Dönem: 22 Yasama Yılı: 5
TBMM
(S. Sayısı: 1346)
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı; Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur
ve 6 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin’in; Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İstanbul Milletvekili Mehmet Mustafa
Açıkalın’ın; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1266,
2/926, 2/933, 2/934)
T.C.
Başbakanlık 28/11/2006
Kanunlar
ve Kararlar
Genel
Müdürlüğü
Sayı:
B.02.0.KKG.0.10/101-1339/5493
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Maliye Bakanlığınca hazırlanan ve
Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 20/11/2006 tarihinde kararlaştırılan
“Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL
GEREKÇE
Vergi sistemimiz temel politika ve hedeflere uygun
olarak yeniden yapılanma sürecinde olup, bu süreç bir strateji çerçevesinde
ve belirli ilkeler doğrultusunda sürdürülmektedir.
Vergi
sisteminin yeniden yapılandırılmasında;
- ekonomik ve sosyal politikalarla ve piyasa mekanizması
ile uyumlu olması,
- vergi
güvenliğini güçlendirmek suretiyle ekonominin kayıtlılık düzeyinin
artırılmasına hizmet etmesi,
- verginin
tabana yayılması suretiyle vergi oranlarının zamanla düşürülmesine
imkan sağlaması,
- uluslararası
eğilimlere uygun olarak günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilmesi,
- vergide
adalet ve eşitliğe uygun olması,
benimsenen temel ilkelerdir.
Tasarıda
yer alan düzenlemeler ana hatlarıyla aşağıda
yer almaktadır.
Uluslararası
uygulamalar çerçevesinde, 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunu ile vergi sistemimize dahil edilen, transfer fiyatlandırması,
kontrol edilen yabancı kurum ve zararlı vergi rekabeti uygulamalarıyla
mücadele edilmesi müesseselerine paralel düzenlemeler, bu Tasarıy
Vergilendirmede
önemli kuramlardan biri olan “ayırma kuramı” sisteme dahil edilmekte
ve belge düzeni konusundaki katkılarına rağmen zamanla etkinliğini
kaybeden, yaygın kötüye kullanımlar nedeniyle belge düzenini
olumsuz etkilemeye başlayan ve uluslararası vergi yükü hesaplamalarında
standart bir indirim kabul edilmediği için ülkemizde istihdam üzerindeki
vergi yükünün daha fazla görünmesinin nedenlerinden biri olan “ücretlilerde
vergi indirimi” sistemi kaldırılmaktadır. Bunun yerine, Avrupa
Birliği müktesebatı ile uyumlu ve çağdaş vergi kanunlarının çoğunda
yer alan ve mükellefin medenî halini de vergileme
yönünden dikkate alan “asgarî geçim indirimi” sistemi getirilmektedir.
Bu sistemle asgarî ücret ile bağlantı kurularak mükellefin kendisi,
çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi ile bakmakla yükümlü
olduğu çocukları
için standart bir indirim getirilmektedir. Böylece,
vergi sisteminin prensiplerine de uygun bir düzenleme yapılmak suretiyle,
özellikle düşük gelirliler üzerindeki vergi yükü kısmen de olsa
azaltılmış ve gelir dağılımının daha adil olmasına katkıda bulunulmaktadır.
Gelir vergisi sistemimiz beyan esasına dayanmakta
olup, bu durum mükellefler tarafından beyan edilen gelirlerin gerçeğe
uygunluğunun kontrolünü gerektirmektedir. Ancak, tüm mükelleflerin hesaplarının sıkça incelenmesinin
mümkün olmaması nedeniyle, vergileme tekniği gereği bir takım
vergi güvenlik müesseselerine başvurulması, beyan esasına dayanan
vergi sistemlerinin temel özelliğini teşkil etmektedir.
Bu çerçevede
Tasarıda yer alan önemli düzenlemelerden birisi
de, mükellefleri doğru beyana özendirmek ve beyan etmek zorunda oldukları
kazançların doğruluğunu yaptıkları harcamalar açısından da değerlendirmek
amacıyla “özel gider bildirimi” esasının getirilmesidir. Yapılan düzenleme ile, yapılan ön incelemeler neticesinde
harcamaları ile beyan ettiği geliri paralellik arz etmeyen ya da
hiçbir gelir beyanı olmadığı halde yüksek düzeyde harcaması olan
kişilerden durumları hakkında vergi yükümlülüğü yönünden açıklama
istenmesini öngörmektedir. Böylece, bir yandan
götürü matrah takdiri içermeyen bu uygulamayla mükellefler için
bir oto-kontrol, vergi idaresi için ise denetimin etkinliğini artırıcı
bir mekanizma sağlanmış ve diğer yandan da mükellefleri gerçeğe daha
uygun beyana yönlendirmek suretiyle kayıt dışı ekonomiyle mücadelede
bir adım daha atılmış olmaktadır.
Tasarıyla getirilen diğer bir düzenleme ise, kentsel
rantların artışı ve ekonomik gelişmelere paralel olarak taşınmaz
ve bu mahiyetteki bazı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan
değer artış kazançlarına ilişkin halen iktisap tarihinden itibaren
4 yıl olarak uygulanmakta olan sürenin 5 yıla çıkarılmasıdır.
MADDE
GEREKÇELERİ
Madde
1- Maddeyle Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin (2) numaralı
bendine, halen kendi mevzuatı uyarınca tazminatlarına istisna uygulanan
Emniyet Genel Müdürlüğü, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve Devlet
Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü eklenmiş ve bent ifade
bütünlüğü açısından yeniden düzenlenmiştir. Bende
eklenen hükümle uçuş ve dalış hizmetleri dolayısıyla verilen tazminat,
gündelik, ikramiye ve zam ödemelerinin, ilgilinin fiilen uçuş ve
dalış hizmetlerini gerçekleştirmiş olması halinde gelir vergisi
istisnasından yararlanacağı, fiilen uçuş ya da dalış hizmetinde
bulunmayanlara yapılan bu türden ödemeler için istisna uygulanmasının
söz konusu olmayacağı hususlarına açıklık getirilmektedir.
Yapılan düzenlemeyle, uçuş ve dalış tazminatı kapsamında yapılacak
ödemelerin, bu ödemeler de dahil olmak üzere her ay itibarıyla hesaplanan
toplam brüt ücretinin yüzde altmışına kadar
olan kısmının maddede düzenlenen istisnadan yararlanabileceği
öngörülmektedir.
Madde
2- Maddeyle, gerçek usulde vergilendirilen ücretlilerin ödeyecekleri
gelir vergisi tutarının tespitinde “asgarî geçim indirimi” uygulaması
getirilmekte ve bu indirimin usûl ve esasları düzenlenmektedir.
Asgarî geçim indirimi uygulaması esas itibarıyla,
geçim standartları dikkate alınarak, kişilerin temel ihtiyaçlarını
karşılamakta kullandıkları bir miktar gelirin vergi dışı bırakılması
amacına yönelik bulunmaktadır.
İndirim hakkı, gerçek usulde vergilendirilen ücretlilere
medenî durumları dikkate alınarak tanınmakta ve indirimin uygulanmasında
16 yaşından büyük ve sanayi kesiminde çalışan işçiler için uygulanan
asgarî ücretin brüt tutarı baz alınmaktadır.
İndirimin,
mükellefin kendisi için sanayi kesiminde çalışan ve 16 yaşından
büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin % 50’si, çalışmayan ve herhangi
bir geliri olmayan eş için % 10’u ve ilk iki çocuk için % 7,5’i diğerleri
için % 5’i olarak uygulanması öngörülmektedir.
Asgarî
geçim indirimi, mükellefin kendisi, eş ve çocukları için hesaplanan
indirim tutarları toplamı ile Kanunun 103 üncü maddesindeki gelir
vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla
bulunan miktarın hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle
uygulanacaktır. Mahsup edilecek tutar ücret üzerinden
hesaplanan vergiden fazla olamayacağından, asgari geçim indirimi
uygulaması dolayısıyla vergi iadesi yapılması söz konusu olmayacaktır.
Asgari geçim indiriminin sağladığı vergi avantajından,
ücret seviyesi ne olursa olsun, medenî durumları aynı olan tüm mükellefler
aynı ölçüde yararlanacaktır.
Asgarî geçim indirimi tutarının tespitinde mükellefin
gelirin elde edildiği tarihteki medenî hali ve aile durumu esas
alınacaktır. Yıl içinde mükellef
lehine meydana gelecek değişiklikler bu tarihten itibaren dikkate
alınacaktır. İndirim, gelir elde
Maddeyle,
asgarî geçim indirim tutarlarını; ücretlinin kendisi, eş ya da çocuklar
için uygulanacak oranları ayrı ayrı ya da topluca artırmaya veya
kanuni oranına kadar indirme konusunda Bakanlar
Kuruluna yetki verilmektedir. Artırılan oranlar
üzerinden hesaplanan indirim tutarları toplamı asgarî ücretin
yıllık brüt tutarını aşamayacaktır. Ayrıca,
asgarî geçim indiriminin uygulama dönemleri ve mahsup şekli ile
diğer hususlara ilişkin usûl ve esaslarını belirleme konusunda Maliye
Bakanlığına yetki verilmektedir.
Madde
3- Maddeyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunuyla vergi sistemimize
dahil edilen transfer fiyatlandırması hükümlerine paralel düzenleme
yapılmaktadır. Düzenlemeyle, teşebbüs sahibinin
emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya
fiyatlar üzerinden ilişkili kişilerle mal veya hizmet alım ya da satımı
yapması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs
sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasında işletme aleyhine
oluşan farkların işletmeden çekilmiş sayılacağı hükme bağlanmaktadır.
Düzenlemede,
“ilişkili kişi” tanımı yapılmakta olup bu kişilerin, teşebbüs sahibinin
eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları
ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin
ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından
kontrolü altında bulunan diğer şirketler olduğu ifade edilmektedir.
Söz konusu şirketlerin anonim, limited, kollektif,
komandit şirket ya da adi ortaklık şeklinde kurulmuş olmasının önemi
bulunmamaktadır.
Ayrıca, alım, satım, imalat ve inşaat, kiralama ve
kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye
ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hâl ve şartta mal veya
hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği belirtilmektedir.
İlişkili
kişiler ve bu kişilerle yapılan işlemler hakkında maddede düzenlenmeyen
hususlarla ilgili olarak, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda
yer alan düzenlemelerin uygulanması amacıyla
bu Kanuna atıf yapılmaktadır.
Madde
4- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yer alan “kontrol edilen
yabancı kurum kazancı” müessesesine paralel olarak yapılan düzenleme
ile anılan Kanunun 7 nci maddesindeki şartların birlikte gerçekleşmesi
halinde; Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin doğrudan veya dolaylı
olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy
kullanma hakkının en az %50’sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri
yurt dışı iştiraklerinin kazançlarının, dağıtılsın veya dağıtılmasın,
iştirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren yıl itibarıyla, dağıtılan
kâr payı sayılacağı hükme bağlanmaktadır.
Ayrıca, bu kapsamda Türkiye’de vergilendirilmiş
kazancın iştirak tarafından sonradan dağıtılması durumunda, elde
edilen kâr payının bu hükme göre vergilendirilmiş kısmının bu tutardan
indirilmesi öngörülmektedir.
Madde
5- Maddeyle, taşınmaz ve bu mahiyetteki bazı mal ve hakların elden
çıkarılmasında elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak
vergilendirilmesi için halen iktisap tarihinden itibaren 4 yıl
olarak uygulanan sürenin 5 yıla çıkarılması ve böylece söz konusu
kıymetlerin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde elden çıkarılmasından
doğan kazançların değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi
öngörülmektedir.
Madde 6- Maddeyle, kişilerin beyan etmek zorunda oldukları
kazançlarının doğruluğunu bir kez de yapmış oldukları harcamalar
açısından test edilmesine imkan verecek bir kontrol mekanizması
olan özel gider bildirimi esası düzenlenmektedir.
Özel
gider bildirimi, mükelleflerin her yıl mutlaka vermek zorunda oldukları
bir bildirim olmayıp; Maliye Bakanlığınca yapılacak ön araştırmalar
(örneğin; verilen yıllık gelir vergisi beyannamelerinin incelenmesi,
yoklamalar yapılması, Bakanlığa gelecek ihbarların değerlendirilmesi
veya başkaca herhangi bir suretle yapılacak araştırmalar) sırasında
düşük gelir beyanı ya da herhangi bir gelir beyanı olmadığı halde
tespit edilen harcamaları yüksek seviyelerde bulunanlardan bu
bildirim istenebilecektir. Kişilerin harcamalarının
yüksek olması bu bildirimin otomatik olarak isteneceği anlamına
gelmemektedir. Beyan ettiği geliri ile mutad
yaşam seviyesi paralellik arz etmeyenlerden bu bildirim istenecek
olup, mükelleflerin beyan ettikleri gelirlerin harcama düzeylerini
izah edebilecek seviyelerde olması halinde böyle bir bildirimin
istenilmesi söz konusu olmayacaktır.
Özel
gider bildiriminde; bildirim istenilen kişinin yıl içinde yaptığı
harcamalar ile harcamalarının kaynağını teşkil
Yıllık özel gider bildirimiyle bildirilen harcama
ve gelirleri ile aynı döneme ilişkin olarak idareye daha önceden
verilen beyannameler, yapılan ön araştırmalarla idarenin bilgisine
giren harcama ve gelir unsurlarının karşılaştırılmasında tutarsızlık
tespit edilen mükellefler nezdinde öncelikli olarak vergi incelemesi
yapılması öngörülmektedir.
Yıllık
özel gider bildirimini istenilen sürede vermeyenler hakkında,
Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasının
(1) numaralı bendinde yazılı özel usulsüzlük cezası iki kat olarak
uygulanacak ve süre verilmek suretiyle yeniden bildirim vermeleri
kendilerinden istenilecektir. Verilen ek süre içerisinde
de bu bildirimi vermeyenler hakkında, söz konusu özel usulsüzlük cezası
beş kat olarak uygulanacaktır. Bu cezaya muhatap
olanların, aynı Kanunun 376 ncı maddesi ile uzlaşmaya ilişkin hükümlerinden
yararlandırılmaması öngörülmektedir.
Maddenin son fıkrasıyla, yıllık özel gider bildiriminin
şekil ve içeriği ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl
ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.
Madde 7- Maddeyle Kurumlar Vergisi Kanununda zararlı
vergi rekabeti uygulamaları ile mücadele amacıyla getirilen
hükme paralel düzenleme yapılmaktadır. Buna göre, zararlı vergi rekabeti uygulayan ülkelerde
yerleşik olanlara yapılan ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılması
öngörülmektedir.
Vergilendirme
rejiminin, Türk vergi sisteminin sahip olduğu vergilendirme kapasitesi
ile en az aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı sağlayıp sağlamadığı
ve bilgi değişiminde bulunup bulunmadığı hususu da göz önünde bulundurulmak
suretiyle, Bakanlar Kurulunca ilan edilecek ülkelerde yerleşik
veya faaliyette bulunanlara (Türkiye’de yerleşik olanların bu ülkelerde
bulunan işyerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk
ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna
girip girmediğine veya ödeme yapılan kişinin mükellef olup olmadığına
bakılmaksızın % 30 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
Ancak,
emsaline uygun fiyatlarla satın alınan mal ve iştirak hisseleri
için yapılan ödemeler, emsaline uygun fiyatlarla kara, deniz ve hava
ulaştırma araçlarının kiralanması için yapılan ödemeler ve taşıma
işlerine ilişkin emsaline uygun navlun bedelleri ile ödenmesi zorunlu
olan geçiş ücreti, liman ücreti gibi ödemeler, kredilere ilişkin
anapara geri ödemeleri ile tam mükellef kurumlar tarafından dağıtılan
kâr payları için bu kesintinin yapılması söz konusu olmayacaktır.
Yapılan düzenlemeyle, vergi cenneti olarak nitelenen
ülkelerde yerleşik gerçek veya tüzel kişilere çeşitli adlar altında
ödeme yapmak suretiyle Türkiye'deki vergi matrahlarının aşındırılmasının
önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Madde 8- Yapılan düzenlemeyle muhtasar beyannamenin
şekil, içerik ve eklerini belirleme ve tevkifat konuları itibarıyla
ayrı ayrı beyanname verdirme konusunda Maliye Bakanlığına yetki
verilmektedir.
Madde 9- Kontrol edilen yabancı kurumlara yapılan
ödemeler üzerinden tevkifat yapılması durumunda mükerrer vergilendirmeye
yol açmamak için, yurt içinde ödenen vergilerin mahsubuna ilişkin
maddede düzenleme yapılmaktadır.
Madde 10- Kontrol edilen yabancı kurum kazançlarının
Türkiye’de beyan edilen kazanca dahil edilmesi durumunda mükerrer
vergilendirmeye yol açmamak için, yurt dışında ödenen vergilerin
mahsubuna ilişkin maddede düzenleme yapılmaktadır.
Madde 11- Maddeyle, asgarî geçim indirimi müessesesinin
getirilmesi ile birlikte, ücretlilerde vergi indirimi uygulaması
yürürlükten kaldırılmaktadır.
Madde 12- Yürürlük maddesidir.
Madde 13- Yürütme maddesidir.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ilişikte
sunulmuştur.
Gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
|
|
Abdullah Erdem Cantimur |
Mustafa Ataş |
Niyazi Pakyürek |
|
|
Kütahya |
İstanbul |
|
|
|
Eyüp Ayar |
Mehmet Emin Tutan |
M. Ergun Dağcıoğlu |
|
|
Kocaeli |
|
Tokat |
|
|
|
İsmail Özgün |
|
|
|
|
Balıkesir |
|
GENEL
GEREKÇE
Bu Kanun Teklifinde, vergi
kanunlarının uygulanması ile ilgili olarak bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına ilişkin hükümlere yer verilmiş bulunmaktadır.
Bunlar, Gelir İdaresi Başkanlığının hizmetlerini
daha etkin yapabilmesini sağlamaya ve esas olarak usule yönelik
değişikliklerdir. Bu kapsamda, 5345 sayılı Gelir
İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, 213
sayılı Vergi Usul Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanunda değişiklikler önerilmektedir.
MADDE
GEREKÇELERİ
Madde
1- Madde ile 5345 sayılı Gelir İdaresi
BaşkanIığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 1inci maddesinde
ibare değişikliği yapılmakta, 4 üncü maddesinin (g) bendi değiştirilmekte,
33 üncü maddesine de bir ibare eklenmektedir.
