Dönem: 22 Yasama Yılı: 4
TBMM
(S. Sayısı: 1236)
15.6.2006 Tarihli ve 5521 Sayılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1227)
Not: Kanun, Başkanlıkça Anayasa ile Plan ve Bütçe komisyonlarına
havale edilmiştir.
T.C.
Cumhurbaşkanlığı 01/07/2006
Sayı:
B.01.0.KKB.01-18/A-7-2006-483
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İLGİ:
16.6.2006 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-17760/45829 sayılı yazınız.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca 15.06.2006 gününde
1-
5521 sayılı Yasa ile, gerçek ve tüzel kişilerin, "idare"nin
her türlü eylem, işlem, tutum ve davranışlarıyla ilgili yakınmalarını,
Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa'da belirtilen nitelikleri çerçevesinde,
adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete
uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve "idare"ye
önerilerde bulunmak, bir başka deyişle "idare"yi denetlemek
üzere Kamu Denetçiliği Kurumu oluşturulmaktadır.
Yasa'da
Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip, özel bütçeli bir Kurum olarak
düzenlenmiştir.
Kurum'da
bir Başdenetçi, en çok on denetçi bulunacak; Kurum, Başdenetçi tarafından
yönetilip temsil edilecektir.
Kurum,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile ilişkilendirildiği
için, Yasa'da,
- Kurum'un,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na bağlı olduğu belirtilmekte,
(m.4)
- Başdenetçi
ve denetçilerin seçimi ve görevden
- Başdenetçi
ve denetçilerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda andiçerek
göreve başlayacakları belirtilmekte, (m.13)
- Kurul'un,
her yıl sonunda etkinlikleri ve önerileri içeren bir rapor hazırlayarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan Hakları
İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan bir Karma Komisyona sunması
öngörülmekte, (m.22)
- Kurumun
geliri, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak
ödenekten oluşturulmakta, (m.30)
- Başdenetçi
ve denetçilerin göreve bağlı suça ilişkin ceza soruşturma ve kovuşturması
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'nın iznine bağlanmakta,
(m.33)
- Yasa'nın
Başdenetçi ve denetçilerin seçim ve görevden alınmaları ile ilgili
kurallarının yürütmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilmektedir.
(m.41)
Yasa
koyucunun, kuşkusuz, hukukun evrensel ilkelerine ve Anayasa'ya
uygun olmak koşuluyla her konuda yasal düzenleme yapma yetkisi
vardır.
Bu nedenle,
her şeyden önce anayasal sistemin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
bağlı bir Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmasına elverişli olup olmadığının
incelenmesi gerekmektedir.
Anayasa'nın
başlangıcında ve 6. maddesinde, Ulus istencinin mutlak üstünlüğü
ve egemenliğin kayıtsız koşulsuz Türk Ulusu'nun olduğu belirtilmiş;
Türk Ulusu'nun egemenliğini, Anayasa'nın koyduğu ilkelere göre,
yetkili organları eliyle kullanacağı
Devlet
organları Türk Ulusu adına egemenliği kullanırken karmaşa yaratılmaması
ve düzenin bozulmaması için, tüm çağdaş parlamenter demokrasilerde
olduğu gibi, erkler ayrılığı ilkesi benimsenmiş; erkler ayrılığının,
belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla
sınırlı uygar bir işbölümü olduğu vurgulanmış; egemenliği kullanan
Devlet organları arasında üstünlük bulunmadığı, üstünlüğün Anayasa
ve yasalarda olduğu belirtilmiştir.
Anayasamıza
göre, egemenliği Türk Ulusu adına kullanacak üç erk, yasama, yürütme
ve yargıdır. Bu erklerden her biri Ulus egemenliğini kendi görev alanı
ile sınırlı biçimde kullanacaktır. Nitekim, Anayasa'nın 7, 8 ve 9.
maddelerinde yasama, yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki
alanı net olarak belirlenmiştir.
Anayasa'nın,
- 7.
maddesinde, yasama yetkisinin Türk Ulusu adına Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği,
- 8.
maddesinde, yürütme yetki ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar
Kurulu'nca, Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği,
- 9.
maddesinde, yargı yetkisinin Türk Ulusu adına bağımsız mahkemelerce
kullanılacağı,
belirtilmiştir.
Anayasa
koyucu, erklerin, özellikle yasama ve yürütme erklerinin, Anayasa'da
yer verilen işbirliği ve denetime ilişkin kurallar dışında, görev
ve yetki yönünden kesin ayrılıklarını benimsemiştir.
Bu husus,
Anayasa'nın 8. madde gerekçesinde şöyle anlatılmaktadır:
"1961
Anayasası bu felsefeye sadık kalarak yürütmeyi Devletin yönetiminde,
bütün faaliyetlerinde yasama kuvvetine bağlı, yasamaya tabi bir
kuvvet olarak düzenlemiş idi. Halbuki modern hayatta yürütme kuvveti
devletin beyni, hareket gücünün kaynaklandığı motorudur. Bundan
dolayıdır ki, 1961 ilâ 1980 arasındaki devrede karar almak kudretinden
yoksun hükümetler görülmüştür. İşte bu duruma son vermek için yürütme
yasamaya tabi bir organ olmaktan çıkarılmış, her iki kuvvetin Devlet
faaliyetlerinin düzenlenmesinde eşitlik ve denklik içinde işbirliği
yapmalarını öngören parlamenter hükümet sistemi bütün gerekleriyle
uygulanmaya konmuştur. Bu nedenle, yürütme 1961 Anayasasında olduğu
gibi bir görev olmaktan çıkartılmış, yürütme gerekli yetkilere sahip
ve kanunların kendisine verdiği görevleri yerine getiren bir kuvvet
olarak düzenlenmiştir."
Yürütme
organı, siyasal niteliği ile hükümeti, teknik niteliği ile de
"idare"yi kapsamaktadır. Yürütmenin siyasal kanadı olan
hükümet, izlenecek genel politikayı belirlemekte ve bununla ilgili
kararlar almakta; teknik kanadı olan "idare" ise, bu kararları
somutlaştırmakta, teknik ve günlük gereksinimleri giderecek biçimde
görev yapmaktadır.
Anayasa'nın
üçüncü kısmında "Cumhuriyetin Temel Organları" düzenlenmekte;
bu kısmın birinci bölümünde "Yasama"ya, ikinci bölümünde
de "Yürütme"ye ilişkin düzenlemelere yer verilmektedir.
Yasama
bölümünde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşu, görev ve yetkileri,
etkinlikleri, bilgi edinme ve denetim yolları, seçimler ve milletvekillerine
ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.
Yürütme
bölümünde ise, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve "idare"ye
ilişkin kurallara yer verilmiştir. "İdare", yukarıdaki
açıklamalara uygun biçimde Anayasa'nın yürütme bölümünde yer almıştır.
Bu
açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, anayasal sistem, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne bağlı, "idare"nin eylem, işlem, tutum ve
davranışlarını inceleyip, araştıran bir kurum oluşturulmasına
olur vermemektedir.
Öte
yandan, yasamanın yürütmeyi denetlemesi, yalnız siyasal denetimi
kapsamakta ve denetim yolları Anayasa'nın "Yasama" bölümünün
98-100. maddelerinde düzenlenmektedir. Bunun dışında, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı'na bağlı bir Kamu Denetçiliği Kurumu
oluşturulması Anayasa'ya göre olanaklı değildir.
Ayrıca,
Anayasa'nın 87. maddesinde, "idare"nin eylem ve işlemlerinin
incelenip araştırılması Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve
yetkileri arasında sayılmamıştır.
Üstelik,
Anayasa'nın "Yargı" bölümünde bulunan 125. maddesinde,
"idare"nin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine
bağlı tutulmuştur.
"İdare"nin
eylem ve işlemlerinin yargısal denetim dışında incelenip araştırılması,
ancak yürütmenin kendi içinde oluşturacağı denetim kurum ya da birimleriyle
olanaklıdır.
Yapılan
açıklamalar karşısında, bugünkü anayasal sistemin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'ne bağlı bir Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmasına
olanak vermediği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu nedenle,
5521 sayılı Yasa'nın 3, 4, 11, 13, 15, 22, 30, 33, geçici 1 ve 41. maddeleri
erkler ayrılığı ilkesi ile anayasal sisteme uygun düşmemektedir.
2-
5521 sayılı Yasa'nın 9. maddesinde,
"(1)
Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, Türkiye Cumhuriyetinin
Anayasada belirtilen nitelikleri çerçevesinde, idarenin her türlü
eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; adalet anlayışı
içinde, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden
incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.
(2) Ancak;
a) Cumhurbaşkanının
tek başına yaptığı işlemler ile re'sen imzaladığı kararlar ve emirler,
b) Yasama
yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler,
c) Yargı
faaliyetlerine ilişkin işlemler ile yargı mensuplarının işlem ve
eylemleri,
ç)
Türk Silahlı Kuvvetlerinin salt askeri hizmete ilişkin faaliyetleri,
Kurumun
görev alanı dışındadır."
denilerek,
maddenin (1). fıkrasında Kamu Denetçiliği Kurumu'nun görevlerine
yer verilmiş, (2). fıkrasında da, Kurum'un görev alanı dışında tutulan
işlem, eylem ve etkinlikler düzenlenmiştir.
Maddenin
(1). fıkrasına göre, "idare"nin her türlü eylem ve işlemi
ile tutum ve davranışına ilişkin yakınmalar Kurum'un görev alanına
girmektedir.
Anayasa
incelendiğinde, Merkezi yönetim ve yerinden yönetim örgütlerinden
oluşan "idare"nin yürütme erki içinde, onun siyasal olmayan,
kamu görevinin yürütülmesi için örgütlenen bölümünü oluşturduğu
görülmektedir.
