TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
93’üncü Birleşim
11 Haziran 2024 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili Adil Biçer’in, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, diyabetli çocukların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın, Türkiye’de yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in, kendisini diyabetli çocuklara adayan Şükrü Hatun Hoca’yı saygıyla andığına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in, İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun’un, Antalya’nın Korkuteli ilçesinde zihinsel engelli bir kız çocuğunun beş yıl süreyle 30 kişinin cinsel istismarına uğraması olayına ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın, Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
3.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, Kamuda Tasarruf Paketi’nin kamu çalışanına saldırı paketine dönüştüğüne ilişkin açıklaması
5.- Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı’nın, Şanlıurfa’da sezonun ilk buğday hasadının cuma günü gerçekleştirildiğine ilişkin açıklaması
6.- Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer’in, Türk Kızılayın 156’ncı kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Mehmet Şimşek’in “Karbon ayak izinin vergilendirilmesi gerekiyor.” ifadesine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu’nun, Marmara Denizi’nin bazı noktalarında müsilajın habercisi alg patlamalarının görüldüğüne ilişkin açıklaması
9.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz’ın, şirkten sonraki en büyük suçun insanlara yapılan zulüm olduğuna ilişkin açıklaması
10.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
11.- Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu’nun, depremzedelere verilen kira yardımının kesilmesine ilişkin açıklaması
12.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, Nuseyrat Kampı’nda yaşananlara ilişkin açıklaması
13.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, depremzedelere verilen kira yardımının kesilmesine ilişkin açıklaması
14.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, açıklanan buğday alım fiyatlarına ve Yozgat, Çorum, Konya ve Anadolu’nun birçok ilinde ekili alanları hafta sonu dolunun vurduğuna ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya’nın, Sivas’ın Koyulhisar ilçesinin Üçyol mevkisine AFAD koordinasyon merkezi yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
17.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’ın, Kars’ın hakkı olan “gazilik” ünvanını geri istediğine ilişkin açıklaması
18.- Konya Milletvekili Ali Yüksel’in, Konya Çevre Yolu Projesi’ne ilişkin açıklaması
19.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, kamu mühendislerinin isteklerine ilişkin açıklaması
20.- Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar’ın, açıklanan ekmeklik buğday fiyatına ilişkin açıklaması
21.- Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’nun, vatandaşın yaşadığı ekonomik zorluklara ve Kurban Bayramı’na ilişkin açıklaması
22.- Karabük Milletvekili Cevdet Akay’ın, Karabük’ün orman köylerinin mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
23.- Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in, Hacılar-Erciyes yolu ile Göğdere yoluna ilişkin açıklaması
24.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, ekonomik kriz yaşayan yerel basına tasarruf genelgesiyle ağır bir darbe vurulduğuna ilişkin açıklaması
25.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Adana ve Çukurova bölgesine yönelik çiftçileri rahatlatacak adımlar atılması gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
27.- Bingöl Milletvekili Zeki Korkutata’nın, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişine ilişkin açıklaması
28.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Kurban Bayramı’na ve Mekke’de bulunup hac farizasını yerine getirmek isteyen ama hac vizesine sahip olmayan vatandaşların taleplerine ilişkin açıklaması
29.- Edirne Milletvekili Mehmet Akalın’ın, aile hekimlerinin ağır sorumluluklarına ilişkin açıklaması
30.- Mardin Milletvekili George Aslan’ın, Mardin’in Nusaybin ilçesinde uluslararası İpek Yolu üzerinde meydana gelen trafik kazalarına ilişkin açıklaması
31.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Cengiz Aytmatov’un ölüm yıl dönümüne, Sinop Boyabat’ta doktorları taşıyan aracın yaptığı kazaya, Ankara’da siyasetin normalleşmesi anlamında önemli gelişmeler yaşandığına, mevcut KPSS sınavı ile mülakat tarihlerinin iç içe geçmiş olmasına ve gençlerin mülakat uygulamasıyla ilgili endişelerine, açıklanan buğday alım fiyatlarına, 3’üncü kez üst üste Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’na, YKS’deki bazı olumsuzlukların sosyal medyaya yansıdığına, cuma günü 20 milyona yakın öğrencinin karne alacağına, emeklilere verilen Kurban Bayramı ikramiyesine, Kurban Bayramı’na ve Gazze’deki soykırımın tarihteki Gırnata’da yaşanan soykırıma benzer olduğuna ilişkin açıklaması
32.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, mülteci istilasının ülkede nelere mal olacağına dair kaygıların iktidar tarafından da paylaşılmaya başlanmasına ve Geri Kabul Anlaşması’na, Hatay’da insanlara “Buraya el koyduk, gidin konteynerlerde yaşayın.” denildiğine, Ayhan Bora Kaplan’la ilgili Mehmet Şimşek’in cevaplaması için verdiği soru önergesine verilen cevaba, Gazeteci Timur Soykan’ın kamuoyuyla paylaştığı MASAK’ın Ayhan Bora Kaplan raporuna ve televizyon kanallarına konuyla ilgili baskı yapan RTÜK Başkanının Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi olduğuna ilişkin açıklaması
33.-Nevşehir Milletvekili Filiz Kılıç’ın, 2017 yılında terör örgütünün saldırısı sonucu şehit olan Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’a, Sinop’un Boyabat ilçesinde meydana gelen elim trafik kazasına, üst üste 3’üncü kez Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’na, Türkiye’nin 2’nci Astronotu Tuva Cihangir Atasever’e ve Cengiz Aytmatov’un vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
34.-Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Hakkâri’deki kayyuma ve kayyumun Kürt halkının özgürlüğüne karşı yapılmış bir darbe olduğuna, Afyonkarahisar 1 Nolu T Tipi Cezaevinde tutsak İzzethan Aykut ile Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu Nuriye Adet’e, sonbaharda okulların açılmasıyla gündeme gelecek olan müfredata karşı EĞİTİM SEN’in Bakanlığa bugün bir yürüyüş düzenleyeceğine, Dışişleri Bakanının Doğu Türkistan ve Uygur Türlerine yaptığı ziyarette “Tek Çin’i savunuyoruz.” dediğine, açıklanan hububat fiyatlarına ve Mehmet Şimşek’in “Biz kararlarda etkinlik için artık yapay zekâya geçeceğiz.” ifadesine ilişkin açıklaması
35.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, açıklanan hububat taban fiyatlarına ve maliyeti bile kurtarmayan bu fiyatları protesto etmek için Cumhuriyet Halk Partisinin cuma günü Tekirdağ’da olacağına, Gazeteci Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı Ayhan Bora Kaplan dosyasındaki MASAK raporuna ve Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi RTÜK Başkanının haber kuruluşlarına konuyla ilgili yaptığı uyarıya, konutlarına kavuşamayan depremzedelere yapılan 5 bin liralık kira yardımının haziranda son kez verilecek olmasına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin sunumunu yaparken söylediklerine ilişkin açıklaması
36.- Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın, Kurban Bayramı’na, Aybüke Öğretmenin şehit edilişinin yıl dönümüne, Hakkâri’de hukukun tesis edildiğine ve Hakkâri Valisi Ali Çelik’e, Sinop’un Boyabat ilçesinde meydana gelen trafik kazasına, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dün aldığı karara, Avrupa Parlamentosu seçimlerine, açıklanan hububat taban fiyatlarına ve verilen desteklere, depremzedelere yapılan kira yardımının kesilmediğine ve Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
37.-Sakarya Milletvekili Lütfi Bayraktar’ın, Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş’in 92’nci Birleşimde yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın, Ankara Milletvekili Murat Emir, Muş Milletvekili Sezai Temelli ile Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt’un, Oturum Başkanı Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla emeklilerin bu sene kurban kesmemeleri yönünde bir fetva yayınlaması için Diyanet İşleri Başkanına seslendiğine ilişkin açıklaması
43.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Manisa Milletvekili Şenol Sunat’ın Erzincan’ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine dair yazısı 11/6/2024 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/57)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Dışişleri Komisyonu Başkanı Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve beraberinde bir heyetin 9-10 Haziran 2024 tarihlerinde Mısır’a resmî bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/884)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin tarafından, yanlış hayvancılık politikaları yüzünden yaşanan et fiyatlarının yüksek olması sorunu nedeniyle yaşanan sosyal meselelerin araştırılması ve bu sorunların çözümlerinin belirlenmesi amacıyla 11/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, İç Anadolu’daki dolu afeti nedeniyle zarar gören tarım arazilerinde hasar tespiti yapılması, zarar gören mahsul nedeniyle oluşan ekonomik kaybın telafi yöntemlerinin tespit edilmesi, afet nedeniyle mağdur olan çiftçilerimizin borçlarının en az iki yıl süreyle faizsiz ertelenmesi ve TARSİM poliçelerinin kapsamının genişletilmesiyle bundan sonra yaşanması muhtemel olumsuzluklar için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 10/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, sivil darbe uygulamalarının araştırılması amacıyla 11/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, yerel basın kuruluşlarının yaşadığı sorunların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla 5/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün, emekli maaşlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/12079)
2.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, imalat sanayisinin ara malı ithalatına bağımlılığına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/12213)
3.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin, 2005-2023 yılları arasında ülkemize yapılan doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın cevabı (7/12218)
4.- Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın’ın, Kürtçenin kamusal hizmetlerde kullanımına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun cevabı (7/12373)
5.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın, Zonguldak’ta taşımalı eğitimde kullanılan servis araçlarına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın cevabı (7/12426)
6.- Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp’ın, Kürtçenin kamusal hizmetlerde kullanımına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun cevabı (7/12500)
7.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, TBMM Başkanlığına sunulan kanun teklifleri ile yazılı soru ve Meclis araştırması önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/12513)
8.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Dilekçe Komisyonuna yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/12514)
9.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/12515)
10.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuna yapılan başvurulara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/12516)
11.- Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo’nun, Dışişleri Komisyonunun faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/12517)
11 Haziran 2024 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Sırrı Süreyya ÖNDER
KÂTİP ÜYELER: Havva Sibel SÖYLEMEZ (Mersin), Mahmut Atilla KAYA (İzmir)
-------0-------
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’ncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kütahya’ya yapılan yatırımlar hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Sayın Adil Biçer’e aittir.
Buyurun Sayın Biçer.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili Adil Biçer’in, Kütahya’ya yapılan yatırımlara ilişkin gündem dışı konuşması
ADİL BİÇER (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kütahya’mıza yapılan yatırımlar hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Genel Kurulu, Kütahyalı hemşehrilerimi ve aziz milletimizi sevgi ve hürmetle selamlıyorum.
Sözlerimin başında, 11 Haziran 1868 tarihinde Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti adıyla yola çıkan, o günden bu yana dünyanın dört bir yanında mazlumların yanında olan, insanlık için umut ve iyilik taşıyan önemli bir kuruluş olarak yüz elli altı yıldır varlığını sürdüren Türk Kızılayın kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.
13 Şubatta Erzincan’ın İliç ilçesinde meydana gelen toprak kayması sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza tekrar Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde son yirmi iki yılda ülkemize çok büyük yatırımlar yaptık, yapılamaz denilen, başkaları için hayal olan projeleri yirmi iki yılda bir bir hayata geçirdik. Ülkemizin dört bir yanında olduğu gibi kadim medeniyetlerin kültürleriyle harmanlanmış bir şehir olan Kütahya’mızda da AK PARTİ hükûmetlerimiz döneminde ulaşımdan eğitime, sağlıktan enerjiye, adaletten güvenliğe, toplu konuttan sosyal yardımlara kadar her alanda yatırımlar yaptık. Kütahya’mıza son yirmi iki yılda adalet alanında 2 milyar 207 milyon, aile ve sosyal hizmetler alanında 3 milyar 368 milyon, çalışma ve sosyal güvenlik alanında 4 milyar 131 milyon, çevre ve şehircilik alanında 23 milyar 691 milyon, enerji alanında 4 milyar 119 milyon, gençlik ve spor alanında 4 milyar 517 milyon, kültür ve turizm alanında 1 milyar 87 milyon, eğitim alanında 1 milyar 501 milyon, sağlık alanında 8 milyar 924 milyon, sanayi ve teknoloji alanında 1 milyar 384 milyon, tarım ve orman alanında 17 milyar 318 milyon ile ulaşım ve altyapı alanında 28 milyar 924 milyon olmak üzere toplam 101 milyar 176 milyon Türk lirası yatırım ve destek sağladık.
Değerli milletvekilleri, ülkemize, diğer alanlarda olduğu gibi, âdeta çağ atlattığımız sağlık alanındaki bütün yeniliklerden Kütahya’mız da büyük oranda nasibini almıştır. Sabahın erken saatlerindeki doktor kuyruklarından eczanede ilaç sırası beklemeye, yıllarca bir tahlil için beklemekten çatısı akan hastane binalarına kadar çok kötü günlerin yaşandığı sağlık alanında Kütahya’mızı da ihya ettik ve ihya etmeye devam ediyoruz.
Özellikle ilimizde sağlık alanında gerçekleştirdiğimiz yatırım ve projelerden kısaca sizlere de bahsetmek istiyorum. Büyükşehir olmamasına rağmen Türkiye’de şehir hastanelerinin bulunduğu 4 ilden biri olan Kütahya’mızda şehir hastanemiz 28 Mart tarihinde modern tıbbi cihazları ve geniş kapasitesiyle halkımıza hizmet vermeye ve hasta kabulüne başlamıştır. Şehir hastanemiz 510 yatak kapasitesine sahip olup Yoncalı’da da fizik tedavi için ayrıca 100 yatağı mevcuttur. 122 poliklinik, 20 ameliyathane ve 79 yoğun bakım yatağı ile Kütahya’nın sağlık hizmetleri standartları yükseltilmiş olup günlük ortalama 5 bin adet hastaya hizmet vermektedir. İl merkezimizde eski devlet hastanesinin bulunduğu alana 300 yataklı yeni bir devlet hastanesi yapılması düşünülmektedir. Yine, aynı alana aile sağlığı merkezi, toplum sağlığı merkezi, 112 istasyonu, sağlıklı hayat merkezi ve benzeri birimlerin bulunduğu tesislerin yapılması Sağlık Bakanlığımız tarafından planlanmaktadır. İlimizin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde Sağlık Bilimleri Üniversitesi kampüsü karşısındaki Hacıazizler bölgesine 800 yataklı yeni bir eğitim ve araştırma hastanesi yapılması da düşünülmektedir. Pazarlar ilçemizde toplum sağlığı merkezi, 6 aile hekimliği birimli aile sağlığı merkezi ve 112 acil sağlık hizmetleri sağlık tesisi yatırım programına alınmıştır. Arsa çalışmaları devam etmekte olup yıl içerisinde proje çalışmalarına başlanacaktır. Domaniç 10 Yataklı İlçe Entegre Hastanesi yapımı hızla devam etmekte olup yıl içerisinde sağlık hizmeti sunulmaya başlanacaktır. Hisarcık ilçemizde toplum sağlığı merkezi ve 112 acil sağlık hizmetleri istasyonu inşaatı hızla devam etmekte olup fiziki gerçekleşme oranı yüzde 60'a ulaşmıştır. Tavşanlı Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi ek bina inşaat ihalesi yapılmış, mevcut binanın depreme dayanımı düşük olduğu için yıkım çalışmaları başlamış olup 75 yataklı yeni bir sağlık tesisi yapılacaktır. Çavdarhisar’da mevcut hastane binası yıkılarak 10 yataklı yeni bir ilçe hastanesi yapılması planlanmakta olup ihalesi yapılmıştır. İlimizde bugün itibarıyla uzman hekim sayısı 21'i aile hekimi olmak üzere toplam 439 hekim, pratisyen hekim sayısı ise 186’sı aile hekimi olmak üzere 377’dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Biçer.
ADİL BİÇER (Devamla) – Yani Kütahya’mızda şu an toplam 816 hekim görev yapmaktadır.
Bu yatırımlarla, Kütahya’da sağlık hizmetlerini güçlendirmeyi ve halkımıza daha iyi hizmet sunmayı hedefliyoruz. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, tüm emeği geçenlere teşekkür ediyor, Kütahya’mıza hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Kütahya’mızı tüm ilçeleriyle birlikte ulaşımdan eğitime, sağlıktan enerjiye, adaletten güvenliğe, toplu konuttan sosyal yardımlara; daha yaşanabilir, daha kalkınmış bir şehir olarak şekillendirmek adına bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da azim ve gayretle çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Sözlerime son vermeden önce, aziz milletimizin Kurban Bayramı’nı şimdiden tebrik ediyor; bayramın ülkemize, milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini, ülkemizde kardeşliğimizin, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesine vesile olacak bayramın Filistinli kardeşlerimizin maruz kaldığı sürecin de son bulacağı günler olmasını Yüce Rabb’imden niyaz ediyorum.
Kıymetli Kütahyalı hemşehrilerime sevgi ve saygılarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Biçer.
Gündem dışı ikinci söz, diyabetli çocukların sorunları hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap’a aittir.
Buyurun Sayın Kasap. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
Dikkatle biz de dinliyoruz.
2.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, diyabetli çocukların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, hekimlerimizi taşıyan hizmet aracının Sinop Boyabat ilçesinde seyir hâlindeyken başka bir araçla çarpışması sonucu Doktor Sena Sakin, Doktor Mehmet Turan Yazlak, sürücü Ender Çoraklı vefat etmiştir ve araçta bulunan Doktor Beyza Nur Çetin ise yaralanmıştır. Karşıdan gelen araçta da 1 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 1 vatandaşımız ise yaralanmıştır. Vefat eden arkadaşlarımıza, meslektaşlarımıza ve vatandaşımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Yaralı hekimimize ve vatandaşımıza acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ederim öncelikle. Bu, Tip 1 diyabet, çocukluk çağında görülen ve ömür boyu devam eden, kan şekerinin çok yüksek seyretmesiyle olan, aniden başlayan ve çoğunlukla da ilk başlangıcı komayla hastaneye getirilen bir hastalık grubu ve çocuklukta tespit edilen bu diyabet ömür boyu devam ediyor. Tip 1 diyabette insülin yokluğundan dolayı vücut insülin üretemiyor. Aile de ilk diyabet teşhisiyle, tanısıyla birlikte sarsılıyor, ne yapacağını şaşırıyor ve çok ciddi bir strese tabi oluyorlar. Hayat boyu süren bu hastalık, aile ve toplum için önemli bir sıkıntı. Ülkemizde 18 yaş altı 30 bin Tip 1 diyabetli çocuk var ve bu Tip 1 diyabetli çocukların tedavisinde, sağlık sisteminde, eğer yeterli takip olmazsa, ailenin uyuncu olmaz ise, tedavide yetersizlik olduğunda, ailede ve ülkede -daha sonra ortaya çıkan sağlık sorunlarından dolayı, işte, böbrek, göz ve sinir sisteminin tutulmasından dolayı- ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor ve 40 yaş civarında bunlar daha da barizleşiyor, bunun topluma olan yükü ve maliyeti daha da artıyor. Bu hastalıkta insülin dışarıdan veriliyor, yerine göre günde 4-6 kez kan şekeri bakılması gerekiyor ve gece uykuda bile o küçük çocukların parmaklarının delinip tekrar kan alınması gerekiyor. Bazen gün içinde 4-6 kez kan şekerine bakılması gerekiyor; aslında yirmi dört saat “monitörize” edilse, bu “sensör” dediğimiz kola takılan cihazlar vasıtasıyla takip edilse cep telefonundan, akıllı saatten, oradan kan şekeri düzeyleri takip edilebiliyor ve bu şekilde yirmi dört saat sürekli olarak kontrol altında kalınabiliyor. Çocukların yarınları için de aile için de çok önemli, bir yerde kaderini siz belirliyorsunuz. Sensör, Türkiye için, konumu şu anda sıfır, SGK ödeme kapsamına almadı; komşu ülke Yunanistan bu konuda, yaşam boyu süren bu rahatsızlık için ailelere ayda 100 euro destek sağlıyor. Sensör ise bizim… 2022'de Sayın Cumhurbaşkanının bir sözü var: “Şu anda deprem bölgesindeki çocuklara veriliyor ama yeterli değil.” Aynı zamanda Bakanın, Işıkhan’ın sözü var, 3/11/2023’te Bakan Işıkhan “Sensörlü şeker ölçüm cihazlarını SGK karşılayacak.” demişti ama Maliyeden bu konuda bir atılım olmadı, bir girişim olmadı ve şu anda ödeme yapılmıyor.
Tanı konulduktan sonra beklenen yaşam süresiyle ilgili Türkiye'de ciddi bir sıkıntı var, şöyle söyleyeyim: Ortalama 10 yaş civarında tanı konulduğunu farz ederseniz, Türkiye'de yaşam süresi kırk dokuz yıl, İspanya’da ve Portekiz'de atmış sekiz, atmış dokuz yıl, İsveç’e ve Finlandiya’ya doğru çıkıldığında bu rakam daha da yükseliyor ve tanı konulduktan sonraki yaşam süresi yetmiş yılları buluyor. Maalesef, bu rakam, bu yaşam süresi Türkiye'de sadece kırk dokuz yıl ve Türkiye'de daha ciddi bir diyabet kontrolüne ve sensöre ihtiyaç var. Sensör ve sensörle birlikte olan insülin pompası da dâhil olmak üzere çocuklarımızdan bunu esirgememek gerekiyor. Bazı yaş grubu için bu sensör kullanılamayabilir ama şöyle söyleyeyim: İsveç'te tanı konulduktan sonra sensör kullanmaya 1’inci haftada başlanıyor ama şu anda Türkiye'de bununla ilgili bir yaklaşım yok.
Şöyle bir şey göstermek istiyorum: Sensörün 18 yaş altı Tip 1 diyabetli çocuklarda -30 bin çocuk üzerinden hesap ederseniz- aylık maliyeti 4 bin TL ve yıldaki maliyeti de -yarısı kullansa bile- 864 milyon TL tutuyor. Burada polemik yapıp Cumhurbaşkanının uçağıyla kıyaslamak istemiyorum ama bedelinin 400 milyon dolar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Sağlıktan tasarruf edilmez diyorum ve bir an önce SGK'nin bunu geri ödeme kapsamına alması ve Maliyenin de ödemesi gerekmektedir, tıpkı SMA’lı çocuklardaki gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) – Sayın Başkan, siz bunu daha önce de söylemiştiniz, dillendirmişsiniz, özellikle de istirham ettim sizden.
Şöyle söyleyeyim: Bunlar bizim çocuklarımız ve yarın yaşam süresi kısalmış, gözleri görmeyen, böbrek bozuklukları olan, sinir sistemi harabiyeti olan çocuklar, gençler, yetişkinler olarak bu toplumda karşımıza çıkacaklar. Ben Tip 2 diyabet için veya 18 yaşından sonraki Tip 1 diyabeti devam edenler için, onlar kendileri yapabilirler, kontrolünü sağlayabilirler ama en azından 18 yaş altı çocuklar için -tekrar söylüyorum, Sayın Cumhurbaşkanının da bu konuda sözü var, Işıkhan’ın da sözü var- sözlerinizi, vaatlerinizi lütfen yerine getirin ve havada kalmasın diyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kasap.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in, kendisini diyabetli çocuklara adayan Şükrü Hatun Hoca’yı saygıyla andığına ilişkin konuşması
BAŞKAN – Bu konudaki çalışmalarını yürüten, kendisini neredeyse çocuklara adayan Şükrü Hatun Hoca’yı da saygıyla analım.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın, Türkiye’de yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz, Türkiye'de yaşanan siyasi ve ekonomik sorunlar hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ahmet Şık’a aittir.
Buyurun Sayın Şık.
AHMET ŞIK (İstanbul) – Herkese merhaba.
Gündem dışı söz alabildik ama tabii ki mevzumuz yine gündem. Gündem zaten yangın yeri, iktisadi kriz, yoksulluk, yoksunluk, kayyım darbesi, Gezi ve Kobane davalarındaki hukuksuzluklar derken bir dolu konu var konuşacak; hepsini sığdıramayacağım için herkesin kafasının karıştığı bir konuda sorular soracağım.
Mesleki kariyerine korsan CD satışıyla başlayıp Ankara'nın en zenginlerinden birine dönüşen, eski İçişleri Bakanının hamilik ettiği bir mafya var: 15 Temmuz gecesi Süleyman Soylu’nun telefonla TRT'nin önüne çağırdığı, silahıyla poz veren Ayhan Bora Kaplan, Soylu azledilip Ali Yerlikaya Bakan olunca tutuklandı, hepiniz biliyorsunuz. Soruşturmanın vurdulu kırdılı haraç kısımları konuşulurken Kaplan’ın bürokrasi ve siyasetle ilişkileri, rüşvet trafiğinin kimlere uzandığını belirleyecek olan kara para soruşturması da başlatılınca kıyamet koptu. Kıyameti başlatan, soruşturmada örgüt yöneticisi şüphelisiyken itirafçı yapılan Serdar Sertçelik’in yurt dışına kaçtıktan sonra sosyal medyada yayınladığı videolarda anlattıkları. Sertçelik, Hükûmetten önemli isimleri de Kaplan soruşturmasına dâhil eden bir ifade vermeye zorlandığını anlattı. Bu arada, Sertçelik’in hakkında elektronik kelepçeli ev hapsi tahdidi varken iddiaya göre rüşvet vererek yurt dışına kaçtığını da not edelim. Tahdidi bozmasına rağmen polis ve yargının Sertçelik hakkında herhangi bir işlem yapmadıklarını da belirtelim. Sertçelik’in ifşalarından sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli iktidara karşı darbe girişiminde bulunulduğunu belirten sert bir açıklama yaptı. Nurcuların Okuyucu grubundan oldukları bilinen polis müdürleri darbecilikten gözaltına alındılar ama soruşturmanın gizliliğini ihlalden tutuklandılar. Konunun özeti şu: İktidar partilerine yakın olan Emniyete çöreklenmiş birbirine rakip tarikat ve cemaatler, İstanbul ve Ankara'nın müdürlük koltuğuna oturmak isteyen kişi ve ekipler, Süleyman Soylu ve tasfiye edilen ekibi ile iktidar içerisindeki siyasilere yakın olanlar arasındaki bir güç ve hâkimiyet savaşından ibaret kaotik bir ortam ya da devlet içindeki yozlaşmışlığı, çürümüşlüğü gösteren iyi bir örnek.
Şimdi soralım: Kaplan soruşturmasını “Ankara Emniyeti 17-25 Aralık benzeri FETÖ’vari bir kumpas düzenliyor.” diye ilk duyuran iktidarın medyacılarından birisiydi. Bu medyacı, yayından önce Kaplan’dan rüşvet aldığı ve evinin tefrişatını yaptırdığına dair polis raporu düzenlenen eski Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu’yla görüştü mü? Rüşvet ilişkilerinin yanı sıra Ayhan Bora Kaplan’ın geçmişteki soruşturma dosyalarını Ankara Başsavcısı olduğu dönemde sümen altı eden Yüksel Kocaman’la ilgili adli ve idari soruşturma başlatıldı mı? Sertçelik’in iddialarının ardında, halefi Ali Yerlikaya’yı koltuğundan etmeye dönük bir operasyon çektiren Soylu ve tasfiye edilen ekibinde yer alan polis müdürleri var mıdır? İstanbul Emniyet Müdürü olmak isteyen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanı Selami Yıldız ve Ankara Emniyet Müdürü olmak isteyen Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu; Süleyman Soylu’nun en yakınındaki kişilerden birisi olan eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın emekli edilmesine karşı çıkarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya dönük yapılan operasyonda ittifaklarını mı genişletmek istemektedir? Makam peşinde olmalarının yanı sıra, Sertçelik’in iddialarını büyütmelerinin nedenleri arasında “Garson” kod adlı gizli tanığın verdiği ifadeler ve listelerde Çorumlu ve Yıldız’ın “düşman aktif” manasına gelen “DA” koduyla taraf değiştiren eski Fetullahçılar olarak belirtilmiş olmaları da var mıdır? Darbecilikten gözaltına alınan polis müdürlerinin suç vasfının değiştirilerek soruşturmanın gizliliğini ihlalden tutuklanmasında MİT'in devrede olmasının etkisi var mıdır? Polis müdürleri hakkındaki darbe soruşturmasının talimatını Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz mı vermiştir?