Yapılan
bu düzenlemeler ile yargıda ortaya çıkan bazı tereddütlü durumları
ortadan kaldırıcı ve Gelir İdaresi Başkanlığının esas itibarıyla
vergi gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsili konusundaki yetkili
idare olma durumunun açık hale getirilmesi ve ayrıca Başkanlığın
görev alanına giren iş ve işlemlerden kaynaklanan ve uzmanlık gerektiren
davalarda, idarenin taraf olması ve davaların alanında uzmanlaşmış
kişiler tarafından savunmasının yapılabilmesi için Kanunun 24
üncü maddesi ile taşra teşkilatına verilmiş olan yetkinin merkez
teşkilatına da verilmesi amaçlanmıştır.
Madde
2- Bu madde ile Vergi Usul Kanununun 20 ve 120 nci maddelerine birer
fıkra eklenmekte, 377 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları
da değiştirilmektedir.
Vergi
Usul Kanununun 20 nci maddesine eklenen fıkra ile Gelir İdaresi
Başkanlığı ikmalen, re' sen veya idarece yapılan tarhiyatları,
merkezi olarak tarha yetkili vergi dairesi başkanlıkları veya vergi
dairesi müdürlükleri adına ve gerektiğinde toplu olarak yapabilmesine
ve bunlar adına, bu tarhiyatlarla ilgili vergi ve ceza ihbarnamelerini
doğrudan mükellef, vergi sorumlusu veya vergi cezası kesilenlere
tebliğ edebilmesine, bu şekilde ikmalen, re'sen veya idarece yapılan
tarhiyatlara ilişkin olarak topluca uzlaşma teklifinde bulunmasına
ve alınan cevaplar doğrultusunda da uzlaşma yapmasına ilişkin olarak
yetki verilmektedir.
Anılan Kanunun 120 nci maddesine göre, vergi hatalarının
düzeltilmesine ilgili vergi dairesi müdürü karar vermektedir. Bu yetki kanundan doğan ve başkasına devredilemeyen bir
yetkidir. 5345 sayılı Kanunla yeniden yapılandırılan
Gelir İdaresi Başkanlığının taşra teşkilatı, doğrudan merkeze
bağlı vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı kurulmayan
yerlerde vergi dairesi müdürlüklerinden oluşmaktadır. Vergi dairesi başkanlıklarındaki iş hacmi göz önüne alınarak,
vergi dairesi başkanına ait düzeltme yetkisinin başkan tarafından
ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere devredebilmesine imkan
sağlanmaktadır.
Gelir
idaresinin yeniden yapılanması gözönüne alınarak, vergi dairelerinin
taraf olduğu davalarda; vergi mahkemelerince verilen kararların
temyizine ilişkin olarak muvafakat verilmesinde yetki ve bu yetkinin
devrine ilişkin hususlara açıklık kazandırılmak amacıyla "Vergi
mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar" başlıklı 377 nci maddenin
dördüncü ve beşinci fıkralarının da yeniden düzenlenmesi yoluna
gidilmiştir.
Madde
3- 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun 23 üncü maddesi gereğince vergi dairesi başkanlıkları
Başkanlığın taşra teşkilatı içerisinde yer almaktadır.
Kanunun
24 üncü maddesi ile vergi dairesi başkanlıkları, kuruldukları yerlerde
daha önce Defterdarlıkların gelir birimlerinin yetkisinde bulunan
görev ve yetkileri üstlenmiş aynı zamanda vergi dairesi müdürlüklerinin
görev ve yetki alanı içindeki mükellefi tespit etme, vergi ve benzeri
mali yükümlülüklere ilişkin tarh, tahakkuk, tahsil, terkin, tecil,
iade, ödeme, muhasebe ve benzeri işlemlerini yapma konularında
görev verilmek suretiyle de vergi dairesi başkanlığı 213 sayılı
Vergi Usul Kanununa göre vergi dairesi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil dairesi sıfatını da kazanmıştır.
Anılan Kanunun 25 inci maddesi ile de vergi dairesi
başkanının, Vergi Dairesi Başkanlığının amiri olduğu hükme bağlanmıştır.
Kanunun 33 üncü maddesinde ise Başkanlığın görev
alanına giren konularda defterdara ve defterdarlığa yapılmış
atıflar ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve başkanlığına yapılmış
sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Buradan
da görüleceği üzere, vergi dairesi başkanı ve başkanlıklarının
yukarıda yer alan maddeler çerçevesinde yürüteceği
iş ve işlemler arasında daha önce defterdar ve defterdarlıkların
iş ve işlemlerinin yanında vergi dairesi müdür ve müdürlüklerinin
iş ve işlemleri de yer almaktadır.
Vergi dairesi müdürlüğü görev ve yetkisini kullanmak
üzere faaliyete geçirilecek vergi dairesi başkanlıklarında, başkan
ve vergi dairesi müdürü görevleri vergi dairesi başkanında birleştiğinden
madde ile önerilen düzenlemede ihtiyati tahakkuk talep etme görevi
başkanlığın ilgili grup müdürü ve/veya müdürlerine verilmekte,
ihtiyati tahakkuk kararının ise başkan tarafından verilmesi öngörülmektedir. Ayrıca,
halen görev ve yetkileri devam
Madde 4 - Madde ile yıllık gelir vergisi, muhtasar, geçici
vergi (gelir - kurumlar), katma değer vergisi beyannameleri ile Gelir
Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesi kapsamında yapılan tevkifatlara
ilişkin beyannamenin verilme süreleri yeniden belirlenmiştir.
Bu değişiklik söz konusu vergilerin ödeme sürelerini
etkilememekte olup, Gelir İdaresi Başkanlığının teknolojik altyapısındaki
gelişmeler ve beyannamelerin büyük bölümünün elektronik ortamda
alınıyor olması nedeniyle sağlanan imkan doğrultusunda bazı beyannamelerin
verilme süreleri uzatılmaktadır.
Madde 5- Yürürlük maddesidir.
Madde 6- Yürütme maddesidir.
KÜTAHYA MİLLETVEKİLİ ABDULLAH ERDEM
CANTİMUR VE
6 MİLLETVEKİLİNİN TEKLİFİ
BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1)
5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde yer alan “Maliye Bakanlığına”
ibaresi, “Maliye Bakanına”, 4 üncü maddesinin (g) bendi ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş; 33 üncü maddesine “Başkanlığın görev alanına giren konularda”
ibaresinden sonra gelmek üzere “Maliye Bakanlığına yapılmış olan atıflar Gelir
İdaresi Başkanlığına” ibaresi eklenmiştir.
“g) Görev alanına giren ve kanunlarla
taşra teşkilatına bırakılmayan iş ve işlemlerden dolayı idari yargı
mercilerinde yaratılan ihtilaflarla ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve
savunmalarda bulunmak, gerektiğinde itiraz, temyiz ve tashihi karar yoluna
gitmek; temyiz yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda taşra teşkilatına
muvafakat vermek; şikayet başvurularını karara bağlamak; uygulamada ortaya
çıkan ihtilafların en aza indirilmesine ve uygulama birliğinin sağlanmasına
yönelik tedbirleri almak.”
MADDE 2- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun 20 ve 120 nci maddelerinin sonuna ikinci ve dördüncü fıkra
olarak aşağıdaki fıkralar eklenmiş; 377 nci maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Gelir İdaresi Başkanlığı, bu Kanunun
29, 30 ve mükerrer 30 uncu maddelerine göre ikmalen, re’sen veya idarece
yapılan tarhiyatları, merkezi olarak ve tarha yetkili vergi dairesi
başkanlıkları veya vergi dairesi müdürlükleri adına ve gerektiğinde toplu
olarak yapmaya ve bunlar adına, bu tarhiyatlarla ilgili vergi ve ceza
ihbarnamelerini doğrudan mükellef, vergi sorumlusu veya vergi cezası kesilenlere
tebliğ etmeye veya ettirmeye, bu şekilde ikmalen, re’sen veya idarece yapılan
tarhiyatlara ilişkin olarak uzlaşma teklifinde bulunmaya ve alınan cevaplar
doğrultusunda uzlaşma yapmaya yetkili olup, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanı yetkilidir.”
“Bu
Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz
olarak faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında düzeltme yetkisi vergi
dairesi başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya
müdürlere devredebilir.”
“Vergi
dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, Gelir İdaresi Başkanlığınca
belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi Başkanlığının (İl özel
idareleri ve belediyeler valilerin) muvafakatını almadan verilen vergi
mahkemesi kararları aleyhine temyiz yoluna gidemezler.
Gelir
İdaresi Başkanlığı, tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla, muvafakat
verme yetkisini vergi dairesi müdürlüklerinin taraf bulunduğu davalar için
vergi dairesi başkanlıklarına ve/veya defterdarlıklara devredebilir.”
MADDE 3- (1) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 17 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “... vergi dairesi müdürünün yazılı isteği üzerine
defterdar, ...” ibaresi, “ ... vergi dairesi müdürünün (5345 sayılı Kanun
uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi
dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün) talebi üzerine
defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı, ...” şeklinde değiştirilmiş, ikinci
fıkrasında yer alan “ ...müdürü...” ibaresinden sonra gelmek üzere fıkraya
“(5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve
faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürü ve/veya
müdür)” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 4- (1) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun;
a) 92 nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan; “Mart ayının onbeşinci günü akşamına kadar”
ve “Şubat ayının onbeşinci günü akşamına kadar” ibareleri sırasıyla “Mart
ayının birinci gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar” ve “Şubat ayının
başından yirmibeşinci günü akşamına kadar”
b) 98 inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan; “ertesi ayın yirminci günü
akşamına kadar” ibaresi “ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar” ve üçüncü
fıkrasında yer alan “Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirminci günü
akşamına kadar” ibaresi “Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü
akşamına kadar”
c) Mükerrer 120 nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan “geçici verginin beyan süresini üç aylık dönemi izleyen
ikinci ayın onuncu” ibaresi “geçici verginin beyan süresini üç aylık dönemi
izleyen ikinci ayın ondördüncü”, aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan
“dönemi izleyen ikinci ayın onuncu günü akşamına kadar” ibaresi “dönemi izleyen
ikinci ayın ondördüncü günü akşamına kadar”
d) Geçici 67 nci maddesinin birinci
fıkrasının yedinci paragrafında yer alan “dönemini
izleyen ayın yirminci günü akşamına kadar” ibaresi, “dönemini izleyen ayın
yirmiüçüncü günü akşamına kadar”
(2) 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin (1) ve (4) numaralı
fıkralarında yer alan “yirminci günü” ibareleri “yirmidördüncü günü”
Şeklinde
değiştirilmiştir.
MADDE 5- Bu
Kanun hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6- Bu
Kanun hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
BAŞKANLIĞINA
Kadınların
istihdamının artırılmasına yönelik, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifim gerekçesi ile birlikte ekte
sunulmuştur.
Gereğini
arz ederim.
Saygılarımla.
Fatma Şahin
GENEL
GEREKÇE
Çalışma hayatında kadınlar dezavantajlı grupların başında
gelmektedir. Maalesef kadınların
işgücü piyasasına kazandırılmasında henüz aşamadığımız sorunlar yaşanmaktadır.
2005
yılı itibarı ile 5 milyon 891 bin kadın istihdamda görülmektedir. Buna rağmen, kadın istihdamında son yıllarda belirgin bir düşüş
yaşanmaktadır. 2003 yılında yüzde 26.6 olan kadın istihdamı, 2004’te
yüzde 25.4’e, 2005’te ise yüzde 25’e gerilemiştir.
193
Sayılı Gelir Vergisi Kanununda bir takım değişiklikler yapılarak, ev hanımlarının el işlerini değerlendirilirken, vergiden
muaf tutulmaları, onları iş yaşamına katma konusunda önemli bir teşvik
olacaktır. Aynı zamanda, konfeksiyon sektörünün ev
kadınlarının el işlerini sektörde değerlendirebilmek için benzer talepleri söz
konusudur. Uluslar arası büyük tekstil ve konfeksiyon
firmalarının, Türkiye’deki firmalara iş verebilmeleri için bu konuda mutlaka
bir değişiklik gerekmektedir.
AB sürecinde esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi
kadınların istihdamdaki paylarının artırılması bakımından gereklidir.
Kadınların çalışma hayatında hak ettikleri yeri alabilmeleri
toplum içinde de güçlenmelerini beraberinde getirecektir. Bu ise Türk demokrasisinin daha muhkem ve özlenen yerlere
gelebilmesi için zorunludur.
Ev
kadınlarının el işlerini mesleğe dönüştürüp, bunun üzerinden ekmek
kazanabilmeleri, sadece kendileri için değil, zor ekonomik koşullar altında,
babanın yükünün azaltılması, aynı zamanda yuvanın, ekonomik sorunlar nedeni ile
karşı karşıya kaldığı badirelerden kurtulup daha sağlam temeller üzerinde
yükselebilmesi için de önem arzetmektedir.
Teklif
hem ev kadınlarını iş hayatına kazandırmak, hem de
konfeksiyon sektörünün uluslar arası açılım yapabilmesi için hayati önem
taşımaktadır.
29
Mayıs 2006 tarih ve 54249 sayılı kanun teklifim, bu amaçla hazırlanmış olup,
halen TBMM gündeminde sırasını beklemektedir. Ancak bu teklif
aynı zamanda özürlü ve eski hükümlüler ile terör mağdurlarının istihdamı ile
ilgili çeşitli kanunlarda değişiklik öngördüğü için Sağlık ve Sosyal İşler
Komisyonuna sevk edilmiştir. Oysa alt yapısını birlikte
çalıştığımız Maliye Bakanlığının bir tasarısı Plan Bütçe Komisyonunda alt
komisyona havale edilmiştir. Maliye Bakanlığının
tasarısı ile kanun teklifimin birleştirilmesi için bu yasa teklifi yeniden
verilmiştir.
MADDE
GEREKÇELERİ
Madde 1- Kadınların her alanda desteklenmesi; toplum,
siyaset ve ticaret hayatında daha aktif olarak yer alabilmeleri için, kadın
girişimcilerin desteklenmesine gereği açıktır.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9. maddesine, kadın girişimcilerin de vergiden muaf tutulması
amacına yönelik olarak yasa başlığı düzünlenmiştir.
Madde 2- 193 sayılı gelir kanununun 9. maddesinin sonuna gelmek üzere fıkra eklenmiştir. Kadın girişimcilerin de pozitif ayrımcılık kuralı uyarınca vergiden
muaf tutulması amaçlanmaktadır.
Madde 3- Yasa teklifinin bu maddesi ile 6. fıkrada bir takım yenilikler getirilmiştir. “Hariçten işçi çalışmamak” ibaresi, “Çırak ya da yardımcı işçi
dışında hariçten işçi çalıştırmamak” şeklinde düzenlenmiştir. “Muharrik kuvvet kullanmamak” ibaresi ise tamamen çıkartılmıştır.
“Evlerde imal etme” şartı, “Evlerinde, kooperatif çatısı altında ya da belediye
ya da il özel idaresi ya da köy tüzel kişiliklerinin
tahsis ettiği yerlerde vakıf, dernek, halk evi, meslek odaları gibi
kuruluşların toplum çalışma mekanlarında” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 4- Bu madde yasanın yürürlük tarihini belirlemektedir.
Madde 5- Kanun hükümlerinin Bakanlar Kurulu tarafından
yürütüleceği belirtilmektedir.
GAZİANTEP
MİLLETVEKİLİ FATMA ŞAHİN’İN TEKLİFİ
GELİR VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-
31/12/1960 tarih ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin
başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Vergiden
Muaf Esnaflar ile Kendi İşinde Çalışan ve Çırak ya da Yardımcı İşçi
Dışında İşçi Çalıştırmayan Kadın Girişimciler”
MADDE 2- 193
Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına
7 nci bentten sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiştir.
“8) Kendi işlerinde çalışan ve çırak ya da yardımcı
işçi dışında işçi çalıştırmayan kadın girişimciler.”
MADDE 3- 193
Sayılı Gelir Vergisi Kanunun 9 uncu Maddesinin Birinci fıkrasının
Altıncı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Çırak
ya da yardımcı işçi dışında hariçten işçi almamak, kayıt ve şartı
ile evlerinde, kooperatif çatısı altında ya da belediye ya da il
özel idaresi ya da köy tüzel kişiliklerinin tahsis ettiği yerlerde
vakıf, dernek, halk evi, meslek odaları gibi kuruluşların toplu çalışma
mekânlarında ürünlerini üretip imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf,
çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, örgü, dantel, her nevi nakış
işlerini ve her nevi turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas,
fırça, yapma çiçek, ip ve urganları dükkan açmaksızın satanlardan
47 nci maddenin 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı şartları haiz
bulunanlar;”
MADDE 4- Bu kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5- Bu kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifim ve gerekçesi ilişikte sunulmuştur.
Gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
M. Mustafa Açıkalın
İstanbul
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İstanbul Milletvekili M. Mustafa Açıkalın tarafından
verilen 2/934 esas numaralı, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifine katılmak istiyorum.
Gereğini arz ederim.
M. Ergün Dağcıoğlu
Tokat
GENEL
GEREKÇE
Bu Kanun teklifinde, vergi kanunlarının uygulanması
ile ilgili olarak bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin
hükümlere yer verilmiş bulunmaktadır.
MADDE GEREKÇELERİ
Madde
1- Ev hanımları başta olmak üzere, evlerde üretilen ve yoğun el emeği
gerektiren ürünleri imal edenlerin çalışma hayatına ve ekonomiye
daha fazla katılım sağlamasına yönelik olarak yapılan düzenlemedir. Düzenleme
ile, hareketli kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla,
oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı,
kilim, dokuma mamulleri, örgü, dantel, her nevi nakış işlerini ve
her nevi turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma
çiçek, her nevi pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları,
tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlarla
ilgili muafiyet hükmü düzenlenmiştir. Bu ürünlerin
ticari, zirai veya mesleki faaliyetler dolayısıyla gelir/kurumlar
vergisi mükelleflerinin düzenledikleri hariç olmak üzere kermes,
festival, panayır ve kamu kurum ve kuruluşlarınca belirlenen yerlerde
satılması da muafiyete engel teşkil etmeyecektir.
Teknolojik
ilerlemeler neticesinde evlerde sıkça kullanılan dikiş, nakış,
mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletleri kullanmak esnaf muafiyetinin
ihlaline neden olmamaktadır. Ayrıca gelir ve
kurumlar vergisi mükelleflerine devamlılık arz edecek şekilde çalışılsa
dahi esnaf muafiyeti kaybedilmeyecektir.
Bu düzenleme
ile ülkemizin sosyal yapısı nedeniyle doğrudan işgücüne katılma
olanağı bulunmayan kadın işgücünün de istihdama daha aktif olarak
katılması sağlanmış olacaktır.
Ayrıca,
ülkemizde yeni kurulmuş ve henüz gelişme aşamasında bulunan Vadeli
işlem ve opsiyon borsasında yapılan işlemler için bir süre daha vergi
avantajı sağlamak suretiyle bu borsanın gelişimine destek olmaya
yönelik bir düzenlemedir. Yine, maddede belirtilen
kurumların tezgah üstü vadeli işlem sözleşmelerinin de bir yıl daha
maddede öngörülen stopaj kapsamı dışında tutulmasına yönelik düzenleme
yapılmaktadır.