Dolayısıyla,
yasama ve yargı erklerinin işlem, eylem ve etkinlikleri, hem
"idare" kapsamında olmadığından, hem de anayasal sistem
izin vermediğinden Kurum'un görev kapsamına girmemektedir.
Ayrıca,
Anayasa'nın 105, 125 ve 159. maddelerinde yargı denetimi dışında tutulan
işlem, karar ve emirlerin, yasa ile Kamu Denetçiliği Kurumu'nun görev
kapsamına alınması anayasal kuralların özüne ters düşmektedir.
Cumhurbaşkanı'nın anayasal konumu, Devlet'in ve yürütmenin başı sıfatı,
işlem, emir ve kararlarının Yasa kapsamına alınmasına engel oluşturmaktadır.
Anayasal
düzen ve kurallar nedeniyle yasa kapsamına alınamayacak konuların,
yasa kapsamında imiş izlenimi verilip istisna olarak düzenlenmesi,
hukuk devleti ilkesinin önemli konularından olan yasa yapma tekniği
ile bağdaşmamakta, dolayısıy
3-
5521 sayılı Yasa'nın,
- 11.
maddesinde,
"(1)
Başdenetçi veya denetçilerden birinin görev süresinin bitmesinden
doksan gün önce, bu görevlerin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde
ise sona erme tarihinden itibaren onbeş gün içinde durum, Kurum tarafından
Başkanlığa bildirilir.
(2)
Başkanlık tarafından ilan edilen başvuru süresi içinde, 10 uncu maddede
yazılı nitelikleri taşıyanlardan, Başdenetçi veya denetçi aday
adayı olmak isteyenler Başkanlığa başvuruda bulunurlar.
(3) Komisyon,
Başdenetçi seçiminde başvuruda bulunan aday adayları arasından
üç adayı, denetçi seçiminde, başvuruda bulunan aday adayları arasından,
seçilecek denetçi sayısının üç katı kadar adayı, başvuru süresinin
bittiği tarihten itibaren otuz gün içinde belirleyerek Genel Kurula
sunulmak üzere Başkanlığa bildirir.
(4) Genel
Kurul, bildirim tarihinden itibaren otuz gün içinde, Başdenetçi ve
denetçi seçimlerine başlar.
(5)
Başdenetçi veya denetçi, üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile
seçilir. Birinci oylamada bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde
ikinci oylamaya geçilir. İkinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğunun
oyunu alan aday seçilmiş olur. Bu oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu
sağlanamadığı takdirde en çok oy alan adaylardan, seçilecek aday sayısının
iki katı kadar aday ile seçime gidilir. Üçüncü oylamada karar yeter
sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur. Birden fazla
denetçi seçimi yapılacağı durumlarda adaylar için birleşik oy pusulası
düzenlenir. Adayların adlarının karşısındaki özel yer işaretlenmek
suretiyle oy kullanılır. Seçilecek üyelerin sayısından fazla verilen
oylar geçersiz sayılır.
(6) Seçim,
Kurumun Başkanlığa başvuruda bulunduğu tarihten itibaren en geç
doksan gün içinde sonuçlandırılır.
(7) Bu
madde hükmü, denetçi sayısının ondan az olması ve denetçi sayısının
yetmediğinin Başdenetçi tarafından Başkanlığa bildirilmesi halinde
de uygulanır.
(8) Bu
maddede yer alan süreler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
olması veya araverme sırasında işlemez.",
- 15.
maddesinde,
"(1)
Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan nitelikleri
taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra
kaybetmeleri halinde, bu durumun Komisyon tarafından tespit edilmesini
takiben Başdenetçi veya denetçinin görevinin sona ermesine Genel
Kurul tarafından görüşmesiz karar verilir.
(2) Seçilmeye
engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan Başdenetçi
veya denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulun
bilgisine sunulmasıyla, Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona
erer.",
- Geçici
1. maddesinde,
"(1)
İlk Başdenetçi ve en az beş denetçinin seçimi ile Kamu Denetçiliği
Kurumu kurulur.
(2) Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün sonra Başkanlık
tarafından Başdenetçi ve beş denetçi seçimi için aday adaylığı başvuru
süreci başlatılır ve 11 inci maddede öngörülen usule uyularak seçim
sonuçlandırılır.",
düzenlemelerine
yer verilmiştir.
Yasa'nın
11 ve geçici 1. maddelerinde, Başdenetçi ve denetçilerin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca seçilmesi öngörülmüş; 15.
maddesinde de, Başdenetçi ve denetçilerin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu'nca görevden alınabileceği belirtilmiştir.
Kurumun
asli ve sürekli görevlerini yerine getirecek Başdenetçi ve denetçilerin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca seçilmesi konusunun,
Anayasa'nın 87. maddesi yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anayasa'nın
değişik 87. maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve
yetkilerinin,
- Yasa
koymak, değiştirmek ve kaldırmak,
- Bakanlar
Kurulu'nu ve bakanları denetlemek,
- Bakanlar
Kurulu'na belli konularda yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi
vermek,
- Bütçe
ve kesinhesap yasa tasarılarını görüşmek ve
-
- Uluslararası
andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak,
- Üye
tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına
karar vermek,
- Anayasa'nın
diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri
yerine getirmek,
olduğu
belirtilmiştir.
Görüldüğü
gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve yetkileri 87. maddede
tek tek sayılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu görev ve yetkilerin
dışına çıkması olanaklı görülmemektedir.
Nitekim,
87. maddenin gerekçesinde, "Anayasa'nın diğer maddelerinde öngörülen
yetkileri kullanma ve görevleri yerine getirme şeklindeki hükümlerin
genel nitelikteki görevleri düzenleyen bu maddeye alınması uygun
görülmüştür. Zira bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Anayasa'da
gerek bu maddede gerek diğer maddelerinde düzenlenmiş olan bütün
görev ve yetkilerini kapsayacak şekilde düşünülmüştür." denilerek,
tüm görev ve yetkilerin bu maddede düzenlendiği belirtilmiştir.
Anayasa'nın
bu maddesinde ve diğer maddelerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne
kamu görevlilerini seçme ya da atama görev ve yetkisi veren açık
bir kural bulunmamaktadır.
Bu durumda,
Anayasa'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmayan kamu görevlisini seçme ya da atama yetkisinin yasa ile
verilmesinin uygun olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
01.11.1990
günlü, 3677 sayılı "Sayıştay Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine
ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun"un kimi maddelerinin
iptali istemiyle açılan dava sonunda verilen Anayasa Mahkemesi'nin,
11.07.1991 günlü, E.1990/39, K.1991/21 sayılı kararı bu konuya ışık tutacak
niteliktedir.
Söz konusu
kararda, Sayıştay Yasası'nın Başkan ve üyelerin seçimine ilişkin
5. ve 6. maddeleri Anayasa'nın 87. maddesi yönünden incelenirken;
"...Anayasa'nın
T.B.M.M.'nin görev ve yetkilerini belirleyen 87. maddesi ile Sayıştay'ın
görev ve yetkilerini düzenleyen 160. maddesinde Sayıştay Başkan
ve üyelerinin seçimleri ile ilgili herhangi bir hüküm getirilmemiştir.
Anayasa'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevleri arasında sayılmayan
bir konunun bir yasa ile Meclis'e verilmesinin Anayasa'ya uygun olup
olmayacağı öncelikle belirlenmelidir.
aa)
Anayasa'nın 160. maddesinde, Sayıştay'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına denetleme yapacağı öngörülmüştür. T.B.M.M. ile Sayıştay arasındaki
bu ilişki, Sayıştay'ın kuruluşunu, üyelerinin seçimini, denetiminin
kapsamını ve böylece hukuksal yapısını belirler.
Anayasa,
Sayıştay Başkan ve üyelerinin seçimi konusunda açık bir kural koymamıştır.
Ancak, bu konuda yasa ile yapılacak düzenlemenin de Sayıştay'a
ilişkin Anayasa'nın 160. maddesi ile T.B.M.M.'nin görev ve yetkilerini
sayan 87. maddesinin özüne ve sözüne uygun olması gerekir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan anayasal bir organın Başkan
ve üyelerinin seçimi Anayasa'da gösterilmemiş ise de, bu seçimlerin
T.B.M.M. Genel Kurulunca yapılması anayasal sistemin, diğer bir anlatımla,
T.B.M.M. ile Sayıştay arasındaki doğal ilişkinin sonucudur..."
yargısına
varılmıştır.
Anayasa
Mahkemesi'nin bu kararında; Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev
ve yetkilerinin Anayasa'nın 87. maddesinde tek tek sayıldığı, bu görev
ve yetkiler arasında yasama dışındaki organlara üye seçme görev
ve yetkisinin bulunmadığı, böyle bir görev ve yetkinin yasa ile verilmesinin
de ancak, o organ
Nitekim,
Yüksek Mahkeme, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile üye seçme yetkisi
verilen kurum arasında, anayasal sistemden kaynaklanan bir ilişkinin
bulunmaması durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne o kuruma
üye seçme yetkisi veren yasa kuralını iptal etmektedir. Bu bağlamda,
4756 sayılı Yasa'nın, "Radyo ve Televizyon Üst Kurulu"na Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nce üye seçilmesine ilişkin kuralları, Anayasa
Mahkemesi'nin 21.09.2004 günlü, E.2002/100, K.2004/109 sayılı kararıyla
iptal edilmiştir.
