TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
47’nci Birleşim
26 Aralık 2023 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, Millî Şair Mehmet Akif Ersoy’un ebediyete irtihalinin 87’nci yıl dönümüne ilişkin konuşması
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Sadettin Hülagü’nün, İzmit Körfezi Doğu Baseni Dip Çamuru Temizlenmesi, Susuzlaştırılması ve Bertarafı Projesi’ne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar’ın, kadına karşı şiddet ve bireysel silahlanmaya ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu’nun, İstanbul’un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
2.- Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer’in, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
3.- Burdur Milletvekili Mustafa Oğuz’un, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
4.- Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğ Ertuğrul’un, iktidarın sağlık sektörünün çökmekte olduğunu görmezden geldiğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Nilhan Ayan’ın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
6.- Gaziantep Milletvekili Mesut Bozatlı’nın, şehit Uzman Çavuş Abdulkadir İyem’e ve Gaziantep’in kurtuluşunun 102’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Yozgat Milletvekili Süleyman Şahan’ın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
8.- Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı’nın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
9.- Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı’nın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
10.- Düzce Milletvekili Ercan Öztürk’ün, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, şehit olan 12 askere ve Amerika bölgede olduğu müddetçe terörün bitmeyeceğine ilişkin açıklaması
12.- Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir’in, ODTÜ öğrencilerine açılan disiplin soruşturmasına ilişkin açıklaması
13.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, şehit olan 12 askere ve bir parti grubunun terör örgütünün işlediği cinayetlere sessiz kaldığına ilişkin açıklaması
14.- Bolu Milletvekili İsmail Akgül’ün, şehitlere ve BAĞ-KUR’luların emeklilik prim gün sayısının düşürülmesi beklentisine ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, “Esat Oktay Yıldıran” isminin bir köy okuluna verilmesine ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Faruk Dinç’in, kamuya personel alımlarında uygulanan 35 yaş sınırının yarattığı mağduriyete ilişkin açıklaması
17.- İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk’un, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kimlik kartlarının iptal edilmesine ve Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Kulübünün kongresinde yaşananlara ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın dün yayınlanan röportajına ilişkin açıklaması
19.- Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara’nın, deprem bölgesinde verilen KOSGEB kredilerine ilişkin açıklaması
20.- Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu’nun, Kahramanmaraş’taki kuyumcuların depremden sonra yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
21.- Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın’ın, şehitlere ve HÜDA PAR Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu’nun kullandığı ifadelere ilişkin açıklaması
22.- Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası’na ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kıyamete kadar yaşayacağına ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz’ın, şehit olan 12 askere, ilaç tedarikinde büyük bir kriz yaşandığına ve asgari ücrete yapılacak zamma ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, şehit olan 12 askere ve 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası’na ilişkin açıklaması
25.- Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Genel Kurulda yaptığı bütçe kapanış konuşmasındaki bazı ifadelerine, siyasetteki kararlılıklarından uzaklaştırılamayacaklarına ve mücadelelerini sürdüreceklerine ilişkin açıklaması
26.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy’a, şehitlere ve Cumhuriyet Halk Partisinin ülkenin güvenliği ve bir daha şehit vermemek için bundan sonra açıklamalarını tek başına yapacağına, Adalet Bakanının Somali Cumhurbaşkanının oğlunun karıştığı kazayla ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün, bütçe sürecinde emeği geçen herkese teşekkür ettiğine, Türkiye Yüzyılı’nın ilk bütçesine, seçim beyannamelerinde, kalkınma planında, orta vadeli programda ortaya koydukları hedeflere ve şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
28.- Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün, Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, KHK mağduriyetine ilişkin açıklaması
31.- Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun (2/1188) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, ASEAN Parlamentolar Arası Asamblesi (AIPA) Türk grubunu oluşturmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanlığınca aday gösterilen Karaman Milletvekili Osman Sağlam ile Kayseri Milletvekili Murat Cahid Cıngı’nın ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanlığınca aday gösterilen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in durumlarının Başkanlık Divanında yapılan inceleme sonucu uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/811)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve NATO Parlamenterler Asamblesi (NATO PA) heyetleri için siyasi parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asil ve yedek üyelere ilişkin tezkeresi (3/812)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Agila Salih'in beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte 12-14 Aralık tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 8/12/2023 tarihli ve 14 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/813)
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Karadağ Meclis Başkanı Andrija Mandic'in beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte Türkiye’yi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 1/12/2023 tarihli ve 12 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/814)
5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Bulgaristan Ulusal Meclisi Millî Savunma Komisyonu Başkanı Hristo Gadzhev'in vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar Başkanlığında Komisyon üyelerinden oluşan bir heyetin, 15-18 Ocak 2024 tarihleri arasında Bulgaristan'a resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/815)
B) Önergeler
1.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, (2/1188) esas numaralı Olağanüstü Hal ile İlgili Düzenlemelerin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/36)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin tarafından, fahiş enflasyonun ortaya çıkardığı yoksullaşmanın emekli, işçi, memur ve esnaf olmak üzere tüm kesimlerde meydana getirdiği maddi manevi zararların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla 26/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz ve 20 milletvekili tarafından, ekonomik zorluklar sebebiyle eğitime devam edemeyen öğrencilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonomik sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınarak desteklerin sağlanması amacıyla 1/11/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, asgari ücretin insan onuruna yakışır bir biçimde artırılması için atılması gereken adımların araştırılması amacıyla 26/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız ve arkadaşları tarafından, uzman çavuşlarda peş peşe yaşanan intihar olaylarının ardındaki gerçeklerin ortaya çıkarılması, sorumluların kanun önünde hesap vermesi, uzman çavuşların özlük haklarının iyileştirilmesi ve atılması gereken adımların belirlenmesi amacıyla 25/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
5.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine ilişkin önerisi
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Samsun Milletvekili Ersan Aksu ile 120 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 79)
26 Aralık 2023 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Kurtcan ÇELEBİ (Ankara), Sibel SUİÇMEZ (Trabzon)
-----0-----
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47’nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, Millî Şair Mehmet Akif Ersoy’un ebediyete irtihalinin 87’nci yıl dönümüne ilişkin konuşması
BAŞKAN – Görüşmelere başlamadan önce, ebediyete irtihalinin 87’nci yıl dönümünde Millî Şair’imiz Mehmet Akif Ersoy’u ve -onun sözleriyle- bu cennet vatanın uğruna gözünü kırpmadan canını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla yâd ediyoruz. Mehmet Akif Ersoy sadece eserleriyle değil örnek hayatı, kişiliği, fikirleri ve mücadelesiyle aziz milletimizin gönlünde müstesna bir yer kazanmıştır. Kaleme almış olduğu İstiklal Marşı bu vatanın ebediyete kadar istiklalinin sembolü olacaktır. Mehmet Akif’in vatan sevgisini, milletine bağlılığını, temiz ahlakını örnek almak, onun fikirlerini ve mirasını gelecek nesillere aktarmak vazifemizdir.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz İzmit Körfezi Doğu Baseni Dip Çamuru Temizlenmesi, Susuzlaştırılması ve Bertarafı Projesi hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sadettin Hülagü’ye aittir.
Sayın Hülagü, buyurun.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Sadettin Hülagü’nün, İzmit Körfezi Doğu Baseni Dip Çamuru Temizlenmesi, Susuzlaştırılması ve Bertarafı Projesi’ne ilişkin gündem dışı konuşması
SADETTİN HÜLAGÜ (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde vatanı ve bayrağı için fedayıcan eden şehitlerimizi saygı, hürmet ve minnetle anıyor, yaralılarımıza da acil şifalar dilerken terör örgütü ve destekleyicilerini de lanetliyorum.
Bugün Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanlığında başlanmış olan İzmit Körfezi doğu baseninde yer alan dip çamuru temizlenmesi işi projesinden bahsetmek üzere söz almış bulunmaktayım.
Marmara Denizi’nin en doğusunda bulunan İzmit Körfezi’nin doğu baseninde geçmiş yıllardan günümüze, gerek akıntılar gerek yüzeysel sular gerek insan faaliyetleri vasıtasıyla çamur birikmesi sonucu sirkülasyonun azalarak mevcut dip yapısı değişime uğramıştır. Söz konusu bölgede biriken dip çamurları özellikle lodos ve bunun gibi meteorolojik şartlara bağlı olarak yukarı ve yatay yönlü hareket ederek su kolonunu karıştırmakta, koku ve bulanıklığa sebep olmakta, ayrıca su kolonunu karıştırarak hem biyolojik olayları tetiklemekte hem de çözülmüş oksijeni tüketerek deniz ekosistemi için olumsuz çevresel koşulları oluşturmaktadır. 2016 yılında dip çamurunun temizlenmesi için TÜBİTAK MAM projesiyle karot örnek alımları, deniz dibi profil görüntüleme ve sondaj çalışmaları yapılmış, sağlanan deniz dibi topografyası verileri de kullanılarak muhtemel dip çamuru miktarı belirlenmiştir. 2017 yılında TÜBİTAK MAM tarafından yapılan çalışmada dip çamurunun çıkarılabilmesi için uygun tarama ekipmanları, yöntemleri ve taranacak dip çamurunun çevresel yönetim seçenekleri -denize, karaya bertaraf veya faydalı kullanım şeklinde- maliyetleriyle birlikte değerlendirilerek ortaya konulmuştur.
2021 yılı yaz mevsimi başlarında tüm Marmara Denizi’ni etkileyen müsilaj kirliliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte Türkiye'de müsilajla mücadelenin önemi ortaya çıkmıştır. Müsilaj, deniz suyunda bulunan mikroskobik alglerin aşırı üremesi sonucu oluşan yapışkan ve jelimsi bir maddedir. Müsilaj deniz suyu sıcaklığının, besin maddelerinin ve kirliliğin artmasıyla ortaya çıkmaktadır. Deniz canlılarının yaşam alanlarını daraltıp, oksijen seviyesini düşürüp balıkçılığı, turizmi ve deniz ulaşımını olumsuz şekilde etkilemektedir. Ayrıca, insan sağlığı için de tehlikelidir çünkü içerisinde bakteri ve virüsleri taşıyabilmektedir.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınca İzmit Körfezi’nde müsilaja yönelik çalışmalar sürdürülürken ayrıca müsilajı tetikleyen unsurların azaltılmasına yönelik İzmit Körfezi’nin doğu baseninde bulunan ve su kalitesini olumsuz yönde etkileyen dip çamurunun çıkarılarak bertaraf edilmesine yönelik alternatif yöntemler incelenmiştir. 2022 yılı başlarında İstanbul Üniversitesince hazırlanan fizibilite raporunda 720 hektarlık bir alanda dip çamuru analizleri, deniz suyu ve denize dökülen derelerdeki su analizleri, bentik örnekleme gibi çalışmalar yapılmış, dip çamurundan ve yüzey suyundan alınan örneklerde -burası çok önemli- yoğun miktarda evsel ve endüstriyel kaynaklı kirleticiye rastlanmıştır. Dip çamurunun çevre ve toplum sağlığı açısından müsilaj gibi biyolojik olaylara neden olduğu, 15 metre derinliğe kadar 3,8 milyon metreküp dip çamurunun temizlenmesiyle birlikte, doğal çevreyi oluşturan biyolojik çeşitlilik ve ekosisteminin korunarak sürdürülebileceğinin sağlanacağı sonucuna varılmıştır.
Hayata geçirilen Dip Çamuru Temizlenmesi, Susuzlaştırılması ve Bertarafı Projesi’yle denizimizi dipten dibe temizleyerek İzmit Körfezi’nin dev bir akvaryuma dönüştürülmesi planlanmıştır. Dipte oluşturulacak su sirkülasyonu sayesinde İzmit Körfezi temizlenecek, biyoçeşitlilik artacak, doğal yaşam zenginleşecek ve kötü koku ortadan kalkacaktır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınca Marmara Denizi ve bu bölgede yapılan dip çamuru projesi yaklaşık olarak 120 milyon dolar civarında bir proje, beş yıl içerisinde bitirilmesi planlanmış ve bu çalışma 2 Mayıs 2023 tarihinde faaliyete geçmiştir. Evet, bunlarla ilgili birkaç resim göstermek isterim: Buradaki dip çamuruyla ilgili şeyler vakumlama sistemiyle karaya çekilmekte ve burada kurutulan bu çamurlar daha sonra depolama alanlarına götürülmekte ve bu çalışmaların… Özellikle AR-GE çalışmaları yapılmakta, biraz da ondan bahsetmek isterim: Evet, bu depolama alanlarına bu çamurlar götürülmekte ve depolama alanlarıyla ilgili de bu su kaynaklarının korunması amacıyla Kocaeli Üniversitesi akademisyenlerinin raporu doğrultusunda hareket edilmektedir. Deniz tabanından çıkarılan bu dip çamurunun da -faydalı olarak- kullanılması amacıyla Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından yapılan çalışmada, bunların tuğla, beton, briket ve sıvı üretimi gibi durumlarda kullanılabileceği değerlendirilmiştir. Yüksek lisans ve doktora öğrencileri bu konuda mesai harcamaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Hülagü, lütfen tamamlayınız.
SADETTİN HÜLAGÜ (Devamla) – Evet, arıtma tesisleri, deniz temizleme çalışmaları, deniz uçağı gibi denetimlerle bugünkü mutlu şehir Kocaeli’nin çevre kısmının gülen kısmı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Böylesine büyük işlere imza atmaya vesile olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki ve daha önceki Bakan Murat Kurum Beyefendi’ye, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doçent Doktor Tahir Büyükakın ve ekibine teşekkür ediyorum.
Bugün sanayisiyle anılan, belki birkaç yıl öncesinde hayal edilemeyecek olan Mavi Bayraklı sahillere sahip olan Kocaeli’den de sizlere birkaç resim göstermek isterim.
Sözlerime son verirken, 2024 yılının tüm dünyaya barış, sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini Allah’tan niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Hülagü, teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, kadına karşı şiddet ve bireysel silahlanma hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar’a aittir.
Sayın Yontar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar’ın, kadına karşı şiddet ve bireysel silahlanmaya ilişkin gündem dışı konuşması
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, şehit düşen Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun; ailelerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum, yaralı Mehmetçiklerimize de acil şifalar diliyorum.
Bu ülkede maalesef ki şiddet her yerde var. Kadına şiddet ve taciz, sağlıkçıya, doktora şiddet, öğretmene şiddet, çocuğa şiddet, gazeteciye, siyasetçiye, hatta ve hatta hayvana şiddet, maalesef ki her yerde şiddet. Önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na linç girişimi yapıldı, şimdiki Genel Başkanımıza tehditler, Mecliste eleştiri getirenlere şiddet en son yaşadığımız şiddetlerden. Sporda hakemlere, sporculara şiddet diğer bir vaka. Diğer bir şiddet de trafikte; maalesef, yol verme, otopark bulma gibi çok küçük ve olmayacak işler için herkes birbirine saldırmakta. Daha geçen hafta Lüleburgaz’da gencecik bir kardeşimiz, 45 yaşında bir kardeşimiz bir trafik canavarı tarafından vuruldu, Allah rahmet eylesin diyorum.
Aynı zamanda, kadına şiddet en önemlisi; eşinden boşanan, hiç neden yokken “Gözünün üstünde kaşın var.” gibi nedensiz sebeplerle kadınlar maalesef ki erkekler tarafından öldürülüyor. (CHP sıralarından alkışlar) Hatta ve hatta çocukları yalnız başına yurtlarda kalıyor çünkü Cumhurbaşkanı bir gecede, tek bir sözle İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırdı. Mahkemeler de bu canilere iyi hâl uygulamaları sebebiyle indirimler uygulamakta ve bu caniler bir hafta, on gün gibi kısa yatmalar sonucunda tahliye olmakta ve bunlar sokakta maalesef ki içimizde yaşıyor; her an, her zaman şiddete hazırlar. Beş yılda 120 kişi yorgun mermiyle öldürüldü bu ülkede. Her yıl 280 bin kişiye silah ruhsatı veriliyor. Ruhsatsız silahlanmanın ise takibi maalesef ki hiç yok. Evet, tüm vekiller bir arada silahsızlanmanın yanında olmalıyız, bunun için mücadele etmeliyiz. Biz kadınlar vardık, var olacağız ve her zaman birlikte olmaya, silahsızlanmada aynı yerde olabilmek adına buradan davet ediyorum tüm kadın vekillerimizi.
Maçlarda son olarak hakemlerimize saldırıldı, futbolcular birbirini vuruyor ve bu şiddet maalesef ki ülkenin her alanında var. Ufacık sözlerden çocuklarımız dövülüyor sokaklarda. Keza diğer bir şiddet de hayvanlarımıza uygulanan şiddet. Evet, bu şiddeti bir olalım ve hep beraber bertaraf edelim. Polis de suçluyu yakalıyor bu şiddet sonucunda ama maalesef iddianameler geç yazılıyor ve suçlular aramızda dolaşıyor.
Mecliste eleştiriye tahammülümüz yok. Özellikle muhalefetin yaptığı ikazlar, yaptığımız eleştiriler burada da karşılığını farklı şekilde buluyor. Biz hep beraber, bir arada karşı düşüncelere de saygı duyalım; karşı düşünceler bizim doğruyu bulmamıza elbet sonuç getirecektir. Öldürülen kadınların sayısını artık sayı olarak söylemek istemiyorum çünkü bir günde en az 5 kadın öldürülüyor ve biz hiçbir kadının yanında duramıyoruz. Biz beraber olmalıyız, bu kadınları desteklemeliyiz; cezaevinde yatan kadınlarımızın cezaevlerindeki hâl ve durumlarını takip etmeliyiz, suçsuz olan kadınlar da orada. Gazetecileri o alanlardan çıkarmalıyız, suçu olmayan gazetecilerimizin de cezaları olmayan gazetecilerin de tahliyesi adına bir arada olmalıyız.
Teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yontar, teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, İstanbul'un sorunları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu’ya aittir.
Sayın Otlu, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu’nun, İstanbul’un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) - Sayın Başkan, ekranları başında bizi izleyen halklarımıza ve hapishanedeki arkadaşlarımıza selamlarımızı iletiyorum.
Son birkaç haftada Marmara Bölgesi’nde yaşanan depremler özellikle İstanbul'da yaşayan milyonları bir kez daha deprem korkusuyla yüz yüze getirdi. Yer bilimcileri Marmara’daki her sarsıntıdan sonra siyasi iktidara uyarı üstüne uyarı, çağrı üstüne çağrı yapıyor ama hiçbiri duyulmuyor. Saray iktidarı 6 Şubat depremlerinden sonra ne yaptı? Krizi fırsata çevirdi, halkın yaşadığı yıkımdan büyük bir rant devşirdi. Özellikle İstanbul gibi bir megakentte krizden fırsat yaratmanın yeni projesinin adı Erdoğan tarafından açıklandı: “Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Projesi.” Bunun halk için depreme karşı önleyici bir dönüşüm olmayacağından eminiz, olsa olsa bu, iktidar için yüzyıllık bir vurgun, rant olabilir. Bu sözde kentsel dönüşüm projesinin hukuki, teknik, kentselleşme, çevre bilimini ilgilendiren kısımlarına dair konunun uzmanları yeterince açıklama yaptı; bunların hiçbiri saray iktidarı tarafından dikkate alınmadı. Dikkate almadığı gibi Erdoğan, bu düzenlemeyi eleştirenleri de hedefe alıyor ve halka sürekli “Bize güvenin.” diyor. Peki, soruyoruz: Bu halk size neden güvensin, biz neden size güvenelim? Daha iktidarınızın ilk yılında milyonlarca liralık deprem fonunu gasbetmediniz mi? Eğer deprem ve kentsel dönüşüm diye bir derdiniz olsaydı İstanbul sizin elinizde beton bir şehre, milyonlarca emekçinin de deprem korkusu yaşadığı bir şehre dönmezdi. Sizin bu projenize ve izlediğiniz deprem politikasına neden güvenelim?
Yeşile baktığınız şey sadece dolardır; gölgesini satmadığınız ağacı kestiniz, kaldırım taşı döşer gibi boş bulduğunuz her alana bina diktiniz; deprem toplanma alanlarını AVM yaptınız. 6 Şubat depremlerini fırsata çevirerek tüm yapı ihalelerini yandaş müteahhitlerinize, çetelerinize verdiniz; depremin yıkımının büyüklüğü değil rantın büyüklüğünü önemsediniz. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı adı altında rant merkezi kurdunuz; Kentsel Dönüşüm Yasası’na yeni maddeler ekleyerek sözde dönüşümü hızlandırmak adı altında sadece rantınızı hızlandırdınız. Kentsel dönüşüm yasasına dayanarak, kaşla göz arasında, daha önce yapılaşmanın olmadığı yerlerde ilan edilen rezerv alanları kentin içine, yapılaşmanın olduğu alanlara taşıyıp yeni rezerv alanları ilan ettiniz. Her gün yoksul halkımıza tebligat yolluyorsunuz. Polis ve jandarma gücünü kullanarak kat maliklerinin rızası olmadan, halkımızın malına, mülküne pervasızca çökmeye çalışıyorsunuz. Bu açıkça bir deprem önleme projesi değil açıkça bir rant projesidir. Halkımız size neden güvensin? İstanbul’un kültürel ve tarihî yeri olan Sulukule'deki Romanları göç ettirdiniz, malına mülküne el koydunuz. Taksim’de yaşayan Hristiyan ve Yahudi halkımızın bütün malikânelerine, mallarına el koydunuz; Samatya’yı, Kumkapı’yı, Balat’ı bambaşka bir kültür hâline getirdiniz. Halkımız size neden güvensin? Ataköy Plajı’nın şimdi yerinde ne var? Milyon dolarlık konutların olduğu devasa bloklar var. Peki, kim yaptı bunu İstanbul’a? AKP yandaşı müteahhit, çıkar şebekelerinden Kuzu İnşaat ve sarayın yakın iş birliği yaptığı Katarlılar; Fetihtepe’yi, Şahintepe’yi aynen bu şekilde yapmaya çalışıyorsunuz. Depreme karşı tek çözüm eldeki yapı stokunu sağlamlaştırmak ve depreme dayanıklı yeni binalar yapmak değildir; ekolojik dengeyi, altyapı tesislerini, sosyal alanları ve demokratik yerel yönetimler kurmaktır ama sizin için bunların bir anlamı yok. Belediyeleri arpalığa, sosyal alanları betona çevirir, ekolojik denge yerine sermaye dengesini korursunuz. Bakınız “dönüşüm projesi” adı altındaki böyle bir hareket yalnızca ekonomik rantla tanımlanamaz, düpedüz faşist bir politikanın sonucudur. Naziler de Yahudilerin mallarına böyle el koymuşlardı. Yeniden düzenlenen kentsel dönüşüm yasasıyla polis gücüne dayanarak yoksulların evlerini elinden al, başlarını yık, onları kentin uzak bölgelerine sür, bu rant alanlarını sermaye birikimi yap, dolar milyonerlerine peşkeş çek. Bunun Nazi faşizminden farkı nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Otlu, lütfen tamamlayın.
ÇİÇEK OTLU (Devamla) - Âdeta modern bir Moğol istilasıdır bu; girdiğiniz yeri yıkıp göçertiyorsunuz, gasbediyorsunuz. Çözüm belli, yeni ve büyük rant alanları yaratmayı hedefleyen kentsel dönüşüm yasal düzenlemesi iptal edilmelidir. Dönüşüm sürecinde, halkın iradesi başta gelmek üzere, kent planlayıcısı mimar ve mühendislerle birlikte, demokratik kurumlarla birlikte, kesinlikle kira desteğiyle halkımızın olanakları yükseltilmelidir. Yeniden düzenlenen yasa bir mülksüzleştirme yasasıdır. Gerçek çözüm ise ezilenlerin başına bela olan bu asalak sermaye iktidarının yıkılmasıdır yani mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesidir.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Otlu, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
İlk söz, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’ye aittir.
Sayın Çelebi, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana, arkasında durana, selam verene bu dünyayı dar etmezsek namus bize ar olsun.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer...
2.- Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer’in, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak, şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana, arkasında durana, selam verene bu dünyayı dar etmezsek namus bize ar olsun.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Burdur Milletvekili Mustafa Oğuz…
3.- Burdur Milletvekili Mustafa Oğuz’un, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
MUSTAFA OĞUZ (Burdur) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana, arkasında durana, selam verene bu dünyayı dar etmezsek namus bize ar olsun.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğ Ertuğrul…
4.- Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğ Ertuğrul’un, iktidarın sağlık sektörünün çökmekte olduğunu görmezden geldiğine ilişkin açıklaması
EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarınızın en çok övündüğü konu olan sağlık sektörünün çökmekte olduğunu görmezden geliyorsunuz. Hekim krizini, ilaç krizini, vatandaşlarımızın artık sağlık hizmeti alamayacak duruma gelmiş olduğunu görmüyor, duymuyorsunuz. Bunun yanında bir de ilaç krizi var. Gıda, elektrik, akaryakıt zamlarıyla zaten mücadele eden vatandaşa ilaç zamlarıyla bir darbe daha vurdunuz. Kötü ekonomi yönetiminin faturasını yine her zaman olduğu gibi vatandaşa kestiniz. İlaçlara yapılan zamlar vatandaşlarımızın temel yaşamsal faaliyetlerini kısıtlayacak düzeye gelmiştir. Türkiye'de zaten bazı ağır hastalıkların ilaçlarına ulaşmak gittikçe zorlaşmaktayken yapılan zamlar bir hatadır, vatandaşın canına kastetmektedir, bu hatadan geri dönülmesi gerekmektedir. Sağlık sektörü tamamen çökmeden Bakanlığınızca ciddi bir reform yapılması düşünülmekte midir?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Nilhan Ayan…
5.- İstanbul Milletvekili Nilhan Ayan’ın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
NİLHAN AYAN (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Mesut Bozatlı…
6.- Gaziantep Milletvekili Mesut Bozatlı’nın, şehit Uzman Çavuş Abdulkadir İyem’e ve Gaziantep’in kurtuluşunun 102’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MESUT BOZATLI (Gaziantep) – Öncelikle, hemşehrimiz, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, ruhun şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun.
Atalarımızın hürriyet ve bağımsızlık uğruna, namus ve bayrak uğruna mücadele etmeyi, bu yolda seve seve şehit ve gazi olmayı seçtiği bu topraklarda yokluklar içinde yazılan 25 Aralık kurtuluş destanının 102’nci yıl dönümünü kutluyorum. Gaziantep savunması, düşmana teslim olmayan Antep halkının vatan, millet aşkıyla esarete boyun eğmemek için silahsız ve cephanesiz bir şekilde, esir olmaktansa şehit olmayı tercih eden 6.317 kahramanın canlarından vazgeçerek tüm vatan sathında kurtuluş meşalesini yaktığı andır. Bugün de aynı dirayetli duruşumuzla vatanımıza ve bağımsızlığımıza yönelecek her türlü saldırıya karşı ecdadımızdan aldığımız inanç ve kararlılıkla aynı şekilde cevap verecek güçteyiz.
Bu vesileyle, kurtuluşumuzun 102’nci yıl dönümünü kutlar, aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerim.
BAŞKAN – Yozgat Milletvekili Süleyman Şahan…
7.- Yozgat Milletvekili Süleyman Şahan’ın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak, şehit Uzman Çavuşumuz, hemşehrim Sayın Ahmet Arslan; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana, arkasında durana, selam verene bu dünyayı dar etmezsek namus bize ar olsun.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı…
8.- Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı’nın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
İSMAİL ÇAĞLAR BAYIRCI (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana, arkasında durana, selam verene bu dünyayı dar etmezsek namus bize ar olsun.
BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı…
9.- Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı’nın, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana, arkasında durana, selam verene bu dünyayı dar etmezsek namus bize ar olsun.
BAŞKAN – Düzce Milletvekili Ercan Öztürk…
10.- Düzce Milletvekili Ercan Öztürk’ün, şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
ERCAN ÖZTÜRK (Düzce) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Enis Budak, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan; ruhları şad olsun. Teröre ve destekçilerine lanet olsun. Size kurşun sıkana, sıktırana, arkasında durana, selam verene bu dünyayı dar etmezsek namus bize ar olsun.
BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla…
11.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, şehit olan 12 askere ve Amerika bölgede olduğu müddetçe terörün bitmeyeceğine ilişkin açıklaması
MEHMET AŞILA (Kocaeli) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Şehit ateşinin Anadolu’nun her yanına düşerek yüreklerimizi kavurduğu bu acılı günde sabrımızın tükendiği yerdeyiz. PKK terör örgütü saldırısı sonucu şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Amerika bölgede olduğu, İsrail varlığını sürdürdüğü müddetçe ülkemizde ve bölgemizde terör asla bitmez, bitirmezler. Şehitlerimizin kanı, gözümüzün önünde PKK-PYD’ye binlerce tırlık silah yardımı yapan Amerika’nın elindedir. Eli kanlı Amerika ise maalesef bizim topraklarımızda, İncirlik Üssü’ndedir; buna hâlâ göz yumanlar da vebaldedir. NATO’da Türkiye'yle, Suriye’de teröristlerle kol kola girenlerden de müttefik olmaz. Amerika’nın destekleyip donattığı teröristlerin 12 Mehmetçik’imizi şehit ettiği gün Cumhurbaşkanımızın Amerikan vatandaşlarının Türkiye'ye vizesiz girebilmesine onay vermesi hiç uygun olmadığı gibi, hayrete şayan bir durum da arz etmektedir.
Sözlerimi Erbakan Hocamın bir sözüyle bitirmek istiyorum: “Bir damla Mehmetçik’in kanını bütün Amerika bütçesine değişmeyiz.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir…
12.- Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir’in, ODTÜ öğrencilerine açılan disiplin soruşturmasına ilişkin açıklaması
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) – ODTÜ öğrencileri kasım ayında beslenme, barınma, ulaşım ve psikolojik destek hizmetleri gibi en temel haklarının karşılanması için binlerce dilekçe toplamış ve rektörlüğe iletmişti. Atanmış rektörünüz öğrencilere cevap olarak disiplin soruşturması gönderdi; bir de hiç utanmadan öğrencilerin “Donanımlı, hijyenik, yeterli yurtlar için sen de imzala.” “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz.” “İnsanca yaşamak için buradayız.” sözünü ve pankartını gerekçe göstermiş. Üniversite kampüslerinde yalanla, manipülasyonla, tehditle Gizem Sayın gibi hocalarımızı hedef gösterenlere kol kanat geriyorsunuz; Boğaziçinde, ODTÜ’de “Atanmış rektör istemiyoruz, insanca yaşamak istiyoruz.” diyerek yan yana gelen öğrencilere kampüse girme yasağı getiriyor, soruşturma sopası vuruyorsunuz. Atanmış rektörleriniz, şer odağı vakıflarınız, sosyal medya trolleriniz değil, akademisyeniyle, öğrencisiyle, çalışanıyla bilime, özgürlüğe, yaşama sahip çıkan üniversiteler…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Balıkesir Milletvekili İsmail Ok…
13.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, şehit olan 12 askere ve bir parti grubunun terör örgütünün işlediği cinayetlere sessiz kaldığına ilişkin açıklaması
İSMAİL OK (Balıkesir) – Sayın Başkan, bölücü terör örgütü PKK’nın hain saldırılarında 12 kahraman askerimiz şehit düşmüş ve çok sayıda kahramanımız da yaralanmıştır. Huzurlarınızda aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan bir kez daha rahmet, yaralı gazilerimize ise acil şifalar diliyorum.
Bütçe görüşmelerinin başından sonuna kadar intikam ve ihanet söylemleriyle bebek katilini kutsayanları, vatan içinde vatan arayarak “özerklik”, “federasyon” gibi zırvalarla hezeyanda bulunanları buradan kınıyorum ve lanetliyorum. Ayrıca, bir parti grubunun sapık ve katil bir terör örgütünün işlediği cinayetlere yaklaşan yerel seçimler nedeniyle sessiz kalarak ortak Parlamento iradesine “ama” “ancak” “Bir bakalım.” “Araştıralım.” “Bilgi alalım.” demesi tarihe not düşülecek ve unutulmayacak bir gaflettir. Son olarak hatırlatmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bu 12 şehitte sizin hiç ihmaliniz yok mu?
İSMAİL OK (Balıkesir) – Başka yerden ses beklerken, buradan ses geliyor!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bir de onu sorgulayın, iktidar sizsiniz! Nasıl oldu da 12 şehidimiz geldi? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor ya! Oradan bir de laf atıyorsunuz ya!
İSMAİL OK (Balıkesir) – Atatürk’ün partisini ne hâle getirdiniz!
BAŞKAN – Bolu Milletvekili İsmail Akgül…
14.- Bolu Milletvekili İsmail Akgül’ün, şehitlere ve BAĞ-KUR’luların emeklilik prim gün sayısının düşürülmesi beklentisine ilişkin açıklaması
İSMAİL AKGÜL (Bolu) – Kuzey Irak’ta vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği için toprağa düşen vatan evlatlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Türk milletinin başı sağ olsun. Hain PKK kahrolsun! Kanlarımızın ve canlarımızın hesabını sormazsak gök girsin kızıl çıksın!
Sayın Başkan, BAĞ-KUR’lularımızın emekli olurken 9000 prim ödeme iş gününden 7200 prim ödemesine düşürülmesi vatandaşlarımızın büyük beklentileri arasındadır. Yaklaşık 3 milyon BAĞ-KUR’lu vatandaşımızın etkileneceği bu düzenlemenin hayata geçirilmesi esnaflarımızın da yüzünü güldürecektir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Celal Fırat…
15.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, “Esat Oktay Yıldıran” isminin bir köy okuluna verilmesine ilişkin açıklaması
CELAL FIRAT (İstanbul) – Sayın Başkan, 1980 darbesi sonrasında 1981-1983 yılları arasında birçok tutuklu ve hükümlüye yapılan işkencenin birinci derecede sorumlusu olan Diyarbakır Cezaevinin kanlı işkencecisi “Esat Oktay Yıldıran”ın isminin İzmir Buca Belenbaşı’ndaki bir köy okuluna verilmesi tam bir akıl tutulmasıdır. Yüzlerce insanı işkenceden geçiren, insanlık dışı muameleye maruz bırakan, birçoğunun sakatlanmasına, ölümüne sebep olan bu şahsın isminin çocuklarımızın eğitim gördüğü bir yere verilmesini kınıyoruz. Bu bir skandaldır, aymazlıktır, şiddeti yeniden üretmektir, işkenceyi meşru görmektir, bu bir suçtur. “Esat Oktay” ismi okuldan derhâl kaldırılmalı, bu ismi oraya öneren yetkili ve buna onay veren merci hesap vermelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Mersin Milletvekili Faruk Dinç…
16.- Mersin Milletvekili Faruk Dinç’in, kamuya personel alımlarında uygulanan 35 yaş sınırının yarattığı mağduriyete ilişkin açıklaması
FARUK DİNÇ (Mersin) – Bismillahirrahmanirrahim.