Madde 2- İndirimli KDV oranına tabi
işlemleri bulunan mükelleflerin iade alacaklarının, organize
sanayi bölgelerinden aldıkları mal ve hizmet bedellerine mahsup
edilmesine imkan sağlanmaktadır.
KDV Kanununun 17/4-r maddesinde
yapılan değişiklikle de belediyelerin ve il
özel idarelerinin en az iki tam yıl süreyle mülkiyetinde bulunan iştirak
hisseleri ve gayrimenkullerin, bunlar tarafından devir ve teslimi
KDV istisnası kapsamına alınmaktadır.
İstisnanın uygulanabilmesi
için; iştirak hisselerinin belediye veya il
özel idaresince iktisap edildikleri, gayrimenkullerin bunlar adına
tapuya tescil edildikleri tarihten itibaren, 2 tam yıl dolduktan
sonra devir veya teslime konu edilmeleri gerekmektedir.
Madde 3- Söz konusu düzenleme ile
Damga Vergisi Kanunu uygulamasında öteden beri resmi daire olarak
kabul edilen Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu,
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumunun resmi daire olduğu hususuna
açıklık getirilerek bu hususta uygulamada meydana gelen tereddütlerin
giderilmesi amaçlanmaktadır.
Öte yandan ikinci el (kullanılmış)
araçların satışında noterde yapılan sözleşme esnasında alınmakta
olan ve maliyetler içerisinde önemli bir yekûn teşkil
488 sayılı Damga Vergisi Kanununa
ekli (2) sayılı tablonun "III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle
ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne eklenen (9) numaralı fıkra
ile damga vergisinin pulla ödenmesi usulünün kaldırılması nedeniyle
özellikle kırsal kesimde beyan edilip ödenmesi hususunda sıkıntılar
yaşanan ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22 nci
maddesi uyarınca hayvan ve hayvan maddelerinin memleket içinde naklinin
yapılabilmesi için köylerde muhtar, şehir ve kasabalarda ise belediyeler
tarafından verildiği belirtilen menşe şahadetnamelerinin damga
vergisinden istisna edilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, ülkemizde makro ekonomik
istikrarın sağlanması ve ekonomideki temel parametrelerde görünen
iyileşmelere paralel olarak özel sektörün borçlanma maliyetlerinin
düşürülmesi amacıyla diğer finansman kaynaklarına nispeten daha
kolay ve düşük maliyetli finansman aracı olan tahvillerin ihraç maliyetlerinin
düşürülmesi, böylece sermaye piyasalarının ve özel sektörün gelişimine
katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
Madde
4 - Yetkili müesseselerin (Döviz büfelerinin) kuruluş izin belgeleri
ve açacakları şubeler için düzenlenen belgeler nedeniyle ödemek
zorunda oldukları harç miktarında, bu işletmelerin son zamanlarda
önemli ölçüde azalan işlem hacimleri dikkate alınarak indirim yapılmaktadır.
Madde 5- Merkez Bankasının, para
politikası ve likidite yönetimi uygulamalarının etkinleştirilmesi,
piyasada oluşabilecek fazla likiditenin çekilmesine yönelik
olarak ihraç edebileceği kısa vadeli borçlanma enstrümanı olan likidite
senetlerinin devlet tahvili ve hazine bonolarının tabi olduğu
esas ve oranlar üzerinden vergilendirilmesine yönelik düzenleme
yapılmaktadır. Öte yandan bankalar arası kambiyo muamelelerine
ilişkin olarak Bakanlar Kurulu'na verilmiş olan
Madde 6 - 26/7/2006 tarihli ve
2006/10788 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile İstanbul ilinde kurulan
Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı mükellefleri aktif büyüklükleri,
ciroları, çalıştırdıkları işçi sayısı, ödedikleri vergi ve bulundukları
sektörler dikkate alınarak belirlenen kriterler çerçevesinde
5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Kuruluş
Kanununun 23 üncü maddesinin Maliye Bakanına verdiği yetki çerçevesinde
seçilmiş ve Vergi Dairesi Başkanlığı 1/1/2007 tarihinde faaliyete
başlamıştır.
Anılan
Başkanlığa ilk etapta sadece kanuni veya iş merkezi İstanbul İlinde
bulunan ve kriterlere uyan mükellefler bağlanmış ikinci aşamada
ise diğer illerde mükellefiyeti bulunanlardan kriterlere uyanların
mükellefiyetinin alınması amaçlanmıştır.
Diğer illerde bulunan mükelleflerin,
İstanbul İlinde faaliyete geçen Başkanlık mükellefi olmaları durumunda,
bu mükelleflerin kanuni veya iş merkezlerinin ya da şubelerinin
bulunduğu illerde ödedikleri vergi gelirlerinden Büyükşehir belediyelerine
ayrılacak payın dağıtımında aksine bir düzenleme yapılıncaya kadar mevcut durumun değiştirilmemesi amacıyla
söz konusu madde önerilmiştir.
Madde 7 - Bazı illerde yatırımcılara
vergi ve sigorta primi teşvikleri uygulamak, enerji desteği sağlamak
ve bedelsiz arsa ve arazi temin etmek suretiyle yatırımları ve istihdam
imkânlarını arttırmak amacıyla yürürlüğe konulmuş bulunan 5084 sayılı
Kanundan beklenen faydanın arttırılmasını teminen teşvikten yararlanmak
için gerekli olan ve Kanunda "otuz kişi" olarak öngörülen istihdam
şartı, "on kişi" olarak değiştirilmektedir.
Madde
8 - Getirilen düzenleme ile, ihaleye katılımda vergi borcunun kapsamına
girecek vergilerin türleri ve tutarlarını Maliye Bakanlığı Gelir
İdaresi Başkanlığının uygun görüşünü alarak belirlemeye Kamu
İhale Kurumu yetkili kılınmaktadır. Böylece kapsam olarak tartışma yaratan vergi borcu ifadesinin
açıklığa kavuşturulması ve çok cüzi tutarlarda vergi borçları bulunanların
ihaleye katılımlarının engellenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Geçici Madde 1 - Eklenen geçici
madde ile bu Kanunla 5084 sayılı Kanunda yapılan değişiklikten önceki
hükümlere göre teşvik ve desteklerden yararlanma hakkı kazanan mükelleflerin
haklarının korunmakta olduğu ve bu mükelleflerin gerekli şartları
sağlamaları ve talep etmeleri halinde 5084 sayılı Kanunun bu Kanunla
değişik hükümlerinden de yararlanabilecekleri hususuna açıklık
getirilmektedir.
Geçici Madde 2 - 1/6/2005 tarihinde
yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile soruşturma
ve kavuşturma sürecinde müdafi ve vekil görevlendirileceklerin
kapsamı oldukça genişletilmiştir. Bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun
(5560 sayılı Kanun 30 uncu maddesiyle değişmeden önceki) 13 üncü
maddesine istinaden bir önceki yıl kesin hesabına göre tespit edilen
yargı harçları ile adli para cezalarının % 15 lik kısmı olan
73.431.278 YTL'nin, söz konusu dönemde gerçekleşen müdafi ve vekil ücretlerini
karşılamaması nedeniyle bakiye kısmın ilgilere ödenmesini teminen
Türkiye Barolar Birliği delaletiyle Barolara aktarılmak üzere
bu düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Madde
9- Yürürlük maddesidir.
Madde
10- Yürütme maddesidir.
İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MUSTAFA
AÇIKALIN’IN TEKLİFİ
BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasında yer alan"... devamlılık
ve" ibaresi fıkradan çıkarılmış, geçici 67 nci maddesinin (14)
numaralı fıkrasında yer alan "2006 yılında" ibaresi
"2006-2008 yıllarında" olarak değiştirilmiştir.
"6. Evlerde kullanılan dikiş,
nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve aletler hariç olmak
üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan işçi almamak şartıyla;
oturdukları evlerde imal ettikleri havlu, örtü, çarşaf, çorap, halı,
kilim, dokuma mamulleri, örgü, dantel, her nevi nakış işlerini ve
her nevi turistik eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma
çiçek, her nevi pul, payet, boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları,
tarhana, erişte, mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu ürünlerin; Ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri
dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olanların düzenledikleri
hariç olmak üzere; düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum
ve kuruluşlarınca belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya
engel değildir.
MADDE 2- 25/10/1984 tarih ve 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki
"... işletmelerden..." ibaresi fıkra metninden çıkarılarak
yerine, "... işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden
..." ibaresi eklenmiş, 17 nci maddesinin 4 üncü fıkrasının (r)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"r)
Kurumların aktifinde veya belediyeler ve il özel idarelerinin
mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri
ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler
ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık
gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan
satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri.
İstisna
kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla
aktiflerinde bulundurdukları gayrimenkul ve iştirak hisselerinin
teslimleri istisna kapsamı dışındadır.
İstisna kapsamında teslim edilen
kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme
kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma
değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin Gelir veya
Kurumlar Vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınır."
MADDE 3- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga
Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "... iktisadi işletmeler..." ibaresinden
sonra gelmek üzere "... (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Türk İşbirliği
ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu hariç)..."
ibaresi; Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "I. Akitlerle ilgili
kağıtlar" başlıklı bölümünün A/2 nci fıkrasına parantez içi hükümden
sonra gelmek üzere "... ile ikinci el araç satışına ilişkin mukavelenameler"
ibaresi; (2) sayılı tablonun "III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle
ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne aşağıdaki (9) numaralı
fıkra ile "IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar"
başlıklı bölümüne aşağıdaki (36) numaralı fıkra eklenmiştir.
"9.
3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca düzenlenen
menşe şahadetnameleri."
"36.
Sermaye piyasası mevzuatına göre ihraç edilecek özel sektör tahvilleri."
MADDE 4- 2/7/1964 tarih ve 492 sayılı Harçlar
Kanununa ekli (8) sayılı tarifenin "XI- Finansal Faaliyet
Harçları" başlıklı bölümünün (7) numaralı fıkrasının (a) ve
(b)bentlerinde yer alan tutarlar
aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir.
"7 - Yetkili Müesseseler (Döviz
büfeleri) kuruluş izin belgeleri:
a) Yetkili müesseseler (Döviz büfeleri)
kuruluş izin belgeleri (Her yıl için) (11.220.-
YTL)
b) Yetkili müesseselerin (Döviz
büfeleri) açacakları şubeler için düzenlene belgeler (5,610.- YTL )"
MADDE 5- 13/07 /1956 tarihli ve 6802 sayılı
Gider Vergileri Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendine "ikramiyeleri" ibaresinden sonra gelmek üzere,
"... ile Merkez Bankasınca ihraç edilen likidite senetlerinden
elde edilen faiz gelirleri," ibaresi eklenmiş, 33 üncü maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "... bankalar arası kambiyo muamelelerinde..." ibaresi
"... kambiyo muamelelerinde..." olarak değiştirilmiştir.
MADDE 6- Büyük Mükellefler Vergi Dairesi
Başkanlığı mükelleflerinden tahsil edilen gelirlerden, 10/7/2004
tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 23 üncü
maddesinin (b) bendi gereğince Büyükşehir belediyelerine ayrılması
gereken payın hesaplanmasında aksine bir düzenleme yapılıncaya
kadar; bu mükelleflerin, kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu
Büyükşehir belediyesi, şubeleri nedeniyle mükellefiyeti bulunanlarda,
şube tarafından beyan edilen ve şube adına ödemesi yapılan vergi
gelirlerini kapsamak şartıyla, şubenin mükellefiyetinin bulunduğu
Büyükşehir belediyesi esas alınır. Gelir İdaresi
Başkanlığının kuruluşuna ilişkin 5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı
Kanunun 23 üncü maddesi uyarınca şube mükellefiyetinin değiştirilmesi
halinde de bu madde hükmüne göre işlem yapılır. Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
MADDE 7- 29/1/2004 tarihli ve 5084 sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 3 üncü ve 4 üncü maddelerinin birinci
fıkralarının (a) ve (b) bentleri ile 5 inci maddesinin birinci fıkrası
ve 6 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında geçen
"otuz" ibaresi, "on" olarak; 3 üncü ve 4 üncü maddelerinin
birinci fıkralarının (a) ve (b) bentleri ile 6 ncı maddesinin birinci
ve ikinci fıkralarında geçen "1.4.2005" tarihi,
"1.1.2007"; "1.1.2005" tarihi, "1.10.2006" olarak
değiştirilmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
MADDE 8- 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununun 10 uncu maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Dördüncü
fıkranın (d) bendi ile ilgili olarak, Kurum, Maliye Bakanlığı Gelir
İdaresi Başkanlığının uygun görüşünü alarak vergi borcu kapsamına
girecek vergileri; tür ve tutar itibariyle belirlemeye yetkilidir."
GEÇİCİ MADDE 1- 29.1.2004 tarihli ve 5084 sayılı Kanunun,
2 nci maddesinin (a) bendi kapsamına giren illerde faaliyette bulunanlardan,
5084 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilmeden önceki hükümlerinden
yararlanma hakkı kazanan mükellefler, bu haklarından aynı şartlarla
yararlanmaya devam ederler. Ancak bu mükellefler,
gerekli şartları sağlamaları ve talep etmeleri halinde kalan süre
için, 5084 sayılı Kanunun bu Kanunla değişik hükümlerinden de yararlanabilirler.
GEÇİCİ MADDE 2- 23/3/2005
tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama
Şekli Hakkında Kanunun 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanunun 30
uncu maddesi ile değişmeden önceki 13 üncü maddesine göre,
19/12/2006 tarihine kadar Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince Baro
tarafından müdafi ve vekil olarak görevlendirilen avukatlara
ödenmesi gereken ücret karşılığı tutarın kalan kısmı, ilgililere
ödenmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesine aktarılacak ödenekten
tahakkuk ettirilmek suretiyle Türkiye Barolar Birliğine ödenir.
Ödemelere ilişkin usul ve esaslar Adalet ve Maliye Bakanlıkları
ile Türkiye Barolar Birliğince birlikte belirlenir.
MADDE 9- Bu Kanun
hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 10- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Plan ve
Bütçe Komisyonu 14/2/2007
Esas No.: 1/1266,
2/926, 2/933, 2/934
Karar
No.: 122
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Maliye
Bakanlığınca hazırlanarak 20/11/2006 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 4/12/2006 tarihinde
Komisyonumuza havale edilen 1/1266 esas numaralı “Gelir Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Komisyonumuzun
10/1/2007 tarihinde yaptığı 29 uncu
Birleşiminde, Hükümeti temsilen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan
ile Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı
ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı temsilcilerinin de katılımlarıyla
incelenip görüşülmüştür.
Bilindiği
gibi son yıllarda uygulamaya konulan politikalar ile kayıtdışılığın
azaltılması, vergi oranlarının tabana yayılması ve bu yolla oranların
zaman içinde düşürülmesi, vergilemede adalet ve eşitliğin gerçekleştirilmesi
gibi amaçlara ulaşmak
amacıy
Uzun yıllardır uygulanmakta olan ücretlilerde vergi
indirimi müessesesi başlangıçta son derece yararlı olmakla birlikte
zamanla etkinliğini kaybetmiş, yaygın kötüye kullanımlar nedeniyle
belge düzenini de olumsuz etkilemeye başlamıştır. Ayrıca
söz konusu müessese,
uluslararası vergi yükü hesaplamaları sisteminde standart bir indirim
olarak
Gelir vergisi sistemimizin beyan esasına dayanıyor
olması, beyan edilen vergilerin denetiminde güçlüklere yol açmaktadır. Tüm mükelleflerin vergi denetimlerinin sıkça yapılmasının
uygulamada büyük bir iş yükü de doğuracağından vergi sisteminde
bir takım güvenlik müesseseleri oluşturulmuştur. Bu önlemlerden birisi olan özel gider bildirimi müessesesi,
harcamaları ile gelirleri arasında ilişki kurarak mükelleflerin
doğru gelir beyanında bulunmasını sağlamayı amaçlar. Özel gider bildirimi kapsamında yıl içerisinde gelirleri
ile giderleri paralellik arz etmeyen mükelleflerden açıklama istenebilecek
ve böylece mükelleflerin beyan esaslı gelir vergisi sistemine
uyumları da sağlanmış olacaktır.
