TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
78'inci Birleşim
22 Nisan 2025 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e acil şifalar dilediğine ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın, Mersin’e ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay'da acele kamulaştırmalar nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız’ın, Gazzeliler için Gazze’nin yeniden inşasına ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Ağrı Milletvekili Sırrı Sakik’in, Ağrı Tutak'taki insanların talebine ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, Kocaelispor'a ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Derya Ayaydın’ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin açıklaması
4.- Elâzığ Milletvekili Erol Keleş’in, Fırat Üniversitesinin 50'nci yılına ilişkin açıklaması
5.- Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez’in, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Yıldız Konal Süslü’nün, Gazze’ye ilişkin açıklaması
7.- Muş Milletvekili Sümeyye Boz’un, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
8.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin açıklaması
9.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, yaşanan zirai don felaketine ilişkin açıklaması
10.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, atama bekleyen engelli öğretmenlere ilişkin açıklaması
11.- Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar’ın, Şanlıurfa’daki elektrik kesintilerine ve tarımsal sulama suyu fiyatına, Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
12.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, yaşanan zirai don felaketine ilişkin açıklaması
13.- Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun’un, cezaevindeki Emin Aladağ'a ilişkin açıklaması
14.- Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir’in, tutuklu İstanbul İl Başkanları Sema Barbaros ile bütün arkadaşlarına ilişkin açıklaması
15.- Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
16.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz’ın, Silvan Barajı Sulama Tüneli Projesi'ne ilişkin açıklaması
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na, Kahramanmaraş’ın sorunlarına ilişkin açıklaması
18.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, İvrindi-Korucu-Bergama yoluna ilişkin açıklaması
19.- Gaziantep Milletvekili Melih Meriç’in, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine ilişkin açıklaması
20.- Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu’nun, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na, depremzede çocuklara ilişkin açıklaması
21.- Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp’ın, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
22.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 105'inci yıl dönümüne ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na, Şerafettin Can Atalay'a, elindeki kartonda yazan ifadeye ve yaşanan zirai don felaketine ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Satuk Buğra Kavuncu’nun, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, 1988 ve 2008 yılları arasındaki 22 Nisanlarda şehit olanlara, Türk Ocaklarının 113'üncü kuruluş yıl dönümüne, 23 Nisan kutlamalarına ve Çocuk Özel Oturumuna, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözüne ve Bülent Arınç’ın söylemlerine ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Cevher Dudayev'in şehadetinin yıl dönümüne ve Kemal Tahir'in vefatının yıl dönümüne ilişkin açıklaması
25.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, cezaevindeki Mehmet Emin Çam’a, Can Atalay’a, Selçuk Kozağaçlı’ya ve 22 Nisan Kürt gazetecilerin gününe ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Meclisin 105'inci kuruluş yıl dönümüne, Meclis Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın Anayasa Mahkemesi hükmünü okutturmasına ilişkin açıklaması
27.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, Yozgat’ta gerçekleştirdikleri mitinge ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu’nun, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'na, azalan doğum oranlarına ve yaşlanan toplum yapısına, ayrılıkçı söylemlere ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, Şehitler Haftası’na ilişkin açıklaması
30.- Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in, güvenlik görevlileri ve polis memurlarının mağduriyetine ilişkin açıklaması
31.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, kalp krizi, beyin kanaması ve turbo kansere bağlı ölümlere ilişkin açıklaması
32.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ve 19 Marttan sonraki eylemlerde tutuklanan Eren Üner’e ilişkin açıklaması
33.- Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan’ın, hasta mahpuslara ilişkin açıklaması
34.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, çiftçilere verilecek desteklere ilişkin açıklaması
35.- Ankara Milletvekili Semra Dinçer’in, 2024 İnsan Özgürlüğü Endeksi sıralamasına ilişkin açıklaması
36.- Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan’ın, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
37.- Ordu Milletvekili Seyit Torun’un, zirai dondan etkilenen fındık üreticilerine, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ilişkin açıklaması
38.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey’in, Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever’in, Gazi Meclisin 105’inci yaşına ve 23 Nisana ilişkin açıklaması
40.- Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in, Van-Hakkâri yolunda bugün yaşanan trafik kazasına ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Türkiye’nin her vilayetinden gelen öğretmen adaylarına "Hoş geldiniz." denilmesi
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Kazakistan Parlamentosu Meclis Başkanı Yerlan Koşanov'un beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte Türkiye’yi ziyaret etmesine ilişkin tezkeresi (3/1108)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Özbekistan Cumhuriyeti Alî Meclisi Senato Başkanı Tanzila Narbayeva'nın beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte Türkiye’yi ziyaret etmesine ilişkin tezkeresi (3/1109)
C) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş’un, esas komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilen (2/73) esas numaralı Kanun Teklifi’ni geri aldığına ilişkin önergesi (4/100)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- YENİ YOL Grubunun, Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen tarafından, Türkiye'de çocuk sağlığının, yoksunluğunun ve yoksulluğunun boyutlarının detaylı bir şekilde araştırılması, uluslararası verilerle karşılaştırılması, mevcut politika ve programların etkinliğinin değerlendirilmesi ve alınması gereken acil çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- İYİ Parti Grubunun, Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu ve 19 milletvekili tarafından, proje okullarındaki siyasi kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve başarılı öğretmenlerin cezalandırılması suretiyle millî eğitim sistemine verilen zararların bütün yönleriyle araştırılarak kamuoyunun aydınlatılması ve sorumluların tespiti amacıyla 21/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- DEM PARTİ Grubunun, Mersin Milletvekili Perihan Koca ve arkadaşları tarafından, eğitimdeki liyakatsiz atamaların araştırılması amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey’in yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız'ın, tahliye davalarının sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/25612)
2.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba'nın, 2020-2025 yılları arasında Uşak ilinde açılan boşanma davalarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/25615)
3.- İzmir Milletvekili Seda Kâya Ösen'in, İzmir'de bulunan Karagöl Tabiat Parkı'nın yakınına kurulması planlanan maden ocağının çevresel etkilerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın cevabı (7/25651)
4.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen'in, MAPEG tarafından ihaleye çıkarılacak maden sahalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın cevabı (7/25652)
5.- Bolu Milletvekili Türker Ateş'in, Yedigöller Milli Parkı yakınındaki bir bölge için maden arama ruhsatı verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın cevabı (7/25653)
6.- Ankara Milletvekili Mesut Doğan'ın, son beş yılda uyuşturucu suçlarından ceza alanların sayısına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/25742)
7.- İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer'in, 2002 yılından bu yana Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da yapılan değişikliklere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/25744)
8.- İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan'ın, kadın cinayetlerinin önlenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un cevabı (7/25745)
9.- Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz'un, sanayi sektöründeki ara eleman eksikliğinin giderilmesi için yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın cevabı (7/25799)
10.- Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz'un, Bakanlığın sanayi sektöründe markalaşma ve yüksek katma değerli üretimin artırılmasına yönelik çalışmalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın cevabı (7/25801)
11.- Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz'un, Bakanlığın sanayi sektöründe ithalatın azaltılması ve yerli üretimin teşvik edilmesine yönelik çalışmalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın cevabı (7/25802)
12.- Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz'un, ar-ge harcamalarının artırılması için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın cevabı (7/25803)
13.- Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Çayırhan Termik Santrali'nin özelleştirilmesi ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın cevabı (7/25891)
14.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, KİT'lerin borçlarına,
Yıllık enflasyon verilerine,
İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26139), (7/26140)
15.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, yıllık enflasyon verilerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26141)
16.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, depremlere karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26142)
17.- Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü'nün, bir sosyal medya platformundaki bazı hesaplara erişimin engellenmesi yönünde talepte bulunulduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26145)
18.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, reel sektörün finansmana erişimde yaşadığı zorluklara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26401)
19.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, bir savunma sanayii şirketindeki mobbing iddialarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26402)
20.- Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar'ın, Şanlıurfa'da kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesi olarak planlanan bir alanın konut alanına dönüştürülmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26404)
21.- Uşak Milletvekili Ali Karaoba'nın, RTÜK Başkanı tarafından yapılan bir açıklamaya ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26476)
22.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, kamu iktisadi teşebbüslerine atanan yöneticilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26477)
23.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün, yap-işlet-devret modeliyle inşa edilen köprüler için yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26478)
24.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Şişli Belediyesine atanan kayyımın aldığı iddia edilen bir karara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın cevabı (7/26479)
22 Nisan 2025 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Muhammed ADAK (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78'inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e acil şifalar dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, 12 Eylül askerî darbesinin hemen akabinde o günkü yönetimin oluşturduğu Mamak Askerî Cezaevi âdeta bir tımarhaneydi. Sırrı Süreyya Önder'le de 2'nci koğuşta beraber olduk. O zamanki yönetim "Karıştır, barıştır." diye bir şey uyguluyordu. Tabii ki fikirlerimiz ayrı idi ancak tımarhane dediğim yerde bile Sırrı Süreyya Önder hoşgörü sahibiydi, uzlaşmacıydı. Son dönemde özellikle terörsüz Türkiye'ye âdeta hayatını koyarcasına sahip çıktığına şahidiz, kendisine acil şifalar diliyorum.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Mersin hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Levent Uysal'a ait.
Buyurun Sayın Uysal. (MHP sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Mersin Milletvekili Levent Uysal’ın, Mersin’e ilişkin gündem dışı konuşması
LEVENT UYSAL (Mersin) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri, asil milletim; bugün burada Mersin halkı adına konuşuyorum.
Mersin'de son beş yılda 80 milyarlık yatırım yapıldı; Sorgun, Pamukluk Barajları, Çukurova Havalimanı, Tarsus Devlet Hastanesi, öğrenci yurtları ve sayamadıklarım. Ayrıca, 180 milyarlık yatırım da devam ediyor. Güçlü devlet aziz milletinin hep yanında.
Sayın milletvekilleri, yaşanan zirai don afetinden sonra 30 bin aile ve 300 bin dönüm arazi çok ama çok kötü şekilde etkilendi efendim. Çiftçilerimiz şu anda tarım yapamayacak durumda; bu nedenle çiftçilerimizin borçları faizsiz ertelenmeli, üç yıl süreyle hibe ve faizsiz kredi desteği verilmeli. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere kıymetli bakanlarımızın ve AFAD Başkanımızın bu konuda desteğini bekliyoruz.
Sayın milletvekilleri, Mersin 600 milyarlık üretimle Türkiye ekonomisine yüzde 5 katma değer sağlıyor ama bizim hedefimiz 1 trilyon liralık üretimle en büyük beş şehirden biri olmak; bunun da yolu belli efendim: Altyapıyı güçlendirmek, üreticiye destek vermek ve birlikte çalışmak.
Bakın, Mersinliler ne diyor: Tarsus Hacıhamzalı köyünden Selda teyze "Günde 20 ton süt üretiyoruz; sulama altyapısı güçlensin, 40 ton olur." Kazanlı'dan Gökhan Muhtar "Bölgemizdeki 5 bin çiftçi yazın elektriksiz kalıyor, 50 trafo şart." diyor. Erdemli'den Mustafa Başkan "Tırtar'da 120 ev yıkılmasın, otoban sit alanından geçmesin, proje lütfen yeniden incelensin." diyor. Çamlıyayla'dan Canan Başkan "İğne oyam var ama kimse bilmiyor. Tanıtım desteğine ihtiyacım var, destek verin lütfen." diyor. Gülnar'dan Muhammed dayı "Bademi 50 bin tona çıkarırız, yeter ki gölet yapın." diyor. Bozyazı'dan Ayşe hanım, Anamur'dan Fatma hanım "500 bin ton muz yetişir ama tapu yok, kadastro sorununu çözün artık." diyor. Toroslar'dan Ferhat kardeşim "Köyde internet yok, çocuklar nasıl ders çalışsın?" diyor ve Silifke'den Selahattin Muhtar "Mara yolu açılsın, 20 mahallemiz rahatlasın artık." diyor. Evet, biz bu ihtiyaçları 806 muhtar, 21 bin vatandaşımız, 35 STK ve kamu görevlisi kardeşlerimizle birlikte belirledik. Tarım ve Orman; Ulaştırma ve Altyapı; Çevre, Şehircilik Bakanlarımızdan, DSİ, TEDAŞ, Karayolları ve Türk Telekom'dan Mersin destek bekliyor ve hep yanımızda olan, "Mersin bizim." diyen sayın milletvekillerimize, Sayın Valimiz Atilla Toros'a, kaymakamlarımıza, il ve ilçe müdürlerimize, belediye başkanlarımıza, muhtarlarımıza, STK'lerimize, Sayın Hakan Sefa Çakır'a, Hamit İzol'a, Mürvet Beydağı'na, Abdullah Özdemir'e, Ruhi Koçak'a, Gül Akyürek'e, Sabri Tekli'ye, Ömer Gürsoy'a ve Ahmet Bebek'e Mersin halkı adına gönülden teşekkür ediyorum çünkü biz inanıyoruz ki Mersin üretirse, Mersin güçlenirse Türkiye kazanır. Tekiz, biriz, Türkiye'yiz.
Saygılarımla efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olasınız.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Hocam, Mersin'in eksiklerini çok nazik bir şekilde ifade ettiniz, teşekkür ederiz.
BAŞKAN - Sayın Sakik, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Ağrı Milletvekili Sırrı Sakik’in, Ağrı Tutak'taki insanların talebine ilişkin açıklaması
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sizin de doğduğunuz yer, büyüdüğünüz yer Ağrı Tutak'taki insanların şöyle bir talebi var: Ağrı'ya bağlı Erdal köyünde on beş yıl önce bir karakol varmış ve karakol orayı boşaltmış. Şimdi tekrar karakol yapılmak isteniyor, İl Genel Meclis üyeleri bunu reddediyorlar, Valilik onay veriyor ama buna rağmen Ankara diretiyor. Oradaki insanlar da diyor ki: "Ya, bizimle barışacaksanız karakola gerek yok, karakol yapacaksanız da köyün içinde karakola gerek yok, köyün dışında yapın." Ama inatla köyün içinde karakol yapmak istiyorlar. Ağrılılar "Biz hastane istiyoruz, biz yol istiyoruz, biz asfalt istiyoruz; bizim hayat standartlarımızı yükseltin." diyorlar ama ne hikmetse Ankara buna pek kulak vermiyor. Sizden de bu konuda katkı istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Çakır...
2.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, Kocaelispor'a ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Kocaelispor'un tarihiyle ilgili çok fazla detaya girmeden, özetle, Türk futbol tarihinde çeşitli başarılarının yanı sıra Türkiye Kupasını 2 sefer müzesine götürmeyi de başaran, yarım asırdan fazla liglerde oynadığı futbolla futbolseverlerin takdirini kazanmış olup bu başarı bugün takımın Süper Lig'e çıkmasıyla tescillenmiş oldu. Bu başarıda emeği geçen, bu güzelliği şehrimize yaşatan yönetiminde futbolculara, kar kış demeden statların içinde ve dışında heyecanlarını sahaya yansıtarak birlikteliğin en güzel örneğini ortaya koyan tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Spor dünyamıza ve şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Başarmak için inanmak, azmetmek ve sabretmek önemli ve yeni güzelliklerin yol haritasıdır. Kocaelispor'un sporda ve skorda yakaladığı başarıyı sportmenlik ve "fair play" anlayışıyla güçlendireceğine, güzelleştirileceğine inanıyor, Süper Lig'de ve yeni sezonda başarı dileklerimle Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un, Hatay'da acele kamulaştırmalar nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, Hatay'da acele kamulaştırmalar nedeniyle yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur.
Buyurunuz Sayın Güzelmansur. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatay'da rezerv alan ve acele kamulaştırmayla ilgili yaşanan sorunları anlatmak üzere gündem dışı söz aldım. Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, 6 Şubat depremlerinde Hatay en ağır yıkımı yaşadı; Hatay'ın üçte 1'i yerle bir oldu. Ben, buradan, özellikle bu boş sıralardaki AKP milletvekillerine sesleniyorum; seçim vaadi olarak dediniz ki: "Bir yılda hak sahipliği kapsamında tüm konutları yapıp bitireceğiz." Yirmi altı ayın sonunda bunun ancak çeyreğinin kurasını çektirdiniz, üstelik bunlar da tam bitmiş değil. Depremin üzerinden tam yirmi altı ay geçti, Hatay'da hâlâ deprem konutlarını değil bitirmek, nereye yapılacağı konuşuluyor. Hatay'ın pek çok bölgesinde TOKİ tarafından konut yapılması için acele kamulaştırma kararları alındı, tapular bir bir iptal ediliyor. Burada vatandaşlarımızın zeytinliklerine, narenciye ağaçlarının olduğu bahçelerine el konuluyor. Oysa bu bölgelerde deprem konutu yapımına uygun yeterli hazine arazisi de var. El konulan bu araziler vatandaşın tarım yaptığı yani geçim kaynağı olan, çocuğunu buradan gelen gelirle okuttuğu, büyüttüğü arazilerdir.
Beş gündür Samandağ'ın Mağaracık'ında, Hıdırbey ve Kurtderesi Mahallelerinde, Antakya'nın Odabaşı Mahallesi'nde, Kırıkhan'ın Barbaros ve Cumhuriyet Mahallelerinde, Defne ilçesinin Turunçlu Mahallelerinin sakinleri ayakta ve perişan. Neden? Çünkü hazine arazileri dururken Hatay insanının geçim kaynağı olan tarım arazilerini, zeytinliklerini, narenciye bahçelerini kamulaştırıyorsunuz. Neden bunu kamulaştırıyorsunuz? Mahkeme kararını beklemeden bu arazilere iş makinalarını neden gönderiyorsunuz? İnsanların yıllardır emek verip diktiği, çocuğu gibi bakıp büyüttüğü ağaçları niye kesiyorsunuz? Bu insanlar 6 Şubat depreminde büyük acılar yaşamış insanlar, onlara ikinci bir depremi neden yaşatıyorsunuz? İnsanlarımız ile güvenlik güçlerini neden karşı karşıya getiriyorsunuz?
Bakın, değerli milletvekilleri, insanlar tarım arazisini, ağaçlarını korumak için kepçenin önüne yatıyor çünkü geçim kaynağı orası; buraya emek vermiş, buradan elde ettiği gelirle geçinmiş, çocuğunu bununla büyütmüş ve canı pahasına arazisini, ağaçlarını koruyor. Bir vatandaşımızın kolu kırıldı, bir vatandaşımız ise kalp krizi geçirdi; buna hakkınız var mı?
Şimdi de rezerv konusuna geçmek istiyorum. Depremin üzerinden tam yirmi altı ay geçtikten sonra rezerv alanı ilan edilip acele kamulaştırma yapılan mahallelerden bazılarında depremde hasar almamış ve güçlendirilmesi yapılmış evler var. Depremzede insanımıza tebligat gönderip, sağlam evlerinin yıkılacağını söyleyip on beş gün içinde tahliye etmelerini istiyorsunuz. Bu, vicdana sığar mı sayın vekillerim? Hani siz depremde insanımıza istemediği hiçbir şey yapmayacaktınız? Hani "Hatay insanının istemediği yerlerde rezerv alanı ilan etmeyeceğiz." diyordunuz, ne oldu bu sözlerinize? Hani sağlam ve güçlendirilmiş evlere dokunmayacaktınız? Çok değil yakın bir geçmişte Hatay halkına "Rahat olun, evlerinizde rahat rahat oturun." dediniz, "Dokunmayacağız." diye söz verdiniz. Şimdi de tebligat gönderiyorsunuz, "Boşaltın, yıkacağım." diyorsunuz. Nereye gidecek bu insanlar? Bir yılda bitirme sözü verdiğiniz evleri yaptınız da oraya mı gitmiyorlar? Siz sözünüzü tutmuyorsunuz ama vatandaş bunun çilesini çekiyor. Depremde yıkımın yarısı Hatay'da olmasına rağmen Hatay'a hiçbir ayrıcalık yapmadınız. "Özel afet bölgesi ilan edin." dedik, dinlemediniz. "Mücbir sebebi uzatın." dedik, uzatmadınız. "Esnafa, sanayiciye faizsiz kredi verin." dedik, vermediniz. Şimdi de insanımızın geçim kaynağı tarım arazilerine çöküyorsunuz, sağlam evini yıkıyorsunuz. Biz bu konuda Mağaracık, Hıdırbey ve diğer mahallelerimizin sonuna kadar yanında olacağız ve vatandaşımızın hakkını, hukukunu koruyacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) - Yıllardır emek verdiği, geçim kapısı yaptığı tarım arazisini ranta kurban etmenize izin vermeyeceğiz. Bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi mahkeme kararı beklenecek, depremzede insanımız ile güvenlik güçleri karşı karşıya getirilmeyecek, insanlarımız darp edilmeyecek; depremde sevdiklerini, evlerini, iş yerlerini kaybeden Hatay insanının bir kez daha mağduriyet ve travma yaşamasına izin vermeyeceğiz. Burada yapılması gereken, bahsettiğim mahallelerdeki acele kamulaştırma kararlarının kaldırılması, deprem konut yapımı için öncelikle hazine arazilerinin seçilmesi gerekiyor.
İktidarın Hatay'ın yaralarını sarmasını, sesine kulak vermesini istiyor, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. Hatay'a da herkes sahip çıksın diyorum. (CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı üçüncü söz, Gazzeliler için Gazze'nin yeniden inşası hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız'a ait.
