TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

57’nci Birleşim

7 Şubat 2024 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KAĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın, 11 ili etkileyen 6 Şubattaki Kahramanmaraş merkezli depremin 1’inci yıl dönümüne ilişkin konuşması

 

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Osmaniye Milletvekili Seydi Gülsoy’un, 6 Şubat depremleri sonrası Osmaniye’deki çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk’in, Diyarbakır’daki seçmen usulsüzlüğü iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, Hatay bölgesine ve depreme ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Millî Savunma Komisyonu olarak Kıbrıs’a gerçekleştirdikleri ziyarete ilişkin açıklaması

2.- Kocaeli Milletvekili Veysal Tipioğlu’nun, Çağlayan Adliyesinde dün gerçekleştirilen menfur saldırıya ilişkin açıklaması

3.- Karabük Milletvekili Durmuş Ali Keskinkılıç’ın, Filyos Limanı’na ilişkin açıklaması

4.- Kütahya Milletvekili Adil Biçer’in, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan asrın felaketinde gösterilen dayanışmaya ve 19 Mayıs 2011 tarihinde Kütahya’nın Simav ilçesinde meydana gelen depreme ilişkin açıklaması

5.- Sivas Milletvekili Rukiye Toy’un, depremin 1’inci yılına ve Çağlayan Adliyesinde gerçekleştirilen menfur terör saldırısına ilişkin açıklaması

6.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, diş hekimlerinin atanma sorununa ilişkin açıklaması

7.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, 11 ili etkileyen 6 Şubat büyük deprem felaketinin yıl dönümünde Kilis’e ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, “bin yılın felaketi” olarak adlandırılan büyük yıkımın 1’inci yılına ve yaşanan acıların siyasetin malzemesi olarak kullanılmasına ilişkin açıklaması

9.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, Batı Akdeniz’in en az gelişmiş ili Burdur’a ilişkin açıklaması

10.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, hızır orucuna ilişkin açıklaması

11.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, 6 Şubat depreminin ardından geçen bir yılda AKP iktidarının hâlâ ders çıkarmadığına ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen’in, depremin yıl dönümünde Malatya’nın barınma sorununa ve Malatya Valiliğinin etkinlikleri yasaklamasına ilişkin açıklaması

13.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, depremin 1’inci yıl dönümünde AKP Hükûmetinin skandal sözlerine ilişkin açıklaması

14.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Adana’da yetkili sendika üzerinden sağlık çalışanlarına mobbing uygulanmasına ilişkin açıklaması

15.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, Maraş’a “kahraman” unvanının verilmesinin ve merkez üssü Kahramanmaraş olan asrın felaketinin yıl dönümlerine ilişkin açıklaması

16.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, deprem bölgesinde yaraların sarılmadığına ve Bakan Mehmet Özhaseki’nin talihsiz sözlerine ilişkin açıklaması

17.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, Merkez Bankası Başkanlarına ilişkin açıklaması

18.- Kocaeli Milletvekili Sadettin Hülagü’nün, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’ne ilişkin açıklaması

19.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlere ilişkin açıklaması

20.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, saray iktidarının vatandaşı enflasyon enkazının altında bıraktığına ilişkin açıklaması

21.- Bursa Milletvekili Hasan Öztürk’ün, araç muayene ücretlerindeki artışa ilişkin açıklaması

22.- Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever’in, şehir hastanelerine ve sağlık bölümü mezunlarının atanma beklediğine ilişkin açıklaması

23.- Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar’ın, depremin 1’inci yıl dönümünde AKP’nin insanların acıları üzerinden siyaset yaptığına ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Özgül Saki’nin, kadınlar olarak depremden rant devşirenlere karşı mücadelelerinin devam edeceğine ilişkin açıklaması

25.- Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde taahhüt edilen konutların çok azının bitirildiğine ilişkin açıklaması

26.- Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici’nin, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde CHP olarak iktidara sordukları sorulara ilişkin açıklaması

27.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın, deprem sonrası Gaziatep’te 10.698 konutun hak sahiplerine teslim edildiğine ilişkin açıklaması

28.- Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık’ın, Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinin 1’inci yıl dönümüne ve devletin deprem anından itibaren tüm imkânlarını seferber ettiğine ilişkin açıklaması

29.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin vatandaşın medeni ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kamu hizmeti sunmadığına ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak’ın, asrın felaketini anmaktan daha fazlasını yapmak gibi bir sorumluluklarının olduğuna ilişkin açıklaması

31.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Kahramanmaraş depreminin yıl dönümüne, depremi siyasetüstü bir sorun olarak ele aldıklarına, yaraları sarmanın sorumluluğunun başta iktidar olmak üzere herkeste olduğuna, Kahramanmaraş ve diğer illerin depreme hazır olmadığına, deprem bölgesindeki sorunlara, çalışmalara ve kendisinin hazırladığı deprem bölgesi gözlem raporuna, deprem üzerinden kimsenin siyaset yapmasını doğru bulmadıklarına ilişkin açıklaması

32.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Irak’ın kuzeyinde yürütülen operasyonda şehit olan Uzman Çavuş Kadir Dingil ile yaralı 2 askere, Gaziantep’te helikopterin kaza kırıma uğraması sonucunda şehit olan Pilot Emniyet Amiri Cemil Gülen ile Sözleşmeli Pilot Levent Öztürk’e, İstanbul’da Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleşen saldırıya, 6 Şubat depreminin yıl dönümüne, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının depreme ilişkin olarak yürüttüğü soruşturmaya, AK PARTİ iktidarının depremde canını yitirenlerin geride bıraktıklarına sahip çıkamadığına ve yaşanan bazı beceriksizliklere, Cumhurbaşkanının depremin 1’inci yıl dönümünde Hatay’da ayrıştırıcı bir dil kullandığına, 6 Şubat depreminden ders çıkarılmadığına ve Maraş’a “kahraman” unvanının verilişinin yıl dönümüne ilişkin açıklaması

33.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Çağlayan Adliyesi önünde düzenlenen hain terör saldırısına, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve “asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerin 1’inci yıl dönümüne, devletin deprem sonrasında tüm imkânlarıyla seferber olduğuna ve deprem bölgesinde yürütülen çalışmalara ilişkin açıklaması

34.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, AKP’nin 1999 depreminden gerekli dersleri çıkarmadığına, Maraş depremlerine ilişkin parti kurullarınca hazırlanmış bir rapor olduğuna, depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanının ve Bakan Mehmet Özhaseki’nin söylediklerine, deprem bölgesinde teslim edilen 7 bin konuta, 7 Şubat Cizre bodrum katliamının yıl dönümüne, deprem bölgesinde kaybedilmiş çocuklar ile MESEM kapsamında çalıştırılan çocuklara ilişkin açıklaması

35.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, depremin 1’inci yıl dönümüne, iktidarın deprem bölgesine vadettiği çoğu şeyi yapmadığına, depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanının ve Bakan Mehmet Özhaseki’nin söylediklerine, deprem üzerinden siyaset ve seçim kampanyası yürütülmemesi gerektiğine, Çağlayan Adliyesindeki terör saldırısına, Tuzla Piyade Okulundaki 7 teğmene verilen ihraç kararına ve Genel Kurulda görüşülecek olan 92 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne ilişkin açıklaması

36.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Miraç Gecesi’ne, Çağlayan Adliyesindeki menfur terör saldırısına, dün andıkları 6 Şubat depremine, asrın felaketinin asrın dayanışması hâline geldiğine ve deprem bölgesinde teslim edilecek konutlara, depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanının ve Çevre ve Şehircilik Bakanının söyledikleri sözlerin çarpıtıldığına ve her şeyin milletin gözünün önünde cereyan ettiğine ilişkin açıklaması

37.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

38.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

39.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

40.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

41.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin, Muş Milletvekili Sezai Temelli ile İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

42.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

43.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

44.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

45.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

46.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

47.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkanı Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem sonrası görülen ihmallerin ve söz konusu iddiaların araştırılması ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla 7/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 7 Şubat 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu'nun, geri dönüştürülmüş plastik atıklardan elde edilen ham maddenin kullanımına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın cevabı (7/8239)

2.- Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren'in, Diyarbakır'da taksi plakalarını aktifleştirmek isteyen sürücülerden bağış talep edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8257)

3.-Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren'in, Diyarbakır'ın Eğil ilçesindeki seçmen kütükleriyle ilgili bazı istatistiklere,

Diyarbakır'ın Kulp ilçesindeki seçmen kütükleriyle ilgili bazı istatistiklere,

Diyarbakır'ın Hazro ilçesindeki seçmen kütükleriyle ilgili bazı istatistiklere,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8258), (7/8259), (7/8260)

4.- Karabük Milletvekili Cevdet Akay'ın, TBMM'ye gönderilen Sayıştay denetim raporlarında yer almayan eklere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın cevabı (7/8323)

5.- Karabük Milletvekili Cevdet Akay'ın, TBMM'ye gönderilen Sayıştay denetim raporlarında yer almayan eklere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın cevabı (7/8395)

6.-Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, vatandaşların borç faizlerinin silinmesi ve kredi kartı borçlarının yapılandırılması talebine,

Vergi ve ekonomi politikalarına,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8418), (7/8424)

7.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Şanlıurfa'daki kamu kurumlarının hukuki hizmet alım sözleşmelerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8421)

8.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, engellilere verilen evde bakım aylığına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8425)

9.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, asgari ücrete ,

Emekli maaşlarında artış yapılması talebine,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8428), (7/8429)

10.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, çocuk işçi sayısının azaltılması amacıyla alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8430)

11.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, atanamayan öğretmen sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8431)

12.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın'ın, tarımsal destek ödemelerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8539)

13.- Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğ Ertuğrul'un, şehir hastanelerinin yabancı bir yatırımcıya satılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8542)

14.- Bolu Milletvekili Türker Ateş'in, 2023 yılında ülke genelinde ve Bolu'da Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırları dışına çıkarılan alanlara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8669)

15.- Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü'nün, Bingöl'de bazı alanların Cumhurbaşkanı Kararı ile orman sınırları dışına çıkarılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/8671)

7 Şubat 2024 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar BİÇER KARACA

KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Kurtcan ÇELEBİ (Ankara)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın, 11 ili etkileyen 6 Şubattaki Kahramanmaraş merkezli depremin 1’inci yıl dönümüne ilişkin konuşması

BAŞKAN - Görüşmelere geçmeden önce, malum, 6 Şubat, depremin üzerinden bir yıl geçti, birkaç cümleyle düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Sayın milletvekilleri, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli deprem 11 ilimizde silinmez izler, yok olmaz, azalmaz acılar bıraktı ve üzerinden de tam bir yıl geçti. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye, Kilis, Adana, Elâzığ; her biri neredeyse silinmiş hafızalar ve anılar, dümdüz olmuş bir coğrafya ve sadece yıkılan binalar değil yok olan hayatlar, anılar, tarih, gelecek ve geleceğe ilişkin hayallerin olduğu bir coğrafya. Depremin üzerinden bir yıl geçti, dün tüm milletvekilleri ve yurttaşlarımızla depremin etkisi altında büyük kayıplar yaşanan 11 ilimizdeydik. Her birimizin de tanıklık ettiği üzere, üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ en temel haklara -barınma, beslenme, eğitim başta olmak üzere- erişememiş yüz binlerce insanımızın o çığlıkları ve talepleriyle karşı karşıya kaldık. Acıları paylaşmak, kayıpları anmak elbette çok çok önemliydi ancak geride kalanların çığlıklarını duymak, çözüm ve etkin bir görev üstlenmesi bu Parlamentonun asli görevlerinden biri olmalıdır ve olmalıydı.

Parlamento, milletin iradesinin temsil edildiği ve milletin o en temel sorunları başta olmak üzere çözüm üretmesi gereken, en etkin, millî iradenin tecelligâhıdır ve bir yıl boyunca ve bundan sonra da eksiklerimizi bilerek, yapılması gerekenlerin farkında olarak, aklı ve bilimi rehber edinerek o çığlıkları duymak ve o çığlıkların adalet taleplerinin, hak taleplerinin gereğini bu çatı altında yerine getirmek her birimizin öncelikle Parlamento üyesi olarak ve ardından insan olarak görevi olduğunun altını bir kez daha çizmek isterim.

Bir de, geride bıraktığımız süreçte, 6 Şubat depreminden önceki süreçte neleri duymadığımızın ya da neleri unuttuğumuzun da bir kez daha burada ifade edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Mesela, doğanın, ekosistemin sesini duymadık, duysak da unutmayı tercih ettik ve unuttuk. Oysa unutulan şey, doğayı itip kaktığımız bir dünyadan, çok daha büyük bir güçle itip kaktığımız doğanın bizi bir kenara savurduğu bir dünyaya geçtiğimiz yani iklim krizinin ve ekosistemin tahribatının sebep olduğu o savrulmayı görmedik ya da unuttuk.

Değerli milletvekilleri, deprem felaketini yaşayan illerde kayıplar sadece yıkılan binalar değildi. Dün tanıklık ettik ki orada, hayalet kentlere dönüşmüş coğrafyada deprem sonrasında başka gerçekliklerin de başka travmaların da yaşanmakta olduğunu burada ifade etmek isteriz.

Az önce, aklın ve bilimin yol göstericiliğinden bahsetmiştim. Söz verdim, burada ifade edeceğim: Çukurova Üniversitesinde Çocuk İyilik Merkezi diye bir merkez kurulduğunu, depremde enkaz altında kalmış çocukların, uzuv kaybı yaşayan çocukların tamamen gönüllülerin katkılarıyla o uzuvlarının, protezlerinin ve ruhlarının tedavi edildiğini ve bunun bu çatı altında daha da büyüyerek, daha da genişleyerek sürmesinin bir insanlık görevi olduğunu ifade etmek isterim. Size bacağını kaybetmiş Emine’nin selamını getirdim. Enkazdan çıktığında Emine ilk şu sözleri ifade etmiş: “Yürüyerek üniversite sınavına gidemeyecek miyim?” Dün elinde mikrofon, yürüyerek sahneye gelip en büyük mutluluğunun yürüyerek üniversite sınavına gitmiş olmak olduğunu bize ifade etti. Evet, Çocuk İyilik Merkezine, başta rektör olmak üzere, katkı veren herkese teşekkür etmenin bir insan olarak, bu Parlamentonun bir bireyi olarak üzerime düşen bir görev olduğunu ifade ederek sözlerimi tamamlamak isterim.

Değerli milletvekilleri, ön tedbirliliğin unutulduğuna, ön tedbirlik ilkesinin hayata geçmesiyle deprem felaketinin yıkıcılığının ve sonrasındaki acıların hafifletilebileceğine, en azından önlenebileceğine hep birlikte tanıklık ettik. Bu Parlamento, devletteki ön tedbirlilik ilkesinin gereklerini yerine getirmekte bir an önce adımlar atmak ve gereğini yapmakla sorumludur. Unuttuklarımızın, ihmal ettiklerimizin ya da yapmadıklarımızın varlığını hepimiz bilerek ve o bölgede yaşanan acıları yüreğimizde çok fazla hissederek ama aynı zamanda bir daha yaşanmaması için de bu konuda önümüzdeki süreçte millet iradesinin tecelligâhı Parlamentonun daha hassas, daha etkin bir görev ve faaliyet yürütmesini buradan bir kez daha ifade etmeyi bir borç bilirim.

Bu vesileyle “Kaybettiğimiz canlarımızın ardından bizi unutmayın.” diyen depremzedelerden deprem sonrasında telafi ve kalıcı çözümler üretmekte yetersiz kalındığına ilişkin gelen tüm çığlıkları duyduğumuzu belirtmek, bundan sonraki süreçte de Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu çığlıklara sessiz kalmayarak gereğini yapacağına dair burada sizler adına söz vermek ve yapılmayanlar için de o bölgede yaşayan yurttaşlarımıza her birimizin bir özür borcu olduğunu ifade etmek isterim.

Dün 6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçmişti ve orada her gün yaşanan dramı hep birlikte dün beraberce yaşadık. Anılarımız bir kez daha o ilk günün tesirindeydi; yıkılmış, yerle bir olmuş sokaklar, sıkı sıkıya sarılan anılar… Tuttukları yaslarında, haklarını teslim için verdikleri adalet mücadelesinde o felaketi yaşayan yurttaşlarımızın yanında olacağımızı, geride kalan acılı ailelerin adalet taleplerinde de bu Parlamentonun onları yalnız bırakmayacağını ve yaşananları, yaşatılanları unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı bir kez daha ifade etmek isterim.

Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 milletvekilimize gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 6 Şubat depremleri sonrası Osmaniye'deki çalışmalar hakkında söz isteyen Osmaniye Milletvekili Seydi Gülsoy’a aittir.

Buyurun Sayın Gülsoy. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Osmaniye Milletvekili Seydi Gülsoy’un, 6 Şubat depremleri sonrası Osmaniye’deki çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması

SEYDİ GÜLSOY (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Gazi Meclisimizin kıymetli milletvekilleri, bizleri ekranları başında izleyen değerli hemşehrilerim; hepinizi saygıyla sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.

Bugün 6 Şubat 2023 tarihinde yaşamış olduğumuz asrın felaketi olan depremlerin üzerinden bir yılı geride bırakmış bulunuyoruz. Bir yıl önce merkez üssü Kahramanmaraş olan ve birçok ilimizle birlikte Osmaniye’mizi etkileyen asrın felaketi depremlerde yaşamlarını yitiren vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

Yaşamış olduğumuz bu büyük afetler bizleri derin bir üzüntüye boğdu, birçok eşimiz dostumuz, kardeşimiz, akrabamız hayatını kaybetti. Bu vatandaşlarımızı derin bir üzüntüyle yâd ediyorum.

Depremin ilk anından itibaren devletimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve Türkiye'nin her yerinden yardıma koşan, dualarını eksik etmeyen aziz milletimiz, bizleri bu zor zamanımızda yalnız bırakmayıp depremin etkilediği bölgelere acil yardım ve destek sağlamışlardır. Tüm bu süreç boyunca devletimizin ve aziz milletimizin göstermiş olduğu kararlılık ve dayanışma ruhu milletimizin yüreklerini bir araya getirmiş, tüm ülke tek yürek olmuştur.

Yaşamış olduğumuz depremlerde ilimizde de 1.010 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 6 Şubat tarihinden bugüne kadar ilimizde 10 bin bina yıkıldı, bu da yaklaşık olarak 25 bin bağımsız bölüme tekabül etmektedir. Yaşanan büyük afetin ardından, başta Valiliğimiz olmak üzere AFAD, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, belediyelerimiz, Toplu Konut İdaresi Başkanlığımız ve ilgili kurumlar koordineli şekilde çalışarak depremin açmış olduğu yaraların sarılması için tüm imkânları seferber etmişlerdir. Bu süreçte evleri yıkılan vatandaşlarımıza devletimiz tarafından AFAD, Kızılay eliyle geçici barınma merkezleri, TOKİ eliyle de toplu konut projeleri hayata geçirilmiştir. İnşasına başlamış olduğumuz konutları bir an önce tamamlayıp hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız.

Şu anda bir yıl geçti, ilimizde bir yıldan beri vatandaşlarımızla her zaman el ele, gönül gönüle olduk. Onların hayatlarını kolaylaştırmak, hayatı normalleştirmek adına yoğun bir şekilde çalışmaktayız. Deprem bölgesi genelinde yapımı süren deprem konutlarımızı tamamladıkça hak sahiplerine teslim ediyoruz. İnşallah, iki ay içerisinde 75.363 konutun teslimini gerçekleştireceğiz. Amacımız, her ay düzenli olarak yaklaşık 15-20 bin arasında konut ve köy evini hak sahipleriyle buluşturmak olacaktır. Böylece, temelinin atılmasının üzerinden bir yıl geçmeden inşaatları bitirme sözümüzü önemli ölçüde yerine getireceğiz, yıl sonuna kadar 200 bin evi teslim etmiş olacağız.

İlimiz Osmaniye’ye geldiğimizde, Osmaniye’mizde 13.646 konut, 6.856 köy evi ve 3.650 ticari alan olmak üzere toplam 24.152 bağımsız bölümü inşa edeceğiz. İnşasına başlamış olduğumuz 5.328 konutun 1.976 adedinin bu ay içerisinde kurasını çekiyoruz, geriye kalan kısımları da peyderpey tamamlayıp Osmaniyeli hemşehrilerimizin hizmetine sunacağız. Bu konutlarımız çevreye, doğaya duyarlı, aynı zamanda sağlam şekilde inşa edilmektedir.

Bu vesileyle, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bakanlarımıza, ilgili kurumlarımıza, aziz milletimize burada bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. İnşallah, asrın felaketinin üzerinden asrın birlikteliğiyle geleceğiz. Hemşehrilerimiz, gönüllü kuruluşlar, belediyeler ve devletimiz el birliğiyle bu süreci tamamlamaktayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

SEYDİ GÜLSOY (Devamla) – Tamamlıyorum.

Rabb’imden niyazım şudur ki: Ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten muhafaza eylesin. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Bir daha böyle acılı günler yaşamamak, birbirimize daha çok kenetlenmek ve dayanışma içinde olmak dileğiyle burada tüm hemşehrilerimi saygı ve muhabbetle selamlıyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Diyarbakır'daki seçmen usulsüzlüğü iddiaları hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk'e aittir.

Buyurun, Sayın Çelenk.

2.- Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk’in, Diyarbakır’daki seçmen usulsüzlüğü iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması

SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında, evlerde, cezaevlerinde Meclis Genel Kurulumuzu izleyen değerli yurttaşlar; bugün bence hiç kimse depremi anmadan sözlerine başlamamalı. Her ne kadar söz hakkımı başka bir konuyla ilgili kullanacak olsam da ben de sözlerime öncelikle 6 Şubat 2023'te yaşadığımız büyük deprem felaketinde kaybettiklerimizi büyük bir üzüntüyle, kederle anarak başlamak istiyorum, anıları önünde eğilerek başlamak istiyorum.

“Depremin üzerinden bir yıl geçti.” deyip duruyoruz, bir yıl geçti. Zaman göreli bir şey, bu zaman kimin için geçti? Biz kendi gündemlerimizin peşinde depremi belki de daha 2’nci ayından itibaren geride kalmış bir şey zannediyoruz ama orada aslında zaman dondu, orada evladının gönderdiği sesli mesajı tekrar tekrar dinleyen, onun çığlıklarına yetişemeyen bir baba için zaman geçmedi, zaman geçmiyor. Bu ülkede biz depremleri bitmeyen bir ders olarak yaşıyoruz. Eğer öyle olmasaydı, 99 depreminden 2023 depremine geçen sürede zaman donmuş gibi karşılamazdık bu depremi. Depremler bitmeyen bir ders oldu. Oysa bitmeyen ders yoktur. Her şeyden önce, hepimizin bunu sorgulaması gerekiyor.

