Dönem: 22 Yasama Yılı: 5
TBMM (S.
Sayısı: 1426)
Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketince Devlet İç Borçlanma Senedi
Satışı Adı Altında Toplanan Tutarların Ödenmesi ve Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı; İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 27 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni
Kaldırılan Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. Hakkında Tesis Edilecek Bazı
İşlemler Hakkındaki Kanuna Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi;
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 52 Milletvekilinin; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni
Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis
Edilecek Bazı İşlemler Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri
Samsun Milletvekili Haluk Koç, İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir
Milletvekili Kemal Anadol ile 122 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden
Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler
Hakkındaki Kanuna Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi; Mersin
Milletvekili Mustafa Özyürek ile İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in;
5021 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu
Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul
Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında
Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1357, 2/334, 2/336, 2/509,
2/786)
Not: Tasarı; Başkanlıkça Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale
edilmiştir.
|
T.C. |
|
|
Başbakanlık |
|
|
Kanunlar
ve Kararlar |
|
|
Genel
Müdürlüğü |
|
|
Sayı:
B.02.0.KKG.0.10/101-761/2065 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınıza
arzı Bakanlar Kurulunca 9/4/2007 tarihinde kararlaştırılan “Bankacılık
İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye
İmar Bankası Türk Anonim Şirketince Devlet İç Borçlanma Senedi Satışı
Adı Altında Toplanan Tutarların Ödenmesi ve Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Devlet iç borçlanma senetleri birincil
piyasada Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilmekte olup, söz konusu
senetler ikincil piyasalarda alım satım işlemlerine konu olabilmektedir.
Yatırımcılar, birincil piyasadan aldıkları Devlet iç borçlanma
senetlerini vadesine kadar ellerinde tutabilecekleri gibi
ikincil piyasalarda, piyasaların likiditesi ile orantılı olarak,
istedikleri zaman ellerinden çıkartabilmektedirler.
Devlet iç borçlanma senetlerinin bedelleri, vade tarihinde
senedin aslını ibraz eden yatırımcıya Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası aracılığı ile ödenmektedir.
Senedin aslı yerine, ikincil piyasa işlemi sonucu düzenlenen belge
veya makbuza sahip olan yatırımcılar ise, alacaklarını senedi almış
oldukları banka veya aracı kurumdan tahsil etmektedir. İkincil piyasalarda
makbuz karşılığında satın alınmış olan Devlet iç borçlanma senetlerinin
makbuz sahiplerine geri ödenmesinde Hazine Müsteşarlığının doğrudan
bir borç alacak ilişkisi bulunmamaktadır.
Öte yandan mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü
maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulunun 3/7/2003 tarihli ve 1085 sayılı Kararı ile
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ile ilgili olarak yapılan incelemelerde,
banka bünyesinde bulunmamasına rağmen Bankaca ikincil piyasada,
yatırımcılara Devlet iç borçlanma senedi adı altında makbuz düzenlenerek
karşılıksız satış yapıldığı tespit edilmiştir.
Tasarı ile yatırımcıların mağduriyetlerinin giderilebilmesi
için gerekli olan yasal düzenleme yapılmaktadır.
Bu çerçevede, söz konusu
Devlet iç borçlanma senedi satışı işlemleri nedeniyle hak sahibi
olan herkese ödeme yapılması öngörülmüştür.
Ayrıca, daha önce Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketince
toplanan mevduatların ödenmesine ilişkin olan 31/7/2003 tarihli ve
4969 sayılı Kanun ve 16/12/2003 tarihli ve 5021 sayılı Kanundaki hükümler
de dikkate alınarak, ödeme yapılmayacak haller, ceza hükümleri,
Fonun takip ve tahsil yetkisi, haksız ödemelerin tahsili, vergi, resim
ve harçtan muafiyet ve benzeri hususlar düzenlenmiş, bunun yanı sıra
Hazine Müsteşarlığınca ilgili mali yıl bütçesinde ödenek ayrılmasına
gerek kalmaksızın özel tertip Devlet iç borçlanma senedi çıkarılmasına
imkân sağlanmıştır.
Nihayet, Kanun kapsamında yapılacak ödemelerle ilgili
hususlar ile Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlarda Bakanlar
Kuruluna gerekli düzenlemeleri yapma yetkisi verilmiştir.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 3/7/2003 tarihli ve 1085 sayılı
Kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni
kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi tarafından,
Banka bünyesinde karşılığında Devlet iç borçlanma senedi bulunmamasına
rağmen ikincil piyasada Devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında
toplanan tutarlara ilişkin ödemelerin ilgililerin başvurusu üzerine
yapılacağı, ödemelere kaynak sağlanması için Hazine Müsteşarlığınca
özel tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edileceği ve ödemenin
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aracılığıyla yapılacağı hükme
bağlanmaktadır.
Ödemelerde; hak sahipliğinin
tespitinde Müflis Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin kayıtlarının
esas alınması, hak sahiplerinden talep toplanması, talep toplamanın
şekli ve süresi, hak sahipliğinin ispatında aranacak belgeler,
ödemeye aracı olacak bankanın tespiti, defaten yapılacak ödemenin
şekli ve süresi, uygulanacak faiz oranı ile faizin başlangıç tarihi,
hak sahiplerine yapılacak ödeme nedeniyle istenebilecek ibraname
ve diğer belgelerin içeriği ile ödemelere ilişkin diğer usul ve esasların
Bakanlar Kurulunca belirlenmesi öngörülmüştür.
Madde ile ayrıca, yapılacak
ödemelerde, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine Devlet iç
borçlanma senedi alımı amacıyla yatırılan tutarları ifade eden işlem
tutarlarının esas alınması hükme bağlanmaktadır.
Madde 2- Madde ile,
Devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla Türkiye İmar Bankası Türk
Anonim Şirketine yatırılan tutarlar nedeniyle idari yargı mercilerinde
açılan davalar hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanması öngörülmektedir.
Devlet iç borçlanma
senedi alımı amacıyla Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine
yatırılan tutarlar nedeniyle idari yargı mercilerinde açılmış
olan davalara ilişkin mahkeme kararlarının, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten sonra icra takibine konu edilmesi hâlinde,
vekâlet ücretinin maktu olarak hesaplanması öngörülmektedir.
Diğer taraftan, mahkeme kararlarında veya icra takip sürecinde
ilgili idareler lehine hükmolunan her türlü alacağın Kanuna göre
yapılacak ödemelerden mahsup yoluyla tahsil edilerek ilgili kurumların
hesaplarına aktarılması düzenlenmektedir.
Madde 3- Madde ile,
hak sahibi olmadığı anlaşılanlara, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketinin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin
kaldırıldığı tarihten sonra karşılıksız Devlet iç borçlanma senedi
aldığı tespit edilenlere, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi ortakları ile bunların
ana, baba, eş ve çocukları ile bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi
başkan ve üyeleri, genel müdür ve yardımcıları, imzaları bankayı
ilzam eden memurları ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket
eden kişilerce alınan veya bu kişilerin ayrı ayrı veya birlikte
doğrudan veya dolaylı olarak yönetim ve denetimine sahip oldukları
kuruluşlarca alınan, Türkiye İmar
Bankası Türk Anonim Şirketinin personelinin kurmuş olduğu munzam
veya yardımlaşma sandık ve vakıflarca alınan karşılıksız Devlet iç
borçlanma senetlerine ilişkin olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca
herhangi bir ödeme yapılmaması hükme bağlanmaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinden
Devlet iç borçlanma senedi almamasına rağmen, sahte olarak düzenlediği
veya sahte olduğunu bildiği belgeleri ibraz eden, ettiren veya
kendisine ya da bir başkasına ödeme yapılmasını talep eden kişilere,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, dört seneden
sekiz seneye kadar hapis cezası verilmesi öngörülmektedir.
Madde ile ayrıca, kendilerine veya gösterdikleri yahut
hak sahibi kıldıkları kişilere ödeme yapıldıktan sonra ikinci fıkrada
yazılı fiilleri işledikleri ortaya çıkan kişilere, yukarıda
yazılı cezanın yanı sıra onbin güne kadar adli para cezası verilmesi
düzenlenmektedir.
Madde 4- Madde ile,
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin bankacılık yapma ve mevduat
kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten önce gerçekleştirilen
fiiller nedeniyle, Kanun hükümlerine göre ödeme yapılmasına veya
ödeme yapılacak olmasına sebebiyet veren Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketinin yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve
üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları, imzaları bankayı
ilzam eden memurları ve şube müdürleri ile yönetim ve denetimini
doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran
ortaklarının, kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait bankalar
ve banka dışı mali kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki,
kiralık kasa mevcutları da dâhil olmak üzere, hak ve alacakların dondurulmasına,
her türlü mal, hak ve alacakların üzerindeki tasarruf yetkisinin tamamen
veya kısmen kaldırılmasına, mal,
kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin zaptına, bunların bir tevdi
mahalline yatırılmasına ve hak ve alacakların üzerine diğer tedbirlerin
konulmasına, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun talebi üzerine
ilgili bankanın merkezinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimi,
yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar verilebilmesi,
ayrıca, Kanun kapsamında yapılacak ödemelerin Hazine adına Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu tarafından takip ve tahsil edilmesi öngörülmektedir.
Kanun uyarınca yapılacak inceleme ve denetlemeler sonucunda;
hak sahiplerine yapılan ödemelerde, hak sahibinin beyanının aksine
bir durumun ve/veya ilgiliye fazladan veya haksız bir ödeme yapıldığının
tespiti hâlinde, fazladan veya haksız ödenen meblağın, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu tarafından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümleri uyarınca ödenen kişiden tahsil edilmesi
düzenlenmektedir.
Ayrıca, Kanun gereğince ihraç edilecek olan özel tertip
Devlet iç borçlanma senetleri ile bu senetler kullanılmak suretiyle
yapılacak ödemelere ilişkin işlemler ve kâğıtların damga vergisi
ve harçtan müstesna olması hükme bağlanmaktadır.
Madde 5- Madde ile, Hazine
Müsteşarlığınca, Kanun kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
tarafından yapılacak yargılama ve vekalet ücreti dâhil her türlü
ödemenin gerçekleştirilebilmesi amacıyla, ilgili mali yıl bütçesinde
ödenek ayrılmış olması şartına bağlı olmaksızın özel tertip Devlet
iç borçlanma senedi ihraç edilmesine olanak sağlanmıştır.
Geçici Madde 1- Kanun
uyarınca yapılacak faiz ödemelerinin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun uygulanması bakımından mevduat faizi addolunması,
ödeme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş sayılması ve aynı Kanunun
geçici 67 nci maddesi uyarınca %15 oranında gelir vergisi tevkifatına
tabi tutulması hükme bağlanmaktadır.
Madde 6- Yürürlük maddesidir.
Madde 7- Yürütme maddesidir.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bazı kanunlarda değişiklik
yapılması ve Bankalar Kanunu hükümlerine istinaden bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye
İmar Bankası T.A.Ş. hakkında tesis edilecek bazı işlemler hakkında
kanuna bir fıkra eklenmesine dair kanun teklifimiz ve gerekçesi
ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ahmet Ersin |
Mustafa Özyurt |
Özlem Çerçioğlu |
|
İzmir |
Bursa |
Aydın |
|
Hüseyin Ekmekçioğlu |
Kemal Sağ |
R. Kerim Özkan |
|
Antalya |
Adana |
Burdur |
|
Orhan Ziya Diren |
Erdal Karademir |
M. Mesut Özakcan |
|
Tokat |
İzmir |
Aydın |
|
Abdürrezzak Erten |
Kemal Demirel |
Osman Kaptan |
|
İzmir |
Bursa |
Antalya |
|
Muharrem Kılıç |
Mehmet Parlakyiğit |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Malatya |
Kahramanmaraş |
Gaziantep |
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Erol Tınastepe |
|
Niğde |
Çorum |
Erzincan |
|
Muharrem Toprak |
Ersoy Bulut |
Hüseyin Özcan |
|
İzmir |
Mersin |
Mersin |
|
Osman Coşkunoğlu |
Mehmet Tomanbay |
Osman Özcan |
|
Uşak |
Ankara |
Antalya |
|
M. Vedat Melik |
Vahit Çekmez |
Tuncay Ercenk |
|
Şanlıurfa |
Mersin |
Antalya |
|
Canan Arıtman |
N. Gaye Erbatur |
|
|
İzmir |
Adana |
|
GEREKÇE
Kamuoyunda Hazine
Bonosu olarak bilinen, Devlet iç borçlanma senetleri, birincil piyasada
Hazine Müsteşarlığınca, ihraç edilmekte ise de, ikincil piyasalarda
da, alım-satım işlemlerine konu olabilmektedir.
Devlet iç borçlanma
senetlerinin bedelleri senedin aslını ibraz eden yatırımcıya,
T.C. Merkez Bankası ve T.C. Ziraat Bankası aracılığı ile ödenmektedir.
Senedin aslı yerine, ikincil piyasa işlemi sonucu, düzenlenen
belge veya makbuza sahip olan yatırımcılar ise alacaklarını, belge
veya makbuzu aldıkları banka veya aracı kurumdan tahsil etmektedir.
Bankalar Kanununun
14/3 maddesi uyarınca, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulunun
3.7.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile, Bankacılık yapma ve mevduat
kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ile ilgili
olarak yapılan incelemelerde, bünyesinde bulunmamasına rağmen,
Bankanın ikincil piyasada, yatırımcılara Devlet iç borçlanma senedi
adı altında, makbuz düzenleyerek karşılıksız satış yapıldığı anlaşılmıştır.
