Dönem: 22 Yasama Yılı: 4
TBMM (S. Sayısı: 1189)
19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere
Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1206)
Not: Kanun; Başkanlıkça
Anayasa ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale edilmiştir.
|
|
T.C. |
|
|
|
Cumhurbaşkanlığı |
10/05/2006 |
|
|
Sayı :
B.01.0.KKB.01-18/A-5-2006-336 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İLGİ: 25.04.2006 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-10377/31449 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu'nca 19.04.2006 gününde kabul edilen 5489 sayılı "Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu" incelenmiştir.
1- Yasa ile, Devlet memurları ve diğer
kamu görevlileri, hizmet akdine dayalı ücretle çalışanlar, tarımsal işlerde
ücretle çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımsal alanda kendi hesabına
çalışanları kapsayan beş ayrı emeklilik rejiminin, aktüeryal olarak hak ve
yükümlülüklerin eşit olacağı tek emeklilik rejiminde buluşturulması
amaçlanmaktadır.
Yasa, sosyal sigortalar ile genel sağlık
sigortasından yararlanacak kişileri, işverenleri, sağlık hizmeti sunucularını,
bu Yasa'nın uygulanması yönünden gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel
hukuk tüzelkişilerini ve tüzelkişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları
kapsamaktadır.
Yasa'da, sosyal sigortalar ile genel
sağlık sigortası yönünden kişileri güvenceye alacak düzenlemeler yapılmaktadır.
Bu bağlamda, Yasa'da, sigortalardan yararlanacak kişiler ve sağlanacak haklar,
bu haklardan yararlanma koşulları, finansman ve karşılanma yöntemleri
belirlenmekte, sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişine
ilişkin ilke ve yöntemlere yer verilmektedir.
Yasa'nın incelenmesine geçilmeden önce,
Anayasa'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri arasında sayılan sosyal devlet
ilkesi ve herkes için öngörülen sosyal güvenlik hakkı üzerinde durulması
gerekmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye
Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, ulusal dayanışma ve adalet anlayışı içinde,
insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen
temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu
belirtilmiş; "sosyal devlet" niteliği, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel
nitelikleri arasında sayılmıştır.
Madde gerekçesinde belirtildiği gibi,
sosyal devlet, çalışan, ancak, çalışması karşılığı elde ettiği ürün ile mutlu
olabilmek için tasarladığı maddi ve manevi değerlere ulaşamayan kişilere
yardımcı olmayı ilke edinen devlettir.
Sosyal devlet, bireyin huzur ve gönencini
gerçekleştiren ve güvenceye alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve
sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, çalışanların insanca yaşaması
ve çalışma yaşamının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, ekonomik ve mali
önlemleri alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve ulusal gelirin
adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı önlemleri alan, adaletli bir hukuk
düzeni kuran ve bunu sürdürmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı devlettir.
Anayasa Mahkemesi'nin konuya ilişkin tüm kararlarına
egemen olan görüşe göre de, sosyal devletin görevi, kişinin doğuştan sahip
olduğu onurlu bir yaşam sürdürmesini, maddi ve manevi varlığını bu yönde
geliştirmesi için gerekli koşulları, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak
gerçek eşitliği, yani sosyal adaleti, sosyal gönenci, sosyal güvenliği ve
toplumsal dengeyi sağlamaktır.
Sosyal devlette sosyal güvenlik sistemi,
yalnızca aktüeryal hesaba dayanan bir düzenek olarak oluşturulamaz. Sosyal
güvenliği salt aktüeryal denge olgusu düşüncesiyle oluşturmak, "sosyal
devlet" ilkesini savsaklamak anlamına gelir ki, bunu, Anayasa'nın 2.
maddesiyle bağdaştırmak olanaksızdır.
Devletin "sosyal" niteliği,
aktüeryal denge ile sosyal devlet ilkesi arasında uyum sağlanmasını; sosyal
güvenlik sisteminden kaynaklanan açıkların, başka bir deyişle sosyal güvenlik
yükünün gerektiğinde devletçe karşılanmasını zorunlu kılar.
Ayrıca, hukuk devletinin amaç edindiği
kişinin korunması da, toplumda sosyal güvenliğin, sosyal gönencin ve sosyal
adaletin sağlanmasıyla gerçekleştirilebilmektedir.
Cumhuriyet'in nitelikleri arasında yer
verilen sosyal hukuk devleti ilkesi uyarınca, toplumda yoksul ve gereksinim
duyan insanlara Devlet'çe yardım yapılarak, onlara insan onuruna yaraşır asgari
yaşam düzeyinin sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkesinin
gerçekleşmesine elverişli ortam yaratılması gerekmektedir.
Sosyal devletin görevleri arasında yer
alan insan onuruna yaraşır asgari yaşam düzeyinin sağlanması, herkese çalışma
olanağı yaratılması, çalışanlara adaletli ve dengeli ücret verilmesi ve
çalışamayacak durumda olanların sosyal güvenlik önlemleri ile korunması
anlamını taşımaktadır.
Sosyal güvenliğin de içinde bulunduğu
sosyal hakların devletçe tanınmış olması yeterli değildir. Bu hakların
gerçekleşmesi için devletin olumlu edimde bulunması, sosyal güvenlik alanında
oluşturulacak kural ve kurumların da, Anayasa'nın sözüne ve özüne, bu bağlamda
sosyal hukuk devleti ilkesine uygun olması zorunludur.
Uluslararası hukuk belgelerinde ve çağdaş
anayasalarda olduğu gibi, Anayasamızda da sosyal güvenlik hakkına, "Temel
Haklar ve Ödevler" bölümünde "sosyal ve ekonomik haklar "
arasında yer verilmiştir.
Anayasa'nın 60. maddesinde, herkesin
sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu; Devlet'in, bu güvenliği sağlayacak
gerekli önlemleri alıp örgütü kuracağı belirtilmiştir.
Maddede, sosyal güvenlik, bireyler
yönünden "hak", Devlet yönünden "ödev" olarak
öngörülmüştür. Anayasa koyucu, Devlet'i yalnızca sosyal güvenliği sağlayacak
önlemleri almak ve gerekli örgütü kurmakla görevlendirmemiş, aynı zamanda bunu
Devlet'in yükümlülüğü olarak görmüştür.
Öte yandan, Anayasa'nın 5. maddesinde,
kişilerin ve toplumun gönenç, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak
ve özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
biçimde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamak
Devlet'in temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.
Sosyal güvenlik hakkının, yurttaşlarının
sosyal durumu ve gönenciyle ilgilenen, onlara insanlık onuruna yaraşır asgari
yaşama düzeyi sağlayan "sosyal devlet"in gereği ve zorunlu sonucu
olduğu tartışmasızdır.
Sosyal güvenlik, geliri ne olursa olsun
bireylere belirli sosyal riskler karşısında ekonomik güvence sağlanmasını, onun
kimi zararlara uğrama olasılığına karşı korunmasını, sosyal zararların
tehlikeleri karşısında bireyin ekonomik yönden güçlü kılınmasını
gerektirmektedir.
Çağdaş toplumlarda bu niteliği ile sosyal
güvenliğin sağlanması, bireylerin geleceklerini güvence altına almaya,
mutluluğunu, huzurunu ve gönencini sağlamaya yönelik etkinliklerin en
önemlilerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Sosyal güvenliğin işlevlerinin yerine
getirilmesini amaçlayan kurallar ve kurumların tümü sosyal güvenlik sistemini
oluşturmaktadır. Toplumsal dayanışmanın kurumsal duruma getirilmesini anlatan
sosyal güvenlik sistemi, Devlet'in, Anayasa'nın 60. maddesi gereğince kurmakla
görevli ve yükümlü olduğu sosyal güvenlik örgütü ile yine Devlet'in sosyal
güvenliği sağlamak için alacağı önlemlerin tümünü kapsamaktadır.
Öte yandan, Anayasa'nın 65. maddesinde,
Devlet'in, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu
görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek, mali kaynaklarının
yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararlarında da
belirtildiği gibi, Devlet, yurttaşlar için hak, kendisi için ödev olan sosyal
güvenliği sağlama görevini yerine getirirken, sosyal sigortacılığın teknik
gereklerine uygun kimi sınırlamalar yapabilirse de, sosyal güvenlik hakkını
kullanılamayacak duruma getiren önlemler alamaz.
Nitekim, Anayasa'nın 65. maddesinde,
Devlet'e sosyal hakları mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde gerçekleştirme
olanağı tanınırken, "bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri
gözetme" koşulu da konulmuştur.
Yine Anayasa Mahkemesi'nin 23.02.2001
günlü, E.1999/42, K.2001/41 sayılı kararında belirtildiği gibi, sosyal güvenlik
sisteminde yapılan değişikliklerin, hukuk devletinde olması gereken hukuk
güvenliğini zedelemeyecek biçimde "adil, makul ve ölçülü" olması
zorunludur.
Bu yaklaşım, emekli olabilmek için
öngörülen prim ödeme gün sayısı, prime esas aylık tutarı ve prim oranı,
emekliliğe hak kazanabilme ile emekli aylığına hak kazanmada yaş sınırları,
yaşlılık aylığı bağlama oranı, yaşlılık aylığı hesaplama yöntemi, aylıklarda
sağlanacak yıllık artış tutarı ve sağlık gibi konularda getirilen kuralların
adil, makul ve ölçülü olmasını gerektirmektedir.
Yasa'nın genel olarak maddeleri
incelendiğinde sosyal güvenlik sistemindeki kimi konular yönünden "adil,
makul ve ölçülü" olma ölçütünün gözetilmediği görülmektedir. Aşağıda bu
konulara ve buna ilişkin gerekçelere ayrıntılarıyla yer verilmiştir.
a- Yasa'nın 28. maddesinde, 01.01.2007'den
sonra sigortalı kapsamına girenlere, kadın için 58, erkek için 60 yaşını
doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş bulunması koşuluyla aylık bağlanacağı belirtilmektedir. Yaş
sınırı, 01.01.2036'dan başlayarak kadınlar için 01.01.2048'e, erkekler için
01.01.2044'e kadar artırılıp, 65'e yükseltilmektedir.
Ülkemizde ortalama yaşama süresinin 66 yıl
olduğu gözetildiğinde, Yasa ile tüm sigortalılar yönünden emekli aylığı bağlama
yaş sınırının zaman içinde de olsa 65'e yükseltilmesi; sürekli çalışma olanağı
işverenin inisiyatifinde olan sigortalılar yönünden de prim ödeme gün sayısının
9000'e çıkarılmasının gelecek kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını
olanaksız kılacağı, bu niteliği ile adil, makul ve ölçülü olmadığı açıktır.
İşçiler için prim ödeme gün sayısının
7000'den 9000 güne çıkarılması, Türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığı gibi, esnek
çalışmanın, sendikasızlaştırmanın, kayıtdışı çalıştırmanın ve yoğun işsizliğin
yaşandığı ülkemizde 9000 prim ödeme günü gerçekçi görünmemektedir.
Üstelik, emekli olabilme yaşı ile aylık
bağlama yaşı arasındaki kimi durumlarda uzun yılları içeren fark da
ölçüsüzlüğün bir başka göstergesidir. Örneğin, 01.01.2007 gününde, 18 yaşında
iken sosyal sigorta kapsamına giren, 43 yaşında emekli olma hakkı kazanan bir
sigortalı, ancak 22 yıl sonra, 65 yaşında aylığa hak kazanabilecektir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, Yasa'nın
28. maddesinde, emeklilik yaşının, 01.01.2007 gününden sonra ilk kez sigortalı
olacaklar yönünden kadın için 58, erkek için 60 olarak belirlenmesine karşın,
bu yaş koşulu 2036 yılından başlayarak kademeli olarak artırılmakta ve
emeklilik yaşı 65'e yükseltilmektedir.
Bu düzenlemeye göre, kadın için 58, erkek
için 60 yaşını 01.01.2036 gününden önce dolduramayan sigortalılar, emeklilik
yaşını kademeli olarak yükselten kurala bağlı olacak ve bunun sonucunda,
kendisine emekli aylığı bağlanabilmesi için 65'e kadar uzanan yaşları beklemek
zorunda kalacaklardır. Ayrıca, yine bu durum nedeniyle, aynı gün işe başlayan
ve prim ödeme süreleri eşit olan farklı yaşlardaki sigortalılar, yaşlılık
aylığına aynı yılda hak kazanamayacaklardır.
Başka bir anlatımla, Yasa'nın 28.
maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde, 01.01.2007'den sonra ilk kez
sigortalı olanlar için öngörülen kadın için 58, erkek için 60 yaş sınırı, ancak
sırasıyla 30 ve 32 yaşlarında göreve başlayanlar yönünden geçerlidir. Yaş
küçüldükçe, 2036 yılından sonra artırılan yaş sınırı nedeniyle bekleme süresi
artmaktadır. Örneğin, 01.01.2007'de sigorta kapsamına giren bir kadın sigortalı
30 yaşında ise 58 yaşına ulaştığı 2035 yılında; 18 yaşında ise, 65 yaşına
ulaştığı 2054 yılında yaşlılık aylığına hak kazanabilecektir.
b- Yasa'nın 80. maddesinde, prime esas
kazançlar düzenlenmiştir. Maddede, basamak sistemi kaldırılması nedeniyle
Bağ-Kur'a bağlı sigortalılar ile tüm ödemeler keseneğe bağlı tutulacağı için TC
Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden önemli değişiklikler getirilmektedir.
Yasa'nın 80. maddesinin dokuzuncu
fıkrasındaki düzenleme ile, Bağ-Kur sigortalıları yönünden basamak sistemi
kaldırılmakta; aylık prime esas kazançların, prime esas günlük kazanç alt
sınırı ile üst sınırı arasında kalmak koşuluyla kendilerinin bildirecekleri
günlük kazancın otuz katı olacağı belirtilmektedir.
80. maddenin birinci fıkrasında, TC Emekli
Sandığı iştirakçisi olanların aylık prime esas kazançlarının belirlenmesinde
yapılan ödemelerin tümünün brüt tutarlarının gözönünde bulundurulacağı
öngörülmektedir. Oysa, bugünkü sistemde zam ve tazminat ödemelerinin yasada
hesap biçimi belirtilen sınırlı tutarı emeklilik keseneğine bağlı
tutulmaktadır.
Ayrıca, Yasa'nın 82. maddesinde, tüm
sigortalılar yönünden, prime esas kazancın hesaplanmasında alt ve üst sınır
getirilmişken, 46. maddesinde, kamu görevlilerinin prime esas kazançlarının
saptanmasında 82. maddedeki üst sınırın aranmayacağı belirtilmiştir. Böylece,
kamu görevlilerinin tüm aylık gelirlerinden prim kesintisi yapılması olanaklı
kılınmıştır.
Bu durumda, TC Emekli Sandığı
iştirakçileri yönünden, çalışanlar için prim oranı % 14'e düşürülmesine karşın,
prime esas matrahın artması nedeniyle görev aylıklarında azalma olması
kaçınılmazdır.
Bunun içindir ki, Yasa'nın geçici 4.
maddesinin dokuzuncu fıkrasında, eski ve yeni matrahlar arasındaki farka
ilişkin sigorta priminin iki yıl süreyle kurumca karşılanması öngörülmüştür.
Böylece, görev aylıklarındaki azalma iki yıl ertelenmiş olmaktadır.
c- Yasa'nın 29. maddesinde, aylık bağlama
oranının, toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü, yani her yıl için 2015
yılı sonuna kadar % 2,5, 2016 yılından başlayarak % 2 olduğu belirtilmiştir.
Yine maddede, aylık bağlama oranının %
90'ı geçemeyeceği de kurala bağlanmıştır.
Bugün için aylık bağlama oranı, Sosyal
Sigortalar Kurumu ile Bağ-Kur'a bağlı sigortalılar yönünden her yıl için
ortalama % 2,6, TC Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden ise 25 yıl için yıllık
% 3, sonraki yıllar için yıllık % 1'dir.
Ayrıca, bugünkü sistemde TC Emekli Sandığı
iştirakçileri yönünden aylık bağlama oranında üst sınır % 100'dür.
Aylık bağlama oranının düşürülmesinin daha
az emekli aylığı anlamına geleceği, bu durumun, çalışanların emeklilik statüsü
yönünden olumsuz bir gelişme olduğu açıktır.
d- Yasa'nın 29. maddesinde, yaşlılık
aylığının, ilgilinin ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının
çarpımıyla hesaplanacağı belirtilmiştir.
"Ortalama aylık kazanç" ise,
sigortalının her yıla ilişkin prime esas kazancının, kazancın ilişkin olduğu
yıldan başlayarak aylık istem gününe kadar geçen yıllar için, her yıl
gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar
toplamının, itibari hizmet süresi ile fiili hizmet süresi zammı dışında, toplam
prim ödeme gün sayısına bölünmesiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın 30
katı olarak tanımlanmıştır.
Yaşlılık aylığının hesaplanmasında
"ortalama aylık kazanç"ın esas alınması, bugün için Sosyal Sigortalar
Kurumu'na bağlı sigortalılar yönünden önemli yenilik getirmemektedir.
Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalıları
yönünden eski ve yeni sistem arasındaki fark, ilkinde prime esas kazanç, her
takvim yılı itibariyle Türkiye İstatistik Kurumu'nca açıklanan tüketici
fiyatları indeksindeki artış oranı ve gayrisafi yurt içi hasıla sabit
fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı arttırılarak, emekli olunan güne kadar
güncelleştirilmekte iken, bu kez güncelleştirme işinin "güncelleştirme
katsayısı" esas alınarak yapılmasından ibarettir.
Getirilen kural, Bağ-Kur sigortalıları ve
özellikle TC Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden önemli yenilik içermektedir.
Yasa'yla Bağ-Kur'a bağlı sigortalılar
yönünden basamak sistemi kaldırılarak, bunların prime esas günlük kazanç alt
sınırı ile üst sınırı arasında kendilerinin bildireceği günlük kazancın prime
esas alınması öngörülmüş; dolayısıyla bunların yaşlılık aylıklarının
hesaplanması yöntemi de değiştirilmiştir.
Yaşlılık aylığının hesaplanması yönteminde
en köklü değişiklik TC Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden yapılmıştır.
TC Emekli Sandığı iştirakçilerinin emekli
aylıklarının nasıl hesaplanacağı 5434 sayılı Yasa'nın 41 ve ek 70. maddelerinde
gösterilmektedir. Bu maddelere göre, emekli aylıkları; memur aylık katsayısı,
emekli olunan günde bulunulan emeklilik keseneğine esas derece ve kademe
göstergesi, çalışma yaşamı boyunca elde edilen en yüksek ek gösterge, kıdem
aylığı, taban aylığı, zam ve tazminat ödemeleri varsa yasada gösterilen oranın,
en yüksek Devlet memuru aylığının brüt tutarına uygulanması suretiyle
hesaplanan emeklilik tazminatından oluşmaktadır.
Ayrıca, 5434 sayılı Yasa'nın ek 68.
maddesine göre de, makam tazminatı ile yüksek yargıçlık tazminatı ödenmesini
gerektiren görevlerde bulunduktan sonra emekliye ayrılanlara, bulundukları en
üst görevin makam, yüksek yargıçlık, temsil ve görev tazminatları emekli
aylıklarına eklenmektedir.
Özetle, TC Emekli Sandığı iştirakçilerinin
emekli aylıklarının hesaplanmasında, iştirakçinin bulunduğu en son görevinin
aylığı ve yapılan ödemelerin brüt tutarları gözönünde bulundurulmaktadır.
Oysa, Yasa'da, TC Emekli Sandığı
iştirakçileri yönünden de yukarıda açıklanan yöntem benimsenmiştir. Bu yöntem
uyarınca, Devlet memurunun, göreve başladığı yıllarda daha düşük olan aylık
öğeleri üzerinden hesaplanan prime esas kazançları yaşlılık aylığının
belirlenmesinde de dikkate alınacak ve sonuca etkili olacaktır.
Bu durumun, yaşlılık aylığı bağlama
oranının da düşürüldüğü göz önünde bulundurulduğunda, kamu görevlilerine
bağlanacak yaşlılık aylıklarının bugüne göre daha düşük olmasına yol açacağı
ortadadır.
Günümüzde uygulanan emekli aylıklarının,
insan onuruna yaraşır asgari yaşama düzeyini sağlamaktan uzak olduğu
gözetildiğinde, bu tutarları daha da azaltan yeni kuralın adil, makul ve ölçülü
olmadığı; emeklilerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalarını
sağlayamayacağı açıktır.
Ayrıca, Yasa'nın geçici 2. maddesinde,
çalışanların 01.01.2007 gününe kadar sosyal güvenlik kurumlarına bağlı geçen
süreleri için yaşlılık aylıklarının eski kurallara, bu günden sonraki
sürelerine ilişkin yaşlılık aylıklarının Yasa kurallarına göre hesap edilerek
her iki tutarın toplamının yaşlılık aylığını oluşturacağı belirtilmiştir ki, bu
konunun, özellikle aynı görevde çalışmış ve çalışmakta olanların emekli
aylıkları ile ölenlerin dul ve yetimlerinin aylıkları arasında fark
oluşturacağı; bu farkın, eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve adaletsizlik
yaratacağı açıktır.
e- Yasa'nın 55. maddesinin üçüncü
fıkrasında, bu Yasa'ya göre bağlanan gelir ve aylıkların, her yılın Ocak ve
Temmuz ödeme günlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre
Türkiye İstatistik Kurumu'nca açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları
genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirleneceği kurala
bağlanmış; geçici 1. maddenin beşinci fıkrasında da, bu kuralın bağlanmış aylık
ve gelirler için de uygulanması öngörülmüştür.
Oysa, 5434 sayılı Yasa'nın ek 9. maddesinin
birinci fıkrasında, yasalarla yapılacak değişiklikler sonunda aylık
tutarlarında oluşacak yükselmelerin, aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden
bağlanmış bulunan emekli, adi malullük, vazife malullüğü, dul ve yetim
aylıklarına da uygulanması esası getirilmiştir.
Bu düzenleme, 25.08.1999 günlü, 4447
sayılı Yasa'nın 24. maddesiyle değiştirilerek, Yasa'nın yürürlüğe girdiği
08.09.1999'dan önce emekli, adi malullük, vazife malullüğü ile dul ve yetim
aylığı alanların bu aylıklarının, Yasa'nın yürürlüğe girdiği günden; Yasa'nın
yürürlüğünden sonra bağlanacak emekli, adi malullük, vazife malullüğü ile dul
ve yetim aylıklarının ise, bağlandığı günden sonraki ilk memur aylık artış
gününden başlayarak her ay bir önceki aya ilişkin Türkiye İstatistik Kurumu'nca
açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksi değişim
oranına göre belirlenmesi öngörülmüştür.
Görüldüğü gibi, önceki ve sonraki
emekliler arasındaki gelir farkını giderecek düzenlemeye, 4447 sayılı Yasa
döneminde olduğu gibi Yasa'da da yer verilmemiştir. Bu durum, bir yandan
emeklilerin ulusal gelirden hak ettikleri payı almalarına engel olacak, öte
yandan da, aynı görevi yapmış önceki ve sonraki emekliler arasında, hakkaniyete
aykırı biçimde gelir farkı yaratacaktır.
Anayasa Mahkemesi'nin 4447 sayılı Yasa'ya
ilişkin 23.02.2001 günlü, E.1999/42, K.2001/41 sayılı kararında,
"5434 sayılı Yasa'nın ek 9.
maddesinin birinci fıkrasının değişikliğinden önce, eski emeklilerle yeni
emekliler arasında herhangi bir eşitsizlik doğması engellenmiş iken, yeni
düzenlemeyle emekli aylıklarındaki artışın gösterge ve ek göstergelerdeki
artışa göre hesaplanması esasından vazgeçilerek, aylığın enflasyon oranındaki
artışa göre hesaplanması kabul edilmiş, böylece çalışan memurların maaş artışı
ile emekli memurların maaş artışı arasında olduğu gibi, daha önce aynı
görevlerde bulunan eski ve yeni emeklilerin maaşları arasında da büyük
farkların ortaya çıkmasına neden olacak bir sistem getirilmiştir.
Bu durum, Anayasa'nın 10. maddesindeki
eşitlik ilkesini zedelemektedir.
Eşitlik temeline dayanan adil bir hukuk
düzeni kurmak, hukuk devletinin en önemli işlevlerinden biri olduğundan
hukuksal eşitlik sağlanmadan hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmeyeceği
açıktır."
gerekçesine yer verilerek, 4447 sayılı
Yasa'nın, 5434 sayılı Yasa'nın ek 9. maddesini değiştiren kuralı, Anayasa'nın 2
ve 10. maddelerine aykırı bulunup iptal edilmiştir.
Bunun üzerine, 5434 sayılı Yasa'nın ek 9.
madde kuralının yeniden yasalaştırılması ya da benzer bir yasal düzenleme yapılması
gerekirken, Yasa'nın 55. maddesinde, 4447 sayılı Yasa benzeri bir kurala yer
verilmiştir.
Bu durum, 55. madde kuralının, Anayasa'nın
2 ve 10. maddelerine açıkça aykırı olduğunu göstermektedir.
Yasa'nın geçici 1. maddesinde, 55. madde
kuralının bağlanmış aylık ve gelirlere de uygulanmasının öngörülmesi sonuca
etkili değildir. Çünkü, bu düzenleme, yalnızca eski ve yeni emekli aylıklarının
aynı esasa göre, enflasyon oranında artırılmasına ilişkin olup, Anayasa
Mahkemesi kararında belirtilen ve aynı görevde çalışan memurlar ile bu
görevlerden emekli olanların aylık artışları arasındaki farkı giderecek, 5434
sayılı Yasa'nın ek 9. maddesine benzer bir içerik taşımamaktadır.
Yasa'da, emekli aylıklarının, yasal kesin
ölçütler yerine piyasa koşullarına dayanan yönetsel keyfi ölçütlerle
artırılmasının öngörülmesi de hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Ayrıca, emekli aylıklarının yalnızca
yıllık TÜFE oranı kadar artırılması, ulusal gelirdeki artış payının, başka bir
deyişle gönenç payının emekli aylıklarına yansıtılmaması, emeklilerin ulusal
gelirden aldıkları payın daha da gerilemesine neden olacaktır ki, bu da, sosyal
hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Sonuç olarak, yukarıda (a), (b), (c), (d)
ve (e) bölümlerinde belirtilen gerekçelerle, Yasa'nın 3, 28, 29, 31, 46, 55,
80, 82, geçici 1, geçici 2, geçici 4. ve geçici 6. maddeleri, Anayasa'nın
sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmamakta ve uygun
görülmemektedir.
2- Yasa'nın 40. maddesinde, 506 sayılı
Yasa'nın ek 5. maddesi ile 5434 sayılı Yasa'nın 32. maddesine göre, kimi ağır
ve yıpratıcı işler için "itibari hizmet ya da fiili hizmet süresi
zammı" adıyla farklı esas ve sürelerde verilmekte olan fiili hizmet
süreleri, sosyal güvenlik kurumlarına göre farklılıkları kaldırılarak yeniden
düzenlenmiştir.
Bu bağlamda, sigortalıların hizmet
sürelerine fiili hizmet süresi zammı eklenmesini gerektiren işyerleri ve/veya
işler ile sigortalıların bu işyerlerinde ve/veya işlerde geçen çalışma
sürelerinin her 360 günü için fiili hizmet zammı olarak eklenecek süreler
gösterilmiş; hesaplanan fiili hizmet süresi zammının, yer altı işlerinde
sürekli ya da dönüşümlü olarak çalışanların maden işyerlerinde geçen hizmetleri
ayrık olmak üzere, en çok 8 yılının uzun vadeli sigorta kolları uygulamasında
prim ödeme gün sayısına eklenmesi ve bunun, üç yılı geçmemek koşuluyla
yarısının emeklilik yaş sınırlarından indirilmesi öngörülmüştür.
Bu düzenleme, fiili hizmet zammı eklenmesi
gereken kimi ağır ve çalışanı yıpratıcı işleri yapanlar arasında ayırıma yol
açması nedeniyle eşitsizlik yaratmaktadır.
Gerçekten, Yasa'nın 40. maddesinde yer
verilen ve fiili hizmet süresi zammını gerektiren işyerleri ve işler ile
sigortalıları gösteren cetvel incelendiğinde,
- 12. sırada, Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumu'nda haber hizmeti yapan ve haber hizmetlerinde fiilen çalışanlardan
unvanları sayılanların TRT Kurumu haber hizmetlerinde,
- 14. sırada, Devlet Tiyatrosu sanatçıları
ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şef ve üyelerinin, Devlet Tiyatroları
ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda,
geçen çalışmaları nedeniyle fiili hizmet
süresi zammından yararlanmalarına olanak tanındığı; ancak, aynı ya da benzer
etkinlikleri özel televizyon kuruluşları ve özel tiyatro ya da orkestralarda
yürütenlerin fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmadığı görülmektedir.
Anayasa'nın 10. maddesinde, herkesin, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
nedenlerle ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında
vurguladığı gibi, yasa önünde eşitlik, hukuksal durumları aynı olanlar için söz
konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir.
Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda
bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve
kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar
uygulanarak yasa karşısında eşitliğin zedelenmesi önlenmiştir. Durum ve
konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmiş olmaz. Nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için değişik kurallar
konulamaz.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi'nin
06.01.2005 günlü, E.2001/479, K.2005/1 sayılı kararında belirtildiği gibi,
Anayasa'nın 2. ve 60. maddeleri uyarınca, Devlet'çe, sosyal güvenliğin ve sosyal
adaletin sağlanmasına elverişli ortamın yaratılması ve bu anlamda sosyal
güvenlik alanında getirilecek bir haktan, aynı sosyal güvenlik kurumu içinde
yer alan ve temelde birbirine yakın konumda bulunan tüm sigortalıların
"dengeli ve makul" ölçüler içinde yararlanmalarını öngören düzenlemelerin
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Yine bu kararda, aynı sosyal güvenlik
sistemi içinde bulunan, aynı sosyal risklere karşı asgari ölçüde güvence altına
alınan ve aynı kurallara bağlanan sigortalıların aynı hukuksal statü içinde
özdeş durumda bulunan kişiler olduğu, aynı durumdaki kişilerin, yasanın
öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlandırılmalarının ise eşitlik
ilkesinin gereği bulunduğu açıklanmıştır.
Yasa'nın 40. maddesinde yer verilen ve
fiili hizmet süresi zammı verilmesini gerektiren işyerleri ve işler ile
sigortalıları gösteren cetvel bu ilke ve kararlar çerçevesinde
değerlendirildiğinde, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu'nda haber hizmeti yapan
ve haber hizmetlerinde çalışanlar ile Devlet Tiyatrosu sanatçıları ve
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının şef ve üyelerinin fiili hizmet süresi
zammından yararlanmalarına olanak tanındığı; ancak, aynı ya da benzer
etkinlikleri özel televizyon kuruluşları, özel tiyatrolar ve orkestralarda
yürütenlerin fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmadığı görülmektedir.
Oysa, televizyon haber hizmetlerini TRT
Kurumu'nda yürütenler ile özel televizyon kuruluşlarında yürütenler arasında,
bu etkinliğin gerektirdiği teknik uygulamalar ile çalışanların görev ve sorumlulukları
arasında, çalışanların yıpranması yönünden bir fark bulunmamaktadır. Aynı
durum, Devlet Tiyatroları ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası sanatçıları
ile özel tiyatro ve orkestra sanatçıları yönünden de geçerlidir.
Yasa'nın temel yaklaşımı, Devlet
memurları, hizmet akdine göre ücretle çalışanlar, tarım işlerinde ücretle
çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımda kendi hesabına çalışanları
kapsayan beş farklı emeklilik rejiminin, aktüeryal olarak hak ve
yükümlülüklerin eşit olacağı tek bir emeklilik statüsüne dönüştürülmesi
olduğuna göre, kurumlarının ve bağlı oldukları çalışma rejiminin, anılan
sigortalıların fiili hizmet süresi zammından yararlanıp, yararlanmamasında
ayrım yapılmasına dayanak olamayacağı açıktır.
Nitekim, aynı cetvelin,
- 3. sırasında, Türkiye Denizcilik
İşletmeleri ya da Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü
ile özel sektör denizcilik firmaları arasında bir ayrım yapılmadan gemi
adamları, gemi ateşçileri ve dalgıçlar denizde,
- 6. sırasında, Türk Hava Yolları ile
diğer özel havayolu firmaları arasında ayrım yapılmadan, havayollarının uçucu
personeli uçakta,
geçen çalışmaları için fiili hizmet süresi
zammından eşit biçimde yararlandırılmıştır.
Bu nedenlerle, Yasa'nın 40. maddesinde yer
verilen cetvelin 12. ve 14. sırasındaki düzenlemeler, Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerinde yazılı hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
3- Yasa'nın geçici 9. maddesinin ilk üç
fıkrasında,
"4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında olup da 8.9.1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük tarihine
kadar ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını
doldurmak ve 7000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak
şartıyla veya kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmak ve 25 yıldan beri
sigortalı bulunmak ve en az 4500 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında olup da 8.9.1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük tarihine kadar
ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurmak ve
en az onbeş tam yıl malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek
şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar.
17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı Kanun
kapsamında sigortalı olup da 8.9.1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük tarihine
kadar ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını
doldurmak ve onbeş yıldan beri sigortalı olup 3600 gün malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primi ödemek şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar."
düzenlemesine yer verilmiştir.
Böylece, 08.09.1999 ile Yasa'nın yürürlüğe
gireceği 01.01.2007 günleri arasında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası ile
2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında ilk kez
sigortalı olanların, sigortalı oldukları günde geçerli koşullarla yaşlılık
aylığına hak kazanma olanakları korunmuştur.
Yine aynı günler arasında ilk kez Bağ-Kur
kapsamında sigortalı olanların, kadın için 60, erkek için 62 yaşını doldurmak
ve en az onbeş tam yıl malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek
koşuluyla "kısmi yaşlılık aylığı"ndan yararlanma olanakları da
korunmuştur.
Buna karşılık, Yasa'da aynı günler
arasında ilk kez Emekli Sandığı ile ilgilendirilmelerini gerektiren görevlere
atananların emekli aylığına, yine ilk kez Bağ-Kur'a tabi olmayı gerektiren
etkinliklere başlayanların ise "tam yaşlılık aylığı"na hak
kazanabilmeleri için, iştirakçi ya da sigortalı oldukları gün geçerli olan
koşullara bağlı olduklarını belirten bir geçiş kuralına yer verilmemiştir.
Öte yandan, 5434 sayılı Emekli Sandığı
Yasası'nın emekli aylığı bağlanacak durumların belirlendiği 39. maddesi ile
1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Yasası'nın yaşlılık aylığından yararlanma koşullarının düzenlendiği 35.
maddesi, Yasa'nın 106. maddesinin 2. ve 8. fıkralarıyla yürürlükten
kaldırılmaktadır.
Dolayısıyla, bu durumda olanların
emeklilik ya da tam yaşlılık aylığına hak kazanmasında yaş sınırı, fiili hizmet
süresi ve prim ödeme gün sayısı gibi koşulları belirleyen herhangi bir
düzenleme kalmamakta; başka bir anlatımla, 08.09.1999-01.01.2007 günleri
arasında iştirakçi olanlar ile Bağ-Kur kapsamında sigortalı olanların nasıl ve
hangi koşullarla emeklilik haklarına kavuşacakları konusu belirsiz
bırakılmaktadır.
Bu kişilerin emeklilik koşullarının
Yasa'nın 28. maddesiyle düzenlendiğinden söz edilmesi de olanaksızdır. Çünkü,
Yasa'nın 28. maddesinde, Yasa'nın yürürlüğe girmesinden, yani 01.01.2007
gününden sonra ilk kez sigortalı olacakların yaşlılık aylığından yararlanma
koşulları düzenlenmektedir.
Sonuç olarak, 08.09.1999-01.01.2007
günleri arasında Emekli Sandığı iştirakçisi olanlar ile Bağ-Kur kapsamında
sigortalı olanların nasıl ve hangi koşullarla emeklilik haklarına, bu bağlamda
yaşlılık aylığına kavuşacakları belirsiz bırakılarak, bu kişilerin sosyal
güvenlik haklarının belki de en önemli öğesi olan emeklilik hakkını kullanamaz
duruma getirilmeleri Anayasa'nın 2, 5 ve 60. maddeleriyle bağdaşmamaktadır.
4- Yasa ile getirilen bir başka değişiklik
emekli ikramiyelerinin ödenmesi yönündendir.
TC Emekli Sandığı
iştirakçilerinin emekli ikramiyesi, 5434 sayılı Yasa'nın 89. maddesine göre
Emekli Sandığı'nca ödenmekte ve ödenen tutar, sonra görevlinin son çalıştığı
kurumundan geri alınmaktadır.
Yasa ile emekli ikramiyesine ilişkin kural
korunmaktadır. Ancak, Yasa'nın geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasında, emekli
ikramiyelerinin bir yıl daha Sosyal Güvenlik Kurumu'nca ödenmesi, bir yıldan
sonra ise ödemenin doğrudan son çalışılan kurumca yapılması öngörülmektedir.
Kimi kamu kurum ve kuruluşlarının,
özellikle yerel yönetimlerin mali zorluk nedeniyle hizmet akdi ile çalışan
işçilerin kıdem tazminatlarını ödemekte güçlük içinde bulundukları bir
gerçektir.
Yapılan düzenleme ile, memurlar ve diğer
kamu görevlileri emekli ikramiyesini alabilmek yönünden aynı güç koşullar içine
itilmektedirler.
Normal işleyen bir düzenden, riski Kurum
yerine çalışanlar üzerine taşıyan bir sisteme geçmenin sosyal devlet ilkesiyle
bağdaşmayacağı açıktır.
Ayrıca, emekli ikramiyesini ödeyecek
kurumu değiştiren kalıcı düzenlemenin geçici maddelerle yapılmasının yasa yapma
tekniğine uygun düşmediğini de vurgulamak gerekir.
5- Anayasa'nın 56. maddesinde, sağlık
hizmetlerinin yaygın biçimde yerine getirilmesi için yasayla genel sağlık
sigortası kurulabileceği belirtilmiştir.
Yasa'yla, sosyal güvenlik sistemi yeniden
yapılandırılırken, Türkiye'de yaşayan herkese sağlanacak sağlık hizmeti
giderlerinin karşılanmasının eşit ve tek statüye bağlanması öngörülmektedir.
Böylece, yurttaşların sağlık giderleri yönünden sosyal güvenlik kapsamına
alınması sağlanmaktadır.
Yasa'nın üçüncü kısmında, "Genel
Sağlık Sigortası"na ilişkin kurallara yer verilmiş; 61. maddesiyle de,
yalnız sosyal sigorta kapsamındaki sigortalılar değil, bunların yanında Türk
yurttaşı olan ya da Türkiye'de yerleşik herkes genel sağlık sigortası kapsamına
alınmıştır.
Yasa'nın 63. maddesinde, genel sağlık
sigortalıları ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin, giderleri Sosyal
Güvenlik Kurumu'nca karşılanacak sağlık hizmetleri düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde,
"Kişilerin hastalanmaları halinde
ayakta veya yatarak; ağız ve diş muayenesi, diş hekiminin göreceği lüzum
üzerine ağız ve diş hastalıklarının teşhisi için gereken klinik muayeneler,
laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise
dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, diş çekimi, konservatif
diş tedavisi ve kanal tedavisi, hasta takibi, travmaya ve onkolojik tedaviye
bağlı protez uygulamaları, ağız ve diş hastalıkları ile ilgili acil sağlık
hizmetleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavileri ile 18
yaşını doldurmamış veya 45 yaşından gün almış kişilerin diş protezlerinin 72
nci maddeye göre belirlenen tutarının % 50'si."
denilerek, ağız ve diş tedavisinde
giderleri Kurum'ca ödenecek hizmetler sayılmıştır.
Kurala göre, 18-45 yaş arasındaki
kişilerin diş protez giderleri Kurum'ca karşılanmayacak; 45 yaş ve üzerindeki
kişilerin diş protez giderlerinin de ancak yarısı Kurum'ca ödenecektir.
Bu durum, Anayasa'da yer verilen sosyal
devlet ilkesiyle, 56. maddesindeki Devlet'in "herkesin yaşamını, beden ve
ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak" yükümlülüğüyle bağdaşmamaktadır.