Kıymetli milletvekilleri, kamuya personel alımlarında birçok meslekte uygulanan 35 yaş sınırı mağduriyete neden olmaktadır. Binlerce vatandaşımız yaş sınırı uygulamasından dolayı ciddi sorunlar yaşamaktadır. Özellikle 28 Şubat sürecinde uygulanan katsayı zulmünden dolayı eğitimlerine uzunca bir süre ara vermek zorunda kalan vatandaşlarımız sonraki yıllarda üniversite okuyabildiler. Hayata geç atılan bu vatandaşlarımız şimdi de 35 yaş sınırı uygulamasından dolayı istihdam problemi yaşıyor. Emeklilik yaş sınırı yukarı doğru çıkarken, kamuda işe alımlarda, özellikle de A ve B grubuna dair bazı mesleklerde uygulanan 35 yaş sınırı uygulamasından vazgeçilmelidir. Anayasa’nın 48’inci maddesine göre “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” Bu nedenle 35 yaş sınırı tamamen kaldırılmalıdır.
BAŞKAN – İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk…
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) – Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri iki gündür kampüslerine giremiyorlar. Yurtlarda kalan öğrenciler dahi kampüs içerisine uzun saatler alınmadı ve sadece yurtta kalan Boğaziçi öğrencileri en sonunda akşam yurtlarına girebildiler. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin öğrenci kimlik kartları hiçbir bilgi verilmeden iptal edildi. Gerekçe, kayyum rektöre biat etmemeleri ve haklarını istemeleri, bununla ilgili eylemler yapmaları. Bugün Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Kulübünün kongresini faşistler bastı ve üniversite yönetimi buna dair hiçbir şey yapmadı, polis ve üniversite yönetimi resmen bu faşist çeteleri kolladı. Üniversiteleri devrimci, demokrat, feminist ve ülkesini, geleceğini savunan, AKP’ye biat etmeyen öğrencilerden temizlemek istiyorsunuz, bunu başaramayacaksınız. Faşizme üniversitelerde geçit yok.
BAŞKAN – Mersin Milletvekili Gülcan Kış…
18.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın dün yayınlanan röportajına ilişkin açıklaması
GÜLCAN KIŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün bir röportajı yayınlanan Ticaret Bakanı Sayın Bolat, marketleri her gün denetlediklerini, kendisinin de haftada bir markete gittiğini söylemiştir. Fırsatçılık ve karaborsacılığa asla geçit vermeyeceklerini belirten Sayın Bakan “Zamma yeltenenlere karşı da gerekenleri yapacağız.” demiştir. Asgari ücretin de memnun edeceğini belirten Sayın Bakan, Türkiye ekonomisine ilişkin son derece pembe bir tablo çizmiştir. Ancak daha asgari ücret oranı açıklanmadan marketler iğneden ipliğe zam yağmuruna başlamıştır. Vatandaşlarımızın 84 milyar liraya yakın icralık kredi borcu varken, kredi kartı ve kredi borçları rekor kırmışken açıklanacak hiçbir asgari ücret zam oranı vatandaşlarımızı memnun etmeyecektir. Bu nedenle, Sayın Bakan fahiş fiyatla, fırsatçılıkla, stokçulukla nasıl mücadele ettiklerini bir an evvel vatandaşlarımıza anlatmakla yükümlüdür.
BAŞKAN – Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara…
19.- Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara’nın, deprem bölgesinde verilen KOSGEB kredilerine ilişkin açıklaması
NERMİN YILDIRIM KARA (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Deprem bölgesinde verilen KOSGEB kredilerinde sektör ayrımının yapılmaması esnaflarımıza yapılacak en büyük iyiliktir. Ağır yıkımın yaşandığı Hatay’da mali müşavirler ve avukatlar da bürolarını kaybetmişlerdir. Dolayısıyla yirmi dört ay, iki yıl ötelemeli KOSGEB kredisinden faydalanmaları ve mevzuat kapsamına alınmaları gerekmektedir.
Esnaflarımıza verilen KOSGEB kredisinde 2022’ye ilişkin 75 bin liralık ciro kriteri aranmamalıdır. Vergi mükellefleri açısından kredi kullanımında “Vergi ve SSK borcu yoktur.” yazısı şartı vardır ancak 7440 sayılı Kanun’da 2/7’ye göre borçları yapılandırılanlar borcun yüzde 10’unun ödenmesi durumunda “Borcu yoktur.” yazısı alabilmektedirler. Dolayısıyla mücbir sebebin ilan edildiği illerde ve müddetçe “Borcu yoktur.” yazısı aranmamalı, teminat ve rasyolar kapsam dışı bırakılmalı, mükelleflerin finansmana erişiminde kolaylık sağlanmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu…
20.- Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu’nun, Kahramanmaraş’taki kuyumcuların depremden sonra yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
İRFAN KARATUTLU (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Kahramanmaraş, depremden önce kuyumculuk, altın işleme sektöründe Türkiye’de 2’nci sırada olan bir şehirdi. Depremden önce 350-400 atölyenin olduğu Kuyumcukent maalesef yıkıldı. Sektör küçük dükkânlara, bağlara ve başka şehirlere taşındı. Kuyumculuk sektörü büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. İktidar milletvekilleri bu sektöre ilgisizdir. Yıkılan binanın, Kuyumcukent’in güçlendirilmesi için mağdur esnaftan milyonlarca lira istenmektedir. Esnafın mağduriyetinin giderilmesi için acil desteğe ihtiyacı vardır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın…
21.- Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın’ın, şehitlere ve HÜDA PAR Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu’nun kullandığı ifadelere ilişkin açıklaması
YAVUZ AYDIN (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine ve yüce Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Geçtiğimiz günlerde aldığımız şehit haberleri hepimizin yüreğini dağlamışken milletçe yas tuttuğumuz bu günlerde HÜDA PAR ve DEM PARTİ’nin bu hassasiyete hançer sokmaya çalıştığı aşikârdır. HÜDA PAR ve Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun kullandığı bölücü ifadeleri şiddetle reddediyoruz. Eyalet sistemi, özerklik ve federasyon gibi yönetim modellerini ifade etmek, tartışma konusu hâline getirmek en hafif tabirle ihanettir.
Ülkemizin millî birlik ve bütünlüğüne nifak tohumları ekmeye çalışanlara asla müsamaha etmeyeceğimizi belirtiyor, yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ’a aittir.
Sayın Özdağ, buyurun.
22.- Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası’na ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kıyamete kadar yaşayacağına ilişkin açıklaması
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’un doğumu ve ölümü haftası; kendisine rahmet diliyorum.
Mehmet Akif Ersoy benim rol modelim. Mehmet Akif Ersoy iyi bir sporcu, İstanbul Boğazı’nı karşıdan karşıya yüzüp geçebilecek kadar iyi bir yüzücü, aynı zamanda iyi bir güreşçi, iyi bir koşucu ve aynı zamanda da çok iyi ata binen bir kişiydi, sporu çok iyi yapıyordu.
Mehmet Akif Ersoy aynı zamanda bir yazardı, Mehmet Akif Ersoy şairdi, Mehmet Akif Ersoy dergi çıkarabilecek kadar cesurdu “Sebilürreşad”ı yıllarca çıkartmış ve onu devam ettirmiş olan birisiydi ve kalemini çok iyi kullanan birisiydi.
Mehmet Akif Ersoy bir din adamıydı, Kur’an-ı Kerim’i tefsir edecek kadar da Kur’an-ı Kerim bilgisine ve din bilgisine sahipti. Mehmet Akif Ersoy bir devlet adamıydı ama aynı zamanda da Teşkilat-ı Mahsusanın çok önemli bir kişisiydi.
Mehmet Akif Ersoy çok rahat siyaset bilimi okuyacakken veteriner hekimliği tercih etti çünkü ailesinin paraya ihtiyacı vardı ve kendisinin hayvan sevgisi de kendisini veteriner hekimliğe doğru yöneltti ve de Mehmet Akif Ersoy yıllarca veteriner hekimlik yaptı. Çanakkale'de büyüdü, İstanbul'da yetişti, Burdur Milletvekilliği yaptı, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk mebuslarından biriydi.
Bilgiye çok önem verirdi Mehmet Akif Ersoy, veba salgını olduğunda kendisine “Bir dua edin, Kur'an-ı Kerim’den birkaç ayet okuyun da geçsin bu veba salgını.” diyenleri kovmuş ve her zaman gerek Mısır’da sürgündeyken -bir noktada gönüllü sürgündeyken- gerek İstanbul'da yaşarken Pasteur’ün resmini her zaman duvarında asılı olarak bulundurmuş ve gelenlere de “Bir Pasteur bulun, veba salgınına bir aşı bulsun ve böylece veba salgınından kurtulalım.” demiştir.
İstanbul'da Osmanlı işgal edildiği zaman veya Osmanlı yıkılmak üzereyken, İstanbul işgal edildiğinde Mustafa Kemal ve arkadaşlar Anadolu’ya geçip ve Millî Mücadele’yi başlattıklarında Mehmet Akif Ersoy bekleniyordu. Ankara'ya döndüğünde Mehmet Akif Ersoy'u Gazi karşıladı ve dedi ki: “Seni bekliyorduk, iyi ki geldin.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) – Tacettin Dergâhı’nda İstiklal Marşı’nı yazdı. Akif bir Arnavut’tu ve bir Arnavut olarak da Türkiye Cumhuriyeti devletinin, milletimizin İstiklal Marşı’nı yazma bahtiyarlığına sahip olmuştu. Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı yazdığı için ödül verildiğinde katılmak istemedi, katıldı, daha sonra ısrarlar karşısında almış olduğu ödülü paltosu olmadığı hâlde olduğu gibi Gaziler ve Şehitler Vakfına bağışlamıştı.
Mehmet Akif Ersoy'la ilgili belki de çok nadir duyacağınız veya duymadığınız bir anekdotu anlatmak istiyorum: Mehmet Akif Ersoy gönüllü olarak Mısır’a gitmişti, Mısır’dan dönmek istedi, ölüm döşeğindeydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e haber gönderdi “Anadolu topraklarında ölmek istiyorum.” dedi. Yeni devlet kurulmuştu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk izin verdi, İstanbul’a geldi ve Mustafa Kemal 3 arkadaşını gönderdi hem geçmiş olsun hem hoş geldin desinler diyerek ve onlara giderken şöyle söyledi: “Akif’e söyleyin, isteseydim onu Anadolu topraklarına sokmazdım ve isteseydim İstiklal Marşı’nı da değiştirirdim.” Bu ifadesi kullanılınca, Mehmet Akif yerinden, hasta yatağından doğruldu “Gazi’ye selam söyleyin. Evet, Anadolu topraklarına beni sokmayabilirdi, gücü yeterdi ama milletimin adına yazmış olduğum İstiklal Marşı’nı değiştirmeye gücü yetmezdi.” dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Onlar döndüler ve geldiler Gazi’ye bunu anlattılar. “Ne söyledi?” “Bunu söyledi.” “Evet, ancak Akif gibi bir adam bunu söyleyebilir bana.” diyerek cevap vermişti ve Mehmet Akif Ersoy'un adının Burdur'da bir üniversiteye verilmiş olması doğrudur, güzel yapılmıştır; insanların ömrü yaşadıkları kadar değildir anıldıkları kadardır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti yaşadığı süre içerisinde ki binlerce yıl yaşayacak, kıyamete kadar yaşayacak ve de Arnavut Akif’in yazmış olduğu İstiklal Marşı birilerine inat olarak okunmaya devam edecek. Anayasa’mızın ilk 4 maddesi de ilelebet, payidar olarak orada kalacak.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
İkinci söz, İYİ Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz’a aittir.
Sayın Beyaz, buyurun.
23.- İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz’ın, şehit olan 12 askere, ilaç tedarikinde büyük bir kriz yaşandığına ve asgari ücrete yapılacak zamma ilişkin açıklaması
ERSİN BEYAZ (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölücü terör örgütü PKK'ya karşı Irak'ın kuzeyinde yürüttüğü operasyonlar kapsamında Piyade Teğmen Ramazan Günay, Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan, Piyade Uzman Çavuş Abdulkadir İyem, Piyade Uzman Çavuş Ahmet Arslan, Piyade Uzman Onbaşı İsmail Yazıcı, Piyade Sözleşmeli Er Çağatay Erenoğlu, Piyade Sözleşmeli Er Yasin Karaca, Piyade Sözleşmeli Er Emre Taşkın, Piyade Sözleşmeli Er Cebrail Dündar, Piyade Sözleşmeli Er Semih Yılmaz, Piyade Sözleşmeli Er Kemal Aslan, Piyade Sözleşmeli Er Enis Budak şehit olmuştur, büyük Türk milletinin başı sağ olsun.
Emperyalizm ve PKK iş birliğiyle Türkiye’nin 1.289 kilometrelik güney hattında oluşturulmak istenen terör koridoruna karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve kahraman Türk ordusunun yürüttüğü mücadele sonuna kadar sürecektir. Türk milleti bu coğrafyada 4 parçalı terör devleti projesine asla müsaade etmeyecektir.
AK PARTİ Hükûmetinin yanlış ekonomi politikaları sağlık sistemimizi âdeta paralizi etmiştir. Döviz kurunda yaşanan art arda yükselişler enflasyonla birlikte ilaç tedarikinde büyük bir krize sebep olmuştur. Euro sabit kuruna yapılan zammın ardından vatandaşlarımız eczanelerde ilaç bulamaz hâle gelmiştir. Grip ilaçları başta olmak üzere hipertansiyon, diyabet gibi yaşamsal öneme sahip, kritik önemi haiz ilaçlar şu anda pek çok eczanede vatandaşlarımız tarafından tedarik edilememektedir. Ocak ayından beri ulaşılamayan ilaç sayısı ve türevi 900’ü geçmiştir.
Sağlık Bakanlığına buradan sesleniyoruz: Şifa arayan vatandaşlarımızı elinde reçeteyle eczane eczane dolaştıran ve günün sonunda çaresiz bırakan sağlık sistemindeki bu krizi bir an önce çözüme kavuşturunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Beyaz, lütfen tamamlayın.
ERSİN BEYAZ (İstanbul) – Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2024 yılında geçerli olacak asgari ücreti bu hafta içinde belirleyecektir. İYİ Partinin bu konuda yapmış olduğu teknik çalışma kapsamında ifade ediyorum: Yıl sonunda geldiğimiz noktada açlık sınırı yaklaşık 15 bin liradır. Bugün itibarıyla, asgari ücret açlık sınırının dahi altında kalmıştır, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinde maalesef vatandaşlarımıza layık görülen işte budur. Bunu ülkem ve milletim adına teessüfle söylüyorum ki 2024 yılı için asgari ücret hesabı en azından ocak ayı açlık sınırı baz alınarak yapılmalıdır. Ayrıca, Sayın Erdoğan’ın asgari ücret zammının yılda bir defa olacağına dair yaptığı açıklamayı kabul etmemiz mümkün değildir. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede asgari ücret zammının yılda bir defa yapılması demek asgari ücretli vatandaşlarımızı büyük bir sefalete terk etmek demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Beyaz, lütfen tamamlayın.
ERSİN BEYAZ (İstanbul) – Biz İYİ Parti olarak, yılda 2 defa olmak üzere asgari ücretteki artışın ocak ayı için en az 17 bin TL, temmuz ayı için de en az 20.500 TL olmasını talep ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Beyaz.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’e söz veriyorum.
Sayın Bülbül, buyurun.
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, şehit olan 12 askere ve 20-27 Aralık Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası’na ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölücü terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen hain terör saldırılarında şehit olan 12 vatan evladımıza bir kere daha Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa, ordumuza ve aziz milletimize başsağlığı diliyoruz. Hain ve alçak terör örgütü PKK’yı, iş birlikçilerini ve hamiliğini yapanları şiddetle lanetliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Tokatlı şehidimiz Yasin Karaca’nın komutanına sorduğu “Yolumuz ne yolu?” sorusuna komutanın verdiği “Şehitlik yolu.” cevabı ve kahraman şehidimizin “Kızılelma’ya kadar devam.” sözü Türk milletinin kutlu yoludur. Elâzığlı şehidimiz Kemal Aslan’ın babası Mehmet Aslan evladının şehadet haberini alır almaz “Oğlum şehit oldu, ne mutlu bana.” diyerek vakur duruşu, imanı ve asaletiyle aziz milletimizin karakterini göstermiştir.
Mehmetler için, aslanlar için, büyük Türk milleti için şehadet yüce bir dilektir. Ne mutlu bize ki cami avlusunda, asker ocağında, düğünde dernekte, köyde şehirde, Anadolu'nun en ücra köşesinde, yangında, selde, depremde “Allah devletimize zeval vermesin.” diyen aziz bir milletimiz vardır; bu milletin adı da Türk milletidir. Türk milleti için yas yoktur, intikam vardır. Mazlumlar için, adalet için, huzur ve güvenlik için ve hatta vatansızların dahi aziz vatanda rahat yaşaması için şehit olan kahramanlarımıza sonsuz minnet ve şükran borçluyuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;” diyerek başladığı ve “Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.” diyerek bitirdiği İstiklal Marşı’mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 tarihinde dünyaya gelmiş ve 27 Aralık 1936’da ebedî âleme göç etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bülbül, lütfen tamamlayın.
Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Merhum Nihal Atsız’ın 1947 yılında Kızılelma Dergisi’nde Akif’i anlattığı satırlar, bizler için Akif’i özce anlatan en güzel ifadeler olarak görülmektedir; buradan bir kısmını paylaşmak istiyorum: “Akif, şair, vatanperver ve karakter adamı olmak bakımından mühimdir. Şairliğine kimse itiraz edemez. Onun oldukça bol manzum eserleri arasında öyle parçalar vardır ki Türk edebiyatı tarihinde ölmez mısralar arasına girmiştir. Vatanperverliği tam ve tezatsız bir vatanperverliktir. Akif, sözle vatanperver olduğu hâlde fiille bunu tekzip edenlerden değildi.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bülbül, lütfen tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – “Vatanperverane şiirler yazdığı hâlde en sefil bir namert ve en rezil asker kaçağı hayatı yaşayanlar henüz aramızda bulunduğu için Akif’in vatanperverliği yüksek bir değer kazanır. Karakter adamı olmak bakımından ise Akif eşsizdir. O, daima bulunduğu kabın şeklini alan bir mayi veya cıvık bir halita değil; şeklini sıcakta, soğukta, borada, kasırgada muhafaza eden katı bir cisimdir. Çanakkale şehitleri için yazdığı şiir kâfidir, başka söz istemez. Akif inandı, dönmedi ve öyle öldü.” Allah rahmet eylesin.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bülbül.
Şimdi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’a söz veriyorum.
Sayın Oluç, buyurun.
25.- Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Genel Kurulda yaptığı bütçe kapanış konuşmasındaki bazı ifadelerine, siyasetteki kararlılıklarından uzaklaştırılamayacaklarına ve mücadelelerini sürdüreceklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, dün, Genel Kuruldaki bütçe kapanış konuşmamda, Türkiye’nin temel sorunlarından biri olan Kürt sorununun askerî yöntemlerle değil, demokratik yollarla, siyasetle çözülmesinin önemine ve gerekliliğine, Türkiye için aciliyetine vurgu yaptım hatırlarsanız, somut önerilerde bulundum; çözüm sürecinin tıkanma nedenlerinin araştırılması, sürecin ilerletilmesi için atılması gereken siyasi, demokratik adımların belirlenmesi amacıyla Parlamentoda bir komisyon kurulması çağrısı yaptım, tüm partilere çağrıda bulundum iktidarıyla muhalefetiyle “Siyaset, ülkenin kanayan yarasından biri olan Kürt sorununu gündemine almalıdır. Bu konuda çözüm önerisi yapmalıdır çünkü biz şuna inanıyoruz ki sorunların çözüm yolu demokratik müzakeredir, çözüm aracı demokratik siyasettir, çözüm yeri Parlamentodur. Parlamento bu konuda görev almayacaksa kim rol üstlenecek, bunu bilemiyoruz; bunları demeye devam edeceğiz çünkü çözümün, esas olarak demokratik ve barışçı çözümün bütün Türkiye halklarının ve bölge halklarının yararına olduğunu biliyoruz ve bunun için de mücadele ediyoruz, siyaset çözüm üretmeyecekse neden vardır, askerî yöntemler tek seçenekse siyasetçilere ne gerek vardır; bu soruları biz sormaya devam edeceğiz ve Meclisin tozlu raflarına kaldırılan Çözüm Süreci Araştırma Komisyonu Raporu’nun gereklerini yerine getirmiş olsaydık bugün binlerce genç toprağın altında değil aramızda olacaktı.” dedim.
Buna karşılık yani şunu bir kez daha vurgulamak istiyorum ki DEM PARTİ’yi yani bizleri tehdit ederek, hedef göstererek bizi çözüm politikalarımızdan, demokratik siyasetten, barıştan, yaşam siyasetteki kararlılığımızdan uzaklaştırmak mümkün olmayacak, bu konuda asla geri adım atmayacağız ve sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Oluç, lütfen tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bizim derdimiz; makam, mevki değil, bu ülkede hiç kimsenin yaşamını yitirmemesi için çalışmaktır ve mücadele etmektir. Biz barış için, özgürlükler için, demokrasi için, adalet için siyasi bir mücadele yürütüyoruz ve herkesin bu ülkede eşit yurttaşlığa sahip olması için mücadele veriyoruz. Dolayısıyla tüm tehditlere rağmen, Mecliste tüm hakaretlere rağmen Mecliste, sokakta, yaşamın her alanında demokratik çözümü ısrarla savunmaya devam edeceğiz ve bu konudaki tutumumuzdan vazgeçmeyeceğiz çünkü ortak vatan ve demokratik cumhuriyet hedefimizin çok önemli olduğunu ve eşit koşullarda birlikte yaşamanın temel yolu olduğunu düşünüyoruz.
Yani son olarak bu konuda şu cümleyi de söylemek istiyorum: Değil maaşlarımızın kesilmesi, kafamızı kesseniz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Oluç, lütfen tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya)– Kafamızı da kesseniz barış, demokrasi, özgürlük, adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz, asla boyun eğmeyeceğiz ve bu konuda diz çökmeyeceğiz; bunu da söylemiş olalım. Çünkü demokrasiye, adalete, toplumsal barışa ve toplumsal uzlaşmaya hepimizin hava kadar, su kadar ihtiyacı vardır. İster Türk olsun ister Kürt olsun ister Arap olsun ister Gürcü olsun hiçbir gencimizin, toprağa düşmemesi için, hiçbir genç kardeşimizin ölmemesi için elimizden gelen her şeyi yapmak için mücadele edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’a söz veriyorum.
Sayın Başarır buyurun.
26.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy’a, şehitlere ve Cumhuriyet Halk Partisinin ülkenin güvenliği ve bir daha şehit vermemek için bundan sonra açıklamalarını tek başına yapacağına, Adalet Bakanının Somali Cumhurbaşkanının oğlunun karıştığı kazayla ilgili ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak İstiklal Marşı’mızın sözlerini yazan, istiklal mücadelemizi, Kurtuluş Savaşı’nı böyle bir İstiklal Marşı’yla taçlandıran Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle anıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu herkes bilmelidir ki -Milli Mücadele’de dünyaya meydan okumuş bir liderin partisinin milletvekilleriyiz- hiçbir zaman hiçbir tehditten, hiçbir zaman hiçbir hakaretten korkmadık, çekinmedik, bir milim eğilmedik, bir milim geriye gitmedik. Şunu herkes bilsin ki Pençe-Kilit Operasyonu’nda şehitlerimiz hepimizin, ülkemizin büyük bir acısı. Onlara bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Bölücü terör örgütü PKK'yı bir kez daha lanetliyorum; bunu bildirimizde de yayınladık.
Aslında bugün bu konuları konuşmak istemiyordum ama bu çatıda, bu Parlamentoda hiçbir grubu, hiçbir milletvekilini kimse tehdit edemez. Biz, Cumhuriyet Halk Partisiyiz. 85 milyonun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, bu ülkenin üniter yapısını, bölünmez bütünlüğünü sonuna kadar savunuruz, bir santim toprağımız için de canımızı veririz ama biz, 81 vilayet, tüm ilçeler, tüm mahalleler; Osmaniye’den Edirne’ye, Edirne'den Trabzon’a bu sokakta korumasız emin adımlarla, kararlı adımlarla da hiç çekinmeden yürürüz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bizim alnımız açık, başımız dik.
Değerli arkadaşlar, bu devlet hepimizin, bu bayrak hepimizin, bu ülke hepimizin. Bu devleti yönetenler, devletin sahibi gibi asla ve asla davranamaz; beş yıl için gelir, bu ülkeyi yönetir, beş yıl sonra bir sınav verir ama devletin sahibi gibi davranırsa, “Vali benim.” derse, “Yargı benim.” derse bu olmaz ve kabul edilemez. Bir kez daha altını çiziyorum; Cumhuriyet Halk Partisi, bundan sonra ülkenin güvenliği, sınır güvenliği ve şehitlerimiz için, bir daha şehit vermemek için kendi tekil politikasını, açıklamalarını tek başına yapacaktır. Benim üzüldüğüm konu şudur ülkemde: Bir kimse…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – …şehit geldiğinde, şehit haberini aldığında daha Fatiha okumadan, daha dua etmeden, daha ismini öğrenmeden gelip burada hangi şiiri okuyup, hangi konuşmayı yapıp, hangi camide hangi çelengi kıracağını, hangi lideri protesto ettireceğini hesaplarsa işte biz buna “Dur!” deriz. Hiç kimse artık bu ülkede şehitlerimiz üzerinden siyaset yapmasın; şehitlerimiz hepimizin, hepimizin ortak acısı; lütfen, bu konuda partileri, ülkeyi, bizleri ayrıştırmayın. Biz bildiri yayınladık, tüm tepkimizi, önerilerimizi koyduk, bugün de arkasındayız, Mehmetçik’imizin saçının telini hiç kimseye değişmeyiz ama bunun üzerinden siyaset yapanlara da artık dünyayı dar edeceğiz; bunu söyleyeyim.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Son cümlem, bir konuya daha değinmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, son kez, son kez lütfen.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Adalet Bakanı bugün basın toplantısı yaptı, birçok konuya değindi ama Somali Cumhurbaşkanının oğlunun karıştığı kazaya ilişkin, Adli Tıp, sürücünün asli kusurlu olduğunu söylemiş. Ben buradan söylemek isterim, ölümlü bir trafik kazasında Türkiye’deki tüm dosyalarda şüpheli serbest bırakılsa da adli kontrol hükümleri koyuluyor. Burada niye koyulmadı? Bu şüpheli, bu sanık bugün niye elimizde değil? Bence açıklaması lazım. Şu Adli Tıp raporunu okuduktan sonra içim, bir kez daha vicdanım sızladı ama okurken adalet adına kendisinin yüzü kızarmadı. Olmaz efendim, bu adalet herkese lazım. Bugün gazeteciler ya da en ufak eleştirilerde insanlar tutuklanıyor, adli kontrol bile uygulanmıyor ama bu kişi elini kolunu sallayarak bu ülkeden gitti; kabul edemiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başarır.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz Grup Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’e aittir.
Sayın Gül, buyurun.
27.- Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün, bütçe sürecinde emeği geçen herkese teşekkür ettiğine, Türkiye Yüzyılı’nın ilk bütçesine, seçim beyannamelerinde, kalkınma planında, orta vadeli programda ortaya koydukları hedeflere ve şehit olan 12 askere ilişkin açıklaması
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yoğun bütçe mesaisini dün tamamladık. Bu süreç içerisinde Plan ve Bütçe Komisyonundaki değerli milletvekili arkadaşlarımıza, Genel Kurulda katkıda bulunan çok değerli milletvekili arkadaşlarımıza, siyasi parti gruplarına, eleştirilerini, önerilerini paylaşan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Emeği geçen herkese, yine, Meclis personelimize, burada geç saatlere kadar çalışan tüm arkadaşlarımıza da emekleri için çok teşekkür ediyorum.
AK PARTİ hükûmetleri çerçevesinde 22’nci bütçemizi sunmaya bizleri yetkili kılan aziz milletimize şükranlarımızı, minnetlerimizi sunuyoruz ve onlar için çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye Yüzyılı’nın ilk bütçesi hayırlı olsun. Bu bütçe, bir yatırım bütçesi, bir kalkınma bütçesi, depremin yaralarını sarma bütçesi; işçimizin, çiftçimizin, esnafımızın, öğrencimizin, gençlerin, kadınların bütçesi yani 85 milyon vatandaşımızın, insanımızın bütçesi.
2002 yılından bu yana Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki hükûmetlerimiz ülkemizi, toplamda ekonomimizi 3,5 kat büyüttü. Dünyadaki ekonomik daralmaya rağmen, yaşadığımız deprem ve salgına rağmen istikrarlı bir şekilde büyüyen Türkiye var. İstihdam dostu büyüme stratejimizde tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık; 31 milyon 800 bin istihdam sağladık. Milletimize aş olduk, ekmek olduk. Yine, savunma sanayisinde yerlilik, millîlik oranını yüzde 20’lerden yüzde 80’lere çıkardık. 4 trilyon lirayı aşan ulaştırma yatırımlarıyla gönül köprülerini kurduk. Nereden nereye geldiğimizi milletimiz çok iyi biliyor.
Seçim beyannamemizde, kalkınma planımızda, orta vadeli programda hedeflerimizi ortaya koyduk; 245 milyar dolar ihracatımızı 2028 yılında 400 milyar dolara çıkaracağız. 1,5 trilyon dolar olan millî gelir büyüklüğüne ulaşacağız. Kişi başı millî geliri 16 bin dolara çıkaracağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen tamamlayın.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Enflasyonu kademeli olarak tek haneye düşüreceğiz. Çiftçilerimize yeni istihdam alanları… Aile ve Gençlik Fonuyla gençlerimizin, kadınların yanında olmaya devam edeceğiz. Esnafımızın 9000 bin olan prim gün sayılarını emeklilikte 7200’e düşüreceğiz ve tüm bunları yine Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kabinemiz, güçlü bir ekonomi yönetimimizle ve Cumhur İttifakı’yla hep beraber gerçekleştireceğiz, sorunlarımızı gidereceğiz, vatandaşımıza müreffeh bir yaşam alanı sağlayacak adımlarımızı atacağız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çalışanlarımızın, emekçilerimizin, emeklilerimizin yanında olmaya yine devam edeceğiz. Bugün görüşeceğimiz kanunla beraber -10 milyon 429 bin emeklimize 5 bin lira ödemeleri gerçekleşmişti- yaklaşık 5 milyon emeklimize, çalışan emeklimize de yine 5 bin lira ödeme yapılması öngörülmekte. Bunu da kanunlaştırıp yine en kısa zamanda emeklilerimizin hesabına yatıracağız birkaç gün içerisinde,
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gül, lütfen tamamlayın.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Çiftçi, esnaf, BAĞ-KUR emeklileri başta olmak üzere çalışan emeklilerimiz bu anlamda kapsama dâhil edilecek.
İşçinin, çiftçinin, emeklinin, memurun alım gücünü artıracak çalışmaları yine sürdüreceğiz, enflasyona ezdirmemek üzere çalışmalarımızı başarıyla tamamlayacağız.
Tüm AK PARTİ milletvekili arkadaşlarımız ve grubumuz adına şehitlerimizi rahmetle minnetle yâd ediyoruz. Bu vesileyle Gazi Meclisimizde onları da anmak isterim: Şehit Teğmenimiz Sayın Ramazan Günay, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Mehmet Serinkan, şehit Uzman Onbaşımız Sayın İsmail Yazıcı, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Çağatay Erenoğlu, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Yasin Karaca, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Emre Taşkın, şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Abdulkadir İyem, Şehit Uzman Çavuşumuz Sayın Ahmet Arslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Cebrail Dündar, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Semih Yılmaz, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Kemal Aslan, şehit Sözleşmeli Erimiz Sayın Enis Budak; ruhları şad olsun ve mekânları cennet olsun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gül, son kez uzatıyorum, lütfen…
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Terörle mücadelemizi kesintisiz, kararlı bir şekilde sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyor, tüm şehitlerimizi rahmetle minnetle yâd ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gül.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 4 tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, ASEAN Parlamentolar Arası Asamblesi (AIPA) Türk grubunu oluşturmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanlığınca aday gösterilen Karaman Milletvekili Osman Sağlam ile Kayseri Milletvekili Murat Cahid Cıngı’nın ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanlığınca aday gösterilen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in durumlarının Başkanlık Divanında yapılan inceleme sonucu uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/811)
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
ASEAN Parlamentolar Arası Asamblesi (AIPA) Türk Grubunu oluşturmak üzere 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 2’nci maddesine göre Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanlığınca aday gösterilen Karaman Milletvekili Osman Sağlam ile Kayseri Milletvekili Murat Cahid Cıngı ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanlığınca aday gösterilen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in durumları aynı Kanunun 12’nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan inceleme sonucu uygun bulunmuştur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve NATO Parlamenterler Asamblesi (NATO PA) heyetleri için siyasi parti grup başkanlıklarınca aday gösterilen asil ve yedek üyelere ilişkin tezkeresi (3/812)
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Saadet Partisi Grubunun kurulması üzerine 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesi uyarınca 18’er üyesi bulunan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) heyetlerinin üye sayılarının dağılımında değişiklik meydana geldiğinden; AK PARTİ Grup Başkanlığınca Kayseri Milletvekili Murat Cahid Cıngı AKPM asil üyeliğinden, Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız AKPM yedek üyeliğinden çekilmiştir. Saadet Partisi Grup Başkanlığınca AKPM asil üyeliğine Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun; AK PARTİ Grup Başkanlığınca AKPM yedek üyeliğinden çekilen İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin yerine ise Kayseri Milletvekili Murat Cahid Cıngı yedek üye olarak bildirilmiştir. DEM PARTİSİ Grup Başkanlığınca daha önce AKPM asil üyesi olarak bildirilen Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp yedek üye, daha önce yedek üye olarak bildirilen Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan ise asil üye olarak bildirilmiştir.
AK PARTİ Grup Başkanlığınca NATO PA asil üyeliğinden çekilen Elâzığ Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı ile NATO PA yedek üyeliğinden çekilen Karaman Milletvekili Osman Sağlam’ın yerine Saadet Partisi Grup Başkanlığı tarafından sırasıyla İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya asil üye ve Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun yedek üye olarak bildirilmiştir.