Bankalar, yasalara
göre kurulmuş olan ve Devletin denetim ve düzenlemesini yaptığı
kurumlardır. Bankadan, makbuz mukabili Devlet iç borçlanma senedi
olan vatandaşların, bunun karşılığının olup olmadığını bilmesi
mümkün değildir. Devletin Bankaları ve işlemlerini denetlemek ve
gözetmekle görevli resmi ve özerk kurumları vardır. Bu resmi ve
özerk kurumlar, hem Bankaları denetlemek ve hem de mevduat sahiplerinin
haklarını korumakla yükümlüdürler.
İmar Bankası, söz konusu
Devlet iç borçlanma senetlerini gizlice değil, ülke genelinde
ilanlarla ve yazılı ve görsel basında, büyük ve ciddi reklamlar yaparak
satmıştır. Bankaları denetlemekle sorumlu olan Devletin kurumları
ise, satılan Devlet iç borçlanma senetlerinin karşılığının olmadığını
bildikleri halde, duruma müdahale etmemiş ve görevlerini yapmamışlardır.
Esasen SPK’nın bu Bankanın
Devlet iç borçlanma senedi alım-satımına aracılık etmesini, 1990
yılında yasaklamasına karşın, İMKB’nin işlemleri kaydetmeyi sürdürdüğü,
Hükümetin İmar Bankası olayını incelemek ve değerlendirmekle görevlendirdiği,
yabancı uzmanların raporunda da tespit edilmiştir.
Dolayısıyla, İmar
Bankasından Devlet iç borçlanma senedi satın aldığını sanan vatandaşlar,
Devletin resmi ve özerk kurumlarının görevlerini yapmaması ve bunun
sonucu olarak vatandaşların korumasız bırakılmaları sonucu mağdur
olmuşlardır. Bu mağduriyetin giderilmemesi, Devlete ve onun kurumlarına
olan güveni sarsar.
Bu kanun teklifi ile,
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. bünyesinde, karşılığı bulunmayan, Devlet
iç borçlanma senetlerini, Bankaca düzenlenen makbuz karşılığında
satın almış olan yatırımcıların mağduriyetlerinin giderilmesini
teminen, bu tutarların 3/7/2003 tarihinde Resmi Gazetede ilan edilen,
Devlet iç borçlanma senetlerinin günlük değerleri esas alınarak hesaplanacak
tutar üzerinden, 31/7/2003 tarih ve 4969 sayılı kanunun geçici 2/1
maddesi uyarınca, mevduat ödenmesinde izlenecek usul ve esaslara
göre, ödeme yapılması imkanı getirilmektedir.
İZMİR MİLLETVEKİLİ
AHMET ERSİN VE 27 MİLLETVEKİLİNİN TEKLİFİ
BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BANKALAR KANUNU HÜKÜMLERİNE
İSTİNADEN BANKACILIK İŞLEMLERİ YAPMA VE MEVDUAT KABUL ETME İZNİ
KALDIRILAN TÜRKİYE İMAR BANKASI T.A.Ş. HAKKINDA TESİS EDİLECEK BAZI
İŞLEMLER HAKKINDAKİ KANUNA BİR FIKRA EKLENMESİNE
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 16/12/2003 tarihli ve 5021 sayılı Kanunun geçici
1. maddesine, aşağıdaki (g) fıkrası eklenmiştir.
(g) 4389 sayılı Bankalar
Kanununun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 3/7/2003 tarihli ve 1085 sayılı
kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni
kaldırılan Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.’ce Banka bünyesinde, karşılığında
Devlet iç borçlanma senedi bulunmamasına rağmen, ikincil piyasadan
Devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında toplanan tutarlardan,
makbuz karşılığı satıldığı belgelenen, Devlet iç borçlanma senedi
karşılığı tutarlar, T.C. Merkez Bankasınca 3/7/2003 tarihinde Resmi
Gazetede ilan edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin, günlük değerleri
esas alınarak hesaplanacak tutar üzerinden, 4969 sayılı Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca, mevduatların ödenmesinde izlenecek usul ve esaslara göre,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aracılığıyla ödenir.
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık
İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye
İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler
Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz
gerekçesiyle birlikte sunulmuştur.
Gereğini arz ederiz. 30/12/2003
|
Muharrem Kılıç |
Ali Topuz |
K. Kemal Anadol |
|
Malatya |
İstanbul |
İzmir |
|
Haluk Koç |
Sıdıka Sarıbekir |
Ahmet Küçük |
|
Samsun |
İstanbul |
Çanakkale |
|
Bihlun Tamaylıgil |
Ahmet Güryüz Ketenci |
Muzaffer Kurtulmuşoğlu |
|
İstanbul |
İstanbul |
Ankara |
|
Mehmet Semerci |
Erdoğan Kaplan |
Erdal Karademir |
|
Aydın |
Tekirdağ |
İzmir |
|
Yılmaz Kaya |
Necdet Budak |
İsmail Değerli |
|
İzmir |
Edirne |
Ankara |
|
Muhsin Koçyiğit |
Nezir Büyükcengiz |
Mehmet Işık |
|
Diyarbakır |
Konya |
Giresun |
|
Fikret Ünlü |
Gürol Ergin |
Hakkı Akalın |
|
Karaman |
Muğla |
İzmir |
|
Züheyir Amber |
Abdulaziz Yazar |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Hatay |
Hatay |
İstanbul |
|
Ersin Arıoğlu |
Kazım Türkmen |
Mustafa Yılmaz |
|
İstanbul |
Ordu |
Gaziantep |
|
Vezir Akdemir |
Salih Gün |
M. Mesut Özakcan |
|
İzmir |
Kocaeli |
Aydın |
|
Hasan Aydın |
N. Gaye Erbatur |
Kemal Sağ |
|
İstanbul |
Adana |
Adana |
|
Hüseyin Ekmekçioğlu |
Yakup Kepenek |
Selami Yiğit |
|
Antalya |
Ankara |
Kars |
|
İsmet Atalay |
Nuri Çilingir |
Mehmet U. Neşşar |
|
İstanbul |
Manisa |
Denizli |
|
İ. Sezai Önder |
Osman Özcan |
Atila Emek |
|
Samsun |
Antalya |
Antalya |
|
Mehmet Parlakyiğit |
R. Kerim Özkan |
Nadir Saraç |
|
Kahramanmaraş |
Burdur |
Zonguldak |
|
Berhan Şimşek |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
Hakkı Ülkü |
|
İstanbul |
İstanbul |
İzmir |
|
Birgen Keleş |
İzzet Çetin |
Hasan Güyüldar |
|
İstanbul |
Kocaeli |
Tunceli |
|
Mehmet S. Kesimoğlu |
İsmail Özay |
|
|
Kırklareli |
Çanakkale |
|
GENEL GEREKÇE
Devlet iç borçlanma
senetleri birincil piyasada Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilmekte
olup, söz konusu senetler ikincil piyasalarda alım satım işlemlerine
konu olabilmektedir. Yatırımcılar, birincil piyasadan aldıkları
Devlet iç borçlanma senetlerini vadesine kadar ellerinde tutabilecekleri
gibi ikincil piyasalarda, piyasaların likiditesi ile orantılı
olarak, istedikleri zaman ellerinden çıkartabilmektedirler.
Devlet iç borçlanma
senetlerinin bedelleri, vade tarihinde senedin aslını ibraz
eden yatırımcıya Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası aracılığı ile ödenmektedir. Senedin aslı
yerine, ikincil piyasa işlemi sonucu düzenlenen belge veya makbuza
sahip olan yatırımcılar ise, alacaklarını senedi almış oldukları
banka veya aracı kurumdan tahsil etmektedir. İkincil piyasalarda
makbuz karşılığında satın alınmış olan Devlet iç borçlanma senetlerinin
makbuz sahiplerine geri ödenmesinde Hazine Müsteşarlığının doğrudan
bir borç alacak ilişkisi bulunmamaktadır.
Bankalar Kanununun
14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulunun 03/07/2003 tarihli ve 1085 sayılı Kararı ile
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ile ilgili olarak yapılan incelemelerde,
banka bünyesinde bulunmamasına rağmen Bankaca ikincil piyasada,
yatırımcılara Devlet iç borçlanma senedi adı altında makbuz düzenlenerek
karşılıksız satış yapıldığı tespit edilmiştir.
Bankadan makbuz mukabili
Devlet iç borçlanma senedi alan vatandaşın bunun karşılığının olup
olmadığını bilmesi mümkün değildir. Oysa bankalar yasalara göre
kurulmuş, devletin denetim ve düzenlemesini yaptığı kurumlardır.
Vatandaş büyük ölçüde de buna güvenerek bu yatırımlara girişmiştir.
Kaldı ki 16/12/2003 tarih ve 5021 sayılı Kanunla daha önce sigorta
kapsamında olmadığı halde “ticari kuruluşlar mevduatı ile diğer
kuruluşlar mevduatı” nın da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aracılığıyla
ödenmesinin sağlanacağı belirtilmiştir. İşte bu nedenlerle, Anayasanın
10. maddesindeki eşitlik ilkesini de gözeterek
söz konusu Banka bünyesinde karşılığı bulunmayan Devlet iç borçlanma
senetlerini bankaca düzenlenen makbuz karşılığında satın almış
olan yatırımcıların mağduriyetlerinin giderilebilmesi için yeni
bir yasal düzenleme yapmak gerekmiştir.
Bu Kanun çerçevesinde,
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. bünyesinde karşılığı bulunmayan Devlet
iç borçlanma senetlerini Bankaca düzenlenen makbuz karşılığında
satın almış olan yatırımcıların mağduriyetlerinin giderilebilmesini
teminen, bu tutarların 03/07/2003 tarihinde Resmi Gazetede ilan edilen
Devlet iç borçlanma senetlerinin günlük değerleri esas alınarak hesaplanacak
tutar üzerinden, 31/07/2003 tarihli ve 4969 sayılı Kanunun geçici 2
nci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca mevduat ödenmesinde
izlenecek usul ve esaslara göre ödeme yapılması imkanı getirilmektedir.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Bu maddenin
(g) fıkrası ile, devletin bir kurumu olan BDDK’nın düzenleme ve denetleme
yetkisindeki bir bankanın aleni olarak vermiş olduğu ilanlara güvenerek
Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.’den makbuz karşılığında Devlet iç borçlanma
senedi alan söz konusu yatırımcıların mağduriyetlerinin giderilmesi
için bu tutarın Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca 03/07/2003 tarihinde
Resmi Gazetede ilan edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin günlük
değerleri esas alınarak hesaplanacak tutar üzerinden 31/07/2003 tarihli
ve 4969 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca mevduat ödenmesinde izlenecek usul ve esaslara göre ödenmesi
imkanı getirilmektedir.
Madde 2- Bu madde yürürlük
maddesidir.
Madde 3- Bu madde yürütme
maddesidir.
MALATYA MİLLETVEKİLİ
MUHARREM KILIÇ VE 52 MİLLETVEKİLİN TEKLİFİ
BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BANKALAR KANUNU HÜKÜMLERİNE
İSTİNADEN BANKACILIK İŞLEMLERİ YAPMA VE MEVDUAT KABUL
ETME İZNİ KALDIRILAN TÜRKİYE İMAR BANKASI TÜRK ANONİM ŞİRKETİ
HAKKINDA TESİS EDİLECEK BAZI İŞLEMLER HAKKINDAKİ KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 16/12/2003 tarihli ve 5021 sayılı Kanunun geçici
1 inci maddesine aşağıdaki (g) fıkrası eklenmiştir.
g) 4389 sayılı Bankalar
Kanununun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 03/07/2003 tarihli ve 1085 sayılı
kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni
kaldırılan Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.’ce Banka bünyesinde karşılığında
Devlet iç borçlanma senedi bulunmamasına rağmen ikincil piyasada
Devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında toplanan tutarlardan,
makbuz karşılığı satıldığı belgelenen Devlet iç borçlanma senedi
karşılığı tutarlar, T.C. Merkez Bankasınca 03/07/2003 tarihinde Resmi
Gazetede ilan edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin günlük değerleri
esas alınarak hesaplanacak tutar üzerinden, 4969 sayılı Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
geçici 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca mevduatların
ödenmesinde izlenecek usul ve esaslara göre Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu aracılığıyla ödenir.
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu
Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni
Kaldırılan Türkiye İmar Bankası T. A. Ş. Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler
Hakkında Kanuna Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve gerekçesi ekte
sunulmuştur.
