TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
14’üncü Birleşim
5 Kasım 2024 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’ın, Hatay’ın deprem sonrası sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, Tokat yöresindeki tarımsal sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Sinop Milletvekili Nazım Maviş’in, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları ve bölgesel etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, dokuzuncu yargı paketine ilişkin açıklaması
2.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, “Kathrin” isimli geminin Haydarpaşa Limanı’na demirlemesine ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Filistin’e yapılan ihracattaki artışa ilişkin açıklaması
5.- Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, Demokratik Sol Parti Onursal Genel Başkanı Bülent Ecevit’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
6.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’ın, bireysel silahlanmaya ilişkin açıklaması
7.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, halk eğitimi merkezi tarafından desteklenen kursların kapatılmasına ilişkin açıklaması
8.- Ankara Milletvekili Semra Dinçer’in, ülkede tetanos aşısının teminiyle ilgili ciddi sorunlar yaşandığına ilişkin açıklaması
9.- Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in, Kilis Kız Öğrenci Yurdunda yaşananlara ilişkin açıklaması
10.- Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever’in, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına ilişkin açıklaması
11.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
12.- İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
13.- Konya Milletvekili Mehmet Baykan’ın, Esenyurt Belediyesinde yaşananlara ilişkin açıklaması
14.- Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
15.- Kütahya Milletvekili Adil Biçer’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
16.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, Mardin, Batman ve Halfeti Belediye Başkanlarının görevden alınmasına ilişkin açıklaması
17.- Şırnak Milletvekili Arslan Tatar’ın, Silopi Sera Organize Tarım Bölgesi Projesi’ne ilişkin açıklaması
18.- Konya Milletvekili Barış Bektaş’ın, emeklilerin geçim mücadelesinin her geçen gün daha da ağırlaştığına ilişkin açıklaması
19.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın, Ebru Gündeş’in Mansur Yavaş’tan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için aldığı söylenen 69 milyona ilişkin açıklaması
21.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, iktidarın Aydın’da okulları ve kamu binalarını güçlendirmede gerekli çalışmaları yürütmediğine ilişkin açıklaması
22.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, 3’üncü Genel Başkanları Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne ve Burdur’daki süt üreticilerinin süt piyasasındaki dalgalanmaya bir çözüm beklediğine ilişkin açıklaması
23.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Zor günler geride kaldı.” açıklamasına ilişkin açıklaması
24.- Gaziantep Milletvekili Melih Meriç’in, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının huzurevi, yaşlı bakım merkezi ücretlerine yaptığı zamma ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, Demokratik Sol Parti Onursal Genel Başkanı Bülent Ecevit’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
26.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına ilişkin açıklaması
27.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, eczane hizmetleri mezunlarının atama taleplerine ilişkin açıklaması
28.- Kütahya Milletvekili Mehmet Demir’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
29.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, 3 Kasım Pazar günü Çorum’da meydana gelen doğal gaz patlamasına ilişkin açıklaması
30.- Adana Milletvekili Bilal Bilici’nin, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
31.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
32.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Konya Milletvekili Mehmet Baykan ile İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Beşiktaş-Maccabi Tel Aviv maçının tarafsız sahaya alınmasına, Kathrin gemisinin Haydarpaşa Limanı’na demirlemesine ve kayyum uygulamalarına ilişkin açıklaması
38.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına, Türkiye’nin üreten, ihraç eden ve istihdam sağlayan bir ekonomi modeline ihtiyacı olduğuna, “genel sağlık sigortası” adı altında borçlandırılan çok sayıda vatandaşa icra takibi başlatıldığına ve aile hekimleriyle ilgili düzenlemeye ilişkin açıklaması
39.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türkiye’nin jeopolitik konumuna, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlarından Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
40.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, Tekirdağ Süleymanpaşa’daki Atatürk Kent Ormanı’na ilişkin açıklaması
41.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, HDP Eş Genel Başkanlarının ve milletvekillerinin gözaltına alınıp tutuklandığı 4 Kasım 2016 tarihine, kayyım atamalarına ve bu hafta Genel Kurul çalışmalarında olmayacaklarına ilişkin açıklaması
42.- Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara’nın, Hatay’daki Yayladağı Sınır Kapısı’na ilişkin açıklaması
43.- Antalya Milletvekili Aykut Kaya’nın, Finike ilçesindeki vatandaşların yol nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin açıklaması
44.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Cumhuriyet Halk Partisinin 3’üncü Genel Başkanı Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne, Beşiktaş’ın bir İsrail takımıyla yapacağı maça, kayyum atamalarına, Devlet Bahçeli’nin MHP’nin bugünkü grup toplantısında yaptığı açıklamalara ve Anayasa değişikliği tartışmalarına ilişkin açıklaması
45.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Esenyurt Belediye Başkanının görevinden alınıp tutuklanmasına ilişkin açıklaması
48.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, aile hekimleriyle ilgili düzenlemeye ilişkin açıklaması
49.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Genel Kurulun gündemine, AK PARTİ iktidarının 22’nci yıl dönümüne, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne, “kayyum” diye nitelendirilen hususa ve Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
50.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
51.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
52.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
53.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
54.- Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
55.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
56.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
57.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
58.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
59.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
60.- Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın, Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
61.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
62.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
63.- Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
64.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Elâzığ Milletvekili Erol Keleş’in İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
65.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İYİ Parti grup önerisine ilişkin açıklaması
66.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
67.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
68.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
69.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
70.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
71.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
72.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
73.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Ankara Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
74.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
75.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Ankara Milletvekili Murat Emir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
76.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın (2/1364) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
77.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
78.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Ankara Milletvekili Murat Emir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın yaptığı açıklaması sırasında ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Genel Başkanına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
8.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, Ankara Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
10.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Somali-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Sadak Omar Hassan’ın beraberinde bir heyetle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak 24-29 Kasım 2024 tarihleri arasında Türkiye’ye resmî bir ziyarette bulunmasının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 18/1/2024 tarihli ve 364392 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/942)
B) Önergeler
1.- Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın, (2/1364) esas numaralı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/77)
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Bülent Kaya tarafından, ZIM ve MV Kathrin gemilerinin Türkiye limanlarında bulunma amaçları, gerçekten ne taşıdıkları ve yüklerin gerçek varış yerleri hakkındaki şaibelerin açığa kavuşturulması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, Tip 1 diyabet hastası çocukların ihtiyaç duyduğu tıbbi cihazların devlet tarafından karşılanması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Murat Emir, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır tarafından, kayyum atamalarının Anayasa’ya, demokrasiye ve hukuk kuralları ilkesine aykırılığının incelenmesi amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) ile Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 157)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Van Milletvekili Sinan Çiftyürek'in, Sayıştayın 2023 yılı Denetim Raporu'nda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ile ilgili yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/17147)
2.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın, aynı suçtan ceza alan kişilerin farklı infaz uygulamalarına tabi olmalarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/17156)
3.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Bingöl'e bağlı Göltepesi köyünde yaşanan elektrik arızasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17256)
4.- İzmir Milletvekili İbrahim Akın'ın, av sezonu kotası ve av turizmine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17260)
5.- İstanbul Milletvekili Hasan Karal'ın, Sayıştayın 2023 yılı Denetim Raporu'nda Bakanlık ile ilgili yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17261)
6.- Konya Milletvekili Barış Bektaş'ın, gıda ürünlerinde üretici fiyatı ile market fiyatı arasındaki farkın azaltılmasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17262)
7.- Düzce Milletvekili Talih Özcan'ın, toplu yemek hizmeti veren bir şirketin sunduğu etlerin içeriğinde domuz eti tespit edilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17264)
8.- Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko'nun, ülkemize iade edilen ihraç ürünlerinin denetimlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17265)
9.- Antalya Milletvekili Aykut Kaya'nın, Antalya'nın Kemer ilçesindeki bir kamp alanına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17266)
10.- Van Milletvekili Sinan Çiftyürek'in, süt hayvanlarına dair verilere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17267)
11.- İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz'ın, 2022-2024 yılları arasında Avrupa'dan pestisit sebebiyle iade edilen ihracat ürünlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17269)
12.- İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu'nun, TCDD Haydarpaşa Liman İşletmesi Müdürlüğünde görevli bir kişiye soruşturma açıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/17279)
13.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, ülke genelinde kira anlaşmazlığı nedeniyle açılan davalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/17290)
14.- Siirt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş'ın, 2024-2025 av dönemine ve yaban hayatının korunması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17414)
15.- Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Dicle Nehri'nin dere statüsüne alınacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17420)
16.- Ağrı Milletvekili Nejla Demir'in, TMO tarafından yapılan açık yığınlarda stoklama yöntemine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17421)
17.- Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki'nin, zehirli kalıntılar nedeniyle ülkemize iade edilen ihraç ürünlerinin denetimlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17422)
18.- İstanbul Milletvekili Hasan Karal'ın, ürünlerinde taklit ve tağşiş tespit edilen firmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17423)
19.- Van Milletvekili Sinan Çiftyürek'in, Bulgaristan'a ihraç edilmek istenilen narların sınırdan geri çevrilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17428)
20.- Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez'in, Sayıştayın 2023 yılı Denetim Raporu'nda Rekabet Kurumu ile ilgili yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın cevabı (7/17430)
21.- İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın'ın, 2021 yılından bu yana ateşli silahlarla gerçekleşen adli olaylara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/17444)
22.- İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer'in, 2005'den bu yana kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan soruşturma ve kovuşturma açılan kişi sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/17446)
23.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu'nun, Bartın ili Ulus-Kurucaşile-Pınarbaşı-Cide bağlantı yollarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17583)
24.- Antalya Milletvekili Aykut Kaya'nın, Antalya'nın Manavgat ilçesindeki sulama sorununa ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17585)
25.- Antalya Milletvekili Aykut Kaya'nın, Antalya'nın Aksu ilçesinde atıl durumda olan EXPO fuar alanına yeniden faaliyete geçirilmesi talebine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17586)
26.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp'ın, Kars'ın Digor ilçesine bağlı Karabağ köyünden geçen bir derenin ıslahına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17588)
27.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp'ın, Kars ili Arpaçay ilçesine bağlı Taşköprü köyünden geçen bir derenin ıslahına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17589)
28.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Bitki Koruma Ürünleri Bayi ve Toptancılık Sınavı başvuru ücretine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17593)
29.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel'in, Ordu Tarım İl Müdürlüğüne ait lojmanların satılması kararına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17595)
30.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç'ın, ziraat mühendisi istihdamına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17596)
31.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç'ın, Bakanlık tarafından yayımlanan taklit ve tağşiş listesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/17597)
32.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat'ın, Sayıştayın 2023 yılı Denetim Raporu'nda Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi ile ilgili yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/17972)
33.- Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı'nın, Bakanlığın taklit ve tağşiş yapan firmalara yaptığı denetimlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/18079)
34.- Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar'ın, Irak vatandaşlarına tanınan vize serbestisi uygulamasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/18085)
35.- Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez'in, Dicle Nehri üzerinde yapılması planlanan baraj ve HES projesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/18086)
36.- İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu'nun, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde bir araştırma görevlisinin iş akdine son verilmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/18088)
37.- Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan'ın, Sayıştayın 2023 yılı Denetim Raporu'nda Siirt Üniversitesi ile ilgili yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/18089)
38.- İzmir Milletvekili Mustafa Bilici'nin, 2024 yılında yapılan denetimlerde ürünlerinde domuz ve tek tırnaklı hayvan eti tespit edilen işletmelere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın cevabı (7/18212)
39.- İstanbul Milletvekili Nimet Özdemir'in, TBMM'de görev yapan sözleşmeli personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/18223)
40.- Karabük Milletvekili Cevdet Akay'ın, TBMM Başkanlığına sunulan kanun teklifleri ile yazılı soru önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/18224)
41.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, TBMM Başkanlığına sunulan yazılı soru önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/18225)
42.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, yurt dışında yaşayan bir kadının kızına kimlik çıkartamadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/18227)
43.- İstanbul Milletvekili Ersin Beyaz'ın, kamu bankalarının reklam giderlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/18230)
44.- Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan'ın, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun ağır hasta hükümlülerle ilgili yapmış olduğu çalışmalara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/18351)
45.- İzmir Milletvekili Murat Bakan'ın, TBMM Başkanlığına sunulan yazılı soru önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/18353)
46.- Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır'ın, TBMM Başkanlığında görev yapan müşavirlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın cevabı (7/18482)
5 Kasım 2024 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Muhammed ADAK (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Hatay'ın deprem sonrası sorunları hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’a aittir.
Buyurun Sayın Çalışkan. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan’ın, Hatay’ın deprem sonrası sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Deprem bölgemizin pek çok sorunu var, bunlardan bir tanesi de iş yerlerine ilişkin sorunlardır. Maalesef, deprem bölgesindeki yıkımlar sadece can kaybı, sadece konut ihtiyacı olarak görülüyor. Oysa, bir yerde hayatın idamesi için orada iş yerlerinin aktif olması gerekir, oradaki insanların ekmeğini kendi bulundukları yerlerde kazanması gerekir. Deprem sonrası, 31 Martta AK PARTİ Türkiye'de bir tek Hatay’ı kazanınca Hatay’a yatırım yapmaya başladı, sağ olsunlar ama ihtiyaç konuttan ibaret değil, iş yeri ihtiyacı var. Bugün en önemli yapılması gereken işlerden biri yol. 2000 yılında Belen’in Sarımazı Mahallesi’nde sona eren otoban hâlen olduğu gibi duruyor. Yirmi beş yıldan beri Hatay'ın otobanı bir metre ilerlemedi. Şimdi Belen Tüneli’nin temeli atıldı. Temenni ederiz ki bu temel, temelle kalmaz -ki bunun kötü örneklerini biliyoruz- bütçe aktarılarak sona erer.
Değerli milletvekilleri, burada arz etmeye çalıştığım husus Hatay'daki işyerleri, Hatay'daki sanayi siteleri. Şu anda Hatay'daki önemli sanayi sitelerinden biri Antakya Küçük Sanayi Sitesi çok yavaş ilerliyor. Metal Sanayi Sitesinde iki yıl önce ihale yapıldı ama bütçe ödeneği tahsis edilmediği için bir gram iş yapılmıyor. Ayakkabıcılar Sitesi en önemli sorunlardan biri. Ayakkabıcı esnafı yurdun dört bir yanına dağıldı; zar zor, gelen yatırımlarla, ödeneklerle ayı çıkarıyor.
Şimdi, bugün gündeme getirmek istediğim önemli sanayi sitelerinden biri de Şenköy Karma Sanayi Sitesi. Şenköy, tarihimizde önemli yere sahip bir alandır. Şenköy’de 1.500 kişilik istihdam sağlayacak 148 iş yerini bünyesinde barındıran sanayi sitesinin projesi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından iki yıl önce onaylandı ama bugün, Sayın Valinin sahip çıkmasıyla, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanının, Boyacılar Odası Başkanının; tüm esnaf meslek örgütlerinin işe el atmasıyla hızlı bir şekilde ilerlemesi gerektiği hâlde, 2025 bütçesi içerisinde tasarruf tedbirleri nedeniyle hiçbir ödenek ayrılmadı. Burada şunu belirtmek isterim ki Hatay Türkiye'nin en önemli vilayetlerinin belki de başında gelir. Siz sınırı korumak için güvenlik güçlerine para harcarken Hatay'daki insan gönüllü bir bekçidir. Siz orada insanların kendi köylerinde ikametine izin vermezseniz orası boşalır ve bugün “Evet, evleri yapılıyor.” dedik ama iş yeri olarak insanlar trapez saclarla iş yeri oluşturuyor, prefabrik iş yerleri oluşturuluyor; bunların derme çatma işler olduğu, sınırlı bir sorunu çözeceği gayet açıktır.
Bugün Şenköy Karma Sanayi Sitesi Hatay'ın önemli stratejik noktalarından biridir; Samandağ, Yayladağı, Altınözü, Antakya ve Defne ilçelerine, tam 5 ilçeye de hemen hemen eşit mesafede olan bir yerdir. Buranın acilen tamamlanması, daha doğrusu kazma vurulup başlanması gerekiyor. Tarihten günümüze, Osmanlı döneminden beri Hatay iline özellikle de o bölgeye “ordu” ismi verilmiş ki ordu karargâhı olarak belirlenmiş. O dönemde ekilecek arazi olmadığından kamu bütçesiyle “Yeter ki bu insanlar bu topraklarda otursun.” denilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Yüzyıllar öncesinden bu topraklara sahip çıkılma zarureti ortadayken günümüz döneminde hele de Suriye'de yaşanan iç karışıklıklar neticesinde hele de bir tarafı tamamen denizlerle çevrili bir tarafı tamamen savaş hâlindeki komşuyla çevrili bir ilimizde, bu kadar stratejik konuma sahip bir yerde istihdam alanlarının acilen oluşturulması gerekiyor. Bütçedeki başka delikler kapatılarak -faize aktarılan; israfa, şatafata verilenlere “Dur.” denilerek- Şenköy’de yapımı planlanan bu sanayi sitesine kaynaklar aktarılmalı çünkü Hataylı insan, kendi memleketinde barınmak istiyor, kendi memleketine, kendi toprağına sahip çıkmak istiyor. Orada insanların iş yerine ihtiyacı var; bu da ancak bir taraftan Belen Tüneli’nin tamamlanmasıyla, bir taraftan da iş yerlerinin tamamlanmasıyla mümkündür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Sanayi sitesinde 8 milyon lira karşılığında bir iş yeri önerilirken bunun ne kadar problem olduğu gayet açıktır.
Hatay’a sahip çıkmaya çağırıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kaya...
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, dokuzuncu yargı paketine ilişkin açıklaması
ASU KAYA (Osmaniye) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Hayatın her alanına, belediyelere yaptığınız gibi kadınların hayatına da kayyum atıyorsunuz; kadınların soyadı haklarını gasbeden teklifi dokuzuncu yargı paketinde getiriyorsunuz.
“Değişiklik ihtimali yüksek.” diyenlere sesleniyorum: Biz kadınları kandıramazsınız, irademize ipotek koyamazsınız. Sizin tüm kayyum girişimlerinize sandıklar cevap verecektir.
BAŞKAN – Sayın Kılıç...
Buyurun.
2.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, “Kathrin” isimli geminin Haydarpaşa Limanı’na demirlemesine ilişkin açıklaması
ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) – Teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.
Katrin isimli gemi, İsrail ordusuna silah taşıdığı için İspanya, Slovenya, Karadağ, Malta, Angola ve Namibya limanlarına yanaşma izni verilmedi. Gemi Portekiz bayrağı taşıyordu, Portekiz bu utancı taşıyamadığı için değiştirilmesini istedi. Şimdi Almanya bayrağı taşıyor. Gittiği her limandan kovulan bu gemi Haydarpaşa Limanı'na demirledi, üstelik altmış günden fazladır Gazze'ye hareketine izin vermediğiniz Özgürlük Gemisi'nin yanına demirledi. Siz buna göz yumdunuz, bunu protesto eden gençlerimizi gözaltına aldınız. Dünyanın her yerinde yapılan protesto ve eylemleri bizim ülkemizde yasaklıyorsunuz. Bizler tarih boyunca mazluma liman olmuşuz, zalime değil ama siz bizi zalime liman yaptınız. Gençlerimizi kıyamlarından dolayı kutluyorum, zalimlere kol kanat geren sizleri ise vicdanlara ve Allah'a havale ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Türkoğlu...
3.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına ilişkin açıklaması
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; ekim ayı enflasyon oranlarını açıklayan yalancı TÜİK kul hakkına girmeye devam ediyor. Enflasyon güya bir önceki aya göre yüzde 2,88 artmış. Hâlbuki ENAG'a göre gerçek mutfak enflasyonu 5,57. Böylece TÜİK, vatandaşın cebinden, zaten kalmayan parasının 2,69'unu da ekim ayında gasbetmiş oldu. Aynısını eylül ayında da yapmıştı ve sadece bu iki ayda, toplamda, AK PARTİ iktidarının vatandaşın cebindeki paranın yüzde 5,9'una daha el koymuş olmasını ibretle izliyoruz. Niye yapıyor bunu? Çünkü yıl sonu itibarıyla emeklinin, çalışanın, asgari ücretlinin, memurun, işçinin maaş oranları bu enflasyon oranlarına göre belirlenecek…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ekmen…
Buyurun.
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Filistin’e yapılan ihracattaki artışa ilişkin açıklaması
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) – Sayın Başkanım, “İsrail'le tüm ticari ilişkileri durdurduk.” beyanatlarına rağmen, Türkiye İhracatçılar Meclisinin bugün açıkladığı verilere göre İsrail'e değil ama Filistin'e ihracatımız bazı kalemlerde yüzde 10 bin, bazı kalemlerde yüzde 600 artmıştır. Örneğin, TİM verilerine göre, mücevher ihracatında 56 bin dolarlık ihracat rakamı 512 bin dolara çıkmıştır; mobilya, kâğıt ve orman ürünlerinde 6 milyon dolarlık ihracat kalemi 56 milyon dolara çıkmıştır; kimyevi ürünlerde 83 milyon dolar ihracat gerçekleşmiştir; yine, hazır giyim ve konfeksiyonda da artış âdeta yüzde 1 milyonu geçmiştir. İktidar tatmin edici bir şekilde ve açık bir şekilde savaş içerisinde, açlıkla boğuşan bu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sarıgül…
5.- Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, Demokratik Sol Parti Onursal Genel Başkanı Bülent Ecevit’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) – “Ne ezen ne ezilen” diyen, “Toprak işleyenin, su kullananın” diyen, ulusal birlikten hiçbir zaman ayrılmayan; inançlara saygılı laikliği her zaman savunan; Genel Başkanlığımızı yapan Sayın Bülent Ecevit’i saygıyla, sevgiyle, rahmetle anıyorum.
BAŞKAN – Sayın Akgün…
6.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’ın, bireysel silahlanmaya ilişkin açıklaması
İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Sayın Başkanım, geçen hafta Kars’ta trajik bir olay yaşadık. Şiddet ve bireysel silahlanma sonucu maalesef 6 yaşında Poyraz isimli bir çocuğumuz yolda bisiklet sürerken bir kurşuna hedef oldu; bu olay Kars halkını çok üzmüştür.
Öncelikle ben ailesine ve Kars halkına başsağlığı diliyorum ve bireysel silahlanmaya karşı daha sert yasaların hazırlanması için Meclisimizi de inisiyatif almaya davet ediyorum efendim.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, Tokat yöresindeki tarımsal sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, Tokat yöresindeki tarımsal sorunlar hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’a ait.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Churchill demokrasiyi şöyle tarif ediyor: Sabahın köründe, alacakaranlıkta kapınız çalındığı zaman bunun sütçü olduğundan emin olmanın adıdır demokrasi. Kapınızı sabahın köründe kimse çalamaz yani ne kişiler çalar ne de devlet çalar; bu, güvenlik demektir. Aslında güvenlik de demokrasinin temel taşıdır, demokrasiyle güvensizlik eş değer olamaz. Demokratik hukuk devletinin temel unsuru, hepinizin bildiği gibi, ant içtiğimiz Anayasa’dır. Anayasa, üstün iradeyi tarif eden bir kitaptır; üstün irade millet iradesidir, bunun üstünde bir irade yoktur. Hiçbir organ ya da kişi Anayasa’da olmayan yetkiyi kullanamaz ve kullanmaya yeltenmemelidir ama Anayasa’nın üstüne çıkmaya, yetkisini kullanmaya kalktıkları zaman -ki bu bir fiildir- orada anayasa devletinden söz edilemez. Ülkemize itibar kaybettirdiniz, farkında mısınız? Kayyum atamalarıyla, cumhuriyetin en önemli kazanımı olan aziz milletimizin ve Gazi Meclisin iradesi yok sayılıyor, halkın seçme ve seçilme hakkı gasbediliyor. Cumhuriyet değerlerini, demokrasi ve hukuku, yüce Meclisi ve halkın iradesini hiçe saymanıza müsaade etmeyeceğiz.
Bugün, yine ilkeli ve dürüst siyaset anlayışıyla gönüllere taht kurmuş, halkçı Karaoğlan, eski Genel Başkanımız, partimizin 3’üncü Genel Başkanı Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümü. Kendisini ve değerli eşlerini saygı ve rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Tokatlı çiftçimiz ürettiği ürünlerin hemen hemen hepsinden, ülkemizde olduğu gibi, zarar etti; soğanı, domatesi, biberi, karpuzu, kavunu ve birçok ürünü tarlada kaldı; zararına satanlar da oldu, maliyetine satanlar da oldu. Onların mazotçu, fideci, gübreci, ilaççı, işçi ortakları oldu. Çiftçinin ağustos ayında 4, 5, 7 liraya satamadığı domatesin, biberin, patlıcanın ve salatalığın kilosu bugün marketlerde 60, 70, 80 ve 90 lira. Bir çiftçi iflas ederse sadece tarımsal işletme kapanmaz, bunun sonucunda bir aile varlığını kaybeder. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek gıda fiyatlarıyla sayenizde karşı karşıyayız. Üreticiden çıkış fiyatı ile tüketicinin aldığı fiyat birbirinden çok farklı ve afaki noktadadır. Üretici satamıyor, yüksek enflasyonla AKP eliyle ezilen tüketici de maalesef alamıyor. Tokat Tekel sigara fabrikamız satılmadan önce 47 bin aile tütün ekiyor, evini geçindiriyor ve Tokat’ta yaşıyordu. Emperyalist güçlere satılıp kapatıldıktan sonra Erbaa-Niksar bölgesinde sadece 1.500 tütün üreticisi kaldı. Bunlar da 170 liradan sözleşmeyle satıyor ama zarar ediyor. Bunun bir an önce makul olan, emeğinin karşılığı olan 250 lirayla güncellenmesi gerekiyor. Düşünün, 1 kilo sigaranın fiyatı 8.100 lira, 1 kilo tütün 170 lira.
Toprak Mahsulleri Ofisi ve Bakanlık 2024'ün son umut ürünü olan mısır fiyatlarını açıklamadı. Özellikle Niksar, Turhal, Pazar’da çiftçilerimiz on binlerce ton mısırı 7 ve 8 liradan satmak zorunda kaldılar. Çiftçimiz 2024 yılında ektiği tüm ürünlerden sayenizde zarar etti. Görüyorsunuz ki Tokatlı çiftçimiz tıpkı ülkemizin her yerinde olduğu gibi emeğinin yasını tutuyor ve ne yazık ki üreterek batıyor. 2025 yılında çiftçiye hazineden 135 milyar destek ödemesi yapılacak ama dikkatinizi çekerim, çiftçinin Tarım Krediye ve Ziraat Bankasına olan borçlarının sadece faizi 160 milyar lira yani vereceğiniz desteğin 25 milyar TL üzerinde faiz ödeyecek çiftçi. AK PARTİ iktidarı kaşıkla verip kepçeyle alıyor. Çiftçimizi terk ettiğiniz faiz sarmalı bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.
KADİM DURMAZ (Devamla) - 2020 yılında tarım BAĞ-KUR primi 1.151 liraydı, bugün 6.900 lira. Çiftçi BAĞ-KUR primini ödeyemiyor, her ay 6.900 TL'yi nasıl ödesin? Çiftçiyi borçla üretim yapmak zorunda bırakan politikaların ülkeyi hızla daha büyük felakete doğru sürüklediğinin farkında mısınız? Hâl böyleyken Tokat'ın ormanları, meraları, tarım alanları, sulak alanları ne acı ki madenlere tahsis ediliyor. Reşadiye Kuyucak köyünde tarım alanlarına, tarihî Selemen Yaylası'na, Ordu Bolaman Çayı'nın çıktığı noktaya faaliyet için ruhsat verildi. Erbaa Boğalı ve Sakarat Dağı'nda, Merkez Şehitler köyünde, Sorhun Obası’nda, Günçalı'da felaket devam ediyor; bunun haklı bir şekilde takipçisi olacağız. Yine, Erbaa ilçemiz, devamında Niksar'ın 15 köyü, 3 beldenin, irili ufaklı sanayi bölgelerinin ana yola bağlantı kavşağı ne acı ki yapılmıyor, bunun gündeme alınarak yapılmasını talep ediyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Şevkin...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, halk eğitimi merkezi tarafından desteklenen kursların kapatılmasına ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Sayın Başkan, Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: "Tasarruf politikaları" adı altında şimdi de halk eğitim merkezi tarafından desteklenen kursları kapatmaktan derhâl vazgeçin. Dezavantajlı özel bireyler ve çocuklara sosyal ve sportif beceri kazandıran, ev kadınlarını üretime dâhil eden, ücretsiz eğitim faaliyetlerinin tasarruf kapsamında engellenmesine derhâl son verin. Bu eğitimler sayesinde mahallelerde birçok ihtiyaç karşılanıyor. Dar gelirli vatandaşların yoğun olduğu bölgelerde ücretsiz meslek edindirme, sanat ve spor kurslarını "tasarruf" adı altında kapatmak toplumun geleceğine büyük zarar veriyor.
Öte yandan, pandemi döneminde genel sağlık sigortası kapsamına alınan birçok üniversite öğrencisinden SGK'nin alacak tebligatı gönderip para istemesi de bu ülkenin eğitimine vurulan başka bir darbedir. Öğrencileri, ailelerini daha fazla zor durumda bırakmayın. Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerini bu tutumlarını değiştirmeye davet ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Dinçer…
Buyurun.
8.- Ankara Milletvekili Semra Dinçer’in, ülkede tetanos aşısının teminiyle ilgili ciddi sorunlar yaşandığına ilişkin açıklaması
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizde tetanos aşısının teminiyle ilgili ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Eczanelerde ve sağlık ocaklarında yeterli aşı bulunamamaktadır. Bu nedenle çocukluk çağında zorunlu olan, yetişkinlerde ise gebelikte ve yaralanma gibi durumlarda yapılan tetanos aşısı maalesef yapılamamaktadır. Öncelik statüsünde olan hamile kadınlar için dahi aşı bulunamamaktadır. Aile sağlık merkezlerine aşı ya gönderilmiyor ya da sınırlı sayıda gönderiliyor. Sağlık ocaklarına ellerindeki tetanos aşısını idareli kullanmaları için talimat geldiği yönünde duyumlar alıyoruz. Aile hekimleri ellerinde aşı bulunmaması nedeniyle aşı takviminde bu aşıyı çocuklara yapamadıklarını söylüyorlar. Buradan Sağlık Bakanına sesleniyorum: Yüz yıl önce dahi bulunabilen, maliyeti düşük ve temin edilmesi kolay olan bu aşı neden bulunamıyor? Bir an önce aşı teminini sağlayın ve vatandaşlarımızın mağduriyetini giderin.
BAŞKAN - Sayın Öztürkmen…
Buyurun.
9.- Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in, Kilis Kız Öğrenci Yurdunda yaşananlara ilişkin açıklaması
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
750 kişilik Kilis Kız Öğrenci Yurdunda dün akşam bir yurt çalışanı tarafından tacize uğrayan kız arkadaşlarına destek için yüzlerce öğrencimiz protesto eylemi düzenledi. Gece yarısına kadar yurdun önünde "Güvenli yurt istiyoruz." diye haykırdılar. Öğrendiğimize göre yurt müdürü iki saat boyunca eylem düzenleyen öğrencilerin yanına bile inmemiş. Üstelik tacizci personelin sabıkası olduğu da gelen bilgiler arasında. Öğrencilerden aldığımız bilgilere göre burası yurt değil sanki bir toplama kampı. Aynı yurtta geçen yıl bir kız öğrenci 6'ncı kattan atlayarak intihar etmiş. Son haftalarda odalarda yapılan baskın gibi aramalardan bezdiklerini, erkek personelin de sık sık katlara çıktığını belirtiyorlar. Kız yurdunda erkek personelin ne işi olmalı? Sayın Yusuf Tekin, bu rezaletten haberiniz var mı? Ne yapıyorsunuz, ne yapacaksınız? Öğrenciler bir taraftan tacize uğrarken diğer taraftan yurtlardaki kurtlu yemeklerden ve ayrıca asansörlerden şikâyetçiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Sinop Milletvekili Nazım Maviş’in, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları ve bölgesel etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz, İsrail'in Lübnan’a yönelik saldırıları ve bölgesel etkileri hakkında söz isteyen Sinop Milletvekili Nazım Maviş’e aittir.
Buyurun lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsrail Gazze'deki soykırımın ardından şimdi de Lübnan’a saldırıyor. Gazze'de olduğu gibi Lübnan’da da kadınlar, çocuklar, siviller İsrail bombaları altında katlediliyor. Toplam nüfusu 6 milyon olan bir ülkede 1 milyondan fazla Lübnanlı göçe mahkûm edilmiş, 3 bin Lübnanlı hayatını kaybetmiş, 15 bine yakın Lübnanlı da yaralanmıştır. İsrail daha önce de hukuksuz bir şekilde Lübnan’ı işgal etmiştir. 1975’teki Lübnan iç savaşında her türlü kışkırtıcılığı yapmıştır. 14 Mart 1978'de Güney Lübnan’ı işgal etmiş, 17 Temmuz 1981'de Beyrut’u bombalamıştır. 14 Aralık 1981'de Golan Tepeleri’ni işgal etmiş, 6 Haziran 1982'de tam on sekiz yıl sürecek Lübnan işgalini başlatmıştır. 16 Eylül 1982'de Beyrut’ta Sabra ve Şatilla Mülteci Kamplarını vurmuş, bir gecede binlerce sivili katletmiştir. 18 Nisan 1996’da Lübnan’a karşı Gazap Üzümleri Operasyonu’nu başlatmış, Birleşmiş Milletler mülteci kampında onlarca sivili öldürmüştür. 12 Temmuz 2006'da da Lübnan’a saldırmış ve otuz dört gün sürecek savaşı başlatmıştır.
Değerli milletvekilleri, İsrail gözü dönmüş bir şekilde dünyayı ateşe vermeye çalışıyor. İsrail'in siyonist ideolojisi hiçbir hukuk ve ahlak tanımamaktadır, Müslümanlara ait toprakları işgal etmektedir; din, dil, ırk ve kültür farkı gözetmeksizin herkese saldırmakta ve zulmetmekte sakınca görmemektedir. Bütün bunların arkasında vadedilmiş topraklar inancının olduğunu hepimiz biliyoruz; bu bir teolojik sapkınlıktır, sapkın bir dinsel bağnazlık örneğidir, sapkın bir teopolitiğin bir devlet eliyle teröre dönüştürüldüğünün göstergesidir. Bu sapkın dinî bağnazlığı İsrail söz konusu olunca bir yere kadar anlamak mümkün ancak anlaşılmaz olan, akıl ve bilim çağı olarak tanımladığımız bir dönemde kendilerini aklın ve bilimin yegâne temsilcisi olarak gören ABD ve Batılıların böyle bir teopolitik siyasete destek vermeleridir. Hepimiz biliyoruz ki İsrail'in hedefi ne Hamas’tır ne Hizbullah’tır; İsrail'in hedefi öteden beri bellidir, 1897’de Basel’de ilk siyonist kongrede ortaya konulan büyük İsrail hedefine ulaşmak, bunun için bölgeyi korkunç bir savaşa sürüklemekten kaçınmamaktır. Siyonizmin büyük İsrail hedefini kavrayamamak bölgemizin karşı karşıya kalacağı tehdit ve riskleri de anlayamamak demektir.