Mezkûr kanunun 12’nci maddesinde öngörülen yabancı dil şartını karşıladığı 22 Haziran 2023 tarihli, 2 sayılı ve 7 Aralık 2023 tarihli, 13 sayılı Başkanlık Divanı Kararları ile tespit edilen adaylar Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Agila Salih'in beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte 12-14 Aralık tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 8/12/2023 tarihli ve 14 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/813)
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Agila Salih'in beraberinde bir parlamento heyeti ile birlikte 12-14 Aralık tarihleri arasında ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 8/12/ 2023 tarih ve 14 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri, 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 7’nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Karadağ Meclis Başkanı Andrija Mandic'in beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte Türkiye’yi ziyaret etmesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 1/12/2023 tarihli ve 12 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/814)
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Karadağ Meclis Başkanı Sayın Andrija Mandic'in beraberinde bir parlamento heyeti ile birlikte ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 1/12/2023 tarih ve 12 sayılı Kararı ile uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri, 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 7’nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi daha vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Bulgaristan Ulusal Meclisi Millî Savunma Komisyonu Başkanı Hristo Gadzhev'in vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar Başkanlığında Komisyon üyelerinden oluşan bir heyetin, 15-18 Ocak 2024 tarihleri arasında Bulgaristan'a resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/815)
21/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Bulgaristan Ulusal Meclisi Millî Savunma Komisyonu Başkanı Hristo Gadzhev'in vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Millî Savunma Komisyonu Başkanı Sayın Hulusi Akar Başkanlığında komisyon üyelerinden oluşan bir heyetin, 15-18 Ocak 2024 tarihleri arasında Bulgaristan'a resmî bir ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Şimdi öneriyi okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin tarafından, fahiş enflasyonun ortaya çıkardığı yoksullaşmanın emekli, işçi, memur ve esnaf olmak üzere tüm kesimlerde meydana getirdiği maddi manevi zararların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla 26/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 26/12/2023 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İsa Mesih Şahin
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan Vekili İsa Mesih Şahin tarafından, fahiş enflasyonun ortaya çıkardığı yoksullaşmanın emekli, işçi, memur ve esnaf olmak üzere tüm kesimlerde meydana getirdiği maddi manevi zararların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla 26/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 26/12/2023 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Saadet Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’e söz veriyorum.
Sayın Şahin, buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Grubumuzun vermiş olduğu önerinin gerekçesini açıklamak üzere kürsüye çıkmış bulunuyorum. Bu kürsüden tekrar şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, enflasyonun, aşırı enflasyonun ortaya çıkardığı yoksullaşmanın oluşturduğu maddi manevi zararların araştırılması için bir grup önerisi verdik, Meclis araştırması açılması yönünde bir grup önerisi verdik. Tabii ki bütçe görüşmeleri yeni tamamlandı, bütçe kabul edildi, bütçeye yönelik eleştirilerimizi sunduk. Bu bütçenin, asgari ücretli vatandaşımızın, dar gelirli vatandaşımızın, memurumuzun, işçimizin, esnafımızın bütçesi olmadığının altını çizdik. Bu bütçe maalesef ayrıcalıklı, zengin bir sınıfın bütçesi çünkü Türkiye'de gelirin yüzde 41’i nüfusun yüzde 1’ine düşüyor; böyle bir bütçe var şu anda Türkiye'de. İşte, bizim itiraz ettiğimiz yer, Türkiye'deki bu gelir adaletsizliği.
Değerli milletvekilleri, özellikle iktidar partisindeki milletvekili arkadaşlarımız; asgari ücretli vatandaşlarımızın durumu ne olacak? Emekli vatandaşımızın aldığı 7.500 lira maaş ne olacak? Şunu sormak istiyorum: Seçimden sonra, seçimlerden sonra, 28 Mayıstan sonra en son içinizde hanginiz bir çarşı pazara uğradı?
LÜTFİ BAYRAKTAR (Sakarya) – Ben gidiyorum.
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) – Evet, beraber de gidebiliriz Sayın Vekilim siz gidiyorsanız. Veya uğramayan arkadaşlarımızın bir uğramasını tavsiye ediyorum.
Şunu söylemek istiyorum: 7.500 lira maaşla vatandaşımız nasıl geçiniyor; bunu kendinize soruyor musunuz veya birbirinize soruyor musunuz? Yani buradan, davulun sesi uzaktan hoş gelebilir. 7.500 lira maaşla bir emeklinin nasıl geçindiğini soruyoruz, bunu soruyoruz size.
Bakın, aylardır burada, dilimizde tüy bitti, en son çalışan emekliye bir 5 bin lira ikramiye verilmesiyle ilgili o kadar muhalefet yaptık, sonunda siz de sahanın sesinin baskısına dayanamayarak, muhalefetin de baskısına dayanamayarak kabul etmek zorunda kaldınız. Aslında siz de bu gerçekliği kabul ediyorsunuz; emeklimizin yaşadığı, asgari ücretlimizin yaşadığı sorunu kabul ediyorsunuz. Şimdi ortada bir gerçeklik var. Asgari ücret 11.400 lira, ne kadar olacak? 17 bin lira konuşuluyor, 17.500 lira konuşuluyor. Arkadaşlar. TÜRK-İŞ'in açıkladığı açlık sınırı 14.026 lira, bakın, kasım ayında açıkladı. Aralık ayının enflasyonu yüzde 4,4; 2024'ün enflasyonu yüzde 36, toplam yüzde 40,5. Yüzde 40’ı baz alırsanız 19.600 lira yapıyor 2024'ün açlık sınırı. Yani siz 17 bin lira, 17.500 lira bir asgari ücret açıklarsanız vatandaşa borçlu olacaksınız. Bunu da TÜİK'in rakamlarına göre açıklıyorsunuz, TÜİK'in enflasyon oranlarına göre açıklıyorsunuz. Tabii, burada bütçe görüşmelerinde TÜİK'in kendine Müslüman olduğunun da altını çizmiştik. Neyi kastediyorum? Yüzde 65 olarak açıklandı 2023'ün enflasyon oranları, TÜİK’in kendi bütçesine yüzde 145 artış yapıldı, TÜİK'in bütçe artışı. Bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Söylemek istediğimiz şey şu: Saha yanıyor, çarşı pazar yangın yeri, asgari ücretlimiz, emeklimiz geçinemiyor, gençlerimiz artık düğün yapamıyor. Geçen gün genç bir arkadaşımız "Sayın Vekilim, sadece sade nikâh yapacağım," dedi. Yani bu tablo gençlerimize bir düğün yapma lüksünü bile artık çok görüyor. Bu gerçekliğe dikkat çekmek istiyoruz. Az önce beni hayretle dinleyen milletvekilimize bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Evet, biliyoruz, bağcının özellikle de Türkiye'de 2018-2023 arasında günahı çok. Biz bugün zaten sizin o 2018-2023 arasındaki günahlarınızın bedelini ödüyoruz. Yapmayın dedik, uyardık, bu yola girmeyin dedik, durun kalabalıklar, burası çıkmaz sokak dedik. İnadına girdiniz, girdiğiniz gibi bir de o kadar hızlı gittiniz, çarptınız ki duvara. Şimdi, geçen gün de söyledim, biz düşe kalka tekrar 2017'deki yolumuza çıkmaya çalışıyoruz. Bunları sorgulamanız için söylüyorum değerli milletvekilleri. Şimdi, geldiğimiz noktada, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu tablodan Türkiye'yi çıkarmak için açık söylüyorum: Bütçede, bakın, bütçede istihdam yok, yatırım yok, üretim yok; bütçede borçlanma var. Bu gerçekliğe itiraz etmek istiyorum. Bütçede tasarruf yok, tasarruf olmadan biz ekonomiyi nasıl düzlüğe çıkaracağız? Bunları size hatırlatmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin bu iklimi düzeltebilmesi için, Türkiye’nin yeniden 2016-2017’deki yoluna girebilmesi için adalet, liyakat, tasarruf, şeffaflığın olduğu bir iklim şart.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şahin, lütfen…
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) – Artı 1’im yok mu Başkanım?
BAŞKAN – Buyurun.
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) – Evet, Türkiye’nin bu güven iklimini inşa edebilmesi için hep vurguluyoruz; adalet olmadan hiçbir şeyi düzeltemezsiniz, yatırımcıyı çekemezsiniz, yabancı sermayeyi, bırakın, yabancı sermayeyi yerli sermayeyi bu ülkede tutamazsınız. Liyakatli bir düzeni inşa etmeden bu ülkede ekonomiyi düzeltemezsiniz, 2018-2023’te en çok vurguladığımız şey buydu. “Ekonomiden anlamayan insanları ekonomi koltuğuna oturtmayın.” demiştik. Bugün, -getirdiğiniz- 2018’de ehliyetli olan insanı, gönderdiğin insanı tekrar oraya oturtmak zorunda kaldınız. Kamuda tasarruf şart, şeffaf bir düzen şart ve en önemlisi de siyasetin toplumsal barış içerisinde bir güven iklimi oluşturması şart. Bu şartlar içerisinde, bu şartları yeniden inşa edebilirsek, Türkiye'de bir güven iklimini inşa edebilirsek ekonomiyi yeniden yoluna koyarız diyorum; asgari ücretlimizin, emeklimizin, gençlerimizin, işçimizin yeniden huzurlu bir Türkiye'de yaşadığı bir ortamı inşa ederiz diyorum.
Bu duygularla hepinizden araştırma önergemize destek vermenizi talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.
Şimdi, İYİ Parti Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Hüsmen Kırkpınar’a söz veriyorum.
Sayın Kırkpınar, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 23 Eylül 2021’de politika faizini yüzde 19’dan 18’e düşürdüğünde henüz Türkiye’nin yeni bir ekonomi modeline geçtiği açıklanmamıştı. Cumhurbaşkanı 30 Kasım 2021’de “Yeni ekonomi modeliyle yüksek faiz vererek sıcak para çekme politikasını elimizin tersiyle itiyoruz. Düşük faizle üretimi ve ihracatı destekliyoruz.” demişti. Yeni bir politikayı resmen duyurmuştu. Yeni ekonomi modeliyle döviz kurları Türk lirası karşısında hızla yükselişe geçti; akaryakıt ve gıda fiyatları başta olmak üzere enflasyon hızla artarken AK PARTİ iktidarındaki en yüksek oranlar görüldü. Bu indirimin öncesinde politika faizi Mart 2021’ de son kez yükselmiş ve yüzde 19’a çıkarılmıştı ancak bu yükseliş Naci Ağbal’ı koltuğundan etmişti.
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanının “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” sözleriyle başlayan indirimlerle yüzde 19’dan yüzde 8,5’a kadar düşen faiz, Hazine ve Maliye Bakanının göreve gelmesinin ardından sert bir politika değişikliğiyle bugün yüzde 42,5’a yükselmiştir. Peki, geçen o otuz bir ayda Türkiye’nin ekonomi gündeminde neler oldu? Türkiye faizdeki iniş çıkıştan nasıl etkilendi? Çiftçi perişan. Türkiye'de yükselen maliyetler karşısında çiftçi önünü göremez oldu. Ürünler tarlada para etmiyor, sattığı ürün mazotu ve gübreyi karşılamıyor. Çiftçi ürettikçe batıyor, her gün ceplerinden para koyup işçi parası ödüyor. Emekliler çok zorlu koşullarda yaşıyor. Açlık sınırının 14.025 TL olduğu bir yerde emekli 7.500 TL'yle nasıl geçinsin?
Değerli milletvekilleri, AB ülkelerinde yüzde 4 civarında olan asgari ücret kapsamı ülkemizde yüzde 50 civarındadır. Asgari ücret bizim ülkemizde milyonların meselesidir. Bir eve iki asgari ücret girse bile açlık sınırının altındaki asgari ücret öyle bir noktaya geldi ki en aşağı ücret değil, en aşağılayıcı ücret olmaktan öteye geçmedi. Bu, halkımıza reva görülüyor. Enflasyon sorununu çözmeden emekliye ya da memurlara yapılacak zammın günü kurtarmaya çalışmaktan başka bir işe yaramadığı da ortadadır. Meşruiyeti sadece iktidar tarafından kabul edilen TÜİK tarafından kâğıt üzerinde düşük gösterilen enflasyon rakamlarıyla memur ve emeklimizin hakkı yenmeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kırkpınar, lütfen tamamlayın.
HÜSMEN KIRKPINAR (Devamla) – 2024’te tek seferlik zam yapılması konusu kabul edilemez yani yeni kararla zam enflasyon tahminlerine göre yapılacak ve insanımız bir sene boyunca buna katlanacak.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet yönettiği halkın karnını doyurmakla mükelleftir fakat Hükûmet itibarından tasarruf etmediği için halkımızın yemeğinden kısmayı tasarruf zannediyor. Çalışanın hakkını korumak için gerçek enflasyona göre maaşlarda düzenleme yapmak ve her şeyden önemlisi, alım gücünü artırmak için uğraşılmalıdır. Halkımızın Hükûmetten beklentisi budur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kırkpınar.
Şimdi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Perihan Koca’ya söz veriyorum.
Sayın Koca, buyurun.
DEM PARTİ GRUBU ADINA PERİHAN KOCA (Mersin) – Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Cumhuriyetin 2’nci yüzyılının ilk bütçesi dün itibarıyla AKP-MHP oy çoğunluğuyla bu Meclisten geçmiş oldu. İktidarın “Türkiye Yüzyılı Vizyonu” dediği kara vizyona yaraşır bir şekilde, “Türkiye Yüzyılı Vizyonu” dediği yoksulluk, açlık vizyonuna yaraşır bir şekilde kara bir bütçe kabul edildi bu Mecliste. Cumhuriyet tarihinin en derin yoksulluğunu yaşadığımız bir dönemde kabul edildi üstelik.
Üzerine söz almış olduğum önerisinde fahiş enflasyonun ortaya çıkardığı maddi, manevi zararların araştırılmasını talep etmiş Saadet Partisi. Ama ne yazık ki siyasi iktidar 83 milyona 1 milyonluk mutlu azınlığı doyurma politikalarını reva görüyor. Açıkça ifade etmek gerekir, geldiğimiz aşamada AKP ve küçük ortağı MHP bu ülke için bir halk sağlığı sorunu hâline gelmiştir, bu ülke için yaşamsal bir tehdit halini almıştır. Kamudan aldığınız ballı ihalelerle zenginleşen iktidar şürekâsı olarak 3-5 maaş alan ve gül gibi yaşayıp giden iktidar vekilleri temsilcileri olarak siz, halka tepeden baktığınız o sırça köşklerinizden pek bilmezsiniz, pek görmezsiniz ama bu ülkede derin bir yoksulluk gerçeği var. Bu ülkede bir kadın yoksulluğu gerçeği var. Bu ülkede çocuk yoksulluğu diye bir gerçekliği yaşıyoruz biz. Bu ülkede, bugün geldiğimiz aşamada yoksulluk intiharları diye bir gerçeklik türemiş durumda.
Bakın, öyle ki siz iktidara geldiğinizden beri, 2002 yılından bugüne resmî rakamlara göre 65.545 kişi intihar etmiş. Devasa bir ölüm gerçeğinden söz ediyorum ve en fazla intihar eden yaş aralığına baktığımız zaman 20-34 yaş aralığını görüyoruz. Gençler yaşamlarına son veriyorlar çünkü gençlerin katili oldunuz, gençlerin hayallerini, geleceklerini çaldınız, kurduğunuz bu düzen gençleri ölüme sürükledi. İktidarın sermaye merkezli politikalarını yurttaşlar bugün geldiğimiz aşamada canlarıyla, kanlarıyla ödüyor, ölümü çaresizlik içerisinde bir çare olarak görüyorlar. Asgari ücretle çalışan herkes yoksulluk ve açlık sınırı altında yaşamakla mahkûm ediliyor. Yoksulluk kadermiş gibi davranıyorsunuz ama yoksul doğulmaz, yoksullaşılır, daha doğrusu yoksullaştırılır. Kimse yoksulluğu tercih etmez. Bilerek ve isteyerek pay ettiğiniz bütçe milyonlarca insana yoksulluk sunmaktan öte bir anlam ifade etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Koca, lütfen tamamlayın.
PERİHAN KOCA (Devamla) – Tabii.
Ailelerin alım gücü düşünce ilk kısılanlar çocukların temel ihtiyaçları oluyor ancak çocuklar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar. Çocuklara bir öğün yemek verilmesi konusunda defalarca bu Meclis kürsüsünden ifade ettik ancak halk söz konusu olduğunda her defasında yaptığınız şeyi yaptınız ve sırtınızı döndünüz. Enflasyonun etkilerinin araştırılmasını tüm bu nedenlerden dolayı istemiyorsunuz. Biraz sonra da bu önergeyi oy çokluğunuza dayanarak reddedeceksiniz çünkü gerçeklerin açığa çıkmasını istemiyorsunuz çünkü yarattığınız uçurumun siz de gayet farkındasınız.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Koca.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’e söz veriyorum.
Sayın Suiçmez, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken PKK terör örgütü tarafından şehit edilen şehitlerimizi rahmetle anıyorum, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Acımız bir nebze olsun dinmeden şehitlerimiz üzerinden siyaset yapanları, şehitlerimiz üzerinden seçim kampanyası başlatanları ise kınıyorum. Şükür ki “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.” diyen, şehide “kelle” diyen, kozmik odaları FETÖ terör örgütüne teslim edip yüzlerce güvenlik mensubumuzun ölmesine neden olan bir gelenekten gelmiyoruz.
Değerli milletvekilleri, günlerdir burada bütçeyi konuştuk. Gerçekten, burada, Cumhur İttifakı mensuplarını dinlediğim zaman, Nasrettin Hoca misali “Kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede?” diye sorup durdum. Değerli milletvekilleri, gerçekten, pazara, çarşıya gitmiyor musunuz; siz gitmiyorsanız, çevrenizde çarşıya pazara giden, çocuğu okumak zorunda olan hiçbir yakınınız yok mu?
Elbette ki bütün ülkeler coronayla bilim ve akılla mücadele ederken Sayın Erdoğan kendine özgü tutumuyla, “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” teorisiyle Türkiye’de harika bir ortam yarattı. Bunun sonucunda 5’li çete dışında ezilmeyen tek bir vatandaşımız kalmamıştır, orta sınıf tamamen yok olmuş durumdadır. Ben size buradan TÜİK’in rakamını söylesem bir şey ifade edecek mi? Belki sizin için ifade edecek ama çarşıda, pazarda bunun bir karşılığı yok. ENAG’a göre kasım ayı itibarıyla enflasyon yüzde 129,27’dir. Peki, bunun sonucunda emekliler, gençler, dullar, yetimler, ücretliler, çalışamayanlar, atanamayanlar ezilmiş vaziyetteler; sadece maddi kayıpları yok, psikolojik olarak da yıkılmış durumdadırlar. Bana inanmıyorsanız artan uyuşturucu kullanımı sayısına, artan intihar sayısına bakın; bu, size bir şeyler söyler diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Suiçmez, lütfen tamamlayın.
SİBEL SUİÇMEZ (Devamla) – Şimdi size aynen “Haberin var mı taş duvar/Demir kapı, kör pencere?/Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…” diye seslenen Ahmed Arif’in dizelerini başka bir şekilde söylemek istiyorum: Cumhur İttifakı mensupları, kıymetli milletvekilleri; haberiniz var mı memleketimize açlık gelmiş, yoksulluk gelmiş; sizin bundan haberiniz var mı?
Sayın Erdoğan “Uzaya gideceğiz.” demektedir, sayenizde, sayesinde artık vatandaşlarımız markete gidemez duruma gelmiştir, markete gidemez duruma gelmiştir.
Bu duygularla, Saadet Partisinin vermiş olduğu öneriyi desteklediğimizi ifade ediyor, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Suiçmez, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar’a söz veriyorum.
Sayın Kırkpınar, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Değerli arkadaşlar, salgın sonrası dönemde jeopolitik gerilimler ve arz sorunlarına bağlı olarak birçok ülkede tarihsel zirvelere ulaşan küresel enflasyonun son dönemlerde aşağı doğru yönlü bir seyir izlemeye başladığını görüyoruz ancak hedeflenen seviyelere ulaşmak için daha fazla çaba ve zaman gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Küresel çekirdek enflasyon göstergelerinde genel olarak ılımlı bir seyir izlenmekle beraber, hizmet fiyatlarının diğer kalemlere göre daha dirençli olduğu da gözlemleniyor. Yüksek enflasyon oranlarının devam etmesi nedeniyle küresel ekonomide parasal sıkılığın bir süre daha devam etmesi beklenmektedir. Diğer yandan, 2024 yılında gelişmiş ekonomilerde faiz artırımının sınırlandırılması beklentisi yaygın bir hâl almıştır. İlk on bir ayda ortalama Brent petrol fiyatı 82,9 dolar olup 2023 Yılı Orta Vadeli Program’ımızdaki tahminimiz olan 82,3 dolarla uyumluluk seyretmektedir. İlerleyen dönemlerde yine petrol fiyatlarının Rusya ve Ukrayna ile Orta Doğu’daki gelişmeler, ABD’deki üretim seyirleri, OPEC üretim kesintileri, küresel talebi etkileyen ekonomik aktivite ve ticaret gerilimlerinin seyrine bağlı olarak hareket etmesi de beklenmektedir. Bununla birlikte Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaş ortamının genişlemesi gibi jeopolitik risklerin artış gösterebilmesinin özellikle enerji ve gıda fiyatları üzerindeki küresel enflasyonu etkileme potansiyeli de vardır.
Sayın Başkan. değerli milletvekilleri; 2022 yılında küresel büyümedeki ivme kaybına, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklara ve başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarındaki olumsuz gelişmelere rağmen, Türkiye ekonomisi zamanında alınan tedbirlerle bu zorlu dönemde büyümesine devam etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kırkpınar, lütfen tamamlayın.
YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) – İktisadi faaliyetin canlılığını sürdürmesiyle ülkemiz on üç yıllık kesintisiz büyüme başarısını göstermiş, 2022 yılında yüzde 5,5 büyüme oranıyla OECD ülkeleri ortalaması açısından oldukça iyi bir performans ortaya koymuştur. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama 4,1; gelişmiş ülkelerin 2,6 oranında büyüdükleri düşünüldüğünde Türkiye’nin olumlu yönde ayrıştığını rahatlıkla görebiliriz. Enflasyonda ivme kaybının devam ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla, yıllık bazda, 2024’ün ikinci yarısında belirgin bir düşüş bekliyoruz.
Kıymetli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, memur ve emeklilerimizin maaşları yasayla -yılda 2 defa- güvence altına alınmıştır. Dolayısıyla bizler toplumumuzun bütün kesimlerinin yanındayız, yoksulumuzun, garibanımızın, asgari ücretlimizin, memurumuzun, emeklimizin, dul ve yetimimizin yanındayız yani tüm kesimlerimizi, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, enflasyona ezdirmeyeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
İkinci sırada İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- İYİ Parti Grubunun, İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz ve 20 milletvekili tarafından, ekonomik zorluklar sebebiyle eğitime devam edemeyen öğrencilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonomik sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınarak desteklerin sağlanması amacıyla 1/11/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 26/12/2023 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz ve 20 milletvekili tarafından, ekonomik zorluklar sebebiyle eğitime devam edemeyen öğrencilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonomik sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınarak desteklerin sağlanması amacıyla 1/11/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 26/12/2023 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz’a söz veriyorum.
Sayın Beyaz, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERSİN BEYAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerimizin gerekçesini açıklamak üzere söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ iktidarının her geçen gün giderek kötüye götürdüğü ekonomik sorunlar vatandaşlarımızı zorlamakta, hayatını derinden etkilemektedir. Bugün içinde bulunduğumuz durumu “derin yoksulluk” olarak tanımlamak ülkemiz ve milletimiz adına üzücüdür. Ekonomik krizin giderek derinleşmesi ve artan hayat pahalılığı nedeniyle bu olumsuz durumdan en çok etkilenen kesimlerden birinin de üniversite öğrencilerimiz olduğu anlaşılmaktadır. Birçok öğrencinin barınma, yemek, ulaşım gibi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı görülmektedir. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle temel gıda gereksinimlerinden barınmaya kadar birçok ihtiyacını karşılamakta güçlük yaşayan öğrencilerin geleceklerine dair umutsuzluğa sürüklendiği anlaşılmaktadır. Basında gencecik evlatlarımızın yaşadıkları ekonomik sıkıntılar nedeniyle intihar ettikleri haberlerini duymak milletimizi yaralamıştır.
Değerli milletvekilleri, Yükseköğretim Kalite Kurulunun Gösterge Değerleri Raporu’na göre 2021 yılında 338.926, 2022 yılında 389.564 olmak üzere toplam 728 bini aşkın öğrencimiz üniversitelerini bırakmak zorunda kalmıştır. Okulu bırakma durumu en çok büyükşehirlerde olurken üniversitelerini bırakan öğrenci sayısı ülkedeki 50 ilin nüfusunu geçmiştir. Binbir umut ve heyecanla üniversiteyi kazanan öğrencilerimizin hevesi kursağında kalmış, iktidarın ekonomik beceriksizliği yüzünden gençlerimiz geleceğini yitirmiştir. Yine aynı rapora göre, başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerdeki üniversitelerden öğrencilerin âdeta kaçtığını görmekteyiz. Büyükşehirlerde yaşamın zorlaştığı malumunuz. Sadece İstanbul Üniversitesini bırakan öğrenci sayısı son iki yılda 23 bine yaklaşmıştır.
Değerli milletvekilleri, ekonomik kriz ve derin yoksulluk, maalesef, evlatlarımızı, gençlerimizi vurmuştur. Bu konuda bir soru önergesi verdiğimi ve takibini yaptığımı da belirtmek istiyorum. Bitmek üzere olan 2023 yılı için öğrenci kredi ve burslarımız 1.250 liradır, yüksek lisansta 2.500 liradır, doktorada 3.750 liradır. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasına göre, 2024 yılı için öğrencilerin alacağı kredi ve burs miktarının lisans için aylık 2 bin TL, yüksek lisans için 4 bin TL ve doktora için 6 bin TL olacağı duyurulmuştur. Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi yüzde 108 artmış olmasına rağmen bu bilgilere göre öğrencilerimizin kredi ve bursları yüzde 60 artmıştır. Bakanlık, bütçesini 2 kattan fazla artırırken gençlerimize aynı oranda hatta daha fazla desteği neden esirgemektedir? Devlet tarafından öğrencilere verilen KYK bursu ve kredilerin birçok okulun yemekhane masraflarını dahi karşılayamadığı, bu nedenle çoğunun öğünlerini atlamak zorunda kaldığı görülmektedir. Barınma, yemek, ulaşım, kitap ve defter gibi ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı yaşayan öğrencilerin birçoğunun geçimlerini sağlamak ve eğitimlerine devam edebilmek için çalışmak zorunda kaldığı da bilinmektedir. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle temel gıda gereksinimlerinden barınmaya kadar birçok ihtiyacını karşılamakta güçlük yaşayan öğrencilerin geleceklerine dair umutsuzluğa sürüklendiği anlaşılmaktadır. Gençlerimiz ekonomik kaygıyla ceplerinin derdine düşmekten eğitimlerine odaklanamamaktadır. Evlatlarımız bilimsel, sosyal ve kültürel aktivite paylaşmayı düşünemez olmuş, en güzel çağlarında kendilerini geliştirecek birçok aktiviteden mahrum kalmıştır. Bu ayıp hepimize yeter.
AK PARTİ iktidarına sesleniyorum: Oylarıyla bu koltuklara geldiğiniz ve beceriksiz politikalarınızla her geçen yıl daha fakirleştirdiğiniz bu milletin evlatlarına sahip çıkmak zorundasınız. Bu vebal evvela sizin boynunuzdadır. Hayat pahalılığı, asgari ücretliyi, dar ve sabit gelirliyi derinden etkilediği gibi milletimizin evlatlarını da üniversite sıralarında yakalamıştır. Biz İYİ Parti olarak en başta kredi ve burs imkânlarının artırılmasını, ardından gençlerimizin sorunlarının en ince ayrıntısına kadar araştırılmasını öneriyoruz. Bu ülkenin geleceği pırıl pırıl evlatlarımıza sahip çıkmak boynumuzun borcudur.
Bu duygu ve düşüncelerle önergemize destek vermenizi canıgönülden temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Beyaz, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Saadet Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’a söz veriyorum.
Sayın Çalışkan, buyurun.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ülkemizin devasa sorunları içerisinde bir sınıflandırma yapılacak olsa herhâlde eğitim başı çeker. Maalesef ki eğitim sistemimiz büyük bir rezalet. İlköğretimden başlamak üzere on iki yıl eğitim zaten zanaatkârlığı ortadan kaldırdı, meslek lisesi mezunlarını perişan etti. Bununla beraber, üniversite ise çok daha büyük, vahim bir tabloyla karşı karşıya. Bugün üniversite mezunu her bir genç, işsizler ordusuna yeni katılan bir asker maalesef. Bunun için de üniversite mezunlarının hiçbirisi ülkemizde geleceği göremeyip ilk fırsatta yurt dışına kaçmayı hedeflemekte; burada kalanlar ise mülakat gibi, torpil gibi, ayrımcılık gibi sebeplerle karşı karşıya. Burada, bir düşünürün ifadesiyle, üniversite, işsizliği önlemenin, beş yıl parka almanın çağdaş yolu. Elbette iktidar her konuda vicdan sömürüsü, duygu istismarı yaptığı gibi üniversitelerde de yapmakta; ülkeye yapılan en büyük kötülüklerden biri, mantar gibi üniversite açılması, yüzlerce noktadaki üniversiteden milyonlarca mezunun işsiz olarak gezmesi. Burada gençlerimiz gelecekten umutsuz. Bu arada, gençlerimiz büyük bir ahlaki çöküntü içerisinde çünkü iş başındakilerin kimliklerine bakarak değerlerimize, dinimize de düşman oluyor; bunları görerek “Ben bundan değilim.” diyerek bir nefret duygusu besliyor; bunu da arkadaşların bilgisine sunmak isterim.
Değerli milletvekilleri, gerekçede sunulan, bir gencin, üniversite okumakta olan bir gencin hayattan umudunu kesip intihara yönelmesinin ne kadar vahim bir tablo olduğunu dikkatlerinize bir kez daha sunmak isterim. Elbette biliyorum ki bugün iktidar, muhalefetten gelen her doğruyu reddettiği gibi, bu kadar meşru, makul, bu kadar vicdani bir talep olan üniversite öğrencilerinin durumlarının incelenmesini de kesinlikle reddedecek ama istirhamım, ne olur bir kez bizi şaşırtın, bir kez yanıltın; hiç olmazsa bu kadar gencimizi, milyonlarca gencimizi ilgilendiren bu durumda ülkenin geleceği için “evet” deyin ve bu problemler araştırılsın, gençlerimize destek verilsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalışkan, lütfen tamamlayın.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Tabii ki üniversite mezunlarının pek çok problemi olduğu gibi eğitim hayatı boyunca da maruz kaldıkları pek çok sıkıntı var. İşte, bunun için KYK’lerin ücretleri minimize edilmeli, burslar artırılmalı ama hepsinden önemlisi, bir üniversite eğer bünyesine öğrenci alıyorsa mutlak surette bu öğrenci mezun olduktan sonra hangi alanlarda çalışabilir, iş garantisi verilmeli, buna yardımcı olunmalı ve ülkemizde adalet tesis edilmeli, hiç kimse yarınlarından endişe duymamalı.
Bu duygularla, bu önergeye mutlak surette “evet” denmesi gerektiğini, gençliğimizin, neslimizin problemlerinin araştırılması gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalışkan.
Şimdi üçüncü söz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Özgül Saki’ye aittir.
Sayın Saki, buyurun.
DEM PARTİ GRUBU ADINA ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, Türkiye'de gençler ne istiyor, ne düşünüyor? Gerçekten mutlu mu? Sorunlarını nasıl dile getiriyor? Bunun için sokağın sesine kulak vermek zorundasınız. Ne diyor sokağın sesi? Barınmak için, eğitim hakkı için sokaklarda; en temel barınma hakları gasbedilmiş vaziyette. Mülakatlarda elenip atanamadığı için kölelik koşullarında çalışmaya mecburlar. Özerk ve bağımsız üniversitede okumak istediği için ve kayyum rektör istemediği için tutuklananlardan, gözaltına alınanlardan, işsizliğin, geleceksizliğin, mobbingin, güvencesizliğin ortasında yaşamına son verenlerden alıyoruz biz yanıtı. Eğer onlara kulak verirsek gençlerin üniversitelerde neler yaşadıklarını hemen görmek mümkün ama iktidar, AKP-MHP iktidarı bunları görmemek için kırk takla atıyor. AKP-MHP iktidarı, gençleri umut yorgunu yaptı; gençlerin bugünü gasbedildi, geleceği ve hayalleri çalındı.
Bakın, insanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik entelektüel ihtiyaçlarıdır ama siz gençleri en temel biyolojik ihtiyaçları için 7/24 mücadele etmek zorunda bırakıyorsunuz; gençler aç kalmamak için, barınmak için, asansörlerde ölmemek için mücadele ediyor. Oysa üniversite gençliğinden söz ediyoruz; üniversiteler entelektüel hayatın en canlı olduğu yerler olmalı gençler için. Ama siz ne yapıyorsunuz? Piknikleri yasaklıyorsunuz, ücretsiz konserleri yasaklıyorsunuz, bir üniversite kampüsünde 10 genç bir araya geldi mi bütün kolluk kuvvetlerinizle üstlerine hücum ediyorsunuz. Bakın, gençler en temel biyolojik ihtiyaçları için mücadele ederken bütçe tartıştık; bütçede bu gençlerin adı, bu gençlerin ihtiyaçları, en temel ihtiyaçları konu bile olmadı. Aksine, konu nasıl oldu? Gençlere evlilik yardımıyla, borçlandırmayla oldu, borçlu gençlik yaratmayla oldu.
Bakın, şimdi yurtlarda ne oluyor, gençler ne yaşıyorlar? Bütün tesisat çökmüş durumda, hâlâ asansörler düşmeye devam ediyor, gençler yaralanıyor ama iktidarın, AKP-MHP iktidarının önemsediği şey yurtlardaki kılık kıyafet yönetmeliği pratikleri; öğrenciler gece kaçta geliyor ya da gelmiyor, ziyaretçisi kim; onunla ilgileniyor. Kirli zihinlerini gençlerin zihinlerine şırınga etmek istiyorlar.
Derinleşen ekonomik sorunlar öğrencileri zihinsel ve fiziksel olarak çok zorluyor. Madde bağımlılığı artıyor, iktidar bu madde bağımlılığını aslında kışkırtıyor, asla engel olmak istemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Saki, lütfen tamamlayın.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) – Tabii ki.