Anayasa'da
kamu denetçiliği konusuna ve bu denetimi yapacak organa ilişkin
özel bir düzenlemenin bulunmaması ve Anayasa'nın 87. maddesinde ya
da diğer maddelerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Kamu Denetçiliği
Kurumu'nun Başdenetçi ve denetçilerini seçmek görevinin verilmemiş
olması nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile adı geçen Kurum
arasında, Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda değinilen kararında
söz edildiği gibi, anayasal sistemden kaynaklanan doğal ve zorunlu
bir ilişki bulunmadığı açıktır.
Gerçi,
5521 sayılı Yasa'da, Kurum ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında
çok sıkı bir bağ kurulmuştur, ama, bu bağın "anayasal sistemden
kaynaklanan" bir bağ olmadığı kuşkusuzdur.
Bu nedenlerle,
5521 sayılı Yasa'nın 11, 15 ve geçici 1. maddeleri, Anayasa'nın 87.
maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Ayrıca,
Yasa'nın 13. maddesinde, Başdenetçi ve denetçilerin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu'nda andiçerek göreve başlayacakları
belirtilmiştir ki; seçimleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce yapılması
Anayasa'ya uygun düşmeyen Başdenetçi ve denetçilerin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu yerine işin önemine uygun bir başka kurul
önünde yemin etmeleri daha uygun olacaktır.
4-
5521 sayılı Yasa'nın 26. maddesinin (2). fıkrasında,
"(2)
Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve
yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev,
yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir."
denilerek,
uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin
ilke ve yöntemlerin yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.
Anayasa'nın
128. maddesinde,
- Devlet'in,
kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel
idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu
görevlileri eliyle görüleceği,
- Memurların
ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve
yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer
özlük işlerinin yasayla düzenleneceği,
belirtilmiştir.
Bir kamu
tüzel kişisi olarak oluşturulmak istenen Kamu Denetçiliği Kurumu'nun,
Yasa'da yer verilen kuruluş amacı ve görevleri incelendiğinde, genel
idare esaslarına göre kamu hizmeti gören bir Kurum, bu Kurum'da çalıştırılacak
uzman ve uzman yardımcılarının da, kamu hizmetinin gerektirdiği
asli ve sürekli görevleri yerine getiren kamu görevlileri olduğunda
kuşku bulunmamaktadır.
Bu durumda,
Kurum'da çalıştırılacak uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki
ve çalışma ilke ve yöntemlerinin yasayla düzenlenmesi gerekirken,
bu konuların yönetmeliğe bırakılması Anayasa'nın 128. maddesiyle
bağdaşmamaktadır.
Öte
yandan, Anayasa'nın 6. maddesinde, hiçbir kimse ya da organın kaynağını
Anayasa'dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı; 7. maddesinde
de, yasama yetkisinin Türk Ulusu adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmiştir.
Anayasa'da
yasayla düzenlenmesi öngörülen bir konunun, yasada genel ilkeleri
konulmadan, sınırı ve çerçevesi çizilmeden yönetmeliğe bırakılması,
Anayasa'nın 7. maddesine de aykırı düşmektedir.
Nitekim,
14.07.2004 günlü, 5225 sayılı "Kültür Yatırımları ve Girişimlerini
Teşvik Kanunu"nun, Kültür ve Turizm Bakanlığı denetim elemanlarının
görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma ilke ve yöntemlerinin
yönetmelikle düzenleneceğine ilişkin kuralı, Anayasa Mahkemesi'nin
08.12.2004 günlü, E.2004/84, K.2004/124 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Yayımlanması
yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5521 sayılı
"Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu", 3, 4, 9, 11, 13, 15, 22,
26, 30, 33, geçici 1 ve 41. maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89 ve 104. maddeleri
uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet
Necdet SEZER
Cumhurbaşkanı
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Plan
ve Bütçe Komisyonu
Esas
No: 1/1227
Karar
No: 108 21/9/2006
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca görüşülerek kabul edilen ve
yayımlanmak üzere 16.6.2006 tarihinde Cumhurbaşkanlığı makamına
sunulan 15.6.2006 tarihli ve 5521 sayılı “Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanunu”, Anayasanın değişik 89 ve
104 üncü maddeleri uyarınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayarak;
3, 4, 9, 11, 13, 15, 22, 26, 30, 33, geçici 1 ve 41 inci maddeleri tekrar
görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına geri
gönderilmiş ve Başkanlıkça
5.9.2006 tarihinde gerekçeli geri gönderme tezkeresi ile birlikte
tali komisyon olarak Anayasa Komisyonuna, esas komisyon olarak da
Komisyonumuza havale edilmiştir.
Komisyonumuzun
20.9.2006 tarihinde yaptığı 83 üncü birleşiminde anılan Kanun ile
geri gönderme tezkeresi, Hükümeti temsilen İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU ile Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı ve Avrupa Birliği Genel
Sekreterliği temsilcilerinin katılımıyla incelenip, görüşülmüştür.
Cumhurbaşkanının
geri gönderme tezkeresinde;
- Anayasa’nın başlangıcında ve 6 ncı maddesinde,
millet iradesinin mutlak üstünlüğü ve egemenliğin kayıtsız şartsız
Türk Milleti’nin olduğunun belirtildiği; Türk Milleti’nin egemenliğini,
Anayasa’nın koyduğu ilkelere göre, yetkili organları eliyle kullanacağının
- Devlet organlarının Türk Milleti adına
egemenliği kullanırken karmaşa yaratılmaması ve düzenin bozulmaması
için, tüm çağdaş parlamenter demokrasilerde olduğu gibi, erkler ayrılığı
ilkesinin benimsendiği, erkler ayrılığının, belli Devlet yetki
ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar
bir işbölümü olduğunun vurgulandığı, egemenliği kullanan Devlet
organları arasında üstünlük bulunmadığı, üstünlüğün Anayasa ve
yasalarda olduğunun belirtildiği,
- Anayasaya göre, egemenliği Türk Milleti
adına kullanacak üç erkin, yasama, yürütme ve yargı olduğu; bu erklerden
her birinin milli egemenliği kendi görev alanı ile sınırlı biçimde
kullanacağı, nitekim, Anayasa’nın 7, 8 ve 9 uncu maddelerinde yasama,
yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki alanının net olarak belirlenmiş
olduğu,
- Anayasa koyucunun, erklerin, özellikle
yasama ve yürütme erklerinin, Anayasa’da yer verilen işbirliği ve
denetime ilişkin kurallar dışında, görev ve yetki yönünden kesin
ayrılıklarını benimsediği,
- Anayasa’nın üçüncü kısmında Cumhuriyetin
temel organlarının düzenlendiği; bu kısmın birinci bölümünde Yasamaya,
ikinci bölümünde de Yürütmeye ilişkin düzenlemelere yer verildiği,
Yasama bölümünde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu, görev
ve yetkileri, etkinlikleri, bilgi edinme ve denetim yolları, seçimler
ve milletvekillerine ilişkin düzenlemelerin bulunduğu; yürütme
bölümünde ise, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve “idare”ye ilişkin
kurallara yer verilmiş olduğu, İdarenin Anayasa’nın yürütme bölümünde
yer aldığı, dolayısıyla anayasal sistemin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ne bağlı, idarenin eylem, işlem, tutum ve davranışlarını
inceleyip, araştıran bir kurum oluşturulmasına imkan tanımadığı,
- Yasamanın yürütmeyi denetlemesinin,
yalnızca siyasal denetimi kapsadığı ve denetim yollarının Anayasa’nın
“Yasama” bölümünün 98-100 üncü maddelerinde düzenlenmiş olduğu,
- Anayasa’nın 87 nci maddesinde, idarenin
eylem ve işlemlerinin incelenip araştırılmasının Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin görev ve yetkileri arasında sayılmadığı, ayrıca,
Anayasa’nın 125 inci maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin
yargı denetimine tabi olduğunun yer aldığı, İdarenin eylem ve işlemlerinin
yargısal denetim dışında incelenip araştırılmasının, ancak yürütmenin
kendi içinde oluşturacağı denetim kurum ya da birimleriyle olanaklı
olduğu,
- Bugünkü anayasal sistemin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi’ne bağlı bir Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmasına
olanak vermediği,
- Yasama ve yargı erklerinin işlem, eylem
ve etkinliklerinin; hem idare kapsamında olmaması, hem de anayasal
sistemin izin vermemesi nedeniyle Kurum’un görev kapsamına girmediği;
ayrıca, Anayasa’nın 105, 125 ve 159 uncu maddelerinde yargı denetimi
dışında tutulan işlem, karar ve emirlerin, yasa ile Kamu Denetçiliği
Kurumu’nun görev kapsamına alınmasının anayasal kuralların özüne
ters düştüğü; Anayasal konumu ve Devletin ve yürütmenin başı olması
sıfatı nedeniyle, Cumhurbaşkanının işlem, emir ve kararlarının
Yasa kapsamına alınmasına engel oluşturduğu; dolayısıyla anayasal
düzen ve kurallar nedeniyle yasa kapsamına alınamayacak konuların,
yasa kapsamında olduğu izleniminin verilip istisna olarak düzenlenmesinin,
hukuk devleti ilkesinin önemli konularından olan yasa yapma tekniğine
uygun olmadığı ve Anayasa’nın 2 nci maddesine aykırı düştüğü,
- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev
ve yetkilerinin Anayasa’nın 87 nci maddesinde tek tek sayıldığı, Kurumun
asli ve sürekli görevlerini yerine getirecek Başdenetçi ve denetçilerin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nca seçilmesi konusunun
ise anılan Anayasa maddesinde yer
almadığı; bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 87 nci maddede
belirtilen görev ve yetkilerin dışına çıkmasının olanaklı olmadığı;
Anayasa’nın bu maddesinde ve diğer maddelerinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ne kamu görevlilerini seçme ya da atama görev ve yetkisi
veren açık bir kuralın bulunmadığı; dolayısıyla, yasayla da Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ne böyle bir yetkinin verilemeyeceği,
- Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman
yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usullerin
yönetmelikle düzenlenmesinin öngörüldüğü;
Anayasa’nın 128 inci maddesinde; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle
yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği
belirtilerek, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceğinin
hükme bağlandığı; Kurum’da çalıştırılacak uzman ve uzman yardımcılarının
da, kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yerine
getiren kamu görevlileri olduğunun açık olduğu, bu durumda, Kurum’da çalıştırılacak
uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışma ilke ve yöntemlerinin
yasayla düzenlenmesi gerekirken, bu konuların yönetmeliğe bırakılmasının
Anayasa’nın 128 inci maddesiyle bağdaşmadığı, bu düzenlemenin aynı zamanda yasama
yetkisinin devredilmezliği ilkesi gereği, Anayasa’nın 7 nci maddesine
de aykırı düştüğü,
şeklinde
özetlenebilecek değerlendirmeleri sonucunda, 5521 sayılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 3, 4, 9, 11, 13, 15, 22, 26, 30, 33, geçici
1 ve 41 inci maddeleri Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha
görüşülmesini teminen, Anayasanın 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca
iade edilmiştir.