Tasarı
ve Gerekçesi incelendiğinde;
- Gelir vergisi sisteminde ücretlilerde
vergi indirimi sisteminin kaldırılması, ayırma kuramının gelir
vergisi sistemine dahil edilerek ücretlilerin medeni halini de
göz önüne alan asgari geçim indirimi müessesesinin
getirilmesinin,
- Mükelleflerin
beyan ettikleri kazançlarının doğruluğunun yaptıkları harcamalarla
ilişki kurularak değerlendirilmesi amacıyla özel gider bildirimi
esasının getirilmesinin,
- Kentsel
rant artışına bağlı olarak taşınmazlar ile bu mahiyetteki bazı mal
ve hakların elden çıkarılmasından doğan değer artış kazançlarının
vergilendirilmesinde iktisap tarihinden itibaren 4 yıl olarak uygulanmakta
olan sürenin 5 yıla çıkarılmasının,
- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunuyla
vergi sistemine dahil edilen transfer fiyatlandırması hükümlerine
paralel düzenlemeler yapılmasının, emsallere uygunluk ilkesine
aykırı olarak tespit edilen fiyat veya bedellerin tespit edilerek,
emsal bedelleriyle arasında görülen farkın işletmeden çekilmiş
sayılmasının,
-
Alım, satım, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para
alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren
işlemlerin her hal ve şart altında mal veya hizmet alımı veya satımı
olarak değerlendirilmesinin,
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Komisyonumuzda
Tasarının tümü üzerinde yapılan görüşmelerde;
- Tasarının, daha önce 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunuyla başlatılan ve Türk Vergi Sisteminin yeniden yapılandırılmasını
amaçlayan düzenlemelerin devamı niteliğinde olduğu, bu nedenle
olumlu karşılandığı,
- Konu bakımından benzerlik gösteren Kurumlar
Vergisi Kanunu ile Gelir Vergisi Kanununun birlikte değerlendirilmesinin
ve düzenlemelerin eşgüdüm içerisinde yapılmasının daha faydalı
sonuçlar doğurabileceği,
- Tasarıyla
getirilen asgari geçim indiriminin düşük ücretlilerin lehine
yüksek ücretlilerin aleyhine işleyecek bir sistem olduğu, vergi
indirimi uygulamasıyla asgari ücretlinin eline geçen net ücrette
önemli bir artış sağlanırken, asgari ücretin üzerinde ücret alan ve vergi iadesinden daha fazla yararlanan ücretlilerin
vergi iadesi yoluyla elde ettikleri ilave gelirde önemli bir azalışın
yaşanacağı,
- Vergi iadesi sisteminin belge düzeninin
sağlanması amacıyla getirildiği, ancak zamanla amacından büyük
ölçüde uzaklaştığı, bununla birlikte, belge düzenini yerleştirecek
yeni bir yöntem bulunmadan vergi iadesi sisteminin kaldırılmasının
doğru olmayacağı,
- Tasarıyla
getirilmesi öngörülen özel gider bildirimi uygulamasının keyfiliğe
yol açabileceği, bunun yerine gelir vergisi beyanına ilişkin daha
sağlıklı ve objektif bir otokontrol sisteminin geliştirilmesi gerektiği,
esasen öngörülen sistemin işlevsiz kalmasının muhtemel olduğu,
- Alışılagelmiş
denetleme yöntemleriyle mükelleflerin ancak yüzde birinin denetlenebildiği,
bu nedenle vergi sisteminde işlerliği olan otokontrol mekanizmalarının
kurulmasının son derece önemli olduğu, ancak, yapılan pek çok düzenlemeye
rağmen kayıtdışı ekonominin kayda alınmasında önemli bir ilerlemenin
sağlanamadığı, bu durumun kayıtlı mükellefler üzerindeki vergi
baskısının artmasına yol açtığı,
- Türkiye’de
öteden beri vergi müesseseleri ve vergi kuramları konusunda istikrarlı
bir seyrin izlenmediği, uygulama ve yaklaşımların sürekli değiştiği,
bu durumun çeşitli olumsuzluklara yol açtığı,
- Doğrudan
vergilerin toplanmasında başarılı olunamadığı için hükümetlerin
hasılat oranı yüksek olan dolaylı vergilere ağırlık verdiği, bu durumun
vergi yükünün paylaşılmasında ve gelir dağılımında mevcut adaletsizliği
daha da artırdığı, özellikle ücretliler üzerindeki vergi yükünün
giderek arttığı, gelir vergisinin büyük kısmını ücretlilerin ödediği,
Tasarıda bu olumsuzlukları giderecek düzenlemelere de yer verilmesi
gerektiği,
- Tasarıyla
getirilen özel gider bildirimi müessesesinin sadece beyanname
vermiş olan mükellefleri kapsadığı, gelir beyan etmeyenlerden gider
bildirimi istenemeyeceği, ayrıca getirilen düzenlemenin sadece
tüketim harcamalarını kapsadığı, yatırım harcamalarını dışarıda
bıraktığı, bu nedenle bir otokontrol sistemi olarak değerlendirilemeyeceği,
şeklindeki
görüş ve eleştirileri müteakip, Hükümet adına yapılan açıklamalarda;
- Tasarının
vergi adaletini sağlamak, vergi tabanını genişletmek ve vergi konusundaki
uluslararası gelişmeleri ülkemiz vergi sistemine uyarlamak amacıyla
hazırlandığı,
- Vergilendirmede
emek geliri üzerinden alınan vergilerin sermaye geliri üzerinden
alınan vergilere göre daha düşük tutulmasının sosyal devlet anlayışının
bir gereği olduğu, Tasarıyla bu düşüncenin bir uzantısı olarak ücretlilerin
ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi
müessesesinin getirildiği, buna paralel olarak vergi iadesi uygulamasının
kaldırılmasının öngörüldüğü,
- Asgari
geçim indirimi ile asgari ücretin hemen hemen yarısının vergi dışı
bırakıldığı, evli ve dört çocuklu bir asgari ücretlinin ücretinin
ise tamamının vergi dışı tutulduğu,
- 2005
yılında beyannameye tabi mükelleflerin yüzde 23’ünün sıfır, yüzde
59’unun ise neredeyse asgari ücret tutarında gelir beyan ettiği,
dolayısıyla serbest meslek erbabının yüzde 82’sinin asgari ücretliden
bile az gelir vergisi ödediği, bu nedenle Tasarıda özel gider bildirimi
müessesesine yer verildiği,
- Özel
gider bildirimi kapsamında, beyan ettikleri gelir ile harcamaları
arasında farklılık tespit edilen mükelleflerden gider bildirimi
isteneceği, beyan edilen gelir ve yapılan harcama arasındaki tutarsızlığın
açıklanamaması halinde vergi incelemesine gidileceği,
ifade edilmiştir.
Geneli üzerindeki görüşmeleri müteakip, Tasarının
ayrıntılı bir şekilde incelenebilmesini teminen öncelikle bir
alt komisyonda ele alınmasına karar verilmiştir. Alt
Komisyonun 16/01/2007 ve 17/01/2007 tarihlerinde yapmış olduğu görüşmelerde söz konusu Tasarı; Maliye Bakanlığı,
Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı,
Hazine Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Kamu İhale Kurumu,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB)
temsilcilerinin de katılımlarıyla ayrıntılı bir şekilde incelenmiş,
Tasarı üzerinde kapsamlı değerlendirmeler yapılmıştır.
Bu defa
Komisyonumuzun 24/01/2007 tarihinde yaptığı 32 nci Birleşiminde
verilen bir önerge doğrultusunda, 15/1/2007 ve 23/1/2007 tarihlerinde
Komisyona havale edilen Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur
ve arkadaşlarının 2/926, Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin’in
2/933 ve İstanbul Milletvekili M. Mustafa Açıkalın’ın 2/934 esas numaralı
Kanun Tekliflerinin de gündeme alınmalarına ve ilgileri nedeniyle
1/1266 esas numaralı Tasarı ile birleştirilmelerine karar verilmiştir.
Bunun üzerine Alt Komisyon 25/01/2007 tarihinde yaptığı
toplantıda söz konusu Teklifleri de Tasarı ile birlikte ele almış
ve oluşturduğu metni bir raporla birlikte Komisyonumuza sunmuştur.
Alt Komisyonda
1/1266 esas numaralı Tasarı esas alınmak suretiyle yapılan çalışmalar
sonucunda:
• 2/934 esas numaralı Teklifin çerçeve 1
inci maddesi, madde çerçevesinin redaksiyona tabi tutulması ve
maddeyle değiştirilen (6) numaralı bende “dokuma” ibaresinden
sonra gelmek üzere “deri” ibaresinin eklenmesi suretiyle, 1 inci
madde olarak,
• Tasarının;
- Çerçeve
2 nci maddesi, anlatıma açıklık kazandırılması amacıyla redaksiyon
mahiyetinde değişiklikler yapılmak suretiyle,
- Çerçeve
3 üncü maddesi; 193 sayılı Kanunun 41 inci maddesine eklenen (5)
numaralı bendin birinci ve üçüncü paragraflarının açıklığa kavuşturulması
suretiyle,
- Çerçeve
4 üncü ve 5 inci maddeleri aynen,
- Çerçeve
7 nci maddesi, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasına
eklenmesi öngörülen fıkranın Kurumlar Vergisi Kanunundaki düzenlemeye
paralel olarak yeniden düzenlenmesi ve ayrı bir fıkra yapılması
suretiyle, 6 ncı madde olarak,
- Çerçeve
8 inci maddesi, maddeye bağlı 99 uncu maddenin redaksiyona tabi
tutulması suretiyle, 7 nci madde olarak,
- Çerçeve
9 uncu maddesi, 7 nci maddede yapılan değişiklik doğrultusunda redaksiyona
tabi tutulması suretiyle, 8 inci madde olarak,
- Çerçeve
10 uncu maddesi, redaksiyona tabi tutulmak suretiyle, 9 uncu madde
olarak,
• 2/934 esas numaralı Teklifin çerçeve 1
inci maddesinde yer alan ve 193 sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesinin
(14) numaralı fıkrasında değişiklik öngören düzenleme, redaksiyona
tabi tutulmak suretiyle, 10 uncu madde olarak,
• 3065 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendini değiştiren ve Petrol Kanununa göre
boru hattıyla taşımacılık yapanlara yapılan teslim ve hizmetlerin,
boru hatlarının inşası ve modernizasyonu ile sınırlı olmak üzere
Katma Değer Vergisinden istisna edilmesine yönelik bir düzenleme,
11 inci madde olarak,
•
2/934 esas numaralı Teklifin;
- Çerçeve
2 nci maddesi, madde çerçevesi ve (r) bendinin ilk fıkrası redaksiyona
tabi tutulmak suretiyle, 12 nci madde olarak,
- Çerçeve
3 üncü maddesi; 488 sayılı Kanunun 8 inci maddesindeki resmi daire
tanımında değişiklik yapılmasını öngören hükümlerin çıkarılması,
ikinci el araç satışına ilişkin sözleşmelerden alınan binde 7,5 oranındaki
harcın binde 1,5 olarak değiştirilmesi
ve maddenin redaksiyona tabi tutulması suretiyle, 13 üncü
madde olarak,
- Çerçeve
4 üncü maddesi; Harçlar Kanununa ekli (4) sayılı tarifede yer alan
gayrimenkul hükmündeki daimi ve müstakil hakların tesis ve devri
için ödenen bedel üzerinden alınacak harca ilişkin bendin parantez
içi ifadenin değiştirilmesine ilişkin bir hükmün eklenmesi suretiyle, 14 üncü
madde olarak,
- Çerçeve
5 inci maddesi, 6802 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinde değişiklik
öngören hükümlerin çıkarılması suretiyle, 15 inci madde olarak,
• 2/926 esas numaralı Teklifin çerçeve 1
inci maddesi, 5345 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde değişiklik yapılmasını
öngören hükümlerin çıkarılması, söz konusu Kanunun 4 üncü maddesinin
değiştirilmesi öngörülen (g) bendinin açıklığa kavuşturulması,
Gelir İdaresi Başkanlığının taşra teşkilatına, vergi ve benzeri
mali yükümlülüklere ilişkin olarak tarh, tahakkuk, tahsil, terkin,
tecil, iade, ödeme, muhasebe ve benzeri işlemlerden kaynaklanan
davalar ile diğer idari davalarda taraf olma yetkisinin tanınması
amacıy
• Vergi ödeme sürelerinde idareye ve mükelleflere
esneklik sağlanması amacıy
•
2/926 esas numaralı Teklifin;
- Çerçeve
2 nci maddesi, 213 sayılı Kanunun 20 nci maddesine eklenmesi öngörülen
fıkranın çıkarılması; özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak, 232
nci maddenin birinci fıkrasının 1 ilâ 5 numaralı bentlerinde sayılanlar
dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu,
serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz
fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespitinin,
Gelir İdaresi Başkanlığınca vergi incelemesine yetkili olmayan
kişilere de yaptırılabilmesine ilişkin bir cümlenin 213 sayılı
Kanunun 353 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinden
sonra gelmek üzere eklenmesine yönelik bir hükmün ilave edilmesi
ve Vergi Dairesi Başkanlığı kurulan
illerde suç duyurularının bu birimler tarafından yapılabileceğine
açıklık kazandırılması amacıyla 213 sayılı Kanunun 367 nci maddesinin
birinci fıkrasında değişiklik öngören bir hükmün eklenmesi suretiyle,
18 inci madde olarak,
- Çerçeve
3 üncü maddesi, “talebi” ibaresinden önce gelmek üzere “yazılı”
ibaresinin eklenmesi suretiyle, 19 uncu madde olarak,
•
2/934 esas numaralı Teklifin;
- Çerçeve 6 ncı ve 8 inci maddeleri, 20
ve 21 inci maddeler olarak aynen,
- Çerçeve
7 nci maddesi, 5084 sayılı Kanunun 3, 4 ve 6 ncı maddelerinde yer
alan tarihlerin değiştirilmesine ilişkin hükümlerin çıkarılması suretiyle,
22 nci madde olarak,
• Tasarının 11 inci maddesi, 23 üncü madde
olarak aynen,
• 2/934 esas numaralı Teklifin geçici 2
nci maddesi, birinci cümlesinde geçen “Türkiye Barolar Birliğine”
ibaresinin çıkarılması suretiyle, geçici 1 inci madde olarak,
• Ücretlilere vergi iadesine ilişkin hükümlerin
yürürlükten kaldırılması nedeniyle, ücretlilerin 2006 yılına ilişkin olarak 2007 yılında
ödeyecekleri gelir vergisinden mahsup edilecek vergi indirimiyle
ilgili işlemlerin, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla
yürürlükten kaldırılan mükerrer 121 inci maddesi hükümlerine göre
sonuçlandırılacağına ilişkin bir düzenleme geçici 2 nci madde olarak,
• Tasarının yürürlüğe ilişkin 12 nci maddesi,
yapılan değişiklikler nedeniyle yeniden düzenlenmek suretiyle
24 üncü madde olarak, yürütmeye ilişkin 13 üncü maddesi ise 25 inci
madde olarak aynen,
• Alt Komisyonda Tasarının çerçeve 1 ve 6
ncı maddeleri ise, metinden çıkarılmıştır.
Komisyonumuzun 7/2/2007 tarihinde yaptığı 35 inci
Birleşiminde görüşmelere alt komisyon metni üzerinden devam edilmesine
karar verilmiştir.
Alt Komisyon
Metninin;
- Çerçeve 1 inci maddesi,
maddeye bağlı (6) numaralı bendin uygulamada ortaya çıkabilecek
tereddütlerin giderilmesi amacıyla açıklığa kavuşturulması suretiyle,
- Çerçeve
2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu maddeleri aynen,
- Çerçeve
10 uncu maddesi, Gelir Vergisi Kanununda ve Katma Değer Vergisi Kanununda
yer alan vergi ödeme sürelerinin artırılmasını
teminen yeniden düzenlenmek suretiyle,
- Çerçeve
11 inci maddesi; Tasarıya eklenen yeni 11 inci madde nedeniyle,
madde numarası 12 olarak teselsül ettirilmek suretiyle aynen,
- Çerçeve
12 nci maddesi; madde çerçevesine, bedelsiz eğitim ve öğretim hizmetlerini
teşvik etmek amacıyla, üniversite ve yüksekokullar ile 625 sayılı
Kanuna tabi özel okullar tarafından verilen bedelsiz eğitim ve öğretim
hizmetlerine ilişkin olan ve kapasitelerinin yüzde 10’u ile sınırlandırılmış
bulunan KDV istisnasının, söz konusu okulların kapasitesinin yüzde
50’sine çıkarılmasını öngören bir hükmün eklenmesi ve madde numarasının
13 olarak teselsül ettirilmesi suretiyle,
- Çerçeve
13 üncü maddesi, yeni eklenen madde nedeniyle 15 inci madde olarak
aynen,
- Çerçeve
14 üncü maddesi; madde çerçevesine Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve
Kefalet Kooperatiflerinin öz kaynaklarından kullandırdıkları
veya üyelerinin bankalardan kullanacakları kredilere ilişkin işlemlerin
harçtan bağışık tutulmasını öngören bir düzenlemenin eklenmesi
suretiyle, 16 ncı madde olarak,
- Çerçeve
15 inci maddesi; sigorta muameleleri ile bunların iptal işlemlerinin
aynı vergilendirme döneminde yapılmadığı durumlarda da, iptal
edilen sigorta muamelelerine ilişkin vergilerin (yalnızca iptal
tarihinden sonraki poliçe dönemlerine ait olan kısmının), iptalin
gerçekleştiği dönemde hesaplanan banka ve sigorta muameleleri
vergisinden indirilmesine ve iptal edilen sigorta muamelelerine
ilişkin yalnızca iptal tarihinden sonraki döneme ait olan ancak muamelenin
iptal edildiği dönemde indirim konusu yapılamayan verginin, sonraki
vergilendirme dönemlerinde de indirim konusu yapılmasına imkan sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmek
suretiyle, 17 nci madde olarak,
- Çerçeve
16 ncı maddesi, madde çerçevesinde sehven “birinci fıkrasında” şeklinde
geçen ibarenin “ikinci fıkrasında” olarak düzeltilmesi suretiyle,
18 inci madde olarak,
- Çerçeve
17 ve 18 inci maddeleri, 19 ve 20 nci maddeler olarak aynen,
- Çerçeve
19 uncu maddesi, 6183 sayılı Kanun kapsamında kurulan satış komisyonlarının
oluşumunda komisyonların toplanabilmelerini kolaylaştırmak
amacıyla tapu sicil muhafızının komisyona katılmak üzere kendi
yerine bir vekil belirleyebilmesini öngören bir düzenlemenin
ilave edilmesi suretiyle, 21 inci madde olarak,
- 20
nci maddesi, birinci cümlesinde geçen “aksine bir düzenleme” ibaresinin
kanun diline uygunluğun sağlanması amacıyla “yeni bir düzenleme”
şeklinde değiştirilmesi suretiyle, 22 nci madde olarak,
- Çerçeve
21 inci maddesi, 23 üncü madde olarak aynen,
- Çerçeve
22 nci maddesi; yatırım ve istihdamın teşviki amacıyla, teşvik kapsamındaki
illerde 1.4.2005 tarihinden önce faaliyete geçmiş olan işletmelerde
çalışan tüm işçilerin vergi ve sigorta primi teşviğinden yararlanabilmesini,
bu işletmelere enerji desteği sağlanmasını ve bedelsiz yatırım
yeri tahsisinde mülkiyet devri yerine, bedelsiz olarak 49 yıl süreyle
irtifak veya kullanım hakkı tesis edilmesini teminen yeniden düzenlenmek
suretiyle, 24 üncü madde olarak,
- 23
üncü maddesi, yeni eklenen maddeler nedeniyle 34 üncü madde olarak
aynen,
- Geçici
1 ve 2 nci maddeleri aynen,
- Yürürlüğe
ilişkin 24 üncü maddesi, Tasarıya yeni eklenen maddeler nedeniyle
yeniden düzenlenmek suretiyle 35 inci madde olarak,
- Yürütmeye
ilişkin 25 inci maddesi, 36 ncı madde olarak aynen,
Ayrıca;
- Tasarı
ile gayrimenkullerin elden çıkarılmasından elde edilen gelirlerin
vergilendirilmesinde uygulanan dört yıllık sürenin beş yıla çıkarılması
nedeniyle müktesep hakların korunması amacıyla 1.1.2007 tarihinden
önce iktisap edilmiş bulunan gayrimenkullerin elden çıkarılmasında
dört yıllık sürenin esas alınmasını teminen, Gelir Vergisi Kanununa
bir geçici madde eklenmesine ilişkin düzenleme yeni çerçeve 11 inci
madde olarak,
- Karayolları
Trafik Kanununda minibüs olarak tanımlanan sürücü dahil 9 kişilik
oturma yeri olan araçların ÖTV oranının yüzde 10 olarak değiştirilmesini
ve böylece söz konusu araçların vergi oranının 87.02 tarife pozisyonunda
sınıflandırılan minibüsler için uygulanan vergi oranı ile eşitlenmesini
teminen, Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli (II) sayılı Listede
değişiklik öngören bir düzenleme yeni çerçeve 14 üncü madde olarak,
- Ticaret
Sicili Harçlarından ilgili ticaret odalarına aktarılan yüzde
23,5 oranındaki payın yüzde 25’e çıkarılmasını teminen, Türk Ticaret
Kanununun 26 ncı maddesinde değişiklik öngören bir düzenleme çerçeve 25 inci madde olarak,
- Ceza
Muhakemesi Kanunu uyarınca soruşturma ve kovuşturma makamlarının
istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekillere ödenen ücretlerin
yanında bu görevlendirmelerle ilgili cari giderlerin de barolar
tarafından karşılanabilmesini teminen Avukatlık Kanununun 180
inci maddesinde değişiklik öngören bir düzenleme çerçeve 26 ncı
madde olarak,
- Kazanılmış
hakların korunması amacıyla, aynı kaynak için yapılmış çoklu başvurulara
ilişkin olarak tüm yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulundan lisans almış olanların lisanslarının,
yargıya intikal edip etmediğine bakılmaksızın ve herhangi bir işleme
gerek bulunmaksızın geçerli kılınmasını teminen, Yap-İşlet Modeli
ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici 3 üncü
maddesinde değişiklik öngören bir düzenleme, çerçeve 27 nci madde
olarak,
- Türk
Ticaret Kanununda 5274 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere intibak
sağlamak üzere, Türkiye Halk Bankası A.Ş.’nin hisse senetlerinin
itibari değerinin, yeniden düzenlenmesi ve bunun Bankanın nominal
sermayesi artırılmaksızın Özelleştirme İdaresi Başkanlığının
mevcut payından feragat edilmesi suretiyle gerçekleştirilmesini teminen, 4603
sayılı Kanuna geçici 10 uncu maddenin eklenmesine ilişkin düzenleme
çerçeve 28 inci madde olarak,
- Yeni
Türk Ceza Kanununa uyumunun sağlanmasını, Anayasa Mahkemesinin
kimi hükümlerini iptal etmesi nedeniyle doğan boşluğun giderilmesi,
izinsiz alkol üretimine müeyyide getirilmesi ve satış belgesi olmaksızın
tütün ürünlerini ve alkollü içkileri satanların mallarına el konulması
ya da bunların imha edilmesini teminen 4733 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin değiştirilmesine ilişkin düzenleme çerçeve 29 uncu
madde olarak,
- Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile öngörülen ve 2006 yılında uygulanmaya
başlanan iç mali kontrol sisteminin geliştirilmesini ve kamu kuruluşları
arasındaki uygulama farklılıklarının giderilmesini ve koordinasyonun
sağlanmasını, Kanun gereğince istihdam edilecek mali hizmetler
uzmanlarının ÖSYM tarafından yapılacak merkezi sınavdan sonra Maliye
Bakanlığınca sözlü sınava tabi tutulmak suretiyle işe alınmalarına,
bunların nitelikleri, atanmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlilik
sınavlarına ilişkin hususların Maliye Bakanlığınca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenmesini,
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında kamu zararı
için sorumluluk esasının getirilmesini öngören düzenleme çerçeve
30 uncu madde olarak,
- Döner
sermayeli işletmelerin gayrisafi hasılatları üzerinden genel
bütçeye irat kaydedilen Hazine payı oranının, Maliye Bakanı tarafından
gerektiğinde yüzde 1’e kadar indirilebilmesini teminen, 5234 sayılı
Kanunun geçici 1 inci maddesinde değişiklik öngören bir düzenleme
çerçeve 31 inci madde olarak,
- Tahsil
edilen esnaf sicil harçlarından ilgili birliklere aktarılan kısmın
yüzde 23,5’ten yüzde 25’e çıkarılmasını teminen, 5362 sayılı Kanunun
69 uncu maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin düzenleme çerçeve
32 nci madde olarak,
- Meslek
yüksekokullarının Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek
uzmanlık alanlarına açıktan ya da naklen atanacak öğretim görevlisi
kadrolarında görevlendirilecek nitelikte olmakla birlikte, eğitim
durumu ve yaşı itibarıyla bu sınavlara girme imkanı bulunmayan
ahşap ustası, taş ustası, demir ustası, halı ustası gibi mesleğinde
usta öğretici kimselerin meslek yüksekokullarında görevlendirilebilmeleri
için söz konusu sınavdan muaf tutulmalarını teminen, 78 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin ek 8 inci maddesinde değişiklik yapılmasına
ilişkin düzenleme çerçeve 33 üncü madde olarak,
- Sosyal
Güvenlik Kurumuna devredilen sosyal güvenlik kuruluşlarının ve
yeşil kart sahiplerinin Sağlık Bakanlığına
bağlı hastanelerden 2006 yılı sonu itibariyle aldıkları tedavi
hizmetlerine ait tutarlar ile söz konusu hastanelere bağlı döner
sermaye işletmelerinin genel bütçeye ödemeleri gereken Hazine
paylarına ilişkin olarak Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı ve Sağlık Bakanına müştereken mahsuplaşma, alacaktan vazgeçme
ve borçları terkin etme suretiyle uzlaşma yetkisi verilmesine
ilişkin düzenleme geçici 3 üncü madde olarak,
Tasarıya eklenmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına sunulmak üzere
Yüksek Başkanlığa saygı ile arz olunur.
