DÖNEM : 20 CİLT : 4 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
45 inci Birleşim
24 . 4 . 1996 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1. – Samsun Milletvekili Ayhan
Gürel’in, Karadenizdeki avlanma sezonunda uygulanacak yasaklara ve Samsunlu
balıkçıların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2. —Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Orhaneli Termik Santralının yeniden açılmak istenilmesine
ilişkin gündem dışı konuşması
3. —Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Ereğli
Demir-Çelik Fabrikaları Genel Müdürünün yönetim uygulamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı
Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman Törüner’in
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/240)
2. —Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Abdülkadir
Aksu’ya, dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mehmet Keçeciler’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/241)
3. —Suudî Arabistan’a gidecek
olan Devlet Bakanı Cemil Çiçek’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı
Ali Talip Özdemir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/242)
4. —Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre
Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/243)
5. —İrlanda Meclis Başkanının vaki davetine, TBMM’yi
temsilen icabet edecek parlamento heyetine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/244)
6. —(10/3, 4) Esas Numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/245)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49
arkadaşının, Refah Partisinin Süleyman Mercümek ile
bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin
araştırılarak iddia edilen hukuk dışı malî
kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/63)
IV. —ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU
ÖNERİLERİ
1. —(9/1), (9/3) ve (9/2) esas numaralı Meclis
soruşturması önergelerinin konuşma sürelerine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
B) SİYASÎ PARTİ GRUBU
ÖNERİLERİ
1. —Genel Kurulda görüşülecek konuların sırasına ve
çalışma süresine ilişkin DYP ve ANAP Gruplarının
müşterek önerisi
V. —SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1. —(10/2) Esas Numaralı Meclis Araştırması
Komisyonunda açık bulunan üyeliklere seçim
VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75
arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın
gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/1)
2. —Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59
arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının TEDAŞTeftiş Kurulunca tespit
edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin
TürkCeza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/2)
VII. —KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1. —10.10.1984 Tarihli ve 3056 sayılı Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı :3)
VIII.—SORULAR VE CEVAPLAR
A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, DDY
İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı
(7/357)
2. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, TİGEM’in
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı
cevabı (7/359)
3. — Elazığ Milletvekili AhmetCemil Tunç’un, Atatürk Orman
Çiftliği Müdürlüğünün bazı harcamalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın yazılı cevabı (7/393)
4. –Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, sac ithalatına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in
yazılı cevabı (7/412)
5. —Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya’da bazı
belediyelere partizanca yardım yapıldığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/443)
6. —Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın,
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/456)
7. —Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı
(7/497)
8. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
Kırıkkale’deki belediyelere
yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/507)
9. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Dünya
Bankasından sağlanan kredilere ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı
(7/512)
10. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, belediyelere gönderilen
ödenek miktarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/520)
11. —Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere Mahallî
İdareler Fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/523)
12. —Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, GAP
bölgesinde bir İsrail firmasına arazi tahsis edildiğine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yazılı
cevabı (7/593)
I. —GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te toplandı.
İstiklal Marşı söylendi.
Görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey
KıbrısTürkCumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Halit
Acarkan ve beraberindeki Parlamento heyetine Başkanlıkca “Hoş
Geldiniz’’ denildi.
Genel Kurulun 4.4.1996 tarihli 33 üncü Birleşiminde alınan
karar uyarınca, TBMM’nin 76 ncı kuruluş yıldönümü ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve
anlamının belirtilmesi amacıyla :
TBMM Başkanı Mustafa
Kalemli’nin sunuş konuşmasından sonra;
RP Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Necmettin
Erbakan,
DYP Genel Başkanı ve Meclis Grubu BaşkanıTansu
Çiller,
ANAP Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı A. Mesut
Yılmaz,
DSP Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Bülent
Ecevit,
CHPGenel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Deniz
Baykal,
BBP Genel Başkanı Vekili Recep Kırış,
Birer konuşma yaptılar.
24 Nisan 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, 15.25’te
Birleşime son verildi.
Mustafa
Kalemli
Başkan
Ünal Yaşar Mustafa
Baş
Gaziantep İstanbul
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. —GELEN
KÂĞITLAR
24.4.1996
ÇARŞAMBA
Tasarı
1. —Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/300) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :22.4.1996)
Teklifler
1. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve 30
Arkadaşının; Kırıkkale İline Bağlı
Çerikli Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi
(2/251) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.4.1996)
2. —Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener ve 40
Arkadaşının; 28.3.1983 Tarih ve 2809 Sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanunun 26 ncı Maddesine İki Ek Fıkra Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/252) (Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :17.4.1996)
3. —İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş ve 20
Arkadaşının; 8.6.1949 Tarih ve 5434 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/253) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.4.1996)
4. —İçel Milletvekili Mehmet Emin Aydınbaş ve 16
Arkadaşının; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa
Tabi Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Olumsuz Sicillerinin Affı
Hakkında Kanun Teklifi (2/254) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.4.1996)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep),
Mustafa BAŞ (İstanbul)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45 inci
Birleşimini açıyorum.
Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır, çalışmalarımıza
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç arkadaşımıza
gündemdışı söz vereceğim.
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1. – Samsun Milletvekili Ayhan Gürel’in,
Karadenizdeki avlanma sezonunda uygulanacak yasaklara ve Samsunlu
balıkçıların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN – Birinci gündemdışı sözü
Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel’e veriyorum.
Sayın Ayhan Gürel, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından 1996-1997 yıllarına ait su ürünleriyle
ilgili olarak düzenlenmiş olan 30/1 nolu sirkülerde seçim bölgesi
Samsun’da balıkçılar aleyhine getirilmiş olan yasakların
kaldırılmasıyla ilgili olarak gündemdışı söz
istemiştir.
Buyurun Sayın Gürel.(DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın Gürel, süreniz 5 dakika.
Rica ediyorum, 5 dakikayı geçmeyin; çünkü,
programımız çok yoğun efendim.
AYHAN GÜREL (Samsun) – Sayın Başkan,
Parlamentonun saygıdeğer üyeleri; öncelikle, sizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, bu
gündemdışı konuşma için, bana konuşma fırsatı
verdiğiniz için de size, ayrıca teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Parlamentonun
saygıdeğer üyeleri; Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından, 1996–1997 yılına ait
avlanma sirkülerindeki, seçim bölgem Samsun’da balıkçıların
aleyhine getirilmiş olan yasakların kaldırılması ve
aynı zamanda, Parlamentonun saygıdeğer milletvekillerini bu
hususta bilgilendirmek için gündemdışı söz almış
bulunuyorum; bu nedenle, partim Demokratik Sol Parti ve şahsım
adına sizleri içtenlikle kutluyor ve saygılarımı sunuyorum.
1996–1997 yılında, 30/1 nolu sirkülerde,
Samsun balıkçılarının avlanma alanları ve avlanma
süreleri, ne yazık ki, Samsun balıkçılarının aleyhine
düzenlenmiştir; bu yanlış uygulamanın
kaldırılması için gündemdışı söz almak zorunda
kaldım. Örneğin, bundan önceki 29 nolu avlanma sirkülerine ait
düzenleyici kurallarda, şu şekilde bir düzenleme getirilmiştir:
Avlanma alanı, Samsun İli Çaltı Burnu ile Gürcistan
sınırına kadar olan karasularında yasaklama getirilmiş
iken, 1996–1997 yılında, yeni düzenlenmiş olan 30/1 nolu
sirkülerdeyse, maalesef, bu avlanma alanı ve avlanma süresi, Samsun
balıkçılarının aleyhine düzenlenmiştir. Örneğin;
yeni düzenlemede Samsun Fenerinden Gürcistan sınırına kadar olan
karasularında avlanma, maalesef, Samsun balıkçıları
aleyhine getirilmiştir. Bu durumun, bu sirkülerle düzenlenmiş
olması ne yazık ki bir şanssızlıktır,
talihsizliktir. Çünkü, Bakanlar Kurulunun olsun, bakanlıkların olsun,
bu gibi düzenleyici kurallarda objektif olarak yaklaşmaları gerekir.
Bakıyorsunuz, bundan önceki; yani, 29 numaralı sirkülerde, bu avlanma
alanı Çaltı Burnundan Gürcistan sınırına kadar
düzenlenmiş iken, şimdi yeni, yani bu sene uygulamaya konulan
sirkülerde ise bu düzenleme, maalesef, Samsun Fenerinden Gürcistan
sınırına kadar bir alanı kapsamaktadır.
BAŞKAN – Bir dakikanızı rica ediyorum.
Arkadaşlar, salonda çok gürültü var... Rica
ediyorum... Arkadaşımız kendi konusunu konuşuyor;
dinleyelim efendim.
AYHAN GÜREL (Devamla) – Böyle bir bağlamda, Samsun
Limanında 150 trol; yani, büyük tekne vardır; bu teknelerde 6
kişi çalışmaktadır. Bununla birlikte, 2 500 adet
karışık tekne, 340 adet de küçük tekne bulunmaktadır.
Peki, bu dar alanda, bu balıkçılar
yaşamlarını, geçimlerini neyle sağlayacaklardır?
Bundan önceki, Çaltı Burnundan Gürcistan sınırına kadar
olan yasak, şimdi alınmış, Samsun Feneri içerisine
getirilmiştir.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; böyle bir bağlamda; yani, Samsun’un
içerisinde, limanda Samsun balıkçısı balık avlayamayacak.
Kaldı ki, Samsun’un ilçeleri olmalarına ve Samsun’un idarî
sınırları içerisinde kalmış olmalarına
karşın Terme, Çarşamba gibi alanlarda da, bu sirkülerle,
maalesef, bu yasak getirilmiştir. Tarım İl Müdüründen
almış olduğum sirkülerler -1995 ve 1996- elimde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, 1 dakika eksüre veriyorum; rica
ediyorum, lütfen, sürenizi aşmayın.
Buyurun.
AYHAN GÜREL (Devamla) – Yani, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına gittiğimizde, bu sirküleri
düzenleyen üst düzeydeki bürokratlar “biz, Çaltı Burnundan Bulancak sınırına kadar avlanma
yasağı koymuştuk, maalesef, saygıdeğer bir
milletvekilimizin devreye girmiş olmasıyla, bu sınır,
Samsun Fenerine kadar getirilmiştir” demişlerdir. Bu, ileride, büyük
olayların meydana gelmesine neden olacaktır. Şu anda, ülkemizde birlik
beraberliği sağlamaya çalışırken, böyle
yanlış uygulamalara yer verilmesini anlamlı bulmuyorum.
Balıkçıların, bu alanlarda
avlamış oldukları balıkları ya da su ürünlerini, Ünye
Limanından karayoluyla, tüketim merkezlerine göndermesi de, söz konusu olamamaktadır.
Bundan önce konuşan, DSP’li milletvekili arkadaşlarım, devleti
arıyorlardı; bugün, ben de devleti arıyorum: Ünye’de devlet
nerede?
Yani, bu, yasal sınırlar içerisinde
avlanmış olan su ürünlerinin, neden Ünye Limanından karayoluyla
tahliyesi mümkün olmamaktadır. Buna, idarî yapıda görev
almış kamu görevlilerinin, bizzat, çözüm bulmalarını
bekliyorum; bu nedenlerle, siz, Meclisdeki saygıdeğer
parlamenterleri, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür
ediyorum. (DSP sırlarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gürel.
Sayın Bakan, aslında, bugün
programımız yoğun; uygun görürseniz, yarın veya önümüzdeki
hafta cevap vermeniz mümkün mü acaba?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI İSMET
ATTİLA (Afyon) – Tamam efendim.
BAŞKAN – Cevap verme hakkınızı,
yarın veya müteakip bir gün kullanabilirsiniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI İSMET
ATTİLA (Afyon) – Yazılı da cevap verebiliriz.
2. —Bursa
Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yargı
kararıyla kapatılan Orhaneli Termik Santralının yeniden
açılmak istenilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN – İkinci gündemdışı
konuşma, Bursa Milletvekili Sayın Ertuğrul
Yalçınbayır’a verilmiştir. Sayın Yalçınbayır,
termik santrallar konusunda gündemdışı konuşacaklardır.
Buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Sayın
Başkan, saygıdeğer üyeler; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. Öncelikle, geçen 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı
ile içinde bulunduğumuz Kutlu Doğum haftasını ve gelecek
Kurban Bayramınızı kutluyorum.
Konuşma almamın nedeni, Bursa da, yerel
gündemde, yerel basında yer alan “Büyük tehlike, asit yağmuru”,
“Canavara yeşil ışık” ve ulusal basında yer alan
“Gökova’da Başbakana isyan”, “Yüce Divanlık Gökova ihmali” ve
bunlar...
Bu konunun konuşma konusu yapılması
hususundaki Başkanlık Divanının takdirleri nedeniyle,
Sayın Başkan Yardımcımıza teşekkürlerimi
sunuyorum.
Yargı kararıyla kapatılan Orhaneli
Termik Santralı açılmak isteniyor ve yine, devletin söz verdiği,
açılmayacak dediği Gökova Termik Santralı açılmak
isteniyor. “Santralı açmazsak sıkıntıya gireriz”, “Enerji
darboğazı”, “Termik canavar”, “Cinayet”, “Hukuk guguk, çevre mevre,
devlet mevlet.” Şimdi, basının mahşetinde bunlar var; ama,
bunlar, haksız manşetler değil.
Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti. Bunları,
buradan hep söyleyeceğiz; ama, uygulayacağız da. Anayasa,
herkesi bağlayan temel hukuk kuralları ve egemenlik, şüphesiz
ki, milletin ve millet adına yetkili organlarca kullanılıyor;
hiç kimse, kaynağını Anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz.
Şimdi, Bakanlar Kurulu, mahkeme kararlarını sıfırlamak
suretiyle, bu santralları açmaya çalışıyor. Bunları,
hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırabilmek mümkün değil. Devlete
olan güveni ve inancı, hukuk kurumlarına olan güveni ve inancı
sarsıyorsunuz. Lütfen, bu kötü gidişe hep birlikte dur demek
zamanı geldi. 20 nci Meclis, bunu başaracak güçtedir.
Ben, beş yılını Orhaneli Termik
Santralı davasına veren bir arkadaşınız olarak
söylüyorum; Bursa’da yerel inisiyatif, baronun, tabipler odasının,
çeşitli mühendislik odalarının ve sivil örgütlerin
çalışmasıyla termik santral konusunda hak arama mücadelesini
verdi. Beş yıl sonunda, bu hakkımıza kavuştuk ve
Danıştay 6 ncı Dairesinin bu yılın başında
kesinleşen kararıyla, hele şükür dedik. Bizim haklarımız
hukukun teminantı altında, güvencesi altında; biz,
yargımıza güveniyoruz. Şüphesiz ki, öyleydi; ama, idaremize
güveniyor muyuz? Kuvvetler ayrılığında idarenin görevi
nedir, bakanlıkların görevi nedir? Yasamayı aşıp,
dışlayıp, siz, nasıl kararlar tesis edebilirsiniz? Biz, o
davada, güçlünün, kuvvetlinin, devletin, Bursa Ticaret ve Sanayi
Odasının -Sayın Sönmez de buradalar- karşısında,
hatta işçilerin ve Orhaneli’de yaşayanların
karşısında mücadele vererek, sağlıklı ve dengeli
çevrede yaşama hakkımızı kullandık. O dönemde, Bursa
Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Özalp, bize güç verdi,
destek verdi. Bursa’daki yerel inisiyatifler, Türkiye’deki yerel inisiyatifler,
çevre hakkını korumak için artık bilinçlendi. Buna, bu
Parlamentonun dur demesi -buna aykırı tasarruflarla ilgili-
gerekiyor. Çevre kirliliğinin yanı sıra, siyasal kirliliğe,
bizim, dur dememiz gerekiyor.
20 nci Dönem, bunların beklendiği bir dönem
ve o mahkeme kararıyla, idarenin kendi iç yazışmalarında
kabul ettiği ve 1991 yılında kurulması için programına
aldığı; ancak, bugüne kadar her nedense
kuramadığı desülfirizasyon sistemi kurulup
çalıştırılıncaya kadar santralın
durdurulmasına karar verildi. Bu karar kesindir ve mutlaka
uygulanması zorunlu bir kuraldır. Eğer, bu kurala
uymazsanız, malî sorumluluğunuz vardır, tazminat
davalarıyla; cezaî sorumluluğunuz vardır, görevi ihmal, görevi
kötüye kullanma ve Anayasayı ihlal suçlarıyla muhatap
olacaksınız ve siyasî sorumluluğunuz var, gensoruyla muhatap
olabilirsiniz ve yine sandık sorumluluğunuz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yalçınbayır, size de
eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı bitirin efendim.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) –
Halkımız, çevre hakkını, hakkıyla kullanacak bilince
erdi; ama, siyasîlerimiz onların gerisinde kalıyor. Bu Hükümetin,
idarenin, hatta, bu yasama Meclisinin bu mahkeme kararını
sıfırlamaya hakkı yok. Biz, bunları bilmek ve uygulamak
durumundayız. Hukuk devletinin gereği bu.
Bu düşüncelerle, hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede
yaşayacağınızı ümit ediyor ve temiz bir toplum, temiz
bir siyaset için elbirliği diyorum.