Bugünkü söz hakkımı yaklaşan yerel seçimler ve seçim usulsüzlükleri üzerine kullanacağım, özellikle de kendi seçim bölgem olan Diyarbakır’da yaşanan usulsüzlükler hakkında. Öncelikle, başlarken bir teşekkür ifade etmek istiyorum. Son on yıldır bir seçimden diğerine koşturan ve dünyanın birçok ülkesinde görülmeyen bir politik bilinçle seçme ve seçilme hakkını sahiplenen yurttaşlarımıza kendi adıma minnettarlığımı sunmak istiyorum, ifade etmek istiyorum. Siyasi iktidarın başta medya ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, demokratik protesto yapma ve örgütlenme üzerindeki muazzam baskısı gibi birçok nedenle seçim sonuçlarının meşruiyeti her defasında temelden sorgulanan bir nitelik kazanmışsa da bu iklime, bu duruma rağmen seçimlere inanmak, siyaset alanında yaşananlarla ilgilenmeye devam etmek gibi güç bir işi başarıyor yurttaşlarımız. Seçtikleri siyasetçiler cezaevlerinde rehin tutulur, belediyelerine kayyum atanır, hukuk ayaklar altına alınır ve muhalefet etmenin kendisi bir suç gibi tanımlanırken her şeyi göze alarak mücadele etmeye devam ediyorlar; siyasete, halkların eşitlik ve özgürlük mücadelesine ve siyasetin dönüştürme gücüne inanmaya devam ediyorlar. Bundan vazgeçmeyen milyonlar var; her birine selam olsun. İçinde bulunduğumuz türden bir hukuksuzluk rejiminde, bu siyasi iklimde yapılan bütün seçimler manipüle edilmiş seçimlerdir, meşruiyetleri temelden sorunlu hâle gelmiş seçimlerdir fakat derdimiz bundan ibaret değil. Boşuna dememişler, dert bir olaydı ağlamak kolaydı. Hangi uygulamasıyla mücadele edeceğimizi bilmediğimiz bir hukuksuzluk rejiminde yeniden seçimlere gidiyoruz, yerel seçimlere gidiyoruz; seçimler kapıda. Halkın iradesini yansıtmak bakımından hiçbir meşruiyeti olmayan kayyumların yönettiği belediyeleri kaybedeceğini bilen AKP-MHP iktidarı, bu irade gasbını kalıcı kılmanın yollarını arıyor. Geçmiş seçimlerden de bildiğimiz mükerrer oy, sandıkların güvenlik gerekçesiyle başka bölgelere taşınması gibi usulsüzlüklere şimdi de seçmen taşıma usulsüzlükleri eklenmiş bulunuyor. Birçok ilde ortaya çıkan bu usulsüzlük, vekili olduğum Diyarbakır'da da ciddi boyutta yaşanıyor. Altı ay evvelki seçimlerde sadece 1 seçmenin, 3 seçmenin, 11 seçmenin olduğu Hazro’da, Kulp’ta, Eğil’de, Ergani'd; bakıyorsunuz, aynı yerlere binlerce yeni seçmen taşınmış. Adres adres tespit ettiğimiz durumlar bunlar. Artık sandık taşıma yetmiyor, seçmen taşınıyor ve kamu gücünün kötüye kullanımının en büyük, en vahim örneklerini sergiliyorlar burada. Taşınan seçmenlerin birçoğu kolluk güçleri de dâhil olmak üzere kamu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

SEVİLAY ÇELENK (Devamla) – Örnekler saymakla bitmez.

Bu usulsüzlükleri tek tek biz raporlaştırdık, sizleri bunları incelemeye davet etmek isterim ama bunları teşhir etmeye devam edeceğiz, bunları anlatmaya devam edeceğiz, sandıklarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz; bu usulsüzlüklere izin vermeyeceğiz.

Yerel seçimler demokrasinin teminatıdır. Seçmen iradesinin demokratik siyasete yansıyabileceği en güçlü zemindir, bu zemine sahip çıkacağız; bu, hepimizin sorumluluğundadır. Seçmen taşıma meselesi basit bir mesele değil, her birimizin bu konuyu, bu kalan süre içinde her gün takip edip gündemleştirmesi gerekiyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Hatay bölgesi ve deprem konusunda söz isteyen Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’e aittir.

Buyurun Sayın Sarıgül. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, Hatay bölgesine ve depreme ilişkin gündem dışı konuşması

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; depremi, bir sene önce, öğrenir öğrenmez 04.00’de Hatay'da, deprem bölgesinde oldum.

1994 yılında can Erzincan’da depremi yaşayan bir arkadaşınızım, Yalova depremini yaşayan arkadaşınızım, Van depremini yaşayan arkadaşınızım. Özellikle Yalova depremi konusunda, dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit -Allah rahmet eylesin- dönemin Başbakan Yardımcısı Sayın Devlet Bahçeli; kendileriyle muhteşem bir çalışma yaptık, kısa süre içerisinde yaraları sarmaya çalıştık.

Ama bu depremin yıl dönümünde gördüklerim beni gerçekten birazcık üzdü. Burada siyasi bir konuşma yapmayacağım, burada bütün Parlamentoyu, devletimizi ve ülkemizi ilgilendiren bir konuşma yapmak istiyorum. Deprem üzerinden siyaset yapılmasını kesinlikle doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum ama bir şey var ki sorunları tespit edip bu sorunların üzerine nasıl gidebiliriz, bunlara da iyi bir şekilde bakmamız lazım.

Bir sene oldu, benim koca devletim, şefkatli devletim, merhametli devletim, keşke o çadırlardan vatandaşları çıkarıp da hiç olmazsa konteynerlere yerleştirebilseydi. Yağmur yağdığı zaman o çadırların altındaki yurttaşlarımızın neler çektiğini gerçekten gördüm. Bu koşulların bir an önce giderilmesi lazım. Böylesine büyük acılar, vatandaşın acısı, vatandaşın öfkesi olabilir; depremi istismar edenler ile içi yanan yurttaşlarımızı ayırmak lazım, depremi istismar edenler ile içi yanan yurttaşlarımızı aynı kefeye koymamak lazım, depremde içi yanan yurttaşlarımıza karşı hepimizin son derece hoşgörülü olması lazım.

Bir kez daha ifade etmek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak depremin siyasetüstü olduğunu anlatıyorum ve deprem konusunda hepimizin mutlaka el birliği yapması gerektiğine inanıyorum. Deprem olduğu zaman “Siz hangi partilisiniz?” diye sormuyor; hepimiz enkaz altında kalıyoruz, hepimiz de ne yazık ki ölüyoruz. Devletimiz her afetten sonra vatandaşın yanında oluyor ama devletimizin afetten önce vatandaşımızın yanında olması lazım.

Şişli Belediye Başkanlığım esnasında 39 tane mahallem vardı; Boğaziçi Üniversitesiyle çalıştım, Profesör Semih Tezcan’la 39 mahallenin jeolojik altyapı çalışmalarını yaptım; 2.814 tane güçlendirilmesi gereken binalar vardı, onları güçlendirdim ki deprem olduktan sonra can kaybı olmasın. O nedenle, yapmamız gereken, deprem olmadan önce bu depremin bir felakete dönmesini engellemektir. İnşaatlarımızı depreme dayanıklı bir şekilde yapmalıyız, projelerimizi buna uygun olarak denetlemeliyiz. Karadeniz'de dere yatakları var, fay hatları var; buralarda yapılaşmaya asla ve asla izin vermememiz lazım. İmar affı çıkarma konusunu yasaklamamız lazım, imar affı konusunu anayasal güvence altına almamız lazım; her dakika imar affı çıkmasını gerçekten doğru bulmayız. Özellikle ovaları tarıma ayırmalıyız, tarıma uygun olmayan yerlere yerleşim binalarını yapmalıyız.

Sayın milletvekilleri, değerli yurttaşlarım; AFAD devletimizin çok önemli bir kurumu ancak deprem büyüklüğü karşısında AFAD yalnız kalmaktadır. AFAD önemlidir ama kâfi değildir. Onun için, buradan bütün siyasi partilere sesleniyorum: Gelin, hep birlikte doğal afetler ve deprem bakanlığını mutlaka kuralım. Doğal afetler ve deprem bakanlığı inanın ki bu noktada çözümdür. AFAD bir genel müdürlüktür, tek başına depreme yetmesi, doğal afetlere yetmesi, dere yataklarına yetmesi mümkün değildir. Gelin, hep beraber doğal afetler ve deprem bakanlığını kuralım. Bu bakanlık yaşanacak sorunları, olabilecek afetleri önceden görmeli ve mutlaka doğal afetler ve deprem bakanlığı gerekli tedbirleri almalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SARIGÜL (Devamla) – Sayın Başkanım, özür diliyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Vekilim.

MUSTAFA SARIGÜL (Devamla) – Bu bakanlığın da son derece büyük bir bütçesi olması lazımdır. Gelin, doğal afetler ve deprem bakanlığını kuralım. Bu sabah kendisini izledim ve baktım “Ben hiçbir siyasi partiye üye olmam, ben siyasi değilim, deprem uzmanıyım.” dedi. Gelin, bu noktada da Profesör Naci Görür Hocamızı bakan olarak atayalım ve doğal afetler ve deprem bakanlığı ülkemize hayırlı olsun diyelim. Doğal afetler ve deprem bakanlığı, inanın ki Nail Bey, Türkiye'nin kurtuluş çözümüdür. Doğal afetler ve deprem bakanlığı Türkiye'de olabilecek olayları en önceden önleyecek olan bakanlıktır.

Tabii, Hatay'da, benim değerli yol arkadaşım Mehmet Daroğlu’nu kaybettim. Uzun bir arkadaşımdı, göçük altında kaldı. Mehmet Daroğlu’nun şahsında, Hatay'da ve depremde kaybettiğim bütün yurttaşlarıma Allah’ımdan rahmet diliyorum; Allah'ım bize böylesine felaketleri bir daha göstermesin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SARIGÜL (Devamla) – Hatay için, deprem bölgesi için, gelin, elimizi taşın altına koyalım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 30 milletvekiline yerlerinden birer dakikayla söz vereceğim.

İlk söz, İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’ye aittir.

Buyurun Sayın Çelebi.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Millî Savunma Komisyonu olarak Kıbrıs’a gerçekleştirdikleri ziyarete ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Millî Savunma Komisyonu olarak Sayın Hulusi Akar Bakanımızın başkanlığında yavru vatanımız Kıbrıs’a ziyaret gerçekleştirdik. Kurucu Cumhurbaşkanı büyük lider Rauf Denktaş’ı ve Doktor Fazıl Küçük’ü anıt mezarlarını ziyaret ederek andık. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, Meclis Başkanı Sayın Zorlu Töre, Başbakan Sayın Ünal Üstel, Dışişleri Bakanı Sayın Tahsin Ertuğruloğlu, Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, Hukuk, Siyasi İşler, Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Sayın Yasemi Öztürk ve Komite üyeleri ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri karargâhını ziyaret ettik, hepsinin yürekten selamlarını size getirdik. 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde, Adıyaman İsias Otel’de kaybettiğimiz voleybolcu şampiyon meleklerimizi törenlerle andık. Büyükelçimiz Sayın Metin Feyzioğlu ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden tüm kardeşlerimize konukseverlikleri için teşekkür ediyoruz.

Tek yürek, tek yumruk olmaya devam edeceğiz diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Veysal Tipioğlu…

Buyurun Sayın Tipioğlu.

2.- Kocaeli Milletvekili Veysal Tipioğlu’nun, Çağlayan Adliyesinde dün gerçekleştirilen menfur saldırıya ilişkin açıklaması

VEYSAL TİPİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Çağlayan Adliyemizde Türk milletinin huzuruna, devletimizin birliğine ve dirliğine karşı yapılan menfur saldırıyı nefretle kınıyorum. Bu alçak saldırıyı yapan teröristler, Türk polisinin etkin ve anında müdahalesi sonucu emeline ulaşmadan etkisiz hâle getirilmişlerdir. Kahraman polisimizin canını hiçe sayan fedakârlık ve kahramanlığı bir kez daha göstermiştir ki aziz milletimiz terörist ve iş birlikçilerine asla boyun eğmeyecek, kendi karanlıklarında eriyip gidecekler, kendi kanlarında boğulacakladır. Şiddet sarmalına asla teslim olmadık, hiçbir zaman da teslim olmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti devleti Türk milletinin son ve ebedî devleti olacak, ay yıldızlı al bayrak dışında bu coğrafyada başka bir bayrağın dalgalanmasına asla izin vermeyecektir. Bu vesileyle, saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımıza Rabb’imden rahmet, yaralanan kahraman polislerimize ve vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Karabük Milletvekili Durmuş Ali Keskinkılıç…

Buyurun Sayın Keskinkılıç.

3.- Karabük Milletvekili Durmuş Ali Keskinkılıç’ın, Filyos Limanı’na ilişkin açıklaması

DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ (Karabük) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Filyos Limanı, aynı anda 13 gemi elleçlemesi yapabilen, 25 milyon ton kapasiteye sahip Türkiye’nin 3’üncü büyük limanıdır. Filyos Limanı ticari kullanıma açıldığında bölgemiz dev bir lojistik merkez hâline gelecektir. Filyos Limanı sadece Karabük, Zonguldak, Bartın için değil, İç Anadolu ihracatçısı için önem arz etmektedir. Geçtiğimiz günlerde, Ulaştırma Bakanımız ve Enerji Bakanımızın ortak yaptığı çalışmalar sonucunda Filyos Limanı’nın demir yolu ve kara yolu bağlantılarının yapılmasıyla ilgili çalışmaların başlaması bizler için umut vericidir. Buradan Sayın Bakanlarımıza çok teşekkürlerimi sunuyorum.

Arz ederim efendim.

BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Adil Biçer…

Buyurun Sayın Biçer.

4.- Kütahya Milletvekili Adil Biçer’in, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan asrın felaketinde gösterilen dayanışmaya ve 19 Mayıs 2011 tarihinde Kütahya’nın Simav ilçesinde meydana gelen depreme ilişkin açıklaması

ADİL BİÇER (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6 Şubat 2023 tarihinde 11 ilimizde yaşanan yıkım, ülkemizin en büyük felaketlerinden biri olarak tarihimize geçti. Asrın felaketi karşısında tek yürek olan devletimiz ve milletimiz destansı bir dayanışma gösterdi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devletimiz bütün kurum ve kuruluşlarıyla cansiparane bir mücadeleye girişti. Bir yılda yaralara merhem olan, umutları canlı tutan onlarca adım atıldı. Devletimiz geçmişte olduğu gibi bugün de yaraları sarıyor. Bunun en önemli örneğini, 19 Mayıs 2011 tarihinde, benim de seçim bölgem olan Kütahya’nın Simav ilçesinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremde yaşadık. 928 kalıcı afet konutu altı ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak hak sahiplerine teslim edildi. Sadece konutlar değil, aynı zamanda yeni yaşam alanları da oluşturduk; Simav’ı yeniden inşa ve ihya ettik.

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Rabb’im ülkemize ve milletimize bir daha böyle afetler yaşatmasın.

BAŞKAN – Sivas Milletvekili Rukiye Toy…

Buyurun Sayın Toy.

5.- Sivas Milletvekili Rukiye Toy’un, depremin 1’inci yılına ve Çağlayan Adliyesinde gerçekleştirilen menfur terör saldırısına ilişkin açıklaması

RUKİYE TOY (Sivas) – Cumhuriyetimiz 100’üncü yılında tarihinin en ağır imtihanlarından biriyle yüzleşti. 11 ilimizi etkileyen ve 53 binden fazla canımızı kaybettiğimiz felaketin 1’inci yılında deprem şehitlerimizi rahmetle anıyor, depremden etkilenen vatandaşlarımıza sağlık ve afiyet niyaz ediyorum. Felaket çok büyüktü fakat inancımız, tevekkülümüz ve millî hislerimiz daha büyüktü; düştüğümüz yerden millet olma bilinciyle, dayanışma ruhumuzla daha güçlü bir şekilde tekrar ayağa kalkmasını bildik.

Bizler deprem kayıplarımızı anarken, yaralarımızı sararken terör bir kez daha kalleş yüzünü gösterdi. Kadim devletimiz ve kahraman milletimiz, sınır ötesinden beslenen, evlatlarımıza kasteden, derdimizle eğlenip gözyaşımızla sevinen hainlere karşı kanla, irfanla kurduğumuz vatanımızı her daim koruyacaktır. Bu vesileyle, gerçekleştirilen menfur terör saldırısını ve destekçilerini lanetliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Amasya Milletvekili Reşat Karagöz...

Buyurun Sayın Karagöz.

6.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, diş hekimlerinin atanma sorununa ilişkin açıklaması

REŞAT KARAGÖZ (Amasya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Üniversitelerin kontenjanlarının plansızca artırılması ve buna paralel olarak haddinden fazla mezun verilmesiyle ülke genelinde diş hekimlerinin atama sorunu çığ gibi büyümektedir. Toplumumuzun ağız ve diş sağlığı ihtiyacını gidermek için diş hekimlerimizin girdiği Dişte Uzmanlık Sınavı’nın yılda 2 kereye çıkarılmasına rağmen kontenjan sayısının yarıya düşmesi nedeniyle vatandaşlarımız hekimlerine, yüksek puan alan diş hekimlerimiz ise işlerine kavuşamamaktadır. Özel sektörde maaşla çalışan diş hekimlerimiz ise aldığı kaliteli eğitimin karşılığını maddi olarak görememektedir. Ulusal bir planlamayla lisans kontenjanlarının yeniden düzenlenmesi, ağız ve diş sağlığı merkezlerinin artırılması ve aile diş hekimliği uygulamasının ülke çapında yaygınlaştırılması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı, toplumumuz için hayati önem taşıyan diş hekimlerimizin sorunlarını çözecek adımları bir an önce atmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Çan…

Buyurun Sayın Çan.

7.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, 11 ili etkileyen 6 Şubat büyük deprem felaketinin yıl dönümünde Kilis’e ilişkin açıklaması

MURAT ÇAN (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

11 ilimizi etkileyen 6 Şubat büyük deprem felaketinin yıl dönümünde, Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarımla birlikte 188 canımızı yitirdiğimiz Kilis’teydik. Kilis’teki yıkım sadece yapısal bir yıkım olmamış, yapısal yıkımın sosyal yıkımla ve ekonomik yıkımla birleştiği ve sorunların çığ gibi büyüdüğü bir kent olmuş Kilis. Gördük ki bu iktidar Kilis’i kaderiyle baş başa bırakmış. Depremin üzerinden geçen bir yılda önce yapısal yıkım onarılmalıydı ancak bunun yapılmadığını gördük. Ağır ve orta hasarlı yüzlerce binanın akıbeti hâlâ belirsiz. Kentte ekonomik hayat durmuş, yerli esnaf, eşraf büyük bir umutsuzluk ve büyük bir karamsarlık içinde olmuş. Depremin Kilis’e verdiği hasar neyse iktidar da yapmadıklarıyla ya da sebep olduklarıyla Kilis'e işte o kadar hasar vermiştir. Depremde yitirdiğimiz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal…

Buyurun Sayın Aksakal.

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, “bin yılın felaketi” olarak adlandırılan büyük yıkımın 1’inci yılına ve yaşanan acıların siyasetin malzemesi olarak kullanılmasına ilişkin açıklaması

MEHMET ÖNDER AKSAKAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

“Bin yılın felaketi” olarak da adlandırdığımız büyük yıkımın 1’inci yılını geride bıraktık. Üzüntülerimizi ne denli ortaya koyarsak koyalım, ateş düştüğü yeri yakıyor. 6 Şubatta sabaha karşı yaşanan acılar, hissedilen tükenmişlik duyguları, kaybedilen umutlar ve yitirilen canlar ancak yaşayanların benliğinde gerçek ifadesini bulmuştur. Bugün bir kez daha anımsadığımız bu kötü günün bir benzerinin gerçekleşmemesi temennisiyle depremde kaybettiğimiz insanlara Allah’tan rahmet, yaralı kalan ve yeni bir yaşam biçimiyle hayata tutunan kardeşlerimize sabır, metanet ve mücadele azmi diliyorum.

Bir seçim döneminin de zemininde idrak ettiğimiz bu acıların siyasetin malzemesi ve seçim vaatlerinin ana argümanı olarak kullanılmasının, esasen olayın ciddiyetini ve vahametini yok edecek girişimler olarak değerlendirileceği hususunu milletin Meclisinden hatırlatmayı tarihî ve siyasi sorumluluğumuzun bir gereği olarak gördüğümüzü belirtiyor, aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Burdur Milletvekili İzzet Akbulut…

Buyurun Sayın Akbulut.

9.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, Batı Akdeniz’in en az gelişmiş ili Burdur’a ilişkin açıklaması

İZZET AKBULUT (Burdur) – Batı Akdeniz’in en güzel, en şirin, coğrafi anlamda en avantajlı ama ne yazık ki en az gelişmiş ili olan Burdur artık ayağa kalkmak istiyor.

Burdur'a yatırım çekebilmek adına, yatırım teşvik bölgemiz 3’üncü bölgeden ne zaman 4’üncü ya da 5’inci bölgeye taşınacak? Sağlık sektöründe yıllardan beri birçok hizmetten mahrum bırakılmış Burdur, araştırma hastanesine ya da tıp fakültesine ne zaman kavuşacak? Şehir girişleri ne zaman düzenlenecek, köprülü kavşaklar ne zaman yapılacak?

Burdur’un batı bölgesinde tarım ve hayvancılığı kalkındıracak fabrikaların gelmesi adına 4’üncü organize sanayi bölgesi için yer ne zaman bulunacak? Daha önce söz verildiği üzere, 1’inci Organize Sanayi Bölgesi’ne tren istasyonu ne zaman taşınacak? Antalya’ya doğru uzanacak hızlı trenimize ne zaman kavuşacağız? Kuruyan Burdur Gölü’müze ne zaman ek kaynak getirilecektir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Celal Fırat…

Buyurun Sayın Fırat.

