TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
64’üncü Birleşim
27 Şubat 2024 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adıyaman Milletvekili Mustafa Alkayış’ın, 6 Şubat afetinden sonra Adıyaman’da yapılan çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez’in, 28 Şubat postmodern darbesinin 27’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in, gazeteciliğin suç olmadığına ilişkin açıklaması
3.- Kocaeli Milletvekili Nail Çiler’in, TÜİK’in Gebze’yi il olması beklenen ilçeler arasında göstermemesine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Talat Dinçer’in, BAĞ-KUR sigortalılarının ve emeklilerinin zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması
5.- Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir’in, kamu işçilerinin taleplerine ilişkin açıklaması
6.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, mülakata ilişkin açıklaması
7.- Kars Milletvekili Adem Çalkın’ın, Hocalı katliamına ilişkin açıklaması
8.- Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan’ın, İŞKUR’un yeni bir usulsüzlükle devletin ekonomisini şirketlere peşkeş çekmesine ilişkin açıklaması
9.- Aydın Milletvekili Evrim Karakoz’un, staj ve çıraklık mağdurlarına ilişkin açıklaması
10.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, belediyelerde ve KİT’lerde çalışan kamu işçilerinin kadro beklediğine ilişkin açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’nun, hâkim ve savcıların ekonomik olarak da bağımsız olmadığına ilişkin açıklaması
12.- Hakkâri Milletvekili Onur Düşünmez’in, Van-Hakkâri kara yolundaki Güzeldere Geçidi’nde bitirilemeyen tünele ilişkin açıklaması
13.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
14.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, Suriye’nin İdlib bölgesinde gerçekleştirilen hava saldırısında 34 Mehmetçik’in şehit edilişinin 4’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, sekizinci yargı paketinde ehliyet affının yer almadığına ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, TRT’nin AKP’nin propaganda aracı hâline gelmesine ilişkin açıklaması
17.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü seneidevriyesine ve 28 Şubat postmodern darbesinin 27’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
18.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
19.- Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan’ın, AKP iktidarının irade gasbına son vermesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
20.- Ankara Milletvekili Ahmet Fethan Baykoç’un, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
21.- İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş’ın, bu ekonomik ve siyasal sistemle ülkenin yönetilemeyeceğine ilişkin açıklaması
22.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Necmettin Erbakan’ın vefatının yıl dönümüne, seksen beş yıllık ömrühayatına sığdırdıklarına, fikrî mirasında Türkiye’ye ve dünyaya yönelik hedeflerine ve Necmettin Erbakan’la birlikte bu yola niye çıktıklarına ilişkin açıklaması
23.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Hocalı soykırımının seneidevriyesine, 27 Şubat 2020’de Suriye’nin İdlib kentinde şehit olan 34 kahraman askere, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü seneidevriyesine, Elâzığ Palu’daki bir maden ocağında meydana gelen göçüğe, İsrail’in milyonlarca Filistinlinin sığındığı Refah’a saldırı planladığına, geçen hafta Genel Kurulda görüşülerek kabul edilen sağlıkla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinin eksikliklerine ve 9 Eylül 1999 sonrasında sigortalı olanlara ilişkin açıklaması
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü seneidevriyesine, Hocalı soykırımının yıl dönümüne; Filistin, Gazze ve Doğu Türkistan’da devam eden soykırım suçlarının insanlığın vicdanında kanayan birer yara olduğuna ve İdlib’de bombardıman sonucunda şehit olan 34 Mehmetçik’in şehadetlerinin seneidevriyesine ilişkin açıklaması
25.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, bugün Van’da, İzmir’de ve İstanbul’da gerçekleştirilen gözaltılara, gözaltıların gerekçelerine ve gözaltında yaşananlara; Iğdır ve Hoşhaber Belediyeleri Eş Başkan adaylarının adaylıklarının YSK İl Seçim Kurulu tarafından iptal edilmesine ve kampanyasını cezaevinden yürütmek zorunda olan Ankara Belediye Eş Başkan adayı Gülten Kışanak’a ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Hocalı katliamının yıl dönümüne, on üç yıl evvel yaşamını yitiren Necmettin Erbakan’a, iktidarın Türkiye’yi getirdiği tabloda vatandaşın 500 liraya kıyma alamadığı için kasaptan kemik aldığına, çürümüş sebzelerin “olgun sebze” denilerek satıldığına, Türkiye’nin 21 Kasım 2021’de gri listeye alındığına, 27 Şubat 2020’de İdlib’de 34 çocuğun şehit olduğuna ve Türkiye’nin pasaportu en fazla değer kaybeden 4 ülke arasında yer aldığına ilişkin açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Necmettin Erbakan’ın vefat yıl dönümüne, Hocalı katliamına, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 52 ülke ve pek çok uluslararası kuruluşun Gazze’de yaşananlarla ilgili hukuki mücadelesinin devam ettiğine ve bu kapsamda Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız’ın Uluslararası Adalet Divanına dün sunduğu Türkiye’nin sözlü beyanına ilişkin açıklaması
28.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, Başkanlık Divanı olarak 54’üncü Cumhuriyet Hükûmeti Başbakanı merhum Necmettin Erbakan’ı saygı, rahmet ve duayla andıklarına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirilen Hocalı katliamının seneidevriyesine ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, baypas ameliyatı olup sıhhat bulan Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’a geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 8/3/2024 Cuma günü saat 18.00’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, NATO Parlamenter Asamblesi (NATOPA) Türk Grubunda İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin istifasıyla boşalan üyeliğe Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca aday gösterilen Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici’nin üyeliğinin Başkanlık Divanında yapılan incelemede uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/847)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Bülent Kaya tarafından, Gazze’deki hukuksuz ambargonun kaldırılması, acil insani yardımın hızla ulaştırılması ve temel insani ihtiyaçlara ulaşımın sağlanması hususunda Türkiye’nin yapabileceklerinin tespit edilmesi amacıyla 27/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın ve 19 milletvekili tarafından, Türkiye’deki hayat pahalılığının araştırılarak yoksullaşmanın önüne geçilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 29/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- DEM PARTİ Grubunun, Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp ve arkadaşları tarafından, Bitlis Belediyesine ait taşınmazların satışının araştırılması amacıyla 27/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Bitlis Milletvekili Turan Bedirhanoğlu’nun DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Bitlis Milletvekili Turan Bedirhanoğlu’nun, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA DÜZELTMELER
1.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in 21/2/2024 tarihli 63’üncü Birleşimindeki 107 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin açık oylamasında kullandığı oyunun rengine ilişkin düzeltme talebi
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Van Milletvekili Sinan Çiftyürek'in, bir yazılı soru önergesinin cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/8779)
2.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın'ın, İzmir'in Aliağa ilçesine söküm için gelen gemilere ve asbeste karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun cevabı (7/9222)
3.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, Adıyaman Havalimanı THY Müdürlüğünün şefliğe dönüştürülmesi nedeniyle yaşanan teknik personel yetersizliğine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun cevabı (7/9224)
4.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kanunlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/9641)
27 Şubat 2024 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Asu KAYA (Osmaniye), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 6 Şubat afetinden sonra Adıyaman’da yapılan çalışmalar hakkında söz isteyen Adıyaman Milletvekili Mustafa Alkayış’a aittir.
Sayın Alkayış, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Adıyaman Milletvekili Mustafa Alkayış’ın, 6 Şubat afetinden sonra Adıyaman’da yapılan çalışmalara ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ALKAYIŞ (Adıyaman) – Değerli Başkanım, kıymetli milletvekilleri; huzurun ve barışın şehri Adıyaman’ımız adına sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
6 Şubat depreminden sonra ilimizde yapılan çalışmalar hakkında Genel Kurulumuza ve aziz milletimize bilgi aktarmak için söz almış bulunmaktayım.
6 Şubatın vurduğu, yıktığı şehirlerden bir tanesi de maalesef şehrimiz Adıyaman. Adıyaman’ımızda 6 Şubat depremi vesilesiyle 8.561 kardeşimiz hayatını kaybetti, yaklaşık 17 bin kardeşimiz de yaralandı. Hayatlarını kaybeden hemşehrilerime Allah’tan rahmet, yaralılarımıza tekrar şifalar diliyorum.
Yaşanan felaketin büyüklüğü hakkında bilgi sahibi olmak istersek, ilimizde bulunan toplam 115.067 binanın 33.112 tanesi yıkılmış, acil yıkılacak veyahut da ağır hasarlı olarak tespit görmüştür. İlimizdeki bağımsız bölümlerin yüzde 28’i bu durumdadır ve bir şehrin yaklaşık yüzde 30’u yıkılmıştır.
Deprem anından şu güne kadar bütün çalışmalarda görev almış olan bir kardeşiniz olarak yaptığımız çalışmalar hakkında da bilgi sunmak isterim. Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; depremden sonra kurmuş olduğumuz 58 konteyner kentte 119.508 hemşehrimiz barınmaktadır. “Geçici barınma merkezi” dediğimiz bu alanlar geçici olarak oluşturulmuş ve aşağı yukarı asgari bütün beklentilere cevap vermek için kurulmuştur, oluşturulmuştur. Depremden dolayı ilimizde 683 derslikten oluşan 200 eğitim ve öğretim kurumumuz kullanılamaz hâle gelmiştir. Bu kapsamda barınma merkezlerimizin oluşturulmasından hemen sonra 4.008 derslikten oluşan 363 eğitim ve öğretim kurumumuz onarılmış ve eğitime geçilmiştir. Türk Kızılay tarafından ilimizde 9.145 ihtiyaç sahibi aileye sosyal yardım kartı verilmiştir, 266.836 ailenin yararlandığı 570.664 gıda kolisi hemşehrilerimize ulaştırılmıştır. Hane yardımı, vefat yardımı, kira yardımı, taşınma yardımı ve diğer sosyal yardımlarla beraber ilimizde 5 milyar 889 milyon 899 bin 264 liralık ödeme gerçekleştirilmiştir. Bakanlıklarımız ve kurumlarımız tarafından görevlendirilen 178 profesyonel ekiple 96.168 kişiye yani yaklaşık 100 bin hemşehrimize psikososyal destek sunulmuştur. Merkez ilçemiz dâhil 9 ilçemizde 44.352 kalıcı konutun yapımı devam etmektedir. Geçtiğimiz günlerde, Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla gerçekleştirilen kura töreninde 2.443 konutumuzun kurası çekildi ve hak sahibi olan 2.443 hemşehrimize anahtar teslimi yapılmış oldu. Böylelikle, depremin üzerinden bir yıl geçmeden, depremden dolayı mağdur olan hemşehrilerimize kalıcı konutların verilmesi, ulaştırılması süreci başladı; inşallah, devamı da gelecek.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; kalıcı konutlarla ilgili hususta, özellikle yerinden dönüşümle ilgili de birkaç hususu söylemek isterim. Yerinden dönüşüme hemşehrilerimiz büyük ilgi gösterdiler. Şu anda ilimizde 22.448 hemşehrimiz yerinden dönüşüm için müracaatta bulunmuş durumdadır.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; depremin etkilerini azaltmak, izlerini silmek ve şehrimizi yeniden ayağa kaldırmak için devletçe, milletçe büyük bir gayretin içerisindeyiz. Depremin tüm zararları giderilene kadar, son depremzede kardeşimiz de kalıcı konutuna kavuşana kadar bu gayretimiz kararlılıkla, artarak devam edecek. Milletimiz müsterih olsun, sorunları yakinen biliyoruz. Sahadayız, sürecin ilk anından şu ana kadar bakanlarımız, milletvekillerimiz, hükûmetimiz, hepimiz sahadayız ve inşallah depremin bütün etkilerini ortadan kaldırıp yıkılan şehrimizi eskisinden daha mamur, eskisinden daha görkemli hâle getireceğiz.
Ümitvarız, inşallah yarınımız bugünümüzden daha iyi olacak diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Başkanım, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Alkayış, teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Şanlıurfa’nın sorunları hakkında söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’a aittir.
Sayın Tanal, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa’nın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Şanlıurfa’nın sorunlarıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisinde söz almış bulunmaktayım. Sorunları başlıklar şeklinde sayarsak Şanlıurfa'da işsizlik sorunu var, istihdam sorunu var, torpil ve kayırmacılık sorunu var, mevsimlik tarım işçileri sorunu var, elektrik sorunu var, tarımda DEDAŞ sorunu var, sağlık sorunu var, ulaşım sorunu var.
Ulaşım sorunu üzerinde durmak isterim: Ulaşım sorunuyla ilgili baktığımız zaman ne olur? Efendim, kara yoluyla ilgili, demir yoluyla ilgili, hava yoluyla ilgili üç başlığa ayıracak olursak… Değerli kardeşlerim, bakın, Trabzon büyükşehirdir, nüfusu 824 bindir; Trabzon’dan direkt Adana’ya, Ankara'ya, Gaziantep'e, İstanbul’a ve İzmir’e uçuş var. Şanlıurfa’nın nüfusuna biz baktığımız zaman, Şanlıurfa’nın nüfusu 2 milyon 213 bin, Trabzon’un tam 2 katı. Sadece uçuş nereye var Sayın Başkanım? Ankara ve İstanbul’a var, dikkatinizi çekiyorum.
Devam ediyorum, Diyarbakır’ın nüfusu 1 milyon 818 bin. Hava yoluyla uçuş direkt Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya’ya, 4 yere uçuş var; Şanlıurfa’nın ise 2 yere var, yine Şanlıurfa’nın nüfusu oradan büyük. Aynı şekilde Van'a bakın, Van’a. Van'ın nüfusu 1 milyon 127 bin; direkt uçuşlar Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya’ya; Şanlıurfa’nın nüfusu Van'ın da 2 katı, sadece ve sadece Ankara ve İstanbul’a direkt uçuş var. Hava yoluyla ilgili, değerli AK PARTİ’li Şanlıurfalı milletvekilleri, sizden istirham ediyorum şu şehrin hakkını hukukunu savunun ya! (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim, kara yoluyla ilgili… Arkadaşlar, Ceylanpınar ile Kızıltepe arasında bir yol yok; geliyoruz Akçakale ile Suruç arasında Suruç'tan itibaren ilk 15 kilometre yok; geliyoruz Şanlıurfa ile Suruç arasındaki “ölüm yolu” dediğimiz yol maalesef yapılmıyor.
AK PARTİ’li Grup Başkan Vekilim, Şanlıurfalılar mağdur ama istediğiniz oyları veriyorlar; maalesef yapmıyorlar. Köy yollarını saymıyorum yani “köy yolu” dediğimiz mahalle yolları apayrı.
Gelelim, Sayın Başkanımızla birlikte… Geçen hafta dedi ki: “Efendim, Şanlıurfa'ya müjde, demir yolu geliyor.” Ya, arkadaşlar, bu, Demiryollarının haritası. Demiryollarıyla ilgili haritada ne yapılıyor biliyor musunuz? Şanlıurfa ne zaman planda, projede? Sayın Başkanım, siz de Şanlıurfa Milletvekilisiniz, tam 2053 yılında projeye alınmış, 2053 yılında. Kim öle, kim kala. Ya, bu Şanlıurfalılarla dalga geçiliyor. Yani düşünebiliyor musunuz; bu, Devlet Demiryollarının 2053 yılı haritası, yani AK PARTİ’nin Şanlıurfa’ya 2053 yılında “hızlı tren” dedikleri… Oy döneminde kandırıyorlar, 3-5 oyu almak için maalesef Şanlıurfa kandırılıyor.
Kaldığımız yerden devam edecek olursak, bu sorunlarla ilgili başlıklar şeklinde baktığımız zaman; efendim, sel felaketi; yok, deprem felaketi… Sel felaketiyle ilgili AFAD’ın Şanlıurfa için hazırlamış olduğu rapor var. Rapor sayfa 143’te diyor ki: “Efendim, burası taşkın, sel alanıdır; derelerin daraltılmaması lazım, tedbirlerin alınması lazım, üstünün kapatılmaması lazım.” derken, iş bilmez Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ne kadar olumsuzluk varsa hepsini yapmış, bu AFAD raporunun tam tersini yapmış. O afetten, o selden dolayı ölen kişilere Allah’tan rahmet diliyorum, onların hepsinin katili Büyükşehir Belediye Başkanıdır, hepsinden de o sorumludur, resen onun hakkında soruşturma açılması lazım.
Gelelim GAP’la ilgili elektrik sorununa. Bakın, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının -Güneydoğu Anadolu Projesi- GAP’la ilgili raporu burada. Raporda deniliyor ki sayın vekilim: “Eğer bu GAP projesi biterse Şanlıurfa’nın elektrik sorunu biter.” DEDAŞ para kazansın diye GAP projesini AK PARTİ iktidarı özellikle bitirmiyor. Onun için tüm Şanlıurfalılara sesleniyorum: Sizden istirham ediyorum, önümüzdeki seçimde AK PARTİ’ye oy vermeyin. Yirmi iki yıldır artık ve artık değişim şart.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) – Özür dilerim Başkan.
BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen tamamlayın.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Eğer Şanlıurfa’nın sorunlarının çözümünü istiyorsanız, eğer Şanlıurfa’nın tüm sorunlarını çözmek istiyorsanız, adaletli bir yönetim istiyorsanız, liyakate uygun yönetim istiyorsanız, eşitlik istiyorsanız, adalet istiyorsanız Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Sayın Mustafa Koyuncu’ya ve ilçe belediye başkanlarımıza destek vermenizi istirham ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizden istirhamım şu, bu istirhamımı da Şanlıurfa’daki Emniyet görevlilerine ve Valiye söylüyorum: Bakın, Ali Şeker İstanbul Milletvekilimizdi, milletvekilliği seçiminde Karaali köyünde yaralandı, burnu kırıldı ve orada aynı zamanda hastane raporu var, linç girişimi var, tüm raporları olduğu hâlde cumhuriyet savcılığına şikâyet etti, takipsizlik kararı verdi; ona itiraz edildi, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Batsın sizin seçiminiz, batsın sizin adil seçiminiz! (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) – Böyle demokrasi olmaz! Böyle seçim olmaz!
Sizden özür dilerim, o dönem Adalet Bakanıydınız ve o bölgenin de vekiliydiniz. Bu soruşturmanın sonucu ne olacak? Yani eğer silahların gölgesinde, linçlerin gölgesinde seçim olacaksa bunun adı “adil seçim” değil, bunun adı kimin gücü kime yeterse!
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (Devamla) – Şanlıurfa’da bunun artık yıkılıp atılmasını istiyorum, sizden istirham ediyorum. Yani bu tüm Türkiye'nin sorunudur.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Süre alalım Başkanım eğer konuşacaksanız.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Anlamadım Başkanım.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Başkanım, tamamlasın sözünü. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre verdim.
Sayın Tanal, teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Peki, ben teşekkür ediyorum ama burada ben size de sataştım, siz Adalet Bakanıydınız. Bizim orada milletvekilimizin burnu kırıldı, yaralandı, bunun da sorumlusu sizsiniz o dönemin Adalet Bakanı olarak. Yani sizden istirham ediyorum: Burada biz adaleti herkese istiyoruz. Gücü gücü yetene olması, bu demokratik bir sistemin adı olamaz Değerli Başkanım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki, Sayın Tanal, teşekkür ediyorum.
İnşallah, hızlı trenin temelini beraber atacağız, şimdiden davet ediyorum.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – “2053” diyor.
BAŞKAN – İşte, beraber atacağız.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – 2053’te… Allah uzun ömürler versin.
BAŞKAN – Bakalım, 2053 mü, yoksa yakın mı, beraber göreceğiz.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ya, Değerli Başkanım, Allah’tan korkun, hepsi hikâye.
BAŞKAN – Peki, çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
Şimdi, birinci söz, Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez…
Buyurun Sayın Söylemez.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez’in, 28 Şubat postmodern darbesinin 27’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HAVVA SİBEL SÖYLEMEZ (Mersin) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yarın Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat postmodern darbesinin 27’nci yıl dönümü. 1997’de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve sözde irticaya karşı olduğu iddia edilen, esas amacı halkın iradesine ipotek koymak olan bu süreçte demokrasiye müdahale edilmiş, hukuk devleti yok sayılmıştı. Seçimle işbaşına gelen hükûmet birtakım entrikalarla yıkılmış, yükseköğretimde okuyan kızlarımıza üniversite kapılarında işkence edilmiş, ikna odaları kurulup tüm kurumlarda âdeta cadı avı başlatılmıştı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da dediği gibi, milletimiz o meşum günlerde dik duranlar ile darbeye ve darbecilere alkış tutanları asla unutmamıştır, unutmayacaktır. Bu millet darbecileri ve darbeye destek verenleri önce sandıkta, ardından da…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit…
2.- Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in, gazeteciliğin suç olmadığına ilişkin açıklaması
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) – Çağdaş demokrasilerde medya dördüncü kuvvet olarak değer görmektedir. Gazeteciler, haberleri nedeniyle gözaltına alınmaz, işkenceyi belgeledikleri için tutuklanmazlar, bilakis ödüllendirilirler ama AKP iktidarında basın âdeta öcüdür. Özellikle Kürt gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalar hız kesmeden devam ediyor. Bugün de Van'da gazeteci Arif Aslan, Oktay Candemir ve Lokman Gezgin gözaltına alındı. Gazetecilere yönelik gözaltı, tutuklamalar hakikatin açığa çıkmasını engelleyemez. Yine, içinde, bileşen partimiz ESP yöneticilerinin de olduğu birçok kişi gözaltına alınmış durumda. Bütün bu antidemokratik siyasi öç için yapılan gözaltıları kınıyoruz. Israrla “Gazetecilik suç değildir.” diyoruz.