Buyurun Sayın Yıldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız’ın, Gazzeliler için Gazze’nin yeniden inşasına ilişkin gündem dışı konuşması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, ekranları başından bizleri takip eden necip milletimiz; bir buçuk yılı aşkın süredir Gazze'de devam eden soykırımı engellemek adına üyesi bulunduğum Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde parlamenter seviyede yürüttüğümüz çalışmalara ilişkin olarak hem Gazi Meclisimizi hem de milletimizi bilgilendirmek adına gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki "one minute" çıkışıyla en güçlü şekilde tevarüs eden yaklaşımını her zaman her düzlemde Filistin'e yönelik kısıtlamaları eleştirerek plajlarda çocukların nasıl katledildiğini her fırsatta haykırarak Filistin'in özgürlüğü için her türlü diplomatik ve siyasi girişimde bulunarak sürdürmüştür. Bu yaklaşımın devamı olarak 7 Ekimde başlayan süreçte Türkiye ilk inisiyatif alan ülkelerden biri olmuştur. Türkiye, İsrail'le ticareti sonlandırmak da dâhil olmak üzere her türlü siyasi, diplomatik ve ekonomik tedbiri adım adım almıştır. Bizler de bu yaklaşımın izdüşümü olarak parlamenter seviyede Gazze'de ve Filistin'de devam eden soykırımı duyurmaya, konuşmaya ve anlatmaya devam ediyoruz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin 7 Ekim haftasında gerçekleşen genel kurulunu takip eden 5 genel kurul gerçekleşti. Her bir genel kurulda asamblenin gündemine Gazze'yi taşımak adına bir çağrı yayınlanmasını içerecek şekilde acil işler prosedürünün işletilmesi için ayrı ayrı önergeler verdik. Bu önergelerimiz farklı milliyetlerden, farklı siyasi gruplardan milletvekilleri tarafından yoğun bir şekilde desteklenmiş olmasına rağmen sonunda, asamblenin aslında bir bildiri yayınlanmasına imkân tanımayan "Güncel işler" kategorisine alınarak önerilerimiz aslında etkisi birazcık daha azaltılmaya çalışıldı. Asamble ne yazık ki ortak bir çağrıda bulunmak hususunda çekingen kaldı.
Değerli milletvekilleri, bu şekilde Asamble nezdinde ortak bir çağrı yayımlamayı mümkün kılamasa da yine de güncel işler başlığı altında olsa dahi Gazze'nin sürekli olarak Asamblenin gündeminde olmasını sağlamış olduk. 7 Ekiminin hemen ertesinde gerçekleşen oturumda Filistin'i bizim haricimizde yalnızca birkaç milletvekili savunuyordu ancak son Genel Kurulda bu sayının artık yüzde 90'lara dayanmış olduğunu görüyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, sürecin başından beri Gazze'de olan biteni en yüksek tonda anlatarak esas itibarıyla bu dip dalganın öncüsü olmuştur. Ayrıca Gazze'de devam eden soykırımı duyurmak adına bizler bir buçuk yıllık bir uğraş neticesinde Malatya Milletvekilimiz Abdurrahman Babacan ve İstanbul Milletvekilimiz Sena Nur Çelik'le birlikte 10 Nisan 2025 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi çatısı altında ilk kez Gazze'ye yönelik olarak bir yan etkinlik, bir panel düzenledik ve bu panelin başlığını "Gazze'nin Gazzeliler İçin Yeniden İnşası" olarak belirledik. Bu başlığı seçmekteki temel motivasyonumuz şuydu -biz bu öneriyi verdiğimizde ateşkes ilan edilmişti esas itibarıyla- dedik ki: "Eğer Gazze tekrar bir gündem olacaksa bu, en temelde bu onurlu direnişin sembolü hâline gelen Gazzeliler için inşa edilmelidir." ve "Uluslararası kamuoyu Gazze'de siyonist işgali engelleyici noktada bir pozisyon takınmalıdır." motivasyonuyla biz bu etkinliği düzenlemiştik ve nihayetinde, bu etkinlik Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin en yoğun katılımlı etkinliği oldu ve bu noktada parlamenter farkındalığı artırmaya dönük çabamızı, gayretimizi sürdürmeye devam ettik.
Bu etkinlik kapsamında, malumunuz olduğu üzere, kurumlarımız sürecin başından beri titizlikle aslında çok önemli bir delillendirme süreci yürüttüler. Ombudsmanlığın ve TİHEK'in ne olup bittiğine dair çok kıymeti raporları vardı, bunları uluslararası katılımcılarla paylaştık. Bunun yanı sıra, TRT World'ün Filistin'in tamamındaki yasa dışı yerleşimcilere ilişkin olarak bir belgeseli var, bunu katılımcılarla paylaştık. Aynı şekilde, Anadolu Ajansı'nın delilleri, aslında o Gazze'de çektiği her türlü görüntü Uluslararası Adalet Divanında devam eden Netanyahu'nun aleyhine açılan soykırıma ilişkin olarak davada delil olarak kullanıldı. Bu, belgeselleştirildi, "Kanıt" belgeseli, onu da katılımcılarla paylaştık.
Şunu çok iyi biliyoruz: Filistin'de zorunlu göç, ambargo ve işgal 7 Ekimde başlamadı. Filistin Gazze ve Batı Şeria olarak ayrılarak ilk etapta Filistinlilerin serbest dolaşım hakkı ellerinden alındı. Zamanla eğitim hakkı, sağlık hakkı, barınma hakkı gibi bir sürü temel hakkından mahrum bırakıldı Filistinliler ve nihai olarak diğer bütün hakların kullanımını sağlayacak olan yaşam hakkı ağır bir tehdit altında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ZEYNEP YILDIZ (Devamla) - Hatta ve hatta Filistinlilere karşı artık açlık bir silah olarak kullanılıyor. Bu noktada, Cumhurbaşkanımızın Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'nda tekrar ifade ettiği gibi "En küçük bir hadisede ambargo silahını çeken Batılı devletler İsrail'e karşı neredeler?" sorusunu tekrarla soruyoruz. Bu vesileyle Batı'da söylemsel bazda yavaş yavaş -geç de olsa ne yazık ki- artan Filistin destekçiliğini önemli bulduğumuzu ifade ederken bunun Türkiye'nin İsrail'le ticareti sonlandırması gibi somut adımlarla desteklenmesi gerektiğini bir kere de buradan vurgulamak istiyorum. Nehirden denize Filistin özgür olana kadar mücadelemiz devam edecek.
Tüm çocukların hür ve müreffeh bir dünyada yaşadığı, daha adil bir dünyayı mümkün kılacağımız bir geleceğe inşallah çocukları ulaştıracağımız temennisiyle 23 Nisan Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızı tebrik ediyorum.
Genel Kurulu ve milletimizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ayaydın...
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Derya Ayaydın’ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin açıklaması
DERYA AYAYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 105'inci yılını, Türkiye ve özellikle Gazze'deki tüm çocuklarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı en samimi duygularımla tebrik ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı 23 Nisan 1920 "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." diyerek bağımsızlığımızı ve millî iradenin hâkimiyetini dünyaya ilan ettiğimiz tarihtir. Maziden günümüze uzanan şanlı tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüz beş yıldır olduğu gibi ilelebet millî iradenin, millet egemenliğinin, demokrasinin ve bağımsızlığın aynası olmaya devam edecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimiz ile ahirete irtihal eylemiş tüm milletvekillerimizi rahmetle yad ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Keleş...
4.- Elâzığ Milletvekili Erol Keleş’in, Fırat Üniversitesinin 50'nci yılına ilişkin açıklaması
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11 Nisan 1975 tarihinde kurulan, köklü geçmişiyle bilim, kültür ve sanatın ışığında binlerce öğrenciyi hayata hazırlayan Fırat Üniversitemizin 50'nci yılını büyük bir gururla kutluyoruz. Mezunu olmaktan her zaman onur duyduğum, akademisyen olarak da uzun yıllar görev yaptığım bu güzide üniversitemiz yarım asırlık birikimiyle sadece Elâzığ'a değil ülkemizin dört bir yanına değer katmaya devam etmektedir.
Fırat Üniversitemiz URAP verilerine göre 2024-2025 Türkiye sıralamasında 17'nci, tıp fakültesi bulunan üniversiteleri arasında 12'nci sırada yer almaktadır. URAP 2023-2024 verilerine göre Türkiye'nin en iyi 10 üniversitesinden biri olan Fırat Üniversitemiz dünya genelinde ise 1.038'inci sıraya yükselerek uluslararası platformda dikkat çeken bir konuma gelmiştir. Bu başarıda emeği geçen üniversite camiamızı gönülden tebrik ediyorum, Fırat üniversitemize başarılarla dolu nice yıllar diliyorum.
BAŞKAN - Sayın İrmez...
5.- Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez’in, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - 22 Nisan 1898 tarihinde Midhat Bedirhan tarafından Mısır'ın başkenti Kahire'de çıkarılan Kürdistan gazetesi Kürt halkının aydınlanma, ulusal bilince ulaşma, eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütme arayışlarının çok önemli ve tarihsel adımlarından biri olmuştur. Kürdistan gazetesi, bu anlamıyla bir gazete olmanın ötesinde, inkâra, imhaya, yok saymaya karşı yüz yirmi yedi yıl önce Orta Doğu'da ışıldayan bir hakikatin adı olmuştur. Bu sebeple, Kürt gazeteciler günü yalnızca bir kutlama değil aynı zamanda direnişin ve hakikatin mücadelesinin simgesi olmuştur. Başta Kürdistan gazetesinin kurucusu olan Midhat Bedirhan olmak üzere tüm Kürt basın emekçilerinin ve basın dünyasının gazetecilik günü kutlu olsun. Musa Anter, Gurbetelli Ersöz, Nagihan Akarsel, Aziz Köylüoğlu, Cihan Bilgin ve Nazım Daştan şahsında tüm basın şehitlerini saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Hakikatin sesi asla susmayacak.
BAŞKAN - Sayın Süslü...
6.- İstanbul Milletvekili Yıldız Konal Süslü’nün, Gazze’ye ilişkin açıklaması
YILDIZ KONAL SÜSLÜ (İstanbul) - Sayın Başkan, Gazi Meclisimizde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı biz çocuklarımız için sevinçle ve heyecanla kutlarken Gazze'de bir çocuk daha sustu bugün, gözleri açık çünkü orada ölüm uykudan önce okunur ninni gibi. Gazze'de duvarlar konuşmaz ama kan kokar taşları ve bir annenin gözyaşları dünya kadar ağırdır artık. Bu sessizlik midir insanlık? Yoksa susan dillerin utancı mı büyütüyor zulmü? Adalet sadece güçlüye mi çalışır? Zalim durmaz ise mazlumun duası yakar göğü. Filistin yanarken biz burada yalnızca bakacak mıyız? Her suskun kalış bir bombanın pimidir, her "Bana ne!" deyiş, bir çocuğun son nefesidir ve unutmayalım, zulme sessiz kalan zulmün ortağıdır.
BAŞKAN - Sayın Boz...
7.- Muş Milletvekili Sümeyye Boz’un, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
SÜMEYYE BOZ (Muş) - 22 Nisan bu topraklarda hakikatin bedelini canıyla ödeyen Kürt gazetecilerinin günüdür. Nazım Daştan, Cihan Bilgin, Gülistan Tara, Nagihan Akarsel, Gurbetelli Ersöz; adını sayamadığımız daha onlarcası sadece gazeteci değil Kürt halkının sesi, direnişin kalemiydi. Katledildiler, zindanlara atıldılar, susturulmak istendiler çünkü bu rejim kamerası da kalemi de halktan yana olan bütün gazetecilerden korkuyor.
Bugün, Türkiye'de Kürt gazeteciliği yapmak, hakikati yazmak bir suç sayılıyor. Devletin yargısı, polisi ve medyası el birliğiyle bu susturma politikalarını yürütüyor. Kürt halkını, onun hakikatini yazan gazetecileri de kimsenin teslim alamayacağını hatırlatmak gerekiyor. 22 Nisanı yüz yirmi yedi yıl önce Kahire'den günümüze direnişi büyütme günü olarak görüyoruz. Ape Musa'nın ve ardıllarının gerçeği yazan kalemlerinin kırılmadığı, susturulmadığı bir gelecek için de mücadelemiz sürecek.
BAŞKAN - Sayın Özcan...
8.- Tekirdağ Milletvekili Mestan Özcan’ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin açıklaması
MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) - Sevgili çocuklar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış günü değil aynı zamanda bu milletin kendi kaderine sahip çıktığı, egemenliğini tüm dünyaya ilan ettiği gündür. Bu kutlu günü geleceğimizin teminatı siz çocuklarımıza armağan eden Atatürk, sizlere ne kadar çok güvendiğini ve inandığını da göstermiştir. Sizler bu ülkenin aydınlık yarınlarısınız; sadece derslerinizle değil ahlakınızla, merhametinizle, vatan sevginizle ülkemizi daha da ileriye taşıyacaksınız. Sizlerin mutlu, özgür ve başarılı bireyler olarak yetiştirilmesi için bizler de var gücümüzle çalışıyoruz.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, millî egemenliğimizi bize armağan eden tüm kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anıyor, başta Tekirdağlı hemşehrilerim olmak üzere tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı yürekten kutluyor, gözlerinden öpüyorum.
Sevgiyle, umutla ve gururla dolu Türkiye Yüzyılı'nda nice 23 Nisanlara.
BAŞKAN - Sayın Karagöz...
9.- Amasya Milletvekili Reşat Karagöz’ün, yaşanan zirai don felaketine ilişkin açıklaması
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Geçtiğimiz günlerde hava sıcaklığının eksi derecelerde izlemesi sonucu Amasya'mızda toprak buz tuttu, emek dondu, umutlar kırıldı. Zirai don sadece ürünleri değil çiftçinin alın terini, banka kredilerini, borçla alınmış gübre ve mazotu da vurdu. Geçen seneki kuraklığın üstüne bu sene de zirai dona göğüs germeye çalışan çiftçilerimize eğer yeterli desteği vermezsek emekçilerimiz bu yükü kaldıramaz, üretimlerini devam ettiremez. Tarım Bakanlığı derhâl yaşanan zirai don olaylarını bölgesel veya ülke bazında doğal afet ilan etmelidir. Sigortası olanların zararı TARSİM tarafından hızlıca karşılanmalıdır, sigorta yaptıramayan çiftçilerimize devlet desteği sağlanmalıdır. Ziraat Bankası ve Tarım ve Kredi borçları faizsiz ertelenmeli, yeni kredi imkânları sağlanmalıdır. Sezonun devamında sulama ve enerji bedellerinde indirimler yapılmalıdır. Zarara uğrayan tarla bitkileri için tohum desteği sağlanmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu...
10.- Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nun, atama bekleyen engelli öğretmenlere ilişkin açıklaması
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bir işi de adaletli, vicdanlı yapsalar inanın şaşıracağız. Atama bekleyen engelli öğretmenlerimiz son açıklanan 1.380 kontenjanla tam bir sukutuhayal yaşamışlardır. Bu insanlar engelli bedenleriyle ama dimdik onurlarıyla okuyup mezun oldular, sınavları geçtiler, şimdi ise devlet eliyle umutları kırılıyor. Soruyorum size: Bu devlet hepi topu atama bekleyen öğretmenler içinde oranları yüzde 1'i bulmayan bu öğretmenlerimizi atamayacak kadar aciz midir? Seçim bölgem Bursa'da görüştüğüm engelli öğretmen arkadaşların gözlerindeki hayal kırıklığını unutamayız. Buradan uyarıyorum: Bu adaletsizlikten derhâl dönün. Engelli öğretmenlerimizin tamamının 30 Nisandan önce atanacağını açıklayın.
BAŞKAN - Sayın Şenyaşar...
11.- Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar’ın, Şanlıurfa’daki elektrik kesintilerine ve tarımsal sulama suyu fiyatına, Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - İktidarın yandaş kurumu olan DEDAŞ ve Topçu Gündaş Sulama Birliği Urfa halkına hayatı zindan etmeye devam ediyor. Urfa Sanayi Sitesi başta olmak üzere Siverek, Hilvan ve Viranşehir'de günde sekiz saatten fazla elektrik kesintisi yaşanıyor. Adana'da tarımsal sulama suyunun dönüm başı için belirlenen ücreti 850 TL, Suruç'ta tarımsal sulama suyu için dönüm başı belirlenen fiyat 2.900 TL; fark 3 kattan fazla. Tarımsal sulama suyunun mazottan daha pahalı olduğu Suruç'ta çiftçiler büyük kitlesel eyleme hazırlanıyor; bütün siyasi partileri ve STK'leri çiftçilerin bu haklı eylemine destek vermeye davet ediyoruz. Sulama birliklerinin adaletsiz fiyat farkı ortadan kalkana kadar Mecliste üreten çiftçinin sesi olmaya devam edeceğiz.
Hakikatin izinden giden Kürt gazeteciler gününü kutluyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çan...
12.- Samsun Milletvekili Murat Çan’ın, yaşanan zirai don felaketine ilişkin açıklaması
MURAT ÇAN (Samsun) - Tarım Bakanı zirai don olayının 34 ilde etkili olduğunu ve 16 çeşit ürüne zarar verdiğini söylüyor. Oysa Türkiye Ziraat Odaları Birliği etkilenen il sayısının 65, ürün çeşidinin ise çok daha fazla olduğunu söylüyor. Zirai don felaketinin gerçek boyutunu gizlemeye çalışan Bakan aklınca "Arz açığı olmayacak, fiyatlar artmayacak." diyor. Ziraat odalarını, üretici birliklerini dedikodu yapmakla, manipülasyon yapmakla suçluyor. Üretim zaten yetmiyor, arz açığı şimdi çok daha fazla büyüyecek. Örneğin, Samsun'da Tarım Kredi marketin raflarına bakalım. Orada satılan ceviz bile ithal, fiyatlar bugün de el yakıyor, yarın çok daha yüksek olacak. İktidar, milleti kandırayım derken kendini kandırıyor. Asıl manipülasyonu, asıl çarpıtmayı tek adamın memuru Bakan yapıyor.
BAŞKAN - Sayın Hun...
13.- Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun’un, cezaevindeki Emin Aladağ'a ilişkin açıklaması
YILMAZ HUN (Iğdır) - Sayın Başkan, Iğdırlı ağır hasta tutsak Emin Aladağ sağlık sorunlarından kaynaklı olarak hayatını tek başına idare edemez durumdadır. Elâzığ 1 no.lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulan Emin Aladağ'ın sağ kolu ve sol bacağında lif kopması mevcuttur, kronik tansiyon ve şeker hastasıdır, bunların yanı sıra astım, mide fıtığı, boyun fıtığı, bel fıtığı rahatsızlıkları kronik olarak devam etmektedir. Ayrıca, sol kalçasındaki kireçlemeden dolayı ameliyat olmuş ve platin takılmıştır. Lif kopmasından kaynaklı sol bacağından ameliyat olması gerekmektedir. Fıtık nedeniyle sağ bacağı felç olmuştur. Hasta tutsak Emin Aladağ tek başına kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz durumdadır. Emin Aladağ ve sayıları binleri bulan diğer tüm hasta tutsaklar derhâl serbest bırakılmalı ve tedavilerinin yapılabilmesi için ceza tehiri gerekmektedir. Hasta tutsakların cezaları ertelenmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Karaca Demir...
14.- Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir’in, tutuklu İstanbul İl Başkanları Sema Barbaros ile bütün arkadaşlarına ilişkin açıklaması
SEVDA KARACA DEMİR (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.
İstanbul İl Başkanımız Sema Barbaros ve onlarca mücadele arkadaşımız iki aydır cezaevinde. Saçma sapan iddialarla en temel hakları ayaklar altına alınarak rehin durumdalar şu an. AKP sıralarına buradan söylemek isterim: Adlarından başka hiçbir yerde adalet falan bırakmamış durumdalar. Cezaevlerini saray oligarşisinin rehine merkezi olarak kullanmaktan artık vazgeçmek zorundalar. Sema Barbaros, Pınar Aydınlar, Elif Akgül, Ayşe Bengi, Ayşe Panuş, Esengül Demir, Yıldız Tar ve adını sayamadığım diğer bütün tutuklu arkadaşlarımız artık derhâl serbest bırakılmalı, bu saray iktidarını sürdürmek için sarıldıkları o iç cephe siyasetinin sopası hâline gelmiş olan İstanbul Savcılığının uydurduğu bu dava bir an önce bitirilmelidir.
BAŞKAN - Sayın Kaçmaz Sayyiğit...
15.- Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Kürdistan gazetesi yüz yirmi yedi yıl önce bugün Kahire'de yayın hayatına başladı. Mikdat Midhat Bedirhan'ın kalemi baskı ve sansüre rağmen Kürt hakikatini yazdı, özgürlüğü işledi. Bu sebeple 22 Nisan sadece Kürt Gazeteciler Günü değil aynı zamanda bir mücadele günüdür. 20'nci yüzyıl boyunca Kürtçe yayın yapan gazeteler kapatıldı, Kürt basın emekçileri ya gözaltına alındı ya da tutuklandı. Yine de Rojî Kurd'dan Hawar'a, Ronahi'den Welat'a, Azadiya Welat'tan Xwebûn'a özgür Kürt basın geleneği hiçbir zaman geri adım atmadı, bugünden sonra da geri adım atmayacak. Özgür basını yaratan Celadet Ali Bedirhanlara, Musa Anterlere, Gurbetelli Ersözlere, Nagihan Akarsellere, Nazım Daştanlara, Cihan Bilginlere, Gülistan Taralara selam olsun. Kürt gazeteciler günü kutlu olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Yaz...
16.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz’ın, Silvan Barajı Sulama Tüneli Projesi'ne ilişkin açıklaması
MEHMET SAİT YAZ (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
17 Nisan Perşembe günü Silvan Barajı Sulama Tüneli'nin kazı çalışmalarını Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın video konferansla teşrifleri, Tarım ve Orman Bakanımız Sayın İbrahim Yumaklı ve bölge milletvekillerinin katılımıyla "Bismillah." diyerek başlattık. Tünelin yatırım bedeli yaklaşık 12 milyar TL olup 13 kilometre uzunluğundadır. Bu tünelle 2 milyon 350 bin dekar arazi sulanacak, 305 bin kişiye de istihdam sağlanacaktır, ayrıca ekonomiye de yılda 30 milyar TL katkı yapacaktır. Ülkemizin en büyük sulama projelerinden biri olan Silvan Barajı'nın suyu toprakla buluştuğunda bölgede tarıma bereket katacak, ekonomiye de canlılık getirecektir. Bu projenin ülkemize, bölgemize ve Diyarbakır'ımıza hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Öztunç...
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na, Kahramanmaraş’ın sorunlarına ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum.
Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesinin Şekeroba Mahallesi var. Nurdağı'na 8 kilometre, Türkoğlu'na ise 18 kilometre mesafede Şekeroba Mahallesi. Hem Nurdağı'nda hem Türkoğlu'nda doğal gaz var ama Şekeroba'da maalesef, doğal gaz yok. Ne yapsın bu yurttaşlarımız? Yolları mı kapatsın, isyan mı etsinler?
Konteyner kentlerde yaşayanlara "Haziran ayında çıkın." diyorlar. Deprem sonrasında 50 binin üzerinde yurttaş hâlâ konteyner kentlerde yaşıyor. Ev yok, bark yok, eşya yok "Çıkın dışarı." diyorlar. Ne yapacak bu insanlar? Sokakta mı kalacaklar? Vicdanınız kurusun! Yapmayın, bunu bırakın diyoruz.
Kahramanmaraş'ın Bertiz bölgesinin Başdervişli Mahallesi'nde gölet var, su saati alamıyor vatandaş çünkü çarşıdan aldığı fiyatın 3 katına devlet satıyor, devletten almak zorunlu hâle getiriliyor. Sağlık ocağı var, harabe gibi. Karaelbistan'da TOKİ'de su yok, su; yemeğe yok, içmeye yok, abdest almaya su yok. Kerbela'ya çevirdiniz!
BAŞKAN - Sayın Sarı...
18.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, İvrindi-Korucu-Bergama yoluna ilişkin açıklaması
SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
İvrindi-Korucu-Bergama Yolu'nu bitiremeyen AKP iktidarına sesleniyorum: 2016 yılında başlanan ve 2028 yılında bitirilmesi planlanan bu yolun aradan geçen dokuz yıla rağmen sadece yüzde 20'si tamamlanabilmiş durumda. Bugün ayrılan ödeneklere baktığımızda yıl sonunda yüzde 26'sı, projenin tam anlamıyla bitmesi de 2053 yılını bulacak yani otuz yedi yılda bu yolu tamamlamayı planlıyorlar. Bugün "Yol yaptık, köprü yaptık, tünel yaptık." diye naralar atanlar, açıklama yapanlar söz konusu Balıkesir olduğunda, söz konusu İvrindi olduğunda, söz konusu Korucu olduğunda ne yazık ki kör, sağır, dilsiz bir şekilde tavır takınıyorlar. Bölge milletvekilleri her seçim döneminde, her yerel seçimde "Bu yolu bitiriyoruz, bu yolu tamamlıyoruz." diye müjdeler verirken aradan yıllar geçti, burada çocuklar büyüyor, askere gidiyor, evleniyorlar ama bu yol hâlâ bitmiş değil. Bu yapmadığınız yol yüzünden insanlar canlarından oluyorlar. Acilen bu yolun tamamlanmasını talep ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Meriç...
19.- Gaziantep Milletvekili Melih Meriç’in, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine ilişkin açıklaması
MELİH MERİÇ (Gaziantep) - Ekonomi çöktükçe cepler hafifliyor, cepler hafifledikçe vatandaş kredilere yükleniyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre 2024'te Türkiye'de nakdi kredilerin mevduata oranla en yüksek olduğu ilin Gaziantep olduğu ortaya çıktı. Türkiye'nin ve Orta Doğu'nun ihracat lokomotifi olan, her sene ihracat şampiyonları içinde ilk 10'a giren gazi şehrimizin düşürüldüğü bu hâl gerçekten ibretlik. Toprağından bereket fışkırıyor, fabrikaları işliyor, çiftçisi zorlanarak da olsa üretiyor ama bankaya yatırılan her 1 liraya karşı 3,5 lira kredi çekiliyor. AKP iktidarının eline aldığı her yeri nasıl kuruttuğu herhâlde bundan daha güzel bir örnekle anlatılamaz. Açıkça görülüyor ki vatandaşı üretmek, tüketmek hatta nefes alabilmek için kredilere muhtaç bırakan zihniyet miadını doldurmuştur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Karatutlu...
20.- Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu’nun, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na, depremzede çocuklara ilişkin açıklaması
İRFAN KARATUTLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle egemenliğimizin teminatı tüm çocuklarımızın ve milletimizin bayramını kutluyorum. Aslında isterdim ki -depremin üzerinden 3 Çocuk Bayramı geçti- depremzede çocukları Mecliste misafir edelim. Depremde binlerce çocuğumuz öldü, on binlercesi sakat kaldı, yaralandı; büyük travma yaşadılar. Bugün o çocuklar endişe, korku, gelecek kaygısıyla büyüyorlar. Ne Aile Bakanlığı ne Millî Eğitim Bakanlığı ne de Sağlık Bakanlığı bu çocukların sosyal, fiziksel, ruhsal rehabilitasyonu ve gelişimi için iş birliği yaparak kurumsal bir yapı kurmadılar. Beton binalar yaparak övünmek her şeyi çözmüyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Çağlar Gökalp...
21.- Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp’ın, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 22 Nisan, bugün kalemlerin barikat, sözün direniş olduğu bir gün; bugün sürgünde bir halkın sesi olarak 1898 yılında Mikdat Midhat Bedirhan öncülüğünde Kahire'de yayımlanan Kürdistan gazetesinin doğduğu gün; bugün hakikatin ve halkın sesi olan Kürt gazetecilerinin günü. Yüz yirmi yedi yıl önce imkânsızlıklar içinde ama büyük bir inançla yola çıkan Kürt basını sadece haber taşıyan değil, bir halkın hafızasını, dilini, kültürünü, direnişini geleceğe aktaran bir mirasa dönüştürmüştür. Bu miras Musa Anter'in, Gurbetelli Ersöz'ün, Nagihan Akarsel'in, Cihan Bilgin'in, Nazım Daştan'ın ve daha nice hakikat savaşçısının hatırasıyla büyümektedir. Onlar yalnızca tanıklık etmedi, bu halkın direniş tarihini yazarak bizzat o tarihin kendisi oldular. Bu vesileyle, yaşamını bu yolda feda eden basın şehitlerini minnetle anıyor, başta cezaevinde olanlar olmak üzere hakikatin izinde yürüyen tüm yoldaşlarımıza selam gönderiyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi söz talep eden Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.
YENİ YOL Partisi adına Mehmet Emin Ekmen.
Buyurun Sayın Ekmen.
22.- Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen’in, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 105'inci yıl dönümüne ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na, Şerafettin Can Atalay'a, elindeki kartonda yazan ifadeye ve yaşanan zirai don felaketine ilişkin açıklaması
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Ben, sözlerime, Değerli Başkan Vekilimiz ve hepimizin değer ve kıymet verdiği Sayın Sırrı Süreyya Önder'e acil şifalar dileyerek başlamak istiyorum. Kendisi yalnızca fikirleriyle değil nezaketiyle, hoşgörüsüyle, zarif mizah anlayışıyla ve samimi insanlığıyla hepimiz için çok önemli bir örnekti. Kendisinin tedavisi devam ederken hastaneye devam eden ziyaretlerin, âdeta bir yağmura ve akına dönüşen ziyaretçilerin bizim için çok önemli iki şey söylediğini düşünüyorum. Birincisi, toplum, en önemli taşıyıcılarından biri olduğu terörsüz Türkiye hedefine vermiş olduğu desteği, isteği, arzuyu Sırrı Süreyya Önder'in sağlığına gösterdiği ilgiyle bir kere daha teyit etmiştir. İnşallah, kendisi de bir an önce bu çalışmalarına geri döner. İkincisi de burada zaman zaman söz aldığında ait olduğu toplumun kampına hitap eden, bölen, ötekileştiren ve bu şekilde popülarite elde etmeyi hedefleyen tüm siyasetçiler bilmelidir ki popüler olmak için sadece savaşmak, kavga etmek ve düşmanca sözler söylemek zorunda değilsiniz, herkesin kalbine dokunarak ve herkese iyi ve şifalı sözler dileyerek de popüler olabilirsiniz. Ben Sayın Sırrı Süreyya Önder'in bir oturumda yarım kalan şiirimi tamamladığı sözlerle sözlerimi tamamlamak istiyorum. Asaf Halet Çelebi'nin sözlerinden alınmıştı dizeler, şöyle demişti Sırrı Başkan: "Ben ki zamansız bahçeleri kucakladım/ güzeller bende kaldı/ İbrahim/ gönlümü put sanıp kıranlar kim?” Gerçekten İslam öğretisinde de insan kalbinin Kâbe'den dahi daha değerli olduğunu hatırlatarak sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Sayın Başkan, yarın, milletimizin bağımsızlığına ve egemenliğine giden yolda atılan en büyük adımlardan birini yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 105'inci yıl dönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlayacağız. Özellikle Millî Mücadele'nin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Anadolu'nun dört bir yanından gelerek Birinci Meclise omuz veren tüm mebusları saygı ve rahmetle anıyorum. Çocuklarımız yılda bir bayramlarla anılmayı değil her gün insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamayı hak ediyorlar. Bugünkü araştırma önergemizde de anlatacağımız gibi, TÜİK'in Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu 2024 Araştırması'na göre; yaklaşık 10 aileden 1'i çocuklarına yeni giysiler alamamakta, 4 aileden 1'i çocuklarına düzenli olarak et, tavuk ve balık tükettirememekte, yine 10 aileden 1'i meyve ve sebze sunamamakta, yılda bir 2 çift ayakkabı alamamakta, 5 aileden 1'i bir hafta sonu tatiline gidememekte ve yine 8 aileden 1'inin evinde oyuncak, 6 aileden 1'inin evinde ise kaykay ya da bisiklet gibi bir gereç bulunmamaktadır. Çocuklarımıza hayatı bayram etmeliyiz ve TÜİK verileri rakamları küçülterek dahi olsa bir gerçeği önümüze koyuyor. İktidarın ekonomik buhranda en çok zarar gören kadın ve çocuklara ilişkin politikalarını bu bayram vesilesiyle gözden geçirmeye davet ediyoruz.
Sayın Başkanım, "Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramı" diyoruz, millî egemenliğin temsil edildiği yegâne merci burasıdır ve buraya gelen her 600 milletvekili milletimizin şerefli ve onurlu oylarıyla seçilerek gönderilmiştir ancak bu milletvekillerinden biri burada sürdürülen bir inat nedeniyle vazifesini yerine getirememektedir. Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay'ın hukuki sürecini hepiniz çok iyi biliyorsunuz, bir kere daha hatırlatmaya niyetim yok. Ancak şunu ifade etmek istiyorum: Kendisi cezaevinde tutuklu iken ve dosyası Yargıtayda iken Meclis kütüğüne kaydı gerçekleştirilmiş idi. Daha sonra, 28 Eylül 2023 tarihinde dosyası Yargıtayda bizce usule aykırı bir şekilde onandı. 28 Eylül 2023 tarihinde onanan dosyasına dair karar 30 Ocak 2024 tarihinde burada okundu. Aradan geçen yaklaşık dört ay boyunca Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş takdire şayan bir şekilde Anayasa Mahkemesi kararını fiilen bekletmiş oldu. Peki, bu dört ay içerisinde Anayasa Mahkemesinin iki ayrı ihlal kararı ortadayken dört ay sonra okunmasını nasıl izah ediyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Beş dakika doldu.
Buyurun, tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sağ olun efendim.
Okunduktan sonra Anayasa Mahkemesinin verdiği yeni bir ihlal kararının gereğinin yerine getirilmemesini nasıl izah ediyoruz? Millî Egemenlik Bayramı'nda Meclis Başkanlığımıza yakışan, Şerafettin Can Atalay'ın bir an önce Meclis kütüğüne kaydının yapılarak, Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda kendisinin tahliyesinin sağlanarak Mecliste gelip çalışmalara başlamasının sağlanmasıdır. Bu bir fırsattır, Meclis Başkanımızın bu sembolik fırsatı değerlendirmesini istirham ederiz, talep ederiz.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu elimde gördüğünüz kartondaki ifade dün bir vatandaşımızın tutuklanmasına sebebiyet verdi. Burada yazan söz "AK PARTİ sebep, enflasyon sonuçtur."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Gerçekten, içinde bulunduğumuz büyük ekonomik buhranın en yıkıcı sonuçlarından biri olan enflasyonun AK PARTİ'nin ekonomi politikalarından bağımsız olduğunu mu düşünüyor acaba savcılar ve hâkimler? Yoksa bu sözün artık dokunulmaz kılınan, layüsel kılınan Sayın Cumhurbaşkanının huzurunda ifade edilmiş olmasını mı büyük bir suç, büyük bir günah olarak ifade ediyorlar?
2018 yılı başkanlık sistemiyle birlikte başlayan rezervlerimizin yakılması ve bununla birlikte enflasyon ve faiz sarmalı deneyinin ortaya konulmasının acı sonuçlarını yaşamıyor muyuz? Bugünkü enflasyonun sebebi AK PARTİ ve politikaları değilse, başkanlık sistemi değilse, Sayın Cumhurbaşkanının "Ben bir ekonomistim." deyip inisiyatifi ele alarak dünya tarihinde görülmemiş ekonomik deneyleri uygulaması değilse nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sekizinci dakikadayız.
Buyurun, tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Çok teşekkür ediyorum nezaketiniz ve esnekliğiniz için Kıymetli Başkanım.
Bu vatandaşımızın bir an önce salıverilmesinin hukuk devletinin ve söz söyleme hakkının kaçınılmaz gereği olduğunu ifade ediyoruz.
Aslında bu konu bir tık uzun ama bir daha uzatma almayacağım için kısaca değinmek istiyorum. Zirai don felaketinin çiftçimizi nasıl perişan ettiği ortada. Burada vatandaşlarımız, desteklenmesine karar verilen ürün sayısı hakkında ve süreç hakkında endişe sahibi ama bizim endişeleri artıran başka bir durumumuz var. Tam iki aydır Mersin, Adana ve Antalya'yı felç eden zirai don felaketinin tespit sonuçları dahi kamuoyuna açıklanmış değil, krediler ertelenmiş değil, gerekli destekler sağlanmış değil; bu konuyu daha geniş bir bağlamda konuşmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Türkiye’nin her vilayetinden gelen öğretmen adaylarına "Hoş geldiniz." denilmesi
BAŞKAN - Türkiye'nin her bölgesinden, her vilayetinden Meclisimizi ziyaret eden öğretmen adayları şu anda Meclisimize gelmiş bulunmaktadırlar, kendilerine hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)
İYİ Parti Grubu adına Sayın Buğra Kavuncu.
Buyurun Sayın Kavuncu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Satuk Buğra Kavuncu’nun, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, 1988 ve 2008 yılları arasındaki 22 Nisanlarda şehit olanlara, Türk Ocaklarının 113'üncü kuruluş yıl dönümüne, 23 Nisan kutlamalarına ve Çocuk Özel Oturumuna, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözüne ve Bülent Arınç’ın söylemlerine ilişkin açıklaması
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de konuşmama başlamadan önce Meclis Başkan Vekili Sayın Sırrı Süreyya Önder'e acil şifalar diliyorum. Geçmiş olsun dileklerimizi de buradan iletiyoruz.
22 Nisanda, 1988 ve 2008 tarihleri arasında 22 Nisanda tam 37 şehidimiz olmuş bölücü örgüt tarafından şehit edilen. Ben hepsini burada rahmetle, minnetle anıyorum, Allah gani gani rahmet eylesin diyorum.
Geçtiğimiz pazar günü Türkiye'de Türk düşünce dünyasının yapı taşlarından, çok önemli bir sivil toplum kuruluşu olan Türk Ocaklarının 113'üncü kuruluş yıl dönümüydü, 47'nci Olağan Kongrelerini yaptılar. Türk Ocakları 1912 yılında 190 Harbiyeli tıp öğrencisinin -ki bugün mevcut olmayan Harbiyeli tıp öğrencilerinin- temelini attığı ve hemen hemen tamamının da Çanakkale'de şehit olduğu çok güzide bir kuruluştur. Ben yeni seçilen Genel Başkan Profesör Doktor Sayın Mehmet Öz'e ve Yönetim Kuruluna da başarılar diliyorum. İnşallah, Ocağın ateşi tütmeye de devam eder.
Yarın 23 Nisan ve çok önemli bir günü hep beraber kutlayacağız. Bugün çocuklarımız Türkiye Büyük Millet Meclisindeydi. Dışarıda, Meclis bahçesinde çok güzel de bir aktivite yapılıyor. Ben Meclis Başkanlığımızı yapmış olduğu bu çalışmalardan dolayı da kutluyorum. Kendileri bugün Genel Kurulda da bulundu bu çocukların ve burayı anlamaları, bu havayı teneffüs etmeleri çok önemli. Tabii, onlar buradayken, ağırlanırken yapılan konuşmaların mahiyeti de çok önemli. Bunlar çocuk; pedagojiden, çocuk psikolojisinden anlayacak bir hassasiyetle umarım bu çocuklara seslenmiştir Sayın Meclis Başkanımız.
Ben biraz, arkamızda, duvarda yazılı olan "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözü üzerinde durmak istiyorum. Çok kıymetli bir söz. Bakın, 1921 yılında bu söz, bu topraklarda ilerici ve en kapsamlı ifadeye imza atacak şekilde dile getirilmiş, hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğu ve millete verildiği söylenmiş. Aynı anlayış devam ediyor mu; bunu düşünmemiz ve sorgulamamız lazım. 1921 yılında temeli atılıyor bu sözün ve Kurtuluş Savaşı döneminde bile Türkiye Büyük Millet Meclisinde millet iradesi bir şekilde tecelli ettiriliyor; tartışmalar oluyor, kavgalar oluyor ama düşman Ankara'ya dayanmışken bile Türkiye Büyük Millet Meclisi o millet iradesini yaşatmak için elinden geleni yapıyor. Bu çok ama çok kıymetli. 1876'dan beri devam eden bir maceradır bu, yaklaşık yüz elli yıla varmış bir maceradır ve Türkiye'de darbeler olmuştur, bu darbelerin üstüne anayasalar yapılmıştır ancak parlamenter sistem tecrübesinden hiçbir zaman imtina edilmemiştir, hiçbir zaman vazgeçilmemiştir. Ne yazık ki biz bugün bu bayramı "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denen bu sistemin gölgesinde kutlamak zorunda kalıyoruz. Umarım bir sonraki yıl olan 106'ncı yılı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi gibi bir ucube sistemde değil parlamenter sisteme, parlamenter demokrasiye yakışır bir şekilde kutlama imkânımız olur.
"Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." sözünü yaşatabiliyor muyuz? Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı bir ülkede hâkimiyetin millete ait olduğundan bahsedebilir misiniz? İktidarın, istediği sonuç çıkmadığında seçimlerin iptal edildiği bir ülkede egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğundan bahseder misiniz? Mühürsüz, nereden geldiği belli olmayan pusulaların geçerli sayıldığı bir ülkede millet iradesinin tam olarak tecelli ettiğinden bahsedebilir misiniz? Tüm şartları yerine getirmiş olmasına rağmen, yeni kurulmuş bir siyasi partinin, her şeyi yapmış olmasına rağmen, Yüksek Seçim Kurulu tarafından "Seçime acaba sokulacak mıyız, sokulmayacak mıyız?" tereddüdünü yaşadığı bir ülkede, tam olarak millet egemenliğinden bahsedebilir misiniz? Demokrasiyi sadece sandıktan ibaret sanan, seçimlerde adayların her birinin kendini eşit olarak ifade etmesini engelleyen, bizim verdiğimiz vergilerle ayakta duran, devlet televizyonunda bile siyasi partilerin eşit şartlarda imkân bulamadığı bir ortamda hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu söyleyebilir misiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Çok uzağa gitmeyin; bakın, az ötede, Mili Eğitim Bakanlığı önünde mülakata itiraz eden öğretmenler var. Bu öğretmenler şuna isyan ediyorlar, diyorlar ki: "Adam kayırmanın, mülakatla nepotizmin, kamu yararının değil de 'Ben tekrar seçilebilirim ve tekrar iktidar olmak istiyorum.' diyen bir anlayışın hâkim olduğu bir ülkede siz hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğundan bahsedebilir misiniz?" Gene çok yakına gidin, bir özel hastane, burada çalışan bir güvenlik görevlisi rahatsızlanıyor, rahatsızlandığı zaman tedavi altına alınmadan önce bir fatura dayanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Yedinci dakikadayız, buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bu faturayı ödeyemeyeceği için garibim evine gidiyor ve ölüyor. Böyle bir ülkede siz hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğundan bahsedebilir misiniz? Biraz daha uzağa gidelim, Niğde'ye. 14 yaşında bir çocuk, geri dönüşüm fabrikasında çalışıyor, kolunu kaybediyor ve hayatını kaybediyor. Bugün bu ülkede her gün 4 işçi iş güvenliğinden dolayı hayatını kaybetmekte. Acaba egemenlik kayıtsız şartsız millete mi ait, yoksa vahşi bir sisteme mi ait bu egemenlik? Biraz daha uzağa gidelim, Uşak'a gidelim, ben Uşak'taydım; Uşak'a girerken yolda Şehit Abdulkadir Kılavuz Anadolu Lisesindeki öğrencilerin eylem yaptığını gördüm, liseli öğrenciler; arabayı durdurdum, yanlarına gittim; proje okulları konusundan dolayı sıkıntıya düşmüş öğretmenlerine destek çıkmak için orada eylem yapıyor 15, 14, 16 yaşında çocuklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tabii, buyurun tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sadece bu eylemi yaptıkları için yönetim tarafından inanılmaz baskıya maruz kalmışlar, bana anlattılar, ben de bunu kamuoyuyla paylaştım. Biraz daha uzağa gidelim, deprem felaketinin yıktığı Hatay'a. Ve Ata'mızın emanet ettiği Hatay'da "kamulaştırma" adı altında insanlar yerinden ediliyor. İstanbul'a gidelim, başka sıkıntıyla karşılaşıyorsunuz. Bakın, bütün bunların olduğu bir ortamda biz şu Meclis duvarında yazan "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözünün bu ülkede tam anlamıyla yaşandığından bahsedemeyiz.
Ankara'da, Bülent Arınç gibi, sizin içinizden çıkmış bir -gizli tanık falan değil ha- açık tanık, aleni bir şekilde dosyalara dayanarak demokratik siyasetin önünü açacak söylemlerde bulundu, hiçbir şey yapılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Son temennimi söyleyip bitiriyorum.
