TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
55’inci Birleşim
31 Ocak 2024 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan’ın, Nevşehir’e yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem sonrası Malatya’daki çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, 100 bin konutluk TOKİ projesi kapsamında mağdur edilen vatandaşların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ’ın, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya, İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta’nın Başkanlık Divanına ulaştırdıkları dilekçelerine ilişkin açıklaması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ’ın, Samsun Milletvekili Murat Çan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
IV.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ’ın, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya ile İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta’nın 30 Ocak 2024 tarihli 54’üncü Birleşimde okunan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yazısının yokluğunun, bulunmadığının tespitine dair dilekçelerinin işleme alınmamasıyla ilgili tutumu hakkında
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sivas Milletvekili Abdullah Güler’in, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya ile İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın Başkanlığın tutumunun aleyhinde yaptıkları konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in Başkanlığın tutumunun lehinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Sivas Milletvekili Abdullah Güler’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklaması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.- Sivas Milletvekili Abdullah Güler’in, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez’in, İsrail Devleti’nin Filistin topraklarında işgale ara vermeden devam ettiğine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, TRT Genel Müdürlüğüne yaptığı çağrıya ilişkin açıklaması
5.- Şanlıurfa Milletvekili Abdürrahim Dusak’ın, Uluslararası Adalet Divanının İsrail’le ilgili verdiği karara ilişkin açıklaması
6.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, Genel Kurulda okutulan bir kâğıt parçası marifetiyle Hatay halkının iradesini gasbedenlere ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Halit Yerebakan’ın, Türkiye’de ortalama yaşam süresinin son yirmi yılda önemli ölçüde arttığına ilişkin açıklaması
8.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, açıklanan asgari ücretin ceplere girmeden eridiğine ilişkin açıklaması
9.- Aydın Milletvekili Evrim Karakoz’un, Ulusal Süt Konseyinin çiğ süt tavsiye fiyatına ilişkin açıklaması
10.- Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı’nın, Türkiye’nin yeni yüzyılına rekorlarla devam ettiğine ve oturumu yöneten Başkan Vekili Bekir Bozdağ’a ilişkin açıklaması
11.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, Akhisar-Gördes Yolu Projesi’ne ilişkin açıklaması
12.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması
13.- Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı’nın, Kütahya Zafer Organize Sanayi Bölgesi’ne ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, yeni asgari ücretin sonuçlarına ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması
16.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, özel sektördeki hekimlerin yeşil pasaport alabilmeleri için hazırladıkları kanun teklifine ilişkin açıklaması
17.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, Adana-Osmaniye yolu üzerinde bitirilemeyen 6 kilometrelik yola ilişkin açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu’nun, İran’da idam edilen 4 Kürt gencinden Muhammed Faramarzi ile milletvekilliği düşürülen Can Atalay’a ilişkin açıklaması
19.- Karabük Milletvekili Cevdet Akay’ın, Karabük’ün Yenice ilçesindeki orman köylülerinin sorunlarına ve Safranbolu Devlet Hastanesinde kardiyoloji uzmanı bulunmadığına ilişkin açıklaması
20.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, halkın yoksullaştığına ama sarayda şatafatın devam ettiğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Nilhan Ayan’ın, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması
22.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, oturumu yöneten Başkan Vekili Bekir Bozdağ’a ve AKP iktidarına ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, oturumu yöneten Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın konuşmalarında Saadet Partilileri şahit tutmasına, dünkü birleşimdeki tutumunun taraflı olmasına, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile Merve Kavakcı’nın milletvekilliğinin düşürülmesi arasında fark olmadığına ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ilişkin açıklaması
24.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Meclis Başkanlığının Yargıtayın ilgili dairesinin kararını Genel Kurulda okutmasına, Batı Trakya Türklerinin 29 Ocak Millî Direniş Günü’ne, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya, İsveç’in NATO üyeliğine onay veren siyasi partilere sorularına, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş davasına bakan başsavcıya, özel okul öğretmenlerinin sorunlarına ve deprem bölgesindeki özel okul öğretmenlerinin kadro beklediklerine ilişkin açıklaması
25.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin bir hukuk darbesi olduğuna, Öcalan ve onunla beraber kalan diğer mahpuslardan haber alınamamasına ve cezaevlerindeki açlık grevinin nedenine, 1-15 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek özgürlük yürüyüşüne ve Barış Annelerinin gruplarını ziyaret ettiğine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Mecliste yaşanan hukuk darbesine, Türkiye’nin adaletinin, demokrasisinin hızla lig kaybetmesine, uygulanan politikalarla zenginin daha zengin yoksulun daha yoksul olduğuna, limon üreticilerine ve 6 milyon metrekare orman alanının Resmî Gazete’de yayımlanan bir kararla ormanlık alan dışına çıkarılmasına ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Santa Maria İtalyan Kilisesi’ne yapılan saldırıya ve Yazar Mario Levi’nin vefatına ilişkin açıklaması
28.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun bugünkü toplantısına ilişkin açıklaması
29.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Van Milletvekili Burhan Kayatürk’ün DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Van Milletvekili Burhan Kayatürk’ün, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Mersin Milletvekili Perihan Koca’nın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve beraberinde bir heyetin 5-8 Şubat 2024 tarihlerinde İngiltere’ye resmî bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/836)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Bülent Kaya tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve büyük bir yıkıma yol açan depremler neticesinde ortaya çıkan sonucun somutlaştırılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve deprem bölgesindeki konut sorunlarının araştırılması amacıyla 30/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, idam cezası uygulayan İran rejimine karşı askıya alınacak anlaşmaların belirlenmesi amacıyla 30/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, TOKİ’nin sosyal konut projelerinde yaşanan sorunların araştırılması amacıyla 31/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 6/2/2024 Salı günü toplanmamasına ilişkin önerisi
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
B) Hâkimler ve Savcılar Kurulunda Açık Bulunan Üyeliğe Seçim
1.- Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boş bulunan üyeliğe seçim
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü'nün, 30 Aralık 2023 tarihinde oynanan bir futbol maçına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8032)
2.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, şehir hastanelerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8145)
3.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, ücretsiz okul yemeği uygulamasının kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8149)
31 Ocak 2024 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Muhammed ADAK (Mardin), Elvan IŞIK GEZMİŞ (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Nevşehir’e yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan’a aittir.
Sayın Çalışkan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan’ın, Nevşehir’e yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
EMRE ÇALIŞKAN (Nevşehir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidarımız döneminde Nevşehir ilimize yapılan ve yapılacak olan yatırımlarla ilgili söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
1954’ten bugüne dek şehrimize hizmet eden, Gazi Meclisimizin 11’inci Döneminden içinde bulunduğumuz 28’inci Döneme kadar hizmet eden tüm milletvekillerimize şükran borçluyuz. Şehirleşme sürecinin ilk gününden itibaren görev yapmış tüm belediye başkanlarımızın emeklerinden Allah razı olsun; böyle bir girişle konuşmama başlıyorum.
AK PARTİ iktidarımızın kurulduğu ilk günden beri şehrimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a desteğini her zaman en yüksek düzeyde vermiştir, bizler de bu desteğin sorumluluğuyla şehrimizin ihtiyaçlarını en hızlı şekilde çözmekle yükümlü seçilmiş milletvekilleriyiz. Şehrimiz tarihindeki en fazla yatırımı şüphesiz iktidarımız döneminde almıştır ve almaya da devam edecektir.
Nevşehir bir turizm kenti, geçim kaynağının büyük bir bölümünü turizminden sağlamakta lakin amacımız turizmde bir numara olmanın yanı sıra şehrimizi tarımda ve sanayide de nüfusuna göre Türkiye’nin ilk sıralarına yerleştirmek olacaktır; bu kapasite ve altyapı şehrimizde mevcuttur, bize düşen bu lokomotife güç ve hız vermektir. “Yol, medeniyettir.” şiarıyla, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız, ilimizdeki kara yollarına 2003-2023 yılları arasında toplam 8 milyar liralık yatırım yapmıştır, toplamda 532 kilometre kara yolu olan ilimizde hâlihazırda yapım ihaleleri devam eden 6 adet proje bulunmaktadır.
Sağlık yatırımlarına değinecek olursak, ilimizde, bu geçtiğimiz yirmi yılda 46 sağlık projesi gerçekleştirilmiştir, hâlihazırda 8 sağlık projesinin yapımına devam edilmektedir. Şehrimizin en büyük ihtiyaçlarından biri de hâlihazırdaki devlet hastanemizin eğitim ve araştırma hastanesi statüsüne dönüşmesidir, bu şekilde kanser hastalarımızın civar illerde tedavi almalarının önüne geçmek istiyoruz, bu konuda da Sağlık Bakanlığımızla görüşmelerimiz devam ediyor.
Konuşma sürem kısıtlı, yapılan okullar, açılan yollar, organize sanayi bölgelerimiz, Turizm Bakanlığımızın yatırımları, içme suyu, tarımsal sulama yatırımlarımız, Nevşehir Belediyemizin hizmetleri, bunları tek tek anlatmaya kalksam bitmez çok şükür ama an itibarıyla projesini tamamladıklarımızdan öte, devletimizin gücüyle bugün itibarıyla şehrimizde devam eden 59 projeyle, toplamda tam 171 proje mevcut.
Biz şehrimizin ihtiyaçlarının farkındayız. Şehrimizin üç önemli ihtiyacı var: Birincisi, Kuzey-Batı Çevre Yolu; ikincisi, kentsel dönüşüm; üçüncüsü de yeni sanayi ihtiyacımız. Kuzey-Batı Çevre Yolu 16,8 kilometrelik bir yol. Biz, ak kadrolar olarak göreve geldiğimiz ilk andan itibaren bu sorunların, ihtiyaçların giderilmesi için kollarımızı sıvadık. Ülkemizin üzerinden tarihin en büyük afetlerinden biri geçmiş olmasına rağmen, 11 şehrin yeniden imarı söz konusuyken gözümüzün nuru Nevşehir’imiz için tüm bakanlıklarımızın yollarını aşındırdık ve bu üç konuda da önemli büyük adımlar attık. Çevre yolu gündeme geldiği ilk günden itibaren en somut adım olan 18 uygulamasını Nevşehir Belediyemiz tamamladı. Ardından, Karayolları Strateji ve Bütçe Başkanımız, Ulaştırma ve Altyapı Bakanımızla görüşmelerimizi tamamlayarak 2024 Yılı Yatırım Programı’na aldırdık. Sırada ihale sürecimiz var, bu süreci de açık ve şeffaf bir şekilde halkımızla paylaşacağız.
Diğer bir konu, kentsel dönüşüm. 20 Temmuz ve İbrahimpaşa Mahallelerimizde yer alan yeni adliye binamızın arkasındaki birinci uygulama alanında, 400 bağımsız birimi olan alanda belediyemiz hak sahipleriyle tek tek görüşerek anlaşma sağladı, bölgede oturan vatandaşlarımızın talebiyle kış sonrasında sürece başlayacağız.
Sanayi projemiz… Şu an hâlihazırdaki sanayimiz ihtiyaçlara cevap veremez hâlde, bunun farkındayız. Belediyemiz, 112 bin metrekarelik bir alanda 350 sanayi dükkânının sığacağı hazineye ait alanı belirledi, altyapı çalışmalarına başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalışkan, lütfen tamamlayın.
EMRE ÇALIŞKAN (Devamla) – TOKİ avan projesini tamamladı, şu an uygulama projesini yapıyor. Dükkânları satın alacak olan hemşehrilerimizin ödemelerini uzun vadeye yayarak, üzerlerindeki ödeme yükünü hafifletmek için çaba harcıyoruz. Önümüzdeki günlerde sanayici esnafımızla bir araya gelerek bu gelişmeyi de kendileriyle paylaşacağız.
Biz AK PARTİ’yiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan çok şey öğrendik ama bunlardan en önemlisi yapacaklarımızı söylemek, söylediklerimizi de yapmak. Halkımızın “Yaparsa AK PARTİ yapar.” dediğini biliyor ve bunun sorumluluğunu taşıyoruz.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle, her zaman söylediğim gibi, şiir gibi şehir Nevşehir’imize sizleri davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalışkan.
Gündem dışı ikinci söz, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem sonrası Malatya'daki çalışmalar hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’na aittir.
Sayın Fendoğlu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem sonrası Malatya’daki çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, siz değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyen Anadolu'nun asil evlatlarını saygılarımla selamlıyorum.
Bugün depremin 360’ıncı günü ve beş gün sonra bir yıl olacak. Depremin olmasının hemen ardından, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, devletimizin tüm kurumları ve kurullarıyla birlikte Genel Başkanımız, bilge liderimiz Devlet Bahçeli Bey’in ve yönetimde bulunan Başkan Yardımcılarımızın deprem bölgesine intikal etmeleri ve bu süre içerisinde defaaten deprem bölgesini ziyaretleri aşikârdır. Depremin ardından, yine, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tüm askerleriyle, arama kurtarma ekiplerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, emniyet güçlerimizle deprem bölgesinde olduk. Bugün 360’ıncı gün dedik. Vatandaşlarımızın o günkü talepleri başkaydı, bugün talepleri başka oldu. O gün, ilk etapta bizden talepte bulunan vatandaşlarımızın üç isteği vardı: Gıdaya ulaşım, barınma imkânlarının sağlanması ve vatandaşın can ve mal emniyetinin sağlanması ki bu 3’üncü şıkta süreç biraz sıkıntılı oldu çünkü deprem bölgesi ve alanının çok geniş bir yüz ölçümünü kaplamasıyla birlikte zaman zaman kontrolden de çıkmış oldu. Ama biz, Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları olarak üç yüz altmış günden beri sahada olduk ve olmaya da devam ediyoruz. Bugün Malatya’da övülen Kışla Caddesi’nde Ülkü Ocaklarının çorbası kaynıyorsa Ülkü Ocakları ve teşkilatımızın safı bellidir; devletimizin ve milletimizin yanındadır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra çayını çorbasını, tasını tarağını toplayıp kaçanlardan olmadık, üç yüz altmış günden beri vatandaşımızın ve milletimizin yanında olduk. Bu konuda hassasiyet gösteren tüm teşkilatlarımıza, devletimize, milletimize, askerimize, polisimize ve Cumhur İttifakı’nın tüm bileşenlerine buradan yürekten teşekkür ediyorum. Bu süre içinde Malatya'mızda 74 konteyner kent kurulmuş olup 36.400 konteyner kurulmuştur. 117 bin vatandaşımız konteyner kentlerde ikamet etmektedir. Yine, barınma, kira ve taşınma bedelleri devletimiz tarafından defaten ödenmiştir ve ödenmeye de devam ediyor. Bugün köy konutlarının 7.900’ünün ihalesini yaptık, 3 bine yakınının teslimatını yapacağız. Yine, Malatya'mızda 1 Şubattan itibaren peyderpey 5.500 veya 6 bin civarında konutumuzu depremzedelerimize teslim edeceğiz. Bu evlerimizi, tabii, biraz daha teslim etmemiz gerekiyor, bunda tüm kurumlara, özellikle de bürokratlarımıza çok büyük iş düşüyor. Hak sahibi ise… Cumhurbaşkanımız söz verdi ve burada hak sahibi olan herkes ev sahibi de olacaktır. Hiçbir kurum devletimizden de büyük değildir, özellikle de Cumhurbaşkanımız ve devletimiz söz verdiyse devletin sözünü de yere düşürmeyiz.
Bizim Malatya'mızın gündemi depremdir. Esnaflarımızın sorunları vardır. Devletimiz, KOSGEB üzerinden 5 bin vatandaşımıza, 5 bin esnafımıza 2 milyar TL destek sağlamıştır fakat ödenen bu meblağ yeterli değildir, günün şartlarına göre de güncellenmesi gerekir. Ticaretini devam ettirmek için hâlâ sırada bekleyen esnaflarımız vardır ve şu anda da bizim takriben 3 bin konteynere ihtiyacımız vardır, konteyner iş yerine ihtiyacımız vardır.
Yine, en büyük sorunlardan, sıkıntılardan bir tanesi de orta hasarlı binaların belirsizliğidir ki orta hasarlı binaların hak sahibi vatandaşlarımız yerinde dönüşüm imkânından yararlanmak için kredi başvurusunda bulunduklarında, mevzuata göre, kredi kullandırımı için bitmiş bir bina olması ve bu konuta ipotek konulması şartıyla mümkün olmaktadır. Dolayısıyla, orta hasarlı binaların yerinde dönüşümü için başvuran vatandaşlarımız bu mevzuat şartlarında mağduriyet yaşayacaklardır.
Yine, bu binalarda yaşayan, orta hasarlı binalarda yaşayan vatandaşlarımızın elektriği, suyu olmasına rağmen kış şartlarında doğal gazları kesiktir ve bu orta hasarlı binalarla ilgili, yetkili ağızdan gerekli açıklamanın yapılmasını bekliyoruz.
Yine, ekonomik olarak evini yaptıramayacak durumda olan vatandaşlarımız için, deprem bölgesine yönelik, faizsiz kredi veya uzun vadeli, düşük faizli kredi imkânı sağlanmalıdır. Yerinde dönüşüm için vatandaşlar TOKİ'de çekilecek ilk kuraya katılmıyor çünkü bu konuda yeteri kadar bilgi alamadılar; bilgi kirliliği had safhada, Çevre Bakan Yardımcısı Vedad Gürgen Bey'in Malatya'da yapacağı bir toplantıda esnaflarımıza ve hak sahiplerine gerekli ve sağlıklı bilgiyi vereceğini düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Fendoğlu, lütfen tamamlayın.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Devamla) – Üç yüz altmış gün önce, 6 Şubatın soğuk ve karanlık gününde yaşadığımız acı kelimelere sığmayacak kadar büyük, kaybettiklerimizin yarattığı boşluk yüreğimizde. Malatya'nın topraklarına kazınan, kalbinde yankılanan acıyla birlikte, yıllarca biriktirdiğimiz anılarımız bir anda toprağın derinliklerine gömüldü; evlerimiz, mahallelerimiz, köylerimiz, tüm yaşam alanlarımız depremin sessiz çığlığına karıştı. O an, acının soğuk ve keskin bir bıçak gibi yüreklerimizi paramparça ettiği, sadece binaların değil yüreklerimizin de yıkıldığı gündü. Ancak öncelikle, kadim Türk tarihimizden gelen millet olma şuuru; doğduğumuz, bize kimlik kazandıran memleketlerimizin kendi özünde barındırdığı, bizi bir ve beraber yapan memleket sevdası; ata, baba toprağımızın suyunda ve mayasında bulunan Malatya ruhu tüm zorluklara karşı ayakta kalmayı başardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Devamla) – Biz bunu 6 Şubatta…
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Fendoğlu, çok sağ olun.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Devamla) – Ben teşekkür ederim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, 100 bin konutluk TOKİ Projesi kapsamında mağdur edilen vatandaşların sorunları hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’na aittir.
Sayın Türkoğlu, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
3.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, 100 bin konutluk TOKİ projesi kapsamında mağdur edilen vatandaşların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; dün burada, Gazi Mecliste yaşanan hukuk darbesine şahitlik ederken 2 Haziran 2023 Cuma günü etmiş olduğumuz yemini tekrar hatırladım. Tıpkı benim gibi Sayın Bozdağ ve Adalet Bakanı da ve AK PARTİ’li milletvekilleri de burada yemin etmişti. Orada şöyle demiştik: “Herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” Şimdi soruyorum, Sayın Bozdağ’a ve Sayın Adalet Bakanına buradan soruyorum: “Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” diye bir kez daha yemin edebilir misiniz? Edemezsiniz çünkü siz, namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ettiğiniz Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saydınız. Anayasa Mahkemesinin 2 kez verdiği hak ihlali kararına rağmen, halkın oylarıyla milletvekili seçilen Can Atalay’ın vekilliğini düşürdünüz. Bağımsız Türk yargısını sarayın hukuk bürosuna çevirdiniz. Sizler dün Meclis tutanaklarına “Türkiye’nin artık bir anayasası yoktur.” cümlesini yazdırdınız. Unutmayın, biz o cümleyi kazıyarak çıkaracağız, bağımsız Türk yargısını yeniden tesis edecek ve üzerindeki saray gölgesini kaldıracağız.
Sayın Başkan, biraz geriye dönün, 94 yılının Mart ayının mahallî seçimlerine bir bakın, nereden nereye geldiğinizi hatırlayın. Başörtüsü yasaklarına karşı kilometrelerce uzunlukta el ele tutuşarak oluşturduğunuz demokrasi zincirlerindeki fotoğraflarınızı bir hatırlayın. Siyasi hikâyenizin Mekkeli bir yetimin hikâyesinden ilham aldığını bir hatırlayın; siz o Mekkeli yetimi unuttunuz. Siz Hazreti Ömer’in hususi hayatında kullanmadığı devletin mumunu unuttunuz. Siz bir gayrimüslimin arazisi için Şam Valisine “Camiyi yık, adaleti yıkma.” diyen Ömer’in adaletini unuttunuz. Size iktidarınızı kazandıran cumhuriyetin nimetleri ve demokrasinin ta kendisiydi ama siz demokrasinin ruhunu, demokrasinin herkes için olması gerektiği gerçeğini unuttunuz. Ama cümle âlem bilsin ki şerhimiz vardır, şerhimiz vardır çünkü Anayasa’ya göre kurulmuş bir Meclis Anayasa’yı yok sayamaz, sayarsa işte böyle, sarayın talimatıyla sayar. Milletin verdiği iradeyi tek adama teslim edenlere yazıklar olsun! Allah sizin adaletinize değil Can Atalay’ı, herhangi bir insan evladını; vazgeçtim, bir hayvanı; vazgeçtim, bir nebatı; vazgeçtim, bir taşı bile bırakmasın.
Dönelim konumuza. Geçtiğimiz pazar günü TOKİ mağdurlarının Tuzla’daki eylemine katıldım. 2019 yılında TOKİ eliyle “Dar ve sabit gelirliye 100 bin konut yapacağız.” diye bir proje başlattınız. O zaman -Sayın Cumhurbaşkanının ve şimdiki İstanbul adayınız Sayın Kurum’un vaatlerine, sözlerine baktık- diyordunuz ki: “Çok basit, evlerin fiyatları -o zamanın şartlarında- dar ve sabit gelirli, evleri olmayanlar için 250 bin lira civarında olacak, taksitler 890 lira ile 1.020 lira arasında olacak, KDV'si yüzde 1 olacak, sabit taksit olacak, 0,49 faiz olacak.” Ya, insan bunların bir tanesini bari yerine getirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen tamamlayın.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Efendim, bir, tamamlayamadınız. İki, çağrılar gönderdiğiniz, o bahsettiğiniz 300 bin lira civarındaki evler şimdi 4 milyon lira. “890 lira” dediğiniz taksitler Tuzla TOKİ'de 20 bin lira. O taksitleri ilk çıkardığınızda asgari ücretin yüzde 30’uydu, şimdi asgari ücretin üzerinde bir taksit söylüyorsunuz. Sayın Bakan oraya gitmiş ve üç tane şey diyor. Bir: “Teslim ettik.” diyor; yalan, etmediler, ben gittim gördüm.
İki: “Deniz manzaralı.” diyor; alakası yok, çatı katından bile baksanız zor görüyorsunuz ve kimsenin deniz manzarası şartı yok.
“75 bin lira peşinat.” diyorsunuz; o da yalan, tam 375 bin lira bunların peşinatı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Bu zulmü yapmayın. Bunlar dar ve sabit gelirli. Sosyal devlet bu vadettiği sözü yerine getirmelidir.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Türkoğlu.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ’ın, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya, İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta’nın Başkanlık Divanına ulaştırdıkları dilekçelerine ilişkin açıklaması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya, İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta’nın Başkanlık Divanına ulaştırdıkları bir talepte Genel Kurulda dün okunan tezkerenin yokluğunun, bulunmadığının tespitine dair bir önerileri vardır. Dün yapılan işlem Anayasa’ya uygun ve Anayasa’nın uygulanması şeklindedir ve tekemmül etmiş bir işlemdir, tamamlanmış bir işlemdir; bu nedenle bu dilekçeyi işleme alamıyorum. (CHP, DEM PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından “Hangi Anayasa?” sesleri ve gürültüler)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Anayasa'ya uygun değil, Anayasa’yı ihlal ettiniz!
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, bu tutumunuzla ilgili usul tartışması başlatın, lütfen usul tartışması açın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Başkanım, usule aykırı… Usul hakkında görüşme talep ediyorum, söz talep ediyorum.
IV.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ’ın, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya ile İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta’nın 30 Ocak 2024 tarihli 54’üncü Birleşimde okunan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yazısının yokluğunun, bulunmadığının tespitine dair dilekçelerinin işleme alınmamasıyla ilgili tutumu hakkında
BAŞKAN – Peki, usul tartışması açacağım.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Aleyhte…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Aleyhte…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Lehte…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Lehte…
BAŞKAN – Aleyhte Bülent Kaya, aleyhte Gökhan Günaydın; lehte Özlem Zengin, lehte Muhammed Levent Bülbül.
Şimdi, tutumumuz hakkında lehte söz isteyen İstanbul Milletvekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özlem Zengin’e söz veriyorum.
Sayın Zengin, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün yaşanan hadiselerle ilgili olarak ben de evveliyatla birkaç söz söylemek istiyorum. Dün Genel Kurulda olan tablo, atmosfer bütün Türkiye’yi, Genel Kurulda bulunan her milletvekilini çok rahatsız etmiş olmalı diye düşünüyorum. Burada ben -kendi yaptığım konuşmada da- Türkiye Büyük Millet Meclisinin tavrının herhangi bir yargı kurumunu tutmak yönünde olmaması gerektiği kanaatindeyim. Bizim burada yapmamız gereken, bize ulaşan bir kesin hükmü, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, Genel Kurulda okutmak yönünde Başkanlık Divanının iradesinin hayata geçmesiydi, yapılan buydu. Fakat gördüğünüz üzere -şu an söylenen şey- “Efendim, Genel Kurulda biz bunu duymadık, duymadığımız için yok hükmündedir.” deniliyor. Zaten bence duyulmaya dair bir irade yoktu yani Genel Kurulda yaşananları gördünüz; burayı bir işgal etme hâli, bu işgal sırasında…
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – Siz de etmiştiniz!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – …Sayın Meclis Başkan Vekiline karşı son derece yakışıksız tutumlar, kendisine Anayasa fırlatmak… Anayasa, fırlatmak için değildir, okunmak içindir. Anayasa’da her birimiz… (CHP ve DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Tarihe geçtiniz!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Ellerinizi sallamayınız, Sayın Milletvekili, ellerinize sahip olunuz, kelimeleriniz yeteri kadar güçlüdür diye düşünüyorum.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Siz ellerinizi halka karşı sallıyorsunuz, halkın iradesine karşı sallıyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Bakın, bizler hukukçuyuz.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Tanımadığınız hukukçu musunuz?
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Esas hukukçu olduğunuz için utanmanız gerekiyor!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Her birimiz hukuk fakültelerinde defter, kitap açık sınavlara gireriz, mevcut olan anayasalardan, kanunlardan kendi fikirlerimiz doğrultusunda neticeler çıkarmaya çalışırız ama burada…(DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamadınız.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Anayasa madde 153’ü açıp okur musunuz Sayın Milletvekili? Madde 153’ü açıp bir okuyun, bakalım ne yazıyor!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, değerli milletvekilleri…
Birbirimizi dinlersek anlarız. Sayın hatibi lütfen dinleyelim. Zaten lehte, aleyhte konuşmalar var, meramlar kayda geçecektir. Birbirimizi anlamak için saygıyla dinlemeye ihtiyacımız var. Lütfen hatibi dinleyelim.
Sayın Zengin, buyurun.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – Onlar halkın iradesine saygılı olsun.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Ya şu Genel Kurulun asli dili maalesef sataşma, normal bir zeminde konuşamıyoruz. Bakın, biraz evvel sizin Grup Başkan Vekiliniz size dönüyor, Başkanımız ikaz ediyor ama biliyorum ki bunların bir anlamı yok.
Bakınız, hukuk fakültelerinde öğrendiğimiz şey: Her birimiz kendi tezlerimizi, kendi fikirlerimizi mevcut olan kanunlardan, Anayasa’dan yola çıkarak izah etmeye çalışırız ama dün burada, Genel Kurulda Başkanlık Divanının iradesinin okunmasına dahi tahammül olmadı…(CHP ve DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Yargıtay kararını okuttunuz, Anayasa Mahkemesinin kararını…
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) - …ve buraya, Genel Kurula gelinerek Meclis Başkan Vekiline Anayasa fırlatmaktan, burada oturan milletvekili arkadaşlarımıza arkadaşlarınız… Siz Hanımefendi, siz, siz 10 defa benim arkadaşlarıma “katil” diye bağırdınız; siz, siz bağırdınız.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Hani göster, çıkar göster, tutanakları göster.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Buyurun, buyurun bağırdınız; aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz, aynı şeyi tekrar ediyorsunuz. Ben bu ifadeleri size iade ediyorum.
Burada herhangi bir usul… (DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
PERİHAN KOCA (Mersin) – Siz milyonlara yalan söylüyorsunuz…
BAŞKAN – Evet, değerli milletvekilleri… Değerli milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim. Lütfen hatibi dinleyelim.
Değerli milletvekilleri, tekrar uyarıyorum, lütfen hatibi dinleyelim.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – Biat ettirmeye alışmışlar!
BAŞKAN – Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit Hanımefendi, lütfen Grubunuzu uyarırsanız memnun oluruz.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Sayın Başkan, hatip Genel Kurula konuşsun, bize konuşmasın, Genel Kurula konuşsun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Tamam Başkan, sorun yok.
BAŞKAN – Hatibin konuşmasına izin verin, lütfen.
Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Konuşmak için kimsenin iznine ihtiyacım yok, ben kendi kelimelerimi rahatlıkla ifade ederim. Şunu görüyorum: Bir grup milletvekili Meclisi terörize ederek iş çıkarabileceğini zannediyor, toplumu terörize ederek iş yapabileceğini zannediyor, Meclisin asli dili kelimelerdir, Meclisin asli dili hukuktur. Dün burada yapılan da Anayasa’ya uygun olarak bir eylemdir.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Hukuksuzluktur. Burada yapılan, Anayasa’ya darbedir!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Bunun tekrar altını çiziyorum, her şey hukuk zemininde varlık kazanmıştır.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Yapılan hukuka darbeydi, darbe!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Zengin.
Şimdi, aleyhte İstanbul Milletvekili ve Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya.
Sayın Kaya, buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk işliyorsa gerekçeden karara gidilir, hukuk işlemiyorsa karara gerekçe uydurulur. Kararını vermiş olanlar için gerekçenin ve delilin hiçbir önemi yoktur çünkü biz sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine dair mahkeme kararlarına da rastladık bu ülkede. Karara gerekçe uydurmak kararın hukuki olduğu anlamına gelmez. En kötü kararın bile altında koca koca hukukçuların gerekçeleri vardır. 12 Eylül askerî darbesini yapanların da kendilerine göre gerekçeleri vardı. Refah Partisinin kapatılma davasına “evet” diyen Anayasa Mahkemesi üyelerinin de hepsi koca koca anayasa hukukçularıydı ve hepsinin kendilerine göre uydurdukları gerekçeler vardı. Fazilet Partisi kapatılırken de altında anayasa hukukçularının imzası vardı ve kendilerine göre ürettikleri gerekçeler vardı. Merve Kavakcı’nın milletvekilliği düşürülürken de gerekçe uyduran hukukçular vardı. “367 milletvekili bu Genel Kurulda olmadan Cumhurbaşkanı seçilemez.” diyen, anayasa profesörü olan ve gerekçe uyduran hukukçular vardı. 412 milletvekili başörtüsüyle ilgili bir kanunu bu Meclisten çıkarırken Anayasa Mahkemesinde o kanunu iptal edenlerin de uydurdukları gerekçeler vardı. Yine, AK PARTİ’nin kapatılma davasına karar veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin de uydurdukları gerekçeler vardı. 2002 yılında Sayın Tayyip Erdoğan için Yüksek Seçim Kurulu tarafından “Seçimlere giremez.” diye alınan kararın altında da koca koca hukukçuların ürettiği gerekçeler vardı. Yine, 1997’de, Sayın Erdoğan’a okuduğu şiirden dolayı haksız bir şekilde ceza veren kararın altında da koca koca hukukçuların imzaları vardı.