Gereğini arz ederiz.
|
Haluk Koç |
Ali Topuz |
Kemal Anadol |
|
Samsun |
İstanbul |
İzmir |
|
Uğur Aksöz |
Nevin Gaye Erbatur |
Kemal Sağ |
|
Adana |
Adana |
Adana |
|
Tacidar Seyhan |
Mehmet Ziya Yergök |
Şevket Gürsoy |
|
Adana |
Adana |
Adıyaman |
|
Halil Ünlütepe |
Naci Aslan |
Zekeriya Akıncı |
|
Afyonkarahisar |
Ağrı |
Ankara |
|
Oya Araslı |
İsmail Değerli |
Eşref Erdem |
|
|
|
|
|
Yakup Kepenek |
Bayram Ali Meral |
Mehmet Tomanbay |
|
|
|
|
|
Feridun F. Baloğlu |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Atila Emek |
|
|
|
|
|
Tuncay Ercenk |
Nail Kamacı |
Osman Kaptan |
|
|
|
|
|
Osman Özcan |
Ensar Öğüt |
Yüksel Çorbacıoğlu |
|
|
Ardahan |
Artvin |
|
Mehmet Boztaş |
Özlem Çerçioğlu |
Sedat Pekel |
|
Aydın |
Aydın |
Balıkesir |
|
Yaşar Tüzün |
Ramazan Kerim Özkan |
Mehmet Küçükaşık |
|
Bilecik |
Burdur |
|
|
Mustafa Özyurt |
Ahmet Küçük |
İsmail Özay |
|
|
Çanakkale |
Çanakkale |
|
Feridun Ayvazoğlu |
Mustafa Gazalcı |
V. Haşim Oral |
|
Çorum |
Denizli |
Denizli
|
|
Rasim Çakır |
Nejat Gencan |
Erol Tınastepe |
|
|
|
Erzincan |
|
Mehmet Ali Arıkan |
Cevdet Selvi |
Mehmet Vedat Yücesan |
|
Eskişehir |
Eskişehir |
Eskişehir |
|
Abdülkadir Ateş |
Mustafa Yılmaz |
Ahmet Yılmazkaya |
|
|
|
|
|
Mehmet Işık |
Esat Canan |
İnal Batu |
|
Giresun |
Hakkâri |
Hatay |
|
Fuat Çay |
Gökhan Durgun |
Halil Akyüz |
|
Hatay |
Hatay |
İstanbul |
|
İsmet Atalay |
Hasan Aydın |
Şükrü M. Elekdağ |
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
Ali Rıza Gülçiçek |
Hasan Fehmi Güneş |
Zeynep Damla Gürel |
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
Algan Hacaloğlu |
Birgen Keleş |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
Güldal Okuducu |
Mehmet Ali Özpolat |
Sıdıka Sarıbekir |
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
Berhan Şimşek |
Bihlun Tamaylıgil |
Bülent H. Tanla |
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
Vezir Akdemir |
Canan Arıtman |
Bülent Baratalı |
|
İzmir |
İzmir |
İzmir |
|
Ali Rıza Bodur |
Ahmet Ersin |
Abdurrezzak Erten |
|
İzmir |
İzmir |
İzmir |
|
Erdal Karademir |
Yılmaz Kaya |
Türkan Miçooğulları |
|
İzmir |
İzmir |
İzmir |
|
Muharrem Toprak |
Sedat Uzunbay |
Hakkı Ülkü |
|
İzmir |
İzmir |
İzmir |
|
Mehmet Parlakyiğit |
Mehmet Yıldırım |
Halil Tiryaki |
|
Kahramanmaraş |
Kastamonu |
Kırıkkale |
|
Yavuz Altınorak |
Mehmet S. Kesimoğlu |
Hüseyin Bayındır |
|
Kırklareli |
Kırklareli |
Kırşehir |
|
İzzet Çetin |
Salih Gün |
Mehmet Sefa Sirmen |
|
Kocaeli |
Kocaeli |
Kocaeli |
|
Nezir Büyükcengiz |
Atilla Kart |
Muharrem Kılıç |
|
|
|
|
|
Nuri Çilingir |
Ufuk Özkan |
Mustafa Erdoğan Yetenç |
|
Manisa |
Manisa |
Manisa |
|
Mahmut Duyan |
Hüseyin Güler |
Ali Oksal |
|
Mardin |
|
|
|
Hüseyin Özcan |
Mustafa Özyürek |
Şefik Zengin |
|
Mersin |
Mersin |
Mersin |
|
Ali Arslan |
Gürol Ergin |
Fahrettin Üstün |
|
Muğla |
Muğla |
Muğla |
|
Ali Cumhur Yaka |
Orhan Eraslan |
Kazım Türkmen |
|
Muğla |
Niğde |
Ordu |
|
Necati Uzdil |
İlyas Sezai Önder |
Engin Altay |
|
Osmaniye |
Samsun |
Sinop |
|
Nurettin Sözen |
Mehmet Vedat Melik |
Mehmet Nuri Saygun |
|
Sivas |
Şanlıurfa |
Tekirdağ |
|
Enis Tütüncü |
Orhan Ziya Diren |
Feramus Şahin |
|
Tekirdağ |
Tokat |
Tokat |
|
Şevket Arz |
V. Sinan Yerlikaya |
Osman Coşkunoğlu |
|
Trabzon |
Tunceli |
Uşak |
|
Mehmet Kartal |
Muharrem İnce |
Emin Koç |
|
Van |
Yalova |
Yozgat |
|
Harun Akın |
|
Nadir Saraç |
|
Zonguldak |
|
Zonguldak |
GEREKÇE
Kamuoyunda Hazine
Bonosu olarak bilinen Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) birincil piyasada
Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilmektedir. İhraç edilen DİBS’ler
İkincil piyasalarda da alım satıma konu olabilmektedir.
Devlet İç Borçlanma Senetlerinin bedelleri
senedin aslını ibraz
Bankalar Kanununun 14/3 maddesi uyarınca BDDK
tarafından
İmar Bankasının bankacılık yapma izninin
kaldırıldığı tarihte portföyünde Hazine Bonosu bulunmaması sebebiyle,
tasarruflarını Hazine Bonosu alarak değerlendiren 22.000 vatandaşımızın tasarrufları
ödenmemiş, aileleri ile birlikte 100.000 kişiden daha fazla vatandaşımız mağdur
olmuştur.
Öncelikle İmar
Bankası Bankacılık Kanunu uyarınca usulüne uygun olarak kurulmuş ve faaliyet
göstermiş mevduat bankasıdır.
Sözkonusu bankadan makbuz karşılığı binlerce vatandaşa Hazine
Bonosu satılmış, bu satış izinsiz olarak ve açığa gerçekleştirilmiştir.
Bankayı denetim ve gözetimle görevli özerk ve resmi kurumların Bankayı
Denetlemekte yetersiz kaldığı, sistemin hatalı kurulduğu Başbakanlık ve
Cumhurbaşkanlığı Müfettişleri tarafından hazırlanan 3 ayrı raporda ifade
edilmiş ve ilgili personel hakkında görevi ihmal ve görevi kötüye kullanmak
suçundan dolayı yargılanmak üzere dosyalar Mahkemelere intikal ettirilmiştir.
Öte yandan tasarruflarını Hazine Bonosu
olarak değerlendiren vatandaşların Bankanın bono satmaya yetkili olup
olmadığını araştırması, banka portföyünde yeterince
DİBS bulunup bulunmadığını tespit etmesi ve/veya araştırması mümkün değildir. Kaldı ki İmar Bankası Hazine Bonosu satışını gizli olarak değil,
ulusal televizyon ve ulusal basında çok yoğun frekanslı reklam kampanyaları ile
yapmıştır. Özerk kurumlar ise tüm bu reklamlara rağmen
yetkisi bulunmayan bankanın Hazine Bonosu satışını engellememiş ve 22.000
vatandaşın mağduriyetine sebep olmuşlardır.
Ayrıca SPK’nın İmar Bankasının Hazine Bonosu
alım-satım yetkisini 1990’da kaldırılmasına rağmen İMKB’nin
bankanın bono alım-satım işlemlerini kaydettiği, sistemin hatalı kurulmuş
olduğunu, tutarlı ve bütünleşik bir denetim-gözetim sistemi ile mağduriyetin
önlenebileceği Hükümetin İmar Bankası olayını incelemek ve değerlendirmekle
görevlendirdiği yabancı uzman raporlarında yer almaktadır.
Devletin özerk
denetim kurullarının görevlerini yapmamaları sonucu 22.000 vatandaşın mağdur
olduğu, tasarruflarını kaybettiği hem müfettiş raporlarında hem de yabancı uzmanların
raporlarında görülmektedir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 2003/6668 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararının DİBS sahiplerinden tasarruflarını son 30 gün
içinde mevduat hesabına çevirenlerin mevduatlarının ödenmemesine
yönelik 3-a/3 maddesinin yürürlüğünü durdurması, Anayasa Mahkemesinin
5021 sayılı Kanunun kıyı bankacılığı hesaplarından son 30 gün içinde
mevduata transfer edilen hesapların ödenmemesine dair olan ibareleri
iptal etmesi göz önüne alındığında, tasarruflarını Hazine Bonosu
olarak değerlendirenlerin ikame ettikleri davaların kurumların
hizmet kusuru sebebiyle kabul edileceği görülmektedir.
Dava ikame etmiş
olan Hazine Bonosu mağdurlarının davalarını kazanması sonucunda
ödenecek faizin yasal faiz olması ve çok yüksek meblağlar tutması,
yargılama masrafları ekonomik dengeler açısından sıkıntı doğuracak
niteliktedir.
Ayrıca, bu meblağların ödenmemesi ve yargı yoluyla
alınması Devletin özerk kurumlarına olan güvenin yitirilmesine sebep
olacaktır.
Bu kanun teklifi ile, T. İmar Bankası
A.Ş.’de tasarruflarını Devlet İç Borçlanma Senedi olarak değerlendirmiş
yatırımcıların mağduriyetlerinin giderilmesini teminen, bu tutarların
vade sonu itibariyle nominal değerleri esas alınarak, vade tarihinden
sonra ise 5 büyük bankanın ortalama faizi eklenerek ödeme yapılması
imkanı getirilmektedir.
CHP GRUP BAŞKANVEKİLLERİ
122 MİLLETVEKİLİNİN TEKLİFİ
BAZI KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BANKALAR KANUNU HÜKÜMLERİNE İSTİNADEN
BANKACILIK İŞLEMLERİ YAPMA VE MEVDUAT
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE
1- 16/12/2003 tarihli
5021 sayılı Kanunun geçici 1.
maddesine aşağıdaki (g) fıkrası eklenmiştir.
g) 4389 sayılı Kanunun 14. maddesinin
(3) numaralı fıkrası uyarınca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulunun 3/7/2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile bankacılık işlemleri
yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan T. İmar Bankası A.Ş. tarafından
portföyünde Devlet İç Borçlanma Senedi bulunmamasına rağmen, ikincil
piyasada makbuz karşılığında satıldığı tespit edilen Devlet İç
Borçlanma Senedi bedelleri, tasarruf sahiplerine nominal değerleri
esas alınarak, vade tarihinden itibaren beş büyük bankanın ortalama
faizleri ile defaten ödenir. Ödemede izlenecek usul ve esaslar Hazine Müsteşarlığı
ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun önerisiyle Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenir.
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
16/12/2003 tarihinde kabul edilen 5021 Sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni
Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis
Edilecek Bazı İşlemler Hakkında Kanunun 1 inci maddesine 3 üncü
fıkrasından sonra gelmek üzere bir fıkra ilave edilmesi ile bir geçici
madde eklenmesi hakkındaki yasa teklifimiz gerekçesiyle beraber
ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederiz. 8/5/2006
|
Mustafa Özyürek |
Bihlun Tamaylıgil |
|
Mersin |
İstanbul |
GEREKÇE
Bir devletin niteliği, işleyişi, temel amaç ve
görevlerinin yer aldığı yasal metinler anayasaları olup, devletin
aynı zamanda meşruiyetinin de zeminini oluştururlar. Türkiye’de
devletin niteliği kendi Anayasasında “milli dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı... sosyal bir hukuk devleti”
olarak tanımlanmıştır.
Devletin amaç ve görevleri ise, “... kişilerin ve
toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya,
insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmak” olarak belirlenmiştir.
Temel hak ve hürriyetlerin niteliği de, “... kişinin
topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını
da ihtiva” eden bir çerçevede tanımlanmıştır.
Buna, yani Anayasal düzenlemenin gereklerine
göre, devletin, milli dayanışma, refah, huzur ve mutluluk duygusunu
zayıflatan ve bireyleri ailesine karşı maddi ve manevi bütün ödev
ve sorumluluklarını yerine getirmesini önleyecek koşulların
ortadan kaldırılması, en azından iyileştirilmesi gibi bir temel
ya da asli görevi bulunmaktadır.
Ticari ve iktisadi hayatın belirli kurallara
bağlanması bakımından, bu faaliyet alanlarına münhasır yasal düzenlemeler
yapılması son derece doğaldır. Sözgelimi, bankacılık alanında
bir yasal düzenlemenin, yasaya uyulmaması halinde müeyyideler
içermesi ve bu müeyyidelerin şu ya da bu dozda ağırlaştırılması,
ilgili ticari alandaki faaliyetlerin belirli bir disiplin altında
sürdürülmesi bakımından da önem arzetmektedir. Bu alanın bankacılık
olması, bireylerin küçük ya da büyük tutarlı parasal tasarruflarının
belirli bir güvence altında değerlendirilmesi ve bu parasal fonların
bankacılık ilke ve kurallarına aykırı ya da kötü niyetli kullanımının
tecziyesinde ağır müeyyideler öngörülmesini de gerektirebilir
ve bu durum, olağan sınırlar içerisinde bir önlem olarak kabul de görebilir.
Ancak, bu önlemlerin banka sahibi aile ya da grupların
bütün mal varlıklarını ilgilendiren ya da kapsayan el koymalara
kadar vardırılması ve bankacılık ile ilgili olsun veya olmasın
mevcut iktisadi ya da ticari birimlerin yönetim ve denetimlerinin
devletin sevk ve idaresindeki bir kurum tarafından üstlenilmesi
şeklindeki idari tasarrufundan etkilenenler arasında da bir adalet
anlayışı öngörülmeli ve idarenin eylem ve işlemleriyle toplumun
bir kesimi mutlu edilmeye ya da bir kesimi için adalet aramaya çalışılırken,
bir başka kesim ya da diğer kesimler mutlak manada mağdur konumuna
düşürülmemeli, sürdürülen iş ve işlemlerin sonuçlarından etkilenenler
arasında da, adalet sağlanmalı ve fedakarlıklarda da mümkün mertebe
eşit bir dağılım hedefi gözetilmelidir.
Mevcut yasal düzenlemelerimiz içerisinde kendisine,
512 Sayılı "Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına ilişkin
Kanun Hükmünde Kararname" ile yer bulan Kıyı Bankacılığı için,
anılan KHK'nin 33 üncü maddesinde Türkiye' de bu kapsamda faaliyette
bulunacak bankaların faaliyet usul ve esaslarını belirlemek amacıyla
bir düzenleme yapılmıştır.
Yine aynı KHK'nin 37 nci maddesi ile de, "Yabancı
Ülke Yetkili Mercilerinin Talepleri" başlığı altında;
"Yabancı ülkelerin kanunlarına göre denetime
yetkili mercilerin, kendi ülkelerinde kurulu bankaların Türkiye'
deki şubelerinde veya bu bankaların ortak olduğu Türkiye'de kurulu
bankalarda denetim yapma ve bilgi isteme taleplerinin yerine getirilmesi
Müsteşarlığın iznine bağlıdır.
