Dö­nem: 22                                                                           Ya­sa­ma Yı­lı: 5

 

TBMM                                                        (S. Sa­yı­sı: 1313)

 

23.11.2006 Ta­rih­li ve 5557 Sa­yı­lı Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Ta­rım, Orman ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu

Ra­po­ru (1/1278)

 

                         

(Not: Ka­nun, Baş­kan­lık­ça Ana­ya­sa ile Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri ko­mis­yon­la­rı­na ha­va­le edil­miş­tir.)

 

                                      

T.C.

 

 

Cumhurbaşkanlığı

Sayı: B.01.0.KKB.01-18/A-12-2006-863

07 /12/2006

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: 24.11.2006 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-20374/51473 sayılı yazınız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca 23.11.2006 gününde kabul edilen 5557 sayılı "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" incelenmiştir.

Yasa’nın 6. maddesiyle 03.07.2005 günlü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası'na eklenen geçici 3. maddede,

"11/10/2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin istenilen amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir.

Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler, Bakanlığa başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar başvuru sahipleri faaliyetlerine devam ederler. Bu süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulur.

Tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler, ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını değiştirir",

düzenlemesine yer verilmiştir.

Geçici maddenin,

- Birinci fıkrasında, 11.10.2004 gününden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçla kullanıma açılan arazilerin, istenilen amaçla kullanılması için gerekli düzenleme yapılmakta,

- İkinci fıkrasında da, söz konusu arazi ve tesislerin 2 yıl süresince, ruhsat ve izin alınmadan istenilen amaçla kullanılmasının sürdürülmesine olanak sağlanmakta, gerekli ruhsat ve izinlerin alınması için 2 yıl süre tanınmakta, bu süre içinde gerekli izni alamayanların üretim etkinliklerinin durdurulacağı belirtilmektedir.

Geçici maddeyle, özellikle bir yabancı şirket ya da varsa belirli şirketlere ilişkin, tarım arazilerinde kurulu kimi sanayi tesislerine, izin, onay ve ruhsatlarının yargı kararıyla iptal edilip edilmediğine bakılmaksızın üretim etkinliklerini sürdürme olanağı getirilmektedir.

Böylece, izin, onay ya da ruhsatı yargı kararı ile iptal edilerek hukuksal dayanaktan yoksun kalan sanayi tesislerine yasal geçerlilik tanınıp yargı kararları etkisiz kılınmaktadır.

Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Başlangıç bölümünde belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir.

Hukuk devleti, tüm etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan devlettir. Anayasa'nın egemenliği ve bağlayıcılığı yanında yasakoyucunun uymak zorunda bulunduğu ilkeler ve evrensel hukuk kuralları vardır.

Evrensel hukuk ilkelerine göre, yasaların genel, soyut ve nesnel olması, kişiye özgü olmaması gerekmektedir. Yasaların bu ögelere uygun çıkarılması hukuk devleti olabilmenin koşullarındandır. Ayrıca, yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılması da hukukun bilinen ilkesi gereğidir.

Anayasa Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında da vurgulandığı gibi, yasaların genelliği ilkesi, özel, güncel ve geçici bir durumu gözetmeyen, belli bir kişiyi hedef almayan, aynı statüdeki herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılmaktadır.

İncelenen Yasa'nın, özellikle bir yabancı şirketin ya da varsa belirli şirketlerin tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin sorununu çözmek amacı taşıyan 6. maddesindeki düzenleme, yasaların genel, soyut ve nesnel olmasını gerektiren evrensel hukuk kurallarıyla ve Anayasa'nın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Ayrıca, Anayasa'nın,

- 11. maddesinde, Anayasa'nın yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetimi, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu vurgulanmış,

- 138. maddesinde de, yasama ve yürütme organları ile yönetimin, yargı kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ile yönetimin, yargı kararlarını hiçbir biçimde değiştiremeyeceği, bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kurala bağlanmıştır.

Bu kurallar, Anayasa'da hukuk devleti niteliğinin gereği olan hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsendiğini, Anayasa'nın ve yargı kararlarının bağlayıcılığının koruma altına alındığını göstermektedir.

Özellikle bir yabancı şirkete ya da belirli şirketlere ilişkin, izin ya da ruhsatı hukuka aykırı bulunarak yargı kararı ile iptal edilen tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin üretim etkinliklerini sürdürmelerine olanak sağlayan yasa kuralının, hukuk devleti, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü, yargı kararlarının bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır.