Genç kadınlar, LGBTİ+’lar, Kürt gençler, Roman gençler marjinalize ediliyor ve ayrımcı nefret politikalarının hedefi hâline getiriliyor. Partimizin Gençlik Meclisi sonrası öğrenciler, gençler gözaltına aldırılıyor.
Biz diyoruz ki gençlerin en temel biyolojik ihtiyaçları dâhil, en temel entelektüel ihtiyaçları için gençler sokakta mücadele etmeye devam ediyor, biz de onlarla birlikte mücadele etmeye devam ediyoruz. Gençlerin bugününü ve geleceğini gasbetmenize izin vermeyeceğiz, gençleri savaşta öldürmenize de izin vermeyeceğiz. Barış istiyoruz; siz, savaşta ölü gençlik istiyorsunuz, biz barış istiyoruz, yaşam istiyoruz ve gençlerle birlikte özgür yarınlar için mücadeleye devam edeceğiz.
BAŞKAN – Sayın Saki, teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Ali Gökçek’e söz veriyorum.
Sayın Gökçek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ GÖKÇEK (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yirmi bir yıllık iktidarınızın beceriksiz, liyakatsiz ekonomi yöntemlerinin faturasını en ağır olarak ne yazık ki gençlerimiz ödüyor. Kasım ayından bu yana gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek Genel Kurulda bütçe üzerinde görüşmeler yapıyoruz. Sizlere uyarılarda bulunduk “Gelin, sarayın değil halkın bütçesini hayata geçirelim; emeklinin, emekçinin, gençlerin taleplerini yerine getirecek, ihtiyaçlarını giderecek bir bütçe için çalışma yapalım.” dedik ancak ne yazık ki siz sarayın gönderdiği bütçenin bir cümlesini dahi değiştirmeye cesaret edemediniz. Sizin yandaşlarınızı önceleyen politikalarınız yüzünden gençlerin hayalleri, umutları ne yazık ki yine başka bir bahara kaldı.
Size 2 tane haber okuyacağım. Birincisi: Yükseköğretim Kalite Kurulunun Gösterge Değerleri Raporu’na göre, yalnızca 2021 ve 2022 yıllarında 728 binden fazla öğrenci üniversite eğitimini yarıda bıraktı. Keyiflerinden bırakmadılar tabii bu arkadaşlarımız, bırakmak zorunda kaldıkları için bıraktılar. İkinci haber ise şu: Konya'da 17 yaşındaki stajyer öğrenci Ulaş Dumlu gittiği fabrikada arıza gidermek için çıktığı elektrik direğinden arıtma havuzuna düşerek hayatını kaybetti. Genç kardeşimize bir kez daha Allah'tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Peki, hiç canınız yandı mı? Çoğunuzun haberi dahi olduğunu düşünmüyorum.
Gençler geçim sıkıntısı nedeniyle canına kıyarken, inşaatlarda, fabrikalarda can verirken, barınamadığı için eğitimini yarıda bırakırken siz bütçede gençlere değil faize yatırım yaptınız. Türkiye'de 4 milyondan fazla üniversite öğrencisi var, buna rağmen KYK yurt kapasitesi 876 bin; bu yurtlarda da ne yazık ki öğrencilerimizin can güvenliği yok. Bırakın barınma koşullarını, siz ailelerin size emanet ettiği öğrencilerin canlarına dahi sahip çıkamadınız. Nedenini de size söyleyeyim: Çünkü 2022 yılında yükseköğretim yurt yapımı ve kiralaması için yapılan harcama, toplam faiz giderlerinin yüzde 1,73’üne denk geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ GÖKÇEK (Devamla) – Başkanım, müsaadenizle bitiriyorum.
BAŞKAN – Evet, son sözlerinizi alalım.
Buyurun.
ALİ GÖKÇEK (Devamla) - Yani sizin gençlere verdiğiniz değer, faiz lobilerine verdiğiniz değerin yüzde 1’ine denk geliyor.
Değerli milletvekilleri, bakın, gençleri yeteri kadar ihmal ettik. Öğrencileri tarikatların, cemaatlerin kucağına attınız. Sizin yarattığınız karanlığın bedelini bu ülkede gençler başta olmak üzere hepimiz ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Gelin, bu önergeye “evet” deyin, bu derin ekonomik krizin faturasını gençlere ödetmeyelim. En azından gençlerimizin temel ihtiyaçlarını ortak akılla çözeceğimiz bir ortam bulalım, gençlerimiz gençliklerinin tadını çıkarsın diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Gökçek, teşekkür ediyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Nilgün Ök’e söz veriyorum.
Sayın Ök, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA NİLGÜN ÖK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Hain terör örgütü mensuplarıyla çıkan çatışmada şehit düşen kahraman askerlerimize, bugün defnedilen Denizli’mizin evladı, şehidimiz, Uzman Çavuş Mehmet Serinkan’a Allah’tan rahmet; ailelerine, yakınlarına ve silah arkadaşlarına sabır ve başsağlığı; yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
Acımız büyük, bunu kelimelerle anlatmanın gerçekten imkânı yok ama şunu herkes bilsin ki ülkemizin birliğine ve bütünlüğüne kasteden hiçbir terör örgütünün tehdidine bu millet asla boyun eğmemiştir. Teröre ve destekçilerine lanet olsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi iki yıldır gençlerimize daha adil, daha özgür, daha konforlu, daha sosyal ve daha eşit şartlar sunmak için çalışıyoruz. Bugün “Mantar gibi üniversite açıyorsunuz.” diyenler oldu. Biz aslında eğitimi en önemli fırsat eşitliği olarak gördük, bunu görerek de ülkemizde 76 olan üniversite sayımızı bugün 209’a yükselttik. Bugün yükseköğrenimdeki öğrenci sayımız 8 milyona ulaşmış durumdadır. Biliyorsunuz, 1 Kasım itibarıyla yurt talebi bulunanlarda yüzde 96’lık yerleştirme oranıyla güzel bir başarı sağladık. 81 il ve 260 ilçedeki 830 yurdumuzun toplam kapasitesi 955 bindir. Dünyanın hiçbir ülkesinde devlet eliyle 1 milyona ulaşan yurt kapasitesi bulunmamaktadır; bu rakam 36 ülkenin nüfusundan daha büyüktür. Bu da açıkçası AK PARTİ’nin bir başarısıdır. Yine, öğrencilerimize yurtlarda günlük 120 liradan aylık 3.600 lira beslenme desteği sağlıyoruz. Yine, devletimizin yurtlarında kalan öğrencilerimize yurt ücretlerimiz de ortalama 450 TL’dir. Ayrıca, gençlerimizin yükseköğretim yolculuklarında barınma hizmetlerinin yanı sıra burs ve kredi imkânlarıyla da onların yanında olmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz, lisans öğrencilerimiz için 2 bin lira, yüksek lisans öğrencilerimiz için 4 bin lira, doktora öğrencilerimiz için ise 6 bin liraya yükselttik bu kredi imkânlarımızı. Talep eden her öğrencimize şartları ne olursa olsun bu kredi imkânını sunuyoruz. Ayrıca, şartları uyan öğrencilerimize de burs desteği sağlıyoruz, bu kapsamda 2023 yılında yaklaşık 600 bin üniversite öğrencimize burs, yine yaklaşık 920 bin üniversite öğrencimize öğrenim kredisi sağlamış bulunmaktayız.
Bunun dışında, öncelikli olarak üniversitede öğretim gören şehit ve gazi yakınlarına, lise ve dengi okullardaki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın çocuk evlerinde kalan öğrencilerimize, Darüşşafaka Lisesinden mezun olanlara, yüzde 40 ve üzerinde engelli olan öğrencilerimize, annesi-babası vefat edenlere, yine üniversite sınavında ilk 100’e girenlere, millî sporcularımıza da Bakanlığımız tarafından ayrıca burslar verilmekte ki bu da 17 bin kişiye ulaşmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ök, lütfen tamamlayın.
NİLGÜN ÖK (Devamla) – Biliyorsunuz, yine bu Gazi Mecliste bir düzenlemeyle kredi geri ödemelerinde öğrencilerimize enflasyon etkisini kaldırdık, ayrıca ödeme erteleme ve taksit sayılarını da arttırdık. Böylece gençlerimizin üzerindeki 27 milyarlık bir yükü de kaldırmış olduk.
Açıkçası Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz bugüne kadar gençlerimizin her zaman yanında olduk; bundan sonra da geleceğimiz olan gençlerimizin her zaman yanında olmaya, gelişen ve değişen ihtiyaçlarını desteklemeye; tüm imkânlarımızla, yurtlarımızla, gençlik merkezlerimizle, projelerine olan desteklerimizle, burslarımızla, kredilerimizle devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ök.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Kurtcan ÇELEBİ (Ankara), Sibel SUİÇMEZ (Trabzon)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Şimdi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, asgari ücretin insan onuruna yakışır bir biçimde artırılması için atılması gereken adımların araştırılması amacıyla 26/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 26/12/2023 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı Saruhan Oluç
Antalya
Grup Başkan Vekili
Öneri:
26 Aralık 2023 tarihinde Erzurum Milletvekili, Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve Antalya Milletvekili, Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen (3622 grup numaralı) asgari ücretin insan onuruna yakışır bir biçimde artırılması için atılması gereken adımların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 26/12/2023 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Van Milletvekili Sinan Çiftyürek’e söz veriyorum.
Sayın Çiftyürek, buyurun.
DEM PARTİ GRUBU ADINA SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) – Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
DEM PARTİ Grubu adına, önergeyle ilgili gerekçemiz üzerine konuşacağım. Daha önce partimiz, zaten, asgari ücretle ilgili olarak sunduğu önerilerde, asgari ücretin sendikaların belirleyeceği yoksulluk sınırı ve açlık sınırı verilerinin esas alınarak belirlenmesi gerektiğini belirtmişti. Biz bu önerinin arkasındayız, çözümün burada olduğuna inanıyoruz.
Bununla birlikte “asgari ücret” kavramının kendisi, işçi sınıfına dönük, ücretli, emekçi kesime dönük küçültücü bir kavramdır. Küçültücü bir kavram olduğu içindir ki zaten dünyada asgari ücretin, toplam ücretli işçi sınıfı içerisinde oranı son derece sınırlıdır. Avrupa’yla ilgili bir veri sunmak gerekirse Avrupa'da yüzde 2’yle en düşük Almanya’dır, en yüksek yüzde 14’tür; Türkiye'de ise yüzde 50'ye yakındır. O açıdan bunun mantığında, kapitalizmin mantığında yatan esas şey, işçi sınıfına asgari, sermayeye azami kâr. Zaten sermayenin mantığında yatan, ona verilecek olan ücret sadece asgari ücret değil, esasında -ücretlinin kendisi, işçinin kendisi yerine sermayeye, işverene yeni bir ücretli köle yetiştirmesiyle sınırlıdır.
Gelelim bu asgari ücreti Türkiye'de belirleyecek olan komisyonunun bileşenine. Kimden oluşuyor komisyonun bileşeni? TİSK -Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu- Hükûmet ve sendikalardan. Zaten 3’ü içerisinde 2’si belirleyicidir yani emekten yana tutum almasını ne TİSK‘ten ne Hükûmetten beklemek doğru değildir. Geriye sendikalar kalıyor. Sendikalar adına da TÜRK-İŞ yer alıyor. TÜRK-İŞ temsilcisinin maalesef geçen sene söylediği hepimizin hâlâ kulaklarımda çınlıyor, demiştir ki: “Aman ha, asgari ücreti yüksek tutmayın, tutarsanız ücretli kesim bundan zarar görür.” Yani Hükûmetten daha fazla sermayeyi kayıran bir tutuma girmiştir. Bu nedenle, bu bileşenden de emekten yana herhangi bir tutum beklemek doğru değildir.
Sayın Erdoğan’ın asgari ücretle ilgili bir konuşması vardı, açıklaması vardı, okumak istiyorum ben, demişti ki: “Asgari ücret… İşçilerimizin onayını alarak işverenimizi yormayacak, istihdama zarar vermeyecek bir hedefle süreç yönetilecek.” Şimdi, ben bu açıklamayı duyunca bizim Siverek’te ağanın marabasına kızı üzerinden gönderdiği mesaj aklıma geldi. Ağanın kızı üzerinden marabasına gönderdiği mesaj şudur -kahvaltıyı göndermişler- demiştir ki: “Söyle ona, yoğurdu bozmasın, ekmeği parçalamazsın, öküzü yormasın ama çiftçi tarlayı da bitirsin.” Yani bu mümkün değildir. Hem sermayeden yana hem hükûmetten yana hem işverenden yana bir asgari ücreti belirlemek mümkün değildir. Bu eninde sonunda dönecek, alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete; bunun yükü işçi sınıfına bindirilecektir.
Şimdi, asgari ücretle ilgili son dönemde gerek Hükûmet cephesinde gerekse farklı kaynaklarda bu kez asgari ücretin sadece 1 defa artırılacağına dair açıklamalar yapılıyor. Bunun altında yatan ana etkenlerinden bir tanesi, önümüzdeki dört yıl boyunca seçim yok değil mi, dört yıl boyunca seçim olmayınca da asgari ücretin 1 defayla sınırlandırılması öngörülüyor.
Bizim önerimiz şudur: Eğer şu verileri siz... Şu kirayla ilgili veridir, Avrupa 1’incisidir; şu enflasyonla ilgili veridir, Avrupa 1’incisidir, ayrıntısına girmeyeceğim. Bunları, kirayı, enflasyonu, zammı, hayat pahalılığını sıfırlayın, asgari ücret artmasın. Yok eğer bunlar enflasyon, hayat pahalılığı, zam günlük olarak artacaksa o zaman asgari ücretin 1 defayla sınırlandırılması doğru değildir.
Türkiye, asgari ücret ve çalışma süreleri konusunda Avrupa'da 1’inci. Hem en düşük asgari ücrete sahip hem en uzun çalışma saatlerine sahip. Bu açıdan Hükûmete bizim çağrımız şudur: Tarihsel trend, küresel trend Avrupa'da çalışma saatlerinin düşürülmesi yönündeyken Türkiye'de resmî çalışma saati sekiz, fiilî olarak birçok yerde uygulanan ise biz biliyoruz on-on iki saat arasındadır. Bu, ciddi bir sorundur, çalışma saatlerinin düşürülmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çiftyürek, lütfen tamamlayın.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) – Sonuç olarak, DEM olarak biz diyoruz ki işçinin ücreti, kendisinin ve ailesinin ekonomik, sosyal, kültürel yaşamını ikame edecek olan bir düzeyde belirlenmelidir.
Bitiriyorum, yine bir haritayı size sunacağım. Madem asgari ücret konuşuyoruz, daha önce de demiştim, bu harita bölücü bir haritadır ve bu haritayı devletin resmî kurumu üretmiştir. Bunun temelinde yoksulluk yatıyor. Bu açıdan, bu haritanın altında yatan esas etken olan Kürt meselesinin siyasi ve ekonomik olarak çözümü bu Meclisin gündemindedir; bu Meclisi bu açıdan biz tekrar tekrar göreve çağırıyoruz. Bu haritanın tekrarlanmasını istemiyorsanız bu meselenin bu Mecliste siyasi ve ekonomik olarak çözümlenmesi gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çiftyürek.
Şimdi, Saadet Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Selim Temurci’ye söz veriyorum.
Sayın Temurci, buyurun.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELİM TEMURCİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın/Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.” diyen İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u Anma Haftası’nda rahmetle anıyorum. Bu topraklarda alçaklar daima kaybedeceklerdir. Bu topraklar için toprağa düşmüş tüm şehitlerimize tekrar Rabb’imden rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, dün gece 2024 bütçemizi onayladık; milletimize, ülkemize hayırlı olsun diyoruz. Bugün konumuz asgari ücret. Ne hikmettir bilinmez, özellikle son beş altı yıldır asgari ücret meselesi gündeme geldiğinde, özellikle iktidardaki arkadaşlarımızın asgari ücretle ilgili olarak enflasyonda bir iyileşme olduğuna, enflasyonun ateşinin düştüğüne, enflasyon verilerinin umut verici olduğuna dair cümlelere şahit oluyoruz. Elbette, enflasyonu düşürmeden, hayat pahalılığını ortadan kaldırmadan asgari ücrete ne verirsek verelim üç ay içerisinde elimizde hiçbir şey kalmayacak, bunu çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla ben bir hatırlatma yapmak istiyorum: Yani Mehmet Şimşek Bey, Değerli Bakanımız dedi ki: “Biz enflasyon hedeflemesine göre asgari ücreti belirleyeceğiz.” Allah aşkına, sormak isterim değerli milletvekilleri: Son beş yıl içerisinde bana bir yıl söyleyin ki enflasyon hedeflemesi gerçekleşmiş olsun. Belki hiçbirimizin adını dahi anmak istemediğimiz o orta vadeli programlar var ya 2018’den bu tarafa; bakın, son iki yılı ben hatırlatayım: 2022 yılı enflasyon hedefimiz yüzde 6’ydı, gerçekleşen yüzde 64,7 oldu, 2023 yılı enflasyon hedefimiz yüzde 4,9’du, en iyi ihtimalle yüzde 65 gerçekleşecek. Dolayısıyla bizim burada tekraren ifade etmeye çalıştığımız şey şudur: Mutlaka şu enflasyon hedeflemesi meselesini 2024’te bir test edelim, haziran ayı geldiğinde tekrar bu enflasyona bir bakalım ve ikinci değerlendirmeyi haziran ayında tekrar bir yapalım.
Buradan TÜİK'le ilgili birkaç cümle kurmak isterim. TÜİK, Türkiye İstatistik Kurumu bizim çok önemli bir kurumumuz. Kurumların itibarı devlete olan saygınlığı artırır. Amacımız asla TÜİK'i yermek değil ama bu ülkenin Merkez Bankası Başkanı eğer bu ülkede hayat pahalılığını ve fiyatları kapıcısından, apartman görevlisinden soruyorsa biz de TÜİK'in verilerini sorgulamak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELİM TEMURCİ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Temurci, lütfen tamamlayın.
SELİM TEMURCİ (Devamla) – Dolayısıyla, buradan hareketle, sokağın verileriyle, hayatın gerçekleri ile TÜİK'in verilerinin birbirine uyuşmadığını düşünüyoruz. Vatandaş enflasyonu “TÜİKx2” olarak adlandırıyor. Dolayısıyla, yanlış verilerle, kuşkulu verilerle insanların yaşamını ilgilendiren asgari ücret asla belirlenmesin diyorum.
Son olarak şöyle bir değerlendirme yapayım: Bugün, en iyi ihtimalle asgari ücret 20 bin TL bekleniyor yani 20 bin TL’nin büyük şehirlerde 1 kiraya bile karşılık gelmediğini düşündüğümüzde, bizim asgari ücret meselesini yeniden ve yeniden düşünüp bu ülkenin huzurlu, mutlu yarınları için, insanlarımızın yüzünün gülmesi için, hukukta, ekonomide, sistemimizde çok büyük yapısal değişimleri hep birlikte yapmalıyız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Temurci.
Şimdi, İYİ Parti Grubu adına Antalya Milletvekili Aykut Kaya’ya söz veriyorum.
Sayın Kaya, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYKUT KAYA (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Herhâlde, Türkiye kadar, asgari ücretin ana gündemi bu kadar işgal ettiği başka bir ülke yoktur. TEPAV’ın yaptığı analize göre ülkemizde, özel sektörde tam zamanlı olarak çalışanların yaklaşık yüzde 46’sı asgari ücretli durumundayken yüzde 91’i ise 2 asgari ücretin altında ücret gelirine sahiplerden oluşuyor. Özel sektörde tam zamanlı çalışan yaklaşık 7,5 milyon kişiden bahsediyoruz; bu kişilerin ortalama hane büyüklüğünün 3 kişi olduğunu varsayarsak yaklaşık 22,5 milyon vatandaşımız eder. Eğer bir ülkenin gündemini sürekli ücret artışları ya da hayat pahalılığı işgal ediyorsa bu ülkede yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Tüm bunlar, yoksulluğu yönetme uğraşının bir yansımasıdır. Fiyat artışları altında ezilen vatandaşın tek derdi alacağı ücret artışı olmaktadır. Konu asgari ücret olunca da neredeyse yarısı asgari ücretli olan ücretlilerin Asgari Ücret Tespit Komisyonundan çıkacak karara odaklanması kadar da doğal bir durum yoktur.
Az önce de dile getirdiğim ve son yıllarda sıkça altını çizdiğimiz bir husus var: AK PARTİ’nin yaptığı şey, yoksulluğu yönetmeye çalışmaktır. Vatandaşa düşük gelirin, ücretin kaçınılmaz olduğu fikrini aşılamaya çalışırken bir yandan da sembolik ücret artışları ya da sosyal transferleri kendilerinin bir lütfuymuş gibi anlatıyorlar. Bu tutum, emeği, emekçiyi hakir görmektedir, kabul edilemez.
Hepinizin malumu olduğu üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıklamasından sonra Sayın Cumhurbaşkanının 2024 için asgari ücrette tek artış planladıklarını beyan etti. Merkez Bankasının gelecek yıl sonu enflasyonunun yüzde 36 olacağını öngördüğü bir ortamda Hükûmet tek seferde ne kadar bir artış yapmayı planlıyor ki bu işçiler yıl sonuna kadar bir refah kaybı yaşamasın. Yüzde 100 mü arttıracaksınız asgari ücreti arkadaşlar?
Bir de iktidarın dile getirdiği, işçiyi, enflasyona ezdirmeme iddiası var. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve şu soruyu sorun kendinize: Hangi enflasyon? Aylık maaşının yarısını gıdaya, diğer yarısını kiraya ödeyen bir hanenin enflasyonu değildir TÜİK'in açıkladığı, ay sonunu getirmek için kartlar arasında para çeviren hane reisinin enflasyonu da değildir, öğrencinin, emeklinin, işçinin enflasyonu da değildir. O hâlde biz işçinin ücretini neden TÜFE’yi baz alarak artırıyoruz arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen tamamlayalım.
AYKUT KAYA (Devamla) – Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin de belirtmiş olduğu üzere, partimizin asgari ücret teklifi, açlık sınırı ve gıda enflasyonu tahmini ile büyümeden işçiye verilecek refah artışı payını da dikkate alarak yılın ilk yarısı için 17.000 TL, ikinci yarısı içinse en az 20.500 TL şeklindedir. Neden en az? Çünkü çizdiğiniz ekonomik programla yılın ikinci yarısında enflasyonu vadettiğiniz düzeylere indirememe ihtimaliniz gün gibi ortadadır. Bu teklif, işçiyi gerçekten enflasyona ezdirmeme ve katma değerin işçi-işveren arasında adil bölüşme esaslarının çıktısıdır. Bu teklifin de Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından dikkate alınmasını en çok işçilerimiz için temenni ediyoruz.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Kaya, teşekkür ediyorum.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’e söz veriyorum.
Sayın Genç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AŞKIN GENÇ (Kayseri) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, hafta sonu kaybettiğimiz şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, dün akşam saatlerinde 2024 bütçesini hep birlikte onayladık; umarım ulusumuza, milletimize, ülkemize hayırlı olsun. Bu haftada Asgari Ücret Tespit Komisyonunun belirleyeceği asgari ücrete kilitleniyoruz. 2 kez toplandı Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bu hafta içerisinde inşallah 3’üncü toplantılarını yapacaklar. Ülkemizdeki çalışan kesim, ücretli kesim tamamen oradan gelecek güzel habere kilitlenmiş vaziyette. Ülkemizde yaklaşık 15 milyon ücretli kesim var, bunun hemen hemen yarısı asgari ücretle geçinmeye çalışıyor.
Değerli milletvekilleri, adı üzerinde asgari ücret ama bizim ülkemizde, bu, genel ücret gibi değerlendiriliyor; Avrupa ülkelerinin ortalamasına baktığımızda, Avrupa Birliği ortalamalarında asgari ücretlerin yaklaşık yüzde 9 oranında olduğunu görüyorsunuz, bizim ülkemizde yaklaşık yüzde 50. Bazı ülkelerde bu oran yüzde 3’lere, yüzde 2’lere kadar düşüyor. Aralık ayı itibarıyla Türkiye'de 4 kişilik ailenin açlık sınırı 16.483 TL. Şu an kulislerden edindiğimiz bilgilere göre Asgari Ücret Tespit Komisyonunun hedefindeki rakamı yaklaşık 16 bin lira gibi duyuyoruz; bu, açlık sınırının bile 480 TL altında görünüyor.
Değerli milletvekilleri, bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak asgari ücretin en az 20 bin TL bandında olmasını çok önemsiyoruz. Bakın, benim şehrim, benim seçim bölgem Kayseri'de en düşük ev kirası 10 bin TL. Geçtiğimiz haftalarda Sayın Merkez Bankası Başkanımız da ifade ettiler, kendisi de İstanbul'daki kiralardan oldukça şikâyetçi. Ankara’daki, İzmir’deki kiraları zaten hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bir asgari ücretlinin 10 bin TL kira verdiğini düşünürseniz bu insanların -barınma ihtiyacı, gıda ihtiyacı- çocukları okula gidiyor, emeklileri var, yaşlıları var, ulaşım giderleri var; gerçekten yetersiz bir rakam. Geçtiğimiz günlerde yine Sayın Cumhurbaşkanı ifade etti, “Bir kez artıracağız.” dedi asgari ücreti, geçtiğimiz yıl 2 kere artırılmıştı. Benim buradan iktidara tavsiyem, önerim, bu yıl tekrar, ikinci kez değerlendirsinler asgari ücreti çünkü bizim gibi enflasyonist ülkelerde -siz de bilirsiniz- daha maaş artışının gerçekleştiği ay bir hükmü kalmıyor asgari ücretin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen tamamlayın.
AŞKIN GENÇ (Devamla) – Dolayısıyla benim önerim iktidara, Hükûmete: Bu yıl da 2 kere zammı öngörsünler.
Ben bir de emekliler için Hükûmete öneride bulunmak istiyorum. Gerçekten 7.500 lirayla geçinmesi çok zor emeklilerimizin. Hepimizin evinde emekliler var, büyüklerimiz var, yaşlılarımız var. Bu hafta, inşallah, yasalaşacak 5 bin TL ikramiye, Meclis çalışacak o konuda. Ben buradan iktidar yetkililerine de sesleniyorum: Önümüzdeki dönemde emeklilerimize de gereken artışı, ücretlerinde gereken düzenlemeyi yapmalarını şiddetle öneriyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili İsmail Güneş’e söz veriyorum.
Sayın Güneş, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; DEM Parti grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, hain PKK terör örgütünce şehit edilen askerlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerimize ve milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. PKK terör örgütünü ve destekçilerini lanetle kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, son yirmi yılda, AK PARTİ iktidarlarında, ekonomik anlamda baktığımız zaman, dünya ortalama 3,5 büyürken ülkemiz aşağı yukarı ortalama 5,4 büyümüştür. Diğer taraftan, son üç yılda, dünya toplamda yüzde 7 büyürken bizim ülkemiz yüzde 20 büyümüştür. Ekonomik büyüklüğümüz 2002 yılında 280 milyar dolar iken bugün ekonomik büyüklüğümüz 1 trilyon dolara ulaşmıştır. Fert başına millî gelirimiz 3.600 dolardan bugün 12.500 dolara çıkmıştır. Ekonomik büyüklük açısından -nominal- dolar bazında dünyada 17’inci sırada yer alırken satın alma gücü bakımından baktığımız zaman -bu çok önemli, esas önemli olan satın alma gücüdür- 11’inci sırada yer almaktayız. 2023 son çeyreğinde de 4,7 büyümüşüz.
Değerli milletvekilleri, ihracat anlamında baktığımız zaman 36 milyar dolardan 256 milyar dolara ve 2003 yılında dünya ticaretinden aldığımız paya baktığımız zaman yüzde 0,4’lerdeyken bugün yüzde 1’lere çıkmıştır.
Diğer taraftan, 2005 yılında 19 milyon vatandaşımız istihdam edilirken bugün bu rakam 32 milyon kişiye çıkmış, 2019 yılından beri de 3 milyondan fazla vatandaşımızı istihdam etmişiz. 2028 yılına kadarki hedefimiz ilave 5 milyon istihdam sağlamaktır. 2002 yılında günlük 4,3 doların altında geliri olan vatandaş sayımızın nüfusa oranı tam yüzde 30’du arkadaşlar. “Bu oran bugün kaçtır?” derseniz aşağı yukarı yüzde 1’lerin altına inmiştir. Yine, tabii ki önemli olan, burada, enflasyon var; enflasyon olmasına rağmen biz çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. 2023 yılında 2022 yılına göre asgari ücrette tam yüzde 107, emekli maaşlarında ortalama yüzde 114 ve memur maaşlarında en az yüzde 75, en fazla yüzde 141 olmak üzere ortalama yüzde 128 zam yapmışız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Güneş, lütfen tamamlayalım.
İSMAİL GÜNEŞ (Devamla) – Şimdi, asgari ücretin çok yüksek olduğunu söylemiyoruz değerli arkadaşlar ama 2002’de asgari ücret kaç para? 184 lira. Kaç dolar ediyor arkadaşlar? 126 dolar. Diğer taraftan “Bugün asgari ücret ne kadar?” derseniz, haziran ayında 11.402 lira olan asgari ücret 486 dolar -arkadaşlar, bugün 400 doların üzerindedir- ve dolayısıyla da bu anlamda baktığımız zaman asgari ücretteki reel artış aşağı yukarı 3 katından fazladır. Buradaki önemli olan, biz işsizlik oranlarımızı kaça düşürmüşüz? Yüzde 8,5‘lara. 2028’de kaça düşüreceğiz? Yüzde 7,5’lara. İşsizlik oranı düştüğü zaman ve sanayileşme arttığı zaman otomatikman asgari ücrete ihtiyaç duyulmayacaktır diye ben düşünüyorum.
Bu grup önerisinin aleyhinde olduğumu bildirir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güneş.
Değerli milletvekilleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız ve arkadaşları tarafından, uzman çavuşlarda peş peşe yaşanan intihar olaylarının ardındaki gerçeklerin ortaya çıkarılması, sorumluların kanun önünde hesap vermesi, uzman çavuşların özlük haklarının iyileştirilmesi ve atılması gereken adımların belirlenmesi amacıyla 25/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 26/12/2023 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Ali Mahir Başarır
Mersin
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız ve arkadaşları tarafından, uzman çavuşlarda peş peşe yaşanan intihar olaylarının ardındaki gerçeklerin ortaya çıkarılması, sorumluların kanun önünde hesap vermesi, uzman çavuşların özlük haklarının iyileştirilmesi ve atılması gereken adımların belirlenmesi amacıyla 25/12/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (389 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 26/12/2023 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’a söz veriyorum.
Sayın Tahtasız, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehit haberlerinin yüreğimizi parçaladığı acı günlerden geçiyoruz. Acımız tarifsiz; yirmi dört saat içerisinde 12 şehit verdik; 12 ana kuzusu, 12 vatan evladı Hakk’a yürüdü. Bu kaçıncı acı, bu kaçıncı şehit? Hava şartlarını bilmiyor muydunuz? Şehit düşen kahraman askerlerimizi 1 metre karın altındaki çadırlarda görünce içimiz bir kez daha yandı. Çok mu gerekliydi onları pusuya müsait açık arazide korumasız bırakmak? İstihbaratımız, teknolojimiz yok muydu teröristlerin üslerimize 20 metreye kadar yaklaşması fark edilmedi? 6 şehit vermişken neden önlem alınmadı, neden 6 şehit daha verdik? Biz, bu karanlık noktalar aydınlansın, kapalı oturumda bilgi verilsin istiyoruz. Halkımızdan neyi gizliyorsunuz? Suudi Kral için yas ilan ediyorsunuz; vatan için, bayrak için, şehit olan 12 vatan evladımız için yas ilan etmiyorsunuz. Görevden el çektirilen İçişleri Bakanı övünüyordu, hani ülkemizde 77 terörist kalmıştı, hani ayakkabı numaralarını dahi biliyorduk?
Değerli milletvekilleri, terör hepimiz için ortak sorun, acı hepimizin acısı ama asıl ateş anaların, babaların, eşlerin, evlatların yüreğine düşüyor. Bizler normal hayatımızda yaşarken sıvasız evlerin gariban vatan evlatları el tetikte canlarını ortaya koymaya devam ediyorlar. Şimdi “Neyi yanlış yapıyoruz, bir şehit daha olmasın diye ne yapmalıyız?” demenin tam zamanı değil mi? Bildirinin ötesine geçme zamanı değil mi? “O bildiriye imza atmadık, kendi kınama metnimizi yayınladık.” diye yirmi bir yıldır iktidarda olan siz, bugün utanmadan partimizi hedef gösteriyorsunuz. Utanç verici olan yirmi bir yıldır binlerce vatan evladımızın şehit olmasıdır, Mehmetçik’in bile bile ölüme gönderilmesidir. Gerçi, utansanız, çözüm sürecinde terör örgütü PKK'ya “Karakolları görmezden gelin.” demezdiniz, Oslo'da terör örgütüyle pazarlık yapmazdınız, terör örgütü elebaşının mektubunu meydanlarda okutmazdınız, Kandil’e heyet göndermezdiniz, seçim kazanmak için kırmızı bültenle aranan teröristi TRT ekranlarına çıkarmazdınız, Habur'da seyyar mahkemeler kurup teröristlerin ayağına savcıyı, hâkimi göndermezdiniz, hendekler kazılırken kafanızı kuma gömmezdiniz. Kozmik odalarımıza hainleri sokan siz değil miydiniz? Sizde utanma olmayabilir ama şunu bilin: Bizim geçmişimiz temiz, alnımız ak, vicdanımız rahat. Vatanını, bayrağını seven, ülkenin bölünmez bütünlüğünü her şeyin üstünde tutan Cumhuriyet Halk Partilileri terör örgütü ve onun uzantılarıyla yan yana getirmeye çalışmak kimsenin haddine değildir. Genel Başkanımızın dediği gibi, kimse şehitlerimizin üzerinden siyaset yapmasın. A4 kâğıdı üzerine imza koyup bir sonraki şehit cenazesine kadar şehitlerimizi unutanlarla ortaklaşmadık, bundan sonra da ortaklaşmayacağız. Kim güvenlik güçlerimize bir kurşun atarsa Allah belasını versin, kim bu ülkenin yararına bir iş yaparsa Allah ondan razı olsun. Bizim anlayışımız budur. Ya, sizin anlayışınız nedir? İktidarınızda askerimize, polisimize ne kadar sahip çıktınız? Mehmetçiklerimiz için, polislerimiz için ne yaptınız? Hangi sorunları çözdünüz? Samimiyseniz buyurun size bir fırsat: Bu araştırma önergesini intihar eden askerimizin eşi Özlem Kıyıklık ve 3,5 yaşındaki evladı Öyküm Meva için verdim. Suriye'de görev yapan Çorumlu hemşehrim Abdussamet Kıyıklık 10 Aralıkta canına kıydı. Geride gözü yaşlı bir eş, 3,5 yaşında bir kız çocuğu bıraktı. Evlerini ziyaretimde askerimizin eşi “Benim eşim hayat doluydu, intiharı araştırılsın, başka vatan evlatları intihar etmesin, başka evlere şehit ateşi düşmesin.” diyor. Sadece on beş gün içerisinde 6 uzman çavuşumuzun intihar ettiğinden haberiniz var mı? On gün önce, aynı gün uzman çavuşlarımız Ümit Sayhan, Yavuz Atman, Ökkeş Gök ve Mustafa Çelik intihar etti. Uzman Çavuş Ökkeş Gök ardında bir mektup bıraktı. “Şırnak'ta 2020 yılından beri çalışmaktayım. Geldiğim günden beri sürekli baskı ve insan vücuduna aykırı çalışmalara maruz kalıyorum. Karşı çıktığımız zaman tehdit ve daha ileri sorunlar ortaya çıkıyor. Tüm birikimlerimi anneme bırakıyorum. Özür dilerim, yaşamayı beceremedim.” yazmıştı. Onu yaşatmayı başaramadığımız için ben kendi adıma özür diliyorum. İktidar olarak siz, Ökkeş Gök ve onun gibi intihar eden onlarca askerimize yapılanlara göz yumduğunuz, onların birilerinin iki dudağının arasına bıraktığınız, yıllardır istedikleri kadro güvencesini vermediğiniz için özür dileyecek misiniz, yoksa şehit cenazelerinde yine siyaset yapmaya devam mı edeceksiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tahtasız, lütfen tamamlayın.