Birinci fıkrada belirtilen mercilerce bu Kanun'un
amaç ve kapsamı ile ilgili olarak istenilen bilgilerin karşılıklılık
ilkesinin gözetilmesi ve açıklanmaması şartıyla verilmesine Bakanlık
yetkilidir"
Hususuna yer verilerek, yabancı ülkelerin denetime
yetkili makamlarına Türkiye' deki her türlü yabancı bankacılık
faaliyetlerinin denetimi için uygun koşullar hazırlanmış, hatta
karşılıklılık ilkesinden söz edilmiş; ancak, Türkiye'de yetkili
merci ve organların diğer ülkelerdeki bu yetkilerinin nasıl kullanılacağına
dair bir düzenleme yapılmamış ya da fiili bir girişimde bulunulmamıştır.
Off-Shore bankacılık uygulamasına ilişkin risklerin gerçekleşmesi
ve çok sayıda yurttaşın mağdur olmasından sonra, 01/11/2005 tarihinde
yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık yasası'nın 14 üncü maddesi
ile "Türkiye'de kurulan bankaların kıyı bankacılığı bölgeleri
de dahil olmak üzere yurt dışında şube veya temsilcilik açmaları,
ortaklık kurmaları veya kurulmuş ortaklıklara katılmaları, bu
Kanunda yer alan kurumsal yönetim hükümleri ile koruyucu hükümlere
ve Kurulca belirlenecek esaslara uyulması kaydıyla Kurulun iznine"
tabi kılınarak, izin verme yoluyla da olsa, denetim benzeri bir önlem
düşünülmüştür.
Nitekim, o dönemde bu yasal eksikliğin yarattığı
boşluk somut bir biçimde kendisini göstermiş ve Türkiye'deki bankacılık
faaliyetleri gözetim ve denetim altına alınan ve sonuçta da bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak, yönetim
ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na intikal eden Türkiye
İmar Bankası T.A.Ş.'nin sahibi olan grubun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
kıyı bankacılığı yapan ve üstelik faaliyetleri üzerindeki kuşkuların
Türkiye'deki incelemeler sırasında arttığı bir dönemde, grubun
kıyı bankacılığı faaliyetini yürüten İmar Bank Off-Shore Ltd. adlı
Bankanın faaliyetlerinin denetimi yapılmamış ve "yabancı ülke
mevzuatı çerçevesinde" faaliyet sayılarak denetiminden uzak
durulmuştur.
Ancak, bu ilgisizliğin İmar Bank Off-Shore Ltd. adlı
bankadaki mevduatın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu dışında sayılması
kabulüne dayanmakta olması, sorunun asıl vahim olan yanını teşkil
etmektedir. Gerçekten de, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
"Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. Mevduat Sahiplerine Yönelik Açıklaması"
bu hususu çok açık bir biçimde teyit etmektedir:
"İmar Bank Off-Shore Ltd., Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
anılan ülke mevzuatı çerçevesinde kurulmuştur. Söz konusu Off-Shore
Bankada, Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.'nin doğrudan ve/veya dolaylı
hiçbir ortaklık payı bulunmamaktadır. Bu kapsamda, Türkiye'de faaliyet
gösteren ve mevduat kabulüne yetkili bulunan bankaların yurtiçi
şubelerinde gerçek kişiler tarafından açılmış olan tasarruf mevduatını
sigorta eden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, off-shore bankalarda
mevduatı olanlara sigorta kapsamında bir ödeme yapması mümkün bulunmamaktadır."
hususu vurgulanmış ve
"bankalardaki tüm tasarruf mevduatı sigorta kapsamında olduğundan,
tasarruf sahiplerinin endişelenmelerini, kendilerine ve çevrelerine
zarar verebilecek işlem ve hareketlerde bulunmalarını gerektirecek
bir durum bulunmamaktadır" denilerek, tasarruf sahiplerine
itidal ve sükunet tavsiye edilmiştir. Keza, benzer açıklamalar, Maliye
Bakanlığı'nın "Alomaliye Hattı" aracılığıyla da yapılmış
ve sonuç olarak, off-shore hesap sahiplerinin nereye başvuracağı
sorusuna;
"İmar Bankasının paraları gönderdiği offshore
bankası bu paraları İmar Bankasına öderse Banka ödemeyi hak sahiplerine
yapar. Ayrıca, Banka hissedarlarına (Uzan grubu) da bu hesapların
ödemeleri için başvurabilir"
cevabı verilmiştir.
Ancak, bu "öneri" paralelinde offshore
hesap sahiplerine ilgili grup belirli bir takvime göre ödeme yapmakta
iken, bütün mal varlıklarına el konularak, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu'nun tasarrufuna geçirilmesi, mevduatlarını belirli sınırlamalarla
da olsa geri alabilen, çekebilen çok sayıdaki offshore hesap sahibini
mutlak mağdur haline getirerek, "offshorezede" yapmıştır.
Başka bir deyişle, başlangıçta, bankacılık alanında
denetim zafiyeti sonucunda bir ticari grubun "nispi mağdur"
yaptığı önemli sayıdaki yurttaş; daha sonra, devletin idari eylem
ve işlemleri sonucunda, "mutlak mağdurlar” durumuna düşürülmüştür.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Madde ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
mevzuatına göre anılan ülke sınırları içerisinde faaliyet gösteren
ve "Kıyı Bankacılığı" (Off-Shore) ile iştigal eden İmar Bank
Off-Shore Ltd. adlı Bankanın mudilerine ödeme yapmakta iken, sermaye
sahibi aile grubunun Türkiye' deki mal varlığına da Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu'nca el konulmasına neden olan idari işlemler sonucunda
mudilere ödenmesi olanaksız hale gelen ve Fon kapsamında olmayan
mevduat hesaplarının ödenmesi sağlanmaktadır.
4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu ile ilgili hükümleri arasında "Hazine Alacağı"
tanımının yapıldığı l5/a maddesinde, yönetimi ve denetimi Fona
intikal etmiş olan "bankaların yönetim ve denetimini doğrudan
veya dolaylı olarak elinde bulunduran ortaklarının kendi lehine
kullandıkları her türlü banka kaynakları ve her ne ad altında olursa
olsun kendilerine ait yurtiçi ve yurtdışı şirket, finans kuruluşu,
off-shore bankalara aktardıkları banka kaynakları" ile
"bankalarının off-shore bankalarındaki yargı kararları nedeniyle
ödedikleri mevduatları ve off-shore bankaların bankaya izinli veya
izinsiz aktardığı off-shore mevduatlar" alacak kapsamında sayılmıştır.
Kolaylıkla görülebileceği gibi, devlet, Hazine
alacağı tanımı içerisinde değerlendirdiği off-shore mevduat gerçeği
ve mevduat sahiplerine karşı sürekli olarak reddettiği "yurtiçi
banka-yurtdışı off-shore banka" ortaklık ya da aidiyet ilişkisini
kendi alacakları söz konusu olduğunda açık ve kesin ifadelerle kabul
edebilmektedir.
Dolayısıyla, madde ile bir alacağın tahsiline
ilişkin tanım ve kabullerde bir karşılıklılık ve off-shore mevduat
sahiplerinin alacaklarının da dikkate alınarak ödenmesinde adil
bir yaklaşım sağlanmaya çalışılmıştır.
Madde 2- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda,
off-shore mevduat hesaplarının ödenmesi için yeterli ödeneğin bulunmaması
halinde, hak sahiplerine ödemelerin yapılabilmesi bakımından
gerekli finansmanın Hazinece sağlanması
amaçlanmıştır.
Madde 3- Yürürlük maddesidir.
Madde 4- Yürütmeye ilişkin düzenlemeyi içermektedir.
MERSİN MİLLETVEKİLİ MUSTAFA ÖZYÜREK İLE İSTANBUL
MİLLETVEKİLİ
BİHLUN TAMAYLIGİL’İN TEKLİFİ
"5021 SAYILI BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
VE BANKALAR KANUNU HÜKÜMLERİNE İSTİNADEN BANKACILIK İŞLEMLERİ
YAPMA VE MEVDUAT KABUL ETME İZNİ KALDIRILAN TÜRKİYE İMAR BANKASI
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ HAKKINDA TESİS EDİLECEK BAZI İŞLEMLER HAKKINDA
KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 5021 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri
Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında
Kanun'un 1 inci maddesine, 3 üncü fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
"Bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul
etme izni kaldırılarak, yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu'na intikal eden Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.'nin ait olduğu ticari
grubun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mevzuatına göre anılan ülke
sınırları içerisinde faaliyet gösteren ve sermayesinin tamamına
sahip olduğu ve "Kıyı Bankacılığı" (Off-Shore) ile iştigal
eden İmar Bank Off-Shore Ltd. adlı Bankanın mudilerine ödeme yapmakta
iken, sermaye sahibi aile grubunun Türkiye'deki mal varlığına da
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nca el konulmasına neden olan idari
işlemler sonucunda mudilere ödenmesi olanaksız hale gelen ve Fon
kapsamında olmayan mevduat hesapları da Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu'nca ödenir. Mevduat sahiplerine daha önce yapılmış olan kısmi
ödemeler ile mevduat sahibi gerçek ve/veya tüzel kişilerin adı geçen
Bankaya olan borçları bu mevduat tutarlarından indirilir."
MADDE 2- 5021 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri
Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında
Kanun'a aşağıdaki geçici madde eklenmiştir:
"GEÇİCİ MADDE 2- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda,
bu Kanunda sözü geçen mevduat hesaplarının ödenmesi bakımından
yeterli ödeneğin bulunmaması halinde hesaplanacak ödeme tutarı Hazinece
Fona aktarılır"
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
Plan ve Bütçe Komisyonu |
|
|
Esas No.:
1/1357, 2/236, 2/334, 2/509,
2/786 |
|
|
Karar No.: 137 |
|
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bakanlar Kurulunca 08/05/2007 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça
10/05/2007 tarihinde tali komisyon olarak Adalet Komisyonuna, esas
komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilen 1/1357 esas numaralı
"Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketince Devlet İç Borçlanma Senedi
Satışı Adı Altında Toplanan Tutarların Ödenmesi ve Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı", Komisyonumuzun 16/05/2007 tarihinde,
Hükümeti temsilen Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Abdüllatif
ŞENER ile Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu,
Sermaye Piyasası Kurulu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu temsilcilerinin
de katılımlarıyla yapmış olduğu 53 üncü birleşiminde, Malatya
Milletvekili Muharrem KILIÇ ve 52 Milletvekiline ait 2/236, İzmir
Milletvekili Ahmet ERSİN ve 27 Milletvekiline ait 2/334, Samsun Milletvekili
Haluk KOÇ, İstanbul Milletvekili Ali TOPUZ, İzmir Milletvekili Kemal
ANADOL ve 122 Milletvekiline ait 2/509, Mersin Milletvekili Mustafa
ÖZYÜREK ve İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'e ait 2/786 esas
numaralı Kanun Teklifleri ile ilgili görülmeleri nedeniyle İçtüzüğün
35 inci maddesi uyarınca birleştirilmeleri suretiyle incelenip,
görüşülmüştür.
Bilindiği gibi, Devlet
iç borçlanma senetleri birincil piyasada Hazine Müsteşarlığı tarafından
ihraç edilmektedir. İhraç edilen bu senetler ikincil piyasalarda
da alım satım işlemlerine konu olabilmektedir. Yatırımcılar, birincil
piyasadan aldıkları Devlet iç borçlanma senetlerini vadesine kadar
ellerinde tutabilecekleri gibi, ikincil piyasalarda da piyasaların
likiditesi ile orantılı olarak, istedikleri zaman ellerinden çıkarabilmektedir.
Devlet iç borçlanma senetlerinin bedelleri, vade tarihinde senedin
aslını ibraz eden yatırımcıya T.C. Merkez Bankası ve T.C. Ziraat
Bankası aracılığıyla ödenmektedir. Senedin aslı yerine, ikincil
piyasa işlemi sonucu belge veya makbuza sahip olan yatırımcılar
ise alacaklarını belge veya makbuzu almış oldukları banka veya
aracı kurumdan tahsil edebilmektedir. İkincil piyasalarda makbuz
karşılığında satın alınmış olan Devlet iç borçlanma senetlerinin
makbuz sahiplerine geri ödenmesinde Hazine Müsteşarlığı ile makbuz
sahipleri arasında doğrudan bir borç alacak ilişkisi bulunmamaktadır.
19/10/2005 tarihli ve 5411
sayılı Bankacılık Kanunu ile mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununun
14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurulunun 3/7/2003 tarihli ve 1085 sayılı Kararı ile
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan
Türkiye İmar Bankası Türk A.Ş. hakkında yapılan incelemelerde, banka
bünyesinde Devlet iç borçlanma senedi olarak karşılığı bulunmamasına
rağmen, Bankaca ikincil piyasadaki yatırımcılara Devlet iç borçlanma
senedi satışı adı altında makbuz düzenlenerek karşılıksız satış
yapıldığı tespit edilmiştir.
Bankacılık mevzuatı
çerçevesinde, kapatılan İmar Bankasında mevduatı bulunanlara
ödeme yapılmış iken, makbuz karşılığı Devlet iç borçlanma senedi bulunan
yatırımcılara bir ödeme yapılamamıştır. Mudilerin mağduriyetlerinin
giderilmesi amacıyla makbuz karşılığı Devlet iç borçlanma senedi
satışı işlemleri sonucu hak sahibi olan herkese ödeme yapılabilmesi
için bir yasal düzenleme yapılması gerekmektedir.