İncelenen Yasa'nın 6. maddesinde yer alan düzenlemeye "benzer" bir düzenlemenin, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası'nın geçici 1. maddesinde de yapıldığını belirtmek gerekir.

Ancak, 5403 sayılı Yasa'nın geçici 1. maddesinde, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçla kullanıma açılmış tarım arazilerinin istenilen amaçla kullanılabilmeleri kimi biçimsel ögelerin yanında "tarımsal bütünlüğü bozmamaları" koşuluna bağlanmıştır. Oysa, incelenen Yasa'nın 6. maddesinde, bu "esaslı koşul"a yer verilmediği görülmektedir.

Tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış tarım arazilerinin "tarımsal bütünlüğü bozmamak" koşuluyla tarım dışı amaçla kullanılmalarında kamu yararı açısından önemli bir sakınca bulunmamasına karşılık, tarım arazilerinin "tarımsal bütünlük" aranmadan istenilen amaçlarla kullanılmasına izin verilmesi tarım topraklarının bir daha eski duruma getirilemeyecek ölçüde elden çıkarılması ya da nitelik değiştirmesi gibi sakıncalı sonuçlar yaratacaktır. Bu nedenle, incelenen Yasa kuralının kamu yararıyla da bağdaşmadığı açıktır.

Öte yandan, incelenen Yasa'nın 6. maddesiyle yapılan düzenlemelerle, hukuka aykırı bir etkinliğin 3 yıl süreyle koruma altına alınarak sürdürülmesi sağlanmaktadır.

Oysa, yasalara, ulusal çıkarlara ve kamu yararına aykırı olduğu yargı kararlarıyla hükme bağlanmış, hukuka aykırı bir etkinliğin, ilgili kamu yönetimlerince hiç geciktirilmeden durdurulması hukuk devleti ilkesi ile Anayasa'nın 11. ve 138. maddeleri uyarınca zorunludur.

Ayrıca, Anayasa'nın 10. maddesinde, herkesin, ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu, hiçbir kişi, aile, zümre ya da sınıfa ayrıcalık tanınamayacağı, Devlet organları ve yönetimin tüm işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorunda bulunduğu belirtilmiştir.

İncelenmekte olan Yasa'nın 6. maddesiyle, bir yabancı şirket ya da belirli şirketlerin hukuka aykırı durumları ve etkinlikleri Yasa'nın güvencesi ve koruması altına alınmış olmaktadır ki, böyle bir düzenlemenin "ayrıcalık" tanıma niteliği taşıdığı ve Anayasa'nın 10. maddesine aykırı düştüğü kuşkusuzdur.

Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5557 sayılı "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun", 6. maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89 ve 104. maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.

                                                                                                          Ahmet Necdet SEZER

                                                                                                             Cumhurbaşkanı

 

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu

                                

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

 

 

 

 

 

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu

 

 

 

 

 

 

 

Esas No: 1/1278

 

 

 

 

 

 

 

Karar No: 60

 

 

 

 

 

14/12/2006

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Türkiye Büyük Millet Meclisince görüşülerek kabul edilen ve onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığı Yüce Makamına sunulan 23/11/2006 tarihli ve 5557 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun” 6 ncı maddesi Sayın  Cumhurbaşkanınca Anayasamızın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince yayımlanması kısmen uygun bulunmayarak, bir defa daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına geri gönderilmiştir. Başkanlığınızca, 11/12/2006 tarihinde gerekçeli geri gönderme tezkeresi tali komisyon olarak Anayasa Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilmiştir. Anılan Kanun ile geri gönderme tezkeresi Komisyonumuzun 14/12/2006 tarihli 66 ncı toplantısında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilileri ile konuyla ilgili resmi kurum yetkililerinin ve sivil toplum örgütlerinin katılımlarıyla görüşülmüştür.

Toplantıda öncelikle Tezkere okunmuş, akabinde Tezkere doğrultusunda ve İçtüzüğün 35 inci maddesi uyarınca sadece 6 ncı madde üzerinde görüşme açılması kararı alınmıştır.