Burada bir parantez açarak konunun anlaşılması için Kaçmaz'ın kim olduğundan da bahsetmek gerekiyor. Ülkücü camiadan olan Veysel Kaçmaz, Devlet Bahçeli'nin talimatıyla HSK Birinci Daire üyeliği görevinden istifa eden Hamit Kocabey’le de yakın bir isim. Kocabey ise HSK’nin ardından getirildiği Bahçeli'nin danışmanlığı görevinden de istifa etmek zorunda kalınca Süleyman Soylu ve Servet Yılmaz'a yakınlaşan bir kişi. Veysel Kaçmaz, Cumhurbaşkanının Özel Kalemi Hasan Doğan'a yakınlığıyla bilinen Ankara Başsavcısı Gökhan Karaköse'yi FETÖ mülki idare yapılanması dosyasına dâhil etmeye çalışmış mıdır? Karaköse de bu vesileyle Kaplan dosyası üzerinden Kaçmaz’la hesabını mı görmektedir?
Ayhan Bora Kaplan'ın avukatından 300 bin dolar rüşvet alınıp Menzil cemaatine teslim edildiği doğru mudur? Kaplan soruşturmasında AKP'li ve MHP’li bakan, bürokrat, milletvekili ve yöneticilerin dâhil olduğu 280 kişinin telefonları ve görüşme trafikleri takip edilmiş midir?
Geçmişte üst düzey istihbaratçı olmasına rağmen Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetleri, Ankara Gar katliamı, Merasim Sokak ve Güvenpark patlamaları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
AHMET ŞIK (Devamla) – Teşekkürler.
…15 Temmuz darbe teşebbüsü ile Emniyet müdürü olduğu dönemde Eskişehir'deki akademisyen cinayetini siciline işleten biri olan Engin Dinç neden ve nasıl Emniyet müdürü yapılmıştır? Nurcu olarak bilinen Engin Dinç'in göreve geldikten sonra yaptığı atamalarda Nurcuların Okuyucu grubundan isimleri göreve getirdiği doğru mudur? Atamalarda Fetullahçılardan aşina olduğumuz fişlemelere benzer şekilde “Alkol alıyor mu, eşinin başı kapalı mı, namaz kılıyor mu?” soruları esas alınmış mıdır?
Kaplan dosyasındaki gelişmelerin kısa özeti: Polis teşkilatında eski ile yeni dönem arasında hiçbir fark olmadığı, sonrasında yaşananlar ise gerçeği gizlemek için Kaplan soruşturmasının seyrini değiştirmeye çalışmaktan ibaret. Peşinde oldukları ikbal için mafyayla birlikte devlete operasyon çektirenler, birbirine rakip tarikat ve cemaatler ve bulaştıkları kirli ilişkileri siyasi bağlantılarla örtenler arasındaki bir güç savaşı; sadece yargı ve polis teşkilatında değil, tüm bürokraside çürümüşlüğün egemen olması.
Son bir, bitireyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirin lütfen.
AHMET ŞIK (Devamla) – Teşekkürler.
Belirtmeden geçersek hakikate ve bu çatı altında bulunma sorumluluğumuzun temeli olan dürüstlüğe ihanet etmiş oluruz. O yüzden, mevcut çürümüşlüğün çok güzel bir başka örneği olan Sinan Ateş’in katledilmesiyle ilgili soruşturmaya da değinmek gerek. Başkentin göbeğinde Sinan Ateş’in siyasi bir suikastla katledilmesi bir torbacının kişisel husumeti gibi gösterilerek gerçek failler gizleniyor. Kiralık katilleri bulan yargı, kiralayanlarıysa koruyor. Katiller, Ülkü Ocaklarına yakın Özel Harekâtçılar tarafından Ankara'ya getiriliyor; teknik takip yapan yine Ülkü Ocaklarına yakın bir başka polis tarafından Sinan Ateş’in konumu servis ediliyor; cinayete karışan araçlardan birinin, mevcut Ülkü Ocakları Başkanının kullanımında olduğu ortaya çıkıyor, suikastta görev alanlarından birisi, eski MHP'li vekilin ikametinde saklanıyor; her birinin adresinin MHP'ye çıktığı, ancak hiçbirisinin dâhil edilmediği bu dosyayla, şüphelilerinin hepsinin lümpen bir torbacıya çalıştığına inanmamız isteniyor. Yorumu size bırakıyorum.
Teşekkürler Başkanım. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şık.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakikayla söz vereceğim.
İlk söz, Sayın Serap Yazıcı Özbudun’a aittir.
Buyurun Sayın Özbudun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun’un, Antalya’nın Korkuteli ilçesinde zihinsel engelli bir kız çocuğunun beş yıl süreyle 30 kişinin cinsel istismarına uğraması olayına ilişkin açıklaması
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Antalya’nın Korkuteli ilçesinde zihinsel engelli bir çocuk -kız çocuğu- beş yıl süreyle 30 kişinin cinsel istismarına uğramış ve çevre sakinlerinin şikâyeti üzerine konu, kamu makamlarınca öğrenilmiştir fakat failler, şu anda bu şikâyette bulunan kişileri, olayı kamu makamlarına duyuran kişileri tehdit etmekte ve onları şantaja maruz bırakmaktadır. Konuyu buraya taşımamın nedeni İçişleri Bakanlığının ve Aile Bakanlığının konuyla ilgilenmesidir. Bu mesele Akdeniz gazetesinde yer almıştır, merak edenler okuyabilirler.
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özbudun.
Sayın Yücel Arzen Hacıoğulları…
Buyurun.
2.- İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın, Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) – “Magusa Limanı limandır liman aman amman
Magusa Limanı limandır liman aman amman
Seni öldürende Aybüke yoktur din iman
Katile ‘katil’ demeyen olur mu insan.”[(*)] (AK PARTİ, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Dursun Ataş…
Buyurun.
3.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Teşekkürler Sayın Başkan.
İktidar, buğday ve arpada alım fiyatlarını açıkladı. Geçtiğimiz yıl 8.250 lira olan ekmeklik buğday fiyatı bu yıl sadece yüzde 12,1 artışla 9.250 lirada kalmıştır. Makarnalık buğday 10 bin lira, arpa ise 7.250 lira olmuştur. Böylece yıllık yüzde 75 enflasyonun olduğu Türkiye'de çiftçiye iktidarın verdiği fiyat artışı resmî enflasyonun dahi çok altında kalmış, iktidar çiftçiye açıkça “Üretmeyin.” mesajı vermiştir. İktidar, Türkiye çiftçisinin hakkını ithalat yaparak çalmaktadır. Türkiye, bugün 8,8 milyon tonla dünyada en fazla buğday ithal eden 4’üncü ülke konumuna gelmiştir. Buğdayda taban alım ücreti en az 15 bin lira olmalıdır. Aksi takdirde Türkiye'de daha çok ithalat yapılacaktır. Yabancı çiftçiye destek vereceğimize kendi çiftçimizi destekleyelim diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Celal Fırat…
4.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, Kamuda Tasarruf Paketi’nin kamu çalışanına saldırı paketine dönüştüğüne ilişkin açıklaması
CELAL FIRAT (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Başkanım.
Kamuda Tasarruf Paketi, aslında kamu çalışanına saldırı paketine dönüşmüştür. Bu paketin IMF'nin hazırladığı kemer sıkma paketlerinden bir farkı yoktur. Barışa en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde emekçiler daha yoksullaşırken silah fabrikaları sahipleri, damatlar; zenginler listesinde giderek ön sıralara geçmiştir.
Biz diyoruz ki kamuda tasarruf değil, saray harcamalarından tasarruf edin, vergide adaleti sağlayın, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alın, yandaşlara, 5’li çetelere, hazineden döviz garantili projelere, kur korumalı mevduat soygununa son verin. Çalışanların servislerini kaldıracağınıza kamu idarecilerinin özel geziler için kullandığı lüks uçak ve makam harcamalarına son verin. Personel alımında liyakati ortadan kaldıran, torpilin kapısını sonuna kadar açan mülakata, siyasal kadrolaşmaya son verin.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Sayın Cevahir Asuman Yazmacı…
5.- Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı’nın, Şanlıurfa’da sezonun ilk buğday hasadının cuma günü gerçekleştirildiğine ilişkin açıklaması
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geleceğin dünyasında gıda ve tarım bugünkünden çok daha önemli ve kritik bir noktada olacak. Gıdayı kontrol eden, dünyayı da kontrol edecek. Bereketli hilalin merkezi, verimli toprakların kenti, ülkemizin en önemli tahıl üretim merkezlerinden Şanlıurfa'mızda sezonun ilk buğday hasadı cuma günü gerçekleştirildi.
Tarihe bakıldığında, uygarlığın beşiği Şanlıurfa’mızın gastronomide köklü bir geçmişe sahip olduğunu görüyoruz. Karahantepe'de yapılan kazılarda buğday, arpa ve baklagillerin yabani tohumlarına rastlanması, Göbeklitepe’de de buğday yetiştirildiğinin kanıtlarına ulaşılması bunun en büyük ispatı. Toprağa düşen her alın terinin karşılığını bulduğu Anadolu coğrafyasında, buğday üretiminde ülkemizde 2’nci sırada yer alan şanlı şehrimizde yapılan ilk hasadın ülkemize hayırlı ve bereketli olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Mustafa Hakan Özer…
6.- Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer’in, Türk Kızılayın 156’ncı kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türk Kızılayın 156'ncı kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyorum. Türkiye olarak en küçük ferdinden en büyüğüne kadar iyilik yolunda büyük gayretler gösteriyoruz. Hâlen krizin devam ettiği, insanlık dramının yaşandığı, küresel adaletsizliğin olduğu bir dünyada başta Gazze'de yaşanan soykırım olmak üzere sömürge altında yoksul bırakılan ülkeler, yaşanan doğal felaketler, göç ve mülteci çalışmaları, kan bağışı gibi geniş bir yelpazede insani yardım çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Dünyanın birçok bölgesinde Türk Kızılayı, insanlığın en zor zamanlarında her zaman yanlarında olmuştur. Türk Kızılay, dokunduğu hayatları iyileştirme misyonunu kararlılıkla sürdürüyor. Birlik ve beraberliğin, şefkatin, iyiliğin ve dayanışmanın en güzel örneğini dünyaya gösteren Türk Kızılaya, çalışanlarına, gönüllülerine ve destekçilerine teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Mehmet Aşıla…
7.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Mehmet Şimşek’in “Karbon ayak izinin vergilendirilmesi gerekiyor.” ifadesine ilişkin açıklaması
MEHMET AŞILA (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mehmet Şimşek “Karbon ayak izinin vergilendirilmesi gerekiyor.” dedi. Yeter artık, bu kadar küreselcilik yeter. Yediğimiz içtiğimiz, gezdiğimiz, giydiğimiz, adım attığımız her şeye yasak gelecek. “İklim krizi” yalanını “karbon ayak izi” safsatasıyla yutturamazsınız. Dünyanın atmosferi yüzde 21 oranında oksijenden oluşuyor ve bu oran sabittir, değişmez, eksilmez. Yüce Allah'ın bize bedava verdiği nimetin vergisi mi olur Allah aşkına? Karbon ayak izi vergisi iklim kanunu, Yahudilerin dünyayı kurtarma yalanıyla kurmak istedikleri yeni dünya düzeni ve büyük sıfırlamanın yani kölelik düzeninin kurulmasına hizmet etmektir. Önünüze konulan küresel her ajandayı fayda-zarar hesabı yapmadan onaylıyorsunuz. Karbon ayak izi vergisi, küresel sermayenin ulus devletlere dayattığı bir kölelik sistemidir. Ne ülkemize ne halkımıza köle muamelesi yapamazsınız diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Evrim Rızvanoğlu...
8.- İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu’nun, Marmara Denizi’nin bazı noktalarında müsilajın habercisi alg patlamalarının görüldüğüne ilişkin açıklaması
EVRİM RIZVANOĞLU (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Uyuyan dev yeniden uyanıyor. Marmara Denizi'nin bazı noktalarında müsilajın habercisi alg patlamaları görülüyor. Müsilaj, sadece çevresel değil aynı zamanda ekonomik ve toplumsal bir sorun; deniz tahrip oluyor, balıklar ölüyor ve insan sağlığı olumsuz etkileniyor. Maalesef, geçici çözümler zaten hasta olan Marmara Denizi'ne ve müsilaja derman olmuyor. Marmara Denizi'nin yoğun kirlilik baskısı altında olması ve sıcaklıkların artması sorunu daha da büyütüyor. Bugün, ilgili tüm tarafları bu konuda sorumluluk almaya ve kalıcı çözümler üretmeye çağırıyorum. Gelin, Marmara Denizi'ni kentsel ve endüstriyel atıkların foseptik çukuru olmaktan çıkarın. Gelin, tarım alanında iyi tarım uygulamalarını başlatın. Gelin, havzadaki tüm atık suları, azot ve fosforu giderecek şekilde ileri kademe arıtmaya geçin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Mehmet Sait Yaz...
9.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz’ın, şirkten sonraki en büyük suçun insanlara yapılan zulüm olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET SAİT YAZ (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kur'an diyor ki: “Bu kâinat, içinde barındırdığı bütün nimetleriyle beraber insan için yaratılmıştır. İnsanın yaradılış gayesi de sadece Allah'a ibadet ve itaat etmektir.” Kur'an'a göre en büyük zulüm, Allah'a şirk koşmaktır. Şirkten sonraki en büyük suç, insanlara yapılan zulümdür. Zulüm zulümâttır; hakikat terazisini ters yüz ederek insanı yerinden yurdundan etmek, cana kıymak ve mala çökmektir; kul hakkını, dul ve yetim hakkını yemek, haksız kazanç elde etmektir. Zalimleri desteklemek de zulümdür. Bu nedenle, mazlumun hakkı, dini, dili, ırkı, zikri ve fikri sorgulanmadan korunmalıdır. Zulme karşı sessiz kalanlar da dilsiz şeytandır. Zalimin zulmüne mâni olacak ve insanlığı felaketlerden kurtaracak en büyük kurtarıcı, iyiliktir. Kur’an diyor ki: “İyilerin yeri cennettir, kötülerin yeri ise cehennemdir.” Zalimler için yaşasın cehennem diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Serkan Sarı…
10.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
SERKAN SARI (Balıkesir) – Buğday üreticilerimize açıkladığınız taban fiyatıyla bir kez daha sırtınızı döndünüz. Çiftçimizi 1 kilo buğdayla 200 gramlık ekmek alamaz duruma getirdiniz. 2003'te 2,5 kilo buğdayla 1 litre mazot alabiliyorken bugün 4 kilo buğdayla ne yazık ki 1 litre mazot alamıyor. 2000 yılında 9,4 milyon hektar olan buğday ekim alanı yanlış politikalarınız sayesinde 2023 yılında 6,6 milyon hektara kadar geriledi.
Sonuç olarak, 2002'de 1 milyon ton olan ithalatımızı 2023'te 12 milyon tona yükselttiniz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum: Amiral battı Sayın Erdoğan, amiral battı. Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın “tarımsal üretimin amiral gemisi” dediği hububata, buğdaya verdiğiniz taban fiyat sayesinde amiral gemisi battı. Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz. İktidarınızın çiftçinin karşısına çıkacak yüzü kalmadı. Maliyeti en az 11 lira olan 1 kilo buğdayın taban fiyatı 15 lira olmalıdır. Sözde tasarrufunuz; milletimizi açlığa, yoksulluğa mahkûm ediyor.
BAŞKAN – Sayın Servet Mullaoğlu..
11.- Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu’nun, depremzedelere verilen kira yardımının kesilmesine ilişkin açıklaması
SERVET MULLAOĞLU (Hatay) – Depremden bugüne kadar geçen zamanda yaralar henüz sarılmamışken afet olması durumunda vatandaşlarımızın yardımına ilk gelmesi gereken ve ilk yardım elini uzatması beklenen AFAD'ın kendisi, afet olmaya devam ediyor. Deprem olduğunda ilk üç gün yoktu, konteyner kentler inşa etti ancak konteynerler en ufak bir yağışta su geçirmeye başladı. “Esen Kart” adı altında yardım kartı dağıttı. Daha sonra bu kartlar adı gibi esti geçti, yok oldu. Şimdi de depremzedelere verdikleri kira yardımlarını keserek vatandaşlarımızı mağdur etmeye ve onlara bir afet daha yaşatmaya devam etmektedirler. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız korkunç felaketin etkilerini hâlâ üzerlerinden atmamışken kira yardımının kesilmesi, onlara yeni bir felaket yaşatmaktan başka bir şey değildir. Deprem bölgesinde, özellikle Hatay'ın yıkılan ilçelerinde normal hayat henüz başlamamıştır. Bu nedenle, verilen kira yardımını kesmeyin.
BAŞKAN – Sayın Sami Çakır…
12.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, Nuseyrat Kampı’nda yaşananlara ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) – Sayın Başkan, katil terörist İsrail Devleti’nin en rahat insan öldürdüğü mekânların başında kampların geldiğini biliyoruz. Silahsız, savunmasız, masum, mazlum, çoluk çocuk ve kadınların yaşadığı bu kamplarda toplu insan öldürme, soykırım cellatlığının zirvesi en son Nuseyrat Kampı’nda yaşandı, yüzlerce insan öldürüldü. Normalleştirilmeye çalışılan süreci alışmayalım, unutmayalım diye biz, lanetlemeye devam edeceğiz ama aslolan, yaşanan bu zulümlere şahit olmanın acısını yüreğimizde hissetme mecburiyeti. Vahşice ve canavarca yapılan bu saldırıların tasmasını elinde tutanın Amerika olduğunu dünyanın biliyor olması da bir şeyi değiştirmiyor. Onlar şehit oldu, oluyor. Bizler, yaşayan ölüler güya hayat sürüyoruz. Tarihten tevarüs eden zulüm, kan, vahşet er veya geç hesabını verecek.
“Siz nerede duruyorsunuz?” diyor, Genel Kurulu ve Gazze’yi dert edinen insanlık vicdanını saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Asu Kaya…
13.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, depremzedelere verilen kira yardımının kesilmesine ilişkin açıklaması
ASU KAYA (Osmaniye) – Sayın milletvekilleri, 6 Şubat depreminde içiniz sızladı mı? “Sızladı.” diyeceksiniz hepiniz. O zaman neden depremzede kiracının 5 bin TL'lik kira yardımını kestiniz? Kur korumalı mevduatları kesmediniz, geçiş garantili köprüleri kesmediniz ama depremzede kiracının 5 bin TL'lik kira yardımını kestiniz, gücünüz ona yetti. Vicdansızsınız ama unutmayın ki depremzede mazlumun ahı, devirir şahı.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Mehmet Tahtasız…
14.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, açıklanan buğday alım fiyatlarına ve Yozgat, Çorum, Konya ve Anadolu’nun birçok ilinde ekili alanları hafta sonu dolunun vurduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Sayın Başkan, iki yıl öncesine kadar buğday fiyatlarını Cumhurbaşkanı açıklıyordu, şimdi ise ne Cumhurbaşkanı ne de Tarım Bakanının çiftçinin yüzüne bakmaya cesareti yok. Enflasyonun yüzde 80 olduğu ülkemizde yüzde 12 artışla maliyetin altında olan buğday fiyatlarını sosyal medyadan açıklıyorlar. Çiftçiyi sevmeyen, tarımı önemsemeyen iktidar böylece çiftçiye bir darbe daha vurdu.
Fiyatların şokunu atlatamayan çiftçimizi, kuraklık ve AKP'den sonra, maalesef, hafta sonu da dolu vurdu. Yozgat, Çorum, Konya ve Anadolu'nun birçok ilindeki ekili arazileri dolu mahvetti. Yüzlerce dekar ekili arazide yüzde 100'e yakın hasar var. Cumhurbaşkanı ile Tarım ve Orman Bakanına sesleniyorum: ÇKS kaydı ve TARSİM sigortası olsun olmasın, dolu vuran yerler afet bölgesi ilan edilmeli, çiftçimizin zararları karşılanmalıdır. Çiftçilerin Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Sulama Birliğine olan borçları en az iki yıl faizsiz olarak ertelenmeli, çiftçilerin esnafa ve kredi kartlarına olan borçları da ertelenmelidir. Çiftçiyi üretime küstürmeyin, yol yakınken, açıklanan fiyatları güncelleyin. Dolu vuran araziler ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Mustafa Kaya…
15.- İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya’nın, Sivas’ın Koyulhisar ilçesinin Üçyol mevkisine AFAD koordinasyon merkezi yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA KAYA (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kelkit Vadisi olarak bilinen Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Sivas, Ordu ve Tokat’ın bazı sınır ilçelerini kapsayan, Doğu veya Dereyolu olarak bilinen güzergâh 1939 Erzincan depreminden doğrudan etkilenen bölgedir. Bu bölge Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın geçtiği yerleşim yerlerinin bulunduğu alandır. Bu vadide yer alan ilçelerin ortak özellikleri, kendi şehir merkezlerine olan uzaklıklarıdır. Bölge zaman zaman toprak kaymalarıyla da karşı karşıya kalmaktadır. Doğal afetlerle mücadele için, Sivas’ın ilçesi ve aynı zamanda diğer hat boyundaki ilçelerin de ortasında yer almasından dolayı Koyulhisar ilçesinin Üçyol mevkisine AFAD koordinasyon merkezi yapılmalıdır. Bu merkez hem afet bilincinin oluşmasına katkı sağlayacak hem de olası bir afet durumunda sorunlu bölgeye hızlı müdahale edilmesini getirecektir. Yetkilileri bu bölgeye bir de bu gözle bakmaya davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın İzzet Akbulut…
16.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
İZZET AKBULUT (Burdur) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; ilim Burdur’un ekonomisinin yüzde 40'ı tarım ve hayvancılığa dayalı. Hafta sonu yine şehrimizdeydik, ilimizdeydik; hangi üreticimizi görsek, hangi çiftçimizi görsek hepsinin derdi Toprak Mahsulleri Ofisinin açıkladığı rakamlar. Zaten uzun süredir kuraklık var, verim alamıyoruz diye, kuraklıktan dolayı bir destek beklerken makarnalık buğday için ton başına 10 bin, ekmeklik buğday için 9.250 ve arpa için 7.250 rakamlarını görünce hepsi şoke olmuş durumdalar. En az 15 lira fiyat bekliyorken bu fiyatlar mazot ve gübre fiyatlarını dahi karşılayamamaktadır ve birçoğu artık üretimden vazgeçiyor ama şunu unutmayalım ki millî ekonominin temeli ziraattır; tarımı hor gören, yarını zor görür diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın İnan Akgün Alp…
17.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’ın, Kars’ın hakkı olan “gazilik” ünvanını geri istediğine ilişkin açıklaması
İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Sayın milletvekilleri, 1855 yılında Kırım Savaşı’nda Ruslar, Kars’ı 3 defa kuşattı; Karslılar, şehri teslim etmedi, 9 bin kişiyle direndi, 54 bin kişilik Rus ordusunu yendi. Sultan Abdülmecid; iltifatname gönderdi, şehre “gazi” ünvanı verdi. Gazi madalyamızı gösteriyorum, aslı da İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. Kars ilinin adının “Gazi Kars” olarak değiştirilmesi için kanun teklifi verdim. Şehrimin hakkı olan “gazilik” ünvanını geri istiyorum. Yüce Meclisimizden oy birliğiyle kanun teklifine destek talep ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ali Yüksel…
18.- Konya Milletvekili Ali Yüksel’in, Konya Çevre Yolu Projesi’ne ilişkin açıklaması
ALİ YÜKSEL (Konya) - Konyalı hemşehrilerimin en çok sıkıntı duyduğu konu, maalesef, trafiktir. Bu konuda belediye çalışmaları yetersizdir. Her ne kadar Büyükşehir Belediyesi yeni caddeler, yeni kavşaklar açmış olsa da bunlar trafik sorununa çözüm getirememiştir. Bu konuda yapılması gereken en önemli proje Konya Çevre Yolu Projesi’dir ancak 2020’de bitirileceği sözü verilen projenin yarısı bitirilebilmiştir. 2014 yılında yapımına başlanan bu projenin, 122 kilometrelik yolun 1’inci etabının 22’nci kilometresi, 2’nci etabın ise sadece 21 kilometresi bitirilebilmiştir, 3’üncü etabın da derhâl yatırım planına alınması gerekmektedir. Sayın Ulaştırma Bakanı 2024 yılı sonuna kadar 2’nci kısmın tamamını bitirerek trafiğe açılmasını planladıklarını söylemişti ancak Konyalı hemşehrilerimiz ve ben buna inanmakta güçlük çekiyoruz. Konya Çevre Yolu Projesi’nin bir an önce bitirilip hayata geçirilmesi gerektiğini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ali Karaoba…
19.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, kamu mühendislerinin isteklerine ilişkin açıklaması
ALİ KARAOBA (Uşak) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Bilgi birikimi ve hayatın her alanında akıttıkları alın teriyle ülkemizin gelişimine doğrudan katkı sunan meslek gruplarından biri de kamu mühendisleridir. 2016’da hâkim, savcı ve doktorlarımızın gelirine yakın bir seviyeye sahip olan kamu mühendisleri, 2024 itibarıyla üstlendikleri görev ve sorumluluğun karşılığını alamıyorlar. Mühendislerimiz, yalnızca özlük haklarının iyileştirilmesini değil, mühendislik meslek kanununun çıkarılarak mesleki gelişimin teşvik edilmesini, bilgi ve birikimin ödüllendirilmesini, kariyer basamaklarının netleştirilmesini istiyorlar. Teknik hizmetler sınıfının en üst noktasında görev yapan emekçilerimize uzun zamandır hak ettikleri hakları bir an önce verin diyorum. Kalkınmanın yapı taşlarından biri olarak görev yapan kamu mühendisleri ve emekli mühendislerimizin yanındayız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Cem Avşar…
20.- Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar’ın, açıklanan ekmeklik buğday fiyatına ilişkin açıklaması
CEM AVŞAR (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekmek 10 lirayken ekmeklik buğday fiyatı 9 lira 25 kuruş açıklandı; 1 kilo buğday 1 somun bile etmiyor, üstelik Ziraat Odaları Birliği de buğdayın üretim maliyetinin 10 lira 87 kuruş olduğunu geçenlerde açıklamışken. Eskiden törenle, davulla, zurnayla Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalar, şimdi gece yarısı bir kara haber gibi yapılıyor; bu bile durumun vahametini ortaya koymakta. TÜİK'in yıllık enflasyon oranı yüzde 75 iken buğday alımındaki yüzde 12’lik artış kabul edilemez. Bu anlayış çiftçiye resmen “Ben seni batıracağım, sen de bir daha ekme, tarlayı tapanı bırak.” demektir. Tekirdağ'da ve tüm Türkiye’de çiftçilerimizin rahat bir nefes alması için fiyatın desteklerle 15 lira olmasını talep ediyoruz. Emekten tasarruf olmaz diyoruz, açıkladığınız fiyatı yeniden değerlendirin diyoruz.
BAŞKAN – Teşekkürler.
İlk 20 arkadaşa söz verdik.
Şimdi, çeşitli gerekçelerle giremeyen ya da yetişemeyen 10 arkadaşa daha söz vereceğim. Eğer safahat el verirse ilerleyen süreçte elden geldiğince arkadaşların söz talebini karşılayacağım.
Hatay Milletvekili Sayın Necmettin Çalışkan, burada mı? Yok.
Kocaeli Milletvekili Sayın Mühip Kanko…
Buyurun.
21.- Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’nun, vatandaşın yaşadığı ekonomik zorluklara ve Kurban Bayramı’na ilişkin açıklaması
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Kurban Bayramı’nın yaklaştığı şu günlerde vatandaşlarımızın yaşadığı ekonomik zorluklar hepimizi derinden üzmektedir. Emeklilerimiz 10 bin TL maaşla ay sonunu zor getirirken asgari ücretle geçinen milyonlarca vatandaşımız 17 bin lirayla yaşam mücadelesi veriyorlar. 20-25 bin liraya ulaşan kurban hisse fiyatları karşısında çaresiz kalan vatandaşlarımız bu bayramda da kurban kesemeyecek durumda. Orta gelirli aileler, dar gelirli çalışanlar, işsizler ve küçük esnaf da bu ekonomik zorluklardan derinden etkileniyor. Bir yanda vatandaşlarımız 10 liraya ekmek almakta zorlanırken diğer yanda AK PARTİ yetkilileri lüks ve şatafat içinde yaşamaktadırlar. AK PARTİ'nin yanlış ekonomik politikaları halkımızı perişan etmiş, mübarek Kurban Bayramı’nda dahi vatandaşlarımızın yüzünü güldürememiştir.