Tasarı ve gerekçesi
incelendiğinde;
- Tasarı çerçevesinde
öngörülen ödemelerin ilgililerin başvurusu üzerine yapılması,
ödemelere kaynak sağlanması için Hazine Müsteşarlığınca özel tertip
Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilmesi ve ödemenin Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu aracılığıyla yapılması, hak sahipliğinin tespitinde
Müflis Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi kayıtlarının esas
alınması, hak sahiplerinden talep toplanması, talep toplamanın
şekli ve süresi, hak sahipliğinin ispatında aranacak belgeler,
ödemeye aracı olacak bankanın tespiti,
defaten yapılacak ödemenin şekli ve süresi, uygulanacak faiz
oranı ile faizin başlangıç tarihi, hak sahiplerine yapılacak ödeme
nedeniyle istenebilecek ibraname ve diğer belgelerin içeriği
ile ödemelere ilişkin diğer usul ve esasların Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenmesi, ödemelerde, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine
Devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla yatırılan tutarları ifade
eden işlem tutarlarının esas alınması,
- Devlet iç borçlanma
senedi alımı amacıyla Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine
yatırılan tutarlar nedeniyle idari yargı mercilerinde açılan davalar
hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanması, Devlet iç borçlanma
senedi alımı amacıyla Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine
yatırılan tutarlar nedeniyle idari yargı mercilerinde açılmış
olan davalara ilişkin mahkeme kararlarının, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten sonra icra takibine konu edilmesi hâlinde,
vekâlet ücretinin maktu olarak hesaplanması, mahkeme kararlarında
veya icra takip sürecinde ilgili idareler lehine hükmolunan her
türlü alacağın bu Kanuna göre yapılacak ödemelerden mahsup yoluyla
tahsil edilerek ilgili kurumların hesaplarına aktarılması,
- Hak sahibi olmadığı
anlaşılanlara, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten
sonra karşılıksız Devlet iç borçlanma senedi aldığı tespit edilenlere,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca bankacılık işlemleri
yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketi ortakları ile bunların ana, baba, eş ve çocukları
ile bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri,
genel müdür ve yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları
ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket eden kişilerce alınan
veya bu kişilerin ayrı ayrı veya birlikte doğrudan veya dolaylı
olarak yönetim ve denetimine sahip oldukları kuruluşlarca alınan,
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketi personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma sandık
ve vakıflarca alınan karşılıksız Devlet iç borçlanma senetlerine
ilişkin olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca herhangi bir ödeme
yapılmaması, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinden Devlet
iç borçlanma senedi almamasına rağmen, sahte olarak düzenlediği
veya sahte olduğunu bildiği belgeleri ibraz eden, ettiren veya
kendisine ya da bir başkasına ödeme yapılmasını talep eden kişilere,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, dört seneden
sekiz seneye kadar hapis cezası verilmesi,
- Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketinin bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin
kaldırıldığı tarihten önce gerçekleştirilen fiiller nedeni ile,
bu Kanun hükümlerine göre ödeme yapılmasına veya ödeme yapılacak
olmasına sebebiyet veren Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin
yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür,
genel müdür yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları
ve şube müdürleri ile yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı
olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının,
kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait bankalar ve banka dışı
mali kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki, kiralık
kasa mevcutları da dâhil olmak üzere, hak ve alacakların dondurulması,
her türlü mal, hak ve alacakların üzerindeki tasarruf yetkisinin tamamen
veya kısmen kaldırılması, mal, kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin
zaptı, bunların bir tevdi mahalline yatırılması ve hak ve alacakların
üzerine diğer tedbirlerin konulmasına, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunun talebi üzerine ilgili bankanın merkezinin bulunduğu yerdeki
sulh ceza hâkimi, yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar
verilmesi; ayrıca, bu Kanun kapsamında yapılacak ödemelerin Hazine
adına 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 134 ve 135 inci maddelerinde
yer alan hükümler dâhilinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından
takip ve tahsil edilmesi, Kanun uyarınca yapılacak inceleme ve denetlemeler
sonucunda; hak sahiplerine yapılan ödemelerde, hak sahibinin beyanının
aksine bir durumun ve/veya ilgiliye fazladan veya haksız bir ödeme
yapıldığının tespiti hâlinde, fazladan veya haksız ödenen meblağın,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri
uyarınca ödenen kişiden tahsil edilmesi, Kanun gereğince ihraç edilecek
olan özel tertip Devlet iç borçlanma senetleri ile bu senetler kullanılmak
suretiyle yapılacak ödemelere ilişkin işlemler ve kâğıtların damga
vergisi ve harçtan müstesna tutulması,
- 4749 sayılı Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna geçici madde eklenmek suretiyle, Hazine
Müsteşarlığınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna özel tertip Devlet
iç borçlanma senetleri ihraç edilmesine imkan sağlanması,
- Yapılacak faiz ödemelerinin
31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun uygulanması
bakımından mevduat faizi addolunması, ödeme tarihi itibarıyla
tahakkuk etmiş sayılması ve aynı Kanunun geçici 67 nci maddesi uyarınca
yüzde 15 oranında gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması,
öngörülmektedir.
2/236, 2/334 ve 2/509
esas numaralı Kanun Teklifleri ile; vatandaşların mağduriyetlerinin
giderilmesi amacıyla yatırdıkları tutarların T.C. Merkez Bankası
tarafından 3/7/2003 tarihinde Resmi Gazetede ilan edilen Devlet iç
borçlanma senetlerinin günlük değerleri esas alınarak 31/7/2003 tarihli
ve 4969 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca mevduat ödenmesinde izlenecek usul ve esaslara göre ödenmesi
öngörülmektedir.
2/786 esas numaralı
Kanun Teklifinde ise off-shore hesaplarının da Fon tarafından ödenmesi
ve Fon'da yeterli ödeneğin bulunmaması halinde finansmanının Hazine
tarafından sağlanması öngörülmektedir.
Komisyonumuzda Tasarının
geneli üzerinde yapılan görüşmelerde;
- Tasarının genel
olarak olumlu karşılandığı, Devlete güvenerek Devlet iç borçlanma
senedi almak amacıyla tasarruflarını İmar Bankasına yatıran vatandaşların
mağduriyetlerinin giderilmesinde önemli bir adım olduğu,
- Vatandaşların mağduriyetlerinin
giderilmesine yönelik ödemelerde işlem tutarı yerine, nominal
bedelin esas alınması gerektiği, ayrıca vade tarihinden itibaren
kanuni faiz uygulanmasının hakkaniyete uygun olacağı,
- Kanunla düzenlenmesi
gereken birçok konuda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesinin doğru bir uygulama olmadığı,
- Avukatlık ücret tarifesine
göre vekalet ücretinin nispi olarak ödenmesi gerektiği, bu çerçevede
yüzde 12 ile başlayan oranların söz konusu olduğu, Tasarı ile getirilen
düzenlemede ise vekalet ücretinin maktu tutar olarak ödenmesinin
öngörüldüğü ve 110 YTL ile sınırlandırıldığı,
- Faiz ödemelerinin
mevduat sayılarak Gelir Vergisine tabi tutulmasının uygun olmadığı,
anılan dönemde Devlet iç borçlanma senedi faiz ödemelerinin Gelir
Vergisi Kanununun hükümlerine göre vergi tevkifatına tabi olmadığı,
- Off-Shore hesap sahiplerinin de mağduriyetlerinin giderilmesi
gerektiği, tasarruflarını kaybeden vatandaşlarımızdan fiilen
elde etmedikleri bir faiz geliri nedeniyle vergi talep etmenin
doğru olmayacağı,
-Kamuoyunda ödemelerin nakden yapılıp yapılmayacağı konusunda
tereddütlerin bulunduğu,
şeklindeki görüş ve eleştirileri müteakip, Hükümet adına
yapılan tamamlayıcı açıklamalarda;
- Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu verilerine göre Devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla
T. İmar Bankası T.A.Ş. ile gerçekleştirilen işlem sayısının 26.140
olduğu, bazı kişilerin birden fazla işlemi söz konusu olabildiğinden
bu rakamın Devlet iç borçlanma senedi
alımı amacıyla bankaya para yatıran kişi sayısını tam olarak
yansıtmadığı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yapılan incelemede ise para
yatıran kişi sayısının 22.517 olarak tespit edildiği,
- Devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla T. İmar Bankası
T.A.Ş.'ye yatırılan tutarın "işlem tutarı", Devlet iç borçlanma
senedinin vade sonunda ulaşacağı değeri gösteren tutarın ise
"nominal bedel" olarak adlandırıldığı, bu çerçevede kişilerce
Devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla Bankaya ödenen toplam işlem
tutarının 728.353.435,84 YTL (728.353.435.849,917 TL) olduğu, söz konusu
Devlet iç borçlanma senetlerinin toplam nominal değerinin ise
1.023.672.644,90 YTL (1.023.672.664.900.000 TL) olarak tespit edildiği,
- Ödemelerin, daha
önceki uygulamada olduğu gibi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
eliyle yapılmasının öngörüldüğü, böylece Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunun geniş operasyonel tecrübesinden yararlanılmış olacağı,
- Ödemelerin finansmanının,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna Hazine Müsteşarlığınca özel tertip
Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilmesi suretiyle sağlanacağı,
- Dava açmış olsun veya
olmasın tüm hak sahiplerine ödemenin yapılacağı, bu nedenle ödeme
yapılabilmesi için "hak sahipliği" kriterinin esas alındığı,
- Hak sahibi olmadığı
anlaşılanlara, 03/07/2003 tarihinden sonra Devlet iç borçlanma senedi
aldığı tespit edilenlere, Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.'nin ortak yöneticilerine,
belirli derecede yakınlarına ve bunlar adına hareket eden kişilere
ve anılan kişilere ait şirketlere, banka çalışanları için kurulmuş
olan sandık ve vakfa herhangi bir ödeme yapılmasının söz konusu olmayacağı,
- Off-shore hesaplarının
önceki Bankacılık sektöründe yaşanan krizlerde de ödenmediği,
Mahkemelerden de bu yönde kararlar çıktığı,
- Ödemelerin nakden
yapılacağı, bu çerçevede düzenlemeye açıklık getirilebileceği,
- Mevduat sahiplerine
ödeme yapılmasını öngören bir önceki Kanunda Bakanlar Kuruluna
daha fazla yetki verildiği, bunun söz konusu olayın özelliğinin
bir sonucu olduğu,
ifade edilmiştir.
Ayrıca, mağduriyet
yaşayan vatandaşların oluşturdukları derneklerin temsilcileri tarafından;
Tasarının yaşanan mağduriyetleri giderme açısından önemli olduğu,
ancak aradan dört yıl gibi uzun bir sürenin geçtiği, bu süre içinde
çok ciddi sıkıntıların yaşandığı, Devletin yetkili kılmış olması
dolayısıyla söz konusu bankaya güven duyulduğu, Bakanlar Kurulunun
ödemelere ilişkin yapacağı düzenlemelerde mağduriyetleri telafi
etmesinin beklendiği ifade edilmiştir.
Tasarı ve gerekçesi
Komisyonumuzca da benimsenerek maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir.
Tasarının;
- 1 inci maddesi; ödemelerin
nakden yapılacağına açıklık getirilmesi amacıyla (2) numaralı
fıkrasındaki "ödemeye aracı olacak bankanın tespiti," ibaresinden
sonra gelmek üzere "nakden ve" ibaresinin eklenmesi, işlem tutarı ve uygulanacak faiz haricinde
kalan ve kesinleşmiş idari yargı kararlarına veya bu nitelikteki
kararlara dayalı icra takiplerine ilişkin her türlü ödemeden dolayı
sorumlu kişilere rücu edilebilmesi amacıyla "defaten yapılacak
ödemenin şekli ve süresi" ibaresinden sonra gelmek üzere
"ile kesinleşmiş idari yargı kararlarına veya bu nitelikteki
kararlara dayalı icra takiplerine ilişkin her türlü ödemeler"
ibaresinin eklenmesi suretiyle,
- 2, 3, 4 ve çerçeve 5
inci maddeleri; aynen,
- Kurumun görev alanının
genişlemesi nedeni ile iş yükünün artması bankacılık sektörünün
dinamik yapısına uyum sağlanması, Kurumun iç denetimi konusuna
açıklık getirilmesi; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kamu hizmetleri
teşkilat yapısı, iş süreçleri, gelir ve giderleri ve tabi olduğu
mali mevzuat yönünden sahip olduğu özel durumlar gözetilerek 5436
sayılı Kanunun 12 nci maddesinde yer alan düzenleme ile 5018 sayılı
Kanunun ek (III) sayılı cetvelinden çıkarılmış olması karşısında
5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile 5018 sayılı Kanuna yapılan atıf
nedeniyle ortaya çıkan çelişkinin giderilebilmesi ve 5411 sayılı
Kanunun Fonun hesap ve harcamalarının denetimine ilişkin 124 üncü
maddesinde bir tereddüde yol açmayacak şekilde açıklığın sağlanmasını
öngören yeni bir düzenlemenin çerçeve 6 ncı madde olarak Tasarı
metnine ilave edilmesi suretiyle,
- Geçici 1 inci maddesi,
redaksiyona tabi tutulması suretiyle,
- Yürürlük ve Yürütmeye
ilişkin 6 ve 7 nci maddeleri; 7 ve 8 inci maddeler olarak aynen,
kabul edilmiştir.
Ayrıca, kanun tekniği
açısından, Tasarının kod kanun özelliği taşıması nedeniyle Tasarı
başlığı redaksiyona tabi tutulmuştur.