Anayasa'nın 65. maddesinde, Devlet'in,
sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, mali
kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmiştir. Ancak,
Anayasa Mahkemesi kararlarında da açıklandığı gibi, bu kuralın, sosyal güvenlik
hakkını ortadan kaldıran ya da onu kullanılamayacak ölçüde sınırlayan biçimde
uygulanmaması gerekmektedir.
Bu nedenle, diş protez giderlerinin 18-45
yaş arasında Kurum'ca ödenmeyeceği, 18 yaşını doldurmamış olanlar ile 45 ve
yukarı yaşlarda ise yalnızca % 50'sinin ödeneceğine ilişkin yasa kuralı, sosyal
devlet ilkesi ve sosyal güvenlik hakkı ile bağdaşmamaktadır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan
gerekçelerle uygun görülmeyen 5489 sayılı "Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu", 3, 28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80, 82, geçici 1,
geçici 2, geçici 4, geçici 6 ve geçici 9. maddelerinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89 ve 104.
maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet
Necdet SEZER
Cumhurbaşkanı
Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet
Meclisi |
|
|
|
|
Plan ve Bütçe Komisyonu |
|
26/5/2006 |
|
|
Esas No: 1/1206 |
|
|
|
|
Karar No: 91 |
|
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Türkiye Büyük Millet
Meclisince görüşülerek kabul edilen ve yayımlanmak üzere 25/04/2006 tarihinde
Cumhurbaşkanlığı Makamına sunulan 19/04/2006 tarihli ve 5489 sayılı
"Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu", Sayın Cumhurbaşkanınca
Anayasanın değişik 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince yayımlanması kısmen
uygun bulunmayarak; 3, 28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80, 82, geçici 1, geçici 2,
geçici 4, geçici 6 ve geçici 9 uncu maddeleri bir defa daha görüşülmek üzere,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına geri gönderilmiş ve Başkanlıkça
11/05/2006 tarihinde gerekçeli geri gönderme tezkeresi ile birlikte, tali
komisyon olarak Anayasa Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilmiştir.
Komisyonumuzun 23/05/2006
ve 24/05/2006 tarihlerinde yaptığı 67 nci ve 68 inci birleşimlerinde, anılan
Kanun ile geri gönderme tezkeresi, Hükümeti temsilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat Başesgioğlu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü,
Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü ve BAĞ-KUR Genel Müdürlüğü
temsilcilerinin de katılımlarıyla incelenip görüşülmüştür.
q Cumhurbaşkanlığının geri gönderme
tezkeresinde;
- Kanun ile; Devlet
memurları, hizmet akdine göre ücretle çalışanlar, tarım işlerinde ücretle
çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımda kendi hesabına çalışanları
kapsayan beş farklı emeklilik rejiminin, aktüeryal olarak hak ve
yükümlülüklerin eşit olacağı tek bir emeklilik statüsüne dönüştürülmesinin
amaçlandığı,
- Sosyal devlet
niteliğinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri arasında sayıldığı,
sosyal devlette sosyal güvenlik sistemini, sadece gelir ve gider dengesi
anlamına gelen aktüeryal denge açısından ele almanın sosyal devlet ilkesiyle
bağdaşmayacağı,
- Devletin bireylere
sosyal ve ekonomik hakları sadece tanıyor olmasının yeterli olmadığı, aynı
zamanda bu hakların kullanılabilmesi için gerekli olan koşulları da sağlaması
gerektiği, bu haklar arasında yer alan "Sosyal Güvenlik" hakkının
sağlanması konusunda sosyal sigortacılığın teknik gereklerine uygun olarak kimi
sınırlamalar getirebilmek mümkün olsa da, sosyal güvenlik hakkını
kullanılamayacak duruma getiren düzenlemelerin yapılamayacağı,
- Kanunla, 01/01/2007'den
sonra sigortalı kapsamına girenlere; kadın için 58, erkek için 60 yaşını
doldurmuş ve en az 9000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirmiş olmaları koşuluyla aylık bağlanacağı belirtilirken, yaş sınırının
01/01/2036'dan başlayarak kademeli olarak arttırıldığı; buna göre yaş sınırının
kadınlar için 01/01/2048'de, erkekler için 01/01/2044'de 65'e yükseltildiği ve
bu durumun ülkemizde ortalama yaşam süresinin 66 olduğu göz önüne alındığında,
sürekli çalışma olanağı işverenin inisiyatifinde olan sigortalıların emeklilik
hakkına kavuşmalarını olanaksız hale getireceği, bu niteliği ile söz konusu
Kanunun adil, makul ve ölçülü olmadığı,
- İşçiler için prim ödeme
gün sayısının 7000'den 9000'e çıkarılmasının Türkiye gerçekleriyle
bağdaşmadığı; böyle bir durumun esnek çalışmanın, sendikasızlaştırmanın, kayıt
dışı işçiliğin ve işsizliğin yoğun olduğu ülkemizde, söz konusu olumsuzlukların
yaygınlaşmasına neden olacağı,
- Emekliliğe hak kazanma
yaşı ile aylık bağlama yaşı arasında, kimi durumlarda uzun yılları içeren
farkın oluştuğu, bunun Kanunun ölçüsüzlüğünün bir başka göstergesini teşkil
ettiği,
- Kanunda, tüm
sigortalılar yönünden, prime esas kazancın hesaplanmasında alt ve üst sınır
getirilmişken, kamu görevlilerinin prime esas kazançlarının saptanmasında üst
sınır aranmayacağının belirtildiği, böylece kamu görevlilerinin tüm aylık
gelirlerinden prim kesintisi yapılmasının olanaklı hale geldiği; bu durumda
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden, çalışanlar için prim
oranı düşürülürken, prime esas matrahın artmış olması nedeniyle görev
aylıklarında bir azalmanın olacağı,
- Kanunda, T.C. Emekli
Sandığı iştirakçileri yönünden aylık bağlama oranlarının mevcut oranlardan
düşük belirlendiği, Kanunda toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü, yani
her yıl için 2015 yılı sonuna kadar % 2,5, 2016 yılından başlayarak % 2 olarak
belirlendiği, mevcut aylık bağlama oranının, Sosyal Sigortalar Kurumu ile
Bağ-Kur'a bağlı sigortalılar yönünden her yıl için ortalama % 2,6, T.C. Emekli
Sandığı iştirakçileri yönünden ise 25 yıl için yıllık % 3, sonraki yıllar için
yıllık % 1 olduğu, bu durumun daha az emekli aylığı anlamına geleceği,
- T.C. Emekli Sandığı
Kanununa göre Emekli Sandığı iştirakçilerinin emekli aylıklarının
hesaplanmasında, iştirakçinin bulunduğu en son görevinin aylığı ve yapılan
ödemelerin brüt tutarlarının gözönünde buldurulduğu, oysa, anılan Kanunda, T.C.
Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden "ortalama aylık kazanç"
yönteminin benimsendiği; bu yöntem uyarınca, Devlet memurunun, göreve başladığı
yıllarda daha düşük olan aylık öğeleri üzerinden hesaplanan prime esas
kazançlarının yaşlılık aylığının belirlenmesinde de dikkate alınacağı, bunun
emekli aylığının belirlenmesinde etkili olacağı, bu durumun, yaşlılık aylığı
bağlama oranının düşürüleceği de göz önüne alındığında kamu görevlilerine bağlanacak yaşlılık
aylıklarının bugüne göre daha düşük olmasına yol açacağı,
- Kanunun geçici 2 nci
maddesinde, çalışanların 01/01/2007 tarihine kadar sosyal güvenlik kurumlarına
bağlı olarak geçen süreleri için yaşlılık aylıklarının eski kurallara, bu
tarihten sonraki sürelerine ilişkin yaşlılık aylıklarının anılan Kanun
kurallarına göre hesap edilerek her iki tutarın toplamının yaşlılık aylığını
oluşturacağının belirtildiği, bu konunun, özellikle aynı görevde çalışmış ve
çalışmakta olanların emekli aylıkları ile ölenlerin dul ve yetimlerinin
aylıkları arasında fark oluşturacağı; bu farkın, eşitlik ilkesine aykırı olduğu
ve adaletsizlik yaratacağı,
- 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 9 uncu maddesinde yer alan ve yasalarla
yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarlarda meydana gelen artışların,
aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanan emekli, adi malullük, vazife
malullüğü, dul ve yetim aylıklarına da etki etmesine olanak sağlayan hükmün,
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunuyla değiştirildiği, 4447 sayılı Kanunun
ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, 5489 sayılı
Kanunda, 5434 sayılı Kanunun ilk haline yönelik bir düzenleme yapılması
gerekirken, 4447 sayılı Kanunun iptal edilen hükmüne benzer bir düzenlemenin
anılan Kanunda yer aldığı, eşitlik temeline dayanan adil bir hukuk düzeni kurmak,
hukuk devletinin en önemli işlevlerinden biri olduğundan hukuksal eşitlik
sağlanmadan hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmeyeceği, bu nedenle, anılan
Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme günlerinden
geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik
Kurumunca açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki
değişim oranı kadar artırılarak belirleneceği hükmünün Anayasanın 2 nci ve 10
uncu maddelerine aykırı olduğu,
- Kanunun geçici 1 inci
maddesindeki düzenlemenin, Emekli Sandığı iştirakçileri yönünden yalnızca eski
ve yeni emekli aylıklarının aynı esasa göre enflasyon oranında artırılmasına
ilişkin olduğu, bu düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen ve aynı
görevde çalışan memurlar ile bu görevlerden emekli olanların aylık artışları
arasındaki farkı gidererek 5434 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesindeki hükme
benzer bir içerik taşımadığı,
- Kanunda emekli
aylıklarının, yasal kesin ölçütler yerine piyasa koşullarına dayanan yönetsel
keyfi ölçütlere göre artırılmasının öngörülmesinin de hukuk devleti ilkesine
aykırılık oluşturduğu,
- Emekli aylıklarının
yalnızca yıllık TÜFE oranı kadar artırılması ve ulusal gelirdeki artış payının
emekli aylıklarına yansıtılmaması sonucu emeklilerin ulusal gelirden aldıkları
payın daha da gerilemesine neden olacağı, bu durumun da sosyal hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmayacağı,
- Kanunda yer alan ve
fiili hizmet süresi zammı gerektiren işyerleri ve işler ile sigortalıları
gösteren cetvelde, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen
personel fiili hizmet süresi zammından yararlandırılırken, özel sektörde benzer
işlerde çalışanların fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmadığı; bu
durumun Anayasada yer alan ve aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı
işleme tâbi tutulmasını öngören eşitlik ilkesi ile hukuk devleti anlayışına
aykırı olduğu,
- Anayasa Mahkemesinin
bir kararında belirtildiği üzere, aynı sosyal güvenlik sistemi içinde bulunan,
aynı sosyal risklere karşı asgari ölçüde güvence altına alınan ve aynı
kurallara bağlanan sigortalıların aynı hukuksal statü içinde özdeş durumda
bulunan kişiler oldukları, aynı durumdaki kişilerin, yasanın öngördüğü
haklardan aynı esaslara göre yararlandırılmalarının ise eşitlik ilkesinin bir
gereği olduğu,
- Kanunun temel
yaklaşımının; Devlet memurları, hizmet akdine göre ücretle çalışanlar, tarım
işlerinde ücretle çalışanlar, kendi hesabına çalışanlar ve tarımda kendi
hesabına çalışanları kapsayan beş farklı emeklilik rejiminin, aktüeryal olarak
hak ve yükümlülüklerin eşit olacağı tek bir emeklilik statüsüne dönüştürülmesi
olduğuna göre, kurumların ve bağlı oldukları çalışma rejiminin anılan
sigortalıların fiili hizmet süresi zammından yararlanıp yararlanmamasında ayrım
yapılmasına dayanak olamayacağı,
- Kanunda, 08/09/1999 ile
Kanunun yürürlüğe gireceği 01/01/2007 tarihleri arasında 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu
kapsamında ilk kez sigortalı olanların, tam yaşlılık aylığına hak kazanma
olanakları ile ilk kez BAĞ-KUR kapsamında sigortalı olanların kısmi yaşlılık
aylığından yararlanma koşullarının korunduğu; ancak yine aynı tarihler arasında
Emekli Sandığı iştirakçisi olanlar ile BAĞ-KUR kapsamında sigortalı olanların
nasıl ve hangi koşullarla tam yaşlılık aylığına kavuşacaklarının belirsiz
bırakıldığı, bu kişilerin emeklilik haklarının kullanılamaz hale getirilmesinin
Anayasanın 2 nci, 5 inci ve 60 ıncı maddeleriyle bağdaşmadığı,
- Kanunda, emekli
ikramiyelerinin bir yıl daha Sosyal Güvenlik Kurumu'nca ödeneceği, bir yıldan
sonra ise ödemenin doğrudan kişinin son çalıştığı kurumca yapılmasının öngörüldüğü, kimi kamu kurum ve
kuruluşlarının ödeme noktasında sorunlarla karşılaşabilmesinin mümkün olduğu,
riski kurum yerine çalışanlar üzerine taşıyan bir sisteme geçmenin sosyal
devlet ilkesiyle bağdaşmayacağı,
- Kanun ile; sosyal
güvenlik sistemi yeniden yapılandırılırken, Türkiye'de yaşayan herkese
sağlanacak sağlık hizmeti giderlerinin karşılanmasının eşit ve tek statüye
bağlanmasının öngörüldüğü, böylece, yurttaşların sağlık giderleri yönünden
sosyal güvenlik kapsamına alınmasının sağlandığı,
- Kanun ile; genel sağlık
sigortalıları ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin, giderleri Sosyal
Güvenlik Kurumu'nca karşılanacak sağlık hizmetlerinin düzenlendiği,
- Kanunda, genel sağlık
sigortalıları ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin, giderleri Sosyal
Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmetleri düzenlenirken, 18 yaşını
doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavileri ile 18 yaşını doldurmamış veya
45 yaşından gün almış kişilerin diş protezleri tutarlarının sadece % 50 sinin
karşılanmasının öngörüldüğü, bu durumun Anayasada yer verilen sosyal devlet
ilkesiyle, 56 ncı maddesindeki Devletin "herkesin yaşamını, beden ve ruh
sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak" yükümlülüğüyle bağdaşmadığı,
ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan
gerekçelerle yayımlanması uygun bulunmayan 5489 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3, 28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80, 82, geçici
1, geçici 2, geçici 4, geçici 6 ve geçici 9 uncu maddeleri, Anayasanın değişik
89 ve 104 üncü maddeleri hükmü gereğince bir kez daha görüşülmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisine iade edilmiştir.
q Komisyonumuzda Kanun ve Geri Gönderme
Tezkeresinin geneli üzerindeki görüşmelere geçilmeden önce Kanunun Anayasaya
uygunluğu konusunda yapılan müzakerelerde;
- 5489 sayılı Kanunun
temel amaçlarından ilkinin, sosyal yardımlar için kullanılan kamu kaynağını
objektif yararlanma ölçütlerine bağlı olarak adil ve ulaşılabilir kılmak
olduğu; ikinci amacın ise sosyal yardımlardan yararlanmayı, öngörülen şartları
taşımaları halinde her muhtaç vatandaş için bir hak olarak tanımlanmak olduğu,
- Kanunla genel sağlık
sigortası kapsamında prim ödeme gücü olmayan kişilerin objektif kriterlere göre
tespit edilerek, bu kişilerin genel sağlık sigortası primlerinin devlet
tarafından ödenmesinin sağlanacağı, yeni sistemde, yoksul ailelere nakdi destek
sağlamak amacıyla gerekli "aile yardımı" programlarının
oluşturulacağı, bu düzenlemelerin de Anayasada yer alan sosyal devlet ilkesinin
geçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler olduğu,
- Genel Sağlık Sigortası uygulamasına
geçilmesi ile birlikte vatandaşlar arasında sağlık hizmetine erişim ve hizmetin
kullanımı konusundaki ayrımcılığın sona ereceği; vatandaşların katılımının
zorunlu olacağı Genel Sağlık Sigortasıyla herkesin eşit kapsam ve kalitede,
ihtiyacı oranında sağlık hizmetinden faydalanacağı, Kanunun bu niteliğiyle
Anayasada yer alan eşitlik ilkesine aykırı olmadığı,
- Kanunla prim ödeme gün
sayısının 7000'den aşamalı olarak 9000'e çıkarılmasının Türkiye gerçekleriyle
bağdaşmayacağı, sendikasızlaştırmanın, kayıt dışı çalışmanın, taşeronlaşmanın
ve en önemlisi yoğun işsizliğin yaşandığı bir ülkede, bir işçinin 9000 gün prim
ödemesinin hiçbir şekilde gerçekçi olmadığı, bu Kanunun sendikasız işçilere
düşük prim ödeme gün sayısı üzerinden emekli olmanın yolunu açacağı,
- Kanunla bir yandan
aylık bağlama oranının düşürüldüğü, öte yandan emeklilere refahtan pay
verilmemesi uygulamasının sürdürüldüğü, bu düzenlemenin, sosyal devlet
ilkesiyle bağdaşır olmadığı, çalışırken katma değer yaratıp ülkenin kalkınmasına
katkı veren milyonlarca çalışanın emekli olduktan sonra kalkınmadan, refahtan
mahrum edilmesinin Anayasada yer alan adalet ilkesiyle bağdaşmayacağı,
- Söz konusu Kanunun
Cumhurbaşkanınca bir kez daha görüşülmek üzere iade edilen maddelerinin; geri
gönderme tezkeresinde belirtilen gerekçeler doğrultusunda, özellikle Anayasa
Mahkemesinin konuyla ilgili ilke kararları doğrultusunda yeniden düzenlenmesi
gerektiği,
- 5489 sayılı Kanunda
yapılan ve prim oranlarını yükselten düzenlemenin Türkiye koşullarında var olan
işsizlik ve kayıt dışı istihdamın önlenmesine katkı sağlamayacağı,
- Kanunla getirilen ve
Sosyal Sigortalar ile Genel Sağlık Sigortasının birlikte düşünülerek, kendi nam
ve hesabına çalışanların sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları içinde kısa
ve uzun vadeli sigorta kollarına borçlarının olmaması şartının yer almasının,
özellikle tarım sigortalıları ve küçük esnafı mağdur edeceği; sigortalı gruplar
arasında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacağı,
- Kanunda, emeklilik
yaşını kademeli olarak 65'e yükselten hükmün, Türkiye koşullarıyla birlikte
düşünüldüğünde bireylerin emekli olmalarını imkânsız kılacağı,
- Kanunun uygulamaya
konulması durumunda zorunlu sigorta alanının
daraltılacağı; oysa, insanları
tasada ve kıvançta bir arada tutmayı amaçlayan sosyal bir devlette, sosyal sigorta
alanının mutlaka genişletilmesi gerektiği,
- Kanunun içeriği
incelendiğinde temel yaklaşımın prim adı altında alınan kesintilerin
arttırılması, sağlık hizmetlerine katılım payı getirilmesi ve buna karşın
emekli aylıklarının azaltılması olduğunun görüldüğü, bu yaklaşımın da Anayasada
yer alan adalet ilkesine uygun düşmediği,
- Kanunun
hazırlanmasındaki temel amaçlardan birinin sosyal güvenlik açıklarının
azaltılması olduğu; fakat bu amacın sosyal güvenlik primlerinin arttırılması
suretiyle gerçekleşmeyeceği, yapılması gerekenin mali disiplin ve ekonomik
istikrarın sağlanması olduğu,
şeklindeki görüş,
eleştiri ve temennileri müteakip Hükümet adına yapılan tamamlayıcı
açıklamalarda ise;
- Cumhurbaşkanının geri
gönderme gerekçesinde yer alan ortalama yaşam süresinin teknik adının doğuşta
hayatta kalma beklentisi olduğu, bu beklentinin de 2004 yılı TUİK verilerine
göre 71.1 olduğu, yaşlılık sigortası ile ilgili yaşam beklentisi rakamları
kullanılırken doğuşta yaşam beklentisi değil, emeklilik yaşındaki yaşam
beklentisi kullanılması gerektiği, aksi takdirde verilerin yanıltıcı olacağı,
- Emeklilik yaş sınırının
01/01/2036'dan itibaren kademeli olarak arttırılarak kadınlar için
01/01/2048'de, erkekler için 01/01/2044'de 65'e yükseltilmesinin Avrupa’daki
uygulamalarla paralellik arz ettiği, nitekim geri gönderme gerekçesinde
kastedilen ortalama yaşam süresinin de 2030 yılında daha da artacağı,
- Sosyal güvenlik
sistemlerinin uygulandığı bütün ülkelerde emekliliğin asıl parametresinin yaş
olduğu, prim ödemenin ise emekliliğin yan unsuru olduğu, Kanunda da emekliliğin
asıl unsuru olan yaş sınırının uygulamadaki örnekler incelenerek belirlendiği,
bu nedenle adil, makul ve ölçülü olma ilkelerinin Kanunda gözetildiği,
- Kanunda 2007'de ilk
defa sigortalı olan bir kişi için 7000 olan prim ödeme gün sayısının her yıl
100 gün artırılarak ancak ilk defa 2027'de sigortalı olan bir kişi için 9000
güne ulaşacağı, gün sayısının birden arttırılması yerine kademeli bir şekilde
arttırılmasının ölçülü ve makul bir düzenleme olduğu, birçok Avrupa Birliği
ülkesinde prim ödeme gün sayısının daha da uzun olduğu,
- Kanunda yer alan
amaçlardan birinin de sosyal güvenlik açıklarını finanse etmek olduğu,
açıkların finanse edilmesi sürecinde, hizmetlerin kalitesinde ve hizmetlerden
yararlananların sayısında bir azalma yapılmasının düşünülmediği, konuya
bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşıldığı,
- Kamu görevlilerinin
ödeyecekleri sigorta primlerinde artış olmasının nedeninin, bazı sınırlamalar
dışında kamu görevlilerinin ücret mahiyetindeki bütün gelirlerinin matraha
dahil edilmesi olduğu, primli bir sistemde de olması gerekenin bu olduğu, yeni
sistem nedeniyle prime esas kazanç matrahı farkına ait sigorta priminin 2 yıl
süresince sigortalıların çalıştığı kurumlarca karşılanmasının öngörüldüğü, bu
düzenlemenin de Anayasada yer alan adalet ilkesine uygun olduğu,
- Aylık bağlama
oranlarının, uluslararası karşılaştırma yapıldığında Türkiye'de oldukça yüksek
olduğu, Kanunla getirilen yeni düzenleme ile uzun vadede tüm sigortalıların
aylık bağlama oranlarının kademeli bir şekilde sürdürülebilir aylık bağlama
oranlarına çekilmesinin hedeflendiği,
- Kanunda, sosyal sigorta
sisteminde aktüeryal dengenin sağlanmasının amaçlandığı, aktüeryal hesaplara
dayanmayan sosyal sigorta sistemlerinin, çalışanlar lehine gelir dağılımını
sağlayamayacağı, tersine sosyal güvenlik açıklarının borçlanmak suretiyle
karşılanması nedeniyle faiz gelirlerini yükselteceği, böylece istikrarlı bir
ekonomik yapının oluşamayacağı,
- Kanunla getirilen ve
emekli aylıklarının TÜFE oranında arttırılmasının yeni bir düzenleme olmadığı,
mevcut sistemde de SSK ve Bağ- Kur'da emekli aylıklarının TÜFE ile
artırılmasının öngörüldüğü, uygulamada yapılan kanuni düzenlemelerle emekli
aylıklarında TÜFE oranlarının üzerinde artış yapıldığının görüldüğü,
Hükümetlerin önünde artış yapılması konusunda bir engelin bulunmadığı,
- Emekli ikramiyesinin,
Sosyal Güvenlik Kurumunun prime dayanan bir sigorta ödemesi olmadığı, Kanunla
tüm sosyal güvenlik kurumları birleştiğinden, kamu işverenlerinin
çalıştırdıkları kamu görevlilerine yükümlülükleri olan ikramiyelerin de bizzat
bu kurumlar tarafından ödenmesinin öngörüldüğü, bu durumun nihai olarak
ikramiyelerin kurumlarca ödenmesi anlamına gelmediği, ikramiye ödemelerine
ilişkin esas ve usullerin, personel kanunlarında değişiklik yapılmak suretiyle
de düzenlenmesinin mümkün olduğu,
- Artan sağlık
harcamalarının karşılanması için ya prim gelirlerinin arttırılmasının ya da
sağlık hizmetinin kapsamında kimi kısıtlamalara gidilmesinin gerektiği, Avrupa
ülkelerinin hepsinde diş protez uygulamalarından katkı payı alındığı, kimi
ülkelerde ise diş protez tedavileri için ekstra prim alındığının görüldüğü, bu
nedenle sağlık hakkının özüne dokunmaksızın dünyadaki kamu sağlık güvence
sistemlerindeki uygulamalara benzer şekilde, diş protez uygulamalarında
kısıtlamaya gidilmesinin zorunlu olduğu,
ifade edilmiştir.
q Komisyonumuzda, 5489 sayılı Kanunun
yalnızca geri gönderme tezkeresine konu olan 3, 28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80,
82, geçici 1, geçici 2, geçici 4, geçici 6 ve geçici 9 uncu maddelerinin
görüşülmesine ilişkin bir önergenin kabulünü müteakip, tezkerenin tümü ve söz
konusu maddeler üzerindeki görüşmelere geçilmiştir:
q Yapılan görüşmeler sonucunda; Kanunun 3,
28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80, 82, geçici 1, geçici 2, geçici 4, geçici 6 ve
geçici 9 uncu maddeleri, aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
|
Başkanvekili |
Bu
Raporun Sözcüsü |
Kâtip |
|
|
M. Altan Karapaşaoğlu |
Mehmet Zekai Özcan |
Mehmet Sekmen |
|
|
Bursa |
Ankara |
İstanbul |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Sabahattin Yıldız |
Halil Aydoğan |
A. Kemal Deveciler |
|
|
Muş |
Afyonkarahisar |
Balıkesir |
|
|
|
|
(Ayrışık
oy yazısı ekte) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ali Osman Sali |
Ahmet İnal |
Osman Nuri Filiz |
|
|
Balıkesir |
Batman |
Denizli |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muhsin Koçyiğit |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Birgen Keleş |
|
|
Diyarbakır |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
(Ayrışık
oy ektedir) |
(Ayrışık
oy yazımız ektedir) |
(Karşı
oy yazısı ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
M. Mustafa Açıkalın |
Bülent Baratalı |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İzmir |
|
|
(Ayrışık
oy yazımız ektedir) |
|
(Karşı
oy yazım ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Fazıl Karaman |
Selami Yiğit |
Y. Selahattin Beyribey |
|
|
İzmir |
Kars |
Kars |
|
|
|
(Ayrışık
oy yazımız ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mustafa Elitaş |
Taner Yıldız |
Mikail Arslan |
|
|
Kayseri |
Kayseri |
Kırşehir |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muzaffer Baştopçu |
Hasan Fehmi Kinay |
Mustafa Özyürek |
|
|
Kocaeli |
Kütahya |
Mersin |
|
|
|
|
(Ayrışık
oy yazısı ekte) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
O. Seyfi Terzibaşıoğlu |
Osman Seyfi |
Kazım Türkmen |
|
|
Muğla |
Nevşehir |
Ordu |
|
|
|
|
(Ayrışık
oy yazımız ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
İmdat Sütlüoğlu |
Musa Uzunkaya |
Sabahattin Cevheri |
|
|
Rize |
Samsun |
Şanlıurfa |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Enis Tütüncü |
M. Ergun Dağcıoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Tekirdağ |
Tokat |
Trabzon |
|
|
(Ayrışık
oy yazımız ektedir) |
|
(Ayrışık
oy yazısı ektedir) |
AYRIŞIK
OY
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Yasası sayın Cumhurbaşkanı tarafından bir kez daha görüşülmek üzere
TBMM’ye gönderilmiştir. Ancak Yasanın sayın Cumhurbaşkanınca tekrar görüşülmek
üzere gönderilen maddeleri, Plan ve Bütçe komisyonunda hiçbir değişiklik
yapılmadan AKP milletvekillerinin oylarıyla aynen kabul edilmiş, verilen hiçbir
önerge kabul edilmemiştir. Oysa Yasanın ilgili maddeleri görüşülürken, sayın
Cumhurbaşkanının iade gerekçelerine bakılmamış, Yasanın “sosyal devlet” ilkesi
açıkça göz ardı edilmiştir. Hatta o kadar ki Yasanın “fiili hizmet zammını”
düzenleyen maddesi görüşülürken, maddenin açıkça eşitlik ilkesine aykırılık
taşıyan hükümleri iktidar milletvekillerince de eleştirilmiş, ancak söz konusu
maddede bu haksızlıkları giderici önerge kabul edilmemiştir.
Bilineceği üzere sosyal devlet, bir ulusun
“tasada ve kıvançta” birlikte olmasını sağlayan devlettir. “Sosyal Güvenlik
Yasasını aynen geçireceğiz” diye açıklama yapıp, sosyal devleti görmemezlikten gelmek,
yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırı olarak yasalaşmasını sağlamaktır. Nitekim
Yasa, Plan ve Bütçe komisyonundan Anayasaya aykırılık taşıyan hükümleriyle
yasalaşmıştır. Oysa sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçelerine bakıldığında,
gerekçelerin büyük ölçüde Anayasa Mahkemesi kararlarına dayandığı görülecektir.
Hükümet sayın Cumhurbaşkanının iadesini bir fırsat olarak değerlendirip,
yapılan hatalardan dönebilir ve Türkiye gerçeklerine uygun, sosyal devleti
dışlamayan daha tutarlı bir yasayı kabul edebilirdi. Ama maalesef bu fırsat
Plan ve Bütçe Komisyonunda kaçırılmıştır.
• Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası
Yasası, kamuoyunda yeterince tartışılmayan bir yasadır. Bugün hiçbir
vatandaşımız bu Yasadan nasıl ve ne ölçüde etkileneceğini bilmemektedir.
• Yasa sadece kamuoyunda değil, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde de tartışılmamıştır.
• Bu haliyle tüm işçi, işveren ve memur
sendikaları konfederasyonları ile ve meslek odalarının karşı olduğu bir
yasadır...
• Bu Yasayla ilgili olarak AKP Grubu ve Hükümet
öyle bir yasalaşma süreci izlemiştir ki, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren
bir yasa çıkıyor ve bunu, yaşamlarının bütün aşamalarında yaşayacak olan
vatandaşlarımız bilmiyor. Böylesine bir garipliği anlamanın mümkün olmadığı
açıktır.
• IMF’nin emir ve talimatlarının dışına çıkmayan
bir Hükümet anlayışı olabilir mi?
Bu Yasa, sayın Cumhurbaşkanının veto
gerekçeleri dikkate alınmayıp, aynen Parlamentodan geçerse, toplumda çok ciddi
sosyal yaralar açılacaktır.
• Katkı payı ödeyemeyen sağlık hizmeti alamayacaktır.
• Tüm özel ve bazı kamu hastanelerinde
vatandaşlardan “otelcilik hizmeti” adı altında ek paralar alınacaktır.
• Bazı sağlık harcamaları tümüyle sosyal sigorta
sisteminin dışına çıkarılacaktır.
• 9000 gün, yani 25 yıl prim ödemeyen bir işçi,
normal koşullarda emekli olamayacaktır.
• Emeklilere millî gelir artışından pay
verilmeyecek, onların “toplumda ikinci sınıf yurttaş oldukları” yasal hüküm
altına alınmış olacaktır.
• Sigortaya borcu olan esnaf ve sanatkârın
kendisine, eşine, hak sahibi ana ve babasına sağlık hizmeti verilmeyecektir.
• Küçük esnaf ve sanatkâr, küçük çiftçi,
tarım işçisi artık emekli olamayacaktır. Çünkü bunlar sistemin dışana
itilmişlerdir.
• Emekli esnaf ve sanatkârlar yüzde 10
yerine yüzde 33,5 oranında “sosyal güvenlik destek primi” ödeyeceklerdir.
• Sayın Başbakan ve AKP yetkilileri
yaptıkları açıklamalarda diyorlar ki, “fakirlerin sağlık primini devlet
ödeyecektir.” Peki fakir kim? O bu Yasada belli değil... Yarın AKP çıkıp şunu
söyleyecektir. “Bana oy verenin sağlık primini ben ödeyeceğim...”
Böyle bir sosyal devlet anlayışı olabilir
mi?
Bu Yasa TBMM’nin değil, AKP’nin bir
Yasasıdır. Çünkü sadece AKP milletvekillerinin oylarıyla kabul edilmiş, IMF
kontrolünde çıkan bir Yasadır... Bu Yasanın faturasını
• Memurlar
• İşçiler
• Esnaf ve sanatkârlar
• Emekliler
• Çiftçiler
• Yani orta ve dar gelirli vatandaşlarımız
ödeyeceklerdir...
Hangi gerekçelerle Yasaya katılmadığımızı
ana başlıklar itibarıyla şöyle sıralayabiliriz.
Bugün Türkiye’de sosyal sigorta sistemimizin
ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğu yıllardan beri tartışılmakta ve
bilinmektedir. Kaldı ki bu konu her yasama döneminde belli aralıklarla TBMM
gündemine de gelmiş, araştırma komisyonları kurularak, soruna çözüm üretilmeye
çalışılmıştır. Dolayısıyla, Türkiye’de yoğun olarak tartışılan ve çözülmesi
gerektiği konusunda âdeta bir toplumsal mutabakatın bulunduğu bu konunun,
iktidar partisince de belli bir ciddiyet içinde ele alınıp değerlendirmesi
gerekirdi. Oysa bu yapılmamış, Yasa IMF’nin denetim ve gözetiminde
hazırlanmıştır.
• Üzerinde durulması gereken bir diğer
temel konu da, işçiler için getirilen prim ödeme gün sayısı ile ilgili yeni
düzenlemedir. Prim ödeme gün sayısının 7000 günden, aşamalı olarak 9000 güne
çıkarılması Türkiye gerçekleriyle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Esnek
çalışmanın, sendikasızlaştırmanın, kayıtdışı çalışmanın, taşeronlaşmanın ve en
önemlisi yoğun işsizliğin yaşandığı bir ülkede, bir işçinin 9000 gün prim
ödemesi açıkça söylemek gerekirse, hiçbir şekilde gerçekçi değildir. Bu
düzenlemenin anlamı, sendikasız işçilere düşük prim ödeme gün sayısı üzerinden
emekli olmanın yolunu açmaktır. Bu da işçilerin yaşlılıklarında düşük emekli
aylığı almaları sonucunu doğuracaktır. Eğer bir sosyal sigorta sistemi,
kişilerin emekliliklerinde yolsulluk sınırının altında aylık almalarını
öngörüyorsa, o sisteme “sosyal güvenlik sistemi” denemez. Olsa olsa o sistem,
“yoksullara asgari ödenek sağlama sistemi” olur... Kaldı ki bu dahi olmayacak,
çünkü halen uygulanmakta olan asgari aylık sistemi, bu Tasarı yasalaştığında
tümüyle ortadan kalkacaktır.
• Emeklilik yaşı konusunda da haksız
uygulamalara yol açacak bir düzenleme söz konusudur. Örneğin aynı tarihte işe
başlayan ve prim ödeme süreleri de eşit olan sigortalılar aynı yaşta emekli
olamayacaklardır.
Genç yaşlarda çalışmaya başlayanların 65
yaşından önce emekli olmalarını engelleyen ve sigortalıların işe başladıkları
tarihteki yaşlarına göre emeklilik yaşlarını farklılaştıran sistem, eşitlik
ilkesine açıkça aykırıdır.
• Norm ve standart birliği sağlamak
amacıyla getirilen Tasarı, kamu çalışanları açısından kısa dönemde ağır yükler
getirmekte, sistemdeki açıkların kısa dönemde bu kesimler tarafından finanse
edilmesini öngörmektedir. Çünkü, prime esas kazançta SSK ve Bağ-Kurlular için
alt ve üst sınırlar getirilirken, kamu çalışanları açısından böyle bir
sınırlama getirilmemiştir. Bu durumun doğal sonucu olarak, kamu çalışanları SSK
ve Bağ-Kurlulara göre daha yüksek emekli aylığı alacaklardır.
• Emekli aylıklarının bağlanmasında, bir
yandan aylık bağlama oranı düşürülürken, öte yandan emekli aylıklarının
hesaplanmasında esas alınan “güncelleme katsayısı” da düşürülmektedir. Bunun
yanında emeklilere refahtan pay verilmemesi uygulaması da sürdürülmektedir. Bu
düzenleme ile bir yandan kişiye bugüne oranla daha düşük emekli aylığı
verilirken, öte yandan emeklinin aylığının reel olarak hiç artmaması da
sağlanmaktadır. Emekli, emekli olduğu tarihteki gelire mahkûm edilmekte,
ülkenin refah düzeyindeki artıştan pay alamamaktadır. Bu anlayışın, sosyal
devlet ilkesiyle bağdaşır olmadığı açıktır.
• Fiili hizmet zammı uygulamalarında da
ciddi haksızlıklara yol açan düzenlemelere yer verilmiştir. Örneğin, PTT
çalışanlarına haklı olarak fiili hizmet zammı verilirken, aynı işi özel
sektörde yapan kişilere bu hak verilmemiştir. Bu çifte standardın hiçbir
anlamlı gerekçesi olamaz. Aynı şekilde devlet tiyatrolarında çalışan sanatçılar
fiili hizmet zammından yararlanırken, özel tiyatrolarda çalışanlar bu
ayrıcalıklı durumdan yararlanamayacaklar. Bu çifte standardın, sosyal devlet
ilkesiyle bağdaşmayacağı açıktır. Çünkü aynı işi yapanların benzer koşullarda
emekli edilmeleri sosyal sigorta mantığının da bir gereğidir.
• Fiili hizmet zammında, benzer çifte
standart uygulaması basın çalışanları için getirilmiştir. Tasarıya göre 5953
sayılı Yasa kapsamında olan basın mensupları fiili hizmet zammından
yararlanırken, aynı işi yapan TRT çalışanları sadece farklı bir yasaya tâbi
oldukları için, bu uygulamadan yararlanamayacaklardır. Acaba, 5953 sayılı
Yasaya tâbi bir kameramanın taşıdığı kamera ile bir TRT çalışanının taşıdığı
kamera farklı mı?
• Tasarı ile “genel sağlık sigortası”
uygulamasına geçilmesi öngörülmekle birlikte, Tasarının, sağlıkta sunulan
hizmetlerde bir geriye dönüşe de ortam hazırladığını belirtmek gerekiyor. Çünkü
Tasarıda, Kuruma verilen yetki ile, kurumun sağlıkta ciddi sınırlamalar
getirmesine olanak sağlanmaktadır. Bunun sonucu olarak, halen sağlık sigortası
hizmeti alan bir sigortalı, Tasarının yasalaşmasından sonra ciddi sağlık
sınırlamalarıyla karşı karşıya kalabilecektir. Bunun yanında ortez-protez ve
özellikle diş tedavisi için getirilen sınırlamalar tümüyle sosyal devlet
ilkesine aykırı uygulamalardır.
• Tasarıya göre, borcu olan Bağ-Kurlular,
hangi koşullarda olursa olsun sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaklardır.
Böyle bir düzenlemenin, ihtiyari sigorta uygulamalarında bir anlamı olmakla
birlikte, zorunlu sigorta uygulamalarında kesinlikle başvurulmaması gereken bir
yol olduğunu belirtmek gerekiyor. Bugün için aynı uygulamanın yürürlükte olması,
Tasarı ile getirilen düzenlemeye asla haklılık kazandırmaz.
• Tasarıda, Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı koruyucu hekimlik alanına da girmektedir. Bu düzenleme, Sağlık
Bakanlığı ile Kurum arasında yetki ve görev çatışmasına yol açacaktır. Bu
düzenleme, sigortalının kendi primleri ile koruyucu sağlık hizmetini
gerçekleştirmesi sonucunu doğurur ki, böyle bir düzenlemenin sosyal devlet
mantığı ile bağdaşmayacağı açıktır.