|
|
Başkan |
Başkanvekili |
Bu Raporun Sözcüsü |
|
|
Sait Açba |
M. Altan Karapaşaoğlu |
Osman Nuri Filiz |
|
|
Afyonkarahisar |
|
Denizli |
|
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
|
Mehmet Sekmen |
Sabahattin Yıldız |
Mehmet Zekai Özcan |
|
|
İstanbul |
Muş |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Deveciler |
Ahmet İnal |
|
|
Aydın |
Balıkesir |
Batman |
|
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Muhsin Koçyiğit |
Alaattin Büyükkaya |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
|
Diyarbakır |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
(Ayrışık oy ekte) |
|
(Ayrışık oy yazım ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Birgen Keleş |
Kemal Kılıçdaroğlu |
M. Mustafa Açıkalın |
|
|
İstanbul |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
(Karşı oy yazısı ektedir) |
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Bülent Baratalı |
Fazıl Karaman |
Mustafa Elitaş |
|
|
İzmir |
İzmir |
|
|
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Taner Yıldız |
Mikail Arslan |
Mustafa Ünaldı |
|
|
|
Kırşehir |
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Hasan Fehmi Kinay |
Muharrem Doğan |
Mustafa Özyürek |
|
|
Kütahya |
Mardin |
|
|
|
|
(Ayrışık oy ektedir) |
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Gürol Ergin |
Osman Seyfi |
Cemal Uysal |
|
|
Muğla |
Nevşehir |
Ordu |
|
|
(Ayrışık oy yazısı ekte) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Kâzım Türkmen |
İmdat Sütlüoğlu |
Sabahattin Cevheri |
|
|
Ordu |
Rize |
Şanlıurfa |
|
|
(Ayrışık oy ektedir) |
|
|
|
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
|
Enis Tütüncü |
M. Ergun Dağcıoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Tekirdağ |
Tokat |
|
|
|
(Karşı oy ektedir) |
|
(Ayrışık oy yazısı ektedir) |
AYRIŞIK OY
Tasarı
AKP hükümetinin "torba yasa" anlayışının yeni bir ürünü
olmuştur. Plan ve Bütçe Komisyonuna toplam
13 madde olarak gelen Tasarı komisyondan geçici maddelerle birlikte
toplam 39 madde olarak çıkmıştır. Tasarının konusuyla
ilgili olmayan birçok madde komisyon görüşmeleri sırasında önergelerle
Tasarıya ilave edilmiştir. Bu tutum TBMM içtüzüğüne
aykırıdır. Hükümetin ve AKP grubunun kanıksadığı
bu anlayışı doğru bulmadığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
1. Tasarının 2 nci maddesi ile hükümet
"ücretlilerde vergi iadesi" olarak bilinen uygulamayı
01.01.2007 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırmayı planlamaktadır.
Buna göre ücretliler 2006 yılında topladıkları fiş
ve faturalar üzerinden hesaplanan vergi iadesini 2007 yılında (Şubat
ayından itibaren) son kez alacaklardır. Alınacak
vergi iadesi 2006 yılına ilişkin olup sadece ödemesi 2007 yılında
yapılmaktadır.
Kaldırılan vergi iadesinin yerine
ise yine sadece ücretlilerin yararlanacağı "asgari geçim indirimi"nin getirilmesi öngörülmektedir. Asgari
geçim indirimi ücretlilerin kendisi için asgari ücretin yüzde
50’si, eşi için yüzde 10’u, ilk iki çocuk için yüzde 7.5 (toplam yüzde 15)
ve diğer çocukların her biri için yüzde 5idir. Buna
göre evli ve 4 çocuklu bir asgari ücretlinin eş ve çocuklarının çalışmaması
halinde, ücreti gelir vergisine tabi olmayacaktır.
Bu düzenlemeye ilişkin görüşlerimiz
şöyledir:
1.1. Ücretlilerde vergi iadesi
uygulamasının amacı belge düzenini yaygınlaştırarak vergi hasılatında
artış sağlanmasıdır. Ancak 1985 yılından bu yana
süregelen uygulamanın sonuçları bu sistemin vergi hasılatına
ciddi bir katkı sağlamadığını göstermiştir. "Ücretlilerde
Vergi İndirimi"nin kaldırılmasının arka
planında bu müessesenin vergi hasılatına bir katkısının olmadığı
yönündeki tespit vardır. Ayrıca bir vergi sisteminin
bütün güvenlik unsurunun perakende aşamada düzenlenecek fiş ve
fatura olması düşünülemez. Ancak bu müessese
kaldırılırken Sayın Maliye Bakanının herkesi alışverişlerde
fiş, belge almaya çağırması bir çelişkidir. Gerçekte
bu çağrı ile vergi sisteminin hiçbir otokontrol müessesesinin kalmadığı
itiraf edilmektedir.
Tasarının
bu noktadaki eksiği vergi iadesini kaldırırken vergi sistemine
ciddi bir "otokontrol müessesesi" ilave etmemiş olmasıdır.
1.2. Ücretlilere vergi iadesi
ile asgari geçim indiriminin bütçe açısından yükünün başabaş düzeyde
olduğu Gelir İdaresi yetkililerince ifade edilmiştir. Ancak 2007de ödenecek olan vergi iadesi 2006 yılına ilişkindir.
Asgari geçim indirimi uygulaması ise 2008 yılında
başlayacaktır. Bu durumda 2007 yılında ücretlilere
hiçbir şey verilmemiş olmaktadır. Adil olan asgari
geçim indiriminin 2007 başından itibaren yürürlüğe konulmasıdır.
1.3. Getirilmek istenilen
"Asgari Geçim indirimi" Gelir Vergisi Kanununda eskiden
olan ve bütün mükelleflerin yararlandığı "en az geçim indirimi"
ile sadece ücretlilerin yararlandığı "özel indirim"in karışımı
bir müessese niteliğindedir. Ücret geliri elde
1.4. Asgari geçim indiriminin çocuk
sayısındaki artışa bağlı olarak artacak olması doğru değildir. Bu nüfus artışına vurgu yapan bir anlayıştır. Çocuklarla ilgili indirimi de ücretlinin indirimine
ilave etmek daha doğru olur. Bütçe olanakları
buna izin vermiyorsa bu kademeli olarak da yapılabilir.
1.5. Maddede yazılı olan "herhangi
bir geliri olmayan eş" kavramı tartışma yaratacak niteliktedir.
Buna göre örneğin önemsenmeyecek tutarda mevduat
faiz geliri veya arızi kazancı olan eş nedeniyle asgari geçim indiriminden
yararlanılamayacaktır. Müessesenin amacının
bu olmaması gerekir. Bu hüküm eşitlik ilkesine
aykırı, arzu edilmeyen sonuçların doğmasına yol açacak niteliktedir.
Hükümet
asgari geçim indirimini iki gerekçeye dayandırmaktadır.
a Ayırma Teorisi: Bu teoriye göre
ücret gelirleri sermaye gelirlerine kıyasla daha hafif vergilendirilir.
a İstihdam üzerindeki vergi yüküne
ilişkin uluslararası kıyaslamalarda Türkiye'nin
karnesinin iyi olmaması. Türkiye imalat sanayiinde
istihdam üzerindeki vergi yükünde yüzde 42.7 oranı ile OECD birincisidir.
Her
iki gerekçeye de iştirak ediyoruz. İstihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması gerekir.
Ancak
AKP iktidarından önce Gelir Vergisi Kanununda ücret gelirlerini
diğer gelirlere kıyasla daha korumacı bir anlayışla vergilendiren
iki müessese vardı.
Bunlardan
birincisi ücretli gelirlerinin vergilendirildiği tarife diğer
gelirlerin vergilendirildiği tarifeden 5 puan daha düşük olarak
düzenlenmişti.
İkincisi
ise ücret gelirlerinin belli bir tutarı "özel indirim" adı
altında gelir vergisinin dışında bırakılıyordu.
AKP
"Acil Eylem Planı" ile özel indirimin tutarının yetersiz olduğunu
belirttikten sonra bunu kademeli olarak asgari ücret seviyesine
çıkaracağını taahhüt etmişti. Ancak AKP’nin yaptığı,
vaadettiğinin tam tersi oldu. Hem özel indirim, hem de ücretlilerin
5 puan indirimli gelir vergisi tarifesi 2004 yılında yürürlükten
kaldırıldı. Şimdi "geriye dönüp, ayırma teorisini
uygulamaya intikal ettiriyoruz" şeklindeki bir gerekçeyi
samimi bulmak mümkün değil.
Bu nedenle
Tasarıyla yapılmak istenenlerin ücretlilere ilave bir katkı sağlanmasıyla
hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
2. Hükümet Tasarısı'nın 6 ncı maddesinde
yer alan "Özel gider bildirimi"nin alt
komisyon çalışmalarında Tasarıdan çıkarılması kararlaştırılmıştır.
Esasen Tasarıda yer alan özel gider bildirimi
bir otokontrol müessesesi olarak düzenlenmemiştir. Adeta içi boş bir düzenlemedir. Düzenlemenin
olması ile olmaması arasında hiçbir fark yoktur. Ancak gelir vergisi sistemimizde hiçbir otokontrol müessesesi
yoktur. Bu nedenle "ücretlilerde vergi indirimi"
kaldırılırken, kayıtdışını önleyecek, vergi gelirlerinin kompozisyonunu
daha adil bir yapıya kavuşturmaya katkıda bulunabilecek bir otokontrol
aracının sisteme dahil edilmemiş olmasını önemli bir eksiklik olarak
görüyoruz.
3. Tasarının 24 üncü maddesi
29.01.2004 tarihli ve 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunda değişiklik
öngörmektedir. Anılan Kanun; Gelir Vergisi Stopajı ve Sigorta Primi
İşveren Hissesi Teşviki yanında, Bedelsiz Yatırım Yeri Tahsisi
ile Enerji Desteği başlıkları altında üç grup teşvik öngörmektedir.
Teşviklerin yürürlüğe girmesi sonrasında Kanunda
kısa sürede çok sayıda değişiklik yapılmıştır.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
vergi teşviği kapsamına 36 il girerken, 01.04.2005 tarihli ve 5350 sayılı
Kanunla yapılan değişiklik sonucunda kapsama giren il sayısı 49
olarak belirlenmiştir.
Anılan
5350 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle ayrıca istihdam şartı
değiştirilerek "otuz işçi" olarak belirlenmiştir. Yani
01.04.2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerinin en az otuz işçi çalıştırmaları koşuluyla
bu iş yerlerinde çalıştırdıkları işçilerin; 01.04.2005 tarihinden
önce işe başlamış gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin ise çalıştırdıkları
işçi sayısını en az yüzde yirmi oranında artırmaları ve çalıştırılan
toplam işçi sayısının asgari otuz kişiye ulaşması halinde (bu işyerlerinde
çalıştırılan toplam işçi sayısını geçmemek üzere), artırdıkları
işçi sayısı ile mevcut işçilerden artırdıkları işçi sayısının
iki katı kadar işçinin sigorta primi işveren hissesinin
i. Organize sanayi veya endüstri
bölgelerinde kurulu işyerleri için tamamı
ii. Diğer yerlerdeki işyerleri
için yüzde sekseni Hazinece karşılanır.
5350
sayılı Kanun bunların dışında bedelsiz yatırım yeri tahsisi ile
Enerji Desteğinde de değişiklik yapmıştır.
Bedelsiz
Yatırım Yeri Tahsisinde daha sonra yürürlüğe giren 31.07.2004 tarihli
ve 5228 sayılı Kanunla da değişiklik yapılmıştır.
Son olarak 26.12.2006 tarihli 5568
sayılı Kanun ile de 5084 sayılı Kanundaki destek ve teşviklerin ilgili
maddelerdeki sürelerle bağlı olmaksızın 31.12.2007 tarihine kadar
tamamlananlar için 5 yıl, 31.12.2008 tarihine kadar tamamlananlar
için 4 yıl, 31.12.2009 tarihine kadar tamamlananlar için 3 yıl süreyle
uygulanacağı hükmü getirilmiştir.
Görüldüğü gibi 5084 sayılı Kanunda
kısa sürede hem de yasanın esası olan maddelerde üç kez değişiklik
yapılmıştır. Tasarı dördüncü değişikliği düzenlemektedir.
Tasarının 24 üncü maddesi 5084 sayılı
Kanunda geçen "otuz işçi" ibarelerini "on işçi"
olarak değiştirmiştir.
Tasarıyla
yapılan bir diğer önemli değişiklik ise vergi ve sigorta primi teşvikinde
esas olan 01.04.2005 tarihinden önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerinin mevcut işçi sayısını yüzde yirmi oranında
artırmaları ve bu şekilde artırılanlar da dahil olmak üzere toplam
işçi sayısının otuza ulaşması yönündeki şartı tamamen kaldırmasıdır. Bunu kesinlikle doğru bulmuyoruz. Yapılanı
"teşvik" olarak isimlendirmek mümkün değildir.
5084 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi
"Enerji desteği"ni düzenlemektedir. Maddeye göre 01.04.2005 tarihinden önce faaliyete geçen
işletmelerde istihdam edilen işçilerin sayısının yüzde yirmi oranında
artırılması ve bu şekilde, istihdam edilen toplam işçi sayısının
asgari on kişiye ulaşması halinde bu işletmeler yüzde yirmi oranında
elektrik enerji desteğinden yararlanırlar.