Hiç kimse size boyun eğmedi, eğmeyecek.
BAŞKAN - Kocaeli Milletvekili Nail Çiler…
3.- Kocaeli Milletvekili Nail Çiler’in, TÜİK’in Gebze’yi il olması beklenen ilçeler arasında göstermemesine ilişkin açıklaması
NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İstatistik Kurumu Türkiye'deki il ve ilçelerle ilgili raporunu bugün açıkladı. Rapora göre 25 ilçe il olmaya aday olarak görülüyor. Enflasyon rakamlarıyla oynayarak vatandaşı yoksulluğa mahkûm eden TÜİK, Gebze’yi il olması beklenen ilçeler arasında göstermeyerek yine saçmaladı. Eğer yeni iller olacaksa ilk il olması gereken yer Gebze’dir. Gebze’nin nüfusu 836 bin, 65 ilin toplamından fazla ihracat yapan bir yer. Nüfusu, Gebze merkezli 4 ilçeyle, 4’ü büyükşehir olmak üzere Türkiye'de 55 ilden daha fazladır; ekonomisi birçok büyükşehirden büyüktür. Gebze’yi il olmaya layık görmeyenlere en güzel cevabı Gebzeli hemşehrilerim seçimde verecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Mersin Milletvekili Talat Dinçer…
4.- Mersin Milletvekili Talat Dinçer’in, BAĞ-KUR sigortalılarının ve emeklilerinin zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması
TALAT DİNÇER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün BAĞ-KUR sigortalıları oldukça zor durumda, BAĞ-KUR emeklisi perişan. 7 bin lira prim ödüyor -yeni asgari ücrete göre- emekli olduklarında 10 bin TL maaş alıyor BAĞ-KUR sigortalıları. Siftah yapmadan iş yeri kapatan esnaflarımız oldukça zor günler geçirmektedir. Hâlâ daha 9000 prim gün sayısı 7200’e düşürülmedi; kıt kanaat, evine ekmek götüremeyen esnaflarımız ileride rahat edeyim diye BAĞ-KUR’a prim ödüyor ancak ne yazık ki karşılığını alamıyor. Esnaflarımız oldukça zor durumda ve bu 9000 prim gün sayısının 7200 güne düşürülüp emekli maaşlarının da yaşanabilir bir hâle getirilmesini yüce Meclisimizden talep etmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir…
5.- Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir’in, kamu işçilerinin taleplerine ilişkin açıklaması
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) – Ek zam talepleri sendika bürokratları ile Hükûmet tarafından bastırılmaya çalışılan kamu işçilerinin öfkesi sürüyor. Yangında, selde, sağlıkta, savunmada, enerjide, ormanda, yollarda canları pahasına çalışan kamu işçileri “Artık dayanacak hâl kalmadı.” diyor. Özelleştirme ve taşeronlaştırma sonrası kamu işçilerinin ücretleri düşürüldü, kamu çerçeve protokolü sekiz ayda eridi, yapılan ek protokol hiçbir işçiyi tatmin etmedi. 750 bin kamu işçisi insanca yaşam için ücret, güvenceli bir yaşam için kadro istiyor, yüzde 49’luk zam istiyor, maaş skalasında denge istiyor, toplu sözleşmelerin 1 ocaktan itibaren geçerli olmasını istiyor, tayin ve meslek kodları konusunda mağduriyetlerin giderilmesini istiyor. Seçim dönemlerinde oy isteyip sözünde durmayan iktidara ve küçük ortaklarına sesleniyorlar: Unutmayın, işçiler tutmadığınız sözleri hatırlayarak oy verecek, işçiler de oy verecek.
BAŞKAN – Amasya Milletvekili Reşat Karagöz…
6.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, mülakata ilişkin açıklaması
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
“Mülakatı ortadan kaldıracağız.” vaadiyle yola çıkan iktidar seçimlerin üzerinden dokuz ay geçmesine rağmen bu konuda somut bir adım atmadı. Milyonlarca gencimiz KPSS'den yüksek puan almasına rağmen mülakatlar nedeniyle işlerine kavuşamıyor. Özellikle atanamayan öğretmenler mülakat düzeninden en çok mağduriyet yaşayan kesim. Dört yıllık fakülte eğitiminde birçok kez sunum, seminer ve ders anlatmış, bir yıl öğretmenlik uygulamasında tecrübe kazanmış, üzerine bir yıl tüm yaşamından feragat ederek KPSS'ye hazırlanmış ve derece yapmış öğretmenlerimiz üzerine bir de mülakata sokularak öğrencilerine kavuşmaları zorlaştırılıyor; çürümüş mülakat düzeninde birkaç dakika içinde kimin öğretmen olup kimin olamayacağına karar vermek ne aklen ne de vicdanen doğru değildir. Verilen sözler tutulmalı, mülakat kaldırılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Kars Milletvekili Adem Çalkın…
7.- Kars Milletvekili Adem Çalkın’ın, Hocalı katliamına ilişkin açıklaması
ADEM ÇALKIN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihler 26 Şubat 1992’yi gösterdiğinde Hocalı’da dünyada eşine az rastlanır büyük bir soykırım ve katliam yaşanmıştır. Ermenistan tarafından Azerbaycan Hocalı’da masum sivillere yönelik gerçekleştirilen vahşet, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Hocalı’da hunharca öldürülen 613 şehidimizin; yaralanan, esir alınan ve kaybolan tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizin acısı hâlâ yüreğimizdedir. Hocalı katliamında hayatlarını kaybeden Azerbaycanlı kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Hocalı soykırımını, zulmünü unutmadık, unutmayacağız.
Başta Gazze olmak üzere dünyadaki tüm katliamların son bulmasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan…
8.- Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan’ın, İŞKUR’un yeni bir usulsüzlükle devletin ekonomisini şirketlere peşkeş çekmesine ilişkin açıklaması
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Şırnak ili, nüfusuna oranla hem en genç işsizliğin hem de kadın işsizliğin yoğun olduğu bir şehir. Bununla ilgili gençler -iş alanları, istihdam alanları- İŞKUR üzerinden günlerce sırada beklemektedir. Ancak usulsüzlükle, rüşvetle, kayırmayla tekrar gündeme gelen İŞKUR, Şırnak'ta TEDAŞ bünyesi altında çalışan onlarca işçinin 1 Şubat itibarıyla sözleşmesini feshetmiş, yeni bir taşeron firmayla sözleşme yaparken tüm işçileri İŞKUR bünyesinde işe almıştır. Onlarca insan, binlerce insan iş beklerken devletin hazinesi özel şirketlere peşkeş çekilmeye devam edilmektedir. Bu uygulamanın, bu usulsüz işlemin sadece Şırnak’ta değil, Batman, Siirt, Urfa ve Diyarbakır’da yapıldığı da iddia edilmektedir. Burada ifade ediyoruz ki yüzlerce genç sırada beklerken İŞKUR’un yeni bir usulsüzlükle devletin ekonomisini şirketlere peşkeş çekmesinin önü kesilmeli, Şırnaklı işçilerle ilgili...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Aydın Milletvekili Evrim Karakoz...
9.- Aydın Milletvekili Evrim Karakoz’un, staj ve çıraklık mağdurlarına ilişkin açıklaması
EVRİM KARAKOZ (Aydın) – Bugün aktif çalışma yaşamında olan yaklaşık 1,5 milyon vatandaşımız staj ve çıraklık mağdurudur. Staj ve çıraklık başlangıç tarihleri sigorta başlangıcı olarak kabul edilmemiş ve emekliliklerine sayılmamıştır. Dolayısıyla çıkarılan EYT düzenlemesinden yararlanamamışlardır. Hâlbuki gencecik çocuklar teknik lisede, meslek lisesinde ya da üniversitede zorunlu staja gittiler, fabrikalarda çalıştılar, ucuz iş gücünden ve emeklerinden faydalanıldı, sigortaları yapıldı, primleri ödendi yani resmî olarak sigorta başlangıçları var ama gelin görün ki bu emekleri yok sayılıyor, emeklilik hakları ellerinden alınıyor. Şimdi, staj ve çıraklık mağdurlarının bu haklarını geri alma zamanıdır. Staj ve çıraklık başlama tarihleri sigorta başlangıcına sayılmalı ve EYT kapsamına dâhil edilmelidirler.
BAŞKAN – Burdur Milletvekili İzzet Akbulut...
10.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, belediyelerde ve KİT’lerde çalışan kamu işçilerinin kadro beklediğine ilişkin açıklaması
İZZET AKBULUT (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda sürekli görevlerde çalışan ve 2017 yılında 696 sayılı KHK’yle sürekli işçi statüsüne geçirilen, belediyeler ve KİT’lerde çalışan 700 bini aşkın işçi kadro bekliyor. Verilen onca söze rağmen yüz binlerce kamu işçisi bırakın kadro almayı tayin hakkından mahrum, elli iki günlük tediyelerden mahrum, iş güvencesinden mahrum, kamu çerçeve protokolünden ve sosyal haklardan mahrum. Ayıptır, yazıktır, günahtır; aynı iş yerinde aynı işi yapıyor, kadrosu yok diye daha az maaş alıyor. Kamuda eşit işe eşit ücret yasal hak olmalı. Genel seçimlerden önce 85 milyonun önünde söz verdiniz, bu sözünüzü ne zaman tutacaksınız? Ranttan yana değil, emekten yana olalım; hayatlarımızı kolaylaştırmak için en zorlu koşullarda ter döken işçilerimizin seslerine kulak verelim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko…
11.- Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’nun, hâkim ve savcıların ekonomik olarak da bağımsız olmadığına ilişkin açıklaması
MÜHİP KANKO (Kocaeli) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Maalesef yirmi iki yıllık iktidarınız döneminde yargıyı öyle bir hâle getirdiniz ki ülkemin hâkim ve savcıları iktidarın baskısı yüzünden verecekleri kararlardan çekinir hâle geldi. Yargının bağımsızlığının kalmadığı bu dönemde, düzende toplumdaki insanların da adalete güveni kalmadı. Yargılama makamında bulunan hâkimlerin bağımsız olması, hiçbir kişi veya merciden emir almaması, kısacası özgür olması, hukuka bağlı olması gerekirken saraya bağlı hâle geldiler. Maaşları da düşük olan savcı ve hâkimlerimiz ekonomik olarak da maalesef bağımsız değiller. Avrupa’da kariyerinin başlangıcında olan yargı mensubu -İskoçya’da- aylık 13 bin euro civarında maaş almaktayken ülkemizde 60 bin TL yani 1.800 euro… Ev kiralarının çok yüksek seyrettiği ülkemizde büyükşehirlerde göreve yeni başlayan hâkim ve savcıların yargılama süreçlerinden daha çok geçim derdine düştüğü bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Buradan Hükûmete ve Adalet Bakanına seslenmek istiyorum: Yargının kamuoyu nezdindeki güvenini yerine getirmek, daha adil ve daha bağımsız bir yargılama…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Hakkâri Milletvekili Onur Düşünmez…
12.- Hakkâri Milletvekili Onur Düşünmez’in, Van-Hakkâri kara yolundaki Güzeldere Geçidi’nde bitirilemeyen tünele ilişkin açıklaması
ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) – Bilindiği üzere dün akşam saatlerinde Van-Hakkâri kara yolunda bir çığ felaketi yaşandı. Bu felakette bir annemiz yaşamını kaybetti ve aynı minibüste bulunan 14 kişi yaralandı. Ölen annemize Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Hepinizin bildiği gibi, on bir yıldır Güzeldere Geçidi’nde bir tünel yapılıyor ve on bir yıldır bitirilemedi. Bu tüneli bitirmeyenler ve gerekli önlemleri almayanlar bu felaketin yaşanmasından sonra ortaya çıkan katliamdan sorumludur. Temmuz ayında Sayın Bakan “ışık göründü” açılışı yapmıştı, temmuz ayından bu yana ne hikmetse bu tünelin bitirilmesi için çaba gösterilmedi. Bu tünelin bir an önce bitirilmesi ve Hakkâri’nin alternatif yollarının da aktifleştirilmesi elzemdir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan…
13.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; o, 54’üncü Hükûmetin Başbakanı olarak siyasi tarihimize damgasını vurmuş, fikriyatı, dava aşkı, ümmet bilinci, ülkeye ve millete hizmet sevdası, ahlakı, dürüstlüğü ve istikamet sahibi kişiliğiyle örnek alınacak müstesna bir şahsiyettir. Tek parti zihniyetinin oluşturduğu sosyal, siyasal, kültürel hayattaki kutuplaşmanın giderilmesine ve sivil siyasetin güçlenmesine de ciddi katkı sağlamıştır. Bilhassa teknoloji ve savunma sanayisinde göz dolduran tarihî projelerde ilham kaynağı olmuştur.
Hocamızın en büyük rüyası Ayasofya’yı yeniden ibadete açmak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bizlere nasip olmuştur. Ben de haksız bir davada zirve olmaktansa hak davada zerre olurum diyor, Profesör Doktor Necmettin Erbakan Hocamızı vefatının yıl dönümünde rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
BAŞKAN – Samsun Milletvekili Murat Çan…
14.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, Suriye’nin İdlib bölgesinde gerçekleştirilen hava saldırısında 34 Mehmetçik’in şehit edilişinin 4’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MURAT ÇAN (Samsun) – Bugün, Suriye’nin İdlib bölgesinde gerçekleştirilen hava saldırısında 34 Mehmetçik’imizin şehit edilişinin 4’üncü yıl dönümü; bugün, 34 evladımız şehit edilirken milletin karşısına çıkıp açıklama yapmaya utananların açıklamayı ilin Valisine yaptırışlarının 4’üncü yıl dönümü. Şahsi hesaplarını ve siyasi ikballerini vatanımızın çıkarları üzerinde tutanların bu millete ödettiği bedeldir dört yıl önce İdlib’de verdiğimiz 34 şehit.
Emperyalizmin coğrafyamızı yangın yerine çevirme planlarına yıllarca alet olanların, bir gün Amerika’nın, ertesi gün Rusya’nın taşeronluğuna soyunanların, bunu yaparken de utanıp sıkılmadan yerlilik, millîlik taslayanların ülkemize ödettiği en acı bedellerden biridir dört yıl önce İdlib’de yaşanan trajedi. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum; bugün hatırlanması gereken şehitlerimizdir, 28 Şubatı yarın konuşuruz.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, Başkanlık Divanı olarak 54’üncü Cumhuriyet Hükûmeti Başbakanı merhum Necmettin Erbakan’ı saygı, rahmet ve duayla andıklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Başkanlık Divanı olarak biz de 54’üncü Cumhuriyet Hükûmeti Başbakanı merhum Profesör Doktor Necmettin Erbakan’ı saygı, rahmet ve duayla anıyoruz.
Adana Milletvekili Orhan Sümer…
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, sekizinci yargı paketinde ehliyet affının yer almadığına ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kamuoyunda sekizinci yargı paketi olarak bilinen kanun teklifinin görüşmelerine başlayacağız. Ne yazık ki milyonlarca vatandaşımızın talepleri bu pakette yer almamıştır. Özellikle ehliyet affı konusunda toplumda büyük bir beklenti var, ehliyetlerine el konulan, geçim kaynağı şoförlük olan vatandaşların tekrar işlerine dönme imkânını sağlayacak bu düzenleme mutlaka Mecliste görüşülmelidir. Dolmuşçunun, otobüsçünün, taksicinin, şehirler arası ve şehir içi ulaşımda esnaf olarak çalışanların bu talepleri mutlaka değerlendirilmelidir. Ehliyetlerine el konulan esnaflar arasında insan canına kastetmeyen, yaralamaya sebep vermeyen ve madde bağımlısı olmayanlar için bir defaya mahsus olacak şekilde ehliyet affı çıkarılmalıdır. Rant şebekelerinin, çıkar odaklarının milyonlarca liralık vergi borçlarını tek kalemde silen saray iktidarı, ehliyeti alınan, alın teriyle ekmek parası kazanan esnaflarımızın bu taleplerini yerine getirmelidir.
BAŞKAN – Mersin Milletvekili Gülcan Kış…
16.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, TRT’nin AKP’nin propaganda aracı hâline gelmesine ilişkin açıklaması
GÜLCAN KIŞ (Mersin) – 31 Mart yerel seçimleri öncesi TRT, iktidar televizyonu olma sıfatıyla yanlı yayın politikasına hız vermiştir; örnek vermek gerekirse: Ocak 2024 itibarıyla TRT Haber’de Cumhurbaşkanının ve AKP’li yöneticilerin canlı yayınları iki bin beş yüz doksan iki dakika olurken CHP Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in konuşmalarının sadece kırk üç dakikalık bölümü TRT Haber’de canlı yayınlanmıştır. AKP’nin büyükşehir belediye başkan adayları TRT ekranlarında yer alırken, diğer partilerin adaylarına ilişkin hiçbir habere yer verilmemektedir. AKP’nin propaganda aracı hâline gelen TRT, partimize yönelik karalayıcı, gerçek dışı, yanıltıcı haberler yapmaktan vazgeçmelidir. Siyasi partiler arasında fırsat eşitliğini ortadan kaldıran, muhalefeti yok sayan TRT’nin bu tutumunu kınıyor, TRT’yi doğru ve tarafsız bir yayıncılık çizgisine davet ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Uşak Milletvekili İsmail Güneş…
17.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü seneidevriyesine ve 28 Şubat postmodern darbesinin 27’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27 Şubat 2011 tarihinde Rahmetirahman’a kavuşan, her türlü engellemelere ve baskılara rağmen “İman varsa imkân vardır.” diyerek milletine hizmet etmekten geri durmayan, 54’üncü Hükûmetin Başbakanı ve millî görüş lideri Profesör Doktor Necmettin Erbakan’ı vefatının 13’üncü seneidevriyesinde rahmet ve minnetle yâd ediyorum, mekânı cennet olsun.
28 Şubat tarihi, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçen postmodern darbenin 27’nci yıl dönümüdür. 28 Şubat süreci demokrasimizi, inançlarımızı, insan hak ve özgürlüklerimizi, millî iradeyi hedef alan kara lekelerden biridir. Darbelere ve vesayete asla geçit vermeyen aziz milletimiz, “bin yıl sürecek” dedikleri 28 Şubat postmodern karanlığına da boyun eğmemiştir. Şanlı tarihimizden aldığımız birikimle, millî irademizi hedef alan her türlü girişimin her zaman karşısında duracağız; demokrasimize, temel hak ve hürriyetlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla…
18.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET AŞILA (Kocaeli) – Ölümünün 13’üncü seneidevriyesinde merhum Erbakan Hoca’mızı rahmetle, minnetle, özlemle anıyoruz. Merhum Erbakan Hoca’mız daima hayrın yanında, şerrin ise karşısında duran bir liderdi. Erbakan Hoca’mızı aklımıza getirdiğimiz zaman dilimize düşün ilk kelimeler aldanmayan ve aldatmayan bir lider oluşuydu. Bütün hayatı boyunca tüm milletimize ve İslam âlemine âdeta bir pusula gibi yol gösterdi. Erbakan Hocamız nesillere istikamet veren liderdi; hidayeti ve ferasetiyle dava şuuruna sahip istikamet üzere milyonların yetişmesine vesile olan bir liderdi. Hepimizin üzerinde çok büyük emeği ve hakkı olan muhterem Erbakan Hocamıza Cenab-ı Hak’tan rahmet, mağfiret diliyorum. Sevdası sevdamız, duası duamız, gayesi gayemiz olsun diyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan…
19.- Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan’ın, AKP iktidarının irade gasbına son vermesini talep ettiklerine ilişkin açıklaması
KAMURAN TANHAN (Mardin) – 28 Şubat darbesi mağduru olduklarını söyleyenler dün bir yargı darbesiyle Iğdır Belediye Eş Başkan adayımız Mehmet Nuri Güneş ve Hoşhaber Belediye Eş Başkan adayımız Emine Yöndem Kartal’ın başvurularını reddetmiştir. AKP iktidarı seçimle alamadıklarını hileyle, hurdayla, taşımalı seçmenle ve kayyum atamalarıyla irade gasbını devam ettiriyor. İktidarın güç zehirlenmesine son vermesini, demokrasiye, Anayasa’ya ve kanunlara uymasını, irade gasbına da son vermesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Ankara Milletvekili Ahmet Fethan Baykoç…
20.- Ankara Milletvekili Ahmet Fethan Baykoç’un, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Rahmetli Necmettin Erbakan’ın bu ülkeye ve milletimize çok büyük katkıları ve hizmetleri oldu. Yaptıklarının tamamını bir kenara bırakacak olsak bile insanımızın öz güven inşasında rol oynaması, kitlesini hiçbir zaman merdiven altına itmemesi ve demokratik mücadele yoluyla, yasal sınırlar dâhilinde siyaset kurumunun içerisinde kalması onun ülke üzerindeki en önemli ve olumlu etkilerindendir. Zamanında ülke sanayisine dair çizmiş olduğu vizyon üzerinden onunla dalga geçen, hedeflerini küçümseyen zihniyet, bugün gelinen noktada yerli ve millî savunma sanayisinde gerçekleşen hamlelere karşı “kalorifer peteği” tanımlamasıyla, o zamanki yanlışlarıyla aynı noktada durmaktadırlar. Hedefi koyan Sayın Necmettin Erbakan’dan da gerçekleştiren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan da Allah razı olsun.