Raporumuz, Genel Kurulun
onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Bu Raporun Sözcüsü |
|
|
Sait Açba |
M. Altan Karapaşaoğlu |
Halil Aydoğan |
|
|
Afyonkarahisar |
Bursa |
Afyonkarahisar |
|
|
Kâtip |
Üye |
|
Üye |
|
Mehmet Sekmen |
Sabahattin Yıldız |
Mehmet Zekai Özcan |
|
|
İstanbul |
Muş |
Ankara |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
A. Kemal Deveciler |
Ali Osman Sali |
Ahmet İnal |
|
|
Balıkesir |
Balıkesir |
Batman |
|
|
(Karşı oy yazısı ektedir) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Osman Nuri Filiz |
Muhsin Koçyiğit |
Alaattin Büyükkaya |
|
|
Denizli |
Diyarbakır |
İstanbul |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
Birgen Keleş |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
(Karşı oy yazısı ektedir) |
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
M. Mustafa Açıkalın |
Bülent Baratalı |
Fazıl Karaman |
|
|
İstanbul |
İzmir |
İzmir |
|
|
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Y. Selahattin Beyribey |
Mustafa Elitaş |
Taner Yıldız |
|
|
Kars |
Kayseri |
Kayseri |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Mikail Arslan |
Muzaffer Baştopçu |
Mustafa Ünaldı |
|
|
Kırşehir |
Kocaeli |
Konya |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Hasan Fehmi Kinay |
Muharrem Doğan |
Mustafa Özyürek |
|
|
Kütahya |
Mardin |
Mersin |
|
|
|
|
(İmzada bulunamadı) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
O. Seyfi Terzibaşıoğlu |
Osman Seyfi |
Cemal Uysal |
|
|
Muğla |
Nevşehir |
Ordu |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
İmdat Sütlüoğlu |
Musa Uzunkaya |
M. Ergün Dağcıoğlu |
|
|
Rize |
|
Tokat |
|
|
Üye |
Üye |
|
|
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
(Ayrışık
oy yazısı ektedir) |
|
|
|
|
|
|
|
AYRIŞIK
OY
Müflis
Türkiye İmar Bankası'nda tasarruf mevduatı olan vatandaşlarımızın
mevduatının belirli şartlar dahilinde ödenmesine ilişkin 5021 sayılı
Kanun 16.12.2003 tarihinde
Mevduat
sigortası kapsamında olmayan "ticari mevduat" ödeme kapsamına
alınırken, arkasında Devletin olduğu düşüncesiyle bankadan Hazine
bonosu alan vatandaşlarımıza hiçbir ödeme yapılmaması
çok büyük bir haksızlık olmuştur.
Maddenin Kanun kapsamından çıkarılmış
olması nedeniyle ortada Anayasa'ya aykırılığı gerekçesiyle iptali
istenebilecek bir hüküm de olmadığından konunun CHP tarafından
Anayasa Mahkemesi'ne götürülme imkânı olmamıştır.
Ancak "İmar Bankası Bono Mağdurları"
olarak isimlendirebileceğimiz 22.517 kişiyi, aileleri ile birlikte
yaklaşık 100.000 vatandaşımızı ilgilendiren bu konuyu mağdur vatandaşlarımız
yargıya taşımıştır.
Açılan davalar sonucunda Danıştay 13. Dairesi 9 Ocak 2007 tarihinde verdiği bir kararla paranın
yasal faizi ile birlikte ödenmesi yönündeki
AKP hükümeti mağdur vatandaşlarımızı
dört yıldır oyalamıştır.
Sayın Başbakan 2003 yılında "Türkiye Cumhuriyeti kimseyi mağdur
etmez, samimi Hazine Bonosu mağdurlarının parası ödenecek"
anlamında cümleler kullanmış, ancak bugüne kadar
sözünü tutmamıştır.
Hükümetin
TBMM'ye sevk ettiği "İmar Bankası Bono Mağdurları"na Ödeme Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ise Hükümetin
yargı kararları sonucunda mecbur kaldığı bir Tasarıdır.
Ancak Tasarı'ya bakıldığında bazı belirsizliklerin
olması yanında hakkaniyete uygun bir ödemenin öngörülmediği anlaşılmaktadır. Belirsizlik ve adaletsizlikler şunlardır:
1.
İŞLEM TUTARININ DEĞİL NOMİNAL BEDELİN ÖDENMESİ GEREKİR.
DİBS
satınalınması amacıyla bankaya yatırılan tutarın toplamı
728.353.453 YTL (İşlem Tutarı), bu tutarın vade sonu itibarıyla ulaşacağı
toplam tutar ise 1.023.672.644 YTL (Nominal Bedel)dir.
Tasarı nominal bedeli değil işlem tutarının ödenmesini öngörmektedir.
Doğru olan nominal bedelin esas alınıp buna vade tarihinden
itibaren kanuni faizin uygulanmasıdır.
Düzenleme bu şekliyle hakkaniyete uygun değildir.
2. BAKANLAR KURULUNA VERİLEN YETKİLER BELİRSİZLİK
YARATMAKTADIR.
Tasarı ödemenin şekli, süresi, uygulanacak faiz
oranı ile faizin başlangıç tarihinin belirlenmesi konularında Bakanlar
Kurulu (BK)nu yetki vermektedir.
Bu konuların mutlaka yasada düzenlenmesi gerekir.
Aksi takdirde hak kayıpları söz konusu olabilecektir. Bu konularda
BK'nun yetkilendirilmesi şu sorunlara ve adaletsizliklere yol açabilecektir.
• Yargı kararlarına
ilişkin olarak BK'na verilen yetki yargı kurallarını sonuçsuz bırakmaya
yöneliktir.
• Ödeme süresi belli
olmadığından ödemeler uzun bir zaman dilimine yayılabilecektir.
• Faiz oranı mahkemelerin
hükmettiği kanuni faiz oranından daha düşük olarak belirlenebilecektir.
• Faizin başlangıç tarihi
değiştirilebilecektir.
3. VEKALET ÜCRETİNE YÖNELİK DÜZENLEME ANAYASA'YA
AYKIRIDIR.
Tasarının vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesine
yönelik düzenlemesi ise hukuk güvenliğini zedelemekte olup Anayasa'nın
2 ve 10. maddelerine aykırıdır.
Tasarı vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesini
öngörerek yapılacak ödemeyi 110 YTL ile sınırlandırmaktadır. Avukatlık
Ücret Tarifesi ise nisbi olup % 12 ile başlayan oranlar söz konusudur.
Bilindiği gibi Avukatlık Kanununun 168. maddesi avukatlık ücret tarifesini hazırlama görev
ve yetkisini Türkiye Barolar Birliği'ne vermiştir. Bu düzenleme
iki kez Anayasa Mahkemesi'nin denetiminden geçmiş ve Avukatlık Kanununun
bu hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi bu kararlarında;
(2002/126E 2004/27K - 3.3.2004 tarih)
"Avukatların hukuksal bilgi ve tecrübelerinden
yararlanma, hak arama ve savunmada başvurulacak meşru yol ve vasıtaların
başında gelir. Vekalet ücreti, savunma hakkının en önemli parçası
olan hukuki danışmanlık görevinin, konunun uzmanı olan hukukçular
tarafından yapılmasının doğal bir sonucudur. Avukatların mesleklerini
serbestçe ve herhangi bir kaygı olmadan yapabilmeleri için yaptıkları
hizmetin karşılığı olan makul bir ücret almaları gerekir. Avukatla
yapılacak sözleşmede ücret kararlaştırılırken, dava sonunda karşı
tarafa yüklenecek avukatlık ücretinin gözetilmesi engellenmediğinden,
itiraz konusu kuralla hak arama özgürlüğünün kullanılmasının zorlaştığından
da söz edilemez. "
"1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun değişiklikten
önceki 168. Maddesinde avukatlık
ücretinin takdirinde hukuksal yardımın başladığı veya davanın
açıldığı tarihte yürürlükte olan Tarifeler esas alınmış ise de itiraz
konusu kuralla ekonominin gerekleri gözetilerek avukatların emeklerinin
gerçek karşılıklarını almaları amaçlanmıştır." Hükmünü vermiş,
(2006/60E 2006/51 K - 17.4.2006 tarih)
Avukatlık Kanununun 168. maddesi yönünden iptal
isteğini yukarıda belirtilen aynı konudaki 2002/126E 2004/27K sayılı
3.3.2004 tarihli kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı 19.2.2005 tarihi
üzerinden on yıl geçmediğini belirterek reddetmiş, Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesinin iptali istemini ise bir davaya bakmakta olan
mahkemenin ancak o dava sebebiyle uygulanacak yasa veya yasa hükmünde
kararnamenin hükümlerinin Anayasa'ya aykırılığı talebinde bulunabileceğini
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin iptali istemini incelemenin
Anayasa Mahkemesi'nin görevine girmediğini belirterek reddetmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararları ve Avukatlık
Yasası'nın açık hükmü karşısında, yürürlükteki bir yasal düzenlemenin
bir başka yasa ile fiilen uygulanamaz hale getirilmesi hukuka aykırıdır.
Kaldı ki, Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesinin, ikinci kısmının ikinci bölümü, "konusu para
olmayan veya para ile değerlendirilemeyen hukuki yardımlara ödenecek
ücret"i düzenlemektedir. Oysa,
söz konusu tasarı, konusu doğrudan para olan icra takiplerine
ilişkindir.
Tasarı'nın bu şekilde yasalaşması avukatlık ücretinin
belirlenmesinde uygulamada farklılıklar yaratarak hak kayıplarına
neden olacaktır.
Bu nedenle maddenin Tasarıdan çıkarılması gerekmektedir.
4. FAİZ ÖDEMELERİNİN MEVDUAT SAYILARAK GELİR
VERGİSİNE TABİ TUTULMASI DOĞRU DEĞİLDİR.
Faiz ödemelerinin gelir vergisi açısından mevduat
sayılıp yüzde 15 oranında gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması
doğru değildir. Çünkü anılan döneme ilişkin DİBS faiz ödemeleri Gelir
Vergisi Kanununun o dönemde yürürlükte olan hükümlerine göre gelir
vergi tevkifatına tabi değildir. İlgili dönemde gelir vergisine
tabi olmayan bir ödemenin daha sonra çıkarılan bir yasayla vergiye
tabi tutulması Anayasa'ya aykırıdır.
Bu ödemelerin gelir vergisi açısından alacak faizi
sayılması nedeniyle gelir vergisine tabi tutulması gerektiği
yönündeki görüş de hakkaniyete uygun olmayıp hukuki bir temelden
yoksundur. Zira Tasarı bonozedelere "nominal bedel"in değil
"işlem tutarının ödenmesini düzenlemektedir. Yani gerçekte
DİBS faizi olarak ödenmesi gereken bir tutar ödenmemektedir. Ayrıca
yıllarca gecikmiş bir ödeme söz konusudur. Ayrıca Gelir Vergisi Kanununun
ilgili hükümlerine göre bazı maktu istisnalar da söz konusudur. Tasarı
bütün bunları dikkate almamaktadır.
5. OFF-SHORE ZEDELERİN MAĞDURİYETİ GİDERİLMELİDİR.
Bir devletin niteliği, işleyişi, temel amaç ve
görevlerinin yer aldığı yasal metinler anayasaları olup, devletin
aynı zamanda meşruiyetinin de zeminini oluştururlar. Türkiye'de
devletin niteliği kendi Anayasasında "milli dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı ... sosyal bir hukuk devleti"
olarak tanımlanmıştır.
Devletin amaç ve görevleri ise, "... kişilerin
ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel
hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmak" olarak belirlenmiştir.
Temel hak ve hürriyetlerin niteliği de, "...
kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını
da ihtiva" eden bir çerçevede tanımlanmıştır.
Buna, yani Anayasal düzenlemenin gereklerine
göre, devletin, milli dayanışma, refah, huzur ve mutluluk duygusunu
zayıflatan ve bireyleri ailesine karşı maddi ve manevi bütün ödev
ve sorumluluklarını yerine getirmesini önleyecek koşulların
ortadan kaldırılması, en azından iyileştirilmesi gibi bir temel
ya da asli görevi bulunmaktadır.
Ticari ve iktisadi hayatın belirli kurallara
bağlanması bakımından, bu faaliyet alanlarına münhasır yasal düzenlemeler
yapılması son derece doğaldır. Sözgelimi, bankacılık alanında
bir yasal düzenlemenin, yasaya uyulmaması halinde müeyyideler
içermesi ve bu müeyyidelerin şu ya da bu dozda ağırlaştırılması,
ilgili ticari alandaki faaliyetlerin belirli bir disiplin altında
sürdürülmesi bakımından da önem arz etmektedir. Bu alanın bankacılık
olması, bireylerin küçük ya da büyük tutarlı parasal tasarruflarının
belirli bir güvence altında değerlendirilmesi ve bu parasal fonların
bankacılık ilke ve kurallarına aykırı ya da kötü niyetli kullanımının
tecziyesinde ağır müeyyideler öngörülmesini de gerektirebilir
ve bu durum, olağan sınırlar içerisinde bir önlem olarak kabul de görebilir.
Ancak, bu önlemlerin banka sahibi aile ya da grupların
bütün mal varlıklarını ilgilendiren ya da kapsayan el koymalara
kadar vardırılması ve bankacılık ile ilgili olsun veya olmasın
mevcut iktisadi ya da ticari birimlerin yönetim ve denetimlerinin
devletin sevk ve idaresindeki bir kurum tarafından üstlenilmesi
şeklindeki idari tasarrufundan etkilenenler arasında da bir adalet
anlayışı öngörülmeli ve idarenin eylem ve işlemleriyle toplumun
bir kesimi mutlu edilmeye ya da bir kesimi için adalet aramaya çalışılırken,
bir başka kesim ya da diğer kesimler mutlak manada mağdur konumuna
düşürülmemeli, sürdürülen iş ve işlemlerin sonuçlarından etkilenenler
arasında da, adalet sağlanmalı ve fedakarlıklarda da mümkün mertebe
eşit bir dağılım hedefi gözetilmelidir.