10.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, hızır orucuna ilişkin açıklaması

CELAL FIRAT (İstanbul) – Sayın Başkan, inancımızın sır bilgisine sahip, zulmet deryasını nur edip gelen Hızır’ın aşkıyla hepinizi selamlıyorum.

Alevi inancında, her nerede olursak olalım bize yoldaş olan, bize yardım eden Hızır’dır. Zorda, darda kaldığımızda Hızır’ı çağırır, onu duyumsarız. Derdimize derman olabilecek en yakınımız, yoldaşımız, canımızdır. O yüzden, Hızır, inancımızda çok önemli bir yer tutmaktadır ve biz Aleviler, her yıl, her bölgede farklı zamanlarda, ocak ayının sonundan şubat ayının sonuna kadar hızır orucunu tutarız. Bu oruç, darda, zorda kalanlar için, sağlık ve kurtuluş dilemek için, paylaşım ve kardeşlik içindir. Çerağlarımızı uyandırırız, lokmalarımızı pay ederiz, Hızır cemlerimizi yaparız. Asıl olan, insanlığın daha güzel, adil bir dünya için özünü uyandırmasına delil olur. Hızır darda, zorda olanların yardımcısı olsun diyorum. Hak her canımızın yoldaşı olsun.

Aşk ile.

BAŞKAN – Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı…

Buyurun Sayın Sarı.

11.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, 6 Şubat depreminin ardından geçen bir yılda AKP iktidarının hâlâ ders çıkarmadığına ilişkin açıklaması

SERKAN SARI (Balıkesir) – Sayın Başkanım, yüreğimizi dağlayan 6 Şubatın ardından geçen bir yılda AKP iktidarı hâlâ ders çıkartmadı. Bölgede gördük ki sözlerin hiçbiri tutulmamış, konteynerlerde ve çadırlarda yaşamak zorunda bırakılan insanlarımız mağdur. Hâlâ enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Bir kelebeğin telaşı içinde olan geleceğimizin teminatı çocuklarımızın geleceği enkaz altında kalmış durumda.

87 milyar TL deprem vergisi, 115 milyar TL yardım parası nerede kullanıldı, bilen yok. Bugünkü dolar kuruyla yaklaşık 15 milyar doların akıbeti belli değil. Deprem siyasetüstü doğal bir afettir. Alınmayan önlemler ve felaketin boyutlarını büyüten AFAD ve Kızılaydaki liyakatsizlikler, AKP siyasetinin sorumluluğudur.

Bakın, Balıkesir'de deprem önlemlerini soruyorum, ilgili bakan suspus, iktidar yine uykuda, kulaklar yine tıkalı. Balıkesir'de 20 tane diri fay hattı alarm veriyor. Uyarıyorum, zaman önlem alma zamanıdır ama sesimi duyan yok.

BAŞKAN - İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen…

Buyurun Sayın Gökçen.

12.- İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen’in, depremin yıl dönümünde Malatya’nın barınma sorununa ve Malatya Valiliğinin etkinlikleri yasaklamasına ilişkin açıklaması

GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - Depremin yıl dönümünde milletvekillerimizle birlikte Malatya’daydık. Malatya'da insanlarımız “Sesimi duyan var mı?” diye soruyor, aynı ilk günkü gibi. O gün insanımız enkaz altında soğukta tir tir titreyerek can verirken çadır satanlar, yakınlarına “Terbiyesiz!” diye bağıranlar, sosyal medyayı kısıtlayanlar; deprem vergilerini, toplanan bağışları ve ek bütçeyi çarçur edenler, depremin 1’inci yılında, rutubetli, su sızdıran, ısınmayan konteynerlerde çocukları, kadınları, engellileri, yaşlılarımızı zorlu bir yaşama mahkûm etmiş durumdalar; Malatya Valiliği ise etkinlik yasaklamakla meşgul. Bir yıl içinde konut teslimi sözleri hâlâ tutulmamış durumda.

1’inci yılda tekrar soruyoruz: Vatandaşımızın sesini duyan var mı?

BAŞKAN - Mersin Milletvekili Gülcan Kış…

Buyurun Sayın Kış.

13.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, depremin 1’inci yıl dönümünde AKP Hükûmetinin skandal sözlerine ilişkin açıklaması

GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Depremlerde hayatını kaybeden tüm canlarımızı saygıyla anıyor, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı diliyorum.

Acının siyaseti olmaz, defalarca, yaşanan felaketler üzerinden siyaset yapılmaz dedik ancak tarihimizin en büyük felaketi olan depremin daha 1’inci yıl dönümünde AKP Hükûmetinden skandal sözlere tanık olduk. Yirmi bir yıllık iktidardan depremzedelere verdiği sözleri tutması beklenirken Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bize oy vermezseniz size hizmet yok!” diye halkı açıkça tehdit etmiştir; yetmedi, AKP'li Çevre Bakanı milyonların karşısında, canlı yayında, depremzedelerin “İyi ki evlerimiz yıkılmış, bize villa verdiniz.” dediğini iddia etmiştir.

Ailesini, yakınlarını, yuvalarını kaybeden insanlarımıza verilecek hiçbir villa acılarını dindiremez Sayın Bakan. Depremzedelerimizin acılarını bu şekilde manipüle edenleri, şantajla oy toplamaya çalışanları tarih affetmeyecektir, bu millet affetmeyecektir.

BAŞKAN - Adana Milletvekili Orhan Sümer…

Buyurun Sayın Sümer.

14.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Adana’da yetkili sendika üzerinden sağlık çalışanlarına mobbing uygulanmasına ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ne yazık ki Türkiye'nin her ilinde olduğu gibi memleketim Adana'da da sağlık çalışanlarına mobbing uygulanmaktadır. Yetkili sendika üzerinden sağlık çalışanları eğer başka sendika üyesi olurlarsa merkezde değil, ilçelere tayinlerinin yapıldığı; alt görevlere atandıkları ve sürekli olarak mobbinge maruz kaldıkları iddia edilmektedir. Yetkili yani iktidara yakın sendikaya üye olan sağlık çalışanları özellikli birimlerde göreve başlatılırken diğer sendika üyesi sağlık çalışanları daha yoğun birimlerde, uzun ve aralıksız çalışma saatleriyle cezalandırılmaktadır. Yaşananlar zaman zaman ulusal basında kişilerin isimleriyle de haber olmuştur.

Bir sene sonrasına randevu verildiği, hastanede yeterince doktorun bulunmadığı, röntgen çektirmek için dahi hastaların makine yetersizliğinden çevre illere gitmek zorunda kaldığı sağlık sisteminde, sağlık çalışanlarına sendika üyelikleri nedeniyle mobbing yapılması kabul edilemez. Bakanlık “Ya bizden olacaksın ya çalışmayacaksın.” anlayışına son vermelidir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan…

Buyurun Sayın Özcan.

15.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, Maraş’a “kahraman” unvanının verilmesinin ve merkez üssü Kahramanmaraş olan asrın felaketinin yıl dönümlerine ilişkin açıklaması

MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şanlı tarihimiz bizlere öz güven ve gurur veren, inanç, azim, kararlılık ve millet dayanışmasıyla oluşmuş vatan sevgisine dayanan eşsiz destanlar ve zaferlerle doludur. Kurtuluş mücadelemizde Maraş'ta Sütçü İmam önderliğinde işgalci güçlere karşı olan direniş ulusal bağımsızlığımızın kazanılmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu vesileyle, Maraşlıların kahramanlık destanının Meclisimiz tarafından Maraş'a “kahraman” ünvanı verilerek ebedîleştirilmesinin yıl dönümünü tebrik ediyor, kurtuluş mücadelemizin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyorum.

Ayrıca, merkez üssü Kahramanmaraş olan 6 Şubat asrın felaketinin yıl dönümünde asrın birlikteliği ruhuyla, deprem bölgelerine büyük millet olmanın sorumluluğuyla koşan herkese de teşekkür ediyorum.

Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifalar diliyor; Rabb’im bir daha böyle acılar yaşatmasın diyor, başta Kahramanmaraşlı hemşehrilerimiz olmak üzere bölgedeki tüm hemşehrilerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Uşak Milletvekili Ali Karaoba…

Buyurun Sayın Karaoba.

16.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, deprem bölgesinde yaraların sarılmadığına ve Bakan Mehmet Özhaseki’nin talihsiz sözlerine ilişkin açıklaması

ALİ KARAOBA (Uşak) – Teşekkürler Sayın Başkan.

6 Şubat depreminde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Deprem bölgesindeki yaralar ne yazık ki sarılmış değil, sarılmadığı gibi, AKP Hükûmeti ve iş bilmez bakanlarımız tutmadıkları sözler verdikleri için her geçen gün yeni yaralar açılıyor. Eski Bakan Murat Kurum deprem bölgesi için söz verdiği evlerin yarısını bile teslim edememişken İstanbul adayı olarak her gün televizyonlarda yeni sözler veriyor. Yeni Bakan daha kötü olmaz diyorduk, o da insanlıktan nasibini alamamış olacak ki çıkıp “Şimdiye kadar gidip evlerini teslim ettiğim, misafir olduğum vatandaşlar ‘Allah razı olsun; bak, evimiz yıkıldı, vallahi yıkıldığı iyi olmuş, bize mis gibi villa verdiniz.’ dedi.” diye talihsiz bir açıklama yapıyor.

Bir yanda aklımızla dalga geçen bürokratlarınız, bir yanda 11 şehirdeki insanlarımıza gitmesi gereken 1,6 milyar TL’yle 6 Şubatta uzayda Instagram pozları veren turistimiz var.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel…

Buyurun Sayın Adıgüzel.

17.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, Merkez Bankası Başkanlarına ilişkin açıklaması

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Partili Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Merkez Bankasına mevsimlik tarım işçisi çalıştırır gibi başkan atamaktadır. Çalışma süreleri ve devamlılık açısından mevsimlik fındık işçileri bile daha iyi durumdadır, en azından bu yıl çalışan işçinin gelecek yıl tekrar çalışma imkânı vardır. Merkez Bankası başkanları ise giden geri gelmiyor, Yemen Türküsü gibi. Yine, bir başka benzetmeyle Merkez Bankası başkanlık koltuğu âdeta rodeo gibi; üstünde daha fazla kalabilen yarışmayı kazanıyor. Şimdi, yenisi oturdu, bahisler açıldı, sizce ne kadar kalabilecek? Bu rodeo bir oyun ise üstünde oturan ve etrafını seyreden sizler için eğlenceli olabilir ama halkımız, iş dünyası ve ekonomimiz için hiç de eğlenceli değil, bilesiniz.

BAŞKAN - Kocaeli Milletvekili Saadettin Hülagü...

Buyurun Sayın Hülagü.

18.- Kocaeli Milletvekili Sadettin Hülagü’nün, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’ne ilişkin açıklaması

SADETTİN HÜLAGÜ (Kocaeli) - Sayın Başkan, 4 Şubat tarihinde toplum sağlığı konusunda en önemli hususlardan biri olan kanser hastalığıyla mücadelenin artırılması ve toplumumuzun bilgilendirilerek farkındalığın oluşması için gündeme getirilen Dünya Kanser Günü'nü geride bıraktık.

Bugün vesilesiyle, hekim olmam sebebiyle gündeme getirmek istediğim konu, hastalık ortaya çıkmadan önce korunma ve önleme konusunda yapılması gerekenlerdir. Başta tütün mamulleri olmak üzere kanserojen etki taşıyan tüm dış bileşenlere karşı toplumumuzun bilgilendirilmesi elzemdir. Bunun yanı sıra vatandaşlarımızın düzenli kontrolle, hastalığın daha başlangıç seviyesinde erken tanı alıp daha kolay biçimde tedavilerinin mümkün olduğunu ifade etmem gerekir. Son derece gelişkin sağlık hizmetlerimizle tedavisinde dünyada öncü olduğumuz bu hastalığa karşı önleyici faaliyetleri geliştirerek hem toplum sağlığını hem de sağlık ekonomimizi etkin biçimde korumak mümkün olacaktır.

Bu konuya ilişkin bilgilendirme ve çalışmalarda bulunulması hususunu Genel Kurulumuzun takdirlerine arz eder, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN - Uşak Milletvekili İsmail Güneş...

Buyurun Sayın Güneş.

19.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlere ilişkin açıklaması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asrın felaketinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, yitirdiğimiz canların acısını hâlâ yüreklerimizde hissetmekteyiz. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremler son yüzyılın en büyük depremleri olarak kayıtlara geçmiştir. Bu felaketlerde yaklaşık 13 milyon vatandaşımız doğrudan etkilendi, 53.537 vatandaşımız hayatını kaybetti, 107.213 vatandaşımız yaralandı. Depremlerde hayatını kaybeden tüm deprem şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Devletimiz tüm imkânlarıyla anında harekete geçerek Türkiye tek yürek, tek bilek olmuş, aziz milletimiz depremzede kardeşlerimizin yanına koşmuş, asrın felaketi karşısında asrın birlikteliğini ortaya koymuştur. Vatandaşlarımızın yaralarının sarılması veya hayatın normale döndürülmesi adına katkıda bulunan Uşaklı kıymetli hemşehrilerimize canıgönülden teşekkür ediyoruz.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül…

Sayın Bülbül, buyurun.

20.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, saray iktidarının vatandaşı enflasyon enkazının altında bıraktığına ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, saray iktidarı vatandaşı enflasyon enkazının altında bırakarak açlıkla, yoksullukla baş başa bıraktı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü dünyada gıda fiyatlarının son bir yılda yüzde 10,4 düştüğünü ifade ederken, Türkiye'de son bir yılda gıda fiyatları yüzde 69,6 arttı. G20 ülkeleri arasında Arjantin’den sonra enflasyonu en yüksek 2’nci ülke durumundayız. Gıda fiyatlarındaki enflasyonda da liderliği kimseye bırakmıyoruz. Sarayın arka bahçesi TÜİK’e göre enflasyon yıllık bazda yüzde 65, gerçek enflasyon rakamı ise yüzde 129. Dana eti yüzde 109, meyveler yüzde 88, çay yüzde 79, su yüzde 69, yumurta yüzde 67, ekmek yüzde 57 artmış durumda. Bu millete et yemeyi, meyve yemeyi, akşamları çay keyfi yapmayı haram ettiniz. Kuru ekmeğe muhtaç ettiğiniz bu halk size hakkını helal etmiyor, 31 Mart seçimlerinde sandıkta bunların hesabını mutlaka soracak.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Bursa Milletvekili Hasan Öztürk…

Buyurun Sayın Öztürk.

21.- Bursa Milletvekili Hasan Öztürk’ün, araç muayene ücretlerindeki artışa ilişkin açıklaması

HASAN ÖZTÜRK (Bursa) - Sayın Başkan, ülkede araç almak bir lüks, araç kullanmak çok daha büyük lüks. Periyodik araç muayenesi 2007 yılında özelleştirildi. Muayene yapan şirkete bugüne kadar kimse hesap sormadı, sorsaydı ücretler herhâlde bu kadar fahiş olmazdı. 2024 yılında yüzde 61 zamlanan araç muayene ücretlerindeki artış 2017'den bu yana ise tam yüzde 818,6 arttı. Araç sahiplerinin rutin aralıklarla TÜVTÜRK’e yaptırmak zorunda oldukları araç muayene ücretinin bedeli 1.130 TL iken, bu yıl 1.821 liraya çıktı. Geçen yılki zam yüzde 222 oranla insafsızca olmuştu.

Zam, zam, zam; bu kadarı da olmaz. Bu ülkede buna “Dur!” diyecek bir yetkili yok mu?

BAŞKAN – Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever…

Buyurun Sayın Timisi Ersever.

22.- Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever’in, şehir hastanelerine ve sağlık bölümü mezunlarının atanma beklediğine ilişkin açıklaması

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

“Dünya standartlarında sağlık hizmeti sunacağız.” vaadiyle kurduğunuz şehir hastaneleri mali açıdan kara deliğe dönüştü. Vatandaşlarımız en acil sağlık hizmetlerini dahi alamaz durumda. “Sağlıkta devrim” diye çıktığınız yolda hastaneler işletme, hastalar müşteri oldu. Bırakın devrimi, on beş yirmi yıl öncesini arar hâle geldik. Şehir hastaneleri için şirketlere aktarılan kaynak son beş yılda yaklaşık 25 kat artarak 40 milyar liraya ulaştı. Paraları yandaş şirketlere aktarırken acı reçeteyi vatandaşa kestiniz. Geldiğimiz noktada, altı yedi ay sonrasına MR, tomografi, ultrason randevusu alabilen vatandaşlarımız kendini şanslı hissediyor.

Bir taraftan 39 branşta sağlık bölümü mezunu 900 bin gencimiz atama beklerken diğer taraftan da vatandaş için sağlık hizmeti almak bir eziyete dönüşmüş durumda. Sağlıkta yaptığınız devrim bu mudur?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar…

Buyurun Sayın Yontar.

23.- Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar’ın, depremin 1’inci yıl dönümünde AKP’nin insanların acıları üzerinden siyaset yaptığına ilişkin açıklaması

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Sayın Başkan, depremin 1’inci yıl dönümünde Kahramanmaraş’taydım; her yer yıkım, her yer acı, her yer anı. Orman yangınlarında “Öyle güzel evler yapacağız ki evi eski olanlar ‘Keşke benim de evim yansaydı.’ diyecekler.” diyen AKP'li Belediye Başkanı vardı. Dün de “Evlerini teslim alanların ölüsü yoksa ‘Yıkıldığı iyi olmuş, mis gibi villa verdiniz.’ diyorlar.” diyen bir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız oldu. Arlanmadan bunların söylenmesine pes diyorum.

Cumhurbaşkanı çıkıyor “Oy vermezseniz hizmet alamazsınız." diyor. Hâlbuki depremzede “Çocuğum, eşim, annem kayıp.” diyor, Aile Bakanı “Kayıp vatandaş yok.” diyor. Deprem bölgelerine kurtarma ekibinin üç gün neden gelmediğini, askerin neden kışladan çıkarılmadığını, insanların neden enkaz altında bırakıldığını net bir şekilde herkes anlıyor. İnsanların acıları üzerinden yaptığınız siyaset yerin dibine batsın.

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Özgül Saki...

Buyurun Sayın Saki.

24.- İstanbul Milletvekili Özgül Saki’nin, kadınlar olarak depremden rant devşirenlere karşı mücadelelerinin devam edeceğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) – 6 Şubatın yıl dönümünde, Kadıköy’de “Afeti katliama çevirenlere karşı isyandayız.” diyen kadınlar olarak “Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok.” diyerek sokaklardaydık. Depremde çadır satanlardan, bizi ölüme terk edenlerden “Ailelere veriyoruz.” diyerek tek başına yaşayan kadınlara çadır vermeyenlerden hesap sormak için meydanlardaydık. Depremin ardından LGBTİ+’lara çadır verilmemesini, nefret politikalarıyla ayrımcılığa maruz kalmalarını, güvenlik kaygısı nedeniyle hiçbir yardıma erişememelerini, aksine gizlenmek zorunda kalmalarını affetmiyoruz.

Feministler olarak, kadınlar olarak depremden rant devşirenlere karşı mücadelemiz devam edecek, dayanışma gücümüz diyoruz.

BAŞKAN – Kayseri Milletvekili Aşkın Genç...

Buyurun Sayın Genç.

25.- Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde taahhüt edilen konutların çok azının bitirildiğine ilişkin açıklaması

AŞKIN GENÇ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

6 Şubat depreminin yıl dönümünde, kaybettiğimiz 53.537 vatandaşımızı rahmetle anıyorum. 11 ilimizi etkileyen depremin ardından bölgeye baktığımızda taahhüt edilen konutların çok azının bitirildiğini görüyoruz. Hâl böyle olunca söylemeden geçemeyeceğim, bir önceki seçimlerde AKP iktidarı Merkez Bankasının ihtiyat akçelerini -seçim öncesi- keşke keyfîyetine göre bütçeye aktarmayıp “kefen parası” olarak da nitelendirilen, cumhuriyet hükûmetlerinin biriktirdiği bu paraları bölgede amacına uygun şekilde kullansaydı ve depremin yaralarını sarmakta çok daha etkin olurduk diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici...

Buyurun Sayın Öneş Derici.

26.- Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici’nin, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde CHP olarak iktidara sordukları sorulara ilişkin açıklaması

SÜREYYA ÖNEŞ DERİCİ (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün 6 Şubat deprem felaketinin yıl dönümüydü. Acısı ilk günkü kadar taze olan bu felakette kaybettiğimiz tüm canlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize tekrar başsağlığı diliyorum.

Bizler halkın sesi olmak üzere seçilmiş Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak, depremde ve sonrasındaki kriz yönetiminde sınıfta kalan iktidara milletimiz adına sorduğumuz soruların cevabını alıncaya kadar ve sorumluluklarını hatırlatıncaya kadar sormaya devam edeceğiz.

1) Depremde kusuru bulunanlarla ilgili yargılama süreci hangi aşamada?

2) Depremzedelere vadettiğiniz evleri ne zaman teslim edeceksiniz?

3) Depremden beri kayıp olan vatandaşlarımız nerede?

Ve en önemlisi: Türk milletinin seçim kaygısıyla yapılan tehdit ve şantaja iyi tepki vermediğini hâlen öğrenemediniz mi?

Son söz: Unutmayacağız, unutturmayacağız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak…

Buyurun Sayın Bakbak.

27.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın, deprem sonrası Gaziatep’te 10.698 konutun hak sahiplerine teslim edildiğine ilişkin açıklaması

DERYA BAKBAK (Gaziantep) – Türkiye’nin kalbinde açılan derin yara 6 Şubat depremlerinin şehirlerimizdeki izlerini siliyoruz ama kalbimizdeki izi asla silinmeyecek. Depremde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, milletimize başsağlığı diliyorum.

Seçim bölgem Gaziantep olarak bizler acının yakın tanıklarıyız, özellikle Nurdağı ve İslâhiye ilçelerimiz ağır hasar aldı. Depremzedelerimizi konteynere yerleştirdikten sonra, kalıcı konutlar için ilk temel gazi şehrimizde atıldı. Bugün, Gaziantep'in tarihî kimliğini koruyan, yöresel mimariye uygun, alt ve üstyapısıyla tamamladığımız 10.698 konutu hak sahiplerine teslim ettik.

Bizim milletimize sözümüz var: Son hak sahibi evine girmeden durmayacağız, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’nın dirençli şehirlerini inşa edeceğiz.

BAŞKAN – Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık…

Buyurun Sayın Kocacık.