Tüm bu gerçekler ışığında, vefatının yıl dönümünde Necmettin Erbakan’ı rahmetle ve saygıyla anıyorum.
BAŞKAN – İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş…
21.- İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş’ın, bu ekonomik ve siyasal sistemle ülkenin yönetilemeyeceğine ilişkin açıklaması
HAYDAR ALTINTAŞ (İzmir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir gerçek ortaya çıkmıştır ki bu ekonomik ve siyasal sistemle ülkemizin yönetilemeyeceği bütün çıplaklığıyla ortadadır. Partili başkanlık sistemi yere çakılmıştır. Başta hukuk, eğitim, maliye olmak üzere ülkenin bütün kurumları iflas etmiştir. Bütçe açıkları, faiz ve döviz ortadadır. 1 Nisanda belediyeleri kimlerin kazandığı değil zam ve ek vergilerin ne kadar olacağı konuşulacaktır. Halkın geçimi millî meseledir. Hamasetten uzaklaşarak, akıl ve gönül gözüyle, medenice bu millî meseleyi konuşalım ve çözelim; aksi takdirde, bu krizin maliyetini millet çekecektir.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Saadet Partisi Grubu Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’ya aittir.
Sayın Kaya, buyurun.
22.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Necmettin Erbakan’ın vefatının yıl dönümüne, seksen beş yıllık ömrühayatına sığdırdıklarına, fikrî mirasında Türkiye’ye ve dünyaya yönelik hedeflerine ve Necmettin Erbakan’la birlikte bu yola niye çıktıklarına ilişkin açıklaması
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir çalışma haftasına başladığımız bugün de Genel Kurul çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını dileyerek hazırunu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bugün 27 Şubat, şubat ayları bizler için genelde hüzün ayıdır ama 27 Şubat ayrıca bir hüzünlüdür. Devlet ve millet adamı, siyaset ve ilim adamı Profesör Doktor Necmettin Erbakan’ın vefatının yıl dönümü olan bugün merhum Erbakan Hocamızı rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz; mekânı cennet, makamı ali olsun inşallah.
“Yaşarken tuz katmazlar aşına, methiyeler dizerler mezar taşına.” Bugün de muhtemelen, rahmetli Erbakan Hocanın ardından, yaşarken aşına tuz katmak bir yana dursun, millete vermek istediği aşı bozmak isteyen birçok kişi methiyeler dizecektir ama aslolan Erbakan Hocaya methiyeler dizmek değil, Erbakan Hocanın ortaya koymuş olduğu siyasi fikriyatı bu millete hizmet yolunda hayata geçirmektir.
Değerli milletvekilleri, tabii, Erbakan Hocamızı anlatabilmek kolay bir iş değil; kurulan tüm cümleler kendisinin seksen beş yıllık bereketli ömrünü, yarım asırlık çetin mücadelelerle geçen siyasi hayatını anlatırken hep eksik kalır. İlim ve devlet adamı yönü, siyasi mücadelesi, liderliği, şahsi özellikleri; bunların her biri saatlerce anlatılsa yine sözler kifayetsiz kalır. Kendisi ömrühayatına o kadar şey sığdırmıştır ki her sene bir yönünü anlatsak tekrara düşmemiş oluruz. Mühendis olarak gittiği Almanya’da İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıp geçtiği bir milletin nasıl ayağa kalkabileceğini gördü; benzer bir yazgıyla sınanmış bir milletin evladı olarak yokluğun bir kader olmadığına, kalkınmanın ve büyümenin kendi öz kaynaklarımızla yapılabileceğine önce kendisi inandı, sonra da çevresini ve bir milleti inandırarak Başbakan oldu. Ne şart altında olursa olsun, Türkiye yeniden ayağa kalkabilir, müreffeh, kalkınmış ve öncü bir ülke olabilirdi; bu inancı ve ideali uğruna hayatı boyunca pes etmeden çalıştı.
Erbakan Hocanın fikrî mirasında ülkemize ve dünyaya yönelik hedeflerini üç cümleyle özetlemek mümkündür: Yeniden büyük Türkiye, yaşanabilir bir Türkiye ve dünyaya yönelik hedefi ise adil temellere dayalı yeni bir dünya. Yeniden büyük Türkiye, kendi kendine yetebilen, bölgesinde ve dünyada güçlü bir ülke hedefiydi. Yeniden büyük Türkiye, ekonomisi güçlü, devlet itibarı sağlam, dünyada sözü değerli bir ülke demekti. Ve yaşanabilir bir Türkiye ise kimsenin geleceğinden endişe etmediği, adalete güvensizliğin, torpilin, rüşvetin, yolsuzluğun, yoksulluğun, yasakların olmadığı bir Türkiye demekti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, Sayın Kaya, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Toparlıyorum.
İnsanların ucuzluk ve indirim kuyruklarına mecbur olmadığı, toplum vicdanının devlete ve adalete güvenini yitirmediği, herkesin emeğinin karşılığını aldığı, hukuksuzluğun, huzursuzluğun olmadığı bir Türkiye demekti yaşanabilir bir Türkiye. Yaşanabilir bir Türkiye, kalplerde korkunun değil sevincin, endişelerin değil ümidin, karamsarlığın değil parlak hayallerin yeşerdiği bir Türkiye demekti. Böyle bir ülkenin inşasının içine de “adil düzen” kavramını yerleştirmişti. Ve bugün dünyada bu kadar hukuksuzluğun olduğu bir dönemde bir yeni dünya hedefi vardı. Savaş değil barış, çatışma değil diyalog, çifte standart değil adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil adil düzen, baskı ve tahakküm değil insan hakları, hürriyet ve demokrasi yeni ve adil bir dünyanın temel ilkeleriydi ve bu manada da on bir aylık iktidar ömrüne D8 gibi uluslararası bir örgütü sığdırma başarısı göstermişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Dolayısıyla bugün de ifade ettiğim gibi, elbette, Erbakan Hocamıza methiyeler düzenler olacaktır ama biz Erbakan Hocamızla bu yola yalnızca kendisini düşünen bencil bir kalple değil kendisi için istediğini bütün toplumsal kesimler için isteyen, kendisi için istemediğini bütün toplumsal kesimler için istemeyen fedakâr ve diğerkâm bir yürekle çıktık. Bizler bu yola sadece bizim gibi düşünenlerin sahip olduğu kısır bir düşünce ve ifade özgürlüğü uğruna değil, herkesin düşüncelerini özgürce ifade edebileceği engin bir hürriyet uğruna çıktık. Bizler bu yola sadece bizim çocuklarımızın kış günü yalın ayakla okula yürümesine razı olmadığımız için değil, bu ülkenin bütün çocuklarının yalın ayakla okula yürümesine razı olmadığımız için çıktık. Ve yine bizler bu yola her türlü haksızlığa uğrayan imam-hatip gençliğinin önündeki engeller kalksın diye değil, onlarla birlikte bu ülkenin bütün gençlerinin önündeki engeller kalksın diye çıktık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, son kez uzatıyorum.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Bizler bu yola ülkemizin kaynaklarını biz ve bizden olanlar arasında dağıtmak için değil, imkân ve kaynakları milletimizin bütün fertlerine adil bir şekilde paylaştırmak için çıktık. Bizler bu yola haklı da olsa haksız da olsa devlet bizim gibileri gözetsin diye değil, her ne pahasına olursa olsun devlet sadece adaleti gözetsin diye çıktık. Bizler bu yola bizden olanlar, bize yakın olanlar iyi bir refah seviyesinde yaşasın diye değil, aynı topraklar üzerinde doğup büyüyen herkes bu vatanda rahatça doysun ve refah içerisinde yaşasın diye çıktık. Ve her şeyden önemlisi, biz bir rövanş almak için değil, bize yapılan haksızlıkların kinini güderek değil, barış ve kardeşlik adına bu yaşadıklarımızdan dersler çıkararak göğsümüzdeki merhameti, güneşi büyütmek için yola çıktık diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.
İkinci sözü Samsun Milletvekili ve İYİ Parti Grup Başkan Vekili Erhan Usta’ya veriyorum.
Sayın Usta, buyurun.
23.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Hocalı soykırımının seneidevriyesine, 27 Şubat 2020’de Suriye’nin İdlib kentinde şehit olan 34 kahraman askere, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü seneidevriyesine, Elâzığ Palu’daki bir maden ocağında meydana gelen göçüğe, İsrail’in milyonlarca Filistinlinin sığındığı Refah’a saldırı planladığına, geçen hafta Genel Kurulda görüşülerek kabul edilen sağlıkla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinin eksikliklerine ve 9 Eylül 1999 sonrasında sigortalı olanlara ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İyi bir çalışma haftası diliyorum.
Hocalı’da otuz iki yıl önce, 25 Şubat 1992 gecesi Ermenilerin gerçekleştirdiği baskında 83’ü çocuk, 106’sı kadın olmak üzere 613 Azerbaycan Türkü soydaşımız hunharca katledilmiştir. Soykırım esnasında kadın, erkek, yaşlı, çocuk ayrımı yapılmadan korkunç işkenceler yapılmış, soykırımdan kurtulanların bazıları ise göç yolunda hayatlarını kaybetmiştir. Şehit verdiğimiz soydaşlarımızı rahmetle anıyor, aziz milletimizin ve insanlık tarihinin hafızasında diri kalacak bu acının faillerini ve destekçilerini nefretle lanetliyorum. Soykırım gecesi Ermeni namlusu altında yalın ayak sürgün edilen çocuklar otuz iki yıl sonra aynı toprakları tekrar vatan yaparak ait oldukları yere dönmüştür. Kafkaslardan aşılmış, Türklüğe şan katılmış, Türk’ün şanlı bayrağı Karabağ'da yeniden dalgalanmıştır. Soykırımın seneidevriyesinde, hayatını kaybeden soydaşlarımızı rahmetle yâd ediyor, Azerbaycan halkının acısını derinden paylaşıyorum. İYİ Parti olarak “iki devlet, tek millet” anlayışıyla Azerbaycan'ın uluslararası camiada attığı ve atacağı askerî ve diplomatik tüm adımların sonuna kadar yanında olmayı sürdüreceğiz.
Dört yıl önce, 27 Şubat 2020’de Suriye'nin İdlib kentinde alçak bir hava saldırısı sonucu şehit olan 34 kahraman askerimizi rahmetle anıyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun. Kaybettiğimiz her bir evladımızı acısını yüreğimize kazıdık, vesile olanlardan muhakkak hesap sorulacaktır.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti 23’üncü Başbakanı merhum Necmettin Erbakan'ın vefatının 13’üncü seneidevriyesi. Millî görüş hareketi lideri ve Türk siyasetinin mihenk taşlarından birisi olan merhum Erbakan Hocayı ölüm yıl dönümünde rahmet ve saygıyla yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Elâzığ Palu’daki bir krom maden ocağında meydana gelen göçükte toprak altında kalan 4 işçi kurtarılmıştır. Yaralı işçilerimize geçmiş olsun diyor, Allah’tan acil şifalar temenni ediyorum. Madenlerde göçükler meydana gelmeye devam ediyor, ısrarla söylediğimiz denetimler yapılmıyor, tedbirler alınmıyor. Dün göçük altında kalan işçiler hayatlarını kaybedebilirdi. Bugün, yine, yeniden maden ocaklarında ölen işçiler ardından bölgeye intikal eden bakanları görüp rahmet dileyen konuşmalarını dinleyebilirdik. Hükûmetin maden ocaklarının denetimi noktasında hâlen somut adım atmamasını, iş güvenliği ve işçi sağlığını bu kadar önemsememesini hayretle karşılıyoruz.
Değerli arkadaşlar, dün ABD’nin başkenti Washington’da bulunan İsrail Büyükelçiliği önünde ABD Hava Kuvvetlerinde aktif olarak görev yapan bir asker “Gazze’de gerçekleşen soykırıma daha fazla ortak olmak istemiyorum.” diyerek kendisini ateşe vermiştir. Malum olduğu üzere İsrail’in saldırıları sonucunda Gazze’de büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. İsrail katliamının sonucu olarak yüz binlerce Filistinli Gazze’nin güney bölgesindeki Refah kentine sığınmıştır. Göçler sebebiyle Refah kentinin bugün nüfusu 1,5 milyonu aşmıştır. Netanyahu’nun yaptığı yeni açıklamalarda milyonlarca Filistinlinin sığındığı Refah’a İsrail tarafından bir saldırı planlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.
Bilinmelidir ki İsrail’in olası insanlık dışı tüm yeni saldırıları gözyaşını artıracak zalimliktir, kanı çoğaltacak cinayettir, hatta bunun da ötesinde sivil katliamını ve soykırımını sürdürmektir. Sessizliğini koruyan, görmezden gelen ve en ufak somut bir yaptırım dahi uygulamayan uluslararası camiaya bir kez daha seslenmek istiyorum: Yaşanan insanlık dramına, çocukların katledilmesine ve bölge halkının her gün maruz kaldığı tehdit ve zulümlere artık daha fazla sessiz kalamazsınız. Gazze’de yaşanan insanlık dışı saldırılardan kaçan masum sivil Filistinlilerin güvenli şehir diye sığındığı Refah’ta yeni bir katliamın oluşmasına göz yumamazsınız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta TBMM Genel Kurulu’muzda sağlıkla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin bir kanun teklifi görüşülerek kabul edilmiştir. Kanun teklifine sağlık çalışanlarının nöbet ücretini artıracak ve gece çalışma tazminatı ödenmesini sağlayacak düzenlemeler eklenmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Samsun) – Sağlık çalışanlarının sabit ücretlerinin hak kaybı olmadan emekliliğe yansıtılması, sağlık çalışanlarının taban ücretinin artırılması, hekimlerin ek göstergelerinin yükseltilmesi, 3600 düzenlemesinden tüm çalışanların faydalandırılması, aile hekimi ve aile sağlığı merkezi çalışanlarının teşvik ve destek ödemelerinin iyileştirilmesi gibi sağlık çalışanlarının beklediği haklı talepler maalesef karşılanmamıştır. Her fırsatta “Giderlerse gitsinler.” denilerek kapı gösterilen sağlık çalışanlarının hakları Hükûmet tarafından yine görmezden gelinmiştir. Siz ne kadar sağlık çalışanlarını itibarsızlaştırmaya çalışsanız da İYİ Parti olarak biz, şifa dağıtan elleri baş tacı olarak görmeye ve tüm sağlık çalışanlarımızın haklı talepleri karşılana kadar haklarını savunmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere 23 Şubat 2023’te EYT düzenlemesi yapılmıştır; eksikleri olmuştur, aksaklıklar olmuştur; onlara ilişkin düşüncelerimizi daha önce defalarca paylaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, son kez uzatıyorum.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) – Bitireceğim Sayın Başkanım.
Ancak buradaki sıkıntılardan bir tanesi de şu: 9 Eylül 1999 sonrasında sigortalı olanlara ilişkin olarak tabii, herhangi bir düzenleme burada yapılmadı maalesef ve orada -hani kamuoyunda çok sık gündeme geldiği gibi- on yedi yıllık uzama gibi bir şey söz konusu oldu. Bu, şimdi, böyle kulak tıkanacak, hiçbir şey yapılmayacak bir konu değil; hakikaten bu konuya geçmiş EYT düzenlemesindeki gibi davranmamak gerekir. Hükûmetin konuyu masaya yatırıp diğer siyasi partilerle birlikte burada makul bir çözümü araması gerekir. Yoksa nihayetinde, daha sonrasında işte, bu hak belli bir süre verilmeyip ama en sonunda zaten verilmek durumunda kalacaktır ama bunun ötesinde, bir adaletsiz olmaması açısından ve insanlarımızın da daha fazla mağdur olmaması açısından konunun masaya yatırılması, konunun buradaki muhalefetle, sivil toplum örgütleriyle, çalışanlarla, işverenlerle ortaklaşa bir zeminde çalışılması uygun olacaktır diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Usta.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirilen Hocalı katliamının seneidevriyesine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirilen Hocalı katliamının bugün seneidevriyesidir. Ermenistan'a bağlı kuvvetler tarafından kadın, yaşlı, çocuk demeden gerçekleştirilen bu katliamı ve büyük zulmü Divan olarak biz de kınıyor, bu katliam sırasında şehadet şerbetini içen bütün Azeri kardeşlerimizi, şehitlerimizi bir kez daha saygı, rahmet ve duayla yâd ediyoruz.
Şimdi üçüncü söz, Sakarya Milletvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Muhammed Levent Bülbül’e aittir.
Sayın Bülbül, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Necmettin Erbakan’ın vefatının 13’üncü seneidevriyesine, Hocalı soykırımının yıl dönümüne; Filistin, Gazze ve Doğu Türkistan’da devam eden soykırım suçlarının insanlığın vicdanında kanayan birer yara olduğuna ve İdlib’de bombardıman sonucunda şehit olan 34 Mehmetçik’in şehadetlerinin seneidevriyesine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün merhum Profesör Doktor Necmettin Erbakan Bey’in vefat yıl dönümüdür. Millî görüşün kurucusu, 54’üncü Hükûmet Başbakanı, diğer hükûmetlerde Başbakan Yardımcısı; 14, 15, 16, 19 ve 20’nci Dönem Milletvekili; ilim, fikir, dava ve siyaset adamı merhum Erbakan'ı vefatının 13’üncü seneidevriyesinde saygı ve rahmetle anıyor, sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, 26 Şubat 1992 tarihinde dost ve kardeş ülke Azerbaycan'ın Hocalı kentinde insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen en büyük soykırımlardan birisi yaşanmıştır. Rus mekanize birliklerinin desteğiyle 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gece Hocalı’ya giren Ermeniler tarafından 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere toplam 613 sivil Azerbaycan Türkü soydaşımız vahşice katledilmiş, 487 kişi ağır yaralanmıştır, 1.275 kişi esir alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde hamile kadın ve çocukların işkencelere maruz kaldığı, cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu ve başlarının kesildiği tespit edilmiştir. Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Sarkisyan 2000 yılında İngiliz Yazar Thomas de Waal’e verdiği röportajda “Hocalı’dan önce Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı ve Ermenilerin sivil nüfusa el kaldırmayacağını zannediyordu; buna bir dur dememiz gerekti ve öyle oldu.” diyerek Hocalı soykırımından yıllar sonra dahi soykırım zihniyetine nasıl sahip olduklarını göstermiş, soykırımı bu ifadeleriyle de itiraf etmiştir.
1992 yılında Azerbaycan Hocalı’da yaşanan bu vahşet gibi Bosna Hersek Srebrenitsa’da da aynı tarihlerde binlerce masum soykırıma uğramış ve ne yazık ki Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar bugün dahi bu soykırımları görmezden gelmişlerdir. Bugün dünyanın birçok yerinde, özellikle Filistin, Gazze ve Doğu Türkistan’da devam eden soykırım suçları insanlığın vicdanında kanayan bir yara olarak karşımızda durmaktadır. Hocalı’nın mahzunluğu, tam yirmi sekiz yıl sonra, İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’ndan sonra Azerbaycan'ın işgal edilen topraklarını kurtarmasıyla son bulmuştur ve şehitlerimizin aziz hatıraları hür topraklarında yaşatılmaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bülbül, lütfen tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Tarihe zalim olarak geçen Sarkisyan, Mladic, Karadzic, Netanyahu gibilerinin işlemiş olduğu soykırım suçları sebebiyle insanlığın vicdanında giydikleri hüküm bir gün mutlaka adalet terazisinde de tecelli edecek ve dünya mazlumlarının mahzunluğu son bulacaktır. Hocalı soykırımının yıl dönümünde tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, soykırım suçu işleyen insanlık düşmanlarını lanetliyoruz.