Komisyonumuzda,
Yasanın sadece Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilen 3, 4, 9,
11, 13, 15, 22, 26, 30, 33, geçici 1 ve 41 inci maddelerinin görüşülmesine
ilişkin bir önerge kabul edilmiştir.
Kanunun
geri gönderilen maddeleri üzerinden yapılan görüşmelerde;
- Kamu
Denetçiliği Kurumunun oluşturulmasının
ülkemiz açısından çok önemli olduğu ve böyle bir Kuruma ihtiyaç bulunduğu,
- Kamu
Denetçiliği Kurumunun yargılama ve soruşturma yetkisinin bulunmaması
nedeniyle yargının ve yürütmenin yerini almasının söz konusu olmadığı;
Kurumun yalnızca araştırma ve inceleme yaparak idareye önerilerde
bulunma yetkisinin olduğu; dolayısıy
- Anayasalarda
ayrıntılı düzenlemelerin yer almasının söz konusu olamayacağı;
genel olarak Anayasalarda devlet örgütlenmesi ile insan hak ve hürriyetleri
gibi temel konuların düzenlendiği; çağdaş gelişmelerle birlikte
yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasıy
- Anayasa
hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, Anayasada yer almayan konularda
da yasalarla düzenlemeler yapmanın mümkün olduğu,
- Yasama
organının idareyi denetleyecek çeşitli yöntemler benimseyebileceği ve bu
yöntemlerden biri olarak da idarenin iş ve işlemleri konusunda
araştırma ve inceleme yapıp önerilerde bulunabilecek bağımsız
bir Kurum oluşturmak yöntemini benimsenmesinin doğal karşılanması
gerektiği,
- Anayasaların
insan hak ve hürriyetlerini güvence altına alan temel metinler olduğu,
Kamu Denetçiliği Kurumu gibi müesseselerin de anayasalarca güvence
altına alınan bu hak ve hürriyetlerin en etkin şekilde kullanılabilmesi
hususunda vatandaşlara yardımcı oldukları, Anayasada teminat
altına alınan güvencelerin hayata geçirilmesinde rol alacak kurumların
oluşturulmasının Anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceği,
- Parlamenter
demokratik sistemlerde parlamento denetimi mekanizmasının büyük
önem arz ettiği, ancak çeşitli nedenlerle bu mekanizmanın etkin
olarak işletilemediği; bağımsız bir Kamu Denetçiliği Kurumunun
bu denetimin gerçekleştirilmesinde çok önemli katkıları olacağı,
- Anayasanın,
yasama organına böyle bir denetim mekanizması oluşturması hususunda
yetki vermediği ve Kamu Denetçiliği Kurumu’nun anayasal dayanak
olmadan kurulamayacağı,
- Yasama
organının yalnızca siyasal denetim yetkisinin bulunduğu, dolayısıyla
doğrudan idareyi denetleyecek bir kurum kurmasının doğru olmadığı,
-
TBMM’nin görev ve yetkilerinin Anayasada tadat edildiği, TBMM’ye yasalarla
bunların dışında yeni görevlerin
verilemeyeceği,
şeklindeki
görüş ve eleştirileri müteakiben, Hükümet adına yapılan açıklamalarda;
- Kurumun
klasik bir denetim anlayışı dışında idarenin işleyişiyle ilgili
şikayetleri belli yönlerden araştırıp inceleyerek idareye önerilerde
bulunacağı,
- 1997
yılından beri Tasarı üzerinde çalışmaların yürütüldüğü, uzun ve kapsamlı çalışmalar neticesinde
böyle bir Kurumun oluşturulması için anayasal dayanağın bulunmasının
zorunlu olmadığı; ancak, anayasal dayanağın olmasınının Kurumu
güçlendireceği sonucuna varıldığı,
-Yapılan düzenlemenin yargının bir alternatifi
olmadığı, Kurumun yargıya ilişkin bir yetkiyi de kullanmayacağı,
yalnızca yargının yükünü hafifleteceği ve tamamlayıcısı olacağı,
- Avrupa’da
kamu denetçiliği kurumlarının görev alanlarının son derece geniş
olduğu ve istisna teşkil
- Kamu
Denetçiliği Kurumunun kendisinden beklenen işlevi yerine getirebilmesi için TBMM’ye bağlı olmasının
ve denetçilerin parlamento tarafından seçilmesinin yararlı olacağı,
ayrıca bu durumun Kuruma güç katacağı, dünya uygulamalarında da
pek çok ombudsman seçiminin parlamentolar tarafından yapıldığı,
- Kamu
Denetçiliği Kurumunun Avrupa Birliğinin isteği üzerine oluşturulmadığı;
ülkemiz ve kendi insanımız için gerekli
olduğuna inanıldığı için böyle bir kurumun oluşturulduğu,
ifade
edilmiştir.
Yapılan
görüşmelerin ardından, Kanunun geri gönderilen 3, 4, 9, 11, 13, 15, 22, 26, 30, 33, geçici
1 ve 41 inci maddeleri Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz,
Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile
arz olunur.
|
|
Başkan |
Sözcü |
Üye |
|
|
Sait Açba |
Sabahattin Yıldız |
Mehmet Zekai Özcan |
|
|
Afyonkarahisar |
Muş |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Deveciler |
Ali Osman Sali |
|
|
Aydın |
Balıkesir |
Balıkesir |
|
|
(Ayrışık oy yazım ektedir) |
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Osman Nuri Filiz |
Muhsin Koçyiğit |
Alaattin Büyükkaya |
|
|
Denizli |
Diyarbakır |
İstanbul |
|
|
|
(Karşı oy ekte) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
Birgen Keleş |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
(Ayrışık oy yazım ektedir) |
(Karşı oy yazım ektedir) |
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
M. Mustafa Açıkalın |
Bülent Baratalı |
Selami Yiğit |
|
|
İstanbul |
İzmir |
|
|
|
|
(Ayrışık oy yazım ektedir) |
(Karşı oy ekte) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mustafa Elitaş |
Taner Yıldız |
Muzaffer Baştopçu |
|
|
|
|
Kocaeli |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mustafa Ünaldı |
Gürol Ergin |
O. Seyfi Terzibaşıoğlu |
|
|
|
Muğla |
Muğla |
|
|
|
(Karşı oy yazımız ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Osman Seyfi |
Cemal Uysal |
Kazım Türkmen |
|
|
Nevşehir |
Ordu |
Ordu |
|
|
|
|
(Karşı oy ek.) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
İmdat Sütlüoğlu |
Musa Uzunkaya |
Sabahattin Cevheri |
|
|
Rize |
|
Şanlıurfa |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Enis Tütüncü |
M. Ergun Dağcıoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Tekirdağ |
Tokat |
|
|
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
AYRIŞIK
OY
Anayasanın 89 ve 104. maddeleri
uyarınca 3, 4, 9, 11, 13, 15, 22, 26, 30,33 geçici 1 ve 41. maddelerinin
tekrar görüşülmesi için Sayın Cumhurbaşkanınca TBMM Başkanlığına
gönderilen Kamu Denetçiliği Kurumu Yasası, Komisyonda hiçbir değişiklik
yapılmadan aynen geçirilmiştir. Oysa Cumhurbaşkanlığının iade
gerekçesi dikkatlice okunduğunda, gerekçenin Kamu Denetçiliği
Kurumunun daha sağlıklı oluşturulmasına yönelik olduğu açıkça
görülür. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı, “Yasa koyucunun, kuşkusuz,
hukukun evrensel ilkelerine ve Anayasaya uygun olmak koşuluyla
her konuda yasal düzenleme yapmaya yetkisi vardır” belirlemesini
yapmıştır. Ama maalesef Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçeleri
hiç dikkate alınmadığı gibi, Yasa Komisyonda yeterince de tartışılmamıştır.
AB İlerleme Raporunun yayımına
yetiştirilmesi amacıyla alelacele Yasa çıkarmanın TBMM’nin onuruyla
bağdaşmadığı açıktır. Kaldı ki, Kamu Denetçiliği Kurumunun oluşması
konusunda gerek siyasal partilerde ve gerekse toplumda ortak bir görüş
oluşmuş durumdadır. Bugün hiçbir siyasal parti, sivil toplum örgütü,
üniversiteler, meslek kuruluşları kamu denetçiliğinin oluşturulmasına
karşı çıkmamaktadır. Ama AKP, bu olumlu tabloyu değerlendirmemiş,
adeta AB’nin dayatmalarına boyun eğerek, kendi anlayışına uygun
bir kamu denetçiliği kurumu oluşturmaya çalışmıştır. Böyle bir anlayışın
doğal sonucu olarak, Türkiye için çok önemli olan bir Kurumun sağlıklı
oluşturulmasının yolları adeta kapatılmıştır.