Dolayısıyla bugün gerekçe üretmek bu konunun hukuki olduğu manasına gelmez, sadece, o gün gerekçe üretenler bugün utançla anılıyor ama o olayın mağduru olan herkes bugün onurlu bir şekilde anılıyor. Bugün, bu konuya sizler gerekçe üretebilirsiniz, gerekçeler uydurabilirsiniz ama emin olun, vicdan sahibi hiç kimse bu konuda bir gerekçe ileri sürmeye bile tenezzül etmez, “Bu yok hükmündedir.” der.
Dolayısıyla empati yapın, Merve Kavakcı’nın milletvekilliği burada haksız şekilde düşürüldüğü zaman oturup yerinizde sakin sakin bekleyecek miydiniz? “Sayın Erdoğan Meclise giremez.” diye karar alındığı zaman oturup sakin sakin beklediniz mi? Elbette demokratik tepkilerinizi ortaya koyacaktınız ve sonuna kadar koymalıydınız. Bütün bu evrelerde biz de itiraz ettik. 367 milletvekiliyle bu Meclise Cumhurbaşkanı seçtirilemediği zaman neler hissettiyseniz bugün de aynı şeyleri hissetmek durumundasınız.
Sayın Meclis Başkanı, bütün bu süreçlerde bu uydurulmuş gerekçeler sizin içinizi acıtmıştı ama maalesef, bugün uydurulmuş olan o gerekçelerin sizin içinizi acıtmamış olması mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen tamamlayınız.
BÜLENT KAYA (Devamla) – Ben dün gece vicdan azabından dolayı başınızı yastığa rahatlıkla koymadığınızı çok iyi biliyorum çünkü eskiden darbe bildirileri TRT'de okunuyordu, şimdi siz Yargıtay 3. Ceza Dairesinin “Anayasa Mahkemesi yok hükmündedir.” kararını burada tıpkı darbe bildirisi gibi okudunuz hem de alkışlar, protestolar arasında okudunuz. Meclis Genel Kurulunda bir sükûnet yoksa ara vermeniz gerekiyordu ama görevinizi o kadar kutsamıştınız ki hiçbir itirazı, hiçbir gürültüyü dinlemeden, bir an önce omuzlarınızdan onu atmak istediniz. Onu attınız ama vicdanınıza büyük bir yük yüklediniz Sayın Başkanım. Bunu tarih yazacak, hiçbir zaman unutmayın. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bugünler gelip geçecek ama hukuktan yana olanlar her zaman onurlu bir şekilde anılacak; darbecilerle beraber anılanlar ise maalesef boynunu bükecek. Ben AK PARTİ'li vicdan sahibi arkadaşların olduğunu çok iyi biliyorum ve onların vicdanlarına sesleniyorum: Bugünler gelir geçer ama onurlu birer madalyayı boynumuza takalım, her zaman hukuktan yana olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (Devamla) – Gelin, bu hukuksuzluğa, bu Anayasa’yı yok saymaya alet olmayalım diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.
Şimdi, lehte Sakarya Milletvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Muhammed Levent Bülbül’e söz veriyorum.
Sayın Bülbül, buyurun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sadece Can Atalay meselesinde değil, daha önce farklı milletvekillerinin de milletvekilliğinin düşürülmesi meselesinde gündeme gelen ve tartışılagelmiş bir konu aslında bugün konuştuğumuz husus. Türkiye Büyük Millet Meclisinin fonksiyonu, görevleri ve yetkileri içerisinde sanki bu konularla alakalı, yargının vermiş olduğu kararlarla ilgili olarak bir inisiyatif kullanma, bir tercihte bulunma hakkı varmış gibi bir değerlendirme ne yazık ki halkımızla paylaşılıyor. Bu da meselenin aslında mecrasından saptırılması gibi bir neticeyi doğuruyor. Aslında Anayasa’nın 84’üncü maddesinde milletvekilliğinin düşürülmesi son derece açık bir şekilde düzenlenmiş.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Açık.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) – Bu milletvekilliğinin düşürülmesi meselesinde, hakkında kesinleşmiş hüküm olan milletvekilinin hakkındaki karar Genel Kurulda okunmak suretiyle kişinin, milletvekilinin üyeliğinin düşürülmesi otomatikman gerçekleşiyor. Burada Meclise Anayasa’nın ilgili maddesinde “Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu yapabilir.” diye bir tercih hakkı verilmemiştir, “yapar” denmiştir, “bildirilir” “yapılır” denmiştir. Dolayısıyla bu, Meclisin görevidir. Bu noktada, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararı gerekçe göstererek, onun gerekçe kısmındaki ifadeleri esas alarak, sanki Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerinde ifade edilen hususlar kutsal birer metinmiş gibi bir muamele yapılarak, işinize gelen gerekçelerin kabul edilip işe gelmeyen gerekçelerin reddedildiği bir anlayışla bugün hukuki zeminde tartışma yaptığını ifade etmek doğru bir yaklaşım olamaz. Anayasa’nın 153’üncü maddesinde çok açık bir şekilde ifade edildiği gibi “Anayasa Mahkemesi bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.” denilmektedir yani Anayasa Mahkemesi norm ihdas edemez. Bugün Meclisin uygulamasına hâkim olan kanun metinleri, hukuki metinler Anayasa’dır, İç Tüzük’tür. İç Tüzük’ün bir yerinde “Yargıtay tarafından kesinleşmiş bir karar hakkında Meclis, Anayasa Mahkemesinin kararını bekletici bir mesele olarak görmelidir veya beklemelidir.” gibi bir hüküm yer almamaktadır, İç Tüzük’te böyle bir değerlendirme söz konusu değildir. Dolayısıyla Meclisin yaptığı işlem son derece açıktır ve hukuka uygundur; bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu, İç Tüzük’e aykırı olduğunu çıksın bir hükümle buradan İç Tüzük’ten ve Anayasa’dan bir cümle okuyarak bir babayiğit burada okusun, biz de bunu dinleyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bülbül, lütfen tamamlayın.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Geliyor babayiğit.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) – Fakat kendi işinize gelen hükümleri, işinize gelen gerekçeleri kabul edip arkasından işinize gelmeyen gerekçelerden de burada bahsederken lütfen samimi olalım. Dün, başörtüsüyle alakalı Anayasa Mahkemesinin verdiği gerekçelere paçavra muamelesi yaparken bugün kalkıp da bu gerekçelerle ilgili olarak da bunlara ait hükmü vermek, ona o şekilde bir değer biçmek doğru bir yaklaşım değildir.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Anayasa 154…
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) – “Anayasa Mahkemesi haddini, hududunu aşmıştır, bunu aşmaz.” diye bir durum da söz konusu değildir.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Onu söyleyemezsin, onu söyleyemezsin. Anayasa Mahkemesi düşman mahkeme değildir, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorunludur.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) – Yargıtayın vermiş olduğu kesinleşmiş kararın üzerinde Anayasa Mahkemesi kendini temyiz makamı olarak görmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) – Bu da aralarında hiçbir üst-ast ilişkisi olmayan 2 mahkeme arasında ciddi bir sıkıntıya yol açmıştır.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Ayıp ya, hukukçusunuz ya! Milleti düşmanlaştırdığınız yetmiyor, mahkemeleri de birbirine düşürüyorsunuz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) – Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi bu 2 yapı arasında bir tercih makamı değildir. Meclis, Anayasa ve İç Tüzük gereğince gereğini yapar.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Siz noter makamlığına çevirdiniz, noter makamlığına. Erdoğan istiyor, siz yapıyorsunuz.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Meclis Anayasa’ya aykırı davranamaz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) – Çıkın burada “İç Tüzük’ün şu hükmü gereğince veya Anayasa’nın şu hükmü gereğince yanlış yapılmıştır.” deyin, o zaman dinleyelim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CUMHUR UZUN (Muğla) – 153 son…
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Babayiğit geliyor.
BAŞKAN – Sayın Bülbül, teşekkür ediyorum.
Şimdi, aleyhte söz isteyen İstanbul Milletvekili ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın’a söz veriyorum.
Sayın Günaydın, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, merhabalar.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşma yapmanın ölçüsü babayiğit olmakla değil ama hukuka uygun olmakla, bilgi sunmakla ölçülür. (CHP sıralarından alkışlar) Biz de babayiğitçe değil ama hukuka uygun ve bilgi sunarak bir konuşma yapmak istiyoruz.
Arkadaşımızın söylediğine cevap vererek başlayayım, Anayasa’nın “Yasama dokunulmazlığı” başlıklı 83'üncü maddesinin üçüncü fıkrası Sayın Başkan: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.” Gördünüz mü? Anayasa 83, fıkra üç.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – 14’üncü maddeyi de okuyun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Demek ki bu işler babayiğit olmaktan değil Anayasa'yı iyi bilmekten geçiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Keşke babayiğit olsanız!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Gelelim ikincisine…
Ya, babayiğitlik tartışmasına girerseniz, hani orada ben varım da anlamı yok burada, anlatabiliyor muyum, anlamı yok burada. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sen açtın! 14’üncü maddeyi oku!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Sokaklar bilir bizim babayiğitliğimizi, seninle ölçülmez orası yani onu söyleyeyim; sokaklar, mahalleler bilir.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Seninle hiç ölçülmez! O işe girersen çıkamazsın! Seninle hiç ölçülmez!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Anayasa’nın 14’üncü maddesini oku!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Gelelim buraya.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Bir okusana Anayasa 14’ü!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, bu tartışmalar yapıldı; usul tartışması yapıyoruz, farkında mısınız? Usul tartışması yapıyoruz.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Hayır ama burada bir oku!
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – O zaman ona göre konuş!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Ya, Anayasa Mahkemesi üyelerini de siz atadınız, Yargıtay üyelerini de siz atadınız; 2 mahkeme arasında atadığınız adamlar kapışıyor, utanmadan bunu sorun hâline getiriyorsunuz ya! (CHP sıralarından alkışlar) İnsan biraz utanır be! Biz mi atadık Anayasa Mahkemesi üyelerini, Yargıtay üyelerini biz mi atadık? Aranızda anlaşamıyorsunuz ve utanmadan hâlâ burada konuşuyorsunuz.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Laf kalabalığı yapma!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Bana laf ettiriyorsunuz yani.
Bakın, buraya gelelim.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Anayasa’nın 14’üncü maddesini oku! Laf kalabalığı yapma!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Sen bir susar mısın!
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Ben susmam!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Susmazsan başka şey yapacağım, tamam mı! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Ne yapacaksın!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Sus, tamam mı! Sen bir şey yapmazsan ben yapayım istersen!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, eğer karşılıklı konuşma yaparsak hatip meramını anlatamaz, anlattığında da biz anlayamayız.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Beni kimse laf atarak susturamaz.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Tartışmayı kendin açıyorsun burada “Öyle yaparım, böyle yaparım.” diyorsun, ne yapacaksın?
BAŞKAN - Her defasında uyarıyorum, lütfen hatibi saygıyla dinleyelim.
Buyurun Sayın Günaydın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Şimdi, gelelim buraya. Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi düşünün ki…
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Dün beni konuşturmadınız, dün beni konuşturmadınız! (CHP sıralarından gürültüler)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, bağırmayın. Niye bağırıyorsunuz?
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Ya ne bağırıyorsun! Sayın Başkan, müdahale eder misiniz.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, bağırmaya hakkınız yok bize.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri…
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Gökhan Bey, dün beni konuşturmadınız.
BAŞKAN – Sayın Güler…
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan, Grubumuza elini kolunu sallayarak konuşmasın! İndirsin o elini, o elini indirsin!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Bu yakışıyor mu ya, bu yakışıyor mu? Grup Başkanısın, yakışıyor mu?
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Kendi Grubunuzu uyarın!
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Böyle bir şey olur mu Başkanım?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Güler…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Gelirsin, konuşursun, ben sana özel konuşma ayarlarım; gel istediğin yerde konuşalım seninle, tamam mı?
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, lütfen…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Hukuktan konuşalım, Meclisten konuşalım.
BAŞKAN – Gruplar arası oturanlar arasında bir sataşma olmasın.
Sayın Güler, lütfen…
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Kendi grubunuzu uyarın! Dün beni konuşturmadınız!
SEMRA DİNÇER (Ankara) – İndir o elini! Bu ne be! İndirsene şu elini! Bugün mü geldi aklın başına?
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Dün beni konuşturmadınız!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Ne kadar heveslisin ya bir adamın milletvekilliğini düşürmeye, ne kadar heveslisin ya! İçinizdeki faşizm bu kadar nasıl ortaya çıkıyor ya!
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Grubunuzu uyarın, grubunuzu!
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Yirmi dört saat sonra mı düşüyor jetonunuz?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Sakin ol biraz, sakin ol! Bir milletvekilliği düşürülüyor, bunun utancını yaşa biraz ya, biraz utancını yaşa bunun, biraz hüznünü yaşa be! (CHP sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Sen yaşa, sen!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Arkadaşlar, dünyada hiçbir parlamento, parlamento üyelerinden birisinin vekilliğinin bir yargı kararıyla düşürülmesini bu kadar hevesle, bu kadar şevkle karşılayamaz. Kendinize hâkim olun, hiç olmazsa…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, Sayın Günaydın, lütfen tamamlayalım, bir dakika ilave ediyorum.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – En baştan süre alacağım Başkanım.
Usul konusunda konuşmalara geleyim... Bu yargılama dediğin, adama 2 kere “Kovuşturmaya yer yoktur.” kararı verildi, 2014 yılında. 2020 yılında 1 kere beraat kararı verildi. Siyasi yargılama nedir biliyor musunuz? Başınıza gelince anlarsınız, biz çok siyasi yargılamadan geçtik. Dolayısıyla, bu kadar hevesle, bu kadar şevkle birisinin Parlamentodan düşürülmesini alkışlamayın. Hiç olmazsa deyin ki: “Ayarı bozulan kantar bir gün bizi de tartar, azıcık sakin olalım.” Biraz böyle olun. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, gelelim buraya, arkadaşlar…
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Tehditlerinizle korkutamazsınız bizi!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Ya, senin neyini tehdit edeyim ya! Sen kimsin ki ben seni tehdit edeyim!
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Senin tehditlerinden korkmayız!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Azıcık sus da öğren! Sen kimsin! (CHP sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Sen kimsin!
BAŞKAN – Sayın Hatip, lütfen…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Tehdit edilebilir bir şey olması lazım.
ALİ KIRATLI (Mersin) – Siyasi yargılamaları bu ülkede siz yaptınız yıllarca!
BAŞKAN – Sayın Günaydın, lütfen ama bakın…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Konuşmaları keserseniz…
BAŞKAN – Ama ben de dinliyorum, siz Genel Kurula hitap edin.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Bana cevap veriliyor. Cevap vermeyim mi? Sataşma yapsın, cevap vermeyim mi?
BAŞKAN – Siz Genel Kurula hitap edin, meramınızı anlatın. Cevap verin, Genel Kurula dönün, hitap edin diyorum.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Gruba döneyim değil mi?
BAŞKAN – Genel Kurula, Genel Kurula…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Genel Kurula hitap edeceğim de laf atılmamasını sağlarsanız…
BAŞKAN – Sayın Başkan, ben uyarıyorum bakın, karşılıklı… Bütün grupları uyarıyorum.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Laf atarsa cevap vereceğim. Laf atılmamasını sağlayın.
BAŞKAN – Ama burada bu uyarıya uyanlar…
ALİ KIRATLI (Mersin) – Bu ülkede siyasi yargılamaları yıllarca “Ce-Ha-Pe” yaptı, 60’da yaptı, 80’de yaptı, Merve Kavakcı’da yaptı.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Bravo canım, bravo(!) O ezberlerini tekrar et sen! Sen eğer darbe istiyorsan bugüne bak ve partine bak, tamam mı! Sen ona bak!
ALİ KIRATLI (Mersin) – Sen kendine bakacaksın!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Şimdi, gelelim buraya. Bir usul tartışması yürütmeye çalışıyoruz, usul tartışması yürütmek de bir bilgi ister, İç Tüzük’ü bilmeyi gerektirir; zor iş. Mesela, söyleyelim, 68/2 nedir? Söyleyin, yıllardır milletvekilliği yapıyorsunuz, 68/2 nedir? Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı 68/2’ye dayanarak burayı kapattı. Ne demek istiyor? “Sükûneti sağlayamıyorum, Meclisin devamını sağlayamıyorum, onun için kapatıyorum.” diyor. Hepimiz hep beraber yaşadık. (AK PARTİ sıralarından “Sayenizde” sesleri, gürültüler) Sayemizde… Refah Partisi bundan yirmi yıl evvel burada haksızlık yapıldığı zaman kürsü işgali yaptı, bunlar dünyanın bütün parlamentolarında olur, hiç mi görmediniz ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Günaydın…
GÜLCAN KIŞ (Mersin) – Sesi açın Başkan.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – İki dakika daha verin Başkan.
BAŞKAN – Sayın Günaydın, iki dakika uzattım, şimdi bir dakika daha veriyorum son kez, uzatma yapmayacağım.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Ben sizden adalet falan bekliyor değilim.
BAŞKAN – Ben adaleti…
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) - Siz -bir kere daha söylüyorum- hesabınızı yapın -ki sizden başka hiç kimse bunu okuyamıyor- Numan Kurtulmuş yurt dışına sizin Başkanı olduğunuz zamanı da denk getiriyor ki siz okuyacaksınız diye, önce bunun bir hesabını verin. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Seni ilgilendirmez.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Gelelim buraya. Herkes kendi hesabını tarih önünde şu anda veriyor, grup olarak da veriyorsunuz. Burada sükûneti sağlayamayıp da 68/2’den kapatan Meclis Başkan Vekili, stenograflar burada not edemezken, kâtibin söylediğini kimse duyamazken, sükûnet sağlanamamışken nasıl okuttu bu kararı?
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Ne işiniz vardı orada?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Rahmetli Hasan Bitmez bu kürsüde vefat ederken, düşerken aranızdan “Allah gazabını verdi.” diye bağıranlar vardı. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu saptayamayan stenograflar o yazıyı nasıl saptadılar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Ne işiniz vardı?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Bir müdahale etmediğiniz stenograflar kalmıştı, onu da yaptınız. Dolayısıyla, ifade ediyorum: Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi bu kadar hukuksuzlukla, bu kadar Anayasa tanımazlıkla yürüyemez. Türkiye’nin tekrar demokratik bir cumhuriyete dönüşebilmesi için de elimizden gelen her türlü mücadeleyi bundan sonra burada da vereceğimizi ifade ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Günaydın, teşekkür ediyorum.
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Değerli Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Güler, buyurun.
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Grubumuza sataşma var, iki dakika…
BAŞKAN – Bir dakika…
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Gruba sataşma var.
BAŞKAN – Sayın Güler, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Sivas Milletvekili Abdullah Güler’in, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya ile İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın Başkanlığın tutumunun aleyhinde yaptıkları konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Tabii, demagojiyle her şeye yol açabilirsiniz, hiç mümkün görünmüyor ama.
Peki, “Anayasa, Anayasa…” Anayasa’mızın 138’inci maddesi; bir okuyalım bakalım, Anayasa’mızın 138’inci maddesinin son fıkrası ne diyor…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Anayasa’da olan hüküm mü beğeniyoruz şimdi.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – O Anayasa birçok şey daha diyor.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır…”
AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Anayasa Mahkemesi kararına niye uymuyorsunuz?
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Ya, Anayasa Mahkemesi kanunundan haberiniz yok mu?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Yani yasamamız. “…bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Anayasa Mahkemesi kararı mahkeme kararı değil mi?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Yani arkadaşlar diyor ki: “Anayasa’mızın 138’inci maddesinin son fıkrasını kaldırın, görmeyin.”
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Bir de “Demagoji yapmayın.” diyorsun ya! Demagojinin önde gelenini yapıyorsun.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – “Anayasa’mızın 154’üncü maddesindeki Yargıtay kesin hükmünü görmeyin.” Neden? “Bizim şu anda bu işimize geliyor.” Klasik CHP tavrı işte! (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – O senin işin, o senin işin! Demagojiyi bile beceremiyorsun!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – İşinize geldiğinde Anayasa’nın 153’üncü maddesinin son fıkrası; eyvallah, hiçbir şey demedik. 138, 153’e göre daha mı aşağıda? 153 en üstte, hatta 11’inci madde yok bile. Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar mutlak kutsal bir metindir, hiçbir şeye uymayın, silin atın!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sende hangisi üstün ya? Sende hangisi üstün? Sen söyle, neye göre konuşuyorsun? Hangi maddeye göre konuşuyorsun, hangi maddeye göre?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Peki, biraz önce değerli hatip diyor ki: “99 seçimlerinde burada bir milletvekili yemini engellendi, yuhalandı ve Meclis dışarısına çıkarıldı.” Kim dedi bunu?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – İttifak ortağınız dedi; DSP, ittifak ortağınız.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – İttifak ortağınız dedi.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) – Yazıklar olsun sana ya! Sana yazıklar olsun!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Kim dedi, kim?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – İttifak ortağınız.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) – Sana yazıklar olsun ya! Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Kim dedi?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – İttifak ortağınız DSP.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) – Yazıklar olsun sana ya! Arkandakine bak da utan!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Niye söylemiyorsun?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – İttifak ortağınız DSP.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – “Meclis dışarı” diye alkış tutanlar kimlerdi?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – İttifak ortağınız DSP dedi, DSP.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Tabii, işine geldiğinde böyle, evet.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – İttifak ortağınız Başkanım, ittifak ortağınız.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – 99’dan başka verebileceğin bir örnek yok mu? Başka örneğin yok mu? Bugüne ilişkin bir şey söyleyemeyecek misin? Anayasa maddeleri arasında hiyerarşi var mı? Var mı hiyerarşı, ha?
YAHYA ÇELİK (İstanbul) – Yazıklar olsun ya!
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Yazıklar olsun sana da! DSP senin ortağın değil mi? DSP senin ortağın değil mi? DSP dedi.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) – “Ortağına bak.” diyorsun ya!
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Hiç utanmıyor musun? DSP dedi, hadi yalanla! DSP’ydi ortağın, ortağın istedi.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Değerli arkadaşlar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Ortağın dedi.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bir dakika…
BAŞKAN – Sayın Güler, bir dakika veriyorum.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bizler diyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından gürültüler) Yasama, yürütme, yargı hukuk içerisinde kalacaktır.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ayıp, ayıp!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Ancak biz biliyoruz ki 90’lı yıllarda…
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Elli yıl geçti, milattan önceden değil, bugüne gelin, bugüne.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) - …başörtüsü zulmüne bırakın kanunu, bırakın yönetmeliği, bir uydurma gerekçeyle alkış tutanlar, 367 meselesinde bırakın kanun, bırakın yönetmelik “411 el kaosa kalktı.” derken alkış tutanlar bizlere hukuk dersi veremez.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Şu ezberlerden bir vazgeçsene, bugüne gel, gel. Gelemiyor musun bugüne, bugüne gelemiyor musun?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Grup Başkanı, bugüne gelemiyor musun?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkanım…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sana hukuk dersi kimse veremez, alacağını almışsın.
(Gürültüler)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, lütfen… Ben Sayın Kılıç Koçyiğit’i duymak istiyorum.
Sayın Koçyiğit, buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, AKP Grup Başkan Vekili Sayın Özlem Zengin kürsüde konuşurken Mersin Milletvekilimiz Perihan Koca’yı kastederek “Dün bize ‘katil’ dedi.” diyerek direkt sataştı. Bu nedenle sataşmadan söz istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Başkanım, bir dakika, bir saniye… Dememiş mi? Anlamadım ben yani, neyle sataşmış? Neyine cevap veriyor? Özür dilesin o zaman. Ben de söz istiyorum, peşin peşin söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
2.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in Başkanlığın tutumunun lehinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, sayın vekiller; Sayın Grup Başkan Vekili kürsüde milletvekilimizi kastederek dün kendisine yönelik…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Kastederek değil bizzat söylüyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Evet, dedi.
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Tutanaklarda, tutanaklarda…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Sayın Başkan, tutanaklar elimizde, bütün tutanaklara baktık, kelime araması da yaptık, kesinlikle tutanakta yok.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Tutanak…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Aynı zamanda, ben, siz içeride söylediğiniz için de gelip bütün gruba sorduğumda hiçbir gruptan arkadaşımız böyle bir kelime ifade etmediğini, söz kullanmadığını ifade etti, Genel Kurulun bilgisine sunulur yani bizim milletvekillerimizden kimse böyle bir söz kullanmadı arkadaşlar, bunu Genel Kurulun bilgisine sunuyorum. Tutanaklar burada, isteyen bakabilir.
Diğer bir mesele, şimdi, burada, bir Anayasa tartışması yürütüyoruz, sanki bir hukuk içinde varmışız, bir hukuksal düzen var da içinde konuşuyormuş gibi anlatıyor Sayın Grup Başkanı AKP'nin. Ya, Sayın Başkan, siz, her gün, her gün yasayı askıya alıyorsunuz; siz her gün Anayasa’ya uymuyorsunuz, şimdi gelmişsiniz, burada Anayasa’ya atıf yapıyorsunuz. Anayasa’nın hangi maddesine atıf yapıyorsunuz? 153/6 çok açık değil mi, herkesi bağlamıyor mu?
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – 138 son fıkra, 138 son fıkrayı okuyalım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Bakın, 83/3 açık değil mi Sayın Başkan, herkesi bağlamıyor mu?
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Evet, 138 son fıkrayı okuyalım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – “Mahkemeler arasındaki uyuşmazlıkta Anayasa Mahkemesinin kararları esas alınır.” açık değil mi? Şimdi, işine gelince işine gelen maddeyi ortaya koy; neymiş “138.” Çok açık söyleyeyim, bakın, siz dünün darbe mağduruydunuz, bugünün darbe failisiniz; bu kadar açık ve net. Bugün darbecisiniz, bunu kabul edin. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Ya, sizin vicdanınız sızlamıyor mu? Bu halk birine oy verdi, Can Atalay’a oy verdi, vekil olarak buraya gönderdi; sizinle aynı koşullarda siyaset yapsın diye. Üstelik, o cezaevindeydi, buna rağmen Hatay halkı onu seçti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Terörist istemiyoruz, vatana ihanet istemiyoruz!
BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Ama bakın, siz Yargıtaya ısmarlama karar yazdırdınız, sizin saraydaki hukuk müşavirinizin aynı cümleleri -Mehmet Uçum’un sözleri- gitti, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin gerekçeli kararına girdi ve şimdi de gelmişsiniz, fiilî durumu yasalmış gibi anlatmaya çalışıyorsunuz. Eşyayı adıyla çağıralım: Yargıtay 3. Ceza Dairesi darbe yaptı ve siz bu kararı Meclise getirdiniz, okuyarak bu darbeyi devam ettiriyorsunuz. Bir Anayasa’yı askıya alma hâliniz var, Anayasa’yı yok sayıyorsunuz. Ha, bu Anayasa’yı beğeniyor muyuz? Vallahi, hiç beğenmiyoruz. Bu Anayasa en fazla bize zarar veriyor; antidemokratik, çoğulcu değil, tekçi bir yapısı var. Ama siz 12 Eylül anayasasına bile işinize gelmiyor diye uymuyorsunuz. Niye? Seçime gidiyoruz, size propagandaya harç lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan, selamlayacağım.
BAŞKAN – Tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Yeni faşizminizin tuğlalarını döşemek istiyorsunuz; açık ve net. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden önce küçük ortağınız ne diyordu? Diyordu ki “Fiilî duruma yasal kılıf bulalım, yasallaştıralım.” İşte, şimdi, tam da bunu yapıyorsunuz; faşizminizi yasal mevzuata taşımak istiyorsunuz, tekçi yapınızı yasal mevzuata taşımak istiyorsunuz. Ara sıra, tek tük çıkan Anayasa Mahkemesinin hukuka uygun kararlarına bile tahammülünüz yok. Anayasa Mahkemesi kararında şu an ne var? HDP'nin kapatılma davası var. Emri kim veriyor, davayı kim açtırdı? Anayasa Mahkemesi kendisi mi açtı? Hayır, siyasi partiler emir veriyor grup konuşmalarında, tak Anayasa Mahkemesi gereğini yapıyor. Sizin Genel Başkanınız talimat veriyor, pat Yargıtay 3. Ceza Dairesi oradan karar kaleme alıyor. Şimdi, hangi hukuktan konuşuyoruz, hukuk mu kalmış?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Hukuk falan yok, bunu açıkça söyleyelim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Başkanım, sataşma var, cevap vermem lazım.
BAŞKAN – Sayın Zengin, vereceğim size. Bülent Kaya’nın önce talebi var, onu karşılayayım, ondan sonra size vereyim.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Size verdim.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Başkanım, bütünlük içinde olmasında fayda vardı bence yani.
BAŞKAN – Sana vereceğim…
3.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Sivas Milletvekili Abdullah Güler’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Değerli Grup Başkan Vekilimiz Abdullah Güler, Anayasa’nın 138'inci…
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Grup Başkanı…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ya, çok özür dileriz Abdullah Bey ya.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Özür dilerim.
Grup Başkanı Sayın Abdullah Güler, Anayasa’nın 138'inci maddesinin son fıkrasında bütün kurumların yargı organının kararlarını geciktirmeksizin yerine getirmesinden bahsetti. Hukukta tutarlılık çok önemlidir. Sayın Abdullah Güler, Sayın Grup Başkanım; Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk gibi kesinleşmiş mahkeme kararlarını niçin geciktirdiniz, bu Mecliste okumadınız? O dönem ittifakınız olduğu için mi, o dönem özgürlükçü olduğunuz için mi bunları okumadınız? Niçin geciktirdiniz çıkıp burada bunun cevabını bu millete verebilecek misiniz?
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Merve Kavakcı’ya cevap ver, Merve Kavakcı’ya. Kim alkışlıyordu?
BÜLENT KAYA (Devamla) – Onu da söyleyeyim Sayın Başkanım, merak etmeyin.
Onu alkışlayanlar DSP’ydi, bu son seçimde de sizin ortağınızdı, ortağınız; anlatabiliyor muyum? (CHP sıralarından alkışlar) Sizin ortağınızdı, şuralarda sizi alkışlıyordu, size oy istiyordu.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Kim milletvekili yaptırdı, kim? Genel Başkanınızdı.
LÜTFİ BAYRAKTAR (Sakarya) – Kendi ortağına bak, kendi ortağına.
BÜLENT KAYA (Devamla) – Sakin olun! Bakın, yerinizden laf atarak nezaketsizlik yapmayın! Birazdan tutanakları isteyeceğim, kalabalığın arasında sıyrılıp böyle terbiyesizlik yapmasın kimse; bakacağım ona.