Sayın Başkan, 27 Şubat 2020 tarihinde ülkemizin huzur ve güvenliği için sınır ötesinde görevini icra ederken İdlib’de kalleş bir bombardıman sonucunda şehit olan 34 kahraman Mehmetçik’imizi şehadetlerinin seneidevriyesinde rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bülbül, lütfen tamamlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Unutmadık, unutmayacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bülbül.
Şimdi söz sırası Kars Milletvekili ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grup Başkan Vekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’e aittir.
Sayın Kılıç Koçyiğit, buyurun.
25.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, bugün Van’da, İzmir’de ve İstanbul’da gerçekleştirilen gözaltılara, gözaltıların gerekçelerine ve gözaltında yaşananlara; Iğdır ve Hoşhaber Belediyeleri Eş Başkan adaylarının adaylıklarının YSK İl Seçim Kurulu tarafından iptal edilmesine ve kampanyasını cezaevinden yürütmek zorunda olan Ankara Belediye Eş Başkan adayı Gülten Kışanak’a ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; evet, bir Türkiye klasiğiyle güne başladık. Yine, hiç şaşmayan seçim startını AKP gözaltılarla verdi. Tabii, gözaltılara ilk nereden başlıyorlar? Gerçekleri karartmak için basın emekçilerini gözaltına almayı marifet bilen bir akılla karşı karşıyayız. Bugün Van’da 3 gazeteci, Arif Aslan, Oktay Candemir ve Lokman Gezgin gözaltına alındılar. Özellikle bu gazetecilerin AKP’nin oradaki yolsuzluklarını deşifre eden haberlerine dikkat çekmek istiyorum ve Türkiye’nin basın endekslerinde düştüğü yeri hatırladığımızda, aslında, AKP’nin en temel hak olan basın ve ifade özgürlüğünü nasıl yok ettiğini de bu pratikten görebiliriz. Genelde, gözaltına alınan gazetecilerin ekipmanlarına da el konuluyor biliyorsunuz; özellikle bilgisayarlarına, kameralarına, fotoğraf makinelerine el konuluyor ve sonra, bütün süreç boyunca bunların kendilerine iade edilmediğini ve hem hürriyetlerini hem mesleklerini yapmalarını engellediklerini ama aynı zamanda aslında onları maddi anlamda da kayba uğrattıklarını ve işlerini yapamaz hâle getirdiklerini de ifade etmek istiyorum.
Tabii, sadece Van’da gözaltılar yoktu, bugün aynı zamanda İzmir ve İstanbul’da da gözaltılar vardı. Kimler gözaltına alındı? Partizan, Ezilenlerin Sosyalist Partisi yani bileşenimiz olan partimiz, Sosyalist Kadın Meclislerinin üyeleri, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun üyeleri gözaltına alındı. Bu gözaltılar sırasında kötü muamelenin olduğunu, özellikle ESP’li Uğur Ok’un, evinde şiddete maruz kaldığını da yine ifade edelim. Her zamanki gibi yine yirmi dört saatlik avukat görüş yasağının olduğunu görüyoruz, gözaltında kötü muamelenin olduğunu görüyoruz ama bir şey daha var, bu ülkede çok özel olarak, seçim çalışması yürüten insanların seçim süreçlerinde sürekli gözaltı operasyonlarına maruz kaldığını görüyoruz. Yine, bunlardan birisi bizim Parti Meclisi üyemiz Sıtkı Güngör, o da gözaltına alınanlar arasında ama gözaltına alınma sürecindeki bir detaya dikkat çekmek istiyorum: Sıtkı Güngör, İstanbul Milletvekilimiz Çiçek Otlu’nun evinde kalıyordu. Vekilimizin kapısı kolluk tarafından kırıldı -kapı tamamen kırıldı, bunun özel olarak altını çizmek istiyorum- ve Sıtkı Güngör gözaltına alındı. Bugün de çukur medyası bunu “Vekilin evinde terörist yakalandı.” diye servis edecek kadar da akıldan, izandan, hukuktan, vicdandan yoksun haberler yapabiliyor. Sıtkı Güngör bizim parti meclisi üyemiz ve milletvekilimizin evinde gözaltına alınıyor. Gerekçe ne biliyor musunuz, gözaltılarının gerekçesi? Cezaevinde ziyarete gitmeleri, cezaevindeki mapuslarla, siyasi rehinelerle yaptıkları görüşmeler ve cezaevine mektup yazmaları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen, tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Evet, cezaevine mektup yazdığı için insanları gözaltına alıyorsunuz, cezaevine para yatırdığı için insanları gözaltına alıyorsunuz ve bu gözaltıları haksız, hukuksuz yapıyorsunuz, yetmiyor, bir de seçim öncesi karalama kampanyası yürütüyorsunuz.
Yine, bir hukuksuzluk daha Sayın Başkan: Bakın, Iğdır'da Iğdır Belediye eş Başkan adayımız Mehmet Nuri Güneş ve Hoşhaber beldesi Belediye eş Başkan adayımız Emine Yöndem Kartal’ın adaylıkları YSK İl Seçim Kurulu tarafından iptal ediliyor. Gerekçesi ne biliyor musunuz Sayın Başkan? Gerekçesi, daha önceden örgüt üyeliğinden ceza almış olmaları. Peki, normalde yasal bir engel var mı? Hayır, mahkemeye gitmişler, memnu haklarını iade belgesini almışlar, bütün evraklarını il seçim kuruluna teslim etmişler ama oradaki, il seçim kurulundaki hâkim her yerdeki hukuksuzluğu örnek almış olmalı ki “Hayır, ben memnu hakların iade belgesini yeterli görmüyorum, daha önceden örgüt üyeliğinden ceza aldığı için de reddediyorum.” diyor ve adaylığını reddediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen, tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bakın, bu, yargısal darbelerin YSK’ye uzanmış hâlidir. Biz buradan soruyoruz: Iğdır'daki İl Seçim Kurulunun hâkimi, orada çalışan memurlar bu yetkiyi kimden alıyorlar? Ne zamandan beri mahkemelerin verdiği evraklar il seçim kurulları tarafından artık tanınmıyor? Ne zamandan beri insanların bitirdikleri süreçlerden sonra tekrar ve tekrar önlerine hukuksal engel olarak siz, onların yargılanmasını çıkarıyorsunuz? Bu ülkede örgüt üyeliğinden yargılanmayan mı var? Önünüze geleni alıyorsunuz ve örgüt üyeliğinden yargılıyorsunuz; yetmiyor, bir de hukuksuz bir şekilde adaylıklarını engelliyorsunuz. Bunu kabul etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Son olarak, Sayın Başkan, şunu söyleyerek bitireyim: Şimdi Ankara’dayız ve bir seçim sürecindeyiz. Ankara’da, Ankara Belediye eş Başkan Adayımız Sayın Gültan Kışanak. Kendisi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş Başkanıyken…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Son kez uzatıyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Kendisi Diyarbakır Belediyesi eş Başkanıyken tutuklandı ve cezaevine kondu, yedi yıldır haksız ve hukuksuz bir şekilde, rehine pozisyonunda cezaevinde tutuluyor, azami tutukluluk süresi dolmuş olmasına rağmen hâlâ cezaevinden tahliye edilmiyor; yedi yıllık azami tutukluluk süresi doldu ve geçiyor. Ama buna rağmen, bu ülkenin başkentinin bir belediye eş başkanı, kampanyasını cezaevinden yürütmek zorunda. Onun için, buradan bir kez daha söyleyelim, hep söylüyoruz: Siz bütün seçim süreçlerini haksız ve hukuksuz yürütüyorsunuz. Bizim Cumhurbaşkanı adayımız cezaevinden kampanya yürütüyor, bugün de Ankara Belediye eş Başkan Adayımız kampanyasını cezaevinden yürütmek zorunda kalıyor.
Bu hukuksuzluğa derhâl son verin; kadınların adayı, halkların adayı, inançların adayı Gültan Kışanak’ı derhâl serbest bırakın diyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç Koçyiğit.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’a söz veriyorum.
Sayın Günaydın, buyurun.
26.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Hocalı katliamının yıl dönümüne, on üç yıl evvel yaşamını yitiren Necmettin Erbakan’a, iktidarın Türkiye’yi getirdiği tabloda vatandaşın 500 liraya kıyma alamadığı için kasaptan kemik aldığına, çürümüş sebzelerin “olgun sebze” denilerek satıldığına, Türkiye’nin 21 Kasım 2021’de gri listeye alındığına, 27 Şubat 2020’de İdlib’de 34 çocuğun şehit olduğuna ve Türkiye’nin pasaportu en fazla değer kaybeden 4 ülke arasında yer aldığına ilişkin açıklaması
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, 27 Şubat haftasında, bir yeni ve seçim öncesi son yasama haftasındayız.
Bu hafta, Türkiye’nin tarihi açısından anmamız gereken, çok önemli olayları barındıran bir hafta; sadece Türkiye’nin değil, bölgemizdeki kardeşlerimiz açısından da öyle. Bundan otuz bir yıl evvel Hocalı katliamında yaşamlarını yitiren Azeri kardeşlerimizi saygıyla ve rahmetle anmak isterim öncelikle.
Elbette devamında on üç yıl evvel yaşamını yitiren rahmetli Erbakan Hocayı da anmak isterim. Evet, müktesebatlarımız farklı, farklı dünya görüşlerine sahibiz ama beraber olduğumuz iki önemli nokta vardır. Bunlardan bir tanesi antiemperyalist bir duruştur, sözde değil, özde antiemperyalist bir duruştur yani emperyalist ülkelerin oyuncağı olmadan, maşası olmadan bir duruş gerçekleştirebilmektir. Bunu rahmetli Erbakan ve rahmetli Ecevit, Kıbrıs'ta birlikte gösterebilmişlerdir. Birileri askerden kaçıp nutuk atarken onlar Beşparmak Dağları’na ülkenin milliyetçiliğini, yurtseverliğini, bu duruşu göstermenin önemini birlikte yazabilmişlerdir. Her ikisini de rahmetle anıyorum ve elbette Türkiye’nin sanayisizleştiği bir ortamda ulusal sanayiyi kurma konusundaki çabalarını da saygıyla anmak isterim.
Tabii, geçmişi yâd etmek çok iyi de bugüne bakmak çok daha önemli belki. Bugün ben size bir ülke ve bir halk nasıl aşağılanır onun birkaç örneğini göstereceğim. Bakın arkadaşlar, burada bir resim görüyorsunuz; tavuk kemiği 20 lira, inek kemiği 150 lira, koyun kemiği 140 lira; işte, bu memleketin düştüğü hâl. Bu nedir, biliyor musunuz? 500 liraya kıyma alamayan vatandaşın çocuğunu kandırabilmek için, suyun içinde kemik kaynatabilmek için gidip kasaptan aldığı etlerin, aslında kemiklerin fotoğrafıdır; bu utancın sahiplerinin yüzünün biraz kızarması lazım.
Peki, mesele bu fotoğrafla kalıyor mu? Size bir başka fotoğraf daha göstereyim. “Olgun sebze…” “Olgun sebze” ne demek biliyor musunuz? Adını koyalım, aslında çürümüş sebze. Burada görüyorsunuz, 650 gram çürümüş biber 9 lira, fotoğrafı da var; demek ki kilosu 11-12 lira, çürümüşünü böyle satıyorlar, adına da “olgun sebze” diyorlar. Sizden evvel var mıydı? Yoktu. Demek ki, işte, sizin hani “Türkiye Yüzyılı…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Günaydın, lütfen tamamlayın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Tamamlanacak gibi değil Sayın Başkanım.
“Türkiye Yüzyılı” diye anlattığınız şey maalesef vatandaşın içinde bulunduğu bu durum.
Peki, bir şey daha söyleyelim: Memleket 21 Kasım 2021’de gri listeye alındı. Kimlerle beraber alındı? Mali ve Ürdün'le birlikte çünkü Türkiye kara para aklama ve mali suçlar açısından birinci riske sahip ülke ilan edildi. Yani bir tarafta insanlar 1 kilo et alamazken, 1 kilo sağlam biber alamazken öbür tarafta Türkiye'yi dünyanın kara para aklama merkezi hâline döndürdünüz; bu gurur herhâlde sizin.
Peki, bu çocuklarımızı anmayalım mı? 27 Şubat 2020’de, bir gece karanlığında üzerlerine düşen bombalarla hava savunması olmadan gönderildikleri Suriye'de, İdlib’de şehit olan bu 34 çocuğumuzu anmayalım mı? Şehitlerimizin adlarını yavaş yavaş, sırayla sayıyorsunuz; niye bu 34 çocuğumuzun adını anmıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Günaydın, lütfen tamamlayalım.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Niye biliyor musunuz? Bunların failleri belliydi, yalnızca on iki gün sonra, 9 Mart 2020 tarihinde bu bombaları atanların kapısının önünde saatlerce bekletildiniz ve üstelik de o fotoğraflar maalesef Rus basınına servis edildi. İşte, memleketi getirdiğiniz hâl budur, utanç tablosundan böyle bahsetmek lazım.
Ve nihayet Türkiye’nin pasaportunun sıralaması: 2014 yılından 2024 yılına kadar… Türk vatandaşları 2014’te 38 ülkeye gidemiyorken bugün 52 ülkeye gidemiyorlar. Pasaportu en fazla değer kaybeden 4 ülke var: Venezuela, Türkiye, Nijerya ve Yemen yani Türkiye Yüzyılı hikâyelerini anlatmayı boş verin, bunlar sansürle kapatılabilecek şeyler değildir, Türkiye’yi getirdiğiniz tablo budur, bu tablodan bu memleketi mutlaka kurtaracağız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Evet, Sayın Günaydın teşekkür ediyorum.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’e söz veriyorum.
Sayın Zengin, buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Necmettin Erbakan’ın vefat yıl dönümüne, Hocalı katliamına, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 52 ülke ve pek çok uluslararası kuruluşun Gazze’de yaşananlarla ilgili hukuki mücadelesinin devam ettiğine ve bu kapsamda Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız’ın Uluslararası Adalet Divanına dün sunduğu Türkiye’nin sözlü beyanına ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yerel seçimlerden önceki son çalışma haftamız; tüm arkadaşlarımıza, siyasi partilerimize iyi çalışmalar diliyorum.
Ben de konuşmamın başında Profesör Doktor Necmettin Erbakan’ın vefat yıl dönümü nedeniyle kendisini rahmetle yâd ediyorum. Sayın Erbakan, Türkiye siyasetinde pek çok özelliğiyle çok öncü bir isim. Bugün tekrar, bir kez daha kendisinin hayatına dönüp baktığımda 1969 yılında bağımsız bir milletvekili olarak, Konya milletvekili olarak siyasete başlayıp hiç vazgeçmeden, pes etmeden tam yirmi yedi yıl sonra 1996 yılında Başbakan olan; ilmiyle, hocalığıyla, Türkiye’de ortaya koyduğu kendine ait müstakil siyaset inşa etme metoduyla ve siyasetiyle Türkiye siyasetinin çok öncü isimlerinden birisi. Dönüp baktığımızda, özellikle tabii yarın 28 Şubat, bu konuyu belki yarın tekrar açmakta fayda var, konuşan arkadaşlarımın oraya gelmekten imtina ettiğini görüyorum, Türkiye siyaseti için fevkalade önemli bir gün, böyle bakıldığı zaman, bütün hayatını demokrasi için, hukuk için, Türkiye'nin gerçekten bağımsız bir ülke olması için harcamış, sarf etmiş rahmetli Sayın Erbakan’ı rahmetle yâd ediyorum.
Tabii, bu hafta hüzünlerin, acıların arka arkaya geldiği, hatırlamamız gereken zamanlar. Bunlardan bir tanesi, siz de konuşmanızda Divan olarak ifade ettiniz, arkadaşlarımız da bahsettiler, Hocalı katliamı. Hocalı katliamı 1992 yılında gerçekleşti ve 613 sivil katledildi. Dünyada her şey tekerrür ediyor aynen bugün Gazze’de olduğu gibi yani dün olanlar bugün tekerrür ediyor. Bizim açımızdan bakıldığı zaman, Azeri kardeşlerimizin ızdırabı hâlen bizim için hafızalarımızda ve Türkiye de bundan yakinen etkilendi, bu acıyı, ızdırabı hissetti. Türkiye Büyük Millet Meclisinde AK PARTİ Grubu olarak tekrar rahmetle yâd etmenin fevkalade anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Biraz evvel ifade ettiğim gibi, Hocalı’da olanlar bugün misliyle Gazze’de tekerrür ediyor ve dünya aynı sessizlik içerisinde bunları seyretmeye devam ediyor. Fakat Türkiye'nin de içinde olduğu 52 tane ülke, aynı zamanda pek çok önemli uluslararası kuruluş Gazze’de yaşananlarla ilgili hukuki mücadelesini devam ettiriyor. Bunlardan bir tanesi, özellikle dün yapılan çalışmanın önemine binaen ifade etmek istiyorum, BM Genel Kurulunun İsrail’in Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, işgal altındaki Filistin topraklarındaki politikası ve uygulamalarından kaynaklanan hukuki problemlerin sonuçları hakkında Uluslararası Adalet Divanından istişari görüş talep etmesi üzerine daha evvel yazılı beyan veren Türkiye, dün de Bakan Yardımcımız Sayın Ahmet Yıldız tarafından sözlü beyanını sunmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Zengin, lütfen tamamlayın.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Evet, teşekkür ediyorum.
Bu sözlü beyanında aslında daha tafsilatlı -isteyen arkadaşlarımız da bunu okuyabilirler- ama belki altını çizmek açısından şunu söyleyebiliriz: Bugüne kadar olan, Filistin’de yaşananların tamamı aslında uluslararası hukuk açısından ihlallerle dolu. Eğer uluslararası hukuka insancıl hukuk ve insan hakları hukukuna riayet edilseydi zaten bugünlere gelinmezdi. Yani Filistin halkının haklarını almasıyla ilgili olarak herhangi bir problem yaşanmaz ve çözüm bulunurdu. Fakat tüm bunlar karşısında, özellikle de BM’de yaşananlar ve Güvenlik Konseyi üyelerinin ortaya koyduğu tavır yıllara sâri şekilde bu problemlerin devam etmesine sebebiyet verdi. Şunu söylememiz lazım: Bu sorun sadece 7 Ekimde başlayan süreç olarak izah edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Son cümle...
BAŞKAN – Sayın Zengin, lütfen tamamlayın.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Dönüp baktığımızda aslında 1967’den beri devam eden bu sorunların çözülebilmesi için sorunun temel kaynağına inilmesi elzem olarak görünüyor. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar olduğu gibi, Hocalı’da, Bosna’da olduğu gibi, aynı şekilde Filistin’de de 1967 sınırlarına dönüleceği, BM kararlarına uyulacağı, Doğu Kudüs’ün başkent olacağı 2 devletli bir çözümle ilgili olarak her hukuki mecrada uluslararası hukuk anlamında çalışmalara devam etmektedir. Buraya katılan milletvekillerimizden de Sayın Cüneyt Yüksel bugün yapacağı konuşmada da oradaki şahsi gözlemlerini de bizlerle paylaşacaktır diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Zengin.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kaya, buyurun.
28.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Özlem Hanım konuşmasında “Konuşan arkadaşların imtina ettiğini görüyorum.” diyor. Biz 28 Şubat sürecini konuşmayı değil, 28 Şubatla ilgili bütün süreçlere de itiraz etmiş ve bugüne kadar da bütün 28 Şubatlara bugün de sivil vesayete karşı çıkmış bir siyasi hareketiz ama biz 28 Şubat sürecinin Erbakan Hocanın yolunu kesmek için planlandığını, onu Amerika'da planlayanların da millî görüşün ve Erbakan'ın önünü keserken kimlerin önünü ne tür pazarlıklarla açtığını da bilen bir siyasi hareketiz ama burada karşılıklar üzerinden birbirimize laf atmaktan ziyade o süreci iyi bir şekilde tahlil etmemiz lazım.
BAŞKAN – Peki, Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Kimler 28 Şubat sürecinden sonra nasıl parlatıldı, nasıl önleri açıldı, kimler kimlerle pazarlık yapıldı; bunları konuşmamız lazım. Yoksa 28 Şubatı konuşmaktan imtina edip etmemek bugün sadece basit bir sataşmanın konusu olmayacak kadar, önemli bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Son bir dakika, son bir dakika Sayın Başkanım, toparlayım.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir dakika, vereceğim.