BAŞKAN - 9'uncu dakikadayız yani.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Yarın 23 Nisanı kutlayacağız; bize bu bayramı emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün Millî Mücadele kahramanları, şehitler ve gaziler adına kutlayacağız. Tekrar söylüyorum: 105'inci yılı "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denen bu ucube yapının gölgesinde kutluyoruz; inşallah, bundan sonrakileri güçlendirilmiş parlamenter sistemle, anayasal demokrasinin hâkim olduğu bir şartta kutlarız diyorum. Tüm bayram ülkemize kutlu olsun.
Sağ olun.
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Erkan Akçay.
Buyurun Sayın Akçay.
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Cevher Dudayev'in şehadetinin yıl dönümüne ve Kemal Tahir'in vefatının yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta üzücü bir haberi yaşadık. Meclis Başkan Vekilimiz, DEM PARTİ İstanbul Milletvekili, değerli siyaset, düşünce ve sanat insanı Sayın Sırrı Süreyya Önder'in yaşadığı rahatsızlık neticesinde yoğun bir tedavi altına alındığını öğrendik. Yegâne tesellimiz ve umudumuz, Sayın Önder'in uzman hekim kadromuzun çok titiz takibi altında olmasıdır. Sırrı Süreyya Önder'in güçlü karakterini, yaşama sevincini ve mücadeleci ruhunu hepimiz iyi biliyoruz. O, çok yönlü bir okuyucu olup okuduklarını anlamlı bir şekilde sentezleyebilen bir kişidir. Her şeyden önce sevgi insanı olup insani bir duruşu vardır, içten bir kalbe sahiptir. İnanıyorum ki sağlığına kavuşup en kısa zamanda aramıza dönecektir. Terörsüz Türkiye hedefinde yapacağımız pek çok işler olduğuna inanıyoruz. Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Sırrı Süreyya Önder'e acil şifalar diliyorum. Tedavisini üstlenen değerli sağlık çalışanlarımıza özverili gayretlerinden dolayı teşekkürlerimizi sunuyorum. Ailesine, muhterem annesine, kardeşine, evladına ve ne zaman bahsi geçse yüzünde güller açtıran torununa ve sevenlerine sabır ve metanet diliyorum. Dualarımız onunladır.
Sayın Başkan, dün, Türk dünyasının yiğit evladı, Çeçen halkının bağımsızlık mücadelesinin sembol ismi Cahar Dudayev'in şehadetinin yıl dönümüydü. 1991 yılında Çeçenistan'ın ilk devlet başkanı seçildiğinde "Son Çeçen canını vermeden Çeçenistan'ı teslim etmeyeceğiz." diyerek verdiği söze sadık kaldı. O, sadece bir devlet başkanı değil aynı zamanda bir özgürlük savaşçısıydı. Rus işgaline karşı verdiği mücadelede modern dünyanın en güçlü ordularından birine karşı eşsiz bir direniş örneği sergiledi. O, yüz yıl esir yaşamaktansa bir gün başı dik ve onurlu yaşamayı seçen hürriyet ve adalet tutkunu bir liderdi. Şehadetinin yıl dönümünde Cahar Dudayev'i ve onun şahsında bağımsızlık mücadelesinin tüm Çeçen şehitlerini rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, 21 Nisan, Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Kemal Tahir'in vefatının yıl dönümüdür. Kemal Tahir, Batı'nın düşünce kalıplarını körü körüne taklit etmek yerine kendi toplumumuzun gerçeklerini, tarihsel birikimimizi ve millî karakterimizi merkeze alan bir düşünce geliştirmiştir. Onun eserleri, yalnızca birer edebî metin olmanın ötesinde, toplumsal ve bireysel meseleler üzerine düşündüren, sorgulayan ve ilham veren eserlerdir. Kemal Tahir'in eserleri, özellikle "Devlet Ana" "Yorgun Savaşçı" ve "Kurt Kanunu" gibi romanları sadece edebî değil aynı zamanda sosyolojik ve tarihî birer hazinedir. "Devlet Ana" romanıyla Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemini anlatırken, devlet-millet bütünleşmesinin nasıl sağlandığını, nizam kurma kudretini muhteşem bir üslupla gözler önüne sermiştir. "Yorgun Savaşçı" romanıyla Kurtuluş Savaşı'nın o zorlu günlerinde vatanın kurtuluşu için mücadele eden kahramanların iç dünyalarını, yorgunluklarını ama asla tükenmeyen umutlarını destansı bir dille anlatmıştır. "Kurt Kanunu"ysa yakın tarihimizin en çalkantılı dönemlerinden birini, İzmir suikastı girişimini ve sonrasını ele alarak devlet-toplum ilişkilerini derinlemesine irdelemiştir. Bu eser, tarihimizin kritik dönemlerini anlamamız açısından değerli bir kaynak niteliğindedir. Bu vesileyle, edebiyatımızın bu büyük çınarını rahmetle anıyorum. Onun eserleri Türk milletinin hafızasında ve gönlünde yaşayacaktır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Sayın Sezai Temelli.
Buyurun Sayın Temelli.
25.- Muş Milletvekili Sezai Temelli’nin, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, cezaevindeki Mehmet Emin Çam’a, Can Atalay’a, Selçuk Kozağaçlı’ya ve 22 Nisan Kürt gazetecilerin gününe ilişkin açıklaması
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sırrı Başkanımız, Meclis Başkan Vekilimiz, İstanbul Milletvekilimiz ve İmralı heyeti üyemiz Sevgili Sırrı Süreyya Önder 15 Nisan akşamı çok ciddi bir kriz geçirdi, hastaneye kaldırıldı, on iki saatlik bir ameliyattan sonra şu anda yoğun bakımda tedavisi sürüyor. Evet, inanıyoruz ki Sırrı Başkan yeniden aramıza dönecek çünkü kendisi demişti "Barışı getirmeden ölmek yok bize." Evet, ölmek yok bize, ölmek yok sana Sırrı Başkan. Bu şifa nöbetindeyiz, inanıyoruz ki bu şifa nöbetinde olan herkes en kalbî duygularıyla senin yanında, senin iyileşmen için dua ediyor.
Evet, Sırrı Süreyya Önder bu ülkede, özellikle son on-on beş yıla baktığımızda, barış arayışlarının en önünde yürüyen arkadaşımızdı, Başkanımızdı. Bu konuda çok büyük çabaları oldu ama Sırrı Süreyya Önder'in hayatı zaten bütün bir ömür boyunca bir barış çabası içinde geçti. 12 Eylül faşizmine direnirken de yüz beş gün orada, cezaevinde işkence çekerken de yedi yıllık mapus hayatında ve son on yıl içinde bir yıl daha mapus hayatında aslında asla ve asla zorbalara karşı taviz vermedi, barış mücadelesini vermeye devam etti. Bugün, herkes onun bu kadar nasıl sevildiğini konuşuyor. Evet, çok seviliyor çünkü bu ülkenin hasret duyduğu şeyin adıdır Sırrı Süreyya Önder. Bu ülkenin hasreti barıştır, bu ülkenin hasreti insanların hangi görüşten olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun birbirine dokunmadaki eksikliğidir. İşte, o eksikliği ortadan kaldıracak bir isimdir, bir kimsedir, bir insandır, bir yoldaştır, bir arkadaştır. Dolayısıyla da bugün gerçekten canımız acıyor, hüzünlüyüz ama diğer taraftan da umutluyuz. İnanıyoruz ki bir an önce aramıza dönecek.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Sırrı Başkanın hayatından bahsederken işkencelerin, cezaevlerinde yaşanmışlığın insan bedeninde ne tür olumsuz yaralar açtığını dile getirdim. Bunlar bitmiş mi? Hayır, devam ediyor. Bugün cezaevlerine dönüp baktığınızda, birçok mapusun aynı sorunları yaşadığını ve maalesef sağlıktan yoksun bir şekilde ölümle pençeleştiğini görüyoruz. Burada defalarca dile getirdiğimiz birçok isim oldu, bunlardan biri de Mehmet Emin Çam. 73 yaşında, felç geçirmiş, beyninde tümör var; muayeneye bile kelepçeli götürülüyor, tekrar cezaevine dönüyor, kalp krizi geçiriyor; kalp krizi geçirmiş olan Mehmet Emin Çam yine muayeneye kelepçeyle götürülüyor ve sonra yine cezaevine. Şimdi, bu kabul edilebilir bir şey değil. Bu, vicdanen kabul edilebilir bir şey değil. Dolayısıyla cezaevindeki hasta mapusların bir an önce sağlık hizmetinden yararlanabilmeleri ve tahliyeleri gecikmeksizin hayata geçmek zorunda. Mehmet Emin Çam gibi size burada yüzlerce isim sayabiliriz. 1.500'ü aşkın hasta mapustan bahsediyoruz. Her seferinde dile getirdik, en az 500'ü ölümle pençeleşiyor. Dolayısıyla bu barış arayışlarının hâkim olduğu bugünlerde bu arayışlara cezaevinden başlanması gerektiğine bir kez daha vurgu yapmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sorunların çözüm yeri kuşkusuz Meclistir. Meclis bir uzlaşma zemininde bir araya gelirse, bir müzakere zemini yaratabilirse bu barışı hayata geçirmek o denli kolaydır. Bu, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu, hepimizin ortak inancı da olmalıdır. Bu inançla hareket etmeliyiz, bir araya gelmeliyiz. Bakın, saydığımız bütün bu sorunları ortadan kaldırmak, işte, halkın vekilleri, milletin vekilleri olarak bize düşen sorumluluktur. Bu sorumluluğunu yerine getirmesi engellenen bir arkadaşımız da vardır, Meclis ilk gününden beri o arkadaşımızdan yoksundur, Can Atalay'dan yoksundur. Hatay halkının iradesidir, ortak ittifakımızın milletvekilidir. Burada Anayasa Mahkemesinin 2 kez hak ihlali kararı vermesine rağmen hâlâ şekil şartlarına takılıp kalıyoruz. Can Atalay'ın buraya, halkın iradesini temsil etmeye yönelik dönüşünü maalesef engelliyoruz. Oysaki Meclistir, halkın iradesidir ve sorunları çözecek biricik adrestir diyoruz ama halkın iradesini bu şekilde yok saymaya devam ediyoruz, tıpkı belediyelere kayyum atayarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - ...tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını cezaevine yollayarak, tıpkı seçilmiş 13 belediye başkanından şu anda o seçenlerin yoksun kaldığı bir kayyum düzeni yaratarak. İşte, bütün bunlar aslında bizim barışımızı, aradığımız o barışımızı engelleyen, onun önüne bir barikat gibi dikilen engellerdir. Bu engelleri kaldırmanın yolu doğru yerden başlamaktan geçiyor. Barışı inşa edeceksek, evet, buralardan başlamamız lazım. Bu kayyum aklından da bu hasta mapusların sürekli bu mağduriyeti yaşamasından da cezaevlerinde infazların yakılmasından da bir an önce kurtulmamız gerekiyor.
Evet, yargının sorunları bitmek de bilmiyor fakat yargıdaki sorunları "sorun" diye tarif etmek de çok mümkün değil, acayip bir durumla karşı karşıyayız. En son sevgili Selçuk Kozağaçlı tahliye edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sekiz buçuk yıldır Selçuk Kozağaçlı haksız hukuksuz yere cezaevinde; tahliye ediliyor, aynı mahkeme, aynı heyet yeniden tutukluyor. Neden? Bakıyoruz, yine karşımıza Akın Gürlek'in adı çıkıyor. Şimdi, böyle bir yargı, böyle bir adalet anlayışı olamaz, bu kabul edilemez. Biz bu ismin İstanbul'da yaratmış olduğu hukuk dışılığı, adalet dışılığı taşımak zorunda değiliz. Bu ülkede adalet arıyoruz, adalet mücadelesi veriyoruz. Gidip bir savcıya bu arayışımızı, bu anlayışımızı tutsak mı edeceğiz, buna hiç mi itirazımız olmayacak? Bu adaletsizliği artık içimize sindirme zamanı geçmiştir.
Sayın Başkan, son olarak, bugün, biliyorsunuz, 22 Nisan, Kürt gazetecilerin günü. 1898'in 22 Nisanında Mısır'ın başkenti Kahire'de ilk kez Kürtçe Kürdistan gazetesi yayınlanmıştı; aradan yüz yirmi yedi yıl geçti, bugünü tüm Kürt gazetecileri kutlayarak bitirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tabii, Ape Musa'yı ve en son Suriye'de hava saldırısında yaşamını yitiren Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın şahsında hakikat arayışında olan tüm gazetecileri de saygıyla anmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Temelli.
Cumhuriyet Halk Partisi adına Sayın Gökhan Günaydın.
Buyurun Sayın Günaydın.
26.- İstanbul Milletvekili Gökhan Günaydın’ın, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Meclisin 105'inci kuruluş yıl dönümüne, Meclis Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın Anayasa Mahkemesi hükmünü okutturmasına ilişkin açıklaması
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, Meclisin uzun ve zor gecelerini birlikte paylaştığımız Meclis Başkan Vekilimiz, İstanbul Milletvekilimiz ve değerli dostumuz Sırrı Süreyya Önder'in 15 Nisanda geçirdiği büyük rahatsızlık sonrası ve uzun ameliyatı sonrası tam şifayla aramıza dönmesi en büyük dileğimizdir. Sadece DEM camiasına değil onun üzerinde, Sırrı Süreyya'yı seven, edebiyata, sanata düşkünlüğüyle, barışa düşkünlüğüyle Sırrı Bey'e özlemini sunan herkese hem geçmiş olsun diyorum hem de Sırrı Süreyya Önder ve ailesine bir kez daha acil şifalar diliyorum.
Evet, yarın 23 Nisan olacak ve bu Meclisin 105'inci kuruluş yıl dönümünü kutlayacağız. Yüz beş yıl evvel neler olduğunu bilmeden bugünü anlayabilmek mümkün değildir. Tam yüz beş yıl evvel İstanbul İngilizlerin, İzmir'den Afyon'a kadar olan bölge Yunanlıların, Antalya İtalyanların, Gaziantep Fransızların işgalindedir ve böyle bir ortamda Samsun'a çıkıp Sivas-Erzurum hattıyla mebusları toplayarak Millet Meclisini oluşturan, Meclisi Türkiye'nin bütün renkleriyle birlikte teşkil eden ve oradan Meclis hükûmetini çıkararak Türkiye'yi bu işgalden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk ve yoldaşlarını saygıyla, minnetle ve özlemle anıyorum ve elbette yüz küsur yıl sonra "Keşke Yunan kazansaydı." diyenleri de unutmayarak Mustafa Kemal Atatürk'ü ve ideolojisini anlamlandırabileceğimizi burada kayda geçirmek istiyorum.
Evet, birileri "Geldikleri gibi giderler." dediler bir takanın pruvasında. Üniforması üzerinden alındıktan sonra, Sevr Anlaşması'yla silahlarını bırakması talimatı olmasına rağmen Doğu Cephesi Komutanı olarak silahlarını bırakmayı reddeden ve üniformasız Mustafa Kemal'i "Hoş geldin Paşa'm." diye karşılayan Kâzım Karabekir'i de saygıyla anmak istiyorum ve elbette "Allah bu memlekete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın." diyen, İstiklal Marşı yazması nedeniyle kendisine teklif edilen parayı kirada oturmasına rağmen reddeden, Halkalı Mektebine yürüyerek gidip gelen Mehmet Akif Ersoy'u, ahlakını, inancını ve iradesini de burada saygıyla selamlıyorum ve nihayet, "Dört nala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim." diyen Nazım Hikmet'in direncini ve inancını da buradan selamlıyorum.
Evet, yüz beş yıl geçti; 23 Nisan 1920'de bu Meclisi kurduktan üç buçuk yıl sonra bu topraklarda bir tane düşman postalı bırakmadık, cumhuriyeti ilan ettik ve aynı Mecliste, aynı Gazi Mecliste çalışmaya devam ediyoruz. Şimdi, sormazlar mı "1929'da aynı zamanda çocuklara da bayram ilan ettiğiniz bu memlekette çocukların durumu nedir?" diye. Her 3 çocuktan 1'i okulda herhangi bir şey yiyemeden günü tamamlıyor ise acaba bizim durup düşünmemiz gereken ve oturduğumuz koltuklardan belki de utanmamız gereken bir zaman var mıdır? Başka bir şey daha söyleyeceğim: Bir milletvekilinin, seçilmiş milletvekilinin iki yıl geçmesine rağmen hakkını hukukunu koruyamayan ve buraya getiremeyen Meclisin bir başkasının hukukunu koruma konusunda başkasına, millete garanti verebilme hakkı ve yetkisi sizce var mıdır? Ben şimdi sorayım: Büyük bir kör dövüşüne dönüyor, bulunduğumuz yerden birbirimize konuşup duruyoruz. Evet, Meclis Başkan Vekilimiz Gülizar Biçer Karaca Anayasa Mahkemesi hükmünü okudu, okutturdu; Sibel Suiçmez, bizim Divan Kâtibimiz de bunu okudu. Bütün bu kısır tartışmalardan öte, bakalım ne diyor 15'inci madde? Meclis Başkan Vekilleri, Başkanın şahsının vekilleri midir acaba yoksa Başkanın Meclis Genel Kuruluna dair yetkilerini onun yokluğunda özgür iradeleriyle kullanacak olan Divan üyeleri midir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Aksi durum, bir Başkan Vekilinin Meclis gündemini yönetirken her durumu Başkanın bilgisine sorması ve ondan onay alması gibi bir pratiği mümkün olmayan, yasama işlevinin mantığıyla izah edilemeyecek bir sonuç doğurmaz mı? Bu çerçevede, Sayın Numan Kurtulmuş'un "Hiçbir Meclis Başkan Vekili Meclis Başkanının iradesi hilafına, temsil ettiği makamın yetkilerini kullanamaz." ifadesinin normatif ve teamüli bir temeli yoktur ve olamaz.
İkincisi, acaba Danışma Kurulunun kararları bağlayıcı mıdır? Hukuki dayanağını Anayasa'dan değil İç Tüzük'ten alan Danışma Kurulunun amacı, siyasi parti gruplarının Millet Meclisi çalışmalarına katılmalarında uyum sağlamak ve bu çalışmalara yön vermektir. Başka bir deyişle, Danışma Kurulu kararları bağlayıcı değil görüş bildirici niteliktedir. Danışma Kurulu kararlarının bu niteliği hakkında doktrinde ve yargı kararlarında hiçbir tereddüt bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Nihayet, soralım, bilgi sunma işlemi niteliğindeki Anayasa Mahkemesi kararının okutulması, işlemi, İç Tüzük'ün 49'uncu maddesinin son cümlesindeki yasağın kapsamı içinde bir işlem olarak görmemize neden olur mu? Bilgiye sunma işleminin bu niteliğiyle mahkeme kararının okunması şekliyle görüşme gerektiren bir işlem olmadığı şeklinde doktrinde ve akademide tam bir görüş birliği vardır; o hâlde soralım, ayıp olan nedir? Ayıp olan, Anayasa Mahkemesi kararını burada okuyamamaktır; ayıp olan, seçilmiş milletvekilini buraya getirememektir. (CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla ben iki yıldır hücresinde bizim onun hakkında yapacağımız işlemi bekleyen Şerafettin Can Atalay'a...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın; sekizinci dakika.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - ...yalnızca Can Atalay'a değil Can Atalay gibi hukuksuz bir şekilde memleketin mapushanelerinde tutulan tüm tutsaklara buradan selam söylüyorum. Özgür ve demokratik bir Türkiye'de hep beraber adil bir şekilde çalışacağız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
Sayın Kaya, buyurun.
27.- Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın, Yozgat’ta gerçekleştirdikleri mitinge ilişkin açıklaması
ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bu ülkenin siyasi tarihine altın harflerle yazılacak bir mitingi yaşadık Yozgat'ta. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'ye mahkûm edilmesinden sonra Yozgat'ta traktörlerle eylem yaptıkları için ceza kesilen çiftçilerden birisi olan Hatice Teyze traktörünün üzerinden şöyle diyor: "Cumhurbaşkanı ceza yazacakmış, yazsın, korkmuyoruz. Çiftçiyiz, ekiyoruz ama kazanamıyoruz. Biz kendimizden geçtik artık, torunlarımız, çocuklarımız için buradayız; onlar ileriyi görsünler istiyoruz. Artık hak, hukuk, adalet arıyoruz." Bundan sonra aynı sesler Mersin'de, Konya'da, Van'da, Bayburt'ta, Gümüşhane'de, Denizli'de; Türkiye'nin dört bir yanında yaşayıp sizin iktidarınıza "Yeter artık!" diyen kadınlardan da yükselecek, bunu biliyoruz, siz de biliyorsunuz. Adalete inanan, özgür iradesine sahip çıkan cesur kadınlar sizin iktidarınızı devirecek. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu...
Buyurun Sayın Yenişehirlioğlu.