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) – Ya, seni oraya onun için mi oturtturdular, seni oraya onun için mi oturtturdular?
BÜLENT KAYA (Devamla) – Sakin ol, sakin ol! Bir milletvekiline saygı duy! Gel bu kürsüyü kullan.
Sayın Başkanım, bir diğer husus, niye geciktirdiniz? Peki, Can Atalay kararı bu Meclise dün mü geldi Sayın Abdullah Güler? Altı aydır bu karar burada. Niye okutmadınız? Anayasa Mahkemesi kararını beklettiniz. 2 kere olumlu karar geldi.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – Bahçeli talimat verdi.
BÜLENT KAYA (Devamla) – O zaman bekletici mesele yaptığınız bir konuda olumlu karar geldiyse niye şimdi okuma ihtiyacı hissediyorsunuz? Talimat mı geldi?
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – Evet, küçük ortağı talimat verdi.
BÜLENT KAYA (Devamla) – Yeni mi uyandınız, yoksa Cumhur İttifakı'nın ruhu mu uyandı da bugün okuma ihtiyacı hissediyorsunuz?
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – 138, son fıkrayı okuyalım.
BÜLENT KAYA (Devamla) – Bakın, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel örneklerini verdim ve Enis Berberoğlu kararını günlerce, aylarca beklettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.
BÜLENT KAYA (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
Size grup toplantılarından “Bu karar okunmalıdır.” şeklinde bir uyarı gelmediği müddetçe o kararları okumadınız. 138’den bugün bahsediyorsanız, tutarlı olan bir milletvekili o örneklerin tamamını niçin beklettiğini burada izah etmek zorundadır.
Gelelim geçmişteki uygulamalara; bizim öğretmenlerimiz rakiplerimiz veya -sembolik olarak söylüyorum- düşmanlarımız değildir. Bizim rakiplerimize ve düşmanlarımıza bile tek bir borcumuz vardır, onlara karşı adil olmak, adil davranmaktır. Dolayısıyla “Geçmişte siz böyle yaptınız, bugün de biz bunu yapıyoruz.” demek ahlaki bir davranış değildir. İnsan olmak kendisine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapmamaktır, insan kalabilmekse hakkı her şart altında kaldırıp haykırabilmektir. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar) Bunu da sonuna kadar yapacağız.
BAŞKAN - Sayın Zengin, buyurun.
4.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; tabii, konuşmaları bir bütünlük içerisinde değerlendirmeliyiz diye düşünüyorum.
Sayın Grup Başkan Vekili, DEM PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Koçyiğit, şimdi, içeride konuşurken ve kürsüde konuşurken şunu ifade ettim: Bakın, Genel Kurulda yapılan konuşmalar Genel Kurul ara verdiğinde kayıttan çıkıyor, kayıtlarda göremezsiniz; zaten içeride ben size ifade ettim. Genel Kurul kapandıktan sonra milletvekiliniz -ismini de size söylemedim, burada gördüğümde baktım- Perihan Koca, arkadaşımız Seda Gören Bölük’e -kendisi de buraya geldi- defalarca “Katil! Siz insanları öldürdünüz, yüzlerce insanı öldürdünüz.” diye defaatle bağırdı. Fakat, biz sizler gibi böyle kayıt alma işlerine girmemiştik. Ben şunu öneriyorum, buradan öneriyorum: Bu Genel Kurul kapandıktan sonra kayıt almama işine bir çözüm bulmalıyız, bence en azından kameraların kaydı olmalı çünkü yaşadığımız…
SIRRI SAKİK (Ağrı) – Başkan, kürsüde bize hakaret ettiler, kayıtlarda yok. Bize, bakın…
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Öneride bulunuyorum: Bakınız, Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyin. Bak, söylediniz, o da söylesin meramını.
Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, yaşadığımız olaylara binaen, Genel Kurul ara verdikten sonra son derece nahoş tavırlar, cümleler ve ithamlar oluyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Niye?
Yapmayın, utanıyorsanız yapmayın, utanıyorsanız yapmayın, yapmayın.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Bunları gidermek için ben diyorum ki: “Oturalım, bir komisyon kuralım, tartışalım.” En azından Genel Kuruldaki kayıtlara devam etmenin faydası olduğunu düşünüyorum.
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – “Allah’ın gazabı”nı kim dediyse onu da bulalım.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Şimdi, buraya kadar gelmişken de şunu ifade edeceğim: Kemal Gözler, bu Mecliste olan her milletvekilinin saygı duyacağı önemli bir Anayasa hukukçusudur. Kendisinin bütün metinlerine baktığınızda 84'üncü maddenin yani Genel Kurula gelen kesin bir kararın uygulanmasındaki “Zaman ne zamandır?” sorusuna verdiği cevap “Makul bir zamandır.”
VELİ AĞBABA (Malatya) – Kemal Gözler şimdi sizden utanıyor Sayın Zengin. “Ben bunları böyle okutmamıştım.” diyor.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Verdiği cevap budur. Makul bir zaman içerisinde okunmasıdır.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – “Canımız ne zaman isterse.” yani.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Geçen dönem benim hatırladığım, 2 milletvekiliyle alakalı böyle bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Zengin, lütfen tamamlayın.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Bir tanesini derhâl okuduk, bir diğerini bekledik, niye bekledik? Biz 2019'da bir infaz düzenlemesi yaptık. Bu infaz düzenlemesinden sizin daha evvelki grup başkan vekilinizin de bundan istifade etmesi söz konusuydu ve istifade de etti. O sebeple, bundan, makul olanlardan istifade edilebilmesi için bu kararın okunmasıyla alakalı bu infaz düzenlemesinin Meclisten geçmesi beklendi. O yüzden, buradaki makul süre takdir edilebilen bir süredir, tehire müsait değildir. 84'üncü maddenin ikinci fıkrasında, çok sarih bir şekilde, onun zaten okunması gerektiği konusunda Anayasa, altını çizerek ifade etmiştir. O yüzden, bu tartışmalardaki meselenin aslında özü hukuken teknik bir tartışma değil, yaptığımız tartışmanın tamamen siyasi bir tartışma olduğunun altını çiziyorum.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) – Zaten Yargıtayın kararı da siyasi bir karar.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Siyasi bir karar verdiler.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Ama bizim için Genel Kurulda Başkanlık Divanının yaptığı uygulama tamamen Anayasa’ya, hukuka uygun bir uygulamadır.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Genel Kurulun bilgisine sunma işlemi…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, tutanağa geçirmek istediğim bir şey var.
BAŞKAN – Evet…
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Şimdi, Sayın Başkan “Ara verildikten sonra.” dedi. Şimdi, bizim milletvekilimiz açık ve net söylemediğini söylüyor. Bu anlamıyla milletvekilimizin böyle bir cümlesi yoktur, bunu kayıtlara geçirmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki, kayıtlara geçti Sayın Kılıç Koçyiğit.
Teşekkür ediyorum.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan, ben de yerimden kısa bir söz talebinde bulunacağım.
BAŞKAN – Evet, buyurun.
2.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Teşekkür ederim.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Ben bir sosyalistim ya! Sosyalistim ben, eşyayı adıyla çağırırım.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Bir saniye lütfen…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Ne alakası var ya! Sosyalistlikle ne alakası var!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Arkadaşlar…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Biz eşya falan da değiliz ya! Eşya olan kim, ben onu merak ediyorum?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Meclis, biz…
PERİHAN KOCA (Mersin) – Sizin gibi yalanlarla bu süreci örtmek istemiyorum. Şu anda biz Can Atalay’ı konuşuyoruz, Can Atalay’ı, sizin işlediğiniz anayasal darbeyi konuşuyoruz; ben kendimle ilgili konuşmuyorum.
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen vekilinizi uyarın.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Eşya kim ya! Eşya kim!
PERİHAN KOCA (Mersin) – Bunlarla, bu manipülasyonlarla örtemezsiniz bunu!
BAŞKAN – Bakın, lütfen uyarın. Burada, sağlıklı bir çalışma ortamında sıkıntıya giriyoruz. Devam ettiği takdirde İç Tüzük hükümlerini uygulamak zorunda kalacağımı ifade etmek isterim.
Sayın Günaydın, buyurun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Biz Sayın Zengin’in Meclis Genel Kurulu kapandıktan sonra da kayıt alınmaya devam edilmesine yönelik talebini olumlu görüyoruz. Genel Kurulda kim ne diyorsa hepsi kayıt altına alınmalıdır ancak burada rahmetli Hasan Bitmez yere düşüp vefat ettikten sonra “Allah gazabını versin.” diye bağıran, açıkça kayıt altına alınan, sesleri duyulan ama bu kadar kameranın, bu kadar ses cihazının olduğu yerde bulunmayan arkadaşı önce bir bulalım da sonra da geriye kalana bakalım; azıcık hayâ edelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Günaydın, lütfen son sözlerinizi alalım.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Teşekkür ederim. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
IV.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ’ın, CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya ile İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta’nın 30 Ocak 2024 tarihli 54’üncü Birleşimde okunan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yazısının yokluğunun, bulunmadığının tespitine dair dilekçelerinin işleme alınmamasıyla ilgili tutumu hakkında (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Genel Kurulun bilgisine sunma işlemi Kâtip Üye veya Başkan tarafından Divandan evrak okunması ve sonuca ilişkin duyurunun Başkan tarafından yapılması şeklindedir. 30 Ocak 2024 tarihli 54’üncü Birleşimde de bilgiye sunma işlemi Kâtip Üye tarafından ilgili yazının okunması ve ardından tarafımca Anayasa’ya uygun sonucun duyurulması şeklinde yapılmıştır. Yapılan işlem, Anayasa, İç Tüzük ve teamüllere uygundur. Başkanlık Divanının tutumu Anayasa ve İç Tüzük’e uymak ve bunu uygulamaktan ibarettir.
İç Tüzük’ümüzün 155’inci maddesinin ikinci fıkrası tutanağın ses alma makinesi yardımıyla stenograflar tarafından tutulacağı hükmünü havidir. Bu hüküm doğrultusunda tutanak tutulmuş ve yapılan işlem tutanağa tam olarak geçmiştir.
Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi TV yayınından Kâtip Üye tarafından yapılan okuma işlemi ile tarafımca yapılan duyurunun net olarak anlaşıldığı da görülmüştür.
Bilgiye sunma işlemi sırasında her bir milletvekilinin okunan evrakı duyup duymaması hususu kendi inisiyatiflerinde olup Başkanlığımızca bu konuda yapılabilecek herhangi bir işlem de bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 84'üncü maddesi uyarınca kesin hükmün bilgiye sunulması işlemi dünkü birleşimde tekemmül etmiş ve işlemler tamamlanmıştır, tutanaklar da bu hususu teyit etmektedir. Bu nedenle tutumumuzda herhangi bir değişiklik yoktur.
Görüşmelere devam ediyoruz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, söz isteyen 20 milletvekiline yerlerinden söz vereceğim.
İlk söz, Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez’e aittir.
Sayın Söylemez, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez’in, İsrail Devleti’nin Filistin topraklarında işgale ara vermeden devam ettiğine ilişkin açıklaması
HAVVA SİBEL SÖYLEMEZ (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
1948'de kurulmasının ardından Filistin topraklarında işgale ara vermeden devam eden İsrail Devleti Filistin halkına yönelik zulüm politikasını yetmiş altı yıldır arttırarak sürdürmekte olup son olarak tüm dünyanın gözleri önünde 7 Ekimde Gazze'de sivillere yönelik başlattığı katliamla insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir soykırımı kara leke olarak bıraktı.
Gazze'de işlediği savaş ve insanlık suçları için Uluslararası Adalet Divanında yargılanan İsrail Devleti hakkında verilen ihtiyati tedbir kararı yaşanan trajedinin bir an önce durdurulması yolunda önemli ve umut veren bir gelişmedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Türkiye olarak ateşkesin tesisi ve kalıcı barış için tüm gücümüzle çalışmaya ve Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal…
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, TRT Genel Müdürlüğüne yaptığı çağrıya ilişkin açıklaması
MEHMET ÖNDER AKSAKAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TRT; UEFA Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Avrupa Konferans Ligi maçlarının 3 sezon boyunca tek yayıncısı oldu. Öncelikle bu çalışma için TRT Genel Müdürümüzü ve ekibini tebrik ediyorum. TRT'nin tarihinde bir ilk olan bu tasarruf, elbette, Türkiye'nin kamu yayıncısı olma misyonuyla futbol heyecanını ülkemizin her köşesine yayacak olması açısından bizler için önemli bir çalışmadır. Esasen sporun her branşında yapılan turnuvaların taraftarlarıyla buluşturulması en doğru olanıdır. Özellikle okul çağındaki çocuklarımızın meraklı oldukları branşlardaki maçları izlemek üzere kahvehane, birahane gibi yerlere gitme mecburiyetini ortadan kaldırmak için buradan TRT Genel Müdürüne bir çağrıda bulunmak istiyorum. Türk takımlarının sadece yabancı takımlarla olan müsabakalarını değil, Süper Lig dâhil tüm liglerdeki maçların şifresiz ve canlı olarak yayınlanması geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi olumsuz şartların bulunduğu ortamlardan uzak tutmamızı sağlayacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Abdürrahim Dusak…
5.- Şanlıurfa Milletvekili Abdürrahim Dusak’ın, Uluslararası Adalet Divanının İsrail’le ilgili verdiği karara ilişkin açıklaması
ABDÜRRAHİM DUSAK (Şanlıurfa) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta Uluslararası Adalet Divanı dünya tarihinde önemli bir karara imza attı. Mahkeme, Güney Afrika’nın başvurusunu kabul etti ve İsrail'in davayı reddetme talebini reddetti, İsrail artık soykırım iddialarıyla resmî olarak yargılanacak. Bu, uluslararası hukuk açısından dönüm noktası niteliğinde bir gelişmedir. Bu ara kararı memnuniyetle karşılamakla birlikte koşulsuz ve acil ateşkes kararının verilmesini de umut ediyoruz. İsrail'in bu süreçte sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmesini, bu durumun Filistin'de yaşanan trajedinin sona ermesine katkıda bulunmasını ümit ediyoruz. Uluslararası toplumun bu kararı desteklemesi bölgede barış ve istikrarın sağlanması yolunda atılacak adımlar için büyük önem taşımaktadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Çan…
6.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, Genel Kurulda okutulan bir kâğıt parçası marifetiyle Hatay halkının iradesini gasbedenlere ilişkin açıklaması
MURAT ÇAN (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
“Anayasa Mahkemesinin kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum.” diyen bir Cumhurbaşkanı bugün Türkiye’ye anayasasızlığı, hukuksuzluğu ve Meclisin işlevsizliğini dayatmıştır. Bunu yaparken de bu yüce Meclisin kürsüsünü geçmişte terör elebaşına methiyeler dizmek için kullanan, terör örgütü propagandası yapan birini bugüne özel olarak kullanmıştır.
Dün burada okutulan bir kâğıt parçası marifetiyle Hatay halkının iradesini gasbedenlerin bu eylemi açıkça anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçudur. Anayasayı askıya almak darbeciliktir. Darbecisiniz! Darbecisiniz! Darbecisiniz!
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı Vekili Bekir Bozdağ’ın, Samsun Milletvekili Murat Çan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, dünden beri şahsıma dönük haksız ithamlar yapıldı. Ben bu kürsü masuniyeti ve burada bulunma tarafsızlığım nedeniyle buradaki görüşmelerin sükûneti açısından cevap vermedim ama sürekli tekrarlanıyor. Belli ki Can Atalay unutuldu, Bekir Bozdağ üzerinden bir şey yapılıyor.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Unutulmaz!
KAYIHAN PALA (Bursa) – Can Atalay unutulmayacak!
BAŞKAN – Bir defa şunu söyleyeyim, şunu söyleyelim: FETÖ terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen teröristbaşıdır, bir terör örgütünün yöneticisi, kurucusudur; eli kanlı bir katildir. Ben bunu defalarca hem medyada söyledim hem burada söyledim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Ağlıyordun, ağlıyordun!
BAŞKAN – Ama 2011’de, on üç sene önce söylenmiş bir sözü sürekli getirip benim daha sonra söylediklerimin hiçbirini yok saymak büyük bir haksızlıktır.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – On üç sene sonra bugün için ne diyeceğiniz önemli, o yüzden hatırlatıyoruz.
BAŞKAN - 15 Temmuzda da CHP’den, diğer partilerden pek çok arkadaşımızla burada, bombaların altında, her şeye rağmen burada olan, “Bize düşen burada ölmektir!” diye milletvekilleriyle beraber meydan okuyan da bir Bekir Bozdağ var; o zaman o konuşma da var. Ve bu devletin içerisine sızmış bu Haşhaşilerin, bu teröristlerin Türkiye Cumhuriyeti’nin yargısından, ordusundan, Emniyetinden, kurumlarından ayıklanması konusunda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde büyük bir mücadele verilirken en önde duran da bu kardeşinizdir. Benim yaptıklarım ortadadır, FETÖ’yle mücadele konusunda ve FETÖ dâhil bilumum terör örgütlerine Türkiye’yi dar etmek konusunda ortaya koyduğum iradenin zekâtı beni bu konuda haksız yere eleştirenlere fazlasıyla yeter de artar bile. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizim çöplüğe attığımız, çöplükte bıraktığımız şeyleri ve daha sonra da ifade ettiğim net fikirleri yok sayarak o çöplüğü karıştırıp karıştırıp getirenler sadece ellerini ve dillerini kirletirler.
Ben bütün arkadaşlarımızdan istirham ediyorum; lütfen, burada şahsiyat yapmadan bir çalışma ortamını hep beraber yapalım. Benim alnım ak, başım dik; kim ne derse desin Anayasa’ya, yasalara, İç Tüzük’e sadakatle yoluma devam edeceğim. Beni itham ederek beni yolumdan, beni davamdan, beni bu Anayasa ve yasaları uygulamaktan kimse alıkoyamaz. Bekir Bozdağ’ın hayatı 98’den beri kamunun önündedir, benim ne yaptığım ortada, her şey de kayıt altındadır.
GÜLCAN KIŞ (Mersin) – Aklanamazsınız böyle!
BAŞKAN - Birkaç tane örnek alıp benim daha sonra yaptığım mücadeleyi ve bunları bu devletten ayıklamak için yaptığım gayreti, çabayı hiç kimse yok sayamaz. Terör örgütü vasfı olmadığı dönemde herkesin söylediklerini bir çıkarırsak, yarıştırırsak neler olur ama biz dershanelerin kapatılmasında da medya organlarının kapatılmasında, eğitim kurumlarının kapatılmasında, derneklerin kapatılmasında, yargının, adliyenin, Emniyetin, ordunun, devletin bütün kurumlarına sızmış teröristlerin temizlenmesinde büyük bir fedakârlık yaptık. Bunları kayda geçirmek istedim bir kez daha.
Artık bu konuda konuşmayacağım. İftira edenlerle hukuk önünde de ayrıca hesaplaşacağımı buradan da ifade etmek isterim.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Biz tarih önünde hesaplaşıyoruz, tarih önünde.
BAŞKAN – Bekir Bozdağ’ı bilen bilir; benim CHP'li çok dostum var, DEM PARTİ’den, MHP’den, İYİ Parti’den, Saadet’ten beni öğrenciliğimden beri tanıyanlar var, benim hayatımın her anını bilenler var.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Onun için şaşırıyoruz zaten Başkanım, tanıdığımız için şaşırıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – O şahitlere de sorun, Bekir Bozdağ’ı size anlatırlar, terör örgütleri karşısında nasıl bir tavır sahibi olduğumu size söylerler. Biz terörün de teröristlerin de terör örgütlerinin de Amerika’nın kucağında oturup bu memlekete meydan okuyan herkesin de karşısındayız, karşısında olmaya devam edeceğiz.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Üç gün önce İsveç’i onayladınız, kime neyi anlatıyorsunuz?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ya, Başkanım, bize konuşma hakkı vermeyin de, bırakın bunu.
BAŞKAN – Tekrar teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İnşallah, yeni bir açıklamaya beni mecbur bırakmazsınız.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Yeter ya! Bu ne ya! Bu ne ya! Biliyoruz ne yaptıklarınızı!
BAŞKAN – Şimdi, İstanbul Milletvekili Halit Yerebakan’a söz veriyorum.
Sayın Yerebakan, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Halit Yerebakan’ın, Türkiye’de ortalama yaşam süresinin son yirmi yılda önemli ölçüde arttığına ilişkin açıklaması
HALİT YEREBAKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1965 yılında bu vatanın evlatları için ortalama yaşam süresi otuz üç yıl olarak açıklamıştı. O günlerde bir çocuğun dünyaya gözlerini açmasıyla birlikte önüne serilen yolların bu kadar kısa olması milletimizin yüreklerini sızlatıyordu. Bugün altmış yıl önce hayal edilemeyecek bir gerçeklikte yaşıyoruz, ortalama yaşam süremiz son yirmi yılda önemli ölçüde artarak yetmiş sekiz yıla ulaşmıştır. Bu, sadece bir rakam değil ailelerimizin hayatlarına eklenen yılların, mutlulukların âdeta bir simgesidir. Sağlık alanındaki yatırımlarımız, atılan cesur adımlar ve hayata geçirilen hizmetler sayesinde Türkiye tarihî bir başarı elde etmiştir.
Unutmayalım ki bu sağlık camiamızın emeği, fedakârlığı ve özverisi olmadan başarıya ulaşmak mümkün olmazdı. Sağlık çalışanlarımıza yönelik her türlü şiddeti aslında yaşamın kendisine bir saldırı olarak tanımlıyorum. Buradan tüm milletimize sesleniyorum: Sağlık çalışanı hayat demektir, hayatınıza sahip çıkın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı…
8.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, açıklanan asgari ücretin ceplere girmeden eridiğine ilişkin açıklaması
SERKAN SARI (Balıkesir) – Hukuksuz tavrınızdan dolayı ne yazık ki konuşmama “Sayın Başkan” diyerek başlayamıyorum.
Yarın milyonlarca asgari ücretli maaşını alacak. Otuz beş gün önce açıkladığınız 17.002 lira ceplere girmeden eridi bile. Eflatun’un dediği gibi, halkını tüketen iktidarlar kendilerini de tüketir. Şunu unutmayın: Sizler de tükendiniz. TÜRK-İŞ’e göre Aralıkta açlık sınırı 14.431 liraydı, bugün ise 15.049 lira yani bir ayda yaklaşık 600 lira eridi bile. Memleketi getirdiğiniz nokta yoksulluğun, sefaletin, zulmün göstergesidir. Bir yumurtanın 4 lira, bir tek zeytin tanesinin 2 lira olduğu bir dönemde asgari ücretlinin sofrasından tam 77 ekmeği yani yirmi günlük ekmeğini çaldınız. Emek ve ekmek düşmanı bu iktidar 10 bin lira maaşla emeklileri açlığa mahkûm etti. Ekmek artık aslanın midesinde. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları bitirme vaadiyle geldiniz, emekliyi, işçi, memuru yani Türkiye'yi bitirdiniz. Yazıklar olsun size ve zulmünüze!
BAŞKAN – Aydın Milletvekili Evrim Karakoz…
9.- Aydın Milletvekili Evrim Karakoz’un, Ulusal Süt Konseyinin çiğ süt tavsiye fiyatına ilişkin açıklaması
EVRİM KARAKOZ (Aydın) – Sayın milletvekilleri, Ulusal Süt Konseyinin 11,5 liradan 13,5 liraya çıkardığı çiğ süt tavsiye fiyatı AKP'nin bitme noktasına getirdiği süt üreticilerimiz tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Süt üreticisi geçen yıl sonunda peş peşe 5 kez zamlanan yem fiyatlarına yetişemiyor. Hayvanlarının bakım giderlerini, elektriğini, suyunu, mazotunu ve sürekli artan girdi maliyetlerini karşılayamıyor. Bu şartlarda üretici üretimden vazgeçiyor, hayvanlarını ya satıyor ya da kesime gönderiyor. AKP ne yapıyor? Et ve süt üreticilerini desteklemek yerine hayvan ithal ediyor. İğneden ipliğe her şeyin zamlandığı bir dönemde çiğ süt fiyatına yapılan 2 liralık zam çok yetersizdir, bu fiyatlar üreticiyi yok saymaktır, “Üretmezseniz üretmeyin.” demektir. Çiğ süt fiyatları üreticilerimizin talebi doğrultusunda litre başına en az 16 liraya çıkarılmalı, süt üreticilerimiz desteklenmelidir.
BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı…
10.- Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı’nın, Türkiye’nin yeni yüzyılına rekorlarla devam ettiğine ve oturumu yöneten Başkan Vekili Bekir Bozdağ’a ilişkin açıklaması
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Küresel krizler nedeniyle bölge ülkelerinde istikrarsızlık yaşanmasına rağmen, Türkiye, yeni yüzyılına rekorlarla devam ediyor. Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2023 yılı ihracatımız geçen yıla oranla yüzde 1,06 artışla 255 milyar 809 milyon dolara ulaşarak cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırmıştır. Türkiye, her alanda olduğu gibi, ekonomi ve ihracat alanında da büyüyor. 2002 yılında 31.855 olan ihracatçı firma sayısı 2023 yılında yüzde 339 artarak 139.830’a yükseldi. Bunlar bize yeter mi? Tabii ki yetmez; durmak yok, yola devam.
Sözlerimi tamamlarken, Gazi Meclisimizde Genel Kurulu yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilimiz ve Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Bekir Bozdağ’a karşı muhalefet milletvekilleri tarafından dün gerçekleştirilen fiilî ve sözlü saldırıları…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen…
11.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, Akhisar-Gördes Yolu Projesi’ne ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Yapımına 2015 yılında başlanan ve üç yılda tamamlanacağı söylenilen 55 kilometrelik Akhisar-Gördes Yolu Projesi, AKP iktidarı tarafından dokuz yıldır tamamlanamadı. Bir türlü bitirilmeyen bu yol için şimdi de Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu 2025 yılı tarihini verdi. Vatandaşların “ölüm yolu” adını verdikleri Gördes-Akhisar arasında hemen hemen her gün yaşanan trafik kazalarıyla sayısını bilmediğimiz canlarımızı maalesef yitirdik. Yolun bitiriliş tarihinin ertelendiği her gün yurttaşlarımız ölümle burun buruna bu ölüm yolunu kullanmak zorunda kalıyor. Vatandaşlar her gün yeni bir kaza daha olacağı korkusuyla yaşamaktan bıktı. Her fırsatta yaptıkları yollarla övünenler Akhisar-Gördes yolunu görmezden geliyor. Manisalı vatandaşlarımız adına bu yolun bir an önce bitirilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan…
12.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması
MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirilen alçak saldırıyı şiddetle kınıyorum. Terörü kimden kime, nereden nereye olduğuna bakmaksızın şiddetle lanetliyorum. Hayatını kaybeden vatandaşımızın ailesine ve yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Milletimizin birlik ve beraberliğine kastetmeye çalışanlara, vatandaşlarımızın huzurunu bozmaya yeltenenlere bugüne kadar imkân vermedik, bundan sonra da asla vermeyeceğiz. Ülkemiz üzerinde emelleri olanların ellerinin kırılacağını bir kez daha bu yüce Meclisten yüksek sesle söylüyorum. Üzücü olayı insanüstü çalışmayla çok kısa bir sürede “Zanlıların her 2’sinin de yabancı uyruklu olduğu, biri Tacikistalı, diğeri Rusyalı olan bu 2 kişi…” açıklaması yaparak aydınlatan İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya'ya ve yine ivedilikle “Zanlılar ve bağlantılarına yönelik soruşturma çok yönlü ve titizlikle sürdürülmektedir.” açıklaması yapan Sayın Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç’a devletimizin azametini gösterdikleri için teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı...
13.- Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı’nın, Kütahya Zafer Organize Sanayi Bölgesi’ne ilişkin açıklaması
İSMAİL ÇAĞLAR BAYIRCI (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Kütahya Zafer Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı oluruyla, 2017 yılında 5.650 dekar alanda, Afyonkarahisar kara yolu üzerinde çok önemli bir konumda kurulmuştur. OSB'mizde yürütülen elektrik dağıtım şebekesi ve diğer altyapı çalışmaları kasım ayı itibarıyla tamamlanarak hizmete alınmıştır. 22 firmamıza inşaat ruhsatı verilmiş ve bu firmalarımızdan 11’i inşaat çalışmalarına başlamıştır. OSB'deki tüm firmalarımızdan 2024 yılının inşaat çalışmalarına başlayarak kademeli olarak üretime geçmesi beklenmektedir. Firmalarımızdan 22 milyar TL'lik yatırım yaparak yaklaşık 16 bin kişiyi istihdam etmesi beklenmektedir. Cam, seramik, porselen, küçük ev aletleri, otomotiv yedek parça, kâğıt ve mukavva, tarım makineleri, tekstil, mobilya başlıca yatırım konularıdır. 6.500 dekar daha alan genişlemesiyle OSB alanı yaklaşık 12.150 dekar alana çıkacak, 100 firmaya daha yapılan tahsisle 10 bin kişilik istihdam da sağlanacaktır. Kütahya’mıza hayırlı olsun.
BAŞKAN – Adana Milletvekili Ayhan Barut…
14.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, yeni asgari ücretin sonuçlarına ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) – Bu yılki yeni asgari ücret nedeniyle esnaf, sanatkâr ve çiftçilerin BAĞ-KUR prim ödemesinden genel sağlık sigortasına dek her alanda vergi yükü arttı. Ülkemizde derin bir ekonomik kriz var, zamlar bitmiyor, çiftçinin gübresi de kullandığı mazotu da fahiş oranda arttı. Esnaf ve sanatkârımız siftahsız dükkân kapatırken birçoğu mesleği terk etmek zorunda kaldı. Asgari ücret kararıyla birlikte SGK prim ödemelerinde meydana gelen artışlar çiftçilerimizi, esnaf ve sanatkârlarımızı daha da zora soktu. Emek ve alın terinin karşılığını zaten alamayan çiftçilerimiz, esnaf ve sanatkârlarımız vergi yükünü kaldıramaz hâlde. Ülke ekonomisinin can damarını oluşturan çiftçilerimizin, esnaf ve sanatkârlarımızın en azından işletmelerinin açık kalması, geçimlerini sağlayabilmesi için sesini duyun ve adım atın.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Celal Fırat…
15.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması
CELAL FIRAT (İstanbul) – Sayın Başkan, İstanbul Sarıyer’de bulunan Latin Katolik Santa Maria Kilisesi’ne pazar ayini gününde IŞİD üyesi biri Tacikistan, diğeri Rusya uyruklu 2 Türk vatandaşının düzenlediği silahlı saldırıda Bayburt doğumlu Tuncer Murat Cihan hayatını kaybetmiş, ertesi gün cemevinde düzenlenen törenle toprağa verilmiştir. Sözde İslam devleti cihadıyla ortaya çıkan, sadece Orta Doğu’da değil, Türkiye dâhil dünyanın birçok ülkesinde saldırı düzenleyen IŞİD barbar bir terör örgütüdür.
Farklı inanç ve kimliklerin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamasını savunmaya devam edeceğiz diyor, Santa Maria Kilisesi’ne yapılan bu saldırıyı kınıyor, yaşamını yitiren Tuncer Murat Cihan’ın ailesine sabır diliyor, Hristiyan halkımızla dayanışma içinde olduğumuzu yürekten ifade ediyoruz.