Bu vesileyle her bir vatandaşımızın bayramını kutluyor; umut dolu, sağlıklı, iyi bayramlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Cevdet Akay…
Buyurun.
22.- Karabük Milletvekili Cevdet Akay’ın, Karabük’ün orman köylerinin mağduriyetlerine ilişkin açıklaması
CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Başkanım.
Seçim bölgem Karabük ülkemizin en büyük blok ormanlarına sahiptir. İlimizin topraklarının yüzde 71’ini ormanlar oluşturmaktadır. Doğası ve eşsiz tabiatıyla dillerden düşmeyen şehrimiz son zamanlarda ormanlarımızla ilgili üzücü iddialarla gündeme gelmektedir. Eskipazar ve Yenice ilçelerimiz başta olmak üzere ilçelerimizdeki orman köylülerimiz “seyreltme” adı altında binlerce ağacın gereksiz yere kesildiğini ve doğal seleksiyonun bozulduğunu iddia etmektedirler. Böyle bir durum varsa yetkilileri bu durumun önüne geçmeye davet ediyorum.
Haziran 2023’te Yenice ilçemizde meydana gelen sel felaketinde orman yollarımız büyük zarar gördü, o tarihten bu yana da maalesef bu yollar hâlâ yapılmadı, bundan dolayı da köylerimiz büyük bir mağduriyet yaşıyorlar. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına çağrıda bulunuyorum: Orman köylerimizin mağduriyetlerini acil olarak giderin.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Aşkın Genç…
23.- Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in, Hacılar-Erciyes yolu ile Göğdere yoluna ilişkin açıklaması
AŞKIN GENÇ (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hacılar ilçemizin Erciyes yolunda yıllardır onlarca ölümlü kaza meydana gelmiş olup maalesef yol üzerinde hiçbir iyileştirme çalışması yapılmamıştır. Vatandaşlarımızın “ölüm yolu” olarak adlandırdığı bu yol için 2021 yılında başlatılan projede ne yazık ki bugüne kadar hiçbir adım atılmamıştır. Daha fazla can kaybı yaşanmadan Hacılar-Erciyes yolunun güvenli hâle getirilmesi ve gerekli çalışmaların başlatılması gerekmektedir.
Diğer bir önemli konu ise Felâhiye ilçemizde yıllardır sözü verilen ancak bir türlü hayata geçirilemeyen Göğdere yolu âdeta yılan hikâyesine dönmüş durumda. Bu yolun yapımının sürekli ertelenmesi yurttaşlarımızın mağduriyetine neden olurken bölgenin potansiyelini kullanmaktan da alıkoymaktadır. Vatandaşlarımız bir an önce Göğdere yolunun yapılması için gerekli adımların atılmasını bekliyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Gülcan Kış...
24.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, ekonomik kriz yaşayan yerel basına tasarruf genelgesiyle ağır bir darbe vurulduğuna ilişkin açıklaması
GÜLCAN KIŞ (Mersin) – Pandemiden bu yana ekonomik kriz yaşayan yerel basınımıza tasarruf genelgesiyle ağır bir darbe vurulmuştur. Tasarruf paketindeki kısıtlamalar yerel basının hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştıracak, hatta birçoğunun kapısına kilit vurmasına neden olacaktır. Bilindiği gibi, yerel basının tek geliri abone satışları, reklamlar ve resmî ilanlardır. Seçim bölgem Mersin başta olmak üzere zor şartlarda kentine hizmet eden, şehirlerimizin hafızası, sesi olan yerel basınımızın yok olmasına, basın emekçilerinin işsiz kalmasına seyirci olmayacağız. Yerel basını yok etme, susturma hamlesi taşıyan bu anlayışı kabul etmiyoruz. Demokrasiye, halkın haber alma özgürlüğüne karşı olan, yerel basını susturma, yok etme anlayışı taşıyan bu yanlış anlayıştan derhâl vazgeçilmelidir çünkü gazeteden, haberden tasarruf olmaz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sağ olun.
Sayın Orhan Sümer...
25.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Adana ve Çukurova bölgesine yönelik çiftçileri rahatlatacak adımlar atılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adana’da sıcaklar doğal afet seviyesine ulaşmıştır. Özellikle yılın belirli aylarında çiftçilerimize destek sağlamak için Adana tarımsal afet bölgesi ilan edilmelidir. Yüksek elektrik fiyatları yüzünden vatandaşlar klima dahi açamıyor. Adana’da yaz aylarında elektrik ve tarımsal sulamada büyük problemler yaşanıyor; elektrik altyapılarının yenilenmemiş olması nedeniyle birçok trafo sürekli arıza veriyor, mahallelerde çoğu zaman su ve elektrik sıkıntısı yaşanıyor. Devlet Su İşleri sulama destekleri konusunda ne yazık ki her sene yetersiz kalıyor, çiftçi ürünü sağlıklı bir şekilde sulayamadığı için mahsul tarlada kalıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, gıda enflasyonunun her geçen gün yükseldiği bir dönemde Türkiye'nin ürün deposu olan Adana ve Çukurova bölgesine yönelik çiftçilerimizi rahatlatacak adımlar atmalıdır.
BAŞKAN – Sayın Şerafettin Kılıç…
26.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, açıklanan buğday ve arpa alım fiyatlarına ilişkin açıklaması
ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çiftçilerimizin uzun süredir beklediği hububat alım fiyatları nihayet açıklandı ancak dağ fare doğurdu. Girdi maliyetleri yüzde 100 artmışken buğday alım fiyatına yüzde 12, arpaya ise sadece yüzde 3 artış yaptınız. Hem çiftçinin hakkı olan destekleri yapmıyorsunuz hem de maliyetlerin altında ürün fiyatı açıklıyorsunuz; bu, çiftçiye açıkça “Üretmeyeceksin.” demektir. Bu tarım politikası açıktır ki üretim değil, tüketim ve ithalat politikasıdır. Ne yazıktır ki sadece tahılda değil, tarım ürünlerimizin neredeyse tamamında adil bir fiyat belirleyemiyorsunuz; bundan artık vazgeçiniz, üreticimize sahip çıkacak iradeyi ortaya koyunuz, maliyetlerin altında açıkladığınız hububat fiyatlarını revize ederek yeni bir adil fiyat belirleyin. Unutmayın, ülkemizi kalkındıracak olan ithalat değil, üretim ve ihracattır.
BAŞKAN – Sayın Mehmet Emin Ekmen burada mı? Yok.
Sayın Zeki Korkutata…
Buyurun.
27.- Bingöl Milletvekili Zeki Korkutata’nın, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın yükselişine ilişkin açıklaması
ZEKİ KORKUTATA (Bingöl) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin en dikkat çeken unsurlarından biri aşırı sağın yükselişidir. AB’de yeni dönemdeki muhtemel tartışmalar şunlar olacaktır: AB’nin bütünlüğü, aşırı sağcılar, ulusal egemenlik haklarının AB kurumlarına devredilmesiyle ortaya çıkan federal yapıda bir AB yerine, ulusal düzeyde karar almanın güçlü olduğu bir AB bütünleşmesini tercih edeceklerdir. Dış politikadaki fikir ayrılıkları sonucu karar alma süreçlerindeki zorluklar nedeniyle AB’nin uluslararası alandaki aktörlük konumunun sorgulanır hâle gelebileceği, AB’nin iddialı iklim politikalarını kabul etmekte zorlanabileceği, sıkı göç politikalarıyla birbirinden ayrışan bir dış ve güvenlik politikası görülme ihtimalinin olacağı, AB’nin genişlemesine mesafeli olan bu siyasi grupların Türkiye'nin olası AB üyeliğine bakışlarının da olumsuz olduğu görülmektedir. Aşırı sağın yükselişi, tüm Avrupa Kıtası’nda İslamofobiya, insan hakları ve demokrasi konusundaki kaygılarımızı artırmaktadır. Artan yabancı düşmanlığı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ekmen’in geldiğini görüyorum.
Buyurun Sayın Ekmen.
28.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Kurban Bayramı’na ve Mekke’de bulunup hac farizasını yerine getirmek isteyen ama hac vizesine sahip olmayan vatandaşların taleplerine ilişkin açıklaması
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Önümüzdeki hafta Kurban Bayramı, Genel Kurulun ve tüm milletimizin bayramını kutluyorum. Malumunuz, Kurban Bayramı hac farizasının nihayet bulduğu günlerde kutlanır ve milyonlarca hacı hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklarda; Türkiye'den de on binlerce insan bu maksatla gitti ancak hac vizesi dışında ticari vize veyahut da başka bir vizeyle Suudi Arabistan'da bulunup hac farizasını yerine getirmek isteyen vatandaşlarımız çok sıkı güvenlik tedbirleriyle karşılaşmaktadırlar; parmak izi takibiyle otellerden alınıp sınır dışı edilmektedirler.
Bu vatandaşlarımızın, bugün itibarıyla Mekke’de bulunup hac farizasını yerine getirmek isteyen ama hac vizesine sahip olmayan vatandaşlarımızın Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan’dan hac farizalarını yerine getirme hususunda Suud devleti yetkilileriyle görüşülmesi hususunda talepleri vardır. Bu vesileyle Sayın Bakana bu talebi iletmek isterim.
BAŞKAN – Sayın Mehmet Akalın…
29.- Edirne Milletvekili Mehmet Akalın’ın, aile hekimlerinin ağır sorumluluklarına ilişkin açıklaması
MEHMET AKALIN (Edirne) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Aile hekimleri, aile sağlığı merkezi çalışanlarının işvereni konumunda olup SGK primleri, vergiler ve kıdem tazminatları gibi yükümlülükleri karşılamak zorundadır. Sağlık Bakanlığı 5258 sayılı Kanun’a eklediği maddeyle bu sorumluluğu hekimlerimize yüklemiştir. Aile sağlığı merkezinin boya, tamirat, kira ve diğer masrafları hekimler tarafından karşılanmakta ancak ödenen cari giderler yetersiz kalmaktadır.
Ayrıca, memuriyetten geçenler ve SGK'li çalışanlar arasında ücret eşitsizliği ve iş güvencesi sorunları yaşanmaktadır. Eşit iş yapıldığı hâlde ele geçen ücretler farklıdır ve açıktan geçenlerin kıdem tazminatı hakları bulunmamaktadır. Bu adaletsizliklerin giderilmesi ve aile hekimlerimizin ağır sorumluluktan kurtarılarak sadece doktorluk mesleğini yapmaları sağlanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın George Aslan…
30.- Mardin Milletvekili George Aslan’ın, Mardin’in Nusaybin ilçesinde uluslararası İpek Yolu üzerinde meydana gelen trafik kazalarına ilişkin açıklaması
GEORGE ASLAN (Mardin) – Mardin’in Nusaybin ilçesinde, uluslararası İpek Yolu üzerinde, ağır tonajlı araçlardan kaynaklı yolda meydana gelen çökmelerin de etkisiyle sık sık trafik kazaları yaşanmaktadır. Geçtiğimiz ay, iki gün içerisinde meydana gelen 3 ayrı kaza sonucunda 3 çocuk hayatını kaybetti, 8 kişi de yaralandı. Yine, 30 Mart tarihinde, Girmeli Mahallesi mevkisinde, büyükbaş hayvan taşıyan bir tır, sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu devrilmiştir. Son olarak, 14 Mayıs tarihinde, Nusaybin-Cizre kara yolu üzerinde gerçekleşen kaza sonrası devrilen bir tırın şoförü olay yerinde hayatını kaybetmiştir. Bu güzergâhta daha fazla kazanın yaşanmaması için gerekli tedbirler alınmalı, yol bakım ve onarım çalışmaları mutlaka yapılmalıdır.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz arkadaşlar.
Dediğim gibi, ilerleyen safahatta daha çok arkadaşa söz kullandırabiliriz.
Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, Saadet Partisi adına Sayın İsa Mesih Şahin’e aittir.
Buyurun Sayın Şahin.
31.- İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin’in, Cengiz Aytmatov’un ölüm yıl dönümüne, Sinop Boyabat’ta doktorları taşıyan aracın yaptığı kazaya, Ankara’da siyasetin normalleşmesi anlamında önemli gelişmeler yaşandığına, mevcut KPSS sınavı ile mülakat tarihlerinin iç içe geçmiş olmasına ve gençlerin mülakat uygulamasıyla ilgili endişelerine, açıklanan buğday alım fiyatlarına, 3’üncü kez üst üste Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’na, YKS’deki bazı olumsuzlukların sosyal medyaya yansıdığına, cuma günü 20 milyona yakın öğrencinin karne alacağına, emeklilere verilen Kurban Bayramı ikramiyesine, Kurban Bayramı’na ve Gazze’deki soykırımın tarihteki Gırnata’da yaşanan soykırıma benzer olduğuna ilişkin açıklaması
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu dünyadan insanlar göçüp gidiyor ancak eserleriyle bu dünyada ölümsüzleşebiliyorlar. Bu dünyada ölümsüzleşen Türk dünyasının büyük edebiyatçısı Değerli Cengiz Aytmatov’u ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Sinop Boyabat’ta doktorlarımızı taşıyan aracın kaza yapması sonucu hayatını kaybeden doktorlarımıza ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Siyasetin normalleşmesi, yumuşaması konusunu büyük bir ilgiyle takip ediyoruz. Ankara’da bu anlamda son haftalarda önemli gelişmeler yaşanıyor. Sayın Cumhurbaşkanının bazı muhalefet liderleriyle görüşmesini siyasetin yumuşaması, normalleşmesi adına önemli buluyoruz, siyasetin iklimi adına bunu önemli buluyoruz ve bu iklimin yayılmasını da temenni ediyoruz. Tabii, siyasetin normalleşmesinin yanında Türkiye'nin en önemli normalleşme beklentisi hukuk alanındadır, eğitim alanındadır, kamu işleyişindedir. Buralarda da normalleşmelere ihtiyaç olduğunun altını çizmek istiyorum. Hukuka güvenin olduğu bir Türkiye’de, kamuda liyakatin esas alındığı bir Türkiye’de, üniversitelerde, eğitim alanında normalleşmenin olduğu bir Türkiye’de en başta güven iklimi düzelecektir, güven ikliminin olduğu bir Türkiye’de birçok şeyi de çözeriz diye düşünüyorum.
Evet, mülakat konusuna burada uzun mesai ayırdık ancak şu an için başarılı olamadık bu konunun düzelmesinde. Bu mülakat uygulamasında -işte, mülakat yerleriyle ilgili bilgiler açıklandı- maalesef, düzensiz bir işleyiz görüyoruz, mevcut KPSS sınavı ile mülakat tarihlerinin iç içe geçmiş olması büyük bir tutarsızlıktır. Gençlerimize bu psikolojiyi yaşatmaya kimsenin hakkı yok diye düşünüyorum. Bir diğer husus da şu, gençlerimizde şöyle bir kaygı var: Mülakat uygulamasında kayırmacılık yapılacağıyla ilgili bir endişe var. Bu anlamda, bizim de bu konunun yakından takipçisi olacağımızı, gençlerimiz adına bu takibi yapacağımızı ifade etmek istiyorum. Bu kaygıyı gidermek de en başta iktidar partisindeki arkadaşlarımıza ve Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerine düşmektedir.
Buğday fiyatlarıyla ilgili, Çukurova bölgesinin bir evladı olarak burada uzun uzun dile getirdim bu konuyu. Maalesef, dağ fare doğurdu değerli milletvekilleri; makarnalık buğday 10 lira, ekmeklik buğday 9,25; arpa için de 7,25 gibi bir fiyat belirlendi. Yüzde 10’luk bir artış söz konusu. Enflasyon oranları ne aşamada? Maliyetler ortada. Bütün bunları düşündüğümüzde, bu yapılan çiftçilerimize haksızlıktır. Bu konunun tekrar revize edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Şahin.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Türkiye Ampute Futbol Millî Takımı’mız 3’üncü kez üst üste Avrupa Şampiyonu oldu. Bu başarıdan dolayı, kendilerini tebrik etmek istiyorum, başarılarının devamını diliyorum.
Eğitim sistemimiz son dönemlerde farklı tartışmalarla anılmakta. İşte, az önce ifade ettim, mülakat konusu tartışılıyor. Bunun yanında, YKS’de bazı olumsuzluklar sosyal medyaya yansıdı. Eğer birileri bunu çarpıtıyorsa, birileri farklı çarpıtmalar yapıyorsa bu konu da en ince ayrıntısına kadar araştırılmalıdır. Kimsenin gençlerimizin umuduyla, gelecek hayalleriyle oynamaya hakkı yoktur, velilerin emekleriyle oynamaya hakkı yoktur. Bu anlamda da bu konunun üzerine titizlikle gidilmelidir diyorum.
Cuma günü 20 milyona yakın öğrencimiz karne alacak. Ben öğrencilerimizi şimdiden tebrik ediyor, iyi tatiller diliyorum. Aynı zamanda, emeği geçen bütün öğretmenlerimize ve velilerimize de buradan teşekkürlerimizi göndermek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şahin.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Müsaadenizle devam edeceğim.
BAŞKAN – Peki, son bir söz olarak…
Buyurun.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Kurban Bayramı haftasındayız. Burada, emeklilerimizle ilgili dile getirdik, emeklilerimiz mevcut maaşlarıyla kurban kesemeyecek arkadaşlar. Ortada çok net bir tablo var. En azından bu kurban ikramiyesinin bir asgari ücret maaşı düzeyinde olmasını dile getirmiştik. Hiçbir şey için geç değil, emeklilerimizin yüzünü son hafta da olsa güldürebiliriz diyorum. Bu anlamda, emeklilerimizin de gerçekten Kurban Bayramı’nı geçirebileceği bir bayramı onlara hediye etmek iyi olur, güzel olur diye düşünüyorum.
Buradan bütün milletvekillerimizin, bütün Başkanlarımızın, milletimizin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayramın iyiliklere güzelliklere ve kardeşliğimize vesile olmasını diliyorum.
Başkanım, son olarak bir konuyu daha gündeme getirip bitireceğim. Gazze konusu maalesef içimizi burkan bir noktada ilerliyor. İsrail'in barbarlığı bütün dünyanın gözü önünde yapılıyor, bir soykırım suçu işleniyor ve bütün dünya sessiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Maalesef, bu soykırım, Gazze'deki soykırım tarihte Gırnata’daki soykırıma benzer bir durum diye düşünüyorum. Gırnata'da da Endülüs medeniyetini taşıyan Müslümanlar Gırnata’ya sıkıştırılıp doksan yıl orada kuşatma altında kalıyor ve bir sulhle oraya girildiğinde çoluk çocuk, herkes katlediliyor. Maalesef, Gırnata’nın düşmesiyle Endülüs medeniyeti düştü, Gazze de düşerse Kudüs medeniyeti düşecek. Ama bir fark var, vaadiilahi “Endişelenmeyin, korkmayın, orası yıkılmayacak.” diyor, biz buna inanıyoruz. Ancak bunun yanında, maalesef, şöyle bir tablomuz var: O dönem İstanbul'u fetheden, çok büyük bir güç olan Osmanlı İmparatorluğu oraya, Gırnata’ya yardım ulaştıramıyor. Bunun sebebi nedir? Cem Sultan’ın esir olmasına bağlar tarihçilerimiz; maalesef, bugün de İslam ülkelerinin hepsinde neredeyse bir Cem Sultan vardır ve maalesef, biz bugün Gazze'ye gereken yardımları, gereken adımları gerektiği gibi atamadık; bunu da üzülerek görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Son olarak Başkanım, lütfen…
BAŞKAN – Bu kaçıncı son Sayın Şahin?
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – 7’nci dakika olacak.
BAŞKAN – Buyurun.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Evet, inanıyoruz, vaadiilahi var, orası yıkılmayacak ama mesele şudur: O vaadiilahiye giden yolda kimler buna vesile olacak, hangi argümanlar vesile olacak? Mesele buna vesile olmaktır. Allah bizi buna vesile olanlardan, buna vesile olmak için mücadele edenlerden eylesin diyorum. Bu mücadelede de en büyük payın dünyada hiç şüphesiz ki tarihî rolü olan Türkiye'nin üzerinde olduğu gerçeğini bir kere daha hatırlatmak istiyorum.
Başkanım, anlayışınız için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim Sayın Şahin.
İYİ Parti adına Sayın Turhan Çömez konuşacaklar.
Buyurun Sayın Çömez
32.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, mülteci istilasının ülkede nelere mal olacağına dair kaygıların iktidar tarafından da paylaşılmaya başlanmasına ve Geri Kabul Anlaşması’na, Hatay’da insanlara “Buraya el koyduk, gidin konteynerlerde yaşayın.” denildiğine, Ayhan Bora Kaplan’la ilgili Mehmet Şimşek’in cevaplaması için verdiği soru önergesine verilen cevaba, Gazeteci Timur Soykan’ın kamuoyuyla paylaştığı MASAK’ın Ayhan Bora Kaplan raporuna ve televizyon kanallarına konuyla ilgili baskı yapan RTÜK Başkanının Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi olduğuna ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan değerli milletvekilleri; Türkiye'nin en temel iki meselesi ekonomik kriz ve sığınmacı istilasıdır; tabii, yanı sıra sayabileceğim çok sorunumuz var. Bunlardan özellikle sığınmacılarla ilgili hazırladığımız politikalar var, defalarca hem kamuoyuyla paylaştık hem bu yüce Meclis çatısı altında dile getirdik ancak hep kayıtsız kalındı. Biz milletimiz adına sorunları dile getirmeye ve çözümlerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. Partimiz tarafından müteaddit defa ifade edildi: “Geri Kabul Anlaşması iptal edilsin.” Ancak buna hep kayıtsız kalındı. Bugün gelinen noktada mülteci istilasının ülkede nelere mal olacağına dair kaygılar iktidar tarafından da paylaşılmaya başlandı. Özellikle Cumhur koalisyonundan bugün gelen Geri Kabul Anlaşması’nın iptal edilmesi gerektiği yönündeki düşünce bizi memnun etti. O hâlde bir uzlaşma komisyonu kuralım ve bu konunun üzerine ivedilikle hep birlikte gidelim ve bu Geri Kabul Anlaşması’nın Parlamento tarafından onaylanmasını iptal edelim. Biz, ülkenin özellikle temel, hassas ve millî meselelerinde uzlaşma komisyonu kurulmasını, ortak bir vizyon oluşturulmasını ve bu çabayla meselelerin ele alınarak çözüme kavuşturulmasını savunuyoruz. Cumhur koalisyonuna Parlamentodan açık bir çağrı yapıyoruz: Geri Kabul Anlaşması’nın iptali için bir yasa teklifi hazırladık, gelin, el birliğiyle bu anlaşmayı iptal edelim ve mülteci istilasıyla ilgili somut, gerçekçi ilk adımı hep birlikte atalım.
Değerli arkadaşlar, Maraş merkezli depremlerin üzerinden tam on altı ay geçti ama ne yazık ki sorunların birçoğu hâlâ çözülemedi. En çok etkilenen kentlerin başında da Hatay geliyor ve burada, maalesef yeni bir dram söz konusu. Sayın Erdoğan'ın “Bir yıl içerisinde 650 bin konut inşa ederek deprem bölgesini ayağa kaldıracağız.” vaadi maalesef gerçekleşmedi ancak bugün Hatay'da insanların kapılarına bir belge asılıyor ve “On beş gün içerisinde burayı terk edin.” deniyor. “Buraya el koyduk, gidin, konteynerlerde yaşayın.” deniyor. İktidara gelmeden “Ceberut değil hizmetkâr bir devlet.” sloganıyla milletten oy isteyen AK PARTİ, bugün, maalesef tam tersini hayata geçiren uygulamaların da mimarı oluyor. Önce sözünüzü tutup hizmetkâr devlet olmanızı, mazlum halkımıza, depremzedelere yardımcı olmanızı ve ondan sonra da bu uygulamadan vazgeçmenizi rica ediyoruz, bunu hassasiyetle talep ediyoruz.
Ülkemizi işgal eden 10 milyon Suriyelinin birisinin kapısına bile böyle bir belge asmayan sizlerin, milletimizin, bu travmayı yaşamış, depremi yaşamış, hâlâ başını sokacak evi olmayan insanlarımızın kapısına böyle bir belge asmanızı doğru bulmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisimizin millet adına yasama ve denetleme faaliyetlerini tam manasıyla yerine getirme sorumluluğu hepimizin ve yine millet adına milletin her bir kuruşunun takipçisi olmak, buna göz dikenlere hesap sormak bizim sorumluluklarımızdan bir diğeri. Sayın Başkan, 12/10/2023 tarihinde Sayın Şimşek’in cevaplaması talebiyle bir soru önergesi verdim, dedim ki: Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma yürütülen Ayhan Bora Kaplan’ın sahibi veya ortağı olduğu şirketlere devlet bankalarından kredi verilmiş midir? Diğer detayları da ekledim. Gelen cevap şu: “Müşteri sırrıdır, sizinle paylaşamayız.” Bunun üzerine daha detaylı bir soru önergesi verdim, bu kez devlet bankalarının isimlerini verdim ve Ayhan Bora Kaplan’ın şirketlerine kredi vermelerinde, kredi değerlendirme notlarının yetersiz olduğunu ve usulsüz teminatla yüz milyonlarca lira değerinde kredilerin verildiğini ifade ettim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Özellikle Halk Bankası ve Vakıfbanktan bu kredilerin verildiğini vurguladım. Bu usulsüzlüğün arkasında kimlerin olduğunu sordum, gelen cevap yine aynıydı: “Müşteri sırrıdır, söyleyemeyiz.” Daha sonra bu Mecliste konuştum, defalarca ayrıntılı bilgi verdim, tam bu konuşmayı yaptığım esnada, ilgililerin ya da sorumluların bir kısmının görevden alındığı bilgisi geldi. Bakınız, BDDK verilerine göre Nisan 2021'de yani bu çetelere ağırlıklı olarak bu kredilerin verildiği dönemde kamu bankalarında çok ciddi zararlar söz konusu, Nisanda 432 milyon, Mayısta 644 milyon zarar edilmiş. Şimdi, bu geri dönmeyen kredilerin arkasında ne var, bunu bilmiyoruz, soru önergelerimize cevap verilmedi ancak geçtiğimiz günlerde kamuoyuna önemli bir bilgi geldi. Neydi bu bilgi? MASAK Ayhan Bora Kaplan dosyasına bir rapor göndermişti ve bu çete liderinin şirketlerine yoğun miktarda, bol miktarda usulsüz krediler verildiği yönünde bir hatırlatma, bir rapordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çömez.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Türkiye’nin saygın gazetecilerinden Timur Soykan aldı bu raporu, kamuoyuyla paylaştı; son derece önemli bir paylaşımdı bu. Benim burada, Mecliste dile getirdiğim ve sorumluların “Müşteri sırrıdır, cevap veremeyiz.” dediği belge dava dosyasına MASAK tarafından eklendi fakat bu kez başka bir şey oldu, Halk Bankası konuyu yargıya taşıdı ve söz konusu habere erişim engeli getirdi. Biz bu ülkede hiçbir doğruya, hiçbir habere, hiçbir gerçeğe erişim engeli getirilmesini kabul etmiyoruz ve yüce Meclisin çatısı altından bu gerçeğin bir kez daha duyurulması için bu haberi sizlerle paylaşıyoruz. Daha sonra baktık ki bu konuda televizyon kanallarına baskı yapan RTÜK Başkanı meğer Halk Bankasının Yönetim Kurulu Üyesiymiş, aynı zamanda buradan da ballı maaşlar alıp cebini dolduruyormuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Son cümlem Sayın Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Tabiatıyla tüm bunların hesabını sormak; akşam yatağa aç giren yavrularımızın, umudunu kaybetmiş gençlerimizin, zavallı emeklilerin hakkını aramak ve bu milletin her bir kuruşunun tek tek hesabını sormak hepimizin sorumluluğudur.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çömez.