Mevcut yasal düzenlemelerimiz içerisinde kendisine,
512 Sayılı "Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına ilişkin
Kanun Hükmünde Kararname" ile yer bulan Kıyı Bankacılığı için,
anılan KHK'nin 33 üncü maddesinde Türkiye'de bu kapsamda faaliyette
bulunacak bankaların faaliyet usul ve esaslarını belirlemek amacıyla
bir düzenleme yapılmıştır.
Yine aynı KHK'nin 37 nci maddesi ile de, "Yabancı
Ülke Yetkili Mercilerinin Talepleri" başlığı altında;
"Yabancı ülkelerin kanunlarına göre denetime
yetkili mercilerin, kendi ülkelerinde kurulu bankaların Türkiye'deki
şubelerinde veya bu bankaların ortak olduğu Türkiye'de kurulu
bankalarda denetim yapma ve bilgi isteme taleplerinin yerine getirilmesi
Müsteşarlığın iznine bağlıdır.
Birinci fıkrada belirtilen mercilerce bu Kanun'un
amaç ve kapsamı ile ilgili olarak istenilen bilgilerin karşılıklılık
ilkesinin gözetilmesi ve açıklanmaması şartıyla verilmesine Bakanlık
yetkilidir"
Hususuna yer verilerek, yabancı ülkelerin denetime
yetkili makamlarına Türkiye'deki her türlü yabancı bankacılık faaliyetlerinin
denetimi için uygun koşullar hazırlanmış, hatta karşılıklılık ilkesinden
söz edilmiş; ancak, Türkiye'de yetkili merci ve organların diğer ülkelerdeki
bu yetkilerinin nasıl kullanılacağına dair bir düzenleme yapılmamış
ya da fiili bir girişimde bulunulmamıştır. Off-Shore bankacılık uygulamasına
ilişkin risklerin gerçekleşmesi ve çok sayıda yurttaşın mağdur olmasından
sonra, 01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık
Yasası'nın 14 üncü maddesi ile "Türkiye'de kurulan bankaların
kıyı bankacılığı bölgeleri de dahil olmak üzere yurt dışında şube
veya temsilcilik açmaları, ortaklık kurmaları veya kurulmuş ortaklıklara
katılmaları, bu Kanunda yer alan kurumsal yönetim hükümleri ile koruyucu
hükümlere ve Kurulca belirlenecek esaslara uyulması kaydıyla Kurulun
iznine" tabi kılınarak, izin verme yoluyla da olsa, denetim
benzeri bir önlem düşünülmüştür.
Nitekim, o dönemde bu yasal eksikliğin yarattığı
boşluk somut bir biçimde kendisini göstermiş ve Türkiye'deki bankacılık
faaliyetleri gözetim ve denetim altına alınan ve sonuçta da bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak, yönetim
ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na intikal eden Türkiye
İmar Bankası T.A.Ş.'nin sahibi olan grubun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde
kıyı bankacılığı yapan ve üstelik faaliyetleri üzerindeki kuşkuların
Türkiye'deki incelemeler sırasında arttığı bir dönemde, grubun
kıyı bankacılığı faaliyetini yürüten İmar Bank Off-Shore Ltd. adlı
Bankanın faaliyetlerinin denetimi yapılmamış ve "yabancı ülke
mevzuatı çerçevesinde" faaliyet sayılarak denetiminden uzak
durulmuştur.
Ancak, bu ilgisizliğin İmar Bank Off-Shore Ltd. adlı
bankadaki mevduatın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu dışında sayılması
kabulüne dayanmakta olması, sorunun asıl vahim olan yanını teşkil
etmektedir. Gerçekten de, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun
"Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. Mevduat Sahiplerine Yönelik Açıklaması"
bu hususu çok açık bir biçimde teyit etmektedir:
"İmar Bank Off-Shore Ltd., Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde
anılan ülke mevzuatı çerçevesinde kurulmuştur. Söz konusu Off-Shore
Bankada, Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.'nin doğrudan ve/veya dolaylı
hiçbir ortaklık payı bulunmamaktadır. Bu kapsamda, Türkiye'de faaliyet
gösteren ve mevduat kabulüne yetkili bulunan bankaların yurtiçi
şubelerinde gerçek kişiler tarafından açılmış olan tasarruf mevduatını
sigorta eden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Off-Shore bankalarda
mevduatı olanlara sigorta kapsamında bir ödeme yapması mümkün bulunmamaktadır"
hususu vurgulanmış ve "bankalardaki tüm tasarruf mevduatı sigorta
kapsamında olduğundan, tasarruf sahiplerinin endişelenmelerini,
kendilerine ve çevrelerine zarar verebilecek işlem ve hareketlerde
bulunmalarını gerektirecek bir durum bulunmamaktadır" denilerek,
tasarruf sahiplerine itidal ve sükunet tavsiye edilmiştir. Keza,
benzer açıklamalar, Maliye Bakanlığı'nın "Alomaliye Hattı"
aracılığıyla da yapılmış ve sonuç olarak, Off-Shore hesap sahiplerinin
nereye başvuracağı sorusuna;
"İmar Bankası'nın paraları gönderdiği
Off-Shore bankası bu paraları İmar Bankası'na öderse Banka ödemeyi
hak sahiplerine yapar. Ayrıca, Banka hissedarlarına (Uzan grubu)
da bu hesapların ödemeleri için başvurabilir"
cevabı verilmiştir.
Ancak, bu "öneri" paralelinde Off-Shore
hesap sahiplerine ilgili grup belirli bir takvime göre ödeme yapmakta
iken, bütün mal varlıklarına el konularak, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu'nun tasarrufuna geçirilmesi, mevduatlarını belirli sınırlamalarla
da olsa geri alabilen, çekebilen çok sayıdaki Off-Shore hesap sahibini
mutlak mağdur haline getirerek, "Off-Shore zede" yapmıştır.
Başka bir deyişle, başlangıçta, bankacılık alanında
denetim zafiyeti sonucunda bir ticari grubun "nispi mağdur"
yaptığı önemli sayıdaki yurttaş; daha sonra, devletin idari eylem
ve işlemleri sonucunda, "mutlak mağdurlar" durumuna düşürülmüştür.
Bu nedenlerle Off-Shore zedelerin mağduriyetinin
giderilmesi gerekmektedir.
6. OFF-SHORE ZEDELERİN VERGİ
PROBLEMİ ÇÖZÜLMELİDİR
Off-Shore'da hesabı olanlar paralarını kaybettikleri
gibi fiilen elde etmedikleri bir faiz geliri nedeniyle gelir vergisi
tarhiyatıyla karşı karşıya kalmışlardır. Fiilen gelir elde etmediği
gibi parasını da kaybetmiş olan vatandaşlarımızdan vergi talep etmek
ve bunun hemen ödenmesini istemek hakkaniyete uygun değildir.
7. 3 TEMMUZ 2003 TARİHİNDE OFF-SHORE'DAN MEVDUATA
DÖNENLERİN SORUNU ÖNCELİKLE ÇÖZÜLMELİDİR
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından
Fona devredilen veya Bankalar Kanunu hükümlerine dayanılarak
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat- kabul etme izni kaldırılan
bankalarda Off-Shore hesabı açtırdıktan sonra mevduat hesabına
dönme tarihi belirlenmesinde, mudilere verilen hesap cüzdanlarındaki
tarihin değil banka kayıtlarının esas alındığı görülmekte ve bundan
hesap sahipleri zarar görmekte, kanun yollarına başvurma zorunda
bırakılmaktadır.
Genel hukuk kuralları bir belgenin aksi sabit
oluncaya karar geçerli olmasına amirdir. Bu nedenle aksi sabit olmadıkça
mudilere verilen hesap cüzdanlarına itibar edilmesi hukuk devleti
ilkesinin bir gereğidir.
Diğer taraftan Off-Shore hesabı açtırdıktan sonra
mevduat hesabına dönmede Türkiye imar Bankası Türk Anonim Şirketinin
Bankacılık işlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzninin kaldırıldığı
3 Temmuz 2003 tarihinin esas alınması adalet ve hakkaniyet ilkesine
uygun düşecektir.
Tasarının bu konuya ilişkin bir düzenleme yapmamış
olması adaletsizdir.
8. TMSF DENETİMİNDEKİ MEDYAYA, İKTİDAR YANLISI
YAYIN YAPMASI İÇİN BASKI UYGULANMAKTADIR
TMSF yasaların gereği olarak, koşullar oluştuğunda
bazı şirketlerin mülkiyetine el koymaktadır. El koyduğu şirketlerin
bünyesinde yazılı ve görsel medya kuruluşları da bulunmaktadır.
TMSF, devraldığı medya kuruluşlarını iktidar
yanlısı yayın yapması için etkilemekte, etkilemenin de ötesinde
açıkça baskı uygulamaktadır. Örneğin TMSF'nin el koyduğu SABAH Gazetesi'nin
Genel Yayın Yönetmeni yaptığı açıklamada (21.04.2007 tarihli) baskıları
şöyle dile getirmiştir.
“... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yaptığı
açıklamaları manşet yaptığımız gün, gece geç saatlerde gazeteye
müdahale edildi.
TMSF temsilcisi Medya Grup Başkanı Yavuz Onursal
tarafından manşetin değiştirilmesi bana haber verilmeden talep
edildi.
Sorumlu arkadaşlarım bunu yapmaktansa bana haber
verdiler.
Ben böyle bir değişikliğe yanaşmayınca baskı makinalarımız
durdurularak değişikliği yapmaya zorlandık. Buna direndik.
Ardından TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ve Yavuz Onursal
ile yaptığımız bir görüşmede rakip grubun üst düzey yöneticilerinin,
TMSF aracılığıyla Sabah'ın satış politikasına müdahale etmeye
çalıştıklarını gözlemledim. Dahası Nazlı Ilıcak'ın üst düzey ilişkilerini
kullanarak Sabah'ta yazmak istediği de iletildi. Aynı görüşme sırasında
bazı yazarların görevlerine son vermem de istendi..."
Bu açıklama TMSF'nin teknik bir kurum olmanın ötesinde
açıkça siyasallaştığını göstermektedir. Sayın Altaylı'nın yaptığı
açıklamanın bugüne kadar yalanlanmamasından da AKP Hükümetinin
baskıyı kuran organ olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Kemal Kılıçdaroğlu |
Birgen Keleş |
|
Trabzon |
İstanbul |
İstanbul |
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
A. Kemal Deveciler |
Bülent Baratalı |
|
İstanbul |
Balıkesir |
İzmir |
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN
BANKACILIK İŞLEMLERİ YAPMA VE MEVDUAT KABUL ETME İZNİ
KALDI-RILAN TÜRKİYE İMAR BANKASI TÜRK ANONİM ŞİRKETİNCE DEVLET İÇ BORÇ-LANMA
SENEDİ SATIŞI ADI ALTINDA TOPLANAN TUTARLARIN ÖDENMESİ VE KAMU FİNANSMANI VE
BORÇ YÖNETİMİ-NİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN-DA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Mülga 18/6/1999 tarihli
ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (3) numaralı
fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun
3/7/2003 tarihli ve 1085 sayılı Kararı ile bankacılık işlemleri yapma
ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketi tarafından, Banka bünyesinde karşılığında Devlet iç borçlanma
senedi bulunmamasına rağmen ikincil piyasada Devlet iç borçlanma
senedi satışı adı altında toplanan tutarlar, başvuru hâlinde bu Kanunda
belirlenen esaslar çerçevesinde Hazine Müsteşarlığınca ihraç
edilecek özel tertip Devlet iç borçlanma senetleri kullanılmak suretiyle
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aracılığıyla ödenir.
(2) Bu Kanun uyarınca yapılacak ödemelerde; hak
sahipliğinin tespitinde Müflis Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketinin kayıtları esas alınır. Hak sahiplerinden talep toplanması,
talep toplamanın şekli ve süresi, hak sahipliğinin ispatında aranacak
belgeler, ödemeye aracı olacak bankanın tespiti, defaten yapılacak
ödemenin şekli ve süresi, uygulanacak faiz oranı ile faizin başlangıç
tarihi, hak sahiplerine yapılacak ödeme nedeniyle istenebilecek
ibraname ve diğer belgelerin içeriği ile ödemelere ilişkin diğer
usul ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
(3) Bu Kanun kapsamında yapılacak ödemelerde,
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine Devlet iç borçlanma senedi
alımı amacıyla yatırılan tutarları ifade eden işlem tutarları
esas alınır.
MADDE 2- (1) Devlet iç borçlanma
senedi alımı amacıyla Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine
yatırılan tutarlar nedeniyle idari yargı mercilerinde açılan davalar
hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır.
(2) Devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla Türkiye
İmar Bankası Türk Anonim Şirketine yatırılan tutarlar nedeniyle
idari yargı mercilerinde açılmış olan davalara ilişkin mahkeme kararlarının,
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra icra takibine konu
edilmesi hâlinde, vekâlet ücreti, Türkiye Barolar Birliği Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünün (1) numaralı
bendinde yazan tutar olarak uygulanır. Takip borçlusu idarelerin
icra takibindeki işlemlere karşı şikayet hakları saklıdır.
(3) Mahkeme kararlarında veya icra takip sürecinde
ilgili idareler lehine hükmolunan her türlü alacak bu Kanuna göre
yapılacak ödemelerden mahsup yoluyla tahsil edilerek ilgili kurumların
hesaplarına aktarılır.
MADDE 3- (1) Hak sahibi olmadığı
anlaşılanlara, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten
sonra karşılıksız Devlet iç borçlanma senedi aldığı tespit edilenlere,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca bankacılık işlemleri
yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketi ortakları ile bunların ana, baba, eş ve çocukları
ile bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri,
genel müdür ve yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları
ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket eden kişilerce alınan
veya bu kişilerin ayrı ayrı veya birlikte doğrudan veya dolaylı
olarak yönetim ve denetimine sahip oldukları kuruluşlarca alınan,
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketinin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma
sandık ve vakıflarca alınan karşılıksız Devlet iç borçlanma senetlerine
ilişkin olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca herhangi bir ödeme
yapılmaz.