BAŞKAN – Uşak Milletvekili Ali Karaoba…
16.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, özel sektördeki hekimlerin yeşil pasaport alabilmeleri için hazırladıkları kanun teklifine ilişkin açıklaması
ALİ KARAOBA (Uşak) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerde sağlık hizmeti sunan hekimler gerekli şartları yerine getirerek yeşil pasaport kullanımına hak kazanabilmekte, aynı görevi özel sektörde icra eden hekimlerimiz bu haktan mahrum kalmaktadır. Hekimlerimizin meslekleri ve branşlarına ilişkin bilgilerini ve tecrübelerini arttırmak, dünyadaki tıbbi gelişmeleri, buluşları, deneyleri, çalışmaları ve ilerlemeleri takip edebilmeleri için hem kendileri hem de ülkemiz için bu gereklidir. Özel sektördeki hekimlerimizin tabip odasına kayıtlı olup en az on beş yıl çalışma şartı sağlandığında yeşil pasaport alabilmeleri için kanun teklifini geçen hafta Meclisimize sunduk. Toplum sağlığına da büyük katkılar sağlayacak bu değişimin bir an önce gerçekleştirilmesi tüm hekimlerimiz adına önemlidir. Doktorlarımız hakkını almalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Osmaniye Milletvekili Asu Kaya…
17.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, Adana-Osmaniye yolu üzerinde bitirilemeyen 6 kilometrelik yola ilişkin açıklaması
ASU KAYA (Osmaniye) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bir AKP klasiği olan, bitmeyen bir yol hikâyesi bizimki; Adana-Osmaniye yolu üzerinde olan ancak senelerdir yılan hikâyesine dönen 6 kilometrelik bir yol projesi. 2023 Yılı Yatırım Programı’nda söz konusu 6 kilometrelik bölünmüş yol ve kavşak çalışması için “Üç yılda bitireceğiz.” diyerek Karayolları bütçesinden 50 milyon TL ayırdınız ama hiçbir ilerleme yok. 2024 Yılı Yatırım Programı’nda da koskoca bir yılda sadece 2 kilometre yol yaptığınızı itiraf ettiniz, “4 kilometre daha kaldı.” deyip ek süre istediniz. Maliyet 50 milyarken 74 milyara çıkmış, kilometre başı 18,5 milyon istemeye bilmişsiniz. Bakalım, 4 kilometre ne zaman bitecek?
Osmaniye halkı mağdur, Toprakkale mağdur, Türkmen halkı mağdur. “Bu yoksullukta benzin parası yetiştiremiyoruz.” diyor halk ama siz bu sesi duymuyorsunuz; gözünüz, yandaşa verilecek parada. İşte hizmet anlayışınız.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu…
18.- İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu’nun, İran’da idam edilen 4 Kürt gencinden Muhammed Faramarzi ile milletvekilliği düşürülen Can Atalay’a ilişkin açıklaması
ÇİÇEK OTLU (İstanbul) – İran’da idam edilen 4 Kürt gencinden Muhammed Faramarzi “Biz yolumuzu gönüllü olarak seçtik, gönüllü olarak devam ediyoruz; korkulacak bir şey yok, inançlarım için burada olmaktan gurur duyuyorum.” demiş. Saygıyla anıyorum hepsini.
Can Atalay; halkın iradesidir, Hatay’ın Vekilidir; gücünü sermayeden, çetelerden, saraydan değil, halktan almaktadır. Can Atalay; Gezi’dir, Soma’dır, Aladağ’dır, adalet ve halk mücadelesinin adıdır. Gezi korkusu dinmeyen faşist saray rejimi, milletvekilliğini düşürerek Gezi’yi, direnen, ezilenleri yargılamaya çalışıyor. Bu karar hükümsüzdür. Şimdi Gezi’yi daha fazla savunma ve mücadele zamanıdır.
Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Karabük Milletvekili Cevdet Akay…
19.- Karabük Milletvekili Cevdet Akay’ın, Karabük’ün Yenice ilçesindeki orman köylülerinin sorunlarına ve Safranbolu Devlet Hastanesinde kardiyoloji uzmanı bulunmadığına ilişkin açıklaması
CEVDET AKAY (Karabük) – Karabük Yenice ilçe sınırları içinde toplam 33 adet orman köyü, 34 adet orman kalkındırma kooperatifi bulunmaktadır. Kooperatiflere üye orman köylülerimizin, orman işletmesinden 2023 yılına ait 12 milyon lira alacağı bulunmaktadır fakat Ankara’dan giden talimat üzerine Yenice Orman İşletme Müdürlüğünün orman köylüsüne bu ödemeyi yapmadığı iddia edilmektedir. İktidara çağrıda bulunuyorum: Bu iddialar doğruysa orman köylülerimizin bu büyük mağduriyetinin giderilmesi için acil olarak 2023 yılı istihkaklarının ödenmesini sağlayın, enflasyonun altında eriyen 2024 yılı orman üretim zammını revize edin.
Ayrıca, Safranbolu Devlet Hastanesinde aylardır kardiyoloji uzmanı bulunmamaktadır. Karabük'ün Safranbolu ilçesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Yerli ve yabancı turistlerin yılın üç yüz altmış beş günü ziyaret ettikleri bir turizm şehridir. 60 binin üzerinde vatandaş yaşamaktadır. Acil olarak kardiyoloji doktorunun atanması yapılmalıdır.
BAŞKAN – Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül…
20.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, halkın yoksullaştığına ama sarayda şatafatın devam ettiğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, “Türkiye Yüzyılı” diyenler ekonomiyi felakete sürükledi, vatandaşı borç batağına soktu. “Paranın itibarı, milletin itibarıdır.” diyenler Türk lirasını pul etti. Bankaların bireysel kredi ve kredi kartları nedeniyle vatandaşlardan olan alacaklarının bakiyesi 12-19 Ocak haftasında 2 trilyon 751 milyar lira oldu. İcra dairelerine UYAP üzerinden gelen yeni dosya sayısı 1-26 Ocak 2024 günleri arasında geçen yılın aynı haftasına göre yüzde 10,7 artarak 714.019 oldu. Açlık sınırı ocak ayında bir önceki aya göre 959 lira artarak 17.441 liraya, yoksulluk rakamı ise 48.495 liraya yükseldi. Asgari ücretle geçinen bir aile nasıl geçinecek, kirasını nasıl ödeyecek, çocuğunun eğitimine nasıl katkı sunacak, sağlık harcamasını nasıl yapacak? Yoksullaşan halk ama sarayda şatafat devam ediyor. 31 Martta vatandaş sandıkta mutlaka hesap soracak.
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Nilhan Ayan…
21.- İstanbul Milletvekili Nilhan Ayan’ın, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin açıklaması
NİLHAN AYAN (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz gün yaşanan kilise saldırısında kaybettiğimiz vatandaşımız Tuncer Murat Cihan’a Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Milletvekili olduğum İstanbul ilimizin ikamet ettiğim Sarıyer ilçesinde Santa Maria Kilisesi’nde bir vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırı hepimizi derinden sarstı. Zanlılardan birinin silahının tutukluk yapması sonucu son bulan bu vahşetten kurtulan vatandaşlarımıza büyük geçmiş olsun. Bizler, bu toplumda hoşgörü ve dostluk içinde yaşamayı yüzyıllar önce başardık ve bunu bozmaya hiçbir hain düşüncenin gücü yetmeyecek. Özveriyle çalışan Emniyet mensuplarımıza sorumluları kısa sürede yakaladıkları için şükranlarımı sunuyorum. Milletimizin birliğine, beraberliğine kastedenler gereken cezayı en ağır şekilde alacaklar, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
BAŞKAN – Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız…
22.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, oturumu yöneten Başkan Vekili Bekir Bozdağ’a ve AKP iktidarına ilişkin açıklaması
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Meclis Başkan Vekili Bekir Bozdağ, sizler, dün Mecliste Şerafettin Can Atalay kararıyla Anayasa’nın 19'uncu maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliğini ihlal ettiniz ve hukuku bir kez daha katlettiniz; tarih sizi affetmeyecek. Anayasa’ya sadakatle bağlı kalacağınıza dair Türkiye Büyük Millet Meclisinde namusunuz ve şerefiniz üzerine ettiğiniz yeminleri çiğnediniz, milletin iradesine ve Anayasa’ya darbe vurdunuz, Can Atalay'ın milletvekilliğini hukuksuzca düşürdünüz.
“AKP” demek “hak, hukuk, adalet ve Anayasa'yı tanımayan zihniyet” demek. “AKP” demek “bu aziz milleti simit ve çaya muhtaç eden, millet iradesini tanımayan” demek. “AKP” demek “zam” demek, “zulüm” demek. Bu zam, zulüm, diktatör iktidarı gidecek, siz gideceksiniz; demokrasi gelecek, Türkiye nefes alacak, vatandaş huzur bulacak, emeklimiz ikinci baharını yaşayacak, çiftçinin yüzü gülecek; öğretmenler, sağlıkçılar, mühendisler atanacak, gençlerimiz kendi ülkesinde çalışacak, işsizlik son bulacak; hak, hukuk, adalet yeniden gelecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi, siyasi parti Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Saadet Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’ya aittir.
Sayın Kaya, buyurun.
23.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, oturumu yöneten Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın konuşmalarında Saadet Partilileri şahit tutmasına, dünkü birleşimdeki tutumunun taraflı olmasına, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile Merve Kavakcı’nın milletvekilliğinin düşürülmesi arasında fark olmadığına ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine ilişkin açıklaması
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, konuşmalarınızda Saadet Partililer olarak bizleri de şahit tuttuğunuz için birkaç konuya değinme ihtiyacı hissediyorum. Bizim size sitemimiz zaten sizi tanıyor olmamızdan kaynaklanıyor çünkü biz sizinle aynı mücadele geleneğinden geliyoruz ve geçmişte bu ülkede yapılan hukuksuzluklardan hep beraber çektik, hep beraber üzüldük ve hep beraber karşı durduk. Örnekleriyle de ifade ettim, Refah Partisi kapatılırken de Fazilet Partisi kapatılırken de sizinle aynı acıyı hissettik, Merve Kavakcı burada haksız bir şekilde milletvekilliğinden düşürülürken de sizinle beraber aynı acıları hissettik, 412 milletvekilinin başörtüsüyle ilgili buradan çıkardığı kanun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirken de sizinle beraber aynı acıları yaşadık ve yine “367 milletvekili olmadan Cumhurbaşkanı seçtirilemez.” diyenlere karşı da sizinle beraber hep birlikte üzüldük. Sayın Tayyip Erdoğan hukuksuz bir şekilde YSK tarafından milletvekili yapılmadığı zaman, Sayın Necmettin Erbakan hukuksuz bir şekilde beş yıl siyasi yasakla malul olduğu zaman da sizinle beraber aynı acıları çektik. Onun için, bu kadar acıları çekmiş bir Meclis Başkanı olarak bugün biz sizden “Hayır, olmaz, bunu ben yapamam.” deme cesaretini beklediğimiz için sitem ediyoruz yoksa sizin yakıştırıldığı şekliyle bir terör örgütüyle bir illiyet bağınızın, iltisakınızın olacağını biz düşünmüyoruz çünkü sizi bu manada tanıyoruz. Yani farklı süreçlerde, farklı sözler söylemiş olabilirsiniz ama o yapıyla ilişkilerinizin olmadığını ta sizin öğrencilik döneminizden bu yana sizi tanıyanlardan ve bizim de son dönemlerinize şahitlik etmemizden dolayı biliyoruz. Ama şu konuda gerçekten üzülüyoruz: Bu kadar dert çeken bir Meclis Başkanı nasıl olur da Anayasa’yı ayaklar altına alan bir Meclis oturumunu yönetir? Bunun acısını yaşadığımız için size bu kadar sitem ediyoruz. Bu sitemlerimiz sizin geçmişten bu yana hukuksuz davranmanız sebebiyle değildir, bugünkü tavrınıza ilişkindir.
Bir diğeri de siz, gerçekten, Meclis Başkan Vekili olduğunuz dönemden bu yana genellikle tarafsız bir şekilde bu Meclisi yönetmeye gayret ettiniz ama dünkü tutumunuzun taraflı olduğunu ifade etmek zorundayım çünkü siz bize söz hakkı vermeden, usule aykırı bir şekilde bu Genel Kurulu iptal ettiniz ve hatta ara verip tekrar başlatabilme imkânına sahipken Genel Kurulun âdeta kapatılmasını istediniz.
Onun için, bizim size sitemimiz, sizin hukuk dışı bir kişi olduğunuzdan dolayı değil, bu kadar acıları yaşamış bir Meclis Başkan Vekili olarak bu acıya ortak olmamanız, bir empati yapmamanız sebebiyledir. Dediğim gibi, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile Merve Kavakcı’nın milletvekilliğinin düşürülmesi arasında emin olun hiçbir fark yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Birileri istedi, birileri düşürdü. Bu düşüren kişinin siz olmamanız gerektiğini düşündüğümüz için bu kadar sitemi size iletiyoruz.
Can Atalay’la ilgili kararları elbette artık uzun uzun anlatacak değiliz ama siz de Meclis Başkan Vekili kimliğinizin yanında, elbette, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir milletvekilisiniz ve kuruluşundan beri bu siyasi hareketin içerisindesiniz. Geçmişte mücadele ettiğiniz bütün haksızlıklar bugün sizlere yaptırılıyor. Aslında otoriter bir rejim sizlerin eliyle inşa ediliyor. Zannetmeyin ki bu otoriter rejimin sefasını süreceksiniz; emin olun, size tevdi edilen otoriter rejimi inşa göreviniz bittiği gün kapının dışına konulacaksınız, o otoriter rejimi sizden daha katı bir şekilde uygulayacak birileri tarafından bu demokrasi bu ülkede askıya alınacak. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle, bir kararnameyle, kazanımların geriye alınma ihtimalinin olduğu bir rejimle karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gündeme geldiği zaman siz ve sizin gibi değerli AK PARTİ milletvekillerinin hepsi şunu derdi: “Ya, bize güvenin. Evet, Cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler tanındı ama biz varken, biz olduğumuz müddetçe kimse bunu yapmaya cesaret edemez.” Sayın Başkan, siz ve sizin gibiler bugün var ama yarın olmayacak. Dolayısıyla, sizin elinizde ülkede özgürlükler, insan haklarıyla ilgili güvenceler yok ediliyor ve sizler de maalesef buna seyirci oluyorsunuz. Sadece kendinize zarar verseniz emin olun yine uyarımızı yaparız ama bu kadar dertlenmeyiz. İçinden çıktığınız sosyolojiye zarar veriyorsunuz. İnsanlar “Evrensel hukuk, hak, adalet… Ya, sizden önce de bu ağabeyleriniz böyle diyordu, bugün geldiği noktaya bakın. Yarın sizin de böyle olmayacağınız ne malum?” diyorlar. Onun için, bizim kredimizi tüketiyorsunuz Sayın Başkan. Sitemimiz, ızdırabımız, derdimiz biraz da bundan kaynaklanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Son bir dakika, toparlıyorum.
BAŞKAN – Son kez uzatıyorum.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Dolayısıyla, sizden istirhamım şu: Bu camianın, bu sosyolojinin bu ülkede emin olma sıfatını tüketiyorsunuz, güvenilir olma sıfatını tüketiyorsunuz. “Kendine Müslüman, kendine demokrat.” dedirtiyorsunuz. Onun için, sitemimiz bunlara dönük yoksa şahsınızı son derece severiz, kıymet veririz ama bizim meselemiz sizin şahsınızla değil ki Meclis oturumunu yönetirken ortaya koyduğunuz tutum ve davranışlar sebebiyledir. Hani Hazreti Ömer diyordu ya: “Yanlış bir şey yaparsam ne olur?” Hiç kimse ona “Başkanımsın, eyvallah.” demedi. “Gerekirse sizi kılıçlarımızla düzeltiriz.” dedi. O da şükretti “İyi ki sizin gibi arkadaşlarımız var.” dedi. Bugün sizin bu hukuksuz davranışlarınızı alkışlayan arkadaşlarınız olabilir ama emin olun gerçek dostlarınız biziz. Belki bir sene, belki iki sene sonra Can Atalay’ın burada yemin içtiğine hep beraber şahit olacağız. O gün diyeceksiniz ki: “Keşke bu Saadet Partilileri dinleseydim, benim gerçek dostlarım onlardı.” Ama korkarım ki iş işten geçmiş olacak.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
İkinci söz, İYİ Parti Grup Başkan Vekili ve Samsun Milletvekili Erhan Usta’ya aittir.
Sayın Usta, buyurun.
24.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Meclis Başkanlığının Yargıtayın ilgili dairesinin kararını Genel Kurulda okutmasına, Batı Trakya Türklerinin 29 Ocak Millî Direniş Günü’ne, İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde gerçekleştirilen saldırıya, İsveç’in NATO üyeliğine onay veren siyasi partilere sorularına, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş davasına bakan başsavcıya, özel okul öğretmenlerinin sorunlarına ve deprem bölgesindeki özel okul öğretmenlerinin kadro beklediklerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Dün burada Meclis Başkanlığı, Yargıtayın ilgili dairesinin kararını okutup bir milletvekilinin milletvekilliğini düşürmüştür dolayısıyla Meclis Başkanlığı, burada, aslında anayasal devlet krizinin tarafı olmuştur. Bu son derece üzüntü verici bir durumdur, buna ilişkin düşüncelerimizi dün paylaştığımız için daha fazla bunun detayına girmeyeceğim ancak Türkiye Cumhuriyeti devletini hukuk devleti olmaktan çıkarırsak bunun altında hepimiz kalırız, bunun bedelini toplum olarak öderiz. Bu çatının çökmemesi lazım dolayısıyla herkesin hukuka bağlı olması lazım, Anayasa’ya bağlı olması lazım. Anayasa’yı ortadan kaldıracak adımların tarafı olmaması gerekirdi; Meclis taraf olmuştur, Meclis Başkanlığı ve Meclisin de itibarı zedelenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 29 Ocak Pazartesi günü etnik kimliklerinden dolayı yani sırf Türk oldukları için insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalarak türlü baskılara maruz bırakılan ve Lozan Antlaşması’yla teminat altına alınmış olmalarına rağmen yok sayılan Batı Trakya Türklerinin 29 Ocak Millî Direniş Günü’ydü. Batı Trakya Türklerinin haklı mücadelesinde onları asla yalnız bırakmayacak, maruz kaldıkları insan hakları ihlallerine karşı duruşumuzu her fırsatta ifade edeceğiz. Bu vesileyle, başta Batı Trakya'daki soydaşlarımızın millî önderi ve büyük dava adamı Doktor Sadık Ahmet olmak üzere Türklük için mücadele vermiş tüm soydaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum. 29 Ocak millî direniş ruhunu sadece Batı Trakya’da değil dünyanın dört bir yanında zulüm gören tüm Türkler için ilelebet yaşatacağız.
İstanbul Sarıyer’de Santa Maria Kilisesi’nde pazar ayini sırasında maskeli 2 kişi tarafından saldırıda bulunulmuş ve saldırıda 52 yaşındaki Tuncer Murat Cihan hayatını kaybetmiştir. Ben vatandaşımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum ve bu provokatif kilise saldırısını da şiddetle kınıyorum.
Geçtiğimiz hafta, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, Kongre üyelerine çağrıda bulunarak Türkiye’ye F-16 uçaklarının satışının onaylanmasını istemiştir. İsveç'in NATO üyeliğine “evet” diyen siyasi partilere sormak istiyorum: Eğer ki ABD Parlamentosunda ülkemize satılması için F-16 uçaklarına onay verilmezse bu süreci aziz milletimize nasıl anlatacaksınız? En başından beri ifade ettiğimiz gibi dış politikada birinci öncelik millî menfaattir. İYİ Parti olarak biz İsveç'in NATO üyeliğine “hayır” oyu kullanırken hariciyede elimize geçen pazarlık unsurunu kullanmak ve millî menfaatlerimizi gözeterek irademizi beyan etmiştik. Tutulması muamma sözler ve sadece vaatler üzerine kurulu dış politika, şüphesiz ki her türlü suistimale de açık hâle gelecektir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin millî menfaatleri göz ardı edilerek koşulsuz bir şekilde İsveç'in NATO üyeliğine verilen destek, ülkemiz adına olumsuz sonuç doğurabilecek bir açmazı da beraberinde getirmiştir. İYİ Parti olarak milletimizden aldığımız yetkiyle milletimiz adına ABD’nin Türkiye'ye verdiği vaatlerin gerçeğe dönüşme sürecinin kararlıkla takipçisi olacağız. F-16'ların satış onayının gerçekleşmemesi ya da teslimatın geciktirilmesi, PKK ve FETÖ’cü teröristlerin iade edilmemesi, Suriye'nin kuzeyinde PYD’ye yapılan yardımların kesilmemesi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.
…ve Doğu Akdeniz’de Türkiye'nin ulusal çıkarlarına yönelik taleplerimizin karşılık bulmaması durumunda İsveç'in NATO üyeliğine onay veren siyasi partilerin Türk milletine nasıl hesap vereceğini sormak istiyorum.
Günaşırı değişen gündem yoğunluğundan dolayı kamuoyunun gözünden kaçırılmak istenen vahim bir atamayı da gündeme getirmek istiyorum Sayın Başkan. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı merhum Sinan Ateş’in davasına bakan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça geçtiğimiz haftalarda Yargıtay üyeliğine seçilmiştir. Suikastın üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen henüz iddianamenin bile hazırlanmaması, adı karışan faillerin tutuklanmaması ve her yönüyle karanlıkta bırakılmış bu cinayetin dosyasına bakan Ankara Cumhuriyet Başsavcısının âdeta ödüllendirilerek Yargıtay üyeliğine atanması adalete olan inancımızı derinden sarsmıştır. Bir kez daha adalet askıya alınmış, vicdanlar karartılmıştır, devletin temeli olan adalet tesis edilememiştir. Bitmeyen nefret ve bitmeyen öfkeyle dava görmezden gelinmiş, cinayetin üstü örtülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Samsun) – Bir yıldır faili meçhul olarak kalan bu alçak cinayet Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Fırat'ın kenarında kaybolan koyundan bile sorumlu olduğunu söyleyenlerin sessiz tavrı, adalet bekleyen vicdanlara en az bu aşağılık cinayet kadar ağır gelmiştir. Sinan Ateş siyasi kimliğinden evvel bir eş, bir baba, bir evlat, bir kardeştir. Ailenin vakarlı duruşu yargının onuruna, arkada yetim kalan 2 yavrunun gözyaşı ise adaletin terazisine emanettir. Eğer herkes güven içinde yaşayacaksa, eğer başka yavrular yetim kalmayacaksa “Ucu kime dokunur?” diye düşünmeden adaleti aslanın midesinde de olsa çekip çıkaracaksınız. Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir de kısa bir sorunu gündeme getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, bu özel okul öğretmenleri pazartesi günü Meclisin önüne gelerek nümayişte bulundular, eylem yaptılar. Aynı zamanda, deprem bölgesinde yine özel okullardaki öğretmenler de hem grubumuzu ziyaret etti hem de diğer siyasi partilere de ziyaretlerde bulundular; temel birtakım sorunları var. Çok kısaca ifade etmek gerekirse…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Son kez uzatıyorum.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) – 1983 yılında yapılan bir düzenlemeyle özel okullarda çalışan öğretmenlerin maaşlarının emsali olan kamuda çalışanların altında olamayacağına ilişkin bir hüküm konulmuş yani “Devlet memuru öğretmen ne alıyorsa özel okuldaki en az onu alsın.” şeklinde bir hüküm konulmuş, 1983 yılında bir kanun yapılmış fakat 2014 yılında bu madde değiştirilmiş, bu madde kaldırılmış. Ve şu anda, cidden, özel okullardaki öğretmenler ciddi bir sıkıntı altındalar, asgari ücretle çalışıyorlar, hatta kimisi asgari ücretin altında çalışıyor. Bu, kabul edilebilir bir durum değildir, biz bu düzenlemenin tekrar yapılmasını talep ediyoruz. Buna ilişkin de biz İYİ Parti Grubu olarak dün bir kanun teklifi verdik. Şimdi, çok yoğun bir mesaisi var özel okul öğretmenlerinin, bunu görmek lazım. İkincisi, bir de bu düzenlemeyi yapalım; bu, kamu üzerindeki atanamayan öğretmen baskısını da kaldıracaktır. Öğretmenlerin mutlu, mesut bir şekilde özel okullarda çalışmasını sağlamak gerekir.
Yine, deprem bölgesindeki öğretmenlerin sorunları daha da vahim, onların eğitim vereceği bir okul dahi kalmadı. Dolayısıyla orada yaklaşık…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) – Sadece selamlayacağım.
BAŞKAN – Sayın Usta, teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) – Son cümlem: Orada 6 bine yakın öğretmen var, bu öğretmenlerin sorununu çözmek lazım deprem bölgesinde. Onların bekledikleri şey, kadroya atanmak şeklindedir; biz de bu talebi buradan Genel Kurula ifade etmek istiyoruz, Hükûmete ifade etmek istiyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Usta.
Şimdi, söz sırası, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’e aittir.
Sayın Kılıç Koçyiğit, buyurun.
25.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin bir hukuk darbesi olduğuna, Öcalan ve onunla beraber kalan diğer mahpuslardan haber alınamamasına ve cezaevlerindeki açlık grevinin nedenine, 1-15 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek özgürlük yürüyüşüne ve Barış Annelerinin gruplarını ziyaret ettiğine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, dünden beri aslında Meclisin tarihî utancını konuşuyoruz, daha da çok konuşacağız. Can Atalay’ın milletvekilliğinin burada düşürülmesini kabul etmediğimizin, bunun bir hukuk darbesi olduğunun, bir yargı darbesi olduğunun tekrar altını çizmek istiyorum. Bu anlamıyla ne olursa olsun Can Atalay bizim gözümüzde milletvekilidir ve Hatay halkının da iradesidir. Hiç kimse, hiçbir darbesel yargı kararı bu gerçeği değiştiremeyecektir. Dün Meclis Başkan Vekilliğinin ve Divanın bu darbeye ortak olması da bu gerçeği bizim açımızdan değiştirmeyecek, bunun altını çizmek istiyorum.
Sayın Başkan, sayın vekiller; tabii, bu Can Atalay kararının yollarının taşlarının adım adım döşendiğini çok iyi biliyoruz. Geçmiş dönemde burada bizim milletvekillerimizin milletvekillikleri de düşürüldü ve buradan cezaevine gönderildiler, hâlihazırda cezaevinde olan milletvekillerimiz var. Bu anlamıyla bu meselenin çok temel bir mesele olduğunu ve Türkiye’nin artık bu utançtan gerçekten kurtulması gerektiği çağrısını da bir kez daha yinelemek istiyorum. Bu genel hukuksuzluk her yerde devam ediyor yani milletvekillerinin vekilliğini düşüren, buradan cezaevine gönderen uygulamalar, aynı zamanda, aslında, diğer hukuksuzlukları da besliyor. Ne oluyor? Örneğin, ben size söyleyeyim: 27 Kasım 2023 tarihinden beri 70'e yakın cezaevinde açlık grevleri var Sayın Başkan. Peki, bu açlık grevleri niçin yapılıyor? Çünkü bu ülkede, bu ülkenin bir cezaevinden 25 Mart 2021 tarihinden beri hiç haber alamıyoruz. Yani Sayın Öcalan’dan ve onunla beraber İmralı’da bulunan diğer sayın mahpuslardan hiçbir şekilde bilgi alamıyoruz yani yaşıyorlar mı, sağlıkları nedir, durumları nedir hiçbir bilgimiz yok. Bu ne yapıyor biliyor musunuz Sayın Başkan, bu tarihin kendisi? Otuz dört aya ve yedi yüz doksan iki güne tekabül ediyor. Yani yedi yüz doksan iki gündür bu Meclis, bu ülkenin sınırları içerisinde bulunan bir cezaevinden hiç haber alınmamasını kendisine hiç dert etmiyor. Ya sormuyor şunu Adalet Bakanlığına ve iktidara veya Cumhur İttifakı’nın kendisine: “Nasıl oluyor, bunun hukuksal dayanağı nedir, bunun yasal dayanağı nedir, bunun ulusal, uluslararası mevzuattaki yeri nedir?” sorusunu sormayan bir Meclis gerçeğiyle karşı karşıyayız ve işte, Meclis kafasını kuma gömdüğü için, Meclis bu konuda sorumluluk almadığı için, yine dört duvar arasında bulunan ve bedenleri dışında hiçbir şeyi olmayan siyasi tutsaklar açlık grevi eylemi yaparak bu tecriti, bu işkenceyi, bu insanlık suçunu bütün Türkiye'ye, Meclise ve bütün dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar. Ama ne yazık ki bunu da duymayan bir Meclis gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, diğer bir mesele, şimdi, biz, bütün bu sürecin hukuksuzluklarla devam ettiğini söyledik ve bugün, bu açlık grevlerinin daha da yeni bir boyuta evrilmemesi için buradan çağrımızı yeniden ifade etmek istiyoruz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Meclis mevcut tecride, Sayın Öcalan ve onunla beraber kalan diğer mahpusların tecridine sessiz kalamaz Sayın Başkan. Bakın, bu bir hukuk skandalıdır. Bu ülkede hepimizin gözünün içine baka baka bir insanlık suçu işleniyor. Biz Gazze'deki insanlık suçlarını konuşuyoruz, konuşalım ama bu ülkedeki insanlık suçlarını da konuşmak zorundayız. Ben bu konuda tekrar çağrı yapmak istiyorum: 1 ile 15 Şubat tarihleri arasında “özgürlük yürüyüşü” adı verilen bir yürüyüş gerçekleştirilecek, milletvekillerimiz de orada olacaklar, demokratik kitle örgütlerinin ve birçok kurumun temsilcisi orada olacak. Bu ülkedeki tecridin ortadan kaldırılması için, barışın tesis edilmesi için, Kürt sorununun demokratik, barışçıl yollardan çözülmesi için, hukukun üstünlüğü için, gerçek anlamda bir toplumsal barışın gerçekleşmesi için biz orada bir yürüyüş gerçekleştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
Ama ne yazık ki hemen bu yürüyüş duyurumuzdan sonra Kars Valiliği -iki koldan yürüyeceğiz- ve Van Valiliği eylem, etkinlik yasağı kararları almışlar. Sayın Başkan, bunu söyleyelim: Bir yasak kararı alınacaksa işkence yasağı kararı alınmalıdır, bir yasak kararı alınacaksa insanlığa karşı işlenen suçlara yönelik bir karar alınmalıdır, bir yasak kararı alınacaksa tecrit menedilmelidir, ortadan kaldırılmalıdır. Bunun ortadan kaldırılması için yürüyen yürüyüş kolumuzun eylem etkinliği için yasak kararı verilmesini kabul etmiyoruz. Biz her şeye rağmen yürüyeceğiz. Yürüyüşümüzü kriminize eden, terörize eden bu anlayışı kınıyoruz, kabul etmiyoruz. Ben bütün Türkiye halklarına, demokratik kamuoyuna, Meclise, bütün siyasi partilere bir kez daha buradan çağrı yapmak istiyorum: Gelin, bu sorunu çözelim, şiddet sarmalından çıkaralım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Toparlıyorum, bitiyorum.
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, son kez uzatıyorum.
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – …Türkiye halklarını gerçekten hak ettiği huzura, barışa kavuşturalım.