Milliyetçi Hareket Partisi adına Sayın Filiz Kılıç konuşacaklar.
Buyurun Sayın Kılıç.
33.-Nevşehir Milletvekili Filiz Kılıç’ın, 2017 yılında terör örgütünün saldırısı sonucu şehit olan Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’a, Sinop’un Boyabat ilçesinde meydana gelen elim trafik kazasına, üst üste 3’üncü kez Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’na, Türkiye’nin 2’nci Astronotu Tuva Cihangir Atasever’e ve Cengiz Aytmatov’un vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milleti; sözlerime 2017 yılında aşağılık terör örgütünün saldırısı sonucu Hakk'ın rahmetine kavuşan Aybüke Öğretmenimizi anarak başlamak istiyorum. Henüz sekiz aylık öğretmen iken Batman’ın Kozluk ilçesinde terör örgütünün saldırısı sonucu şehit olan Şenay Aybüke Yalçın Öğretmenimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Aziz ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Sinop’un Boyabat ilçesinde sağlık personelini taşıyan hafif ticari araç ile karşı yönden gelen otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen elim trafik kazasında 2’si hekim olmak üzere 4 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini üzüntüyle öğrendiğimi belirtmek istiyorum. Hayatını kaybeden hekimlerimize ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 9 Haziran Pazar günü finalde İspanya’yı mağlup ederek üst üste 3’üncü kez Avrupa Şampiyonu olan ve bizleri bir kez daha gururlandıran Ampute Futbol Millî Takımı’mızı yürekten tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Türk ve Türkiye Yüzyılı’nda sporda, teknolojide, sanatta ve daha birçok alanda başarılarımız peşi sıra gelmeye devam ediyor. 2’nci Astronotumuz Tuva Cihangir Atasever, Türk Uzay Bilim Misyonu Yörünge Altı Araştırma Uçuşu kapsamında, Türk bilim insanlarımızın hazırladığı insanlı uzay araştırmaları çerçevesinde 7 bilimsel deneye başarıyla imza attı. Türk bilim insanlarının çalışmalarını en ileri düzeye çıkaran, gençlerimiz ve çocuklarımız için ilham kaynağı olan insanlı uzay bilimi misyonlarının en büyük destekçileri şüphesiz iki büyük liderdir; Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye sonsuz saygılarımızı arz ediyoruz. Uzay görevlerinin en önemli amacı tüm insanlık için güvenli bir gelecek inşa etmekten geçiyor. Astronotumuz, namıdiğer 2’nci Cacabey’imiz Tuva Cihangir Atasever, çocukların ölmediği bir dünya için gerçekleştirdiği görevi sırasında, uzaya sembolik olarak, Filistin’e özgü kefiyeyi ve iki devlet, tek millet olduğumuz can Azerbaycan’ımızın bayrağını da götürdü. Cumhur İttifakı Filistin’in haklı davasını her alanda savunmaya ve anlatmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin.
FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türklüğün tarih boyunca elde ettiği bütün maddi ve manevi kazanımlarını, eserlerini aktararak her zaman hatırlanıp örnek alınacak bir kültür hizmeti gerçekleştiren Cengiz Aytmatov, Türk milletinin tarih içindeki sevinçlerini, tasalarını, kahramanlıklarını ve engin tecrübelerini yazıya dökerek Türk coğrafyasında ayrıcalıklı ve yeri kolay dolmaz bir kişilik hâline gelmiştir. Eserlerinde içinde yaşadığı toplumun kahramanlıklarının yanında sorunlarını, çelişkilerini de anlatmış, meselelerin üstesinden gelmenin yolunu, herkese örnek olacak şekilde, geçmişe bağlılık, kendinden ve aziz millet varlığından haberdar olarak göstermiştir. Dün ile bugünü birleştiren yaklaşımıyla Türk dünyasının iftihar burçlarından biri hâline gelen Cengiz Aytmatov’un hayatı boyunca kazandırdığı eserleri bundan sonra Türk milletinin yolunu aydınlatacak en güçlü manevi kaynaklarından biri olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Kılıç.
FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) – Bu vesileyle, değerli yazar ve fikir insanı Cengiz Aytmatov’u vefatının yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyor, başta Kırgız kardeşlerimiz olmak üzere Türk dünyasına ve büyük Türk milletine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kılıç.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına Sayın Sezai Temelli konuşacaklar.
Buyurun.
34.-Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Hakkâri’deki kayyuma ve kayyumun Kürt halkının özgürlüğüne karşı yapılmış bir darbe olduğuna, Afyonkarahisar 1 Nolu T Tipi Cezaevinde tutsak İzzethan Aykut ile Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu Nuriye Adet’e, sonbaharda okulların açılmasıyla gündeme gelecek olan müfredata karşı EĞİTİM SEN’in Bakanlığa bugün bir yürüyüş düzenleyeceğine, Dışişleri Bakanının Doğu Türkistan ve Uygur Türlerine yaptığı ziyarette “Tek Çin’i savunuyoruz.” dediğine, açıklanan hububat fiyatlarına ve Mehmet Şimşek’in “Biz kararlarda etkinlik için artık yapay zekâya geçeceğiz.” ifadesine ilişkin açıklaması
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kayyum darbedir, bugün Hakkâri’de kayyum vardır, bir darbe vardır; bu da darbenin fotoğrafıdır. Evet, bu darbe Kürt halkının iradesine, seçme, seçilme hakkına, o halkın özgürlüğüne karşı yapılmış bir darbedir. Bakın, bu askerler Valiliğin önünde yani kayyumun önünde; bugün Valiyi savunanlar, kayyumu savunanlar, darbeyi savunanlar “Hakkâri Valisi sokakta dolaşırmış.” diyorlar, ne sokakta dolaşması, kapının önüne bile çıkamaz korkusundan çünkü darbecidir. Sokakta kim mi dolaşır? Sokakta Sürmi anne dolaşır, anneler dolaşır, Hakkâri halkı dolaşır, gençler, kadınlar dolaşır. Yani darbeye karşı olanlar, iradesini savunanlar sokakta. Bu mücadele sürüyor, bu mücadeleye karşı olanlar kuşkusuz darbeciler.
Bu ülkenin tarihi darbeler tarihi. “Hakkâri” deyince Zap Suyu’nu, Zap Köprüsü’nü, Denizleri hatırlamak gerekir. 69’da sermayenin Boğaziçi Köprüsü’ne karşı gidip orada Devrimci Gençlik Köprüsü’nü yapanlar, Kürt ve Türk devrimcileri aslında büyük bir barış köprüsünü kurmuşlardı. O günden bugüne bu köprüler devam ediyor. Nasıl ki Gezi ile Kobani arasında büyük bir adaletsizliğe karşı, kumpas davalarına karşı bir adalet köprüsü kurduysak bugün de Hakkâri’den İstanbul'a, Van’dan İzmir'e demokrasi köprülerini Türkiye halkları var ediyor, darbecilere karşı var etmeye de devam edecek.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu ülkede cezaevleri sorunları devam etmekte, cezaevleri âdeta bir işkencehaneye dönüşmüş durumda, keyfî uygulamalar nedeniyle akıl almaz vakalar yaşanıyor. Daha önce de bahsettik, tutsak olanlardan, hasta tutsaklardan, yaşlı tutsaklardan, bu konudaki sıkıntılardan bahsettik.
Şimdi, bir başka ilginç olay size aktaracağım: İzzethan Aykut, Afyonkarahisar 1 No.lu T Tipi Cezaevinde. Daha önce farklı cezaevlerinden sürgün ola ola buraya gelmiş. Fakat Diyarbakır’dayken 2015 yılında diş tedavisi için başvuruyor, implant yapılması gerekiyor, 850 dolar para yatırıyor. Bakın, olayın ilginçliği… Daha sonra sürgün oluyor, gittiği her cezaevinde dilekçe veriyor, diyor ki: “Dişimi yaptırın.” Bu devlet, İzzethan Aykut’un 850 dolarına çöküyor, dişini yaptırmıyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Bir mahkûmun, bir tutsağın parasına çökecek kadar şuurunu kaybetmiş bir anlayış olabilir mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Temelli.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bütün bunlar aslında bir anlayışı, bir zihniyeti bize bütün çıplaklığıyla yansıtıyor.
Başka bir olay: Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu Nuriye Adet otuz yılını doldurdu, tam tahliye olacak, idare gözlem kurulu “Üç ay olamazsın.” diyor, üzerine geliyor “Bir altı ay daha olamazsın.” diyor. Peki, neden? Tam tahliye olacak bir soru soruyorlar Nuriye’ye, diyorlar ki: “Abdullah Öcalan’ı lider olarak görüyor musunuz?” Nuriye de diyor ki: “Abdullah Öcalan’ı lider olarak görüyorum.” “Vay! Sen Abdullah Öcalan’ı lider olarak görüyorsun…” Üç ay erteleme, sonra altı ay erteleme.
Hâlbuki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi defalarca Türkiye'yi mahkûm etti ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü olmamasından dolayı. “Sayın Öcalan” dendiği için -suç- soruşturmaya uğrayanlar bu konuda aslında beraat etti, Yargıtay kararı var. Bütün bunlara rağmen, bu keyfî uygulamadan dolayı, otuz yıldır tutsak olan Nuriye Adet hâlâ içeride. Bu keyfiyet her alanda maalesef devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Temelli.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Yine, biliyorsunuz, iktidarın bugünlerde bir müfredat hazırlığı var, sonbaharda da okulların açılmasıyla gündeme gelecek. Bugün eğitim ve bilim emekçileri sendikası EĞİTİMSEN Bakanlığa bir yürüyüş düzenleyecek bu müfredata karşı çünkü bugüne kadar eğitim sistemindeki uygulamalar sonucunda eğitim bilimsel olmaktan, laik olmaktan, demokratik olmaktan, kamusal olmaktan giderek uzaklaştığı gibi yirmi iki yıllık AKP döneminde, üstüne üstlük ana dilinde eğitim hakkı yok sayılmakta, şimdi bir de cinsiyet eşitsizliğini artıracak bir uygulamaya doğru gidiliyor. Bütün bunlara son vermek için bugün bir boykot ve bir eylem söz konusu. Tüm velileri, tüm eğitim emekçilerini bu konuda dayanışmaya ve mücadeleye katılmaya biz de davet ediyoruz ve eğitim emekçilerinin yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bitirelim lütfen Sayın Temelli.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bir başka konu Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biliyorsunuz Dışişleri Bakanı Çin’e gitti, oradan da Doğu Türkistan ve Uygur halkını ziyaret etti fakat Çin temsilcisi gibi ziyaret etti. Gidip orada “Tek Çin’i savunuyoruz.” diyor. Yahu, Uygur Türkleri özerk, demokratik bir cumhuriyeti savunuyorlar, sen gitmişsin orada, Uygur Türklerinin haklarına karşı “Tek Çin’i savunuyoruz.” Diyorsun; tıpkı Rojava’da yaptığı gibi, tıpkı Gazze'de yaptıkları gibi. Aslında özerk, demokratik halkların mücadelesini savunmak yerine gidiyorlar, tek Çin’i savunuyorlar, tek İsrail'i savunuyorlar. İşte zihniyet budur, bu zihniyet kendini her yerde teşhir ediyor. Tek savundukları şey, yatırım gelsin diye aslında halkların özgür iradesine karşı çıkmaktır; bunu kabul etmiyoruz. Halkların kendi kaderini tayin hakkı vardır, Türk'üyle, Kürt’üyle, Filistinlisiyle, halkların bu mücadelesinin yanında yer almaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun, lütfen, Sayın Temelli.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Son olarak çok önemli bir konu, tabii ki ekonomiyi ilgilendiriyor, hububat fiyatları açıklandı. Bunu defalarca dile getirdik, bu konudaki hatalı fiyattan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Çiftçiler en az 15 lira olması gereken fiyatın 10 lira olarak açıklanması karşısında âdeta isyan hâlindeler; enflasyonun yüzde 75 olduğu, ENAG’a göre yüzde 120 olduğu bir ülkede bu fiyat kabul edilemez. Çiftçilerin toplam 700 milyar lira borcu var, çiftçi başına 320 bin liralık borç söz konusu, ödenmesi mümkün değil; hele hele bu fiyatlarla çiftçiler geçinemez, yaşayamaz duruma gelmiştir. İthalat rakamı 3 milyar 400 milyona ulaşmış buğdayda, ithalata bu kadar para vereceğinize bunu çiftçiye aktarın, çiftçilerin sorunlarını çözün ama bunu çözecek zekâ nerede!
Bakın, Mehmet Şimşek ne diyor: “Biz kararlarda etkinlik için artık yapay zekâya geçeceğiz.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim artık lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) –Şimşek'in sözlerinden anlıyoruz ki sarayın ve AKP iktidarının organik zekâsı meseleleri çözmeye yetmiyor, şimdi yapay zekâya geçme zamanı gelmiş. Ben size bir şey söyleyeyim: Değil organik, değil yapay hiçbir zekânızla bu işleri çözemezsiniz; bu sorunları çözecek yagâne zekâ DEM PARTİ’nin zekâsıdır.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Temelli.
Cumhuriyet Halk Partisi adına Sayın Murat Emir konuşacaklar.
Buyurun Sayın Emir.
35.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, açıklanan hububat taban fiyatlarına ve maliyeti bile kurtarmayan bu fiyatları protesto etmek için Cumhuriyet Halk Partisinin cuma günü Tekirdağ’da olacağına, Gazeteci Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı Ayhan Bora Kaplan dosyasındaki MASAK raporuna ve Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi RTÜK Başkanının haber kuruluşlarına konuyla ilgili yaptığı uyarıya, konutlarına kavuşamayan depremzedelere yapılan 5 bin liralık kira yardımının haziranda son kez verilecek olmasına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin sunumunu yaparken söylediklerine ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toprak Mahsulleri Ofisi ve saray iktidarı hafta sonu açıkladığı hububat taban fiyatlarıyla yaklaşan bayramı maalesef çiftçilerimize zehir etti ve öyle fiyatlar açıkladı ki bu fiyatlar bu tahılın, buğdayın, arpanın masrafını bile karşılayamayacak seviyede. Geçen yıl 1 kilo buğdaya taban fiyat 8,25 lira vermişlerdi, şimdi desteklerle birlikte 11 lira oluyor yani sadece yüzde 12 artırmışlar; oysa son bir yılda Türkiye’de ENAG’a göre yüzde 20, yüzde 120 ama TÜİK’e göre yani Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumuna göre ise yüzde 75’in üzerinde. Gerçek enflasyon yüzde 20, açıkladığınız enflasyon yüzde 75 ama buğdaya verdiğiniz artış sadece yüzde 12. Bu fiyatın kabul edilmesi mümkün değil. Bu, çiftçiye “Ekme.” demektir, çiftçinin maliyetini bile karşılamamaktır. Aynı şekilde, arpa fiyatı daha kötü; 7 liradan 7,25 liraya artırdılar. Sadece yüzde 3’lük bir artıştan bahsediyoruz. Böyle baktığınız zaman çiftçi zararda ve özellikle mazota son bir yılda neredeyse yüzde 100 zam geldi. Aynı şekilde, bakıyorsunuz, ekmek son bir yılda 6,5 liradan 10 liraya arttı ama dönüyorlar, çiftçiye “Sana para yok kardeşim.” diyorlar. Oysa sadece bu yıl Tarım Kanunu’na göre vermeleri gereken bütçenin yüzde 1’ini vermiş olsalar bu yıl çiftçiye aktarmaları gereken para 410 milyar. Bunun yarısını dahi vermiyorlar ve acı reçetenin faturasını işçilere, işsizlere, asgari ücretlilere, memurlara, emeklilere yutturdukları gibi aynı şekilde çiftçiye de içirtmeye çalışıyorlar.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu cuma günü saat 15.00'te Tekirdağ meydanında, bu; kabul edilemez, çiftçiyi perişanlığa sürükleyecek, maliyeti bile kurtarmayan fiyatı protesto etmek için alanlarda olacağız, çiftçimizin sesine ses katacağız ve iktidar sahiplerini bir kez daha uyaracağız; bu fiyatlarla Türkiye'yi kıtlığa sürüklersiniz, çiftçiyi tarlasından edersiniz ve Türkiye'yi -bugüne kadar yaptığınız gibi- ithalat bağımlısı yapmaya devam edersiniz.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta sonu gazeteci Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı bir gerçekle Türkiye bir kez daha alışık olduğu haberlerle karşılaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Emir, devam edin.
MURAT EMİR (Ankara) – O da hepimizin bildiği, organize suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan dosyasında MASAK’ın rapor hazırladığı ve Ayhan Bora Kaplan’la ilgili 50 şirkete 550 milyar liranın üzerinde Halk Bankasından kredi verildiği ortaya çıktı. Bu MASAK raporu şu anda mahkemede, dosyanın içerisinde delil teşkil edecek nitelikte. Ama böyle bir haber normal bir demokraside herkesin rahatsız olması gereken, bir kamu bankasının iki yıl önce, üç yıl önce, “garson” dedikleri bir kişinin ilişkili şirketlerine 550 milyar gibi yüksek bir rakamın hem de kredi verilebilir kriterler olmaksızın, finansal ölçütler olmaksızın ve bankacılık ahlakına uygun olmaksızın verilmiş olması şok yaratması gerekirken ilk yaptıkları iş, mahkemeye başvurmak ve sonuç olarak da mahkemeden yayın yasağı, erişim yasağı kararı aldırtmak oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) – Biz buna alışığız. Rahatsız olacakları yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini, haksızlıklarını, rüşvetlerini ortaya çıkaracak hangi haber olursa olsun anında çıkarıyorlar ama RTÜK Başkanına ne oluyor? RTÜK Başkanı da durup dururken haber kuruluşlarını arıyor ve onlara kendi deyimiyle “uyarı” ama bizim anladığımız dilde tehditle “Bu haberleri yayınlamayın.” diyor ve karın ağrısını anlıyoruz ki kendisi de Halkbank Yönetim Kurulu üyesi, oradan yağlı ballı maaşlar alıyor. Kendisini zaten Turkcell'in, TÜRKSAT'ın Yönetim Kurulu üyeliğinden de hatırlıyoruz ve bu müdahalesini de diğer yaptıkları gibi hukuk dışı ve konumuyla uygun olmayan bir şekilde değerlendiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) – Değerli arkadaşlar, önemli bir konu; depremin üzerinden on altı ay geçti ve bu on altı ayda depremzede vatandaşlarımız ancak yüzde 12 oranında konutlarına kavuşabildiler. Yüzde 12’si konutuna kavuştu ama kalanlar hâlâ barakadalar, konteynerdeler ve kiradalar. Mart ayından beri kira yardımı yapılıyor “Kira yardımını yapacağız.” dediler, geçen ay Bakanın açıklaması var “Konutlarını verene kadar kira yardımı devam edecek.” dedi ama anlıyoruz ki kira yardımı haziran ayında son kez verilecek. Bu, kabul edilemez. Bu kişiler hâlâ depremzede, hâlâ konutlarına ulaşamadılar, hâlâ kiradalar; o hâlde bunlara ödenen 5 bin liralar niye kesiliyor? Bunun akılla vicdanla açıklanabilecek hiçbir yanı yoktur. İktidar sahiplerini biraz vicdanlı olmaya, depremzedeye el uzatmaya -hadi, bir yılda vereceğiniz konutları veremediniz, bunu da veremeyecek gibisiniz- hiç olmazsa kira yardımlarını kesmemeye davet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) – Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) – Depremzededen kısacağınızla bütçeyi tamamlayamazsınız. Eğer el atacaksanız, eğer bütçeyi tamamlayacaksanız, o biraz önce dedik ya, Ayhan Bora Kaplan şirketlerine, bunun gibilerine verdiğinize bakacaksınız; kur korumalı mevduata verdiğiniz 800 küsur milyara bakacaksınız; sildiğiniz vergi borçlarına bakacaksınız; 21/b’yle verdiğiniz haksız pazarlık usulü ihalelere bakacaksınız; el atacağınız yer orasıdır, paralar orada duruyor. Depremzededen, çiftçiden, işçinin cebinden alarak bütçeyi toparlayamazsınız.
Sayın Başkan, diğer bir nokta, son nokta olarak açıklıyorum; sabrınız için de teşekkür ederim.
BAŞKAN – Estağfurullah, buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) – Erdoğan, tabii, her konunun uzmanı, hâliyle eğitimin de uzmanı. “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı altında gerici, çağ dışı, pedagoji biliminden uzak, laiklik karşıtı, Atatürk’ü unutmuş, içten içe Atatürk devrimlerine hınçlanan bir anlayışla bir maarif modelini Türkiye’ye dayattılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, lütfen bitirelim artık.
MURAT EMİR (Ankara) – Erdoğan da bunun sunumunu yaparken kendi çocuklarının imam-hatipte çok iyi eğitim aldığını ve sonrasında da Harvard’da, London School of Business’te okuduğunu söyledi. Şimdi, Erdoğan’ın bir şeye karar vermesi lazım. Eğer yurt dışında okumak bir marifetse, iyi bir şeyse biz iki yıl önce “Türkiye’de beyin göçü oluyor.” dediğimiz zaman “Süfli amaçlarla ellerin kapısına gidenlere acıyarak bakıyorum.” diyen kendisi değil miydi? Dolayısıyla, yurt dışına gitmek ayıp mı değil mi, yanlış mı doğru mu; buna bir karar vermesini bekliyoruz.
Sabrınız için teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Emir.
Adalet ve Kalkınma Partisi adına Sayın Leyla Şahin Usta konuşacaklar.
Buyurun Sayın Usta.
36.- Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın, Kurban Bayramı’na, Aybüke Öğretmenin şehit edilişinin yıl dönümüne, Hakkâri’de hukukun tesis edildiğine ve Hakkâri Valisi Ali Çelik’e, Sinop’un Boyabat ilçesinde meydana gelen trafik kazasına, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dün aldığı karara, Avrupa Parlamentosu seçimlerine, açıklanan hububat taban fiyatlarına ve verilen desteklere, depremzedelere yapılan kira yardımının kesilmediğine ve Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekillerimiz, ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kurban Bayramı’na yaklaştığımız bugünlerde ben de şimdiden herkesin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Hac yolcusu olan bütün hacılarımızın da haclarının makbul olmasını, sağ salim, hayırla dönmelerini temenni ediyorum, dua ediyorum.
Evet, Aybüke Öğretmeni, hepimizin “Ben öğretmen oldum.” sözüyle yüreğine yerleşmiş gencecik kızımızı, öğretmenimizi şehit edilişinin yıl dönümünde ben de rahmetle minnetle anıyorum. Seçilmiş olmak asla hukuk önünde size bir ayrıcalık tanımaz ve suç işleme özgürlüğü de getirmez. O yüzden, ne Aybüke Öğretmenimizin ne de başka bir vatandaşımızın şehit olmaması için terörle olan mücadelemize her şekilde devam edeceğiz.
Hakkâri’de yaşanan durumla ilgili de hukukun tesis edildiğini ve suç işlemiş, yargılanmış birisinin seçilmiş olmakla kanun önünde bir üstünlüğünün olmayacağını tekrar vurgulamak istiyorum.
Ayrıca, Hatay’da görev yaparken kendisiyle deprem döneminde tanıştığım, şu anda Hakkâri Valisi olan Sayın Ali Çelik’i de tanırım; vatandaşın içine çıkan, gece gündüz çalışan, dur durak bilmeyen çalışkan bir validir. Eminim, Hakkâri için de elinden geleni yapacak, en iyi şekilde çalışacak ve Hakkârililerin sorunlarını çözmek için gayret içerisinde olacaktır.
Sinop’un Boyabat ilçesinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden vatandaşlarımız var; 2 hekim arkadaşımıza, şoförümüze ve 1 vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve sağlık camiamıza başsağlığı dileyerek yaralılara da Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Dün, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin önemli kararıyla dünya aslında yapılması gerekene gecikmiş de olsa şahit oluyor. Filistin’de, Gazze’de iki yüz kırk dokuz gündür devam eden binlerce, on binlerce insanın katliamına sessiz kalan dünyaya bir görev düştüğünü çok şükür görebiliyoruz. O yüzden, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin almış olduğu kararın geç de olsa isabetli ve doğru bir karar olduğunu söylüyoruz ve Filistin halkının meşru yaşam hakkını savunan Hamas’ın yaklaşımını da doğru buluyoruz. Bu Birleşmiş Milletler Güvenlik kararına İsrail’in de uyması için tüm dünyanın gerekeni yapması ve İsrail’i durdurması için artık sesini yükseltmesini ve bu katliamın bitmesini temenni ediyoruz.
Türkiye olarak dünyanın bu noktaya gelmesine büyük çaba gösteren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki emeğini ve çabasını herkesin takdir ettiğini özellikle belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin Sayın Usta.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Teşekkür ederim.
Yine, Türkiye olarak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararının uygulanması için de takipçi olacağımızı ve bütün gücümüzle bu konuyu savunmaya devam edeceğimizi özellikle belirtmek istiyorum.
Yine, Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede, 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu için seçimler düzenlendi. Bu seçimlerde Avrupa maalesef karıştı. Popülist söylemler ve aşırı sağcı partilerin oylarının yükseldiğini görerek hepimiz endişeyle bu durumu takip ediyoruz. Gidişat böyle sürerse yabancı düşmanı, belki de ırkçı bir Avrupa’ya doğru hızla yol alınacaktır. Avrupa’nın zaten uzun zamandır sözde temsilciliğini yaptığı değerlerini ortadan kaldırdığını ve uzaklaştığını görerek bu endişemizin daha da arttığını görüyoruz. Bu faşizmin, ırkçılığın ve Avrupa'nın geçmişinde yer alan soykırımların “Eyvah! Kabus geri mi dönüyor?” denilerek tekrar dönmemesi ve dünyanın bu ırkçı ve faşist söylemlerden dönüşüne bir vesile olmasını temenni ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Hububat fiyatlarıyla ilgili pek çok şey söylendi. Bu konuyla ilgili yapılan açıklamada evet, taban fiyatlar söyleniyor ancak verilen desteklerin bilgilendirilmesi yapılmıyor; bunu açıklamak istiyorum. 2021-2022 yılında ton başına 1.000 lirayken bu sene, 2024 yılında destek 1.750 liraya çıkarıldı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ne zaman? Bir yıl sonra, bir yıl sonra.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Ayrıca, kaliteli buğday için ayrı bir fiyatlandırma daha yapılarak 500 TL ilave bir fiyat daha verilmektedir ki bu 500 lira özellikle kaliteli arpa ve buğdayın üretilmesine ve sertifikalı tohumun üretilmesine teşvik için verilmiş durumdadır.
Temennimiz, tabii ki çiftçilerimizin maliyetlerini daha da düşürerek gelirlerini daha da iyi seviyelere çıkarmak ama günümüzün şartlarında ve verdiğimiz desteklerle taban fiyatın açıklandığı gibi değil, 11.500-12.500-13.000 lira kadar kaliteli buğdayla birlikte yükseldiğini söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayalım Sayın Usta.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Çiftçiye geldi mi para yok!
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Bir de dünyadaki buğday fiyatlarıyla olan kıyaslamadan bahsetmek istiyorum. Şu anda dünyadaki buğday fiyatları ton başına baktığımızda…
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Yeni bakıyorsunuz.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Yok, baktım da Sayın Başkan, şey karıştığı için…
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Ben söyleyeyim; 10 lira.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Diğer rakamlarla yanlış bir şey söylememek için, doğrusunu söylemek için tekrar bakıyorum.