Tasarının
24 üncü maddesinin "C" bendi ise "Enerji desteği"
başlıklı söz konusu maddede değişiklik yapmaktadır. Tasarının
bu maddede yaptığı ve benimsemediğimiz en önemli değişiklik
01.04.2005 tarihinden önce faaliyete geçmiş olan işletmelerde enerji
desteğinden yararlanabilmek için gerekli olan belli bir sayıdan az olmamak üzere işçi istihdam edilmesi şartının
kaldırılıyor olmasıdır.
Teşvik
Yasasının kapsamı kendi içinde ayrıca tartışılabilir. Uygulanan
modelin Türkiye'nin ihtiyaçlarına uygun olmadığı
açıktır. Ancak böyle iken gerek vergi ve sigorta primi,
gerekse enerji desteğinde öteden beri var olan istihdam şartının
kaldırılmasını yanlış buluyoruz. 01.04.2005
tarihinden sonra faaliyete geçen işletmelerde istihdam şartı aranırken
bu tarihten önce faaliyete geçmiş işletmelerde istihdam şartından
vazgeçilmesinin makul hiçbir açıklaması bulunmamaktadır.
Tasarı
Bedelsiz Yatırım Yeri Tahsisine ilişkin hükümlerde de değişiklik
öngörmektedir.
Kanunun yürürlüğünden sonra yukarıda
da belirtildiği üzere kısa dönemde çok sayıda değişiklik yapılmış
olması getirilen "teşvik" modelinin tüm kesimlerin içine
sinen, ekonomimizin ihtiyaç duyduğu bir model olmadığını göstermektedir.
Baştan doğru kurulmayan bir model bu nedenle sürekli
olarak değişikliğe tabi tutulmaktadır. Ancak
bu değişiklikler de teşvik modelini ekonomimizin ihtiyaç duyduğu
bir şekle dönüştürmeye yetmeyecektir.
4. Tasarının Geçici 3 üncü maddesinde
yapılan düzenlenmeyle Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı ve Sağlık Bakanına Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen
sosyal güvenlik kurumlarının ve yeşil kartlıların Sağlık Bakanlığına
bağlı hastanelerden 2006 yıl sonu itibarıyla aldıkları tedavi hizmetlerine
ait tutarlar ile 2006 yılında söz konusu hastanelere bağlı döner
sermaye işletmelerinin genel bütçeye ödenmesi gereken Hazine
paylarına ilişkin olarak mahsuplaşma, alacaktan vazgeçme veya borçları
terkin etmek suretiyle uzlaşmaya müştereken yetki verilmektedir.
Kamu harcamalarını düşük göstermek
amacıy
Başta sosyal güvenlik kurumları
ve bütçe kurumları olmak üzere kamu kurumlarının devlet hastanelerine
olan birikmiş 5 milyar YTL tutarındaki yükümlülüğü önemli bir kısmı
Bu uygulamanın iki temel sonucu
vardır:
a Bütçenin
genellik ilkesi dışına çıkılması suretiyle bütçeye konu olan gelir
ve giderlerin tam gösterilmesinin önüne geçilmekte dolayısıyla
genelde kamu harcamaları özelde ise sağlık harcamaları olduğundan
düşük gösterilmektedir. Bu ise aynı zamanda
kamu kesimi genel dengesinin de eksik gösterilmesine yol açacaktır.
a Bu uygulamanın diğer bir sonucu
ise döner sermayelerin alacaklarının silinmesi yoluyla devlet
hastanelerinin
Konunun
daha iyi değerlendirilebilmesi amacıyla sağlık sistemine ilişkin
bir tabloyu aşağıda sunuyoruz.
|
(milvon
YTL) |
1999 |
2000 |
2001 |
2002 |
2003 |
2004 |
2005 |
2006 |
|
Ticari Alacaklar Toplamı |
164 |
260 |
452 |
911 |
1.402 |
2.218 |
4.840 |
6.200 |
|
Sağlık Bakanlığı |
|
|
|
|
|
1.542 |
3.932 |
5.037 |
|
Brüt Satışlar |
588 |
1.031 |
1.678 |
3.182 |
4.365 |
7.295 |
10.492 |
|
|
Tic. Alacak./Brüt Satış.
(%) 27,9 |
25,2 |
26,9 |
28,6 |
32,1 |
30,4 |
46,1 |
|
|
|
Tic. Alacak./GSMH
(%) |
0,21 |
0,21 |
0,26 |
0,33 |
0,39 |
0,52 |
1,00 |
|
Kaynak: CHP Grup Ekonomi Danışmanlığı
Dolayısıyla, hastanelerin harcamalarının döner
sermayelerdeki kaynakla sağlandığı bir ortamda döner sermayelerin
hızla ödeme güçlüğüne bir süre sonra da ödeme imkânsızlığına çekilmesi
bir bütün olarak sağlık sistemini olumsuz etkileyecektir.
Maddenin ikinci fıkrasında yer alan uzlaşma sonrasında faturalar ve eklerinin imha
edilmesine yönelik hüküm doğru değildir. Bu belgelerin
belli bir süre ile muhafaza edilmesi başka açılardan gerekli olabilir.
Bu nedenle anılan hükmün düzeltilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Birgen Keleş |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
|
|
|
İstanbul |
İstanbul |
|
|
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Deveciler |
|
|
|
İstanbul |
Aydın |
Balıkesir |
|
|
|
Bülent Baratalı |
Mustafa Özyürek |
Gürol Ergin |
|
|
|
İzmir |
|
Muğla |
|
|
|
|
Kazım Türkmen |
Enis Tütüncü |
|
|
|
|
Ordu |
Tekirdağ |
|
AYRIŞIK OY
1- Gelir Vergisi Kanununda değişiklik
yapılmasına dair Kanun Tasarısının 2 nci maddesi ile çalışanlara
uygulanmakta olan"vergi iadesi" kaldırılarak yerine
"Asgari Geçim İndirimi" sistemi getirilmektedir.
Bu düzenleme
Hükümetin imzaladığı niyet mektupları çerçevesinde IMF'ye verdiği
taahhütlerin yerine getirilmesidir.
Nitekim
önce 2006'da emeklilere uygulanmakta olan vergi iadesi kaldırıldı. Şimdi de 2007 yılından itibaren bu düzenleme ile çalışanlara
uygulanmakta olan vergi iadesi kaldırılarak sistem tamamen devre
dışı bırakılmaktadır.
Bugün
Türk Ekonomisinin ve Türk Vergi Sisteminin en önemli sorunu olan kayıtdışı
ekonomi ile mücadelede, belge düzeninin oturtturulmasında vergi
iadesi sistemi çok önemli bir görev üstlenmişken bunun sistemden çıkarılması
kayıtdışına prim vermekten başka işe yaramayacaktır.
- Kayıtdışı ekonominin büyüklüğü
vergi sisteminin yapısını sabit ve dar gelirliler aleyhine bozmaktadır.
Kayıtdışı arttıkça sistem daha çok dolaylı vergilere
doğru kaymaktadır.
Nitekim
AKP Hükümeti 2002 yılı sonunda % 66'dan aldığı dolaylı vergilerin
oranını bu süreç sonunda bugün % 72'lere doğru yükseltmiş bulunmaktadır.
- Bu maddedeki düzenleme ile vergi
iadesi tamamen kaldırılmakta 2008 yılından itibaren asgari geçim
indirimi sistemine geçilmektedir. Bunun vergi iadesi
sisteminin yerini alması mümkün değildir. Çünkü
bundan sadece kamuda çalışanlar ile sendikalı işçiler yararlanacak,
özel sektörde asgari ücretle çalışan ve net ücret üzerinden anlaşan
milyonlarca işçi yararlanamayacaktır. Bilindiği
gibi ülkemizde çalışanlar "net ücret" üzerinden işverenle
anlaştıkları için hukuken işçinin ödemiş gözüktüğü vergi ve prim
kesintilerini de genellikle işverenler üstlenmektedir.
Çünkü, Türkiye'de çalışanların %
90'ı işveren ile net ücret üzerinden anlaşarak işe
Bu şekilde
ücretlilerden vergi iadesinin kaldırılması, işverenle net ücret
üzerinden anlaşan milyonlarca işçiyi bir ek gelirden yani vergi iadesi
gelirinden mahrum bırakacaktır.
Bu sistemden
esas kazançlı çıkacak ücretleri net ödeyen ve istihdam maliyetlerini
düşünen işverenler olacaktır.
Vergi
iadesi sisteminin kaldırılıp yerini asgari geçim indirimine bırakmasının
etkisi 2008 yılından sonra sıfırlanacaktır. Çünkü, 2009 yılından itibaren kamu görevlilerinin ve çalışanların
maaşları artırılırken artış oranı içerisinde asgari geçim indirimi
nedeniyle oluşacak artışlarda maaş-ücret artışının bir uzantısı,
bir unsuru şeklinde değerlendirilecektir.
Bu şekilde 2006 yılında 2,5 milyar
YTL, 2007 yılında, 2006 yılı gelirine mahsuben 2,9 milyar YTL, vergi
iadesi uygulanacak, eğer vergi iadesi sistemi devam etseydi 2008
yılında yaklaşık 3,5 milyar YTL vergi iadesi yapılacaktı. Şimdi sayısı 10.5 milyonu bulan ücretliler için getirilen
"en az geçim indirimi" nedeniyle gelir vergisinde çıkacak
kayıp 3 milyar YTL dolayındadır. Sonuçta bu düzenleme ile hükümet
çalışanlardan 500 milyon YTL=500 trilyon TL'yi geri alarak başka alanlara
aktarmaktadır. Ayrıca 2008 yılında 2007 yılı gelirlerine mahsuben
ödenmesi gereken vergi iadesi ödemeyerek çalışanlardan ve kamu
görevlilerinden asgari 3 milyar YTL= 3 katrilyon lirayı geri almaktadır.
Yani,
çalışanların 2007 yılında alacakları vergi iadesi ödenmeyerek ortadan
kaldırılmaktadır.
2- Tasarının 5. maddesi
ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80/6. maddesi değiştirilerek gayrimenkulların iktisap tarihinden
(edinme tarihinden) itibaren elden çıkarılma süresi 4 yıldan 5 yıla
çıkarılmaktadır.
Böylece mevcut sistemde, bir gayrimenkul
(ev, arsa, arazi, dükkan, işyeri) iktisap yani edinme tarihinden itibaren
dört yıl içinde elden çıkarılırsa, aradaki fark "değer artış kazancı"
olarak gelir vergisine tabi iken bu düzenleme ile bu süre gayrimenkul
sahiplerinin aleyhine 4 yıldan 5 yıla çıkarılmaktadır. Böylece mülk sahiplerinin mülkleri üzerindeki tasarruf
özgürlükleri sınırlandırılmaktadır.
Gayrimenkulunu
amansız hastalık veya tedavi amacıyla elden çıkarmak zorunda kalanlar
değer artış vergisi ödememek için eskiden 4 yıl beklemeleri gerekirken
şimdi bir yıl daha fazla yani beş yıl beklemek zorunda kalacaklardır.
3-
Muharrem Doğan Muhsin Koçyiğit
Mardin Diyarbakır
HÜKÜMETİN
TEKLİF ETTİĞİ METİN
GELİR
VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının
(2) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“2.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
ve Türk Hava Kurumu ile kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunan işletmelerde
uçuş veya dalış maksadıyla görevlendirilenlere; bu hizmetleri dolayısıyla
verilen tazminat ve ikramiyeler ile bu mahiyetteki ödemeler (Bu
istisna, fiili uçuş ve dalış hizmetleri karşılığında verilen tazminat
ve ikramiyeler ile bu mahiyetteki ödemeleri kapsar ve her aya ait
toplam brüt ücretin yüzde altmışını aşamaz.);”
MADDE 2- 193 sayılı
Kanunun mülga 32 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiştir.
“Asgarî
geçim indirimi:
MADDE 32- Ücretlilerin gerçek usûlde vergilendirilmesinde
asgarî geçim indirimi uygulanır.
Asgarî
geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli
olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan
asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %
50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, ilk
iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmî döneme
ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye
isabet
İndirimin
uygulamasında “çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef
tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana
ve babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar
dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış evlatları,
“eş” tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri
ifade eder.
İndirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin
elde edildiği tarihteki medenî hali ve aile durumu esas alınır. Yıl içinde mükellef lehine meydana gelecek değişiklikler,
bu tarihten itibaren dikkate alınır. İndirim, gelir elde
Bakanlar Kurulu, ikinci fıkrada belirtilen
asgarî geçim indirim tutarlarını; toplamı asgarî ücretin yıllık
brüt tutarını aşmamak üzere, artırma veya kanuni oranına kadar indirmeye yetkilidir.
Asgarî geçim indiriminin uygulama dönemleri ve
mahsup şekli ile diğer hususlara ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca
belirlenir.”
MADDE 3- 193 sayılı
Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrasına (4) numaralı bentten
sonra gelmek üzere aşağıdaki (5) numaralı bent eklenmiş ve diğer
bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
“5. Teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere
uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar
üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde,
emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış
bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden
çekilmiş sayılır.
Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü
derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı
ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin
idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan
diğer şirketler ilişkili kişi sayılır.
Alım, satım, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya
verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri
ödemeleri gerektiren işlemler, her hâl ve şartta mal veya hizmet
alım ya da satımı olarak değerlendirilir.
İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi
tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının
hesabında dikkate alınmış ise, ilişkili kişinin vergilendirme işlemleri
buna göre düzeltilir. İlişkili kişiler ve bu kişilerle
yapılan işlemler hakkında bu maddede yer almayan hususlar bakımından,
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükmü uygulanır.”
MADDE 4- 193
sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı
bendine, birinci paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf
eklenmiştir.
“5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesindeki şartların
birlikte gerçekleşmesi halinde; Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin
doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin,
kâr payının veya oy kullanma hakkının en az % 50’sine sahip olmak suretiyle
kontrol ettikleri yurt dışı iştiraklerinin kazançları dağıtılsın
veya dağıtılmasın, iştirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren
yıl itibarıyla, dağıtılan kâr payı sayılır. Türkiye’de
vergilendirilmiş kazancın iştirak tarafından sonradan dağıtılması
durumunda, elde edilen kâr paylarının vergilendirilmiş kısmı bu
tutardan indirilir.”
MADDE 5- 193
sayılı Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı
bendinde yer alan “dört yıl içinde” ibaresi “beş yıl içinde” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 6- 193
sayılı Kanunun mülga 93 üncü maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“Özel
gider bildirimi esası:
MADDE 93- Maliye Bakanlığınca yapılacak ön araştırmalar
sonucunda; beyan ettikleri gelir ile harcamaları arasında uyumsuzluk
tespit edilenlerden “yıllık özel gider bildirimi” istenebilir.
Yıllık
özel gider bildiriminde, yıl içinde yapılan harcamalar ile bu harcamaların
kaynağını teşkil
Yıllık özel gider bildiriminde gelirleri ile harcamaları
arasındaki uyumsuzluğun açıklanamadığı sonucuna ulaşılanlar
hakkında öncelikli olarak vergi incelemesi yapılır.
Yıllık
özel gider bildirimini istenilen sürede vermeyenler hakkında,
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesinin birinci
fıkrasının (1) numaralı bendinde yazılı özel usulsüzlük cezası
iki kat olarak uygulanır ve süre verilmek suretiyle yeniden bildirim
vermeleri kendilerinden istenilir. Verilen ek sürede
de bildirim vermeyenler hakkında, anılan özel usulsüzlük cezası beş
kat olarak uygulanır. Cezaya muhatap olanlar,
aynı Kanunun 376 ncı maddesi ile uzlaşmaya ilişkin madde hükümlerinden
yararlanamazlar.
Yıllık özel gider bildiriminin şekil ve içeriği ile
bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esasları belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 7- 193
sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki
(16) numaralı bent eklenmiştir.
“16.
Vergilendirme rejiminin, Türk vergi sisteminin sahip olduğu vergilendirme
kapasitesi ile en az aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı sağlayıp
sağlamadığı ve bilgi değişiminde bulunup bulunmadığı hususu da
göz önünde bulundurulmak suretiyle, Bakanlar Kurulunca ilan edilecek
ülkelerde yerleşik veya faaliyette bulunanlara (Türkiye’de yerleşik
olanların bu ülkelerde bulunan işyerleri dahil) nakden veya hesaben
yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu
ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılanın
mükellef olup olmadığına bakılmaksızın % 30 oranında vergi kesintisi
yapılır. Emsaline uygun fiyatlarla satın alınan mal ve iştirak hisseleri
için yapılan ödemeler, emsaline uygun fiyatlarla kara, deniz ve hava
ulaştırma araçlarının kiralanması için yapılan ödemeler ve taşıma
işlerine ilişkin emsaline uygun navlun bedelleri ile ödenmesi zorunlu
olan geçiş ücreti, liman ücreti gibi ödemeler, kredilere ilişkin
anapara geri ödemeleri ile tam mükellef kurumlar tarafından dağıtılan
kâr payları hakkında, bu bent uyarınca kesinti yapılmaz.”
MADDE 8- 193
sayılı Kanunun 99 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 99- Muhtasar beyannamenin şekil, içerik ve
eklerini belirlemeye ve tevkifat konuları itibarıyla ayrı ayrı
beyanname verdirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 9- 193 sayılı
Kanunun 121 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kontrol edilen yabancı kurumlara yapılan ödemeler
üzerinden 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (16) numaralı bendi
uyarınca kesilen vergiler, Türkiye’de yıllık beyannameyle bildirilen
kontrol edilen yabancı kurum kârı üzerinden hesaplanacak gelir vergisinden
mahsup edilebilir. Mahsup edilecek vergi, kontrol
edilen yabancı kurumun bu ödemelerden kaynaklanan kazancına isabet
MADDE 10- 193 sayılı
Kanunun 123 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kanunun kontrol edilen yabancı kurumlara ilişkin
hükümlerinin uygulandığı durumlarda, yurt dışı iştirakin toplam
vergi yükünün hesabında esas alınan vergiler, ödenmiş olmaları şartıyla,
Türkiye’de vergilendirilecek kontrol edilen yabancı kurum kârları
üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir.”
MADDE 11- 193
sayılı Kanunun mükerrer 121 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 12- Bu Kanunun;
a) 2
nci maddesi 1/1/2008 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere,
b) diğer hükümleri 2007 ve izleyen yılların gelirlerine,
uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 13- Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
|
Dışişleri Bak. ve
Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve
Başb. Yrd. |
Devlet Bak. ve
Başb. Yrd. |
|
|
A. Gül |
A. Şener |
M. A. Şahin |
|
|
Devlet Bakanı V. |
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
|
|
M. Aydın |
A. Babacan |
M. Aydın |
|
|
Devlet Bakanı |
Devlet Bakanı |
Adalet Bakanı |
|
|
N. Çubukçu |
K. Tüzmen |
C. Çiçek |
|
|
Millî Savunma Bakanı |
İçişleri Bakanı |
Maliye Bakanı |
|
|
M. V. Gönül |
A. Aksu |
K. Unakıtan |
|
|
Millî Eğitim Bakanı |
Bayındırlık ve İskân Bakanı |
Sağlık Bakanı |
|
|
H.Çelik |
F. N. Özak |
R. Akdağ |
|
|
Ulaştırma Bakanı |
Tarım ve Köyişleri Bakanı |
Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı |
|
|
B. Yıldırım |
M. M. Eker |
M. Başesgioğlu |
|
|
Sanayi ve Ticaret Bakanı |
En. ve Tab.