• Ayrıca bugüne değin, kamu çalışanlarının
emekli ikramiyeleri ilgili sigorta kuruluşu tarafından (T.C. Emekli Sandığı)
karşılanırken, bu Yasa ile bundan böyle emekli ikramiyelerinin (bir yıl sonra)
kişinin çalıştığı kurum tarafından ödenmesi esası getirilmiştir. Bu uygulama
ile özellikle küçük belediyelerde çalışan memurların emekli ikramiyelerinin
ödenmesinde ciddi sorunlar yaşanabilecektir.
|
|
Akif Hamzaçebi |
Kemal Kılıçdaroğlu |
Birgen Keleş |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Mustafa Özyürek |
Bülent Baratalı |
Kazım Türkmen |
|
|
Mersin |
İzmir |
Ordu |
|
|
Enis Tütüncü |
Ali Kemal Deveciler |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
|
Tekirdağ |
Balıkesir |
İstanbul |
AYRIŞIK OY YAZISI
Bugün ülkemizde sosyal güvenlik sistemi
artık tıkanma noktasına gelmiştir. Son 15 yıl içerisinde; SSK, Bağ-Kur ve
Emekli Sandığının finansman açığı giderek artmış ancak, köklü bir çözüm de
üretilememiştir. Aktüeryal dengeleri tamamen bozulan bu kurumların, prim
gelirleri ile emekli aylıklarını finanse etme olanakları tamamen ortadan
kalkmıştır. Bu nedenle, sosyal güvenlik kurumlarına bütçeden yapılan
transferler, her geçen yıl giderek artmaktadır. Bütçeden bu kurumlara yapılan
bu transferler bazılarınca "Karadelik" olarak adlandırılırken
bazılarınca da devletin sosyal devlet ilkesi gereği sosyal duyarlılıkla yerine
getirmesi gereken bir görevi olarak kabul etmektedir.
Sosyal Devlette Sosyal Güvenlik Sistemi,
sadece aktüeryal dengeye (hesaba) dayandırılarak oluşturulamaz. Devletin sosyal
niteliği, aktüeryal denge ile sosyal devlet ilkesi arasında uyum sağlamasını ve
ayrıca Sosyal Güvenlik Sisteminden kaynaklanan açıkların yani Sosyal Güvenlik
Sisteminin yükünün gerektiğinde devletçe karşılanmasını zorunlu kılar.
Bu bakımdan Sosyal Güvenlik Reformu bir
zorunluluk olup, sistemin temel ayaklarını Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu Tasarısı, Sosyal Yardımlar ve Primsiz Ödemeler Kanunu Tasarısı
ve Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu Tasarısı oluşturmaktadır.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanun Tasarısının daha iyi yasalaşabilmesi için aşağıdaki
eksikliklerin giderilmesi gerektiğine inanmaktayız.
1- Tasarıda yer alan bakmakla yükümlü
olunan kişiler tanımında, Genel Sağlık Sigortalısının; sigortalı sayılmayan,
kendi sigortalığı nedeniyle gelir veya aylık alamayan çocuklarda; 18 yaşı,
ortaöğrenim görmesi halinde 20 yaşı, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşı
doldurmamış ve evli olmayan çocukları kapsamakta, 25 yaşını doldurmuş evli
olmayan kız çocuklarını kapsam dışına bırakmaktadır. Türk toplum yapısına ve
kültürüne uygun değildir. Bu bakımdan yaş sınırına bakılmaksızın evli olmayan
kız çocuklarının bakmakla yükümlü çocuk kapsamına alınması gerekir.
2- Sosyal güvenlikte önemli değişiklikler
içeren tasarının, en önemli ayağını emeklilik yaşıyla ilgili düzenlemeler
oluşturmaktadır. Bu çerçevede halen kadınlarda 59, erkeklerde ise 61 olan
emeklilik yaşı kademeli olarak yükseltilmektedir. Mevcut yasaya göre,
kadınlar 58, erkekler ise 60
yaşını doldurmuş olmak ve en az 7000 gün prim ödemek, 25 yıldan beri sigortalı
bulunmak ve en az 4500 malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş
olmak koşuluyla emekli olabilmektedir.
Tasarının 28 inci maddesinde yapılan
değişiklikle bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı
olanlar; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olması şartıyla yaşlılık
aylığı bağlanabileceği hükme bağlanmıştır.
Tasarının 28. maddesi (b) bendine göre
yaşlılık aylığı bağlamada yaş şartı kademeli olarak artırılmak suretiyle
1.1.2048 tarihinden itibaren kadın ve erkekler için 65 yaşında eşitlenmektedir.
Ayrıca sigortalılar tasarının 28. maddesi ikinci fıkrası (a) ve (b) bentlerinde
yer alan yaş hadlerine üç yıl eklenmek suretiyle emeklilik yaşı 68'e
yükseltilmektedir. Ülkemizde ortalama ömrün 66 yıl olduğu dikkate alınırsa
gelecek nesillerin emeklilik hakkına kavuşması imkânsız hale gelmektedir.
IMF'nin 1 inci gözden geçirmelerinin
tamamlanması için şart olarak konulan tasarının amacı, çalışanların mevcut
sistemdeki haklarını geriye götürerek daraltmak, yükümlülüklerini ağırlaştırmak
ve böylece sistemin açıklarını kapamaktır. Sistemin sorunlarını kalıcı olarak
çözmek sosyal güvenlik kurumlarının aktif-pasif dengesinin sağlanmasıyla
mümkündür. Tasarıyla emekli olacaklarının aylık bağlama oranları bugünkü yüzde
75'ten kademeli olarak yüzde 50'lere, 60'lara doğru düşürülmektedir. Bu bir hak
kaybıdır.
Tasarının 28 inci maddesi üçüncü
fıkrasında yaşlılık aylığı bağlanması için 5400 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm
sigortası primi bildirilmiş olma koşulu iş kanunumuzdaki esnek çalışma
usullerinin kabul edildiği dikkate alınarak, yaşlılık aylığını hak etmede ön
görülen prim gün sayısı 506 sayılı Kanundaki şekli ile tam aylıkta 7000 gün,
kısmî aylıkta 4500 gün olarak alınması gerektiğine inanmaktayız.
3- Ücretlerin düşük olması, yanı sıra bir
de bunlardan yüksek oranlarda sigorta primi kesilmesi sonucu çalışanların aylık
gelirleri iyice azalmakta ayrıca emekli olma için prim ödeme gün sayısının
7000'den 9000 güne çıkarılması istihdamı kayıtdışına itmektedir. Bugün
kayıtdışı istihdam oranı % 52'ler düzeyine çıkmış bulunmaktadır.
Böylece kayıtdışının yaygınlığı düşük
gelirlileri sosyal güvenlik sisteminin dışına itmek suretiyle "Sosyal
Güvenlik Hakkından" mahrum edecektir. Bu Anayasamızın 2 nci maddesindeki
Sosyal Devlet, 10 uncu maddesindeki "Eşitlik" ve 60 ncı maddesindeki
"Sosyal Güvenlik Hakkı" ilkelerine aykırı bulunmaktadır.
4- Emekli aylıklarının bağlanmasında, bir
yandan aylık bağlama oranı düşürülürken, öte yandan emeklilere refahtan pay
verilmemesi uygulaması sürdürülmektedir. Bu uygulamanın sosyal devlet ilkesiyle
bağdaşmadığı açıktır. Çalışırken katma değer yaratarak ülke kalkınmasına
katkıda bulunan emeklilere refahtan pay verilmemesi tasarının büyük bir
eksikliğidir. Ayrıca, kamu görevlilerinin PRİM YÜKÜ artırılarak ücretleri
düşürülecektir.
5- Fiili hizmet zammı uygulamalarında
ciddi haksızlıklara yol açan düzenlemelere yer verilmiştir. Örneğin PTT
çalışanlarına haklı olarak fiili hizmet zammı verilirken, aynı işi özel
sektörde yapan bu kişilere bu hak verilmemiştir. Aynı şekilde basın
çalışanlarına fiili hizmet zammı verilirken TRT çalışanlarına verilmemesi bir
eksiklik olup, çifte standarda örnek teşkil etmektedir.
Anayasanın 10 uncu maddesinde, herkesin,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
benzeri nedenlerle ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu
belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin birçok kararında
vurguladığı gibi, yasa önünde eşitlik, hukuksal durumları aynı olanlar için söz
konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir.
Bu gerekçelerle bu Kanun Tasarısına karşı
olduğumuzu bildiririz.
|
|
Muhsin Koçyiğit |
Selami Yiğit |
|
|
Diyarbakır |
Kars |
|
|
|
|
ANAYASANIN 89 UNCU VE 104
ÜNCÜ MADDELERİ GEREĞİNCE CUMHURBAŞKANINCA
BİR
DAHA GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE GERİ GÖNDERİLEN KANUN
Kanun No. 5489 Kabul
Tarihi:19/4/2006
BİRİNCİ KISIM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1- Bu Kanunun amacı, sosyal
sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak;
bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan
yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal
sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları
düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2- Bu Kanun; sosyal
sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri, işverenleri,
sağlık hizmeti sunucularını, bu Kanunun uygulanması bakımından gerçek kişiler
ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan
diğer kurum ve kuruluşları kapsar.
Tanımlar
MADDE 3- Bu Kanunun
uygulanmasında;
1) Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,
2) Kurum: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını,
3) Sosyal Sigortalar: Kısa ve uzun vadeli sigorta kollarını,
4) Kısa vadeli sigorta kolları: İş kazası ve meslek
hastalığı, hastalık ve analık sigortası kollarını,
5) Uzun vadeli sigorta kolları: Malûllük, yaşlılık ve ölüm
sigortası kollarını,
6) Sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları
bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken
kişiyi,
7) Hak sahibi: Sigortalının veya sürekli iş göremezlik
geliri ile malûllük veya yaşlılık aylığı almakta olanların ölümü halinde, gelir
veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk,
ana ve babasını,
8) Genel sağlık sigortası: Kişilerin öncelikle sağlıklarının
korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların
finansmanını sağlayan sigortayı,
9) Genel sağlık sigortalısı: Bu Kanunun 60 ıncı maddesinde
sayılan kişileri,
10) Bakmakla yükümlü olduğu kişi: Genel sağlık
sigortalısının, sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı sayılmayan, kendi
sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;
a) Eşini,
b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 5/6/1986 tarihli ve
3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık
eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek
öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile
yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan
çocuklarını,
c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca
belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını,
11) Hizmet akdi: 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar
Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesini
veya hizmet akdini,
12) Ücret: 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c)
bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya
yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutarı,
13) Asgarî ücret: 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu
gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen bir aylık brüt ücreti,
14) Ay: Ücretleri; kamu idarelerinde her
ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri
kapsamındaki sigortalılar için, ayın 15'inden ertesi ayın 15'ine kadar geçen,
diğer sigortalılar için ise ayın 1'i ilâ sonu arasında geçen ve otuz gün olarak
değerlendirilen süreyi,
15) Yıl: Ücretleri; kamu idarelerinde her
ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri
kapsamındaki sigortalılar için, 15 Ocak tarihinden ertesi yılın 15 Ocak
tarihine kadar geçen, diğer sigortalılar için ise 1 Ocak ilâ 31 Aralık
tarihleri arasında geçen ve 360 gün olarak değerlendirilen süreyi,
16) Gelir: İş kazası veya meslek hastalığı
halinde sigortalıya veya sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine, yapılan
sürekli ödemeyi,
17) Aylık: Malûllük, yaşlılık ve ölüm
sigortalarından yapılan sürekli ödemeyi,
18) Ödeme dönemi: Bu Kanuna göre bağlanan
gelir ve aylıkların, ödeme tarihinden takip eden ödeme tarihine kadar geçen
süreyi,
19) Tarımsal faaliyet: Kendi mülkünde,
ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus
mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut
doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su
ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından;
muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,
20) Kurum Sağlık Kurulu: Kurumca
yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca düzenlenecek
raporlardaki teşhis ve bu teşhise dayanak teşkil eden belgeleri incelemek
suretiyle, çalışma gücü kaybı ve meslekte kazanma gücü kaybı oranlarını
belirlemeye yetkili hekimlerden ve/veya diş hekimlerinden oluşan kurulları,
21) Kamu idaresi: 10/12/2003 tarihli ve
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen idare ve kurumlar ile bunların ödenmiş sermayesinin
% 50'sinden fazlasına sahip oldukları ortaklıkları veya özel kanunlarına göre
personel çalıştıran diğer kamu kurumlarını,
22) Sağlık hizmeti: Genel sağlık
sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere 63 üncü madde gereği finansmanı
sağlanacak tıbbî ürün ve hizmetleri,
23) Kişiye yönelik koruyucu sağlık
hizmeti: Kişilerin hastalıktan korunması veya sağlıklı olma halinin
sürdürülmesi amacıyla, kişiye yönelik olarak finansmanı sağlanacak sağlık
hizmetlerini,
24) Aile hekimi: Sağlık Bakanlığı tarafından
aile hekimi olarak yetkilendirilen ve Kurum ile sözleşme yapmış hekimleri,
25) Sağlık hizmeti sunucusu: Sağlık
hizmetini sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel
kişilerini ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubelerini,
26) Katılım payı: Sağlık hizmetlerinden
yararlanabilmek için, genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olduğu
kişiler tarafından ödenecek tutarı,
27) Sığınmacı ve Vatansız: İçişleri
Bakanlığı tarafından sığınmacı veya vatansız olarak kabul edilen kişileri,
28) Peşin sermaye değeri: Kurumca, bu
Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen giderlerin yaş, kesilme ihtimali ve
Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarı,
29) Güncelleme katsayısı: 4 üncü madde
kapsamında sigortalı sayılanların, her yılın Kasım ayına ait kanunî süresi
içinde verilen belgelerindeki prim tahakkukları üzerinden bulunacak ortalama
prime esas günlük kazancın, bir önceki yılın aynı ayına ait ortalama prime esas
günlük kazanca göre değişim oranı ile her yılın Aralık ayına göre Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları
genel indeksindeki değişim oranının toplamının yarısına (1) tam sayısının ilave
edilmesi sonucunda bulunan değeri,
ifade eder.
İKİNCİ
KISIM
Sosyal
Sigorta Hükümleri
BİRİNCİ
BÖLÜM
Sigortalılara
İlişkin Hükümler
Sigortalı
sayılanlar
MADDE 4- Bu Kanunun kısa ve uzun
vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla
işveren tarafından çalıştırılanlar,
b) Köy ve mahalle muhtarları, hizmet
akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
1) Ticarî kazanç veya serbest meslek
kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve
sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usûlüne uygun
olarak kayıtlı olanlar,
3) Anonim şirketlerin kurucu ortakları
ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma
iştiraklerinin ise tüm ortakları,
4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,
c) Kamu idarelerinde;
1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro
ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a) bendi
kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,
2) (a) ve (b) bentlerine tâbi
olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi
kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar,
sigortalı sayılırlar.
Birinci fıkranın (a) bendi gereği
sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;
a) İşçi sendikalarının yönetim kurullarına
seçilenler,
b) Bir veya birden fazla işveren
tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları
ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün
güzel sanat kollarında çalışanlardan, düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi
ile çalışanlar,
c) Mütekabiliyet esasına dayalı olarak
uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç
olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar,
d) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi
Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar,
e) 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi
Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumî kadınlar,
f) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde
ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar,
hakkında da uygulanır.
Birinci fıkranın (c) bendi gereği
sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;
a) Kuruluş ve personel kanunları veya
diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve
gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet
memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile
çalışmayanlar,
b) Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar,
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il daimi komisyonu
üyeleri,
c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında
iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikaların veya sendika
konfederasyonlarının yönetim kurullarına seçilenler,
d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek
okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta
iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay
naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar ile
fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra veya
askerlik hizmetini müteakip subaylığa veya astsubaylığa geçirilenlerin,
okullarda geçen normal eğitim süreleri,
e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek
okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta
iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler ile
fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra
komiser yardımcılığına veya polisliğe geçirilenlerin, okullarda geçen normal
eğitim süreleri,
hakkında da uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Bazı
sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar
MADDE 5- Kısa ve uzun vadeli
sigorta kolları bakımından aşağıda sayılan kişiler hakkında uygulanacak sigorta
kolları şunlardır:
a) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte,
ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve
benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş kazası ve
meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanır ve bunlar, 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.
b) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte
5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak,
çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası,
meslek hastalığı ve hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya
yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler hakkında ise
iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.
c) Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi
Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen
veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü
aylığı bağlanmış olanlardan, bu Kanuna tâbi sigortalı olarak çalışanlar hakkında
aylıkları kesilmeksizin kısa vadeli sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar
hakkında, uzun vadeli sigorta kollarına tâbi olmayı istemeleri halinde, bu
isteklerini Kuruma bildirdikleri tarihi takip eden ay başından itibaren, uzun
vadeli sigorta kolları uygulanır.
d) Sosyal güvenlik destek primine tâbi
olanlar hakkında, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri
uygulanır.
e) Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen
meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar ve
bunlar hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.
f) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan
kişilere, işsizlik ödeneğinin hak edildiği süre içinde, 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları
uygulanır.
Sigortalı
sayılmayanlar
MADDE 6- Bu Kanunun kısa ve uzun
vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında;
a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan
eşi,
b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü
derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka
kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,
c) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak
çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen,
haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az
olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz
katından az olanlar,
d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş
olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri,
e) Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir
kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye'ye bir iş için
gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tâbi olduğunu belgeleyen kişiler
ile Türkiye'de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurt dışında
ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tâbi olanlar,
f) Resmî meslek ve sanat okulları ile
yetkili resmî makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve
yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbikî
mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler,
g) Sağlık hizmet sunucuları tarafından işe
alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen, hasta veya malûller,
h) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılması gereken işlerde çalışmakla birlikte,
18 yaşını doldurmamış olanlar,
ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım
işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile
tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette
bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin
masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda
tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu
belgeleyenler,
j) Niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün
içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli olarak çalışanlar,
k) Kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte
kanunla kurulu meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık
faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan
tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu
belgeleyenler,
l) Kamu idarelerinin dış
temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli
ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu
sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı
olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam
edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin kamu düzeninin zorunlu kıldığı
hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında
sigortalı yapılanlar,
4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı
sayılmaz.
(h) bendinin uygulanmasıyla ilgili olarak,
bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı
Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyle,
öğrenimleriyle ilgili görevlerde çalışanlar hakkında 18 yaşın bitirilmiş olması
şartı aranmaz.
Birinci fıkranın (ı) bendinin
uygulanmasında, Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin görüşü alınır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Sigortalılığın
başlangıcı
MADDE 7- Sigorta hak ve
yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
a) (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılanlar için çalışmaya, meslekî eğitime veya zorunlu staja başladıkları
tarihten,
b) (b) bendi kapsamında sigortalı
sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanların gelir vergisi mükellefiyetinin
başladığı tarihten; şirket ortaklarının şirket ortaklıklarının tescil edildiği
tarihten; gelir vergisinden muaf olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili ile
birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usûlüne uygun kayıtlı oldukları
tarihten; tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal
faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca tescil edildiği
tarihten; köy ve mahalle muhtarları için seçildikleri tarihten,
c) (c) bendi kapsamında sigortalı
sayılanlar için, göreve başladıkları veya okullarında eğitime başladıkları
tarihten,
itibaren başlar.
Birinci fıkranın (b) bendinin
uygulanmasında, gelir vergisinden muaf olanlar ile tarımda kendi adına ve
hesabına bağımsız çalışanların kayıt ve tescil işlemleri ile ilgili olarak
kanunla kurulmuş ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınır.
Sigortalı
bildirimi ve tescili
MADDE 8- İşverenler, 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7
nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalılık
başlangıcından önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle
yükümlüdür. Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;
a) İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak
sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün Kuruma verilmesi halinde,
b)Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma
araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri
bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan
tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya
başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu
tarihe kadar, Kuruma verilmesi halinde,
c) Kamu idarelerince yurt dışı görevde
çalışmak üzere işe alınanların, işten ayrılmış olsalar dahi, çalışmaya
başladıkları tarihten itibaren üç ay içinde, Kuruma verilmesi halinde,
sigortalılık başlangıcından önce
bildirilmiş sayılır.
Sigortalılar, çalışmaya başladıkları
tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı olarak çalışmaya
başladıklarını Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi,
sigortalı aleyhine delil teşkil etmez.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için; 7 nci maddenin birinci fıkrasının
(b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren kendi
mevzuatlarına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler
veya vergi daireleri sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek, en geç onbeş
gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdür. Kurum bu bildirimden itibaren bir ay
içinde tescili yapılan kişilere, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin
başladığını bildirir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendinin (4) numaralı alt bendi gereği sigortalı sayılanlar ise, sigortalı işe
giriş bildirgesini, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen
sigortalılık başlangıcından itibaren, doksan gün içinde Kuruma vermekle
yükümlüdürler.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri çalıştıracak işverenler,
çalıştırmaya başlattıkları kişileri, 7 nci maddenin birinci fıkrasının (c)
bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren, onbeş gün içinde
sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.
5 inci maddenin (f) bendi kapsamında
sigortalı sayılan kişiler için Türkiye İş Kurumu, işsizlik ödeneğinin fiilen
ödenmeye başlandığı tarihten itibaren bir ay içinde, sigortalı işe giriş
bildirgesini Kuruma bildirmekle yükümlüdür.
Kamu idareleri ile bankalar, Kurumca
sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca belirlenecek
işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup
olmadığını kontrol etmek ve sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kuruma
bildirmekle yükümlüdürler.
Bu maddenin ikinci ve beşinci fıkraları
hariç olmak üzere, diğer fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine
getirmeyen ilgililer hakkında, 102 nci madde hükümlerine göre idarî para cezası
uygulanır.
Sigortalı işe giriş bildirgesinin şekli ve
içeriği, bildirgenin verilme yöntemleri ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin
diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Sigortalılığın
sona ermesi
MADDE 9- Kısa ve uzun vadeli
sigorta kolları bakımından sigortalılık;
a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten,
b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamındaki sigortalıların;
1) Gelir vergisi mükellefi olanlar için,
mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri tarihten,
2) Gelir vergisinden muaf olanlar için,
esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek odalarındaki üye
kayıtlarının silinmesi gereken veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (k) bendi
kapsamına girdiği tarihten,
3) Şirket ve donatma iştiraki ortağı
olanlar için, tâbi oldukları mevzuata göre şirketle ve donatma iştiraki ile
ilgilerinin kesildiği tarihten,
4) Şirket ortağı olanlar için, şirketin
iflâsına veya tasfiyesine karar verildiği veya münfesih sayıldığı tarihten,
5) Tarımda kendi adına ve hesabına
bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı
maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten,
6) Köy ve mahalle muhtarlarının, muhtarlık
görevlerinin sona erdiği tarihten,
7) Herhangi bir yabancı ülkede ikamet eden
ve o ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başladığı veya ikamet
esasına bağlı olarak, o ülke sosyal güvenlik sistemine dahil olduğu tarihten,
8) İflâsına karar verilmiş olan veya
tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirketlerin ortaklarından hizmet akdi ile
çalışanların, çalışmaya başladığı tarihten,
9) Köy ve mahalle muhtarlarından; kendi
adına ve hesabına bağımsız çalışmasından dolayı gelir vergisi mükellefiyeti
bulunanlar hariç, aynı zamanda hizmet
akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,
10) Gelir vergisinden muaf olan, ancak
esnaf ve sanatkârlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki
kayıtlara istinaden bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında sigortalı sayılanlardan, bu sigortalılıklarının devamı sırasında,
hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,
c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında sigortalı sayılanların;
1) Ölüm halinde veya aylık bağlanmasını
gerektiren hallerde, bu tarihi takip eden ayın ilk gününden,
2) Diğer hallerde ise görevden
ayrıldıkları tarihten,
d) 5 inci madde gereği bazı sigorta
kollarına tâbi tutulanların, sigortalı sayılmalarını gerektiren halin sona
erdiği tarihten,
e) 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (l)
bendi kapsamında olanlardan, çalışmakta iken bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik
kurumu ile irtibatlandırılanlar ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
çerçevesinde, seçimini bu yönde kullananlar için sigortalandıkları tarihten,
itibaren sona erer.
Ancak, hastalık ve analık hükümlerinin
uygulanmasında sigortalılık;
a) İlgili kanunlar gereği sigortalının
ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması
hallerinde, bu hallerin sona ermesini,
b) Diğer hallerde ise birinci fıkrada
belirtilen tarihleri,
takip eden onuncu günden başlanarak
yitirilmiş sayılır.
Birinci fıkranın (a), (c) ve (d)
bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından,
(b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve
sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği
kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kuruma
bildirilir. Bu kişilerin meslek kuruluşlarına ya da vergi dairelerine olan
yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları, sigortalılığın sona ermesine
ilişkin belge ya da bilginin verilmesine engel teşkil etmez.
Birinci fıkranın (e) bendine göre
sigortalılığı sona erenler ile 8 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine
göre bildirimi yapılan sigortalıların, sigortalılığının sona ermesine ilişkin
bildirimleri, üç ay içinde Kuruma yapılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Sigortalıların
işleri nedeniyle geçici olarak yurt dışında bulunmaları
MADDE 10- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalıların işverenleri tarafından geçici
görevle yurt dışına gönderilmeleri, (c) bendinde sayılan sigortalıların
mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak yurt dışına gönderilmeleri veya
(b) bendinde sayılanların sigortalılığa esas çalışması nedeniyle yurt dışında
bulunmaları halinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve
işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak ve yükümlülükleri devam eder.
Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan
ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen
Türk işçileri de bu Kanunun uygulanmasında geçici görevle yurt dışına
gönderilmiş sayılır.
İKİNCİ
BÖLÜM
İşyerleri
ve İşverenlere İlişkin Hükümler
İşyeri,
işyerinin bildirilmesi, devri, intikali ve nakli
MADDE 11- İşyeri, sigortalı
sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları
yerlerdir.
İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet
ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen
işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene
ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler
ile araçlar da işyerinden sayılır.
İşveren, örneği Kurumca hazırlanacak
işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kuruma
vermekle yükümlüdür. Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı
sayısını ve bunların işe başlama tarihini, ticaret sicili memurluklarına
bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış sayılır. Ticaret sicili
memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç on gün içinde Kuruma
bildirmek zorundadır.
29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk
Ticaret Kanunu hükümlerine tâbi şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi
veya diğer bir şirkete katılması durumunda, bu hususların ticaret siciline
tesciline ilişkin ilân tarihini; adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması
durumunda ise en geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde,
işyeri bildirgesi ile Kuruma bildirilmek zorundadır.
İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten
başka bir ildeki adrese nakledilmesi, sigortalı çalıştırılan bir işin veya
işyerinin başka bir işverene devredilmesi veya intikal etmesi halinde,
işyerinin nakledildiği, yeni işverenin işi veya işyerini devraldığı tarihi
takip eden on gün içinde, işyerinin miras yoluyla intikali halinde ise
mirasçıları, ölüm tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, işyeri bildirgesini
Kuruma vermekle yükümlüdür. İşyerinin aynı il sınırları içinde Kurumun diğer
bir ünitesinin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi halinde, adres
değişikliğinin yazı ile bildirilmesi yeterlidir. Bu işlerde çalışan
sigortalıların, sigorta hak ve yükümlülükleri devam eder.
Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye
yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer tüm
ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile
varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, verildiği
tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.
Bu maddede belirtilen yükümlülükleri
yerine getirmeyenler hakkında, 102 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
uyarınca idarî para cezası uygulanır. İdarî para cezası uygulanması, bu
yükümlülüklerin yerine getirilmesine engel teşkil etmez.
Alt işveren, asıl işverenin işyerinde
çalıştırdığı sigortalıları, işverenle aralarında yaptıkları sözleşmenin ibrazı
kaydıyla, Kurumdan alacağı özel bir numara ile asıl işverenin kayıtlı olduğu
dosyadan bildirir.
İşyeri bildirgesinin verilmemesi veya geç
verilmesi, bu Kanunda belirtilen hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.
İşyeri bildirgesinin şekli ve içeriği ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin
usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
İşveren,
işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren
MADDE 12- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran
gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar
işverendir.
İşveren adına ve hesabına, işin veya
görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren vekilidir. Bu
Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve
4857 sayılı İş Kanununda tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu
Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve
müteselsilen sorumludur.
4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a)
bendine tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen
yükümlülükleri, bunları çalıştıran işçi sendikaları veya işveren tarafından; 4
üncü maddenin üçüncü fıkrasına tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda
belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran kamu idareleri veya eğitim
gördükleri okullar tarafından yerine getirilir.
2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi
Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar hakkında,
işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştırmaya yetkili
makam tarafından yerine getirilir.
Ceza infaz kurumları ile tutukevleri
bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü
ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları
Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları
Kurumunun sorumlu müdür ve amirleridir.
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal
veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde,
iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye
alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve
bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene
yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Kısa Vadeli
Sigorta Hükümleri
İş
kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması
MADDE 13- İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu
sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş
nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan
sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi
nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna
süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir
taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya
sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.
İş kazasının 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının;
a) (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında
bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer
yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç
işgünü içinde,
b) (b) bendi kapsamında bulunan sigortalı
bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının
bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde,
c) (c) bendi kapsamında bulunan
sigortalılar bakımından, bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili
kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatlarına göre yetkili mercilere derhal
ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç
işgünü içinde,
iş kazası ve meslek hastalığı
bildirgesinin doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi
zorunludur. Bu fıkranın (a) ve (c) bentlerinde belirtilen süre, iş kazasının
işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının
öğrenildiği tarihten itibaren başlar.
Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp
sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun
denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş
müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı
olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı
anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler,
ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan,
96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir.
İş kazası ve meslek hastalığı
bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Meslek
hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması
MADDE 14- Meslek hastalığı,
sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir
sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli
hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.
Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek
hastalığına tutulduğunun;
a) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet
sunucuları tarafından usûlüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve
dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi,
b) Kurumca gerekli görüldüğü hallerde,
işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan
denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi,
sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından
tespit edilmesi zorunludur.
Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra
meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise,
sigortalının bu Kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden
fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın
geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma
müracaat edebilirler. Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar
bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki
inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki
yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin
başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek
hastalığı sayılabilir.
Meslek hastalığının 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının;
a) (a) ve (c) bentleri ile 5 inci madde
kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, sigortalının meslek hastalığına
tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından,
b) (b) bendi kapsamındaki sigortalı
bakımından ise kendisi tarafından,
bu durumun öğrenildiği günden başlayarak
üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma
bildirilmesi zorunludur. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen
hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren işverene veya 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıya, Kurumca bu durum için
yapılmış bulunan masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücû
edilir.
Meslek hastalığı ile ilgili bildirimler
üzerine gerekli soruşturmalar, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen
memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla yaptırılabilir.
Hangi hallerin meslek hastalığı
sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği,
verilme usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar,
Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir. Yönetmelikte belirlenmiş
hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp
sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık
Kurulunca karara bağlanır.
Hastalık ve
analık hali
MADDE 15- Sigortalının, iş kazası
ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan
rahatsızlıklar, hastalık halidir.
Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin
sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan
sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye
kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri
analık hali kabul edilir.
İş kazası,
meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde sağlanan haklar
MADDE 16- İş kazası veya meslek
hastalığı halleri nedeniyle sağlanan haklar şunlardır:
a) Sigortalıya; geçici iş göremezlik
süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.
b) Sigortalıya; sürekli iş göremezlik
geliri bağlanması.
c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu
ölen sigortalının hak sahiplerine; gelir bağlanması.
d) Gelir bağlanmış olan eş ve çocuklara;
evlenme ödeneği verilmesi.
e) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu
ölen sigortalı için; cenaze ödeneği verilmesi.
Sigortalıya hastalık veya analık hallerine
bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezlik süresince, günlük geçici iş göremezlik
ödeneği verilir.
Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan
karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, çocuğun yaşaması şartıyla
doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgarî
ücretin üçte biri tutarında emzirme ödeneği verilir.
Emzirme ödeneğine hak kazanan
sigortalılardan 9 uncu maddeye göre sigortalılığı sona erenlerin, bu tarihten
başlamak üzere üçyüz gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya karısı
analık sigortası haklarından yararlanacak sigortalı erkek, doğum tarihinden
önceki onbeş ay içinde en az üç ay prim ödenmiş olması şartıyla emzirme
ödeneğinden yararlandırılır.
Ödenek ve
gelirlere esas tutulacak günlük kazanç
MADDE 17- İş kazası, meslek
hastalığı, hastalık ve analık hallerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak
gelirlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç; iş kazasının veya doğumun
olduğu tarihten, meslek hastalığı veya hastalık halinde ise iş göremezliğin
başladığı tarihten önceki oniki aydaki son üç ay içinde 80 inci maddeye göre
hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim gün
sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu surette bulunan günlük kazanç; iş
göremezliğin başladığı veya gelirin bağlanacağı tarihten geriye doğru oniki ay
ve daha öncesine ait ise güncelleme katsayısı ile güncellenerek hesaplanır.
Oniki aylık dönemde çalışmamış ve ücret
almamış olan sigortalı, çalışmaya başladığı ay içinde iş kazası veya meslek
hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrarsa verilecek ödeneklerin veya
bağlanacak gelirlerin hesabına esas günlük kazanç; çalışmaya başladığı tarih
ile iş göremezliğinin başladığı tarih arasındaki sürede elde ettiği prime esas
günlük kazanç toplamının, çalıştığı gün sayısına bölünmesi suretiyle; çalışmaya
başladığı gün iş kazasına uğraması halinde ise aynı veya emsal işte çalışan
benzeri bir sigortalının günlük kazancı esas tutulur.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve
(c) bentleri gereği sigortalı sayılanların ödenek veya gelire esas günlük
kazançlarının hesabında:
a) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki arızi ödemeler
dikkate alınmış ise ödenek ve gelire esas alınacak günlük kazanç, ücret
toplamının ücret alınan gün sayısına bölünmesiyle hesaplanacak günlük kazanca,
% 50 oranında bir ekleme yapılarak bulunan tutardan çok olamaz.
b) İdare veya yargı mercilerince verilen
karar gereğince yapılan ücret, ikramiye, zam, tazminat ve bu mahiyetteki
ödemelerden, ödenek ve gelirin hesabına esas alınan üç aylık dönemden önceki
aylara ilişkin olanlar dikkate alınmaz.
Meslek hastalığı, sigortalının sigortalı
olarak çalıştığı son işinden ayrıldığı tarihten bir yıl geçtikten sonra meydana
çıkmış ise, günlük kazancı bu son işinden ayrıldığı tarih esas alınarak
yukarıdaki fıkralara göre hesaplanır.
İş kazası ile meslek hastalığı
sigortasından bağlanacak gelirlere esas tutulacak aylık kazanç, yukarıdaki
hükümlere göre hesaplanacak günlük kazancın otuz katıdır.
Geçici iş
göremezlik ödeneği
MADDE 18- Kurumca yetkilendirilen
hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;
a) İş kazası veya meslek hastalığı
nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için,
b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların hastalık sebebiyle
iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir
yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması
şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,
c) Sigortalı kadının analığı halinde,
doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi
bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık
sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki
haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,
d) Sigortalı kadının isteği ve hekimin
onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, doğum sonrası
istirahat süresine eklenen süreler için,
geçici iş göremezlik ödeneği verilir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendine göre sigortalı sayılanlara hastalıkları halinde geçici iş göremezlik
ödeneği, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş
olması şartıyla yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu
tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede ödenir.
İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve
sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17
nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir. Ancak geçici iş
göremezlik ödeneğinin güncellenmemiş tutarı, sigortalının ödenek hesabına esas
alınan döneme ilişkin kazanç üzerinden vergi, sosyal sigorta, genel sağlık
sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan günlük
net kazancını geçemez.
Sigorta prim ve ödeneklerinin hesabına
esas tutulacak günlük kazançların alt sınırında meydana gelecek
değişikliklerde, yeniden tespit edilen alt sınırın altında bir günlük kazanç
üzerinden ödenek almakta bulunanların veya almaya hak kazanmış veya kazanacak
olanların bu ödenekleri, günlük kazançlarının alt sınırındaki değişikliklerin
yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak değiştirilmiş günlük kazançların alt
sınırına göre ödenir.
Bir sigortalıda iş kazası, meslek
hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş
göremezlik ödeneklerinden en yükseği verilir.
Geçici iş göremezlik ödenekleri, toplu iş
sözleşmesi yapılan işyerleri ile kamu idarelerinin işverenleri tarafından
Kurumca belirlenen usûl ve esaslara göre Kurum adına sigortalılara ödenerek,
daha sonra Kurum ile mahsuplaşmak suretiyle tahsil edilebilir.
Geçici iş göremezlik ödeneklerinin ödeme
zamanı ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Sürekli iş
göremezlik gelirine hak kazanma, hesaplanması, başlangıcı ve birden çok iş
kazası ve meslek hastalığı hali
MADDE 19- İş kazası veya meslek
hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen
sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlarda
meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu belirtilen ve Kurum
Sağlık Kurulunca bu durumu onaylanan sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine
hak kazanır.
Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış
olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne
oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak
raporlara göre yeniden tespit olunur.
Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının
mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır. Sürekli tam iş
göremezlikte sigortalıya, 17 nci maddeye göre hesaplanan aylık kazancının %
70'i oranında gelir bağlanır. Sürekli kısmî iş göremezlikte sigortalıya
bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş
göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine ödenir. Sigortalı, başka
birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı % 100 olarak uygulanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendine göre sigortalı sayılanlara, sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi
için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her
türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.
Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılardan, kurumlarınca sürekli
iş göremezlik nedeniyle görevlerine son verilenlerden;
a) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak
kazanamayan sigortalılara sürekli tam iş göremezlik geliri bağlanarak sürekli
iş göremezlik derecesine göre hesaplanacak sürekli iş göremezlik gelir tutarı
ile sürekli tam iş göremezlik geliri arasındaki fark, sigortalının görevine son
veren kurum tarafından, Kuruma ödenir. Bunların bu Kanun kapsamında tekrar
çalışması halinde, sürekli işgöremezlik geliri, sürekli iş göremezlik
derecesine göre ödenmeye devam edilir.
b) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak
kazanan sigortalılara ise sürekli iş göremezlik derecesine göre gelir bağlanır.
Başka birinin sürekli bakımına muhtaç
olanlar hariç, sürekli iş göremezlik gelirinin güncellenmemiş aylık tutarı;
sigortalının sürekli iş göremezlik geliri hesabına esas alınan döneme ilişkin
kazancı üzerinden vergi, sosyal sigorta, genel sağlık sigortası ve işsizlik
sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan aylık net kazancını geçemez.
Yukarıdaki fıkralara göre hesaplanan
gelir, günlük kazanç hesabına giren son ay ile gelir başlangıç tarihi arasında
55 inci maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre artırılarak belirlenir.
Sigortalının sürekli iş göremezlik geliri;
a) Geçici iş göremezlik ödeneğinin sona
erdiği tarihi,
b) Geçici iş göremezlik tespit edilemeden
sürekli iş göremezlik durumuna girilmişse, buna ait sağlık kurulu raporu
tarihini,
takip eden ay başından başlar.
Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış
sigortalılardan, aynı özürlülük veya meslek hastalığı nedeniyle istirahat
raporu alanlara, yazılı istek tarihinden itibaren 18 inci maddeye göre
hesaplanacak bir günlük geçici iş göremezlik ödeneği ile aylık sürekli iş
göremezlik gelirinin otuzda biri arasındaki fark, her gün için geçici iş
göremezlik ödeneği olarak verilir.
Sigortalının yeniden bir iş kazasına
uğraması veya yeni bir meslek hastalığına tutulması halinde, meydana gelen
özürlerin bütünü göz önüne alınarak kendisine, sürekli iş göremezliğini doğuran
son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki kazancı üzerinden gelir
hesaplanır. Ancak, sigortalının son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki
günlük kazancına göre bulunacak geliri, hesaplanan ilk gelirinden az ise
sigortalının sürekli iş göremezlik geliri ilk kazanç üzerinden ödenir.