Teşekkürlerimle. (RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Yalçınbayır.
Sayın Bakanım -biraz önce Tarım
Bakanımız da cevap vermek istedi- bugün, gündemimiz biraz yoğun.
Bakanlarımızın, gündemdışı konuşmalara,
ilerideki birleşimlerde cevap verme hakları var; yarın veya öbür
gün, daha müteakip günlerde cevap verirsiniz. Bugün yoğun bir gündemimiz
var, o zaman cevap hakkınızı kullanmak üzere şimdi söz
vermiyorum.
3. —Zonguldak
Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Ereğli Demir-Çelik
Fabrikaları Genel Müdürünün yönetim uygulamalarına ilişkin
gündem dışı konuşması
BAŞKAN – Üçüncü gündemdışı söz,
Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları Anonim Şirketi Genel Kurulu
yapılacağı için -24-25 Nisan tarihlerinde- bu konuyla ilgili
olarak gündemdışı söz isteyen, Zonguldak Milletvekili Tahsin
Boray Baycık’a verilmiştir.
Buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın Baycık, sizin de süreniz 5 dakika.
TAHSİN BORAY BAYCIK (Zonguldak) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, bugün yapacağım
gündemdışı konuşmamla, Türkiye’nin tek yassı mamul
üreten ve kamunun elinde bulunan yaklaşık yüzde 52 oranındaki
hissesinin yüzde 30’u blok olarak satılmaya çalışılan, 26
Nisan 1996 Cuma günü genel kurulu yapılacak olan Ereğli Demir ve
Çelik Fabrikaları; yani, Erdemir konusunda bilgilendirmek istiyorum.
Üretime başladığı 15 Mayıs
1965 tarihinden bu yana sürekli kâr eden, stratejik önemi olan bu fabrika neden
satılmak isteniyor?.. Yenisi kurulmaya kalkıldığında 5
milyar dolarlık yatırım yapmanız gerekirken, yüzde 30’undan
elde edilecek tahmini 400 - 500 milyon dolar ile Türkiye ekonomisi kurtulur mu?
Ülke ekonomisine, yılda 175 ilâ 200 milyon dolar katkı sağlayan
bu kuruluşun yüzde 30’luk bölümü, yönetim hakkı da devredilmek
suretiyle, neden satılır? Bir yöre milletvekili olarak anlamakta
güçlük çekiyorum. Erdemir’in satılmak istenmesinin arkasında acaba
başka hesaplar mı yatıyor?
Demokratik Sol Parti olarak...
(RP sıralarından ayakta alkışlar)
Sayın Başkanım ikaz edin...
BAŞKAN – Sayın hatip, sürenizi durdurdum.
Efendim, bir konuda sayın Genel Kurulun dikkatini
çekmek istiyorum. Burada, arkadaşlarımız kürsüde
konuşurken, bazı Grup Başkanlarının salona girmesi
nedeniyle arkadaşlarımız toplu bir alkış... (RP
sıralarından “müdahale etme” sesleri) Bir dakika efendim... Rica
ediyorum... Bu, herkese karşı bir saygısızlık.
İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – O, bizi
ilgilendirir.
BAŞKAN – Genel Başkanlarını alkışlıyorlar
ve kürsüdeki arkadaşımızın sözü kesiliyor. Sayın Genel
Başkanlardan rica ediyorum, böyle, konuşmayı arada kesmemek
için, ya başlangıçta gelip otursunlar veyahut da rica ediyorum böyle
bir tezahürat yapılmasın. (DSP sıralarından
alkışlar)
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Olağan bir şey
bu.
BAŞKAN – Efendim, doğru olan şeyleri
yaptığım zaman da, tepki göstermeyin, rica ediyorum. Birbirimize
saygılı olacağız. Kürsüde konuşan arkadaşın
konuşmasını niye kesiyorsunuz?
Buyurun efendim devam edin.
TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Demokratik Sol Parti olarak, zaten özel kanunla
kurulmuş olan Erdemir’in satılmasına karşı
olduğumuzu ve peşkeş çektirmemek için mücadele edeceğimizi
bir kez daha Yüce Meclis kürsüsünden açıklıyoruz. Erdemir’i durup
dururken satmak isteyenler iyi algılasınlar ve dinlesinler, Erdemir
asla satılmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugünkü konuşmamın asıl sebebi, Erdemir’in yönetimiyle
ilgilidir. Özellikle son iki yıl içinde Erdemir’de neler olmuştur?
Başında yönetici bile olmasa, kendine özgü işleyişiyle kâr
etmeyi yine de sürdürecek olan ülkemizin gözbebeği Erdemir ehil ellerde
midir? Buna, ne yazık ki, evet diyemeyeceğim. Ereğli’de
yaşayanlar, Erdemir’in başındaki diktatör tavırlı
genel müdür ile bazı idare meclisi üyelerinden büyük rahatsızlık
duymaktadırlar.
Şimdi, size, örnekleriyle sıralamak
istiyorum.
Erdemir çalışanları, eski ücretleriyle
tam yirmi ay çalıştılar ve bu arada ezici enflasyon
karşısında bile işyerlerinde rekor üstüne rekor
kırarlarken, işverenden, toplu iş sözleşmesi
imzalandığında alacaklarından kesilmek üzere, avans
istediler. Genel Müdür, işçilerin bu isteklerini hiç dikkate almadı.
Bu süre içerisinde, bazı kişileri gereksiz olarak işten atarken,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
müfettişlerinin raporlarını da hiçe saydı. Nihayet, toplu
iş sözleşmesi imzalandığında, yirmi aylık
ekonomik eziyet dönemi sona erdi. Şimdi, işçilerin, bu ana kadar birikmiş
olan 3-3,5 trilyon lira alacaklarının bir an önce ödenmesi gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye’nin, GAP’tan sonra, ikinci büyük yatırımı olan KAP
Projesi Erdemir tarafından başarılmaktadır. 1989
yılında başlayan bu atılımın babası olarak
anılan Genel Müdür Yardımcısı Sayın İlhami Acar,
yapılan yatırımları bile doğru dürüst görmeyen,
dedikodu peşinde gününü geçiren, işletmeyle alakası olmayan
Genel Müdür tarafından işten atılmıştır.
Şimdi, bu Sayın İlhami Acar, Kardemir’in kurtuluşuna imza
atanlardan biri olup, Kardemir’de bilgi ve birikimini kullanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ereğli’de gemi inşa edip yurtdışına satan tersaneler
vardır. Ülkeye döviz kazandıran bu tersaneler, Erdemir sacı
kullanmakta ve bazı hizmetleri de, ücreti mukabilinde, Erdemir’den
sağlamaktadırlar. Kaprisli ve kişisel hırslarının
tutsağı olmuş Sayın Genel Müdür, bu tersane sahiplerini
cezalandırmaktadır. Tahsislerini kısıtladığı
gibi, liman başkanlığı, TTK ve Erdemir arasında
yapılan protokolleri de çiğneyerek, ücretleri
karşılığında vermesi gereken hizmetleri dahi yerine
getirmemektedir. Yöredeki sanayicileri de devre dışı
bırakıp, sanayi çarşısı esnafımız boş
dururken, başka bilinen ya da bilinmeyen gerçeklerle,
araştırılması zor mihraklarla iş yapan bir
anlayış, bugün Erdemir yönetimindedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Ereğli’de, Türkiye’nin en büyük vakıflarından biri vardır.
Bu vakfı, Erdemir çalışanları, otuz yıl önce,
Erdemir’le birlikte kurmuşlardır. Geleceklerini, vakıftan
alacakları emekli maaşına bağlamışlardır.
Erdemir Genel Müdürü, her nedense, bu vakfın yönetimini
değiştirmek için, baskı politikaları uygulamış,
vakfın, süresi dolmamış, Erdemir kontenjanı yönetimini
değiştirmiş ve vakıf genel kurulu tarafından seçilmiş
üyeleri de istifaya zorlamıştır. İstifa etmeyenleri
işten atan Genel Müdür, aileleriyle birlikte 50 bin kişinin ve
Ereğli’nin geleceği olan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Baycık, size de 1-2
dakikalık bir süre veriyorum; lütfen, konuşmanızı
toparlayın efendim. Rica ediyorum...
TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) – ...Erdemir
Vakfına hangi karanlık emeller için müdahale edilmekte;
insanların seçme ve seçilme hakkı engellenmektedir; buradaki esas
amaç ve oynanmak istenen oyunlar nelerdir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Erdemir’in tozunun dumanının kirlettiği havayı soluyan
Ereğli’de yaşayanlar, Erdemir’de işe girememektedir.
Zamanında, fabrikaya eleman yetiştirmek için kurulan endüstri meslek
lisesi mezunları kahve köşelerinde otururken, genel müdür ve
bazı yönetim kurulu üyeleri, hemşerilik ilişkileriyle,
dışarıdan, işe adam yerleştirmektedir. Şu anda,
Erdemir’de, bir idare meclisi üyesinin hemşerisi olmayan, ne işe
girebilmekte ne de terfi edebilmektedir.
Tüm bu çarpıklıkları dile getiren yerel
gazeteler de saldırıya uğramakta, gazeteciler dövülmekte ve
Erdemir adı kullanılarak, 10 milyar gibi büyük rakamlarla açılan
tazminat davalarıyla, basın susturulmak istenmektedir.
Sayın milletvekilleri, siz, hiç, idare meclisi
kararlarını dışarıya sızdıran bir genel
müdür; elinde tespihi, topuklarına bastığı
ayakkabısı, omzunda ceketi ve belinde silahıyla gezen bir idare
meclisi üyesi gördünüz mü; görmedinizse, gidin bakın, Erdemir’de bu
tipleri görürsünüz.
26 Nisan tarihinde, Erdemir’in genel kurulu var. Bu
büyük şirketin çağdışı yönetiminden kurtulması
için, Hükümet ortağı partilere çağrı yapıyorum.
Erdemir’i, siyasîlerin ve çıkarcıların oyuncağı haline
getirmeyin. Erdemir’i bilen, çelik üretiminden anlayan kişilerin idare
meclisine girmesi için, ülkenizi seviyorsanız, hassas davranın.
Ereğli’de patlama noktasına gelmiş olayları dikkatle
inceleyin. 170 bin nüfusuyla, il olmaya aday ilçede, sosyal barış
tümden bozulmuştur.
Sayın Başbakana, Sayın Hükümet
üyelerine, Hükümet ortağı siyasî partilerin sayın
milletvekillerine, Ereğli halkı adına sesleniyorum: Erdemir’in
korunup, kollanması ve stratejik önemini düşünerek, yöre
halkının çektiği sıkıntıları dikkate
alacağınıza olan inancım sonsuzdur.
Türkiye’nin en büyük kuruluşuna, dengeli, iş
bilen, siyasetten uzak, Erdemir ile Ereğli’yi bütünleştirecek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen, son cümlenizi söyler misiniz...
TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) – Söylüyorum.
... ve sosyal huzuru sağlayacak yetenekli
kişilerin atanmasını diler; hepinizi saygıyla
selamlarım.
Teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Baycık.
Bu gündemdışı konuşmaya da Hükümet,
isterse, başka bir birleşimde cevap verebilir.
Gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri
vardır; okutuyorum:
B)TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1. —Amerika
Birleşik Devletlerine gidecek olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman Törüner’in vekâlet etmesinin
uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/240)
17
Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya
Bankasının (IBRD) Olağan, Geçici ve Kalkınma Komiteleri
Toplantılarına katılmak üzere, 19 Nisan 1996 tarihinde Amerika
Birleşik Devletleri’ne gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in
dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı
Yaman Törüner’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2. —Suudî
Arabistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’ya, dönüşüne
kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/241)
22
Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
23 Nisan 1996 tarihinde Suudî Arabistan’a gidecek olan
Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun dönüşüne kadar; Devlet
Bakanlığına, Bayındırlık ve İskân
Bakanı Mehmet Keçeciler’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3. —Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet
Bakanı Cemil Çiçek’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ali Talip
Özdemir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/242)
22
Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Hac konusuyla ilgili olarak görüşmelerde bulunmak
üzere, 23 Nisan 1996 tarihinde Suudî Arabistan’a gidecek olan Devlet
Bakanı Cemil Çiçek’in dönüşüne kadar; Devlet
Bakanlığına, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4. —Almanya’ya
gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/243)
22
Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 23 Nisan 1996
tarihinde Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre
Gönensay’ın dönüşüne kadar; Dışişleri
Bakanlığına, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
5.
—İrlanda Meclis Başkanının vaki davetine, TBMM’yi temsilen
icabet edecek parlamento heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/244)
22
Nisan 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
İrlanda Meclis Başkanının vaki
davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir
Parlamento Heyetinin, 29 Nisan-2 Mayıs 1996 tarihlerinde söz konusu davete
icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun 26.3.1996 tarih ve 28
inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca,
Heyetimizi oluşturmak üzere, siyasî parti gruplarınca bildirilen
üyelerimizin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa
Kalemli TBMM
Başkanı
Naci
Terzi Erzincan
Cihan
Yazar Manisa
Zeki
Çakıroğlu Muğla
Mustafa
Dedeoğlu Muğla
Musa
Uzunkaya Samsun
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması önergesi
vardır; okutuyorum:
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Aydın
Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 49 arkadaşının, Refah
Partisinin Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî
ilişkilerinin araştırılarak iddia edilen hukuk
dışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/63)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Refah Partisinin, Süleyman Mercümek’le
bağlantılarının ve maddî ilişkilerinin
aydınlatılması; Refah Partisinin, malî kaynakları
açısından ciddî kuşkular doğuran bu konunun açığa
kavuşturulması için, ilişikte sunulan gerekçe çerçevesinde,
Anayasamızın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
102 ve 103 üncü maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1. Ali Rıza
Gönül (Aydın)
2. Mehmet
Gözlükaya (Denizli)
3. Saffet
Arıkan Bedük (Ankara)
4. Ahmet
İyimaya (Amasya)
5. Veli Andaç
Durak (Adana)
6. İ.
Cevher Cevheri (Adana)
7. Fevzi
Arıcı (İçel)
8. Cemil Erhan
(Ağrı)
9. Ali
Günaydın (Konya)
10. Tahsin Irmak (Sıvas)
11. İrfettin Akar (Muğla)
12. İlyas Yılmazyıldız
(Balıkesir)
13. Hayri Doğan (Antalya)
14. Faris Özdemir (Batman)
15. Mustafa Küpeli (Adana)
16. Yusuf Bacanlı (Yozgat)
17. A. Sezal Özbek (Kırklareli)
18. Mehmet Batallı (Gaziantep)
19. Salih Sümer (Diyarbakır)
20. Ömer Demir (Kırşehir)
21. Bekir Aksoy (Çorum)
22. Sedat Aloğlu (İstanbul)
23. Nevzat Köse (Aksaray)
24. Nihan İlgün (Tekirdağ)
25. Mehmet Korkmaz (Kütahya)
26. Muzaffer Arıkan (Mardin)
27. Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)
28. Mahmut Yılbaş (Van)
29. Nafiz Kurt (Samsun)
30. Tevfik Diker (Manisa)
31. Haluk Yıldız (Kastamonu)
32. Hasan Karakaya (Uşak)
33. Ahmet Bilgiç (Balıkesir)
34. Nuri Yabuz (Afyon)
35. Esat Kıratlıoğlu (Nevşehir)
36. Ahmet Uyanık (Çankırı)
37. Necmettin Dede (Muş)
38. Hasan Tekin Enerem (İstanbul)
39. Halil Yıldız (Isparta)
40. Osman Çilsal (Kayseri)
41. İsmail Köse (Erzurum)
42. Cevdet Aydın (Yalova)
43. Turhan Güven (İçel)
44. Abdülkadir Cenkçiler (Bursa)
45. Gencay Gürün (İzmir)
46. Mehmet Ali Yavuz (Konya)
47. Osman Berberoğlu (Antalya)
48. Meral Akşener (İstanbul)
49. Mehmet Tatar (Şırnak)
50. M. Kemal Aykurt (Denizli)
Gerekçe: Kamuoyuna “Süleyman Mercümek olayı”
olarak yansıyan hadisenin gerçek boyutlarının,
uzantılarının ve doğuracağı muhtemel
sonuçlarının neler olduğunun Türkiye Büyük Millet Meclisince
“araştırma konusu kılınması” hem siyasî ve hem hukukî
bir zarurettir.
Elde mevcut belge ve delillere dayanan bilgiler, önemli
sonuçlar doğuracak niteliktedir. Bu itibarla araştırma
talebimize derç olunan hususların Yüce Parlamento
aracılığıyla araştırılması, bir hukuk
ve Anayasa görevinin icrası anlamına gelecektir.