MEHMET TAHTASIZ (Devamla) – Samimiyseniz, askeriyedeki intiharları, istifaları ve 12 şehidimizin şehit düştüğü son saldırıdaki ihmalleri araştırırsınız. Samimiyseniz tüm sözleşmeli askerlerimize kadro güvencesi verirsiniz, onların sosyal ve özlük haklarını düzeltirsiniz. Gerçekten samimiyseniz bir kez olsun vicdanınızın sesini duyun ve bu öneriye “evet” deyin. Unutmayın ki bu “evet” bu vatana borcunuzdur.
Vatan uğruna şehit olan tüm kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Kim terör örgütüyle iş tutuyorsa, kimler sorumluluğunu yerine getirmiyorsa Allah kahrıgazap etsin. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tahtasız.
Saadet Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya’ya söz veriyorum.
Sayın Kaya, buyurun.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun uzman çavuşların sorunlarının araştırılmasıyla ilgili araştırma önergesi hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz günlerde 12 Mehmetçik’imizin şehit edilmesinin ardından askerlerimizin yaşadığı sorunlar bir kez daha gündeme geldi. Ben özellikle vatan için hizmet eden, canını tehlikeye atan, yeri geldiğinde şehit olan uzman çavuşlarımızın sorunlarını burada da dile getirmek istiyorum. Uzman çavuşlarımızın en temel sorunu kadroya sahip olamamalarıdır. Bu asla kabul edilebilecek bir durum değildir. Sözleşmeli öğretmenler olduğu gibi, maalesef sözleşmeli uzman çavuşlarımız vardır. Vatani görevin sözleşmesi olmaz, olamaz, olmamalıdır. Yıllardır devam eden bu akıl almaz ayıptan bir an önce dönülmesi gerekir. Uzman çavuşlarımız mutlaka muvazzaf statüye geçirilmelidir. Diğer yandan, uzman çavuşlarımız hâlen atama yönetmeliği olmadığı için hizmet yıllarının büyük bir bölümünü operasyon bölgelerinde geçiriyor, böylece bu arkadaşlarımızın, bu vatan evlatlarının aile bütünlüğünü olumsuz yönde etkileniyor. Bu olumsuz durumun önüne geçmek için mutlaka uzman çavuşlarımıza atama yönetmeliği getirilmeli, görevlendirme süreleri önceden belirlenmelidir. Uzman çavuşlarımızın yaşadıkları en büyük sorunlardan biri de kıdemlerinin rütbeden sayılmamasıdır. Yeni göreve başlayan bir uzman çavuş ile on yıldır görev yapan bir uzman çavuş arasında herhangi bir ast-üst farkı yoktur. Üstelik, bu durum sadece rütbeyle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda uzman çavuşlarımızın maaş ve tazminatları da olumsuz yönde etkilenmektedir.
Değerli milletvekilleri, hani atanamayan birçok meslek grubumuz var ama bir de atanamayan uzman çavuşlarımız var. Türk Silahlı Kuvvetlerinden en az yedi hizmet yılını dolduran, bu süreyi doldurduktan sonra kendi isteğiyle bu görevden ayrılan uzman çavuşlarımızın aslında kamu kurum ve kuruluşlarının boş memur kadrolarına atanma hakları vardı fakat bir türlü bu hak kendilerine verilmiyor, kendilerine verilmediği için de şu anda bu insanlarımız dernek kurup kendi hak mücadelelerini vermeye çalışıyorlar. Yani attığımız bir adımın neticesinde, onun sonucunda kanunen hakkı olan bir şey vermediğimizden dolayı bu insanlarımız şu anda mağdur durumdalar; hatta, aynı zamanda, bu insanlarımız uzman çavuşken yaşadıkları sorunları aslında dile getirip bunun düzeltilmesi adına bir mücadele ortaya koymuş olmalarına rağmen buna tam anlamıyla sahip çıkılmamasının neticesinde bir de kanunen haklarının bu şekilde verilmemesinin olumsuz sonuçlarını yaşıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA KAYA (Devamla) – Kamu kurum ve kuruluşları kadro açmamak için atanma taleplerine “Personel alımı yapmıyoruz, atanabileceğiniz boş kadromuz yoktur.” diye olumsuz cevaplar veriyorlar. Yaşanan mağduriyetin bitirilmesi ve haklarının teslimi için bir defaya mahsus olmak üzere memuriyete atanmalarının devlet eliyle yapılması önemlidir.
Son olarak şunu belirtmek istiyorum: 1986 yılında uzman çavuşlar için çıkarılan kanun bir an önce değiştirilmelidir diyorum. Profesyonel orduya geçiş noktasında uzman çavuşlara önemli bir rol yüklemiştik. Bu rolün tam anlamıyla kâmil manada yerine getirilmesi için bir an önce uzman çavuşların problemlerinin çözülmesi, atanamayan uzman çavuşlar sorununun ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.
Şimdi, İYİ Parti Grubu adına Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz’a söz veriyorum.
Sayın Uz, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA RIDVAN UZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve yüce Türk Milletini saygıyla selamlıyorum.
Bir kez daha, şehit düşen kahraman Mehmetçiklerimiz Teğmen Ramazan Günay, Uzman Çavuş Mehmet Serinkan, Uzman Çavuş Abdulkadir İyem, Uzman Çavuş Ahmet Arslan, Sözleşmeli Er Cebrail Dündar, Sözleşmeli Er Semih Yılmaz, Sözleşmeli Er Kemal Aslan, Sözleşmeli Er Enis Budak, Uzman Onbaşı İsmail Yazıcı, Sözleşmeli Er Yasin Karaca, Sözleşmeli Er Çağatay Erenoğlu ve Sözleşmeli Er Emre Taşkın’a Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ayrılmaz parçası, milletimizin aziz evlatları uzman çavuşlarımıza da görevlerinde başarılar diliyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerimizde görev yapan 230 bin uzman çavuşumuz vardır, Türkiye'nin ve dünyanın her noktasında canları pahasına vatan savunması görevini yerine getiriyorlar. İlk defa, 1986 yılında, Anadolu'nun yıkık evli, kavruk çocuklarıyla, PKK terör örgütünün köyleri basarak çoluk çocuk demeden öldüren, camileri pisleyen, karakollarımızı basan aşağılık eylemlerinin önüne geçmek adına oluşturuldu. Sözleşmeli erlerin bu süreci 1986'dan 2023'e kadar süren bir dönem fakat bu sözleşme hiçbir zaman yenilenmemiş. Maalesef, uzman çavuşlarımızın kıdemli rütbeden sayılmamaları, sağlık yönetmeliklerinin olmaması, çalışma yönetmeliklerinin olmaması, nöbet yönetmeliklerinin olmaması, mesleki güvencelerinin olmaması, atama yönetmeliklerinin olmaması, sicil yönetmeliklerinin olmaması ve hukuksal teminatlarının olmaması da önemli.
Değerli milletvekilleri, vatan için görev yapan ve şehit olduğunda cennete giren uzman çavuşlarımız, maalesef, hayattayken orduevlerine giremiyorlar ve hatta şehit olsa bile, eşi, annesi, babası dahi orduevlerine alınmıyor. Sözleşmeli erler ise amirlerinin iki dudağı arasında ve artık uzman çavuşlarımızın da yüzde 74'ünün lisans mezunu ve yetişmiş Türk evlatları olduğu da göz önünde bulundurulmalı. Aynı zamanda, 45 yaşında ikinci basamaktan en düşük maaşla zorunlu emekli ediliyor olmaları yani Hükûmetimizin “Siz dağda vatan savunmasında sağ kaldınız ama biz bu düşük maaşla sizi açlığa mahkûm ediyoruz.” demesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Uz, buyurun.
RIDVAN UZ (Devamla) – Kıymetli milletvekilleri, 3269 sayılı Kanun’un düzeltilmesini ve uzman çavuşların sözleşmeli statüsünden çıkarılıp kadroya alınmasını, ayrıca uzman çavuş ve jandarmalarımıza gösterge bağlanmasını talep ediyoruz.
Vatan savunmasının sözleşmesi olmaz diyor, Meclisimizi ve kahraman askerlerimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Uz, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Refik Özen’e söz veriyorum.
Sayın Özen, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA REFİK ÖZEN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde terör örgütü PKK-PYD’li teröristlerin hain saldırısı sonucu çıkan çatışmada şehadete yükselen kahraman evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum, yaralı askerlerimize de acil şifalar temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kahraman Türk ordusu Mete Han’dan bu yana tarihi boyunca disiplini, ordu düzeni, savaşı, kimliği ve adaletiyle hak ettiği yeri almış, dünyanın sayılı ordularından biri olmuştur. Günümüzde de çevresindeki risk, tehdit ve tehlikelere karşı ülkemizin ve milletimizin korunmasını ve geleceğe güvenle bakabilmemizi sağlayan ana unsurların başında yer alan, savunma sanayisinde dışa bağımlılığını bitiren, bu gelişmeleri sayesinde bölgesinde daha da etkin ve caydırıcı bir güç hâline gelen Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve kahraman Mehmetçiklerimiz her zaman bu milletin göz bebeği olmuştur. Elbette, bizler, AK PARTİ ve Cumhur İttifakı olarak “güçlü ordu, güçlü Türkiye” ilkesiyle hem ordumuzun güçlenmesi hem de kahraman Mehmetçiklerimizin özlük şartlarının iyileştirilmesi konusunda bugüne kadar birçok adım attık, atmaya da devam ediyoruz.
Kısaca, sadece geçtiğimiz dönem attığımız bu adımların bazıları hakkında sizlere bazı bilgileri arz etmek istiyorum. 1927 yılından bu yana uygulanmakta olan 1111 sayılı Askerlik Kanunu ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu yürürlükten kaldırılmış olup, asker alma ve seferberlik faaliyetlerine ilişkin usul ve esasları tek bir kanun altında toplayıp devrim niteliğinde yeni bir Askeralma Kanunu’nu hep birlikte hayata geçirdik. 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nda yer alan uzman erbaşların yaş haddi 55 yaş olacak şekilde değiştirilmiş ve yaş haddinden emekli olabilmeleri sağlanmıştır. Komando uzman erbaşların 40 yaşından sonra branş değiştirmelerine olanak sağlanmıştır. Harekât faaliyetleri nedeniyle uzman erbaşlıktan astsubaylığa geçiş sınavlarına katılamayan personele yapılacak statü geçişi sınavlarında girmedikleri sınav sayısı kadar hak tanınması sağlanmıştır. Ayrıca, 15 Ocak 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tüm kamu personeline 600 ek gösterge puanı verilmiş, bu kapsamda 1’inci derecedeki uzman erbaşın 3000 olan ek gösterge rakamı 15 Ocak 2023 tarihinden itibaren 3600 olarak uygulanmaya başlanmıştır. Yine, aynı düzenlemeyle, uzman erbaş statüsündeki emekli olanlar ile devlet memuru olarak istihdam edildikten sonra emekli olanların emekli aylıkları arasındaki farkın ortadan kaldırılması sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özen, lütfen tamamlayın.
REFİK ÖZEN (Devamla) – Diğer taraftan, elbette intihar olayları hepimizi üzen hadiselerdir. Meydana gelen intihar olayları sonrasında, alanında uzman personel tarafından intihar nedenlerini ortaya çıkarmak maksadıyla yerinde inceleme faaliyetleri icra edilmekte, elde edilen veriler ışığında yeni tedbirler geliştirilmesine ilişkin çalışmalar yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; askerî personelin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik mevzuat çalışmaları ülkemizin şartları, çağdaş uygulamalar ve statüler arası denge gözetilerek bir sistem bütünlüğü içinde incelenmekte ve personelin lehine olacak şekilde aralıksız sürdürülmektedir. Bizler kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin dün olduğu gibi bugün de, yarın da, her daim yanlarında olmaya devam edeceğiz. İnşallah, önümüzdeki süreçte kahramanlar ocağı, göz bebeğimiz ve gururumuz Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ait özlük haklarının iyileştirilmeleriyle ilgili çalışmalarımızı sürdüreceğimizi belirtiyor, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özen.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Kabul edildi Başkanım, kabul edildi.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, kabul edilmiştir.
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Başkan, saymadan karar verdin ya, sayımız daha çoktu.
BAŞKAN - …okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
5.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine ilişkin önerisi
26/12/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 26/12/2023 Salı günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Abdulhamit Gül
Gaziantep
AK PARTİ Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun, 16, 17, 18, 23, 24, 25, 30, 31 Ocak ile 1, 6, 7, 8, 13, 14, 15 Şubat 2024 salı, çarşamba ve perşembe günkü birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve bu birleşimlerinde saat 24.00’e kadar çalışmalarına devam etmesi,
26 Aralık 2023 Salı günkü (bugün) birleşiminde 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
26 Aralık 2023 Salı günkü birleşiminde 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde, 27 Aralık 2023 Çarşamba günkü birleşiminde 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
27 Aralık 2023 Çarşamba günkü birleşiminde 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 28 Aralık 2023 Perşembe günkü birleşiminde 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını sürdürmesi;
2, 3, 4, 9, 10 ve 11 Ocak 2024 salı, çarşamba, perşembe günleri toplanmaması,
26 veya 27 Aralık 2023 Çarşamba günkü birleşiminde 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde 28 Aralık 2023 Perşembe günü toplanmaması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisi üzerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’a söz veriyorum.
Sayın Oluç, buyurun.
DEM PARTİ GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, burada, dün akşam saatlerinde, Grup Başkan Vekilimiz Meral Danış Beştaş’ın dile getirdiği bir konu vardı, İzmir Buca’daki Belenbaşı köyünde yıkılıp tekrar yapılan ilkokula Şehit Esat Oktay Yıldıran İlkokulu ismi verilmesi meselesiydi, hatta Buca İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü de okulun açılışı için lokma döküp ikram etmiş.
Şimdi, bu mesele çok ciddi bir meseleydi, dün bunu dile getirdik. Esat Oktay Yıldıran, 12 Eylül darbesinin ardından 81-83 yılları arasında Diyarbakır E Tipi Cezaevinde görev yaptı ve korkunç işkencelerle anılan bir kişi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021'de, Diyarbakır Cezaevi için “Adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muameleyle anılan Diyarbakır Cezaevini kültür merkezi olarak hizmetinize sunuyoruz.” açıklamasını yapmıştı ve Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmişti Diyarbakır Cezaevi. Yani insanlık açısından korkunç suçların işlendiği, 50 civarında insanın işkencede öldüğü bir dönemden ve bütün o işkencelerin sorumlusu olan kişiden bahsediyoruz; berbat bir durum yani insanlık adına anlaşılabilecek gibi değil. Millî Eğitim Bakanlığı biraz evvel açıklama yaptı ve “Esat Oktay Yıldıran isminin okula verilmesini tasvip etmiyoruz ve Valiliği bu konuda bilgilendirdik.” dedi; güzel, bu iyi bir adım elbette ki fakat burada merak ettiğimiz ve sormak istediğimiz konu şu: Biliyorsunuz, ilköğretim okullarına isim verme meselesi ilçe millî eğitim komisyonlarından geçiyor ve valilikçe öneriliyor. Şimdi, demek ki iki kademede de bir sorun var. Bu iki kademedeki sorunun nerede olduğunun bulunması gerekiyor yani Millî Eğitim Bakanlığı bunu yapmış, bu ismi tasvip etmediğini söylemiş, güzel fakat acaba İl Millî Eğitim Komisyonunda mı birileri bu işkencecinin isminin okula verilmesini önermiş? Yani fark edilmemiş mi, bilmiyorlar mı, yoksa işkenceciyi savunan öğretmenler mi var İl Millî Eğitim Komisyonunda? Bunun açığa çıkarılması gerekiyor. Yok, mesele İl Millî Eğitim Komisyonunda değilse, Valilikteyse bunun açığa çıkarılması gerekiyor. Dolayısıyla, yürütmeye buradan sesleniyorum: Mesele, Millî Eğitim Bakanlığının bu ismi geri alması ve “Tasvip etmiyoruz.” demesiyle çözülebilecek gibi bir konu değil, mutlaka İl Millî Eğitim Komisyonunda ve Valilikte bu işkencecinin, ağır insanlık suçu işlemiş bu kişinin adını savunan öğretmenler ve bürokratlar kimlerdir, bunların açığa çıkarılması ve soruşturma yapılması gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Gül, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün, Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un AK PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
12 Eylül sonrasında Diyarbakır Cezaevinde uygulanan işkencelerin, yapılan uygulamaların tasvibi asla kabul edilemez. İşkence ve kötü muameleyle ilgili o dönemlerde yaşanan, yine Mamak Cezaevinde 12 Eylül sürecinde ve sonrasında yapılan bütün hukuk dışı uygulamaları bir kez daha kınadığımızı ve bu konuda AK PARTİ hükûmetleri olarak işkenceye sıfır tolerans çerçevesinde yapılan adımları bütün milletimiz biliyor. Bu çerçevede Bakanımız da Bakanlığımız da gerekli açıklamaları yapmışlardır, tarihî hafızayı da bu anlamda değerlendirme ve bu hukuk dışı uygulamalara asla bir daha yol açılmaması adına bir tutumu yine ortaya koymuş olduk. Geçmişte yaşanan bu hadiseler, hukuk dışı uygulamalar, işkenceler asla Türkiye'ye yakışmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayın Sayın Gül.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Bir daha asla o eski Türkiye'nin hukuk dışı, insanlık dışı uygulamalarını da bu ülke yaşamayacaktır; bu konuda her türlü sorumluluğu, gayreti de yine yapacağız.
Ben, tekrar Diyarbakır Cezaevinde, Mamak Cezaevinde hukuk dışı tüm uygulamaları bir kez daha şiddetle kınadığımızı ve Hükûmetimizin, partimizin bu konudaki tutumunun da yine yapılan haksızlıkların karşısında olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) – Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Oluç…
29.- Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sataşma değil, kayıtlara geçmesi için söylüyorum; soruşturma açılmasını talep ettik yani bu konuda iktidar partisinden de bir adım atmasını gerçekten bekliyoruz çünkü bu ismin kim tarafından ya da kimler tarafından önerildiğinin önemi çok büyük. Bu kişiler eğer eğitim kadrosu içindeyse, gerçekten öğrencilere bir işkencecinin adının verildiği okulda eğitim yaptırmayı önermeleri çok ağır bir meseledir. Dolayısıyla, biz soruşturma açılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
5.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, (2/1188) esas numaralı Olağanüstü Hal ile İlgili Düzenlemelerin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/36)
BAŞKAN – Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
15/11/2023
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TBMM İçtüzüğü’nün 37’nci maddesi uyarınca TBMM Başkanlığına vermiş olduğum ancak kırk beş gün içerisinde komisyonlarda görüşülmeyen (2/1188) esas numaralı Olağanüstü Hal ile İlgili Düzenlemelerin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi’min doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.
Ömer Faruk Gergerlioğlu
Kocaeli
BAŞKAN – Önerge üzerinde, teklif sahibi olarak Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu konuşacaktır.
Sayın Gergerlioğlu’na söz veriyorum.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu.
Süreniz beş dakikadır.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasalaşmış OHAL KHK’lerinin iptaline dair bir yasa teklifim var, bu yasa teklifi çok önemli. Değerli arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun ve biraz sonra anlatacaklarımı dikkatle dinleyin, bu yasa teklifine “evet” denilmesi gerektiğini göreceksiniz. Çünkü Anayasa’ya aykırı bir şekilde çıkarılan OHAL KHK’leri büyük bir enkaz oluşturdu, büyük bir felaket var ortada; bir şekilde halledilmesi gerekiyor ve adım atılmıyor. Bakın, yüz binlerce insan ihraç edildi; ilk elde 150-200 bin kişi, yedi yılda 300 bine ulaştı; milyonlarca yakını şu anda işsiz veyahut zindanlarda veyahut da yurt dışına çıkışları yasak, her türlü haksızlık ve zorbalıkla karşı karşıyalar.
“OHAL iki ay sürecek.” denildi, iki yıl sürdü; “OHAL Komisyonu iki yıl sürecek.” denildi, altı yıl sürdü; yüzde 87 “hayır” denildi başvuruculara. Neden Anayasa’ya aykırı bir şekilde “hayır” denildi? Çünkü, bakın, Anayasa’nın OHAL’i düzenleyen maddelerine aykırı bir şekilde çıkarılmıştı bu KHK’ler; yeri, süresi ve konusu Anayasa’ya aykırıydı. Ve ardından, bakın, bu KHK’leri çıkardınız, OHAL KHK’lerini; “OHAL bitti.” dediniz; peki, o zaman neden bunlar daha sonra yasalaştı? OHAL döneminde çıkan KHK’ler nasıl olağan yasalar hâline geliyor? Bu, kabul edilemez; o yüzden yasa teklifimle bu yasalaşan KHK’lerin iptal edilmesi gerektiğini söylüyoruz değerli arkadaşlar. Ve şunu herkes bilsin ki: KHK’ler gidecek, biz kalacağız; zulüm bitecek, adalet kazanacak.
Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, o kadar büyük zulümler işlendi ki Sayın Ali Babacan’ın şu sözleri kayıttadır, ne dedi? “Benden sonra Bakanlar Kurulunda OHAL KHK’leri de böyle hazırlandı. Bakanlar boş kâğıtların altına imza attı.” İşte, belgesi burada; Ali Babacan bunu söyledi. Ardından, bunlar yüz binlerce insanın canına okudu.
Yine, AK PARTİ Isparta İl Başkanıydı, bu dönem vekil yaptınız -suçunuz çok büyük- Osman Zabun, ne dedi? KHK’yle ihraç edilen insanlara “Ağaç kökü yesin onlar.” dedi, bir soykırım cümlesi söyledi. Bunun hesabı verilemez, yarın öbür gün hukuk geldiğinde bu ülkede bunun hesabı sorulacak.
İnsanlar “Önce as, sonra yargıla.” mahkemelerinde önce ihraç edildi, daha sonra yargılamaya tabi tutuldu ve yüksek oranda reddedildi. Düşünün, gece saat on bir buçuk, on ikide -bana da aynısı yapıldı- internette Resmî Gazete’de TC’nizle yayımlanarak “Teröristsin.” deniliyor. Ne yargılama var ne bir şey! Ardından, altı yıl OHAL Komisyonunu bekliyorsun, Anayasa’ya aykırı nedenlerle ihraç ediliyorsun.
Arkadaşlar, yüz binlerce kişi var. Bakın, şu listeyi görün: Bu ülkede son yedi yıldır 2 milyon 217 bin terör soruşturması açılmış, 600 bin kişi zindanlara atılmış ve binlerce anne, bebek o zindanlarda kalmış, insanların aile hayatı perişan edilmiş.
Bakın, insanlar o kadar çaresiz bırakılmış ki hepsini bu raporlarımızda inceliyoruz. Bir Doçent, Mustafa Çamaş; ihraç edildikten sonra inşaatta çalışıyor. Bakın, inşaatta çalışıyor, adam orada kaza geçirmiş; bu ülkenin yetiştirdiği bir doçent ve hayatını kaybediyor. Böyle yüzlerce insan oldu, kendi işi olmayan işlerde çalışırken hayatlarını kaybettiler. İntiharlar, kanser olayları, psikolojik hâller, depresyon, ekonomik sefalet, sosyal dışlanma… Tam bir soykırım yaşattı AK PARTİ-MHP cumhur zulüm ittifakı. Boşuna mı cumhur zulüm ittifakı diyorum? Resmen insanlara zulmettiler ve soykırım fiilleri işlediler.
Bakın, burada belgesi var; Nebi Toylak, Dersimli, EĞİTİM SEN’li bir KHK’li arkadaş. İhraç edildikten sonra ne yapılmış? İŞKUR’a gitmiş “Bari başka bir iş öğreneyim.” demiş, kendisine demişler ki: “KHK’yle ihraç edildin, seni kursa bile almayız.” Bir soykırım belgesidir bu. Bakın, burada ne diyor: “31 Aralık 9999 tarihine kadar başvuru yapamazsınız.” Ya, bunlar soykırım belgesi. “9999” ne demek? Bu nasıl bir skandaldır ya? İnsanlara bunu yaptınız siz! “Ölene kadar bunları yapmayacaksın.” diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu, lütfen tamamlayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bakın, yine, Trabzon Ortahisar Kaymakamlığının yaptığı bir felaket; burada ben iki yıl önce bunu anlatmıştım, AK PARTİ'li Grup Başkan Vekili bile inanamadı. Gece saat 22.00, Ortahisar Kaymakamını aradılar ve bu belge ortaya çıktı. Bu bir soykırım belgesidir biliyor musunuz? KHK'li bir matematik öğretmeni Ali Özlü işinden ihraç edilmiş, çekmediği çile bırakmamışlar ve adamcağız genç yaşında kanser olmuş. Ardından şunu da yapmışlar: Yatalak bir kayınvalidesi var, kayınvalidesinin sosyal yardımını kesmişler. “Niye?” diye sormuş adam, dilekçe vermiş. “Efendim, damadı KHK’yle ihraç edilmişti o yüzden kestik.” diyor. Bu, soykırım belgesidir, soykırım belgesi. Bunun gibi binlerce belge var elimde benim, biliyor musunuz?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Niye bağırıyorsun, niye bağırıyorsun!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – 152 grup, insanlığa karşı suç içeren büyük suçlar işlediniz, soykırım fiilleri işlediniz. Bir sürü belge var ve bunlar bu ülkeye hukuk geldiğinde sizlerin yargılanmasına neden olacak, biliyor musunuz? (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bir dakikada tamamlıyorum.
BAŞKAN – Verdim, verdim, bir dakikanızı da verdim. Herkese eşit Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bir dakika…
BAŞKAN – Verdim Sayın Gergerlioğlu. Genel Kurul şahit, herkese eşit davranıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Gergerlioğlu.
BAŞKAN – Şimdi, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alma önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım, bir dakikalık söz istemiştim yerimden.
BAŞKAN – Sayın Başkan, herhangi bir şey yok, sizin grubunuza dönük bir şey yok.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım, sataşmayla ilgili değil, İç Tüzük 60’a göre yerimden bir dakikalık, Grup Başkan Vekili olarak söz istedim.
BAŞKAN – Efendim, teşekkür ediyorum. Biz…
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Bir sataşma…
BAŞKAN – Ama Başkanım, şu anda Saadet Grubuyla ilgili tartışılması gereken bir şey var mı?
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım, tartışmaya mahal verecek bir açıklama yapmam, rahat olabilirsiniz ama bir Grup Başkan Vekili olarak yerimden bir dakikalık söz hakkı istedim.
BAŞKAN – Buyur Başkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, KHK mağduriyetine ilişkin açıklaması
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım teşekkür ediyorum.
Konuyla ilgili, KHK mağduriyeti Türkiye'nin önemli sorunlarından biri, bununla ilgili yerimden bir dakikalık bir açıklama yapmak istedim.
15 Temmuz Türkiye'nin önemli bir gerçeğidir ve 15 Temmuzda net duruşu olan bir insan olarak bu konulardaki mağduriyetlerin de ayırt edilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Buradaki kıstasımız çok nettir: Suçlu ile suçsuz birbirinden ayrılmalıdır, suçlu ile masum birbirinden ayrılmalıdır. Burada yargı organının “suçsuz” dediği insanlar var “masum” dediği insanlar var, bunlar görevlerine iade edilmelidir. Bu, hukukun gereğidir, hakkaniyetin gereğidir. Onun haricinde, maalesef, hakkaniyetsiz yargılamalar yapılmıştır, adil olmayan yargılamalar yapılmıştır, bu da Türkiye'nin önemli bir gerçeğidir. Bu konuyu Türkiye çözmek zorundadır, adaletin gereği olarak çözmek zorundadır. Gelecekte başka bir sosyal yarayla muhatap olmamak için çözmek zorundadır. Kıstasımızı tekrarlıyorum, suçlu ile masum ayrılmalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Kahramanmaraş Milletvekili Zuhal Karakoç Dora aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Samsun Milletvekili Ersan Aksu ile 120 milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Samsun Milletvekili Ersan Aksu ile 120 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 79 [(*) ]
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
7 Aralık 2023 tarihli 31’inci Birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümünde yer alan 43’üncü maddesi kabul edilmişti.
Şimdi 44’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
45’inci madde üzerinde 1 adet değişiklik önergesi vardır, önergeyi okutup oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 45’inci maddesinin çerçeve hükmünde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ersin Beyaz Rıdvan Uz Yavuz Aydın
İstanbul Çanakkale Trabzon
Mehmet Akalın Ömer Karakaş Hüsmen Kırkpınar
Edirne Aydın İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYNOU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Aydın Milletvekili Ömer Karakaş’a gerekçeyi açıklamak üzere söz veriyorum.
Buyurun.
ÖMER KARAKAŞ (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 45'inci maddesi üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım.
Birkaç gün önce Sayın Şimşek iş ve finans dünyası temsilcileriyle bir araya geldiği bir yemekte “Dünyada kredi kartına taksit uygulayan tek ülke biziz ve bu uygulamalar vatandaşın gelirinden fazla harcamasına neden oluyor.” demiştir dolayısıyla bunun kaldırılması gerektiğini söylemiştir. Sayın Şimşek’e şunları sormak istiyorum: Bakanlığınızdaki bürokratlar huzur haklarıyla ceplerini doldururken çocuklarımızın okula aç gitmesi iyi midir? Ekonominin bütün yükünü çalışanın sırtına yükleyip, patronların vergi borçlarını bir imzayla silip milletimizin parasını yandaşlara peşkeş çekmek iyi midir? İktidarınızın yarattığı ekonomik kriz yüzünden milletimizin çöpten ekmek, meyve, yemek toplar hâle gelmesi çok mu hoşunuza gidiyor? Birilerine yazlık saraylar, uçan saraylar alınırken, yarattığınız enflasyon canavarı yüzünden birbirini öldüren ev sahibi ve kiracılar olması hoşunuza gidiyor mu? Milletimizin simidi bile kredi kartıyla alır hâle gelmesi, kimi vatandaşımızın ise ancak yarım simit alabilecek durumda olması hoşunuza gidiyor mu? İşte size 2023 yılı Türkiye tablosu.
Sayın Şimşek, memleketimizi çeyrek simidin, bayat ekmeğin, boş baklavanın, boş tostun, boş gözlemenin satıldığı bir hâle getirdiniz. Bakın arkadaşlar, bunlar dükkânların camlarındaki afişlerdir: “Yeni ürün, boş baklava 19.90 lira.” “Boş tost bulunur. İçinde ekmek, biber ve ketçap.” “3 adet bayat ekmek 1 lira.” Aynı şekilde, simit tezgâhlarında “Kredi kartı geçerlidir.” yazıyor. Bunlar utanç verici bir durumdur. Milletimizin hâlini görmek istiyorsak çocuklarımızın beslenme çantasının içine bir bakalım. Anneler çocuklarını okula ekmeğin arasına sadece 3 zeytin koyarak gönderiyorlar. Biraz vicdanınız varsa sefaleti, açlığı, yokluğu evlatlarımızın beslenme çantasında göreceksiniz. TÜİK verilerine göre çocuklarımız et, balık ve tavuk gibi proteinli gıdaları düzenli olarak alamıyorlar; üçte 2’si de her gün ekmek ve makarna gibi gıdalarla karbonhidrat ağırlıklı besleniyor. Çocuklarımız bizim geleceğimizdir. Onların fiziksel ve zihinsel gelişimi Türkiye’nin gerçek beka meselesidir. Türkiye’nin geleceği olan evlatlarımızın açlıktan ders dinleyemediği, açlıktan ağlayarak uyuyamadığı bu ülkede, Türkiye Cumhuriyeti devleti Merkez Bankası Başkanı Gaye Hanım çıkmış diyor ki: “İstanbul'da kiralar yüksek, Manhattan’dan pahalı.” Sakın siz yakınmayın Gaye Hanım, siz yakınma makamında değil, çözüm makamındaki insanlardan birisiniz. Sizin “Manhattan’dan pahalı olur mu?” dediğiniz İstanbul'da emeklilerimiz 7.500 lirayla, asgari ücretlimiz ise 11.402 lirayla geçinmeye çalışıyorlar; kaldı ki siz, çıkan haberlere göre, Ankara Beysukent’te lüks bir sitede Merkez Bankasına 49 bin liraya ev kiralatmışsınız. Bankanın Başkanlık lojmanı olmasına rağmen hoşunuza gitmediği için daha lüks bir semtte yer kiralattığınız doğru mudur? İstanbul'dan kendi paranızla ev tutmaya gelince pahalı, milletimizin parasıyla Beysukent’te lüks villa tutmak ne kadar doğrudur?
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin dış borçlarında ekim ayında yeni bir rekor kırılmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Karakaş, lütfen tamamlayın.