Lübnan’dan sonra İsrail'in durmayacağını hepimiz biliyoruz; zaten Suriye'nin Golan Tepeleri’ni yıllardır işgal ediyor, bir taraftan da Suriye'ye saldırmayı sürdürüyor, daha dün akşam alçakça bir şekilde Şam’a saldırmıştır. Lübnan’ın arkasından hedef sınırlarımıza daha da yakın bir noktaya gelecektir. Bunu anlamamak, tarihi, coğrafyayı, jeopolitiği bilmemek demektir. Ne yazık ki mesele sadece İsrail’i yönetenlerin insanlık dışı karar ve yöntemleri değildir, aynı zamanda karşımızda nefret yüklü bir toplum vardır. İsrailli bir gazeteci 4 Filistinli çocuğun Gazze kumsalında oynarken katledilmesine yönelik kan dondurucu tepkileri gündeme getirmişti. Öldürülen çocuk resimleri için bazı İsrail vatandaşlarının söylediği “Gerçekten harika bir fotoğraf, bundan daha harikası olamazdı, tekrar tekrar baktım.” “Arap çocukların ölmesi beni hiç ilgilendirmiyor.” “Tüm çocukları öldürmemiz gerekiyor.” gibi ifadeler insanlık adına hem utanç verici hem de kaygı vericidir. Vahim olan, İsrail Parlamentosunda bir kadın milletvekili tarafından da benzer ifadelerin söylenmiş olmasıdır, İsrail askerlerinin öldürdükleri bebeklerle övünmeleridir. Bu tutum ne yazık ki marjinal bir tutum değil; maalesef bir toplum psikolojisi, nefret yüklü bir insanlık fotoğrafı ve kötülüğün sıradanlaşmasıdır.
Değerli milletvekilleri, İsrail vahşetini İsrail'in kendini savunma hakkı ve terörle mücadele hakkı olarak meşrulaştırmaya çalışmak, soykırımı gizlemeye çalışmaktır. İsrail soykırımına karşı çıkmayı antisemitizmle ilişkilendirmek İsrail bombaları kadar acı verici bir enformatik vahşettir. Mesele, Batı'nın ve Amerika'nın ikiyüzlülüğüdür. Esas mesele, İsrail'in saldırganlığı kadar, uluslararası kuruluşların İsrail'in saldırganlığını durdurmamasıdır. Ne yazık ki uluslararası kuruluşlar sorun çözme kapasitesini kaybetmiştir, söz konusu Müslümanlar ve İslam dünyası olduğunda zaten böyle bir kaygıları da yoktur. Hani Irak’ta kimyasal silahlar vardı ve Irak’a saldırının meşru gerekçesi buydu? Irak’ta 1 milyonu aşkın insan öldürüldü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) – Bu coğrafyanın birçok ülkesinde benzer katliamlara tanıklık ettik. İsrail'e karşı Birleşmiş Milletlerin aldığı sayısız karara rağmen İsrail saldırganlığı devam ediyor. O zaman bu Birleşmiş Milletler ne işe yarıyor, bu uluslararası örgütler ne anlam ifade ediyor?
Saygıdeğer milletvekilleri, dünya bu zulümle devam edemez, yeni ve adil bir dünya zorunludur. Küresel bir adil düzen kurulmadığı sürece tehlikenin bizim kapımızı çalması da çok uzak değildir. Başkası ne yaparsa yapsın, ne düşünürse düşünsün; biz bu ülkenin siyasetçileri olarak mazlumdan yana olmaya, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı durmaya, İsrail’in saldırganlığı karşısında en güçlü sesi çıkarmaya devam edeceğiz ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, bütün dünya halklarını adil bir küresel düzen kurmak için inisiyatif almaya davet etmeyi sürdüreceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Timisi…
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever’in, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına ilişkin açıklaması
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, bir yanda millet iradesini yok sayan kayyum atamalarınız, bir yanda geçim sıkıntısı altında inim inim inleyen vatandaş, diğer yanda bir eli yağda bir eli balda sürdürdüğünüz saltanat. Açlık sınırı 20 bin lirayı aştı; asgari ücretli 17 bin, emekli ise 12 bin 500 lirayla yaşam mücadelesi veriyor. TÜİK’in enflasyon rakamlarına göre asgari ücret yılbaşından bu yana yüzde 40 değer kaybetti. Hükûmet ise asgari ücrete en alt düzeyde zam yapmak için her yolu deniyor. Ortalıkta “yüzde 25 zam” gibi rakamlar dolaştırılıyor.
Tekrar ediyor ve Hükûmeti uyarıyoruz: Asgari ücret en az 30 bin lira olmalı ve en düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlenmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Karagöz…
11.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Seçim sonuçlarını bir türlü kabullenemeyen iktidar önce Esenyurt, sonra Mardin, Batman ve Halfeti’de milletin iradesini yok sayarak seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atamalarında bulundu. Seçimle alamadıkları belediyeleri siyasallaşmış yargıyla zapt etmeye çalışanlar bir kez daha tarihe geçecek bir hukuksuzluk ve antidemokrasi örneğini gözler önüne sermiştir; AKP'nin halktan korkusu, sandıktan çekincesi bir kez daha ayyuka çıkmıştır. Türkiye'yi hukuk devletinden uzaklaştırarak baskı devletine çevirenlere, seçimle alamadığı belediyelere uydurma gerekçelerle kayyum atayanlara tavsiyemiz, 31 Mart yerel seçimleri sonuçlarını hazmetmeleri ve önümüzdeki ilk seçimde Cumhuriyet Halk Partisi iktidarını kabullenmeleridir. Unutulmamalıdır ki bu millet sizin baskı ve sindirme politikalarınıza hiçbir zaman boyun eğmedi, bundan sonra da boyun eğmeyecektir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan gidenler halkın iradesinin gasbedilmesine asla müsaade etmeyecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerinden söz vereceğim.
Sayın Bursalı…
12.- İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ŞEBNEM BURSALI (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
“Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” İşte, bu sözlerle yirmi üç yıl önce yola çıkan Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde AK PARTİ'miz 3 Kasımda iktidardaki 22'nci yılını tamamladı. Sadece Türkiye değil dünya siyaset tarihinde de önemli bir başarıya imza atan bu erdemliler hareketinin girdiği her seçimde milletin teveccühüyle yeni zaferler elde etmesinin yegâne sebebi siyasetin temeline, merkezine milleti koymasıdır. Türkiye'de köklü değişim ve dönüşüm hareketi başlatan AK PARTİ'miz yirmi iki yılda ekonomi, eğitim, sağlık, ulaşım, altyapı ve daha pek çok alanda hayata geçirdiği reformlarla ülkemizi ileriye taşıdı. Bu anlamlı yıl dönümünde milletimize olan sorumluluğumuzun farkındayız; her alanda büyüyen, gelişen ve güçlenen Türkiye için milletimize hizmet yolunda durmadan, yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Baykan…
13.- Konya Milletvekili Mehmet Baykan’ın, Esenyurt Belediyesinde yaşananlara ilişkin açıklaması
MEHMET BAYKAN (Konya) – Esenyurt Belediyesine yapılan kayyum atamasını tartışırken önemli bir konuyu da görmezden gelemeyiz. Şurası kesindir ki hiç kimse hiçbir şekilde terörle iltisak içinde bulunamaz. Bunları aklamanın peşine düşmek de kabul edilebilir bir şey değildir. Tüm bunlar yaşanırken CHP'li belediyelerde nepotizm modası aldı başını yürüdü ancak Esenyurt Belediye Başkanı işi bir adım öteye taşıyarak bir yandan terör örgütü mensuplarıyla dirsek temasındayken, diğer yandan da oğlunu, kızını, kardeşini, 2 kuzenini, 2 yeğenini ve kayınbiraderini işe aldığı ortaya çıkıyor. Peki, sizce bu kadarla yetiniyor mu? Tabi ki hayır. FETÖ’den ihraç edilen kişileri belediye şirketinde işe alıyor ve hatta terör örgütüyle iltisaklı kişileri de belediyede istihdam etmekte hiçbir beis görmüyor. 31 Mart seçimlerinden sonra belediyelerde sıkça yaşanan bu örneklerde başkanlar Sayın Genel Başkanı da dinlemiyor.
Bu arada, Sayın Genel Başkanın, hemen yanı başında cumhuriyete, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e başkaldıran Seyit Rıza’ya güzellemeler yapanlara da bir şeyler söylemesini bekliyoruz.
Nepotizme ve teröre hayır!
BAŞKAN – Sayın Özer…
14.- Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA HAKAN ÖZER (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AK PARTİ'mizin milletimize hizmetkâr olarak iktidara gelişinin 22'nci yıl dönümündeyiz. Türkiye'ye her alanda yaşattığımız değişim, dönüşüm, gelişim ve kalkınma projeleriyle Türkiye Yüzyılı'na ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Yirmi iki yıldır olduğu gibi yine milletimizle el ele, gönül gönüle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde büyük ve güçlü Türkiye yolunda Türkiye Yüzyılı’nı inşa edeceğiz. Türkiye Yüzyılı’nda birlik ve beraberlik içinde, milletimize hizmet yolunda nice ak senelere ulaşabilmek adına Türkiye'nin dört bir köşesinde ak kadrolarımızı oluşturduğumuz kongrelerimizi gerçekleştiriyoruz.
Türkiye için umudun, icraatın, geleceğin adı AK PARTİ diyerek sözlerimi sonlandırıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Biçer…
15.- Kütahya Milletvekili Adil Biçer’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ADİL BİÇER (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Kasım 2002'de milletimizin iradesiyle AK PARTİ'nin iktidara gelişinin yıl dönümünü gururla ve onurla andık, kutladık. O gün yalnızca bir iktidar değişimi değil, Türkiye'nin geleceğe umutla bakmaya başladığı güçlü bir yürüyüşün başlangıcıydı. AK PARTİ, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde, milletimize hizmet yolunda eğitimden sağlığa, ekonomiden adalete kadar her alanda devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirdi. Bu büyük dönüşümde Kütahya daima yanımızda ve AK PARTİ'ye daima destek oldu ve hiçbir zaman geri durmadı. Kütahyalı hemşehrilerimizin bize olan güveni ve inancı ülkemizin dört bir yanına adaleti, kalkınmayı ve huzuru taşımamızda bizlere güç verdi. Bugün Türkiye küresel arenada söz sahibi bir ülke olarak yükselirken bizler Türkiye'miz ve Kütahya’mız için aynı azimle çalışmaya, milletimize layık olmaya devam edeceğiz. Bu dava milletin davasıdır, bu yürüyüş Türkiye'nin aydınlık geleceğidir. AK PARTİ milletimizin umudu, geleceğimizin teminatıdır. Hep birlikte ülkemiz ve evlatlarımız için nice 3 Kasımları gururla anacak, durmaksızın çalışacağız.
BAŞKAN – Sayın Özcan…
16.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, Mardin, Batman ve Halfeti Belediye Başkanlarının görevden alınmasına ilişkin açıklaması
MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye anayasal hukuk devletidir. Bakın, Anayasa’mız “Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.” diyor. Mardin, Batman ve Halfeti Belediye Başkanlarının terörle mücadele soruşturması olduğu için görevden alınması Anayasa'mızın 127'nci maddesine göre hukuka uygun olarak yapılmıştır. Bu olaylar Türk ve Kürt’ün kardeşliğini asla bozamaz ama terörle bir iltisak varsa buna da asla müsaade edilemez. Bu konunun çözüm noktası mahkemelerimizdir, asla sokaklar değildir. Buradan halkın hassasiyetiyle oynayıp demokrasi nidaları aromalı, Türkiye Cumhuriyeti topraklarına başka isimlendirmeler yapmaya, başka bayraklarla slogan atmaya kimse cüret etmesin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Tatar…
17.- Şırnak Milletvekili Arslan Tatar’ın, Silopi Sera Organize Tarım Bölgesi Projesi’ne ilişkin açıklaması
ARSLAN TATAR (Şırnak) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şırnak güçleniyor, Şırnak tarımda da büyüyor. Silopi Sera Organize Tarım Bölgesi Proje Yatırım Programı’mız tüm Şırnaklılara hayırlı uğurlu olsun. Bu müjdem, Sera Organize Tarım Bölgesi Projemiz ilimize yatırım, istihdam, üretim ve ihracat değeri katacak. Projemizde bin kişi istihdam edilecek. Ayrıca, bunun yüzde 75’i kadın istihdamı olup Şırnaklı kadınlar da “Tarımda biz de varız.” diyecekler.
Bölgemizin kalkınmasına, şehrimizin seracılıkla gelişmesine katkı sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımı sunuyorum. Projemizin desteklenmesinde emeği bulunan Tarım ve Orman Bakanımız Sayın İbrahim Yumaklı Bakanımıza ve ekibine teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Bektaş…
18.- Konya Milletvekili Barış Bektaş’ın, emeklilerin geçim mücadelesinin her geçen gün daha da ağırlaştığına ilişkin açıklaması
BARIŞ BEKTAŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklilerimizin geçim mücadelesi her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Aldıkları maaş artan hayat pahalılığı karşısında yetersiz kalıyor. Emekli yurttaşlarımız markette, pazarda temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor; elektrik, su, doğal gaz faturalarını ödemekte dahi zorlanıyor; sefalet ücretiyle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu sefaletin son bulması, emekli yurttaşlarımızın insan onuruna yaraşır bir ücretle yaşamlarına devam edebilmesi için emeklilerin seyyanen zam alması şarttır. Emekliler kimseden sadaka ya da iyilik beklemiyor; hakkını istiyor, çalıştığı yıllarda alın teriyle ödediği primlerin karşılığını istiyor. Emeklilerimizi sefaletten kurtarmak ve insanca yaşamlarını tesis etmek için Hükûmeti göreve davet ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN – Sayın Karaoba…
19.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
ALİ KARAOBA (Uşak) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu hafta tipik bir AKP demokrasisiyle millet iradesi birçok şehirde ayaklar altına alındı. Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti Belediyelerine hukuk sınırları dışında, halkın seçimleri yok sayılarak kayyum atanması kabul edilemez.
Bakın, bu fotoğraf geçen haftadan. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile yerine kayyum atadığınız Başkan aynı karede. Ahmet Türk’e 2014’te, 2019’da, 2024’te temiz kâğıdı verip seçime girmesini sağlıyorsunuz, sonra da Mardin halkının iradesini yok sayıp görevden alıyorsunuz; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Sizin derdiniz terörist kovalamak değil rant kovalamak ve demokrasiyi kendi çıkarlarınız için kullanmak. Sayenizde, 3 defa seçim kazanan ancak görevi yaptırılmayan ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girebilecek bir Belediye Başkanı da oldu. Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Hacıoğulları…
20.- İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın, Ebru Gündeş’in Mansur Yavaş’tan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için aldığı söylenen 69 milyona ilişkin açıklaması
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) – 1 milyon, 1 milyon, 1 milyon daha, sonra 1 milyon daha. Sayın Başkan, her bir saniyede “1 milyon” diyerek bana verdiğiniz bu bir dakikalık söz hakkımı 69’a tamamlayamam; dolayısıyla bir dakikada, sanatçı Ebru Gündeş’in Sayın Mansur Yavaş’tan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için aldığı söylenen 69 milyona varamam.
Mansur Yavaş yüksek sanat zevkiyle iyi bir Ebru Gündeş fanı olabilir, bunda bir “Mansur” yok ama Ankaralının parasını yüksek müzik zevki için tüketmesinde sorun var. Bu durumu en iyisi bir “Angara” havasıyla izah edeyim: “Yağmur yağar, sel olur/ Cadde, sokak göl olur/ Kaza, bela bol olur/ Bizce bir ‘Mansur’u yok.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bülbül…
21.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, iktidarın Aydın’da okulları ve kamu binalarını güçlendirmede gerekli çalışmaları yürütmediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - İktidar yaşanan depremlerden ders almıyor, kamu ve okul binalarını güçlendirmede gerekli çalışmaları yürütmüyor. Memleketim Aydın’da okulların ve kamu binalarının depreme dayanıklılığını Bakanlara sordum, Bakanlar Aydın’da 631 okuldan 500'ünde deprem tahkiki yapılmadığını bildirdiler. Bakanlık 631 okuldan yalnızca 39'unda güçlendirme çalışması yapmış. Çalışması şu an devam eden yalnızca 1 okul bulunuyor. 485'i 2000 yılı öncesinde inşa edilen okullarda öğrenciler, öğretmenler ve personel eski ve depreme dayanıksız yapılarda kaderlerine terk edildi. Deprem Yönetmeliği’ne göre öncelikli olan kamu binalarında da durum farklı değil. Aydın ve ilçelerinde bulunan 7.553 kamu binasından bugüne kadar yalnızca 24'ünde binalar güçlendirildi. Yıllardır rantçı politikaları teşvik eden, deprem gerçeğindeki sorumluluğunu gizleyen felaket iktidarı AKP ve bakanları hastaneler, okullar ve kamu binalarının bakım onarım çalışmalarını gizleyemez. Deprem gerçeğine iktidar gözünü kulağını…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akbulut…
22.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, 3’üncü Genel Başkanları Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne ve Burdur’daki süt üreticilerinin süt piyasasındaki dalgalanmaya bir çözüm beklediğine ilişkin açıklaması
İZZET AKBULUT (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, milliyetçiliği sokak duvarlarına değil Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları’na, Afyon’un haşhaş tarlalarına yazan 3’üncü Genel Başkanımız Bülent Ecevit’i rahmetle anıyorum.
Burdur'daki süt üreticilerimizin Türkiye Büyük Millet Meclisinden, artık, bu süt piyasasındaki dalgalanmaya bir çözüm beklediğini de duyurmak istiyoruz. Süt fiyatları Ulusal Süt Konseyinin belirlediği 14 lira bandında ama özel sektör bunu sürekli aşağı çekmek için mücadele ediyor ve yem, süt dayatması yaparak “Sütünü alırım ama yemini benden almak kaydıyla.” diye de bir dayatma yapıyor. Bu da kanuna uygun değildir diye düşünüyoruz çünkü 570 ila 650 TL bandındaki yem çuvallarının fiyatları bu dalgalanmayla ne yazık ki en yüksek fiyattan satılmak durumunda kalıyor. Süt üreticilerimizi yalnız bırakmayalım, en az 15 TL'den Et ve Süt Kurumu aracılığıyla alalım diyorum.
Saygılar sunuyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN - Sayın Aşıla...
23.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Zor günler geride kaldı.” açıklamasına ilişkin açıklaması
MEHMET AŞILA (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Maliye Bakanı Şimşek "Zor günler geride kaldı." diyor. Zor günler geride kaldıysa Sayın Bakan, asgari ücret neden hâlâ açlık sınırının altında? Asgari ücretin 2025 yılı için öngörülen artış oranı neden hâlâ yüzde 25 sınırında? Zor günler geride kaldıysa bu çaresizlik neyin nesi? Vatandaş tünelin ucunda bir ışık göremiyor. Zor günler geride kaldıysa kimin için geride kaldı? Zor günler geride kaldı, en zor günler mi kapıda? Ne anlamamız gerekiyor, bunu bilemiyoruz çünkü hâlâ asgari ücret için tavsiye edilen rakam, müzakere edilen artış oranı açlık sınırının altında. Bir kez daha ifade ediyoruz ki en düşük emekli maaşı asgari ücretin, asgari ücret de 35 bin TL'nin altında olmamalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Meriç…
24.- Gaziantep Milletvekili Melih Meriç’in, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının huzurevi, yaşlı bakım merkezi ücretlerine yaptığı zamma ilişkin açıklaması
MELİH MERİÇ (Gaziantep) - AKP iktidarı ülkeyi yaşlılar ve emekliler için yaşanmaz hâle getirdi. Bunun en güncel örneğini Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yeni zam kararında gördük. Bakanlık, ülke genelindeki huzurevi, yaşlı bakım merkezi ücretlerine yüzde 300 ila 360 arasında zam yaptı. Eylül ayından itibaren 3.551 lira olan tek kişilik oda fiyatı 10.652 liraya, 3.110 lira olan çift kişilik odanın kişi fiyatı ise 9 bin liraya fırladı.
Buradan Hükûmete sesleniyorum: Emekli maaşını erittiniz, emekliyi bir kuru ekmeğe muhtaç ettiniz. Büyüklerimizden ne istiyorsunuz? Batırdığınız ülke ekonomisini huzurevinde kalan yaşlılarımızın parasıyla mı düzelteceksiniz? Bu yanlıştan bir an önce dönün, yaşlılarımızı artık rahat bırakın.
BAŞKAN - Sayın Aksakal…
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, Demokratik Sol Parti Onursal Genel Başkanı Bülent Ecevit’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET ÖNDER AKSAKAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün, aramızdan ayrılışının 18'inci yıl dönümünde Demokratik Sol Parti Onursal Genel Başkanımız Bülent Ecevit'i saygı ve rahmetle anıyoruz.
Bülent Ecevit, Türk siyasi hayatında, uzun yıllar ön plana çıkmış, başarılı, son derece entelektüel birikimi olan ve aynı zamanda sanatçı bir politikacıydı. O, Türkiye’nin en sancılı, kritik dönemlerinde daima cesaretle etkin bir rol almıştır. Bülent Ecevit'in, düşünce özgürlüğü, demokrasi ve ekonomik özgürlüğe dair ortaya koyduğu, Türkiye'de uygulamaya çalıştığımız demokrasi halkın yalnızca ülkeyi kimlerin yöneteceğine karar verdiği rejim değildir; bu demokraside halk, nasıl yönetileceğini ve toplumun sorunlarına nasıl çözümler getirileceğini de kararlaştırır. Bu rejimde “Her yurttaş, her parti, her topluluk, her dernek toplum sorunlarına dair düşündüğü çözümleri de serbestçe anlatabilmelidir.” şeklindeki görüşünün takipçisi olmayı sürdüreceğiz.
Mekânı cennet, makamı ali olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Çan…
26.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına ilişkin açıklaması
MURAT ÇAN (Samsun) - Bu iktidar gayrimeşru yollara tevessül ederek gündem manipülasyonu yapmaya çalışsa da vatandaşı aldatmaya çalışsa da gerçekleri gizleyemeyecek, beceriksizliğini perdeleyemeyecek, milletin iradesine sahip çıkmamızı önleyemeyecek.
İşte, dün, emir eriniz TÜİK enflasyon verilerini açıkladı. Ekim ayı enflasyonu yüzde 2,88; son dört aylık enflasyon toplamı yüzde 12,06. Milyonlarca memura ve memur emeklisine yılın tamamı için enflasyon farkıyla birlikte yüzde 19,31 zam verildi. İkinci altı ayın zammı yüzde 10’du, sadece son dört aylık enflasyon bu maaş zammını aldı götürdü. Kamu çalışanları ile memur emeklileri daha şimdiden yüzde 1,87 oranında alacaklı hâle geldi, gelecek iki ayda daha ne kadar enflasyon kaybı yaşayacaklar göreceğiz. İşte, iktidarın eseri budur. Vatandaşımızı bu enkazın altından kurtarmak bizim görevimizdir, her derdin vardır bir çaresi.
BAŞKAN – Sayın Sümer…
27.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, eczane hizmetleri mezunlarının atama taleplerine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Atanmayan birçok branş mağdurları gibi eczane hizmetleri mezunlarının da hak ettikleri atama sayılarının yıllardır yetersiz kalması gençlerimizi ciddi bir mağduriyetle karşı karşıya bırakmaktadır. Toplam 30 bin mezun olmasına rağmen son on yılda yalnızca 1.264 atama yapılmış, bu sayı bir KPSS döneminde yapılması gereken atamalara bile denk gelmemiştir. Eczanelerde gençlerimizin yerine taşeron işçilerin çalıştırılması personel dağılım cetvelini doldurmakta ve atama bekleyen eczane teknikerlerini olumsuz etkilemektedir. Bu durum hem kamu kaynaklarının yanlış kullanımına hem de alanında eğitim almış binlerce mezunun işsiz kalmasına sebep olmaktadır. Çocuklarımız üniversitede eğitim aldıkları mesleği icra edemiyorlar. Tüm branşlarda olduğu gibi eczane hizmetleri mezunları da bu haklı taleplerine bir an önce çözüm bekliyorlar.
BAŞKAN – Sayın Demir…
28.- Kütahya Milletvekili Mehmet Demir’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 22’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET DEMİR (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, AK PARTİ olarak milletimizin hizmetinde yirmi iki yılımızı doldurduk. Bu süreçte, Türkiye'nin her köşesine hizmet götürmeyi, halkımızın refahını artırmayı ve ülkemizi daha güçlü bir geleceğe taşımayı kendimize hedef bildik. Sağlıktan eğitime, ekonomiden altyapıya her alanda devrim niteliğinde projelere imza atarak büyük bir değişim ve dönüşümü sağladık. Cumhurbaşkanımızın vizyoner liderliğinde, partimizin kurulduğu günden bu yana, önce Allah'ın izni, sonra da aziz milletimizin teveccühüyle yapılan hizmetlerin ve icraatlarımızın haklı gururunu yaşıyoruz. Lider ülke Türkiye olma yolunda, dün olduğu gibi bugün ve yarın da sıkı sıkıya sarılıp inandığımız yolda yürüyerek ilk günkü aşkla, heyecanla aziz milletimizi daha nice hizmetlerle buluşturmak için çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu hizmet yolunda bize inanan ve destek veren tüm milletimize teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Tahtasız…
29.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, 3 Kasım Pazar günü Çorum’da meydana gelen doğal gaz patlamasına ilişkin açıklaması
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 3 Kasım Pazar günü Çorum Ulukavak Mahallesi Osmancık Caddesi'nde 5 katlı Hilal Apartmanı'nda meydana gelen doğal gaz patlamasında 1 hemşehrimiz yaşamını yitirdi, 33 hemşehrimiz de yaralandı. Patlamada yaşamını yitiren Osman Keyinci'ye Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Gün, birlikte yaraları sarma günüdür. Patlamanın yaşandığı Hilal Apartmanı ve karşısındaki Arıncı Apartmanı tamamen kullanılmaz hâle gelirken çok sayıda binada, dükkânda ve araçta hasar meydana geldi. Kullanılamaz hâle gelen binalardaki esnaf ve vatandaşımız tamamen mağdur. Havalar soğudu, önümüz kış. Başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere Çorum Valiliği ve belediyelerimizi acilen yaralarımızı el birliğiyle sarmaya davet ediyorum. Evsiz kalan vatandaşlarımıza geçici barınma sağlansa da iktidardan talebimiz, kış gelmeden bu vatandaşlarımızın sıcak yuvalarına kavuşması, hasarlı binalarda ve dükkânlarda kontrollerin hızlı bir şekilde yapılması, gerekli önlemlerin alınması ve vatandaşlarımızın tüm zararlarının karşılanması...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bilici...
30.- Adana Milletvekili Bilal Bilici’nin, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
BİLAL BİLİCİ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; makamı, konumu veya mevkisi ne olursa olsun kimsenin hesap vermeme lüksü olmamalı ama kayyum zihniyeti başta Esenyurt, ardından Mardin ve Batman'da millet iradesinin gölgelendiğini göstermekte; antidemokratik uygulamalar barışı, istikrarı ve refahı geriletmekte ve zayıflatmakta. İşsizlik, hiperenflasyon, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, gelecek kaygıları ve emeklilerin durumu dururken, aynı zamanda, olan bu gerçeklere bakılmazken ve kulak tıkanırken halkın sesini duymamak yanlış yola gitmektir.
Buradan tekrar hatırlatmak istiyorum ki egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
BAŞKAN - Sayın Kış...
31.- Mersin Milletvekili Gülcan Kış’ın, kayyum atamalarına ilişkin açıklaması
GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Sayın Başkan, ülkem adına derin üzüntü ve kaygı içindeyim. Son bir haftada 4 belediye başkanlığına kayyum atanması darbedir, hem de seçimle gelenin seçimle gitmesi ilkesine vurulmuş ağır bir darbedir. Sandıkta yenemediğinizi antidemokratik yollarla görevden almak darbedir, halkın iradesine darbedir, hukukun üstünlüğüne darbedir; masumiyet karinesine, adalete darbedir. Bu uygulamalarla halkın demokrasiye olan inancını yerle bir ediyorsunuz, toplumun iradesini hiçe sayıyorsunuz ancak biz yılmayacağız, halkın iradesine sahip çıkacağız, kısa vadeli siyasi hesaplarla ülkeyi uçuruma sürüklemenize asla izin vermeyeceğiz. Milletin oyuna, iradesine ve demokrasiye saygı göstermelisiniz. Bu hukuksuzluğun bedelini halk ilk fırsatta sandıkta size ödetecek. Halkın sesi er ya da geç kazanacak.
BAŞKAN – Şimdi, söz talep eden Grup Başkan Vekillerimize söz vereceğim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.
32.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Konya Milletvekili Mehmet Baykan ile İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi, Sayın Başkanım, söz alacağız Grup Başkan Vekilleri olarak ama… Birer dakikalık söz alan 3 AKP milletvekili hem belediye başkanlarımız hem partimiz hakkında asılsız ve mesnetsiz iddialarda bulundu. Mesela, şurada oturan -kalkmış- milletvekili Ebru Gündeş konseriyle ilgili Ankara Büyükşehir Belediyesinin 69 milyonluk bir ödeme yaptığını söyledi. Bir, böyle bir ödeme yok. İki, bu iddialarla ilgili bile Sayın Mansur Yavaş soruşturma başlatmıştır resen. Ben, AKP sıralarına bir seslenmek istiyorum: Bugüne kadar Ankara’yı yirmi yıldır yöneten Melih Gökçek’in milyarlarca liralık yolsuzluğuna karşı tek bir soruşturma yürütebilme cesaretini göstermişler mi? Aslolan yanlışın üzerine gitmektir, ortada bir yanlış varsa bunun hesabını sorabilmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bizim belediye başkanlarımız bu halkın, tüyü bitmemiş yetimin bir tek kuruşunu kimseye yedirmez ama bir yanlış olduğu iddiası bile soruşturma sebebidir, Ankara’da böyle olmuştur. Ben bugün kendisiyle bizzat konuştum, olay bu.
Bir şeye daha cevap vereceğim: Esenyurt Belediyesinde Ahmet Özer’in 7-8 akrabasının işe alındığını söylemiş, bu bilgiyi nereden almış bu milletvekili? Kayyum kaymakam daha dün göreve başladı, bu beyefendinin ilk işi Ahmet Özer’in aile soyağacını mı çıkarmak olmuş? Yahu, bir adamı hukuksuz olarak görevden alıyorsunuz, tutukluyorsunuz, bir de burada iftira atıyor. Böyle bir şey yok, bir tek akrabası çalışmıyor. Ha, kaymakam daha mesai arkadaşlarıyla tanışmadan işçi listesine bakıp işçi, çalışan listesini çıkarıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Son cümlem…
BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Olmaz, olmaz arkadaşlar. Bakın, size ben bir şey söyleyeyim: Hepimiz siyasetle uğraşıyoruz, günün birinde hepimiz yargılanabiliriz. Şu Parlamentoda hangi milletvekilinin sabah altıda, görevi bittikten sonra, evine polis gelse, karısını ittirse, eşini ittirse, yatak odasını tekmelese, o siyasetçinin yorganını açsa, götürse utanç duyarım. Özür dilemeniz gerekirken hakkı gasbedilmiş, tutuklanmış bir belediye başkanına utanmadan iftira atıyorsunuz. Yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
33.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Şimdi, biraz evvel milletvekili arkadaşlarımız çok açık ve seçik bir şekilde kamuoyuna yansımış ve herkes tarafından bilinen, gazetelerde çıkmış hususlarla ilgili “Bu iddialara ne diyorsunuz?” diye bir soru tevcih ettiler. Dolayısıyla burada hiçbir iftira falan yok…
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ben de cevabını verdim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – “İftira atıldı.” denmesi iftiradır aslında. Arkadaşlarımıza iftira atılmıştır bu açıklamayla. Bunu ifade etmek isterim. Bir, şunu söyleyeyim: Ankara Büyükşehir Belediyesindeki konserle ilgili 69 mu, 90 mı, 100 milyon mu olduğu belli olmayan ve “İç denetim görevlendirilmiştir.” şeklinde açıklama yapılan bir gerçeklikle karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Doğrusu, bu, kamuoyuna yansıyan hususlara ilişkin başka birtakım değerlendirmelerle, meselenin aslında kabulü de söz konusudur bu açıklamayla. Dolayısıyla arkadaşlarımız bir gerçeği ortaya koymuşlardır ve bu konuyla ilgili de sorularını sormuşlardır.
İkinci olarak, bu Esenyurt’la ilgili, Belediye Başkanının yakınlarına ilişkin husus da “kayyum” diye ifade edilen meselelerden çok daha önce kamuoyuna yansımış ve hatta CHP'ye yakın birtakım gazeteciler televizyonlarda, Sayın Genel Başkan Özgür Özel Bey’in bu konudaki birtakım açıklamalarına istinaden, geri adım atmayacağıyla ilgili yaklaşımları nedeniyle de “Bu Esenyurt Belediye Başkanının özelliği nedir?” diye bizzat kendileri konuşmuşlardır. Dolayısıyla arkadaşlarımız, bir dakikalık söz alan arkadaşlarımız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bitiriyorum.
...kamuoyuna yansımış, herkes tarafından bilinen ve âdeta aile şirketine dönüştürülmüş Esenyurt Belediye Başkanının yakınlarını, bu kayyum meselesinden çok daha önce gündeme getirilmiş hususları gündeme getirip “Bu konuyla ilgili ne diyorsunuz?” diye meseleyi ortaya koymuşlardır. Bunun dışında yapılan açıklamalar, arkadaşlarımıza yöneltilen suçlamalar doğru değildir; bunları reddediyoruz ve bunlarla ilgili kamuoyunu doyurucu bilgiye de davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Başkanım...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) – Ama böyle olmaz ki!
34.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi, sözlerimin başında net olarak söyledim...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Kendisine, şahsına.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Dost, arkadaş, aile yani nepotizm; göreve getirmeyle ilgili yakınan bu partinin Grup Başkan Vekilinin Genel Başkanı, damadını Maliye Bakanı yapan adam, onu bir söyleyeyim.