Mevcut Yasanın pek çok maddesi
açıkça Anayasaya aykırıdır. Bu konu Sayın Cumhurbaşkanının iade
gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi Kararları da örnek verilerek
açıkça belirtilmiştir. O kadar ki, TBMM’ye bağlı bir Kurum oluşturulmakta
ve bu Kurumun üyelerini TBMM seçmekte. Ama Anayasanın 87. maddesinde
TBMM’nin böyle bir görevi yok. Ayrıca TBMM’nin seçtiği denetçiler
TBMM Genel Kurulunda yemin edecekler. Niçin TBMM Genel Kurulunda?
Oluşturulan Kurum bir Anayasal kurul değil ki, üyeleri gelip TBMM Genel
Kurulunda yemin etsinler. Seçilme süreci Anayasaya aykırı olan
bir kişinin, TBMM Genel Kurulunda yemin etmesinin hiçbir mantığı
yoktur.
Oluşturulan Kurumun görevleri
Yasanın 9. maddesinde şöyle tanımlanmıştır. “Kurum, idarenin işleyişi
ile ilgili şikayet üzerine, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasada belirtilen
nitelikleri çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemleri
ile tutum ve davranışlarını; adalet anlayışı içinde, insan haklarına
saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek,
araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.” Adalet
anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uyacak olan Kurumun kendisi,
Anayasaya aykırı olarak oluşturuluyor. Böyle bir anlayışla kamu
denetçiliğinin yansız görev yapması, her şeyden önce halka güven
vermesi olanaklı mı? Kuşkusuz ki hayır.
Kamu Denetçiliği Kurumunun hiçbir
yaptırımı yok. Olmaması da gerekir. Çünkü bu kurum öneri yapmaktadır.
Bu Kurumun yaptırımı, saygınlığından kaynaklanacaktır. Aldığı
kararlar, yaptığı araştırmalar ve sonuçta yapacağı öneriler saygınlığının
gereği olarak siyasal düzeyde de, bürokratik düzeyde de
AKP Grubu bu Yasayı aynen Parlamentodan
geçirerek, yasalaşma sürecini tamamlarsa, örneğin yargı kararlarını
uygulamadığı için veya yolsuzluk yaptığı için 6 aydan az mahkumiyet
cezası alan bir kişi de kamu denetçisi olabilecektir. Bu mantığı
kamu denetçiliği ile bağdaştıran bir düşüncenin, oluşturulan Kurumun
saygınlığına daha başlangıçta darbe vurduğu açık değil midir?
Kamu denetçisinin adaylık ve seçim
sürecinin de sağlıklı olmadığı açıktır. Tümüyle siyasal iktidarın
yönlendirmesiyle adayın belirlendiği bir süreç esas alınmıştır. Oysa
bu sürecin içinde, birer aydınlanma kurumu olan Üniversitelerin
bulunması gerekirdi.
Dokunulmazlık konusunda halka
verdiği sözlerden dönen bir siyasal iktidarın, hemen hemen her ortamda,
“Biz dokunulmazlıkların kaldırılmasından yanayız. Ama sadece siyasilerin
değil, kamudaki tüm mevki sahiplerinin, yargı mensuplarının, sivil
ve askeri yetkililerin de dokunulmazlıklarının kaldırılmasını
istiyoruz. Bunların hepsini birden kaldıralım” söyleminde bulunan
AKP, bu Yasa ile yeni dokunulmazlıklar getiriyor. Yasa ile Başdenetçi
ile denetçilerin görevleri nedeniyle bir suç işlediklerinde haklarında
ceza kovuşturması yapılması TBMM Başkanının iznine bağlanıyor.
Bu tür ayrıcalıkları kaldıracağını beyan edenler, niçin acaba yeni
yeni ayrıcalıklar getiriyorlar? Çünkü AKP dokunulmazlıklar konusunda
ne kadar samimi değilse, herkesin dokunulmazlığını kaldıracağız
söyleminde de o kadar samimi değildir. Yasadaki bu düzenleme bunun
çok açık bir göstergesidir.
Yasanın bir diğer garipliği de yürütme
maddesidir. Yasaya göre “Bu Kanunun Başdenetçi ve denetçilerin
seçim ve görevden alınmaları ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük
Millet Meclisi, diğer hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.” Yasanın
Bakanlar Kurulunu ilgilendiren hiçbir maddesi yok. Kurumun Bütçesi
için ödenek dahi TBMM Bütçesine konmaktadır. Suç işleyen denetçi
hakkında soruşturma açma iznini de TBMM Başkanı vermektedir. Bu
çifte yürütmeyi anlamak gerçekten de mümkün olamamıştır. Sayın Bakan
da Plan ve Bütçe Komisyonunda doyurucu hiç bir açıklama yapmamış,
yapamamıştır.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Kemal Kılıçdaroğlu |
Gürol Ergin |
|
|
|
İstanbul |
Muğla |
|
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
|
Kazım Türkmen |
Enis Tütüncü |
Bülent Baratalı |
|
|
Ordu |
Tekirdağ |
İzmir |
KARŞI OY YAZISI
1. Anayasal sisteme göre, idarenin
eylem, işlem, tutum ve davranışlarını inceleyip, araştıran bir kurumun
TBMM'ye bağlı olarak oluşturulması mümkün değildir.
2. 5521 sayılı Yasanın 9. maddesinde;
"1) Kurum, idarenin işleyişi
ile ilgili şikayet üzerine, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasada belirtilen
nitelikleri çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemleri
ile tutum ve davranışlarını; adalet anlayışı içinde, insan haklarına
saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek,
araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.
2) Ancak;
a) Cumhurbaşkanının tek başına
yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler,
b) Yasama yetkisinin kullanılmasına
ilişkin işlemler,
c) Yargı faaliyetlerine ilişkin
işlemler ile yargı mensuplarının işlem ve eylemleri,
ç) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
salt askeri hizmete ilişkin faaliyetleri,
Kurumun görev alanı dışındadır."
denilmektedir.
9. maddenin birinci fıkrasına göre,
idarenin her türlü eylem ve işlemi ile tutum ve davranışına ilişkin
şikayetler Kurumun görev kapsamındadır. Bilindiği üzere, idare
merkezi yönetim ve yerinden yönetim örgütlerinden oluşmaktadır
ve yürütme erki içindedir. İdare yürütmenin siyasal olmayan, kamu
görevinin yürütülmesi için örgütlenen bölümüdür.
Yasama ve yargı erklerinin işlem,
eylem ve etkinlikleri hem "idare" kapsamında olmadığı
için hem de Anayasal sistem izin vermediğinden, Kurumun görev kapsamına
girmemektedir.
9. maddenin ikinci fıkrası ile Anayasa'nın
105, 125 ve 159. maddelerinde yargı denetimi dışında tutulan işlem,
karar ve emirler, sanki Yasa ile Kamu Denetçiliği Kurumunun görev
kapsamına girebilirmiş gibi ele alınmakta ve istisna kapsamında
gösterilmektedir. Örneğin; Cumhurbaşkanının Başbakan ve ilgili
Bakanın imzası ile yapabileceği işlemlerin Kamu Denetçiliği Kurumunun
görev kapsamına girebileceği izlenimi yaratılmaktadır. Oysa,
Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine
Anayasa Mahkemesi dahil yargı mercilerine başvurulamayacağı
gibi, Cumhurbaşkanının Başbakan ve ilgili Bakan tarafından da imzalanan
işlemlerinden ve kararlarından da sadece Başbakan ve ilgili Bakan
sorumludur.
Nitekim Anayasa'nın 105. maddesi;
"Cumhurbaşkanının, Anayasa
ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili Bakanın imzalarına gerek
olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki
bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan
Başbakan ve ilgili Bakan sorumludur.
Cumhurbaşkanının resen imzaladığı
kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine
başvurulamaz.
Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten
dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte
birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği
kararla suçlandırılır." demektedir.
Açıktır ki Cumhurbaşkanı, Anayasal
konumu nedeni ile, tek başına veya Başbakan ve ilgili Bakanın imzası
ile aldığı kararlardan sorumlu değildir.
Anayasal düzen ve kurallar nedeni
ile Yasa kapsamına alınamayacak konuların sanki Yasa kapsamında
imiş gibi istisna olarak düzenlenmesi, yasa yapma tekniği ile bağdaşmadığı
gibi, öngörülemeyen bir karışıklığa ve özenle korunması gereken
kurumları yıpratma çabalarına da yol açabilir.
Birgen Keleş
İstanbul
AYRIŞIK
OY
Dünyada
ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde, “idari yargı” işlevi görmek üzere
kurulan “Kamu Denetçiliği” sistemi, bugün Avrupa Birliği ülkelerinin tümü dahil
olmak üzere 120’yi aşkın ülkede uygulanmakta, idarenin vatandaş ile
ilişkilerinden kaynaklanan şikayetlerin incelenip giderilmesinde önemli rol
üstlenmektedir.
Anayasa’nın
125. maddesi gereğince, “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı
yolu açık olmakla” birlikte, idarenin eylem ve işlemlerinin yanı sıra tutum ve
davranışlarına ilişkin ortaya çıkabilecek aksaklıkların giderilmesinde, saygın,
bağımsız ve etkin bir kuruma gereksinim olduğu açıktır. Bu anlamda,
oluşturulmak istenen Kamu Denetçiliği
Kurumu, vatandaşın idareye ilişkin şikayetlerinin giderilmesinde zaman
ve maddi kayıpların önüne geçerek idari yargının yükünü hafifletecek, daha
etkin bir işleyişin sağlanmasında önemli rol oynayacaktır.