İş kazası ve meslek hastalığı sonucu
sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının
belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar,
Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Hak
sahiplerine gelir bağlanması, evlenme ve cenaze ödenekleri
MADDE 20- İş kazası veya meslek
hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine, 17 nci
madde gereğince tespit edilecek aylık kazancının % 70'i, 55 inci maddenin
ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34 üncü madde hükümlerine göre gelir olarak
bağlanır.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu
meslekte kazanma gücünü % 50 veya daha fazla oranda kaybetmesi nedeniyle
sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya
meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın birinci fıkraya göre
belirlenen tutar, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak
bağlanır.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu
meslekte kazanma gücünü % 50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş
göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek
hastalığına bağlı olmaması halinde sigortalının almakta olduğu sürekli iş
göremezlik geliri, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak
bağlanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için,
kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü
borçlarının ödenmiş olması zorunludur.
Gelirin başlangıcı, kesilmesi ve yeniden
bağlanmasında 34 üncü ve 35 inci maddeler uygulanır.
37 nci madde hükümlerine göre hak
sahiplerine cenaze ve evlenme ödeneği verilir.
İş kazası
ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin
sorumluluğu
MADDE 21- İş kazası ve meslek
hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği
mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya
veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken
ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri
toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri
tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin
sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma
bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya
ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir.
Çalışma mevzuatında sağlık raporu alınması
gerektiği belirtilen işlerde, böyle bir rapora dayanılmaksızın veya eldeki
rapora aykırı olarak bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılan sigortalının,
bu işe girmeden önce var olduğu tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı
işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca
sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilir.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık,
üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak
sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan
gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep
olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık;
kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen
diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana
gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı
bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler
veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücû edilmez. Ayrıca, iş
kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak
sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek
hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası
sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücû edilmez.
Sigortalının
kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göremezliğinin
artması
MADDE 22- Sigortalının aşağıdaki
sayılan nedenlerden dolayı iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması,
hastalanması, tedavi süresinin uzaması veya iş göremezliğinin artması
hallerinde geçici iş göremezlik ödeneği veya sürekli iş göremezlik geliri;
a) Ceza sorumluluğu olmayanlar ile kabul
edilebilir bir mazereti olanlar hariç, sigortalının iş kazası, meslek
hastalığı, hastalık ve analık nedeniyle hekimin bildirdiği tedbir ve
tavsiyelere uymaması sonucu tedavi süresinin uzamasına veya iş göremezlik
oranının artmasına, malûl kalmasına neden olması halinde, uzayan tedavi süresi
veya artan iş göremezlik oranı esas alınarak dörtte birine kadarı Kurumca
eksiltilir.
b) Ceza sorumluluğu olmayanlar hariç, ağır
kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan
sigortalının kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadarı Kurumca
eksiltilir.
c) Kasdî bir hareketi yüzünden iş kazasına
uğrayan, meslek hastalığına tutulan, hastalanan veya Kurumun yazılı bildirimine
rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmeyen sigortalıya, yarısı tutarında
ödenir.
d) Tedavi gördüğü hekimden, tedavinin sona
erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya
geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez, ödenmiş olanlar da yersiz yapılan ödeme
tarihinden itibaren 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.
13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilenler tarafından iş kazasının anılan bentte belirtilen süre
içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda, sigortalıya yapılacak iş göremezlik
ödenekleri bildirim tarihinden itibaren ödenir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Süresinde
bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk
MADDE 23- Sigortalı çalıştırmaya
başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma
bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı
çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş
kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir
ve ödenekleri Kurumca ödenir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde,
Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların
tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye
değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri
aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sigortalı olduğu halde, 8 inci maddenin dördüncü fıkrasında
belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan
sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri
sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez.
Kısa vadeli
sigorta kollarında dikkate alınmayan süreler
MADDE 24- Kısa vadeli sigorta
kolları bakımından;
a) Herhangi bir sebeple silâh altına
alınan sigortalının askerlikte geçen hizmet süresi,
b) Hükümlülükle sonuçlanmayan tutuklulukta
geçen süre,
c) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık
ve analık sigortalarından geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalının iş
göremediği süre,
d) Sigortalının greve iştirak etmesi veya
işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre,
18 inci maddede belirtilen çalışma
sürelerine girmediği gibi, iş göremezliğin başladığı veya hastalığın
anlaşıldığı yahut doğumun olduğu tarihten önceki bir yılın hesabında da dikkate
alınmaz.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Uzun Vadeli
Sigorta Hükümleri
Malûl
sayılma
MADDE 25- Sigortalının veya
işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının
sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî
belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek
hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybettiği Kurum
Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûllük sigortası bakımından malûl
sayılır.
Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya
başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60'ını kaybettiği
önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özürü
sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Malûllük
sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları
MADDE 26- Malûllük sigortasından
sigortalılara sağlanan hak, malûllük aylığı bağlanmasıdır.
Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi
için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup,
toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede
malûl olan sigortalılar için ise en az beş yıldan beri sigortalı bulunup toplam
900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak
çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra
Kurumdan yazılı istekte bulunması,
halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4
üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi
sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve her türlü
borçlarının ödenmiş olması zorunludur.
Malûllük
aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması
MADDE 27- Malûllük aylığı; prim
ödeme gün sayısı 9000 günden az olan sigortalılar için 9000 gün üzerinden, 9000
gün ve daha fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29
uncu madde hükümlerine göre hesaplanır. Sigortalı başka birinin sürekli
bakımına muhtaç ise tespit edilen aylık bağlama oranı 10 puan artırılır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a),
(b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere,
malûllük sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık
başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar
uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın
son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya bazında ödenen en
düşük yaşlılık aylığından az olamaz.
Malûllük aylığı, sigortalının;
a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor
tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,
b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor
tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini,
c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında bulunanların çalıştıkları işyerine müracaatları halinde,
görevlerinden ayrıldıkları tarihi,
takip eden ay başından itibaren başlar.
Sigortalı, aylığın başlangıç tarihinde
geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise malûllük aylığı geçici iş göremezlik
ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki ay başından başlar.
Ancak, bağlanacak malûllük aylığı, sigortalının almakta olduğu geçici iş
göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise aradaki fark, bu maddenin
üçüncü fıkrasına göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.
Malûllük aylığı almakta iken sigortalı
olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı
kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların
malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım
almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir.
Bu Kanuna göre sigortalı olmayı gerektiren
bir işte çalışması nedeniyle malûllük aylıkları kesilenlerden çalışması sona
erip, malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunanlara, kontrol
muayenesine tâbi tutulmak ve malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak şartıyla eski
malûllük aylığı, yazılı istekte bulunduğu tarihten sonraki ay başından itibaren
ödenmeye başlanır. Ancak, bu durumdaki sigortalılar için yazılı istek
tarihlerine göre yeniden malûllük aylığı hesaplanır ve bu aylık önceden
bağlanan malûllük aylığından fazla ise hesaplanan yeni aylık üzerinden ödeme
yapılır.
Yaşlılık
sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları
MADDE 28- Yaşlılık sigortasından
sigortalıya sağlanan haklar şunlardır:
a) Yaşlılık aylığı bağlanması.
b) Toptan ödeme yapılması.
İlk defa bu Kanuna göre sigortalı
sayılanlara;
a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını
doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.
b) (a) bendinde belirtilen yaş şartı;
1) 1/1/2036 ilâ 31/12/2037 tarihleri
arasında kadın için 59, erkek için 61,
2) 1/1/2038 ilâ 31/12/2039 tarihleri
arasında kadın için 60, erkek için 62,
3) 1/1/2040 ilâ 31/12/2041 tarihleri
arasında kadın için 61, erkek için 63,
4) 1/1/2042 ilâ 31/12/2043 tarihleri
arasında kadın için 62, erkek için 64,
5) 1/1/2044 ilâ 31/12/2045 tarihleri
arasında kadın için 63, erkek için 65,
6) 1/1/2046 ilâ 31/12/2047 tarihleri
arasında kadın için 64, erkek için 65,
7) 1/1/2048 tarihinden itibaren ise kadın
ve erkek için 65,
olarak uygulanır.
Sigortalılar, ikinci fıkranın (a) ve (b)
bentlerinde yer alan yaş hadlerine üç yıl eklenmek ve adlarına en az 5400 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da
yaşlılık aylığından yararlanabilirler.
Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya
başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci fıkrasına göre malûl sayılmayı
gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük
aylığından yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı
bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirilmiş olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.
Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet
sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve
dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma
gücündeki kayıp oranının;
a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan
sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,
b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan
sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları
aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine
göre kontrol muayenesine tâbi tutulabilirler.
Bakanlıkça tespit edilen maden
işyerlerinin yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli olarak en az 20 yıldan
beri çalışan sigortalılar için ikinci fıkrada belirtilen yaş şartı 55 olarak
uygulanır.
50 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış
olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları taşımaları
halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık
aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde
belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini
beyan ettikten, (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise Kurumun aylık
bağlanma hakkı olduğuna dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk
onayı aldıktan ve ilişiği kesildikten sonra yazılı istekte bulunması şarttır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca,
yazılı talepte bulunduğu tarih itibarıyla genel sağlık sigortası primi dahil
kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve her türlü borcunun olmaması zorunludur.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Yaşlılık
aylığının hesaplanması
MADDE 29- Yaşlılık aylığına hak
kazanan sigortalıların aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama
aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır.
Ortalama aylık kazanç, sigortalının her
yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep
tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile
güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî
hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle
hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.
Aylık bağlama oranı, sigortalının
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün
sayısının her 360 günü için 2015 yılı sonuna kadar % 2,5; 2016 yılı başından
itibaren ise % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler
orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez.
28 inci maddenin dördüncü ve beşinci
fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık
bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü
kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan
rakamın % 60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, üçüncü fıkra
uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar
için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir.
Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın
başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci
maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara
uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine
rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme
dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak,
sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.
Yaşlılık
aylığının başlangıcı, kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi ödenmesi
MADDE 30- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının;
a) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen
sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yazılı istek tarihinden
sonraki,
b) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan
yetkili makamdan emekliye sevk onayı aldıktan ve görevleriyle ilişiği
kesildikten sonra Kuruma başvuranlara, ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden,
c) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan
her ne şekilde olursa olsun sigortalı olmayı gerektiren görevinden ayrılmış
olanlara ise istek tarihini takip eden,
ay başından itibaren aylık bağlanır.
Aylığın ödenmesine başlanacağı tarihte
hastalık sigortasından geçici iş göremezlik ödeneği almakta olan sigortalının
yaşlılık aylığı, geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği
tarihi takip eden ay başından başlar. Ancak, bağlanacak yaşlılık aylığı geçici
iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise, aradaki fark birinci
fıkraya göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.
Yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı
olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı
kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların
yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım
almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir. Yaşlılık
aylıkları kesilenlerden, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan
çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas
kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta
kollarına ait prim alınır. Çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylıkları
kesilenlerden, işten ayrılarak veya işyerini kapatarak yeniden yaşlılık aylığı
bağlanması için yazılı istekte bulunan sigortalıya, yazılı istek tarihini takip
eden ay başından itibaren yeniden yaşlılık aylığı hesaplanarak bağlanır. Bu
durumda olanların yeniden hesaplanan yaşlılık aylığı, 55 inci maddenin ikinci
fıkrasına göre yeni talep tarihine kadar yükseltilen eski aylıklarının altında
olamaz.
Yaşlılık aylığı almakta iken bu Kanuna
tâbi sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan veya 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendine tâbi faaliyete devam edeceğini beyan edenlerden
aylıklarının kesilmemesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıklarının
ödenmesine devam edilir. Bunlardan 80 inci maddeye göre tespit edilen prime
esas kazançlar üzerinden 81 inci maddenin (e) bendi gereğince sosyal güvenlik
destek primi alınır. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiş veya bildirilmiş
süreler bu Kanuna göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim ödeme gün
sayısına ilave edilmez, 31 inci ve 36 ncı madde hükümlerine göre toptan ödeme
yapılmaz.
Üçüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı
kesilenler, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalıştıkları süre içinde dördüncü
fıkra hükümlerinin uygulanmasını; dördüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı
kesilmeden çalışanlar ise çalıştıkları süre içinde haklarında üçüncü fıkra
hükümlerinin uygulanmasını isteyebilirler.
Yaşlılık
toptan ödemesi ve ihya
MADDE 31- Sigortalı olarak
çalıştığı işten ayrılan veya işyerini kapatan ve yaşlılık aylığı bağlanması
için gerekli yaş şartını doldurduğu halde malûllük ve yaşlılık aylığı
bağlanmasına hak kazanamayan sigortalıya, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında ise kendi adına bildirilen, (b) bendi
kapsamında ise ödediği malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin her
yıla ait tutarı, primin ait olduğu yıldan itibaren yazılı istek tarihine kadar
geçen yıllar için, her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek
toptan ödeme şeklinde verilir.
Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte
bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre toptan ödeme yapılarak hizmetleri
tasfiye edilmiş bulunanlardan, yeniden bu Kanuna tâbi olarak yahut bu Kanunla
yürürlükten kaldırılmış kanunlara göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi bildirilmiş olanlar, yazılı olarak müracaat etmeleri halinde, aldıkları
toptan ödemenin ödeme tarihi ile yazılı istek tarihi arasında geçen yıllar için
her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan tutarını
talep tarihini takip eden ayın sonuna kadar ödemeleri halinde, bu hizmetler
ihya edilerek bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınır.
Ölüm
sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları
MADDE 32 - Ölüm sigortasından
sağlanan haklar şunlardır:
a) Ölüm aylığı bağlanması.
b) Ölüm toptan ödemesi yapılması.
c) Aylık almakta olan eş ve çocuklara
evlenme ödeneği verilmesi.
d) Cenaze ödeneği verilmesi.
Ölüm aylığı;
a) En az beş yıldan beri sigortalı
bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
bildirilmiş,
b) Malûllük veya yaşlılık aylığı almakta
iken veya malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz
işlemi tamamlanmamış,
c) Bağlanmış bulunan malûllük veya
yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş,
durumda iken ölen sigortalının hak
sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak
sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası
primi dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve her türlü borcunun olmaması
şarttır.
Ölüm
sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanması
MADDE 33- Sigortalının ölümü
halinde hak sahiplerine bağlanan aylığın hesaplanmasında;
a) Sigortalının almakta olduğu veya
bağlanmasına hak kazandığı malûllük veya yaşlılık aylığı,
b) Malûllük veya yaşlılık aylığı
bağlandıktan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlaması sebebiyle aylığı
kesilen sigortalının ölüm tarihi esas alınarak 27 nci veya 29 uncu maddelere
göre tespit edilecek aylığı,
c) 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olan
sigortalının prim ödeme gün sayısı, 9000 günden az ise 9000 gün üzerinden, 9000
gün ve daha fazla ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde
hükümlerine göre hesaplanan aylığı,
esas alınır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a),
(b) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı
olmak üzere; sigortalıların ölümleri halinde ölüm sigortasından dosya bazında
her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı
itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları,
yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu
sigortalılar için ayrı ayrı ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz.
Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda malûl sayılarak aylık
bağlanmasına hak kazanmış ise, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinin
uygulanmasında bu durum dikkate alınmaz.
Ölüm
aylığının hak sahiplerine paylaştırılması
MADDE 34- Ölen sigortalının 33 üncü
madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının;
a) Dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış
çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke
mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya
aylık bağlanmamış olması halinde % 75'i,
b) Bu Kanun kapsamında veya yabancı bir
ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya
aylık bağlanmamış çocuklardan;
1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim
görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını
doldurmayanların veya,
2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma
gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,
3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan,
evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının,
her birine % 25'i,
c) (b) bendinde belirtilen çocuklardan
sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma
düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının
ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan
evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her
birine % 50'si,
d) Hak sahibi eş ve çocuklardan artan
hisse bulunması halinde, ana ve babaya çalışmaması ve gelir veya aylık
bağlanmamış olması halinde % 25'i oranında; çalışmayan ana ve babanın 65 yaşın
üstünde olması, gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde ise artan hisseye
bakılmaksızın % 25'i,
oranında aylık bağlanır.
Sigortalı tarafından evlât edinilmiş,
tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları ile
sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda
belirtilen esaslara göre yararlanır.
Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların
toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için
gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.
Hak
sahiplerinin aylıklarının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması
MADDE 35- Ölüm sigortasından
sigortalının hak sahiplerine bağlanacak aylıklar;
a) Sigortalının ölüm tarihini,
b) Hak sahibi olma niteliğinin ölüm
tarihinden sonra kazanılması halinde, bu niteliğin kazanıldığı tarihi,
takip eden ay başından itibaren
başlatılır. Hak sahiplerine bağlanan aylıklar 34 üncü maddede belirtilen
şartların ortadan kalktığı tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren
kesilir.
Ancak bu Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde belirtilenlerden öğrenci olanların sigortalı
sayılmaları, bağlanan aylıkların kesilmesini gerektirmez.
Aylığın kesilmesine yol açan sebebin
ortadan kalkması halinde, 34 üncü maddede belirtilen şartlar saklı kalmak
kaydıyla, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden aylık
bağlanır. Ancak evliliğin ölüm nedeniyle sona ermesi durumunda, önceki aylığın
yeniden bağlanması, sonraki eşten dolayı aylık hakkının doğmaması şartına
bağlıdır.
Bu madde gereğince aylığı kesilen
çocuklardan, sonradan Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60
oranında kaybederek malûl olduğu anlaşılanlara, 34 üncü maddede belirtilen
şartları taşımaları halinde, malûllük durumlarının tespitine esas teşkil eden
rapor tarihini takip eden ay başından itibaren, 94 üncü madde hükmü saklı
kalmak kaydıyla aylık bağlanır.
Yeniden bağlanan aylık, aylığın kesildiği
tarihten tekrar bağlandığı tarihe kadar geçen süre için 55 inci maddenin ikinci
fıkrasına göre artırılmak suretiyle belirlenir.
Ölüme bağlı
toptan ödeme ve ihya
MADDE 36- Ölen sigortalının hak
sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda, ölüm tarihi esas alınmak
kaydıyla 31 inci maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan tutar, 34 üncü
madde hükümleri dikkate alınarak hak sahiplerine toptan ödeme şeklinde verilir.
Hak sahiplerine yapılacak toptan ödemenin
toplamı, sigortalıya yapılacak toptan ödeme tutarını geçemez. Bu sınırın
aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin hisselerinden orantılı olarak
indirim yapılır.
Toptan ödeme yapıldıktan sonra artan tutar
olursa sigortalının ölümünden sonra doğan veya soy bağı düzeltilen veya
babalığı hükme bağlanan çocuklarına da bu madde hükümlerine göre toptan ödeme
yapılır.
Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte
bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre toptan ödeme yapılarak tasfiye edilmiş
süreler, borçlanılarak veya yurt dışı hizmetleri birleştirilerek ya da sonradan
hizmet tespiti nedeniyle hak kazanılan sürelerin eklenmesi suretiyle ölüm
sigortasından yararlanmak için gerekli prim ödeme gün sayısının tamamlanması
halinde, hak sahiplerinin yazılı isteği üzerine 31 inci maddenin ikinci
fıkrasına göre ihya edilebilir. Yukarıdaki süreler, ihya edilen süreye ilişkin
tutar dahil her türlü borçların ödendiği tarihi takip eden ay başı itibarıyla
bu Kanuna göre aylık bağlanmasında dikkate alınır.
Evlenme ve
cenaze ödeneği
MADDE 37- Evlenmeleri nedeniyle 34
üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya
çocukların, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık
veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme
ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının
kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde boşanması halinde, bir yıllık
sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz.
Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer
hak sahiplerinin aylık veya gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini
takip eden ödeme döneminden itibaren 34 üncü maddeye göre yeniden belirlenir.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu
veya sürekli iş göremezlik geliri, malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken
veya kendisi için en az 360 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi
bildirilmiş olup da ölen sigortalının hak sahiplerine, asgarî ücretin üç katı
tutarında cenaze ödeneği ödenir. Cenaze ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine,
yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine verilir.
Cenaze ödeneğinin yukarıdaki fıkraya göre
ödenememesi ve sigortalının cenazesinin gerçek veya tüzel kişiler tarafından
kaldırılması durumunda, üçüncü fıkrada belirtilen tutarı geçmemek üzere
belgelere dayanan masraflar, masrafı yapan gerçek veya tüzel kişilere ödenir.
Uzun vadeli
sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi
MADDE 38- Malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin
başlangıcı; sigortalının, mülga 2/6/1949 tarihli ve 5417 sayılı İhtiyarlık
Sigortası Kanununa, mülga 4/2/1957 tarihli ve 6900 sayılı Malûliyet, İhtiyarlık
ve Ölüm Sigortaları Hakkında Kanuna, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununa, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa, 17/10/1983 tarihli
ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa, bu Kanunla mülga
17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kanununa ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak ilk
defa çalışmaya başladığı tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal
güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18
yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler
için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün
sayılarının hesabına dahil edilir.
Aylık ve gelir bağlama işlemlerinde
dikkate alınan sigortalılık süreleri, sigortalılığın başlangıç tarihi ile
sigortalının aylık veya gelir bağlanması için yazılı istekte bulunduğu, aylık
veya gelir bağlanması için istekte bulunmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi
arasında geçen süredir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamındaki sigortalılar bakımından sigortalılık süresi; sigortalılığın
başlangıç tarihi ile 48 inci maddeye göre Kurumun aylık bağlanma hakkı
kazandığına dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayının
alındığı ve ilişiğinin kesildiği ayın son günüdür. Özel kanun hükümleri hariç
olmak üzere yetkili makamın emekliye sevk onayı, talep tarihinden itibaren bir
ayı geçemez.
Uzun vadeli
sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğu
MADDE 39- Üçüncü bir kişinin kastı
nedeniyle malûl kalan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun
uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin
yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir.
Malûllük veya ölüm hali, kamu
görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından
görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller
sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş
mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine
yapılan ödemeler veya bağlanan aylıklar için Kurumca, kurumuna veya ilgililere
rücû edilmez.
Fiilî hizmet
süresi zammı
MADDE 40- Aşağıda belirtilen
işyerlerinde ve/veya işlerde çalışan sigortalıların, hizmet sürelerine, bu
işyerlerinde ve/veya işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için
karşılarında gösterilen prim gün sayıları, fiilî hizmet süresi zammı olarak
eklenir. 360 günden eksik sürelere ait fiilî hizmet süresi zammı, 360 gün için
eklenen fiilî hizmet süresi ile orantılı olarak belirlenir.
Aşağıdaki bentlerden birden fazlasına
dahil olanlar için, en yüksek olan bentten fiilî hizmet süresi zammı uygulanır.
|
|
|
Eklenecek |
|
|
Kapsamdaki Sigortalılar |
Kapsamdaki İşyerleri
ve/veya İşler
Gün Sayısı |
|
|
|
|
1) Çelik, demir, pirinç ve tunç döküm işlerinde. |
|
|
|
|
2) Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı |
|
|
|
|
gaz, asit, boya
işleri ile gaz maskesiyle çalış- |
|
|
|
|
mayı gerektiren
başka işlerde. |
|
|
|
1) Fabrika, atölye, havuz |
3) Patlayıcı maddeler yapılması işlerinde. |
|
|
|
ve depolarda,
trafo |
4) Lokomotif ve gemi kazanlarının onarılması |
90 gün |
|
|
binalarında
çalışanlar. |
ve temizlenmesi
işlerinde. |
|
|
|
|
5) Gemilerin sintine, Dabilbotom gibi kapalı sarnıçlar |
|
|
|
|
içindeki raspa
ve boya işlerinde. |
|
|
|
|
6) Oksijen veya elektrik kaynağı, keski, tabanca ve |
|
|
|
|
perçin, takım
sertleştirilmesi ve kum püskürtme |
|
|
|
|
suretiyle raspa
işlerinde. |
|
|
|
|
1) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen |
|
|
|
|
gaz veya diğer
zehirleyici maddelerle |
|
|
|
|
çalışılan
işyerleri. |
|
|
|
|
2) Fazla gürültülü ve ihtizaz yapıcı makine |
|
|
|
|
ve aletlerle
çalışarak iş yapılan işyerleri. |
|
|
|
2) Basım ve gazetecilik |
3) Tabii ışığın hiç olmadığı veya münhasıran |
|
|
|
işyerlerinde
4857 sa- |
suni ışık
altında çalışılan işyerleri. |
|
|
|
yılı İş
Kanununa göre |
4) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00'den |
90 gün |
|
|
çalışanlar. |
sonra
çalışılarak yapılan işyerleri. |
|
|
|
|
5) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz |
|
|
|
|
bulunarak
çalışılan işyerleri. |
|
|
|
|
6) Fazla ve devamlı fiziki gayret sarf edilerek |
|
|
|
|
iş yapılan
işyerleri. |
|
|
|
3) Gemi adamları, gemi |
|
|
|
|
ateşçileri,
gemi kömür- |
Denizde |
90 gün |
|
|
cüleri,
dalgıçlar. |
|
|
|
|
4) Yeraltı işlerinde sürekli |
|
|
|
|
veya münavebeli
|
Maden işyerleri |
180 gün |
|
|
çalışanlar. |
|
|
|
|
5) Mesleği icabı; röntgen, |
|
|
|
|
radyum ve
benzeri iyo- |
|
|
|
|
nizan
radyasyonlarında |
|
|
|
|
fiilen çalışan
hekim, |
Röntgen, radyum ve benzeri iyonizan |
90 gün |
|
|
diş hekimi,
teknisyen, |
radyasyon laboratuvarları işlerinde. |
|
|
|
sağlık memuru,
radyas- |
|
|
|
|
yon fizikçisi
ve teknisyeni |
|
|
|
|
ve iyonizan
radyasyonla |
|
|
|
|
fiilen çalışan
bilumum |
|
|
|
|
personel ve
yardımcıları. |
|
|
|
|
6) Havayollarının uçucu |
|
|
|
|
personeli,
lokomotif |
Fiilen uçakta ve lokomotifte |
90 gün |
|
|
makinistleri |
|
|
|
|
7) Subay, yedek subay, |
|
|
|
|
astsubay, uzman
jan- |
Türk Silâhlı Kuvvetlerinde |
90 gün |
|
|
darma ve uzman
erbaşlar. |
|
|
|
|
8) Asaleti onaylanmış olmak |
|
|
|
|
şartıyla
adaylıkta geçirilen |
|
|
|
|
süreler dahil
polis, komiser |
|
|
|
|
yardımcısı,
komiser, baş |
Emniyet ve polis mesleğinde, |
90 gün |
|
|
komiser,
emniyet amiri, |
Milli İstihbarat Teşkilatında |
|
|
|
emniyet
müdürleri ile bu |
|
|
|
|
ve daha yukarı
maaş ve |
|
|
|
|
derecelerdeki
emniyet |
|
|
|
|
mensupları,
Milli İstih- |
|
|
|
|
barat Teşkilatı
mensupları. |
|
|
|
|
9) 13/6/1952 tarihli |
|
|
|
|
ve 5953 sayılı |
|
|
|
|
Kanuna tâbi
olarak |
|
|
|
|
çalışan
sigortalılar |
|
|
|
|
ile Basın Kartı
Yö- |
|
|
|
|
netmeliğine
göre |
|
|
|
|
basın kartı
sahibi |
5953 sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde. |
90 gün |
|
|
olmak suretiyle
ga- |
|
|
|
|
zetecilik
yaparken |
|
|
|
|
kamu
kurumlarına |
|
|
|
|
giren ve bu
kurum- |
|
|
|
|
larda
meslekleriyle |
|
|
|
|
ilgili görevde
istih- |
|
|
|
|
dam edilenler. |
|
|
|
|
10) İnfaz koruma memur- |
|
|
|
|
ları, baş
memurları ve |
Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve |
|
|
|
diğer personel |
tutuklularla irtibat içinde olan görevliler. |
90 gün |
|
|
11) PTT dağıtıcıları |
Posta dağıtımı işyerlerinde yaya olarak yapılan işlerde. |
90 gün |
|
|
12) Türkiye Radyo- Tele- |
|
|
|
|
vizyon
Kurumunda ha- |
|
|
|
|
ber hizmetini
yapan ve |
|
|
|
|
haber
hizmetlerinde fiilen |
|
|
|
|
çalışan; Daire
Başkanı, |
|
|
|
|
Başkan
Yardımcısı, Müdür, |
|
|
|
|
Müdür
Yardımcısı, Şef, |
|
|
|
|
Muhabir,
Stajyer Muhabir, |
|
|
|
|
Başspiker,
Redaktör |
|
|
|
|
Spiker, Spiker, Stajyer |
|
|
|
|
Spiker, Masa
Şefi, |
|
|
|
|
Başkameraman,
Şef |
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber |
|
|
|
Kameraman, Kameraman, |
hizmetlerinde. |
90 gün |
|
|
Kamera
Asistanı, Baş- |
|
|
|
|
montajcı, Şef
Montajcı, |
|
|
|
|
Montajcı,
Stajyer Montajcı, |
|
|
|
|
Redaktör,
Mütercim, |
|
|
|
|
Fotoğrafçı,
Işıkçı, Sesçi, |
|
|
|
|
Başteknisyen, Şef Teknisyen, |
|
|
|
|
Teknisyen,
Başteleksçi, Şef |
|
|
|
|
Teleksçi,
Teleks Operatörü. |
|
|
|
|
13) Tarım Bakanlığı Ziraî |
|
|
|
|
Mücadele ve
Karantina |
Ziraî mücadele ve ziraî karantina teknik ve |
|
|
|
Teşkilatı ile Veteriner |
idarî işleri ile
salgın, bulaşıcı, paraziter hayvan |
|
|
|
Teşkilatında
vazife gören |
hastalıkları ile
mücadele işlerinde. |
60 gün |
|
|
memur ve
hizmetliler. |
|
|
|
|
14) Devlet Tiyatrosu sanat- |
|
|
|
|
kârları,
Cumhurbaşkanlığı |
Devlet Tiyatroları ile Cumhurbaşkanlığı |
90 gün |
|
|
Senfoni
Orkestrasının şef |
Senfoni Orkestrasında |
|
|
|
ve üyeleri. |
|
|
|
Yukarıdaki hükümlere göre hesaplanan fiilî
hizmet süresi zammı sekiz yılı geçmemek üzere uzun vadeli sigorta kolları
uygulamasında prim ödeme gün sayısına eklenir ve emeklilik yaş hadlerinden üç
yılı geçmemek üzere yarısı indirilir. Yukarıda yer verilen tablonun (4)
numaralı sırasında yer alan ve 180 gün fiilî hizmet zammı süresi verilen
sigortalılar için sekiz yıllık süre sınırı uygulanmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar Kurumun önerisi üzerine Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik ile
düzenlenir.
Sigortalıların
borçlanabileceği süreler
MADDE 41- Bu Kanuna göre sigortalı
sayılanların;
a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum
ya da analık izni süreleri,
b) Er veya erbaş olarak silâh altında veya
yedek subay okulunda geçen süreleri,
c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri,
d) Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi
veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal
doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri,
e) Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını
yapanların normal staj süreleri,
f) Sigortalı iken herhangi bir suçtan
tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin
tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri,
g) Grev ve lokavtta geçen süreleri ve
Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde işvereni
tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu
süreleri,
h) Hekimlerin fahrî asistanlıkta geçen
süreleri,
ı) Seçim kanunları gereğince görevlerinden
istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip
eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri,
kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı
talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince
belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun
tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak,
borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.
Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için
ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten
sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum
yetkilidir.
Bu Kanuna göre tespit edilen
sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde,
sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye
götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması
durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren
aylık bağlanır.
Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta
ve genel sağlık sigortası bakımından;
a) Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e),
(f), (g) ve (h) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,
b) Birinci fıkranın (c) ve (ı) bentleri
gereği borçlananlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre,
sigortalılık süresi olarak
değerlendirilir.
Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki
sürelere ait borçlanmalarda; borçlanılan prime esas gün sayısı borçlanılan
ilgili aylara mal edilir. Seçilen prime esas kazanç, borcun ödendiği tarihteki
prime esas asgarî kazanca oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas
asgarî kazancı ile çarpılır. Bulunan tutar, ilgili ayın prime esas kazancı
kabul edilir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime
esas azamî kazancını geçemez.
Bildirim ve
itiraz
MADDE 42- Kurum, sigortalıya veya
hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli
belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde
hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir. İlgililer, yazıyı
aldıkları günden başlamak üzere iki ay içinde Kuruma veya Kurumca verilen karar
üzerine, yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilir.
Mahkemeye itiraz, kararın uygulanmasını geciktirmez.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Kamu
Görevlilerine İlişkin Hükümler
Cumhurbaşkanlığı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunanların
aylıkları
MADDE 43- Cumhurbaşkanı iken bu
görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat
tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihinde Cumhurbaşkanına
ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı oranında yaşlılık aylığı bağlanır.
Ancak, herhangi bir nedenle görevden
ayrılan Cumhurbaşkanı, 28 inci maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa,
29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek
olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak
kazanamaması halinde birinci fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci
maddeye göre aylığa hak kazanması halinde ve 29 uncu maddeye göre hesaplanan
aylık, birinci fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark, Hazineden
tahsil edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya
Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri
üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki
Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı esas alınarak
Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75'i oranında yaşlılık aylığı
bağlanır.
Ancak herhangi bir nedenle görevden
ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci maddeye
göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı
ayrıca hesaplanır ve aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır.
28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü fıkraya göre bağlanan
aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye
göre hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki
fark Hazineden tahsil edilir.
Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı veya Başbakan iken veya bu görevlerden ayrıldıktan sonra
ölenlerin hak sahiplerine, bu maddeye göre hesap edilen aylık 34 üncü madde
hükümlerine göre ölüm aylığı olarak bağlanır.
Bu madde kapsamında bağlanan gelir ve
aylıklar, 55 inci maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre artırılır.
Bazı kamu
görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanacak haller
MADDE 44- Bu Kanun hükümlerinin
uygulanmasında bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
kapsamında sigortalı sayılan bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı
bağlanmasına ilişkin aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesi gereğince yaş haddinden emekliye ayrılanlara
5400 gün prim ödeme gün sayısı olması halinde,
b) Özel kanunları gereğince kadrosuzluk
nedeniyle emekliye sevk edilenlere yaş şartı aranmaksızın, prim ödeme gün
sayısı 9000 gün olması halinde,
yaşlılık aylığı bağlanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında olanlardan subay, astsubay, askerî memurlarla uzman jandarma
ve uzman erbaşlar ahlâk noktasından hükümle veya yetersizlik ya da disiplin
sebeplerinden dolayı sicilleri üzerine veyahut askerî mahkemelerce verilecek
kararlar üzerine kurumlarınca re'sen, bunlar dışında kalanlar ise ahlâk ve
yetersizlik sebeplerinden dolayı yönetmeliğine göre sicilleri üzerine
kurumlarınca re'sen emekliye sevk edilenlere ise, 28 inci maddenin ikinci ve
üçüncü fıkrasında belirtilen yaş ve prim ödeme gün sayısını tamamlamaları
halinde yaşlılık aylığı bağlanır.
Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri
gereğince bağlanan yaşlılık aylıkları, 28 inci maddenin ikinci ve üçüncü
fıkrasında aranan yaş ve prim ödeme gün sayısı tamamlanıncaya kadar bunları
çalıştıran kamu idarelerinden tahsil edilir.
Kanunları
gereğince görevden uzaklaştırılanlar, tutuklananlar veya görevine son
verilenlerin sigortalılıkları ve primleri
MADDE 45- Bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan sigortalılardan
görevden uzaklaştırılan, görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir
suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan, kanunları gereğince eksik aylığa
müstahak bulunanların prime esas kazançlarının yarısı; kanunlarına göre bu
müddetler için sonradan görevlerine iade edilerek tam aylığa hak kazananların
ise prime esas kazançlarının tamamı üzerinden prim alınır.
Görevine son verilenlerden yargı kararı
ile görevlerine iade edilenlerin primleri, göreve son verildiği tarihten görevine
başladığı tarihe kadar kendi kadrosunun veya emsali kadronun prime esas
kazancına göre hesaplanır. Bu durumdakilerin primlerine ait sigortalı ve
işveren hisselerinin gecikme cezası ve gecikme zamları kurumlarınca ödenir ve
bu süreler sigortalılık süresinden sayılır.
Birinci ve ikinci fıkraya göre
sigortalılık durumu değişenler için ek bildirge düzenlenerek Kuruma verilir ve
bu durumda 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.
Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kanunları
gereğince kullandıkları aylıksız izin sürelerinin bitiminden sonra göreve
başlayanlar ile göreve başlaması için tanınan sürelerde bu Kanunun 67 nci
maddesinde aranan 30 günlük prim ödeme şartı aranmaz.
Bazı kamu
görevlilerinin prime esas kazançları ve prime esas kazanç üst sınırı
MADDE 46- Harp okulları ile
fakülte ve yüksek okullarda silâhlı kuvvetler hesabına okuyanların ve astsubay
meslek yüksek okulu öğrencilerinin öğrenci harçlıkları ile ilgisine göre en az
aylık alan teğmen veya astsubay çavuşun prime esas kazançları arasındaki farkın
primi; polis akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü
hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü
hesabına okumaya devam eden öğrencilerin öğrenci harçlıkları ile komiser
yardımcısı veya polis memuru prime esas kazançları arasındaki farkın primi,
öğrenciler adına kurumlarınca ödenir.
Fakülte veya yüksek okullarda kendi
hesabına okuduktan sonra subay naspedilen veya yedek subaylık hizmetini takiben
subaylığa geçirilenler ile fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan
sonra, komiser yardımcısı veya polis memuru olarak atananların yüksek öğrenim
süresinin fiilî hizmetten sayılması nedeni ile doğacak borçlanma bedeli,
ilgisine göre talep tarihindeki en az aylık alan teğmenin veya komiser
yardımcısının prime esas kazancı üzerinden, sigortalı prim hissesi
kendilerince, işveren prim hissesi de kurumlarınca verilmek suretiyle borcun
tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde eşit taksitler halinde ödenir.
Talim ve manevra için rütbe ile silâh
altına alınan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan
sigortalılardan rütbelerinin prime esas kazançları, vazifelerinin prime esas
kazancından fazla olanların prime esas kazanç farklarına ait primleri vazife
gördükleri kurumlarınca ve seferberlik ve harp için silâh altına alınanlardan
vazifelerinin prime esas kazançları, rütbelerinin prime esas kazancından fazla
olanların prime esas kazançları arasındaki farkın primleri de, rütbelerinin
prime esas kazancını ödeyen kamu idaresince kesilerek Kuruma ödenir.
Kamu görevlilerinin kısa ve uzun vadeli
sigorta kollarının uygulaması bakımından prime esas kazançlarının tespitinde 82
nci maddede belirtilen üst sınır aranmaz. Ancak yurt dışında geçici ya da
sürekli göreve gönderilen kamu görevlilerinin prime esas kazancı olarak, Türkiye'deki emsali kadrodaki sigortalının
prime esas kazancı ile yurt dışında görevlendirme öncesindeki görevlerinin
prime esas kazancından yüksek olanı esas alınır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında bulunanlara geçici iş göremezlik ödeneği verildiği sürece,
bunların uzun vadeli sigorta kolları primleri ile genel sağlık sigortası
primleri işverenlerince ödenmeye devam edilir.
Vazife
malûllüğü, harp malûllüğü ile harp malûllerine verilecek malûllük zammı ve
vazife malûllerine verilecek sürekli iş göremezlik geliri karşılığı
MADDE 47- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamındaki kamu görevlileri için 13 üncü maddede yazılı
iş kazası; vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden veya vazifeleri
dışında kurumların verdiği herhangi bir kuruma ait başka işleri yaparken bu
işlerden veya kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da
görevleriyle ilgili olarak işe gelişi ve işten dönüşü sırasında doğmuş olursa,
buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da vazife malûlü denir. Bunların
sürekli iş göremezlik gelirleri, 19 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır.