İki: Esenyurt’ta sadece ve sadece bir tek ismin kaynı olduğu iddia ediliyordu, Sayın Genel Başkan aradı, “Görevden alacaksın.” dedi, alındı, 7 isim yok. Bakın, bizde böyle şeyler olmaz; teşebbüs eden arkadaşlarımız da uyarılır, istifa eder.
Şimdi, Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili; şu Meclisi yöneten, Başbakan Yardımcılığı yapan, Adalet Bakanlığı yapan -yanılmıyorsam- Bülent Arınç, Ankara'yı yıllarca yöneten Melih Gökçek için “Ankara'yı parsel parsel sattı.” dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bitiriyorum.
En önemli tanığımız, bakın, Bülent Arınç “Ankara'yı sattı.” dedi, “Serveti şaibeli” dedi, “Ankara'yı soydu.” dedi. Sayın Vekil, size de söylüyorum -vicdanlı olduğunuzu düşünüyorum- Melih Gökçek hakkında tek bir soruşturma var mı? Bu sizi üzmüyor mu? Bak, rakam ne olursa olsun soruşturma açılmış “O rakam ödenmedi, asla ödenmedi.” dedi ve ödenmeyecektir. Bilin bunu.
BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – En azından soruşturma açılabiliyor. Sizde tek bir soruşturma yok ya!
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Milletvekilim, bana göre Akbaşoğlu derli toplu bir cevap verdi ama buyurun.
35.- İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) – Çok teşekkür ediyorum.
69 epeyce bir rakam.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bence de.
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) – 69'a ulaşmak için birer birer saniye sayıldığında bir dakika yetmiyor. Az mıdır, çok mudur? Bence çoktur. Belediye Başkanının bu çokluktan haberdar bile olmaması asıl büyük gaflettir. Şimdi Mansur Bey “Bir soruşturma açacağız.” diyor. Yani “Verilen paradan haberim yok.” demek istiyor. Bilmeniz gereken, vicdanlı birinin bilmesi gereken bir şey daha var: Başkalarının hataları bizi doğrulamaz. Biz Mansur Bey’den söz ediyoruz, siz “Siz de daha önce o yanlışı yapmadınız mı?” gibi son derece yanlış bir şey söylüyorsunuz. Biz Mansur Yavaş’ı ve onun 69 milyonunu konuşacağız değil mi? Ve fakat Mansur Bey’in bundan haberi bile yok. Yani yaptığı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Peki, tamam.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ben, son cümle, bir şey söylemek zorundayım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.
36.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Yücel Arzen Hacıoğulları’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Çok kıymetli Vekil, ben “Mansur Bey’in haberi yok.” demedim, bir.
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) – Hayır, Mansur Bey kendisi söylüyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – İki; ben bugün konuşmamda bu konuyla ilgili uzun uzun kendisinden Devlet Mezarlığı’nda bilgi aldım ve konuştum, dediği şey şu: “Bu konser için mi yoksa tüm cumhuriyet kutlamaları ve başka ödemeler için mi kesin değil. Ebru Gündeş’e bir konser için verilen böyle bir rakam yok.” Bakın, bir daha “Yok.” diyor, “Böyle bir rakam yok Ebru Gündeş’e.” diyor. Ha, Ebru Gündeş’e sorabilirsiniz, Maliye Bakanı Ebru Gündeş’in hesaplarını kontrol edebilir, bunun ispatı, teyidi çok kolay ama “Yok.” diyor, buna rağmen de “Soruşturma yapacağım ve bunu kamuoyuyla paylaşacağım.” diyor. Ben, bu soruşturma yapıldıktan sonra sonucu da bizzat size sorumlu bir milletvekili ve Grup Başkan Vekili olarak bildireceğim, söz veriyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkürler.
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Sizin Reza’nın emaneti.
BAŞKAN – Gündeme geçmemize fırsat verin, Grup Başkan Vekillerimizin de talebi bu doğrultuda.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Buyurun, Sayın Grup Başkan Vekillerimizden başlayalım, biz kendi sıramız geldiğinde bu konuları değerlendiririz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Akbaşoğlu.
Sayın Kaya, buyurun.
37.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Beşiktaş-Maccabi Tel Aviv maçının tarafsız sahaya alınmasına, Kathrin gemisinin Haydarpaşa Limanı’na demirlemesine ve kayyum uygulamalarına ilişkin açıklaması
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan; değerli milletvekilleri; Sayın Akbaşoğlu’nun nezaketi için de çok teşekkür ediyorum.
Ülkemiz ve coğrafyamızda can yakıcı sorunlar yaşanıyor, coğrafyamızda haritaların yeniden dizayn edileceğinden bahsediliyor, biz ise incir çekirdeğini doldurmayan kayıkçı kavgalarıyla milletin gündemini meşgul etmeye çalışıyoruz.
İktidarın İsrail'e karşı attığı adımların birçok alanda yetersiz kaldığı bir süreçte maalesef bir yetersiz adım da spor alanında geldi. UEFA Avrupa Kupası’nda mücadele eden takımımız Beşiktaş'ın, İsrail takımı Maccabi Tel Aviv’le oynayacağı maç yapılan açıklamalara göre -devletimizin güvenlik bürokrasisi tarafından alınan kararlarla- tarafsız bir ülkede oynanacak. Yani iktidarınız birçok alanda olduğu gibi altın tepsi içerisinde Maccabi Tel Aviv takımına yani İsrail'e bir ikramda bulunuyor. Bu nasıl bir şuursuzluktur ki İsrail'in takımı olan Maccabi Tel Aviv’in bir psikolojik baskı altında olmadan bu maçı oynayabilmesi için tarafsız bir sahaya alınmasına hükmediyor. Bizim -burada yapmamız gereken şey- nasıl Rusya-Ukrayna savaşı gerekçe gösterilerek Rus takımlarının uluslararası müsabakalardan men edilmesi gündeme gelmişse İsrail takımlarının da uluslararası müsabakalardan men edilmesini gündeme getirmemiz gerekirken iktidarımız ne yapıyor? Aman, Maccabi Tel Aviv psikolojik bir baskı altında olmasın, seyirciler onları rahatsız etmesin diye tarafsız bir sahada bu maçın oynanmasına imkân sağlıyor öyle mi? Sizin sahip çıkacağınız kulüp Maccabi Tel Aviv değil Beşiktaş spor kulübüdür, Türkiye Cumhuriyeti’nin takımlarıdır ve Beşiktaş taraftarıdır. Dolayısıyla ülkemizin güzide takımlarından olan Beşiktaş'ın İsrail lobisinin algı operasyonlarına karşı bu iktidar tarafından sahipsiz bırakılması asla ve asla kabul edilecek bir durum değildir. Bugün, UEFA bu kararı aldığı zaman yeri göğü inletmesi gereken iktidar, maalesef, aldığımız bilgilere göre bu kararın bizzat sağlayıcısı durumundadır. Buradan, şayet bu ifadeler yanlışsa “Hayır, iktidarımızın güvenlik bürokrasisinin asla böyle bir talebi olmamıştır ve bu maçın tarafsız sahada oynanmasına en sert şekilde mukabele edeceğiz.” diye iktidar kanadından açıklama bekliyoruz ama o her zaman yaptıkları üslupla avcı derneklerinin kahvehanesinde gibi masal anlatmasınlar, somut ne adım attıklarını bizzat ortaya koysunlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti her zaman mazlumlardan yana olmuştur, her zaman mazlumların yanında olmuştur. Bu millete ve bu devlete bu acziyeti yaşatma hakkınız olmadığını buradan bir kez daha net bir şekilde ifade ediyorum.
Bu yetmezmiş gibi, Namibya Hükûmetinin İsrail'e patlayıcı taşıdığını tespit ettiği geminin iznini geri çekmesi, Portekiz Dışişleri Bakanının gemideki patlayıcıların varış limanının İsrail olduğunu armatörlerle görüşerek tespit etmesi sonucu kendi bayrağını gemiden çekmesi karşısında Türkiye Cumhuriyeti ne yapıyor? “Türkiye Cumhuriyeti” demeyelim, devletimizi bugün idare eden iktidar yetkililerine söyleyelim bu laflarımızı. Haydarpaşa Limanı’na bu geminin demirlemesine imkân sağlıyor, hem de aylardır izin vermedikleri Mavi Marmara gemisinin yani Özgürlük Filosu’nun tam da yanına demirlemesine imkân sağlıyor. Bu nasıl bir şuursuzluktur?
Ey AK PARTİ'li milletvekili kardeşlerim, bunlara isyan etmeniz, vicdanınızın sesini duymanız için illa bu yaşananların CHP iktidarında mı olması gerekiyor? Siz kendinizden olan insanların iktidarında bu yanlışlar yapılınca vicdanınızın sesini hiç mi dinlemeyeceksiniz? “Bizimkiler yapıyor.” deyip bunlara sessiz mi kalacaksınız? Belki o gençler o gemiye çıkıp bu durumunuzu, bu ayıbınızı ifşa etmemiş olsalardı hâlâ bizlere “O gemi Filistin'e yardım malzemeleri taşıyor.” diye masallar anlatacaktınız. Hesabını verin, bu Kathrin gemisinin Haydarpaşa Limanı’nda ne işi var? “One minute”lerle Cumhurbaşkanımızın önderliğiyle slogan atmayı bırakın. Somut olarak, bu geminin Haydarpaşa Limanı’na kimler tarafından, niçin demirlendiğini, rotasının ne olduğunu; Namibya’nın, Portekiz'in Mısır’daki avukatların gösterdiği cesareti sizin niçin gösteremediğinizi ortaya koyun. Bu ayıp size yetmezmiş gibi bunu yani savaş suçlusu bir gemiyi ifşa eden 16 genci gece yarıları karakolda sabahlatıyorsunuz, sonra da yurt dışı yasağıyla, soruşturma devam ederek onları serbest bırakıyorsunuz. Bunların yurt dışına çıkma niyeti yok, bu topraklara ait bu çocuklar, bu gençler. Dolayısıyla bu toprakların tekrar özgür ve bağımsız bir şekilde yoluna devam etmesi için mücadeleye devam edecekler. Yurt dışına çıkma talebi yok bu gençlerin, yurt dışından gelen siyonist gemilerin bu toprakları kirletmemesi talebi var. Siz ise talebi yanlış anlıyorsunuz, bunların yurt dışına çıkışını yasaklıyorsunuz, gemilerin ise yurt dışından Türkiye'ye gelmesine imkân ve olanak sağlıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Beş dakikamız doldu.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Devam edeyim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Bir diğer önemli gündem maddesi kayyum uygulamaları. Herhâlde kayyumların hukuksuz olduğunu bugüne kadar duvarlara anlatsak duvarlardan ses gelirdi ama maalesef uygulayıcılardan herhangi bir ses gelmiyor. Değerli arkadaşlar, yasal olan başka bir şeydir, hukuki olan başka bir şeydir. Sakın ha olağanüstü hâl döneminde getirdiğiniz kanun hükmünde kararnameyle buna hukuki bir kılıf uydurmaya çalışmayın. O getirdiğiniz düzenleme Anayasa’ya aykırı çünkü Anayasa açıkça belediye başkanlarının sadece görev suçlarıyla ilgili açığa alınabileceğini ve oradan da meclis üyeleri içerisinden bir seçim yapılacağını öngörüyor. Siz ne yaptınız? Tam da OHAL fırsatçılığı içerisinde belediyelere kayyum atamayla ilgili bir uygulama getirdiniz. Peki, kayyum atayarak ne yapıyorsunuz? Bunu da net bir şekilde ortaya koymamız lazım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Şimdi, bütün beşerî hukuklarda, bütün dinî hukuklarda, İslam hukukunda, şeriatta beraatizimmet esastır. Hiç kimse hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan suçlanamaz, suçlu muamelesi göremez. Siz ne yapıyorsunuz? Hakkında terörle ilgili bir iddia… İddiayı bırakın, gözaltına alınmasına, tutuklanmasına bile gerek kalmaksızın, herhangi bir cumhuriyet savcılığının bir hazırlık numarası vermesini bile yeterli görerek o belediyeye kayyum atıyorsunuz. Hadi atadınız, bunun masumiyet karinesini yok saydınız; sadece bunun masumiyet karinesini yok saymakla kalmıyorsunuz, bu belediyelerde görev yapan onlarca belediye meclisi üyesini de potansiyel suçlu olarak görüyorsunuz. Niye? Bunlar seçerse yine bir suçluyu seçerler. Nereden biliyorsunuz onların suçlu olduğunu? Haklarında kesinleşmiş bir mahkeme kararı mı var? Yürütülen bir soruşturma mı var? Hangi hakla bunların seçme hakkını elinden alıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Bunlar yetmezmiş gibi, 1 milyonluk bir ilçeyi… Ki 2 milyon da olsa, 2 bin de olsa seçme ve seçilme hakkı, demokrasi, halkın iradesi önemlidir; sayılara takılmıyorum ama siz 1 milyonluk bir şehrin bütün imar uygulamalarını, belediye meclisinin alması gereken bütün kararları atadığınız bir kaymakamınıza aldıracaksınız; sonra da -ne yapacaksınız- yerel teşkilatlarınızın o kayyumla kafa kafaya vermesiyle oranın rantını bu sefer atanmış kayyumlar eliyle yemeye çalışacaksınız. Bu uygulamaya vicdan sahibi herkes itiraz ediyor. Ey AK PARTİ'li arkadaşlarım, sizler de itiraz edin çünkü emin olun, bunun ne size ne memlekete ne de bu devlete faydası var. Sekiz yıldır ya! Aynı olayları yapa yapa faydalı sonuçlar bekliyorsunuz, mümkün değil. 3 kez yüzünüze çarptı bu millet bu kayyum uygulamalarını. Hâlâ nede ısrar ediyorsunuz? Nasıl bir çıkarınız var ki bunları duymazlıktan geliyorsunuz? Bu konu da gerçekten merak konusu olan bir konu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Son bir dakikayla toparlayacağım Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun, 9’uncu dakika.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla ülkemiz ve coğrafyamızda iç cepheyi kuvvetlendirmekten bahsederken -Mardin’de, Batman’da, Esenyurt’ta ve Grup Başkanınızın açıkladığına göre “Arkası gelecek.” diyorsunuz- vatandaşın devlete olan aidiyet duygusunu niçin zayıflatıyorsunuz? Niçin polis memurlarını o insanlarla karşı karşıya getirip bariyerlerle onların demokratik haklarını elinden alıyorsunuz? Milyonlarca insanın size karşı olan güvenini niçin yerle bir ediyorsunuz? Biraz vicdan, biraz merhamet! Dediğim gibi, illa bu hukuksuzlukların yaşanmasına itiraz etmeniz için CHP’nin iktidara gelmesi mi gerekiyor? Sizin hiç kendi iktidarınıza karşı vicdanınızın sesini dinleme gibi bir duygunuz kalmadı mı diye buradan soruyorum.
Türkiye’nin, ülkemizin ateş hattında olduğu bir dönemde herkesin aklıselimle hareket etmesi ve hiçbirimizin partizanca hareket etmeden bu konuları aklıselimle konuşmamız gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İYİ Parti Grubu adına Sayın Turhan Çömez.
Buyurun Sayın Çömez.
38.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına, Türkiye’nin üreten, ihraç eden ve istihdam sağlayan bir ekonomi modeline ihtiyacı olduğuna, “genel sağlık sigortası” adı altında borçlandırılan çok sayıda vatandaşa icra takibi başlatıldığına ve aile hekimleriyle ilgili düzenlemeye ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Saygıdeğer milletvekilleri, TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı, aylık yüzde 2,88; yıllık ise yüzde 48,58; ENAG’a göre maalesef bu 2 kat daha fazla, aylık yüzde 5,57; yıllık 89,79. Aradaki neredeyse bu 2 kat farkı mutlaka izah etmek lazım, bilimsel olarak izah etmek lazım çünkü TÜİK’in açıklamış olduğu enflasyon rakamları bu kadar düşükken, sadece düşük enflasyon rakamı açıklamakla kalmıyorlar, bir taraftan da kul hakkı yeniyor çünkü bu rakama göre tanzim edilmiş ya da edilecek olan maaşlar var, maaş zamları var. Öte yandan, TÜİK’in açıkladığı rakamlarda çarpıcı bir ayrıntı var; normal enflasyon aylık yüzde 2,88’ken gıda enflasyonu yüzde 4,33 yani enflasyonda en fazla artış meyvede, sebzede, çayda, zeytinyağında ve ayçiçeği yağında gerçekleşmiş. Dünyanın en bereketli topraklarında, en mümbit coğrafyasında dünyanın en yüksek gıda enflasyonunun yaşanması anlaşılır değil, bunun mutlaka ve mutlaka bir izahının yapılması ve önüne geçilmesi şart.
Bir başka önemli ayrıntı da şu: ÜFE yani Üretici Fiyat Endeksi yüzde 32 ancak TÜFE yani Tüketici Fiyat Endeksi yüzde 48; arada büyük bir fark var. Normalde beklenen farkın 1 veya maksimum 2 puan olması bekleniyor ancak burada 16 puanlık bir fark var. Bunun nedeni malı satanların kendini emniyete alma çabası ve tekrar malı yerine koyamam kaygısı, tabiatıyla iktidara ve iktidarın uygulamış olduğu ekonomi politikalarına duyulan güvensizlik. Bunun da net olarak ortaya konması ve üzerinde tartışılması gerekiyor. Tabii, bugün Türkiye'nin yaşadığı bu derin enflasyonun, derinleşen krizin arkasında beceriksiz ekonomi politikaları ve yolsuzluklar var.
Bakın, ülkenin 128 milyar doları ne yazık ki 10 liradan, 9 liradan satıldı ve şimdi bu 128 milyar dolar 34 liradan yerine konuyor ve arada korkunç bir fark var. Peki bu parayı kim getiriyor? Bu para dışarıdan, Londra tefecilerinden, Yahudi tefecilerinden bulunuyor ve bunlara milyarlar ödeniyor. Bakın, bu yılın ilk dokuz ayında borçların faizine ödenen para tam 840 milyar lira; bir daha söylüyorum, 840 milyar lira. Bu yıl sonuna kadar faizi ödenecek paranın 1,2 trilyon lirayı bulacağı tahmin ediliyor, 2025'te ise bütçenin öngördüğü 2 trilyon liraya yakın bir faiz. Yani bu parayla kaç tane ASELSAN yapılır, kaç tane Koç Holding, Sabancı Holding, Ülker, Avrasya Tüneli ya da Osmangazi Tüneli yapılır; bunların hesabını yapmak lazım.
Tefeci parasını Türkiye'de tutabilmek için "yüksek faiz, düşük kur" politikası uygulanıyor ve bu da aynı zamanda sanayiciyi ve ihracatçıyı tüketiyor ve maalesef, sanayi ve ihracatçı bir taraftan çökerken yurt dışında çare arıyor. Geçtiğimiz yıllarda tam 3 milyar dolarlık fabrika Türkiye'den söküldü ve Mısır'a gitti ve Mısır'da 100 bin kişilik istihdam sağlandı ve önümüzdeki yıllarda bunun da artacağı tahmin ediliyor. TİM Başkanı "Ülke batıyor; yüzde 50 faizle bir ülkenin ayakta kalması, sanayinin ayakta kalması mümkün değil." diyerek açıkça ifade etti.
Tabii, ortada bir başka güvensizlik daha var; tefeciye bu kadar yüksek faiz ödenirken kendi vatandaşlarımızın bankada 175 milyar dolarlık bir döviz mevduatı var. Soruyorum: Vatandaş bu parayı niye bozdurmuyor? Bozdurmuyor çünkü mevcut ekonomiye güvenmiyor, kendisine güvenli bir liman olarak dövizi görüyor ve parasını burada tutmaya gayret ediyor. Tabii, eğer yarın Hükûmet faizi düşürmeye kalkarsa bu kez de dışarıdan alınmış olan bu döviz borcu yurt dışına geri gidecek ve döviz de beklendiği ya da tahmin edildiği gibi fırlamaya başlayacak. Tarım ve hayvancılığın girdi maliyetlerinin neredeyse yüzde 50'den fazlası dışarıya yani dövize bağımlı. İşte o zaman, Türkiye az önce bahsettiğim bu korkunç gıda enflasyonunun çok daha vahim boyutlarını yaşamaya başlayacak.
Dolayısıyla Türkiye'nin gerçekçi, rasyonel, ayağı yere sağlam basan ve milletin itimat edebileceği bir ekonomi politikasına ihtiyacı var; üreten, ihraç eden ve istihdam sağlayan bir ekonomi modeline ihtiyacı var. Maalesef, bugün, sadece dışarıdan alınmış parayla, borçla ve faiz ödenerek ayakta tutulmaya çalışılan bir ekonomi düzeni tutturulmuş durumda.
Öte yandan, son aylarda artan şikâyetleri burada gündeme getirmem icap ediyor çünkü bu ülkede yıllardır işsiz olan, işsiz olduğu için de parası olmayan insanlardan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – İşsiz olması münasebetiyle parası olmadığı hâlde "genel sağlık sigortası" adı altında tam 2012 yılından beri vatandaşlarımız yoğun miktarda borçlandırılmış, borçlandırıldıkları için aynı zamanda bu borca faiz de eklenmiş ve ne yazık ki son birkaç aydan beri -kendi bölgemden biliyorum; Bursa'dan, Balıkesir'den biliyorum- çok sayıda vatandaşımızın hesaplarına bloke konmuş ve kendilerine icra takibi başlanmış. Buradan açıkça ilan ediyorum, diyorum ki: Siz iktidara gelirken, yirmi iki yıl önce dediniz ki: “Biz, sosyal devlet anlayışıyla bu ülkeyi yöneteceğiz.” Sekiz yıldır, on yıldır işi olmayan insanlara, sağlık hizmeti alabilmek için onların haberi dahi olmadan “genel sağlık sigortası” adı altında bir borç yükü yüklediniz, bunlara faiz de yüklediniz. Sayıları şu anda 2 milyonu aşan bu vatandaşlarımız bu borcu, bu faizi ödeyemediği için hesaplarına, sahip olduğu ufak tefek gayrimenkule de şu anda icra gönderiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çömez.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bunu yapmayın. Diyorsunuz ki: “Ya bu parayı ödeyin, aksi hâlde sizi tedavi etmeyiz.” Bu, hakikaten büyük bir acımasızlık. Geçtiğimiz gün kürsüden ilan ettim, Türk Kızılayı 1,8 milyon yabancıya, 62 ülkeden gelmiş yabancıya her ay düzenli maaş öderken bu ülkenin evlatları, ataları bu toprakları kazanabilmek için şehit olmuş insanlar ne yazık ki işsiz kaldıkları dönemde devlete borçlandırılıyorlar ve bunun faizi ve anaparasıyla beraber korkunç bir borçla uğraşmak zorunda kalıyorlar.
Son olarak, şu anda Türkiye'de 28 bini bulan aile hekimlerinin sorunlarıyla ilgili bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Zamanında ikaz ettik, “Aile hekimleriyle ilgili bir düzenleme getiriyorsunuz, bu düzenlemeyi getirmeyin, yanlış bir uygulamadır.” dedik, dinletemedik. Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bu yönetmeliği hayata geçirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Tabiatıyla, aile hekimi olan arkadaşlarımız da haklarını aramak için bir iş bırakma eylemine gittiler ve bu eylemi destekliyorum. Şu ana kadar yüzde 70 civarında bir katılım olduğu söyleniyor. Bakın, ortaya çıkan son derece absürt, son derece uygulanması sıkıntılarla dolu bir yönetmelikten bahsediyoruz. Mesela, bu yönetmelikle aile hekimlerine deniliyor ki: “Eğer antibiyotik isteyen bir hastaya antibiyotik yazarsan fazla antibiyotik yazdığın için ben senin maaşını keserim ama antibiyotik yazmazsan, vatandaş da şikâyet ederse gene maaşını keserim.” Dünyanın hiçbir yerinde böylesine absürt bir uygulama yok. Mesela, bir başka madde, deniliyor ki: “Senin kayıtlı olan hastalarından bir başka sağlık sistemine 7 kere başvuran hasta olursa ben senin paranı keserim ama altı ay boyunca sana gelmezse bu hasta, bu sefer bir daha paranı keserim.” Yani Deli Dumrul köprüsü gibi oldu; gelse de suç, gelmese de suç.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim, son cümlem.
BAŞKAN – Dokuzuncu dakika…
Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Böyle bir uygulamayla sağlık sistemini rehabilite etme şansınız yok ve diyorum ki: “Giderlerse gitsinler.” dediğiniz yetmedi, yabancı doktorlara imtiyaz tanıdığınız yetmedi; Allah aşkına kendi doktorlarımıza zulmetmekten vazgeçin, bırakın vazifelerini yapsınlar, bu millete samimiyetle ve iyi niyetle hizmet etmeye devam etsinler. Her şeyi “ben yaptım oldu” mantığıyla yönetmekten vazgeçin diyorum ve teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
39.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türkiye’nin jeopolitik konumuna, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlarından Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Muhterem milletvekili arkadaşlarım, biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletvekilleri ve siyaset yapan bütün siyasi aktörler başta olmak üzere, aydınlarımız, medya mensupları aslında bütün meselelere tarihî bir perspektifle; dün, bugün, yarın bakış açısıyla ve bir millî tarih şuuruyla; coğrafya, jeopolitik ve stratejik düşünceyle bakmak mecburiyetindeyiz. Son yıllarda ve son aylarda bölgemizde yaşanan o elim hadiselere de bu perspektiften bakma ihtiyacımız vardır. Mehmet Akif Ersoy şöyle diyor:
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”
Tarihten elbette bir tecrübe ve birikim olarak ibret almak ama tarihe de saplanmadan, günümüzün realiteleriyle geleceğe ümitle, kararlılıkla ve bir öz güvenle yürümek durumundayız.
Türkiye, bölge ve dünya güçlerinin politikalarının düğümlendiği ve çözüldüğü çok önemli jeopolitik bir konumdadır. 1990 yılından itibaren ülkemizin çevresinde 15 savaş yaşanmıştır. Son yıllarda bilhassa Akdeniz ve Orta Doğu'daki tehlikeler artmış, etrafımız sözde müttefiklerimiz ve iş birlikçileri tarafından sarılmıştır. Bölgesel ve küresel tehditlerin ülkemizi hedef aldığı bu dönemde emperyalistler ve taşeronları da iç cephemizi, millî birlik ve beraberliğimizi hedef almıştır. Hedef alınan, varlığımızdır, istiklalimiz ve istikbalimizdir; dağıtılmak istenen, dirliğimizdir. “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben.” anlayışı siyasetimizin de ana omurgasıdır. Ülkemize, birliğimize, vatanımıza yönelik tehditlerin arttığı bu dönemde herkesin Türkiye'nin ali menfaatleri doğrultusunda, sorumluluk ruhuyla hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye hepimizindir, bu aziz vatan hepimizindir. Bütün vatandaşlarımız “Bu bayrak benim, bu ülke benim.” diyen herkes Türk milletinin asil bir evladıdır. Gün, Türkiye düşmanlarına karşı birleşme günüdür; gün, safları sıklaştırma günüdür. Terör örgütü, Türkiye düşmanlarının taşeronu ve silahlı maşasıdır. Aziz vatandaşlarımız ve milletimizle terör örgütlerine karşı aynı cephedeyiz. Türk ve Türkiye Yüzyılı’nda terörün kökü elbette kazınacaktır. Emperyalistler ve taşeronları ne yaparlarsa yapsınlar, birliğimizi ve kardeşliğimizi bozamayacaklardır.
Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlarından, değerli siyaset ve devlet adamı Bülent Ecevit 5 Kasım 2006'da vefat etmişti. Rahmetli Bülent Ecevit ülkemize ve milletimize önemli hizmetler yapmış değerli bir devlet adamıdır. Merhum Ecevit, Türk dış politikasında her zaman Türkiye'nin büyüklük ve saygınlığını ön planda tutmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri doğrultusunda Türkiye'nin millî çıkarlarına hassasiyetle sahip çıkmıştır. Merhum Bülent Ecevit’e Cenab-ı Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Demokratik Sol Parti camiasına başsağlığı dileklerimizi iletiyorum ve teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Aygun…
Buyurun.
40.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, Tekirdağ Süleymanpaşa’daki Atatürk Kent Ormanı’na ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Seçim bölgem Tekirdağ Süleymanpaşa’da “Atatürk Kent Ormanı” adında bir piknik alanımız var ama ne kadar güzel bir alanımız var ki -gelin görün- bu alana birileri şimdi el koymak istiyorlar. Sanki Tekirdağ'da başka yer kalmamış, Atatürk Kent Ormanı’nda ağaçları keserek oraya Orman İşletme Müdürlüğü yapılacak. Yazıktır, günahtır, ağaçlara kıymayın. Ama AK PARTİ iktidarı bu işi her tarafta yapıyor; Cerattepe’de, Kaz Dağları’nda, maden arama adı altında Cengiz İnşaata yine peşkeş çekiliyor.
Ağaçlarımıza lütfen kıymayınız. O ağaçlar yıllardan beri o topraklarda yeşerdiler ve o toplumun nefes almasına sebebiyet veriyorlar. İnsanlarımız hafta sonları çocuklarıyla, aileleriyle beraber gidip orada piknik yapıyorlar, hoşça vakit geçiriyorlar ama aynı zamanda havamızı temiz tutma anlamında da bize hep yardımcı oluyorlar. Ağacı büyüteceğimize ağacı kesiyoruz, yok ediyoruz. Bunu her zaman yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun.
41.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, HDP Eş Genel Başkanlarının ve milletvekillerinin gözaltına alınıp tutuklandığı 4 Kasım 2016 tarihine, kayyım atamalarına ve bu hafta Genel Kurul çalışmalarında olmayacaklarına ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, dün 4 Kasımdı. 4 Kasım tarihini hepinize kısaca hatırlatmak istiyorum. 4 Kasım 2016 tarihi, daha önce haksız ve hukuksuz, Anayasa’ya aykırı bir şekilde dokunulmazlıkları kaldırılan HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin eş zamanlı bir operasyonla gözaltına alınıp tutuklandığı tarihtir yani bir siyasi soykırımın yani siyasi bir darbenin yıl dönümüdür. Tabii, AKP darbelerle mücadele ettiğini söyleyen bir parti olarak bizzat kendisi bugünün darbeci bir iktidarı olarak orada, o koltukta oturmaktadır. 4 Kasım tarihinde, yine, yerel yönetimlerin, seçilmiş belediye eş başkanlarımızın bulunduğu kentlere kayyum atayarak aslında halkın iradesini hiçbir şekilde esas almadığını, sandık demokrasisine saygı duymadığını, darbelerle yol almak istediğini ve darbeci bir iktidar olduğunu ilan etmiş oldu. Evet, dün Halfeti, Mardin ve Batman Belediyelerimize kayyum atandı, bir hafta önce Esenyurt Belediyesine kayyum atandı, 3 Haziranda Hakkâri Belediyesine kayyum atandı ve iktidarın, bu kayyum rejiminin kendisini, yol yürüyüşünde bir temel rota olarak, bir yöntem olarak esas aldığını görüyoruz. Bu kayyumlar niçin getiriliyorlar o koltuklara? Birçok nedeni var. Birincisi, aslında iktidar bize şunu söylüyor: “Ey Kürtler, siz yurttaş değilsiniz.” “Ey Kürtler, siz kendi kendinizi yönetemezsiniz.” “Ey Kürtler, siz gidersiniz, oy kullanırsınız, belediye meclis üyesini, belediye eş başkanlarını seçersiniz ama ben sizin seçtiğiniz belediye eş başkanlarına ve belediye meclis üyelerine görev yaptırmam.” Çok açık ve net. Bu politikayı sekiz yıldır -dokuzuncu yılına giriyoruz- devam ettiriyor; sistematik olarak halkın iradesini yok sayıyor, sistematik olarak sandığı darbeliyor. Her seçimde getirip karşımıza koyduğunuz o adayları sandığa gömüyoruz, en yüksek oylarla seçiliyor bizim belediye eş başkanlarımız ama ne oluyor günün sonunda; geliyorsunuz sandığı gasbediyorsunuz, geliyorsunuz iradeyi çalıyorsunuz, kayyum yöntemini uyguluyorsunuz ve her seferinde ve her seferinde halkın en temel hakkı olan, anayasal hakkı olan seçme ve seçilme ilkesini yok sayıyorsunuz. Başka ne yapıyorsunuz? Bizim eş başkanlık sistemimizi hedef alıyorsunuz. Kadınların yerel demokrasiye katkı koymasının, kadınların yaşadıkları kentlerde yönetime ortak olmasının önüne set çekmeye çalışıyorsunuz ve bunu da kayyımlar eliyle yapıyorsunuz. Kayyımların ilk yaptığı; belediye meclislerini feshetmek, atanmış belediye başkanlarını görevden almak, o kentte bulunan bütün kadın kurumlarını kapatmak, o kentte kadına dair ne varsa üzerine çizgi çekmek üzerine kurulmuş bir akıl ve kurulmuş bir yöntem var.
Peki, başka ne yapıyor kayyımlar? Sayıştay raporlarında var, Mardin kayyumu diye bir kayyumunuz vardı, en son o kayyuma da kayyum atamak zorunda kaldınız; niye? Soylu’ya verdiği hediyelerle, ona buna yedirdiği çerezlerle, baklavalarla ün yapmıştı. Yolsuzlukları arşa kadar çıktı, sizin gibi bir iktidar bile, darbeci bir iktidar bile Mardin kayyumunu orada tutamadı, onu görevden almak zorunda kaldı. İşte, kayyum nedir? Hırsızlıktır, talandır, yolsuzluktur, rüşvettir. İşte, 31 Mart seçimlerinde sizin belediyeleriniz, o kayyumcu anlayışınız, onların rant musluğu kesildi diye, belediyeden yandaşlarınıza akan paraların önü kesildi diye bugün belediyelere kayyum atıyorsunuz.
1 milyonluk nüfusu olan Esenyurt’a niye kayyum atadınız? Çünkü orada rant var. Esenyurt, uydu kent; 5 kat olması gereken binalar 45 kat. Kaç katın parasını aldınız? Kaç katın parası sizin cebinize aktı? Mardin’de halkın parasını ne kadar yediniz? Süleyman Soylu’nun hediyelerini Mardin halkı ödemek zorunda mı? Çıkın bu soruların cevabını verin. Ama yok, varsa yoksa algı, varsa yoksa manipülasyon.
