri
görevlerinden doğan suçlardan dolayı haklarında Türk Ceza Kanununun
İkinci Kitap Üçüncü Kısım Dördüncü Bölüm ile Dördüncü Kısım Birinci
Bölüm altında yer alan suçlara ilişkin hükümler uygulanır.”
(124) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanunun;
a) 16 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezaları
MADDE 16- Kurul, teşebbüs niteliğindeki gerçek ve
tüzelkişiler ile teşebbüs birlikleri ve/veya bu birliklerin üyelerine;
a) Muafiyet, menfi tespit ve birleşme veya devralma
için izin başvurusu ile bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılmış
olan anlaşmalara ilişkin bildirim ve başvurularda yanıltıcı veya
yanlış bilgi verilmesi halinde, üçbinikiyüzelli Türk Lirası,
b) Kurul kararı ile bilgi isteme veya yerinde inceleme
hallerinde hiç bilgi verilmemesi, eksik, yanlış veya yanıltıcı
bilgi verilmesi halinde, üçbinikiyüzelli Türk Lirası,
c) İzne tabi birleşme veya devralma işlemlerinin
Rekabet Kurulunun izni olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde,
binyediyüz Türk Lirası,
d) Bu Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca
Kurulun verdiği muafiyet kararlarındaki yükümlülüklerin yerine
getirilmemesi halinde, ikibin Türk Lirası,
idarî para cezası verir.
Bu Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddesinde yasaklanmış
olan davranışları gerçekleştirdiği Kurul kararı ile sabit olanlarla
bu Kanunun 11 inci maddesinin (b) bendinde yazılı davranışlarda
bulunanlara altıbinbeşyüz Türk Lirasından aşağı olmamak üzere,
ceza verilecek teşebbüs niteliğindeki gerçek ve tüzelkişiler
ile teşebbüs birlikleri ve/veya bu birliklerin üyelerinin bir yıl
önceki malî yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan
yıllık gayri safi gelirinin yüzde onuna kadar idarî para cezası verilir.
Tüzelkişiliği olan teşebbüs ve teşebbüs birliklerine
birinci fıkrada belirtilen idarî para cezalarının verilmesi halinde,
bu tüzelkişiliğin yönetim organlarında görev alan gerçek kişilere
de şahsen verilen cezanın yüzde onuna kadar ayrıca idarî para cezası
verilir.
Süresi içinde bildirilmiş anlaşma ve kararlara,
bu Kanun hükümlerini açık bir biçimde ihlal etmemeleri durumunda
Kurulun vereceği nihai karara kadar geçecek süre için para cezası
uygulanmaz.”
b) 17 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Nispî idarî para cezaları
MADDE 17- Kurul, teşebbüs ve teşebbüs birliklerine
kararda belirtilecek tarihten başlamak üzere her gün için;
a) 9 uncu maddeye göre verilen ihlale son verilmesine
ve diğer tedbirlere ilişkin karara uyulmaması halinde, binyediyüz
Türk Lirası,
b) 11 inci maddenin (b) bendinde öngörülen Kurul
kararlarının ve tedbirlerinin yerine getirilmemesi halinde, sekizyüzelli
Türk Lirası,
c) 13 üncü maddenin birinci fıkrasına göre yasaklanan
davranışların yapılması halinde, sekizyüzelli Türk Lirası
d) 15 inci madde uyarınca Kurul uzmanlarının yerinde
inceleme yapmalarının engellenmesi halinde yediyüz Türk Lirası,
nispî idarî para cezası verir.”
c) 18 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Nispi nitelikte idarî para cezası ile ilgili olarak
yürütmeyi durdurma kararının verilmesi
MADDE 18- Nispi nitelikte idarî para cezası verilmesine
ilişkin karara karşı yargı yoluna başvurulması halinde, bu kararla
ilgili olarak yürütmeyi durdurma kararı verildiği takdirde, iptal
davasının açıldığı tarihten itibaren nispi nitelikte idarî para
cezası uygulanmaz.”
ç) 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55 – Kurulun nihai kararlarına, tedbir kararlarına
ve idarî para cezalarına ilişkin kararlarına karşı iptal davaları
ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür.”
d) 60 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 60- Kurumun para, evrak ve her çeşit malları
devlet malı hükmündedir. Görevleri ile ilgili olarak suç işleyen
Kurul başkan ve üyeleri ile personeli ceza sorumluluğu bakımından
kamu görevlisi sayılır. Kurul başkan ve üyeleri ile personeline
karşı görevlerinden dolayı işlenen suçlar kamu görevlisine karşı
işlenmiş sayılır.
Bu konudaki kovuşturmalar genel hükümlere göre
yürütülür.”
(125) 23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunun;
a) 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- 6 ncı maddenin yedinci fıkrası uyarınca,
Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırı hareket edenlere,
aykırılığı tespit edilen her bir sözleşme için seksen Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
4 üncü maddenin yedinci fıkrasında, 5 inci maddede,
6 ncı maddenin altıncı fıkrasında, 6/A maddesinde, 6/B, 6/C maddeleri
uyarınca Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslarda, 7 nci maddenin beşinci
fıkrasında, 9 uncu maddede, 9/A maddesinde, 10 uncu maddede, 10/A
maddesinde, 11/A maddesinin ikinci
ve dördüncü fıkralarına, 12, 13, 14, 15 ve 27 nci maddelerde belirtilen
yükümlülüklerden her birine aykırı hareket edenlere yüzaltmış
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
7 nci maddenin dördüncü ve altıncı fıkraları ile 8
inci maddede belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenlere
dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
20 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca Bakanlıkça
tespit ve ilân olunan usul ve esaslara aykırı hareket edenlere sekizyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Aykırılık ülke düzeyinde
yayın yapan radyo ve televizyonlar aracılığıyla gerçekleştirilmişse,
ceza on katı olarak uygulanır.
18 inci maddeye aykırı hareket eden üretici-imalatçıya
veya ithalatçıya binaltıyüz Türk Lirası, satıcı-sağlayıcıya ise
üçyüzyirmi Türk Lirası idarî para cezası verilir.
19 uncu maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere üçbinikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
11 inci maddeye aykırı hareket edenlere sekizbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Aykırılık ülke düzeyinde
yayım yapan süreli yayın aracılığı ile gerçekleşmişse, ceza yirmi
katı olarak uygulanır. Bakanlık, ayrıca süreli yayın kuruluşundan
kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilânın durdurulmasını
ister. Bu isteğe rağmen aykırılığın devamı halinde, reklam ve
ilânın durdurma zorunluluğunun doğduğu tarihten itibaren her sayı-gün
için yüzaltmışbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bakanlık,
kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilânın durdurulması
talebi ile Tüketici Mahkemesine başvurur.
16 ncı maddeye aykırı hareket edenler hakkında üç
aya kadar tedbiren durdurma ve/veya durdurma ve/veya düzeltme ve/veya
beşbinaltıyüz Türk Lirası idarî para cezası uygulanır. Reklam Kurulu
tarafından, ihlalin niteliğine göre bu yaptırımlar birlikte veya
ayrı ayrı uygulanabilir. 16 ncı maddeye aykırılık, ülke düzeyinde
yayın yapan yazılı, sözlü, görsel ve sair araçlar ile gerçekleşmiş
ise, idarî para cezası on katı olarak uygulanır.
7 nci maddenin yedinci ve sekizinci fıkralarına
aykırı hareket edenlere, kampanya konusu mal veya hizmetin fatura
bedeli oranında idarî para cezası verilir. Kampanyayı düzenleyen,
tüketici kampanyadan ayrıldığında, para iadesinde bulunursa bu
ceza uygulanmaz.
7 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, 7 nci madde hükümlerine uygun kampanya düzenlemeleri
için bir hafta süre tanınır. Bu sürenin bitiminde aykırılığın devam
ettiğinin tespiti halinde, bu hükme aykırı hareket edenlerle 24
ve 24/A maddelerinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket
edenlere seksenbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen para cezaları,
fiilin bir yıl içerisinde tekrarı halinde iki misli olarak uygulanır.”
b) 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26– 25 inci maddenin bir, dört, yedi, sekiz,
dokuz ve onuncu fıkralarındaki idarî yaptırımlara Bakanlık tarafından,
diğer fıkralarındaki idarî para cezalarına mahallî mülkî amir tarafından
karar verilir.
Bu yaptırımlara ilişkin kararlar, kararı veren makam
tarafından yedi gün içerisinde ilgilinin mensup olduğu meslek kuruluşuna
bildirilir.”
(126) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununun 54 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle;
a) İşsizlik sigortasına ilişkin yükümlülükleri
nedeniyle sigortalıların ücretlerinden indirim veya kesinti yapan
işverenlere her bir sigortalı için 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı
İş Kanununun 39 uncu maddesine göre sanayi kesiminde çalışan
onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücret tutarında,
b) 48 inci maddede öngörülen işten ayrılma bildirgesini
Kuruma vermeyen işverenlere her bir fiil için ayrı ayrı 22/5/2003 tarihli
ve 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre sanayi kesiminde
çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari
ücretin iki katı tutarında,
idarî para cezası verilir.”
(127) 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun 11 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olup da tahsil
edilen idarî para cezaları Kurum hesabına aktarılır.”
(128) 28/2/2001 tarihli ve 4631 sayılı Hayvan Islahı
Kanununun;
a) 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Sunî ve tabiî tohumlamada kullanılan ve
damızlık belgesi bulunan erkek damızlıklarını, hastalık ve damızlık
özellikleri bakımından Bakanlıkça belirlenen yönetmelik gereğince
muayene ettirmeyenler ile belgesiz damızlık kullananlara yüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
b) 17 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Evrakta tahrifat
MADDE 17 – Safkan Arap ve safkan İngiliz atlarının
soy kütüğüne kayıt edilmesi için yönetmeliğe göre verilmesi gereken
evrakı tahrif edenler, sahte evrak tanzim edenler, sahte ve tahrif
edilmiş evrakı bilerek kullananlar; Türk Ceza Kanununun belgede
sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.
Soy kütüğüne giren damızlık hayvanlar ile safkan
Arap ve safkan İngiliz atları hakkında gerçeğe uymayan evrak tanzim
edenler veya başka bir hayvana ait belgeleri kullananlar veya bu
belgelerde ve hayvanın eşkali üzerinde değişiklik yapanlara, beşyüz
Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, söz konusu hayvanların soy kütüğünden kayıtları silinir,
pedigrileri iptal edilerek geri alınır.”
c) 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- 6 ncı maddeye aykırı hareket edenler ile
soy kütüğüne kayıtlı damızlıkların, safkan Arap ve safkan İngiliz
atlarının ölmeleri halinde pedigrilerini 7 nci maddedeki süreler
içinde geri vermeyen veya sahip ve don değişikliğini bildirmeyen
ve pedigrisine işletmeyen hayvan sahiplerine, ikiyüz Türk Lirasından
bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, söz konusu hayvanların soy kütüğünden kaydı
silinir ve pedigrileri iptal edilerek geri alınır.”
ç) 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- Bakanlıktan izin almadan suni tohumlama
ve embriyo transferi faaliyetinde bulunanlar veya aynı maksatla
sperma üretimi merkezi ve embriyo transfer laboratuvarı kuranlar
veya sperma ve embriyo satanlara bin Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir ve bu laboratuvarlar faaliyetten
men edilir.”
(129) 28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun;
a) 8 inci maddesinin
dördüncü fıkrasının (g) bendinin (3) numaralı alt bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“3. Müflis veya konkordato ilan etmiş olmaması,
Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş
olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla
süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve
vergi kaçakçılığı ile haksız mal edinme suçlarından mahkûm olmaması,”
b) 22 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlar
MADDE 22- Konularına
göre Müsteşarlık veya Kurul kararıyla ve gerekçesi belirtilmek
suretiyle bu Kanuna tâbi gerçek ve tüzel kişilere, bu Kanunun;
a) 4 üncü maddesi hükümlerine aykırı emeklilik
sözleşmesi düzenlenmesi halinde ikibin Türk Lirası,
b) 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
aktarma yükümlülüğüne aykırılık halinde bin Türk Lirası,
c) 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen
yatırıma yönlendirme yükümlülüğüne aykırılık halinde bin Türk
Lirası,
d) 6 ncı maddesinde öngörülen ödeme veya aktarma
yükümlülüğüne aykırılık halinde bin Türk Lirası,
e) 6 ncı maddesinin son fıkrasında öngörülen tasdik
yükümlülüğünün yerine getirilmeden sözleşmelerin uygulamaya
konulması halinde ikibin Türk Lirası,
f) 7 nci maddesinde öngörülen katılımcı tarafından
ödenecek giderler veya ücretler konusunda bilgilendirme yükümlülüğüne
aykırılık halinde bin Türk Lirası,
g) 10 uncu maddesinin birinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak belirtilen kavramların kullanılması halinde beşbin
Türk Lirası,
h) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak ilan ve reklam faaliyetinde bulunulması halinde onbin
Türk Lirası,
ı) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
katılımcılara bilgi verilmesi yükümlülüğüne aykırılık halinde
bin Türk Lirası,
j) 11 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen
sorumlulukların yerine getirilmemesi halinde ikibin Türk Lirası,
k) 11 inci maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunulması veya aracılık
hizmeti sağlanması hallerinde dörtbin Türk Lirası,
l) 12 nci maddesinin birinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak belirtilen nitelikleri haiz olmayan kişilerin çalıştırılması
halinde onbin Türk Lirası,
m) 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde ikibin
Türk Lirası,
n) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerine
aykırı olarak belirtilen kişilerin yasaklanan görevlerde çalıştırılması
halinde onbin Türk Lirası,
o) 13 üncü maddesinin birinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak anasözleşme değişikliklerinin tescil edilmesi halinde
onbin Türk Lirası,
p) 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerine
aykırı olarak malvarlıklarının devri veya bir başka şirketle birleşilmesi
halinde onbin Türk Lirası,
r) 21 inci maddesinde öngörülen bağımsız dış denetim
yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde onbin Türk Lirası,
s) Bakanlık, Müsteşarlık ve Kurul tarafından alınan
kararlara, çıkarılan yönetmelik ve tebliğler ile yapılan diğer düzenlemelere
uyulmaması halinde, yukarıdaki fıkralarda, sigortacılık mevzuatı
ve sermaye piyasası mevzuatında öngörülmüş bir cezanın olmadığı
hallerde bin Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Yukarıda belirtilen idarî para cezalarının uygulanmasından
önce ilgili kuruluş veya kişilerin savunmaları alınır. Savunma
istendiğine ilişkin yazının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde
savunma verilmemesi halinde savunma hakkından feragat edildiği
kabul edilir.
İdarî para cezalarının verilmesini gerektiren
fiillerin tekrarı halinde, verilen para cezası iki katı, izleyen
tekrarlarda üç katı artırılarak uygulanır. Bu cezaların verildiği
tarihten itibaren iki yıl içinde idarî para cezasının verilmesini
gerektiren aynı fiil işlenmediği takdirde önceki cezalar tekrarda
esas alınmaz.
Bu Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında
öngörülen suçu işleyenler hakkında kanunî kovuşturmaya geçilmekle
birlikte, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Müsteşarlığın
talebi üzerine valiliklerce bunların işyerleri geçici olarak kapatılır;
ilan ve reklamları durdurulur ya da toplatılır.
c) 23 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Ceza sorumluluğu
MADDE 23- Bu Kanuna göre gereken izinleri almaksızın
emeklilik faaliyetinde bulunan veya ticaret unvanları ve her türlü
belgeleri ve ilan ve reklamları ve kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda
bu Kanunda belirtilen kuruluşların adını kullanan ya da 10 uncu
madde hükümlerine aykırı olarak bu Kanunda düzenlenen faaliyetlerde
bulundukları izlenimini yaratacak söz ve deyimleri kullanan gerçek
kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri üç yıldan beş yıla kadar
hapis ve üçyüz günden ikibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca idarî tedbir olarak bu faaliyetlerin yürütülmesine mani
olunur.
Şirketin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri ile imza
yetkisini haiz mensupları, portföy yönetim şirketinin yönetim kurulu
başkanı ve üyeleri ile imza yetkisini haiz mensupları, görevleri
dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetimleri
ve sorumlulukları altında bulunan şirkete ait para veya diğer varlıkları
zimmetine geçirirlerse, Türk Ceza Kanununun, zimmet suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılırlar.
Bu Kanunda gösterilen yetkili mercilerin ve denetim
görevlilerinin istedikleri bilgi ve belgeleri vermeyen ya da denetim
görevlilerinin görevlerini yapmalarına engel olan gerçek kişilerle
tüzel kişilerin görevli ve ilgilileri bir yıldan üç yıla kadar hapis
ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanuna tâbî gerçek ve tüzel kişilerin bu Kanunda
gösterilen merciler ile denetim görevlilerine, mahkemelere ve
diğer resmi dairelere hitaben düzenledikleri veya yayımladıkları
belgelerde yapılan gerçeğe aykırı beyanlarından dolayı bunları
veya bunların düzenlenmesine esas olan her türlü belgeleri imzalayanlar
hakkında, Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu Kanuna tâbî kuruluşların itibarını kırabilecek
veya servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olan ya
da bu yolda asılsız haber yayanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde
verilecek ceza yarı oranında artırılır. İsimleri belirtilmese
dahi bu Kanuna tâbi kuruluşların güvenilirliği konusunda kamuoyunda
tereddüte yol açarak bu kuruluşların malî bünyelerinin olumsuz etkilenmesine
neden olabilecek nitelikte asılsız haberleri yukarıda belirtilen
araçlarla yayınlayanlar dörtyüz günden üçbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanunun uygulanmasında ve uygulanmasının denetiminde
görev alanlar, görevleri sırasında bu Kanun kapsamında faaliyet
gösteren gerçek ve tüzel kişiler, bunların iştirakleri ve kuruluşları
ile katılımcıya ait öğrendikleri sırları, bu Kanuna ve özel kanunlarına
göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamazlar ve kendi yararlarına
kullanamazlar. Bu yükümlülük bu kişilerin görevden ayrılmalarından
sonra da devam eder. Bu yükümlülüğe uymayan kimseler Türk Ceza Kanununun
239 uncu maddesine göre cezalandırılır.
Bu Kanuna tâbi kuruluşların mensupları ve diğer
görevlileri, sıfat ve görevleri dolayısıyla ilgili kişilere ait
öğrendikleri sırları bu konuda kanunen bu Kanuna tâbi kuruluşlara
veya emeklilik sözleşmesi ile açıkça yetkili kılınan mercilerden
başkasına açıklayamazlar. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından
sonra da devam eder. Bu madde hükmüne aykırı davrandığı tespit edilen
kişiler Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesine göre cezalandırılır.
Bu maddenin sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında
yazılı kişiler, öğrendikleri sırları kendileri ya da başkaları
için yarar sağlamak amacıyla açıklarlarsa, haklarında Türk Ceza Kanununun
239 uncu maddesine göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
ç) 24 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma ve kovuşturma usulü
MADDE 24– Bu Kanunda belirtilen suçlara ilişkin soruşturma
ve kovuşturma yapılması, konularına göre Müsteşarlık veya Kurul
tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına
bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir. Cumhuriyet
savcıları kovuşturmaya yer olmadığına karar verirlerse, Müsteşarlık
veya Kurul, Ceza Muhakemesi Kanununa göre kendisine tebliğ edilecek
bu kararlara karşı itiraza yetkilidir. Bu fıkra uyarınca yapılan
soruşturmalar neticesinde açılan kamu davalarında, Müsteşarlık
veya Kurulun başvuruda bulunması hâlinde, bunlar başvuru tarihinde
katılan sıfatını kazanırlar.”
(130) 4/4/2001 tarihli
ve 4634 sayılı Şeker Kanununun;
a) 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Kurulun para, evrak ve her çeşit malları devlet malı
hükmündedir. Kurulun başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen
suçlardan dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında
kamu görevlisi sayılırlar.”
b) 11 inci maddesinin sekiz ve onuncu fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tahsil edilen idarî para cezalarının % 10’u Kurum
özel hesabına aktarılır.”
“İdarî para cezaları dahil, kurul tarafından alınan
bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi
olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan
başvuruları acele işlerden sayar.”
(131) 18/4/2001 tarihli ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası
Kanununun;
a) 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Kurul,
doğal gaz piyasasında faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilere
yapacağı yazılı ihtara rağmen mevzuata aykırı durumlarını devam
ettirenlere aşağıdaki yaptırım ve cezaları uygular:
a) Kurul tarafından bilgi isteme veya yerinde inceleme
hallerinde; istenen bilgilerin yanlış, eksik veya yanıltıcı olarak
verildiğinin saptanması veya hiç bilgi verilmemesi ya da yerinde
inceleme imkanının verilmemesi hallerinde, üçyüzbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir ve yedi gün içinde bilgilerin doğru olarak
verilmesi veya inceleme imkanının sağlanması ihtar edilir. Ancak,
kolay giderilebilecek kusurlu haller için ilgili gerçek ve tüzel
kişilerden belgelerin doğru olarak verilmesi veya inceleme imkanının
sağlanması istenir.
b) Bu Kanun hükümlerine ve çıkarılan yönetmelik,
talimat ve tebliğlere aykırı hareket edildiğinin saptanması halinde,
ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz gün içinde
gönderilmesi ihtar edilir.
c) Lisans veya sertifika genel esasları ve yükümlülüklerinden
herhangi birisinin yerine getirilmediğinin saptanması halinde,
üçyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz gün içinde düzeltilmesi
ihtar edilir.
d) Lisans veya sertifika müracaatında ve bunların
verilmesinde aranan şartlar konusunda, gerçek dışı belge sunulması
veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya lisans veya sertifikada öngörülen
hususları etkileyecek şartlardaki değişikliklerin Kurula bildirilmemesi
halinde, dörtyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz
gün içinde düzeltilmesi ihtar edilir.
e) Lisans müracaatı sırasında iştirak ilişkisi
konusunda yanıltıcı bilgi verilmesi veya faaliyet süresi boyunca
iştirak ilişkisi yasağına aykırı davranışta bulunulması halinde,
dörtyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz gün içerisinde
iştirak ilişkisinin düzeltilmesi ihtar edilir.
f) Piyasada lisans kapsamı dışında faaliyet gösterildiğinin
saptanması halinde, beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve on beş gün içinde kapsam dışı faaliyetin veya aleyhe faaliyetin
durdurulması ihtar edilir.
g) Lisans veya sertifikanın verilmesine esas olan
şartların, faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ortadan kalktığının
saptanması halinde lisans veya sertifika iptal edilir.Ancak, bu
şartların baştan mevcut olmadığının saptanması halinde ise lisans
veya sertifikanın iptali yanında ayrıca beşyüzbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki idarî para cezalarını gerektiren fiillerin
ihtara rağmen düzeltilmemesi veya tekrarlanması hallerinde
idarî para cezaları her defasında bir önceki cezanın iki katı oranında
artırılarak uygulanır. Bu cezaların verildiği tarihten itibaren
iki yıl içinde idarî para cezası verilmesini gerektiren aynı fiil
işlenmediği takdirde önceki cezalar tekrarda esas alınmaz. Ancak,
aynı fiil iki yıl içinde işlendiği takdirde, artırılarak uygulanacak
idarî para cezasının tutarı cezaya muhatap tüzel kişinin bir önceki
malî yılına ilişkin bilançosundaki safi satış hasılatının yüzde
yirmisini aşamaz. Cezaların bu düzeye ulaşması halinde, Kurul lisans
veya sertifikayı iptal edebilir.
Bir lisans veya sertifikanın iptali halinde, yeni
bir lisans veya sertifika verilene kadar, verilen hizmetin aksamaması
için Kurul gereken önlemleri alır.
Doğal gaz şehir içi dağıtım lisansının iptal edilmesinin
zorunlu hale gelmesi durumunda Kurul hizmetin aksamaması için gerekli
tedbirleri önceden almak suretiyle, lisansı iptal eder. Dağıtım
şebekesinin mülkiyetini elinde bulunduran lisans sahibinin nam
ve hesabına yüz yirmi gün içerisinde ilgili şebekenin satışı ve
yeni lisans sahibinin belirlenmesi için ihaleye çıkılır. Uygulamaya
ilişkin usul ve esaslar yönetmeliklerde belirlenir.
Bu maddede düzenlenen tüm idarî para cezaları hiçbir
şekilde ilgili cezayı ödeyen tüzel kişi tarafından hazırlanacak
tarifelerde maliyet unsuru olarak yer almaz.”
b) 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İdarî para cezaları dahil, kurul tarafından alınan
bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi
olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan
başvuruları acele işlerden sayar.”
c) 12 nci maddesinin (d) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“d) Kurulun para, evrak ve her çeşit malları devlet
malı hükmündedir. Kurulun başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen
suçlardan dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında
kamu görevlisi sayılırlar. Görevleri ile ilgili olarak suç işleyen
Kurul Başkanı ve üyeleri ile Kurum personeli hakkında soruşturma
ve kovuşturma genel hükümlere göre yapılır.”
(132) 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanununun 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 38- Bu Kanunun;
a) 20, 24 ve 26 ncı maddelerinde yer alan hükümlere
aykırı hareket edenler, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası,
b) Bu Kanunun 8, 14, 16 ve 17 nci maddelerinde yer
alan hükümlere aykırı hareket eden kişiler, elli günden az olmamak
üzere adlî para cezası,
ile cezalandırılır.
Bu suçlardan dolayı ilgili sendika veya konfederasyon
hakkında tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
(133) 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin
Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun;
a) 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanunun;
a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket
eden üreticiler hakkında ikibin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar,
b) 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
eden üreticiler hakkında on bin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar,
c) 5 inci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı hareket
eden üreticiler hakkında iki bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar,
d) 5 inci maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı
hareket eden üreticiler hakkında iki bin Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar,
e) 5 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı
hareket eden dağıtıcılar hakkında bin Türk Lirasından ikibinbeşyüz
Türk Lirasına kadar,
f) 5 inci maddesinin onuncu fıkrasına aykırı hareket
edenler hakkında beşbin Türk Lirasından onikibinbeşyüz Türk Lirasına
kadar,
g) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket
eden uygunluk değerlendirme kuruluşları ile onaylanmış kuruluşlar
hakkında yirmibeşbin Türk Lirasından altmışikibinbeşyüz Türk Lirasına
kadar,
h) 9 uncu maddesinin beşinci fıkrasına aykırı hareket
eden uygunluk değerlendirme kuruluşları ile onaylanmış kuruluşlar
hakkında beşbin Türk Lirasından onikibinbeşyüz Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası uygulanır.
Bu Kanundaki idarî para cezaları, aynı fiilin bir
suç veya daha ağır idarî para cezası ile cezalandırılmayı gerektiren
kabahat oluşturmaması hâlinde uygulanır.
b) 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları,
yetkili kuruluşlar tarafından verilir.”
(134) 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi
Hakkında Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Bu Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında
icraî veya ihmalî davranışla görevini kötüye kullanan yapı denetim
kuruluşunun ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri,
proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri Türk
Ceza Kanununun 257 nci maddesine göre cezalandırılır.
Yapı denetim kuruluşunun ortak ve yöneticileri,
mimar ve mühendisleri ile laboratuvar görevlileri bu kanun hükümleri
çerçevesinde yapmaları gereken denetimi yapmadıkları hâlde yapmış
gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemeleri
hâlinde Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır.
Yapı denetim kuruluşunun izin belgesi alma aşamasında
gerçeğe aykırı belge düzenlendiğinin izin belgesi verildikten
sonra anlaşılması hâlinde, izin belgesi derhal iptal edilir.
Bu Kanuna aykırı fiillerden dolayı hükmolunan
kesinleşmiş mahkeme kararları, Cumhuriyet başsavcılıklarınca
Bakanlığa ve mimar ve mühendislerin bağlı olduğu meslek odalarına
bildirilir.
Yapı denetim kuruluşu ile denetçi mimar ve mühendisleri;
eylem ve işlemlerinden 3194 sayılı İmar Kanununun fenni mesul için
öngörülen hükümlerine tabidirler.”
(135) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması
ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına,
4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Kuruluş ve faaliyet iznini almadan tütün
ve tütün mamulleri ile alkollü içkiler üretmek üzere fabrika, tesis
veya imalathane kuran ve işletenlere; işyerleri veya ikametgâhlarında
söz konusu maddeleri üretenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve
onbin güne kadar adlî para cezası verilir. Ancak, hükmolunan adlî
para cezasının miktarı üretilmiş tütün ve tütün mamulleri ile alkollü
içkiler piyasa değerinin on katı tutarından az olamaz. Bu hüküm 6
ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasına aykırı hareket edenler hakkında
da uygulanır.”
(136) 27/2/2003 tarihli ve 4817 sayılı Yabancıların
Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 21- 18 inci maddeye göre bildirim yükümlülüğünü
süresi içinde yerine getirmeyen bağımsız çalışan yabancı ile yabancı
çalıştıran işverene her bir yabancı için ikiyüzelli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Çalışma izni olmaksızın bağımlı çalışan yabancıya
beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Çalışma izni bulunmayan yabancıyı çalıştıran işveren
veya işveren vekillerine her bir yabancı için ikibinbeşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu durumda, işveren veya işveren vekili
yabancının ve varsa eş ve çocuklarının konaklama giderlerini, ülkelerine
dönmeleri için gerekli masrafları ve gerektiğinde sağlık harcamalarını
karşılamak zorundadır.
Bu Kanuna göre verilmiş çalışma izni olmaksızın
bağımsız çalışan yabancıya bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir ve varsa işyeri veya işyerlerinin
Bakanlık bölge müdürlerince kapatılması kararı alınarak, bu kararın
uygulanması için durum ilgili valiliğe bildirilir.
Bu Kanuna göre idarî para cezası ile cezalandırılan
bağımlı veya bağımsız çalışan yabancılar ile yabancı çalıştıran
işverenler İçişleri Bakanlığına bildirilir.”
(137) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun
107 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 107- Bu Kanunun;
a) 92 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini
yerine getirmeyen,
b) 96 ncı maddesindeki yasaklara uymayan,
işveren veya işveren vekiline beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
İş müfettişlerinin bu Kanundan veya diğer kanunlardan
doğan her çeşit teftiş, denetleme yetki ve görevleri gereğince görevlerinin
yerine getirilmesi sırasında, görevlerini yapma ve sonuçlandırmaya
engel olan kimselere, beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
(138) 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu
Kanununun;
a) 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Kurum personeli,
kamu görevlisi olmakla birlikte, haklarında 4483 sayılı Memurlar
ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri
uygulanmaz.”
b) 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel
mahkûmiyetin bulunmaması,”
c) 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle;
a) Yurt dışı iş ve işçi bulma faaliyetlerine ilişkin
hizmet akitlerini Kuruma onaylatmayan
özel istihdam bürolarına her bir hizmet akdi için üçyüz Türk Lirası,
b) Kurum tarafından istenilen bilgi ve belgelerle
işgücü piyasasının izlenmesi için gerekli olan istatistiksel bilgileri
talebin tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde Kuruma
vermeyen özel istihdam bürolarına altıyüz Türk Lirası,
c) Kurum müfettişlerince istenilen bilgi, belge,
kayıt ve defterleri onbeş gün içerisinde ibraz etmeyen özel istihdam
bürolarına binikiyüz Türk Lirası,
d) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (d) bendine aykırı
davranan kişilere ikibin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar, ayrıca Kuruma onaylatılmayan her bir
yurt dışı hizmet akdi için de üçyüz Türk Lirası,
e) Bu Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen bildirim
yükümlülüğüne aykırı hareket eden özel kesim işyerlerine ikibin
Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın tamamı Kurum hesabına aktarılır.”
ç) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Kurum tarafından, kamu ve özel kesim işyerlerinden
iş ve işgücü konularında bilgi istenildiğinde, belirtilen süre
içinde bilgi verilmesi zorunludur.
İşverenlerden toplanan bilgiler, Kurum hizmetlerinden
başka amaçla kullanılamaz.
Bu maddeye aykırı davrananlar hakkında Türk Ceza
Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.”
(139) 1/7/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı
Kanununun;
a) 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu Kanun av ve yaban hayvanlarını ve yaşama ortamlarını,
bunların korunmasını ve geliştirilmesini, av ve yaban hayatı yönetimini,
avlakların kurulması, işletilmesi ve işlettirilmesini, avcılığın,
av turizminin, yaban hayvanlarının üretiminin, ticaretinin düzenlenmesini,
toplumun bilinçlendirilmesini, avcıların eğitimini, av ve yaban
hayatına ilişkin av yasakları ile bunların takibi ve cezaları kapsar.”
b) “ALTINCI KISIM” başlığı “Av Yasaklarının Takibi
ve Cezalar” ve “ALTINCI KISIM”ın “BİRİNCİ BÖLÜM”ünün başlığı “Av Yasaklarının
Takibi” şeklinde, 20 nci maddesi ise başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Av yasaklarının takibi
MADDE 20- Avcılığın kontrolü, av hayvanlarının korunması,
av yasaklarının takibi ve bu Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında
üretim yapan yerlerin denetimi Bakanlık ve Orman Genel Müdürlüğünce
yapılır. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu
ile 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.
Av yasaklarının takibi ile görevli olan av koruma
memurları ve saha bekçileri bu Kanunda belirtilen yasaklara aykırı
hareket edenleri avlanmadan men etmeye, haklarında tutanak düzenlemeye
ve avlanılan hayvanlar ile avlanmada kullanılan ve bulundurulması
yasak olan eşya ve vasıtalara elkoymaya ve bu amaçla yakalamaya
görevli ve yetkilidir. Av yasağına aykırı hareket edenler, olay yerinde
gerekli tutanaklar düzenlendikten sonra derhal serbest bırakılır.
Hüviyeti tespit edilemeyenler vakit geçirilmeksizin hüviyeti
tespit edilebilecek en yakın köyün muhtar veya ihtiyar heyetine
ve bunlarla da tespiti mümkün olmazsa en yakın zabıta merkezine götürülür
ve Kabahatler Kanununun 40 ıncı maddesine göre işlem yapılır. Görevli
memurların bulunmadığı yerlerde, kır ve köy bekçileri ile köy muhtarları
da aynı yetkiyi haizdir.
Elkonulan ve bulundurulması suç oluşturan
silâhlar soruşturma evrakı ile birlikte Cumhuriyet başsavcılığına
intikal ettirilir.
Canlı av hayvanları hemen, yaralı olanlar ise tedavi
edildikten sonra doğaya salınır veya Türkiye’nin uluslar arası sözleşmelerdeki
taahhütleri de dikkate alınarak Bakanlıkça gerekli işlem yapılır.
Av koruma ve kontrollerinde Bakanlık görevlilerine
veya güvenlik güçlerine gönüllü destek sağlamak üzere Bakanlıkça
belirlenecek kişilere fahri av müfettişliği görev ve unvanı verilebilir.
Fahri av müfettişleri; bu Kanuna göre yasak avlanma sayılan fiilleri
işleyenler hakkında işlem yapılması amacıyla Genel Müdürlükçe
kendilerine verilen tutanağı düzenleyerek en geç bir hafta içinde
en yakın orman idaresi birimine teslim etmek mecburiyetindedir.
Fahri av müfettişlerinin seçimi, eğitimi, görev ve yetkileri ile
çalışma esas ve usulleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Avcılar talep hâlinde av koruma memurlarına, saha
bekçilerine, polis ve jandarma ile köy ve kır bekçilerine, köy muhtarı
ve ihtiyar heyeti üyelerine avlanma belge ve izinleri ile avladıkları
hayvanları ibraz etmek zorundadırlar. Bu Kanuna aykırılık oluşturan
fiillerin ihbarında ve talep hâlinde takibinde köy ve kır bekçileri,
köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri av koruma memurlarına ve saha
bekçilerine yardıma mecburdurlar.
Av koruma memurları ve saha bekçilerinden; Bakanlıkça
lüzum görülecek olanlara, Bakanlar Kurulunca belirlenen silâhlar
demirbaş olarak verilir. Av koruma memurları ve saha bekçileri bu
Kanunla kendilerine verilen görevlerini ifa sırasında silâhlarını
6831 sayılı Kanunun 78 inci maddesinde belirtilen hâllerde kullanabilirler.
Av koruma memurları görevlerini yaparken ilgili
bakanlıkların görüşü alınarak, rengi ve biçimi Bakanlıkça tespit
edilen resmî kıyafet giymek mecburiyetindedirler. Resmî kıyafetler,
silâh, telsiz ve diğer teçhizat ile araç ve gereçler Bakanlıkça verilir.”
c) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- 4 üncü maddenin birinci, ikinci ve altıncı
fıkralarına aykırı hareket edenlere, 5 inci maddenin birinci ve
ikinci fıkraları gereğince tespit edilen av miktarı ve avlanma süreleri
dışında avlananlara, 12 nci maddenin üçüncü fıkrası gereğince Bakanlıkça
getirilecek yasaklara uymayanlara, her bir aykırılık için ayrı
ayrı olmak üzere ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
4 üncü maddenin dördüncü fıkrası gereğince av ve
yaban hayvanlarının beslendikleri ve barındıkları ortamı zehirleyenler,
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
4 üncü maddenin beşinci fıkrası gereğince yaban
hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonları ve
benzeri sahalarda, bina ve tesislerin atıklarının arıtılmadan doğal
ortama bırakılması nedeni ile yaban hayatının veya ekosistemin
olumsuz yönde etkilenmesine sebebiyet verenlere ve tahrip edenlere
Türk Ceza Kanununun 181 ve 182 nci maddeleri yürürlüğe girinceye
kadar 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümleri uygulanır.
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdeki
yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarına izinsiz olarak kurulan
yapı ve tesisler, masrafı yapı ve tesisi kurana ait olmak üzere, ilgili
idare tarafından yıktırılır.
Bu Kanunda belirtilen yasak fiillerin fahri av müfettişleri
tarafından işlenmesi halinde verilecek cezalar iki misli uygulanır.
Yasak avlanma fiilini işleyen veya gerçeğe aykırı tutanak düzenleyen
fahri av müfettişlerinin belgeleri iptal edilir ve kendilerine
bir daha fahri av müfettişliği görevi verilmez.
5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen hükümlere
uymayan radyo ve televizyon kuruluşları hakkında 13/4/1994 tarihli
ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanun hükümleri uygulanır.
Avlanmak suretiyle, bir canlı türünün yok olması
ya da ekolojik dengenin bozulması tehlikesine neden olunması halinde,
failler hakkında üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
ç) 22 nci maddesinde yer alan “bir milyar lira” ibaresi,
“binikiyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
d) 23 üncü maddesinde yer alan “yüzelli milyon lira”
ibaresi, “yüzelli Türk Lirası” ve
“üçyüz milyon lira” ibaresi “üçyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
e) 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- 6 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında
sayılan zehirle avlanma hariç diğer yasaklara ve esaslara aykırı
hareket edenlere her bir aykırılık için ayrı ayrı olmak üzere yüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Zehirle avlananlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanuna göre alınması gereken avcılık belgesini
almadan avlananlara üçyüz Türk Lirası; avlanma izni olmadan avlananlara
ise yüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Yabancı avcılık belgesi veya geçici avcılık belgesi
almadan avlananlara bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Avcılık belgesini ve avlanma izin belgesini yanında
taşımadan avlananlara elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
f) 25 inci maddesinde yer alan “onmilyar lira” ibaresi,
“onbin Türk Lirası” ve “beşmilyar
lira” ibaresi “beşbin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
g) 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- 18 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları
ve 19 uncu madde gereğince Bakanlığın koyacağı esaslara uymayanlara,
beşyüz Türk Lirasından ikibinbeşyüz Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.
18 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yasağa
uymayanlara üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
ğ) 28 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Avdan men etme ve elkoyma
MADDE 28 - Bu Kanunla yasak edilen fiilleri işleyenler
derhal avdan men edilir.
Avlanılan canlı veya cansız hayvanlar ile bunların
avlanılmasında kullanılan ve bulundurulması yasak olan eşya ve
vasıtalara elkonulur. Bunlardan bulundurulması yasak olan eşya
veya vasıtalar hakkında ilgili kanun hükümleri uygulanır.
Elkonulan cansız av hayvanları orman idaresince
satılarak bedeli Döner Sermaye İşletmesine gelir kaydedilir.”
h) 29 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezasını gerektiren fiillerin tekrarı
MADDE 29- 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı
cezaya konu fiillerin tekrarı hâlinde ayrıca faillerin avcılık
belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha avcılık belgesi verilmez.
22 nci maddede yazılı cezaya konu fiillerin tekrarı
hâlinde ayrıca avlak kuruluş izni iptal edilir.
23 üncü maddede yazılı cezalara konu fiillerin
tekrarı hâlinde, ayrıca faillerin avcılık belgeleri iptal edilir
ve kendilerine bir daha avcılık belgesi verilmez.
24 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya
konu; 6 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki fiillerin tekrarı hâlinde
faillerin avcılık belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha
avcılık belgesi verilmez.
24 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya
konu; 6 ncı maddenin üçüncü fıkrasındaki fiillerin tekrarı hâlinde
faillerin avcılık belgesi yoksa, idarî para cezası yanında kendilerine
iki yıl süreyle avcılık belgesi verilmez, avcılık belgesi olanlar
ise ayrıca iki yıl süreyle avcılıktan men edilir.
26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya
konu fiillerin tekrarı hâlinde ilgililerin ayrıca, 18 inci maddenin
birinci ve ikinci fıkrasındaki faaliyetlerden iki yıl süreyle
men’ine ve 19 uncu maddedeki iznin iptaline karar verilir.”
ı) 30 uncu maddesinin başlığı “İdarî para cezalarına
karar verme yetkisi” şeklinde değiştirilmiştir.
(140) 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma
Kanununun;
a) 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“765” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
b) 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26 - Bu Kanunun;
a) 5 inci maddesine göre yetki belgesi almadan taşıma
işinde faaliyette bulunanlara beşbin Türk Lirası,
5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı davranan
taşımacılara beşyüz Türk Lirası,
5 inci maddesinin altıncı fıkrasına göre taşıma
hizmetini yapmaktan kaçınan taşımacılara dörtyüz Türk Lirası,
5 inci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı davranarak
bir taşımacının diğer bir taşımacının taşıma faaliyetini engellemesi
halinde dörtbin Türk Lirası,
b) Bilette tayin edilen yeri başka bir kimseye verenler
veya 6 ncı maddesine aykırı davranarak yolcu taşıyanlardan, her
yolcu için taşıma ücretinin beş katı tutarı, taşıma senedi olmaksızın
eşya taşıyanlardan bin Türk Lirası,
c) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan
taşımacılara üçyüz Türk Lirası, üçüncü ve dördüncü fıkralarına
aykırı davranan taşımacılara beşyüz Türk Lirası,
d) 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan
yolcu taşımacılarına bin Türk Lirası, ikinci fıkrasına aykırı
davranan taşımacılara beşyüz Türk Lirası, altıncı fıkrasına aykırı
davranan taşımacılara üçyüz Türk Lirası,
e) 10 uncu maddesine aykırı davranan acente ve taşıma
işleri komisyoncularına üçbin Türk Lirası,
f) 11 inci maddesine aykırı davranarak ücret tarifesi
düzenlemeyenlere beşyüz Türk Lirası, ücret tarifelerine uymayan
veya değişik ücret tarifeleri uygulayanlara beşyüz Türk Lirası,
bunun dışında ikinci fıkraya aykırı davrananlara ikiyüz Türk Lirası,
Zaman tarifesine uymayanlara ikiyüz Türk Lirası,
zaman tarifelerini görülebilecek şekilde işyeri, terminal ve
bilet satış yerlerinde bulundurmayanlara yüz Türk Lirası,
g) 13 üncü maddesine aykırı olarak yabancı plâkalı
taşıtların Türkiye sınırları dahilindeki iki nokta arasında taşıma
yapması halinde, taşıt sahibine veya şoförüne bin Türk Lirası,
h) 14 üncü maddesine aykırı davrananlara beşyüz
Türk Lirası,
ı) 18 inci maddesi hükümlerine göre sorumluluk
sigortası yaptırmayan taşımacılara bin Türk Lirası,
18 inci madde hükümlerine göre sorumluluk sigortası
yapmaktan kaçınan sigorta şirketlerine, ödenmesi gereken sigorta
priminin on katı tutarında,
i) 22 nci maddesinin ikinci fıkrasına uymayan ve
yükümlülükleri yerine getirmeyen taşımacılara beşyüz Türk Lirası,
j) 32 nci maddesine aykırı olarak terminal ve ara
durak dışında yolcu indirip bindiren taşımacılara üçyüz Türk Lirası,
İdarî para cezası
verilir.”
c) 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 27- Bu Kanunda yazılı idarî yaptırımlara mahallî
mülkî amir karar vermeye yetkilidir.
26 ncı madde ile verilen idarî para cezaları, bu Kanunda
ve yönetmelikte düzenlenen uyarma, geçici durdurma ve iptal gibi
idarî yaptırımların uygulanmasına
engel teşkil etmez.”
ç) 30 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Tekrar
MADDE 30 - Bu Kanunda belirtilen idarî para cezasını
gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde
aynı nitelikteki fiili üç defa işlediği tespit edilen gerçek ve tüzel
kişilere, işlediği fiillerin cezalarının toplamının on katı
idarî para cezası verilir ve taşıt şoförünün yurt içi taşımalarda
ticarî araç kullanım belgesi, yurt dışı taşımalarda da uluslararası
sürücü sertifikası bir yıl süreyle askıya alınır.”
d) 31 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yetki belgeleri, taşıt belgeleri veya taşıt kartı
üzerinde tahrifat yapan yetki belgesi sahipleri hakkında Türk Ceza
Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre verilecek
ceza yarı oranında indirilir.”
(141) 29/7/2003 tarihli ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanununun;
a) 6 ncı maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar,
devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet,
hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve
vergi kaçakçılığı ile haksız mal edinme suçları nedeniyle haklarında
soruşturma ve kovuşturma başlatılmış olan Yönetim Kurulu Başkan
ve üyeleri, Bakan tarafından geçici
olarak görevlerinden uzaklaştırılabilirler.”
b) 17 nci maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Kurum memurları hakkında 4483 sayılı Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri
uygulanır.”
(142) 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanununun;
a) 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- Bu Kanuna göre idarî para cezalarının
veya idarî yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin
uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre verilen ceza ve
tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altıyüzbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin
yapılması.
2) Kurumca, 10 uncu madde gereği yapılan uygulamaların
dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye teşebbüs
edilmesi.
3) 9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması.
4) 5, 6, 7, 8, 16, 17 ve 18 inci maddelerin ihlali.
b) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara ikiyüzellibin
Türk Lirası idarî para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin
yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf
hakkı doğuracak işlemlerin yapılması.
2) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet
gösterilmesi.
3) 4 üncü madde hükümlerinin ihlali.
4) 12 nci maddede yer alan hükümler dahilinde iletim
ve depolama tesislerine erişimin dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak Kanunun
getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin Türk Lirasından
ellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte biri
uygulanır.
Cezalar tahsil edilinceye kadar, mahkeme kararı
ile ilgililerin varlıklarına tedbir konulabilir. Tesisler, lisans
alınıncaya veya bu Kanuna göre lisans gerektirmeyen faaliyet gösterecek
hale getirilinceye kadar mühürlenir.
Ceza uygulanan bir fiilin iki takvim yılı geçmeden
aynı kişi tarafından tekrarı halinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.
Kurul tarafından verilen idarî para cezalarına
karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda
görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları
acele işlerden sayar.”
b) 20 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
“765 sayılı Türk Ceza Kanununun 274 üncü” ibaresi, “Türk Ceza Kanununun
203 üncü” şeklinde değiştirilmiştir.
(143) 8/1/2004 tarihli ve 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine
Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanunun 66 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66- İhlal sayılan haller ve bu hallerde verilecek
cezalar aşağıda gösterilmiştir.
a) 56 ncı maddenin (a), (b), (e) ve (f) bentlerindeki
fiilleri kasten işleyenler bir yıldan iki yıla kadar hapis ve bin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
b) 56 ncı maddenin (c), (d) ve (g) bentlerini kasten
ihlal edenler üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
c) Gerçeğe aykırı biçimde, kendisini başvuru sahibi
veya hak sahibi olarak tanıtanlar üçyüz günden az olmamak üzere
adlî para cezası ile cezalandırılır.
d) Bu maddenin (a), (b) ve (c) bentlerinde sayılan
fiiller, bir işletmenin çalışanları tarafından, hizmetlerini yerine
getirmeleri esnasında, doğrudan kendilerince veya emir üzerine
işlenmişse, çalışanlar ve suçun işlenmesine mani olmayan işletme
sahibi, temsilcisi veya idareci veya hangi sıfatla olursa olsun
işletmeyi fiilen yöneten kişi de aynı şekilde cezalandırılır.
Bu maddede yazılı suçların takibi şikayete bağlıdır.”
(144) 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza
Kanununun;
a) 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Elektronik imza oluşturma amacı ile ilgili
kişinin rızası dışında; imza oluşturma verisi veya imza oluşturma
aracını elde eden, veren, kopyalayan ve bu araçları yeniden oluşturanlar
ile izinsiz elde edilen imza oluşturma araçlarını kullanarak izinsiz
elektronik imza oluşturanlar bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılırlar.
Yukarıdaki fıkrada işlenen suçlar elektronik sertifika
hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse bu cezalar
yarısına kadar artırılır.”
b) 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17- Tamamen veya kısmen sahte elektronik sertifika
oluşturanlar veya geçerli olarak oluşturulan elektronik sertifikaları
taklit veya tahrif edenler ile yetkisi olmadan elektronik sertifika
oluşturanlar veya bu elektronik sertifikaları bilerek kullananlar,
iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada işlenen suçlar elektronik sertifika
hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse bu cezalar
yarısına kadar artırılır.”
c) 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- Bu Kanunun;
a) 10 uncu maddesindeki yükümlülüklerinden herhangi
birini yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına
onbeşbin Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar,
b) 11 inci maddesindeki yükümlülüklerden herhangi
birini yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına
onikibin Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar,
c) 12 nci maddesi hükümlerine aykırı hareket edenler
hakkında onbeşbin Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar,
d) 13 üncü maddesinin beş ve yedinci fıkralarındaki
yükümlülükleri yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısına onikibin Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar,
e) 15 inci maddesi hükmüne aykırı hareket eden
elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına otuzbin Türk Lirasından
ellibin Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası Telekomünikasyon Kurulu tarafından
verilir. Bu madde hükümlerine göre ilgili tüzel kişi hakkında verilecek
olan idarî para cezasının üst sınırı yetmişbeşbin Türk Lirasıdır.”
ç) 19 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri
MADDE 19- Bu Kanunda tanımlanan suçlar dolayısıyla
ilgili tüzel kişiler hakkında Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesi
hükmüne göre tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
İdarî para cezasını gerektiren eylemlerin işlendikleri
tarihten itibaren geriye doğru üç yıl içinde üçüncü kez işlenmesi
hâlinde Kurum tarafından elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
tüzel kişinin faaliyet izninin iptaline karar verilir.”
(145) 28/1/2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İlân olunacak şartlara uymayan kişiye, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Yönetim Kurulu tarafından, ikibin Türk
Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
(146) 22/4/2004 tarihli ve 5147 sayılı Entegre Devre
Topoğrafyalarının Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 39- Aşağıdaki
her bir bentte yazılı fiilleri işleyenler bir yıldan iki yıla kadar
hapis ve beşyüz günden bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır:
a) Entegre devre
topoğrafyası hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildirimini
gerçeğe aykırı olarak yapanlar.
b) Korunan bir entegre
devre topoğrafyasının, korunan bir entegre devre topoğrafyasını
içeren entegre devrenin ya da koruma altında olan bir entegre devre
topoğrafyasını içeren ürünün veya ambalajının üzerine konulmuş
entegre devre topoğrafyası koruması olduğunu belirten işareti
yetkisi olmadan kaldıranlar.
c) Kendilerini
haksız olarak entegre devre topoğrafyası başvurusu veya entegre
devre topoğrafyası hakkı sahibi olarak gösterenler.
Aşağıdaki her bir
bentte yazılı fiilleri işleyenler hakkında, iki yıldan üç yıla kadar
hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur:
a) Hakkı olmadığını
veya tasarruf yetkisi bulunmadığını bilmesi gerektiği hâlde, bu
Kanunun devir, intikal, rehin ve haciz ile ilgili maddelerinde yazılı
haklardan birini veya bu hakla ilgili lisansı başkasına devreden,
veren, rehneden ya da bu haklar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunanlar.
b) Korunan bir entegre
devre topoğrafyası hakkının sahibi olmayan veya koruma süresi
biten veya entegre devre topoğrafyası hakkı hükümsüz kalan veya
entegre devre topoğrafyası korumasından doğan hakkı sona erdiği
halde; kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı
eşyaya veya ambalajlarına veya ticarî evrakına veya ilânlarına,
hukuken korunan bir entegre devre topoğrafyası koruma hakkı ile
ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde işaretler koyanlar
veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilân ve reklamlarda bu
tarz yazı, işaret veya ifadeleri kullananlar.
11 inci maddenin
(a) ve (b) bentlerinin her birinde sayılan fiilleri işleyenler hakkında,
iki yıldan dört yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para
cezasına hükmolunur.
Yukarıda yazılı suçlar, hizmetlerini yaptıkları
sırada bir işletmenin çalışanları tarafından doğrudan doğruya
veya emir üzerine işlenmişse, çalışanlar ile birlikte suçun işlenmesine
mani olmayan işletme sahibi, müdür veya temsilcisi ve hangi unvan
ve sıfatla olursa olsun işletmeyi fiilen yöneten kişi de aynı şekilde
cezalandırılır.
Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde, bu tüzel kişi hakkında Türk Ceza
Kanununun 60 ıncı maddesi hükümleri uygulanır.
Bu maddede sayılan suçlardan dolayı kovuşturma
yapılması şikayete bağlıdır.”
(147) 28/4/2004 tarihli ve 5149 sayılı Spor Müsabakalarında
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun;
a) 18 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Spor müsabakalarının yapıldığı kapalı veya
açık alanlara 11 inci maddede sayılan maddeleri sokan kişilere;
dört ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men ve bin Türk Lirası,
fiilin tekrarı halinde sekiz ay süreyle spor müsabakalarını seyirden
men ve ikibinbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu maddeleri
kullanan kişilere; altı ay süre ile müsabakaları seyirden men ve
binbeşyüz Türk Lirası, fiilin tekrarı halinde bir yıl süre ile müsabakaları
seyirden men ve üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
b) 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı
takdirde; 14 üncü maddede öngörülen yasaklara uymayanlar ile sahte,
kullanılmış, tahrif edilmiş veya benzer şekilde hazırlanmış olan müsabaka
biletlerini satan, satılmasına aracılık eden, bu biletleri basan
veya satışa hazırlayan kimseler, altı aydan iki yıla kadar hapis
ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
c) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak
kaydıyla ve ilgililerin bağlı olduğu federasyonun tâbi olduğu
mevzuata göre verilecek disiplin cezaları dışında; 15 inci maddeye
aykırı biçimde beyanat veren teknik personel ve sporculara beşbin
Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası, diğerleri
için ise ilk seferde üç aydan altı aya kadar spor müsabakalarını seyirden
men ve beşbin Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası, tekrarı halinde altı aydan bir yıla kadar spor müsabakalarını
seyirden men cezası ile birlikte onbin Türk Lirasından ellibin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bu Kanun hükümlerine aykırı faaliyette bulunduğu
tespit edilen dernekler hakkında 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler
Kanunu hükümlerine göre yasal işlem yapılır.”
ç) 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- 16 ncı maddeye aykırı davranan görsel yayın
kuruluşları hakkında 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun; basın mensupları hakkında da
9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın
Kanunu hükümleri saklıdır.
16 ncı maddede yazılı eylemlerde bulunan gerçek
kişilere her yayın için onbin Türk Lirası, tüzel kişilere ise; ellibin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
d) 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 23- 17 nci maddenin birinci fıkrasına aykırı
davranan kişilere beşyüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.
17 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı davranan
kişilere bin Türk Lirası, tekrarı halinde ikibin Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Fail, kulübün veya bir taraftar derneğinin
mensubu ise fiilin tekrarı halinde mensubu bulunduğu kulüp veya
dernek hakkında da üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
e) 24 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İşledikleri fiillerle müsabakanın yapıldığı
spor alanının zarara uğramasına sebebiyet veren kişilere, fiilleri
ayrıca bir suç oluşturmadığı takdirde, altı ay spor müsabakalarını
seyirden men kararı ile bin Türk Lirası, tekrarı halinde bir yıl süreyle
spor müsabakalarını seyirden men kararı ve ikibin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
(148) 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun;
a) 74 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı ile haksız mal edinme suçlarından
mahkûm olanlar.”
b) 76 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 76- Odalar, borsalar ve birliklerin para, para
hükmündeki evrak, senet ve sair malları ile ilgili olarak işledikleri
suçlar dolayısıyla bunların personeli kamu görevlisi olarak cezalandırılır.”
c) 81 inci maddesinin onüçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Oda, borsa ve birlik organlarının seçimlerinde
siyasi partiler, sendikalar ve sendika üst kuruluşları aday gösteremezler
ve belirli adayların leh ve aleyhlerinde faaliyette bulunamazlar
ve propaganda yapamazlar. Bu hükme aykırı davrananlar altı aya kadar
hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
ç) 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı ve haksız mal edinme suçlarından
mahkûm olmamak,”
(149) 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi,
Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanunun;
a) Dokuzuncu Bölüm başlığı “İdari Yaptırımlar ve
Ceza Hükümleri” şeklinde ve 29 uncu maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlar ve cezalar
MADDE 29- Bu Kanuna uymayanlara uygulanacak cezai
hükümler aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
a) 4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini
yaptırmadan üretime geçen veya bu ürünleri mübadele konusu yapan
gerçek veya tüzel kişilere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve işletme üretimden men edilir. Ayrıca, ürünlere elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu işletmelerin, tescil ve
izin işlemleri yapıldıktan sonra üretim yapmalarına izin verilir.
Üretim izni alınmamış gıdaları, bunlarla temasta
bulunan madde ve malzemeleri veya miadı dolmuş gıda maddeleri satan
veya satışa arzeden gerçek veya tüzel kişilere bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, bu ürünlere elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir.
4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini
yaptıran; ancak, asgarî teknik ve hijyenik şartlarını muhafaza etmeden
üretim yapan işyerleri, durumlarını düzeltinceye kadar faaliyetten
men edilir, üretilen ürünlere el konulur ve sahipleri gerçek veya
tüzelkişilere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca,
elkonulan ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu işletmelere, mevcut durumlarını
düzelttikten sonra üretim yapma izni verilir. İlgili mercilerce
verilen otuz günlük süre içerisinde, eksikliklerini gidermeyen
işyerlerinin çalışmaya esas olan izinleri iptal edilir.
b) 5 inci maddede belirtilen, kuruluş veya faaliyet
izni almadan faaliyete geçen özel gıda kontrol laboratuvarı faaliyetten
men edilir ve sahibi gerçek veya tüzel kişiye onbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
c) 6 ncı maddeye göre sorumlu yöneticileri istihdam
etmeyen işyerlerinin sahibi gerçek veya tüzel kişiye, bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Otuz gün içinde, sorumlu yönetici görevlendirilmediği
takdirde, bu işyerleri faaliyetten men edilir.
Yöneticilik görevini gereği gibi yerine getirmeyen
sorumlu yöneticiye, üçyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Eylemin tekrarı halinde idarî para cezası iki kat artırılarak uygulanır.
İkinci defa tekrarı halinde ise, kişi yöneticilikten men edilir.
d) 18 inci maddede belirtilen sağlığın korunması
ile ilgili hükümler dışında, 7 nci maddede belirtilen gıda kodeksine
uygun faaliyet göstermeyen gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Aykırılık, gıda maddelerinin etiket
bilgilerinden kaynaklanıyorsa, etiket bilgileri düzeltilinceye
kadar bu gıda maddelerinin satışına izin verilmez.
e) 10 uncu maddede belirtilen tedbirlere uymayan
gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve faaliyetten men edilir.
f) 14 üncü maddede belirtilen acil durumlarda alınacak
tedbirlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu kişilerce ürün piyasadan toplattırılır,
eylemin tekrarı halinde idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
g) 16 ncı maddede belirtilen izlenebilirlikle ilgili
hükümlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde idarî para cezası
iki kat artırılarak uygulanır.
h) 17 nci maddede belirtilen işyeri sorumluluğu
ile ilgili hükümlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde idarî para
cezası iki kat olarak uygulanır.