ÖMER KARAKAŞ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Türkiye'nin kamu ve özel sektör olarak dış borçları için bu yılın ilk on aylık döneminde yaptığı faiz ödemesi 14,5 milyar dolara çıktı. Bu rakam Türkiye'nin şimdiye kadar dış borç faiz ödemesi olarak yurt dışına yaptığı en yüksek ödemedir. Kredi faizlerindeki rekor yükselişe rağmen vatandaşlarımızın bankalar ve finans kuruluşlarına olan bireysel kredi ve kredi kartı borçları bakiyesi son derece büyümektedir. Milletimiz maalesef çaresiz, borcu borçla kapatmaya çalışıyor. Vatandaşımızın faizleri ve icra masrafları hariç 84 milyar liraya yakın icralık kredi borcu bulunuyor. Ama milletimiz hiç endişe etmesin, önce yerel seçimlerde, sonra ilk genel seçimde milletimizin sırtından bu ballı maaşlı saray müteahhitlerini alacağız, Türkiye’yi iyilerle buluşturacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karakaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
45’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 45’inci madde kabul edilmiştir.
46’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 46’ncı madde kabul edilmiştir.
47’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 47’nci madde kabul edilmiştir.
48’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 48’inci madde kabul edilmiştir.
49’uncu madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 49’uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa Mesih Şahin Necmettin Çalışkan Ali Fazıl Kasap
İstanbul Hatay Kütahya
Mahmut Arıkan Selçuk Özdağ
Kayseri Muğla
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’a söz veriyorum.
Sayın Kasap, buyurun.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Batman bizim unutulan bir ilimiz, 5 milletvekili var ama Batman’ın sorunları bu Parlamentoda hemen hemen hiç gündeme gelmedi. Batman’dan bir mektup var, mektubu okumak istiyorum: “Çok Değerli Vekilim, Batman’ın 5 milletvekili var ama Batman’la ilgilenen vekil yok. Şehir merkezinde 12 mahallenin çevresinden geçen 16 kilometre uzunluğunda bir dere var, İluh Deresi. Yıllardır bu dere ihmal edildi. 2006 yılında aralıklı yağmur sonucunda sel felaketine uğradı ve 5’i çocuk toplam 11 kişinin hayatına mal oldu. 2023 yılının 11 Kasımında yaşanan olayda -yine sel felaketi- 2 kişi öldü, 50-60 kişi yaralandı ve maddi hasarların hesabı yok. Batman’da kime sorsanız ‘Batman’ın en büyük sorunu nedir?’ diye ‘İluh Deresi.’ derler ve AK PARTİ döneminde, iktidarında seçim propagandalarında sürekli kullanılmasına rağmen bu dereyle ilgili yapılan hiçbir şey yok. Islah projesini yirmi yıldır yapmadınız, yapamadınız; nedendir bilmiyorum. İnternetten eğer bakarsanız ‘Batman sel felaketleri’ yazarsanız faciayı görürsünüz. Batman bu ülkenin bir şehri ve bu şehir maalesef ihmal edilmiş durumda Sayın Vekilim.” “Bakarsanız…” diyor. Hani siz gösteriyorsunuz ya bazı yerlerde, burası Batman ve yaklaşık yirmi yıldır bu sorunu yaşıyor ve ilgilenilmiyor.
Batman’ın diğer bir problemi de şu: Bakın, Bitlis-Batman-Mardin sınırlarında insanlar bir dereyi, bir ırmağı geçemiyorlar, 8 kilometrelik yol için, yaklaşık 80 bin dönüm araziye ulaşabilmek için 130 kilometre yol katetmek zorunda kalıyorlar Batman’ın içinde, kendi arazilerine ulaşabilmek için, kendi arazilerine ulaşmak için. Onunla ilgili de sürekli olarak Dicle Nehri kenarında yaklaşık 400-500 bin dönüm arazi de bu sebepten dolayı ekilemiyor, ekilip biçilse bile çok ciddi düzeyde…
Bakın, Batman şehir merkezinde 8 kilometrelik yol için 130 kilometre gitmek zorunda kalıyorsunuz, 130 kilometre. Sürekli gündeme gelmiş ama oradan tek milletvekili çıkarabildiğiniz için ihmal etmişsiniz büyük bir ihtimalle; Batmanlıların en önemli sorunlarından biri bu. Orada özel isimler var, onları vermek istemiyorum. Eğer bu yol yapılırsa yaklaşık 10-15 kilometreye düşeceğini söylüyor Batman’dan bir yurttaşımız.
Batman’ın bir diğer sorunu da burada yol yapımla ilgili, asfalt, şantiye, vesaireden dolayı… Aslında potansiyeli olan bir yer ancak göçlerden dolayı, güzel bir iklimi olan Batman’da insanlarımız ve gençlerimiz özellikle uyuşturucu ve terörün tuzağında. Bu konuda da sizin yaptığınız girişimler yok. Terörün ve özellikle de uyuşturucunun tuzağındalar ve gençlerimiz iş bulamadıkları için şehirden uzaklaşmak zorunda kalıyorlar, yaşlılara mahkûm edilmiş bir şehir şu anda. Irak, İran, Suriye hemen yanı başımızda, bu ülkelerle ticaretimizi zenginleştirebiliriz ama siz bu ülkelerle olan diyaloglarımızı en asgariye indirdiniz. “Gıda, giyim, tekstil gibi -üreteceğimiz- benzeri iş imkânlarını sağlamak için çok acil ikinci organize sanayi bölgesine ihtiyacımız var.” deniyor. Daha dün 12 şehidimizi, gencecik askerlerimizi toprağa verdik. Bu tür olaylara, teröre “Dur!” demenin tek yolu, buradaki ulaşım altyapısı, eğitim altyapısı ve doğru dürüst yolu, okulu olmayan yüzlerce köye bir an önce hizmet götürmenizdir.
En önemli sorunlarından biri -demin de söylemiştim- merkezde olan İluh Deresi ve bir diğeri de insanlar 8-10 kilometrelik yol için, kendi arazilerine ulaşmak için 130 kilometre gidiyorlar. Beklenen -demin dilim sürçtü- insanların 400-500 bin dönüm araziye ulaşması için yolunu yapmanızdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kasap.
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 49'uncu maddesiyle 5015 sayılı Kanun’a eklenen geçici 8’inci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“GEÇİCİ MADDE 8 - 29/4/2021 tarihinden önce kira sözleşmesi ile kullanım hakkı devredilmiş ve devralan adına lisanslandırılmış tesislerde, bu lisans süresince 213 sayılı Kanunun 359' uncu maddesinin (a), (b) veya (ç) fıkralarında belirtilen fiillerin işlenmesi durumunda, malikin söz konusu fiillerden dolayı şüpheli, sanık veya hükümlü olmaması kaydıyla 29/4/2021 tarihinden önce yaptığı talebe istinaden mahkemelerce işletmenin tahliyesine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi ya da söz konusu tarihten önce yapılan talebe istinaden tahliye kararı kesinleşmeden kiracı tarafından tesisin rıza ile terk edilmesi üzerine, bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce kesinleşen kararlar veya terk edilen tesisler için bu maddenin yürürlüğe girmesinden, tahliye kararı bu maddenin yürürlük tarihinden sonra kesinleşenler için ise kesinleşmeden itibaren üç ay içinde Kuruma yeni lisans için başvurulması hâlinde, söz konusu tesis için 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (g) bendi uygulanmaz. Varsa mevcut geçici durdurma hali ancak yeni lisans verilmesi durumunda kaldırılır.”
Abdulhamit Gül Halil Eldemir Osman Sağlam
Gaziantep Bilecik Karaman
Adem Yıldırım Ayhan Salman Emre Çalışkan
İstanbul Bursa Nevşehir
BAŞKAN – Evet, Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinin (a), (b) ve (ç) fıkraları kapsamında, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme veya bu belgeleri kullanma suçlarıyla ödeme kaydedici cihaza gerçekleştirilen eylemlerin işlendiğinin anılan kanunun 367’nci maddesi uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesiyle birlikte durum, kuruma da iletilmekte ve kurum tarafından her türlü tesiste (rafineri hariç) lisansa tabi tüm faaliyetler kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçici olarak durdurulmakta ve bu süre içerisinde söz konusu tesis için başka bir gerçek veya tüzel kişiye lisans verilmemektedir. Önergeyle 29/4/2021 tarihli kanunla yapılan söz konusu düzenlemeden önce taşınmazını kiraya vermiş olup anılan tarihten önce tahliye davası veya tahliye talebiyle başlatılan icra takibi olması kaydıyla, kiracılarının tahliye davası veya tahliye talebiyle başlatılan icra takibi devam ederken rızayla tesisi terk etmiş olmaları durumunda da maliklerin söz konusu fiillerden dolayı şüpheli, sanık veya hükümlü olmaması ve kuruma belli bir süre içinde başvurulması şartıyla tesise lisans verilebilmesi temin edilmektedir.
BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 49’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 49’uncu madde kabul edilmiştir.
50’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 50’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa Mesih Şahin Necmettin Çalışkan Doğan Demir
İstanbul Hatay İstanbul
Mesut Doğan Mahmut Arıkan Mehmet Atmaca
Ankara Kayseri Bursa
BAŞKAN – Evet, Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Evet, önergenin gerekçesini açıklamak üzere Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’a söz veriyorum.
Sayın Çalışkan, buyurun.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, torba yasa görüşüyoruz. Gerçekten bir isim bulamıyorum. Bir önceki torba yasaya “vergi yasası” demiştik. Bütçe öncesi “Milleti biraz daha fazla soyup soğana nasıl çeviririz?” diye vergi yasasını torba olarak önümüze getirmişlerdi ama buna muhtemelen “cümbüş yasa” demek daha doğru olacak.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Hemşehrim, o kadar uzun boylu değil.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Gerçekten maddelere baktım, her biri birbirinden farklı; neyi anlattığı belli değil. Benim de söz aldığım madde, Anayasa Mahkemesine verilen yetkiyle ilgili. Bir kere, şunu sormak gerekir… Bu arkadaşlar zaten Anayasa Mahkemesinin varlığından rahatsızlar, varlığını kabullenemedikleri bir kuruma yetki devri de gerçekten ilginç bir şey. Bu açıdan teklifimiz, bu maddenin kaldırılması yönünde.
Değerli milletvekilleri, bütçeyi görüştük, geçti ama bilelim ki herkes, her şey tutanaklara kayıt olduğu kadar tarihe de geçti. Burada faiz bütçesi olduğunu söyleyenler bile buna tıpış tıpış, deyim yerindeyse, “evet” dedi. Ve tabii, burada, bu bütçede bu milletin yarınının öncelenmediği, dar gelirlinin hedeflenmediği; işçiye, memura, emekliye hiçbir şey vadedilmediği net bir şekilde ortadaydı ama daha acısı şu: Bütçeyi zaten konuşmadık, buraya gelen atanmış, görevlendirilmiş Cumhurbaşkanına bağlı Bakanların bile büyük çoğunlukla, neredeyse hiçbiri bütçeyi konuşmadı. Bugün bütçenin izi olarak ortaya konan şey, Bakanların akrobatik hareketleri olarak basında da yer aldı. Meclisin mehabetini düşürmemeliydik. Zaten bütçeyi konuşan… Hani Hegel’e atfedilen sözde olduğu gibi, beni bir kişi anladı, o da yanlış anladı. Burada bütçeyi bir kişi konuştu, o da yanlış konuştu, yetersiz konuştu.
Burada şunu belirtmek isterim ki değerli milletvekilleri, burası Gazi Meclis; bütçeyi atlattık, burası halkın temsil edildiği yer, burası milletin temsilcileri olarak herkesin gözünün üzerimizde olduğu bir yer. Biz milletin aynasıyız; onun için buraya kabalık, nobranlık, şiddet yakışmaz. Burada her birimiz fikirlerimizi özgürce konuşabilmeliyiz. Zaten fikirlerimizi açıkça konuştuğumuz zaman eleştirebilmeliyiz. Sonuçta gereken yapılacak ama görünüyor ki iktidar mensubu arkadaşlar, burada muhalefetin bir konuşmasına bile razı değiller, hiçbir eleştiriye dahi tahammülleri yok. Burada özellikle de yönetim pozisyonunda olan parti temsilcilerinin de biraz daha dikkatli, duyarlı olması beklenir. Maalesef, bu noktanın da hayli problemli olduğu ortada. Bugün bir milletvekili kalp krizi geçirdi, hepimizin huzurunda vefat etti; bugün şehit haberlerimiz geliyor, bugün konuşmalar bile alkışlanmıyor. Böyle bir dönemde bu saldırgan tavrı anlamak da hiçbir şekilde mümkün değil ve onun için özetle demek isterim ki burada zaten bütçenin içeriğine bile göz atmadan, noktasına, virgülüne dokunmadan geçti ama madem hiçbir şey değişmiyor, en azından burada eleştirilere, farklı bakış açılarına da bir şekilde tahammül edilmesi gerekirdi. Edebimizden sustuk, belki de kürsüye ilk defa çıkmış, isminin önünde de ünvanı olan bir zat Meclisi germek için elinden geleni yaptı. Tabii, baş başa bağlı; grup başkan vekilinin tavrının böyle olduğu bir yerde akademisyen de olsa bir vekil de herhâlde böyle konuşuyor.
Onun için değerli milletvekilleri, temennim, 2024 yılı yeni bir başlangıç olsun. Bundan sonra daha nazik, birbirimize saygılı, eleştiriyi kabullenebilen, fikirlerin şiddete başvurulmadığı sürece özgürce tartışılabildiği bir Mecliste memleketimizin, milletimizin problemlerine odaklanalım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum Sayın Çalışkan.
Değerli milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
50’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 50’nci madde kabul edilmiştir.
51’inci madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 51’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsa Mesih Şahin Necmettin Çalışkan Mahmut Arıkan
İstanbul Hatay Kayseri
Mehmet Atmaca Selçuk Özdağ Doğan Demir
Bursa Muğla İstanbul
BAŞKAN – Önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan’a söz veriyorum.
Sayın Arıkan, buyurun.
MAHMUT ARIKAN (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün kabul edilen 2024 bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Bütçe görüşmelerinde biz de dile getirdik, birçok arkadaşımız da dile getirdi “Şu torba yasasını artık bitirelim, bütçeyi delecek, bütçe disiplinini bozacak uygulamalara son verelim.” dedik. Maşallah, on beş günlük bütçe maratonundan hemen sonra, bütçe görüşmelerinden hemen önce ağzını büzdüğünüz torba yasayı yeniden Meclisin ilk gününde açtınız. Zannediyorum, muhalefetin bu kadar haklı çağrısını duymamak için başka özel bir çaba gerekli. Torba yasanın yasama faaliyetlerine zararları hakkında söylenebilecek her şey söylendi. Sizin torba yasa konusundaki ısrarınız devam ettiği müddetçe muhtemeldir ki buradan bu zararlar anlatılmaya devam edilecek. Fakat enteresan, bu sefer farklı bir reaksiyon geldi, Komisyon görüşmelerinin sonunda, teklif sahibi milletvekili arkadaşımız bu torba yasa meselesi için şöyle söyledi: “‘Uyarlama kanunları’ demeyi şahsen ben daha uygun görüyorum. Arkadaşlar ‘torba yasa’ kelimesinden rahatsız olmuş.” Bundan sonra “uyarlama kanunları” diyecekmiş, bize de “Olur.” demek düşer.
Değerli arkadaşlar, psikolojide buna “çerçeveleme etkisi” deniyor. Pazarlama sektöründe uzman arkadaşlarımız bunu gayet iyi bilirler. Anlamı “İçeriğin bir önemi yok, bunun nasıl takdim edildiği önemli.” demektir. “Torba” ya da “uyarlama” üzerine konuştuğumuz bu kanun teklifi hem biçim hem içerik olarak bir facia. Biçim olarak baktığımızda, eser ortada, 31 çerçeve kanun ve 2 kanun hükmündeki kararnamenin birçok maddesinde değişiklik ya da ekleme yapılıyor. Doğru düzgün bir etki analizi yapıldı mı yapılmadı mı, o bile meçhul çünkü öyle bir zaman dilimi ortada yok. İçerik olarak ise, milletin faydasına ya da ekonomiye destek olabilecek maddeler ara ara serpiştirilmiş. Bunun için de bizden büyük büyük “Allah razı olsun.” dememizi bekliyorlar ama bunlar sadece aralara serpiştirilmiş maddeler.
Peki, gerçek nedir? Gerçek: Torbadan vatandaşa vergi, sermayeye muafiyet çıkacak. Biz “86 maddeyi nasıl ele alalım?” derken bir de şimdi “Hemen bitirelim.” hususu ortaya atıldı. Arkamızdan atlılar kovalarcasına yasa yapıyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisine bunun yakışmadığını ifade etmiş olalım. Eylül 2023’te Orta Vadeli Program açıklandı, Ekim 2023’te On İkinci Kalkınma Planı’nı kabul ettik, dün de bütçe kanunu Meclisten geçti. Görünen o ki o kadar plan, program, rakam, bütçe, hepsi boşa gitmiş; bir torbanın başına iktidar toplandı, ondan medet umar hâle gelmiş. Evet, arkanızdan atlılar kovalamıyor. Peki, arkanızdan ne kovalıyor? Arkamızdan berbat ekonomimiz ve yanlış icraatlarımız kovalıyor arkadaşlar. Bu yüzden iktidarın bu torba yasayı geçirebilmek için aciliyeti söz konusu.
Ama bütçe disiplinini ve mali disiplini bozacak işlerin yapılması, maalesef, Meclisimiz için yeni bir uygulama değil. Sizinle iki tane haber metni paylaşmak istiyorum: Bunlardan bir tanesi, 30 Kasım 2023 tarihinde Sayın Bakan Mehmet Şimşek “Verginin tabana yayılması konusunda çok ciddi adımlar atacağız, reform çalışmalarımız var.” diyor. İkinci haber, arkadaşlar, bu da Ocak 2015’te, yine Sayın Şimşek Maliye Bakanı ve o tarihte Sayın Bakan “Amacımız, vergiyi tabana yaymak.” ifadesini kullanıyor. Aradan dokuz yıllık bir zaman dilimi geçmiş, aynı metinler konuşuluyor. İki haber arasında değişmeyen iki tane husus var: Bunlardan bir tanesi, Sayın Şimşek’in değişmeyen hayalleri; ikincisi, Sayın Şimşek’in -Allah kendisine hayırlı, uzun ömür versin- yıllar içerisinde hiç yaşlanmamış olması. Ama Sayın Şimşek’in açıklama yaptığı bu iki tarih arasında Türkiye ekonomisi çok yaşlandı, çok harap oldu, her gün biraz daha maalesef fakirleştik. Arkadaşlar, üzgünüz ama biz bu hikâyeyi biliyoruz, yetmezmiş gibi bu hikâyeyi yaşama durumundayız. Bu hâliyle aceleye gelen, vatandaşın olmadığı bu torba yasaya “kabul” oyu vermemiz mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Arıkan, lütfen tamamlayın.
MAHMUT ARIKAN (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.
Son olarak, madem kanun teklifi sahibi sayın milletvekili arkadaşımız “torba” denmesinden üzülmüş, “uyarlama” olmasını istiyor, biz de o arkadaşımız üzülmesin diye buradan yeni bir öneride bulunuyoruz: Buna ne “torba yasa” diyelim ne “uyarlama kanunları” diyelim, zaten her şey bu Mecliste yuvarlanıp gidiyor, “yuvarlama kanunları” diyelim diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Arıkan.
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
51’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 51’inci madde kabul edilmiştir.
52’nci madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 52’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdulhamit Gül Halil Eldemir Osman Sağlam
Gaziantep Bilecik Karaman
Ayhan Salman Adem Yıldırım Emre Çalışkan
Bursa İstanbul Nevşehir
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 5411 sayılı Kanun’a eklenen ek maddenin teklif metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edilen önergeyle teklifin 52’nci maddesi metinden çıkmıştır. Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
Sayın Gül, bir söz talebiniz var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül’ün, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun (2/1188) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bu oturumda DEM PARTİ’li hatibin Cumhur İttifakı’na yönelik, partimize yönelik, Hükûmetimize yönelik asılsız ithamları oldu. Cumhur İttifakı milletin kurduğu, milletimizin desteklediği bir ittifaktır; hukuk ve adalet temel referanslarımızdır. Yasama, yürütme, yargı millet adına Anayasa’da tanımlanan görevlerini kendi işlevleri ve görevleri çerçevesinde ifa etmektedirler. Bunun dışında, partimize yönelik, Cumhur İttifakı’na yönelik asılsız ithamları kabul etmediğimizi, reddettiğimizi Genel Kurulun takdirine ve Genel Kurulun bilgisine, milletimizin bilgisine bir kez daha saygıyla sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gül.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Kurtcan ÇELEBİ (Ankara), Sibel SUİÇMEZ (Trabzon)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Samsun Milletvekili Ersan Aksu ile 120 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 79) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, 53’üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 53’üncü maddesinin kanun teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Kezban Konukçu Celal Fırat
Kocaeli İstanbul İstanbul
Özgül Saki Perihan Koca
İstanbul Mersin
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Mersin Milletvekili Perihan Koca’ya söz veriyorum.
Sayın Koca, buyurun.
PERİHAN KOCA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
On beş gün boyunca burada 2024 bütçesi üzerine hep birlikte bir mesai yaptık ancak bu mesai ne yazık ki halkın çıkarları adına bir mesai olmadı, hep birlikte, iktidarın oynadığı müsamereyi izledik ve tam anlamıyla sermayeye, patronlara, tarikatlara, cemaatlere, yandaşlara kıyak, halka sefalet bütçesi oldu 2024 bütçesi. “Kamu harcamaları” adı altında devasa bir bütçe sermaye sınıfını ihyaya aktarıldı. Sermayeye kıyak üstüne kıyak çektiniz, üstü örtülsün diye de emekçi çocuklarının kanı üzerinden hamaset üzerine hamaset yaptınız, sonra da burada gelip kan, gözyaşı, savaş ve sefalet bütçesini güle oynaya, oy çokluğunuza dayanarak Meclisten geçirdiniz.
Şimdi, maşallah, keyfiniz yerinde, keyfiniz gıcır, sermayeye kıyak çekmelere doyamıyorsunuz çünkü ama bu da yetmiyor size, şimdi bir kıyak da torba yasayla çekelim istiyorsunuz. Çektiğiniz kıyaklar pek didiklenmesin, üzeri fazla kurcalanmasın diye de milliyetçi hezeyanlar, vatan, millet nutuklarıyla burada geçmiş bize tatava yapıyorsunuz. Meclisten sokağa provokasyon peşindesiniz, Meclisten sokağa tezgâh peşindesiniz. İşte, dün hepimiz gördük, Kadir Has Üniversitesinde -Cumhurbaşkanı danışmanının bizzat organizasyonun içerisinde- yaşanan büyük bir provokasyon girişimiyle karşı karşıya kaldık. Hiçbir art niyeti olmayan, yaşadığı en temel insani bir problemi dile getiren hocamızın TÜGVA’sıyla, Cumhurbaşkanı danışmanıyla, medyasıyla, tetikçi trol ordusuyla, Emniyetiyle, üniversite yönetimiyle hedef gösterildiğine tanıklık ettik. Yarattığınız soygun, yağma ve suç düzeni sürsün diye kandan, ölümden, din istismarından, provokasyondan medet ummaya devam ediyorsunuz çünkü siz din bezirgânısınız çünkü siz savaş bezirgânısınız çünkü Maliye Bakanının patronlar için geçirdiği 2,2 trilyon liralık vergi affının konuşulmasını istemiyorsunuz çünkü sarayın günlük harcaması 33 milyon 600 bin lira iken halkın ödediği dolaylı ve doğrudan vergilerden oluşan bütçenin halkın yaşamsal ihtiyaçlarını bile karşılamadığı konuşulmasın istiyorsunuz. Sizin keyfiniz yerinde ama halk yoksulluk ve açlık batağında, sizin keyfiniz yerinde ama halkımız borç batağında; sadece ayakta kalabilmek, sadece yaşayabilmek, sadece yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için kredi ve kredi kartlarını kullanmaya mecbur bırakılıyor.
Birkaç hatip daha söyledi, Maliye Bakanı dün “Dünyada kredi kartına taksit uygulayan tek ülkeyiz ve bu uygulamalar, vatandaşın gelirinden fazla harcamasına neden oluyor, iyi bir şey değil.” diye buyurmuş. Sayın Bakanın halkla kurduğu tek bağ “fakir aile ziyaretleri” diye attığı “tweet”ler olduğu için halkın gerçekliğinden epey uzak görünüyor. İnsanlar hobi olsun diye kredi kartlarına abanmıyorlar Sayın Bakan, hobi olsun diye kimse borçlanmak, faiz ödemek, icralık olmak istemez. “Dünyada kredi kartına taksit yapan tek ülkeyiz.” diyorsunuz ama esas gerçekleri konuşmaktan imtina ediyorsunuz. Madem öyle, gelin, yoksulun sırtına bindirdiğiniz yüksek vergi oranlarını konuşalım burada hep beraber; madem öyle, torba yasalarla getirdiğiniz araç satışlarında uygulanan devasa vergileri, yakıt vergilerini, elektronik eşyalara uygulanan devasa vergileri konuşalım burada. Asgari ücretle geçinmeye çalışan emekçiler yoksulluk sınırında bir yaşamı ancak ve ancak bugün geldiğimiz aşamada kredi kartlarıyla sürdürmeye çalışıyorlar. Madem patronların bir kalemde milyarlık borçlarını silebiliyorsunuz, o hâlde halkın kredi kartı borçları silinsin, halkın kredi borçları silinsin diyoruz; temel insani ihtiyaçlar ücretsiz karşılansın, asgari ücret sefalet ücreti yerine insanca yaşamayı mümkün kılan bir ücret olsun diyoruz ama biliyoruz ki siz asla ve asla buna müsaade etmezsiniz çünkü kara düzeninizin çarkları başka türlü dönmez.
İşte, şimdi konuştuğumuz bu torba yasayla Cumhurbaşkanına kamunun kaynaklarını istediğine aktarma, istediğinden mahrum etme hakkını veriyorsunuz. Kamu kaynaklarını kime aktaracaksınız peki? Bütçede de olduğu gibi bir avuç azınlığa, bir avuç patrona aktaracaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Koca, lütfen tamamlayın.
PERİHAN KOCA (Devamla) – Tabii.
Size “Patronların Hükûmetisiniz.” deyince “Halkı soyuyorsunuz, yoksuldan alıp zengine veriyorsunuz.” deyince kızıyorsunuz ama o zaman neden torba yasayla kurumlar vergisi istisnasının süresini uzatıyorsunuz? Nedir kurumlar vergisi? Şirketlerden alınması öngörülen vergiler. “Öngörülen” diyoruz çünkü bir türlü kıyamıyorsunuz patronlarınıza, hep kâğıt üzerinde kalıyor kurumlar vergisi denen şey. Emekçiyi, yoksulu vergiyle soy ama milyar dolarlık şirketleri vergiden muaf tut; ne âlâ memleket!
Yine bu torba yasayla müteahhitlerin aldıkları kamu işlerinin teslim süresini uzatıyorsunuz. 5’li çete ve küçük kardeşleri sizden kamu ihalelerini alacak; teşvikler, indirimler, krediler akacak; olay iş teslimine gelince de “Bitince teslim ederiz.” diyeceksiniz. İşte, siz busunuz, siz bu soygun düzeninin bekçisisiniz. Bu bütçeyle, bu torba yasayla bunu bize bir kez daha gösterdiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Koca.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 53’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 53- 5411 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 35- Bu kanunun geçici 32’nci maddesi hükümleri, bu maddenin yayımı tarihinden itibaren iki yıl süreyle uygulanır.”
Rahmi Aşkın Türeli Gülcan Kış Ömer Fethi Gürer
İzmir Mersin Niğde
Cevdet Akay Aliye Timisi Ersever Kayıhan Pala
Karabük Ankara Bursa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Bursa Milletvekili Kayıhan Pala’ya söz veriyorum.
Sayın Pala, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KAYIHAN PALA (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, üniversite hastanesinde 2 kez başhekimlik yapmış bir yöneticiyim aynı zamanda, bu nedenle de bu konuyu Meclisin gündemine getirmeyi çok değerli buluyorum. İlk olarak, şunu söyleyeyim: Kanun metninde yer alan gerekçede üniversite hastanelerinin finansal sürdürülebilirliğinin sağlanması için global bütçe ile tahakkuk eden miktar arasında bir fark olması hâlinde bu farkın terkin edilmesi yaklaşımını uygun buluyoruz, doğru bir yaklaşım. Ancak şunu tartışmamız gerekir: Neden böyle bir yaklaşıma ihtiyaç duyduk? Bakın, üniversite hastaneleriyle ilgili iki temel konuyu mutlaka masaya yatırmalıyız, eğer üniversite hastanelerinin bu ülkedeki değerini biliyorsak. Birincisi: Üniversite hastanelerinin işlevi nedir? İkincisi: Üniversite hastanelerinin kaynakları nereden sağlanmalıdır? Bunu şunun için söylüyorum: Kanun metninde “kamu üniversite hastaneleri” diye geçiyor ama siz üniversite hastanelerinin aslında nasıl adlandırıldığını biliyor musunuz? Buraların adları “sağlık uygulama ve araştırma merkezleri”dir. Dolayısıyla, temel işlev olarak üniversite hastanelerinin sağlığın uygulaması ve araştırılması için kullanılması gerekir. Ancak üzülerek söylemek gerekir ki Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarı süresince, maalesef, üniversite hastaneleri yok sayılmıştır. Niye böyle söylüyorum? Zamanım yettiğince anlatmaya çalışayım.
İlk olarak, üniversite hastaneleri bütçeden yeterli desteği alamadığı için, ödemelerinin tamamen döner sermayeye bağımlı hâle getirilmesi sağlanmıştır. İlk önce elektrik, su, doğal gaz gibi giderler, sonrasında da istihdam edilen personelin maaşları da dâhil olmak üzere bütün giderler döner sermayeye bağımlı hâle getirilmiştir; öyle ki üniversite hastaneleri o döner sermayeye bağımlı hâl nedeniyle ödemeleri yapmakta zorlanmış, malzeme almayı kolay bir zaman içerisinde çözememiş ve gittikçe ciddi bir borç yükü içerisine girmiştir. Bugün, bakın, iki üniversite hastanesi yöneticisiyle konuştum -ikisi de Ankara dışında- birinin geri ödeme süresi firmalardan aldıkları malzemeler için on beş ay, diğerinin on yedi ay. Türkiye’nin bu enflasyonist ortamında herhangi bir kurumdan bir malzeme alarak bunu on beş ay, on yedi ay sonra ödeyeceğim derseniz, o malzemeyle ilgili ya çok yüksek fiyat ödemek zorunda kalırsınız ya da malzemenin kalitesiyle ilgili sorunlar yaşarsınız ki bunların her ikisi de bugün maalesef geçerliliğini korumaktadır.
Bir önemli soru şudur, umarım yanıtlayan olur: Örneğin, bu terkinle 2023 yılı için ne kadarlık bir maliyet söz konusu olacaktır? Ne kadarlık bir parayı terkin ediyoruz? Bunu bilen var mı bilmiyorum, hiçbir yerde açıklanmadığı için bunu özellikle sormak ihtiyacı duyuyorum
İkincisi de neden böyle bir terkine ihtiyaç duyulmuştur? Doğru bir yaklaşım ama neden? Her yıl böyle terkin ederek mi gideceksiniz? Örneğin, genel sağlık sigortası prim borçlarını ödeyemeyenler için her yıl, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, borçlu olsalar bile hizmetten yararlansınlar diye bir sistem getiriyorsunuz ama bu ne kadar doğru?
Bakın, dedik ki ne araştırma ne uygulama olanağı kalmamıştır. Biliyor musunuz, bugün üniversitedeki profesörlerin maaşları maalesef yoksulluk sınırının altındadır. Tıp fakülteleri için söyleyeyim; döner sermaye tazminatları ve ek gelirleriyle birlikte bugün bir tıp fakültesinde bir profesörün yetiştirdiği uzman hekim Sağlık Bakanlığına bağlı bir devlet hastanesinde çalışırken hocasından daha fazla gelire sahiptir. Dolayısıyla, biz eğer üniversiteleri önemsiyorsak ki şunu mutlaka söylemek zorundayım: Tıp fakültelerinin hastaneleri, üniversite hastaneleri, sağlık uygulama ve araştırma merkezleri hem pratisyen hekimlerin hem uzman hekimlerin hem de orada staj gören bütün sağlık çalışanlarının -hemşirelerin, sağlık teknisyenlerinin- bütün ihtiyaçlarını uygulama açısından karşılayan çok önemli bir kurumdur. Bu kurumları zaafa uğratmak değil, desteklemek gerekir.
Size basit bir şey söyleyeyim: Örneğin, bugün bir devlet hastanesinden uzman hekimin sevk ettiği bir hasta tıp fakültesi hastanesine geldiğinde asistanlar tarafından muayene edilmek zorunda kalıyor. Bunun farkında mısınız? Çünkü öğretim üyelerine yeterince destek verilmeyince o öğretim üyesi gelir bulmak için ya üniversite dışına çıkıyor ya muayenehaneye gidiyor ya da özel hastanede çalışmak zorunda kalıyor. Bu da hastaların sağlık hizmetlerine erişimleriyle ilgili ciddi bir sorun yaşanmasına yol açıyor; tıp fakültesindeki öğrencilerin ve uzmanların eğitimleri dışında. O zaman, gelin, hep birlikte bu hastaneleri adında söylendiği gibi sağlık uygulama ve araştırma merkezleri yapalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Pala, lütfen tamamlayın.
KAYIHAN PALA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bunun temel iki tane yolu var. Birincisi, işlevlerini iyi tanımlayalım, onlara yönetsel destek verecek düzenleme yapalım. İkincisi de bütçeden kaynak aktaralım. Böyle global bütçelerle, terkinlerle buraları sürüncemede bırakmak doğru değil.
Şunu söylemem gerekir: Bakın, az önce bir meslektaşımla konuştum, tıp fakültesi hastanesinde görev yapan üniversite mezunu bir kamu işçisinin, yirmi üç yıldır orada çalışan üniversite mezunu bir kamu işçisinin eline bugün itibarıyla yalnızca 18 bin lira para geçmektedir; oradaki sorun öğretim üyeleriyle sınırlı değildir. Dolayısıyla buraların yaşamsal önemini mutlaka bilelim, hem kadro hem bütçe desteği verelim ve üniversitelere akademik özgürlük getirerek oraların gerçek bir akademi olması için hep birlikte çaba tüketelim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Pala.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 53'üncü maddesinin çerçeve hükmünde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüsmen Kırkpınar Turan Yaldır Aykut Kaya
İzmir Aksaray Antalya
Dursun Ataş Rıdvan Uz
Kayseri Çanakkale
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’a söz veriyorum.