Biz buradan söylüyoruz: Siz geçmişte de bunu yaptınız. Bakın, yüz yıllık cumhuriyet tarihine bakalım; istisna hukukuyla yönetildi bu ülke, Kürt’ü yok sayma üzerine bir rejim kuruldu. Şark Islahat Planı, umumi müfettişlikler, OHAL uygulaması neydi? Kürt’ü yurttaş görmeyen anlayışın sonucuydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Peki, dokuz yıllık kayyum uygulaması ne? Aynı anlayışın sonucu. Bugün adı konulmamış OHAL rejimiyle yönetiliyor bölge. Kürt halkına şunu diyorsunuz: “Ne yaparsan yap seni yurttaş görmüyorum. Ne yaparsan yap seni eşit görmüyorum. Ne yaparsan yap sana kendi idarecilerini, kendi yöneticilerini seçme hakkı vermiyorum.” Peki, ben soruyorum: Kimsiniz siz, kimsiniz? Ağa mısınız, paşa mısınız, Ali kıran baş kesen misiniz? Kimsiniz ya?
Anayasa’yı tanımıyorsunuz, demokrasiyi tanımıyorsunuz, sandığı tanımıyorsunuz, iradeyi tanımıyorsunuz ama gelip burada bize hikâye anlatıyorsunuz. Ne diyorsunuz? “Türkiye Yüzyılı” Ne diyorsunuz? “Yeni anayasa” Var olan Anayasa’ya niye uymuyorsunuz? Anayasa madde 127 ne diyor? “Seçilmiş belediye organları ancak ve ancak göreviyle ilgili suçlardan dolayı görevden uzaklaştırılabilir.” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, devam edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Peki, siz ne yapıyorsunuz? Uyduruk terör suçlamalarıyla, uyduruk “iltisak” kavramlarıyla, belediye eş başkanlarımıza açtığınız soruşturmalarla, kovuşturmalarla kayyum atıyorsunuz.
15 Temmuzu Allah’ın lütfu gördünüz, akşama kadar övdüğünüz FETÖ’cülerin yöntemini yol ettiniz, şimdi gelmişsiniz, çıkardığınız OHAL KHK’siyle, Belediye Kanunu’na koyduğunuz “terör” kavramıyla getirmişsiniz belediyelere kayyum atıyorsunuz, sonra da çıkıp diyorsunuz ki: “Ya, her şey hukuka uygun.” Öyle mi, her şey gerçekten hukuka uygun mu? Ne oldu masumiyet karinesine, ne oldu daha kararı kesinleşmemiş herkesin masum olduğu ilkesine, ne oldu; ben size soruyorum. Bir arkadaşımız, Eş Başkanımız Gülistan Sönük’ün dosyası istinafta, Ahmet Türk’ün dosyası onaylanmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Biraz sabrınızı rica ediyorum Başkanım, bu hafta yokuz Genel Kurulda.
BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Mehmet Karayılan Eş Başkanımıza açtığınız, İçişleri Bakanlığının “soruşturma numarası” diye verdiği numara Mehmet Karayılan’a ait bir soruşturma bile değil ya. Bu kadar yalancısınız, bu kadar kumpasçısınız ama gelmişsiniz, burada, işte “hukuk” da “yeni anayasa” da bilmem şu da bilmem bu da…
Ben soruyorum: Gasbettiğiniz Bağlar Belediyesinde dünyanın hırsızlığını yapan ve üç yıl dokuz ay hapis cezası alan Belediye Başkanınızı sizin o çukur medyanız niye bir gün yazmıyor? Niye yazmıyor? Onun yerine sabah akşam bizim belediye eş başkanlarımız ve belediyelerimizin faaliyetlerini hedef hâline getiriyorlar. Siz bir operasyon odağına dönmüşsünüz, bu ülkeye operasyon çekiyorsunuz. Çok açık ve net söyleyelim, kayyumlar saraya biat ettiği için, bizim belediye başkanlarımız sizin bu kayyumcu faşist anlayışınıza diz çökmediği için, biat etmediği için, itiraz ettiği için onlara tahammül edemiyorsunuz ve getirip kayyum atıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ama biz söyleyelim, bu işin böyle olmayacağı açık ve net. Karar vereceksiniz; iç barış mı, toplumsal uzlaşı mı, eyvallah, biz buradayız ama bir elini verip tutulan eli de koparmaya çalışmaya da hiç kimsenin hakkı yok. Barış kavramları arkasına siyasi soykırım operasyonlarını sığdırmanıza izin vermeyeceğiz. “İç barış” deyip kayyumla Kürt halkının iradesini yok sayarak yol almanıza izin vermeyeceğiz, bunu yapamazsınız. Halkımızın barış umudunu, halkımızın uzlaşı ihtiyacını, halkımızın çözüm umudunu sömürmenize, istismar etmenize asla izin vermeyeceğiz. Mücadele mi? Sizin gibi faşist bir iktidara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Toparlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Dokuzuncu dakika bitti, onuncu dakikayı veriyorum.
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, bir iki dakika daha sabrınızı istiyorum, sonra çıkacağım Genel Kuruldan zaten.
Sizin bu anlayışınızla gidilecek yol yok, varılacak menzil yok. “Evet, ülke ateş hattında.” diyorsunuz, bölgeyi görüyoruz, her taraf yanıyor. Ee, hani iç barışımız, iç cepheyi tahkim ediyordunuz? Hani kardeştik? Hani el uzatıyordunuz? Ne oldu, ne oldu? Aklı barış olanın yolu kayyum olmaz, olamaz! Toplumsal barış yapmak isteyenin kayyum uygulamasında gözü olamaz, bu kadar açık. Kürt halkının reddi ve inkârı üzerine, Kürt halkının haklarının yok sayılması üzerine bir barış kurulamaz, kurulamaz! Hiç kimse böyle bir barışta olmaz. Eşit, özgür yurttaşlar olarak buradayız ve bunun için mücadele ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Toparlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun, toparlayın ama.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Toparlayacağım Sayın Başkan, son iki dakikanızı rica ediyorum.
Kürt halkının varlığını tanıyacaksınız. Eşit, özgür insanlar olması için yol açmaya var mısınız, yok musunuz; soru bu. Niyetiniz gerçekten barışsa hemen bu kayyum uygulamalarını ortadan kaldırın. Niyetiniz gerçekten kardeşlikse sağ gösterip sol vurmaktan vazgeçin.
Bakın, kayyum atıyorsunuz, valileri kayyum yapıyorsunuz. Aynı valiler kendilerine yönelik protesto edilmesini engelliyor ve işte, bakın görüntülere. Bu resim nereden? İsrail'den, değil mi? İsrail'den mi? Bu resim Batman’dan. Her gün İsrail'e laf ediyorsunuz ya, mazlum Filistin halkına yaptıklarını… Bu da mazlum Kürt halkına sizin yaptığınız; hakkını arayan, demokratik protesto hakkını kullanan Kürt halkını ters kelepçeyle duvar dibine koyup yaptığınız işkencenin resmi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Tamamlayacağım Sayın Başkan. Selamlayıp bitiriyorum.
BAŞKAN – Son bir dakikayı veriyorum.
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim sabrınız için.
Peki, bu resim sizi utandırıyor mu? İşkence yapmak sizi utandırıyor mu? Hırsızlık yapmak sizi utandırıyor mu? Yolsuzluk yapmak sizi utandırıyor mu? Kayyum atamak sizi utandırıyor mu? Halkın iradesini gasbetmek sizi utandırıyor mu? Keşke cevaplar “evet” olsaydı. Hayır, hiçbirinin cevabı “evet” değil. Siz zulümle abat olmaya çalışıyorsunuz ama size söyleyelim, sonunuz berbat olacak. Bu yolda giderseniz varacağınız hiçbir şey yok.
Bu hafta Genel Kurul çalışmalarında olmayacağız. Ben bütün demokratik kamuoyunu ve Parlamentoyu da kayyuma karşı tutum almaya, kayyuma karşı demokrasiye, halkın iradesine, sandığa sahip çıkmaya davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Şimdi Mahir Bey’e söz vereceğim ama 2 milletvekili buraya kadar geldiler, söz istediler.
Sayın Nermin Kara...
42.- Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara’nın, Hatay’daki Yayladağı Sınır Kapısı’na ilişkin açıklaması
NERMİN YILDIRIM KARA (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Hatay, tarih boyunca Orta Doğu ile Türkiye arasında köprü görevi üstlenmiş bir kentimizdir; ayrıca, Suriye’ye açılan, Orta Doğu’nun en önemli penceresidir. Yayladağı Sınır Kapısı da bu köprünün ana noktalarından biridir. 2013’te Suriye iç savaşının başlamasıyla kapanan kapı, bugüne kadar sadece sınırlı ve özel durumlarda geçiş iznine tabidir. Bu durum bölgemizin ve Türkiye’nin ticaret hacmini ciddi şekilde sekteye uğratmaktadır.
Yayladağı Sınır Kapısı’nın 2013’ten beri kapalı tutulmasının Hatay ve Türkiye ekonomisine maliyeti ne kadardır? Bakanlığın Yayladağı Sınır Kapısı’nın yeniden açılmasıyla ilgili herhangi bir çalışması mevcut mudur? Bu cevapları bilmek zorundayız çünkü Hatay’a ekonomik ve kültürel anlamda çok ciddi bir katkısı olduğundan bunu yetkililere sormak istiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Kaya, buyurun.
43.- Antalya Milletvekili Aykut Kaya’nın, Finike ilçesindeki vatandaşların yol nedeniyle yaşadıkları mağduriyete ilişkin açıklaması
AYKUT KAYA (Antalya) – Finike ilçemizin Arif Mahallesi Çatallar mevkisinden Kaş’a, Kasaba’ya ve birçok mahalleye giden yol çok dar ve bozuk; bir tırın ve otomobilin yan yana geçmekte güçlük yaşadığı bir yoldan bahsediyoruz. Bölgedeki çiftçilerimiz ürettikleri meyve ve sebzeyi bu tehlikeli yollardan binbir risk altında geçerek Kumluca ve Finike hallerine ulaştırıyorlar. Yeşilköy, Yazır, Yazır Beli, Ernez, Dağbağ, Karadağ, Dirgenler, Kasaba, Yozgat Mahallelerimizdeki hemşehrilerimiz bu yol nedeniyle büyük mağduriyet yaşamaktalar.
Soruyorum sizlere: Vatandaşlarımızın hayatı bu kadar ucuz mu?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığını göreve davet ediyorum, bir an önce buradaki yolların genişletilmesi çalışmalarına başlayın. Ayrıca, Elmalı-Finike arasında başlatılan yol çalışmalarını yakından takip ediyor, bir an önce bitirilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi adına Sayın Ali Mahir Başarır.
Buyurun Sayın Başarır.
44.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Cumhuriyet Halk Partisinin 3’üncü Genel Başkanı Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne, Beşiktaş’ın bir İsrail takımıyla yapacağı maça, kayyum atamalarına, Devlet Bahçeli’nin MHP’nin bugünkü grup toplantısında yaptığı açıklamalara ve Anayasa değişikliği tartışmalarına ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Kasım, bundan on sekiz yıl önce Cumhuriyet Halk Partisinin, partimizin 3'üncü Genel Başkanı, Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit'i kaybettik. Bugün, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, Genel Başkanımız, parti yönetimi kabrinin başındaydık; saygıyla, özlemle kendisini andık. Kendisi nezaketiyle ama bir o kadar da kararlı duruşuyla, kendisi vatan sevgisiyle dünyaya örnek olmuş bir siyasetçiydi.
Evet, Kıbrıs'ta bir zulüm yaşanırken ABD "Bir gün daha bekler misin?" dediğinde beklemeden Kıbrıs semalarını kıpkırmızı yapmıştı Mehmetçik ve Türk Bayrağı’yla. Kendisiyle gurur duyuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
1998-1999-2000-2001-2002 yıllarında Başbakan olarak görev yaptığında terörle etkin bir şekilde mücadele etmiş ve kendisi AKP iktidarına bu güzel ülkeyi sıfır terörle teslim etmiştir. Sınır güvenliğimiz, iç ve dış güvenliğimiz belki de tarihin en önemli seviyelerindeydi ama nereye geldik? Bakın, bugün bir karar alındı, Beşiktaş bir İsrail takımıyla maç yapacak, UEFA diyor ki: "Türkiye'de oynanabilir." İktidar "Güvenlik sebebiyle Türkiye'de oynanamaz." diyor. Aslında UEFA bu kararı aldığında bu iktidar çıldırmalıydı, tepki vermeliydi. Bakın, nereden nereye geldik? Beşiktaş taraftarının, Türkiye'nin ne suçu var? Gelsin İsrailli futbolcular; 50 bin Beşiktaş taraftarı bu iktidarın yapmadığını yapar, Filistin meselesinde koyamadığı tepkiyi koyar. Aa, orada da o takımın güvenliğini düşünüyorlar, Türk taraftarını düşünmüyorlar. Ya, ben merak ediyorum -bu utanç verici bir mesele- UEFA’ya “Bu takımın güvenliğini sağlayamıyoruz.” nasıl diyorsunuz 11 futbolcunun nasıl diyorsunuz? Siz, bu ülkeye, 86 milyona bizleri utandırmak için mi var oldunuz, geldiniz? Merak ediyorum, utanıyorum artık. Nereden nereye geldiğimizi söylemek istiyorum bakın.
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; şimdi, on beş gündür Türkiye'de çok garip olaylar yaşanıyor. El uzatılıyor, Meclis kürsüsünden davetler ediliyor, barış sözcükleri kullanılıyor, sonra TUSAŞ bombalanıyor; sonra Esenyurt’a bir operasyon, Belediye Başkanı tutuklanıyor, kayyum atanıyor. Sonra bu ülkenin Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanıyla, aralarında kan davası olan iki aileyi barıştırıyor, barış yemeği yiyor, sonra Mardin Belediyesine kayyum atanıyor. Yahu, biz nereye gidiyoruz? Madem terörle iltisaklıydı Sayın Ahmet Türk; Cevdet Yılmaz onu bir barış yemeğinde kullandı, telefonla görüştü, yemek yedi; niye o koltukta oturuyor? Terörle iltisaklı… Barış yemeğinde, bu ülkenin güvenliğinde, iki ailenin bir araya getirilmesinde Ahmet Türk makbul bir adam, Belediye Başkanı, siyasetçi ama aradan geçiyor dört gün, terörle iltisaklı. Biz nereye gidiyoruz?
Esenyurt Belediye Başkanımız -yahu ben Mersinliyim- Toros Üniversitesinde yıllarca Rektör Yardımcılığı yaptı. Telefonları dinlenmiş, soruşturmalar yürümüş; kardeşim, niye on iki yıldır siz bu adamla ilgili tek bir tahkikat yürütmediniz? Terör dosyaları, bu “tape”ler, bu dinlemeler sizin dipfrize koyduğunuz, yeri ve zamanı geldiğinde çıkardığınız birer siyaset aracınız mı? Neden bu adama Rektör Yardımcısı olarak öğrencileri teslim ettiniz o zaman, soruyorum size? Ha, sizin için bu ülkenin bütünlüğü de bu ülkenin huzuru da terör soruşturmaları da maalesef ki bir algı aracı yoksa Türkiye on beş günde bu iklimi yaşar mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakın, Bülent Ecevit'in, Sayın Bülent Ecevit'in ölüm yıl dönümünden bahsettim; hani CHP'yi çok eleştirirler ya, 2 kez gelmiş kendisi; birinde Kıbrıs’ı kurtarmış, birinde de terörbaşını almış, Türkiye’ye getirmiş. Ama bugün bir partinin Genel Başkanı olayları açıklıyor, Meclis kürsüsünde aynı teklifi yeniliyor, arkasında duruyor; sonra bir şey daha söylüyor, bakın: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aday olmalı, Anayasa değişmeli.” Bu Anayasa'yı ben yapmadım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu yapmadı. Bu Anayasa'yı siz yaptınız, siz; maalesef ki siz yaptınız, utanarak söylüyorum ki siz yaptınız; 2017’de tek adama bu ülkeyi teslim ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Neymiş? Anayasa değişirse, Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha aday olup Cumhurbaşkanı olursa yoksulluk bitecekmiş, terör bitecekmiş. Yahu, yirmi iki yılda terörün de bu hâle gelmesi, yoksulluğun da bu hâle gelmesi, dış politikanın da bu hâle gelmesi, devletin bu hâle gelmesi sizin suçunuz, sizin! Kurumları altüst ettiniz; yargıya güven yok, yasamaya güven yok, şu yasamaya güven yok, hiç kimse bir şey bilmiyor. Bir barış süreci… Bakın, yanımda AKP Grup Başkan Vekili oturuyor; bırakın, barış sürecinde konuşulanları, haftaya bu Meclise ne geleceğini bilmiyor bu adam. Hakaret etmiyorum, yanlış anlama Sayın Başkan, bilmiyorsun. Haftaya buraya ne geleceğini bilmiyor.
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Biliyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ben de bilmiyorum, ben de bilmiyorum.
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Bilmen lazım, komisyondan geçti Başkanım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Burada İYİ Parti Grup Başkan Vekili de bilmiyor. Bilmen lazım diyorum, aynı şeyi söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Başkanım, komisyondan geçti, komisyondan. Komisyondan geçti, bilmeniz lazım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Anayasa’yı değiştirelim ya, refah gelecek ya, bir kez daha Tayyip Bey aday olsun ya… Ya, devlet kurumlarının itibarı kalmadı. RTÜK Başkanı çıkmış diyor ki: “Ben hangi programa ceza versem daha çok izleniyor.” Bir köfteciye ceza veriyor Bakanlık, köftecinin önünde kuyruklar var çünkü daha çok güveniyor; Köfteci Yusuf’a Bakandan daha çok güveniyor bu halk. Devlet kurumları bu hâlde, yargıya kimse güvenmiyor. Anayasa'yı değiştirip Recep Tayyip Erdoğan'ı bir daha aday... Recep Tayyip Erdoğan -Anayasa 101, 116 net- bir daha aday olamaz, olamaz. (CHP sıralarından alkışlar) Beyefendiye göre Anayasa'yı değiştiremeyiz. Bunu siz yaptınız.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Korkmayın, korkmayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şükürler olsun ki Allah'tan başka kimseden korkmayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama bu Anayasa'yı yaptınız, "2 kez aday olabilir." dediniz. 2023'te bile bence şaibeli bir şekilde aday oldu. Şimdi “Bir daha aday yapalım…" Neden ya, neden? Mademki bu ülkede, işte Sayın Bahçeli, ekonomik sorunları kabul etmiş, terörü kabul etmiş, güvenliği kabul etmiş -konuşmasından çıkıyor bunlar- o zaman bu ülkeyi yönetemiyorsunuz demektir. Ha, mademki yeni bir anayasa istiyorsunuz baharda getirin sandığı, kazanan yapsın Anayasa'yı. Ben, bugün, 31 Mart seçimlerinde 1'inci olan partinin Grup Başkan Vekili olarak bu teklifi yapıyorum. Haydi... Ha, oradan tehdit, buradan tehdit; burada olgu, orada olgu; kapalı kapılar arkasında görüşme… Sonuçta "Toplanalım, Anayasa'yı değiştirelim…" Niye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – 10’uncu dakikadayız, buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - "Tayyip Bey, bir daha aday olsun…" Bu Meclis, kendisinin aparatı değil; istediği zaman bu Anayasa'yı değiştirecek, istediği zaman rafa kaldıracak, istediği zaman Anayasa'yı ihlal edip milletvekillerini, belediye başkanlarını tutuklayacak, kayyum atayacak, sonra Anayasa değişikliği… Hayır, hayır, hayır… Bu oyunu biz yirmi iki yıldır yaşıyoruz. Ülkede huzur kalmadı, milyonlarca yek ekmeğe muhtaç, ülkede güvenlik kalmadı; ülkede futbol maçlarını yaptırmak ve taraftarı korumaktan âciz bir iktidar var.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum Başkanım; özel bir gün, özel şartlar var. Bir dakika daha alırsam bitireceğim konuşmamı.
Şimdi, bu durumda, Anayasa'yı tartışıyoruz. Hayır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakın, bütçe geldi.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bütçe geldi, bütçe; insanların hâli orada konuşuluyor; bakanlıkların hâlini insanlar görüyor, milletvekilleri görüyor. Sayıştay rapor vermekten âciz. Binlerce sayfalık raporlar 200 sayfaya düşmüş, bakanlıkların 30 sayfaya düşmüş; yolsuzluk almış başını gidiyor, yoksulluk almış başını gidiyor. Biz, on beş gündür çok kötü bir tiyatroyu seyrediyoruz, buna izin vermeyeceğiz. Türkiye'nin gerçek gündemini konuşmaya, tartışmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.
45.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önceki konuşmamın girizgâhını yaparken her konuya her meseleye bir tarihî perspektif içerisinde; ister yakın ister uzak, tarihî perspektif içerisinde bakmamız gerektiğini, bu şekilde ele almamız gerektiğini ifade ederek başlamıştım.
Değerli arkadaşlar, çok Kıymetli Ali Mahir Bey, burada salı günleri ve çarşamba günleri parti liderlerimiz grup toplantılarını yapıp çeşitli konulardaki parti görüşlerini ve politikalarını açıklıyor. Eğer salı günü biz burada, Genel Kurulda sayın liderlerin konuşmalarını polemik, tartışma yaparsak zaten gündeme geçemeyiz. Ne benim ne sizin ne de diğer grupların işi de bu değil. Elbette bu, kamuoyunda konuşulur, tartışılır, basın toplantısı yapılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yöntem olarak bunu hatırlatmak istiyorum. Ama yeri gelmişken de söyleyeyim efendim, yakın tarihimizi az çok değil, ben iyi bildiğimiz kanaatindeyim, kendi adıma konuşayım. 12 Eylül askerî darbesinden sonra siyasi parti liderleri gözaltına alınıp çeşitli yerlerde bir sürgün veya gözaltı yaşadılar ve siyasi yasaklar oldu, partilerin kapatılması söz konusu oldu. Siyasi yasaklar kalkınca, biliyorsunuz, SHP siyasi faaliyete başladı ve daha sonra da Cumhuriyet Halk Partisi başladı. Çok iyi hatırlıyorum -o günün, o dönemin gazeteleri, arşivleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin arşivlerinde de yer alıyor- SHP ve CHP yöneticileri âdeta rahmetli Bülent Ecevit’in tekrar SHP ve CHP'nin başına geçmesi için yalvar yakar olmuşlardı da rahmetli Ecevit illallah demişti, yaka silkmişti, bütün ısrarlara rağmen CHP’ye katılmamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi, Ecevit güzellemesi yapıyor ama Ecevit’in siyasi serencamında da vaziyet bu. Bir tarih bilinciyle bunu da hatırlatmak istiyorum.
Gelelim, şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın yeniden adaylığı hususunu Sayın Genel Başkanımız bugünkü grup toplantımızda dile getirdi ama bu ilk defa dile getirilmiş değil ki; Genel Başkanımız, üç buçuk dört yıldır, en az üç dört defa, çeşitli vesilelerle çeşitli ortamlarda bunun böyle olması gerektiğini Milliyetçi Hareket Partisi olarak ifade etmiştir ki bugün de bunu tekrarlamıştır; ben sadece parantez açıp bir hatırlatma yapıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Değerli arkadaşlar -2024 yılında- dünyada pek çok ülkede seçimlerin yapıldığı bir yılı idrak ediyoruz. Herhâlde -bugün de Amerika'nın seçimi var- pek çok hükûmet değişiklikleri, lider değişiklikleri olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın da uzun ve engin tecrübesiyle en azından bir dönem daha... Ülkemizin istikrarlı yönetimi ve yurt dışında Türkiye'nin ali temsiliyeti bakımından da çok faydalı olacağı için, bu birikimin dünya politiği ölçeğinde yansıtılması bakımından değerli bulduğumuz için bunu, bu görüşü dile getirdik.
Tabii yani bütün partilerin görüşleri demokratik bir rekabet ve yarış içerisinde saygıdeğerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Son cümlem, toparlıyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu görüşümüze de saygı duyulmasını bekliyoruz. Kabul edilir, edilmez; olur, olmaz ama neticede bir politik görüşümüzü, siyasetimizi, duruşumuzu ifade ediyoruz; durum bundan ibarettir. Sözümüzün arkasındayız, Genel Başkanımızın bugünkü ifadesiyle teklifimizde de ısrarlıyız.
Selamlar, saygılar efendim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Mahir Bey, buyurun.
46.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Değerli Başkanım, şimdi, tabii ki salı ve çarşamba günleri liderler konuşacak. Eğer Sayın Cumhurbaşkanı ya da Devlet Bey çıkıp salı ya da çarşamba “Biz bu ocakta emekliye zam yapıyoruz”. dediği zaman konuşamayacak mıyız? Ya da “Emekliye yüzde 100 zam yapıyorum.” dediği zaman kabul etmeyecek miyiz? Bunlar konuşulacak, yeter ki belli bir saygı çerçevesinde konuşulsun. Bu saygıyı, liderlere olan saygıyı biz Grup Başkan Vekilleri, milletvekilleri gösterdiğimiz sürece bunlar konuşulur, saygı olduğu sürece her sorun çözülür ama bir şey söylemek isterim: Sayın Bülent Ecevit, doğrudur, 80 darbesi sonrası başka bir partinin Genel Başkanı oldu ama şunu demiştir: “Cumhuriyet Halk Partisi benim baba ocağım, DSP benim evim.” Biz kendisinden razıyız, bu ülke kendisinden razıdır.
BAŞKAN – Allah rahmet eylesin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bunu söyleyeyim, biz razıyız kendisinden, yaptıkları için minnettarız kendisine.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ama bakın, 80 darbesinden bahsettiniz. Herhâlde Celal Başkanım da o gün tutuklandı, birçok siyasetçi tutuklandı; ülkenin o günden bir farkı yok. Bakın, bir örnek vereceğim, Sayın Başkan da dinlesin. Ya, belediye meclis üyeleri ile belediye başkanları için ayrı pusulada oy kullanılmıyor mu? Doğru mu? Ya, neden belediye meclis üyelerini siz salona almıyorsunuz? Ya, bir örnek veriyorum; bakın, çok basit bir örnek veriyorum: Belediye başkanına oy vermeyen, meclis üyesine verebiliyor mu? Verebiliyor. Yahu, onları niye siz dışarıda bırakıyorsunuz? Niye bir partinin tabelasını söküyorsunuz? Sorun bu, ben bunları konuşuyorum; bunlar bu ülkeye yakışmıyor Başkanım ama nezaket olduktan sonra her şey çözülür.
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın Başarır hatırlattığı için bir ifadeyi sizinle de paylaşmak istiyorum: 80 darbesinde, doğrudur, bizler uzun yıllar hapishanede kaldık ama “Yaşasın demokrasi!” diyorum.
Kenan Evren’in Türkiye'nin her tarafından isminin silindiği gün ben Mecliste görev başındaydım. Ben Meclis Başkan Vekiliyken ihtilalci Kenan Evren’in ismi Türkiye'den siliniyordu. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, 2 arkadaşımız “önemli” diye geldiler.
Sayın Tanal, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Esenyurt Belediye Başkanının görevinden alınıp tutuklanmasına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Esenyurt Belediye Başkanımız bundan yıllar öncesinde Remzi Kartal’la yaptığı telefon görüşmesi nedeniyle hem Belediye Başkanlığı görevinden alınmıştır hem de cezaevine atılmıştır. Şu anda AKP'nin sıralarında Sayın Hüseyin Yayman Bey oturuyor; Remzi Kartal Bey’le yemek yediniz Ayşe Nur Bahçekapılı’yla birlikte yani suçta ve cezada eşitlik ilkesi var; yıllar önceki telefon görüşmelerine bakılırsa AKP'nin yarısından fazlasının bugün burada olmaması lazım, cezaevinde olması gerekirdi.
Onun için ben şunu söylüyorum: Suçta ve cezada adalet ilkesi var. Anayasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca eşitlik istiyoruz; eşitlik istiyoruz, eşitlik istiyoruz, eşitlik istiyoruz, eşitlik istiyoruz, eşitlik istiyoruz, eşitlik istiyoruz, eşitlik istiyoruz!
Saygılarımı sunarım Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın İlhan, buyurun.
48.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, aile hekimleriyle ilgili düzenlemeye ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sağlık Bakanlığı aile hekimlerinin tüm itirazlarına rağmen performans ve ödeme yönetmeliğini yürürlüğe koydu. Hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarının örgütleri bu bağlamda 6-7-8 Kasım günleri iş bırakma kararı aldılar çünkü bu yönetmelikle koruyucu hekimlik uygulamalarına yeterli zaman ayırabilmenin önü tıkanmaktadır. Kendi içinde taşıdığı çelişkili teşvik uygulamalarıyla hekimlerle hastaları karşı karşıya getirecek şiddet ortamına zemin hazırlamaktadır. Karmaşık hesaplamalarla ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için faydasız olacak saçma sapan performans kriterleri içermektedir. Ayrıca, entegre ASM’lerde hekim, ebe ve hemşirelere yüz seksen dört saat mesai yanında doksan altı saat acil nöbeti ve hekimlere iki yüz kırk saate yakın defin icap nöbeti zorunluluğu getirilmektedir. Nöbet ertesi çalışma zorunluluğuyla otuz üç saat aralıksız çalışmanın da önü açılmaktadır. Bu sebeplerle, Sağlık Bakanı böylesi kötü bir yönetmeliği…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
49.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Genel Kurulun gündemine, AK PARTİ iktidarının 22’nci yıl dönümüne, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in ölüm yıl dönümüne, “kayyum” diye nitelendirilen hususa ve Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Sözlerimin başında ifade edeyim ki bu hafta, kamuoyunda dokuzuncu yargı paketi olarak ifadesini bulan kanun teklifimizi kaldığımız yerden görüşmeye inşallah devam edeceğiz. Buna ilave olarak, daha sonra ikinci bir mini paket olarak getirdiğimiz, bu düzenlemeleri muhtevi kanun teklifimizi ve Ombudsmanlıkla ilgili seçimi gerçekleştirecek şekilde önümüzdeki haftanın gündemini de şimdiden ifade etmek isterim.
Çok değerli milletvekilleri, 3 Kasım 2024 tarihî bir dönüm noktası; 3 Kasım 2002'de, kurulduğunun hemen akabinde “Artık bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” diyerek yola çıkan ve milletimizle hemhâl olarak, milletimizin değerleriyle bütünleşerek milletimizin sesi, vicdanı, kimsesizlerin kimi olarak yola revan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının, ak kadroların yirmi iki yıldır kesintisiz bir şekilde devam eden iktidarının yıl dönümüydü. Demokratik seçimler sonucunda yirmi iki yıl kesintisiz iktidarla Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek olan bu demokratik başarı dünyanın hiçbir ülkesine nasip olmamıştır. Bu, bu millete, bu ülkeye, AK PARTİ’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a nasip olmuştur. Bu, büyük bir başarıdır. Tabii, nereden nereye geldiğimizle ilgili çok kısa bir hatırlatmada bulunduğumuz zaman, Cumhuriyetimizin 101'inci yılını kutladığımız geçtiğimiz haftadan bugüne kadar ne hizmet yapıldı ise emeği geçen bütün Başbakanlarımıza, Cumhurbaşkanlarımıza, bütün hükûmetlere teşekkürlerimi sunuyorum. Bununla beraber, bizlerin ne yaptığının farkındalığı bakımından kıyası kabil olmak üzere baktığımızda, seksen yıllık cumhuriyet hükûmetleri döneminde, geçmiş dönemlerde Türkiye'de 6 bin kilometre yol yapılmışken biz bunu yirmi iki yılda, beşte 1 zamanda, Allah'ın izniyle 5 misli artırmak suretiyle 30 bin kilometreye çıkardık.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Herkesi de borca soktunuz ama.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – 47 kilometrelik tüneli biz 800 kilometreye çıkardık. 238 milyar dolar gayrisafi millî hasılayı 1 trilyon 300 milyar dolara çıkardık. 3.600 dolar olan kişi başına millî geliri 15 bin dolara çıkardık. 36 milyar dolar olan ihracatımızı…
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Gidip Şanlıurfa’nın meydanında söylesen orada yuhalarlar, yuhalarlar; şehre sokmazlar seni!
ŞENOL SUNAT (Manisa) – Millet aç be!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Lütfen, bakın…
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Bugün Şanlıurfa’da bunu söylese şehre sokmazlar!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şöyle… Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Tanal, bir dinleyelim.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Değerli Başkanım, gitsin, Şanlıurfa’nın meydanında söylesin, vallahi şehre sokmazlar!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, biraz edebe davet ediyorum lütfen. Ben, bakın…
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Niye? Edepli konuşuyor…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bir dakika… Lütfen… Siz…
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ya, adam şimdi çadırda yatıyor, mevsimlik tarım işçisi; 15 bin dolardan bahsediyor Başkanım!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Tanal, bir dakika susar mısın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Kırk dakikayı aşan tarzda, sadece grubumuza, AK PARTİ'ye, Hükûmetimize dönük; sessiz bir şekilde, hiçbir kelime atmadan, bizim grubumuzdan da hiçbir sataşma yapılmadan kırk dakikayı aşan şekilde sadece eleştiri, tenkit, bize göre yalan ve iftira olan şeyleri dinledik.
BAŞKAN – Siz buyurun; doğru, doğru.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Efendim, biz milletin dertlerini söylüyoruz, dertlerini!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biraz nezaket, nezahet, yani birazcık mehabet gerekir.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ya, milleti kandırıyorsun, bunun nezaketi mi var kardeşim?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Dolayısıyla burada herkesin temiz dili ve nezaketi öncelemesi gerekir, öncelikli olarak da Grup Başkan Vekilleri olarak bunu bizim sağlamamız gerekir.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Seksen yılda yapılan her şeyi satarak rekor kırdınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu söyleyeceğim: Ben sözlerimi söylüyorum, söyleyeceği sözü olan varsa benden sonra söz alıp tekrar bunlara dair kanaatlerini ortaya koyabilir.
BAŞKAN – Doğru.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bunu parantez içerisinde süre dışı bırakmanızı istirham edeceğim mecburi bir açıklama olduğu için.
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Allah Allah!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Evet, kırk beş dakikaya on dakikada cevap vereceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ya, cevap vermeyin Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Kırk beş dakikaya on dakika.
BAŞKAN – Siz buyurun, düşüncelerinizi ifade edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Hiçbirimiz kırk beş dakika konuşmadık ki toplam kırk beş dakika, herkese yanıt vermek zorunda değilsiniz yani kabul edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu ifade ediyorum: Bakın, her şey milletimizin gözü önünde cereyan ediyor ve bunu en güzel şekilde formüle etmiş. Milletimiz diyor ki: “Yaparsa AK PARTİ yapar.” Bu kadar “Yaparsa AK PARTİ yapar.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Diyordu!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Doğru!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Öyle diyor, öyle demeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – 2023'te tekrar aynı iradeyi ortaya koydu, hep beraber Cumhurbaşkanımızı ve Cumhur İttifakı’nı çoğunlukla Mecliste ve Beştepe’de tekrar görev yapmak üzere belirledi.
Bu konuda şunu ifade etmek isterim ki inşallah, biz Türkiye Yüzyılı mottosuyla, bugüne kadar yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı olarak…
ŞENOL SUNAT (Manisa) – Allah korusun Türkiye’yi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …orta vadeli programla bütün ekonomik refahı artırmayla, enflasyonu tek haneli rakama indirmeyle ve alım gücünü artırmayla beraber Türkiye’yi, Türkiye Yüzyılı’yla büyük ve güçlü Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve bölgesel bir güç olmaktan küresel bir güç olmaya dair ikinci yirmi beş yıllık çeyrek asrımızı başlatmış vaziyetteyiz ve inşallah, bu dönem Türkiye'nin de AK PARTİ’nin de şahlanış dönemi olacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Bir bitmedi bu şahlanma, yirmi yıldır şahlanıyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – 101’inci yıl dönümünde cumhuriyetimizi, her Cumhuriyet Bayramı’mızı bir şaheserle taçlandırıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Daha önce İstanbul Havalimanı’nı yaptık, yerli ve millî Togg’umuzu Türkiye'nin üretim bandından indirdik.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Togg’un içinde bandı sattınız, bandı; Gemlik’e gidin de bir bakın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Birçok hizmet ve esere imza attık. Bu 29 Ekimde de GÖKBEY’imizi, yerli ve millî GÖKBEY’imizi TUSAŞ’ta, teröristlerin saldırdığı ve 5 evladımızı şehit ettikleri TUSAŞ’ta…
RIDVAN UZ (Çanakkale) – Siz neredeydiniz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …KAAN’ımızın üretildiği, ANKA’mızın üretildiği, birçok mühimmatımızın üretildiği bu TUSAŞ’ta jandarmamıza teslim ettik.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sizden önce yapıldı, daha önce. TUSAŞ sizden önce yapılmıştı, sizin zamanınızda değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankaya) – Bu konuda yüz bir yıl önce cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk “İstikbal göklerdedir.” dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Biz bunu ete kemiğe büründürerek hepimizin millî onuru ve gururu; Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle 81 vilayeti, 85 milyon insanımızı koruyacak olan KAAN’ımızı, İHA, SİHA, TİHA’mızı, ANKA’mızı, GÖKBEY’imizi, tankımızı, tüfeğimizi, TCG ANADOLU uçak gemimizi yaptık, Mehmetçik’imize teslim ettik. “Yaparsa AK PARTİ yapar.” sözü işte tam da budur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bugün eski Başbakanlarımızdan merhum Ecevit’in ölüm yıl dönümü. Kendisini saygıyla ve hürmetle yâd ediyorum ve şu sözünü zapta geçirmek istiyorum, diyor ki Sayın Başbakanımız merhum Bülent Ecevit: “Terörü teşvik edici, teröre cesaret verici yayınlar kesinlikle yasaklanmalıdır. Terörü teşvik eden bir yazar bence teröristten daha suçludur.” Bu sözü hakikaten tekrar ve tekrar düşünmek ve bu sözün üzerinde çalışmak gerektiği apaçıktır.
Sevgili halkımız, değerli milletimiz bu konuda doğru bilgiyi mutlaka araştırıyor, bütün sözleri dinliyor “Doğru olan nedir?” diye doğru sözü arıyor ve doğru söze kulak kabartıyor. Bu konuda “kayyum” diye nitelendirilen hususa ilişkin mevzuatı kamuoyunun, milletvekillerimizin takdirine sunacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, bu 10’uncu dakika…
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 1982 Anayasasının 127'nci maddesi çok açık ve seçik bir şekilde diyor ki: “Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.”
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Var mı görevle ilgili soruşturma şu an? Görevle ilgili mi açılan…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Görev mi var? Göreviyle ilgili bir soruşturma var mı?
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Var mı görevle ilgili soruşturma?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yine, Belediye Kanunu’nun 45'inci maddesi “Ancak, belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46’ncı maddedeki makamlarca belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir.” diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Var mı görevlendirilmiş belediye meclis üyesi?
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yine, Belediye Kanunu’nun 47'nci maddesi “Görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan belediye organları veya bu organların üyeleri, kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir. Görevden uzaklaştırılanlar hakkında; kovuşturma açılmaması, kamu davasının düşmesi veya beraat kararı verilmesi, davanın genel af ile ortadan kaldırılması veya görevden düşürülmeyi gerektirmeyen bir suçla mahkûm olunması durumunda görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır.” diyor.
Çok, açık ve seçik, net bir şekilde düzenlemeler var. Biz, kanuna, Anayasa’ya, mevzuata uygun bir şekilde davranan İçişleri Bakanımıza, yargıya, buradan ancak görevini yaptığı için teşekkür etmek durumundayız. Yoksa, aksi takdirde, meseleyi çarpıtarak onlara buradan eleştiri getirmeyi, işleri çarpıtarak farklı birtakım suçlamalarda bulunmayı doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Akbaşoğlu, 12’nci dakikadayız.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Esenyurt’la ilgili şunu ifade etmek isterim ki Esenyurt Belediye Başkanı’yla ilgili, hakkında yoğun, kuvvetli suç şüphesi olması ve kırmızı bültenle aranan PKK/KCK yöneticisiyle kuvvetli irtibatları, 700’e yakın farklı teröristle irtibata geçmesi ve bunun yoğunluklu bir şekilde ortaya konması nedeniyle bir soruşturma başlatılıyor ve bu soruşturmada, biraz evvel okuduğum mevzuat çerçevesinde, geçici olarak -tıpkı 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda memurlar için açığa alma nasıl bir düzenlemeyse belediye başkanları için de hakkında soruşturma başlatıldığı için geçici olarak- tedbiren görevden uzaklaştırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bu 13’üncü dakika, toparlayın lütfen.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Şunu çok açık bir şekilde ifade edeyim ki bugüne kadar, AK PARTİ ve MHP belediyeleri dâhil olmak üzere farklı partilere mensup belediye başkanlarıyla ilgili biraz evvel Anayasa’nın ve Belediye Kanunu’nun ilgili maddeleri çerçevesinde işlem yapılmış ve kamuoyunca “kayyum” diye nitelendirilen, aslında geçici görevden uzaklaştırmalar gerçekleştirilmiştir. DEM’den, HDP’den, başka partilerden görev süresini sonuna kadar sonuçlayan, yürüten ve görevini devam ettiren birçok belediye başkanı da vardır. Şu ifade ediliyor Esenyurt’la ilgili: “AK PARTİ kaybetti, onun için buraya kayyum atandı.” Yahu altı yıldır CHP yönetiyor Esenyurt’u, 2019’dan 2024’e kadar CHP’nin yönetiminde. Geçen dönem niçin kayyum atanmadı? Demek ki o zaman sözünüzün hiçbir hükmü yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Kürt değildi, Kürt değildi. Geçen dönem Kürt değildi, ondan atamadınız; bu dönem Kürt yönetiyor ya, ondan atıyorsunuz. Ya, geçen dönem Kürt değildi yöneten.
BAŞKAN – Son bir dakikayı veriyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bitiriyorum, bitiriyorum.
BAŞKAN – On dört dakika…
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Yok, yok, konuşsun Başkan, sabaha kadar konuşsun; anlatıyor, hikâye anlatıyor.
BAŞKAN – Değil, değil ya, değil. Şimdi Grup Başkan Vekillerimize karşı bizim bir duyarlılığımız var ama bu…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu çok açık ve seçik bir şekilde söyleyeyim ki Türk, Kürt, Arap; hangi kökenden olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes eşit yurttaştır. Hiç kimse Türk, Kürt veya Arap olduğu için bir şekilde cezalandırılmamaktadır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Evet, evet! Evet, evet!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Mevzuata aykırı bir şekilde suç işleyen Türk’se de Kürt’se de Arap’sa da Laz’sa da Pomak’sa da ne kökenden olursa olsun o, gerekli cezayı almaktadır.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu konuda Kürt kardeşlerimizi istismar etmek ve “Kürtlere ayrım yapılıyor.” demek ayrımcılıktır. Biz Kürt kardeşlerimizi de PKK’dan, her türlü terörden ve terörle yardım ve yataklık yapanlardan koruyor ve Kürt kardeşlerimizi terörden özgürleştiriyoruz, yaptığımız işin esası tam da budur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim, sağ olun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Mahir Bey, isterseniz Hüseyin Yayman’la ilgili bir iddia oldu, belki…
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Tamam çünkü onun hakkında ben de konuşacağım, ikisini beraber verebilir…
BAŞKAN – Nasıl isterseniz siz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Yani çünkü açık bir sataşma var.
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ben kürsüden konuşmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sataşma neredeydi?
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi, yaparsa AKP yapar(!)
NURETTİN ALAN (İstanbul) – AK PARTİ.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – 2002’de geldiniz, bu ülkenin borcu 120 milyar dolardı, şimdi 512 milyar dolar; yaparsa AKP yapar(!)
Şimdi sormak isterim: Bu ülkede 2002 yılında bir öğrenci 45 lira burs alıyordu, o bursla 1,5 çeyrek altın alıyordu, bugün 2 gram yani yarım çeyrek altın alıyor; bunu siz yarattınız. Bakın, bir asgari ücretli 184 lira maaş alırken 7 çeyrek altın alabiliyordu. Bugün 17 bin lira alıyor. Kaç çeyrek altın? 5. Bunu siz yaptınız, ben yapmadım.
Şimdi, 2002’nin koşullarında milletvekilleri burada görev yapıyordu, bugün cezaevinde; bunu siz yaptınız. (CHP sıralarından alkışlar) 2002’de belediye başkanlıklarına önüne gelen kafasına göre kayyum atamıyordu. Yahu, diyorsunuz ki: “Görevinden dolayı...” Adamlara görev yaptırmadınız, martta seçildi.
ADEM YILDIRIM (İstanbul) – Valla, yemin bile ettirmediniz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Görev yaptırmadınız, görev. Sonra görevinden dolayı işlenen suçlar; rüşvet, zimmet, irtikap... Hangisinde böyle bir iddia var?
ADEM YILDIRIM (İstanbul) – Neyi konuşuyorsun sen!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bak, bak, bak, arkandaki adama bak, Mahmut Tanal’a kızma! Arkandaki adama bak, Mahmut Tanal’a kızma! Konuş Mahmut Ağabey, istediğin kadar konuş. Böyle şey olur mu!
BAŞKAN – Ama Mahmut Tanal boş konuşmaz beyler.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Şimdi, dedin ki: “Terör örgütünün kırmızı bültenle aranan üyesiyle konuşmuş.” Remzi Kartal...
Hüseyin Bey, hoş geldin. Siz onunla yemek yediniz mi? Remzi Kartal’la yemek yediniz mi? Evet, hayır... Rica ediyorum. Bölgemin Milletvekilisiniz. Yemek yediniz mi? Yediniz. Yahu, Hüseyin Yayman burada, Ahmet Özer Silivri’de. Olacak şey mi bu?
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) – Allah, Allah!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Olacak şey mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Otuz saniye, kapatıyorum…
BAŞKAN – İki dakika…
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bir dakikaya kapatıyorum Başkanım. Son bir dakika, kapatacağım, otuz saniyeye bitireceğim.
BAŞKAN – Yerinizden vereyim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Tamam, yerimden alacağım o zaman. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi buradan devam edeyim. AKP’liysen terör örgütü üyesiyle yemek yersin.
HALUK İPEK (Amasya) – Ne bağırıyorsun, ne bağırıyorsun! Sesini bir zahmet düşürsene.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – AKP'liysen FETÖ’nün elebaşıyla telefonla konuşursun, Amerika'ya gidersin, ticaret yaparsın ama muhalifsen suçun olsun olmasın gözaltına alınırsın, açığa alınırsın, tutuklanırsın. Ben size bir şey söyleyeyim, gelin, bir teklifim var, bu Meclis bu töhmetten kurtulsun; son on dört yılda siyaset yapmış insanların FETÖ’yle, PKK’yla, terör örgütleriyle yaptığı görüşmeleri bir çıkartalım. Ya, bir çıkartalım, geriye dönük var ya, milletvekiliniz kalmaz, geriye dönük milletvekiliniz kalmaz. Geriye dönük diyorum, üzülme sen. Kalmaz.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) – Kalır, kalır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – O yüzden önce bir aynaya bakın, ondan sonra insanları suçlayın.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim Mahir Bey.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, kürsüden rica ediyorum.
BAŞKAN – Sataşmadan…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Önce…
HALUK İPEK (Amasya) – Hayır, burası Sayın Başkan.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Dur, dur, konuşsun.
BAŞKAN – Bir dakika… Tam cevap verir.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, 3 Kasım 2002'de, evet, kuruldunuz, iktidara geldiniz, 4 Kasım tarihleriyle de darbe yaparak darbeci bir hükûmet olduğunuzu tescillettiniz. Yirmi iki yıldır hak gasplarıyla, hukuksuzlukla yol alan bir iktidarsınız. Dile kolay, yirmi iki yıldır insanların hakkını yiye yiye yiye yola devam ediyorsunuz. Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye adaysınız, biz de sizi önereceğiz bu haksız ve hukuksuz uygulamalarınızla.
Diğer bir mesele; şimdi, hukukçu Sayın Akbaşoğlu, Anayasa madde 127 çok açık, elimde Anayasa var, madde şu, diyor ki: “Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.” Elinizde görevleriyle ilgili bir suç isnadı var mı? Yok. Görevleriyle ilgili istismar edildiğine dair bir dava var mı? Yok. Kesinleşmiş bir yargı kararı var mı? Yok. Neye yaslanıyorsunuz? OHAL döneminde çıkardığınız bir KHK'ye yaslanıyorsunuz ve “Allah'ın lütfu” dediğiniz OHAL'i bugün halkın sırtında Demokles'in kılıcına çevirmişsiniz; her yere kayyum atıyorsunuz, her yeri talan ediyorsunuz ve bir de burada gelip bunu hukuksal kılıf altında savunuyorsunuz. Size söyleyeyim, 98'de Tayyip Erdoğan’a soruşturma açıldı mı? Açıldı. Soruşturma sürecinde görevden uzaklaştırıldı mı? Uzaklaştırılmadı. Dava devam etti, ceza aldı, en son Danıştay, ondan sonra başkanlığının düşürülmesine karar verildi. Hangi hukuktan bahsediyorsunuz? “Eski Türkiye, eski Türkiye” diyorsunuz, eski Türkiye'yi değil milattan önceyi arar olduk sizin sayenizde ya! Hukuk mu bıraktınız, hak mı bıraktınız? Kayyumcu, darbeci bir iktidarsınız ve burada bunu hukukla tarif etmeyin, hukukta karşılığı yok. Anayasa’ya aykırı bir maddeyi, Anayasa’ya aykırı bir kanun hükmünde kararnameyi uyguluyorsunuz; bunu asla kabul etmiyoruz.
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Olağanüstü hâli kim kaldırdı, kim? Olağanüstü hâli kim kaldırdı?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Yine uyguluyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Şimdi, bir dakika, söz vereceğim.
Gündeme geçeceğiz arkadaşlar.
Önce Hüseyin Yayman’a söz vereyim.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Yok, Akbaşoğlu da… En son ben konuşayım.
BAŞKAN – O zaman Akbaşoğlu cevap versin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sataşırsa konuşuruz, bak söyleyeyim Başkanım.
BAŞKAN – Bir sataşma olmadan toparlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sataşırsa konuşuruz.
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Her şeyi sataşma diye kabul ediyorsunuz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sataşırsa diyorum.
BAŞKAN – Bir sataşmaya meydan vermeden gündeme geçelim Sayın Akbaşoğlu.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Bu imkânsız.
BAŞKAN – Buyurun.
3.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Çok açık ve seçik şekilde aslında kanunu biraz evvel bütün kamuoyunun ve Meclisin bilgilerine sundum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Manipüle ediyorsunuz, manipüle ediyorsunuz! Açık madde, okudum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Anayasa 127’nci madde açık. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45, 46 ve 47’nci maddeleri çok açık. Terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılma da burada dercedilmiş ve “Kanun hükmünde kararnameyle getirdiniz.” dediğiniz şeyi biz Mecliste kanunlaştırdık. Bu konuda daha önceden 1982 tarihli Anayasa hükmü ve 2005 tarihli Belediye Kanunu’nda bunlar dercedilmiş. Dolayısıyla ilgili mevzuat uygulanmıştır. Bu konuda başka bir değerlendirme bizim tarafımızdan kabul edilemez.
Mardin’le ilgili alt mahkemede on yıl hapis cezası alan, Batman’la ilgili alt mahkemede altı yıl hapis cezası alan ve Şanlıurfa Halfeti’de altı yıl üç ay hapis cezası alan…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Hangisi göreviyle ilgili, hangisi Sayın Akbaşoğlu, hangisi göreviyle ilgili?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – …ancak bütün bu belediye başkanlarıyla ilgili de 2024’te soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ayrıca savcılık tarafından soruşturma başlatılan belediye başkanları olması sıfatıyla, o nedenle bu ilgili mevzuata göre açığa alınmıştır. Dolayısıyla bu konuda yargılama neticesinde kesin hüküm verilecektir ve istisnasız kim suç işlerse herkese bu açığa alma durumu uygulanmaktadır. Bunun dışında farklı bir değerlendirmeyi kabul etme imkânının olmadığını yüce Meclisi saygıyla selamlayarak ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan…
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ben hiç kimseye sataşmadım.
BAŞKAN – Gündeme geçeceğim arkadaşlar, bak, samimi söylüyorum…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sayın Başkan, belediye başkanlarımızın direkt adını verdi.
BAŞKAN – Hüseyin Bey’den sonra vereceğim size.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sataşmadım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sataştın, sataştın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sataştınız, direkt adını verdiniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sataşmadım…
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sataştın, kulaklarımla duydum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - …onlarla ilgili ceza aldıklarını söyledim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Yayman.
4.- Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ın yaptığı açıklaması sırasında ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Sayın Başkanım, hususen teşekkür ediyorum, Allah razı olsun.
Değerli milletvekillerimiz, son bir haftadır bir fotoğraf üzerinden yapılan bir tartışma var. Bu tartışmayla ilgili şimdiye kadar sustuk, dinledik insanlar bildiklerini bir konuşsunlar diye. Meselenin ana fikri şudur, açıklıkla belirtmek isterim: Ben siyasal bilgiler fakültesi mezunu bir kardeşinizim, Gazi Üniversitesinde Kamu Yönetimi bölümünde hoca olarak çalıştım, bir Türk olarak “Türkiye'nin Kürt Sorunu Hafızası”nı yazdım ve herkes bunu biliyor zaten, bilmiyorsa açıp bakmasını rica ederim.
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Ahmet Özer de 30 kitap yazmış, 30 kitap.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Bu konuyla ilgili; bir, o resimde… Ben Avrupa Parlamentosunda çözüm süreciyle ilgili bir toplantıya gittim akademisyen olarak, gazeteci olarak ve Vatan gazetesinde bütün bunları da yazdım.
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Ahmet Özer de akademisyen.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Arkadaşların mal bulmuş Mağribî gibi bunun üstünden yorum yapmasını da tuhaf karşılıyorum çünkü ben bunları zaten Vatan gazetesinde yazdım.
İkincisi; ben orada akademisyen olarak bulunuyorum, hiçbir siyasetçi kimliğim yok ve asıl önemlisi benim orada ne dediğim. Ben Avrupa Parlamentosunda çözüm sürecini savunan, Türkler ile Kürtlerin kardeş olduğuna inanan… Ve Devlet Bey’in referans verdiği Ziya Gökalp’in sözünü tekrar anlatarak şunu demişim Avrupa Parlamentosunda: “Türk’ü sevmeyen Kürt olmaz, Kürt’ü sevmeyen Türk olmaz." Biz bin yıldır beraberiz, kardeşiz, duygudaşız, tarihdaşız ve aynı gelecekte beraberiz. Nasıl ki 1071’de Sultan Alparslan’ın ordusunda beraber yer aldıysak, Çanakkale’de beraber yer aldıysak... (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ...Kıbrıs Harbi’nde beraber yer aldıysak emperyalistlere karşı da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Ahmet Özer’in tutuklanmasının nedenini de söyle Başkan. Ahmet Özer’in tutuklanmasına ilişkin kişisel fikrini de söyle o zaman. O da akademisyendi, onun da 30 tane kitabı var. Üstelik onun ne konuştuğunu bile bilmiyorsunuz aynı konuyla ilgili.
BAŞKAN – Söz vermiyorum iki dakikadan sonra. Grup Başkan Vekiline söz verdim.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Ne konuştun, ne konuştun?
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Tamamlayayım efendim.
BAŞKAN – Tamamladınız. Ben Mahir Bey’e söz vermedim burada, Akbaşoğlu’na iki dakika vermedim.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Efendim, fotoğrafı anlatamadım ki.
BAŞKAN – Efendim, anlattınız. Akademisyen olarak katıldığınızı söylediniz ya.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Kabul ettiniz.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Yani ne konuştunuz?
BAŞKAN – Sayın Koçyiğit, sataşma olmadan, buyurun, bir dakika söz vereyim size.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, sabahtan beri bir gerçek çarpıtılıyor. Kanun, Anayasa tahrif ediliyor ya! Anayasa’nın maddesi açık, onu bile çarpıtıyorlar.
Şimdi, süreç nasıl işliyor? Belediye başkanlarımız aday oluyor, seçime gidiyor, düğmeye basıyorlar. Akın Gürlek gibi talimatlı savcılar dosyaları hareketlendiriyor. Hiç olmayan, uyduruk gerekçelerden soruşturma, kovuşturma açılıyor ve ondan sonra da kayyum gerekçesi yapılıyor.
Başkan, bir önceki dönemde hiç cezası olmayan Ergani Belediye Başkanımız Ahmet Kaya'yı soruşturmadan uzaklaştırdılar, beraat etti, yine göreve iade etmediler. Onun için "Gözünün üzerinde kaşın var." diye kayyum atayan bu anlayış gelip burada bize hukuk mavalı anlatmasın, masal anlatmasın! Mesele nettir: Kürt düşmanısınız. Kayyum atayarak kaynaklara, halkın iradesine çökmek istiyorsunuz; bu kadar açık ve net.
BAŞKAN – Son bir söz vereceğim Mahir Bey’e.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Konuyu kapatacağım.
BAŞKAN – Buyurun Mahir Bey.
52.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Aslında Sayın Hüseyin Yayman tam da meselenin ortasından konuştu. Şimdi, ben "O yargılansın, onu cezaevine atın." falan demiyorum; suçlu demiyorum size, bakın.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Mahir Bey, kitabı oku, kitabı.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Hüseyin Bey, benim derdim şu...
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Ya, bak, şu kitabı bir oku da...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Tamam, tamam, tamam. Benim derdim şu:
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Şu kitabı oku, gel fikirleri konuşalım, gel fikirleri konuşalım.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Ahmet Özer’in 30 tane öyle kitabı var, 30 tane. Ahmet Özer’in 30 tane öyle kitabı var Başkanım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Dinliyor musunuz, dinliyor musunuz?
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Gel fikirleri konuşalım, gel.
BAŞKAN – Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Ben akademisyen olarak orada bulunmuşum.
BAŞKAN – Hüseyin Bey, tamam.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Ama efendim, şimdi bu konuyu anlatamadık bile.
BAŞKAN – Siz gayet güzel açıkladınız durumu.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Siz “güzel” diyorsanız güzeldir.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, beni dinlerseniz… Ben size bir suçlama getirmiyorum. Ben diyorum ki: Ahmet Özer’le telefonda konuşmuş. O da bir profesör, rektör yardımcılığı yapmış, öğrenci yetiştirmiş, yirmi yıldır bunu yapmış. O görüşünce terörist oluyor da sen niye olmuyorsun? “Yemek yemişsin.” diyorum. Benim söylediğim bu.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Ben görüşmedim, onlar benimle görüştü ya. Ben görüşmedim, onlar benimle görüştü.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Yoksa ben sizi suçlamıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Gündeme nasıl geçeceğiz arkadaşlar? Ben büyük sabırla saygı duyuyorum, siz de bana saygı duyun ya! Açıyorum on beşer dakika, yirmişer dakika. Ne yapacağız?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Son bir dakika Akbaşoğlu.
Bir sataşma olmasın ya.
Buyurun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Sataşırsa cevap veririz Başkan, söyleyelim.
53.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, herhangi bir sataşma olmadan şunu ifade ediyorum net bir şekilde: AK PARTİ, Türkiye Cumhuriyeti devleti, bütün aziz milletimizin tüm fertleri eşit yurttaşlık içerisinde…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Evet, evet, evet(!)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla 85 milyon insanımızın tamamı kardeşliği pekiştirecektir…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Yozgat’a niye kayyum atamıyorsunuz, Trabzon’a niye kayyum atamıyorsunuz da hep Hakkâri’ye, Mardin’e atıyorsunuz acaba?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …terörün, teröristin karşısında duracaktır. Terörün ve teröristin başına ezmeye devam edeceğiz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Tabii, tabii(!)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Türk, Kürt, Arap, hem kendi içimizde hem bölgemizde barış düzenini mutlaka gerçekleştireceğiz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Kayyumla mı, kayyumla mı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yeniden büyük Türkiye'nin Türkiye Yüzyılı’yla ileriye doğru gitmesine, Türk-Kürt kardeşliğiyle hep beraber kesin kararımızı vermiş bir şekilde ilerleyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) – Kayyum yüzyılı o, kayyum yüzyılı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.35
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Muhammed ADAK (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Somali-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Sadak Omar Hassan’ın beraberinde bir heyetle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak 24-29 Kasım 2024 tarihleri arasında Türkiye’ye resmî bir ziyarette bulunmasının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 18/1/2024 tarihli ve 364392 sayılı Kararı’yla uygun bulunduğuna ilişkin tezkeresi (3/942)
5/11/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Somali-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Sadak Omar Hassan’ın beraberinde bir heyetle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak 24-29 Kasım 2024 tarihleri arasında ülkemize resmî bir ziyarette bulunması Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 18/1/2024 tarihli ve 364392 sayılı kararıyla uygun bulunmuştur.
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 7’nci maddesi uyarınca söz konusu karar Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Saadet Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Saadet Partisi Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Bülent Kaya tarafından, ZIM ve MV Kathrin gemilerinin Türkiye limanlarında bulunma amaçları, gerçekten ne taşıdıkları ve yüklerin gerçek varış yerleri hakkındaki şaibelerin açığa kavuşturulması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
5/11/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/11/2024 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Bülent Kaya
İstanbul
Grup Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Bülent Kaya tarafından, ZIM ve MV Kathrin gemilerinin Türkiye limanlarında bulunma amaçları, gerçekten ne taşıdıkları ve yüklerin gerçek varış yerleri hakkındaki şaibelerin açığa kavuşturulması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 5/11/2024 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, Saadet Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Necmettin Çalışkan.
Buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi İsrail bir yılı aşkın bir süreden beri Filistin'de soykırım uyguluyor. Bu soykırım Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Adalet Divanı tarafından da tescillendi. Böyle bir dönemde dünyanın hemen her ülkesinde değişik tepkiler verilirken ülkemizde de kamuoyu bu noktada infial içerisinde. Bununla beraber, kamuoyuna yansıyan bilgilerden, TİM’in verilerinden ortaya çıktığına göre Türkiye ile Filistin'in ticaret hacmi akıllara durgunluk verecek şekilde artmış. Örnek olsun diye ifade etmek gerekirse çelikte yüzde 14 bin, deri ve mamullerinde yüzde 36 bin, çimentoda yüzde 10 bin gibi matematikle, bilimle, mantıkla izah edilmeyecek bir yükseliş söz konusu. Burada, İsrail'e ülkemizden giden ürünlerin önce yasaklandığı, sonrasında ise bir kurnazlık yapılarak Filistin'e fatura edildiği gibi bir durumla karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, ülkemizden İsrail'in işgal ettiği alana gönderilen bu ürünler içerisinde domates, salatalık gibi insani ihtiyaçlar değil kurşun geçirmez cam, demir çelik, dikenli tel gibi ürünlerin olduğunu biliyoruz; bundan daha ötesi geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı ki patlayıcı taşıyan bir gemi dünyanın pek çok ülkesinde kabul edilmemesine rağmen ülkemize geldi. Burada, parti olarak, AK PARTİ'li arkadaşların da bütün muhalefet milletvekilleri, bütün milletimiz gibi bu soykırımdan rahatsız olduklarını biliyoruz ancak bu soykırımdan rahatsız olduklarını ispatlamanın yönü de işte buradaki önergeyle bu geminin yükünün araştırılmasıdır. Maalesef, iktidar samimi olsa bu noktada protestocuların sesine kulak vermesi gerekirken protesto eylemi yapan duyarlı vatandaşlarımızı gözaltına alma yolunu seçmezdi ve bunun için de şunu ifade etmemiz gerekir ki aslında 2008-2016 yıllarındaki İsrail'in Filistin'e, Lübnan’a saldırılarında da aynı şey olmuştu. Sözde, Filistin'in yanında olduğunu söylemiş ama masanın altından İsrail'e desteğe devam etmişti. Ne var ki o zaman Saadet Partisi Mecliste olmadığı için bu ikiyüzlü tavır ön plana çıkarılamamıştı.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde çıkarılan yasalarla, internetin başına oturarak bir geminin nereden hangi yükü aldığını, hangi ülkeye ne taşıdığını gayet iyi bir şekilde tespit etme imkânı var. Şimdi, böyle bir durumda eğer gerçekten bahsedildiği gibi patlayıcı ülkemizden gidiyorsa -ki bütün emareler bunu gösteriyor- bunun araştırılması hem Meclisin hem Hükûmetin hem de milletimizin alnına sürülecek kara lekeyi temizleme açısından son derece önemlidir. Burada biliyoruz ki ortaya çıkan rakamların hiçbir şekilde gerçekle izahı mümkün değil. Zaten AK PARTİ 3 Kasım 2002 tarihinde iktidara geldi -bugün yıl dönümündeyiz- dört ay sonra, 20 Mart 2003 tarihinde Irak bombalanmaya başlandı; İncirlik’ten kalkan uçaklarla, İskenderun, Mersin Limanları kullanılarak, ülkemizin hava sahası kullanılarak. Bugün de yirmi yıl sonra bu soykırıma alet olunması, göz yumulması hatta destek verilmesi asla kabul edilemez. Burada şu bilinmeli ki bu konuyu gündeme getiren hiç kimse siyasi tavır içerisinde değil; tamamen vicdani, insani ve inançlarımızdan aldığımız sorumluluk gereği bunu yerine getiriyoruz. Kaldı ki AK PARTİ’nin sosyolojik tabanı da bu konuda duyarlı, bu konuda insanların hassasiyetleri gayet açık bir şekilde ortada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) – Bu açıdan da gerçekten bu suç işlenmiyorsa, gerçekten Filistin'e diye gittiği hâlde İsrail'e patlayıcı, demir çelik, kurşungeçirmez cam gitmiyorsa, bunların hepsi yanlışsa; Halep oradaysa arşın burada, gelin, bunu aklayın; gelin, millete doğruların araştırılmasına, açıklanmasına imkân tanıyın; bunun dışında burada söz söyleyerek bir yere varmak mümkün değil. Maalesef, iktidar dünyanın kovduğu gemiyi, hiçbir ülkenin kabul etmediği gemiyi ülkemize alarak soykırımda suç ortağı olma yolunda net bir adım ortaya atmıştır. Böyle kafe basarak, kola dökerek protesto yapılmaz. Protesto İsrail'e gönderilen insani talep dışındaki gıda hariç bütün malzemeleri kesmektir; bunu yaptığınız takdirde sizin samimi olduğunuza inanacağız, aksi takdirde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Yüksel Selçuk Türkoğlu.
Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; yirmi iki yıllık iktidarınızda öyle çok değerimizi kaybettik ki vallahi saymaya kalksak buradan Fizan’a yol olur; en son, sayenizde şaşırma duygumuzu yitirdik. Aynı konuda 180 derece dönüş yapsanız da dünkü söyleminiz bugünkünü tutmuyorsa, yarınki söyleminiz muhtemelen bugünkünü aratacaksa, inanın, artık çelişkili kararlarınızın, birbirini tutmayan, tam tersine tekzip eden sözde icraatınızın hiçbir hükmü kalmadı.
Orta Doğu’nun terörist devleti İsrail’le ilişkiler konusunda da milleti neredeyse dumur ettiniz. Bir bakıyoruz, Sayın Cumhurbaşkanı bu yüce Meclisin çatısı altında çıkıyor, İsrail tehdidinden bahsediyor hatta “İşgal yanı başımızdadır.” diyerek mesafe bile veriyor. Daha kısa bir süre önce “Bir gece ansızın gelebiliriz.” diyerek meydan okuduğu bir ülkenin Filistin Gazze’den, Lübnan’dan sonra Suriye ile Türkiye’yi de işgal etmeyi planladığını söylüyor. Milletçe bir anda bir gece ansızın gelebiliriz duygusundan bir gece ansızın gelebilirler duygusuna evriliyoruz. Bu nasıl mı olabiliyor? Söyleyelim: Gelecekleri varsa görecekleri de var diyemediğiniz için oluyor; çünkü iktidarını korkudan beslenerek sürdürmeyi, milletini diken üstünde tutmayı alışkanlık hâline getirdiği için oluyor; çünkü artık şaşırma duygumuzu yitirdiğimiz için oluyor. Ne demişlerdi? “İsrail’le ticareti kestik.” demişlerdi; gerçekte ise gemiler, kargo uçakları, lojistik sevkiyatlar vızır vızır devam ediyordu. TÜİK bile bu yıl içinde İsrail'e 80 milyon dolarlık zırhlı savaş aracı gönderildiğini belgesiyle açıklamadı mı? İşte o nedenledir ki İsrail’le ticareti durdurma kararının gerçekten uygulanıp uygulanmadığı konusunda tereddüt yok, hiç kimsenin inandığı da yok.
Her ne hikmetse İsrail’le ticaret yasağının ardından Mısır ile aramızdaki ticaret patlıyor, aynı anda da Mısır ile İsrail arasındaki ticaret 3’e 5’e katlanıyor; biz değil uluslararası raporlar söylüyor. Ne var bu gemilerde? Demir var, çelik var, mermer, çimento, tekstil ham maddesi, stratejik ürünler; var oğlu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Tamamlayayım efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) – Şimdi de Türkiye İhracatçılar Meclisi Filistin'e geçen yıl ilk dokuz ayda 91 milyon dolar olan ihracatın bu yıl 571 milyon dolar olduğunu açıkladı. “Buradaki yüzde 525’lik artışın sebebi, hikmeti ne ola ki?” diye sormazlar mı adama?
7 Ekim 2023'te başlayan ve hâlen daha devam eden saldırılarda önce Filistin, ardından Gazze ve Lübnan kana bulandı. Birleşmiş Milletler raporlarına göre 50 bine yakın Filistinli hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen kan dökmeye devam eden İsrail’i dolaylı yoldan besliyorsak yazıklar olsun hepimize! Bu insanlık dramına rağmen İsrail'e mal sevkiyatını sürdürüyorsak yazıklar olsun size!
Heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Namık Tan.
Buyurun Sayın Tan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NAMIK TAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Saadet Partisi grubundan milletvekili arkadaşlarımız bugün bizim de aylardır dile getirdiğimiz ve sertçe eleştirdiğimiz bir konuya dair genel görüşme önerisinde bulundu. Bu konu, AKP-MHP ittifakının, İsrail’le bir yandan üstü örtülü bir ticaret yürütürken diğer yandan da halka İsrail'le ticareti kestiğine dair söylemleri. Örnek olarak, daha dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İş Birliği Daimi Komitesi, kısa adı yazılışıyla İSEDAK’ın 40'ıncı Bakanlar Oturumu’nun açılışında “İsrail'le ticari işlemleri tamamen durdurduk, 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden fedakârlıkta bulunduk.” dedi. Oysa, yine, henüz birkaç gün önce, İsrail Merkezî İstatistik Bürosu bu yılın ilk dokuz ayında ülkemizden toplam ithalat miktarının 1 milyar 809 milyon dolara ulaştığını açıkladı. İşte, bu söylemler yüzünden değerli arkadaşlarım, hem kamunun devlete güveni hem devletin dünyadaki itibarı yok oluyor. Biz uzun yıllardır AKP iktidarını Türkiye'de demokrasinin temeli olan şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerini askıya aldığı için eleştiriyoruz. İsrail’le ticaret bunlardan sadece biri. Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, Erdoğan iktidarı İsrail’i lanetlerken bu ülkeyle ticareti başından beri kesmedi. İsrail, bırakın sivil kullanıma yönelik malları; dikenli tel, balistik malzeme, çelik, çimento, silah aksamı, petrol ve akaryakıt gibi savaşı sürdürmek için gereken hayati ham madde ve mamulleri Türkiye'den almaya devam etti. İsrail ordusu, çok ünlü bir Türk şirketinin ortağı olduğu, yine İsrail merkezli enerji şirketi Dorad Energy’yle elektrik temin sözleşmesini de uzattı; örneğin, İsrailli bir generalin “Askerî üslerimizin elektriğinin neredeyse tamamını Türkiye temin ediyor.” sözleri sadece bizde değil tüm dünya basınında yankı buldu. Bizim tespitlerimize göre, sadece her ay Türkiye'den İsrail'e yaklaşık 90'ın üzerinde yük gemisi gidiyor. Bırakın ticareti kesmeyi, artık herkesin alay konusu hâline gelmiş gazlı içecek ve kahve boykotları dışında İsrail'e göstermelik bir yaptırım dahi uygulanmadı. Belgeler ortadadır değerli arkadaşlarım, ticaret hâlâ el altından, başka ülkeler üzerinden veya aracılara komisyon ödenerek güya Filistin'e gidiyormuş gibi devam etmekte, TÜİK istatistiklerine de bu şekilde kaydedilmektedir. İktidara yakın nice şirketler İsrail eliyle ceplerini doldururken onların sağladığı malzemelerle her gün Filistinliler katledilmektedir. Bu riyakârlık üzerine söylenebilecek söz var mıdır?
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın Cevahir Uzkurt.
Buyurun Sayın Uzkurt. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEVAHİR UZKURT (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, daha önce bu yüce Meclis çatısı altında İsrail'in Filistin'e yaptığı zulmü ve soykırımı konuştuk ve Türkiye'nin bu konudaki tutumunu ve atması gereken adımları tartıştık; sonunda, Filistin'in Türkiye'nin kırmızı çizgisi olduğunu ve bundan asla taviz vermeyeceğimizi hep birlikte ifade ettik. Şu gerçeği de buradan tekrar ifade etmek isterim: Bizler AK PARTİ olarak Filistin meselesine karşı insani, vicdani ve ilkesel bir duruş sergiledik ve bundan da asla taviz vermedik, vermeyeceğiz de. Filistin'e sahip çıkmak ve kardeşlerimizin yanında olmak için elimizden geleni yapmaya çalıştık ve gerekli desteği verdik. Nitekim, daha Gazze'de soykırım başlamadan önce de Sayın Cumhurbaşkanımızın, Filistin'deki zulümleri uluslararası kamuoyu önünde ısrarla dile getirdiğine, İsrail'e nasıl meydan okuduğuna bütün dünya şahit olmuştur. Şimdi de her fırsatta, her platformda Filistin'in yanında olduğumuzu ve sahip çıktığımızı, İsrail'in bir an önce bu zulümden vazgeçmesi gerektiğini söyleyerek her türlü diplomatik ve hukuki mücadeleyi yapmak için elimizden gelen gayreti göstermekteyiz. Bu konudaki hassasiyetimizi ve çabalarımızı bütün dünya takdir ederken, Filistinli kardeşlerimiz ve Filistinli yetkililer bu gayretimizden memnuniyetini ifade ederken maalesef hâlen biz bu konuyu iç siyaset malzemesi olmaktan çıkartamadık.
Bakın, bizlere inanmıyorsanız, Filistin Millî Ekonomi Bakanı el-Amur Sayın Cumhurbaşkanımız ve Türk Hükûmeti için şu sözleri ifade etmiştir: “Kardeşçe duruşları ve destekleri, tüm bölgelerde bulunan Filistin halkının ruhunda olumlu bir etki yarattı ve devam eden desteklerin halkımıza yönelik sürdürülen bu savaşın hafifletilmesinde büyük bir etkisi olmuştur. Filistin pazarının Türk mallarından mahrum kalmamasını sağlayacak mekanizmalar açısından durumu inceledik. Bu konudaki istişareler sonucu ticari ilişkilerin düzenlenmesiyle ilgili spesifik bir mekanizma üzerinde anlaştık ve Türk Hükûmetinden, Filistin topraklarını Türkiye'nin İsrail'le ticareti yasaklama kararından muaf tutulmasını istedik. Bu sürece ilişkin de yeni bir mekanizma üzerinde mutabakata vardık.” Sayın Bakanın konuşmalarında asıl can alıcı kısım ise değerli milletvekilleri, bu konularda Türk Hükûmetinin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
CEVAHİR UZKURT (Devamla) - …aleyhinde asılsız birtakım iddiaların öne sürüldüğünü ancak bu iddiaların İsrail Hükûmetine hizmet edeceğini ve Filistin halkına karşı İsrail savaşına destek oluşturduğunu ifade etmesi olmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Yazık, yazık!
CEVAHİR UZKURT (Devamla) – Sadece Filistin değil zulme uğrayan bütün mazlumlarla ilgili, AK PARTİ olarak kurulduğumuz günden bu yana ilkesel duruşumuz, insani ve vicdani bakış açımız neyse bugün de aynı kararlılıkla bu duruşumuzun ve bu değerlerimizin arkasındayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Patlayıcı taşıyan gemi Haydarpaşa Limanı’nda.
CEVAHİR UZKURT (Devamla) – Filistin konusunda bizim samimiyetimizi sorgulamanın hiçbir vicdani ve ahlaki gerekçesi yoktur.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) – Niyetinizi değil icraatınızı sorguluyoruz.
CEVAHİR UZKURT (Devamla) – Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, Mavi Marmara davasında İsrail devlet yetkililerini affeden AKP iktidarı, nasıl sorgulamayacağız?
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, Tip 1 diyabet hastası çocukların ihtiyaç duyduğu tıbbi cihazların devlet tarafından karşılanması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
5/11/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/11/2024 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Turhan Çömez
Balıkesir
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Balıkesir Milletvekili Grup Başkan Vekili Turan Çömez tarafından, Tip 1 diyabet hastası çocukların ihtiyaç duyduğu tıbbi cihazların devlet tarafından karşılanması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 5/11/2024 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, İYİ Parti Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Turhan Çömez.
Buyurun Sayın Çömez. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GBURU ADINA TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün siyaset olmaktan çok, toplumsal olan bir sorunla ilgili konuşma yapacağım sizlere.
Türkiye’de yaklaşık 30 bin Tip 1 diyabetli yavrumuz var. Diyabetle yaşamanın ne kadar zor olduğunu ancak onunla yaşayanlar bilir. Hele hele Tip 1 diyabet hakikaten ömür boyu süren, çok önemli zorlukları içeren, tedavi olunmadığı takdirde, dikkatli takip edilmediği takdirde çok önemli problemleri de beraberinde getiren ciddi bir sorundur ve bizim ülkemizde 30 bin Tip 1 diyabetli çocuk var. Bunlar günde ortalama 4 defa kan alırlar, kan verirler; şekerlerini ölçerler ve buna göre yine bir başka enjeksiyonla insülinlerini yaptırırlar. Çok meşakkatli, çok acı veren bir durumdur bu ve 3 yaşından, 4 yaşından, 5 yaşından itibaren 18-19 yaşına kadar bu çocuklar ciddi problemler yaşarlar.
Tabii, sorun sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde var “otoimmün” bir hastalık. Peki, dünya bununlar başa çıkıyor? Dünya bununla başa çıkmak için tıbbın modern imkânlarından yararlanıyor. Günde en az 300 kere kan şekerini ölçen “sensör” dediğimiz bir cihaz veriliyor çocuklara yine bu çocukların insülinlerini düzenli olarak verecek bir pompa veriliyor ve bu yavrular problemsiz ya da en az problemle hayatlarını ikame ettiriyorlar. Peki, Tip 1 diyabet tedavi edilmezse ne olur? Tedavi edilmezse birçok komplikasyonlar beraberinde gelişir; gözleri kör olabilir, kalp damar hastalıkları olur, böbreklerini kaybederler, ayaklarını, bacaklarını kaybederler ve günlük hayatlarını yaşamak gerçekten onlar için imkânsız hâle gelir ve bu şekilde yaşamak zorunda olan bizim 30 bin civarında yavrumuz var. Peki, buna karşı bizim iktidarımız ne yaptı? Yani dünyadaki diğer örnekleri gibi bu çocuklara sensör verebildi mi? Pompa verebildi mi? Hadi, bunlardan vazgeçtim, çocukların şekerlerinin ölçümü için kullanılan küçücük çubukları dahi verebildi mi? Hayır, vermedi, vermedi.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Verdi, verdi.
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) – Verirse bunun örneklerini getirip göstermeniz lazım. Çünkü veriyor ama bunun karşılığında çok da fazla miktarda para almak durumunda kalıyor. Tam sekiz yıldır…
DERYA YANIK (Osmaniye) – Sosyal yardım…
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) – Cevap vereceğim biraz sonra size. Sizin de “tweet”inizi göstereceğim, dikkatlice takip edin.
Tam sekiz yıldır, başta Sayın Erdoğan olmak üzere, Sayın Sağlık Bakanı olmak üzere, Maliye Bakanı olmak üzere kapılar aşındırıldı. Denildi ki: “Bu çocukların Allah aşkına sensörlerini verin, pompalarını verin. Bu çocuklar normal bir hayat yaşasınlar, acı çekmesinler.” “Günde 4 defa, 8 defa parmakları, göbekleri, bacakları delinmesin.” diye yalvardılar. “Komplikasyon yaşamasın, gözleri kör olmasın, böbreklerini kaybetmesinler, Allah aşkına.” diye tam sekiz yıldır uğraşıyorlar ve her seferinde “Merak etmeyin, hepsini halledeceğiz. İktidarımız bu işi çözecektir.” denildi. Yunanistan’ın yaptığını, Bulgaristan'ın yaptığını o dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Türkiye ne yazık ki yapmadı, yapamadı.
Az önce Sayın Akbaşoğlu iktidarın ekonomide nereden nereye geldiğini anlattı. Ben de söyleyeyim, 130 milyar dolar borçla devralınan ülke tam 530 milyar dolar borca geldi. O da yetmedi, cumhuriyet döneminde yapılmış ne var ne yoksa tam 70 milyar dolarlık ülkenin bütün serveti Varlık Fonu marifetiyle satıldı. O da yetmedi, yer altı, yer üstü bütün madenler gitti. O da yetmedi, bir iddiaya göre 2,7 trilyon dolar, bir iddiaya göre 4,5 trilyon dolar vergi toplandı. O da yetmedi, “Köprüler, yollar” diye gurur duyduğunuz o gelecek garantili bütün projeler yavruların istikbali ipotek altına alınarak yapıldı.
Şimdi, size iki yıl önce Sayın Derya Yanık’ın attığı bir “tweet”i göstereceğim, belki cevap vermek ister Derya Hanım’ın kendisi. İki yıl önce diyor ki Sayın Derya Yanık: “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Tip 1 diyabet hastası 0-14 yaş arası evlatlarımıza müjde verdi.” Kim vermiş müjdeyi? Sayın Erdoğan vermiş. Peki, ne demiş Sayın Erdoğan? “Tip 1 diyabet hastası 0-14 yaş arası evlatlarımızla ilgili bir müjdemiz var -müjdeyi veren Sayın Erdoğan- bu teşhisle insülin tedavisi gören çocuklarımızın hayat kalitesini artırmak amacıyla yaklaşık 11.500 kişiye glikoz ölçüm cihazı ve ikamesi bir cihazı temin edeceğiz.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ŞENOL SUNAT (Manisa) – Hiç duymadı, duymadı Derya Hanım, dinlemiyor.
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) – Efendim, bu teminatı veren bu ülkenin Cumhurbaşkanı. Kime verdi bu teminatı? Çetelere vermedi, 240 milyar dolarlık ihale alıp 128 kere de vergi indirimi alan çetelere vermedi; zavallı yavrulara verdi, hasta olan, Tip 1 diyabeti olan yavrulara verdi. “Kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi” diyerek iktidara gelen Sayın Erdoğan ve AK PARTİ, 30 bin yavrunun aylık maliyeti 100 milyon lira olan ne cihazını ne de sensörünü veremeyecek hâle gelmiş.
Ben sözünüzün arkasında durmanızı istiyorum. Sayın Yanık da o zaman Bakandı; madem bu “tweet”i attınız, madem Sayın Erdoğan’ın müjdesini bütün Türkiye’ye ilan ettiniz, sözünüzün arkasında durun. Hiçbir şey yapamıyorsanız saraydaki uçaklardan bir tanesini satın, Türkiye’deki bütün çocukların ihtiyaçlarını en az yirmi yıl karşılayacak kadar bir paraya sahip olursunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) – Sizi görevinizi yapmaya davet ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Olmaz, uçak satılır mı? Uçağı nasıl satacağız, uçağı? Uçak satılır mı?
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Satın kardeşim, satın!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Nasıl satacağız? İtibarımız o bizim(!)
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
DERYA YANIK (Osmaniye) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Zatıalinizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın hatibin bahsettiği konu, bizim Bakanlık olarak sosyal yardım ihtiyaçlısı ailelerin çocukları için başlattığımız bir program, 2023 Şubat ile 2025 Şubat arasında devam eden, hâlihazırda Bakanlığın sürdürdüğü bir program. Dolayısıyla açıklamada herhangi bir beis yok. O dönem itibarıyla da yanılmıyorsam 11 bin çocuğumuzun, 14 yaşa kadar olan çocuğumuzun yararlanacağı bir program. Ama Bakanlık olarak, takdir edersiniz ki, bizim muhatap kitlemiz sosyal yardım ihtiyaçlısı ailelerdir, bununla alakalı da şu anda hâlihazırda bu program devam ediyor.
Ayrıca, Sayın Hatibin bahsettiği diğer kısım sosyal güvenlik sistemi kısmıdır, burası ayrı. Bizim açıkladığımız programda ve verdiğimiz müjdede kamuoyunu herhangi bir yanıltma yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Kaç tane verdi, kaç tane?
DERYA YANIK (Osmaniye) – 11 bin çocuk, açıkladım biraz önce.
Dolayısıyla bunu özellikle paylaşmak isterim. Sayın Cumhurbaşkanımızın o tarihte Bakanlığımız üzerinden verdiği müjde yerine getirildi.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Çömez.
55.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum bu açıklama için ama Türkiye'de 30 bin Tip 1 diyabetli çocuk var, bu çocukların her birisi insülin kullanmak zorunda, her birisinin günlük diyabet veya şeker ölçümleri yapılmak zorunda ve bunların sensöre ihtiyacı var. Örnek verdim, Yunanistan veriyor bunu, Bulgaristan veriyor, Avrupa'da verilmeyen hiçbir ülke yok. Bu çocukların nasıl bir dram yaşadığını görmeniz ve tanık olmanızı istirham ediyorum, insanlık adına istirham ediyorum. Gözlerini kaybeden, bacaklarını kaybeden, böbreklerini kaybeden… Allah aşkına, 30 bin yavruya bu ilacı veya bu cihazları veremeyecek kadar acziyet içerisinde misiniz? Ve 11.500 çocuğa verdiğinizi söylüyorsunuz; kanıt istiyorum Derya Hanım, kanıt istiyorum. Bakanlıkla görüşün, bana o çocuklara verildiğinin listesini verin ama unutmayın ki bu ülkede 30 bin yavru var ve bunlar bugün glikoz ölçüm çubuklarına bile hâlâ katkı payı ödemek zorundalar.
Efendim, elin Suriyelisine Kızılaydan 1 milyon 800 bin kişiye her ay para ödüyorsunuz, Suriyeli çocuklar bu ülkede bedava tedavi ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – 2022'nin Mart ayında zamanın Sağlık Bakanı bir açıklama yaptı, dedi ki: “2 milyon 700 bin Suriyeliye bedava ameliyat yapıldı. 3 milyondan fazla Suriyeli bedava tedavi gördü, yataklı tedavi hizmeti aldı. 97 milyon Suriyeliye bedava poliklinik hizmeti verdik, para da almadık.” Allah aşkına, 30 bin Tip 1 diyabetli yavrumuza, her Allah'ın günü kendisini 7-8 kere delmek zorunda kalan, acı çeken yavruya bunu verecek kadar bir gücümüz, kudretimiz yok mu? Gene söylüyorum, Sayın Cumhurbaşkanına açık çağrım var: 14 uçaktan birini satarsa bütün bu problemler ilelebet çözülmüş olacak.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
56.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; çok teşekkür ediyorum.
Biraz evvel Sayın Derya Yanık Bakanımızla ilgili bir iddiada bulundu konuşmacı; bizzat cevabını Sayın Bakanımız verdi, uygulamanın başlatıldığını ve devam ettiğini söyledi.
Birbirinden, bağlamından koparılarak çarpıtılan ve çarpık bir şekilde ortaya konulan birçok şeyi de sonradan dinlemek durumunda kaldık. Kızılayla ilgili açıklamalar vesaireler… Efendim, “Suriyeliler bedava muayene oluyor, Türk vatandaşları parayla…” Pandemideki yaklaşımlar; hepsi birbirine karıştı Sayın Başkan, hepsini birbirine karıştırdınız.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Hiç karışmadı, o kadar net anlattım ki. Anlamakta zorlanmışsınız, şimdi daha iyi anlatacağım size.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Şunu söyleyeyim: Pandemi döneminde 85 milyon insanımızın hiçbirisinden bir kuruş alınmadan bütün dünyanın en iyi sağlık yönetimini ortaya koymuş bir ülkedir Türkiye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kendi doktorlarımızı, hastanelerimizi, kendi sağlık sistemimizi, çalışanlarımızı rencide etmeye yönelik bu yaklaşımı reddediyorum, kabul etmiyorum.
ŞENOL SUNAT (Manisa) – Sen etme!
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Onları niye rencide etsin canım, ne alakası var?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Tamamen çarpık bir zihniyetle her olayı birbirinin içine girdirerek, çarpıtarak, şahsileşmiş bir söyleme, retoriğe bunu döndürmenin doğru olmadığını; bununla beraber, her türlü problemin üstüne beraberce giderek çözümleme irademizi de her daim ortaya koyduğumuzu ve bu konuda da vatandaşımızın sağlığını her şeyin üzerinde gördüğümüzü; buna dair büyük yatırımları şehir hastaneleriyle, 1 milyonun üzerine çıkardığımız sağlık ordusuyla ortaya koyduğumuzu vatandaşlarımız gayet iyi biliyor. Bu konuda meselelerin çarpıtılmaması gerektiğini hatırlatıyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın Çömez, buyurun.
57.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Doktorları rencide edenler “Giderlerse gitsinler!” diyenlerdir, doktorları rencide edenler “Bunlar iğne yapmayı bile bilmiyor!” diyenlerdir, doktorları rencide edenler Meclis kürsüsüne çıkarak “Doktorlar bunu istiyor!” diyenlerdir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Ama aynı Sağlık Bakanı Unkapanı’ndaki TEKEL’in binalarını almıştır, cevap vermemiştir; Beykoz’daki TEKEL’in binalarını almıştır, cevap vermemiştir; Üsküdar’da millete emanet edilmiş arsalara el koymuştur, cevap vermemiştir; Ankara'da gar binalarına el koymuştur, cevap vermemiştir; Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği’nden 555 bin metrekarelik araziyi almıştır, cevap vermemiştir; kendi hastanelerinde milyarlarca liralık devletten teşvik almıştır, soru önergesi vermişizdir, cevap vermemiştir. Bütün bunları yapan bu anlayış, 30 bin yavrumuza; her Allah'ın günü 4 defa, 8 defa vücutları delinmek zorunda kalan, şekerlerini düzenleyemeyen ve maalesef böbreklerini kaybeden, gözlerini kaybeden ve bacaklarını kaybetmek riskiyle karşı karşıya kalan bu yavrulara maalesef bunları vermemiştir, verememiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Çünkü sizin besleyecek çeteleriniz var, 5’li çeteniz var, besleyecek müteahhitleriniz var. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu yavruları gözünüz görmüyor, bu çocuklar umurunuzda değil çünkü bu çocuklardan ne rant elde edebiliyorsunuz ne de bu çocuklardan istifade edebiliyorsunuz.
Son bir şey daha. 2024 yılında bu bebek çetelerinin, yavruları katleden bu çetelerin çalıştığı hastanelere SGK'den ne kadar para ödediniz biliyor musunuz? Tam 50 milyar lira, 2023 yılında 34 milyar lira ödediniz. Bunları boca ediyorsunuz bunların cebine, o zavallı yavrulara acımadan bu ızdırabı çekmelerine göz yumuyorsunuz. Doktorları yok farz eden, onları rencide eden “Giderlerse gitsinler.” diyen sizin anlayışınızdır. (İYİ Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, birazdan cevap verecekler zaten yani gündeme geçemedik, bizim hatibimiz bekliyor.
BAŞKAN - Evet, gündeme geçmemiz konusunda bir talep var.
Bir sataşma olmadan buyurun söyleyin, “Dedikleriniz yanlıştır.” deyin, bir cümleyle kapatın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) – Zaten konuşacaksınız Sayın Başkan.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Zaten birazdan kürsüden gerekli cevapları verecekler öneriyle ilgili hatibimiz bekliyor.
BAŞKAN - Doğru söylüyorsunuz.
58.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Maalesef, bu konuda hırs ve hasetle, kin ve nefretle söylenen sözler hakikati değil ancak kendi kişisel veya grupsal bir menfaati önceleyerek meseleleri değerlendirmeyi beraberinde getirir.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Neymiş menfaatimiz, neymiş grup menfaatimiz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - 5'li çeteler, 28 Şubat'ın 5'li çeteleridir. O 5'li çetelerin hepsini biz dize getirdik. Vesayet sistemini ortadan kaldırdık ve sağlıkta da gerekli devrimleri en güzel şekliyle ortaya koyduk.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Ya, pompayı veriyor musun, vermiyor musun?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Eksiklik, aksaklık olan konularda da her türlü tedbiri alıp milletimizin teveccühünü en iyi noktaya çıkarma irademiz tam ve nettir. Bunu da milletimiz gayet iyi bilmektedir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Manisa) – Vatandaş görüyor.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, son bir cümle izin verirseniz…
BAŞKAN - Sayın Çömez, bir cevap hakkı doğmadan...
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sataşmaya da mahal vermeyeceğim, son derece nazik bir şekilde cevap vereceğim izin verirseniz.
BAŞKAN - Buyurun.
59.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bu ülkede iktidar ve güç sahiplerine bu zavallı çocukların ıstırabını dile getirmek, bunların taleplerini gündeme getirmek; Allah aşkına, şu çocuklar acı çekmesin, bu çocuklar ızdırap çekmesin, gözlerini kaybetmesin, böbreklerini kaybetmesin, her Allah'ın günü vücutları 8 kere, 10 kere delinmesin, ne olursunuz biraz tasarruf edin de bu çocukların ilaçlarını verin demenin neresi kabahat Allah'ınızı severseniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Biz sizden daha duyarlıyız merak etmeyin, biz sizden daha duyarlıyız.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - "Hırs." diyorsunuz, bakın "Hırs." diyorsunuz "Haset." diyorsunuz "Nefret." diyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - O cümlelerin arkasına bir sürü hakikat dışı iftiralar bocalıyorsunuz, bir sürü iftira bocalıyorsunuz. Her türlü yalanı, yanlışı, iftirayı onun ardına gizliyorsunuz.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Ben niye nefret edeyim? Ben hırsızdan nefret ederim, ben soygundan nefret ederim, ben çoluğu çocuğu katleden çocuk çetelerinden nefret ederim…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Biz çetelerin ve çeteleri destekleyenlerin her daim karşısında durduk ve duruyoruz. O konuda hiçbir tereddüdümüz yok.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - …onlara göz yuman güç sahiplerinden nefret ederim, onların cebine paraları boca ederken o yavruların ölümüne göz yuman çetelerden nefret ederim; sizden değil. Bana şunun cevabını verin: Bu 30 bin çocuğun ilaçları veriliyor mu? Yok. Buna cevap verin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, Tip 1 diyabet hastası çocukların ihtiyaç duyduğu tıbbi cihazların devlet tarafından karşılanması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Saadet Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap.
Buyurun.(Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Allah kimseyi yalanı, yanlışı bile bile savunmak zorunda bırakmasın. Öncelikle, çok zor bir durumdasınız, Allah size kolaylık versin diyorum; yalanı ve yanlışı savunmak zorunda kalmanız çok zor bir durum.(Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kendi sıfatınızı bize söylemeyin, kendi sıfatınızı ikrar ediyorsunuz, sizin sıfatınız.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Şimdi, bir çocuk hekimi olarak ben size bir şey söyleyeyim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Yalan ve iftira sizin sıfatınız.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Hatibi dinleyelim Sayın Başkan, hatibi dinleyelim! Çıkar cevap verirsiniz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ya, böyle olmaz ama Sayın Başkanım!
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Siz bakın, şurada Kocatepe Camisinin bahçe...
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, hatibi dinle, çıkar kürsüye cevabını verirsin, dinle cevabını verirsin.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Siz devam edin.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Duyulmuyor da.
BAŞKAN - Vatandaşımız sizi dinliyor Sayın Hatip.
Buyurun.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) – Şimdi, Sayın Başkan, Kocatepe...
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Hangi partinin milletvekilisiniz?
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Hangi partinin milletvekili olduğum değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Milletvekiliyim.
NURETTİN ALAN (İstanbul) – Hayır, hangi partinin?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – 85 milyonu temsil ediyor.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Halkın vekiliyim, halkın vekili! (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ne diyorsunuz ya!
Şurada, Kocatepe Camisinin bahçesinde, Hacı Bayram Camisinin bahçesinde Valilik izniyle dilencilik yaptırdığınız SMA'lı çocukların müsebbibi sizsiniz. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bakın, topu topu 110-120 çocuk için, masum çocuk için -Derya Yanık da burada, Bakan da burada, Sağlık Bakanı da burada- neden gen tedavisine izin vermediniz? Bir uçak fazlasını yapıyor. Ben bir çocuk hekimiyim; bu çocukların, annelerin, ailelerin ne ıstırap çektiğini ben çok iyi biliyorum. Günde 8 defa iğne yapıldığını; gecenin üçünde, dördünde o çocukların kolunun delinip kan alındığını biliyor musunuz siz? 30 bin çocuk… Bakın, utanılası bir vesika; bakın, altıncı ayda aynı şeyi vermişim, 4 oldu, dilimde tüy bitti. Bu sensörlerle ilgili 4'üncü defadır bu kürsüden bu mesajı veriyorum. Ya, nedir ki? Tüm bütçenin binde 1'i değil, SGK'nin bütçesinin. Siz o SGK'den Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesinden 420 bin emekli olmayan veya engelli olmayan şahısa ödeme yapan Bakansınız ya! Siz neden…
DERYA YANIK (Osmaniye) – Ben değilim.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) – Sizsiniz.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Hayır.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Sizsiniz ve soruşturma yapmadınız. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
DERYA YANIK (Osmaniye) – Şahsi bir sataşma var Sayın Başkanım.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Geçelim o kısmını.
Bakın, Türkiye'de diyabetli çocukların ortalama yaşam ömrü kırk dokuz yıldır; aynısı Portekiz'de altmış sekiz, İsveç ve Finlandiya'da yetmişli yılları geçiyor. Türkiye'de kırk dokuz ve bu insanlar, bu çocuklarımız ileride, büyüdüğünde böbrek yetmezliğine gidiyorlar, gözlerini kaybediyorlar ve çok erken aşamada ölüyorlar ve siz, bundan daha önceki bir Bakan olarak… Ya, sizin SMA’ya onay vermeyen Bakanlığınız var. Dört yıldır, beş yıldır söylüyorum; 110 çocuk 400 milyon TL yapıyor, 1 uçak parası ve siz beş senedir oyalıyorsunuz. Nerede eski Sağlık Bakanı, hani demin tren garına, şuraya buraya sahip olan ve gerekçesiz bir şekilde bu halkı soyan? Kimsesizlerin kimsesi değilsiniz, sessizlerin sessizliğini bozan siz değilsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Siz bu halkı temsil etmiyorsunuz ve bu masum çocukları artık bu Mecliste siyasi polemik malzemesi yapmak, yalanı savunmak size düşmemeli. Bu, siyasi bir malzeme değil; bu sağlık, bu sağlık, bu sağlık.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, bir sataşma yok. Karşılıklı devam edeceksek…
BAŞKAN – Bir şey söylediler onunla ilgili.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Şahsi sataşma var, bir müsaade edin, açıklamasını yapayım.
BAŞKAN - Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın, Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
DERYA YANIK (Osmaniye) – Sayın hatip doğrudan doğruya şahsıma yönelik olarak “Siz 420 bin engelli olmayan vatandaşa ödeme yapan Bakansınız.” diye ifade etti. Dönem kayıtlarına ve faaliyet raporlarına baktıklarında bu bahsettikleri dönemin bizim Bakanlık dönemimizin öncesine ait olduğunu ve bizim Bakanlık dönemimizde de gerekli düzenlemelerin ve düzeltmelerin yapılarak…
ŞENOL SUNAT (Manisa) – Yani yine AK PARTİ iktidarı.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Şahsıma yönelik olduğu için, Bakansınız...
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Kimin Bakanlık dönemi?
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Devlette devamlılık esastır, sorumluluk da esastır.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) – Teyit ediyor.
BAŞKAN – Siz cevap verin.
Buyurun.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Bakın, doğrudan doğruya “siz” diye ifade ettiği için açıklama yapıyorum. Bunun açıklamasını ve gerekli açıklamaları da biz bütçe dönemlerinde, Meclis Genel kurulunda da Plan ve Bütçe Komisyonunda da yaptık. Daha sonra gerekli düzenlemeler, düzeltmeler yapılarak da bu yanlışlıklar ortadan kaldırıldı. Dolayısıyla bunu açıklamak istedim.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkanım, çok kısa bir şey sormam lazım.
BAŞKAN – Buyurun.
61.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Aslında konuya ben girmek istemiyorum ama Sayın Bakan ilginç bir şey söyledi “O 420 bin kişiye engelli olmadığı hâlde yapılan yardım ve ödeneklerle ilgili parayı veren, yapan Bakan ben değildim.” dedi. Kimdi Sayın bakan? Onu ben merak ediyorum.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Benden önce...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bir de şunu söyleyeceğim: Ya, burada Tip 1 diyabet hastası çocukların durumunu konuşuyoruz.
BAŞKAN – Evet.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Birimiz 28 Şubat sürecine gitti, birimiz başka bir yere gitti. Ya, bunu sigorta veremiyor, burada bir mağduriyet var. Bunu bir kavga konusu yapmanın gereği var mı? Böyle olursa bu hafta nasıl bitecek, ben merak ediyorum.
BAŞKAN – Konuyu kapatalım o zaman.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Vallahi, kapatalım Meclisi, gidelim.
BÜLENT KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, hatibimiz yalanla itham edildi, bir cevap verecek.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden konuşun.
62.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, 420 bin kişi mevzusu da burada önemli, şöyle önemli: Aynı Bakanlığın cevabı var, 420 bin yersiz ödeme yapıldığı kabul edildi “Geri tekrar tahsil etme yoluna gittik.” diye bir şey var.
İkinci şey Sayın Başkanım, onu söylemem gerekiyor özellikle: Şu anda sensör verilen bir tek hasta yoktur.
Teşekkür ediyorum.
EDNAN ARSLAN (İzmir) – Başkanım, bırak, biz konuşalım ya!
BAŞKAN – Beyler, tüzüğe göre Grup Başkan Vekilleri ile milletvekilleri arasında hiçbir fark yok. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla gayet güzel bir şekilde götürüyoruz bu süreci. Her sataşmaya cevap verirsek gündeme geçemeyeceğiz. Bazı milletvekillerinden gelen mesajlar var. Ben kendi yönetimimi tartıştırmam beyler. Dolayısıyla cevaplar verildi, siz de cevabınızı verdiniz Sayın Bakan.
DERYA YANIK (Osmaniye) – Sayın Başkanım, bir cümleyle açıklayacağım.
BAŞKAN – Sataşmadan bir dakika veriyorum.
Buyurun.
63.- Osmaniye Milletvekili Derya Yanık’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
DERYA YANIK (Osmaniye) – Sayın Başkanım, zaten benim açıklamalarımda hiçbir zaman sataşma yok. Sayın hatip “Kabul edildi 420 bin haksız ödeme.” diye bir ifade kullandılar. Benim açıklamam çok net; bir, doğrudan doğruya başlangıçta şahsımı hedef aldığı için açıklamasını yaptım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – “Benim Bakanlığım döneminde değil.” dediniz.
DERYA YANIK (Osmaniye) – İkincisinde de Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Meclis Genel Kurulunda bu konuyla alakalı gerekli açıklamaların o zaman da yapıldığını ve kime, nasıl, hangi şartlarda ödemelerin yapıldığının kayıtlarda olduğunu söyledim. Bu bir kabul değildir, o zaman da bu konunun açıklamalarını detaylı bir biçimde yaptık, merak eden vekillerimiz kayıtlardan bulabilirler.
Teşekkür ediyorum.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, Tip 1 diyabet hastası çocukların ihtiyaç duyduğu tıbbi cihazların devlet tarafından karşılanması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Ednan Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA EDNAN ARSLAN (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Böyle çok farklı bir konuşma hazırlamıştım ama öyle bir noktaya geldi ki ben bir tıp doktoru falan değilim, benim 6,5 yaşında Tip 1 diyabetli bir çocuğum var, rencide ettiniz bizi ya! Yani şu tartışmayla bizi gerçekten rencide ettiniz ya! (CHP sıralarından alkışlar) İnsanlar çocuklarına sensör alamıyor, insülin pompası alamıyor; ya, buradaki bu konuşmalarla, bu polemiklerle yani bir konuya odaklanıp rencide ediyorsunuz aileleri ya! “AK PARTİ yapar.” “Yaparsa AK PARTİ yapar.” Ne yapar ya AK PARTİ? 40 bin çocuğa, 30 bin çocuğa sensör veremeyen bir AK PARTİ ne sorun çözebilir ya? Yazık ama ya! (CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar) Yazık ama! Siz sabaha kadar çocuğunuzun başında beklemenin olduğunu biliyor musunuz? Hipogliseminin, hipergliseminin ne olduğunu biliyor musunuz? Çocuğunuzu motive etmek için ona parmağınızı deldirmenin ne olduğunu biliyor musunuz? Alıp onun insülin iğnesini onun eline verip göbeğinize iğne yaptırmanın ne olduğunu biliyor musunuz? Akşama kadar elimde telefon, burada bir program -ben şanslı bir babayım çünkü ben çocuğuma sensör alabiliyorum- akşama kadar, burada “Acaba okulda şekeri düştü mü, acaba şekeri çıktı mı? Bir kaçak yapıp bir çikolata yedi mi? Ek doz girelim mi ya da şekeri düştüğünde hemen okuldan yardımla bir hemşire koştura koştura ders arasında o çocuğa bir meyve suyu verebilir mi?” biz bunun derdindeyiz, aileler bunun derdinde. Yok, o bunu yaptı; yok, bunu yaptı. Yahu, yapacaksanız bu işi yapın, bundan daha hayırlı bir iş yok, yapacaksanız bu işi yapın. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ya, bakanlıklar söz vermiş, geçen sene bizim milletvekillerimiz, doktor milletvekillerimiz hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hem Sağlık Bakanlığından bu konuda söz almışlar; bir yıl geçmiş, Maliye Bakanlığında bekliyor ya, Maliye Bakanlığında bekliyor ya, Maliye Bakanlığında bekliyor!
ARSLAN TATAR (Şırnak) – Ednan Ağabey, hayırlı olsun.
EDNAN ARSLAN (Devamla) – Ne hayırlı olsun ağabey?
ARSLAN TATAR (Şırnak) – Kısa zamanda yapacağız inşallah.
EDNAN ARSLAN (Devamla) – İnşallah ağabey, sen öyle diyorsan öyle olsun. Yapın yani biz de övünelim, biz de gelip teşekkür edelim; Tip 1 diyabetli bir çocuk babası olarak gelip ben de teşekkür edeyim. Yok, 0-14, yok, sosyal ihtiyaç çerçevesinde… Ya, bir pompa ile sensörün parası 25-30 bin lira ya, aylık yahu, aylık; burada herkese vermeniz lazım, her yaşa vermeniz lazım. 14 yaşından sonraki çocuğun, 20 yaşındaki gencin ihtiyacı yok mu? İşi yok, gücü yok ama böyle bir gideri var. E, ne yapsın? O delsin parmağını, o sabah akşam delsin parmağını! Yani lütfen, önemli bir konu, önemli bir sorun; sağa sola çekmeden ve en önemlisi bu aileleri rencide etmeden bu işi bu Meclis çözer, biz çözeriz. Ya, neleri çözmedik ki… Milletin vergi borçlarını sildiniz. Bak, çözdüğünüz işler burada; Trendyol gibi uluslararası bir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EDNAN ARSLAN (Devamla) – Başkanım, çok özür dilerim.
BAŞKAN – Buyurun.
EDNAN ARSLAN (Devamla) – Geçen hafta ya, e-ticaret ya… Burada geldim, belgeleriyle anlattım ya. Üç yılda bir şirkete yaptığınız kıyak 100 milyar lira; siz o 100 milyar lirayla bu ailelerin derdini çözersiniz, sorunlarını çözersiniz. Önleyici tıp şeyi bu ya, bu çocuklar bu sensörü kullanırsa, bu çocuklar bu pompayı kullanırsa ileride oluşacak olan hastalıklarda sağlık sistemimizden daha fazla harcama yapmamıza gerek kalmaz. Bu çocuklarımızın yaşamını, konforunu, kalitesini artıracak olan bir iştir bu ve bunu da bu Gazi Meclis ivedilikle hızlı bir şekilde çözmelidir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Tatar sessiz bir şekilde “Biz yaparız.” dedi yani.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Elâzığ Milletvekili Sayın Erol Keleş.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EROL KELEŞ (Elâzığ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tip 1 diyabet özellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan, yaşam boyu süren ve sürekli insülin tedavisi gerektiren bir hastalıktır. Bu durum çocuklarımızın ve ailelerinin günlük yaşamlarını doğrudan etkilemektedir. Hükûmetimiz bu zorlukların farkında olarak Tip 1 diyabetli çocuklarımızın yaşam kalitesini artırmak ve sağlıklarını korumak amacıyla çeşitli adımlar atmıştır. Çocuklarımızın sağlığı ve geleceği bizim en önemli önceliklerimizdendir. Onların daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeleri için elimizden gelen bütün çabayı gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz.
Tip 1 diyabet tedavisinde kullanılan insülin ve diğer ilaçlar Sosyal Güvenlik Kurumumuz tarafından tamamen karşılanmaktadır. Onun dışında -biraz önce söylediniz ama ben düzelteyim- kan şekeri ölçüm cihazları, test stripleri ve insülin iğne uçları gibi temel tıbbi malzemeler geri ödeme kapsamına alınmıştır. Bunu da buraya gelmeden, özellikle de bu konuşmayı yapmadan SGK’yle konuşarak teyit ettirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, insülin bağımlı diyabet tedavisinin iki temel unsuru vardır. İlk olarak kan şekerinin düzenli ölçülmesi için bir çaba, ikinci unsur da gün içerisinde değişkenlik gösteren kan şekerine uygun dozda insülin verilmesidir. Tedavinin birinci aşamasını kolaylaştıran kan şekeri ölçüm sensörleri bulunmaktadır; evet, bu cihazlar diyabetli çocukların kan şekerinin sürekli ve kolaylıkla takip edilmesine olanak tanımaktadır.
Tip 1 diyabet sürekli glikoz izleme cihazı yani sensöre ilişkin geri ödeme için 3 firma tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuru yapılmış ve başvurulara ait işlemlerin değerlendirme süreci tamamlanmak üzeredir.
Değerli milletvekilleri, Tip 1 diyabet için kullanılan tıbbi sensörlerin sosyal güvenlik tarafından ödenmesine yönelik çalışmalar devam etmekte olup, evet, Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği “Tip 1 diyabet tedavisi gören 0-14 yaş çocuklarımızın hayat kalitelerini artırmak amacıyla yaklaşık 11.500 kişiye sürekli glikoz ölçüm cihazı veya ikamesi bir cihaz temin edeceğiz.” sözünden sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından bu söz yerine getirilmiş ve bu yılın sonuna kadar da bu devam etmektedir ancak bu sözden sonra Sağlık Bakanlığımız, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız tarafından bu cihazın yerli ve millî olarak üretilmesi konusunda proje çalışmaları başlatmıştır.
Kıymetli milletvekilleri, sürekli glikoz izleme cihazlarının üretiminde AR-GE çalışmaları sağlık sektöründe önemli bir ilerleme sağlayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
EROL KELEŞ (Devamla) – Bu teknolojiler diyabet üretiminde hastaların yaşam kalitesini artırmaya yönelik önemli adımlar olarak değerlendirilmektedir. Mümkün olan en kısa sürede kamuoyuna bu proje çalışmalarıyla ilgili bilgi verilmesi planlanmaktadır. Cihazın laboratuvar testleri başarılı bir şekilde yapılmış ve klinik çalışmalara başlanmıştır, en kısa süre içerisinde de halkımızın kullanımına sunulacaktır. Geliştirdiğimiz cihaz, çocukluk çağından itibaren tüm yaş gruplarında kullanılabilecektir.
Değerli milletvekilleri, çocuklar bizim geleceğimizdir, onların sağlıklı, mutlu ve başarılı bireyler olarak yetişmeleri için elimizden gelenin en iyisini yapacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Çömez, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
64.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Elâzığ Milletvekili Erol Keleş’in İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – Çok teşekkür ediyorum.
Sayın hatip 11 bin küsur çocuğa bu cihazın verildiğini ifade etti, biz 30 bin çocuktan bahsediyoruz. Birincisi: Bu 11 bin çocuğa eğer verildiyse bunun belgesini bütün kamuoyuna ifşa etmesini, bu çocukların kimler olduğunun ifade edilmesini bekliyoruz çünkü bunlar doğru değil.
EROL KELEŞ (Elâzığ) – Hiç verilmediğini söylediniz .
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) – İkincisi: Test striplerinin SGK tarafından ödendiğini söylüyor. Bir kısmı ödeniyor, hem de ucundan küçük bir miktar. Ben bugün, bu konuda muzdarip olan ailelerin dernekleriyle görüştüm, isterseniz sizi de irtibatlandırayım. “Çocuklarımız test stripi alamıyor çünkü para ödemek zorundalar.” diyor. Ben bunları milletin gündemine getirmeyeyim mi? Dolayısıyla “Yerli ve millî bir cihaz yapılacak.” deniliyor, sekiz yıldır aynı şey söyleniyor; Allah aşkına, bu cihazın yapılmasından biz mutlu oluruz, buna itirazımız yok, yeter ki yapılsın, bu ülkede üretilsin ama bu ülkede üretilirken niye bu çocuklara bunlar geçici olarak verilmiyor? Bunu verecek imkânınız mı yok?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Başarır, buyurun.
65.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İYİ Parti grup önerisine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Başkanım, bu Meclis sorun çözme yeri. Az önce, küçük çocuğu Tip 1 diyabet hastası olan bir milletvekili konuştu. Rabb’im hiçbirimizi, hiç kimseyi evladıyla sınamasın; evlat acısı vermesin Rabb’im. Bana bu dünyada en büyük kötülüğü yapana bile ben hep bu duayı ederim. O yüzden -burası sorun çözme yeri- bu tip hassas konular da AKP, CHP, İYİ Parti, MHP konusu değil, bu gerçekten toplumsal bir sorun. Bizi çok arıyorlar, DMD hastaları arıyor, bunlar arıyor; bu konuda bir hassasiyet gösterelim, bir komisyon kurulsun, araştırılsın. İnsani bir konu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
66.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel AK PARTİ Grubumuz adına konuşan hatibimiz bu konuyla ilgili neler yapıldığını ve neler yapılacağını çok açık ve sarih bir şekilde ifade etti. Hep beraber bu konuda, onların hastalıklarına çare ve çözüm noktasında, Allah’ın izniyle, yerli ve millî cihazlarımızla yavrularımızın yanında oluyoruz ve olacağız.
Teşekkür ediyorum.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, Tip 1 diyabet hastası çocukların ihtiyaç duyduğu tıbbi cihazların devlet tarafından karşılanması amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Murat Emir, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır tarafından, kayyum atamalarının Anayasa’ya, demokrasiye ve hukuk kuralları ilkesine aykırılığının incelenmesi amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
5/11/2024
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 5/11/2024 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Ali Mahir Başarır
Mersin
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Murat Emir, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır tarafından kayyum atamalarının Anayasa’ya, demokrasiye ve hukuk kuralları ilkesine aykırılığının incelenmesi amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (21 sıra no.lu) genel görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 5/11/2024 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan konuşacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne yazık ki geçen haftadan bu yana, Türkiye'nin gündeminde, seçilmiş belediye başkanlarına kayyum tayin eden, milletin iradesini ayaklar altına alan kötü uygulamalarla meşgulüz. Geçen haftadan bu yana 4 belediyeye kayyum atandı. Dün sabah uyandık, 3 belediye; Mardin, Batman, Halfeti Belediyeleri; geçen hafta da biliyorsunuz, Esenyurt Belediyesiyle başladı. Bu, tesadüfi bir şey değil. Tabii, bu kayyumla ilgili kanun hükmünde kararname çıktığından bu yana 149 belediyeye kayyum atanmış ancak son günlerde yaşadığımız süreç başka bir kurgunun ipuçlarını veriyor, başka bir işaret gösteriyor. Bunları herkes kendince okumaya çalışıyordu ama işin sırrı bugün -tahmin edildiği üzere- Sayın Bahçeli’nin grup konuşmasında çözüldü. Atılan adımların arkasındaki bütün planlama Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını bir gün daha uzatma planlanmasıdır, bir gün daha uzatma.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Hadi be! Saçmalıyorsun ya!
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) – O nasıl olsun be!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – “Erdoğan bir gün daha iktidarda kalsın, isterse Türkiye yansın; Erdoğan bir gün daha iktidarda kalsın, isterse milletin iradesi ayaklar altına alınsın, hiç önemi yok.” yaklaşım bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, derdin bu olduğu belli. Önce nerede denediler? “Gelin, Anayasa'yı değiştirelim.” dediler. Yahu kardeşim, mevcut Anayasa’yı uygulamıyorsunuz, niye ihtiyacınız var Anayasa’yı değiştirmeye, niye? Erdoğan bir daha aday olsun diye, belli. Bizden yüz bulamadılar, “Olmaz öyle şey.” dedik. Ondan sonra bir başka şey çıktı, ne? “İsrail Türkiye'ye saldıracak, iç cepheyi güçlendirelim.” Ne olacak? Arkasından gelecek şey şuydu: “Bu saldırı karşısında Erdoğan’ın etrafında kenetlenelim.” Yok öyle yağma! O da boşa çıktı; şurada, gizli görüşmede hiçbir şeyin anlatılmadığını hepimiz biliyoruz, o da boşa çıktı. Ondan sonra başka bir şey, ondan sonra Öcalan’a bir çağrı; “Gelsin, Türkiye Büyük Millet Meclisi grup odasındaki kürsüden konuşma yapsın.” dedi Sayın Bahçeli.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Evet.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Ne pahasına? Erdoğan’ın iktidarını bir gün daha uzatma pahasına. (CHP sıralarından alkışlar) Abdullah Öcalan’ı Meclise çağırmanın arka planı Erdoğan’ın iktidarını bir gün daha uzatma hesabıdır, bugün bunların hepsi ortaya çıktı.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) – Ya, ne yiyip ne içiyorsun sen ya!
BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Ondan sonra “Ya havuç, ya sopa” değil mi? Olmadı, orada da plan tutmadı, arkasından kayyum… Önce Cumhuriyet Halk Partili Belediyeden başladı, arkasından DEM’li Belediyelere yöneldi. Niye? Yeni bir tablo, yeni bir söylem, yeni bir iftira kampanyası; “Kimler, kimlerle beraber!” teranesini yeniden kurma hesabı… Kim ne derse desin, Cumhuriyet Halk Partisi milletin iradesiyle beraberdir, halkın iradesiyle beraberdir. (CHP sıralarından alkışlar) Halkın oylarıyla, helal oylarıyla seçilenleri ayaklar altına alıp çiğneyerek bir günlük iktidar uzatma sevdanıza, oyununuza bu ülkeyi teslim etmeyeceğiz.
Şimdi, iç cepheyi sağlamlaştıracaklarmış. Nasıl sağlamlaştıracaksınız? Esenyurt’ta oy verenler iç cephenin unsuru değil mi? Mardin seçmeni iç cepheye dâhil değil mi? Bu memlekette sizin adaylarınıza oy vermeyenler iç cepheye dâhil değil mi? Bu mesele, iktidar üzerinden yeni bir ayrıştırma ve planlama meselesidir. Tabii, buradaki iş çok açık; Demirtaş çıktı “Seni başkan yaptırmayacağım.” dedi, sekiz senedir onun bedelini ödüyor; Osman Kavala bu oyunun parçası olmayıp itiraz etti, yedi yıldır bunun bedelini ödüyor. Şimdi, kayyum siyasetiyle buna teslim olmayanlar da kayyum siyasetiyle terbiye edilmeye çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bugün, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizin ne anayasa tezgâhınızın parçası olacağız ne kayyum siyasetinizin parçası olacağız ne bu milletle canınız isteyince çözüm, canınız isteyince çatışma oyununuzun bir parçası olmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Bizim meselemiz dost sorunudur, post sorunu değil. Bizim çözeceğimiz mesele bu memlekette Erdoğan'ın kürk meselesi değildir, bu ülkenin toplumsal barışını sağlama meselesidir. Onun için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu meseleye derhâl el koymamız lazım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) – Senden dost olmaz, dost olmaz! Daha dün “baba” dediğin adamı sattın sen ya! Daha dün “baba” dediğin adamı sattın sen!
BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) – Boş konuşma ya! Boş konuşma!
MUHARREM VARLI (Adana) – Kılıçdaroğlu nerede? “Baba” diye etrafında dönüyordun ya!
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) – Boş konuşma! Sana ne! Sen sorulara cevap ver!
MUHARREM VARLI (Adana) – Veririm ben o sorulara cevap.
Sen avukatı mısın onun!
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) – Avukatıyım, ne olacak!
(MHP ve CHP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun…
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Apo’yu çağırın gelsin; Apo’yu çağırın gelsin, oy atsın (!) Çağırın Apo’yu(!)
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) – Sen çağır!
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Siz çağırdınız!
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) – Kes lan!
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Kes sesini!
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Siz çağırdınız, siz çağırdınız Meclise! Siz çağırdınız Meclise! Kürsüden konuşmaya çağırdınız! (MHP sıralarından gürültüler)
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Bu Meclis senin mi Meclisin! Sen kimsin! Saygısız!
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Siz çağırdınız!
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Benim de konuşma hakkım var! Apo’yu çağıran sizsiniz, ben miyim!
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Hem de kürsünüze!
MUHARREM VARLI (Adana) – Konuşma! Konuşma!
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Saygısız herif!
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Terbiyesiz!
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Terbiyesizlik yapma! Terbiyesiz herif!
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Hep siz mi konuşacaksınız! (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun…
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) – Hep siz mi konuşacaksınız bu Mecliste! Biz de halkın vekiliyiz! (CHP ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Arkadaşlar… Sayın Akçay’a söz verdim beyler.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
67.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bülent Tezcan geçen hafta da benzeri şekilde böyle demagojiye ve polemiğe yönelik sığ birtakım yorumlarla ne sözü anlamış… Sözler lafzıyla, ruhuyla mana ifade eder; zarfa değil mazrufa bakacaksınız ve ayrıca, bu sözlere karşı kör ve sağır da olmaması gerekir. Meselenin özünde ya siyaset ya terör vardır. Eğer bir belediye başkanı hakkında terör örgütüyle ilgili irtibat, iltisak, bağlantılar söz konusuysa bir kere çelik çomak oynanmıyordur ama Bülent Tezcan Bey gördüğüm kadarıyla çelik çomak oynuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Siyaset, çelik çomak oyunu değildir; polemik, demagoji de değildir; kahvehane dırdırı da değildir. Öncelikle, bütün açıklamaları, 1 Ekimden bu yana, bugüne kadarki bir bütünlük içerisinde, aklıselimle, sağduyuyla, hiçbir sığlığa kapılmadan yorumlaması gerekir. Konuşmalarının tamamını da reddediyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, 69’a göre söz istiyoruz. Sayın Tezcan kullanacak söz hakkını.
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ya, Sayın Başkanım, ben yerimden konuştum, bu kadar...
BAŞKAN – İsim vererek sataşma olduğu için...
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sataşan kendisi zaten.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Tezcan, bir şeye cevap vermeden...
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeni bir sataşmaya mahal vermek gibi bir düşüncem yok. Burası milletin kürsüsü ve Meclisin kürsüsünde düşüncelerimizi söyleyeceğiz. Meclisin kürsüsüne bir terör örgütü liderini davet ederken rahatsız olmuyorsak milletin seçilmiş milletvekilinin burada konuşmasından da rahatsız olmayacağız, onu da kabul edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Burada herkesin tabii ki kendi penceresinden değerlendirmeleri olacaktır ama bir de milletin vicdan terazisi var, vicdan terazisi; oraya bakacağız. O vicdan terazisi diyor ki: Yahu, siz 2013 yılında “Çözüm sürecini başlattık.” diye İmralı’da devletin gözetiminde bir görüşme planladınız. O zaman Milliyetçi Hareket Partisinin de nerede durduğunu biliyorum, bizim de nerede durduğumuzu biliyorum; beraber milletvekiliydik burada. Bu görüşmelerde devletin kontrolü altında terör örgütünün lideriyle bazı konuşmalar yapılmış, bugünkü Esenyurt Belediye Başkanımızın adını birileri önermiş. İşte, o “terör” dediğiniz gerekçe bugün onu görevden aldıran gerekçe, almalarına bahane uydurdukları gerekçe orada terör örgütü liderine birileri bunu referans verdi diye. Yani şimdi, referans verilen kişiyi Meclise çağırdığınız günlerde kalkıp da o referansın haberi olmadan muhatap olana “terör örgütü üyesi” diyorsanız bunu milletin vicdanına ve izanına havale ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.
6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genel Başkanımızın yaptığı çağrı aslında bütün siyasi partilere yapılan bir çağrıdır. Türkiye kırk yıldır terör örgütünün saldırılarından bizar olmuş bir ülkedir, bu terör örgütünün kesinlikle yok olması gerekmektedir.
Şimdi, biraz evvelki konuşmamda da ifade ettim; zarfa değil de biraz da mazrufa bakın; meselenin özüne bakın; meselenin özüne yönelik niye bir çağrı yapamıyorsunuz?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Genel Başkan yaptı çağrıyı.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Terör örgütünün silahlarını bırakması, teröre son vermesi, Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim olması ve Türk adaletine teslim olması konusunda yapılan bir çağrı… Kimseyle müzakere yapmamız, birtakım süreçler yürütmemiz filan söz konusu değildir; söylenen açıktır. Yani meseleyi yine böyle sığ birtakım polemik ve demagojiye kurban etmemek lazım, meseleyi bir bütünlük ve bağlamı içerisinde değerlendirmek lazım. Bugüne kadar, bu Esenyurt Belediye Başkanıyla ilgili iddialara Türkiye'nin ana muhalefet partisi olarak bir de şu açıdan da bakmaları gerekmez mi: “Acaba bu iddialar doğru mudur?” Manisa’nın Kula ilçesinde CHP'li Belediye Başkanı, makamında, 7 kişiyle, Belediyeyle iş yaptığı 2 kişiyi öldüresiye linç etti. Herhangi bir disiplin soruşturması yaptınız mı kendisine? “Bir saat içerisinde 580 bin lira parayı bu masaya koyacaksın.” diye Belediye Başkanı icbar etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN – Sataşmadan Mahir Bey’e söz verdim.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Bütün personeli mesaiden çıkardılar, kameraları kapattırdılar; ondan sonra bir ayı aşkın süre komada hayat mücadelesi verdi vatandaş ve en sonunda Sayın Özgür Bey dedi ki: “Efendim, kamu parasını takip ediyorum.”
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) – Terör örgütünün başıyla bunun ne ilgisi var Başkanım? Bağlantı kuramadık.
ERKAN AKÇAY (Devamla) – Kamu parası vatandaşı linç ederek mi takip ediliyor? Örnek için söylüyorum.
Zarfla değil meselenin özüyle ilgilenmenizi tavsiye ediyorum ve Bülent Tezcan Bey’in de -artık kendisi tecrübeli, hukukçu bir parlamenter arkadaşımız- daha yetkin, daha derinlikli konuşmalar yapmasını beklerim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Bir sataşmaya mahal vermeyelim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Yok, yok.
BAŞKAN – Buyurun.
7.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Genel Başkanına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; “çözüm” “barış” “kanın durması” “anaların ağlamaması” bunu birçok şekilde tanımlayabiliriz. Cumhuriyet Halk Partisi 2010 yılından beri çözüm önerilerini sundu. Bakın, Sayın Başkanım, dedik ki: Bir, buranın çözüm yeri Parlamento, Meclis; iki, çözüm mutlaka ki yasal, anayasal zeminde olmalı; üç, şeffaf olmalı; dört, toplumsal uzlaşı olmalı. Şimdi, Genel Başkanınızın sunmuş olduğu önerilerde bunun hangisi var? Hangisi var? Allah aşkına, hangisi var? Ben bunu sormak zorunda değil miyim? Sayın Akbaşoğlu’na soruyorum: Bunun neresindesiniz? Ne biliyorsunuz? Sizlere soruyorum: Neresindesiniz? Ne biliyoruz? Meclis her şeyden bihaber arkadaşlar; en son Meclis duyuyor, en son toplum duyuyor ve bu iş ondan sonra sarpa sarıyor, sarar; ortak akıl yoksa, toplumsal uzlaşı yoksa, şeffaflık yoksa olmaz.
Sayın Başkanım, bir belediye başkanının birkaç kişiyi dövmesi kabul edilir bir şey değil; yargılanıyor, bunun hesabını sorarız, hesabını verir ama bu ülke, Ankara'nın göbeğinde öldürülen bir akademisyen Sinan Ateş’in hesabını ve faillerini soramadı, bulamadı. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Niye bulamasın!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Bulamadı.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) – Cezalandırdı, hükmünü verdi.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Gerçek “tape”ler yargılanmadı, sorgulanmadı, siyasi kısım sorgulanmadı. Bir polemik yapmak için söylemiyorum bakın; her şey, herkes, her hukuksuzluk yargılansın; isteğimiz budur bizim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
68.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi, grubumuza dair de birtakım değerlendirmeler yapıldı; meselenin özünü ortaya koymak lazım, zarf ve mazrufuyla beraber değerlendirmek lazım. Meselenin özü, bu yaşadığımız süreçlerle ilgili Türk ve Kürt kardeşliğini ebedi kılmak, her türlü emperyalist ve siyonist oyunu kuranların kursağında bırakmak; özü ve özeti bu. Bin yıldır bu toprakları vatan ittihaz etmişiz, et ve kemik gibi, ruh ve beden gibi hep beraberiz. Bir ve beraberliğimizi kimse, hiçbir terör örgütü, hiçbir emperyalist veya siyonist plan bozamayacaktır; bunu ifade ediyorum.
BAŞKAN – İnşallah.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Buradaki çabalar, Cumhur İttifakı’nın ortaya koyduğu perspektif tam da budur; bunun altında başka bir şey aramaya da gerek yoktur. Her şey de şeffaf bir şekilde, kamuoyunun önünde ilan ve izah edilmekte…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, güzel bir şey söyledin; buyurun, devam edin.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şunu ifade ediyoruz: Her şey şeffaf bir şekilde, kamuoyu önünde paylaşılmaktadır. 85 milyon insanımızın tamamının esenliği gözetilmektedir; Cumhur İttifakı’nın amacı budur.
Yeni anayasal süreçle ilgili çağrıların da asla Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın görev süresini bir gün daha uzatmaya matuf olmadığının altını çizmek isterim. Zaten mevcut Anayasa 116’ncı madde diyor ki: “Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” Mevcut Anayasa, Meclis kararıyla bir daha aday olabilme imkânını zaten getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Toparlıyorum.
BAŞKAN – Toparladınız ya…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sizin için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Saadet Partisi Grubu adına…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.
69.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii, maksadımız polemik değil, tartışmayı uzatmak da değil. Bu konuda zannediyorum bütün milletvekili arkadaşlarımız da böyle bir gayretimin olmadığını takdir edeceklerdir fakat polemiği yapıp sonuca bağlamamak da olmaz.
Bizi belli çağrımız nedeniyle eleştiren Sayın Bülent Tezcan’ın 26 Ocak 2016’da HDP Kongresi’nde PKK -kendi- marşları söylenirken bu teröristbaşının posterleri huzurunda ayakta saygı duruşunda bulunduğunu da maalesef hatırlattılar bana; bu, hafızalarda da var. Yani, bu tür şeyleri söylemek istemeyiz ama herkesin sözüne dikkat etmesinde de fayda var.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi, ben konuşmak istemiyorum ama bir milletvekilimize açıkça bir sataşma var.
BAŞKAN – Buyurun.
70.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ile Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Şimdi, ben şunu öğrenmek istiyorum, 2 Sayın Grup Başkan Vekiline de sormak istiyorum… Sormak hakkım çünkü bugün Türkiye’de 31 Mart seçimlerinde 1’inci olan partinin Grup Başkan Vekiliyim, en fazla oy alan partinin.
Bana bir şeyi anlatsınlar; Anayasa’nın hangi maddelerinden gelerek, Mecliste hangi görüşmeleri yaparak, hangi hukukla İmralı’dan Abdullah Öcalan’ı Meclis kürsüsüne getirecekler, konuşturacaklar; bunu nereden başlayıp, ne şekilde buraya getirecekler? Bunu sormak benim hakkım.
Şimdi, bir parti bunu söylüyorsa “Gelsin, kürsüye, Meclise konuşsun.” diyorsa ben bunun nereden başlayıp nereden biteceğini, hangi süreçlerden geçeceğini, Anayasa’yla ilgili durumu, toplumsal uzlaşının neresinde olduğunu sorarım. Bana bunu açıklayın.
Rica ediyorum açıklayın ama, ben hiçbir şey söylemeyeceğim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Saadet Partisi Grubu adına sayın milletvekilimiz mazeretli, dolayısıyla ona söz vereceğim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.
71.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başarır şunu açıklasınlar dediler de geçmiş dönemlerde, yine bu dönemde verildi mi bilmiyorum ama geçen dönemlerde Cumhuriyet Halk Partisinin değerli Grup Başkan Vekillerinin ve milletvekillerinin imzasıyla Öcalan’ın taleplerinin bu Meclise kanun teklifi, İç Tüzük değişiklik teklifi ve araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önerge olarak verildiğini pekâlâ biliyoruz. Bunları tek tek getirebilirim de yani eğer merak ediliyorsa buraya sayılarıyla, tarihleriyle, imza sahipleriyle birlikte koyarız. Bizim herhangi bir müzakere çağrımız filan söz konusu değil, masa kurulmuş değil, terörün Türkiye'nin gündeminden kesinlikle çıkarılması konusunda yapılan bir çağrı. Cevap bulur-bulmaz, bunu zamanla göreceğiz.
Teşekkür ederim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkanım, şimdi, aslında Bülent Bey yoktu ama bir sataşma var açıkça, geldiği için onun cevap vermesini talep ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun, yerinizden söz vereyim.
HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) – Başkanım, devam etseydik.
72.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı olaylar vardır ki sakız gibi çiğnenir, cevabı verildiği hâlde tekrar tekrar gündeme getirilir. Biraz önce, Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Grup Başkan Vekili benim bir siyasi partinin kongresine katılıp, partimi temsilen resmî bir görevle kongreye katılıp o kongrede bulunmamdan kaynaklı bir ithamda bulundu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – PKK marşında niye ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunuyorsun?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Cumhuriyet Halk Partisinin bugüne kadar teröre karşı duruşu, Türkiye'nin toplumsal barışıyla ilgili duruşu; tamamının ne olduğu bellidir. Şimdi, belli ki bugün yapılan çağrının meşruiyetini, dün siz de orada resmî partinin görevlisi olarak bir başka partinin kongresine katıldınız diye…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Bitiriyorum…
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim, anlaşıldı.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Murat Emir, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır tarafından, kayyum atamalarının Anayasa’ya, demokrasiye ve hukuk kuralları ilkesine aykırılığının incelenmesi amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Saadet Partisi Grubu Adına Antalya Milletvekili Sayın Serap Yazıcı Özbudun.
Buyurun Sayın Özbudun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) – Değerli milletvekilleri, Saadet-Gelecek Grubu adına CHP grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Öneriden biraz uzaklaşmış bulunuyoruz. Bildiğiniz gibi, öneri kayyum uygulamalarının Anayasa’ya aykırılık sorununa odaklanmış durumda. Gerçekten bu uygulama Anayasa'mızın çeşitli hükümlerini ihlal etmektedir ve uzun süreden beri de uygulanagelmektedir, devam etmektedir. Bir kez, her şeyden önce, bu uygulama Anayasa'mızın 2’nci maddesinde yer alan “demokratik devlet” kavramını ihlal etmektedir. Çünkü demokratik devletin asgari unsurlarından biri, bütün karar organlarının; parlamento, hükûmet ve yerel yönetimlerin karar organları dâhil olmak üzere seçimle belirlenmesini gerektirmektedir. Ancak burada kastedilen, herhangi bir seçim değildir, seçimlerin serbest ve yarışmacı olması gerekir. Oysa Türkiye'de zaten uzun bir zamandan beri seçimlerin yarışma boyutu çeşitli vasıta ve yollarla zayıflamaktadır. Bu sebepledir ki Türkiye “yarışmacı otoriter sistem” olarak ifade edilmektedir uluslararası literatürde ve gene ulusal literatürde. Öte yandan, demokratik devlet ilkesi seçim sonuçlarına, hukuka uygun olarak yapılan seçim sonuçlarına rıza göstermeyi, saygı göstermeyi, bu sonuçları kabul etmeyi gerektirmektedir. Oysa kayyum uygulaması bu unsurun ihlal edildiğini bize göstermektedir. Böylece, bu uygulama çerçevesinde, aslında karar organlarının izledikleri politikalardan dolayı halka hesap verme boyutu da ortadan kalkmaktadır ki bunun da demokrasiyle bağdaşan bir yönü bulunmamaktadır.
Öte yandan, bu uygulama gene Anayasa'mızın hüküm altına aldığı seçme ve seçilme haklarını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Oysa Anayasa'mız 13'üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceğini ama bu sınırların ölçülülük ilkesine, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve öze dokunma yasağına uygun olması gerektiğini emretmektedir. Peki, bu uygulama sözü geçen kriterlerle bağdaşmakta mıdır? Elbette bağdaşmamaktadır. Ölçülülük ilkesi tamamen ihlal edilmektedir, demokratik toplum düzeninin gerekleri tamamen ortadan kalkmaktadır; dahası, öze dokunma yasağı açısından düşünürseniz seçme ve seçilme hakları aslında kayyum uygulamasıyla tamamen ortadan kalkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) – Toparlayabilir miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) – Bu meseleyi daha genel olarak değerlendirirsek Anayasa’mızın 2’nci maddesinde yer alan “insan haklarına saygılı” “demokratik” “hukuk devleti” kavramları ihlal edilmektedir. Hâlbuki Anayasa’mız 4’üncü maddesiyle 2’nci maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilmesini yasaklamıştır. O hâlde soru şudur: Bu maddenin değiştirilmesi yasak, değiştirilmesinin teklif edilmesi dahi yasak ama ihlal edilmesi serbest midir? Elbette ki değildir.
Dolayısıyla bu önergenin desteklenmesi düşüncesindeyiz. Kayyum uygulamasının Anayasa’ya aykırılık sorununun incelenmesi gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Hakan Şeref Olgun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) –Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasal bir hak olan seçme ve seçilme hakkına yapılan doğrudan müdahale niteliğindeki kayyumluk meselesi sadece Belediye Kanunu’nun ilgili maddelerine değil her şeyden önce Anayasa’nın 127’nci maddesine açıkça aykırıdır.
5393 sayılı Belediye Kanunu, belediye yönetimleriyle ilgili olarak belediye başkanlığının boşalması hâlinde yapılacak işleri karara bağlamıştır. Bu bağlamda, kanunun 45'inci maddesine göre meclis içinden belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin yapılması öngörülmüştür. Bununla birlikte, kanun, belediye başkanlığının boşalması durumundaki bazı hâllerde yerine yeni başkanın belirlenememesi durumunu öngörerek bir sonraki 46'ncı maddede belediye başkanlığı makamına büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından seçilme yeterliliğine sahip birinin görevlendirileceğini belirtmiştir.
2016 yılında Resmî Gazete’de yayımlanan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Belediye Kanunu’na bazı hükümler eklenerek terör faaliyetlerinin neden olduğu görevden alınmalar dolayısıyla boşalan belediye başkanlığı makamının doğrudan kanunun 46'ncı maddesine göre doldurulacağı karara bağlanmıştır. Böylece 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ilgili maddesince görevden alınan belediye başkanlığı meclis içinden seçim yaparak oluşturulamayacaktır.
5393 sayılı Kanun’un 45'inci maddesinin hangi gerekçeyle devre dışı bırakıldığı ise 46'ncı maddenin uygulamaya konduğu Belediye Kanunu metnindeki “Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle boşalması ve yeni belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin yapılamaması…” durumuna ilişkin ayrıntılı bir açıklama getirilmediğinden bilinmemektedir. Anayasa’nın mahallî idareleri düzenleyen 127'nci maddesi de bu sebeple çiğnenmiş olmaktadır.
Bakın, Sayın Genel Kurul, bu hukukun herkese ait olduğuna kendi seçim bölgemden bir örnek vereyim: Afyon merkez Gebeceler beldesinde MHP’li Belediye Başkanı ceza nedeniyle görevden alınmış ancak Milliyetçi Hareket Partisine belediye başkanı seçimi yaptırılmayarak kayyum atanmıştı, size bunu bir örnek olarak sunuyorum.
Hukuk, herkese eşit uygulanmalıdır; aksi takdirde hukuk devleti olmaktan çıkar, adaletin yerini keyfîliğe bırakmış ve bir kabile devletine dönüşmüş oluruz. “Hepimiz, ister siyasetçi ister iş adamı ister sade vatandaş olalım, hukukun eşit koruması altındayız.” demeyi çok isterdim ama ülkemizde artık böyle olmadığını hepimiz biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
HAKAN ŞEREF OLGUN (Devamla) – Hem teröristbaşıyla yemek yiyip, poz poz fotoğraf çektirip, PKK açılımında teröristbaşını barış güvercini yapmaktan sorumlu akil olup ardından, hayatı vatanı ve milletini savunmakla geçmiş İYİ Parti Genel Başkanına had bildirmeye kalkan hadsizlerin bulunması da bunun kanıtıdır.
Sonuç olarak, kayyum uygulamalarının daha fazla istismar edilmemesi gerektiğine inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Demir.
Buyurun Sayın Demir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili tedbir kararı alınmasının hukuki temeli var, bunu daha önce defalarca görüştük. Hukuka aykırılık, usulsüzlük, ülkenin birlik ve bütünlüğüne zarar gelmesine neden olacak eylemler, teröre ve terörü destekleyen kuruluşlara veya kişilere kaynak aktarılması ve ilişki kurulması gibi iddiaların ortaya çıkmasıyla süreç başlamıştır.
Şimdi, tedbir kararıyla görevden uzaklaştırılan Esenyurt Belediye Başkanınız hakkındaki suçlamaları sayıyorum:
1) Kandil'le eş güdüm içinde çalıştığını gösteren dokümanlar.
2) Yasal dinleme sonucu ve konuşma dökümlerinde, yaklaşık on yıllık süreçte adı geçen terör örgütü üyeliği nedeniyle adli sicil kaydı bulunan tam 694 kişiyle temas kurması, görüşmesi.
3) Terör örgütü yöneticilerinden Remzi Kartal'la 14 kez olmak üzere iletişim ve irtibat kurması.
Tüm bunlar bir araya getirildiğinde, sonucunda, PKK/KCK silahlı terör örgütü üyesi olmakla suçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, şimdi, belediye başkanı olarak seçilmek terör örgütlerine üye olma, onlarla görüşme, maddi kaynak sağlama gibi suçları işleme özgürlüğünü vermez, hiç kimseye vermez. Bu arada, bu Belediye Başkanı yani Ahmet Özer, kendisi bizzat "Ben CHP adayıyım." demiyor zaten, "CHP Belediye Başkanıyım." da demedi şu ana kadar. "Ben, kent uzlaşısının adayıyım." diyor ve "Ben müracaat ettim." de demiyor. Kendi ifadesi: "Ben aday değildim. Ekrem Bey ve Özgür Bey beni aradılar ve aday olmam için davet ettiler." Şimdi, ayrıca, bu bilim insanı, kitaplarında Atatürk'e şu anda dile getirilemeyecek kelimelerle saldırdı. Devletin jandarmasına ve polisine "Yağmacı." diyen, Kürtlere "Hain." diyen, sözde akademik eserlerinde eyaletten, ana dilde eğitimden bahseden ve teröristlere güzelleme yapan bu Başkanınızla aynı fikirde misiniz siz?
Değerli arkadaşlar, bakın, -CHP'ye söylüyorum- alelacele bir miting yaptınız. Ne yaptınız? Esenyurt meydanında miting yaptınız. Kaç kişi katıldı? Zahmet etmeyin, ben söyleyeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – 3.504 kişi katıldı. Arkadaşlar, bakın, 39 tane ilçe var İstanbul'da, 16 milyon; her ilçeden bin kişi gelseydi 39 bin insan olacaktı. Evet, 26 tane belediyeniz var; her belediyeden bin insan gelseydi o mitinge, 26 bin insan olacaktı. 420 tane belediyeniz var; her belediye, belediye başkanını, özel kalemini, asistanını, yanına 3 adamı getirse 10 bin kişi olacaktı ama kimse gelmedi. Neden gelmedi biliyor musunuz? CHP'ye oy veren, vatanını, milletini sevenler sizinle aynı görüşte değiller. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Buradan da benden önce konuşan arkadaşa da cevap olsun.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, hatibi dikkatle dinledim ama ne söylemeye çalıştığını daha doğrusu anlayamadım. (AK PARTİ sıralarından “Aaa…” sesleri)
Bir defa, bizim mitingimize sadece 3.800 polis -güvenlik gücü- geldi, haberiniz var mı? 30 binin üzerinde vatandaş katıldı, bu bir. Bir defa, gerçekleri saptıramazsınız; sadece 3.800 güvenlik görevlisi vardı. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İkincisi: Size ne bundan? Yani siz CHP’nin güçlü mitingler yapmasını arzu ediyorsunuz, göremeyince üzülüyor musunuz? Size ne bundan? Siz kendi ne yaptığınızın hesabını verin, siz kendi ne yaptığınızın hesabını verin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Üç: Beyefendi, belediye sayımıza bakıyor, “Biner kişi getirseydiniz.” diyor. Ya, siz itiraf ediyorsunuz yaptığınızı, bu sizin mesleğiniz; belediyeden işçi getirmek, yoklama yapmak, orada mı diye bakmak, gelmeyenlerin mesaisini kesmek sizin mesleğiniz, biz öyle şey yapmıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Bizim belediye işçilerimiz görevlerini yapıyorlar, onların görevi parti mitingleri değil. Bir defa, gelip buradan özür dileyeceksin, özür ve diyeceksin ki “Bunu söylememem gerekirdi.”
Dört: Arkadaşlar, biz Türkiye ittifakını kurduk, Türkiye ittifakında herkes var; Millî Takım gol attığında gururlanan, Filenin Sultanları kazandığında boğazı düğümlenenler var. Biz Türkiye ittifakını kurduk, bu seçimleri kazandık; tokat yediniz, hâlâ anlamıyorsunuz, hâlâ anlamamaya çalışıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Ayrıca, arkadaşlar, bizim adaylarımız herkesten oy aldı, herkesten; biz seçmenleri Türk-Kürt diye ayırmıyoruz, biz seçmenleri Alevi-Sünni diye ayırmıyoruz, biz seçmenleri Çerkez-Laz diye ayırmıyoruz, biz seçmenleri fakir-yoksul diye ayırmıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Devamla) – Biz, bu cumhuriyete inanan, bu devlete inanan, bu devletin iyiliğini isteyen ve nitelikli bir çevrede yaşamak isteyen, şeffaf belediyecilik isteyen, boğazından haram lokma geçmeyen belediye başkanı isteyen herkesten oy aldık; siz bunu anlamıyorsanız, artık bundan sonra da bir şeyden anlamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Bir sataşmaya meydan vermeden…
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, Ankara Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Şimdi, değerli arkadaşlar, ben bunu niye söyleme gereği duydum biliyor musunuz? CHP'li konuşmacı arkadaş dedi ki, yazdım buraya: “CHP milletle beraberdir, milletiyle.” Ya, CHP daha seçmenleriyle bile beraber değil ya! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT ÇAN (Samsun) – Sen aynaya mı bakıp konuşuyorsun?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – CHP, örgütüyle beraber değil ya!
AYŞE SİBEL YANIKÖMEROĞLU (İstanbul) – Nereden anladın?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Ben size söyleyeyim o zaman: Bakın, oraya gelen örgüt üyeleriniz kerhen geldiler ve şeklen geldiler.
MURAT EMİR (Ankara) – Ya, sana ne bundan! Nereden biliyorsun?
HARUN ÖZGÜR YILDIZLI (Kocaeli) – Nereden biliyorsun?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Allah Allah!
AYŞE SİBEL YANIKÖMEROĞLU (İstanbul) – Orayı mı takip ediyorsun?
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) – Başkanım, ayıp ediyorsun!
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – O zaman bir şey daha: CHP…
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Çok mu üzüldün?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Konuşulanları söylüyorum.
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Orada mıydın?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Tabii ki oradaydım.
MURAT EMİR (Ankara) – Orada mıydın, değil miydin?
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Orada mıydın, değil miydin; onu söyle önce.
MURAT EMİR (Ankara) – Orada mıydın, değil miydin?
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Orada mıydın, değil miydin?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – “CHP, milletin vicdanının terazisidir.” dedi konuşmacı, bak notumda var. Arkadaşlar, sizin belediye başkanlarınız “Biz bu adamın masum olduğuna inanmıyoruz. Onun için ‘tweet’ atmıyoruz.” dediler ya!
CUMHUR UZUN (Muğla) – Kim?
MURAT EMİR (Ankara) – Kim dedi?
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Kim dedi ya!
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Bu nasıl vicdan? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) CHP’de bu kanaatte olanlar bakın çok fazlalar. Yanlış yolda gidiyorsunuz. Evet, şu anda Genel Başkan konusunda sıkıntınız var yani 3 insan yönetmeye çalışıyor.
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) – Ya, çok ayıp ya!
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) – Çok ayıp ya! Çok ayıp!
SEMRA DİNÇER (Ankara) – Ayıp ya, vallahi!
MUSTAFA DEMİR (Devamla) – Birilerinin siyasetinin geleceği için bir sürü sıkıntıya maruz kalıyorsunuz. Bence dönüp kendinize bakarsanız iyi olur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)
UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Sizin de Cumhurbaşkanı sorununuz var, adayınız yok.
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
10.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MURAT EMİR (Ankara) - Bir defa, Cumhuriyet Halk Partisinin kendi içine dönük olmayan tartışmaları, olmayan meseleleri varmış gibi buraya getirip konuşmak, milletin Meclisinde konuşmak kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Bir defa siz hadsizsiniz, o kelimelerinizin arkasında sanki Cumhuriyet Halk Partisini düşünüyormuş gibi, Cumhuriyet Halk Partisi daha iyi olsun istiyormuşsunuz gibi konuşuyorsunuz ama büyük bir hadsizlik yapıyorsunuz; sizi bundan men ederim, buna hakkınız yok; bu birincisi.
İkincisi, elbette ki biz milletimizleyiz, elbette ki seçmenimizleyiz. Açarsınız anketlere bakarsınız. Cesaretiniz varsa sokağa çıkın, sokağa; insanların yüzüne bakamıyorsunuz.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Sürekli sokaktayız.
MURAT EMİR (Devamla) - Enflasyon yüzde 60, asgari ücret hâlâ 17 bin lira. Asgari ücret on aydır 1 kuruş artmadı ve sizin sokağa çıkacak hâliniz yok; dönüp Cumhuriyet Halk Partisine "Niye milletle beraber değilsiniz?" diyorsunuz. Üstüne üstlük yalan söylüyorsunuz. Bakın, yalan söylüyorsunuz, söylediğiniz yalan. Bizim belediye başkanlarımızdan hiçbiri Ahmet Özer için "Masum değildir." dememiştir, bu yalandır. Burada gelip bunu düzeltmeniz lazım. Burada tartışılması gereken şudur arkadaşlar: Bir belediye başkanı var, bu belediye başkanı hakkında düzmece bir iddianame var. Söz konusu suçlar için -suç olduğunu bir an için varsaysanız bile- on yıl beklemişsiniz, belediye başkanı seçilince o naftalinli delilleri çıkartmışsınız, dosyanın arasına koymuşsunuz ve belediye başkanını tutuklamışsınız.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Atatürk'le ilgili konuşmasına ne dersiniz?
MURAT EMİR (Devamla) - O yüzden de alelacele kayyum atıyorsunuz. Niye? Çünkü derdiniz milletin iradesine çökmek, derdiniz Esenyurt'a çökmek, derdiniz şehir rantına çökmek; buna katlanamıyorsunuz. Milletin vermediğini sahte iddianamelerle almaya çalışıyorsunuz, sizin biraz vicdanınız varsa buna hesap verin. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu'na söz vereyim Sayın Demir.
Sayın Akbaşoğlu, toparlayın, gündemimize devam edelim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
73.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Ankara Milletvekili Murat Emir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bütün milletvekillerimizi hürmetle selamlıyorum.
Şunu ifade edeyim: Bizim niyetimiz asla milletimizin iradesine, Esenyurt’a çökmek değil. Niye? 2019'dan 2024'e kadar zaten CHP yönetti, orada bir kayyum tayin edildi mi? Hayır. Tekrar CHP kazandı, farklı bir adayla kazandı ancak -daha önce konuştuk, hepsi zabıtlarda var- bir soruşturma söz konusu olduğu için terör örgütüne üyelikle ilgili, idari tedbir olarak; Anayasa, Belediye Kanunu’nun 45, 46, 47'nci maddeleri çerçevesinde geçici tedbir olarak açığa alınma durumu söz konusu; bunların hepsini evvelki oturumlarda konuştuk. Şunu ifade edeceğim: Hatibimiz yaşananları, kamuoyuna yansıyanları dile getirdi. O konuda bir iftira atmadı, yalan söylemedi, gerçekleri ortaya koydu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bitiriyorum.
MURAT EMİR (Ankara) - Söylediği tamamen yalan. Öyle bir kelime yok çünkü, çıkın özür dileyin.
BAŞKAN – Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - İddianame ortaya çıktığında hepsi görülecektir; düzmece mi, değil mi olduğunu da kamuoyu takdir edecektir. Şunu söyleyeyim: Biz milletimizle ittifak hâlindeyiz. Türklerle, Kürtlerle, 85 milyon insanımızla Cumhur İttifakı olarak Türkiye ittifakını kurmuş vaziyetteyiz. Bütün vatandaşlarımızla bir ve beraberiz. Biz diyoruz ki: “…”[(*)] Kürt, “…”[(*)] Türk, “…”[(*)] Türkiye; “…”[(*)] Portekiz demiyoruz, “…”[(*)]Portekiz demiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Milletle beraber Millî Takım’ımızın Türk’üyle, Kürt’üyle yanında duruyoruz ve durmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Emir, buyurun.
Gündeme geçmemize de fırsat verin Sayın Başkan.
74.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, gündeme saygımdan çok uzatmayacağım, çok uzatmaya müsait bir konu ama uzatmayacağım, birkaç noktanın altını çizeceğim ve bırakacağım.
Bir: Yani on yıl önceki isminin telaffuz edilmesini ve telefon görüşmelerini eğer delil sayıyorsanız Hüseyin Yayman’ın şuradaki varlığından utanın, ondan sonra konuşun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, Hüseyin Yayman cevabı verdi. Suç kastı başka, görüşmek başka.
MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, ikincisi: “Geçici tedbir” diye masum söylediğiniz var ya, 1 milyon Esenyurtlunun iradesinin bitirilmesi anlamına geliyor çünkü o kişiyi “Hakkında soruşturma var, hakkında kovuşturma var.” iddiasıyla tutukladığınız anda daha yandaş medya sizden önde gidiyor, daha o sırada bir kaymakamı vali yardımcısı atayıp kayyumunu hazırlıyorsunuz. Böylesine kirli bir tuzağın içerisindesiniz ve bunu masum bir atamaymış gibi gösteriyorsunuz. Dolayısıyla burada yapılan hukuksuzdur, haksızdır, yersizdir ve bir darbe girişimidir. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir cümle… Cevap vermeyin oraya, siz doğruyu söyleyin yani nedir konu, süreçle ilgili CHP’yi suçlamadan? Söz hakkı doğuyor, gündemimize giremiyoruz, onun için Sayın Akbaşoğlu.
Teşekkür ederim.
Buyurun.
75.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Ankara Milletvekili Murat Emir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Murat Emir Meclise gelmeden önceki tartışmalarda bunu tükettik diye biliyorum yani bunları konuştuk, o sebeple tekrarlamayacağım. Bütün bunların hepsine cevap verildi.
Teşekkür ederim.
MURAT EMİR (Ankara) – Ahmet Özer’in hapiste olduğu her gün bu tartışma tüketilmemiştir Sayın Başkan.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Murat Emir, İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın ile Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır tarafından, kayyum atamalarının Anayasa’ya, demokrasiye ve hukuk kuralları ilkesine aykırılığının incelenmesi amacıyla 5/11/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 5 Kasım 2024 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın, (2/1364) esas numaralı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/77)
BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37'nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; okutup işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/1364) esas numaralı Kanun Teklifi’min İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.
Saygılarımla. 22/4/2024
Tahsin Ocaklı
Rize
BAŞKAN - Önerge üzerinde teklif sahibi olarak Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ocaklı. (CHP sıralarından alkışlar)
TAHSİN OCAKLI (Rize) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonundaki çalışmalarımıza ara verip geldik. Gündem çok yoğun, Türkiye'de hakikaten her şey çok kötü. Aslında birçok vekilimiz, Grup Başkan Vekillerimiz, herkes görüşünü iletti ama ben de beni takip eden vatandaşların özellikle bilmesi için şu cümleleri kurayım, konunun özü şu: Cumhurbaşkanının bir daha seçilmeye hakkı yok. Cumhurbaşkanının yeniden seçilebilmesinin önünü açmak için Sayın Devlet Bahçeli bu çağrıyı yaptı, dedi ki: “Öcalan gelsin, Meclis kürsüsünden de konuşsun.” Dolayısıyla biz eğer bu...
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Meclis kürsüsünden değil, yanlış söylüyorsun.
TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Düzeltelim, düzeltelim. Sinirlenme Sayın Başkan, niye sinirleniyorsun?
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Lütfen, yanlış söylemeyin, doğrusunu söyleyin.
TAHSİN OCAKLI (Devamla) - Tamam, düzelteceğim.
“DEM sıralarından...” dedi vesaire yani sonuçta önünü açan bir düzenleme yapmaya çalışıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, “Eğer bu olmazsa ne olur?”un deneyimlerini veya Türkiye'deki örneklerini yavaş yavaş nerede gördük? Esenyurt’ta gördük, Mardin’de gördük, Halfeti’de gördük. Yani şu söyleniyor bize: “Ya Türkiye’de bizim dediğimiz olacak ya da terör ve şiddet eylemleri tırmanır.” Bu iki seçim arasında bırakılarak aslında Türkiye'nin demokratikleşmesinin konuşulması değil, tecridin kaldırılarak -tecridin daha evvel herhangi bir mahkûm üzerinde olmasını doğru bulmayanlardanım ama özellikle tecridin de kaldırılarak- DEM sıralarına ya da başka bir yere getirilerek yıllarca “terör örgütü lideri” diye kabul ettiğimiz “bebek katili” dediğimiz adamı getirip şimdi burada barışa elçi edeceksiniz. “Madem öyle, şimdiye kadar neredeydiniz?” derler adama. Ben de size bir soru soracağım. Sayın Başkanım, MHP sıralarına bir soru sormak istiyorum; yukarıda grupta da sordum, cevaplayıp cevaplamamak sizin hakkınız tabii; Sayın Bahçeli deseydi ki: “Gelsin, MHP Grubunda açıklasın Öcalan.” Böyle bir şey deseydi ne yapardınız, merak ediyorum; bunu sonra cevaplarsınız bana. Türkiye'nin barışa ihtiyacı var, hepimizin katkı vermesi lazım ama bunun çözüm yeri Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Sadece bireylerin kararlarıyla ya da kişilerin önünü açmak için yapılan düzenlemeyle bir barış sağlayamayız, bu sadece tehdidin büyümesine yol açar; kavganın, kargaşanın büyümesine yol açar.
Ben esasında 2023 yılının 7’nci ayında verdiğim geçici işçilere ilişkin bir teklif üzerine söz almıştım, biraz da ondan bahsedeyim, kamudaki geçici işçiler meselesi. Tabii, Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da bir değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikle, çalışan işçilere kadro verilmesiyle ilgili yetkiyi, inisiyatifi idarelere verdiler. Hâl böyle olunca inisiyatifi elinde bulunduran idareler bunu da yine yandaş veya kendi lehine olarak kullanmaya başladı. Nereden anlıyorum bunu? Seçilip geldiğim Rize'deki ÇAYKUR kadrosundan anlıyorum. 10 bin işçiye söz verdiniz, “10 bin işçiye kadro vereceğiz.” diye defalarca bakanlar, Cumhurbaşkanı, milletvekilleri, il başkanları söz verdi; onlar yerine gelmedi hatta sendikasızlaştırmanın da önü açıldı, kapandı. Şimdi haklarını talep eden veya “Bu kadro ve söz verdiğiniz kadro hakkını bize verin.” diyen işçilere, çalışanlara karşı da sürgün uyguluyorsunuz. Bir tane örnek vereceğim: Yani özellikle Zihni Derin Çay Fabrikasında çalışan bir kadın işçimiz -adını vermeyeceğim, isteyene veririm, Sayın Grup Başkan Vekilime- Kalkandere Çay Fabrikasına sürgün ediliyor. Genel seçimler öncesinde kadro talebinde bulunan işçilere özellikle verilen sözler hiç yerine getirilmedi. AKP İl Başkanlığına giden işçileri de, yirmi iki yıldır sizi destekleyen o işçileri de özellikle polis zoruyla bir kısmını gözaltına alarak, sonra bırakarak terk ettiniz onları.
Şimdi yapılacak olan şey şu: Bu işçilere haklarını verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Biliyorum, sürem bitti…
BAŞKAN – Buyurun.
TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Bir de yani şu konuda bir anlaşalım değerli milletvekilleri: Yani kent uzlaşısıyla bir yerden aday olabilme bir terör suçu değil. Bakın, Grup Başkan Vekilimiz “İddianame ortaya çıksın, ondan sonra konuşalım.” dedi ama siz iddianameden örnekler verdiniz, dediniz ki: “Başkan birileriyle görüştü; o oldu, bu oldu.” Doğru, biz de duyduk bu iddianameyi ama bu iddianamede yer alan suçlamalar tutuklu kalmasına gerekçe oluşturacak suçlamalar değildir. Bu Belediye Başkanı on yıl orada görev yapmış, dekanlık yapmış. Efendim, evinden saat beşte almanın ne anlamı var? Çağırırsınız, davet ederseniz, dersiniz ki: “Bir ifadeye gel, senin hakkında şöyle suçlamalar var.” Yok…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN – Bitti ama verdik söz.
TAHSİN OCAKLI (Devamla) – Atadığınız kayyum Meclisi yok saydığı gibi bu kayyumun atadığı 5 kişiyle ilçeyi yönetmeye kalkıyorsunuz, haksızlık yapıyorsunuz.
Saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
76.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın (2/1364) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Ocaklı’ya -sevdiğimiz, saydığımız değerli bir arkadaşımız- cevap vereyim: Milliyetçi Hareket Partisinin hiçbir grup toplantısında hiçbir şekilde grup dışından hiçbir kişiye söz verilmemiştir, bizim geleneklerimizde de yoktur ama Cumhuriyet Halk Partisinin grup toplantılarında veya başka partilerin grup toplantılarında da bu sözlerin verildiğini biliyoruz; kısaca ve nezaketlice bu kadarını söyleyebilirim. Fakat ben Sayın Ocaklı’ya bir de tavsiyede bulunmak istiyorum efendim, o da şu: Bu İmralı canisi bu geçmişteki açılım sürecinin hukuki bir altyapıya kavuşturulması için 10 maddelik bir paket açıklamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Kılıçdaroğlu döneminde de İmralı canisi Öcalan’ın bu 10 maddelik talebini Cumhuriyet Halk Partisi bir kanun teklifi olarak Meclise sundu ve -sabahki tartışmaları zannediyorum izleyememiş olabilir Sayın Ocaklı- geçmiş dönemlerde Cumhuriyet Halk Partisinin yetkilileri tarafından, milletvekilleri tarafından verilen kanun tekliflerini, İç Tüzük değişikliklerini ve grup önerilerini bir gözden geçirip incelemesini ve ondan sonra bu tür değerlendirmelerde bulunmalarını ben tavsiye ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Emir, buyurun.
77.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, sabrınızı zorlamayacağım.
BAŞKAN – Son sözü veriyorum, ara vereceğim sonra.
MURAT EMİR (Ankara) – Şimdi, Sayın Akçay’a bir soru geliyor, Sayın Akçay üç şey yapabilir; duymazdan gelebilir, “evet” diyebilir, “hayır” diyebilir ama dönüp “Bizim geleneğimizde yok.” diyor. Benim kafam karışıyor. Yani Abdullah Öcalan’ın sizin kürsünüze gelemeyecek olması geleneğiniz olmadığı için mi yoksa getirmeyeceğiniz için mi? Bunu söyleyin bir defa millete, millet bunu duysun. Sen CHP'yi ne karıştırıyorsun, CHP'nin kürsüye kimi çağırıp çağırmadığını ne karıştırıyorsun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sen niye karıştırıyorsun MHP’nin kürsüsüne kimin gelip gelmeyeceğini!
MURAT EMİR (Ankara) – CHP'nin pozisyonu belli. Siz eğer “Hayır, gelemez.” diyorsanız söyleyin; yok, “Gelebilir ama geleneğimiz müsait değil.” diyorsanız onu da söyleyin, herkes duysun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Akçay.
Son sözü veriyorum, ara vereceğim.
78.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Ankara Milletvekili Murat Emir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yine, sabahki konuşmalarımın başında da defaatle birkaç kere tekrarladım. Bu tür sığ polemik ve demagojilere saplanmanıza hiç gerek yok. Söylediğimiz de açık. Dolayısıyla olmayacak şeyi, böyle kendinizce absürt birtakım şeylerle bizi tartışmaya çekemezsiniz. Vallahi, her parti, grup kendi işini yapsın. Siz de yapıyorsunuz, geçmişte de kanun teklifleri vermişsiniz, onları da söyledim, onlarla bir yüzleşirsiniz, mesele de kalmaz. Söylenen her sözü de bir bütünlük içerisinde değerlendirmek gerekir. Biz çağrılarımızda da sözümüzde de samimiyiz, tekrarlıyoruz ve ısrarcıyız.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
1.- Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın, (2/1364) esas numaralı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/77) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Adil BİÇER (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor, gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) ile Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve Adalet Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 157)[(*) ]
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
30 Ekim 2024 tarihli 13’üncü Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 157 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeler varsa o maddeler üzerinde önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 157 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bülent Kaya Şerafettin Kılıç Hasan Ekici
İstanbul Antalya Konya
Mustafa Bilici Sema Silkin Ün Necmettin Çalışkan
İzmir Denizli Hatay
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI CÜNEYT YÜKSEL (İstanbul) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Konya Milletvekili Hasan Ekici.
Buyurun. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
HASAN EKİCİ (Konya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Gelecek-Saadet Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, en başta şunu ifade etmemiz gerekir ki bu Meclisten onlarca yargı paketi de çıkarsak ana hedefimiz hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi sağlamak olmalıdır. Peki, son yıllarda bu Meclisten çıkarılan birçok yargı paketiyle halkımızın pek çok kesiminin hukuka, demokrasiye ve adalete susamışlığını giderebildik mi? Mecliste toplanmış bu yargı paketini tartışıyoruz ve birazdan oylayacağız ya da yarın oylayacağız. Görevimiz yasama ama uzun süredir yasama işlemlerinden ari, sadece bir şikâyet mercisi hâline gelmiş bir Meclis formasyonumuz söz konusu. Bu yargı paketinde de bizler yani halkın yasama görevini verdiği vekiller dışlanmış durumdayız, buna iktidar partilerinin vekilleri de dâhil. Bakanlık torba yasaları hazırlıyor, bizler maddelerini basından takip ediyoruz, sonra önümüze geliyor, eller kalkıp iniyor, işlem tamam. İçinde bizim tekliflerimiz yok; STK’lerin, baroların, meslek odalarının eleştirilerinin dikkate alındığı bir süreç yok ama sürece dâhil edilmişiz gibi bir hava yaratılarak oldubittilere maruz kalıyoruz. Anayasa'mızın kanun yapma usulüne, bunu düzenleyen 88'inci maddeye aykırı bir süreci kabul etmek zorunda kalıyoruz. Tasarı sunacak bir bakanlar kurulu yok, her şey Adalet Bakanlığının ya da Külliye’nin bir kısım bürokratlarının uhdesinde dönüp duruyor. Bu durum Anayasa’nın 2’nci maddesine de aykırı çünkü hukuk devleti nosyonuna uymayan bir süreç işliyor, öngörülebilirlik ve belirlilik ilkesi ayaklar altında.
Değerli milletvekilleri, zaten uzunca bir dönemdir bir hukuksuzluk ve anayasasızlaştırma sürecinin içindeyiz. AİHM kararlarının bağlayıcılığına rağmen, AYM’nin son sözü söyleme yetkinliğine rağmen bizler yargısal aktivizm suçlamaları, “Kapatalım.” nidaları arasında, özellikle temel haklar konusunda yol almaya çalışıyoruz. Hele ki yerel mahkemelerin üst yargıyla çatıştıkları alanlarda o kararları uygulamamaları, hele ki üst yargının birbirini suçlayıcı ifadelerinin kamuoyu önünde alenileşmiş olması, rüşvetle suçlama skandalları hukuka olan güveni hem içte hem de dışta sarsıyor. Maalesef, pek çok yargı paketine, insan hakları strateji belgelerine rağmen yaşadığımız zihniyet sorunları sadra şifa çıkış yollarını sağlayamamakta. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ilan edilen ve defakto olarak hâlen devam eden OHAL rejiminin yarattığı ve paranoya derecesine süregiden güvenliğin özgürlüklere tercih edilmesi sorununu iliklerimize kadar yaşamaya devam ediyoruz. İnfaz düzenlemeleriyle suç örgütü liderlerini salıverirken, pek çok suçun yatarı ortadan kaldırılmışken siyasi kriterlerle mağdur edilmiş kesimlerin insan hakkı temelli adalet taleplerini görmezden geliyoruz. Kanun önünde eşitlik meselesinin, kanunsuz suç ve ceza olamayacağı ilkesinin, masumiyet karinesinin, adil yargılanma hakkının ve pek çok sayıda temel insan hakkının ihlalinin tespit edilip kayıt altına alındığı bir ülke olmaktan kurtulamadık. İnsanlarımızı AİHM kapılarına mahkûm ettik, devlet ve millet olarak maddi, manevi külfetlerin de içine düştük. Sormak gerek: 1, 2, 3, 4, 5 derken acaba kaçıncı yargı paketinde bu düzenlemelere el atacağız, hakları sahiplerine tevdi edeceğiz? Bugün sokağa çıkan bir milletvekili vatandaştan “Yargı paketinde iktidarın kurdurduğu barolar lehine hangi maddeler var?” diye bir suali asla duymayacak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
HASAN EKİCİ (Devamla) – Bu işlerle vatandaşın işi yok, bilesiniz. Ama sokağa çıkan o milletvekili şu iki şikâyeti duymadan evine dönemeyecektir: Biri, geçim şartlarının zorluğu; ikincisi de hakları gasbedilmiş insanların kendileri ya da yakınları için adalet talepleri. Bu bazen bir akrabasının delilsiz isnatlarla mahkûmiyeti olabilirken bazen de kızının, oğlunun mülakatzede unvanıyla isyanı olabiliyor. Ama hepsinin aradığı şey aynı: Adalet. Bizler ülkeyi yenileyecek, geçmişi unutturacak, yaraları saracak yargı reformları, insan hakları reformları beklemekteyiz. Bunlar olsun da esastan karşı olduğumuz torba yasalara bile razıyız. Külliye’nin ya da Adalet Bakanlığının bürokratları bu millet için gerçekten sadra şifa bir şeyler yapmak istiyorlarsa çarşı pazarın çığlığıyla birlikte adalet saraylarının, cezaevi duvarlarının…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
III. YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MURAT EMİR (Ankara) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.
Sayın Emir, Sayın Bülbül, Sayın Dinçer, Sayın Çan, Sayın Coşar, Sayın Timisi Ersever, Sayın Ünver, Sayın Şevkin, Sayın Tanal, Sayın Kılınç, Sayın Sarıgül, Sayın Gürer, Sayın Yanıkömeroğlu, Sayın Öztürkmen, Sayın Yıldızlı, Sayın Akdoğan, Sayın Çiler, Sayın Özcan, Sayın Bilici, Sayın Başarır.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.53
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Muhammed ADAK (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
III. YOKLAMA
BAŞKAN – 157 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde Konya Milletvekili Hasan Ekici ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.
Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek üzere 6 Kasım 2024 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.17
[(*)] Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
[(*) ](*) (*) 157 S. Sayılı Basmayazı 30/10/2024 tarihli 13’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.