Kay. Bakanı |
Kültür ve Turizm Bakanı |
|
|
A. Coşkun |
M. H. Güler |
A. Koç |
|
|
|
Çevre ve Orman Bakanı V. |
|
|
|
|
M. H. Güler |
|
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONUNUN
GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (6) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
mülga ikinci fıkrasından sonra gelen üçüncü fıkradaki “devamlılık
ve” ibaresi fıkradan çıkarılmıştır.
“6. Evlerde
kullanılan dikiş, nakış, mutfak robotu, ütü ve benzeri makine ve
aletler hariç olmak üzere, muharrik kuvvet kullanmamak ve dışarıdan
işçi almamak şartıyla; oturdukları evlerde imal ettikleri havlu,
örtü, çarşaf, çorap, halı, kilim, dokuma mamulleri, kırpıntı deriden
üretilen mamuller, örgü, dantel, her nevi nakış işleri ve turistik
eşya, hasır, sepet, süpürge, paspas, fırça, yapma çiçek, pul, payet,
boncuk işleme, tığ örgü işleri, ip ve urganları, tarhana, erişte,
mantı gibi ürünleri işyeri açmaksızın satanlar. Bu
ürünlerin, pazar takibi suretiyle satılması ile ticari, zirai veya
mesleki faaliyetleri dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi mükellefi
olanların düzenledikleri hariç olmak üzere; düzenlenen kermes,
festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak
belirlenen yerlerde satılması muaflıktan faydalanmaya engel değildir.”
MADDE 2- 193 sayılı
Kanunun mülga 32 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiştir.
“Asgarî
geçim indirimi
MADDE 32- Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde
asgarî geçim indirimi uygulanır.
Asgarî
geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli
olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan
asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %
50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların
her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar
için % 5’idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri
tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet
İndirimin
uygulamasında “çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef
tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana
veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar
dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları,
“eş” tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri
ifade eder.
İndirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin
elde edildiği tarihteki medenî hali ve aile durumu esas alınır. İndirim,
yukarıdaki oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak kaydıyla,
ücret geliri elde
Bakanlar
Kurulu, indirim konusu yapılacak toplam tutarın asgari ücretin
yıllık brüt tutarını aşmaması şartıyla ikinci fıkrada belirtilen
asgarî geçim indirimi oranlarını artırmaya veya kanuni oranına kadar indirmeye yetkilidir.
Asgarî geçim indiriminin uygulama dönemleri ve
mahsup şekli ile diğer hususlara ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca
belirlenir.”
MADDE 3- 193
sayılı Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrasına (4) numaralı
bentten sonra gelmek üzere aşağıdaki (5) numaralı bent eklenmiş ve
diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
“5. Bu
fıkranın 1 ilâ 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç
olmak üzere, teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk
ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden
mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere
uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel
veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden
çekilmiş sayılır.
Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü
derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı
ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin
idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan
diğer şirketler ilişkili kişi sayılır.
Bu
bent uygulamasında, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme,
ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri
gerektiren işlemler, her hâl ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı
olarak değerlendirilir.
İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi
tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının
hesabında dikkate alınmış ise, ilişkili kişinin vergilendirme işlemleri
buna göre düzeltilir. İlişkili kişiler ve bu kişilerle
yapılan işlemler hakkında bu maddede yer almayan hususlar bakımından,
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükmü uygulanır.”
MADDE 4- 193
sayılı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı
bendine, birinci paragraftan sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf
eklenmiştir.
“5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesindeki şartların
birlikte gerçekleşmesi halinde; Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin
doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin,
kâr payının veya oy kullanma hakkının en az % 50’sine sahip olmak suretiyle
kont-rol ettikleri yurt dışı iştiraklerinin kazançları dağıtılsın
veya dağıtılmasın, iştirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren
yıl itibarıyla dağıtılan kâr payı sayılır. Türkiye’de
vergilendirilmiş kazancın iştirak tarafından sonradan dağıtılması
durumunda, elde edilen kâr paylarının vergilendirilmiş kısmı bu
tutardan indirilir.”
MADDE 5- 193
sayılı Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının
(6) numaralı bendinde yer alan “dört yıl içinde”
ibaresi “beş yıl içinde” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 6- 193
sayılı Kanunun 94 üncü maddesine birinci fıkradan sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Vergilendirme
rejiminin, Türk vergi sisteminin sahip olduğu vergilendirme kapasitesi
ile en az aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı sağlayıp sağlamadığı
ve bilgi değişiminde bulunup bulunmadığı hususu da göz önünde bulundurulmak
suretiyle, Bakanlar Kurulunca ilan edilecek ülkelerde yerleşik
veya faaliyette bulunanlara (Türkiye’de yerleşik olanların bu ülkelerde
bulunan işyerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk
ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna
girip girmediğine veya ödeme yapılanın mükellef olup olmadığına
bakılmaksızın % 30 oranında vergi kesintisi yapılır. Emsaline uygun
fiyatlarla satın alınan mal ve iştirak hisseleri için yapılan ödemeler,
emsaline uygun fiyatlarla, deniz ve hava ulaştırma araçlarının kiralanması
için yapılan ödemeler ile yapılan işin tamamlanabilmesi bakımından
zorunluluk arz eden geçiş ücreti, liman ücreti gibi ödemeler üzerinden
yapılacak kesinti oranını; her bir ödeme türü, faaliyet konusu ya
da sektör itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye
veya kanuni seviyesine kadar getirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Yurt dışındaki finans kuruluşlarından temin
edilen borçlanmalara ilişkin anapara, faiz ve kâr payı ödemeleri
ile sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra uyarınca vergi
kesintisi yapılmaz.”
MADDE 7- 193
sayılı Kanunun 99 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 99- Muhtasar beyannamenin şekil, içerik ve
eklerini belirlemeye ve tevkifat konuları itibarıyla ayrı ayrı
beyanname verme mecburiyeti getirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 8- 193 sayılı
Kanunun 121 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kontrol edilen yabancı kurumlara yapılan ödemeler
üzerinden 94 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kesilen vergiler,
Türkiye’de yıllık beyannameyle bildirilen kontrol edilen yabancı
kurum kârı üzerinden hesaplanacak gelir vergisinden mahsup edilebilir. Mahsup
edilecek vergi, kont-rol edilen yabancı kurumun bu ödemelerden kaynaklanan
kazancına isabet
MADDE 9- 193 sayılı
Kanunun 123 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kontrol edilen yabancı kurumlara ilişkin hükümlerin
uygulandığı durumlarda, yurt dışı iştirakin toplam vergi yükünün
hesabında esas alınan vergiler, ödenmiş olmaları şartıyla, Türkiye’de
vergilendirilecek kontrol edilen yabancı kurum kârları üzerinden
hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebilir.”
MADDE 10- 193
sayılı Kanunun 92 nci maddesinde yer alan “Mart ayının onbeşinci günü
akşamına kadar,” ibaresi “Mart ayının
başından yirmibeşinci günü akşamına kadar,” olarak, “Şubat ayının onbeşinci
günü akşamına kadar,” ibaresi “Şubat ayının başından yirmibeşinci
günü akşamına kadar,” olarak, 98 inci maddesinde yer alan “ertesi
ayın yirminci günü akşamına kadar,” ibaresi “ertesi ayın yirmiüçüncü
günü akşamına kadar,” olarak,
“Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirminci günü akşamına
kadar” ibaresi “Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü
akşamına kadar” olarak, mükerrer 120 nci maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan “geçici verginin beyan süresini üç aylık dönemi izleyen
ikinci ayın onuncu,” ibaresi “geçici verginin beyan süresini üç aylık
dönemi izleyen ikinci ayın ondördüncü,” ve “dönemi izleyen ikinci
ayın onuncu günü akşamına kadar” ibaresi “dönemi izleyen ikinci
ayın ondördüncü günü akşamına kadar” olarak, geçici 67 nci maddesinin
(1) numaralı fıkrasının yedinci paragrafındaki “dönemini izleyen
ayın yirminci günü akşamına kadar” ibaresi “dönemini izleyen ayın
yirmiüçüncü günü akşamına kadar”, (14) numaralı fıkrasında yer
alan “2006 yılında” ibaresi “31/12/2008 tarihine kadar” olarak; ayrıca, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 41
inci maddesinde yer alan “yirminci günü” ibaresi “yirmidördüncü günü”
olarak değiştirilmiştir.
MADDE 11- 193 sayılı
Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ
MADDE 71- Bu Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının
(6) numaralı bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70 inci maddenin
birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan
ve 1/1/2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usulde
vergilendirilen çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller
dahil) ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde
dört yıllık süre esas alınır.”
MADDE 12-
25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 13
üncü maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Altın,
gümüş, platin arama, işletme, zenginleştirme, rafinaj ve Türk Petrol
Kanunu hükümlerine göre petrol arama faaliyetlerine ilişkin olmak
üzere, bu faaliyetleri yürütenlere yapılan teslim ve hizmetler
ile aynı Kanun hükümlerine göre boru hattıyla taşımacılık yapanlara
bu hatların inşa ve modernizasyonuna ilişkin yapılan teslim ve hizmetler,”
MADDE 13- 3065
sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendinde
yer alan “Üniversite ve yüksekokullar ile 8.6.1965 tarihli ve 625 sayılı
Kanun hükümlerine tabi özel okullar tarafından ilgili dönemdeki
kapasitelerinin % 10 unu” ibaresi “8.2.2007 tarihli ve 5580 sayılı
Kanun hükümlerine tabi özel okullar tarafından ilgili dönemdeki
kapasitelerinin % 10’unu, üniversite ve yüksekokullarda ise %
50’sini” şeklinde; (4) numaralı fıkrasının (r) bendi aşağıdaki şekilde
ve 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “işletmelerden” ibaresi
ise “işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden” şeklinde değiştirilmiştir.
“r) Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il
özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak
hisseleri ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir
ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına
karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde
yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri.
İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan
kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları gayrimenkul
ve iştirak hisselerinin teslimleri istisna kapsamı dışındadır.
İstisna
kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve
teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla
giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine
ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider
olarak dikkate alınır.”
MADDE
14- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin
MADDE 15-
1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun “I.
Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün (A) fıkrasına aşağıdaki 6 numaralı
bent ile (2) sayılı tablonun “III-İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle
ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne aşağıdaki (9) numaralı,
“IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümüne
ise aşağıdaki (36) numaralı fıkralar eklenmiştir.
“6.
İkinci el araç satış sözleşmeleri (Binde 1,5)”
“9. 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu
uyarınca düzenlenen menşe şahadetnameleri.”
“36. Sermaye piyasası mevzuatına göre ihraç edilecek
özel sektör tahvilleri.”
MADDE 16 -
2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasına “nev’i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler
ile” ibaresinden sonra gelmek üzere “Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve
Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatiflerce bankalardan kullandırılacak
krediler için verilecek kefaletler dahil)” ibaresi eklenmiş, Kanuna
ekli (4) sayılı tarifenin “I- Tapu İşlemleri” bölümünün (20) numaralı
fıkrasının (d) bendindeki parantez içi hüküm “(Bu bedel, üzerinde
hak tesis edilen gayrimenkulun emlak vergisi değerinin yarısından
az, iki katından çok olamaz)” şeklinde değiştirilmiş, ekli (8) sayılı
tarifenin "XI- Finansal Faaliyet Harçları" başlıklı bölümünün
(7) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan tutarlar aşağıdaki
şekilde yeniden belirlenmiştir.
“a)
Yetkili müesseseler (döviz büfeleri) kuruluş izin belgeleri (her
yıl için) (11.220.-YTL)
b) Yetkili
müesseselerin (döviz büfeleri) açacakları şubeler için düzenlenen
belgeler (5.610.-YTL)”
MADDE 17-
13/07/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine, “ikramiyeleri” ibaresinden
sonra gelmek üzere “ile Merkez Bankasınca ihraç edilen likidite senetlerinden
elde edilen faiz gelirleri,” ibaresi eklenmiş, 31 inci maddesinin
dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna
aşağıdaki fıkra eklenmiş; 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan “bankalar arası kambiyo muamelelerinde” ibaresi “kambiyo
muamelelerinde” şeklinde değiştirilmiştir.
“Sigorta şirketleri, iptal ettikleri sigorta muamelelerine
ilişkin vergileri (yalnızca iptal tarihinden sonraki döneme ait
olan kısmı), iptalin gerçekleştiği dönemde hesaplanan banka ve sigorta
muameleleri vergisinden indirebilirler. Bu dönemde indirilemeyen vergiler, sonraki dönem beyannamelerinde
indirim konusu yapılabilir.”
“Maliye
Bakanlığı, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.”
MADDE 18-
5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin (g) bendi aşağıdaki
şekilde, 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “bu işlemlere
ilişkin olarak yaratılan ihtilaflarla ilgili yargı mercileri nezdinde
talep ve savunmalarda bulunmak” ibaresi “bu işlemler ile diğer işlemlerinden
dolayı idari yargı mercileri nezdinde yaratılan ihtilaflarla ilgili
olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak” şeklinde
değiştirilmiş ve 33 üncü maddesine “Başkanlığın görev alanına giren
konularda” ibaresinden sonra gelmek üzere “Maliye Bakanlığına yapılmış
olan atıflar Gelir İdaresi Başkanlığına” ibaresi eklenmiştir.
“g) İşlem
ve eylemlerinden dolayı idari yargı mercilerinde yaratılan ihtilaflarla
ilgili olarak bu merciler nezdinde talep ve savunmalarda bulunmak,
gerektiğinde itiraz, temyiz ve tashihi karar yoluna gitmek; temyiz
yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda taşra teşkilatına muvafakat
vermek; şikayet başvurularını karara bağlamak; uygulamada ortaya
çıkan ihtilafların en aza indirilmesine ve uygulama birliğinin
sağlanmasına yönelik tedbirleri almak.”
MADDE 19-
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 28 inci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Beyanname
verme ve ödeme sürelerinde yetki
MÜKERRER MADDE 28- Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi
Başkanlığı, beyannamelerin verilme ve ödeme sürelerinin son gününü,
kanuni süresinden itibaren bir ayı geçmeyecek şekilde yeniden belirlemeye
yetkilidir.”
MADDE 20- 213
sayılı Kanunun 120 nci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra, 353 üncü
maddesinin (3) numaralı bendinin ikinci cümlesinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümle eklenmiş; 367 nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan “defterdarlığın veya gelirler bölge müdürlüğünün” ibaresi
“vergi dairesi başkanlığının veya defterdarlığın” şeklinde, 377
nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bu Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin
görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete geçen vergi dairesi
başkanlıklarında düzeltme yetkisi vergi dairesi başkanına ait
olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere
devredebilir.”
“Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, söz
konusu tespiti vergi incelemesine yetkili olmayanlara da yaptırmaya
yetkilidir.”
“Vergi
dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, Maliye Bakanlığı Gelir
İdaresi Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir
İdaresi Başkanlığının (İl özel idareleri ile belediyeler, valilerin)
muvafakatını almadan vergi mahkemesi kararları aleyhine temyiz
yoluna gidemezler.
Gelir İdaresi Başkanlığı, tespit edeceği hadlerle
sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme yetkisini vergi dairesi
müdürlüklerinin taraf bulunduğu davalar için vergi dairesi başkanlıklarına
ve/veya defterdarlıklara devredebilir.”
MADDE 21- 21/7/1953
tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun
17 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “vergi dairesi müdürünün
yazılı isteği üzerine defterdar,” ibaresi, “vergi dairesi müdürünün
(5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan
ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün
ve/veya müdürün) yazılı talebi üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi
başkanı,” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrasında yer alan “müdürü”
ibaresinden sonra gelmek üzere fıkraya “(5345 sayılı Kanun uyarınca
vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen
vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürü ve/veya müdür)”
ibaresi eklenmiş, 90 ıncı maddesinde yer alan “gayrimenkulün bulunduğu
yer tapu sicil muhafızından teşekkül eder.” ibaresi, “gayrimenkulün
bulunduğu yer tapu sicil muhafızı veya tevkil edeceği zattan teşekkül
eder” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 22- Büyük
Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı mükelleflerinden tahsil edilen
gelirlerden, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununun 23 üncü maddesinin (b) bendi gereğince Büyükşehir belediyelerine
ayrılması gereken payın hesaplanmasında yeni bir düzenleme yapılıncaya
kadar; bu mükelleflerin, kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu
Büyükşehir belediyesi, şubeleri nedeniyle mükellefiyeti bulunanlarda,
şube tarafından beyan edilen ve şube adına ödemesi yapılan vergi
gelirlerini kapsamak şartıyla, şubenin mükellefiyetinin bulunduğu
Büyükşehir belediyesi esas alınır. Gelir İdaresi
Başkanlığının kuruluşuna ilişkin 5/5/2005 tarihli ve 5345 sayılı
Kanunun 23 üncü maddesi uyarınca şube mükellefiyetinin değiştirilmesi
halinde de bu madde hükmüne göre işlem yapılır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
MADDE 23- 4/1/2002
tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 10 uncu maddesinin sonuna
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Dördüncü fıkranın (d) bendi ile ilgili olarak Kurum,
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının uygun görüşünü alarak
vergi borcu kapsamına girecek vergileri; tür ve tutar itibariyle
belirlemeye yetkilidir.”
MADDE 24- 29/1/2004
tarihli ve 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun;
A) 3 üncü
ve 4 üncü maddelerinin birinci fıkralarının (a) bentlerinde geçen
“otuz” ibareleri, “on” olarak, (b) bentleri ise “1.4.2005 tarihinden
önce işe başlamış olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin
iş yerlerinde fiilen çalıştırılan işçilerin” şeklinde,
B) 5
inci maddesi “Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen illerde en az on kişilik
istihdam öngören yatırımlara girişen gerçek veya tüzel kişiler
lehine; Hazineye, özel bütçeli kuruluşlara, il özel idarelerine
veya belediyelere ait arazi veya arsaların üzerinde kırk dokuz
yıl süreli bağımsız ve sürekli nitelikli bedelsiz irtifak hakkı
tesis edilebilir. Bu taşınmazlar üzerindeki kamuya
ait ve ihtiyaç dışı bina ve müştemilat ile üzerinde henüz faaliyete
geçmemiş yatırım bulunan arazi veya arsalar da bu kapsamda değerlendirilir.