28.- Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık’ın, Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinin 1’inci yıl dönümüne ve devletin deprem anından itibaren tüm imkânlarını seferber ettiğine ilişkin açıklaması

ERTUĞRUL KOCACIK (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinin 1’inci yıl dönümündeyiz. Öncelikle, depremden etkilenen illerimizde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralı olarak tedavileri devam eden vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Güçlü devletimiz deprem anından itibaren tüm imkânlarını bölgeye seferber etmiştir, tüm kurum ve kuruluşlar AFAD’la iletişim hâlinde bölgeye hazır bir şekilde gelmişlerdir. Depremle birlikte, devletimiz aziz milletimizin desteğiyle bir yıl içerisinde binalar inşa etmiş, 50 bine yakın konutun teslimini yapmış, yıl sonuna kadar da 200 bin konutu hak sahibi vatandaşlarımıza teslim etmeyi hedeflemiştir. Bu yapılanlara rağmen hâlen bazılarının çıkıp buradan siyaset yapmasını, devletinin yanlarında olmadığı düşüncesini kesinlikle doğru bulmuyor ve kınıyorum. Buradan, deprem anında bölgede olan ve bize de destek veren sivil toplum kuruluşlarına, gece gündüz destek veren sivil vatandaşlarımıza da yürekten teşekkür ediyorum. 17 Ağustos depremini yaşamış bir vatandaş olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal…

Buyurun Sayın Tanal.

29.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin vatandaşın medeni ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kamu hizmeti sunmadığına ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kentte huzurevi bulunmuyor, bakıma muhtaç Şanlıurfalı yaşlılar başka illerdeki huzurevlerine gitmek zorunda kalıyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi üniversite öğrencilerine yurt hizmeti sunmuyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesine ait kadın sığınmaevi bulunmuyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi kreş hizmeti sunmuyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi vatandaşın medeni ve uygar ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bir kamu hizmeti sunmuyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı, Allah rızası için, ne iş yapıyor? Sabahtan akşama kadar o ilan panolarına reklam, reklam, reklam… İnşallah, 31 Mart seçimlerinde Şanlıurfa halkı bunların hesabını ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – …mutlak suretle, halkın, o yetimin, fakirin fukaranın, uhdelerine geçirdikleri paranın hesabını sandıkta soracaktır.

BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak…

Buyurun Sayın Kadak.

30.- İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak’ın, asrın felaketini anmaktan daha fazlasını yapmak gibi bir sorumluluklarının olduğuna ilişkin açıklaması

RÜMEYSA KADAK (İstanbul) – Geçtiğimiz sene asrın felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve her birimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bölgeyi bir an olsun unutmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza, Bakanlarımıza, vekillerimize ve bölgede çalışan muhalefet vekillerimize de teşekkürlerimi sunuyorum.

Tabii, her yıl, her ay, her an analım bölgeyi, asla unutmayalım, unutturmayalım fakat anmaktan daha fazlasını yapmak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu da düşünüyorum. Dilerim ki siyasetimizi bugünden bu gerçek çerçevesinde şekillendiririz. Dilerim ki kim bölgeler için daha çok çalıştı, kim kentsel dönüşüm için daha çok emek sarf etti, kim depremi daha çok gündeminde tutuyor, bu konularda yarışırız.

Ben bu doğrultuda, depremi gündeminin tam merkezine alan Sayın Murat Kurum’a da bir İstanbullu olarak teşekkürlerimi sunuyorum çünkü her bir vatandaşımız evinde güvenle oturmayı hak ediyor bizce.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

İlk söz talebi, Saadet Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’e aittir.

Buyurun Sayın Şahin.

31.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Kahramanmaraş depreminin yıl dönümüne, depremi siyasetüstü bir sorun olarak ele aldıklarına, yaraları sarmanın sorumluluğunun başta iktidar olmak üzere herkeste olduğuna, Kahramanmaraş ve diğer illerin depreme hazır olmadığına, deprem bölgesindeki sorunlara, çalışmalara ve kendisinin hazırladığı deprem bölgesi gözlem raporuna, deprem üzerinden kimsenin siyaset yapmasını doğru bulmadıklarına ilişkin açıklaması

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Tabii, acı bir tarihin yıl dönümündeyiz. Kahramanmaraş depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kere daha Allah'tan rahmet diliyorum, hâlen tedavi gören vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum, geçmiş olsun Türkiye diyorum, Allah bu memlekete bir daha böyle büyük bir acı yaşatmasın diyorum.

Konuşmamı Kahramanmaraş depremlerine ayıracağım. Tabii ki depremin ilk anından bugüne kadar 85 milyonun kenetlenmesi önemli bir başlık bizim için. Devletin, millet unsurunun kadirşinaslığını bir kere daha görmenin de mutluluğunu yaşadık o acının içerisinde; onu özellikle paylaşmak istiyorum. Burada, biz, sorunu siyasetüstü bir sorun olarak ele almaya gayret gösterdik ve bundan sonra da bu duruşu göstermeye devam edeceğiz.

Şimdi, ben İstanbul Milletvekiliyim ama bölgenin bir evladıyım, Osmaniyeliyim, Kahramanmaraş'ta da bir süre eşimden dolayı yaşamak zorunda kaldık yani bütün bölge aslında benim memleketim dolayısıyla farklı bir duygusal bağım da var. Şimdi, bölgemizde, Osmaniye’de, Düziçi ilçesinde “Düldül Dağı” diye -Hazreti Ali’nin atının adından ismini alır- bir dağ var, “Düldül” diye bir masal kahramanımız var, ben çocuklarıma on yıldır bu masalı anlatmaya çalışırım yani çocuklarım memlekete giderler, o kahraman üzerinden çocuklarıma memleketin güzelliklerini, değerlerini göstermeye, aşılamaya çalışırım. On yıldır bu masalı anlatırken bir yıldır bölgenin güzelliklerinin yok olduğunu görünce, bölgedeki hikâyelerin yarım kaldığını görünce, bölgedeki hayallerin yarım kaldığını görünce, annesine “Anne, Fenerbahçe şampiyon olduğunda konvoya çıkarız değil mi?” diye not yazan çocukların hikâyelerinin, hayallerinin yarım kaldığını görünce artık bu masalları anlatmakta da zorlanıyoruz, boğazımız düğümleniyor. Tabii, bu yarayı sarmak zorundayız. Bu sorumluluk, başta iktidar olmak üzere, hepimizin üzerinde büyük bir sorumluluktur. Biz ülkemizi seviyoruz, bu sorunu siyasetüstü bir sorun olarak ele alacağımızın tekrar altını çizmek istiyoruz. Evet, bu memleket bizim, Nazım’ın da dediği gibi “Dörtnala gelip Uzak Asya'dan/Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan/bu memleket, bizim.” Biz üzerimize düşen sorumluluğu eksiksiz olarak yerine getireceğimizi tekrar tekrar ifade etmek istiyorum.

Üç başlıkla devam etmek istiyorum: Birincisi, depreme hazırlık süreci; ikincisi, deprem sonrası yürütülen çalışmalar; üçüncüsü de deprem bölgesi üzerinden yapılan siyaset.

Evet, birincisi: Depreme hazır mıydı Maraş ve diğer illerimiz? Maraş depremi göstere göstere geldi değerli milletvekilleri. Burada büyük bir depremin olacağı biliniyordu ve bu depreme, maalesef, hiçbir gerçekçi hazırlık yapılmadı, bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Burada yapıcı siyasetle hareket etmeye çalışıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanına da atıfla şunu hep söylüyorum: Sayın Cumhurbaşkanı yirmi yılda yirmi kere Kahramanmaraş'a gitmiştir, “Sütçü İmam’ın torunları” “edeler” gibi gönle hoş gelen sözler söyleyeceğine, belediye başkanına halkın önünde bir kere hesap sorsaydı “Maraş depremine Maraş'ı hazırlıyor musun?” diye bir kere hesap sorsaydı, emin olun, Maraş'ın kaderi de bütün illerimizin kaderi de farklı olurdu. Maalesef, şehirlerimizi depreme hazır hâle getirmedik.

Yine, deprem eylem planımız hazır mıydı? Bu konuda da hazırlıksız yakalandık. Onun için “Devlet nerede?” tartışmalarını görüyoruz. “‘Devlet nerede?’ eski depremlerde öyle söylenirdi.” diyor Sayın Cumhurbaşkanımız, “Bu depremde hiç böyle bir şey söylenmedi.” dedi. Onun için mi Adıyaman'da helallik istediniz diye sormadan edemiyorum. Onun için mi bölgemizdeki bu sorunlar yaşandı, bunu sormadan geçmek istemiyorum. Aslında devlet vardı ama devlet aklı yoktu, bunu da özellikle paylaşmak istiyorum.

Şimdi, deprem bölgesindeki çalışmalarla ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. Ben eylül ayının başında bütün deprem bölgesini gezdim, on günlük bir ziyaret programı gerçekleştirdim. İllerimize gittim, ilçelerimize gittim ve buradan geldim, bir sunum yaptım, şöyle bir deprem bölgesi gözlem raporu hazırladım; bunu bütün yetkililere, sayın bakanlara, herkese sundum. Şimdi, burada dedim ki: Bakın, yapıcı bir anlayış ortaya koymaya çalışıyoruz, eksiklikleri göstermeye çalışıyoruz; yoksa, buradan yıkıcı, yıpratıcı bir muhalefet yapmaya çalışmıyoruz; depremi siyasetüstü olarak görüyoruz. Buradaki amacım neydi? Yetkilileri bölgedeki gözlemler konusunda uyarmaktı. Bakın, en önemli gözlemim şuydu: Bölgede yeterli konut yapılamıyor. Bakın, konut yapılıyor, evet, somut bir şey var, yok diyemeyiz -bunun için teşekkür ediyoruz- ama yeterli sayıda konut yapılmıyor; bunu özellikle belirtmiştim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım…

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Şimdi, 180 bin konutun teslim edileceği sözü vardı, “Bir yıl bize süre verin.” demişti Sayın Cumhurbaşkanı. Hatta benim buradaki konuşmamdan sonra Sayın Bülent Tüfenkci -bakın- 4 Ekim 2023 tarihli konuşmasında “184 bin konutu yıl sonuna kadar teslim edeceğiz.” demiş. Yani, aralık ayını kastetmiş ama biz o bir yıllık süreyi baz aldık, bir yılın sonuna geldiğimizde 50 bin konut bile teslim edilemedi. Yani, biz “Bölgeyi zor bir kış bekliyor, birden fazla zor kış bekliyor.” sözünü tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bakın, çok net söylüyorum, bu konuda daha gerçekçi adımlar atmak iktidarın üzerinde büyük bir sorumluluktur.

Bölgenin başka sorunları da var: Hâlâ yıkılmamış binalar var, ağır hasarlı binalar var; bir tehdit olarak duruyor. Yerinde ayrıştırma sorunuyla şehirde büyük bir sorun yaşanıyor, sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. İçme suyu sorunu, şehirlerin önemli bir sorunu, eğitim faaliyetlerinde aksamalar var; bunların hepsinin altını çizmek istiyoruz. Yani, deprem bölgesi hâlâ, önemli sorunları taşımak zorunda kalıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Şahin.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Burada iktidardan beklentimiz, sizin de bir siyaset gütmeden burada gerçekçi adımlar atmanız; bunu sizlerden bekliyoruz. Şu “184 bin” açıklamanıza da bir açıklık getirirseniz memnun olurum.

Son olarak, deprem üzerinden kimsenin siyaset yapmasını doğru bulmuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanının çok talihsiz bir açıklaması var “Merkezî yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse o şehre hizmet gitmez. Hatay’a geldi mi? Hatay, bakın, mahzun kaldı.” gibi gerçekten çok talihsiz bir açıklama. Biz hicap duyduk, umarım kendisi de ne söylediğinin farkına varır. Arkadaşlar, Malatya sizin partinizde, Malatya da mahzun kaldı, Adıyaman da mahzun kaldı. Demek ki başka bir sorun var, o soruna odaklanmak gerekir diye düşünüyorum.

Yine, Sayın Bakanın da gerçekten çok talihsiz bir açıklaması var: “’İyi ki evimiz yıkılmış.’ diyen köylüler var.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Başkanım, son defa rica ediyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Şahin.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - “‘İyi ki evimiz yıkılmış, villa sahibi olduk…’” gibi gerçekten böyle bir zamanda söylenmeyecek bir gafa imza attı. Arkadaşlar, bunları sizi mahcup etmek için değil uyarmak için söylüyoruz. Kimse deprem bölgesi üzerinden, bu acılar üzerinden siyaset yapmasın. Şu “184 bin” sözünüzü yerine getirin, başka bir şey istemiyoruz.

Ben deprem bölgesi ziyaretimden sonra burada yaptığım basın toplantısında bir şeye işaret etmiştim -iktidardan beklentimiz- yerel seçim öncesinde yapabildiğiniz konutları bir yerel seçim kampanyasına dönüştürmeyin demiştim. Bu hassasiyetimizi tekrar dile getirmek istiyorum. Evet, şu anda deprem bölgesinde yapılan konut sayısı yetersizdir, deprem bölgesinin önemli sorunları vardır. Bu konuları biz siyasetüstü, yapıcı muhalefet anlayışımızla takip etmeye devam edeceğiz diyorum.

Tekrar, deprem bölgesindeki hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.

Başkanım, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sıradaki söz talebi, İYİ Parti Grubu adına Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Dervişoğlu.

32.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Irak’ın kuzeyinde yürütülen operasyonda şehit olan Uzman Çavuş Kadir Dingil ile yaralı 2 askere, Gaziantep’te helikopterin kaza kırıma uğraması sonucunda şehit olan Pilot Emniyet Amiri Cemil Gülen ile Sözleşmeli Pilot Levent Öztürk’e, İstanbul’da Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleşen saldırıya, 6 Şubat depreminin yıl dönümüne, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının depreme ilişkin olarak yürüttüğü soruşturmaya, AK PARTİ iktidarının depremde canını yitirenlerin geride bıraktıklarına sahip çıkamadığına ve yaşanan bazı beceriksizliklere, Cumhurbaşkanının depremin 1’inci yıl dönümünde Hatay’da ayrıştırıcı bir dil kullandığına, 6 Şubat depreminden ders çıkarılmadığına ve Maraş’a “kahraman” unvanının verilişinin yıl dönümüne ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) –Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum, başarılı bir çalışma haftası diliyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu Irak’ın kuzeyinde PKK’lı teröristlere karşı yürütülen operasyon kapsamında Uzman Çavuşumuz Kadir Dingil şehit olmuş, 2 askerimiz de yaralanmıştır. Şehit evladımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralı askerlerimize de acil şifalar temenni ediyorum; kederli ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun.

4 Şubat Pazar günü, Emniyet Genel Müdürlüğü envanterine kayıtlı bir helikopterin Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde Kartal köyü mevkisinde kaza kırıma uğraması sonucu 2 pilotumuz şehit düşmüştür. Şehit Pilot Emniyet Amiri Cemil Gülen’e ve Sözleşmeli Pilot Levent Öztürk’e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum; Emniyet teşkilatımıza, büyük milletimize başsağlığı temenni ediyorum. Bütün şehitlerimizin mekânı cennet, ruhları şad olsun.

Dün öğle saatlerinde İstanbul Çağlayan Adliyesi önündeki polis kontrol merkezine silahlı saldırıda bulunan DHKP-C’li 2 terörist kahraman polislerimiz tarafından etkisiz hâle getirilmiştir. Terörü, teröristleri ve onlara destek verenleri lanetliyorum. Gösterdikleri kahramanlık ve üstün başarıdan dolayı polislerimizi tebrik ediyor, her birini alınlarından öpüyorum. Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralanan polislerimize ve vatandaşlarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Terörü bertaraf etmek için mücadele eden güvenlik güçlerimizin her şartta yanında olduğumuzu buradan bir kez daha ilan ediyorum.

Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; sarılmamış yaralarının ardından cümle kuruyor olmanın zorluğuyla konuşuyorum. 11 ilde 14 milyon insanımızın etkilendiği, 53.537 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve 107.213 vatandaşımızın yaralandığı 6 Şubat depreminin yıl dönümündeyiz. Felaketin 1’inci yılında, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, yaraların en kısa zamanda sarılması temennisini de tekrarlıyorum.

Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının depreme ilişkin olarak yürüttüğü soruşturma neticesinde vefatların yaşandığı 1.759 binanın 975’inin ruhsatsız olduğu tespit edilmiştir. İnsanlarımızın canına mal olan bu ruhsatsız yapıları inşa edenler ile inşa iznini verenler kadar, bunlara meşruiyet kazandıran denetimden yoksun yöneticiler de ortaya çıkan felaketin büyüklüğünden sorumluluk sahibidirler. İmar affını reklamlarla teşvik ederek âdeta bir lütuf gibi sunanlar, vatandaşların oturdukları evleri denetimden yoksun bir şekilde imar planlarına dâhil edenler, gerekli tedbirleri almayıp neticeyi kaderden bilemezler. Bizler elbette ki kadere iman eden insanlarız ancak tedbir almadan takdir beklemenin tevekkül anlayışımızla bağdaşmadığının da farkında olmalıyız.

Sayın Cumhurbaşkanı, hiç endişe edilmemesi gerektiğini söyleyerek 11 ilimizde süratle konut yapıp onları sahiplerine teslim edeceklerini ifade etmişlerdi. Hatırlatmak isteriz, bu depremin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süreçte hâlen konteynerlerde, çadırlarda ve gidecek yeri olmadığı için orta hasarlı evlerde kalan vatandaşlarımız imkânsızlıklar içerisinde hayatlarını idame ettirmeye devam etmektedirler. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı depremde canını yitirenlerin geride bıraktıklarına sahip çıkamamış, açılan yaralara da maalesef ve maatteessüf merhem olamamıştır. Elbette birtakım çabaların olduğunu biliyoruz ama daha büyük gayretlere ihtiyaç duyulduğu da aşikârdır. Yaşanan bazı beceriksizlikler vardır ve bu beceriksizliklerin en acı örneği ise Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit düşen Er Müslüm Özdemir’in ailesinin yaşadıklarıdır. Şehidimizin Kahramanmaraş’taki evi 6 Şubat depreminde yıkıldıktan sonra ailesinin bir seneye yakın bir süredir yaşadıkları konteyneri ısıtamadıkları için çadırda kaldıkları öğrenilmiştir. Bu ailenin ısınma ihtiyaçları da maalesef ancak evlatları şehit olduktan sonra karşılanmıştır. Şehidimizin ailesi gibi çadır ve konteynerlerde kalan binlerce depremzedenin zorlu hava şartlarında bile en temel insani ihtiyaçlarını gideremedikleri de hepimizin malumudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – “Biz bu büyük milletin sesi olacağız, kimsesizlerin kimi olacağız.” diye yola çıkanlar insanlarımızı kaderlerine terk etmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı depremin 1’inci yıl dönümü için gittiği Hatay'da tercih ve temayülü kendinden yana olmayınca Hatay halkını “Yerel yönetim genel idareyle uyumlu olmazsa şehir kalkınamaz.” diyerek âdeta tehdit etmiş, yaşanan acılara ayrıştırıcı bir dille mukabelede bulunmayı marifet addetmiştir. Sayın Erdoğan bir belediye kazanmak için ailelerini yitirmiş, evlerini kaybetmiş, hâlen canı yanan ve yanmaya devam eden, yaraları sarılmamış depremzedeleri tehdit edecek kadar siyasi muvazenesini yitirmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitiriyorum efendim.

Önümüzde korkunç bir deprem gerçeği bütün çıplaklığıyla dururken, depremden etkilenen 11 ilimiz iktisadından sosyolojisine kadar her alanda yaralarını sarmaya çalışırken Sayın Erdoğan’ın sergilediği bu tavır bizim için hem üzüntü hem kaygı vericidir, aynı zamanda da izaha muhtaçtır.

6 Şubat depremlerinden ne kadar ders alınmıştır? Beklenen büyük İstanbul depremi için bilhassa son bir yılda ne yapılmış, ne gibi somut adımlar atılmıştır? Yaşananlardan ders çıkarmak ve daha acı felaketler yaşanmasın diye tedbir alma iradesi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının mesuliyeti altındadır. Devlet, felaket başa gelmeden, millet için zulme dönmeden engelleyendir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Son cümlem efendim.

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın milletvekilleri, elli bir yıl önce bugün, millî mücadele döneminde bağımsızlık ve istiklal uğruna destan yazarak Anadolu direnişine cesaret veren Maraş’a Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kahramanlık ünvanının verildiği gündür. Böylesine anlamlı bir günde Kahramanmaraş halkını en içten dileklerimle selamlıyor, tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.

Çok teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sıradaki söz talebi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’e aittir.

Buyurun Sayın Bülbül.