6 ncı madde üzerinde yapılan görüşmelerde şu hususlara dikkat çekilmiştir:

Tezkerede, 6 ncı maddenin Anayasamızın 10 uncu maddesine aykırılığı iddia olunmaktadır. Anayasamızın 10 uncu maddesi şu şekildedir: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

Kanunlar geniş normlardır, kanunlarla genel çerçeve belirlenir, genel çerçeve içerisine giren kişiler o kanunun ilgili maddesinden yararlanırlar. Mesela kanun bu haliyle değil de, sadece belli bir ilin arazilerini kapsar şekilde düzenlenmiş olsaydı ya da belli bir firmanın adı anılarak o firmaya yönelik olsaydı ya da sadece yabancı firmalar yararlanır denilseydi eşitliğe aykırılığı iddia edilebilirdi. 6 ncı maddenin birinci cümlesi “11/10/2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin” denilerek bütün araziler kapsama alınmıştır. Dolayısıyla, bu açıdan maddenin Anayasamıza aykırı olduğu söylenemeyecektir.

Tezkerede, 6 ncı maddenin Anayamızın 138 inci maddesine aykırılığı dile getirilmektedir. Anayasamızın 138 inci maddesi şu şekildedir:  Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.

Yasama ve Yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Tezkerede “yargı kararlarını bertaraf etmek” anlamına gelen ifadeler kullanılmaktadır. 6 ncı maddede bir mahkeme kararının uygulanmayacağından ya da bir mahkeme kararına uyulmayacağından söz edilmemektedir. Bu yönden 6 ncı maddenin Anayasamızın 138 inci maddesine aykırılığından söz edilemeyecektir. Ayrıca çıkarılan bir kanunun mahkemelerde görülen davanın konularını kapsamayacağı sonucunu doğuracak bir hüküm Anayasamızda yer almamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi mevcut sorunları çözen bir kurumdur.

Anayasamızın 7 nci maddesinde “Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” hükmü yer almaktadır. Tek yetkili yasama organı, kanun çıkarma yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinindir ve bu yetki devredilmez bir yetkidir. Anayasamızın 87 nci maddesinde “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak” hükmü yer almaktadır. 5557 sayılı Kanun kabul edilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bu görev yerine getirilmiş ve ülkemizde yaklaşık 20.000 kişiyi ilgilendiren sorunun çözümü cihetine gidilmiştir.

Anayasamızın 104 üncü maddesinde, kanunları tekrar görüşmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek yetkisi Sayın Cumhurbaşkanına aittir hükmü yer almaktadır. Bir kanunun yeniden görüşülmek üzere geri gönderilmesi o Kanunun Anayasa’ya aykırılığı manasını taşımayacaktır. Cumhurbaşkanlığı makamının Anayasa’ya aykırılık iddiasının her zaman doğru olduğunun kabul edilmesi, Anayasa Mahkemesine gerek olmadığı sonucunu ortaya çıkaracaktır.

6 ncı maddede 11/10/2004 tarihinin baz alınmasının sebebi; baz alınan tarihten bir gün sonra, 12/10/2004 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesidir. Yeni TCK’nın 184 üncü maddesinde “imar kirliliğine neden olma” şeklinde bir hüküm getirilerek madde kapsamına giren yerlerle ilgili ceza yaptırımı düzenlenmiş olmaktadır. Baz alınan tarihin yeni TCK’nın yürürlük tarihinden sonraki bir tarih olması durumunda aftan söz edilebilecektir.

Yapılan görüşmelerin ardından, 5557 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin Anayasamıza aykırı olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeple 6 ncı madde aynen kabul edilmiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

 

                   

Başkan

Sözcü

Kâtip

 

 

Vahit Kirişci

Ahmet Ertürk

Adem Tatlı

 

Adana

Aydın

Giresun

 

Üye

Üye

Üye

 

Osman Özcan

Mehmet Semerci

Mehmet Ali Suçin

 

Antalya

Aydın

Batman

 

(Muhalefet şerhim ektedir)

(Muhalifim)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Ramazan Kerim Özkan

Ali İhsan Merdanoğlu

Mehmet Işık

 

Burdur

Diyarbakır

Giresun

 

(Muhalifim)

 

(Muhalifim)

 

Üye

Üye

Üye

 

İsmail Soylu

Abdullah Çetinkaya

Selahattin Dağ

 

Hatay

Konya

Mardin

 

Üye

Üye

Üye

 

Ali Er

Fahrettin Üstün

Durdu Mehmet Kastal

 

Mersin

Muğla

Osmaniye

 

 

(Muhalifim, şerh ektedir)

 

 

Üye

Üye

Üye

 

Necati Uzdil

Abdurrahman Müfit Yetkin

Mehmet Vedat Melik

 

Osmaniye

Şanlıurfa

Şanlıurfa

 

(Muhalifim)

 

(Muhalifim)

 

Üye

Üye

Üye

 

Zülfikar İzol

Ahmet Kambur

Maliki Ejder Arvas

 

Şanlıurfa

Tekirdağ

Van

 

 

KAR­ŞI OY YA­ZI­SI

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lun­ca 23.11.2006 gü­nün­de ka­bul edi­len 5557 sa­yı­lı Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nunda de­ği­şik­lik ya­pı­la­rak Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na su­nul­muş­tur.

Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız ya­sa­nın 6. mad­de­si­nin tek­rar gö­rü­şül­mek üze­re Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ia­de et­miş­tir.

Bu mad­dey­le İda­re Mah­ke­me­le­ri­nin ve Da­nış­tay ka­rar­la­rı­nın dev­re dı­şı bı­ra­kı­la­rak bir ne­vi yar­gı­ya mü­da­ha­le ola­rak al­gı­lan­mak­ta yar­gı ka­rar­la­rı et­ki­siz kı­lın­mak is­ten­mek­te­dir. Bu du­rum da Ana­ya­sa­mı­za ay­kı­rı­dır.

Yi­ne bu Ka­nun Ana­ya­sa­nın 44 ve 45 in­ci mad­de­le­rin­de “Dev­le­te ül­ke top­rak­la­rı­nın ko­run­ma­sı” gö­re­vi ve­ril­me­si­ne rağ­men, Dev­le­ti yö­net­mek için se­çi­len­ler­den olu­şan Hü­kü­met ve onun ata­dı­ğı üst dü­zey yö­ne­ti­ci­ler, bu gö­re­vin ge­re­ği­ni yap­mak ye­ri­ne ade­ta ve­rim­li ta­rım ara­zi­le­ri­nin ta­la­nı­na hu­kuk­sal kı­lıf ha­zır­la­ma öde­vini yük­len­miş­tir.

Üs­te­lik; dev­let adı­na Baş­ba­kan­lık bu sü­reç­te ka­mu ya­ra­rı­nı sa­vu­nan si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın so­rum­lu­luk ta­şı­yan ça­ba­la­rı­nı ta­lih­siz bir yak­la­şım­la “ber­ta­raf edil­me­si ge­re­ken olum­suz­luk­lar” ola­rak ni­te­len­dir­mek­te­dir. Bir yan­dan “Bu en­ge­lin aşıl­ma­sı” bir yan­dan da “5403 sa­yı­lı Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­nu­n Ge­çi­ci Mad­de-1’i ile izin­siz ya­tı­rım­lar için ge­ti­ri­len af sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı yö­nün­de de­ğiş­ti­ril­me­si açık­ça bir ya­zı ile em­re­dil­mek­te­dir.

Top­rak var­lık­la­rı­mı­zın an­cak üç­te bi­ri ta­rı­ma uy­gun­dur ve bu ala­nın ­da an­cak üç­te bi­ri ve­rim­li ta­rım ara­zi­si­dir.

Car­gill fir­ma­sı­nın ya­tı­rı­mı­na ola­nak sağ­la­yan İz­nik Gö­lü Çev­re Dü­ze­ni Pla­nı Da­nış­tay 6. Da­ire­si­nin 26.11.2002 ta­rih ve E: 2002/4839, K:2002/5652 ka­ra­rıy­la ip­tal edil­miş ve bu ka­rar İda­ri Da­va Da­ire­le­ri Ge­nel Ku­ru­lun­ca Onay­lan­mış­tır, Plan yar­gı ta­ra­fın­dan ip­tal edil­di­ğin­den, Car­gill fir­ma­sı ya­tı­rı­mı­nın hu­kuk­sal da­ya­na­ğı da or­ta­dan kalk­mış­tır.

Da­nış­ta­yın ke­sin­leş­miş İp­tal Ka­ra­rı­na rağ­men, söz ko­nu­su ya­tı­rı­ma hu­kuk­sal­lık ka­zan­dır­mak ama­cıy­la 4737 sa­yı­lı Özel En­düs­tri Böl­ge­le­ri Ka­nu­nun­da 22.06.2004 ta­rih­li ve 5195 Sa­yı­lı Ka­nun­la ger­çek­leş­ti­ri­len de­ği­şik­lik­le Car­gill fir­ma­sı­nın ya­tı­rım yap­tı­ğı ara­zi Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun 05.07.2005 ta­rih ve 2005/8944 sa­yı­lı ka­ra­rıy­la “Özel En­düs­tri Böl­ge­si” ilan edil­miş­tir.