Avrupa
Birliği uyum süreci kapsamında gündeme getirilen ve TBMM Genel Kurulu’nda kabul
edilen 5521 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, Cumhurbaşkanı Sayın A.
Necdet Sezer tarafından, “Anayasaya aykırı” bulunarak geri gönderilmiştir.
Cumhurbaşkanı
Sn. Sezer’in geri gönderme gerekçesinde de belirttiği üzere; TBMM’ye bağlı,
kamu tüzel kişiliğine sahip, özel bütçeli Kamu Denetçiliği Kurumu
oluşturulmasının Anayasal dayanağı bulunmamaktadır. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun
etkin olabilmesi için tam anlamı ile siyasi etkilerden uzak, bağımsız ve saygın
hale getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Oysa, Anayasal dayanaktan yoksun
olarak oluşturulan Kamu Denetçiliği Kurumu, Anayasa’nın 6. maddesinin 3.
fıkrasının, “Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini
kullanamaz” hükmü karşısında etkin çalışamayacak, işlevini sağlıklı biçimde
yerine getiremeyecektir.
Anayasamıza
göre, yasama, yürütme ve yargı organlarının görev ve yetki alanları açık bir
biçimde birbirinden ayrılarak belirlenmiştir. Yasama yetki ve görevini Türkiye
Büyük Millet Meclisi, yürütmeyi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu, yargı görev
ve yetkisini ise bağımsız mahkemeler kullanmaktadır.
Anayasa’nın
yasama ile ilgili birinci bölümünde TBMM’nin görev ve yetkileri, denetim
yolları seçim ve milletvekillerine ilişkin düzenlemeler ayrıntılı bir biçimde
yer almaktadır. Anayasanın yasama faaliyetleri ile ilgili bu bölümünde TBMM’nin
görev ve yetkileri arasında “İdare’nin eylem, işlem, tutum ve davranışlarını
inceleyip araştıracak” bir kurum oluşturulması sayılmamıştır. Bu nedenle 5521
sayılı Kamu Denetçiliği Yasasının, 3, 4, 11, 15, 13, 22, 33 ve 41. maddelerinin
anayasal dayanağı yoktur.
Kaldı
ki; Anayasa Mahkemesi; TBMM’nin görev ve yetkilerinin Anayasa’nın 87.
maddesinde sayıldığından hareketle, TBMM’nin yasama organları dışındaki
organlara üye seçme görev ve yetkisinin bulunmadığı kararı almış, TBMM çatısı
altında farklı kurumlara üye seçimi yapılabilmesini “O kurum ile TBMM arasında
anayasal sistemden kaynaklanan bir ilişkinin olması” şartına bağlamıştır. Bu
çerçevede Anayasa Mahkemesi RTÜK üyelerinin TBMM tarafından seçilmesine ilişkin
yasa hükümlerini de iptal etmiş, Sayıştay ve RTÜK üyelerinin TBMM tarafından
seçimi ancak anayasa değişikliği ile mümkün hale getirilmiştir. Gerekli anayasa
değişiklikleri yapılmadan çıkarılmaya çalışılan Kamu Denetçiliği Kurumu
yasasının da Sayıştay ve RTÜK yasaları gibi Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası
konusu olması muhtemeldir.
Dünyadaki
uygulamalarında Kamu Denetçiliği Kurumu, “ulusal güvenlik” dışında her konuda
inceleme yapan, yasalardaki eksiklikleri gidermek üzere yasal düzenleme
önerebilen, hatta bazı yasaların iptali için yüksek yargıya başvuran bir kurum
olarak düzenlenmiştir. Anayasal statüye kavuşturulması gereken Kamu Denetçiliği
Kurumu’nun görev ve yetki alanı, gerekli gördüğü yasal düzenlemeleri
önerebilecek şekilde genişletilmelidir.
Kamu
Denetçiliği Yasasının 18. maddesi’nin 2. fıkrasında yer alan “.. devlet sırrı
veya ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst
makam veya kurulunda gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebilir” hükmü
vatandaşın şikayetlerine konu olan idarenin aleyhine olabilecek bilgi ya da
belgeleri Kamu Denetçiliği Kurumu’ndan esirgeme yolunu açacak, idareye ilişkin
birçok inceleme “devlet sırrı” veya “ticari sır” engeline takılacak, bu durum
da Kamu Denetçiliği Kurumu’nun işleyişini olumsuz yönde etkileyecektir.
Kamu
Denetçiliği Kurumu oluşturulmasına yönelik yasal düzenlemenin, Kurum’un görev
ve yetki alanının genişletecek bir anayasa değişikliği ile birlikte ele
alınması görüşündeyiz.
Selami Yiğit Muhsin
Koçyiğit
ANAYASANIN
89 UNCU VE 104 ÜNCÜ MADDELERİ GEREĞİNCE CUMHURBAŞKANINCA BİR DAHA
GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE GERİ GÖNDERİLEN KANUN
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
KANUNU
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
Amaç
MADDE 1- (1) Bu
Kanunun amacı; gerçek ve tüzel kişilerin idarenin işleyişi ile ilgili
şikâyetlerini, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasada belirtilen nitelikleri
çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve
davranışlarını; adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı,
hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak
ve idareye önerilerde bulunmak üzere Kamu Denetçiliği Kurumunu
oluşturmaktır.
Kapsam
MADDE 2- (1)
Bu Kanun, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluş, görev ve çalışma
usûllerine ilişkin ilkeler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin
niteliklerine, seçimlerine, özlük haklarına ve Kurum personelinin
atanmaları ile özlük haklarına ilişkin hükümleri kapsar.
Tanımlar
MADDE 3- (1)
Bu Kanunda geçen;
a) Kurum:
Kamu Denetçiliği Kurumunu,
b) Kurul:
Kamu Denetçiliği Kurulunu,
c) Başdenetçilik:
Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçiliğini,
ç) Başdenetçi:
Kamu Başdenetçisini,
d) Denetçi:
Kamu denetçisini,
e) Genel
Kurul: Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu,
f) Başkanlık:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını,
g) Komisyon:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,
ğ) İdare:
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik
kurumlarını, mahallî idareleri, mahallî idarelerin bağlı idarelerini,
mahallî idare birliklerini, döner sermayeli kuruluşları, kanunlarla
kurulan fonları, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşları, sermayesinin
yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlar ile bunlara bağlı
ortaklıklar ve müesseseleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarını, kamu hizmeti yürüten özel hukuk tüzel kişilerini,
ifade
eder.
(2) Dilekçe
Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibi, Dilekçe
Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuruluş, Görev ve Çalışma İlkeleri
Kuruluş
MADDE 4- (1)
Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek amacıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini
haiz, özel bütçeli ve merkezi Ankara'da bulunan Kamu Denetçiliği
Kurumu kurulmuştur.
(2) Kurum,
Başdenetçilik ve Kuruldan oluşur.
(3) Kurumda,
bir Başdenetçi ve en fazla on denetçi ile Genel Sekreter, uzman, uzman
yardımcıları ve diğer personel görev yapar.
(4) Kurum,
gerekli gördüğü yerlerde büro açabilir.
Başdenetçilik
MADDE 5- (1)
Başdenetçilik, Başdenetçi ve Başdenetçivekilinden oluşur.
(2) Kurum,
Başdenetçi tarafından yönetilir ve temsil edilir.
Başdenetçivekili
MADDE 6- (1)
Başdenetçivekili, Başdenetçi tarafından denetçiler arasından
seçilir.
(2)
Başdenetçivekili, Başdenetçinin yokluğunda ona vekâlet eder.
Kamu Denetçiliği Kurulu, görevleri,
toplantı ve karar yeter sayısı
MADDE 7- (1)
Kurul; Başdenetçi, Başdenetçivekili
ve denetçilerden oluşur.
(2) Kurulun
görevleri:
a) Kanunun
uygulanmasına ilişkin yönetmelikleri çıkarmak.
b) Yıllık
raporu hazırlamak.
c) Yıllık
raporu beklemeksizin gerek gördüğü konularda özel rapor hazırlamak.
ç) Raporları
kamuoyuna duyurmak.
(3) Kuru
(4) Kurul,
Başdenetçinin başkanlığında denetçilerin beşte üçünün katılımı
ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır.
Çalışma ilkeleri
MADDE 8- (1)
Başdenetçi, denetçiler arasında işbirliğini sağlar ve bunların
uyumlu çalışmasını gözetir.
(2) Denetçiler,
Kurul halinde incelenmesi gereken konular dışında, Başdenetçi
tarafından görevlendirildikleri konu ve/veya alanlarda tek başlarına
çalışır ve önerilerde bulunurlar.
(3) Kurulca
karara bağlanacak konular ile denetçilerin Başdenetçi tarafından
görevlendirilecekleri konu ve/veya alanlara ve aralarındaki iş
bölümüne ilişkin ilkeler ile bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar,
Kurulca
Görev
MADDE 9- (1)
Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, Türkiye Cumhuriyetinin
Anayasada belirtilen nitelikleri çerçevesinde, idarenin her türlü
eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; adalet anlayışı
içinde, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden
incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.
(2) Ancak;
a) Cumhurbaşkanının
tek başına yaptığı işlemler ile re'sen imzaladığı kararlar ve emirler,
b) Yasama
yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler,
c) Yargı
faaliyetlerine ilişkin işlemler ile yargı mensuplarının işlem ve eylemleri,
ç)
Türk Silâhlı Kuvvetlerinin salt askerî hizmete ilişkin faaliyetleri,
Kurumun
görev alanı dışındadır.
