Dönem: 22 Yasama Yılı: 5
TBMM (S.
Sayısı: 1371)
1.3.2007 Tarihli ve 5588 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü
Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere
Geri Gönderme Tezkeresi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1331)
Not: Kanun; Başkanlıkça Anayasa ile Plan ve Bütçe komisyonlarına
havale edilmiştir.
|
|
|
|
|
|
T.C. |
|
|
|
Cumhurbaşkanlığı |
|
|
|
Sayı:
B.01.0.KKB.01-18/A-4-2007-185 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İLGİ: 05.03.2007 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-27944/63916 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca
01.03.2007 gününde kabul edilen 5588 sayılı "Gelir Vergisi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" incelenmiştir.
Yasa'nın 28. maddesiyle değişik, 03.01.2002 günlü,
4733 sayılı "Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda
ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun"un 8. maddesinin (B) fıkrasının birinci bendi ile altı
ve yedinci bentlerinde,
"B) Bu Kanun hükümleri ile Kurumun
genel ve düzenleyici işlem ve kararlarına, ilgili diğer mevzuatla
belirlenen idari ve teknik düzenlemelere aykırılığın saptanması
halinde Kurulca;
a) Tütün, tütüm mamulleri, alkol ve alkollü
içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten, ithal eden, pazarlayan,
satan gerçek ve tüzel kişilerle, bunların her türlü birliklerinin,
Kurumun görev alanı ile ilgili konularda görevlendirilen Kurum
yetkililerinin talep ettikleri her türlü bilgi ve belgeyi ve numuneleri
belirlenen süre içerisinde tam ve doğru olarak vermemeleri, gerekli
tesis ve yerleri incelemeye açmamaları ve durumu tespit eden tutanakları
imzalamamaları halinde beşbin Yeni Türk Lirası idari para cezası
uygulanır.
b) Sarmalık kıyılmış tütün mamulünü
birim ambalajı içerisinde, tütün miktarı ile orantılı miktarda
yaprak sigara kağıdı veya makaron bulundurulmadan ve Kurumca belirlenen
usul ve esaslara uyulmadan piyasaya arz edenlere ikibin Yeni Türk Lirası
idari para cezası verilir.
c) Tütün piyasasında ilgili mevzuata
uymayarak piyasayı bozucu faaliyetlerde bulunanlar ile yazılı
sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile yapılan alım-satım kapsamındaki
yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirmeyenlere her bir eylem
için beşbin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
d) Tütün mamulleri piyasasında faaliyet
gösteren üretici ve ithalatçı firmaların, Kurumca belirlenen
usul ve esaslara uymadan veya izin almadan ve/veya güncelleme yapmadan
ürettikleri veya ithal ettikleri ürünlerin standardına etkisi
olabilecek girdilerde ve piyasaya arz ambalajına ilişkin herhangi
bir değişiklik yapmaları ve ürünleri piyasaya arz etmeleri halinde
onbin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
e) Tütün, tütün mamulleri, alkol ve alkollü
içkiler piyasasında faaliyet gösteren üretici ve ithalatçı firmaların,
Kurumca talep edildiği halde ticari faaliyetini gösterir satış
ve faaliyet raporlarını vermemeleri halinde, onbin Yeni Türk Lirası
idari para cezası uygulanır.
f) İşleyici ve üretici firmaların, Kuruma
karşı yükümlülüklerini yerine getirmeden faaliyetlerini sona
erdirmesi halinde yirmibin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
g) Kurumdan izin alınmaksızın işleme
ve üretim tesislerinin kuruluş yerinin değiştirilmesi, kurulu
makinelerinin ülke içerisinde kısmen veya tamamen aynı firma tarafından
kurulacak yeni veya eski bir fabrikaya nakli, başka bir firmaya
devri veya ülke dışına çıkarılması halinde yirmibin Yeni Türk Lirası
idari para cezası uygulanır.
h) Kurumdan proje tadilat izni alınmaksızın
işleme veya üretim tesisinde değişiklik yapılması halinde onbin
Yeni Türk Lirası idari para cezası uygulanır.
ı) Toptan ve perakende tütün mamulü,
alkol ve alkollü içki dağıtıcı ve satıcıları ile açık içki satıcılarının
kaçak veya sahte ürün bulundurmaları, ürünleri Kurumdan ve/veya il
özel idarelerinden izin ve yetki almamış kişilerden almaları veya
bu kişilere satmaları veya yetkilendirme belgesinde belirtilen
işyeri veya dağıtım alanları dışında dağıtım ve satış yapmaları
halinde her bir eylem için bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
i) Perakende satıcıların, yetkili olmadığı
halde açık olarak içki satışı veya sunumu yapmaları veya piyasaya
arz ambalajında satışa sunulan tütün mamulleri ile alkol ve alkollü
içkileri ambalajını bozarak veya bölerek satmaları halinde beşyüz
Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
j) 18 yaşını doldurmamış kimselere tütün
mamulleri ve alkollü içki sattıkları tespit edilenlere bin Yeni
Türk Lirası idari para cezası verilir.
k) Üretici, ithalatçı, dağıtıcı, toptan
ve perakende satıcılardan, tütün mamulleri ve alkollü içkilerin
satış yerlerinde raf, stand ve benzeri teşhir ünitelerinde haksız
rekabet yaratmayacak, reklam ve tanıtıma ilişkin mevzuata aykırı
olmayacak şekilde aynı konumda ve aynı ambalaj kategorisinde
yerleştirilmesini teminen Kurumca yapılan düzenlemelere uymadığı
tespit edilenlere ve otomatik satış makinesi ile satış yapanlara
bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
l) Yukarıda sayılan haller dışında bu
Kanun kapsamında verilen yetkilendirme belgelerinde belirtilen
şartlara uyulmadan faaliyet gösterildiğinin veya Kurumca yapılan
düzenlemelere aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde, ilgili
gerçek ve tüzel kişiler uyarılmakla birlikte aykırılığın giderilmesi
için altı aya kadar süre verilir. Verilen süre
sonunda aykırılığın devam etmesi veya süre verilse dahi aykırılığın
giderilmesinin mümkün olmadığı hallerde, fiilin niteliğine göre
bin Yeni Türk Lirasından beşbin Yeni Türk Lirasına kadar
idari para cezası uygulanır.
....................
Bu maddede perakende satıcılar hakkında
yer alan idari para cezaları ve diğer yaptırımlar
Kurumca belirlenen usul ve esaslar dahilinde il özel idarelerince
uygulanır.
İdarî para cezalarının
takip ve tahsilinde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
hükümleri uygulanır."
düzenlemesine yer verilmiştir.
Maddenin (B) fıkrasının,
- Birinci bendi ile
(b), (d), (l) alt bentlerindeki düzenlemelerde, bu Yasa kuralları
ile Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurumu'nun genel ve düzenleyici işlem ve kararlarına, ilgili diğer
yazılı kurallarla belirlenen idari ve teknik düzenlemelere aykırılığın
saptanması durumunda, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurulu'nca idari para cezası verileceği,
- Altıncı bendindeki
düzenlemede de, idari para cezalarının Kurum'ca belirlenen ilke
ve yöntemlere göre il özel idarelerince uygulanacağı,
belirtilmiştir.
1- 03.01.2002 günlü,
4733 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde,
- Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu'nun, bu Yasa ve diğer
yasalarla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak
üzere kurulan, kamu tüzelkişiliğine haiz, idari ve mali özerkliğe
sahip bir kurum olduğu; Kurum'un, Başbakan'ın görevlendireceği bir
Devlet Bakanı ile ilişkilendirileceği,
- Tütün, Tütün Mamulleri
ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu'nun ise, Maliye, Sağlık,
Tarım ve Köyişleri bakanlıkları ile ilgili bakanlığın, Hazine ve
Dış Ticaret müsteşarlıklarının, Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin
önereceği ikişer aday arasından Bakanlar Kurulu'nca atanacak yedi
kişiden oluşacağı ve Kurum'un karar organı olduğu,
kurala bağlanmıştır.
Bu kurallardan da anlaşılacağı
gibi, idari para cezasını verme ve uygulama yetkisi kamu kurum ve
kuruluşlarına, başka bir deyişle "idare"ye tanınmıştır.
Anayasa'nın 9. maddesinde, yargı yetkisinin, Türk Ulusu adına bağımsız
mahkemelerce kullanılacağı; 125. maddesinde,
idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu;
140. maddesinde, yargıçlar ve savcıların adli
ve idari yargı yargıç ve savcıları olarak görev yapacakları; 155. maddesinde, Danıştay'ın, idari mahkemelerce verilen,
yasanın başka bir idari yargı yerine bırakmadığı karar ve hükümlerin
son inceleme mercii olduğu, yasada gösterilen belli davalara da
ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı vurgulanmıştır.
Söz konusu kurallarda,
Anayasa'da idari ve adli yargı ayrılığının kabul edildiği görülmektedir.
Bu ayrım uyarınca, idarenin kamu gücü kullanarak oluşturduğu ve kamu
hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı, özel hukuk
alanına giren işlemlerinin de adli yargı denetimine bağlı olacağı
açıktır.