33.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Çağlayan Adliyesi önünde düzenlenen hain terör saldırısına, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve “asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerin 1’inci yıl dönümüne, devletin deprem sonrasında tüm imkânlarıyla seferber olduğuna ve deprem bölgesinde yürütülen çalışmalara ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün öğlen saatlerinde Çağlayan Adliyesi önünde düzenlenen hain terör saldırısını şiddetle lanetleyerek sözüme başlamak istiyorum. Teröristleri etkisiz hâle getirerek hain terör saldırısının bir katliama yol açmasını engelleyen kahraman polislerimizin buradan alınlarından öpüyor, kendilerini tebrik ediyoruz. Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. Türkiye'nin hainlere ve kanlı teröre verecek herhangi bir tavizi yoktur, olmayacaktır. Terörle mücadeleye kararlılıkla devam eden devletimizin yanında olduğumuzu ve terörle mücadelenin her alanda sürdürülmesi gerektiğini ifade ediyor, terör örgütü DHKP-C ve işbirlikçileri ile bütün terör örgütlerini lanetlediğimizi buradan bir defa daha dile getiriyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6 Şubat 2023 tarihinde deprem bilimciler tarafından dünya üzerinde karada meydana gelen en büyük deprem olduğu belirtilen ve "asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il, 124 ilçemiz ve 14 milyon vatandaşımız doğrudan etkilenmiş; 53.537 kişi hayatını kaybetmiş, 107.213 kişi de yaralanmıştır. Depremin hemen ardından devletimiz tüm imkânlarıyla bölgede seferber olmuş, başta arama kurtarma çalışmaları olmak üzere, gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlar kısa sürede karşılanmıştır. Bölgede müdahale çalışmaları kapsamında 11.488'i uluslararası, 35.250'si arama kurtarma, 142 bini güvenlik personeli olmak üzere toplam 650 bin personel gece gündüz demeden büyük bir gayret ve özveriyle görev yapmıştır. 3,5 milyonu aşkın afetzede deprem bölgesinden tahliye edilmiş, 1 milyondan fazla vatandaşımız kamu misafirhaneleri ve yurtlara yerleştirilmiştir. AFAD koordinasyonunda Kızılay, sivil toplum kuruluşları, belediyeler, kamu kurumları ve hayırsever vatandaşlarımız tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında günlük ortalama 4 milyon kişiye yemek hizmeti verilmiştir. Deprem bölgesinde 2 milyon 302 bin binada hasar tespit çalışmaları yapılmış ve şu ana kadar enkaz kaldırma işlemlerinin yüzde 90’ı tamamlanmıştır. Depremlerde 38.901 bina yıkılmış, 200.250 bina ağır hasar almıştır. Bölgede 350 çadır kent alanında 645 bin çadır, 414 konteyner kentte ise 215.224 konteyner kurulmuştur. Depremin hemen ardından temel atma çalışmaları başlatılmış, şimdiye kadar 350 bini aşkın konutun yapımına başlanmıştır. Yapımına başlanan konutların 41 bini tamamlanmış ve vatandaşımıza teslim edilme aşamasına gelmiştir ve önümüzdeki iki ay içerisinde sayının 75 bine çıkacağı ifade edilmektedir. 650 bini konut ve köy evi, 170 bini ticari alan olmak üzere toplamda 850 bin konutun yapım ve tesliminin planlandığı bildirilmiştir. Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına, depremden zarar gören ailelere ve yine kira ve taşınma konusunda vatandaşlarımıza nakdî destekte bulunulmuş ve bununla birlikte yeniden yapılandırma kapsamında kolaylıklar sağlanmıştır. 2023 bütçesinden yapılan toplam harcama 950 milyar TL'ye ulaşmıştır. Bölgede imar ihya ve inşa çalışmalarının kesintisiz olarak sürdürülmesiyle vatandaşlarımızın yeniden huzurlu günlerine kavuşacağına yürekten inanıyoruz. Deprem bölgesinde yürütülen çalışmaları dikkatle takip ediyor, birlik ve beraberlik içerisinde depremden etkilenen tüm illerimizde yaraların en kısa sürede tamamen sarılacağına inanıyoruz. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli depremlerin 1’inci yıl dönümü vesilesiyle hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı rahmet ve dualarla anıyor, aziz milletimize başsağlığı diliyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Türkiye’mizde bir daha böyle bir felaketin, afetin yaşanmaması için dualarda bulunurken, niyazlarda bulunurken gereken tedbirlerin gerek genel idare gerek yerel yönetimler açısından ivedilikle alınması, bir an dahi kaybedilmemesi noktasındaki hassasiyetimizi dile getiriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz.

BAŞKAN – Sıradaki söz talebi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Muş Milletvekili Sezai Temelli’ye aittir.

Buyurun Sayın Temelli.

34.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, AKP’nin 1999 depreminden gerekli dersleri çıkarmadığına, Maraş depremlerine ilişkin parti kurullarınca hazırlanmış bir rapor olduğuna, depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanının ve Bakan Mehmet Özhaseki’nin söylediklerine, deprem bölgesinde teslim edilen 7 bin konuta, 7 Şubat Cizre bodrum katliamının yıl dönümüne, deprem bölgesinde kaybedilmiş çocuklar ile MESEM kapsamında çalıştırılan çocuklara ilişkin açıklaması

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

“Sesimi duyan var mı?” 1999 İstanbul depreminden 2023 Maraş ve Pazarcık depremine kadar her depremde biz bu sesi duyduk, bu yirmi beş yılın yirmi iki yılı iktidarda olan AKP duymadı; duysaydı İstanbul depreminden gerekli dersleri çıkartır, önlemler alır ve biz Maraş ve Pazarcık deprem felaketini yaşamazdık. “Asrın depremi” diyerek “Aslında bu felakete karşı hiçbir şey yapılamazdı.” üzerinden bir söylemi kabul etmiyoruz. Dün, Hatay’da -grup toplantımızı orada yaptık- insanlar sokakta haykırıyordu “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz, helalleşmeyeceğiz.” diye. Evet, unutulması mümkün değil, affedilmesi mümkün değil ve bunun müsebbiplerinden mutlaka hesap sorulmalı.

Maraş ve Pazarcık depremine ilişkin partimiz kurullarınca hazırlanmış bir rapor var. Bu rapor özellikle birçok boyutuyla deprem felaketini ele aldı ama şunu da gördük ki bu rapor çalışmalarında, bu çalışma sürecinde merkezîleşmiş bir iktidarın nasıl felaketlere yol açabileceğini tespit ettik. Evet, vesayetçi, merkeziyetçi anlayışın yerel yönetimlere kayyum ataması aslında bir yerde bir zihniyeti de ortaya koyuyor. Bakın, Diyarbakır’da deprem oldu, Diyarbakır depreminde Belediyenin yıkılan evlere olan mesafesi 1 kilometre bile değildi, o 1 kilometreyi üç günde katedemedi o Belediye. Neden? Çünkü orada kayyum vardı. Dolayısıyla da bu söylediğimiz, aslında, Cumhurbaşkanının ifadeleriyle ne kadar haklı olduğumuzu gösterecek bir yere bugün gelmiş durumda. Cumhurbaşkanı ne diyor? Eğer Hatay bizde olsaydı yani merkeze bağlı olsaydı, yani bizim vesayetçi anlayışımızla yönetilseydi biz oraya yardım gönderirdik; Hatay bizde değil, o yüzden de yardım gitmedi. Yani o insanların “Sesimi duyan var mı?” çığlığına yanıt verilemedi. O insanlar o yığınların altında, o molozların altında can verirken hâlâ seçim hesabı yapanlar bugün İstanbul'a dönemin Bakanını atayarak depremle İstanbul'u tehdit etmeye devam ediyorlar. Zihniyet budur, ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık bu ülkeyi içinden çıkılmaz bir yere sürükledi, bütün toplumsal barışı dinamitlediği gibi bugün karşı karşıya olduğumuz şey, artık vicdanlarla izah edilemeyecek bir tabloyu karşımıza çıkarıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada kalmıyor, burada bitmiyor bu ayırımcılık. Örneğin Sayın Özhaseki çıkıyor, diyor ki: “Bir evi ziyaret ettim, ev yıkılmış ama onlara villa yaptık.” Villa dedikleri de bir köy evi. Gerçi villa yaptığı yerleri de kimlere villa yaptıklarını da biliyoruz. Orada bile ayrımcılığa gitmişler, bunun raporları var. Yani insanlara şunu söylüyor: “Ölen ölsün, biz kalan sağlara bakarız, o sağlar da bizdense onlara ev yaparız.” Durum bu kadar vahim. Bunun tablosu da var. 75 bin konutu bir yılda teslim edeceklerdi, 7 bin konut teslim etmişler. Bu 7 bin konutun dağılımı bile bu ayırımcılığı aslında teşhir ediyor. Bu 7 bin konutun yüzde 36'sı “bizden” dedikleri belediye başkanının yönettiği Antep kentinedir, yüzde 4’ü “bizden” demedikleri Hatay’adır. Dolayısıyla, bu her şeyiyle aslında iktidarın zihniyetinin nasıl yıkımlar yarattığını bize kanıtlıyor.

Evet, bu yıkımlara alışığız, bu yıkımlar sadece depremle olmuyor. Bugün 7 Şubat, Cizre’de bodrum katliamlarının yıl dönümü. 14 Aralık 2015'te Cizre’de Şırnak Valiliği tarafından verilen hukuk dışı sokağa çıkma yasağı kararı büyük bir katliama neden oldu. Bugün yani 7 Şubatta 177 sivil yurttaş sığındıkları bodrumlarda yakılarak katledildi. Evet, bunların 41'i çocuktu, 22'si, kadındı, ölenlerin 79'unun kimliği hâlâ tespit edilemedi, öyle bir yakmışlardı ki kimlikleri bile tespit edilemez hâldeydi. İnsan Hakları Derneği ve sivil toplum kuruluşları bunu tespit etti, bunu yargıya taşımaya çalıştı ama bu vahşice katliamdan dolayı kimse hesap vermedi, kimse yargının önüne çıkartılmadı. 177 kişiden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu 177 kişinin katliamından dolayı hâlâ yargı bu konuda bir adım atmış değil, hâlâ bu konuda herhangi bir kişi yargılanmış değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Evet, depremle ilgili konuşurken de bu 7 Şubat Cizre bodrum katliamıyla ilgili konuşurken de çocuklara özel vurgu yapıyoruz fakat çocuklara karşı yürütülen siyaset aslında çocukları yok sayan, çocuk haklarını yok sayan bir anlayışa sahip. Bunu deprem bölgesinde kaybedilmiş çocuklar konusunda çok net gördük; baktığımız zaman, bu bölgede yapılmış çalışmada 168 çocuk için arama ilanı var, dönemin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı “Hiçbir çocuk kaybolmamıştır.” diyor.

Son olarak yine, Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği 38’i çocuk olmak üzere, 145 kişinin akıbetini sordu; yine bir yanıt yok. Dün, yine deprem bölgesinde bu konuda çok fazla sayıda kayıplarla ilgili talep geldi. Bu kayıplar konusunun bir an önce araştırılması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Çok sayıda çocuk kaybının olduğu konusu ciddi bir durumdur, bunu ciddiyetle ele almak gerekiyor, çocukların akıbetini araştırmak gerekiyor. Bunu yapmayan iktidarın bugün çocuklara reva gördüğü zulümlerden bir tanesi de MESEM, bildiğiniz gibi, Mesleki Eğitim Merkezleri. Mesleki Eğitim Merkezlerinde çalışmak zorunda kalan çocuklar, maalesef, yaşamlarını kapitalizmin o kirli çarklarında yitirmeye devam ediyorlar. 4+4 eğitim sisteminin yaratmış olduğu ciddi bir soruna şimdi MESEM de eklenmiştir. Bugün partimizin Çocuk Komisyonu, Emek Komisyonu ve Eğitim Politikaları Komisyonu ortak bir açıklamayı Millî Eğitim Bakanlığı önünde gerçekleştirdiler, bu konuya bir kez daha dikkat çektiler. Evet, çocuklara yönelik bu yaklaşımı, bu siyaseti kabul etmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Tamamlıyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Çocuklarımızın yeri okuldur; eşit, nitelikli, ulaşılabilir, kamusal, ana dilinde eğitim hakkının sağlandığı bir eğitim sisteminin içinde yer alması gereken çocuklarımız maalesef atölyelerde çırak olarak sömürülmekte; sadece sömürülmekle kalmıyorlar, hayatlarını da kaybediyorlar. Çocuklarımıza sahip çıkalım, depremde kaybolan çocuklarımızı bulalım, MESEM’lere son vererek çocuklarımızın eğitim hakkını sağlayalım.

Ve Cizre’de katledilen 177 kişinin hesabını da sormaya devam edeceğimizi belirterek teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sıradaki söz talebi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’a aittir.

Buyurun Sayın Başarır.

35.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, depremin 1’inci yıl dönümüne, iktidarın deprem bölgesine vadettiği çoğu şeyi yapmadığına, depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanının ve Bakan Mehmet Özhaseki’nin söylediklerine, deprem üzerinden siyaset ve seçim kampanyası yürütülmemesi gerektiğine, Çağlayan Adliyesindeki terör saldırısına, Tuzla Piyade Okulundaki 7 teğmene verilen ihraç kararına ve Genel Kurulda görüşülecek olan 92 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne ilişkin açıklaması

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; depremin dün 1’inci yıl dönümüydü. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Genel Başkanımız, milletvekilleri, belediye başkanlarımız deprem bölgesindeki illerdeydik. Biz bir yıl önce de o acı günde tüm Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak deprem bölgesindeki yurttaşlarımızın yanındaydık. Bir yıldır takip ediyoruz. Dün Hatay’daydık mesela, oradan Maraş’a gittik, Adıyaman’ı gördük; üzülerek söylüyorum ki bir yıl boyunca devlet, iktidar -özellikle iktidara sesleniyorum- vadettiği birçok şeyi yapmamış. Yollar, ulaşım, konut, beslenme, internet, sayabileceğimiz birçok temel insan haklarının getirdiği olanaklar depremzedelere verilmemiş. Şimdi, bizi üzen; hâl böyleyken Cumhurbaşkanı, iktidar bir yıl içerisinde deprem konutlarını teslim edeceğini vadetmişken ve ancak bunun yüzde 5’ine yakınını vermişken hâlâ konuşabiliyor. Şunu söylüyor: “Yerel yönetimler de hizmet gidebilmesi için iktidarla paralel bir şekilde yol almalı. Yani siz, bize oy verirseniz biz de size hizmet veririz.” diyor. Ben buradan soruyorum: Hatay’daki konutların bitmemesinin sebebi, Hatay halkının kendisine oy vermemesi mi? Açıkça bunu söylüyor.

Oradan, diğer bir bakan çıkmış -inanın, utanç verici bir olay- gidip köyleri geziyormuş, teslim ettiği evleri alan vatandaşlar “Evet, Allah razı olsun; bak, evimizin yıkıldığı iyi olmuş -eğer ölüleri de yoksa- bize mis gibi villa verdiniz.’ diyormuş.” Bunu bir bakan söyleyebiliyor. Oysa biz çok çok iyi biliyoruz ki orada evi yıkılmayan, kayıp vermeyen yurttaşlar “Tüm servetimiz gitseydi de illerimizde deprem olup bu kadar kayıp vermeseydik.” diyormuş ama bu ülkenin bakanı, villa dağıttığını ve insanların bu yıkımdan çok mutlu olduğunu söyleyecek kadar basiretsiz bir davranış gösterebiliyor.

Biz, bir yıl önce bu kürsüde -konuşan arkadaşlarımız, Grup Başkan Vekilimiz, Genel Başkanımız- “Ne yapmamız gerekiyorsa yapalım ama oradaki sorunları çözelim.” demiştik, “Belediyelerimizle, imkânlarımızla, milletvekillerimizle ne yaparsak yapalım o sorunları çözelim.” demiştik ama görüyorum ki bu sorunları çözmekten çok, 31 Mart 2024 seçimlerinin hesabını yapan bir Cumhurbaşkanı “Bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız.” diyebilecek kadar gaddar ve basiretsiz konuşabiliyor. Bunu çevirirken de şunu söylüyor: “Ben aslında öyle demedim, biz o belediyelere merkezî bütçeden tüm paralarını verdik.” E, bir de vermeseydin yani bu laf mı! Ben buradaki tüm milletvekillerine sesleniyorum: Sorun, onlara verdiğin bütçe değil, zaten onlara verdiğin bütçeyle yıkılan yolların bile bir kısmı yapılamıyor; sorun, yıkılan, yok olan bir şehrin tekrar inşası. Onun için ne yaptın Sayın Cumhurbaşkanı? Onun için seçimlerde mesaj verdin ve halkı tehdit ediyorsun. Bakanın çıkıyor “İnsanlar evi yıkıldığı için -kayıpları yoksa- çok mutlu.” diyor; tablo bu.

Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Deprem üzerinden, kayıp veren, acı çeken, şu anda bir söyleyip bin işittiğimiz o yurttaşlar üzerinden siyaset ve seçim kampanyası yürütmeyin. İşte, belediyelerimiz orada, iktidarın yapması gereken birçok hizmeti de bir yıl boyunca yaptılar, yapmaya da devam edecekler. Destek olun, toplumu bölmeyin, toplumu ayrıştırmayın. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Anayasa’nın 123’üncü maddesi ne diyorsa onu uygulasın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Çünkü yerel seçimlerde sandık kapandıktan sonra merkezî yönetim ile yerel yönetimler bir bütündür, birlikte yönetilir. Ha “O belediye benden değil, o belediye benden.” dersen iş iyi bir yere gitmez. Kaldı ki deprem bölgesindeki belediyelerin birçoğu seninle, orada da durum -Maraş’ta, Adıyaman'da, Gaziantep'te- ortada. Ben bu konuda bir parça edep diyorum.

Dün, Çağlayan Adliyesinde bir terör saldırısı oldu, yurttaşımız Dilfiraz Karataş'ı kaybettik; Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına sabır diliyorum ve terörü bir kez daha lanetliyorum.

Diğer bir konu, toplumu, bizleri, atasını, tarihini seven Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını rahatsız eden bir konu, Tuzla Piyade Okulundaki 7 teğmene verilen ihraç kararı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Herkes biliyor ki bu ülkede, ordumuzda kahraman askerlerimizin çok çok çok büyük bir çoğunluğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk Başkomutanının izinde yürüyor; en doğal hakkıdır yakasına onun resmini takmaktan imtina eden bir askere tepki vermek ama görüyoruz ki burada hepsine aynı anda ihraç kararı verilmiş, oysa bu dosya ayrılmalıydı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün resmini yakasına takmayan askerlere gerekli tepki disiplin anlamında verilip ordudan atılmalıydı ama buna tepki veren askerlere ceza verilmesi bir akıl tutulmasıdır. Şimdi, ben Millî Savunma Bakanlığına sesleniyorum: Sakın ve sakın bu verilen kararı, ülkeyi, toplumu, insanları rahatsız eden bu kararı onaylamayın çünkü burada utanç verici bir manzara var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Maalesef ki görüyoruz, duyuyoruz, WhatsApp gruplarındaki yazışmaları anlatıyor, bunu askerlerimiz anlatıyor. Atatürk’le, Başkomutanla, tarihiyle, geçmişiyle problemleri olan bu tip askerler ve subaylar varsa onlara gerekli işlemleri yapın; onlarla mücadele eden, onlara tepki ortaya koyan ve bu tepkisi en doğal hakkı olan askerlerden elinizi çekin diyorum.

Son olarak, torba kanun teklifi bugün görüşülecek. Bize göre çok sakıncalı olan maddeleri de var, bunları uzun uzun konuşacağız ama özellikle Akkuyu’yla ilgili olan, yine, Ruslara imtiyaz sağlayan ve Türkiye’yi tehdit edecek maddelerle ilgili bir kez daha düşünmelerini söylüyoruz. Biz uyarılarımızı buradan yapacağız, umarım dikkate alırlar.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sıradaki söz talebi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

36.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Miraç Gecesi’ne, Çağlayan Adliyesindeki menfur terör saldırısına, dün andıkları 6 Şubat depremine, asrın felaketinin asrın dayanışması hâline geldiğine ve deprem bölgesinde teslim edilecek konutlara, depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanının ve Çevre ve Şehircilik Bakanının söyledikleri sözlerin çarpıtıldığına ve her şeyin milletin gözünün önünde cereyan ettiğine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.

Sözlerimin başında, bütün milletimizin dün gece idrak ettiğimiz Miraç Gecesi’ni tebrik ediyorum ve aziz milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa nice hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.

Aynı şekilde, dün, Çağlayan Adliyesinde menfur terör saldırısı sonucu vefat eden vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara Allah’tan acil şifalar diliyorum ve 2 teröristi orada, olay mahallînde daha büyük zarar vermeden etkisiz hâle getiren kahraman polislerimizi de buradan tebrik ediyorum. 6 Şubat depreminin yaşandığı bir günde böyle bir terör saldırısının manidar olduğunu ifade etmek istiyorum. Teröre, teröriste destek verenlerin mutlaka elini kurutacağımızı ve onlarla sonuna kadar mücadeleye devam edeceğimizi de ifade ediyor, terörü lanetliyorum.

Değerli milletvekilleri, malumunuz, dün, 6 Şubat depremini hep beraber yüreğimizde tekrar hissettik. Tarihin tanıklık etmediği bir depreme, 11 vilayetimizin yakından hissettiği, 14 milyon insanımızın doğrudan etkilendiği ancak 81 vilayetiyle 85 milyon insanımızın tamamıyla yüreğimizde hissettiğimiz asrın felaketine, insanlık tarihinin kaydetmediği 2 büyük depremin aynı gün içerisinde, dokuz saat arayla, 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde muazzam bir deprem felaketine hep beraber şahit olduk ve dün, 500 atom bombası büyüklüğünde etki yapan, birçok Avrupa ülkesinin tamamını kapsayacak şekilde bir alanda yıkıcı etkisi hissedilen büyük depremi beraberce andık. Depremin ilk anından itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Hükûmetimizin, bütün bakanlıklarımızın, devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarımızla bütün millet mensuplarımızın, 85 milyon insanımızın millet-devlet kaynaşmasıyla, bütün varıyla yoğuyla, Mehmetçik’iyle, askeriyle, polisiyle, madencisiyle, profesyonel arama kurtarma ekipleriyle ve bu konuda gönüllü ekiplerle bütün milletimizin hakikaten harekete geçtiğine şahit olduk ve tarihin en büyük kurtarma operasyonunun yapıldığına, 65 bin arama kurtarma profesyonel ekibiyle burada büyük bir mücadeleye hep beraber şahit olduk ve asrın felaketini asrın dayanışması ve asrın birlikteliği hâline hep beraber işte bu anlayış içerisinde getirdik ve “Acılar paylaşıldıkça azalır, sevinçler paylaşıldıkça çoğalır.” ilkesini bu deprem münasebetiyle gerçekten hep beraber ortaya koyduk.

Bu çerçevede, depremden etkilenen 11 şehrimizde 39 bin yıkılmış, 60 bin acil yıkılacak, 200 bin ağır hasarlı binanın ortaya çıkması üzerine -bütün bunlarla beraber- hakikaten büyük bir seferberlikle bütün bu girişimler yapılmış ve bütün 11 şehrimiz enkazlardan kurtarılmak suretiyle kollar sıvanmış, altyapı hazırlıklarıyla, zemin etütleriyle şu anda, elhamdülillah, şubat ayı içerisinde 46 bin konutu 46 bin aileye teslim ediyoruz. Hatay'da, Antep’te, Maraş’ta bu teslimatlar yapıldı ve şubat ayı içerisinde 46 bin aileye 46 bin konut teslim edilecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Mart ayı içerisinde 75 bin konutu, 75 bin hak sahibi aileye teslim edeceğiz. Yerinde dönüşümle ilgili 255 bin hak sahibi başvurusu söz konusu. Bu rezerv alanlarında 207 bin konut inşası elan devam etmekte ve ihaleye çıkarılanla beraber toplamda 307 bin konut 11 vilayetimizde şu anda ihale ve inşa aşamalarıyla vatandaşlarımıza inşallah sunulacak. Bu konuda, tabii, söylenecek çok şey var. Bununla beraber, burada dile getirildiği için, işin hakikatini, gerçeğini, çarpıtılmamış şeklini ortaya koymak da hakikate karşı bizim sorumluluğumuzdur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerinin çarpıtılarak değerlendirmeler yapıldığı çok açık ve seçik bir şekilde görülüyor ve hâlâ buna ısrarla devam ediliyor ama söylendiği gibi değil aktarımlar. Bakın, ben, motamot Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerini bir kez daha Meclis tutanaklarına ve ekranları başından bizleri izleyen aziz milletimizin vicdanına havale ediyorum. “Hatay kamu yatırımlarını noksansız alsa da maalesef yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkarmakta zorlanan bir şehrimiz. İşte bir gerçeği sizlere şu anda söylüyorum, merkezî yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma hâlinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez.” Bu şekilde yerel yönetimlerle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – İyi, tutanağa geçti böylece!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Tutanağa geçti!