Bilgiler, Süleyman Mercümek -bazı Arap Ülkeleri
finansı- millî görüşe bağlı kuruluşlar ve
şirketler, özellikle Uluslararası İnsanî Yardım
Teşkilatı (İHH)-Necmettin Erbakan-Refah Partisi unsurları
arasında likit bir dolaşımın kesinlikle
varlığı yönündedir. Her ne kadar, olayın ortaya
çıkmasından sonra, Süleyman Mercümek’in RP veya Necmettin Erbakan’la
irtibatının olmadığı Refah Partisi yetkililerince
açıklanmış ise de, olaylar yumağının izhar ettiği
hakikat, aksi doğrultudadır. Bilinmelidir ki, legal olmayan
işlerde “bağlantı” belgeyle sınırlı
olmaksızın her türlü delil ve vasıtayla ispatı kabil
hususlardandır. Araştırma talebimiz, yalnızca Süleyman
Mercümek’in sanık olarak yargılandığı suça bağlı
fenomenleri değil, bunun dışındaki olaylar zincirini de
içermektedir. Bulgu ve gelişmelere göre bu odaktaki ana olaylar ayrı
ayrı araştırma talebine konu kılınabilecektir.
1. 1945 Bandırma doğumlu olan Süleyman
Mercümek, İlim Yayma Cemiyetinin 7.2.1982 tarihli kongresinde seçilen
yönetim kurulu üyesidir. Millî Gazetenin basımını yapan Yeni
Neşriyat A.Ş.’de de aynı görevde bulunmuştur. Avrupa Millî
Görüş Teşkilatının (AGMT’nin) kitap ihtiyacını
karşılayan Dağıtım Pazarlama A.Ş.
(YA–DA)’nın ortağıdır. Süleyman Mercümek’in, Refah
Partisinin kuruluş çalışmalarında Necmettin Erbakan’ın
yanında olduğu ve İstanbul’daki kuruluş
çalışmasını Necmettin Erbakan adına üstlendiği
bilinmektedir. Kuveyt’ten İstanbul’a gelen yabancı heyeti (23.6.1988
tarihinde) Necmettin Erbakan’ın talimatıyla o
karşılamıştır. Refah Partisine finansal destek
sağlayan Suudi uyruklu Musli ve Yusuf’un havale ettiği paranın
Faysal Finansın İstanbul Şubesine, bu zatın hesabı
yoluyla intikal gördüğü duyumu alınmıştır. Aynı
kişi, muhtelif banka ve şirketler yoluyla ve hatta Necmettin
Erbakan’ın doktor kardeşinin de isminin eklendiği bir halkayla
Refah Partisine aktarılan paranın ara havuzu olmuştur. Ateş
çemberindeki Bosna-Hersek’e yardım gibi yüce bir amaç için milletimizden
toplanan yüksek miktardaki paraların akıtıldığı
yer de aynı havuzdur.
2. Sultanbeyli İlçesinin Refah Partili Belediye
Başkanı, birtakım belediye arsalarını Avrupa’daki
millî görüşçü çevrelere pazarlamış, elde olunan 10 000 000
DM’nin büyük bir kısmı Süleyman Mercümek aracılığıyla
Refah Partisine intikal etmiştir. Aynı belediye “İslam
Üniversitesi” kurulması amacıyla ucuzca
kamulaştırdığı büyük bir arsayı “Adil Düzen
Mahallesi” adıyla Köln’de pazarlamıştır. Bu bölgede
yukarıda adı geçen YA-DA’nın 121 dönümlük arsası
vardır.
3. Süleyman Mercümek ve şirketler simgedir.
Süleyman Mercümek, Refah Partisinin insan suretinde tecessüm etmiş
kasasıdır. Anayasa hükmü uyarınca Refah Partisine Hazinece
yapılan 65 milyar TL’sı yardımın (RP sıralarından
alkışlar) Süleyman Mercümek hesabına aktarılmasının
başka bir şekilde izahı olamaz. Bu husus, ceza mahkemesi
hükmünün gerekçesine vakıa olarak derç olunmuştur. Hükümdeki bu
tespite ve Sayın Necmettin Erbakan’ın “Süleyman Mercümek ile alakasını
izhar eden” ve basına da yansıyan ikrarlarına rağmen,
olayların akabinde ilişkinin inkara gidilmesi düşündürücüdür.
Araştırma önergemizde adları geçen ve tahkik ile
öğrenilecek diğer şirketler, görünürde Ticaret Kanununa göre
kurulmuş, Refah Partisine bağlı siyasî teşekküllerdir.
Yukarıda maharet ve vasıfları belirtilen
Süleyman Mercümek’in 22.5.1994 tarihinde, Balıkesir İli, Edremit
İlçesi, Altınoluk’ta kâin yazlık evde Necmettin Erbakan ile üçlü
değil, ikili ve gizli bir görüşme yapması manidardır.
İrtibatı olmayan kişinin genel başkanla musahabesi -bu sohbetin
muhtevası bir yana- nereye oturtulabilir?
Süleyman Mercümek olayının Türk siyaset
hukuku çerçevesinde enine boyuna incelenmesi birçok sırları ve
gerçekleri ortaya çıkaracaktır. Refah Partisinin hukuk
dışı malî kaynakları ancak böyle ciddî bir araştırmayla
vuzuha kavuşabilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Yüce Milletimiz,
Refah Partisinin, Süleyman Mercümek perde alınarak
yaptıklarını, perdenin arkasındakileri bilmek
hakkını haizdir.
Şeffaf demokraside, bu olayların, Parlamento
merceğinin altına yatırılması, Refah Partisinin bu
olaylar ve kökü dışarıda veya hukuk dışında olan
finanslar yumağı içindeki yerinin bilgi ve illiyet
bağlamında tespiti Yüce Meclisin anayasal bir görevidir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
öngörüşme, sırasında yapılacaktır.
(10/3 ve10/4) esas numaralı Meclis
Araştırma Komisyonu Başkanlığının,
Komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına dair bir
tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
B)TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
6. —(10/3, 4)
Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/245)
19.04.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Metin Göktepe Cinayetinin Açıklığa
Kavuşturulması ve Faillerinin Ortaya Çıkarılması
Amacıyla Kurulan (10/3, 4) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonumuz, çalışmalarını bir
aylık çalışma süresi içinde tamamlayamamış
olduğundan, çalışmalarını bitirebilmesi amacıyla
28 Nisan 1996 tarihinden geçerli olmak üzere, Genel Kuruldan iki aylık
çalışma süresi verilmesi için talepte bulunulmasına,
Komisyonumuzun 18 Nisan 1996 tarihli Birleşiminde karar verilmiştir.
Karar gereğince, Millet Meclisi
İçtüzüğünün 103 üncü maddesi uyarınca, Komisyonumuza 28 Nisan
1996 tarihinden itibaren iki aylık çalışma süresi verilmesi için
gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Ali Şahin
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır;
okutup oylarınıza sunacağım:
IV. —ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. —(9/1),
(9/3) ve (9/2) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin
konuşma sürelerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
No
:10 Tarih
: 22.4.1996
Eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin (9/1) ve (9/3) esas
numaralı Meclis soruşturma önergeleri ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis
soruşturması açılmasına dair (9/2) esas numaralı
Meclis soruşturma önergesinin Genel Kurulda yapılacak
görüşmelerinde konuşma sürelerinin 20’şer dakika
olmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma
Kurulunca uygun görülmüştür.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Abdullatif
Şener Mehmet
Gözlükaya
RP
Grubu Başkanvekili DYP
Grubu Başkanvekili
Murat
Başesgioğlu H.
Hüsamettin Özkan
ANAP Grubu
Başkanvekili DSP
Grubu Başkanvekili
Oya Araslı
CHP Grubu
Başkanvekili
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi
Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş
müşterek bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım:
B) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. —Genel
Kurulda görüşülecek konuların sırasına ve çalışma
süresine ilişkin DYP ve ANAP Gruplarının müşterek önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 22.4.1996 günü
yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları
arasında görüş birliği sağlanamadığından,
aşağıdaki önerimizin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederiz.
Saygılarımızla
Mehmet
Gözlükaya Murat
Başesgioğlu
DYP
Grup Başkanvekili ANAP
Grup Başkanvekili
Öneri:
Genel Kurul gündeminde yer alan ve bugün
görüşülecek olan soruşturma önergelerinin görüşmelerinin
tamamlanmasından sonra, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçilmesi ve
3 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
başlanması, görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
V. —SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. —(10/2)
Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık
bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN – (10/2) esas numaralı Meclis
araştırma komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi
Grubuna düşen 2 üyelik için, Batman Milletvekili Faris Özdemir ile Isparta
Milletvekili Ömer Bilgin aday gösterilmişlerdir.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın
Başkan, o komisyonun ismini söyleyin; TURBAN komisyonudur.
BAŞKAN – Efendim, (10/2) esas numaralı Meclis
araştırma komisyonudur. Burada, Sayın Genel Kurul, bu komisyonun
ne olduğunu biliyorlar.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) –
Sayacaksınız efendim... Nasıl saymıyorsunuz?!
BAŞKAN – Elinizi kaldırmadınız.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) –
Sayınız... Sayınız...
BAŞKAN – Tamam... Kabul edildi efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) –
Sayılmamıştır. Kabul edilmez.
BAŞKAN – Efendim, ilan ettim. Sayın
Dumankaya, gördük; arkadaşlarımız gördüler.
Gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler”
kısmına geçiyoruz.
VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Kocaeli
Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye
Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı
ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının
tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin
belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan
Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/1)
BAŞKAN – Genel Kurulun 10.4.1996 tarihli ve 35
inci Birleşiminde alınan karar gereğince, birinci sıradaki,
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının Türkiye
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi TEDAŞ’ın
bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın
gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergenin
öngörüşmesine başlıyoruz.
Bu görüşmede, sırasıyla, ilk imza
sahibine ve onun göstereceği diğer bir imza sahibine,
şahısları adına iki üyeye ve son olarak da, hakkında
soruşturma istenen eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’e söz
verilecektir. Biraz önce kabul ettiğimiz Danışma Kurulunun
kararına göre de konuşma süreleri 20’şer dakika olacaktır.
Meclis soruşturması önergesi, Genel Kurulun
9.4.1996 tarihli 34 üncü Birleşiminde okunmuştur ve
bastırılarak sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi, soruşturma önergesini tekrar
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devletin
yönetim esasları Anayasayla belirlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, kuvvetler
ayrılığı prensibine dayanır. Bu prensibe göre, yürütme
organı olan Bakanlar Kurulu, başta Başbakan olmak üzere, her
türlü icraat ve faaliyetlerinden tek tek ve topluca sorumludurlar. (Anayasa
112/2 ve 3)
Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin de Bakanlar Kurulu üyelerini denetlemeleri anayasal bir görevdir.
Geçtiğimiz yasama dönemlerinde, bu görevler,
halkın beklentilerine cevap verecek şekilde
gerçekleşmemiştir.
Bu yüzden, kamu vicdanında,
aşağıdaki kanaat oluşmuştur.
“Sayın Çiller’in 25.6.1993 tarihinde Başbakan
olmasından sonra, Sayın Özer Çiller’in, bazı iş
arkadaşlarıyla beraber, kamuoyunda “Yalı Çetesi” diye
adlandırılan bir ekip teşekkül etmiş, bu ekip,
Başbakan Sayın Çiller vasıtasıyla kamu
kuruluşlarını belli istikametlerde yönlendirerek ve baskı
yaparak, kendilerine ve yandaşlarına gayri meşru kazançlar ve
menfaatlar sağlamışlardır.”
Bu faaliyetlerle ilgili iddialar ve haberler o derece
yaygınlaşmıştır ki, ülkenin ve medyanın gündemini
sürekli olarak işgal etmiş; fakat, o dönemdeki Meclis aritmetiği
yüzünden, tüm bu vahim olaylara ve ithamlara rağmen, Meclis
soruşturma müessesesi bir türlü
çalıştırılamamıştır.
Bu dönem farklı olmalıdır. 20 nci Dönem,
bir yandan geçmiş dönemin soruşturulamayan konularının
soruşturmasını yaparken, diğer yandan da, ülkemizde
şeffaf ve dürüst yönetimi sağlamalıdır.
İşte, biz, aşağıda
imzaları bulunan milletvekilleri, geçtiğimiz dönemle ilgili fevkalade
önemli bir konuyu Meclis soruşması olarak Genel Kurul gündemine
getiriyoruz.
Olay nedir?
“Yalı Çetesi” olarak adlandırılan bir
ekibin, Sayın Tansu Çiller vasıtasıyla, ülkenin en büyük
yatırımlarını yürüten TEK ile ilgili 10 trilyon TL’lik bir
ihalenin, önceden belirlenen firmalara çok kârlı fiyatlarla verilmesini
sağlamak ve bu maksada ulaşabilmek için, Başbakanın
etkisiyle, her türlü kanunî icapları hiçe sayarak, gerektiğinde
bakanları, umum müdürleri değiştirerek, usullere, nizamlara
aykırı olarak, devleti bir çiftlik gibi kullanması
olayıdır.
Bu, soruşturma önergemize ek olarak
sunduğumuz belge ve delillerle sabit olan bir olaydır. Gerek
olayın cereyan tarzı ve gerekse ekteki belgeler, yukarıdaki
gerçeği açık bir şekilde ispat etmektedir.
Olay şu şekilde cereyan etmiştir:
Yukarıda sözü edilen ekip, önceden planladığı bir faaliyeti
yürütebilmek için, dönemin Başbakanı Sayın Tansu Çiller’in
direktifleriyle, eskiden TEK ismiyle anılan, sonra ikiye ayrılıp
biri Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş adını alan
TEDAŞ’ın vekâleten yönetildiği 18 Ağustos 1995 tarihinde,
ihale bedeli 3,5 trilyon ve fakat bitiş tarihi itibariyle 10 trilyon TL’yi
geçecek olan 32 şehir şebekesini ihaleye
çıkarmıştır.
İhalenin son günü olan 6.9.1995 tarihine kadar 850
firma teklif vermiş ve teklifler, gerekli puanlamalar yapılmak üzere,
ihale alt komisyonuna havale edilmiştir.
Ancak, gerek TEDAŞ Teftiş Kurulunun ve
gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun ilişikteki
raporlarında da açıkça belirtildiği gibi, bu alt komisyon etki
altında bıraktırılarak, ihaleler, haksız bir
şekilde, önceden planlanan firmalara yönlendirilmiştir.
Bu haksızlıklar karşısında,
ihaleler çok kârlı ve büyük meblağlara baliğ olduğu için,
işlerin kendilerine ihale edilmesi gereken firmalar, duruma itiraz
etmişlerdir.
Bu arada, hükümet düşmüş, yeni bir hükümet
kurulmuş ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı da
değiştirilmiştir. (5.10.1995)
Yukarıdan aldığı talimat
doğrultusunda her türlü haksızlığı yaparak, ihaleleri
belirli firmalara yönlendiren alt komisyon, ihalelerin bu firmalara verilmesi
için gereken resmî prosedürü tamamlayabilmek için,
hazırladığı raporu, 16.10.1995 tarihinde Satınalma ve
İhale Komisyonuna sunmuş; 27.10.1995’te ihaleyi, adı geçen
ekibin arzusuna uygun bir şekilde protokole bağlamış ve bu
protokol, aynı istikametten gelen baskılar sonucu, 15.11.1995’te
Genel Müdüre tasdik ettirilmiştir.
Ekip, böylece, hedefine ulaşmış iken,
kendi kontrolü dışında bir olay olmuş, protokolün
tasdikinin ertesi günü 16.11.1995’te, görevden alınan eski TEDAŞ
Genel Müdürü, Danıştay kararıyla görevine dönmüş ve ilk
iş olarak, konu ve yapılan yolsuzluklar hakkında bilgisi
olduğundan, bu ihale dosyalarını tetkik ederek,
yolsuzlukları önlemek istemiştir.
Ekip tarafından duruma müdahale edilmiş,
dosyalar, müessesenin en yüksek yetkilisi olmasına rağmen, göreve
dönen Genel Müdüre verilmemiş, daha da ileri gidilerek, dört gün sonra,
20.11.1995 tarihinde, Başbakan Sayın Tansu Çiller’in direktifleriyle,
Genel Müdür, kuruluşun başından
uzaklaştırılmıştır.
Ne var ki, ihalelerde yolsuzluk
yapıldığına kani olan Umum Müdür, oynanan oyunları
fark ettiği için, durumu, bir yandan
Cumhurbaşkanlığına bir yandan da
Başbakanlığa ihbar etmiştir. Cumhurbaşkanlığı,
bu ihbarı, Başbakanlığa intikal ettirmiş,
Başbakan Sayın Tansu Çiller ise, bu kadar önemli bir ihbarı
kendi teftiş kurullarıyla tahkik etmesi gerekirken, konuyu küçültmek
ve gözlerden saklayabilmek ve yeni tertiplerle ekibin planının aksamamasına
zemin hazırlayabilmek için, gerek Cumhurbaşkanlığınca
yapılan ikazı ve gerekse kendisine yapılan ihbarı,
22.11.1995 tarihinde, tahkikatın üst makamlarca yapılmasını
talep eden Genel Müdürlük taleplerini hiçe sayarak, tahkikatın, yine
aynı Genel Müdürlükçe yapılması için Bakanlık üzerinden evrakı
iade etmiştir. Böylece, tüm ihbarlar, TEDAŞ Teftiş Kuruluna
intikal ettirilmiştir.