Subay (yedek subay dahil), astsubay, uzman
jandarma, uzman erbaş ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilen ve bu
Kanun kapsamında bulunan sigortalılardan;
a) Harpte fiilen ateş altında,
b) Harpte, harp bölgelerindeki harp
harekât ve hizmetleri sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve
etkileriyle,
c) Harpte veya harbe hazırlık devresinde
her çeşit düşman silâhlarının etkisiyle,
d) Askerî harekâtı gerektiren iç tedip ve
sınır hareketleri sırasında, bu hareketlerin sebep ve etkisiyle,
e) Barışta veya olağanüstü hallerde, emir
veya görev ile uçuş yapan uçucularla hangi meslek ve sınıftan olursa olsun
emirle görevli olarak uçakta bulunanlardan uçuşun havadaki ve yerdeki
sebepleriyle ve yine emir ve görev ile dalış yapan dalgıçlarla, hangi meslek ve
sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç
kıtasında bulunanlardan denizaltıcılığın veya dalgıçlığın çeşitli sebep ve
tesirleriyle,
f) Anayasanın 92 nci maddesi veya
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca yabancı ülkelere
Türk Silâhlı Kuvvetleri gönderilmesini gerektiren durumlarda, birliklerin
bulundukları yerlerden hareketlerinden itibaren yurt içinde, yurt dışında,
yabancı ülkelerde veya yurda dönüş sırasında,
bu Kanunun 19 uncu maddesinde belirtildiği
şekilde sürekli iş göremezlik gelirine esas olacak şekilde meslekte kazanma
gücünü kaybeden veya bu Kanunun 25 inci maddesine göre malûl sayılmayı
gerektirecek derecede malûl olanlara, harp malûlü denir.
Bunlardan uzman erbaşlara bulundukları
kademenin üç ilerisindeki kademenin, uzman jandarmalara bulundukları rütbenin
bir üst rütbesinin aynı kademesinin; astsubaylarla yarbay rütbesine kadar
(yarbay hariç) bir üst rütbenin aynı kademesinin, yarbaylara albay, albaylara
kıdemli albay, kıdemli albay ile general ve amirallere bir üst rütbenin, bu
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan
sigortalılara ise bir üst derecesine veya kademesine karşılık gelen prime esas
kazancı üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.
Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan sigortalılardan, Türk Silâhlı
Kuvvetlerince görevlendirilenlere, öğrenim durumlarına göre 14/7/1965 tarihli
ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş
derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine karşılık gelen
prime esas kazanç üzerinden; bunlardan öğrenim görmemiş olanlara aynı iş
göremezlik derecesinden sürekli iş göremezlik geliri alan ve Devlet Memurları
Kanununa ekli gösterge tablosundaki ilkokulu bitiren sigortalıya bağlanması
icap eden derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine karşılık
gelen prime esas kazanç üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.
Bulundukları derecenin bir üst derecesi olmayanlar için o derecenin üç
ilerisindeki kademe göstergesi, üç ilerisindeki kademe göstergesi olmayanlar
için de o derecenin son kademe göstergesi esas alınır.
Sigortalılardan harp malûlü olanlara
bağlanacak sürekli iş göremezlik geliri, harp malûlü erlere bağlanacak sürekli
iş göremezlik gelirinden az olamaz.
Harp malûllerinin, malûllük derecesine
göre aşağıdaki yazılı göstergelerin, memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu
bulunacak miktar "Harp malûllüğü zammı" olarak sürekli işgöremezlik
gelirlerine ayrıca eklenir.
İş Göremezlik Derecesi Göstergeler
|
% 81 ve üzeri |
1100 |
|
% 67 ilâ 80 |
1000 |
|
% 51 ilâ 66 |
900 |
|
% 41 ilâ 50 |
800 |
|
% 31 ilâ 40 |
700 |
|
% 21 ilâ 30 |
600 |
|
% 10 ilâ 20 |
450 |
Harp malûlü sayılanlardan bir harekâtın
başarıyla sonuçlanmasını şahsen sağladığı ve örnek tutulacak cesaret ve
fedakârlık gösterdiği sıralarda bu malûllüğe uğradıkları usûlüne göre sıralı
üstlerince saptanan Türk Silâhlı Kuvvetleri mensupları ile Türk Silâhlı
Kuvvetlerince görevlendirilen sivil görevlilere, Genelkurmay Başkanlığının
uygun görmesi ve Millî Savunma Bakanının onayı ile harp malûllüğü zamları % 25
fazlasıyla bağlanır.
5434 sayılı Kanunun harp malûllüğü
hükümlerine ilişkin diğer kanunlarda yapılan atıflar bu maddeye yapılmış
sayılır.
Bu madde gereğince sürekli iş göremezlik
geliri almakta iken veya bağlanması gerekirken ölenlerin hak sahiplerine harp
malûllüğü zammı da dahil olmak üzere prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın ölüm
aylığı bağlanır.
Harp malûlü olanlara verilecek her türlü
malûllük zammı tutarının Kurumca belirlenecek peşin sermaye değeri toplamı en
geç bir ay içinde Millî Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı tarafından
Kurumun göstereceği hesaplara yatırılır. Süresinde yatırılmayan tutarlar için
89 uncu madde hükümleri uygulanır.
Bu madde gereğince kendilerine sürekli iş
göremezlik geliri bağlananların, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde
bu gelirleri kesilmez.
Harp malûllerinin hak sahiplerine
bağlanacak ölüm gelirinin tutarı, harp malûllüğü zammı da ayrıca dikkate
alınarak hesap edilir.
Harp malûlleri, vazife malûlleri ve malûl
olanlar istekleri halinde, bu Kanun hükümleri uygulanmaksızın malûllüklerinin
engel olmadığı başka vazife veya sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak
üzere, istifa etmiş sayılırlar. Bunların, istifa etmiş sayılmalarından sonra
dahi, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını isteme hakları saklıdır. Ancak,
kurumlarında başka vazife veya sınıflara nakli mümkün olanlardan, özel
kanunlarına göre yükümlülük süresine tâbi olanlar, bu yükümlülüklerini
tamamlamadıkça veya malûliyetlerinin yeni vazifelerine de mani olduğuna dair bu
Kanun hükümlerine göre yeniden rapor almadıkça bu haklarını kullanamazlar.
Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan Türk Silâhlı Kuvvetleri
personelinin harp malûllüğü, iş kazası, meslek hastalığı ve malûllük sonucu
çalışma gücü kaybı ve iş göremezlik derecelerinin tespiti, Türk Silâhlı
Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümleri esas alınarak Kurum tarafından
belirlenir.
Kamu
görevlilerinin emekliye sevk onayları
MADDE 48- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların yaşlılık veya malûllük aylığı almak
üzere görevleriyle ilişiklerinin kesilmesi;
a) Re'sen emekliye sevk hallerinde,
sigortalının çalıştığı göreve atamasındaki usûle göre atamaya yetkili makamın,
b) İstek üzerine veya yaş haddi veya
malûllük hallerinde atamaya yetkili makamın,
c) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri,
belediye başkanları, belediye meclisi ve il genel meclisi üyelerinin yaşlılık
aylığı taleplerinde, malûliyet ve yaş haddi hallerinde adlarına prim kesilmiş
en son kurumun en yüksek amirinin, bunlardan bu görevlerinden önce herhangi bir
kamu kurumuna tâbi olarak çalışmayanların son defa görev yaptıkları yer
başkanının,
d) Kurumların yönetim kurulu üyelerinin
istek, malûliyet ve yaş haddi hallerinde, atanmalarında atamayı yapan kurumun
en yüksek amirinin,
e) Danıştay Başkanının istek, malûliyet ve
yaş haddi hallerinde Başbakanlık, Sayıştay Başkanının aynı halleri için Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı,
onayı ile tekemmül eder.
Özel kanun hükümleri hariç olmak üzere
yetkili makamın emekliye sevk onayı, talep tarihinden itibaren bir ayı geçemez.
Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararname ile atananların görevleriyle
ilişiklerinin kesilmesi ilgili bakanın onayı ile tekemmül eder.
Özelleştirilmeleri sonucu sermayesindeki
kamu payı % 50'nin altına düşen kuruluşlar ile satış veya devri yapılmış olan
kuruluşlarda çalışmakta iken emekliye ayrılanlar için emekliye sevk onayı
aranmaz. Birinci fıkranın (b) bendine göre emekliye ayrılmak isteyenler için
her durumda, istek tarihinden itibaren bir aylık süre sonunda ilişikleri
kesilmiş sayılır.
İtibarî
hizmet süreleri ve itibarî hizmet süresi primi
MADDE 49- İtibarî hizmet süresi,
bu Kanuna göre bağlanacak aylıklar ve yapılacak toptan ödemelerin hesabında
fiilen çalışılmak suretiyle geçen hizmet sürelerine eklenen süredir.
Sigortalıların aşağıda yazılı görevlerde geçen zamlar hariç, fiilî hizmet
sürelerinin her yılı için;
a) Subay (yedek subay dahil), astsubay,
uzman jandarma ve uzman erbaşlardan;
1) Harbi doğuran genel ve kısmî
seferberliğe katılanların, harbin ilânından seferberliğin bitim tarihine,
2) Seferberliği gerektiren iç tedip
hareketlerine fiilen katılan birliklerde görevli olanların, çarpışmaların
başlangıcından seferberliğin sona erdiği tarihe,
3) Harp veya seferberlik ilân edilmeden,
Anayasanın 92 nci maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmeler uyarınca, yabancı ülkelere gönderilen Türk Silâhlı Kuvvetlerinde
görev yapanların, yabancı ülkeye gönderildiği tarihten Türkiye'ye dönüş
tarihine,
kadar geçen tutsaklık süreleri dahil fiilî
hizmet sürelerinin,
b) 4 üncü madde gereği sigortalı
sayılanlardan birinci fıkranın (a) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt
bentlerinde yazılı hareketlere sivil görevli, er veya erbaş olarak
katılanların, bu durumlarda geçen fiilî hizmet sürelerinin, bu tarihlerden
sonra devam eden tutsaklık sürelerinin,
c) Harp halinde düşmana tutsak düşen veya
düşman tarafından enterne edilen sigortalılardan kanunları gereğince, aylıkları
ödenmek suretiyle, sözleşmeli personel hariç olmak üzere kurumları ile ilgileri
kesilmeyenlerin, bu durumlarda geçen fiilî hizmet sürelerinin,
bir katı, itibarî hizmet süresi olarak
eklenir. Bu nedenlerle eklenecek itibarî hizmet sürelerinin toplamı, beş yıldan
fazla olamaz.
Türk Silâhlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat
Teşkilâtı Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğünde
pilot olan ve olmayan uçucu, denizaltıcı, dalgıç, kurbağa adam ve
paraşütçülerin bu görevlerinde geçirdikleri fiilî hizmet sürelerinin her yılı
için altı ay itibarî hizmet süresi eklenir. Bunlardan bu maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinde gösterilenler için
itibarî hizmet süresi zamları ayrıca eklenir. Bu fıkradaki nedenlere bağlı
olarak eklenecek itibarî hizmet sürelerinin hesabında, beş yıllık sınır
uygulanmaz.
İtibarî hizmet süreleri, aylık bağlama
oranının hesabında prim ödeme gün sayısına eklenir. Bu süreler malûllük,
yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanması için gerekli prim gün sayısı, yaş ve emekli
ikramiyesi hesabında nazara alınmaz.
Her yıl sonunda, sigortalının fiilî hizmet
süresine bu maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri ile ikinci
fıkrası hükümleri uyarınca eklenen itibarî hizmet süresinin her otuz günü için,
yılın son ayında sigortalı adına ödenen sigortalı ve işveren prim toplamı kadar
ayrıca itibarî hizmet süresi primi işverenden tahsil edilir. Süresinde
yatırılmayan tutarlar için 89 uncu madde hükümleri uygulanır.
ALTINCI
BÖLÜM
İsteğe
Bağlı Sigorta Hükümleri
İsteğe
bağlı sigorta ve şartları
MADDE 50- İsteğe bağlı sigorta;
kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta
kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortadır.
İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için
Türkiye'de yasal olarak ikamet edenlerde;
a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı
gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte, ay
içerisinde 30 günden az çalışmak veya son bir yıl içinde 360 günden az çalışmak
ya da tam gün çalışmamak,
b) Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık
bağlanmamış olmak,
c) 18 yaşını doldurmuş bulunmak,
d) İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle
Kuruma başvuruda bulunmak,
şartları aranır.
İsteğe
bağlı sigorta başlangıcı ve sona ermesi
MADDE 51- İsteğe bağlı sigortalılık,
müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren
başlar.
İsteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen
tarihlerde, 4 üncü maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışması
bulunduğu tespit edilenlerin, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim
ödenen süreleri iptal edilerek, bu süreye ilişkin ödedikleri primler ilgililere
iade edilir.
İsteğe bağlı sigortalılık;
a) İsteğe bağlı sigortalılığını sona
erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden,
b) Aylık talebinde bulunanların, aylığa
hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,
c) Ölen sigortalının ölüm tarihinden,
itibaren sona erer.
İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş
süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası
hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve bu süreler 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
İsteğe
bağlı sigorta primleri ve ödenmesi
MADDE 52- İsteğe bağlı sigorta
primi, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst
sınırı arasında, sigortalı tarafından belirlenen günlük kazanç ve prim ödeme
gün sayısı üzerinden bulunacak kazancın % 32'sidir. Bunun % 20'si malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12'si genel sağlık sigortası primidir.
İsteğe bağlı sigortalı olanlar, bakmakla
yükümlü olunan kişi olsa dahi, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır ve genel sağlık sigortası primini
de ödemekle yükümlüdürler.
Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay
içinde 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme cezası ve
gecikme zammıyla birlikte ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz.
Bu 12 aylık süreden sonra ödenen primler 89 uncu maddenin üçüncü fıkrası
hükümlerine göre iade edilir.
İsteğe bağlı sigortalıların zorunlu
sigortalılık nedeniyle prim borcunun bulunması halinde, isteğe bağlı sigortaya
tâbi ödenen primler öncelikle zorunlu sigortalılık nedeniyle Kuruma olan
borçlarına mahsup edilir.
YEDİNCİ
BÖLÜM
Kısa ve
Uzun Vadeli Sigorta Kollarına
İlişkin
Ortak Hükümler
Sigortalılık
hallerinin birleşmesi
MADDE 53- Sigortalının, 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık
nedenlerinden birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde
çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında
çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı
sayılır.
Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci
maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde,
4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.
Sigortalının, bu madde hükmüne göre
sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali
için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas
alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde
geçmiş kabul edilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tâbi olarak çalışmış olanların
aylık bağlanma taleplerinde, en son sigortalı sayıldığı tarihten geriye doğru
en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali esas alınır.
Aylık ve
gelirlerin birleşmesi
MADDE 54- Bu Kanuna göre
bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda;
a) Uzun vadeli sigorta kollarından;
1) Hem malûllük hem de yaşlılık aylığına
hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız
yaşlılık aylığı,
2) Malûllük veya yaşlılık aylığı ile
birlikte, ölen eşinden dolayı da aylığa hak kazanan sigortalıya her iki aylığı,
3) Ana ve babasından ayrı ayrı aylığa hak
kazanan çocuklara, yüksek olan aylığın tamamı, az olan aylığın yarısı,
4) Birden fazla çocuğundan aylığa hak
kazanan ana ve babaya en fazla ödemeye imkân veren ilk iki dosyadan yüksek olan
aylığın tamamı, düşük olan aylığın yarısı,
5) Kız çocuklarının hem eşinden, hem de
ana ve babasından ölüm aylığına hak kazanması halinde, tercih ettiği aylığı,
bağlanır.
b) Kısa vadeli sigorta kollarından;
1) Sürekli iş göremezlik geliriyle
birlikte ölen eşinden dolayı da gelire hak kazanan eşe her iki geliri,
2) Ana ve babadan ayrı ayrı gelire hak
kazananlara, yüksek olan gelirin tamamı, az olanın yarısı,
3) Birden fazla çocuğundan gelire hak
kazanan ana ve babaya, en fazla ödemeye imkân veren ilk iki dosyadan yüksek
olan aylığın tamamı, düşük olan aylığın yarısı,
4) Kız çocuklarının hem eşinden, hem de
ana ve babasından ölüm gelirine hak kazanması halinde tercih ettiği geliri,
bağlanır.
c) Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler
birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık veya gelirlerden yüksek
olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği halinde ise iş kazası ve meslek
hastalığından bağlanan gelirin tümü, malûllük ve yaşlılık aylığının yarısı
bağlanır.
Birinci fıkradaki sıralamaya göre
yapılacak değerlendirmeler sonucunda, bir kişide ikiden fazla gelir veya aylık
birleştiği takdirde, bu gelir ve aylıklardan en fazla ödemeye imkân veren iki
dosya üzerinden gelir veya aylık bağlanır, diğer dosya veya dosyalardaki gelir
ve aylık hakları durum değişikliği veya diğer bir dosyadan gelir veya aylığa
hak kazanıldığı tarihe kadar düşer.
Gelir ve
aylıkların düzeltilmesi, yükseltilmesi, ödenmesi ve yoklama işlemleri
MADDE 55- Bu Kanuna göre gelir
veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kişilerin durumlarının,
kendilerine veya başka hak sahiplerine bağlanmış bulunan gelir veya aylık
tutarının düzeltilmesini gerektirir bir şekilde değişmesi halinde gelir veya
aylık tutarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi
başından başlanarak yeni duruma göre düzeltilir.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar,
her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki
altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son
temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar
artırılarak belirlenir.
Sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan
gelir veya aylıklar, her ay peşin olarak ödenir. Gelir ve aylıkların ödeme
dönemleri, ödeme tarihleri, ödeme şekli ve ödeme merkezleri Kurumca belirlenir.
Gelir ve aylık alma şartlarının devam edip
etmediğine yönelik yoklama işlemlerine ilişkin usûl ve esaslar ile bu maddenin
uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak
yönetmelik ile düzenlenir.
Gelir ve
aylık bağlanmayacak haller
MADDE 56- Ölen sigortalının hak
sahiplerinden;
a) Kesinleşmiş yargı kararı üzerine,
kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan
sigortalıyı, kasten öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenlere veya bu Kanun
gereğince sürekli iş göremez hale veya malûl duruma getirenlere,
b) Kesinleşmiş yargı kararı üzerine,
kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış
olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlemesi veya bunlara
karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi
nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarılanlara,
c) Sonraki eşinden dolayı bu Kanuna göre
gelir veya aylığa hak kazanan dul eşe, önceki eşinden,
gelir veya aylık ödenmez. Ödenmiş bulunan
gelir ve aylıklar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.
Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle
fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve
aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine
göre geri alınır.
Yaş
MADDE 57- İş kazasıyla meslek
hastalığı halinde, hak sahiplerine bağlanacak gelirlerin hesabında, iş
kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim veya sağlık kurulu raporu ile
ilk defa tespit edildiği tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum
tarihleri esas alınır.
Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına
ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi
çocuklarının, mülga 2/6/1949 tarihli ve 5417 sayılı Kanun ve mülga 4/2/1957
tarihli ve 6900 sayılı Kanun ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971
tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga
17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara,
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine tâbi sandıklara
veya bu Kanuna göre ilk defa malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi
olduğu tarihte, nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının
bu Kanuna göre ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının
ise nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas alınır.
İş kazası, meslek hastalığı, malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarından gelir ve aylık tahsisleri ile sermaye
değerinin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim
raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların bu Kanuna ve bu Kanunla
yürürlükten kaldırılmış kanunlara tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı
tarihten sonraki yaş düzeltmeleri dikkate alınmaz.
Nüfus kayıtlarında doğum ay ve günleri
yazılı olmayanlar 1 Temmuz'da, doğum ayı yazılı olup da günü yazılı olmayanlar
o ayın birinde doğmuş sayılır.
Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarının 5434
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesinde
belirlenen yaş hadleri sebebiyle emeklilik işlemleri, doğum tarihlerinde ay ve
gün yazılı olmayanlar ile doğum günleri 1 Eylülden önce olanlar için 1 Eylül,
doğum günleri 1 Eylül ve daha sonra olanlar için müteakip yılın 1 Eylül
tarihinde yapılır.
Sosyal
Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu
MADDE 58- Bu Kanunda yazılı olan
görevleri yerine getirmek üzere branşları Kurum tarafından belirlenecek uzman
hekimlerden oluşan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulur. Kurul; Millî
Savunma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
Yüksek Öğretim Kurulu, en fazla üyeye sahip işveren, işçi ve kamu çalışanlarını
temsil eden konfederasyonlar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf
ve Sanatkârları Konfederasyonu, Türk Tabipleri Birliği ile Kurum tarafından
görevlendirilecek birer uzman hekimden oluşur. Aynı usûlle birden fazla Kurul
oluşturmaya Bakanlık yetkilidir.
Kurula, kendi aralarından seçecekleri üye
başkanlık eder. Başkan, yokluğunda yerine bakacak üyeyi belirler. Kurul,
haftada en az bir kez ve en az yedi üye ile toplanır, kararlar salt çoğunlukla
alınır. Kurulda görevlendirilecek olan hekimlerin hizmet süreleri üç yıl olup,
üç yıl sonunda yeniden görevlendirilebilirler. Bir takvim yılı içerisinde
mazeretsiz olarak birbirini izleyen beş veya toplam on toplantıya katılmayan
üyelerin üyelikleri kendiliğinden sona erer. Bu şekilde üyeliği sona eren
üyenin yerine bir başka kişi, aynı usûlle görevlendirilir.
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna
iştirak edenlerden; katıldıkları her toplantı günü için uhdesinde kamu görevi
bulunanlara (2000), uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara ise (3000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda ve ayda
dört toplantıyı geçmemek üzere huzur hakkı ödenir. Kurulun çalışmaları ile
ilgili her türlü giderler Kurumca ödenir. Kurul gerek gördüğü hallerde
dışarıdan uzman kişilerin görüşüne başvurabilir.
Kurul, sigortalılar hakkında iş kazası ve
meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik derecesi tespiti ile çalışma
gücünün malûliyeti gerektirecek derecede kaybına ilişkin Kurumca verilen
kararlardan itiraza konu olanları inceleyerek karara bağlar. Kurul, sigortalı
veya hak sahiplerinin talebi üzerine görevlendirdiği uzman bir hekimi dinlemek
zorundadır.
Kurul, bu Kanunda yazılı görevlerle
sınırlı olmak kaydıyla, mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor
düzenlenmesi talep edilen dava dosyaları hakkında, gerekli incelemeleri yaparak
görüş bildirir. Mahkemeler, bahse konu dosyalar için belirlediği bilirkişi
ücretini kurul üyelerine iletilmek üzere Kuruma gönderir.
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun
hizmetlerini ifa etmesi için gerekli sekretarya işlemleri Kurumca yerine
getirilir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun görev, yetki, çalışma usûl ve
esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Kurumun
denetleme ve kontrol yetkisi
MADDE 59- Bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş
memurları eliyle yürütülür. Askerî işyerlerine ait sigorta işlemlerinin denetim
ve kontrolü, askerî iş müfettişleri tarafından da yapılabilir.
Kurumun denetim ve kontrol ile
görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum
alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü
delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit
oluncaya kadar geçerlidir. İşverenler ve sigortalılar ile işyeri sahipleri,
tasfiye ve iflâs idaresinin memurları, işle ilgili gerçek ve tüzel kişiler,
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarına bilgi verilmek
üzere çağrıldıkları zaman gelmek, gerekli olan defter, belge ve delilleri
getirip göstermek ve vermek, görevlerini yapmak için her türlü kolaylığı
sağlamak ve bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle
yükümlüdürler. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları
görevlerini yaparken, tüm kamu görevlileri gerekli kolaylığı gösterir ve
yardımcı olurlar.
Bu Kanunun uygulanması bakımından, Kurumun
denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları, 4857 sayılı İş Kanununda
belirtilen denetim, teftiş ve kontrol yetkisini de haizdir.
İhaleli işler ile özel bina inşaatı
işyerleri işverenlerine, Kuruma prim borçlarının bulunmadığını gösteren
ilişiksizlik belgesinin verilmesinde, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik
Kanununa göre yetki verilmiş serbest muhasebeci malî müşavirler ile yeminli
malî müşavirler tarafından işyeri kayıtlarının incelenmesi sonucunda Kuruma
bildirildiği tespit edilen işçilik tutarlarının uygunluğu, Kurumun denetim
yetkisi saklı kalmak kaydıyla, esas alınabilir.
Usûl ve esasları Kurumca belirlenmiş
hesaplama yöntemine uygun olarak serbest muhasebeci malî müşavirler ile yeminli
malî müşavirlerce düzenlenen rapor ile Kuruma yeterli işçilik bildirilmediği
anlaşılan işyeri ve işverenlerinin, tespit edilen fark işçilik tutarı üzerinden
hesaplanacak prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarını 102 nci maddenin
birinci fıkrasının (d) bendi ile (e) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca
verilecek idarî para cezaları ile birlikte ödemeleri kaydıyla ilişiksizlik
belgesi verilebilir.
Kurumca belirlenen usûl ve esaslara aykırı
hareket ederek Kurum zararına sebebiyet verdiği anlaşılan serbest muhasebeci
malî müşavirler ile yeminli malî müşavirler tarafından düzenlenen raporlar
dikkate alınmaz ve bunların daha sonra düzenleyecekleri raporlar Kurumca işleme
konulmaz. Gerçeğe aykırı rapor düzenleyen serbest muhasebeci malî müşavirler
ile yeminli malî müşavirler, Kurumun bu nedenle uğradığı zarardan işverenle
birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, bunlar hakkında, genel
hükümlere göre Kurumun takip hakkı saklıdır. Meslek mensupları, işverenlerin
devamlı işyerlerinin sigortalıları ile yaptıkları işler ile Kurumda tescil
edilmemiş veya tescil edilmiş olmakla birlikte işçilik bildiriminde
bulunulmamış olan yukarıdaki işler hakkında inceleme yapamazlar.
Kamu idarelerinin denetim ve kontrolle
görevlendirilmiş memurları, kendi mevzuatı gereğince işyerlerinde yapacakları
soruşturma, denetim ve incelemeler sırasında, çalıştırılanların sigortalı olup
olmadığını da tespit ederek, sigortasız çalıştırılanları Kuruma bildirmek
zorundadır. Bu kurumlar ayrıca kendi mevzuatları gereğince yaptıkları inceleme
ve tespitler sırasında bu Kanuna göre sigortalı sayılanların prime esas
kazançlarının veya sigortalı gün sayılarının eksik bildirilmesi sonucunu
doğuran tespitlerini de en geç bir ay içinde Kuruma bildirirler. Kurum bu
bildirimleri esas almak üzere gerekli yasal işlemi yapar. İlgililerin itiraz
hakları saklıdır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
Genel
Sağlık Sigortası Hükümleri
BİRİNCİ
BÖLÜM
Kapsamdaki
Kişiler ve Tescili
Genel
sağlık sigortalısı sayılanlar
MADDE 60- Yerleşim yeri Türkiye'de
olan kişilerden;
a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı
sayılan kişiler,
2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan
kişiler,
b) İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler,
c) Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre
sigortalı sayılmayanlardan;
1) 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Ödeme
Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet
Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yeşil kart verilen kişiler,
2) Vatansızlar ve sığınmacılar,
3) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık
Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,
4) 24/2/1968 tarihli ve 1005 sayılı
İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı
Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre şeref aylığı alan kişiler,
5) 28/5/1986 tarihli ve 3292 sayılı Vatani
Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık
alan kişiler,
6) 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi
Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan
kişiler,
7) 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve
rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler,
8) Harp malûllüğü aylığı alanlar ile Terörle
Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar,
9) 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy
Kanununun 74 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen kişiler,
d) Oturma izni almış yabancı ülke
vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan
kişiler,
e) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan
kişiler,
f) Bu Kanun veya bu Kanundan önce
yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık bağlanmış olan
kişiler,
g) Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve
başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan kişiler,
genel sağlık sigortalısı sayılır.
6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a),
(b), (c), (f), (g), (h), (ı), (j) ve (k) bentlerinde sayılanların öncelikle,
genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına
bakılır. Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi ise tescili
yapılmaz. Aksi takdirde birinci fıkra hükümlerinden durumuna uyan bende göre genel
sağlık sigortalısı sayılır. Birinci fıkranın (f) bendi kapsamında gelir alması
nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanlar, aynı zamanda diğer bentler
gereği de genel sağlık sigortalısı sayılması halinde (f) bendi dışındaki
bentler kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.
6 ncı maddenin birinci fıkrasının (d), (e)
ve (l) bentleri kapsamında olanlar, ceza infaz kurumları ile tutukevleri
bünyesinde bulunan hükümlü ve tutuklular, kamu idarelerinin dış
temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli
ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu
sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı
olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam
edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin kamu düzeninin zorunlu kıldığı
hallerde, bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı olanlar, birinci
fıkranın (d) bendi kapsamına girenler Türkiye'de bir yıldan kısa süreyle
yerleşik olması halinde genel sağlık sigortalısı ve genel sağlık sigortalısının
bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılmazlar.
Birinci fıkranın (d) ve (g) bentlerinin
uygulanmasında evli olanlar için, eşlerden hangisinin bu maddeye göre genel
sağlık sigortalısı, hangisinin bakmakla yükümlü olunan kişi olacağının tespiti
kendi tercihlerine bırakılır. Diğer bentler gereği eşlerin her ikisinin de
genel sağlık sigortalılık şartlarının oluşması halinde her ikisi de ayrı ayrı
genel sağlık sigortalısı sayılır.
Genel
sağlık sigortalılığının başlangıcı, bildirimi ve tescili
MADDE 61- Genel sağlık
sigortalılığı başlangıcının tespiti ve tescil işlemleri aşağıdaki hükümlere
göre yürütülür. 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının;
a) (a) ve (b) bentlerinde sayılanlar;
sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edildikleri tarihten
itibaren genel sağlık sigortalısı sayılır ve ayrıca bir bildirime gerek
olmaksızın tescil edilmiş sayılır.
b) (c) bendinde sayılanlar; ilgili
mevzuatları gereği yeşil kart aldıkları, aylığa hak kazandıkları, vatansız ve
sığınmacı sayıldıkları, korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden
ücretsiz yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı
sayılır ve ilgili kurumların kapsama alınan tarihten itibaren bir ay içinde
verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler.
c) (d) bendinde sayılanlar;
Türkiye'deki yerleşim süresinin bir
yılı geçtiği tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı sayılır ve bu tarihten
itibaren bir ay içinde verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile
tescil edilirler.
d) (e) bendinde sayılanlar, işsizlik
ödeneğinden yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık
sigortalısı sayılır ve Türkiye İş Kurumu tarafından işsizlik ödeneğinin
bağlandığı tarihten itibaren bir ay içinde vereceği genel sağlık sigortası
giriş bildirgesi ile tescil edilirler.
e) (f) bendinde sayılanlar; gelir veya
aylıktan yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı
sayılır ve ayrıca bir bildirime gerek olmaksızın tescil edilmiş sayılır.
f) (g) bendinde sayılanlar; diğer bentlere
göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları tarihten itibaren genel sağlık
sigortalısı sayılır ve bu tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri genel
sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler.
60 ıncı madde gereği genel sağlık
sigortalısı sayılanların çocukları, ana ya da babanın tescil edilmiş olmasına
bakılmaksızın ve ayrıca bir işleme gerek olmaksızın 18 yaşına kadar genel
sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak sağlık hizmetlerinden
ve diğer haklardan yararlandırılır. 18 yaşından küçük çocuğun ana ve babası da
yok ise 18 yaşına kadar 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (7)
numaralı alt bendi kapsamında primi Devlet tarafından ödenmek üzere genel
sağlık sigortalısı sayılır.
60 ıncı madde gereği genel sağlık
sigortalısı iken durumunda değişiklik olan kişilerden, aynı maddenin birinci
fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendine veya (g) bendi kapsamına giren
kişiler durumlarında değişiklik olduğu tarihten itibaren en geç bir ay içinde
18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Kanun gereği yeşil kart veren kuruma başvurmak
zorundadır. Bu kişilere yeşil kart verilmemesi halinde değişiklik olduğu
tarihten başlamak üzere (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı
sayılırlar.
Genel sağlık sigortalılığı, yerleşim
yerinin Türkiye olmadığı veya 60 ıncı maddenin üçüncü fıkrası gereği genel
sağlık sigortası kapsamı dışına çıkılan tarihten itibaren sona erer.
Bu maddede belirtilen genel sağlık
sigortası giriş bildirgesini süresi içinde vermeyenler hakkında 102 nci
maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre idarî para cezası uygulanır.
Genel sağlık sigortası giriş bildirgesinin
içerik ve şekli ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Sağlık
hizmetleri ve diğer haklar ile bunlardan yararlanma
MADDE 62- Bu Kanun gereğince genel
sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan
yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için
bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir
yükümlülüktür.
Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan
genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır.
Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak
sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı
arasında ilişki kurulamaz.
İKİNCİ
BÖLÜM
Sağlanan
Sağlık Hizmetleri ve Diğer Haklar
Finansmanı
sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi
MADDE 63- Genel sağlık
sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını;
hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek
hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin
karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya
azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık
hizmetleri şunlardır:
a) Kişilerin hastalanmalarına
bakılmaksızın kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile insan sağlığına
zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri.
b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta
veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum
üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri
ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî
müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku
ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil
sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu
sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler.
c) Analık sebebiyle ayakta veya yatarak;
hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için
gereken klinik muayeneler, doğum, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer
tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve
tedaviler, hasta takibi, rahim tahliyesi, tıbbî sterilizasyon ve acil sağlık
hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların
hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler.
d) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta
veya yatarak; ağız ve diş muayenesi, diş hekiminin göreceği lüzum üzerine ağız
ve diş hastalıklarının teşhisi için gereken klinik muayeneler, laboratuvar
tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak
yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, diş çekimi, konservatif diş tedavisi ve
kanal tedavisi, hasta takibi, travmaya ve onkolojik tedaviye bağlı protez
uygulamaları, ağız ve diş hastalıkları ile ilgili acil sağlık hizmetleri, 18
yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavileri ile 18 yaşını
doldurmamış veya 45 yaşından gün almış kişilerin diş protezlerinin 72 nci
maddeye göre belirlenen tutarının % 50'si.
e) Evli olmakla birlikte çocuk sahibi
olmayan genel sağlık sigortalısı kadın ise kendisinin, erkek ise karısının;
1) Yapılan tıbbî tedavileri sonrasında
normal tıbbî yöntemlerle çocuk sahibi olamadığının ve ancak yardımcı üreme
yöntemi ile çocuk sahibi olabileceğinin Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet
sunucuları sağlık kurulları tarafından tıbben mümkün görülmesi,
2) 23 yaşından büyük, 39 yaşından küçük
olması,
3) Son üç yıl içinde diğer tedavi
yöntemlerinden sonuç alınamamış olduğunun Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet
sunucuları sağlık kurulları tarafından belgelenmesi,
4) Uygulamanın yapıldığı tıbbî merkezin
Kurum ile sözleşme yapmış olması,
5) En az beş yıldır genel sağlık
sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık
sigortası prim gün sayısının olması,
şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde
en fazla iki deneme ile sınırlı olmak üzere yardımcı üreme yöntemi tedavileri
ile bir hastalığın tedavisinin başka tıbbî bir yöntemle mümkün olmaması ve
Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları sağlık kurulları tarafından
tıbben zorunlu görülmesi halinde yardımcı üreme yöntemi tedavileri.
f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak
sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve
kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi
kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf
malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması
ve yenilenmesi hizmetleri.
Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık
hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık
hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini Sağlık
Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla bilimsel
komisyonlar kurar, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir.
60 ıncı maddede sayılan genel sağlık
sigortalısı sayılma şartlarının yitirilmesi halinde, devam etmekte olan tedavi
nedeniyle sağlanacak sağlık hizmetleri kişinin iyileşmesine kadar sürer.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar, Sağlık Bakanlığının görüşü üzerine Kurum tarafından çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
Kurumca sağlanmayacak
sağlık hizmetleri
MADDE 64- Kurumca sağlanmayacak
sağlık hizmetleri şunlardır:
a) Vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla
yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya
konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık
hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik
amaçlı ortodontik diş tedavileri.
b) Sağlık Bakanlığınca izin veya ruhsat
verilmeyen sağlık hizmetleri ile Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olduğu
kabul edilmeyen sağlık hizmetleri.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Kurumca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
Yol gideri,
gündelik ve refakatçi giderleri
MADDE 65- Hekimin veya diş
hekiminin muayene veya tedavi sonrası tıbben göreceği lüzum üzerine genel
sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetinden
yararlanmaları için muayene ve tedavi edildikleri yerleşim yeri dışına yapılan
sevkinde, ayakta tedavilerde kendisinin ve bir kişi ile sınırlı olmak üzere
refakatçisinin gidiş ve dönüş yol gideri ve gündelikleri; yatarak tedavilerde
ise gidiş ve dönüş tarihleri için gündelikleri ile yol gideri Kurumca karşılanır.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin yatarak tedavileri sırasında, hekimin veya diş
hekiminin tıbben göreceği lüzum üzerine yanında kalan refakatçinin yatak ve
yemek giderleri bir kişi ile sınırlı olmak üzere Kurumca karşılanır.
Yurt içinde veya yurt dışına yapılan
sevkler nedeniyle ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin tutarı 72
nci maddede belirtilen Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından
belirlenir.
Sürekli iş göremezlik veya malûllük
durumlarının tespiti, kontrolü veya periyodik sağlık muayenesi amacıyla yapılan
sağlık hizmeti giderleri ile yol ve gündelik giderleri de bu madde hükümlerine
göre ödenir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Yurt
dışında tedavi
MADDE 66- 63 üncü maddede sayılan
sağlık hizmetlerinin yurt içindeki sağlık hizmet sunucularından sağlanması
esastır. Ancak;
a) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinin (1) numaralı alt bendinde sayılan genel sağlık sigortalılarından;
işverenleri tarafından Kurumca belirlenen usûle uygun olarak veya kamu
idareleri için özel mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak geçici görevle
yurt dışına gönderilenlere, acil hallerde,
b) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinin (1) numaralı alt bendinde sayılan genel sağlık sigortalılarından;
işverenleri tarafından Kurumca belirlenen usûle uygun olarak veya kamu
idareleri için özel mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak sürekli
görevle yurt dışına gönderilenler ile bunların yurt dışında birlikte
yaşadıkları bakmakla yükümlü olduğu kişilere,
c) Sağlık Bakanlığının uygun görüşü
üzerine yurt içinde tedavisi mümkün olmadığı tespit edilen kişilerin,
sağlık hizmetleri yurt dışında sağlanır.
Ancak, yukarıdaki fıkranın (a) ve (b)
bentleri gereği yurt dışında sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca karşılanacak
bedelleri, yurt içinde sözleşmeli sağlık hizmet sunucularına ödenen tutarı
geçemez. Bu tutarı aşan kısım işverenler tarafından ödenir. Uluslararası sosyal
güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bakanlar Kurulu kararı ile birlik halinde
ya da kamu idarelerinin yetkili makamlarınca yurt dışına askerî veya güvenlik
amaçlı görevlendirilenlerin, bu Kanun kapsamına giren sağlık hizmetlerinin
sağlanması ile bu hizmetlere ilişkin giderlerin yurt içindeki sözleşmeli sağlık
hizmeti sunucularına ödenen tutarı aşan kısmı, kurumlarınca karşılanır.
Kurum, birinci fıkranın (a) ve (b)
bentleri kapsamındaki kişilerin sağlık hizmetlerini, bu kişilerin geçici veya
sürekli görev süresince genel sağlık sigortası için Kuruma ödenen prim tutarını
geçmemek kaydıyla, ilgili ülkede sağlık sigortası yaptırmak suretiyle de
sağlayabilir.
Birinci fıkranın (c) bendi gereğince yurt
dışına sevk edilen kişilerin sağlık hizmeti bedelinin tümü ödenir. Ancak bu
tutar varsa Kurumun yurt dışında sevke konu tedaviye ilişkin sözleşmeli olduğu
sağlık hizmet sunucularına ödenen tutarı geçemez. Bu kişilerin 65 inci madde
hükümlerine göre yapılacak giderleri ayrıca karşılanır.
Yukarıdaki haller dışında, yurt dışında
sağlık hizmetlerine ilişkin giderler Kurumca ödenmez.
Bu maddenin uygulanmasında 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olması nedeniyle genel sağlık
sigortalısı sayılanların daimi olarak altı aydan fazla süreyle yurt dışında
görevlendirilmeleri durumu, sürekli görevle yurt dışına gönderilme sayılır.
Kamu idarelerinde çalışan sigortalılar
dışında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalıların geçici veya sürekli görevlendirilmesine ilişkin usûller ve
süreler ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, ilgili
Bakanlıkların görüşü alınarak Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Sağlık
Hizmetlerinden Yararlanma Şartları ve Katılım Payı
Sağlık
hizmetlerinden yararlanma şartları
MADDE 67- 18 yaşını doldurmamış
olan kişiler, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, acil haller, iş
kazası ile meslek hastalığı halleri, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar, 63
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereğince sağlanan sağlık
hizmetleri, 75 inci maddede sayılan afet ve savaş ile grev ve lokavt hali hariç
olmak üzere sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmek için;
a) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (f)
bendi hariç diğer bentleri gereği genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü
olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten önceki son bir
yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının
olması,
b) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinin (2) numaralı alt bendi ile (b), (d) ve (g) bentlerine tâbi olan genel
sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentte
sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte kısa ve
uzun vadeli sigorta primleri dahil genel sağlık sigortası prim borcunun
bulunmaması,
şarttır.
Ayrıca genel sağlık sigortalısı ve
bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan
yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil haller
hariç olmak üzere (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra); nüfus
cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından
verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesi zorunludur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Katılım
payı alınması
MADDE 68- 63 üncü maddede sayılan
sağlık hizmetlerinden katılım payı alınacak olanlar şunlardır:
a) Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi
muayenesi.
b) Ortez, protez, iyileştirme araç ve
gereçleri.
c) Ayakta tedavide sağlanan ilaçlar.
Katılım payı, birinci fıkranın (a)
bendindeki sağlık hizmetleri için 2 Yeni Türk Lirası olarak uygulanır. Katılım
payı, (b) ve (c) bendindeki sağlık hizmetleri için gereksiz kullanımı azaltma,
sağlık hizmetlerinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması,
kişilerin prime esas kazançlarının, gelir ve aylıklarının tutarı ve benzeri
ölçütler dikkate alınarak % 10 ilâ % 20 oranları arasında olmak üzere Kurumca
belirlenir. Birinci fıkranın (a) bendindeki sağlık hizmetleri için belirlenen
katılım payı tutarı, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca
belirlenen yeniden değerleme oranı kadar her yıl artırılır. Birinci fıkranın
(a) bendi gereği belirlenen katılım payını, birinci basamak sağlık hizmet
sunucularında yapılan muayenelerde almamaya ya da daha düşük tutarlarda
belirlemeye Kurum yetkilidir.
İkinci fıkrada belirtilen katılım payı
tutarı ve oranları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu
kişilerin sevk zincirine uymadan, diğer basamaktaki sağlık hizmet sunucularına
doğrudan müracaatları halinde % 50 oranında artırılarak uygulanır.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin birinci fıkranın (b) bendi gereği ödeyecekleri katılım
payının tutarı, sağlık hizmetinin alındığı tarihteki asgarî ücretin % 75'ini
geçemez.
63 üncü maddenin birinci fıkrasının (e)
bendi gereğince sağlanan ve bir hastalığın tedavisinin başka tıbbî bir yöntemle
mümkün olmaması nedeniyle yapılacak yardımcı üreme yöntemi tedavisi dışındaki,
yardımcı üreme yöntemi tedavisinde katılım payı ilk denemede % 30, ikinci
denemede % 25 oranında uygulanır. Ancak katılım payında dördüncü fıkra gereği
uygulanan üst limit dikkate alınmaz.
60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c)
bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt bentleri gereği genel sağlık sigortalısı
sayılanlar ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ödemiş oldukları
katılım payları, talepleri halinde, 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümlerine göre kendilerine geri
ödenir.
Katılım paylarını, gelir veya aylık alan
kişilerin gelir veya aylıklarından, çalışanların ücret veya maaşlarından mahsup
edilmek suretiyle tahsile ve katılım paylarının ödenme usûlünü belirlemeye
Kurum yetkilidir. Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularına, tahsil ettikleri
katılım payı düşüldükten sonra kalan tutar ödenir.
Katılım paylarının hesaplanmasında 72 nci
maddeye göre tespit edilen sağlık hizmeti tutarları esas alınır. Kurumca
belirlenen katılım paylarını tahsil etmeyen sağlık hizmet sunucularına 102 nci
maddenin (j) bendi gereğince idarî para cezası uygulanır.
Katılım paylarının ödenme usûlleri ile bu
maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Katılım
payı alınmayacak haller, sağlık hizmetleri ve kişiler
MADDE 69- 68 inci maddede sayılan
sağlık hizmetlerinden katılım payı alınmayacak haller, sağlık hizmetleri ve
kişiler şunlardır:
a) İş kazası ile meslek hastalığı halleri
ile askerî tatbikat ve manevralarda sağlanan sağlık hizmetleri.
b) 75 inci maddede yer alan afet ve savaş
hali nedeniyle sağlanan sağlık hizmetleri.
c) Aile hekimi muayeneleri ve kişiye
yönelik koruyucu sağlık hizmetleri.
d) Sağlık kurulu raporu ile
belgelendirilmek şartıyla; Kurumca belirlenen kronik hastalıklar ve hayati
önemi haiz 68 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sağlık
hizmetleri ile organ nakli.
e) Kontrol muayeneleri.
f) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c
) bendinin (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentleri kapsamında
sayılanlar, vazife malûlleri ile 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (d) ve (e)
bentlerinde sayılanlar.
Bu madde gereğince katılım payı
alınmayacak sağlık hizmetlerini tek tek veya gruplandırarak tespite Kurum
yetkilidir.
Hizmet
basamakları ve sevk zinciri
MADDE 70- Bu Kanunun uygulanması
bakımından sağlık hizmeti sunucuları birinci, ikinci ve üçüncü basamak olarak
Sağlık Bakanlığı tarafından sınıflandırılır. Bu basamaklar ve sağlık hizmet
sunucuları arasında sevk zinciri; tanı, ön tanı, hekimlerin ve diş hekimlerinin
uzmanlıkları dikkate alınmak suretiyle tüm yurtta veya il ya da ilçe bazında
Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurum tarafından belirlenir. Aile hekimleri
birinci basamak hizmet sunucuları içinde yer alır.
Kurumca sağlık hizmetlerinin
sağlanabilmesi için, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu
kişiler sevk zinciri kurallarına uygun hareket etmek zorundadır.
İş kazası ile meslek hastalığı, afet ve
savaş hali ile acil haller dışında, sevk zincirine uyulmadan genel sağlık
sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler tarafından sözleşmeli sağlık
hizmeti sunucularına yapılan başvurular sonucu alınan sağlık hizmetlerinin 72
nci madde gereği belirlenen tutarının % 70'i Kurumca ödenir. Aradaki fark,
genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler tarafından ödenir.
Kimlik
tespiti ve acil haller
MADDE 71- Sağlık hizmeti
sunucuları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık
hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra),
67 nci maddenin ikinci fıkrasında sayılan belgeleri ve bu belgelerin başvuran
kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek zorundadır. Bu zorunluluğu yerine
getirmeyen sağlık hizmet sunucuları hakkında 102 nci maddenin birinci
fıkrasının (ı) bendi gereği idarî para cezası uygulanır.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin kendi adına bir başkasının sağlık hizmeti almasını
veya Kurumdan haksız bir menfaat temin etmesini sağlaması yasaktır. Bu fiilleri
işleyenlerden Kurumun uğradığı zararın iki katı kanunî faiziyle birlikte
müştereken ve müteselsilen tahsil edilir ve ilgililer hakkında 26/9/2004
tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun uygulamasında acil hallerin ve
acil sağlık hizmetlerinin neler olduğuna, hangi yöntem ve ölçütlerle tespit
edileceğine ilişkin hususlar, Sağlık Bakanlığının uygun görüşü üzerine Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Malî ve
Çeşitli Hükümler
Sağlık
hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi
MADDE 72- 63 üncü madde
hükümlerine göre sağlanan sağlık hizmetlerinin ve 65 inci madde gereği ödenecek
gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık
hizmetinin sunulduğu il ve basamak, sağlık hizmetlerinin maliyeti, Devletin
doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin
niteliği itibariyle hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp
uygulamaları, teşhis ve tedavi maliyetini esas alan maliyet-etkililik ölçütleri
ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her bir sağlık
hizmeti için belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir.
Komisyon; Maliye Bakanlığını, Sağlık
Bakanlığını, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığını, Hazine Müsteşarlığını ve
Kurumu temsilen toplam beş üyeden oluşur. Komisyon kararlarını yılı merkezî
yönetim bütçesi yönünden Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle salt
çoğunluk ile alır; kararlar Resmî Gazetede yayımlanır. Komisyonca gerekli
görülen hallerde sağlık hizmetlerinin türlerine göre birden fazla alt komisyon
kurulabilir. Komisyonun sekretarya işlemleri Kurumca yerine getirilir.
Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma
Komisyonuna iştirak edenlere, ayda iki defadan fazla olmamak üzere katıldıkları
her toplantı günü için (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile
çarpılarak bulunacak tutarı üzerinden toplantı ücreti ödenir. Komisyon
çalışmaları ile ilgili her türlü giderler Kurumca ödenir.
Kurum, Komisyon adına çalışmalarına
başlamadan önce Yüksek Öğretim Kurulunun, Türk Tabipleri Birliğinin, Türk Diş
Hekimleri Birliğinin, Türk Eczacıları Birliğinin, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğinin, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğinin, Türkiye İşveren
Sendikaları Konfederasyonunun, en fazla üyeye sahip ilk üç işçi ve kamu
çalışanları konfederasyonunun, en fazla üyeye sahip Optisyenlik Derneğinin,
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun, en fazla üyeye sahip özel
sağlık kurum ve kuruluşları dernekleri veya federasyonlarının, en fazla üyeye
sahip özel polikliniklerin dernek veya federasyonlarının, en fazla üyeye sahip
özel tıbbî malzeme üretici veya ithalatçıları dernekleri veya
federasyonlarının, en fazla üyeye sahip tıp uzmanlık derneklerinin ve
Komisyonca uygun görülecek diğer kurum ve kuruluşların görüşlerini alır. İlgili
kurumlar bir ay içinde görüşlerini göndermek zorundadır. Komisyon
çalışmalarının başlangıcında, bu kurumların temsilcilerinin katılımı ile
oluşturulacak toplantıda görüşlerini sözlü olarak da dinler.
Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma
Komisyonunun çalışmasına, görev ve yetkileri ile bu maddenin uygulanmasına
ilişkin diğer usûl ve esaslar, Komisyon üyesi kurumların görüşleri alınarak
Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Sağlık
hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi
MADDE 73- Bu Kanuna göre sağlık
hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti
sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine
uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin
sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti
giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır.
Kurum, sağlık hizmet sunucularının
sözleşme başvurularının değerlendirilmesinde, sonuçlandırılmasında ve
uygulanmasında sağlık hizmeti sunucuları arasında; sözleşmesiz sağlık hizmeti
sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi aşamasında
ise genel sağlık sigortalıları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında
tarafsızlık, hakkaniyet ve açıklık ilkelerine uymak ve bunun uygulandığının
izlenebileceği bir sistem kurmak ve tıbbî etik ve deontoloji kurallarına
uygunluğu aramak zorundadır.
Kurum, provizyon işlemlerini yürütmek
üzere sağlık hizmeti sunucularının mahallinde provizyon merkezi açabilir ve
personel çalıştırabilir. Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları, bu amaçla Kuruma
uygun bağımsız mekân tahsis etmek zorundadır.
Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları,
genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden sözleşmeli
olduğu sağlık hizmetleri için otelcilik hizmetleri ile öğretim üyesi tarafından
sağlanan sağlık hizmetleri dışında, herhangi bir fark ödemesi talep edemez.
Otelcilik hizmeti ile öğretim üyesi tarafından sağlanan sağlık hizmetleri için
genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden alınabilecek
fark ödemesi, 72 nci maddeye göre belirlenen tutarın iki katını geçemez. Bu
farkın alınabilmesi için, kişilerin fark ödemeyi kabul ettiğinin yazılı olarak
belgelenmesi zorunludur. Otelcilik hizmeti ile öğretim üyesi tarafından
sağlanan sağlık hizmetleri dışında veya belirlenen tavanın üzerinde fark
alınması halinde, sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının sözleşmeleri bir yıl
süreyle feshedilir.
Sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından
acil hallerde alınan sağlık hizmeti bedeli, 72 nci madde gereği sözleşmeli
sağlık hizmeti sunucuları için belirlenen bedeller esas alınarak genel sağlık
sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere fatura karşılığı ödenir.
Sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucuları, acil hallerde genel sağlık sigortalısı
ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden veya Kurumdan herhangi bir fark talep
edemez.
70 inci maddedeki hükümlere uyulmak
şartıyla, sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti almayı
tercih eden genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere, 72
nci madde gereği sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları için belirlenen
bedellerin % 70'i fatura karşılığı ödenir. 70 inci madde hükümlerine uymaksızın
sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti almayı tercih eden
genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere, 72 nci madde
gereği sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları için belirlenen bedellerin % 50'si
fatura karşılığı ödenir.
Sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından
satın alınan sağlık hizmeti bedelinin bu maddenin dördüncü ve beşinci
fıkralarına göre Kurumca ödenebilmesi için; Sağlık Bakanlığı veya ilgili kamu
idareleri tarafından ödenecek sağlık hizmetine ilişkin sağlık hizmeti
sunucularına ruhsat veya izin verme uygulamasının olması halinde ruhsat veya
izin alınmış olması, ayrıca Kurumca sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucusunun
şartlarının sözleşmeli sağlık hizmeti sunucusunda aranan şartlara uygun
olduğunun kabul edilmesi şarttır.
Sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık
sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden
yararlanmaya müstahak olup olmadığını, Kurumun elektronik veya diğer ortamlarda
sağlayacağı yöntemlere uygun olarak kontrol etmek ve belgelemek zorundadır.
Sağlık hizmeti satın alma sözleşmelerinin
hazırlanması ve akdedilmesi, sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi ve bu
maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Genel
sağlık sigortası gelirlerinin kullanım amacı, kısa ve uzun vadeli sigorta
kolları için yapılan sağlık harcamaları
MADDE 74- Genel sağlık sigortası
prim gelirleri; yönetim giderleri, genel sağlık sigortasından sağlanan sağlık
hizmetleri ve diğer haklar dışında başka bir amaçla kullanılamaz.
Uzun ve kısa vadeli sigorta kolları
bakımından sürekli iş göremezlik, malûllük, çalışma gücü kaybı hallerinin
tespiti veya bu amaçla yapılan kontroller nedeniyle oluşan sağlık hizmeti
giderleri ile 72 nci maddeye göre, usûl ve esasları Kurumca belirlenecek
gündelik ve yol giderleri, refakatçı giderleri, kısa ve uzun vadeli sigorta
kolları prim gelirlerinden karşılanır.
Doğal
afetler veya savaş hali
MADDE 75- 15/5/1959 tarihli ve
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamındaki afetler ile 4/11/1983 tarihli ve
2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu gereğince ilân edilen savaş
halinde genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık
hizmetleri Kurum tarafından sağlanmaya devam edilir. Ancak, afet veya savaş
hallerine bağlı nedenlerden dolayı Kurumca yapılan sağlık hizmeti giderleri,
giderlerin ödendiği takvim yılı sonu esas alınarak genel bütçeden Kuruma bir
yıl içinde transfer edilir.
İşverenin,
genel sağlık sigortalısının ve üçüncü kişilerin sorumluluğu
MADDE 76- İşveren, iş kazasına
uğrayan veya meslek hastalığına tutulan genel sağlık sigortalısına sağlık
durumunun gerektirdiği sağlık hizmetlerini derhal sağlamakla yükümlüdür. Bu
amaçla işveren tarafından yapılan ve belgelere dayanan sağlık hizmeti giderleri
ve 65 inci madde hükümlerine göre yapılacak masraflar Kurum tarafından
karşılanır.
Birinci fıkrada belirtilen yükümlülüklerin
yerine getirilmesindeki ihmalinden veya gecikmesinden dolayı, genel sağlık
sigortalısının tedavi süresinin uzamasına veya malûl kalmasına veya malûllük
derecesinin artmasına sebep olan işveren, Kurumun bu nedenle yaptığı her türlü
sağlık hizmeti giderini ödemekle yükümlüdür.
İlgili kanunları gereğince sağlık raporu
alınması gerektiği halde sağlık raporuna dayanmaksızın veya alınan raporlarda
söz konusu işte çalışması tıbbî yönden elverişli olmadığı belirtildiği halde
genel sağlık sigortalısını çalıştıran işverenlere, bu nedenle Kurumca yapılan
sağlık hizmeti giderleri tazmin ettirilir.
İş kazası ile meslek hastalığı, işverenin
kastı veya sigortalının iş sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat
hükümlerine aykırı hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca yapılan sağlık hizmeti
giderleri işverene tazmin ettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde
kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
Hekim veya diş hekimi sağlık raporu ile
belli bir işte çalışamayacağı belgelenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
ve (c) bentleri kapsamındaki kişiler bu işte çalıştırılamaz. Bu kişileri
çalıştıran işverenler, genel sağlık sigortalısının aynı hastalık sebebiyle
Kurumca yapılan masraflarını ödemekle yükümlüdür. Bu kişiler, bir başka
işverene ait işyerinde çalışmış ise, bu durumu bilerek çalıştıran işveren ile
genel sağlık sigortalısı, doğacak masraflardan Kuruma karşı müştereken ve
müteselsilen sorumludur.
Genel sağlık sigortalısına ve bunların
bakmakla yükümlü olduğu kişiler için Kurumun sağlık hizmeti sağlamasına veya bu
kişilerin tedavi süresinin uzamasına, kastı veya kusurlu bir hareketi veya
ilgili kanunlarla verilmiş bir görevi yapmaması veya savsaması nedeniyle sebep
olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü kişilere, Kurumun yaptığı sağlık
hizmeti giderleri tazmin ettirilir.
Sözleşmeli
sağlık hizmeti sunucularının duyurulması ve sağlık hizmet sunucusunu seçme
serbestisi
MADDE 77- Bu Kanun gereğince genel
sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetinden
yararlanmak için başvuracakları yurt içinde veya yurt dışındaki sözleşmeli
sağlık hizmeti sunucularının unvan, isim ve adresleri Kurumca elektronik
ortamda veya diğer yöntemlerle duyurulur.
Genel sağlık sigortalıları ve bakmakla
yükümlü olduğu kişiler, sağlık hizmeti sunucuları arasından, genel sağlık
sigortasıyla ilgili diğer madde hükümlerine uymak şartıyla istediğini seçme
hakkına sahiptir.
Sağlık
hizmeti sunucularının kayıt ve bildirim zorunluluğu ve kontrol yetkisi
MADDE 78- Kurum ile sözleşmesi
olup olmadığına bakılmaksızın tüm sağlık hizmeti sunucuları, sağlık hizmeti
sunduğu tüm kişilere ait sözleşme hükümlerinde yer verilen bilgileri,
belirlenen yöntemlere ve süreye uygun biçimde elektronik ortamda veya yazılı
olarak Kuruma göndermek zorundadır. Bu bilgiler gönderilmeksizin talep edilen
sağlık hizmeti bedelleri, bilgiler gönderilinceye kadar ödenmez.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla
yükümlü olduğu kişinin sağlık bilgilerinin gizliliği esastır. Sağlık
bilgilerinin ne şekilde korunacağı, ulusal güvenlik nedeniyle sağlık bilgisi
paylaşıma açılmayacak kişilerin tespiti ilgili bakanlıkların önerisi üzerine
Bakanlıkça tespit edilir.
Kurum, genel sağlık sigortası hükümlerinin
uygulanmasıyla ilgili olarak işverenler, sağlık hizmeti sunucuları ve diğer
gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki defter, belge ve bilgileri inceleyebilir,
ibrazını isteyebilir.
Kurum, bu Kanunda belirtilen görevleriyle
ilgili olarak sağlık hizmeti sunucularının yürüttüğü hizmet ve işlemleri
kontrol yetkisine sahiptir. Kurum, bu yetkisini görevlendirdiği personeli
vasıtasıyla veya kamu kurumları ve özel kurumlardan hizmet satın almak
suretiyle kullanabilir.
DÖRDÜNCÜ
KISIM
Primlere
İlişkin Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Prim
Alınması, Prime Esas Kazanç, Prim Oranları ve Asgarî İşçilik
Prim
alınması zorunluluğu
MADDE 79- Kısa ve uzun vadeli
sigortalar ile genel sağlık sigortası için, bu Kanunda öngörülen her türlü
ödemeler ile yönetim giderlerini karşılamak üzere Kurum prim almak, ilgililer
de prim ödemek zorundadır.
Kurumca tahsil edilen genel sağlık
sigortası primleri, tahsil edilmesini müteakip doğrudan Kurum bütçesinin genel
sağlık sigortası kalemine aktarılır.
Prime esas
kazançlar
MADDE 80- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalıların prime esas
kazançlarının hesabında;
a) Hak edilen ücretler ile prim, ikramiye
ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay için yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınır.
b) Ölüm, doğum ve evlenme yardımları,
görev yollukları, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı
mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları, emekli
ikramiyesi ile Bakanlıkça tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk
ve aile zamları, özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine
ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası
primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, görevin yerine getirilmesi
için zorunlu olarak yapılan aynî yardımlar ile Bakanlıkça belirlenecek diğer
aynî yardımların asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen kısmı, prime esas kazanca
tâbi tutulmaz.
c) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendine tâbi sigortalılara ödenen döner sermaye katkı payları ve
döner sermayelerden başka adla yapılan bu nitelikteki her türlü ödemeler ile
ikramiyeler ve benzeri ödemelerden en yüksek Devlet memuru aylığının % 200'ünü
aşan kısmı prime esas kazanca tâbi tutulmaz.
Yukarıdaki fıkranın (b) ve (c) bentlerinde
belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime
esas kazanca tâbi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tâbi tutulmaması
gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate
alınmaz.
Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek
suretiyle prime tâbi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın
kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin üst sınırı aşan kısmı,
ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak oniki ayı geçmemek üzere üst
sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edilir.
Toplu iş sözleşmelerine tâbi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya
yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki
ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte
ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas
kazancın tâbi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta
primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini
izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı
alınmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.
Saatlik, günlük, haftalık veya aylık
olarak belirli bir ücrete dayanmış olmayıp da komisyon ücreti ve kâra katılma
gibi belirsiz zaman ve tutar üzerinden ücret alan sigortalıların prim ve
ödeneklerinin hesabında esas tutulacak günlük kazançları, 82 nci madde hükmüne
göre belirlenen alt sınırdır.
Bir işverene tâbi olarak çalışan
sigortalının belirli ücretinin dışında ayrıca yukarıdaki fıkra kapsamında ücret
alması halinde, prime esas günlük kazancı bunların toplamından oluşur.
Bu Kanun gereğince primlerin hesabına esas
tutulacak günlük kazanç, sigortalının, bir ay için prime esas tutulan
kazancının otuzda biridir. Ancak günlük kazancın hesabına esas tutulan ay
içindeki bazı günlerde çalışmamış ve çalışmadığı günler için ücret almamış
sigortalının günlük kazancı, o ay için prime esas tutulan kazancının ücret
aldığı gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır.
Sigortalıların günlük kazançlarının
hesabında esas tutulan gün sayıları, aynı zamanda, bunların prim ödeme gün
sayılarını gösterir. Ancak, işveren ve sigortalı arasında kısmî süreli hizmet
akdinin yazılı olarak yapılmış olması kaydıyla, ay içerisinde günün bazı
saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalının ay
içindeki prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin 4857
sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre hesaplanan
günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunur. Bu şekildeki hesaplamada
gün kesirleri bir gün kabul edilir.
İşveren ve sigortalı arasında çağrı
üzerine çalışmaya dayalı yazılı iş sözleşmesinde taraflar arasında çalışma
süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmemiş ise, sigortalının ay içindeki prim
ödeme gün sayısı yukarıdaki fıkra hükmüne göre hesaplanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamındaki sigortalıların aylık prime esas kazançları, 82 nci maddeye
göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında
kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın otuz
katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime
esas kazanç beyan edilir. Ancak beyan edilen kazançta bir değişiklik olması
durumunda, sigortalının yeniden beyan ettiği kazanç üzerinden hesaplanan prim
tahsil edilir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sigortalı sayılan kişi, aynı zamanda işveren ise beyan edeceği
aylık kazancı, çalıştırdığı sigortalıların kazancının en yükseğinden az olamaz.
Beyanda bulunmayan sigortalının primleri, prime esas asgarî aylık kazanç
üzerinden hesap ve tahsil edilir. Beyanda bulunmayan veya beyan ettiği kazancın
düşük olduğu tespit edilen sigortalıların prime esas kazançları, tespit edilen
kazanç düzeyine çıkartılarak beyan edilen kazançla arasındaki farkın primi 89
uncu madde hükümlerine göre gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak
suretiyle tahsil edilir.
Sigortalı olmayı gerektiren şekilde birden
fazla işte çalışılması halinde, bu Kanun gereğince alınacak primlerine esas
tutulacak aylık ve günlük kazancının tespitinde, yalnızca bu Kanunun 53 üncü
maddesine göre belirlenen 4 üncü maddenin ilgili bendi kapsamındaki işlerden
elde ettiği aylık ve günlük kazanç tutarı ayrı ayrı dikkate alınır ve primler
buna göre hesaplanır.
Yalnızca genel sağlık sigortasına tâbi
olanlar bakımından prime esas aylık kazancın tespitinde; 60 ıncı maddenin
birinci fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde sayılan kişiler için 82 nci maddeye
göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının iki katının otuz günlük
tutarı, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen kişiler
için asgarî ücret, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (e) bendi ile 5 inci
maddenin (f) bendinde belirtilen kişiler için ise prime esas asgarî kazanç
tutarı esas alınır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Prim
oranları ve Devlet katkısı
MADDE 81- Bu Kanun gereğince
alınacak sigorta prim oranları aşağıdaki şekildedir:
a) Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 20'sidir. Bunun % 9'u
sigortalı hissesi, % 11'i işveren hissesidir.
b) Bu Kanunda belirtilen fiilî hizmet
zammı uygulanan işlerde çalışan sigortalılar için uygulanacak malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, (a) bendinde belirtilen % 20 oranının,
her yıl için 40 ıncı maddeye göre eklenen fiilî hizmet gün sayısının 360'a
bölümü sonucu bulunacak oranda artırılması suretiyle belirlenir. Bu şekilde
bulunan oran ile (a) bendinde belirtilen % 20 oranı arasındaki farka ait primin
tamamı işveren tarafından ödenir.
c) Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı,
yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin
ağırlığına göre % 1 ilâ % 6,5 oranları arasında olmak üzere, 83 üncü maddeye
göre Kurumca belirlenir. Bu primin tamamını işveren öder.
d) 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen öğrenciler ile (e) bendinde belirtilen kursiyerler için
prim oranı prime esas kazançlarının % 1'idir. Kursiyerlerin prime esas günlük
kazançlarının hesaplanmasında prime esas günlük kazanç alt sınırı dikkate
alınır. Aday çırak, çırak ve meslekî eğitim gören öğrencilerin prime esas
kazancı ilgili kanunlarında belirtilen şekilde uygulanır.
e) Yaşlılık aylığı almakta iken bu Kanuna
tâbi bir işte çalışanlara uygulanacak sosyal güvenlik destek primi oranı (a),
(c) ve (f) bentlerinde belirtilen prim oranlarının toplamı kadardır. Sigortalı
ve işveren hissesi bu bentlerde belirtilen oranlardadır.
f) Genel sağlık sigortası primi, kısa ve
uzun vadeli sigorta kollarına tâbi olanlar için 82 nci maddenin birinci
fıkrasına göre hesaplanan prime esas kazancın % 12,5'idir. Bu primin % 5'i
sigortalı, % 7,5'i ise işveren hissesidir. Yalnızca genel sağlık sigortasına
tâbi olanların genel sağlık sigortası primi, prime esas kazancın % 12'sidir.
g) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamındaki sigortalılar (a), (c) ve (f) bentlerindeki prim oranlarının
toplamı üzerinden, şayet sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle
çalışıyorlar ise (e) bendinde belirtilen prim oranlarının toplamı üzerinden
primlerini öderler.
Devlet, sigortalının prime esas kazancı
esas alınarak; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları için % 5 oranında; genel
sağlık sigortası için ise % 3 oranında katkı yapar. Devlet katkısı, Kurumun ay
itibarıyla tahsil ettiği malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel
sağlık sigortası priminin dörtte biri olarak hesaplanır. Devlet katkısının
ödenmesine ilişkin usûl ve esaslar, Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir.
Günlük
kazanç sınırları
MADDE 82- Bu Kanun gereğince
alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın
alt sınırı, asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt
sınırının 6,5 katıdır.
Günlük kazançları yukarıdaki fıkrada
belirtilen alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan
sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst
sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden
hesaplanır.
İkinci fıkraya göre sigortalının kazancı
alt sınırın altında ise bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait sigorta
primleri ile ücretsiz çalışan sigortalılara ait sigorta primlerinin tümünü
işveren öder.
Sigortalıların bu Kanunun 53 üncü
maddesine göre belirlenen aynı sigortalılık haline tâbi olacak şekilde birden
fazla işte çalışması nedeniyle Kuruma ödenen primler toplamı, bu sigortalılık
hali için belirlenen prime esas kazanç üst sınırı üzerinden hesaplanacak
miktarı aşarsa, aşan kısmın tamamı, sigortalının talebi üzerine en geç talep
tarihini takip eden ay içinde hissesi oranında sigortalıya defaten geri ödenir.
Geri verilen primler için ayrıca gecikme cezası ve gecikme zammı ile faiz
ödenmez.
Kısa vadeli
sigorta kolları prim tarifesi ve işkollarının ve işlerin tehlike sınıf ve
derecelerinin belirlenmesi
MADDE 83- Kısa vadeli sigorta
kolları primi, yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği
tehlikenin ağırlığına göre tespit edilir. İş kolları tehlikenin ağırlığına göre
sınıflara, bu sınıflar da özel iş şartlarına ve tehlikeyi önlemek için alınmış
olan tedbirlere göre derecelere ayrılır. Hangi iş kollarının hangi tehlike
sınıfına girdiği, tehlike sınıf ve derecesine ait prim oranlarının ve tehlike
derecelerinin belirlenmesinde uygulanacak esaslar, ilgili bakanlıkların
görüşleri de alınarak Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla
yürürlüğe konulacak bir tarife ile tespit edilir. Prim tarifesi gerekli
görülürse aynı usûlle değiştirilebilir.
Yapılan işin birinci fıkrada belirtilen
tarifeye göre hangi tehlike sınıf ve derecesine girdiği ve ödenecek kısa vadeli
sigorta kolları primi oranı Kurumca belirlenerek işverene ve 4 üncü maddenin
birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara tebliğ edilir. İş
kazasını ve meslek hastalığını önleyecek tedbirler hakkındaki mevzuat
hükümlerine uygun bulunmadığı tespit edilen işler, Kurumca daha yüksek primli
derecelere konulabilir.
Kurum, işyerinin tespit edilmiş bulunan
tehlike sınıf ve derecesini yaptıracağı incelemelere dayanarak kendiliğinden
veya işverenin ya da 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre
sigortalı sayılanların isteği üzerine değiştirebilir. Kurumca yapılacak
değişikliklere ilişkin kararın takvim yılından en az bir ay önce işverene,
işveren tarafından değişiklik isteğinin de takvim yılından en az iki ay önce
Kuruma bildirilmesi şarttır.
Böylece karara bağlanacak değişiklikler,
karar veya istekten sonraki takvim yılı başında yürürlüğe girer.
İşverenler ile 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlar, tehlike sınıf ve derecesi ile
prim oranı hakkında Kurumca yapılacak yazılı bildirimi aldıktan sonra bir ay
içinde Kuruma itiraz edebilir. Kurum, bu itirazı inceleyerek en geç üç ay
içinde karara bağlayarak sonucunu itiraz edene bildirir. İlgililer, Kurumun
kararı üzerine, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili
mahkemeye başvurabilir. Kuruma itiraz edilmesi veya mahkemeye başvurulması,
primlerin takip ve tahsilini durdurmaz.
İşverenin veya 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların itirazı; işyerinin tehlike
sınıfı ve derecesi ile kısa vadeli sigorta kolları prim oranının tebliğine
ilişkin yazının işverence veya 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine
göre sigortalı sayılanlar tarafından tebellüğünden itibaren bir ay içinde
yapılmış ise, değiştirilen iş kolu kodu ve tehlike sınıfı ile tehlike derecesinin
hatalı uygulandığı tarihten, bir aylık süre dışında yapılmış ise, itirazın
Kurum kayıtlarına intikali tarihini izleyen yılbaşından, üçüncü fıkrada
belirtilen sürelerin aşılması durumunda ise, Kurumca yapılacak değişikliğe
ilişkin kararın tebliğini izleyen takvim yılı başından geçerli olarak
uygulanır.
Bu değişiklik nedeniyle tehlike sınıf ve
derecesinin yükselmesi halinde, kararın işverene veya 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara tebliğ edildiği tarih ile
yürürlük tarihi arasındaki süreye ilişkin kısa vadeli sigorta kollarına ait
prim farkının tebliği tarihini takip eden bir ay içerisinde Kuruma ödenmesi
halinde, fark prim için gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz. Aksi takdirde,
fark primi 89 uncu madde uyarınca gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte
tahsil olunur. Tehlike sınıf ve derecesinin düşmesi halinde ise, kısa vadeli
sigorta kolları sigortası prim farkı, işverenin varsa borçlarına mahsup edilir,
yoksa iade edilir. Bir ay içinde iade edilmesi halinde faiz ödenmez.
Tehlike
sınıf ve derecelerini etkileyebilecek değişiklikler
MADDE 84- İşverenler ile 4 üncü
maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlar, tehlike
sınıf ve derecesini etkileyebilecek her türlü değişikliği bir ay içinde Kuruma
bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirim üzerine Kurum, yaptıracağı incelemeler
sonunda tehlike sınıf ve derecesini değiştirebilir. Tehlike sınıf ve derecesini
etkileyebilecek değişiklik bir ay içinde bildirilirse bu konuda Kurumca
verilecek karar, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ay başından
başlanarak uygulanır.
Tehlike sınıf ve derecesini
etkileyebilecek değişiklik bir ay içinde bildirilmezse;
a) Tehlike sınıfı yükseliyorsa,
değişikliğin meydana geldiği,
b) Tehlike sınıfı düşüyorsa, değişikliğin
Kurumca öğrenildiği,
tarihler esas alınmak ve bu tarihlerden
sonraki ay başından itibaren uygulanmak üzere, Kurumca karar alınır ve
ilgililere tebliğ olunur.
Asgarî
işçilik uygulaması
MADDE 85- İşverenin, işin
emsaline, niteliğine, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütümü açısından
gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç
tutarının altında bildirimde bulunduğunun tespiti halinde, işin yürütümü açısından
gerekli olan asgarî işçilik tutarı; yapılan işin niteliği, kullanılan
teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan sigortalı
sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurlar dikkate
alınarak tespit edilir. Söz konusu tespitler, Kurumun denetim ve kontrolle
görevlendirilmiş memurları tarafından yapılır.
Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar
ile bankalar tarafından ihale mevzuatına göre yaptırılan işlerden ve özel
nitelikteki inşaat işlerinden dolayı bu işleri yapan işveren tarafından yeterli
işçilik bildirilmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Bu araştırma sonucunda
yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğu anlaşılırsa, eksik bildirilen işçilik
tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, 89 uncu madde gereği hesaplanacak
gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte bir ay içinde ödenmek üzere
işverene tebliğ edilir. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme
zammının ödendiği veya ödeneceğinin işveren tarafından yazılı olarak taahhüt
edilmesi halinde borç kesinleşir. Kuruma verilecek taahhütnamede üstlenilen
ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, işveren hakkında 88 inci ve
89 uncu maddeler uyarınca işlem yapılır. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası
ve gecikme zammının ödenmemesi, taahhütname verilmemesi veya Kurumca işyerinin
denetlenmesine gerek görülmesi durumunda Kurumca inceleme yapılır.
Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrasında
belirtilen usûllerle Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgarî işçilik tutarı
üzerinden Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri, 88 inci ve 89
uncu maddeler dikkate alınarak işverene tebliğ edilir. İşveren, tebliğ edilen
prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz
edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde işveren,
kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine
başvurabilir. Mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini
durdurmaz.
Kurumun denetim ve kontrolle
görevlendirilmiş memurlarınca, Kuruma asgarî işçilik tutarının bildirilmediği
tespit edilen işyerleri hakkında ayrıca 102 nci maddenin birinci fıkrasının (d)
bendi ile (e) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca idarî para cezası
uygulanır.
Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar
ile bankalar, bu maddenin uygulanmasıyla ilgili Kurumca istenilecek bilgileri
ve belgeleri yazılı olarak en geç bir ay içinde vermeye mecburdur.
Kuruma yeterli işçilik tutarının
bildirilmiş olup olmadığının araştırılmasında, işin yürütümü için gerekli olan
asgarî işçilik tutarının tespitinde dikkate alınacak asgarî işçilik oranlarının
saptanması ve asgarî işçilik oranlarına vaki itirazların incelenerek karara
bağlanması amacıyla Kurum bünyesinde; Kurum teknik elemanlarından dört üye,
Yönetim Kurulunda temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarınca
görevlendirilecek iki üye, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden bir üye olmak
üzere toplam yedi teknik elemandan oluşan, Asgarî İşçilik Tespit Komisyonu
kurulur.
Kurumca gerek görüldüğünde, aynı esaslara
göre birden fazla Asgarî İşçilik Tespit Komisyonu kurulabilir. Komisyon salt
çoğunlukla toplanır ve kararlar en az dört üyenin aynı yöndeki oyu ile alınır.
Kurum dışındaki üyelerin üst üste üç toplantıya, son altı ay içinde ise beş
toplantıya katılmaması halinde, toplantıya katılmayan üyeyi görevlendiren
konfederasyonların yerine, üye sayısı bakımından en yüksek bir sonraki
konfederasyondan üye davet edilir.
Asgarî İşçilik Tespit Komisyonuna Kurum
dışından görevlendirilenlere, katıldıkları her toplantı günü için (2500)
gösterge rakamının memur aylıklarının hesabında kullanılan katsayı ile
çarpılarak bulunacak tutarı üzerinden huzur hakkı Kurumca ödenir.
Asgarî İşçilik Tespit Komisyonunun çalışma
usûl ve esasları, Komisyonda görev alacak teknik elemanların nitelikleri,
asgarî işçilik tespitinde uygulanacak yöntem, verilerin belirlenmesi, tamamlanmış
veya devam etmekte olan işlerle ilgili yapılacak yerinde tespit kriterleri ile
bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Prim
Belgeleri ve Primlerin Ödenmesi
Prim
belgeleri ve işyeri kayıtları
MADDE 86- İşveren bir ay içinde 4
üncü ve 5 inci maddeye tâbi çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik
destek primine tâbi sigortalıların;
a) Ad ve soyadlarını, T.C. kimlik
numaralarını,
b) 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime
esas kazançlarını,
c) Prim ödeme gün sayıları ile prim
tutarlarını,
gösteren ve örneği Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenen asıl veya ek aylık prim ve hizmet
belgesini, ait olduğu ayı takip eden ayın yirmibeşinci gününün sonuna kadar
Kuruma vermekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı
çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle
yükümlüdür.
İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter,
kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yıl başından başlamak üzere
on yıl süreyle, kamu idareleri otuz yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi
memurları ise görevleri süresince, saklamak ve Kurumun denetim ve kontrol ile
görevlendirilen memurlarınca istenilmesi halinde onbeş gün içinde ibraz etmek
zorundadır.
İşverenin, sigortalıyı, 4857 sayılı İş
Kanununun 7 nci maddesine göre başka bir işverene iş görme edimini yerine
getirmek üzere geçici olarak devretmesi halinde, sigortalıyı devir alan, geçici
iş ilişkisi süresine ilişkin birinci fıkrada belirtilen belgelerin aynı süre
içinde işverene ait işyerinden Kuruma verilmesinden, işveren ile birlikte
müteselsilen sorumludur.
Ay içinde bazı işgünlerinde
çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden
az çalıştıklarını ispatlayan belgelerin işverence ilgili aya ait aylık prim ve
hizmet belgesine eklenmesi şarttır. Kamu idareleri ile toplu iş sözleşmesi
imzalanan işyerlerinde bu şart aranmaz.
Sigortalıların otuz günden az çalıştığını
gösteren bilgi ve belgelerin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken
süre içinde Kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin Kurumca geçerli
sayılmaması halinde, otuz günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve
hizmet belgesi Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı primler, bu Kanun
hükümlerine göre tahsil olunur.
Sigortalıyı çalıştıran işveren ile alt
işveren ve iş görme edimini yerini getirmek üzere sigortalıyı geçici olarak
devralan işveren; aylık prim ve hizmet belgesinin Kurumca onaylanan bir
nüshasını sigortalının çalıştığı işyerinde, birden ziyade işyeri olması halinde
ise sigortalının çalıştığı her işyerinde ayrı ayrı olmak üzere, Kuruma
verilmesi gereken sürenin son gününü takip eden günden başlanarak, müteakip
belgenin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar, sigortalılar tarafından
görülebilecek bir yere asmak zorundadır.
Fiilen veya işyeri kayıtlarından tespit
edilecek her türlü bilgiden veya kamu kurum ve kuruluşları tarafından
düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait
olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata
rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler
Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit
edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim
borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine
itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren
kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine
başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini
durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu
maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.
Aylık prim ve hizmet belgesi işveren
tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar,
çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl
içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse,
bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme
gün sayıları dikkate alınır.
Sigortalının çalıştığı bir veya birden
fazla işte, bu Kanunda yazılı şartları yerine getirmiş olmasına rağmen, kendisi
için verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin işveren tarafından
verilmediği veya verilen aylık prim ve hizmet belgesinde kazançların veya prim
ödeme gün sayılarının eksik gösterildiği Kurumca tespit edilirse, hastalık ve
analık sigortalarından gerekli ödemeler yapılır.
Bu maddede belirtilen yükümlülüklerin
yerine getirilmemesi halinde, 102 nci maddeye göre işlem yapılır.
Kamu idarelerinde işyerinin özelliği
nedeniyle prim belgelerinin farklı sürelerde verilme zamanını belirlemeye,
Kurum yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile
belgelerin içerik ve şekli, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
Prim ödeme
yükümlüsü
MADDE 87- Bu Kanunun
uygulanmasında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası
ve isteğe bağlı sigorta bakımından;
a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
ve (c) bentlerine ve 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tâbi
olanlar ile bu kapsamda sayılan kişilerden sosyal güvenlik destek primine tâbi
olanlar için bunların işverenleri,
b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendine tâbi olanlar ile bu kapsamda sayılan
kişilerden sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar, isteğe bağlı
sigortalı olanlar ve 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde
sayılan kişilerin kendileri,
c) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c)
bendinde sayılan kişiler için primi yılı merkezî yönetim bütçesinden
karşılanmak üzere ilgili kamu idareleri,
d) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (e)
bendinde sayılan kişiler ile 5 inci maddenin (e) ve (f) bentlerinde
belirtilenler için Türkiye İş Kurumu,
e) 5 inci maddenin (b) bendinde belirtilen
aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim görenler ile meslek
liselerinde zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı
veya bu öğrencilerin eğitim gördükleri okullar, yüksek öğrenim sırasında
zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler için öğrenim gördükleri yüksek öğretim
kurumu,
f) 5 inci maddenin (c) bendine tâbi
olanlar için işverenleri veya kendileri,
prim ödeme yükümlüsüdür.
Primlerin
ödenmesi
MADDE 88- 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay
içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı
üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını
ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek
en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma öder.
Hak edilen ancak, ödenmemiş olan ücretler
üzerinden hesaplanacak primler hakkında da birinci fıkradaki hüküm uygulanır.
60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b),
(c), (d) ve (g) bentleri gereği genel sağlık sigortalısı sayılanlar için, her
ay otuz tam gün genel sağlık sigortası primi ödenmesi zorunludur.
87 nci maddenin birinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen yükümlüler, her aya ait primlerini takip eden ayın sonuna
kadar Kuruma öderler. Bunlardan sosyal güvenlik destek primine tâbi olanların
primleri, aylıklarından kesilmek suretiyle tahsil edilir. Bu kişiler primlerini
en fazla 360 günle sınırlı olmak üzere peşin olarak erken ödeyebilir. Erken
ödeme halinde erken ödenen her gün için 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun Ek 1 inci maddesine göre erken
ödeme indirimi hükümleri uygulanır. Ancak yapılan erken ödeme indirimi, prime
esas kazançtan indirilmez. Erken ödemede sigortalılık süresi, sigorta priminin
ait olduğu her ayın ilk gününden itibaren, prim ödeme gün sayısına dahil
edilir. Erken ödeme yapılan ve prim ödeme gün sayısına dahil edilmeyen sürede
isteğe bağlı sigortalılığın sona ermesi halinde, sigortalılık süresine
sayılmayan günlere ait primler, ilgililere iade edilir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında sigortalı sayılanların, her ay için otuz tam gün prim ödemesi
zorunludur. Bu kapsamdaki sigortalılardan, bu Kanuna göre tescilleri yapıldığı
halde, beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere
ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre
içerisinde ödenmemesi halinde, daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının
ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi
bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur.
Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve
bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları
arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra
müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin dokuzuncu fıkrasına göre belirlenecek
prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarını, tebliğ tarihinden
itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi
olarak değerlendirilir.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c)
bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işverenler, çalıştırdığı sigortalıların
primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince
hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim
tutarlarını da bu tutara ekleyerek, en geç ödemenin yapıldığı tarihi takip eden
onbeş gün içinde Kuruma öderler.
87 nci maddenin birinci fıkrasının (c) ve
(d) bentlerinde belirtilen yükümlüler, her aya ait primleri ilgili ayı takip
eden ayın sonuna kadar Kuruma öderler.
Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları,
gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz.
Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanların prim borçları,
sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla % 1 ilâ
% 3 oranları arasında olmak üzere kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye
Kurum yetkilidir.
Prim borçları katma değer vergisi iade
alacağından mahsubu suretiyle de ödenebilir. Bu takdirde katma değer vergisi
iade hakkı sahibi kendisinin, mal veya hizmet satın aldığı veya iştirak veya
ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup
talep edebilir. Bu işverenlerin mahsup talebinde bulundukları ayda muaccel olan
prim borçlarının birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen onbeş gün
içinde mahsup suretiyle ödenmesi halinde, yasal süresi içinde ödendiği kabul
edilir. Ancak prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup
suretiyle ödenmesi talebinde bulunulduğu halde, süresinde mahsup edilemeyen
veya eksik mahsup edilen prim borçları için birinci fıkrada belirtilen ödeme
sürelerini izleyen günden başlanarak gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanır.
Kurum, Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak
işverenleri; iştigal konusu, işletme türü ve işletme büyüklüğü itibariyle
belirlemeye ve lehine mahsup talebinde bulunulan işverenlerin prim borcu ödeme
süresini otuz günü aşmamak üzere uzatmaya yetkilidir.
Kurum, prim ve her türlü alacaklarını,
işverenlere olan borçlarından mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye yetkilidir.
Primlerin özel ödeme şekilleri kullanılmak
suretiyle ödenmesi zorunluluğunu getirmeye ve primlerin yatırılacağı tahsilât
kuruluşlarını belirlemeye Kurum yetkilidir.
Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve
diğer alacaklarının tahsilinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır.
Kurum, Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasında Maliye
Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri
kullanır.
Kurumun prim ve diğer alacaklarının
tahsilinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulamasından
doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu
yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların
takip ve tahsilini durdurmaz.
Kurumun sigorta primleri ve diğer
alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez
ise, kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel
kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri,
görevleri ile ilgili olarak Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve
müteselsilen sorumludur.
Kurum, kamu idarelerinde işyerinin
özelliği nedeniyle primlerin farklı zamanlarda ödeme süresini belirlemeye
yetkilidir. Prim alacaklarının tahsili için en geç bir yıl içinde icra yoluna
başvurmayan Kurum yetkili personeli hakkında genel hükümlere göre kovuşturma
yapılır.
Miktarı Kurum Yönetim Kurulunca belirlenen
tutarı geçen ve yurt dışına çıkış yasağı konulacağına dair ihtar tebliğ
edilmesine rağmen, borcunu ödemeyen işverenlerin kendileri veya kanunî
temsilcileri hakkında Kurumun talebi üzerine, 5682 sayılı Pasaport Kanununun 22
nci maddesi hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar ile haklı sebebin neler olduğu, Kurum tarafından çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
Prim
borçlarına halef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı ile iadesi gereken
primler
MADDE 89- Sigortalıların
çalıştırıldığı işyeri aktif ve pasif değerleri ile birlikte başka bir işyeri
ile birleşir, devredilir veya intikal ederse, eski işverenin Kuruma olan
sigorta primi ile gecikme cezası ve gecikme zammı ve faiz dahil tüm
borçlarından, aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen
sorumludur. Bu hükme aykırı sözleşme hükümleri Kuruma karşı geçersizdir.
Kurumun prim ve diğer alacakları süresi
içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten
itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 3 oranında gecikme cezası
uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin
bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı
Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası
cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık
ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak,
ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Bakanlar Kurulu,
ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya
bu oranı % 1 oranına kadar indirmeye, yeniden kanunî oranına getirmeye ve
uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa
bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve
gecikme zammı tahsil edilir.
Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit
edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında
işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık
sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir.
Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin
yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır. Ancak Borçlar Kanununun
65 inci maddesi hükmü saklıdır.
Prim iadesi nedeniyle sigortalıların,
isteğe bağlı sigortalıların, genel sağlık sigortalılarının aylık, gelir, ödenek
ve sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını yitirmeleri durumunda, bu Kanuna
göre ödenen aylık, gelir ve ödenekler ile sağlanan sağlık hizmetleri
durdurulur. Yanlış veya yersiz yapılan masraflar 96 ncı madde hükümlerine göre
ilgililerden geri alınır.
İlişiksizlik
belgesinin aranması
MADDE 90- Kamu idareleri ile döner
sermayeli kuruluşlar ve bankalar, ihale yolu ile yaptırılan her türlü işleri
üzerine alanları ve bunların adreslerini onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle
yükümlüdür.
İşverenlerin hak edişlerinin, Kuruma ihale
konusu işin yapıldığı süreye ilişkin prim ve her türlü borçlarının olmaması
kaydıyla ödenmesi, kesin teminatlarının ise ihale konusu işle ilgili olarak
Kuruma borçlarının bulunmadığının tespit edilmesinden sonra iadesi esastır.
Hak edişlerin ödenmesi ve prim borçlarının
teminata karşılık tutulmasına ilişkin işlemlerin usûl ve esasları, Bakanlar
Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.
Valilikler, belediyeler, il özel idareleri
ve ruhsat vermeye yetkili diğer merciler tarafından, geçici iskân veya yapı
kullanma izin belgesi verilmeden önce ilgililerden yapılan inşaat dolayısıyla;
diğer kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar ve bankaların, Bakanlar
Kurulu kararı ile belirlenecek işlemlerinde Kuruma borçlarının bulunmadığına
dair Kurumca düzenlenmiş bir belgenin istenmesi zorunludur.
Bu maddede belirtilen yükümlülükler yerine
getirilmeden hak ediş ödenmesi, kesin teminatın iade edilmesi veya geçici iskân
izin belgesi ve yapı kullanma izin belgesi verilmesi veya diğer işlemlerin
gerçekleştirilmesi hallerinde, ilgililer hakkında genel hükümlere göre idarî ve
cezaî işlem yapılır.
Afet
durumunda belgelerin verilme süresi ve primlerin ertelenmesi
MADDE 91- İşyerleri yangın, su
baskını, yer kayması, deprem gibi afete uğrayan, tabii afet nedeniyle tarımsal
faaliyetinden dolayı zarar gören işverenler ile 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar, bu durumu belgelemeleri
kaydıyla olayın meydana geldiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte
bulunmaları ve prim ödeme aczine düştüklerinin, yapılacak inceleme sonucu
anlaşılması halinde, afet tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut prim borçları
ile afetin meydana geldiği tarihten itibaren tahakkuk edecek üç aylık prim
borçları, olayın meydana geldiği tarihten itibaren bir yıla kadar Kurumca
ertelenebilir.
Birinci fıkrada belirtilen durumlarda,
afetin meydana geldiği ayda verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgeleri,
afetin meydana geldiği ayı takip eden üç ay içinde Kuruma verildiği takdirde,
süresinde verilmiş sayılır.
15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi
Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanun uyarınca genel hayatı etkilediğine karar verilen afetler nedeniyle,
afet bölgesinde doğrudan veya dolaylı olarak zarar gören işverenlerle sigortalı
ve hak sahiplerinin bu Kanuna göre vermekle yükümlü oldukları belgelerin
verilme süresi ile ödenmesi gereken primlerin ve diğer Kurum alacaklarının
ödeme sürelerini bu Kanundaki sürelere bağlı olmaksızın, afet bölgesindeki
şartları ve gelişmeleri göz önünde tutarak belirlemeye ve ertelemeye Kurum
yetkilidir.
Prim borcunun ertelendiği sürede
zamanaşımı işlemez ve ertelenen kısmına gecikme cezası ve gecikme zammı
uygulanmaz.
BEŞİNCİ
KISIM
Ortak ve
Çeşitli Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Ortak
Hükümler
Sigortalılığın
zorunlu oluşu, sona ermesi ve sosyal güvenlik sicil numarası
MADDE 92- Kısa ve uzun vadeli
sigortalar ile genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin sigortalı olması
zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan
kaldırmak, azaltmak veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler
geçersizdir.
Bu Kanuna göre alınacak sigorta primleri
ve idarî para cezalarının ödenmesi için, Kurumca işverene yapılacak bildirim
üzerine prim borçları ve idarî para cezaları ödenmezse, Kurumca düzenlenen prim
borcunu ve idarî para cezasını gösteren belgeler resmî dairelerin usûlüne göre
düzenledikleri belgeler hükmündedir.
Sigortalılık, bu Kanunda sayılan sigortalı
sayılma şartlarının kaybedilmesi veya ölüm halinde sona erer.
Sigortalılar, isteğe bağlı sigortalılar
ile bunların hak sahiplerinin; genel sağlık sigortalıları ve bunların bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin tescil ve diğer tüm işlemlerinde sosyal güvenlik sicil
numarası olarak Türk vatandaşları için T.C. kimlik numarası, yabancı uyruklu
kişiler için ise Kurumca verilecek sosyal güvenlik sicil numarası kullanılır.
Devir,
temlik ve Kurum alacaklarında zamanaşımı
MADDE 93- Bu Kanun gereğince
sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti
sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum
nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez.
Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme
süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık
zamanaşımına tâbidir. Kurumun prim ve diğer alacakları, hizmet tespiti veya
asgarî işçilik uygulaması nedeniyle doğmuş ise zamanaşımı süresi; mahkeme
kararının kesinleşme tarihinden, Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve
kontrolle görevlendirilen memurları tarafından yapılan tespitler sonucunda
doğmuş ise rapor tarihinden veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden
doğmuş ise belgenin Kuruma intikal ettiği tarihi takip eden yıl başından
itibaren beş yıl olarak uygulanır. Ancak, bu durumda zamanaşımı süresi on
yıldan az olamaz. Bu alacaklar için gecikme cezası ve gecikme zammı, alacağın
ait olduğu ayın veya dönemin sonundan itibaren uygulanır.
Bu Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak
tazminat ve rücû davaları, on yıllık zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımı tarihi;
rücû konusu gelir ve aylıklar bakımından Kurum onay tarihinden, masraf ve
ödemeler için ise masraf veya ödeme tarihinden itibaren başlar.
Zamanaşımından sonra yapılan ödemeler
kabul edilir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi
sigortalıların zamanaşımı nedeniyle prim ödenmeyen süreleri, sigortalılık
süresinden sayılmaz ve bu süreye ilişkin sigortalılık hak ve yükümlülükleri
düşer.
Kontrol
muayenesi
MADDE 94- Kurum yürütülen
soruşturma kapsamıyla sınırlı olmak üzere;
a) Sağlık hizmeti alan genel sağlık
sigortalısından veya bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerden, sağlık
hizmetinin gerçekten alınıp alınmadığını,
b) Sigortalının, isteğe bağlı sigortalının
veya bunların hak sahiplerinin malûllük, iş göremezlik raporlarında belirtilen
rahatsızlıklarının mevcut olup olmadığını,
tespit amacıyla kontrol muayenesi ve
tetkik yaptırılmasını talep edebilir.
Malûllük aylığı veya sürekli iş göremezlik
geliri bağlanmış sigortalılar, malûllük durumlarında artma veya başka birinin
sürekli bakımına muhtaç olduğunu ileri sürerek aylık ve gelirlerinde değişiklik
yapılmasını isteyebilecekleri gibi; Kurum da harp malûlleri ve vazife malûlleri
hariç, malûllük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılar
ile aylık veya gelir bağlanan ve çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren malûl
çocukların kontrol muayenesine tâbi tutulmasını talep edebilir.
Kurumca yaptırılan kontrol muayenesinde
veya sigortalının isteği üzerine ya da işe alıştırma sonunda yapılan
muayenesinde yeniden tespit edilecek malûllük durumuna göre, malûllük aylığı
veya sürekli iş göremezlik geliri, yeni malûllük durumuna esas tutulan raporun
tarihini takip eden ödeme dönemi başından başlanarak artırılır, azaltılır veya
kesilir.
Çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren
malûl çocuklara bağlanmış bulunan gelir ve aylıklar, kontrol muayenesi sonunda
tespit edilecek malûllük durumuna göre, rapor tarihinden sonraki ödeme dönemi
başından itibaren kesilir.
Kurumun yazılı bildiriminde belirtilen
tarihten sonraki ödeme dönemi başına kadar kabul edilebilir bir özürü olmadığı
halde kontrol muayenesini yaptırmayan sigortalının malûllük aylığı veya sürekli
iş göremezlik geliri ile çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren malûl
çocukların kendilerine bağlanmış olan gelir veya aylığı, kontrol muayenesi için
belirtilen tarihten sonraki ödeme dönemi başından itibaren kesilir.
Ancak, kontrol muayenesini Kurumun yazılı
bildiriminde belirtilen tarihten başlayarak üç ay içinde yaptıran ve malûllük
veya sürekli iş göremezlik halinin devam ettiği tespit edilen sigortalının veya
aylık ya da gelir bağlanmış olan malûl çocuğun kesilen aylık veya geliri,
kesildiği tarihten başlanarak yeniden bağlanır.
Kontrol muayenesini Kurumun yazılı
bildiriminde belirtilen tarihten üç ay geçtikten sonra yaptıran ve malûllük
veya sürekli iş göremezlik halinin devam ettiği tespit edilen sigortalının
malûllük aylığı veya yeni sürekli iş göremezlik derecesine göre hesaplanacak
geliri, gelir veya aylık bağlanan çalışamayacak durumda malûl çocukların ise
almakta oldukları gelir veya aylık, rapor tarihinden sonraki ay başından
başlanarak yeniden bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Sağlık
raporlarının usûl ve esaslarının belirlenmesi
MADDE 95- Bu Kanun gereğince, yurt
dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş
göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek
hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil
edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye
yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri
belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri
düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade ederek belirlenen bilgileri içerecek
şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir.
Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve
dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt
dışında tedavi için yapılacak sevklere, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu
tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün
kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve
diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde,
durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve
esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle
düzenlenir.
Yersiz
ödemelerin geri alınması
MADDE 96- Kurumca işverenlere,
sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve
bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla
yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu
Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından
doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık
sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden
kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş
yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren
üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten
sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan,
itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi
ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup
edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en
eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.
Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan
diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.
Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan
kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi
ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek
suretiyle uygulanır.
Yersiz ödemelerin tespiti ile geri
alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Zamanaşımı,
hakkın düşmesi ve avans
MADDE 97- Bu Kanunda aksine hüküm
bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hallerinde bağlanması
gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl
içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve
aylıkları, beş yıl geçtikten sonra, yazılı istek tarihini takip eden ay
başından itibaren başlar.
Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe
dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler
uygulanmaz.
Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm
sigortasından kazanılan diğer haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl
içinde istenmezse düşer.
Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve
aylıklarını tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız altı ay sonuna
kadar tahsil etmeyenlerin gelir ve aylıkları, gelir ve aylık bağlanma
şartlarının devam edip etmediğinin tespiti amacıyla durdurulur.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin alacakları, hakkı doğuran olayın öğrenildiği tarihten
itibaren iki yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar, hakkı doğuran olay
tarihinden itibaren ise beş yıl sonunda düşer.
Sigortalılar ile bunların hak
sahiplerinin, genel sağlık sigortalıları ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin,
bu Kanunun uygulanması bakımından hak ettikleri alacaklarının süresi içinde
ödenememesi halinde, avans verilmesine Kurum yetkilidir.
Sağlık hizmeti sunucularına, tahakkuk
etmiş alacakları faturaların teslim tarihinden itibaren en geç yetmişbeş gün
içinde ödenir. İşlemlerin gecikmesi halinde tahakkuk eden tutarın % 75'i ilâ %
90'ı arasındaki tutar, son ödeme tarihini takip eden ilk iş gününde
alacaklarından kesilmek üzere avans olarak ödenir.
Ücretlerden
kesinti yapılmaması, özel sigortalara ilişkin hükümler ve sosyal güvenlik
sözleşmelerinin yürütülmesi
MADDE 98- İşveren, sosyal
sigortalar ve genel sağlık sigortası için kendisine düşen yükümlülükler
nedeniyle, sigortalıların ücretlerinden kesinti yapamaz. Bu Kanunda hüküm
bulunmayan hallerde özel sigortalara ilişkin hükümler, bu Kanun hükümlerinin
uygulanmasında dikkate alınmaz.
Bu Kanun gereğince sağlık hizmetlerinden
yararlananların ödemekle yükümlü oldukları katılım payları, özel sigorta
şirketleri tarafından teminat veya ödeme konusu yapılamaz.
Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri
kapsamında yapılacak her türlü işlemler ve hesaplaşmalar, Kurum tarafından
yürütülür. İlgili sözleşmelerde irtibat kurumuna yapılan atıflar, Kuruma
yapılmış sayılır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Çeşitli
Hükümler
Sosyal
güvenlikle ilgili düzenlemeler ve bildirimler
MADDE 99- Sosyal güvenlik hak ve
yükümlülükleri ile ilgili yapılacak her türlü kanunî düzenlemeler bu Kanunda
yapılır.
Bu Kanun gereğince yapılacak bildirimler
hakkında, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.
Bilgi ve
belge isteme hakkı, bilgi ve belgelerin Kuruma verilme usûlü
MADDE 100- Kurum, bu Kanun
hükümlerine ilişkin yapılan soruşturmalar hakkında Cumhuriyet savcılıklarından,
kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilerden bilgi ve belge
isteyebilir.
Kurum, bu Kanun gereği verilecek her türlü
belge veya bilginin internet, elektronik ve benzeri ortamda gönderilmesi
hususunda, gerçek ve tüzel kişileri zorunlu tutmaya yetkilidir.
Belge veya bilgileri internet, elektronik
ve benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulan gerçek ve tüzel kişilerin,
Kurumun bilgi işlem sistemlerinin herhangi bir nedenle hizmet dışı kalması
sonucu belge ve bilgiyi, bu Kanunda öngörülen sürenin son gününde Kuruma
gönderememesi ve muhteviyatı primleri de yasal süresi içinde ödeyememesi
halinde, sorunların ortadan kalktığı tarihi takip eden üçüncü işgününün sonuna
kadar belge veya bilgiyi gönderir ve muhteviyatı primleri de aynı sürede Kuruma
öder ise bu yükümlülükleri Kanunda öngörülen sürede yerine getirmiş kabul
edilir.
Bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve
esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Uyuşmazlıkların
çözüm yeri
MADDE 101- Bu Kanunda aksine hüküm
bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan
uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.
ALTINCI
KISIM
İdarî Para
Cezaları ve Fesih Hükümleri
Kurumca
verilecek idarî para cezaları
MADDE 102- Kurumca dayanağı
belirtilmek suretiyle diğer kanunlarda suç oluştursa dahi ayrıca bu Kanunun;
a) 8 inci maddenin birinci fıkrası ile 61
inci maddede belirtilen bildirgeleri; Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun
vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle
zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya bu Kanunda
belirtilen süre içinde vermeyenlere, her bir sigortalı için aylık asgarî ücret
tutarında, idarî para cezası uygulanır.
b) 11 inci maddede belirtilen bildirgeyi,
Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun vermeyenler veya Kurumca internet,
elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan
ortamda göndermeyenler veya bu Kanunda belirtilen süre içinde Kuruma
vermeyenlere;
1) Kamu idareleri ile bilanço esasına göre
defter tutmak zorunda olanlar için asgarî ücretin üç katı tutarında,
2) Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar
için asgarî ücretin iki katı tutarında,
3) Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için
bir aylık asgarî ücret tutarında,
idarî para cezası uygulanır.
c) 86 ncı maddenin birinci fıkrası
uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve usûlde
vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle
zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre
içinde vermeyenlere her bir fiil için;
1) Belgenin asıl olması halinde aylık
asgarî ücretin üç katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı
başına, aylık asgarî ücretin beşte biri tutarında,
2) Belgenin ek olması halinde, aylık
asgarî ücretin üç katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına, aylık asgarî ücretin
sekizde biri tutarında,
3) Ek belgenin 86 ncı maddenin beşinci
fıkrasına istinaden Kurumca re'sen düzenlenmesi durumunda, aylık asgarî ücretin
yarısı tutarında,
4) Belgenin mahkeme kararı, Kurum veya
diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca
yapılan tespitler sonucunda veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden
hizmetleri veya kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği
anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte
olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık
asgarî ücretin üç katı tutarında,
idarî para cezası uygulanır.
d) 59 uncu madde uyarınca Kurumun defter
ve belge incelemeye yetkili denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları
tarafından veya 59 uncu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen serbest
muhasebeci malî müşavirler ile yeminli malî müşavirlerce düzenlenen raporlara
istinaden, Kuruma bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının mal
edildiği her bir ay için, aylık asgarî ücretin üç katı tutarında idarî para
cezası uygulanır.
e) 86 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki
yükümlülüğü Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir sebep
olmaksızın yerine getirmeyenlere;
1) Bilanço esasına göre defter tutmakla
yükümlü iseler, aylık asgarî ücretin oniki katı tutarında,
2) Diğer defterleri tutmakla yükümlü
iseler, aylık asgarî ücretin altı katı tutarında,
3) Defter tutmakla yükümlü değil iseler,
asgarî ücretin üç katı tutarında,
4) Defter ve belgelerin ibraz edilmemesi
nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla; defter ve
belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle birlikte, kullanılmaya
başlanmadan önce tasdik ettirilmesi zorunlu olduğu halde tasdiksiz tutulmuş
olan defterler, kanunî tasdik süresi geçtikten sonra tasdik ettirilmiş olan
defterlerin tasdik tarihinden önceki kısmı, işçilikle ilgili giderlerin
işlenmemiş olduğu tespit edilen defterler, sigorta primleri hesabına esas
tutulan kazançların kesin olarak tespitine imkân vermeyecek şekilde usûlsüz,
karışık veya noksan tutulmuş defterler, herhangi bir ay için sigorta primleri
hesabına esas tutulması gereken kazançların ve kazançlarla ilgili ödemelerin
(sigorta primine esas kazancın ödemeye bağlı olduğu durumlar dahil) o ayın
dahil bulunduğu hesap dönemine ait defterlere işlenmemiş olması halinde, o aya
ait defter kayıtları, Vergi Usul Kanunu gereğince bilanço esasına göre defter
tutulması gerekirken işletme hesabı esasına göre tutulmuş defterler geçerli
sayılmaz ve bu geçersizlik hallerinin her biri için, aylık asgarî ücretin
yarısı tutarında,
5) İşverenler tarafından ibraz edilen
aylık ücret tediye bordrosunda; asgarî olarak işyerinin sicil numarası,
bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal
güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün sayısı, sigortalının ücreti, ödenen
ücret tutarı yer alır. Ücretin alındığına dair sigortalının imzasını ihtiva
etmeyen (makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret
tediye bordroları geçerli sayılmaz ve bu geçersizlik hallerinin her biri için
aylık asgarî ücretin yarısı tutarında,
idarî para cezası uygulanır. Verilen süre
dışında ibraz edilen defter ve belgelerin tümünün veya bir bölümünün geçersiz
olması durumunda, tutulan defter türü de dikkate alınarak bu bendin sadece (1),
(2) ve (3) numaralı alt bentlerine göre idarî para cezası uygulanır.
f) 86 ncı maddenin altıncı fıkrasında ve
85 inci maddenin beşinci fıkrasında belirtilen yükümlülükleri belirtilen sürede
yerine getirmeyenlere, aylık asgarî ücretin iki katı tutarında idarî para
cezası uygulanır.
g) 8 inci maddenin üçüncü ve altıncı
fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar
ile tüzel kişilere ve 8 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki yükümlülüğü yerine
getirmeyen sigortalılara, aylık asgarî ücret tutarında idarî para cezası
uygulanır.
h) Sağlık hizmeti sunulmadığı halde sağlık
hizmetini fatura edenler; faturayı veya faturaya dayanak oluşturan belgeleri
gerçeğe aykırı olarak düzenleyenler; 64 üncü madde gereğince kapsam dışı
tutulan sağlık hizmetlerini kapsam içinde olan sağlık hizmetleri gibi
gösterenler; sağlık hizmetlerine hak kazanmayan kişilere sundukları sağlık
hizmetlerini fatura edenler hakkında bu fiilleri nedeniyle Kurumun yersiz
ödediği tutarın beş katı idarî para cezası uygulanır.
ı) 71 inci maddede yer alan kimlik tespiti
yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren
sağlık hizmeti sunucularından, uğranılan zararın beş katı idarî para cezası
uygulanır.
j) Kurumun mahsup suretiyle tahsilini
yaptığı haller hariç olmak üzere, alınması gereken katılım paylarını tahsil
etmeyen sağlık hizmeti sunucularına, fiilin her tekrarında tahsil edilmeyen
katılım payının on katı tutarında idarî para cezası uygulanır.
k) 63 üncü madde gereği Kurumca sağlanan
yardımcı üreme yöntemlerinin tıbbî etik dışında uygulanması halinde, bu fiili
işleyen sağlık hizmeti sunucularına Kurumca vak'a için yapılan tedavi
masrafının beş katı tutarında idarî para cezası uygulanır.
l) Kurumun denetim ve kontrolle
görevlendirilmiş memurlarının, bu Kanunun uygulanmasından doğan inceleme ve
soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında işverenler, sigortalılar,
işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler, görevlerini yapmasına engel
olamazlar. Engel olanlar hakkında eylemleri başka bir suç oluştursa dahi, aylık
asgarî ücretin iki katı tutarında idarî para cezası uygulanır.
Mahkeme kararına, Kurum veya diğer kamu
idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca yapılan
tespitlere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler
hariç olmak üzere, bildirgenin yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce
kendiliklerinden verilmesi halinde, bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde öngörülen cezalar % 50 oranında uygulanır.
İdarî para cezası uygulanması 8 inci, 11
inci ve 86 ncı maddelerde belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yükümlülüğünü
kaldırmaz.
İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile
tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun
ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir.
İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine
tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde
başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî para cezası kesinleşir.
İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz
edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş
gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme
idarî para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak
Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil
edilmemiş olan ceza tutarının dörttebirlik kısmı, 89 uncu maddenin ikinci
fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.
Mahkemeye başvurulması idarî para
cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün
içinde ödenmeyen idarî para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince
hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.
İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı
süresine tâbidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.
İdarî para cezaları hakkında, bu Kanunda
hüküm bulunmayan hallerde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
hükümleri uygulanır.
İdarî
yaptırımlar ve fesih
MADDE 103- Kurumca yapılan inceleme
neticesinde haksız menfaat temin etmek maksadıyla;
a) Sağlık hizmeti sunulmadığı halde sağlık
hizmetini fatura ettiği,
b) Faturayı veya faturaya dayanak
oluşturan belgeleri, gerçeğe aykırı olarak düzenlediği,
c) 64 üncü madde gereğince kapsam dışı
tutulan sağlık hizmetlerini, kapsam içinde olan sağlık hizmetleri gibi
gösterdiği,
d) Sağlık hizmetlerine hak kazanmayan
kişilere, sağlık hizmeti sunarak Kuruma fatura ettiği,
tespit edilen sağlık hizmeti sunucuları
hakkında genel hükümlere göre takip yapılır. Bu fiiller nedeniyle Kurumun
yersiz ödediği tutar 96 ncı maddeye göre geri alınır. Ayrıca bu fiilî işleyen
sağlık hizmeti sunucularının varsa Kurum ile yaptıkları sözleşmeleri; ilk
fiilde bir ay, ilk fiilden itibaren iki yıllık dönem içerisindeki tekrarı
halinde üç ay, aynı dönem içerisinde ikinci kez tekrarı halinde ise bir yıl
süreyle feshedilir.
Yukarıdaki fıkranın (d) bendi hariç olmak
üzere anılan fiillerin sözleşmesiz sağlık hizmet sunucuları tarafından
işlenmesi halinde, bir yıl süreyle acil durumlar hariç ödeme yapılmaz. Sağlık
hizmet sunucusu bu süre içerisinde bu durumu sağlık hizmeti alan tüm kişilere
yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bildirilmeyen kişilerin fatura bedelleri
Kurum tarafından ödenerek, sağlık hizmet sunucusundan iki katı olarak tahsil
edilir.
71 inci maddede yer alan kimlik tespiti
yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulması
nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti
sunucularından uğranılan zarar geri alınır.
YEDİNCİ
KISIM
Yürürlükten
Kaldırılan, Değiştirilen, Son ve Geçici Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Değiştirilen
ve Yürürlükten Kaldırılan Hükümler
Diğer
kanunlardaki atıflar
MADDE 104- Bu Kanunla yürürlükten
kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı,
2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, 17/10/1983
tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara yapılan
atıflar ile diğer kanunlarda sosyal sigorta haklarına, yardımlarına ve
yükümlülüklerine, sigortalılığa ve hak sahipliği şartlarına, sağlık
hizmetlerinin veya tedavi bedellerinin ödenmesine ilişkin yapılan atıflar bu
Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır.
27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda kadrosuzluk tazminatının ödenmesine
ilişkin T.C. Emekli Sandığına yapılmış olan atıf ile diğer kanunlarda T.C.
Emekli Sandığına, Sosyal Sigortalar Kurumuna, Bağ-Kur'a yapılmış atıflar Kuruma
yapılmış sayılır.
Değiştirilen,
eklenen ve uygulanmayacak hükümler
MADDE 105- a) 8/6/1949 tarihli ve
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun:
1) 89 uncu maddesinin birinci fıkrasında
geçen "aylık bağlamaya esas" ibaresi "ek 70 inci maddeye göre
hesaplanacak" şeklinde değiştirilmiştir.
2) Ek 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"EK MADDE 19- Vazife malûlü erlerle,
bunların dul ve yetimlerine ödenecek aylık veya gelirlerin alt sınırı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 27 nci veya 33 üncü maddeleri
hükümlerine göre belirlenir."
3) Ek 48 inci maddesinin son fıkrasının
başına "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yaşlılık aylığına hak
kazananlar hakkında, aynı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (d) bendinin
uygulanmasında:" ibaresi eklenmiştir.
4) Ek 68 inci maddesine birinci fıkra
olarak "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yaşlılık aylığına hak
kazananlar hakkında, aynı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (d) bendinin
uygulanmasında:" ibaresi eklenmiş; aynı maddede geçen "ödenir"
ve "ödeme yapılır" ibareleri "hesaplanır" şeklinde
değiştirilmiş; aynı maddenin dördüncü fıkrasında geçen "Bu tazminatlar
ilgililere ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil
olunur." cümlesi ile aynı maddenin beşinci ve son fıkrası madde metninden
çıkarılmış ve aynı maddenin diğer fıkraları (a), (b), (c), (d) ve (e) bentleri
olarak düzenlenmiştir.
5) Ek 70 inci maddesinin birinci
fıkrasında geçen "Sandık iştirakçilerine ödenmekte olan;" ve
"emeklilik keseneğine ve Kurum karşılığına tâbi tutulur." ibareleri
sırasıyla "Emekli ikramiyesinin hesabında;" ve "dikkate alınır"
şeklinde; aynı maddenin son fıkrası da "Personel kanunlarında yer alan
aylığa ilişkin gösterge ve ek göstergeler esas alınarak bulunan tutarlar da
emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınır." olarak değiştirilmiştir.
6) Ek 73 üncü maddesine birinci fıkra
olarak "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yaşlılık aylığına hak
kazananlar hakkında, aynı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (d) bendinin
uygulanmasında:" ibaresi eklenmiş; aynı maddenin birinci fıkrasında geçen
"toptan ödeme yapılabilmesi için" ibaresi "toptan ödeme
hesaplanabilmesi için" şeklinde; ikinci fıkrasında geçen
"emeklilik" kelimesi "hesaplama" şeklinde değiştirilmiş ve
aynı maddenin fıkraları (a), (b) ve (c) bentleri olarak düzenlenmiştir.
b) 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım
İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun:
1) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 21- Yaşlılık aylığı
bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 29 uncu maddesinde belirtilen esaslara göre aylık
bağlanır."
2) 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 30- Bu Kanunun gerektirdiği
her türlü yardım ve ödemeler için sigortalılardan % 12,5'i genel sağlık
sigortası primi olmak üzere % 32,5 oranında prim alınır."
3) 39 uncu maddesinin (a) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"a) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 13, 14, 19, 20, 21, 22, 25, 26, 27, 28, 33, 34, 35, 36, 54,
55, 57, 58, 59, 60, 61, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73,76, 77,78,
89, 94, 95, 96, 97, 100 ve 101 inci maddeleri ile 41 inci maddenin (b) bendi,
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 82 nci maddesi,"
c) 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak, Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde
sayılan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin aynı
Kanun gereği ödedikleri katılım payları ile diğer sağlık hizmetlerinin
karşılanmayan kısmı, bu Kanun kapsamındadır. Ancak yıl içinde ödenen tutarlar,
takip eden yılda Hazine tarafından Fona geri ödenir."
d) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı
Harcırah Kanununun 18 inci maddesinin başlığı ve birinci fıkrasının birinci
paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ehliyet tespiti, imtihan ve hava
değişimi için başka yere gönderilenler:
Memurlar, yardımcı hizmetler sınıfına
dahil personel ve kurumlarda yalnız ödenek mukabili çalışanlardan, memuriyet
mahalli dışına;"
e) 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı
Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal
Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun:
1) 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 1- Türk vatandaşlarının yurt
dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve
belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her
birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak
geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim
ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal
güvenlikleri bakımından değerlendirilir."
2) 2 nci maddesinin (a) bendinin sonuna
"Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı" ibaresi ve aynı maddeye aşağıdaki
(e) ve (f) bentleri eklenmiştir.
"e) Kurum; Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığını,
f) Bakanlık; Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığını,"
3) 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Başvurulacak kuruluş
MADDE 3- Sigortalılar ile yurt dışında
çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı
olan hak sahipleri Kuruma müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen
haklardan yararlanırlar."
4) 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Borçlanma tutarı ve borçlanma
tutarının iadesi
MADDE 4- Borçlanılacak her bir gün için
tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki prime esas asgarî ve
azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32'sidir. Borçlanılan
süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı
talepleri halinde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 41 inci
maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Borçlanmaya ilişkin
Kurumca tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay
içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime
esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden
itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır.
Borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile
yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli şartları yerine
getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları
ödemeler, faiz uygulanmaksızın iade edilir.
Yurt dışında iken borçlanma isteğinde
bulunacak sigortalı veya hak sahipleri Yeni Türk Lirası olarak bildirilecek
borç tutarını döviz cinsinden, Türkiye'de ise Yeni Türk Lirası olarak
öderler."
5) 5 inci maddenin birinci fıkrası
"Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve
istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler
arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu
tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır." şeklinde değiştirilmiş;
aynı maddenin üçüncü fıkrasının sonuna "Bu durumda olanlar Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır." cümlesi eklenmiş;
maddeye "Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu
Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları
tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz." fıkrası eklenmiştir.
6) 6 ncı maddenin (A) fıkrasının son
paragrafı "Yukarıdaki şartları yerine getirenlerden tahsise hak
kazananların aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren
başlatılmak üzere Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
hükümlerine göre bağlanır." şeklinde değiştirilmiş,
Aynı maddenin (B) fıkrası; "B) Kanun
hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında
yabancı ülke mevzuatına tâbi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya
da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye'de sigortalı çalışmaya
başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir
ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki
hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için
uygulanmaz.
Yurt içinde veya yurt dışında çalışması
sona erenlerin veya ikamete dayalı bir ödenek alanlardan ödenekleri sona
erenlerin, aylıklarının tekrar ödenmesi için yazılı talepte bulunmaları
halinde, talep tarihini izleyen ay başından itibaren aylıkları tekrar ödenmeye
başlanır." şeklinde değiştirilmiştir.
f) 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun
2 nci maddesinin (b) bendine "Sosyal Güvenlik Kanunları;" ibaresinden
sonra gelmek üzere "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu," ibaresi eklenmiştir.
g)
27/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile 10/7/1987 tarihli
ve 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin onbirinci fıkrası
hariç olmak üzere, diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.
h) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun
ek 18 inci maddesinin (b) fıkrası "b) (a) fıkrasına göre bulunacak tutar,
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun yürürlük tarihinden önce
göreve başlayanların emekliliklerinde, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun geçici 2 nci maddesinin (d) bendine göre hesaplanacak kısmî
aylığın hesabında dikkate alınır." şeklinde değiştirilmiştir.
Yürürlükten
kaldırılan hükümler
MADDE 106- 1) 17/7/1964 tarihli ve
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun, geçici 20 nci, geçici 81 inci, geçici
82 nci ve geçici 87 nci ve geçici 89 uncu maddeleri hariç diğer maddeleri,
2) 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf
ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun,
1 ilâ 23 üncü, geçici 10 uncu ve geçici 11 inci maddeleri hariç diğer
maddeleri,
3) 29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı Muhtar
Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 4 üncü ve 5 inci maddeleri,
4) 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu,
5) 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal
Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında
Kanun,
6) 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım
İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun 1 ilâ 5 inci, 13 ilâ 17 nci maddeleri,
7) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 107 nci, 188 inci, 209 uncu ve ek 22 nci maddeleri,
8) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun, 12 ilâ 19 uncu maddeleri, 23 üncü
maddesi, 30 ilâ 39 uncu maddeleri, 41 ilâ 55 inci maddeleri, 57 ilâ 59 uncu
maddeleri, 61 ilâ 64 üncü maddeleri, 66 ilâ 71 inci maddeleri, 72 nci
maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 73 ilâ 77 nci maddeleri, 80
inci maddesi, 82 inci maddesinin (a), (b), (c) ve (ç) bentleri, 83 ilâ 88 inci
maddeleri, 90 ıncı ve 91 inci maddeleri, 93 ilâ 100 üncü maddeleri, 102 nci maddesi,
105 ilâ 107 nci maddeleri, 112 ilâ 124 üncü maddeleri, 127 ilâ 129 uncu
maddeleri, 131 ilâ 135 inci maddeleri, ek 2 ilâ ek 4 üncü maddeleri, ek 8 ve ek
9 uncu maddeleri, ek 11 inci maddesi, ek 13 ilâ ek 18 inci maddeleri, ek 21 ilâ
ek 23 üncü maddeleri, ek 25 ilâ ek 27 nci maddeleri, ek 29 ve ek 30 uncu
maddeleri, ek 31 inci maddesinin (a) ve (b) bentleri, ek 32 ilâ 34 üncü
maddeleri, ek 37 nci maddesi, ek 39 uncu maddesi, ek 41 ilâ ek 47 nci
maddeleri, ek 48 inci maddesinin son fıkrası hariç diğer fıkraları, ek 49 uncu
maddesi, ek 56 ve ek 57 nci maddeleri, ek 59 uncu maddesi, ek 69 uncu maddesi,
ek 72 nci maddesi, ek 74 ve ek 75 inci maddeleri, ek 80 inci maddesi, geçici 8
inci maddesi, geçici 15 inci maddesi, geçici 16 ncı maddesi, geçici 54 üncü, geçici
65 inci, geçici 85 inci, geçici 86 ncı, geçici 88 inci, geçici 96 ilâ geçici 98
inci, geçici 103, geçici 104, geçici 109 ilâ geçici 113 üncü, geçici 115 ilâ
geçici 118 inci, geçici 120 nci, geçici 121 inci, geçici 139 ilâ geçici 141
inci, geçici 146 ncı, geçici 147 nci, geçici 150 ilâ geçici 151 inci, geçici
153 üncü, geçici 157 nci, geçici 159 uncu, geçici 161 ilâ geçici 166 ncı,
geçici 170 inci, geçici 171 inci, geçici 173 üncü, geçici 176 ncı, geçici 180
inci, geçici 182 ilâ geçici 186 ncı, geçici 190 ilâ geçici 192, geçici 195 ilâ
geçici 200 üncü, geçici 203 üncü, geçici 204 üncü, geçici 207 nci ve geçici 208
inci, geçici 210 ilâ geçici 212 nci, geçici 218 ilâ geçici 220 nci, ek geçici 1
inci, ek geçici 2 nci, ek geçici 7 nci, ek geçici 8 inci, ek geçici 11 inci, ek
geçici 19 uncu, ek geçici 20 nci, ek geçici 22 nci ve ek geçici 23 üncü
maddeleri,
9) 1/10/1992 tarihli ve 3841 sayılı
Kanunun geçici 1 inci maddesi, 24/11/1994 tarihli ve 4049 sayılı Kanunun geçici
1 inci maddesi ve 13/6/2001 tarihli ve 4677 sayılı Kanunun geçici 1 inci
maddesi,
10) 14/1/1988 tarihli ve 311 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesi,
11) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun 56 ncı maddesinin (C) fıkrası,
12) 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı
Avukatlık Kanununun 186 ilâ 188 inci ve 191 inci maddeleri,
13) 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı
Noterlik Kanununun 201 ilâ 203 üncü maddeleri,
14) 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununun 3 üncü maddesinin (d) bendi ile geçici 3 üncü
maddesi,
15) 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin 32 nci maddesindeki "resmî ve özel sağlık
kuruluşlarında ayakta ve yatarak tedavileri ile" ibaresi,
16) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı
Emniyet Teşkilatı Kanununun 89 uncu maddesi,
17) 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf
ve Telefon Kanununun ek 23 üncü maddesi,
18) 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 18 inci
maddesi,
19) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile
(g) bendinde yer alan "ve tedavileri yaptırılır" ibaresi,
20) 23/4/1981 tarihli ve 2453 sayılı Yurt
Dışında Görevli Personele Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ile yaralanan veya
sakat kalanların tedavi giderleri" ibaresi,
21) 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi
Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara
Dair Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları,
22) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık
Bağlanması Hakkında Kanunun 7 nci maddesi,
23) 24/2/1968 tarihli ve 1005 sayılı
İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı
Bağlanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası,
24) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı
Harcırah Kanununun 18 inci maddesinin (c) bendi ile 20 nci maddesi,
25) 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı
Kanunun 7 nci , 11 inci, geçici 1 ilâ geçici 4 üncü maddeleri ile aynı kanunda
geçen "döviz" ibareleri,
26) 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı
Kanunun birinci maddesinde yer alan "Genel Sağlık Sigortası uygulamasına
geçilinceye kadar" ibaresi,
yürürlükten kaldırılmıştır.
Yönetmelikler
MADDE 107- Bu Kanunda bahsi geçen
yönetmelikler bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içerisinde
çıkarılır. Kurum, bu Kanunun diğer maddelerinin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esasları yönetmelik ile düzenleme yetkisine sahiptir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Geçici ve
Son Hükümler
Malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 1- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi olanlar her
türlü hak ve yükümlülükleri ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda
Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi olanlar her
türlü hak ve yükümlülükleri ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa
tâbi olanlar her türlü hak ve yükümlülükleri ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c ) bendi kapsamında kabul edilir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
çalışmaya başlayıp bu tarihten sonra aylık talebinde bulunanlardan, birinci
fıkrada belirtilen sigortalılık hallerinden birden fazlasına tâbi olanlara
yaşlılık aylığına hak kazanma şartlarından hangisinin uygulanacağı, en son
sigortalı sayıldığı tarihten geriye doğru son yedi yıllık fiilî hizmet süresi
içinde en fazla hizmetin geçtiği sigortalılık hali, hizmet sürelerinin eşit
olması halinde ise son sigortalılık durumu esas alınarak belirlenir.
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971
tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga
17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara
göre bağlanan veya talepte bulunulan; aylık, gelir, tazminat, harp malûllüğü
zammı ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci
maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve
aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya
yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri
uygulanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı ve 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı
kanunlara göre ödenmekte olan sosyal yardım zammı ile telafi edici ödeme
tutarları, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu gereğince emekli aylığı almakta olanlara ödenmekte olan makam ve yüksek
hâkimlik tazminatı, görev ve temsil tazminatı ile ek ödemeler ve yardımlar, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ödenen tutarlar esas alınarak, ilgililerin
gelir ve aylıklarına ilave edilerek ödenir.
Bağlanmış aylık ve gelirler, 55 inci
maddenin ikinci fıkrasına göre artırılır.
Sosyal yardım zammının ilavesinde tamamı
dağıtılacak şekilde, hak sahiplerinin gelir ve aylıklardaki hisseleri esas
alınır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
ölen, ancak bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili Kanun hükümlerine göre
ölüm aylığının bağlanabilmesi için yeterli prim ödeme gün sayısı olmayan
sigortalının hak sahiplerinin, bu Kanun hükümlerine göre ölüm aylığına hak
kazanması halinde ölüm aylığına bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
hak kazanılmış sayılır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
5434 sayılı Kanuna tâbi olanlardan 44 üncü maddenin ikinci fıkrası kapsamında
emekliye sevk edilenler hakkında yaş haddi, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
Kanunun geçici 205 inci maddesi esas alınarak uygulanır.
3 üncü maddenin (29) uncu bendinde
belirtilen güncelleme katsayısında yer verilen ortalama günlük prime esas
kazançtaki değişim oranı, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki ilk yıl için,
o yıl gerçekleşen asgarî ücretteki artış oranı olarak kabul edilir.
Bu Kanundan
önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına tâbi geçen çalışmalar için
bağlanacak aylıkların hesabı
GEÇİCİ
MADDE 2- Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı,
2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla
mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
kanunlara ve 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine
tâbi sandıklara tâbi olanlara bağlanacak yaşlılık aylıkları aşağıdaki şekilde
hesaplanır:
a) Sigortalının veya iştirakçinin bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerdeki prim ödeme gün
sayılarına veya fiilî hizmet süresine ait aylık; bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önceki kanun hükümlerine göre, aylık talep tarihindeki toplam prim
ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi
itibarıyla hesaplanacak aylığının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki
prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi ile orantılı bölümü, aylık
başlangıç tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme
katsayısı ile çarpılarak hesaplanır.
b) Sigortalının veya iştirakçinin bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sürelerdeki prim ödeme gün
sayılarına ait aylığı, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı
üzerinden 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun
yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır.
c) Aylık, (a) ve (b) bentlerine göre
hesaplanan kısmî aylıkların toplamından oluşur. Aylıklar ayrıca 29 uncu
maddenin son fıkrasına göre artırılarak belirlenir.
d) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun
ek 48 inci maddesi ile ek 68 inci, ek 73 üncü ve 27/7/1967 tarihli ve 926
sayılı Kanunun ek 18 inci maddesi ve ilgili diğer maddeleri esas alınarak hak
edilen makam veya yüksek hâkimlik, temsil veya görev tazminatları ve ek
göstergeler, bu maddenin (a) bendinde belirtilen kısmî aylıkların hesabında
dikkate alınır. Ancak (a) bendine göre yapılacak hesaplama açısından bu hükmün
uygulanması sonucu daha yüksek ek göstergeye hak kazanılmış olması, 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 70 inci maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinin uygulanmasında esas alınacak ek göstergelerin yükseltilerek
uygulanması hakkını doğurmaz.
e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin (a)
bendine göre gösterge sistemi içinde hesaplanacak kısmî aylıklara esas
gösterge, sigortalıların ortalama yıllık kazanç hesabına giren takvim yılı
sayısı esas alınmak suretiyle hazırlanacak olan gösterge ve üst gösterge tespit
tabloları esas alınarak belirlenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra
8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanuna göre yurt dışı hizmet borçlanması yapan
sigortalıların bu sürelerinin, bu Kanuna göre hangi sigortalılık haline göre
geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; şayet borçlanma yapılan sürelerden önce
sigortalılıkları varsa en son sigortalılık haline göre, şayet sigortalılıkları
yoksa, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen
sürelere ilişkin aylığın hesabında esas alınan asgarî aylık tutarı ile
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin ikinci
fıkrasına göre belirlenen eski tam aylık tutarı, toplam prim ödeme gün sayısı
içinde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen prim ödeme gün sayısının
oranına tekabül eden tutar üzerinden esas alınır.
Yurt dışı hizmet borçlanması yapanların
aylıkları da yukarıda belirtilen fıkralara göre hesaplanır.
Malûllük ve ölüm aylıkları, yukarıdaki
fıkralarda belirtilen hükümler esas alınarak, 27 nci veya 33 üncü madde
hükümlerine göre hesaplanır.
Önceki
mevzuat hükümlerinin uygulanması, Devlet katkısı ve geçici iş göremezlik
ödeneği
GEÇİCİ
MADDE 3-
Bu Kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar,
mevcut tüzük ve yönetmeliklerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya
devam edilir.
47 nci maddenin son fıkrasında sözü edilen
Türk Silâhlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümleri, bu Kanunun
yayımlandığı tarihten itibaren en geç iki yıl içinde, Kurumun da görüşü
alınarak, bu Kanun hükümlerine uyumlu hale getirilir.
Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile
genel sağlık sigortası primine Devlet katkısının oranı ile bu katkının
hesaplanmasında esas alınan oranı, söz konusu sigorta kollarının açıklarının
azalmasına paralel olarak azaltmaya, Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Sigortalılardan 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların, bu Kanuna göre istirahatli bulunup,
geçici iş göremezlik ödeneği alamadıkları sürelere ait ücretleri ve çalışırken
aldıkları aylıkları ile geçici iş göremezlik ödenekleri arasındaki farklar
ilgili mevzuatında değişiklik yapılıncaya kadar çalıştıkları kurumlarınca
ödenmeye devam edilir.
8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1
inci maddesi hükümleri bu Kanun kapsamında gelir ve aylık bağlanan kişiler için
uygulanır.
5434 sayılı
Kanuna ilişkin geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 4-
Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce sakatlık kontenjanından göreve başlayan
ve T.C. Emekli Sandığına tâbi bir göreve devam edip bu Kanunun malûlen
emeklilik şartlarını taşımayanlardan onbeş yıl hizmeti bulunanlara, istekleri
halinde yaşlılık aylığı bağlanır.
Kamu görevlilerinin emeklilik
ikramiyeleri, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümlerince hesaplanarak
bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl süreyle, 8/6/1949 tarihli ve
5434 sayılı Kanunun 89 uncu maddesi ve bu Kanunla mülga 24/5/1983 tarihli ve
2829 sayılı Kanun ile personel kanunlarına göre Kurumca ödenir ve ilgili
kurumlardan tahsilât, anılan maddedeki usûlle yapılır. Bir yıllık sürenin
dolmasından itibaren emekli ikramiyeleri 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı
Kanunun 89 uncu maddesi hükümlerine göre kamu görevlisinin son defa çalıştığı
kurumunca, çalıştığı son kurumun özelleştirilmesi halinde ise Hazinece ödenir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun mülga 12 nci maddesi uyarınca isteğe
bağlı iştirakçi olarak T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilenler ile aynı
tarihe kadar isteğe bağlı iştirakçi olmak üzere başvuruda bulunanlardan gerekli
koşulları sağladıkları anlaşılanların bu Kanuna göre isteğe bağlı sigortalı
olmaya devam etmeleri durumunda emekli ikramiyeleri hakkında anılan madde
hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
49 uncu maddede düzenlenen itibarî hizmet
süreleri, emeklilik ikramiyelerinin hesabında dikkate alınmaz.
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna
göre aylığa hak kazanamayıp bu Kanunda yapılan düzenlemelere göre aylığa hak
kazananların prime esas kazancı olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki
emsali sigortalının prime esas kazancı kabul edilir.
Bu durumdakilerin aylık veya gelirleri,
yukarıdaki fıkraya göre hesap edilecek prime esas kazanca, bu Kanuna göre hak
edilen aylık ve kazancın hesap edilmesine ilişkin maddelerinin uygulanması
suretiyle bulunur.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kamu
idarelerinde hizmet akdi ile veya sözleşmeli olarak çalışanlardan; ilgili
kanunları gereği 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun ile ilgilendirilenler
aynı statüde çalışmaya devam ettikleri sürece bu Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendine göre sigortalı sayılırlar. Ancak, bunların prime
esas kazançları ile emekli ikramiyeleri, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce
uygulanan hükümlere göre tespit olunmaya devam olunur.
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun
mülga geçici 191 inci ve mülga geçici 192 nci maddeleri uyarınca, istekleri
üzerine 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kurumlarda sözleşmeli olarak
çalışmakta iken anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci ve geçici 1 inci
maddelerine göre zorunlu olarak, özelleştirilen kurumlarda sözleşmeli olarak
çalıştırılmakta iken 28/5/1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilen 16 ncı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 71
inci maddeleri uyarınca ve sözleşmeli olarak çalıştıkları kurumun özel
kanunundaki hükümler nedeniyle T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmiş
olanların söz konusu hizmetleri, bu Kanuna tâbi olarak geçmiş sayılır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna tâbi olan iştirakçilerin, bu Kanuna göre
belirlenen prime esas kazanç matrahı ile 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna
göre keseneğe tâbi kazançları arasındaki matrah farkına ait sigorta primi iki
yıl süre ile kurumlarınca karşılanır.
8/9/1999 tarihi ile bu Kanunun yürürlük
tarihi arasında T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olanlardan, 8/6/1949 tarihli ve
5434 sayılı Kanunun 32 nci maddesine göre fiilî hizmet sürelerine zam
yapılanların yaş hadlerinden, eklenilen sürenin, üç yıldan çok olmamak üzere,
yarısı indirilir.
Kamu görevlilerinden personel kanunlarına
göre aylıksız izinli sayılanlardan, aylıksız izinli olarak geçen süreleri
esnasında isteğe bağlı sigortalılık primi ödemeyenlerin, istekleri halinde başvuru
tarihindeki prime esas kazanç tutarı üzerinden % 32 oranında hesap edilecek
primleri defaten ödemeleri halinde, aylıksız geçen izin süreleri hizmet
sürelerine eklenir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
ek göstergeli veya daha yüksek ek göstergeli görevlere atanan T.C. Emekli
Sandığı iştirakçilerinin bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu görevlerde
geçen süreleri, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci maddesi ile
ek 73 üncü maddesinde belirtilen sürelerin doldurulmasında dikkate alınır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte,
Emniyet Hizmetleri sınıfında çalışmakta olanlarla daha önce bu sınıflarda
çalışmış bulunan personelden halen 4 üncü madde kapsamında çalışmaya devam
edenlerin istekleri halinde; 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendinde
belirtilen okullarda geçen başarılı eğitim süreleri, ilgilinin talep
tarihindeki en az aylık alan komiser
yardımcısının prime esas
kazancı üzerinden sigortalı
prim hissesi kendilerince, işveren prim hissesi de
kurumlarınca verilmek suretiyle borcun tebliğ edildiği tarihten itibaren dört
yıl içinde eşit taksitler halinde ödenir.
Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce,
seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanunun
yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu
haricindeki diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre malûllük veya yaşlılık
aylığı almakta olanlardan; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununun mülga 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz
olanlara, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, bu kişilerden bu Kanunun
yürürlük tarihi itibarıyla 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununun mülga 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz
olmayanlara ise bu şartları haiz oldukları tarihten itibaren 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesinde belirtilen
şartlar da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta olduğu makam
tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı tutarı, bu Kanunun
geçici 1 inci maddesi çerçevesinde almakta oldukları malûllük veya yaşlılık
aylıklarına ilave edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce
seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanuna göre
sigortalı iken malûllük veya yaşlılık aylığı bağlananlardan; 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 39 uncu maddesine göre aylık
bağlanması şartlarını haiz olanlara bu Kanunun geçici 2 nci maddesi hükümleri
de dikkate alınarak bu fıkrada belirtilen şartlar dahilinde söz konusu
tazminatlar aylıklarına ilave edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük
tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış
olanlardan ölenlerin bu Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen şartlara sahip
olmaları halinde, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek
68 inci maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, hak sahiplerine bu
Kanunun 34 üncü, geçici 1 inci ve geçici 2 nci
maddeleri hükümlerine göre söz
konusu tazminatlar bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ölenler için bu Kanunun
yürürlük tarihinden itibaren, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölenler için
ise ölüm tarihinden itibaren ölüm aylıklarına eklenmek suretiyle ödenir. Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçimler neticesinde belediye başkanı
olarak görev yapmış olanlardan; malûllük aylığı almakta olanlar ile malûllük
aylığına hak kazanacaklar 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununun mülga 39 uncu maddesinde belirtilen aylık bağlamaya ilişkin şartlar
dikkate alınmaksızın yukarıda belirtilen tazminat haklarından yararlandırılır.
Toptan
ödeme ve ihya geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 5-
Bu Kanuna göre yapılacak toptan ödemelerin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önceki hizmet sürelerine ait bölümü, bu Kanunla bazı maddeleri
yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre bu Kanunun yürürlük tarihi
itibarıyla hesaplanarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile toptan ödemenin
yapılmasına ilişkin yazılı istek tarihine kadar geçen yıllar için her yılın
güncelleme katsayısı ile çarpılarak bulunan tutar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten sonraki süreler için bu Kanuna göre hesaplanan toptan ödeme tutarına
ilave edilerek ödenir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
toptan ödeme yapılarak tasfiye edilen hizmetlerin 31 inci, 36 ncı ve 41 inci
maddelere göre ihyasında veya borçlanılmasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla bu Kanunla bazı maddeleri yürürlükten kaldırılan ilgili
kanunun hükümlerine göre hesaplanan tutarı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih
ile ihya talebine ilişkin yazılı istek tarihi arasında geçen yıllar için, her
yılın güncelleme katsayısı ile çarpılarak bulunan değeri dikkate alınır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun mülga 87 nci maddesinde sayılan
sebepler nedeniyle görevlerinden ayrılan, kurumlarınca malûllük ve yaş haddi
dahil re'sen emekliye sevk edilen ve ölenlerden; kesenek iadesi veya toptan
ödeme yapılmak suretiyle hizmetleri tasfiye edilmiş veya bu süreleri hariç
tutularak aylık bağlanmış veya bu sürelerle birlikte aylığa hak kazanmış
olanların, kendileri veya dul ve yetimlerinin bu Kanunun 31 inci ve 41 inci
maddelerinde belirtilen esaslara göre hesaplanacak olan meblağı, aynı maddedeki
şartlarla Kuruma ödemeleri halinde, paranın ödendiği tarihi takip eden ay
başından itibaren kendilerine veya bu tarihte aylığa müstahak dul ve
yetimlerine aylık bağlanır veya bağlanmış aylıkları düzeltilir. Ancak bu
kişilere emekli ikramiyesi ödenmez.
Kesenek veya toptan ödemeleri zamanaşımına
uğramış olması nedeniyle hizmetleri tasfiye edilmiş olanların, tasfiye edilmiş
süreleri bu Kanuna göre birleştirilecek hizmetlerden kabul edilir.
506 sayılı
Kanuna ilişkin geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 6-
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanuna göre 1/4/1981 tarihinden önce malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescil edilmiş olanlar hakkında, bu Kanunun 38
inci maddesinin ikinci fıkrasındaki sigortalılık süresinin 18 yaşın doldurulduğu
tarihten başlayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
mülga ek 24 üncü maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlarca, Kuruma ödenmeyen
sosyal yardım zamları, Hazine tarafından ilgili kurum ve kuruluşlardan tahsil
edilmek üzere Kuruma ödenir.
17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun
hükümlerine göre yapılmış olan işyeri tescilleri, bu Kanun hükümlerine göre
yapılmış sayılır. Kamu idarelerinden bu şekilde işyeri tescili bulunmayanlar,
11 inci maddede belirtilen işyeri bildirgesini bu Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren onbeş gün içinde Kuruma vermek zorundadır. İşyeri bildirgesinin bu
süre içinde Kuruma verilmemesi durumunda, 102 nci maddenin (b) bendi gereğince
idarî para cezası uygulanır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
mülga 86 ncı maddesi hükmüne göre topluluk sigortasına tâbi olanların
ödedikleri iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primleri genel sağlık sigortası dahil bu Kanuna göre ödenmiş
sayılır. Bu süreler yatırıldıkları sigorta kolları bakımından başlangıç süresi
ve prim ödeme gün sayısı olarak kabul edilir.
Bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 86 ncı maddesine göre malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları bakımından topluluk sigortasına devam edenler, bu
Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında durumları değerlendirilerek, durumlarına uyan
bent kapsamında sigortalı sayılırlar. Bunların kendileri veya işverenleri
tarafından verilmesi gereken belgeler en geç üç ay içinde Kuruma verilmek
zorundadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
mülga 96 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre Sosyal Sigortalar Kurumuna devir
olan sandıklardan 23/1/1968 tarihli ve 991 sayılı Kanunun geçici 2 nci
maddesine göre bağlanmış emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylıkları
ile 23/1/1968 tarihli ve 991 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrasına göre Kurumca bağlanan aylıklarla dul ve yetim aylıkları (aylık alan
tek kişi de olsa) toplamı, net asgarî ücretin % 70'inden aşağı olamaz.
Aylık bağlama şartları bakımından bu
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılarak aylık bağlanacaklar için;
a) 28 inci maddenin ikinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen 9000 günlük süre ilk defa;
1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri
arasında sigortalı sayılanlar için 7100 gün olarak,
2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı
sayılanlar için ise her takvim yılı başında 7100 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 9000 günü geçmemek üzere,
b) 28 inci maddenin üçüncü fıkrasında
belirtilen 5400 günlük süre ilk defa;
1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri
arasında sigortalı sayılanlar için 4600 gün olarak,
2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı
sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4600 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 5400 günü geçmemek üzere,
c) 28 inci maddenin dördüncü fıkrasında
belirtilen 3960 günlük süre ilk defa;
1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri
arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,
2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı
sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 3960 günü geçmemek üzere,
d) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen 4320 günlük süre ilk defa;
1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri
arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,
2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı
sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 4320 günü geçmemek üzere,
e) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen 4680 günlük süre ilk defa;
1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri
arasında sigortalı sayılanlar için 4100 gün olarak,
2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı
sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4100 güne 100 gün eklenmek
suretiyle 4680 günü geçmemek üzere,
uygulanır.
506, 1479,
5434, 2925, 2926 sayılı kanunlara ilişkin ortak geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 7- 17/7/1964
tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve
2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949
tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun
geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ve
hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri,
borçlandırılan süreler ve sigortalılık süreleri bu Kanun kapsamında geçmiş
sayılır.
Kamu görevlilerinden borçlandırıldıkları
paralardan ödenmeyen kısmı var ise, prime esas kazanç tutarlarından sigortalı
hissesi oranında işverenleri tarafından aylıklarından tahsil edilerek Kuruma
ödenir.
Türk vatandaşı olarak borçlanma talebinde
bulunan ve kendilerine emekli aylığı bağlanan sigortalıların sonradan ıskat
dışında başka bir devlet vatandaşlığını kazanmaları halinde de aylıkları
ödenir.
Aylıkların hesabında 41 inci maddeye ve
8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanuna göre yapılan borçlanmaların bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önceki sürelere ait kazançları, bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre değerlendirilir. Ancak, bu
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bulunan
sigortalılar için bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki dönemlere ait süreler,
bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra borçlanılması halinde de 41 inci madde ve
8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
1479 sayılı
Kanuna ilişkin geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 8-
2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık niteliği taşıdığı
halde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kayıt ve tescilini
yaptırmamış olanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü, bu Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren iki yıl içinde kayıt ve tescil yaptırmadıkları takdirde düşer.
Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce
2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanuna tâbi iken, daha sonradan T.C. Emekli
Sandığı iştirakçisi olup vergi yükümlülüğü devam etmesi nedeniyle 2/9/1971
tarihli ve 1479 sayılı Kanuna tâbi sayılan kişilerin bu Kanunun yürürlük
tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatları halinde T.C. Emekli Sandığı
iştirakçisi sayıldığı tarihten itibaren Bağ-Kur sigortalılığı sona erdirilerek
bunlar hakkında 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
1479 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi
gereğince İcra ve İflas Kanununa göre başlatılmış olan icra takipleri
anılan kanun hükümlerine göre takip edilerek sonuçlandırılır.
Emeklilik
yaşına ilişkin bazı geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 9-
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında olup da 8/9/1999
tarihinden bu Kanunun yürürlük tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar;
kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmak ve 7000 gün malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla veya kadın ise 58, erkek ise 60
yaşını doldurmak ve 25 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 4500 gün
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık
aylığından yararlanırlar.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük tarihine kadar
ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurmak ve
en az onbeş tam yıl malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek
şartıyla kısmî yaşlılık aylığından yararlanırlar.
17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Kanun
kapsamında sigortalı olup da 8/9/1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük tarihine
kadar ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını
doldurmak ve onbeş yıldan beri sigortalı olup 3600 gün malûllük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primi ödemek şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.
Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce bazı
hükümleri yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre
sigortalı sayılanlardan;
a) En az 20 yıldan beri Bakanlıkça tespit
edilen maden işyerlerinin yeraltı işyerlerinde sürekli çalışan ve bu işlerde en
az 5000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeyen sigortalılara
yazılı talepleri halinde 28 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendindeki yaş
şartları aranmaksızın yaşlılık aylığı bağlanır.
b) En az 25 yıldan beri Bakanlıkça tespit
edilen maden işyerlerinin yeraltı işyerlerinde yeraltı münavebeli işlerinde
çalışan ve bu işlerde en az 4000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
primi ödeyen sigortalılara da 28 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendindeki
yaş şartları aranmaksızın 8100 gün prim ödemiş sigortalılar gibi yaşlılık
aylığı bağlanır.
c) 50 yaşını dolduran ve malûllük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi çalışmalarının en az 1800 gününü Bakanlıkça
tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde geçirmiş olan sigortalılara
da birinci fıkrada belirtilen diğer şartlarla yaşlılık aylığı bağlanır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
sigortalı olanların, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra dördüncü fıkrada
belirtilen şekilde geçen prim ödeme gün sayılarına, her bir yıl için 90 gün
fiilî hizmet süresi zammı eklenir.
506 sayılı
Kanunun malûllük, sakatlık hükümleri ile sosyal güvenlik destek primi ödemesi
geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 10-
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında olup bu Kanunun
yürürlük tarihinden önce ilk defa sigortalı olanlardan, sigortalı olarak ilk
defa çalışmaya başladığı tarihten önce 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
mülga 53 üncü maddesine göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık
veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan
sigortalılar, yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı
bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş
olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.
Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce
sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan
sigortalılar hakkında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı
maddesinin (C) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem
yapılır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananlardan yaşlılık aylığı
bağlananların aylıklarının kesilmesi ve tekrar bağlanmasında bu Kanunun
yürürlük tarihinden önceki hükümler geçerlidir.
Birinci ve ikinci fıkraya göre bağlanan
aylıkların aylık bağlama oranı, 5400 gün üzerinden hesaplanan orandan az
olamaz.
27 nci maddenin ikinci fıkrasındaki
malûllük aylığı alt sınırı ile 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki ölüm
aylığı alt sınırı 17/10/1983 tarihli ve 2925 ve bu Kanunla mülga 17/10/1983
tarihli ve 2926 sayılı Kanunlara göre bağlanacak malûllük ve ölüm aylıklarında,
aynı kanunlar gereği bağlanan yaşlılık aylığı ile kıyaslanarak uygulanır.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen alt sınır
aylıklarının hesabında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 92 nci
maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenen yarım aylıklar ile aynı Kanunun
mülga 96 ncı maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre alt sınır aylığı
uygulanmayan aylıklar ile sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmî
aylıklar dikkate alınmaz.
27/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinde belirtilenler hariç olmak üzere bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce mevcut sosyal güvenlik kurumlarından yaşlılık veya emekli aylığı
alıp, bu tarih itibarıyla bu Kanuna tâbi çalışmayı sürdürecekler hakkında 30
uncu madde hükümleri uygulanır.
Sigortalı
tesciline, sigorta sicil numarasına ve dış temsilciliklerdeki görevlilere
ilişkin geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 11-
Bu Kanun yürürlüğe girmeden önce mevcut sosyal güvenlik kurumlarında tescili
yapılan sigortalılar ile bunların hak sahipleri için ortak bilgi bankası
oluşturulur. Bu sigortalılar ile sisteme yeni katılacak sigortalıların
tescilinde, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları sosyal güvenlik sicil
numarası olarak esas alınır. Ayrıca vergi mükellefi olan sigortalıların vergi
numaraları da sosyal güvenlik sicil numaraları ile birlikte kayıt altına alınır
ve işlemlerde birlikte kullanılır.
Sigortalıların eski sigorta sicil
numaraları, bu Kanuna göre tescil edilecekleri tarihe kadar kullanılmaya devam
edilir.
Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) ve (c) bentleri kapsamında olan sigortalıların, bu Kanunun 17
nci maddesine göre hesaplanacak günlük kazançlarında; bu Kanunun yürürlük
tarihinden sonraki sürelere ait prime esas kazanç hesabında dikkate alınan
unsurlar, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki sürelere ait prime esas kazanç
hesabında da dikkate alınır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte dış
temsilciliklerde görevli sigortalı veya genel sağlık sigortalısı personelden,
temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet iznini veya bu devletin
vatandaşlığını da haiz olanlar, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerindeki
hükümler saklı kalmak üzere ve Dışişleri Bakanlığının olumlu görüşünün alınması
şartıyla bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumları ile
irtibatlandırılabilirler.
Genel
sağlık sigortası geçiş hükümleri
GEÇİCİ
MADDE 12-
Bu Kanunun uygulamasında sağlık hizmeti sunucularının sigortalılık kontrolü ve
diğer provizyon işlemlerini elektronik ortamda yapmaya başlaması için gerekli
altyapının kurulmasına kadar, sağlık bilgilerinin yazılı olarak tutulmasına başlanır
ve sağlık belgesinin veya sağlık karnesinin Kurumca verilmesine devam edilir.
Mevcut sosyal güvenlik kurumlarının, kamu
idarelerinin sağlık hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin görevleri, yürürlükten
kaldırılan kanunlardaki hak ve yükümlülükler çerçevesinde ilgili kayıt ve
işlemler Kurum tarafından devralınan tarihe kadar devam eder. Ancak bu süre
altı ayı geçemez.
Kişilerin yürürlükten kaldırılan kanun
hükümleri gereğince hak ettikleri sağlık hizmetleri, bu Kanun hükümleri
gereğince kapsama alınmamış ise tedavi tamamlanıncaya kadar yürürlükten
kaldırılan kanun hükümlerine göre Kurumca sağlanmaya devam edilir. 67 nci madde
gereği hesaplanan 30 günün hesabında kişilerin lehine olan durum uygulanır.
Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce başlayan, ancak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten sonra faturalandırılan tedavi giderleri Kurum tarafından karşılanır.
60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve
(g) bentleri gereğince sigortalı sayılanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren en geç iki yıl içinde bildirimlerini yapmak zorundadır.
Ancak, aile hekimliği uygulamasına başlanan illerde, bu kişiler iki yıllık
süreye bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişi
olarak kapsama alınır.
Aile hekimleri tarafından başlatılan sevk
zincirine uygun olarak alınan sağlık hizmetlerinde 68 inci maddenin ikinci
fıkrasında belirtilen katılım payları, üç yıl süreyle % 50 oranında azaltılarak
uygulanabilir.
70 inci maddenin birinci fıkrası gereği
yapılacak belirlemeler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç
bir yıl içinde tamamlanır. Bu süre içerisinde 70 inci maddenin ikinci ve üçüncü
fıkralarının uygulanmasını il ve ilçe bazında ertelemeye, Sağlık Bakanlığı
yetkilidir.
İlgili kanunları gereği tedavi yardımları
karşılanan kişiler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir işleme
gerek kalmaksızın, bu Kanun açısından genel sağlık sigortalısı veya genel
sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılır. Bu kişilerin
durumlarında değişiklik oluncaya kadar, sağlık hizmetlerinden yararlanma
koşulları açısından bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Bu kişilerin sigortalı ve
sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilere ilişkin bilgileri ilgili kurumlar
tarafından bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Kuruma
bildirilir.
211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç
Hizmet Kanununun, bu Kanuna aykırı hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bir yıl süreyle uygulanır.
17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Kanun
kapsamında sigortalılık hali devam eden sigortalılar ile bunların sağlık
yardımına müstahak eş ve çocukları, genel sağlık sigortası hükümlerine göre
sağlanan sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanma hakkına sahiptir.
Bu Kanunun 67 nci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi gereği aranan şart, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
sonra tahakkuk eden prim borçları için uygulanır.
4046 sayılı
Kanunun uygulanmasına ilişkin geçiş esasları
GEÇİCİ
MADDE 13-
24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 21 inci maddesi kapsamında iş kaybı
tazminatı alanlar 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayılır, ancak iş kazası ve meslek
hastalığı sigortasına tâbi değildir.
Sigortalıların sigortalı olduklarını
ayrıca Kuruma bildirme sorumlulukları yoktur.
Türkiye İş Kurumu tarafından ilk iş kaybı
tazminatının ödendiği tarihi takip eden ay sonu itibarıyla, iş kaybı tazminatı
alanlara ilişkin primlerin aktarıldığı anda sigortalı bildirimi ve tescili
yapılmış sayılır.
Bu kapsamdakilerin sigortalılıkları iş
kaybı tazminatı ödeme süresinin bittiği tarihte sona erer. İş kaybı tazminatı
sona erenler için bu Kanunun 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uygulanmaz.
İş kaybı tazminatından yararlananlar için
Türkiye İş Kurumu prim ödeme yükümlüsü olmakla birlikte bu Kanun kapsamında
işyeri ve işveren sayılmaz.
Yürürlük
MADDE 108- Bu Kanun 1/1/2007
tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 109- Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN KABUL ETTİĞİ METİN
SOSYAL
SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU
MADDE 3- Kanunun 3 üncü maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 28- Kanunun 28 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 29- Kanunun 29 uncu maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 31- Kanunun 31 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 40- Kanunun 40 ıncı maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 46- Kanunun 46 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul
edilmiştir.
MADDE 55- Kanunun 55 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 63- Kanunun 63 üncü maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 80- Kanunun 80 inci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
MADDE 82- Kanunun 82 nci maddesi
Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 1- Kanunun
Geçici 1 inci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 2-
Kanunun Geçici 2 nci maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 4-
Kanunun 4 üncü maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 6-
Kanunun Geçici 6 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 9-
Kanunun Geçici 9 uncu maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.