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, tutanağa geçirdiğimiz şey, sizin “Bize oy yoksa, buraya hizmet yok.” demeniz. Siz söylenmemiş bir sözü iftira olarak ortaya koyuyorsunuz, Cumhurbaşkanımıza iftira atıyorsunuz. Ne diyor Cumhurbaşkanımız? “Hatay kamu yatırımlarını noksansız alsa da…” Bunu dahi şu anda çarpıtmaya girişmeniz nasıl bir çarpık zihniyette meselelerin hakikatini değil, sadece çarpıtma amaçlı meseleleri dinlediğinizin ve yorumladığınızın delili olarak tutanaklara geçiyor. Bir daha okuyorum…

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bir daha okuyun!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – “Hatay kamu yatırımlarını noksansız alsa da maalesef yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkarmakta zorlanan bir şehrimiz.” (CHP sıralarından “Devamını söyleyin.” sesleri”

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Devamı?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yani yerel yönetimlerle… Yerel yönetimlerden alamamış. Yerel yönetimler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Açın lütfen Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Son kez açıyorum Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Görüldüğü üzere, burada yerel yönetimler ile merkezî yönetimin iş birliğini ortaya koyuyor ve açık bir şekilde…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Son cümleyi alamadık, son cümlede mikrofon kesildi, alamadık.

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) – Son cümleyi okuyun!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …bu anlamda belediyenin bütün alması gerekenleri de ayrıca İLBANK vasıtasıyla bütçeden, Çevre Şehircilik Bakanlığından, İLBANK’tan aldığı ifade ediliyor. Bütün bu konuşmaları bildikleri hâlde bunu çarpıtmak bir acziyetin ifadesidir, bir tükenmişliğin ifadesidir. Ancak kendi uydurdukları yalanlar üzerinden bir siyaset inşası acziyetinin itirafı olarak karşımıza çıkıyor. Yoksa burada Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği çok açık ve nettir. Hatay'da, Defne’de depremden sonra hemen iki ay içerisinde Defne Devlet Hastanesini Hataylıların hizmetine sokan biziz biz, AK PARTİ.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Babanın parasıyla mı yaptın sen?

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Hayır, başka kim yapacaktı?

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Babanın parasıyla mı yaptın, utanmadan söylüyorsun!

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Başka kim yapacaktı?

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Devletin parasıyla yapıyorsun.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Tabii devlet yapacaktı, kim yapacaktı ya?

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, son cümlelerinizi alıyorum lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sonuç itibarıyla bu konuda herkes çarpıtma peşinde.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Hayatınız yalan ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu da ifade edeyim: Çevre ve Şehircilik Bakanımızın sözüyle ilgili de apaçık bir çarpıtma vardır. Önünü sonunu lütfen doğru dinleyin, cımbızlamayın hiçbir şeyi. Orada, Sayın Bakanımız yıkılan evlerinden sağ kurtulan bazı vatandaşlarımızın bizzat kendisine teslim edilen villa evlerle ilgili bu vatandaşlarımızın, hak sahiplerinin samimi duygularıyla ve gerçekten bu konudaki memnuniyetlerini ifade eder tarzda “Allah'a çok şükür, herhangi bir can kaybımız yok, evimiz yıkıldı ama daha güzelini siz bize yapıp, inşa edip teslim ettiniz. Teşekkür ederiz.” mealindeki sözünü aktarıyor ve bunu da çarpıtıyorsunuz.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Kim demiş, kim?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu çarpıklık siyasetinden hiç kimseye fayda gelmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) – Can kaybı olan vatandaşlarımıza ev verilmedi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – 6’ncı defa uzatıyorum Sayın Akbaşoğlu, lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bitiriyorum.

Bütün milletimizin gözü önünde cereyan ediyor her şey. Kimin samimi olduğunu, kimin depremi siyasete alet ettiğini, kiminse canhıraş bir şekilde ilk gündeminin deprem olduğunu ve yabancı gazetecilerin daha dün, evvelsi gün, Türkiye kamuoyunda da ortaya konulduğu üzere, nasıl muazzam bir bu kadar inşai faaliyet karşısında hayrete düştükleri meselesi işte siyasi yorumlamalardan arınmış bakış açısının bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor ama herkes depremden siyasi nemalanmak peşinde meseleleri yorumluyor. Herkes biliyor ki Hatay, mayıs seçimlerinde de “Erdoğan” demiştir. Depremzede vatandaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Hükûmetimizin nasıl samimiyetle çalıştığının en büyük şahididir ve bunun sonuçları da mayıs ayında hep beraberce görülmüştür.

Teşekkür ediyorum.

Sözlerimi bitiriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan…

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Açıkça söylediklerimizi çarpıttığını, hatta depremden…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Hiç çarpıtmadım, hiç çarpıtmadım.

MURAT ÇAN (Samsun) – Dinleyelim.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – …konuşanların nemalandığını, iftira attığını söyledi. İzin verirseniz bunlara cevap vereceğim.

BAŞKAN – Yerinizden söz vereceğim Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Oradan söz verin efendim.

BAŞKAN – Diğer Grup Başkan Vekilleri de var, yerinizden söz vereyim lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Peki.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ama İç Tüzük öyle diyor efendim. İç Tüzük “Sataşmadan dolayı kürsüden…” diyor.

BAŞKAN – Buyurun.

37.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi, cümle net; bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp “Merkezî yönetim ile yerel yönetim birlikte olmazsa, el ele olmazsa o şehre bir şey gelmez.” diyor. Şimdi, bunu diyen bir Cumhurbaşkanının sözlerini yorumlarken de çok zorlandığını görüyorum. Bence özür dilemeliler zaten.

İki, Çevre Bakanı, yahu açık açık “Ben köylere gidiyorum, o köyde yaşayan insanlar ‘Ölümüz yok. İyi ki yıkım olmuş. Bakın, bize villa verdiniz.’ diyor.” diyebiliyor. Ben şimdi söylemek isterim: Her şeyi dört dörtlük yaptınız! Niye dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, KİPTAŞ, yıkılan okulun temelini attı? Niye Mersin Belediyesi konteyner kent kurdu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Niye Ankara Belediyesi altyapıyı yapmak zorunda kaldı, neden? Çünkü siz o bölgeye hiçbir şey vermediniz. Şimdi, şubat ayında, mart ayında 100 bin konut teslim edeceklermiş. Yahu “Asrın en büyük kurtarma operasyonunu yaptık.” diyorsunuz, bir yıl geçti, hâlâ cenazelerimiz göçük altından çıkıyor. Yani “asrın felaketi” diyorsunuz, vallahi asrın felaketi olarak bir şeyi görüyorum, o da iktidarınız!

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şahin.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şimdi ben hepsine birden sadece iki dakika içerisinde cevap veremem herhâlde, değil mi?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Taksit taksit verin.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkanım…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Evet, tabii, sizden sonra alayım ben.

Buyurun efendim, buyurun

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – AK PARTİ Grubunda 16 kişi var, biz AK PARTİ Grup Başkan Vekilini burada 50 kişi dinleyemeyiz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Buyurun.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Grubunuz 16 kişi, biz burada 50 kişiyiz; AK PARTİ Grubundan 16 kişi burada, olacak şey mi? Burada aşağı yukarı 200 muhalefet partisi milletvekili…

BAŞKAN – Sayın Tanal, Grup Başkan Vekili söz aldı, lütfen.

38.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Evet, Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Aslında gayet açık, yapıcı eleştiriler ortaya koymuştuk ama Sayın Akbaşoğlu ısrarla konuyu farklı bir noktaya çekti. Bakın, aslında kendi de aynı şeyi okudu, bizden farklı bir şey söylemedi. “Burada merkezî yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse dayanışma hâlinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez.” ve bunu Hatay’da söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı, başka partili bir belediyenin olduğu bir yerde söylüyor. Yani buradaki şey, yerel seçimden hemen önce söyleniyor olması gerçekten büyük bir talihsizliktir. Burada da bir Cumhurbaşkanının -sistem eleştirisi bu da- partisiz olması, tarafsız olması ne kadar önem arz ediyor, değil mi? Eğer Cumhurbaşkanı partisiz olsaydı yerel seçim öncesi bu konuşmayı yapmazdı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Devam etmek istiyorum, bir dakika…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şahin.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Değerli milletvekilleri, mesele şu: Burada 6-7 tane farklı açıklama var. Ben iktidar partisinin Grup Başkan Vekili Sayın Akbaşoğlu’ndan buna bir açıklama yapmasını rica ediyorum. Bakın, burada, 4 Ekimde, Sayın Bülent Tüfenkci “184 bin konut teslim edeceğiz.” dedi. Sayın Cumhurbaşkanı geçen sene 31 Martta “319 bini bir yıl içerisinde teslim edeceğiz.” demiş. Farklı farklı açıklamalar var. Ya, Allah aşkına, 46 bin konuttan bahsediyorsunuz şu an için ve bizim bütün yapıcı eleştirilerimizi haklı çıkardınız. Buradan demiştim ki: Deprem bölgesine yeterli konut yapılmıyor. Şimdi, geldiğimiz noktada biz haklı çıktık, o gün bizi tefe koymuştunuz. Ya, ben haklı çıkmak istemezdim. Buradan çıkıp teşekkür etmek istedim, yapılan için yine teşekkür ediyorum ama tekrar tekrar üstüne basıyorum, deprem bölgesine yeterli çalışma yapılmıyor. Kimse deprem bölgesi üzerinden siyaset yapmasın. Sayın Cumhurbaşkanımızı da bütün iktidar partisindeki arkadaşlarımızı da bu anlamda hassasiyete davet ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Temelli.

39.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz kimseye iftira atmadık, kimseyi suçlamadık; aklımız da çarpık değil, sözümüz de çarpık değil. Sözümüzü çarpık olarak anlayanlar hakikati görmek istemeyenler. Hakikati görmek isteyenler, dün Hatay’a gelirlerdi, hakikati görürlerdi. Gerçi Bakanınız gelmiş, ona telefon edip sorsaydınız hakikati o size anlatırdı. Çok fazla kalamadı, birkaç dakika içinde arkasına bakmadan orayı terk etti. Neden acaba, neden terk etmek zorunda kaldı? O protestolarla neden karşılaştı, bu yaptıklarınız için mi, yapamadıklarınız için mi? O kadar çok yapamadığınız şey var ki. Bu bir yıl içinde bütçeye bu kadar kaynak koyulmuş, bu 75 bin konutun teslimi bile şüpheli. 650 bin konut hedeflenmiş, gide gide 7 bin konutluk yol gitmişsiniz. Onun da bir kısmı köy evleri ve onu da verirken neredeyse ölümden beslenen bir söylemi kendi Bakanınız söylüyor. Bakanlarınızı arayın, onlar size izah etsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Cumhurbaşkanının sözleri de çok açık, yaptığı bunca yıllık icraatla da örtüşen bir açıklıkta; tutanağa geçirmeniz iyi oldu. Dolayısıyla bundan sonra tutanaklarda da belgeli bir şekilde zaman zaman dönüp referans vereceğimiz bir konuşma oldu. Dolayısıyla işin meali, yorumu bir tarafa, hakikat bütün gerçekliğiyle haykırmaya devam ediyor. Gidin, orada yaşananları görün. Hatay'da durum gerçekten vahim, diğer yerlerdeki gelişmeler de istenilen düzeyin çok çok gerisinde. Bu gerçeklik bütün o vahşi durumuyla, kabul edilemez durumuyla karşımıza çıkacak ama biz burada hâlâ yerel seçim hesabıyla, bir şekliyle bizle alay edercesine, aklımızla alay edercesine bir konuşmaya tanıklık edeceğiz; bununla da yetinilmiyor, âdeta bir hakarete maruz kalıyoruz. Çarpıtıyormuşuz, neyi çarpıtacağız biz? Bütün gerçeklik ortada, ifadeleriniz ortada, açıklamalarınız ortada, her şey apaçık ortada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Bitirin lütfen, tamamlayın.

Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bakın, burada ek bütçe yaptık. Bu ek bütçenin üçte 2’si depreme ayrıldı. Bu rakam 750 milyar lira. Devasa bir rakamdan bahsediyoruz. Bu 750 milyar liranın akıbetini sorup araştırmak yerine kalkmışsınız bize diyorsunuz ki: “Laflarımızı çarpıtmayın.” Ya, ne çarpıtacağız? Bütçe ortada, rakam ortada, sayılar ortada, bu rakamla üretilmiş hane sayısı, konut sayısı ortada ve buradan hareketle Cumhurbaşkanı demiş ki: “Yerel yönetimle uyumlu çalışırsak kaynakların tamamı gelebilir.” Demek ki siz uyumlu çalışma ölçütlerinize uymadığı için bu kaynakları göndermemişsiniz. İşte, bunun açıklaması burada saklı. Döner, ek bütçenize bakarsınız, buradan çıkan sonuçları yorumlarsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Efendim, ben de söz istemiştim.

BAŞKAN – Pardon…

Sayın Dervişoğlu, buyurun.

40.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Akbaşoğlu hepimize bir cevap verecek ya, onun için ben öne geçeyim istedim.

BAŞKAN – Görmedim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Rica ederim efendim.

Şimdi, ben Sayın Akbaşoğlu'nun yerinde olsam, Adalet ve Kalkınma Partisinin de Grup Başkan Vekili olsam bu tartışmayı başlatmak yerine unutturmayı tercih ederdim, zira Cumhurbaşkanının ifadeleri tevili kabil ifadeler değil, son derece açık, son derece net, aynı zamanda da depremin yıl dönümünde, depremin hâlâ acılarını hisseden bir kentte yapılmaması icap eden bir konuşma.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitireyim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Şimdi, istemiyorum üzmek, kırmak, rencide etmek ama bunun hiçbir tarafını düzeltemezsiniz çünkü açık ve net olarak, Sayın Cumhurbaşkanı “Yerel yönetimler ile merkezî idare arasında bir uyum olmaz ise şayet bu kente, buraya hizmet gelmesi zorlaşır. Dolayısıyla seçimin öncesinde Hatay halkını ben uyarıyorum, siz aradaki bu farkı giderin, merkezî yönetimle uygun bir belediye başkanı seçme tercihinde bulunun.” diyor, bunu da siyaseten yapıyor.

Şimdi, siz oradan diyorsunuz ki: “Deprem siyasete alet edilemez.” Zinhar yani tabii ki edilemez ama depremin acılarını hâlâ yüreğinde hisseden bir kentin insanlarının huzurunda da bu ifadelerde bulunulamaz. Bu, aslında depremi siyasete alet etmenin daniskası, hatta onun da ötesine giden büyük bir siyasi ayıp. Ben açış konuşmasında onu ifade ettim yani Sayın Cumhurbaşkanını rencide etmemek, sizi de daha fazla kırmamak adına dedim ki: Siyasi muvazenesini yitirmemiş insanların edeceği söz değildir bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Şimdi, bakınız, ben tekrar temennimi ifade ediyorum. Bunun savunulacak yanı yok, dil sürçmesi olabilir, mikrofon şehveti olabilir, ağızdan kaçabilir ama bunu şayet savunmaya kalkışırsanız, ben Sayın Cumhurbaşkanının her bir cümlesini siyaseten analiz ederek size cevap veririm diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

41.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin, Muş Milletvekili Sezai Temelli ile İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.

Bizim söylediklerimiz ortada, net. Tutanaklar açılıp bakılabilir. Bütün söz alan muhalefet partisi Grup Başkan Vekilleri, hemen hemen, aynı söze, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerini çarpıtarak, farklılaştırarak ve bağlamından kopararak, önünü sonunu söylemeyerek farklı bir anlam boyutuyla ve mesela “Hükûmete oy yoksa hizmet yok.” dediğini de iddia ederek, öyle bir atıfla Sayın Cumhurbaşkanımıza, apaçık söylemediği bir sözü iftira niteliği taşıyacak şekilde ortaya koydu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Efendim, yanlış beyanlar bunlar. Çarpıtmayı anladık, iftira ne?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bunlar farklı, farklı, farklı sözler. Bunu siz söylememişsinizdir, bir başka...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Olmaz bu, Meclisin adabına uygun değil, niye iftira edelim efendim? Kimse iftira etmez.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şöyle, bakın; şöyle, şöyle...

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, tamamlayın lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Eğer, bakın, söylenmeyen bir sözü yorumlayacaksanız....

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Şimdi, ben, o zaman cümle cümle size analiz edeceğim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, yorumlamak başka bir şey, sözü yorumlamak başka bir şey ancak atıf yapmak ve alıntılamak intihal bile olurken; bire bir olmalı, intihal bile olurken...

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Tavsiyemi tekrarlıyorum: Unutturmaya çalışın.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ancak atıf yaparken, alıntı yaparken “Şöyle söyledi.” demek başka bir şey, siyasi analizler yapmak, oradan farklı siyasi çıkarımlar yapmak başka bir şey.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Siyasi analiz değil, etimolojik analiz yapacağım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bak ne diyor, bir daha söylüyorum.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Psikolojik analizin hak takdirini de millete bırakacağım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasında diyor ki: “Hatay kamu yatırımlarını noksansız alsa da maalesef yereldeki vizyon eksikliği nedeniyle potansiyelini açığa çıkarmakta zorlanan bir şehrimiz.” Dolayısıyla, bu konuda kamu yatırımlarının tamamının Hatay'a ve bölgeye gittiğini, gitmeye devam ettiğini, edeceğini net bir şekilde ifade ediyor ve diğer konuşmanın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Devam ediyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, diğer konuşmanın...

Başka bir konuşma: “Hükûmet olarak biz hangi partiden olduğuna bakmaksızın tüm belediyelere bütçeden almaları gereken payı eksiksiz gönderdik, gönderiyoruz.”

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ya, zaten verecek onu.

SEYİT TORUN (ORDU) Anayasa’yı zaten tanımıyorsunuz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bunu dolayısıyla burada herhangi bir farklı durum söz konusu olmamasına rağmen tamamen sözleri bağlamından kopararak, buradan deprem üzerinden siyasi çıkar elde etmeye dönük, Cumhurbaşkanımızın sözlerini çarpıtmayı biz de doğru bulmadığımızı ifade etmeyeceksek biz niye burada bulunuyoruz o zaman?

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çarpıtan yok.

ŞENOL SUNAT (Manisa) – Çevir kazı yanmasın!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bizim söylemediğimiz sözleri, Cumhurbaşkanımızın söylemediği sözleri niye kabul edelim ki? Dolayısıyla, AK PARTİ Grubumuz adına Grup Başkan Vekili olarak Cumhurbaşkanımızın da grubumuzun da milletimizin de hakkını ve hakikatin hakkını gözetmek benim sorumluluğumdur, onu yerine getiriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu, buyurun

42.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Efendim, şimdi, ben aslında bu tür tartışmaların adamı değilim, siz de biliyorsunuz, bu yüce Meclis de biliyor ama bakın, beni çaresiz bırakıyorsunuz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Gereksiz uzatıyorsunuz, siz uzatıyorsunuz.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ben size dedim ki: Bakın, yerinizde olsam unutturmaya çalışırım.

Şimdi, ben cümleleri söyleyeyim…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Kendi yerinizdesiniz, ben kendi yerimdeyim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – …siz de tevil edin.

Şimdi “iftira” dediniz, “çarpıtma” dediniz, bunlar bizim meşrebimizde olmayan işler yani birbirimizi de şahsen tanıyoruz. Hararetinizle…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Siz niye üstünüze aldınız? O sözü söyleyenler var.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Meclise hitap etmiyor musunuz siz?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Hayır, söylenenler var, tutanaklara bakın. Tutanaklardan…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bakın, ben…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Buyurun, buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Niye bakayım tutanağa ki?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Tutanaklara bakın.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ya, ben tutanağa bakmıyorum, ben Sayın Cumhurbaşkanının… Ya, Cumhurbaşkanı bazen yanlış laf edemez mi?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Burada yanlış olan bir şey yok.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Cumhurbaşkanına bu Allah’ın…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yanlış olan bir şey yok.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Dinle, anlatacağım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yanlış olan olsa, yanlış yok.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bakın… Ya hatayı…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, lütfen…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Efendim, bakın, hatayı hararetle savunmak imanı zedeler, sizi bu konuda uyarıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Şimdi, burada açık ve net “Merkezî yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma hâlinde olmazsa…”

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Öncesini okuyun, öncesinden başlayın lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Öncesini siz okursunuz cevap verirken.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Okuyun, oradan başlayın.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ya, anlatıyorum ben, hüküm cümlesini okuyorum canım.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – İşte o yüzden kürsüden konuşalım diyorum Sayın Başkan, olmuyor yani böyle.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Diyorum ki: “Merkezî yönetim ile yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma hâlinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı.”

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yerel yönetimler yönünden.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Dinle, müsaade buyur, dinle! Siz yine tevile uğraşın ama bu, sizi bataklığın içine çeker. Yani Cumhurbaşkanının hakkını, hukukunu bu Meclis savunur, size kalmaz. Yani böylesine bir mesele gündeme gelirse o savunmayı da yaparız biz yani bundan siyaseten nemalanmaya uğraşmayız; edebimiz, terbiyemiz, ahlakımız ve mazimiz bize kefildir bu konuda.