Bu noktada, dikkat çekici en önemli olay, işleri
düzeltmek isteyen TEDAŞ Genel Müdürünün vazifeye döndükten sonra, devletin
en yetkili mercilerince tahkikat yapılması hususundaki
müracaatlarının, çok kısa bir sürede Genel Müdürün görevden
uzaklaştırılması ve tahkikat evrakının, yeniden
kontrol altına alınan Genel Müdürlüğe süratle intikal
ettirilmesi olayıdır.
Bu işlemlerin dört gün gibi kısa bir sürede
yapılmış olması, ekibin programını, ne
pahasına olursa olsun seçimlerden önce sonuçlandırmak istediğini
göstermektedir.
Ne var ki, artık, seçim ilan edildiği için,
TEDAŞ Teftiş Kurulu incemelerini rahatlıkla yapabilmiş ve
bir ay süreyle yaptığı incelemelerinin sonucunda
hazırladığı raporu, seçimin ertesi günü, 25.12.1995 tarih
ve 1665/57 sayılı gizli raporuyla Genel Müdürlüğe takdim
etmiştir.
TEDAŞ Teftiş Kurulunun bu raporunda,
aşağıdaki hususlar açık bir şekilde, delilleriyle
tespit olunmuştur.
1.- Komisyonlarda yolsuzluk
yapılmıştır.
2.- İhalenin kendilerine verildiği bazı
firmalar sahte belge kullanmışlardır.
3.- İhalede, bazı firmalar özellikle
korunmuşlardır.
İhalelerin iptalinin gerektiğini belirten bu
rapor, 29. 12.1995 tarihinde Genel Müdür tarafından
onaylanmıştır.
Bu durum muvacehesinde, ihalelerin iptal edilmesi
gerektiği halde, ekip yeniden baskı yaparak, TEDAŞ Yönetim
Kuruluna, ilk kademede, Genel Müdürlüğün yetki limitleri içerisindeki 19
ihalenin yürütülmesi, bu yetki dışındaki 13 ihalenin ise
yürütülmesinin durdurulması kararı aldırtmıştır.
Ancak, ne var ki, ihaleler arasında böyle bir
ayırım yapılınca, 31.1.1996 tarihinde, Kurumun iki genel
müdür yardımcısından biri diğerine makamında silah
çekerek, tehdit ve kavga etmişlerdir. Bu kavga, karakola ve
dolayısıyla medyaya intikal etmiş ve TEDAŞ’taki yolsuzluk
iddiları böylece ayyuka çıkmış ve ekibin sessizce yürütmek
istediği plan yeni bir engelle daha
karşılaşmıştır.
Bir yandan günlerce manşetleri işgal eden
yolsuzluk iddiaları, bir yandan ihalelerin durdurulması, diğer
yandan firmaların şantaj tehditleri karşısında istifa
etmiş bir hükümetin başbakanı olduğu halde Sayın
Çiller, meseleyi örtbas edebilmek için, TEDAŞ Teftiş Kurulunun
karşı raporuna rağmen, kalan 13 ihalenin de geçerli
sayılması için, 7.2.1996 tarihinde eksik üyeyle toplanan TEDAŞ
Yönetim Kuruluna baskı yaparak karar aldırtmıştır.
Böylece bir hafta evvel Yönetim Kurulunun aldığı 30.1.1996
tarihli karar yeniden değiştirilmiştir.
Yine medyanın, Yönetim Kurulunun eksik
toplanıp, 3’e 2 oyla karar almış olması
dolayısıyla kararın geçersiz olduğunu ortaya çıkaran
yayını karşısında, bu sefer müstafi hükümetin başbakanı
Tansu Çiller, 29.2.1996’da TEDAŞ Yönetim Kurulunu 6 kişiyle
toplatarak bu defa 3’e 3 oyla 32 ihalenin tamamının geçerli
sayılması için karar aldırtmıştır.
Böylece olayların meydana getirdiği her türlü
zorluğa rağmen, ekip eski Başbakan Sayın Çiller’in her
kademedeki müdahalesi, takibi, sevk ve idaresi sayesinde planını
uygulama imkânını bulmuştur.
Ekteki delil ve vesikalarıyla her türlü kanun ve
nizamın çiğnenmesi suretiyle gerçekleştirilen bu misal, ekibin,
yani “Yalı Çetesi” nin, Sayın Başbakan Tansu Çiller’in
himayesiyle geçtiğimiz dönemde gerçekleştirdikleri pek çok
uygulamasından sadece birini göstermektedir. Yukarıdaki özet
açıklamalarımızdan da açıkça görüldüğü gibi,
sabık Başbakan Sayın Tansu Çiller;
1. Devletin en
büyük yatırımcı kuruluşlarına, büyük kârlı
ihaleler tanzim ettirip, bunların her türlü kanunsuz davranışlar
pahasına da olsa belli firmalara verilmesini sağlamak,
2. Bu
yolsuzlukları önlemek isteyen umum müdürü görevinden
uzaklaştırmak,
3. Kendisine
vaki yolsuzluk ihbarlarının, Başbakanlık Teftiş
Kurulunca incelenmesini engellemek,
4. TEDAŞ
Teftiş Kurulu raporlarındaki açık tespitlere rağmen, yolsuz
ihaleleri ne pahasına olursa olsun yürürlüğe koydurtmak suretiyle,
görevini kötüye kullanmış ve devleti büyük zarara sokmuştur.
Kamu vicdanında yer alan bu kanaat karşısında,
Sayın Tansu Çiller’in, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine
göre görevini kötüye kullanmak ve devleti zarara sokmaktan dolayı suçlu
olup olmadığının tespiti maksadıyla, Anayasanın
100 ve İçtüzüğün ilgili maddeleri gereğince, Meclis
soruşturması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz. Şevket
Kazan
(Kocaeli)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Kazan, siz mi
konuşacaksınız?..
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Evet Sayın
Başkan..
BAŞKAN – Önergedeki birinci imza sahibi
sıfatıyla, Sayın Şevket Kazan. (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın Kazan, süreniz 20 dakikadır; buyurun
efendim.
AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Sayın
Başkan, salonda sükûneti sağlayın lütfen.
BAŞKAN – Efendim, salonda sükûnet şu anda
yerindedir; şu anda tabiî...
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Muhterem Başkan,
muhterem milletvekilleri; bazı milletvekili arkadaşlarımız
ile eski Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında,
TEDAŞ’ın ihaleleriyle ilgili olarak vermiş olduğumuz
soruşturma önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Kazan, sürenizi durduruyorum;
Genel Kurula bir ikazda bulunacağım.
Sayın milletvekilleri, çok önemli bir
soruşturma önergesini müzakere ediyoruz ve sayın milletvekilleri vicdanlarına göre karar
vereceklerdir; bütün milletvekillerinin iddiaları ve savunmayı çok
dikkatli dinlemelerini ve gürültü
yapılmamasını rica ediyorum. Konuşmak isteyen
arkadaşlarımız, lütfen salonun dışına
çıkıp konuşsunlar. Bu ikazı yapmak zorunda kaldım;
teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Kazan.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, bu önerge, Meclis Başkanlığına 2 Nisan
tarihinde verildi; üç haftadan bu yana kamuoyunun en önemli gündem maddesini
oluşturmakta. Bu önergenin verilmesinden sonra, birtakım polemikler
yapılıyor. “Refah Partisi, bunu, Hükümeti yıkmak için verdi”
deniliyor “TEDAŞ bir KİT’tir; icraatından bakan bile sorumlu
değilken, Başbakan nasıl sorumlu olur” deniliyor “efendim,
yazmışlar; ama, önergenin içi boş, içerisinde kesin delil diye
bir şey yok” deniliyor. Yine “kaldı ki, Tansu Çiller’in olaydan
haberi bile yok; önerge üzerine, eski bakanı çağırmış
da öğrenmiş” deniliyor ve yine, bugünkü haberlerde görüyoruz ki
“soruşturmadan önce araştırma önergesi verilmesi daha isabetli
olurdu” deniliyor.
Muhterem milletvekilleri, bu soruşturma
önergesinin isabetini ortaya koymak için, önce, bazı hukukî gerçekleri
hatırlamakta zaruret vardır. Bilindiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti
devleti bir hukuk devletidir. Bu devletin bir anayasal düzeni vardır, bu
düzenin birtakım temel kuralları vardır.
Anayasanın 87 nci maddesine göre, bakanlar
kurulunu ve bakanları denetlemek, bu Meclisin aslî görevleri
arasındadır. Yine, Anayasanın 112 nci maddesine göre, bakanlar
kurulu, genel siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur; eylem ve
işlemlerinden ise, Başbakana karşı, münferiden
sorumludurlar. Tabiî, bu sorumluluk başbakan için de geçerlidir.
Ayrıca, başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara
uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve gerekiyorsa düzeltici önlemleri
almakla da yükümlüdür. Anayasanın 109 uncu maddesine göre,
gerektiğinde başbakanın önerisi üzerine, bir bakan
cumhurbaşkanınca görevden alınabilir.
Yine, ceza hukukunda bir prensip var; kanunu bilmemek
mazeret sayılmaz. Bu, sokaktaki vatandaş için böyledir; o
kanunları yürütmekle sorumlu bir başbakan için de, öncelikle
böyledir.
Ve yine -Anayasa, madde 100- Türkiye Büyük Millet
Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği
önergeyle, başbakan veya bakanlar hakkında soruşturma
açılması istenebilir. Soruşturma açılması önergesi,
bir iddianame değildir; Meclisten, bir hususun, yetkili bir komisyon
tarafından incelenmesini istemekten ibarettir.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; 24
Aralık tarihinde bir erken seçim yapıldı. Bu seçim
propagandaları esnasında, Anavatan Partisiyle Doğru Yol Partisi,
birbirlerini çok ağır ifadelerle ve yolsuzluklarla suçladılar.
Seçim kampanyasında hemen hemen başka bir şey de
konuşmadılar. Bu suçlamanın etkisi altında o kadar
kaldılar ki, birlikte kurulan Hükümet, programına dahi, bu
yolsuzlukların hesabının mutlaka sorulacağı
istikametinde hükümler koydu, ifadeler koydu. Bu suçlamalara medya da
katıldı ve halk üzerinde, özellikle, Sayın Çiller, eşi ve
çevresi hakkında hoş olmayan kanaatler oluştu. Görülüyor ki, bu
kampanya, hâlâ devam etmektedir. Bunun, bir yerde durması
lazımdır. Durması için de, bu olayın incelenmesi
lazımdır.
İşte bizler, Parlamentonun en büyük partisi,
Anamuhalefet Partisi milletvekilleri olarak, hem anayasal görevimizi yapmak,
hem siyaseti temizlemek hem de Sayın Çiller suçsuzsa aklansın diye bu
önergeleri verdik. Yoksa, biz, savcı değiliz, sorgu hâkimi hiç
değiliz.
Sayın Tansu Çiller, Sayın Yılmaz’la
anlaşmış, on ay sonra tekrar Başbakan olacakmış.
Bu, bizi hiç ilgilendirmez. Biz, siyaset arenası artık dedikodulardan
temizlensin istiyoruz. Onu temizlemenin yolu ve usulü de işte budur, yani,
Meclis soruşturması müessesesidir.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri;
TEDAŞ ihalelerindeki yolsuzluklar hakkında, seçimlerden önce ve
sonra, basında hayli şeyler yazıldı. Şu dosya
içerisinde, 17 Mayıs 1995 tarihinden 15 Şubat 1996 tarihine kadar 9
aylık süreç içerisinde, TEDAŞ yolsuzluklarıyla ilgili
sayısız haber kupürleri vardır ve bazı büyük gazeteler, bu
olayın takibi için özel muhabirler görevlendirmişlerdir.
15 Ocak, Hürriyet: “TEDAŞ ihaleleri iptal edildi.”
19 Ocak, Hürriyet: “TEDAŞ ihaleleri arapsaçına döndü.” 5 Şubat,
Hürriyet: “TEDAŞ’ta bürokratlar silahla konuştu.” 9 Şubat,
Hürriyet: “Usulsüz TEDAŞ ihaleleri onaylandı.” 10 Şubat, Yeni
Yüzyıl: “TEDAŞ kovboyları görevden alınıyor.” 10
Şubat, Günaydın: “TEDAŞ yolsuzluğu incelemede.” 10
Şubat, Hürriyet: “Bakan: Rüşvet varsa bürokratlar
almıştır. 15 milyar istediler.” 13 Şubat, Hürriyet: “Böyle
cürete pes. Bakanın teftiş açtığı gün, evrak
sahtekârına ihale verdiler.” Hep bunlar, basında çıkan
haberlerdir.
Hükümet çalışmaları sırasında,
bize, resmî ve gayri resmî birtakım kişiler gelerek, birtakım
hususları açık açık anlattılar, belgeler getirdiler.
Şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki, biz, bu önergeyle ilgili
belgelerimizi dosya içerisinde Meclis Başkanlığına takdim
etmiş olmamıza rağmen, dosya içerisinde yeni yeni belgeler
getirilmektedir. Bu manzara karşısında, olayı ciddî bulduk;
hukukçu milletvekillerimizden bir özel komite kurarak, her şeyi inceledik
ve bu önergeyle şimdi huzurunuza geldik.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; olay
nedir: Olayla ilgili bazı açıklamalar, biraz önce okunan
soruşturma önergemizde anlatılmıştır; ancak, kısa
kısa, bir defa daha üzerinde durmakta fayda görmekteyim.
TEDAŞ’ın başında dürüst bir Genel Müdür
vardır. Bu Genel Müdür, 16 Mayıs 1995 tarihinde görevden
alınmış, yerine, vekâleten birisi getirilmiş. TEDAŞ
Yönetim Kurulu, 4 Temmuz 1995 tarihinde, başlangıç itibariyle 3,5
trilyon lira, ama, neticeten 10 trilyon lira tutarında 32 şebeke
ihalesi için bir şartname hazırlamış, 18 Ağustos 1995
tarihinde Resmî Gazetede bu şartname ilan edilmiş ve 6 Eylül 1995
tarihinde bütün teklifler toplanmıştır; 167 firma, 850 teklif
vermiş ve bu tekliflerin tasnifine
başlanılmıştır. İşte, bu arada, hükümet
değişikliği olmuş, 5 Ekim 1995 tarihinde, Başbakan,
yine, Tansu Çiller olarak, Hükümet, göreve başlamıştır.
İhale komisyonuna, yukarıdan, konuttan,
Bakanı aşan müdahaleler başlamış -tabiî, Özer Beyden-
27 Ekimde, 32 ihale, 800 teklif veren 167 firma içerisinden, 25 firmaya
bağlanmak suretiyle, ihale sonuçlandırılmıştır;
ancak, beklenmeyen bir durum olmuş, 16. 11. 1994 tarihinde, eski Genel
Müdür, Danıştay kararıyla geri gelmiş, göreve
başlamış; hemen, ihale dosyalarını istemiş,
vermemişler; genel müdür yardımcılarını
çağırmış, gelmemişler; ertesi gün de, 17. 11. 1995
tarihinde, kendisini geçici bir görevle İstanbul’a göndermişler, cuma
günü saat 16.30’da.
Bu Genel Müdür, Başbakanla görüşmek
istemiş, telefonla randevular istemiş; ama, randevu verilmemiş;
yazılı müracaatta bulunmuş; ama, bu müracaat kabul
edilmemiş. Pazartesi günü saat 16.00’da, İstanbul’da, özel olarak
görevlendirildiği görevine başlarken, emre uymadın diye,
aynı gün, kendisini açığa almışlar. İşte bu
Genel Müdür, 20.11. 1995 tarihinde, ihaleyle ilgili yolsuzluk endişelerini
ve Bakan hakkındaki şikâyetlerini, Başbakanlık Teftiş
Kuruluna, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kuruluna
yazıyla bildirmiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu,
şikâyet, Bakan hakkında olduğu halde ve doğrudan
doğruya kendisinin tahkikat yapması gerektiği halde, işi,
Bakanlık Teftiş Kuruluna, o da, TEDAŞ Teftiş Kuruluna
iletmiştir.
TEDAŞ Teftiş Kurulu olayı incelemiş
ve 32 ihalenin tamamının, yetkisizlik, yolsuzluk, sahtekârlık,
rüşvet ve kayırma sebeplerinden dolayı iptali gerektiğine
dair 25.12.1995 tarihli gizli raporunu hazırlamış ve Genel
Müdürlüğe takdim etmiş, Genel Müdür de, bu raporu 29 ‘unda
onaylamıştır. Ancak, ihaleyi alan bazı müteahhitler,
ihalenin iptal edildiğini haber alınca, yönetime baskı yapmaya
başlamışlardır; çünkü, bu ihaleyi yapan yönetimle kendileri
arasında birtakım maddî ve manevî ilişkiler vardır.
İşte, bu noktada, yukarısı tekrar
devreye girmiş, ihalenin tamamen iptali için Ticaret Dairesi
Başkanlığınca 5.1.1996 tarihinde Yönetim Kuruluna sunulmak
üzere hazırlanan raporu veya yazıyı, iki gün sonra
muhtevasını değiştirmiş, kısmen kabul kısmen
iptale çeviren bir taleple Yönetim Kuruluna sunmuştur. Yönetim Kurulu, 30
Ocak 1996’da, 19 ihaleyi kabul, 13 ihaleyi iptal etmiştir.