Ancak, talep edilen taşınmazın bulunduğu ilçenin mülki sınırları
içinde organize sanayi veya endüstri bölgesi bulunması halinde,
bu bölgelerde yer alabilecek yatırımlar için tahsis edilecek boş
parsel bulunmaması şartı aranır.
31/8/1956
tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununa tabi alanlar hariç olmak üzere,
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması nedeniyle irtifak
hakkı tesis edilemeyen taşınmazlar üzerinde ise kırk dokuz yıl süreli
bedelsiz kullanma izni verilebilir.
İrtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek
taşınmazlardan imar planı bulunmayanların planları ile uygulama
projeleri, bedelsiz olarak verilen ön izin süresi içinde yapılır.
İstihdam edilecek işçi
sayısına, yatırım konusu işletmenin faaliyete geçtiği tarihten
itibaren beş yıl süreyle uyulması zorunludur.
Yatırımcı
tarafından, mücbir sebepler hariç öngörülen sürede yatırımın en
az yüzde ellisinin tamamlanmadığının
veya taşınmazın üzerine yatırıma başlama tarihinden itibaren
bir yıl içinde herhangi bir yatırım yapılmadığının ya da işletmeye
geçtikten sonra faaliyetin sona erdirildiğinin tespiti, irtifak
hakkı ve kullanma izni sözleşmesinin ağır şekilde ihlali sayılır
ve bu durumda herhangi bir yargı kararı aranmaksızın irtifak hakkı
veya kullanma izni iptal edilerek taşınmaz üzerindeki muhdesat,
zemin maliki idareye intikal eder. Bu durumda ilgili
idarenin talebi üzerine irtifak hakkı tapu idarelerince re’sen
terkin edilir ve taşınmazın cari yıl proje maliyet bedelinin yüzde
biri oranında tazminat alınır.
Yatırımcı
tarafından, mücbir sebepler hariç öngörülen sürede yatırımın en az yüzde ellisinin gerçekleştirilmesine rağmen
yatırımın tamamlanmaması veya öngörülen istihdam sayısına yüzde
onu aşan oranda uyulmaması halinde ise bedelsiz olarak tesis edilmiş
irtifak hakkı veya verilen kullanma izni, bedelliye dönüştürülür.
Bu durumda yıllık irtifak hakkı veya kullanma izni
bedeli, yatırımın cari yıl proje maliyet bedelinin binde beşidir.
Bedelsiz
irtifak hakkı veya kullanma iznine konu taşınmazların üzerinde
gerçekleştirilecek yatırımın toplam tutarı, bu taşınmazların maliki
idarelerce takdir edilecek rayiç değerinin beş katından az olamaz.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
şeklinde,
C) 6
ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları birleştirilerek,
“31.12.2008 tarihine kadar uygulanmak üzere 2 nci maddenin (a) bendi
kapsamındaki illerde, 1.4.2005 tarihinden itibaren faaliyete geçen
ve asgari on işçi çalıştıran işletmeler ile 1.4.2005 tarihinden önce
faaliyete geçmiş işletmelerden; fiilen ve sürekli olarak hayvancılık
(su ürünleri yetiştiriciliği ve tavukçuluk dahil), biyoteknolojik
tarım, seracılık, sertifikalı tohumculuk ve soğuk hava deposu
ile imalât sanayi, madencilik, turizm konaklama tesisi, eğitim veya
sağlık alanlarında faaliyette bulunanların elektrik enerjisi giderlerinin
yüzde yirmisi Hazinece karşılanır. Bu orana; 1.4.2005 tarihinden
sonra faaliyete geçen işletmelerde asgari sayıdan sonraki her
bir işçi için, 1.4.2005 tarihinden önce faaliyete geçmiş işletmelerde
ise bu tarihten sonra işe başlayan her bir işçi için 0,5
puan eklenir. Hazinece karşılanacak
değiştirilmiştir.
MADDE 25- 29/6/1956
tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 26 ncı maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“492 sayılı Harçlar Kanunu
hükümleri uyarınca tahsil edilen ticaret sicili harçlarının red
ve iadeler düşüldükten sonra kalan tutarının yüzde 25’i ilgili odaya
gelir kaydedilmek üzere aktarılır.”
MADDE 26- 19/3/1969
tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 180 inci maddesinin
ikinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“d) Zorunlu müdafi ve vekil görevlendirmeleri ile
ilgili cari giderler.”
MADDE 27- 16/7/1997
tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim
Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun geçici 3 üncü maddesinin (B) fıkrasının sonuna
aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Elektrik
piyasası mevzuatı çerçevesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu
tarafından teklif verme toplantısı gerçekleştirilmiş olan aynı
kaynak için yapılmış çoklu başvurulardan bu maddenin yayımı tarihi
itibariyle lisans almış olanların lisansları, yargıya intikal
edip etmediğine bakılmaksızın ve herhangi bir işleme gerek bulunmaksızın
geçerlidir.”
MADDE 28-
15/11/2000 tarihli ve 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası,
Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim
Şirketi Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ
MADDE 10- Türkiye Halk Bankası A.Ş.’nin ödenmiş sermayesini oluşturan
hisselerin 09/12/2004 tarih ve 5274 sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun kapsamında Yeni Türk Lirasına intibakını
sağlamak üzere; ödenmiş sermaye içerisinde Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı dışındaki hissedarlara ait 100 TL itibari değerli hisse
senetleri; 1 YTL itibari değerli 1 adet, 500 TL itibari değerli hisse
senetleri; 1 YTL itibari değerli 5 adet ve 1 .000 TL itibari değerli
hisse senetleri; 1 YTL itibari değerli
10 adet hisse senedine tamamlanır. Bu tamamlama işlemi,
Söz konusu
işlemlere ilişkin olarak yapılacak ana sözleşme değişikliğinde
09/12/2004 tarih ve 5274 sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun hükümleri uygulanır ve anılan değişikliğin Ticaret Siciline
tescil ettirilmesini takiben eski hisse senetleri hüküm ifade etmez.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
azami iki ay içerisinde, bu madde kapsamında yapılacak ana sözleşme
değişikliği mevcut mevzuat uyarınca gerçekleştirilir.”
MADDE 29- 3/1/2002
tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 8- (1) Kuruluş ve faaliyet izni almadan
tütün ve tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkiler üretmek üzere
fabrika, tesis veya imalathane kuran ve/veya işletenlere; işyerleri
veya ikametgâhlarında söz konusu maddeleri üretenlere bir yıldan
üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası verilir.
Ancak, hükmolunan adli para cezasının miktarı üretilmiş tütün ve
tütün mamulleri ile alkol ve alkollü içkilerin piyasa değerinin
on katı tutarından az olamaz. Bu
hüküm 6 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkrasına aykırı hareket edenler
hakkında da uygulanır.
(2) Satış belgesi almadan satış yapanların
ellerindeki ürünlere elkonulmakla birlikte, toptan satış ve dağıtım
yapanlara beşyüz güne kadar, perakende satış
yapanlara ikiyüz güne kadar adli para cezası verilir. Ancak, verilecek adli para cezasının miktarı elkonulan
ürünlerin piyasa değerinin on katından az olamaz.”
(3) Bu Kanun hükümleri ile Kurumun genel
ve düzenleyici işlem ve kararlarına, ilgili diğer mevzuatla belirlenen
idari ve teknik düzenlemelere aykırılığın saptanması halinde Kurulca;
a) Tütün,
tütün mamulleri, alkol ve alkollü içkiler piyasasında mal veya
hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bunların
her türlü birliklerinin, Kurumun görev alanı ile ilgili konularda
görevlendirilen Kurum yetkililerinin talep ettikleri her türlü
bilgi ve belgeyi ve numuneleri belirlenen süre içerisinde tam ve
doğru olarak vermemeleri, gerekli tesis ve yerleri incelemeye açmamaları
ve durumu tespit eden tutanakları imzalamamaları halinde beşbin
Yeni Türk Lirası idari para cezası uygulanır. Eylemin
tekrarı halinde yetkilendirme belgeleri iptal edilir.
b) Sarmalık
kıyılmış tütün mamulünü
birim ambalajı içerisinde, tütün miktarı ile orantılı
miktarda yaprak sigara kağıdı veya makaron bulundurulmadan ve Kurumca
belirlenen usul ve esaslara uyulmadan piyasaya arz edenlere ikibin
Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir. Eylemin
tekrarı halinde idari para cezası iki kat olarak uygulanır.
c) Tütün
piyasasında ilgili mevzuata uymayarak piyasayı bozucu faaliyetlerde
bulunanlar ile yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemi ile
alım-satım kapsamında, üreticiye karşı yükümlülüklerini süresi
içinde yerine getirmeyen alıcılara her bir eylem için beş bin Yeni
Türk Lirası idari para cezası verilir. Eylemin tekrarı
halinde yetkilendirme belgeleri iptal edilir.
ç) Tütün,
tütün mamulleri, alkol ve alkollü içkiler piyasasında faaliyet
gösteren üretici ve ithalatçı firmaların, Kurumca belirlenen
usul ve esaslara uymadan veya izin
almadan ve/veya güncelleme yapmadan ürettikleri veya ithal ettikleri
ürünlerin standardına etkisi olabilecek girdilerde ve piyasaya
arz ambalajına ilişkin herhangi bir değişiklik yapmaları ve ürünleri
piyasaya arz etmeleri halinde onbin Yeni Türk Lirası idari para
cezası verilir. Eylemin ikinci kez tekrarı halinde
idari para cezası iki kat olarak uygulanır. Üçüncü kez tekrarında
bir yıla kadar faaliyetin durdurulması kararı
verilir.
d) Tütün,
tütün mamulleri, alkol ve alkollü içkiler piyasasında faaliyet
gösteren üretici ve ithalatçı firmaların, Kurumca talep edildiği
halde ticari faaliyetini gösterir satış ve faaliyet raporlarını
vermemeleri halinde, onbin Yeni Türk Lirası idari para cezası uygulanır.
Eylemin tekrarı halinde idari para cezası iki kat
olarak uygulanır.
e) Üretici
firmaların, Kurum tarafından görevlendirilecek bir heyet marifetiyle
hammadde, yarı mamul ve mamul stokları ile Kuruma karşı yükümlülükleri
saptanarak kapatma işlemi sonuçlandırılmadan üretim faaliyetlerini
sona erdirmesi halinde Kuruma bildirilen son satış raporunda belirtilen
ürün miktarının piyasa değerinden az olmamak üzere yirmibin Yeni
Türk Lirası idari para cezası verilir.
f) Üretici
firmaların, Kurumdan izin alınmaksızın üretim tesislerinin kuruluş
yerinin değiştirilmesi, kurulu makinelerinin ülke içerisinde
kısmen veya tamamen aynı firma tarafından kurulacak yeni veya eski
bir fabrikaya nakli, başka bir firmaya devri veya ülke dışına çıkarılması
halinde Kuruma bildirilen son satış raporunda belirtilen ürün miktarının
piyasa değerinden az olmamak üzere ellibin Yeni Türk Lirası idari
para cezası verilir.
g) Üretici
firmalarca, Kurumdan proje tadilat izni alınmaksızın üretim tesisinde
değişiklik yapılması halinde Kuruma bildirilen son satış raporunda
belirtilen ürün miktarının piyasa değerinden az
olmamak üzere onbin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
ğ) Toptan
ve perakende satıcılar ile açık içki satıcılarının kaçak veya sahte
ürün bulundurmaları, ürünleri Kurumdan izin ve yetki almamış kişilerden
almaları veya bu kişilere satmaları halinde her bir eylem için bin
Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir.
h) Perakende
satıcıların, yetkili olmadığı halde açık olarak içki satışı veya
sunumu yapmaları halinde beşyüz Yeni Türk Lirası idari para cezası
verilir. Eylemin
tekrarı halinde satış belgeleri iptal edilir.
ı) 18
yaşından küçüklere tütün mamulleri sattıkları tespit edilenlere
bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir. Tekrarı
halinde satış belgeleri iptal edilir. Alkollü
içki satanların belgeleri ise derhal iptal edilir.
Yukarıda
sayılan haller dışında bu kanun kapsamında verilen izin, tescil ve
uygunluk belgelerinde belirtilen şartlara uyulmadan faaliyet gösterildiğinin
tespiti halinde, ilgili gerçek ve tüzel kişiler uyarılmakla birlikte
aykırılığın giderilmesi için eylemin niteliğine göre bir aydan
altı aya kadar süre verilir. Verilen süre sonunda
aykırılığın devamı halinde izin, tescil ve uygunluk belgelerinin
üç aya kadar askıya alınmasına, ikinci kez tekrarında
ise iptaline karar verilir.
3/1/2002
tarihli ve 4733 sayılı, 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı, 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kanunlara
karşı gelmekten mahkumiyeti olanlar ile konuya ilişkin mevzuatın
ihlali nedeni ile iki defadan fazla aynı suçtan dolayı ön ödemede
bulunarak, haklarında iki defadan fazla ön ödeme kapsamında karar verilmiş olanlara bir daha satış
ve/veya uygunluk belgesi verilmez.
Bu maddede
yer alan idari para cezaları hakkında 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
MADDE 30- 10/12/2003
tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun;
A) 55
inci maddesinin ikinci fıkrası “Görev ve yetkileri çerçevesinde,
mali yönetim ve iç kont-rol süreçlerine ilişkin standartlar ve yöntemler
Maliye Bakanlığınca; iç denetime ilişkin standartlar ve yöntemler
ise İç Denetim Koordinasyon Kurulunca belirlenir. Maliye Bakanlığı,
kamu iç
B) 60
ıncı maddesinin son fıkrası “İdarelerin
a) En az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal
bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerinden
veya bunlara denkliği yetkili makamlarca
b) Yapılacak
özel yarışma sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın
yapıldığı yılın başı itibarıyla 30 yaşını doldurmamış olmak,
şartları aranır.
Özel
yarışma sınavı Maliye Bakanlığı tarafından Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezine yaptırılacak yazılı sınav ve Maliye Bakanlığınca yapılacak
sözlü sınavdan oluşur. Özel yarışma sınavında başarılı olanlar,
ÖSYM tarafından başarı sırası ve yaptıkları tercihler dikkate alınarak
belirlenir ve bunlar idarelerde
C) 71
inci maddesinin birinci fıkrası “Kamu zararı; kamu görevlilerinin
kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar,
işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya
eksilmeye neden olunmasıdır.” şeklinde, aynı maddenin son fıkrası
ise “Kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya
diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usul ve esaslar,
Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” şeklinde,
değiştirilmiştir.
MADDE 31-
17/9/2004 tarihli ve 5234 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Aylık
gayrisafi hasılattan irat kaydedilecek oranı, döner sermayeler
itibariyle %1’e kadar indirmeye Maliye Bakanı
yetkilidir.”
MADDE 32-
7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları
Kanununun 69 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Alınan bu harcın red ve iadeler düşüldükten sonra
kalan tutarının yüzde 25’i ilgili birliğe gelir kaydedilmek üzere
aktarılır.”
MADDE 33- 2/9/1983
tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 8 inci maddesine birinci cümleden sonra gelmek
üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
“Meslek yüksekokullarının Yükseköğretim Kurulu
tarafından belirlenecek uzmanlık alanlarına açıktan ya da naklen
atanacak öğretim görevlileri merkezi sınavdan muaftır. Bu statüde meslek yüksekokullarına atananlar, meslek
yüksekokullarının uzmanlık alanları dışındaki üniversitelerin
ya da yüksek teknoloji enstitülerinin bir birimine görevlendirilemez
ve atanamazlar.”
MADDE 34- 193 sayılı
Kanunun mükerrer 121 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1-
23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı
Kanunun 30 uncu maddesi ile değişmeden önceki 13 üncü maddesine
göre, 19/12/2006 tarihine kadar Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince
Baro tarafından müdafi ve vekil olarak görevlendirilen avukatlara
ödenmesi gereken ücret karşılığı tutarın kalan kısmı, ilgililere
ödenmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesine aktarılacak ödenekten
tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir. Ödemelere
ilişkin usul ve esaslar Adalet ve Maliye Bakanlıkları ile Türkiye Barolar
Birliğince birlikte belirlenir.
GEÇİCİ MADDE 2- Ücretlilerin 2006 yılına ilişkin olarak 2007 yılında
ödeyecekleri gelir vergisinden mahsup edilecek vergi indirimiyle
ilgili işlemler, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla yürürlükten
kaldırılan mükerrer 121 inci maddesi hükümlerine göre sonuçlandırılır.
GEÇİCİ
MADDE 3- 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı
Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilen
Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı
ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ile 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Kanun
kapsamında bulunanlar için Sağlık Bakanlığına bağlı tüm sağlık kurum
ve kuruluşlarından 31/12/2006 tarihine kadar alınan tedavi hizmetleri
karşılığı tutarlar ile 2006 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı döner
sermaye işletmelerinin aylık gayrisafi hasılatından genel bütçeye
ödenmesi gereken tutarlara ilişkin olarak mahsuplaşmaya, alacaktan
vazgeçmeye ve gerektiğinde terkin suretiyle uzlaşmaya Maliye Bakanı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Sağlık Bakanı müştereken yetkilidir.
Bu konuda gerekli her türlü düzenleyici işlemleri
yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
Yukarıda sayılan kurumlar ile 3816 sayılı Kanun
kapsamında bulunanlara ilişkin olarak Sağlık Bakanlığına bağlı
tüm sağlık kurum ve kuruluşlarınca 1/1/2007 tarihinden önce düzenlenen
faturalar ve ekleri, birinci fıkradaki usule göre uzlaşma gerçekleştikten
sonra kontrol edilip edilmediğine bakılmaksızın imha edilir.”
MADDE 35- Bu Kanunun;
a) 3,
4, 5, 8 ve 9 uncu maddeleri; 10 uncu maddesinin, 193 sayılı Kanunun geçici 67 nci maddesinin (14) numaralı
fıkrasına ilişkin değişiklik hükmü, 11, 25, 26, 31, 32, 33, ve 34 üncü
maddeleri ile geçici 2 nci ve geçici 3 üncü maddeleri 1/1/2007 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 2
nci maddesi, 1/1/2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere
uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
c) 13
üncü maddesi ile 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (2) numaralı
fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklik hükmü, 17 nci maddesinin
6802 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde değişiklik yapılmasına
ilişkin hükümleri ve 24 üncü maddesi yayımını izleyen aybaşında,
ç) 16
ncı maddesi ile 492 sayılı Kanuna ekli (8) sayılı tarifenin “XI-Finansal
Faaliyet Harçları” başlıklı bölümünün (7) numaralı fıkrasına
ilişkin hükümleri
1/1/2008 tarihinde,
d) diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
MADDE 36- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.