Sayın Ataş, buyurun.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen 79 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 53'üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını yani 2023 yılını geride bırakmamıza altı günden az bir zaman kaldı. Ne yazık ki AKP iktidarı 2023 yılına ilişkin verdiği hiçbir sözü tutamadı, önümüze koyduğu 100’üncü yıl hedeflerinin hiçbirini gerçekleştiremedi. Özellikle 2023 yılı enflasyon hedefi yüzde 5’ti ama şu anda ülkemiz, AKP iktidarının hatalı politikalarının sonucu olarak canavarlaşan ve yüzde 130’ları aşan bir enflasyonla mücadele etmektedir. Her gün market raflarında fiyatları yükselen ürünleri görüyoruz. Bu durum tüm vatandaşlarımızı derinden etkiliyor. Asgari ücretli, emekli, memur, işçi, esnaf, hepsi bu ekonomik zorlukların altında eziliyor. Bugün gelinen noktada Merkez Bankası Başkanı bile ev kiralarının çok pahalı olmasından yakınıp annesinin evinde birlikte kaldıklarını açıklıyor.
Değerli milletvekilleri, iktidarın yıllardır uyguladığı tutarsız ve hatalı ekonomi politikaları yüzünden ülkemiz faiz-enflasyon sarmalında geçim mücadelesi veren milyonların ülkesi hâline gelmiştir. AKP'nin yirmi iki yıllık iktidarının sonucunda, ülkemiz, yaşam için en temel şeyler olan gıda ve barınmaya bile zor ulaşanların ülkesi hâline gelmiştir. Üzülerek ifade etmeliyim ki ülkemiz çocuğuna mama alamayan babaların, torununa harçlık veremeyen dedelerin, kirasını ödeyemeyen emeklilerin, eğitim için gerekli malzemeyi alamayan öğrencilerin, işsizlik nedeniyle evden çıkamayan gençlerin ülkesi hâline gelmiştir. Artık yeter! Bu ülke, vatandaşın cebine el atan, sofrasına ateş düşüren bir hükûmeti değil, kendi vatandaşlarına yaşanabilir bir hayat sunan, sorumluluğunu taşıyan bir hükûmeti hak etmektedir. Bu ülke, yüzde 130’ları aşan enflasyonu hak etmemektedir. Bu ülke, yüzde 20’leri aşan işsizliği hak etmemektedir. Bu ülke, nüfusunun yarısının açlık sınırının altında yaşadığı, yüzde 80’inden fazlasının açlık ve yoksulluk sınırının altında kaldığı bir ülke olmayı hak etmemektedir.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarının ülkemizi getirdiği nokta ülkemizin geleceği adına endişe vericidir. Türkiye'de son yüzyılın en yüksek gıda pahalılığı yaşanmaktadır. 40 temel gıdanın son bir yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 190 olmuştur. Tüm cumhuriyet tarihi sürecinde temel gıdada böyle yüksek oranda fiyat artışı ve pahalılığı hiç görülmemiştir. Bahsettiğimiz şey lüks tüketim değil sayın milletvekilleri, bu ülkede ailelerin yüzde 80’inin hiç tatil yapamamasından, eskimiş giysilerinin yerine yenisini alamadıklarından, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olamadıklarından bahsetmiyorum bile, bir insanın hayatta kalabilmesi için gerekli olan temel gıdadan bahsediyorum burada.
Bakın, Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu’na göre, peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 42,2'dir, meyveyi her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 49,5'tir, sebzeyi her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 67’dir, et, tavuk veya balığı her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı ise yüzde 87,3'tür; buna karşın, ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı ise tam yüzde 62,4 olmuştur. Özellikle iktidar sahiplerinden çocuklarıyla yemek yerken bu oranları hatırlamalarını istiyorum. Bunlar, sıradan sayılar değil; bunlar, bizim evlatlarımız, bunlar bizim geleceğimiz.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, memurundan işçisine, asgari ücretliden emeklisine, esnafından çiftçisine, milletimizin tüm kesimlerinin gelirleri acilen artırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) – Toparlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Ataş, lütfen tamamlayın.
DURSUN ATAŞ (Devamla) – Maaş ve ücret zamları masabaşında hazırlanan enflasyona göre değil, gerçek enflasyona göre hesaplanmalı, milletimiz enflasyon altında can çekişmekten kurtarılmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ataş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
53'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... 53'üncü madde kabul edilmiştir.
54'üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 54'üncü maddesinde yer alan “yer alan” ibaresinin “bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Kezban Konukçu Celal Fırat
Kocaeli İstanbul İstanbul
Özgül Saki Perihan Koca
İstanbul Mersin
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili Celal Fırat’a söz veriyorum.
Sayın Fırat, buyurun.
CELAL FIRAT (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyen bütün dostlarımıza sevgilerimizi iletiyoruz.
Başta İstanbul Esenyurt ilçesi olmak üzere Türkiye'nin birçok ilçesinde, özellikle İstanbul Fikirtepe, Tuzla, Sancaktepe, Başakşehir, Beylikdüzü, Pendik, Arvavutköy ilçelerimizde olmak üzere, özellikle yüksek nüfus artış hızından kaynaklanan konut ihtiyacını fırsat bilen bazı kişiler tarafından, 30 bine yakın tüketiciden, on binlerce insandan, daha çok toplumdaki dar ve orta gelirli vatandaşlarımızdan, konut edinme vaadiyle kurulan inşaat firmaları aracılığıyla, ön ödemeli konut satış yöntemiyle satış kampanyaları düzenlenerek paralar toplanmış ancak aradan uzun yıllar geçmesine rağmen hak sahiplerine konutlar teslim edilmemiş, bazı projelere hiç başlanılmamış ve yarım bırakılmış, on binlerce insanın mağduriyetine sebebiyet verilmiştir. Bu konuda geçen dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna gelen yoğun dilekçeler üzerine Mecliste bir araştırma komisyonu, alt komisyon da kurulmuş, görüşmeler yapılmış, söz konusu mağduriyetlerin giderilmesi için bakanlıklarda gerekli görevlendirmeler yapılmış ancak aradan iki yıl geçmesine rağmen hâlen sorun çözülmemiş, daha da derinleşmiştir. Konut vaadiyle dolandırılanların sorunları çözmek üzere Mecliste kurulan alt komisyonun tespit ettiği çözüm önerilerinin bakanlıklarca neden yerine getirilmediğinin araştırılması için Mecliste yine bir araştırma önergesi verdik. Yine bu alt komisyonun tespit ettiği çözüm önerilerinin neden yerine getirilmediğiyle ilgili Çevre ve Şehircilik, Hazine ve Maliye, Adalet, Ticaret Bakanlıklarına soru önergeleri verdim ancak önergelerime düzgün bir şekilde cevap verilmediği gibi âdeta her bir bakanlığımız birbirlerini adres gösterdi.
Sayın Başkan, İstanbul'da konut vaadiyle dolandıranlar konut projelerinin bazılarında ruhsat almadan satışlar yapmış, 6502 sayılı Kanun’a göre sözleşmeler yapmamış, arsa sahipleriyle birlikte çoğu inşaatta mükerrer satışlar “mal kaçırma” adı altında satışlar yapmıştır; bazı inşaatlara da hiç başlanmamıştır. Ancak, açılan davalarda “Kovuşturmaya gerek yoktur.” diye kararlar verilmiş ya da konut mağdurlarının, avukatlarının talepleri karşılanmamış, suç duyurularıyla ilgili gerekli cezai işlemler yapılmamıştır. Bu durumdaki vatandaşlar “Türkiye Konutla Dolandırılan Hak Sahipleri Platformu” adı altında bir araya gelmişler. Söz konusu platforma göre Türkiye genelinde mağdur olan tüketicilerin sayısı -büyük ağırlığı Esenyurt’ta olmak üzere- yaklaşık 100 bin üzerindedir. Türkiye Konutla Dolandırılan Hak Sahipleri Platformunun sürdürdüğü çabalar sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir komisyon kurulmuş ama gelin görün ki dediğim gibi, en ufak bir ilerleme olmamıştır. Günümüzün koşullarında bir ev almanın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz, hele ki paralarını birilerine kaptırmak, dolandırılmak… Bu, hepimizin üzerinde büyük bir sorumluluk olsa gerek. 2023'ün son günlerinde yüz binlerce insanı sevindirmek buradaki herkesin üzerinde büyük bir sorumluluktur. Gelin, bu mağduriyetleri hep beraber ortadan kaldıralım. Bu şirketleri oluşturanlar, tapuları verilenlerle ilgili etkin bir çerçeve… Daha önce bu Meclisin oluşturduğu komisyonları etkin bir hâle getirelim, bunu ivedi bir şekilde çözelim diyorum sevgili dostlar.
Yine aynı şekilde bu meselelerle ilgili onlarca komisyon önergesinin içerisinde neler yapılmasıyla ilgili, ön ödemeli satış sözleşmeleri, marketlerden satışı yapılan gayrimenkullerle ilişkili geniş kapsamlı sunumlar yapılmış ama maalesef dediğim gibi en ufak bir girişim de dahi bulunulmamış. Yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27’nci Dönem Dördüncü Yasama Yılında yapılan bu toplantılar sonucunda 14/7/2021 tarihli 15 sayılı Karar raporları yayımlanarak konunun çözümüne kavuşturulması için ilgili bakanlık, kamu kurum ve kuruluşlarına yapılması gereken düzenlemeler sorulmuştur ama dediğim gibi en ufak bir girişimde dahi bulunulmamıştır.
Yine aynı şekilde, sevgili milletvekilleri, bir başka sorun da belediye şirket işçilerinin kadro alması sorunudur. 2018 yılında sayıları 450 binken şu an sayıları 600 bin civarında olan belediye şirket işçilerinin kadro sorunu hâlen çözülmemiştir. 2018 yılında “Belediyelerin taşeron şirketlerinde çalışan işçilere kadro verdik.” denildi ama gerçek öyle değildi. Yapılan sadece, bu işçilerin belediyelerin şirketlerine aktarılması olmuştur. Yani kandırıldılar, verilen sözler tutulmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fırat, lütfen tamamlayın.
CELAL FIRAT (Devamla) – Eyvallah.
Tüm sosyal hakları elinden alınan, maaşları yarıdan yarıya azalan kadrolu işçiler hakların hiçbirine sahip olamadılar. Buradan belediye, il özel idarelerinde çalışan şirket işçilerinin taleplerini bir kez daha sıralamak istiyorum: Kamuda sözleşmeli geçici, ücretli personel istihdamı yerine kadrolu, güvenceli istihdam sağlanmalıdır. Belediyelerin şirket işçileri kamu hizmeti yapmaktadır, bu nedenle tüm belediye işçileri haklar konusunda eşit olmalı; belediye şirket işçilerine kadro, ilave takviye hak verilmelidir. İş güvencesi hakkı da tüm çalışanları kapsayan bir hak olarak yeniden düzenlenmelidir. Eşit iş yapıp kamuda çalışanlar arasında mali, sosyal ve özlük haklar giderilmelidir. Sonuç olarak şirket işçiliği kadro demek değildir diyoruz. Özetle bütün canlarımızın hizmetleri yerine getirilsin diyoruz.
Şimdiden 2024 yılının ülkemize güzellikler getirmesini istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Fırat, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
54'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 54'üncü madde kabul edilmiştir.
55'inci madde üzerinde 2 önerge vardır, aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.
Şimdi, ilk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 55'inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“MADDE 55- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 98 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 98- Kurumca bu Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca 2023 yılı Ekim ödeme döneminde gelir veya aylık ödemesi yapılanların ek 19 uncu maddesinde iyileştirme yapılmadan önceki aylık ve gelirlerine dosya bazında her ay ayrıca 5.000 TL. tutarında emekli destek ödemesi yapılır.
Birinci fıkrada belirtilen ödemenin yapılmasında;
a) İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasından sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlara, gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi oranı,
b) Hak sahiplerinin hisseleri oranı,
c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü %50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerden, ölümlü iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayanların hak sahiplerine, sigortalıya gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi üzerinden hak sahiplerinin hisseleri oranı,
ç) Yabancı ülkelerle akdedilen sosyal güvenlik sözleşmeleri uyarınca kısmi gelir veya aylık alanlara, ülkemiz mevzuatına tabi olarak geçen prim ödeme gün sayılarının, sosyal güvenlik sözleşmesine göre nazara alınan toplam prim ödeme gün sayısına olan oranı,
esas alınır.
Birden fazla dosyadan gelir ve aylık alanlara en fazla ödemeye imkân veren bir dosya üzerinden ödeme yapılır.
Bu madde kapsamında yapılan ödemeden kesinti yapılamaz ve bu ödeme haczedilemez.”
Rahmi Aşkın Türeli Gülcan Kış Ömer Fethi Gürer
İzmir Mersin Niğde
Cevdet Akay Aliye Timisi Ersever Umut Akdoğan
Karabük Ankara Ankara
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Ankara Milletvekili Umut Akdoğan’a söz veriyorum.
Sayın Akdoğan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
UMUT AKDOĞAN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifine konuşmacılar isim bulmaya çalıştılar, benim önerim “çorba yasa teklifi”dir çünkü içinde birbirinden farklı şeyler var. Bunları konuşuyoruz, bu usule karşı olduğumuzu defalarca belirttik ama yine bir kulaktan girdi bir kulaktan çıktı.
Değerli milletvekilleri, “Cumhuriyetin 100’üncü yılında emeklilere 5 bin lira vereceğiz.” dediniz. Doğru ama eksik, emeklileri de ülkedeki birçok kesime yaptığınız gibi ayrıştırmaya kalktınız; emeklileri “çalışan emekliler” “çalışmayan emekliler” olarak ayırdınız, hatta emeklilerin bize emaneti olan dul ve yetimleri de unuttunuz. Biz, 25 Ekim tarihinde yani o 5 bin lirayı verme konusunda yasa çıkardığımız tarihte dedik ki: “Çalışan emeklileri de unutmayın.” O gün bu işe karşı çıktınız, bugün bu torba yasanın içinde geliyor. Kayıp ne oldu, biliyor musunuz? 25 Ekim tarihinde yani iki ay önce 178 dolar alınabiliyordu 5 bin TL’yle, bugün 170 dolar alınabiliyor. Yani çalışan emeklilerimiz için 8 dolarlık kayıp yalnızca iki ayda var değerli milletvekilleri. 16 milyon emeklimiz var, bizim önerimiz şudur, bizim önerimiz dikkate alınsaydı eğer… “Her emeklinin kök maaşına her ay 5 bin TL verin.” dedik ama yine bir kulağınızdan girdi, bir kulağınızdan çıktı. 16 milyon emekliye bir sefere mahsus verdiğiniz parayı 20 bin TL yapsaydınız ne olurdu? 320 milyar lira vermiş olurdunuz. 320 milyar lira, sizin geçen sene faiz lobilerine kaptırdığınız paradır. Emeklilere bir seferde 40 bin lira verseydiniz ne olurdu? 640 milyar cebinizden çıkardı, bu da sizin gelecek yıl faiz lobilerine kaptıracağınız paranın tutarıdır. Siz emeklileri sevmiyorsunuz, siz dulu, yetimi sevmiyorsunuz, siz öğrencileri sevmiyorsunuz; siz faiz lobilerini seviyorsunuz, siz tefecileri seviyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, 1 Ocaktan itibaren devlet alacaklarına yüzde 58 zam yapılacak. Yapılacak bu zam verdiğiniz paranın tümünü değil, fazlasını götürüyor. Siz, her emekliye bir Togg hediye etseniz emekli bunun MTV’sini ödeyemez, araç muayenesini ödeyemez, trafik cezasını maalesef ödeyemez.
Bakın, birkaç haber göstereceğim size: “Avcılar’da iş cinayeti… 79 yaşındaki işçi çatıda ölü bulundu.” Buna aranızda gülerek bakanlar var ama bu gülünecek bir şey değil, 79 yaşında bir kişi dinlenmesi gerekirken, torunuyla torbasıyla zaman geçirmesi gerekirken hayatını kaybetmiş. Biri 65, biri 66 yaşında 2 inşaat işçisi çalışırken ölmüş. 7.500 lira emekli maaşıyla geçinemeyen 68 yaşındaki emekli pazarda çalışmak zorunda olduğunu anlatmış.
Değerli milletvekilleri, biz sosyal bir devletsek, Anayasa’nın 2’nci ve 60’ıncı maddesini dikkate alacaksak her ay her emekliye 5 bin TL vermek zorundasınız. Bakın, siz bunu beceremezsiniz, siz bunu yapamazsınız çünkü tekrar ifade ediyorum, sizin aklınız rantiyecilerde, sizin aklınız faizcilerde, siz onlar için çalışıyorsunuz. Ama biz devlet bütçesinin yüz otuzda 1’i kadar, devlet bütçesinin yüz otuzda 1’i kadar bütçeye sahip olan Ankara Büyükşehir Belediyesinden 20 bin emekliye ayda biner lira veriyoruz; iki yüz ellişer lira et parası veriyoruz, beş yüzer lira doğal gaz ücreti veriyoruz çünkü bizim yönetim anlayışımızda namus var, bizim yönetim anlayışımızda ahlak var. Bizim yönetim anlayışımızda liyakat var. Bunlardan uzak kalırsanız eğer, bu işleri yapmanız mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, lütfen, Sayın Akdoğan, tamamlayın.
UMUT AKDOĞAN (Devamla)– Değerli milletvekilleri, verdiğiniz bu 5 bin lira yani daha önce çalışmayanlara verdiğiniz, bugün çalışan emeklilere de verdiğimiz bu 5 bin lira için “evet” diyoruz tabii; yetmez ama “evet” diyoruz.
Değerli milletvekilleri, bir düşünün, buradan çıkıp 3-4 milletvekili bu akşam bir yemeğe giderseniz bu parayı heba edeceksiniz. Bu parayla bir emeklinin torununun beslenme çantasını doldurması mümkün değildir. Bu parayla bir emeklinin torunlarına harçlık vermesi mümkün değildir. Bunun bir defaya mahsus olması kabul edilemez. Önergemiz açıktır. Önergemiz ortadadır. Her emeklinin kök maaşına her ay bu 5 bin liranın verilmesini de teklif ettiğimizi bir kez daha hatırlatıyor, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Akdoğan teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 55'inci maddesinde yer alan “Kanunun” ibaresinin “Yasanın” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Heval Bozdağ Kezban Konukçu Zeynep Oduncu
Ağrı İstanbul Batman
Gülcan Kaçmaz Sayyiğit Nevroz Uysal Aslan Onur Düşünmez
Van Şırnak Hakkâri
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu’ya söz veriyorum.
Sayın Konukçu, buyurun.
KEZİBAN KONUKÇU (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen değerli halklarımız; minareyi çalan kılıfını hazırlar ancak sizlere kılıf yetmiyor; torbalarla, torba yasalarla çalıyorsunuz. Tabii, soygununuza yalan lazım. Şimdi bu yalanlara bakalım ve onların gerçeklerini açıklayalım buradan; “Torba yasada iyi şeyler var, muhalefet bu iyi şeylere karşı.” diyorsunuz. Torba yasada yoksula daha çok vergi, zengine daha çok kıyak var değerli halklarımız. Çalışan emekliye bir kereye mahsus 5 bin TL verilecek, tek iyi şey gibi görünen şey budur. 5 bin TL neye yetecek? Bu 5 bin TL’yle kaç kere markete gidilebilecek ve bu, sadece bir kereye mahsus. Sadaka mı veriyorsunuz insanlara?
Peki, bir de bir kavram var: “Çalışan emekli.” Yani başka bir ülkede olsa derler ki “Herhâlde dilin sürçtü, böyle bir kavram olmaz.” diye. “Çalışan emekli.” ne demek değerli vekiller? Emekli neden çalışıyor, önce bunu sorgulamamız gerekmiyor mu?
Bir diğer yalana bakalım: “Bizim iktidarımızda halk daha refah içinde yaşıyor, büyüyoruz, sosyal yardımlar artıyor, gelişmiş ülkelerde bile böyle…” Bla, bla, bla… Bu yalanın hepsini okuyamayacağım.
Şimdi gerçeğe bakalım. Emekçilerin payı büyümüyor, sermaye büyüyor değerli halklarımız. Biraz da gerçek rakamlara bakalım: 2008-2022 döneminde sosyal koruma ve emekli yaşlılık aylığı ödemelerinin gayrisafi millî hasılaya oranları ve yararlanan kişi sayıları önemli bir değişim göstermiştir. Sosyal koruma harcamalarından yararlanan kişi sayıları artarken harcamaların gayrisafi millî hasılaya oranları belirgin bir düşüş göstermiştir. Emekli, yaşlılık maaşı ödemelerinin gayrisafi millî hasılaya oranı 2008-2020 ortalaması yüzde 5,87’yken bu oran 2022 yılında yüzde 3,77’ye gerilemiştir.
Emekli maaşlarının asgari ücrete oranına da bakmamız gerekiyor gerçekleri algılayabilmemiz için, son yirmi yılda bunda da çok ciddi bir düşüş var. 2003 yılında 4/A emeklilerinin en düşük maaşı asgari ücretin 1,5 katıydı ancak 2023 yılının ikinci yarısında en düşük emekli maaşı asgari ücretin üçte 2’si oranındadır; bu gerçekler sizleri şaşırtmıyor ama halklarımız duysun istiyoruz.
Bir diğer yalan: “En düşük emekli maaşı 7.500 lira.” Bu da yalan sevgili arkadaşlar. Gerçek şudur: En düşük emekli maaşı 5.500 TL olan kök maaştır. Yani bir zam oranı açıklanıyor “Yüzde 20 zam yaptık.” diye. Bu, kök maaşa yapılıyor; sonra, efendim, iyileştirme yapılıyor, “En düşük emekli maaşı 7.500 TL’ydi.” deyip aslında zam yapılmış gibi gözükürken en düşük emekli maaşı 7.500 TL’de takılıp kalıyor; bu da yalan sevgili arkadaşlar.
Gerçekleri konuşmaya devam edelim. Ev kadınlarına emeklilik hakkı vermişler; böyle söylemişti Sayın Cevdet Yılmaz yanılmıyorsam. Bir kere “ev kadını” demeyeceksiniz, ev kadını değil, “ücret alamayan ev işçileri” diyeceğiz, “sadece karın tokluğuna yaşayan, bakım emeğinin tümünü üstlenen, ücret alamayan ev işçileri” diyeceğiz. İşte, bu ev işçileri -sizin “ev kadını” dediğiniz- emekli falan olamıyor, bu da yalan sevgili arkadaşlar.
Şimdi EYT gerçeğine bakmak istiyorum. EYT yasasını çıkardınız, insanları perişan ettiniz; öyle bir yasa çıkardınız ki 1 günle, sadece 1 günle insanlar 17 yıl kaybettiler, 17 yıl; dile kolay. Bir de “EYT’yi çıkardık.” dediniz; başvurulara cevap verilemiyor, SGK’de dosyalar yığıldı -arkadaşlarımızdan bilgi alıyoruz- bu yığılan dosyalara cevap verilemediği için maaşlar birikiyor, “Biriken maaşları size ödeyeceğiz.” diyorsunuz; bir bakıyoruz, ödendiği zaman faiz işletilmiyor yani o paralar da orada pul oluyor sevgili arkadaşlar.
Patronların, zenginlerin, para babalarının gözde partisi AKP iktidarı döneminde emeklilerin sayısı arttı ama emeklilerin millî gelirden aldığı pay sürekli düştü sevgili arkadaşlar. Pastanın büyüğü dolar milyonerlerine, milyarderlerine giderken emekçinin çalışanına da emeklisine de düşen pay her geçen gün azaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.
KEZBAN KONUKÇU (Devamla) – Yalanla dolanla halkı soydunuz, halkın sofrasına göz koydunuz, halkı perişan ettiniz, “Halkı enflasyona ezdirmedik.” diyen kim varsa aranızda en büyük yalancıdır; siz enflasyonu kullanarak halkı soydunuz, düşük faizli kredilerle zengini daha zengin ederken körüklediğiniz enflasyonla halkın neyi varsa neyi yoksa üzerine çöktünüz. Bu gerçeği milliyetçi hamasetle, dinci cambazlıkla örtemezsiniz, bu büyük soygunun hesabını vereceksiniz; çekirge bir sıçrar, iki sıçrar... Bu yolun sonunda yoksul halkın gazabı var.
Çok teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum Sayın Konukçu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
55’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 55’inci madde kabul edilmiştir.
56’ncı madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 56’ncı maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer Faruk Gergerlioğlu Kezban Konukçu Celal Fırat
Kocaeli İstanbul İstanbul
Perihan Koca Özgül Saki Sevilay Çelenk
Mersin İstanbul Diyarbakır
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Önergenin gerekçesini açıklamak üzere Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk’e söz veriyorum.
Sayın Çelenk, buyurun.
SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli yurttaşlar; ilk kanun değişiklikleri önümüze geldiğinde böyle madde madde çalışıyorduk fakat artık bunlar üzerine konuşmak yerine söz hakkımızı başka şekilde kullanmayı tercih ediyoruz çünkü aslında, burada, o maddelerle ilgili çalışmamızın, görüş paylaşmamızın hiçbir faydası olmadığını çok çeşitli biçimlerde gördük. Bütçe görüşmelerinde de böyle oldu; ekim ayında ilk görüşmeleri başlayan ve dün itibarıyla sona eren bütçe görüşmeleri esnasında iktidarı ve muhalefetiyle bu Meclisi, Meclisin işleyişini ve buraya hâkim olan siyaset kültürünü hep birlikte uzun uzun gözleme şansımız oldu. Meclis çatısı altında bütçe hakkını yurttaş adına ve yurttaş yararına kullanma imkânımız hiçbir biçimde olmadı. Siyasal muhalefetin hiçbir bileşeninin bütçe üzerine hazırlık yaparak getirdiği öneriler dikkate alınmadı, bir harf bile değiştirilmedi, bir harfine bile dokundurtmadılar. Hatta biz görüş ve önerilerimizi dile getirirken iktidar vekilleri bu sıralarda oturmadılar bile. Oylama için geldiklerinde gerçekten de hangi kurumun bütçesinin, hangi bakanlığın bütçesinin görüşüldüğünden haberdarlar mıydı; onu da bilmiyoruz. Devasa bir tiyatro salonunda bütçe görüşüyormuşuz gibi yaptık. Ekonomiye, depreme, eğitime, medyaya, kurumların itibarsızlaştırılmasına ilişkin bütün eleştiriler, ağır tahribatı onarmaya ilişkin bütün öneriler bir istismar ve hamaset diline toslayıp durdu. Kırk yıldır neredeyse kelimesi kelimesine ezberlediğimiz bir dil, çelişkilerden yıkılan bir dil, popülizmden yıkılan bir dil karşıladı bu bütçeyle ilgili yaptığımız hazırlıkları ve sözlerimizi. Bu yüzden de aslında bu kadar dışlayıcı bir siyaset kültürü içinde bu ülkede hiçbir şey iyiye gitmiyor. Yeni bir başlangıç yapacağız diye başlanan hiçbir işte bir başarı aslında sağlanamıyor ve çuvallıyorlar.
Bütçe görüşmeleri sırasında kısacık değinmeye çalışmıştım ama bir dakikalık sürelere sığdıramamıştım. Bir tek örnek ekonomiden verelim. Enflasyon, işsizlik vesaire çok konuşuldu ama ekonominin kurumlarıyla ilişkili bir projeden söz etmek istemiştim, bugüne kaldı. 2009 yılında İstanbul'da bir finans merkezi kurulmaya kalkışıldı, Resmî Gazete'de yayımlandı. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı 2 Ekim 2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandı ve aradan neredeyse on dört yıl geçti. Bu eylem planında vadedilen işlerin hiçbiri yapılmadığı gibi İstanbul’da yapılacak olan finans merkezinin inşaatı bile tamamlanamadı, en sevdikleri iş olan inşaat kısmı bile bitmedi. Bu inşaat hâlâ sürüyor, kampüs bir şantiye yeri gibi; çok sayıda iş kazası oldu, yaşamını yitiren işçiler oldu, hak kayıpları oldu ve bunların hiçbiri karşılanmadı, çevre düzenlemesi yapılmadı. BDDK, yıllar önce İstanbul Finans Merkezi yapılıncaya kadar denilerek İstanbul’da Şişli’de geçici bir binaya taşınmıştı. Şimdi, bu çok önemli, ekonominin çok önemli bu Kurumu deprem riski altındaki Şişli’deki bir binada hâlâ taşınmayı bekliyor. Elbette ki yeni bir finans merkezi olabilmesi için ulaşım, haberleşme vesaire bütün bunlar çok önemli. Bu sorunlar çözülmediği gibi İstanbul’un ulaşım ve barınma sorununa bu Finans Merkeziyle yeni sorunlar eklendi. Tabii ki bundan da ibaret değil, finansal piyasaların gelişmesi, biraz da ulusal ve uluslararası yatırımcılara verdiği güvenle ilişkili; böyle bir güven yok. “Web” sayfalarında bile bir güven verilmiyor, yabancı kurumların fotoğrafları İngilizce alt yazılarıyla duruyor, “web” sayfasının inşaatı bile tamamlanmış değil.
Yargı bağımsızlığı vesaire aslında oralardan da çok örneğim var ama neredeyse süreyi tüketmişim bile, oralara gelemiyorum. Durum böyleyken, burada bütün bu eksiklikler dile getirilirken AKP Grup Başkan Vekilleri buraya geliyorlar ve böyle tatlı tatlı, sakin sakin her şeyin çok iyiye gittiğini söylüyorlar. O çok gitmeyi planladıkları uzaydaki paralel evrenlerden, birtakım endekslerden bize bilgiler getiriyorlar ve çok pembe bir tablo sunmaya çalışıyorlar fakat bunun böyle olmadığını biliyoruz, bunun böyle olmadığını her türlü biliyoruz. “Yargı bağımsızlığı” diyorlar; bu sabah Sincan’da sevgili Selahattin Demirtaş’ın duruşmasındaydım, çok tarihî bir savunma yaptı ve orada da gördük ki yargı bağımsızlığı diye bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çelenk, lütfen tamamlayın.
SEVİLAY ÇELENK (Devamla) – Yargı bağımsızlığının olmadığını birçok yolla biliyoruz. Bize gelip böyle sakin sakin “Gelin, hep birlikte sivil anayasa yapalım.” diyorlar. “Bir sivil anayasayı hep birlikte hayata geçirelim ve bu vesayetçi rejimin anayasasından kurtulalım.” diyorlar. Buradaki bir tek harfimizi dikkate almayanlar “Hep birlikte anayasa yapalım.”ı bize bu kadar rahat, bu kadar böyle güvenle teklif edebiliyorlar. Sizlerle hiçbir şey yapamayız. Sizin öncelikleriniz, sizin değerleriniz, bu ülkenin çocuklarına eğitim sistemi aracıyla dayattığınız değerleriniz bizim değerlerimiz değil. Bunlar bizim değerlerimiz değil dediğimizde, ertesi gün yandaş basınınıza, toplumun değerlerini tanımadığımız gibi haberler geçilmesine yol açıyorsunuz. Oysaki burada dile gelen şey, burada bir siyaset kültürünün, bir dışlayıcı siyaset kültürünün ifadesidir ve bunu dikkate almıyorsunuz.
BAŞKAN – Evet, Sayın Çelenk, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
56'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 56'ncı madde kabul edilmiştir.
57'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... 57'nci madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 58 ila 86'ncı maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde söz isteyen gruplar var, söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz talebi, İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Usta’ya aittir.
Sayın Usta, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin, torba kanun teklifinin üçüncü bölümü üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada az önce geçen, bizim de olumlu oy kullandığımız 55’inci madde vardı; önce ona ilişkin düşüncelerimizi bir ifade etmek istiyorum. Bu 55’inci madde neydi? Daha önce bir düzenleme yapılmıştı, daha doğrusu, işin safahatı şöyle: Biliyorsunuz, temmuz ayında memurlara verilen o seyyanen 8.071 liralık artış emeklilere verilmemişti. Oysa Sayın Erdoğan söz vermişti “Memurlara verdiğimiz her şeyi emeklilere de vereceğiz.” demişti, bu yapılmadı. Tabii, toplamda sadece yüzde 25’lik artış yapıldı, o da kök maaş üzerinden yapıldığı için nisanda 7.500 lira alan kimi emekliler temmuzda sıfır zam alarak bugüne kadar geldiler. Yüzde 65 enflasyonun olduğu bir ortamda nisanda aldığı aynı maaşı alan milyonlarca emekli var bu ülkede. Şimdi, bu toplumsal baskı artınca Hükûmet bir bahane buldu, işte, 29 Ekimde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılında emeklilere ikramiye verip işi geçiştirmeye çalıştı. Tabii, biz normal şartlarda bunların bazının düzeltilmesi, emeklilerin sürekli olarak maaşının artırılmasını talep ettik. Neyse, hepi topu bir 5 bin lira verilecekti, orada da tasarruf etmek amacıyla çalışan emeklileri dışarıda tutmuşlardı. Şimdi, bu yaptığımız düzenleme, dikkatinizden kaçmasın, “Çalışan emeklilere para verilir.” düzenlemesi değil, daha önceden “Çalışanlara verilmez.” düzenlemesini kaldırdığımız bir düzenlemedir. Yani şunu demokrasi anlayışınızla nasıl bağdaştırıyorsunuz, ben bunu anlamıyorum işin doğrusu. O kanun da yani 5 bin lira kanununda bu çalışanları hariç tutarken biz önergeler verdik, dedik ki: Ya, bu çalışanları niye dışarıda tutuyorsunuz, verdiğiniz bir 5 bin lira, hiç olmazsa bu insanlara da verin. Bizim önergelerimiz, az önce bu önergeyi kabul eden, bu maddeyi kabul eden AK PARTİ Grubu tarafından reddedilmişti değerli arkadaşlar. Böyle de bir çelişkili durum var, bunu milletimizin takdirine sunuyorum.
Şimdi, bu 5 bin liralık bir mesele, bakın, sadece bir 5 bin lira, bir defalık para, toplumda niye bu kadar gürültü kopardı, niye toplum burada bu kadar hassaslaştı? Bunun üzerinde hiç düşündünüz mü bilmiyorum. Bir, çünkü adaletsizdi. Adaletsizliğe karşı insanların bir refleksi var. Yani 1 lira da olsa, 5 lira da olsa bir adaletsizlik yapılıyordu. “Çalışana verilmez…” Yani, şimdi özellikle tarım tarafından bakalım. Tarımda bir insanın emekli olup çalışıyor olması ne demek? Üretmesi demek. Yani, yaklaşık 8-10 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğimiz tarım sektöründe, zaten gencin olmadığı, hâlâ istihdam içindeki oranı yüzde 15 olan olduğu tarım sektöründe çalışmak suç mu değerli arkadaşlar? Bunları bu 5 bin liralık emekli ikramiyesinden muaf tuttunuz zamanında. Yani çalışmanın cezalandırıldığı bir şey olabilir mi? Veya sanayide, hizmet sektöründe ya, parası olsa, geliri iyi olsa bir insan torunlarını sevmek varken niye gidip çalışsın? Yani milyonlarca insan 7.500 lira emekli maaşı alıyor; 3-5 bin lira bir taraftan para kazanmak için bu insan çalışıyorsa bunlardan 5 bin lirayı niye kestiniz zamanında? Niye yaptığınız şeyin yanlış olduğunu söylediğimizde bizim önergelerimizi reddettiniz? Tabii, şimdi toplumsal baskı artınca bunu bugün burada düzeltmek durumunda kalıyorsunuz.