Bu kısmî iptalden bir gün sonra, bu ihale
yüzünden, genel müdür yardımcılarından biri, diğerine silah
çekmiş, tehdit etmiş ve iş karakola kadar intikal etmiştir.
Yine, yukarısı devreye girmiş, Bakan, Genel Müdür, kavga eden ve
açığa alınması gereken Yönetim Kurulu üyesi olan iki genel
müdür yardımcısı, birlikte yemek yemişler, şikâyetler
geri alınmış ve iş tatlıya bağlanmış.
7.2.1996’da, Yönetim Kurulu tekrar toplanarak, daha
önce iptal ettiği 13 ihaleyi de geçerli saymıştır. Böylece,
7.2.1996 tarihli bu toplantıda, 32 ihalenin 32’si de geçerli hale
getirilmiştir.
9.2.1996’da, Bakan, iki genel müdür
yardımcısının görevden alınması için
kararnamesini imzalayıp Başbakanlığa göndermiş -çünkü,
artık ihale bağlanmıştır- ancak, bu arada, 7.2.1996
tarihli Yönetim Kurulu kararının geçersiz olduğu
anlaşılmış.
Yine, bu arada, eski Genel Müdürün açıkta kalma
süresi 20 Şubatta dolmakta- o gelirse her şey ortaya çıkacak-
hemen kararname hazırlanmış, diğer genel müdür
yardımcılarının tayin kararnameleri Başbakanlıkta
bekletilip neticeten kadük olurken, eski Genel Müdürün tayin kararnamesi hemen
çıkarılmış. Yukarıdan gelen talimat üzere “bu genel
müdür yardımcıları görevdeyken işi bitirin; zira, yeni
hükümet kurulacak, iş yatacak” denmiş.
29.2.1996’da TEDAŞ Yönetim Kurulu aynı
kişilerle toplanarak, 3-3’le ve başkan oyu
ağırlığıyla, tüm ihalelerin yürürlüğüne karar
vermiş; böylece iş bitirilmiş, dedikodusu ise ayyuka
çıkmış. Kamu vicdanının
rahatsızlığı, görüldüğü, gibi son haddinde. Olay
özetle bu ve birkısmı da soruşturma önergemizde
açıklandığı gibi.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri;
yıllardan beri zihinlerdeki sorular hep şunlar olmuştur: Bu
ülkede talan, yalan, dolan, uğursuzluk, yolsuzluk ne zaman bitecektir?
Millet haykırmaktadır; nerede bu ülkeyi yönetenler, nerede
Başbakan, nerede Meclis, nerede milletvekilleri?.. Neden hesap sorulmuyor,
neden laf yapan çok da hesap soran yok, deniliyor. (RP sıralarından
alkışlar)
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; bu
soruşturma önergesini neden Bakan hakkında değil de, eski
Başbakan Çiller hakkında verdiğimizin gerekçelerini de madde
madde belirtmekte zaruret görüyorum:
1. Önce, sadece biz Refah Partili milletvekilleri
değil, tüm kamuoyu, bu tür devlet ihalelerinde kontrolün, konuttan, Özer
Çiller tarafından yapıldığına ve
yönlendirildiğine kani olur hale gelmişizdir.
Şimdi, size, iki belge okuyacağım.
Sayın Mesut Yılmaz’ın, 1 Mayıs 1995 tarihinde, ANAP Grup
toplantısında yaptığı konuşmadan bir iki cümle:
“Erdemir’in, şu safhada özelleştirilmesi, bize göre
sakıncalıdır. Hiç kimse de, bunu, bizim özelleştirme
politikamızın bir çelişkisi olarak niteleme hakkına sahip
değildir; çünkü, özelleştirme farklı şeydir,
Özer’leştirme farklı şeydir” diyor Sayın Yılmaz. (RP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ve yine devam
ediyor: “Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir insan, ya
başbakanlık yapar ya ihale komisyonu başkanlığı
yapar.” Ve devam ediyor... “Benim aldığım bilgilere göre, buna
benzer altı yedi tane daha böyle ihale olayı olmuştur.
Başbakanın, zarflarını isteyip, sonra neticeyi tebliğ
ettiği altı yedi tane ihale vardır benim bildiğim” diyor.
Kim diyor; o günün Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı, bugünün
Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz söylüyor.
KADİR BOZKURT (Sinop) – Mercümek ne oldu?..
BAŞKAN – Müdahale etmeyelim arkadaşlar...
Rica ediyorum...
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Evet, bunun yanında,
yine, sizlere ikinci bir belgeyi daha okumak istiyorum. Bu belge, 10 Mayıs
1994 tarihli KİT Komisyonu toplantısında, o günün Kalkınma
Bankası Genel Müdürü Özal Baysal’ın ifadeleridir; bakınız
ne diyor: “Bana, Sayın Başbakanımızın bir emrini
iletmek istediklerini söyledi birisi... Emir de şu: ‘Özel bankalardan paralarınızı
çekiyormuşsunuz Kalkınma Bankası olarak; bu, halkta müthiş
bir panik yaratabilir; o yüzden, o paralarınızı çekmeyin’
şeklinde idi. Bu, Sayın Başbakanın emri mi dedim, ‘evet’
denildi. Bu görüşmemizden sonra -öğleden sonra idi- Sayın Özer
Çiller Bey tarafından arandım...” Arayan Özer Çiller!
“...Kendilerinin konuşması şu: Finansbank’ta...” TOFAŞ’la
ilgili Finansbank; görüşeceğiz. “...bir mevduatımız
olduğunu ve Hüsnü Özyiğen Beyle görüşmemi istediler.” Özer
Çiller “Hüsnü Özyiğen Beyle görüşeceksiniz” demiş; tabiî,
görüşmüşler; Kalkınma Bankası Genel Müdürü, verilen emri
dinlememiş, parayı çekmiş; batık bankalardan
paralarını topluyor diye, gece yarısı, kendisini de
görevden almışlar. Bunu anlatmamın maksadı, kimler
nerelerden işe karışıyor; bunu ortaya koymak içindir.
O nedenle, bu önergeyi, inisiyatifi elinden
alınmış bir Bakan hakkında değil, her şeyi
kendisi tanzim eden Başbakan hakkında vermek zarureti
gerekmiştir.
2. Bu yolsuz ihalelerden dolayı, şayet Bakan
suçlu idiyse, Anayasanın 109 uncu maddesine göre, Sayın Çiller’in,
Bakanın görevden alınmasını teklif etme yetkisi vardı;
bu yetkisini kullanmamıştır.
3.
Anayasanın 112 nci maddesine göre, Sayın Çiller’in,
Bakanın işlerini denetleme, yanlışlarını düzeltme
görevi vardı; çığlıklara ve silah seslerine rağmen,
nedense kulaklarını tıkamış, bu görevini yerine
getirmemiştir.
4. TEDAŞ bir KİT’tir; 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye tabidir; Bakanlığa bağlı
değil, Bakanlıkla ilgili bir kuruluştur; kararlarını
Yönetim Kurulunda alır...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kazan, size, 2 dakika daha
süre veriyorum; lütfen, konuşmanızı bitirin; ondan sonra
uzatmayacağım.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Sonuna geldim Sayın
Başkan.
...Genel Müdürlük icra eder; bu doğrudur; buna, aynen
katılıyorum; ancak, yine, aynı kararnamenin 39 ve 40
ıncı maddesine göre, KİT’ler, hem ilgili Bakanın hem de
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir. Kaldı
ki, başta Genel Müdür olmak üzere, tüm Yönetim Kurulu üyelerinin
atanması, görevden alınması, müşterek kararnameyledir;
yani, Başbakanın imzasıyladır. Burada, bu kadar yolsuzluk
yapıldığına göre, bu kişilerin, bu yolsuzluğu
yapan kişilerin, teftiş raporlarına dayanılarak görevden
alınması gerekirken, görevden alınmamıştır;
kararnameyle başka yere tayini gerekirken, bu dahi
yapılmamıştır; biz, bunun için önergeyi Çiller
hakkında verdik.
5. Yine, Sayın Çiller, soruşturma
yapılmasını onaya sunan Başbakanlık Teftiş
Kurulunun talep yazısını işleme koymamıştır;
cüretini arkadaşına silah çekecek noktaya getiren Genel Müdür
yardımcılarının görevden alınmasıyla ilgili
kararnameyi rafa koyarken, bu yolsuzlukları önleyebilecek eski genel
müdürün ise bir hafta içinde tayinini başka yere çıkarmıştır.
6. Değerli milletvekilleri, Sayın Çiller’in en
büyük görev suiistimali, sağır sultanın duyduğu bu
yolsuzluk olaylarından “benim haberim yok” diyerek sıyrılmaya
çalışmasıdır. Bütün milletin haberdar olduğu bu
yolsuzluk olayından, asıl sorumlu olanın haberdar olmaması
mümkün müdür?! Buna inanmak mümkün müdür?! Bu durum dahi, Başbakanlık
makamını küçültmek, o göreve gölge düşürmek demektir. (RP
sıralarından alkışlar)
7. Değerli milletvekilleri, eski Başbakan
Sayın Çiller’in en büyük hatası, eşinin, devlet işlerine,
özellikle tayin ve ihalelere müdahale hırsını engelleyememesi
olmuştur; ama, bu zafiyet, bugünkü sonuçları doğurmuştur.
Biz, Sayın Çiller’in aklanmasını
istiyoruz. Bu önergeyi, istemeye istemeye, ama, görev yapmak için verdik.
Tekrar ediyoruz; biz, sorgu hâkimi değiliz, soruşturma
açılırsa, komisyonlarda görev alacak da değiliz. Ancak, size iki
belge sunarak sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Sayın Başbakan “haberim yok” diyor.
Bakınız, burada iki tane belge var. Bunlardan bir tanesi, görevden
alınan Genel Müdürün Sayın Başbakanla görüşmek için telefondaki
ısrarına rağmen kabul edilmemesi üzerine, 17.11. 1995’teki
yazılı müracaatıdır.
İkincisi, Sayın Bakanın basın
bildirisidir. Sayın Bakan, bu basın bildirisinde “iki genel müdür
yardımcısının görevden alınması için
hazırladığım kararnameyi gönderdim” diyor; ama, Sayın
Başbakan bunu imzalamıyor ve yürürlüğe koymuyor.
Bunlar da değil; “haberim yok” diyen Sayın
Başbakana sesini duyurmak için, vatandaşlar, artık, gazetelere
ilan veriyor...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kazan, bakın, size ek
süre de verdim; rica ediyorum, bitiriniz efendim.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Bitiriyorum.
Bakınız, gazetelere ilan veriyorlar, ilan;
seslerini duyurmak için. Sabah Gazetesinde “Sayın Başbakana açık
mektup” deniliyor.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Bunlar belge mi
canım!
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, bu hususta bize müracaat eden insanlar var, bize başvuran
insanlar var, bu ihaleleri adım adım takip eden insanlar var,
“eğer soruşturma açılırsa, şahitlik yaparız” diyen
insanlar var. Bize anlattıklarını, bizim dinlemeye veya onlardan
belge almaya bir yetkimiz yok; ama, soruşturma açılırsa,
soruşturma komisyonunun buna yetkisi var.
Muhterem milletvekilleri, olayla ilgili fotoğraf
parçalarını huzurunuzda ortaya koymaya çalıştım. Eski
Başbakan Sayın Çiller’in, bu olaydan tamamen haberi vardır ve bu
ihaleler, yukarıdan, konuttan yönlendirilmiştir. Bunda en ufak
şüphemiz olsaydı, verdiğimiz bu önergeyi, 20 gün geçtikten sonra
geriye alırdık. Bu hususta tanıklar da var; hep Özer Beyi
konuşuyorlar; bunlar, İsimlerini ancak komisyona verebileceğimiz
tanıklardır.
Muhterem milletvekilleri, şimdi karar sizindir.
Bizler, tüm bu nedenlerle, bu önergemizin isabetli ve haklı olduğuna
inanıyoruz; siyasetin, siyaset arenasının temizlenmesinin
zaruretine de inanıyoruz, işte buna inandığımız
içindir ki, vermiş olduğumuz bu önergenin kabulü lehinde oy
kullanmanızı istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kazan.
Şahısları adına söz isteyen
milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Aydın Milletvekili Sayın Ali
Rıza Gönül, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin, Muş
Milletvekili Sayın Sabahattin Yıldız, Erzincan Milletvekili
Sayın Naci Terzi.
Biliyorsunuz, şahısları adına iki
arkadaşımıza söz veriyoruz.
Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül;
buyurun efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Gönül, süreniz 20 dakikadır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz evvel, soruşturma önergesinin de ilk imza
sahibi olan Sayın Kazan’ı dinledik ve Türkiye’de günlerdir
yapılan bir şovu ibretle izliyoruz. Bu şovun ne olduğunu,
hangi hedefe yönelik olduğunu, biz ve inanıyorum ki Yüce Türk Milleti
gayet iyi bilmektedir.
Şuradan, açıklıkla ifade ediyorum ki,
günlerdir tartışılan ve ileri sürülen iddia ve isnatların,
böylesine gayri ciddî delillerle ifade edilmiş olmasına, bu gazi
Meclis, bu Türkiye Cumhuriyeti Meclisi, ilk defa şahit olmaktadır.
Şurada, önerge sahibi Sayın Kazan’ın belge olarak
sunduklarını, hayretle izledim; acaba, Sayın Kazan, kendisinde
var olduğuna inandığımız yazılı belgeleri
açıklamaktan ve Yüce Heyetinize sunmaktan niçin kaçınıyor? Ama,
ben, biraz sonra, bu belgeleri Heyetinize göstereceğim ve şahsı
adına söz alan Sayın Refah Partili arkadaşımın götürüp
Grubunda okumasını da kendisinden rica edeceğim. (DYP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Refah Partisi,
böylesine gayri ciddî bir soruşturma önergesini vermekle, bir ilki, ilk
olanı yapmakla ne kadar gururlansa yeridir; kutluyorum, hayırlı
olsun size!..
Soruşturma önergesinde, birtakım
“miş”lerle dolu, dedikodularla dolu iddialar ortaya atılıyor; o
böyle demiş, gazetelerde böyle yazılmış; iddialar,
iddialar... Ama, ciddî bir delille tevsik edilememiş, ispat
edilememiş deliller; tabiî ki, buna da delil denirse!.. Yani,
Diyarbakır’ın, Elazığ’ın, Sinop’un, Adilcevaz’ın,
Alanya’nın, Fethiye’nin elektrik şebekeleri eskimiş,
yıpranmış; Sayın Başbakan, bunlar üzerinden
birtakım şirketler kâr etsin diye, buraları ihaleye
çıkarmış; bunu mu demek istiyorsunuz?!
Bu millet, bu televizyonu izlediği ve
medyanın bu kadar etkin olduğu bu dönemde, gerçekleri böylesine
çarpıtan, vatandaşını böylesine yanılgıya
düşürmek için gayret eden sizleri, inanıyorum ki, çok iyi
değerlendirecektir, çok iyi... (DYP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar)
Birtakım şovlarla, siyasette benimsenmeyecek
birtakım yollarla, Doğru Yol Partisi üzerinde hesap yapmanıza,
biz izin vermeyiz. (DYP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Biz, Genel Başkanımızı da hedef
alan bu oyunlarınıza, ne milletimizi getiririz ne de bu Meclisin
değerli üyeleri sizin oyununuza gelir. (RP sıralarından
alkışlar [!] )
Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, bu
konuda söylenecek çok söz var. Bakınız, buraya girmek için,
TEDAŞ olayını irdelemek için, evvela, 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyi iyi bilmek lazım. Ben, sizin bunu çok iyi
bildiğinize inanıyorum; ama, nedense, o kısmına hiç
değinmek istemiyorsunuz ve süratle geçiyorsunuz. 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 39 uncu maddesi, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun, kamu iktisadî teşebbüslerini, idarî, malî ve teknik
yönden denetlemesine bağlıdır, ona aittir
yanılmıyorsam 40 ıncı madde de, gayet açık olarak
“KİT yönetimiyle ilgili bakan ve bağlı bakan” kelimelerinin
anlamını ortaya koymuştur. İlgili bakan, bağlı
bakan değildir; ilgili bakan, teşebbüsün iş ve faaliyetlerini
gözeten kişidir; ama, asıl yetki, özerk bir kuruluş olan, saklı
hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi olan Genel Muhasebe
Kanununa, Devlet Muhasebe Kanununa, İhale Kanununa ve Sayıştay
vizesine tabi olmayan KİT yönetiminindir.
Siz, incelediğiniz belgelerde, Bakanın, hiç,
olur veya onayını gördünüz mü; göremezsiniz.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Esasa gel...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Sayın Asiltürk,
göremezsiniz. Niçin göremezsiniz; çünkü, teşebbüsün icra organı olan
yönetim kurulu ve icracısı olan genel müdür sorumludur, yetki
onundur. İhaleyi yapmak, yapmamak, iptal etmek ve onaylamak, yönetim
kuruluna ait olan bir yetkidir; bunu, bakan kullanamaz; bu yetki, bakana
devredilemez; bakanın onayına ve oluruna sunulamaz.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Evet, biliyoruz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Evet; o halde,
şimdi aynı şeyi söylüyorsunuz da, Sayın
Başbakanın, Sayın Bakanın sorumluluğunu nereden
çıkarıyorsunuz? Onu cevaplayınız. (DYP
sıralarından alkışlar)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yolsuzluğa
müdahale etmemesinden...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Yolsuzluklara
karşı çıkacağız diyen biziz, konuşan Türkiye
diyen biziz; demokrat kafayı taşıyan insanlar burada çok; onun
sahibi siz olamazsınız.