Bu ka­rar üze­ri­ne açı­lan ye­ni da­va­da; “hu­ku­ka ay­kı­rı­lı­ğı be­lir­len­miş imar plan­la­rı­nın ge­çer­li sa­yıl­ma­sı yo­lun­da yar­gı ka­rar­la­rı­nı et­ki­siz kı­la­cak ya­sal dü­zen­le­me­le­rin de ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı” gi­bi ge­rek­çe­ler­le Da­nış­tay 10. Da­ire­si ta­ra­fın­dan 08.02.2006 ta­ri­hin­de Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı­nın yü­rü­tül­me­si­nin dur­du­rul­ma­sı­na ka­rar ve­ril­miş­tir.

Baş­ba­kan­lık ta­ra­fın­dan Ni­san 2006 ta­ri­hin­de ve 1666/3020 sa­yı­lı ya­zı ile Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na bir ya­zı ya­zı­la­rak Car­gill fir­ma­sı için bir ya­sa­nın çı­ka­rıl­ma­sı ge­rek­ti­ği bu­nun için ­de Ka­nun de­ği­şik­li­ği ile 6 ay da­ha uza­tıl­ma­sı­nın şir­ke­tin izin­le­ri­ni ye­ni­le­ye­bil­me­si­ne imkân ve­re­ce­ği ve böy­le­ce fa­ali­ye­ti­ne de­va­mı­nı sağ­la­ya­bi­le­ce­ği gö­rüş­le­ri Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na ile­til­miş­tir. Bu­nun üze­ri­ne Car­gill fir­ma­sı­nın kur­ta­rıl­ma­sı için bu­lun­du­ğu ilin mil­let­ve­ki­li bu tek­li­fi sun­muş­tur.

Ana­ya­sa­nın 6’ncı mad­de­sin­de di­le ge­ti­ri­len “Ege­men­lik Ka­yıt­sız Şart­sız Mil­le­tin­dir. Türk Mil­le­ti, ege­men­li­ği­ni, Ana­ya­sa­nın koy­du­ğu esas­la­ra gö­re, yet­ki­li or­gan­la­rı eliy­le kul­la­nır,” te­mel il­ke­si­ne rağ­men, Hü­kü­me­tin ve Ko­mis­yo­nun ya­ban­cı bir ku­ru­lu­şun ya­ra­rı için ve o ku­ru­luş­la bir­lik­te huk­uk dı­şı çö­züm ara­ma ça­ba­sı, açık bir Ana­ya­sa İh­la­li gi­ri­şi­mi­dir. Özel şa­hıs ve fir­ma için ka­nun çı­ka­rı­la­maz.

Ay­rı­ca Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız ia­de ge­rek­çe­sin­de be­lir­tti­ği gi­bi Ana­ya­sa’nın 2. mad­de­sin­de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin, baş­lan­gıç bö­lü­mün­de be­lir­ti­len te­mel il­ke­le­re da­ya­nan de­mok­ra­tik, la­ik ve sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti ol­du­ğu be­lir­t­ilmiş­tir.

Hukuk devleti, tüm etkinliklerinde hukuka ve Anayasa’ya uyan devlettir. Anayasa’nın egemenliği ve bağlayıcılığı yanında yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu ilkeler ve evrensel hukuk kuralları vardır.

Evrensel hukuk ilkelerine göre, yasaların genel, soyut ve nesnel olması, kişiye özgü olmaması gerekmektedir. Yasaların bu öğelere uygun çıkarılması hukuk devleti olabilmenin koşullarındandır. Ayrıca Yasaların Kamu yararı amacıyla çıkarılması da hukukun bilinen ilkesi gereğidir.

Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında vurgulandığı gibi, yasaların genelliği ilkesi, özel, güncel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan, aynı statüdeki herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Ayrıca Anayasamızın 11. maddesinde, Anayasanın yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetimi diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu vurgulanmıştır.

Yine Anayasamızın 138. maddesinde de, yasama ve yürütme organları ile yönetimin, yargı kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ile yönetimin yargı kararlarını hiçbir biçimde değiştiremeyeceği, bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği kurala bağlanmıştır.

Yine bu kanun Anayasanın 10. maddesinde, herkesin, ayrım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu, hiçbir kişi, aile, zümre ya da sınıfa ayrıcalık tanınamayacağı, Devlet organları ve yönetimin tüm işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorunda bulunduğu belirtilmiştir.

Kanunun bu şekliyle “ayrıcalık tanıma” niteliği taşıdığı ve Anayasanın 10. maddesine aykırı düştüğü kuşkusuzdur.

Yargı kararları hiçe sayılarak komisyondan çıkarılan kanunun bu şekliyle kişiye özel ve Anayasamızın yukarıda belirttiğimiz aykırılıklarından dolayı muhalifiz.

 

                                      

Fahrettin Üstün

Osman Özcan

 

 

Muğla

Antalya

 

 

ANA­YA­SA­NIN 89 UN­CU VE 104 ÜN­CÜ MAD­DE­LE­Rİ GE­RE­ĞİN­CE CUM­HUR­BAŞ­KA­NIN­CA BİR DA­HA GÖ­RÜ­ŞÜL­MEK

ÜZE­RE GE­Rİ GÖN­DE­Rİ­LEN KA­NUN

TOP­RAK KO­RU­MA VE ARA­Zİ KUL­LA­NI­MI KA­NUN­UNDA DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI

HAK­KIN­DA KA­NUN

 

Ka­nun No. 5557          Ka­bul Ta­ri­hi : 23/11/2006

 

MAD­DE 1- 3/7/2005 ta­rih­li ve 5403 sa­yı­lı Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­ne aşa­ğı­da­ki bent ek­len­miş­tir.

“t) Özel Ara­zi Top­lu­laş­tır­ma­sı: Köy tü­zel ki­şi­li­ği, be­le­di­ye­ler, ko­ope­ra­tif­ler, bir­lik­ler gi­bi tü­zel ki­şi­lik­ler ve­ya ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın, hiz­met ko­nu­la­rı ile il­gi­li ara­zi te­mi­ni­ni de kap­sa­ya­cak şe­kil­de ya­pa­cak­la­rı ara­zi top­lu­laş­tır­ma­sı­nı,”

MAD­DE 2- Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­nun 8 in­ci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

“MAD­DE 8- Ta­rım ara­zi­le­ri; do­ğal özel­lik­le­ri ve ül­ke ta­rı­mın­da­ki öne­mi­ne gö­re, ni­te­lik­le­ri Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen mut­lak ta­rım ara­zi­le­ri, özel ürün ara­zi­le­ri, di­ki­li ta­rım ara­zi­le­ri ve mar­ji­nal ta­rım ara­zi­le­ri ola­rak sı­nıf­lan­dı­rı­lır. Ay­rı­ca Ba­kan­lık ta­rım ara­zi­le­ri­nin ko­run­ma­sı, ge­liş­ti­ril­me­si ve kul­la­nı­mı ile il­gi­li fark­lı sı­nıf­lan­dır­ma­lar ya­pa­bi­lir.

Ta­rım­sal fa­ali­ye­tin eko­no­mik ola­rak ya­pı­la­bil­di­ği en kü­çük ala­na sa­hip ve da­ha faz­la kü­çül­me­me­si ge­re­ken ye­ter bü­yük­lük­te­ki ta­rım­sal ara­zi par­sel bü­yük­lü­ğü, böl­ge ve yö­re­le­rin top­lum­sal, eko­no­mik, eko­lo­jik ve tek­nik özel­lik­le­ri gö­ze­ti­le­rek Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan be­lir­le­nir. Be­lir­le­nen kü­çük­lü­ğe eriş­miş ta­rım­sal ara­zi­ler mi­ras hu­ku­ku ba­kı­mın­dan bö­lü­ne­mez eş­ya ni­te­li­ği­ni ka­zan­mış olur. Ta­rım­sal ara­zi­nin bu ni­te­li­ği ta­pu kü­tü­ğü­ne şerh edi­lir.

Be­lir­le­nen par­sel bü­yük­lü­ğü; mut­lak ta­rım ara­zi­le­ri ve özel ürün ara­zi­le­rin­de 2 hek­tar, di­ki­li ta­rım ara­zi­le­rin­de 0,5 hek­tar, ör­tü al­tı ta­rı­mı ya­pı­lan ara­zi­ler­de 0,3 hek­tar ve mar­ji­nal ta­rım ara­zi­le­rin­de 2 hek­tar­dan kü­çük ola­maz. Ta­rım ara­zi­le­ri bu bü­yük­lük­le­rin al­tın­da if­raz edi­le­mez, bö­lü­ne­mez ve­ya kü­çük par­sel­le­re ay­rı­la­maz. An­cak çay, fın­dık, zey­tin gi­bi özel ik­lim ve top­rak is­tek­le­ri olan bit­ki­le­rin ye­tiş­ti­ği yer­ler ile se­ra­la­rın bu­lun­du­ğu alan­lar­da, yö­re­nin ara­zi özel­lik­le­ri da­ha kü­çük par­sel­le­rin oluş­ma­sı­nı ge­rek­li kıl­dı­ğı tak­dir­de, Ba­kan­lı­ğın uy­gun gö­rü­şü ile da­ha kü­çük par­sel­ler oluş­tu­ru­la­bi­lir.