Şimdi, bunun üstüne adayını methediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Arkasından da şeyden bahsediyor: “Bade harabül Basra.” Bu Arapça cümlenin Türkçesi de “Basra harap olduktan sonra çaresiz kalırsınız.” Yani “Zamanında, yerel seçimlerde görevinizi yapın.” diye Hatay halkına, Cumhurbaşkanı, açık ve net olarak aba altından sopa gösteriyor. Bu, siyaseten yanlış bir şey olduğu için elbette ki savunmaya muhtaç bir cümledir. Şimdi, muhalefet de bundan istifade eder. Biz, siz bize geri dönüş yapmadan önce lisanımünasiple bunu anlattık, ama bu kadar hararetle cevap verirseniz bu tartışma maksadı aşacak hâle gelir. Ben, az önce de dedim ya şimdi cümleler üzerinde tartışıyoruz. Tartışmaya devam edersek şayet, niyetler üzerinde tartışmaya başlarız. Bu tartışma, sonunda bu cümleyi edenin psikolojik durumunun tartışılmasına kadar da varır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – O sebeple, ben cevap verirken hassaten özen göstermenizi istirham ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, son olarak…

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Daha konuşacak insanlar var.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Yine, belki, toplu cevap verebilir Başkanım; ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – Size son söz vereceğim, arkadaşlarımızın söz talepleri var.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Son söz olursa olmaz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şahin.

43.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, gerçekten, burada -evet, bazıları ağır eleştiri olabilir- yapıcı eleştirilere bile ısrarla “Bütün arkadaşların tek amacı siyasi çıkar elde etmek.” gibi bir ifade kullandı yani “Herkes siyasi çıkar peşinde.” gibi bir ifade kullandı Sayın Akbaşoğlu. Ben de Sayın Dervişoğlu’yla aynı kanaatteyim yani ben de olsaydım bu konuya sesimi çıkarmazdım ama “Ben burada Sayın Cumhurbaşkanının söylediği her şeyin hakkını korumak zorundayım.” gibi bir ifade kullandı. Bakın, şurada çelişkili 7-8 tane ifade var, belki az sonra kürsüden de konuşuruz yani Cumhurbaşkanı 31 Mart 2023'te farklı bir şey konuşmuş, Mehmet Özhaseki farklı bir şey konuşmuş, Bülent Tüfenkci farklı bir şey konuşmuş, İçişleri Bakan Yardımcısı farklı bir şey konuşmuş, Sayın Cumhurbaşkanı cumartesi günü de yine farklı bir şey konuşmuş. “75 bin.” dedi Sayın Akbaşoğlu ama Sayın Cumhurbaşkanını tam iyi dinlememiş, “40 bin.” dedi Sayın Cumhurbaşkanı cumartesi günü, onu da özellikle paylaşmak istedim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Toparlıyorum efendim.

O zaman buyurun, şunların hepsinin hakkını bir koruyun. Şurada gerçekçi olmayan, sayılarla oynanan, sayıların ayakları yere basmayan, birbirinden tutarsız… Bugün de gerçekliği yaşıyoruz deprem bölgesinde. Buyurun, şunların da bir hakkını koruyun o zaman Sayın Akbaşoğlu. Bakın, burada kimsenin derdi deprem üzerinden siyaset devşirmek değil. Ya, burada Sayın Cumhurbaşkanının talihsiz bir açıklaması var. Sanırım Sayın Cumhurbaşkanı “prompter”ın dışına çıkarak irticalen konuştu, bu konuşmayı öyle yaptı, öyle zannediyorum, yoksa bu konuşma yapılacak bir konuşma değil. Yani burada “Yerel yönetimler iktidar partisiyle aynı partiden olmazsa buraya hizmet gelmez.” imasında bulunmak istedi. Hadi, sizin dediğiniz gibi diyelim, yerel yönetimleri vizyonsuzlukla suçlamış olsun; Sayın Akbaşoğlu, Malatya'yı gezdim, Adıyaman'ı gezdim; bakın, oralar da Hatay kadar kötü, oraların da yerel sorunları var, içme suyu sorunundan altyapı sorununa kadar yani hafriyatların kaldırılmasından yerinde ayrıştırmaya kadar bir sürü sorun var. Oralarda da mı vizyon yok? Yani mesele bu, bunu anlatmaya çalışıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Son olarak, Başkanım…

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Derdimiz üzüm yemektir, derdimiz deprem bölgesinin sorunlarına yapıcı olarak çözüm üretebilmektir, destek sunmaktır, katkı sunmaktır. Bu anlamda kimsenin derdi siyaset devşirmek değildir. Deprem bölgesi üzerinden siyaset devşiren siyasetin canı cehenneme diyorum.

Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.

44.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bir siyasetçi için yeri ve zamanı geldiğinde özür dileyebilmek büyük bir erdemdir ama beyefendi yirmi iki yıllık siyasi hayatında, iktidarında bir kez bunu yapmadı. Aslında yirmi iki yılda çok büyük hatalar yaptı, çok büyük yanlışlar yaptı; ülke felakete gidiyordu, bu Meclis bombalandı, ülkede rejim değişiyordu ama ona rağmen çıkıp özür dilemedi. Yahu burada “Ben hata yaptım.” “Yanlış bir söz söyledim.” “Fahrettin yapmış.” “Prompterdan okudum.” “Aslında benim düşüncem bu değildi.” gibi bir sürü şey söyleyebilir ama bunu savunabilmek akıl tutulması.

Bakın, hâlâ şunu söylüyor Grup Başkan Vekili, çok acı: “Mayısta bize oy verdiler, bu mayısta da bize oy verecekler.” Ya bırakın bunları, zaten sorunun ta kendisi bu “Bize oy verecekler mi, vermeyecekler mi; nasıl bir algı yaparız?”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sonra şunu söylüyorsunuz: “Sözlerimiz cımbızlandı.” Ya bunu yüzlerce kez yaptınız insanlara siz. Şu grup başkan vekillerinden, şu liderlerden, şu milletvekillerinden sizin cımbızla aldığınız, sosyal medyada paralı trollerle başlattığınız, sonra Cumhurbaşkanının kürsüden konuşup iddianameyle biten o kadar çok iftira ve olayı oldu ki. Ama bu gerçek, bunun neresini savunuyorsunuz? “Oy varsa hizmet var, o yoksa hizmet yok.” Bu olacak şey değil.

Bakın, size tavsiyem: Çıkın bir kez ezber bozun, şaşırtın bizi, Cumhurbaşkanı adına özür dileyin “Olmaması gerekiyordu.” diyebilin ama hâlâ anlamsız bir savunma yapıyorsunuz; bunu kabul etmek mümkün değil. Bence bu konuyu daha fazla uzatmayın diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

Lütfen, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin.

45.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Çok teşekkür ederim, sağ olun Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, hiç kimseye sataşmıyorum, sadece bize yöneltilen sataşmalara ve değerlendirmelere cevap veriyorum hem de 1, 2, 3, 4 Sayın Grup Başkan Vekilinin farklı farklı zaman dilimlerindeki ifadelerini bir tek hemen hemen aynı süre içerisinde, dörtte 1 süre içerisinde cevaplamaya çalışıyorum.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bizi kemiyetten sayıyor.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Basın açıklaması yapın Sayın Grup Başkan Vekili.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sekiz dakika verelim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Memnun olurum. Eğer herkesin söylediğine cevap vereceksek adaletli olan odur; siz iki dakika konuşuyorsunuz, iki dakika cevap vermem. Her bir kişiye ikişer dakikadan sekiz dakika cevap vermem lazım gelir ki adalet yerini bulsun.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ama İç Tüzük’te cevap vermeyle ilgili bir hüküm yok Sayın Başkan.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ne güzel biliyor musun, bazen “adalet” kelimesini ağzına alabiliyorsun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Genel görüşme talebimize “evet” deyin, konuşalım uzun uzun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu ifade ediyorum; bakın, söylediğimiz şeylerin hepsi ortada: Aziz milletimiz de bu tartışmayı ekranları başından vicdanlarıyla, akıllarıyla, izanlarıyla, o deruni irfanlarıyla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Akbaşoğlu.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili basın açıklaması yapsın, basın odası orada boş.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …basiret ve ferasetleriyle, derin irfanlarıyla ve vicdanlarıyla izliyor, takdir ediyor, tartıyor, ona göre hükmünü verecek.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Yeter ama artık ya! Akşama kadar bunu mu konuşacağız!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, bunları dile getirenler sayın muhalefetin temsilcileri. Dile getirip her bir dile getirişte farklı bir açılımla farklı şey söyleyince buna da cevap vermek zarureti söz konusu oluyor. Bu işin tabii seyri bu olmasına rağmen bu konuda bizim söylemediğimiz ve bağlamından koparılarak çarpıtılan hususlara ilişkin değerlendirmelerimizi yapmaktan niçin rahatsız olunuyor?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Aynı şeyi söylüyorsun yine bak.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Siz çarpıtıyorsunuz Başkan, siz çarpıtıyorsunuz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Rahatsız olunmaması lazım. Sizin ısrarlı bir şekilde çarpıtmanıza “Tamam, öyle olsun.” diyecek değiliz.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Cumhurbaşkanının çarpıttığını söylemiyor.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Değiliz yani. Hakikati arayan herkes için bunu söylemek bizim sorumluluğumuzdur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, son kez açıyorum mikrofonu, tamamlayın lütfen.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, Allah rızası için, gitsin basın odasına, açıklamasını yapsın, grubu bile dinlemiyor.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Cumhurbaşkanımızın ifadelerinde hiçbir tehdit yoktur. Bakın, ne diyor: “Şu anda Hatay’daki mevcut yerel yönetim maalesef bu deprem olayından sonra bade harabül Basra oldu. Nerede Belediye Başkanı? Yok.” Cümlenin devamı da bu. Yani şu…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ne demek bade harabül Basra olmak?

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Malatya’da nerede, Malatya’da? Yapmayın ya! Adıyaman’da nerede?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, daha dün Hatay’da Belediye Başkanına halkın verdiği tepki de ortada.

SEMRA DİNÇER (Ankara) – Fahrettin Koca’ya daha büyük verdiler, halk Fahrettin Koca’yı konuşturmadı; bunu söyleyin önce.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bunları bir kenara bırakalım. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın şu ifadesi her zaman bizim önceliğimizdir: “Bizim siyasetimizin temeli, hizmet ve eser siyasetidir. Bize oy versin veya vermesin, her vatandaşımıza hizmet götürmek, eserlerle orada hadim devlet anlayışını temsil etmek…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bitiriyorum, hemen bitiriyorum, son cümlem.

BAŞKAN – Son cümleniz lütfen…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Başkanım, Allah rızası için, basın toplantı odası açık, Sayın Grup Başkan Vekili konuşacaksa gidip konuşsun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şu konuyu da ifade edeyim ki…

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Sana ne! Sana ne basın toplantısından! Sana mı soracak basın toplantısını?

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Grubunuz dinlemiyor kardeşim, grubunuz dinlemiyor. 16 kişi buradasınız, 200 kişi burada bekliyor, yazık ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, şunu ifade edeyim ki burada rakamlar da yanlış söylendi.

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Biz sizin Grup Başkan Vekilinizi dinliyoruz; otur, dinle edebinle.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – 16 kişi oradasınız, 200 kişi burada bekliyor.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – O rakamları da ifade etmek istiyorum.

Bakın, Hatay’da 7.275 konut…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – AK PARTİ Grubu tahammül etmiyor.

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Otur dinle edebinle!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Beyefendi, kaç kişisiniz, sayar mısın?

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor, lütfen!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Kaç kişisiniz?

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Efendim, AK PARTİ Grubunda 16 kişi var, muhalefet partisinden burada 100 kişi var.

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Sana ne!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Gitsin, basın açıklaması yapsın.

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Sana ne!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Grubu onu dinlemeye tahammül etmiyor…

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – …biz niye tahammül edeceğiz ona?

BAŞKAN – Sayın Tanal…

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Otur, dinlemesini öğren önce!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Grubu tahammül etmiyor Başkanım, grubu!

BAŞKAN – Sayın Tanal, bunun takdiri bana aittir, lütfen…

Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Otur, dinle!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Grubu gelmiyor içeri, onu dinlemiyor.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, lütfen tamamlar mısınız.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bitecek, süre bitecek.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Efendim, grubu ciddiye almıyorsa biz niye ciddiye alalım?

BAŞKAN – Sayın Tanal, bunun takdiri bana aittir, lütfen…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, grubu ciddiye almıyorsa… AK PARTİ Grubu kendi Grup Başkan Vekilini ciddiye alıp burada dinlemiyor…

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – …biz niye dinleyeceğiz onu?

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Sana ne!

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen…

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Sana ne, sana ne!

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Olmaz ama böyle bir şey!

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen…

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Yazık, günah ya!

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Seni ne ilgilendiriyor?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu, tamamlayın lütfen.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Grubu ciddiye alıp, gelip dinlemiyor onu.

SAYIN BAYAR ÖZSOY (Kayseri) – Sana ne! Seni kim ciddiye alıyor?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada teslim edilen konutlarla ilgili de yanlış rakamlar ifade edenler oldu, düzeltmek istiyorum; Hatay’da 7.275 konutun, Gaziantep’te 10.698 konutun kura çekimi ve teslim töreni gerçekleştirildi. Dün Kahramanmaraş’ta 9.289 konut teslim edildi, bugün Şanlıurfa’da inşallah bu konut teslimi yapılacak, yarın da Adıyaman’da. Şubat ayı içerisinde 46 bin konut teslim edilecek, mart ayı içerisinde toplam 75 bin konutu teslim edeceğiz, Allah’ın izniyle yıl sonuna kadar da köy evleriyle beraber 200 bin konutu hak sahiplerine teslim edeceğiz.

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – 180 bin nerede, 180 bin Sayın Akbaşoğlu ya? Sayılarla oynamayın ya!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Öyle denmedi ama ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu konuda diğerlerini de Allah’ın izniyle 390 bine tamamlayacağız ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayılarla oynamayın ya! Hangi sözünüze güveneceğiz? Ayıp ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …bütün hak sahiplerinin hakkını mutlaka kendilerine teslim edeceğiz diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan, böyle bir şey…

İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Hangi sözünüze güveneceğiz ya?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bakın, tartışma şuradan çıkıyor…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Tavsiyeme uymuş kabul ediyorum, unutturmaya çalışıyor bunu söyleyerek.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bir şey söyleyeyim, pardon…

BAŞKAN – Buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Tartışma şuradan çıkıyor: Konuştuklarımızın asıl bir bölümünü alıp algı yaratmaya çalışan kendisi. Bu rakamları verdik ama biz kaç tane konutun teslim edilme vaadini de söyledik bir yılda. Yani bunu söylemiyor “Yanlış algı yaptığımızı.” söylüyor, buna da cevap vermek zorunda kalıyoruz. Olmaz bu! Yani sabahtan beri bir konuya sıkışmış kıvranıyor.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biz kıvranmıyoruz, kendisi kıvranıyor.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ya, kıvranıyorsun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bak hâlâ kıvranıyor, hâlâ kıvranıyor bak, hâlâ kıvranıyor.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Olacak şey mi bu, olacak şey mi bu!

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, az önce söz sürelerine ilişkin bir eleştiride bulundunuz. Ben, Mecliste, özellikle konuşma süreleri konusunda en hassas ve uzun…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Size değildi efendim, size değildi, başka bir şeydi; size değildi, başka bir bağlamdı o.

BAŞKAN – Ben ifade edeyim: Saadet Partisi Grubu adına Sayın Grup Başkan Vekili sataşmalar dâhil on iki dakika söz talep etti ve kendisi on iki dakika kullandı, İYİ Parti Grubu adına Sayın Grup Başkan Vekili on bir dakika kullandı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Grup Başkan Vekili beş dakika kullandı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Grup Başkan Vekili on dakika söz talebini kullandı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili on iki dakika kullandı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına siz on sekiz dakika söz talebinizi kullandınız; bunu da Genel Kurulun bilgisine sunuyorum.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Aa!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Kırk beş dakikalık eleştiriye on sekiz dakikalık cevap vermişim, evet; toplamda kırk beş dakikaya on sekiz dakika.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkanım, bir dakika, sadece bir şey açıklamak istiyorum.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Hatta eksik var efendim.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ki en fazla beyefendi konuşmuş.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ben de devam edeceğim.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Yanlış bilgi vermişsiniz, sadece bir şeyi açıklamak istiyorum.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – O olay kapatıldığı hâlde başlatanlara cevap vereceğiz mecburen.

BAŞKAN – Sayın Başarır, bir dakika uzatacağım.

Buyurun.

46.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bakın, zaten Hatay’da 7.275 konut teslim edilmiş; Gaziantep’te 10.698 konut teslim edilmiş; Kahramanmaraş’ta 9.289 konut teslim edilmiş. Peki, beyefendi ne demiş? “650 bin konutun 319 binini bir yılda teslim edeceğiz.” demiş. Nerede? Biz bunu söylüyoruz, sen teslim ettiğini söylüyorsun. Yahu, yüzde 5’ini teslim etmişsin. Yazık!

BAŞKAN – Teşekkürler.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, şunu ifade etmek isterim. Bakın, yeni bir sataşma var.

ALİ KARAOBA (Uşak) – Ne sataşması, gerçek tespit ya!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz. Amaç hasıl olmuştur.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, hayır, bakın, böyle bir usul yok. Bakın, biraz evvel söylediğinizle çeliştiniz.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biraz evvelki tutum ve davranışlarınızla, adaletli yaklaşımınızla tamamen çelişik bir durumdasınız şu anda, öyle değil mi?

BAŞKAN – Adaletli yaklaşımla çelişik durumda değilim, on sekiz dakika söz verdiğimi ifade ettim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ama bakın, yeni bir şey söyledi.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Yok, yeni değil.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Kırk beş dakikaya on sekiz dakika konuşmuşum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, bir oldubittiyle bitirmeye çalışıyorsunuz, yanlış bir tutum ve davranış içerisindesiniz.

BAŞKAN – Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Adaletsiz bir davranış içerisindesiniz. İç Tüzük’ü ihlal ediyorsunuz.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Beni muhalefetin kırk beş dakikasının içinde kemiyet olarak gösteremezsiniz, sizi menediyorum bu davranışınızdan!

BAŞKAN – …okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkanı Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem sonrası görülen ihmallerin ve söz konusu iddiaların araştırılması ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla 7/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 7 Şubat 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

7/2/2024

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 7/2/2024 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

 İsa Mesih Şahin

 İstanbul

 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Muğla Milletvekili ve Grup Başkanı Selçuk Özdağ tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem sonrası görülen ihmallerin ve söz konusu iddiaların araştırılması ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla 7/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 7/2/2024 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Saadet Partisi Grubu adına söz talebi Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ’a aittir.

Buyurun Sayın Özdağ. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; araştırma önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart 2023 tarihinde “319 bini bir yıl içerisinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza vereceğiz.” demiş. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki Bey, Toplu Konut İdaresinden (TOKİ) depremzedeler için inşa etmesini istedikleri konut sayısını 850 bin olarak açıklamış. Hangi tarihte? 14 Eylül 2023'te, TRT Haber’e vermiş olduğu mülakatta. Eski Bakan, Milletvekili Bülent Tüfenkci Bey “Yıl sonuna kadar 184 bin kalıcı konutu teslim edeceğiz.” demiş 4 Ekim 2023 tarihinde. İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, 46 bin konutun 41 bininin şehir merkezlerinde, 5 binin de köylerde olduğunu, 6 Şubat itibarıyla anahtar teslimine başlanacağını söylemiş; 25 Ocakta Anadolu Ajansına verdiği demeçte. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bölge genelinde hâlen yapımı süren 40 bin konutun inşaatı tamamlandıkça peyderpey hak sahiplerine teslim edeceğiz.” demiş, 3 Şubat Cumartesi. Ve görüyoruz ki burada rakamlarla oynamışsınız; kendinizden bile haberiniz yok, Cumhurbaşkanından haberiniz yok, Çevre ve Şehircilik Bakanından haberiniz yok, bir taraftan milletvekilinizden haberiniz yok, bir diğer taraftan başka bir arkadaşınızın, Bakan Yardımcısının söylediğinden haberiniz yok.

Yine bir örnek vereceğim: TOKİ'nin bu işlere başladığından itibaren yani ev yapımına başladığından itibaren kaç bin konut yaptığını TÜİK rakamlarla şöyle söylüyor “800 bin konut yaptık.” diyor ama ardından TOKİ de diyor ki: “Yok, 800 bin değil, 1 milyon konut yaptık.” Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki bir demecinde: "1 milyon 260 bin konut yaptık." Bir demecinde "1,5 milyon konut yaptık." diyor, bir demecinde ise "2 milyon konut yaptık." diyor. Allah aşkına, devlet böyle mi yönetilir? Rakamlarla niye oynuyorsunuz? Siz senkronize olarak niye çalışmıyorsunuz? Siz niye uyumlu değilsiniz?