Evet, navlunla beraber dünyada 270 dolar olarak belirlenmiş. Türkiye'deki verdiğimiz desteklerle birlikte ton başına 359 dolara denk gelmektedir. Yine, ihracat yasağı kaldırılmış, üreticimiz için ithalat yasağı da getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta, bitirelim lütfen.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Depremzedelerle ilgili özellikle bir konu var, çok gündeme getirildiği için… Kira yardımları kesilmiş değil. On iki ay boyunca 7.500 lira olarak… 5 bin liradan başladı, şu anda 7.500 liraya çıkarıldı. “On iki” ay denilmişti ancak on iki ay dolmasına rağmen evini teslim alamayanlar için 13’üncü aydan itibaren aynı şekilde kira yardımları devam edecektir. Hatay'da bu -Sayın Turhan Çömez Başkanımız bahsetti- evlerinin kapılarına tebligat asılanlardan bahsedildi. Sordum, birkaç aydır devam eden bir süreç ve yeni deprem konutlarının yapılması için rezerv alanı olarak ilan edilmiş ve orada bulunan orta hasarlı, kısmi hasarlı, ağır hasarlı olarak da tespit edilen evlerin boşaltılmasıyla ilgili bir süreçten bahsediyoruz. Kendilerine on beş günlük bir süre verilmiş. Yine, bu evlerden çıkacak kişilerin on iki ay boyunca kira yardımı almaları için bütün girişimler, bütün sözleşmeler tamamlanmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Yine, konut sıkıntısı varsa kendilerine bu konuda gerekirse ev bulma konusunda veya konteyner kentlerde yeni evleri yapılana kadar ve teslim edilene kadar kalma imkânları da sağlanmış durumdadır. Burada amaç, depremzedeleri kapı dışarı etmek değil, rezerv alanın bir an önce boşaltılarak inşa işlemlerin başlatılarak o insanların da güvenli, sağlam evlerine kavuşmasını sağlamaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şahin.
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan…
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan…
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Şahin’in yaklaşımı aslında, bütünüyle AKP'nin tarım politikasındaki sakatlığı apaçık ortaya koyuyor. Türkiye'de tonuna bakıyorlar, 250 dolar...
BAŞKAN – Özür dilerim Sayın Emir.
Talebinizi alayım önce.
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Şahin’e bir soru sormak istiyorum ve bu konudaki görüşünü merak ediyorum.
BAŞKAN – Peki, bir saniyenizi rica edeyim.
Sayın Lütfi Bayraktar, sizi bulamamıştık.
Buyurun, söz hakkınızı kullanın.
37.-Sakarya Milletvekili Lütfi Bayraktar’ın, Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş’in 92’nci Birleşimde yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFİ BAYRAKTAR (Sakarya) – Atalarımız ne güzel söylemiş “Kılavuzu karga olanın…” diye. Öncelikle, Giresun Milletvekili Sayın Elvan Gezmiş’i vekilliğini yaptığı ilin en önemli kuruluşu ve Türkiye'nin en büyük üretici birliği olan FİSKOBİRLİK hakkında doğru bilgi edinmek üzere FİSKOBİRLİK Genel Müdürlüğüne ve FİSKOBİRLİK İnsan Kaynakları Müdürü öz kuzeni Ali Işık’ı ziyarete davet ediyorum. Ziyaret sonucunda biraz adalet ve hakkaniyet duygusu taşıyorsa yaptığı açıklamalar sebebiyle yüzünün kızaracağı muhakkak olacaktır. 2007 yılında üretici ve banka borçları, 140 milyon dolar sebebiyle bütün gayrimenkulleri satışa çıkarılan, çalışanların maaşlarını alamadığı, faaliyetleri durma noktasına gelen FİSKOBİRLİK, bugün vadesi geçmiş bir kuruş borcu olmayan, kendi öz sermayesiyle üreticiden fındık alan, 120’ye yakın diğer mamul üreten, sadece üretim tesisine 500 milyonluk yatırım yapan, son bir yılda ilaveten 350 milyonluk yatırım yapan, bu sayede her geçen gün büyüyen bir kurumdur.
BAŞKAN – Sayın Emir, şimdi buyurun.
38.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Şahin’in yaklaşımı AKP'nin tarım politikasındaki sakatlığı apaçık ortaya koyuyor. Türkiye'de ton başına 250 dolar veriyorlar, dünyaya bakıyorlar, 400 dolar.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Tam tersi.
MURAT EMİR (Ankara) – Tersi ve diyorlar ki: “Zaten biz yüksek vermişiz.” Oysa, bakın, Türk çiftçisi desteklenmiyor; tarlada desteklenmiyor, mazotla desteklenmiyor, tohumla desteklenmiyor, gübreyle desteklenmiyor ve bu nedenle de Türk çiftçisi çok pahalıya mal ediyor. Yapmanız gereken Türk çiftçisini ayağa kaldırmaktır ama siz hiçbir koşulda dünyayla yarıştırmıyorsunuz ama fiyata bakarken “Ya, zaten biz dışarıdan daha ucuza alırız.” dediğiniz zaman işte bu, ithalatçı anlayıştır; işte bu, Türk çiftçisini yok etme projesidir. Türkiye’nin yirmi iki yıldır tanık olduğu da bu acı gerçektir, bu da buradan itiraf edilmiştir.
Diğer bir nokta; bakınız, elimde mesaj var, depremzedelere gelen mesaj, buradan gösteriyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) – Başkanım, bitireceğim.
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) – Buradan gösteriyorum, elimizde mesaj var; depremzedelere artık kira yardımı yapılmayacağına dönük olarak bu gönderilmiş. Şimdi, bu konuda açık bir bilgilendirme yapsınlar çünkü depremzedelerin gözü burada. Bu kira yardımları devam edecek mi? Haziranda ödeniyor, temmuz, ağustos, eylül, ekim; konutlarını alana kadar devam edecek mi, etmeyecek mi? Bunu Türk milleti adına soruyoruz ve bekliyoruz cevabını.
BAŞKAN – Teşekkürler.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Temelli, söz talebiniz mi var?
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Evet Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
39.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bir kere bu buğday fiyatlarıyla ilgili karşılaştırma konusunda Genel Kurula şu bilgiyi vermek, şu düzeltmeyi yapmak bir zaruret: Şimdi, karşılaştırma yaparken satın alma güçleri üzerinden yapılır. Mazot fiyatları, bu ülkede uygulanan elektrik fiyatları, çiftçinin içinde bulunduğu durumu görmezden gelerek baskılanmış bir döviz kuru üzerinden böyle bir karşılaştırma yapmak… Anlaşılıyor ki Şimşek haklı, bir yapay zekâya ihtiyaç var.
Hakkâri Valisine gelince, idari teşkilatlanma konusunda o Vali orada valilik yapmıyor; kayyum, kayyum o. Bir seçilmiş ne hazindir ki kayyumu savunmak zorunda kalıyor. O kayyum orada valilik dışında yaptığı işlerde zaten inanılmaz şaibeli işler yapmış. Hakkâri 315 milyon lira borca batmış, sadece seçim kampanyasında belediye bütçesinden 30 milyon harcanmış; bunun neresini savunuyorsunuz siz, hangi hizmetini savunuyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
Yapacağınız şey, bir an önce, bir seçilmiş olarak halkın iradesine saygı göstermek, bir an önce bu kayyum uygulamasına son vermek ve orada seçilmiş belediye meclisinin iradesine saygı göstererek belediye meclisi içinden geçici olarak bir belediye başkanının vekâleten atanmasını sağlamaktır yoksa burada gelip âdeta kayyumları överek bir darbeyi savunmak bir seçilmişe yakışacak bir şey değildir.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çömez…
40.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Şahin Hatay'daki deprem bölgesindeki rezerv alan uygulamasıyla ilgili bir değerlendirme yaptı. Bölgede bir sahra hastanesi kurmuş, uzun süre kalmış, yoğun çalışmalar yapmış biri olarak bölgedeki birçok insanla hâlen çok sıkı temasım var; az önce gösterdiğim o belge onlardan gelen bir belge. İnsanlar feryat ediyor. “Aradan bir buçuk yıl geçti, evlerimiz verilmedi, herhangi bir kira yardımı yok, kapımıza bu belgeler asılıyor ve bizlere konteyner gösterildi.” diyorlar. Dolayısıyla, ben, Sayın Şahin arzu, ederse arada kuliste kendisine bu insanların adreslerini veririm, belki de bizatihi arayıp çare bulur.
Öte yandan, buğday fiyatlarıyla ilgili çok önemli değerlendirmeler yaptı. Şimdi, buradaki yanlışları tek tek vurgulamak istiyorum. Bakın, geçen yıl buğdayın tonu 8.250 liraydı; bugün 9.250 lira. Artış ne kadar? Yüzde 12. Arpada artış ne kadar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Arpadaki fiyat artışı yüzde 3,5. Peki, gelelim enflasyona; yüzde 75 TÜİK’in enflasyonu ama gayriresmî yüzde 125’leri bulmuş bir enflasyon var. Ben hemen size mazot fiyatını mukayese edeyim: Geçen yıl aynı tarihteki mazot ile bugünkü mazot arasında yüzde 110’luk bir fiyat artışı var. Gübrede yüzde 60’lık, zirai mücadele ilaçlarında yüzde 70’lik bir artış var. Tüm bunlara rağmen çiftçiye verilmiş yüzde 12 veya yüzde 3,5’luk zam asla kabul edilemez; bu, çiftçinin ölüm fermanının imzalanmasıdır.
Bir başka konuya geleceğim. Sayın Şahin dedi ki: “Geçen yıl 1.000 lira veriliyordu, bu yıl 1.750 lira kendilerine destekleme veriliyor; bunlardan hiç bahsedilmiyor.” Bakın, bugün buğdayın Türkiye'de ton maliyeti 10,87’dir, bir daha söylüyorum, 10,87. Eğer verilen destekleme zamanında verilse bile buğdayın maliyetini karşılamıyor. Şu anda Balıkesir'deki çiftçilerin birçoğuna geçen sene verilmiş olan ya da verilmesi gereken desteklerin hiçbiri ödenmedi; bunlarla ilgili binlerce çiftçi örneği verebilirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim Sayın Başkanım, burası önemli çünkü.
BAŞKAN – Buyurun, lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Teşekkür ederim.
Öte yandan, bir başka sorunu daha getireceğim size. Sayın Şahin, bugün TMO’ya telefon etseniz, deseniz ki: “Benim elimde 10 ton buğday var, satmak istiyorum. Ey TMO, gelip alır mısın veya getirip satabilir miyim?” TMO’nun size söyleyeceği şey şu: “Sayın Şahin, depolar dolu, alamıyoruz.” Ne zamana randevu veriyorlar? Tam iki ay sonraya. Peki, iki ay sonra gittiniz, bunu teslim ettiniz, size parasını ne zaman verecek? En iyi şartlarda altmış günde; dört ay ediyor. Bugün zaten 9.250 lira fiyat biçilmiş, bunu da dört ay sonra ödediğiniz zaman… Bakın, iddiayla söylüyorum; şu anda Türkiye'ye Rusya'dan, Ukrayna'dan yoğun miktarda -Bandırma Limanı’nda bekleyen onlarca gemi var- ithal buğday geliyor. Bu son alınmış karar ve verilmiş fiyat Türk çiftçisinin hakikaten yok olması için imzalanmış bir fermandır. Bu konuda bütün rakamları bölgeden tek tek kanıtlamaya ve sizlerle paylaşmaya hazırım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çömez.
Buyurun Sayın Şahin Usta.
41.- Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın, Ankara Milletvekili Murat Emir, Muş Milletvekili Sezai Temelli ile Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Teşekkür ederim.
Buğday fiyatıyla ilgili, mazot ve gübre desteğinin verilmediği söylendi. 590 lira mazot ve gübre… Yani 1.750 liranın üzerinde mazot ve gübre desteğinin de verildiğini özellikle belirtmek istiyorum. Toplam 29 milyar TL'lik bir destek bütçesi de sadece arpa ve buğday üreticisine ayrılmış durumda.
Evet, TMO’nun depolarının doluluğuyla ilgili bir iddia var ama TMO “Şu anda gelen her çiftçimizi geri çevirmeden; depolarımız hazır ve alım için hazırız.” diye açıklamasını da yapmış durumda. Umarım, hiçbir çiftçimiz zorluk yaşamaz; yaşanırsa biz de bunu takip ederek, TMO’yla beraber ek depoların açılması sağlanarak… Ki bunlar yapıldı, yapılmadı değil, yine yapılabilir. Ben de tarımı ve arpa, buğday alımlarını önceki dönem Konya Milletvekili ve bu dönem Ankara Milletvekili olarak yakinen takip eden birisi olarak bu bilgileri ezberden söylemiyorum, hem resmî açıklama kaynaklarından hem de bilgim olarak söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin Sayın Usta.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Hatay'da bu durumu yaşayan bir vatandaşımız varsa, elbette ki özel olarak onun konusunu görüşürüz ama genel olarak böyle bir algı varmış diye buna girmeye gerek yok. Genel uygulamayı tekrar söylüyorum: On iki ay boyunca devam eden kira yardımlarına 13’üncü aydan itibaren kesintisiz devam edilecek.
Bu alanlar rezerv alanı olarak belirlenmiş ve güvenli evlerin, konutların yapılması için boşaltılması konusunda tek tek herkesle görüşülmüş. Belki farklı bir konu da olabilir ama varsa böyle bir sıkıntısı tek tek görüşelim. Bu vatandaşımızın sorununu da çözmek için hazırız diyorum.
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Sayın Grup Başkan Vekilim, siz AFAD’ın gönderdiği mesajı görmüyorsunuz o zaman; dün mesaj gönderdi bütün kiracılara.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Sayın Başkanım, buğday ithalatıyla ilgili bu hep konuşulur; elbette, biz buğday üreten bir ülkeyiz. İthal ettiğimiz, Ukrayna'dan gelen buğdayları biz, un hâline getirip, katma değerli ürün hâline getirip satış yapıyoruz. Bunun katma değerli ürün hâlinde ihracatını yaptığımız bir buğday olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen Sayın Usta.
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) – Bu, makarnalık buğday olarak alınan, sonrasında hem makarna hem de ihracat ürünü olarak, katma değerli ürün olarak kullanılan; iç piyasada kullanılmayan, ihracat için kullanılan bir buğday olduğunu özellikle tekrar hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Usta.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkanım, bir cümleyle cevap vermek istiyorum müsaadenizle.
BAŞKAN – Efendim, bu kâfi; anlaşıldı herkesin düşüncesi.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitirelim mi? Peki.
BAŞKAN – Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sırrı Süreyya ÖNDER
KÂTİP ÜYELER: Havva Sibel SÖYLEMEZ (Mersin), Kurtcan ÇELEBİ (Ankara)
-------0-------
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Manisa Milletvekili Şenol Sunat’ın Erzincan’ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine dair yazısı 11/6/2024 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/57)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 22’nci maddesi çerçevesinde siyasi parti gruplarının oranlarında değişiklik olması sonucunda Manisa Milletvekili Sayın Şenol Sunat’ın Erzincan’ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden geri çekildiğine dair İYİ Parti Grup Başkanlığının yazısı 11/6/2024 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır .
Bilgilerinize sunulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Dışişleri Komisyonu Başkanı Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve beraberinde bir heyetin 9-10 Haziran 2024 tarihlerinde Mısır’a resmî bir ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/884)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve beraberinde bir heyetin 09-10 Haziran 2024 tarihlerinde Mısır’a resmî bir ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin anılan ziyaretleri gerçekleştirmesi hususu Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
CEMAL ENGİNYURT (İstanbul) – Başkanım, söz verecektiniz.
BAŞKAN - Hemen söz vereceğim.
Buyurun.
Bir dakika söz veriyorum.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt’un, Oturum Başkanı Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla emeklilerin bu sene kurban kesmemeleri yönünde bir fetva yayınlaması için Diyanet İşleri Başkanına seslendiğine ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Herkesin malumu olduğu üzere pandemi döneminde Diyanet İşleri Başkanımız özgül ağırlığını kullanarak cuma namazlarını kılmayı bir müddet ertelemişti. Allah'a şükürler olsun, Recep Tayyip Erdoğan “Nas Allah’ın emri.” demiş ama nassı da pas geçmiştik. Şimdi, yeni bir pas geçme zamanı geldi. Emekliler 10 bin lirayla değil kurbana ortak girmek, karpuza bile ortak giremiyor.
Diyanet İşleri Başkanının hacda olması sebebiyle sizin aracılığınızla Diyanet İşleri Başkanına sesleniyorum: Emeklileri bu sene kurbandan muaf tutalım çünkü emeklilerimiz dinî vecibesini yerine getiremediği için vicdan azabı çekiyor. Diyanet İşleri Başkanı bu konuda derhâl bir fetva yayınlamalı, emekliler kurban kesmemeli.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in, İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Beni böyle işlere aracı etmeyin diye kaç kere ricacı oldum. Zaten şeran kudreti olmayana farz değil. Bugün emeklilere fitre, zekat düşer. O yüzden, bence herhangi bir içtihada gerek yok yani.
CEMAL ENGİNYURT (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sağ olasın.
Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin tarafından, yanlış hayvancılık politikaları yüzünden yaşanan et fiyatlarının yüksek olması sorunu nedeniyle yaşanan sosyal meselelerin araştırılması ve bu sorunların çözümlerinin belirlenmesi amacıyla 11/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/6/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 11/6/2024 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
İsa Mesih Şahin
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan Vekili İsa Mesih Şahin tarafından, yanlış hayvancılık politikaları yüzünden yaşanan et fiyatlarının yüksek olması sorunu nedeniyle yaşanan sosyal meselelerin araştırılması ve bu sorunların çözümlerinin belirlenmesi amacıyla 11/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 11/6/2024 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Saadet Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Hasan Ekici konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Ekici. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA HASAN EKİCİ (Konya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, malumunuz, önümüzdeki hafta mübarek Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz. Kurban Bayramı öncesinde Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve parti teşkilat mensuplarımızla birlikte geçen hafta Ankara’nın Elmadağ ilçesindeki besi çiftliklerini ve et üretim zincirinin son halkası olan kasapları ziyaret ettik. Et ve süt üretim ve dağıtım süreçlerini yerinde gözlemleyerek incelemelerde bulunduk. Maalesef bir kez daha gördük ki hayvancılığımızın hâli içler acısı, hem üretici isyanda hem de tüketici. Besiciyi de süt üreticisini de emekliyi, çalışanı, vatandaşı da isyan ettiren iklimin son yılların kötü ekonomi politikaları olduğunu hepimiz bilmekteyiz.
Kurban Bayramı da yaklaşırken ortalığı yangın yerine çeviren şartlar, maalesef, tüm sözde müdahalelere, çözüm gibi sunulan yanlış ithalat politikalarına rağmen içler acısı. Genel tablo şu: Enflasyonist ortamda mazot, yem gibi üretim girdilerinin fiyatları hızla yükselmiş durumda. Soğuk süt fiyat artışları üretim maliyet artışlarının gerisinde kaldı. Et fiyatlarının istikrarsızlığı ve yanlış et ithalatı politikaları bu sorunların üzerine tuz biber ekti. Kesime gönderilen inek sayısı maalesef hızla arttı. “Hayvanımın yarısını kesime gönderiyorum ki diğer yarısını kurtarabileyim.” diyen besici isyanda. Et ve süt sektörünün istikrarsızlığı ve sürdürülebilirliğinin kalmaması nedeniyle hayvancılığı terk eden çiftçi sayısı hızla artmakta. Üretimden nihai tüketime kadar et ve süt piyasasındaki eksik rekabet şartları ve devletin piyasayı düzenleme ve denetlemesindeki yetersizliğinden vatandaşların ucuz ete ve süte ulaşması gittikçe imkânsızlaşmakta. Et ve süt işletmelerinin gelir gider, finansman dengelerinin bozulması nedeniyle borçlanma ihtiyaçları hızla artmakta; buna karşın kredi faizleri de hem yükselmekte hem de vade süreleri kısalmakta.
Değerli milletvekilleri, Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldı. 55-60 kilogram bir büyükbaş hissesi geçen yıl 16-20 bin liraya satılırken bu yıl bu fiyat 32 ila 40 bin liraya yükseldi. Bir dananın fiyatı ise 50-120 bin lira bandından 100 ila 240 bin lira bandına fırladı. Yetiştirici de tüketici de herkes isyanda; yetiştiriciler yem, nakliye ve kira giderlerinden bezmiş hâlde. İstanbul’da geçen yıl 30-40 bin lira olan pazar yeri kirası bu yıl 100 bin lira, yem fiyatları ise torba başına 250-300 lira bandından 500-600 liraya yükseldi. Akaryakıt zamlarıyla birlikte nakliye giderleri de yaklaşık yüzde 100 zamlandı. Düşünün ki Niğde’den İstanbul’a giden bir kamyonun maliyeti yaklaşık 75 bin lira oldu.
Geçtiğimiz günlerde Mersin’e Brezilya ve Uruguay’dan gelen 2 gemiyle toplam 43 bin baş canlı sığır ithal edilmiş. Et ve Süt Kurumu yetkililerinin açıklamalarına bakılırsa küçük üretici bundan memnun imiş, zira daha önce büyük firmalar hayvan getirip küçüklere pahalıya satıyormuş. “Biz daha uygun fiyata satıyoruz.” diyorlar, böylelikle küçüklerin piyasada kalmasını ve üretime devam etmelerini sağlıyorlarmış. Özrü kabahatinden beter bir açıklama, içinde itiraf da var. Acaba kimmiş bu büyükler, neden devlet tarafından bugüne dek semirilmişler? Neden küçük üreticinin zarar etmesine göz yumulmuş? Var mı bunların cevabı? Tabii ki yok. Zaten bizim gezdiğimiz bölgelerde de üretici bunlardan muzdarip. Bir hayvan besisine, yemine, şununa bununa yapılan masrafın kafa kafaya gelmesinden, kâr edememelerinden, borçla dönmelerinden, kredi faizlerinin de artırılıp kısa vadelere çekilmesinden muzdaripler.
Et ve Süt Kurumu, yıllardır iç üretimi baltalayan yanlış ithalat politikasının amacını şöyle açıklıyor, diyor ki: “Biz yaptığımız anlaşma çerçevesinde, Güney Amerika’dan hayvanları getirmeye başladık ve piyasada et fiyatları düşmeye başladı. Tabii, fiyatlar düşünce de sıkıntı oluyor, üretici zarar ediyor. Bu nedenle, fiyatların da çok düşmesini istemiyoruz ama gerekli bağlantıları yaptık ve sözleşmeyi de iptal edemiyoruz; bir dengede götürmemiz gerekiyor.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirelim lütfen.
HASAN EKİCİ (Devamla) – Yahu, böyle bir sarmalla sürdürülebilir bir politika üretilebilir mi? Stratejik planlar yapmadan hangi dengelerle birilerinin semirilmesini ama küçük üreticinin yok olmasını, yerli üretimin baltalanmasını engelleyebilirsiniz? Yetkililerin bahsettiği bu dengeleri sağlayanlar kim, gerçekten çok merak ediyoruz. Üstelik, kamuoyuna yaptıkları açıklamanın bir yerinde kendileri de kurbanlık et ithalatını doğru bulmadıklarını ifade ediyorlar. O doğru değil de diğeri doğru mu? Hayvan üretiminde cennetlik bir ülkeyi ne hâle getirdiniz? Üstelik, bu ithalat politikaları başladığında ekonomik kriz falan da yoktu. Otlakları azaltan, çiftçiyi, besiciyi üretime küstüren, besiciyi kredi borçlarına boğan siyasetleri üreten, hayvan sayımızı dünden daha beter eden kimler? Peki, burada o dengeleri nasıl koruyacaksınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN EKİCİ (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Yüksel Selçuk Türkoğlu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Türkoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) –Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; dünyanın neredeyse en yoksul ülkelerinden birinde yaşamaya mahkûm ettiğiniz vatandaşlarımız Kurban Bayramı’nı karşılayacak. 7 asgari ücretli bütün maaşlarını verseler bir danaya giremedikleri bir Kurban Bayramı’nı karşılayacaklar. Varın, 10 bin liraya mahkûm ettiğiniz emeklinin nasıl kurban geçireceğini siz düşünün.
Bakın, Tarım ve Orman Bakanlığının verilerinden bahsediyorum; 2021, 2022, 2023 ve 2024 tahmini. 2021’den bugüne kadar kesilen hayvan yüzde 20 azalmış hane başına; 2024 yılı için de tahminen yüzde 20 oranında bir düşüş beklendiğini Tarım ve Orman Bakanlığı, devletin resmî rakamları söylüyor.
Aslında, biz bu Kurban’da neyi kurban ediyoruz biliyor musunuz? Aslında, biz, bu bayram ülkenin bütün değerlerini iktidarda kalabilmek uğruna kurban ediyoruz. Bir zamanlar dünyanın tahıl ambarı iken iki gündür fiyatların açıklanmasıyla birlikte çiftçiyi, tarımı ve üreticiyi bu bayramda kurban ediyoruz. Esnafı üç harfli zincir marketlere bu bayramda kurban ediyoruz. İşçiyi, memuru, çileli emeklilerimizi kendinizle birlikte bir avuç şatafatlı hayat düşkünlüğüne kurban ediyoruz. Şehit kanlarıyla sulanan vatan topraklarımızı milyonlarca ne idiği belirsiz sığınmacıya, mülteciye, kaçağa göçeğe kurban ediyoruz. En başta adaleti kurban ettiniz; mahkemelere nüfuz ederek, hâkimlere ve savcılara aba altından sopa göstererek ve dahi yüksek yargıyı birbirine kırdırarak bu ülkede hukuku kurban ettiniz. Halkın seçtiği milletvekili Can Atalay'ın vekilliğini bir inat uğruna kurban ettiniz. Sosyal medyada âdeta devlet terörü estirerek, “tweet” atanı, “tweet”i “retweet”leyeni sabahın beşinde içeri alarak temel hak ve özgürlükleri kurban ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Tamamlayacağım.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Hemen hemen her seçimde sandık güvenliğini yok ettiniz, vatandaşın en tabii görevi olan oy hakkını çalarak demokrasiyi kurban ettiniz. Gençlerimizin hayallerini kurban ettiniz. Yabancı paralar karşısında pula dönüştürdüğünüz Türk parasını kurban ettiniz. Dağları, ovaları, denizleri, yeşilliğimizi, ağacımızı, ormanımızı betona kurban ettiniz. Cumhuriyet değerlerini ve memleketin yüz yıllık kazanımlarını; limanlarını, şeker fabrikalarını, çimento fabrikalarını kurban ettiniz. Hasta garantili hastaneler, araç geçiş garantili otoyollar, köprüler yapma bahanesiyle çocuklarımızın geleceğini kurban ettiniz. Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği Türk dünyası hedefini Orta Doğu çöllerine kurban ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Hemen tamamlayacağım.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Anadolu'nun saf, temiz Müslümanlığını bedevi sefilliğine kurban ettiniz. Sosyal devleti seçim ekonomisine kurban ettiniz. Temeli Türk kahramanlığıyla atılmış bu ülkenin kurumlarını, kurucu değerlerini istibdada kurban ettiniz. Hasılı, koskoca ülkeyi kötü yönetiminizle açgözlü dünyaya kurban ettiniz.
İşte böyle bir Kurban Bayramı’nı karşılayacağız. Rahmetli Karakoç’un duasıyla: Ya bayramlar bayram olsun, kurtulsun ya takvimler cayır cayır yırtılsın!
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Türkoğlu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın İbrahim Akın.
Buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır Sayın Akın.
DEM PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AKIN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisinin, Kurban Bayramı vesilesiyle hayvan meselesini gündem yapması ve bunun tartışılmasıyla ilgili söz almış bulunmaktayım.
Türkiye'de hayvancılık, aslında uzun yıllardan bu yana öldürülmektedir. Özellikle, kürdistan coğrafyasında tarım ve hayvancılık çok yaygın bir şekilde yapılırken maalesef Kürt sorununun demokratik, siyasal çözümü yapılamadığı için bölgedeki bütün hayvan üretimleri bitirilmiş, insanlarımız köyünden edilmiş ve hayvan üretimi yapamadığı gibi aynı zamanda yaşamlarını da yürütemez hâle gelmişlerdir.
DEM PARTİ olarak biz şunu öneriyoruz: Türkiye'de ve dünyada yaşanmış ekolojik krizin sebebi olan endüstriyel tarımcılığın bitirilmesi gerekir ama maalesef kaosu, aynı zamanda şiddeti, aynı zamanda bir istikrarsızlığı örgütleyen ve kötülük iktidarı hâline gelmiş bu iktidar, ülkemizde her konuda olduğu gibi tarımda da hayvancılıkta da bunu yapıyor ve ağırlıklı olarak da 2010 yılından bu yana yapmış olduğu ithalatlar vesilesiyle Türkiye'yi, hayvancılıkta 11 milyar civarında borçlandırmış durumda; hâlâ buna devam ediyor.