Anayasa'nın anılan kuralları
karşısında, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde
adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun takdir
hakkı bulunmamaktadır. Nitekim, Anayasa'nın 155. maddesinde,
"yasanın başka bir idari yargı merciine bırakmadığı" denilerek,
yasakoyucuya verilen takdir yetkisi idari yargı yerini belirlemekle
sınırlandırılmıştır.
Bu nedenle, bir idari
işlemden doğan uyuşmazlığa ilişkin davanın idari yargı yerinde görülmesi
anayasal zorunluluktur.
İdare hukuku ilkelerine
göre oluşturulan bir idari işlemin, yalnızca para cezası yaptırımı
içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılıp
adli yargıya bırakılması da, yukarıda açıklanan anayasal kurallar
nedeniyle olanaklı görülemez.
Oysa, incelenen Yasa'nın
28. maddesiyle değiştirilen 4733 sayılı Yasa'nın,
8. maddesinin (B) fıkrasının son bendinde, idari
para cezalarının "takip ve tahsilinde", 30.03.2005 günlü,
5326 sayılı Kabahatler Yasası kurallarının uygulanması öngörülmüştür.
5326 sayılı Kabahatler
Yasası'nın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki,
"Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler
hakkında da uygulanır." kuralı, Yasa'nın,
- 2. maddesinde,
kabahat deyiminden, karşılığında idari yaptırım uygulanmasının
öngörüldüğü haksızlıkların anlaşıldığı,
- 16. maddesinde,
kabahatlerin karşılığında uygulanacak idari yaptırımların, idari
para cezası ve idari önlemler olarak belirlendiği; idari önlemlerin,
mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili yasalarda yer verilen
diğer önlemler olduğu,
- 27. maddesinin
(1). fıkrasında, idari para cezaları ve mülkiyetin
kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı
sulh ceza mahkemesine başvurulabileceğinin öngörüldüğü,
- 3. maddesinin
birinci fıkrasının, yukarıda açıklanan kurallarla birlikte incelenmesinden,
bu kuralın, idari yargının görev alanına giren işlemleri de kapsadığı,
gerekçeleriyle, Anayasa Mahkemesi'nin 01.03.2006 günlü,
E.2005/108, K.2006/35 sayılı kararıyla, Anayasa'nın 125 ve 155. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Ancak, doğacak hukuksal
boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden, iptal
hükmünün, kararın yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe
girmesi kararlaştırılmış, bu karar 22.07.2006 günlü, 26236 sayılı
Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Kuralın iptaliyle
doğan hukuksal boşluk 06.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle doldurulmuş; Kabahatler Yasası'nın 3. maddesi,
"Bu Kanunun,
a) İdari yaptırım kararlarına
karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm
bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya
geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır."
biçiminde yeniden düzenlenmiştir.
Ne var ki, bu düzenlemede
de maddenin, Anayasa Mahkemesi kararıyla Anayasa'ya aykırı olduğu
saptanan eski içeriğinin korunduğu görülmektedir. Yasalarda tersine
kural olmadığı durumlarda, idari yaptırım kararlarından doğan
uyuşmazlıklara ilişkin davalar, Kabahatler Yasası'nın 27. maddesi uyarınca, yine sulh ceza mahkemelerinde görülebilecektir.
4733 sayılı Yasa'nın,
incelenen Yasa ile değişik 8. maddesinin (B)
fıkrasının son bendinde ise, yapılan açıklamanın tersine, idari para
cezalarının "takip ve tahsilinde" 5326 sayılı Kabahatler
Yasası kurallarının uygulanacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemeye
göre, idari para cezalarından doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalar,
Kabahatler Yasası'nın 27. maddesi uyarınca
sulh ceza mahkemelerinde görülebilecektir.
Maddede, idari para
cezalarının yalnızca "takip ve tahsili" için Kabahatler
Yasası'na gönderme yapılmış olması, yargısal denetim yönünden sonuca
etkili değildir.
Çünkü, Kabahatler Yasası'nın
3. maddesi uyarınca, bir idari yaptırım kararından
doğan uyuşmazlığa ilişkin davanın idari yargı yerinde görülebilmesi
için, idari yaptırım kuralı içeren yasal düzenlemede, ya o idari
yaptırım kararına karşı yapılacak itirazlarda 5326 sayılı Yasa'nın
uygulanmayacağının belirtilmiş ya da itiraz merciinin idari yargı
yeri olduğunun açıkça gösterilmiş olması gerekmektedir. Oysa, incelenen
Yasa'nın 28. maddesinde böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
Bu nedenle, incelenen
Yasa'nın 28. maddesiyle yapılan düzenleme, kamu
hukuku esaslarına göre oluşturulan bir idari işlem niteliğindeki
idari para cezalarının yargısal denetimini adli yargı yerine bırakan
içeriğiyle, Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırı düşmektedir.
Ayrıca, kamu hukuku
esaslarına göre oluşturulan idari para cezalarının kabahat olarak
nitelendirilmesi de uygun görülmemektedir.
2-İncelenen Yasa'nın
yine aynı maddesiyle yapılan düzenlemede, Yasa kuralları yanında
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu'nun
genel ve düzenleyici işlem ve kararları ile diğer mevzuatla belirlenen
idari ve teknik düzenlemelere aykırı davranışları için de idari
para cezası yaptırımı öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti
olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti ilkesinin gerektirdiği suç
ve cezalarla ilgili düzenlemeler Anayasa'nın 38. maddesinde
yapılmıştır.
Maddede, kimsenin,
işlendiği zaman yürürlükte bulunan yasanın suç saymadığı bir eylemden
dolayı cezalandırılamayacağı belirtilerek suç ve cezada yasallık
ilkesi kabul edilmiştir.
Suç ve cezada yasallık
ilkesi, her şeyden önce bir hak ve özgürlük güvencesidir ve hukuk
devleti niteliğinin vazgeçilmez ilkesidir.
Suç ve cezada yasallık
ilkesi, suç oluşturacak işlem ve eylemlerin ve bunlara uygulanacak
cezaların yasada açıkça belirtilmesini, bu konuların idari düzenleyici
işlemlere bırakılmamasını gerektirmektedir. Çünkü, suç oluşturacak
işlem ve eylemlere yasada belirgin biçimde yer verilmemesi, bu konunun
idari düzenleyici işlemlere bırakılması belirsizlik yaratacak
ve yasallık ilkesinin ihlali anlamına gelecektir.
Anayasa Mahkemesi'nin
çeşitli kararlarında da belirttiği gibi, Anayasa'nın 38. maddesinde "adli-idari" ayrımı yapılmadığı
için idari suç ve cezalar da bu madde kapsamına girmektedir. Dolayısıyla,
idari suç oluşturan eylemlerin ve bunların cezasının da, açıkça ve
yeterli belirginlikte yasayla düzenlenmesi anayasal zorunluluktur.
Yukarıda yapılan
açıklamalarda belirtildiği gibi, incelenen Yasa'nın 28. maddesi ile yapılan değişiklikte idari yaptırımlar
düzenlenmiş olmakla birlikte, yasa dışında suç oluşturacak eylemlerin
belirlenmesi idari işlem ve kararlara bırakılmıştır. Başka bir anlatımla,
Yasa'da, idari işlemlerle saptanan kurallara uyulmaması idari para
cezası yaptırımı nedeni sayılmıştır.
Bu durumda, incelenen
Yasa'nın 28. maddesindeki düzenleme suç ve cezada
yasallık ilkesi ve hukuk devleti niteliğiyle de bağdaşmamaktadır.
3- İncelenen Yasa'nın yine aynı maddesi
ile değişik 4733 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin (B)
fıkrasının birinci bendinin ilk tümcesinde "aykılığın"
ve (a) alt bendinin başlangıcında "tütüm" sözcükleri geçmektedir.
Bu sözcüklerin sırasıyla "aykırılığın" ve
"tütün" biçiminde düzeltilmesi, yasada maddi hata bulunmaması
yönünden uygun olacaktır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle
uygun görülmeyen 5588 sayılı "Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", 28. maddesinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın
değişik 89 ve 104. maddeleri uyarınca ilişikte geri
gönderilmiştir.
Ahmet Necdet SEZER
Cumhurbaşkanı
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Plan ve Bütçe Komisyonu |
|
|
|
Esas No.: 1/1331 |
|
|
|
Karar No.: 132 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul
edilerek 05.03.2007 tarihinde yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığı
Makamına sunulan 01.03.2007 tarihli ve 5588 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” Cumhurbaşkanınca
Anayasanın 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca bir daha görüşülmek
üzere, 19.03.2007 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
geri gönderilmiş ve Başkanlıkça geri gönderme tezkeresi ile birlikte
20.03.2007 tarihinde tali komisyon olarak Anayasa Komisyonuna,
esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilmiştir. Söz konusu
Kanun Komisyonumuzun 22.03.2007 tarihinde yapmış olduğu 46 ncı Birleşiminde
Hükümeti temsilen Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN ile Maliye Bakanlığı,
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu
temsilcilerinin de katılımlarıyla incelenip görüşülmüştür.
Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesinde
özetle;
- 5588 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle
değiştirilen 4733 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (B) fıkrasının
son bendinde, idari para cezalarının "takip ve tahsilinde",
5326 sayılı Kabahatler Kanununun uygulanmasının öngörüldüğü,
dolayısıyla, idari para cezalarından doğan uyuşmazlıklara ilişkin
davaların, Kabahatler Kanununun 27 nci maddesi uyarınca sulh ceza
mahkemelerinde görüleceği,
- İdari para cezalarının yalnızca
"takip ve tahsili" için Kabahatler Kanununa gönderme yapılmış
olmasının, yargısal denetim bakımından sonuca etkili olmadığı,
çünkü, Kabahatler Kanununun 3 üncü maddesi uyarınca, bir idari yaptırım
kararından doğan uyuşmazlığa ilişkin davanın idari yargı yerinde
görülebilmesi için, idari yaptırım kuralı içeren yasal düzenlemede,
söz konusu idari yaptırım kararına
karşı yapılacak itirazlarda 5326 sayılı Kanunun uygulanmayacağının
belirtilmiş ya da itiraz merciinin idari yargı yeri olduğunun açıkça
gösterilmiş olması gerektiği, ancak 5588 sayılı Kanunun 28 inci
maddesinde böyle bir düzenlemenin yer almadığı,
- Anayasanın çeşitli maddelerinde
yer alan hükümlerle idari ve adli
yargı ayrılığının kabul edildiği, bu ayrım uyarınca idarenin kamu
gücünü kullanarak oluşturduğu ve kamu hukuku alanına giren işlem
ve eylemlerinin idari yargı; özel hukuk alanına giren işlemlerinin
de adli yargı denetimine bağlı olacağı, Anayasanın bu hükümleri
karşısında idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde
adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun takdir
hakkının bulunmadığı, bir idari işlemden doğan uyuşmazlığa ilişkin
davanın idari yargı yerinde görülmesinin anayasal bir zorunluluk
olduğu, dolayısıyla idare hukuku ilkelerine göre oluşturulan
bir idari işlemin, yalnızca para cezası yaptırımı içermesine bakılarak
denetiminin idari yargı alanından çıkarılıp adli yargıya bırakılmasının
mümkün olmadığı,
- 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3
üncü maddesinde söz konusu Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki
kabahatler hakkında da uygulanacağının öngörüldüğü; Kanunun diğer
hükümlerinden, kabahat deyimi ile karşılığında idari yaptırım uygulanması
öngörülen haksızlıkların kastedildiğinin anlaşıldığı; Kanunda
ayrıca idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine gidilmesinin
öngörüldüğü; bu kuralın, idari yargının görev alanına giren işlemleri
de kapsadığı; bu nedenle Anayasa Mahkemesinin söz konusu Kanunun
3 üncü maddesini iptal ettiği, iptal kararının ardından 5560 sayılı
Kanun ile söz konusu maddenin yeniden düzenlendiği, ancak yeni düzenlemede
de Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerinin karşılanmadığı;
kanunlarda tersine kural olmadığı durumlarda, idari yaptırım kararlarından
doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların, Kabahatler Kanununun 27
nci maddesi uyarınca yine sulh ceza mahkemelerinde görülebileceği,
- 5588 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle
yapılan düzenlemenin, kamu hukuku esaslarına göre oluşturulan
bir idari işlem niteliğindeki idari para cezalarının yargısal denetimini
adli yargı yerine bıraktığı, bu nedenle Anayasanın 125 ve 155 inci
maddelerine aykırı olduğu,
- Ayrıca, kamu hukuku esaslarına göre
oluşturulan idari para cezalarının kabahat olarak nitelendirilmesinin
uygun bulunmadığı,
- 5588 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle
yapılan düzenlemede, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurumunun genel ve düzenleyici işlem ve kararları
yanında diğer mevzuatla belirlenen idari ve teknik düzenlemelere
aykırı davranışlar için de idari para cezasının öngörüldüğü, oysa
hukukun genel ilkelerine uygun olarak Anayasanın 38 inci maddesinde; kimsenin, işlendiği zaman yürürlükte
bulunan kanunun suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılamayacağı
belirtilerek suç ve cezanın kanuniliği ilkesinin kabul edildiği,
söz konusu kuralın her şeyden önce bir hak ve özgürlük güvencesi ve
hukuk devleti niteliğinin vazgeçilmez bir ilkesi olduğu,
- Suç ve cezada kanunilik ilkesinin,
suç oluşturacak işlem ve eylemlerin ve bunlara uygulanacak cezaların
kanunda açıkça belirtilmesini, bu konuların idari düzenleyici
işlemlere bırakılmamasını gerektirdiği, bu kuralın idari suç ve
cezalar bakımından da geçerli olduğu, dolayısıyla Kanunda idari
suçların ve cezaların da açıkça gösterilmesi gerektiği,
- 28 inci madde ile yapılan değişiklikte
idari yaptırımlar düzenlenmiş olmakla birlikte, kanunda belirtilmeyen
ve fakat suç oluşturacak eylemlerin belirlenmesinin idari işlem
ve kararlara bırakıldığı, söz konusu düzenlemenin suç ve cezanın
kanuniliği ilkesi ve hukuk devleti niteliğine uygun düşmediği,
ifade edilmektedir.
Komisyonumuzda Cumhurbaşkanın Geri Gönderme Tezkeresi üzerinde yapılan
görüşmelerde;
- Cumhurbaşkanının geri gönderme işleminin
haklı nedenlere dayandığı, yapılan yanlışlığın Genel Kurulda verilen
önergenin yeterince incelenememesinden kaynaklandığı, bu durumun
kanunların geniş bir şekilde tartışılmasının gerekliliğini gösterdiği,
- Cumhurbaşkanınca geri gönderilen
maddenin mevzuattaki boşluğun giderilmesi amacıyla düzenlendiği,
bu nedenle Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesi doğrultusunda
yeniden düzenlenerek yasalaştırılmasında yarar bulunduğu, aksi takdirde Tütün, Tütün
Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumunun faaliyetlerinin
aksayacağı,
- Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde kamu tarafından yapılan tütün alımlarına getirilen sınırlama nedeniyle
üreticilerin geçim sıkıntısına düştükleri, zira üretici başına
200 kilogramlık tütün alım kotasının üreticilerin geçimlerini
sağlayacak bir gelir getirmediği, bu duruma kalıcı bir çözümün bulunması
gerektiği,
- Kamunun tütün alımına getirilen sınırlama
nedeniyle geçim sıkıntısına düşen vatandaşların Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinden ülkemizin batı bölgelerine göç etmek zorunda
kaldığı, bu durumun başta sağlıksız kentleşme olmak üzere çeşitli
sosyal sorunlara yol açtığı,
şeklindeki değerlendirmeleri müteakip,
Hükümet adına yapılan açıklamalarda;
- 5588 sayılı Kanunun Cumhurbaşkanınca
geri gönderilen 28 inci maddesinin mevzuatta ortaya çıkan boşluğun
giderilmesi ve böylece Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurumunun faaliyetlerine işlerlik kazandırılması
amacıyla getirildiği, bu nedenle bir an önce yasalaştırılmasında
yarar bulunduğu, ancak, söz konusu düzenlemenin ayrı bir kanun tasarısı
ya da teklifi olarak düzenlenmesinin ve 5588 sayılı Kanundan çıkarılmasının
yerinde olacağı,
ifade edilmiştir.
Tezkere üzerinde yapılan görüşmeleri
müteakip, verilen bir önerge doğrultusunda, Komisyonumuzda 5588
sayılı Kanunun yalnızca Cumhurbaşkanınca geri gönderilen 28 inci
maddesinin görüşülmesi kabul edilmiştir.
Kanunun 28 inci maddesi, ayrıntılı
bir çalışmayı gerektirmesi nedeniyle ayrı bir kanun tasarısı veya
teklifi olarak düzenlenmesi daha uygun görüldüğünden, verilen
bir önerge doğrultusunda
metinden çıkarılmıştır.
28 inci maddenin çıkarılması nedeniyle
takip
Kanunun yürürlüğe
ilişkin 33 üncü maddesi, madde numarasının 32 olarak teselsül ettirilmesi
ve (a) bendinde yer alan 29, 30, 31 ve 32 nci maddelerin numaralarının,
28, 29, 30 ve 31 inci maddeler olarak değiştirilmesi suretiyle kabul
edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.