ı) Bu Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen sağlığın
korunması ile ilgili yasakları ihlâl eden kişiler, 26/9/2004 tarihli
ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar”
başlıklı Bölümünde yer alan hükümlere göre cezalandırılır.
i) 19 uncu maddesinde belirtilen ithalat ve ihracatla
ilgili yükümlülükleri yerine getirmeyen gerçek ve tüzel kişilere
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir; ürün, ihracatçısı/ithalatçısı
tarafından piyasadan toplattırılır. Eylemin bir yıl içinde tekrarı
halinde idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
j) 21 inci maddedeki reklam ve tanıtımlarla ilgili
hükümlere aykırı hareket eden gerçek ve tüzel kişilere, beşbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde
idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
k) 22 nci maddede belirtilen tüketici haklarının
korunması ile ilgili hükümlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde
idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
l) Bu Kanunun 26 ve 27 nci maddelerinde belirtilen
sularla ilgili hükümler ve takviye edici gıdalar, bebek mamaları,
özel tıbbî amaçlı diyet gıdalar ve tıbbî amaçlı bebek mamaları ile ilgili
hükümlere aykırı hareket eden işyeri, bu şartları yerine getirinceye
kadar faaliyetten men edilir ve sahiplerine beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Eylemin bir yıl içinde tekrarı halinde,
idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
m) Bu Kanuna göre yapılacak denetimleri engelleyenlere,
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
n) Üreticisi tarafından piyasadan toplattırılmasına
karar verilen ürünler, bir hafta içinde toplanmak zorundadır. Ürünleri
toplamayan üreticilere ayrıca beşbin Türk Lirası idarî para cezası
verilir, ürünler ilgili mercilerce toplattırılır ve masraflar yasal
faizi ile birlikte üreticisinden tahsil edilir ve bu suretle toplattırılan
ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
b) 30 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlara karar verme yetkisi
MADDE 30- Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırımlara
karar vermeye, mahallî mülkî amir yetkilidir.”
(150) 10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik
Hizmetlerine Dair Kanunun;
a) 7 nci maddesinin (c), (d), (j) ve (k) bentleri sırasıyla
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Ceza Muhakemesi Kanununun 90 ıncı maddesine
göre yakalama.
d) Görev alanında, haklarında yakalama emri veya
mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama.
j) Olay yerini ve delilleri koruma, bu amaçla Ceza
Muhakemesi Kanununun 168 inci maddesine göre yakalama.
k) Türk Medeni Kanununun 981 inci maddesine, Borçlar
Kanununun 52 nci maddesine, Türk Ceza Kanununun 24 ve 25 inci maddelerine
göre zor kullanma.”
b) 10 uncu maddesinin (d) bendinde yer alan “ağır hapis
veya” ve “affa uğramış olsa bile” ibareleri madde metninden çıkartılmıştır.
c) 19 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suçlar ve cezalar
MADDE 19- Bu Kanunda öngörülen adlî suçlar ve cezalar
şunlardır:
a) Bu Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen özel güvenlik
iznini almadan özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişiler veya
kuruluşların yöneticileri üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî
para cezası ile cezalandırılır.
b) Bu Kanunun 5 inci maddesinde belirtilen faaliyet
iznini almadan özel güvenlik faaliyetinde bulunan şirketlerin kurucu
ve yöneticilerine, bu Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen izni
almadan özel güvenlik birimi oluşturan kurum ve kuruluşların yöneticileri,
bu Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen izni almadan özel güvenlik
eğitimi veren kurum ve kuruluşların yöneticileri, üç aydan bir yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu şekilde cezalandırılan kişiler, özel güvenlik şirketlerinde
ve özel güvenlik eğitimi veren kurumlarda kurucu ve yönetici olamazlar.
c) Bu Kanunun 11 inci maddesine göre çalışma izni
verilmeyen kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam eden
kişi, kurum, kuruluş veya şirketlerin yetkilileri, üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu kişilerin silâhlı olarak
çalıştırılmış olması hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde
ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
d) Bu Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen özel
güvenlik malî sorumluluk sigortasını yaptırmadan özel güvenlik görevlisi
istihdam eden kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri
istihdam ettikleri her kişi için yüzelli gün adlî para cezası ile cezalandırılır.
e) Bu Kanunda belirtilen faaliyet iznini almadan
özel güvenlik hizmeti veya özel güvenlik eğitimi verdiğini ilân
eden veya reklam yapan kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri,
altı aya kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
ç) 20 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezasını gerektiren fiiller
MADDE 20- Bu Kanunda öngörülen idarî para cezasını
gerektiren fiiller şunlardır:
a) 17 nci maddede belirtilen grev yasağına uymayan,
ateşli silâhını bu Kanuna aykırı veya görev alanı dışında kullanan
veya özel güvenlik kimlik kartını başkasına kullandıran özel güvenlik
görevlisine bin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve bu kişilerin
çalışma izni valilikçe iptal edilir.
Bu kişiler bir daha özel güvenlik görevlisi olamazlar.
b) Diğer kişi, kurum ve kuruluşlara sağlanacak
özel güvenlik hizmetini 5 inci maddede belirtilen süre içinde ilgili
valiliğe bildirmeyen özel güvenlik şirketlerine her bildirim için
bin Türk Lirası,
c) 6 ncı madde uyarınca mülkî idare amirlerince istenen
ilave tedbirleri almayan kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticilerine
ikibin Türk Lirası,
d) 22 nci madde gereğince tespit edilip giderilmesi
istenen eksiklikleri gidermeyen kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin
yöneticilerine ikibin Türk Lirası,
e) Özel güvenlik görevlisini koruma ve güvenlik
hizmetleri dışında başka bir işte çalıştıran kişi, kurum ve kuruluşlara
her eylemleri için bin Türk Lirası,
f) 11 inci maddenin ikinci fıkrası ile 12 nci maddenin
üçüncü fıkrasında belirtilen bildirimleri süresinde yerine getirmeyenlere
bin Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Bu maddede öngörülen idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
d) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Özel hukuk tüzel kişileri ve özel güvenlik
şirketleri, istihdam ettikleri özel güvenlik görevlilerinin üçüncü
kişilere verecekleri zararların tazmini amacıyla özel güvenlik
malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Özel güvenlik malî
sorumluluk sigortasına ilişkin esas ve usuller Hazine Müsteşarlığınca
belirlenir.
Bu maddede öngörülen özel güvenlik malî sorumluluk
sigortası, Türkiye’de ilgili branşta çalışmaya yetkili olan sigorta
şirketleri tarafından yapılır. Bu sigorta şirketleri özel güvenlik
malî sorumluluk sigortasını yapmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğe
uymayan sigorta şirketlerine Hazine Müsteşarlığınca sekizbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
e) 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 23- Özel güvenlik görevlileri, görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi
gibi cezalandırılır.
Özel güvenlik görevlilerine karşı görevleri dolayısıyla
suç işleyenler kamu görevlisine karşı suç işlemiş gibi cezalandırılır.”
f) 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- Bu Kanunun 24 üncü maddesinde belirtilen
ruhsat harçlarına ilişkin miktarlar her yıl 213 sayılı Vergi Usul Kanununa
göre belirlenecek yeniden değerleme oranına göre artırılır.”
(151) 22/6/2004 tarihli ve 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanunun;
a) 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14- Optisyen unvanını haiz olmadığı hâlde
optisyenlik yapanlar veya optisyen olduğunu ilân edenlere otuzbeşbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir ve müessesesi kapatılır.”
b) 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- 11 inci maddede belirtilen yasaklara
uymayanlara yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
6 ncı maddede zikredilen yasaklar hilafına hareket
eden optisyenlere altıbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve
üç ay süre ile optisyenlik mesleğini icra etmekten men edilirler.
Bu Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasında yazılı şarta üst üste iki denetimde
de uymadığı belirlenen optisyenler ile 9 uncu maddenin ikinci fıkrası
ile 8, 10, 12 ve 13 üncü madde hükümlerine uymayanlara altıbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 üncü maddelerdeki yasakların
tekrarı hâlinde idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırım kararları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
(152) 24/6/2004 tarihli ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma
Kanununun;
a) 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 27- Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî
para cezalarından tahsil edilen miktarın tamamı ilgili belediyenin
hesabına aktarılır. Bu para, tahsisi mahiyette olup amacı dışında
kullanılamaz.”
b) 28 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezaları
MADDE 28- Bu Kanun hükümlerine aykırı davrananlara
aşağıdaki cezalar verilir:
a) 4 üncü maddenin (k) bendinin ikinci cümlesi hükmüne
aykırı davrananlara, hayvan başına üçyüz Türk Lirası idarî para cezası.
b) 5 inci maddenin birinci, ikinci, üçüncü ve altıncı
fıkralarında öngörülen hayvanların sahiplenilmesi ve bakımı
ile ilgili yasaklara ve yükümlülüklere uymayan ve alınması gereken
önlemleri almayanlara hayvan başına altmış Türk Lirası; yedinci
fıkrasında öngörülen yükümlülük ve yasaklara uymayanlara hayvan
başına ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası.
c) 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere hayvan başına altıyüz Türk Lirası idarî para cezası.
d) 7 nci maddede yazılan cerrahi amaçlı müdahaleler
ile ilgili hükümlere aykırı davrananlara hayvan başına ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası.
e) 8 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı, bir
hayvan neslini yok edecek müdahalede bulunanlara hayvan başına
onbin Türk Lirası; ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına uymayanlara hayvan başına
binikiyüz Türk Lirası idarî para cezası.
f) 9 uncu maddede ve çıkarılacak yönetmeliklerinde
belirtilen hususlara uymayanlara hayvan başına üçyüz Türk Lirası;
yetkisi olmadığı hâlde hayvan deneyi yapanlara hayvan başına binikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası.
g) 10 uncu maddede belirtilen hayvan ticareti izni
almayanlara ve bu konudaki yasaklara ve yönetmelik hükümlerine
aykırı davrananlara üçbin Türk Lirası idarî para cezası.
h) 11 inci maddenin birinci fıkrasındaki eğitim
ile ilgili yasaklara aykırı davrananlara
binbeşyüz Türk Lirası; ikinci fıkrasına aykırı davrananlara hayvan
başına binbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası.
ı) 12 nci maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere hayvan başına altıyüz Türk Lirası; ikinci fıkrasına aykırı
hareket edenlere hayvan başına binbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası.
j) 13 üncü madde hükümlerine aykırı davrananlara,
öldürülen hayvan başına altıyüz Türk Lirası; aykırı davranışların
işletmelerce gösterilmesi hâlinde öldürülen hayvan başına binbeşyüz
Türk Lirası idarî para cezası.
k) 14 üncü maddenin (a), (b), (c), (d), (e), (g), (h),
(ı), (j) ve (k) bentlerine aykırı davrananlara üçyüz Türk Lirası;
(f) ve (l) bentlerine aykırı davrananlara hayvan başına üçbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Kesilmiş ve canlı hayvanlara elkonulur
ve bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
l) RTÜK’ün takibi sonucunda 20 nci maddeye aykırı
hareket ettiği tespit edilen ulusal radyo ve televizyon kurum ve kuruluşlarına
maddenin ihlal edildiği her ay için altıbin Türk Lirası idarî para cezası.
m) 21 inci maddeye aykırı hareket edenlere hayvan
başına üçyüz Türk Lirası idarî para cezası.
n) 22 nci maddeye uymayanlara, hayvanat bahçelerinde
kötü şartlarda barındırdıkları hayvan başına yediyüz Türk Lirası
idarî para cezası.
o) 23 üncü maddeye aykırı hareket edenlere hayvan
başına üçbin Türk Lirası idarî para cezası.
Bu maddenin (b) bendinde atıfta bulunulan 5 inci
maddenin birinci, ikinci ve beşinci fıkraları ile (o) bendi dışında
kalan fiillerin, veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni,
hayvan koruma gönüllüsü, hayvan koruma derneği üyeleri, hayvan koruma
vakfı üyeleri, hayvan toplama, gözetim altına alma, bakma, koruma
ile görevlendirilmiş olan kişilerce işlenmesi hâlinde verilecek
ceza iki kat artırılarak uygulanır.”
(153) 29/6/2004 tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici
Birlikleri Kanununun 17 nci maddesinde yer alan “Devlet memurları
hakkındaki cezalar uygulanır.” ibaresi “kamu görevlisi olarak cezaya hükmolunur.” şeklinde değiştirilmiştir.
(154) 14/7/2004 tarihli ve 5224 sayılı Sinema Filmlerinin
Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında
Kanunun 13 üncü maddesinin iki ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak;
a) Zorunlu tutulduğu hâlde gerekli işaret ve ibareleri
taşımayan filmlerin dağıtım ve gösterimini yapanlara onbin Türk
Lirası,
b) Zorunlu tutulduğu hâlde gerekli işaret ve ibareleri
kullanmayan filmlerin yapımcılarına ellibin Türk Lirası,
c) Üzerindeki işaret ve ibarelere rağmen, bu işaret
ve ibarelere uyulmaksızın dağıtım ve gösterim yapanlara ellibin
Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Bu maddede öngörülen idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir. İdarî para cezasının ödenmiş olması,
yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.”
(155) 14/7/2004 tarihli ve 5225 sayılı Kültür Yatırımları
ve Girişimlerini Teşvik Kanununun “DÖRDÜNCÜ BÖLÜM” başlığı, “Denetleme
ve İdari Yaptırımlar” şeklinde, 12 nci maddesi ise başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlar
MADDE 12- Bu Kanuna ve bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin düzenleyici işlemlere aykırı hareket edenlere, diğer mevzuattaki
ceza hükümleri saklı kalmak kaydıyla, aşağıdaki bentlerde belirtilen
esas ve usuller çerçevesinde idarî yaptırımlar uygulanır:
a) Kültür yatırımı veya girişimlerinin yönetim
veya işletilmelerinde görülecek kusur, aksaklık ve eksiklikler
için, belge sahibine denetim elemanlarının tespitleri doğrultusunda
ikibin Türk Lirası idarî para cezası verilir; ayrıca, bunların giderilmesi
için belirli bir süre verilerek uyarıda bulunulur. Belirlenen sürede
gerekli düzeltmelerin yapılmaması hâlinde, bu Kanuna göre verilen
belgelerin iptaline karar verilir.
b) Özel hükümler saklı kalmak kaydıyla;
1. Bakanlığa bilgi verilmeksizin, girişim belgeli
tesisin tamamının veya kültür merkezlerinde kültürel faaliyetlerin
yürütüldüğü belgelendirmeye esas bölümlerin, bir yıl içinde aralıksız
olarak doksan günden fazla süreyle kapalı tutulması,
2. Yazı, reklâm, afiş, broşür ve benzeri araçlarla Bakanlığın
veya üçüncü kişilerin yanıltılması veya yanıltıcı unvan kullanılması
veya taahhüt edilen hizmetin verilmemesi veya eksik verilmesi,
3. Belgeli tesiste bulunanların can veya mal güvenliğinin
sağlanmasında, belge sahibi veya tesis sahibi veya sorumlusu veya
personelin kusuruyla işletmede suç işlendiğinin tespiti,
Hâllerinde, her bir aykırılıkla ilgili olarak, belge
sahibi yatırımcı veya girişimciye beşbin Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
c) Belge sahibi yatırımcı veya işletmeciye;
1. Bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata göre yararlandıkları
teşvik unsurlarını, amacı dışında kullandıklarının tespiti,
2. Genel sağlık açısından tesisin vasıflarını
önemli ölçüde yitirmiş olduğunun tespiti,
3. Belgeli yatırım veya girişimin belgelendirmeye
esas vasıflarını yitirmiş olduğunun tespiti, hâllerinde, her bir
aykırılıkla ilgili olarak beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Ayrıca, gerekli olması hâlinde belge sahibine belirli bir süre verilerek
uyarıda bulunulur. Belirlenen sürede istenen hususların yerine
getirilmemesi hâlinde, bu Kanuna göre verilen belgelerin iptaline
karar verilir.
Bu maddedeki idarî para cezalarına karar vermeye
denetim elemanları yetkilidir.
Birinci fıkranın (c) bendinin (1) numaralı alt bendi
uyarınca idarî para cezası verilmesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
hükümlerine göre tarhiyat yapılmasına engel teşkil etmez.
Kültür yatırımı veya kültür girişimi belgelerinin
iptaline Bakanlık yetkilidir.
Bakanlık, ayrıca aşağıdaki hâllerde de bu belgeleri
iptale yetkilidir:
1. Belgeli tesisin faaliyetine son verilmesi,
2. İşletmenin faaliyeti çerçevesinde ve yatırımcı
veya işletmeci gerçek kişi ya da tüzel kişinin yöneticilerinin
de iştirakiyle bir suç işlenmesi,
3. Tesisin açık kalmasının veya girişimin sürdürülmesinin
kültür varlıkları veya kültürel değerler açısından sakınca yaratması.”
(156) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
a) 61 inci maddesine sekizinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre
teselsül ettirilmiştir.
“(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü
suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki
hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının
üst sınırından fazla olamaz.”
b) 73 üncü maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma”
ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
c) 86 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak
durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye
kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birinden
yarısına kadar artırılır. Ancak, bu fıkradaki birden fazla nitelikli
unsurun birlikte gerçekleşmesi halinde, ceza yarısı oranında artırılır.
Bu fıkra hükmünün uygulandığı hallerde, (a) bendi hariç, şikâyet
aranmaz.”
ç) 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına
veya çıkığına neden olması hâlinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen
ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre,
yarısına kadar artırılır.”
d) 89 uncu maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması
ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına
giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde
şikâyet aranmaz.”
e) 191 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 191- (1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı
madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı açılan davada mahkeme, uyuşturucu
veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli
serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu
veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında,
denetimli serbestlik tedbirine karar verebilir.
(3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine
karar verilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli
serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür.
Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik
edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama
süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının
etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin
gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin
gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek,
hâkime verir.
(4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik
tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle
devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin
uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan
fazla olamaz.
(5) Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin
gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine
karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.
(6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi,
hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak,
kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra
da, iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli
serbestlik tedbirine tâbi tutulur. Ancak, bu durumda, hükmolunan
cezanın infazı ertelenir.
(7) Kişinin mahkûm olduğu ceza, tedavinin ve denetimli
serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde, infaz
edilmiş sayılır; aksi takdirde, derhal infaz edilir.”
f) 234 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında
evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları
durumdan haberdar etmeksizin yanında tutan kişi, şikâyet üzerine,
üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
(157) 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun
Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun;
a) 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya hiç
gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak” ibaresi madde metninden
çıkartılmıştır.
b) 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş
olmakla birlikte,” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
c) 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş
kanunlarda;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen
cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst
sınır yirmidört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm
yoksa alt sınır bir ay, üst sınır beş yıl olarak,
uygulanır.”
(158) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun;
a) 27 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
“ağır hapis veya ağır para cezası” ibaresi, “hapis cezası” şeklinde
değiştirilmiştir.
b) 32 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 32- Bu Kanuna aykırı davranışlara uygulanacak
cezalar aşağıda belirtilmiştir:
a) Dernek kurma hakkına sahip olmadıkları halde
dernek kuranlar veya derneklere üye olmaları kanunlarla yasaklandığı
halde dernek üyesi olanlar ile derneklere üye olması kanunlarla yasaklanmış
kişileri bilerek dernek üyeliğine kabul eden veya kaydını silmeyen
veya dernek üyesi iken derneklere üye olma hakkını kaybeden kişileri
dernek üyeliğinden silmeyen dernek yöneticileri beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası ile cezalandırılır.
b) Genel Kurul toplantılarını kanun ve tüzük hükümlerine
aykırı olarak veya dernek merkezinin bulunduğu veya tüzüğünde belirtilen
yer dışında yapan dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Mahkemece, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı
olarak yapılan genel kurul toplantılarının iptaline de karar verilebilir.
c) Yurt dışı yardımı bankalar aracılığıyla almayan
dernek yöneticilerine, bu şekilde alınan paranın yüzde beşi oranında
idarî para cezası verilir.
d) Derneğe ait tutulması gereken defter veya kayıtları
tutmayan dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
e) Genel kurul ve diğer dernek organlarında yapılan
seçimler ve oylamalar ile oyların sayım ve dökümüne hile karıştıranlar
ve defter veya kayıtları tahrif veya yok edenler veya gizleyenler,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde altı aydan
iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
f) Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan
derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları
kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlâk veya
rehneden veya satan, gizleyen, imha, inkâr, tahrif veya tağyir eden
yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer
personeli Türk Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır.
g) Yetkili mercilerin izni olmaksızın yabancı
derneklerin Türkiye'de temsilciliklerini veya şubelerini açanlar,
faaliyetlerini yürütenler, bu derneklerle işbirliğinde bulunanlar
veya bu dernekleri üye kabul edenlere bin Türk Lirası idarî para cezası
verilir ve izinsiz açılan şube veya temsilciliğin de kapatılmasına
karar verilir.
h) 16 ncı maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü
yerine getirmeyen basımevi yöneticilerine beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
ı) 17 nci maddede yer alan zorunluluğa uymayanlara
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) 19 uncu maddede belirtilen beyannameyi bilerek
gerçeğe aykırı olarak verenler yüz günden az olmamak üzere adlî para
cezası ile cezalandırılır.
k) 9 ve 19 uncu maddelerin üçüncü fıkralarındaki
zorunluluğa uymayanlara beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
l) 21, 22, 23 ve 24 üncü maddelerde belirtilen bildirim
yükümlülüğünü, 19 uncu maddede belirtilen beyanname verme yükümlülüğünü
yerine getirmeyen dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir.
m) 26 ncı maddede belirtilen tesisleri izinsiz
açan dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve tesisin kapatılmasına da karar verilebilir.
n) 29 uncu maddede belirtilen yasaklara, yazılı
olarak uyarılmalarına rağmen, aykırı hareket eden dernek yöneticileri,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, yüz günden
az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır ve derneğin
feshine de karar verilir.
o) 30 uncu maddenin (a) bendinde belirtilen yasağa
aykırı hareket eden dernek yöneticileri elli günden az olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır. Aynı maddenin (c) bendine
aykırı faaliyette bulunan dernek yöneticileri, fiilleri daha
ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, bir yıldan az olmamak üzere
hapis cezası ile cezalandırılır ve tesisin kapatılmasına da karar
verilir.
p) 30 uncu maddenin (b) bendinde belirtilen kurulması
yasak dernekleri kuranlar ile bu bende aykırı harekette bulunan
dernek yöneticileri fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği
takdirde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve elli günden az olmamak üzere
adlî para cezası ile cezalandırılır ve derneğin feshine de karar
verilir.
r) 31 inci maddede öngörülen zorunluluğa uymayanlara
bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
c) 33 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mülkî
idare amiri tarafından verilir.”
(159) 1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik Tarım
Kanununun;
a) 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanun hükümlerine uymayanlara uygulanacak
cezaî hükümler aşağıda belirtilmiştir:
a) 5 inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
b) 5 inci maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
ettiği tespit edilenlere, ellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde, yetki ve izin belgeleri iptal edilir. Başka
ad ve unvan altında olsa dahi, bu Kanun kapsamında çalışmalarına
izin verilmez.
c) 5 inci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı hareket
edenlere, onbeşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır ve kendilerine
bir daha çalışma izni verilmez.
d) 5 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde, çalışma izinleri iptal edilir.
e) 5 inci maddenin altıncı fıkrasına aykırı hareket
eden kuruluşlara, onbeşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır
ve çalışma izinleri iptal edilir.
f) 5 inci maddenin yedinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
g) 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
h) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
ı) 8 inci maddeye aykırı hareket edenlere, onbeşbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Aykırılık etiket bilgilerinden
kaynaklanıyorsa, etiket bilgileri düzeltilinceye kadar ürüne el
konulur ve yukarıdaki para cezası uygulanıp ürün piyasadan toplattırılır.
Toplatma masrafları müteşebbisten tahsil edilir.
j) 9 uncu maddenin birinci fıkrası ile 10 uncu maddeye
aykırı hareket edenlere, otuzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
k) Bu Kanuna göre denetimleri engelleyen kişi ve
kuruluşlara, onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
b) 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları,
Bakanlık veya mahallî mülkî amir tarafından
verilir.”
(160) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun;
a) 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- (1) Duruşmada suçun hukuki niteliğinin
değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli
mahkemeye gönderilemez.”
b) 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine,
(5) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş
ve diğer bent numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
“6. Nitelikli hırsızlık, yağma ve nitelikli yağma
(madde 142, 148, 149)”
c) 146 ncı maddesinin başlığı “Zorla getirme” şeklinde;
birinci, dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(1) Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama
emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145 inci maddeye
göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine
karar verilebilir.”
“(4) Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya
sanık derhâl, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmidört
saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının
önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.
(5) Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir
zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından,
sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.”
“(7) Çağrıya rağmen gelmeyen tanık, bilirkişi, mağdur
ve şikayetçi ile ilgili olarak da zorla getirme kararı verilebilir.”
ç) 150 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 150- (1) Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilmek
için malî imkânlardan yoksun bulunuyorsa, istemi hâlinde bir müdafi
görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk,
akıl hastası veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi
görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren
suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra
hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar,
Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.”
d) 171 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 171- (1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak
etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların
ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı
kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
(2) Cumhuriyet savcısı,
a) Uzlaşma kapsamına giren,
b) Üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını
gerektiren,
Suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen,
kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar
verebilir. Suçtan zarar gören, bu karara 173 üncü madde hükümlerine
göre itiraz edebilir.
(3) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar
verilebilmesi için, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere;
a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı
hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının
ertelenmesi hâlinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini
vermesi,
c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli
ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı
zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle,
tamamen giderilmesi,
Koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
(4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği
takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme
süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde kamu davası açılır.
Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
(5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine
ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar,
ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet
savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede
belirtilen amaç için kullanılabilir.
(6) Bu maddenin kamu davasının açılmasının ertelenmesine
ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına
alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.”
e) 231 inci maddesinin başlığı “Hükmün açıklanması
ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” şeklinde değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir:
“(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama
sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya
adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında
bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade etmektedir.
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış
bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki
tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği
hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı
zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle,
tamamen giderilmesi,
gerekir.
(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen
hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması
halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
verilmesi halinde, sanık, beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine
tâbi tutulur. Bu süre içinde, sanığın;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde,
meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim
programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde,
bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra
eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli
yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir
edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine
Karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı
durur.
(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu
derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya
kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde
ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği
ve yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri
bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi
veya yükümlülüklerine aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü
açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri denetim
süresi içinde yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek;
cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine,
hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırımlara
çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına
itiraz edilebilir.
(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı,
bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma
veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya
mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç
için kullanılabilir.
(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına
alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.”
f) 253 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 253- (1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur
veya suçtan zarar görenin uzlaştırılması yoluna gidilebilir:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı
suçlar,
b) Şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın,
Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Taksirle öldürme (madde 85),
2. Kasten yaralama (madde 86, 87, 88),
3. Taksirle yaralama (madde 89),
4. Tehdit (madde 106, fıkra 1),
5. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
6. Haksız arama (madde 120),
7. Kişisel verilerin kaydedilmesi (madde 135,
137),
8. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele
geçirme (madde 136, 137),
9. Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154),
10. Kötü muamele (madde 232),
11. Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün
ihlâli (Madde 233),
12. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde
234),
13. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı
niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra
hariç, madde 239),
14. Bilişim sistemine girme (madde 243),
15. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme
veya değiştirme (madde 244),
16. Kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf
(madde 261),
suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete
bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla
ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık
hüküm bulunması gerekir.
(3) Etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar
ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, soruşturması ve kovuşturması
şikayete bağlı olsa bile, uzlaştırma yoluna gidilemez.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması
halinde, Cumhuriyet savcısı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar
görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan
zarar görenin temyiz kudretine sahip olmaması halinde, uzlaşma
teklifi kanuni temsilcisine yapılır.
(5) Adresinin belirlenememesi veya yurt dışında
olması dolayısıyla ya da başka bir nedenle mağdur veya suçtan zarar
görene ya da bunların veya şüphelinin kanuni temsilcisine ulaşılamaması
halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(6) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye
uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki
sonuçları anlatılır.
(7) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine
uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren en geç üç gün içinde kararını
Cumhuriyet savcısına bildirmediği takdirde, kendisinin teklifi
reddettiği kabul edilir. Birden fazla kişinin mağduriyetine veya
zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna
gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin
uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifinin
kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına
engel değildir.
(9) Şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşma
teklifini kabul etmesi halinde, Cumhuriyet savcısı uzlaştırmayı
kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat
görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya kamu görevlileri
ya da toplumda saygınlığı olan kişiler arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir.
(10) Bu Kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı
haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile
ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
(11) Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma
dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin
birer örneği verilir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya, kendisine
soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu
hatırlatır.
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer
örneği kendisine verildikten itibaren en geç onbeş gün içinde uzlaştırma
işlemlerini sonuçlandırır. Cumhuriyet savcısı bir defaya mahsus
olmak üzere bu süreyi beş gün daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür.
Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören,
kanuni temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya
suçtan zarar görenin kendisi veya kanuni temsilcisi ya da vekilinin
müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul
etmemiş sayılır.
(14) Her bir müzakereye ilişkin olarak bir tutanak
düzenlenerek, müzakereye katılan kişiler tarafından imzalanır.
Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle
ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı,
uzlaştırmacıya talimatlar verebilir.
(15) Uzlaştırma müzakereleri sonucunda uzlaştırmacı
bir rapor hazırlayarak, tutanaklar ve kendisine verilen belge örnekleri
ile birlikte Cumhuriyet savcısına verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi
halinde, rapor içeriğinde, tarafların ne suretle uzlaştığı ayrıntılı
olarak açıklanır.
(16) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini
def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı
kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması,
takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci
maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Kamu davasının açılmasının
ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine
getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki
şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde,
soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış
olan davadan feragat edilmiş sayılır.
(17) Uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde, rapor
içeriğinde, uzlaşmayı kabul etmeyen tarafın gerekçeleri açıklanır.
(18) Mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul
etmemesi halinde; 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, uzlaşmayı
kabul eden şüpheli hakkında soruşturma konusu suçla ilgili olarak
kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir.
(19) Mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul
etmesine rağmen şüphelinin kabul etmemesi halinde; 171 inci maddedeki
şartlar gerçekleşmiş olsa bile, şüpheli hakkında soruşturma konusu
suçla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı
verilmez.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan
açıklamalar, bu açıklamalara ilişkin tutanaklar, herhangi bir soruşturma
ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine
ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren uzlaştırma
girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu
düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı
ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
(22) Uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden
sayılır. Uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararının
verilmiş olması halinde, bu giderlerin şüpheliden tahsiline kararda
yer verilir.
(23) Uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin diğer
hususlar, yönetmelikle düzenlenir.”
g) 254 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 254- (1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma
konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde,
uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme
tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma
sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın
düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe
bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde;
sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin
yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin
onuncu fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.
(3) Uzlaşma gerçekleşmediği takdirde, mahkeme;
mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşmayı kabul etmemesi halinde,
231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, uzlaşmayı kabul eden sanık
hakkında kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verebilir. Mağdur veya suçtan zarar görenin
uzlaşmayı kabul etmesine rağmen sanığın kabul etmemesi halinde,
231 inci maddedeki şartlar gerçekleşmiş olsa bile, sanık hakkında
kovuşturma konusu suçla ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmez.”
(161) 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin beşinci
fıkrasındaki “onsekiz” ibaresi, “onbeş” olarak değiştirilmiştir.
(162) 10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri
Lisanslı Depoculuk Kanununun;
a) 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı suçlarından mahkûm olanlar
lisanslı depo işletemezler, bunlara ortak olamazlar, yönetici ve
denetçi görevlerinde bulunamazlar.”
b) 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 34- Fon, lisanslı depo işletmeleri, yetkili
sınıflandırıcılar ve bu Kanun kapsamında lisans alan diğer ilgililerin
malikleri, yöneticileri, denetçileri ve personeli kendi kusurlarından
ileri gelen zararlardan dolayı Fon, lisanslı depo işletmeleri,
yetkili sınıflandırıcılar ve bu Kanun kapsamında lisans alan diğer
ilgililerle birlikte sorumludur.
Fon, lisanslı depo işletmeleri ve yetkili sınıflandırıcıların
yöneticileri, denetçileri ve personeli ile bu Kanun kapsamında
lisans alan diğer ilgililer; bunların işlem ve faaliyetlerine,
ürün ve ürün senetlerine, para ve mallarına, evrak, rapor, hesap, kayıt
ve defterlerine ve diğer başka belgelere ilişkin işledikleri suçlardan
dolayı ceza sorumluluğu bakımından kamu görevlisi sayılırlar.
Bunlar tarafından düzenlenen evraklar, Türk Ceza Kanununun tatbiki
bakımından resmî evrak olarak kabul edilir.
Ayrıca aşağıdaki fiil ve hareketlere ilişkin daha
ağır bir ceza hükmü öngörülmemişse;
a) 23 üncü maddede belirtilen ve tutmakla yükümlü
olunan kayıt ve defterleri hiç veya doğru ve düzgün şekilde tutmayan
ya da noter tasdikini yaptırmayan veya defter ve belgelerin saklama
süresine uymayan lisanslı depo işletmesi yöneticileri hakkında
Türk Ticaret Kanununun 67 nci maddesinde öngörülen cezalar tatbik
olunur.
b) Lisanslı depoculuk ücret tarifesinde belirlenenin
üzerinde ücret talep ve tahsil eden, 35 inci madde hükmüne aykırı hareket
eden, ürün senedinin ilgili yönetmeliğinde düzenlenen içerik, şekil
ve muhafaza şartlarına uymayan lisanslı depo işletmesinin yönetici
ve personeli ile diğer ilgililerine mahallî mülkî amir tarafından
beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.
c) 17 nci maddenin birinci fıkrası, 21 inci maddenin
birinci fıkrası, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ve
son fıkrası, 32 nci madde hükümlerine aykırı hareket eden lisanslı
depo yönetici ve personeline mahallî mülkî amir tarafından beşbin
Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
d) Kasıtlı olarak hatalı numune alan veya alınan
numuneyi kasıtlı olarak tahrip eden veya ürünü temsil etme niteliğini
bozan veya bu Kanun kapsamında depolanan veya depolanacak olan
herhangi bir tarım ürününü kasten
gerçeğe aykırı şekilde tartan, derecelendiren, sınıflandıran ya
da hukuken geçerli bir mazereti olmadıkça lisanslı depo işletmesi
ile borsa arasında imzalanan ve Bakanlıkça onaylanan sözleşmeye
uygun hareket etmeyen, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (f) ve
(h) bentleri, 28 inci maddenin birinci fıkrası, 29 uncu maddenin
ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket edenlere mahallî mülkî
amir tarafından onbin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.
e) Bu Kanuna uygun olarak verilen bir lisansı, tahrif,
taklit veya yanlış olarak temsil eden, üzerinde değişiklik veya sahtecilik
yapan ya da Kanunen yetkisi olmaksızın lisans veya ürün senedini kredi
veya herhangi bir şekilde menfaat temini amacıyla düzenleyen veya
kullanan, kendine menfaat sağlamak amacıyla depolama hizmetlerini
Kanuna uygun olarak yerine getirmeyen, 8 inci maddenin birinci
fıkrası, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi ve 33 üncü madde
hükümlerine aykırı davranan kişiler, Türk Ceza Kanununun ilgili
hükümlerine göre cezalandırılır.
Bu madde kapsamında işlenen fiillerin neticesinde
oluşan zararların herhangi bir şekilde tazmin edilmemiş olması halinde
genel hükümlere göre tazmin ettirilir.”
(163) 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi
Kanununun;
a) 51 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yukarıda belirtilen usul ve esaslara aykırı olarak
borçlanan il özel idaresi sorumluları hakkında, fiilleri daha
ağır bir cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, Türk Ceza
Kanununun 257 nci maddesi hükümleri uygulanır.”
b) 55 inci maddesinin başlığı “İdarî yaptırımlar”
şeklinde ve bir ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İl özel idaresinin görev ve yetki alanına giren konularda,
kanunların verdiği yetkiye dayanarak il genel meclisi tarafından
alınan ve usulüne uygun olarak ilân edilen kararlara aykırı davrananlara;
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, üçyüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Fiilin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye verilecek idarî para cezası
bir kat artırılır.
Birinci fıkrada belirtilen fiillerin yeme, içme,
eğlenme, dinlenme, yatma, bakım ve temizlenme gibi ihtiyaçlarla
ilgili ticaret, sanat ve meslekleri yapanlar tarafından işlenmesi
durumunda, ayrıca üç günden yedi güne kadar işyerinin kapatılmasına
karar verilir.”
c) 56 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırım kararı verme yetkisi
MADDE 56- 55 inci maddede öngörülen idarî yaptırımlara
il encümeni tarafından karar verilir. Ancak vali veya kaymakam,
fiilin işlendiğini tespit ettirdiğinde, yüz Türk Lirası idarî para
cezasına ve üç güne kadar işyerinin kapatılmasına karar verebilir.”
ç) 60 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İşyeri kapatma yaptırımın uygulanması
MADDE 60- İşyeri
kapatma yaptırımı, yaptırım süresince işyerinin mühürlenmesi
suretiyle uygulanır.”
(164) 2/3/2005 tarihli ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış
Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun;
a) 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Bu Kanuna göre idarî para cezalarının
veya idarî yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin
uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre verilen ceza ve
tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri
engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki hâllerde sorumlulara beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın lisansa tâbi faaliyetlerin
yapılması.
2) 4 üncü maddenin son fıkrasının ihlâli.
3) 10 uncu madde gereği Kurum tarafından yapılan
uygulamaların dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye
teşebbüs edilmesi.
4) 12 ve 13 üncü
madde hükümlerinin ihlâli.
b) Aşağıdaki hâllerde sorumlulara ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir:
1) 5, 6 ve 7 nci madde hükümlerinin ihlâli.
2) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin
yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf
hakkı doğuracak işlemlerin yapılması.
3) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet
gösterilmesi.
4) Son fıkrası hariç 4 üncü madde hükümlerinin
ihlâli.
c) 9, 14 ve 15 inci
madde hükümlerinin ihlâli hâlinde sorumlulara ellibin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
ç) 8 inci maddenin dördüncü fıkrasının (6) numaralı bendinin ihlâli hâlinde bayilere yüzbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Ancak tüpün sisteme bağlantısının kullanıcı tarafından
yapıldığının kanıtlanması durumunda tüp bayii ve dağıtıcı şirketlere
hukukî ve cezaî sorumluluk yüklenmez.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak bu
Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
Cezalar tahsil edilinceye kadar mahkeme kararı
ile ilgililerin varlıklarına tedbir
konulabilir. Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre
lisans gerektirmeyen faaliyet gösterecek hâle getirilinceye kadar
mühürlenir.
Ceza uygulanan bir fiilin iki yıl geçmeden aynı kişi
tarafından tekrarı hâlinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.
İdarî para cezalarında tüzel kişilerin sorumluluğu 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 65
inci maddesine göre tayin olunur.”
b) 17 nci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen, faaliyetlerini
sürdüren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri hakkında
Türk Ceza Kanununun 203 üncü maddesi hükümleri uygulanır.”
c) 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Kurulun idarî para cezası dışındaki kararlarına
karşı açılacak davalar ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür.
Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden
sayar.”
(165) 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun;
a) 8 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir:
“(2) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ilk derece
mahkemelerince karar verilmiş olup, temyiz edilmekle Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmiş bulunan dava dosyaları, yeni kanunların
lehe hükümler içerip içermediği yönünde değerlendirme yapılmak
üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ilgili mahkemesine
iade edilemez. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
lehe kanun uygulaması bağlamında yeniden değerlendirilmek üzere
daha önce iade edilmiş olan dosyalarda, mahkemesince yapılan değerlendirmede
yeni kanunların lehe düzenleme içerdiği sonucuna varılması halinde;
önceki hüküm ortadan kaldırılarak, yeni bir hüküm kurulur. Yeni
kanunların lehe düzenleme içermediği sonucuna varılması halinde
ise; dosya, ilgili ceza dairesinde gerekli temyiz incelemesine
tâbi tutulmak üzere re’sen Yargıtaya gönderilir.”
b) 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci
cümlesi “Bu ücret, yargılama giderlerinden sayılır.” şeklinde ve
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) Türkiye Barolar Birliği tarafından barolar
arasında yapılacak dağıtıma ve bu madde hükümlerine göre yapılacak
ödemelerin denetlenmesine ilişkin esas ve usuller, Türkiye Barolar
Birliğinin görüşü alınmak suretiyle, Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca
müştereken çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.”
(166) 24/3/2005 tarihli ve 5324 sayılı Kozmetik Kanununun
5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanunun;
a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
yükümlülüklerinden herhangi birini ihlal eden üreticiye yirmibin
Türk Lirası,
b) 4 üncü maddesinin;
1) (a) bendinde belirtilen yasaklardan herhangi
birine uymayan üreticiye yirmibin Türk Lirası,
2) (b) bendinde belirtilen personeli istihdam etmeyen
ve (c) bendi uyarınca bildirimde bulunmayan üreticiye onbin Türk
Lirası,
3) (d) bendine aykırı hareket eden kozmetik ürünün
üreticisine ellibin Türk Lirası,
4) (e) bendine göre muhtevasında hiç bulunmaması
gereken maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye
yirmibin Türk Lirası, muhtevasında belirli limit ve şartların dışında
maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye onbeşbin Türk Lirası,
5) (g) bendinde belirtilen yükümlülüğü ihlâl eden
üreticiye yirmibin Türk Lirası,
idarî para cezası Sağlık Bakanlığınca verilir.
Bu Kanuna göre idarî para cezasını gerektiren fiilin
tekrarı hâlinde idarî para cezaları iki kat olarak uygulanır.
Bu maddeye göre idarî para cezası verilmiş olması,
ihlâl edilen yükümlülüğün niteliğine göre gereken diğer idarî tedbirlerin
ve müeyyidelerin uygulanmasına engel olmaz.”
(167) 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun;
a) 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna
ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya
mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller
hakkında,
uygulanır.”
b) 17 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) Kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen
idarî para cezası, Devlet Hazinesine; belediyelerce verilen
idarî para cezası ilgili belediye bütçesine tahsil edilir. Kişinin
ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, nispî nitelikteki
idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir
yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir.
Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para
cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Kesinleşen karar, derhal tahsil için mahallin
en büyük mal memuruna veya belediyelerde belediye saymanına verilir.
İdarî para cezası, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Belediyeler
dışındaki kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilip de tahsil
edilen idarî para cezasının kanunla belirlenen bir oranı, ilgili
kamu kurum ve kuruluşunun hesabına aktarılır.”
c) 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(5) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından
verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat
oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde;
kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde,
idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
(7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat
oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde;
fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı
kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı
itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında
aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların
da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka
aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî
yargı merciinde görülür.”
ç) 28 inci maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve fıkra numaraları buna göre teselsül
ettirilmiştir.
“(9) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda
gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına
karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının
miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.”
d) Geçici 1 inci maddesinde yer alan “Bu Kanunda”
ibaresinden sonra gelmek üzere, “ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra
yürürlüğe giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili
olarak” ibaresi eklenmiştir.
(168) 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun
13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere, aşağıdaki 13/A maddesi eklenmiştir.
“Yasaklanmış hakların geri verilmesi
MADDE 13/A- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki
kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete
bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış
hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için;
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı
tarihten itibaren beş yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş
olması ve dürüst bir insan olarak hayatını sürdürdüğü hususunda
mahkemede bir kanaat oluşması,
gerekir.
(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin
pişmanlık dışında başka bir hukuki nedenle son verilmiş olması halinde,
yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için,
hükmün kesinleştiği tarihten itibaren mahkûm olunan cezaya tekabül
eden ceza zamanaşımı süresi kadar bir sürenin geçmesi gerekir.
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün
veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün
ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar
vermesi gerekir.
(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde
inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek
suretiyle verebilir.
(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi
üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak
Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin
karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.
(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından
karşılanır.”
(169) 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma
Kanununun;
a) 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- (1) Çocuğun işlediği üst sınırı üç yıl
veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı
Ceza Muhakemesi Kanunundaki diğer koşulların varlığı halinde;
kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak,
bu kişiler açısından erteleme süresi üç yıldır. Ayrıca, Ceza Muhakemesi
Kanununun 171 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendindeki koşul
çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli
olmaması hâlinde aranmayabilir.”
b) 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 23- (1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan
yargılama sonunda hükmolunan ceza üç yıl veya daha az süreli hapis
ya da adlî para cezası ise, Ceza Muhakemesi Kanunundaki diğer koşulların
varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç
yıldır. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin altıncı
fıkrasının (c) bendindeki koşul, çocuğun ailesinin veya kendisinin
ekonomik durumunun elverişli olmaması hâlinde aranmayabilir.”
c) 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 24- (1) Suça sürüklenen çocuklara yüklenen
suçlarla ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununun uzlaşmaya ilişkin
hükümleri uygulanır.”
(170) 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma
ve Arazi Kullanımı Kanununun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Bu Kanunda yazılı olan idarî cezalar mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
2-
(1) Aşağıdaki kanun hükümleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
a) 30 Mayıs 1283; 8 Sefer 1284 tarihli Demiryollarının
Usulü Zabıtasına Dair Nizamname,
b) 1 Şubat 1329; 18 Rebiülevvel 1332 tarihli Ameliyatı
İskaiye İşletme Kanunu Muvakkatının 34 ve 36 ncı maddeleri,
c) 14/4/1341 tarihli ve 618 sayılı Kanunun 14, 15 ve
16 ncı maddeleri,
ç) 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Kanunun 422 ve
454 üncü maddeleri,
d) 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Kanunun 80 ve ek
9 uncu maddeleri,
e) 14/5/1928 tarihli ve 1262 sayılı Kanunun ek 5 inci
maddesi,
f) 15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Kanunun 4, 5, 6,
7, 8, 9, 10, ek 1 ve ek 2 nci maddeleri,
g) 10/6/1930 tarihli ve 1705 sayılı Kanunun 7 nci maddesi,
ğ) 24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı Kanunun 46 ncı
maddesi,
h) 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Kanunun 27 ve 29
uncu maddeleri,
ı) 27/1/1936 tarihli ve 2903 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin
dördüncü fıkrası,
i) 19/4/1937 tarihli ve 3153 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesi,
j) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Kanunun 17 ve 23
üncü maddeleri,
k) 16/7/1943 tarihli ve 4473 sayılı Kanunun 37 ve 42
nci maddeleri,
l) 7/8/1944 tarihli ve 4654 sayılı Kanunun 11 inci
maddesi,
m) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin (C) ve (E) fıkraları ile 14 ve 45 inci maddeleri,
n) 11/2/1950 tarihli ve 5539 sayılı Kanunun 21 inci
maddesinin iki ve beşinci fıkraları,
o) 2/3/1950 tarihli ve 5584 sayılı Kanunun 57 ve 58
inci maddeleri ile 61 inci maddesinin üçüncü fıkrası,
ö) 15/7/1950 tarihli ve 5683 sayılı Kanunun 27 nci
maddesi,
p) 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Kanunun 73, 74 ve
79 uncu maddeleri,
r) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Kanunun ek 2 nci
maddesi,
s) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanunun 107 nci
maddesinin ikinci fıkrası,
ş) 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Kanunun 69 ve 73
üncü maddeleri,
t) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Kanunun 80 ve ek
7 nci maddeleri,
u) 9/6/1958 tarihli ve 7126 sayılı Kanunun 58 inci
maddesi,
ü) 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Kanunun 57 nci
maddesi,
v) 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Kanunun 48 ve 49
uncu maddeleri,
y) 4/1/1960 tarihli ve 7402 sayılı Kanunun 21 inci
maddesi,
z) 4/1/1961 tarihli ve
213 sayılı Kanunun 371 inci maddesinin ikinci fıkrası,
aa) 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı Kanunun 59 uncu
maddesinin beşinci fıkrası,
bb) 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Kanunun 139 ve
178 inci maddeleri,
cc) 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Kanunun 38 inci
maddesi,
çç) 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Kanunun 53 üncü
maddesinin üçüncü fıkrası,
dd) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Kanunun 3 ve 4
üncü maddeleri,
ee) 19/3/1969 tarihli 1136 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
ikinci fıkrası,
ff) 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Kanunun 159 uncu
maddesinin (III) numaralı fıkrası,
gg) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Kanunun 31 inci
maddesi,
ğğ) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Kanunun 35 inci
maddesi,
hh) 5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Kanunun 81 inci
maddesi,
ıı) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Kanunun 35 inci
maddesi,
ii) 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Kanunun 142,
144 ve 145 inci maddeleri,
jj) 4/12/1984 tarihli ve 3091 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesi,
kk) 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Kanunun 33 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri,
ll) 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kanunun 15 inci
maddesinin dört, beş ve altıncı fıkraları,
mm) 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin beşinci fıkrası ile ek 2 nci maddesi,
nn) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Kanunun 19 uncu
maddesi,
oo) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı Kanunun 54 üncü
maddesinin ikinci fıkrası,
öö) 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Kanunun 11 inci
maddesinin yedi ilâ onikinci fıkraları,
pp) 4/4/2001 tarihli ve 4634 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesinin üçüncü fıkrası ve 11 inci maddesinin dokuz ve onbirinci
fıkraları,
rr) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi,
ss) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 108 inci
maddesinin ikinci fıkrası,
şş) 1/7/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kanunun 27 ve 31
inci maddeleri ile 30 uncu maddesinin iki ve üçüncü fıkraları,
tt) 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Kanunun 28 ve 29
uncu maddeleri,
uu) 8/1/2004 tarihli ve 5042 sayılı Kanunun 67 nci
maddesi,
üü) 22/4/2004 tarihli ve 5147 sayılı Kanunun 40 ıncı
maddesi,
vv) 28/4/2004 tarihli ve 5149 sayılı Kanunun 27, 28
inci maddesinin ikinci fıkrası ve 29 uncu maddesi,
yy) 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Kanunun 74 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 83 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının (e) bendi,
zz) 10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi,
aaa) 24/6/2004 tarihli ve 5199 sayılı Kanunun 26 ve
29 uncu maddeleri,
bbb) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Kanunun 73 üncü
maddesinin sekizinci fıkrası,
ccc) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Kanunun 18 inci
maddesinin ikinci fıkrası ve 33 üncü maddesinin dört ve beşinci fıkraları,
ççç) 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı Kanunun 59 uncu
maddesi.
GEÇİCİ
MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza
dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunun lehe hükümlerinin
derhal uygulanabileceği hallerde dosya esastan incelenmek, acele
işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi dikkate alınmak
suretiyle karar verilir.
Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş
ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri,
hükmü veren mahkemece 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri
dikkate alınmak suretiyle dosya üzerinden incelenmek suretiyle
belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma,
delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi
halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin
hükümle sonuçlanmış olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması
amacıyla, yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımı hükümleri
uygulanmaz.
GEÇİCİ
MADDE 2- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kovuşturma evresinde
bulunan dava dosyaları hakkında:
a) Mahkemenin görevli olmaması hâlinde, dosya üzerinde
yapılacak inceleme sonucunda verilecek
görevsizlik kararıyla dosya, görevli mahkemeye gönderilir.
b) Daha önce soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
yapılmış olan işlem ve kararlar hukukî geçerliliklerini sürdürürler.
GEÇİCİ
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerine göre suç karşılığı uygulanan yaptırımı
idarî yaptırıma dönüşen fiiller nedeniyle;
a) Soruşturma evresinde Cumhuriyet başsavcılığınca,
b) Kovuşturma evresinde mahkemece,
idarî yaptırım kararı verilir.
Birinci fıkra kapsamına giren fiillerden, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan işlerde Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığınca, Yargıtayın ilgili dairesinde bulunan işlerde
ise ilgili dairece, bu Kanuna göre işlem yapılmak üzere gelişlerindeki
usule uygun olarak dava dosyası hükmü veren mahkemeye gönderilir.
MADDE
3- Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE
4-
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Dışişleri Bak.
ve Başb. Yrd. Devlet Bak. ve
Başb. Yrd. Devlet Bak. ve Başb.
Yrd.
A. Gül A.
Şener M.
A. Şahin
Devlet
Bakanı Devlet
Bakanı Devlet
Bakanı
B. Atalay A. Babacan M. Aydın
Devlet
Bakanı Devlet
Bakanı Adalet
Bakanı
N. Çubukçu K. Tüzmen C. Çiçek
Millî
Savunma Bakanı İçişleri
Bakanı Maliye
Bakanı
M. V. Gönül A. Aksu K. Unakıtan
Millî
Eğitim Bakanı V. Bayındırlık
ve İskân Bakanı Sağlık
Bakanı
R. Akdağ F. N. Özak R. Akdağ
Ulaştırma
Bakanı Tarım ve Köyişleri
Bakanı Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı
B. Yıldırım M. M. Eker M. Başesgioğlu
Sanayi ve
Ticaret Bakanı En. ve Tab.
Kay. Bakanı Kültür ve Turizm
Bakanı
A. Coşkun M. H. Güler A. Koç
Çevre
ve Orman Bakanı
O.
Pepe
ADALET KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ METİN
TEMEL
CEZA KANUNLARINA UYUM AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA,
TEMEL
CEZA KANUNLARINDA VE DİĞER BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1-
1 Şubat 1329; 18 Rebiülevvel 1332 tarihli Ameliyatı İskaiye İşletme
Kanunu Muvakkatının 32 nci maddesinin birinci fıkrasının bağlama
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Mecra dahilinde her ne suretle olursa olsun balık
sayhgahı tesis edenler ef’ali mezkûreden tahaddüs edecek zarar ve ziyanı
tazminden maada mahallî mülkî amir tarafından ikiyüzelli Türk Lirası
idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
2- 1332 tarihli Ameliyatı İskaiye İşletme
Kanunu Muvakkatının 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının bağlama
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bilamüsaade mecraların tarafeyn süddelerinde
fetha ve mehaz küşat edenler ile süddeler üzerine tarik ihdas eyleyenler
tahakkuk edecek zararuziyanın tazmininden maada mahallî mülkî amir
tarafından beşyüz Türk Lirası idarî para cezasıyla cezalandırılır.
Ancak, verilen para cezasının miktarı
meydana gelen zarar ve ziyandan az olamaz.”
MADDE
3- 14/4/1341
tarihli ve 618 sayılı Limanlar Kanununun 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- İşbu Kanun ile ikinci maddede mezkür nizamnamelere
muhalif hareket edenlere liman başkanı tarafından beşyüz Türk Lirasından
yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
4- 2/1/1924 tarihli ve 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında
Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Bu Kanunun ahkamına muhalefet eden dükkan
ve mağaza ve müessese sahip veya müdürlerine belediye encümeni
tarafından yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
5-
10/4/1926 tarihli ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi
Türkçe Kullanılması Hakkında Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Bu Kanun
hükümlerine
aykırı hareket eden kişi, yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla
cezalandırılır.”
MADDE
6- 19/4/1926
tarihli ve 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj)
ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında
Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanunun 1 inci maddesi hükmüne aykırı
olarak Türkiye limanları arasında kabotaj yapan gemilerin kaptanlarına
ve yabancılara ait deniz taşıtlarının sahiplerine bin Türk Lirasından
yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Donatanı
yabancı olan gemilerle yabancılara ait sair deniz taşıtları,
idarî para cezası tahsil edilinceye kadar elverişli bir limanda
masrafları kendisine ait olmak üzere tutulur. Bu Kanunun 2 ve 3 üncü
maddelerinde belirtilen yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan
hakları kullanan yabancılara beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir ve gemi ve sair deniz taşıtları seferden
alıkonulur.
Birinci fıkrada yazılı olan idarî para cezalarına
o yerin mülkî amiri, diğer idarî tedbirlere liman başkanı tarafından
karar verilir.”
MADDE
7-
26/5/1926 tarihli ve 859 sayılı İpek Böceği ve Tohumu Yetiştirilmesi
ve Muayene ve Satılması Hakkında Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak tohum
üreten, satışa arz eden veya satan kişiye bin Türk Lirasından beşbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Ayrıca, üretilen,
satışa arz edilen veya satılan tohumlara elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu madde hükmüne göre, idarî
para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar vermeye
mahallî mülkî amir yetkilidir.”
MADDE
8-
10/6/1926 tarihli ve 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının İstismarı
ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanunun ek 2 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 2- Bu şişelere diğer ticaret ve sanat müesseseleri
tarafından imal edilen maddeler konup satılamaz. Bu yasağa aykırı
hareket eden kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir. Ayrıca, şişelere içindekilerle birlikte
elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Bu fıkra hükmüne göre, idarî para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine
belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları
dışında mahallî mülkî amir karar vermeye yetkilidir.”
MADDE
9-
2/3/1927 tarihli ve 984 sayılı Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat
İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı
Dükkanlara Mahsus Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Bu Kanunda tasrih edilen kaidelere riayet
etmiyen veya memnuiyetlere muhalif hareket eden ecza ticarethaneleri
sahip veya müdiri mesulleri ile sanat ve ziraat işlerinde kullanılan
zehirli ve müessir maddeler satıcılığı yapanlara, mahallî mülkî
amir tarafından ikiyüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir. Bu maddelerin satışı kamu sağlığı bakımından
tehlikeli bir durum oluşturuyorsa, tehlike giderilinceye kadar
geçici olarak işletme faaliyetten menedilir.”
MADDE
10-
19/3/1927 tarihli ve 992 sayılı Seriri Taharriyat ve Tahlilat Yapılan
ve Masli Teamüller Aranılan Umuma Mahsus Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları
Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Uzman olup da izinsiz lâboratuvar açanın lâboratuvarı,
bu Kanunda yazılı usul uyarınca izin alınıncaya kadar mahallî mülkî
amir tarafından kapatılır. Uzman olmayıp da bu çeşit lâboratuvar
açanlara veya izinle açmış oldukları lâboratuvarlarını uzman olmayanlara
terk edenlere bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir ve ayrıca lâboratuvar kapatılır.”
MADDE
11-
992 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Fenne uygun tahliller yerine getirilmediği
ve beyannamesinde belirtilen hükümlere uymadığı veya bu Kanunun
7 nci maddesi uyarınca düzenlenen yönetmeliğe aykırı hareket ettiği
belirlenenlere mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirasından üçbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Ayrıca, şartlar yerine
getirilinceye kadar laboratuvar kapatılır.”
MADDE
12- 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 36 ncı maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması
ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların
her birine mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idari para cezası verilir.
Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça tekrar ileri
sürülen ret talebinin reddi hâlinde verilecek idari para cezası,
daha önce verilen idari para cezasının iki katından az olamaz.”
MADDE
13-
1086 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 90- Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı
rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller
veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan
karar verir. Ayrıca, mahkemece kötüniyetle ıslaha başvurana,
karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarının tazmininin
yanı sıra ikiyüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.”
MADDE
14-
1086 sayılı Kanunun 113/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 113/A- İhtiyati tedbir kararının uygulanması
dolayısıyla verilen emre uymayan veya o yolda alınmış tedbire aykırı
davranışta bulunan kimse fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç
oluşturmadığı takdirde, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
15- 1086 sayılı Kanunun 149 uncu maddesinin
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kapalı yapılan duruşmalar hakkında Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümleri uygulanır.”
MADDE
16- 1086
sayılı Kanunun 150 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bir kimse, ihtara rağmen mahkemenin düzenini bozar
veya mahkeme huzurunda münasip olmayan bir söz söylemeye veya davranışta
bulunmaya devam ederse derhâl yakalanması emredilerek hakkında
dört güne kadar disiplin hapsi uygulanır. Ancak, avukatlar ve çocuklar
hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.”
“Mahkemenin düzenini bozan fiilin veya mahkeme
huzurunda söylenen sözün suç oluşturması halinde, durum bir tutanakla
Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir ve gerekiyorsa fiili işleyenin
yakalanması emredilerek Cumhuriyet başsavcılığında hazır bulundurulması
sağlanır. Ancak bu durum üçüncü fıkra hükmüne göre disiplin hapsi
uygulanmasını engellemez.”
MADDE
17-
1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 253- Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini
bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin
sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili
usulüne göre ödettirilir. Zorla getirilen tanık evvelce gelmemesini
haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen
giderler kaldırılır.”
MADDE
18-
1086 sayılı Kanunun 271 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 271- Tanık, kanuni bir sebep göstermeden veya
göstermiş olduğu sebep mahkemece kabul edilmemesine rağmen tanıklık
yapmaktan çekinir, kendisine sorulan sorulara cevap vermekten kaçınır
ya da yemin etmemekte direnirse, bu yüzden doğan giderler takdir
edilerek, hakkında kamu alacaklarının tahsili usulüne göre ödettirilmesine
karar verilir. Ayrıca, tanıklığının veya yemininin gerçekleştirilmesi
için, dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her hâlde onbeş günü
geçmemek üzere disiplin hapsine karar verilebilir. Kişi, tanıklığa
ve yemine ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması halinde, derhâl
serbest bırakılır.”
MADDE
19-
1086 sayılı Kanunun 313 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 313- Hâkim, senedin münkire aidiyetine karar
verdiği takdirde münkiri talep vukuunda davanın teahhuru sebebiyle
diğer tarafın maruz kaldığı zararı tazmine mahkûm eder.”
MADDE
20-
1086 sayılı Kanunun 319 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 319- Mahkemece sahtelik iddiasının reddi
hâlinde talep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları mahkemece takdir edilerek tazminine
hükmolunur.”
MADDE
21-
1086 sayılı Kanunun 320 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 320- Sahtelik iddiasından feragat olunabilir
ise de feragatı vakıayı kabul edip etmemekte mahkeme muhtardır.
Mahkeme feragatı kabul ettiği takdirde 319 uncu madde hükmü uyarınca
talep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları mahkemece
takdir edilerek tazminine hükmolunur.”