Dün Barış Anneleri buradaydı, çocuklarını yitirmiş ama buna rağmen “barış” diye haykıran Barış Anneleri grubumuzu ziyaret ettiler, bu Meclise geldiler çünkü Meclisin sorumluluk almasını istiyorlar; Adalet Bakanlığından randevu talep ettiler çünkü tecrit ortadan kalksın istiyorlar, cezaevindeki hak ihlalleri bitsin istiyorlar. Ben, bir kez daha annelerin bu talebine, Türkiye halklarının bu talebine, Kürt halkının bu talebine kulak kabartacak bir sağduyu çağrısını buradan yapmak istiyorum ve bütün Türkiye halklarını da barış için kenetlenmeye, tecridin kaldırılması için de söz söylemeye davet ediyorum ama en başta bu Meclisi bu konuda sorumluluk almaya, tecrit için söz söylemeye davet ettiğimi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç Koçyiğit.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın’a söz veriyorum.
Sayın Günaydın, buyurun.
26.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Mecliste yaşanan hukuk darbesine, Türkiye’nin adaletinin, demokrasisinin hızla lig kaybetmesine, uygulanan politikalarla zenginin daha zengin yoksulun daha yoksul olduğuna, limon üreticilerine ve 6 milyon metrekare orman alanının Resmî Gazete’de yayımlanan bir kararla ormanlık alan dışına çıkarılmasına ilişkin açıklaması
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Evet, Mecliste gerçekten bir hukuk darbesi yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti’nde Anayasa maddelerinin istediğini al, istediğini beğen, istediğini uygula dönemini hep beraber başlattık. Çok üzülerek ifade ediyorum ki Meclis kürsüsünden Anayasa maddelerini okuyarak kendine kılıf bulmaya çalışan grup başkanları, grup başkan vekilleri izledik. Oysa çok açık bir durum var: Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçilmiş bir milletvekilinin bir an evvel milletvekilliğinin düşürülmesi ve Silivri’de tutulmasına devam edilmesi için âdeta şevkle ve âdeta gerçekten bizleri utandıracak bir hızla çalıştı ve sonuç yarattı. Bunun kabul edilemez olduğunu görüyoruz, buna “evet” diyenlerin tarih karşısındaki sorumluluğunun baki kalacağını bir kere daha ifade ediyoruz.
Tabii şöyle bir algı da var: “Demokrasi dediğiniz nedir ki?” “Adalet dediğiniz nedir ki?” Türkiye'de başına gelen, aslında, adaletsizliklerin yaşanması sonrasında adaletin, demokrasinin, hukukun, hakkın ne kadar önemli olduğunu anlatıyor, anlıyor. Görüyorsunuz, eskiden, birileri haksız tutuklanıyor, birileri gözaltına alınıyorsa “Vardır ki bir bildiği devletin, yapmıştır.” “Vardır ki bir yaptığı, devlet bunu yapmıştır.” deniyordu ama yavaş yavaş bu muhalif kesim çeşitlendikçe, insanların başına da bunlar geldikçe aslında hiçbir şey yapmadan da siyasi yargılamalar sonrasında on beş yıl, yirmi yıl nasıl içeride yatılabileceğini insanlar görüyorlar yavaş yavaş. Bu, Türkiye’nin adaletinin, demokrasisinin hızla lig kaybetmesi, aynı zamanda ekmek meselesini de gündeme getiriyor, unutmayalım. Demokrasi bize yabancı, ortalarda yüzen bir kavram değildir. Demokrasi aynı zamanda bir ekmek meselesidir çünkü eğer demokrasiyi, hukuku, hakkı bu Mecliste tesis edebilseydik bu bütçe böyle geçmezdi. Bütçe görüşmeleri sırasında söyledik: “Siz zengine bütçe yapıyorsunuz.” dedik, aldırmadınız, tıpkı bugün olduğu gibi çoğunluğunuza dayanarak o bütçeyi geçirdiniz. Peki, ortaya çıkan sonuç ne? Bakın, veriler üzerinden konuşalım. Hamasete doydu bu Meclis, bu atmosfer hamasetten doydu, taştı; veriler üzerinden konuşalım. Son bir yılda en zengin yüzde 25 ile en fakir yüzde 25’in arasındaki gelir dağılımı 17 kata ulaştı. İnsanlar Türkiye'de daha zengin oluyorlar, yoksullar daha yoksul oluyorlar. Bu kendiliğinden mi oluyor? Uyguladığınız bu politikalardan oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Günaydın, lütfen tamamlayın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Bütçe dâhil olmak üzere uyguladığınız politikalardan oluyor. Dolar 30 liranın üzerine çıkmış, 8,5’a indirdiğiniz faiz bugünlerde yüzde 45'e, yüzde 50'ye ulaşmış ve insanlar evlerine ekmek götüremez duruma gelmişler ama bir taraftan da birileri acayip zengin oluyor. Diyor ya Erdoğan “Emeklilerde en düşük ücreti 7.500 liradan 10 bin liraya çıkarttık, bu bizi çok yordu.” Niye yormuş? Devlet bütçesine 200 milyar lira ek yük getirmiş. Vah vah! 16 milyon için 200 milyar harcamışsınız. Öyle mi? Peki, siz, KKM’ye bunun 4 katını, 800 milyar lirayı gömmediniz mi? Bunun sorumluları nerede? “Ben ekonomi profesörüyüm.” diye ortada dolananlar, “Gözlerime bakın anlarsınız.” diyenler nerede? İnsanlar yoksul evlerinde, yoksulluğuna ve yalnızlığına terk edilmiş bir şekilde Türkiye'ye ilişkin umutlarını kaybediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Günaydın, lütfen tamamlayın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Bir taraftan limon üreticileri gerçekten ürettiklerine pişman olmuşlar, ağaçlarını kesiyorlar ve sanki böyle bir şey yokmuş gibi bu kriz ortamından da rant devşirmeyi başarıyorsunuz; 6 milyon metrekare orman alanını, orman vasfı sürdüğü hâlde, bir gecede Resmî Gazete kararıyla ormanlık alan dışına çıkartıyorsunuz. Türkiye'de bir taraftan alabildiğine rant, alabildiğine hukuksuzluk, bir taraftan da inanılmaz bir yoksulluk almış başını gidiyor. Bu düzen böyle gitmez. Türkiye yeniden, hem ekonomide hem demokraside hem hukukta çağdaş ülkelerin düzeyine yükseltilmelidir ama yirmi bir yıldır bunun faillerinden beklenilebilecek herhangi bir şey de kalmamıştır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Günaydın, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Adına İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’e söz veriyorum.
Sayın Zengin buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Santa Maria İtalyan Kilisesi’ne yapılan saldırıya ve Yazar Mario Levi’nin vefatına ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün belki de Grup Başkan Vekili olarak konuşacağımız pek çok mevzuyu kürsüden yaptığımız tartışmalarla biraz öne çekmiş olduk. O sebeple, Türkiye gündeminde olan pek çok mevzu var, onlardan 2 tanesini dile getirmek istiyorum. Bir tanesi, pazar günü yaşanan Santa Maria İtalyan Kilisesi’ne yapılan saldırı. Bence önemli bir noktaydı. Burada bir Türk vatandaşımız, Tuncer Murat Cihan hayatını kaybetti, kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Tabii ki bu saldırı neden yapıldı, hangi saikle yapıldı; bu konuda hem Adalet Bakanlığımız hem İçişleri Bakanlığımız hızlıca harekete geçtiler ve 2 katil zanlısı yakalandı. Bu konuyu İstanbul Milletvekili de olmamız hasebiyle hassaten takip ettiğimizi buradan belirtmek istiyorum çünkü yüzyıllardır bu ülkede farklı dinden insanlar yan yana huzur içerisinde yaşıyorlar. O sebeple hangi saikle, nerede, nasıl yapıldığının derinlemesine araştırılması çok önemli, Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bunun takipçisi olacağını ifade etmek istiyorum.
Bir diğeri, bir yazarımız bugün hayatını kaybetti. Hepimiz kitaplarını okuduk, bundan sonra da okumaya devam edeceğiz. Mario Levi bugün vefat etti, kendisi Türk edebiyatının çok önemli, çok okunan yazarlarından biriydi. Benim en beğendiğim cümlelerinden bir tanesi -kendi ifadesiyle- “Benim en derin vatanım Türkçedir.” ifadesidir. Pek çok başka dilde yazabilecekken Türkçeyi bu kadar sevgiyle anlatmasının, kullanmasının çok önemli olduğu kanaatindeyim. Kendisi aynı zamanda bir İstanbul sevdalısıydı, pek çok eserinde İstanbul'dan saklı hikâyeler anlatan bir yazardı. Ben bu anlamda ailesine, edebiyat camiasına da başsağlığı dilemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Bugün ifade edeceklerim biraz kısa böyle.
Teşekkürler, sağ olunuz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Zengin.
Değerli milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara vereyim.
Kapanma Saati: 16.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Muhammed ADAK (Mardin), Elvan IŞIK GEZMİŞ (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, buyurun.
28.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun bugünkü toplantısına ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Çok küçük bir şey var Sayın Başkan, Genel Kurulun da dikkatlerine sunmak istiyorum.
Bugün İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna bağlı cezaevi alt komisyonu toplantı yaptı. Komisyon üyesi olan arkadaşımız, milletvekilimiz Nevroz Uysal burada değil bölgedeki çalışmaları nedeniyle. Bir vekilimiz, Ömer Faruk Gergerlioğlu bu toplantıyı takip etti. Bizim daha önce İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna grubumuzdaki bütün vekil arkadaşlarla yaptığımız başvuru vardı İmralı ada cezaevine gidilsin ve tecrit koşulları yerinde incelensin diye. Ne yazık ki Meclisteki bu hukuksuz ve korsanvari tutum komisyonlarda da devam ediyor Sayın Başkan. Bu önerimiz orada son dakika oylamaya sunuluyor, son dakika getiriliyor daha öncesinden gündeme alınmayan bir öneri olmasına rağmen; gündem, vekillerimize bildirilmiyor ve bir oldubittiye getirilerek bu talebimiz alt komisyonda reddediliyor ve orada bulunan milletvekili arkadaşımızın da söz kurmasına dahi müsaade edilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözünüzü tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bu tutumu kabul etmediğimizi; alt komisyonların ve Meclisin bütün kurullarının, bütün komisyonlarının gerçekten önceden bilgi verilerek, gündemini oluşturarak çalışması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Bizim olmadığımız bir ortamda bizim önerimizin oylamaya sunulmasını, reddedilmesini hiçbir şekilde doğru bulmuyoruz; Meclis teamüllerine de aykırıdır, gündem önceden vekillere gönderilir ve o gündem işletilir. Ayrıca, insan hakları gibi bir meseleyi, işkence gibi bir şeyi oylama meselesi yapmayı ve çoğunlukçu anlayışla bunu reddetmeyi de kabul etmiyoruz; bu, ne insan haklarına uyar ne hukuka uyar ne vicdana uyar.
Bir kez daha bu tutumu kınadığımızı ve Komisyon Başkanını da bu tutumundan vazgeçmeye davet ettiğimizi ifade etmek istiyorum, Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 1 tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve beraberinde bir heyetin 5-8 Şubat 2024 tarihlerinde İngiltere’ye resmî bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/836)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve beraberinde bir heyetin 5-8 Şubat 2024 tarihlerinde İngiltere'ye resmî bir ziyaret gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin anılan ziyaretleri gerçekleştirmesi hususu Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Kimler gidiyor, okunmadı Başkanım.
BAŞKAN - Şimdi, Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Bülent Kaya tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve büyük bir yıkıma yol açan depremler neticesinde ortaya çıkan sonucun somutlaştırılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve deprem bölgesindeki konut sorunlarının araştırılması amacıyla 30/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
31/1/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 31/1/2024 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Bülent Kaya
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Bülent Kaya tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve büyük bir yıkıma yol açan depremler neticesinde ortaya çıkan sonucun somutlaştırılması, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve deprem bölgesindeki konut sorunlarının araştırılması amacıyla 30/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 31/1/2004 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Saadet Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’a söz veriyorum.
Sayın Çalışkan, buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
6 Şubat depreminin üzerinden bir yıla yakın bir süre geçti, bugün depremin yıl dönümündeyiz. Aslında depremin merkez üssü olan, en ağır kayıpları vermiş bir il olan Hatay’a gönül isterdi ki bu yıl dönümünde büyük müjdeler verilsin; Hatay, millî iradesinin gasbıyla değil teslim edilecek konutlarla, yakınını kaybetmiş vatandaşlara yapılacak yardımlarla gündeme gelsin; ne var ki bugün, malum olduğu üzere seçilmiş bir milletvekilinin azliyle bir şekilde gündeme geldi.
Değerli milletvekilleri, burada şunu belirtmek isterim ki iktidar mensubu arkadaşlar 6 Şubat depremindeki yaranın acısını anlamış değiller; bunu da âdeta törene çevirecek bir etkinlik, bir seçim kampanyası aracı olarak düşünüyorlar. Örnek olsun diye ifade edeyim: İllerimizde yapılan 6 Şubat depremiyle ilgili yapılacak tören listesinde konser, senfoni orkestrası gibi etkinlikler var. Bu tören, sevinç değil olsa olsa matem töreni olarak görülmeli ama arkadaşların hiçbir şekilde gündeminde olmadığı gayet açık.
Değerli milletvekilleri, burada yine şunu ifade etmek isterim ki dünkü okunan, alınan kararın Meclisle ilgili boyutu muhakkak ki var, hukuki yanı muhakkak ki var ama bir Hatay Milletvekili olarak Hatay yerelinden söz etmem gerekirse bu karar, Hatay’da kutuplaşmanın artmasına neden olmuştur; özellikle de muhalif seçmenin, kafası gel git olan, karışık olan seçmenin bulunduğu ortama konsolide edilmesi sağlanmıştır; bu noktadaki durumu da Genel Kurula arz etmek isterim. Hatay’ın, deprem yıl dönümünden ziyade bir vekilin azliyle, bu kararla gündeme gelmesinin zamanlaması da son derece ilginç.
Bildiğiniz gibi yüz on beş günden beri Filistin'de büyük bir katliam, soykırım uygulanıyor. Yüz on beş günden beri her gün ortalama 200 kişi ölüyor pazar yeri bombalaması, hastane gibi anormal artışlar hariç; bu sayıda hiçbir düşüş olmadı. Hükûmet ise halkın tepkisinin yoğunlaştığı bir dönemde Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında kriz çıkararak, yapay, suni gündem oluşturarak halkın tepkisinin başka yönlere çekilmesini sağlamıştı.
Şimdi bir taraftan Güney Afrika Cumhuriyeti, Uluslararası Adalet Divanına İsrail'in soykırımıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Burada, TÜİK ise geçen hafta “Bizim İsrail'e gönderdiğimiz silahlar av silahı, gönderdiğimiz silah değil silahın parçaları.” gibi akla ziyan bir açıklama yaptı. Bir istismar konusu olarak bir taraftan Filistin Gazze hamaseti güdenlerin, bir taraftan da katillere verdiği destek resmî kurum tarafından da tescillendi. Böyle bir ortamda, tabii ki gündem değiştireceklerdi, böyle krizlerde çözüm önerisi olarak da gündem değiştirdikleri gayet açık. Şunu ifade etmek isterim ki arkadaşlar, Gazze umurunuzda değil hâlen gemiler gitmeye devam ediyor, hâlen silah parçaları göndermeye devam ediyorsunuz. Sadece eleştiri, eleştiri bile yapmaktan âcizsiniz.
Şimdi deprem dönemindeki hadiseleri hepimiz biliyoruz. Geçen yıl 1 milyon konut yapılacağı söylendi, milyonlarca başvuru alındı -heyhat!- seçim yaklaştığı için, seçime iki ay gibi bir süre kaldığı için alelacele belli araziler çevrildi; kepçeler, dozerler, vinçler getirildi; iş yapıyormuş görüntüsüyle algı yapılıyor, durum kurtarılmaya çalışılıyor. Arkadaşlar, depremzedenin ahı tutar, Gazzeli bebeklerin ahı tutar; bu, asla istismar konusu yapılmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalışkan, lütfen tamamlayın.
NECMETTIN ÇALIŞKAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri, tabii, TOKİ’den bahsediliyor. Evet, geçmişte TOKİ’nin iyi hizmetleri vardı ama bugün “TOKİ’zedeler” “TOKİ mağdurları” diye bir kitle ortaya çıktı; artık TOKİ eski TOKİ değil AK PARTİ’nin eski AK PARTİ olmadığı gibi. Eski dönemde söz verdiniz; krediler, faizler düşüktü; insanlar size güvenip TOKİ’ye ismini yazdırdı, ev çıkmadı, perişan vaziyette bekliyor.
Deprem bölgesindeki esnaf, faizler yükseldi, kredi alamıyor, kredi alsa aldığı krediyi ödeyemiyor. Deprem bölgesinde sosyal hayat facia, sağlık hizmetleri yok, eğitim durmuş durumda, maalesef ki barınma problemi hâlen en büyük sorun gibi duruyor. Şu anda sadece Hatay’da 70 bin konteynerde 214 bin kişi yaşıyor. Konteyner, ilelebet hayat sürdürülecek bir yer değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çalışkan.
Şimdi İYİ Parti Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Selcan Hamşıoğlu’na söz veriyorum.
Sayın Hamşıoğlu, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün yaşananlardan sonra konuya anayasal haklar üzerinden dikkat çekmenin çok da karşılığı olmadığının farkındayım, o yüzden sadece tarihe not düşmek üzere hatırlatıyorum: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir. Dolayısıyla, bugün, burada, elbette depremzedelerimiz için öngörülen 298 konteyner alanının yarısının bile tamamlanamadığı ve bu hızla ancak dört yılda tamamlanabileceğinin anlaşıldığı hesapsızlığı da konuşuyoruz ama sadece bunu konuşuyor değiliz; kalıcı konutları bir yılda teslim sözüne rağmen yüz binlerce kişinin çadırlarda hayatta kalma savaşı vermesine yol açan, çadır kentleri çamura batacağı aşikâr tarlalara, su taşkını riski altındaki -ki ilk yoğun yağışta sele kapıldıkları- nehir kenarlarına kuran plansızlığı, en temel ihtiyaçlarının karşılanmasında sergilenen ihmali de konuşuyor değiliz sadece; aslında bugünkü temel meselemiz ihlal, en temel hakların ihlali, üstelik de bu hakların bizatihi onları korumakla yükümlü olanlar tarafından ihlali.
Değerli milletvekilleri, bu tartışma bazen öyle yapılıyor ki sanki konuştuğumuz şey, ayakaltında olmasını istemediğimiz bir eşyanın bir yerden bir yere taşınması. Halbuki eşya değil, insan; etten ve kemikten olan, eti sancıyan, kanayan, kemiği kırılan, acıyan, duyuları, duyguları olan, bu yüzden de konut sorununun çözülemediği her gün iklime bağlı olarak üşüyen, donan, hasta olan, yanan, kül olan insan. Bu temel detay atlandığı için herhâlde kimse korkmuyor yaşattıklarının sonuçlarından. O yüzden barınma gibi bir temel hak ve ihtiyaç ancak oy zemininde dert ediliyor bizim ülkemizde. Seçimden önce teslim günü müjdeleniyor, oldubittiyle ihale yapılıyor; daha enkaz kaldırılmadan, arama kurtarma bile bitmeden bazı müteahhitler malzeme alımına başlıyor mesela, neye dayanarak? Neredeler şimdi afetten rant kapma yarışına giren bu müteahhitler? Depremzedeler aç, açıkta beklerken onlar şu anda neredeler? Maliyet mazeretine sığınıyorlar, “enflasyon” “ekonomik belirsizlik” “Türk lirasındaki değer kaybı” diyorlar; hiçbiri değil hâlbuki, asıl maliyeti ben söyleyeyim: Bu gecikmenin maliyeti daha geçenlerde Hatay Samandağ’da kaldıkları prefabrik evde çıkan yangında ölen 1 yaşındaki Doğan’ın canı, 4 yaşındaki İsacan’ın canı, İskenderun’da bir başka yangında kaldığı çadırda uyurken yanan 4 yaşındaki Elif’in canı. Bu maliyetin değil de inşaat malzemesinin altından kalkınmamaksa sahiden o müteahhitlerin korkuları, Allah erdemden mahrum kılmasın insanı!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) – Son cümle.
BAŞKAN – Sayın Hamşıoğlu, lütfen tamamlayın.
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) – Son söz: Konut inşasıyla ilgili farklı kurum ve kuruluşların yetkilerinin KHK’yle tek bakanlığa devredildiği, itirazlara ilişkin hükümlerin uygulanmadığı; yer seçimi, altyapı, nüfus, hak sahipliği hiçbir konuda, hiçbir bilginin paylaşılmadığı süreçle ilgili olarak bir Meclis araştırması açılmasını geç kalmış da görüyor ve destekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hamşıoğlu.
Şimdi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu’ya söz veriyorum.
Sayın Konukçu, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, bundan bir yıl önce göçük altında kalan yakınlarını kaybeden yüz binlerce Hataylı depremzede Can Atalay’a oy verdi, vekil yaptı, “Bizim irademizdir.” dedi. Dün sadece Can Atalay'ın değil Hataylı depremzedelerin de hakkı gasbedildi; insanların hayatlarını çaldınız; yetmedi, iradesini, seçme ve seçilme hakkını çaldınız. Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekili seçilmesine rağmen, hukuksuz ve keyfî bir biçimde, görevini yapmasına izin vermediniz, vekilliğini düşürdünüz. Anayasa Mahkemesi 2 kere hak ihlali kararı vermesine rağmen bu keyfî “yaptım oldu”cu iktidar arkadaşımızın hakkını gasbetti. Aslında sadece Can Atalay'ın değil Hatay halkının da hakkı gasbedildi; yetmedi, soygun ve talan düzenleri devam etsin diye, en üst mahkeme olan Anayasa Mahkemesi tanınmadı.
Şimdi, bir hatırlayalım: Can Atalay hangi uydurma suçtan ceza almıştı? “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan on sekiz yıl hapis cezası almıştı. Dikkatinizi çekerim: “Türkiye Cumhuriyeti’ni” değil “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya” diye bir suç uydurmuşlar. Bu uydurma suç bile sizin suçunuzdan çok çok daha hafif kalıyor. Siz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tanımıyorsunuz, “Zaten değiştireceğiz.” diyorsunuz. Ne demek zaten değiştireceğiz? Şu anda yürürlükte olan yasalar, Anayasa, hukuk, yargı sistemi elinizde oyuncak oldu. Can Atalay için hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerini tehdit ediyorsunuz; yetmiyor, Osman Kavala’yı, Selahattin Demirtaş’ı, Gültan Kışanak’ı keyfî bir biçimde içeride tutuyorsunuz. Asıl, siz, kanunlara ve Anayasa’ya aykırı davranıyorsunuz. Er ya da geç hesap vereceğinizi bildiğiniz için de korkuyla baskınızı artırıyorsunuz ama nafile, biz direnmeye devam edeceğiz.
Gezi’den de ne çok korkuyorsunuz, durmadan Gezi’yi dilinize doluyorsunuz. Gezi, bu topraklardaki en onurlu direnişlerdendir; eşit, özgür, kardeşçe, ekolojik sistemle uyumlu bir yaşam inşası için atılmış en güzel adımlardandır. Gezi’den sonra talan edilmedik orman bırakmadınız. Sizin derdiniz talan ve soygun düzeninizin devamıdır ve bunun karşısında kim durursa dursun düşman ilan ediyorsunuz. İstanbul'da da talan edemediğiniz yerleri parsellemek için de Murat Kurum gibi bu konuda sicili bozuk bir şahsiyeti belediye başkan adayı gösterdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Konukçu, lütfen tamamlayın.
KEZBAN KONUKÇU (Devamla) – Gezi’de kaybettiğimiz Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan’ın katilleri gereken cezaları aldı mı? Hayır. Dövülerek, linç edilerek katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın katilleri ödül gibi cezalar aldılar. 14 yaşında kolluk güçlerince katledilen Berkin Elvan’ın ailesini yuhalatanlardan da adalet beklemiyorduk zaten. Sizin derdiniz insanları, canlıları yaşatmak değil, soygun düzeniniz devam etsin de ne olursa olsun ancak bu böyle gitmeyecek, halkın da bir planı var. Gezi ve Kobani davalarının verdiği hükümler antifaşist mücadelenin birleşik gücüyle yırtılıp atılacaktır, bu da böyle bilinsin ve tarihe not düşülsün. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Konukçu, teşekkür ediyorum.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu’na söz veriyorum.
Sayın Mullaoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERVET MULLAOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, biz Sayın Bekir Bozdağ'la hukuk fakültesinde dört yıl beraber okuduk. Söylemeliyim ki çok başarılı bir hukuk öğrencisiydi, gerçekten hep dereceyle bitirirdi dönemlerini. Ben şuna inanıyorum ki hukuk öğrencisi Bekir Bozdağ olsaydı dünkü kararı başına silah dayasalar da asla okumazdı ama öyle anlaşılıyor ki AK PARTİ’de siyaset yapması artık hukuk bilgisini biraz herhâlde unutturmuş gözüküyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli dostlar, Anayasa Mahkemesi hak ihlali olduğuna 2 defa karar verdiği hâlde bir mahkeme kararını uygulamak Meclisin asla görevi değildi. Biraz hukuk bilgisi olan herkes bilir ki Anayasa’nın 153’üncü maddesi kesinlikle yoruma açık bir konu bırakmamıştır. Bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararına karşı direnmesi bir darbedir, asla kabul edilebilir bir şey değildir ve hukuk devletinde asla karşılık bulan bir eylem veya bir davranış biçimi değildir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin üyeleri ile 1980 darbesini yapan üyeler arasında hiçbir fark yoktur. Onlar da Anayasa’yı kaldırmışlardır, bunlar da Anayasa’yı fiilen kaldırmışlardır. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin o hâkimleri eğer okuma yazma bilmiyorlarsa belki okuma yazma öğretilebilir ama öyle anlaşılıyor ki vicdanları da yok; işte vicdan sahibi olmayanlara sonradan vicdan öğretilmiyor ve vicdan sahibi olmayanların bu memlekette hâkim olmasını asla kabul etmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli dostlar, Hatay halkının belli bir iradesi oluşmuştu ve Hatay halkının o iradesine herkes saygı duymalıydı ve dünkü yaşanan kara leke maalesef tarihin tozlu sayfalarında yer alacaktır. Geçmişte birçok siyasi davada yine benzer hâkimler çeşitli gerekçeler uydurmuşlardır ama biz o haksız yere idam edilenleri bugün saygıyla anıyoruz ama o kararları veren hâkimleri de lanetle anıyoruz. İşte bu kararı verenler de tarihte lanetle anılacaktır.
Değerli dostlar, biz deprem meselesine siyasetüstü yaklaşılması gerektiğini sürekli ifade ediyoruz. Burada en önemli sorun, millî güvenlik meselesi algımızın değişmesi gerekiyor. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini ilgilendiren her şey, millî güvenlik meselesi olarak algılanmalıdır. Sadece iç ve dış tehdit algısından oluşan bir millî güvenlik algısının artık yetmediği, doğru yönetilmediği açıktır. Dolayısıyla, depremlerin millî güvenlik meselesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve ona göre planların olması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERVET MULLAOĞLU (Devamla) – Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Mullaoğlu, lütfen tamamlayalım.
SERVET MULLAOĞLU (Devamla) – 6 Şubattaki depremler bize gösterdi ki yönetim olarak Hükûmetin hiçbir hazırlığının olmadığı ortaya çıktı. Tekrar bu acıların yaşanmaması için bizlerin afetlere dirençli kentler oluşturma zorunluluğu var. Bunun için de Belediyeler Yasası’nın mutlak surette değişmesi ve bu çerçevede bir sürü mevzuatın değişmesi gerekmektedir.
En önemli şey, bir kentin geleceğinin sadece bir belediye başkanına bırakılmaması gerçeğidir. Bunun için ben bir kanun teklifi verdim. Belediyeler Yasası’nın 61'inci maddesi çerçevesinde bütçenin yüzde 40'ının afetlere dirençli kent oluşturulması yönünde harcanmasının zorunlu hâle getirilmesini istiyoruz. Çünkü bundan sonra kentin geleceğinin sadece bir kişiye bırakılmasını doğru bulmuyoruz. Başımıza ne geldiyse hep tek kişinin hukukuyla, talimatlarıyla başımıza geldi. Onun için, bizim fikirsel anlamda bir değişikliğe, bir yönetim devrimine ihtiyacımız var.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Mullaoğlu, teşekkür ediyorum.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Adına Konya Milletvekili Tahir Akyürek'e söz veriyorum.
Sayın Akyürek, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TAHİR AKYÜREK (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabii, iki gündür gündem çok farklı bir alanda cereyan ediyor ama konumuz, 6 Şubat depremi ve sonrasında yapılmakta olanlar, yapılacaklar. Malum, 6 Şubat depremiyle 11 vilayetimizde doğrudan 14 milyonumuzu etkileyen tarihimizin en büyük felaketini yaşamış olduk. Türkiye büyük bir deprem ülkesi, son yüzyılda özellikle 60’tan fazla yıkıcı depreme muhatap olduk, belki 150 bine yakın insanımızı kaybettik ve birinci ve ikinci derece deprem bölgesi olan topraklarımızın oranı yüzde 60’tan fazla, dolayısıyla bu konuda birçok önlemin hep birlikte hayata geçirilmesi gerekiyordu fakat belediye başkanlığı da yapmış bir arkadaşınız olarak söyleyeyim: Mevzuat 2000’li yıllara kadar bu konuda yetersizdi, daha sonra mevzuatta değişiklikler yapıldı. Belediye Kanunu, İskân Kanunu, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Kooperatifler Kanunu gibi düzenlemelerle mevzuatımız aslında depreme hazırlık açısından yeterli hâle getirildi. Tabii, 6 Şubat depreminde 680 bin bağımsız bölümden oluşan konut ve 170 bin iş yerinin yıkıldığını görüyoruz. O günden sonra çok hızlı bir çalışmayla, ilk altı ayda 180 bin konut ve sonraki süreçte de 307 bin konut, 250 bin civarında da yerinde dönüşümle ilgili çalışma başlatılarak çözüm üretilmeye gayret gösterildi. Şu anda -1 ve 6 Şubat arasında- yapımı tamamlanan 46 bin konutun kuraları çekilecek ve hak sahiplerine teslim edilecek.
Ayrıca, yapımı devam eden konutların yanında, yerinden dönüşümle ilgili de çok ciddi destekleri Hükûmetimiz açıkladı. Malumunuz, konutlarda ve köy evlerinde 750 bin lira hibe, 750 bin lira faizsiz, çok uzun vadeli krediyle yerinden dönüşüme de büyük bir destek oluşturulmaya gayret gösteriliyor.
Tabii, yerinden dönüşümde ve kentlerimizin afetlere dayanıklı hâle getirilmesinde sadece mevzuatta yapılan düzenlemeler yeterli değildir. Bu konuda yerel yönetimlere de önemli sorumluluklar düşmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akyürek, lütfen tamamlayın.
TAHİR AKYÜREK (Devamla) – Yerel yönetimler özellikle uygun olmayan alanlara, dere yataklarına, depremde problem olacak alanlara imar çalışmalarında çok dikkat etmeli ve asla buralarda imar vermemelidir.
Bugüne kadar yerel yönetimlerde, genel olarak Türkiye'de, 2000'li yıllara kadar bu konuda hassasiyet gösterilmediğini biliyoruz. Son düzenlenen düzenlemeyle, Kentsel Dönüşüm Başkanlığının da kurulmasıyla bir taraftan AFAD, bir taraftan Çevre Şehircilik Bakanlığı ve ona bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığıyla bundan sonra afetlere karşı daha da güçlü bir şekilde dirençli şehirler oluşturulmasında önemli bir adım atılmış oldu.