Başdenetçi ve denetçilerin nitelikleri
MADDE 10- (1)
Başdenetçi veya denetçi seçilebilmek için aşağıdaki şartlar aranır:
a)
Türk vatandaşı olmak.
b) Seçimin
yapıldığı tarihte başdenetçi için 50, denetçi için 40 yaşını doldurmuş
olmak.
c)
Dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî
bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği
ç) Mesleği
ile ilgili olarak kamu kurum veya kuruluşlarında veya kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına kayıtlı olarak ya da özel sektörde
en az on yıl çalışmış olmak.
d) Kamu
haklarından yasaklı olmamak.
e) Görevini
devamlı yapmasına engel olabilecek vücut veya akıl hastalığı veya
vücut sakatlığı ile özürlü bulunmamak.
f) Başvuru
sırasında herhangi bir siyasî partiye üye olmamak.
g)
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı
altı ay veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış
olsa bile Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine,
millî savunmaya, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları
ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye
kullanma, hileli iflâs, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına
fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama
veya kaçakçılık suçlarından hükümlü bulunmamak.
Adaylık ve seçim
MADDE 11- (1)
Başdenetçi veya denetçilerden birinin görev süresinin bitmesinden
doksan gün önce, bu görevlerin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde
ise sona erme tarihinden itibaren onbeş gün içinde durum, Kurum tarafından
Başkanlığa bildirilir.
(2)
Başkanlık tarafından ilân edilen başvuru süresi içinde, 10 uncu maddede
yazılı nitelikleri taşıyanlardan, Başdenetçi veya denetçi aday
adayı olmak isteyenler Başkanlığa başvuruda bulunurlar.
(3) Komisyon,
Başdenetçi seçiminde başvuruda bulunan aday adayları arasından
üç adayı, denetçi seçiminde, başvuruda bulunan aday adayları arasından,
seçilecek denetçi sayısının üç katı kadar adayı, başvuru süresinin
bittiği tarihten itibaren otuz gün içinde belirleyerek Genel Kurula
sunulmak üzere Başkanlığa bildirir.
(4) Genel
Kurul, bildirim tarihinden itibaren otuz gün içinde, Başdenetçi ve
denetçi seçimlerine başlar.
(5)
Başdenetçi veya denetçi, üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile
seçilir. Birinci oylamada bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde
ikinci oylamaya geçilir. İkinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğunun
oyunu alan aday seçilmiş olur. Bu oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu
sağlanamadığı takdirde en çok oy alan adaylardan, seçilecek aday sayısının
iki katı kadar aday ile seçime gidilir. Üçüncü oylamada karar yeter
sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur. Birden fazla
denetçi seçimi yapılacağı durumlarda adaylar için birleşik oy pusulası
düzenlenir. Adayların adlarının karşısındaki özel yer işaretlenmek
suretiyle oy kullanılır. Seçilecek
üyelerin sayısından fazla verilen oylar geçersiz sayılır.
(6) Seçim,
Kurumun Başkanlığa başvuruda bulunduğu tarihten itibaren en geç
doksan gün içinde sonuçlandırılır.
(7) Bu
madde hükmü, denetçi sayısının ondan az olması ve denetçi sayısının
yetmediğinin Başdenetçi tarafından Başkanlığa bildirilmesi
hâlinde de uygulanır.
(8) Bu
maddede yer alan süreler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
olması veya araverme sırasında işlemez.
Bağımsızlık
MADDE 12- (1)
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Başdenetçiye ve denetçilere
görevleriyle ilgili olarak emir ve talimat veremez, genelge gönderemez,
tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Andiçme
MADDE 13- (1)
Başdenetçi ve denetçiler, görevlerine başlarken Genel Kurulda
aşağıdaki şekilde andiçerler:
"Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin varlığı ve bağımsızlığı ile vatanın ve
milletin bölünmez bütünlüğüne, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğine,
Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, hakkaniyete, demokrasiye, Atatürk
ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma,
millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından
ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma,
üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getireceğime büyük
Türk Milleti huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim."
Görev süresi
MADDE 14- (1)
Başdenetçi ve denetçilerin görev süreleri beş yıldır.
(2) İstifa,
ölüm veya görevden alınma gibi herhangi bir nedenle süresi bitmeden
görevinden ayrılan Başdenetçi veya denetçilerin yerine yeni seçilen
Başdenetçi veya denetçinin görev süresi de beş yıldır.
(3)
Bir dönem Başdenetçi veya denetçi olarak görev yapan bir kimse sadece
bir dönem daha Başdenetçi veya denetçi seçilebilir.
(4)
Başdenetçi veya denetçiliğe seçilenlerin görev yaptıkları sürede
eski görevleriyle olan ilişikleri kesilir. Ancak kamu görevlisi
iken Başdenetçiliğe veya denetçiliğe seçilenler, memuriyete giriş
şartlarını kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin
sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması veya görev sürelerinin
dolması durumunda otuz gün içinde eski kurumlarına başvurmaları
halinde ilgili bakan veya atamaya yetkili diğer makamlar tarafından
mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar. Belirtilen atama yapılırken
Başdenetçi veya denetçilerin Kurumda geçirdikleri süreler makam
veya hâkim sınıfından olup da yüksek hâkimlik tazminatını almaya
başladıktan sonra seçilenler için
yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde
geçmiş olarak değerlendirilir. Bu hükümler, akademik unvanların
kazanılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla üniversitelerden
gelen personel hakkında da uygulanır.
Görevden alınma ve görevin sona
ermesi
MADDE 15- (1)
Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan nitelikleri
taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra
kaybetmeleri halinde, bu durumun Komisyon tarafından tespit edilmesini
takiben Başdenetçi veya denetçinin görevinin sona ermesine Genel
Kurul tarafından görüşmesiz karar verilir.
(2) Seçilmeye
engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan Başdenetçi
veya denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulun
bilgisine sunulmasıyla, Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona
erer.
Başdenetçi ve denetçilerin malî
ve sosyal hakları
MADDE 16- (1)
Başdenetçiye Başbakanlık Müsteşarına; denetçilere Başbakanlık
müsteşar yardımcılarına uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara
ilişkin hükümler uygulanır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kuruma Başvuru ve Yapılacak İşlemler
Başvuru ve usûlü
MADDE 17- (1) Kuruma,
gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler. Yabancıların başvuru
hakkını kullanabilmeleri, karşılıklılık esasına bağlıdır.
(2)
Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri
veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı
ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini
içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, yönetmelikte belirlenecek
şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim
araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan
başvurulardan;
a) Belli
bir konuyu içermeyenler,
b) Yargı
organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış
uyuşmazlıklar,
c)
İkinci fıkrada belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri,
konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma,
illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da
başvurulabilir.
(5)
Başvurulardan herhangi bir ücret alınmaz.
(6) Kuruma,
idarî işlemlerde tebliğ tarihinden, idarî eylem, tutum ve davranışlarda
öğrenme tarihinden itibaren doksan gün içinde başvurulabilir. Başvuru
tarihi, dilekçenin Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği,
diğer hallerde başvurunun Kuruma ulaştığı tarihtir.
(7) Dava
açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava
açma süresini durdurur.
Bilgi ve belge istenmesi
MADDE 18- (1)
Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği
bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Bu süre içinde istenen bilgi
ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın vermeyenler hakkında Başdenetçi
veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci, disiplin soruşturması
açar.
(2) Ancak;
Devlet sırrı veya ticarî sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili
mercilerin en üst makam veya kurulunca gerekçesi belirtilmek suretiyle
verilmeyebilir.
Bilirkişi görevlendirilmesi ve
tanık dinlenmesi
MADDE 19- (1)
İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler
bilirkişi görevlendirebilir.
(2) Bilirkişi
olarak görevlendirilen kamu görevlilerine her inceleme ve araştırma
konusu için (500), diğer kişilere her inceleme ve araştırma konusu
için (1000) gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu
bulunacak miktarı geçmemek üzere görevlendirmeyi yapanın kararı
ile bilirkişi ücreti ödenir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi
bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaz.
(3) İnceleme
ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi, denetçiler veya
uzmanlar tanık ya da ilgili kişileri dinleyebilir.
İnceleme ve araştırma
MADDE 20- (1)
Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en
geç altı ay içinde sonuçlandırır.
(2) Kurum,
inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie
ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını
da gösterir.
(3) İlgili
merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya
Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde
bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.
Dava açma süresinin yeniden işlemeye
başlaması
MADDE 21- (1)
Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi halinde, durmuş olan dava
açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren
kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2)
Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek
(3) Kurumun,
inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay
içinde sonuçlandıramaması halinde de durmuş olan dava açma süresi
kaldığı yerden işlemeye başlar.
Kurulun raporları
MADDE 22- (1) Kurul,
her takvim yılı sonunda yürütülen faaliyetleri ve önerileri kapsayan
bir rapor hazırlayarak Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu görüşüp,
kendi kanaat ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel
Kurula sunulmak üzere Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel
Kurulda görüşülür.
(2) Kurulun
yıllık raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna
duyurulur.
(3) Kurul;
açıklanmasında fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin
her zaman kamuoyuna duyurabilir.
Açıklama yapma yetkisi
MADDE 23- (1)
Kurumun faaliyetleri hakkında açıklama yapmaya Başdenetçi yetkilidir.
Başdenetçi bu yetkisini Başdenetçivekiline devredebilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personele İlişkin Hükümler
Genel Sekreter
MADDE 24- (1)
Genel Sekreter, en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu,
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi görevlerde
on yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı
şartlara sahip olanlar arasından Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Genel
Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir. Malî iş ve hizmetler malî
hizmetler birimi eliyle yürütülür.