Ba­kan­lı­ğın uy­gun gö­rü­şü ile ka­mu ya­tı­rım­la­rı için ih­ti­yaç du­yu­lan yer­ler ha­riç ol­mak üze­re ta­rım ara­zi­le­ri, be­lir­le­nen bü­yük­lük­te­ki par­sel­ler­den da­ha kü­çük par­ça­la­ra bö­lü­ne­mez. Bö­lü­ne­mez bü­yük­lük­te­ki ta­rım ara­zi­le­ri­nin mi­ra­sa ko­nu ol­ma­la­rı ve üzer­le­rin­de her ne şe­kil­de ger­çek­leş­miş olur­sa ol­sun bir­lik­te mül­ki­ye­tin mev­cut ol­ma­sı du­ru­mun­da, bu ara­zi­ler if­raz edi­le­mez, pay­la­rı üçün­cü şa­hıs­la­ra sa­tı­la­maz, dev­re­di­le­mez ve­ya reh­ne­di­le­mez. Bu ara­zi­ler hak­kın­da 4721 sa­yı­lı Türk Me­denî Ka­nu­nu­nun öz­gü­le­me­ye iliş­kin hü­küm­le­ri kı­ya­sen uy­gu­la­nır.”

MAD­DE 3- Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­nun 13 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na (d) ben­din­den son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki (e) ben­di ile bi­rin­ci fık­ra­sı­nın so­nu­na “Ba­kan­lık bu yet­ki­si­ni va­li­lik­le­re dev­re­de­bi­lir.” cüm­le­si ek­len­miş­tir.

“e) Ka­mu ya­ra­rı gö­ze­ti­le­rek yol alt­ya­pı ve üst­ya­pı­sı fa­ali­yet­le­rin­de bu­lu­na­cak ya­tı­rım­lar,”

MAD­DE 4- Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­nun 17 nci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­dan son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki üçün­cü fık­ra ek­len­miş­tir.

“Köy tü­zel ki­şi­li­ği, be­le­di­ye­ler, ko­ope­ra­tif­ler, bir­lik­ler gi­bi tü­zel ki­şi­lik­ler ve­ya ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın, hiz­met ko­nu­la­rı ile il­gi­li özel ara­zi top­lu­laş­tır­ma­sı ve/ve­ya tar­la içi ge­liş­tir­me hiz­me­ti yap­mak is­te­me­le­ri du­ru­mun­da, Ba­kan­lı­ğa ge­rek­çe­le­ri ile baş­vu­ra­rak top­lu­laş­tır­ma is­tek­le­ri­ni bil­di­rir­ler. Ge­rek­çe­le­rin ye­ter­li gö­rül­me­si du­ru­mun­da Ba­kan­lı­ğın tek­li­fi ile Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı alın­dık­tan son­ra baş­vu­ran tü­zel ki­şi­lik ve­ya ku­ru­luş bu Ka­nu­na gö­re top­lu­laş­tır­ma pro­je­si­ni ha­zır­lar ve onay için Ba­kan­lı­ğa ile­tir. Özel ara­zi top­lu­laş­tır­ma­sı yap­mak is­te­yen ku­ru­luş, ge­rek­li tek­nik per­so­ne­li bün­ye­sin­de bu­lun­dur­mak ve­ya pro­je sü­re­sin­ce tâbi ol­duk­la­rı mev­zu­at hü­küm­le­ri­ne uy­gun ola­rak söz­leş­me­li per­so­nel ça­lış­tır­mak zo­run­da­dır. Özel ara­zi top­lu­laş­tır­ma­sı ya­pan ku­rum ve­ya ku­ru­luş­lar ka­mu ya­tı­rım­la­rı için ih­ti­yaç du­yu­lan ara­zi mik­ta­rı­nı top­lu­laş­tır­ma yo­luy­la kar­şı­la­ya­bi­lir. Özel ara­zi top­lu­laş­tır­ma­sı ya­pa­cak ida­re­ler­ce ih­ti­yaç du­yu­la­cak ya­tı­rım­lar için or­tak kul­la­nım ala­nı ke­sin­ti pa­yı ile kar­şı­la­na­ma­yan ara­zi­ler, var­sa ha­zi­ne ara­zi­le­rin­den, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin ye­ter­li ol­ma­dı­ğı ve­ya bu­lun­ma­dı­ğı yer­ler­de ise il­gi­li ida­re­ler­ce be­lir­le­ne­cek usûl ve esas­lar da­hi­lin­de fi­zikî te­sis­le­rin ya­pı­la­ca­ğı ala­na bağ­lı ka­lın­mak­sı­zın ger­çek ve tü­zel ki­şi­le­rin­den an­laş­ma yo­luy­la kar­şı­la­na­bi­lir. Bu ara­zi­ler, fi­zikî te­sis­le­rin ya­pı­la­ca­ğı ye­re kay­dı­rı­lır. Ay­nı alan­da bir­den faz­la ku­rum ve­ya ku­ru­luş ta­ra­fın­dan top­lu­laş­tır­ma ve/ve­ya tar­la içi ge­liş­tir­me hiz­me­ti yap­mak ta­le­bin­de bu­lu­nul­ma­sı ha­lin­de top­lu­laş­tır­ma­yı ve/ve­ya tar­la içi ge­liş­tir­me hiz­me­ti­ni ya­pa­cak ku­ru­lu­şu Ba­kan­lık be­lir­le­me­ye yet­ki­li­dir.”