Geçen, Tarım ve Orman Bakanlığı müdürünün yapmış olduğu bir toplantıda gördüğüm tablo şuydu: Tarım ve Orman Bakanımız ve aynı zamanda Tarım ve Orman Bakanlığımızın müdürü aynen şunu diyor: “Biz önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını yapacağız çünkü bu alışkanlık, bu anlayış çok daha yaygın bir şekilde gelişiyor.” 2018 yılında, sanırım Pakdemirli’nin Bakan olduğu dönemde Pakdemirli’nin bir sözü vardı, “İstiyorsanız et yemeyin, ot yiyin.” demişti. Böylesine sorumsuz, böylesine eleştiriler karşısında kapalı bir anlayış biçimiyle karşı karşıya olduğumuzu buradan ifade etmek isterim. Yine, aynı Bakan şunu demişti: “Paramız var ki ithal ediyoruz.” Ama önümüzdeki günlerde bu kadar ağır ekonomik krizler karşısında muhtemelen ithalat da yapamayacaksınız.
Biz buradan öneriyoruz; özellikle bölgemizde yerel yönetimler vasıtasıyla yaygın bir şekilde hayvancılığın örgütlenmesini, kooperatifin yapılmasını ve kooperatifler vasıtasıyla tekrar o bölgelerimizdeki tarımın doğal olarak yapılmasını, erişilebilir, sağlıklı gıda sağlanmasını, hem buğday bakımından hem arpa bakımından hem de hayvancılık bakımından bunun yapılabilirliğinin tarihsel olarak mümkün olduğunu düşünüyoruz. DEM PARTİ olarak, eğer bu kayyumlar zihniyeti devam etmezse, bu kayyum politikaları karşısında sağlıklı bir demokratik duruş sağlanabilirse, seçme ve seçilme hakkını herkes için eşit bir şekilde uygulayabilirseniz inanıyoruz ve göreceksiniz ki bölgede tekrar hayvancılık, kooperatifçilik, tarımcılık gelişecek ve Türkiye tekrar daha sağlıklı gıdaya erişebilecek ama bunu istemeyen, özellikle ticaret yapmak isteyen, bir avuç zengini zengin yapmak isteyen, hayvanlar üzerinden kendine sermaye transferi yapmak isteyen bu zihniyet tekrar geliştirilmek isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Akın.
İBRAHİM AKIN (Devamla) – Bu dönemde 4.300 civarında şirkete kredi vererek hayvancılık yapılmasını teşvik etmeye çalışıyorlar. İtiraz ediyoruz; dünyadaki bütün ekosistemi de bozan, özellikle endüstriyel tarımın bu şekilde yapılmasını teşvik eden bu zihniyet, Türkiye'nin havasını, suyunu, iklimini bozmaya, bizi topraksız, susuz bırakmaya ve aynı zamanda gıdanın daha pahalı, erişilemez hâle gelmesine sebep olmaktadır ve bu gıdalar bu şekilde devam ettiği sürece de Türkiye'de sağlıklı yaşam mümkün değildir.
İnsanlarımızın parasıyla sağlıksız yaşam koşullarını teşvik etmeye devam etmeyin, bu tarz üretimden vazgeçin, dünyanın vazgeçtiği endüstriyel tarım politikasından vazgeçin, hayvancılığı burada bu şekilde yürütmekten vazgeçin, ithalatı kesin, Türkiye'deki çiftçileri, tarımı destekleme konusunda daha samimi adım atın çünkü insanlarımız artık mevcut koşullarda bırakın et yemeği, ekmek bile bulamıyorlar. Buna mahkûm değiller, bizim insanlarımız bunu artık kabul etmeyecekler.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akın.
Cumhuriyet Halk Partisi adına Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer konuşacaklar.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hayvancılığın sorununu çözmek için öncelikle işe yemden başlamak lazım. Yem sorunu çözülmeden hayvancılığın sorunları çözülmez çünkü hayvancılığın yüzde 70 giderini oluşturan yemdir. Özellikle ithal yemlerdeki fiyat artışı hayvancılığı önemli ölçüde riske sokmuştur.
Hayvancılıkla ilgili, Adalet ve Kalkınma Partisinin uyguladığı yanlış politikaların bedelinde vatandaş pahalı et alarak tüketmek durumunda kalıyor. Esasında diğer fiyat artışlarına göre etin pahalı olduğunu söylemek de çok gerçekçi olmaz çünkü hayvanın bir yıllık bakımıyla oluşan masraf ve giderlerinden sonra rafa yansıyan et fiyatları zeytine bakarsanız, diğer sebzeye bakarsanız yine de uygun bir fiyat gibi görülür.
Özellikle Türkiye’de ithalata dayalı bir politikayla sorunları çözme anlayışı bugünkü yaşadığımız sorunun temelini oluşturuyor. On altı ayda 1 milyon baş hayvan ithal edildi. Bunun yanı sıra, on altı ayda ithal edilen et ise 57.693 ton. 572 milyon 716 bin dolar, et için yurt dışına verdik. Türkiye’de hayvancılığı geliştirmek için doğru politikalar uygulansaydı bugün yaşanan sorunlar olmayacaktı. 1940 yılında bu ülkede 44 milyon hektar mera alanı varken bugün iktidara göre 14 milyon hektar, farklı kaynaklara göre 12 milyon hektar kalmış. Mera hayvancılığını bitirmişiz, hayvanı kapalı alanda on ik ay beslemek durumundayız. İşte, besicilere gidiyoruz, kurban için umutları vardı ama geçen yıla göre müşterisinin en az yüzde 30 daha az geldiğini söylüyor, hayvanını satamıyor, satamadığı süre için de oturup bir hesap yapıyor, Türkiye’de uygulanan faiz politikasını dikkate alarak diyor ki: “Bu hayvanları elimden çıkarsam faizden daha çok gelir sağlayacağım.” Böylece, hayvancılığa karşı bakışı da olumsuzlaşıyor. Keza, küçük, aile tipi işletmelerde artık ahıllar boşaldı. 1 ila 10 hayvanı olan bu işi yapamıyor çünkü çiftçilik yapmayanın hayvancılığı sürdürebilmesi artık olası değil. Yem fiyatlarının dışında, ahır giderleri ile veterineri, aşısı, işçisi, çobanı derken hayvancılık sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Uygulanan yanlış politikalar tüketiciye doğal olarak olumsuz yansıyor.
Bunları aşmak mümkün, öngörülebilir bir politikayla, dişi inek kesime giderken onun kesimi engellenseydi bugün bu sorun olmayacaktı. Hayvancılıkta bugün bir hayvandan en az 3 ila 5 yavru alınır ama dişi ineğin kesime gitmesiyle orada sorun oluştu. Hayvan hastalıklarının önüne geçilemedi, buzağı ölümleriyle ilgili gerekli çalışmalar yeterli ölçüde yapılamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Bir de biraz evvel AKP Grup Başkan Vekilinin desteklerle ilgili açıklamasını bir örnekle size anlatayım. Bu ülkede destek nasıl oluyor? Cumhurbaşkanlığının programında 16 milyar lira mazota destek görülüyor, çiftçiler yıllık ortalama 3 milyar litre mazot tüketiyorlar, ÖTV ve KDV olarak çiftçiden alınan 45 milyar lira yani ÖTV ve KDV'den aldığınız vergiyle “Çiftçiye verdik.” dediğiniz desteği zaten alıyorsunuz. Bugün verilen destekler bir yıl sonra ödendiğinde enflasyon karşısında anlam yitiriyor. Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri bölgelerine gittiği zaman buğday alım fiyatından memnun olan bir tek çiftçi bulamazlar. Öyle olunca burada gelip fiyatı savunmak yerine uygulanan ekonomik politika nedeniyle düşük alım uygulamasına geçildiğini söylemek daha samimi olur. Burada da çiftçinin canına okunuyor.
Bu fiyatlarla önümüzdeki yıl buğday üretimi de düşer diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Gürer.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın Faruk Kılıç konuşacaklar.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA FARUK KILIÇ (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisinin vermiş olduğu önerge üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken 7 Ekimden beri savunmasız kalan yaklaşık 40 bin Filistinli kardeşimizi şehit eden İsrail terör devletini tekrar kınıyorum. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde, Gazze'de hemen ateşkes öngören üç aşamalı teklife destek talep edilen karar tasarısının kabul edilmesinin memnuniyet verici olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Türkiye Yüzyılı’nın temel unsurları arasında tarımın, hayvancılığın, kırsal kalkınma ve tüm bu alanlardaki verimlilik artışının ayrı bir yeri olduğunu biliyoruz. Hayvancılıkta temel amacımız verimli, kaliteli, sağlıklı üretimi artırmaktır. Bu kapsamda 2024 yılında iklim değişikliği, coğrafi kısıtlılıklar, doğal kaynakların etkin kullanımı ve gelecek nesiller için hayvansal üretimin garanti altına alınması adına üretim planlaması hayata geçirilmiştir. Stratejik öneme sahip kırmızı et, süt, beyaz et ve yumurtanın nerede, ne kadar ve nasıl üretileceğine ilişkin hedef politikalar hayata geçirilmiştir. Hayvan sağlığı ve refahının ön planda tutulduğu, biyoteknolojik ıslah yöntemlerinin kullanılarak verimin artırıldığı, aile işletmeleriyle genç ve kadın üreticilerin desteklendiği birbirini tamamlayıcı faaliyetleri kapsayan politikalar hazırlanmıştır. Bu kapsamda, 2024 yılı itibarıyla yeni destekleme modeli, üretim planlaması, hastalıklarla aktif mücadele, yol kontrol noktaları, hastalıktan ari işletmelerin artırılması, Ulusal Islah Eylem Planı’yla birim hayvandan maksimum verimi elde etmek hedeflenmektedir; kendine yeterli ve bölgesinde ihracat odaklı büyüyen bir Türkiye hedeflenmektedir.
Son yirmi iki yılda uyguladığımız politikalarla büyükbaş hayvan sayımızda yüzde 67, küçükbaş hayvan sayımızda ise yüzde 64 oranında artış sağlanmıştır. Avrupa ülkeleri arasında büyükbaş, küçükbaş ve toplam hayvan varlığı sayısında lider konumdayız. Kırmızı et üretimimiz, süt üretimimiz, kanatlı et üretimimiz, yumurta üretimimiz, bal üretimimizde ciddi anlamda artışlar meydana gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, 2023 yılı Kurban Bayramı’nda 846 bin büyükbaş, 2 milyon 772 bin küçükbaş hayvan kesilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
FARUK KILIÇ (Devamla) – 2024 yılında ise 1 milyon 71 bin büyükbaş ve 3 milyon 300 bin küçükbaş kurbanlık hayvan mevcudu bulunmaktadır. Kurbanlık sayımızın geçtiğimiz yıllarla kıyaslandığında yeterli olduğunu görmekteyiz.
Az önce kürsüdeki hatibin Doğu ve Güneydoğu’da hayvan sayısının artırılması ve hayvancılığı destekleme noktasındaki sorusuna gelince… Kıymetli arkadaşlar, bizim dönemimizde Doğu ve Güneydoğu’da özellikle dağların terörden arındırılmasıyla birlikte, meraların açılmasıyla birlikte ciddi anlamda hayvan desteği sağlanmakta ve başta tarımsal kalkınma olmak üzere, tüm birimlerimizce oradaki vatandaşlarımız, hemşehrilerimiz desteklenmektedir. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde de et fiyatlarının tekrar düşeceğini burada belirtmek istiyorum.
Başta ülkemiz olmak üzere, tüm İslam âleminin mübarek bayramını kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
Şimdi Saadet Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Kabul edilecek Başkanım, kabul ediyoruz.
BAŞKAN – Kabul etmeyenler…
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) – Muhalefet çoğunlukta Başkanım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayalım Başkanım, sayalım.
BAŞKAN – Öneri kabul edilmemiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, İç Anadolu’daki dolu afeti nedeniyle zarar gören tarım arazilerinde hasar tespiti yapılması, zarar gören mahsul nedeniyle oluşan ekonomik kaybın telafi yöntemlerinin tespit edilmesi, afet nedeniyle mağdur olan çiftçilerimizin borçlarının en az iki yıl süreyle faizsiz ertelenmesi ve TARSİM poliçelerinin kapsamının genişletilmesiyle bundan sonra yaşanması muhtemel olumsuzluklar için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 10/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/6/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 11/6/2024 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Turhan Çömez
Balıkesir
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Balıkesir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Turhan Çömez tarafından, İç Anadolu’daki dolu afeti nedeniyle zarar gören tarım arazilerinde hasar tespiti yapılması, zarar gören mahsul nedeniyle oluşan ekonomik kaybın telafi yöntemlerinin tespit edilmesi, afet nedeniyle mağdur olan çiftçilerimizin borçlarının en az iki yıl süreyle faizsiz ertelenmesi ve TARSİM poliçelerinin kapsamının genişletilmesi ile bundan sonra yaşanması muhtemel olumsuzluklar için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 10/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 11/6/2024 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Lütfullah Kayalar konuşacaklar.
Buyurun lütfen. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır Sayın Kayalar.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; biraz önce gerekçesi açıklanan, İYİ Parti Grubu olarak vermiş olduğumuz Orta Anadolu’da, başta Yozgat olmak üzere Kayseri, Konya, Aksaray gibi illerimizde, iklim koşulları nedeniyle tabii afet sayılabilecek olan hasar ortaya çıkmış bulunmakta ve çiftçimiz bu konudan da fevkalade mağdur durumdadır. 7 Haziran Cuma akşamı, Milletvekili olduğum Yozgat ilimizin Şefaatli ve Yerköy ilçelerindeki aşağı yukarı 40’a yakın köyde, 100 bin dekarın üzerindeki arazide yarım saat süren bir dolu neticesinde inanılmaz bir hasar ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ben, bu sahaların bir kısmını gezdim ve inanın, Ankara’dan hareket etmeden önce, normal bir olaydır diye düşünüyordum ama gittiğimde gördüm ki bu, belki otuz kırk senede bir olabilecek olan gerçek bir afet olmuş. Burada -resmini ifade ediyorum- aşağı yukarı yirmi bir yirmi iki saat sonra çekilmiş olan doluların bir resimdir -bunu benim yanımda arkadaşlarım çektiler- yani yirmi iki saatte erimeyen doluları gösteren, gerçekten ibret verici bir resim.
İfade etmek istediğimiz şu… Burada bir büyük hasar ortaya çıkmış ve zaten, hububat fiyatlarından dolayı büyük bir sıkıntı içerisinde olan çiftçimiz, bölgesel olarak burada başka bir büyük sıkıntının içine düşmüş durumdadır. Tabii ki Bakanlık yetkilileri, Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri ve diğer yetkililer buralarda tespitlerini yapmaktalar şu anda ve tespitler neticesinde de TARSİM sigorta sistemi de gereğini yapacaktır diye ümit ediyoruz. Ancak bilindiği gibi, bütün çiftçilerimiz TARSİM’e kayıtlı değil; kaldı ki TARSİM’in yapacağı bu tespitler içerisinde ürün fiyatlaması, rekoltenin hangi hesaplara göre yapılacağı ve TARSİM’e kayıtlı olmayan çiftçilerimizin bu hasarlarının nasıl giderileceği konusu da önem arz etmektedir. Onun için, ifade etmek istediğimiz şu: Bu bölgelerin afet alanı olarak ilan edilmesi -gerçekten çok büyük bir afet- bu çerçeve içerisinde, özellikle, burada zarar gören çiftçilerimizin Tarım Krediye olan borçlarının, Ziraat Bankası başta olmak üzere diğer kamu bankalarına olan borçlarının iki yıl faizsiz olarak ertelenmesi; aynı şekilde, yeni ekim için çiftçimize tohum, gübre başta olmak üzere girdi desteğinin yapılması gerekir. Gene burada sulamayla ilgili olan kanallar ve buradaki göletler epeyce tahrip olmuş durumdadır, yollar tahrip olmuş durumdadır. Bunların da yeniden ve bir an önce yeni ekim dönemine yetiştirilmek üzere tamiratlarının yapılması gerekmektedir. İfade etmek istediğimiz şey şudur: Aynı şekilde, sulamayla ilgili sulama birliklerine yapılan bildirimler var, sulama birliklerine çiftçinin borçları var; bu borçların da faizsiz olarak ertelenmesini ve önceden sulama birliklerine ödeme yapmış olanlar için de yeni dönem için kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Evet, burada, bugün Meclisimizin oturumunda hemen hemen bütün siyasi partilerimizin konuşmalarında ağırlıklı olan konu, çiftçimizin Türkiye genelindeki sıkıntıları. Türk tarımının, özellikle son yirmi yıldır büyük bir ihmale uğraması neticesinde bugün içine düştüğü durumun değişik tezahürlerini kıymetli milletvekilleri dile getirmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Kayalar.
LÜTFULLAH KAYALAR (Devamla) – Bu, fevkalade önemli olan bir konudur. Bakınız, hemen hemen bütün siyasi partilerimiz, ifade ediyorum, bugün… Bu, bölgesel olarak ortaya çıkmış olan afet değildir, Türk tarımının içine düşmüş olduğu durumu ifade ediyor; bunun en güncel olarak sunulan, ortaya konulan örneği hububat fiyatlarıdır. Hububat fiyatlarında geçen seneye göre artış yüzde 11’ler, yüzde 12’ler mertebesindedir. 8,25 artı 1 lira da prim, geçen sene 9,25’ti, buğdayda fiyat 9 lira 25 kuruştu; bu sene de 9,25 fiyat verilmiştir, 1,75 de prim verilmiştir. Ancak 1,75’te “kadar” ibaresi vardır yani “1,75” net bir ifade değildir, bu “kadar” da bir başka konudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
LÜTFULLAH KAYALAR (Devamla) – Dolayısıyla, çiftçinin bir yıl emeğini koyduğu, alın terini bir yıl topraktan gelecek gelire bağladığı -hububat fiyatları başta olmak üzere- bu yüzde 10’lar mertebesindeki fiyat artışının tatmin edici olması mümkün değildir; burada bu fiyatların yeniden gözden geçirilmesi ve özellikle kırk beş günlük ödemelerin öne alınması en öncelikli yapılması gereken konulardandır. “Fiyatların arttırılması konusu olmaz.” denilebilir ama olmayacak olan bir konu değildir. Durum ortadadır, çiftçimizin durumu da ortadadır; özellikle bu fiyat konusunun yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
Aynı şekilde, geçen sene randevu sisteminde, kota sisteminde, alımlarda inanılmaz aksamalar oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
LÜTFULLAH KAYALAR (Devamla) – Bu sene de depolama konusunda sıkıntının olacağı, büyük bir sıkıntının ortaya çıkacağı şu anda görünüyor. Bu görünenlere karşı da bir tedbirin şimdiden alınması gerekiyor yoksa inanın, bir ay sonra Türkiye’nin hemen hemen bütün bölgelerinde… Bakın, ben dün, burada, Mecliste bu konuyla ilgili bir basın toplantısı yaptım; Batman, Urfa, Çukurova, Trakya, Orta Anadolu, Ege’nin değişik yerlerinin hepsinden arayanlar oldu. Bu demektir ki gerçekten tabanda bir büyük sıkıntı var, çiftçinin bir büyük sıkıntısı var ve bu sıkıntının her türlü siyasi görüşün üzerinde… Çiftçimizin zor günlerinde alınması gereken acil tedbirler var ama asıl sıkıntı yirmi senelik tarım politikalarının artık çökmüş olmasıdır, yeni tarım politikalarının tespit edilmesi gerekir.
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum, yüce Meclise saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kayalar.
Saadet Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Sema Silkin Ün konuşacaklar.
Buyurun Sayın Ün. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubunun önergesinde konu ettiği üzere deprem, sel, kuraklık, dolu gibi afetler tüm yaşamsal faaliyetleri etkilediği gibi tarım ve gıda değer zincirini de olumsuz etkiliyor. Her beşerî sektörün olduğu gibi tarım ve gıda sektörünün de söz konusu afetlerden çıkarması gereken dersler var. Son yıllarda olumsuz iklim koşulları nedeniyle sıklıkla yaşadığımız afetlerden çıkaracağımız derslerden biri, afetlere dayanıklı bir tarım politikası hayata geçirmek. Peki, bu yapılıyor mu? Hayır. Her gün ülkemizin dört bir tarafından çiftçilerimizin kitlesel çığlıkları yükseliyor. Bu çığlıklardan biri tanesi de şehrim Denizli’den. Acıpayam ilçemizin Akalan Ovası’nda on beş gün önce yaşanan dolu felaketinde 30 bin dekar arazinin üçte 1’i doğrudan etkilendi. Kavun, karpuz, biber, buğday ekimi yapılan bölgemizde çiftçilerimizin ÇKS sorunu olduğundan, en fazla yüzde 15 oranında çiftçimizin TARSİM’e kaydı olduğundan maalesef geri dönüşler olamıyor.
Afetin ilk anından itibaren yanında olduğumuz çiftçilerimizin zararının tazmin edilmesini beklerken, faizlerinin silinmesini beklerken aradan geçen zamanda çağrılarımıza kulak tıkayan bankalar maalesef daha çiftçinin kredi borcunun ötelemesini bile yapmadı. Çiftçi devletini yanında görmeyi bekliyor ve bilinmezlikler içinde kredi borcunu ödemek için çırpınıyor.
Çiftçiye “Bekle.” diyorlar, neyi bekleyecek? Cumhurbaşkanına sunulmak üzere hazırlanacak hasar raporuyla ilgili “Cumhurbaşkanının iradesini bekle.” diyorlar. Yani Bakanlık yok, Bakanlığın taşra teşkilatı yok, Denizli’nin bir mahallesindeki tarım desteğini Cumhurbaşkanı belirleyecek. Emin olun, karşımıza son günlerin popüler mazereti tasarruf tedbirleri çıkacak. Zenginden, faizciden, tefeciden, servet transferi yaptıklarından elde etmedikleri tasarrufun acısını çiftçinin heba olan emeğinden çıkaracaklar.
Enflasyon oranını yüzde 75 olarak açıklayıp buğday alım fiyatını sadece yüzde 12 artıran bir anlayış hakkında daha fazla iyimser olmamız maalesef mümkün değil. Tüm kesimler isyanda, “Rakamlar revize edilsin.” diye haykırıyorlar. Maliyeti 10 liranın üzerinde olan buğdaya 9,25 fiyat veriyorlar, çiftçi isyanda. Tarım Bakanı çıkıp “Çiftçiyi bize karşı kışkırtmayın.” diyor.
Sayın Bakan, çiftçiyi kışkırtan birisi varsa çiftçiyi topraktan koparan sizin bu acımasız kara düzen politikalarınızdır. Çiftçiyi kışkırtan bir şey varsa çiftçiye aldığı mazot desteği tutarının 3 katını vergi olarak ödeten politikanızdır. Çiftçiyi kışkırtan bir şey varsa tarım sektörünün takipteki kredi tutarını 2 milyar lirayı geçiren politikanızdır. Çiftçiyi kışkırtan bir şey varsa çiftçinin bankaya borcunu bir yılda yüzde 75 artıran vicdansız siyasetinizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) – Yani çiftçiyi kışkırtan bir şey varsa Sayın Bakan, zengin topraklardan fakir insanlar yarattığınız için sizsiniz. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ün.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın George Aslan.
Sayın Arslan, buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
DEM PARTİ GRUBU ADINA GEORGE ASLAN (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin grup önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz Mayıs ayının 14'ünde Dünya Çiftçiler Günü kutlandı ancak Türkiye'deki çiftçilerin, tarım üreticilerinin durumuna baktığımızda iç karartıcı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 2012 yılında 1 milyon 56 bin olan aktif sigortalı çiftçi sayısı, bugün 460 bine gerilemiş durumda. Diğer yandan, Türkiye Ziraat Odaları Birliğine bağlı çiftçi sayısı 5,5 milyonken Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı 2,1 milyon çiftçi var. Bu da çiftçilerin yarısının kayıtlı olmadığını ve destek alamadığını göstermektedir.
Tarımda bütün zorluklara rağmen üretime devam eden çiftçiler artan maliyetler, düşen kazançlar, kuraklık tehlikesi, yanlış ithalat politikaları, yetersiz destekleme, düşük alım-satım fiyatları gibi birçok zorlukla karşı karşıya. Çiftçilerin bankalara olan borcu bir yılda yüzde 64,7; son yirmi yılda 122 kat artarak 651,6 milyar liraya yükseldi. İktidarın çiftçilerin sorunlarıyla ilgilenmediğini geçtiğimiz hafta açıklanan hububat taban fiyatından da açık bir şekilde görüyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı, ekmeklik buğdayın kilogram fiyatını 9,25 lira, durum buğdayının kilogram fiyatını 10 lira, arpanın kilogram fiyatını ise 7,25 lira olarak açıkladı. Bu fiyatlar çiftçilerin beklentisinin çok çok altında. Oysa tarımın gerçek anlamda desteklenmesi gerekmektedir. Bütçeden alması gereken pay hiçbir zaman çiftçilere aktarılmamaktadır. Çiftçiler bu hakkını alamadığı için giderek borçlanmakta ve çok ciddi bir borç yükü altında ezilmektedir. Üretim maliyetlerinin düşürülmesi, başta mazot ve gübre olmak üzere girdi maliyetlerinde destek verilmesi, toplam destek bütçesinin artırılması ve desteklerin önceden verilmesi gerekiyor. Ayrıca çiftçiler lehine bir faiz düzenlemesi de gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, son günlerde yoğun yağışlar nedeniyle Ankara, Adana, Yozgat, Konya, Kırşehir ve diğer illerde zarar gören çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Çiftçilerimizin yaşadıkları maddi kayıpların kısmi değil tümünün karşılanması gerekmektedir diyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır Sayın Güzelmansur.
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, aşırı yağışlarda sel baskınlarıyla, dolu yağışıyla, don vurmasıyla ya da depremlerle çiftçilerimiz varını yoğunu ortaya koyarak ektikleri ürünlerini kaybediyorlar, ağaçlarındaki ürünler telef oluyor. Bu tür afetzedelerin, çiftçinin zararının ayrım yapılmadan karşılanması için bir sistemin geliştirilmesi lazım; TARSİM poliçelerinin kapsamının genişletilmesi gerekiyor.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, ben, buradan değerli Hataylı hemşehrilerime sesleniyorum: Ben size hep söylüyorum, Hatay sahipsiz; Hatay, iktidar tarafından ihmal edilen bir şehir; Hatay, iktidarın umurunda olmadığı böyle bir şehir. Bugün de bunun ispatı. Dün, AFAD kira yardımı yaptıkları depremzedelere mesaj gönderiyor, diyor ki: “On iki ay kiracılara ödenmesi planlanan destek ödemelerinin 15'incisini ve sonuncusunu haziran ayında yaparak tamamlayacağız.” Yani artık, bundan sonra size kira yardımı yok ama az önce AKP Grup Başkanı ne diyor: “Efendim, kira yardımı devam edecek.” Mademki kira yardımı devam edecek, niye o zaman bu mesajı çekiyorsunuz? Sizin, Hatay'da ne olupbittiğinden haberiniz bile yok. Ne diyordunuz? “Efendim, genel iktidar ile yerel iktidar bir olunca Hatay'a hizmet gelecek.” Ne oldu peki, ne oldu? Hatay'a hizmet geleceğine siz Hatay'a gelen yardımları kesiyorsunuz ve bu sizin paranızdan değil…
DERYA YANIK (Osmaniye) – Kiracılar ile hak sahipleri farklı…
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – Dinleyin lütfen, dinleyin, ondan sonra…
DERYA YANIK (Osmaniye) – Dinliyorum ben.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – 136 milyar para topladınız, 136 milyar. Bunun 101 milyarını harcadınız, geriye kalan 35 milyar lira. Evini kaybetmiş, iş yerini kaybetmiş, akrabasını kaybetmiş, iş yerini açamamış, evini kuramamış bir adama bir kira yardımı size çok mu geldi? 35 milyar lira bankada olmasına rağmen…
DERYA YANIK (Osmaniye) – Evini kaybedenlere veriliyor zaten. Hak sahiplerine evleri teslim edilene kadar verilecek.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – Ben size bunları söylüyorum, Grup Başkan Vekili cevaplasın.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Yanlış bilgi veriyorsunuz Genel Kurula.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – Bakın, gelen mesajlara bakın; yani “İnsanlar mağdur, bu uygulama kaldırılmalı, lütfen eskisi gibi devam edin.” denir. “Depremzedeler çok mağdur. AKP bizleri daha da mağdur etmesin, intihar mı edelim!” Bu, bana gelen mesajlar. Ne diyor? “On beş senedir 10 milyon Suriyeliye maaş verenler depremzedelere bir yıllık kira yardımını kestiniz, hakkımızı helal etmiyoruz.” Girin sosyal medyaya, bu mesajları görün. Biz ne diyoruz arkadaşlar? Hatay'a sahip çıkın.