Cenab-ı Hak ülkemizi ve milletimizi afetlerden korusun diyor, 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz vatandaşlara bir defa daha rahmet diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Akyürek, teşekkür ediyorum.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, karar yeter sayısı talebimiz var, lütfen oylamada dikkate alın karar yeter sayısını.
BAŞKAN – Peki, karar yeter sayısı arayacağız.
Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Karar yeter sayısı yok, elektronik oylama yapın efendim.
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Karar yeter sayısı yok, 151 olması lazım Başkanım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Başkan, elektronik oylama yapın, 151 olması lazım.
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Elektronik oylama yapalım, 151 olması lazım.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Anayasa 96 açık Başkanım, Anayasa 138 gibi 96 da açık.
BAŞKAN – Kâtip Üyeler arasında ihtilaf vardır, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Değerli milletvekilleri, pusula gönderecek değerli milletvekillerimizin Genel Kuruldan ayrılmamasını rica ediyorum, pusulaları okutacağım.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.55
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Muhammed ADAK (Mardin), Elvan IŞIK GEZMİŞ (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Saadet Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre sunduğu öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Karar yeter sayısıyla ilgili Divanda ihtilaf yok mu Sayın Başkanım?
BAŞKAN – Bir ihtilaf yok.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Öyle mi? Üyelere sorun.
BAŞKAN – Efendim, ben bakıyorum, görüyorum, bir ihtilaf yok.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) – Çocukken saklambaç oynamayı çok mu istiyordun ya! Ne bu ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yalnız, Divanın da kararı önemli Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şimdi, arkadaşlar, Divanda ihtilaf yok, birisi bana itiraz etmedi; Divan, ihtilaf olsa itiraz eder. Tabii, o yüzden bizim gündemimizi tamamlamamız için de sağlıklı çalışmamız lazım. Ortada kalabalık, kabul, ret rakamları ortada, bir şüphe duyarsak bunu ararız. Bir şüphe yok, bende de yok, Divanda da yok.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Divanda oy birliği varsa saygı duyarız Başkanım, problem yok zaten.
BAŞKAN – O yüzden karar yeter sayısı vardır, Saadet Partisi Grubunun önerisi reddedilmiştir.
Şimdi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
2.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, idam cezası uygulayan İran rejimine karşı askıya alınacak anlaşmaların belirlenmesi amacıyla 30/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
31/1/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 31/1/2024 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Gülüstan Kılıç Koçyiğit
Kars
Grup Başkan Vekili
Öneri:
30 Ocak 2024 tarihinde Kars Milletvekili, Grup Başkan Vekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Muş Milletvekili, Grup Başkan Vekili Sezai Temelli tarafından (4170 grup numaralı) idam cezası uygulayan İran rejimine karşı askıya alınacak anlaşmaların belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 31/1/2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Evet, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Diyarbakır Milletvekili Mehmet Kamaç’a söz veriyorum.
Sayın Kamaç, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İran’da, üç gün önce, adil bir süreç işletilmeden, işkence altında, birkaç dakika süren yargılamalarla, “İsrail ajanlığı” gibi uyduruk ithamlarla on dokuz aydan beri tutuklu bulunan 4 Kürt siyasi mahkûm idam edildi ve cenazeleri ailelerine teslim edilmeyerek bilinmeyen bir yere defnedildi. Bu ilk değil maalesef.
(Uğultular)
SIRRI SAKİK (Ağrı) – Başkan, gürültü var.
BAŞKAN – Sayın Hatip, bir dakika…
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda uğultu var ve hatibin konuşmaları anlaşılamıyor. Lütfen, hatibin konuşmasını saygıyla dinleyelim.
Buyurun.
MEHMET KAMAÇ (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Elbette ki İran’da işlenen bu suç yani 4 Kürt siyasi mahkûmun idam edilmesi ilk değildi; İran yönetimi tarafından ocak ayı itibarıyla yaklaşık olarak 90 siyasi tutsağın yaşam hakkı elinden alındı. İran İnsan Hakları Örgütü HRANA’nın ocak ayı raporuna göre, 2023 yılında 746 siyasi mahkûm infaz edildi. Bu sayı 2022'de 582; 2021’de de 333 idi. Kayıt dışı ve gizlenen infazlar bu raporlara tabi değil tabii ki. İnfaz etme -bu 4 insanın- gerekçesi İsrail ajanlığıydı fakat bu sadece bir paravandı; peki, hakikat neydi? Hakikat şu: Başta Kürtlere yönelik olmak üzere ülkede hâkim olan adaletsizlik, hukuksuzluk ve baskıcı devlet politikalarının halkta yarattığı tepkiler ve protestoların yine aynı hukuksuzluk ve adaletsizlikle bastırılmasıdır.
(Uğultular)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, çok gürültü var, duyamıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hatip, bir dakikanızı alayım.
Değerli milletvekilleri, bu ikinci uyarım. Lütfen, Genel Kurulda hatibi saygıyla dinleyelim, uğultudan meram anlaşılamıyor. Birbirimizi rahatsız etmeyecek sessiz bir dille aramızda konuşursak hem hatip meramını iyi anlatabilir hem de herkes duyabilir. Lütfen saygıyla dinleyelim.
Sayın Hatip, buyurun.
MEHMET KAMAÇ (Devamla) – Yani Sayın Başkan, süreyle ilgili…
BAŞKAN – Evet, bir dakika ilave ediyorum.
MEHMET KAMAÇ (Devamla) – Teşekkürler.
Bunun en büyük örneği, Mahsa Amini protestolarına katıldıkları için idam edilen gençlerdir. Belli aralıklarla âdeta sistematiğe dönüştürülmüş İran'daki Kürt gençlerin idamı artık çığırından çıkmış bulunuyor. Devleti kutsayan ve her şeyin üzerinde gören bir mantığın ürünü olan bu idam kararları, adında “İslam” kelimesi geçen İran Cumhuriyeti’nin üzerinden İslam’ı da lekelemektedir. Bir insanı haksız yere öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi sayan İslam dini, göstermelik mahkeme kararlarıyla işlenen bu cinayetlerin meşruiyet aracı kılınamaz. Kürtlerin kendilerine reva görülen zulme karşı hak mücadeleleri şiddetle bastırılmaktadır. Bu meşru ve insani talepler karşısında sadece zor kullanan, taleplere olumlu yaklaşmayan zihniyetlerdir yaşananların sebebi. Ortak nokta, Kürt’ün her talebini görmezden gelme, gördüğünde de şiddetle bastırma politikası. İran’da idam, Irak’ta katliam, Türkiye'de kitlesel tutuklama, tehcir ve tecrit. Ne İran ne de Türkiye, var olan soruna çözümcül bir politik akılla yaklaşmıyor. Bölgenin devlet olma vasfını en iyi temsil eden 2 devletin aklı, Kürt’e karşı sadece şiddet ve baskı üzerinden çalışıyor, siyasetleri bunun üzerinden şekilleniyor. Oysa devlet gelenekleri kadim olan bu 2 devletin, devlet aklı gereği daha çözüme dayalı yaklaşım sergilemeleri beklenirdi. Bütün bu sorunlar, Kürt olunca reflekslerin akıldan yoksun olarak verilmesinden kaynaklı ortaya çıkmaktadır.
Diğer devletlere yaşanan sorunlarda diplomasiyi, diyaloğu ve çözüm perspektifini öne çıkaran bu devletlerin, Kürt’e gelince sadece bildikleri bir tek dil oluyor: Şiddet, inkâr ve imha dili. Bu dil; kardeşliği, hukuku, adaleti ve en nihayetinde insanlığın değerlerini ortadan kaldırırken bölgeyi de bir kaos ortamı ve cehennem çukuru hâline getiriyor. Orta Doğu, kendi Rönesansını yaşayabilecekken neden bu ortaklaştırılmış Kürt düşmanlığı? Bir halkın kendini var etme çabası ve bu çabaya verilen insanlık dışı tepkiler, bu coğrafyanın laneti oldu ve olacak.
Sayın Genel Kurul, bugün burada, dün yirmi dört saat içerisinde bu ülkede Anayasa’nın nasıl ortadan kaldırıldığının bir örneği olarak sizinle bir konuyu paylaşmak istiyorum. 2018 yılında İnsan ve Özgürlük Partisi, kuruluş dilekçesini verirken İçişleri Bakanlığı tarafından engellenmişti ve biz bunu defalarca dile getirdik; “Bu, Türkiye’de bir ilktir.” dedik, “Ama çok tehlikeli bir ilktir.” demiştik. 2018 yılında Anayasa maddesini ortadan kaldıran bu Hükûmet, maalesef dün itibarıyla Anayasa’yı ortadan kaldırarak, halkın iradesini yok sayarak Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliğini de dün itibarıyla burada düşürmüş oldu.
Buradan bir şeyi daha vurgulamak gerekiyor: Faiz üzerinden, faizi düşürürken…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kamaç, lütfen tamamlayın.
MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Faizi nas gerekçesiyle düşüren bir iktidarın, nassı nasıl neshettiğini yine faizi yükseltirken görüyoruz. Bu tartışmalar üzerinden sürekli burada iktidara Anayasa’yı hatırlatmak ya da Anayasa maddeleri üzerinden bir şey söylemenin artık anlamını yitirdiğini herkes biliyor, herkes de bunun farkında. Bence bu konuda muhalefetin kendisine dönüp yapması gerekenleri yapıp yapmadığı noktasında kendisine bir soru sorması gerekiyor. Dün itibarıyla artık bu ülkede Anayasa tedavülde değildir, Anayasa kaldırılmıştır. Bu darbenin, hukuki darbenin siyasi ayakları tam da burada, karşımızda oturuyorlar.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından akışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kamaç.
Şimdi, Saadet Partisi Grubu Adına Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün’e söz veriyorum.
Sayın Silkin Ün, buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; terör devleti İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımın üzerinden yüz on yedi gün geçti. Acıların istatistik olarak ifade edilmesi aşamasına çoktan geçildi; en az 11 bini çocuk, 7.500’ü kadın, 27 bin Filistinli şehit edildi. Teröristlerin doktor kılığında hastaneye sızıp hasta öldürdüğü bir soykırımın dramını anlatmaya benim bildiğim dillerin sözcükleri maalesef yetmiyor.
Gazze, İsrail zulmü altında inliyor. Gazze, siyonist rejim destekçisi devletlerin zulmü altında inliyor. Gazze, Müslüman ülkelerin duyarsızlığı karşısında inliyor. Gazze, sokaklarında vaktiyle bayrağını dalgalandırdığı Türkiye’nin kendi derdine düşmüş hâli karşısında kahroluyor. Gazze'ye en onurlu destek, Mandela'nın torunlarından geliyor. Taşıdığı tarihî mirasın, yaşama ve yaşatma mücadelesini verdiği özgürlüğün öz güveniyle Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanında İsrail’i soykırım suçlusu olarak sanık sandalyesine oturtmasına Ürdün'den, Bangladeş'ten, Nikaragua'dan destek geliyor.
Birleşmiş Milletler üyesi her ülkenin başvuru yapma hakkının olduğu Adalet Divanına Türkiye olarak başvuru yapmamamızı “Taraf ülke değiliz.” bahanesiyle sundunuz, bununla asıl gerekçeyi, ekonomimizin kırılganlığı gerçeğini örttünüz ama merkezdeki rezervlerimizi eriten politikaları uygulayarak ekonomimizi kırılgan hâle getiren malum bakanı hiç konuşmadınız. Ömürleri Filistin mücadelesiyle geçmiş sivil toplum kuruluşlarımızı, kanaat önderlerimizi iktidarınıza “Ticareti durdurun.” çağrısı yaptığı için “katma değeri düşükler” diyerek aşağıladınız. Karşısında iktidarın katma değeri yüksek sivil toplum kuruluşları, 3 kuruşa Mavi Marmara davasını kapattıranları, İbrahim Anlaşmalarının mimarlarıyla kol kola verip İsrail'le normalleşmeyi başlatanları, Filistin davamızı sebep oldukları ekonomi yüzünden boynu bükük bıraktıranları aklattılar kendi mitinglerinde. “Uluslararası Adalet Divanına gidin.” dedik, “Ajansımız, kanıt fotoğraf desteği sunuyor.” dediniz; elimizde zaten kala kala İsrail'in yalanlarıyla küresel çapta mücadele eden bir Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kaldı. “Ticareti durdurun.” dedik, “Ticaretimiz, Filistin davamıza zarar vermiyor.” dediniz; “Silah göndermeyin.” dedik, “Silah değil, silah parçaları gönderdiğimiz.” dediniz.
Şimdi, bir konuyu daha bir kez bu Meclis kürsüsünden dile getirmek istiyorum, bari bunu yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Silkin Ün, lütfen tamamlayın.
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
Savaşın daha ilk günlerinde, 11 Ekimde soru önergesi verdiğim ve basın toplantısı yaptığım bir konu; İsrail'e gidip suç işleyen İsrail ve Türkiye Cumhuriyeti çifte vatandaşlarının tespiti yapılmakta mıydı? Suç işleyen vatandaşlara ilişkin bir yaptırım söz konusu olacak mıydı yoksa bu savaş suçluları hiçbir şey olmamış gibi ülkemizdeki eski statülerinde yaşamaya devam mı edeceklerdi? Bu konuda daha sonra farklı muhalefet partilerinden hatta iktidar ortağı partilerden de başvurular yapıldı; maalesef, iktidar yine kulağının üzerine yattı.
Şimdi, iktidar milletvekillerimize soruyorum: İktidarınız bu samimi çağrılara daha ne kadar havaya ıslık çalarak karşılık verecek? Filistin davanız bu kadar mı pamuk ipliğine bağlıydı?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Silkin Ün.
Şimdi, İYİ Parti Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Hakan Şeref Olgun’a söz veriyorum.
Sayın Olgun, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ’nin İran’la yapılan anlaşmaların yaptırım amaçlı askıya alınması hakkında grup önerisi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
İran İnsan Hakları Örgütü, 2023'ün ilk altı ayına ilişkin hazırladığı raporu yayımladı. Rapora göre İran genelinde 1 Ocak ve 30 Haziran 2023 tarihleri arasında 6’sı kadın en az 354 kişi idam edilmişti. İran rejimi, tüm idam cezalarını yeryüzünde fesat yaymak ve muharebe olguları üzerinden vermektedir. Rejim, Kur’an’daki Maide suresinin 33’üncü ayetine dayandırılmaktadır. İran rejimi, bu ayeti referans alarak, kendisine karşı yapılan protestoları Allah ve Resul’üne karşı savaş açmak olarak değerlendirip idam cezaları vermektedir.
İran İslam Cumhuriyeti devleti denilince aklımıza Batılı anlamda ya da hukuk fakülteleri nezdinde üzerinde özellikle durulan devlet sistemleri gelmemelidir. Zira, bu devlet, İslam hukuku prensiplerine ve hatta bu hukukun belli bir ekolünün anlayışına göre kurulmuştur. Anayasalarının maddelerinin Kur’an’dan ayetlerle başlaması, ülkenin İslami bir devlet olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
İdam cezası, 2004 yılında kanunlarımızdan tamamen çıkmıştır. Bunda Avrupa Birliğinin etkisi olsa da meseleyi tamamen Avrupa Birliğinin etkisiyle açıklamak da doğru değildir, idam cezası yüz elli yıllık modernleşme serüveni içinde önemini yitirmiştir.
Sayın milletvekilleri, İran’da özgürlükler için sokaklara dökülen ve öldürülen tüm kadınlara yönelik İran’ın iç hukuk uygulamalarını evet, tasvip etmiyoruz ancak unutulmamalıdır ki İran rejimi ve mevzuatı, idam cezasına cevaz vermektedir. Tasvip edersiniz, etmezsiniz ülkemiz iç hukukundan kaldırılan idam cezası, İran’da uygulanmaya devam etmektedir ve kendi iç meselesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumun sözleşmelerin askıya alınması şeklinde bir dış politika konusu yapılamayacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin mevcut koşulları ve kapasitesi dikkate alındığında dış politikanın belirlenmesinde denge politikası ülkelerin iç hukuk meselesine feda edilmemelidir. Türkiye'nin önümüzdeki on yıllık süreçte uluslararası alandaki etkinliğini artırmasında iç siyaset-dış siyaset dengesini sağlıklı bir zeminde inşa etmesi yadsınamaz bir zorunluluktur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Olgun.
Dördüncü söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’ya aittir.
Sayın Tanrıkulu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, insan hakları meselesi hiçbir ülkenin iç meselesi değildir. Demokrasi meselesi de hiçbir ülkenin iç meselesi değildir, hele hele komşularımız mesele ise hiç değildir. Türkiye, sonuçta bu coğrafyanın en büyük Kürt nüfusunu barındıran ülkedir aynı zamanda. Kürtler, Orta Doğu coğrafyasında 30 milyona yakın bir nüfusa sahiptirler ve maalesef devletleri yoktur. Dolayısıyla sınır ötesinde yaşayan Kürtler de hiçbir devletin koruması altında değiller. O nedenle de bu sınırlarda Kürtlere karşı yaşanan ağır insan hakları ihlallerine Kürtlerin yaşadığı devletler maalesef hep sessiz kalmışlardır. Yanı başımızda, İran'da yaşanan mesele de budur. Son bir yılda 800’e yakın idam gerçekleşmiştir. Gerçekleşen idamların yüzde 80-90’ı Kürtlerdir, toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldıkları için veya itiraz ettikleri için ama yanı başımızda gerçekleşen bu ağır insan hakları ihlallerine mevzu Kürtler olduğu için bizim devletimiz de maalesef, karşı çıkmamıştır, sessiz kalmıştır.
Şimdi, çok yakın zamanda, iki hafta önce -yine burada konuşmuştum- Erbil’de, kendi evinde çocuğuyla beraber öldürülen iş adamı var, kimliği sadece iş adamı, Devrim Muhafızları tarafından atılan bir bombayla, bir füzeyle evi yok edildi; kimsenin sesi çıkmadı. Peki, ben bu Meclise soruyorum gerçekten: Öldürülen bir Türkmen olsaydı, bir Azeri olsaydı, devlet, Hükûmet, bu Parlamento böyle mi davranacaktı? Tamamen iş adamı ve 2 yaşındaki çocuğuyla öldürüldü. Kimsenin sesi çıkmadı, bir başsağlığı dileğinde bile bulunulamadı. Bu coğrafyada mevzu şudur: “Kürtler annesini görmesin.” Bu, bir metafordur ve bu metafor on yıllardır uygulanmaktadır. Yaşadığımız da bütün bunlardır arkadaşlar.
Türkiye bunu bir fırsata çevirebilirdi en büyük nüfusa sahip bir ülke olarak. Neden sessiz kalıyor? Çünkü kendi Kürt meselesini demokrasiyle, adaletle, barışla çözemedi. Eğer çözseydi bugün İran’da yapılan ağır insan hakları ihlallerine de veya Suriye’deki, Irak’taki Kürt meselesine de kendisi sahip çıkardı, Türkiye devleti sahip çıkardı ve daha büyük bir nüfusa ve daha büyük bir derinliğe sahip çıkardı. Bu vizyonda olan devlet adamları yok muydu? Tabii ki vardı. Ne oldu? Sonuçta, faili meçhule kurban gittiler. Cumhurbaşkanıydı, hâlen ölümü şüpheli ve vizyonu şuydu: “Yanı başımızda, sınır ötesinde yaşayan Kürtlere de bizler sahip çıkalım, demokrasi içerisinde kendi kimlikleriyle yaşasınlar.” Ama bunu Türkiye'ye yaptırmadılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bu vizyona sahip olmayan Adalet ve Kalkınma Partisinin de bu meselenin çözülmemesini isteyen uluslararası güçlerle siyasi çıkarları örtüştü, iç siyasi çıkarlar nedeniyle ve geldiğimiz noktada da Kürtler sadece Türkiye’de değil, yaşadıkları bütün coğrafyalarda, bütün ülkelerde ağır insan hakları ihlalleriyle ve ölümlerle karşı karşıya kalmaya devam ediyorlar.
Evet, yanı başımızda idam edildi. Dün burada ne oldu? Dün de burada bu Meclis Anayasa’yı idam etti, daha doğrusu infaz etti; idam kararı verilmişti Yargıtay tarafından, bu Meclis bu Meclisin yaşama nedeni olan Anayasa’yı infaz etti.
Sayın Başkan, size “cellat” demek istemiyorum ama yani sonuçta o sehpaya siz tekme vurdunuz ya! Yani bir hukukçu olarak tekme vurdunuz gerçekten. Dolayısıyla maalesef hukuksuzluğu esas alan böyle bir rejimle yönetiliyoruz. Yani gidişimiz, hâlimiz hâl değil, sadece bunu söyleyeceğim.
Saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, beşinci söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Van Milletvekili Burhan Kayatürk’e aittir.
Sayın Kayatürk, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BURHAN KAYATÜRK (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler, karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde sürmektedir. Söz konusu ülkeyle 1639 yılında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’yla değişmeyen sınırlarımız mevcuttur. İran’daki insan hakları meseleleri ülkemiz tarafından takip edilmekte, iki ülke arasında temaslarda ele alınmaktadır.
Öte yandan Türkiye, Birleşmiş Milletler insan hakları mekanizmalarına taraf olup bu çalışmaları desteklemektedir. Bu kurumlar, İran ve diğer ülkelerdeki insan hakları gelişmelerini izlemekte ve raporlama çalışmaları yapmaktadır. Hiçbir komşumuzda yaşanan insan hakları ihlallerini ve demokrasi karşıtı uygulamaları uygun görmemiz mümkün değildir.
Söz konusu ülkedeki sorunlardan dolayı ikili anlaşmaları askıya almak, diyaloğu kesmek ve ambargoları uygulamak çözüm olmayacaktır. İran’la aramızdaki anlaşmaların askıya alınması hâlinde cumhuriyetimizin başlangıcından bu yana mevcut olan ahdî zemin ortadan kalkacaktır. Bu şekilde, söz konusu anlaşmalarla garanti altına alınan ülkemizin ve vatandaşlarımızın hak ve menfaatlerini koruyabilecek yasal dayanak kalmayacaktır. Böyle bir durumda ticari ilişkilerimiz ve halklar arası temaslar dâhil olmak üzere birçok alandaki menfaatlerimiz olumsuz etkilenecektir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – İnsanlardan önemli mi ticari ilişkiler?
BURHAN KAYATÜRK (Devamla) – Başta nakliyecilerimiz olmak üzere on binlerce vatandaşımız geçim kaynaklarını kaybedecek, iki ülke arası eğitim ve kültür ilişkileri duracak, sınır iş birliğine yönelik birçok proje askıya alınacak ve bu durumdan dolayı başta İran’a komşu illerimiz olmak üzere on binlerce vatandaşımız mağdur olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kayatürk, lütfen tamamlayın.
BURHAN KAYATÜRK (Devamla) – Örnek olarak ilimizin ekonomisine büyük katkı sunan 1 milyona yakın İranlı turist, Van’a gelemeyecek. Dolayısıyla, Türkiye-İran arasındaki anlaşmaların askıya alınması önerisi, İran’la temasları bulunan, İran’da yaşayan ve İran’la ticaret yapanlar başta olmak üzere çok sayıda vatandaşımızın hak ve menfaatlerinin ciddi anlamda ihlaline ve mağduriyetine yol açacak olması nedeniyle uygun değildir.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kayatürk.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Van Milletvekili Burhan Kayatürk’ün DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, şimdi, ne yazık ki çok talihsiz bir konuşma dinledik. Eğer AKP Hükûmeti, Dışişleri Bakanlığı seviyesinde ya da Cumhurbaşkanlığı seviyesinde ya da Hükûmet seviyesinde İran’daki bu 4 Kürt gencinin idamını kınamış olsaydı hiç sorun yoktu, eğer “Yanı başımızda Kürtlerin idam edilmesi insan hakkı ihlalidir.” deseydi hiç sorun yoktu ama Sayın Hatip şunu söyledi: “Kürtler orada idam edilebilir ama biz ticari anlaşmaları askıya alamayız çünkü ticaretimiz zarar görür.” Bunu, bu tartışmayı nasıl ele alalım? O zaman aynı şeyi Gazze için de söyleyelim? İsrail’le de ilişkileri kesmiyorsunuz çünkü orada ticaretiniz aksar ama her gün Filistinliler ölüyor. Sayın Başkan, o 4 Kürt olmasaydı 4 Azeri olsaydı, 4 Türkmen olsaydı bu Meclis sessiz kalacak mıydı? Bu Meclisten bir vicdan sesi çıkmayacak mıydı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN YALDIR (Aksaray) – Onlar hain olmazdı işte.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Vatan haini değil onlar, aynen de onlar vatansever, kendi hakları için direnen insanlar. Her idam…
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, hayır, lütfen…
BAŞKAN – Tamam, söylediniz, meramınız geçti.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Son kez uzatıyorum, buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Şimdi, idam sehpasına çıkarılan, infaz edilen her Kürt’ü, ister Türkiye'de olsun ister İran’da ister Irak’ta ister Suriye'de “vatan haini” diye yaftalamanın kendisi vatan hainliğinin dik âlâsıdır! Bu kadar açık ve net. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Bu insanlar özgürlükleri için, hakları için mücadele ediyorlar. Siz kendinizi burada hukuk yerine koyuyorsunuz, o da yetmiyor gidip İran hukukunun, İran idam cumhuriyetinin yerine de koyup onların idamını meşru gösteriyorsunuz; bu tutumu kabul etmiyoruz. Bu Meclisin bu tutumu, Hükûmetin bu tutumu daha çok katliamın, idamın önünü açar. Gelin, bundan vazgeçiniz, birazcık bunu söyleyenler de utansın diyoruz. Utanın, utanmanız varsa!
BURHAN KAYATÜRK (Van) – Sayın Başkan, sataşmayla alakalı…
BAŞKAN – Bir oylayayım, ondan sonra.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, idam cezası uygulayan İran rejimine karşı askıya alınacak anlaşmaların belirlenmesi amacıyla 30/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, yine bir karar yeter sayımız var, lütfen Anayasa 96’yı dikkate alarak karar yeter sayısı arayın.
BAŞKAN – …İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilen önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Karar yeter sayısı yoktur Sayın Başkan. Lütfen, adil davranın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Olmadığı net Başkanım.
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) – Çok net var, çok net var karar sayısı.
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Var, var, sayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – O zaman varsa buyurun…
BAŞKAN – Bakıyoruz arkadaşlar, müsaade buyurun, sayıyorum.
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Kalk da say Bülent, kalk. Kalk say oğlum, say.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sen say İsmail ağabey.
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Ben saydım, var.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Anayasa’ya uy İsmail ağabey.
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Meclis çalışacak, iş yapacak, oyun yeri değil burası.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Laf atma ağabey oradan, yakışmıyor sana ya! Trol gibi davranma! Bir hukukumuz var, saygılı ol İsmail ağabey, saygılı ol.
İSMAİL ERDEM (İstanbul) – Meclis çalışacak, oyun oynamıyoruz.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – İsmail ağabey, saygılı ol.
Anayasa 138 diyorsun ya, 96 da burada.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık vardır, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilen önerisi reddedilmiştir.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, TOKİ’nin sosyal konut projelerinde yaşanan sorunların araştırılması amacıyla 31/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
31/1/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 31/1/2024 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Gökhan Günaydın
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, TOKİ’nin sosyal konut projelerinde yaşanan sorunların araştırılması amacıyla 31/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (456 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 31/1/2024 Çarşamba günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BURHAN KAYATÜRK (Van) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kayatürk, niçin söz istediniz?
BURHAN KAYATÜRK (Van) – Değerli Başkanım, şimdi, benim biraz önce yaptığım konuşmaya, İran’da yapılan insan hakları ihlallerine, idamlara karşı olmadığım anlamında bir imayla seslenildi; bu kesinlikle yanlış.
BAŞKAN – Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Van Milletvekili Burhan Kayatürk’ün, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BURHAN KAYATÜRK (Van) – Biz burada sadece bu ilişkiler askıya alındığında İran’la olan ilişkilere, İran’la olan müzakerelere devam edilmeyeceği dolayısıyla ekonomi başta olmak üzere… Ki ilimizin ve bölgemizin en önemli kaynağı dış ticarettir, özellikle İran’dan gelen turistlerin meydana getirdiği ekonomik varlıktır. Bunu dile getirmeye çalıştım. Yoksa hiçbir şekilde İran’daki antidemokratik hareketlerin veya idamların tasvip edildiği anlamına gelmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kayatürk, lütfen son sözlerinizi alalım.
BURHAN KAYATÜRK (Van) – Benim söylediklerim bu kadar açık ve netken burada başka bir şey çıkarmak yanlıştır. Yani popülist bir tutumla beni eleştirmelerini ben yakışık bulmuyorum ki bölgeden gelen insanlar da orada bizim haklı olduğumuzu anlar. Ben bunu dile getirmek istedim.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
Şimdi…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – E, bir şey yok ama.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – “Popülist” kavramını kabul etmiyoruz, reddediyoruz, iade ediyoruz.
BAŞKAN – Tamam.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Burada popülizm yapmıyoruz, insan yaşamına dair söz kuruyoruz, kurduğumuz söz popülizm için değildir, yaşamak ve yaşatmak içindir, bunu “popülizm” olarak da nitelendiremez hiç kimse.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, TOKİ’nin sosyal konut projelerinde yaşanan sorunların araştırılması amacıyla 31/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’e söz veriyorum.
Sayın Çakırözer, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Gazi Meclis çatısı altında bir kara lekeye, büyük bir utanca şahit olduk. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” ilkesinin saray talimatıyla, Yargıtay eliyle ve Meclis Başkanlığında oturan Başkan Vekili eliyle nasıl yok edildiğinin ayıbını yaşadık. Can Atalay'ın milletvekilliğinin lehindeki 2 Anayasa Mahkemesi kararına rağmen düşürülmesi açıkça bir darbedir; Hatay halkının oylarının gasbedilmesini, Anayasa’ya, anayasal düzene ve millet iradesine yönelik bu darbeyi kınıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu saray iktidarı altındaki ülkemizde sadece demokrasiye, sadece hukuk devletimize darbe vurulmuyor, ekonomide de büyük bir kriz, buhranla karşı karşıyayız. Emekliler, emekçiler, asgari ücretliler hayat pahalılığı karşısında inim inim inliyor, milyonlar barınma krizi yaşıyor, konut krizi yaşıyor; büyük şehirlerde de Anadolu'da da astronomik artan kiralar karşısında insanımız çaresiz. Asgari ücretlinin, emeklinin, dar gelirlinin aldığı maaşlar kiralarını ödemeye dahi yetmiyor, milyonlar barınma krizi, konut krizi yaşıyor. Peki, iktidar ne yapıyor? Amacı dar gelirli vatandaşımıza sosyal konut yaratmak olan TOKİ, bunu bırakmış, lüks villalar, gökdelenler yapma peşinde. Bakın, dört yıl önce söz verdiniz, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve dönemin TOKİ'den sorumlu Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum söz verdiler; dar gelirli, şehit yakını, gazi, dul, yetim, engelli 100 bin vatandaş bir buçuk yıl içinde konut sahibi olacaktı, sonra da kira öder gibi bedelini ödeyecekti. Hani, nerede bu evler, nerede bu konutlar? İstanbul'da Arnavutköy, Tuzla, Maltepe; İzmir Aliağa; Ankara Sincan; Bursa Mustafakemalpaşa; Kayseri Mimarsinan; Eskişehir Mamuca; Kütahya, Antalya ve daha birçok yerde binlerce vatandaş dört yıldır bekliyor; ortada ev yok, kiralarını bile ödemekte zorlanarak dört yıldır bekliyorlar. Evlerine kavuşamadıkları gibi şimdi üstüne bir de soygunla karşı karşıyalar, TOKİ’nin yani bu iktidarın soygunuyla. Verilen söz neydi? Yüzde 0,49 sabit faizle iki yüz kırk ay taksitle ödenecekti, KDV olarak da yüzde 1 ödeyeceklerdi. Şimdi, bu insafsız, soyguncu iktidar çıkmış, ne istiyor, o mağdurları nasıl dolandırmaya kalkıyor, biliyor musunuz? Şehit yakınının, gazinin, dar gelirlinin, dul ve yetimin, engellinin, emeklinin önüne sözleşme koymuşlar, peşinatlar 9 katına çıkmış, sabit ödeme iptal edilmiş, ödemeler memur maaş artış oranına bağlanmış, vade sayısı 240’tan 180’e düşürülmüş; bir vurgun da KDV'den, o da yüzde 1’den yüzde 10’a çıkarılmış. “894 lira taksitle ev sahibi yapıyoruz.” diyordunuz, şimdi taksit olmuş 8 bin lira, 9 bin lira, İstanbul'da 15 bin lira.