MADDE
22-
1086 sayılı Kanunun 422 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 422- Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı
olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer
tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin
tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Vekâlet ücretinin
miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş
bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur.
Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı
hâlde dava açan tarafa ayrıca mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin
Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Bu hâllere vekil sebebiyet
vermiş ise idari para cezası vekil hakkında uygulanır.”
MADDE
23-
1086 sayılı Kanunun 576 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Dava sabit olmadığı takdirde müddeiden, kendisinden
dava olunan hâkimin duçar olduğu maddi ve manevi zarar ve ziyan için
takdir olunacak münasip bir tazminatın tahsiline hükmolunur. Ayrıca
davacıya, mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
24- 11/4/1928
tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına
Dair Kanunun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- Diploması olmadığı hâlde, menfaat temin
etmek amacına yönelik olmasa bile, hasta tedavi eden veya tabip unvanını
takınan şahıs iki yıldan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
25-
1219 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Bu Kanunun ahkamına tevfikan icrayı sanat
salahiyeti olmayan veya her ne suretle olursa olsun icrayı sanattan
memnu bulunan bir tabip sanatını icra ederse, beşyüz Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
26-
1219 sayılı Kanunun 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 27- 5, 6, 10, 12, 15, 23 ve 24 üncü maddeler ahkamına
riayet etmeyen tabiplere yüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.”
MADDE
27-
1219 sayılı Kanunun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Hekimlik mesleğinin icrası için; Türk Ceza
Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile;
kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle ya
da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, kamunun sağlığına karşı suçlar, zimmet,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye
kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına
fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
veya kaçakçılık suçlarından hapis cezasına mahkûm olmamak gerekir.
İcrayı sanat etmesine mani ve gayrıkabili şifa
bir marazı aklı ile malul olduğu bilmuayene tebeyyün eden tabipler,
Sağlık Bakanlığının teklifi ve Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin
Kurulu kararıyla icrayı sanattan menolunur ve diplomaları geri
alınır.”
MADDE
28-
1219 sayılı Kanunun 41 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 41- Kişisel çıkar amacı olmasa bile diplomasız
olarak diş hekimliği mesleğine ilişkin herhangi bir muayene veya
müdahale yapan, diş hekimliği klinik hizmetleri ile ilgili işyeri
açanların meslek icraları durdurulur. Bu kimseler hakkında iki yıldan
beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
29-
1219 sayılı Kanunun 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Bu Kanunun ahkamına tevfikan icrayı sanata
salahiyeti olmayan veya her ne suretle olursa olsun icrayı sanattan
memnu bulunan bir tabip veya diş tabibi veyahut dişçi, dişçilik sanatını
icra ederse beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.”
MADDE
30-
1219 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- 29 uncu maddede hududu gösterilen icrayı
sanat salahiyetini tecavüz eden veya 33, 35, 36, 37, 39 ve 40 ıncı
maddeler ahkamına riayet etmeyen diş tabipleri veya dişçilere
yüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
31-
1219 sayılı Kanunun 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- Diş hekimliği mesleğinin icrası için;
Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş
olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla
süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene
ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar,
devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, kamunun sağlığına karşı
suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis cezasına mahkûm olmamak
gerekir.
İcrayı sanata mani ve gayri kabili şifa bir marazı
akli ile malul olduğu bilmuayene tebeyyün eden diş tabibi ve dişçiler,
Sağlık Bakanlığının teklifi ve Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin
Kurulu kararıyla icrayı sanattan menolunur ve diploma veya ruhsatnameleri
geri alınır.”
MADDE
32-
1219 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- Diploma veya belgesi olmadığı hâlde ebeliği
sanat ittihaz edenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
33-
1219 sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Bu Kanunun 47, 49, 50 ve 53 üncü maddelerindeki
şeraiti ifa etmemiş olan veya muvakkaten menedilmiş oldukları
hâlde icrayı sanat eden ebelere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
34-
1219 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- 51 inci maddede zikredilen icrayı sanat
hududunu tecavüz eden veya 51 ve
52 nci maddeler ahkamına riayet etmeyen ebelere yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
35- 1219
sayılı Kanunun 57 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 57- İcrayı sanata mani ve gayrikabili şifa
bir marazı akli ile maluliyeti bilmuayene anlaşılan ebeler, Sağlık
Bakanlığının teklifi ve Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu
kararıyla icrayı sanattan menolunur ve şahadetname veya vesikası
geri alınır.”
MADDE
36-
1219 sayılı Kanunun 61 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 61- Ruhsatsız ve izinsiz sünnetçilik edenler
altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
37-
1219 sayılı Kanunun 62 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 62- 60 ıncı madde hükmüne riayet etmeyen sünnetçilere,
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
38-
1219 sayılı Kanunun 67 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 67- Salahiyeti olmadığı hâlde hastabakıcılık
eden ve bu unvanı takınanlara yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
39-1219
sayılı Kanunun 68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- 64 üncü maddede gösterilen icrayı sanat
hududunu tecavüz eden veya 65 inci madde hükmüne riayet etmeyen
hastabakıcılara yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
40-
1219 sayılı Kanunun 70 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Tabipler, diş tabipleri ve dişçiler yapacakları
her nevi ameliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde ise
veli veya vasisinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük ameliyei
cerrahiyeler için bu muvafakatin tahriri olması lazımdır. (Veli
veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak
şahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakat şart değildir.)
Hilafında hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
41-
1219 sayılı Kanunun 73 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 73- Protokol defterlerinde tahrifat yapan
ve mugayiri hakikat malumat derceylediği sabit olan tabipler, diş
tabipleri, dişçiler ve ebeler Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik
suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
42-
1219 sayılı Kanunun ek 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki fıkra hükmüne aykırı hareket eden
diş protez teknisyenleri, 41 inci madde hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
43-
1219 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 8- Diploması veya meslek belgesi olmaksızın
diş protez teknisyenliği mesleğini icra edenler hakkında bir yıldan
üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
44- 14/5/1928
tarihli ve 1262 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanununun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- 10 uncu maddede yazılı tahlil neticesinde,
müstahzarların terkibinde bulunan maddelerin saf olmadığı veya
ruhsat almak için verilmiş olan formüle uymadığı veya müstahzarın
tedavi vasıflarını azaltacak veya kaybedecek surette imal edilmiş
olduğu anlaşılırsa, fiil suç oluşturmadığı takdirde, ruhsat sahibi
ve müstahzarların bu şekilde imal edildiğini bilerek satan, satışa
arzeden veya sattıranlara bin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir; ayrıca, ruhsatname geri alınır.”
MADDE
45-
1262 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- Ruhsatsız olarak müstahzar imal edenler
veya bu suretle imal edilen müstahzarları bilerek satan, satışa arzeden
veya sattıranlara, müstahzar imaline salahiyet sahibi oldukları
takdirde, beşyüz Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar; müstahzar
imaline salahiyet sahibi olmadıkları takdirde, binbeşyüz Türk Lirasından
yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Bu müstahzarlar
kendilerine atfedilen tedavi vasıflarını haiz olmadığı veya
bu vasıfları azaltacak veya kaybedecek şekilde veya saf olmayan
maddelerden imal edildiği anlaşıldığı takdirde 18 inci maddede yazılı
ceza tatbik olunur.
Memleket dışında yapılmış müstahzarları ruhsatsız
olarak ticaret amacıyla ithal etmek veya bunların özelliklerini
bilerek satmak veya satışa arz etmek veya sattırmak kaçakçılıktır.
Bu fıkrada yazılı suçları işleyenler hakkında Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu hükümleri tatbik olunur.”
MADDE
46-1262
sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- 18 ve 19 uncu maddelerde mezkûr ahval hariç
olmak üzere bu Kanun ahkamına muhalif hareket edenlere ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezalarına ve diğer
idarî yaptırımlara mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.”
MADDE
47-
1262 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 4- Müstahzarları taklit ederek bunların
tedavi vasıflarını azaltacak veya kaybedecek ya da kullananların
sıhhatine az veya çok zarar verecek surette imal edenler veya bu suretle
imal edildiğini bilerek satan, satışa arzeden veya sattıranlar,
Türk Ceza Kanunu veya diğer ilgili kanun hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
48-
1262 sayılı Kanunun ek 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 6- Bu Kanunun 18 ve 19 uncu maddelerinde
tanımlanan kabahatlerin konusunu oluşturan müstahzarlara elkonularak,
bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
MADDE
49-
24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 110 uncu
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 110- Zührevi hastalıklardan birine düçar
olduğunu bildiği veya görünüşü nazaran veyahut tedavisi altında
bulunduğu tabiplerinin izahatıyla bu hastalıklardan birine müptela
olduğunu bilmesi lazım geldiği halde hastalığı bir diğerine sirayet
ettirenler hakkında bu Kanunda mezkur mücazat tatbik olunur. Frengili
bir çocuğun frengiye musap olduğunu bildiği halde salim bir süt anneye
emzirtmek memnudur.”
MADDE
50-
1593 sayılı Kanunun 282 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 282- Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı
hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlara, fiilleri ayrıca
suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüzelli Türk Lirasından bin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
51-
1593 sayılı Kanunun 283 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 283- Bu Kanunda yazılı belediye vazifelerine
taallûk edip 266 ncı maddede gösterilen sıhhi zabıta nizamnamesinde
mezkur memnuiyetlere muhalif hareket edenlerle mecburiyetlere
riayet etmeyenler, 15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Kanunla değişik
16/4/1924 tarihli ve 486 sayılı Kanun mucibince cezalandırılır.”
MADDE
52-1593
sayılı Kanunun 284 üncü maddesinde yer alan “Ceza Kanununun 263 üncü”
ibaresi, “Türk Ceza Kanununun 195 inci” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
53-
1593 sayılı Kanunun 285 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 285- 78 inci maddede yazılı memnuiyete rağmen
laboratuvarlarında kolera ve veba ve ruam kültürleri bulunduranlar
elli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
54-
1593 sayılı Kanunun 287 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 287- 101 inci maddede zikredilen tedbirlere
muhalefet edenler veya tedaviye icabet etmeyenler, Kabahatler Kanununun
32 nci maddesine göre cezalandırılır.”
MADDE
55-
1593 sayılı Kanununun 288 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 288- 103 üncü maddedeki mecburiyete riayet
etmeyenlere, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
56-
1593 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 289- 109 uncu maddedeki mecburiyete riayet
etmeyen tabiplere yüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
57-
1593 sayılı Kanunun 290 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 290- 110 uncu maddede yazılı yasaklara aykırı
hareket edenler, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
58-
1593 sayılı Kanunun 291 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 291- 112 nci maddede gösterilen tedbirlere
riayet etmeyen ve tedaviye icabet eylemeyenler, Kabahatler Kanununun
32 nci maddesine göre cezalandırılır.”
MADDE
59- 1593
sayılı Kanunun 292 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 292- 137 nci maddede gösterilen mecburiyete
riayet etmeyen gemi süvarilerine ikiyüzelli Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
MADDE
60-
1593 sayılı Kanunun 294 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 294- Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletiyle
İktisat Vekaleti tarafından 141 inci maddede gösterildiği veçhile
müştereken tespit edilen nizamnamede mündemiç levazım ve saireyi
bulundurmayan ve yolcuların selamet ve emniyetini temin eyleyecek
tedbirlere riayet etmeyen gemi sahip veya süvarilerine dörtyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir ve bu levazım ikmal edilinceye
kadar gemilerin seyrüseferlerine mümanaat olunur.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
61-
1593 sayılı Kanunun 295 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 295- 179 uncu maddede zikredilen nizamname
ile Sıhhat ve İçtimai Muavenet ve İktisat Vekaletlerince müştereken
tespit edilen tedbirlere riayet etmeyen iş sahiplerine beşyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Bu yüzden şahsî veya umumi zarar
hasıl olduğu takdirde ahkamı umumiye mucibince takibatı kanuniye
ifa edilir.”
MADDE
62-
1593 sayılı Kanunun 296 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 296- 185 inci maddedeki memnuiyet hilafına
hareket edenler altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
63-
1593 sayılı Kanunun 297 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 297- 186 ve 187 nci maddelerdeki fiilleri işleyenler,
üç aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
64-
1593 sayılı Kanunun 298 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 298- 205 inci maddedeki mecburiyete riayet
edilmeyen mahaller, gerekli yükümlülükler yerine getirilinceye
kadar mahallî mülkî amir tarafından faaliyetten men edilir.”
MADDE
65-
1593 sayılı Kanunun 299 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 299- 215 inci maddede zikredilen defin ruhsatiyesi
olmadan cenaze defneden mezar bekçileri veya ölü sahipleri Kabahatler
Kanununun 32 nci maddesine göre cezalandırılır.”
MADDE
66-
1593 sayılı Kanunun 301 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 301- Müsaadesiz olarak bir şehir ve kasabadan
diğerine ölü nakledenler Kabahatler Kanununun 32 nci maddesine
göre cezalandırılır.”
MADDE
67-
1593 sayılı Kanunun 302 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 302- Belediyelerce 252 nci maddeye tevfikan
sıhhi mahzuru olmadığı tasdik edilmeden sahip oldukları binaları
iskan ettirenler veya icara verenlere yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
MADDE
68-
15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı
Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı
Maddelerini Muaddil Kanunun
1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine
kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde
ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye
kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri
işleyenlere veya yapmayanlara belediye encümenince Kabahatler
Kanununun 32 nci maddesi hükmüne göre idarî para cezası ve yasaklanan
faaliyetin menine karar verilir. Bu kararda ilgili kişiye bir süre
de verilebilir.
Belediye encümeni kararında belli bir fiilin muayyen
bir süre zarfında yapılmasını da emredebilir. Emredilen fiilin
ilgili kişi tarafından yapılmaması hâlinde, masrafları yüzde yirmi
zammı ile birlikte tahsil edilmek üzere belediye tarafından yerine
getirilir.”
Bu madde hükümleri ilgili kanunda ayrıca hüküm
bulunmayan hâllerde uygulanır.”
MADDE
69-
15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı
Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı
Maddelerini Muaddil Kanunun
2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 2- Belediyelerin karar organları veya ilgili
komisyonlar tarafından mevzuata uygun olarak belirlenen yolcu nakil
araçlarına ilişkin ücret tarifelerine uymayan kişi, belediye encümeni
tarafından ikiyüzelli Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
70- 10/6/1930
tarihli ve 1705 sayılı Ticarette Tağşişin Men’i ve İhracatın Murakabesi
ve Korunması Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Bu Kanun uyarınca ilgili Bakanlıkça alınan
kararlara ve düzenlemelere aykırı hareket edenlere, tacir olup
olmadıklarına bakılmaksızın, beşyüz Türk Lirasından yirmibin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, sınai veya ticari tesiste ya da ürünlerde,
bu Kanun uyarınca ilgili Bakanlıkça alınan karar ve düzenlemelere uygunluk sağlanması
için zamana ihtiyaç bulunması hâlinde, bu eksiklikler giderilinceye
kadar sınai ve ticari faaliyetin durdurulmasına karar verilebilir.
Ürünlerin, ikinci fıkra uyarınca verilen süre içerisinde
alınan karar veya düzenlemelere uygun hâle getirilmemesi hâlinde
bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
MADDE
71-
1705 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Bu Kanunun hükümlerine göre idarî yaptırım
kararı mahallî mülkî amirler tarafından verilir.”
MADDE
72-
24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanununun 35 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 35- 34 üncü maddede mezkur ihtar hükümlerini
tayin olunan zamanda yapmayan hususi hastanelerin işletenlerine
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilmekle birlikte, ihtarı
mucip olan noksanlar, hastaların tedavi ve istirahatine müessir
olduğu takdirde ayrıca 36 ncı madde hükmü de tatbik olunur.”
MADDE
73-
2219 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinde yer alan “müdürler seksenyedimilyon
lira idarî para cezasıyla cezalandırılır.” ibaresi “müdürlere
bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
74-
2219 sayılı Kanunun 41 inci maddesinde yer alan “müdürlerinden yüzyetmişdörtmilyon
lira idarî para cezası alınır” ibaresi, “müdürlerine ikibin Türk Lirası
idarî para cezası verilir” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
75-
2219 sayılı Kanunun 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Yatan hastalardan 26 ve 27 nci maddelere
aykırı olarak fazla ücret alan hususi hastanelerin işletenlerine
onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, fazla tahsil
edilen ücret geri alınarak ilgililere iade edilir.”
MADDE
76- 2219
sayılı Kanunun 43 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 43- 29 uncu maddede yazılan cerrahi ameliyeleri
aynı maddede yazılı tetkik ve tedavileri yapılmadan icra eden tabiplere,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beşbin Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Eğer bu suretle cerrahi ameliye yapılan hasta vefat
eder ve vefatın ameliyattan evvel yapılması lazım ve mümkün olan
şartların ifa edilmemesinden ileri geldiği meydana çıkarsa cerrahi
ameliyeyi icra eden tabip hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri
tatbik olunur. 29 uncu maddenin son fıkrasında yazılı zaruri sebeple
ameliyattan evvel ifa edilmeyen şartlardan ve bunların neticelerinden
dolayı cezaya hükmolunmaz.”
MADDE
77- 2219
sayılı Kanunun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- Tedavisini üstüne aldığı hastaları,
yerine vekil bırakmadan izinsiz olarak kendi arzularıyla terkederek
bu hastaların tedavisiz kalmalarına sebep olan, 11 inci maddede
yazılan mütehassıs tabiplere ikibin Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Eğer bu suretle tedavisiz bırakılmak neticesi olarak hasta
kişinin hastalığının ağırlaşması veya ölmesi halinde mes’ul mütehassıs
tabip hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri tatbik olunur.”
MADDE
78-
2219 sayılı Kanunun 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- Bu Kanun ve 21 inci maddede yazılan nizamname
ile tayin olunan mecburiyetleri yapmayan veya memnuiyetlere aykırı hareketlerde
bulunanlara bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
79- 12/6/1933
tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında
Kanunun 23 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“İzin belgesi almadan ya da izin belgesi almasına
rağmen bilerek belgesinde belirtilen alandan fazla yerde veya izin
belgesinde kayıtlı yerden başka yerde kenevir ekimi yapan kişi, elli
günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.”
“Münhasıran esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi
yapan kişi bir yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu madde kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden
ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır.”
MADDE
80- 2313 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- Uyuşturucu maddeleri 15 inci maddede
zikredilenlerden başkalarına satan ecza ticarethaneleri sahip
ve mesul müdürleri ile tabip reçetesi olmadan satan eczane sahip
veya mesul müdürleri Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri uyarınca
cezalandırılır.”
MADDE
81- 2313 sayılı Kanunun 25 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- 17 nci maddede yazılı vesikaları almayı
ihmal eden veya saklamayan yahut bu Kanunda zikredilen defterleri
tutmayan ecza ticarethaneleri sahip ve mesul müdürlerine mahallî
mülkî amir tarafından beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.”
MADDE
82- 2313
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci fıkrada belirtilen maddelerden herhangi
birini izinsiz imal, ithal ve ihraç edenler, nakledenler veya bulunduranlar,
satın alanlar veya satanlara, mahallî mülkî amir tarafından onbin
Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, bu maddelerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir.
Birinci fıkrada belirtilen maddelerden herhangi
birini, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imalatında kullanılmak
amacıyla imal, ithal veya ihraç edenler, nakledenler veya bulunduranlar,
satın alan veya satanlar, Türk Ceza Kanununun 188 inci maddesine göre
cezalandırılır.”
MADDE
83-
14/6/1934 tarihli ve 2510 sayılı İskan Kanununun 46 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 46- 43, 44 ve 45 inci maddelerdeki mecburiyetleri
yapmayan, bu maddelere muhalif hareket eden ve iskan işlerinde
özensizlik gösteren kamu görevlilerine mahallî mülkî amir tarafından
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
84-
21/6/1934 tarihli ve 2527 sayılı Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanununun
10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Verilmesi mecburi olan basma yazı ve resimleri
müddeti içinde vermeyenlere mahallî mülkî amir tarafından ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, verilmesi gereken
basma yazı ve resimlere elkonularak Milli Eğitim Bakanlığına devredilmek
üzere mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
MADDE
85-
7/6/1935 tarihli ve 2767 sayılı Sıtma ve Frengi İlaçları İçin Kanunun
2 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1 inci maddeye göre monopol altına alınan ilaç ve
filmlerden Türkiye Kızılay Cemiyetinden başka şahıslar namına gelenler
gümrükten geçirilmez. Sahibi olmayan ilaç ve filmlerle kaçak olarak
yurda sokulmak istenilen veya bu şekilde girmiş bulunanlar derhal
müsadere edilerek Türkiye Kızılay Cemiyetine devredilir. Muhbir
ve müsadirlere Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümlerine göre
ikramiye verilir.”
“1 inci maddede yazılı ilaç ve filmleri kaçak olarak
yurda ithal eden veya ithale teşebbüs edenler, malların miktarı ve
değerine göre yüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
86-
27/1/1936 tarihli ve 2903 sayılı Pamuk Islahı Kanununun 7 nci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere mahallî
mülkî amir tarafından üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
87-
11/6/1936 tarihli ve 3039 sayılı Çeltik Ekimi Kanununun 11 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İzinsiz ve fakat kanunun hükümlerine uygun olarak
çeltik ekenlere ektikleri her dekar için elli Türk Lirası idarî para
cezası verilir. İzinsiz yapılan çeltik ekimi aynı zamanda bu Kanunun
ve bu Kanuna göre yapılacak idarî ve fenni talimatların hükümlerine
uygun olmazsa, ekilen her dekar için yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Ayrıca, komisyonca gerek görülmesi ve karar verilmesi
hâlinde zabıta kuvvetleriyle bu gibi çeltikliklerin suyu da kesilir.”
MADDE
88-
3039 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Sıhhi zararı olduğu hâlde istenildiği zaman sularının
tamamen ve az zamanda boşaltılmasını temin edecek savakları olan
bendlerin uzaklığı kesik sulama usulünde olduğu gibidir. Bu bendlerin
çeltik arkları gibi muayyen zamanlarda açılıp sulara serbest akıntı
verilmesi gerekir. Bu hükümlere aykırı hareket edenlere, ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Çeltik biçildikten sonra ertesi
yıl ekim hazırlıklarına başlanıncaya kadar çeltikliklerin yine
su altında bırakılması yasaktır. Ancak milleme, zararlı hayvanların
öldürülmesi gibi maksadlarla sıtma sürfelerinin yaşamayacağı
kış ayları içinde bu yerlerin su altında bırakılmasına komisyonca
izin verilebilir. Başka zamanlarda ise bir haftaya kadar izin verilebilir.
Bunun aksini yapanlara her dekar için on Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
MADDE
89-
3039 sayılı Kanunun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Kesik sulama tatbik olunan yerlerde çeltik
komisyonunun tespit ettiği zamanlarda çeltik tarlalarını tamamen
susuz bırakmayanlara ve bu maksadlarla suyu kesik ana arkların suyunu
açmak teşebbüsünde bulunanlara yüzelli Türk lirası idarî para cezası
verilir ve tekrarında bunları yapanların suları büsbütün kesilir.”
MADDE
90-
3039 sayılı Kanunun 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 27- Çeltikliklerde çalıştırılan işçilerin
sıhhatlerinin korunması için konulan hükümlere aykırı hareket
edenlere veya mükellef oldukları vazifeleri yapmayanlara yüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Tekrarlayanlara bu ceza verilmekle
beraber komisyonca bunlara çeltik ekimi yasak edilir.”
MADDE
91-
3039 sayılı Kanunun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Bu Kanun hükümleri içinde çeltikliklerin
yeniden yapılması, idare ve ıslahı, suların sevk ve idaresi ve bunun
gibi hususlar hakkında bu Kanunda yazılı yasaklara aykırı hareket
edenlere veya mükellef oldukları vazifeleri yerine getirmeyenlere
ve çeltik komisyonu kararlarını yapmayanlara yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, bu fiilin tekrarı hâlinde bu ceza
verilmekle beraber komisyonca bunlara çeltik ekimi yasak edilir.”
MADDE
92-
3039 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 30- Bu Kanunda yazılı idarî para cezalarına
çeltik komisyonlarınca karar verilir.”
MADDE
93-
3039 sayılı Kanunun 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 31- Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî
para cezaları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine göre
tahsil olunarak ilgili il özel idaresinin hesabına aktarılır.
Hususi idareler, buna karşı her yıl bütçelerine
çeltik ekimi için, çeltik komisyonunca yapılacak masrafa karşılık
olmak üzere gelir kısmına koyduğu gelir kadar masraf kısmına da aynı
tahsisatı koymak mecburiyetindedir. Şu kadar ki, hususi idareler,
herhangi bir zamanda gelirden karşılığı olmadıkça sarfiyat yapamazlar.
Her yıl içinde kalan para hususi idarelerce çeltik komisyonu emrine
o yerin Ziraat Bankasına yatırılır. Bu para çeltik komisyonunun
teklifi ve Ziraat Vekilliğinin imzasıyla mahallî çeltik işlerinin
ileri götürülmesi hususlarında kullanılır ve yıl sonunda bu sarfiyatın
hesabı Ziraat Vekilliğine verilir.
Çeltik komisyonlarının masrafları için komisyon
nam ve hesabına hususi idarelerce tahsil edilmiş para bulunmadığı
takdirde bu işler için icab eden tahsisat Ziraat Vekilliğince hususi
idarelere verilir. Şu kadar ki; masraf geliri aşarsa karşılığı Ziraat
Vekilliği bütçesinde Çeltik Ekimi Kanununun tatbiki masrafı adı
ile açılacak fasıldan hususi muhasebeler emrine tediye olunur.
MADDE
94-
3039 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 33- Çeltik komisyonunun memur olmayan üyeleri
ve mutemet heyetleri üyeleriyle su korucularına karşı, vazifelerini
yaptıkları sırada, suç işleyenler hakkında, Türk Ceza Kanununun
kamu görevlileri aleyhine suç işleyenlere dair olan hükümleri
tatbik olunur.”
MADDE
95-
10/2/1937 tarihli ve 3122 sayılı Öğretici ve Teknik Filimler Hakkında
Kanununun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- 3 üncü maddede yazılı mecburiyete riayet
etmeyenlere mahallî mülkî amir tarafından ikiyüzelli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
96-
19/4/1937 tarihli ve 3153 sayılı Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle
Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanunun 11 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- Mütehassıs olduğu hâlde bu Kanunda yazılı
müesseseler için izin almayan kişiye üçbin Türk Lirası; bu müesseseleri
açan mütehassıs olmayanlara ise, beşbin Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
MADDE
97-
3153 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- 3 üncü maddede adı geçen nizamnamedeki
vasıf ve şartlara uygun olmayan cihazları kullananlara üçbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
98-
17/12/1937 tarihli ve 3284 sayılı Bazı Maden Hurdalarının Dışarı Çıkarılmasının
Yasak Edilmesi ve Satın Alınması Hakkında Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Yasaklanmış olmasına rağmen, 1 inci maddede
yazılı hurdaları;
a) Yurt dışına çıkarmaya teşebbüs edenlere
bin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına
kadar,
b)Yurt dışına çıkaranlara hurdanın piyasa değerinin
iki katı,
idarî para cezası verilir.
Ayrıca, birinci fıkranın (a) bendinde sayılı kabahat
konusu eşyaya elkonulur ve mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.
Bu maddede yazılı olan idarî yaptırım kararları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.
Mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilen
hurda, askerî fabrikalara teslim edilir.”
MADDE
99- 17/6/1938
tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki madde hükümlerine aykırı harekette
bulunanlar, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile
cezalandırılır.”
MADDE
100- 20/6/1938
tarihli ve 3467 sayılı Yüksek Mühendis ve Teknik Okulları Mezunlarının
Mecburi Hizmetlerine Dair Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Yukarıdaki madde hükmüne göre diploma
veya ruhsatnameyi hamil olmadıkları hâlde sanatlarını yapanlar
üç aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bunları
istihdam eden hakiki veya hükmi şahıslar dahi 4 üncü maddede yazılı
tazminatı bir misil fazlasıyla kendi üzerlerine almış olurlar.”
MADDE
101- 20/6/1938
tarihli ve 3468 sayılı Pul ve Kıymetli Kağıtların Bayiler ve Memurlar
Vasıtasiyle Sattırılmasına ve Bunlara Satış Aidatı Verilmesine
Dair Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Pul ve kıymetli kâğıt bayiliği yapabilmek
için mahallin en büyük maliye memurundan ruhsat tezkeresi almak
şarttır. Noterler ve kendilerine izin verilen memurlar bu kayidden
müstesnadır.
Ruhsat tezkeresi almaksızın pul ve kıymetli kağıt
satanlara, almakla yükümlü oldukları ruhsat tezkeresi resminin
beş misli idarî para cezası verilir.
İzin almaksızın pul ve kıymetli kâğıt satan memurlara,
bulundukları mahalle mahsus bayi ruhsat tezkeresi resminin beş
misli idarî para cezası verilir.
Pul ve kıymetli kağıtları kıymetinden fazla bedelle
satanlara fazla bedelle sattığı pul ve kıymetli kâğıt bedellerinin
beş misli idarî para cezası verilir. Ancak, verilecek idarî para cezasının
miktarı yüz Türk Lirasından az olamaz. Tekrarı hâlinde bayilerin
ruhsat tezkeresi iptal edilir ve bir daha kendilerine ruhsat tezkeresi
verilmez.”
MADDE
102- 3468
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- 5 inci maddede yazılı idarî yaptırımlara
karar vermeye defterdar veya mal müdürü yetkilidir.”
MADDE
103-
26/1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin
Aşılattırılması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu hükme aykırı hareket edenler hakkında zarar görenin şikâyeti üzerine üç aya kadar hapis veya
adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
104-
3573 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki fıkra gereğince kurulacak birliklerin
kuruluş ve çalışma esasları ile zeytinliklerin bakımı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca üç ay içinde hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Belirlenecek bu kurallara göre zeytinliklerine bakmayan üreticiye
ağaç başına on Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
105-
3573 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye
sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları
kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam
yapılaşma, zeytinlik alanının % 10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin
ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının fenni gerekçeye
dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa
ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu hâlde dahi kesin zaruret görülmeyen
zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlere
ağaç başına altmış Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
106-
3573 sayılı Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Bu Kanun hükümlerine göre idarî para cezasına
karar vermeye mahallî mülkî amir yetkilidir.”
MADDE
107-
7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun
64 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 64- Milli Müdafaa mükellefiyetine tabi tutulan,
mallarını mevcut olmasına rağmen vermeyenlerden bu mallar zorla
alınır ve haklarında üç aya kadar hapis cezasına hükmolunur.”
MADDE
108-
3634 sayılı Kanunun 65 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 65- Bu Kanun mucibince salahiyettar makamlara
bildirmeğe mecbur oldukları hususatı suiniyetle yanlış olarak
bildirenler haklarında üç aya kadar hapis cezasına hükmolunur.”
MADDE
109-
3634 sayılı Kanunun 67 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 67- 27 nci maddede yazılı mecburiyetlere
riayet etmeyenlere mahallî mülkî amir tarafından ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
110-
3634 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kanunun 1 inci maddesinde yazılı hâllerde milli
müdafaa mükellefiyetine tabi tutulduğu sahiplerine tebliğ edilen
her türlü nakil ve cer vasıtalarını, kabul edilebilir bir sebebe
dayanmaksızın milli müdafaa mükellefiyeti komisyonunun tayin
ettiği müddet zarfında bildirdiği yerde bulundurmayanlar, yirmi
günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
111-
3634 sayılı Kanunun 69 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 69- Milli Müdafaa mükellefiyetine tabi tutulan
madenleri işletenler mükellefiyet emrini suiniyetle yapmadıkları
takdirde altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Milli Müdafaa mükellefiyetinin tatbikinden sonra
çıkarmış oldukları madenleri ciheti askeriyenin müsaadesi olmaksızın
başkalarına vermiş olanlar, birinci fıkra hükmüne göre verilen hapis
cezasının yanı sıra beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, verilecek adlî para cezasının miktarı suçun konusunu oluşturan
madenlerin piyasa değerinden az olamaz.”
MADDE
112-
3634 sayılı Kanunun 70 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Milli Müdafaa mükellefiyetine tabi tutulan
sınai müesseselerin sahipleri veya işletenleri mükellefiyet
emrini suiniyetle yapmadıkları takdirde altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
Milli Müdafaa mükellefiyetinin tatbikinden sonra
ciheti askeriyenin müsaadesi olmaksızın başkalarına mamul veya
mahsul verenler, birinci fıkra hükmüne göre verilen hapis cezasının
yanı sıra beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, verilecek adlî para cezasının miktarı suçun konusunu oluşturan
mamul ve mahsullerin piyasa değerinden az olamaz.”
MADDE
113-
3634 sayılı Kanunun 71 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 71- Manevralarda atış yapılan ve hususi işaret
ve alametlerle girilmesi yasak edilen yerlere girenler ve bu mahallere
hayvan sokanlara mahallî mülkî amir tarafından elli Türk Lirası kadar
idarî para cezası verilir.”
MADDE
114-
5/7/1939 tarihli ve 3670 sayılı Milli Piyango Teşkiline Dair Kanunun
13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Biletlerin, üzerinde yazılı kıymetlerden
daha yüksek fiyatla satılması memnudur. Hilafına hareket eden bayiler
yüksek fiyatla sattıkları beher bilet için ikiyüz Türk Lirası idarî
para cezasıyla cezalandırılacakları gibi bayilik ruhsatnameleri
de o yerin en büyük mülkî amiri tarafından geri alınır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
115-
2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında
Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Bu Kanunda yazılı istisnalar ile idarî
para cezaları dışında koruma veya ihtiyar meclislerinin bu Kanun
hükümlerine göre verecekleri kararlar aleyhine alakalılar tarafından
kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren on gün zarfında
murakabe heyetine müracaat ve itiraz olunabilir. Murakabe heyetinin
verdiği;
a) İdarî para cezasına ilişkin kararlarına karşı
Kabahatler Kanunu hükümlerine göre,
b) Diğer kararlarına karşı bu Kanun hükümlerine
göre,
kanun yoluna başvurulabilir.”
MADDE
116-
4081 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine “çıkarmak” ibaresinden sonra
gelmek üzere “disiplin” ibaresi eklenmiştir.
MADDE
117-
4081 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun ile vazifedar olanların vazifeleri dolayısıyla
işledikleri suçlarla ilgili olarak Türk Ceza Kanununun kamu görevlilerine
ilişkin hükümleri tatbik olunur.
Bu gibilerin ifa ettikleri vazifeden dolayı kendilerine
karşı görevleriyle bağlantılı olarak işlenen suçlar kamu görevlileri
aleyhine işlenmiş sayılır.”
MADDE
118-
4081 sayılı Kanunun 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 31- Murakabe heyetlerinin 8 inci maddenin
(V) numaralı bendine göre ittihaz edecekleri tedbirlere aykırı
harekette bulunanlara, koruma veya ihtiyar meclislerince elli
Türk Lirasından ikiyüzelli Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
Sahip bulunduğu hayvanları mahallî adetlere aykırı
olarak başıboş bırakan kişiye, koruma veya ihtiyar meclisi tarafından,
başıboş bırakılan her bir hayvanla ilgili olarak on Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ancak her defasında verilecek ceza ikiyüz
Türk Lirasından fazla olamaz.
Bu Kanun hükümleri uyarınca verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın tamamı koruma sandığına irat kaydolunur.”
MADDE
119- 14/1/1943
tarihli ve 4373 sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma
Kanununun 15 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Davet anında köy ve kasabalarında bulunup da sıhhi
vaziyetleri müsait olduğu hâlde ve başkaca makbul bir sebep olmaksızın
bu davete icabet etmeyenler ile gidip çalışmayanlar, kaymakam veya
valinin kararıyla Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi uyarınca
cezalandırılır.
6 ncı maddede yazılı memurlardan hadise mahalline
yardımcı göndermeyenlerle bu Kanunun hükümlerini tatbikte ihmali
görülenler Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırılır.”
MADDE
120- 16/7/1943
tarihli ve 4473 sayılı Yangın, Yersarsıntısı, Seylap veya Heyelan
Sebebiyle Mahkeme ve Adliye Dairelerinde Ziyaa Uğrayan Dosyalar
Hakkında Yapılacak Muamelelere Dair Kanunun 35 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 35- Bir işe ait vesika kimin elinde ise o kimse
yenilemeyi yapan merciin emriyle bu vesikayı vermeğe mecburdur.
Bu makamlarca vesika asıllarının alıkonulmasına lüzum görülmezse
suretleri alınarak aslı iade edilir. Asılları alıkonulan vesikaların
suretleri bedava tasdik olunur. Mahkeme veya büro veya tetkik mercii
tetkik ettiği maddeye müteallik olarak hakiki ve hükmi her şahıstan
lüzum gördüğü her suali sorabilir. Bu suallere doğru olarak ve tayin
edilen müddette cevap vermek mecburidir. Bu müddet beş günden aşağı
ve yirmi beş günden yukarı olamaz.
Bu Kanun kapsamına giren belgeleri, açıkça istenmesine
rağmen, kendisinde bulunduğu hâlde yetkili kamu görevlisine vermeyen
kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanun kapsamına giren belgelerle ilgili bilgileri
açıkça istenmesine rağmen, yetkili kamu görevlisine vermeyen veya
yanlış bilgi veren kişi üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu madde hükümleri bir doğal veya sosyal felaket
dışında herhangi bir sebeple belgelerin yok olması veya kaybedilmesi
hâlinde de uygulanır.
Bu maddede yazılı suçlar bir avukat tarafından yapılmışsa
doğrudan doğruya veya yukarıda belirtilen makamlardan verilecek
müzekkere üzerine hakkında baro tarafından ayrıca disiplin cezası
dahi tayin olunur.
Baro, disiplin cezası tayini hususunda mahkemece
verilecek beraat kararıyla mukayyet değildir.”
MADDE
121-
4473 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma evresi genel hükümler uyarınca yenilenir.”
MADDE
122- 4473
sayılı Kanunun 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 38- Kovuşturma evresinde dosyaların noksanı
mahkemece ikmal edilir.
Dosya yoksa veya mevcudu duruşma yapılmasına imkan
vermeyecek derecedeyse soruşturma
yeniden yapılır.”
MADDE
123-
4473 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 43- Bir doğal veya sosyal felaket nedeniyle
ya da başka herhangi bir sebeple belgelerin yok olması veya kaybolması
hâlinde dava zamanaşımı süresi dosya kovuşturma işlemlerine devam
edecek ölçüde tamamlanıncaya kadar işlemez. Ancak, dosyanın yok
edilmesine veya kaybolmasına kasten sebebiyet verilmemiş olması
hâlinde bu durma süresi beş yıldan fazla olamaz.”
MADDE
124- 7/8/1944
tarihli ve 4654 sayılı Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Müdafaa
Mükellefiyeti Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine göre tesis edilen mükellefiyetlerde
davete icabet etmeyenlerle icabetten sonra kaçanlar veya verilen
vazifeleri ihmal edenler veya bu Kanunun tatbikini her hangi bir
şekilde zorlaştıranlar Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi hükmü
uyarınca cezalandırılır. İdarî para cezasına, mahallî mülkî amir tarafından
karar verilir.”
MADDE
125-
4654 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Bu Kanun hükümlerine göre müdafaa işlerinde
kullanılmak üzere hazırlanmış veya bu işte tahsis kılınmış olan tesisatı
ve eşyayı kasten tahrip edenler veya hasara uğratanlar ve bu işe tahsis
edilmiş olan esliha, cephane ve teçhizatı zorla alanlar ve çalanlar
iki seneden sekiz seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Zararın taksirle meydana gelmesi halinde, faile
altı aydan üç seneye kadar hapis cezası verilir.”
MADDE
126- 10/6/1946
tarihli ve 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanunun
20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- Bu Kanunda yazılı sebeplerle:
a) Yolculuğuna izin verilmemiş,
b) Denize elverişlilik belgesi almamış,
c) Belgesi battal edilmiş,
d) Belgesinin süresi geçmiş ve idarece uzatılmamış,
olmasına rağmen sefere çıkan ticaret gemisi derhal
seferden alıkonularak muhafaza edilmek üzere en yakın elverişli
limana çekilir. Gemideki yükün gideceği yere götürülmesi için
gerekli bütün masraflar donatan tarafından karşılanır. Ayrıca;
gemiyi sevk ve idare eden kaptan ile gemi donatanına beşbin Türk Lirasından
yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Geminin muhafaza edilmek üzere limana çekilmesi
ve limanda tutulması, yük ve yolcuların gidecekleri yere götürülmesi
dolayısıyla oluşan bütün masraflar ile idarî para cezaları eksiksiz
olarak ödendiği takdirde 4 üncü madde hükümleri çerçevesinde gemi
serbest bırakılır.
Geminin alıkonulduğu tarihten itibaren otuz gün
geçmesine rağmen kaptan veya donatanın bu madde hükümlerine göre
yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde gemi, limanın bulunduğu
yerin mülkî amirliği tarafından ihale mevzuatı hükümlerine bağlı
olmaksızın satılır. Satıştan elde edilen gelirden geminin limana
çekilmesi ve muhafaza edilmesi için gerekli olan bütün masraflar
karşılandıktan ve para cezası tahsil edildikten sonra bakiye miktarın
kalması hâlinde bu miktar donatanın veya yasal temsilcisinin başvurusu
üzerine kendisine ödenir.
Geminin satışının gerçekleştirilememesi veya
gerçekleştirilmekle beraber satış bedelinin masrafları ve para
cezasını karşılamaması hâlinde bu miktar 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre donatandan ve gemi
kaptanlarından müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre
tahsil edilir.
Donatanın yabancı gerçek veya tüzel kişi olması
veya kaptanın Türk vatandaşı olmaması hâlinde bu masraflar aylık
yüzde beş gecikme zammıyla birlikte genel hükümlere göre tahsil
olunur.”
MADDE
127-
4922 sayılı Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Yolcu taşımasına izin verilmemiş bir ticaret
gemisiyle ilgili olarak da 20 nci madde hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun 11 inci maddesine göre belirlenen yükleme
markası üzerindeki yükleme çizgilerinin gösterdiği hadden fazla
yükle yolculuk yapan gemi derhal seferden alıkonularak en yakın elverişli
limana çekilir. Gemideki yükün gideceği yere götürülmesi için
gerekli bütün masraflar donatan tarafından karşılanır. Ayrıca gemiyi
sevk ve idare eden kaptan ile gemi donatanına beşbin Türk Lirasından
yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Geminin limana çekilmesi, limanda tutulması ve fazla yükünün boşaltılması dolayısıyla oluşan
bütün masraflar ile idarî para cezaları eksiksiz olarak ödendiği
takdirde gemi serbest bırakılır.
Yetkili olmadığı hâlde yükleme markasının yerini
değiştirenler üç aydan altı aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Donatanın kanuna aykırı emrine uymuş olması,
kaptanı sorumluluktan kurtaramaz.’
MADDE
128-
4922 sayılı Kanunun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- 12 nci maddede yazılı tehlikeli eşyayı
tüzükte belirtilen hükümlere aykırı olarak yükleyen veya taşıyan
gemi kaptanına beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir. Gemi donatanı ile ilgili olarak
bu cezanın üst sınırı yüzbin Türk Lirasıdır.
12 nci maddede yazılı tehlikeli eşyayı kişilerin
hayatı veya sağlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde taşıyan
kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
129-
4922 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 23- Tüzükle belirtilen yardım isteme işaretlerini
yerinde ve gereği gibi kullanmayanlarla bu Kanunun 10 uncu maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket eden kaptana beşbin
Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
Deniz kazasının gerçekleşmesi hâlinde Türk Ticaret
Kanununun 982 ve 984 üncü maddeleri hükümlerine göre deniz raporu
almayan veya bu raporun tasdikli bir örneğini kazadan sonra uğradığı
liman reisliği bulunan ilk limanda liman reisliğine vermeyen gemi
kaptanı iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları yetkili liman
başkanları ile sahil güvenlik bot komutanları tarafından verilir.”
MADDE
130-
4922 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- Bu Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrası ile 14, 15 ve 16 ncı maddelerindeki yardım yükümlülüklerinin
her birine aykırı hareket eden kaptanlar, Türk Ceza Kanununun 98 inci
maddesi hükmüne göre cezalandırılır.”
MADDE
131-
10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 66 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66- İl genel kurulu veya idare kurulları yahut
en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye
istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin
tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya
riayet etmeyenler, mahallî mülkî amir tarafından Kabahatler Kanununun
32 nci maddesi hükmü uyarınca cezalandırılır.”
MADDE
132- 11/2/1950
tarihli ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Karayolları Genel Müdürlüğü işletiminde olan
erişme kontrollü karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini
ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine Karayolları
Genel Müdürlüğünce geçiş ücretinin on katı kadar idarî para cezası
verilir.”
MADDE
133-
2/3/1950 tarihli ve 5584 sayılı Posta Kanununun 56 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- 8 inci maddede yazılı yasağa aykırı
olarak posta pullarıyla ücret alınmakta kullanılan değerli kağıtları
satanlara yüz Türk Lirası idarî para cezası ve 7 nci maddede yazılı
ücret alma makinelerini izinsiz satan ve kullananlara beşyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE 134- 5584 sayılı Kanunun
57 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 57- İzin almadan posta kutularını, abone kutularını
ve bunları açacak anahtarları yapanlara, bunları kullananlara,
taşıtlara posta taşıtları şeklini verenlere veya bunları kullananlara,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüzelli Türk Lirası idarî
para cezası verilir.”
MADDE
135-
5584 sayılı Kanunun 58 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 58- Tehlikeli oldukları için kabulü yasak
olan maddeleri posta ile gönderenlere, fiili suç oluşturmadığı takdirde,
dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
136-
5584 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 59- I- A) Posta tekeli altında bulunan maddeleri
kaçak olarak götürenlerle bilerek bunlarla gönderenler,
B) Başkalarının adlarına olan tekele bağlı maddeleri
bir araya toplayıp posta ile yollayanlar,
C) 22 nci madde hükmünü ihlal edenler,
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezasıyla cezalandırılırlar.
II- Bu sebeplerle verilmemiş olan posta ücretleri
de dört kat alınıp dörtte üçü kaçağı tutana verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin
mülkî amiri tarafından verilir.”
MADDE
137-
5584 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İzinsiz posta faaliyetinde bulunulması
MADDE 60- Bu Kanun kapsamına giren faaliyetleri
ilgili makamlardan gerekli izinler alınmaksızın ticari amaçla yürüten
kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para
cezasıyla cezalandırılır. Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi hâlinde ilgili tüzel kişi hakkında tüzel
kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
MADDE
138- 15/7/1950
tarihli ve 5681 sayılı Matbaalar Kanununun 6 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Bu Kanunun 1 inci maddesine göre beyanname
vermeden matbaa açanlarla 2, 4 ve 5 inci maddeleri hükümlerine aykırı
hareket edenler, Cumhuriyet savcısı tarafından yüz Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
139-
5681 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Hakikate aykırı beyanname veren kimse,
üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
140-
15/7/1950 tarihli ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve
Seyahatleri Hakkında Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Türkiye’den sınır dışı edilenler İçişleri Bakanlığının
hususi müsaadesi alınmadıkça Türkiye’ye dönemezler, bunlardan
ağır ceza mahkemesinin görevine giren bir suçtan dolayı Türkiye’de
mahkûm olmuş ve cezası çektirilerek sınır dışı edilmiş olanlar bir
daha Türkiye’ye giremezler; ancak İçişleri Bakanlığının müsaadesiyle
durmadan transit geçmeleri caizdir.”
MADDE
141-
5683 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- 12 ve 15 inci maddelerle 18 veya 19 uncu
maddeler hükümlerine makbul bir sebebe müstenit olmaksızın riayet
etmeyenlere mahallî mülkî amir tarafından yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
MADDE
142- 5683
sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Sınır dışı edildikleri veya Türkiye’yi
terke davet olundukları halde müsaadesiz gelmeye mütecasir olan
yabancılar bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu suretle mahkûm edilen yabancılar cezaları çektirildikten sonra
sınır dışı edilirler.”
MADDE
143-
5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun
68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68 - Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları
hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen,
çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü
işaret ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden,
izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği
bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin
en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa
hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp
ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek
uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme
olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep
edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan
kaldırmaz.
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa
hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında ikinci
fıkradaki şıklardan birini kullanabilir.
İkinci ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka
hak sahiplerince uygulanabilmesi için eser sahibinin bu Kanunun
52 nci maddesine uygun yazılı çoğaltma izni aranır.
Hak sahiplerinden biri ikinci ve üçüncü fıkralar
uyarınca talepte bulunduklarında Ceza Muhakemesi Kanununun el koymaya ilişkin hükümleri
delil elde etmek amacı dışında uygulanmaz.
Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı
onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün
hak ve yetkileri ileri sürebilir.”
MADDE
144-
5846 sayılı Kanunun 71 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“1. Manevî, mali veya bağlantılı haklara tecavüz
MADDE 71- Bu Kanunda koruma altına alınan fikir ve
sanat eserleriyle ilgili manevi, mali veya bağlantılı hakları ihlal
ederek:
1. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi
kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan,
değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan
araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen
veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya
ödünç vermek suretiyle ya da
sair
şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel
kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında
bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
2. Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde,
hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.
3. Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
4. Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş
bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı
aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
5. Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya
aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
6. Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış
bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan
kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.”
Bu Kanunun Ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında
bahsi geçen fiilleri yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış
hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında,
fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur.
Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış,
dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı
satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden
önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını
sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği
gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.”
MADDE
145-
5846 sayılı Kanunun 72 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“2. Koruyucu programları etkisiz kılmaya yönelik
hazırlık hareketleri
MADDE 72- Bir bilgisayar programının hukuka aykırı
olarak çoğaltılmasının önüne geçmek amacıyla oluşturulmuş ilave
programları etkisiz kılmaya yönelik program veya teknik donanımları
üreten, satışa arz eden, satan veya kişisel kullanım amacı dışında
elinde bulunduran kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.”
MADDE
146-
5846 sayılı Kanunun 75 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“II- Soruşturma ve kovuşturma
MADDE 75- 71 ve 72 nci maddelerde sayılan suçlardan
dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikâyete bağlıdır. Yapılan
şikayetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya
üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge
ve sair delilleri Cumhuriyet başsavcılığına vermeleri gerekir.
Bu belge ve sair delillerin şikâyet süresi içinde Cumhuriyet başsavcılığına
verilmemesi hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Bu Kanunda yer alan soruşturma ve kovuşturması şikayete
bağlı suçlar dolayısıyla başta Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler
tarafından, eser üzerinde manevi ve malî hak sahibi kişiler şikâyet
haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla durumdan haberdar
edilirler.
Şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı suç konusu eşya
ile ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre elkoyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri
yapar. Cumhuriyet savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka
aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla
sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir. Ancak,
bu karar yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunulur. Hâkim tarafından
yirmidört saat içinde onaylanmayan karar hükümsüz kalır.”
MADDE
147-
5846 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 76- Bu Kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden
doğan davalarda, dava konusunun miktarına ve Kanunda gösterilen
cezaya bakılmaksızın, görevli mahkeme Adalet Bakanlığı tarafından
kurulacak ihtisas mahkemeleridir. İhtisas mahkemeleri kurulup
yargılama faaliyetlerine başlayıncaya kadar, asliye hukuk ve asliye
ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği
ve bu mahkemelerin yargı çevreleri Adalet Bakanlığının teklifi
üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
Bu Kanun kapsamında açılacak hukuk davalarında
mahkeme, davacının iddianın doğruluğu hakkında kuvvetli kanaat
oluşturmaya yeter miktar delil sunması hâlinde, korunmakta olan
eserler, fonogramlar, icralar, filmler ve yayınları kullananların,
bu Kanunda öngörülen izin ve yetkileri aldıklarına dair belgeleri
veya tüm yararlanılan eser, fonogram, icra, film ve yayınların listelerini
sunmasını isteyebilir. Belirtilen belge veya listelerin sunulamaması
tüm eser, fonogram, icra, film ve yayınların haksız kullanılmakta olduğuna
karine teşkil eder.”
MADDE
148-
5846 sayılı Kanunun 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 77- Esaslı bir zararın veya ani bir tehlikenin
yahut emrivakilerin önlenmesi için veya diğer her hangi bir sebepten
dolayı zaruri ve bu hususta ileri sürülen iddialar kuvvetle muhtemel
görülürse hukuk mahkemesi, bu Kanunla tanınmış olan hakları ihlal
veya tehdide maruz kalanların ya da meslek birliklerinin talebi
üzerine, davanın açılmasından önce veya sonra diğer tarafa bir
işin yapılmasını veya yapılmamasını, işin yapıldığı yerin kapatılmasını
veya açılmasını emredebileceği gibi, bir eserin çoğaltılmış nüshalarının
veya hasren onu imale yarıyan kalıp ve buna benzer sair çoğaltma vasıtalarının
ihtiyati tedbir yolu ile muhafaza altına alınmasına karar verebilir.
Kararda, emre muhalefetin İcra ve İflas Kanununun 343 üncü maddesindeki
cezai neticeleri doğuracağı açıklanır.
Haklara tecavüz oluşturulması ihtimali hâlinde
yaptırım gerektiren nüshaların ithalat veya ihracatı sırasında,
4458 sayılı Gümrük Kanununun 57 nci maddesi hükümleri uygulanır.”
Bu nüshalara gümrük idareleri tarafından el konulmasına
ilişkin işlemler Gümrük Yönetmeliğinin ilgili hükümlerine göre
yürütülür.”
MADDE
149-
5846 sayılı Kanunun 81 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 81- Musiki ve sinema eserlerinin çoğaltılmış
nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol yapıştırılması
zorunludur. Ayrıca, kolay kopyalanmaya müsait diğer eserlerin çoğaltılmış
nüshalarına da eser veya hak sahibinin talebi üzerine bandrol yapıştırılması
zorunludur. Bandroller, Bakanlıkça bastırılır ve satılır. Bakanlıkça
belirlenen satış fiyatı üzerinden meslek birlikleri aracılığı
ile de bandrol satışı yapılabilir.
Bandrol alınabilmesi için, bandrol talebinde bulunanın
yasal hak sahibi olduğunu beyan eden bir taahhütnameyi doldurması
zorunludur. Bakanlıkça tespit edilen diğer evrak ve belgelerle birlikte
başvuru yapılır. Bakanlık, bu başvuru üzerine başka bir işleme gerek
kalmaksızın on iş günü içinde bandrol vermek mecburiyetindedir. Beyana
müstenit yapılan bu işlemlerden Bakanlık sorumlu tutulamaz.
Bandrol yapıştırılması zorunlu nüshaların tespit
edilmesi ve çoğaltılmasına ilişkin materyalleri üreten veya bu materyallerin
dolum ve çoğaltımını yapan yerler, bu maddede belirtilen taahhütnamenin
bir kopyasını almak, saklamak ve istendiğinde yetkili makamlara
ibraz etmekle yükümlüdür.
Bandrol yükümlülüğüne aykırı ya da bandrolsüz olarak
bir eseri çoğaltıp satışa arz eden, satan, dağıtan veya ticarî amaçla
satın alan ya da kabul eden kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bakanlık ile mülkî idare amirleri bandrollenmesi
zorunlu olan nüshaların ve süreli olmayan yayınların, bandrollü
olup olmadıklarını her zaman denetleyebilir. Gerekli görüldüğünde,
mülkî idare amirleri re’sen veya Bakanlığın talebi ile bu denetimi
gerçekleştirmek üzere illerde denetim komisyonu oluşturabilir.
İhtiyaç hâlinde; bu komisyonlarda Bakanlık ve ilgili alan meslek
birlikleri temsilcileri de görev alabilirler.
Bu denetimler sırasında bu Kanunda koruma altına
alınan hakların ihlal edildiğinin tespiti hâlinde 75 inci maddenin
üçüncü fıkrası uyarınca işlem yapılır.
Bu Kanun kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış,
bandrollü nüshaların da yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü
ve benzeri yerlerde satışı yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket
edenler, Kabahatler Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına
göre cezalandırılır.
Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle
düzenlenir.
Sahte bandrol üreten, satışa arz eden, satan, dağıtan,
satın alan, kabul eden veya kullanan kişi üç yıldan yedi yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bir eserle ilgili olarak usulüne uygun biçimde temin
edilmiş bandrolleri başka bir eser üzerinde tatbik eden kişi, bir yıldan
beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Yetkisi olmadığı hâlde, hileli davranışlarla bandrol
temin eden kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Yetkisi olmayan kişilere bandrol temin eden kişi
iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılır.
Bandrol yükümlülüğüne aykırılığın aynı eserle
ilgili olarak 71 inci maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı
bendinde tanımlanan suçla birlikte işlenmesi hâlinde, fail hakkında
sadece 71 inci maddeye göre cezaya hükmolunur. Ancak, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
Bu Kanunda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin
faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, ilgili tüzel kişi hakkında
Türk Ceza Kanununun tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.”
MADDE
150-
5846 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki hükümlere aykırı hareket edenler
hakkında Borçlar Kanununun 49 uncu maddesi ve Türk Ceza Kanununun
132, 134, 139 ve 140 ıncı maddeleri hükümleri uygulanır.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın
caiz olduğu hâllerde de 4721 sayılı Türk Medenî Kanunun 24 üncü maddesi
hükmü saklıdır.”
MADDE
151-
5846 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında
Borçlar Kanununun 49 uncu maddesi ile koşulları varsa, Türk Ceza Kanununun
134, 139 ve 140 ıncı maddeleri hükümleri uygulanır.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın
caiz olduğu hâllerde de Türk Medenî Kanununun 24 üncü maddesi hükmü
saklıdır.”
MADDE
152-
5846 sayılı Kanunun ek 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 10- Aşağıda belirtilen hâllerde idarî para
cezası uygulanır:
1. 44 üncü madde gereğince alınması zorunlu sertifikaları
almaksızın faaliyet gösteren kişi mahallî mülkî amir tarafından onbin
Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla cezalandırılır.
İlgili tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı
ellibin Türk Lirasıdır.
2. Ek 5 inci madde hükümlerine aykırı olarak derlenmesi
gereken eserleri süresi içinde vermeyen kişi Kültür ve Turizm Bakanlığının
telif haklarının korunmasıyla ilgili biriminin amiri tarafından
bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezasıyla
cezalandırılır.
Bu madde hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın yüzde ellisi Kültür ve Turizm Bakanlığının
hesabına aktarılır.”
MADDE
153-
13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar
Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 26 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- a) Çalıştırdığı
gazeteci ile 4 üncü maddede gösterilen şekilde yazılı iş akdi yapmayan
işverene beher mukavele için yediyüz Türk Lirası,
b) 6 ncı maddenin
ikinci fıkrasında bahsi geçen tazminatı gazeteciye ödemeyen işverene
ikibinbeşyüz Türk Lirası,
c) 18 inci maddede
yazılı ölüm tazminatını hak sahiplerine ödemeyen işverene ikibinbeşyüz
Türk Lirası,
idarî para cezası
verilir, ayrıca yukarıdaki (b) veya (c) bentlerinde yazılı tazminatlar
da hak sahiplerine ödenir.”
MADDE
154-
5953 sayılı Kanunun 27 nci maddesinde yer alan “birmilyarikiyüzmilyon
lira” ibaresi “binbeşyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
155-
5953 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 29- Gazeteciye bu Kanunun 21 inci maddesinde
yazılı yıllık izni vermeyen veya izni vermiş olup da izin
müddetine ait ücreti ödemeyen işverene, yıllık
izin vermediği veya izin süresine ait ücretleri ödemediği kimsenin
izin müddetine tekabül eden ücretler yekununun üç katı kadar idarî
para cezası verilir; ayrıca gazeteciye ödenmesi gereken ücret
toplamı, iki kat olarak ödenir.”
MADDE
156-
5953 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 30- Bu Kanunun 25 inci maddesi hükmüne aykırı
hareket eden işverene ikibinbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürü tarafından verilir.”
MADDE
157-
5953 sayılı Kanunun Ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 3- Bu Kanunun
ek 1 inci maddesinde yazılı fazla saatlerle çalışma ücretlerini
gazeteciye ödemeyen veya mezkur maddede yazılı zam hadlerinden
daha aşağı hesap etmek suretiyle ödeyen işverene, ödemediği fazla
saat ücretleri tutarının veya eksik ödediği ücretler tutarının
iki katı kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
158- 10/07/1953
tarihli ve 6132 sayılı At Yarışları Hakkında Kanunun 7 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Bu Kanun
hükümlerine aykırı olarak her şekil ve surette müşterek bahisler
veya yarış piyangosu tertip ve tanzim edenler ve bunlara ait her türlü
evrakı matbaa, teksir, daktilo, fotokopi ve sair suretlerde düzenleyenler
ve düzenletenler, satanlar, dağıtanlar, sattıranlar veya dağıttıranlar,
üç aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılır. Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi hâlinde ayrıca tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.
Suçun; at sahibi, antrenör, jokey, jokey yamağı,
seyis ve sair yarış hizmetlileri ile birlikte işlenmesi halinde,
verilecek hapis cezası altı aydan az olamaz. Haklarında bu nedenle
soruşturma ve kovuşturma başlatılan bu kişilerin Komiserler Kurulu
kararı ile yarış yerlerine, hipodromlara ve yarışlarla ilgili mahal
ve tesislere girmeleri yasaklanır. Komiserler Kurulunca yarış
yerlerine girmeleri yasaklanan kimselerin isimleri ve kimlikleri
yarış müessesesi ve mahalli mülki amirlere yazılı olarak bildirilir.”
MADDE
159-
10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Ancak, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı,
Hükümet Üyeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri, Kuvvet Komutanları,
Jandarma Genel Komutanı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Başbakanlık ile İçişleri Bakanlığı
müsteşarları, Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü, Sahil Güvenlik Komutanı, Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreter yardımcıları, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreter yardımcıları ve bu görevlerde bulunmuş olanların ruhsatlarında
süre kaydı aranmaz.”
MADDE
160- 6136
sayılı Kanunun 7 nci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar
ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına
giren suçlardan dolayı altı aydan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara,
affa uğramış olsalar bile ateşli silâh taşıma ve bulundurma izni
verilemez.”
MADDE
161-
6136 sayılı Kanunun 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli
silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokar veya sokmaya kalkışır
veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları
29/6/2004 tarihli ve 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silâh, Mühimmat
ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında
Kanun hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle ülkeye sokulmuş
ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya mermileri bir yerden
diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek aracılık
eder, satar veya satmaya aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa
beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar
adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Birinci fıkrada yazılı suçları üçüncü fıkradaki
hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde,
failler hakkında sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve bin günden
onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Birinci fıkradaki fiillerin, suç işlemek amacıyla
kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde,
verilecek cezalar bir kat artırılır.
Ateşli silahın tüfek veya seri ateşli kısa sürede
çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik veya dürbünlü
tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri olması ya da bu
niteliği taşımayan ateşli silahlar veya her türlü mermilerin miktar
bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı
cezalar yarı oranında artırılarak hükmolunur.
Dördüncü fıkrada niteliği belirtilen ateşli silahlar
ile benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde birinci,
ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.”
MADDE
162- 6136
sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli
silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya
bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden
yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü
fıkrasında sayılanlardan olması ya da silâh veya mermilerin sayı
veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla
kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur.
Bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında
sayılanlar dışındaki ateşli silahın bir adet olması ve mutat sayıdaki
mermilerinin ev veya işyerinde bulundurulması halinde verilecek
ceza bir yıldan iki yıla kadar hapis ve yirmibeş günden yüz güne kadar
adlî para cezasıdır.
Ateşli silahlara ait mermilerin pek az sayıda bulundurulmasının
veya taşınmasının mahkemece vahim olarak takdir edilmemesi durumunda
hükmolunacak ceza altı aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para
cezasıdır.
Kuru sıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini
atabilen tabancayı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye
elverişli silah haline dönüştüren kişi, bu maddenin birinci fıkrası
hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
163- 6136
sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14- Her kim, bu Kanun hükümlerine aykırı olarak
4 üncü maddede yazılı olan bıçak veya başkaca aletler yahut benzerlerini
ülkeye sokar, sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına
aracılık eder veya bunları ülkede yapar veya bir yerden diğer bir yere
taşır veya yollar veya taşımaya aracılık ederse iki yıldan beş yıla
kadar hapis ve ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Suç konusu bıçak ve aletlerin niteliği
veya sayı olarak azlığı halinde verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
Birinci fıkradaki eylemleri işlemek amacı ile teşekkül
kuranlar ile yönetenler veya teşekküle mensup olanlar tarafından
sözü geçen fıkrada yazılı suçlar işlenirse failler hakkında beş
yıldan on yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur.
Birinci fıkrada yazılı suçları ikinci fıkradaki
hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde,
birinci fıkraya göre verilecek cezalar bir kat artırılır.
Bu madde kapsamına giren bıçak ve başkaca aletlerin
veya benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki
fıkralara göre hükmolunacak cezalar yarı oranında artırılır.”
MADDE
164- 6136
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak 4 üncü maddede
yazılı olan bıçak veya diğer aletleri veya benzerlerini satanlar,
satmaya aracılık edenler, satın alanlar, taşıyanlar veya bulunduranlar
hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve yirmibeş günden az olmamak
üzere adlî para cezasına hükmolunur.”
“Bu Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında
yazılı olan yivli ve yivsiz silahlarla bıçak ve diğer aletleri, hal
ve şartlara göre sırf saldırıda kullanmak amacıyla taşıyanlar, üç
aya kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
165- 6136
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan,
“264” ibaresi, “174” şeklinde ve dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(A), (B) ve (C) bentlerinde sayılan yerlere silahla
giren veya buralarda silâh taşıyan kişiler eylemleri başka bir cezayı
gerektirmiyorsa yirmi günden az olmamak üzere adlî para cezası ile
cezalandırılır, ayrıca silâh ruhsatları bulundurmaya çevrilir
ve kendilerine bir daha taşıma ruhsatı verilmez.”
MADDE
166-
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 107 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan kimseler,
bu vazifeleri dolayısıyla amme borçlusunun ve onunla ilgili kimselerin
şahıslarına, mesleklerine, işlerine, muamele ve hesap durumlarına
ait öğrendikleri sırlarla, gizli kalması lazım gelen diğer hususları
ifşa ettikleri takdirde, Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesine
göre cezalandırılır.”
MADDE
167-
6183 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu madde hükmüne aykırı hareket edenler üç aydan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.”
MADDE
168-
6183 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2. Gizleyerek, kaçırarak muvazaa yolu ile başkasının
uhdesine geçirerek veya aslı olmayan borçlar ikrar ederek, yahut
alındılar vererek gerçeğe aykırı surette, varlığını yok eder veya azaltır
ve geri kalan mallar borcu karşılamaya yetmezse altı aydan üç yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
169-
6183 sayılı Kanunun 111 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 111- Bu Kanuna göre istenen mal bildirimini
gerçeğe aykırı surette yapanlarla, yaşayış tarzları mal bildirimine
uymayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
170-
6183 sayılı Kanunun 112 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 112- Usulü dairesinde mal bildiriminde bulunduktan
sonra, edinilen mallarla, her türlü mallarında, kazanç ve gelirlerinde
olan artmaları 61 inci madde hükümleri gereğince zamanında bildirmemek
suretiyle amme alacağının tahsilini engellemiş veya zorlaştırmış
olanlar bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
171-
6183 sayılı Kanunun 113 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 113- Amme borçlusuna ait ellerinde bulundurdukları
malları 55 inci maddenin son fıkrası gereğince yapılan talebe rağmen
bildirmeyenler altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
172-
6183 sayılı Kanunun 114 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu vazifeyi makbul bir özre dayanmadan zamanında
yerine getirmeyenler elli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
173-
18/12/1953 tarihli ve 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında
Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Aşağıda yazılı haller eczacılık yapmaya
manidir:
A) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, kamunun
sağlığına karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis
cezasına mahkûm olmak,
B) Başka memleketlerde sanatını icradan menedilmiş
olup bu muamelenin haklı olduğu İcra Vekilleri Heyetince kabul
edilmiş olmak;
C) Sanatını yapmasına mani iyileşmez bir hastalığı
bulunmak;
Ç) Sanatını yapmasına mani olacak derecede iki
gözü rüyetten mahrum olmak.”
MADDE
174-
6197 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunda yazılı usullere uygun olarak ruhsatname
almaksızın birinci maddede sayılı yerleri açanlar üç aydan bir seneye
kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Eğer fiil eczacılık yapmak hakkını haiz olmayanlar
tarafından işlenirse, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.”
MADDE
175-
6197 sayılı Kanunun 41 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 41- Bu Kanunun 1 inci maddesinde sayılan
yerlerde ambalajsız veya ambalajı açılmış olarak bozuk veya zamanı
geçmiş veya mağşuş veya gayrisaf ilaç ile ambalajlı olsa bile zamanı
geçmiş ilaç bulunduran kişiye, fiili Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre ceza sorumluluğunu gerektirmediği takdirde, beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, bu ilaç ve sair ecza maddesine
elkonularak imha edilmek üzere mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.”
MADDE
176-
6197 sayılı Kanunun 42 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Bu Kanunun 1 inci maddesinde sayılan
yerlerde ilaç halinde ihzar, imal veya tertip edilmemiş olan bozuk veya
mağşuş ecza ve kimyevi maddeler bulunduğu takdirde, bunlara el konulup
usulüne uygun şekilde yok edilmekle beraber bu yerleri bizzat idare
eden eczacı ile bu Kanunda yazılı sebeplerle eczacının bulunmaması
halinde bu yerlerde mesul müdürlük yapanlara bin Türk Lirasından
üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
177-
6197 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Zehirli veya kimyevi maddelerle tıbbî ecza ve müstahzarların
müsaadesiz satılması yasaktır. Bunları müsaadesiz satan veya satmak
üzere dükkanında bulunduranlar Türk Ceza Kanununun 193 üncü maddesine
göre cezalandırılır.”
MADDE
178-
6197 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- Bu Kanunda yazılı olan yasaklara ve mecburiyetlere
muhalif hareket edenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde ve
bu Kanunda özel hüküm bulunmayan hallerde ikiyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir.”
MADDE
179-
6197 sayılı Kanunun 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- Eczaneyi işletmeye başladıktan sonra
mazeretsiz olarak ve mücbir sebepler dışında eczanesi olan yerlerde
otuz gün, olmayan yerlerde on gün müddetle eczanesini kapalı bırakan
veya teftiş sırasında görülen noksanların tamamlanması için yapılmış
iki yazılı ihtara riayet etmeyen eczacılara, beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
180- 15/2/1954
tarihli ve 6269 sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında
Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Bu Kanunun 2 nci maddesine aykırı hareket
edenler altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
1 inci maddede mezkur diplomaları almış olmayanları bu unvanlarla
çalıştıranlar da aynı ceza ile cezalandırılır.”
MADDE
181- 25/2/1954
tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanununun 11 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- 3 üncü madde hükümlerine riayet etmeyen,
dördüncü maddede yazılı vazife ve salahiyet hudutlarını tecavüz
eden ve 5 inci maddenin ikinci fıkra hükmünü yerine getirmeksizin
serbest çalışan hemşirelere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
182-
2/3/1954 tarihli ve 6301 sayılı Öğle Dinlenmesi Kanununun 7 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Bu Kanun hükümlerine muhalif olarak müstahdem
ve işçilerine öğle dinlenmesi yaptırmayan işveren veya işveren
vekillerine yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunun 5 inci maddesine muhalif hareket eden
işveren veya işveren vekiline, müstahdem veya işçi kazançlarının
veya bu kimselere ait sair hakların daha aşağı hadlere indirilmesinden
dolayı müstahdem veya işçilerin uğradıkları zararın iki katı kadar
idarî para cezası verilir.
Bu maddedeki idarî para cezalarını vermeye belediye
encümeni yetkilidir.”
MADDE
183- 7/3/1954
tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanununun 124 üncü maddesinin (1) ve
(2) numaralı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Müsaade istihsal etmeden jeolojik istikşaf yapanlar
altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
2. Arama ruhsatnamesi, işletme ruhsatnamesi veya
belge almaksızın jeolojik istikşaftan gayri petrol ameliyelerini
yapanlar üç aydan bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
184-
6326 sayılı Kanunun 125 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 125- 1. Bu Kanuna göre israf veya tehlikeli
fiilleri yapanlara, bu fiilleri tespit olunacak bir süre içinde
durdurmaları için, Genel Müdürlük tarafından emir verilir. Bu sürenin
sonunda israf veya tehlikeli fiil devam ederse, devam ettiği her
gün için faillere beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
2. Yukarıda yazılı fiillerden dolayı önemli ve
tamiri kabil olmayan bir hasar meydana gelmişse, faillerine, oluşan
zararın miktarı kadar idarî para cezası verilir. Ancak, bu miktar
onbin Türk Lirasından az olamaz.”
MADDE
185-
6326 sayılı Kanunun 126 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 126- Bu Kanunun verdiği bir hakkın kullanılmasına
yahut bir vazifenin ifasına bilerek ve haksız olarak müdahale eden
veya mani olanlar, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
186-
6326 sayılı Kanunun 127 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 127- Bu Kanuna göre yapılan müracaatlarda
ve muamelelerde bilerek hilafı hakikat beyanda bulunanlar, altı
aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
187-
9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına,
Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına
ve Göreceği İşlere Dair Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 6- Aşağıda yazılı haller, veteriner hekimlik
mesleğinin icrasına mani teşkil eder:
a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, kamunun sağlığına
karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hapis
cezasına mahkûm olmak.
b) Bu Kanun ile teşekkül eden Haysiyet veya Yüksek
Haysiyet Divanı kararları ile meslekini icradan menolunmak.
c) Yüksek Haysiyet Divanınca haklarında diplomalarının
istirdadı kararı ittihaz edilmek.”
MADDE
188-
6343 sayılı Kanunun 65 inci maddesinde yer alan “üçyüzkırkyedimilyon
lira” ibaresi “bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
189- 6343 sayılı Kanunun 66 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66- 6 ncı maddedeki yasaklılık haline rağmen
mesleklerini icra edenlere ikibin
Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
190-
6343 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde yer alan “üçyüzkırkyedimilyon
lira” ibaresi, “bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
191-
6343 sayılı Kanunun 68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- Bu Kanunun 11 inci maddesinde yazılı vasıfları
haiz olmayıp da veteriner hekimlik yapan ve hayvan hastalıklarını
tedavi yolunda bulunanlar, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
192-
6343 sayılı Kanunun 70 inci maddesinde yer alan “seksenyedimilyon
lira” ibaresi, “ikiyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
193-
6343 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde yer alan “bir aydan” ibaresi
madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
194-
6343 sayılı Kanunun 72 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 72- Bu Kanunda yazılı olup da idarî para cezasını
gerektiren fiillerin tekrarı halinde tayin olunacak ceza, iki misli
olarak uygulanır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
195-
6343 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinin onbeşinci fıkrasında yer
alan “Devlet memurlarına” ibaresi “kamu görevlilerine” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE
196-
31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 70 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bunların ücreti de orman idaresi tarafından ödenir.
Bunlara söndürme işinde çalıştıkları müddetçe devlet ormanlarında
orman idaresi, diğer ormanlarda alakalılar tarafından parasız ekmek
ve katık verilir. Başkaca ücret verilmez.”
MADDE
197-
6831 sayılı Kanunun 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 77- Orman
memurları, bu Kanunda tanımlanan suçların işlenmesinin önlenmesi
veya işlenen suçlarla ilgili olarak başlatılan soruşturmadaki
görevleri kapsamında kolluk görevlisi sıfatını taşırlar.
Orman teşkilatında her sınıf, derece ve vazifede
çalışan memurlardan, Çevre ve Orman Bakanlığınca ve Orman Genel Müdürlüğünce
lüzum görülecek olanlar, Bakanlar Kurulunca seçilecek silahla
teçhiz olunurlar.
Bu silahlar memurlara orman idaresince demirbaş
olarak verilir. Ayrıca, kolluk görevi yapan orman memurları idarece
verilecek özel kıyafetle donatılır.
Devlet ormanlarından gayrı ormanlarda çalışan orman
bekçilerine de umumi hükümler dairesinde silah taşıma izni verilebilir.”
MADDE
198-
6831 sayılı Kanunun 78 inci maddesinin (A) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“A) Türk Ceza Kanununda düzenlenen hakkın kullanılması,
meşru savunma veya zorunluluk hallerinde;”
MADDE
199-
6831 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“IV. Kanuna aykırılık oluşturan fiillerin takibi:
MADDE 79- Orman memurları, bu Kanuna aykırılık
oluşturan fiillere ilişkin delilleri bir tutanakla tespit eder. Bu
Kanuna aykırılık oluşturan fiillerin işlenmesi suretiyle elde
edilen orman malları ile bu Kanunda yer alan suçların işlenmesinde
kullanılan nakil vasıtası ve sair eşyaya Ceza Muhakemesi Kanunu
hükümlerine göre elkonulur. Ancak, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı
hallerde elkoyma, orman işletme şefinin yazılı emri ile yapılır.
Ayrıca, orman muhafaza memurları Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre şüphelileri yakalama yetkisine sahiptir.
Sahipleri tarafından tohum ve fidandan yetiştirilen
hususi ormanlarda da bu madde hükümleri uygulanır.
Talep vukuunda polis, jandarma, köy muhtar ve bekçileri
orman memurlarına yardıma mecburdurlar.
Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümleri uygulanır.”
MADDE
200-
6831 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunda yazılı orman suçlarına ilişkin davalardan;
110 uncu maddenin üçüncü fıkrasında gösterilen suçlara ilişkin davalar
asliye ceza mahkemesinde; dördüncü fıkrasında gösterilen suçlara
ilişkin davalar ağır ceza mahkemesinde; beşinci fıkrasında gösterilen
suçlara ilişkin davalar Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi
uyarınca görevlendirilen ağır ceza mahkemesinde; bu suçlar dışında
kalan davalar sulh ceza mahkemesinde görülür.”
MADDE
201-
6831 sayılı Kanunun 84 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 84- Orman Kanununa aykırılık oluşturan fiillerden
dolayı elkonulan ağaç, tomruk, kereste, yakacak ve sair mahsuller,
vazifeli orman memurları tarafından muhafaza edilmek üzere orman
depolarına, orman deposu yoksa ve fiilin işlendiği yer belediye
hudutlarında ise o yer belediyesine, köy hudutları içinde ise o
köy muhtarına, yokluğunda vekiline, onun da yokluğunda ihtiyar heyeti
üyelerinden birine yediemin senedi mukabilinde teslim olunur. Belediye
veya köy yetkililerine teslim edilen bu mallar en kısa zamanda orman
depolarına idarece nakledilir. Bunlardan çürüyecek veya bozulacak
olanlarla muhafazası zor ve masraflı bulunanlar, Ceza Muhakemesi
Kanununun 132 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükümlerine
uygun olarak orman işletme müdürlüklerinin müsadereli mallar satış
komisyonlarınca, mahallinde veya pazar yerlerinde ilan edilmek suretiyle
derhal satılır.
Nakil vasıtası ve suç aletleri ile orman emvalinin
satış bedelinin tamamı Orman Genel Müdürlüğü hesabına irat kaydedilir.”
MADDE
202-
6831 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Orman içinde kimin tarafından kesildiği veya hazırlandığı
belli olmayan veya kaçması sebebiyle faili tespit olunamayan orman
mahsulleri ve suç aletleri, orman idaresinin satış usullerine göre
satılır ve bedelleri irat kaydolunur.”
MADDE
203-
6831 sayılı Kanunun 88 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 88- Bu Kanunda tanımlanan suçlardan dolayı
arama, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ancak,
Ceza Muhakemesi Kanununun 119 uncu maddesinin birinci fıkrasına
göre, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hâllerde arama, orman
şefinin yazılı emri ile yapılır.”
MADDE
204-
6831 sayılı Kanunun 91 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 91- 14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleri ile
yasak edilen fiillerden dikiliden ağaç kesenler, kökünden sökenler
veya hayatiyetini sona erdirecek şekilde boğanlar, ağaçlardan
yalamuk, pedavra, hartama çıkaranlar üç aydan beş yıla kadar hapis
ve bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. Ancak suçun
konusunun münhasıran yakacak nitelikte emval veren ağaç olması
halinde, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Suçun konusunun fidan olması halinde birinci fıkraya
göre verilecek ceza bir kat artırılır.
Fidan ekim sahasını bozan kişi bir yıldan beş yıla
kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Birinci fıkradaki ağaç kesme ve sökme fiillerinin
işlenmesinde motorlu araç ve gereçler kullanılması halinde verilecek
ceza bir kat artırılır. Ancak, fidanlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
14 üncü maddenin (A) ve (B) bentleriyle yasak edilen
ve yukarıdaki fıkralarda yazılı bulunmayan fiilleri işleyenler
üç aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunun 14 üncü maddesinin (A) ve (B) bentlerine
muhalif hareket edenler orman sahipleri ise, iki seneye kadar hapis
ve adlî para cezasıyla cezalandırılır. Ancak kendi arazisi üzerinde
tohum ekmek veya fidan dikmek suretiyle yetiştirilecek ormanların
sahipleri yukarıdaki fıkra hükmüne tabi değildir.”
MADDE
205-
6831 sayılı Kanunun 92 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 92- Bu Kanunun 16 ncı maddesi gereğince izin
almadan ormanlardan açılan maden ocakları idarece kapatılır. Çıkarılan
madenler ve her türlü tesisler ile alet, edevat ve nakil vasıtalarına
elkonulur. Elkonulan mallar, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
müsadere edilir.
Bu Kanunun 16 ncı maddesi gereğince izinsiz maden
ocağı açanlara veya işletenlere,
91 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere iki yıldan yedi yıla
kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası verilir.
Kanun hükümlerine göre verilen ruhsat veya izin
belgesindeki sürenin dolmasına rağmen maden ocağı işletmeye devam
edenler ya da izin verilen alandaki sınırı aşanlar, 91 inci madde hükümleri
saklı kalmak üzere, bu Kanunun 93 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
Başkaca zarar husule gelmiş ise, bu zarar ayrıca
genel hükümlere göre hukuk mahkemesinde dava açmak suretiyle tazmin
ettirilir. İzin alarak bu nevi ocakları açanlar idarece kendilerine
veya temsilcilerine tebliğ edilecek tedbirlere riayet etmezler
ise, beşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Ayrıca, bu tedbirlere riayet edilinceye kadar ocaklar işletilmekten
men edilir.”
MADDE
206-
6831 sayılı Kanunun 93 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 93- Bu Kanunun 17 nci maddesinde yasak edilen
fiilleri işleyenler veya izne bağlı işleri izinsiz yapanlar, 91
inci madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılırlar.
İşgal ve faydalanma suçunun yeniden tarla açmak
suretiyle veya yanmış orman sahalarında ya da kesinleşmiş orman
kadastrosu sınırları içerisinde işlenmesi halinde verilecek ceza
bir kat artırılır.
Bu maddede tanımlanan suçların konusunu oluşturan,
işlenmesinde kullanılan ve işlenmesiyle elde edilen eşya veya
mahsul Türk Ceza Kanununun müsadereye ilişkin hükümlerine göre
müsadere edilir. Müsadere olunan mahsuller satılarak bedeli Orman
Genel Müdürlüğünce irad kaydolunur. Müsadere olunan tesisler ise
Orman Genel Müdürlüğünce aynen muhafaza edilebileceği gibi ihtiyaç
görüldüğü takdirde ormancılık veya diğer kamu hizmetlerinde kullanılabilir.
Aksi takdirde ilgili orman idaresince, yıkılmak suretiyle karar
infaz olunur. İdarenin bu husustaki talebi halinde genel zabıta
kuvvetleri idareye yardım etmekle mükelleftir.
17 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yerleri amaç
dışı kullananlar ve amaç dışı kullanılmasına izin verenler bir yıldan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
207-
6831 sayılı Kanunun 94 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 94- Bu Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen
ve yapılması izne bağlı fabrika, hızar ve şeritlerle, kireç, terebentin,
katran, sakız, 92 nci madde kapsamı dışında kalan taş, kömür, toprak ve buna benzer ocaklar ile balık
üretim tesislerini orman sınırları içinde izinsiz kuranlar, 91 inci
madde hükümleri saklı kalmak üzere altı aydan iki yıla kadar hapis
ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca,
bunların işletilmesi men edilerek tesislerin Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre müsaderesine hükmolunur.
Bu Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen ve birinci
fıkrada yazılı fiili orman sınırları dışında işleyenlere bin
Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir
ve bunların işletilmesi yasaklanır.
Bu Kanunun 14 üncü maddesinin (C) ve (E) bentlerinde
yazılı fiilleri işleyenlere yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
208-
6831 sayılı Kanunun 95 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 95- Bu Kanunun 19 uncu maddesi hükümlerine
aykırı olarak ormanlara izinsiz hayvan sokanlarla, ormana başı
boş hayvan girmesine sebep olanlara beher kıl keçi için altı Türk Lirası,
büyükbaş hayvanların beheri için üç Türk Lirası, küçükbaş hayvanların
beheri için bir Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu suretle verilecek idarî para cezası yirmi Türk
Lirasından az olamaz.
Ormanlara izinsiz hayvan sokma fiilini, fiilin işlendiği
orman içi köy nüfusuna kayıtlı ve fiilen bu köyde oturanlar dışındakilerin
işlemesi hâlinde, yukarıdaki cezalar iki kat artırılır.
Yanmış orman sahaları ile alelumum gençleştirme
sahalarına, gençleştirmeye tefriki tarihinden itibaren onbeş sene
içinde hayvan sokulması veya başıboş bırakılmak yüzünden girmesi
hâlinde yukarıda yazılı cezalar iki kat tatbik olunur.”
MADDE
209-
6831 sayılı Kanunun 96 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 96- Bu Kanunun 20 nci ve 21 inci maddelerinde
yazılı hükümlere aykırı hareket edenlere yüzyirmi Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
210-
6831 sayılı Kanunun 97 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 97- Devlet çekici ile damgalanan ağaçları
keserken bu damgayı orman idaresince tespit edilen şekilde dip kütükte
bırakmayanlarla damgalı ağaçları tespit edilen hadde nazaran daha
yüksekten kesenlere kesilen her ağaç için altmış Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
Bu Kanunun 27 nci maddesinde yazılı damga çekiçlerini
taklit edenler veya taklit fiiline iştirak etmeksizin kullananlar
Türk Ceza Kanununun 202 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezalandırılırlar.”
MADDE
211-
6831 sayılı Kanunun 98 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 98- 31 inci, 32 nci ve 33 üncü madde hükümlerine
göre, köylülere zati ihtiyaçları ile köy müşterek ihtiyaçları
için verilen yapacak orman emvalini; yerinde kullanmayıp her ne surette
olursa olsun elden çıkaranlar, bunları veriliş gayesine uygun kullanmayanlar,
yirmi günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
212-
6831 sayılı Kanunun 99 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 99- 37 nci madde gereğince verilen izinlerde
gösterilecek tedbir ve şartlara riayet etmeyenlere ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
213-
6831 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Nakliye tezkeresini değiştirmeden nakliyat yapanlara
bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ormandan kesilen ağaçlardan
damgaya tabi orman emvalini damgasız olarak orman idaresinin istif
yerlerine götürenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
214-
6831 sayılı Kanunun 101 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yazılı olarak yapılan tebligat tarihinden itibaren
iki yıl içinde 50 nci maddede yazılı işaretlerle ormanların hudutlarını
belli etmeyen hususi orman sahiplerine beşbin Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
Orman sahipleri bu cezanın kesinleşmesinden sonra
bir yıl içinde yine bu mükellefiyeti ifa etmezler ise bunlara onbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
215-
6831 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“51 inci madde gereğince tanzim, kabul ve tasdik
olunan orman amenajman planlarında ormanın imarı, geliştirilmesi,
ağaçlandırma yapılması, hastalık ve haşerelerle mücadele edilmesi
gibi yapılmasına lüzum gösterilen işleri plan dairesinde ve verilen
müddet içinde yapmayan ve gerekli tedbirleri almayan orman sahiplerine
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
216-
6831 sayılı Kanunun 103 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 103- 67 nci madde hükümlerine aykırı hareket
edenlere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Devlet veya her
kime ait olursa olsun yeniden orman yetiştirme veya orman boşluğu
ile göçük, devrik ve heyelan gibi hâllerle meydana gelen açıklıkları
doldurmak veya satış maksadıyla işlenen sahalarda geçici olmak
kaydıyla yapılan tohumlama alanlarıyla fideliklere herhangi bir
şekilde veya hayvan sokulması veya girmesi suretiyle orman yetiştirme
alanlarında zarara sebebiyet verenlere üçbin, diğer alanlarda zarara
sebebiyet verenlere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
217-
6831 sayılı Kanunun 104 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 104- 68 inci maddedeki mecburiyete riayet
etmeyenler altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Orman idaresine ait telefon şebekesi ve tesislerine
her türlü alet ve malzemesine zarar verenler Türk Ceza Kanununun
152 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince cezalandırılırlar.
Bu suç Mayıs ayı başından Kasım ayı sonuna kadar devam
eden yangın mevsiminde işlenirse ceza iki katına çıkarılır.”
MADDE
218-
6831 sayılı Kanunun 105 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 105- 69 uncu maddeye göre ormanlarda vukua
gelecek yangınları söndürmek için yetkili memurlar ve orman teşkilatı
tarafından yangın mahalline gitmeleri emrolunmasına veya mahallî
mutat vasıtalarla ilan edilmesine rağmen orman yangınını söndürmeye
gitmekten imtina edenler veya gidip de çalışmayanlar ve verilen
işi yapmayanlar hakkında mahallin en büyük mülkî amiri tarafından
ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
Bu maddede yazılı memurlarla orman teşkilatında
vazifeli olanlardan yangın yerine yardım göndermeyenlerle alaka
göstermeyenler, Türk Ceza Kanununun 170 inci maddesinde tanımlanan
suçu ihmali davranışla işlemiş olmak dolayısıyla cezalandırılır.”
MADDE
219-
6831 sayılı Kanunun 106 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 106- Bu Kanunun 72 ve 73 üncü maddelerine muhalif
hareket eden veya ettirenler Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinin
ikinci fıkrası gereğince cezalandırılırlar.”
MADDE
220-
6831 sayılı Kanunun 107 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 107- 74 üncü maddede gösterilen tedbirlere
riayet etmeyenlere mahallin en büyük mülkî amiri tarafından Kabahatler
Kanununun 32 nci maddesine göre idarî para cezası verilir.”
MADDE
221-
6831 sayılı Kanunun 108 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 108- Orman mallarının bu Kanun hükümlerine
aykırı olarak kesildiğini, taşındığını veya toplandığını bildiği
halde; taşıyanlar, biçenler, işleyenler, kabul edenler, kullananlar,
satanlar, satın alanlar veya bulunduranlar bir seneye kadar hapis
ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Birinci fıkrada yazılı fiillerin, ticarethane
sahibi olsun olmasın, her türlü orman ürünü ticareti ile uğraşanlarla,
kar maksadıyla aldıkları orman mallarını işleyerek her ne şekilde
olursa olsun alet ve eşya haline dönüştürdükten sonra satanlar tarafından
işlenmesi halinde, bir seneden yedi seneye kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Suçun konusunu oluşturan orman ürünlerinin değerinin
azlığı göz önünde bulundurularak verilecek cezalar yarısına kadar
indirilebilir.
Bu Kanunda yazılı suça konu olan her türlü orman emvali,
nakil vasıtaları ve suç aletleri Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
müsadere edilir.”
MADDE
222-
6831 sayılı Kanunun 109 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 109- Ağaçlarda bulunan resmi damga ve numaraları
bozanlar ve orman hudutlarındaki taksimata mahsus işaretleri ve
levhaları ve orman kadastrosunda sınır noktalarını gösteren sabit
taş veya beton kazıkları, ormanlardaki otlak, yaylak ve kışlakların
sınır işaretlerini kıranlar, kaldıranlar, belirsiz hâle getirenler,
yerlerini değiştirenler, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde,
beşyüz Türk Lirasından dörtbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
ile cezalandırılır.”
MADDE
223-
6831 sayılı Kanunun 110 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 110- 76 ncı maddenin (a) bendinde belirtilen
fiili işleyenlere elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
76 ncı maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen
fiilleri işleyenler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî
para cezasına hükmolunur.
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman
yangınına sebebiyet verenler iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. Ancak failin yangının söndürülmesine ve etkilerinin
azaltılmasına yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı
göz önünde bulundurularak, verilecek ceza yarısına kadar indirilir.
Zararın belirlenmesinde yangın sonucu tamamen yanan ağaç ve ağaççıkların
değeri, kısmen yanan ağaç ve ağaççıkların değerinde meydana gelen
azalma, alt tabaka orman örtüsünün yanması nedeniyle oluşan zarar
ve toprağın humuslu tabakasının yanması nedeniyle meydana gelen
verim kaybı dikkate alınır.
Kasten orman yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla
kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını
yakan kişi müebbet hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
Bu maddede yazılı suçların işlenmesi sebebiyle,
ölüm veya yaralanmanın meydana gelmesi halinde, ayrıca bu suçlardan
dolayı cezaya hükmolunur.”
MADDE
224- 6831
sayılı Kanunun 111/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 111/A- Bu Kanunda mercii belirtilmemiş idarî
yaptırım kararları, orman işletme şefleri tarafından verilir.”
MADDE
225-
6831 sayılı Kanunun 112 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 112- Bu Kanunla yasaklanan; dikiliden ağaç
kesilmesi dışındaki fiillerin işlenmesi nedeniyle meydana gelen
zarar için ayrıca genel hükümlere göre hukuk mahkemesinde gerçek
zarar üzerinden tazminat talebinde bulunulabilir.
Gerçek zarar;
A) Bu Kanuna aykırılık oluşturan fiilin konusu orman
emvali ağaçtan elde edilmiş ise; fiilin işlendiği yere en yakın orman
idaresi satış yerinde söz konusu orman emvalinin bir evvelki yıla
ait bilanço döneminde yapılan açık artırmalı satışlarda, aynı
cins ve türdeki emval için beliren satışlar ortalamasından, bu tür
emvale ait o dönemde yapılmış kesim, taşıma ve istif giderlerinin
çıkarılmasıyla elde olunacak birim fiyat üzerinden hesap edilir.
B) Fiilin konusu fidan ise; fiilin işlendiği yıl,
aynı fidanların her birisinin dikimi ve arazi hazırlanması için
hesaplanacak gerçek masraflar ile o yıla kadar kesilen fidanlar
için yapılmış bakım giderleri toplamı bir misli fazlasıyla tazmin
ettirilir.
C) Ormanlardan temin olunan ve değeri para ile ölçülebilecek
diğer her türlü orman emvalinin gerçek zarar birim fiyatı ise (A)
bendi hükmüne kıyasen hesaplanır.
Orman işletme müdürlükleri, görev alanları içerisinde
bulunan her ilçe merkezi için ayrı olmak üzere, bu madde hükümlerine
göre ormanlardan elde edilebilecek her türlü emval için tazminata
esas olacak birim değerlerini, her yılın ikinci ayının yirminci gününe
kadar bir cetvel hâlinde tespit ve tanzim edip bağlı bulunduğu orman
bölge başmüdürlüğüne tasdik ettirerek bu cetvelleri ilgili bulundukları
ilçelerde belediyeler vasıtasıyla ilan ettirip, derhal birer nüshalarını
mıntıkasındaki hukuk mahkemelerine ve bu davaların takip olunacağı
kendi birimlerine gönderir. Bu cetveller ertesi yılın ikinci ayının
son günü akşamına kadar geçerli sayılır. Tazminatın hesaplanmasında
bu cetveller dikkate alınır.
MADDE
226-
6831 sayılı Kanunun 113 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Mahallî rayiç; bu Kanuna aykırılık oluşturan fiilin
işlendiği yere en yakın orman satış istif yerinde, söz konusu orman
mahsulü emvalin bir evvelki yıla ait bilanço döneminde yapılan
açık artırmalı satışlarda aynı cins ve türdeki emval için beliren
satışlar ortalamasıdır.”
MADDE
227-
6831 sayılı Kanunun 114 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu Kanunun 112 ve 113 üncü maddeleri ile bu madde
hükümleri uyarınca açılacak tazminata ve ağaçlandırma giderine
ilişkin davalar hukuk mahkemesinde görülür. Bu davalarda orman
idaresi harçtan muaftır.”
MADDE
228-
6831 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu hükme aykırı hareket edenlere yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
229-
17/4/1957 tarihli ve 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununun 9 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Bu Kanun hükümlerine tevfikan sanayi işletmelerini
müddetinde sanayi siciline tescil ettirmeyenler veya 2 nci maddeye
göre verilen beyannamelerde meydana gelen değişiklikleri kapanma
ve faaliyete geçme hâllerini müddetinde ilgili mercilere bildirmeyenler
veya senelik işletme cetvellerini zamanında Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına göndermeyenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
MADDE
230-
6948 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca verilen
sanayi sicil vesikasını salahiyetli memurlara ibraz etmeyenlere
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
231-
6948 sayılı Kanunun 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- Bu Kanuna göre istenen malumatı hakikate
aykırı olarak bildirenlere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları o yerin
mülkî amiri tarafından verilir.”
MADDE
232-
6948 sayılı Kanunun 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanuna göre sanayi işletmeleri tarafından
verilen malumatı müsaadesiz başkalarına bildiren kamu görevlisi,
Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesine göre cezalandırılır.”
MADDE
233-
15/5/1957 tarihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina
Kanununun 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48- Bu Kanunun 4, 5, 6, 7, 8 veya 9 uncu maddeleri
hükümlerine yahut bu hükümlere göre konulacak tedbirlere riayet
etmeksizin memlekete nebat sokanlara veya transit olarak geçirenlere,
beşbin Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Ayrıca, kabahatin konusunu oluşturan bitkilere elkonularak,
mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Yasak olduğunu bildiği hâlde bir bitkiyi ülkeye
sokan veya transit olarak geçiren kişi, fiili daha ağır cezayı gerektiren
bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar hapis ve adlî
para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
234-
6968 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- 10 uncu madde hükmüne göre ithaline müsaade
edilmeyen maddeleri memlekete sokan kişi, fiili daha ağır cezayı
gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla kadar
hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
235-
6968 sayılı Kanunun 50 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 50- 11 inci madde hükmüne göre vazifelilerce
lüzum gösterilen tedbirleri almayan veya bu tedbirlere riayet etmeyen
kişiye yüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir. Ayrıca, kabahatin konusunu oluşturan bitkilere elkonularak
derhal imha edilir.”
MADDE
236-
6968 sayılı Kanunun 51 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- Bu Kanunun 13 üncü maddesi hükmüne riayet
etmeyen kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
237-
6968 sayılı Kanunun 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Bu Kanunun 16 ncı maddesine istinaden
konulmuş yasak, tahdit ve tedbirlere riayet etmeyenlere beşyüz
Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, kabahatin konusunu oluşturan bitki ve sair
eşya ile ilgili olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı verilir
ve gerek görülmesi hâlinde karantina tedbirleri de alınır.”
MADDE
238-
6968 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- 18 inci madde hükmüne aykırı hareket
edenlere, nebat yetiştirdikleri yer temizse ve nebatlarında da
hastalık veya zararlı yoksa, yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Nebat yetiştirilen yer, haddizatında izin verilmeyecek
bir durumda ise veya nebatlarda hastalık veya zararlı varsa, birinci
fıkradaki idarî para cezası beş kat artırılır. Ayrıca, kabahatin
konusunu oluşturan bitkilerle ilgili olarak mülkiyetin kamuya
geçirilmesi kararı verilir ve gerek görülmesi hâlinde karantina
tedbirleri de alınır.”
MADDE
239-
6968 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- 22 nci maddenin birinci fıkrasında yazılı
ihbar mükellefiyetlerini yerine getirmeyen kişiye yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE 240- 6968 sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Sürek avı mükellefleri ile ücretli mücadele
mükellefiyetine tabi tutulanlardan vaktinde icabet etmeyen veya
müddeti dolmadan ayrılan kişiye yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
MADDE
241-
6968 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- 32 nci madde gereğince izin almadan mücadele
işlerini ücret mukabilinde ve sanatı mütade hâlinde yapan kişiye
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
242-
6968 sayılı Kanunun 57 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 57- Tarım ve Köyişleri Bakanlığından müsaade
almadan faaliyete geçen çırçır fabrikası veya evi sahiplerine
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Hastalık ve zararlılarla
mücadele tesislerinin bulunmaması veya diğer tesis veya şartların
tamam olmaması hâlinde; ayrıca, bu eksiklikler tamamlanıncaya kadar
çırçır fabrika veya evleri faaliyetten menedilir.
Ruhsatı olmasına rağmen, bilahare bu Kanunda belirlenen
faaliyet şartlarına veya süre hükmüne aykırı çalıştıkları tespit
edilen çırçır fabrikası veya evlerinin sahiplerine ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, belirlenen eksiklikler
tamamlanıncaya kadar çırçır fabrika veya evleri faaliyetten menedilir.”
MADDE
243-
6968 sayılı Kanunun 58 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 58- 34 üncü madde hükmüne aykırı olarak muayene
edilmemiş tohumluğu nakleden, satan veya satışa arzeden kişiye,
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, yapılan
muayene sonucunda tohumluğun bu Kanun hükümlerine göre zararlı
olduğunun anlaşılması hâlinde, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.”
MADDE
244-
6968 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 59- 35 inci madde hükmüne aykırı olarak nebat
ve maddeleri taşıyanlar veya taşıtanlara ikiyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Ayrıca, bitkilere elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir.”
MADDE
245-
6968 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 60- 38 inci maddede yazılı işleri ruhsatsız
yapanlara veya mücadele ilaç ve aletlerini Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca
müsaade edilen fiyatlardan pahalıya satanlara yahut satışa arzedenlere
ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
246-
6968 sayılı Kanunun 61 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 61- 40 ıncı madde hükümlerinden her hangi birine
aykırı hareket edenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
247-
6968 sayılı Kanunun 62 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 62- Bu Kanunda belirtilen idarî yaptırımlara
karar vermeye mahallî mülkî amir yetkilidir.
Bu Kanun hükümlerine göre müsadereye veya mülkiyetin
kamuya geçirilmesine konu teşkil eden bitki ve sair eşyaya, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı görevlileri elkoymaya yetkilidir.”
MADDE
248- 9/6/1958
tarihli ve 7126 sayılı Sivil Savunma Kanununun 45 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- Bu Kanun hükümlerini tatbik ile mükellef
olan memur ve hizmetlilerden ihmalleri görülenler hakkında Türk Ceza
Kanununun ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmaya ilişkin 257
nci maddesi hükmü uygulanır.”
MADDE
249-
7126 sayılı Kanunun 47 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- Bu Kanun hükümlerine göre tatbiki ilan
olunan sivil savunma tedbirlerine riayet etmeyen bütün vatandaşlarla
resmi veya hususi daire, müessese ve teşekküllerin mesul amirlerine,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, Kabahatler Kanununun 32 nci
maddesine göre idarî para cezası verilir.”
MADDE
250- 7126
sayılı Kanunun 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48- Bu Kanunun 13 üncü maddesinde yazılı mükelleflerden
yoklama, muayene, vazifelendirme veya eğitim, kurs ve tatbikat maksadı
ile kendilerine ilanen veya sair suretlerle tebligat yapıldığı
hâlde gelmeyenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
251-
7126 sayılı Kanunun 50 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 50- Sivil Savunma Teşkilatına veya bu teşkilatın
memur ve hizmetlilerine veya yardımcı mükelleflere mahsus kıyafet
ve tanınma işaretlerini, salahiyeti olmadığı hâlde kullanan, giyen
ve taşıyanlara ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
252-
7126 sayılı Kanunun 51 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- Sivil savunma mahallî yardımcı hizmet
teşkilatında vazifeli olup da yer değiştirenlerden bu durumu ilgili
muhtarlığa haber vermeyenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
MADDE
253-
7126 sayılı Kanunun 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Kendisine tevdi edilmiş olan sivil savunmaya
ait eşya ve teçhizatı temellük edenler veya bunları tahsis olundukları
maksat dışında kullananlar, altı aya kadar hapis ve elli güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bunları zayi edenler ve harabiyetine sebebiyet
verenler elli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
254- 7126
sayılı Kanunun 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- Hassas bölgelerde, bu Kanunun 13 üncü
maddesinde yazılı mükelleflerin tam listesini, talep vukuunda,
ilgili makamlara bildirmeyenlerle değişiklikleri otuz gün içinde
merciine haber vermeyen mahalle ve köy muhtarları hakkında dörtyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
255-
7126 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde geçen “198 inci” ibaresi,
“258 inci” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
256-
7126 sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Sivil Savunmaya mahsus veya bu işe yarayan
tesisleri kasten tahrip edenler veya hasara uğratanlar Türk Ceza
Kanununun mala zarar verme suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
257-
11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 52 nci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun tatbikinde vazifeli bulunan memur ve
hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti ve meclisi
azaları işledikleri suçlar ile kendilerine karşı işlenen suçlardan
dolayı, Türk Ceza Kanununun kamu görevlisine ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılır.”
MADDE
258-
7201 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- Bu Kanun mucibince tebligat yapılması
gereken hallerde bir kimse kendisine veya başkasına ait isim veya
adresi yanlış olarak bildirir ise fail hakkında bir yıla kadar hapis
veya adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
259-
7201 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Muhatap namına kendilerine tebligat yapılan
kimseler tebliğ evrakını muhataplarına en kısa zamanda vermedikleri
ve bundan gecikme veya zarar vukua geldiği takdirde yirmi beş günden
yüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
260-
7201 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kanunen daha ağır cezayı gerektirmeyen hallerde:
a) Muhatap kendisi hakkında tebliğ memuruna yalan
beyanda bulunursa elli günden yüzelli güne kadar,
b) Muhatap namına tebligat yapılabilecek bir kimse,
bu Kanunun tatbiki dolayısıyla tebliğ memuruna muhatap hakkında
yalan beyanda bulunursa yirmibeş günden yüz güne kadar,
c) Muhatap olmadığı veya muhatap namına tebellüğ
etmeye yetkisi bulunmadığı halde tebliğ memuruna hüviyet ve sıfatı
hakkında yalan beyanda bulunarak tebliğ evrakını alan kimse elli
günden yüz elli güne kadar,
adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
261-
7201 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ evrakının
veya ihbarnamenin talikine karşı koyanlar ile talik edilen bu kabil
evrakı bulunduğu yerden koparan, imha eden veya okunamaz hale getirenler
hakkında, üç aydan bir yıla kadar hapis ve yirmibeş günden yüzelli
güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
262-
29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol Müsabakalarında Müşterek
Bahisler Tertibi Hakkında Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak futbol
müsabakalarında müşterek bahis tertip veya idare edenler, bunlara
ait biletleri bilerek satanlar veya dağıtanlar altı aydan üç yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde
ayrıca tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
MADDE
263-
15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle
Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 47 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- a) Yardıma davet anında şehir, kasaba ve
köylerde bulunup da makbul bir mazeretleri olmaksızın salahiyetli
memurlar tarafından yapılan davete icabet etmeyenler veya icabet
edip de çalışmayanlar veya verilen işi yapmayanlar hakkında vali
veya kaymakamlar tarafından yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
b) Afet bölgelerinde felaketzedelere yardım maksadıyla
devlet daire ve müesseseleriyle hususi idareler, belediyeler ve
köyler ve amme menafiine hadim hayır cemiyetleri tarafından bedelli veya bedelsiz olarak verilen inşaat malzemesi veya alat ve edevatı veya diğer
malları satan veya devreden veya başka maksatlarla kullananlar
hakkında, fiilleri daha ağır cezayı istilzam etmediği takdirde,
yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur.
c) Devlet veya devlete bağlı idarelerle sermayesinin
en az yarısı devlete ait müessese memurlarına afet dolayısıyla
verilen vazifeyi ifada ihmal ve suiistimallerinden veya bu maksatla
kendilerine verilen para ve malları zimmete geçirmelerinden veya
suç teşkil eden sair fiillerinden dolayı haklarında kamu görevlileri
hakkındaki ceza hükümleri tatbik olunur.”
MADDE
264-
21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2 nci
maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Kurucularının, Türk Ceza Kanununun 53 üncü
maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, sigortacılık mevzuatına
aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya birden fazla adlî para
cezasına ya da kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha
fazla süreyle hapis cezasına veya Devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık,
vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından mahkûmiyetlerinin
bulunmaması; iflas ve konkordato ilan etmemiş olmaları,”
MADDE
265-
7397 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin
beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2 nci maddenin (b) bendinde aranan koşulları taşımayanlar,
brokerlik ve prodüktörlük yapamazlar ve brokerlik ve prodüktörlük
yapan tüzel kişilere ortak olamazlar.”
MADDE
266-
7397 sayılı Kanunun 42 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- 3 üncü maddedeki mecburiyetlere aykırı
olarak ruhsatname almaksızın sigorta muameleleri yapanlar altı
aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ruhsat alıp da, usulü dairesinde tescil ve ilan ettirmeksizin
sigorta muameleleri yapanlar hakkında yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
267-
7397 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- 10 uncu maddedeki değişikliklerin bildirilmesi
mecburiyetini yerine getirmeyenlerle, bildirim mecburiyetinin
yerine getirilmesine rağmen Bakanlıkça tasdik edilmemiş değişiklikleri
uygulayanlar hakkında yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına
hükmolunur.
Bakanlıkça tasdik edilmesi gereken işlemleri bildirim
mecburiyetini yerine getirmeden uygulayanlar hakkında ikiyüz
günden az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
268- 7397
sayılı Kanunun 45 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 45- 12 nci maddeye aykırı olarak teminat akçelerini
tesis etmeyenler veya noksan hesap veya tesis edenler hakkında, yüz
günden ikibin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, bu
cezanın miktarı, yükümlülüğe aykırı olarak tamamen veya kısmen
tesis edilmeyen teminat akçelerinin yüzde onundan az olamaz.”
MADDE
269-
7397 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 46- 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına aykırı
hareket edenlere Cumhuriyet savcısı tarafından ikibin Türk Lirası
idari para cezası verilir.
13 üncü maddedeki yükümlülüklere riayet etmeyenler
hakkında, yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur.
Ancak, bu cezanın miktarı, yükümlülüğe aykırı olarak tamamen veya
kısmen bloke edilmeyen teminatın yüzde onundan az olamaz.”
MADDE
270-
7397 sayılı Kanunun 47 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- 19 uncu madde hükümlerine aykırı hareket
edenler hakkında, ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına
hükmolunur.”
MADDE
271-
7397 sayılı Kanunun 48 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48- 25 inci madde hükümlerine aykırı hareket
eden kişi hakkında yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak, bu cezanın miktarı, yükümlülüğe aykırı olarak
tesis edilmeyen veya eksik tesis edilen karşılığın yüzde onundan az
olamaz.
26 ncı madde hükümlerine aykırı hareket eden kişi
hakkında beşyüz günden ikibin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
MADDE
272-
7397 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- 28 inci maddedeki memnuiyetlere aykırı
hareket edenler hakkında, ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para
cezasına hükmolunur.”
MADDE
273-
7397 sayılı Kanunun 50 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 50- 29 uncu maddenin birinci ve üçüncü fıkraları
hükümlerine aykırı hareket edenlere Cumhuriyet savcısı tarafından
ikibin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ancak, bu cezanın miktarı,
ödenen primin on mislinden az olamaz.
29 uncu maddenin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları
hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında beşyüz günden ikibin
güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
MADDE
274-
7397 sayılı Kanunun 51 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- Sigorta ve reasürans şirketlerinin itibarını
kırabilecek veya şöhretine zarar verebilecek bir hususu isnat
edenler veya bu yolda asılsız haberler yayanlar hakkında altı aya kadar
hapis ve elli günden az olmamak üzere adlî para cezasına hükmolunur.
Bu fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde,
verilecek cezalar bir katına kadar artırılır.”
MADDE
275-
7397 sayılı Kanunun 52 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Bu Kanunun tatbikini murakabe vazifesi
ile mükellef olanlar ile bu teşkilatta çalışan diğer memurlardan,
vazifeleri dolayısıyla ifşasında zarar melhuz olan bir sırra vakıf
olup da meşru bir sebebe müstenit olmaksızın o sırrı salahiyetli
mercilerden gayrisine ifşa edenler hakkında Türk Ceza Kanununun
258 inci maddesi tatbik edilir.”
MADDE
276-
7397 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- Bu Kanunun 32 nci maddesindeki bilgi verme
yükümlülüğüne aykırı hareket edenler hakkında altı aydan iki yıla
kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
32 nci maddedeki yükümlülüklere aykırı olarak,
murakabe ve teftişte vazifelilere engel olanlar veya yapacakları
tetkikatı kasten yanlış yola sevkedenler hakkında, bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezasına hükmolunur.
41 inci maddedeki yasaklara aykırı hareket edenler
hakkında, beşyüz günden ikibin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
Ancak, bu cezanın miktarı, aktifte gerçekleşen azalmanın yüzde yirmisinden
az olamaz.”
MADDE
277-
7397 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- 4, 9, 36, 37 ve 38 inci maddeler hükümlerine
aykırı hareket edenler hakkında, üçyüz günden bin güne kadar adli
para cezasına hükmolunur.”
MADDE
278-
7397 sayılı Kanunun 55 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- 39 uncu maddedeki mecburiyetleri yerine
getirmeyenler ile hakikate aykırı bilanço, kâr ve zarar hesabı
tanzim ve tasdik edenler hakkında, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren
başka bir suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüz günden bin güne kadar
adli para cezasına hükmolunur.”
MADDE
279-
7397 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- Bakanlar Kurulu, Müsteşarlığın bağlı
bulunduğu Bakanlık ve Müsteşarlıkça bu Kanuna göre alınan kararlara,
çıkarılan yönetmelik ve tebliğlere ve yapılan diğer düzenlemelere
uyulmaması hâlinde, fiil suç oluşturmadığı takdirde, ilgililere
Cumhuriyet savcısı tarafından ikibin Türk Lirasından onikibin
Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.”
MADDE
280-
7397 sayılı Kanunun 58 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma usulü
MADDE 58- Bu Kanunda yazılı suç ve kabahatlere
ilişkin ön inceleme Müsteşarlıkça yapılarak durum ilgili Cumhuriyet
başsavcılığına bir müzekkere ile bildirilir. Müsteşarlık bu başvuruyla
müdahil sıfatını kazanır.
Müsteşarlık, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından
verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraza yetkilidir.
Bu Kanuna aykırı fiillerden haberdar olan Cumhuriyet
başsavcılığı, gerekli ön incelemenin yapılmasını teminen durumu
Müsteşarlığa bildirir. Soruşturmaya devam edilebilmesi, Müsteşarlığın
ilk fıkrada belirtilen usul uyarınca yazılı başvuruda bulunmasına
bağlıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde savcılık gerekli
önlemleri almaya yetkilidir.
Şu kadar ki; acenteler ve diğer sigorta ve reasürans
aracılarının bu Kanunda suç sayılan fiilleri hakkında yapılan soruşturmalarda
bu maddede yazılı usulün uygulanmış olması şartı aranmaz.”
MADDE
281- 4/1/1960
tarihli ve 7402 sayılı Sıtmanın İmhası Hakkında Kanunun 14 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14- Bu Kanun hükümleri gereğince salahiyetli
merciler tarafından alınması lüzumlu görülen tedbirleri yerine
getirmeyen 3659 sayılı Kanuna tabi teşekküller ve bunlara bağlı
idare, müessese ve kurumlar ve sermayesinin yarısından fazlası
Devlete ait sair teşekküllere mensup bilumum memur ve müstahdemler
hakkında Türk Ceza Kanununun kamu görevlilerine ilişkin hükümleri
tatbik olunur.”
MADDE
282-
7402 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yer alan “şahıslar üçyüzkırkyedimilyon
lira idarî para cezasıyla cezalandırılırlar.” ibaresi “şahıslara
dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
283-
7402 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- 7 nci madde hükmüne riayet etmeyenlere
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde
para cezasının iki katı verilir.”
MADDE
284-
7402 sayılı Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17- 8 inci maddede yazılı yasaklara aykırı
hareket edenlere dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde para cezasının iki katı verilir.”
MADDE
285-
7402 sayılı Kanunun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- 9 uncu maddede yazılı tedbirleri almayan
veya bunları idame ettirmeyen hususi hükmi şahıslarla adi ortaklıkların
işlerini fiilen idare eden vazifelileri ve taalluku halinde idare
meclisi reisi ve azaları ve hakiki şahıslara yediyüzelli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
286-
7402 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- 11 inci maddede yazılı mecburiyete riayet
etmeyenlere dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde para cezasının iki katı verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
287-
7402 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- Teşkilat tarafından bu Kanunda yazılı
hususlar hakkında tanzim olunacak zabıt varakaları, sorumluların
hüviyet ve ikametgahı tesbit edildikten sonra derhal yetkili mercie
tevdi olunur.”
MADDE
288-
6/5/1960 tarihli ve 7472 sayılı Ziraat
Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Bu
Kanunun
1 inci maddesinde yazılı evsaf ve şeraiti haiz olmadıkları halde
ziraat yüksek mühendisi unvanını kullananlara mahallî mülkî amir
tarafından beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
289-
7472 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“b) Mahkûmiyete bağlı hak yoksunluğu bulunmak,”
MADDE
290-
9/5/1960 tarihli ve 7478 sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanunun 16
ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Bir kimse, daha önceden veya bu Kanun hükümlerine
göre kurulmuş olan içme suyu tesislerini tahrip veya imha eder veya
bozar yahut bunlara zarar verirse Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
cezalandırılır.
Tesis edilen su kullanım düzenini bozanlara veya
yetkili mercilerce alınan kararlara uymayanlara mahalli mülki
amir tarafından yüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.”
MADDE
291-
12/9/1960 tarihli ve 80 sayılı 1580 sayılı Belediye Kanununun 15 inci
Maddesinin 58 inci Bendine Tevfikan Belediyelerce Kurulan Toptancı
Hal’lerinin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Bu Kanun ile, bu Kanuna istinaden yürürlüğe
konulan yönetmelik esaslarına aykırı hareket edenler hakkında belediye
encümenlerince:
a) Bin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezasına;
b) Üç seneye kadar hal dahilinde faaliyetten
men’e,
karar verilir.
Hal dahilinde bir aydan fazla faaliyetten men edilenlerin
hal’deki yerleri geri alınarak başkalarına tahsis edilebilir. Satış
mevzuu malların ne suretle tasfiye edileceği yönetmeliklerde gösterilir.”
MADDE
292- 12/12/1960
tarihli ve 155 sayılı Harita ve Planlara Ait İşaretlerin Korunması
Hakkında Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- Harita ve planlara ait amme hizmetine
mahsus (Nirengi, nivelman, poligon, röper tesisleri gibi) işaretleri
yerinden çıkaranlar, yerinden oynatanlar, tanınmaz hâle getirenler
veya ilgili makamlardan müsaade almaksızın yerini değiştiren kişi
bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
293- 16/12/1960
tarihli ve 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun 18 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- Bu Kanundaki vecibeleri yerine getirmeyenler
bu hareketlerinden dolayı, diğer kanunlara göre suç oluşturmadığı
takdirde, bu madde hükmüne göre cezalandırılırlar.
a) Belge almadan 8 inci maddedeki işleri yapanlar
ile kasten yanlış bilgi verenler bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
Ceza alınmakla beraber, kuyunun açılıp işletilmesinde Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünce bir mahzur görülmezse, sahibine gerekli
belge verilir. Aksi hâlde, kuyu kapatılır ve masrafı kuyuyu açtırandan
alınır.
b) 10 ve 11 inci madde hükümlerine aykırı hareket
edenlerle arama, kullanma, ıslah ve tadil faaliyetleri sırasında
konulan şartlara riayet etmeyenler, müracaat formlarında istenen
bilgileri vermeyenler, 8 inci maddenin son fıkrasındaki mecburiyete
riayet etmeyenler beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, kuyu kapatılarak
masrafı açtırandan alınır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
294-
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 2- Gümrük idareleri tarafından alınan vergi
ve resimler bu Kanuna tabi değildir. Bu vergi ve resimlerle ilgili
olarak 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242 nci maddesi
hükümleri uygulanır.”
MADDE
295- 213
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Açıklanan bu bilgiler ele alınarak mükelleflerin
haysiyet, şeref ve haklarına tecavüz edilemez.”
MADDE
296-
213 sayılı Kanunun 87 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 87- Takdir, tadilat ve zirai kazançlar il komisyonları
ile özel komisyonlara, memurların dışında, seçilecek kimselerde
aşağıdaki vasıflar aranır:
1. İyi ahlak sahibi olmak ve ikamet ettiği veya iş
gördüğü muhitin emniyet ve itimadını kazanmış bulunmak,
2. Medeni haklardan ıskat edilmiş bulunmamak,
3. Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık veya vergi kaçakçılığı suçlarından mahkûm olmamak,
4. Takdir ve özel komisyonlara seçileceklerde, ayrıca
otuz yaşını bitirmiş olmak,
5. Tadilat ve zirai kazançlar il komisyonlarına
seçileceklerde ayrıca mensup olduğu şehir veya kasabanın iktisadi
şartlarına ve emlak ve ziraat işlerine vukufu olmak ve yirmibeş
yaşını bitirmiş bulunmak.”
MADDE
297- 213
sayılı Kanunun 246 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Görevini ihmal veya suiistimal eden muhtar ve ihtiyar
heyeti üyeleri Türk Ceza Kanununun görevi kötüye kullanma suçuna
ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
298-
213 sayılı Kanunun 344 üncü maddesinin başlığı “Vergi ziyaı cezası”
şeklinde ve ayrıca birinci ve ikinci fıkraları birleştirilerek
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına
sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziya
uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.”
MADDE
299-
213 sayılı Kanunun Dördüncü Kitap, İkinci Kısmının Üçüncü Bölüm başlığı
“Suçlar ve Cezaları” şeklinde ve 359 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 359- a) Vergi Kanunlarına göre tutulan veya
düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;
1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri
yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan
kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve
işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde
tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına
kaydedenler,
2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya
gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler
veya bu belgeleri kullananlar,
Hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle
sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili
kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün
uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya
duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya
miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı
itibariyle yanıltıcı belgedir.
b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen
ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri
yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar
koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini
tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri
kullananlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen
belge, sahte belgedir.
c) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı
ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık
ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar
onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak
durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede
yazılı cezaların uygulanması 344 üncü maddede yazılı vergi ziyaı
cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez.”