Değerli milletvekilleri, teşebbüslerin
yönetimi konusunda bu kadar kısa bir izahat verdikten sonra, şunu
belirtmek istiyorum: Başbakan, Anayasa hükümlerine göre, görevini
yapmıştır. Bakan, 40 ıncı maddeyle kendisine yüklenen
görevleri yerine getirmiştir; kendisine yapılan ihbarları,
TEDAŞ Genel Müdürlüğüne “alın bakın, bunları
inceleyin, ihbar mektupları geliyor, birtakım dedikodular var” diye
iletmiş. Ne zaman; 22.11.1995 tarihinde ve derhal, Genel Müdür de kurum
teftiş heyetini 23’ünde görevlendirmiş ve tahkikat, soruşturma
başlamıştır. 25 Aralıkta, bir de ara rapor
verilmiş -ara raporda gayet açık olarak görülüyor- ara raporda Genel
Müdür, ihalenin feshedilmesi yolunda “olur“ vermiş; çünkü, yetki onun.
Ancak, bir süre sonra, yönetim, bu ihaleyi onaylamış; hukukî ve cezaî
sorumluluk kendisine aittir; kime; Yönetim Kuruluna aittir. Siz, bu hukukî ve
cezaî sorumluluğun, Bakana veya Başbakana ait olduğunu mu iddia
ediyorsunuz?!.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Şimdi sen
konuş, biz iddialarımızı söyledik.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Gerçekten, hukuk
adına üzüldüm.
Değerli arkadaşlarım, ben, Sayın
Bakanın buna dair 22.11.1995 tarihli yazısına ve teftiş
kurulunun, bir müfettişin verdiği ara raporunun akibetini sayın
bakana bilgilendirme yolundaki yazısını -bakınız
efendim, üzerine basa basa söylüyorum- bilgilendirme yoludaki
yazısını, buraya değerli
arkadaşlarımızın incelemesi için bırakacağım;
onu incelerler.
Aslında, ellerinde var da, nedense o konuya
değinmek istemiyorlar ve böylece bu meseleyi de çarpıtmanın
gayreti içinde oluyorlar.
Değerli arkadaşlar, tabiî ki, oldukça uzun
bir mesele; ancak, ben satır başlıklarıyla konuyu sizlere
izah etmeye gayret ediyorum. Genel müdürü görevden alan -hafızam beni
yanıltmıyorsa- Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın
Veysel Atasoy’dur; Veysel Bey almıştır. 18.8.1995 tarihinde
ihale ilanı yapılmış, 6.9.1995 tarihine kadar
müracaatların son gününün olduğu belirlenmiş, alt komisyon,
ihale komisyonu incelemelerini yapmış; burada suçlanan bizim partili
bakanımız Şinasi Altıner daha bakan değil, bakan!
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Başbakan
?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Ona nasıl suç
atfında bulunuyorsunuz? Nasıl Başbakan suçludur diyorsunuz; onu
izah ettim. Kamu İktisadî Teşekküllerinin denetimi, kuruluşu,
yetkileri ve sorumluluklarını açıkladım. Hâlâ
Başbakanın hukukî ve cezaî sorumluluğunun olduğundan
bahsediyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, ne olursa olsun,
bu konu tamamıyla siyasidir; iktidar kavgasıdır. Amaç, üzüm
yemek değil, bağcı dövmektir. Çünkü, Doğru Yol Partisi
üzerinde oynanan birtakım oyunları, biz ve asil milletimiz biliyor;
bunları, mutlaka değerlendirecektir; bundan, hiçbir şekilde
şüphe ve endişemiz yoktur.
Şimdi, gerek basında belli kişiler
gerekse bazı siyasî parti yetkilileri ve biraz evvel Sayın Kazan,
buradan, şöyle ifade ettiler; efendim, temizlensin, gitsin, bakan gitsin,
başbakan gitsin; aklansın, gelsin; niye, yani, ortaya ciddî bir delil
mi koydunuz?! Mişlerle, mışlarla, dedikoduyla, insanların
haysiyet ve onuru bu kadar ucuz mu ki, oynuyorsunuz!.. Şimdi, iddia
sahipleri olarak size soruyoruz: Bu iddiaların, önce, siz kendi
vicdanınızda doğruluğundan emin misiniz?..
OSMAN HAZER (Afyon) – Emin olmasak vermeyiz...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Doğru değerlendirdiğinizden
emin misiniz?
AHMET DOĞAN (Adıyaman) – Sen emin misin?
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Ama, incelensin;
aklanırsa, Sayın Çiller’i ve Sayın Bakanı tebrik ederiz
diyorlar; böyle şey olur mu arkadaşlar?! Siz, insanlar hakkında
ileri sürülmüş birtakım iddia ve dedikodulara dayanarak, suizanda
bulunacaksınız, kamuoyunda kendilerini yaralayacaksınız,
isnat ve iftiralarla, onların üzerinde izler meydana getireceksiniz;
siyasî şovunuz bitince de, tebrik edeceksiniz. Şimdi, yine soruyorum;
bu davranışınız İslamî ve ahlakî midir?.. Kutsal
doğum gününü kutladığımız şu günlerde, yine
soruyoruz ki, hepimiz biliyoruz ki, mukaddes dinimizde, yalan, iftira, suizan
büyük günahlar arasındadır. Nitekim, Hucerat Suresinin 12 nci
Ayetinde... (RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar!)
Evet... Size bir defa daha hatırlatmak mecburiyetindeyim “Ey iman edenler,
zandan çok çok sakının; çünkü, zannın bir kısmı
günahtır” buyurulmuştur. Peki, siz ne yapıyorsunuz, siz ne
yaptınız; isnat, iftira, gayri ciddî delillerle insanların onur
ve haysiyetiyle oynuyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, tarihin hiçbir devrinde,
hatta, diyebilirim ki, engizisyon devrinden bu yana hiç kimse, maruz
kaldığı iftiranın haksızlığını ve
doğru olmadığını ispata çağrılmamıştır.
Hukukta kuraldır; müddei, iddiasını ispat ile hükümlüdür ve
yükümlüdür. Kısacası, ispat külfeti, iddia edene düşer; o görev
size düşüyor.
Bu kürsüden önerge sahiplerine sesleniyorum,
iddianızı teyit edecek delilleriniz bunlardan mı ibarettir?
Eğer, bunlardan ibaretse, adam karalamak, değerleri yemek, haysiyet
ve şereflere sorumsuzca dil uzatmak, siyasî bir hırs ve iktidar olmak
için yapılıyorsa, bu ülkede en büyük haksızlık
yapılmış olur; bunun üzerini vurgulayarak ifade ediyorum.
Kişiler ve siyasî partiler, hiçbir zaman, kin ve
hasetin esiri haline gelmemelidir. Eğer, iktidar olmanın önünde,
Doğru Yol Partisini ve Genel Başkanını görüyorsanız,
bir engel olarak kabul ediyorsanız, bunun yolu çamur atmak, karalamak
değil, meydanlarda hesaplaşıp sandığa gitmektir; orada
hesaplaşılır.
Yok, siz, bütün bunların dışında,
hâlâ “ne yapalım canım, biz çamurumuzu attık nasıl olsa izi
kalır, nasıl olsa Doğru Yol Partisini sıkıntıya
sokarız, 1997 yılı 1 Ocak hesabını yaparak, Doğru
Yol Partisini hedefleyerek bunları dağıtırız,
bunların başını, kolunu alırız ve siyaset
sahnesinden sileriz” diye düşünüyorsanız, bu düşüncenizin çok
yanlış olduğunu ve bunu hiçbir zaman
gerçekleştiremeyeceğinizi, bu televizyonlardan bizi izleyen
milyonlarca vatandaşımızın önünde ve Yüce Meclisin önünde
ifade ediyorum, hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceksiniz. (DYP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, dünyada ve bölgemizde
istikrar unsuru olan Türkiye’nin, bugün, en önemli sorunu siyasî
istikrardır; bunu, bu Hükümetle sağladık. Siyasî istikrarı
sürdürmek hepimizin menfaatınadır; vatandaşın
beklediği de budur. DYP olarak fedakârlık gösterdik; bu
fedakârlığın kıymetini bilmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gönül, size de ek süre
veriyorum; buyurun efendim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – İki parti Hükümeti
kurdu, Hükümete dışarıdan destek veren DSP’nin de
fedakârlığının idrakî içindeyiz.
Ortada, siyasî sorumluluğu gerektiren bir husus
yoktur. Zamanın Başbakanı Sayın Çiller’e, kimsenin
diyeceği bir şey olamaz; Enerji Bakanı Sayın Şinasi
Altıner bakımından da durum aynıdır. Hakkı ve
hukuku, parmak hesabıyla belirleyemeyiz. O halde, yine tekrarlıyorum
ve üzerinde duruyorum ki, oyun siyasîdir ve Doğru Yol Partisi üzerinde
yapılmaktadır.
HASAN EKİNCİ (Artvin) – Hükümet üzerinde
yapılmaktadır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bugün, Yüce Meclisin,
her milletvekilinin, olayı, kendi vicdanında değerlendirmesini
rica ediyorum. Sonuçlarını değerlendirmeyi Yüce Meclisin
takdirlerine bırakıyorum ve Heyetinize en derin saygılar
sunuyorum. (DYP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gönül.
Şahısları adına ikinci
konuşmayı yapmak üzere, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin,
buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Derin, süreniz 20 dakika.
AHMET DERİN (Kütahya) – Saygıdeğer
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, Şevket Kazan Bey,
Başbakanlık Yüksek Denetlemenin ivedi raporu, Şinasi
Altıner Beyin; yani, Bakanın, 9 Şubatta basına deklare
ettiği konuşma metni, Başbakanlık Teftiş Kurulunun, bu
konudaki görüşlerini içeren raporu, TEDAŞ Teftiş Kurulu
Başkanlığının raporu, Anayasının 109 uncu
maddesi ve 112 nci maddesini esas alarak, eski Başbakan Tansu Çiller’in,
yapılan ihalelerdeki usulsüzlüklerin, yolsuzlukların etkileyicisi, bu
senaryonun düzenleyicisi olduğunu ve teftiş kurullarıyla tespit
edilen usulsüz ihalenin geçerliliğini sağlayan yönetim
kurullarının, yönetim kurulu üyelerinin atamasında yetki sahibi
olduğunu, açık açık ifade ederek, burada, gerçekleri, hukukî
delilleri arz etmiş olmasına rağmen, hatta 20 dakikaya
sığdırmak için, çok kısa olarak, bize bir şahidin
geldiğini, bu şahidin ismini şu anda veremeyeceğimizi;
ancak, soruşturma komisyonu kurulduğu takdirde bu ismi vereceğimizi
ve bu komisyonun, bu şahitle yüzleştirileceğini ifade
etmişti. Şahit diyor ki “ben, bu ihaleler anında Ankara’ya
geldim, Doğru Yol Partisi Genel Merkezinin bulunduğu yerde, otelde 2
gün kaldım ve bu ihalelerden birkaç tanesinin bir firmaya verilmesi için
çalıştım, gerçekleştirdim; fakat, ne yazık ki
-şikâyet etmesinin sebebi- bana vermeleri gereken komisyonu dahi bu
firmalardan alamadım. Ben bunu soruşturma komisyonunda, bizatihi
geleceğim, ifademi vereceğim.
AYSELİ GÖKSOY (Manisa) – Demek ki üçkâğıtçı
adamın birisi...
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim, rica
ederim...
AHMET DERİN (Devamla) –
Üçkâğıtçılar üçkâğıtçılar muhatap olmuş
zaten. (RP sıralarından alkışlar)
Bakın, biz isterdik ki, Şevket Kazan Bey,
objektif olarak, kendisinden hiçbir yorum katmadan, polemiklere girmeden, hiç
şov yapmadan -şov olduğunu iddia ediyorsunuz- geldiler,
Anayasadan bahsettiler, 233 sayılı KİT Yasasının 6
ncı ve 8 inci maddesinde, Bakanın ve yönetim kurulu üyelerinin
ataması veyahut yolsuzluğa alet olmuş, birbirine silah
çekmiş -bunu da bizatihi Bakanın kendi basın bülteniyle,
alınması gerektiğini bir kararnameyle Başbakana takdim
etmiş oldukları- iki genel müdürü, sözleşmeler, ihaleler
kesinleşmeden, önünde yirmi gün bekleterek, eski Başbakan Sayın
Tansu Çiller’in, onları görevden almamaları, aslında 233
sayılı Kanun Hükmünde Karanameye aykırıdır, kanunu
yerine getirmemiştir; Anayasada 112 nci maddede başbakana yüklenen
görevi yerine getirmemiştir.
Biz, ihalelerin onayını - Dört
yıldır Sayın Rıza Gönül’e birlikte KİT
Komisyonundayız- 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre
inceliyoruz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Geçen dönem..
AHMET DERİN (Devamla) – En az, Rıza Gönül
kadar, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, başbakana ve
bakanlara neler yüklendiğinin
idraki içindeyiz; bağlı kuruluşla ilgili kuruluşun ne mana
ifade ettiğini de biliriz.
Bakın, belki 500 adet dosya -bende de mevcut-
birçok basın organlarına intikal ediyor, savcılığa
intikal ediyor, karakola intikal ediyor. O dönemdeki genel müdür, hem
Reisicumhura hem Başbakanlık Teftiş Kuruluna hem medyaya bu
ihalelerde yolsuzluk olduğunu söylemesine, aynı yönetim kurulunda
olumlu oy kullanan genel müdür yardımcısının, olumlu oy
kullanmayan ikinci genel müdür yardımcısına silah
çektiğinin zabıtlarla,
savcılık zabıtlarıyla, karakol zabıtlarıyla tevsik edilmesine rağmen, bu
kadar gazetelere geçmesine rağmen, Başbakan veya Bakan “ben ilgili
değilim; bağlı kuruluş değil, ilgili kuruluş”
diyecek; Başbakan, özelleştirmede istemediği özelleştirmeyi,
satışları, ihaleleri iptal edebildiği halde...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Onu
karıştırma; özelleştirmeyle ne alakası var.
AHMET DERİN (Devamla) – ...gelecek,
yolsuzlukların bu kadar ayyuka çıkmış olduğu bir
ihalenin, olumlu olarak gerçekleşmesinde birbirine silah çeken iki genel
müdür yardımcısının kararnamesini günlerce bekletecek,
imzalamayacak, 25 gün önünde duracak, kadük hale gelecek; ama, bunları
şikâyet eden bir genel müdürün kararnamesini, 17’sinde tekrar geri
dönüşü mümkün olduğu için, genel müdür bu ihale
zabıtlarını ele geçirip, bu ihaleyi feshetme yetkisini tekrar
elde edebilir ve yönetim kurulunda çoğunluğu sağlayabilirler
diye, dört beş gün içerisinde, Başbakan imzalayacak.
Evet, biz, isterdik ki, bu kadar belgeye ve delile
rağmen, Sayın Rıza Gönül, çıksın, burada, meseleleri
objektif olarak ortaya koysun; meseleyi örtbas etmek, saptırmak ve indî
yorumlarla gözden kaçırmak gayretinde bulunmasın isterdik. Ben, bu
davranışını yanlış görüyorum ve
yadırgıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
Türkiye’de anayasal bir düzen var ve Türkiye, bir hukuk
devletidir. Biz, suçlamıyoruz; biz, diyoruz ki, basına intikal
etmiş böyle bir olay var; genel müdür yardımcıları
birbirlerine silah çekmiş; eski genel müdür, Yüksek Denetlemeye müracaat
etmiş, Reisicumhura müracaat etmiş, Başbakana müracaat
etmiş; ama, bir türlü inceleme sağlanamamış, ihaleler iptal
edilememiş. Fakir ve fukaranın, Hakkâri’de çöp sepetlerinden,
çöplerden ekmek toplayan bu fakir milletin üç beş kuruşu değil,
10 trilyona yakın bir ihalenin iptal edilmesi,
araştırılması, sorumlularının tespit edilmesi
şu Parlamentoda gerçekleştirilsin, araştırılsın
için bu önergeyi getirdik. Yoksa, araştırma komisyonu,
soruşturma komisyonu, ne yargılayıcı bir hâkimdir ne de
yargıçtır; sadece Refah Partililerden, bu önergeyi veren Refah Partili
milletvekillerinden oluşacak da değildir. Eğer, herkesçe, bu
konular araştırılsın, burada bir şey vardır,
noktasından hareket edilir de, burada bir soruşturma komisyonu
kurulur da, 15 milletvekilinden oluşan bu komisyon, sonunda, raporu
hazırlarsa, gideceği yer... Eğer, hiçbir şey yoktur derse,
aklanır, Parlamento itibar kazanır, milletvekilleri itibar
kazanır, anayasal hukuk düzeni itibar kazanır, bir hukuk devleti
olduğumuzu, bu Parlamento, bu millete ispat eder.