|
|
Başkanvekili |
Bu Raporun Sözcüsü |
Kâtip |
|
|
M. Altan Karapaşaoğlu |
Osman Nuri Filiz |
Mehmet Sekmen |
|
|
Bursa |
Denizli |
İstanbul |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Zekai Özcan |
Mehmet Mesut Özakcan |
A. Kemal Deveciler |
|
|
Ankara |
Aydın |
Balıkesir |
|
|
|
(Karşı oy yazım ektedir) |
(Karşı oy yazısı ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Ali Osman Sali |
Ahmet İnal |
Muhsin Koçyiğit |
|
|
Balıkesir |
Batman |
Diyarbakır |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Alaattin Büyükkaya |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Birgen Keleş |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
(Karşı oy yazım ektedir) |
(Karşı oy yazım ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
M. Mustafa Açıkalın |
Bülent Baratalı |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İzmir |
|
|
(Ayrışık oy ektedir) |
|
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Y. Selahattin Beyribey |
Mustafa Elitaş |
Taner Yıldız |
|
|
Kars |
Kayseri |
Kayseri |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mikail Arslan |
Muzaffer Baştopçu |
Mustafa Ünaldı |
|
|
Kırşehir |
Kocaeli |
Konya |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muharrem Doğan |
Mustafa Özyürek |
Gürol Ergin |
|
|
Mardin |
Mersin |
Muğla |
|
|
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
(Karşı oy yazısı ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
O. Seyfi Terzibaşıoğlu |
Osman Seyfi |
Kazım Türkmen |
|
|
Muğla |
Nevşehir |
Ordu |
|
|
|
|
(Karşı oy ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
İmdat Sütlüoğlu |
Musa Uzunkaya |
Sabahattin Cevheri |
|
|
Rize |
Samsun |
Şanlıurfa |
|
|
Üye |
Üye |
|
|
|
Enis Tütüncü |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
|
Tekirdağ |
Trabzon |
|
|
|
(Ayrışık oy yazısı ekte) |
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
|
AYRIŞIK OY
Sayın Cumhurbaşkanınca
Anayasa’ya aykırı görülerek bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ne
iade edilen 5588 sayılı Kanunun 28. maddesi,
komisyon görüşmeleri sonucunda Yasa metninden çıkarılmıştır. Tütün,
Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu’nun
ihtiyaç duyacağı bu madde Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçesi
doğrultusunda komisyonda düzeltilebilirdi. Kaldı ki, Üst Kurul
12.01.2007 tarihinden bu yana yasadışı işlemlere ceza uygulayamaz
hale gelmiştir. Böylesine duyarlı bir alanın yasal düzenlemelerin
dışında kalması kayıtdışılığı özendirecek ve artıracaktır. Bu
nedenle düzenlemenin bir an önce yasalaşma ihtiyacı vardır. Üst Kurulun ihtiyaç duyduğu bu maddenin
ayrı bir tasarı ya da teklif ile TBMM’ne getirileceği ifade edilmişse
de bu, zaman kaybına neden olacaktır.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Kemal Kılıçdaroğlu
|
Mustafa Özyürek |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
Mersin |
|
|
Birgen Keleş |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Gürol Ergin |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
Muğla |
|
|
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Deveciler
|
Kazım Türkmen |
|
|
Aydın |
Balıkesir |
Ordu |
|
|
Bülent Baratalı |
Enis Tütüncü |
|
|
|
İzmir |
Tekirdağ |
|
ANAYASANIN 89’UNCU
VE 104 ÜNCÜ MADDELERİ GEREĞİNCE
CUMHURBAŞKANINCA
BİR DAHA GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE
GERİ GÖNDERİLEN KANUN
GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No.
5588 Kabul Tarihi : 1/3/2007
MADDE 1- 31/12/1960 tarihli
ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı
bendi ile mülga ikinci fıkrasından sonra gelen üçüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"6. Evlerde kullanılan
dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç
olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak
şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf,
çorap, halı, kilim, dokuma mamûlleri, kırpıntı deriden üretilen
mamûller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik eşya, hasır,
sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet, boncuk işleme,
tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri
işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin, pazar takibi suretiyle
satılması ile ticarî, ziraî veya meslekî faaliyetleri dolayısıyla
gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri hariç
olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve
kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması muaflıktan
faydalanmaya engel değildir."
"Ticarî, ziraî veya
meslekî kazancı dolayısı ile gerçek usûlde Gelir Vergisine tâbi olanlar
ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine
bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar."
MADDE 2- 193 sayılı Kanunun mülga 32 nci maddesi başlığıyla
birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Asgarî geçim indirimi
MADDE 32- Ücretin gerçek
usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır.
Asgarî geçim indirimi;
ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi
kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî
ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50'si, çalışmayan
ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri
için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar
için % 5'idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri
tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları
esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar
ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine
uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden
mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla
olması halinde iade yapılmaz.
İndirimin uygulamasında
"çocuk" tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef
tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana
veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar
dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları,
"eş" tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri
ifade eder.
İndirim tutarının
tespitinde mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medenî hali
ve aile durumu esas alınır. İndirim, yukarıdaki oranlara göre hesaplanan
tutarları aşmamak kaydıyla, ücret geliri elde eden aile fertlerinden
her biri için ayrı ayrı, çocuklar için eşlerden yalnızca birisinin
gelirine uygulanır. Boşananlar için indirim tutarının hesabında,
nafakasını sağladıkları çocuk sayısı dikkate alınır.
Bakanlar Kurulu, indirim
konusu yapılacak toplam tutarın asgarî ücretin yıllık brüt tutarını
aşmaması şartıyla ikinci fıkrada belirtilen asgarî geçim indirimi
oranlarını artırmaya veya kanunî oranına kadar indirmeye yetkilidir.
Asgarî geçim indiriminin
uygulama dönemleri ve mahsup şekli ile diğer hususlara ilişkin
usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir."
MADDE 3- 193 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin birinci
fıkrasına (4) numaralı bentten sonra gelmek üzere aşağıdaki (5) numaralı
bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
"5. Bu fıkranın 1
ilâ 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç olmak üzere,
teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine
aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya
hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel
veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat
arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılır.
Teşebbüs sahibinin
eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları
ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin
ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından
kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılır.
Bu bent uygulamasında,
imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya
verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler,
her hâl ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.
İşletmeden çekilmiş
sayılan farklar, ilişkili kişi tarafından beyan edilmiş gelir veya
kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmış ise ilişkili
kişinin vergilendirme işlemleri buna göre düzeltilir. İlişkili
kişiler ve bu kişilerle yapılan işlemler hakkında bu maddede yer
almayan hususlar bakımından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun
13 üncü maddesi hükmü uygulanır."
MADDE 4- 193 sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (2) numaralı bendine, birinci paragraftan sonra gelmek
üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
"5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 7 nci maddesindeki şartların birlikte gerçekleşmesi
halinde; Türkiye'de yerleşik gerçek kişilerin doğrudan veya dolaylı
olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy
kullanma hakkının en az % 50'sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri
yurt dışı iştiraklerinin kazançları dağıtılsın veya dağıtılmasın,
iştirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren yıl itibarıyla dağıtılan
kâr payı sayılır. Türkiye'de vergilendirilmiş kazancın iştirak tarafından
sonradan dağıtılması durumunda, elde edilen kâr paylarının vergilendirilmiş
kısmı bu tutardan indirilir."
MADDE 5- 193 sayılı Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin
birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "dört yıl içinde"
ibaresi "beş yıl içinde" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 6- 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesine birinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Vergilendirme
rejiminin, Türk vergi sisteminin sahip olduğu vergilendirme kapasitesi
ile en az aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı
ve bilgi değişiminde bulunup bulunmadığı hususu da göz önünde bulundurulmak
suretiyle, Bakanlar Kurulunca ilan edilecek ülkelerde yerleşik
veya faaliyette bulunanlara (Türkiye'de yerleşik olanların bu ülkelerde
bulunan işyerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk
ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna
girip girmediğine veya ödeme yapılanın mükellef olup olmadığına
bakılmaksızın % 30 oranında vergi kesintisi yapılır. Emsaline uygun
fiyatlarla satın alınan mal ve iştirak hisseleri için yapılan ödemeler,
emsaline uygun fiyatlarla, deniz ve hava ulaştırma araçlarının kiralanması
için yapılan ödemeler ile yapılan işin tamamlanabilmesi bakımından
zorunluluk arz eden geçiş ücreti, liman ücreti gibi ödemeler üzerinden
yapılacak kesinti oranını; her bir ödeme türü, faaliyet konusu ya
da sektör itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye
veya kanunî seviyesine kadar getirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Yurt dışındaki finans kuruluşlarından temin edilen borçlanmalara
ilişkin anapara, faiz ve kâr payı ödemeleri ile sigorta ve reasürans
ödemeleri üzerinden bu fıkra uyarınca vergi kesintisi yapılmaz."
MADDE 7- 193 sayılı Kanunun 99 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 99- Muhtasar
beyannamenin şekil, içerik ve eklerini belirlemeye ve tevkifat
konuları itibarıyla ayrı ayrı beyanname verme mecburiyeti getirmeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir."
MADDE 8- 193 sayılı Kanunun 121 inci maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Kontrol edilen
yabancı kurumlara yapılan ödemeler üzerinden 94 üncü maddesinin
ikinci fıkrası uyarınca kesilen vergiler, Türkiye'de yıllık beyannameyle
bildirilen kontrol edilen yabancı kurum kârı üzerinden hesaplanacak
gelir vergisinden mahsup edilebilir. Mahsup edilecek vergi, kontrol
edilen yabancı kurumun bu ödemelerden kaynaklanan kazancına isabet
eden gelir vergisinden fazla olamaz."
MADDE 9- 193 sayılı Kanunun 123 üncü maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"Kontrol edilen
yabancı kurumlara ilişkin hükümlerin uygulandığı durumlarda,
yurt dışı iştirakin toplam vergi yükünün hesabında esas alınan vergiler,
ödenmiş olmaları şartıyla, Türkiye'de vergilendirilecek kontrol
edilen yabancı kurum kârları üzerinden hesaplanan gelir vergisinden
mahsup edilebilir."