(2) Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinden
Devlet iç borçlanma senedi almamasına rağmen, sahte olarak düzenlediği
veya sahte olduğunu bildiği belgeleri ibraz eden, ettiren veya
kendisine ya da bir başkasına ödeme yapılmasını talep eden kişilere,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, dört seneden
sekiz seneye kadar hapis cezası verilir.
(3) Kendilerine veya gösterdikleri yahut hak sahibi
kıldıkları kişilere ödeme yapıldıktan sonra bu maddenin ikinci
fıkrasında yazılı fiilleri işledikleri ortaya çıkan kişilere,
bu maddenin ikinci fıkrasında yazılı cezanın yanı sıra onbin güne
kadar adli para cezası verilir. Ancak, adli para cezasının miktarı,
ödenen tutarın on katından az olamaz.
MADDE 4- (1) Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketinin bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin
kaldırıldığı tarihten önce gerçekleştirilen fiiller nedeni ile,
bu Kanun hükümlerine göre ödeme yapılmasına veya ödeme yapılacak
olmasına sebebiyet veren Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin
yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür,
genel müdür yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları
ve şube müdürleri ile yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı
olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının,
kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait bankalar ve banka dışı
mali kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki, kiralık
kasa mevcutları da dâhil olmak üzere, hak ve alacakların dondurulmasına,
her türlü mal, hak ve alacakların üzerindeki tasarruf yetkisinin tamamen
veya kısmen kaldırılmasına, mal, kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin
zaptına, bunların bir tevdi mahalline yatırılmasına ve hak ve alacakların
üzerine diğer tedbirlerin konulmasına, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunun talebi üzerine ilgili bankanın merkezinin bulunduğu yerdeki
sulh ceza hâkimi, yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar
verilebilir. Ayrıca, bu Kanun kapsamında yapılacak ödemeler Hazine
adına 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 134 ve 135 inci maddelerinde
yer alan hükümler dâhilinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından
takip ve tahsil edilir.
(2) Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen
kişilerin, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve diğer
kanunlardan doğan cezai ve hukuki sorumlulukları saklıdır.
(3) Bu Kanun uyarınca yapılacak inceleme ve denetlemeler
sonucunda; hak sahiplerine yapılan ödemelerde, hak sahibinin beyanının
aksine bir durumun ve/veya ilgiliye fazladan veya haksız bir ödeme
yapıldığının tespiti hâlinde, fazladan veya haksız ödenen meblağ,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri
uyarınca ödenen kişiden tahsil edilir.
(4) Bu Kanun gereğince ihraç edilecek olan özel
tertip Devlet iç borçlanma senetleri ile bu senetler kullanılmak suretiyle
yapılacak ödemelere ilişkin işlemler ve kâğıtlar damga vergisi ve
harçtan müstesnadır.
MADDE 5- (1) 28/3/2002 tarihli
ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 14- Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketi tarafından, karşılığında Devlet iç borçlanma senedi bulunmamasına
rağmen ikincil piyasada Devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında
toplanan tutarlar için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından
yapılacak her türlü ödemenin gerçekleştirilebilmesi amacıyla,
Hazine Müsteşarlığınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna özel tertip
Devlet iç borçlanma senetleri ihraç edilir. Bu kapsamda ihraç edilecek
özel tertip Devlet iç borçlanma senetleri için bu Kanunun 6 ncı maddesinin
ikinci fıkrası hükümleri uygulanmaz.”
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanun uyarınca
yapılacak faiz ödemeleri, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun uygulanması bakımından mevduat faizi addolunur,
ödeme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş sayılır ve aynı Kanunun geçici
67 nci maddesi uyarınca % 15 oranında gelir vergisi tevkifatına tabi
tutulur.
MADDE 6- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 7- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
BANKACILIK İŞLEMLERİ YAPMA VE MEVDUAT KABUL ETME İZNİ
KALDI-RILAN TÜRKİYE İMAR BANKASI TÜRK ANONİM ŞİRKETİNCE DEVLET İÇ BORÇ-LANMA
SENEDİ SATIŞI ADI ALTINDA TOPLANAN TUTARLARIN ÖDENMESİ
HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Mülga 18/6/1999 tarihli
ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (3) numaralı
fıkrası uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun
3/7/2003 tarihli ve 1085 sayılı Kararı ile bankacılık işlemleri yapma
ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketi tarafından, Banka bünyesinde karşılığında Devlet iç borçlanma
senedi bulunmamasına rağmen ikincil piyasada Devlet iç borçlanma
senedi satışı adı altında toplanan tutarlar, başvuru hâlinde bu Kanunda
belirlenen esaslar çerçevesinde Hazine Müsteşarlığınca ihraç
edilecek özel tertip Devlet iç borçlanma senetleri kullanılmak suretiyle
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aracılığıyla ödenir.
(2) Bu Kanun uyarınca yapılacak ödemelerde; hak
sahipliğinin tespitinde Müflis Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketinin kayıtları esas alınır. Hak sahiplerinden talep toplanması,
talep toplamanın şekli ve süresi, hak sahipliğinin ispatında aranacak
belgeler, ödemeye aracı olacak bankanın tespiti, nakden ve defaten
yapılacak ödemenin şekli ve süresi ile kesinleşmiş idari yargı kararlarına
veya bu nitelikteki kararlara dayalı icra takiplerine ilişkin
her türlü ödemeler, uygulanacak faiz oranı ile faizin başlangıç tarihi,
hak sahiplerine yapılacak ödeme nedeniyle istenebilecek ibraname
ve diğer belgelerin içeriği ile ödemelere ilişkin diğer usul ve esaslar
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
(3) Bu Kanun kapsamında yapılacak ödemelerde,
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine Devlet iç borçlanma senedi
alımı amacıyla yatırılan tutarları ifade eden işlem tutarları
esas alınır.
MADDE 2- (1) Devlet iç borçlanma
senedi alımı amacıyla Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketine
yatırılan tutarlar nedeniyle idari yargı mercilerinde açılan davalar
hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır.
(2) Devlet iç borçlanma senedi alımı amacıyla Türkiye
İmar Bankası Türk Anonim Şirketine yatırılan tutarlar nedeniyle
idari yargı mercilerinde açılmış olan davalara ilişkin mahkeme kararlarının,
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra icra takibine konu
edilmesi hâlinde, vekâlet ücreti, Türkiye Barolar Birliği Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünün (1) numaralı
bendinde yazan tutar olarak uygulanır. Takip borçlusu idarelerin
icra takibindeki işlemlere karşı şikayet hakları saklıdır.
(3) Mahkeme kararlarında veya icra takip sürecinde
ilgili idareler lehine hükmolunan her türlü alacak bu Kanuna göre
yapılacak ödemelerden mahsup yoluyla tahsil edilerek ilgili kurumların
hesaplarına aktarılır.
MADDE 3- (1) Hak sahibi olmadığı
anlaşılanlara, Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten
sonra karşılıksız Devlet iç borçlanma senedi aldığı tespit edilenlere,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca bankacılık işlemleri
yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketi ortakları ile bunların ana, baba, eş ve çocukları
ile bankanın yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri,
genel müdür ve yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları
ile şube müdürleri veya bunlar adına hareket eden kişilerce alınan
veya bu kişilerin ayrı ayrı veya birlikte doğrudan veya dolaylı
olarak yönetim ve denetimine sahip oldukları kuruluşlarca alınan,
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketinin personelinin kurmuş olduğu munzam veya yardımlaşma
sandık ve vakıflarca alınan karşılıksız Devlet iç borçlanma senetlerine
ilişkin olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca herhangi bir ödeme
yapılmaz.
(2) Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinden
Devlet iç borçlanma senedi almamasına rağmen, sahte olarak düzenlediği
veya sahte olduğunu bildiği belgeleri ibraz eden, ettiren veya
kendisine ya da bir başkasına ödeme yapılmasını talep eden kişilere,
fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, dört seneden
sekiz seneye kadar hapis cezası verilir.
(3) Kendilerine veya gösterdikleri yahut hak sahibi
kıldıkları kişilere ödeme yapıldıktan sonra bu maddenin ikinci
fıkrasında yazılı fiilleri işledikleri ortaya çıkan kişilere,
bu maddenin ikinci fıkrasında yazılı cezanın yanı sıra onbin güne
kadar adli para cezası verilir. Ancak, adli para cezasının miktarı,
ödenen tutarın on katından az olamaz.
MADDE 4- (1) Türkiye İmar Bankası
Türk Anonim Şirketinin bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin
kaldırıldığı tarihten önce gerçekleştirilen fiiller nedeni ile,
bu Kanun hükümlerine göre ödeme yapılmasına veya ödeme yapılacak
olmasına sebebiyet veren Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketinin
yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür,
genel müdür yardımcıları, imzaları bankayı ilzam eden memurları
ve şube müdürleri ile yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı
olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortaklarının,
kendilerine, eşlerine ve çocuklarına ait bankalar ve banka dışı
mali kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki, kiralık
kasa mevcutları da dâhil olmak üzere, hak ve alacakların dondurulmasına,
her türlü mal, hak ve alacakların üzerindeki tasarruf yetkisinin tamamen
veya kısmen kaldırılmasına, mal, kıymetli evrak, nakit ve diğer değerlerin
zaptına, bunların bir tevdi mahalline yatırılmasına ve hak ve alacakların
üzerine diğer tedbirlerin konulmasına, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunun talebi üzerine ilgili bankanın merkezinin bulunduğu yerdeki
sulh ceza hâkimi, yargılama sırasında ise mahkeme tarafından karar
verilebilir. Ayrıca, bu Kanun kapsamında yapılacak ödemeler Hazine
adına 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 134 ve 135 inci maddelerinde
yer alan hükümler dâhilinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından
takip ve tahsil edilir.
(2) Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen
kişilerin, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve diğer
kanunlardan doğan cezai ve hukuki sorumlulukları saklıdır.
(3) Bu Kanun uyarınca yapılacak inceleme ve denetlemeler
sonucunda; hak sahiplerine yapılan ödemelerde, hak sahibinin beyanının
aksine bir durumun ve/veya ilgiliye fazladan veya haksız bir ödeme
yapıldığının tespiti hâlinde, fazladan veya haksız ödenen meblağ,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri
uyarınca ödenen kişiden tahsil edilir.
(4) Bu Kanun gereğince ihraç edilecek olan özel
tertip Devlet iç borçlanma senetleri ile bu senetler kullanılmak suretiyle
yapılacak ödemelere ilişkin işlemler ve kâğıtlar damga vergisi ve
harçtan müstesnadır.
MADDE 5- (1) 28/3/2002 tarihli
ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 14- Türkiye İmar Bankası Türk Anonim
Şirketi tarafından, karşılığında Devlet iç borçlanma senedi bulunmamasına
rağmen ikincil piyasada Devlet iç borçlanma senedi satışı adı altında
toplanan tutarlar için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından
yapılacak her türlü ödemenin gerçekleştirilebilmesi amacıyla,
Hazine Müsteşarlığınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna özel tertip
Devlet iç borçlanma senetleri ihraç edilir. Bu kapsamda ihraç edilecek
özel tertip Devlet iç borçlanma senetleri için bu Kanunun 6 ncı maddesinin
ikinci fıkrası hükümleri uygulanmaz.”
MADDE 6- (1) 19/10/2005 tarihli
ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun; 91 inci maddesinin birinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş, aynı maddesinin ve
120 nci maddesinin üçüncü fıkralarının ikinci cümlelerinde yer
alan “beşi” ibareleri “onbeşi” olarak değiştirilmiş, 101 inci maddesinin
dördüncü fıkrası ve 124 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“İlişkili Bakanın onayı ile bu sayının yarısını
geçmemek kaydıyla Kurulca daire başkanlıkları oluşturulabilir.”
“Kurumun iç denetimi Kurulca belirlenecek usul
ve esaslar çerçevesinde gerçekleştirilir. Kurumun dış denetimi
hakkında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümleri
uygulanır.”
“Fonun iç denetimi Fon tarafından belirlenecek
usul ve esaslar çerçevesinde, dış denetimi ise Fonun yıllık gider hesapları
ile harcamalarının Sayıştay tarafından incelenmesi suretiyle
gerçekleştirilir.”
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanun uyarınca
yapılacak faiz ödemeleri, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun uygulanması bakımından mevduat faizi addolunur,
ödeme tarihi itibarıyla tahakkuk etmiş sayılır ve aynı Kanunun geçici
67 nci maddesi uyarınca yüzde 15 oranında gelir vergisi tevkifatına
tabi tutulur.
MADDE 7- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 8- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Dışişleri Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
Devlet
Bak. ve Başb. Yrd. |
|
A. Gül |
A. Şener |
M. A. Şahin |
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
|
B. Atalay |
A. Babacan |
M. Aydın |
|
Devlet
Bakanı |
Devlet
Bakanı |
Adalet
Bakanı |
|
N. Çubukçu |
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
|
Millî
Savunma Bakanı |
İçişleri
Bakanı |
Maliye
Bakanı |
|
M. V. Gönül |
A. Aksu |
K. Unakıtan |
|
Millî Eğitim Bakanı |
Bayındırlık ve İskân Bakanı |
Sağlık Bakanı |
|
H. Çelik |
F. N. Özak |
R. Akdağ |
|
Ulaştırma Bakanı |
Tarım ve Köyişleri Bakanı |
Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı |
|
B. Yıldırım |
M. M. Eker |
M. Başesgioğlu |
|
Sanayi ve Ticaret Bakanı |
En. ve Tab. Kay. Bakanı |
Kültür ve Turizm Bakanı |
|
A. Coşkun |
M. H. Güler |
A. Koç |
|
|
Çevre
ve Orman Bakanı |
|
|
|
O.
Pepe |
|