28.- Manisa Milletvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu’nun, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’e, Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'na, azalan doğum oranlarına ve yaşlanan toplum yapısına, ayrılıkçı söylemlere ilişkin açıklaması
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, ciddi bir rahatsızlık geçiren ve kaldırıldığı hastanede tedavisi devam eden Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder'e bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. En kısa sürede Gazi Meclis çatısı altında birlikte çalışmayı da gerçekten özlemle bekliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 18 Nisan Cuma günü Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle gerçekleşen Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı'na katıldık. Tüm dünyayı terör devleti İsrail'in haksız hukuksuz ve vicdansız saldırıları karşısında ortak bir tavır takınmaya, zulüm karşısında yek yürek olmaya bir kez daha davet ettik. Türkiye, dünyanın insanlığa muhtaç kaldığı, merhametten yana yolunu kaybettiği şu dönemde bir vicdan pusulası olarak âdeta yol göstermektedir. Dünyanın da insanlığın da 5'ten büyük olduğunu tüm dünyaya hatırlatan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın zulüm karşısındaki tavizsiz tavrı Türkiye'nin vicdanlı dış politika anlayışının en güçlü ispatıdır. Toplantımızın uluslararası topluma ve dünya kamuoyuna güçlü bir mesaj vermesini temenni ediyorum. Böylesine faydalı bir toplantıya ev sahipliği yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş'a, katkılarından dolayı katılımcı ülkelerin Parlamento temsilcilerine ve tüm paydaşlara teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir milletin gerçek gücü, öz güveni yüksek, inancı sağlam, imanı emin ve vatanını seven gençliğinden ibarettir. Bu sebeple, günümüzde karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdit, azalan doğum oranlarımız ve yaşlanan toplum yapımızdır. Doğurganlık hızımız 1,51'e düşmüş durumdadır, oysa nüfusun kendini yenileme oranı 2,1'dir; bu da içinde bulunduğumuz durumun ne denli kritik olduğunu bizlere bir kez daha göstermektedir. Gelinen nokta, rakamlardan ibaret bir istatistik verisi değil beka meselesidir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 2007 yılından bu yana dikkat çektiği konunun önemi bugün bütün dünya tarafından daha net anlaşılmıştır. Bu tehditle mücadele etmek için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız tarafından 81 ilde Aile Eylem Planı oluşturulmuş ve Nüfus Politikaları Kurulu meydana getirilmiştir. Yine, Sayın Cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği gibi, en iyimser projeksiyonlar dahi önümüzdeki on yıl içinde nüfus artışımızın azalacağını göstermektedir. Mevcut gidişat devam ederse bu yüzyılın sonunda Türkiye nüfusunun 10 milyon gerilemesi öngörülmektedir. Bu azalma milletimizin dinamizmini, üretim kapasitesini, savunma gücünü, hatta kültürel sürekliliğini tehdit eden bir durumdur. Bu tehdide karşı gençlerimizin eğitimi, istihdamı, evliliği, aile kurmaları, hayata tutunmaları için elimizde ne varsa seferber edecek, çalışmalarımızı bu doğrultuda şekillendireceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasi, hakikatin tek bir yerden değil hep bir yürekten süzülerek geldiğini bilmektir. Demokrasinin teminatı Gazi Meclisimiz yalnızca sözlerin ifade edildiği bir çatı olmanın ötesinde millî iradenin tecelli ettiği, milletin kalbinin attığı bir yerdir. Yeri geldiğinde Millî Mücadele'nin karargâhı, yeri geldiğinde insanlık vicdanının da kalesi olmuştur. Biz bu topraklarda bin yıldır aynı havayı soluyor, kardeşliği koruyor, farklılıklarımızı zenginlik olarak görüyoruz. Görüşlerimiz ayrı, yollarımız farklı olabilir ama gönüllerimizin bir olduğunu da biliyoruz çünkü biz aynı gökyüzünün altında, aynı bayrağın gölgesinde yaşıyoruz. Bu Meclis milletin iradesinin tecelli ettiği kutlu bir çatıysa o çatının direği kardeşlik, harcı muhabbet, temeli de uzlaşmadır. Bugün ihtiyacımız olan şey ayrılmak değil anlaşmak, ötekileştirmek değil kucaklamaktır. Son günlerde bazı kesimlerin körüklemeye çalıştığı ayrılıkçı söylemler milletimizin feraset duvarına çarparak dağılmaya mahkûmdur. Biz "Önce insan." diyen bir medeniyetin evlatlarıyız. Bu vasfa layık olma sorumluluğumuzu, birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmeliyiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Aksakal...
29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Önder Aksakal’ın, Şehitler Haftası’na ilişkin açıklaması
MEHMET ÖNDER AKSAKAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta Şehitler Haftası'ydı. Vatanın bağımsızlığı ve milletimizin huzuru uğruna şehit düşen kahramanlarımızı anmak amacıyla düzenlenen millî birlik ve beraberliğin pekiştirildiği etkinliklerin organize edildiği hafta olarak büyük bir öneme sahiptir. Şehitlerimizin kanlarıyla yazdığı destanlar sadece tarihimizin değil, özgürce yaşadığımız bugünün ve umutla kurguladığımız yarınların da temelidir. Harcında şehitlerimizin kanı olan Millî Mücadele'mizin karargâhından sesleniyorum: Onlar sadece bedenleri bu kutsal toprakların altında yatan yiğitler olarak düşünülse de ruhlarıyla her an ve her yerde bizimle birlikte bu vatanın bölünmez bütünlüğüne dair mücadelenin ilahî destekçileridir, bu kutlu mücadelenin yanında ya da karşısında olanların da takipçileridirler.
Bu topraklar uğruna canlarını düşünmeden feda eden aziz şehitlerimizi ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bugüne kadar ebediyete irtihal eden tüm kahramanlarımızı bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum, mekânları cennet olsun.
BAŞKAN - Sayın Öztürkmen...
30.- Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen’in, güvenlik görevlileri ve polis memurlarının mağduriyetine ilişkin açıklaması
HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İktidar, aç karnına haklarını arayan insanların üzerine sürdüğü polis memurlarını, güvenlik kuvvetlerini mağdur etmeye devam ediyor. 2025 yılının ilk dört ayında 31 polis memuru intihar etti. En son İstanbul'da intihar eden Uğur Mustafa N. isimli polis memuru ailesine yazdığı mektupta "Hepinizden özür diliyorum sevgili eşim, canım kızım; umutlarınızı, geleceğinizi, daha doğrusu her şeyinizi çaldığım için özür dilerim. Umarım bensiz daha güzel, daha doğru bir hayat sizin olur. Size büyük üzüntü dışında yüklü bir borç bırakıyorum. Bu araba küçük bir kısmını karşılar sanırım. Size bıraktığım mirası reddetmeniz daha doğru olur." diyor. Bu içler acısı mektubu yazan Türkiye'de on binlerce polis memuru var. AKP iktidarının mağdur ettiği kesimlerden biri de güvenlik görevlileri ve polis memurlarıdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aşıla...
31.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla’nın, kalp krizi, beyin kanaması ve turbo kansere bağlı ölümlere ilişkin açıklaması
MEHMET AŞILA (Kocaeli) - Son dönemlerde genç, yaşlı insanlarımızı beyin kanaması, turbo kanser ve özellikle kalp krizinden kaybediyoruz. Toplum sağlığını korumak adına aşı sonrası yan etkileri araştırıp önlem almak elzem hâle gelmiştir. Özellikle "messenger RNA" lobisinin dünya çapında nüfus azaltma projesini destekleyen çalışmalarını da dikkate alırsak şüphelerimiz de artıyor.
Kalp krizi, beyin kanaması ve turbo kanserle bağlı ölümler araştırılmalı, gerekirse otopsi yapılmalı ve "messenger RNA"yla bağlantısının olup olmadığı net şekilde topluma açıklanmalıdır. Bu konu bir millî güvenlik meselesi hâline gelmiştir. Toplumun tüm şüphelerini dikkate almak ve milletimizin sağlık güvenliğini korumak devletimizin asıl görevidir, gereğinin yapılması mecburidir diyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Suiçmez...
32.- Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’in, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ve 19 Marttan sonraki eylemlerde tutuklanan Eren Üner’e ilişkin açıklaması
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Meclisimiz 105 yaşında. Halkımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum. Başta Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve kahramanlarımızı minnet ve saygıyla anıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin gereği ise işkence iddialarını titizlikle incelemektir. 19 Marttan sonraki eylemlerde gözaltına alınıp tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan Eren Üner gözaltına alındığı siber şubede işkence gördüğü iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştur. İddiaların titizlikle soruşturulması gerekirken Eren Üner tekrar siber şube tarafından gözaltına alınmak istenmektedir. Buradan Adalet Bakanına ve İçişleri Bakanına sesleniyorum: İddialar ciddidir, soruşturma açın ve Eren Üner'in ifadesi alınacaksa savcılıkta aldırtın.
BAŞKAN - Sayın Kunt Ayan...
33.- Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan’ın, hasta mahpuslara ilişkin açıklaması
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Soydan Akay kanser hastası olmasına ve geçtiğimiz Mart ayında 7 kez hastaneye kaldırılmasına rağmen idare ve gözlem kurulu kararıyla 4 kez infazı uzatılmış ve otuz iki yılını hapishanede geçirmiştir. Tahliyesi engellenen Soydan Akay son olarak kalp krizi geçirerek büyük bir hayati risk atlatmıştır.
Yine, Batman Beşiri'de 73 yaşındaki ağır hasta tutsak Mehmet Emin Çam sol yanından tamamen felç geçirmesine rağmen hastaneden hapishaneye gönderilmiş ve birkaç gün sonra kalp krizi geçirmiştir. Çam, hastane tetkikleri sırasında bile elleri kelepçeli tutularak işkenceye maruz bırakılmıştır. Can savaşı veren ağır hasta mahpusların yeri hapishaneler değil hastanelerdir. Bu insanlık zulmüne son verilmeli, hasta tutsaklar derhâl tahliye edilmelidir.
BAŞKAN - Sayın Kılıç...
34.- Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın, çiftçilere verilecek desteklere ilişkin açıklaması
ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2025'te bütçeden çiftçilere 135 milyar lira destek açıklandı. Tarım Kanunu'na göre çiftçinin 615 milyar lira destek alması gerekiyordu. Çiftçinin hakkı olan 480 milyar lirayı gasbediyorsunuz. Netice olarak çiftçilerin bankalara olan borcu 2024 Aralıkta 869 milyar lira iken 2025 Şubatta 936 milyar liraya yükseldi, icra takibindeki borçları 5 milyar liraya ulaştı. Mart ayında 2.937 tarla icra daireleri ve sulh hukuk mahkemeleri tarafından satışa çıkarıldı. Son yirmi üç yılda 600 bin çiftçi üretimden çekildi. Türkiye'de üretimi tamamen bitirecek yasalara ve küresel güçlerin ödevlerine harcadığınız enerjiyi çiftçilerimiz için harcamıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Yapmayın, küresel güçlere değil kendi üreticilerinize hizmet edin.
BAŞKAN - Sayın Dinçer...
35.- Ankara Milletvekili Semra Dinçer’in, 2024 İnsan Özgürlüğü Endeksi sıralamasına ilişkin açıklaması
SEMRA DİNÇER (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Namibya, Surinam, Papua Yeni Gine, Malavi, Mozambik, Tanzanya, Gabon, Uganda, Ruanda, Cibuti... Sayın AKP'li milletvekilleri, bu ülkeleri neden saydım biliyor musunuz? Bu ülkelerin yarısı iç savaş ve çatışmalarla boğuşuyor, diğer yarısı ise kabile devleti ama bu ülkelerin hepsi 2024 İnsan Özgürlüğü Endeksi sıralamasında Türkiye'nin üzerinde yer alıyor. Türkiye 165 ülke içerisinde 142'nci sırada. 2022 yılından bu yana 10 sıra birden gerilemiş durumdayız. Haritada yeri dahi bilinmeyen ülkelerin gerisinde yer almamızın tek sebebi saray rejimidir. AKP iktidarında hukuk ve demokrasi ayaklar altına alınmış, özgürlükler yok edilmiştir ancak ilk seçimde bu baskıcı rejim gidecek, demokrasi ve özgürlükler geri gelecektir.
BAŞKAN - Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Kazakistan Parlamentosu Meclis Başkanı Yerlan Koşanov'un beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte Türkiye’yi ziyaret etmesine ilişkin tezkeresi (3/1108)
16/4/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kazakistan Parlamentosu Meclis Başkanı Sayın Yerlan Koşanov'un beraberinde bir Parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 27 Mart 2025 tarih ve 62 sayılı Kararı'yla uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 7'nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
|
| Numan Kurtulmuş |
|
| Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
| Başkanı |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın Uysal, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan’ın, 22 Nisan Kürt gazeteciler gününe ilişkin açıklaması
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Yüz yirmi yedi yıl önce Kahire'de Mikdat Midhat Bedirhan'ın "Rojneveya Kürdistan" adıyla uyandırdığı Kürt gazeteciliği bugüne dek saldırılara, sansürlere, baskı, kapatılma ve katledilmeye rağmen direnişle hakikati savundu, duyurdu, hakikatin bir parçası oldu. Hepsini saygıyla ve minnetle anıyoruz.
Bugünde ise adliyelerde, duruşma salonlarında gazeteciliği savunan, zindanlarda tutsak edilen Öznur Değer, Reyhan Hacıoğlu, Devrim Ayık, Ercüment Akdeniz, Ziya Ataman, Semih Elitaş, Baran Karadağ ve onlarca gazeteciye, sürgünde hakikat kalemini yazan, dile getiren tüm Kürt basın emekçilerine selam olsun, 22 Nisan Kürt Gazeteciler Günü kutlu olsun.
BAŞKAN - Şimdi, birer dakika söz talepleri oluyor tabii. Bu ara mazeret belirtenler var, bir yere gideceğini söyleyenler var, orada da biz ona öncelik tanıyoruz. Bir dakika söz isteyen herkese söz veriyorum ama aynı anda verdiğimiz zaman da gündeme giremeyeceğiz. Mesela şu anda 20 kişi daha var, ne yapacağız peki? Dolayısıyla biraz sabırlı olacak bir dakika isteyenler, Meclisi takip edecekler, ondan sonra söz vermeye çalışacağız. Bir ayrımcılık söz konusu değil yani, çoğunu tanımıyorum bile. (CHP sıralarından alkışlar)
Diğer tezkereyi okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler (Devam)
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Özbekistan Cumhuriyeti Alî Meclisi Senato Başkanı Tanzila Narbayeva'nın beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte Türkiye’yi ziyaret etmesine ilişkin tezkeresi (3/1109)
21/4/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Özbekistan Cumhuriyeti Alî Meclisi Senato Başkanı Sayın Tenzila Narbayeva'nın beraberinde bir parlamento heyetiyle birlikte ülkemizi ziyaret etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 27 Mart 2025 tarih ve 62 sayılı Kararı'yla uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyaretleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 7'nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
|
| Numan Kurtulmuş |
|
| Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
| Başkanı |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
C) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş’un, esas komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilen (2/73) esas numaralı Kanun Teklifi’ni geri aldığına ilişkin önergesi (4/100)
BAŞKAN - Esas komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna havale edilen 2/73 esas numaralı Kanun Teklifi İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş tarafından geri alınmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
YENİ YOL Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- YENİ YOL Grubunun, Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen tarafından, Türkiye'de çocuk sağlığının, yoksunluğunun ve yoksulluğunun boyutlarının detaylı bir şekilde araştırılması, uluslararası verilerle karşılaştırılması, mevcut politika ve programların etkinliğinin değerlendirilmesi ve alınması gereken acil çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
22/4/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/4/2025 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
|
| Mehmet Emin Ekmen |
|
| Mersin |
|
| Grup Başkan Vekili |
Öneri:
Mersin Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Mehmet Emin Ekmen tarafından, Türkiye'de çocuk sağlığının, yoksunluğunun ve yoksulluğunun boyutlarının detaylı bir şekilde araştırılması, uluslararası verilerle karşılaştırılması, mevcut politika ve programların etkinliğinin değerlendirilmesi ve alınması gereken acil çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergemizin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 22/4/2025 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere YENİ YOL Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Elif Esen.
Buyurun.
YENİ YOL GRUBU ADINA ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YENİ YOL Grubu ve DEVA Partisi adına Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün kürsüye yalnızca bir önerge sunmak için değil hepimizin geleceği, ülkemizin gerçek beka meselesi olan çocuklarımız ve çocuk hareketi adına konuşmak için çıktım. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yalnızca millî egemenliğimizin teminat altına alındığı bir dönüm noktası değildir; aynı zamanda çocukları birer değer olarak merkeze alan bir siyasal ve ahlaki vizyonu da temsil etmektedir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği bu anlamlı gün, hepimize ama özellikle biz Meclis mebuslarına, çocuklarımızın fırsat eşitliğiyle hak ettikleri şekilde büyüyebilecekleri, sağlıklı -refah- güvenli, eşit ve kalkınmış bir toplumsal düzeni inşa etme sorumluluğu da yüklemektedir. Yükümüz ağır, sorumluluğumuz büyük. Çocuklarla ilgili pek çok güncel sorun ve ihtiyaç yasalarla düzenlenmek üzere bizleri bekliyor.
TÜİK'in 2024 yılı Çocuk Sağlığı ve Yoksunluğu araştırmasına göre her 4 çocuktan 1'i günde 1 kez dahi et, tavuk, balık içeren bir öğün tüketemiyor, her 10 çocuktan 1'i de meyve ve sebzeye erişemiyor. Oyuncak, kitap, okul gezisi, tatil, bunlar artık birçok çocuk için ailelerde olduğu gibi lüks ve yalnızca hayal. Bu veriler bize birer istatistiki verinin ötesinde her biri bir çocuğun hayata eksik başlaması, gelişiminin sekteye uğraması, potansiyelinin sınırlanması ve daha da kötüsü akranlarından geri kalması anlamına geliyor.
Sayın milletvekilleri, çocuk yoksulluğu sadece bir gelir eksikliği meselesi değildir. Yoksulluk gölgesinde güvensiz, tekinsiz hayatlar, ihmal ve istismar, madde ve kumar bağımlılığı, mafya ve çetelere doğru yönelen bir suça sürüklenmenin de ilk adımlarının izlerini görürüz. Üstelik bu yoksulluk çocukların yalnızca bugünkü eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlardan yoksun hayatlarını değil geleceklerini de ipotek altına alan, zincire vuran ve içinden sıyrılıp çıkmalarının neredeyse mümkün olamayacağı bir döngüyü de dehşetle gözlerimizin önüne seriyor. Bu nedenle, çocukların insan onuruna yaraşır yaşamları ve gelecekleri için çocuk yoksulluğunun ve yoksunluklarının derinlemesine araştırılması amacıyla çocuk hakları, eğitim, sağlık, istihdam, dijitalleşme ve bağımlılıklar boyutlarıyla var olan tüm tablonun gerçekçi bir şekilde ortaya konulması, sorunların kök sebeplerinin tespit edilerek var olan durumun uluslararası verilerle karşılaştırılması, mevcut sosyal politika ve programların etki analizlerinin yapılması, var olanın etkisinin artırılması ya da yeni çözüm önerilerinin geliştirilmesi, gerçekçi ve sonuç odaklı hızlı iyileşme için bakanlıklar arası eş güdümlü çalışan etki, verimlilik, denetim odaklı sistem revizesinin sağlanması ve belki de hepsinden önemlisi, bütçede çocuğun adının olması...
YENİ YOL Grubu olarak Anayasa’nın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını huzurlarınızda arz ediyoruz.
Yine, muhalefet-iktidar ayrımı olmadan "Çocuk, siyasetten büyüktür." diyerek Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir araya gelen ve "Çocuk Hareketi"ne gönülden destek veren farklı partilerden vicdanlı, merhametli tüm milletvekillerimize "Çocuk Hareketi"ne kattıkları değer için canıgönülden teşekkürlerimi sunuyorum.
Çocuk Danışma Kurulumuz adına Kıymetli Meclis Başkanlığımıza ve sizlere bir teklif daha iletiyorum: Bir sonraki 23 Nisan için, gelin, çocukların gerçek sorun ve ihtiyaçlarını konuşan, çözüm önerileri sunan, Türkiye'nin dört bir yanından, gerek fiziki gerek on-line, farklı yaşlarda çocuklarla çalışacak bir çocuk parlamentosunu hep birlikte oluşturalım, dünyadaki pek çok parlamentoya da örnek olalım dünya çocuklarına bayram hediye eden bir ülke, Türkiye olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ELİF ESEN (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.
Bir yıllık bir hazırlık sonunda yani seneye 23 Nisanda çocuklardan gelecek kanun tekliflerinin, yine Meclis çatısı altında oluşturulacak milletvekillerinden oluşacak bir jüriyle Genel Kurula taşınacağı örnek bir çalışmayı bu Meclis çatısı altında hep birlikte gerçekleştirelim.
Bu kutlu gün, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Bu ülkenin çocukları bilsinler ki bu ülkede, Meclis çatısı altında çocuklarımız ve gençlerimiz için çarpan kalpler var ve onlar için çalışmaya devam ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - İYİ Parti Grubu adına Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BURHANETTİN KOCAMAZ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, büyük Atatürk'ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Çocuk Bayramı'nı kutluyor, geleceğin yöneticileri olacak çocuklarımıza başarılar diliyorum.
YENİ YOL Partisi Grubu önerisi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz aldım. Yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce şunu belirtmek istiyorum: İYİ Parti olarak bizler çocuklarımıza neşe, mutluluk ve sağlık, milletimize birlik ve beraberlik getirmek için yola çıkmış bir partiyiz. Çocuklarımızın çağdaş, Atatürkçü, millî ve manevi değerlere sahip iyi bir insan olarak yetiştirilmeleri ve iyi okullarda iyi eğitim almaları amacıyla okullarımızın günümüzün gerektirdiği teknolojik, bilimsel, sosyal ve kültürel altyapı standartlarına sahip olması en büyük dileğimizdir ancak bugün bunların hiçbirini ülkemizde görebilmemiz mümkün değildir.