MADDE 10- 193 sayılı Kanunun 92 nci maddesinde yer alan
"Mart ayının onbeşinci günü akşamına kadar," ibaresi "Mart ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar," olarak, "Şubat ayının
onbeşinci günü akşamına kadar," ibaresi "Şubat ayının başından
yirmibeşinci günü akşamına kadar,"
olarak, 98 inci maddesinde yer alan
"ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar," ibaresi
"ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar," olarak, "Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının
yirminci günü akşamına kadar" ibaresi "Ocak, Nisan, Temmuz
ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadar" olarak, mükerrer
120 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "geçici verginin
beyan süresini üç aylık dönemi izleyen ikinci ayın onuncu," ibaresi
"geçici verginin beyan süresini üç aylık dönemi izleyen ikinci
ayın ondördüncü," ve üçüncü fıkrasında yer alan "dönemi izleyen
ikinci ayın onuncu günü akşamına kadar" ibaresi "dönemi izleyen
ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar" olarak, geçici 67
nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının yedinci paragrafındaki
"dönemini izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar" ibaresi
"dönemini izleyen ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar",
(14) numaralı fıkrasında yer alan "2006 yılında" ibaresi
"31/12/2008 tarihine kadar" olarak; ayrıca, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 41
inci maddesinde yer alan "yirminci günü" ibaresi "yirmidördüncü
günü" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 11- 193 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
71- Bu Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6)
numaralı bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70 inci maddenin
birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan
ve 1/1/2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usûlde vergilendirilen
çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil)
ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde
dört yıllık süre esas alınır."
MADDE 12- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"c) Altın, gümüş,
platin arama, işletme, zenginleştirme, rafinaj ve Türk Petrol Kanunu
hükümlerine göre petrol arama faaliyetlerine ilişkin olmak üzere,
bu faaliyetleri yürütenlere yapılan teslim ve hizmetler ile aynı
Kanun hükümlerine göre boru hattıyla taşımacılık yapanlara bu
hatların inşa ve modernizasyonuna ilişkin yapılan teslim ve hizmetler,"
MADDE 13- 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı
fıkrasının (b) bendinde yer alan "Üniversite ve yüksekokullar
ile 8.6.1965 tarihli ve 625 sayılı Kanun hükümlerine tâbi özel okullar
tarafından ilgili dönemdeki kapasitelerinin % 10 unu" ibaresi
"8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Kanun hükümlerine tâbi özel okullar
tarafından ilgili dönemdeki kapasitelerinin % 10'unu, üniversite
ve yüksekokullarda ise % 50'sini" şeklinde; (4) numaralı fıkrasının
(o) bendinde yer alan "işlemlerine konu mallar" ibaresinin "işlemlerine konu mallar
ile transit rejim kapsamında işlem gören mallar" şeklinde; aynı
fıkranın (r) bendi aşağıdaki şekilde; 29 uncu maddesinin (2) numaralı
fıkrasındaki "işletmelerden" ibaresi ise "işletmeler
ile organize sanayi bölgelerinden" şeklinde değiştirilmiştir.
"r) Kurumların
aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde,
en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin
satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara
borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul
ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar
dahil) bankalara devir ve teslimleri.
İstisna kapsamındaki
kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde
bulundurdukları gayrimenkul ve iştirak hisselerinin teslimleri
istisna kapsamı dışındadır.
İstisna kapsamında
teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı
döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi,
teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi
matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınır."
MADDE 14- 6/6/2002 tarihli ve
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin
87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan "- Diğerleri" ibaresinden
önce, vergi oranı % 10 olmak üzere "- Motor silindir hacmi 3200
cm³'ü geçmeyen sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanlar" ibaresi
eklenmiş ve (III) sayılı listenin (B) cetvelinin "Asgari Maktu
Vergi Tutarı" sütununda yer alan "0,0600" tutarları
"0,0700" olarak değiştirilmiştir.
MADDE 15- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun
"I. Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün (A) fıkrasına aşağıdaki (6) numaralı
bent ile (2) sayılı tablonun "III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle
ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne aşağıdaki (9) numaralı
fıkra eklenmiştir.
"6. İkinci el araç
satış sözleşmeleri (Binde 1,5)"
"9. 3285 sayılı
Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca düzenlenen menşe şahadetnameleri."
MADDE 16 - 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun
123 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına "nev'i değişiklikleri nedeniyle
yapılacak işlemler ile" ibaresinden sonra gelmek üzere "Esnaf
ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler
ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve
Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak
krediler için verilecek kefaletler dahil)" ibaresi eklenmiş,
Kanuna ekli (4) sayılı tarifenin "I- Tapu İşlemleri" bölümünün
(20) numaralı fıkrasının (d) bendindeki parantez içi hüküm
"(Bu bedel, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulun emlak vergisi
değerinin yarısından az, iki katından çok olamaz)" şeklinde değiştirilmiş,
ekli (8) sayılı tarifenin "XI- Finansal Faaliyet Harçları"
başlıklı bölümünün (7) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde
yer alan tutarlar aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir.
"a)
Yetkili müesseseler (döviz büfeleri) kuruluş izin belgeleri (her
yıl için) (11.220.-YTL)
b) Yetkili müesseselerin
(döviz büfeleri) açacakları şubeler için düzenlenen belgeler
(5.610.-YTL)"
MADDE 17- 13/07/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri
Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine
"ikramiyeleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile
Merkez Bankasınca ihraç edilen likidite senetlerinden elde edilen
faiz gelirleri," ibaresi eklenmiş, 31 inci maddesinin dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki
fıkra eklenmiş; 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"bankalar arası kambiyo muamelelerinde" ibaresi "kambiyo
muamelelerinde" şeklinde değiştirilmiştir.
"Sigorta şirketleri,
iptal ettikleri sigorta muamelelerine ilişkin vergileri (yalnızca
iptal tarihinden sonraki döneme ait olan kısmı), iptalin gerçekleştiği
dönemde hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisinden indirebilirler.
Bu dönemde indirilemeyen vergiler, sonraki dönem beyannamelerinde
indirim konusu yapılabilir."
"Maliye Bakanlığı,
bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye
yetkilidir."
MADDE 18- 5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin (g) bendi
aşağıdaki şekilde, 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"bu işlemlere ilişkin olarak yaratılan ihtilaflarla ilgili
yargı mercileri nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak" ibaresi
"bu işlemler ile diğer işlemlerinden dolayı idarî yargı mercileri
nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler nezdinde
talep ve savunmalarda bulunmak" şeklinde değiştirilmiş ve 33
üncü maddesine "Başkanlığın görev alanına giren konularda"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Maliye Bakanlığına yapılmış
olan atıflar Gelir İdaresi Başkanlığına" ibaresi eklenmiştir.
"g) İşlem ve eylemlerinden
dolayı idarî yargı mercilerinde yaratılan ihtilaflarla ilgili
olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak, gerektiğinde
itiraz, temyiz ve tashihi karar yoluna gitmek; temyiz yoluna gidilip
gidilmeyeceği hususunda taşra teşkilâtına muvafakat vermek;
şikâyet başvurularını karara bağlamak; uygulamada ortaya çıkan
ihtilafların en aza indirilmesine ve uygulama birliğinin sağlanmasına
yönelik tedbirleri almak."
MADDE 19- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa
28 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
"Beyanname verme
ve ödeme sürelerinde yetki
MÜKERRER MADDE 28- Maliye
Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, beyannamelerin verilme ve
ödeme sürelerinin son gününü, kanunî süresinden itibaren bir ayı
geçmeyecek şekilde yeniden belirlemeye yetkilidir."
MADDE 20- 213 sayılı Kanunun 120 nci maddesinin sonuna
aşağıdaki fıkra, 353 üncü maddesinin (3) numaralı bendinin ikinci
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş; 367 nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "defterdarlığın veya
gelirler bölge müdürlüğünün" ibaresi "vergi dairesi başkanlığının
veya defterdarlığın" şeklinde, 377 nci maddesinin dördüncü ve
beşinci fıkraları ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu Kanunun 4 üncü
maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak
faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında düzeltme yetkisi
vergi dairesi başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup
müdürlerine ve/veya müdürlere devredebilir."
"Maliye Bakanlığı
Gelir İdaresi Başkanlığı, söz konusu tespiti vergi incelemesine
yetkili olmayanlara da yaptırmaya yetkilidir."
"Vergi dairesi
başkanlıkları ile vergi daireleri, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi
Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi
Başkanlığının (İl özel idareleri ile belediyeler, valilerin) muvafakatını
almadan vergi mahkemesi kararları aleyhine temyiz yoluna gidemezler.
Gelir İdaresi Başkanlığı,
tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme
yetkisini vergi dairesi müdürlüklerinin taraf bulunduğu davalar
için vergi dairesi başkanlıklarına ve/veya defterdarlıklara devredebilir."