Başka bir şey: Bugün rezerv alanları… Hep bunu söylüyoruz, az önce diğer partilerin Grup Başkan Vekilleri de söyledi. Bir mesaj geliyor “On beş gün içinde evinden çık.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirin lütfen.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) – Peki, on beş aydır şimdi mi aklınıza geliyor? Adam evini yapıyor, borçlanıyor, orta hasarlıdan az hasarlıya çeviriyor. Şimdi diyorsun ki: “Evinden çıkman gerekiyor.” Ama -ne yazık ki- Hatay bu şekilde, inşallah, ilk seçimlerde size gereken cevabı verecektir. Hatay'a sahip çıkın. Hatay -tekrar söylüyorum- Ulu Önder Atatürk'ün bize emanet ettiği bir il. Hatay'da ne olupbittiğini Grup Başkan Vekiliniz bile bilmiyor, hep yanlış bilgilendiriliyor.
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Güzelmansur.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ahmet Fethan Baykoç konuşacaklar.
Buyurun Sayın Baykoç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine AK PARTİ’miz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz milletimiz başta olmak üzere, Gazi Meclisimizin çatısı altında her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin malumu olduğu üzere, dünyamız ve ülkemiz küresel ısınma tehdidiyle karşı karşıyadır. Özellikle son yıllarda değişim gösteren yağış rejimi, başta ülke ekonomimizin bel kemiğini oluşturan, gıda arz güvenliğimizin bekçisi olan çiftçilerimizi ve binbir emekle ortaya çıkan ürünlerimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Son günlerde özellikle de İç Anadolu Bölgemizde yaşanan aşırı yağış ve dolu afetleri de biraz önce bahsetmiş olduğum gerçeğin bir sonucudur. Yapılmakta olan hasar tespitlerindeki ilk verilere göre sadece Ankara'mızda 16 köy, 103 çiftçi ve 10 bin dekar tarım arazimiz olumsuz yönde etkilenmiştir. Bakanlığımızın teknik ekipleri ve TARSİM eksperleri tarafından sahada kesin hasar tespit çalışmaları devam etmekte olup üreticilerimizden gelen talepler değerlendirilmektedir. Meydana gelen afetler 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu teminatı kapsamında olup tarım sigortası yaptıran üreticilerimizin zararları TARSİM eksperlerince yapılan hasar tespitleri neticesinde ivedilikle karşılanacaktır.
30/12/2023 tarihli 8038 ve 8039 sayılı Cumhurbaşkanı Kararları ve bu kararlara dayanılarak hazırlanan 2024/15 sayılı Uygulama Esasları Tebliği’yle, doğal afetlerden etkilenen çiftçilerimizin Ziraat Katılım Bankası Anonim Şirketi, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçlarının ertelenmesi ya da taksitlendirilmesi gerçekleştirilmektedir. Doğal afetlerden ve çeşitli risklerden zarar gören üreticilerimizin tarımsal üretimleri güvence altına alınarak devlet destekli tarım sigortalarında yüzde 50 ila yüzde 67 oranında devlet prim desteği sağlanmaktadır.
Ülkemiz genelinde 2023 yılında çiftçilerimize 9,2 milyar TL prim desteği sağlanmış ve 8 milyar TL hasar tazminatı ödenmiştir. Yine, ülkemiz genelinde son on yılda meydana gelen doğal afetlerden etkilenen 909 bin çiftçimizin borçları ertelenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
AHMET FETHAN BAYKOÇ (Devamla) – Aynı zamanda, üreticilerimize TARSİM kapsamında olmayan afetler nedeniyle 2090 sayılı Kanun kapsamında 318 milyon TL ödeme yapılmıştır. Yine, TARSİM yaptırmayan üreticilerimiz için valilikler aracılığıyla Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığından ödenek talebinde bulunan illerimize 2019-2024 yılları arasında 1,22 milyar TL il acil destek ödeneği tahsis edilmiştir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; günümüz dünyasında güvenlik paradigmaları değişim göstermekte olup özellikle Covid-19 sürecinden sonra gıda arz güvenliği son derece önem arz eden bir noktaya gelmiştir. Bizler AK PARTİ hükûmetleri olarak gıda arz güvenliğimizin koruyucusu çiftçilerimizin her daim yanlarında olduğumuzu belirtiyor, aziz milletimizin ve sizlerin önümüzdeki günlerde idrak edeceğimiz mübarek Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
İYİ Parti Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, sivil darbe uygulamalarının araştırılması amacıyla 11/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/6/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/6/2024 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Sezai Temelli
Muş
Grup Başkan Vekili
Öneri:
11 Haziran 2024 tarihinde Kars Milletvekili Grup Başkan Vekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Muş Milletvekili Grup Başkan Vekili Sezai Temelli tarafından, (5878 grup numaralı) sivil darbe uygulamalarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/6/2024 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Sayın Nevroz Uysal Aslan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Aslan. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
DEM PARTİ GRUBU ADINA NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Sayın Başkan değerli milletvekilleri; partimiz 31 Mart yerel seçimlerinden önce Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir demokrasi şöleniyle ön seçimlerle adaylarını belirledi. Adaylarını belirlerken sandık kurdu; bu sandıklarda halkın belirlediği, sadece belediye eş başkanları değil, meclis üyeleri ve il genel meclis üyeleriyle, halkın seçtiği adaylarla seçime gitti. Bütün belediye başkanlarımız halkın talebi, rızası ve onayıyla aday belirleme sürecinden geçerek resmî seçimlerle yarışmış, iktidarın tüm hilelerine rağmen belediye başkanı olarak seçilmişlerdir. Ancak Nazi Propaganda Bakanı Goebbels’i bile kıskandıracak algı operasyonları ve kumpas dosyalarıyla 2016 yılından beri sürdürülen sömürgeci kayyım politikalarına 31 Mart seçim sonrasında da devam ettirildi. Asker çıkarılarak fetih görüntüsü verilen Hakkâri’de, sandık sonucunu ortadan kaldıran yerel kayyım darbesi yapıldı. Kürt halkının, Hakkâri halkının seçme ve seçilme hakkı bir kez daha gasbedilmiştir. Bu nedenle bugün buradaki önergemizde sadece sivil siyasi bir darbeyi değil, bu yapının tamamen tasfiyesi için atılacak kapsamlı bir demokratikleşme adımlarını oylamayacağız, aynı zamanda yüz yıldır umumi müfettişliklerle, OHAL'le, süper valiliklerle, 2016 yılından beri de seçilmişler yerine atanan kayyımlarla yönetilen kürdistanın, Hakkâri’nin, Van’ın, Muş’un, Ağrı’nın sömürge konumunu da oylayacağız. Bir halkın dilini, kültürünü yasaklamak, seçilmişlerini tanımamak, ikili sömürgeci hukuku uygulamak, burada ifade edildiği gibi “sömürgecilik” kavramının başka bir adı ne literatürde ne de Türkiye tarihinde yoktur.
Bir algı operasyonuyla, seçilmiş olan belediye başkanlarımızın dosyaları üzerinden oluşturulan algı operasyonuyla geçmiş dönemdeki kayyım uygulamalarında dosyası olmayanlara da kayyım atandı, dosyasından beraat ettirilenler bile görevlerine geri getirilmedi. Aynı zamanda, Hakkâri Belediye Başkanımız… 15 Temmuz darbe girişiminin en büyük mağduriyeti olarak ifade ettiğiniz FETÖ mensupları tarafından hazırlanan dosyayla gerekçe yapıldı. Mesele hukuki değil yerel iradeye, halkın iradesine apaçık bir darbedir. Türkiye'de anbean yenilenen, süreklileşen, sistematikleşen bir darbe mekaniği içerisindeyiz.
Bakınız, darbe, Türkiye'de tek başına bir paranoya değil, bir ihtimal değil, maalesef ki AKP yönetiminde bir yönetim biçimini aldı. En çok da 2015 sürecinde, çözüm süreci sonrasında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla; 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL ilanıyla; OHAL gerekçesiyle çıkarılan KHK’ler, KHK’lerin kanunlaşması; Anayasa'ya ve AİHM kararlarına uymama; parti kapatma davaları; Kobani’den Gezi’ye yürütülen dosyalar; vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması, tutuklanması; medya üzerindeki yoğun sansür; barış akademisyenlerinden bugün Boğaziçi Üniversitesinde olan duruma; İstanbul Sözleşmesi’nin feshi; şu an, her gün konuştuğumuz çete-mafya yapılanmasının devletin her bir kademesinde güçleri parsellemesine kadar hukuk eliyle yürüttüğünüz her işlem tek başına birer darbe, topyekûn ise darbenin daniskasıdır.
Bakınız, AKP bir darbe iktidarıdır; AKP ve MHP bir darbe ortaklığının hukuk eliyle yürütülen yasal görünümlü, yasa dışı, antidemokratik zor aygıtlarıyla kendini ayakta tutmaya çalışan bir darbe iktidarının ta kendisidir. Başarılı olacaklar mı? Hayır, mücadele sürdüğü sürece, halk ayakta olduğu sürece ne tek başına bu tek tek saydığım olaylardaki darbe yöntemi ne de topyekûn olarak bu darbe girişimi başarıya ulaşamayacaktır.
Yıllarca sordunuz “Kürtler ne istiyor?” Bu son bir yıl içerisinde burada defalarca söylendi; Kürtler bedel ödeye ödeye elde ettiği, sizlerin lütuf gibi ortaya koymuş olduğunuz her bir kazanıma karşı... Sonra da “Kürtler daha ne istiyor?” noktasından bugün de -her ortaya çıkan birisinin “en temel hak” diye övüne övüne gerindiği- seçme ve seçilme hakkının tanınmadığı bir aşamaya gelindi. “Kürtler ne istiyor?” değil, bu devlet Kürtlerden ne istiyor, bu iktidar Kürtlerden ne istiyor, siz Kürtlerden ne istiyorsunuz; öncelikle ona karar verin. Kürtler eşit vatandaşlık hakkıyla, eşit temel haklarla ayrımcısız bir yaşam istiyor, bunun mücadelesini veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Devamla) – Yüz yıldır demokrasi için mücadele eden, eşit, özgür, onurlu bir yaşam için inkâra, asimilasyona direnen Kürtlerden iradelerini, onurlarını, varlıklarını teslim alamayacaksınız. Ne irademizi ne onurumuzu teslim etmeye hiçbir niyetimiz, hiçbir şeyimiz yok.
Darbe mekaniğinin süreklileşmesine ilişkin burada, defalarca, birçok parti benzer durumları da iletti. 15 Temmuz 2016’da tek adam rejiminden bu Meclisin, yasamanın işlevsizleştirilmesine, hukukun askıya alınmasına, yargının siyasallaşmasına kadar, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Kürtlerin dayandığı demokratik direnme hakkı mevcut koşullarda meşrudur, mevcut koşullarda geçerlidir. Anayasa 67'de güvence altındaki seçme ve seçilme hakkından her türlü temel hakkımızın gasbedilmesine karşı bizler sokaktayız, içeride ve dışarıda direnmeye devam edeceğiz; direnenlere selam olsun! (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslan.
Saadet Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Necmettin Çalışkan.
Buyurun.
Süreniz üç dakikadır Sayın Çalışkan.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ülkede idarenin öncelikli görevi huzur, barış ve kardeşlik ortamını tesis etmesidir; hele de Anayasa değişikliğini tartıştığımız bugünlerde güvene her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Bu noktada, genel itibarıyla şunu düşünmek gerekir ki eğer bir insanın görevden azli gerekiyorsa bunun aday olma sürecindeki yaşananları gözden geçirmek gerekir. Mademki bir şahıs belediye başkanı yapılmaya yeterli değil, öyleyse kim, hangi kurumlar, ne sebeple bu şahsın aday olmasına izin verdi? Sonrasında da hiçbir gerekçe yokken valilik makamı görevlendirilerek âdeta huzur bozulmaya çalışılıyor. Geçmişte yaşadık, AK PARTİ'li Ankara ve İstanbul Belediye Başkanları görevlerinden alındılar ama bunların yerine meclis içerisinden birileri seçildi. Bugün de hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur ama suç işleyenin de hukuka göre yargılanması gerekir. Şunu söyleyeyim ki eğer gerçekten, burada, sırf parti menfaati olsun diye böyle bir yanlışa imza atılıyorsa bu ülkeye yapabileceğiniz en büyük kötülük bu; ülkedeki huzur ortamı ortadan kaldırılıyor.
Bugün, literatürden tamamen kaldırmamız gereken kelimeler “darbe”dir, “vesayet”tir, “baskı”dır, “hak ihlali”dir, “kayyım”dır; bu kelimeleri hiçbir şekilde kullanmamalıyız. Maalesef ki İsrail protestosu yapan genç kızlarımız coplandı, hakkını arayan özel öğretmenler coplandı, Hatay'da rezerv alanından kuşku duyan depremzedeler coplandı. Bugün bir şekilde idare kendi tahakkümüyle “Benim seçilemediğim yerde başkasına da yaşam hakkı tanımam.” derse doğru bir şey söylemiş olmaz, bilmeli ki bu ülkede hukuk herkese her zaman lazımdır.
Aradan otuz yıla yakın bir süre geçti, hâlen darbeden söz ediyoruz, hâlen 28 Şubat baskısından, zulmünden bahsediyoruz, sakız gibi çiğneniyor ama sonuçta, meğer 28 Şubatın darbecileri serbest bırakılacakmış, ona zemin hazırlanıyormuş. Bugün de belli ki bu girişimler sıradan bir hadise değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Eğer bir şahıs suç işlemişse elbette görevden alınmalı ama bunun hukuki yolu, prosedürü vardır. Siz bu durumda bir belediye başkanını cezalandırmış değilsiniz; şu hâliyle, o adaya oy veren seçmen bütünüyle cezalandırılmış ve devlete olan güveni sarsılma noktasına ilerlermiş olur çünkü “Ben hangi oyu kullanırsam kullanayım oyum geçersiz olacak, istedikleri atanacak.” dediği zaman siz bu ülkeye kötülük yapmış olursunuz ve bütün bunlardan öte, valilik gibi devleti temsil eden bir kurumun da böyle bir işgüzarlığa alet edilmesi doğru değildir. Burada yapılacak usul, yöntem, kanun, kurallar bellidir. Belli ki bunların hiçbiri ciddiye alınmadan, perde arkasında başka planlar yapılıyor gibi görünüyor. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çalışkan.
İYİ Parti Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Turhan Çömez.
Süreniz üç dakikadır.
Buyurun Sayın Çömez. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ’nin vermiş olduğu önergeyle ilgili İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge her biri üzerinde saatlerce konuşmayı gerektirecek başlıkları içeriyor. Her biri için değerlendirme yapmak bu kısıtlı sürede tabiatıyla mümkün değil ancak genel bir perspektif ve vizyon olarak sizlerle kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Biz demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden ve hukukun üstünlüğünden yanayız; laik, demokratik hukuk devleti ve bu güzel ülkenin birliği, bütünlüğü, güvenliği için biz son derece kararlıyız ve bu konuda taviz vermeyiz. Öte yandan, ülkemizin güvenliği, terörle mücadele konusundaki kararlı tutumu ve bu konuda ortaya konan samimi çabaları da destekliyoruz.
Tüm bunların ışığında, ilk olarak kayyum konusuna değinmek istiyorum. Hakkâri Belediye Başkanı seçilen kişi terör suçundan tam on yıldır yargılanıyor. Peki, bu kişi neden aday gösterildi, DEM PARTİ aday gösterirken bu gerçeği bilmiyor muydu? YSK bu adaylığa onay verirken ilgili süreçten habersiz miydi? Hem DEM PARTİ’nin hem de YSK’nin bu durumdan habersiz olmayacağı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda adaylık süreci acaba nasıl çalıştı? Öte yandan, devam eden bir davanın kararı açıklanmadan bu Başkan neden görevden alındı ve yine yerine meclis üyelerinden biri değil de neden bir kayyum atandı? Tüm bunları alt alta koyduğumuzda, samimiyetten, iyi niyetten, hukukun üstünlüğünden, demokrasinin kurum ve kurallarının işlerliğinden ve ne yazık ki güçlü bir devlet yönetimi anlayışından bahsetmemiz mümkün değildir. Söz konusu davanın soruşturmasını açan bir FETÖ’cü. FETÖ'cü bir savcının ve kendisi gibi örgüt üyelerinin açtığı bir kumpas davasında ömür boyu ağır hapis ve on beş yıl ağır hapisle yargılanan biri olarak söylüyorum: Neden bir FETÖ’cünün açtığı davayı tam ve adil bir hukuk bakışı çerçevesinde mercek altına almadınız?
Sayın milletvekilleri, diğer maddelere kısaca değinecek olursam… İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkını sonuna kadar savunan bir partiyiz. Medyadaki baskı, kontrol ve sansürün şiddetle karşısındayız. Yine, bununla ilintili olarak düşünülmüş olduğu intibasını uyandıran etki ajanlığı yasa teklifiyle ilgili görüşümüz son derece nettir. Bu yasayla birlikte var olan korku ikliminin bir korku imparatorluğuna dönüştürülmek istendiği kaygısını taşıyoruz.
Gelelim, Parlamentonun demokratik yetkilerinin sınırlandırılması meselesine. Türkiye’nin hiç vakit kaybetmeden parlamenter rejime geçerek yüce Meclisin yasama ve denetleme faaliyetlerini hakkıyla ve layıkıyla yerine getirmesi şarttır.
Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili bir madde de var önergede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) – Bitireceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) – Bu sözleşmeyi biz sonuna kadar destekliyoruz. Ancak, Parlamentonun onaylamış olduğu bu sözleşmenin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından iptal edilmiş olmasını da bu ucube sistemin bir neticesi olarak görüyoruz.
Öte yandan, bir başka konu da yargı ve siyaset ilişkisi. Net olarak ifade edeyim, kuvvetler ayrılığının tam bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizerek siyasetin yargıya, yargının da siyasete yön vermesini kesinlikle reddediyoruz.
Bir diğer konu ise seçilmiş bir milletvekilinin yargı eliyle vekilliğinin düşürülmesi meselesidir. Millet iradesine ipotek koyan, onu gasbeden her anlayışın karşısındayız ve Can Atalay’ın bugün bu çatı altında olmayışını kabul etmiyoruz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına gelince, şunu ifade edeyim: Türkiye'nin karnesi Avrupa ortalamasının üzerindedir. Ancak, buna rağmen iç hukukun olması gerektiği gibi çalışmasının ve AİHM kararlarının kişiden ve olaylardan bağımsız olarak ciddiye alınmasının çok değerli olduğunu düşünüyor, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çömez.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Sayın Başkan…
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Sayın Çömez, dosyanın tek başına geçerli olamadığı açık. Sizin de dosyanız var, o zaman “Sizi niye vekil yaptılar?” mı diyeceğiz? Dosya ne hukuken ne siyaseten yeterli bir gerekçe değildir. Dosyası olmadığı hâlde atanan onlarca kayyum vardır.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Adımdan bahsedilerek bir sataşma yapılıyor Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hayır, yerinden konuşuyor, kürsüde…
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Kürsüde de cevap verdim Sayın Çömez. Cevap vermeme rağmen öyle konuşuyorsunuz.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – İsterseniz söyleyin, bir sussun, yoksa benim cevap vermem gerekecek.
BAŞKAN – Böyle bir üslup doğru değil. Ben kimseye susmasını falan vaaz edemem.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – O zaman ben konuşma hakkımı rica edeceğim daha sonrası için.
BAŞKAN – Ama bu kürsüden yapılan konuşma değil; bir. Herkesin kendi arasında birbirine söylediği…
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Ama yerinden direkt bana hitap ederek, benim ismimle yapılan bir değerlendirmeden söz ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN – Anladım. Duymadım ne dediğini. İsterseniz getirtelim tutanakları, bakarız.
BAŞKAN – Sayın Temelli, söz talebiniz var.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu, çok fazlasıyla kullanılan bir kavram, özellikle iktidar partisinin hukuksuzluğu, o yasa tanımazlığı için kullanılıyor. Hep şu söyleniyor: “On yıldır süren bir dava vardır, neden aday gösterdiniz?” Bir kere tahditli hukuk olmaz, kesinleşmiş bir hüküm yok. O davanın nasıl açıldığına dair sayın hatip de söyledi: “FETÖ’cülerin yaratmış olduğu bir şey.” diye. Ama şunu da hatırlatmak istiyoruz tabii, cevap olsun diye değil: Sayın Akşener de böyle bir soruşturma içindeyken aday gösterilmişti, dolayısıyla hüküm kesinleşmeden kesinleşmiş gibi yaklaşmak tahditli bir hukuk anlayışıdır, bu kabul edilebilir bir şey değildir.
BAŞKAN - Teşekkürler.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, kısacık bir açıklama yapabilir miyim izninizle?
BAŞKAN – Buyurun.
44.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Temelli, Sayın Akşener'in açılmış bir davası yoktu, devam eden bir soruşturma vardı; lütfen onunla ilgili davayı söz konusu davaya entegre etmeyin.
Öte yandan, on yıldır devam eden söz konusu davanın bir FETÖ'cü tarafından açılmış olmasını eleştirdim. Kendim de şahsi olarak böyle bir süreçten geçtiğim için hukukun ne kadar değerli ve kıymetli olduğunu vurguladım ancak sizin partinizin, adaylık sürecinde daha hassas olması gerektiği konusunda da şahsi kanaatimi sizlerle paylaştım.
Öte yandan, Türkiye'de, hukukun ayaklar altına alınmasının ve özellikle, hukuka siyasetin ve siyasetin hukuka müdahale etmesinin şiddetle karşısında olduğumu da vurguladım. Bunu da kayıtlara geçirmek için paylaşıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Masumiyet karinesi sadece mahkemede mi geçerlidir? Soruşturma başladığı andan karar verilene kadar masumiyet karinesi vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, sivil darbe uygulamalarının araştırılması amacıyla 11/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Elâzığ Milletvekili Sayın Gürsel Erol konuşacaklar.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ) – Sayın milletvekilleri, Sayın Başkanım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bugün bu konuşmayı yalnızca AK PARTİ Grubuna yapmak isterim. 12 Eylül dönemini hepiniz hatırlıyorsunuz değil mi? 12 Eylül generallerinin bu ülkede uyguladıkları faşist sistemi ve düzeni hepiniz hatırlıyorsunuz; baskıcı bir rejim, kapatılan Parlamento, siyasi yasaklar, tutuklanan milletvekilleri, tutuklanan siyasetçiler. Yani siyasetçilerin seçme ve seçilme hakkını, özgürlüklerini kısıtlayan her anlayış faşist bir anlayıştır ve aslında sizin, 12 Eylül zihniyetine, bu kayyumlara ve siyasi yasaklara karşı çıkmanız gereken tarihinizde yaşanmış çok önemli bir olay var, Sayın Cumhurbaşkanımıza, Recep Tayyip Erdoğan’a siyasi yasak getirilmesi, hatırlıyorsunuz değil mi? Onu da hatırlıyorsunuz ve 2003 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin destek vermesiyle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağı kalkarak siyaset yapma hakkını aldı ve bugün ülkenin Cumhurbaşkanı. Yani demek istiyorum ki insanların seçme ve seçilme haklarına, seçildikten sonraki süreçle ilgili anayasal yurttaşlık haklarına aslında bizden fazla sizin sahip çıkmanız ve sizin destek vermeniz lazım ama görüyorum ki güç elinize geçtikten sonra tarihinizi, geçmişinizi unutarak, yargının verdiği güçle insanların seçme ve seçilme hakkına ve insanları seçen iradeye haksız bir uygulamanız var. Teröre karşı olmak ayrı bir şeydir, yurttaşlarımızın yurttaşlık haklarını savunmak ayrı bir şeydir. Olabilir, seçilmişler suç işleyebilir mi? İşleyebilirler. Kanunlara, yasalara aykırı davranışları olmuş olabilir mi? Olabilir. Bu ülkenin yargısı var ama yargının sonuçlanması nedir? En son Yargıtay süreci bitinceye kadar kimsenin cezasının hükmünün gerçekleştiği anlamına gelmez. Alınabilir mi bir belediye başkanı? Görevden de alınabilir yani bu yalnızca kayyum atamakla ilgili, siyasi bir davadan dolayı da değil, herhangi bir gerekçeden dolayı da alınabilir ama mesele burada yalnızca belediye başkanının görevden alınması değil, oradaki seçmenlerin özgür iradesiyle seçilmiş bir de bir belediye meclisi var yani en azından belediye başkanı açığa alındıktan sonraki süreçte bir kayyum atamak yerine, belediye meclisinin kendi içerisinden seçeceği -en azından yargı süreci geçinceye kadar- bir başkan vekiliyle yönetilmesi lazım. Bunun örnekleri var mı? Bunun örnekleri oldu, İzmir Menemen’de yaşadık. Bizim bir belediye başkanımız hukuksuz davranışından dolayı açığa alındı, arkasından Meclis bir seçim yaptı, AK PARTİ'li bir üyeyi başkan yaptı ve arkasından, belediye başkanı istifa edince vekâleten seçilen başkan asaleten seçildi ve görevine devam etti. Yani burada, AK PARTİ Grubu, güç elinizde diye geçmişte size uygulanan bu faşizan anlayışı, bu faşizan dayatmaları, kendi karşınızdaki insanlara uygulamayın ve dayatmayın. Bunlar doğru şeyler değildir. Yarın iktidardan düştüğünüzde aynı şeyler sizin karşınıza çıktığı zaman, biz geçmişte Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hakkını aradığımız gibi sizin hakkınızı da arayacağız. Yani bunu, yalnızca bir DEM PARTİ’li belediye başkanına yapılan bir uygulama olarak görmüyorum ben.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun tamamlayın Sayın Erol.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Bu, DEM PARTİ’li bir belediye başkanına yapılan bir uygulama değil yalnızca; bunu, insanların özgürlük alanlarının, seçme ve seçilme haklarının takdir görmediği, Anayasa’ya göre yasal olmayan bir davranış şekli olarak değerlendiriyorum ve bu anlamda kayyum atamaları bu ülkede asla doğru bir atama değildir. İnsanlar suç işleyebilirler, Anayasa’ya aykırı davranabilirler, kanunlara aykırı davranışlar gösterebilirler; yargı süreci tamamlanıncaya kadar hiç kimse görevinden alınmamalı ama bir başka gerekçeyle görevden alınması durumunda da oranın seçilmiş belediye meclisi yeni başkanı veya başkan vekilini seçerek görevine devam etmelidir diyorum. Bu kayyum atamalarını doğru bulmadığımı ifade ederek hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Erol.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Haluk İpek konuşacaklar.
Buyurun Sayın İpek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALUK İPEK (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; DEM PARTİ’nin önergesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmek isterim, hukuk sistemimize ve demokrasimize yönelik, taammüden planlanmış bir orta oyunuyla karşı karşıyayız. Devlet geleneğimiz, hukuk sistemimiz ve demokrasimiz bu orta oyununu bozacak güçtedir. Kuklayı da kuklacıyı da biliyoruz ve baştan söylüyorum, bu senaryoyu yazanlar başaramayacaktır.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Kültürü, sanatı niye aşağılama malzemesi olarak kullanıyorsunuz?
LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Müsaade edin.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Orta oyunu kötü bir şey mi? Bizim geleneksek bir sanatımız yani. Artık şu dilden kurtulalım.