Bırakın teknolojik, bilimsel, sosyal ve kültürel altyapıyı, bu ülkede her gün milyonlarca çocuk akşam yataklarına aç girmektedir. Partimiz tarafından "Rüzgârgülü Projesi" adı altında hiç olmazsa ilkokul, ortaokul, lise öğrencilerine sabah kahvaltısı ve öğle yemeğinin ücretsiz olarak verilmesini teklif etmiştik; iktidar bu teklifimizi de birçok konuda olduğu gibi reddetti. Rüzgârgülü Projesi kapsamında geçen dönem İYİ Partili Demre Belediyemiz tarafından okullarda öğrencilere ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği verme girişimimiz Demre İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ve Kaymakamlık tarafından engellenmiştir; bu konuyu da buradan iktidarın ve milletimizin dikkatine sunmak isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde mart ayında açlık sınırı 23.615 TL'ye, yoksulluk sınırı ise 76.922 TL'ye yükselmiştir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün son raporuna göre Türkiye'de 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içerisinde yaşamaktadır. Ülkemizdeki ekonomik yoksulluk en çok çocukları etkilemiştir. Ülkemizde her 5 çocuktan 1'i yeterli beslenemiyor ve her 4 çocuktan 1'i ise okula aç gitmektedir. Ülkemiz bu iktidar döneminde çocuklardaki yoksulluğun en yüksek olduğu ülkelerden biri hâline gelmiştir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Sosyal ve Ekonomik Destek Programı'nın raporuna göre maddi durumu kötü ailelere yapılan yardımdan yararlanan çocuk sayısı 172 bine dayanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
BURHANETTİN KOCAMAZ (Devamla) - Bu, övünülecek bir durum değildir; zira bu rakam daha 2012 yılında 37.295 çocukla sınırlıydı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hiç kimsenin inanmadığı ve itibar etmediği TÜİK rakamlarına göre bile ülkemizde çocuklarına maddi yetersizlik nedeniyle yeni giysi alamayan hanelerin oranı yüzde 9,2 olurken çocuklarımıza maddi yetersizlik nedeniyle günde en az bir kez taze meyve sebze yediremeyen hanelerin oranı ise yüzde 10'a yükselmiştir. Yine, bugün ülkemizde hâlen binlerce çocuğumuzun maddi yetersizlik nedeniyle evde ders çalışacakları ve oyun oynayabilecekleri kendilerine ait bir alan bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde çocuk işçiliği ve buna bağlı olarak kazalar da artmıştır. Daha geçen hafta Niğde'de geri dönüşüm fabrikasında kolunu makineye kaptıran 14 yaşındaki bir çocuğumuz hayatını kaybetmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BURHANETTİN KOCAMAZ (Devamla) - Böylece son yıllarda hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı 907'ye yükselmiştir.
Öğrencilere okullarda en az bir öğün ücretsiz yemek verilmesi ve çocuk işçilikle mücadele edilmesi konusunda buradan iktidarı uyarıyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Semra Dinçer.
Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEMRA DİNÇER (Ankara) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
23 Nisanda kendilerine armağan edilen bayramı kutlaması gereken evlatlarımız sırf yoksul oldukları için çalışmak zorunda kaldılar ve bunun sonucunda yaşamlarını yitirdiler. 2025 yılının ilk dört ayında 19 çocuğumuz iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Daha dün Niğde'de 14 yaşındaki Abdurrahman Özkul iş cinayetine kurban gitti. Peki, bu çocuklarımızın hesabını kim verecek?
Türkiye, çocuk yoksulluğunda Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1'inci, OECD ülkeleri arasında ise 2'nci sırada yer almaktadır. Türkiye'de çocuklarımızın yüzde 34'ü yoksulluk içerisinde yaşamaktadır. TÜİK'e göre çocukları yeni giysilere sahip olamayan hane halkı oranı yüzde 9,2'dir. Günde en az bir kez et tüketemeyen çocukların oranı ise 23,1'dir yani her 5 çocuktan 1'i et yiyememektedir. Bu utanılacak tablonun sahibi de sizsiniz.
Yine, TÜİK verilerine göre bugün Türkiye'de 3,5 milyon çocuk çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Çocuklarımız yoksulluk nedeniyle çalışmak zorunda kalıyor ve ucuz iş gücü olarak görülmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre 2023-2024 öğretim yılında 612 bin öğrenci eğitimin dışında kaldı. Ne eğitimde ne de istihdamda olmayan çocuklarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu çocuklar çalışıyorlar mı yoksa sokaktalar mı belli değil. Bu çocuklarımız ya suça bulaşıyor ya da uyuşturucu batağına düşüyor. Suça bulaşan çocuk sayısı her geçen gün artmaktadır. Uyuşturucu kullanım yaşı 10 yaşa kadar inmiştir.
Değerli milletvekilleri, bugün, Erdoğan, vatandaşı çocuk yapmaya teşvik ediyor. İktidar uzun yıllardır "3 çocuk" dedi ama bırakın 3 çocuğu, her geçen gün artan yoksulluk nedeniyle aileler tek çocuk bile yapamaz hâle geldiler. Yirmi üç yıldır iktidarda olanlar vatandaşı çocuk yapmıyor diye utanmadan bir de şikâyet ediyorlar. Şimdi sormak lazım: Kendileri sarayda saltanat sürenler, çocukları lüks içinde yaşayanlar, ailelerin iki maaşla dahi kendilerini geçindiremedikleri için çocuk yapamadıklarının farkındalar mı? Hem annenin hem de babanın çalışmak zorunda olduğu bir ortamda kreş fiyatlarının farkında mısınız? Kadınların ya çocuk ya iş tercihi ikileminde bırakıldığının farkında mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
SEMRA DİNÇER (Devamla) - Arkadaşlar, başkalarının çocukları sizin, yandaşlarınızın çocukları gibi ayrıcalıklı değil. Bu ülkede çocuklar sizin döneminizde mağdur olduğu kadar hiçbir dönemde olmamıştı. Ancak herkes şunu bilsin ki eğitimden koparıp ucuz iş gücü yaptığınız çocuklarımız da adalet aradığı için tutuklanan çocuklarımız da bu ülkenin yarın geleceği olacaktır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızı kutluyorum.
Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın.
Buyurun Sayın Altın. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Meclis kürsüsünde ilk yaptığım konuşmada tam olarak arkamda duran ve bana bütün hayatım boyunca verdiği gücü unutmayacağım Sırrı Süreyya Önder'e şifalar dileyerek bir kez daha anmak istiyorum. Tez zamanda umuyorum ki tekrar burada olur; tekrar onun güler yüzüne, esprilerine hep birlikte tanıklık etmeye devam ederiz.
Şimdi, bugün çocuklardan bahsedeceğiz, çocukların yoksulluğundan ve yoksun bırakıldığı gerçeklerden bahsedeceğiz. Yoksulluk tek boyutu olan ve nedenleri sadece bir sonucu etkilemeyen bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor çünkü yoksulluk sadece beslenmeyle, barınmayla ilgili değil; aslında çocukların yüz yıldır yoksun bırakıldığı, dil ve kültür hakları, yaşam hakları inkâr edilen bir gerçeklik olarak, tam olarak karşımızda duruyor. Şimdi, yoksulluk çok ciddi bir mesele ve bu meselenin ne kadar ciddi olduğunu biz TÜİK verilerine bakarak dahi görebiliyoruz. Her 4 çocuktan 1'inin okula aç gittiği ve okulda açlık sebebiyle baygınlık geçirdiği bir tabloyla karşı karşıyayız fakat daha kötü bir tablo var ki o da Millî Eğitim Bakanının "Okulda bir öğün ücretsiz yemek versek dahi hiçbir çocuk yemez." dediği daha kötü, daha kabul edilemez bir tabloyla da karşı karşıyayız. Bakın, ben ilkokuldayken bir öğün ücretsiz yemek olmasa dahi bir süt verilirdi ve bizler sırf evdeki kardeşlerimizle paylaşabilmek için okulda o sütü içmezdik, o sütü eve götürürdük ve kardeşimizle birlikte içerdik fakat siz çocuk yoksulluğunun ve çocuk yoksunluğunun derinliğinin farkında olmadığınız için bu tarz cümlelerle çocuk yoksulluğunu inkâr ediyorsunuz. Fakat bu inkâr, Türkiye halklarının geleceğini, Türkiye'deki çocukların geleceğini etkileyen ve nesiller boyu aktarılan bir yoksulluğa, bir yoksunluğa sebep oluyor. Bunun vebali çok büyüktür, bunun çocuklara karşı hesap verebilme ya da topluma karşı hesap verebilme gerçekliği yoktur.
Bir diğer yoksunluk ise yüz yıldır kendi ana dillerinde eğitim alamayan, yüz yıldır kültürel haklarından mahrum bırakılan, yüz yıldır kök değerlerinin ne olduğu öte yana dursun sürekli müfredatla birlikte ötekileştirilen, yok sayılan çocuklar, kendi ana dilleriyle eğitim alamayan çocuklar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Fakat bizler bugün burada, barışı konuştuğumuz bugünlerde bir çocuğa hediye edilebilecek en güzel şeyin Sayın Mahinur Özdemir'in dediği gibi sadece bir aile olmadığının, bir çocuğa hediye edilebilecek en güzel şeyin barış olduğunun; özgürlük, eşitlik içerisinde olan bir yaşam olduğunun altını çizerek Meclisi, yüz beş yıl önce kuruluşunu atfettiği çocukların gerçek sorunlarına eğilmesi, çözüm yollarını araştırması için bir kez daha göreve davet ediyoruz. Bizler çocuklarla birlikte barışı inşa etmek, çocuklarla birlikte eşit ve özgür bir geleceği inşa etmekten mesulüz ve sorumluyuz. Bunu yapmak için de 23 Nisanın çok önemli bir vesile olduğunu tekrar dile getirerek bütün Meclisi, bütün toplumu barışa sahip çıkmaya, çocuklar için eşit ve özgür bir gelecek oluşturmaya davet ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Torun...
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Ordu Milletvekili Seyit Torun’un, zirai dondan etkilenen fındık üreticilerine, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na ilişkin açıklaması
SEYİT TORUN (Ordu) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen kar yağışı ve soğuk hava Ordu'muzda, fındık başta olmak üzere, bütün tarım ürünlerinde zirai dona sebep oldu. Don sebebiyle bu yılın fındık rekoltesinde büyük oranda düşüş yaşanacak. Yıllardır kokarca böceği istilası ve düşük fiyatlarla mücadele eden fındık üreticisini çok daha zor günler beklemektedir. TARSİM sigortası olan üreticilere destek verileceğini öğrendik ancak sigorta yaptırmamış binlerce üreticimiz için herhangi bir destek açıklanmamıştır. Zirai donun ardından serbest piyasada fındık fiyatı 180 ila 200 lira seviyesine ulaşmış olmasına karşın TMO 2022 fındığını 125 liradan satmaya devam etmektedir. TMO kendi eliyle fiyat kırmakta, üreticimize ihanet etmektedir. Acilen, zirai dondan etkilenen üreticilerimiz için destekler açıklanmalı ve TMO üreticilerimizi koruyacak fiyatı belirlemelidir, bıçak kemiğe dayanmıştır.
Yarın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, bütün çocuklarımızın bayramını kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Canbey...
38.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey’in, Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce burada Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Serkan Sarı, Balıkesir-İvrindi-Korucu yoluyla ilgili bir açıklama yapmıştır. Bu açıklama tam anlamıyla yalandır ve yanlıştır çünkü biz hafta sonu Karayolları yetkililerimizle birlikte orada bir açıklama yaptık, yol inşaatının devam ettiğini söyledik ve yaz boyunca da 10 kilometrelik yolun tamamlanacağını, 2027'de de biteceğini söyledik. Bu yolun 2053 yılına kadar yapılacağını söylemek, elli üç yılda tamamlanacağını söylemek tam anlamıyla yapılan işi köreltmektir ve çamur atmaktır. Konuyu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- YENİ YOL Grubunun, Grup Başkan Vekili Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen tarafından, Türkiye'de çocuk sağlığının, yoksunluğunun ve yoksulluğunun boyutlarının detaylı bir şekilde araştırılması, uluslararası verilerle karşılaştırılması, mevcut politika ve programların etkinliğinin değerlendirilmesi ve alınması gereken acil çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Zehranur Aydemir.
Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEHRANUR AYDEMİR (Ankara) - Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu adına YENİ YOL Partisinin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Yaklaşık beş buçuk ay önce anne olmuş biri olarak çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren bu önemli konunun siyasi çekişmelerin malzemesi olmasını asla doğru bulmuyorum. Unutmayalım, çocuklarımızın yarınları bizim elimizde şekilleniyor. Bizler, işte, bu sorumluluğun farkında olarak çalışıyor, mücadele ediyoruz. AK PARTİ, bu ülkenin çocukları için sadece bugünü değil yarını da planlayan, strateji geliştiren bir anlayışa sahiptir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ise çocuklara dair bu ülkede ilk ciddi reformları başlatan, bunları kurumsallaştıran ve sürdürülebilir hâle getiren bir liderdir. İktidarımız döneminde hayata geçirilen pek çok sosyal destek ve eğitim projesiyle çocuklarımızın yanında olduk; ücretsiz ders kitapları, ücretsiz öğle yemekleri, şartlı eğitim ve sağlık yardımları, gezici öğretmen ve mobil eğitim destek programları gibi birçok uygulamayla çocukların her türlü yoksunluğunu gidermeyi hedefledik. Bu çabaların sonucunda 2002'de her 1.000 bebekten yaklaşık 31'i 5 yaşına ulaşamazken bugün bu sayı 9'a geriledi. 2002'de sadece 10 çocuktan 5'i liseye giderken artık 10 çocuktan 9'u ortaöğretime kayıtlı. Çocukların bilişim teknolojilerini kullanma oranı bugün yüzde 91,3'e ulaştı. 2006'da yüzde 10'lar seviyesinde olan çocuk işçiliği yüzde 4'e kadar düştü.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Süt içemiyor çocuklar, süt!
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Daha dün çocuk işçi vefat etti, daha dün!
ZEHRANUR AYDEMİR (Devamla) - PISA 2022, TIMSS 2023 rakamlarına baktığımızda da ülkemizin çocuklarının eğitimde ne derece kitlesel bir başarıya ulaştığını görmekteyiz.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Anaokullarında bile verilemedi yemek!
FARUK KILIÇ (Mardin) - Bir bayana söz atmak doğru mudur, ayıp değil midir? Ne bağırıyorsun, konuşmasını yapıyor; çık konuş!
ZEHRANUR AYDEMİR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, köklü medeniyetimizde çocuk tertemiz bir emanet, Allah'ın bir nimeti ve geleceğimizin teminatıdır. Biz çocuklarımızı sadece bugünün bireyleri değil yarının öğretmenleri, bilim insanları, sanatçıları, adaletin ve hakkaniyetin temsilcileri olarak görüyoruz. Bugün TEKNOFEST'te yarışan çocuklarımızın heyecanı bu ülkenin yarınlarına olan inancımızı pekiştiriyor. Çocuklar için kurduğumuz bu ekosistem sadece sosyal değil ekonomik anlamda da ülkemizin refahına katkı sağlıyor. Yetişen her çocuk gökyüzünde bir KIZILELMA, karada bir ALTAY tankı, denizde bir sondaj gemisi, uzayda bir astronot olarak Türkiye'nin parlak geleceğinin nişanesidir.
Kıymetli milletvekilleri, yarın 23 Nisan; öyleyse gelin, bu bayramı bir muhasebe günü yapalım. Bugün çocuklarımız doğar doğmaz sağlık güvencesine sahip, okula başladıklarında sıralarında ücretsiz kitaplar hazır; gençlik merkezlerinde, yaz ve spor okullarında ücretsiz faaliyetlere katılıyor. Devlet korumasındaki çocuklarımız sıcak yuvalarında büyüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
ZEHRANUR AYDEMİR (Devamla) - Koruyucu aile sistemiyle toplumun vicdanı devletin eliyle buluşuyor. Çocuklarımız için bu kadar şey yapıyorken "yeter" mi diyeceğiz? Tabii ki hayır. Onlar için ne yaparsak yapalım hep daha iyisini isteyeceğiz. Biz bu ülkenin her evladının doğduğu andan itibaren güvenli, adil ve sevgi dolu bir dünyaya kavuşması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Çocuklarımız için gösterdiğimiz gayreti yok sayan, hakkaniyetten uzak bu grup önerisini reddediyor; bu vesileyle, din, dil, ırk fark etmeksizin tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
2.- İYİ Parti Grubunun, Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu ve 19 milletvekili tarafından, proje okullarındaki siyasi kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve başarılı öğretmenlerin cezalandırılması suretiyle millî eğitim sistemine verilen zararların bütün yönleriyle araştırılarak kamuoyunun aydınlatılması ve sorumluların tespiti amacıyla 21/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
22/4/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/4/2025 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
|
| Mehmet Satuk Buğra Kavuncu |
|
| İstanbul |
|
| Grup Başkan Vekili |
Öneri:
Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu ve 19 milletvekili tarafından, proje okullarındaki siyasi kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve başarılı öğretmenlerin cezalandırılması suretiyle millî eğitim sistemine verilen zararların bütün yönleriyle araştırılarak kamuoyunun aydınlatılması ve sorumluların tespiti amacıyla 21/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 22/4/2025 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; eğitimin üzerine kâbus gibi çöken çakma profesör Bakanınız tam bir radikal militan gibi çalışıyor. Kendisi, cumhuriyet değerlerini yok etmeye kararlı iktidarınızın eğitim alanındaki iflah olmaz bir neferi olup çıktı. İdari olarak zaten arkabahçeye dönüştürdüğü proje okullarını şimdi öğretmen normu ve kadrosu anlamında da arkabahçeye dönüştürme işleminin adıdır bu yaşananlar.
Efendim, Türkiye'de 2.318 proje okulu var ve bu 2.318 proje okulunun, 2 binin üzerindeki okulun idarecileri yandaş sendikanın mensupları; 80 binden fazla öğretmen, 5 binin üzerinde yönetici, 1 milyonun üzerinde de öğrenci okuyor bu okullarda. Öğretmenlerin görev süresi dört yıl ve talebe göre dört yıl daha uzatılacaktı, bir de baktılar ki kendi okullarını tercih eden ve bu okulların bu nitelikli hâle gelmesinde beş yıl, on yıl, on beş yıl emeği olan öğretmenler ne görsünler? Hepsi büyük bir kahir ekseriyette norm fazlası durumuna düşürülmüş ve ataması yapılmamış. İşte, burada kopan kıyametten sonra protestolar da başladı. Bugünlerde hep birlikte görüyoruz ki burada yaşanan tam anlamıyla bir keyfiyettir. Öğrencisini sınavla aldığınız okulun öğretmenini torpil ve tavassutla atıyorsunuz. Atama kriterini ben söyleyeyim: Yandaş sendika, Cihannüma ve paralel yapı tarikatlar.
Efendim, bir iki örnek vereyim. Mesela, Çankırı Sosyal Bilimler Lisesi Coğrafya Öğretmeni Ceylan Yığın 2023'te "Yılın Öğretmeni" seçildi, devam edebiliyor mu okulunda? Edemiyor. Biyoloji Öğretmeni Sumru Kırpat TÜBİTAK ve TEKNOFEST başta olmak üzere toplamda 9 projeyle ulusal ve uluslararası alanda sayısız başarıya imza attı, atandı mı? Atanmadı. Asiye Eye alanında 4 "başarı" 1 de "üstün başarı" belgesi var, atandı mı? Atanmadı. Hâlbuki, çakma profesör iki yıl önce ne demişti? "Keyfiyeti ortadan kaldıracak, atama kriterlerini netleştireceğiz." Kriter ne? Allah aşkına, kriter ne? Uzayıp uzamamanın bir kriteri var mı? Soru son derece net. Şimdi, bakın şu tabloya, proje okullarında görev yapan öğretmenlerin yüzde 65'i son üç yıl içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Ezcümle, bu proje okulları uygulaması topyekûn AK PARTİ'nin millî eğitim politikası olan öğrenci yetiştirmek değil seçmen yetiştirme politikasının bir ürünüdür.
Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hiç kusura bakmayın, vallahi her icraatınız göstermelik. Sayın Cumhurbaşkanı defaatle dedi ki: "Her yıl 40 bin öğretmen atayacağız." Atama bekleyen 500 binin üzerinde öğretmen var, dün rakamlar açıklandı, biraz önce de Genel Kurul Salonu'muza geldi atama kontenjanında olduğunu sanıp da bu rakamlar açıklanınca atanamayan öğretmenler. Kaç kontenjan açıklandı? 15 bin. 15 bin nedir Allah aşkına ya! Bu atamalarda "temel dersler" dediğimiz matematik, fizik, kimya, biyoloji, fen bilimleri, Türk dili ve edebiyatı gibi derslere toplam 2.600, tek başına din kültürü ve ahlak bilgisine 1.802 kontenjan; ne bu şimdi? Çünkü bütün din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinin kahir ekseriyetini idareci yaptınız, ondan sonra da bu atamalara devam ediyorsunuz. Sadece tek bir branş onlarca temel branşın toplamına yaklaşmış. Biz ne zaman bu tabloyu ortaya koysak, ne zaman liyakat istesek, ne zaman bilim desek karşımıza geçip "Biz çağ atlatıyoruz." nutukları atıyorsunuz. Siz Türkiye'yi çağ atlatmıyorsunuz, çağın dışına itiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tamamlayayım.
BAŞKAN - Buyurun.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Bugün Türkiye'de 100 bine yakın ücretli öğretmen var. Öğretmen ihtiyacı var; öğrenciler öğretmensiz, atama bekleyen öğretmenler ise öğrencisiz bu çileye katlanıyor. Binlerce genç öğretmen diplomalı işsiz ve o çocuklar, hâlâ ücretli öğretmenlerle, branş dışı derslerle, öğretmensiz sınıflarla baş başa bırakılıyor. Siz neyle meşgulsünüz? Mülakat tiyatrosu, torpil, yandaş ve ideolojik kadrolaşmayla.
Efendim, önergemizle birlikte bu proje okullarında yaşanan kıyımı, kadrolaşmayı, adaletsizliği, hukuksuzluğu gelin araştıralım diyor, önergeye desteklerinizi bekliyor, heyeti saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Yeni Yol Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu.
Buyurun Sayın Karatutlu. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
YENİ YOL GRUBU ADINA İRFAN KARATUTLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; İYİ Partinin, proje okullarındaki siyasi kadrolaşmayla, liyakatsiz atamalarla ilgili araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Ben de hafta sonu şehrim Kahramanmaraş'taydım, yaklaşık 8-10 tane proje okulundaki öğretmen şikâyetleriyle karşılaştım; konu, sayın hatibin, sayın milletvekilinin söylediği gibi, süresi gelmediği hâlde, herhangi bir soruşturma geçirmediği hâlde, herhangi bir ceza almadığı hâlde proje okullarından bir başka yerlere atanan öğretmenlerin şikâyetleriydi. İlginç olan şuydu: Bu şikâyeti yapan öğretmenlerin birçoğu da bu yirmi iki yıllık süre içerisinde AK PARTİ'ye oy vermişlerdi, bunu ifade ediyorlardı ve hâlâ da onlardan vazgeçer bir yapıları yok gibiydi. Hani devrimler kendi evlatlarını yermiş, artık Hükûmet ve iktidar kendi atadığı öğretmenleri yer hâle gelmiş. Sordum onlara, "Niye sizi alıyorlar?" dedim, "Sendika tarafından atanan müdüre üç yıl önce bir soruşturmada -müdürün aleyhine- birkaç tane ifadede bulunmuştuk, kadın hiç unutmamış bunları, üç yıl sonra hemen önümüze konuldu ve ifadeyi veren 3 öğretmen bir başka yere atandı veya norm kadroya düştü." dediler.