Şimdi “asrın felaketi” diyorsunuz bu depreme değil mi? Asrın felaketi falan değil. Asrın felaketi, deprem olmadan önce buralarla ilgili hazırlığın yapılmamasıdır. Nerelerle ilgili? Anadolu toprakları tamamen deprem fay hattındadır. Hatay'dan başlayarak Elâzığ'a kadar, Elâzığ'dan Erzincan'a kadar, Erzincan'dan Çankırı'ya, Çankırı'dan İstanbul'a kadar, İstanbul'dan tekrar Muğla'ya kadar tamamen deprem fay hattındayız. Peki, Japonya nerede? Japonya'nın tamamı fay hattında. Bu depremler Japonya'da olmuyor mu? Oluyor. Altmış sene içerisinde Japonlar 8,2 şiddetindeki depremlere dayanıklı evler yaptılar, dayanıklı yollar yaptılar; altmış sene içerisinde. Siz de yirmi beş yıldır Türkiye'yi yönetiyorsunuz İstanbul dâhil olmak üzere, niye tedbir almadınız, alamadınız? Hadi, Japonya dünyanın 7 büyük ülkesi içerisinde. Peki, Şili kaçıncı? Şili 40’ıncı. Peki, Meksika kaçıncı? Meksika 50’nci. Peki, onlar ne yaptılar? 1960 yılında 8,4 şiddetinde deprem olduktan sonra hazırlıklar yaptılar ve geçenlerde deprem olduğu zaman da ancak 5 bin kişi öldü ve ardından da dediler ki: "Bizim burada zararımız 15 milyar dolar." Peki, bizim zararımız ne kadar? 104 milyar dolar. Peki, bizde vefat edenler ne kadar? 57 bin küsur. Ve de yaralılar ne kadar? 107 bin küsur. Ardından size şunu söylüyorum: Deprem öncesi hiçbir hazırlığınız olmamış. Jeoloji mühendisleri bölümlerini kapatıyorsunuz, jeoloji mühendisleri boş geziyor. Elektrik mühendislerimiz var, makine mühendislerimiz var, maden mühendislerimiz var, inşaat mühendislerimiz var; gelin, AFAD üzerinden bunları alın işe. Bulundukları şehirlerde bir yandan zemin etüdü yapsınlar, bir diğer yandan mevcut binalarla ilgili, bu binalarda kullanılan demirlerin ve çimentoların veya diğer malzemelerin doğru olup olmadığını araştırsınlar ve “Bunlar kentsel dönüş dönüşüme çok hızlı şekilde tabi olsunlar.” ifadesini kullansınlar. Yapabildiniz mi? Yapamadınız ve ardından da deprem oldu. “Efendim, asrın felaketi...” Asrın felaketi, bu tür depremlere hazırlıklı olmamaktır ve de insanlarımızı ölüme terk etmektir. Ardından imar affı yapıyorsunuz “imar barışı” diyorsunuz; zam yapıyorsunuz “Yok, zam demeyelim, fiyatlarda güncelleme diyelim.” diyorsunuz. Ya, bıçağa bıçak demeseniz kesmeyecek mi bıçak? Ardından, geliyorsunuz, gecikme… “Hayır, gecikme değil, yetişememe” diyorsunuz. Ardından diyorsunuz ki: “Evleri kendilerine mezar olanlar villa sahibi oldu.” Bunları söylüyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bakın, size bir şey söyleyeyim, Sayın Erdoğan daha önce ne söylemiş, şimdi ne söylüyor. Sayın Erdoğan “Olanlar hep oldu, bunlar kader planının içinde olan şeyler.” derken geçmişte benzer bir depremde aynı sözleri söylemiyor, başka şey söylüyor. Ne diyor? O zamanki iktidara sesleniyor: “Bunlara ihmal denmez. Yer altında fay kırıklarından önce kırılan ar damarlarıdır, olay kader deyip geçiştirilemez.”

Değerli Akbaşoğlu, şimdi görüyorsunuz değil mi çelişkilerinizi? Ben çelişkilerinizi çıkarmak istersem yirmi dakikalık bir konuşmada inanın yetiştiremem. O nedenle, ne olur bu konulara fazla girmeyin, girerseniz mahcup olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Özdağ.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

Değerli milletvekilleri, deprem anından itibaren milletimiz büyük fedakârlıklar yapmıştır, milletimiz oralara gitmek istemiştir ama kırk sekiz saat boyunca siz devlet olarak, Hükûmet olarak oralara gidemediniz; AFAD yoktu, Kızılay yoktu. Ben kırk sekiz saat sonra oradaydım; Adıyaman'daydım, Maraş’taydım, Pazarcık’taydım, Nurdağı’ndaydım. Oraya hemen gittim ve feryatlar yükseliyordu, hâlâ insanlar çıkarılıyordu. Daha yeni deprem oldu Japonya'da, daha yeni, yeni; 55 kişi öldü. Allah aşkına bir ders almayacak mısınız? Kaç şiddetinde bir deprem? 7,6 şiddetinde bir deprem. Kaç tane oldu? 26 tane deprem oldu. Şimdi Akbaşoğlu'na diyorum ki: “Biz, hiçbir ayrım yapmadık.” diyorsunuz değil mi? Son cümlelerim şöyle olsun: Gelin, siz verin bu araştırma önergesini. Bu belediyelere, yedi sene içerisinde, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra, 2017 referandumundan sonra AK PARTİ’nin, MHP’nin, HDP’nin, CHP’nin bütün belediye başkanları dâhil olmak üzere kaçına ne kadar hibe verildi, kaçına yurt dışından ne kadar yardım yapıldı, kaçı devlet bankalarından kredi aldı, kaçı yabancı bankalardan kredi aldı; araştıralım mı bunları? Araştırırsak mahcup olursunuz, mahcup.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Ve bakıyorsunuz, İstanbul Belediye Başkanı, Ankara Belediye Başkanı kredi için devlet bankalarına müracaat ediyor, vermiyorsunuz. Niye vermiyorsunuz? AK PARTİ’li hangi belediyeye vermediniz? Ve ardından “Yabancı bankadan alıyorum ben bu krediyi, düşük faizli.” diyor, imzalamıyorsunuz, geç imzalıyorsunuz. Bütün yatırımları geç bırakıyorsunuz, zannediyorsunuz ki Ekrem İmamoğlu’nu cezalandırdık, zannediyorsunuz ki şu belediye başkanını…

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdağ.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) – Yok yok, ülkemizi cezalandırıyorsunuz. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olun, Türkiye’nin hükûmeti olun diyor ve araştırma önergemize Adalet ve Kalkınma Partisinin “evet” vereceğini tahmin ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneri üzerine İYİ Parti Grubu adına söz talebi Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın’a aittir.

Buyurun Sayın Aydın. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakika.

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AYDIN (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisinin grup önerisi hakkında İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz yıl 6 Şubat tarihinde yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerde birçok vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yaklaşık 3 milyon insan bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Bu da başta büyük şehirlerimiz olmak üzere birçok kentimizde kira artışlarından düzensiz göçe kadar bazı sorunları meydana getirmiştir. Bu sorunlar karşısında Hükûmet yetkililerinin tutumları ise depremzede vatandaşlarımızın yaralarını dağlamaktadır.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Mehmet Özhaseki’nin Kahramanmaraş’ta katıldığı canlı yayında yürekleri dağlayan talihsiz açıklamasını hep beraber üzülerek dinledik. “Depremzede aileler diyor ki: ‘Allah razı olsun sizden; bak, evimiz yıkıldı -eğer ölüler de yoksa- yıkıldığı iyi olmuş bize mis gibi villa verdiniz.’” demek nasıl bir açıklamadır Sayın Bakan? Sayın Bakan, elinizi vicdanınıza koyun, bu açıklamayı yaparken vicdanınız hiç sızlamadı mı? Utanmasanız “İyi ki deprem oldu.” diyecek duruma kadar geldiniz. Depremi bile siyasetinize alet ediyorsunuz. Depremzede kardeşlerimizin acılarını paylaşmak varken hamaset siyaseti yapmak hoşunuza mı gidiyor? Devlet adına yapılan yardımları AK PARTİ’nin reklamı olarak lanse etmek sosyal devlet anlayışının gereği midir? İş yaptığınızı göstermek yerine, yaraları saran tarafta olmanız gerektiğini size hatırlatmak istiyorum. Bugün hâlâ konteynerlerde kalan vatandaşlarımız bulunmaktadır. Bir yıl gibi bir süre geçti, bu vatandaşlarımıza hâlâ kalıcı konutlar sağlanamadı. Televizyon ekranlarında kelime oyunları yapmaktansa acil halledilmesi gereken işleri yapmanız gerekmektedir diyorum.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in defaatle dile getirdiği ve önlem alınması gereken konu olan deprem sonrası kaybolan çocukların araştırılması büyük önem arz etmektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş’a verdiğim soru önergesinde depremde kaybolan çocuklarımızı sordum, henüz cevap alamadım fakat bu konunun çeşitli yönlerden araştırılıp üzerinde durulması gereken bir durum olduğunun umarım farkındasınızdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

YAVUZ AYDIN (Devamla) – Sayın Başkanım, bitiriyorum.

Önümüzde yerel seçimler var. Bu seçimlerde deprem bölgesinden daha fazla oy alabilmek için yaptıkları işleri anlatacaksınız fakat yüreklerine dokunamadıkları onlarca insanı ağzınıza bile alamayacaksınız. Milletimizin her ferdini derinden etkileyen depremi siyasi malzeme hâline getirmelerine asla izin vermeyeceğiz. Türk milletinin yararına olan her bir icraatı yürekten destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum fakat seçimi kazanmak uğruna yapılacak yanlışlara, reklam ve hamaset siyasetine asla izin vermeyeceğimizi belirterek Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneri üzerine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz talebi Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar’a aittir.

Buyurun Sayın Şenyaşar.

Süreniz üç dakika.

DEM PARTİ GRUBU ADINA FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) –Teşekkürler Sayın Başkan.

6 Şubatta meydana gelen depremde hayatını kaybeden canlarımıza Allah'tan rahmet, geride kalanlara baş sağlığı ve sabır diliyorum.

Saadet Partisinin araştırma önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Bundan tam bir yıl önce, 6 Şubatta ülkemizde büyük bir deprem meydana geldi. Sayın milletvekilleri, dikkatinizi çekti mi bilmiyorum “felaket” demedim “deprem” dedim. Depremi felakete dönüştüren, rant uğruna yapılan ihmalkârlık ve denetimsizliktir. Resmî rakamlara göre, yaşanan depremde 53.537 insan hayatını kaybetti. Depremde hayatını kaybedenlerin sayısının bu olmadığını herkes çok iyi biliyor. İktidarınız sayesinde devletin hiçbir kurumuna güven kalmadı. Depremden sonra göstermelik birkaç müteahhit tutuklu yargılanıyor, tek suçlu onlar gösterildi. Depremde 100 binin üzerinde insan ölürken sorumlu tek bir kişi görevinden istifa etmedi. Rant uğruna, depreme dayanıklı olmayan yapılara izin veren tek bir kamu çalışanı aradan bir yıl geçmesine rağmen hâlâ yargılanmıyor. Deprem sürecinde birçok adaletsizliğe tanık olduk. Enkazın altında kurtarılmayı bekleyen insanlar varken bölgeye gelen iş makineleri, sermaye sahiplerinin para kasalarını enkaz altından çıkarmaya yönlendirildi.

Seçim bölgem olan Urfa'da 6 Şubatta meydana gelen deprem sonucunda 21 bina yıkıldı, 179 kişi hayatını kaybetti. Urfa halkıyla birlikte organize olup enkaz altında olan insanlar kurtarıldıktan sonra komşu ilimiz olan Adıyaman'a geçtik. Depremin 3’üncü günü Adıyaman'a gittiğimizde şehrin girişinde birçok iş makinesi bekletiliyordu. İnsanlar enkaz altında kurtarılmayı beklerken o iş makinelerinin kim, hangi gerekçelerle şehrin içine girmesine izin vermiyordu? 17 Ağustosta kalıcı hâle getirilen deprem vergilerinin nereye gittiğini kimse daha bilmiyor. İki gün önce de Adıyaman’daydık, biz Adıyaman halkından “Depremden sonra devlet tüm imkânlarıyla yanımızdaydı, bizi yalnız bırakmadı.” cümlesini duymak isterdik ama Adıyaman halkı bu cümleyi kullanmadı. Adıyaman halkının bize kullandığı cümleyi aynen buradan açıklıyorum: “Depremden sağ kurtulduk ama Urfa halkının dayanışması olmasaydı biz de dışarıda soğuktan ve susuzluktan ölecektik.” dediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Şenyaşar.

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) – Ben de buradan, partim adına, depremde gösterdiği dayanışmadan dolayı bütün Urfa halkına teşekkür ediyorum.

Evet, bir haftadır deprem bölgesindeyiz, birçok şehri, ilçeyi gezdik ama deprem bölgesinde olan hiçbir şehirdeki sokaklar bu hâlde değildi. Burası Urfa’nın Suruç ilçesi ve Urfa’da kayyumla yönetilen tek ilçe. Bütün şehir sokakları bu şekilde ve çocuklar bu çamurlu yollarda okullara gidiyor. Konuyla ilgili İçişleri Bakanına soru önergesi verdik, hâlâ bir cevap alınmış değil.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneri üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talebi Ordu Milletvekili Seyit Torun’a aittir.

Buyurun Sayın Torun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakika.

CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) – Teşekkür Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün depremin 1’inci yıl dönümüydü. Öncelikle, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden bütün yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor ve bütün halkımıza da başsağlığı diliyorum.

Biz bu felaketi 1999 yılında da yaşadık. Yaşadık ama o günden sonra maalesef ders almadık. Üç yıl sonra iktidara geldiniz, 2002'de. 2002'den bu yana “deprem vergisi” adı altında, “iletişim vergisi” adı altında ciddi paralar topladınız; yaklaşık 170 milyar, dolar olarak da 30-40 milyara varan paralar. “Bu paraları ne yaptınız?” diye sorduğumuzda Bakanınız dedi ki: “Yola, köprüye harcadık.” Yani bu paraları milletin gözünü boyamak için harcadık ama maalesef, oluşan ilk depremde canlarımızı kaybettik. O yolları millete reklam olarak anlattınız ama o canlarımızı geri getiremeyiz artık.

Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu yeni bilmiyoruz, bunu bilim adamlarımız söyledi, bu konuda birçok panel, birçok tebliğ yapıldı hatta AFAD'ın 2021 yılında hazırladığı raporlarda da açık, net ortaya koyuldu ama siz bununla ilgili hiçbir şey yapmadınız, hiçbir adım atmadınız. Sonra ne yaptınız? Deprem olduktan sonra IBAN gönderdiniz, televizyonda para topladınız ki kamu bankaları da ciddi rakamlar açıkladı ama bunların ne kadarını tahsil ettiniz hâlâ belli değil. Sonra da burada rakamlar veriyorsunuz, diyorsunuz ki: “Şu kadarıyla kadar konut yaptık, şu kadarıyla şu kadar ev yaptık.” Yani yaptığınız evler taahhüdünüzün, önerdiğinizin yüzde 7’si; bu açık seçik, iddiayla değil belgeyle ve şimdi “Ayrım yapmadık.” diyorsunuz. Ya, diğer illere yapılanlara bakın, bir de Hatay’a yapılanlara bakın; gerçekten vicdanınız buna elveriyorsa benim söyleyecek hiçbir sözüm yok. Hatay’ı hep üvey evlat olarak gördünüz sizin belediyeniz olmadığı için, “Biz nasıl acizleştiririz, biz burayı nasıl başarısız gösteririz?” çabası içerisinde oldunuz yani buradan bile siyaset yapmaya çalıştınız. Bakın, depremin ilk gününden sonra biz oradaydık, salı günü oradaydık; belediyelerimizin arama kurtarma ekiplerine bile izin vermediniz, aletlerine el koydunuz, gönderdiği yardımların üzerine valilik levhaları yapıştırdınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Torun.

SEYİT TORUN (Devamla) – Yardımı, tamam, dağıtın, bir elden dağıtın, koordinasyonunu yapın ama bunu bile beceremediniz; sadece yasakladınız, engellediniz ve oradaki vatandaşımızı ölüme terk ettiniz, yoksulluğa terk ettiniz, açlığa terk ettiniz, o soğukla baş başa bıraktınız. Ondan sonra, şimdi bundan utanmanız gerekirken, bir yıl içinde yapamamanızın verdiği o utancı yaşamanız gerekirken burada, Cumhurbaşkanınızın, Bakanınızın söylediği cümleleri aklamaya çalışıyorsunuz. Bağırıyorsunuz ama aklayamıyorsunuz çünkü o vicdanlarda o duruyor.

Bakın, belediyelerimiz ilk andan itibaren oradaydı ve bütün büyükşehir, il, ilçe, belde belediyelerimiz sizlere rağmen oradaki vatandaşımıza yardım götürdüler, sizlerin her türlü engellemesine rağmen vatandaşımızın yanında bulundular ve siz bu ülkenin sorumlusu olarak, Cumhurbaşkanı olarak bizim belediyelerimize bir kere dahi teşekkür etmediniz, bir kere dahi o yaptıkları görevin karşılığında o memnuniyeti ifade etmediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYİT TORUN (Devamla) – İşte, siz busunuz!

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talebi Antalya Milletvekili Atay Uslu’ya aittir.

Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Tam bir yıl önce, 6 Şubat 2023’te çok büyük bir afet yaşadık; yalnızca bizim değil dünya tarihinin büyük depremlerinden biriydi. Vefat eden kardeşlerimize bir kere daha Allah’tan rahmet diliyorum.

Çok büyük bir depremdi. Neden bunu söylüyoruz? 11 ili, 120’den fazla ilçeyi, 7 bine yakın mahalle ve köyü etkiledi; yaklaşık 14 milyon insan bu depremden etkilendi; asrın felaketinin acısını 85 milyon olarak yüreğimizde hissettik. Depremden sonra milletimiz, devletimiz seferber oldu. Herkes ayaktaydı; sivil toplum kuruluşlarımız, belediyelerimiz, STK’lerimiz, kurumlarımız ve milletimiz; herkesten Allah razı olsun. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan deprem bölgesinde hiç yalnız bırakmadı, ilk günden itibaren oradaydı, bugün yine deprem bölgesinde, dün yine deprem bölgesindeydi ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle son hak sahibi evine kavuşuncaya kadar bölgedeki çalışmalarımız devam edecek. Biz daha önceki depremlerde bunu yaşadık; ben daha önce Van depreminde Vali Yardımcısıydım. Bir yılda nasıl 25 bin konut teslim edildi, yeniden Van nasıl kuruldu; Cumhurbaşkanımızın liderliği nedir, başarısı nedir, tecrübesi nedir orada gördük ve yaşadık, sonraki depremlerde de yaşadık, burada da yaşayacağız.

Bakın, o günlerde ne oldu biliyor musunuz? 35 bin kişilik bir arama kurtarma ordusu âdeta bölgede canla başla kurtarma yaptı. Yine, o günlerde 275 bin personel aynı anda bölgeye gitti, iyileştirme çalışmalarında yer aldı; 20 binden fazla iş makinesi, 250’den fazla hava aracı o bölgedeydi. Evet, 53.537 canımızı kaybettik, 107 bin vatandaşımız yararlandı. Çok büyük bir depremdi, biraz önce de ifade ettim; Yunanistan’ın, Portekiz'in, Bulgaristan'ın tüm alanından büyük alandaki bir depremdi arkadaşlar.

Bölgede hemen deprem sonrası farklı çalışmalar yapıldı, 1 milyon 200 bin kişi misafir edildi. 3,5 milyon, yaklaşık 3,7 milyon insan göç etmişti o tarihlerde. Burada olanlar bilirler, o dönem herkes şunu diyordu: “Bölgede kimse kalmadı, demografi bozuldu.” Hiç kimse oraya dönmeyecekti. Dün istatistikler, nüfus istatistikleri yayınlandı; baktım arkadaşlar, Adıyaman'ın nüfusu geri gelmiş, Adıyaman'da yirmi günde deprem sonrası 213 bin kişi göç etmişti, şimdi geri gelmiş arkadaşlar. Hatay'dan depremden 20 gün sonra 700 bin kişi göç etmişti, Hatay'ın nüfusu eski sayıya gelmiş; Malatya aynı, Kahramanmaraş aynı. Demek ki bölgede çalışma var, icraat var, umut var, hayat var, gayret var.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Size rağmen var.

ATAY USLU (Devamla) – Ben biraz önce rakamları ifade ettim, daha çok rakamlar ifade edebiliriz. İşte, konteyner kentler kurduk. Yaklaşık olarak bugün 215 bin konteyner de 600 bin vatandaşımız yaşıyor. Her konteyner kent bir ilçe büyüklüğünde. Yine, kiracılara ve ev sahiplerine kira yardımı yapıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Milletvekili.

ATAY USLU (Devamla) – Yaklaşık 349 bin haneye yani 1 milyon 400 bin kişiye kira yardımı yapıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bir nefeste söyleyip geçtiğimiz bu rakamların arkasında bir çaba var, bir emek var, bir alın teri var, bir fedakârlık var, bir gayret var, bir başarı var, bir Recep Tayyip Erdoğan liderliği var; ister kabul edin ister kabul etmeyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Cumhurbaşkanımızın liderliği olmasaydı bunların hiçbiri ortaya çıkmazdı. Evet, hak sahipliği süreçleri, şimdi deprem konutları süreçleri… 250 binden fazla deprem konutunun yerinde dönüşümüyle ilgili çalışma başladı, 300 bin deprem konutunun da yapımı devam ediyor. Bu hafta Cumhurbaşkanımız deprem bölgesinde konutları teslim ediyor. İstiyorum ki hep beraber oraya gidelim, orada depremzede kardeşlerimizin tebessümüne ortak olalım.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Oradaydık; acı vardı, acı vardı!

ATAY USLU (Devamla) - Yapılanları hep beraber orada görelim.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Oradaydık biz, acı vardı; siz gördünüz mü?

ATAY USLU (Devamla) - Orada değilsiniz, Cumhurbaşkanımızın yanında değilsiniz.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Biz oradaydık, acı vardı orada!

ATAY USLU (Devamla) – Arkadaşlar, bakın, biz, umudu, imkânı ve kardeşliği, birlikteliği büyüterek bu sürecin içinden çıkıyoruz, inşallah hep beraber de çıkacağız. Türkiye tek yürek oldu, olmaya da devam ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – “İnşallah”la olmuyor bu işler, olmuyor!

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

47.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Değerli Başkanım, biraz önce AK PARTİ Grup Başkan Vekili şöyle bir cümle sarfetti: “Şanlıurfa’da konut teslim ediyoruz.”

Harran Üniversitesi Şanlıurfa’da 1992 yılında kurulmuştu, Sayın Cumhurbaşkanı bugün “Harran Üniversitesini biz kurduk, biz açtık.” dedi. Yani biz Cumhurbaşkanının hangi lafına güveneceğiz, hangisine inanacağız? Bu, olacak bir şey mi? Yani Allah’tan korksunlar, biraz bir tarihe baksınlar, üniversitelerin kuruluş tarihine baksınlar! Yani böyle bir insan nasıl bu ülkeyi yönetiyor, ben anlayamıyorum; Allah akıl fikir versin!

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkanı Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem sonrası görülen ihmallerin ve söz konusu iddiaların araştırılması ve çözüm önerilerinin tespiti amacıyla 7/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 7 Şubat 2024 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, öneriyi oylarınıza sunuyorum…

BÜLENT KAYA (İstanbul) – Efendim, karar yeter sayısı talebimizle birlikte lütfen değerlendirin oylamayı.

BAŞKAN – Saadet Partisinin karar yeter sayısı talebi vardır, öneriyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.45

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.56

BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar BİÇER KARACA

KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Mahmut Atilla KAYA (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Saadet Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Oylama elektronik yöntemle olacaktır.

Oylama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.59

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.11

BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar BİÇER KARACA

KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir),Mahmut Atilla KAYA (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Saadet Partisi Grubu önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Oylama elektronik yöntemle olacaktır.

Oylama için iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Yapılan üçüncü oylamada da karar yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 8 Şubat 2024 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.15