Kamu Denetçiliği Kurumu uzman
yardımcılığı
MADDE 25- (1)
Uzman yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler
de aranır:
a) En
az dört yıllık eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve
idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunlara
denkliği
b) Yapılacak
giriş sınavında başarılı olmak.
c) Sınavın
yapıldığı yılın ocak ayının ilk gününde otuz beş yaşını doldurmamış
olmak.
Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı
MADDE 26- (1)
25 inci maddeye göre uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl
çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına
girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli
Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan
veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından
bu puana denk puan almış olmak şartıy
(2) Uzman
yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik
sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve
çalışmalarına ilişkin esas ve usûller yönetmelikle düzenlenir.
Personelin atanması
MADDE 27- (1)
Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman
ve uzman yardımcısı dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu
Personeli Seçme Sınavını kazananlar arasından yapılır.
Personelin malî ve sosyal hakları
MADDE 28- (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel Sekreter
hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı
ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal
hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel
Sekretere Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal
hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki
personelin görevlendirilmesi
MADDE 29- (1)
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik
kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde,
mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla
kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin
yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet
teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar
ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının
izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler. Bu
şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı geçemez. Ancak
ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun bu konudaki
talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır.
Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli
sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve
özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde
de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan
süresinde yapılır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Kurumun gelirleri
MADDE 30- (1)
Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye
Büyük Millet Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek.
b) Diğer
gelirler.
Kurumda çalışanların statüsü ve
fazla çalışma ücreti
MADDE 31- (1)
Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında
Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum
personeline ve 29 uncu madde uyarınca Kurumda görevlendirilenlere,
Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan
personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi
tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir.
Yasaklar
MADDE 32- (1)
Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları
ile diğer personel, siyasî partilere üye olamazlar; herhangi bir siyasî
parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef alan bir
davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirken dil,
ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı yapamazlar;
görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri meslekî veya
ticarî sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamazlar,
kendilerinin veya başkalarının yararına kullanamazlar.
(2)
Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları;
kendilerinin, eşlerinin ve üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil)
(3)
Başdenetçi, denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları
ile diğer personel, bu görevleri süresince resmî veya özel hiçbir görev
alamazlar, ticaretle uğraşamazlar. Bilimsel yayınlarda bulunma,
görevleri veya meslekleri ile ilgili olarak davet edildikleri ulusal
veya uluslararası kongre, konferans ve benzeri toplantılara katılma,
derneklerde üyelik ve kâr amacı gütmeyen kooperatiflerde ortaklık
halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.
Başdenetçi veya denetçiler hakkında
ceza soruşturması ve kovuşturması usûlü
MADDE 33- (1)
Başdenetçi ve denetçilerin görevleri sebebiyle bir suç işledikleri
öne sürüldüğü takdirde haklarında ceza soruşturması ve kovuşturması
yapılabilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine
bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin karara karşı
itiraz mercii, Danıştayın ilgili dairesidir.
(2)
Başdenetçi ve denetçiler hakkındaki hazırlık soruşturması Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılır. Açılacak kamu davası,
Yargıtayın ilgili ceza dairesinde görülür. Temyiz mercii, Yargıtay
Ceza Genel Kuruludur.
(3) Bu
maddede hüküm bulunmayan hususlarda 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun
hükümleri uygulanır.
(4)
Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü
hâli genel hükümlere tâbidir.
Genel Sekreter ve personel hakkında
ceza soruşturması ve kovuşturması usûlü
MADDE 34- (1)
Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcılarının görevleri sebebiyle
bir suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde ceza soruşturması ve
kovuşturması yapılabilmesi, Başdenetçinin iznine bağlıdır.
İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin karara karşı itiraz mercii
Ankara Bölge İdare Mahkemesidir.
(2) Genel
Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel hakkındaki
hazırlık soruşturması, suçun işlendiği yer Cumhuriyet başsavcısı
veya görevlendireceği Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.
Açılacak kamu davası aynı yer mahkemesinde görülür.
(3) Bu
maddede hüküm bulunmayan hususlarda, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
(4)
Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü
hâli genel hükümlere tâbidir.
Emeklilik
MADDE 35- (1)
Başdenetçi, denetçiler, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları
ile diğer personel hakkında 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır.
(2)
Başdenetçi ve denetçiler hakkında Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
Bütçe ve harcama
MADDE 36- (1)
Kurumun bütçe ve harcama esas ve usûlleri 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine tâbidir.
(2)
5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelin “B) Özel Bütçeli Diğer
İdareler” bölümüne "29) Kamu Denetçiliği Kurumu" ibaresi
eklenmiştir.
Kadrolar
MADDE 37- (1)
Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III)
sayılı cetvele, Kamu Denetçiliği Kurumu bölümü olarak eklenmiştir.
MADDE 38- (1)
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36 ncı maddesinin "Ortak
Hükümler" bölümünün (A) bendinin değişik (11) numaralı fıkrasına, "Sosyal
Güvenlik Kurumu Müfettiş Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek
üzere "Kamu Denetçiliği Kurumu Uzman Yardımcıları" ibaresi
ve "Kaymakamlığa" ibaresinden sonra gelmek üzere "Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanlığına"
ibaresi eklenmiştir.
Yönetmelik
MADDE 39- (1)
Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kurul tarafından
hazırlanır ve Resmî Gazetede yayımlanır.
GEÇİCİ MADDE 1- (1)
İlk Başdenetçi ve en az beş denetçinin seçimi ile Kamu Denetçiliği
Kurumu kurulur.
(2) Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün sonra Başkanlık
tarafından Başdenetçi ve beş denetçi seçimi için aday adaylığı başvuru
süreci başlatılır ve 11 inci maddede öngörülen usûle uyularak seçim
sonuçlandırılır.
GEÇİCİ MADDE 2- (1)
Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
GEÇİCİ MADDE 3- (1)
İlk Başdenetçi ve denetçilerin seçimi tamamlandıktan sonra Başdenetçi
tarafından doksan gün içinde; bir defaya mahsus olmak ve ekli (1) sayılı
listede yer alan Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanlı serbest
kadro adedinin yüzde ellisini geçmemek üzere, 25 ve 26 ncı maddelerdeki
şartlar aranmaksızın, uzman olarak kamu kurum ve kuruluşlarından
atama yapılabilir.
(2) Şu
kadar ki, uzman olarak atanacakların Devlet Memurları Kanununun
48 inci maddesinde sayılan genel şartları taşımaları ve 25 inci maddenin birinci fıkrasının
(a) bendinde sayılan niteliklere ve mesleklerinde en az beş yıllık
deneyime sahip olmaları gerekir.
GEÇİCİ MADDE 4- (1)
Bu Kanun hükümleri, mahallî idarelerin eylem ve işlemleri ile tutum
ve davranışları hakkında, Kanun bütünüyle yürürlüğe girdikten
bir yıl sonra uygulanır.
Yürürlük
MADDE 40- (1)
Bu Kanunun 17 nci maddesi 1 Temmuz 2007, diğer maddeleri 1 Ekim
2006 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 41- (1)
Bu Kanunun Başdenetçi ve denetçilerin seçim ve görevden alınmaları
ile ilgili hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi, diğer hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
(1 )
SAYILI LİSTE
KURUMU:
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
TEŞKİLÂT:
MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
|
|
|
|
Serbest Kadro |
Tutulan Kadro |
|
|
Sınıfı |
Unvanı |
Derecesi |
Adedi |
Adedi |
Toplam |
|
GİH |
Kamu Başdenetçisi |
1 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçisi |
1 |
10 |
10 |
|
|
GİH |
Genel Sekreter |
1 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Hukuk Müşaviri |
1 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanı |
1 |
4 |
4 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanı |
2 |
3 |
3 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanı |
3 |
3 |
3 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanı |
4 |
3 |
3 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanı |
5 |
3 |
3 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanı |
7 |
17 |
17 |
|
|
GİH |
Kamu Denetçiliği Kurumu Uzman Yrd. |
9 |
16 |
16 |
|
|
GİH |
Malî Hizmetler Uzmanı |
4 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Şube Müdürü |
1 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Şef |
3 |
2 |
2 |
|
|
GiH |
Memur |
7 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Memur |
8 |
2 |
2 |
|
|
GİH |
Memur |
9 |
2 |
2 |
|
|
GİH |
Memur |
10 |
2 |
2 |
|
|
GİH |
Programcı |
2 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni |
7 |
4 |
4 |
|
|
GİH |
Kütüphaneci |
7 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Bilgisayar İşletmeni |
7 |
4 |
4 |
|
|
GİH |
Çözümleyici |
2 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Sekreter |
7 |
2 |
2 |
|
|
GİH |
Sekreter |
8 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Sekreter |
9 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Santral Memuru |
9 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Mutemet |
7 |
1 |
1 |
|
|
GİH |
Şoför |
10 |
4 |
4 |
|
|
THS |
Teknisyen |
8 |
1 |
1 |
|
|
YHS |
Hizmetli |
10 |
2 |
2 |
|
|
YHS |
Hizmetli |
11 |
2 |
2 |
|
|
YHS |
Dağıtıcı
|
11 |
1 |
1 |
|
|
TOPLAM |
|
100 |
100 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
KANUNU
MADDE
3- Kanunun 3 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
4- Kanunun 4 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
9- Kanunun 9 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
11- Kanunun 11 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
13- Kanunun 13 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
15- Kanunun 15 inci maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
22- Kanunun 22 nci maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
26- Kanunun 26 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
30- Kanunun 30 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen
MADDE
33- Kanunun 33 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen
GEÇİCİ MADDE
1-
Kanunun Geçici 1 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen
MADDE
41- Kanunun 41 inci maddesi Komisyonumuzca aynen