Arkadaşlar, biliyorsunuz, yürüyen atın başına vurulmaz. Hükûmet hiçbir zaman eğitim ve kültür politikasında başarılı olamadı, yirmi iki yıldır. Branşım sağlık. Dönüşüm programlarıyla birtakım şeyler yapılmaya çalışıldı, bunları gördüm; iyi şeyler de yapıldı, yapılamayan işler de oldu fakat onda da yeni getirilen Sağlık Bakanı aynı yürüyen atın başına vurulması gibi hiç durmuyor ve futbol maçlarında "Normal doğum yapılsın." filan diye erkeklerin arasında pankart çıkartabiliyor. Yani ne yapıyorsunuz? Yürüyen, işleyen durumları bile bozmaya çalışıyorsunuz. Bunun sebebini gerçekten anlamak zor.
Hafta sonu bölgemdeydim, tabii ki sadece bu atamalarla ilgili değil zirai don olayı da konuşuldu; efendim, Kahramanmaraş'taki uçak seferlerini de konuştuk. Şunu düşündüm: Ya, bu arkadaşlarımız biraz el insaf gösterir de depremde perişanlık çekmiş konteynerde olan öğretmenleri, depremde çocuğu ölmüş, depremde anasını-babasını kaybetmiş, depremde perişan olmuş öğretmenleri bir kenara koyar mı ki diye. Maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
İRFAN KARATUTLU (Devamla) - Efendim, bu nasıl bir atamadır ki nasıl bir istektir ki nasıl bir kadrolaşmadır ki onların hepsini de aynı şekilde... Yani insan bu olayın psikolojisini düşünür. Ben 90 haftanın 86 haftasında Kahramanmaraş'a gittim, o insanların psikolojisini, ruhlarını hep birlikte anlamaya çalışıyorum ama maalesef bu öğretmen atamasında bile, bu kadrolaşmada bile bu kadar bağnaz, bu kadar siyasetin her tarafa hâkim olduğu bir şekilde davranılıyor. Allah'tan korkun da 4 tane deprem ilinde proje okullarındaki öğretmenlere "Size bir yıl, iki yıl size müsaade." deyin, bari onlara deyin ama maalesef onlarda da görmedik.
Allah ıslah etsin diyorum, teşekkür ediyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez.
Buyurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen tüm Türkiye halklarını, ayrıca cezaevlerinde tutsak edilen tüm siyasi tutsakları saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Ayrıca, bizleri ekranları başında izleyen tüm eğitim emekçilerini de saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, lafa doğrudan girmek isterim: AKP iktidarının bu ülkede yarattığı siyasal ve toplumsal yıkımdan en çok da maalesef eğitim sistemi zarar gördü ve görmeye de devam ediyor. Kendi ideolojik ve politik konumlanışını yani sermayeci, tekçi ve ötekileştirici anlayışını eğitim politikasının yegâne belleği olarak yıllardır geçerli kılmaya çalışıyorlar. Bu faşizan yaklaşımın karşısında duranları -ki ben de aralarında varım- KHK'lerle ihraç ettiler, kamudan uzaklaştırdılar. Yetmedi, bu hukuksuzluk onları doyurmadı ki şimdi de kalan öğretmenleri norm fazlası hâline getirerek okulsuz bırakmaya çalışıyorlar, sürgünle yıldırmaya çalışıyorlar. Öğretmenleri eğitim sistemi dışına iterek liyakati değil sadakati ödüllendiriyorlar. Her ne kadar "Proje okullarında hangi öğretmenin kalıp kalmayacağını Bakanlık belirliyor." deseler de AKP adına neredeyse okullarda siyasi komiserlik yapan müdürler, idareciler, jurnalci sarı sendika temsilcileri, Bakanlığa âdeta fişleme usulü liste gönderiyorlar. Amaçları nedir? Eğitimde zaten kalmamış olan niteliği ortadan kaldırmak, işini layıkıyla yapan eğitimcileri sindirmek, hem öğrencilerin hem velilerin hem de öğretmenlerin taleplerini ve iradelerini yok etmek, öğrencileri devlet okullarından uzaklaştırıp sermayenin insafına terk etmek. Bugün Türkiye'de hemen hemen her ilde okullarda öğrenciler bu siyasi ve hukuksuz müdahaleye ses çıkarıyor, itiraz ediyor. Buradan o yürekli öğrencileri de selamlıyorum. İktidarı bir an önce bu uygulamasından vazgeçmeye çağırıyorum; insafınızın kalmadığına eminim ama çıkmadık candan umut kesilmez, belki yola gelirsiniz diye umuyoruz. Ayrıca, DEM PARTİ olarak bu adaletsizliğin, bu kıyımın karşısında durmaya devam edeceğiz. Tüm eğitim emekçilerinin, onurlu öğretmenlerin yanındayız; mücadelelerinde yanlarındayız. Bu araştırma önergesini de destekleyeceğiz.
Konuşmamı bitirmeden önce bir konu var ki ona da değinmek istiyorum. Bir müjdeymiş gibi sundukları 25 bin öğretmen atamasının aslı 15 bin çıktı, her zamanki gibi dağ fare doğurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Devamla) - Gereken öğretmen atamasının maalesef çok çok altında bir öğretmen atama sayısı söz konusu ve bu atamaları da yüzde 50 KPSS, yüzde 50 mülakat puanıyla yapacaklar. Kayırmacılık devreye girecek, keyfî elemeler baş gösterecek, yandaşlara yüksek notlar verilip esas emek sarf edenlerin hakkına çökülecek, atama bekleyen binlerce öğretmenin umutları yine istismar edilecek.
Eğitim emekçilerinin meydanlarda, sokaklarda haykırdığını bir de burada biz dile getirelim: Öğretmen atamaları ihtiyaca göre belirlenmeli, atamalarda mülakat uygulamasına bir an önce son verilmelidir diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Gizem Özcan.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün size proje okulları gündemi vesilesiyle çökertilen eğitim sisteminin bir tablosunu sunacağım. En yakıcı gündem proje okulları yani liyakatin yok sayıldığı, siyasi sadakatin esas alındığı uygulamalar. Bu konuda Sayın Genel Başkan Yardımcımız Suat Özçağdaş kapsamlı değerlendirmeler yaptı, biz de geçen hafta, atamalara karşı yürütmeyi durdurma talepli davamızı açtık. Ben bugün daha geniş bir tablo çizeceğim, eğitimde nasıl bir yıkım yaşandığını birlikte görelim istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu ülkede 19 milyon öğrenci var ama bu öğrencilere ayrılan bütçe geçen yıllara göre yalnızca yüzde 33 artırıldı, oysa resmî enflasyon yüzde 49 yani eğitimin bütçesini utanmadan küçülttüler. Sonra, bu Bakanlık okulları temizlemeyi bile başaramadı; okullar açıldıktan on yedi gün sonra temizlik krizini fark ettiler, 8 bin liraya 120 bin temizlik personeli almaya kalktılar, yapamadılar; belediyelerimiz, velilerimiz devreye girdi. TÜİK'in güncel verilerine göre 4,4 milyon çocuk ete ulaşamıyor, 2 milyon çocuk meyve tüketemiyor; 2,2 milyon çocuğun oyuncağı yok. Çocuklarımız okullara aç gidiyor. Bir öğün sağlıklı yemek için gereken bütçe 190 milyar lira, sermayeye ayrılan vergi istisnası 791 milyar yani çocuklarımızın karnı açken sermayenin cebi dolu. Mahmut Özer döneminde okul öncesine verilen bir öğün yemek uygulaması vardı, Yusuf Tekin geldi, onu da kaldırdı. Küçücük çocuklardan esirgenen yemek sermayeye verilen kıyağın gölgesinde kaldı. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim güvenliğe. Okulların güvenliği için gereken bütçe 32 milyar, sermayeye sağlanan ayrıcalığı hatırlayalım, 791 milyar. Evet, tekrar ediyorum, sermayeye var, çocuklara yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Seçim meydanlarında "Mülakatı kaldıracağız." dediler ama 1 milyon atanmayan öğretmene mülakat zulmü yaşattılar. 1.611 öğretmen mülakat mağduru oldu. 1,2 milyon öğretmenimiz yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu ülkenin öğretmeni ay sonunu değil haftayı çıkaramıyor. 80 bin ücretli öğretmen âdeta yok sayılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GİZEM ÖZCAN (Devamla) - Öğretmenlerimizin varlığıyla eğitimi ayakta tutuyorsunuz, onlara insanca, güvenli bir yaşamı ve çalışmayı çok görüyorsunuz.
Ve dayatılan model Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; bilimsel dayanağı belirsiz, pedagojik yönü zayıf ama ideolojik yanı çok güçlü. Bir eğitim modeli değil, bir siyasi müdahale planı ve çok çarpıcı bir noktaya geliyorum: İlkokul öğrencilerinin yüzde 40'ı hâlâ ikili eğitimde, bu, şu demek: Bu çocuklar dört yılda aslında üç yıl eğitim alıyor. Kimin çocukları onlar? Emekçi halkımızın çocukları.
Eğitim, bu ülkenin en büyük beka sorunudur. Eğitim geleceği garanti değilse hiçbir şeyin garantisi yoktur ama kimsenin şüphesi olmasın, bu anlayışı ilk seçimde hep birlikte göndereceğiz. (CHP, İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Kemal Karahan.
Buyurun Sayın Karahan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA KEMAL KARAHAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin proje okulları atamaları konusunda vermiş olduğu araştırma önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, toplumun temeli aile, ailenin de en değerli varlığı çocuklarıdır. Bu nedenle çocukların eğitimi bütün toplumu çok yakından ilgilendirmektedir. Hepimiz çocuklarımızın eğitimini, onların doğumundan itibaren düşünmeye başlarız; ilkokula hatta anaokuluna başlayan çocuklarımızın heyecanını birlikte yaşarız. Bir çocuğun ne kadar zorluklarla büyütüldüğünü düşündüğümüz zaman çocuğun eğitimi konusunda titiz davranılması da saygıdeğer bir çaba olarak görülmelidir.
Sayın milletvekilleri, AK PARTİ iktidarları döneminde Millî Eğitim Bakanlığımız eğitim altyapısını sürekli güçlendirmiştir; derslik başına düşen öğrenci sayısı 20'lere kadar düşürüldü, okullarımız akıllı tahtalarla ve her türlü teknolojik imkânlarla buluşturuldu. Ayrıca 2005-2006 eğitim öğretim yılından itibaren davranışçı yaklaşımdan yapılandırmacı yaklaşıma geçildi; böylece öğrencilerimizin araştırmaya, düşünmeye, projelere yönlendirilmesi sağlandı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öğretmenlerimiz, eğitim sistemimizin en önemli unsurudur. En ücra köylerden şehirlerimizin en merkezine kadar sabahın saat altısından itibaren yollara düşen öğretmenlerimiz, yurdumuzun hangi okulunda görev yaparsa yapsın çok kıymetlidir. Şahsen ben de öğretmen lisesinden yeni mezun olan bir öğretmenimizin birleştirilmiş sınıfında ilkokulu okudum; şu anda da hayattalar, ellerinden öpüyorum. Bu vesileyle, Hatay'ın Altınözü'nün Suriye sınırındaki Sarıbük ve Sivrikavak köylerinde çalışan öğretmenlerimize saygılarımı sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün, öğretmen olarak atanan arkadaşlarımız, üniversite sınavını kazanıyor, okulunu zorluklarla okuyor, daha sonra da çok zor bir KPSS sınavını aşarak sisteme dâhil oluyor; bu nedenle, bizim için, çalıştığı okul hangisi olursa olsun tüm öğretmenlerimiz kıymetlidir, başarılıdır.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Proje okullarından da bahsedecek misiniz? Araştırma önergesi proje okullarıyla ilgili.
KEMAL KARAHAN (Devamla) - Ülkemize, insanlığa büyük faydalar sağlayan, nice bilim adamlarını keşfedip yetiştiren öğretmenlerimizin kıymeti her türlü takdirin üzerindedir.
Zaman zaman Millî Eğitim Bakanlığımızın, sistem içerisindeki öğretmenlerimizin hareketliliğini sağlaması eğitimin verimliliği açısından doğal karşılanmalıdır.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Kriter ne, kriter?
KEMAL KARAHAN (Devamla) - Unutmayalım ki proje okulundan proje olmayan okula atanan öğretmenlerimizin tecrübelerini oradaki öğretmenler ve öğrencilerimizle de paylaşması faydalı olacaktır.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Usul, esas olmadan nasıl yer değişikliği yapılır?
KEMAL KARAHAN (Devamla) - Bizim için okullarımız arasında da öğrencilerimiz arasında da buralarda görev yapan öğretmenlerimiz arasında da bir fark yoktur.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Niye o zaman değiştiriyorsunuz? Sadede gelin, sadede.
KEMAL KARAHAN (Devamla) - Hatta ücra köylerdeki okullarımız da şehirlerimizin dezavantajlı mahallelerindeki okullarımız da proje okulu, öğretmenlerimiz de proje okulu öğretmenleridir diyor; bu vesileyle, tüm öğretmenlerimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - MESEM'lerde çocuklar ölüyor, öğrenciler aç; öğretmen atamasıyla mı sorun çözülecek?
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bir usule, esasa bağlansa olmaz mı bu işler?
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Karar yeter sayısı istiyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var, elektronik oylama yapacağım.
Oylama için üç dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.31
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Muhammed ADAK (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78'inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İYİ Parti grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtipler arasında ihtilaf var, elektronik oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yeter sayısı vardır.
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.
3.- DEM PARTİ Grubunun, Mersin Milletvekili Perihan Koca ve arkadaşları tarafından, eğitimdeki liyakatsiz atamaların araştırılması amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
22/4/2025
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/4/2025 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
|
| Sezai Temelli |
|
| Muş |
|
| Grup Başkan Vekili |
Öneri:
22 Nisan 2025 tarihinde Mersin Milletvekili Perihan Koca ve arkadaşları tarafından, eğitimdeki liyakatsiz atamaların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan (11580) grup numaralı Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 22/4/2025 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Sayın Yılmaz Hun.
Buyurun Sayın Hun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
DEM PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ HUN (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öğretmen olmak bu coğrafyada yalnızca bir meslek değil aynı zamanda bir fedakârlık hikâyesidir ancak ne yazık ki bu fedakârlığın karşılığı yıllardır verilmemektedir. Eğitim emekçileri ekonomik sıkıntılardan güvencesiz çalışmaya, siyasi baskılardan mesleki itibarsızlaştırmaya kadar birçok yapısal sorunla boğuşmaktadır. Bu sorunların her biri hem eğitim sistemini zayıflatmakta hem de toplumsal adaletsizliğin derinleşmesine neden olmaktadır. Öğretmenlerin sınıfta otoritesini sarsan uygulamalar, müfredat dışı dayatmalar, siyasi baskılar ve kimi zaman veli şiddeti öğretmenlerin mesleki motivasyonunu kırmaktadır. Öğretmenin sesi kısılırsa öğrencinin sesi duyulmaz, öğretmenin iradesi bastırılırsa toplumun yarını karartılır.
Liyakatin ortadan kaldırıldığı bu dönemde binlerce öğretmen mağdur edilmektedir. Öğretmen atamalarında mülakat bir araç değil, bir engel hâline gelmiştir. "Mülakatları mülakat gibi yapacağız." diyenlerin geçen yıl yapılan öğretmen atamalarındaki adaletsizlikleri herkesin malumudur. Mülakat komisyonlarınca farklı illerde yapılan, farklı puanlamalarla yaşanan adaletsizlik kabul edilebilir değildir. Mülakat, yandaşlıktır. Yandaşlık sistemiyle de hak eden değil torpili olan kazanıyor. Bu anlayış sadece öğretmenleri değil tüm eğitim sistemini zehirliyor.
Öğretmene hak ettiği değeri vermeyen bir toplum kendi geleceğini hiçe sayar. Eğitim sistemini dönüştürmeden, öğretmenleri güçlendirmeden demokratik bir toplum inşa edilemez. Öğretmenlerin özlük hakları iyileştirilmeli, atama bekleyen tüm öğretmenler kadroya alınmalı, güvencesiz çalışma sona erdirilmeli ve öğretmenlerin mesleki bağımsızlıkları güvence altına alınmalıdır. Çok dilli, çok kültürlü bir eğitim anlayışıyla eğitimde toplumsal eşitlik ve adalet mümkün olabilecektir.
Değerli milletvekilleri, bir halkın yarınını inşa etmek bugünün gençlerine verdiği eğitimle mümkündür. Ancak ne yazık ki Türkiye'de eğitim politikaları uzun süredir siyasi kaygılarla, merkeziyetçi uygulamalarla ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren bir anlayışla şekillendirilmektedir. Bu durumun en net örneklerinden biri de proje okullarıdır. Başlangıçta nitelikli eğitimi yaygınlaştırmak iddiasıyla yola çıkılmış olsa da uygulama süresince proje okulları eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler için ciddi mağduriyetlerin yaşandığı alanlara dönüştürülmüştür. Proje okullarının Millî Eğitim Bakanlığı tarafından özel statüyle belirlenmesi, bu okullarda görev yapan öğretmenlerin tayin ve görevlendirme süreçlerinin öğretmenlerin tercihleri dışında yürütülmesine zemin hazırlamıştır. Bu sistemle birlikte birçok deneyimli ve başarılı öğretmen yıllardır emek verdiği okullardan iradeleri dışında alınmış, yerlerine liyakatten uzak atamalar gerçekleştirilmiştir. Bu durum yalnızca öğretmenlerin değil aynı zamanda öğrencilerin eğitim kalitesinin düşmesine ve okul ikliminin bozulmasına yol açmıştır. Demokratik bir eğitim sisteminin en temel unsurlarından biri öğretmenlerin mesleki güvencelerinin korunmasıdır. Ancak proje okulları uygulamasıyla öğretmenlerin meslek onuru hiçe sayılmıştır. Sözlü mülakatlar ve keyfî uygulamalarla öğretmenlerin yer değişiklikleri sıradanlaştırılmıştır. Bir öğretmeni yıllarca görev yaptığı okuldan uzaklaştırmak yalnızca o bireyi değil öğrencileri, velileri ve eğitim ortamını da doğrudan etkileyen bir müdahaledir. Proje okullarında yaşanan mağduriyetler yalnızca öğretmenlerle sınırlı değil, öğrenciler açısından da bu okullar birçok eşitsizliğin ve ayrımcılığın mekânı hâline getirilmiştir. Bazı proje okullarında öğrencilere diğer inanışlar ve mezhepler yok sayılarak dayatılan Sünni İslam ideolojisi, tek tipleştirici disiplin anlayışı ve baskıcı yönetim pratikleri öğrencilerin kendilerini özgürce ifade etme hakkını ellerinden almaktadır. Eğitim bir haksa bu hakkın herkes için eşit ve özgürce erişilebilir olması gerekiyor ancak bugün proje okullarında uygulanan ayrımcı politikalar, özellikle dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilerin eğitim hakkını doğrudan zedelemektedir.
Eğitimde demokratikleşme olmazsa olmazdır. Proje okulları uygulamasının siyasi kadrolaşmanın ve merkeziyetçiliğin aracı olmaktan çıkarılıp öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin söz sahibi olduğu katılımcı bir modelle yeniden ele alınması gerekmektedir.
Bu okulların hangi kriterlere göre proje statüsü kazandığı, atamaların hangi ölçütlerle yapıldığı kamuoyuna açık ve denetlenebilir olmalıdır. Aksi hâlde bu sistem yalnızca adaletsizlik üretmeye devam edecektir. Bazı eğitim emekçileri proje okullarından alındıkları için yaşadıkları mağduriyeti yargıya taşımaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YILMAZ HUN (Devamla) - Eğitim sistemi, siyasi müdahalelerden arındırılmış, bilimsel, demokratik, kamusal ve ana dilde eğitim hakkını güvence altına alan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Proje okullarında yaşanan atamalardaki kadrolaşma, liyakatsiz atama iddialarının araştırılması, yerleri değiştirilen öğretmenlerin yaşadıkları adaletsizliklerin araştırılarak açığa çıkarılması elzemdir. Bu nedenle bir Meclis araştırması gerekmektedir. Buradaki bütün vekillerin de bu mağduriyetlerin araştırılmasına destek vereceğine inanıyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - YENİ YOL Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Selçuk Özdağ.