Verdiğiniz 5 bin lira neye tekabül ediyor değerli arkadaşlar? Şimdi baktım ben kömür fiyatlarına, yaklaşık 10 bin lira kömürün tonu yani verdiğiniz şey yarım ton kömür parası. İnsanların bununla başı göğe falan ermeyecek, bu 5 bin lirayla. İş o kadar zorlaştı ki, sıkıntı o kadar fazla ki hiç olmazsa, doğal gazı olmayan bir aile şununla bir yarım ton kömür alacak bir para bir yerden elde edeyim gayreti içerisine girdi. Türkiye bu kadar fakirleşti. Veya bir düğünü var, yakınının düğünü; 1,5 çeyrek altın alıyor arkadaşlar bu para, 1,5 çeyrek altın alıyor bu para yani hiç olmazsa düğünde yeğenine 1 çeyrek altın takmanın bir yolunu arar hâle geldi insanlar veya ne bileyim ben, iki aylık doğal gaz parası veya ne bileyim ben, evine uzun süredir almadığı bir gıda maddesinin alınması gibi bir duruma getirdiniz Türkiye'yi maalesef yani bu, hakikaten üzerinde düşünülmesi gereken bir şeydir. Dolayısıyla şimdi, bu 5 bin lira meselesi bu şekilde halloldu ama beklenti, emeklinin beklentisi bizim de beklentimiz, ocak ayında… Biz daha önce yapılmasını çok söyledik, olmadı ama biz buradan bir muhalefet partisi olarak baskımızı her zaman olduğu gibi yapıyoruz. Zaten bu baskılar yapılmayınca hiçbir şey vermiyorsunuz. Yapılması gereken şey, 8.071 lirayı güncelleyerek yani o seyyanen memurlara verdiğimiz parayı… Çünkü Cumhurbaşkanının sözü var arkadaşlar, Cumhurbaşkanı net sözü var “tweet”i ortada, 11 Mayısta attığı “tweet” ortada yani bu kadar bir insan sözünün… Bir Cumhurbaşkanı sözünün arkasında durmaz mı? Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Net bir söz var ortada. Dolayısıyla bu 8.071 lirayı, aradan geçen, o günden bugüne kadar yüzde 38’lik bir enflasyon olmuş, onunla güncelleyerek 11.120 lira olarak emeklilere vereceksiniz bir defa. Onun üzerine ne veriyorsak ondan sonra artışı konuşmak durumundayız. Eğer Türkiye'de adaletli bir şey yapmak istiyorsanız ve milyonlarca insanın mağdur olmasını engellemek istiyorsanız bu yapılmak durumundadır.
Şimdi, son günlerde… Bu torba kanunda yok ama eklenebilirdi böyle bir madde, sizlere de geliyor; sizler kulak tıkıyorsunuz tabii ama biz kulak tıkayamıyoruz adaletsizliğe, haksızlığa. Fahri Kur’an kursu öğreticileri var değerli arkadaşlar. Bakın, hakikaten “case study” olarak üzerinde çalışılması gereken bir şey. Demek ki böyle bir ihtiyaç var, Diyanet bu insanları çalıştırıyor, 10 binlerce insan var burada. Bunların sigortası aylık sekiz dokuz gün yatıyor biliyor musunuz? Devlet, sigortasız personel çalıştırıyor veya bunlar işte yılın on beş gününde çalışıyor, sekiz gününde sigortalı yapıyor; maaşları asgari ücretin altında. Ya, ihtiyaç yoksa bu insanları çalıştırmayın. Şimdi adına “fahri” demişsiniz, bunlar şöyle değil; bunlar gelir durumu çok iyi olup “Ya, toplumda insanlar Kur’an öğrensin, işte, İslam’ın güzel yanlarına, ahlakını anlatalım.” diye… Elbette bunu gönülden yapıyorlardır ama bu insanlar iş arıyorlar, bu insanlar evine gelir götürmek için bu işi yapıyorlar. Bunlara böyle “fahri” deyip geçiştirme imkânı yoktur, böyle bir şey olamaz. Bu insanlara söz verildi, defalarca söz verildi, AK PARTİ’nin verdiği sözler var, muhalefet zaten her defasında talep ediyor. Bu insanların durumunun düzeltilmesi… Bu kadro haksızlığını düzeltmek gerekir, maaşlarını düzeltmek gerekir, sigortalarını da düzeltmek gerekir ve yani şu anda çalışıyor, geçmişte çalıştı çalışmadı ayrımı yapılmaksızın bu düzeltmenin yapılmasını sizlerden talep ediyoruz. Keşke bu torba kanunda… Biz hazırız, bakın, hâlâ bitmiş değil yani grupların anlaşması durumunda İYİ Parti Grubu olarak biz hazırız; bir tane madde ekleyelim ve bu fahri Kur’an kursu öğreticilerinin hak ettiği kadroları ve ücreti hep beraber verelim diyorum.
Şimdi, tabii, bir de burada, değerli arkadaşlar, dediğim gibi, bu insanlar gelir elde etmek için bu işi yapıyorlar, iş gücü israfı var. Bir devletin, bir toplumun en önemli varlığı insanıdır, iş gücüdür. Şimdi, ayda sekiz gün çalışacak, yaz alınıyor, kış alınıyor, bir sene alırsanız öbür sene almıyorsunuz yani ayda sekiz gün çalışmak için bu işin kapısını bekliyor insanlar. Ya, kalan yirmi iki günü ne olacak bu insanların? Veya bu sigortalılıkla, sekiz gün sigortalılıkla bu insanlar yüz yılda emekli olamazlar. Ya, bu insanları hiç mi düşünmüyorsunuz? Bakın, yarın bir gün sizden sonra birileri gelecek bu hakkı zaten verecek; bu adaletsizlikleri şimdiden düzeltmek lazım diye düşünüyorum.
Şimdi, bu, maaşlarda iyileşme ihtiyacı var. Bir BDDK maddesi, BDDK'lilerde bir iyileşme vardı biliyorsunuz oradaki uzmanlarda; o çıkarıldı. Aslında yapılması gereken şey, tabii, toplumun genelinde çok sıkıntı var ama kariyer mesleklerde yani Düzenleme ve Denetleme Kurumu üyelerinden alın da Hazine uzmanları, planlama uzmanları, denetim elemanları, özellikle denetim elemanlarında ciddi maaş sıkıntısı var. Bunların hepsine toplu olarak bakıp uygun, adaletli bir düzenleme yapılması ihtiyacı vardır. Pastayı büyütecek olan kariyer meslek mensuplarıdır. Burada nitelikli insanları çalıştırmamız lazım, var olan nitelikli insanlarımızı da devlette tutmanın yollarını araştırmamız lazım.
Şimdi, bir yandan, ikinci, üçüncü maaş olarak hatta sizde beşinci, on birinci maaşlar da var, biliyorsunuz yani huzur hakları… Geçmişte devletteyken biz de yönetim kurulu üyeliği yaptık ama bizim zamanımızda çok mütevazı paralar veriliyordu, böyle yüksek paralar filan verilmiyordu. Şimdi ne oluyor? Bu bir kısım yönetim kurulu üyeliklerinde alınan maaş 6.117 liradan bu kanunla 18.353 liraya çıkarılıyor arkadaşlar. Ya, bunların zaten önemli bir kısmı üst gelir grubunda olan, daha doğrusu kamuda işte bakan yardımcısı, genel müdür seviyesinde olan insanlar. Gelirleri nispeten daha iyi olan insanlara böyle bir ilave gelir, gelirleri artırılıyor; artı, bunlar vergiden muaf tutuluyor. “Herkes vergi verirken sizin bu aldığınız ilave paradan vergi almayacağız.” deniliyor. Bunlar çok kabul edilebilir şeyler değil. Olması gereken bir şey ama buraya gelinceye kadar yapmamız gereken başka işler var yani daha sıkıntıda olan insanların durumu varken buraları gündeme almak bence doğru bir önceliklendirme değil, adaletli de değil. Bakın, adil olmayan her şey insanların vicdanını kanatır.
Kur korumalı mevduat meselesine girmeyeceğim. Bunu daha önce de söyledik; adaletsizdi. Şimdi, Cevdet Yılmaz bir şey söylüyor “Bir miktar devam edecek.” diyor. Mehmet Şimşek “Kaldırmamız gerekir.” diyor fakat ortada bir çıkış stratejiniz yok yani 700 milyar lira civarında para harcandığı ifade ediliyor, maliyeti ifade ediliyor ama ortada düzgün bir çıkış stratejisi olmayan bir durumdur kur korumalı mevduat meselesi. Ama burada uzatıyorsunuz, biz karşı çıkıyoruz. “Çıkacağız.” dediğiniz şeyi altı ay uzatıyorsunuz, Cumhurbaşkanına da 3 defa daha altı ay uzatma hakkı veriyorsunuz. Ne yapacağınızı bilmiyorsunuz, tesadüfle ülke yönetiyorsunuz ya, emin olun, tesadüfle ülke yönetiyorsunuz. Allah sonumuzu hayra getirsin.
Şimdi, çek meselesi var, burası karışık bir konu. 2009 yılında “Çekte vade olmaz.” diye kanun çıkarılmış; ondan sonra, tabii, çek piyasada çok fazla olduğu için her defasında “Çekte vade olmaz.” meselesi uzatıla uzatıla 2023’e gelmiş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Devamla) – Şimdi de 2025’e getiriliyor. İşin doğrusu, çekte vade olmaz yani vade olmaması lazım ama buna karşı çıkmak da pek mümkün değil çünkü piyasa öyle bir devam ediyor ki şu anda milyonlarca keşide edilmiş çek var ve bu çeklerde eğer diyelim ki bunlarda “Vadeyi kaldırdık.” dediğiniz zaman Türkiye'de fon akımının, para akımının nasıl, nereye gideceğini hiç kimse kestiremiyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, hep uzatmalarla iş yapılıyor kaç yıldır; 2009’dan beri uzatılıyor. Meseleleri uzatmak filan çözüm değil. Bir kanun çıkarıyorsanız arkasında durun, güzel bir takvim yapın, topluma bu takvimi ifade edin ve ondan sonra da bu işleri yapalım. Eğer bu “Çekte vade olmaz.” kanununuz yanlışsa bu kanunu siz çıkardınız, yanlışsa kanunu değiştirelim. Ya, iki yılda bir -ne bileyim- veya her yıl “Bunu uzatalım, bunu uzatalım.” şeklinde bir anlayış olabilir mi? Meselelere böyle gelişigüzel bakmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunları biz size söylüyoruz ama tabii, sizin kanaatiniz değişmiyor çünkü maalesef iradenize sahip değilsiniz.
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Usta.
İkinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya’ya aittir.
Sayın Karakaya, buyurun.
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin üçüncü bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce milletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklife kapsam ve içerik açısından bir bütün olarak baktığımızda, ekonomik paket niteliğinde olduğunu görüyoruz.
Teklifin üçüncü bölümünde de çok önemli düzenlemelere yer verilmiştir. Bunların bir kısmı, mevcut olan uygulamaların sürelerinin uzatılmasıyla ilgili; bir kısmı, değişen ve gelişen ticari, finansal ve ekonomik yapıyla alakalı.
Önemli değişikliklerden biri, Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve 6 katılım bankasının ortaklığında -Hazine ve Maliye Bakanlığı da var- kurulan Katılım Finans Kefalet AŞ’yle alakalı. Biliyorsunuz, belli hassasiyetlerin yaşandığı finansmana erişimdeki en önemli sorunlardan biri de teminat sorunuydu. 58'inci maddeyle 5220 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (1)’inci fıkrası (p) bendinde bir değişiklik öneriliyor, bu değişiklik de katılım bankalarının ortağı olduğu ve katılım bankacılığı ilke ve esaslarına uygun olarak her türlü finansman için kefalet vermek üzere kurulan Katılım Finans Kefalet AŞ’nin de muafiyet kapsamına alınmasıdır.
Bu bölümde gördüğümüz diğer bazı hususlarla ilgili görüş ve düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu bölüm kapsamında yapılan bir düzenlemeyle yurt dışındaki şirketlerden elde edilen kâr paylarının yurda getirilmesi şartıyla bu kazançların yarısı gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır. Bu düzenlemeyle, Kurumlar Vergisi Kanunu’muzda var olan “Yabancı fon kazançlarının vergilendirilmesi” başlığı altındaki istisnalar genişletilerek yurda döviz girişinin teşvikinin artırılması amaçlanmaktadır.
Yine, yurt dışına verilen mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerde uygulanan yüzde 50 kazanç istisnası oranı, kazancın tamamının yurda getirilmesi kaydıyla yüzde 80’e çıkarılmaktadır. Bu düzenlemenin de yurda döviz girişinin teşviki açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak bize göre burada çok daha önemli olan, bu alanda hizmet veren kişi ve işletmelerimizin uluslararası rekabet güçlerinin artırılmasındadır. Son yılların küresel alanda yaşanan önemli bir rekabet alanı da hizmet sektöründe gerçekleşmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kişiler ve işletmeler bazı hizmetleri başka ülkelerden satın alma yoluna gitmektedirler. Bu hizmetlerin başında mühendislik, mimarlık, yazılım, muhasebe kaydı tutma, veri işleme, tıbbi raporlama, sağlık gibi hizmet alanları bulunmaktadır. Avrupa’daki, Amerika’daki bir şirket muhasebe kayıtlarını, finansal raporlamasını bir başka ülkede yaptırabilmektedir. Burada konu açılmışken özellikle muhasebe ve finansal raporlama açısından bakıldığında, ülkemizin, insan kaynağı ve kapasite olarak birçok Avrupa ülkesinden hatta Amerika’dan çok daha ileride olduğunu ifade etmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, bu konuda Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun, üniversitelerimizin, yine aynı şekilde Muhasebe Öğretim Üyeleri Bilim ve Dayanışma Vakfının (MÖDAV) çok ciddi katkıları vardır. Ben buradan bu katkıları veren tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum.
Yine bu kürsüde en fazla konuşulan konulardan bir tanesi kur şokuna karşı finansal istikrarı korumak maksadıyla ciddi riskler de alınarak geçtiğimiz yıllarda uygulanan kur korumalı mevduat hesabı. Aslında kendisinden beklenen amacı gerçekleştirmiştir. Uygulamada en çok eleştirilen konuydu ama eleştirilere baktığımızda yoğun bir şekilde muhasebe maliyetleri üzerinden yapıldığını görüyoruz. Evet, muhasebe maliyetleri bu anlamda değerlendirme için önemli bir veridir, elbette dikkate alınacak ancak ekonomik ve finansal kararların verilmesinde bu muhasebe verileri kadar, muhasebe maliyeti kadar alternatif maliyetlerinin de mutlaka dikkate alınması gerekiyor ki bunun üzerinden hesaplanacak net ekonomik kayıp ve kazançlar şeklinde değerlendirilmesi bu konuyla ilgili sağlıklı ve adaletli bir değerlendirmenin yapılmasında katkı verecek diye düşünüyorum. Evet, uygulama tedricen tasfiye edilmeye başlanmıştır. Burada getirilen değişiklikle birlikte bu tasfiyenin tedricen yapılmasına yönelik bir adım atılmaktadır.
Bu bölümde yapılan bir başka değişiklik ise şans oyunları hasılatından alınan vergi, fon ve payların düzenlenmesi hakkında. Burada da bir takvim yılı içerisinde ödenecek olan ikramiye tutarının üst sınırı yüzde 83’ten 93’e çıkarılmaktadır. Bu da aslında yasa dışı şans oyunları açısından bakıldığında önemli bir düzenleme ama ülkemizde ekonomik ve sosyal yaralara sebep olan bu yasa dışı kumar ve şans oyunlarıyla ilgili daha başka ciddi tedbirlerin alınması gerektiği de ortadadır.
Çek uygulaması… Evet, çekte vade olmaz, yasal bir düzenleme çünkü kıymetli evrak türlerinden olan çek, aslında bir kredi aracı, borçlanma aracı değil bir ödeme aracıdır. Bu açıdan bakıldığında çekin vadeli olması üzerindeki keşide tarihini ileri bir tarih olarak göstererek mümkün olmakta. Tabii, bu uygulamaya geçilmesi ve daha sonradan bunun ikişer yıl olarak tekraren uzatılması ticari gereklerden kaynaklanan bir durumdu çünkü “Çekte vade yok.” dediğimiz durumda, dönemde de çekler ileri tarihli olarak kullanılıyordu ve ticarette çok da yaygın bir alan bulmuştu. Dolayısıyla burada çek, bir kıymetli evrak olarak aslında uygulamada ödeme aracı olmaktan çıkarılıp bir kredi aracı hâline gelmişti; sürenin düzeltilmesi, bu yıl sonunda dolacak olan sürenin uzatılması bir gerekliliktir.
Değerli milletvekilleri, tabii, bir başka tartışma konusu enflasyon muhasebesi uygulamasıyla alakalıydı. Enflasyon muhasebesi uygulamasında aslında vergi mevzuatında bir değişiklik yapılıyor. Bankalar ve bir kısım finansal kurumların enflasyona göre düzeltilen finansal tablolarının sonuçlarına göre değil, enflasyona göre düzeltmeden önceki matrahlar üzerinden vergilerini ödemeleri gerektiği şeklinde değişiklik yapılıyor. Tabii ki enflasyon sonuçları, enflasyonun mali tablolar üzerindeki etkisi parasal varlık ve parasal kaynaklar üzerinden ortaya çıkmaktadır. Bu sektörün, burada sayılan bankalar ve diğer finans kurumlarının mali tablolarına baktığımızda ağırlıklı olarak parasal varlıklara sahip olduklarını, parasal varlıkların enflasyona göre düzeltilmesinin de yine parasal kaynaklarla birlikte yapılan hesaplamada net parasal pozisyon kâr ve zararına sebep olduğu, bu bahsettiğimiz işletmelerde de bir zarar söz konusu olacağı, bunun da matrahtan indirilmesinin aslında vergileri düşüreceği bellidir. Bu anlamda, hep eleştirilen bankaların çok kazandığı ve kayrıldığı şeklindeki ifadelere baktığımızda bu uygulamanın da kamu maliyesi açısından önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Karakaya, teşekkür ediyorum.
Üçüncü söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Cavit Arı’ya aittir.
Sayın Arı, buyurun.
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, Gazipaşa’dan bizleri izleyeceğini ifade eden hemşehrilerime de saygılarımı, sevgilerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum.
Öncelikle önceki günlerde şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum.
Değerli vatandaşlarımız, değerli emekli vatandaşlarımız; yaklaşık iki ay kadar önce, cumhuriyetimizin 100’üncü yılı bahane edilerek -bu gerekçeyle esasen- emekliye 5 bin TL ödeme yapılması gündeme geldi. Biz dedik ki: Emeklimizin durumu gerçekten sıkıntıda; bu, bir kere olmasın, düzenli şekilde, emeklimize her ay -bir anlamda seyyanen zam anlamına gelebilecek şekilde- düzenli bir ödeme yapılsın. Bu kabul edilmedi tabii ki ama bir şeyi daha bu iktidar yapmadı, o da neydi? Emeklimize, 1 kereye mahsus verilecek olan bu 5 bin TL'nin belli emeklilere yani daha doğrusu herhangi bir işte çalışmayan emeklilere verilmesi şeklinde bir karar alındı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak dedik ki: Bakın, emeklimizin arasında bir ayırım yapılması doğru değildir; emeklimiz keyfine çalışmıyor, ihtiyacına binaen çalışıyor. Emeklinin eğer durumu iyi olsaydı niye çalışsın? Evinde oturur, tatil yapar, gezer, dolaşır, çocuğuna bakar, torununa bakar ama emeklimiz ihtiyaç sahibi olduğu için çalışmak zorunda. O nedenle, çalışan emekliye de bu 5 bin TL verilsin diye ısrar ettik ve hatta işi o kadar abarttınız ki bakın, ÇKS kaydı olan emeklimize yani 1 dönümlük, belki de geliri bile olmayacak kadar bir ekim alanı olan yerde ÇKS kaydı olan emeklimize dahi bu parayı ödemediniz. Bizim ısrarımız başta olmak üzere, kamuoyu baskısıyla şimdi bu düzenlemeyi getirmek zorunda kaldınız ve emeklimize belki de iki ay önce ödenecek olan bu para iki ay sonra ödenmek zorunda kalındı. İki ay önce ödeseydiniz, o günkü koşullarda, o günkü değerde 5 bin TL'yi alacakken emekli şimdi daha da eriyen bir 5 bin TL almak durumunda olacak. Bunun takdirini ben emeklimize bırakıyorum. Bu iktidarın emeklimize gerekli değeri vermediğini zaten emeklimiz gayet iyi biliyor. Biz de 2 dinî bayramda ikramiye verilmesi yönüyle ısrarlı talebimizde… Bundan daha önceki süreçte önce 1.000 TL, sonra 1.100 TL, en sonunda işte 2.000 TL'ye kadar çıkan bu bayram ikramiyesinin Cumhuriyet Halk Partisinin ısrarıyla nasıl verildiğini emeklimiz biliyor. Bu nedenlerle, emekli önümüzdeki süreçte gereğini yapacak ve gerekli uyarıyı size yapacaktır.
Şimdi, kur korumalı mevduat sistemine uygulanan kurumlar vergisi muafiyetinin, 31/12/2023 tarihinde dolacak olan bu muafiyetin 30 Haziran 2024 tarihe kadar uzatılmasına ve bu uzatmanın da altışar aylık dilimler hâlinde Cumhurbaşkanı tarafından 3 kez uzatılabileceğine dair bir düzenleme de bu torba yasa içinde mevcut. Şimdi şunu söyleyeyim sevgili vatandaşlarımız: Emekliden esirgenen paralar, maalesef, bu ülkede bir taraftan kamu-özel iş birliği projelerine aktarılmakta, bir taraftan da kur korumalı mevduat sistemine. Ben bu sistem içerisinde yer alan ve buradan yararlanan vatandaşımıza en küçük sözümüzün olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum, bizim sözümüz bu sistemi yaratan iktidaradır. Bu iktidar, bir taraftan “Biz bundan çıkacağız artık.” demeye başladı ama hâlâ muafiyeti artırarak, sürdürerek, uzatarak bu sisteme destek olmakta.
Yine, bu düzenleme içerisinde şöyle bir düzenleme daha var -hani, bu iktidar, böyle “Biz kumara karşıyız.” vesaire diyor ya, aslında öyle bir durum yok bugün ülkenin gerçekleri içerisinde- sevgili vatandaşlarımız: Bakın, şans oyunları ikramiye alt sınırı yüzde 40, üst brüt sınırı yüzde 83 iken ikramiye n üst sınırının yüzde 93’e çıkarma teklifinde bulunmaktalar. Bunun amacı neymiş? Bunun amacı efendim -işte, yasa dışı bahis oynanıyormuş da, evet, oynanıyor- bunun önüne geçmek ve yasal kumarı bir anlamda teşvik etmek, yaygınlaştırmak. Ya, hani siz kumara karşıydınız? Bakın, iktidara mensup milletvekillerine ben buradan sesleniyorum: Siz bulunduğunuz yerlerde bir piyangocunun önünden geçiyor musunuz, size soruyorum. Bakın, piyangocunun önünden geçerseniz, size şöyle göstereyim: Sizden önce bu ülkede sadece bir Millî Piyango vardı -işte, yılbaşına geldik- en büyük ikramiye de yılbaşında çekilirdi, herkes heyecanla onu beklerdi; onun dışında da her ayın 9’u, 19’u, 29’unda çekilirdi. Sonradan tek Kazı Kazan çıktı; pratik işte, günlük kazınan. Sizin iktidarınız döneminde bakın, Sayısal Loto, Süper Loto, Şans Topu, On Numara, Kazı Kazan ve işte, sonuçta bildiğimiz Millî Piyango… E, bunlar ne olacak, bunlar yasal kumar değil mi? Ve yine, bakın, şunu gösteriyorum: Bakın, arkadaşlar, eğer bir Kazı Kazancının önünden geçerseniz, orada -işçinin cebinde üç kuruş para varsa, belki de emeklinin cebinde üç kuruş para varsa- gencin, yaşlının sayenizde bu oyunları oynadığını görürsünüz. Size sesleniyorum iktidar: Bakın, bunun önüne geçin! Şimdi, bu Kazı Kazan, daha önce sadece “Kazı Kazan”ken şimdi, ne oldu? Sayıyorum: Süper Altın 30 TL, Kazı Kazan 30 TL, Milyoner Kulübü 50 TL, Hazine Haritası 20 TL, Her Yönde Kazan 100 TL, Elmas7 50 TL, 1 Milyar TL Ödül Yağmuru 150 TL, Mega Altın 100 TL, Elmas 200 TL. Eğer bunları oynamaya kalkarsanız işte rakamlar bunlar. Yani bir kişinin 5 tane Elmas oyununu oynadığını düşünün, o gün 1.000 TL. Ya, sizde vicdan yok mu arkadaşlar; hani kumar yasaktı! Ama sizin sayenizde bu iyice yaygınlaştı. Şimdi, kırk dokuz yıllığına Varlık Fonuna devrettiniz önce ama on yıllığına da özel bir şirkete bunun uygulanmasını, kullanımını devrettiniz. Hani, o tüpçü var ya tüpçü, sayenizde, ne kadar oyun varsa bugün ülkede bunları oynatıyor o tüpçü!
Şimdi, Çek Kanunu’nda -ticaret yapanlar gayet iyi bilir- “çek” adı gibi çektir. Yani, bakın, çek, bir ödeme aracıdır, kambiyo evrakıdır ve üzerinde yazan tarihte ve öncesinde elinde bulunduran kişi gider bankaya ibraz eder. Ben otuz yıllık avukatım, meslek hayatımın çoğunluğunda işte çekle, senetle, bunlarla bir şekilde muhatap olduk. Ancak sizin ekonomiyi kötü yönetmeniz nedeniyle -bakın, pandemiyi de bahane ederek- çeki sadece üzerindeki tarihte işlem yapılır bir evrak hâline getirdiniz. Şimdi, ekonomi kötü gittiği için böyle bir uygulama yapılmak zorunda kalındı, aslında bu, çekin niteliğine tamamen aykırı bir düzenleme. Eğer böyle olacaksa bunun adına “çek” demekten vazgeçelim, normal bir “bono” diyelim yani bu anlama gelir. Hukuki anlamda çek, çek olmaktan çıkmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Arı, lütfen tamamlayın.
CAVİT ARI (Devamla) – Dolayısıyla çek, çek olmaktan çıkmış. Her ne kadar, bugün uygulamada böyle bir düzenleme sizin ekonomik koşullardaki olumsuzluğunuzdan kaynaklandı ise de çeke esaslı bir çözüm bulunmasında fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakın, son söz olarak esnafımızı tehdit eden taksici, ulaşımcı esnafımızı tehdit eden Martı TAG sistemi var, “Tek Araçla Gidelim” uygulaması. Bu uygulamayla ticari taksi olmayan, toplu taşıma aracı belgesi olmayan, esnafın ekmeğine el uzatan, vergi ödemeyen bir uygulama var. Bu Martı TAG sistemine iktidar olarak el atın, esnafımız sizin yüzünüzden zor durumda diyorum.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Arı, teşekkür ediyorum.
Şahsı adına Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’ya söz veriyorum.
Sayın Tanrıkulu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Son derece üzgünüm değerli arkadaşlar yani milletvekili olmadan önceki bütün yaşamım sivil toplumda, Diyarbakır Barosu Başkanlığında, sonuçta Türkiye'nin Kürt meselesinin silah, şiddet, terör dışında barışçıl yöntemlerle çözümü için geçti. Bu Parlamentoda da insan hakları için, adalet için, Türkiye'nin bu meselesinin barışçıl çözümü için çaba içerisinde oldum. Geçtiğimiz zamanlar gerçekten zor zamanlar; maalesef toplum kutuplaştı, nefret söylemi hâkim oldu geçen bu süre içerisinde. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin yirmi iki yılının sonunda, bu sorunda hâkim dil nefret söylemi oldu, kutuplaşma oldu.
Neden bunları söylüyorum değerli arkadaşlar? Diyarbakır Cezaevi benim hafızamda da büyük bir travmadır. Benim ağabeyim 1980'den sonra tıp fakültesi öğrencisiyken tutuklandı, cezaevinde tutuklu kaldı. Öğrenciyken annemle beraber cezaevine gittim ve “Co” denilen köpekle orada tanıştım. Onun nasıl bir travma yarattığını kendi yaşamımdan da biliyorum, avukatken de dinlediklerimden biliyorum ve şimdi de o cezaevi mağdurlarından biliyorum. O cezaevinde bu mağduriyeti yaşatan bir komutanın adı, tam da şimdi bu dönemde İzmir'de bir ilkokulun adı olarak yazılmış. Şimdi “Kürt meselesi nedir?” derseniz tam da budur değerli arkadaşlar; tam da budur. Kürt meselesinin başka bir boyuta evrilmesine neden olan -Diyarbakır Cezaevi ki bütün literatüre göre dünyanın en vahşi 10 cezaevinden 1 tanesi olarak anılır ve onda bu komutanın da büyük katkısı vardır- tam da budur yani bir adaletsizlik meselesidir. Mesele, bu saatten sonra o tabelanın oradan indirilmesi değildir; mesele, sizin iktidarınız döneminde bu tabelanın oraya asılmış olmasıdır. Hem de ne zaman biliyor musunuz? Diyarbakır Cezaevinin Kültür Bakanlığının kararıyla ve bu Hükûmetin kararıyla müzeye dönüştüğü tarihlerde. Alın, ikisini karşılaştırın; karşılaştırın ikisini, neden bunun yapıldığını anlarsınız. Mesele bu; biz Parlamento olarak bunu çözemedik. Diyarbakır Cezaevini müze yaptınız, müze yaptık -bizim çabalarımız aynı zamanda- ama bütün bu çözüme karşı olanlar bir taraftan da size karşı da bu Parlamentoya karşı da barış isteyenlere karşı da İzmir’de o tabelayı oraya asma cesaretini gösterdiler. Mesele indirmek değil bu saatte, mesele kimin oraya astığı, hangi zihniyetin oraya astığı? Eğer onu burada çözersek, onun üzerine gidersek, bu meseleyi asıl kimlerin çözmek istemediğini de anlamış oluruz. Çok sembolik bir şey, bakın, çok sembolik bir şey ama asıl mesele de burada yatıyor. Bunu yaparsak ve becerebilirsek gerçekten bu meselenin nasıl buraya evrildiğini de görmüş oluruz. Bu, sıradan bir Millî Eğitim Müdürünün, sıradan bir okul müdürünün, bir Valinin kararı değil, bunu bilmemiz lazım; başka güçlerin o tabelayı oraya asmasıdır, aynı zamanda size karşıdır, o müze kararına karşıdır, o hafızayı canlı tutma çabasıdır aynı zamanda, bunu bilelim.
İkinci mesele, perşembe günü bu Meclis kapanacak, tam da 28 Aralıkta. Nedir 28 Aralık? Takvimde bir yaprak değil, Kürtlerin hafızasında başka bir ağır travmadır tıpkı Diyarbakır Cezaevi gibi. Nedir? Değiştirilen adlarıyla Gülyazı, Ortasu; Kürtçe adıyla Roboski; orada 17’si çocuk 34 köylünün öldürülmesidir ve dünyanın en gelişmiş silahlarıyla vurulmasıdır ve bununla ilgili adaletsizliktir. Bakın, tam da o dönemlerde, dönemin Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan şunu söylemiştir: “Bu olayların benzeri geçmişte de oldu, olmaması lazımdı ama biz, bu olayı Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybetmeyeceğiz, kaybettirmeyeceğiz, faillerini yargılayacağız” dedi. E, ne oldu on iki yıl sonra? Bakın Şerafettin Elçi Havalimanı’nda, Şırnak’ta mağdurlarla görüştü, eşiyle beraber görüştü, helalleşme istedi, failleri bulacağını söyledi ve “Adaletsizliktir.” dedi ama ne oldu değerli arkadaşlar, ne oldu? İşte, bu meseledir bizlerin içini acıtan ve sizlerin anlamadığı, bu toplumun anlamadığı tam da budur; bu adaletsizlik meselesidir Türkiye'nin Kürt meselesini çözmeyen. Bizim de “Kürt meselesi” dediğimiz tam da budur. Bunlar çözülmeden adım atamayız, adalet sağlamadan adım atamayız.
Bakın, biri sizin döneminizde olmamış, 80'de olmuş ama -kırk yıl sonra- tam yirmi yıllık iktidarınızda adaleti sağlayamamışsınız. Biri sizin iktidarınızda olmuş ve siz “Failler bulunamamış.” demişsiniz ve yapamamışız. O nedenle, bugün işte sokaklar karışıyor, nefret söylemi her yere hâkim oluyor. Gelin, bunu beraber çözelim, inanın fırsat var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bakın, değerli arkadaşlar, her şeye rağmen söylüyoruz: Türkiye'nin Kürt meselesi bir adalet meselesidir, bir insan hakları meselesidir, bir demokrasi meselesidir ve çözüm yeri de bu Meclistir, başka bir yer değil. Dağ da değil, Brüksel de değil, başka hiçbir yer de değil, Washington da değil, burasıdır, bu Meclistir. Gelin, irademizi ortaklaştıralım, bir yerden başlayalım, en derin noktasından başlayalım, adım adım gideriz ve bu meseleyi çözme konusunda adım atarız.
O nedenle, bir kez daha söylüyorum: Bakın, bu mesele konusunda yani o tabela konusunda, o komutanın adının yazdığı tabela konusunda adım atın, Roboski konusunda da adaleti sağlama konusunda girişimler yapın; adalet üzerinde bir noktaya gidebiliriz.
Ben tekrar, Roboski’de yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımızı burada, 12'nci yılında saygıyla anıyorum, saygıyla eğiliyorum anıları önünde ve adaleti gerçekleştirme konusunda bir sözü daha bu kürsüden veriyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tanrıkulu.
Değerli milletvekilleri, üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
58'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 58’inci madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.08
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Kurtcan ÇELEBİ (Ankara), Sibel SUİÇMEZ (Trabzon)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 47’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
79 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 27 Aralık 2023 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.10
[(*) ](*) 79 S. Sayılı Basmayazı 5/12/2023 tarihli 29’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir