TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
55'inci Birleşim
11 Şubat 2025 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik’in, Gaziantep'e gazilik ünvanı verilişine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Van Milletvekili Sinan Çiftyürek’in, Van'ın yerel sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde'nin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Genel Kurulun geçen hafta çarşamba ve perşembe günleri çalışamamasının nedenine ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın, AK PARTİ'nin 8'inci Olağan Kongresi'ne ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, ABD Başkanı Trump'ın Gazze konusundaki açıklamasına ilişkin açıklaması
4.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'ne ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, hızır orucuna ilişkin açıklaması
6.- Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar’ın, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan'a ilişkin açıklaması
7.- Konya Milletvekili Barış Bektaş’ın, Konyaspor'a ilişkin açıklaması
8.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, Uşak'ın Karahallı ilçesine ilişkin açıklaması
9.- Rize Milletvekili Harun Mertoğlu’nun, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Yusuf Yılmaz'a ilişkin açıklaması
10.- Muş Milletvekili Sümeyye Boz’un, DBP Parti Meclisi üyesi Selamettin Yılmaz'a ilişkin açıklaması
11.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, ABD Başkanı Trump'ın Gazze konusundaki açıklamasına ilişkin açıklaması
12.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, Balıkesir'in İvrindi ve Altıeylül ilçelerinin 16 köyünü etkisi altına alan maden sahasına ilişkin açıklaması
13.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ilişkin açıklaması
14.- Sivas Milletvekili Rukiye Toy’un, Malezya Başbakanı Enver İbrahim'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
15.- Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan’ın, Kırşehir S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ilişkin açıklaması
16.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, Burdur'un sağlık sorununa ilişkin açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, ABD Başkanı Trump'ın Gazze konusundaki açıklamasına ilişkin açıklaması
18.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, AKP iktidarında Türk tarımına ilişkin açıklaması
19.- Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü’nün, Millî Eğitim Bakanlığının Zazaki ve Kurmanci seçmeli derslerle ilgili tutumuna ilişkin açıklaması
20.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, vatandaşa bindirilen yeni yüklere ilişkin açıklaması
21.- Konya Milletvekili Mehmet Baykan’ın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ve Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı'na ilişkin açıklaması
22.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, elektrik faturalarına ilişkin açıklaması
23.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’ın, belediye vasfında olup da nüfusu nedeniyle bu niteliğini kaybeden yerleşim yerlerine ilişkin açıklaması
24.- Denizli Milletvekili Şeref Arpacı’nın, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın vefatının 2'nci yıl dönümüne ve Denizli'nin Şirinköy Mahallesi'ndeki çocuk yuvasına ilişkin açıklaması
25.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, fahri Kur'an kursu öğreticilerinin kadro sorununa ilişkin açıklaması
26.- Aydın Milletvekili Evrim Karakoz’un, zeytin ve zeytinyağı üreticilerine ilişkin açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’nun, eczacıların taleplerine ilişkin açıklaması
28.- Ankara Milletvekili Yüksel Arslan’ın, Çayırhan Termik Santrali'nin ve maden sahalarının özelleştirilmesi kararına ilişkin açıklaması
29.- Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, af bekleyenlere ilişkin açıklaması
30.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, Tarım ve Orman Bakanlığının sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili yayımladığı genelgeye ilişkin açıklaması
31.- Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent’in, depremin afete dönüşmesinin nasıl engellenebileceğine ilişkin açıklaması
32.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, Özgecan Aslan'ın ölümünün 10'uncu yıl dönümüne, geçen hafta Genel Kurulun çalışamamasının nedenine, soruşturmalara ve gözaltı kararlarına, büyük Kahramanmaraş depreminin yıl dönümüne ve deprem sonrası topluma verilen sözlere ilişkin açıklaması
33.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Bolu'daki Grand Kartal Otel yangınına, Kültür ve Turizm Bakanına ve Gara'da şehit edilen Müslüm Altıntaş'a ilişkin açıklaması
34.- Nevşehir Milletvekili Filiz Kılıç’ın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, Milliyetçi Hareket Partisine ve Özgecan Aslan'ın vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
35.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, dün Van'da Özgür Kadın Hareketinin gerçekleştirmek istediği yürüyüşe, Özgecan Aslan'ın ölüm yıl dönümüne, 8 Şubatta Diyarbakır'da gerçekleştirdikleri mitinge, bu sabah İstanbul'da 9 belediyeye yapılan operasyona, Halkların Demokratik Kongresine ve Van Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan'a ilişkin açıklaması
36.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Cumhuriyet Halk Partisi 4'üncü Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ölüm yıl dönümüne, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Malezya ziyaretinde yaptığı konuşmaya, Türkiye'de adalet ve denetim sorunu olduğuna, RTÜK Başkanı ile Diyanet İşleri Başkanının yaptıkları açıklamalara ve Malatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı İkizce Mahallesi'ndeki kamulaştırmasız el atmaya ilişkin açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, MHP lideri Devlet Bahçeli'ye, Deniz Baykal'ın vefat yıl dönümüne; Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
43.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
45.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Necmettin Erbakan'ın İsrail'e karşı harekete geçmeyen İslam ülkelerine yaptığı çağrıya ilişkin açıklaması
46.- Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın’ın, Paris'teki Trabzon Evi'ne yapılan saldırıya ilişkin açıklaması
47.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, Çorum havalimanına ve Amasya Merzifon Havalimanı'na ilişkin açıklaması
48.- Mardin Milletvekili George Aslan’ın, Mardin’in Nusaybin ilçesindeki Süryani köylerine ilişkin açıklaması
49.- Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan’ın, Pınar Bulunmaz davasına ilişkin açıklaması
50.- Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, Ankara Milletvekili Murat Alparslan'ın YENİ YOL grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
51.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, Samsun'un 19 Mayıs ilçesine bağlı Çamlıca ve Yükseliş Mahallelerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
52.- Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in, kamu işçilerinin beklentilerine ilişkin açıklaması
53.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in, Trabzon'un Akçabat ilçesinde bulunan Sera Gölü'nden çıkarılan çamura ilişkin açıklaması
54.- Tunceli Milletvekili Ayten Kordu’nun, TJA'lı kadınlar olarak mücadelelerine ilişkin açıklaması
55.- Ankara Milletvekili Umut Akdoğan’ın, Çayırhan Termik Santrali ihalesine ilişkin açıklaması
56.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'ne ilişkin açıklaması
57.- Siirt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş’ın, bütün toplumu saran şiddet hâline ilişkin açıklaması
58.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Tuba Köksal'ın DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
59.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Kahramanmaraş Milletvekili Tuba Köksal'ın DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
60.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, usule ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
61.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya'nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Konya'dan ve Sakarya'dan gelen muhtarlar ile vatandaşlara "Hoş geldiniz." denilmesi
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Boğaziçi, İstanbul Teknik ve Pamukkale Üniversitelerinden gelen öğrencilere "Hoş geldiniz." denilmesi
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- YENİ YOL Grubunun, Grup Başkan Vekili Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ tarafından, 15 Temmuz öncesi ve sonrası yürütülen soruşturmalarda legal görünümlü illegal yapılar ve örgütlerle iş birliği içinde olduğu tespit edilen kişi ve kurumların, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere tüm büyükşehir ve il belediyeleri ile 2002-2024 yılları arasında işlerin ve imar değişiklikleri ya da başka yollarla haksız kazanç elde eden terör örgütü üyelerinin araştırılması, kamu zararı ve ortaya çıkan itibar kaybının tespit edilmesi amacıyla 5/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, çocukların suça sürüklenmesini engelleyecek önlemleri, suça sürüklenmiş çocukların ise suç sarmalına girmeden rehabilite edilerek topluma kazandırılmalarını sağlayacak bütüncül politikaları tespit etmek ve uygulamadaki aksaklıkları giderebilecek yöntemleri belirlemek amacıyla 11/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, 6 Şubat depreminin yarattığı sorunların ve mağduriyetlerin araştırılması amacıyla 4/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, Kocaeli'nin İzmit ilçesine bağlı Yahya Kaptan Mahallesi'nde yaşanan aydınlatma sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın cevabı (7/21743)
2.- Adana Milletvekili Orhan Sümer'in, Sayıştayın 2023 yılı Denetim Raporu'nda TEDAŞ'la ilgili yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın cevabı (7/21746)
11 Şubat 2025 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar BİÇER KARACA
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Yasin ÖZTÜRK (Denizli)
----- 0 -----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55'inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz talebi, Gaziantep'e "gazilik" ünvanı verilişi hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik'e aittir.
Buyurun Sayın Bozgeyik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Gaziantep Milletvekili Bünyamin Bozgeyik’in, Gaziantep'e gazilik ünvanı verilişine ilişkin gündem dışı konuşması
BÜNYAMİN BOZGEYİK (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları karşısında bizleri izleyen aziz milletimiz ve kıymetli Gaziantepli hemşehrilerim; sizleri saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Bugün, 8 Şubat 1921'de Gaziantep'in "gazilik" ünvanını alışının 104'üncü yıl dönümünü anmak ve bu ünvanın taşıdığı büyük anlamı bir kez daha hatırlamak için huzurlarınızdayım.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra "gazi" ünvanının verilmesi nasıl ki bağımsızlık mücadelesinin en büyük nişanesi olduysa Antep'e verilen "gazilik" ünvanı da bu şehrin kahramanlık ve direniş ruhunun tescilidir. Tıpkı çatısı altında milletimizi temsil ettiğimiz bu Gazi Meclisimiz gibi Gaziantep de direnişin, mücadelenin ve zaferin simgesidir.
Gazi Meclisimiz ve gazi şehrimiz ortak bir kaderi paylaşmaktadır. Gazi Meclisimiz 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde bombalar altında dahi millî iradeyi korumuş, milletimizin bağımsızlık ruhunun sarsılmaz bir ifadesi olmuştur. O kara gecede Meclisimizin onurunu korumak için burada ve meydanlarda olan tüm milletvekili kardeşlerimi de ayrıca saygıyla selamlıyorum. İşte, 1921'de Gaziantep'e verilen "gazilik" ünvanı da benzer bir kahramanlık destanının sonucudur. O gün Şahin Bey'iyle, şehit Kamil'iyle, Karayılan'ıyla, Yirik Fatma'sıyla topyekûn bir millet olarak vatanı için direnen Antep halkı bugün de millî iradeye sahip çıkmaya devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantep'in bu mücadeleci ruhu sürekli bir başarıya dönüşmüş durumdadır. Ecdadımızın Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği bu direniş ruhu, bu şehrin karakterine dönüşmüştür. Bugün Gaziantep, sanayisiyle, ticaretiyle, kültürüyle, sanatıyla ve spordaki başarılarıyla Türkiye'nin lokomotif şehirlerinden biridir. Dünya mutfağında adından söz ettiren lezzetleri, sanayideki üretim gücü, genç nüfusunun dinamizmi ve kültürel zenginliğiyle Gaziantep Türkiye'nin parlayan yıldızıdır. Gaziantep gaziliğin, kahramanlığın ve mücadelenin timsali olduğu gibi aynı zamanda merhametin, şefkatin ve insani dayanışmanın da sembolüdür. Son on dört yıldır, yaklaşık 500 bin Suriyeli kardeşimize kapısını açmış, onlara ensar ruhuyla kucak açarak şefkatini ve misafirperverliğini tüm dünyaya göstermiştir. Gaziantep sadece savaş meydanlarında değil insanlık adına verdiği bu büyük imtihanla da adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Gazi Meclisimizin oy birliğiyle aldığı karar neticesinde Gaziantep'e verilen bu ünvan aynı zamanda bu şehrin birleştirici rolüne de işaret etmektedir. Gaziantep farklı görüşleri, farklı sektörleri ve farklı insanları bir araya getirerek ortak bir hedef doğrultusunda çalışmayı başaran bir şehirdir. İşte bu anlayışın en somut örneklerinden biri Gaziantep modelidir. Siyaset, bürokrasi, ekonomi ve sivil toplum kuruluşları arasında kurulan uyum ve koordinasyon Gaziantep'i yalnızca sanayisi ve ekonomisiyle değil kültürel ve sosyal yapısıyla da Türkiye'nin öncü şehirlerinden biri hâline getirmiştir. Bugün Gaziantep'in ruhu AK PARTİ'nin hizmet ruhuyla birleşerek Türkiye Yüzyılı'na en güçlü şekilde hizmet etmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi Gaziantep sadece bir şehir değil ruhtur, bir mücadele abidesidir. AK PARTİ hükûmetleri her dönemde gazi şehrimizin yanında olmuş, kalkınma projeleriyle bu şehri desteklemiş ve desteklemeye devam edecektir. Bizler de bu inanç ve azimle Gaziantep'in kalkınması, refahı ve geleceği için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, Gaziantep'in gazilik ünvanını alışının 104'üncü yıl dönümünü kutluyor, bu topraklar için can veren tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Gaziantep geçmişte olduğu gibi bugün de mücadele ruhunu koruyacak, Türkiye Yüzyılı'na en güçlü katkıyı sunacaktır.
Sözlerime Şair Bakiler'in meşhur dizeleriyle bitirmek, istiyorum: "Ben Antepliyim, Şahin'im ağam/Mavzer omzuma yük/Ben yumruklarımla dövüşeceğim/Yumruklarım memleket kadar büyük."
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kaya, bir söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Bülent Kaya’nın, Genel Kurulun geçen hafta çarşamba ve perşembe günleri çalışamamasının nedenine ilişkin açıklaması
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, İç Tüzük'ümüzün 5'inci maddesi gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi aksi bir karar olmadığı takdirde 1 Temmuz günü tatile girer. 4'üncü maddesinde de ekim ayının 1'inci gününde çağrısız toplanacağını hükme bağlıyor. 54'üncü maddede de salı günü saat 15.00, çarşamba ve perşembe günleri saat 14.00'te Meclisin başka bir çağrıya gerek kalmaksızın toplanacağını ifade ediyor. Burada da Meclis Başkanımız, Meclis Başkan Vekili olarak sizleri ve Kâtip Üyeleri Meclis Başkanı adına görevlendiriyor ama maalesef geçen hafta çarşamba ve perşembe günleri biz Saadet Partisi olarak, İYİ Parti olarak, Cumhuriyet Halk Partisi ve DEM PARTİ olarak burada olmamıza rağmen Meclis Başkanının görevlendirdiği 2 AK PARTİ'li Kâtip Üye kendi gruplarının talimatı doğrultusunda Divana çıkmayarak Genel Kurulun çalışmamasına sebep oldular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Şimdi, buraya çıkan, Divanda görevlendirilen Meclis Başkan Vekillerimiz ve Kâtip Üyelerimiz elbette bir partinin milletvekilidirler ama buraya kendi partilerinin görevlendirilmesi ya da talimatıyla çıkıp çıkmamaya karar veremezler. Meclis Başkanı bu görevlendirmeleri yapar, herhangi bir mazereti olan Başkan Vekili ya da Kâtip Üye yerine bir başka arkadaşının görevlendirilmesini temin ederek Genel Kurul çalışmalarını aksatmaz ama çarşamba ve perşembe bir oldubittiyle karşılaştık. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun talimatıyla oraya çıkmayan Kâtip Üyeler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzük'e aykırı olarak yetkisini ve görevlerini gasbettiler ve çarşamba ve perşembe günü Meclis çalışamadı. Bu, elbette kabul edilebilir bir durum değildir, Bu, Genel Kurulun iradesine bir saygısızlıktır, Meclis Başkanının görevlendirme yazısına bir saygısızlıktır ve burada hazır bulunan milletvekillerine karşı bir saygısızlıktır. Aynı zamanda kendi Kâtip Üyelerini emir eri gören anlayışın da kabul edilebilir bir yanı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Son bir dakika Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kaya.
BÜLENT KAYA (İstanbul) - Dolayısıyla buradaki talebimiz şudur: İç Tüzük'e aykırı oldubittiyi kabul ederek bu İç Tüzük ihlalini kabul edemeyiz. Meclis Başkanını açıkça tutum almaya davet ediyoruz; aksi takdirde, yarın bir gün kendi partisine uyarak ya da canı sıkıldığı için Divana çıkmayarak bu Meclisi tatil etme hakkını her Divan üyesi kendisinde bulabilir; bu, elbette kabul edilebilir bir şey değildir. Buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş'a sesleniyoruz: Çarşamba ve perşembe görevlendirdiğiniz Kâtip Üyeler Divana çıkmayarak Meclisi tatil ettirme yetkisini, haddini kimden ve nasıl alıyor? Sizin bu konuda mutlaka bir tutum almanız lazım. Siz bu adaleti tesis etmezseniz -elbette bir yanlış başka bir yanlışla düzelmez ama Meclisin hukukuna sahip çıkmak için, İç Tüzük'e sahip çıkmak için- biz o adaleti, o hukuku mutlaka ama mutlaka bu Genel Kurulda tesis ettiririz diyor, Meclis Başkanımızı bu konuda tutum almaya ve Genel Kurulu bilgilendirmeye davet ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın, İstanbul Milletvekili Bülent Kaya'nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kaya.
Bahsettiğiniz konulara ilişkin biz de Meclis Başkanlık Divanında bu konuyu gündeme getireceğiz. Bu konuda biz de Meclis Başkanlık Divanında Sayın Meclis Başkanımızla bu konuyu konuşacağız, ben de buradan bunu ifade etmiş olayım.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Van Milletvekili Sinan Çiftyürek’in, Van'ın yerel sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, Van'ın yerel sorunları hakkında söz isteyen Van Milletvekili Sinan Çiftyürek'e aittir.
Buyurun Sayın Çiftyürek. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Van'ın sorunlarını konuşacağım. İşte, size sorun; Van Belediye Eş Başkanına ceza verildi. Eskiden iktidar kayyum atamasında hukuka gerek duymuyordu, şimdi ise hukuki kılıfa başvuruyor fakat hukuki kılıf da esasında sırıtıyor. Dolayısıyla mahkemenin Sayın Zeydan hakkında verdiği kararı şiddetle kınıyorum ve iktidara çağrıda bulunuyorum: Van 31 Martta 14'te 14 yaptı. 2 Nisanda kendi iradesine yönelik olan kayyum ataması girişimine karşı demokratik tepkisini ortaya koydu. Dileriz 3'üncü bir kayyum macerasına girişmezler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
İkinci sorunla ilgili bir acil durum var, onu belirteyim. Van'ın Çatak ilçesi Konalga köyü zorla boşaltılmak isteniyor, 600 hane zor durumda. Gerekçesi köyün afet riski taşımasıymış. Aslında köye ilişkin olarak, ilçeye ilişkin olarak ciddi bir jeolojik inceleme yapılmadığı hâlde bu yönelime giriyorlar. Uygulayıcıları bu tutumdan vazgeçmeye, 600 haneyi mağdur etmemeye çağırıyoruz.
Şimdi, Van'ın sorunlarını konuşacağız. Başta, ben gelmeden önce epeyce kurumla görüştüm, görüş ve önerilerini aldım; sağ olsunlar, var olsunlar, bundan sonra da emek kurumlarıyla görüşeceğiz, sorunlarını buraya taşıyacağız. Van'ın sorunlarına ilişkin -uzun- bütün kurumları dinlerken edindiğim ilk izlenim şu: Devletin kendisi Van'ı sorun olarak görüyor, Van'ın sorunlarının temelinde devletin Van'ı sorun görmesidir. Örnek mi istiyorsunuz? Hani, malumdur, biliyorsunuz, 1940'larda zamanın Başbakanı olan Şükrü Saracoğlu kendisine sorulan bir soru üzerine diyor ki: "Yani bu bölgemize niye yatırım yapalım ki geleceği belli olmayan bir bölgeye biz niye yatırım yapalım ki?" Geleceği belli olmayan bölge kürdistandı; devletin zihniyeti, yaklaşımı, maalesef, yüz yıldır devam ediyor, Van merkezli serhat bölgesinde bu sürüyor.
Bir kentin, bir ülkenin en büyük zenginlik kaynaklarının başında sınırlar gelir; ister deniz sınırı olsun -uluslararası alana açık- isterse başka bir ülkeyle sınırı olsun. Van'ın ciddi sınırı var; bu, aynı zamanda esasında bir ticaret unsurudur, Van için ciddi bir zenginlik kaynağıdır. Lakin, Van'ın sınırının bulunduğu alan, malum, İran, Ermenistan, Irak'a uzanıyor, sınırın öbür yakasında Kürdistan var. Devlet, bir kez daha, burada Van meselesine güvenlik parantezine alarak bakıyor. Dolayısıyla sınır Van için bir zenginlik kaynağına dönüşeceğine, Van'a dönük olarak negatif bir uygulamaya dönüşüyor. Biz biliyoruz, Van'a ilişkin olarak sınır konusunda çıkarılan güçlükleri, turistlere ilişkin çıkartılan engelleri gayet iyi biliyoruz.
Üçüncü sorun -somut sorunlara geçmeden önce- malum, kayyum siyaseti. Kayyum siyaseti ve bununla bağlantılı olan Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Şartı'na konulan şerhin devam etmesi, Van halkının kendi kaynaklarını, zenginlik kaynaklarını kullanılmasının önündeki başlıca engeldir. Van 3 dönemdir kayyum süreciyle yüzleşti. Dolayısıyla bu kayyum sürecinde halkın kendi kaynaklarını kendi iradesi doğrultusunda, kendi zenginlik kaynaklarını özgürce kullanmasının önüne engel konuldu. Bu devam ediyor hâlen, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na konulan şerhin de kaldırılmaması başka bir engel olarak sürüyor.
Şimdi, somut sorunlara geçerken -zaman da daraldı- şunu belirteyim: Ulaşım Van'ın en büyük sorunudur. Bir kentin, bir ülkenin eğer kalkınmasını istiyorsanız başta ulaşım gelir, yani hava, kara, deniz, demir yolları gelir. Van bu dördü açısından da sorunlarla yüklüdür. Van merkezli serhat bölgesinde hâlen otoban yoktur, Van'da hâlen demir yolunun kendisinin adı var ama kendisi yoktur. Van'da ulaşım ise oldukça sorunludur, biz çoğu kez burada dile getirdik. Yani Trabzon'da günde diyelim ki 40-45 tane hava trafiği yaşanırken Van'da bu 10-15'le sınırlıdır. Deniz açısından tamam, uluslararası denizleri yok, sınırı yok Van'ın ama aslında bölge illeri açısından ciddi bir iç ticarete konu olabilecek olan bir Van Gölü var, bu, iç havzaya dönüştürülebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Çiftyürek.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Ulaşım sorunuyla birlikte işsizlik sorunu da en önemli meseledir Van'da. Zenginlik kaynaklarına rağmen, ciddi ve güçlü, dinamik iş gücüne rağmen Van ciddi bir işsizlik sorunu yaşıyor. Van'dan iki kesim kaçıyor. Bir, genç işsizler kaçıyor, genç nüfus kaçıyor; ikinci olarak ise yatırım yapacak olan sermaye kaçıyor. Çevrenin çevresi olarak Van yani Türkiye sanayileşmede küresel olarak çevrenin çevresi, malum, katma değeri düşük sermaye buraya aktarılıyor; Van da çevrenin çevresi olarak başta tekstil yönünde belli bir gelişim gösterdi ama şimdi, sadece Van değil, bir bütün olarak bölge tekstil sanayisi kaçacak başka bir yer arıyor. Nereyi arıyor? İşte Bangladeş'e gidiyor, Mısır'a gidiyor, Tunus'a gidiyor. Dolayısıyla, işsizlik meselesi çok ciddi olarak bu yeni yaşanan süreçle birlikte bölgede büyümeye devam edecek.
Zamanım bitti.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz, Niğde'nin sorunları hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'e aittir.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde'nin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde, Orta Anadolu'da on bin yıllık bilinen tarihiyle tarihin, folklorun, kültürün önemli merkezlerindendir. Bir yerde Torosların Mezopotamya'ya açılan kapısıdır. Zengin kentin fakir bir yaşamı var. Bu anlamda, Niğde hizmet bakımından gerekli desteği alamamaktadır.
Yirmi altı yıl önce Niğde'ye havaalanı temeli atıldı, havaalanıyla ilgili hâlâ bir düzenleme yapılmadığı gibi 2025 yılının bütçesinde de bu konuda herhangi bir ödenek ayrılmamıştır. Yüksek hızlı tren projesinde Niğde merkez yer almamaktadır. Niğde sanayi yatırımı anlamında da organize sanayiye sağlanan desteklere rağmen gerekli atılımı sağlayamamıştır çünkü Niğde son TÜİK verilerinde dahi 5 binin üzerinde göç veren bir ildir. Çok sayıda köy okulumuz kapanmıştır. Bu anlamda, Niğde'nin kendi potansiyelini ileriye taşıyacak yatırımlara ihtiyaç vardır. Bunların biri, patatesle ilgili bir entegre tesis çalışmasının Niğde'de yaşama geçmesidir çünkü Niğde'de 2012 yılında endüstriyel patatesin değer bulmasına yönelik patates unu yatırımı yapılacaktı, gerçekleşmedi. Şu anda Niğde'de depolarda 500-600 bin ton patates beklemektedir çünkü Niğde bir tarım şehridir; patateste 1'incidir, lahanada 2'ncidir, çavdarda 1'incidir, fasulyede 1'incidir; Niğde kirazıyla, misket elmasıyla ünlüdür, bunun yanında, bunlara yönelik bir yatırımın olmaması yalnızca ürettiğini satmak zorunda bırakmaktadır. Bu yıl ne yazık ki patates, tüccar tarlaya gelip patatese maliyetinin altında fiyat verdiği için depoya konuldu. Kısa bir süre kaldı, Bakanlığa bu konuda çok kere çağrıda bulunduk, Toprak Mahsulleri Ofisi eliyle bu patates alınmazsa bu yıl büyük ölçüde çiftçimiz mağdur olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
Keza, bölgemizin sulama suyu, yer altından çıkarılmaktadır. Yer altı kuyuları ruhsatlandırılmadığı için bu suyun modern yöntemlerle tarımda kullanılmasının önü kesilmektedir. Kuyu ruhsatlarının verilerek suyun yağmurlama, damlama gibi banka kredileri alınabilecek bir dokuya taşınması ihtiyaçtır.
Değerli milletvekilleri, depremde Niğde önemli ölçüde zarar gören illerdendir. Can kaybımız olmadı şükürler olsun ama Niğde o deprem sonrasında müzesini yitirdi. Şu anda Niğde Müzesi kapalı. 20 bin eseriyle bir dönem Avrupa'da yılın müzesine aday olan müzemizin akıbeti de belli değil. Bu yıl ki yatırım programında müzeyle ilgili bir düzenleme yer almıyor. Onun için, Niğde Müzesinin yenisinin yapılmasını ve bir an önce açılmasını talep ediyoruz.
Ayrıca, Niğde'nin Bor ilçesinde yine depremden zarar gören fizik tedavi merkezi yıkıldı ve seçimlerden önce çukuru açıldı, temeli atılıp yatırım başlayacaktı, sonra müteahhit gitti, şu anda çukur olarak duruyor. Bu fizik tedavi merkezi, bölgeye hitap eden bir hastaneydi. Bir an önce de bu hastane inşaatının başlaması gerekiyor. Temeli atılacağı söylendiği dönemde bitiş tarihi Şubat 2025'ti, şu anda 2025'in Şubatındayız, ortada bir çukur duruyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yatırımın da bir an önce gerçekleşmesi gerekiyor.
Ayrıca, Niğde Gümüşler'de yapılan bir kavşak düzenlemesi vardı, bunun yarattığı sorundan dolayı yenisi yapıldı. Bu 3'üncü kez yapılıyor, yine kazalar oluyor. Buraya da bir alt, üst geçit ihtiyaç çünkü Kayseri-Adana yolunda önemli bir kavşak; bunun da yapılması gerekiyor.
Bolkarlar'da turizm yatırımı yıllardır söyleniyor, bu da gerçekleşmedi. Niğde Demirkazık Aladağlar'daki tırmanış noktası dünyaca ünlü. Gerek Aladağlar'ın gerek Bolkarlar'ın turizmden yeterli payı alması gerekiyor. Niğde'nin her köyünde tarihî hazine var, her köy turizmden pay alabilecek zenginliğe ve derinliğe sahip. Bugüne kadar bu gerçekleşmedi. Biz bölgede 3 milletvekili de bir araya geldiğimiz zaman sorunları istişare ediyoruz, bunların çözümünün birlikte gerçekleşmesini de istiyoruz. Onun için, öncelikle siyasi iktidarın bu konuda Niğde'ye bakışında bir değişkenlik bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Gürer.
Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Niğde, gerçek anlamda Millî Mücadele'de her cephede yer almış, 5 Şubat günü resmî Niğde ziyareti yapan Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün "Niğdelilere benim özel bir sevgim vardır." dediği, fedakâr, çalışkan, üretken, bu ülkeyi seven insanların kentidir. Onun için, bölgemize gerekli desteklerin sağlanmasını istiyoruz. Niğde göç vermesin, Niğde her alanda ve anlamda değer bulduğunda orta Anadolu'nun gerçek anlamda özel ve önemli bir kenti olduğu daha iyi görülecektir.
Herkesi Niğde'yi görmeye davet ediyor, yatırımların da bir an önce Niğde'de tamamlanmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 30 milletvekiline yerlerinden birer dakikayla söz vereceğim.
İlk söz, İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı'ya aittir.
Buyurun Sayın Bursalı.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın, AK PARTİ'nin 8'inci Olağan Kongresi'ne ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ilişkin açıklaması
ŞEBNEM BURSALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
"Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." diyerek yola çıkan Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğindeki AK PARTİ'miz 23 Şubatta 8'inci Olağan Kongresi'ni gerçekleştirecek. Çıkar için değil dava arkadaşlığı, kader ortaklığı için birbirine kenetlenmiş ak kadrolar bir bayrak değişimi yaşayacak. Tıpkı bundan önce olduğu gibi bundan sonra da daha güçlü bir şekilde liderimiz Sayın Erdoğan'ın öncülüğünde aziz milletimize layığıyla hizmetkârlık etmeyi sürdüreceğiz. AK PARTİ ve Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa edeceğiz.
Bu vesileyle, Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisinin Saygıdeğer Genel Başkanı Devlet Bahçeli Beyefendi'ye geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, kendisine Yüce Allah'tan acil şifalar diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal...
Buyurun Sayın Aksakal.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, ABD Başkanı Trump'ın Gazze konusundaki açıklamasına ilişkin açıklaması
MEHMET ÖNDER AKSAKAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bölücü terör örgütü yandaşlarının zevahiri kurtarma peşine düştüğü aynı zaman diliminde ABD Başkanı Trump'ın Gazze konusundaki çıkışı bölgede ve dünyada geniş yankı uyandırdı. İsrail'in burayı kendilerine bırakacağını resmen ilan eden Trump'ın bu çıkışını Demokratik Sol Parti olarak 17 Ekim 2024 tarihinde yüce Mecliste yaptığımız açıklamayla öngörmüş ve 40 binin üzerinde insanı katlederek bir soykırım uyguladılar, şimdi de oraya çörekleniyorlar, Gazze'yi açıkça işgal ediyorlar demiştik; bu öngörümüz gerçekleşti. Filistin halkına ait olan toprakların sonsuza kadar Filistinlilerin kalacağı hususunu konuşmak bile abesle iştigaldir. Trump'ın yapmaya çalıştığı iş, esasen İsrail'le birlikte yıktıkları Gazze'nin yeniden imarı masraflarını Türkiye başta olmak üzere bölgedeki ülkelerin üzerine yıkma gayretidir. Türkiye bu oyuna gelmemeli, İsrail ve ABD'nin yaşattıkları her türlü maddi, manevi zararın tazmini konusunda bir hukuki süreç başlatılmalı, kayıtsız şartsız Gazze topraklarını terk etmeleri konusunda kararlı ve dirayetli bir duruş ortaya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Amasya Milletvekili Reşat Karagöz...
Buyurun Sayın Karagöz.
4.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'ne ilişkin açıklaması
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi, rekabet eşitliği ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele bahanesiyle getirilen ancak gerçekte vatandaşın cebine göz dikilmiş büyük bir vurgundur. Kısa vadede 8 milyon, uzun vadede 35 milyon araca ve 8 bin akaryakıt istasyonuna dayatılan bu sistemle halkın sırtına yaklaşık 100 milyar liralık devasa bir yük bindirilmektedir. Oysa Türkiye'de araçların yüzde 80'inde mevcut taşıt tanıma sistemleri zaten bulunmaktadır. Yazılım güncellemesiyle bu sistemlerin entegre edilmesi mümkünken neden yabancı çip üreticileri zengin edilmek istenmektedir? Yerli ve millîlik söylemleriyle meydanlarda nutuk atanlar Türkiye'de üretilmeyen bu çiplerin oluşturduğu riskin farkında değil midir? Cumhuriyet Halk Partisi olarak milyarlarca liralık bu vurgunun, bu soygunun peşini bırakmayacak ve vatandaşımızın cebine göz dikenlerden hesap soracağız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - İstanbul Milletvekili Celal Fırat...
5.- İstanbul Milletvekili Celal Fırat’ın, hızır orucuna ilişkin açıklaması
CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, biz Aleviler her yıl, her bölgede farklı zamanlarda, ocak ayının sonundan şubat ayının sonuna kadar üç günlük Hızır orucu tutarız. Alevi inancında, her nerede olursak olalım bize yoldaş olan, bize yardım eden Hızır'dır. Zorda ve darda kaldığımızda Hızır'ı çağırır, onu duyumsarız. Derdimize derman, hastalığımıza şifa olabilecek en yakınımız, yoldaşımızdır, canımızdır. O yüzden, Hızır, inancımızda en önemli yeri tutmaktadır. Hızır günlerinde çerağlarımızı uyandırır, lokmalarımızı ve cemlerimizi yaparız. Hızır darda, zorda onların yardımcısı olsun; oruç tutan canlarımızın oruçları Hak katında kabul olsun; lokmalar dergâhıizzetinde kabul ve makbul olsun, dertlerimize derman, hastalarımıza şifa olsun diyorum.
Aşk ile.
BAŞKAN - Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar...
6.- Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar’ın, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan'a ilişkin açıklaması
FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidar, siyasetini irade gaspı üzerine kurmuştur. 31 Mart seçimlerinde demokratik ve meşru yollarla mücadele edemeyenler kumpaslar ve tuzaklarla hırslarına yenik düşmüşlerdir. Sandıkta kaybedenlere, 31 Mart öncesi Van'da denemeye cüret ettikleri mazbata gasbı girişiminde nasıl direndiysek yine direneceğiz. Siyasi talimatlarla verilen bu hukuksuz kararları tanımıyoruz. Biz gücümüzü haklılığımızdan ve halktan alıyoruz.
İktidarın talimatlarını yerine getiren yargıya da sesleniyoruz: Bu devran böyle sürmeyecek, hepiniz hesap vereceksiniz, verdiğiniz siyasi kararlardan dolayı yargılanacaksınız. Abdullah Zeydan, onurlu Van halkının iradesidir. Kayyum atadığınız, kumpaslarla ceza verdiğiniz belediye başkanlarının hepsi onurumuzdur. Asla geri adım atmayacağız, sonuna kadar direneceğiz. Kazanan, iradesine sahip çıkan örgütlü halk olacak; kaybeden, çürümüş AKP iktidarı olacaktır. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Konya Milletvekili Barış Bektaş...
Buyurun Sayın Bektaş.
7.- Konya Milletvekili Barış Bektaş’ın, Konyaspor'a ilişkin açıklaması
BARIŞ BEKTAŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konyaspor'un hakem hatalarıyla yaşadığı haksızlıklar her geçen hafta daha da artıyor. 2 farklı maçta verilmeyen 2 penaltı yetmezmiş gibi son maçta da şaibeli bir ofsayt kararıyla Konyaspor'un golü iptal edilmiştir. Yarı otomatik VAR sisteminin çökmesi, yanlış çizilen ofsayt çizgisiyle Konyaspor'un nizami golünün iptal edilmesi futbol tarihine bir skandal olarak geçecektir. Bu hadiseler, aynı zamanda Türkiye'deki adaletsizliğin futbol sahalarına da sıçradığının açık göstergesidir. Bu adaletsizlikler karşısında hiçbir adım atmayan Türkiye Futbol Federasyonunu ve Merkez Hakem Kurulunu istifaya davet ediyorum.
Son olarak, Konyalı hemşehrilerime bir çağrıda bulunmak istiyorum: Önümüzdeki pazar günü Anadolu Kartalı'mızın oynayacağı Samsunspor maçında tribünleri dolduralım, 42 bin kişi tek yürek olalım.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Uşak Milletvekili Ali Karaoba...
8.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba’nın, Uşak'ın Karahallı ilçesine ilişkin açıklaması
ALİ KARAOBA (Uşak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Uşak'ın her bir karışında olduğu gibi Karahallı ilçemiz de birçok güzelliği, çalışkanlığı, kültürü ve bereketi içinde barındırıyor. Clandras Köprüsü, Pepuza Antik Kenti ve doğal güzelliklerinin yanı sıra Karahallı ciğeri gibi önemli bir gastronomi öğesi de Karahallı'mızın Türkiye'ye açılan kapısı. Çalışkan çiftçisi, hayvancısı, üreticisi, esnafı ve gençleriyle Karahallı'mız ve köyleri Alfaklar, Bekiköy, Buğdaylı, Çoğuplu, Çokaklı, Delihıdırlı, Dumanlı, Duraklı, Karayakuplu, Kavaklı, Kaykıllı, Kırkyaren, Külköy ve Paşalar, Uşak'a önemli katma değer sağlıyor.
Ben Meclisten tüm Karahallı'ya, köylerimizdeki vatandaşlarımıza, "Benim Çevrem, Benim Dünyam" gibi önemli bir projeyi gerçekleştiren Belediye Başkanımız Ramazan Karakaya'ya selam olsun diyorum. İyi ki varsınız; çalışmaya, üretmeye devam.
Uşak, ilçeleri, köyleri, mahalleleri ve tüm Uşaklılar hakkını alıncaya kadar mücadele edeceğim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Rize Milletvekili Harun Mertoğlu...
9.- Rize Milletvekili Harun Mertoğlu’nun, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Yusuf Yılmaz'a ilişkin açıklaması
HARUN MERTOĞLU (Rize) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün sizlerle yükseköğretim camiasına ve gençlerimize ilham verecek bir başarı hikâyesini paylaşmak istiyorum: Bu hikâyenin kahramanı, ScholarGPS 2024 verilerine göre özel ilgi alanı olan yağlı karaciğer hastalığında, son beş yıllık akademik verilerde Türkiye'de 1'inci, dünyada 13'üncü; karaciğer hastalıklarında dünyada 39'uncu; gastroenterolojide ise dünyada 161'inci sırada yer almıştır. "Akademik başarı; azim, kararlılık ve adanmışlık gerektirir. Bilimsel ilerlemeler, disiplinli çalışma ve vazgeçmeme iradesiyle mümkündür. Günümüz rekabet ortamında yetenek tek başına yeterli değildir." ifadelerinin sahibi Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Yusuf Yılmaz'ı huzurunuzda tebrik ediyorum. Bu tablo, 2024 yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinin makale kalitesinde ve sayısında, atıf sayısında ve uluslararası iş birlikleri gibi birçok parametrede rekor düzeydeki başarısının bir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Muş Milletvekili Sümeyye Boz...
Buyurun Sayın Boz.
10.- Muş Milletvekili Sümeyye Boz’un, DBP Parti Meclisi üyesi Selamettin Yılmaz'a ilişkin açıklaması
SÜMEYYE BOZ (Muş) - 23 Aralık 2022'de, Paris'te, içerisinde hemşehrim sanatçı Mir Perver'in de olduğu 3 kişi katledildi. Ölüm yıl dönümünde sevenleri onu mezarı başında anmak istedi ancak bir anmaya bile tahammülü olmayan, ölümü bile kendi tahakkümü ve tekelinde tutmaya çalışan nekroiktidar anmayı engelledi. Engelleme anında açıklama yapan Parti Meclisi üyemiz Selamettin Yılmaz'a Mir Perver için kullandığı "..."[1] söylemini bahane ederek soruşturma açıldı. Yandaş yargı aldığı talimatla, jet hızıyla devreye girdi ve hemen ocak ayında başlatılan soruşturmada savcı mütalaasında örgüt propagandası yapıldığını değerlendirdi. İlk duruşma alelacele 5 Şubatta yapılırken yarın da karar duruşması olacağını öğreniyoruz. Bağımsızlığını yitiren yargının ısmarlama soruşturmaları bize mücadelemizden geri adım attırmayacak; her yerde, her zaman savunmaya ve mücadelemize devam edeceğiz.
BAŞKAN - Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan...
11.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, ABD Başkanı Trump'ın Gazze konusundaki açıklamasına ilişkin açıklaması
MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün dünyayı şaşkına çeviren ve büyük tepkilere yol açan Trump "Gazze'deki Filistinliler, Ürdün ve Mısır'ın ötesinde diğer ülkelere de gidebilir." gibi bir talihsiz açıklamada bulundu. Gazze'yi Orta Doğu'nun "riviera"sına dönüştüreceğini söylüyor. Trump'ın 2 milyondan fazla Gazzeliyi topraklarından çıkarıp burada bir tatil beldesi inşa etme projesini şiddetle kınıyorum. Filistinlilerin Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria'daki topraklarından çıkarılmasına yönelik her türlü plan insanlık dışıdır. Gazze, gelecekteki Filistin devletinin parçasıdır ve buradan zorla yerinden edilme söz konusu olamaz. İnsanların zorla yerinden edilmesi etnik temizlikle eş değer savaş suçudur.
Gerçeklik duygusunu iyice kaybetmiş olan ABD'de yaşayan siyonistler ile İsrailliler içi boş Gazze planına sevinseler de bu süreç inşallah başkenti Kudüs olan bütünleşik bir Filistin devletinin kabulüyle tamamlanacak, İsrail ise varoluş endişesi içinde yaşamaya çalışacaktır diyor, Gazi Meclisten Filistin halkını ve Gazze'yi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı...
12.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, Balıkesir'in İvrindi ve Altıeylül ilçelerinin 16 köyünü etkisi altına alan maden sahasına ilişkin açıklaması
SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Balıkesir ili İvrindi ve Altıeylül ilçelerinin 16 köyünü etkisi altına alan siyanürlü altın madeniyle ilgili bölge halkının bütün itirazlarına rağmen ne yazık ki imalat süreci ve inşaat süreci devam etmekte. Bu konuyla ilgili, Çevre Bakanına sormuş olduğumuz sorulara, basında yapmış olduğumuz açıklamalara rağmen hâlâ duyarsızlık devam etmekte. Bahse konu olan maden sahası aktif bir fay hattına çok yakın bir mesafede yer alıyor olmasına rağmen, yaklaşık 36 bin dekar kapalı sulama alanına sahip toplulaştırılması yapılmış bereketli bir ovanın üzerinde yer alıyor olmasına rağmen ne yazık ki sorduğumuz sorulara "Tarım İl Müdürlüğünden görüş alındı." "AFAD'dan görüş alındı..." Çok merak ediyorum, bu görüşler nedir, kim için alındı, kimin yararına alındı? AKP, yaşadığımız facialardan neden ders çıkarmıyor? Çünkü öncelikleri halk değil şirketler, çünkü onlar için altın insan hayatından çok daha değerli. Bu projeye onay verenler bu felaketin hesabını verecekler.
BAŞKAN - Adana Milletvekili Orhan Sümer...
13.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İktidar, 31 Mart seçimlerinde yaşadığı hezimetin acısını hukuksuzlukla çıkarmaya devam ediyor. Kendinden olmayan belediyelere hukuk kılıfıyla arka arkaya yapılan operasyonların siyasi olduğu bellidir. Başta AKP'ye oy veren vatandaşlarımız olmak üzere 85 milyon biliyor ki yargıyı sopa gibi kullananlar çaresizliğin son noktasındadır.
Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimiz Türkiye'yi halkçı belediyecilikle buluşturmuş, vatandaşa sorun değil çözüm üretmiştir. Ranttan, torpilden başka yöntem bilmeyenlerin bunları anlaması da mümkün değildir. Halkçı belediye başkanlarımızla halkın hizmetinde olmayı, sorun çözmeyi, halkın derdiyle dertlenmeyi sürdüreceğiz. Vatandaşlarımız rahat olsun; iktidar ne kadar baskı kurarsa kursun, yargının bir kısmı ne kadar siyasi operasyon yaparsa yapsın, Cumhuriyet Halk Partisi boyun eğmeyecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sivas Milletvekili Rukiye Toy...
14.- Sivas Milletvekili Rukiye Toy’un, Malezya Başbakanı Enver İbrahim'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili sözlerine ilişkin açıklaması
RUKİYE TOY (Sivas) - "Çağımızın az sayıda devlet adamı, Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar dayanıklılık, azim ve tarihin akışına hâkimiyet göstermiştir. Jeopolitik cephede, Erdoğan, Türkiye'yi küresel bir güç olarak ileriye taşıdı, Orta Doğu ve Avrupa'daki meselelerde barış için güvenilir bir ara bulucu olarak ün kazandı. O, Filistin konusunda ahlaki bir netlik ve cesaret göstermiştir. İlkelerin çoğu zaman rahatlık için feda edildiği bir dönemde Erdoğan, yerinden edilmelere, işgale ve soykırıma karşı korkusuzca sesini yükseltmiştir." Bu sözler ve daha fazlası bana veya bir AK PARTİ'li arkadaşımıza ait değil hatta bu sözler bir Türk'e ait de değil; bu sözleri Malezya Başbakanı Enver İbrahim serdetti, Cumhurbaşkanımızın dünya lideri olduğunu bir kez daha o da duyurmuş oldu. Olanı biteni göremeyen, zamanı okuyamayan, hâlâ yetersizlik, yetkinlik polemikleriyle uğraşan muhalefet bir yana, biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde aziz milletimiz için çalışmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN - Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan...
15.- Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan’ın, Kırşehir S Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ilişkin açıklaması
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Kırşehir S Tipi ve yüksek güvenlikli hapishanesi, Türkiye'deki birçok cezaevi gibi hak ihlalleri, tecrit, keyfî disiplin cezaları, izolasyon gibi ayrımcı uygulamalarla gündemde. Temiz içme suyu, jandarmanın ağız içi aramaları, tekli ya da bloklu oda sistemi, spor ve kurs faaliyetlerinden yararlandırmama gibi birçok soruna karşı tutsakların başvuruları, mektupları yetkililere duyurulmasına rağmen hâlen çözülemedi. Buna karşı, mahpusların kapıya vurma şeklindeki protestosuna karşı 37 mahpusa ziyaretçi kabulünden yoksun kalma, bir kısmına da hücre cezası verildi. Usule ve hukuka uymayan, kes-kopyalayapıştırla verilen bu kararlar, haklı ve meşru olan ifade özgürlüğüne aykırıdır. Koşullardan mağdur olan, ayrımcılığa uğrayan mahpuslar, verilen bu cezalarla bir kez daha cezalandırılmıştır. Meclisin ilgili komisyonunun üç maymunu oynamayı bırakıp mahpusların 3 Şubattan beri başlatmış oldukları bu uygulamalara karşı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Burdur Milletvekili İzzet Akbulut...
16.- Burdur Milletvekili İzzet Akbulut’un, Burdur'un sağlık sorununa ilişkin açıklaması
İZZET AKBULUT (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilim Burdur'da daha hâlâ 1 tane hastane bulunmakta. Ne yazık ki acil servislerine gittiğiniz zaman sanki stadyumdaymışsınız gibi her yer insan dolu. Doktorlarımız yetersiz kalıyor, keza doktor ihtiyacımız da Burdur'da çok fazla var. Yine, merkezden sonra ikinci büyük ilçemiz Bucak'ta da anjiyo ünitesi yok. Burdur'da anjiyo ünitesi var ama sevk olan hastalar ne yazık ki Burdur'da tıp doktorumuzun yetersiz olması sebebiyle yeterli anlamda hizmet alamıyorlar. Yine, Gölhisar ilçemiz var, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un eşinin memleketi; orada ne yazık ki anjiyo ünitesini bırakın, yine, kardiyoloji doktorumuz dahi yok. Birçok yaşlı hastanın bulunduğu, birçok yaşlı insanın bulunduğu ilçeye en yakın hastanenin 100 kilometre olduğunu düşününce çok acil bir şekilde kardiyoloji doktoruna ihtiyaç var diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Kocaeli Milletvekili Sami Çakır...
17.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, ABD Başkanı Trump'ın Gazze konusundaki açıklamasına ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, ABD Başkanı Trump'ın açıklamış olduğu Gazze'ye çökme planı bir akıl tutulması, bölge gerçeklerinden uzak, saçmalığın dik âlâsı, tarihi ters yüz edecek ateşle oynama girişimidir. Silahın ve gücün bölgeyi yerle bir etme, insanları öldürme, yerinden ve yurdundan etmede başarılı olabileceği öngörülse bile ölümü öldürenlerin, şehadeti şeref bilenlerin vatan davasını dünyaya ispat eden duruşları, kafalarında Gazze'yi sayfiye merkezi olarak kurgulayanları, inşallah, hayal kırıklığına uğratacak, tuzaklarını başlarına geçirecektir.
İnsanlığın büyük bir teste tabi tutulduğu Gazze'de tarih nerede durduğunuzu kaydedecek. Safımız belli; haklı mücadelelerinde yanlarında durmayı, insanı ve imanı bir mecburiyet olarak gördüğümüzü dünya çok iyi biliyor. Bu duruşumuzu inadına görmeyenlere ne desek kâr etmeyecek, biliyoruz. Dillerinde ve gönüllerinde "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir." olduğunu biliyoruz diyor, Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Kırşehir Milletvekili Metin İlhan...
18.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, AKP iktidarında Türk tarımına ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir) - Teşekkür ederim Başkanım.
AKP iktidarında Türk tarımı her geçen yıl daha geriye gitmektedir. Çiftçimiz, düşük ürün alım fiyatına karşılık yüksek girdi, yüksek kredi faizi ve çok yetersiz bir destek politikasıyla karşı karşıya kalmaktadır. Zaten yetersiz olan destekler de bir türlü zamanında ödenmemektedir. Yazık değil mi? Toprak ve onu işleyen eller bizim en büyük sermayemiz değil midir? 2007'den beri kanuni hakkı olan destekleri bile çiftçiye eksik ödeyen Hükûmet, iş yandaşa ve ihaleciye gelince vergi aflarını tereddütsüz uygulamakta ve döviz kuru farkı da dâhil garantili ödemeleri gününde ve eksiksiz yapmaktadır. Hâlbuki Türk çiftçisinin kanuni alacağı ödense Tarım Kredi Kooperatiflerine ve bankalara olan borçlarının en az yarısı silinir ve geri kalanı da faizsiz ve uzun vadeli ertelenir. Dolayısıyla, üreticilerimiz bir an önce prim, mazot ve gübre desteklerinin ödenmesini beklemektedir diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü...
Buyurun Sayın Hülakü.
19.- Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü’nün, Millî Eğitim Bakanlığının Zazaki ve Kurmanci seçmeli derslerle ilgili tutumuna ilişkin açıklaması
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanlığının Zazaki ve Kurmanci seçmeli derslerle ilgili tutumunu kabul etmiyoruz. Kürtçe seçmeli dersini, matematik ve din kültürü gibi derslerle aynı gruba koymak Bakanlığın Kürtçe'ye ve Türkiye'de konuşulan diğer dillere yönelik bir engelleme girişimidir. Bu nedenle, seçmeli dil dersleri tek bir gruba alınmalıdır, idarenin seçmeli dersler üzerindeki baskıları ve yönlendirmeleri kaldırılmalıdır. 17 Şubat tarihinde sona erecek seçmeli dersler için herkesi ana dillerini seçmeye, dillerini ve kültürlerini yaşatma çabası ve mücadelesine ortak olmaya davet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin...
20.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, vatandaşa bindirilen yeni yüklere ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vatandaş iktidarın zalim uygulamaları altında ezim ezim eziliyor, tencerelerde dert kaynıyor. İşsizlik ve icra sarmalındaki milyonlarca insana bir de yeni yükler bindiriliyor. 2025 yılında emekli olanların aylık hesaplamalarında yüzde 30 düzeyinde düşüş yaşandı. Akaryakıt 50 liraya dayandı. Ev kiraları aylık en az 20 bin liradan başlıyor. 1 Şubattan itibaren ayda 417 kilovatsaat ve üzerinde elektrik tüketen vatandaşlar daha yüksek fatura ödeyecek, ayda 1.050 liralık fatura ödeyen bir vatandaşa yeni uygulamayla aynı fatura 2 bin lira olarak yansıyacak. Bunlar, evine ekmek götüremeyen vatandaşı yazın sıcaktan yakacak, kışın da donduracaklar. Biraz aklıselim davranmak isteyen yöneticiler varsa, iktidar vekilleri varsa onları vicdana davet ediyorum.
BAŞKAN - Konya Milletvekili Mehmet Baykan...
21.- Konya Milletvekili Mehmet Baykan’ın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ve Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı'na ilişkin açıklaması
MEHMET BAYKAN (Konya) - Sözlerimin başında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet Bahçeli'ye geçmiş olsun dileklerimi arz ediyor, Rabb'imden sağlık, sıhhat niyaz ediyorum.
Kayıp aranıyor. Sayın Kılıçdaroğlu "Millet İttifakı nerede?" diyerek sordu, araştırdık. 2023 seçimleri öncesi Cumhur İttifakı seçimlere açılışlar yaparak, kurdeleler keserek hazırlandı; Millet İttifakı bileşenleri ise birbirine rol keserek hazırlandı. Cumhur İttifakı yola devam etti, Millet İttifakı ise devam edemedi çünkü aks kesti. Millet şöyle bir baktı ittifaklara, Cumhurbaşkanı adaylarına baktı; Cumhurbaşkanımızın duruşuna, âleme meydan okuyuşuna baktı; topa vuruşuna, 90'a takışına baktı; rükûda eğilişine, secdeye varışına, Ayasofya'yı açışına baktı...
YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Hamaset...
MEHMET BAYKAN (Konya) - ...Cumhur İttifakı ortaklarının samimiyetine, inanmışlığına baktı...
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Vay Mehmet Bey, vay!
MEHMET BAYKAN (Konya) - ...deprem yaşayan 11 şehrimizin ayağa kalkışına, hizmetlerin akışına baktı; derdi vatan millet olanlar ile işi gücü çarkıfelek olanların farkına baktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Sonra 90'a mı taktı? Golü atamadı ama.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Müsamere bitti.
BAŞKAN - Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz... Yok.
Adana Milletvekili Ayhan Barut...
22.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, elektrik faturalarına ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, AKP halkımızı çarpmaya devam ediyor. Fahiş zamlar, artan vergiler, yüksek enflasyon oranlarıyla halka açlık ve yoksulluk dayatanlar 1 Şubat itibarıyla elektrik faturalarını katladı. Aylık elektrik tüketimi 1.050 lira tutarındaki 417 kilovatsaatten fazla olan mesken abonelerine fatura desteği kaldırıldı. Halkı düşünmeyen bu iktidar, aylık elektrik faturası 1.049 lira üzerinde olan konut abonelerini sabit fiyattan çıkarıp değişken fiyat tarifesine soktu, yüz binlerce aboneyi özel elektrik üretim şirketlerinin insafına terk etti. Yurttaşı açlık, yoksulluk ve sefalete mahkûm edenlerin vicdanı sızlamıyor; aylık elektrik tüketimi 495 liranın üzerinde olanlara neredeyse yüzde 140 oranında zam yapanlar hiç utanmıyor.
Yanlışa son verin, halkımıza destek olun.
BAŞKAN - Bilecik Milletvekili Halil Eldemir... Yok.
Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık... Yok.
Kars Milletvekili İnan Akgün Alp...
23.- Kars Milletvekili İnan Akgün Alp’ın, belediye vasfında olup da nüfusu nedeniyle bu niteliğini kaybeden yerleşim yerlerine ilişkin açıklaması
İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın milletvekilleri, öncesinde belediye vasfında olup da nüfusu nedeniyle bu niteliğini kaybeden yerleşim yerlerinde hizmetler aksamıştır. Oysa bu belediyelerin binaları vardı, personeli vardı, kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlardı; şimdi köy statüsüne düştüler. Kars'ın Arpaçay ilçesinin Koçköy beldesi de aynı durumdadır. Koçköy'ümüzün ve aynı durumdaki beldelerin yeniden belediye olmaları için ilgili komisyonun çalışma yapmasını talep ediyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Denizli Milletvekili Şeref Arpacı...
24.- Denizli Milletvekili Şeref Arpacı’nın, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın vefatının 2'nci yıl dönümüne ve Denizli'nin Şirinköy Mahallesi'ndeki çocuk yuvasına ilişkin açıklaması
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Önceki Genel Başkanımız Deniz Baykal'ı aramızdan ayrılışının 2'nci yıl dönümünde saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.
Kartalkaya yangınında kaybettiğimiz 78 canın acısı hâlâ tazeyken yeni bir faciaya davetiye çıkaran skandal bir gerçeği öğrendik: Denizli'de Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı, 0-6 yaş arasındaki çocuklarımızın kaldığı Şirinköy'deki çocuk yuvasının yangın merdiveni olmadığı ortaya çıktı. 45 evladımızın barındığı, 50 personelin çalıştığı bir kamu kurumu nasıl olur da en temel güvenlik önlemlerinden yoksun bir şekilde faaliyetine devam eder?
Buradan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına soruyorum: 2025 yılı kamu yatırımlarında Denizli'ye tek bir kuruş ayırmadınız. Elinizdeki binaları düzgün yönetin, bir facia yaşanmadan önce derhâl harekete geçin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç...
25.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, fahri Kur'an kursu öğreticilerinin kadro sorununa ilişkin açıklaması
ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Fahri Kur'an kursu öğreticileri 657'ye tabi olarak yılda 2 defa KPSS, DHBT mülakat puanı ve belirli belgelerle göreve başlayıp hizmet etmiştir. Örneğin, on-on beş yıldır hizmet etmiş fahri öğreticiler KPSS, DHBT mülakat sarmalında ömürlerini sınav stresi altında geçirerek hizmet etmelerine rağmen özlük haklarından yoksundurlar. 2018'de Cumhur İttifakı tarafından fahri öğreticilere kadro sözü verilmiş ancak bu sözler tutulmamıştır. Birçok kesime kadro hakkı tanınırken fahri öğreticiler haksız bir şekilde sürekli kapsam dışı bırakılmıştır. Yıllardır atama şartlarını taşıyarak hizmet etmiş fahri Kur'an kursu öğreticilerine, görevde olup olmamasına bakılmadan SGK primi baz alınarak kadro hakları verilmelidir, uzun zamandır devam eden bu mağduriyet artık giderilmelidir.
BAŞKAN - Aydın Milletvekili Evrim Karakoz...
Buyurun Sayın Karakoz.
26.- Aydın Milletvekili Evrim Karakoz’un, zeytin ve zeytinyağı üreticilerine ilişkin açıklaması
EVRİM KARAKOZ (Aydın) - Sayın Başkan, zeytin üreticimiz, zeytinyağı üreticimiz zorda. Girdi maliyetleri yüzünden zeytinin litre maliyeti 130-140 liraya geldi, alım fiyatı da bu noktada. Oysa geçen sene zeytinyağının litre fiyatı 350 liraya kadar çıkmıştı. Anlamsız bir kararla zeytinyağı ihracatı yasaklandı, hem çiftçimiz hem de tüccarımız zor duruma düştü. Türk çiftçisi, Türk hayvancısı bitme noktasına geldi.
Türk çiftçisini, Türk hayvancısını bitirme noktasına getiren bu beceriksiz ve başarısız Bakan çiftçimizin yüzünü güldürmüyor ama istifa ederse mutlaka çiftçilerimizin ve hayvancılarımızın yüzü gülecektir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko...
27.- Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’nun, eczacıların taleplerine ilişkin açıklaması
MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Halk sağlığı için eczacılar sağlık sisteminin en önemli paydaşlarından biridir. Ancak son dönemlerde eczacılar ekonomik zorluklar nedeniyle nefes alamaz olmuştur. Son yıllardaki enflasyon karşısında ilaç fiyat kâr oranlarında düzenleme yapılmayınca kâr oranları düşmüştür. SGK ile Türk Eczacıları Birliği arasında yapılan protokol 1 Ekimde sona ermiş ve eczacıların enflasyon oranında düzenleme isteği kabul edilmemiş ve mutabakat sağlanamamıştır. Eczacıların iki talebi vardır: Eczacılığın rahatça yapılabilmesi için İlaç Temin Protokolü'ünde gerekli değerlendirmelerin yapılması, İlaç Fiyat Kararnamesi'nde belirlenen baremlerin son 3 fiyat güncellemesi dikkate alınarak düzenlenmesi ve bu durumun standart bir hâle getirilmesidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Ankara Milletvekili Yüksel Arslan...
28.- Ankara Milletvekili Yüksel Arslan’ın, Çayırhan Termik Santrali'nin ve maden sahalarının özelleştirilmesi kararına ilişkin açıklaması
YÜKSEL ARSLAN (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının satış ihalesi işçilerin, bölge halkının, sendikaların tepkisi üzerine 4 Aralıktan 4 Marta ertelenmişti ancak iktidar, bu süre içerisinde özelleştirmeden, varlık satışından vazgeçmedi; işçilerin lehine bir düzenleme de yapılmadı. İktidar işçiyi, ekonomiyi, yerli ve millî kaynakları göz ardı ederek her yeri babalar gibi satmaya devam ediyor. En durağan hâliyle bile kâr eden bu işletmeyi satmak millî enerjiye, millî ekonomiye darbe vurmaktır. 2002'den bugüne kadar özelleştirmede ya işçiler mağdur edildi ya üretim yavaşladı ya da üretim durdu, zaten Türkiye hep böyle devam etti. Çayırhan Termik Santrali ve maden sahasında çalışan işçiler soğuk havaya rağmen özelleştirmeye karşı büyük Ankara yürüyüşü başlattılar. İşçilerin, emekçilerin, bölge halkının...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül...
Buyurun Sayın Sarıgül.
29.- Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün, af bekleyenlere ilişkin açıklaması
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Sayın Başkan, taksi şoförleri, otobüs şoförleri, minibüs şoförleri, tır şoförleri; 2,5 milyon şoför esnafımızın ehliyeti alınmış durumda. 90 bin evladımız uyuşturucu batağına bulaştığı için şu anda cezaevlerinde. Pandemi koşullarında esnaflarımız çeklerini ve senetlerini ödeyemediler. Kader mahkûmları Parlamentodan çıkacak önemli bir haberi beklemekte. Toplumsal barış için, kardeşlik hukuku için, anneler için, babalar için, çocuklar için affet Türkiye'm, affet Türkiye'm, affet Türkiye'm!
BAŞKAN - Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu...
Buyurun Sayın Türkoğlu.
30.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, Tarım ve Orman Bakanlığının sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili yayımladığı genelgeye ilişkin açıklaması
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederim Başkanım.
Lafa gelince "Yaratılanı seviyoruz Yaradan'dan ötürü." diyorsunuz. Bakın, Sağlık Bakanlığı ve hemen ardından da Tarım ve Orman Bakanlığı bir genelge yayınladı, denildi ki: "Sokaktan köpekleri toplamayan belediyelere köpek başına 71 bin lira ceza keseceğiz." Valiliklerden de hemen gereğinin yapılması istendi. Yahu bir yandan bakımevi olmayan belediyelere 2028 yılına kadar bakımevi yapmak için süre veriyorsunuz, şimdi de "Köpekleri hemen toplayın." diyorsunuz! Toplanan bu köpeklerin ne yapılacağını ise söylemiyorsunuz. Belediyelerin bu kadar köpeği bir anda barındıracak yeri var mı? Tabii ki yok. Ne diyorsunuz yani "Yakaladığınız köpeği itlaf ve imha edin." mi diyorsunuz? Yazıklar olsun!
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN - Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent...
31.- Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent’in, depremin afete dönüşmesinin nasıl engellenebileceğine ilişkin açıklaması
AYÇA TAŞKENT (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin en acı gerçeklerinden biri deprem. Depremler doğal bir gerçekliktir ama gerçekleştiğinde önceden alınan tedbirlerle afete dönüşmeleri engellenebilir. Bunun için depreme dirençli kentleri bir an önce hayata geçirmemiz gerekir. Sakarya gibi deprem beklenen bir kentte 99 yılından beri henüz, şimdi kentsel dönüşüm adına ilk adımlar atılıyor, o da vatandaş tam anlamıyla bilgilendirilmeden. Dayanışma ve kolektif iradenin gücünü hayata geçirmeden sadece kentsel dönüşümle depremin zararını en aza indiremeyiz. Bu bağlamda, daha organize hareket ederek yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre, ekonomi gibi kent bileşenlerini güçlendirerek önlemleri bir an önce almalıyız çünkü çok geç kalıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz talebi, YENİ YOL Partisi adına Grup Başkan Vekili Mehmet Emin Ekmen'e aittir.
Buyurun Sayın Ekmen.
32.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, Özgecan Aslan'ın ölümünün 10'uncu yıl dönümüne, geçen hafta Genel Kurulun çalışamamasının nedenine, soruşturmalara ve gözaltı kararlarına, büyük Kahramanmaraş depreminin yıl dönümüne ve deprem sonrası topluma verilen sözlere ilişkin açıklaması
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de sözlerimin başında, bu hafta tıbbi bir operasyonla sağlığına kavuşan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye sağlıklı bir yaşam diliyorum; Genel Kurula, Meclis çalışmalarına bir an önce katılımını diliyorum.
Sayın Başkan, bugün, 2015 yılında Mersin'in Tarsus ilçesinde vahşice katledilen Özgecan Aslan'ın ölümünün 10'uncu yıl dönümü. Yıl dönümü diyoruz ama maalesef utanç verici bir hatırlatma bizim için. Özgecan, kadın cinayetlerine karşı yükselen öfkenin en önemli simgelerinden biri oldu. O gün hep birlikte, bütün siyasi partiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu ve bütün toplum ayağa kalkarak "Bu son olsun." dedi ama ne yazık ki aradan geçen on yıla baktığımızda bunun bir son olmadığını görüyoruz. Kadınlar her gün sokakta, evde, iş yerinde öldürülmeye, şiddete maruz kalmaya devam ediyor; kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet her yıl daha da artıyor, 6284 sayılı Kanun mevcut hâliyle dahi verimli bir şekilde uygulanmıyor. Uygulamadan kaynaklanan sorunlar nedeniyle sığınmaevlerinin yetersiz olduğu, koruma kararlarının kâğıt üstünde kaldığı; faillerin iyi hâl indirimleriyle, kravat takarak cezalarının azaltıldığı; Yargıtayın dahi akla ziyan bir şekilde -son bir olayda olduğu gibi- verdiği bozma kararlarıyla failleri cesaretlendirdiği ve "Pişmanım." diyenin serbest kaldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Şüphesiz kadın cinayetlerindeki en önemli sebeplerden biri de cezasızlık hissidir. Doğru dürüst incelenmeden hatta Adalet Komisyonundan geçirilmeden çıkarılan infaz düzenlemeleriyle bugün kadına karşı şiddet uygulamış birçok kişi, iktidarın kontrolündeki ve güdümündeki gündüz kuşağı programlarında arzıendam etmekte ve kadına karşı şiddetle alakalı anlatılarını günlerce topluma anlatabilmektedir. Özgecan'ın arkasından çok şey söylendi ama şüphesiz yapılması gerekenler yeterince yapılmadı. Yas tutmak yetmez, bunu son bir vaka hâline dönüştürecek gerçekten ciddi yasal ve uygulamadan beslenecek tedbirlere ihtiyacımız var.
Geçen hafta Meclisimiz toplanamadı, daha doğrusu toplandı ama çalışamadı. Bu çalıştırmama usulünün Meclis geleneklerine ve İç Tüzük'üne aykırılığını bugünkü Genel Kurulun açılışında arkadaşımız Bülent Kaya kayda geçirmiş oldu. İktidar, Meclisi çalıştırmak veyahut da çalıştırmamak istiyorsa toplumun gerçek gündemi ve siyasi partilerin sürece katılımını dikkate alarak bunu çok kolay bir şekilde yapabilir ama bu şekilde oldubittiler şüphesiz en başta Genel Kurula saygısızlık içeriyor.
Geçtiğimiz hafta ve bu sabah birçok soruşturma veyahut da gözaltı kararıyla güne uyandık. AK PARTİ'li arkadaşlar 2000'li yılların başındaki "militan demokrasi" söylemini ve yaklaşımını hatırlarlar. Yine, özellikle ilk on yılda yargısal aktivizmin birçok farklı uygulamasına AK PARTİ maruz kalmıştı. Maalesef, bugün yargıda gücün el değiştirdiği ve "militan yargı" anlayışıyla sadece muhalifin değil, muhaliflerin değil toplumun birçok kesiminin etkisizleştirildiği, susturulmaya veya sindirilmeye çalışıldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Tam da böyle bir ortamda Sayın Cumhurbaşkanı -sayısını unuttuk diyeceğiz ama öncekiler de bir işlev kazanmadığı için- Dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıklıyor. Bu konuda gün içerisinde ve bu hafta çok sayıda değerlendirmemiz olacak mutlaka.
Ama ben, içinde bulunduğumuz haftanın büyük Kahramanmaraş depreminin yıl dönümü olması münasebetiyle bu hususta da birkaç başlığa değinmek istiyorum. 53.537 yurttaşımızı kaybettiğimiz, insanların doksan altı saat arama ve kurtarma faaliyetlerine kavuşamadığı ve yakınlarının cesedini bulan ailelerin dahi kendini mutlu ve bahtiyar hissettiği büyük bir trajediydi. 107.213 vatandaşımızdan da birçoğu bugün vücudunda bir eksilmeyle bu depremin yaşattığı travmayı her an yaşıyor ve bize de hatırlatıyor.
Arkadaşlarımız şöyle bir çalışma yapmışlar. Bu depremde, tamam, kurtarma faaliyetleriyle ilgili çok konu tartışıldı; tamam, büyük bir faciaya döndü ve bunun dünyada ve başka ülkelerde olması hâlinde nasıl karşılanabileceğine dair yorumlar yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ekmen.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Oysaki biz daha yirmi yıl önce İstanbul depremi, Yalova depremi nedeniyle zaten büyük bir tecrübe yaşamıştık.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı, depremden sonraki ilk üç ay içerisinde işte temel atma törenlerinde, grup toplantılarında, özel Dolmabahçe toplantılarında ve Kabine toplantılarının çıkışında bazı vaatler ve taahhütler verdi topluma. Bunların bir kısmını, hepsini değil bir kısmını arkadaşlarımız listelemiş; 31 adet. Maalesef ki Sayın Cumhurbaşkanının hiçbir zorunluluk altında olmadan, tek yönlü bir iradeyle ortaya koyduğu taahhütlerin birçoğu gerçekleşmiş değil. Şimdi keşke Külliye'de bir birim, AK PARTİ'de bir birim Sayın Cumhurbaşkanının yapmış olduğu bu konuşmaları mutat aralıklarla takip etse kaçı hayata geçti, kaçı geçemedi hem kendileri tedbir alsalar hem de toplumu bilgilendirseler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ekmen, buyurun lütfen.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Teşekkür ediyorum efendim.
Şimdi birkaç konuşmanın burada tarihi var, nerede yapıldığı var; ihtiyaç olursa söyleriz. "Bir yıl içerisinde 319 bin, toplamda 650 bin konut yapılacak." denmişti; 1'inci yılda 46 bin, 2'nci yılda 201 bin konutla dünyada emsali olmayan bir çalışmadan bahsediliyor. Bu 201 bin de depremzedelerin içine yerleştiği 201 bin değil arkadaşlar, kurası çekilmiş -videoları var- hâlâ sorunları devam eden konutlar.
Yine, bir Ulusal Risk Kalkanı projesinden bahsedilmiş. Bugün soruyorum AK PARTİ'li arkadaşlarımıza: Ulusal Risk Kalkanı projesi ne aşamada? Bu bir modelse hayata geçti mi?
Yine, bunun gibi "Afet Yönetimi Politikaları Kurulu" kurulacağından bahsedilmiş. Biz bugün itibarıyla "Afet Yönetimi Politikaları Kurulu" diye bir kurulun kurulup kurulmadığından, kurulduysa hangi üyelerin atandığından, üyeler atandıysa kaç kere toplandığından, bir kaç kere toplandıysa ne karar aldıklarından haberdar değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ekmen, tamamlayın lütfen.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Tamam, son olsun efendim.
Keza birçok örnek var ama sürem kısaldığı için çarpıcı olanlara değinmek istiyorum: Fiber altyapısı, GSM tesis ve uydu bağlantılarıyla ilgili olarak birtakım vaatler verilmiş. Bizim son bir yılda gündemimize gelen tek şey bu operatörlerin ücretlerini 3 kat artırması oldu, bu fahiş ücretlere karşı altyapıda nasıl iyileştirmeler yapıldığını bilmiyoruz.
Şimdi, sürekli olarak torba yasalarla Meclis çalıştırılmaya çalışılıyor ama seçim beyannamesinde AK PARTİ "Doğal afetler ve fay yasasını çıkartacağız." diye 2023'te taahhütte bulunmuş, Grup Başkan Vekili arkadaşımıza soruyoruz: 2023'te taahhüt edilen doğal afetler ve fay yasası ne aşamada, bunu Meclise ne zaman sunmayı düşünüyorsunuz?
Kendi evini dönüştürmek için yeni arsalar vadedilmiş Sayın Özhaseki tarafından; bu konuda atılan bir adım yok. Dirençli kamu yatırımları yapıları projesinde sadece İstanbul'da İSMEP'te kısmi iyileştirmeler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ekmen, son defa açıyorum.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Çok özür diliyorum, önemli bir konu ama gerçekten yarıda da kalsa bırakacağım bu kısımda.
Dirençli Şehir Konut Finansman Modeli; 2023 Beyannamesi'nde var, atılan bir adım yok. "Dijital yapı bilgi bankası kuracağız." denmiş ve "İki yıl içerisinde bütün Türkiye'yi bu bilgi bankasına kaydedeceğiz." denmiş. Ne zaman? 2023 Seçim Beyannamesi'nde. Aradan geçen sürede yine atılan bir adım yok. Türkiye Afet Müdahale Planı güncellenmedi. Buna benzer çok sayıda örnek verebiliriz arkadaşlar.
Sayın Murat Kurum kampanyasını olası büyük İstanbul depremi üzerine kurmuştu. Seçimi kaybetmiş olabilir, bugün Bakan. Aradan geçen süre içerisinde İstanbul Büyükşehir Belediyesini, gerekirse cebren de olsa bu yöne sevk etmek dâhil... Merkezî Hükûmet olarak olası büyük İstanbul depremine karşı hangi hazırlıklar yapıldı? Bu konuda hiçbir açık kaynakta geçen sağlıklı bir bilgi yok. Artı, bunları da gerekirse arkadaşlarımıza takdim edebiliriz. Maalesef, verilen sözler tutulamamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sıradaki söz talebi, İYİ Parti Grubu adına Grup Başkan Vekili Turhan Çömez'e aittir.
Buyurun Sayın Çömez.
33.- Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, Bolu'daki Grand Kartal Otel yangınına, Kültür ve Turizm Bakanına ve Gara'da şehit edilen Müslüm Altıntaş'a ilişkin açıklaması
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Günler geçti Bolu'daki yangının üzerinden, hâlâ kim sorumlu, kim suçlu tartışmaları devam ediyor ve biz somut bir veriye, somut bir bilgiye, belgeye ulaşamadık. İçişleri Bakanı Sayın Yerlikaya, yangının hemen ertesinde "On gün içerisinde sorumluları bulacağız." demişti ancak aradan geçen yirmi gün içerisinde, maalesef, kimin sorumlu olduğu tartışmaları hâlâ devam ediyor. Bugün, aslında devletin nasıl yönetildiğini, insanların göz göre göre nasıl ölüme gittiğini gösteren bir resmî belge paylaşacağım sizinle. 2/7/2024 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığından yazılmış, imzalanmış ve altında Bakan adına Neşe Çıldık imzası bulunan bir belge var. Bu belge diyor ki: "2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 5'inci maddesine göre bütün otellerin turizm işletme belgesinin olması lazım; bu belgesi olmayan otelleri kapatın." Ne zaman demiş bunu? 2/7/2024. "Bu otelleri kapatın." diyor ve sonra altta bir liste var, tam 2.426 otel. Bir daha söylüyorum: 2.426 otelin belgesi yok ve bu belgesi olmayan otellerin kapatılması için de Bakanlık bir yazı yazmış.
Şimdi, Neşe Çıldık kim? Neşe Çıldık, Sayın Bakanın kendi özel turizm şirketinden Bakanlığa getirdiği kişi. Niye bu ismi söyledim, şimdi altını çizeceğim ve sizinle paylaşacağım. Bakın, Bakanlığın yayınlamış olduğu bu listenin 529'uncu sırasında ne var biliyor musunuz? Kartal Otel var. "Kartal Oteli kapatın." diye Neşe Çıldık bir yazı yazmış ve aynı zamanda o yazının içerisinde diyor ki: "Bunların yasal olarak faaliyette bulunmaları mümkün değil. Bunların hem kapatılması lazım hem de bunların tanıtımının, reklamlarının, pazarlamasının asla yapılmaması lazım." Fakat geriye dönüyorsunuz, aynı otelin tanıtımının, pazarlamasının ve reklamının yapıldığı yer neresi biliyor musunuz? Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un ETS firması. Bir daha söylüyorum: ETS firması, kapatılması gereken, aynı Bakanlığın "Kapatın burayı, bunun belgesi yok." dediği otelin burada pazarlamasını yapıyor. Daha da vahimi, Sayın Bakan bu pazarladığı otelin içerisine sahte bir belge koyuyor -bir daha söylüyorum- sahte bir belge koyuyor çünkü otelin belgesi yok. Az önce söyledim, Bakanlık "Bu belgesi olmayanları kapatın." diye yazı yazıyor ve otelin belgesi yok. Bakan para kazanmak için, şahsi turizm firmasının daha çok rant elde edebilmesi için buraya sahte bir belge koyuyor, koyduğu sahte belge de nereye ait biliyor musunuz? Antalya'da bir pansiyona ait. Allah aşkına, bu devlet böyle mi yönetilecek? İnsanların canı böyle mi emanet edilecek devlete? Turizm Bakanlığı "Kapatın." diyor bir oteli, yazı yazıyor, "Neşe Çıldık" ismiyle Bakan adına imza atıyor ve sonra da Turizm Bakanlığının "Kapatalım." dediği otelin reklam ve tanıtımını -kapatmadıkları gibi- Bakanın kendisi yapıyor. Dünyanın neresinde böyle bir rezalet görülür Allah aşkına?
Defalarca söyledik, defalarca çağrı yaptık, bugün bir kere daha çağrı yapıyorum: Sayın Bakan bu ülkede Turizm Bakanlığı yapamaz. Böyle bir skandala imza atan, böylesi büyük ihmalleri olan bir kişi bu ülkede turizmi yönetemez.
Son bir şey daha söyleyeceğim: O gün, Komisyonun kurulduğu gün tam yarım saat bu kürsüde konuştum ve pek çok bilgi ve belgeyi paylaştım. Tam on gündür Bakan Bey'e bir çağrı yapıyorum, diyorum ki: Sayın Bakan, o gece yangının olduğu size 03.40'ta bildirildi; belgesi var, İçişleri Bakanı söyledi, "Bizim 03.40'ta haberimiz oldu, bize bilgi geldi." dedi. Şimdi, bakıyorsunuz, sabah saat 07.00; Bakan Bey spor kıyafetlerini giymiş, Ankara'daki Marriott Otel'e spor hocasıyla birlikte spor yapmaya gidiyor. Tam bir buçuk saat Marriott Otel'de Bakan Bey'imiz spor yapıyor. Hangi saatte spor yapıyor? Yanan oteldeki cesetlerin, küçücük kalmış o cesetlerin bir piliç firmasının tırının dorsesine istiflendiği saatlerde o Bakan, Marriott Otel'de spor yapıyor bir spor hocasıyla. Arkasından, ne içtiğini bilmiyorum; "smoothie" mi içti, başka bir şey mi içti, o konuda bilgim yok. Sayın Bakana müteaddit defalar çağrı yaptım. Bu dediğim doğru değilse çık, kamuoyuna "Doğru değildir; ben, o saatte oteldeydim." de ve bunun görüntülerini ve bilgilerini paylaş. Aksi hâlde -bir kere daha söylüyorum- bu Bakan bu üslupla, bu beceriksizlikle, bu aymazlıkla, bu rant kültürüyle ve kendi şirketini koruyarak, devleti ayaklar altına alan bu anlayışıyla bu ülkeyi yönetemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın milletvekilleri, 11/2/2021, bundan tam dört yıl önce Gara'da, Müslüm Altıntaş ve beraberinde, yanında 15 arkadaşıyla birlikte terör örgütü tarafından katledildi ve şehit edildi. Aslında kendisi beş buçuk yıl önce yani katledilmesinden beş buçuk yıl önce kaçırılmıştı. Ne zaman kaçırıldı? Piyade erdi kendisi. Kendi eğitim aldığı yerden yine devletin ve askeriyenin sorumluluğunda, birliğine teslim olmaya giderken PKK tarafından kaçırılmıştı ve Gara'ya götürüldü. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. O dönemde hayatını kaybeden, şehit olan arkadaşlarına da Allah'tan rahmet diliyorum ve ailelerinin acısını paylaşıyorum. Fakat bugün kendisini yâd ederken başka bir skandalın daha vurgusunu yapmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim Sayın Başkan.
Aile, şehadet haberi geldikten sonra haklı olarak dedi ki: "Ben de evladımı size emanet ettim. Evladım size emanet edilmişken, bir yerden bir yere giderken kaçırıldı ve beş buçuk yıl boyunca kendisine ulaşamadım. Bugün, cesedini dahi tanıyamayacak şekilde bana evladımın cesedini teslim ettiniz. Burada devletin büyük bir ihmali vardır, aymazlığı vardır, tazminat davası açıyorum." Çok da iyi yaptı, doğru yaptı. Üç dört mahkeme kendisine "Hayır, biz bu davanı kabul etmiyoruz." dedi. Nihayet, bir mahkeme cesaret gösterdi ve bu dava talebini kabul etti ve devleti, Millî Savunma Bakanlığını tazminat ödemeye mahkûm etti. Bütün rakamlar burada; tazminat 2 milyon 250 bin lira. Bu rakam konuşulacak bir rakam değil bu felaketin ardından ama diyelim ki tamam, mahkeme bu tazminatı hükmetti ve ardından aileye Millî Savunma Bakanlığı bu tazminatı ödedi. Millî Savunma Bakanlığı ne yaptı biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - "Bu para çok fazladır." dedi, "Aman yapışın yakasına, o şehidin ailesinden bu parayı geri alın." dedi. Ne kadar istedi biliyor musunuz? 1 milyon 450 bin lirayı geri istedi. Kim istedi onu? Millî Savunma Bakanlığı istedi ve o gün bugün aile bu parayı ödeyemediği için... Her Allah'ın günü faiz çalıştırılıyor çünkü alınan kararda, aynı şekilde faiz ödemesine de mahkûm edilmişti şehidin ailesi.
Bakın, daha önümde çok not vardı ama zamanı doğru kullanmak adına ve arkadaşlarımın zamanını almamak adına burada bitireceğim. Bakın, devlet böyle yönetilmez, bir ülke böyle yönetilmez. Turizm Bakanının örneğini gösterdim, Millî Savunma Bakanının örneğini gösterdim. Allah aşkına, iktidar sahipleri, kendinize gelin ve bu ülkeyi doğru düzgün yönetin, bu ülke böyle yönetilmez. İnsanların can ve mal emniyeti size emanet edilmiştir. "Ben yaptım oldu" mantığıyla, baktığınız her yerde rant ve talan gören anlayışla bu ülkeyi yönetemezsiniz; kendinize gelin ve bu ülkeyi olması gerektiği gibi yönetin diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sıradaki söz talebi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Filiz Kılıç'a aittir.
Buyurun Sayın Kılıç.
34.- Nevşehir Milletvekili Filiz Kılıç’ın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, Milliyetçi Hareket Partisine ve Özgecan Aslan'ın vefat yıl dönümüne ilişkin açıklaması
FİLİZ KILIÇ (Nevşehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milleti, muhterem Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendi'nin sağlık durumu gayet iyi ve stabil olup şu anda dinlenmektedir, inşallah kısa bir süre sonra günlük yaşantısına dönecektir. Cenab-ı Allah'tan kendilerine hayırlı, sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum. Bu vesileyle Sayın Genel Başkanımıza dualarını eksik etmeyen aziz Türk milletine de buradan şükranlarımı sunmak istiyorum. Ayrıca, geçmiş olsun dileklerini ileten Sayın Grup Başkan Vekillerimize ve milletvekillerimize de teşekkür ederim.
Liderimizin aziz milletimize duyduğu derin saygı ve sadakat, davasına olan sarsılmaz inancı hepimize ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Ülkücü hareket bu kutlu yolda her daim birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhuyla dimdik ayakta kalmaya devam edecektir. Allah, birliğimizi ve dirliğimizi daim eylesin.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk milletinin bağrından kopan, iradesini Hak'tan, gücünü milletten alan, kutlu bir davanın adı olan Milliyetçi Hareket Partisi mukaddes bir ahdin, ebedî bir mücadelenin ve tertemiz bir inancın taşıyıcısıdır. Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'in attığı temeller üzerine inşa edilen bu kutlu çatı, bilge liderimiz Devlet Bahçeli'nin dirayetli duruşuyla dimdik ayakta, iman, sadakat ve vatan aşkıyla yoğrulmuş ülkü neferlerinin omuzlarında yükselmeye devam etmektedir. Bu hareket, fırtınalara meydan okuyan, ihanet çukurlarına boyun eğmeyen, "Önce ülkem ve milletim." diyerek türlü badireleri aşan kutlu bir iradenin, sarsılmaz bir vefanın ve tükenmez bir sevdanın adıdır. Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'i rahmetle, minnetle anıyor, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin liderliğinde Milliyetçi Hareket Partisinin sonsuza kadar var olacağına olan inancımızı bir kez daha haykırıyoruz. Ülkümüz büyük, davamız kutlu, geleceğimiz aydınlıktır; nice elli altı yıllara diyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına yönelik şiddetin en acı örneklerinden biri olan, hepimizin yüreğinde derin bir yara açan Özgecan Aslan'ı vefat yıl dönümünde rahmetle anıyorum. Onun acısı, vicdan sahibi herkesin ortak acısıdır. Kadınlarımızın güvenle, huzurla yaşayabileceği bir toplum inşa etmek hepimizin sorumluluğudur. Şiddete karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, Özgecan ve nice masum kadınlarımızın hatırasına sahip çıkacağız. Ruhu şad, mekânı cennet olsun diyor, Genel Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sıradaki söz talebi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'e aittir.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
35.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, dün Van'da Özgür Kadın Hareketinin gerçekleştirmek istediği yürüyüşe, Özgecan Aslan'ın ölüm yıl dönümüne, 8 Şubatta Diyarbakır'da gerçekleştirdikleri mitinge, bu sabah İstanbul'da 9 belediyeye yapılan operasyona, Halkların Demokratik Kongresine ve Van Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan'a ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, dün Van'da, Özgür Kadın Hareketi (TJA) "Barış için kadınlar özgürlüğe yürüyor." şiarıyla bir yürüyüş gerçekleştirmek istedi ama her zamanki gibi AKP'nin emrindeki kolluk, ne barışa ne kadına ne özgürlüğe tahammül edemediği için bu etkinliğe çok şiddetli bir şekilde bir saldırı gerçekleşti. Orada, o yürüyüşte DBP Eş Genel Başkanı Sayın Çiğdem Kılıçgün Uçar, belediye eş başkanları, milletvekili arkadaşlarımız vardı ama polis, aleni bir şekilde kadın arkadaşlarımızı darbetti, milletvekili arkadaşlarımızı darbetti, gazetecileri orada darbetti, kadınların kol çantalarını bir silah olarak kullanıp onlara çantalarıyla vurdu, yerlerde sürükledi, karga tulumba taşıyarak gözaltına aldı ve bir kez daha aslında özgürlüğün, barışın, demokrasinin karşısında durduğunu AKP'nin emrindeki kolluk eliyle görmüş olduk. Bundan sadece kolluğun sorumlu olmadığının, orada şiddeti uygulama emri veren AKP iktidarının bizzat bu şiddetin faili olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.
Evet, bugün -birçok arkadaş ifade etti- Özgecan Aslan'ın ölüm yıl dönümü. Daha birkaç gün önce Pınar Gültekin davasında Yargıtayın verdiği o korkunç kararı okuduk. Bu ülkede her gün kadınlar sistematik olarak katledilirken, bütün o kravatlı yargı, kadın katillerini aklamak için şurasından burasından bahaneler bulurken bugün kendi yaşamları için, hakları için, özgürlükleri için, bu ülkenin toplumsal barışı için, Kürt sorununun demokratik çözümü için sokaklara düşen, mücadele eden, söz söyleyen; emeğine, bedenine, yaşamına sahip çıkan kadınlara da polis şiddeti uygulanıyor. Yetmiyor, bir de tehdit ediliyorlar: "Daha bu ne ki, yarın çok daha fazlasını yapacağız." diye orada polis bizzat kadın arkadaşlarımıza bunu söylüyor. Bunu söyleyelim: Ne copunuz ne gazınız ne baskınız ne cezaeviniz biz kadınları eşitlik ve özgürlük mücadelesinden asla ama asla alıkoymayacaktır. Bu ülkeyi bir kadınlar mezarlığına çevirenler dönüp aynaya baksınlar. Her gün "Kadın partisiyiz." demekle, "Bu ülkede kadın devrimlerini biz yaptık." demekle işler yürümüyor. Hakikat ne? Hakikat, Özgecan'ın katledilmesi; hakikat, yargının o caniyi, Pınar Gültekin'i canlı canlı yakan, betona gömen katilini hoş görmesi; hakikat, kadınların yerlerde sürüklenmesi, coplanması; hakikat, ensest uygulayan babaların cezaevlerinden salınması. Bu hakikatler ortadayken AKP'nin kalkıp burada kadına dair söz kurmasını da doğru bulmuyoruz.
Sadece bu değil, 8 Şubatta Amed'de, Diyarbakır'da bir miting gerçekleştirdik; yine barış için, yine özgürlük için, bu ülkenin refahı için, bu ülke halkları için. Yine, barışçıl bir şekilde yapılan, hiçbir sorun olmayan mitingimiz dağılırken polis şiddetiyle karşılaştı; polis orada insanların üzerine gaz sıktı, yakın mesafeden gözlerinin içine gaz sıktı. Yetmedi, Gençlik Meclisi üyemiz Vedat arkadaşımız, Vedat Özer yere düştü -epilepsi hastasıydı- gazdan etkilendi, beyin kanaması geçirdi. AKP'nin emrindeki kolluk eliyle neredeyse gencecik bir arkadaşımız yaşamından oluyordu. Sorumluluk duyuyorlar mı? Yok. İçişleri Bakanlığı ne yapıyor? Ha bire sosyal medya üzerinden şov yapmakla... Ya, emrindeki kolluk şiddet uyguluyor insanlara, barışçıl eylem için gelmiş insanı yerde sürüklüyor, ona gaz sıkıyor, yaşam hakkını ihlal ediyor. Ne demek ya, eyleme gidip, beyin kanaması geçirip yoğun bakıma alınmak! Ne demek ya, ne demek! Bunu bir açıklasınlar. Bu, barışa kurulmuş bir provokasyondur, bu ülkedeki toplumsal uzlaşıya kurulmuş bir provokasyondur; çok açık ve net. AKP kararını versin, nedir niyeti, çıksın söylesin. Her gün kalkıp barıştan, özgürlükten... Yok, biz onu istiyoruz, yok, bunu istiyoruz... Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ne istediğiniz ortada; siz ömür boyu bizi coplamak istiyorsunuz, siz ömür boyu bizi cezaevlerine doldurup ceza vermek istiyorsunuz, siz ömür boyu bizi kölelik koşullarında yaşatmak istiyorsunuz, siz ömür boyu bu ülkeyi açık cezaevine çevirip, iktidarda oturup iktidarın nimetlerini yemek istiyorsunuz; bu, isteğiniz bu çünkü yolunuz bunu gösteriyor.
Bakın, bu sabah İstanbul'da 9 belediyeye -biraz sonra onu kürsüden anlatacağım- operasyon yapıldı. Neymiş? Kent uzlaşısı yapmışız. Size ne ya! Size ne! Siz Cumhur İttifakı'nı kurarken sorun yok, siz bilmem ne yaparken sorun yok, adını sanını duymadığımız partileri yanınıza alırken sorun yok; biz, bu ülkenin ana muhalefet partisi ve onunla beraber birçok partiyle ittifak yapmışız, adına "kent uzlaşısı" demişiz, biz yapamayız. Niye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Neymiş, DEM Parti batıda açılmak, batıda belediyeler elde etmek istiyormuş. Uzun uzun anlatacağım. Ya, savcının yazdığı mütalaada Türk-Kürt ittifakına atıf var, demek ki siz bu ittifaka karşısınız. AKP'ye oy verince her şey helal, mübah; AKP'nin yanında durunca, onunla ittifak yapınca her şey normal ama olur ya AKP'nin tahtını sallayıp, onu yerel yönetimlerde 1'inci parti olmaktan alıkoyup ittifak yapınca DEM PARTİ terörist, CHP terörist, o terörist, bu terörist. Pardon da siz kimsiniz yani? Siz mi bize siyasi doğrultu vereceksiniz? Size mi soracağız kiminle ittifak yapıp kiminle ittifak yapmayacağımızı? Artık yeter yani, cümle bulamıyoruz hukuksuzlukları anlatmaya. Yeni Zekeriya Öz yaratmışlar, Akın Gürlek. Zekeriya Öz'ü de savunuyorlardı ya, şimdi ucu bucu nereden çıktı. Yeni, Akın Gürlek'i operasyonun başına getirmişler; sen, İstanbul'da DEM PARTİ'ye, CHP'ye, ona buna, bütün muhaliflere operasyon yapacaksın diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bitireceğim Sayın Başkan.
Getirmişler oraya, atamışlar; adam -Antalya'da suç işleniyor- Antalya Cumhuriyet Savcısı yok gibi her şeye maydanoz.
Yetmiyor, Halkların Demokratik Kongresini kriminalize ediyor. Ben oranın eş sözcülüğünü yaptım. Neymiş? Yan yana gelmişiz. Gelemez miyiz? Dünya kadar dergi çevresi, siyasi parti, oluşum var içerisinde. Mesele ne biliyor musunuz? Mesele, bu ülkenin demokratikleşmesini savunanların, bu ülkenin eşitliğini, özgürlüğünü savunanların yan yana gelmesine duyulan korku, öfke. Siz misiniz yan yana gelip bizi iktidardan düşürdünüz, biz size bedel ödetiriz diyorlar; bu net. Kürtlere şunu diyor: Ancak ve ancak benim yanımda durursan seni makbul vatandaş sayarım ama olur da muhalefetle yan yana durursan, olur da benim iktidarı mı sallarsan, olur da beni koltuktan edersen ben de sana bedel ödetirim." Vallahi kusura bakmayın, sizin zorbalıklarınızla hiza alacak değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bitireceğim Sayın Başkan, hoşgörünüze sığınıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bakın, bugün yine bizim Van Belediye Eş Başkanımız Abdullah Zeydan'a sabahın dokuzunda talimatlı mahkeme üç yıl dokuz ay ceza verdi. Neymiş? Niye? Acınız var; biz yerel yönetim seçimlerinde Van'da 14'te 14 kazandık. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Kumpas kurdunuz, gasbetmeye çalıştınız, mazbatasını vermediniz; Van halkı direndi, Türkiye'deki bütün siyasi partiler, demokrasiden yana, halkın iradesinden yana olanlar direndi. Van'a geldiler, halkın iradesine çarptı o kumpas. Şimdi, yeni bir kumpasın peşindesiniz. Söyleyelim vallahi; bugün de yarın da Van halkıyla beraber, bütün Türkiye halklarıyla beraber sizin bu zulüm iktidarınıza karşı direneceğiz, direneceğiz. Daha çok düşeceksiniz o koltuklardan, daha çok belediye kaybedeceksiniz bu akılla çünkü zulmediyorsunuz, zulmediyorsunuz; açık ve net. Böyle bir şey olur mu ya! Akşama kadar "sandık, sandık" deyip sandıkta çıkana operasyon yapmak, sandıktan çıkana böyle saygısızlık olur mu ya, olur mu!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Selamlayıp bitireceğim.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Yargı kararını... Siirt Belediyesinde isimliği yazmış kayyum efendi bir gün önceden, sabahın sekizinde gitmiş mesaiye, isimliğini koymuş: "Siirt Belediye Başkan Vekili" İşte bu kadar kumpasçısınız. Söyleyelim; şimdi de isimlikle mi geziyor Van Valisi? Aklınızdan dahi geçirmeyin. Hiçbir yere benzemez Van, hiçbir yere benzemez; söyleyelim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Yeter, zulmünüz arşa vardı! Zulmünüzartık ne yer kaldırıyor ne gök kaldırıyor ne insan kaldırıyor. Bu zulme karşı direndik, bundan sonra da direneceğiz. Tek bir an bile sizin bu zulmünüzün karşısında geri adım atan sizin gibi olsun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Konya'dan ve Sakarya'dan gelen muhtarlar ile vatandaşlara "Hoş geldiniz." denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulumuz izleyici localarında Konya ve Sakarya'dan gelen muhtar ve vatandaşlarımız misafir olarak bulunmaktalar. Kendilerine hoş geldiniz diyoruz. (Alkışlar)
Sıradaki söz talebi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır'a aittir.
Buyurun Sayın Başarır.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Cumhuriyet Halk Partisi 4'üncü Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ölüm yıl dönümüne, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Malezya ziyaretinde yaptığı konuşmaya, Türkiye'de adalet ve denetim sorunu olduğuna, RTÜK Başkanı ile Diyanet İşleri Başkanının yaptıkları açıklamalara ve Malatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı İkizce Mahallesi'ndeki kamulaştırmasız el atmaya ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Biz, Sevr'i yapanları değil Lozan'ı yapanların, Sevr'i yırtıp atanların partisiyiz." diyen, 1 Mart tezkeresinde Türkiye Cumhuriyeti'ni büyük bir felaketten kurtaran 4'üncü Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal'ın ölüm yıl dönümünde kendisini saygıyla, rahmetle, özlemle bir kez daha anıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin timsali, adalet savaşçısı, Malezya'daydı. Konuşmasının bir bölümünü dikkatle not aldım, Malezya için adalet istiyor, "Adaletin olmadığı, adaletin vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde insanlık adına barış, huzur ve kalkınma olmaz." diyor. Nerede söylüyor? Malezya'da söylüyor. Peki, bunu söyleyen, Malezya'da söyleyen Cumhurbaşkanının yönettiği ülkeye bir bakalım. Malezya'ya adalet istiyor ya, "üçüncü dünya ülkesi" dediğimiz Malezya, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne göre 55'inci sırada. Peki, Türkiye Cumhuriyeti? 115'inci sırada arkadaşlar. Basın özgürlüğünde adalet istiyor beyefendi Malezya'ya; 73'üncü sırada, Türkiye Cumhuriyeti 165'inci sırada arkadaşlar. Adalet istiyor Malezya'ya; ekonomik özgürlükte Malezya 42'nci sırada, Türkiye 104'üncü sırada. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı adalet terazisini almış dünyayı geziyor, ülkesinde kelepçeyle geziyor. Baksın şu ülkenin bir hâline; milletvekili cezaevinde, belediye başkanı cezaevinde, gazeteciler cezaevinde, konuşan, tartışan herkes cezaevinde. RTÜK, basını, gazetelerin hepsini kıskaç altına almış, ceza yağmuruna tutuyor. "Malezya'da adalet istiyoruz." Sen önce kendi ülkene adaleti getir, sen önce bu ülkeye adaleti getir, ülke yarı açık cezaevine geldi. Yine, sabah altıda ziller çalıyor, insanlar gözaltına alınıyor; Esenyurt'ta başladı, Beşiktaş'ta devam etti, Türkiye nüfusunun yüzde 20'sini yöneten İstanbul Belediye Başkanına soruşturma yağmuru, bugün Meclis üyeleri, belediye başkan yardımcıları alınıyor. Neyle ilişkilendiriliyor? Terör. Ya, biri veterinerlikten sorumlu, biri kültür işlerinden; Allah size akıl versin. "Malezya'da adalet..." Bir kez daha söylüyorum: Malezya'ya adalet isteme, sen kendi ülkende adil bir düzeni yarat, sen bu ülkede adil bir düzeni yarat. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, iş o noktaya geldi ki 31 Martın 1'inci partisi Cumhuriyet Halk Partisini bir savcı yargılayacakmış. Hangi usule göre arkadaşlar? Ya, bunu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yapar, Anayasa Mahkemesi yapar ama bu savcılara öyle yetkiler verdiniz, yeni Zekeriya Özler yarattınız ki adam bu Meclisi de gelir yargılar yarın hiç izne falan gerek kalmaksızın; bunun bir sonu yok. Bundan hepimiz rahatsız olmalıyız, hepimiz utanmalıyız. Öyle üçüncü dünya ülkelerine gidip adalet istersen senin gözüne Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde o ülkenin 55'inci sırada, Türkiye'nin 117'nci sırada olduğunu vuruverirler.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'de bir adalet sorunu var, hem de bugün gelinen noktada artık hiçbirimiz güvende değiliz; ne yürütme güvende ne de yasama güvende. Yargı da güvende değil, artık hiç kimsenin bu yargıya güveni yok. Hayatında bir gün bile savcılık yapmamış bir adamı İstanbul gibi bir şehre başsavcı yapacaksın, eline kılıcı vereceksin, hakkında konuşanları doğrayacak ve bundan rahatsız olmayan bir Adalet Bakanı, bir iktidar var.
Ya, soruyorum... Sayıştayda, KİT raporlarında, bakanlık müfettişlerinde AKP'li belediyelerin yüzlerce, binlerce usulsüzlükleri var, bir tek iddianame yok ya! Ya, neden yok arkadaşlar, neden! Niye hep bizi buluyor? Neden hep muhalefeti buluyor? Allah hiçbirimizi ayrıcalıklı yaratmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Neden? Bir tek soruşturma çıkarın gösterin ya. Niye hep sabah saat altıda bizim kapılarımız çalınıyor? Utanç duyuyorum.
Yine, ne yazık ki bizim ülkemizde hayat pahalı ama ölüm bedava. Daha çok yakın bir zamanda, Bolu'da 78 yurttaşımızı kaybettik ihmal yüzünden. Yine, son üç haftada Ankara ve İstanbul'da sahte içkiden 104 insanımız öldü. Ne yapıyor bu Meclis? Bir, denetim sorunu var. İki, iktidara geldiğinizden beri insanların özel hayatına, yaşam biçimine müdahale ediyorsunuz. Eğer Türkiye'de her üretilen ürüne aynı oranda vergi geliyorsa sözüm yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama bakın, 2010'da 1 litre alkolde ÖTV oranı 51 lirayken, bugün 1.365 lira olmuş; yüzde 2.553 artmış. Neden arkadaşlar? Evet, alkol sağlığa zararlı, sigara sağlığa zararlı, bunu her yerde söylüyoruz, çocuklarımıza söylüyoruz ama insanların tercihlerine ilişkin yapılan bu zamlar ölümleri getiriyor. Neden ya, neden bu kadar zam yapar bir iktidar? Alkol haram ama alkol alan bir alkole para ödüyor, iki size, devlete para ödüyor; bunu alırız, ona haram yok. Yani bunu ciddi bir şekilde bu Meclis araştırmalı; 104 insan ölmüş, denetim sorunu var, cezalarda eksiklik var ve bu vergiler maalesef ki insanları kaçak alkol tüketmeye itiyor. Bunu bu Meclis demokratik olarak çözmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır, buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, Sayın Başkanım, -bakın, adalet diyoruz, adaletle başladım- RTÜK Başkanı çıkmış, bu ülkede, haber bültenlerinde vatandaşları karamsarlığa düşürmek istenildiğini, ülkede olumlu olaylar yaşanılmadığı algısının yaratıldığını savunduğu için televizyonlara, radyolara ayar veriyor.
Be kardeşim, bu ülkede olumlu ne oluyor? Ben AKP grubuna söyleyeceğim: Emeklinin durumu olumlu mu, memurun durumu olumlu mu, işçinin durumu olumlu mu? Bir ülkede çalışan milyonlarca emekli ve işçi açlık sınırının altında maaş alıyorsa o gazeteler ne yapsın, soruyorum. RTÜK Başkanı tehdit ediyor. Türkiye'de her şey bir felaket; açlık, sefalet, yoksulluk var. TRT 3'ten konuşuyorum; haydi, kapat bakalım. TRT 3 canlı veriyor şimdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitireceğim Başkanım.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - TRT 3'ten konuşuyorum. Ha, RTÜK her şeyi bıraktı, bu ülkede insanları karamsarlığa itiyormuşuz, çok aydınlık bir ülke yarattınız(!) Memurumuz, emeklimiz, işçimiz açlık, yoksulluk sınırının üstünde maaş alıyor da biz size iftira atıyoruz(!) Bakın, RTÜK de bir yargı organı sayılır, RTÜK de bu ülkede maalesef ki gazetelere, basına ayar veriyor.
Son olarak RTÜK bunu söylerken bu ülkede Diyanet İşleri Başkanı "Fitrenizi asgari ücret alana, emekliye verin." diyor. Şimdi bunu haber yapmayacak, bunu haber yapıp eleştirmeyecek öyle mi? Gerçekten ülkenin her noktası bir felakete gidiyor. Ülkede çok büyük sıkıntılar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
Son kez açıyorum, tamamlayın lütfen.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tamamlıyorum.
Bunların hepsini konuşmalıyız.
Şimdi, son olarak Malatya'yla ilgili, deprem bölgesiyle ilgili önemli bir konuya temas edip bitireceğim Başkanım. Haksız, hukuksuz uygulamalar devam ediyor. Malatya Yeşilyurt ilçesi İkizce köylülerinin kendileri adına kayıtlı taşınmazlara maalesef kamulaştırmasız el atma yapılmıştır, insanlar mağdur edilmiştir. Şimdi, TOKİ'nin o kadar arazi varken gerçekten depremde mağdur olan o insanların -özel olarak bunu bana attılar, özel olarak bunu konuşmamı istediler; Sayın Veli Ağbaba da yanımda- gidip taşınmazlarına el atması, mağdur etmesi kabul edilemez. Deprem bölgesi zaten bir felaket, insanların evi barkı yok. Buna çözüm bulunmasını istiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sıradaki söz talebi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Özlem Zengin'e aittir.
Buyurun Sayın Zengin.
37.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, MHP lideri Devlet Bahçeli'ye, Deniz Baykal'ın vefat yıl dönümüne; Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın hemen başında, MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli bir operasyon geçirdi hem grubuna hem de kendisine ben de geçmiş olsun diyorum. Sağlık durumunun son derece iyi olduğunu arkadaşlarımız zaten paylaştılar. Türkiye siyaseti için son derece önemli bir siyasetçi ve grubumuz adına kendisine bir kez daha geçmiş olsun diyorum.
Tabii, değerli arkadaşlarım, bu aşamaya gelene kadar pek çok sorular yöneltildi, bunların bir kısmına vaktim oranında cevap vermek istiyorum. Sayın Deniz Baykal'ın da vefat yıl dönümü. Sayın Deniz Baykal'ı ben şahsen, Genel Kurulda, 27'nci Dönemde burada -hepimiz hatırlıyoruz- tekerlekli sandalyeyle girerek yemin ettiği günü hatırlıyorum, ilk defa o gün tanışma imkânım oldu. Doğrusu o gün çok etkilendiğimi söylemek istiyorum çünkü 11 dönem milletvekilliği yapıp büyük bir cesaretle, o kadar rahatsızlığa rağmen, demokrasiye duyulan inançla gelerek burada yemin etmesini anlamlı buluyorum. Kendisiyle alakalı anlatılan bir anekdot vardır Sayın Ali Mahir Başarır, bilmiyorum doğru mudur, teyit de etmek isterim. Gençlik yıllarında Taksim Meydanı'nda Adnan Menderes'le karşılaştığı ve Adnan Menderes'in yakasından tutarak "Demokrasi istiyoruz, hürriyet istiyoruz." dediği ve kendisine de Adnan Menderes'in "Evladım, memleketin Başvekilinin yakasına yapışmışsın, daha nasıl bir özgürlük olacak?" dediği anlatılır. Şimdi, bugün yapılan konuşmalardan da biraz buraya atıfta bulunacağım yani sonuçta. Şu anda yapılan konuşmalara bakılırsa, Genel Kuruldaki konuşmalar ve tonu, bu Genel Kurul Türkiye'nin demokrasisinin şahididir diye düşünüyorum çünkü burada herkes her şeyi istediği gibi konuşabiliyor, sadece TRT 3'te değil, her kanalda, her yerde konuşuluyor. Fakat herhâlde ekranlarda ve sair yerlerde yalan söyleme, toplumu manipüle etme hürriyeti de yok, bu da hepimizin aklında tutması gereken bir mesele. Gerçekleri söylemek ya da kendi perspektifinizden meseleleri anlatmak başka bir şey, bilerek, isteyerek kamuoyunu manipüle etmek bambaşka bir şey. O sebeple, bu yapılan itirazın bununla alakalı olduğunu ifade etmek istiyorum.
Şimdi, "Depremle alakalı bu Komisyon hiç toplandı mı?" diye sormuştunuz Sayın Başkan. Ben biraz evvel arayarak Cumhurbaşkanlığından bilgi aldım. Evet, bu Komisyon oluştu, toplantılarını yaptı, ben isterseniz kamuoyuyla da paylaşmak isterim bu heyette kimler olduğunu: Profesör Doktor Ahmet Yakut, Profesör Doktor Ahmet Can Altunışık, Profesör Doktor Şükrü Ersoy, Profesör Doktor Hasan Sözbilir, Profesör Doktor Bahadır Aktuğ, Profesör Doktor Haluk Özener, Profesör Doktor Şerif Barış, Profesör Doktor Volkan Karabacak, Doktor Ömer Emre, Profesör Doktor Alper İlki, Profesör Doktor Nuray Karancı, Profesör Doktor Orhan Tatar. Bu kurul oluştuktan sonra da toplantılarını yaptılar ve Türkiye'de depremle alakalı Türkiye'nin en yetkin isimleri... Çünkü deprem hepimizin son derece ortak meselesi; hem 6 Şubatta yaşadığımız deprem hem de İstanbul'la alakalı akademisyenlerin de altını çizdiği konularla ilgili olarak hepimize düşen sorumluluklar olduğunu ifade etmek istiyorum.
Sayın Ali Mahir Başarır, tabii, seslendiler adalet vurgusuyla. Ali Mahir Bey, dünyada raporlamalar yapılırken enteresan şeyler oluyor yani sizin atıfta bulunduğunuz, dünyadaki adaletle alakalı sıralamaların olduğu World Justice Project adlı kuruluşun yapmış olduğu bu sıralama aslında bir tür anket olarak yapılıyor. Mesela, eğer ülkelerin isimlerine bakarsanız darbeyle yönetilen ülkelerin bizden daha önde olduğunu görüyorsunuz. Burada 1'inci çıkan ülke Danimarka. Danimarka'da kral ve kraliçe var biliyorsunuz ve burada kralın ve kraliçenin muhakkak surette Hristiyan olması gerekiyor ve sadece Hristiyan olması da yetmiyor, aynı zamanda -yanlış da ifade etmeyeyim- Luteryen Hristiyan olması gerekiyor. Şimdi, bakıyorsunuz diğer şeylere, alta doğru indiğinizde nasıl oluyorsa darbeci ülkeler var, bunlar bizden daha iyi şartlarda görünüyor. Bütün hâkimleri kralın görevden alma yetkisi var. Hani anlatıyorsunuz ya şöyle iyi, böyle iyi... Şimdi, bunlar, bu endeksler belli kriterler çerçevesinde belli ekipler tarafından oluşturuluyor. Burada önemli olan şey, gerçek manada, bizim yapmak istediğimiz şeyler. Bizim partimizin adı, AK PARTİ öyle kendiliğinden doğmadı; AK PARTİ hakiki bir ihtiyaçla ortaya çıktı ve en büyük arayış da adalet arayışı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - O sebeple, bizim parti olarak en önemsediğimiz meselelerden bir tanesi bu adalet arayışı meselesi. Kurulduğumuz günden itibaren de bununla ilgili olarak büyük bir gayretle çalışmaya devam ediyoruz. Doğrudur, bütün siyasi partiler ittifak kurabilirler, kurdular zaten. İttifakla alakalı Anayasa değişikliğini kim yaptı, bunun öncüsü kimdi zaten? AK PARTİ değil miydi? MHP'yle birlikte biz bu ittifak meselesinin altını çizmedik mi? Hatta ben şahsen hatırlıyorum, o zaman henüz milletvekili değildim ama çıktığım televizyon programlarında bu ittifaklar meselesinin en çok muhalefete yarayacağını bile konuştuk daha yaparken. Bunun en önemli sebebi... İttifaklar neye sebebiyet verdi? Bence Türkiye'de bazı şeyleri teskin etti. Çünkü eğer Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde olduğu gibi 50+1 olmasaydı, bu ittifak meselesi olmasaydı Türkiye'nin temel meselelerinde uzlaşma olmuyordu; pek çok konuda, özellikle toplumsal yaralara dair pek çok konuda bir uzlaşmaya sebebiyet verdi, orta bir noktaya gelmeye sebebiyet vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bunlardan yol alan partilerden bir tanesi de Cumhuriyet Halk Partisi. Siz de dönüp baktığınız zaman, kendi tezlerinizle ortaya koyduğunuz ister "açılım" deyin ister "uyumlanma" deyin ister "normalleşme" -bu isimler sizin isimlendirmelerinizdir- çerçevesinde her şey daha orta bir noktaya geldi. Peki itiraz edilen şey nedir? İtiraz edilen şey şudur... Yani uzlaşmaya, kent uzlaşısı yapmaya -adına ne derseniz- ittifak yapmaya hukuken de bir sorun yok, siyaseten de bir sorun yok ama bunlarla beraber, eğer altında teröre değen, hukukun dışında yapılan işler olma ihtimali varsa elbette ki yani savcılar niçin var?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - İhtimal ama...
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - E, zaten ihtimaldir. Şu anda savcının yaptığı şey bir ihtimale bir soru sormaktır. Savcılık müessesesi bunu gerektirir. Savcı bir soru sorar, bir problemin altını çizer, bununla ilgili gerekli tahkikatlar yapılır ve neticesinde de eğer gerekirse bu, dava yoluna, iddianame yoluna ulaşır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, siz, daha sorulmuş bir sorudan, daha henüz cevabı alınmamış bir sorudan yola çıkarak, bence hacminin ötesinde bir sesle, hacminin ötesinde bir ithamla bizleri suçluyorsunuz. Ben kendim de otuz yıldır hukukun içinde hayatı geçmiş bir insan olarak, meslek olarak da başka arayışlar, adalet arayışları içerisinde olan bir insan ve bir siyasetçi olarak hukuka itimat ediyorum. Hukuk, döner dolaşır, günün sonunda her zaman adaletten, doğrudan yana olur; buna itimat etmek hepimizin görevidir diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
38.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, birkaç soruya cevap vereceğim; asla sataşma da değil, Sayın Başkanın sorduğu sorular vardı, ona cevap vereceğim.
Evet, Deniz Bey'e, Sayın Deniz Baykal'a bundan yıllar önce, gençlik kollarındayken bu soruyu sordum "Siz, Adnan Menderes'in yakasına yapışıp 'Demokrasi istiyorum.' dediniz mi? O da size 'Oğlum, yakama yapışıyorsun, daha nasıl bir demokrasi olsun?' cevabını verdi mi?" diye "Hayır." dedi.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Tüh!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bunu söyleyeyim, bire bir tanığıyım ama şunu söyleyeyim: Gerçekten, biz de 2000'li yıllara kadar bu ülkede siyasilerin yakasına yapışabiliyorduk ama şimdi maalesef ki siyasiler bu ülkede gençlerin yakasına yapışıyor; öyle bir fark var, onu söylemek isterim. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, Sayın Başkanım, aynen size katılıyorum. Bakın, endekslerle ilgili dünyada birçok anket yapılıyor. Mesela, "x" ülkesinde diktatörlük var, orada da halka soruyorlar: "Bu ülkede hukuk var mı?"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tabii ki kendi yönetim şartları içerisinde verdiği cevaplarda "Var." diyebilir. Diktatörlük var. Bizim ülkemizde bu soru soruluyor. Demokrasi var sözde. Ama bizim ülkemizde endekslerde niye geride kalıyoruz? Demokratik olarak yönetilen bir ülkede darbeci bir yönetimin izleri oluyorsa burada sıkıntı oluyor işte, aynen de bu soruşturmalarla ilgili. Çok güzel bir şey söylediniz, "şüphe" "ihtimal" dediniz. Ya, bunlar niye tutuklamaya dönüyor? Ben bunu soruyorum. Neden bir partinin genel başkanı alt sınırı bir yıl, iki yıl olan bir suçtan dolayı tutuklanıyor? Neden belediye başkanı tutuklanıyor Sayın Başkanım?
Bakın, çok yanlış bir şeyi tartışıyoruz bence; suçların, olayların esasına giriyoruz. Oysa tutuklama nedenlerine bakmamız lazım. Ona bakmamız yeterli, katalog suçlar sayılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlem.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - "Sabit ikametgâh" kavramı getirmiş, CMK 100 bunu belirlemiş. Bir gün bile yatarı olmayan insanlar neden tutuklanıyor, neden dört gün gözaltı oluyor, neden davetiyeyle gelmiyor, neden sabahın köründe alınıyor? Ben bunları söylüyorum. Bunlar demokratik bir ülkede olmaz, darbeyle yönetilen ülkelerde olur. Benim ülkemde demokrasi, Parlamento, işte, bakın, bir sistem var, bu sistem maalesef ki artık kötüye kullanılıyor. Yargı etki altında. Ben, yargı eliyle darbe yapılıyor dediğim zaman kızıyorsunuz. Türkiye nüfusunun yarısını yöneten belediye başkanları yargılanıyor, sizden bir belediye başkanı yargılanmıyor, neden diyorum; buna cevap verin, bana yeter efendim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit.
39.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili "ihtimaller" dedi. Geçen gün bir astrolog, Hilal Saraç, Sayın Bahçeli'nin sağlık durumuna ilişkin bir değerlendirme yaptı, görüşlerini paylaştı diye tutuklandı. Şimdi, savcıların işi, hukukçuların işi ne zamandan beri ihtimaller üzerinden yargıya varmak, sabahın altısında kapı çalmak, gözaltı yapmak, hürriyetten yoksun bırakmak, özgürlükten alıkoymak, cezaevine koymak? Ya, böyle bir hukuk devleti olabilir mi? "İhtimal" diyor, ihtimal. Çağırırsınız, soru sorarsınız, varsa hukuki gerekçeyi ortaya koyarsınız.
Bakın, savcının yaptığı açıklamayı bizzat burada Sayın Zengin'in okumasını tavsiye ediyorum. Ne diyor, biliyor musunuz Sayın Başkan? "DEM PARTİ tarafından yerel seçim stratejisi olarak belirlenen ve Aralık 2023 tarihinde yayınlanan tutum belgesinde 'kent uzlaşısı' adı altında çerçevesi çizilen strateji kapsamında, Türkiye'nin batı illerinde farklı kesimlerle diyalog, ittifak zemini arayışına girdiği, bu çerçevede, kent uzlaşısı formülü kapsamında gerçekleştirilen görüşmeler, müzakerelerle anlaşma sağlanan il, ilçelerde aday göstermeme, kendi adayını farklı partiler bünyesinde aday gösterme, belediye meclislerinde kontenjan elde etme ve benzeri cihetine gidildi."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlayacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ee, savcıya ne? Savcıya ne yani? Ben bir siyasi parti olarak aday gösteririm, göstermem; başka bir partinin kontenjanından, listesinden gösteririm, göstermem; savcıya ne? Bu savcı bir partinin genel başkanı mı, bir partinin milletvekili mi? Siyasi eleştiri mi yapıyor bize? Eline almış hukuk aracını, benim siyasi faaliyetimi kriminalize etmeye çalışıyor, benim ittifak zeminimi, ittifak yapmamı kriminal hâle getirmeye çalışıyor. Kimin hakkı var buna? Ne hakla bunu yapıyor? İster İstanbul'da aday çıkarırım ister çıkarmam, ister kent uzlaşısı yaparım ister mahalle uzlaşısı yaparım; size ne yani? Şimdi, getirip bir de buna hiçbir şey koyamamış, burada götürmüşler PKK yöneticilerinin açıklamalarını koymuşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu, artık akılla izah edilebilecek bir aşamayı çoktan geçti. Ya, akıl sağlığımızı nasıl koruyoruz bu ülkede, gerçekten hayret ediyorum! Her gün bize bir garabet, her gün bize bir hukuksuzluk, her gün gözümüzün önünde yapılan, açık, aleni olan şeyler dönüp dolaşıp "Hayır, efendim, öyle değil böyledir de şudur." diye anlatılmaya çalışıyor. Çok açık ve net: Biz İstanbul'da AKP'ye kaybettirdik, biz dünya kadar büyük şehirde ittifak yaptık ve AKP'ye kaybettirdik. İşte, bu savcı bu ittifakın intikamını almaya çalışıyor, siyasi pozisyonumuzun, siyasi taktiğimizin, siyasi stratejimizin intikamını almaya çalışıyor; bunu söylüyoruz. Buna kim yol veriyor? İktidarın kendisi. Bu olamaz, biz de bunu kabul etmiyoruz; bu kadar açık ve net.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Zengin, buyurun.
40.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu anketlerle ilgili olarak bahsedilen bu kuruluş bir sivil toplum örgütü. Bunlar halka sormuyorlar Sayın Başarır, halka değil; sadece koordinatörler var, bu koordinatörlerin her biri 19 kişi belirliyor, belirledikleri kişilere soruyorlar yani o ülkelerin halkına sorularak yapılan bir anketten bahsetmiyoruz. O yüzden, bu meselelerin biraz -ne diyelim- artistik işler olduğunu düşünüyorum, dünya kamuoyunun da kısmen manipüle etmeye çalışıldığı kanaatindeyim.
Şimdi, biraz evvel ifade ettim, bir kez daha söylemek istiyorum. Savcının işi şüphedir, savcı Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre şüpheden yola çıkar; bu şüphe neticesinde kendisi hukuken sorular sorar, bunları temellendirir ama bunların, bu soruların muhakkak surette delillerle oluşturulması lazımdır. Buradaki asli mesele... Asla ve kata zaten hukuki zeminde ittifak yapmaya bir engel yok. Herkes istediği yerden aday gösterebilir. İşte, arkadaşlarımız, bak YENİ YOL'u oluşturdular. Hangi partiden geldiler? CHP'nin adayları değiller miydi? Eğer bir sorun oluyor olsa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - CHP'den milletvekili oldular, Genel Kurula geldikten sonra da kendi YENİ YOL'larını oluşturdular. O yüzden, bunların önünde hukuken bir engel yok, lütfen bunları yanlış yere manipüle etmeyelim.
Şu bir gerçektir: Her kim olursa olsun Türkiye'de herkes hukuk içerisinde iş yapmak zorundadır. Yani mesele ne yapıldığı değil, yapılan her işin hukuka uygun olarak yapılması gerektiği zaruretinin altını çizmektir.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Efendim, çok kısa bir şey eklemek zorundayım.
BAŞKAN - Sayın Ekmen de söz talep etti, ondan sonra sırayla devam edeceğim.
Buyurun Sayın Ekmen.
41.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Efendim, Sayın Zengin'e teşekkür ediyoruz. Afet Yönetimi Politikaları Kurulunun kurulduğunu bugün kamuoyuna ilan etmiş oldu çünkü Cumhurbaşkanlığının resmî internet sitesi dâhil hiçbir kamuya açık kaynakta bu kurulun kurulduğu, üyelerinin atandığı veya bazı toplantılar yapıldığına dair bir bilgi yok. Doğrusu, İletişim Başkanlığının bu hususu önemsemeyip de mi atladığını, yoksa bu konuda bir iş ve işleyiş yürüyüp yürümediği hususunu takdirinize bırakıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanının konuşmalarından çıkartılmış 31 adet taahhüdün 12 ya da 13 tanesini hatırlatmıştım.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Aldım, onu da söyleyeyim.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Umarım, gün içerisinde diğer kurumlardan da doğru bilgiler gelir ve biz yapılmış hususlarda ya bir yüzleşme ve muhasebe veyahut da yapıldıysa bir bilgilendirmeyle karşılaşırız diyor, teşekkür ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Aldım Sayın Başkan, ona sıra gelmedi, söyleyeyim.
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, buyurun.
42.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Zengin hukukçu, ben inanıyorum ki herhâlde savcılığın açıklamasını okusa ne kadar akla ziyan bir açıklama olduğunu kendisi de görecektir; ben tekrar okuması gerektiğini ifade edeyim.
Şimdi, efendim, burada "şüphe" deniliyor ya Sayın Zengin, şüphe bunun neresinde? İtham ediyor, yargılamış, hükmünü de vermiş "DEM PARTİ batı illerinde ittifak kurarak yönetime ortak olmak istiyor." diyor. "Vay seni seni! İstanbul'da, Esenyurt'ta, Ataşehir'de, Beyoğlu'nda sen misin aday çıkarmayıp Cumhuriyet Halk Partisi listelerinden adayını koyup orada olur ya yönetime ortak olan! Sen bunu yapamazsın." diyor. "Sen Kürt'sün ya DEM PARTİ olarak..." Hani, bize "Türkiye partisi olun." diyor ya "Sen Kürt'sün, sen git Hakkâri'de, Van'da aday göster. Varsa orada ittifak yap. Sana orası, sadece orası. Sen batıya açılamazsın, sen batıda yönetime ortak olamazsın, sen İstanbul'da bir yönetimde yer alamazsın, yapamazsın." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Toparlayacağım.
BAŞKAN - Son kez açıyorum Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bir de daha büyük bir şey, şunu söylüyor... Ya, şöyle bir şey olabilir mi? Bu formül kapsamında görüşmelerde müzakereyle uzlaşma sağlandı. İl, ilçelerde aday göstermeme... Şimdi, bu kişi savcı değil, üzerinde savcı etiketinin olması onu savcı yapmaz. Bu hukukçu değil, bu bir operasyon yapıyor, Türkiye'ye operasyon yapıyor. Bakın, içinde geçen dünya kadar kavram var. Ne diyor? Kürt-Türk ilişkilerine atıf yapıyor ya! Bu savcı ne yapmaya çalışıyor, söyleyeyim.
Şimdi, 1 Ekimden beri Mecliste başlayan tartışmalar var. Kürt-Türk ittifakı, tarihsel ittifaka referansla... En başta da Sayın Bahçeli konuşuyor, bunun üzerine gelişen tarihsel gelişmeler var. Bu savcı bu tarihsel gelişmelerinin önüne bariyer koyuyor. Bu operasyon kime? Sayın Bahçeli'nin yaptığı tarihî çağrıya mı? Türk-Kürt ittifakına mı? Gelişecek toplumsal uzlaşıya mı? Çözüm iradesine mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu operasyon, sadece öyle sıradan, genelgeçer, bir savcının aklına esti, döndü sabah operasyon yaptı değil, çok büyük bir kumpas var ve bu kumpas bütün Türkiye halklarına yapılıyor. Çok net söyleyelim, bütün Türkiye halklarına, Türk-Kürt ittifakına, tarihsel olarak onun güncellenmesine, bugün doğan barış ihtimalinin gerçekleşmesine, Kürt sorununun demokratik çözümüne kumpas kuruluyor; bu savcı boyunu aşıyor. Kim var arkasında, kim yaptırıyor bu işleri, araştırsınlar; öneriyoruz. Bu öyle sıradan bir metin değil.
Ya, şimdi, şüphe mi? Davet edersiniz oradaki yetkilileri, gelirler, ifade verirler. Sabahın köründe kapısını kırıp gözaltına alıp buna da "şüphe" diyemezsiniz. Bu şüphe hep bize mi uğruyor arkadaşım? Bu şüphe bir gün de sizin kapınıza gelsin. Bu savcılar akşama kadar bizi mi gözetliyor? Bu AKP'nin yolsuzluklarına yarım saat değil, beş dakika baksınlar, bir tane soruşturma da oraya açsınlar yani. Yeter, gerçekten yeter!
BAŞKAN - Sayın Başarır, buyurun.
43.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, Sayın Başkanım, tabii ki bir şüphe olacak, şüphe üzerine soruşturma başlayacak ve bu soruşturmadaki deliller toplanacak, eğer somut bir delil varsa kovuşturmaya dönecek, kovuşturma sürecinde de gerçekten savcı suçlu olduğunu ispatlıyorsa ceza alacak, şüpheli suçsuz olduğunu ispatlıyorsa beraat edecek; çok doğru.
78 insan Kartalkaya'da öldü, bir tane bakanlıktan bir bürokrat, bir genel müdür, bir müfettiş, bir bakan yardımcısı niye gözaltına alınmadı? Sizce bu yeterli bir şüphe değil miydi Allah aşkına, söyleyin bana! Ya da İliç'te ya da tren kazasında. Neden hep bizden şüpheleniyorsunuz, anlamıyorum, bir paranoyaklık var bence yani böyle bir durum var. Niye hep bizden şüpheleniyorsunuz? Soruyorum bir kez daha, ne olur bana söyleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakanın, bakan yardımcılarının, bürokratların Kartalkaya felaketinde yargılanmaması, onlardan şüphe duyulmaması ama Bolu Belediye Başkan Yardımcısı ve İtfaiye Müdüründen şüphelenilmesi sizce normal mi? Açık bir örnek, çıkın, bana deyin ki "Hayır, bakanlıktan ben şüphelenmiyorum, bürokratlardan şüphelenmiyorum; her şeyden siz suçlusunuz." ama demeyeceğinizden eminim Özlem Hanım, bakın bunu.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Nereden biliyorsunuz, anlamadım yani?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Yani Türkiye'de adalet, adalet, adalet ancak sizler için var, muhalefet için yok.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ya, siz öyle yaptınız bizi, hiç alakası yok!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Niye? Biz öyle yapmadık sizi, siz ülkeyi bu hâle getirdiniz.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Neler yaptınız!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakın, somut örnekler veriyorum. Beşiktaş'ta ya da Özlem Gürses'in yargılandığı davada elektronik kelepçeyle evinde, alt sınırı bir yıl, yatarı yok; niye kelepçe takıyorsunuz? Ya, ben bunu sormayayım mı şimdi? Ya da benim Gençlik Kolları Genel Başkanım Cem Aydın'la ilgili bugün iddianame açıklandı, bir "tweet" attı, beş yıl dört ay cezası isteniyor, neden?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır.
Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ben söylemek istemiyordum ama ben de kamu görevlisiyim, siz de kamu görevlisisiniz. Benim 2 kızıma, aileme, eşime, anneme küfredenler, hakaret edenler, iftira atanlar hakkında biz suç duyurusunda bulunuyoruz, resen soruşturmayı geçin, takipsizlik kararı veriyor, Cumhurbaşkanı ve sizlerle ilgili resen harekete geçiyor. Vallahi de böyle, inanın böyle, billahi de böyle!
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
44.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, tabii, konu acayip açıldı ama müthiş bir ön yargı görüyorum. Bakın, Sayın Ali Mahir Başarır, şu Mecliste tartışmasız en çok saldırıya uğrayanlardan birisiyim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Biliyorum.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Yüzlerce başvuru yapmışımdır, seçiyorum, bir ton takipsizlik var, bir ton. Öyle, sizin "Efendim, bana yapıyorlarmış." da falan filan, bu külliyen doğru olmayan...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ben size Kartalkaya'yı sordum, sadece bana vicdanen bunu söyleyin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Yok, hayır, siz bana bir ton soru sordunuz, bakın bir ton.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bunu bir cevaplandırın ama halk bunu istiyor, Özlem Hanım'dan bunu istiyor halk.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sıralamama müsaade eder misiniz. Siz bir müsaade eder misiniz.
Bakın, şimdi, sonuç olarak buradan sesleniyorum. İster bizim yaptığımız şikâyetlerin isterse savcılığın kendiliğinden harekete geçtiği işlerin çabuk hallolması lazım. Bir defa hatırlayalım, bizim zamanımızda...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Hemen hallediyorlar.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bir saniye...
Savcı aslında müddeiumumi demek yani müddei dediğimiz şey sav ortaya, tez ortaya koyan demek yani kamu adına tez ortaya koyan. Savcı tezlerini ortaya koyar, hâkim karar verir, bu işin raconu böyledir.
Gelelim Özlem Gürses'e.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, Özlem Gürses'le ilgili de beni linçlerler, buradan söyleyeyim. Bir an evvel iddianamesi yazılmalı, bir an evvel iddianamesi yazılsın, hakkında neyse karar verilsin; bunun çok hızlı bir şekilde hallolması lazım. Yani karar neyse, burada hemen iddianamesi yazılsın ve karar yargılaması yapılsın; olması gereken şey budur. Biz herkes için adalet istiyoruz, sizin düşündüğünüz gibi değil, sizin gibi bakmıyoruz. Biz, herkes için, hangi partiden olursa olsun, herkes için...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Biz nasıl bakıyoruz?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - İşte, siz söylüyorsunuz biraz evvel yani...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Adalet istiyoruz, biz de adalet istiyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bakın, söylüyorsunuz, daha bana soruyu sorarken cevabımdan eminsiniz; böyle bir şey olamaz. Sorunun en önemli özelliği, Başarır, masumiyettir.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Kartalkaya'ya gelsek Başkanım.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Kartalkaya'ya da geliyorum. Kartalkaya'da, değil bizler, Sayın Cumhurbaşkanımız kürsülerden defaatle söyledi, ben de teyiden bir kez daha söylüyorum, bu konuda, nerede olursa olsun, hangi kamu kurumunda olursa olsun, kimin hatası varsa herkes cezasını çekecek; bu kadar net.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama soruşturma yok.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Çekecek herkes, kim yapmışsa yapan, kim yapmışsa yapan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Soruşturma olmadan nasıl ceza çekecek?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Daha ne söyleyeyim, hepsini söyledim artık.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkanım, soruşturma olmadan nasıl çekecek?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum, tamamladım.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi İç Tüzük 60'a göre kısa söz talebinde bulunan 5 milletvekili arkadaşımıza yerinden söz vereceğim.
Sayın Mehmet Aşıla...
Buyurun.
45.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, Necmettin Erbakan'ın İsrail'e karşı harekete geçmeyen İslam ülkelerine yaptığı çağrıya ilişkin açıklaması
MEHMET AŞILA (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
"Bugün takım elbiselerinizle yapamadığınız cihadı yarın postal giyerek yapmak zorunda kalacaksınız." diyen Erbakan Hocamız, siyonist İsrail'e karşı bir türlü harekete geçmeyen İslam ülkelerinin liderlerine, siyasetçilerine ve bürokratlarına bir çağrıda bulunmuştu. Siyonist Netanyahu'nun "Kendi kutsal kitabımızın emirlerini yerine getireceğiz ve arzımevut topraklarının tamamını ele geçireceğiz." açıklamasını canlı canlı dinlediniz. Zalim Trump'ın Gazze'ye asker göndereceğine, orayı işgal edeceğine, orayı bir Amerika-İsrail toprağı yapacağına ve tüm Filistinlileri oradan sürgün edeceğine dair açıklamalarını da hepiniz izlediniz. Bilin ki bugün ordularınızla Gazze'yi ve Kudüs'ü kurtarmak için takım elbiselerinizle vermediğiniz emri, yarın kendi sınırlarımızdaki şehirleri korumak için postallarınızla vermek zorunda kalabilirsiniz diye uyarıyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Yavuz Aydın...
46.- Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın’ın, Paris'teki Trabzon Evi'ne yapılan saldırıya ilişkin açıklaması
YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Fransa'da bölücü terör örgütü PKK'nın artıkları hain bir planla Trabzon Evi'ne saldırmış, Atatürk büstünü hedef alarak Türk milletine meydan okuma cüretinde bulunmuştur. Bu şerefsiz saldırıyı planlayan hainler Türk milletinin gazabından asla kaçamayacaktır. Kimse bu milletin sabrını sınamaya kalkmasın. Biz Türk milleti olarak buradayız, ayaktayız ve bu kirli oyunları bozmaya muktediriz. Bunu yapanlar ve arkasındaki güçler iyi bilsin ki Türk milletine uzanan her hain el tarihin çöplüğüne gömülecektir. Paris'teki Trabzon Evi'ne yapılan bu saldırıyı en ağır şekilde lanetliyorum. Dışişleri Bakanlığını ve tüm yetkilileri derhâl harekete geçmeye davet ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Mehmet Tahtasız...
47.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız’ın, Çorum havalimanına ve Amasya Merzifon Havalimanı'na ilişkin açıklaması
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - Sayın Başkan, Ulaştırma Bakanı Uraloğlu ve AKP milletvekillerine sesleniyorum: 1998 yılında temeli atılan, yüzde 25'i tamamlanan Çorum Havalimanı'mızı 2002 yılında tasarruf tedbirleriyle rafa kaldırdınız ama komşularımızın hakkını verdiniz; Amasya, Yozgat, Kastamonu ve Tokat'a havalimanı yaptınız ama Çorum'un hakkını yediniz, yazıklar olsun! Kaderine terk ettiğiniz havalimanı inşaatında şu anda inekler otluyor. İhracatta bölgenin 1'incisi, ülkenin 13'üncüsü olan, yedi bin beş yüz yıllık, Hititlerin başkenti, sanayi ve turizm şehri Çorum'a havalimanı yapacak mısınız?
Amasya Merzifon Havalimanı'na -esnaf ve iş insanımızın ve bölgenin taleplerini yerine getirecek- yaz ve kış İzmir uçuşu eklenmelidir, yaz aylarında Antalya, Bodrum, Muğla uçuşları yapılmalıdır. Türk Hava Yolları Merzifon-İstanbul seferlerini haftada üç gün yapmalı ya da Sabiha Gökçen Havalimanı'na uçuş koymalı, uçuş saatlerimiz de Merzifon'dan İstanbul'a saat 07.00'de, İstanbul'dan Merzifon'a saat 22.00'de olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın George Aslan...
48.- Mardin Milletvekili George Aslan’ın, Mardin’in Nusaybin ilçesindeki Süryani köylerine ilişkin açıklaması
GEORGE ASLAN (Mardin) - Geçtiğimiz aylarda Nusaybi'nin Bagok Dağı'nda bulunan Mor Yakup Manastırı yakınlarına güvenlik bahanesiyle bir kamera kurulmuş ve manastır gece gündüz askerler tarafından izlenmektedir. Daha önce, bu durumun manastır sakinlerini ve oraya giden ziyaretçileri rahatsız ettiğini, bu nedenle kameranın kaldırılması gerektiğini buradan ifade etmiştim. Ancak söz konusu kamera henüz kaldırılmadığı gibi, şimdi de bölgede bulunan Dağiçi, Üçyol ve Dibek Süryani köylerine de kameralar yerleştirildi. Bagok Dağı bölgesinin hemen hemen her noktasında kalekollar ve kameralar mevcutken manastır ve civarı köylere yeni kameralar kurmanın amacı nedir? Bölgede bulunan Süryani köyleri son yıllarda yeniden inşa edilmiş köylerdir. Bu tür uygulamalar köylülerin kendilerini baskı altında hissetmelerine neden olmaktadır. Bu güvenlikçi yaklaşımlara son verilmeli ve kameralar bir an önce kaldırılmalıdır.
BAŞKAN - Sayın Dilan Kunt Ayan...
49.- Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan’ın, Pınar Bulunmaz davasına ilişkin açıklaması
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Pınar Bulunmaz 22 Şubat 2024 tarihinde, evli olduğu Rıdvan Bulunmaz'ın silahıyla Urfa'nın Siverek ilçesinde katledildi. Rıdvan Bulunmaz'ın Pınar vurulduktan sonra evine gidip üstünü değiştirdiği, delilleri yok ettiği ve adliyede çalışan akrabalarıyla iletişime geçtiği savcılık dosyasında tespit edildi. Ölüme terk ettiği Pınar Bulunmaz'ı ailesi hastaneye götürdü fakat maalesef Pınar kurtarılamadı. Rıdvan Bulunmaz bu dosyada sadece üç ay tutuklu kaldı ve serbest bırakıldı. Pınar için adalet beklediğimiz davanın ilk duruşması yarın Siverek Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.
Pınar ve katledilen tüm kadınlar için adalet sağlanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar Biçer KARACA
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Yasin ÖZTÜRK (Denizli)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55'inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
YENİ YOL Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- YENİ YOL Grubunun, Grup Başkan Vekili Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ tarafından, 15 Temmuz öncesi ve sonrası yürütülen soruşturmalarda legal görünümlü illegal yapılar ve örgütlerle iş birliği içinde olduğu tespit edilen kişi ve kurumların, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere tüm büyükşehir ve il belediyeleri ile 2002-2024 yılları arasında işlerin ve imar değişiklikleri ya da başka yollarla haksız kazanç elde eden terör örgütü üyelerinin araştırılması, kamu zararı ve ortaya çıkan itibar kaybının tespit edilmesi amacıyla 5/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/2/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/2/2025 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
|
| Mehmet Emin Ekmen |
|
| Mersin |
|
| Grup Başkan Vekili |
Öneri:
Muğla Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Selçuk Özdağ tarafından, 15 Temmuz öncesi ve sonrası yürütülen soruşturmalarda legal görünümlü illegal yapılar ve örgütlerle iş birliği içinde olduğu tespit edilen kişi ve kurumların, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere tüm büyükşehir ve il belediyeleri ile 2002-2024 yılları arasında işlerin ve imar değişiklikleri ya da başka yollarla haksız kazanç elde eden terör örgütü üyelerinin araştırılması, kamu zararı ve ortaya çıkan itibar kaybının tespit edilmesi amacıyla 5/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/2/2025 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere söz talebi Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ'a aittir.
Buyurun Sayın Özdağ. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere tüm belediyeler ile 2002-2024 yılları arasında yaptığı işler, imar değişiklikleri ya da başka işler, başka yollarla haksız kazanç elde eden FETÖ üyelerinin araştırılmasıyla ilgili grup önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle AK PARTİ yönetiminde olduğu dönemlerde başta İstanbul, Ankara, Antalya, Adana ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere birçok belediyede yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları gündemden hiç düşmemiştir. Tüm bu iddialar ne hikmetse hep sümen altı edilmiş ve ne idari ne adli hiçbir işlem yapılmamıştır. 2019 yerel seçimlerinin ardından bu belediyelerin neredeyse tamamına yakını AK PARTİ'den muhalefet parti yönetimlerine geçmiştir. Akabinde söz konusu belediye yönetimlerince mevcut iddialara yönelik müfettiş soruşturmaları yapılmaya başlanmıştır. Mesela, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş bir açıklamasında önceki yönetim dönemine ait 3 katrilyonluk yolsuzluk dosyasının olduğunu ve savcılığa intikal ettirildiğini belirtmişti. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu tarafından başlatılan söz konusu yolsuzluk soruşturmaları kapsamında yaklaşık 30 milyar TL tutarında kamu zararının ortaya çıktığı kamuoyuna yansımıştı.
Yine, örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan 34 dosyaya 2020 yılının sonunda İçişleri Bakanlığı tarafından el konulduğu, yaklaşık bir ay sonra, 12 Ocak 2021 günü bu dosyaların İçişleri Bakanlığı müfettişlerine devredildiği kamuoyuna yansımıştı.
Yine, medyada çıkan haberlere göre İçişleri Bakanlığının el koyduğu 34 dosyadan 5'inin üzerinin kapatıldığı iddiaları ortaya atılmış, dönemin İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun imzasıyla yolsuzluk dosyalarına dair "işleme konulmama" kararı verildiği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının Süleyman Soylu'nun imzası bulunan Bakanlık kararına karşı Danıştaya itiraz ettiği, İçişleri Bakanlığının kalan 31 yolsuzluk dosyası için ise aradan neredeyse dört yıl geçmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir işlem yapmadığını da biliyoruz. Söz konusu iddialarla ilgili olarak İçişleri Bakanına verdiğim muhtelif soru önergelerine verilen cevaplarda bu konuda ipe un serildiğinin en büyük delili olarak orta yerde durmaktadır. Süleyman Soylu'nun ardından İçişleri Bakanı olan Ali Yerlikaya ise benzer bir yol izleyerek söz konusu iddialar hakkında üzerine düşen sorumluluğu maalesef yerine getirmemiştir. Kendisi her sabah operasyon haberlerini sosyal medyadan paylaşıyor ama ciddi konularda bir operasyon yaptığını duymadık, güya ciddi operasyonların da akıbeti hakkında sorduğum sorulara da propaganda metinleri göndermekle yetinmiştir.
22/09/2017 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 2/10/2017 tarihinde Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, 18/10/2017 tarihinde Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan, 28/10/2017 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 28/10/2017 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve 30/10/2017 tarihinde istifa ettirilen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur'un aradan bunca yıl geçmesine rağmen bugüne kadar hangi sebeple istifa ettirildiklerine dair hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bütün kamuoyunun gözü önünde, kimisi ağlaya ağlaya kimisi şantaj ve tehditle istifa ettirilmek istendiğini açıklamalarına rağmen ne adli ne idari tek bir soruşturma yapılmadı. Buradan tekrar soruyorum: Bu belediye başkanları niçin istifa ettirildi? Bunlar FETÖ'cü müydü? İllegal yapılarla iltisaklı mıydılar? İmar yolsuzlukları mı yaptılar? Legal görünümlü illegal yapı ve oluşumlara parsel parsel arazi ve mülk mü pay ettiler? Terör örgütlerine maddi, manevi finans mı sağladılar? Ahlaki sorunları mı vardı? Böyle bir şeyleri yok idiyse seçilmiş belediye başkanlarını hangi hukuki gerekçeyle görevlerinden el çektirdiniz? Yok, eğer bu belediye başkanları bu suçları işledikleri için görevlerinden alındı ise niçin adli ve idari süreçler işletilmedi? Burası çadır devleti mi? Burası aşiret devleti mi? Burası muz cumhuriyeti mi? Bu ülkede siz bir suç işlediğiniz zaman kendi aranızda mı çözüyorsunuz? Kabilenin şefi mi karar veriyor bu işlere? Şimdi, maşallah, şafak vakitlerinde muhalefet belediye yönetimlerinin tepesine binmesini biliyorsunuz, söz konusu olan kendi belediyeleriniz olunca havaya ıslık çalıp "Kol kırılır, yen içinde kalır." diyorsunuz. Bakınız, Türkiye Cumhuriyeti'ni kabile devletine çevirmeye ne hakkınız ne de yetkiniz var ama maalesef her şeyi kılıfına uydurmakta pek mahir olduğunuz için yargıyı da bu işleri meşrulaştırmak için kullanıyorsunuz. Yargıyı bir silah gibi kullanarak rövanş almak nedir biliyor musunuz? İlkelliğin 21'inci yüzyıldaki versiyonudur. Kendinizden olana şef hukuku, olmayana düşman hukuku, öyle mi? Peki, ya adalet? Hâlbuki, yargının adalet dağıtmadığı bir yerde her şey sadece ve sadece biat kaynaklıdır. Biat ediyorsan vatansever, etmiyorsan vatan haini ilan edilmek de an meselesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Özdağ.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Akşam, hain ve terörist olarak yatıp sabah vatansever olarak kalkabilirsiniz; yeter ki biat edin, ram olun, gerisi teferruattır. Bizler, sadece hukuku ve adaleti talep etmekle yükümlüyüz hatta mecburuz. Suçu olana ceza verecek olan da hiçbir suçu olmayanın masumiyetine sahip olacak olan da yargıdır ama hangi yargı? Tarafsız bir yargı, objektif bir yargı. Sadece kendi taraftarına, yakınına inanç ve düşünce mensubiyeti olanlarınıza özel bir hukuk ve adalet talep ettiğinizde ülkede mevcut olan bu kayyum ve muhaliflere yapılan şafak baskınları sadece bir sonuç olur. Evet, sadece bir sonuçla karşı karşıyayız. Her bir hukuksuz uygulama bir sonrakine zemin oluşturuyor, ipin ucu öyle bir kaçtı ki tutana aşk olsun.
Eğer içinizde hukuka ve adalete dair küçük de olsa bir kırıntı kaldıysa gelin, hep beraber, hiçbir ayrım yapmadan, mesela, Ankara, İstanbul Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere, tüm büyükşehir belediyeleri ve il belediye yönetimlerinin 2002-2024 yılları arasında tarihler itibarıyla değişen şehirleşme süreci ve yeni imar planlarıyla oluşturduğu rantın kimlere pay edildiğini, hangi firma ve gerçek kişilerle iş yapıldığını, bunların içinde legal görünümlü illegal yapıların olup olmadığını araştıralım diyor, inşallah, bu grup önerimize destek vereceğini tahmin ediyorum Meclisin.
Saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz talebi Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın Türkoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; öncelikle, aziz vatanımız için 2021 yılında Gara'da bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Polis Memuru Sedat Yabalak'ı rahmet, saygı ve hürmetle anıyorum. Sizleri unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Efendim, 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimi devletimizin ve milletimizin geleceğine kasteden yapıların ne denli sinsi ve tehlikeli olduğunu acı bir tecrübeyle hepimize gösterdi. Bu hain kalkışmanın ardından devletimizin tüm kurumlarında yapılan temizlik çalışmaları önemli bir adım olmuş ancak hâlâ aydınlatılması gereken pek çok konu ve hesap sorulması gereken çok fazla fail var. Örneğin, FETÖ'nün bütün ayaklarının tartışıldığı bir dönemde ne yazık ki siyaset ayağıyla birlikte yerel yönetimlerdeki ayaklar ve o tarihler arasında yapılanlar hiçbir zaman için tartışılmadı. Büyükşehir belediyeleri ve il belediyeleri nezdinde 2002 yılı ile 2024 yılları arasında gerçekleşen -hepsine birden bakmak lazım- imar planlarının ve rant oluşturan kararların elbette ki titizlikle incelenmesi gerekmektedir. Kamuoyuna da yansıyan ve dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında gündeme gelen iddialar, bu dönemde kamu kaynaklarının kimlere ve hangi çıkar ilişkilerine göre kullanıldığını sorgulamamızı zorunlu kılmaktadır. 15 Temmuzdan önce kritik soruşturmalarda takipsizlik kararı verilmesi ve darbe girişiminin hemen ardından yapılan imar değişikliklerinin kimlere hizmet ettiği aslında ortadadır. Bu nedenle, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere tüm büyükşehir ve il belediyelerinin geçmiş yirmi üç yılının araştırılması şarttır çünkü bu yapılar sadece belediyelerde değil, işte, günümüzde de devletin temel kurumları olan bakanlıklarda pekâlâ karşımıza çıkmaktadır. AK PARTİ'nin geleneğinde paralel yapılarla yürümek vardır. O gün adı "FETÖ" olan, bugün ise çok farklı isimlerde ve neredeyse bütün bakanlıklarda bilinen yapılar, geçmişte yaşadığınız bu acı tecrübeyi yine sadece size değil tüm milletimize ileride yaşatacaktır.
Sonuç olarak, devlet kademelerinde liyakati esas almak, kamu kaynaklarını belli yapıların hizmetine sunmamak ve devletin tüm kurumlarında şeffaf bir denetim mekanizması oluşturmak bir zorunluluktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tüm belediyelerin, bakanlıkların ve kamu kurumlarının başta FETÖ olmak üzere tüm yasa dışı yapılarla olan ilişkileri hem geçmişle ilgili hem de bugünle ilgili olarak detaylıca araştırılmalı, bu konuda Mecliste acilen bir araştırma komisyonu kurulmalıdır.
Bu nedenle, YENİ YOL Partisinin önergesini destekliyor, heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz talebi Ayten Kordu'ya aittir.
Buyurun Sayın Kordu. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
DEM PARTİ GRUBU ADINA AYTEN KORDU (Tunceli) - Sayın Başkan, Genel Kurulu ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elbette, bugün burada önemli bir konuyu konuşuyoruz. FETÖ örgütlenmesi bu Mecliste daha önce çok tartışıldı. Bu iktidarın kendisinin FETÖ örgütünü içerisinde barındırdığı, büyüttüğü ve daha sonra terör örgütü ilan edip kendisinin malına, mülküne çöktüğü ve cezaevlerine soktuğu bir cemaatten bahsediyoruz aslında. Bu ülkede darbe mekaniği, sürekli, her an diri tutulan bir zihniyetle işledi Türkiye'de. Türkiye'deki derin yapının AKP'nin iktidarını korumak adına toplumun muhalif kesimlerine yönelik, özellikle de Kürt halkına karşı nasıl kullanıldığını görmek gerekiyor. AKP, cemaatin iktidar içerisindeki kumpasları ve yıllarca iktidara giden yollarını döşedi, tüm devlet yapısını kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdi. Bugün aynı zihniyetin kayyım atamaları, siyasi operasyonlar ve siyasallaşan yargı eliyle devam ettiğini bir kez daha buradan söylemek istiyorum. İşte, bugün AKP'nin bu zihniyetinin izlerini, Kürt halkı üzerindeki baskılarını ve adaletin yok sayıldığı bir ortamda kayyım atamalarıyla halkın iradesini gasbetmeye ve darbe politikalarına devam ettiğini bir kere daha belirtmek istiyorum. Belediye başkanları, halkın seçtiği temsilciler yerine kendi yandaşlarını kayyım olarak atamak sadece Kürt halkının iradesine darbe vurmakla kalmaz, aynı zamanda Türkiye'nin demokratik yapısını tehdit eden bir adım olarak da karşımıza çıkmaktadır. İstanbul'daki belediyelerin kent uzlaşısıyla seçilen üyelerinin gözaltına alınıp açıkça uzlaşının hedef alınması ve Van Büyükşehir Belediye Başkanımızla ilgili siyasi yargının kararı bunun en net örneklerinden bazılarıdır. Türkiye'deki bu tehdit sadece bir siyasal krize işaret etmekle kalmaz, aynı zamanda tüm demokratik yapının zayıflamasına ve toplumun huzurunun bozulmasına yol açacaktır. Cemaatin AKP'nin iktidarını korumak adına kullandığı yöntemlerin hâlâ günümüzde aynı şekilde devam etmesi toplumsal ve siyasal adaletsizliklerin derinleşmesine sebep olmaktadır. Bu noktada yalnızca Kürt halkı değil, tüm Türkiye halkları bu tehditlere karşı birleşmeli; demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü ve barışı mutlaka savunmalı ve iradesine sahip çıkmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talebi Yaşar Tüzün'e aittir.
Buyurun Sayın Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. YENİ YOL Partimizin vermiş olduğu grup önerisiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, verilen öneriyi şöyle bir okuduğumuzda, baktığımızda önerinin noktasına virgülüne kadar katıldığımızı ifade etmek isteriz ancak sevgili Başkan, 15 Temmuz bu hain terör örgütünün girişimi sonrası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bugüne kadar ne kadar yazılı soru önergesi vermişsek, ne kadar -geçmişte olduğu gibi- sözlü soru önergesi vermişsek, ne kadar Meclis araştırması komisyonu önergesi vermişsek hiçbiri iktidar partisi tarafından kabul edilmedi. Gönül ister ki bugünkü bu öneri kabul edilsin çünkü 15 Temmuz öncesi bu hain terör örgütüyle kim, kimler, hangi kişiler, hangi kuruluşlar belediyelerin imkânlarını kullanarak, imar planı değişiklikleri yaparak parsel parsel bu zihniyete tahsis edenlerden ve ettirenlerden hesap sorulsun anlayışıyla bugüne kadar çok kez bu yüce kürsüde konuştuk ama iktidar hiçbirine yanaşmadı; şimdi ise bugün yine bu konu gündemde.
Bizim geçmişte verdiğimiz önerileri tarih olarak hata yapmamak için okuyorum: 1 Şubat 2017 tarihinde bizzat ben Bilecik Milletvekili olarak bir soru önergesi vermiştim. Demişim ki: "15 Temmuz akşamı gerek Türk Silahlı Kuvvetlerinden gerekse Emniyet Genel Müdürlüğünden -kullanılan- tahsis edilen silahların kaç tanesi ve ne kadarı geri döndü? Envanterinizde bunların ne kadarı kayıtta, ne kadar eksik var?" Dönemin Bakanı Sayın Fikri Işık bana cevap vermiş ve "Evet, çok sayıda kayıp, kaçak, eksik silahımız var. Biz de bu kayıpları yerine getirmek için çalışma yapıyoruz." demiş; mantığa bakın arkadaşlar. Gerçekten o akşam kullanılan silahların tamamı demesem de yüzde 90'ına yakını kayıp. Bu silahlar nerede? Kimlerin elinde? Önümüzdeki süreçte olabilecek ihtimallerde bu silahlar tekrar çıkarılıp kullanılacak mı? İlgili bakanlık ve Hükûmet bu sorumuza hâlâ cevap vermedi.
Yine, bu yetmedi, 8 Mart 2018'de yine benim imzamla başlatılan Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisiyle, 50'ye yakın milletvekili arkadaşımın imzasıyla bir araştırma önergesi verdik "Bu kayıp, kaçak ve eksik silahlar bulunsun, bulunmalıdır." diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Sonuç olarak değerli arkadaşlar, bu FETÖ darbe girişiminden sonra herkese bulaşıldı; Emniyete, doktora, mühendise, sivile. Bulaşılmayan tek bir kesim kaldı, onda da siyasi mensuplara, siyaset ayağına bir türlü bulaşılmadığını görüyoruz ama biliyoruz ki bu anlayış, bu zihniyet buna hiçbir zaman izin vermeyecek çünkü bugün bu koltukta oturanlar, iktidar koltuğunda oturanlar, Cumhurbaşkanı koltuğunda oturanlar zannediyorlar ki bu koltuk babalarından miras kaldı, tapulu malları. Çok değil, yakında erken seçim olacak ve bu anlayıştan ve kendi malı gibi gördükleri bu koltuk zihniyetinden bizzat Türkiye'nin 85 milyonu kurtulacak.
Hayat pahalılığını birlikte ödüyoruz, geçim sıkıntısıyla bu sorunları birlikte ödüyoruz, sosyal çürümeyi ödüyoruz, siyasal çürümeyi ödüyoruz; ödenecek hesap kalmadı. Derhâl erken seçim, bir kişi gelecek, halkın iktidarı gelecek. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talebi Murat Alparslan'a aittir.
Buyurun Sayın Alparslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MURAT ALPARSLAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
"Adalet" kavramı ve vicdan muhasebesi eminim ki insanlığın varlığından kıyamete kadar devam edecek en temel kavramlardır. "Adalet" "demokrasi" "hukuk" "insan hakkı" "kul hakkı" "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" "beytülmal" gibi kavramlar bizim medeniyetimizin en temel referanslarıdır ve bunlar bize inandığımız değerlerin bir emri, şanlı tarihimizin bir mirası ve yeni Türkiye Yüzyılı'nın da en temel taşlarıdır. Bizler "Adalet mülkün temelidir." diye inanan insanlarız ve devletin varlığını adaletle birlikte anarız. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." diye inanır ve hem bireysel hak ve özgürlükleri hem de toplumun huzur, barış, güvenlik ve emniyetini önemseyerek ikisini birlikte gerçekleştirmeye çalışırız. Partimiz, ismiyle müsemma kurulduğu günden itibaren hem demokrasi üzerindeki hem de adalet üzerindeki her türlü vesayeti kaldırmak için büyük bir mücadele ortaya koymuş, bu uğurda bedeller ödemiş ve adaletin tesis edilmesi için de büyük çabalar ortaya koymuştur. Bizler, adaleti sadece mahkeme salonlarında değil toplumun her alanında, yaptığımız her işte görmek ve tesis etmek için mücadele ediyoruz. Adaletin hem rehabilite edici ve cezalandırıcı yönünü hem de önleyici kısmını önemseyerek politikalarımızı buna göre belirliyoruz. Biz parti olarak kurulduğumuz günden itibaren pek çok tezgâhla, tertiple, tuzakla, kumpasla karşı karşıya kaldık.
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Kobani kumpas davasında olduğu gibi.
MURAT ALPARSLAN (Devamla) - Bunlardan en büyüğü hiç tereddütsüz 15 Temmuz hain darbe girişimiydi. Buna milletimizle beraber verdiğimiz büyük karşılık bugün dünya demokrasi tarihinin en önemli örneklerinden olarak gösterilmektedir. Biz FETÖ'yle ve FETÖ gibi benzeri illegal yapılarla, terörle, teröristle her alanda mücadele etmiş bir siyasi hareketiz ve bu mücadelemiz hem FETÖ ve FETÖ benzeri yapılanmaların hem suç örgütleri ve suçluların hem de terör örgütleri ve teröristlerin son bulmasına kadar, köklerinin kazınmasına kadar devam edecektir.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Araştırılsın o zaman.
MURAT ALPARSLAN (Devamla) - O sebeple, bu konulardaki hak ve adalet arayışları içerisinde bağımsız ve tarafsız yargının her türlü isnadı, her türlü iddiayı, her türlü şaibeyi dikkate alarak üstüne gittiğinin ve sorumlularının, suçlularının mutlaka cezalandırılacağının bilinmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
MURAT ALPARSLAN (Devamla) - Adalet sadece hâkimlerin, savcıların uhdesinde değildir; her birimizin, yasamanın, yürütmenin, yargının ve hatta birey olarak her bir vatandaşın sahip çıkması gereken bir kavramdır ve inşallah onu da yapacak bizleriz. Biz, sadece ülke sınırlarında değil, tüm dünyada daha adil bir dünyanın var olabileceği iddiasıyla politika üreten, siyaset yapan bir siyasi hareketiz ve inşallah tüm dünyada da daha adil bir noktaya taşınması için büyük bir mücadele ortaya koyuyoruz ve bunun da güçlü, büyük, lider ülke Türkiye'yle sağlanacağına inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bir söz talebim var efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdağ.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Oylama yapmayacak mısınız Başkanım?
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, Ankara Milletvekili Murat Alparslan'ın YENİ YOL grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Konuşmacıyı çok dikkatli bir şekilde dinledim.
İki gün önceki bir olayı anlatacağım bütün Meclise. Telefonum çaldı, bir tanıdık "Annem ve babama arkadan bir araba vurmuş -ve bu arabadan- daha sonra polisler gelmiş, sonra bir kişi daha gelmiş yanlarına. Herkes 'Savcı Bey' 'Savcı Bey' demeye başlamışlar, polisler." Trafik kazalarında ne oluyor? İki şahıs anlaşıyor, değil mi? Veyahut da polisler tutanak tutuyor, değil mi? Onları karakola almışlar, 2 yaşlıyı götürmüşler. Bunun üzerine beni aradılar, dediler ki: "'Tutanak tutun.' dedik, tutmadılar ve 'Savcı Bey' 'Savcı Bey.' diyorlardı, kazayı yapan da savcının eşi." Ben İçişleri Bakanını aradım, Bakanın Özel Kalem Müdürüyle konuştum, "Trafik kazalarında ne oluyor?" diye sordum. Ardından da Adalet Bakanını aradım -sağ olsun, telefonuma çıktı, teşekkür ediyorum kendisine- "Öyle şey mi olur Sayın Başkanım, hemen gereğini yapıyoruz." dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özdağ.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bu telefonlar üzerine karakolda hemen özür dilediler vatandaştan "Aa, yanlışlık yapmışız, özür dileriz, tutanak tutmamız lazımmış..." Hangi -affederseniz- ahmak, ahmak diyorum ben burada… Hangi trafik kazalarında karakolda ifade alınıyor, ölümlü olaylarda? Şimdi, ben orada devreye girmesem bu vatandaşlara karakolda ne yapacaklardı? Efendim, neymiş; mala zarardan buna işlem yapacaklarmış. Ne mala zararı be? Türkiye'de eğer arkanız varsa, isminiz varsa size kimse dokunamaz ama sade vatandaşsanız... Türkiye'de kimin dokunulmazlığı olduğunu ben gördüm, iki gün önce gördüm ben ve hem İçişleri Bakanının Özel Kalemine teşekkür ediyorum -rahatsız etmeyeyim dedim, konuyu arz edeyim- hemen devreye girdiler, ardından da Adalet Bakanı devreye girdi. Girmemiş olsaydılar, bana ulaşmamış olsaydılar ne olacaktı bu vatandaşın hâli? Yani arabası yok, kasko devreye girmeyecek, sigorta devreye girmeyecek.
Şimdi, ben buradan sesleniyorum: O polis karakolundaki insanlara işlem yapın ve aynı zamanda o savcı hakkında da işlem yapın ve bakalım, Türkiye'de adaletin ne kadar olup olmadığını göreyim diyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- YENİ YOL Grubunun, Grup Başkan Vekili Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ tarafından, 15 Temmuz öncesi ve sonrası yürütülen soruşturmalarda legal görünümlü illegal yapılar ve örgütlerle iş birliği içinde olduğu tespit edilen kişi ve kurumların, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere tüm büyükşehir ve il belediyeleri ile 2002-2024 yılları arasında işlerin ve imar değişiklikleri ya da başka yollarla haksız kazanç elde eden terör örgütü üyelerinin araştırılması, kamu zararı ve ortaya çıkan itibar kaybının tespit edilmesi amacıyla 5/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Oylamadan önce karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkanım .
BAŞKAN - Önergenin oylaması öncesinde DEM PARTİ Grubu tarafından karar yeter sayısı istenmiştir.
Önergeyi oylarınıza sunacağım, oylarken de karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:17.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar BİÇER KARACA
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Yasin ÖZTÜRK (Denizli)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
YENİ YOL Partisi grup önerisinin oylanması sırasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip Üyeler arasında uyuşmazlık var. O nedenle, elektronik cihazla oylama yapılacaktır.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.55
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar BİÇER KARACA
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Yasin ÖZTÜRK (Denizli)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55'inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
YENİ YOL Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve tekrar karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
İYİ Parti Grubu'nun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi bulunmaktadır, öneriyi okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, çocukların suça sürüklenmesini engelleyecek önlemleri, suça sürüklenmiş çocukların ise suç sarmalına girmeden rehabilite edilerek topluma kazandırılmalarını sağlayacak bütüncül politikaları tespit etmek ve uygulamadaki aksaklıkları giderebilecek yöntemleri belirlemek amacıyla 11/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
11/2/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/2/2025 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
|
| Turhan Çömez |
|
| Balıkesir |
|
| Grup Başkan Vekili |
Öneri:
Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, çocukların suça sürüklenmesini engelleyecek önlemleri, suça sürüklenmiş çocukların ise suç sarmalına girmeden rehabilite edilerek topluma kazandırılmalarını sağlayacak bütüncül politikaları tespit etmek ve uygulamadaki aksaklıkları giderebilecek yöntemleri belirlemek amacıyla 11/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 11/2/2025 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Boğaziçi, İstanbul Teknik ve Pamukkale Üniversitelerinden gelen öğrencilere "Hoş geldiniz." denilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulumuzun izleyici localarında Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Pamukkale Üniversitesinden gelen öğrenci genç arkadaşlarımız bulunmaktadır. Divan olarak kendilerine hoş geldiniz diyoruz. (Alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez tarafından, çocukların suça sürüklenmesini engelleyecek önlemleri, suça sürüklenmiş çocukların ise suç sarmalına girmeden rehabilite edilerek topluma kazandırılmalarını sağlayacak bütüncül politikaları tespit etmek ve uygulamadaki aksaklıkları giderebilecek yöntemleri belirlemek amacıyla 11/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere söz talebi İYİ Parti Grubu adına Selcan Taşcı'ya aittir.
Buyurun Sayın Taşcı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, salonda çok fazla uğultu var, hatibimiz kürsüde, lütfen sessizliği, sükûneti sağlayalım.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 2001 yılında Gara'da PKK terör örgütü tarafından şehit edilen Uzman Çavuş Hüseyin Sarı ve bütün görev şehitlerimizi rahmet, saygı ve hürmetle anıyor, bütün şehit ailelerimizi saygılarımla selamlıyorum. Sizleri unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Tekirdağ'ın Malkara ilçesinde 2 yaşında tecavüze uğrayan, şiddet gören ve el kadar bedeni bunca eziyete dayanamayarak can veren Sıla bebeğin canilerinin yargılandığı dava geçtiğimiz hafta sona erdi. Bu olayın bizatihi insanlık dışılığından sonra en çok kaygı duymamız gereken yanı mağdur, maktul gibi faillerinden ikisinin de çocuk olmasıydı. Sıla bebek katliamı, çocukları sapıklardan, sapkınlardan, katillerden, canilerden koruyamadığımız gibi, sapık olmaktan, sapkınlaşmaktan, katil olmaktan, cani olmaktan da koruyamadığımızın vesikasıydı.
TÜİK verilerine göre 2010 yılında Türkiye'de 83.393 çocuk suça karıştı. 2023 yılında ise bu sayı tam 178.834'e ulaştı, yüzde 100'den fazla artmış suça sürüklenen çocuk sayısı. Aralarında aç olduğu için yiyecek çalan da var, annesini öldüren, öz kardeşine tecavüz eden, uyuşturucu satan, öğretmenini yaralayan ve hatta öldüren de var yani aslında bizim görmezden gelinemeyecek kadar büyük, toplumsal bir tehdide dönüşen bir çocuk suçlular sorunumuz var. Ne yapacağız peki? "Katil doğanlar" deyip bir kenara mı çekileceğiz? "Sapkın doğanlar" mı diyeceğiz? "Hırsız doğanlar, cani doğanlar" deyip kendimizi sıyıracak mıyız bu işin içinden? Peki, nereye kadar? Günün birinde, biz suçlu olarak karşımıza çıktıklarında mesela, silahları bize doğrulmuş olarak, ellerindeki bıçağın ucu şah damarımıza dayanmışken o zaman da sıyırabilecek miyiz kendimizi? Bakın, Sıla'nın kanı ellerine ulaşan o 2 suça sürüklenen çocuktan biri on dört, diğeri yedi yıl ceza aldı. Yine, Tekirdağ'da yakın zamanda Süleymanpaşa Belediye Meclis Üyesi Mustafa Can Ekiciler'i katleden, suça sürüklenen çocuk on üç yıl ceza aldı. Çok kısa zaman sonra yeniden aramızda olacak hepsi. Peki sonra? Çocuk eğitimevlerine hapsedilen, 18 yaşından sonra cezaevine nakledilen bu çocuklardan kaçı yeniden suça karışmayacak, kaçı cezaevinden daha azılı bir suçlu olarak çıkmayacak? Bu katilleşen çocuklardan herhangi birini tahliyelerinden sonra karşımızda yeniden bir katil adayı olarak görme ihtimalimiz mi daha fazla, görmeme ihtimalimiz mi? Akademik verilere göre, çocukları suça sürükleyen temel faktörler yoksulluk, ailenin suçla ilişkisi, madde bağımlılığı, ebeveynsiz büyümek ve şimdi, bir de özellikle pandemiden sonra etkisi yüzde 1.000'den fazla artış gösteren dijital içerikler. Ben geçtiğimiz hafta konuyla ilgili 3 ayrı bakanlığa 3 ayrı soru önergesi verdim: Kim bu çocuklar? Nasıl ailelerden geliyorlar? Eğitim durumları ne? Ne kadarı madde bağımlısı? Ne kadarının evi var veya yok? Devlet korumasında olup da suça sürüklenen çocuk var mı? Varsa oranı ne? Evlat edinilmiş olan veya koruyucu aile gözetimindeyken suça sürüklenen çocukların oranı ne? Akran zorbalığının suça meyil göstergesi olup olmadığı; bunlara benzer onlarca soru sordum. Cevapları aldım diyelim, ne olacak? Toplumsal tehdidin çapıyla yüzleşmiş olacağım ben sadece. Oysa biz hep beraber daha fazlasını yapmak zorundayız. Sılaları öldürülmekten, potansiyel on binlerce çocuğu da Sılaları öldüren katillere, Sılalara tecavüz eden sapıklara, canilere dönüşmekten kurtarmak zorundayız geç olmadan.
Şimdi, kimi gaspçı, kimi katil, kimi tecavüzcü, kimi torbacı olan bu çocukların annelerini, babalarını, içinde doğdukları ortamı değiştiremeyiz belki ama büyüyecekleri, karakterlerinin şekilleneceği ortamı değiştirebiliriz. Onlara kötülükten başka seçeneklerinin de olacağı yeni yollar açabilir ve düşmesinler diye o yolları yürürken ellerinden tutabiliriz. Biliyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çocuğa şiddeti araştırmak üzere kurulmuş bir komisyon var. Gelin, tamamlayıcı nitelikte bir de çocukların suça sürüklenmesini önlemek üzere bir komisyon kuralım ve hep birlikte aslında geleceğimizi kurtaralım.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine YENİ YOL Partisi Grubu adına söz talebi Hasan Ekici'ye aittir.
Buyurun Sayın Ekici. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)
YENİ YOL GRUBU ADINA HASAN EKİCİ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İYİ Partinin çocuk suçları üzerine vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, çocukların suça sürüklenmelerinin nedenleri ve oranları, çocukların suça sürüklenmelerinin azaltılması ve engellenmesi için yapılması gerekenler neslin ve toplumun sağlığı açısından oldukça önemlidir. Çocukların cezai sorumluluklarının hem kriminoloji hem ceza hukuku açısından bütüncül bir bakış açısıyla incelenmesi de bir o kadar ehemmiyet arz etmektedir. Bu konudaki görüşlerimizi birkaç maddede arz etmek istiyorum:
1) Çocuk adalet sisteminin amacına uygun şekilde hizmet verebilmesi için bu alana özgü uzmanlık eğitimleri verilmeli, çocukların hukuki süreçlerinde yer alan kolluk görevlileri ve hâkim, savcılar başta olmak üzere tüm yargı bürokrasisi çocuk ceza hukuku alanında belirli aralıklarla eğitim almalılar.
2) Çocukları suça sürükleyen nedenler sadece hukuk alanıyla değil, psikososyal sebepleriyle incelenerek alanda çalışanların bilgisine sunulmalıdır.
3) İnternet, suça yönelmede önemli bir uyaran olduğu için bu alana ilişkin yaş gruplarına göre uzmanların tavsiyeleri eşliğinde önlemler alınmalıdır. Birinci sırada olan şiddet suçlarına dönük kötü örnek oluşturucu TV programlarındaki yayınlar da aynı şekilde kontrol altına alınmalıdır.
4) Çocukların suça sürüklenmesinde okula devamsızlık da bir etken olduğu için eğitimde devamlılık için gerekli önlemlerin alınması sağlanmalıdır.
5) Medyada çocuklarla ilgili haber içerikleri, gizlenmesi gereken mahrem bilgi ve görüntüler konusunda yayıncılara gerekli bilgilendirme yapılmalı, medya etiğini ihlal durumlarında gerekli yaptırımlar da uygulanmalıdır.
6) Suça sürüklenen çocuğun infazından sonraki döneme önem verilmeli, yeniden suça sürüklenmemesi sağlanmalıdır. Çocuk hükümlülerin infaz sürecinden sonra devlet tarafından gözlenmesi, hayatlarının nasıl devam ettiğinin takip edilmesi, ihtiyaç olunan konularda desteklenmeleri gereklidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
HASAN EKİCİ (Devamla) - 7) Çocuklara ilk çocukluk dönemlerinden itibaren hem hakları hem de toplumsal davranış normları, hangi fiillerin suç oluşturduğu, karşılığındaki yaptırımlar, hukuk kurallarına uyma bilinci konularında eğitim verilmelidir.
8) Din ve ahlak eğitiminin nesli eğitici yönde, bahsi geçen konuları da içerir tarzda verilmesinin önemli olduğu da açıktır.
9) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı aile merkezlerinde ebeveynlere çocuk suçluluğu konusunda eğitimler verilmelidir.
10) Çocuklar bakımından hapis cezası son çare olmalı, koruyucu ve destekleyici tedbirler ön planda olmalıdır. Güvenlik tedbirleri yerine cezaya hükmedilmesi, tutuklama kararının verilmesi çocuğun suça yeniden dönmesine elverişli bir zemin hazırlamaktadır.
Sözlerime son verirken İYİ Partinin grup önerisini destekliğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz talebi Beritan Güneş Altın'a aittir.
Buyurun Sayın Güneş Altın. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İYİ Partinin suça sürüklenen çocuklarla ilgili grup önerisi üzerine konuşmak istiyorum fakat sözlerime başlamadan önce bu "suça sürüklenen çocuk" kavramı üzerine biraz konuşmak istiyorum çünkü kavramlar bir işin özünü anlamak ve onunla ilgili çözüm üretmek için çok önemli bir yerde duruyor. Bizler DEM PARTİ Çocuk Komisyonu olarak, DEM PARTİ olarak "suça sürüklenen çocuklar" ifadesi yerine "kanunla ihtilaflı hâle getirilmiş çocuklar" kavramsallaştırmasını kullanmayı daha doğru buluyoruz. Çünkü "suça sürüklenen çocuklar" derken çocukların kanunla ihtilaflı hâle gelmesinin esas nedeni olan sistemik eksikliklerin üstünün örtüldüğü, çocukların "suç" kavramıyla aralarında ontolojik bir bağ olmadığı için ve bu durumun esas sebebinin sistemik boyutlarına dikkat çekmeyi, nedenlerine dikkat çekmeyi tercih ettiğimiz için biz "suça sürüklenen çocuklar" kavramını kullanmayı tercih etmiyoruz.
Şimdi, size bazı rakamlardan bahsetmek istiyorum ve bu rakamları siyasi bir olgunlukla analiz etmenizi istiyorum ki durumun vahameti anlaşılabilsin. Türkiye'de yaklaşık 9 tane çocuk hapishanesi var ve 18 yaşın altında olup hapishanelerde bulunan çocukların sayısı ise 3.890; aynı zamanda, 0-6 yaş arasında anneleriyle birlikte cezaevinde kalan çocukların sayısı da 759. Eğer birazcık pedagoji biliyor olsaydık, 0-6 yaşın bir çocuğun gelişimi için, zihinsel gelişimi için, nöral bağları için ne kadar önemli bir yaş aralığı olduğunu bilir ve 0-6 yaşındaki hiçbir çocuğu cezaevinde kalmaya mahkûm etmezdik; bununla ilgili etkin mücadeleler ve politikalar üretirdik. Fakat durum böyle mi? Durum böyle değil. Bunun sayısını bile vermekten âciz olan bir iktidardan bahsediyoruz. Nitekim, bu verilerin tümü sivil toplum kuruluşlarının araştırmalarından alınmış.
Şimdi, çocukları cezaevlerine, hapishanelere hapsederek biz devletin, iktidarın ne yapmaya çalıştığını merak ediyoruz, sanıyoruz ki onlar da ne yaptıklarından emin değiller çünkü sonuçlarını hiç sorgulamıyorlar. Mesela, hapisten çıkan bir çocuk ne kadar süre sonra tekrar suça dönüyor? Hapisten çıkan çocukların kaçı daha sonra tekrar mahkemelerde davalı taraf oluyor? Bu verileri bizimle paylaşmayan iktidarın bu verileri araştırdığını da düşünmüyoruz. Bu sebepledir ki bu yöntem bir araç olarak devam ediyor ve ne yazık ki onarıcı adalete hizmet etmeyen bu sistem, hapishaneler suçu tekrar üreten ve çocukları bir suç makinesine dönüştüren ortamlar olarak varlığını sürdürüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, tamamlayın lütfen.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Bakın, cezaevlerindeki durumlar çok vahim. Biz bu sebeple DEM PARTİ İHİK olarak bir dilekçe verdik İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna ve gidip çocuk hapishanelerini ziyaret etmek istedik. Orada çocuklar hangi koşullarda tutuluyorlar, çete-mafyöz ilişkileri ne durumda? Çocukların avukatlarına bile söylemeye çekindikleri tehditleri ve riskleri araştırmak istedik ama ne yazık ki henüz dönüş alamadık. Bunun bir kez daha, ivedilikle yapılması gerektiğini belirtelim.
Öncelikle, biz çocukları suça iten, suç işlemesine neden olan faktörlerin tespit edilmesini, yoksullukla mücadele, adaletsizlikle mücadele, uyuşturucuyla etkin mücadele edilmesini, ekonominin de aileye yönelik desteklerin, eğitimde eşitliğin sağlanması gerektiğini ancak ve ancak çocuğun içerisinde bulunduğu suçla bu şekilde mücadele edilmesi gerektiğini, çocukla değil suçla mücadele edilmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talebi Sayın Suat Özçağdaş'a aittir.
Buyurun Sayın Özçağdaş. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubunun suça sürüklenen çocuklarla ilgili önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Genel Kurulun havasından anladığım, herhangi birisinin, herhangi bir ananın, herhangi bir babanın kuzusunun anlamsız bir şekilde ölmüş olmasının burada çok da duygusal bir durum yaratmadığını görüyorum. Geçen yıl 242 bin mağdur vardı bu suçlardan, sadece çocukların işlediği suçlardan 242 bin mağdur vardı. Suça sürüklenen çocuk sayısı da 178 bindi ve bunların yüzde 40'ı yaralama, yüzde 20'si hırsızlık gibi gidiyordu. Geçtiğimiz hafta iki gün Tekirdağ'daydım. 2 yaşındaki Sıla bebek cinsel istismara uğramıştı, darbedilmişti ve maalesef hayatını kaybetti, tıpkı 8 yaşındaki Narin'in ölmesi gibi, tıpkı 18 kez Bakanlıkça ziyaret edilen 5 çocuğumuzun yanarak ölmesi gibi, tıpkı yenidoğan bebeklerin hastanede öldürülmesi gibi, tıpkı Niğde'de iktidar partili belediye başkanının oğlunun devletten para almak için açtığı engelli bakımevinde insanlık onuruna yakışmayan görüntüler nedeniyle bir çocuğun hayatını kaybetmesi gibi, tıpkı maalesef 14 yaşında bir çocuğu, Ahmet'i, geçen hafta 15 ve 16 yaşlarında 2 çocuğun yolda yürürken acımasızca öldürmesi gibi. Ben bunları çok önemsiyorum. Bunların her birini -hepimizin çocukları var- üç yıl, beş yıl, on yıl, on beş yıl -bunlar bizim kuzularımız- biz kokluyoruz ya! Böyle 242 bin mağdur var arkadaşlar Türkiye'de. Sıla bebek 2 Eylülde devlet hastanesine gitmişti, Türkiye'nin sosyal hizmet sistemi bunu koruyamadı. Bu Sıla bebek... Ceza alan 2 çocuğumuz, biri yirmi yıl altı ay, biri yedi yıl ceza aldı. Bu 2 çocuk daha önce de suça bulaşmıştı, tıpkı Ahmet'i öldüren çocukların 3 ayrı sabıkası olduğu gibi, tıpkı cep telefonu çalan çocukların 361 suçtan daha önce ceza aldıkları gibi.
Türkiye'de tamamıyla çökmüş bir sosyal hizmetler sistemimiz var. İktidar partisi milletvekillerine buradan sesleniyorum: Aile Yılı ilan etmek elbette önemlidir ama eğer ailenin en korunmaz unsurları olan çocukları koruyamıyorsak Aile Yılı ilan etmenin ne anlamı var? Türkiye'de her yıl 250 bin çocuk mağdur oluyorsa, 170 bini suçlu oluyorsa, suça sürükleniyorsa Aile Yılı ilan etmenin ne anlamı var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özçağdaş, lütfen...
SUAT ÖZÇAĞDAŞ (Devamla) - Çok değerli arkadaşlar, Türkiye'de tamamıyla iflas etmiş bir sosyal hizmetler sistemimiz var, bundan sorumlu bir Bakanımız var. Ben Sayın Bakana daha önce sordum, kendisi Belçika'da Brüksel Parlamentosunda görev yapmıştı. Bir bakanın döneminde Belçika'da 2 yaşında bir çocuk böyle ölseydi, 8 yaşında bir çocuk böyle ölseydi, 5 çocuğa 18 kere gidilip ölselerdi, yenidoğan bebeklere bunlar yapılsaydı, 14 yaşında bir çocuk öldürülseydi acaba bir bakan yerinde bir dakika kalır mıydı, kalabilir miydi? Bu vurdumduymazlık, hiçbir şeyden siyasal sorumluluk almamak, her şeye muktedir olmak, her şeyi yapabilir olmak, her şeye gücü yettiğini iddia etmek, asrın lideri olmak, yirmi üç yıldır iktidarı almak, yönetmek ama hiçbir kötülükten sorumlu olmamak... Pes diyorum!
Bu öneriye eğer "evet" derseniz birlikte bunları araştıralım diyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi adına söz talebi Sayın Nazım Elmas'a aittir.
Buyurun Sayın Elmas. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NAZIM ELMAS (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çocukların suça sürüklenmesini engellemek, önlemleri almak üzere verilen grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına görüşlerimizi sunmak üzere buradayız. Bu vesileyle, sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, suçlu çocuk yoktur, suça itilmiş çocuk vardır. Çocuk suçluluğu, bir çocuktaki antisosyal eğilimlerin yasa müdahalesini gerektirecek bir duruma dönüşmesi olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda, değişen değer yargıları, ahlak kurallarının yarattığı karmaşa, hızlı ve düzensiz kentleşme ve sanayileşme, göçler, ekonomik nedenler gibi sosyoekonomik durum, çocukları suça iten sebepler olarak görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, TÜİK verilerine bakıldığında yıllara göre dalgalanmalar görülse de güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10,7 oranında azalmıştır. Suça sürüklenen çocukların yüzde 39,8'ine yaralama, yüzde 20,8'ine hırsızlık, yüzde 7,7'sine Pasaport Kanunu'na muhalefet, yüzde 4,9'una uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4'üne ise tehdit suçları isnat edilmiştir.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Son on yıldaki artış?
NAZIM ELMAS (Devamla) - Adalet Bakanlığımızın Çocuk Adalet Merkezi uygulamasıyla çocuk ağır ceza mahkemesi, çocuk mahkemesi, cumhuriyet başsavcılığı çocuk bürosu ve adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerinin bir arada yapılandırılmasıyla çocuklara yönelik tüm adli işlemlerin bu merkezde çocuk dostu usuller olarak yerine getirilmesine çalışılmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, koruyucu ve önleyici hizmetler kapsamında "Alo 183" hattını faaliyete geçirmiştir. Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler bünyesinde çocuk izlem merkezleri kurulmuş, yine Sağlık Bakanlığına bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde eğitim çalışmaları da yapılmaktadır. Kolluk kuvvetleri, vatandaşların ihbarları veya yapılan sokak çalışmalarıyla sokakta çalıştırıldığı tespit edilen çocuklarla ilgili çalışmalar yapmış, onların tekrar hayata kazandırılmasını sağlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
NAZIM ELMAS (Devamla) - Millî Eğitime büyük bir bütçe ayrılmış, çocukların hem okullarımızda hem de okul dışında kültürel, sosyal ve sportif faaliyetlerle desteklenmesi sağlanmıştır. Çocuklarımıza ve gençlerimize sporu sevdirecek, onları spora yönlendirecek kurs ve etkinlikler gerçekleştirdik. Bu çalışmalarımızı her geçen yıl artırarak devam ediyoruz. Çocuklarımızın ruhsal ve psikolojik açıdan zarar görmemeleri, suça ve şiddete teşvik eden ortamları engellemek adına zararlı sosyal medya uygulamalarına erişimi de sınırlandırıyoruz, gerekirse bir süreliğine de olsa kapatabiliyoruz. Hâlen çocukları ilgilendiren iki araştırma komisyonu da tüm partilerin katılımıyla çalışmalarını sürdürmektedir.
Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, çalışmaların, komisyon çalışmalarının devam ettiğini bildiriyor, bu duygu ve düşüncelerle sizlere selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük 60'a göre kısa bir söz talebinde bulunan 7 milletvekilimize yerlerinden birer dakikayla söz vereceğim.
Sayın Murat Çan...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, Samsun'un 19 Mayıs ilçesine bağlı Çamlıca ve Yükseliş Mahallelerinin sorunlarına ilişkin açıklaması
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Uyguladığı politikalarla devleti hem emlakçı hem de tefeci gibi çalışmaya zorlayan iktidar, vatandaşımızı mağdur etmeye devam ediyor. Seçim bölgem Samsun'un 19 Mayıs ilçesi Çamlıca Mahallesi'nde yaşanan olay tam da budur. Vatandaşımızın kullandığı ancak mülkiyeti hazineye ait olan araziler iki yıl önce Millî Emlaktan TOKİ'ye devredilmiş. TOKİ, şimdi bu arazileri ederinin çok üzerinde bir bedelle kullanıcılarına satmaya çalışıyor. Kullanıcılarına ön alım hakkı, öncelik, ödeme kolaylığı gibi imkânlar sunulmuyor. Yine, buranın komşu mahallesi olan Yükseliş Mahallesi'nde 1958 yılından bu yana devam eden bir mülkiyet uyuşmazlığı meselesi var, konu yargıda ve bir türlü çözüme kavuşturulamıyor. Hemşehrilerimiz, yaşadıkları bu sorunların çözümü konusunda devletten, devleti yönetenlerden sağduyu bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Hasan Öztürkmen...
52.- Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in, kamu işçilerinin beklentilerine ilişkin açıklaması
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
750 bin kamu işçisi, enflasyon altında eriyen ücretlerine iyileştirme bekliyor. Enflasyon farkı zam değildir, 750 bin kamu işçisinin alım gücünün ve refah seviyesinin yükseltilmesi gerekmektedir. Memur ve memur emeklisine uygulanan seyyanen zammın kamu işçilerine de verilmesini bekliyoruz. Kamu işçisinin vergi oranı yüzde 15'te sabitlenmelidir. Aile bütünlüğünün korunması için kamu işçisine tayin hakkı verilmesi gerekmektedir. İhale şartnamesine göre kadroya geçirilen sürekli işçi pozisyonunda çalışanların fiilen yaptıkları göreve iadesi gerekmektedir. Çalışma hayatında farklı uygulanan çalışma sürelerinin tüm çalışan kesimler için eşitlenmesini, haftalık kırk saate kadar çekilmesini bekliyoruz. Gelecek için tek güvence olan kıdem tazminatında uygulanan tavan ödeme uygulamasının kaldırılması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Sibel Suiçmez...
53.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in, Trabzon'un Akçabat ilçesinde bulunan Sera Gölü'nden çıkarılan çamura ilişkin açıklaması
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Seçim bölgem Trabzon'un Akçaabat ilçesinde bulunan Sera Gölü'nden çıkarılan çamur hafriyatının dolgu bahanesiyle denize dökülmesi nedeniyle bir çevre katliamı yaşanmaktadır. Akçaabat Belediye Başkanının hafriyatın denize dökülmeyeceğine dair verdiği söze rağmen dolgu çalışmaları devam etmektedir. Bu durum, Akçaabat'ta deniz ekosisteminin geri dönülmez bir biçimde tahrip edilmesine yol açmaktadır. Geçtiğimiz aylarda Cumhuriyet Halk Partili Ortahisar Belediyemize başka bir alana mücbir sebepten birkaç günlüğüne çöp döküldüğü için yüklü bir ceza kesilmişti.
Şimdi, soruyorum: Devlet Su İşleri ve Akçaabat Belediyesine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Trabzon İl Müdürlüğü tarafından işlem yapılmış mıdır? Yoksa burada da yine "Bizim belediye, sizin belediye." uygulaması mı yapılmıştır? Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını göreve davet ediyorum. Bu çevre katliamını derhâl durdurun! Çevre katliamını derhâl durdurun!
BAŞKAN - Sayın Ayten Kordu...
54.- Tunceli Milletvekili Ayten Kordu’nun, TJA'lı kadınlar olarak mücadelelerine ilişkin açıklaması
AYTEN KORDU (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Van ilimizde "Kadınlar barış ve özgürlüğe yürüyor." etkinliğine karşı kolluk güçlerinin şiddetli saldırısıyla etkinliğe müdahale edilmiştir. Bu saldırıdaki baskı ve gözaltılarla katliamcı, kadın düşmanı politikalara karşı kadınların mücadelesi hiçbir zaman durdurulamamış, bundan sonra da durdurulamayacaktır. Yine, Van'da ve Diyarbakır'da, mitingde TJA'lı kadınların amblemini ve çalışmalarını sürekli yasa dışı göstermeye çalışan, kriminalize etmeye çalışan bir politika vardır; bu politikalardan derhâl vazgeçilmelidir.
Tevgera Jinen Azad (TJA) Kürt kadınları ve Türkiyeli tüm kadınların ortak çalışma yürüttüğü bir kadın hareketidir. Sözümüz odur ki Özgecanlar, Pınar Gültekinler, Gülistan Dokular, Rojin Kabaişler için, tüm katledilen kadınların hesabını sormak için iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı TJA'lı kadınlar olarak "Yaşasın kadın dayanışması!" "..."[2] "Kadın, yaşam, özgürlük!" diyerek mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Umut Akdoğan...
55.- Ankara Milletvekili Umut Akdoğan’ın, Çayırhan Termik Santrali ihalesine ilişkin açıklaması
UMUT AKDOĞAN (Ankara) - Sayın Başkanım, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ölüyü diriyi bitirdi, şimdi gözünü Çayırhan'a dikti. Çayırhan yürüyor, Nallıhan yürüyor, Beypazarı yürüyor, Ankara yürüyor; emek yürüyor, işçi yürüyor, alın teri yürüyor, sendikalar yürüyor.
Allah'tan korkan, kuldan utanan herkese sesleniyorum: Buradan kömür garanti çıkıyor, elektrik garanti üretiliyor ve bunlar devletin alım garantisinde. Altın yumurtlayan tavuğu kesiyorsunuz, kesmeyelim. Bu ihaleyi iptal edin, devletin malını satmayın, kimseyi işsiz bırakmayın, aileleri aşsız bırakmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Vecdi Gündoğdu...
56.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'ne ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanlığınca uygulamaya konulan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) daha uygulanmaya başlanmadan sorunları beraberinde getirmiştir. Yeteri kadar çalışılmamış, altyapısı hazırlanmamış UTTS sistemi, vatandaşın sırtında yük olmaya, eziyet olmaya başlamıştır. UTSS cihaz fiyatlarının maliyetinin 5 kat üzerinde fiyatla satılması ise asla kabul edilemez. Ayrıca, tarımsal üretim sürecinde önemli yer tutan biçerdöver ve iş makinelerinin özel ölçüleri nedeniyle istasyonlardan akaryakıt alması sorunlara neden olacaktır. Bu nedenle, UTSS'yle akaryakıt istasyonundan yakıt alma zorunluluğu olan büyük tonajlı iş makinelerinin, biçerdöverlerin, vinçlerin ve kepçelerin akaryakıt almasını kolaylaştıracak yeni bir düzenleme yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Sırrı Sakık... Yok.
Sayın Sabahat Erdoğan Sarıtaş...
57.- Siirt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş’ın, bütün toplumu saran şiddet hâline ilişkin açıklaması
SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kayyumlarla, çeşitli baskı, sansür ve saldırılarla nefes almaya çalışan iktidarın, geldiğimiz noktada en ufak bir demokratik gösteriye bile tahammülü kalmamıştır. Dün Van'da TJA'lı kadınlar olarak yapmak istediğimiz yürüyüşe saldıran polis, işkenceyle onlarca arkadaşımızı gözaltına almıştır. Kadınların iradesinden, sesinden ve özgürlük sloganından korkan iktidar, çareyi sadece ama sadece şiddet uygulamakta bulmuştur.
Yine, 8 Şubatta Diyarbakır'da yaptığımız miting sonrası polisin halka dönük saldırısı ve işkencesi bu kanun tanımazlığın en güncel örneğidir. Polis şiddeti sonucu ağır yaralanan Gençlik Meclisi üyemiz Vedat Özer, günlerce hastanede kalmış ve ölümden dönmüştür.
Bu saldırıları ve polisin olağan hâle getirmeye çalıştığı şiddeti kınıyorum. Bütün toplumu saran bu şiddet hâli bir an evvel sonlandırılmalı, insanların bireysel hak ve özgürlüklerinin ve anayasal haklarının önüne şiddet setleri konulmaktan vazgeçilmelidir.
Teşekkür ederim.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, 6 Şubat depreminin yarattığı sorunların ve mağduriyetlerin araştırılması amacıyla 4/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi bulunmaktadır, öneriyi okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
11/02/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/02/2025 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
|
| Gülüstan Kılıç Koçyiğit |
|
| Kars |
|
| Grup Başkan Vekili |
Öneri:
4 Şubat 2025 tarihinde Kars Milletvekili, Grup Başkan Vekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Muş Milletvekili, Grup Başkan Vekili Sezai Temelli tarafından (10275 grup numaralı) 6 Şubat depreminin yarattığı sorunlar ve mağduriyetlerin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/02/2025 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneri üzerine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz talebi Sayın Kezban Konukçu'ya aittir.
Buyurun Sayın Konukçu. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; depremin 2'nci yılı vesilesiyle, kaybettiğimiz tüm yurttaşlarımızı sevgiyle, saygıyla tekrar anmak istiyorum.
Depremin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen bu süreçte yaşananları unutmadık. Depremin ilk iki günü boyunca ortalıkta görünmeyen devletin kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattığı algı operasyonunu unutmadık. Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık. Depremin yaşandığı illerde daha yirmi dört saat geçmeden OHAL ilan edilmesini unutmadık. Deprem bölgesine gitmeye çalışanların yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olunmasını unutmadık. Kızılayın çadır satmasından yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler silsilesini unutmadık.
Evet, aradan iki yıl geçti ama yaşanan yıkımın etkisi büyük ölçüde sürüyor; verilen sözler tutulmadığı için yaşanan sorunlar, acılar devam ediyor. Mevcut iktidar, bugüne kadar depremzedelerin sorunlarını çözmek adına bütçeden 2 trilyon TL'ye yakın kaynak ayırdığını duyurdu, buna ek olarak "millî dayanışma" adı altında bir kampanya başlattı, paket oluşturdu. Halktan alınan vergiler fahiş oranda artırıldı ama bu kaynakların nereye, kime gittiği belli değil.
Aradan geçen iki yıla rağmen deprem bölgesinde hâlâ tek bir çivinin çakılmadığı, molozların dahi kaldırılmadığı yerler var. Binlerce insan hâlâ çadırlarda yaşamaya devam ediyor, yüz binlercesi ise 21 metrekarelik teneke konteynerlerde, konteyner kentlere dönüştürülmüş şehirlerde yaşamak zorunda. Barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar sürüyor. Sorumlular adli bir şekilde yargılanmadı, iyi hâl indirimi alan müteahhitler dahi var.
2 Nisan 2023'te deprem bölgesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı "Bir yıl içinde 319 bin konut yapıp depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz." demişti. Aradan iki yıl geçti, şimdi de kalkmış "201.431 bağımsız birimi hak sahiplerine teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık." diyerek depremzedelerle dalga geçiyor.
İşsizlik, kayıt dışı çalışma, sömürü diz boyu; buna rağmen en temel ihtiyaçların dahi karşılanmadığı bir ortamda yerinde dönüşüm için başvuran depremzedeye "hibe" adı altında 750 bin TL kredi vermeyi teklif ediyorlar. Rezerv yapı alanlarıyla âdeta oynuyorlar. Rezerv alan ilan edilen bölgeler ertesi gün değiştiriliyor, kaldırılıyor, başka alanlar ilan ediliyor. Kısacası, aradan geçen iki yıla rağmen milyonlarca depremzede hâlâ başını sokacak bir çatı istiyor; temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor.
Yoksulluk ve çaresizlik kıskacındaki milyonlar "zorunlu kamulaştırma" adı altında topraklarına çökülmesine itiraz ediyor; tarım arazilerine, yüzlerce yıllık zeytinliklere binalar dikmek isteyenlere karşı mücadele ediyor; devletin, barınma hakkını ücretsiz karşılamasını istiyor. Aradan geçen iki yıla rağmen milyonlarca yurttaş en temel haklarını istiyor.
Eğitimde ise sorunlar diz boyu; EĞİTİM SEN Hatay Şubesi, örgün eğitimde görünen öğrencilerin hepsinin okulda olmadığını, devamsızlık verilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtirken deprem bölgesinde MESEM'lere geçiş kolaylığı ve örgün eğitimde yaşanan sorunlar nedeniyle Millî Eğitim eliyle çocuk işçiliğinin yaygınlaştırıldığına dikkat çekiyor.
Sevgili milletvekilleri, ben sözlerime şu şekilde devam etmek istiyorum: Şimdi, bakın, ülkemizde afetler oluyor, depremler oluyor ama her türlü afet, deprem, felaket, iktidar için Allah'ın bir lütfu olarak değerlendiriliyor. Gölcük depreminden bu zamana toplanan vergiler nerede? Son depremden bu zamana toplanan yardımlar, vergiler nerede? Yandaşa, sermayeye peşkeş çektiğiniz sadece vergilerimiz değil; hayatlarımızı peşkeş çekiyorsunuz.
Bakın, Ege Denizi beşik gibi sallanıyor, insanlar büyük bir tedirginlik içinde, İstanbul'da çok büyük bir deprem bekleniyor. Bir Avrupalı bilim insanı İstanbul'daki yapılaşmaya bakıp "Türkler kendilerine mezar inşa ediyorlar." demiş. Ne kadar da doğru söylemiş. Bu ülkede milyonlar sabaha sağ çıkıp çıkamayacağını bilmeden her gece mezarlarında yatıyorlar. Peki, siz ne yaptınız, ne yapıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Konukçu, tamamlayın lütfen.
KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - 2018'den bu yana kısa bir ara verse de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Kurum, zamanında "İmar barışından 8 milyon 900 bin kişi yararlandı." demiş ve bununla övünmüş. İstanbul depremiyle ilgili de yakın zamanda "1,5 milyon ev ve iş yeri risk altında, 600 bin ev her an yıkılabilirmiş." diye buyurmuşlar; günaydın. Acaba bu yapıların kaçına siz imar barışıyla onay verdiniz? Sorumluluk almadan, yirmi üç yıldır iktidarda değilmiş gibi böyle konuşmak da sizlere mahsus olmalı gerçekten.
Bir an önce depreme dirençli kentler inşa edilmelidir. Kaderine terk edilmiş milyonlar çaresiz değildir. Ne bu çaresizliği ne de rantçı, vurguncu aymazlığı kabul etmiyoruz. Bir an önce Meclis araştırması yapılmalı ve sorunlara kalıcı çözümler bulunmalı diyoruz.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine YENİ YOL Partisi Grubu adına söz talebi Necmettin Çalışkan'a aittir.
Buyurun Sayın Çalışkan. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)
YENİ YOL GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
6 Şubat depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha rahmet diliyorum. Maalesef ki bu kürsüde bazı konular istismar edilebiliyor, edilebilir de ama deprem konusunun istismar edilmesi asla kabul edilemez.
Gerçekten AK PARTİ'li arkadaşların anlamadığı şey şu: Depremde 50 binin üzerinde insan hayatını kaybetti, yüz binlerce insan evsiz barksız kaldı, yetim, öksüz kaldı ama bunu âdeta yüz yıl önce yaşanmış bir hadisenin anma etkinlikleri gibi düşünmeye başladılar. Hatay'da deprem töreni yapılacak alanda yollar asfaltlandı, geçiş güzergâhı düzenlendi; Sayın Cumhurbaşkanının posteri, bayrağımız, TOKİ ve ilgili yüklenici firmaların bayrakları asıldı. Sanki burada bir matemin yıl dönümü değil, âdeta bir tören kutlanıyormuş gibi bir hadise var; mesele, bunu düzeltmek gerekir.
İkinci olarak; bir taraftan 46 bin kişiye konut dağıtıldığı söyleniyor ama Nasrettin Hoca'nın "Kedi buradaysa ciğer nerede?" dediği gibi başta 230 bin olan konteynerda yaşayan insan sayısı şu anda hâlen 218 bin. Ne yapıyorsunuz? Bir an önce kura çekiyorsunuz "'Anahtar aldım.' diye imza at, böylece kira yardımı vermekten kurtulalım." Sonra... İnanın, tefeciler sizden daha insaflı; tefeci bile iflas etmiş bir adamı biraz soluklandırır, hayat hakkı tanır, öyle imza attırır. Bugün deprem bölgesinde konut sahibi vatandaşlarımıza kaç lira ödeyeceğini bilmediği, ne zaman sona ereceğini bilmediği hâlde boş senet imzalatılıyor "İmza at, 'Evi teslim aldım.' de." diye. Hem geleceğini ipotek altına alıyorsun hem de ne kadar ödeyeceğini bilmiyor. Tabii bu arkadaşlar, muhtemelen "Filan inşaatlara şu kadar ihale verdik." diye beton sayısıyla konuşuyorlar; doğru ama burada başka bir gerçek daha var: Bir taraftan Kisecik'te konut yapıldı; eksi 1, eksi 2, eksi 3'üncü katlar... Ya, Allah yeri elinizden mi aldı, eksi 3'üncü kata ev mi yapılır? Depremzedeler kan ağlıyor, zorla "Al, almazsan hakkın yanar." diye de bir yandan tehdit ediliyor.
Bakın, bu kadar süre geçti, hâlen bir TOKİ konut politikamız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Çalışkan.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - TOKİ, bir vatandaşa kendi kullanmayacaksa ev vermemeli, kiraya verebilir çünkü yönetim diye bir şey yok ki ortada!
Bir taraftan rezerv alan muamması; daha önce söyledim, deprem bölgesinde yapılan belki de en iyi uygulamalardan biri rezerv ama en kötü uygulanan uygulama rezerv alanı. Eviniz orta hasarlı, hafif hasarlı; para topladınız, borç harç, kredi çektiniz, evinizi imar ettiniz, yerleştiniz; bir süre sonra beyefendilerin aklı başına geliyor, rüyasında görmüş, yeniden o bölgeyi rezerv alanı ilan ediyor. Ya, Allah'tan korkun, insaf edin, millî servet gidiyor! Master plan yaparsınız, nerelerin rezerv alanı olacağı bilinir, insanlar ona göre tedbir alır. Bugün boş alana bir insan bina yapıyor, yarın bakmışsınız ki rezerv alanı... Yüz defa söylendiği hâlde hiçbir şekilde gündemde yok.
Bir de mücbir meselesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - İnsanlar iflas ediyor...
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Belediyelerin sigorta borçlarını kesmişler bu ay, Hatay'daki belediyelerin; ayıp, ayıp!
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine İYİ Parti Grubu adına söz talebi Mehmet Mustafa Gürban'a aittir.
Buyurun Sayın Gürban. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6 Şubat depremlerinin üzerinden 3 kış geçti; aradan 1 genel seçim, 1 yerel seçim geçti; seçim meydanlarında verilen sözler, vaatler hep havada kaldı. Orta hasarlı binaların akıbeti belirsiz. Yağmur yağınca konteyner kentler Venedik'e dönüyor. Şebeke suyu bazı yerlerde akmıyor, akan yerlerde ise içilemiyor. Bugün geldiğimiz noktada barınma sorunları devam ediyor, eğitim imkânsızlıklarla yürütülmeye çalışılıyor.
Sizlere soruyorum: Eğitimde fırsat eşitliği var mı? Basına yansıyan bilgilere göre, yıkılmayan okul binalarının başka amaçlarla kullanıldığı bölge halkı tarafından söyleniyor; böyle bir şey kabul edilemez. Depremzede öğrencilerimizin internete erişimi kısıtlı, konteyner okullarda çok sık elektrik kesintisi yaşanmakta. Dönem başında ikili eğitim yapılıyordu; deprem öncesinde pandemi vardı, uzaktan eğitim yapılıyordu; deprem sonrasında ise konteyner okullarda eğitim yapılıyor yani neredeyse bir nesil âdeta okul yüzü görmeden mezun olacak.
Sayın milletvekilleri, deprem travması çok ağır; evlerini yitiren, sevdiklerini kaybeden vatandaşlarımız ağır yaşam mücadelesi veriyor. Bu nedenle, psikososyal destek hayati önem taşıyor. Özellikle öğrenciler başta olmak üzere, ailelerini kaybedenlere, bebeği olan annelere ve dezavantajlı gruplara öncelik sağlanarak psikososyal destek kesintisiz verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, vatandaşlarımız hastane bulamıyor, sağlık hizmeti kesintisiz verilmiyor. Acil hastalığı olan insanlar ne yapacak? Sürekli tedavi olması gereken kişiler ne yapacak? Vatandaşlarımızı depremin ilk günlerinde olduğu gibi kaderiyle baş başa bıraktınız. Vatandaşlarımızı göç etmeye mahkûm bırakıyorsunuz. Sağlık yok, eğitim yok, kar kış olduğu zaman elektrik yok, internet yok, konteyner kentteki vatandaşlarımızın gelecekle alakalı umutları yok. Bir kişiye yapılacak en kötü şey hayallerini çalmaktır; gençlerimizin kurduğu hayaller deprem bölgesinde AFAD binaları gibi yıkıldı. Binlerce vatandaşımız başka illere göç etmek zorunda kaldı; kimisi akrabasının yanında, kimisi bir hayırseverin evinde kalıyor. En büyük arzuları TOKİ tarafından yapılacak konutlara yerleşmek ancak bazı TOKİ konutlarının teslim tarihi, ilave ödemeleri konusunda açıklama yok. Konu vergi olunca karınca gibi çalışıp tıkır tıkır alıyorsunuz, yapmaya gelince ağustos böceğine dönüşüp saz çalıyorsunuz. Enkaz altındayken "Sesimi duyan var mı?" çığlığıyla hayata tutunmaya çalışanlar şimdi gökyüzüne bakıp aynı çığlığı sizin için haykırıyor: "Ankara'da sesimi duyan var mı?"
Yüce Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talebi Servet Mullaoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın Mullaoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERVET MULLAOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ'nin grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Depremde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.
Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hâlâ barınma sorunu çözülmemiş ve yüz binlerce insanımız konteynerlerde yaşamaya mahkûm edilmiştir. Deprem bölgelerinde hâlâ elektrik kesintileri devam etmektedir. Bilindiği gibi, günümüz koşullarında elektriksiz hiçbir şey yapılamamaktadır. Eğitim, sağlık, iletişim, aydınlanma, ısınma yani günlük yaşamın idamesi elektrikle yapılmaktadır. Bu nedenle elektrik kesildiğinde günlük yaşam da sekteye uğramaktadır. Depremin yarattığı mücbir sebepten dolayı birçok vatandaşımızın yaptığı elektrik bağlantısı depremden altı ay sonra kaçak muamelesi görmüş ve onlara binlerce liralık cezalar kesilmiştir. Bu sorunun ivedilikle giderilmesi gerekmektedir. Bize göre enerji dağıtım işi derhâl kamulaştırılmalıdır.
Deprem bölgelerinde barınmanın yanı sıra eğitim, sağlık ve ulaşımda da sorunlar hâlâ yaşanmakta. Bu ihtiyaçlar asgari düzeyde dahi giderilmemiştir. Mücbir sebep süresinin en az üç yıl süreyle mutlaka uzatılması hayati derecede önemlidir. Bu, kayıtsız kalınacak bir sorun değildir. Aksi hâlde, yaşama binbir zorlukla tutunmaya çalışan depremzedeyi açlığa ve yokluğa mahkûm edersiniz.
Verdiğimiz her önergeyi reddetmenizden dolayı hâlâ cenazelerine ulaşamayan aileler var. Bu ailelerin feryatları bir an önce duyulmalı ve cenazeleri bulunmalıdır. Her geçen gün "Depremde keşke ben de ölseydim." diyenlerin sayısı artmaktadır. Binalar er ya da geç yapılır ama binaları yapmakla depremin derin yaralarını saramazsınız. Deprem bölgesinde insanlarımızı ruhen kaybediyoruz. Korkunç bir işsizlik ve çaresizlik içerisinde âdeta sosyal ölüme terk edilmiş durumdalar.
En önemlisi, yaşanan bu korkunç depremden Hükûmetin zerre kadar ders almadığını, deprem olması beklenen bölgelerde de hiçbir ciddi tedbiri almadığını görüyoruz. Bu hayati sorunları çözeceğinize işi gücü bırakmış siyasi depremler yaratmakla uğraşmaktasınız, vatandaşlarımızın yaşamını değil kendi koltuklarınızı korumanın derdine düşmüşsünüz. Halkın desteğini yitirmiş olduğunuzdan yargıyı kullanarak suç uydurmakta, belediyelerimize çökmekte ve kendinizce zulümle siyaseti dizayn etmeye çalışmaktasınız. Daha bugün 10 belediyemizdeki meclis üyelerimizi yine haksız yere gözaltına aldınız ve onlara zulüm uygulamaya başladınız. Heybede turp taşıyarak çok yol alamazsınız, nefesiniz kesilir. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Mullaoğlu, tamamlayın lütfen.
SERVET MULLAOĞLU (Devamla) - Uydurmuş olduğunuz bu siyasal turpçulukla ülkemizi cehenneme çevirmenize asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti bir muz cumhuriyeti değildir, hele hele bir turp cumhuriyeti asla değildir ve olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk'ün cumhuriyetidir ve ilelebet böyle kalacaktır. Bu ülkeyi kuranlar, zulme boyun eğerek değil zulme başkaldırarak kurmuşlardır. Biz de zulmünüze asla baş eğmiyoruz ve eğmeyeceğiz. Bizim başımız Hazreti Hüseyin'in başından daha kıymetli değildir, bizim başımız Pir Sultan Abdal'ın başından daha kıymetli değildir; bizim başımız Millî Mücadele'de sadece Kemalist oldukları için öldürülen, idam edilenlerden daha kıymetli değildir; bizim başımız Deniz Gezmiş ve arkadaşlarından daha kıymetli değildir, bizim başımız bu ülke için şehit düşen polis ve askerlerimizden daha kıymetli değildir. Bu millet için, bu ülke için başımız da canımız da feda olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talebi Kahramanmaraş Milletvekili Tuba Köksal'a aittir.
Buyurun Sayın Köksal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TUBA KÖKSAL (Kahramanmaraş) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
6 Şubatta ülkemizde yaşanan deprem felaketinde yitirdiğimiz canlarımızı rahmet ve dualarla anıyoruz.
Sözlerime bir düzeltmeyle başlamak istiyorum. Yarın, güzel şehrim Kahramanmaraş'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 105'inci yıl dönümü. Bu hafta, Millî Mücadele'mizin öncü şehirlerinden Kahramanmaraş'ımızda hem mücadelenin millî kahramanlarının yâd edildiği hem de kanının son damlasına kadar varlık mücadelesi veren Anadolu'nun evlatlarının rahmetle ve minnetle anıldığı bir haftadır. Şehrimin adı "Kahramanmaraş"tır. Şehirlerdeki ünvanlardan rahatsız olmak Millî Mücadele'den rahatsız olmaktır. Hâlihazırda sınırlarımızdaki mücadelemiz de tam da bunlarladır.
Maalesef, görüneni dahi yok sayarak siyaset yapmayı muhalefet zanneden bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu zorlu süreçte mücadelemiz sadece "asrın felaketi" olarak nitelendirilen bir yıkımın sonuçlarıyla olmadı; bir taraftan şehirlerimizi ihya ve inşa ederken, vatandaşlarımızın her türlü sorunlarıyla ilgilenirken diğer taraftan da deprem bölgesinde yapılan yüz binlerce konutu yok sayarak, 3 binden fazla şantiyeyi ve 185 binden fazla çalışanı görmezden gelerek yalan ve yanlışı kendilerine kılavuz edinmiş çarpık bir zihniyetle de mücadelemiz oldu.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Daha geçen hafta Maraş'taydık, bu dediklerinizin hiçbiri yoktu orada. Pazarcık'ta cemevleri yok hâlâ.
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Çok şükür devletin imkânlarını vatandaşlarının hizmetine sunan bir iktidarımız ve bir liderimiz var.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sizleri de görmedik orada.
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Son iki senede sadece deprem bölgesinde 2 trilyon 600 milyar lirayı aşan yatırımları gerçekleştirdik. 2025 bütçemizin 584 milyar liralık kısmını deprem bölgemiz için tahsis ettik.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Maraş'ta barakada yaşıyor insanlar. Hangi Maraş'tan bahsediyorsunuz?
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Allah'ın izniyle bu yılın sonuna kadar 453 bin konut ve iş yerini bitirip hak sahibi vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. 6 bin yataklı 110 sağlık tesisinin, 524 okul, 7.500 dersliğin yapımı tamamlandı; 717 okulun yapımı ise devam etmektedir.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Pazarcık halkının bundan haberi yok ama!
TUBA KÖKSAL (Devamla) - 2025 yılı yatırımlarını ve devam eden projeleri saymaya süremiz yetmez.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Bu anahtarları kime veriyorsunuz acaba?
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Deprem bölgesinde sadece inşaat faaliyetleri sürdürülmüyor, bölgenin ihyası için Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla kurulan savunma sanayisi yatırımları şehirlerimizde hızla üretime geçerek TUSAŞ'ta olduğu gibi Kahramanmaraş'ımızda da ihracata başladılar.
Tüm bunlar "halka hizmet, Hakk'a hizmettir" anlayışının inanmışlıkla ve bu vatana adanmışlıkla yapılan devasa yatırımlar ve hizmetlerdir. Gece gündüz demeden, bıkmadan ve yorulmadan, azim ve gayretle çalışmaya devam edeceğiz. Bizim bu millete sözümüz var, ahdimiz var.
Her konunun siyasete alet edildiğine, maalesef üzülerek söylüyorum, alıştık da demek istemiyorum ama şahit oluyoruz. Bu da bu dönemde siyaset yapanlara denk geldi, ne diyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Köksal, tamamlayın lütfen.
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Tüm bu tezviratlara millet kulak asmıyor çok şükür. Bunu, depremin hemen sonrası gerçekleşen genel seçim sonuçlarında gördünüz; bunu, yapılan konutlarda ev ziyaretlerine de giderseniz görürsünüz. Korkmayın, isterseniz birlikte de gidebiliriz.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Biz oradayız, siz yoksunuz! Halk sizden yaka silkiyordu, "AKP Pazarcık'a uğramadı." diyordu!
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Yapılan huzurlu yuvaları sizler de görünce mutlu olacaksınız çünkü insaniyet ve evrensel ahlak bunu gerektirir. Bu mutluluğu, geçtiğimiz günlerde deprem bölgesinde yurt dışından gelen basın heyetlerinde gördük.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Hâlen cemevini yapmamışsınız, insanlar ibadetlerini yapamıyor! Barakadan morglar var hâlen Pazarcık'ta!
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Bölgeyi yakından takip ederken inanamadılar bu kadar kısa bir sürede devletin vatandaşları için bunca yatırımları yapmış olmasına. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde gerçekleşen tüm bu yatırımların sonuçlarını çok şükür, her geçen gün birer birer görüyoruz.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Maraş görmüyor, Pazarcık görmüyor, Osmaniye görmüyor, Urfa görmüyor! Kim bu görenler ya!
TUBA KÖKSAL (Devamla) - Yarın, 12 Şubat kurtuluş bayramımızda Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz'ın teşrifleriyle Kahramanmaraş Devlet Hastanemizin açılışını tüm hemşehrilerimizle gerçekleştireceğiz, bu mutlu günümüzde sizleri de bekleriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Morg yok, morg! Maraş'ta morg yok, Pazarcık'ta morg yok!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Tuba Köksal'ın DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, beni en çok üzen şey Sayın Başkanım, deprem bölgesindeki illerimizden bir milletvekilinin bu sözleri söylemesi. Deprem konusu, deprem bölgesindeki sorunlar tam da siyasetin meselesidir, bu parlamentonun meselesidir. Bu kadar güzel işler yaptılar da gelen bakanlar Hatay'da, Malatya'da niye protesto edildi? Bir sefer deprem...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Provokasyon var.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Provokasyon yok, ihmal var. Provokasyon yok.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Var var, Mahir Bey, var. Hadi gidelim, gel.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Provokasyon dediğin şey hakarettir o insanlara.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Hadi Adıyaman'a gidelim seninle, davet ediyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Gel gidelim, istediğin yere gidelim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Tamam, hafta sonu Adıyaman'a gidiyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Beyefendi, biz oradayız, siz yoksunuz, siz!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sosyal medyama bakabilirsin, Mahir Bey sosyal medyama bakabilirsin. Konuşmanız bitince göstereyim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Siz yoksunuz, Hatay'da sokağa çıkamıyorsunuz. Bugün, vadettiğiniz konutların üçte 1'ini yapmışsınız. Çocuklar konteynerlerde eğitim görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Başarır, tamamlayın lütfen.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sizinle beraber gidelim, cuma günü için randevulaşalım, gidiyoruz.
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, Grup Başkan Vekili konuşsun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bugün depremzedeler, on binlerce yurttaşımız çadırda, konteynerde kalıyor, evlerini teslim etmemişsiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Uçak biletini ben veriyorum sana, davet ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, Grup Başkan Vekili konuşsun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bana bağırma, git o Bakana bağır!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Bağırmıyorum, bağırmıyorum, davet ediyorum seni.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Git Cumhurbaşkanına söyle!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Davet ediyorum.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ha, depremzedelerin sorunlarını söylemek siyaset malzemesi oluyor. Hayır, ben bunu kabul etmiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Seni Adıyaman'a davet ediyorum, hafta sonu oradaydım; Adıyaman'ın sokaklarında gezeceğiz, sizinle gezeceğiz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ben Hatay'daydım, Hatay'ı sokak sokak gezdim daha yeni, 6 Şubatta.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Adıyaman'ın sokaklarında gezeceğiz beraber.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - İnsanlar size hakkını helal etmiyor; size verdiği oyu, hakkını helal etmiyor, bakın, bir kez daha söylüyorum.
VEYSAL TİPİOĞLU (Kocaeli) - Yok öyle bir şey, yok öyle bir şey!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Burada siyaset yapıyormuşum, asıl siyaseti siz yapıyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Provakasyon yapmayın, gelin gezelim beraber, gelin bakalım.
YUSUF AHLATCI (Çorum) - Gelemez, gelemez!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla şunu yapmışsınız, bunu yapmışsınız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ben açık davet ettim, bak açık; davetim açık, kayıtlara da geçti.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Yahu, salgın hastalıklar başladı, okulların hâli ortada, evlerin hâli ortada, insanlar sokakta!
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Depremzedelerin yaralarını sarmadınız, iktidarın yollarına asfaltlar serdiniz!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Neyi konuşuyorsunuz siz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlelerim...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Buyurun, buyurun ama benim dezavantajım var, sesim çıkmıyor; seni Türkiye duyuyor, beni duymuyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tabii ki deprem meselesini burada konuşacağız, halkımızın hâlini burada konuşacağız.
VEYSAL TİPİOĞLU (Kocaeli) - Konuşalım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ali Mahir Bey, beraber Adıyaman'a gidiyor muyuz, gitmiyor muyuz?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ya, kur korumalı mevduata verdiğimiz parayla 970 bin tane sosyal konut yapıyordunuz! Nerede? Nerede?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Hafta sonu oradaydım, Adıyaman'a beraber gidiyor muyuz, gitmiyor muyuz?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Deprem vergileri nerede? Nerede?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Adıyaman CHP örgütüne sor neler yapıldığını.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Burada gelmişsin, konuşuyorsun; senin yüreğin yetiyorsa gel Defne'de, Samandağ'da, İskenderun'da, Kahramanmaraş'ta benimle sokağa çık bakalım! Haydi! Haydi! Haydi! (CHP sıralarından alkışlar)
VEYSAL TİPİOĞLU (Kocaeli) - Varız kardeşim, varız; haydi gel! Ezbere konuşma!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Teklifimi yaptım, açık, herkes duydu, kayıtlara da geçti. Beraber gidiyoruz, randevulaşıyoruz, yüreği yeten de gidiyor!
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, buyurun.
59.- Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Kahramanmaraş Milletvekili Tuba Köksal'ın DEM PARTİ grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu ülkede bir doğa felaketinde AKP'nin ihmalleri nedeniyle resmî rakamlara göre 54 binden fazla insanımız ölmüş, yaşamını yitirmiş. Oysaki Murat Kurum İstanbul seçiminde belediye başkan adayıyken "130 bin insanımızı kaybettik." dedi. Bakın, kaç kişinin yaşamını yitirdiğini bile gizleyecek kadar aslında hakikate sırtını dönmüş, gerçeğin üzerini kapatan bir iktidar gerçeği var.
İkinci bir şey: Şimdi, Bolu'da yangın çıkar, "Bunu konuşmayalım, bu siyasetüstü." Depremde ihmalde insanlar yaşamını yitirir, hemen seferberlik ilan edilmez, asker kışladan çıkarılmaz, AFAD yardıma gitmez, yardıma gidenlerin önü kesilir, depodaki malzemeler dağıtılmaz, seçim zamanı dağıtılır, "Efendim, bunu konuşmayalım, siyasetüstü." 650 bin konut verilmemiş, hâlâ insan konteynerlerde doğru dürüst yaşam koşulu olmayan yerlerde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - İliç'te göz göre göre maden faciası yaşanır, "Efendim, bu siyasetüstü." Deprem olur, aynı; sel olur, aynı; yangın olur... Ne zaman konuşacak? Bu siyaset, halkın yaşamını korumak için, bu ülkede yaşanan sorunları dile getirmek için acaba ne zaman konuşacak? Tam aksine, bütün bu meseleler siyasetin asli konusudur. Neden? Çünkü siyaset kimin gözetilip kimin gözetilmeyeceğini belirler. Bugün AKP iktidarı sermayeyi koruyor, bugün AKP iktidarı yandaşı koruyor, bugün AKP iktidarı müteahhidi koruyor. Bugün AKP iktidarı imar aflarıyla o kadar insana mezar olmuş o evlerin sorumlusudur ama çıkıp ne diyorlar? "Bu, siyasetüstü bir mesele." Hayır efendim, tam da siyasete içkin bir mesele. Burada halk adına hakikati konuşmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, tamamlayın lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tamamlayacağım.
BAŞKAN - Son kez mikrofonu açıyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bugün Adıyaman'da, Maraş'ta, Defne'de, Samandağ'da ve diğer bütün kentlerde, insanlar evi kalmışsa tamir etmek istiyor, buna izin vermiyorsunuz. Bir gün "rezerv alan" diyorsunuz, ertesi gün rezerv alandan çıkarıyorsunuz. "Rezerv alan" diyorsunuz "Şu kadar zaman sonra boşaltacaksınız." diyorsunuz. İnsanlara, yaşadığına pişman edecek bir düzeni, bir yaşamı dayatmışsınız. Çocuklar okula gidemiyor, sağlık sistemi yok, yol yok; kentler boşaldı, insanlar yaşama tutunamıyor ama bize burada güllük gülistanlık bir tablo anlatılıyor. Hiçbir şey diyemiyoruz, pes doğrusu, pes! Protokol yollarından halka bakmayın; arka sokaklara, mahallelere gidin; bakalım hakikat nedir, deprem nedir, yaşam nedir; belki orada görürsünüz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Zengin, buyurun.
60.- İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in, usule ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, Sayın Başkanım, önce usule itiraz ediyorum. Bakın, bu konuya dair bir önerge var. Her parti adına konuşan milletvekilleri var fakat neden bilemiyorum, Grup Başkan Vekilleri kendi vekillerinin konuşmasını yetersiz ve az bulup tekrar söz alıyor. Eğer böyle olacaksa kürsüye onlar gelsinler. Aynı konuşmaları 2 defa dinlemeyi biraz hakikaten sakil buluyorum yani ve bu usule aykırı bir hâl, tavır ortaya çıkıyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Siz niye vekilinizin yerine cevap veriyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ben size cevap veriyorum, size.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Niye vekilinizin yerine cevap veriyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Hayır, ben size cevap veriyorum.
Şimdi, Sayın Başkanım, bir defa...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Biz, vekillerimizin konuşmasını tamamlamadık, hatibe cevap verdik Sayın Başkan.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Hiç, hiç, yetersiz, hiç alakası yok, öyle bir usul yok. Tek tek konuşulacak, önergeler oylanacak, size sataşma varsa cevap vereceksiniz. Ben, grubumuza sataştığınız için size cevap veriyorum.
Şimdi, Sayın Başkanım, geçen hafta...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - "Yalan söyledi." diye sataştı.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Siz, bir ton laf attınız, yalan söylediniz. Müsaade etmiyorsunuz ki hatipler konuşsun. Zaten sevgili arkadaşlarınız laf atmaktan dinlemeye sıra gelmiyor maşallah!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Şimdi, geçen hafta, biliyorsunuz, milletvekillerimiz, bizim tüm vekillerimiz -sizi bilemiyorum- bütün milletvekillerimiz ve bütün bakanlarımız bölgedeydi. Örnek verelim, Hatay'ı...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Vallahi görmedik.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Siz görmemiş olabilirsiniz, belki başka yerlerde gezdiniz.
VEYSAL TİPİOĞLU (Kocaeli) - Biz oradaydık, oradaydık.
RESUL KURT (Adıyaman) - Ali Mahir, seni göremedim kardeş, sen yoktun Ali Mahir; Allah bilir neredeydin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Vallahi görmedik, halk da görmedi. Valilik binasındaydı, valilik.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Hatay'da Millî Savunma Bakanımız vardı, Ticaret Bakanımız vardı, Enerji Bakanımız vardı, Grup Başkan Vekilimiz Leyla Hanım vardı, milletvekillerimiz vardı, milletvekillerimiz vardı; herkes oradaydı.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Yuhalandılar, vallahi yuhalandılar, yuhalandılar. Ben utandım onların yerine.
VEYSAL TİPİOĞLU (Kocaeli) - Ya, "vallahi" deme, Allah çarpar ya, Allah çarpar seni ya. Sende utanma yok ki zaten.
RESUL KURT (Adıyaman) - Utanmazsınız kardeşim, utanma yok sizde.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Hiç, hiç öyle bir şey olmadı.
Bakın, depremden hemen sonra... Bu deprem, değil Türkiye'nin dünya tarihin en büyük depremlerinden bir tanesi. Japon heyeti Hatay'ı ziyarete geldiğinde dediler ki: "Bu yıkım ancak dört yılda kalkabilir." Tam on bir ay içerisinde her yer şantiye hâline geldi. Hâlihazırda, 201.580 konut insanlarımıza teslim edildi, ocak ayına kadar da 252 bin konut ve iş yeri daha tamamlanmış olacak.
Şimdi, bu olan bitenlere baktığımız zaman... Hatay'ı biz nasıl kazandık, kim kazandı Hatay'ı, bana bir söyler misiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Zengin, tamamlayın lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Hatay seçimlerini kim kazandı değerli arkadaşlarım, AK PARTİ kazanmadı mı? Velhasılıkelam dönüp baktığımız zaman, biz bütün o bölgede tüm kurumlarımızla beraber insanlarımızın yarasını sarmak için canla başla çalışıyoruz. Evet, haklısınız, bu meseleyle ilgili, bu meseleyle alakalı söylenecek her söz oradaki insanların faydasına, hayrına olmalıdır. Buradan yaptığınız bu eleştiri görünümlü hakikat dışı beyanların hiç kimseye faydası yok. Olan bitenler, en iyi, bölgede yaşayan insanlar tarafından zaten takdir ediliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
MEHMET ŞAHİN (Kahramanmaraş) - Elin Japon'u gördü, içimizdekiler görmedi.
61.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, İstanbul Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, çok doğru söylüyor, elin Japon'una geleceğim de...
Deprem oldu, iki yılın sonunda tüm konutlar teslim edilecekti, yüzde 30'u teslim edildi. Şimdi diyor ki: "Deprem mühendisleri, Japon mühendisler geldi, 'Enkaz ancak dört yılda kalkar.' dediler." Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı "İki yılda konutların hepsini teslim edeceğim." dedi. Şimdi, bu Parlamento, bu halk Japon mühendislerin sözüne mi inanacak, Cumhurbaşkanının mı; onu bir sormak isterim. (AK PARTİ sıralarından "Cumhurbaşkanının..." sesleri)
RESUL KURT (Adıyaman) - Ya, gelsen görürsün Ali Bey.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - İki: Bakın, arkadaşlar, gerçekten, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu derdini anlatamıyor mu? Şu gruba bakın; iki yıldır Adıyaman'da, Kahramanmaraş'ta, Gaziantep'te, Malatya'da, Osmaniye'de, Hatay'da sabahladı.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Nerede ya? Ya, nerede? Allah'tan korkun ya! Provokasyon peşinde koşuyorsunuz be!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Hatay'a en uzak yerde görev yapan milletvekilimiz bile durumu sizden iyi bilir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Hiç bağırmayın! Burada biz milletvekiliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Mahir Bey, provokasyon peşinde koşuyorsunuz, yapmayın!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Konuşmayın, laf atmayın! İş üretin, iş! İş üretin, konuşmayın! Sözünüzde durun!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İnsanların acıları üzerinden yapıyorsunuz politikayı! İnsanların acıları üzerinden, sıkıntıları üzerinden politika yapıyorsunuz ya!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlelerim...
BAŞKAN - Sayın Başarır, son sözleriniz, lütfen tamamlayın.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Provokasyon yapıyorsunuz, provokasyon! Biz bölgede iş yaptık, iş! İş yapıyoruz, taş üstüne taş koyuyoruz! Yapmayın ya!
BAŞKAN - Sayın Milletvekili... Sayın Milletvekili, Sayın Grup Başkan Vekilinize zaten söz veriyorum. Lütfen...
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bu ülkede kur korumalı mevduata 1 trilyon 950 milyar para verdiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İnsanların gözünde ümit var, ümit! O ümit sizin zorunuza gidiyor!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Onunla deprem bölgesindeki tüm konutları yapacağımız gibi, Türkiye'de deprem sorununu çözmüştük.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İnsanların ümitvar olması zorunuza gidiyor.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama siz, bu ülkenin parasını bir avuç zengine verdiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Çok yazık yaptığınız, çok yazık.
RESUL KURT (Adıyaman) - İstanbul'da ne yaptın, İstanbul'da?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Laf atma kardeşim, iş yap! Laf atma! Sözünde dur!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Bırakın kardeşim ya! İnsanların gözündeki ümidi gördüm ben orada.
RESUL KURT (Adıyaman) - Ne yaptın İstanbul'da?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Nüfus verilerine baktın mı?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Söz şereftir, söz namustur. "İki yılda yapacağım." dediniz, yapamadınız. Yüzde 30'unu yaptınız. Ne laf atıyorsun bana! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakanlara gelecek olursak, ben o Bakanların yerinde olsam sokağa çıkamam. Yuhalandılar, yuhalandılar, halk onların yüzüne tükürdü. Halk onların yüzüne tükürdü. (CHP sıralarından alkışlar) Hak ettiler mi? Bin kez hak ettiler. Helal olsun Hatay'a, Gaziantep'e, Malatya'ya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Siz insanların gözündeki ümidi, geleceğe ait ümitleri göremiyorsunuz; kalbiniz kararmış, kalbiniz!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bin kat hak ettiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - O Murat Kurum'un yerinde olsam sokağa çıkamam, bak, sokağa çıkamam. Terbiyesiz adam!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Kalbiniz kararmış!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Gelmiş orada "Sözümüzde durduk." Neyin sözünde durdunuz ya, ya neyin durdunuz?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Nasıl bir ifadedir bu Sayın Başkan?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Başarır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- DEM PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Muş Milletvekili Sezai Temelli tarafından, 6 Şubat depreminin yarattığı sorunların ve mağduriyetlerin araştırılması amacıyla 4/2/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır, şimdi talebi yerine getireceğim.
Yoklama önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
11/2/2025 tarihli birleşimde DEM PARTİ'nin grup önerisinin oylanmasından önce toplantı yeter sayısı aranmasını ekli listedeki milletvekilleri olarak arz ederiz.
|
| Mehmet Emin Ekmen |
|
| Mersin |
|
| Grup Başkan Vekili |
BAŞKAN - Önce, yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.
Selçuk Özdağ? Burada.
Hasan Ekici? Burada.
İdris Şahin? Burada.
Mehmet Atmaca? Yok
Birol Aydın? Burada.
İrfan Karatutlu? Burada.
Bülent Kaya? Burada.
Medeni Yılmaz? Burada.
Ertuğrul Kaya? Burada.
Necmettin Çalışkan? Burada.
Mustafa Kaya? Burada.
Mesut Doğan? Burada.
Şerafettin Kılıç? Burada.
Hasan Karal? Burada.
Seda Kâya Ösen? Burada.
Cem Avşar? Burada.
Sadullah Kısacık? Burada.
Şenol Sunat? Burada.
Selcan Taşcı? Burada.
Yüksel Selçuk Türkoğlu? Burada.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Gülizar BİÇER KARACA
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Yasin ÖZTÜRK (Denizli)
----- 0 -----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55'inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun önerisinin oylanmasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Sayın milletvekilleri, yoklama için pusula veren milletvekili arkadaşlarımız lütfen salondan ayrılmasın.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı yoktur.
Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 12 Şubat 2025 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:19.24
[1]Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
[2] Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.