Buyurun Sayın Özdağ. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ Grubunun vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Proje okullar 2014 yılında kurulmuş ve bu proje okullarla ilgili geçenlerde burada Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu görüşmüştük. Bu meslek kanununda da proje okulların müdürlerinin bakan tarafından atanması, proje okullarının dışında olanların ise mülakatla gelmeleri noktasında bir madde vardı biliyorsunuz; sayısal çoğunluğunuz nedeniyle geçti ve bu proje okulların müdürleri bakan tarafından atandıktan sonra bu müdürler de öğretmenleri oraya istedikleri şekilde atayabiliyorlardı. Eğer proje okullarındaki uygulamanız doğruysa, bakan tarafından müdürlerin atanması yani herhangi bir mülakata tabi tutulmadan, liyakat ve ehliyeti esas almadan atanması doğruysa ve okul müdürlerinin de kendi okullarının öğretmenlerini seçmede hak sahibi olmaları doğru ise diğer okullarda da aynısını yapalım; hepsini bakan atasın ve bakanın atadığı müdürler de öğretmenlerini kendileri tayin etsinler, kendileri seçsinler. Eğer ki diğer okullarda, proje okulların dışında olan yerlerle ilgili olarak yapılan mülakat ve aynı zamanda da öğretmenlerin buraya norm kadro veya puanlarla gelmiş olması, tercihlerle gelmiş olması doğruysa gelin, bu proje okullarda da aynı uygulamayı yapmış olalım. Bu, çifte standarttır ve doğru değildir. Bunun karşılığı nedir biliyor musunuz? Ben burada istediğimi okul müdürü yaparım, okul müdürü de istediğini müdür, öğretmen yapar ve ben öğretmen yaptığım kişilerle beraber de bu okullarda bir kadrolaşmaya doğru giderim. Zaten genellikle böyle bir kanaat var, böyle bir algı var, negatif algı var iktidarla ilgili. Bu negatif algıyı ortadan kaldırmanın yolu da bu proje okullardaki atamaları kaldırmanızdan geçmektedir ama bunu yapmıyorsunuz. Bakıyoruz, burada Sayın Bakan diyor ki: "Herhangi bir problem yok ve bir tarafgirlik veyahut da bir partizanlık yok. Biz burada çalıştırdığımız gibi başkalarını da getirmiş olacağız." Gelin, bir araştırma önergesine "evet" oyu verelim ve bu tardettirdiğiniz, uzaklaştırdığınız öğretmenler hangi sendikalara mensup veyahut da sizin tasvip ettiniz sendikalara mensup mu; bunları araştırmış olalım. Liyakat ve ehliyet kriterleriniz var mı? Yok. Şimdi de öğretmen atamalarıyla ilgili "25 bin öğretmen atayacağız." dediniz. Şimdi 15 bine çekmişsiniz ve 10 binini ne yapmışsınız biliyor musunuz? Yeni oluşturduğunuz bu akademilere, millî eğitim akademilerine, buraya da 10 bin kişilik kadro vermişsiniz. 15 bin kişiye gelince, 5 bin kişiye 73 branşta 5 bin kadro ve 4 branşta ise 10 bin kadro veriyorsunuz. Bu da aynı şekilde kuzulara kurdu şah yapsak yapmaz bu taksimi ama yapıyorsunuz bunları ve aynı zamanda 14 branşa 1.820 kadro vermişsiniz ama bir branşa gelince de oraya da 1.802 kadro vermişsiniz. Eğer siz kültürde ve eğitimde başarılı olamazsanız... Ki başarılı değilsiniz, bunu Sayın Cumhurbaşkanı da itiraf ediyor, "İki alanda başarılı değiliz: Kültür ve eğitimde." diyerek; doğru söylüyor, kültürü öne alıyor çünkü kültür olmazsa eğitim olmaz. Kültürel hayatımız eğitimi inşa eder, eğitim bir kültürü inşa etmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
Ve kültür, eğitimi inşa eder. İki alanda başarısızsınız. Siz eğitim ve kültürde başarısızsanız diğer alanlarda, teknolojide ve sanayide de başarısız olacağınız aşikârdır.
O nedenle biz diyoruz ki gelin, şu ücretli öğretmenler meselesini kaldırın. Türkiye'nin bir öğretmen açığı var mı? Var, oldukça fazla öğretmen açığımız var yani 150-200 bin civarında öğretmen açığımız olduğu söyleniyor. 68 bin civarında bugün ücretli öğretmenimiz var. Bu insanlara da yazık ediyorsunuz. Bu ücretli öğretmenliği kaldırın. Hemen KPSS üzerinden ve de bu çocukların hakkını yemeden, 10 bin kişiyi de Öğretmenlik Akademisine aktarmadan buradan doğru bir şekilde öğretmen ihtiyacımızı gidermiş olalım ve öğrencilerimiz Türkiye'nin her bir şehrinde, Hakkâri'sinde de Edirne'sinde de Ağrı'sında da Muğla'sında da aynı liyakate ve ehliyete sahip öğretmenler tarafından eğitim gördüğü bir iklim hâline dönüşmüş olsun.
Bakıyorsunuz, bu son çıkarmış olduğunuz kanunla beraber de siz şunu yaptınız: Siz bir yandan akademilere KPSS'yle eleman alıyorsunuz, bir diğer yandan da iki yıl boyunca burada eğitimden geçireceksiniz ama diğer özel okullarda ise herhangi bir KPSS şartı aramıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bu da aynı şekilde çifte standarttır, doğru değildir çünkü Atatürk'ün söylemiş olduğu gibi "Muallimler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." Bugünkü ezdiğiniz nesiller sizin eseriniz.
Teşekkür ediyorum. İnşallah "evet" oyu verirsiniz. (YENİ YOL sıralarında alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Timisi Ersever...
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever’in, Gazi Meclisin 105’inci yaşına ve 23 Nisana ilişkin açıklaması
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Teşekkür ederim.
Millî egemenliğin tecelli ettiği Gazi Meclisimiz 105 yaşında, bu kıvanç hepimizin. 23 Nisan tüm kurum, kurullarıyla işleyen, temel hak ve hürriyetlerin tam olarak korunduğu demokrasidir; eşit yurttaşlıktır, haktır, hukuktur, adalettir ve bağımsız yargıdır.
Değerli Başkan, bu ülkede her 4 çocuktan 1'i çalışmak zorunda. 23 Nisan bu çocukların atölyelerde, tarlalarda değil okul sıralarında olmasıdır. 23 Nisan, yokluklar içinde ülkeyi kurtaran, çağdaş Türkiye'yi kuran, her alanda büyük devrimler yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür; şehitlerimizdir, gazilerimizdir, yüreği cumhuriyet sevdasıyla atan 85 milyondur. Bir kez daha tüm dünyaya haykırıyoruz: Yaşasın millet egemenliği, yaşasın cumhuriyet.
BAŞKAN - Sayın Kaçmaz Sayyiğit...
40.- Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit’in, Van-Hakkâri yolunda bugün yaşanan trafik kazasına ilişkin açıklaması
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün öğlen saatlerinde Van-Hakkâri Yolu Güzeldere Tüneli çıkışında yoğun sis ve kaygan yolunun etkisiyle maalesef bir trafik kazası yaşanmış. Edindiğimiz bilgilere göre 7 yurttaşımız yaşamını yitirmiş, 11 yurttaşımız da yaralı. Yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabırlar diliyorum, yaralı yurttaşlarımıza da acil şifa diliyorum. Gerçekten, bu tür kazaların yaşanmaması için gerekli yol güvenliğinin ve önlemlerin alınması ve yoğunlaştırılması gerekiyor. Çok üzgün olduğumu belirtmek istiyorum. Hepimizin başı sağ olsun.
Teşekkür ediyorum tekrar.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- DEM PARTİ Grubunun, Mersin Milletvekili Perihan Koca ve arkadaşları tarafından, eğitimdeki liyakatsiz atamaların araştırılması amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ Parti Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Manisa) - Evet, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yarın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlayacağız. Egemenliğin millete, yarınların çocuklara emanet edildiği gündür 23 Nisan. Çocuklara bayram armağan eden tek liderin ne mutlu ki bizler evlatlarıyız. Evet, öğretmenlere seslenerek "Cumhuriyet sizden irfanı hür, vicdanı hür, fikri hür nesiller yetiştirmenizi bekler." diyen Mustafa Kemal Atatürk'ümüzü, Büyük Önder'imizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyorum.
Evet, sayın milletvekilleri, bugün çocuklarımızın geleceğini çok yakından ilgilendiren ama ne yazık ki bu iktidarın eğitime yaklaşımındaki çarpıklığı, liyakate sırt çeviren zihniyeti ve geleceğimizi şekillendiren öğretmenleri nasıl değersizleştirdiğini konuşuyoruz. Evet, AK PARTİ iktidarı çok başarılı öğretmenlerin görev yaptığı, ülkenin zeki çocukları için fırsat eşitliğini sağlayan Anadolu liselerini sıradanlaştırarak işe başladı ve proje okulları açtı 2014'te, bugün sayılarının 2.300 olduğu söyleniyor. Evet, başarıyı teşvik etmek, örnek eğitim kurumları oluşturmak adına hayata geçirdiklerini ifade ettiler. Amaçlarının ne olduğu o zaman belliydi ve bugün geldiğimiz noktada bu okullar bir eğitim modeli olmaktan çok, siyasi sadakatin ödüllendirildiği kadro yerleştirme alanlarına dönüştürüldü ve hâlen de dönüştürülüyor.
Proje okullarındaki en son yaşanan öğretmen tayinleriyle bir kere daha gördük ki bu iktidarın eğitim politikası bilimsel ve pedagojik gerekçelerle değil tamamen keyfî kararlarla yürütülüyor, üstelik bu tayinler 8 Nisanda dönem bitmeden yapılıyor; öğrencilerin derslerine alıştığı, öğretmenleriyle bağ kurduğu en kritik dönemde yapılıyor. Bir öğretmeni yıl ortasında öğrencisinden koparmak sadece bir idari karar değildir sayın milletvekilleri; bu, bir sınıfın huzurunu bozmak, çocukların güven duygusunu sarsmak ve eğitimin sürekliliğini baltalamaktır.
Buradan Sayın Tekin'e sesleniyorum: Sayın Bakan, siz ne yapmak istiyorsunuz? Eğitim sistemini yeniden inşa mı ediyorsunuz yoksa kasten çökertiyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ŞENOL SUNAT (Devamla) - Sizin göreviniz öğretmenleri desteklemek, öğrencilerin başarısını sağlamak değil midir Sayın Bakan?
Değerli milletvekilleri, evet, bugün proje okullarında yapılan atamalar yalnızca öğretmenleri değil öğrencileri de mağdur etmektedir. Bu politikalar eğitimde istikrarı değil eğitimde kaosu tercih eden bir anlayışın ürünüdür. Bu ülke ne zaman liyakati terk ettiyse bedelini çocuklarımız ödüyor. Ne zaman eğitimi siyasallaştırdıysa bedelini geleceğimiz ödüyor. Bizler İYİ Parti olarak eğitimin siyasetten arındırıldığı, öğretmenin onurunun korunduğu, öğrencinin huzur içinde öğrenebileceği çağdaş bir sistemin inşası için mücadele veriyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki bir milletin kaderi eğitimle doğrudan ilişkilidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
SERKAN SARI (Balıkesir) - Sayın Başkanım, bir sataşma vardı, kürsüden söz alabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey’in yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce AKP milletvekili Mustafa Canbey yapmış olduğum açıklamayı yalanlamaya çalıştı, yalancılıkla itham etmeye kalktı beni. Amma velakin kendisini ilk önce kentin sorunlarının takipçisi olmaya davet ediyorum, yapılan yatırımları programlardan izlemeye davet ediyorum. Sanırım yalancılıkla suçladığı Cumhurbaşkanlığının yatırım programıdır. Cumhurbaşkanıyla bir sorunu varsa gidip Cumhurbaşkanıyla yüz yüze görüşerek bu sorunu aşabilir. Bahsedilen yolun programda belirtilen bedeli 1 milyar 226 milyon lira. Geçtiğimiz dokuz yılda buraya yapılan yatırımlara -yalanlarınızla dolanlarınızla kaç defa "yapıldı" "bitti" "bitiyor" diye- baktığımızda, yapılan yatırımların sonucunda dokuz yılda biten bölümü sadece yüzde 20'si. Bu yıl ayrılan pay ise sadece yüzde 6'sı. Neymiş? Sayın Canbey, biz bu yolun bu bahsedilen süreler içerisinde bitmeyeceği iddiasını ortaya koyduğumuzda bize "Yalancı." diyor. Yalancının kim olduğunu bu belgeye bakarak kendisi görebilir, hatta çok uzağa gitmesin, aynaya bakarsa da kendi yüzüyle yüzleşebilir. (CHP sıralarından alkışlar) Burada dokuz yılda yapamadığınız yolun ihaleleri iptal edilmiş, yeni ihaleler açılmış, bütçe ayrılmamış, bu sene ayrılan bütçe 84 milyon ve bitmesi için gereken para 524 milyon. Sanırım Sayın Mustafa Canbey bu 500 milyonluk parayı kendi cebinden ayıracak. Eğer AKP'nin yönetimi böyle plansız programsız, kafasına göre bir milletvekilinin "Ben bitiriyorum. Ben yaptırıyorum." beyanlarıyla oluyorsa bu bakanlıklar boşuna oturuyor, Cumhurbaşkanlığı yatırım programı boşuna yapılıyor, bu planlar ve programlar boşuna yayınlanıyor. Şu anda yayınlanan projeleri ve programları yalanlayan vekil AKP'nin kendi milletvekilidir, yalanladığı da AKP'nin yatırım programıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- DEM PARTİ Grubunun, Mersin Milletvekili Perihan Koca ve arkadaşları tarafından, eğitimdeki liyakatsiz atamaların araştırılması amacıyla 22/4/2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 22 Nisan 2025 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HİKMET YALIM HALICI (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de dünyada olmayan bir garabet sistem var. Nedir bu garabet sistemin adı? Proje okulları. Bir önceki grup önerisinde de AKP milletvekili hatip -bu konuyu konuşuyorduk- dedi ki: "Öğretmenlerin ve okulların arasında bizim dönemimizde fark yoktur." Peki, 2014 yılı, komisyonda proje okullar konuşuluyor, dönemin Bakanı Nabi Avcı diyor ki: "Ya, bunu, bu konuda bu kadar endişe etmeyin. 3-5 okulu geçmez." Bugünkü Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de o günün Müsteşarı. Peki, "3-5'i geçmez." dediğiniz sayı ne olmuş bugün itibarıyla? 2.153 tane proje okul var şu anda Türkiye'de yani kendi söylediğinizi kendiniz yalanlıyorsunuz. Bu okullarda 80 bin öğretmen var, 5 binin üzerinde yönetici var. Bunların tamamı Bakanın onayıyla doğrudan atama yapılıyor. Bakınız, öğrenciler Türkiye genelinde bu okullara girmek için belli bir puan alıyorlar, yarışarak bir başarı gösteriyorlar değil mi? Peki, öğretmenler hiçbir kriter gösterilmeden bu okullardan uzaklaştırılıyorlar, yerine getirilenler de hiçbir kritere bağlı olmaksızın bu okullara atanıyorlar. Bu sistem, bu anlayış, bırakın Avrupa'yı, çağdaş ülkeleri, geri kalmış Orta Doğu devletlerinde, Afrika çöllerinde, Güney Amerika'nın balta girmemiş ormanlarında hâlâ mızrak ve taşla yaşayan kabilelerde bile olmaz. (CHP sıralarından alkışlar) 85 bin kişiyi bir kişi atayabilir mi? Bakan hepsini mi tanıyor bunların? Mümkün değil. Peki, bu listeleri kim yapıyor? Yandaş sendikalar yapıyor. İktidarın il ve ilçelerinde, teşkilatlarında hazırlanan listelerle bu atamalar yapılıyor. Genel Başkan Yardımcımız Suat Özçağdaş ve milletvekillerimizle geçtiğimiz günlerde bunun iptali için Anayasa Mahkemesi ve idare mahkemesine başvurumuzu yaptık. Ayın 8'inde 6 bin kişiyi açıkladınız, 10'unda Talim Terbiye Kurulu norm düzeyini açıkladı. Şimdi resen atamaları durdurmak zorunda kaldınız. Yani Talim Terbiye ile Personel Genel Müdürlüğünün birbirinden haberi olmadığı bir Millî Eğitim Bakanlığı var Türkiye'de. Bu kafayla okulları karıştırdınız, lise öğrencilerine baskı yaptınız, okullara polis soktunuz, öğretmenleri de mağdur ettiniz. Kendi tarihinizin en azı 15 bin öğretmen atamasını yaptınız. Şu anda öğretmenler isyan hâlinde. 70 branşa sadece 3 bin atama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
HİKMET YALIM HALICI (Devamla) - Seçimde mülakat yapmayacağınızı söylediniz ama şu anda bu garabete devam ediliyor. Buradan tekrar çağrıda bulunuyoruz: Proje okulları uygulamasına son verin.
Atama kılavuzunda "Sözlü sınav merkezleri atama alanlarına göre belirlenecek." demişsiniz. Bu ne demek biliyor musunuz? "Şu anda mülakat mağduru olan 1.611 öğretmeni biz bilerek mağdur ettik, bunun da farkına vardık, bunu düzeltmeye çalışıyoruz." demek. 15 bin atama yeterli değil, sadece 100 bin ücretli öğretmen var bu ülkede yani atamaya 100 bin öğretmen rakamından başlamalısınız ve tüm branşlara hak ettikleri ve ihtiyaç oranında kadroyu vermelisiniz. Hani geçtiğimiz gün Yozgatlı çiftçimiz demişti ya "Turpla, şalgamla devlet idare edilmez; adaletle, hukukla idare edilir." diye, ben de buradan sesleniyorum: Tarikatlarla, cemaatlerle Millî Eğitim idare edilmez; liyakatle ve bilimle idare edilir. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili Rukiye Toy.
Buyurun Sayın Toy. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RUKİYE TOY (Sivas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Yüce milletimizin ve geleceğimizin teminatı sevgili çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı tebrik ediyorum. Milletimizin bağımsızlık ve özgürlük iradesini tüm dünyaya ilan ettiği bu özel günü çocuklarımıza armağan eden cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ülkemizin bugünlere gelmesinde emeği ve katkısı olan herkesi saygıyla yâd ediyorum.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ hükûmetleri olarak yürüttüğümüz eğitim politikalarıyla bütün çabamız, çocuklarımızın çağın gereklerine uygun, nitelikli ve kapsayıcı eğitim almalarını sağlayarak her alanda kendini yetiştirmiş, sorumluluklarının bilincinde, ülkesini ve milletini seven, vizyon sahibi, millî ve manevi değerlerimize bağlı bir nesil olarak yetiştirilmelerini sağlamaktır. Yurt içi veya yurt dışında yerli veya yabancı kurum ve kuruluşlarla iş birliği anlaşması çerçevesinde kurulan ve ulusal veya uluslararası düzeyde projeler yürüten proje okulu uygulamamız da bu çabayı daha yüksek irtifalara taşımak için yürütülmektedir. Bu uygulama kapsamında 2.153 okulda 79.428 öğretmenimiz görev yapmaktadır. Bu öğretmenlerimizin proje okullarındaki görev süreleri ilgili yönetmelik gereği dört yıldır ve bu süre yine yönetmelik gereği dört yıl daha uzatılabilir. Yakın zamanda sonuçları ilan edilen ve bugün asılsız iddialara konu olan proje okulu atamaları kapsamında dört yıllık çalışma süresini tamamlamış 38.473 öğretmenimiz yer alıyordu. Bu öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 80'inin görev yaptığı proje okulunda görev süresi uzatılmış veya başka bir proje okuluna görevlendirilmiştir. Görev süresi uzatılmayan 9.253 öğretmenimizden 2.835'i norm fazlası durumundadır. Atamalar yapılırken mevzuatın gerektirdiği tüm kriterlerle birlikte öğretmenlerimizin görev süresince okulun yapmış olduğu projelere etkin katılımı, öğrenci-veli ilişkisi, okul, pansiyon ve etüt çalışmalarındaki aktif katılımı gibi değerlendirmeler göz önünde bulundurulmuştur.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Nedir o kriter? Kriter ne Sayın Vekilim, kriter? Yok böyle bir kriter ya!
RUKİYE TOY (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yıllardır aynı usulle devam eden proje okulu atamalarının iddia edildiği gibi siyasi veya belli bir kesimi mağdur etmek üzere yapıldığı iddiaları asılsızdır.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Keyfiyet var arkadaşlar; müdür kimi isterse, Cihannüma kime derse!
RUKİYE TOY (Devamla) - Çünkü görev süresi uzatılmayan öğretmenlerimizin öncesinde görevlendirmeleri yapılmış ve en az dört yıldır bu kurumlarımızda çalışmakta olup varsa bir kasıt bugüne kadar neden herhangi bir müdahalenin yapılmadığı da sorulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Toy, açıklar mısınız kriter neymiş; herkes bilsin.
RUKİYE TOY (Devamla) - Öte yandan, liyakatsiz öğretmen atamalarının yapıldığı ve atamaların kadrolaşma amacı güttüğü iddiaları da asılsızdır çünkü bu iddia, proje okullarının ulusal veya uluslararası düzeyde millî eğitimimiz için taşıdığı önem, amaç ve vizyonla sonuna kadar çelişmektedir.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Ya, kriter ne? Yok böyle bir kriter ya!
RUKİYE TOY (Devamla) - Sözlerime son verirken Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve Türkiye Yüzyılı vizyonu ışığında eğitim başta olmak üzere tüm alanlarda ülkemizi hak ettiği noktaya getirmek için durmaksızın çalışacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Tüm alanlarda iflas etti, doğru!
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunmadan önce yazılı yoklama talebi vardır.
Yoklama önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına
DEM PARTİ Grubunun önerisinin oylanmasından önce toplantı yeter sayısı aranmasını arz ederiz.
|
| Necmettin Çalışkan |
|
| Hatay |
BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.
Necmettin Çalışkan? Burada.
Mehmet Emin Ekmen? Burada
Birol Aydın? Burada.
Bülent Kaya? Burada.
Mustafa Kaya? Burada.
Mehmet Karaman? Burada.
Ertuğrul Kaya? Burada.
Selçuk Özdağ? Burada.
Gülcan Kış? Burada.
Özgür Erdem İncesu? Burada.
Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu? Burada.
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu? Burada.
Doğan Demir? Burada.
Rıdvan Uz? Burada.
Yüksel Selçuk Türkoğlu? Burada.
Selcan Taşcı? Burada.
Lütfü Türkkan? Burada.
Yüksel Arslan? Burada.
Adnan Şefik Çirkin? Burada.
Şenol Sunat? Burada.
Mehmet Satuk Buğra Kavuncu? Burada.
Burhanettin Kocamaz? Burada.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa BİLİCİ (İzmir), Muhammed ADAK (Mardin)
----- 0 -----
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 78'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı yoktur.
Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 105'inci yıl dönümünün, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla yapılacak görüşmeler için 23 Nisan 2025 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.47