Son sözünüz lütfen.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, son sözüm derken bir sataşma var. Anlıyorum ki arkadaşlarımız bu karşıtlık ve tartışmalar üzerinden fikirler konuşulmasın, 28 Şubattan…
BAŞKAN – Verdim bakın, size söz verdim.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Devam ediyorum Başkanım.
BAŞKAN – Son kez uzatıyorum dedim.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Tamam, devam ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – 28 Şubatın rantını hâlâ sömürmeye devam ediyorlar. Biz askerî darbelere karşıyız, 5 kez partisi kapatılmış bir siyasi gelenekten geliyoruz ve millî görüş hareketini bölmek isteyenlerin 28 Şubat sürecinden sonra neler yaptığını çok iyi biliyoruz. Onun için kimlerin Amerika'da nasıl karşılandığını da iyi biliyoruz, isim vermiyorum, dolayısıyla üzerine alınan alınsın ama 28 Şubatı ve sonrasını konuşmak gerekirse en fazla söz söyleme hakkı olan biziz. Bugün 27 Şubat, Erbakan Hoca 28 Şubattan bir gün önce vefat ederek kendisine “Bin yıl devam edecek.” diyen insanlara karşı aslında 28 Şubatı tarihin çöplüğüne atmış bir insandır. Türkiye, sadece 28 Şubatta önü kesilen bir ülke değil, daha önce de kesilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – En fazla muzdarip olan biziz. Rantından nemalananların bize laf atmasına gerek yok.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Zengin, buyurun.
29.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Doğrusu, tebessümle karşılıyorum. Herhâlde en son üzerine alınması gereken kişi Saadet Grubudur.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Ama “Konuşan arkadaşlar.” diyorsunuz Özlem Hanım.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bu konuyu üzerine alınması gerekenler bu işin failleridir yani. Bu işin failleri hiç bu konudan bahsetmezken yani onların sözcülüğünü üstlenir gibi bunlardan bahsetmek, anlatmak hakikaten tuhaf oluyor. Doğrusu ben bu ifadeyi kullanırken hiç aklıma gelmeyen bir grup varsa Saadet Grubudur, tekrar ifade etmek isterim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN – Peki.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan…
ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Günaydın, buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – 28 Şubat yarın. Yarın bu konuda biz bütün görüşlerimizi ortaya koyacağız. Sayın Özlem Zengin gizli özneyle konuşmasın. Fail kim ise doğru dürüst açıkça ortaya koysun ona göre de bir cevap beklesin. 28 Şubatı yarın bütün dinamikleriyle ve bütün açıklığıyla burada konuşacağız.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, son bir söz, ben teşekkür edeyim Özlem Hanım’a.
BAŞKAN – Bir şey demedi size. Size ne dedi? Hiçbir şey demedi. Allah aşkına! “Aklıma en son gelecek sizsiniz.” dedi. Sizin lehinize bir şey söyledi.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Tamam, teşekkür edeceğim Başkanım, aklına en son geldiysem. Lütfederseniz teşekkür edeyim.
BAŞKAN – Estağfurullah. Önce sözü o istedi. Size de söz vereceğim.
Sayın Usta, buyurun.
31.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, şimdi enteresan bir tartışma oluyor.
Bugün 27 Şubat, 28 Şubatı yarın konuşacağız. Bilmiyorum, biz aklınıza geldik mi, gelmedik mi ama biz hem şahsen hem de İYİ Parti Grubu olarak 28 Şubatta yapılan yanlışı her zaman lanetlemişizdir. Onun da bu anlamda kayıtlara geçmesini istiyorum. Yarın buna ilişkin düşüncelerimizi paylaşacağız. Ama tabii, 28 Şubatın failleri ile daha sonra Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanlığı arasında bir ilişki kurmak gerekir diye düşünüyorum.
Şimdilik bu kadar söyleyeyim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Kaya, buyurun.
32.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, ben Özlem Hanım’ın “Bizden önce konuşan arkadaşlar…” lafının içerisine girdiğim için bu süreçten en fazla rahatsız olan bir siyasi partinin grup başkan vekili olarak hassasiyetimi ifade ettim. Beni ayrı tuttuğu için teşekkür ediyor ve tartışmayı şimdilik burada kapatıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Sayın Zengin, buyurun.
33.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanın zarif teşekkürü için.
Sayın Başkanım, biz, tabii, öyle gizli öznelerle falan konuşmuyoruz yani nihayetinde her şey çok açık. Bazen öyle olur ki kamuoyu önünde o kadar aşikâr yaşanmıştır ki ayrıca tekrar şu anda burada açmaya gerek duymuyorum ama yarın 28 Şubat; burada açarız, failler kimdir, nedir, kamuoyu zaten biliyor, bildiği için AK PARTİ bu kadar yıldır iktidar. 28 Şubattır, orada yaşanan mağduriyetlerdir AK PARTİ'nin inşası ve devamında bizim geldiğimiz nokta. Hiç kimse hafızalarından bunları silip atmadı. Evet, belki bunları burada artık anlatmıyoruz, söylemiyoruz ama 28 Şubatta yaşanan zulüm Türkiye'de bambaşka bir dönüşümün başlangıcı olmuştur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik için aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 8/3/2024 Cuma günü saat 18.00’e kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerine ilişkin duyuru
BAŞKAN – İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerine düşen 1 üyelik boş bulunmaktadır. Bu komisyona aday olmak isteyen siyasi parti grubu mensubu olmayan milletvekillerinin 8 Mart 2024 Cuma günü saat 18.00’a kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına yazılı olarak müracaat etmelerini rica ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, NATO Parlamenter Asamblesi (NATOPA) Türk Grubunda İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin istifasıyla boşalan üyeliğe Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca aday gösterilen Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici’nin üyeliğinin Başkanlık Divanında yapılan incelemede uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/847)
26/2/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Türk Grubunda İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin istifasıyla boşalan üyeliğe 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 2’nci maddesine göre Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığınca aday gösterilen ve anılan kanunun 12’nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan inceleme sonucunda Başkanlık Divanının 19 karar No.lu ve 25 Ocak 2024 tarihli kararı ile aranan yabancı dil bilgisini haiz olduğu tespit edilen Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici’nin NATO PA Türk Grubu üyeliği Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Bülent Kaya tarafından, Gazze’deki hukuksuz ambargonun kaldırılması, acil insani yardımın hızla ulaştırılması ve temel insani ihtiyaçlara ulaşımın sağlanması hususunda Türkiye’nin yapabileceklerinin tespit edilmesi amacıyla 27/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/2/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/2/2024 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Bülent Kaya
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Bülent Kaya tarafından Gazze'deki hukuksuz ambargonun kaldırılması, acil insani yardımın hızla ulaştırılması ve temel insani ihtiyaçlara ulaşımın sağlanması hususunda Türkiye’nin yapabileceklerinin tespit edilmesi amacıyla 27/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 27/2/2024 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Saadet Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun’a söz veriyorum.
Sayın Torun, buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelecek-Saadet Grubumuz tarafından verilen, Gazze'ye insani yardım ulaştırılması hakkında grup önerimiz için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İsrail'in 7 Ekimden bu yana hız kesmeden devam ettiği katliamlarda hayatını kaybedenlerin sayısı 30 bine ulaşmış durumda, yaralananların sayısı ise 70 bine dayandı. Tekrar, burada, vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum ancak yüz kırk günü geçen bu vahşet ve ablukanın yol açtığı bir başka felaket ise açlıktır. Şu an Gazze'de, yanı başımızda açlık ve kıtlık kol gezmekte, insanlar açlıktan ölümlerle karşı karşıya kalmış ve hatta açlıktan ölümler başlamıştır. Özellikle kuzey Gazze'de sokaklardan topladıkları unları ceplerine dolduran, bir kepçe yemeği görünce gözyaşlarına hâkim olamayan çocukları zannediyorum hepiniz gördünüz. Cibaliye mülteci kampında ailesini doyurabilmek için 2 atını kesen adamın haberi bütün haber kanallarında yayınlandı. İsrail'in asılsız iddialarla yapmış olduğu kamuoyu baskısı sonucunda, UNRWA yani Birleşmiş Milletlerin Filistin için kurulan yardım ajansı gibi, Filistin ve Gazze için hayati bir misyon taşıyan kuruluşa yapılan yardımların hemen hemen tamamı kesildi. Gazze'ye yardım için kullanılabilecek 3 kapıdan 2’si İsrail'in kontrolü altındadır. Bugüne kadar yardımlar Refah Sınır Kapısı üzerinden ulaştırılmaya çalışıldı ancak burada da İsrail'in yapmış olduğu baskı ve Mısır’la aralarındaki mevcut anlaşmalar yüzünden süreçler çok uzun sürmekte ve yapılan yardımların önüne geçilmektedir. Türkiye, yanı başında oluşan bu insani krize karşı hemen, şimdi bir aksiyon almak zorundadır. Şimdi, bu iradeyi gösterebilecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna, bilhassa iktidar partisi milletvekillerinin gözlerinin içine bakarak konuşuyorum. Değerli arkadaşlar, sizlerin vicdanlarına sesleniyorum: Açlıktan ölen, bitap düşmüş çocukları, onların çırpınan anne ve babalarını gördüğünüzde yüreğinizin yandığını biliyorum ama bu yangına rağmen, birçok ülkenin başardığı gibi, İsrail’le tüm ilişkiyi kesemediğinizi, benim söylerken bile utanç duyduğum sebze, meyve, çelik, petrol ticaretini durduramadığınızı da görüyorum. İsrail’le ilişkileri kesip atamadığınızı, hava sahamızı da kapatmadığınızı görüyorum yani kısacası Gazze açlıktan can çekişirken İsrail’i doyurma ayıbı da size nasip oldu.
Değerli arkadaşlar, Gazze’deki açlık, AK PARTİ, Gelecek-Saadet ya da CHP sorunu değildir, Türkiye’nin veya sadece İslam dünyasının bir meselesi de değildir; bu bir insanlık meselesidir. Bugünden başlamak üzere Gazze’ye havadan ve denizden insani yardım ulaştırılması için harekete geçilmeli ve geçen hafta her ikisini de başaran Ürdün’le bu konuda iş birliği yapılmalıdır. Yani Deniz Kuvvetlerimiz eşliğinde oraya birkaç yardım gemisi gönderebiliriz, sahilden yardım ulaştırılabilir, havadan paraşütle yardım paketlerini aynen Ürdün’ün yaptığı gibi indirebiliriz. Geçmişte Kosova’da ve Bosna’da NATO’nun üstlenmiş olduğu misyonun bir benzeri, İslam İşbirliği Teşkilatının Refah Sınır Kapısı’nın kontrolünü devralması için girişimler başlatılarak o misyonu Türkiye üstlenmelidir. Türkiye hem teklif sahibi hem de koordinasyondan sorumlu olarak bu süreci yönetebilir ve kardeşlerimize bir can suyu ulaştırabilir. Bu konuda, Sayın Cumhurbaşkanımızın İslam İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler nezdinde girişimde bulunarak Refah Kapısı’ndan yardımların geçişini koordine edecek bir uluslararası güç, olmazsa İslam ülkeleri barış gücü yerleştirilmesi konusunda öncü rol üstlenmesini teklif ediyoruz.
UNRWA’nın kesilen fonlarının tekrar temin edilmesi ve yerlerine ulaştırılması gerekmektedir. Kurumun Yöneticisi Philippe Lazzarini kesilen fonlarla ilgili olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine bir mektup yazdı, bu mektuba dikkatinizi çekmek istiyorum. Mektupta Lazzarini durumun artık dayanma noktasını aştığını belirtiyor ve acilen bir şeyler yapılması için Birleşmiş Milletleri göreve çağırıyor. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımıza da bir çağrıda bulunmak istiyorum: En yakın zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde İstanbul'da bir bağışçılar konferansı düzenlenebilir. Gazze'ye yardım ulaştıracak kanalları açmak için girişimlerde bulunurken bu konferansla hem Gazze’nin durumunu dünya kamuoyunda tekrar gündeme getiririz hem de kesilen bağışların çok daha fazlasının toplanmasına vesile olabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Torun, lütfen tamamlayın.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) – Tarihte benzeri az rastlanacak bu katliamı durdurmakta aciz kalmışken, oradaki insanların şerefli direnişine destek olmak adına, açlıktan kırılmalarını seyretmeyi artık bırakalım. Bu grup önerisini, her birleşimde yapıldığı gibi, bir formalite olarak görmek yerine, aynen Erzincan İliç konusunda yaptığımız gibi, TBMM olarak bu adımları hep beraber atarsak çok daha iyi olur. Ellerimizi siyasi değil insani saiklerle kaldıralım. İsrail'i doyurduğumuz artık yeter, bir halkın açlıktan yok oluşuna mâni olalım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Torun.
Öneri üzerinde ilk söz, İYİ Parti Grubu adına Konya Milletvekili Ünal Karaman’a aittir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Karaman, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜNAL KARAMAN (Konya) – “Kıtada çocuklar aç, boş memeden süt bekler/Diğerinin tuzu kuru, hep sözdedir marifetler/Kavga, savaş, entrika; en büyük niyetler/Bu dünya böyle dönecekse dönmesin/Hiçbir şeyden habersiz bu bebekler ölmesin.”
Ben bu şiiri sporculuk dönemimde Afrika Kıtası’ndaki aç çocuklar için yazmıştım; bir akbaba çocuğun başında ölmesini bekliyordu. Ama bugün görüyorum ki dünyada değişen hiçbir şey yok, sadece gözyaşının renginin olmadığı gibi, acının da dilinin, dininin, renginin ve ırkının olmadığına şahitlik ettiğimiz bir ortamdayız maalesef.
Dünya olarak bugün Gazze'de insana ve insanlığa dair en büyük suçların işlendiğine şahit oluyoruz. 7 Ekimden bu yana hastanelerin, sığınma kamplarının ve sivil yaşam alanlarının üzerine 70 bin ton bombayla ölüm olup yağan İsrail devleti, şimdi de açlığı bir savaş silahı olarak kullanmaya başladı. Özellikle Kuzey Gazze'ye uygulanan yoğun ambargo sonucu bölge dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürülmüş, insani yardım ve sağlık malzemelerine erişim imkânsız hâle getirilmiştir. Birleşmiş Milletlerin paylaştığı verilere göre bugün en aç 5 kişiden 4’ünün Gazze’de olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Milyon dolarlık küresel toplantılarda “Dünyada açlığı bitireceğiz, hiç kimsenin yatağa aç girmesine izin vermeyeceğiz.” diye nutuk atan medeni dünya, bugün konu Gazze olunca üç maymunu oynamakta, kör, sağır ve dilsiz kalmaktadır. Bu insanlık dışı ambargo sebebiyle Gazze’de evladı açlıktan hâlsiz düşen, ayağa bile kalkamayan bir babanın yardım çığlığına duyarsız kalmak nasıl bir vicdansızlığın sonucudur? Su ve ekmek gibi en temel ihtiyaçlara bile ulaşamayan mazlum Gazze halkı yalnızca saldırılara değil açlığa karşı da çok büyük bir mücadele vermektedir. Saldırıların ilk gününden itibaren 12.660 çocuğun vahşice katledilmesi yetmemiş gibi şimdi de çocuklar açlıkla ölüme sürüklenmektedir. Daha iki gün önce, savaşta doğmuş iki aylık bir bebeğin açlıktan ağlaya ağlaya hastanede son nefesini verdiğine yüreğimiz yanarak şahit olduk. Acil yardımın ulaştırılamaması durumunda 335 bin çocuğun daha hayatını kaybetme tehlikesi yaşadığı bilinmektedir. Hiçbir gerekçe, hiçbir sebep, hiçbir hırs 21’inci yüzyıldaki bu düşmanlığı meşrulaştıramaz. Bu insanlık dramına son vermek adına uluslararası organizasyonların samimi, gerçekçi ve sonuç odaklı hareket ederek, insanlık onurunu yerle bir eden bu vahşete “Dur!” demesi gerektiğini hatırlatıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Karaman, lütfen tamamlayalım.
ÜNAL KARAMAN (Devamla) – Tamamlıyorum.
Bir diğer önemli konu; Türk milletine ve onun göz bebeği olan cumhuriyetimize asırlık kin besleyenler yine tek merkezden talimat almışçasına harekete geçmişlerdir. Bir gün düğün, bir gün sosyal medya, bir gün röportajla vücut bulan bu ihanet sirkinin son perdesi üniversitede aralanmıştır. Bugün, Necmettin Erbakan Üniversitesinde “konferans” adı altında düzenlenen propaganda toplantısının afişinde Şeyh Sait ve İskilipli Âtıf “şehit” olarak tanımlanmıştır. İhanet ve ajanlık içinde olan isyan figüranlarına destansı bir kimlik yüklemeye çalışmak beyhudedir. İngilizlerden aldığı talimat ve cesaretle isyana kalkışan, kahraman Türk askerinin mübarek kanını döküp şehit eden caniler sürüsünün başı şehit değil olsa olsa vatan hainidir.
Bu vesileyle, büyük Atatürk'ümüzü ve ihanete geçit vermeyen kahraman Mehmetçiklerimizi saygıyla anıyorum. Bütün ihanet odakları mağlup olacak, Türk cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karaman.
Üçüncü söz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Mehmet Kamaç’a aittir.
Sayın Kamaç, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisinin grup önerisi üzerine söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz, 7 Ekimden bu yana insanlığın gözü önünde, dünyanın gözü önünde bir insanlık suçu işleniyor ve insanlar katlediliyor. Elbette ki orada öldürülen insanlar sayılara indirgenemez ama bugüne kadar öldürülen insan sayısı 30 bini, yaralı sayısı 70 bini buldu. Bunların ötesinde, silahla öldürülenlerin dışında, aslında orada açlıkla, susuzlukla, ölüme terk edilmiş aşağı yukarı 2 milyon insan bulunmakta ve eğer yardımlar ulaştırılmazsa çok yakın zamanda orada çocuklar, kadınlar, erkekler açlıktan ölecekler. Şöyle bir durum söz konusu: Orada çalışma yapan bazı sivil toplum kuruluşlarından bazı veriler aldık. Acaba Gazze'de bugün ne yaşanıyor? Birkaç şeyi sizinle paylaşmak istiyorum, deniliyor ki: “İsrail Devleti halkın arasında aktif olup yardım dağıtmaya çalışan gençleri özellikle hedef seçiyor.” Yani oradaki masum insanlara yardım ulaştırmaya çalışan insanlar özellikle hedef seçiliyor ve Gazze'de bazı bölgeler var ki eğer gerçekten bir hafta on gün içerisinde oraya yardım ulaşmazsa yeni doğan çocuklar, yeni doğum yapan kadınlar, yaşlılar, hastalar ve insanlar artık açlıktan ölecekler ve ölü sayıları artık yüz binleri aşacak. Şimdi, böylesi bir durumda eğer gerçekten hamasetle burada duygularını dile getirenlerin, burada, hamasetle Filistin atkılarını boyunlarına asıp konuşanların, bu ülkenin iktidarında bulunanların bu insanlık suçuna karşı söyleyecek bir sözleri yoksa, atacak bir adımları yoksa bizce bundan sonra bu kürsüden “Filistinli kardeşlerim” demesinler ve bu sözden imtina etsinler. Mesele bir Filistin meselesi değil, oradaki insanların, orada öldürülen, katledilen insanların sadece dindaşlarınız olması gerekmiyor. İnsanların gözü önünde yaşanan şeyin bir insanlık suçu olduğunu, orada katledilenlerin insan olduğu gerçeğini hiçbirimizin unutmaması gerekiyor. Bu açıdan dün Ürdün bir operasyonda bulundu. Ürdün Hava Kuvvetleri Gazze’ye havadan gıda atmaya başladı. Ne kadar etkili olur, acaba bu ihtiyaç sahiplerine ulaştı mı, bilmiyoruz ama sonuçta Ürdün’ün attığı adım belki de bugün bu ülkede iktidarda bulunan siyasi partiye ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kamaç, lütfen tamamlayın.
MEHMET KAMAÇ (Devamla) – …aslında her şeye rağmen yapılabilecek bir şey olduğunu Ürdün bütün dünyaya göstermiş oldu bu açıdan. Yaşanan bir insanlık suçudur, yaşanan bir trajedidir. Canlı yayınlarda insanlar katlediliyor.
Saadet Partisinin bu grup önerisini destekliyor ve acil bir şekilde orada yaşananların bu Parlamentoda oluşturulacak bir komisyonda neler olduğunun araştırılmasını onaylıyoruz. Saadet Partisi Grubu önerisine destek veriyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kamaç.
Dördüncü söz talebi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Zeynel Emre’ye aittir.
Sayın Emre, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maalesef önce şu tespiti yapmak lazım: Dünyada demokrasinin, insan haklarının, o “muasır medeniyet” diye bahsettiğimiz değerlerin, uluslararası hukukun bütünüyle erozyona uğradığı, insanlığın bir yerde öldüğü bir durumu yaşıyoruz. Esasında, tüm dünya biliyor ki açıkça İsrail, önceden planlanmış bir amaç doğrultusunda bir soykırım uyguluyor ama İsrail'in olası gücünü kimse karşısına almak istemediğinden dünyada gösterilen tepkiler cılız ve yapılanlar öylesine tepkiler. Bakın değerli arkadaşlar, mitingde lanet -tamam, o kolay- ama öte yandan gemide ticaret; işte, bunu yaptığınız zaman kimse sizin samimiyetinize inanmaz. Dünyada 200 tane devlet var. Baktığımız zaman, bu devletler içerisinde bir Güney Afrika Cumhuriyeti Uluslararası Adalet Divanına soykırım iddiasıyla başvuru yaptı İsrail aleyhine. Bunu takip eden ülkeler var ama çok az. İkincisi, Hollanda’da bir yüksek mahkemenin vermiş olduğu karar var, İsrail’e boykot F-35 parçalarının teslimi konusunda. Bunun dışında derli toplu, böyle büyük tepki gösterildiğini görmedik. Bakın, büyük devletler, işte, geçen Amerika Başkanı Biden’ın bir açıklaması var, sanki adam köşe yazarı gibi konuşuyor, eleştirmen gibi; sanki öylesine imkânlara sahip bir devletin başkanı değil, yapacakları yokmuş gibi davranıyor ve baktığınız zaman hemen hemen tüm dünyada da bu böyle devam ediyor. Bir notu da düşmemiz lazım: Bakın, orada ölen çocukları, kadınları, insanları bir an için düşünün -hani ırklar, mezhepler üzerinden bir ayrım, dinler üzerinden ayrım yapmadan objektif düşünüp konuşmak için bu örneği vermek istiyorum- o insanlar Müslüman değil de Hristiyan olsaydı farzımisal, şimdi ne olmuştu? Emin olun, İsrail diye bir devlet belki ortadan kalkmıştı, öylesine büyük bir karşı mücadele gösterilmişti. Ha, şu notu da düşelim: Güney Afrika nüfusunun sadece yüzde 1,5’unun Müslüman olmasına rağmen Uluslararası Adalet Divanına başvuru yapan bir tek ülke şu anda o. Dolayısıyla dünyanın bu kadar ikiyüzlü davrandığı bir durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi böylesine bir büyük problemde kafasını kuma gömmemelidir, en azından genel görüşme açıp bu konuyu konuşmalıdır diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Emre, teşekkür ediyorum.
Son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel’e aittir.
Sayın Yüksel, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CÜNEYT YÜKSEL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisinin genel görüşme talebi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırıları hepimizi derinden yaralamaktadır. Üzülerek ifade etmeliyim ki çoğunluğu çocuklar ve kadınlar olmak üzere, 30 bine yakın sivilin katledilmesi, İsrail'in Gazze'deki sivil altyapıyı yok etmesi, Gazze'ye yönelik uygulanan ambargo ve Gazzelilerin zorla yerlerinden edilmesi gibi barbarca uygulamalar nedeniyle bugün İsrail, Uluslararası Adalet Divanında, bildiğiniz gibi, soykırım suçuyla yargılanmaktadır. Malumunuz olduğu üzere, Uluslararası Adalet Divanı 26 Ocak 2024 tarihinde ihtiyati tedbir kararlarını açıklamış olup diğer hususların yanı sıra İsrail'in Gazze'ye insani yardımların iletilmesi ve sivil halkın temel ihtiyaçlarının karşılanması için ivedi ve etkili tedbirler almasına hükmetmiştir. Türkiye, Gazze'de savaş suçu işleyen İsrailli yetkililerin uluslararası mahkemelerde hesap vermesi için tüm uluslararası süreçlerin işletilmesine destek vermektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, biliyorsunuz, bu süreçleri yakından takip eden heyetin başkanı olarak, özellikle Güney Afrika’nın açmış olduğu soykırım davasında deliller başta olmak üzere Güney Afrika’ya desteklerimiz devam etmektedir. Ayrıca, yine, hukukçular olarak delillerle birlikte Uluslararası Ceza Mahkemesinde İsrailli yetkililerin nihayetinde cezalandırılması için bütün çabalarımız devam etmektedir. Buna ilaveten, İsrail'in, Doğu Kudüs de dâhil olmak üzere, Filistin topraklarındaki işgal ve ilhakına ilişkin Uluslararası Adalet Divanı nezdinde devam eden diğer bir süreç olan danışma görüşü yargılaması çerçevesinde Türkiye, 26 Şubat 2024 tarihinde Divan nezdinde bir sunum gerçekleştirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yüksel, lütfen tamamlayın.
CÜNEYT YÜKSEL (Devamla) - Filistinlileri dünya kamuoyunda savunan ülkelerin başında gelen Türkiye, Batılı ülkeler İsrail barbarlığını meşru müdafaa bahanesiyle gizlemeye, savunmaya çalışırken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tüm dünyada Filistin’in, insanlığın, mazlumların sesi olmuştur. Filistinli sivilleri hedef alan barbarca saldırılar devam ederken Gazze'deki insani durumun vahameti karşısında Filistinli kardeşlerimize yönelik yardımlarımız da Mısır’la eş güdüm içerisinde devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, tabii ki bütün bu yardımlarımız devam ederken yine bu kapsamda 10 milyon dolar gönüllü katkıda bulunmuş olduğumuz Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na son gelişmeler ışığında ilave 1 milyon dolar destekte bulunduk. Gazze halkının topraklarından sürgün ettirilmesi yönündeki girişimler bizler için yok hükmündedir, Gazze’nin insansızlaştırılması hiçbir şekilde kabul edeceğimiz bir durum değildir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yüksel.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Anayasa’nın 96’ncı maddesi gereği karar yeter sayısını önergemizin oylanmasında dikkate alınız lütfen.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi, Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilen önergesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Havva Sibel SÖYLEMEZ (Mersin), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Saadet Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilen önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
2.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın ve 19 milletvekili tarafından, Türkiye’deki hayat pahalılığının araştırılarak yoksullaşmanın önüne geçilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 29/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/2/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/2/2024 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Erhan Usta
Samsun
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın ve 19 milletvekili tarafından, Türkiye'deki hayat pahalılığının araştırılarak yoksullaşmanın önüne geçilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 29/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 27/2/2024 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın’a söz veriyorum.
Sayın Aydın, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AYDIN (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu olarak hayat pahalılığının sosyoekonomik hayatı olumsuz etkilemesi ve yaşanan derin yoksullaşmanın önüne geçilmesi amacıyla vermiş olduğumuz araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde hayat pahalılığı her geçen gün artarak devam etmektedir. Hükûmetin yanlış ekonomi politikaları, devlet kademelerine iş bilmeyen liyakatsiz kişilerin atanması günümüzdeki problemleri beraberinde getirmiştir. Akaryakıttan market raflarına, giyim kuşamdan ev kiralarına kadar hemen hemen her sektörde inanılmaz fiyat artışları gözlemlenmektedir. Yaşanan bu gelişmeler karşısında siyasi iktidar çözüm yolu olarak olup bitenlere seyirci kalmayı tercih etmektedir.
(Uğultular)
ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, salonda çok uğultu var.
BAŞKAN – Sayın Aydın, bir dakikanızı alayım.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var, hatibin konuşması anlaşılamıyor. Lütfen, uğultuya son verelim, birbirimizi saygıyla dinleyelim.
Buyurun Sayın Aydın.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – Et alamayan vatandaşlarımız kemik almaya muhtaç bırakılmıştır. Unutulmamalıdır ki boş tencerenin yıkamayacağı hiçbir iktidar yoktur.
Yılbaşında açıklanan en düşük emekli maaşı olan 10 bin TL’nin daha şimdiden alım gücü azalmaya başlamıştır; bu maaşla bir ay geçinmek mümkün değildir. Bunun yanında, emekli vatandaşlarımızın 2 bin TL olan bayram ikramiyesini 3 bin TL’ye çıkarmak onların aklıyla alay etmektir. 1 Ocak tarihinde 1 dolar 29,50 TL iken bugün 1 dolar 31,14 TL seviyesindedir. İki ay gibi kısa bir süre daha dolmamışken dolar kurunun sürekli yukarı ivme kazanması sadece emekli vatandaşlarımızı değil, geçim sıkıntısı yaşayan birçok kişiyi endişelendirmektedir. AK PARTİ Hükûmetinin yanlış ekonomi politikaları, Merkez Bankası başkanlarına müdahaleleri ve günü kurtarmak için yaptığı çalışmalar durumun daha da vahim hâle gelmesine neden olmaktadır.
Şimdi Hükûmet yetkililerine sormak istiyorum: 17 bin TL maaş alan asgari ücretli bir ay nasıl geçinsin? Kirayı, mutfak masraflarını, elektrik ve su faturalarını nasıl ödesin? Bunun izahını yapamazsınız. Evlenip yuva kurmak isteyen gençlerimiz beyaz eşya, mobilya takımları ve düğün masraflarını nasıl karşılayacaktır?
Seçim bölgem Trabzon’dan örnek vermem gerekirse, en düşük düğün salonu kirası 65 bin TL’den başlamaktadır. Eğer gençlerimiz yemekli, orkestralı ve ekstralarla dolu bir düğün yapmak isterse uçuk rakamlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu fiyatlar her geçen yıl üstüne koyarak artmaya devam etmektedir. Sadece düğün salonları değil, 3+1 standart daire kirasına bile Trabzon’un merkez ilçesi Ortahisar’da 12 bin TL’nin üzerinde bir fiyat biçilmektedir. Peki, tüm bu saydığım fiyat artışlarının sebebi muhalefet partileri midir, dış güçler midir? Tabii ki değildir, yirmi iki yıldır ülkeyi yöneten AK PARTİ iktidarıdır. Şimdi, önümüzdeki yerel seçimler öncesinde kendilerinin neden olduğu sorunlara çözüm vaatlerini sıralayacaklardır. Sanki bu yaşanan fiyat artışının sorumlusu AK PARTİ Hükûmeti değilmiş gibi esnaflarımızı gezip yüzlerine güleceklerdir. Esnaflarımızı hem kendi derdiyle baş başa bırakacaklar hem de seçim zamanı oy için kapılarına gideceklerdir. Bunun adı ikiyüzlülüktür, bunun adı siyasi cambazlıktır; siyaset bu şekilde yapılmamalıdır, siyaset laf kalabalığıyla hiç yapılmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aydın, lütfen tamamlayın.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – “Emekliler yılı” ilan ediyorsunuz, emekliye zulmediyorsunuz; “Türkiye Yüzyılı” diyorsunuz, iktidarsızlıkta 1 numarasınız. Lütfen gelecek yıl için herhangi bir açıklama yapmayınız. Gençlerimiz sokaklarda neden işsiz geziyor? Buna bir çare bulmalısınız. Emekli vatandaşlarımız neden geçinemiyor? Bu sorunu çözmelisiniz. Seçim öncesi petrol, doğal gaz bulduğunuzu açıklamak yerine gençlerimizin sorunlarına çare bulmak zorundasınız, eğer çare bulamıyorsanız İYİ Partinin ve Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in açıklamalarını ve sunduğu politikaları hayata geçirebilirsiniz. Emekli, esnaf, memur, çiftçi ve işsiz vatandaşlarımız başta olmak üzere kötü gidişattan etkilenen tüm vatandaşlarımız için…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım…
BAŞKAN – Efendim, teşekkür ediyorum; uzattım ben, bir dakika da uzattım.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – Bir dakika oldu, zaten bir dakika…
BAŞKAN – İlave de ettim Sayın Aydın; sürenize ilave ettim, bir dakika daha uzattım.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – Normal sürem doldu, sonrasında…
BAŞKAN – Efendim, ondan sonra bir dakika bir dakika uzattım.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – Sayın Başkanım, bu konuda sizinle anlaşamıyoruz. Bir kastınız mı var, bilmiyorum.
BAŞKAN – Peki efendim, teşekkür ediyorum.
YAVUZ AYDIN (Devamla) – Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
İkinci söz, Saadet Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya’ya aittir.
Sayın Kaya, buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben de sözlerimin başında vefatının 13'üncü seneidevriyesinde millî görüş hareketimizin lideri Profesör Doktor Necmettin Erbakan Hocamızı rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
İYİ Partinin vermiş olduğu, hayat pahalılığıyla ilgili araştırma önergesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı 2023 Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre, dört yıl önce işsizlik temel sorun iken bugün hayat pahalılığı insanlarımızın en temel sorunu hâline gelmiştir ve bu, işsizlikle beraber aslında hayat pahalılığının insanlarımızı nasıl etkilediğinin net olarak göstergesine dönüşmüştür. Asgari ücret bugün 17.002 lira, açlık sınırı 15.048 lira, yoksulluk sınırı 49.019 lira TÜRK-İŞ’in verilerine göre. 17.002 lira olan asgari ücret, muhtemelen iki ay sonra açlık sınırının altında kalacak. Dolayısıyla, hayat pahalılığı şu anda insanlarımızın en temel sorunu hâline dönüştü.
Saygıdeğer milletvekilleri, en büyük banknotumuz olan 200 lira, on iki yıl öncesinin 20 lirasına eşitlendi yani öyle bir noktaya geldi ki Merkez Bankası bile 2012'nin 20 lirasının bugün 196,46 liraya denk geldiğini açıkladı.
Kredi kartı kullananların sayısı Aralık 2023 itibarıyla 2 milyon kişi artarak 40 milyona yükseldi ve kredi kartı borcu olanların sayısı ise 3 milyon kişi artarak 36,7 milyona ulaştı. Saygıdeğer milletvekilleri, kredi kartında ve kredi kullanımında bu kadar artışın olmasının ana sebebi, insanlarımızın bir ayı çevirmede yaşadığı zorluklardır ve şu anda, bankaların kredi alacakları 9 Şubat itibarıyla yüzde 71 artarak 2 trilyon 790 milyar liraya ulaştı.
Değerli milletvekilleri, ortada bir sorun yoksa, emekliler gerçekten her şeyi güllük gülistanlık yaşıyorsa, onların herhangi bir problemi yoksa bugün iktidar partisine mensup belediye başkan adayları niçin emeklilere ikramiye vaadinde bulunuyorlar? Mesela, 12 bin lira vadeden var, 2.500 lira vadeden var, emeklilerin hayat koşullarını düzeltmeye çalışacağını iddia edenler var. Demek ki belediye başkan adayları bile böyle bir sorunun varlığını biliyor ve bunun oy olarak olumsuz yansıyacağını bildikleri için bunu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Ayrıca, saygıdeğer milletvekilleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen buyurun.
MUSTAFA KAYA (Devamla) – …2003-2023 yılları arasında Türkiye'nin ödediği toplam faiz miktarı 563 milyar dolara ulaşmış yani bütün bu ekonomik göstergeler hepimize bir şeyi ispat ediyor: Türkiye’deki hayat pahalılığı can yakıyor, insanlarımızın ayakta kalma imkânı kalmadı; ne kiracıların ne tarımda çalışanların ne de dar gelirli insanlarımızın bu şartlar altında yaşamlarını idame ettirmeleri mümkün değil.
Birazdan, belki araştırma önergeleri tamamlandığında 2 bin liranın 3 bin liraya çıkacağını konuşacağız; Allah aşkına, 2 bin lira emekli ikramiyesiyle 2018’de kurban kesiliyordu, bugün, 2024’te sadece 4,5 kilo et alınabiliyor. Bu istatistik bile durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Şimdi üçüncü söz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’e aittir.
Sayın Kaçmaz Sayyiğit, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP iktidarının vaktizamanında bir 3Y formülü vardı, parmak hesabıyla, simit fiyatıyla nutuk atıp “Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar bitecek.” diyorlardı ama şu an 3Y iktidarı olmuş durumda kendileri. Bugün enflasyon, işsizlik, yoksulluk, borçluluk, geçim sorunu, hayat pahalılığı, sefalet, açlık sorunu arşa yükselmiş durumda; antirasyonel politikalarla enflasyon, işsizlik, döviz kuru, dış ticaret açığı, dış borç, dış ödemeler dengesi, CDS primi en yüksek seviyelerde maalesef. Ekonomik göstergelerin siyasal tercihlerle bağlantısını herkes biliyor, Türkiye'de bunu nefes aldığımız her saniye zaten yaşıyoruz çünkü otoriterleşme eğilimleri, iktidara bağımlı yargı sistemi, Kürt sorununda çözümsüzlük, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, ayyuka çıkan askerî harcamalar, israf ve rant düzeni ülke ekonomisini çöküşe götüren parametreler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Eğer bugün ülke, bedelini yoksul halkın ödediği, âdeta bumeranga dönüşen faiz, kur, enflasyon ve işsizlik sarmalındaysa bunun birincil derecede sorumlusu icra makamlarıdır. AKP Türkiyesinde yurttaşlar bir hafta sonrasını dahi öngöremez hâldeler. İnsanlar yeni bir yıla korkarak girmek zorunda çünkü yeni yıl zamlarla geliyor. 2024 yılında da vergi ve harçlara getirilen zamlar yüzde 50'nin üzerinde. Elektrik, doğal gaz, su faturaları altından kalkılacak gibi değil. Şubat ayı enflasyonu birkaç gün sonra açıklanacak, ocak ayı enflasyonu yüzde 65 civarında. Tabii, ENAG’a göre enflasyon yüzde 129'da. Saraylı AKP’liler bunu hissetmiyor olabilir ama asgari ücrete mahkûm edilmiş milyonlar, işsizlikle boğuşan yurttaşlar bunu iliklerine kadar maalesef hissetmekte. Diyeceksiniz ki: 17.000 liralık asgari ücret, 14.431 lira olan açlık sınırının üzerinde. Peki, neden asgari ücret, yoksulluk sınırının altında kalmakta? Bu, insan onuruna yaraşır bir hayata yetecek düzeyde değil.
Şurası çok net: Son yıllarda işsizlik artmış, emek değersizleşmiş, güvencesiz çalışma yaygınlaşmış, tencereler kaynamamış, sepetler boş kalmış, evler ısıtılamamıştır. Bu süreçte, insani koşullarda barınma gibi temel ihtiyaçlar, özellikle büyük kentlerde neredeyse lüks hâline gelmiştir. İktidar asgari ücretliye, emekçiye, memura ve emekliye kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almıştır. Özellikle bölgeler arası eşitsizlik düzeyleri arasındaki fark daha da büyümüştür bu süreçte. Seçim bölgem Van, Kürtlerin yaşadığı coğrafya yüz yıldır bunun zaten ceremesini çekiyor. Bakın, daha dün Van’ın Çaldıran ilçesinden bir gencimiz uzak bir kentte çalışırken inşaattan düşerek hayatını kaybetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Devamla) – Neredeyse her ay, başka kentlerde çalışırken hayatını kaybeden Vanlı gençlerin haberini alıyoruz. Son iki yılda en az 100 insanımızı Van’dan uzak bir kentte çalışırken iş cinayetlerinde maalesef kaybettik çünkü Van’da reel işsizlik yüzde 50’nin üzerinde, iş imkânı yok, tarım ve hayvancılık iflas etmiş durumda.
Van, genç nüfusa sahip bir kent. İnsanların doğduğu kentte çalışıp yaşayabildikleri bir düzene ihtiyacımız var ama AKP'nin ekonomi modelinde yoksulluk, yoksunluk ve yasaklar maalesef sarmaşık gibi her yeri sarmaya devam ediyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaçmaz Sayyiğit.
Üçüncü söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e aittir.
Sayın Gürer, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yoksulluk derinleşiyor. Resmî verilere yansıyan rakamlara göre 4 milyon hane sosyal yardıma muhtaç, yaklaşık 16 milyon insan devlet desteği olmazsa artık yaşamını sürdürmekte sorun yaşıyor. Bunun yanında, açlık sınırı 19 bin lira, asgari ücret 17 bin lira; bir de 2 lirası var. Onun yanı sıra, en düşük emekli aylığı 10 bin lira. Alım gücü düşük olduğu için de vatandaş ihtiyacı olan gıdalara erişemiyor; gittiği zaman çarşıda, markette, pazarda gerçek anlamda talep açacağı ürünlerin fiyatına bakıyor, önünden geçip gidiyor. Çünkü onun geliri o kadar düşmüş ki o ürünü almaya gücü yetmiyor.
Bakınız -önümüzde- ramazan ayı geliyor. Ramazan kolisini gittim, Tarım Kredinin marketinden aldım, 449 lira 90 kuruş ödedim, 2018 yılında 49 liraydı ramazan kolisi; aradaki farkı görmeniz için bu yeterli. Ya, eski ramazanlarda sofraya pastırma gelirdi, güllaç olurdu, yanında zeytini, peyniri, et yemeği bulunurdu ama bugünkü aldıkları ücretlerle insanların böyle bir olanağa ermeleri de kalmadı. 250 gram pidenin fiyatı 15 lira açıklandı, kilosu 60 lira. Fırıncı diyor ki: “Mayası, tuzu, unu, işçiliği arttı, benim maliyetimi kurtarmıyor.” Vatandaş da diyor ki: “Ben bu pideyi 15 liradan nasıl alacağım?” 4 kişilik bir aile bu pideyi de ramazanda görmez duruma gelecek.
Yaratılan ekonomik uygulamaların olumsuzluğu yokluğu, yoksulluğu derinleştiriyor. Bir tarafın eli yağda, bir tarafın eli yoksulluğun içinde. Bakınız, bankalara kredi kartı ve kredi borcu 2 trilyon 849 milyar lira. Bazen -söylerken- bir savunma yapılıyor, deniliyor ki: “Arabalara bakın, yollarda araba var, evler şöyle, geçim böyle.” İnsanlar borçla yaşıyor, onların çoğu borçla döngülerini sürdürmeye çalışıyorlar. UYAP üzerinden açılan, icra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı 21 milyon 502 bin. Yalnızca 1 Ocak ile 23 Şubat arasında icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı 1 milyon 397 bin; bu da gösteriyor ki ödeme güçlüğü içine düşen yurttaşların kapısında bir icra var. Tüketici bir yanda gıdaya erişemiyor, bir yanda elindeki avucundaki olanlar da icra yoluyla elden gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gürer, lütfen tamamlayın.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Böylesi bir süreçte sanki hiçbir şey yokmuş gibi pembe tablolar çizerek vatandaşların yaşadığı sorun gösterilmemeye çalışılıyor. Esası şu olmalı: Siyasi iktidar bu sorunu görmeli, bu Meclis araştırmalarına destek vermeli, ortaya çıkan tablodan da ders alıp ülkedeki yokluğu, yoksulluğu yenecek uygulamaları geliştirmeli. Artık aileler dağılıyor, gazete haberlerinde görüyorsunuz. Bana gelen bir hemşehrim “Annemin evine ben, eşim de kendi annesinin evine gitti.” diye anlatıyordu, şimdi neredeyse evler bölünerek oturulur hâle geldi.
Bu kadar derinleşen yoksulluğun çözümüne de Meclis, araştırma önergeleriyle yapacağı araştırmalarla yön ve yol verebilir. Meclis bu anlamda sorumluluğu yerine getirmeli diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Gürer, teşekkür ediyorum.
Son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Hasan Çilez’e aittir.
Sayın Çilez, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz, ekranları başında bizi izleyen aziz ve asil milletim; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Necmettin Erbakan Hocamızı rahmetle minnetle anıyorum. Özellikle konuşma yapacağımız enflasyon konusunda keşke buralarda olsaydı, onu o güzel hitabetiyle dinleyebilseydik diye de içimden geçiriyorum.
Enflasyon fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artmasıdır. İktisat teorisinde 2 türlü enflasyon var; talep ve maliyet enflasyonu. Talep enflasyonu tüketicilerin harcamalarını artırmaları sonucu mal ve hizmet fiyatlarının artışı şeklinde cereyan ederken maliyet enflasyonu da işletmelerin ürettikleri mal ve hizmetlerdeki fiyat artışlarından kaynaklanmaktadır. Enerji fiyatları, ham madde fiyatları ve iş gücü fiyatlarının yükselmesi ise enflasyonda en çok etkili olan unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüketici ve üreticilerin mevcut ekonomik durumu ve ileriye dönük tavırları da enflasyonun artmasında önemli derecede etkili olmaktadır. Ekonomi yönetiminin adımları, siyasi istikrar, hatta politikacıların söylemleri bu beklentilerde de çok önemli rol oynamaktadır. Ekonomi yönetiminin oluşturacağı politikalar da piyasa beklentilerini yakından takip ederek belirlemesi de bu süreçte çok kritik öneme sahiptir.
Enflasyonla birlikte vatandaşlarımızın satın alma gücü azalır, ulusal para sürekli değer kaybeder, faizler yükselir, yatırımlar durur, mali dengesizlik başlar, işsizlik artar, alacaklı alacağını alamaz, borçlu borcunu ödeyemez, sabit gelirli vatandaşlar enflasyon altında ezilir; “Toplumun tüm değerlerini bozan bir numaralı halk düşmanıdır.” diye de tarif edilmiştir. Bu sebepleri bilen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ak kadrolar 2002'de işbaşına geldiğinde yoğun bir şekilde enflasyonla mücadeleye başlamışlar ve enflasyonu milletimizin gündeminden uzun yıllar sonra çıkarmışlardır. Enflasyon ve faizin düşmesiyle yatırımlar ve üretim artmış, ülkemiz refah düzeyini artırmış ve yaklaşık 4 kat zenginleşmiştir bu süreçte. Eğitimden sağlığa her alanda büyük yatırımlar yapılmıştır fakat bu süreçte, 2018 sonrası dolarda olan spekülasyon, dünyayı kasıp kavuran pandemi süreci ve akabinde gelen 6 Şubat depremleri hazinemizi, maliyemizi, ekonomimizi çok olumsuz etkilemiş ve bu etkilemeden dolayı da sıkıntılar birbiri ardına gelmiştir.
Bu felaketlerin hazinemize getirdiği yük, özellikle son depremlerde 104 milyar dolar gibi bir değerdir. Oradaki kardeşlerimizin yaralarını hızla sarıyoruz, bedeli ne olursa olsun bunu karşılıyoruz ve karşılamaya da devam edeceğiz. Yine, Elâzığ ve İzmir depremleri, orman yangınları, sel felaketleri ve bu tür hadiseler birçok canımıza ve maddi hasarlarımıza mal oldu. Burada vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çilez, lütfen tamamlayın.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) – Peki ne yapacağız? Enflasyonla mücadeleyi geçmişte nasıl biz yaptıysak bugün de biz yapacağız. Hükûmetimiz, son seçimlerde milletimizden yetkiyi alır almaz kollarını sıvamış ve milletimiz için çalışmaya devam etmiştir; başta enflasyon olmak üzere tüm sıkıntıları çözmek için gece gündüz demeden canla başla çalışmaktadır. Elektrik ve doğal gaza zam yapmadık, yapmıyoruz; milletimizi buradan destekliyoruz. Bugün ülkemizin önündeki enflasyon sorununun çözümü birçok sorunun da çözümü olacaktır, problemin de çözümü olacaktır; bunu yapacak kadrolar da inanç da bizde mevcuttur. Enflasyonu dün biz çözdük, bugün de biz çözeceğiz, halkımızın da buna olan inancı tamdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Çilez, teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı talep ediyoruz.
BAŞKAN – Peki.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın, baypas ameliyatı olup sıhhat bulan Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’a geçmiş olsun dileklerini ilettiklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Aydın Milletvekilimiz Sayın Bülent Tezcan bildiğiniz gibi, bir süre önce baypas ameliyatı geçirdi. Tabii, şimdi sıhhat buldu, aramızdalar; kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın ve 19 milletvekili tarafından, Türkiye’deki hayat pahalılığının araştırılarak yoksullaşmanın önüne geçilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 29/1/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…
ERHAN USTA (Samsun) – Yok, yok.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Yok, yok, yok.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Yok Başkan, yok; açık, gözle görülüyor Başkanım, yok.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – Elektronik oylama yapalım.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Başkanım, biraz vicdan, biraz merhamet ya! Bunu da soracaksanız dükkânı kapatalım yani.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Başkan, göz göre göre de olmaz ki.
ERHAN USTA (Samsun) – Elektronik oylama yapın.
BAŞKAN – Peki, Divanda uyuşmazlık var, elektronik cihazla oylama yapacağız.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Yani Divanda uyuşmazlık var, size göre karar yeter sayısı var Sayın Başkan; helal olsun(!)
BAŞKAN – Oylama için beş dakika süre veriyorum.
ERHAN USTA (Samsun) – Bunu yarım saat filan verseydiniz iyiydi Sayın Başkan(!) Sayın Başkan, bu süreyi diyorum, bir yarım saat falan verseydiniz iyiydi, arkadaşlar gelirdi belki o zamana kadar(!) Ya, beş dakika süre mi verilir ya!
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.35
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Asu KAYA (Osmaniye), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
İYİ Parti grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Öneriyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Üyeler arasında ihtilaf var, elektronik oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
3.- DEM PARTİ Grubunun, Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp ve arkadaşları tarafından, Bitlis Belediyesine ait taşınmazların satışının araştırılması amacıyla 27/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/2/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/2/2024 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Sezai Temelli
Muş
Grup Başkan Vekili
Öneri:
27 Şubat 2024 tarihinde Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp ve arkadaşları tarafından verilen (4600 grup numaralı) Bitlis Belediyesine ait taşınmazların satışının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 27/2/2024 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü’ye söz veriyorum.
Sayın Hülakü, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve çok değerli halklarımız; Bitlis Belediyesine ait taşınmazların satışa çıkarılmasına dair önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu sorun sadece Bitlis Belediyesinin sorunu değil, bu sorun AKP'nin kayyumla gasbettiği ya da her türlü usulsüzlükle elde ettiği tüm belediyelerde yaşanıyor. Bu sorunun cevabını kendilerinden duymak isteriz. DEM PARTİ ve ardılı olduğumuz siyasi geleneğin yönettiği belediyeler olarak sürekli kâra geçip yeni gelir kaynağı yaratırken AKP'nin yönettiği ya da kayyumla gasbettiği belediyeler neden sürekli zarar ediyor? Neden sürekli yüksek faizli krediler seçerek belediyeleri gırtlağa kadar borçlandırıyor? Neden sürekli belediyelere ait gayrimenkulleri satıyor? Sadece Bitlis'te değil, Bingöl'de de satıldı. Bingöl'de şehir merkezinde, en işlek yerlerden bir yerde belediye iş hanı satıldı ve “eski terminal” dediğimiz yerler satıldı. Aslında cevapları belli: Yandaşa peşkeşle rant sağlamak, halka ait olanı, halkın bütçesini gasbetmek. Bunlar belediyede tek bir kuruşu dahi bırakmamak için yemin etmişler. Bunlar belediyeleri borç batağına sürükleme konusunda birbirleriyle yarışıyorlar. Başlarına bir şey gelmeyeceğinden, kimsenin onlara hesap sormayacağından bir o kadar da eminler.
“Sayıştay” diye bir kurum var, AKP'li belediyelerin muhasebecisi gibi çalışıyor ya da usulsüzlükler konusunda yol göstericisi gibi. Sayıştay, özellikle kürdistandaki belediyeleri neredeyse denetleme gereği bile duymuyor, ortağı olduğu bu talan düzeninin açığa çıkmaması için elinden geleni yapıyor çünkü Sayıştay da AKP’nin gaspçı kayyum politikalarının bir parçası, bir tarafı olmuş durumda. Mesela, AKP’li Bingöl Belediyesi beş yıldır denetlenmemiş, tıpkı Bitlis Belediyesinde olduğu gibi. Neredeyse tüm taşınmazlar satıldı ya da satışa çıkarıldı. Bütçesine göre en fazla kredi borçlanmasına giden belediyelerden biri ama Bingöl'e, Bingöl halkı adına memlekete çakılmış bir tane çivi dahi yok. Bu konuda onlarca soru önergesi verdik “Bingöl Belediyesi beş yıldır neden denetlenmiyor?” diye sorduk, aldığımız cevap, her zamanki gibi, denetlemeye gerek duyulmamış. Cevap almayı bir tarafa bırakın, muhatap bile bulamadık. Pişkinlikten öteye gitmeyen yazılar dışında herhangi bir geri dönüş yok. Aslında biz her şeyi çok iyi biliyoruz; belediyeleri borç batağına sürükleyen yüksek faizli kredilerin nerelere aktarıldığını da halka ait taşınmazların neden satıldığını da. Evet “Belediyelere ait” demiyorum “Halklara ait” diyorum ve bu halk bunların hesabını 31 Mart seçimlerinde sandık başında en ağır şekilde soracak, bunları da biliyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Hülakü.
Şimdi, öneri üzerinde ilk söz, Saadet Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’e aittir.
Sayın Şahin, buyurun.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. DEM PARTİ Grubunun belediyelerin seçim öncesinde mülk satışlarına ilişkin vermiş olduğu grup önerisine ilişkin grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, biz ilkesel olarak belediyelerin seçim öncesi de seçim sonrası da mülk satışlarını doğru bulmuyoruz. Bir belediye başkanı, bir belediye yönetimi seçim öncesinde neden mülk satışına ihtiyaç duyar değerli milletvekilleri, vatandaşımızın zihninde oluşan şey nedir? “Seçimi kaybedecek onun için satışa çıkarıyor, seçimi kaybedecek -daha amiyane tabirle- eşe dosta peşkeş çekiyor.” Değerli milletvekilleri, değerli belediye başkanları, vatandaşımızın zihninde böyle olumsuz algıları oluşturmaya ne gerek var? Bunu özellikle sormak istiyoruz. Seçim sonrası, seçim haricinde neden satış gereği duyar bir belediye? Yönetemiyordur belediyeyi, borçlanıyordur onun için satma gereği duyuyordur. Değerli belediye başkanları, size buradan sesleniyoruz: Hazıra dağ dayanmaz. Bu anlayışı doğru bulmuyoruz.
Değerli milletvekilleri, yerel yönetimlerin sadece bu konuda değil… Bakın, partilerden bağımsız konuşuyorum, bir zihniyet bakış açısı sunmaya çalışıyorum yerel yönetimlerde önemli sorunlarımız var. Seçimlerin finansmanı sorunu bugünlerde çok önemli bir şekilde masaya yatırılması gereken bir konu. Kayırmacılık sorunu, ihalelerdeki usulsüzlük, ölçüsüz temsil giderleri, ölçüsüz borçlanmalar, tasarruf sorunu, çoklu maaş uygulaması, işe alımlarda uygulanan modeller gibi çok önemli yerel yönetim sorunları var. Bakın, bu sorun bir partiye has bir sorun değildir, bu bir zihniyet sorunudur. Şimdi bir ilde, bir şehirde belediyeyi yöneten parti değişebiliyor ancak zihniyet değişmedikten sonra hiçbir şey değişmiyor değerli milletvekilleri. Yine, ihalelerdeki aynı usulsüzlük yapılıyorsa, yine imar rantları yakınlara, eşlere dostlara peşkeş çekiliyorsa, işe alımlarda kayırmacı bir anlayış ortaya konuluyorsa değerli milletvekilleri, yine birden fazla maaş alımlarına, çoklu maaş uygulamasına müsaade ediliyorsa, kusura bakmayın, hiçbir şey değişmemiş demektir. Burada aslolan zihniyetin değişmesidir. Evet, değerli milletvekilleri, seçimlerde harcama konusuna değindim az önce, bugünlerde bu konunun çok önemli bir şekilde masaya yatırılması gerekiyor. Şu soruyu sormak istiyorum, vatandaş bu soruyu soruyor: Seçime giren bir belediye başkanı eğer tekrar adaysa belediyenin bütçesinden mi harcamasını yapıyor yoksa kendi cebinden mi, siyasi partisinin kasasından mı yapıyor? Bu soruya bütün belediye başkan adaylarının çok net bir şekilde, şeffaf bir şekilde cevap vermesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şahin, lütfen tamamlayın.
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) – Toparlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sorun, bir zihniyet sorunudur. Bakın, siyasi ahlak temelinde yeni bir kamu ahlakı inşa edilmesine ihtiyaç var. Kuralların belirlenmesinden bahsediyorum, herkese eşit uygulanacak kurallardan bahsediyorum. İmar Yasası’nda, İhale Yasası’nda önemli değişiklikler gerekiyor. Tasarruf konusunda -geçen hafta kamuda tasarruf konusunu burada masaya yatırdık- çoklu maaş uygulaması gibi, işe alımlardaki modeller gibi her konuda yeni bir anlayışa ihtiyaç var değerli milletvekilleri.
Bir de son olarak seçim dönemi toplu taşımaya binen, seçimden sonra toplu taşımaya zam yapan belediye başkanları, siyasetçi modeli istemiyoruz. Seçim dönemleri Passat’a binen, seçimden sonra altına Mercedes çeken; seçim dönemi semt pazarından alışveriş yapan, seçim sonrası semt pazarındaki fiyatlardan bihaber olan; seçim dönemi herkesi kucaklayan, seçim sonrası koruma ordusuyla gezen, kapısını kapatan belediye başkanları istemiyoruz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.
Şimdi İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Usta’ya söz veriyorum.
Sayın Usta, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Şimdi, bu, önemli bir grup önerisi esas itibarıyla, bu belediyelerin gayrimenkul satışı meselesi. AK PARTİ’li belediyelerde… Tabii, zaten belediyelerin de önemli kısmı onlarda olduğu için ve onlar herhangi bir denetimden geçmediği için ve bu hesapların da sorulmayacağını bildikleri için onlarda bunun çok daha fazla olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Esas itibarıyla, görüyoruz derken de tabii, burada bir şeffaflık da yok yani bunları hakikaten anlayabilmek için ciddi bir şekilde bakmak gerekiyor, tek tek çalışmak gerekiyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Verin var mı elinde?
ERHAN USTA (Devamla) – Mesela, bugün sosyal medyada Uşak’a ilişkin, satılan arsa arazilerine ilişkin de bir liste çıkarılmıştı.
Şimdi, ben bunlara nereden baktım? Ben bunlara toplam belediye bütçe bütçelerine ilişkin mali tablolardan baktım. Şimdi, AK PARTİ öncesinde sermaye gelirlerinin toplam belediye gelirleri içerisindeki payı yüzde 1-2 civarında. AK PARTİ’nin ilk yıllarında da yüzde 3 civarında. Sermaye geliri ne? Aslında kira gelirleri artı gayrimenkul satış gelirleri. Kira gelirleri çok ihmal edilir bir düzeyde olduğu için bunların önemli kısmının gayrimenkul satış geliri olduğu belli. Yüzde 8 değerli arkadaşlar, son yılda yüzde 8’e çıkmış yani toplam gelirin yüzde 8’ini bu tür gayrimenkul satışları oluşturuyor. Bakın, burada yani AK PARTİ’li belediye az satıyor, öbürü çok satıyor meselesi filan değil; bu, bir kamu arazisidir, bu, devletin malıdır, bunu satıyorsunuz. Şimdi, bir aile düşünün, arsasını, arazisini satıyor, gidiyor, evine mobilya alıyor ve çocuğuna bir oyuncak alıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bir sermaye malı satılıp bir tüketim harcaması karşılanmaz. Yani bunu bir aile yapmadığı gibi bunu devletin hiçbir kurumunun da yapmaması lazım ama denetim yok, rapor yok. Bakın, raporları çıkattırmaya çalıştım ben, bakıyorsunuz, artık belediyelerin denetim raporları, faaliyet raporları filan hiç açıklanmıyor bile, böyle bir durum var. Şimdi, dolayısıyla mesele önemli bir meseledir, hakikaten bu meselenin masaya yatırılması lazım. Tamamen siz yine normal refleksinizi vereceksiniz, bu önergeyi reddedeceksiniz ancak keşke bu önergelere bakılsa.
Şimdi, yine, bununla bağlantılı diğer bir husus: Meralar. Bu Bütünşehir Yasası’ndan sonra meralar da satılmaya başlandı değerli arkadaşlar. Bakın, Samsun örneğini ben daha önceden de gündeme getirdim. Şimdi, biliyorsunuz, işte, 10 dönümden fazla olanlar büyükşehirde, 10 dönümün altında olan ilçe belediyelerinde; bunun üzerinde bir vasfını değiştiriyor ve bu meralar satılıyor. Biz tarım ülkesiyiz, hayvancılık ülkesiyiz; bakıyorsunuz, son yılda canlı hayvan popülasyonumuz 73,3 milyondan 68,9 milyona düşüyor. İşte, sorunlardan bir tanesi bu, insan nüfusu artıyor fakat canlı hayvan nüfusu düşüyor. Mera meselesi önemli. Hatta bakın, vatandaşın… Bizde “cami tarlaları” deniliyor, farklı yerlerde farklı şekilde adlandırılabilir. Yani köyün camisi var, caminin düzenli bir geliri olsun diye vatandaş bir arazisini camiye vakfetmiş ve bu daha önceden de köy tüzel kişiliğinde kaydedilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Usta, lütfen tamamlayın.
ERHAN USTA (Devamla) – Bu, büyükşehre geçtikten sonra, bütünşehir meselesinden sonra, biliyorsunuz, köy tüzel kişilikleri kaldırılıyor ve bundan sonra, vatandaşın camiye vakfettiği tarlalar dahi satılıyor. İsterseniz bunun Samsun’dan örneklerini size tek tek verebilirim. Böyle bir şey olmaz. Bunu başka birileri yapsaydı AK PARTİ ortalığı ayağa kaldırırdı “Cami tarlaları satılıyor.” diye fakat, işte, bir yandan “din” “iman” deyip bir yandan da camileri böyle gelirsiz bırakan bir anlayış maalesef var.
Seçim öncesinde az önce verdiğim rakamların çok ciddi bir şekilde arttığını görüyoruz. Mesela, 2014 seçimleri öncesinde sermaye gelirlerinin toplam gelir içerisindeki payı 4,4’ten 7,6’ya çıkıyor. Bu, 2023’te de 5,7’den 7,9’a çıkıyor yani seçim masraflarını buradan karşılayan bir anlayış var. Yazıktır, günahtır, buna engel olmak lazım. Yani bu araştırma önergesini reddedersiniz belki ama buradan Hükûmete de sesleniyoruz: Bu işlerin disipline edilmesi lazım, denetim altına alınması lazım; nihayetinde, bunlar, hepimizin, çoluğumuzun çocuğumuzun arazileridir. Bu kadar kolay peşkeş çekilmesini engellemek gerekir diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Usta.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Ali Karaoba’ya aittir.
Sayın Karaoba, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ KARAOBA (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Belediyelerdeki taşınmazların satış süreçlerinin araştırılmasıyla ilgili grubum adına söz almış bulunuyorum. Yirmi iki yıllık AKP döneminde tüm kurumlarımızın içi ve yetkinliği boşaltıldığı gibi, yerel yönetimlerdeki rant ve usulsüzlükler de giderek büyümektedir. Sadece, halkın iradesine ambargo koyduğunuz kayyumlarla değil Türkiye'nin her yerinde yangından mal kaçırır gibi, babanızın malı gibi milletin malını yandaşlarınıza peşkeş çekiyorsunuz. Belediyeler meclis üyelerinin soru önergelerine yanıt vermediği gibi meclisten giden diğer soru önergelerine bile cevap vermiyor, tenezzül bile etmiyor.
Öncelikle, şehrim Uşak’ta belediyenin taşınmaz satışları ve kamuoyunda belediyeyle ilgili yer alan diğer usulsüzlükleri gündeme getirmek istiyorum. Mayıs 2022’de kamuoyuna ve medyaya yansıyan haberlere göre Uşak Belediyesinin 2 bin tane, her biri 400 kiloluk boruyu Makine ve Kimya Endüstrisine satmakla yükümlü olmasına rağmen özel bir şirkete sattığı söyleniyor. Uydu görüntüleri var, iki ay sonra uydu görüntüsüne bakıyorsunuz, okus pokusla bu borular kaybolmuş. Makine ve Kimya Endüstrisine “Bu size satıldı mı?” diye soru soruyoruz, cevap veren yok ve “Son on yılda Uşak Belediyesinden alınan hiçbir hurda yoktur.” diye bir cevap geliyor. Buradan tekrar Belediyeye sesleniyorum: Nereye sattınız? Neyi sattınız? Nasıl sattınız? Paralar nerede? Uşak halkına hesap vermek zorundasınız.
Sayın milletvekilleri, bir diğer konu da Uşak Belediyesinin taşınmaz satışları ve lüks harcamaları. AKP’li Belediye Başkanı Sayın Mehmet Çakın, şehrin onca sorunu varken, personelin SGK primleri bile günü gününe ödenemezken toplam 50 milyon TL masrafta bulunup ultra lüks bir makam odası yapıyor. Uşak her yağmurda sele teslim olurken, altyapı sorunları her geçen gün büyürken, belediyenin borçlarını kimse bilmezken siz lüks makam odaları yaptırdınız, halkın parasını gurbetçi festivallerine harcadınız, milletin hakkını yandaşa teslim ettiniz; bunu kabul etmedik ve etmeyeceğiz.
Uşak’ta siyasi partilerde ve basında sürekli gündemde olan, dört yıldır şehre yatırım yapmayan, her geçen gün borç batağına saplanan Uşak Belediyesi tam 331 tane taşınmazı fütursuz bir şekilde sattı ama Belediye borç altında. Bu arazileri yandaşlarınıza tek tek sattınız, sattınız, bitiremediniz ve tekrar sokaklarda bunları satmak için oy dileniyorsunuz. Arsaları, iş yerlerini, tarlaları sattınız, doymadınız; doğayı, ormanı, toprağı, suyumuzu sattınız, doymadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Karaoba, lütfen tamamlayın.
ALİ KARAOBA (Devamla) – Merak etmeyin, bir ayınız kaldı, bu halk 31 Martta size sandıkta yanıt verecek. Susacağımızı, sorgulamayacağımızı sanmayın; buradayız, halkımızın hakkını mutlaka arayacağız. Kayyumlara karşıyız. Uşak hakkını alacak, Türkiye hakkını alacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Karaoba, teşekkür ediyorum.
Son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Turan Bedirhanoğlu’na aittir.
Sayın Bedirhanoğlu, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TURAN BEDİRHANOĞLU (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ Grubu tarafından Bitlis’te arsa satışları hakkında verilen grup önerisi hakkında grubum adına söz almış bulunmaktayım.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Kayyum olarak cevap veriyorsun, kayyum olarak!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Gazi Meclisimizi ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada, yaklaşan yerel seçimler öncesi yine köşeye sıkışmış olanlar, Bitlis’te belediyeleri yine kazanamayacaklarını anlayanlar…
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Kayyum var, kayyum! Tabii ki…
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – …her zamanki gibi geleneklerini bozmayarak mesnetsiz ve aslı astarı olmayan iddialar ve bilgilerle kamuoyunu yanıltmak dışında bir şey yapmamaktadır.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Siz kayyum musunuz, değil misiniz? Hiçbir kayyum uygulaması mesnetsiz değil!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Bitlis’imizde ve ilçelerinde AK PARTİ belediyeleri tarafından yapılan yatırımlar, eserler, hizmetler ortadayken, yapılan milyarlarca liralık yatırım ortadayken açık ve şeffaf bir şekilde yapılan arsa satışlarını gündem yapmak tamamen bir acziyet ürünüdür.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Göğsünüzü gere gere sattınız! Utanmadan, parça parça… Şırnak halkı, Bitlis halkı sizin bu tutumunuzdan utanıyor.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Belki Bedirhanoğulları da sizden utanıyor.
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Evet, kayyumlara atıp tutuyorsunuz ama burada şunu konuşalım.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Kayyum sizsiniz zaten ya! Kayyum sizsiniz! Gasbeden sizsiniz!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Bugün bu memlekette, bu Gazi Mecliste konuşacaksak, bugün vatandaşlara hizmet etmek için…
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Kayyum sizsiniz, siz!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – …alınmış iş makineleriyle çukur kazan belediye ve belediye başkanlarını konuşalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) – Kanıt var mı? Hangi kanıt? Kanıt getir kanıt; delil getir delil!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Bugün burada vatandaşlarımızın vergileriyle alınmış araç gereç ve ekipmanlarla barikat kurup EYP döşeyen belediye ve belediye yönetimlerini konuşalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) – Delil getir, delil! Kanıtlayın!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Bugün burada mahallî müşterek ihtiyaçları karşılamak yerine…
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Köşeye sıkışanlar halkın iradesine kayyum atayanlardır! Köşeye sıkışanlar sizsiniz, biz değil.
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – …hizmet ve eser üretmek yerine, yatırım yapmak yerine ideolojik siyaset yapanları, özerklik çağrıları yapan belediye ve belediye yönetimlerini konuşalım. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Halk iradesi kendini istediği şekilde yansıtır. Halkın iradesini gasbedenler adına bugün bu kürsüde yaptığınız her konuşma…
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Ya da bugün burada vatandaşa hizmet vermek üzere yapılmış belediye hizmet binalarını cephaneliğe çeviren belediyeleri ve belediye yönetimlerini konuşalım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) – Delil getir, delil!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Ya da bugün burada konuşacaksak fakir fukaraya dağıtılması gereken parayı kaynağı belli olmayan yerlere gönderen belediyeleri ve belediye başkanlarını konuşalım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Ya da… (DEM PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ BOZAN (Mersin) – Kayyumları anlat, kayyumları!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Sakin olun, sakin olun, kürsüdeyiz, sakin olun.
ALİ BOZAN (Mersin) – İftiracısın sen, iftiracı! Kayyumlara ne yaptınız, onları anlat! İftiracısın sen!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Ya da bugün konuşacaksak belediyeye ait kamyonlarla terör eylemi yapan belediye ve belediye başkanlarını konuşalım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Halkın iradesini çalan sizsiniz.
ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) – Delil getir, delil! Burası hukuk devletiyse delil getir!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Ya da konuşacaksak vatandaşların en temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olan ama söz konusu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Kayyumlarla ilgili yüzlerce sayfa Sayıştay raporu var, tek bir belediyemizle ilgili tek bir Sayıştay raporu göremezsiniz.
BAŞKAN – Sayın Bedirhanoğlu, lütfen tamamlayın.
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – …terör örgütünün propagandasını yapmak olduğu zaman koşa koşa ön safa giden belediye ve belediye yönetimlerini konuşalım.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Yüzlerce sayfa Sayıştay raporlarını oku, Sayıştayın kayyumlarla ilgili yazdığı raporları oku, usulsüzlükleri oku, ihalelere fesatları oku! Sayıştayı oku! Tek bir belediyemizde tek bir rapor göremeyeceksiniz!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Bugün Bitlis’imizde hamdolsun milyarlarca liralık yatırımlar yapılıyor.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Halkın iradesi altında ezilen sizsiniz, hayalî seçmen getiren sizsiniz, kayyum atayan sizsiniz, sahte seçmen getiren sizsiniz!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – 1 katrilyonu bulan dere ıslah projeleriyle, üniversitelerle, OSB’lerle gençlerimiz artık dağa çıkmıyor, oralarda yatırım yapılıyor.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Bu kadar da yalan konuşmaya insan utanır ya!
ZÜLKÜF UÇAR (Van) – Utanın ya!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Siz ne kadar bağırırsanız bağırın Bitlis'te yine milletin iradesi tescil olacak ve yine AK PARTİ hizmeti Bitlis’imizde devam edecek diyorum.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Şırnak halkı unutmadı seni!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bedirhanoğlu.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit, buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkan. Grubumuza söylemedik laf bırakmadı, konuşmayı dinlediniz zaten.
BAŞKAN – Size ne dedi?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan “Belediyenin kaynaklarını siz gömüyorsunuz.” dedi, daha ne desin?
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Konuşacak kimse mi kalmadı ya? Derdiniz ne? Kayyumu konuşturuyorlar ya! Kayyum konuşuyor, bu nasıl bir zihniyet!
BAŞKAN – Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Bitlis Milletvekili Turan Bedirhanoğlu’nun DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, Allah insandan hangi yeteneği alırsa alsın, hangi sıfatı alırsa alsın bir gideri vardır ama insandan utanma duygusunu aldı mı vallahi hiçbir şeyi yok. Gerçekten, insandan utanma duygusunu alınca işte böyle konuşmalar yapılıyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Ne varmış konuşmasında? Ne var?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Sayın vekiller, bu sizin klasiğiniz, siz buraya çıktığınızda bizim sözlerimize, yaptığınız yolsuzluklara, yaptığınız talana, halkın kaynaklarını peşkeş çekmenize cevap veremeyince bilindik ezbere sarılıyorsunuz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) – Hiç öyle bir şey yok.
REFİK ÖZEN (Bursa) – Ezber değil, hakikat, hakikat.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Cevap veremeyince hakarete başlıyorsun, sende var mı o duygu acaba? O duygu sende var mı sanıyorsun!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Ne diyorsunuz? “Terörö, terörö, terörö…” Biz somut bir şey söylüyoruz; bakın, somut bir şey söylüyoruz, diyoruz ki: Siz belediyenin taşınmazlarını satmışsınız. Satılmış mı? Satılmış. Parayı yemiş misiniz? Yemişsiniz. Yandaşınıza peşkeş çekmiş misiniz? Çekmişsiniz. Şimdi siz halkın kaynaklarını gasbediyorsunuz, yandaşınıza aktarıyorsunuz, biz bunu söyleyince de “terörö” hikâyesi yapıyorsunuz. Ya, Allah’tan korkun diyeceğim ama biliyorum, ondan da korkmuyorsunuz, ondan da korkmuyorsunuz yani. Sizde ne Allah korkusu var ne de kula yönelik olan utanma duygusu var. Onun için, sizi Allah’a havale ediyoruz. Halkımız 31 Mart seçimlerinde sizin o öve öve bitiremediğiniz kayyumunuzu nasıl gönderecek, göreceğiz. O kayyumlarınız Ankara’ya koşa koşa gelecek, koşa koşa ve siz bütün bu kayyum sürecinin hesabını vereceksiniz. Biz sizi orada sandıklara gömeceğiz, gömeceğiz, gömeceğiz; bu kadar. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Madem korkmuyorsunuz, binlerce sahte seçmeni niye taşıyorsunuz? Bırakın, halk seçsin, halk!
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan…
TURAN BEDİRHANOĞLU (Bitlis) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Zengin, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Başkanım, Bedirhan Bey konuşacak.
BAŞKAN – Söz istedi zaten.
Sayın Bedirhanoğlu, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Başkanım, kürsüden söz vermeniz lazım.
BAŞKAN – Sayın Bedirhanoğlu, niçin istediniz?
TURAN BEDİRHANOĞLU (Bitlis) – Kürsüden istiyorum efendim.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) – Sataşma var!
BAŞKAN – Sataşmadan mı istiyorsunuz?
TURAN BEDİRHANOĞLU (Bitlis) – Sataşmadan…
BAŞKAN – Ne dedi size?
TURAN BEDİRHANOĞLU (Bitlis) – Hakaret etti.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, ne söyledik?
BAŞKAN – Bir dakika, müsaade buyurun.
Niçin istiyorsunuz?
TURAN BEDİRHANOĞLU (Bitlis) – “Utanmaz.” dedi.
BAŞKAN – Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – “Utanma duygusu” sataşma değil ki Başkan!
BAŞKAN – Bu, sataşmanın âlâsı. Yapmayın Başkanım!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – “Utanma duygusu” ya, Allah aşkına Başkan ya!
BAŞKAN – “Utanmaz.” demek sataşma olmaz mı?
Buyurun Sayın Bedirhanoğlu.
2.- Bitlis Milletvekili Turan Bedirhanoğlu’nun, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
TURAN BEDİRHANOĞLU (Bitlis) – Sayın Başkanım, teşekkürler.
Biz utanma duygusunu ve Allah korkusunu sizden öğrenecek değiliz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Vallahi, bizden öğreneceksin!
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Bizler devletin vermiş olduğu bütün görevleri şerefiyle, layıkıyla yerine getirmiş yöneticileriz.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Doğru, kayyum olarak.
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Bu memlekette arsa satışlarından bahsediyorsunuz ama kendi belediye başkanlarınızın yapmış olduğu arsa satışlarını niye gündeme getirmiyorsunuz? Onlar da arsa satışı değil mi? Siz satarken iyi de biz satarken kötü mü oluyoruz? Bunu da 31 Mart akşamı tecelli edecek kamu vicdanının sonuçlarında göreceksiniz.
Bugün, Bitlis’te, hamdolsun, 13 belediyenin 10’unu AK PARTİ belediyesi yönetiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Sahte seçmen niye? Hayalî seçmen niye? Sahte seçmen niye? Madem öyle, korkmuyorsunuz, sahte seçmeni niye taşıyorsunuz?
TURAN BEDİRHANOĞLU (Devamla) – Ve inşallah, bunu on üçte 13 yaparak milletin iradesini tecelli ettireceğiz diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kılıç Koçyiğit, buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Tutanaklara geçsin Sayın Başkan. Bu halk, bütün ülke de biliyor ki kendileri kayyumun dik âlâsıdır. Halkımızın mallarını, taşınmazlarını satan, peşkeş çekenlerin kendileri başında gelmektedir ve o kayyumların belediyeleri nasıl yönettiğini bütün Bitlis halkı da biliyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ya, demagoji yapmayın!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bu arada, Sayın Başkan, Ömer Vekilimiz Bingöl taşınmazlarını anlattı, ses Bitlis’ten geldi. Böylesiniz işte.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- DEM PARTİ Grubunun, Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp ve arkadaşları tarafından, Bitlis Belediyesine ait taşınmazların satışının araştırılması amacıyla 27/2/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş önerisini oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(DEM PARTİ ve CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Oylamadan önce yoklama talebi var.
19 kişi var, sayı yok.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Başkan, 20 kişiyiz.
BAŞKAN – Sayalım, bir daha sayalım; ayakta olanları sayacağım, lütfen.
Şimdi, isimleri tespit ediyoruz: Sayın Kılıç Koçyiğit, Sayın Temelli, Sayın Bozan, Sayın Kamaç, Sayın Hülakü, Sayın Kaçmaz Sayyiğit, Sayın Kunt Ayan, Sayın Uysal Aslan, Sayın Düşünmez, Sayın Çandar, Sayın Gergerlioğlu, Sayın Şenyaşar, Sayın Koca, Sayın Karaca Demir, Sayın Alp, Sayın Karagöz, Sayın Karaoba, Sayın Tahtasız, Sayın Kış, Sayın Kılıç.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bir daha say istersen! Bir daha say, bir daha, ancak gelirler!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, İç Tüzük gereği…
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bir daha sayın, 10 kere sayın!
BAŞKAN – Bakın, müsaade buyurun…
Sayı tamam. İç Tüzük bunu emrediyor. Önce biz baktık, sonra da tespit ettik, İç Tüzük’ü uyguladık, biraz sabır.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Daha yavaş, daha yavaş!
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Kaç dakika vereceksiniz, yarım saat mi Başkanım!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Zaman kazandırdınız zaten.
BAŞKAN – Şimdi yoklama için beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bir saat verin Başkan, ancak gelirler! Vallahi billahi beş dakika az ya!
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.31
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Bekir BOZDAĞ
KÂTİP ÜYELER: Asu KAYA (Osmaniye), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN – Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım ve yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Başkan, on beş dakika aradan sonra beş dakika olur mu ya!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) – On dakika lazım, on dakika! Başkanım, böyle acele etmeyelim(!)
BAŞKAN – Meclisin çalışması için yapıyorum, siz de anlıyorsunuz beni.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Süreyi kısa verirseniz sürekli burada bulunurlar, kimse dışarı çıkmaz.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, pusula veren vekillerimizin dışarı çıkmamasını rica ediyorum.
Şimdi, pusulalar kontrol edilecek ve anons edeceğiz. Mükerrerleri kontrol ediyor arkadaşlarımız.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN – Şimdi, pusulayla burada olduğunu bildiren sayın milletvekillerimizin isimlerini okuyorum:
Yılmaz Büyükaydın, Trabzon? Burada.
Nureddin Nebati, Mersin?
(CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından “Yok.” sesleri, gürültüler)
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) – Ya, hilenin bu kadarı ya. Eski bakan ya. Başkanım gerisine gerek yok, kapatın ya. Her yeri hile ya.
ERHAN USTA (Samsun) – Bu adama hazineyi teslim ettik. Hazineyi teslim ettiğimiz adamın yaptığına bak!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 28 Şubat 2024 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.00
X.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA DÜZELTMELER [[(*)]]
1.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in 21/2/2024 tarihli 63’üncü Birleşimindeki 107 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin açık oylamasında kullandığı oyunun rengine ilişkin düzeltme talebi
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
21.02.2024 tarihinde Sağlıkla ilgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması sırasında ret oyu yerine zuhulen kabul oyunu işaretledim. İşaretlememden sonra süresi içerisinde oyumu değiştirip ret olarak kullanmak amacıyla sisteme girmek istediysem de sistem tekrar parmak izimi okumadığından oyumu ret olarak, irademe uygun olacak şekilde değiştirmem mümkün olmamıştır.
Zuhulen yaptığım yanlışlığı sisteme tekrar süresi içerisinde girememem nedeniyle düzeltememem sonucunda iradem oylamaya yansıtılmamıştır.
Sistemsel sorun nedeniyle irademi oylamaya yansıtamayan, ayrıca oylama sonucunu değiştirmeyecek bu durumun dikkate alınarak oylamada zuhulen verdiğim kabul oyumun ret olarak tutanaklara yansıtılması için gereğini arz ve talep ederim. 22.02.2024
Sibel SUİÇMEZ
TBMM Başkanlık Divanı Üyesi
CHP Trabzon Milletvekili
[(*)] Bu düzeltme talebine ilişkin oylama 21.02.2024 tarihli 63’üncü Birleşim Tutanağı’nın 395’inci sayfasında yer almaktadır.