Bakın, burada, diyor ki: “şovu ibretle
izliyoruz... Gayri ciddî” diyor... KİT Yasası... 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesi, yönetim kurulu
başkanın nasıl atandığıyla ilgili; genel müdür
yönetim kurulu başkanıdır ve ilgili bakanın teklifi
üzerine, karar, üçlü kararnameyle alınır... Atama...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Atanmalarda...
AHMET DERİN (Devamla)– Atanma...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Yetki ve görevlerini
okuyun...
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, 8 inci maddeyi
alıyorum. Kendiniz diyorsunuz ki: Atamayı, üçlü kararnameyle başbakan
yapar. Pekala, yolsuzluk yaptığı iddia edilen, birbirine silah
çeken -ve savcılığa intikal eden- genel müdür veya yönetim
kurulu üyelerini kim alır; 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 8 inci maddesinde deniliyor ki: “Atandıkları usule göre
görevlerinden alınırlar” Yani, nasıl alınırlar; üçlü
kararnameyle...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Teftişe
vermiş mi...
AHMET DERİN (Devamla) – Üçlü
kararnameyle... (RP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Teftişe
vermiş mi?.. Vermiş...
AHMET DERİN (Devamla) – Burada,
başbakanın imzası gerekiyor mu; var.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Onu açıkla...
Onu...
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim...
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, aslında,
Tansu Çiller’i ihbar eden, bizatihi eski, Sayın Enerji Bakanının
kendisidir; nasıl yapmıştır; basına... 9’ unda...
7’sinde ihale bitmiştir... Hazine, bunu şey yapacağı
aklına gelmiyor... İkiye iki mesele bitti zannediyor ve 9’unda,
tutuyor... İş bitmiştir, ihale tamamlanmıştır;
Başbakana, alınması gereken, üzerlerinde şaibe olan;
birbirine silah çektiği, zabıtlarla, karakolla, savcılıkça
tespitli bu genel müdürlerin görevden alınmasının kararnamesini
imzalayıp, başbakana takdim ettiğini kendisi ifade ediyor.
Bakın, ihale bitmiyor, işte, burada oyun
bozuluyor; İş bitti zannediyorlar; fakat ihale 2-2’ye; 2 kabul 2 ret
ile gerçekleşmeyince, dosya -20 gün sonra 29 unda ancak ihaleler
gerçekleşebiliyor- 20 gün Başbakanın önünde bekliyor, -hatta
devam ediyor, hükümet değiştiği için de kadük olmuştur-
imzalamamıştır Başbakan. Bu kadar açık bir delile
rağmen, buna nasıl şov diyebiliyorsunuz? Bu ne biçim
insafsızlık, bu ne biçim hukuk tanımazlık? (RP
sıralarından alkışlar, DYP sıralarından
“şov, şov” sesleri) İşte kanun.
Anayasanın 112 nci maddesinde, bakın, burada
“KİT” diye ayırmamış, istisna koymamış. Diyor ki
“Başbakan, bakanların, görevlerinin, Anayasa ve kanunlara uygun
olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla
yükümlüdür.” “Yükümlüdür” ne demek; “mecburdur”, mecburdur, yapmadığı
takdirde, kanun, hukuk devleti, böyle bir başbakan hakkında sadece
Meclis soruşturması açılması hakkını bu
Parlamentoya, bu Meclise vermiştir. İşte biz de, 158 Refah
Partili milletvekili olarak Anayasanın yüklemiş olduğu görevi,
87 nci maddede, yasamanın ötesinde, aslî görevimiz kabul ettiğimiz ve
Anayasanın bize vermiş olduğu görevi ve yetkiyi kullanarak
soruşturma açılması önergesini vermiş bulunmaktayız.
(RP sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; “yazılı belgeler sunacağım” dediler. Ben
aldım yazılı belgeleri.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Devamı biraz
sonra gelecek oraya.
AHMET DERİN (Devamla) – Getiremezsiniz ki.
Bakın, ben, size, ne belgeler sunuyorum şimdi; başka belge yok.
Bakan “teftiş istediler, ihbar ettiler, ben, bunu teftiş kuruluna arz
ettim; gönderdim” diyor altında...
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Teftiş boş
mudur?
AHMET DERİN (Devamla) – “Bakanlık
makamına gelen imzalı, imzasız yazıların, TEDAŞ
Genel Müdürlüğüne havalesini ihtiva eder” diyor; “havale ettim” diyor...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Çarpıtmayın;
o yazı öyle değil...
AHMET DERİN (Devamla) – KİT’lerin denetimini,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu yapar. Bir bakan, niçin,
Başbakanlık Teftiş Kuruluna göndermemiş; oyalamış
aslında.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kuruluna gitmiş.
AHMET DERİN (Devamla) – TEDAŞ Teftiş
Kurulu Başkanlığı iptal edilmesi ve sorumlular
hakkında işlem yapılmasını açıklıyor.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Orada, o da var.
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, yine,
TEDAŞ “32” adet muhtelif şehir şebekesi, elektrik tesisi
ihalesiyle ilgili Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun ivedi durum
raporu, soruşturulması lazımdır” diyor...
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Yüzde
kaçını?!.
AHMET DERİN (Devamla) – Yine “belge” diyorsunuz,
belge... Alışkanlık haline gelmiş Özer Çiller’den,
beraberce izledik, bu Özal Baysal Kalkınma Bankasını. Geldi,
bizzat, genel müdür, ne dedi bize “ben, bunu, mahkeme önünde de bu konuda
-eğer, ibra edilmez de mahkemeye giderse ben, mahkemeye de geleceğim-
Özer Çiller’in, bu batan bankalardan parayı çekmemem hakkında talimat
verdiğini, bizzat, orada da ifade edeceğim” dedi.
Ayrıca, bir şahit daha getirdik,
biliyorsunuz, o günkü Hazine temsilcisini, Namık Dağalp denilen bir
Hazine temsilcisini çağırdık; Komisyonda, inanamadık eski
genel müdürün bu ifadelerine. “Hakikaten, size, Başbakan tarafından,
bu paraları çekmemek için, Özal Baysal’a iletilmesi için, böyle bir talep geldi mi?” diye;
aynısıyla ifade ettiler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonu Tutanak
Müdürlüğü, Meclisin tutanaklarından, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun tutanaklarından, ivedi raporundan, teftiş
kurullarının raporlarından... Bizzat, TEDAŞ’tan sorumlu
olan Enerji Bakanının ifadesi; basın bildirisi... Hayır,
ben, bu basın bildirisinde bunu söylemedim desin. Başbakanlık
Teftiş Kurulu raporu... Ayrıca,
resmî yazı... TEDAŞ’tan (Türkiye Elektrik
Dağıtım A.Ş.) Başbakanlık özel kalem
müdürlüğüne... Eski genel müdürün imzası...
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – Ne onlar?.. Ne?
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Okusana,
nedir o?..
AHMET DERİN (Devamla) – Ne diyor bakın:
“Sayın Başbakanıma,
TEDAŞ Genel Müdürlüğünde meydana gelen çok
önemli gelişmelerle, ortaya çıkması muhtemel olan
gelişmeleri aktarmak üzere çok acele randevu talep ediyorum.”
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Bu mu yani belge?!.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Bu mu?!.
AHMET DERİN (Devamla) – Çok acele... Ne zaman;
daha ihale gerçekleşmemiş; 17.11. 1995 (RP
sıralırından alkışlar, DYP sıralarından
gürültüler) İkibuçuk ay sonra, ihale gerçekleşiyor.
KADİR BOZKURT (Sinop) – Ne yazmış?..
Oku...
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın ne diyor
burada:
“Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığına (DYP sıralarından “Oku... Oku..”
sesleri)
TEDAŞ Genel Müdürlüğünde, ihalelerde,
şaibe vardır. Bizzat Bakan Şinasi Altıner ve Bakanlık
Müsteşarı tarafından, görevimden istifa etmem için yoğun
bir baskı yapılmaktadır. Bu ihalelerde, birçok ihbarlar vardır; görevden
alındım; ihbarları, siz, bizzat, gidin teftiş edin.”
HACI FİLİZ (Kırıkkale)
– Fedainiz mi sizin?
AHMET DERİN (Devamla) – Biz, size verelim
bunları.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Genel müdürün adı
neydi?..
AHMET DERİN (Devamla) – Bunun ötesinde,
bakın, sizin milletvekiliniz; şu anda mevcut... (DYP
sıralarından “Genel müdürün adı ne” sesleri)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim... Rica
ediyorum...
KADİR BOZKURT (Sinop) – Onu bırak...
Deminkini söyle...
BAŞKAN – Sayın Derin, size de ek süre
veriyorum; lütfen, sözünüzü bitirin efendim.
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, şu andaki
milletvekillerinizden... 20 Nisan 1996
tarihli Hürriyet Gazetesi “Ordu Milletvekili Refaiddin Şahin de tepki
gösterdi” diyor.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Bırak
şunları yahu!..
AHMET DERİN (Devamla) – “Başka bir ülkede
olsa, genel başkan, anında istifa ederdi. Ben, çıkıp da
genel başkanımı, göğsümü gere gere savunamıyorum. Bu
kadar çok iddianın arkasından, bir de Kuşadası’ndaki
çiftlik meselesi çıktı karşımıza.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) –
TEDAŞ’la ne ilgisi var?
AHMET DERİN (Devamla) – “Zaten, Tansu Hanım
değil; Özer Bey partiyi yönetiyor. (RP sıralarından
alkışlar) Bütün bakanlara talimat veren de, bizzat Özer Beydir.
Geçen dönemde bakanların yaptıkları
bazı yolsuzluk olaylarını Gruba getirdik, orada aklamak istedik;
üstünü örttürdüler” diyor Refaiddin Şahin.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – O da mı
delil?..
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) – TEDAŞ’la ne
ilgisi var?
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın Çiller ne
diyor... (DYP sıralarından “şov yapıyorsun” sesleri)
Esas şov ve siyasî maksatlı eylem, bizatihi,
DYP tarafından yapılmaktadır ve bizzat Ali Rıza Gönül
tarafından burada gerçekleştirilmiştir. Bakın Çiller ne
diyor... (DYP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim.
AHMET DERİN (Devamla) – ...şantaj
yapıyor.
Şu Refah Partisi hakkındaki Meclis
araştırmasını, biz, şu soruşturma önergesini
vermeden önce verseydiniz, sizi tebrik ederdik. Şantaja
başladınız şantaja!.. (RP sıralarından alkışlar)
Ama, bizim alnımız ak. Hodri meydan... Burada görüşülecek bu...
AHMET UYANIK (Çankırı) – Evet, hodri meydan.
ERTUĞRUL ERYILMAZ (Sakarya) –
Hırsızlar!..
AHMET DERİN (Devamla) – Bakın, Çiller
“Koalisyon dağılır” diyor; kime; Anavatan’a diyor. Anavatan’a
diyor ki: “Eğer, siz, TEDAŞ dosyasına veya Refah Partisinin
verdiği soruşturma önergelerine ‘evet’ oyu verirseniz, biz de,
Civangatein siyasî hesabını sizden sorarız, Emlakbank’ın
hesabını sorarız; Civan, bankanın başındayken,
Yılmaz Başbakandı.”
Pekala, Emlakbank KİT değil mi?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Karıştırdın.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) –
Karıştırma, karıştırma...
AHMET DERİN (Devamla) – Bununla ne
yapıyorsunuz; hem Başbakanın KİT’lerden sorumlu
tutulabileceğini kabulleniyorsunuz, sonra da, dört senedir Civangate
olayını şu Parlamentoya getirmemekle, ikinci, üçüncü büyük bir
suçu daha işlemiş oluyorsunuz. (RP sıralarından
alkışlar)
Evet, biz, elhamdülillah... Zandan kaçının
-bu, bizim dinimizin emri- soruşturmadan, kesin karara varmayın...
Bu, bizim inancımız. Onun için, gerek görüyoruz ki, şurada soruşturulsun.
Biz suçlamıyoruz, medya böyle diyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Derin, lütfen son cümlenizi
söyler misiniz.
AHMET DERİN (Devamla) – Bir cümleyle
toparlıyorum Sayın Başkanım.
Biz, araştırılsın diyoruz; size imkân
veriyoruz. “Başım, göğe kadar dik” diyor ya “alnı açık
yürüyeceğim” diyor ya “yargı önüne her zaman çıkmaya
hazırız” diyor ya Tansu Çiller; buyursun, kendisine imkân
tanıyoruz.
Hepinizi, en derin sevgi, saygı ve hürmetlerimle
selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Derin.
Sayın milletvekilleri, aslında, son
konuşmayı, hakkında soruşturma istenen eski Başbakan
Sayın Tansu Çiller’in yapması gerekiyordu; fakat, Sayın Tansu
Çiller, bize, bu konuşmayı yapmayacağını
bildirmiştir ve konuyu Genel Kurulun takdirine
bırakmıştır.
Soruşturma önergesi üzerindeki müzakereler
tamamlanmıştır.
Oylamanın, açıkoylama suretiyle
yapılmasına ilişkin 2 önerge var; onları okutup,
açıkoylama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin salonda olup
olmadıklarını kontrol edeceğim.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (9/1) esas numaralı Meclis
soruşturması önergesinin oylamasının açıkoyla ve
oylamanın da, kupaların sıralar arasında
dolaştırılmak suretiyle yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Şimdi, önergede imzası bulunan
arkadaşların Genel Kurul salonunda olup olmadıklarını
arayacağım.
Mehmet Gözlükaya?.. Burada.
Necmettin Cevheri?.. Burada.
Cefi Jozef Kamhi?.. Burada.
Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.
Bekir Aksoy?.. Burada.
Ali Osman Sönmez?.. Burada.
Cevdet Aydın?.. Burada.
Sedat Aloğlu?.. Burada.
Necmi Hoşver?.. Burada.
Evren Bulut?.. Burada.
Yusuf Bacanlı?.. Burada.
Halil Yıldız?.. Burada.
Nevzat Köse?.. Burada.
Ümran Akkan?.. Burada.
Haluk Yıldız?.. Burada.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Sayın
Başkanlığa
Müzakeresi tamamlanan soruşturma önergemizin
açık oya tabi tutulmasını ve ad okunmak biçiminde
oylanmasını talep ederiz.
BAŞKAN – Şimdi, önergede imzası bulunan
sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda olup
olmadıklarını arayacağım:
Şevket Kazan?.. Burada.
Ahmet Tekdal?.. Burada.
Abdulkadir Öncel?.. Burada.
Rıza Ulucak?.. Burada.
Zülfikâr Gazi?.. Burada.
Hüseyin Kansu?.. Burada.
Şeref Malkoç?.. Burada.
Ali Oğuz?.. Burada.
Mehmet Ali Şahin?.. Burada.
Osman Yumakoğulları?.. Burada.
Sabri Tekir?.. Burada.
Mehmet Altınsoy?.. Burada.
Hüseyin Olgun Akın?.. Burada.
Hayrettin Dilekcan?.. Burada.
Salih Kapusuz?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, ilk önerge Doğru Yol
Partisi tarafından verilen önergedir; orada, kupaların sıralar
arasında dolaştırılarak açıkoylamanın
yapılmasını istiyorlar.
Şimdi, bu önergeyi oylarınıza...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın
Başkan, biliyorsunuz, İçtüzük gayet sarih...
BAŞKAN – Hayır efendim... İçtüzüğü
okursanız -İçtüzüğün sarih olduğunu bilen yalnız siz
değilsiniz- orada deniliyor ki: Açıkoylama yapılabilir;
açıkoylama, kupalar sıralar arasında...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Dinlemeden, niye
her zaman böyle reaksiyon gösteriyorsunuz?
BAŞKAN – Efendim, ben sizin ne
söyleyeceğinizi bildiğim için... (RP sıralarından
gürültüler) Çünkü, ben buraya daha bugün gelmedim ki; sizinle dört senedir bu
salonda çalışıyoruz.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – İçtüzük
gayet sarih; bu açıkoylamaları, böyle, falanın önergesine
filanın önergesine bağlamamış; nasıl olduğu
yazılı. Buna göre, aykırılığı...
BAŞKAN – Sayın Asiltürk, benim bundan önceki
uygulamalarım hep böyleydi...
Açık oylamanın, kupaların sıralar
arasında dolaştırılması suretiyle
yapılması...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Bir dakika
yahu...
BAŞKAN – Efendim, bu reddedilirse sizin önergeyi
oylayacağım.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hadise mi
çıkarmak istiyorsunuz canım!.
BAŞKAN – Rica ediyorum... Oturun lütfen...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yahu, ne zaman dinleyeceksin?
BAŞKAN – Efendim, oturur musunuz yerinize... (RP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yahu, bak, bir
dakika...
BAŞKAN – Otur yerine!.. Lütfen, oturur musunuz
yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sen dinlemeye
mecbursun...
BAŞKAN – Lütfen... Sayın Asiltürk, oturur
musunuz yerinize... Söz vermedim size.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Ben sadece
tutumun hakkında...