MAD­DE 5- Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­na aşa­ğı­da­ki ek mad­de ek­len­miş­tir.

“EK MAD­DE 1- Ba­kan­lık, bu Ka­nu­nun uy­gu­la­ma­sın­da ih­ti­yaç du­yu­la­cak her tür­lü eği­tim fa­ali­ye­ti­ni dü­zen­le­ye­bi­lir ve eği­tim son­ra­sı ser­ti­fi­ka ve­re­bi­lir.”

 

 

 

 

MAD­DE 6- Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de ek­len­miş­tir.

“GE­Çİ­Cİ MAD­DE 3- 11/10/2004 ta­ri­hin­den ön­ce, ge­rek­li izin­ler alın­ma­dan ta­rım dı­şı amaç­lı kul­la­nı­ma açıl­mış bu­lu­nan ara­zi­le­rin is­te­ni­len amaç­la kul­la­nı­mı için, bu Ka­nu­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren bir yıl içe­ri­sin­de Ba­kan­lı­ğa baş­vu­rul­ma­sı, ha­zır­la­na­cak top­rak ko­ru­ma pro­je­si­ne uyul­ma­sı ve ta­rım dı­şı kul­la­nı­lan ta­rım ara­zi­le­ri­nin her met­re ka­re­si için beş Ye­ni Türk Li­ra­sı öden­me­si şar­tıy­la izin ve­ri­lir.

Söz ko­nu­su ara­zi ve te­sis­le­rin is­te­ni­len amaç­la kul­la­nı­mı için çe­şit­li ku­rum­lar­dan alın­ma­sı ge­rek­li ruh­sat, izin gi­bi iş­lem­ler, Ba­kan­lı­ğa baş­vu­ru ta­ri­hin­den iti­ba­ren 2 yıl içe­ri­sin­de ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar baş­vu­ru sa­hip­le­ri fa­ali­yet­le­ri­ne de­vam eder­ler. Bu sü­re­ler içe­ri­sin­de ge­rek­li izin­le­ri ala­ma­yan­la­rın üre­tim fa­ali­yet­le­ri il­gi­li ida­re­ler­ce dur­du­ru­lur.

Ta­rım ara­zi­si vas­fın­dan çı­ka­rı­lan ara­zi­ler, il­gi­li ku­ru­luş­lar­ca baş­vu­ru sa­hi­bi­nin is­te­ği doğ­rul­tu­sun­da vas­fı­nı de­ğiş­ti­rir.”

MAD­DE 7- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

MAD­DE 8- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

TA­RIM, OR­MAN VE KÖ­YİŞ­LE­Rİ

KO­MİS­YO­NU­NUN KA­BUL ET­Tİ­Ğİ ME­TİN

 

 

TOP­RAK KO­RU­MA VE ARA­Zİ KUL­LA­NI­MI KA­NUN­UNDA DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI

HAK­KIN­DA KA­NUN

 

 

 

 

 

 

MAD­DE 6- Kanunun 6 ncı maddesi Komisyonumuzca aynen kabul edilmiştir.