Değerli arkadaşlarım, böyle sosyal konut olmaz, bu insanlar bu taksitleri nasıl ödeyecek? Diyelim, buldu buluşturdu peşinatı, taksiti ödedi, ne yiyecek ne içecek, ailesini nasıl geçindirecek? Durum öyle vahim ki birçoğu peşinatlarını ödeyemeyecek durumda. Bazıları peşinatı için kredi arıyor, bankalar onu bile vermiyor, peşinatını ödeyemediği için sözleşme imzalayamayanlar var. Dar gelirli bu ödemeleri nasıl yapacak diye düşünen yok. Vatandaş TOKİ'ye güvendi, kuraya girdi, hak sahibi oldu ama siz, hem ev alma hayaliyle biriktirdiği parasını beceriksiz yönetiminizle pula döndürdünüz hem de evsiz bıraktınız. Sizin yüzünüzden vatandaşın devlete güveni kalmadı. Eski TOKİ Başkanı, dönemin Şehircilik Bakanı, bu sözleri veren isim; kim o? Murat Kurum. Nerede şimdi? İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkan Adayı. Vaatler yağdırıyor. Neymiş? 100 bin sosyal konut yapacaklarmış orada. Bu konutlar kiralanacak, kira fiyatları düşecekmiş. Bir de görevde olan Belediye Başkanımızı eleştiriyor, “15 bin konut vaadetmiştin, ne oldu onlar?” diyor. Sen önce kendi mağdur ettiğin binlerin derdine çare ol. Dört yıldır bekleyen TOKİ mağdurları İstanbul'da kendisine soruyor: “Benim evim ne olacak?” Murat Kurum cevap vereceğine, çareyi mikrofonu, kamerayı kapattırmakta arıyor. Zaten en iyi bildiğiniz iş vatandaşın sesini kısmak. Niye kapattırıyorsunuz kamerayı, mikrofonu, savunsanıza kendinizi, anlatsanıza büyük soygun düzeninizi, art arda verdiğiniz yalan vaatleri. İşte, bu ev umuduna soktuğunuz binlerce dar gelirliye yaşattıklarınız bile Türkiye'nin gerçek sefalet tablosudur. 900 liralık taksiti 10 bin-15 bin liraya nasıl çıkardığınızı çıkın, savunun savunabiliyorsanız; savunamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çakırözer, lütfen tamamlayın.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) – Madem öyle, gelin bu önergemize destek verin; gelin, bu ülkeye yıllarca hizmet veren emeklilerimizi, aziz şehitlerimizin bizlere emaneti olan şehit ailelerimizi, kahraman gazilerimizi, engellilerimizi, dul ve yetim yüzlerce, binlerce vatandaşımızı mağdur eden bu durumdan nasıl el birliğiyle çıkabileceğimizi birlikte konuşalım. Onların meselesi bizim meselemizdir, Türkiye Büyük Millet Meclisi meselenin çözüm yeridir. Bu yurttaşlarımızın gelirleriyle orantılı biçimde taksitler ödeyerek konutlarına kavuşması için gereken yasal düzenlemeleri birlikte belirleyelim ve bir an önce kanunlaştıralım, yasalaştıralım ki binlerce yurttaşımızın konut sorunu hallolsun, devlet vermiş olduğu sözleri tutar hâle gelsin.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Çakırözer, teşekkür ediyorum.
Birinci söz, Saadet Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ’a aittir.
Sayın Özdağ, buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Gelecek-Saadet Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2019 yılında bir söz vermiştiniz, demiştiniz ki: “100 bin konut vereceğiz mağdurlara, şehit ailelerine ve gazilere. Bunu bir buçuk ila iki yıl içerisinde tamamlayacağız.” ve ardından 2022 yılı geldiği zaman da şöyle bir konuşmaya şahit olmuştuk: “500 bin konut yapıyoruz, 250 bin arsa veriyoruz ve bunun adına da ‘İlk Evim, İlk İş Yerim.’ diyoruz; 50 bin de dükkân vereceğiz.” demiştiniz. Aynı sözler, 2019 ile 2022 aynı. 2019'u merak etmiştim hakikaten verildi mi diyerek; bazı yerlerde yapılmış, teslim edilmiş ama çoğu yerde teslim edilmemiş.
Bilgi Edinme Hakkı Yasası çerçevesinde TOKİ Başkanlığına, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yazılar yazdım ve bu yazıları yazdıktan sonra oradan gelen bir cevabı okuyorum. Bakın, hani derler ya Anadolu'da “Ben ne diyorum, tamburam ne çalıyor?” “Nasrettin Hoca şöyle bir yere vurmuş, başka bir yerden ses gelmiş.” derler. TOKİ'nin 2019'daki bu projesiyle ilgili, bugüne kadar mülk sahibi olan vatandaş sayısı kaçtır? Gayet açık, net. Başvuru yaptığı hâlde mülk sahibi olamayan vatandaş sayısı kaçtır? Bu proje kapsamında temeli atılmamış, atıldığı hâlde tamamlanmamış, tamamlandığı hâlde teslim edilmemiş konut sayısı illere göre ne kadardır? Cevaba bakın arkadaşlar: “100 bin konut için 1 milyon 200 bin kişi müracaat etmiş, 100 bin kişi için kura çekilmiş, 97.483 kişi hak sahibi olmuş. Aksaray, Batman, Eskişehir, Niğde, Şanlıurfa ve Şırnak illerindeki bazı projelere yeterli talep olmadığı için iptal edilmiştir.” Ya, ben ne diyorum, sen ne cevap veriyorsun bana? Hangi şehirde, hangi ilçede hangisini bitirdin? Söylesene bana bunları. Niye söyleyemiyorsun?
“Devlet” diyerek seslendi Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili; burada devlet yok, Hükûmet var. Hükûmet, devleti temsil ediyor burada ve Hükûmet bu sözlerin hiçbirini yerine getirmemiş. Elime lüks lambasını aldım, Balâ’ya gittim, Balâ’da aradım, baktım, arsa var, başka hiçbir şey yok ve ardından da orada bir mizansen yapmıştık. Daha sonra on dört ay içerisinde burayı tamamlamak için uğraştılar. Geçenlerde gittim, orada kurdele kestim ve “Ben yapıyorum burayı.” dedim, ben açıyorum burayı, ben yaptım burayı. Arkadaşlar sordular “Sen Cumhurbaşkanı mısın?” dediler. Ya, ben Cumhurbaşkanı değilim ama yaptırıyorum, güçlü muhalefetim ben. Aynısını Seydikemer’de… Yapmamışsınız. Neresi Seydikemer? Muğla'da yapmamışsınız. Aynı şekilde Manisa'da, Salihli Durasıllı’da yapmamışsınız, Denizli’de, Pamukkale'de yapmamışsınız, Aksaray'da yapmamışsınız. Trabzon Sürmene'de arsa yok, arsa. Bırakın inşaatların yapılmasını, arsa yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özdağ, lütfen tamamlayalım.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Ve ardından şunu söyleyeyim sizlere: Geçen gün Tuzla’ya gittim, Tuzla’da mağdurlar var. Yapmışsınız bu evleri, daha teslim etmemişsiniz ama yüzde 1 olan KDV’yi yüzde 10’a çıkarmışsınız, ardından da bunları iki yüz kırk ayda ödemeleri gerekirken yüz seksen aya indirmişsiniz ve de 840 lira ile 1.100 lira arasında olan aylık taksitleri tam 22 bin liraya çıkarmışsınız, 20 bin lira ila 22 bin liraya. Şimdi, bir buçuk yıl içinde tamamlasaydınız yüzde 1 KDV verecekti, iki yüz kırk ay içerisinde tamamlayacaktı ve aynı zamanda da 840 lira ile 1.100 lira arasında taksit ödeyecekti. Ne suçu var vatandaşın şimdi burada? Niye 22 bin lira ödesin? Neden yüz seksen aya indiriyorsunuz? Neden KDV’yi yüzde 10’a çıkarıyorsunuz? Çünkü siz görevinizi güzel yapmamışsınız, işinizi güzel yapmamışsınız. Sizin geç kalmanız nedeniyle, buraları zamanında ihale etmemeniz nedeniyle, arsaları zamanında teslim etmemeniz nedeniyle yapmış olduğunuz hataların bedelini bu 100 bin kişi niye çeksin?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Ve ardından da İlk Evim, İlk İş Yerim Projesi başlamış; 500 bin konut, 8 milyon kişi müracaat etmiş buraya, 8 milyon kişi. Bunun 7 milyon kişisini kuraya tabi tutmuşsunuz, daha kuralar çekilmemiş ve vatandaşlara “İlk Evim İlk İş Yerim”le ilgili ışık bile yok, tünelin ucunda ışık bile görülmüyor. Şimdi, siz diyorsunuz ki buradan: “100 bin konut yapıyoruz, 500 bin konut yapıyoruz, 240 bin arsa veriyoruz, ardından da 50 bin dükkân veriyoruz.” Ya, bunları yapamamışsınız.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Hepsi yalan!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Şimdi de 6 Şubat geldi…
BAŞKAN – Sayın Özdağ, teşekkür ediyorum efendim.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Son cümle.
6 Şubat geldi, 6 Şubatla ilgili de “240 bin ev yapacağız.” demiştiniz. Bu grup, Gelecek-Saadet Grubu… Muhalefet partilerine de sesleniyorum ve iktidar partisinin vicdanlı adamları varsa onlara sesleniyorum…
BAŞKAN – Sayın Özdağ, teşekkür ediyorum.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – …tek tek o evleri araştıracağız ve de…
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Buyurun, Balâ’ya, Kalecik’e birlikte gidelim.
BAŞKAN – Sayın Özdağ…
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – …240 bin konut yapılmış mı yapılmamış mı, göreceğiz; biz orada olacağız, sizi de bekliyoruz. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Balâ’nın fotoğrafları, her şeyi var elimizde.
BAŞKAN – Evet, İYİ Parti Grubu adına Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın’a söz veriyorum.
Sayın Aydın, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AYDIN (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi hakkında İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sosyal devlet anlayışının gereği olan barınma ve konut hakkı siyasi iktidar tarafından ne yazık ki yeterli oranda sağlanamamıştır. Bunun en büyük nedenlerinden bir tanesi, seçim zamanı yaklaştığı zaman verilen fakat gerçekleştirilemeyen vaatlerdir. Birkaç oy fazla almak uğruna ortaya atılan vaatler, konut sahibi olmak isteyen vatandaşlarımızın umutlarını yerle yeksan etmektedir. 2019 yılında TOKİ aracılığıyla “100 Bin Konut Projesi” sözü verdiniz fakat 2024 yılına gelindiğinde hâlâ bu sözünüzü tutamadınız. Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır? Kendi vatandaşlarını mağdur eden bir hükûmet, yarın nasıl milletin karşısına çıkma cesareti gösterecektir? Yine bir seçim dönemine girmekteyiz, bakalım bu dönemde hangi verilen sözler tutulmayacak, hangi vaatler yine bir çivi çakılmadan son bulacak; merakla bekliyoruz. Vatandaşlarımız artık ev ya da araba almaktan daha çok, maaşlarıyla zar zor geçinmenin derdine düşmüş durumdadır. Başta işsiz vatandaşlarımız, asgari ücretle çalışanlar ve emekliler olmak üzere birçok kişi hayat pahalılığına ne yazık ki yenik düşmüştür. TÜİK bile yüzde 64,7 olarak açıkladığı 2023 tüketici enflasyonunu “hissedilen enflasyon” olarak yüzde 129,4 şeklinde güncellemek zorunda kalmıştır. Bu, tamamen, milletimizin aklıyla alay etmek değil midir? Gerçek ve hissedilen enflasyon arasında 2 kat fark olması mümkün müdür? Yine, emeklinin, asgari ücretlinin maaşından çalmış oldunuz. Bu millete yaptığınız zulüm yetmedi mi? En düşük emekli maaşının 10 bin TL olduğu bir ortamda bu insanlar nasıl geçinecek, hayatını neyle idame ettirecektir? Sokaklarda emeklilerimizin sitemini duymaktan bizim yüreğimiz parçalanırken siz nasıl, gururla bu rakamı rahatlıkla açıklayabiliyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aydın, lütfen tamamlayın.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – Birçok şehrimizde 10 bin TL’ye ev bile kiralanamazken siz bu rakamı belirlerken hangi kriterleri göz önüne aldınız? İYİ Parti olarak en düşük emekli maaşının asgari ücret olan 17 bin TL'ye yükseltilmesi tezini savunmaya devam edeceğiz.
Bütün bu haksızlıklar karşısında TOKİ mağdurlarına sahip çıkacağız, emeklilerimizin haklarını korumaya devam edeceğiz, işsiz vatandaşlarımızın yanında olacağız ve onların sesini yüce Meclisimizden haykırmaya devam edeceğiz.
Ezcümle, tek adamın aldığı kararlarla icraat yapan değil, milletten aldığı güçle iş yapan bir iktidar olmak için, iki kutup arasına sıkışmış seçmeni üçüncü yolda buluşturmaya söz veriyoruz.
Bunun için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğimizi belirtiyor, İYİ Parti Grubu adına önergeyi destekleyeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Dördüncü söz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Perihan Koca’ya aittir.
Sayın Koca, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA PERİHAN KOCA (Mersin) – Teşekkürler.
Değerli halkımızı ve değerli Genel Kurulumuzu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Evet, geldiğimiz aşamada barınma sorunu, konut krizi ülkemizin, halkımızın en derin, en acil, en önemli sorun alanlarından bir tanesi ancak değerli halkımız bugün beni bağışlasın lütfen çünkü TOKİ’yi değil, yaptıkları siyasi darbeyi konuşmayı tercih edeceğim. Zira, halkın iradesine darbe yapılırken sanki her şey normalmiş, yasama organı olağan seyrinde işliyormuş gibi yani “-mış” gibi yapmayı reddediyorum.
Değerli hazırun, dün bu Mecliste bir siyasi darbeye tanıklık ettik. Bu Meclisteki darbeci çoğunluk Yargıtay eliyle bir siyasi darbe gerçekleştirdi. Bilinçli olarak yargıyı krize sokup faşist rejime anayasal bir statü kazandırma yolunda Can Atalay’ın vekilliğini düşürdünüz. Can Atalay’ın vekilliğini düşürdünüz çünkü aradan koca bir on yıl geçmiş olmasına rağmen Gezi korkunuz bitmedi. Dün bu karar okunurken yapılan konuşmalar üzerine… Tutanaklar elimde, o tutanaklara baktığımda da gördüm ki Gezi’yle ilgili derin korku, derin yara tutanaklara da yansımış durumda. Bir AKP'li milletvekili Can Atalay’dan bahsederken “Gezi zanlısı” diyor, bir diğer AKP milletvekili “Gezicilere boyun eğmeyeceğiz.” diyor. Sizler görüyoruz ki Can Atalay şahsında Gezi’yi yargılamak, Gezi’yi mahkûm etmek istiyorsunuz ama buna sizin ne cüretiniz ne de gücünüz yeter demek istiyorum çünkü Gezi milyonlardır, Gezi biziz, Gezi hepimiziz; hepimiz o onurlu direnişte oradaydık ve biz bu onurlu Gezi direnişinden, halktan, adaletten, demokrasiden yanayız, siz ise halk düşmanlığından yanasınız çünkü sizler, dün de tarihe not düştüğünüz üzere, darbecisiniz, darbecisiniz. Bugün geldiğimiz aşamada bize “terörö” hikâyeleri anlatıp duruyorsunuz ama bizim onurlu Gezi direnişimiz sizin saltanatınızı çok derinden, temelden sarstı. Öyle bir sarsıntıydı ki bu, sizin bugün “FETÖ” dediğiniz can yoldaşlarınızdan, Fetullah hocanızdan sizi ayırıverdi, ayrı düşürdü; o günden bu yana da siz dört nala faşizme doğru koşmaya, bu ülkeyi kaosa doğru sürüklemeye devam ediyorsunuz. O yüzden buradan bir kez daha uyarıyoruz: Bu darbe girişimiyle ülkemizi geri dönüşü olmayan bir faşist karanlığa doğru sürüklüyorsunuz, suç işliyorsunuz. Dün burada, bu Mecliste okuttuğunuz karar bir suçtur ve gayrimeşrudur, yok hükmündedir çünkü Can Atalay bizim vekilimizdir, halkın iradesidir, Hatay Milletvekilidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Koca, lütfen tamamlayın.
PERİHAN KOCA (Devamla) – Şunu da ifade edeyim: AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin “Dün bize ‘Katilsiniz.’ dediniz.” dedi. Dün söylemedim ama bugün bir kez daha buradan ifade edeyim…
SEDA GÖREN BÖLÜK (İstanbul) – Dediniz.
PERİHAN KOCA (Devamla) – Sizler, katliam rejimini kurmak isteyenler, bu katliamcı iktidar Gezi’de çocukları katlettiniz, her gün işçileri, emekçileri katlediyorsunuz, Kürtleri katlediyorsunuz, gençleri katlediyorsunuz, kadınları katlediyorsunuz, bir katliam rejimi kurmaya çalışıyorsunuz.
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) – Katleden biz değiliz. Kendine bak! Aynaya bak, aynaya!
PERİHAN KOCA (Devamla) – Biz bu katliamcılığın, bu katilliğin karşısındayız. Katilsiniz, işte bu yüzden katilsiniz, işte bu yüzden katilsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu halkı göçük altında göz göre göre katlettiğinize de biz tanıklık ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – PKK’ya söyle onu!
PERİHAN KOCA (Devamla) – Bu katliam rejimine anayasal bir statü oluşturmak istiyorsunuz ama bunun karşısında… (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Zengin, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Mersin Milletvekili Perihan Koca’nın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İşte, bir gün içerisinde eğer insanlarımız Genel Kurulu takip ediyorlarsa dün söylediğini… Biraz evvel Genel Kurulda ne yaptılar, sabah? Dediler ki: “Hayır, zinhar öyle bir şey söylemedik.”
PERİHAN KOCA (Mersin) – Dün söylemedim. Defalarca söyledim “katilsiniz” diye.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Şimdi bakıyorum…
Dün söylemişlerdi, aynen öyle.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Defalarca söyledim çünkü öylesiniz, öylesiniz, gerçek bu.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Dün söylemişlerdi bugün de tekrar ediyorlar.
Bu ülkede katil sizsiniz, katilleri savunan sizlersiniz.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Berkin Elvan’ı kim öldürdü?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Hakiki katiller zaten böyledir…
PERİHAN KOCA (Mersin) – “Emri ben verdim.” diyen kimdi?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Hakiki katiller başkalarını suçlarlar. Siz gerçekten katilsiniz.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Kadınları kim öldürüyor? İş cinayetlerinde işçileri kim öldürüyor?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Şu yaptığınız zaten bunu teyit ediyor. Bu teyidi buradan görmekten de memnuniyet duyuyorum. Aynısını iade ediyoruz sayın katil!
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
PERİHAN KOCA (Mersin) – Çevir kazı yanmasın! Çevir kazı yanmasın! Özlem Hanım, ben gerçekleri söylemek için kürsüden…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Grup Başkan Vekili direkt grubumuzu ve milletvekilimizi hedef alan bir açıklama yaptı.
BAŞKAN – Buyurun.
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) – Berkin Elvan’ın katilleri!
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklaması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sen, bence… Babanın pratiği yeterince var, sen sus, hiç konuşma. Bir sus! (DEM PARTİ sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, Sayın Başkan, değerli vekiller; burada konuştuk, tekrar söylüyoruz: Az önce milletvekilimiz kişisel anlamda bir katillikten değil bir katliam rejiminden bahsetti. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sayın Başkan…
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) – Aynaya bak, aynaya!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Gezi’de gençler katledilmedi mi? Gezi’de Berkin Elvan, Abdullah Cömert katledilmedi mi? Soma’da 301 işçi katledilmedi mi? (AK PARTİ sıralarından “Vatan hainleri!” sesi) Ermenek'te 18 işçi katledilmedi mi iş cinayetinde? Şirvan'da her gün işçi cinayetlerinde çocuklar katledilmiyor mu? Mesela, biz bütün bunlara… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir susun ya, bir susun!
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Yasin Börü’nün katili kim?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Sayın Başkan, susturur musunuz.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Yasin Börü’nün katili kim?
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Bütün bunlara “katliam” demeyeceğiz de ne diyeceğiz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bütün bunlar, sivil, masum insanların çalışırken, eyleme giderken, gündelik hayatın içerisindeyken katledildiği gerçeğini örtüyor mu? Bizim milletvekilimizin söylediği de tam da budur. Bu bir katliam rejimidir ve bu katliam rejiminin karşısında durmak lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın -geçen hafta burada söyledik, bu hafta da- 7 Ocaktan beri sadece Antep’te 7 çocuk, 7 işçi ölmüş; bu, bir katliam değil midir? İstatistiklere bakın, 32 binden fazla işçi ölmüş; bunlar katliam değil midir? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bütün bunların üzerini örtemezsiniz. Bize söylediğiniz her şeyi iade ediyoruz. Biz katil değiliz ama bu rejim her gün katliam üretiyor ve siz de bunun müsebbibisiniz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Zengin, buyurun.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Yasin Börü’nün katili kim, Yasin Börü’nün?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sensin, sensin katil!
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Ayşenur Öğretmenin katili kim?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sensin katil, sensin katil! En büyük katil sensin!
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Sensin, hepiniz katilsiniz!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Yasin Börü’nün de katili sensin!
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Ne konuşuyorsun!
6.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşma sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, şunu görüyorum: Bir defa “katliam” dediğiniz şey… “Katletmek” hukuki bir tabirdir; neyin katil olduğuna, nasıl bir katliam olduğuna karar vermek için hukuken bakmak lazım. Şimdi, sizin anlattığınız şeyler… O zaman yolda geçerken bir araba çarptı “A, o da katliam.” Böyle diyorsunuz demek ki. Asıl mesele şudur: İradi olarak bir insanı öldürmek, planlamak, işte bunlar katilliktir, katliamdır. Şimdi, siz, destekçisi olduğunuz, asla reddetmediğiniz bir terör örgütüyle beraber örgüt kuracaksınız, bu ülkede hiçbir şekilde konuyla alakası olmayan masum insanları öldüreceksiniz, katliam yapacaksınız, sonra…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Kim yapıyor bunu Sayın Zengin, kim yapıyor?
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Herkes biliyor kimin yaptığını, siz de gayet iyi biliyorsunuz.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – PKK yapıyor, PKK! PYD yapıyor!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Sonra buraya gelip bu kürsüden -sebebi ne olursa olsun, bir kaza neticesi hayatını kaybeden insanlara- burada oturan insanları “katil” diye suçlayacaksınız. Bunu söylemeye zinhar hakkınız yoktur, bu yalancılıktır.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Sizin iktidarınız bir katliam iktidarıdır. 10 Ekimi kim yaptı?
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Hukuk devleti, her kim yanlış yaparsa, ister sivil ister devletin içerisinden kasten ya da kastını aşarak kim yanlış yaparsa onu kovalar. Ama sizin ayrımını yapamadığınız şey şu: Terör üzerinden katliam yapmak bambaşka bir şeydir. Siz, bu ülkede, maalesef, terörle birlikte asıl katliamın paydaşısınız, destekçisisiniz…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – O sizsiniz.
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – IŞİD’i anlat, IŞİD’i!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – …ve bu ülkede terörle bu toplumu dizayn etmeye çalışıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; MHP sıralarından alkışlar)
Bakın, sizin kendi arkadaşlarınız -unutmayın, daha çok yeni- ne dediler? “Ya, bu ülkede öyle işler yapacağız ki Edirne’den Trabzon’a hiçbiriniz rahat olamayacaksınız.” diye insanları tehdit ettiniz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Çarpıtmayın Sayın Zengin, öyle değil. Öyle değil!
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Çarpıtma, çarpıtıyorsun!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Kendi aklınızdan geçenleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Lütfen tamamlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Kendi aklınızdan geçenleri ve bu ülkede yabancı iş birlikçilerinizle beraber yapmaya çalıştığınız şeyleri bizim üzerimize atmaya çalışmayın.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) – En büyük iş birlikçi sizsiniz, Orta Doğu’yu kana buladınız!
ÖZLEM ZENGİN (Devamla) – Bakın, görüyorsunuz, bu toplum sizin yanınızda durmaya çalışan herkesi lanetliyor, bunun sebebi üzerine düşünmeniz lazım.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – IŞİD’i anlat, IŞİD’i!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kılıç…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Başkan, daha ne konuşsun, her yönü sataşma, bütün konuşmanın içeriği sataşma.
BAŞKAN – Bir dakika, bir dakika…
Bakın, şimdi, değerli milletvekilleri…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir dakika, bir izin verin...
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Böyle güzel cevaplarını aldılar Sayın Başkan.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Ya, Sayın Başkanım “katil” diyen bunlar değil mi?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkanım bize “katil” diyen kim?
BAŞKAN – Sayın Zengin…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Durduk yerde parmak sallayacak “katil” diyecek, cevap vereceğiz, cevap verecek.
BAŞKAN – Sayın Zengin, Sayın Kılıç Koçyiğit…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Utanıp özür dilemesi lazım buradan ya! Nerede bir özür var ya!
BAŞKAN – Şimdi, karşılıklı söylenenler söylendi ve…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Hayır Başkan. Öyle şey olabilir mi Sayın Başkan?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Özür dilemesi lazım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Hayır, hayır Sayın Başkan!
BAŞKAN – Siz söylediniz, o da söyledi; biz bunu ilanihaye sürdüremeyiz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bizi terörün yanında durmakla…
BAŞKAN – O yüzden, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilen önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, hayır Sayın Başkan, öyle şey mi olur?
(Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in kürsüye doğru yürümesi, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Özür dilemesi lazım Sayın Başkan.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, böyle bir şey olabilir mi?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Özür nerede ya özür? Özür bekliyorum.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Sataşmaya mahal veren bir görüşme var.
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Bekir Bozdağ gene Bekir Bozdağlığını yapıyor. Bu kadar basit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, bize “Terör destekçisi.” dedi.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, TOKİ’nin sosyal konut projelerinde yaşanan sorunların araştırılması amacıyla 31/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Bakın, ben şu anda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Atay Uslu’ya söz veriyorum.
Buyurun… (DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, böyle bir şey olamaz.
BAŞKAN – Atay Uslu’ya verdim sözü.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bakın, Atay Uslu’ya…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bakın, lütfen yerinize geçin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Kürsüyü işgal edemez Sayın Başkan, bu ne böyle ya!
(Gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, lütfen…
BAŞKAN – Bu takdir benimdir. Burada söylendi…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, böyle bir şey var mı!
BAŞKAN – Ama siz bir laf söyleyeceksiniz, o bir laf söyleyecek… Bunun bir yerde bitmesi lazım. Biz bunu tutanaklara… Siz de söylediniz, onlar da söyledi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, tarafsız yönetin.
BAŞKAN – Ben tarafsız yönetiyorum, bunu burada bitirmemiz lazım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, İç Tüzük’e bağlı kalın.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Hayır, gruba saldırı var, burada bizim grubumuza bir saldırı var.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Böyle bir şey var mı ya!
BAŞKAN – Sayın Atay Uslu, lütfen buyurun…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Böyle bir şey var mı? (AK PARTİ sıralarından “Var, var.” sesleri)
BAŞKAN – Sayın Atay Uslu, lütfen buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Gene alkışlayın adaletsizliğinizi! Taraflı Başkanınızı alkışlayın!
AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Önergeye gelelim diye düşünüyorum, önergede çok önemli bilgiler vereceğim, hepinize lazım olabilir, sahada kullanabilirsiniz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Böyle bir dünya yok. Bize öyle kalkacak kürsüden “Terörist.” diyeceksiniz, sonra söz hakkı vermeyeceksiniz; böyle bir şey var mı, böyle bir şey var mı?
(DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Siz bize “katil” diyemezsiniz. Değil kürsüden buradan da söylüyorum, bize “katil” diyene…
ATAY USLU (Devamla) – Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Uslu, devam edin.
ATAY USLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, TOKİ tarafından son yirmi yılda 81 ilimizde ve ilçelerimizde…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Böyle bir şey yok, kimse size “Katil.” demedi.
ATAY USLU (Devamla) – …5 milyon vatandaşımızın ikamet ettiği 1 milyon 400 bin konut yapılmıştır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bu sizin yaptığınız saygısızlık. Böyle bir şey mi var?
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Sürekli sataşma var…
(DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
ATAY USLU (Devamla) – Üretimi yapılan 300 bin konuta ilaven…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Böyle bir şey yok!
ATAY USLU (Devamla) – …30 bin derslik, 26 üniversite, 85 bin kapasiteli yurt, 270 hastane, 21’i stadyum olmak üzere toplam 38 binin üzerinde sosyal donatı kazandırılmıştır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Protesto ediyoruz tutumunuzu Sayın Başkan. Hakkaniyetsiz yapıyorsunuz, taraflı yönetiyorsunuz; Anayasa’yı yok saydığınız yetmiyor, İç Tüzük’ü yok sayıyorsunuz.
ATAY USLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, biraz saygı, biraz nezaket… Fikrinizi söylediniz.
BAŞKAN – Siz devam edin, Genel Kurula hitap edin.
ATAY USLU (Devamla) – Yapılan evlerin…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – AKP Grup Başkanına söz verip buraya söz vermemek diye bir tutum olur mu; böyle bir şey olabilir mi?
(DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Böyle bir şey olamaz.
ATAY USLU (Devamla) – Yapılan evlerin hepsinin standartları çok yüksektir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Kimin katil olduğunu herkes çok iyi biliyor!
ATAY USLU (Devamla) – TOKİ de depremde sınıfı geçmiştir ve vatandaşlarımızın gurur kaynağı olmuştur.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bu Mecliste terörizmi kimin desteklediğini herkes çok iyi biliyor. IŞİD’le iş tutanları herkes çok iyi biliyor.
ATAY USLU (Devamla) – Sayın vekiller, PKK’ya, PYD’ye, YPG’ye “terör örgütü” diyemeyenler, demokrasiden ve insan haklarından bahsedemezler. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Öyle bir şey yok.
ATAY USLU (Devamla) – Biraz nezaket.