MADDE 21- 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 17 nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "vergi dairesi müdürünün yazılı isteği üzerine defterdar,"
ibaresi "vergi dairesi müdürünün (5345 sayılı Kanun uyarınca
vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen
vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün)
yazılı talebi üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı,"
şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasında yer alan "müdürü"
ibaresinden sonra gelmek üzere fıkraya "(5345 sayılı Kanun uyarınca
vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen
vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürü ve/veya müdür)"
ibaresi eklenmiş, 90 ıncı maddesinde yer alan "gayrimenkulün
bulunduğu yer tapu sicil muhafızından teşekkül eder." ibaresi
"gayrimenkulün bulunduğu yer tapu sicil muhafızı veya tevkil
edeceği zattan teşekkül eder" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 22- Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı mükelleflerinden
tahsil edilen gelirlerden, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun 23 üncü maddesinin (b) bendi gereğince büyükşehir
belediyelerine ayrılması gereken payın hesaplanmasında yeni
bir düzenleme yapılıncaya kadar; bu mükelleflerin, kanunî veya iş
merkezlerinin bulunduğu büyükşehir belediyesi, şubeleri nedeniyle
mükellefiyeti bulunanlarda, şube tarafından beyan edilen ve şube
adına ödemesi yapılan vergi gelirlerini kapsamak şartıyla, şubenin
mükellefiyetinin bulunduğu büyükşehir belediyesi esas alınır. Gelir
İdaresi Başkanlığının kuruluşuna ilişkin 5/5/2005 tarihli ve 5345
sayılı Kanunun 23 üncü maddesi uyarınca şube mükellefiyetinin
değiştirilmesi halinde de bu madde hükmüne göre işlem yapılır. Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
MADDE 23- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun
10 uncu maddesinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Kurum, dördüncü
fıkranın; (c) bendi ile ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının
uygun görüşünü alarak sosyal güvenlik prim borcunun kapsamı ve tutarını;
(d) bendi ile ilgili olarak, Gelir İdaresi Başkanlığının uygun görüşünü
alarak vergi borcu kapsamına girecek vergileri; tür ve tutar itibariyle
belirlemeye yetkilidir.
Bu madde kapsamında
istenen belgelerden hangilerinin taahhütname olarak sunulabileceği
Kurum tarafından belirlenir. Gerçeğe aykırı hususlar içeren taahhütname
sunulması veya ihale üzerinde kalan istekli tarafından taahhüt
altına alınan durumu tevsik eden belgelerin sözleşme imzalanmadan
önce verilmemesi halinde bu durumda olanlar ihale dışı bırakılarak
geçici teminatları gelir kaydedilir."
MADDE 24- 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun;
A) 3 üncü ve 4 üncü
maddelerinin birinci fıkralarının (a) bentlerinde geçen
"otuz" ibareleri "on" olarak, (b) bentleri ise
"1.4.2005 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinden asgarî on işçi çalıştıranların iş yerlerinde
fiilen çalışan işçilerin," şeklinde,
B) 5 inci maddesi
"Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
belirtilen illerde en az on kişilik istihdam öngören yatırımlara
girişen gerçek veya tüzel kişiler lehine; Hazineye, özel bütçeli
kuruluşlara, il özel idarelerine veya belediyelere ait arazi veya
arsaların üzerinde kırkdokuz yıl süreli bağımsız ve sürekli nitelikli
bedelsiz irtifak hakkı tesis edilebilir. Bu taşınmazlar üzerindeki
kamuya ait ve ihtiyaç dışı bina ve müştemilat ile üzerinde henüz faaliyete
geçmemiş yatırım bulunan arazi veya arsalar da bu kapsamda değerlendirilir.
Ancak, talep edilen taşınmazın bulunduğu ilçenin mülkî sınırları
içinde organize sanayi veya endüstri bölgesi bulunması halinde,
bu bölgelerde yer alabilecek yatırımlar için tahsis edilecek boş
parsel bulunmaması şartı aranır.
31/8/1956 tarihli ve
6831 sayılı Orman Kanununa tâbi alanlar hariç olmak üzere, Devletin
hüküm ve tasarrufu altında bulunması nedeniyle irtifak hakkı tesis
edilemeyen taşınmazlar üzerinde ise kırk dokuz yıl süreli bedelsiz
kullanma izni verilebilir. Bu Kanunun 2 nci maddesinin (a) bendi kapsamı dışında kalan kalkınmada öncelikli
yörelerdeki diğer illerde (Gökçeada, Bozcaada hariç) bedelsiz yatırım
yeri tahsisine ilişkin olarak, 5 inci maddenin 31/12/2006 tarihinde
yürürlükte olan hükümleri uygulanır.
İrtifak hakkı tesis
edilecek veya kullanma izni verilecek taşınmazlardan imar planı
bulunmayanların planları ile uygulama projeleri, bedelsiz olarak
verilen ön izin süresi içinde yapılır.
İstihdam edilecek işçi sayısına, yatırım konusu işletmenin
faaliyete geçtiği tarihten itibaren beş yıl süreyle uyulması zorunludur.
Yatırımcı tarafından,
mücbir sebepler hariç öngörülen sürede yatırımın en az yüzde ellisinin tamamlanmadığının veya taşınmazın
üzerine yatırıma başlama tarihinden itibaren bir yıl içinde herhangi
bir yatırım yapılmadığının ya da işletmeye geçtikten sonra faaliyetin
sona erdirildiğinin tespiti, irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmesinin
ağır şekilde ihlali sayılır ve bu durumda herhangi bir yargı kararı
aranmaksızın irtifak hakkı veya kullanma izni iptal edilerek taşınmaz
üzerindeki muhdesat, zemin maliki idareye intikal eder. Bu durumda
ilgili idarenin talebi üzerine irtifak hakkı tapu idarelerince
re'sen terkin edilir ve taşınmazın carî yıl proje maliyet bedelinin
yüzde biri oranında tazminat alınır.
Yatırımcı tarafından,
mücbir sebepler hariç öngörülen sürede yatırımın en az yüzde ellisinin
gerçekleştirilmesine rağmen yatırımın tamamlanmaması veya öngörülen
istihdam sayısına yüzde onu aşan oranda uyulmaması halinde ise bedelsiz
olarak tesis edilmiş irtifak hakkı veya verilen kullanma izni, bedelliye
dönüştürülür. Bu durumda yıllık irtifak hakkı veya kullanma izni
bedeli, yatırımın carî yıl proje maliyet bedelinin binde beşidir.
Bedelsiz irtifak hakkı
veya kullanma iznine konu taşınmazların üzerinde gerçekleştirilecek
yatırımın toplam tutarı, bu taşınmazların maliki idarelerce takdir
edilecek rayiç değerinin üç katından az olamaz.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir." şeklinde,
C) 6 ncı maddesinin
birinci ve ikinci fıkraları birleştirilerek, "31.12.2008 tarihine
kadar uygulanmak üzere 2 nci maddenin (a) bendi kapsamındaki illerde,
1.4.2005 tarihinden itibaren faaliyete geçen ve asgarî on işçi çalıştıran
işletmeler ile 1.4.2005 tarihinden önce faaliyete geçmiş ve asgarî
on işçi çalıştıran işletmelerden; fiilen ve sürekli olarak hayvancılık
(su ürünleri yetiştiriciliği ve tavukçuluk dahil), organik ve biyoteknolojik
tarım, kültür mantarı yetiştiriciliği ve kompostu, seracılık,
sertifikalı tohumculuk ve soğuk hava deposu ile imalât sanayi, madencilik,
turizm konaklama tesisi, eğitim veya sağlık alanlarında faaliyette
bulunanların elektrik enerjisi giderlerinin yüzde yirmisi Hazinece
karşılanır. Bu orana; 1.4.2005 tarihinden sonra faaliyete geçen işletmelerde
asgarî sayıdan sonraki her bir işçi için, 1.4.2005 tarihinden önce faaliyete
geçmiş işletmelerde ise bu tarihten sonra işe başlayan ve asgarî işçi
sayısından sonraki her
bir işçi için 0,5 puan eklenir. Hazinece karşılanacak
oran, organize sanayi veya endüstri bölgelerinde faaliyette bulunan
işletmeler için yüzde elliyi, diğer alanlarda faaliyette bulunan
işletmeler için yüzde kırkı geçemez." şeklinde,
değiştirilmiştir.
D) 5084 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 2-
Bu Kanunun 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddelerinde yer alan destek ve teşviklerden,
bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren 5 yıl süreyle, bu maddelerdeki
şartları taşımaları kaydıyla Gökçeada ve Bozcaada'daki işletmeler
de yararlanır."
MADDE 25- 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun
26 ncı maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri
uyarınca tahsil edilen ticaret sicili harçlarının red ve iadeler
düşüldükten sonra kalan tutarının yüzde 25'i ilgili odaya gelir
kaydedilmek üzere aktarılır."
MADDE 26- 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun
180 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde geçen "yüzde
üçü" ibareleri "yüzde ikisi"
şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin sonuna aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Maliye Bakanlığınca
iki yıl öncesine ait kesin hesap sonuçlarına göre tespit edilen toplam
tutarlar esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (1), (2) ve
(3) sayılı tarifelere göre alınan harçların yüzde biri ile idarî nitelikteki
para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının yüzde biri; her
yıl Mart ayının sonuna kadar Türkiye Barolar Birliği adına açılan
hesaba aktarılır ve zorunlu müdafi ve vekil görevlendirme ile ilgili
carî giderler bu hesaptan ödenir. Bu hesap, münhasıran zorunlu müdafi
ve vekil görevlendirme ile ilgili carî giderler için kullanılır ve
yılı içinde harcanmayan paralar, ertesi yıla aynen aktarılır. Bu
paraların barolar arasındaki dağıtımı, harcanması ve bu hizmet
için çalıştırılacak personele ilişkin hususlar, Maliye Bakanlığının
görüşü alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı ile Türkiye Barolar Birliği
tarafından birlikte çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
MADDE 27- 15/11/2000 tarihli ve 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 9-
Türkiye Halk Bankası A.Ş.'nin ödenmiş sermayesini oluşturan hisselerin
9/12/2004 tarihli ve 5274 sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun kapsamında Yeni Türk Lirasına intibakını
sağlamak üzere; ödenmiş sermaye içerisinde Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı dışındaki hissedarlara ait 100 TL itibarî değerli hisse
senetleri; 1 YTL itibarî değerli 1 adet, 500 TL itibarî değerli hisse
senetleri; 1 YTL itibarî değerli 5 adet ve
1 .000 TL itibarî değerli hisse senetleri; 1 YTL itibarî değerli 10
adet hisse senedine tamamlanır. Bu tamamlama işlemi, Banka sermayesi
artırılmaksızın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının hisselerinin
yeteri miktarda devri yoluyla bedelsiz olarak yapılır. Ayrıca,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının farklı itibarî değerlerdeki
hisseleri 1 YTL itibarî değerli hisselere
çevrilir. Bu şekilde yapılacak tamamlama işlemleri, Bankanın
hisse senetleri Pay Defterine işlenir. Türk Ticaret Kanununun nama
yazılı hisse devirlerine ilişkin hükümleri uygulanmaz.
Söz konusu işlemlere
ilişkin olarak yapılacak ana sözleşme değişikliğinde 9/12/2004 tarihli
ve 5274 sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun hükümleri uygulanır ve anılan değişikliğin Ticaret Siciline
tescil ettirilmesini takiben eski hisse senetleri hüküm ifade etmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren azamî iki ay içerisinde,
bu madde kapsamında yapılacak ana sözleşme değişikliği mevcut mevzuat
uyarınca gerçekleştirilir."
MADDE 28- 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması
ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına,
4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 8- A) Kurumdan tesis kurma izni almadan
tütün işlemek ve tütün mamûlleri
ile alkol ve alkollü içkiler üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane
kuranlara, Kurumdan üretim izni almaksızın işyerleri veya ikametgâhlarında
söz konusu maddeleri işleyen ve üretenlere bir yıldan üç yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası verilir. Ancak, işleme
ve üretim için hükmolunacak adlî para cezasının miktarı işlenmiş
tütün veya üretilmiş tütün mamûlleri ile alkol ve alkollü içkilerin
piyasa satış fiyatının on katı tutarından
az olamaz. Bu hüküm 6 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasına aykırı
hareket edenler hakkında da uygulanır.
Tütün mamûlleri, alkol
ve alkollü içkilerin ambalajlarına uygulanan bandrol, etiket, hologram,
pul, damga veya benzeri işaretleri taklit eden, bunların taklit olduğunu
bilerek kullanan, nakleden, bulunduranlarla, bunların taklit olmayanlarını
ilgili mevzuatta belirlenen şekilde temin etmesine rağmen belirlenen
ürünlerde kullanmaksızın bedelli veya bedelsiz olarak başkalarına
verenler, bu işaretleri alma ve kullanma hakkı olmadığı halde sahte
belgelerle veya herhangi bir şekilde ilgili kurum veya kuruluşları
yanıltarak temin edenler ve piyasaya bu işaretleri taşımayan ürünleri
arz eden ya da satmak amacıyla elinde bulunduranlar hakkında bir yıldan
üç yıla kadar hapis ve bin günden beşbin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur.
Dağıtım ve satış belgesi
almadan satış yapanların ellerindeki ürünlere el konulmakla birlikte,
toptan satış ve dağıtım yapanlara beşyüz güne kadar, perakende satış
yapanlara ikiyüz güne kadar adlî para cezası verilir. Ancak, verilecek
adlî para cezasının miktarı el konulan ürünlerin piyasa satış fiyatının on katından az
olamaz. El konulan ürünlerle ilgili yapılacak işlemlerin usûl ve
esasları Kurum tarafından belirlenir.
B) Bu Kanun hükümleri
ile Kurumun genel ve düzenleyici işlem ve kararlarına, ilgili diğer
mevzuatla belirlenen idarî ve teknik düzenlemelere aykılığın saptanması
halinde Kurulca;
a) Tütün, tütüm
mamûlleri, alkol ve alkollü içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten,
ithal eden, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bunların
her türlü birliklerinin, Kurumun görev alanı ile ilgili konularda
görevlendirilen Kurum yetkililerinin talep ettikleri her türlü
bilgi ve belgeyi ve numuneleri belirlenen süre içerisinde tam ve
doğru olarak vermemeleri, gerekli tesis ve yerleri incelemeye açmamaları
ve durumu tespit eden tutanakları imzalamamaları halinde beşbin
Yeni Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
b) Sarmalık kıyılmış
tütün mamûlünü birim ambalajı içerisinde,
tütün miktarı ile orantılı miktarda yaprak sigara kâğıdı veya makaron
bulundurulmadan ve Kurumca belirlenen usûl ve esaslara uyulmadan
piyasaya arz edenlere ikibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
c) Tütün piyasasında
ilgili mevzuata uymayarak piyasayı bozucu faaliyetlerde bulunanlar
ile yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile yapılan
alım-satım kapsamındaki yükümlülüklerini süresi içinde yerine
getirmeyenlere her bir eylem için beşbin Yeni Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
d) Tütün mamûlleri piyasasında
faaliyet gösteren üretici ve ithalatçı firmaların, Kurumca belirlenen
usûl ve esaslara uymadan veya izin
almadan ve/veya güncelleme yapmadan ürettikleri veya ithal ettikleri
ürünlerin standardına etkisi olabilecek girdilerde ve piyasaya
arz ambalajına ilişkin herhangi bir değişiklik yapmaları ve ürünleri
piyasaya arz etmeleri halinde onbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
e) Tütün, tütün
mamûlleri, alkol ve alkollü içkiler piyasasında faaliyet gösteren
üretici ve ithalatçı firmaların, Kurumca talep edildiği halde ticarî
faaliyetini gösterir satış ve faaliyet raporlarını vermemeleri
halinde, onbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
f) İşleyici ve üretici
firmaların, Kuruma karşı yükümlülüklerini yerine getirmeden faaliyetlerini
sona erdirmesi halinde yirmibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası
verilir.
g) Kurumdan izin alınmaksızın
işleme ve üretim tesislerinin kuruluş yerinin değiştirilmesi,
kurulu makinelerinin ülke içerisinde kısmen veya tamamen aynı
firma tarafından kurulacak yeni veya eski bir fabrikaya nakli,
başka bir firmaya devri veya ülke dışına çıkarılması halinde yirmibin
Yeni Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
h) Kurumdan proje tadilat
izni alınmaksızın işleme veya üretim tesisinde değişiklik yapılması
halinde onbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
ı) Toptan ve perakende
tütün mamûlü, alkol ve alkollü içki dağıtıcı ve satıcıları ile açık
içki satıcılarının kaçak veya sahte ürün bulundurmaları, ürünleri
Kurumdan ve/veya il özel idarelerinden izin ve yetki almamış kişilerden
almaları veya bu kişilere satmaları veya yetkilendirme belgesinde
belirtilen işyeri veya dağıtım alanları dışında dağıtım ve satış
yapmaları halinde her bir eylem için bin Yeni Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
i) Perakende satıcıların,
yetkili olmadığı halde açık olarak içki satışı veya sunumu yapmaları
veya piyasaya arz ambalajında satışa sunulan tütün mamûlleri ile
alkol ve alkollü içkileri ambalajını bozarak veya bölerek satmaları
halinde beşyüz Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) 18 yaşını doldurmamış
kimselere tütün mamûlleri ve alkollü içki sattıkları tespit edilenlere bin Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
k) Üretici, ithalatçı,
dağıtıcı, toptan ve perakende satıcılardan, tütün mamûlleri ve alkollü
içkilerin satış yerlerinde raf, stand ve benzeri teşhir ünitelerinde
haksız rekabet yaratmayacak, reklam ve tanıtıma ilişkin mevzuata
aykırı olmayacak şekilde aynı konumda ve aynı ambalaj kategorisinde
yerleştirilmesini teminen Kurumca yapılan düzenlemelere uymadığı
tespit edilenlere ve otomatik satış makinesi ile satış yapanlara
bin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
l) Yukarıda sayılan
haller dışında bu Kanun kapsamında verilen yetkilendirme belgelerinde
belirtilen şartlara uyulmadan faaliyet gösterildiğinin veya Kurumca
yapılan düzenlemelere aykırı hareket edildiğinin tespiti halinde,
ilgili gerçek ve tüzel kişiler uyarılmakla birlikte aykırılığın
giderilmesi için altı aya kadar süre verilir. Verilen süre sonunda
aykırılığın devam etmesi veya süre verilse dahi aykırılığın giderilmesinin
mümkün olmadığı hallerde, fiilin niteliğine göre bin Yeni Türk Lirasından
beşbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası uygulanır.
İdarî para cezasını
gerektiren fiillerin tekrarlanması hallerinde para cezaları,
her defasında bir önceki cezanın iki katı oranında artırılarak uygulanır.
Bu cezaların verildiği tarihten itibaren iki yıl içinde idarî para
cezası verilmesini gerektiren aynı fiil işlenmediği takdirde
önceki cezalar tekrarda esas alınmaz. Ancak bu maddenin (f), (g) ve
(h) bentlerinde sayılan ihlaller nedeniyle verilecek para cezası
Kuruma bildirilen son satış raporunda belirtilen ürün miktarının
piyasa satış fiyatından az olamaz; (a), (c), (i), (j), (k) ve (l) bentlerinde
sayılan ihlallerin tekrarı halinde ise fiilin ağırlığına göre
idarî para cezası uygulanmaksızın yetkilendirme belgelerinin iptaline,
(d) bendinde sayılan ihlallerde bir yıla kadar faaliyetin durdurulmasına
karar verilebilir. Satış belgesi iptal edilen satıcıların kendileri
adına ya da aynı işyerinde aynı ticaret unvanı ile faaliyette bulunulması
veya işyerinin aynı gerçek veya tüzel kişilerce işletilmesi halinde,
söz konusu işyerinde satıcılık yapmak üzere başkaları adına iki
yıl süreyle yeni belge başvurusunda bulunulamaz.
İdarî para cezaları,
bu Kanuna aykırı hareket eden tarafların herbirine ayrı ayrı uygulanır.
Bu Kanun gereğince para cezasını gerektiren fiillerin Türk Ceza
Kanunu veya ceza hükmü içeren diğer kanunlarda suç sayılması, söz
konusu para cezalarının ve diğer idarî yaptırımların uygulanmasına
engel olmaz.
Bu Kanundaki cezaları
gerektiren fiillerin birden fazla olması halinde ve aralarında
bağlantı olması durumunda en yüksek cezayı gerektirecek fiilin
cezası; bağlantı bulunmaması halinde ise herbirinin cezası ayrı
ayrı uygulanır.
3/1/2002 tarihli ve
4733 sayılı, 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı, 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı kanunlara
karşı gelmekten mahkûmiyeti olanlar ile konuya ilişkin mevzuatın ihlali
nedeni ile iki defadan fazla aynı suçtan dolayı ön ödemede bulunarak,
haklarında iki defadan fazla ön ödeme kapsamında karar verilmiş olanlara bir daha satış
ve/veya uygunluk belgesi verilmez.
Bu maddede perakende
satıcılar hakkında yer alan idarî para cezaları ve diğer yaptırımlar
Kurumca belirlenen usûl ve esaslar dahilinde il özel idarelerince
uygulanır.
İdarî para cezalarının
takip ve tahsilinde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
hükümleri uygulanır."
MADDE 29- 17/9/2004 tarihli ve 5234 sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici
1 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Aylık gayrisafî
hasılattan irat kaydedilecek oranı, döner sermayeler itibariyle
%1'e kadar indirmeye Maliye Bakanı yetkilidir."
MADDE 30- 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar
Meslek Kuruluşları Kanununun 69 uncu maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Alınan bu harcın
red ve iadeler düşüldükten sonra kalan tutarının yüzde 25'i ilgili
birliğe gelir kaydedilmek üzere aktarılır."
MADDE 31- 2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 8 inci maddesine birinci
cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
"Meslek yüksekokullarının
Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek uzmanlık alanlarına
açıktan ya da naklen atanacak öğretim görevlileri merkezi sınavdan
muaftır. Bu statüde meslek yüksekokullarına atananlar, meslek yüksekokullarının
uzmanlık alanları dışındaki üniversitelerin ya da yüksek teknoloji
enstitülerinin bir birimine görevlendirilemez ve atanamazlar."
MADDE 32- 193 sayılı Kanunun mükerrer 121 inci maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- 23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6/12/2006 tarihli
ve 5560 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile değişmeden önceki 13 üncü
maddesine göre, 19/12/2006 tarihine kadar Ceza Muhakemesi Kanunu
gereğince Baro tarafından müdafi ve vekil olarak görevlendirilen
avukatlara ödenmesi gereken ücret karşılığı tutarın kalan kısmı,
ilgililere ödenmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesine aktarılacak
ödenekten tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir. Ödemelere ilişkin
usûl ve esaslar Adalet ve Maliye Bakanlıkları ile Türkiye Barolar
Birliğince birlikte belirlenir.
GEÇİCİ MADDE 2- Ücretlilerin
2006 yılına ilişkin olarak 2007 yılında ödeyecekleri gelir
vergisinden mahsup edilecek vergi indirimiyle ilgili işlemler,
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan
mükerrer 121 inci maddesi hükümlerine göre sonuçlandırılır.
GEÇİCİ MADDE 3- 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik
Kurumu Kanunu ile Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen Emekli Sandığı
Genel Müdürlüğü, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı ve Bağ-Kur Genel
Müdürlüğü ile 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Kanun kapsamında bulunanlar
için Sağlık Bakanlığına bağlı tüm sağlık kurum ve kuruluşlarından
31/12/2006 tarihine kadar alınan tedavi hizmetleri karşılığı tutarlar
ile 2006 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı döner sermaye işletmelerinin
aylık gayrisafî hasılatından genel bütçeye ödenmesi gereken tutarlara
ilişkin olarak mahsuplaşmaya, alacaktan vazgeçmeye ve gerektiğinde
terkin suretiyle uzlaşmaya Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı ve Sağlık Bakanı müştereken yetkilidir. Bu konuda gerekli
her türlü düzenleyici işlemleri yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
Üniversite hastanelerinin
Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen kurumlara 31/12/2006 tarihine
kadar verilen tedavi hizmetleri karşılığı düzenledikleri fatura
bedellerinden mahsuben yapılan ödemelerden sonra kalan tutarın %
80'i, incelemesi devam eden veya incelemesi tamamlanmış ancak mutabakatı
sağlanamamış fatura bedellerinin % 6'sı ve varsa yapılan diğer
ödemeler düşüldükten sonra kalan tutarın tamamı ödenir. Bu ödemeler
yapıldıktan sonra kalan tutarlar terkin edilir ve terkin edilen kısım
için herhangi bir alacak ve hak talebinde bulunulamaz. Bu konuda gerekli
her türlü düzenleyici işlemleri yapmaya Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı yetkilidir.
Yukarıda sayılan kurumlar
ile 3816 sayılı Kanun kapsamında bulunanlara ilişkin olarak üniversiteler
ile Sağlık Bakanlığına bağlı tüm sağlık kurum ve kuruluşlarınca
31/12/2006 tarihine kadar alınan tedavi hizmetleri karşılığı düzenlenen
faturalar ve ekleri, birinci fıkradaki usûle göre uzlaşma gerçekleştikten
sonra kontrol edilip edilmediğine bakılmaksızın imha edilir.
MADDE 33- Bu Kanunun;
a) 3, 4, 5, 8 ve 9 uncu
maddeleri; 10 uncu maddesinin, 193 sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesinin (14) numaralı
fıkrasına ilişkin değişiklik hükmü, 11, 25, 26, 29, 30, 31 ve 32 nci
maddeleri ile geçici 2 nci ve geçici 3 üncü maddeleri 1/1/2007 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 2 nci maddesi,
1/1/2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak
üzere yayımı tarihinde,
c) 13 üncü maddesi
ile 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının
(b) bendinde yapılan değişiklik hükmü, 17 nci maddesinin 6802 sayılı
Kanunun 31 inci maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin hükümleri
ve 24 üncü maddesi yayımını izleyen aybaşında,
ç) 16 ncı maddesi ile
492 sayılı Kanuna ekli (8) sayılı tarifenin "XI-Finansal Faaliyet
Harçları" başlıklı bölümünün (7) numaralı fıkrasına ilişkin
hükümleri 1/1/2008 tarihinde,
d) Diğer maddeleri
yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 34- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN
MADDE 32- Bu Kanunun;
a) 3, 4, 5, 8 ve 9 uncu
maddeleri; 10 uncu maddesinin, 193 sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesinin (14) numaralı
fıkrasına ilişkin değişiklik hükmü, 11, 25, 26, 28, 29, 30 ve 31 inci
maddeleri ile geçici 2 nci ve geçici 3 üncü maddeleri 1/1/2007 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 2 nci maddesi,
1/1/2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak
üzere yayımı tarihinde,
c) 13 üncü maddesi
ile 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının
(b) bendinde yapılan değişiklik hükmü, 17 nci maddesinin 6802 sayılı
Kanunun 31 inci maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin hükümleri
ve 24 üncü maddesi yayımını izleyen aybaşında,
ç) 16 ncı maddesi ile
492 sayılı Kanuna ekli (8) sayılı tarifenin "XI-Finansal Faaliyet
Harçları" başlıklı bölümünün (7) numaralı fıkrasına ilişkin
hükümleri 1/1/2008 tarihinde,
d) Diğer maddeleri
yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.