HALUK İPEK (Devamla) - Orta oyununu delilleriyle anlatacağım. 2011 seçimlerinde AK PARTİ Genel Merkez Seçim İşleri Başkanıydım. Seçimden sonra Diyarbakır'da seçim hukukunu ilgilendiren bir konu ortaya çıktı. Hatip Dicle, milletvekili seçilme yeterliliğini kaybettiren, Yargıtayın onayladığı, kesinleşen bir kararla mahkûm oluyor. Avukatına ve kendisine tebliğ edildikten yirmi iki gün sonra milletvekilliği adaylığına müracaat ediyor. Dosya iki ay gizleniyor. Seçimden bir gün önce öğleden sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına mahkûmiyet dosyası geliyor. Seçim oluyor, Hatip Dicle, 67 bin, Oya Eronat 37 bin oy alıyor. Mazbata Hatip Dicle’ye verilmek isteniyor. O günkü Komisyon Başkanı, Diyarbakır'da sistem kapalı olmasına rağmen, Yüksek Seçim Kurulu hiçbir mazbatayı vermemesine rağmen hiçbir milletvekiline, dışarıdan bir daktilo getiriyor ve mazbatayı vermek istiyor. Yüksek Seçim Kurulu bunu iptal ediyor ve ardından Diyarbakır sokaklarında gösteriler, olaylar ve kışkırtmalar… Diyarbakır’ı karıştırmak isteyenler Hatip Dicle’nin seçilme yeterliliğini kaybettiğini biliyorlardı. Aday gösterilmesi kaos çıkarmak içindi. 2011’de bir yemin krizi nedeniyle Meclis Başkanlığının çağrısı üzerine yapılan toplantıda Selahattin Demirtaş'a “Neden seçilme yeterliliğini kaybeden Hatip Dicle’yi aday gösterdiniz?” diye sordum. “Haberimiz yoktu.” dedi. Kararın tebliğ edildiğini kendisine söylediğimde cevap vermedi, bir sustu, dolayısıyla o da biliyordu. Can Atalay dosyası da aynı şekildedir. 2013’te Gezi olayları olmuştur, on yıl bu dosya rezervde bekletilmiştir.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Asıl, seçildikten sonra dosyaları apar topar karara çıkaran sizsiniz.
HALUK İPEK (Devamla) – Can Atalay’ın aday yapılması alacağı cezanın bilinmesinden dolayıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Nesin sen? Falcı mısın sen?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Gülme bari, gülme!
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
HALUK İPEK (Devamla) – Van Belediye Başkanının da durumu aynıdır.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Sen mahkeme misin? Mahkemenin vermediği kararı nasıl görebiliyorsun? On beş günde karar verdiniz Belediye Başkanımız hakkında!
HALUK İPEK (Devamla) – Çok detaya girmek istemiyorum ama hukukçu olan herkesle her platformda tartışmaya hazırım. Hepinize hodri meydan! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Sen hukukçu olsan kayyumu savunmazsın.
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Sana “Hodri meydan!” da ben diyorum. “Hodri meydan!”mış, sen kime “Hodri meydan!” diyorsun.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Böyle bir şey mi olur ya, senin gibi hukukçu mu olur!
HALUK İPEK (Devamla) – Son olarak şunu söylüyorum: 30 civarında kriminal ceza alma ihtimali olan kişi DEM PARTİ tarafından aday gösterilmiştir. Amaçları Türkiye'yi karıştırmak istemektir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Elin çıkar cebinden!
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Elini çıkar cebinden!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Elin çıkar cebinden, saygılı ol!
HALUK İPEK (Devamla) – Dolayısıyla Hakkâri'de on yıl önce kendisine dava açılan kişiye dava açılması, aday gösterilme gerekçesidir.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) – Hangimizin dosyası yok! Hangimizin mahkemesi yok!
HALUK İPEK (Devamla) – Şöyle soruyorum: Bu kişi neden yargılanıyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Elini çıkar cebinden!
İSMET GÜNEŞHAN (Bursa) – Elini cebinden çıkar!
SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Elini çıkar cebinden sen!
HALUK İPEK (Devamla) – Hiç konuşan oldu mu şu kürsüde? Bu kişi neden yargılanıyor? Şunu söylüyorum: Başaramayacaksınız, başaramayacaksınız, başaramayacaksınız! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Sen kimsin ya! Elini cebinden çıkarmadan konuşan bir hadsiz!
İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) – Sen de başaramayacaksın orta oyuncu! Tiyatrocu! Tiyatrocu, tiyatro yaptın burada! Söylediklerinin hiçbiri gerçek değil, hiçbiri gerçek değil! Elini cebinden çıkar önce, elini cebinden.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İpek.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- CHP Grubunun, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, yerel basın kuruluşlarının yaşadığı sorunların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla 5/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Haziran 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/6/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 11/6/2024 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Murat Emir
Ankara
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve arkadaşları tarafından, yerel basın kuruluşlarının yaşadığı sorunların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla 5/6/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (628 sıra no.lu) Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 11/6/2024 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer konuşacaklar.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Anadolu'nun dört bir yanında gazeteci meslektaşlarımın, basın kuruluşlarımızın haykırışını sizlere duyurmak için bugün karşınızdayım.
Mayıs ayında tasarruf genelgesi yayımlandı; yazlık, kışlık, uçan saraylarından, geçmediğimiz köprülerden, uçmadığımız havaalanlarından tasarrufa gitmeyenler; emeklinin, emekçinin, memurun sırtına tasarrufu yüklediler. Bir de ne yaptılar, biliyor musunuz? Kamu kurum ve kuruluşlarına günlük gazete alımını yasakladılar. Başka ne yaptılar? SGK tarafından basın kuruluşlarına verilecek ilan sayısını azaltan düzenleme getirdiler. İlan yayınlama rayiç bedeli 5 katına çıkarılarak gazeteler ilan alamaz hâle getirildi. Bu yapılanlar gazeteler için ölüm fermanıdır. Bunu ben söylemiyorum, Anadolu'nun dört bir yanında seslerini duyurmaya çalışan gazeteler söylüyor. Bakın, Akdeniz Gerçek gazetesi “Basının idam fermanı kaldırılmalıdır.” diyor; Akdeniz Gerçek. Nitekim, tasarruf genelgesi sonrası birçok şehirde gazeteler ya son sayılarını çıkararak ya da başka gazetelerle birleşmek zorunda kalarak yayın hayatlarına veda ettiler, etmekteler. Ankara'da 24 Saat, Ticari Hayat, Anadolu, Güçlü Anadolu, Zafer gazeteleri 31 Mayısta kapandı; yerel gazete sayısı 9’dan 4’e düştü; Bartın'da 5’ten 2’ye, Nevşehir'de 2’den 1’e, Kırıkkale’de 4’ten 2’ye, Uşak’ta 3’ten 1’e. İzmir'in otuz beş yıllık Yeni Çeşme gazetesi “Elveda Çeşme” diyerek kapandı. Birkaç gün sonra, Ordu’da 9 olan gazete sayısı 3’e düşecek. İşte, bakın, bu da Balıkesir ve Çanakkale'de yerel gazetelerin 1’inci sayfaları; sayfalarını kararttılar, dediler ki: “Kamu kurum ve kuruluşlarımızın çalışmalarından halkımızı haberdar edemediğimiz için özür dileriz.” Kapkara çıktı gazeteler.
Değerli arkadaşlarım, Anadolu basını zaten uzun zamandır can çekişmekte. Önce pandemi vurdu, arkasından kâğıt, kalıp, mürekkep başta olmak üzere tüm malzemelerin döviz cinsinden fiyatlarında olağanüstü artış yaşandı. Son yıllarda yüzlerce gazete kapandı. 2019 yılında 1.100 olan gazete sayısı, bu genelgeden hemen önce 842’ydi. Şimdi, bu tedbirler sonrasında bu rakam 500’lere inecek.
Sadece gazetelerin ipini çekmiyorsunuz, Anadolu'nun sesi olan yerel televizyonlar da inim inim inliyor; her ay TÜRKSAT'a 10 bin dolar uydu kirası ve “uplink” ücreti ödemek zorundalar. Bir yıl önce “Aman, Erdoğan seçimleri kazansın.” diye doları 11 liraya sabitlemiştiniz ama şimdi yerel seçimleri de kaybedince acısını kimden çıkarıyorsunuz? Anadolu medyasından çıkarıyorsunuz. Bir yılda bu kanalların ödeyeceği para, yüzde 200 artmış durumda. Hangi televizyon kanalı, ayda 300-400 bin lira ödeyecek? Onu ödese hangi parayla muhabir çalıştırıp program hazırlayacak?
Değerli milletvekilleri, yerel basın, Anadolu’muzda demokrasinin temel taşı, şehirlerimizin hafızası, sesi, gözü, kulağı. Çoğu zaman ana haberlerde hayretle izlediğimiz, Türkiye'yi sarsan haberlerin kaynağı, aslında hep yerel basından gelmekte. Depremde, yangında, pandemide, selde olayı biz hep Anadolu’daki gazetecilerden alıyoruz. Şimdi, siz tasarruf yapacağız diye bu gazetelerin üç kuruş aboneliğine el koyduğunuzda, uydu giderlerini yüzde 200 artırdığınızda bu kurumlar nasıl yaşayacak? Yaşayamayacaklar; ya kararacak, yok olacaklar ya da birleşmeye zorlanacaklar ve Anadolu’da, ülkemizde, şehirlerimizde çok sesliliğe darbe vurulacak, şehirlerimizde yurttaşlarımız, yerel ve merkezî idarelere karşı öz denetim hakkından mahrum kalacak, gazetecilerin iş ve aş kapısı kapanacak, işsiz gazeteci ordusuna binlerce yenisi eklenecek.
Sayın milletvekilleri, bu iş öyle sarayda üç beş yandaşı çağırıp “Anadolu medyasına ödül veriyoruz, verdik.” demekle çözülmüyor; Anadolu basını sizden plaket beklemiyor, acil sorunlarına çözüm bekliyor. Gazeteden, haberden tasarruf olmaz. Şehirlerimizde bizlerin de sesi olan gazetelerimiz yok olmasın diyorsak, televizyonlarımız yok olmasın diyorsak, işte, yapmamız gerekenler şunlardır: Tasarruf genelgesindeki abone ve ilan gelirlerinin kısıtlanması düzenlemesinden derhâl vazgeçilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) – Sosyal Güvenlik Kurumunun ilan yayınlama zorunluluğu için belirlediği rayiç bedel, makul seviyeye çekilmelidir. Televizyon kanallarının uydu bedelleri, Türk lirasına çevrilmeli ve makul bedele indirilmelidir; bu bedellerin bir bölümünün yayınladıkları kamu spotlarıyla mahsuplaştırılmasına mutlaka imkân tanınmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, gelin, yok olmasın diyorsak Anadolu basını için Gazi Meclisimizde bir araştırma komisyonu kuralım, sorunlarını masaya yatırıp birlikte çözüm önerilerini geliştirelim; gazetelerimizin, televizyonlarımızın yaşamasının önünü hep birlikte açalım.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çakırözer.
Saadet Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Kaya konuşacaklar.
Buyurun Sayın Kaya. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin yerel basınla ilgili verdiği grup önerisi hakkında Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Medeni dünyada basın, devlet organlarının hizasında toplumun menfaatlerini gözetmekle görevli bir güç olarak kabul edilmektedir. Bu anlayışın gereği olarak basın kuruluşları, toplumun yaşanan gelişmelerden haberdar olması ve kanaat edinmesi için önemli bir görev ve sorumluluk yüklenmişlerdir. Basının kamuoyunu aydınlatma görevi gereği özgür olması da temel bir ilkedir.
Basın özgürlüğü, kamuoyunu ilgilendiren haberler başta olmak üzere yorum, fikir ve kanaatleri topluma aktarmak amacıyla çoğaltıcı araçlarla serbestçe açıklayabilme özgürlüğüdür. Bu sayede kamuyu ilgilendiren gerçekler ortaya çıkabilmekte ve dolayısıyla yanlış uygulamalar, hukuk dışılıklar açık edilerek düzeltilebilmektedir. Buna bağlı olarak Anayasa’nın 28'inci maddesinde basının hür olduğunun yanı sıra “Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” ifadeleri yer almaktadır.
Basın kuruluşlarının kamuya yönelik bu görevlerini yerine getirebilmelerinin bir koşulu, ekonomik yönden bağımsız olmalarıdır ve bu konuda kamuya düşen bir görev de çeşitli resmî ilan ve duyurulara aracılık edilmesi hususunda basına müracaat etmektir.
Salgın döneminde yerel basının yaşadığı ekonomik sorunların henüz aşılması mümkün olmamışken 13 Mayıs 2024 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığınca açıklanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin bazı maddeleri, söz konusu sorunları katbekat artırmaktadır. Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nde yer alan “Basın ve yayın organlarını ilan ve reklam verilmeyecek, kamu kurum ve kuruluşlarına hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanıyla ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak.” şeklindeki açıklama, maalesef yerel basın için idam fermanından başka bir şey değildir.
Gayrimenkul satışlarının yerel gazetelerde ilan edilebilmesine ilişkin muhammen bedelin sınırının 2 milyon 500 bin TL'den 10 milyon TL'ye çıkarılması, yerel gazetelerin resmî ilan almasının önündeki en büyük engellerden biridir.
Ayrıca, burada internet dezenformasyon yasası çıktı; yanıltıcı bilgi verenlere bir ile üç yıl arasında ceza verileceğine dair karar alındı. Şimdi, bununla birlikte çok mağdur olan insan var, yerel basın da bundan maalesef etkilenmiş durumda; bunu bir kere daha buradan hatırlatmak istiyorum.
Ayrıca, tekelleşme de maalesef şu anda en büyük tehdit olarak önümüzde duruyor. Değerli basın mensuplarının yaşamış olduğu sıkıntıları hep beraber görüyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, bir de şunu ifade ederek sözlerimi tamamlayacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, bitirin lütfen.
MUSTAFA KAYA (Devamla) – Yerel gazete ve internet gazetesi sahiplerinin Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı 11 personel zorunluluğu var. Bunun 8’e indirilmesi, şu an için yapılması gereken en önemli görevdir. Maalesef, yerel basındaki arkadaşlarımızın bu zorluklarla beraber -hem kâğıt maliyeti hem baskı maliyeti hem kalıp maliyetiyle beraber- birçok maliyetin üst üste binmesi dolayısıyla enflasyonist ortamda bu sıkıntıları aşamamaları, basın özgürlüğü için çok sıkıntılı bir süreçtir.
Yerel basın önemlidir. Yerel basın milletin sesidir. Yerel basınla beraber insanlar ancak evrensel anlamda, küresel anlamda veya ulusal anlamda kendilerini ifade edebilirler. İnternet ortamında artık tamamen her şey yerelden ziyade ulusal ve küresel boyuta çok rahatlıkla ulaşabilir diyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin bu önerisini desteklediğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kaya.
İYİ Parti Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Sayın Selcan Hamşıoğlu.
Sayın Hamşıoğlu, buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok değil, daha on gün önce Ankara'da yayın yapan 5 yerel gazete -24 Saat, Ticari Hayat, Anadolu, Güçlü Anadolu ve Zafer- son kez basıldılar. Zira, tek başlarına ayakta kalamadılar ve yine Ankara'da yayın yapan Anayurt, Başkent, İlk Sayfa ve Sonsöz gazeteleriyle birleşme kararı aldılar. Onlarca gazeteci arkadaşımız da çalışmanın bile derin yoksulluğu aşmaya, temel ihtiyaçları karşılamaya yetmediği bugünlerde maalesef işsiz kaldılar.
Birkaç hafta önce İYİ Parti Grubu olarak biz de aynı konuda bir öneriyle tasarruf tedbirleri genelgesinin yerel basın için artık boğma teli olmaktan da çıkıp giyotine dönüştüğünü savunup sorun ve çözümlerin tespiti için bir araştırma komisyonu kurulmasını istediğimizde iktidarı temsilen konuşan milletvekili arkadaşımız, son derece de nezaketli bir üslupla bizi geri kafalı ilan etmişti, örtülü bir şekilde. Dijitalleşmeden, değişen ve gelişen dünyadan bahisle yerel basına dair bizim çözüm beklediğimiz sorunların bugünün dünyasında artık varolmadığını iddia etmişti. E, ne güzel işte, kuralım o zaman komisyonu, çağıralım yerel gazeteci arkadaşlarımızı, onlara soralım: Bu sorunlar var mı, yok mu? Değişen dünya onları nasıl etkilemiş? Eğer gerçekten yoksa yani biz gerçekten suni gündem oluşturmaya çalıştığımız, iktidara yok yere yüklendiğimiz için bunları söylüyorsak bu durum tescillensin, iktidar da bizi ifşa etsin ama sorunun varlığını bile bile onlar yok sayıyorsa o zaman müsaade etsinler, biz de onları burada ifşa edebilelim. Zira, Mars'ta Venüs’te değil, daha geçenlerde, on gün önce burada, Ankara'da, burnumuzun dibinde yaşandı. Girişte örneğini verdiğim trajedi ki benzerleri Trakya'da da, Anadolu'da da, birçok şehirde, hemen her gün yaşanıyor zaten.
Mademki yerel basın artık bizim bildiğimiz, konuştuğumuz format değil; mademki artık kâğıt gibi, matbaa gibi sorunlar kalmadı; madem ilan ve abonelik derdi yok, neden birbirinin peşi sıra kapanıyor bu kuruluşlar? Rahat, rahatsız etmiyordur herhâlde hiçbirini ama yerelden genele yayılan yolsuzluk haberleri, usulsüzlük haberleri, kayırma haberleri pekâlâ rahatsız ediyor olabilir birilerini. Pekâlâ bazı gerçekler de gözden uzakta kalsın isteniyor olabilir. Pekâlâ, yerelde faaliyet gösteren hiçbir kuruluşun yerine getiremeyeceği o istihdam şartları getiriliyor olabilir bu karartma amacıyla.
Benim mesela hiç anlamadığım bir konu var: Basın İlan Kurumu, zaten, o ilanı hak etmek için gerekli şartları yerine getirdiği için, o ilanı almaya hak kazanan kuruluşların aldığı ilanlar üzerinden niçin komisyon alıyor? Niçin o kadar yüksek oranda komisyon alıyor? Ki sahada hiçbir meslektaşımız -kendileri de duymuştur, kulaklarına gelmiştir- buna “komisyon” demiyor, “haraç” olarak anıyor, öyle adlandırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) – Taş atıp eli mi yoruluyor, neyin karşılığı olarak alıyor bunu? Dediğim gibi, anlamak gerçekten bu koşullarda mümkün değil.
Yerel basınla ilgili her konuşmamda ben burada tekrarlıyorum, tekrarlamaya da devam edeceğim: “İtibardan tasarruf olmaz.” diyorsak, diyorsanız, tasarrufa basından başlayamazsınız. Bir ülkenin itibarının kaynağı demokrasi; demokrasiye dayalı bir hukuk düzenidir. Demokrasinin temel göstergelerinden biri de basın hürriyetidir. Köşeye sıkıştırılmış, başının üzerinde “tasarruf genelgesi” adıyla Demoklesin kılıcı sallandırılan bir basın da hür değildir. Dolayısıyla zaten takipçisi olduğumuz, dert de edindiğimiz bu konuyu da öneriyi de destekliyoruz.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Hamşıoğlu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Osman Cengiz Çandar.
Buyurun Sayın Çandar. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
DEM PARTİ GRUBU ADINA OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Diyarbakır) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; söz aldığım CHP'ye ait grup önerisine tümüyle katıldığımı bildirerek başlamak istiyorum.
Yerel basının, gazetelerin, gazeteciliğin halka bilgi sunmak gayretiyle ne kadar zorluklar altında çalışmakta olduğunu yakinen bilen birisiyim. Ben, şimdi, burada, size başka bir basından bahsetmek istiyorum. Adına “gazete” demeye dilimin varmadığı bir gazete, yandaş gazetelerin başında gelen bir gazete “Kandil, Diyarbakır'a kayyum atamış!” manşetiyle “Diyarbakır'da paralel yönetim oluşturdu PKK terör örgütü.” diyor ve “Tüm daire başkanlıkları da PKK gölgesi altında; terör örgütü, belediyenin tüm kaynaklarında söz sahibi.” diye de devam ettirmiş. Şimdi, Diyarbakır Vekili olarak bu iğrenç provokasyonu -ki bugün iktidar ortaklarından birinin Genel Başkanı da benzer iddialarda bulundu- bu iddiaları şiddetle reddediyorum, kesinlikle reddediyorum. İktidar, kayyum atamalarıyla demokrasiye, seçme ve seçilme hakkına hançer sokmaya devam ediyor, algı yaratıyor, tetikçi kullanıyor, arkasından da uygulama geliyor. Bunu Hakkâri'de denediler, anlaşılan şimdi başka illerde de yürürlüğe koyma peşindeler.
Az önce gösterdiğim şu haber manşeti baştan aşağı yalan. Şimdi, alın size yalanlar: Adı geçen Belediye Genel Sekreteri -isim veriyorum- Emrullah Gördük, otuz bir yıl kamuda çalışmış ve kamuda çalışmaya devam ediyor. İki, İnsan Kaynakları Daire Başkanı Emrah Erdal, on üç yıl iki ay yirmi sekiz gün Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde çalışmış. Mali Hizmetler Başkanı Özlem Tekin, on yedi yıl Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde çalışmış. “Komiser” diye adı geçenlerden Halime Bayram, 2014 yılından beri Belediye Meclisi Üyesi, hakkında açılmış tüm davalardan beraat etmiş, hem de hukuksuzluğun ve adaletsizliğin kol gezdiği bu ülkede hakkında açılmış davalardan beraat etmiş. Kültür Daire Başkanı Çağla Sanay, kamuda dokuz yıl çalışmış. Bir başka komiser iddiası altındaki Berivan Güneş, on üç yıl yedi aydır Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde çalışmakta. İşte ismi geçen kişilerin hizmet dokümanı, hizmet belgesi dökümleri burada. İsteyen bulur, görür kim olduklarını, komiser mi değil mi anlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
OSMAN CENGİZ ÇANDAR (Devamla) – Şimdi, haydi işletin bakalım dezenformasyon yasasını, siz çıkardınız. Burada apaçık dezenformasyon var ve hiçbir işlem yapılmıyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ne yapıyor? Hiçbir şey yapmıyor. Dolayısıyla bakınız, üzerinde yürümekte olduğunuz mayın tarlasından çıkınız, içine daldığınız çıkmaz sokaktan geri dönünüz, bütün bu işlerin altında kalacaksınız.
Saygılar sunuyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çandar.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Hulki Cevizoğlu.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır Sayın Cevizoğlu.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, gazeteci arkadaşlarla üç dakika içinde Türk medyasının sorunlarını konuşmak ve çözmek mümkün değil. Sevgili Utku Çakırözer bizim eski arkadaşımız. Cengiz Çandar arkadaşımız değildi ama Utku Çakırözer bizim arkadaşımız; dikkatle dinledim. Herkesin geçmişte medya alanında yaptığı konuları burada masaya serersek, Sayın Başkan da bir yönüyle medyacı, biz on saat, yirmi saat burada konuşuruz. Ama konuyla ilgili şunları söyleyeceğim ve bazı bilgileri paylaşmak istiyorum sizinle…
MURAT EMİR (Ankara) – Zaten “Araştırma komisyonu açılsın.” diyoruz Sayın Cevizoğlu, üç dakikada olmaz.
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) – Evet, tamam.
MURAT EMİR (Ankara) – “Araştırma komisyonu kuralım.” diyoruz.
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) – Tamam, ona da geliriz inşallah Başkan.
MURAT EMİR (Ankara) – Ona da “evet” derseniz tam dediğiniz olacak.
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) – Ona da geliriz.
Şimdi, 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Genelgesi’nde “Kamu kurum ve kuruluşlarınca mevzuattan kaynaklanan zorunluluklar gereği yapılan veya kurum faaliyetleri ile doğrudan ilgili tanıtım giderleri hariç olmak üzere -hariç olmak üzere- basın ve yayın organlarına ilan ve reklam verilmeyecektir.” talimatı bulunmakla birlikte bu talimat, yeni bir talimat değil, üç yıl önceki genelgenin, tasarruf genelgesinin aynısı. Üç yıl önce 30 Haziran 2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan tasarruf tedbirleri konulu 2021/14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde de aynen yer almaktadır; yeni bir şey yok.
Peki, bugünkü ve üç yıl önceki genelgede medyayla ilgili tasarruf nedir? Şimdi, CHP'nin araştırma önergesinde yerel basın üzerinde duruluyor. Yerel basın bizim için çok önemli; Atatürk'ün Kuvayımilliye medyasının, Anadolu medyasının yüz yıllık bir geçmişi var, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu medyası olmasaydı -Atatürk'ün dediği gibi, örgütsüz ve medyasız siyaset olmaz- biz Kurtuluş Savaşı’nı da veremezdik. Yerel basınla ilgili bir talimat değil bu. Şimdi, bütün ulusal basını da kapsayan bir tasarruf genelgesi; şimdi, yasakları söyledik, ayrıca ben kırk üç yıllık bir gazeteci olarak şunu söylerim: Yerel basınımızın yazılı basınına, gazetelere abone olmak onların gelir kaynakları arasında çok bir yekûn kalem tutmuyor, toplu gazete almak, takım gazete almak onların gelirlerini artırmıyor ama özel ilanlar hâlen devam ediyor. Basın kuruluşları, televizyonlar çeşitli isimler altında gelir elde ediyor, nedir bunlar? “Bir televizyona prodüksiyon hazırladım.” dediği zaman para alabiliyor o kuruluş, “tanıtım” dediği zaman para alabiliyor, çeşitli isimler altında reklamlarda bir azalma söz konusu değil.
Şimdi, tasarruf genelgesine bakıyoruz, medya küçük bir bölümünü oluşturuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Cevizoğlu.
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, kırk yılda bir sahneye çıkıyoruz, üç dakikaya herhâlde biraz müsamaha gösterirsiniz diye düşünüyorum.
BAŞKAN – Ben sizden önce söyledim.
İSMET GÜNEŞHAN (Çanakkale) – Araştırma önergesi verdik işte, kabul edin, günlerce konuşun araştırma önergesinin…
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Cevizoğlu, bu üç dakika işini AKP getirdi geçen dönem, onu da söylemiş olalım.
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) – Şimdi, bu tasarruf genelgesinde personel görevlendirmeleri konusunda tasarruf var, basın yayın giderlerinden kısmi bir tasarruf var. Kırtasiye ve demirbaş alımları, temsil tören ağırlama ve tanıtım giderleri, personel giderleri, enerji ve su alımları, personel servisi hizmetine ilişkin giderler; buralarda tasarruf öngörülüyor. Şimdi, zamanımız yok, Atatürk'ün bir sözüyle veda edeyim. Atatürk medyanın önemine değinirken “Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta -yani rehberlik etmekte, yol göstermekte- bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hülasa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini temin etmekte basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) – Niye boğazını sıkıyorsunuz, onu konuşuyoruz Sayın Cevizoğlu.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Cevizoğlu.
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum ama son olarak şunu söyleyeceğim: Bir araştırma önergesine gerek yok ama biz gazeteci kökenli meslektaşlarımızla -ben de- hepimiz bir araya gelelim, Türk medyasının yerel medya başta olmak üzere sorunlarını çözelim, hep birlikte konuşalım, birlikte çözüm bulalım.
Çok teşekkürler.
Saygılar sunuyorum. Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Cevizoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza…
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MURAT EMİR (Ankara) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim: Sayın Emir, Sayın Kaya, Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Yıldızlı, Sayın Tahtasız, Sayın Akay, Sayın Özcan, Sayın Dinçer, Sayın Kılınç, Sayın Çakırözer, Sayın Kış, Sayın Pala, Sayın Akdoğan, Sayın Kanko, Sayın Sarı, Sayın Öztürkmen, Sayın Mullaoğlu, Sayın Sümer, Sayın Akbulut, Sayın Nalbantoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:19.05
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Sırrı Süreyya ÖNDER
KÂTİP ÜYELER: Havva Sibel SÖYLEMEZ (Mersin), Kurtcan ÇELEBİ (Ankara)
-------0-------
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 93’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN – Pusula gönderen sayın vekillerin Genel Kurulu terk etmemesini rica ediyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN – Sayın arkadaşlar, toplantı yeter sayısı yoktur.
İkinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 12 Haziran 2024 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.19
[(*)] Yukarıdaki dizeler hatip tarafından besteli bir şekilde söylendi.