Katile “katil” diyemeyenler burada gelip konuşamazlar, PKK katildir, katil terör örgütüdür.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sözün yok, konuşma. Sözünüz yok, konuşmayın.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Ne nezaketi ya! Katlediyorsunuz, katlediyorsunuz. Sivilleri siz katletmediniz mi, siz katletmediniz mi?
(DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
ATAY USLU (Devamla) – PYD de katil terör örgütüdür. Onlara “katil” diyemiyorsunuz, gelip burada Meclisi sabote ediyorsunuz.
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Kürt sorununu çöz, Kürt sorununu! Kürt sorununu çözebiliyor musun, onu söyle sen!
PERİHAN KOCA (Mersin) – Sivilleri katlediyorsunuz, katlediyorsunuz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Roboski’yi kim yaptı, Roboski’yi? Roboski’yi kim yaptı? Böyle mi olacak?
ATAY USLU (Devamla) – Bakın, katile “katil” diyemeyenler katliama ortaktır, bunu bilin ve terör örgütlerine “terörist” diyemeyenler siyasal parti de olamaz. Burada gelip başkasının, başka odakların sesi olmayın.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Bırak bu işleri! Provokasyon yapmayın, provokasyonla bu işler olmuyor!
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – İşinize gelince görüşürüz, işinize gelince öyle…
ATAY USLU (Devamla) – Bakın, önemli konularda bilgi veriyoruz.
Türkiye’de TOKİ eliyle şu ana kadar 1,4 milyon konut yapılmıştır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Roboski’nin katilleri gelmiş burada bize laf söylüyor ya!
ATAY USLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bunun 1 milyonu sosyal konuttur. Biraz önce sosyal konutlarla ilgili şeyler söylediniz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – 34 genci öldürenler burada bize laf söylüyorlar!
ATAY USLU (Devamla) – Bakın, biz 1 milyon sosyal konut yapmış bir iktidarız, AK PARTİ yapar, bizi başkalarıyla karıştırmayın. Biz yirmi yıldır önemli icraatları ortaya koyduk.
PERİHAN KOCA (Mersin) – Siz kimseye benzemiyorsunuz zaten. Siz kimseye benzemiyorsunuz; öyle bir kana buladınız ki bu ülkeyi, öyle bir kana buladınız ki kimseye benzemiyorsunuz siz.
ATAY USLU (Devamla) – Bakın, size çok önemli bir şey söyleyeceğim. Beraber ittifak yapıyorsunuz ya, dem’leniyor ya CHP, CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi Örnekköy’de bir kentsel dönüşüm projesi gerçekleştirmeye çalışıyor.
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Biz halkların ittifak partisiyiz, emekçi halkların ittifak partisiyiz biz; bu kadar korkuyorsunuz bizden, sürekli bizi ağzınıza doluyorsunuz.
ATAY USLU (Devamla) – Yapılan tespitte betonların hatalı, demirlerin eksik olduğu görülüyor. İşi veren kim? CHP’li Büyükşehir Belediyesi. İşi yapan kim? İzbeton yani Büyükşehir. Peki, işi durduran kim? CHP’li Karşıyaka Belediyesi. Ya, işte, ortaklarınızı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın.
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) – Bekir Bozdağ Bekir Bozdağlığını yaptı. Övmeyin şu adamı ya, niye övüp duruyorsunuz!
(DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
ATAY USLU (Devamla) – Başkanım, başka bir örnek vereyim. Bakın, Sayın Ekrem İmamoğlu “Her yıl 20 bin, beş yılda da 100 bin konut yapacağım.” dedi. (DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ben sana örnekleri vereceğim şimdi. Ben sana örnekleri vereceğim şimdi. Sen say, ben geliyorum örnekleri vermeye. Ben sana vereceğim örnekleri.
ATAY USLU (Devamla) – Bugüne kadar kaç konut yaptı biliyor musunuz? KİPTAŞ Genel Müdürü ne diyor biliyor musunuz? “Beş yılda 2.095 konut yapabildik.” diyor. Yüz yıl iktidarda kalsanız, İstanbul’da kalsanız bunları başaramayacaksınız, yapamayacaksınız. (CHP sıralarından gürültüler, DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar) Sizin anlayışınız ve algınız bu.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Yazık, yazık, yazık!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Depreme gel, depreme!
ATAY USLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, biz yapıyoruz.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sen kendi anlayışına bak ya, kendi anlayışına bak!
ATAY USLU (Devamla) – Biz Van’da, Elâzığ’da, İzmir’de, Malatya’da başardık, burada da yapacağız.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Depremde “Bütün konutlar yapılacak.” dediniz, kaç konut yaptınız? Maraş’ta konut yapmadınız, konut! Depremzedelere konut vermediniz, yalan söylediniz! Depremzedeyi kandırdınız. Konut yapmadınız depremzedeye.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, bir ara verin!
ATAY USLU (Devamla) – Size bir davetim var, bakın, size bir davetim var. 3 Şubatta Hatay’da, 4 Şubatta Antep’te, 6 Şubatta Maraş’ta, 7 Şubatta Urfa’da, 8 Şubatta Adıyaman’da kura çekim töreni var. Şöyle gelin, hep beraber kura çekimine gidelim, orada vatandaşlarımızın tebessümüne ortak olalım.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Maraş’ta milleti kandırdınız. İşiniz yalan, gücünüz yalan!
ATAY USLU (Devamla) – Biz yaparız, AK PARTİ yapar…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Yaparsın sen! Sen yaparsın, her türlü ahlaksızlığı yaparsın sen!
PERİHAN KOCA (Mersin) – Aynen, siz yaparsınız, AK PARTİ yapar(!)
ATAY USLU (Devamla) – …Cumhur İttifakı yapar, Recep Tayyip Erdoğan yapar.
PERİHAN KOCA (Mersin) – En büyük katliamı da AK PARTİ yapmadı mı? Siz yaparsınız, AK PARTİ yapar(!)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – İşiniz yalan, gücünüz yalan! Depremzedeye ev vermediniz, ev!
ATAY USLU (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar; CHP sıralarından gürültüler; DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – “AK PARTİ” demek, “yalan” demek, yalan, yalan!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, kürsüden söz hakkı istiyorum.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Depremzedeye ev vermediniz, depremzedeye. Maraş’ta depremzedeye ev verilmedi. Yazık be!
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Öncelikle, Sayın Başkan, tutumunuzu protesto ediyorum. (AK PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Ara verin Sayın Başkan! Ya sükûneti sağlayın ya ara verin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Sizin Meclis Başkan Vekili olarak bu Meclisi tarafsız yönetmeniz gerekiyor ama bunu yapmıyorsunuz.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, ya sükûneti sağlayın ya ara verin!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Söyleyelim, bize “Başka odakların sesi.” demişsiniz ya, biz ezilenin sesiyiz, biz emekçinin sesiyiz, biz kadının sesiyiz, biz Alevi’nin sesiyiz, biz Kürt’ün sesiyiz. (DEM PARTİ milletvekillerinden alkışlar, zılgıt çekmeler; AK PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkan, ara verin o zaman. Ya sükûneti sağlayın ya ara verin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Biz yoksulun sesiyiz, biz emekçinin, bu ülke halklarının sesiyiz. (DEM PARTİ milletvekillerinden alkışlar, zılgıt çekmeler; AK PARTİ sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri… Değerli milletvekilleri…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Ama siz terörizmin yanında duran insanlarsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri… Değerli milletvekilleri…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Siz IŞİD’le iş tutanlarsınız.
BAŞKAN – Sayın Hatip… Sayın Hatip…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – E, dün hemen apar topar kapattınız, bugün de kapatın!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Siz 34 Kürt gencini Roboski’de katleden katliamcılarsınız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar, zılgıt çekmeler) Siz bu ülke halklarını her gün ama her gün kıyımdan geçirenlersiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, dün apar topar kapattınız, şimdi de kapatın. Dinlemek zorunda mıyız?
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, lütfen, lütfen diyorum.
Lütfen hatibi saygıyla dinleyelim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Bunu… (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Lütfen, bakın, ne dediği anlaşılmıyor, lütfen dinleyelim.
Bakın, demin protesto yapıldığında siz rahatsız oldunuz, şimdi de siz yapıyorsunuz. Karşılıklı lütfen…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan, 68 burada mı?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – 68/2’yi uygula Sayın Başkan.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Bunu bir kez daha söyleyelim. İkide bir kalkıp bize “terörö, terörö” demeyin. Sözü olmayan, bütün sözünü tüketmiş bir iktidarsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, en iyi bildiğiniz şeyi, 68’i uygulayın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – 68 burada değil mi? Daha neyi bekliyorsunuz?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, 68’i uygula.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, gürültüye son vermezseniz ben ara vereceğim. Meclis çalışamaz, 68’i uygulamak zorunda kalacağım.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – En iyi uyguladığınız şey zaten, uygulayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Ve şunu açık ve net söyleyelim: Siz bize söz söyleyecek bir iktidar değilsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Lütfen, bakın, ben bir kez daha uyarıyorum Genel Kurulu.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Dönün aynaya bakın. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar, zılgıt çekmeler)
BAŞKAN – Sayın Hatip, Sayın Hatip, bir dakika…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan…
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir dakika Sayın Zengin, bir dakika…
Değerli arkadaşlar, bir dakikanızı istirham ediyorum, lütfen.
Sayın Zengin, siz de buyurun.
Değerli arkadaşlar, Meclisi bizim, herkesin birbirine karşı kullandığı üslup, saygı içerisinde olarak ve meramımızı doğru anlatarak çalıştırmamız lazım ama şimdi bakın, bir grup konuşuyor, diğerleri itiraz, öbürü itiraz; bunlar normal, bu yapılacak.
ŞAHİN TİN (Denizli) – Başkanım, aynısını yapıyorlar.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Aynısını yaptılar biraz önce.
BAŞKAN – Ama gürültü yaparak, hatibin sesi anlaşılmasın, konuşması dinlenmesin diye… Biz bu Meclisi çalıştıramayız.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Biraz önce aynısını yaptılar.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Anlasınlar diye Sayın Başkan, anlasınlar diye. Anladıkları dilde…
BAŞKAN – O yüzden ben diyorum ki şimdi bu tartışmayı burada noktalıyorum.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Ondan anlıyorlar.
BAŞKAN – Bakın, noktalamazsak büyüyecek bu tartışma.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Hayır, hayır. O arkadaşa cevabını ben vereceğim Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak.
BAŞKAN – Peki, siz bilirsiniz. Ben Genel Kurulu düzen içinde çalıştırmak istiyorum.
Yeni sataşmalara mahal vermeden…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Taraflı yönetiyorsunuz.
BAŞKAN – Özlem Hanım, Günaydın’a söz vereyim ondan sonra size vereyim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Taraflı yönetiyorsunuz Sayın Başkan, taraflı yönetiyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Günaydın, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama yeni bir tartışmaya, sataşmaya lütfen mahal vermeyin yoksa -demin de ihtar ettim- 68'i uygulayacağım.
8.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Evet, biraz evvel burada hatip İzmir Büyükşehir Belediyesinin imar uygulaması üzerine bir şeyler söyledi. Hatırlatırım…
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın Günaydın, bir dakikanızı alabilir miyim. Süreyi yeniden başlatalım.
Değerli milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim. Şimdi, söylenecek söz varsa ona cevap veren zaten söylüyor ama hatibi siz de dinleyin; Genel Kurul, aziz milletimiz de dinliyor. Lütfen, sabır ve saygıyla dinleyelim.
Buyurun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Evet, kent suçları, bu memlekette kentleri mahveden, yaşanmaz kılan bir beton ekonomisinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ben kendi sözlerimle söylersem size herhangi bir şey olmaz, herhangi bir şekilde işlemez. Size reisinizin sözleriyle söyleyeceğim. İstanbul'a ihanet eden kim ya? (AK PARTİ sıralarından “Siz!” sesleri) Ha, Erdoğan’la farklı fikirdesiniz, öyle mi? “Biz İstanbul'a ihanet ettik.” lafını Erdoğan söyledi. Bunu da mı aklınızda tutamıyorsunuz?
Ben size örnekler vereyim. 16/9 var Zeytinburnu’nda, hatırlıyor musunuz? O Süleymaniye Camisi’nin silüetini mahveden, arkadan Süleymaniye Camisi’nin silüetine ihanet eden. Ne yaptınız? “Tıraşlasın.” dedi “Tıraşlasın.”
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Süleymaniye’de ne oldu? Ekrem İmamoğlu onu imzaladı, imzaladı.
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Kim tıraşlayacaktı? Erdoğan’ın arkadaşı tıraşlayacaktı. Tıraşladı mı?
MEHMET BAYKAN (Konya) – Nerede 100 bin konut?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Siz rantı tıraşlayamazsınız çünkü rant AKP’dir, sizsiniz.
MEHMET BAYKAN (Konya) – 100 bin konut nerede? Cevap ver!
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – İlaveten bir şey söyleyeceğim size.
Sen oradan acayip bağırıyorsun, bağırma şampiyonu yaptım seni. İnsanın aklı ne kadar az olursa bağırması o kadar fazla olur.
MEHMET BAYKAN (Konya) – Nerede 100 bin konut?
GÖKHAN GÜNAYDIN (Devamla) – Bakırköy 1453 Projesi’ni hatırlıyor musunuz? Bakırköy Belediyesi CHP’deydi, imara izin vermedi. Büyükşehir Belediyesi AKP'deydi, imara izin vermedi. Adam dedi ki: “Bunların hiçbir önemi yok, ben bunu yukarıdan, patrondan hallederim.” Halletti mi? Halletti. Sonra sizin Toplu Konut İdaresi Başkanınız ne dedi? “Sen ne emrettin, ben aynısını yaptım. Niye ben istifa edeceğim? Sen istifa et.” dedi. Kime söyledi bunu? Recep Tayyip Erdoğan’a söyledi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Demek ki siz rant ekonomisinin tarihini yazmışsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Çıkıyor, bana İzmir’deki politikadan bahsediyor; yazıklar olsun, yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Orada böğüren kimse gelsin, burada konuşalım onunla, tamam mı? Hadi bakalım. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Gökhan Bey, hatibe cevap vermediniz. Hatip diyor ki: “Beton ve demir standarda uygun değil.”
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Güler, evet, sormayacağım.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Hatip “Beton ve demir standarda uygun değil.” diyor, sen başka şey diyorsun ya!
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Arkadaşlar…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sen cevaplarını aldın, cevaplarını.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ama hayır, öyle değil…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sen de bağırma şampiyonlarından birisin de, çok bağıranlar Mecliste kalamaz, ben sana söyleyeyim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ya, verdiği soruya cevap vermiyor.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Öyle yaranmak için çok bağırma.
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Arkadaşlar…
BAŞKAN – Sayın Güler, buyurun.
Sayın Çilez, bakın, Grup Başkanınız konuşuyor, lütfen dinleyin.
Buyurun.
9.- Sivas Milletvekili Abdullah Güler’in, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ABDULLAH GÜLER (Sivas) – Şimdi, deveye sormuşlar ki “Neden boynun eğri?” “Nerem doğru ki.” demiş.
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Aynen AKP iktidarı.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – E, sizin durumunuzu anlatmış devenin hikâyesi.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Şimdi, biraz önceki hatibimizin, Değerli Grup Başkan Vekilimizin hangi sözünü düzelteceğim, bakın.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) – Ya, kardeşim, TOKİ’ye cevap verin.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – “Konu İzmir. Ben onun yerinde olsaydım İzmir Büyükşehir Belediyesinin…”
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sana Zeytinburnu’ndaki kulelerden bahsettim. Bundan bir bahsetsene.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Yapacağım, bir dakika. Ben sizi dinledim Gökhan Bey.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Bakırköy 1453’ten bahsettim, bir anlatsana.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Gökhan Bey, ben sizi dinledim.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Erdoğan Bayraktar, senin Bakanındı.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Gökhan Bey, ben sizi dinledim, ben sizi dinledim.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – “Bütün bunları sen emir verdiğin için yaptım." dedi, bir bahsetsene. Bahset hadi!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Lütfen bir dinleyin. Ben sizi dinledim beyefendi.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Rant ekonomisi senin tarihinin yazıldığı yer ya! Sen de beni suçlayacaksın oradan, öyle mi?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Sayın Grup Başkan Vekili, konuşmamı istemiyor musunuz?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan, bağırma şampiyonu cümlelerini hatırlatalım.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ya, sen konuş sabaha kadar. Sen ne kadar konuşursan o kadar kâr bize.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Hah! İzmir Büyükşehir Belediyesi işveren, işi alan İzbeton. Ben onun “Yalan.” demesini beklerdim. Demir uyduruk demir, beton maalesef şartlara uymuyor. 6 tane blok, depremden kaynaklı gariban İzmir halkımızın o millî serveti heba oldu. Mühürleyen Karşıyaka Belediyesi, bunlar belge.
RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) – Yalan, hepsi yalan!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Desin ki: “Hayır arkadaş, İzmir Büyükşehir Belediyesi…”
BAŞKAN – Sayın Güler, lütfen…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Abdullah Güler, hayatınız yalan, hayatınız!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Abdullah Güler, dinozorlara bak, dinozorlara bak!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Hayatınız yalan!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Dinozorlara bak Abdullah Güler, 850 milyon dolar; Melih Gökçek’e bak! Ankara’yı parsel parsel satanlara bak!
ŞAHİN TİN (Denizli) – Bağırma, bağırma!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Dinozorlara bak, dinozorlara! 850 milyon dolara bak Abdullah Güler!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba… Değerli milletvekilleri…
Sayın Güler, lütfen Genel Kurula hitap edin.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Peki, arkadaşlar, ben geçen dönem… Neresini düzelteyim dedim ya, Gökhan Bey İstanbul Milletvekili dedi ki: “Arkadaşlar, İstanbul 1453 projesini hatırlıyorsunuz değil mi?” Bakın, “Bakırköy Belediyesi” dedi, bilmiyorum Bakırköy Belediyesinin hangi projesi var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bir dakika efendim.
BAŞKAN – Sayın Başkan, lütfen son sözlerinizi alalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Dinozorlara da gel, dinozorlara da gel Sayın Başkan!
BAŞKAN – Sayın Güler, son sözlerinizi alalım.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Ha, adı yanlış, biraz sonra başkası.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ha, adı yanlış öyle mi? Ataköy’ün önündeki bloklardan bahsetme de adının yanlışından bahset, öyle mi? Sana çok yakışıyor, AKP Grup Başkanı; sana çok yakışıyor!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Arkadaşlar… Arkadaşlar, Bakırköy Belediyesinde adı yanlış, ismi yanlış, proje yanlış; “İstanbul 1453” diyor, Maslak 1453…
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ben sana dünyanın en büyük rantından bahsediyorum, sen isim yanlışından dem vurmaya kalkışıyorsun; işte bu kadar basit!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Arkadaşlar, CHP bu! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Bu kadar basit, bu kadar basit! Savunabileceğin hiçbir şey yok, olsa olsa isim üzerinden konuşabilirsin. Savunabileceğin hiçbir şey yok, ha?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Kendileri konuşacak hatta laf söyleyen arkadaşlara laf yetiştirecek… Burada dinleyemiyor, ya bir dinleyin!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sana Erdoğan Bayraktar ne dedi sana, bir söyle bakalım? Ha, ne dedi sana?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Ya, bir dinleyin!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Erdoğan Bayraktar “Talimat verdi de yaptım.” demedi mi? O paraları nasıl bölüştünüz, bir söylesene? Ha, nasıl bölüştünüz? Anlat da dinleyelim, ne anlatıyorsun?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Arkadaşlar, ya bir dinleyin!
Bak, konu İzmir; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, eski Genel Başkanları, sahada diyor ki...
VELİ AĞBABA (Malatya) – Gel, Ankara’ya gel, Ankara’ya! Kadir Topbaş’a gel!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – “İzmir Büyükşehir Belediyesine…”
VELİ AĞBABA (Malatya) – Melih Gökçek’e gel, Melih Gökçek’e gel!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Sizin sözlerinizle cevap veriyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sen şu Melih Gökçek’e gel bakalım!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – “Biz bunu beceremiyoruz, yapamıyoruz, lütfen devlete gidin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gidin, TOKİ’ye gidin.” dedi sizin Genel Başkanınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Yalan söyleme ya!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Buyurun, kayıtlara bakın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Kemal Kılıçdaroğlu “Biz beceremiyoruz, oraya gidin.” diye ne zaman demiş?
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın kayıtlara.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Bir Grup Başkanına yalan söylemek yakışıyor mu ya!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – İzmir Bayraklı’da, buyurun, bakın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Ya, yorum yanlışınız olur da Grup Başkanı yalan söylemez ya; ayıp, ayıp, ayıp!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Yazık, yazık!
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Güler, teşekkür ederim.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, TOKİ’nin sosyal konut projelerinde yaşanan sorunların araştırılması amacıyla 31/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 31 Ocak 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19'uncu maddesine göre verilen önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Ordu Milletvekili Seyit Torun aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, diğer seçim gündemimizi tamamlamak maksadıyla Genel Kurulun hazırlanması için on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.29
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Muhammed ADAK (Mardin), Sibel SUİÇMEZ (Trabzon)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Gündeme kaldığımız yerden devam ediyoruz.
B) Hâkimler ve Savcılar Kurulunda açık bulunan üyeliğe seçim
1.- Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boş bulunan üyeliğe seçim [(*)]
BAŞKAN – Şimdi, Anayasa’nın 159’uncu maddesi ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 18’inci, 20’nci ve 27’nci maddelerine göre Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boş bulunan 1 üyelik için yapılacak seçime başlıyoruz.
Genel Kurulda yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından aday gösterilen 3 adaydan 1 üyelik için seçim yapılacaktır.
Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonunca belirlenen aday listesini okuyorum:
Çetin Arslan,
Ender Ethem Atay,
Bayram Keskin.
Karma Komisyonca belirlenen adayların adlarını gösteren oy pusulası adayların soyadlarının alfabe sırasına göre düzenlenmesi suretiyle Başkanlıkça bastırılmıştır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyesi seçilebilmek için ilk oylamada üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu yani 400 oy aranacaktır. İlk oylamada seçimin sonuçlandırılamaması hâlinde ikinci oylamada ise üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun yani 360 milletvekilinin oyunu alan aday seçilmiş olacaktır. Beşte 3 çoğunluğun sağlanamaması hâlinde bu oylamada en çok oy alan 2 aday arasında ad çekme usulüyle üye seçimi tamamlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, oylamanın sayımı ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit edilecektir. Tasnif Komisyonunun ad çekmeyle belirlenen üyeleri oylama işlemi bittikten sonra komisyon sırasında yerlerini alacaklardır.
Şimdi, ad çekme işlemini gerçekleştiriyorum:
Türker Ateş, Bolu? Yok.
Mehmet Ali Çelebi, İzmir? Burada.
Ahmet Fethan Baykoç, Ankara? Burada.
Sümeyye Boz, Muş? Yok.
İrfan Çelikaslan, Gaziantep? Yok.
Zeki Korkutata, Bingöl? Yok.
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Manisa? Yok.
Mehmet Akalın, Edirne? Burada.
Ahmet Tuncay Özkan, İzmir? Yok.
Talat Dinçer, Mersin? Burada.
Yılmaz Hun, Iğdır? Yok.
Murat Emir, Ankara? Yok.
Ali Taylan Öztaylan, Balıkesir? Yok.
Kadem Mete, Muğla? Yok.
Faruk Kılıç, Mardin? Burada.
Evet, Tasnif Komisyonu üyelerimiz 5 kişiden oluşmuştur.
Şimdi, oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon sıralarından birinci sıradaki Kâtip Üye Adana’dan başlayarak İstanbul’a kadar İstanbul dâhil, ikinci sırada yer alan Kâtip Üye ise İzmir’den başlayarak Zonguldak'a kadar Zonguldak dâhil adı okunan milletvekillerinin adını defterden işaretleyecektir, adı işaretlenen milletvekiline mühürlü oy pusulası ve zarf verilecektir; oyunu kullanan milletvekili oy pusulasını içeren zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulmuş oy kupasına atacaktır. Oy pusulasında bir adayın isminin karşısına yani kare içerisine çarpı işareti konulacaktır. Birden fazla adayın işaretlendiği veya oyun kime ait olduğunu belirleyecek herhangi bir işaret, imza veya karalama bulunan oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulasında dipnot olarak belirtilmiştir.
Sayın Kâtip Üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.
Kâtip Üyeler yerindeler.
Birinci oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar, Sayın Kâtip Üyelere teslim edilsin. Teslim edildi mi? Evet, teslim edildi.
Oylama işlemini Adana ilinden başlatıyorum.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekillerimiz lütfen oyunu kullansınlar.
Oyunu kullanmayan sayın üyemiz var mı?
Son kez çağrıda bulunuyorum: Oyunu kullanmayan değerli milletvekilimiz var mı? Yok.
Değerli milletvekilleri, oylama işlemi tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum: İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Ankara Milletvekili Ahmet Fethan Baykoç, Edirne Milletvekili Mehmet Akalın, Mersin Milletvekili Talat Dinçer, Mardin Milletvekili Faruk Kılıç.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, tutanağı okuyorum:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boş bulunan 1 üyelik için yapılan seçimin birinci oylamasına 369 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Üye Üye Üye
Mehmet Ali Çelebi Ahmet Fethan Baykoç Mehmet Akalın
İzmir Ankara Edirne
Üye Üye
Talat Dinçer Faruk Kılıç
Mersin Mardin
Öğretim Üyeleri Arasından Seçilecek Üyelik İçin Aday Listesi ve Adayların Aldığı Oylar:
Çetin Arslan : 342
Ender Ethem Atay : 3
Bayram Keskin : 22
Geçersiz : 2
Toplam :369”
Değerli milletvekilleri, bu sonuca göre Anayasa’da öngörülen üçte 2 çoğunluk bulunamamıştır. Bu nedenle ikinci oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun yani 360 milletvekilinin oyunu alan aday seçilmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik tasnif komisyonu tespit edilecektir.
Şimdi ad çekme işlemini gerçekleştiriyorum:
Sümeyye Boz, Muş? Yok.
Yahya Çelik, İstanbul? Yok.
Kemal Çelik, Antalya? Yok.
Şahin Tin, Denizli? Yok.
Mesut Bozatlı, Gaziantep? Yok.
Kadem Mete, Muğla? Yok.
Refik Özen, Bursa? Yok.
Durmuş Ali Keskinkılıç, Karabük? Yok.
Ayşe Böhürler, Kayseri? Burada.
Oğuz Üçüncü, İstanbul? Burada.
Yılmaz Hun, Iğdır? Yok.
Harun Mertoğlu, Rize? Burada.
Nermin Yıldırım Kara, Hatay? Yok.
Ahmet Baran Yazgan, Edirne? Yok.
Yusuf Ahlatcı, Çorum? Burada.
Mahmut Tanal, Şanlıurfa? Burada.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler, oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.
Oylamada dikkat edilecek hususlar, birinci oylama öncesinde belirtilmişti.
Sayın Kâtip Üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.
Kâtip Üyeler yerlerini aldılar.
İkinci oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarfları Sayın Kâtip Üyelere teslim edilsin. Teslim edildi mi? Teslim edildi.
Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, özür dilerim, bir şey söyleyebilir miyim? Burada söylemem gerekiyor.
Şimdi, Değerli Başkanım, bu birinci oylamada 342 oy alan Çetin Bey var. Bayram Bey 22 oy almış. Eğer burada beşte 3’ü, 360 oyu birisi almazsa 342 oy alan ile 22 oy alan arasında kura çekilecek. Böyle bir adaletsizlik, böyle bir absürtlük olmaz. Bence bunu bir…
BAŞKAN – Ama bu, Anayasa hükmü, biz Anayasa’ya uymak zorundayız.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, biri 22 oy alacak, biri 342 oy alacak; ikisinin arasında kura çekmek ne kadar adaletli? Yani biri 240 alır, diğeri onun yaklaşık 10 puan eksiği, 20 puan eksiği alır, olur ama 20 ile 342 arasında olmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Tabii, bu, Anayasa değişikliği gerektiriyor, sizin talebiniz “Gerçekten bu kadar fark olan bir yerde…”
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ben Tasnif Komisyonu üyesi olarak buna katılmıyorum o zaman, ben kabul etmiyorum.
BAŞKAN – Ama biz Anayasa’ya uymak, Anayasa’ya uygun davranmak zorundayız; Anayasa bu şekilde emrediyor.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, ikinci oylamada oy kullanmayan üyemiz var mı?
Evet, oyunu kullanmayan sayın üyeler lütfen oyunu kullansınlar.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, oyunu kullanmayan üyemiz kaldı mı? Yok.
Değerli milletvekilleri, oy verme işlemi tamamlanmıştır.
Oy kupaları kaldırılsın.
Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.
Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum:
Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, İstanbul Milletvekili Oğuz Üçüncü, Rize Milletvekili Harun Mertoğlu, Çorum Milletvekili Yusuf Ahlatcı, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, şimdi Tasnif Komisyonu tutanağını okuyorum:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hâkimler ve Savcılar Kurulunda boş bulunan 1 üyelik için yapılan seçimin ikinci oylamasına 355 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.
Saygıyla arz olunur.
Tasnif Komisyonu
Ayşe Böhürler Oğuz Üçüncü Harun Mertoğlu
Kayseri İstanbul Rize
Yusuf Ahlatcı Mahmut Tanal
Çorum Şanlıurfa
Öğretim Üyeleri Arasından Seçilecek Üyelik İçin Aday Listesi ve Adayların Aldığı Oylar:
Çetin Arslan: 328 oy
Ender Ethem Atay: 3 oy
Bayram Keskin: 21 oy
Boş: 1 oy
Geçersiz: 2 oy
Toplam : 355 oy”
Değerli milletvekilleri, bu sonuca göre Anayasa’da öngörülen beşte 3 oy çoğunluğu bulunamamıştır. Bu nedenle şimdi ikinci oylamada en çok oy alan 2 aday arasında ad çekme usulüyle üye seçimi tamamlanacaktır.
Öğretim üyeleri arasından seçilecek üyelik için en çok oy alan adaylar Çetin Arslan ve Bayram Keskin. Şimdi torbaya 1 ve 2 numaralı pulları atıp kura işlemini gerçekleştireceğim. 1 numaralı pul Çetin Arslan’ı, 2 numaralı pul Bayram Keskin’i temsil etmektedir.
Besmeleyle kurayı çekiyorum, bismillahirrahmanirrahim, inşallah kim için hayırlıysa o çıksın diye dua ediyorum.
1 numaralı pul çıktı, vallahi adalet yerini buldu. (Alkışlar)
Hepinizin gözü önünde karıştırdık, çektik ve kuradan 1 numaralı pul çıkmıştır. Dolayısıyla, 1 numaralı pulun temsil ettiği Çetin Arslan ad çekme sonucu Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyesi seçilmiştir.
Hayırlı olsun diyor, görevinde kendilerine Meclis Başkanlık Divanı olarak başarılar diliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 6/2/2024 Salı günü toplanmamasına ilişkin önerisi
No: 19 31/1/2024
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulunun 31/1/2024 Çarşamba günü yaptığı toplantıda Genel Kurulun 6/2/2024 Salı günü toplanmamasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
Bekir Bozdağ
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Vekili
Özlem Zengin Gökhan Günaydın Gülüstan Kılıç Koçyiğit
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Erkan Akçay Erhan Usta Bülent Kaya
Milliyetçi Hareket Partisi İYİ Parti Saadet Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, gündemimizdeki konular tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 1 Şubat 2024 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.13
[(*)] 90 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.