MADDE
300-
213 sayılı Kanunun 360 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Cezadan indirim
MADDE 360- 359 uncu maddede yazılı suçların işlenişine
iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin
bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanununun suça iştirak hükümlerine
göre hakkında verilecek cezanın yarısı indirilir.”
MADDE
301-
213 sayılı Kanunun 362 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 362- Bu Kanunda yazılı vergi mahremiyetine
uymağa mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal edenler, Türk
Ceza Kanununun 239 uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
302-
213 sayılı Kanunun 363 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 363- Bu Kanunun altıncı maddesinin son fıkrası
gereğince mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili
hesap, yazı ve sair özel işlerini yapmaları yasak edilen memurlardan
bu yasağa aykırı harekette bulunanlar Türk Ceza Kanununun 257 nci
maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılır. Bu hareketlerle
vergi ziyaına neden olunması halinde, kişiye ayrıca bu Kanunun
344 üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası kesilir.”
MADDE
303-
213 sayılı Kanunun 367 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 367- Yaptıkları inceleme sırasında 359 uncu
maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden maliye müfettişleri,
hesap uzmanları ile bunların yardımcıları ve gelirler kontrolörleri
ile stajyer gelirler kontrolörleri tarafından doğrudan doğruya ve
vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili
vergi dairesinin bağlı bulunduğu vergi dairesi başkanlığının veya
defterdarlığın mütalaasıyla, keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına
bildirilmesi mecburidir.
359 uncu maddede yazılı suçların işlendiğine sair
suretlerle ıttıla hasıl eden Cumhuriyet başsavcılığı hemen ilgili
vergi dairesini haberdar ederek inceleme yapılmasını talep eder.
Kamu davasının açılması, inceleme neticesinin
Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesine talik olunur.
359 uncu maddede yazılı suçlardan dolayı cezaya
hükmedilmesi, vergi ziyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının ayrıca
uygulanmasına engel teşkil etmez.
Ceza mahkemesi kararları, bu Kanunun dördüncü kitabının
ikinci kısmında yazılı vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin
işlem ve kararlarına etkili olmadığı gibi, bu makam ve mercilerce
verilecek kararlar da ceza hakimini bağlamaz.”
MADDE
304-
213 sayılı Kanunun 371 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 371- Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı
cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine
iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili
makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, haklarında
aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez.
1. Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten
önce bir muhbir tarafından her hangi resmi bir makama dilekçe ile veya
şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen
husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın
resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.)
2. Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından
mükellef nezdinde her hangi bir vergi incelemesine başlandığı veya
olayın takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık
suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş
ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması;
3. Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin
haber verme dilekçesinin verildiği tarihten başlayarak onbeş gün
içinde tevdi olunması;
4. Eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin
keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde tamamlanması
veya düzeltilmesi;
5. Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş
bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı
Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme
zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak
onbeş gün içinde ödenmesi.
Bu madde hükümleri, emlak vergisi ile ilgili olarak
uygulanmaz.”
MADDE
305-
5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 56 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir,
“MADDE 56 - Muhtarlıkça veya mülkî amirce yapılan
tebliğe rağmen çocuğunu okula göndermeyen veli veya vasiye okul
idaresince tespit edilen çocuğun okula devam etmediği beher gün
için on Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu para cezasına rağmen
çocuğunu okula göndermeyen veya göndermeme sebeplerini okul idaresine
bildirmeyen çocuğun veli veya vasisine üçyüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
MADDE
306-222
sayılı Kanunun 57 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 57 - Okul idareleri ve mülkî amirliklerce bu
Kanuna göre usulen sorulacak sorulara cevap vermekten kaçınanlar
ile gerçeğe uymayan beyanda bulunanlara yüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
MADDE
307-
222 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin dördüncü ve altıncı fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıdaki hükümlere aykırı davrananlara ikiyüz
Türk Lirasından dörtyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
“Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
308-
5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununun 16 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Bu Kanunun şümulüne giren taşıtları
her ne suretle olursa olsun tahsis olunduğu işin gayrisinde veya
şahsî hususlarda kullananlar veya kullanılmasına müsaade edenler
veya kanunda yazılı olduğu şekilde kullanılmış gibi gösterenler
veya kanunen bir makama veya işe tahsis olunmadığı hâlde hakikati
tağyir ile bu taşıtlardan istifade eden ve ettirenler, bunların gidiş
gelişine müsaade edenler veya kanuna aykırı olarak numara ve plaka
verenlerle kullananlar veya kullanılmaya elverişli olduğu hâlde
ekonomik ömrünü doldurduğu bahanesiyle yenileyen veya yeniletenler
veya bu hususlar için masraf tahakkuk evrakını hazırlayan veya tasdik
veya bunlara ait ita emirlerini vize edenler hakkında bir seneye kadar
hapis cezasına hükmolunur. Bu yüzden hasıl olan masraf ve zararlar
genel hükümlere göre tazmin ettirilir.”
MADDE
309-
26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanunun 79 uncu maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun uygulanmasında silahtan maksat Türk
Ceza Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin
(1), (2), (3) ve (5) numaralı alt bentlerinde gösterilenlerdir.”
MADDE
310-
298 sayılı Kanunun 133 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 133- Hileli faaliyetlerle veya herhangi
bir şekil ve surette cebir veya şiddet kullanarak veya tehdit ederek,
bu Kanunda yazılı kurulların toplanmalarına veya görevlerinin
ifasına mani olanlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada yazılı fiiller, silahla işlenirse,
verilecek ceza üç yıldan aşağı olamaz. Bu fiiller, aralarından biri
silahlı en az üç kişi tarafından birlikte işlendiği takdirde, failler
hakkında beş yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
MADDE
311-
298 sayılı Kanunun 134 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 134- Seçim işlerinin cereyanı sırasında,
seçimin düzenli yürütülmesini sağlamak maksadı ile, bu Kanunda
yazılı kurullar veyahut kurul başkanları tarafından alınan karar
ve tedbirlere, ihtara rağmen riayet etmeyen kişilere ikiyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
Herhangi bir şekilde alınan karar ve tedbirlerin
uygulanmasını zorlaştıran veyahut karar ve tedbirlerin neticesiz
kalmasına sebebiyet veren kimseler, altı aya kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
Yukarıda yazılı fiiller, görevli kimseler tarafından
işlendiği ve fiilleri daha ağır cezayı gerektiren suç oluşturmadığı
takdirde, birinci veya ikinci fıkraya göre verilecek ceza yarı
oranında artırılır.”
MADDE
312-
298 sayılı Kanunun 136 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 136- Kurullara seçildiği halde haklı sebep
olmaksızın vazifesi başına gelmeyenler elli günden az olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Seçim başladıktan sonra kuruldaki görevlerini
haklı bir sebep olmaksızın terk edenler, üç aydan bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
313-
298 sayılı Kanunun 137 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 137- Seçim kurulları başkan ve üyelerinden
herhangi biri veya bu Kanunda yazılı işlerden biriyle görevlendirilen
kimseler sandık seçmen listelerini, aday listelerini, seçime ait
kağıt ve paketleri ve oy pusulalarını, oy sandıklarını, oy zarflarını
veya maddi ve malî vasıtaları ve bilcümle seçim araç ve gereçlerini
vaktinde yerlerine göndermezler veya gönderilmesine mani olurlar
veya teslim etmezler veya teslim almazlarsa, iki yıldan beş yıla kadar
hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiilleri görevlilerden başkaları yaparsa, cezanın
alt sınırı bir yıldır.”
MADDE
314-
298 sayılı Kanunun 138 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Görevi kötüye kullanma:
MADDE 138- Bu Kanunun tatbiki ile görevli veya bu
Kanuna göre görevlendirilen kimseler görevlerini her hangi bir
şekilde kötüye kullandıkları takdirde, fiilleri bu Kanunda ayrı
bir suç olarak tanımlanmamış ise, Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesine
göre verilecek ceza altıda birden üçte bire kadar artırılarak
hükmolunur.”
MADDE
315-
298 sayılı Kanunun 140 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 140- Seçmen kütüğünün düzenlenmesine esas
teşkil edecek olan krokilerle, binalar cetvelini ilçe seçim kurulu
başkanınca bildirilen süre içinde düzenleyerek vermeyenler veya
kroki ve binalar cetvellerini seçmen kütüğünün düzenlenmesine
elverişli bir şekilde yapmayanlar hakkında, Türk Ceza Kanununun
257 nci maddesinde yazılı cezalar altıda birden üçte bire kadar artırılarak
hükmolunur.
Sayım ve yazım ve denetim işlemleri sırasında,
belli edilen esaslara aykırı harekette bulunanlarla, sorulara
cevap vermeyenler veya bilerek gerçeğe aykırı cevap verenler yahut
ilk sayım ve yazım gününde, ilan edilecek süreden önce bulundukları
yeri terk edenlere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
316-
298 sayılı Kanunun 143 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“üç aydan bir seneye” ibaresi “altı aydan iki seneye” şeklinde değiştirilmiş
ve “ve ikibinbeşyüz liradan onbin liraya kadar ağır para” ibaresi
madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
317-
298 sayılı Kanunun 144 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 144- Seçmen kütüğüne kendisini veya bir başka
seçmeni bilerek birden fazla kayıt ettirenler veya bu sonucu veren
fiilleri bilerek yapanlar altı aydan iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada yazılı suçlar bu işlerle görevlendirilenler
tarafından işlendiği takdirde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.”
MADDE
318-
298 sayılı Kanunun 147 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“ve bin liradan beşbin liraya kadar ağır para” ve ikinci fıkrasında
yer alan “ve beşyüz liradan ikibinbeşyüz liraya kadar ağır para” ibareleri
madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
319-
298 sayılı Kanunun 148 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Tamamen veya kısmen sahte seçmen kütüğü veya seçmen
listesi tanzim eden veya bozan veya çalan veya yok eden kimse hakkında
Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine
göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
MADDE
320-
298 sayılı Kanunun 149 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 149- Her kim 51 inci maddede gösterilen heyetin
kurulmamış olduğu toplantıda söz alır ve söylerse, üç aydan altı
aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Herhangi bir vasıta ile bir seçim propagandası toplantısına
engel olan veya devamına imkan vermeyecek hareket ve tertiplerle
onu ihlal eden kimse altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiiller ikiden fazla kimse tarafından birlikte ve cebir veya şiddet
kullanılarak ya da tehdide başvurularak işlenirse, failler hakkında
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Eğer fiil, aralarından
biri silahlı en az üç kişi tarafından birlikte işlenirse, failler
hakkında beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
MADDE
321-
298 sayılı Kanunun 149/A maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Birinci fıkra hükmüne göre hakkında yayın durdurulması
kararı verilen özel radyo ve televizyon kuruluşlarının sorumlularına,
onbeşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına; yerel yayın yapan
özel radyo ve televizyon kuruluşlarının sorumlularına, beşyüz
Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
322-
298 sayılı Kanunun 150 nci maddesinde yer alan “on beş günden” ibaresi
madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
323-
298 sayılı Kanunun 151 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 151- Oy verme gününden önceki günün saat
18.00’inden sonra ve oy verme gününde umumi veya umuma açık yerlerde
seçim propagandası için toplantı veya propaganda yapanlar veya bu
maksatla yayınlarda bulunanlar veya ne suretle olursa olsun seçimin
düzenini bozabilecek veya oy vermenin tam bir serbestlikle yapılmasına
tesir edebilecek mahiyette söz, yazı veya sair suretlerle propaganda
yapanlar veya asılsız şayialar çıkaranlar üç aydan bir yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanunun, 58, 60 ve 61 inci maddelerinde yazılan
yasaklara aykırı hareket edenler, altı aydan bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
324-
298 sayılı Kanunun 154 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 154- Özel kanunların adaylık koyma hususunda
kabul ettiği esas ve şekillere uymaksızın adaylıklarını koyan memurlar
ve yargıçlarla, adaylığını koymak için ordudan ayrılma isteğinde
bulunmuş ve bu istekleri kabul edilmiş olmasına rağmen herhangi
bir sebeple görevinden fiilen ayrılmadan veya resmi elbisesiyle
propaganda yapan veya bu mahiyette herhangi bir harekette bulunan
subaylar, askerî memurlar ve astsubaylar yüz günden az olmamak üzere
adlî para cezası ile cezalandırılır.
Yargıç ve yargıç sınıfından sayılanlarla, askerî
şahıslar ve bu Kanunun 62 nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı
memur ve hizmetlilerin özel kanunlarına göre ilan olunan seçimin
başlangıç tarihinden oy vermenin sona ermesine kadar bir siyasi
parti veya bağımsız adayların leh veya aleyhinde propaganda yapmaları
veya herhangi bir suretle telkin ve tesirde bulunmaları halinde,
fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde,
üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
63 üncü maddede belirtilen yasaklara uymayanlar
altı aydan bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
325-
298 sayılı Kanunun 155 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 155- 64, 65 ve 66 ncı maddelerde yazılı yasaklara
uymayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
326-
298 sayılı Kanunun 156 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 156 - Bu Kanunda ayrıca ceza hükmüne bağlanmayan
ve Kanun hükümlerine aykırı olan sair propagandaların failleri
hakkında Kabahatler Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrası
uygulanır.”
MADDE
327-
298 sayılı Kanunun 158 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 158- Sandık başında bu Kanuna göre oy verme
yönünden kendisine yükletilmiş olan ödevleri ihtara rağmen yapmayan
seçmenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
328-
298 sayılı Kanunun 159 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 159- Oyunu kullandıktan sonra ihtara rağmen
sandık başından ayrılmayan veya herhangi bir müdahale telkin veya
tavsiyede bulunan veya bunlara teşebbüs eden kimse üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
329-
298 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 160- Her kim oy verme sırasında seçme yeterliği
olmadığını bildiği halde oy vermeye teşebbüs eder veya verirse
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Başkasının adını taşıyarak oy vermeye teşebbüs
eden veya veren üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bir sandıkta oy verdikten sonra aynı veya başka sandıkta
tekrar oy vermeye teşebbüs eden veya veren kimse hakkında da ikinci
fıkra hükmü uygulanır.”
MADDE
330-
298 sayılı Kanunun 161 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Usulüne aykırı olarak veya yetkisi olmadığı halde
her ne sebep ve maksatla olursa olsun oy sandığının yerini değiştirenler,
yerinden kaldıranlar, oy sandığını açan, çalan veya tahrip eden veya
içindeki veya içinden çıkan oy zarflarını alan, çalan veya değiştiren
kimse üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
331-
298 sayılı Kanunun 163 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Seçim kurulları başkan ve üyelerinden herhangi
biri kanuna aykırı hareketleriyle seçim muamelelerinin yapılmasını
ve oy verilmesini kısmen veya tamamen imkansız kılar yahut seçimlerin
butlanına bilerek sebebiyet verirse, iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
332-
298 sayılı Kanunun 164 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 164- 1. Her kim, sandık başında seçmenlerin
imzalarını koydukları sandık seçmen listesine gelmeyenler adına
sahte imza atmak, mühür koymak veya parmak basmak gibi hileli bir hareket
ile sandığa oy atar veya attırır ise üç yıldan beş yıla kadar hapis ve
bin günden beşbin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
2. Bu fiil sandık başkan ve üyeleri ile resmi memurlar
tarafından işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkrada yazılı cezaya
yarısı eklenerek hükmolunur.
3. Her kim, herhangi bir şekilde seçimin neticesini
tağyir eder veya ettirir veya seçim tutanaklarını tamamen veya
kısmen sahte olarak tanzim veya tahrik eder veya ettirirse, beş yıldan
sekiz yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırılır.
4. Yukarıdaki fıkrada yazılı fiil ve hareketler,
kurul başkan ve üyeleri ve resmi memurlar tarafından işlendiği takdirde
haklarında verilecek ceza beş yıldan on yıla kadar ağır hapistir.
5. Her kim oyunu kullandıktan sonra, sandık başında
kendisine sürülen özel boyayı silerek veya yok ederek veya herhangi
bir şekil ve surette gözle farkedilemez duruma getirerek aynı seçimde
ikinci defa oy kullanır veya kullanmaya teşebbüs ederse, altı aydan
iki yıla kadar hapis ve beşyüz günden ikibinbeşyüz güne kadar adli
para cezasıyla cezalandırılır. Bu fıkrada sözü edilen özel boyayı
ilçe seçim kurulu başkanlığından teslim aldıktan sonra bu boyayı
kasten yok veya imha eden veya oyunu kullanan seçmenin belirlenen
uzvuna bu boyayı hiç sürmeyen veya bu özel boyadan başkasını süren
sandık kurulu başkan ve üyelerine veya seçmenleri ya da sandık kurulu
başkan ve üyelerini bu fıkrada yazılı fiilleri işlemeye herhangi
bir surette icbar eden kimselere, bu fıkrada yazılı ceza üçte birden
yarıya kadar artırılarak hükmolunur.
Her kim, kurulları, üçüncü fıkrada yazılı fiilleri
işlemeye, herhangi bir suretle icbar ederse üçüncü fıkrada yazılı
ceza üçte birden yarıya kadar artırılarak hükmolunur.
Eğer bu fiil kurul mensuplarına herhangi bir suretle
menfaat temini veya vaadi suretiyle meydana gelmiş ise, kurul mensuplarıyla
menfaat temin veya vadedenler hakkında dördüncü fıkrada yazılı
ceza üçte birden yarısına kadar eklenerek hükmolunur.
MADDE
333-
298 sayılı Kanunun 165 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 165- Bu Kanunla kendilerine şikâyet ve itiraz
yetkisi tanınanların bu yoldaki müracaatlarını tutanağa geçirmeye
mecbur oldukları ahvalde tutanağa geçirmeyi reddeden kurul başkan
ve üyeleri bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”
MADDE
334-
298 sayılı Kanunun 166 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 166- Seçim sonunda seçilenlere verilen tutanaklara
veya seçilenlerin yeterliğine makbul bir sebep olmaksızın ve kötü
niyetle itiraz edenlere, itirazı reddeden merciin ihbarı üzerine
bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
335-
298 sayılı Kanunun 171 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 171- 79 uncu maddenin koyduğu silâh taşıma
yasağına aykırı hareket edenler hakkında, fiilleri daha ağır cezayı
gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, yirmibeş günden az olmamak
üzere adlî para cezasına hükmolunur. Fiilin diğer kanunlara göre
daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturması halinde, bu kanunlara
göre verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.”
MADDE
336-
298 sayılı Kanunun Sekizinci Bölüm başlığı “Soruşturma ve Kovuşturma
Usul ve Şekilleri” şeklinde ve 173 üncü maddesi başlığıyla birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma ve kovuşturma zamanı
MADDE 173- Seçim işleriyle görevlendirilenlerin
oy verme günü ile bundan önceki yirmi dört saat içinde işledikleri
bu kanunda yazılı seçim suçlarından ötürü bağlı bulundukları kurullarca
düzenlenmesi gereken seçim tutanaklarının tanzim edildiğinin ertesi
günü soruşturma başlatılır.
Bu süre içinde ağır ceza mahkemesinin görevine giren
suçlarla asliye ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hali,
infazı gerektiren hükümler ve merciinden verilmiş tutuklama kararı
veya yakalama emri dışında başka hiçbir sebepten dolayı bir seçmen
hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamaz ve oy verme günü ile
ondan önceki üç gün içerisinde seçmenin hürriyetini ve oy verme imkanını
kaldıracak veya tahdid edecek idarî ve malî hiçbir tedbir alınamaz.”
MADDE
337-
298 sayılı Kanunun 174 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 174- Bu Kanunda
yazılı suçlardan birini işleyenler veya bu kanunun uygulanmasına
taalluk edip de genel hükümlere göre cezalandırılmaları gerekenlerin
sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun haklarında umumi hükümler
dairesinde soruşturma ve kovuşturma yapılır.
Valiler hakkındaki soruşturma Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili; kovuşturma ise Yargıtayın
ilgili ceza dairesi tarafından umumi hükümlere göre yapılır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı soruşturmayı Yargıtay
Cumhuriyet savcılarına da yaptırabilir. Ancak, kamu davasını açmak
veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermek yetkisi Cumhuriyet
Başsavcısına aittir.
Soruşturma sırasında Başsavcı tarafından istenilen
yakalama emri, tutuklama, tahliye, elkoyma ve aramaya Yargıtay
ilgili ceza dairesi başkanı tarafından karar verilir. Bu kararlara
karşı yapılan itirazları ise, numara itibariyle izleyen ceza dairesi
inceler. Son numaralı daire başkanının kararı söz konusu ise, itirazları
inceleme yetkisi Birinci Ceza Dairesine aittir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından verilen
kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazı, soruşturma
konusu suçun en ağırına bakmakla görevli ceza dairesini numara
itibariyle izleyen ceza dairesi başkanı inceler. Soruşturma konusu
suç, son numaralı ceza dairesinin görevine giriyorsa, itirazı inceleme
yetkisi Birinci Ceza Dairesi Başkanına aittir.
Kaymakamlar hakkında soruşturma yapmaya ve kamu
davası açmaya il Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili ve
kovuşturma yapmaya il ağır ceza mahkemesi yetkilidir.
Hakimler ve Savcılar Kanunu hükümleri mahfuzdur.
İlgili kimseler ve siyasi partiler, Ceza Muhakemesi
Kanunu gereğince kamu davasına katılabilirler.”
MADDE
338-
298 sayılı Kanunun 175 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezasına karar verme yetkisi
MADDE 175- Bu Kanun hükümlerine göre idarî para cezasına
karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir.”
MADDE
339-
298 sayılı Kanunun 176 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“5680 sayılı kanunun 143 sayılı kanunla değiştirilen 19 uncu” ibaresi,
“9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanununun 14 üncü” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE
340-
21/8/1963 tarihli ve 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu
Hakkında Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Tarım Bakanlığınca muayene edilmemiş
ve müsaadesi verilmemiş tohumlukları ithal ve ihraç edenlere bin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca fiillere konu tohumluklara
elkonularak, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.”
MADDE
341- 308
sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14- 4 üncü madde gereğince bu kanuna tabi
tutulup Resmi Gazete’de ilan olunan tohumlukları:
a) Muayene ve kontrol yaptırıp müspet netice ve belge
almadan,
b) Yönetmeliğine uygun şekilde ambalajlanmadan
veyahut taklit ve tahrif edilmiş etiketlerle,
c) Asgari standardın altına düşürülmüş veya tağşiş
edilmiş olarak,
d) Muayene ve kontrolü yapılmadığı halde yapılmış
göstererek,
e) Sertifikalarında belirtilmiş niteliklere uymayan
şekilde reklam yaparak,
Satanlar, dağıtanlar, satışa veya dağıtıma arz
edenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca fiillere
konu tohumluklara elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.
Yukarıda yazılı fiiller ıslah edilmiş tohumluk
adı altında satılan, dağıtılan, satışa veya dağıtıma arz edilen
tohumluklar dolayısıyla işlenmişse, ilgililere bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
13 üncü maddede yazılı fiillerin tekrarı hâlinde
para cezası iki katı olarak alınır.
Bu Kanunda yazılı idarî yaptırımlara karar vermeye,
mahallî mülkî amir yetkilidir.”
MADDE
342-
8/6/1965 tarihli ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 7
nci maddesinin birinci fıkrasının (2) ve (3) numaralı bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“2. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel
mahkûmiyetin bulunmaması”
“3. Ahlâken kötü
bir şöhrete sahip bulunmamak.”
MADDE
343-
625 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan “Türk Ceza Kanununun 526 ncı” ibaresi, “Kabahatler Kanununun
32 nci” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
344-
625 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- Özel öğretim kurumlarının yönetici ve
öğretmenleri görevleriyle bağlantılı olarak suç işlemeleri halinde
veya görevlerinden ötürü kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı
Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi sayılır.”
MADDE
345-
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“5. Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile
devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından
mahkûm olmamak.”
MADDE
346-
20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanununun 37 nci maddesinin
birinci ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerinden faydalanmak amacıyla yalan
beyanda bulunan veya hakikate aykırı beyanname verenler ile bu
kanunun yayımından sonra belediye sınırları içinde veya dışında
belediyelere, Hazineye, özel idarelere veya katma bütçeli dairelere
ait arazi ve arsalar üzerinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında
bulunan yerlerde izinsiz yapı yapanlar, yaptıranlar, bu gibi yapıları
satanlar, bağışlayanlar, rehin edenler veya diğer şekillerde devredenler
ve bilerek devir ve satın alanlar, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
cezalandırılır.”
“17 nci maddede sözü geçen beyannameyi, haklı bir
sebebe dayanmaksızın, zamanında vermeyenlere mahallî mülkî amir
tarafından ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
347-
20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununun 50 nci maddesinin
(c) ve (ç) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) 12 nci madde gereğince işinden ayrılan gemi adamına
çalışma belgesi vermeyen, beş işçiye kadar (beş işçi dahil) işçi çalıştıran
işveren veya vekili binbeşyüz Türk Lirası, daha fazla işçi çalıştıranlara
üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
ç) 13 üncü madde gereğince sakat ve eski hükümlü
gemi adamı çalıştırma ile ilgili kanun ve tüzük hükümlerine uymayan
işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her sakat veya eski
hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için ikibin Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
MADDE
348-
854 sayılı Kanunun 51 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 51- 1. a) 20 nci madde gereğince gemiadamının
kıdem tazminatını ödemeyen,
b) 28 inci madde gereğince gemiadamının fazla çalışma
ücretini ödemeyen,
c) 29 uncu madde gereğince gemiadamının ücretini
zamanında ve tam olarak ödemeyen,
ç) 33 üncü maddede sözü geçen iaşe veya nakden ödeme
zorunluluğuna uymayan,
d) 37 nci maddede sözü geçen asgari ücretten aşağı
ücret ödeyen,
İşveren veya işveren vekili hakkında, bu durumda
olan her gemiadamına karşılık, ödemediği meblağ veya temin ile mükellef
olduğu iaşenin tekabül ettiği bedelin, bin Türk Lirasından aşağı
olmamak üzere iki katı tutarında idarî para cezası verilir.
2. a) 21 ve 23 üncü maddeler gereğince gemiadamının
iade zorunluluğuna uymayan,
b) 26 ncı maddede gösterilen iş sürelerine uymayan,
İşveren veya işveren vekili hakkında bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Birinci fıkradaki fiiller yurt dışında işlendiği
takdirde verilecek cezalar iki kat olarak uygulanır. 20 nci madde
hükümlerine aykırı harekette bulunarak kıdem tazminatının öngörülen
esaslar dışında veya saptanan miktar veya tavan aşılarak ödenmesi
için emir veya talimat veren veya bu yolda hareket eden özel veya kamu
kurumu veya kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri, genel müdür,
müessese müdürü, muhasebe müdürü gibi yetkili sorumluları hakkında,
fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etmediği takdirde
altı aydan iki seneye kadar hapis ve adlî para cezasına hükmolunur.
Kanuna aykırı olarak fazla ödenen miktarın da ayrıca Hazine lehine
re’sen tahsiline karar verilir.”
MADDE
349-
854 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“yediyüzmilyon lira” ibaresi “bin Türk Lirası” ve ikinci fıkrasında
yer alan “üçyüzellimilyon lira” ibaresi “beşyüz Türk Lirası” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE
350-
854 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“dörtyüzmilyon lira” ibaresi, “beşyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
351-
854 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 1- Bu Kanunda yazılı idarî para cezaları
geminin bağlama limanının bulunduğu yer Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı bölge müdürünce verilir.”
MADDE
352- 13/12/1968
tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“567 nci” ibaresi “228 inci” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE
353- 1072 sayılı Kanunun 2 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 2- Bu Kanuna aykırı hareket edenler bir yıldan
beş yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.”
MADDE
354-
19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5 inci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan
fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,”
MADDE
355-
1136 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilen birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Emeklilik ve istifa gibi sebeplerle görevlerinden
ayrılan adlî, idarî ve askerî yargı hâkim ve savcıları ile Anayasa Mahkemesi
raportörlerinin; münhasıran son hizmet gördükleri mahkeme veya
dairede, bu görevlerinden ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre
ile avukatlık yapmaları yasaktır.”
MADDE
356-
1136 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Staj isteminde bulunan tarafından verilen bildiri
kağıdının hilafı ortaya çıktığı takdirde adaya Cumhuriyet savcısı
tarafından ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
357- 1136
sayılı Kanunun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına
ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip
edebilir. Ancak, Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde ön görülen
esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan
anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya daha fazla olan yapı kooperatifleri
sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Bu fıkra hükmüne aykırı
davranan kuruluşlara Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli
avukat tayin etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan
onaltı yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan,
asgarî ücretin bir aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
358-
1136 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Aslı olmayan vekaletname veya diğer kağıt ve belgelerin
örneğini onaylayan yahut aslına aykırı örnek veren avukat, üç yıldan
altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
359-
1136 sayılı Kanunun 58 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 58- Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar
Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya
görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma,
Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer
Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve
konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla
ilgili olarak Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin
katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren
bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemesi
Kanununun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu
kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi,
haklarında disiplin hapsi veya para cezası da verilemez.”
MADDE
360-
1136 sayılı Kanunun 61 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suçüstü hali
MADDE 61- Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren
bir suçtan dolayı suçüstü halinde soruşturma, bizzat Cumhuriyet
savcısı tarafından genel hükümlere göre yapılır.”
MADDE
361-
1136 sayılı Kanunun 62 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Görevi kötüye kullanma:
MADDE 62- Bu kanun ve diğer kanunlar gereğince avukat
sıfatı ile veya Türkiye Barolar Birliğinin yahut baroların organlarında
görevli olarak kendisine verilmiş bulunan görev ve yetkiyi kötüye
kullanan avukat Türk Ceza Kanunun 257 nci maddesi hükümlerine göre
cezalandırılır.”
MADDE
362-
1136 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Birinci fıkra hükmüne aykırı eylemde bulunanlara
Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Avukatlık yapmak yetkisini taşımadıkları halde
muvazaalı yoldan alacak devralarak ve kanunların tanıdığı başka
hakları kötüye kullanarak avukatlara ait yetkileri kullananlar
bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılırlar.”
MADDE
363- 1136
sayılı Kanunun 150 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 150- Tanıklar ve bilirkişiler Tebligat Kanunu
hükümlerine göre çağrılır.
Usulüne göre çağırılıp da gelmeyen veya kanuni
bir sebep olmaksızın tanıklık yahut bilirkişilikten veya yemin etmekten
çekinen kimseler hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklıkla
ilgili hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmüne göre gerekli kararları
vermeye Baronun bulunduğu il merkezindeki sulh ceza hâkimi yetkilidir.
Sulh ceza hâkimi bu kararları disiplin kurulunun tutanak örneği
üzerinden verir.”
MADDE
364- 1136
sayılı Kanunun 180 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
ile dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Bir önceki yıl kesin hesabına göre tespit edilen
toplam miktarlar esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı
(1), (2) ve (3) sayılı tarifelere göre alınan harçların yüzde üçü
ile idarî nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının
yüzde üçü,”
“Birinci fıkranın (a) bendine göre hesaplanacak
ödenek, Maliye Bakanlığınca her yıl Mart ayının sonuna kadar Türkiye
Barolar Birliği hesabına aktarılır. Bu paralar, münhasıran adlî
yardım için kullanılır ve yılı içinde harcanmayan kısmı, ertesi yıla
aynen aktarılabileceği gibi gerektiğinde zorunlu müdafilik ücretlerinin
ödenmesinde kullandırılmasına Türkiye Barolar Birliği yetkilidir.
Bu paraların Türkiye Barolar Birliği tarafından barolar arasında
yapılacak dağıtımına ve bu madde hükümlerine göre yapılacak ödemelerin
belgelendirilmesi ve denetlenmesine ilişkin esas ve usuller, Türkiye
Barolar Birliğinin görüşü alınmak suretiyle, Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca
müştereken çıkarılacak yönetmelikte belirlenir. Bu paraların,
bu maddede belirtilen amaçlar ile yönetmelikte belirlenen esas ve
usullere uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı, Sayıştay tarafından
denetlenir.”
MADDE
365- 1136
sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesinin ondördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı ve üyelerine
karşı görevleriyle bağlantılı olarak işlenen suçlar kamu görevlilerine
karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.”
MADDE
366- 24/4/1969
tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 25 inci maddesinde
yer alan “500 liradan 10000 liraya kadar ağır para cezasıyla veya her
ikisiyle birlikte cezalandırılır.” ibaresi “adlî para cezası ile
cezalandırılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
367-
1163 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“3. Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı
suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık
suçlarından ya da bu Kanun hükümlerine göre mahkum olmamak.”
MADDE
368-
1163 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
“Devlet memurları gibi ceza görürler.” ibaresi “kamu görevlisi gibi
cezalandırılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
369-
1163 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“EK MADDE 2- 1. 8 inci maddenin üçüncü fıkrasına,
16 ncı maddenin beşinci fıkrasına, 56 ncı maddenin altıncı fıkrasına,
59 uncu maddenin dördüncü, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarına
ve 90 ıncı maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket eden kooperatif
ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri ve memurları üç aydan
iki yıla kadar hapis ve elli günden beşyüz güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılırlar.
2. Genel kurulu olağan toplantıya çağırmayan yönetim
kurulu üyeleri ile 2 nci maddenin dördüncü fıkrasına, 8 inci maddenin
ikinci fıkrasına, 16 ncı maddenin birinci fıkrasına, 66 ncı maddenin
ikinci fıkrasına ve 90 ıncı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri altı
aya kadar hapis ve otuz günden üçyüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar.
3. 56 ncı maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarına,
66 ve 67 nci maddeye aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının
denetim kurulu üyeleri bir aydan altı aya kadar hapis ve otuz günden
üçyüz güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılırlar.
İlgili bakanlık, kooperatifler ve üst kuruluşlarının
yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile memurları hakkında görevlerine
ilişkin olarak işledikleri suçlardan dolayı açılan kamu davalarına
katılma talebinde bulunabilir.”
MADDE
370- 14/1/1970
tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun
68 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- I- Bu Kanunun;
a) 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında ve açık
piyasa işlemleri ile ilgili 52 nci maddesinde verilen yetkiler
çerçevesinde Banka tarafından yapılan düzenlemelere uymayan;
40 ıncı maddesinin (II) numaralı fıkrası uyarınca zorunlu karşılık
ve umumi disponibilite için tespit edilen oranları süresi içinde
tesis etmeyen veya eksik tesis eden bankaların ve diğer malî kurum
ve kuruluşların görevli ve ilgilileri hakkında ikiyüz günden dörtyüz
güne kadar adlî para cezasına,
b) 43 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
ile 44 üncü maddesinde belirtilen bilgi ve belgeleri vermeyen veya
gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren ya da 4 üncü maddesinin dördüncü
fıkrasında öngörülen denetimin yapılmasını engelleyen bankaların
ve diğer malî kurum ve kuruluşların görevli ve ilgilileri hakkında
bir yıldan üç yıla kadar hapis ve dörtyüz günden sekizyüz güne kadar
adlî para cezasına,
hükmolunur.
Bu fıkrada tanımlanan suçlar dolayısıyla soruşturma
ve kovuşturma yapılması, Bankanın başvurusu üzerine ya da görüşü
alınarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından
Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır.
Bu durumda Bankacılık Kanununun 162 nci maddesi hükümleri uygulanır.
II- a) Bu Kanunun 35 inci maddesinin birinci ve
ikinci fıkralarına aykırı hareket eden Banka mensupları için bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına
hükmolunur.
Sırları kendileri veya başkaları için yarar sağlamak
amacıyla açıklayan Banka mensupları hakkında, üç yıldan beş yıla kadar
hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
b) Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş
olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine
geçen evrak veya senetleri veya diğer malları kendisinin ya da başkasının
zimmetine geçiren banka mensupları, altı yıldan oniki yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacakları
gibi bankanın uğradığı zararı tazmine mahkûm edilirler.
Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik
hileli davranışlarla işlenmesi hâlinde faile on iki yıldan az olmamak
üzere hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası verilir; ancak,
adlî para cezasının miktarı bankanın uğradığı zararın üç katından
az olamaz. Ayrıca meydana gelen zararın ödenmemesi hâlinde mahkemece
re’sen ödettirilmesine hükmolunur.
Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen
para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların
aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi
hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete
geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin veya
diğer malların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen
tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Bu
durumun hükümden önce gerçekleşmesi hâlinde, verilecek cezanın
üçte biri indirilir.
Zimmet suçunun konusunu oluşturan para veya para
yerine geçen evrak veya senetlerin veya diğer malların değerinin
azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.
Bu fıkrada tanımlanan suçlar ve Kanunda belirtilen
görevlerin yerine getirilmesi sırasındaki fiilleri dolayısıyla
Banka personeli hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması Banka
Meclisinin; atama ve seçim suretiyle görev yapan diğer mensuplar
hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılması ise Başbakanın Cumhuriyet
başsavcılığına yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır.
III- a) Bankanın itibarını kırabilecek veya şöhretine
ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olan ya
da bu yolda asılsız haber yayanlar ve yayınlayanlar için bir yıldan
iki yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasına
hükmolunur.
b) Bu Kanunun 43 üncü maddesinin dördüncü fıkrasındaki
bilgi ve belgeleri belirlenen usul ve esaslar içerisinde doğru olarak
vermeyen gerçek kişiler ve tüzel kişilerin sorumluları hakkında
otuz günden altmış güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Bu fıkrada tanımlanan suçlar dolayısıyla soruşturma
ve kovuşturma yapılması, Başkanlığın Cumhuriyet başsavcılığına
yazılı başvuruda bulunmasına bağlıdır.”
MADDE
371- 28/5/1970
tarihli ve 1264 sayılı Madeni Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması
Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Hâlen tedavülde bulunan ve bu Kanun hükümleri gereğince
tedavüle çıkarılacak paraları, itibari kıymetleri dışında bir
fiyatla kullananlar hakkında elli güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak verilecek adlî para cezasının miktarı suçun konusunu
oluşturan paraların değerinin beş katından az olamaz.”
MADDE
372- 21/7/1971
tarihli ve 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanununun 12 nci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ticari işletme sahibi işletmesini veya rehne
dahil münferit unsurları alacaklının muvafakatı olmaksızın başkalarıyla
değiştirir veya temlik, ayni bir hakla takyit veya alacaklıyı ızrar
kastıyla tahrip veya imha ederse bu yüzden alacağını tamamen veya
kısmen tahsil edemeyen alacaklının şikayeti üzerine uğranılan zararın
miktarı nazara alınmak suretiyle bir yıldan beş yıla kadar hapis ve
yüz günden aşağı olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
373-
2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 80 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 80- Bu Kanunun 26 ncı maddesinde belirtilen tescil ve sigortalılığın sona ermesi ile ilgili
yükümlülüğe uymayan sigortalılara Kurumca ellibeş Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Bir başkasına ait sağlık karnesi veya kartını kullanan, kendisine ait sağlık
karnesi veya kartını bir başkasına
kullandıran ya da bu fiillere iştirak eden kişiler, Kurumca yapılan
sağlık giderlerinden kanunî faiziyle
birlikte iki katı olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu olup;
haklarında Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılmak
üzere işlem yapılır.”
MADDE
374-
18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 7 nci maddesinin
birinci fıkrasının (5) numaralı bendi ile ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“5. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel
bir mahkûmiyeti bulunmamak,”
“Noterlik stajına engel mahkûmiyeti olanlar, noterliğe
kabul edilemezler.
Staj isteminde bulunan kişi hakkında noterliğe
engel bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma yapılması halinde,
stajyerliğe alınma isteği hakkındaki kararın bu soruşturma ve kovuşturmanın
sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.”
MADDE
375-
1512 sayılı Kanunun Mülga 28 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Atamadan önce vazgeçme
MADDE 28- Atanma veya nakil talebinde bulunan başvuru
sahiplerinin, ilan süresinin bitimini müteakip onbeş gün içinde
Adalet Bakanlığına veya Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Cumhuriyet
başsavcılıklarına vazgeçme dilekçesi vermeleri halinde, atama
işleminde değerlendirilir; aksi halde vazgeçme dilekçesi atama
işleminde dikkate alınmaz.”
MADDE
376-
1512 sayılı Kanunun 109 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde yer alan “Bir asliye mahkemesinin yargı çevresi içinde
birden çok noterlik bulunması veya bir ilin belediye sınırları
içinde birden çok asliye mahkemesi yargı çevresinin yer alması halinde”
ibaresi, “Bir il, ilçe veya büyükşehir belediyesi sınırları içinde
birden çok noterlik bulunması halinde,” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
377-
1512 sayılı Kanunun 111 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun 109 uncu maddesi uyarınca yatırılıp
ortak hesapta toplanan paralar, her üç ayda bir o yerdeki ilgili noterlere
veya bu Kanuna göre görevlendirilmiş noter vekili varsa vekile,
eşit miktarda ödenir. Ancak, büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde,
farklı sınıftan ve birden fazla noterlik bulunması halinde, birinci
sınıf noterlikler için oluşturulan ortak hesap bu sınıfa mensup noterlikler
arasında; diğer sınıf noterlikler için, kuruldukları ilçenin mülkî
sınırları esas alınarak oluşturulan ortak hesap ise bu sınıfa mensup
noterlikler arasında, eşit miktarda dağıtılır. Ödemenin şekli oda genel kurulunun yıllık olağan
toplantısında tespit edilir.”
MADDE
378-
1512 sayılı Kanunun 138 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 138- Tanıklar ve bilirkişiler Tebligat Kanunu
hükümlerine göre çağırılır.
Usulüne göre çağırılıp da gelmeyen veya kanuni
bir sebep olmaksızın tanıklık yahut bilirkişilikten veya yemin etmekten
çekinen kimseler hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklıkla
ilgili hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmüne göre gerekli kararları
vermeye Ankara Sulh Ceza hâkimi yetkilidir. Sulh ceza hâkimi bu kararları
disiplin kurulunun tutanak örneği üzerinden verir.
Türkiye Noterler Birliği Disiplin Kurulunca, 132
nci maddeye göre görevlendirilen üye de, çağrıya rağmen gelmeyen
tanığın zorla getirilmesi hususunda sulh ceza hâkiminden karar istemeye
yetkilidir.”
MADDE
379-
1512 sayılı Kanunun 151 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Noterler, geçici yetkili noter yardımcıları, noter
vekilleri ile noter kâtipleri ve kâtip adayları noterlikteki görevleri,
Türkiye Noterler Birliği organlarında görev alan noterler ise ayrıca
bu görevleri ile bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı
Türk Ceza Kanununun uygulanması bakımından kamu görevlisi sayılırlar.”
MADDE
380-
1512 sayılı Kanunun 152 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 152- Yukarıdaki maddede gösterilen kişilere
karşı, aynı maddede yazılı görevleri yerine getirmeleri sırasında
veya görevleri sebebiyle işlenen suçlarla ilgili olarak Türk Ceza
Kanununun uygulanması bakımından kamu görevlisi sayılırlar.”
MADDE
381-
1512 sayılı Kanunun 156 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suçüstü hali:
MADDE 156- Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren
bir suçtan dolayı suçüstü halinde soruşturma genel hükümlere göre
yapılır.”
MADDE
382-
1512 sayılı Kanunun 157 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 157- 50 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine
aykırı hareket eden noterlere ilk defasında bin Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Eylemin tekrarı
halinde verilecek ceza üçbin Türk Lirasından aşağı olamaz.
Noterin yukarıda yazılı eyleminde aracılık yapan
kimseye de beşyüz Türk Lirasından ikibin Türk Lirasına kadar idarî
para cezası verilir.
Aracı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında kamu görevlisi
sayılan bir kimse veya noter katibi yahut kâtip adayı ise, birinci
fıkra uyarınca cezalandırılır.
Noterler arasında rekabete sebep olacak eylem ve
harekette bulunan, noterlik işlemlerini şahsına veya mensup olduğu
kuruluşa menfaat sağlayan bir noterde yaptıran kişiler ve özellikle
bu kanunun 166 ncı maddesinin (12) numaralı bendi uyarınca düzenlenen
protokole taraf teşkil eden resmi ve özel kuruluşlar memur vesair
görevlilerinden protokoldeki esaslara aykırı eylem ve harekette
bulunanlarla bu fiile iştirak eden noterler, eylem ve hareketleri
suç oluşturmadığı takdirde, bu maddenin birinci fıkrası gereğince
cezalandırılırlar.”
MADDE
383- 1512
sayılı Kanunun 158 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 158- Eski tarihle evrak düzenleyen, yevmiye
defterinde numara ayıran, harç, damga, kontrato veya sair vergiler
ödemelerine esas olarak düzenlediği beyannamelerde yahut bunlara
eklenen makbuzlarda tahrifat yapan noter görevlileri ile kâtipleri
ve kâtip adayları, Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna
ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
384-
1512 sayılı Kanunun 159 uncu maddesinin (II) numaralı fıkrasının
(a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) 109 uncu maddenin birinci fıkrasında belirlenen
görevleri yerine getirmeyen Noter Odası yönetim kurulu başkan ve
üyeleri hakkında Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesi hükümleri uygulanır.”
MADDE
385-
1512 sayılı Kanunun 160 ıncı maddesinde yer alan “230 uncu maddesi
hükmüne göre sorumludur.” ibaresi “257 nci maddesinin ikinci fıkrası
hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
386-
1512 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasının (15) numaralı
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“15. 109 uncu madde hükümleri saklı kalmak üzere,
her nevi ortak hesap paylaşım esaslarını belirlemek,”
MADDE
387-
6/6/1972 tarihli ve 1593 sayılı Erişme Kontrollu Karayolları Kanununun
12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanunla kısıtlanan, yasaklanan işler
ve hareketleri yapan, yaptıranlar ile hayvanlarının yola girmesini
önlemeyenlere, mahallî mülkî amir tarafından yüzyirmi Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
388-
14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları
Birliği Kanununun 8 inci maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“b) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, basit veya
nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik,
güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama, kaçakçılık veya vergi kaçakçılığı suçlarından hapis cezasına
mahkûm olmamak,”
MADDE
389-
1618 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 30- Belgesiz olarak seyahat acentalığı faaliyetinde
bulunanlar hakkında, 29 uncu maddede belirtilen idarî soruşturmadan
ayrı olarak, üç aydan altı aya kadar hapis ve bin güne kadar adlî para
cezasına hükmolunur.”
MADDE
390-
29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanununun 12 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Beyan veya tescildeki niteliğe uymayan
veya ambalajdaki vasıf veya markası değiştirilmiş yahut tahrif
edilmiş olan veya bozulmuş yahut değiştirilmiş veya karıştırılmış
yemleri üretenlere, beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar; satışa arzedenler veya satanlara ise, bin Türk Lirasından
beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Hayvan sağlığı için tehlikeli olan yemleri bu özelliğini
bilerek üretenler, satışa arzedenler veya satanlar, üç aydan bir
yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
391-
1734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunun 6, 7, 8 ve 10 uncu maddelerinde
yazılı mecburiyetlere uymayanlara beşyüz Türk Lirasından binbeşyüz
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
392-
1734 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları
mahallî mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
393-
26/6/1973 tarihli ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun 15 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- 2, 3 ve 4 üncü maddelerdeki yükümlülüklerden
her birine aykırı hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
MADDE
394-
1774 sayılı Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17- 6, 7, 9, 10 ve 11 inci maddelerdeki hükümlere
aykırı hareket edenlere yirmi Türk Lirası; kimlik bildirme belgesinde
gerçeğe uymayan bilgi verenlere yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.”
MADDE
395- 1774 sayılı Kanunun 18 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- Bu Kanunda belirtilen idarî para cezaları,
mahallî mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
396-1774
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İdarenin bilgisayar sistemi kurması ve gerekli
teknik altyapıyı hazırlamasıyla birlikte, bu Kanunun 2 nci maddesinde
sayılan özel veya resmi her türlü konaklama tesislerinden Bakanlar
Kurulunca belirlenecek olanlar, tespit ve ilan tarihinden itibaren
üç yıl içerisinde tüm kayıtlarını bilgisayarda tutmak ve bilgisayar
terminallerini genel kolluk kuvvetlerinin bilgisayar terminallerine
bağlamak zorundadırlar. Bu şartı yerine getirmeyen kuruluşlara
onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde
işletme ruhsatları iptal edilir.”
MADDE
397-
20/6/1977 tarihli ve 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere
Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Afet bölgelerinde felakete uğrayanlara
bu Kanuna göre bedelli veya bedelsiz olarak verilen iş veya irat
hayvanlarını, tohumluk, gübre, mücadele ilacı, alet, makine ve malzeme
gibi canlı veya cansız üretim araçlarını veya tesislerini izinsiz
olarak iki yıl içinde satan veya devreden yahut başka maksatlarla
kullananlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, mahallî mülkî
amir tarafından ikiyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir. Ayrıca, bu mallara kimin elinde olursa
olsun, el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Mevcut olmaması hâlinde malın bedeli tazmin ettirilir.”
MADDE
398-
28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 25 inci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Kurulun para, evrak ve her çeşit malları Devlet
malı hükmündedir. Kurulun başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen
suçlardan dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında
kamu görevlisi sayılırlar. Bu kişiler hakkında görevleriyle bağlantılı
olarak işledikleri suçlardan dolayı 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı
Kanun hükümleri uygulanmaz.”
MADDE
399- 2499
sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“f) Kurucularının müflis olmaması ve Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya
da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, bilişim sistemini
engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, banka veya
kredi kartlarının kötüye kullanılması, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız
mal edinme suçlarından mahkûm olmaması,”
MADDE
400- 2499
sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“f) Kurucularının müflis olmaması ve Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya
da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, bilişim sistemini
engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, banka veya
kredi kartlarının kötüye kullanılması, suçtan kaynaklanan malvarlığı
değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı veya haksız mal
edinme suçlarından mahkûm olmaması,”
MADDE
401-
2499 sayılı Kanunun 46/A maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Kurul, menkul kıymetlerin işlem gördüğü borsalar
ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği tarafından
verilen idarî para cezalarının tahsil edilen kısmının yüzde ellisi,”
MADDE
402-
2499 sayılı Kanunun 47 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- Diğer kanunlara göre daha ağır bir cezayı
gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde:
A) 1. Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek,
henüz kamuya açıklanmamış bilgileri kendisine veya üçüncü kişilere
menfaat sağlamak amacıyla kullanarak sermaye piyasasında işlem
yapanlar arasındaki fırsat eşitliğini bozacak şekilde mameleki
yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf etmek, içerden öğrenenlerin
ticaretidir. Bu fiili işleyen 11 inci madde kapsamındaki ihraçcılarla,
sermaye piyasası kurumlarının veya bunlara bağlı veya bunlara
hâkim işletmelerin yönetim kurulu başkan ve üyeleri, yöneticileri,
denetçileri, diğer personeli ve bunların dışında meslekleri veya
görevlerini ifa etmeleri sırasında bilgi sahibi olabilecek durumda
olanlarla, bunlarla temasları nedeniyle doğrudan veya dolaylı
olarak bilgi sahibi olabilecek durumdaki kişiler.
2. Yapay olarak, sermaye piyasası araçlarının,
arz ve talebini etkilemek, aktif bir piyasanın varlığı izlenimini
uyandırmak, fiyatlarını aynı seviyede tutmak, arttırmak veya
azaltmak amacıyla alım ve satımını yapan gerçek kişilerle, tüzel kişilerin
yetkilileri ve bunlarla birlikte hareket edenler,
3. Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek,
yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz bilgi veren, haber yayan, yorum
yapan ya da açıklamakla yükümlü oldukları bilgileri açıklamayan
gerçek kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri ve bunlarla birlikte
hareket edenler,
4. 4 üncü maddenin birinci ve üçüncü fıkralarına
aykırı hareket edenlerle, sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette
bulunan veya yetki belgeleri iptal olunduğu veya faaliyetleri geçici
olarak durdurulduğu halde ticaret unvanlarında, ilan veya reklamlarında
sermaye piyasasında faaliyette bulundukları intibaını yaratacak
kelime veya ibare kullanan veya faaliyetlerine devam eden gerçek
kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri,
5. Yatırımcı tarafından sermaye piyasası faaliyetleri
sebebiyle veya emanetçi sıfatıyla veya idare etmek için veya teminat
olarak veyahut her ne nam altında olursa olsun, sermaye piyasası kurumlarına
kayden veya fiziken tevdi veya teslim edilen sermaye piyasası araçları,
nakit ve diğer her türlü kıymeti kendisinin veya başkasının menfaatine
satan veya rehneden veya her ne şekilde olursa olsun kullanan, gizleyen
yahut inkar eyleyen veyahut bu amaca ulaşmak ya da bu fiillerini
gizlemek için bilgisayar ortamında tutulanlar dahil kayıtları
tahvil ve tağyir eden ilgili gerçek kişilerle tüzel kişilerin yetkilileri,
6. Bu Kanunun 15 inci maddesinin son fıkrasında belirtilen
işlemlerde bulunarak kârı veya mal varlığı azaltılan tüzel kişilerin
yetkilileri ve bunların fiillerine iştirak edenler,
7. Karşılıksız olarak sermaye piyasası araçlarının
geri alım taahhüdü ile satımını yapan ilgili gerçek kişilerle, tüzel
kişilerin yetkilileri,
her bir alt bent kapsamına giren fiillerden dolayı
iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin günden onbin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır.
B) 1. Bu Kanuna göre Kurul veya Kurul tarafından görevlendirilenlere istenecek bilgileri vermeyen veya eksik veya gerçeğe aykırı olarak
verenlerle; defter ve belgeleri bu görevlilere ibraz etmeyen, saklayan,
yok eden veya bunların görevlerini yapmalarını engelleyenler,
2. Defter ve kayıt tutmayanlar,
her bir alt bent kapsamına giren fiillerden dolayı
bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikibin günden beşbin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılırlar. Gerçeğe aykırı defter ve kayıt
tutan, hesap açan veya bunlarda her türlü muhasebe hilesi yapan ya
da gerçeğe aykırı bağımsız denetleme raporu düzenleyenler ile düzenlenmesini
sağlayanlar, Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır.
C) Bu Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına,
7, 9, 10, 10/A, 11, 12 nci maddelerine, 13 üncü maddesinin beşinci
fıkrasına, 13/A maddesinin üçüncü fıkrasına, 14 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasına, 15 inci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü
ve beşinci fıkralarına, 16, 16/A maddelerine, 28 inci maddesinin
(b) bendine, 34 üncü maddesine, 38 inci maddesine, 40/B maddesine,
45 inci maddesine, 46 ncı maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarına,
46/A maddesine ve 46/B maddesine aykırı hareket edenlere,
Kurul tarafından, yükümlülüğe aykırılık oluşturan
her bir fiilden dolayı otuzbin Türk Lirasından yüzellibin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
Birinci fıkranın (A), (B) ve (C) bentleri uyarınca
verilecek para cezaları üst sınırla bağlı olmaksızın suçun veya
kabahatin işlenmesi suretiyle temin edilen menfaatin üç katından
az olamaz.
Bu maddenin (C) bendinde öngörülen para cezalarının
verilmesini gerektiren fiillerin tekrarı halinde, verilen cezalar
yarı oranında artırılarak hükmolunur. Cezaların artırılabilmesi
için daha önce verilen cezanın infazı şartı aranmaz.”
MADDE
403-
2499 sayılı Kanunun 47/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47/A- Bu Kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelere,
belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki
kararlara aykırı hareket ettiği tespit edilen gerçek kişiler ve
tüzel kişilere, gerekçesi belirtilmek suretiyle Kurul tarafından
onbeşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
Kanunun 40/C maddesinin beşinci fıkrasındaki yükümlülüğe
uymayan üyelere Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği
Yönetim Kurulunca beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
İdari para cezalarının verilmesini gerektiren
fiillerin tekrarı halinde, verilen para cezası iki katı, ikinci
ve müteakip tekrarlarda üç katı artırılarak uygulanır. Bu cezaların
verildiği tarihten itibaren iki yıl içinde idari para cezası verilmesini
gerektiren aynı fiil işlenmediği takdirde önceki cezalar tekrarda
esas alınmaz.”
MADDE
404-
2499 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- 47 nci madde kapsamına giren suçlardan
dolayı soruşturma yapılması, Kurul tarafından Cumhuriyet savcılığına
yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru ile Kurul aynı
zamanda katılan sıfatını kazanır.
Bu Kanuna aykırı fiillerin işlendiğine dair bilgi
edinen Cumhuriyet savcıları, Kurulu haberdar ederek durumun incelenmesini
isteyebilirler.
Cumhuriyet savcıları kovuşturmaya yer olmadığına
karar verirlerse, Kurul kendisine tebliğ edilecek bu kararlara
karşı Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraza yetkilidir.”
MADDE
405-
11/9/1981 tarihli ve 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler,
Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına
Dair Kanunun 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- 4 üncü maddede belirtilen kuruluş iznini
veya 5 inci maddede belirtilen faaliyet iznini almadan bu Kanun
kapsamına giren yivsiz tüfek, nişan tüfek ve tabancaları imal eden
fabrika veya imalathane kuranlar veya işletenler veya işyerleri
ya da ikametgahlarında söz konusu silâhları imal edenler veya 6 ncı
maddede belirtilen esaslara aykırı olarak yapan veya satanlar bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden beşyüz güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
406-
2521 sayılı Kanunun 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- 7 nci ve 8 inci maddelerde belirtilen
imalat ve satış listeleri ile belgelerini süresi içinde vermeyen
veya imalat ya da satışını bildirmeyen imalatçı ve satıcılara,
beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
Yivsiz tüfek satın alma belgesi olmayan kişiye satış
yapan satıcılara, ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
407-
2521 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Mülkiyeti kendisine ait olup olmadığına
bakılmaksızın; yivsiz tüfek ruhsatnamesi olmadan yivsiz av tüfeği
bulunduran kişiye elli Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca
ruhsatname işlemleri tamamlanıncaya kadar tüfek muhafaza altına
alınır. Muhafaza altına alındıktan itibaren bir ay içinde ruhsatname
işlemlerinin tamamlanmaması veya menşeini ispata yarar belge ibraz
edilmemesi hâlinde, tüfeğin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.
Ruhsatlı yivsiz av tüfeğini, bu Kanun hükümlerine
aykırı olarak bir başkasına veren kişiye de elli Türk Lirası idarî
para cezası verilir.
Bu Kanun hükümlerine göre idarî para cezasına ve
mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar vermeye mahallî mülkî amir
yetkilidir.”
MADDE
408-
2/11/1981 tarihli ve 2531 sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların
Yapamayacakları İşler Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4 - Bu Kanuna aykırı harekette bulunanlar
altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.”
MADDE
409-
6/11/1981 tarihli ve 2548 sayılı Gemi
Sağlık Resmi Kanunu’nun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) ve
(e) bentleri ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Sağlık işlemlerini yaptırmak üzere sağlık denetleme
merkezleri önünde veya bu merkezlerin gösterdikleri yerde durmamak,
gemide sağlık tedbirlerini almamak, ilaç, tıbbi malzeme ve ilkyardım
personeli bulundurmamak, sağlık denetiminde gereken sağlık belge
ve sertifikalarını bulundurmamak ve süresinde yenilememek,”
“e) Hastalıkların oluşumu ve yayılmasına neden
olan mikroorganizmalar ve vektörlerle ilgili önlemleri almamak,”
“Bu yasaklara aykırı hareket eden gemi kaptanlarına,
0-250 net ton arası gemilerle ilgili olarak 1000 net tonluk geminin
ödemesi gereken indirimsiz sağlık resmi tutarında, 250 net tondan
büyük gemilerle ilgili olarak, ödemeleri gereken indirimsiz sağlık
resminin dört katı tutarında idari para cezası verilir. Bu idari
para cezasına karar vermeye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü
görevlileri yetkilidir.”
MADDE
410-
12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 31 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 31- a) Bu Kanuna ve bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin yönetmeliklerde gösterilen koşullara uymayan belgeli yatırım
ve işletmelere, diğer mevzuattaki ceza hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, aşağıdaki maddelerde belirtilen cezalar uygulanır.
b) 33 üncü maddedeki para cezaları, denetleme
elemanları tarafından tayin edilir.”
MADDE
411- 2634
sayılı Kanunun 32 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu Kanuna göre verilecek uyarma cezaları kesindir.”
MADDE
412-
2634 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 33- Para cezaları aşağıda belirtilen durumlarda
ve miktarlarda belge sahibine uygulanır :
a) Uyarma cezasına rağmen, otuz gün içinde gerekli
düzeltmenin yapılmaması veya bir yıl içinde yeni uyarma cezasını
gerektiren fiil veya fiillerin tespiti ile bu Kanunda belirtilen
veya Bakanlıkça istenilen bilgi veya belgelerin süresi içerisinde
verilmemesi veya yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi hallerinde
yediyüzelli Türk Lirası idarî para cezası.
b) Bakanlığa bilgi verilmeksizin, işletmenin bir
yıl içinde otuz günden fazla süreyle aralıksız olarak bir kısmının veya
tamamının kapalı tutulması halinde yediyüzelli Türk Lirası
idarî para cezası.
c) Yazı, reklam, afiş, broşür ve benzeri araçlarla
Bakanlığın veya müşterilerin yanıltılması veya yanıltıcı unvan
kullanılması veya müşteriye taahhüt edilen hizmetin verilmemesi
veya eksik verilmesi veya bu hizmetin en az eşdeğer nitelikleri
haiz bir işletmede verilmesinin sağlanmaması halinde, özel hükümler
saklı kalmak kaydıyla binbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası.
d) Müşterinin can veya mal güvenliğinin sağlanmasında
işletme sahibi veya sorumlusu veya personelin katkısı, kusuru
veya ihmaliyle işletmede suç işlendiğinin tespiti halinde özel
hükümler saklı kalmak kaydıyla binbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası.
e) İzinsiz olarak yatırım veya işletmenin tümünün
veya belgelendirmeye esas bir kısmının devredilmesi, kiraya verilmesi,
ortaklık statüsünün, unvanının veya türünün değiştirilmesi hallerinde
binbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası.
f) Onaylı fiyat tarifelerinin üzerinde fiyat uygulanması
halinde, fazladan alınan ücretin yirmi katı idarî para cezası.”
MADDE
413-
2634 sayılı Kanunun 36 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 36- a) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükümlerine
aykırı davranışların tespiti halinde; üç aydan onsekiz aya kadar
hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
b) Bu Kanunun 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasına
aykırı hareket edenler elli günden az olmamak üzere adlî para cezası
ile cezalandırılır.”
MADDE
414-
11/8/1982 tarihli ve 2699 sayılı Umumi Mağazalar Kanununun 13 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunun 8 inci maddesine göre düzenlenen
tarifelerin dışında ücret alan veya 9 uncu maddesine aykırı harekette
bulunan şirket yöneticilerine veya temsilcilerine veyahut yetkili
görevlilere üç aydan bir yıla kadar hapis ve ikiyüz günden az olmamak
üzere adlî para cezası verilir.
Bu Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı
harekette bulunan şirket yöneticilerine veya temsilcilerine
veyahut yetkili görevlilere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşyüz
günden üçbin güne kadar adlî para cezası verilir.
Ticaret Bakanlığının izni alınmadan umumi mağaza
veya şube açarak makbuz senedi veya rehin senedi tanzim eden veya
izinleri iptal edilmesine rağmen faaliyete devam eden şirket yöneticilerine
veya temsilcilerine veyahut yetkili görevlilere bir yıldan üç yıla
kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.”
MADDE
415-
5/5/1983 tarihli ve 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 5 inci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Sendika kurucusu olabilmek için; Türk vatandaşı,
medeni hakları kullanmaya ehil ve sendikaların kurulacağı işkolunda
fiilen çalışır olmak; Türkçe okur-yazar olmak ve ayrıca; Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen
bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya
da devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından
mahkûmiyetin bulunmaması şarttır.”
MADDE
416- 2821
sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin onüçüncü ve ondördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı ve üyelerine
karşı işlenen suçlar, kamu görevlilerine karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.
Konfederasyon, sendika ve sendika şubelerinin
zorunlu organlarına seçilebilmek için 5 inci maddede öngörülen
şartlar aranır.”
MADDE
417-
2821 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 59- 1. 8 inci madde, 9 uncu maddenin dördüncü
fıkrası, 22 nci maddenin dördüncü fıkrası, 26 ncı maddenin dördüncü
fıkrasında belirtilen ilan ve bildirimleri yapmayanlara ikiyüz
Türk Lirası; 62 nci maddede belirtilen bildirim yükümlülüğüne uymayan
işverenlere ise, bildirilmeyen her işçi için yüzelli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
2. 2 nci maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında
olmayanlar ile 20 nci maddede belirtilen izni almadan veya 29 uncu
maddenin birinci fıkrası ile dördüncü fıkrasına aykırı hareket
eden işverenlere, beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
3. 31 inci maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
eden işverene, 44 üncü maddenin bir ve dördüncü fıkraları hükümlerine,
51 inci maddenin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket eden
sendika veya konfederasyonun sorumlu görevlilerine ikiyüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
4. 39, 49 ve 50 nci madde hükümlerine aykırı hareket
eden sendika veya konfederasyonun, tüzüğüne göre sorumlu kişilere
beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
5. 38 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasına aykırı
davranışta bulunan işçiler ile işverenler veya işveren vekilleri
veya bu konuda karar veren işçi veya işveren kuruluşunun yetkili
organlarının başkan ve üyelerine, altı aya kadar hapis cezası hükmedilir.
6. 37 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
eden sendika veya konfederasyonların sorumlu yetkililerine altı
aydan bir yıla kadar hapis cezası hükmedilir.
7. 40 ıncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
eden kurum ve kuruluşların yetkili sorumlularına fiilleri daha
ağır cezayı gerektiren bir suçu oluşturmadığı takdirde bir yıldan
üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Malî yardım veya bağışı
kabul eden sendika veya konfederasyonların yetkili sorumlularına
da altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun konusunu
oluşturan malî yardım veya bağış Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
müsadere olunur. Ayrıca, yapılan malî yardım veya bağış, suçun faillerinden
genel hükümlere göre tazmin olunur.
40 ıncı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
eden sendika veya konfederasyon sorumlu yetkilileri hakkında bir
yıldan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ancak, adlî para cezasının miktarı, malî yardım veya bağışın bir mislinden
az olamaz.
40 ıncı maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına
aykırı hareket eden işçi ve işverenlerle kuruluş, dernek ve vakıfların
yetkili sorumluları hakkında beşyüz güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak, adlî para cezasının miktarı, malî yardım veya bağışın
beş mislinden az olamaz. Bu yardım veya bağış, bir işçi sendikası veya
konfederasyonunca, bir işveren, işveren sendikası veya konfederasyonunu;
bir işveren sendikası veya konfederasyonunca da işçi sendikası
veya konfederasyonunu malî yollarla desteklemek amacıyla yapıldığı
takdirde ayrıca üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
8. Bu Kanun hükümlerine göre yapılan seçimlerin
düzen içerisinde ve sağlıklı biçimde yürütülmesi amacıyla hâkimin
ve sandık kurulunun aldığı tedbirlere uymayanlara, fiil suç oluşturmadığı
takdirde, beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
14 üncü maddeye göre yapılacak seçimlerle ilgili
oylamalara ve bu oylamaların sayım ve dökümüne hile karıştıranlar,
fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde,
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
9. Bu madde hükmüne göre idarî para cezasına karar
vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir.”
MADDE
418-
5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun
56 ncı maddesinin (4) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“4. Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine
karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk,
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin
ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini
aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûmiyetin bulunmaması ve
siyasi partilerin organlarında görevli olmamak,”
MADDE
419-
2822 sayılı Kanunun 69 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 69- Bu Kanunun 22 nci maddesi hükümlerine
göre mahkemece tayin edilmiş bulunan arabuluculardan, sırf tarafları
ızrar kasdı ile verilen bu görevi yapmaktan kaçınan veya 23 üncü
maddede belirtilen tutanağı sırf tarafları ızrar kasdı ile süresinde
görevli makama tevdi etmeyen arabulucular yüz günden az olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Resmi arabulucu olarak görevlendirilenler görevlerinin
ifası sırasında veya ifasından dolayı işledikleri veya kendilerine
karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılırlar.”
MADDE
420-
2822 sayılı Kanunun 70 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Bu Kanunda belirtilen şartlar gerçekleşmeden
grev veya lokavt kararı verenlerle, bunu teşvik edenler, zorlayanlar
veya propagandasını yapanlar üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt
kararının uygulanması halinde; grev veya lokavta karar verenler,
böyle bir grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına
veya bunlara katılmaya veya devama zorlayan veya teşvik edenler
veya bu yolda propaganda yapanlar ile lokavta katılanlar veya devam
edenler üç aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Grev veya lokavt kararı alınmasında gerçekleşmeyen
şartlar yalnızca süre veya tebligata ilişkin ise yukarıdaki fıkralara
göre verilecek cezalar üçte birden yarıya kadar indirilir.
Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar
veya devam edenler elli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile
cezalandırılır.”
MADDE
421-
2822 sayılı Kanunun 71 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Grev veya lokavt kararının bu Kanun
hükümlerine uygun olarak
alınmasına rağmen, kanunda yazılı şart ve
usuller dışında uygulanması halinde, bu kararı uygulayanlar, uygulanmasına
veya devamına zorlayanlar veya teşvik edenler veya bu yolda propaganda
yapanlar üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
422-
2822 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Grev veya lokavtın 29 ve 30 uncu maddelere göre sürekli
olarak, 31 inci maddeye göre de geçici olarak yasaklandığı işlere
veya işyerlerine ilişkin olarak; grev veya lokavt kararı verenler,
kararı kaldırmayanlar, teşvik edenler, zorlayanlar veya propagandasını
yapanlar iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt
kararının uygulanması halinde; grev veya lokavt kararı verenler,
böyle bir grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına
veya bunlara katılmaya veya devama zorlayanlar veya teşvik edenler
veya bu yolda propaganda yapanlar ile grev veya lokavta katılanlar
veya devam edenler altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar
veya devam edenler altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
423- 2822
sayılı Kanunun 73 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 73- Yasama, yürütme ve yargı organları ile
merkezi veya mahallî idarelerce bir karar alınmasını veya alınmış
bir kararın değiştirilmesini veya kaldırılmasını sağlamak veya
alınmış bir kararı protesto etmek amacıyla kanun dışı grev veya lokavt
kararı verenler, teşvik edenler, zorlayanlar veya propagandasını
yapanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt
kararının uygulanması halinde; grev veya lokavta karar verenler,
grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına veya bunlara
katılmaya veya devama zorlayan veya teşvik edenler veya bu yolda
propaganda yapanlar ile lokavta katılanlar altı aydan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar
altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
424-
2822 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 74- Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne, milli egemenliğe, Cumhuriyetin niteliğine, Devletin
güvenliğine aykırı amaçla grev veya lokavt kararı verilmesi veya
uygulanması hallerinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka
bir suç oluşturmadığı takdirde, 73 üncü madde hükümlerine göre verilecek
ceza yarı oranında artırılır.”
MADDE
425-
2822 sayılı Kanunun 75 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 75- Bakanlar Kurulunun 33 üncü maddenin birinci
fıkrası uyarınca aldığı erteleme kararından sonra grev veya lokavtı
kaldırma kararı almayanlar veya grev veya lokavta devam edenler veya
katılanlar veya devama zorlayan veya teşvik edenler ve bu yolda propaganda
yapanlar altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
426-
2822 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 76- Bir grev oylamasının sonucuna tesir etmek
maksadıyla hile veya tehdit veya cebir kullananlar, fiilleri daha
ağır cezayı gerektiren suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
427-
2822 sayılı Kanunun 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 77- Greve katılan veya lokavta maruz kaldıkları
halde, grev veya lokavtın uygulandığı işyerlerinden ayrılmayanlar,
işyeri önünde veya ihtara rağmen işyeri civarında topluluk teşkil
edenler ile işçileri bu eylemlere zorlayan, teşvik eden veya bu yolda
propaganda yapanlar yirmi günden az olmamak üzere adlî para cezası
ile cezalandırılır.
Grev veya lokavt süresince işyerinde çalışmaya
mecbur olan işçilerden geçerli bir özrü olmaksızın işyerinde çalışmayanlar
üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
428- 2822
sayılı Kanunun 78 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 78- Grev ve lokavtın uygulandığı işyerlerinde
39 uncu madde gereğince çalıştırmak zorunda olduğu işçileri çalıştırmayan
işveren üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
40 ıncı maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yazılı
izni almadan yeni işçi alan işveren izinsiz aldığı her bir işçiyle
ilgili olarak elli gün adlî para cezası ile cezalandırılır.
43 üncü madde hükmüne aykırı hareket eden işveren
veya işvereni söz konusu hükme aykırı hareket etmeye zorlayan veya
teşvik eden veya bu yolda propagandada bulunanlar, söz konusu hükme
aykırı olarak aldıkları veya alınmasına sebep oldukları veya
grev yapan işçilerin yerine çalıştırdıkları her bir işçiyle ilgili
olarak yüzelli gün adlî para cezası ile cezalandırılır.
44 üncü madde hükmüne aykırı olarak işçileri konutlarından
çıkaran veya bu konutların su, gaz, aydınlatma veya ısıtma hizmetlerini
kesen işveren veya işvereni bu yolda hareket etmeye zorlayan veya
teşvik eden veya bunun için propaganda yapanlar, fiilleri daha ağır
cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
429-
2822 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Grev uygulanan işyerinde, “Bu işyerinde grev vardır”
lokavt uygulanan işyerinde de, “Bu işyerinde lokavt vardır” ibareleri
dışında, sözü edilen işyerleri çevrelerinde afiş, pankart gibi
ilan araçlarını asan veya yazı yazanlarla, işyeri ve çevresinde uygulanan
grev sebebiyle kulübe, baraka, çadır gibi barınma yerleri yapanlar
veya yaptıranlar altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
430-
2822 sayılı Kanunun 80 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 80- 28 inci madde ile 51 inci maddenin birinci
fıkrası, 54 üncü maddenin ikinci fıkrası, 59 uncu maddenin üçüncü
fıkrası ve 63 üncü maddede sözü edilen ilan, bildirme ve bilgi verme
yükümlülüklerini yerine getirmeyenler elli günden az olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesinin yorumu
hakkında mahkemenin kesinleşen kararına uymayan taraf, ilgililerden
birinin şikayeti üzerine, elli günden az olmamak üzere adlî para
cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
431-
24/5/1983 tarihli ve 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunun
7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu
Kanunun 3 üncü maddesine göre gebeliği önleyici nitelikte oldukları
kabul edilmeyen ilaç ve araçları yurt içinde imal edenler veya her ne
suretle olursa olsun dağıtanlar veya ticaret maksadıyla yurda sokanlar
veya bu maksatla bulunduranlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu Kanunun 3
üncü maddesine göre gebeliği önleyici nitelikte oldukları kabul
edilen ilaç ve araçların reklam ve propagandası 14/5/1928 tarihli ve
1262 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre yapılır. Buna aykırı
hareket edenler bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
432-
2827 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Bu Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına
aykırı hareket eden kişiler ve kurum yetkilileri, Türk Ceza Kanununun
90 ıncı maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükümlerine
aykırı hareket edenlere, filleri suç oluşturmadığı takdirde mahallî
mülkî amir tarafından ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
433- 10/6/1983
tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 26 ncı maddesinin
(b) bendinin birinci cümlesinde yer alan “Siyasi Partiler” ibaresi
“Siyasi Partiler ve Bağımsız Adaylar” olarak, (d) bendi ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Bağımsız adaylar, son sıradaki siyasi partiden
sonra yer alır. Bir seçim çevresinde birden fazla bağımsız aday varsa,
sıra, aralarında çekilecek kura ile belirlenir. Başta ve ortada
bağımsız adayın adı ve soyadı yazılır. Belirli bir aralık veya çizgiden
sonra çapı iki santimetre olan bir boş daire basılır ve bunların altı
çizilir. Birden fazla bağımsız aday sütunları arasında, yarım santimetre
ve iki çizgi ile belirlenmiş bir aralık bırakılır.
MADDE
434- 2839
sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Seçmen, “Evet” mührünü sadece tercih ettiği siyasi
partiye veya varsa yalnızca oy vermek istediği bağımsız adaya ait
özel daire içine basmak ve oy pusulasını zarfa koymak suretiyle oyunu
kullanır.”
“Seçmen, “Evet” mührünü bastığı siyasi partiye veya
bağımsız adaya oy vermiş sayılır.”
MADDE
435- 16/6/1983
tarihli ve 2841 sayılı Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında Kalmış Okuma-Yazma
Bilmeyen Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara
İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması Hakkında Kanunun
10 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Denetleme sonucu, bu Kanunun 6 ncı maddesinde
gösterilen görevleri yerine getirmedikleri anlaşılan özel kurum
ve kuruluş yöneticilerine ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
436-
2841 sayılı Kanunun 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 11- Kamu kurum ve kuruluşları ile özel kurum
ve kuruluşlarda çalışan vatandaşlardan, bu Kanunun 7 nci maddesinin
birinci fıkrasına aykırı davranışta bulunanlara yüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
437-
2841 sayılı Kanunun 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen
imkanlardan yararlanmak amacıyla, gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, yüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
438- 16/6/1983
tarihli ve 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının
Belirlenmesi Hakkında Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- Tarım ve Orman Bakanlığından izin almadan
yeniden fındık bahçesi kuranlar ile belirlenen alanlar dışında mevcut
fındık bahçesini yenileyenlere yediyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Üçüncü madde gereğince beyanda bulunmayanlar veya
yanlış beyanda bulunanlara dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
439- 23/6/1983
tarihli ve 2860 sayılı Yardım Toplama Kanununun 28 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Yardım toplama faaliyetinden elde edilen
mal ve paraları zimmetine geçiren kişi, kamu görevlisi olup olmadığına
bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununun zimmet suçuna ilişkin hükümlerine
göre cezalandırılır.”
MADDE
440-
2860 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 29- Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak izinsiz
yardım toplayanlara yediyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
İzin verilen yer dışında yardım toplayanlara beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Bu Kanunun diğer hükümlerine aykırı davranışta
bulunanlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, ikiyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Bu maddede yazılı olan idarî yaptırımlara karar
vermeye mahallî mülkî amir yetkilidir.
Yukarıdaki fıkralara aykırı davranış sonucu
izinsiz toplanan mal ve paralara elkonularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.”
MADDE
441-
21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununun 65 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 65- a) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve
tabiat varlıklarının yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok
olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarara uğramalarına
kasten sebebiyet verenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu fiiller, korunması gerekli kültür ve tabiat
varlığını yurt dışına kaçırmak maksadıyla işlenmiş ise, verilecek
cezalar bir kat artırılır.
b) Sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları
ve kullanma şartlarına, koruma amaçlı imar plânlarına ve koruma bölge
kurullarınca belirlenen koruma alanlarında öngörülen şartlara
aykırı izinsiz inşaî ve fizikî müdahale yapanlar veya yaptıranlar,
iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıyla
cezalandırılır.
c) Bu Kanuna aykırı olarak yıkma veya imar izni veren
kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para
cezasıyla cezalandırılır.
d) Bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları
kurulmuş idarelerden bu Kanunun 57 nci maddesinin altıncı ve yedinci
fıkraları uyarınca izin almaksızın veya izne aykırı olarak tamirat
ve tadilat yapanlar ile izinsiz inşaî ve fizikî müdahale yapanlar
veya yaptıranlar altı aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası
ile cezalandırılırlar.”
MADDE
442-
2863 sayılı Kanunun 66 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66- Bu Kanunun 16 ncı maddesinde yer alan yasaklara
aykırı olarak belge verenler, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir
suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para
cezası ile; bu Kanunun 7 nci maddesinde yer alan ilan veya tebligatı
bilerek, süresinde usulüne uygun yapmayanlar ise, üç aydan bir yıla
kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılırlar.”
MADDE
443-
2863 sayılı Kanunun 67 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Haber verme sorumluluğuna ve kültür varlığı ticaretine aykırı
hareket edenler
MADDE 67- Kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili
olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti olmaksızın ve bilerek aykırı
hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bildirimi yapılmamış olan kültür ve tabiat varlığını
satışa arzeden, satan, veren, satın alan, kabul eden kişi iki yıldan
beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, bu durumda birinci fıkrada tanımlanan suçtan dolayı ayrıca
cezaya hükmolunmaz.
Ticareti yasak olmayan taşınır kültür varlıklarının
izinsiz olarak ticaretini yapan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
444- 2863
sayılı Kanunun 68 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 68- Kültür ve tabiat varlıklarını bu Kanuna
aykırı olarak yurt dışına çıkaran kişi, beş yıldan oniki yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
445-
2863 sayılı Kanunun 69 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 69- Bu Kanunun 29 uncu maddesinde yer alan
tetkik ve kontrole muhalefet edenler ile 41 inci maddede yer alan nakil
işlerine aykırı hareket edenler altı aydan bir yıla kadar hapis ve
adlî para cezası ile cezalandırılırlar.”
MADDE
446-
2863 sayılı Kanunun 70 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 70- Bu Kanunun 24 üncü maddesine aykırı hareket
edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılırlar.”
MADDE
447-
2863 sayılı Kanunun 71 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 71- Bu Kanunun 38, 42 ve 43 üncü maddelerine
aykırı hareket edenler yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla
cezalandırılırlar.”
MADDE
448-
2863 sayılı Kanunun 73 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 73- Bu Kanunun 26 ve 30 uncu maddelerine aykırı
davrananlara, suç daha ağır bir cezayı gerektirmiyorsa üç aydan
bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir.”
MADDE
449-
2863 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 74- Kültür varlıkları bulmak amacıyla, izinsiz
olarak kazı veya sondaj yapan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır. Ancak, kazı veya sondajın yapıldığı
yerin, sit alanı veya bu Kanuna göre korunması gerekli başka bir
yer olmaması halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.
İzinsiz olarak define araştıranlar, üç aydan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, bu fiillerin yurt dışına
kültür varlıklarını kaçırma amacıyla veya kültür varlıklarının korunmasında görevli
kişiler tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza iki katına
kadar artırılır.
Kişinin bu maddede tanımlanan suçları işlemek suretiyle
bulduğu kültür varlığını soruşturma başlamadan önce mahallî mülkî
amire teslim etmesi hâlinde, mahkeme verilecek cezada üçte ikisine
kadar indirim yapabilir.
İzinsiz olarak define araştıran kişinin, hakkında
kovuşturma başlayıncaya kadar, kendisini bu fiili işlemeye gerekli
cihazları temin etmek suretiyle sevk eden kişilerin kimliklerini
açıklaması ve yakalanmasını sağlaması hâlinde, mahkeme verilecek
cezada indirim yapabileceği gibi, ceza verilmesine yer olmadığına
da karar verebilir.”
MADDE
450-
2863 sayılı Kanunun 75 inci maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Elkoyma ve müzeye teslim
MADDE 75- Bu Kanun kapsamında kalan suçlar nedeniyle
elkonulan taşınır kültür ve tabiat varlıkları müzeye teslim edilir.”
MADDE
451- 25/7/1983
tarihli ve 2866 sayılı Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı Evrakın
Milli Eğitim Bakanlığınca Hazırlanması, Bastırılması ve Satılması
Hakkında Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren,
Milli Eğitim Bakanlığı veya Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı dışında,
bu Kanun kapsamına giren basılı evrakı, basmak veya satmak veya satın
almak yasaktır.
Bu yasaklara aykırı davrananlara, fiilleri suç
oluşturmadığı takdirde, üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
452- 9/8/1983
tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 20 nci maddesinde
yer alan “3167” ibaresi, “4915” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
453-
2873 sayılı Kanunun
21
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Bu Kanunda yazılı yasaklamalara ve mecburiyetlere
aykırı hareket edenler hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği
takdirde, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
454- 22/9/1983
tarihli ve 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanununun 8 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Bu Kanuna ve çıkarılacak tüzüğe aykırı
olarak Bayrak yapmak, satmak ve kullanmak yasaktır. Bu yasağa aykırı
olarak yapılan Bayraklar o mahallin yetkili amirlerince toplatılır.
Bu Kanun hükümlerine aykırı davranışta bulunanlara,
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde mahalli mülki amir tarafından
Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi uyarınca idarî para ceza verilir.”
MADDE
455- 6/10/1983
tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri
düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar,
fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği
takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
10 uncu madde gereğince verilecek bildirimde düzenleme
kurulu üyesi olarak gösterilenlerden 9 uncu maddede belli edilen
nitelikleri taşımayanlar, toplantı veya yürüyüşün yapılması
hâlinde, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
11 ve 12 nci maddelerde yazılı görevleri yerine
getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
Güvenlik kuvvetlerine veya hükümet komiserine
veya yardımcılarına veya hükümet komiseri tarafından toplantı
veya yürüyüş safahatının teknik araç ve gereçlerle tespit için görevlendirilenlere
bu görevlerini yaptıkları sırada cebir ve şiddet veya tehdit veya
nüfuz ve müessir kuvvet sarfetmek suretiyle mani olanlar hakkında,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, iki yıldan
beş yıla kadar hapis cezası hükmolunur.”
MADDE
456-
2911 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinde yer alan “ve beşbin liradan
onbin liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
457- 2911
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde yer alan “ve beşbin liradan yirmibin
liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
458-
2911 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“ve beşbin liradan otuzbin liraya kadar ağır para” ibaresi, ikinci
fıkrasında yer alan “ve onbin liradan ellibin liraya kadar ağır para”
ibaresi ile üçüncü fıkrasında yer alan “ve yirmibin liradan yüzbin
liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
459-
2911 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“ve beşbin liradan otuzbin liraya kadar ağır para” ibaresi madde metninden
çıkartılmıştır.
MADDE
460- 14/10/1983
tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 12 nci maddesi
başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kaza nedenleri hakkında araştırma ve inceleme
yapılması
MADDE 12- Kazanın nedenlerini ve oluş şeklini açıklığa
kavuşturmak ve sivil havacılıkta can ve mal güvenliğinin sağlanması
bakımından tekrara engel olmak amacına yönelik olarak her sivil hava
aracı kazası ile ilgili olarak teknik bakımdan araştırma ve inceleme
yapılır.”
MADDE
461- 2920
sayılı Kanunun 13 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Araştırma ve İnceleme Kurulu
MADDE 13- Ulaştırma Bakanlığı, havacılık alanında
uzmanlığı kabul edilmiş kişilerden seçilecek bir kurulu, kazanın
sebeplerini araştırması için görevlendirir. Bu Kurul, yukarıdaki
maddede belirtilen amaç dairesinde her türlü araştırma ve incelemeyi
yapar, soruşturma işlemlerini yürütmekle görevli Cumhuriyet savcısı
ile işbirliği yaparak, delillerin toplanmasına yardımcı olur.
Kurul, yaptığı araştırma ve inceleme faaliyeti
sırasında ilgili kişileri dinleyebilir; açıklama yapmaktan kaçınan
kişilerin Cumhuriyet savcısına başvurarak ifadesinin alınmasını
sağlayabilir; bu ifade alma sırasında hazır bulunarak, açıklığa
kavuşturulması istenen hususlarla ilgili olarak ifadesi alınan
kişiye sorular sorulmasını isteyebilir.
Kurul, araştırma ve inceleme faaliyeti sırasında
teknik ve uzmanlığı gerektiren sair hususlarla ilgili olarak başka
uzman kişiler görevlendirebilir.
Araştırma ve İnceleme Kurulunun oluşturulması,
araştırma ve incelemenin yürütülmesi, yetki ve sorumluluklar, hava
aracı kazalarında yapılacak kurtarma ve yardım işleri Ulaştırma
Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelikte Türkiye’nin
taraf olduğu uluslararası anlaşmalar gözönünde tutulur.”
MADDE
462-
2920 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Araştırma ve inceleme raporu
MADDE 14- Araştırma ve İnceleme Kurulu; tespit ettiği
hususları, vardığı sonucu, tekrarlara engel olunması bakımından
alınmasını uygun bulduğu önlemleri, önerileri ile birlikte ayrıntılı
ve gerekçeli bir rapor hâlinde Ulaştırma Bakanlığına verir.
Raporda yer alan hususlara kısmen veya tamamen katılmayan
üyeler, kişisel görüşlerini ek bir raporda belirtebilirler.
Ulaştırma Bakanlığı raporun bir suretini ilgililere
verir ve raporun tekemmül etmiş olduğunu Resmi Gazete ile üçüncü
şahıslara duyurur. Resmi Gazete ile yapılan duyuruda raporun ilgililerce
nerede ve ne suretle incelenebileceği belirtilir. Rapor, gerektiğinde
kısmen veya tamamen uygun bulunacak vasıtalar ile yayınlanır. Ancak,
meydana gelen kaza ile ilgili olarak soruşturma başlatılması
hâlinde, Ulaştırma Bakanlığı hazırlanan raporun bir örneğini yapılan
soruşturma veya kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere,
sadece ilgili Cumhuriyet başsavcılığına verir.”
MADDE
463-
2920 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İzin belirli şartlara ve süreye bağlanabilir.
İzin belgesi,
a) Milli güvenliğin veya kamu düzeninin tehlikeye
girebileceği durumlarda,
b) Gerçek kişilerin veya tüzel kişilerin kurucu
ortakları ile temsile yetkili yöneticilerinin; Türk Ceza Kanununun
53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, bankacılık,
sermaye piyasası ve kaçakçılık mevzuatında tanımlanan ve hapis
cezasını gerektiren suçlar ile hırsızlık, yağma, güveni kötüye
kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, parada, paraya eşit sayılan
değerlerde, kıymetli damgada, mühürde, resmi belgede, özel belgede
sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
tefecilik, zimmet, irtikâp, rüşvet, suçtan kaynaklanan mal varlığı
değerlerini aklama, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı
suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar veya casusluk suçlarından ya
da ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması suçlarından
dolayı mahkûm edilmiş olması hâlinde,
verilmez.”
MADDE
464-
2920 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Ulaştırma Bakanlığının yukarıdaki fıkralar hükümlerine
göre verdiği emir ve koyduğu yasaklara aykırı hareket eden kişilere,
ilgili valilik tarafından Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi
hükmüne göre idarî para cezası verilir. Valilik ayrıca ilgili kişiye
emir veya yasağın gereğinin yerine getirilmesini sağlamaya yönelik
azami bir süre verir. Bu süre yazısında, emir ve yasağın gereğinin
ilgilisince yerine getirilmemesinin hukukî sonuçları açıkça belirtilir.
Bu süre zarfında emir veya yasağın gereğinin yerine getirilmemesi
hâlinde, masrafları yüzde yirmi zammıyla birlikte ilgilisinden
tahsil edilmek üzere, kamu gücü kullanılarak yerine getirilir.”
MADDE
465-
2920 sayılı Kanunun 98 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 98- Gerek bu Kanunda ve gerekse ilgili tüzük
ve yönetmeliklerde yer alan ve can ve mal güvenliğinin korunmasına
yönelik kurallara aykırı davrandıkları iddiasıyla haklarında
soruşturma veya kovuşturma başlatılmış bulunan sivil havacılık
personelinin yeterlik belgelerini, soruşturma veya kovuşturma
sonuçlanıncaya kadar geri almaya, Ulaştırma Bakanlığı yetkilidir.
Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan koruma tedbirlerine
ilişkin hükümler saklıdır.”
MADDE
466-
2920 sayılı Kanunun 102 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Sorumlu kaptan pilot, hava aracında işlenen suç
veya kabahatlerle ilgili delilleri toplamak ve saklamakla yükümlü
olduğu gibi; can ve mal güvenliğini tehdit eden veya gecikilmesinde
zarar doğabilecek durumlarda gerekli tedbirleri almaya; kolluk
görevlileri olaya elkoyuncaya kadar kişileri gözaltında tutmaya,
kişilerin üzerini veya eşyasını aramaya, suçun işlenmesinde kullanılan
veya kullanılmasına teşebbüs edilen ya da bulundurulması suç veya
kabahat oluşturan eşyayı alıkoymaya, bizzat veya emrindeki diğer
mürettebat ile birlikte yetkilidir.”
MADDE
467-
2920 sayılı Kanunun 141 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suç oluşturan davranışlar
MADDE 141- Bu Kanunun 7, 36, 91, 92 ve 94 üncü maddeleri
ile 93 üncü maddenin (b), (c), (e) ve (g) bentlerine aykırı davranışta
bulunanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanunun 31 ve 32 nci maddeleri ile 9 uncu maddesinin
birinci fıkrası ve 93 üncü maddesinin (a), (d), (f) ve (h) bentlerine
aykırı davranışta bulunanlar, iki aydan iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.”
MADDE
468-
2920 sayılı Kanunun 143 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kabahat oluşturan davranışlar
MADDE 143- Bu Kanunun:
a) 11, 18, 19, 26, 28, 29, 54, 58 ve 89 uncu maddeleri
ile 9 uncu maddesinin üçüncü, 95 inci maddesinin birinci ve 102 nci
maddesinin ikinci fıkrasına aykırı davranışta bulunanlara bin
Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar,
b) 23, 24 ve 25 inci maddeleri ile 57 nci maddesinin
son fıkrasına aykırı davranışta bulunanlara beşyüz Türk Lirasından
onbin Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilenler dışında kalıp
da Ulaştırma Bakanlığının sivil havacılığı düzenlemek maksadıyla
alacağı önlemlere uymayanlara, beşyüz Türk Lirasından onbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bu madde hükümlerine göre idarî para cezasına karar
vermeye Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürü yetkilidir.”
MADDE
469-
20/11/1984 tarihli ve 3082 sayılı Kamu Yararının Zorunlu Kıldığı
Hallerde, Kamu Hizmeti Niteliği Taşıyan Özel Teşebbüslerin Devletleştirilebilmesi
Usul ve Esasları Hakkında Kanunun 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanuna göre görevlendirilenlerden
suç işleyenler kamu görevlisi gibi cezalandırılır. Şu kadar ki,
verilecek cezalar o suç için muayyen olan cezanın yarısından az olmamak
üzere iki katına kadar artırılır.
Fiilleri daha ağır cezayı gerektiren ayrı bir suç
teşkil etmediği takdirde, bu Kanunun 10 uncu maddesine aykırı hareket
edenler bir yıldan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
470-
4/12/1984 tarihli ve 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan
Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “Muhakemeleri Usulü” ibaresi “Muhakemesi”
olarak değiştirilmiştir.
MADDE
471-
4/12/1984 tarihli ve 3092 sayılı Çay Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü
ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ruhsatsız olarak çay bahçesi kuranlara, çaylıkları
söktürüldüğü gibi, her dekar için dörtyüz Türk Lirası idarî para cezası
verilir. Daha küçük alanlar için bu para cezası oranlanarak uygulanır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
472- 4/12/1984
tarihli ve 3093 sayılı Türkiye Radyo - Televizyon Kurumu Gelirleri
Kanununun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6 - Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen
cihazların bandrolsüz veya etiketsiz satışını yapan imalatçı veya
ithalatçıya Kurum tarafından bandrolsüz veya etiketsiz satılan
veya satışa arzedilen her cihaz için cihazın satış bedeli kadar
idarî para cezası verilir. Bu cihazları bandrolsüz veya etiketsiz
satın alan, devralan veya kullananlara bandrolsüz veya etiketsiz
her bir cihaz için cihazın rayiç değerinin yarısı kadar idarî para
cezası verilir.”
MADDE
473-
7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Türk Diş Hekimleri Birliği Kanununun
33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“e) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık,
vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından hapis cezasına
mahkûm olanlar,”
MADDE
474-
3224 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinde yer alan “kullanmayanlar”
ibaresi “kullanmayanlara” ve “para cezası ile cezalandırılırlar.”
ibaresi, “idarî para cezası verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
475-
3224 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Hastalar ile diş hekimleri arasında herhangi bir
menfaat karşılığında aracılık yapanlar veya bu kişileri aracı
olarak kullanan diş hekimleri üç aydan bir yıla kadar hapis ve adlî
para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
476-
3224 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 46- Bu Kanunun 17 nci maddesinin dördüncü
fıkrası ile 42 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarındaki
hükümlere uymayanlara mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
477-
10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 10 uncu
maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine göre izin almadan kiralama
faaliyetinde bulunanlar altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşyüz
günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun
yararına olarak işlendiği tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü
güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Bu Kanunda yazılı sair yükümlülük ve zorunluluklara
uymayan kiralama şirketleri ve ilgililerine Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulu tarafından onbin Türk Lirasından ellibin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
478-
8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun
44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 44- Bu Kanunun 5 inci maddesine göre tespit
edilmiş olan gümrük kapılarından başka yerlerden hayvan veya hayvan
maddelerini ithal veya ihraç edenler veya transit geçirenler salgın
hayvan hastalığı sebebi ile gümrük kapılarından veya hududun tamamından
yurda sokulması yasaklanan hayvan veya hayvan maddelerini ithal
veya transit geçirenler ile ithal, ihraç ve transit işlemleri nedeniyle
karantina veya muayene yerlerine alınmış hayvanlar veya elkonulmuş
hayvan maddelerini kaçıranlar, veteriner sağlık raporu olsun veya
olmasın, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde,
altı aydan iki yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.”
MADDE
479-
3285 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Hastalıklı, hastalıktan veya bulaşmadan şüpheli
hayvan veya hayvan maddelerini yahut bulaşmaya vasıta olabilecek
eşya ve maddeleri her ne suretle olursa olsun kordon altına alınan
yerler ile önceden tespit ve ilan edilmiş bulunan yasak bölgeler dışına
çıkaranlar, bu suretle çıkarılmış hayvan veya hayvan maddelerini satanlar, başkalarına devredenler veya bu işlere
vasıta olanlar, bu yerlere hayvan veya hayvan maddelerini sokanlar, hayvan veya hayvan maddelerini tecrit
veya muhafaza altına alındıkları yerler dışına çıkaranlar ile öldürülmüş
veya imha edilmiş hayvan veya hayvan maddelerini gömüldükleri yerlerden
çıkaranlar, altı aydan iki yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
480- 3285 sayılı Kanunun 47 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 47- Bu Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrası
ile 24 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak şartıyla:
a) Hayvan park, pazar ve panayırlarından başka yerlerde
canlı hayvan satanlara ikiyüzelli Türk Lirası,
b) 22 nci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen
menşe şahadetnamesiz ve veteriner sağlık raporsuz olup menşei ile
menşeinde salgın hastalık olmadığı tespit edilen hayvanları naklederken
veya naklettirirken 23 üncü maddede belirtilen görevliler tarafından
yakalanan veya ele geçirilen hayvan sahiplerine yediyüzelli
Türk Lirası,
c) Menşei tespit edilemeyen veya menşeinde salgın
hastalık tespit edilen hayvanlardan 22 nci maddenin dördüncü fıkrasına
göre alıkonularak masrafları hayvan sahipleri tarafından karşılanmak
üzere karantinaya alınan ve karantina sonunda hastalıksız olduğu
anlaşıldığı için veteriner sağlık raporu verilerek serbest bırakılan
hayvan sahiplerine bin Türk Lirası,
d) Veteriner sağlık raporsuz sevk edildikleri ve
menşeinde hastalık bulunmadığı anlaşılan ve 22 nci maddenin dördüncü
fıkrasına göre veteriner sağlık raporu verilerek serbest bırakılan
hayvan maddelerinin sahiplerine beşyüz Türk Lirası,
e) Menşei şahadetnamesi ve veteriner sağlık raporu
olmayan hayvanların kesiminin yapıldığı mezbaha, kombina ve kesim
yerlerinin sahiplerine beşbin Türk Lirası,
f) Menşei şahadetnamesi veya veteriner sağlık raporu
olmayan hayvan ve hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtalarının
sahiplerine beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası verilir.”
MADDE
481-
3285 sayılı Kanunun 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48- Kordon altına alınan bölgeyi belli etmek
için konulan işaret, levha ve benzerlerini tahrip edenler veya yerlerini
değiştirenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
482- 3285
sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- Bu Kanuna göre bulaşıcı hayvan hastalığını
veya sebebi belli olmayan hayvan ölümlerini ihbarla yükümlü olup
da geçerli bir özürü olmaksızın kırksekiz saat içinde 9 uncu maddede
yazılı görevlilere bildirmeyenlere, fiilleri suç oluşturmadığı
takdirde, üçyüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunun 13 üncü maddesi hükmüne geçerli bir özürü
olmaksızın uymayan hükümet veteriner hekimi ile aynı maddede yazılı
makam ve kuruluşların görevli memurlarına yediyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
483-
3285 sayılı Kanunun 50 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir
“MADDE 50- Kuduz hastalığı çıktığı ilan olunan yerlerde
köpek ve kedilerini muhafaza altına almayanlara, bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
484-
3285 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
“uğraşanlar üçyüzkırkyedimilyon lira idarî para cezası ile cezalandırılır.”
ibaresi “uğraşanlara beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
485-
3285 sayılı Kanunun 52 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 52- Hayvan sağlığını korumada kullanılan
aşı, serum, biyolojik madde, veteriner müstahzarların tahlilleri
sonucunda bileşimlerinde bulunan maddelerin saf olmadığı veya
kodekse uygun bulunmadığı veya ruhsat almak için verilmiş formüle
uymadığı veya teşhis, tedavi, koruma niteliklerini azaltacak şekilde
etkili maddelerin noksan olduğu tespit edildiği takdirde bunları
imal ve ihzar edenlere yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir. Bunları bilerek satışa arz edenler
veya satanlara da aynı idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki fiillerin tekrarı hâlinde aşı, serum,
biyolojik madde ve müstahzarın ruhsatı iptal edilir ve verilecek
ceza bir misli artırılır.
Bu maddedeki kabahatin konusunu oluşturan maddelere
elkonularak masrafları ilgilisinden alınmak suretiyle imha edilir.
Birinci fıkrada belirtilen maddelerin hayvan sağlığı
açısından zararlı veya tehlikeli olması hâlinde kişi, üç aydan bir
yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
486-
3285 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 53- Bakanlıktan izin almadan hayvan sağlığını
korumada kullanılan her nevi aşı, serum ve biyolojik maddelerle
veteriner müstahzarları imal ve ihzar edenler, satan veya satışa
arz edenler üç aydan bir yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
Birinci fıkrada belirtilen maddelerin hayvan sağlığı
açısından zararlı veya tehlikeli olması hâlinde kişi, altı aydan
iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca, bu fiiller bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.
Teşhis, tedavi veya aşı üretimi amacı ile canlı veya
zayıflatılmış mikroorganizmalar ve benzeri maddelerden ithali
Bakanlığın iznine tabi olanları izinsiz yurda sokanlar hakkında
4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uygulanır.
Bakanlıkça hayvanlarda kullanımına izin verilmemiş
veya kullanımı farmakolojik veya toksikolojik etkileri sebebiyle
yasaklanmış her türlü maddenin besleme, tedavi, koruma, araştırma
ve benzeri amaçlarla hayvanlara yedirilmesi, içirilmesi veya vücuduna
zerk edilmesi yasaktır. Bu maddeleri hayvanlara uygulayanlara ve
bilerek bu maddeleri hayvanlarına uygulatan hayvan sahiplerine
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
487-
3285 sayılı Kanunun 54 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 54- Aşı, serum, biyolojik madde ve veteriner
müstahzarları taklit ederek teşhis, tedavi ve koruma vasıflarını
azaltacak veya kaybedecek surette imal veya ihzar edenler, bunları
bilerek satışa arz eden veya satanlar üç aydan bir yıla kadar hapis
ve elli günden beşyüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Birinci fıkrada belirtilen maddelerin hayvan sağlığı
açısından zararlı veya tehlikeli olması hâlinde kişi, altı aydan
iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca, bu fiiller bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.”
MADDE
488-
3285 sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Bu Kanunda gösterilen istisnalar dışında
kombina, mezbaha ve hayvan kesimi yerlerinden başka yerlerde ticari
amaçla hayvan kesen veya kestirenlere, bu şekilde kesilmiş hayvanlara
ait etleri satan veya satışa arz edenlere bin Türk Lirası idarî para
cezası verilir.”
MADDE
489- 3285
sayılı Kanunun 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 56- Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırımlara
mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.”
MADDE
490- 3/6/1986
tarihli ve 3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanunun 4 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 4- Ham afyon, hazırlanmış afyon, tıbbî afyon
ve bunların müstahzarları Türk Ceza Kanununun uygulanmasında
uyuşturucu maddelerden sayılır.
İzinsiz olarak haşhaş ekimi yapan kişi bir yıldan
beş yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu madde
kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden
ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır.
İzin almış olmakla birlikte, bilerek belgesinde
belirtilen alandan fazla yerde veya izin belgesinde kayıtlı yerden
başka yerde haşhaş ekimi yapan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis
ve adlî para cezası ile cezalandırılır
İzinsiz ham afyon üretenler, Türk Ceza Kanunu hükümlerine
göre cezalandırılır.
İzin belgesinde tespit edilen miktardan az ham afyon
veya kapsül teslim eden üreticilere, fiil suç oluşturmadığı takdirde,
mahallî mülkî amir tarafından eksik teslim edilen miktarların teslim
anındaki baş alım fiyatının iki misli kadar idarî para cezası verilir.
Kontrol ve denetim görevini yerine getirmeyen
muhtarlar ve kolluk görevlileri, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
cezalandırılır.
Bu maddede tanımlanan suçların ekim bölgesi içinde
işlenmesi halinde, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu 35 inci maddesi
hükümleri uygulanmaz.”
MADDE
491- 5/6/1986
tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 41 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 41- Bu Kanun hükümlerine göre Bakanlığa
bağlı eğitim kurumlarının dışında kamu ve özel kurum ve kuruluşlarında
yapılan aday çırak, çırak ve kalfaların eğitimi ile işletmelerde
yapılan mesleki eğitim, öğrencilerin bu eğitiminden sorumlu işletmelerin
bağlı olduğu oda veya birliklerin temsilcilerinin katılımı ile
Bakanlıkça; iş ortamı, sosyal güvenlik, iş güvenliği ve sağlık şartları
bakımından ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca denetlenir.
Denetimle ilgili raporlar valiliğe verilir. Raporlarda belirtilen
hususlar valilikçe değerlendirilir ve gereği yapılır.
Denetlemenin esas ve usulleri bu bakanlıklarca
müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Bu Kanunun; 9, 10, 12, 13, 14, 15, 17, 20, 22, 25, 26, 28
ve 30 uncu maddelerindeki yükümlülükleri yerine getirmeyenlere
ihtar cezası verilir. İhtarın tebliğinden itibaren on gün içinde
yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerden;
a) 9, 10, 25, 26 ve 28 inci maddelerine aykırı davrananlara
altıyüz Türk Lirası,
b) 12, 13, 14, 15, 17, 20, 22 ve 30 uncu maddelerine
aykırı davrananlar ile sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak fesheden
işletmelere dörtyüz Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı hâlinde bu cezalar iki katına çıkarılır.
Fiilin sürmesi hâlinde ise meslekten geçici men cezası
verilir.
Bu maddedeki idarî yaptırımlara karar vermeye mahallî
mülkî amir yetkilidir.
Bu Kanunun 30 uncu maddesine aykırı olarak açılan
işyerleri durumun öğrenilmesinden itibaren İl Mesleki Eğitim Kurulu
ile ilgili mercilerin müracaatı üzerine mahallî mülkî amirce yedi
gün içinde kapatılır.”
MADDE
492-
21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 42 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 42- Fiilleri suç oluşturmadığı takdirde,
a) Bu Kanunda belirli yükümlülükleri yerine getirmeyenlere,
onbeş Türk Lirasından otuz Türk Lirasına kadar,
b) Kadastro çalışması veya itirazın incelenmesi
sırasında çağrılan yerlere özürsüz olarak gelmeyen bilirkişi veya
tanıklara, on Türk Lirasından onbeş Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası verilir.
Bu maddede belirtilen idarî para cezalarına kadastro
sırasında, kadastro müdürünün yazısı üzerine, yargılama sırasında
ise resen araştırma inceleme yapılarak kadastro hâkimi tarafından
karar verilir.
Tanık ve bilirkişilerin gelmemelerini haklı gösteren
sebeplerin varlığı hâlinde verilen ceza kaldırılır.”
MADDE
493-
3402 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 43- Kadastro tutanaklarının düzenlenmesi
sırasında sahibi olmadığı taşınmaz malı kendi veya başkası adına
kaydettirmek veyahut bir kimseye ait taşınmaz malı başkası adına
yazdırmak için bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, Türk Ceza
Kanununun 206 ncı maddesine göre cezalandırılır.
Kadastro tutanaklarının düzenlenmesi sırasında
bir kimse sahibi olmadığı bir taşınmaz malı hile ile veya kendisine
ait olmayan kayıt ve belgeler kullanarak, kendisi veya başkası adına
kaydettirirse, Türk Ceza Kanununun dolandırıcılık veya belgede
sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
494- 11/1/1989
tarihli ve 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanununun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- a) Bu Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasında
belirtilen istisna dışında, resmi ve özel sözleşmelerde, her türlü
evrak, belge ve ilanlar ile miktar belirtilen etiketlerde ve kanunlara
göre tutulan defterlerde uluslararası birimleri kullanmayan kişiye
ikiyüz Türk Lirası idari para cezası verilir.
b) Yurt içinde ölçü ve ölçü aleti yapan fabrika ve
imalathanelerle tamir atölyelerinde, yapılan veya tamir edilen
ölçü ve ölçü aletleri için Bakanlıkça tespit edilen esaslar dahilinde
ve örneğine uygun, tasdikli imalat defteri tutmayan kişiye beşyüz
Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
c) Damgası kopmuş, bozulmuş, damga süresi dolmuş
ölçü aletini kullanan kişiye, bin Türk Lirası idari para cezası verilir.
Ayrıca bu ölçü aletlerine el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir.
d) Yetkisiz olduğu halde, bu Kanun kapsamına giren
ölçü aletlerinin bakım ve tamirini yapan kişiye, beşyüz Türk Lirası
idari para cezası verilir.
e) Ayarı doğru olmayan ölçü aletlerini kullanan
kişiye yüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Ayrıca bu ölçü
aletlerine el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar
verilir.
f) Ambalajında belirtilen veya yetkili makamlarca
tespit edilen miktarlara uymayan bir malı üreten, satışa arzeden
veya satan kişiye bin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idari
para cezası verilir.
g) Bu Kanun hükümleri gereğince Bakanlıkça tespit
edilen tarifeler üstünde ücret talep eden veya alanlara beşyüz Türk
Lirasından bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
Bu idari yaptırımlara Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
İl Müdürü tarafından karar verilir.”
MADDE
495-
3516 sayılı Kanunun 16 maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Uluslararası birimler sistemine göre
yapılmamış olan veya bu sisteme göre imal edilmiş olmakla beraber
nitelikleri bakımından bu Kanun hükümlerine uygun bulunmayan ölçü
ve ölçü aletlerini ticaret maksadıyla imal eden, ithal eden, satan,
satışa arzeden, satın alan, bulunduran veya bu özelliğini bilerek
nakleden kişi, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Damgalanmamış ölçü ve ölçü aletlerini satan, satışa
arzeden veya ticari ilişkide kullanan kişi, bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
Ayarının doğru olmadığını bildiği aletle ölçü yapan
ve bu suretle haksız menfaat temin eden kişi, Türk Ceza Kanununun dolandırıcılık
suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.”
MADDE
496- 1/6/1989
tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci,
Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanununun 40 ıncı maddesinin
ondördüncü fıkrasında yer alan “Devlet memurlarına” ibaresi, “kamu
görevlilerine” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
497-
3568 sayılı Kanunun 47 nci maddesinde yer alan “Devlet memurlarına”
ibaresi, “kamu görevlilerine” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
498-
3568 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 49- 3 üncü maddenin birinci fıkrasına aykırı
davrananlar hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve adlî para cezasına
hükmolunur.
13, 15/4, 43/1, 43/2, 44 ve 45 inci maddenin birinci
fıkrası hükümlerine aykırı davranışta bulunanlar hakkında, fiil
daha ağır bir cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, yüz
güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
12 nci maddenin dördüncü fıkrasındaki hükme aykırı
davranışta bulunan kişi hakkında, fiil daha ağır cezayı gerektiren
bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aydan bir yıla kadar hapis ve
adlî para cezasına hükmolunur.”
MADDE
499-
4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun 15 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- Kıyıda ve uygulama imar planı bulunan
sahil şeritlerinde duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve
benzeri engelleri oluşturanlara ikibin Türk Lirasından onbin Türk
Lirasına kadar idari para cezası verilir. Ayrıca oluşturulan engellerin
beş günden fazla olmamak üzere belirlenen süre zarfında kaldırılmasına
karar verilir. Bu süre zarfında engellerin ilgililer tarafından
kaldırılmaması halinde, masrafı yüzde yirmi zammıyla birlikte
kendilerinden kamu alacaklarının tahsili usulüne göre tahsil
edilmek üzere kamu gücü kullanılmak suretiyle derhal kaldırılır.
Kabahatin tekrarı halinde, ceza üst sınırdan verilir.
Birinci fıkrada sayılan yerlerden kum, çakıl alanlara
üçbin Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası
verilir.
Birinci fıkrada sayılan yerlere moloz, toprak, cüruf,
çöp gibi atık ve artıkları dökenler, atılan veya dökülen maddenin
niteliğine, çevreyi kirletici ve bozucu etkisine göre Türk Ceza
Kanunu, Kabahatler Kanunu veya Çevre Kanunu hükümlerine göre cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkralarda sayılan fiillerin kıyının
doğal yapısını bozacak bir etki meydana getirmesi halinde, daha
ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, failleri
hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Birinci fıkrada sayılan yerlerde ruhsatsız veya
ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapı yapan kişilere Türk Ceza Kanunu
veya İmar Kanunu hükümlerine göre verilecek ceza bir kat artırılır.
İlgili kanunlarda belirtilen makamların yetkileri
saklı kalmak üzere, bu maddede belirtilen idari yaptırımlara karar
vermeye mahalli mülki amir yetkilidir.”
MADDE
500- 13/4/1994
tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunun 24 üncü maddesinin altıncı fıkrasında yer alan
“391 inci” ibaresi “124 üncü” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
501- 3984
sayılı Kanunun 28 inci maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Yayını yapmayan veya karara uygun şekilde yapmayan
veya geciktiren kuruluşun yayınlarından sorumlu en üst yöneticisi
ile kuruluşun sahibi olan anonim şirketin yönetim kurulu başkanı
hakkında üçbin günden dokuzbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ayrıca, kuruluşa Üst Kurulca üç aya kadar gelir getirici yayın yapma
yasağı verilebilir; fiilin tekrarı hâlinde yayın izni iptal edilir.
Hangi yayınların gelir getirici yayınlar olduğu Üst Kurul tarafından
belirlenir.
Radyo veya televizyon yayınları yoluyla işlenen
suçlardan dolayı sorumluluk, Türk Ceza Kanununun iştirak hükümlerine
göre yayını yöneten veya programı yapanla birlikte sorumlu müdüre
aittir. Ancak şirketi idare ve temsile yetkili kişilerin, sorumlu
müdürün incelemesinden geçmeden veya rızası hilafına bir yayına
karar vermiş olması halinde; kendileri sorumlu olurlar. Bu hüküm,
yayın kuruluşunun bu Kanundan doğan sorumluluklarını ortadan
kaldırmaz.”
MADDE
502-
3984 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 33- Üst Kurul, öngördüğü yükümlülükleri yerine
getirmeyen, izin şartlarını ihlâl eden, yayın ilkelerine ve bu Kanunda
belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon
kuruluşlarını uyarır veya aynı yayın kuşağında açık şekilde özür
dilemesini ister. Bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı
hâlinde ihlâle konu olan programın yayını, bir ilâ oniki kez arasında
durdurulur. Bu süre içinde programın yapımcısı ve varsa sunucusu
hiçbir ad altında başka bir program yapamaz. Yayını durdurulan programların
yerine, aynı yayın kuşağında ve reklamsız olarak, ilgili kamu kurum
ve kuruluşlarına Üst Kurulca hazırlattırılacak eğitim, kültür,
trafik, kadın ve çocuk hakları, gençlerin fiziksel ve ahlakî gelişimi,
uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele, Türk dilinin güzel
kullanımı ve çevre eğitimi konularında programlar yayınlanır.
Aykırılığın tekrarı hâlinde;
a) Ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara, ihlâlin
ağırlığına göre, ikiyüzellibin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla
beşyüzbin Türk Lirasına kadar,
b) Yerel, bölgesel ve kablo ortamından yayın yapan
kuruluşlara;
1. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, bir milyondan
fazla nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara, ihlâlin ağırlığına
göre, yüzyirmibin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla ikiyüzbin
Türk Lirasına kadar,
2. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, beşyüz bin
ilâ bir milyon arasında nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara
ihlâlin ağırlığına göre, altmışbin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla
yüzyirmibin Türk Lirasına kadar,
3. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, ikiyüzelli
bin ilâ beşyüz bin arasında nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara,
ihlâlin ağırlığına göre, kırkbin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla
seksenbin Türk Lirasına kadar,
4. Kapsadığı yayın alanı itibariyle, ikiyüzellibinden
az nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara, ihlâlin ağırlığına
göre, onbin Türk Lirasından az olmamak kaydıyla yirmibin Türk Lirasına
kadar,
c) Radyo yayınları için yukarıdaki miktarların
yarısı kadar,
idarî para cezası verilir.
İhlâlin, ihlâl tarihinden itibaren, takip eden bir
yıl içinde tekrarı hâlinde bu idarî para cezaları yarı oranında artırılır.
İhlâlin, ihlâl tarihinden itibaren takip eden bir yıl içinde ikinci kez
tekrarında ihlâlin ağırlığına göre izin uygulaması bir yıla kadar
geçici olarak durdurulur.
4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentlerindeki ilkelere aykırı yayın yapılması hâlinde uyarı yapılmaz
ve yayın kuruluşunun yayını bir ay durdurulur. İhlâlin tekrarı
hâlinde yayın süresiz olarak durdurulur ve yayın lisans izni iptal
edilir.
Yayın izninin verilmesi için gerekli şartlardan
birini kaybeden veya şartların uygunluğunu hile ile elde eden kuruluşların
yayın lisans izni iptal edilir.
Uyarı cezasını gerektiren hâller dışındaki
ihlâllerde ilgili tarafın savunması alınır.
Cezaların uygulanış usulleri ile gerekçeli olarak
kamuoyuna duyuruluş şekli yönetmelikle belirlenir.”
MADDE
503-
3984 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 34- Bu Kanunda belirtilen istisnalar dışında,
Üst Kuruldan izin almadan radyo ve televizyon yayını yapan ya da izni
Üst Kurul tarafından geçici ya da sürekli iptal edilmesine rağmen
yayında bulunan kişi veya kuruluşların yöneticileri, altı aydan
iki yıla kadar hapis ve elli günden beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
Yayın bantlarını bir yıl süre ile muhafaza etmeyen
ve bu süre içerisinde Üst Kurul tarafından veya Cumhuriyet başsavcılığınca istenmesine rağmen
sesli ve görüntülü olarak teslim etmeyen yayın kuruluşlarının yöneticileri,
bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Ayrıca,
Üst Kurul tarafından bir aydan üç aya kadar ilgili kuruluşun yayınının
durdurulmasına karar verilir.
Gönderilen bandın içerik bakımından istenen yayın
olmaması veya bantta tahrifat, çıkarma, silme gibi işlemler yapılması
hâlinde, yayın kuruluşlarının yöneticileri iki yıldan on yıla kadar
hapis ve bin günden onbin güne kadar
adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Türkiye Cumhuriyetinin varlık ve bağımsızlığına,
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı yıkıcı
ve bölücü faaliyetlere sevk edecek şekilde yayın yapan radyo ve televizyon yayın organlarının işletenleri, yayın yönetmeni, sorumlu müdürü,
haber müdürü, program yapımcı ve sunucuları hakkında, Türk Ceza Kanununda
yer alan suçlardan dolayı iştirak hükümlerine göre verilecek sonuç
ceza yarı oranında artırılır.”
MADDE
504-
24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında
Kanununun 7 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu yasaklara aykırı hareket edenler, altı aydan
iki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ancak, verilecek adli para cezasının miktarı, edinilen haksız kazancın
üç katından az olamaz.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile özelleştirme
programına alınan kuruluşlarda çalışan personel ve sözleşmeli
olarak çalıştırılan personel, görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri
suçlardan dolayı kamu görevlisi sayılırlar ve bu personelin özelleştirilmenin
paralarına ve para hükmündeki evrak ve senetlerine ve mevcutlarına
karşı işledikleri suçlar ile bilânço, tutanak, rapor ve benzeri her
türlü belge ve defterleri üzerinde işledikleri suçlar ile ifa ettikleri
görevlerinden doğan suçlardan dolayı haklarında Türk Ceza Kanununun
İkinci Kitap Üçüncü Kısım Dördüncü Bölüm ile Dördüncü Kısım Birinci
Bölüm altında yer alan suçlara ilişkin hükümler uygulanır.”
MADDE
505-
7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun
16 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İdari Para Cezası
MADDE 16 - Kurul, teşebbüs niteliğindeki gerçek
ve tüzel kişiler ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerine;
a) Muafiyet ve menfi tespit başvuruları ile birleşme
ve devralmalar için izin başvurularında yanlış ya da yanıltıcı bilgi
veya belge verilmesi,
b) İzne tabi birleşme ve devralmaların Kurul izni
olmaksızın gerçekleştirilmesi,
c) Kanunun 14 ve 15 inci maddelerinin uygulanmasında
eksik, yanlış ya da yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi ya da bilgi
veya belgenin belirlenen süre içinde ya da hiç verilmemesi,
d) Yerinde incelemenin engellenmesi ya da zorlaştırılması,
hallerinden (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilenler
için teşebbüsler ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin
karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması
mümkün olmazsa karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve
Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin
binde biri oranında, (d) bendinde belirtilenler için ise aynı şekilde
saptanacak olan gayri safi gelirlerinin binde beşi oranında idari
para cezası verir. Ancak bu esasa göre belirlenecek ceza onbin Türk
Lirasından az olamaz. Bu fıkranın (b) bendine göre idari para cezası
birleşme işlemlerinde tarafların herbirine, devralma işlemlerinde
ise sadece devralana verilir.
Yerinde incelemenin mahkeme kararı ile gerçekleştirilmesi,
yerinde incelemenin engellenmesi ve zorlaştırılmasına ilişkin
olarak bu Kanunda öngörülen idari para cezasının uygulanmasını
engellemez.
Bu Kanunun 4, 6 ve 7 nci maddelerinde yasaklanmış
davranışlarda bulunanlara, ceza verilecek teşebbüs ile teşebbüs
birlikleri veya bu birliklerin üyelerinin nihai karardan bir önceki
mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai
karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından
saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna kadar
idari para cezası verilir.
Teşebbüs veya teşebbüs birliklerine üçüncü fıkrada
belirtilen idari para cezaları verilmesi halinde, ihlalde belirleyici
etkisi saptanan teşebbüs veya teşebbüs birliği yöneticilerine
ya da çalışanlarına teşebbüs veya teşebbüs birliğine verilen cezanın
yüzde beşine kadar idari para cezası verilir.
Kurul, üçüncü fıkraya göre idari para cezasına karar
verirken, 31/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17
nci maddesinin ikinci fıkrası bağlamında, ihlalin tekerrürü, süresi,
teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlalin
gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen taahhütlere
uyup uymaması, incelemeye yardımcı olup olmaması, gerçekleşen veya
gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı gibi hususları dikkate
alır.
Kanuna aykırılığın ortaya çıkarılması amacıyla
Kurumla aktif işbirliği yapan teşebbüs ya da teşebbüs birlikleri
veya bunların yöneticileri ve çalışanlarına, işbirliğinin niteliği,
etkinliği ve zamanlaması dikkate alınarak ve gerekçesi açık bir
şekilde gösterilmek suretiyle üçüncü ve dördüncü fıkralarda belirtilen
cezalar verilmeyebilir veya bu fıkralara göre verilecek cezalarda
indirim yapılabilir.
Bu maddeye göre verilecek idari para cezalarının
tespitinde dikkate alınan hususlar, işbirliği halinde para cezasından
bağışıklık veya indirim şartları, işbirliğine ilişkin usul ve esaslar
Kurulca çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.”
MADDE
506-
4054 sayılı Kanunun 17 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Nispi İdari Para Cezası
MADDE 17- Kurul, teşebbüs ve teşebbüs birliklerine,
16 ncı maddenin birinci fıkrasında belirtilen cezalar saklı kalmak
kaydıyla,
a) Nihai karar veya geçici tedbir kararı ile getirilen
yükümlülüklere ya da verilen taahhütlere uyulmaması,
b) Yerinde incelemenin engellenmesi ya da zorlaştırılması,
c) Kanunun 14 ve 15 inci maddelerinin uygulanmasında,
istenen bilgi veya belgenin belirlenen süre içinde verilmemesi,
durumunda her gün için, ilgili teşebbüsler ile teşebbüs
birlikleri ve/veya bu birliklerin üyelerinin karardan bir önceki
mali yıl sonunda oluşan, bunun hesaplanması mümkün olmazsa karar
tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak
olan yıllık gayri safi gelirlerinin onbinde beşi oranında idari para
cezası verir.
Birinci fıkranın (a) ve (c) bentlerine göre idari
para cezaları, bu bentlerde belirtilen kararlardaki yükümlülüklere
uyulması için belirlenen sürenin dolmasından itibaren verilebilir.
(a) bendindeki fiile ilişkin idari para cezası, yükümlülük getirilen
kararda herhangi bir süre belirlenmemiş ise, bu kararın tebliğini
takip eden günden itibaren verilebilir. (b) bendindeki fiillere
ilişkin idari para cezası ise, fiilin gerçekleştiği günü takip eden
günden itibaren verilebilir.”
MADDE
507-
4054 sayılı Kanunun 55 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 55- Kurulun nihai kararlarına, tedbir kararlarına
ve idarî para cezalarına ilişkin kararlarına karşı iptal davaları
ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür.
Kurul kararlarına karşı yargı yoluna başvurulması
kararların uygulanmasını ve idari para cezalarının takip ve tahsilini
durdurmaz.”
MADDE
508-
4054 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 60- Kurumun para, evrak ve her çeşit malları
devlet malı hükmündedir. Görevleri ile ilgili olarak suç işleyen
Kurul başkan ve üyeleri ile personeli ceza sorumluluğu bakımından
kamu görevlisi sayılır. Kurul başkan ve üyeleri ile personeline
karşı görevlerinden dolayı işlenen suçlar kamu görevlisine karşı
işlenmiş sayılır.
Bu kişiler hakkında görevleriyle bağlantılı olarak
işledikleri suçlardan dolayı 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Kanun
hükümleri uygulanmaz.”
MADDE
509-
23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun
25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- 6 ncı maddenin yedinci fıkrası uyarınca,
Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırı hareket edenlere,
aykırılığı tespit edilen her bir sözleşme için yüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir.
4 üncü maddenin altıncı fıkrasında, 5 inci maddede,
6 ncı maddenin altıncı fıkrasında, 6/A maddesinde, 6/B, 6/C maddeleri
uyarınca Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslarda, 7 nci maddenin beşinci
fıkrasında, 9 uncu maddede, 9/A maddesinde, 10 uncu maddede, 10/A
maddesinde, 11/A maddesinin ikinci
ve dördüncü fıkralarına, 12, 13, 14 ve 15 inci maddelerde belirtilen
yükümlülüklerden her birine aykırı hareket edenlere ikiyüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
7 nci maddenin dördüncü ve altıncı fıkraları ile 8
ve 27 nci maddelerde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket
edenlere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
20 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca Bakanlıkça
tespit ve ilân olunan usul ve esaslara aykırı hareket edenlere bin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Aykırılık ülke düzeyinde
yayın yapan radyo ve televizyonlar aracılığıyla gerçekleştirilmişse,
ceza on katı olarak uygulanır.
18 inci maddeye aykırı hareket eden üretici-imalatçıya
veya ithalatçıya ikibin Türk Lirası, satıcı-sağlayıcıya ise dörtyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
19 uncu maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
11 inci maddeye aykırı hareket edenlere onbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Aykırılık ülke düzeyinde
yayım yapan süreli yayın aracılığı ile gerçekleşmişse, ceza yirmi
katı olarak uygulanır. Bakanlık, ayrıca süreli yayın kuruluşundan
kampanyanın ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilânın durdurulmasını
ister. Bu isteğe rağmen aykırılığın devamı halinde, reklam ve
ilânın durdurma zorunluluğunun doğduğu tarihten itibaren her sayı-gün
için ikiyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bakanlık, kampanyanın
ve kampanyaya ilişkin her türlü reklam ve ilânın durdurulması talebi
ile Tüketici Mahkemesine başvurur.
16 ncı maddeye aykırı hareket edenler hakkında Reklam
Kurulu tarafından ihlalin niteliğine göre birlikte veya ayrı ayrı
üç aya kadar tedbiren durdurma, durdurma, düzeltme veya altıbin
Türk Lirası idarî para cezası uygulanır. 16 ncı maddeye aykırılık,
ülke düzeyinde yazılı, sözlü, görsel ve sair araçlar ile gerçekleşmiş
ise, idarî para cezası on katı olarak uygulanır.
7 nci maddenin yedinci ve sekizinci fıkralarına
aykırı hareket edenlere, kampanya konusu mal veya hizmetin fatura
bedeli oranında idarî para cezası verilir. Kampanyayı düzenleyen,
tüketici kampanyadan ayrıldığında, para iadesinde bulunursa bu
ceza uygulanmaz.
7 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, 7 nci madde hükümlerine uygun kampanya düzenlemeleri
için bir hafta süre tanınır. Bu sürenin bitiminde aykırılığın devam
ettiğinin tespiti halinde, bu hükme aykırı hareket edenlerle 24
ve 24/A maddelerinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket
edenlere seksenbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen para cezaları,
fiilin bir yıl içerisinde tekrarı halinde iki misli olarak uygulanır.”
MADDE
510-
4077 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- 25 inci maddenin birinci, dördüncü, yedinci,
sekizinci, dokuzuncu ve onuncu fıkralarındaki idarî yaptırımlara
Bakanlık tarafından, diğer fıkralarındaki idarî para cezalarına
mahallî mülkî amir tarafından karar verilir.
Bu yaptırımlara ilişkin kararlar, kararı veren makam
tarafından yedi gün içerisinde ilgilinin mensup olduğu meslek kuruluşuna
bildirilir.
Bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım
kararlarına karşı 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulur. Ancak,
idare mahkemesinde dava, işlemin tebliği tarihinden itibaren onbeş
gün içinde açılır. İdare mahkemesinde iptal davası açılmış olması,
kararın yerine getirilmesini durdurmaz.”
MADDE
511-
25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 54 üncü
maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle;
a) İşsizlik sigortasına ilişkin yükümlülükleri
nedeniyle sigortalıların ücretlerinden indirim veya kesinti yapan
işverenlere her bir sigortalı için beşyüz Türk Lirası,
b) 48 inci maddede öngörülen işten ayrılma bildirgesini
Kuruma vermeyen işverenlere her bir fiil için ayrı ayrı bin Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.”
MADDE
512-
20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 11 inci
maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olup da tahsil
edilen idarî para cezalarının yüzde onu Kurum hesabına aktarılır.”
MADDE
513- 4628
sayılı Kanunun
12
nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- İdari para cezaları dahil, Kurul tarafından
alınan bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi
olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan
başvuruları acele işlerden sayar.”
MADDE
514- 28/2/2001
tarihli ve 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanununun 16 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Sunî ve tabiî tohumlamada kullanılan ve
damızlık belgesi bulunan erkek damızlıklarını, hastalık ve damızlık
özellikleri bakımından Bakanlıkça belirlenen yönetmelik gereğince
muayene ettirmeyenler ile belgesiz damızlık kullananlara yüz Türk
Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
515-
4631 sayılı Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17- Safkan Arap ve safkan İngiliz atlarının
soy kütüğüne kayıt edilmesi için yönetmeliğe göre verilmesi gereken
evrakı tahrif edenler, sahte evrak tanzim edenler, sahte ve tahrif
edilmiş evrakı bilerek kullananlar; Türk Ceza Kanununun belgede
sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.
Soy kütüğüne giren damızlık hayvanlar ile safkan
Arap ve safkan İngiliz atları hakkında gerçeğe uymayan evrak tanzim
edenler veya başka bir hayvana ait belgeleri kullananlar veya bu
belgelerde ve hayvanın eşkali üzerinde değişiklik yapanlar, altı
aya kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, söz
konusu hayvanların soy kütüğünden kayıtları silinir, pedigrileri
iptal edilerek geri alınır.”
MADDE
516-
4631 sayılı Kanunun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- 6 ncı maddeye aykırı hareket edenler ile
soy kütüğüne kayıtlı damızlıkların, safkan Arap ve safkan İngiliz
atlarının ölmeleri halinde pedigrilerini 7 nci maddedeki süreler
içinde geri vermeyen veya sahip ve don değişikliğini bildirmeyen
ve pedigrisine işletmeyen hayvan sahiplerine, ikiyüz Türk Lirasından
bin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Ayrıca, söz konusu hayvanların soy kütüğünden kaydı
silinir ve pedigrileri iptal edilerek geri alınır.”
MADDE
517-
4631 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- Bakanlıktan izin almadan suni tohumlama
ve embriyo transferi faaliyetinde bulunanlar veya aynı maksatla
sperma üretimi merkezi ve embriyo transfer laboratuvarı kuranlar
veya sperma ve embriyo satanlara beşbin Türk Lirasından onbeşbin
Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir ve bu laboratuvarlar
faaliyetten men edilir.”
MADDE
518-
28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanununun 8 inci maddesinin
dördüncü fıkrasının (g) bendinin (3) numaralı alt bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“3. Müflis veya konkordato ilan etmiş olmaması,
Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş
olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla
süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme,
banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı
veya haksız mal edinme suçlarından mahkûm olmaması,”
MADDE
519-
4632 sayılı Kanunun 22 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlar
MADDE 22- Konularına göre Müsteşarlık veya Kurul
kararıyla ve gerekçesi belirtilmek suretiyle bu Kanuna tâbi gerçek
ve tüzel kişilere, bu Kanunun;
a) 4 üncü maddesi hükümlerine aykırı emeklilik
sözleşmesi düzenlenmesi halinde üçbin Türk Lirası,
b) 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
aktarma yükümlülüğüne aykırılık halinde ikibin Türk Lirası,
c) 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen
yatırıma yönlendirme yükümlülüğüne aykırılık halinde ikibin
Türk Lirası,
d) 6 ncı maddesinde öngörülen ödeme veya aktarma
yükümlülüğüne aykırılık halinde ikibin Türk Lirası,
e) 6 ncı maddesinin son fıkrasında öngörülen tasdik
yükümlülüğünün yerine getirilmeden sözleşmelerin uygulamaya
konulması halinde üçbin Türk Lirası,
f) 7 nci maddesinde öngörülen katılımcı tarafından
ödenecek giderler veya ücretler konusunda bilgilendirme yükümlülüğüne
aykırılık halinde ikibin Türk Lirası,
g) 10 uncu maddesinin birinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak belirtilen kavramların kullanılması halinde yedibinbeşyüz
Türk Lirası,
h) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak ilan ve reklam faaliyetinde bulunulması halinde onbeşbin
Türk Lirası,
ı) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
katılımcılara bilgi verilmesi yükümlülüğüne aykırılık halinde
ikibin Türk Lirası,
j) 11 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen
sorumlulukların yerine getirilmemesi halinde üçbin Türk Lirası,
k) 11 inci maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunulması veya aracılık
hizmeti sağlanması hallerinde altıbin Türk Lirası,
l) 12 nci maddesinin birinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak belirtilen nitelikleri haiz olmayan kişilerin çalıştırılması
halinde onbeşbin Türk Lirası,
m) 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde üçbin
Türk Lirası,
n) 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerine
aykırı olarak belirtilen kişilerin yasaklanan görevlerde çalıştırılması
halinde onbeşbin Türk Lirası,
o) 13 üncü maddesinin birinci fıkrası hükümlerine
aykırı olarak anasözleşme değişikliklerinin tescil edilmesi halinde
onbeşbin Türk Lirası,
p) 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükümlerine
aykırı olarak malvarlıklarının devri veya bir başka şirketle birleşilmesi
halinde onbeşbin Türk Lirası,
r) 21 inci maddesinde öngörülen bağımsız dış denetim
yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde onbeşbin Türk Lirası,
s) Bakanlık, Müsteşarlık ve Kurul tarafından alınan
kararlara, çıkarılan yönetmelik ve tebliğler ile yapılan diğer düzenlemelere
uyulmaması halinde, yukarıdaki fıkralarda, sigortacılık mevzuatı
ve sermaye piyasası mevzuatında öngörülmüş bir cezanın olmadığı
hallerde ikibin Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Yukarıda belirtilen idarî para cezalarının uygulanmasından
önce ilgili kuruluş veya kişilerin savunmaları alınır. Savunma
istendiğine ilişkin yazının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde
savunma verilmemesi halinde savunma hakkından feragat edildiği
kabul edilir.
İdarî para cezalarının verilmesini gerektiren
fiillerin tekrarı halinde, verilen para cezası iki katı, izleyen
tekrarlarda üç katı artırılarak uygulanır. Bu cezaların verildiği
tarihten itibaren iki yıl içinde idarî para cezasının verilmesini
gerektiren aynı fiil işlenmediği takdirde önceki cezalar tekrarda
esas alınmaz.
Bu Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında
öngörülen suçu işleyenler hakkında kanunî kovuşturmaya geçilmekle
birlikte, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Müsteşarlığın
talebi üzerine valiliklerce bunların işyerleri geçici olarak kapatılır;
ilan ve reklamları durdurulur ya da toplatılır.
MADDE
520-
4632 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Ceza sorumluluğu
MADDE 23- Bu Kanuna göre gereken izinleri almaksızın
emeklilik faaliyetinde bulunan veya ticaret unvanları ve her türlü
belgeleri ve ilan ve reklamları ve kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda
bu Kanunda belirtilen kuruluşların adını kullanan ya da 10 uncu
madde hükümlerine aykırı olarak bu Kanunda düzenlenen faaliyetlerde
bulundukları izlenimini yaratacak söz ve deyimleri kullanan gerçek
kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri üç yıldan beş yıla kadar
hapis ve üçyüz günden ikibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca idarî tedbir olarak bu faaliyetlerin yürütülmesine mani
olunur.
Şirketin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri ile imza
yetkisini haiz mensupları, portföy yönetim şirketinin yönetim kurulu
başkanı ve üyeleri ile imza yetkisini haiz mensupları, görevleri
dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetimleri
ve sorumlulukları altında bulunan şirkete ait para veya diğer varlıkları
zimmetine geçirirlerse, Türk Ceza Kanununun, zimmet suçuna ilişkin
hükümlerine göre verilecek ceza beşte bir oranında artırılır.
Bu Kanunda gösterilen yetkili mercilerin ve denetim
görevlilerinin istedikleri bilgi ve belgeleri vermeyen ya da denetim
görevlilerinin görevlerini yapmalarına engel olan gerçek kişilerle
tüzel kişilerin görevli ve ilgilileri bir yıldan üç yıla kadar hapis
ve yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanuna tâbî gerçek ve tüzel kişilerin bu Kanunda
gösterilen merciler ile denetim görevlilerine, mahkemelere ve
diğer resmi dairelere hitaben düzenledikleri veya yayımladıkları
belgelerde yapılan gerçeğe aykırı beyanlarından dolayı bunları
veya bunların düzenlenmesine esas olan her türlü belgeleri imzalayanlar
hakkında, Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu Kanuna tâbî kuruluşların itibarını kırabilecek
veya servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olan ya
da bu yolda asılsız haber yayanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde
verilecek ceza yarı oranında artırılır. İsimleri belirtilmese
dahi bu Kanuna tâbi kuruluşların güvenilirliği konusunda kamuoyunda
tereddüte yol açarak bu kuruluşların malî bünyelerinin olumsuz etkilenmesine
neden olabilecek nitelikte asılsız haberleri yukarıda belirtilen
araçlarla yayınlayanlar dörtyüz günden üçbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır.
Bu Kanunun uygulanmasında ve uygulanmasının denetiminde
görev alanlar, görevleri sırasında bu Kanun kapsamında faaliyet
gösteren gerçek ve tüzel kişiler, bunların iştirakleri ve kuruluşları
ile katılımcıya ait öğrendikleri sırları, bu Kanuna ve özel kanunlarına
göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamazlar ve kendi yararlarına
kullanamazlar. Bu yükümlülük bu kişilerin görevden ayrılmalarından
sonra da devam eder. Bu yükümlülüğe uymayan kimseler Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesine göre cezalandırılır.
Bu Kanuna tâbi kuruluşların mensupları ve diğer
görevlileri, sıfat ve görevleri dolayısıyla bu Kanuna tâbi kuruluşlara
veya emeklilik sözleşmesi ile ilgili kişilere ait öğrendikleri
sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına
açıklayamazlar. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da
devam eder. Bu madde hükmüne aykırı davrandığı tespit edilen kişiler
Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesine göre cezalandırılır.
Bu maddenin sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında
yazılı kişiler, öğrendikleri sırları kendileri ya da başkaları
için yarar sağlamak amacıyla açıklarlarsa, haklarında Türk Ceza Kanununun
239 uncu maddesine göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
MADDE
521-
4632 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Soruşturma ve kovuşturma usulü
MADDE 24- Bu Kanunda belirtilen suçlara ilişkin soruşturma
ve kovuşturma yapılması, konularına göre Müsteşarlık veya Kurul
tarafından Cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına
bağlıdır. Bu başvuru muhakeme şartı niteliğindedir. Cumhuriyet
savcıları kovuşturmaya yer olmadığına karar verirlerse, Müsteşarlık
veya Kurul, Ceza Muhakemesi Kanununa göre kendisine tebliğ edilecek
bu kararlara karşı itiraza yetkilidir. Bu fıkra uyarınca yapılan
soruşturmalar neticesinde açılan kamu davalarında, Müsteşarlık
veya Kurulun başvuruda bulunması hâlinde, bunlar başvuru tarihinde
katılan sıfatını kazanırlar.”
MADDE
522-
4/4/2001 tarihli ve 4634 sayılı Şeker
Kanununun 9 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Kurulun para, evrak ve her çeşit malları devlet malı
hükmündedir. Kurulun başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen
suçlardan dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında
kamu görevlisi sayılırlar.
Kurul üyelerinin, görevlerini yaptıkları sırada
öğrendikleri gizli bilgileri açıklamaları halinde, haklarında
Türk Ceza Kanununun 258 inci maddesi hükmü uygulanır ve Kuruldaki
görevlerine son verilir. Bu kişiler Kurul üyeliğine tekrar seçilemezler.”
MADDE
523-
4634 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin sekizinci ve onuncu fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tahsil edilen idarî para cezalarının yüzde onu Kurum
özel hesabına aktarılır.”
“İdarî para cezaları dahil, Kurul tarafından alınan
bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi
olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan
başvuruları acele işlerden sayar.”
MADDE
524-
18/4/2001 tarihli ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununun 9 uncu
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Kurul, doğal gaz piyasasında faaliyet
gösteren gerçek veya tüzel kişilere yapacağı yazılı ihtara rağmen
mevzuata aykırı durumlarını devam ettirenlere aşağıdaki yaptırım
ve cezaları uygular:
a) Kurul tarafından bilgi isteme veya yerinde inceleme
hallerinde; istenen bilgilerin yanlış, eksik veya yanıltıcı olarak
verildiğinin saptanması veya hiç bilgi verilmemesi ya da yerinde
inceleme imkanının verilmemesi hallerinde, üçyüzellibin Türk
Lirası idarî para cezası verilir ve yedi gün içinde bilgilerin doğru
olarak verilmesi veya inceleme imkanının sağlanması ihtar edilir.
Ancak, kolay giderilebilecek kusurlu haller için ilgili gerçek ve
tüzel kişilerden belgelerin doğru olarak verilmesi veya inceleme
imkanının sağlanması istenir.
b) Bu Kanun hükümlerine ve çıkarılan yönetmelik,
talimat ve tebliğlere aykırı hareket edildiğinin saptanması halinde,
üçyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz gün içinde aykırılığın
giderilmesi ihtar edilir.
c) Lisans veya sertifika genel esasları ve yükümlülüklerinden
herhangi birisinin yerine getirilmediğinin saptanması halinde,
üçyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz gün içinde
düzeltilmesi ihtar edilir.
d) Lisans veya sertifika müracaatında ve bunların
verilmesinde aranan şartlar konusunda, gerçek dışı belge sunulması
veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya lisans veya sertifikada öngörülen
hususları etkileyecek şartlardaki değişikliklerin Kurula bildirilmemesi
halinde, beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz gün
içinde düzeltilmesi ihtar edilir.
e) Lisans müracaatı sırasında iştirak ilişkisi
konusunda yanıltıcı bilgi verilmesi veya faaliyet süresi boyunca
iştirak ilişkisi yasağına aykırı davranışta bulunulması halinde,
beşyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve otuz gün içerisinde
iştirak ilişkisinin düzeltilmesi ihtar edilir.
f) Piyasada lisans kapsamı dışında faaliyet gösterildiğinin
saptanması halinde, altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve on beş gün içinde kapsam dışı faaliyetin veya aleyhe faaliyetin
durdurulması ihtar edilir.
g) Lisans veya sertifikanın verilmesine esas olan
şartların, faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ortadan kalktığının
saptanması halinde lisans veya sertifika iptal edilir. Ancak, bu
şartların baştan mevcut olmadığının saptanması halinde ise lisans
veya sertifikanın iptali yanında ayrıca altıyüzbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Yukarıdaki idarî para cezalarını gerektiren fiillerin
ihtara rağmen düzeltilmemesi veya tekrarlanması hallerinde
idarî para cezaları her defasında bir önceki cezanın iki katı oranında
artırılarak uygulanır. Bu cezaların verildiği tarihten itibaren
iki yıl içinde idarî para cezası verilmesini gerektiren aynı fiil
işlenmediği takdirde önceki cezalar tekrarda esas alınmaz. Ancak,
aynı fiil iki yıl içinde işlendiği takdirde, artırılarak uygulanacak
idarî para cezasının tutarı cezaya muhatap tüzel kişinin bir önceki
malî yılına ilişkin bilançosundaki safi satış hasılatının yüzde
yirmisini aşamaz. Cezaların bu düzeye ulaşması halinde, Kurul lisans
veya sertifikayı iptal edebilir.
Bir lisans veya sertifikanın iptali halinde, yeni
bir lisans veya sertifika verilene kadar, verilen hizmetin aksamaması
için Kurul gereken önlemleri alır.
Doğal gaz şehir içi dağıtım lisansının iptal edilmesinin
zorunlu hale gelmesi durumunda Kurul hizmetin aksamaması için gerekli
tedbirleri önceden almak suretiyle, lisansı iptal eder. Dağıtım
şebekesinin mülkiyetini elinde bulunduran lisans sahibinin nam
ve hesabına yüz yirmi gün içerisinde ilgili şebekenin satışı ve
yeni lisans sahibinin belirlenmesi için ihaleye çıkılır. Uygulamaya
ilişkin usul ve esaslar yönetmeliklerde belirlenir.
Bu maddede düzenlenen tüm idarî para cezaları hiçbir
şekilde ilgili cezayı ödeyen tüzel kişi tarafından hazırlanacak
tarifelerde maliyet unsuru olarak yer almaz.”
MADDE
525-
4646 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezaları dahil, kurul tarafından alınan
bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi
olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan
başvuruları acele işlerden sayar.”
MADDE
526-
4646 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (d) fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“d) Kurumun para, evrak ve her çeşit malları devlet
malı hükmündedir. Kurulun başkan ve üyeleri ile diğer personeli görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlar ile bunlara karşı işlenen
suçlardan dolayı sorumluluk bağlamında Türk Ceza Kanununun uygulamasında
kamu görevlisi sayılırlar. Görevleri ile ilgili olarak suç işleyen
Kurul Başkanı ve üyeleri ile Kurum personeli hakkında soruşturma
ve kovuşturma genel hükümlere göre yapılır.”
MADDE
527-
25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun
38 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 38 - Bu Kanunun;
a) 20, 24 ve 26 ncı maddelerinde yer alan hükümlere
aykırı hareket edenler, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası,
b) 8, 14, 16 ve 17 nci maddelerinde yer alan hükümlere
aykırı hareket eden kişiler, elli günden az olmamak üzere adlî para
cezası,
ile cezalandırılır.”
MADDE
528- 29/6/2001
tarihli ve 4703 sayılı
Ürünlere
İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun
12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanunun;
a) 5 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket
eden üreticiler hakkında ikibin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar,
b) 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
eden üreticiler hakkında on bin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına
kadar,
c) 5 inci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı hareket
eden üreticiler hakkında iki bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar,
d) 5 inci maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı
hareket eden üreticiler hakkında iki bin Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar,
e) 5 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı
hareket eden dağıtıcılar hakkında bin Türk Lirasından ikibinbeşyüz
Türk Lirasına kadar,
f) 5 inci maddesinin onuncu fıkrasına aykırı hareket
edenler hakkında beşbin Türk Lirasından onikibinbeşyüz Türk Lirasına
kadar,
g) 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına aykırı hareket
eden uygunluk değerlendirme kuruluşları ile onaylanmış kuruluşlar
hakkında yirmibeşbin Türk Lirasından altmışikibinbeşyüz Türk Lirasına
kadar,
h) 9 uncu maddesinin beşinci fıkrasına aykırı hareket
eden uygunluk değerlendirme kuruluşları ile onaylanmış kuruluşlar
hakkında beşbin Türk Lirasından onikibinbeşyüz Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası uygulanır.
Bu Kanundaki idarî para cezaları, aynı fiilin bir
suç veya daha ağır idarî para cezası ile cezalandırılmayı gerektiren
kabahat oluşturmaması hâlinde uygulanır.
MADDE
529-
4703 sayılı
Kanunun
13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları,
yetkili kuruluşlar tarafından verilir.”
MADDE
530- 29/6/2001
tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 9 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 9- Bu Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında
icraî veya ihmalî davranışla görevini kötüye kullanan yapı denetim
kuruluşunun ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı
müteahhidi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri
Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesine göre cezalandırılır.
Yapı denetim kuruluşunun ortak ve yöneticileri,
mimar ve mühendisleri ile laboratuvar görevlileri bu kanun hükümleri
çerçevesinde yapmaları gereken denetimi yapmadıkları hâlde yapmış
gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemeleri
hâlinde Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır.
Yapı denetim kuruluşunun izin belgesi alma aşamasında
gerçeğe aykırı belge düzenlendiğinin izin belgesi verildikten
sonra anlaşılması hâlinde, izin belgesi derhal iptal edilir.
Bu Kanuna aykırı fiillerden dolayı hükmolunan
kesinleşmiş mahkeme kararları, Cumhuriyet başsavcılıklarınca
Bakanlığa ve mimar ve mühendislerin bağlı olduğu meslek odalarına
bildirilir.
Yapı denetim kuruluşu ile denetçi mimar ve mühendisleri;
eylem ve işlemlerinden 3194 sayılı İmar Kanununun fenni mesul için
öngörülen hükümlerine tabidirler.”
MADDE
531- 3/1/2002
tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda
ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- Kuruluş ve faaliyet iznini almadan tütün
ve tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkiler üretmek üzere fabrika,
tesis veya imalathane kuran ve işletenlere; işyerleri veya ikametgâhlarında
söz konusu maddeleri üretenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis ve
onbin güne kadar adlî para cezası verilir. Ancak, hükmolunan adlî
para cezasının miktarı üretilmiş tütün ve tütün mamulleri ile alkol
ve alkollü içkiler piyasa değerinin on katı tutarından az olamaz.
Bu hüküm 6 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasına aykırı hareket
edenler hakkında da uygulanır.
Satış belgesi almadan satış yapanlara, mahalli
mülki amir tarafından satışa arzettiği ve sattığı mamullerin piyasa
değerinin iki katı kadar idari para cezası verilir. Ancak, verilecek
idari para cezasının miktarı, üçyüz Türk Lirasından az olamaz.”
MADDE
532- 27/2/2003
tarihli ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun
21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- 18 inci maddeye göre bildirim yükümlülüğünü
süresi içinde yerine getirmeyen bağımsız çalışan yabancı ile yabancı
çalıştıran işverene her bir yabancı için ikiyüzelli Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
Çalışma izni olmaksızın bağımlı çalışan yabancıya
beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Çalışma izni bulunmayan yabancıyı çalıştıran işveren
veya işveren vekillerine her bir yabancı için beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu durumda, işveren veya işveren vekili
yabancının ve varsa eş ve çocuklarının konaklama giderlerini, ülkelerine
dönmeleri için gerekli masrafları ve gerektiğinde sağlık harcamalarını
karşılamak zorundadır.
Birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda sayılan fiillerin
tekrarı hâlinde idarî para cezaları bir kat artırılarak uygulanır.
Bu Kanuna göre verilmiş çalışma izni olmaksızın
bağımsız çalışan yabancıya ikibin Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve varsa işyeri veya işyerlerinin Bakanlık bölge müdürlerince kapatılması
kararı alınarak, bu kararın uygulanması için durum ilgili valiliğe
bildirilir.
Tekrarı hâlinde, varsa işyeri veya işyerlerinin
kapatılmasının yanı sıra idarî para cezası bir kat artırılarak uygulanır.
Bu Kanuna göre idarî para cezası ile cezalandırılan
bağımlı veya bağımsız çalışan yabancılar ile yabancı çalıştıran
işverenler İçişleri Bakanlığına bildirilir.”
MADDE
533- 22/5/2003
tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 107 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“MADDE 107- Bu Kanunun;
a) 92 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini
yerine getirmeyen,
b) 96 ncı maddesindeki yasaklara uymayan,
işveren veya işveren vekiline sekizbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
İş müfettişlerinin bu Kanundan veya diğer kanunlardan
doğan her çeşit teftiş, denetleme yetki ve görevleri gereğince görevlerinin
yerine getirilmesi sırasında, görevlerini yapma ve sonuçlandırmaya
engel olan kimselere, fiil suç oluşturmadığı takdirde, sekizbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
534-
25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun 14 üncü
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Kurum personeli,
kamu görevlisi olmakla birlikte, haklarında 4483 sayılı Memurlar
ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri
uygulanmaz.”
MADDE
535-
4904 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesine göre devlet memurluğuna atanmaya engel
mahkûmiyetin bulunmaması,”
MADDE
536-
4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 20- Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle;
a) Yurt dışı iş ve işçi bulma faaliyetlerine ilişkin
hizmet akitlerini Kuruma onaylatmayan özel istihdam bürolarına
her bir hizmet akdi için üçyüz Türk Lirası,
b) Kurum tarafından istenilen bilgi ve belgelerle
işgücü piyasasının izlenmesi için gerekli olan istatistiksel bilgileri
talebin tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde Kuruma
vermeyen özel istihdam bürolarına altıyüz Türk Lirası,
c) Kurum müfettişlerince istenilen bilgi, belge,
kayıt ve defterleri onbeş gün içerisinde ibraz etmeyen özel istihdam
bürolarına binikiyüz Türk Lirası,
d) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (d) bendine aykırı
davranan kişilere ikibin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar,
ayrıca Kuruma onaylatılmayan her bir yurt dışı hizmet akdi için de
üçyüz Türk Lirası,
e) Bu Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen bildirim
yükümlülüğüne aykırı hareket eden özel kesim işyerlerine ikibin
Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın tamamı Kurum hesabına aktarılır.”
MADDE
537-
4904 sayılı Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Kurum tarafından, kamu ve özel kesim işyerlerinden
iş ve işgücü konularında bilgi istenildiğinde, belirtilen süre
içinde bilgi verilmesi zorunludur.
İşverenlerden toplanan bilgiler, Kurum hizmetlerinden
başka amaçla kullanılamaz.
İkinci fıkraya aykırı davrananlar hakkında Türk
Ceza Kanununun 136 ncı maddesi hükümleri uygulanır.”
MADDE
538- 1/7/2003
tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 1 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun av ve yaban hayvanlarını ve yaşama ortamlarını,
bunların korunmasını ve geliştirilmesini, av ve yaban hayatı yönetimini,
avlakların kurulması, işletilmesi ve işlettirilmesini, avcılığın,
av turizminin, yaban hayvanlarının üretiminin, ticaretinin düzenlenmesini,
toplumun bilinçlendirilmesini, avcıların eğitimini, av ve yaban
hayatına ilişkin suç ve kabahatler ile bunların takibi ve cezalarını
kapsar.”
MADDE
539-
4915 sayılı Kanunun “ALTINCI KISIM” başlığı “Suç ve Kabahatlerin
Takibi ve Cezalar” ve “ALTINCI KISIM”ın “BİRİNCİ BÖLÜM”ünün başlığı
“Suç ve Kabahatlerin Takibi” şeklinde, 20 nci maddesi ise başlığı
ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Suç ve kabahatlerin takibi
MADDE 20- Avcılığın kontrolü, av hayvanlarının korunması,
av yasaklarının takibi ve bu Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında
üretim yapan yerlerin denetimi Bakanlık ve Orman Genel Müdürlüğünce
yapılır. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu
ile 10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri
Kanunu hükümleri saklıdır.
Av yasaklarının takibi ile görevli olan av koruma
memurları ve saha bekçileri bu Kanunda belirtilen yasaklara aykırı
hareket edenleri avlanmadan men etmeye, haklarında tutanak düzenlemeye
ve avlanılan hayvanlar ile avlanmada kullanılan ve bulundurulması
yasak olan eşya ve vasıtalara elkoymaya ve bu amaçla yakalamaya
görevli ve yetkilidir. Av yasağına aykırı hareket edenler, olay yerinde
gerekli tutanaklar düzenlendikten sonra derhal serbest bırakılır.
Hüviyeti tespit edilemeyenler vakit geçirilmeksizin hüviyeti
tespit edilebilecek en yakın köyün muhtar veya ihtiyar heyetine
ve bunlarla da tespiti mümkün olmazsa en yakın zabıta merkezine götürülür
ve Kabahatler Kanununun 40 ıncı maddesine göre işlem yapılır. Görevli
memurların bulunmadığı yerlerde, kır ve köy bekçileri ile köy muhtarları
da aynı yetkiyi haizdir.
Elkonulan ve bulundurulması suç oluşturan
silâhlar soruşturma evrakı ile birlikte Cumhuriyet başsavcılığına
intikal ettirilir.
Canlı av hayvanları hemen, yaralı olanlar ise tedavi
edildikten sonra doğaya salınır veya Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerdeki
taahhütleri de dikkate alınarak Bakanlıkça gerekli işlem yapılır.
Av koruma ve kontrollerinde Bakanlık görevlilerine
veya güvenlik güçlerine gönüllü destek sağlamak üzere Bakanlıkça
belirlenecek kişilere fahri av müfettişliği görev ve unvanı verilebilir.
Fahri av müfettişleri; bu Kanuna göre yasak avlanma sayılan fiilleri
işleyenler hakkında işlem yapılması amacıyla Genel Müdürlükçe
kendilerine verilen tutanağı düzenleyerek en geç bir hafta içinde
en yakın orman idaresi birimine teslim etmek mecburiyetindedir.
Fahri av müfettişlerinin seçimi, eğitimi, görev ve yetkileri ile
çalışma esas ve usulleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Avcılar talep hâlinde av koruma memurlarına, saha
bekçilerine, polis ve jandarma ile köy ve kır bekçilerine, köy muhtarı
ve ihtiyar heyeti üyelerine avlanma belge ve izinleri ile avladıkları
hayvanları ibraz etmek zorundadırlar. Bu Kanuna aykırılık oluşturan
fiillerin ihbarında ve talep hâlinde takibinde köy ve kır bekçileri,
köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri av koruma memurlarına ve saha
bekçilerine yardıma mecburdurlar.
Av koruma memurları ve saha bekçilerinden; Bakanlıkça
lüzum görülecek olanlara, Bakanlar Kurulunca belirlenen silâhlar
demirbaş olarak verilir. Av koruma memurları ve saha bekçileri bu
Kanunla kendilerine verilen görevlerini ifa sırasında silâhlarını
6831 sayılı Kanunun 78 inci maddesinde belirtilen hâllerde kullanabilirler.
Av koruma memurları görevlerini yaparken ilgili
bakanlıkların görüşü alınarak, rengi ve biçimi Bakanlıkça tespit
edilen resmî kıyafet giymek mecburiyetindedirler. Resmî kıyafetler,
silâh, telsiz ve diğer teçhizat ile araç ve gereçler Bakanlıkça verilir.”
MADDE
540-
4915 sayılı Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- 4 üncü maddenin birinci, ikinci ve altıncı
fıkralarına aykırı hareket edenlere, 5 inci maddenin birinci ve ikinci
fıkraları gereğince tespit edilen av miktarı ve avlanma süreleri
dışında avlananlara, 12 nci maddenin üçüncü fıkrası gereğince Bakanlıkça
getirilecek yasaklara uymayanlara, her bir aykırılık için ayrı
ayrı olmak üzere ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
4 üncü maddenin dördüncü fıkrası gereğince av ve
yaban hayvanlarının beslendikleri ve barındıkları ortamı zehirleyenler,
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca,
faillerin avcılık belgesi iptal edilir ve kendilerine bir daha
belge verilmez.
4 üncü maddenin beşinci fıkrası gereğince yaban
hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonları ve
benzeri sahalarda, bina ve tesislerin atıklarının arıtılmadan doğal
ortama bırakılması nedeni ile yaban hayatının veya ekosistemin
olumsuz yönde etkilenmesine sebebiyet verenlere ve tahrip edenlere
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı
Çevre Kanunu hükümleri uygulanır.
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdeki
yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarına izinsiz olarak kurulan
yapı ve tesisler, masrafı yapı ve tesisi kurana ait olmak üzere, ilgili
idare tarafından yıktırılır.
Bu Kanunda belirtilen yasak fiillerin fahri av müfettişleri
tarafından işlenmesi halinde verilecek cezalar iki misli uygulanır.
Yasak avlanma fiilini işleyen veya gerçeğe aykırı tutanak düzenleyen
fahri av müfettişlerinin belgeleri iptal edilir ve kendilerine
bir daha fahri av müfettişliği görevi verilmez.
5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen hükümlere
uymayan radyo ve televizyon kuruluşları hakkında 13/4/1994 tarihli
ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanun hükümleri uygulanır.
Avlanmak suretiyle, bir canlı türünün yok olması
tehlikesine ya da ekolojik dengenin bozulması tehlikesine neden
olunması halinde, failler hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur.”
MADDE
541-
4915 sayılı Kanunun 22 nci maddesinde yer alan “bir milyar lira” ibaresi,
“binikiyüz Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
542-
4915 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde yer alan “yüzelli milyon lira”
ibaresi, “ikiyüz Türk Lirası” ve
“üçyüz milyon lira” ibaresi “üçyüzelli Türk Lirası” şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE
543-
4915 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- 6 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında
sayılan zehirle avlanma hariç diğer yasaklara ve esaslara aykırı
hareket edenlere her bir aykırılık için ayrı ayrı olmak üzere yüzelli
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Zehirle avlananlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis
ve elli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca, faillerin avcılık belgesi iptal edilir ve bir daha belge
verilmez.
Bu Kanuna göre alınması gereken avcılık belgesini
almadan avlananlara üçyüz Türk Lirası; avlanma izni olmadan avlananlara
ise yüzelli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Yabancı avcılık belgesi veya geçici avcılık belgesi
almadan avlananlara bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Avcılık belgesini ve avlanma izin belgesini yanında
taşımadan avlananlara yirmi Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
544-
4915 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde yer alan “onmilyar lira” ibaresi,
“onbin Türk Lirası” ve “beşmilyar
lira” ibaresi “beşbin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
545-
4915 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- 18 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları
ve 19 uncu madde gereğince Bakanlığın koyacağı esaslara uymayanlara,
beşyüz Türk Lirasından ikibinbeşyüz Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.
18 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yasağa
uymayanlara üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
546-
4915 sayılı Kanunun 28 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Avdan men etme ve elkoyma
MADDE 28- Bu Kanunla yasak edilen fiilleri işleyenler
derhal avdan men edilir.
Avlanılan canlı veya cansız hayvanlar ile bunların
avlanılmasında kullanılan ve bulundurulması yasak olan eşya ve
vasıtalara elkonulur. Bunlardan bulundurulması yasak olan eşya
veya vasıtalar hakkında ilgili kanun hükümleri uygulanır.
Elkonulan cansız av hayvanları orman idaresince
satılarak bedeli Döner Sermaye İşletmesine gelir kaydedilir.”
MADDE
547-
4915 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezasını gerektiren fiillerin tekrarı
MADDE 29- 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı
cezaya konu fiillerin tekrarı hâlinde ayrıca faillerin avcılık
belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha avcılık belgesi verilmez.
22 nci maddede yazılı cezaya konu fiillerin tekrarı
hâlinde ayrıca avlak kuruluş izni iptal edilir.
23 üncü maddede yazılı cezalara konu fiillerin
tekrarı hâlinde, ayrıca faillerin avcılık belgeleri iptal edilir
ve kendilerine bir daha avcılık belgesi verilmez.
24 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya
konu; 6 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki fiillerin tekrarı hâlinde
faillerin avcılık belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha
avcılık belgesi verilmez.
24 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya
konu; 6 ncı maddenin üçüncü fıkrasındaki fiillerin tekrarı hâlinde
faillerin avcılık belgesi yoksa, idarî para cezası yanında kendilerine
iki yıl süreyle avcılık belgesi verilmez, avcılık belgesi olanlar
ise ayrıca iki yıl süreyle avcılıktan men edilir.
26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya
konu fiillerin tekrarı hâlinde ilgililerin ayrıca, 18 inci maddenin
birinci ve ikinci fıkrasındaki faaliyetlerden iki yıl süreyle
men’ine ve 19 uncu maddedeki iznin iptaline karar verilir.”
MADDE
548-
4915 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin başlığı “İdarî para cezalarına
karar verme yetkisi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
549-
10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 5 inci
maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle eklenmiştir:
“Ayrıca, karayoluyla yük ve yolcu taşımacılığı
faaliyetlerinde kullanılan ticari araçlarda çalışan şoförlerin,
sürücü mesleki yeterlilik belgesi almaları zorunludur.”
MADDE
550-
4925 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“765 sayılı” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
551- 4925
sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Bu Kanunun;
a) 5 inci maddesine göre yetki belgesi almadan taşıma
işinde faaliyette bulunanlara beşbin Türk Lirası,
5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı davranan
taşımacılara beşyüz Türk Lirası,
5 inci maddesinin altıncı fıkrasına göre taşıma
hizmetini yapmaktan kaçınan taşımacılara dörtyüz Türk Lirası,
5 inci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı davranarak
bir taşımacının diğer bir taşımacının taşıma faaliyetini engellemesi
halinde dörtbin Türk Lirası,
b) Bilette tayin edilen yeri başka bir kimseye verenler
veya 6 ncı maddesine aykırı davranarak yolcu taşıyanlardan, her
yolcu için taşıma ücretinin beş katı tutarı, taşıma senedi olmaksızın
eşya taşıyanlardan bin Türk Lirası,
c) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan
taşımacılara üçyüz Türk Lirası, üçüncü ve dördüncü fıkralarına
aykırı davranan taşımacılara beşyüz Türk Lirası,
d) 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan
yolcu taşımacılarına bin Türk Lirası, ikinci fıkrasına aykırı
davranan taşımacılara beşyüz Türk Lirası, altıncı fıkrasına aykırı
davranan taşımacılara üçyüz Türk Lirası,
e) 10 uncu maddesine aykırı davranan acente ve taşıma
işleri komisyoncularına üçbin Türk Lirası,
f) 11 inci maddesine aykırı davranarak ücret tarifesi
düzenlemeyenlere beşyüz Türk Lirası, ücret tarifelerine uymayan
veya değişik ücret tarifeleri uygulayanlara beşyüz Türk Lirası,
bunun dışında ikinci fıkraya aykırı davrananlara ikiyüz Türk Lirası,
Zaman tarifesine uymayanlara ikiyüz Türk Lirası,
zaman tarifelerini görülebilecek şekilde işyeri, terminal ve
bilet satış yerlerinde bulundurmayanlara yüz Türk Lirası,
g) 13 üncü maddesine aykırı olarak yabancı plâkalı
taşıtların Türkiye sınırları dahilindeki iki nokta arasında taşıma
yapması halinde, taşıt sahibine veya şoförüne bin Türk Lirası,
h) 14 üncü maddesine aykırı davrananlara beşyüz
Türk Lirası,
ı) 18 inci maddesi hükümlerine göre sorumluluk
sigortası yaptırmayan taşımacılara bin Türk Lirası,
18 inci madde hükümlerine göre sorumluluk sigortası
yapmaktan kaçınan sigorta şirketlerine, ödenmesi gereken sigorta
priminin on katı tutarında,
i) 22 nci maddesinin ikinci fıkrasına uymayan ve
yükümlülükleri yerine getirmeyen taşımacılara beşyüz Türk Lirası,
j) 32 nci maddesine aykırı olarak terminal ve ara
durak dışında yolcu indirip bindiren taşımacılara üçyüz Türk Lirası,
k) 5 inci maddesine göre mesleki yeterlilik belgesine
sahip olmadan faaliyet gösteren işletmecilere beşyüz Türk Lirası,
şoförlere ise ikiyüz Türk Lirası,
İdarî para cezası verilir.”
MADDE
552- 4925
sayılı Kanunun 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 27- Bu Kanunda yazılı idarî yaptırımlara mahallî
mülkî amir karar vermeye yetkilidir.
26 ncı maddeye göre verilen idarî para cezaları, bu
Kanunda ve yönetmelikte düzenlenen uyarma, geçici durdurma ve iptal
gibi idarî yaptırımların uygulanmasına
engel teşkil etmez.”
MADDE
553- 4925
sayılı Kanunun 30 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Tekrar
MADDE 30- Bu Kanunda belirtilen idarî para cezasını
gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde
aynı nitelikteki fiili üç defa işlediği tespit edilen gerçek ve tüzel
kişilere, işlediği fiillerin cezalarının toplamının on katı
idarî para cezası verilir ve taşıt şoförünün yurt içi ve yurt dışı taşımalarda
sürücü mesleki yeterlilik belgesi ile varsa uluslararası sürücü
sertifikası bir yıl süreyle askıya alınır.”
MADDE
554- 4925
sayılı Kanunun 31 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yetki belgeleri, taşıt belgeleri veya taşıt kartı
üzerinde tahrifat yapan yetki belgesi sahipleri hakkında Türk Ceza
Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre verilecek
ceza yarı oranında indirilir.”
MADDE
555-
4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 19 uncu
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- Bu Kanuna göre idarî para cezalarının
veya idarî yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin
uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre verilen ceza ve
tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altıyüzbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin
yapılması.
2) Kurumca, 10 uncu madde gereği yapılan uygulamaların
dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye teşebbüs
edilmesi.
3) 9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması.
4) 5, 6, 7, 8, 16, 17 ve 18 inci maddelerin ihlali.
b) Aşağıdaki hallerde, sorumlulara ikiyüzellibin
Türk Lirası idarî para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin
yapımına veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf
hakkı doğuracak işlemlerin yapılması.
2) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet
gösterilmesi.
3) 4 üncü madde hükümlerinin ihlali.
4) 12 nci maddede yer alan hükümler dahilinde iletim
ve depolama tesislerine erişimin dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak Kanunun
getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin Türk Lirasından
ellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte biri
uygulanır.
Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre
lisans gerektirmeyen faaliyet gösterecek hale getirilinceye kadar
mühürlenir.
Ceza uygulanan bir fiilin iki takvim yılı geçmeden
aynı kişi tarafından tekrarı halinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.
Kurul tarafından verilen idarî para cezalarına
karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda
görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan başvuruları
acele işlerden sayar.”
MADDE
556-
5015 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan
“765 sayılı Türk Ceza Kanununun 274 üncü” ibaresi, “Türk Ceza Kanununun
203 üncü” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
557- 8/1/2004
tarihli ve 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının
Korunmasına İlişkin Kanunun 66 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 66- İhlal sayılan haller ve bu hallerde verilecek
cezalar aşağıda gösterilmiştir.
a) 56 ncı maddenin (a), (b) ve (e) bentlerindeki fiilleri
işleyenler bir yıldan iki yıla kadar hapis veya bin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır.
b) 56 ncı maddenin (c), (d) ve (g) bentlerini ihlal
edenler ikiyüzelli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
c) Gerçeğe aykırı biçimde, kendisini başvuru sahibi
veya hak sahibi olarak tanıtanlar ikiyüzelli günden az olmamak üzere
adlî para cezası ile cezalandırılır.
d) Yukarıdaki fiillerin bir tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi hâlinde bunlar hakkında tüzel kişilere özgü
güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Bu maddenin (c) bendi hariç diğer bentlerinde yazılı
suçların takibi şikayete bağlıdır.”
MADDE
558- 15/1/2004
tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 16 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Elektronik imza oluşturma amacı ile ilgili
kişinin rızası dışında; imza oluşturma verisi veya imza oluşturma
aracını elde eden, veren, kopyalayan ve bu araçları yeniden oluşturanlar
ile izinsiz elde edilen imza oluşturma araçlarını kullanarak izinsiz
elektronik imza oluşturanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve elli günden az olmamak üzere adlî para
cezasıyla cezalandırılırlar.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçlar elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse
bu cezalar yarısına kadar artırılır.”
MADDE
559-
5070 sayılı Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 17- Tamamen veya kısmen sahte elektronik sertifika
oluşturanlar veya geçerli olarak oluşturulan elektronik sertifikaları
taklit veya tahrif edenler ile bu elektronik sertifikaları bilerek
kullananlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak
üzere adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçlar elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse
bu cezalar yarısına kadar artırılır.”
MADDE
560-
5070 sayılı Kanunun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18- Bu Kanunun;
a) 10 uncu maddesindeki yükümlülüklerinden herhangi
birini yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına
onbeşbin Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar,
b) 11 inci maddesindeki yükümlülüklerden herhangi
birini yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına
onikibin Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar,
c) 12 nci maddesi hükümlerine aykırı hareket edenler
hakkında onbeşbin Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar,
d) 13 üncü maddesinin beşinci ve yedinci fıkralarındaki
yükümlülükleri yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısına onikibin Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına kadar,
e) 15 inci maddesi hükümlerine aykırı hareket
eden elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına otuzbin Türk Lirasından
ellibin Türk Lirasına kadar,
idarî para cezası Telekomünikasyon Kurulu tarafından
verilir. Bu madde hükümlerine göre ilgili tüzel kişi hakkında verilecek
olan idarî para cezasının üst sınırı yetmişbeşbin Türk Lirasıdır.”
MADDE
561-
5070 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri
MADDE 19- Bu Kanunda tanımlanan suçlar dolayısıyla
ilgili tüzel kişiler hakkında Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesi
hükmüne göre tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
İdarî para cezasını gerektiren eylemlerin işlendikleri
tarihten itibaren geriye doğru üç yıl içinde üçüncü kez işlenmesi
hâlinde Kurum tarafından elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
tüzel kişinin faaliyet izninin iptaline karar verilir.”
MADDE
562-
28/1/2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para
Birimi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İlân olunacak şartlara uymayan kişiye, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Yönetim Komitesi tarafından, ikibin
Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.”
MADDE
563-
22/4/2004 tarihli ve 5147 sayılı Entegre Devre Topoğrafyalarının
Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 39- Aşağıdaki her bir bentte yazılı fiilleri
işleyenler bir yıldan iki yıla kadar hapis ve beşyüz günden bin güne
kadar adlî para cezası ile cezalandırılır:
a) Entegre devre topoğrafyası hakkı sahibi olarak
belirtilmesi gereken kimlik bildirimini gerçeğe aykırı olarak
yapanlar.
b) Korunan bir entegre devre topoğrafyasının, korunan
bir entegre devre topoğrafyasını içeren entegre devrenin ya da koruma
altında olan bir entegre devre topoğrafyasını içeren ürünün veya
ambalajının üzerine konulmuş entegre devre topoğrafyası koruması
olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıranlar.
c) Kendilerini haksız olarak entegre devre topoğrafyası
başvurusu veya entegre devre topoğrafyası hakkı sahibi olarak
gösterenler.
Aşağıdaki her bir bentte yazılı fiilleri işleyenler
hakkında, iki yıldan üç yıla kadar hapis ve beşyüz günden ikibin güne
kadar adlî para cezasına hükmolunur:
a) Hakkı olmadığını veya tasarruf yetkisi bulunmadığını
bilmesi gerektiği hâlde, bu Kanunun devir, intikal, rehin ve haciz
ile ilgili maddelerinde yazılı haklardan birini veya bu hakla ilgili
lisansı başkasına devreden, veren, rehneden ya da bu haklar üzerinde
herhangi bir tasarrufta bulunanlar.
b) Korunan bir entegre devre topoğrafyası hakkının
sahibi olmayan veya koruma süresi biten veya entegre devre topoğrafyası
hakkı hükümsüz kalan veya entegre devre topoğrafyası korumasından
doğan hakkı sona erdiği halde; kendisinin veya başkasının imal ettiği
veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya ticarî evrakına
veya ilânlarına, hukuken korunan bir entegre devre topoğrafyası
koruma hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde işaretler
koyanlar veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilân ve reklamlarda
bu tarz yazı, işaret veya ifadeleri kullananlar.
11 inci maddenin (a) ve (b) bentlerinin her birinde
sayılan fiilleri işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar
hapis ve beşyüz günden ikibin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde, bu tüzel kişi hakkında Türk Ceza
Kanununun 60 ıncı maddesi hükümleri uygulanır.
Bu maddede sayılan suçlardan dolayı soruşturma ve
kovuşturma yapılması şikayete bağlıdır.”
MADDE
564-
28/4/2004 tarihli ve 5149 sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanunun 18 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Spor müsabakalarının yapıldığı kapalı veya
açık alanlara 11 inci maddede sayılan her türlü silâh, kesici ve delici
alet, sis veya ses bombasını sokan kişiler, fiil daha ağır cezayı gerektiren
bir suç oluşturmadığı takdirde üç aydan bir yıla kadar hapis veya
adlî para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, altı aydan bir yıla
kadar müsabakaları seyirden men edilir. Yukarıda sayılanlar dışında
11 inci maddede sayılan maddeleri sokan kişilere; dört ay süreyle
spor müsabakalarını seyirden men ve bin Türk Lirası, fiilin tekrarı
halinde sekiz ay süreyle spor müsabakalarını seyirden men ve ikibinbeşyüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Bu maddeleri kullanan kişilere;
altı ay süre ile müsabakaları seyirden men ve binbeşyüz Türk Lirası,
fiilin tekrarı halinde bir yıl süre ile müsabakaları seyirden men
ve üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
“Yasaklı olmasına rağmen spor alanına girenlere,
yardımcı olanlara ve önlem almayanlara üç aydan bir yıla kadar hapis
cezası verilir.”
“Bu Kanunla verilen görevleri yerine getirmeyen
kamu görevlileri Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesine göre cezalandırılır.”
MADDE
565-
5149 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı
takdirde; 14 üncü maddede öngörülen yasaklara uymayanlar ile sahte,
kullanılmış, tahrif edilmiş veya benzer şekilde hazırlanmış olan müsabaka
biletlerini satan, satılmasına aracılık eden, bu biletleri basan
veya satışa hazırlayan kimseler, altı aydan iki yıla kadar hapis
ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
566-
5149 sayılı Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak
kaydıyla ve ilgililerin bağlı olduğu federasyonun tâbi olduğu
mevzuata göre verilecek disiplin cezaları dışında; 15 inci maddeye
aykırı biçimde beyanat veren teknik personel ve sporculara beşbin
Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası, diğerleri
için ise ilk seferde üç aydan altı aya kadar spor müsabakalarını seyirden
men ve beşbin Türk Lirasından otuzbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası, tekrarı halinde altı aydan bir yıla kadar spor müsabakalarını
seyirden men cezası ile birlikte onbin Türk Lirasından ellibin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bu Kanun hükümlerine aykırı faaliyette bulunduğu
tespit edilen dernekler hakkında 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler
Kanunu hükümlerine göre yasal işlem yapılır.”
MADDE
567-
5149 sayılı Kanunun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- 16 ncı maddeye aykırı davranan görsel yayın
kuruluşları hakkında 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun; basın mensupları hakkında
da 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı
Basın Kanunu hükümleri saklıdır.
16 ncı maddede yazılı eylemlerde bulunan gerçek
kişilere her yayın için onbin Türk Lirası, tüzel kişilere ise; ellibin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
568-
5149 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 23- 17 nci maddenin birinci fıkrasına aykırı
davranan kişilere beşyüz Türk Lirasından bin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası verilir.
17 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı davranan
kişilere bin Türk Lirası, tekrarı halinde ikibin Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Fail, kulübün veya bir taraftar derneğinin
mensubu ise fiilin tekrarı halinde mensubu bulunduğu kulüp veya
dernek hakkında da üçbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
569-
5149 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İşledikleri fiillerle müsabakanın yapıldığı
spor alanının zarara uğramasına sebebiyet veren kişilere, fiilleri
suç oluşturmadığı takdirde, altı ay süreyle spor müsabakalarını
seyirden men kararı ile bin Türk Lirası, tekrarı halinde bir yıl süreyle
spor müsabakalarını seyirden men kararı ve ikibin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.”
MADDE
570-
5149 sayılı Kanunun 28 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 28- Bu Kanuna aykırı eylemlerde bulunanlar
hakkında büyükşehir ve il belediye sınırları içinde il spor güvenlik
kurulunun, bunun dışındaki yerlerde ilçe spor güvenlik kurulunun
re’sen veya kendisine gelen şikâyet ve ihbarlar üzerine yapacağı inceleme
sonucunda mahallin en büyük mülkî idare amiri tarafından ilgili
hakkında bu Kanundaki idarî para cezaları veya tedbirlerin uygulanmasına
karar verilir.”
Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından
tahsil edilen miktarın tamamı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü hesabına
aktarılır. Bu paralar Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından
çıkarılacak yönetmelik esaslarına göre yüzde ellisi Engelliler
Spor Federasyonu ile engelliler kulüp ve faaliyetlerine, yüzde ellisi
ise fair play kurallarına uygun hareket eden amatör spor kulüpleri
ile okul sporlarının geliştirilmesine ayrılır.
Bu Kanunda belirtilen yasaklara uymayan kişilerin
kimlik bilgileri, müsabakanın veya eylemin yapıldığı mahallin
emniyet birimlerince fotoğraflı olarak kaydedilir ve bu kayıtlardaki
kişiler takibe alınır.”
MADDE
571-
18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
ile Odalar ve Borsalar Kanununun 74 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık,
vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından hapis cezasına
mahkûm olanlar.”
MADDE
572-
5174 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 76- Odalar, borsalar ve Birliğin organ üyeleri
ile personeli, görevlerini yerine getirirken görevleriyle ilgili
suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden, bu kuruluşların paralarıyla
para hükmündeki evrak, senet ve sair varlıkları ile muhasebe ve muamelata
ilişkin her çeşit defter ve evrak
ile
ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak
cezalandırılırlar.”
MADDE
573- 5174
sayılı Kanunun 81 inci maddesinin onüçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Oda, borsa ve Birlik organlarının seçimlerinde
siyasi partiler, sendikalar ve sendika üst kuruluşları aday gösteremezler
ve belirli adayların leh ve aleyhlerinde faaliyette bulunamazlar
ve propaganda yapamazlar. Bu hükme aykırı davrananlar altı aya kadar
hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
574-
5174 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık,
vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından hapis cezasına
mahkûm olmamak,”
MADDE
575-
27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine
Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanunun Dokuzuncu Bölüm başlığı “İdari Yaptırımlar ve Ceza Hükümleri”
şeklinde ve 29 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlar ve cezalar
MADDE 29- Bu Kanuna uymayanlara uygulanacak cezai
hükümler aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
a) 4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini
yaptırmadan üretime geçen veya bu ürünleri mübadele konusu yapan
gerçek veya tüzel kişilere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve işletme üretimden men edilir. Ayrıca, ürünlere elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu işletmelerin, tescil ve
izin işlemleri yapıldıktan sonra üretim yapmalarına izin verilir.
Üretim izni alınmamış gıdaları, bunlarla temasta
bulunan madde ve malzemeleri veya süresi dolmuş gıda maddeleri
satan veya satışa arzeden gerçek veya tüzel kişilere bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Ayrıca, bu ürünlere elkonularak mülkiyetinin
kamuya geçirilmesine karar verilir.
4 üncü maddede belirtilen izin ve tescil işlemlerini
yaptıran; ancak, asgarî teknik ve hijyenik şartlarını muhafaza etmeden
üretim yapan işyerleri, durumlarını düzeltinceye kadar faaliyetten
men edilir, üretilen ürünlere el konulur ve sahipleri gerçek veya
tüzelkişilere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca,
elkonulan ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu işletmelere, mevcut durumlarını
düzelttikten sonra üretim yapma izni verilir. İlgili mercilerce
verilen otuz günlük süre içerisinde, eksikliklerini gidermeyen
işyerlerinin çalışmaya esas olan izinleri iptal edilir.
b) 5 inci maddede belirtilen, kuruluş veya faaliyet
izni almadan faaliyete geçen özel gıda kontrol laboratuvarı faaliyetten
men edilir ve sahibi gerçek veya tüzel kişiye onbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
c) 6 ncı maddeye göre sorumlu yöneticileri istihdam
etmeyen işyerlerinin sahibi gerçek veya tüzel kişiye, bin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Otuz gün içinde, sorumlu yönetici görevlendirilmediği
takdirde, bu işyerleri faaliyetten men edilir.
Yöneticilik görevini gereği gibi yerine getirmeyen
sorumlu yöneticiye, üçyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Eylemin tekrarı halinde idarî para cezası iki kat artırılarak uygulanır.
İkinci defa tekrarı halinde ise, kişi altı ay süreyle sorumlu yöneticilikten
men edilir.
d) 18 inci maddede belirtilen sağlığın korunması
ile ilgili hükümler dışında, 7 nci maddede belirtilen gıda kodeksine
uygun faaliyet göstermeyen gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir Aykırılık, gıda maddelerinin etiket bilgilerinden
kaynaklanıyorsa, etiket bilgileri düzeltilinceye kadar bu gıda
maddelerinin satışına izin verilmez.
e) 10 uncu maddede belirtilen tedbirlere uymayan
gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve faaliyetten men edilir.
f) 14 üncü maddede belirtilen acil durumlarda alınacak
tedbirlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Bu kişilerce ürün piyasadan toplattırılır,
eylemin tekrarı halinde idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
g) 16 ncı maddede belirtilen izlenebilirlikle ilgili
hükümlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde idarî para cezası
iki kat artırılarak uygulanır.
h) 17 nci maddede belirtilen işyeri sorumluluğu
ile ilgili hükümlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere beşbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde idarî para
cezası iki kat olarak uygulanır.
ı) Bu Kanunun 18 inci maddesinde belirtilen sağlığın
korunması ile ilgili yasakları ihlâl eden kişiler, Türk Ceza Kanununun
“Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar” başlıklı Bölümünde yer alan hükümlere
göre cezalandırılır.
i) 19 uncu maddesinde belirtilen ithalat ve ihracatla
ilgili yükümlülükleri yerine getirmeyen gerçek ve tüzel kişilere
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir; ürün, ihracatçısı veya
ithalatçısı tarafından piyasadan toplattırılır. Eylemin tekrarı
halinde idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
j) 21 inci maddedeki reklam ve tanıtımlarla ilgili
hükümlere aykırı hareket eden gerçek ve tüzel kişilere, beşbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde
idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
k) 22 nci maddede belirtilen tüketici haklarının
korunması ile ilgili hükümlere uymayan gerçek ve tüzel kişilere
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir, eylemin tekrarı halinde
idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
l) Bu Kanunun 26 ve 27 nci maddelerinde belirtilen
sularla ilgili hükümler ve takviye edici gıdalar, bebek mamaları,
özel tıbbî amaçlı diyet gıdalar ve tıbbî amaçlı bebek mamaları ile ilgili
hükümlere aykırı hareket eden işyeri, bu şartları yerine getirinceye
kadar faaliyetten men edilir ve sahiplerine beşbin Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Eylemin tekrarı halinde, idarî para cezası
iki kat olarak uygulanır.
m) Bu Kanuna göre yapılacak denetimleri engelleyenlere,
beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
n) Üreticisi tarafından piyasadan toplattırılmasına
karar verilen ürünler, bir hafta içinde toplanmak zorundadır. Ürünleri
toplamayan üreticilere ayrıca beşbin Türk Lirası idarî para cezası
verilir, ürünler ilgili mercilerce toplattırılır ve masraflar yasal
faizi ile birlikte üreticisinden tahsil edilir ve bu suretle toplattırılan
ürünlerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Bu maddenin uygulamasında, eylemin tekrarından
maksat, aksine hüküm bulunmayan hallerde eylemin tespit edildiği
tarihten itibaren bir yıl içinde, ilk cezaya konu eylemin tekrar işlenmesidir.”
MADDE
576- 5179
sayılı Kanunun 30 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlara karar verme yetkisi
MADDE 30- Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırımlara
karar vermeye, mahallî mülkî amir yetkilidir.”
MADDE
577- 10/6/2004
tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 7 nci maddesinin (c), (d), (j) ve
(k) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Ceza Muhakemesi Kanununun 90 ıncı maddesine
göre yakalama.
d) Görev alanında, haklarında yakalama emri veya
mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama.
j) Olay yerini ve delilleri koruma, bu amaçla Ceza
Muhakemesi Kanununun 168 inci maddesine göre yakalama.
k) Türk Medeni Kanununun 981 inci maddesine, Borçlar
Kanununun 52 nci maddesine, Türk Ceza Kanununun 24 ve 25 inci maddelerine
göre zor kullanma.”
MADDE
578-
5188 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(d) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl
veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile
devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına
karşı suçlar ve casusluk, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, kamunun
sağlığına karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat
karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya fuhuş suçlarından
mahkûm olmamak.”
MADDE
579-
5188 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Suçlar ve cezalar
MADDE 19- Bu Kanunda öngörülen adlî suçlar ve cezalar
şunlardır:
a) Bu Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen özel güvenlik
iznini almadan özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişiler veya
kuruluşların yöneticileri üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî
para cezası ile cezalandırılır.
b) Bu Kanunun 5 inci maddesinde belirtilen faaliyet
iznini almadan özel güvenlik faaliyetinde bulunan şirketlerin kurucu
ve yöneticilerine, bu Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen izni
almadan özel güvenlik birimi oluşturan kurum ve kuruluşların yöneticileri,
bu Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen izni almadan özel güvenlik
eğitimi veren kurum ve kuruluşların yöneticileri, üç aydan bir yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Bu şekilde cezalandırılan kişiler, özel güvenlik şirketlerinde
ve özel güvenlik eğitimi veren kurumlarda kurucu ve yönetici olamazlar.
c) Bu Kanunun 11 inci maddesine göre çalışma izni
verilmeyen kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam eden
kişi, kurum, kuruluş veya şirketlerin yetkilileri, üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu kişilerin silâhlı olarak
çalıştırılmış olması hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde
ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
d) Bu Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen özel
güvenlik malî sorumluluk sigortasını yaptırmadan özel güvenlik görevlisi
istihdam eden kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri
istihdam ettikleri her kişi için yüzelli gün adlî para cezası ile cezalandırılır.
e) Bu Kanunda belirtilen faaliyet iznini almadan
özel güvenlik hizmeti veya özel güvenlik eğitimi verdiğini ilân
eden veya reklam yapan kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri,
altı aya kadar hapis ve elli günden az olmamak üzere adlî para cezası
ile cezalandırılır.”
MADDE
580-
5188 sayılı Kanunun 20 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezasını gerektiren fiiller
MADDE 20- Bu Kanunda öngörülen idarî para cezasını
gerektiren fiiller şunlardır:
a) 17 nci maddede belirtilen grev yasağına uymayan,
ateşli silâhını bu Kanuna aykırı veya görev alanı dışında kullanan
veya özel güvenlik kimlik kartını başkasına kullandıran özel güvenlik
görevlisine bin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve bu kişilerin
çalışma izni valilikçe iptal edilir.
Bu kişiler bir daha özel güvenlik görevlisi olamazlar.
b) Diğer kişi, kurum ve kuruluşlara sağlanacak
özel güvenlik hizmetini 5 inci maddede belirtilen süre içinde ilgili
valiliğe bildirmeyen özel güvenlik şirketlerine her bildirim için
bin Türk Lirası,
c) 6 ncı madde uyarınca mülkî idare amirlerince istenen
ilave tedbirleri almayan kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticilerine
ikibin Türk Lirası,
d) 22 nci madde gereğince tespit edilip giderilmesi
istenen eksiklikleri gidermeyen kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin
yöneticilerine ikibin Türk Lirası,
e) Özel güvenlik görevlisini koruma ve güvenlik
hizmetleri dışında başka bir işte çalıştıran kişi, kurum ve kuruluşlara
her eylemleri için bin Türk Lirası,
f) 11 inci maddenin ikinci fıkrası ile 12 nci maddenin
üçüncü fıkrasında belirtilen bildirimleri süresinde yerine getirmeyenlere
bin Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Bu maddede öngörülen idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
581-
5188 sayılı Kanunun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- Özel hukuk tüzel kişileri ve özel güvenlik
şirketleri, istihdam ettikleri özel güvenlik görevlilerinin üçüncü
kişilere verecekleri zararların tazmini amacıyla özel güvenlik
malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Özel güvenlik malî
sorumluluk sigortasına ilişkin esas ve usuller Hazine Müsteşarlığınca
belirlenir.
Bu maddede öngörülen özel güvenlik malî sorumluluk
sigortası, Türkiye’de ilgili branşta çalışmaya yetkili olan sigorta
şirketleri tarafından yapılır. Bu sigorta şirketleri özel güvenlik
malî sorumluluk sigortasını yapmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğe
uymayan sigorta şirketlerine Hazine Müsteşarlığınca sekizbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
582-
5188 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 23- Özel güvenlik görevlileri, görevleriyle
bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi
gibi cezalandırılır.
Özel güvenlik görevlilerine karşı görevleri dolayısıyla
suç işleyenler kamu görevlisine karşı suç işlemiş gibi cezalandırılır.”
MADDE
583-
5188 sayılı Kanunun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 25- Bu Kanunun 24 üncü maddesinde belirtilen
ruhsat harçlarına ilişkin miktarlar her yıl 213 sayılı Vergi Usul Kanununa
göre belirlenecek yeniden değerleme oranına göre artırılır.”
MADDE
584- 22/6/2004
tarihli ve 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanunun 14 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 14- Optisyen unvanını haiz olmadığı hâlde
optisyenlik yapanlar veya optisyen olduğunu ilân edenlere otuzbeşbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir ve müessesesi kapatılır.”
MADDE
585-
5193 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 15- 11 inci maddede belirtilen yasaklara
uymayanlara yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
6 ncı maddede zikredilen yasaklar hilafına hareket
eden optisyenlere altıbin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve
üç ay süre ile optisyenlik mesleğini icra etmekten men edilirler.
Bu Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasında yazılı şarta üst üste iki denetimde
de uymadığı belirlenen optisyenler ile 9 uncu maddenin ikinci fıkrası
ile 8, 10, 12 ve 13 üncü madde hükümlerine uymayanlara altıbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ve 13 üncü maddelerdeki yasakların
tekrarı hâlinde idarî para cezası iki kat olarak uygulanır.
Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırım kararları mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
586-
24/6/2004 tarihli ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun 28 inci
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezaları
MADDE 28- Bu Kanun hükümlerine aykırı davrananlara
aşağıdaki cezalar verilir:
a) 4 üncü maddenin (k) bendinin ikinci cümlesi hükmüne
aykırı davrananlara, hayvan başına üçyüz Türk Lirası idarî para cezası.
b) 5 inci maddenin birinci, ikinci, üçüncü ve altıncı
fıkralarında öngörülen hayvanların sahiplenilmesi ve bakımı
ile ilgili yasaklara ve yükümlülüklere uymayan ve alınması gereken
önlemleri almayanlara hayvan başına altmış Türk Lirası; yedinci
fıkrasında öngörülen yükümlülük ve yasaklara uymayanlara hayvan
başına ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası.
c) 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere hayvan başına altıyüz Türk Lirası idarî para cezası.
d) 7 nci maddede yazılan cerrahi amaçlı müdahaleler
ile ilgili hükümlere aykırı davrananlara hayvan başına ikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası.
e) 8 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı, bir
hayvan neslini yok edecek müdahalede bulunanlara hayvan başına
onbin Türk Lirası; ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına uymayanlara hayvan başına
binikiyüz Türk Lirası idarî para cezası.
f) 9 uncu maddede ve çıkarılacak yönetmeliklerinde
belirtilen hususlara uymayanlara hayvan başına üçyüz Türk Lirası;
yetkisi olmadığı hâlde hayvan deneyi yapanlara hayvan başına binikiyüz
Türk Lirası idarî para cezası.
g) 10 uncu maddede belirtilen hayvan ticareti izni
almayanlara ve bu konudaki yasaklara ve yönetmelik hükümlerine
aykırı davrananlara bin Türk Lirası idarî para cezası.
h) 11 inci maddenin birinci fıkrasındaki eğitim
ile ilgili yasaklara aykırı davrananlara binbeşyüz Türk Lirası;
ikinci fıkrasına aykırı davrananlara hayvan başına binbeşyüz
Türk Lirası idarî para cezası.
ı) 12 nci maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere hayvan başına altıyüz Türk Lirası; ikinci fıkrasına aykırı
hareket edenlere hayvan başına binbeşyüz Türk Lirası idarî para cezası.
j) 13 üncü madde hükümlerine aykırı davrananlara,
öldürülen hayvan başına altıyüz Türk Lirası; aykırı davranışların
işletmelerce gösterilmesi hâlinde öldürülen hayvan başına binbeşyüz
Türk Lirası idarî para cezası.
k) 14 üncü maddenin (a), (b), (c), (d), (e), (g), (h),
(ı), (j) ve (k) bentlerine aykırı davrananlara üçyüz Türk Lirası;
(f) ve (l) bentlerine aykırı davrananlara hayvan başına üçbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Kesilmiş ve canlı hayvanlara elkonulur.
l) RTÜK’ün takibi sonucunda 20 nci maddeye aykırı
hareket ettiği tespit edilen ulusal radyo ve televizyon kurum ve kuruluşlarına
maddenin ihlal edildiği her ay için altıbin Türk Lirası idarî para cezası.
m) 21 inci maddeye aykırı hareket edenlere hayvan
başına üçyüz Türk Lirası idarî para cezası.
n) 22 nci maddeye uymayanlara, hayvanat bahçelerinde
kötü şartlarda barındırdıkları hayvan başına yediyüz Türk Lirası
idarî para cezası.
o) 23 üncü maddeye aykırı hareket edenlere hayvan
başına üçbin Türk Lirası idarî para cezası.
Bu maddenin (b) bendinde atıfta bulunulan 5 inci
maddenin birinci, ikinci ve beşinci fıkraları ile (o) bendi dışında
kalan fiillerin, veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni,
hayvan koruma gönüllüsü, hayvan koruma derneği üyeleri, hayvan koruma
vakfı üyeleri, hayvan toplama, gözetim altına alma, bakma, koruma
ile görevlendirilmiş olan kişilerce işlenmesi hâlinde verilecek
ceza iki kat artırılarak uygulanır.”
MADDE
587- 29/6/2004
tarihli ve 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununun 17
nci maddesinde yer alan “Devlet memurları hakkındaki cezalar uygulanır.”
ibaresi “kamu görevlilerine ilişkin ceza hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
588- 14/7/2004
tarihli ve 5224 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve
Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak;
a) Zorunlu tutulduğu hâlde gerekli işaret ve ibareleri
taşımayan filmlerin dağıtım ve gösterimini yapanlara onbin Türk
Lirası,
b) Zorunlu tutulduğu hâlde gerekli işaret ve ibareleri
kullanmayan filmlerin yapımcılarına ellibin Türk Lirası,
c) Üzerindeki işaret ve ibarelere rağmen, bu işaret
ve ibarelere uyulmaksızın dağıtım ve gösterim yapanlara ellibin
Türk Lirası,
idarî para cezası verilir.
Bu maddede öngörülen idarî para cezaları mahallî
mülkî amir tarafından verilir. İdarî para cezasının ödenmiş olması,
yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.”
MADDE
589-
14/7/2004 tarihli ve 5225 sayılı Kültür Yatırımları ve Girişimlerini
Teşvik Kanununun “DÖRDÜNCÜ BÖLÜM” başlığı, “Denetleme ve İdari Yaptırımlar”
şeklinde, 12 nci maddesi ise başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırımlar
MADDE 12- Bu Kanuna ve bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin düzenleyici işlemlere aykırı hareket edenlere, diğer mevzuattaki
ceza hükümleri saklı kalmak kaydıyla, aşağıdaki bentlerde belirtilen
esas ve usuller çerçevesinde idarî yaptırımlar uygulanır:
a) Kültür yatırımı veya girişimlerinin yönetim
veya işletilmelerinde görülecek kusur, aksaklık ve eksiklikler
için, belge sahibine denetim elemanlarının tespitleri doğrultusunda
bunların giderilmesi için belirli bir süre verilerek uyarıda bulunulur.
Belirlenen sürede gerekli düzeltmelerin yapılmaması veya bir
yıl içinde uyarıyı gerektiren yeni bir fiilin tespiti halinde ikibin
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
b) Özel hükümler saklı kalmak kaydıyla;
1. Bakanlığa bilgi verilmeksizin, girişim belgeli
tesisin tamamının veya kültür merkezlerinde kültürel faaliyetlerin
yürütüldüğü belgelendirmeye esas bölümlerin, bir yıl içinde aralıksız
olarak doksan günden fazla süreyle kapalı tutulması,
2. Yazı, reklâm, afiş, broşür ve benzeri araçlarla Bakanlığın
veya üçüncü kişilerin yanıltılması veya yanıltıcı unvan kullanılması
veya taahhüt edilen hizmetin verilmemesi veya eksik verilmesi,
3. Belgeli tesiste bulunanların can veya mal güvenliğinin
sağlanmasında, belge sahibi veya tesis sahibi veya sorumlusu veya
personelin kusuruyla işletmede suç işlendiğinin tespiti,
4. İzinsiz olarak tümünün veya belgelendirmeye
esas bir kısmının devredilmesi, kiraya verilmesi, şirket ana sözleşmesinin,
ortaklık statüsünün veya yapısının değiştirilmesi,
hâllerinde, her bir aykırılıkla ilgili olarak, belge
sahibi yatırımcı veya girişimciye ikibin Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
c) Belge sahibi yatırımcı veya işletmeciye;
1. Bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata göre yararlandıkları
teşvik unsurlarını, amacı dışında kullandıklarının tespiti,
2. Genel sağlık açısından tesisin vasıflarını
önemli ölçüde yitirmiş olduğunun tespiti,
3. Belgeli yatırım veya girişimin belgelendirmeye
esas vasıflarını yitirmiş olduğunun tespiti,
hâllerinde, her bir aykırılıkla ilgili olarak üçbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ayrıca, aykırılıkların giderilmesi
için gerekli olması hâlinde belge sahibine belirli bir süre verilerek
uyarıda bulunulur. Belirlenen sürede istenen hususların yerine
getirilmemesi hâlinde, bu Kanuna göre verilen belgelerin iptaline
karar verilir.
Bu maddedeki idarî para cezalarına karar vermeye
Bakanlık kontrolörleri ile diğer denetim elemanları yetkilidir.
Bunların çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.
Birinci fıkranın (c) bendinin (1) numaralı alt bendi
uyarınca idarî para cezası verilmesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
hükümlerine göre tarhiyat yapılmasına engel teşkil etmez.
Kültür yatırımı veya kültür girişimi belgelerinin
iptaline Bakanlık yetkilidir.
Bakanlık, ayrıca aşağıdaki hâllerde de bu belgeleri
iptale yetkilidir:
1. Belgeli tesisin faaliyetine son verilmesi,
2. İşletmenin faaliyeti çerçevesinde ve yatırımcı
veya işletmeci gerçek kişi ya da tüzel kişinin yöneticilerinin
de iştirakiyle bir suç işlenmesi,
3. Tesisin açık kalmasının veya girişimin sürdürülmesinin
kültür varlıkları veya kültürel değerler açısından sakınca yaratması.”
MADDE
590-
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesine
sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş
ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(9) Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü
suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki
hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının
üst sınırından fazla olamaz.”
MADDE
591-
5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin başlığında yer alan “uzlaşma”
ibaresi metinden çıkartılmıştır.
MADDE
592-
5237 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına
veya çıkığına neden olması hâlinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen
ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre,
yarısına kadar artırılır.”
MADDE
593-
5237 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması
ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına
giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde
şikâyet aranmaz.”
MADDE
594-
5237 sayılı Kanunun 191 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 191- (1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı
madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı açılan davada mahkeme, birinci
fıkraya göre hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine;
kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı
madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli
serbestlik tedbirine karar verebilir.
(3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine
karar verilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli
serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür.
Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik
edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama
süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının
etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin
gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin
gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek,
hâkime verir.
(4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik
tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle
devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin
uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan
fazla olamaz.
(5) Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin
gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine
karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.
(6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi,
hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak,
kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra
da, iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli
serbestlik tedbirine tabi tutulabilir. Bu durumda, hükmolunan cezanın
infazı ertelenir. Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle
önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş
olması gerekir.
(7) Kişinin mahkûm olduğu ceza, tedavinin ve denetimli
serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde, infaz
edilmiş sayılır; aksi takdirde, derhal infaz edilir.”
MADDE
595- 5237
sayılı Kanunun 221 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(6) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık
hükümleri birden fazla uygulanmaz.”
MADDE
596- 5237
sayılı Kanunun 234 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Kanuni temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında
evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları
durumdan haberdar etmeksizin yanında tutan kişi, şikâyet üzerine,
üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
MADDE
597-
4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “alt ve üst sınırları veya bunlardan birinin gösterildiği veya
hiç gösterilmediği veya sabit bir rakam olarak” ibaresi madde metninden
çıkartılmıştır.
MADDE
598-
5252 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“alt ve üst sınırlarından birisi veya bunlardan her ikisi gösterilmemiş
olmakla birlikte,” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE
599-
5252 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(2) 1 Haziran 2005 tarihinden önce yürürlüğe girmiş
kanunlarda;
a) Ağır hapis iken, birinci fıkra uyarınca hapse dönüştürülen
cezalar, kanunlarında aksine bir hüküm yoksa alt sınır bir yıl, üst
sınır yirmidört yıl olarak,
b) Hapis cezalarında kanunlarında aksine bir hüküm
yoksa alt sınır bir ay, üst sınır beş yıl olarak,
uygulanır.”
MADDE
600-
4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 27 nci maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan “ağır hapis veya ağır para cezası” ibaresi,
“hapis cezası” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE
601-
5253 sayılı Kanunun 32 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 32- Bu Kanun hükümlerine aykırı davrananlara
uygulanacak cezalar aşağıdaki şekildedir:
a) Dernek kurma hakkına sahip olmadıkları halde
dernek kuranlar veya derneklere üye olmaları kanunlarla yasaklandığı
halde dernek üyesi olanlar ile derneklere üye olması kanunlarla yasaklanmış
kişileri bilerek dernek üyeliğine kabul eden veya kaydını silmeyen
veya dernek üyesi iken derneklere üye olma hakkını kaybeden kişileri
dernek üyeliğinden silmeyen dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
b) Genel kurulu süresinde toplantıya çağırmayan,
genel kurul toplantılarını kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak
veya dernek merkezinin bulunduğu veya tüzüğünde belirtilen yer
dışında yapan dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Mahkemece, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak
yapılan genel kurul toplantılarının iptaline de karar verilebilir.
c) Yurt dışı yardımı bankalar aracılığıyla almayan
dernek yöneticilerine, bu şekilde alınan paranın yüzde yirmi beşi
oranında idarî para cezası verilir.
d) Derneğe ait tutulması gereken defter veya kayıtları
tutmayan veya tasdiksiz defter tutan dernek yöneticileri üç aydan
bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu
defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmaması halinde dernek yöneticilerine
ve defterleri tutmakla sorumlu kişilere beşyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir. Adına yetki belgesi düzenlenmediği halde gelir
toplayanlar ile bilerek bu şekilde gelir toplanmasına izin veren
yönetim kurulu üyelerine bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
e) Genel kurul ve diğer dernek organlarında yapılan
seçimler ve oylamalar ile oyların sayım ve dökümüne hile karıştıranlar
ve defter veya kayıtları tahrif veya yok edenler veya gizleyenler,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde altı aydan
iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
f) Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan
derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları
kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlâk veya
rehneden veya satan, gizleyen, imha, inkâr, tahrif veya tağyir eden
yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer
personeli Türk Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır. Ayrıca, mahkeme yargılama sırasında
sanıkların, organlardaki görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasına
da karar verebilir.
g) Yetkili mercilerin izni olmaksızın yabancı
dernekler ve merkezi yurt dışında bulunan kâr amacı gütmeyen kuruluşların
Türkiye’de temsilciliklerini veya şubelerini açanlar, faaliyetlerini
yürütenler, bunlarla işbirliğinde bulunanlar veya bunları üye kabul
edenlere bin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve izinsiz açılan
şube veya temsilciliğin de kapatılmasına karar verilir.
h) 16 ncı maddede belirtilen bildirim yükümlülüğünü
yerine getirmeyen basımevi yöneticilerine beşyüz Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
ı) 17 nci maddede yer alan zorunluluğa uymayanlara
yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) 19 uncu maddede belirtilen beyannameyi bilerek
gerçeğe aykırı olarak verenler yüz günden az olmamak üzere adlî para
cezası ile cezalandırılır.
k) 9 ve 19 uncu maddelerin üçüncü fıkralarındaki
zorunluluğa uymayanlar ile tutulması zorunlu olan defter ve belgelerin,
gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olması şartıyla elde olmayan
bir nedenle okunamayacak hâle gelmesi veya kaybolması hâlinde, öğrenme
tarihinden itibaren onbeş gün içinde dernek merkezinin bulunduğu
yerin yetkili mahkemesine zayi belgesi almak için başvurmayan veya
bu belgeyi denetim sırasında ibraz edemeyenler üç aya kadar hapis
veya adlî para cezası ile cezalandırılır. 21 inci maddedeki yükümlülüklere
aykırılık halinde de failler hakkında aynı cezaya hükmolunur.
l) 22, 23 ve 24 üncü maddelerde belirtilen bildirim
yükümlülüğünü, 19 uncu maddede belirtilen beyanname verme yükümlülüğünü
yerine getirmeyen dernek yöneticilerine ve 24 üncü maddede belirtilen
temsilcilere beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
m) 26 ncı maddede belirtilen tesisleri izinsiz
açan dernek yöneticilerine beşyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir
ve tesisin kapatılmasına da karar verilebilir.
n) 28 inci maddede belirtilen kelimeleri izinsiz
kullanan veya 29 uncu maddede belirtilen yasaklara, yazılı olarak
uyarılmalarına rağmen, aykırı hareket eden dernek yöneticileri,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, yüz günden
az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır ve derneğin
feshine de karar verilir.
o) 30 uncu maddenin (a) bendinde belirtilen yasağa
aykırı hareket eden dernek yöneticileri elli günden az olmamak
üzere adlî para cezası ile cezalandırılır. Aynı maddenin (c) bendine
aykırı faaliyette bulunan dernek yöneticileri, fiilleri daha
ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır ve tesisin kapatılmasına da karar
verilir.
p) 30 uncu maddenin (b) bendinde belirtilen kurulması
yasak dernekleri kuranlar ile bu bende aykırı harekette bulunan
dernek yöneticileri fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği
takdirde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve elli günden az olmamak üzere
adlî para cezası ile cezalandırılır ve derneğin feshine de karar
verilir.
r) 31 inci maddede öngörülen zorunluluğa uymayanlara
bin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
602-
5253 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Bu Kanunda yazılı olan idarî yaptırımlara karar
vermeye mahalli mülki amir yetkilidir.”
MADDE
603-
1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik Tarım Kanununun 12 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 12- Bu Kanun hükümlerine uymayanlara uygulanacak
cezaî hükümler aşağıda belirtilmiştir:
a) 5 inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
b) 5 inci maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket
ettiği tespit edilenlere, ellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde, yetki ve izin belgeleri iptal edilir. Başka
ad ve unvan altında olsa dahi, bu Kanun kapsamında çalışmalarına
izin verilmez.
c) 5 inci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı hareket
edenlere, onbeşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır ve kendilerine
bir daha çalışma izni verilmez.
d) 5 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde, çalışma izinleri iptal edilir.
e) 5 inci maddenin altıncı fıkrasına aykırı hareket
eden kuruluşlara, onbeşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır
ve çalışma izinleri iptal edilir.
f) 5 inci maddenin yedinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
g) 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
h) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket
edenlere, yirmibin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
ı) 8 inci maddeye aykırı hareket edenlere, onbeşbin
Türk Lirası idarî para cezası verilir. Aykırılık etiket bilgilerinden
kaynaklanıyorsa, etiket bilgileri düzeltilinceye kadar ürüne el
konulur ve yukarıdaki para cezası uygulanıp ürün piyasadan toplattırılır.
Toplatma masrafları müteşebbisten tahsil edilir.
j) 9 uncu maddenin birinci fıkrası ile 10 uncu maddeye
aykırı hareket edenlere, otuzbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.
k) Bu Kanuna göre denetimleri engelleyen kişi ve
kuruluşlara, onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.”
MADDE
604-
5262 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 13- Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları,
Bakanlık veya mahallî mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
605- 4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 6 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 6- (1) Duruşmada suçun hukuki niteliğinin
değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli
mahkemeye gönderilemez.”
MADDE
606-
5271 sayılı Kanunun 100 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendine,
(5) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiş
ve diğer alt bent numaraları buna göre teselsül ettirilmiştir.
“6. Nitelikli hırsızlık, yağma ve nitelikli yağma
(madde 142, 148, 149)”
MADDE
607- 5271
sayılı Kanunun 109 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(7) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin
dolması nedeniyle salıverilenler hakkında birinci fıkradaki süre
koşulu aranmaksızın adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.”
MADDE
608- 5271
sayılı Kanunun 146 ncı maddesinin başlığı “Zorla getirme” şeklinde;
birinci, dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(1) Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama
emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145 inci maddeye
göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine
karar verilebilir.”
“(4) Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya
sanık derhâl, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmidört
saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının
önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.
(5) Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir
zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından,
sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.”
“(7) Çağrıya rağmen gelmeyen tanık, bilirkişi, mağdur
ve şikayetçi ile ilgili olarak da zorla getirme kararı verilebilir.”
MADDE
609- 5271
sayılı Kanunun 150 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 150- (1) Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilmek
için malî imkânlardan yoksun bulunuyorsa, istemi hâlinde bir müdafi
görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk,
kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise,
istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren
suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra
hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar,
Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.”
MADDE
610-
5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 171- (1) Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak
etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların
ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı
kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
(2) Cumhuriyet savcısı,
a) Uzlaşma kapsamına giren,
b) Üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını
gerektiren,
Suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen,
kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar
verebilir. Suçtan zarar gören, bu karara 173 üncü madde hükümlerine
göre itiraz edebilir.
(3) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar
verilebilmesi için, uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere;
a) Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı
hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
b) Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının
ertelenmesi hâlinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini
vermesi,
c) Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli
ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı
zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle,
tamamen giderilmesi,
Koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
(4) Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği
takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme
süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde kamu davası açılır.
Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
(5) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine
ilişkin kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar,
ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet
savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede
belirtilen amaç için kullanılabilir.
(6) Bu maddenin kamu davasının açılmasının ertelenmesine
ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına
alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.”
MADDE
611- 5271
sayılı Kanunun 231 inci maddesinin başlığı “Hükmün açıklanması ve
hükmün açıklanmasının geri bırakılması” şeklinde değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama
sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya
adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında
bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade etmektedir.
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış
bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki
tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği
hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı
zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle,
tamamen giderilmesi,
gerekir.
(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen
hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması
halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının
verilmesi halinde, sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi
tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin
belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde,
meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim
programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde,
bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra
eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli
yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir
edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine
Karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı
durur.
(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu
derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya
kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde
ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği
ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun
davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan
kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi
veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı
davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine
yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu
değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının
infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki
hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine
karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına
itiraz edilebilir.
(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı,
bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma
veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya
mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç
için kullanılabilir.
(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına
alınan İnkılap Kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.”
MADDE
612- 5271
sayılı Kanunun 253 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 253 - (1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile
mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin
uzlaştırılması girişiminde bulunulur.
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı
suçlar,
b) Şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın,
Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86;
madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde
234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı
niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra
hariç, madde 239),
suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete
bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla
ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık
hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete
bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar
ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.
(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tabi olması
halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adli kolluk görevlisi,
şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur.
Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde,
uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır. Cumhuriyet savcısı
uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da
yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma
teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği
takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye
uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki
sonuçları anlatılır.
(6) Resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma
dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da
başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların
kanuni temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna
gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.
(7) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar
görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi
için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul
etmesi gerekir.
(8) Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin
kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına
ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir.
(9) Şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşma
teklifini kabul etmesi halinde, Cumhuriyet savcısı uzlaştırmayı
kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat
görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi
görmüş kişiler arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir.
(10) Bu Kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı
haller ile reddi sebepleri, uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile
ilgili olarak göz önünde bulundurulur.
(11) Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma
dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin
birer örneği verilir. Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya, soruşturmanın
gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.
(12) Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer
örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma
işlemlerini sonuçlandırır. Cumhuriyet savcısı bu süreyi en çok
yirmi gün daha uzatabilir.
(13) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür.
Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören,
kanuni temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya
suçtan zarar görenin kendisi veya kanuni temsilcisi ya da vekilinin
müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul
etmemiş sayılır.
(14) Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi
gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir;
Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.
(15) Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı,
bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte
Cumhuriyet savcısına verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde,
tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı
ayrıntılı olarak açıklanır.
(16) Uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen,
şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren
belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet
savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler.
(17) Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların
özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu
belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma
dosyasında muhafaza eder.
(18) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar
uzlaştırma yoluna gidilemez.
(19) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini
def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı
kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması,
takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci
maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının
açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Kamu davasının açılmasının
ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine
getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki
şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde,
soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış
olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine
getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli
ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı
ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.
(20) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan
açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada
delil olarak kullanılamaz.
(21) Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine
ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma
girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu
düzenleyerek Cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı
ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.
(22) Uzlaştırmacıya Cumhuriyet savcısı tarafından
çalışma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir edilerek ödenir.
Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden
sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi
tarafından karşılanır.
(23) Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili
olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir.
(24) Uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin hususlar,
yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE
613- 5271
sayılı Kanunun 254 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 254- (1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma
konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde,
uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usule göre,
mahkeme tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma
sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın
düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe
bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde;
sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin
yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin
onuncu fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.”
MADDE
614-
5271 sayılı Kanunun 309 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “Adalet Bakanı” ibaresi, “Adalet Bakanlığı” olarak değiştirilmiştir.
MADDE
615- 5271
sayılı Kanunun ve 310 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“Adalet Bakanı” ibaresi, “Adalet Bakanlığı” olarak değiştirilmiştir.
MADDE
616- 5271
sayılı Kanunun 325 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(2) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın
ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.”
MADDE
617- 13/12/2004
tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanunun 107 nci maddesinin beşinci fıkrasındaki “onsekiz” ibaresi,
“onbeş” olarak değiştirilmiştir.
MADDE
618-
10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya
vergi kaçakçılığı suçlarından hapis cezasına mahkûm olanlar lisanslı
depo işletemezler, bunlara ortak olamazlar, yönetici ve denetçi
görevlerinde bulunamazlar.”
MADDE
619-
5300 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 34- Fon, lisanslı depo işletmeleri, yetkili
sınıflandırıcılar ve bu Kanun kapsamında lisans alan diğer ilgililerin
malikleri, yöneticileri, denetçileri ve personeli kendi kusurlarından
ileri gelen zararlardan dolayı Fon, lisanslı depo işletmeleri,
yetkili sınıflandırıcılar ve bu Kanun kapsamında lisans alan diğer
ilgililerle birlikte sorumludur.
Fon, lisanslı depo işletmeleri ve yetkili sınıflandırıcıların
yöneticileri, denetçileri ve personeli ile bu Kanun kapsamında
lisans alan diğer ilgililer; bunların işlem ve faaliyetlerine,
ürün ve ürün senetlerine, para ve mallarına, evrak, rapor, hesap, kayıt
ve defterlerine ve diğer başka belgelere ilişkin işledikleri suçlardan
dolayı ceza sorumluluğu bakımından kamu görevlisi sayılırlar.
Bunlar tarafından düzenlenen evraklar, Türk Ceza Kanununun tatbiki
bakımından resmî evrak olarak kabul edilir.
Ayrıca aşağıdaki fiil ve hareketlere ilişkin daha
ağır bir ceza hükmü öngörülmemişse;
a) 23 üncü maddede belirtilen ve tutmakla yükümlü
olunan kayıt ve defterleri hiç veya doğru ve düzgün şekilde tutmayan
ya da noter tasdikini yaptırmayan veya defter ve belgelerin saklama
süresine uymayan lisanslı depo işletmesi yöneticileri hakkında
Türk Ticaret Kanununun 67 nci maddesinde öngörülen cezalar tatbik
olunur.
b) Lisanslı depoculuk ücret tarifesinde belirlenenin
üzerinde ücret talep ve tahsil eden, 35 inci madde hükmüne aykırı hareket
eden, ürün senedinin ilgili yönetmeliğinde düzenlenen içerik, şekil
ve muhafaza şartlarına uymayan lisanslı depo işletmesinin yönetici
ve personeli ile diğer ilgililerine mahallî mülkî amir tarafından
beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.
c) 17 nci maddenin birinci fıkrası, 21 inci maddenin
birinci fıkrası, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ve
son fıkrası, 32 nci madde hükümlerine aykırı hareket eden lisanslı
depo yönetici ve personeline mahallî mülkî amir tarafından beşbin
Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası
verilir.
d) Kasıtlı olarak hatalı numune alan veya alınan
numuneyi kasıtlı olarak tahrip eden veya ürünü temsil etme niteliğini
bozan veya bu Kanun kapsamında depolanan veya depolanacak olan
herhangi bir tarım ürününü kasten
gerçeğe aykırı şekilde tartan, derecelendiren, sınıflandıran ya
da hukuken geçerli bir mazereti olmadıkça lisanslı depo işletmesi
ile borsa arasında imzalanan ve Bakanlıkça onaylanan sözleşmeye
uygun hareket etmeyen, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (f) ve
(h) bentleri, 28 inci maddenin birinci fıkrası, 29 uncu maddenin
ikinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket eden kişi hakkında fiilin
önem ve mahiyetine göre altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin günden
dörtbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
e) Bu Kanuna uygun olarak verilen bir lisansı, tahrif,
taklit veya yanlış olarak temsil eden, üzerinde değişiklik veya sahtecilik
yapan ya da kanunen yetkisi olmaksızın lisans veya ürün senedini
kredi veya herhangi bir şekilde menfaat temini amacıyla düzenleyen
veya kullanan, kendine menfaat sağlamak amacıyla depolama hizmetlerini
Kanuna uygun olarak yerine getirmeyen, 8 inci maddenin birinci
fıkrası, 27 nci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi ve 33 üncü madde
hükümlerine aykırı davranan kişiler, Türk Ceza Kanununun ilgili
hükümlerine göre cezalandırılır.
Bu madde kapsamında işlenen fiillerin neticesinde
oluşan zararların herhangi bir şekilde tazmin edilmemiş olması halinde
genel hükümlere göre tazmin ettirilir.”
MADDE
620-
22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 51 inci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yukarıda belirtilen usul ve esaslara aykırı olarak
borçlanan il özel idaresi sorumluları hakkında, fiilleri daha
ağır bir cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, Türk Ceza
Kanununun 257 nci maddesi hükümleri
uygulanır.”
MADDE
621-
5302 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin başlığı “İdarî yaptırımlar”
şeklinde ve birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İl özel idaresinin görev ve yetki alanına giren konularda,
kanunların verdiği yetkiye dayanarak il genel meclisi tarafından
alınan ve usulüne uygun olarak ilân edilen kararlara aykırı davrananlara;
fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, üçyüz Türk Lirası idarî para
cezası verilir. Fiilin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye verilecek idarî para cezası
bir kat artırılır.
Birinci fıkrada belirtilen fiillerin yeme, içme,
eğlenme, dinlenme, yatma, bakım ve temizlenme gibi ihtiyaçlarla
ilgili ticaret, sanat ve meslekleri yapanlar tarafından işlenmesi
durumunda, ayrıca üç günden yedi güne kadar işyerinin kapatılmasına
karar verilir.”
MADDE
622-
5302 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî yaptırım kararı verme yetkisi
MADDE 56- 55 inci maddede öngörülen idarî yaptırımlara
il encümeni tarafından karar verilir. Ancak vali veya kaymakam,
fiilin işlendiğini tespit ettirdiğinde, yüz Türk Lirası idarî para
cezasına ve üç güne kadar işyerinin kapatılmasına karar verebilir.”
MADDE
623- 5302
sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“İşyeri kapatma yaptırımın uygulanması
MADDE 60- İşyeri kapatma yaptırımı, yaptırım süresince
işyerinin mühürlenmesi suretiyle uygulanır.”
MADDE
624-
2/3/2005 tarihli ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları
(LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 16- Bu Kanuna göre idarî para cezalarının
veya idarî yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin
uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre verilen ceza ve
tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki hâllerde sorumlulara beşyüzbin Türk
Lirası idarî para cezası verilir:
1) Lisans almaksızın lisansa tâbi faaliyetlerin
yapılması.
2) 4 üncü maddenin son fıkrasının ihlâli.
3) 10 uncu madde gereği Kurum tarafından yapılan
uygulamaların dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye
teşebbüs edilmesi.
4) 12 ve 13 üncü
madde hükümlerinin ihlâli.
b) Aşağıdaki hâllerde sorumlulara ikiyüzellibin
Türk Lirası idarî para cezası verilir:
1) 5, 6 ve 7 nci madde hükümlerinin ihlâli.
2) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin
yapımına veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf
hakkı doğuracak işlemlerin yapılması.
3) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet
gösterilmesi.
4) Son fıkrası hariç 4 üncü madde hükümlerinin
ihlâli.
c) 9, 14 ve 15 inci
madde hükümlerinin ihlâli hâlinde sorumlulara ellibin Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
ç) 8 inci maddenin dördüncü fıkrasının (6) numaralı bendinin ihlâli hâlinde bayilere yüz
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Ancak tüpün sisteme bağlantısının kullanıcı tarafından
yapıldığının kanıtlanması durumunda tüp bayii ve dağıtıcı şirketlere
hukukî ve cezaî sorumluluk yüklenmez.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak bu
Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca bin Türk
Lirası idarî para cezası verilir.
Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre
lisans gerektirmeyen faaliyet gösterecek hâle getirilinceye kadar
mühürlenir.
Ceza uygulanan bir fiilin iki yıl geçmeden aynı kişi
tarafından tekrarı hâlinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.”
MADDE
625- 5307
sayılı Kanunun 17 nci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen, faaliyetlerini
sürdüren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin suçun işlenişine iştirak
eden yetkilileri hakkında Türk Ceza Kanununun 203 üncü maddesi hükümleri
uygulanır.”
MADDE
626-
5307 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İdarî para cezaları dahil kurul tarafından alınan
bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi
olarak Danıştayda görülür. Danıştay, Kurul kararlarına karşı yapılan
başvuruları acele işlerden sayar.”
MADDE
627-
23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının
sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Yargıtay ceza daireleri ile Ceza Genel Kurulu kararlarındaki
yazıma ilişkin
maddi
hataların düzeltilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, ilgili
ceza dairesi veya Ceza Genel Kuruluna başvurabilir.”
“(2) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ilk derece
mahkemelerince karar verilmiş olup, temyiz edilmekle Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmiş bulunan dava dosyaları, yeni kanunların
lehe hükümler içerip içermediği yönünde değerlendirme yapılmak
üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ilgili mahkemesine
iade edilemez. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
lehe kanun uygulaması bağlamında yeniden değerlendirilmek üzere
daha önce iade edilmiş olan dosyalarda, mahkemesince yapılan değerlendirmede
yeni kanunların lehe düzenleme içerdiği sonucuna varılması halinde;
önceki hüküm ortadan kaldırılarak, yeni bir hüküm kurulur. Yeni
kanunların lehe düzenleme içermediği sonucuna varılması halinde
ise; dosya, ilgili ceza dairesinde gerekli temyiz incelemesine
tabi tutulmak üzere re’sen Yargıtaya gönderilir.”
MADDE
628-
5320 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Müdafi ve vekil ücreti
MADDE 13- (1) Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince,
soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine Baro tarafından
görevlendirilen müdafi ve vekile, görevin ifasından doğan masraflar
hariç avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak bu tarifenin hazırlanış
usulüne göre tespit edilecek ücret ödenir. Bu ücret, yargılama giderlerinden
sayılır.
(2) 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1) ve (3) sayılı
tarifelere göre alınan yargı harçlarının yüzde onbeşi ve idari nitelikteki
para cezaları hariç olmak üzere adli para cezalarının yüzde onbeşi,
bir önceki yıl kesin hesabına göre tespit edilen toplam miktar esas
alınarak, yılı içinde Maliye Bakanlığınca Türkiye Barolar Birliği
hesabına aktarılır. Birinci fıkraya göre ödenecek ücretler bu hesaptan
karşılanır.
(3) Bu paraların Türkiye Barolar Birliği tarafından
barolar arasında yapılacak dağıtımına ve bu madde hükümlerine
göre yapılacak ödemelerin belgelendirilmesi ve denetlenmesine
ilişkin esas ve usuller, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınmak
suretiyle, Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak
yönetmelikte belirlenir. Bu paraların bu maddede belirtilen amaçlar
ile yönetmelikte belirlenen esas ve usullere uygun olarak kullanılıp
kullanılmadığı Sayıştay tarafından denetlenir.”
MADDE
629-
24/3/2005 tarihli ve 5324 sayılı Kozmetik Kanununun 5 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 5- Bu Kanunun;
a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
yükümlülüklerinden herhangi birini ihlal eden üreticiye yirmibin
Türk Lirası,
b) 4 üncü maddesinin;
1) (a) bendinde belirtilen yasaklardan herhangi
birine uymayan üreticiye yirmibin Türk Lirası,
2) (b) bendinde belirtilen personeli istihdam etmeyen
ve (c) bendi uyarınca bildirimde bulunmayan üreticiye onbin Türk
Lirası,
3) (d) bendine aykırı hareket eden kozmetik ürünün
üreticisine ellibin Türk Lirası,
4) (e) bendine göre muhtevasında hiç bulunmaması
gereken maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye
yirmibin Türk Lirası, muhtevasında belirli limit ve şartların dışında
maddeler içeren kozmetik ürünleri piyasaya arz eden üreticiye onbeşbin Türk Lirası,
5) (g) bendinde belirtilen yükümlülüğü ihlâl eden
üreticiye yirmibin Türk Lirası,
idarî para cezası Sağlık Bakanlığınca verilir.
Bu Kanuna göre idarî para cezasını gerektiren fiilin
tekrarı hâlinde idarî para cezaları iki kat olarak uygulanır.
Bu maddeye göre idarî para cezası verilmiş olması,
ihlâl edilen yükümlülüğün niteliğine göre gereken diğer idarî tedbirlerin
ve müeyyidelerin uygulanmasına engel olmaz.”
MADDE
630-
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna
ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya
mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller
hakkında,
uygulanır.”
MADDE
631-
5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer
alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının ilgili
kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki
kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen
idari para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik
kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları
kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları
tarafından verilen idari para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki
hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları,
kendi kanunlarındaki hükümlere tabidir. Kişinin ekonomik durumunun
müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin
ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine
karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi
halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari
para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil
dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler
tarafından verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine
hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer
kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir
kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezaları, ilgili kanunlarında
özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.”
MADDE
632- 5326
sayılı Kanunun
20
nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(2) Soruşturma zamanaşımı süresi;
a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını
gerektiren kabahatlerde beş,
b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para
cezasını gerektiren kabahatlerde dört,
c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını
gerektiren kabahatlerde üç,
Yıldır.”
MADDE
633- 5326
sayılı Kanunun 27 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(5) İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından
verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.
(6) Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat
oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde;
kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde,
idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.
(7) Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat
oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde;
fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı
kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı
itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.
(8) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında
aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların
da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka
aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî
yargı merciinde görülür.”
MADDE
634- 5326
sayılı Kanunun 28 inci maddesine sekizinci fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra numaraları buna göre
teselsül ettirilmiştir.
“(9) İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda
gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına
karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının
miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.”
MADDE
635- 5326
sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinde yer alan “Bu Kanunda” ibaresinden
sonra gelmek üzere, “ve 1 Haziran 2005 tarihinden sonra yürürlüğe
giren diğer kanunlardaki idarî para cezaları ile ilgili olarak”
ibaresi eklenmiştir.
MADDE
636-
25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasına “kaymakamlıklarca” ibaresinden sonra gelmek
üzere “yurt dışında elçilik ve konsolosluklarca” ibaresi eklenmiştir.
MADDE
637- 5352
sayılı Kanunun 13 üncü maddesinden sonra gelmek üzere, aşağıdaki
13/A maddesi eklenmiştir.
“Yasaklanmış hakların geri verilmesi
MADDE 13/A- (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki
kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete
bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış
hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza
Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı
kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı
tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş
olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede
bir kanaat oluşması,
gerekir.
(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin
pişmanlık dışında başka bir hukuki nedenle son verilmiş olması halinde,
yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için,
hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak,
bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle
bulunacak süreden az olamaz.
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün
veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün
ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar
vermesi gerekir.
(4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde
inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek
suretiyle verebilir.
(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi
üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak
Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin
karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.
(7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna
başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından
karşılanır.”
MADDE
638-
7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları
Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri
birleştirilerek aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık,
vergi kaçakçılığı veya haksız mal edinme suçlarından hapis cezasına
mahkûm olmamak.”
MADDE
639- 5362
sayılı Kanunun 58 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “takipsizlik
veya beraat kararlarının verilmesi halinde,” ibaresi “kovuşturmaya
yer olmadığı kararı verildiği ya da mahkumiyet kararı verilmediği
takdirde,” olarak; aynı fıkrada yer alan “soruşturma evrakının” ibaresi
“evrakın” olarak değiştirilmiştir.”
MADDE
640- 16/6/2005
tarihli ve 5368 sayılı Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve
Büroları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen
süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl
veya daha fazla süreyle ya da devletin güvenliğine karşı suçlar,
Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya
karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp,
rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve
vergi kaçakçılığı ile haksız mal edinme suçlarından hapis cezasına
mahkûm olmamak.”
MADDE
641- 5368
sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 10- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin dördüncü
fıkrası ile 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükümlerine
aykırı davranışta bulunanlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde,
bin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğünce verilir.”
MADDE
642-
3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 19- (1) Çocuğun işlediği üst sınırı üç yıl
veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı
Ceza Muhakemesi Kanunundaki diğer koşulların varlığı halinde;
kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak,
bu kişiler açısından erteleme süresi üç yıldır. Ayrıca, Ceza Muhakemesi
Kanununun 171 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendindeki koşul
çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli
olmaması hâlinde aranmayabilir.”
MADDE
643-
5395 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“MADDE 23- (1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan
yargılama sonunda hükmolunan ceza üç yıl veya daha az süreli hapis
ya da adlî para cezası ise, Ceza Muhakemesi Kanunundaki diğer koşulların
varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç
yıldır. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin altıncı
fıkrasının (c) bendindeki koşul, çocuğun ailesinin veya kendisinin
ekonomik durumunun elverişli olmaması hâlinde aranmayabilir.”
MADDE
644-
5395 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24- (1) Ceza Muhakemesi Kanununun uzlaşmaya
ilişkin hükümleri suça sürüklenen çocuklar bakımından da uygulanır.”
MADDE
645- 3/7/2005
tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri
ile Koruma Kurulları Kanununun 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
“(2) Denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube
müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim
planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine
ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.”
MADDE
646- 5402
sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Kanunlarla öngörülen denetimli serbestlik
tedbirine ilişkin görevleri yapmak.”
MADDE
647-
5402 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) Kamu yararına çalışma yaptırımının infazında
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri
uygulanmaz.”
MADDE
648-
3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun
22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Bu Kanunda yazılı olan idarî cezalar mahallî
mülkî amir tarafından verilir.”
MADDE
649- Aşağıdaki
kanun hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.
a) 30 Mayıs 1283; 8 Sefer 1284 tarihli Demiryollarının
Usulü Zabıtasına Dair Nizamname,
b) 1 Şubat 1329; 18 Rebiülevvel 1332 tarihli Ameliyatı
İskaiye İşletme Kanunu Muvakkatının 34 ve 36 ncı maddeleri,
c) 14/4/1341 tarihli ve 618 sayılı Kanunun 14, 15 ve
16 ncı maddeleri,
ç) 2/1/1924 tarihli ve 394 sayılı Kanunun 11 inci
maddesi,
d) 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Kanunun 36 ncı
maddesinin altıncı fıkrası ile 454 üncü maddesi,
e) 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Kanunun 80 ve ek
9 uncu maddeleri,
f) 14/5/1928 tarihli ve 1262 sayılı Kanunun ek 5 inci
maddesi,
g) 15/5/1930 tarihli ve 1608 sayılı Kanunun 3, 4, 5,
6, 7, 8, 9, 10, ek 1 ve ek 2 nci maddeleri,
ğ) 10/6/1930 tarihli ve 1705 sayılı Kanunun 7 nci maddesi,
h) 24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı Kanunun 46 ncı
maddesi,
ı) 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Kanunun 27 ve 29
uncu maddeleri,
i) 27/1/1936 tarihli ve 2903 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin
dördüncü fıkrası,
j) 19/4/1937 tarihli ve 3153 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesi,
k) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Kanunun 17 nci maddesi,
l) 16/7/1943 tarihli ve 4473 sayılı Kanunun 37 ve 42
nci maddeleri,
m) 7/8/1944 tarihli ve 4654 sayılı Kanunun 11 inci
maddesi,
n) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin (C) ve (E) fıkraları ile 14 ve 45 inci maddeleri,
o) 11/2/1950 tarihli ve 5539 sayılı Kanunun 21 inci
maddesinin ikinci ve beşinci fıkraları,
ö) 2/3/1950 tarihli ve 5584 sayılı Kanunun 61 inci
maddesinin üçüncü fıkrası,
p) 15/7/1950 tarihli ve 5683 sayılı Kanunun 27 nci
maddesi,
r) 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Kanunun 73, 74 ve
79 uncu maddeleri ile 80 inci maddesinin onuncu fıkrası ve ek 4 üncü
maddesinin dördüncü fıkrası,
s) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Kanunun 11 inci
maddesinin beşinci fıkrası ile ek 2 nci maddesi,
ş) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanunun 107 nci
maddesinin ikinci fıkrası,
t) 9/3/1954 tarihli ve 6343 sayılı Kanunun 69 ve 73
üncü maddeleri,
u) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Kanunun 80 ve ek
7 nci maddeleri,
ü) 9/6/1958 tarihli ve 7126 sayılı Kanunun 58 inci
maddesi,
v) 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Kanunun 57 nci
maddesi,
y) 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Kanunun 48 ve 49
uncu maddeleri,
z) 4/1/1960 tarihli ve 7402 sayılı Kanunun 21 inci
maddesi,
aa) 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı Kanunun 59 uncu
maddesinin beşinci fıkrası,
bb) 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Kanunun 139 ve
178 inci maddeleri,
cc) 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Kanunun 38 inci
maddesi,
çç) 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Kanunun 53 üncü
maddesinin üçüncü fıkrası,
dd) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Kanunun 3 ve 4
üncü maddeleri,
ee) 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin ikinci fıkrası,
ff) 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Kanunun 159 uncu
maddesinin (III) numaralı fıkrası,
gg) 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Kanunun 31 inci
maddesi,
ğğ) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Kanunun 35 inci
maddesi,
hh) 5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Kanunun 81 inci
maddesi,
ıı) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Kanunun 35 inci
maddesi,
ii) 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Kanunun 142,
144 ve 145 inci maddeleri,
jj) 4/12/1984 tarihli ve 3091 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesi,
kk) 7/6/1985 tarihli ve 3224 sayılı Kanunun 33 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri,
ll) 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin beşinci fıkrası ile ek 2 nci maddesi,
mm) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Kanunun 18 ve 19
uncu maddeleri,
nn) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı Kanunun 54 üncü
maddesinin ikinci fıkrası,
oo) 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı Kanunun 11 inci
maddesinin yedi ilâ onikinci fıkraları ve 15 inci maddesinin (e)
fıkrası,
öö) 4/4/2001 tarihli ve 4634 sayılı Kanunun 11 inci
maddesinin dokuzuncu ve onbirinci fıkraları,
pp) 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi,
rr) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 108 inci
maddesinin ikinci fıkrası,
ss) 1/7/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kanunun 27 ve 31
inci maddeleri ile 30 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları,
şş) 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Kanunun 28 ve 29
uncu maddeleri,
tt) 8/1/2004 tarihli ve 5042 sayılı Kanunun 67 nci
maddesi,
uu) 22/4/2004 tarihli ve 5147 sayılı Kanunun 40 ıncı
maddesi,
üü) 28/4/2004 tarihli ve 5149 sayılı Kanunun 27 ve 29
uncu maddeleri,
vv) 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Kanunun 74 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 83 üncü maddesinin ikinci
fıkrasının (e) bendi,
yy) 10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi,
zz) 24/6/2004 tarihli ve 5199 sayılı Kanunun 26, 27
ve 29 uncu maddeleri,
aaa) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Kanunun 73 üncü
maddesinin sekizinci fıkrası,
bbb) 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Kanunun 18 inci
maddesinin ikinci fıkrası ve 33 üncü maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları,
ccc) 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı Kanunun 59 uncu
maddesi.
GEÇİCİ
MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Yargıtay ilgili ceza
dairesinde bulunan dosyalar hakkında bu Kanunun lehe hükümlerinin
derhal uygulanabileceği hallerde,
usule
aykırılık bulunmadığı takdirde, dosya esastan incelenmek, acele
işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi dikkate alınmak
suretiyle karar verilir.
Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş
ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri,
hükmü veren mahkemece 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri
dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir.
Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil
tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde
inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin
hükümle sonuçlanmış olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması
amacıyla, yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımı hükümleri
uygulanmaz.
İşbu Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kesinleşmemiş
olmakla beraber hükme bağlanmış olan dosyalarda uzlaşma kapsamının
genişlediğinden bahisle bozma kararı verilemez.
GEÇİCİ
MADDE 2- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kovuşturma evresinde
bulunan dava dosyaları hakkında:
a) Mahkemenin görevli olmaması hâlinde, dosya üzerinde
yapılacak inceleme sonucunda verilecek görevsizlik kararıyla
dosya, görevli mahkemeye gönderilir.
b) Daha önce soruşturma ve kovuşturma evrelerinde
yapılmış olan işlem ve kararlar hukukî geçerliliklerini sürdürürler.
GEÇİCİ
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerine göre suç karşılığı uygulanan yaptırımı
idarî yaptırıma dönüşen fiiller nedeniyle;
a) Soruşturma evresinde Cumhuriyet başsavcılığınca,
b) Kovuşturma evresinde mahkemece,
idarî yaptırım kararı verilir.
Birinci fıkra kapsamına giren fiillerden, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan işlerde Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığınca, Yargıtayın ilgili dairesinde bulunan işlerde
ise ilgili dairece, bu Kanuna göre işlem yapılmak üzere gelişlerindeki
usule uygun olarak dava dosyası hükmü veren mahkemeye gönderilir.
MADDE
650-
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE
651-
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.