BAŞKAN – Oturur musunuz yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tutumun
hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, ben, önerge oylamasına
geçtim; size söz vermedim... Oturun yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) –
Yanlışlık yaptın
BAŞKAN – Ben yanlışlık
yapmıyorum. Lütfen... Siz oturun yerinize.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tutumun
hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, yerinize oturun diyorum size...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) –
Yanlışlık yaptın... Bunu yaptıramazsınız...
Tutumun hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Asiltürk, yani, ben,
şimdi, sizin emrinize göre mi hareket edeceğim... (RP
sıralarından gürültüler)
Lütfen... Rica ediyorum... Oturur musunuz yerinize...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Rica ediyorsan,
beni dinle!..
BAŞKAN – Efendim, sizin dediğinizi
anladım.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Bir konuyu
izah etmek istiyor; bunu bir zahmet dinlemeniz gerekir; Başkanın
görevi de budur...
BAŞKAN – Ben dinledim...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hayır
dinlemedin.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) –Bir dinleyin
ondan sonra...
BAŞKAN – Ben dinledim “bizim önergeyi önce
oylayın” diyor.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Ee, söyleyin bakalım ne
söyleyecekseniz...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, sen,
peşinfikirli olarak hareket ediyorsun...
BAŞKAN – Bir defa, ben Meclis
Başkanıyım; bana “sen” deme; kibarca konuşun...Lütfen...
(RP sıralarından gürültüler)
Grup Başkanvekilisin. Meclise saygının
gereği olarak bana da saygı bir göstermenizi tavsiye ediyorum. (DYP
ve DSP sıralarından alkışlar) Ağzınızdan
çıkanı da kulağınız duysun.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tamam. “Sen”
diye, belki, samimiyet gösterdim; ama, herhalde bu samimiyeti göstermemem
lazım.
Sayın Başkan, siz, önyargılı olarak
hareket ediyorsunuz. Bakın, ben, size İçtüzük maddesini söylüyorum.
İçtüzük maddesine göre “kupalar şurada olsun burada olsun” diye
önerge verilmez. İçtüzük maddesinde, aykırılığına
göre üç durum vardır. Bir tanesi, adı okunan üyenin “kabul” veya
“ret” olarak oyunu söylemesi; ikincisi...
BAŞKAN – İkincisi, kupalar kürsünün önüne konulacak;
adı okunan üye oraya gelip_
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) –Hayır...
Yahu, bir dakika...
BAŞKAN – Efendim bir dakika... Ben bunları
biliyorum; yani, sizin bana öğretmenize gerek yok ki...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) –Sayın
Başkan, lütfen bir dinleyiver... Beş dakika bir dinleyiver...
BAŞKAN – Efendim, siz, bildiğim konuda bana
ders vermeye kalkıyorsunuz; ama, sizin ders almaya ihtiyacınız
var. Rica ediyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya)–
Yanlışı da düzeltiyorum.
Siz, şunu oylayabilirsiniz: Bir, üyelerin “kabul”,
“ret” şeklinde oyunu vermesini oylayacaksınız;
aykırısı budur. Eğer, bu kabul edilmezse kupalarla oylamaya
geçilecek; o da iki türlü olacak; bir, kupalar buraya konulacak; iki, sıralar
arasında dolaştırılacak. İkincisi de, bunu
oylayacaksınız. İçtüzüğe uygun hareket ederseniz böyle
yapacaksınız.
BAŞKAN – Siz oturun...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Şimdi,
tamam mı?
BAŞKAN – Tamam. Siz, dediğinizi dediniz. (DYP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, açık oylamanın, kupaların
sıralar arasında dolaştırılarak
yapılmasını oylarınıza...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hayır,
İçtüzüğe aykırı... Yanlış da onun için...
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Yanlıştan
anlamaz o; kendine göre yapar.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) –
İçtüzüğe göre hareket etmelisin.
Aslında, gayet güzel bir emir almış;
işte sen böyle yapacaksın!..
BAŞKAN – Emir almaya layık adam sizsiniz.
Ben, özgür bir insanım. (RP sıralarından gürültüler)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Hayır,
özgür değilsin.
BAŞKAN – Ben sizin gibi...
Siz, şimdi, Sayın Erbakan’ın gözüne
girmek için hareket ediyorsunuz?
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Özgür insan,
İçtüzüğe göre hareket eder. Ne özgürü; talimat
almışsın, onu yerine getiriyorsun.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Oylamaya geçiyor,
konuşma yapıyorsun!.. Yeni icatlar sizden mi çıkar hep böyle?..
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tüzükte
açık hüküm var; olmasa hadi neyse...
BAŞKAN – Şimdi, açık oylamanın,
kupaların sıralar arasında dolaştırılması
suretiyle yapılması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
KADİR BOZKURT (Sinop) – Sayın Başkan,
herkes ayağa kalksın...
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Ben
sayıyorum, merak etmeyin; arkadaşlarla anlaşıyoruz...
Şimdi, değerli arkadaşlarım, şu
ön sıraları tamamen doldurursanız; bir sıra 20
kişidir. Bakın, 1,2,3,4... 80 kişi önde oturuyor, arkaları
da sayıyorum, topluyorum; arkadaşlarla sağlam hesap
yapıyoruz...
İSMAİL COŞAR (Çankırı) –
Sayın Başkan, buralar 3 kişilik...
BAŞKAN – Arkadaşlarımız
arasında mutabakat yok. Arkadaşlarımız, ön
sıraları doldurmak suretiyle ve ayağa kalksınlar; ön
sıralar boş kalmasın. Herkes sıraların içine girsin.
Arkadaşlar, rica ediyorum... Sıraların aralarını
doldurursak çok rahat sayarız.
Kabul edenler...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın
Başkan, sıralardaki bakanları bir kere daha
saymazsınız inşallah.
BAŞKAN – Efendim, Bakanlar Kurulunda vekâleti
olanlar var mı? (Bakanlar Kurulu sıralarından “Evet” sesleri)
Hepinizin mi?.. (Bakanlar Kurulu sıralarından
“Evet” sesleri)
Peki.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın
Başkan... Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Müdahale etmeyin...
Sayı sayıyoruz.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) –
Sıraların arasında bakanlar var; bir orada bir burada
sayarsanız mükerrer olur.
BAŞKAN – Efendim, lütfen, bakan
arkadaşlarımız yerlerine geçsinler.
Kabul etmeyen arkadaşlarımız ayağa
kalksınlar.
Önerge kabul edilmiştir. (DYP veANAP
sıralarından alkışlar)
Oylama, kupalar, sıralar arasında
dolaştırılmak suretiyle yapılacaktır.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Oylamanın nasıl
olacağını izah eder misiniz.
BAŞKAN – Efendim, kırmızı rettir;
beyaz kabuldür; yani, soruşturmanın açılmasını
isteyenler beyaz oy verecekler, soruşturmanın reddini isteyenler
kırmızı oy verecekler.
Ayrıca, basılı oy pusulası
yanında olmayan sayın milletvekilinin, oyunun rengini,
adını, soyadını, bugünkü tarihi beyaz bir kâğıda
yazarak, imzalayıp kupaya atmasını istiyorum.
Arkadaşlar, beyaz kâğıda oyunu
yazıp da imzalamayan arkadaşın oyunu kabul etmiyoruz; lütfen,
imzalamayı unutmayın.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan,
bundan sonra, Bakan hakkındaki ikinci önergenin olduğunu, bunun
görüşüleceğini söyler misiniz.
BAŞKAN – Tabiî, efendim; herkes biliyor. Bundan
sonra, Sayın Şinasi Altıner hakkında verilen soruşturma
önergesi var, onun müzakeresini yapacağız; yani, sayın
milletvekilleri, salondan ayrılmasınlar.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oyların
toplanmasına başlanıldı)
ORHAN KAVUNCU (Adana) – Sayın Başkan, ben
oyumu imzalamadan atmışım...
BAŞKAN – O zaman, bir tane de imzalayarak
atın da...
ORHAN KAVUNCU (Adana) – O mu sayılsın?..
BAŞKAN – Tabiî efendim.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Niye bekliyoruz
Sayın Başkan?
BAŞKAN – Salonda olup da oyunu kullanmayan
sayın milletvekili var mı?.. (RP sıralarından gürültüler)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Neden
bekliyoruz?
BAŞKAN – Bekleyelim müsaade ederseniz; niye, o
kadar, oylamanın sağlıklı yapılmasından
korkuyorsunuz Sayın Asiltürk?!.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Beklersen
gelecekler_ Çağıralım, telefon edelim de gelsinler!..
BAŞKAN – Bekliyoruz efendim...
Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın
milletvekili var mı efendim?..Yok.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, eski
Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında verilen (9/1) esas
numaralı Meclis soruşturması açılıp
açılmamasına ilişkin önerge üzerinde yapılan açık
oylamaya 417 sayın milletvekili katılmış;
soruşturmanın açılmasını kabul eden milletvekili
sayısı 235, ret edenler 178, çekinser 1, geçersiz 2, mükerrer 1.
Böylece, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller
hakkında verilen (9/1) esas numaralı, Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önerge kabul edilmiştir.
Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince,
soruşturma, siyasî partilerin güçleri oranında komisyona verecekleri
üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar
arasından, her parti için ayrı ayrı ad çekmek suretiyle
kurulacak 15 kişilik komisyon tarafından yapılacaktır.
Anayasaya göre, soruşturma komisyonunun görev
süresi iki aydır; bu sürenin, komisyonun başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip üye seçimi tarihinden itibaren başlamasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
İSMET ATALAY (Ardahan) – Sayın Başkan,
anlaşılamadı...
BAŞKAN – Efendim, komisyonun çalışma
süresi, biliyorsunuz iki aydır.
Anayasamızın 100 üncü maddesine göre,
hakkında soruşturma açılması istenilen bakan veya
başbakanla ilgili soruşturma komisyonu, kurulduğu tarihten
itibaren iki ay içinde raporunu vermek zorundadır. Bu sürenin, komisyonun,
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyesinin seçilmesinden sonra
başlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci önergenin görüşmelerine geçiyoruz.
2. —Zonguldak
Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik
Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının
TEDAŞTeftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri
iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin TürkCeza Kanununun 240 ıncı
maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski
Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)
BAŞKAN – Genel Kurulun, 10.4.1996 tarihli 35 inci
Birleşiminde alınan karar gereğince, ikinci sırada,
Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye
Elektrik Dağıtım AŞ’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ
Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın, ihaleleri iptal
etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında, Anayasanın 100
üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesinin görüşmelerine
başlıyoruz.
Bu görüşmede, sırasıyla, önergede
birinci imza sahibi veya onun göstereceği diğer bir imza sahibine;
iki üyeye; bir de, hakkında soruşturma istenilen Sayın Bakana
söz verilecektir.
Bugün kabul ettiğiniz Danışma Kurulu
önerisiyle, konuşma süreleri 20’şer dakikadır.
Sayın milletvekilleri, daha önce, bu önergeyi
bastırıp, üyelere dağıtmıştık.
Üyeler, önergenin muhtevası hakkında gerekli
bilgiye sahiptirler. Uygun görürseniz, bu önergeyi tekrar okutmayarak
müzakerelere başlayalım.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Usulde eşitlik
olması bakımından...
BAŞKAN – Efendim, ben, onu da okutmayabilirdim;
ama... Bastırıldı, dağıtıldı, burada okundu.
Rica ediyorum... Aynı şeyin tekrarı, zaman kaybından
başka bir şey değildir.
Sayın Soysal, önergede birinci imza sahibi olarak
zatı âliniz konuşacaksınız.
Buyurun Sayın Soysal. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
biraz önce “usulde eşitlik olsun, o önerge okunduğuna göre, bu önerge
de okunsun” deyişim, sadece bir biçimsellikten, biçim
kaygısından kaynaklanmıyor; çünkü, şu anda, bugünden
itibaren Türk siyasal yaşamı, Türk demokrasisinin geleceği
bakımından çok ilginç, çok kritik bir aşamaya girmiştir. O
bakımdan, attığımız her adımın, burada
yapılan her işlemin, mutlak, bir usul titizliğiyle yapılması
gerekir; onun içindi benim deminki ısrarım; çünkü, bu süreç,
Türkiye’de demokrasinin geleceği bakımından ilginç olan bu
süreç, Parlamentoda, denetleme işleminin gerçekten yerine getirilip
getirilmediğini, Parlamentonun, halktaki beklentilere yanıt verip
vermediğini ve ülkemizdeki siyasal sistemin, bir kaosa, bir çürümeye
doğru mu gittiğini, yoksa sağlıklı bir ufka mı
yöneldiğini gösterecektir.
En sonda söylemeyi düşündüğüm bir şeyi,
sıra değişikliği yaparak, şu aşamada
söyleyeceğim: Diyecektim ki, arkadaşlar, içimizden birini, bir
bakanı ya da bir başbakanı, sonu, Yüce Divana kadar gidebilecek
olan bir sürecin içerisine sokmak, onu, böyle bir töhmet altında
bırakmak ve bu uzun sürecin, en azından iki, bilemediniz dört ay,
belki de daha sonra da sürüp gidecek olan bir sürecin içerisine atmak, bu
kararı vermek, vicdanen çok zor
bir karardır. Çok zordur; çünkü, onlar için büyük zorluk vardır.
İçimizden birilerini, o zorluğa itmek, o zorluk
karşısında bırakmak, en azından, onların
katlandıkları zorluk kadar, büyük bir vicdan sorumluluğu
gerektirir; çok zordur ve onun için, kılı kırk yarmamız,
gereksiz yere suçlamalardan, gereksiz yere bu süreci başlatmaktan uzak
durmamız gerekir.
Onun içindir ki, biz, bu önergeye imza atmış
olan arkadaşlar, çok düşündük. Çok düşündük; ölçtük,
tarttık ve ondan sonra, böyle bir önerge vermek, eski bir Sayın Bakanı,
böyle bir soruşturma konusu durumuna getirmek gereğini duyduk ve emin
olun, bu gereği duyarken, bu imzaları atarken, en azından, o
Bakan kadar üzüldük. Ama, şunu söyleyeyim: Karşımızda,
Meclisin denetleme yollarından en ağırı bulunmaktadır.
Sözlü ve yazılı sorular, genel görüşme, gensoru; bunlar da
denetleme yolları; ama, soruşturma, sonu, yargıya kadar gidecek
olan bir yoldur. Bu bakımdan, kabul edelim ki, elimizdeki Anayasa,
başka açılardan ne kadar eleştirirsek eleştirelim, bu
konuda, konunun ciddiyetine uygun bir düzenleme yapmaya
çalışmıştır; çünkü, unutmayın, 1924
Anayasası uygulanırken, 27 Mayısa yol açan olay, bir tahkikat
komisyonunun -yani, bugünkü adıyla soruşturma komisyonunun, o zamanki
adıyla bir tahkikat encümeninin- yargı yetkisi kullanır gibi
davranmasından, elindeki yetkiyi yanlış kullanmasından
kaynaklanmıştır.
Şimdi ve o zaman -şimdikinden de farklı-
muhalefet milletvekilleri, böyle bir tahkikat komisyonun
karşısına çıkarılıp, akşama hapishaneyi de
boylayabiliyorlardı. Türk siyasal yaşamında bunlar
yaşandı; bunlar yaşandığı içindir ki, bu
düzenleme, özenle yapılmış, bazı eleştirilebilecek
yönleri olmakla birlikte özenle yapılmış bir düzenlemedir; bizim
de, onu, özenle kullanmamız gerekir.
Şimdi, unutmayalım ki,
yaptığımız işlem, bir yargılama işlemi
değildir. Sonu yargılamaya varacak olan bir soruşturmadır
ve bu konudaki istem, rasgele bir önergeyle de yapılmamaktadır;
ikinci nokta, o.
Eski, 1924 sisteminde, bir kişinin imzasıyla
bile tahkikat komisyonu kurulması istenebiliyordu, Meclisin
çoğunluğu öyle karar verirse de o tahkikat olabiliyordu. Şimdi,
rasgele olmasın diye, en azından 55 imza; yani, vicdanlarında
ölçüp tartan 55 kişinin imzası istenmektedir.
Üçüncü nokta, bu başlatılan süreç, ilanihaye,
sonsuza kadar sürdürülebilecek ve insanları işkence içerisinde
tutacak bir süreç de değildir. Önergenin, verilişinden itibaren bir
ay içerisinde Mecliste karara bağlanması gerekir ve iki ay,
bilemediniz, uzatmayla birlikte dört ay içerisinde de bu soruşturmanın
sonuçlanması gerekir.
Dördüncü önemli nokta, kurulacak olan komisyon, Meclis
çoğunluğunun iradesine göre oluşmuyor. Evet, partiler, orada,
oranları ölçüsünde temsil ediliyorlar; ama, partiler, kendilerini, oraya,
birer kişiyle ya da kendilerine düşen kişi sayısıyla
temsil durumunda değiller; kendilerine düşen üye
sayısının üç misli aday gösterecekler ve onların içinden
kura çekilecek. Dolayısıyla -daha önceden kabul edilmiş önerge
dolayısıyla da, bunu, şimdiden söylemek gereğini duyuyorum-
partilerimizin, gerçekten vicdan sahibi; gerçekten, bu konuları,
vicdanlarının ölçüsünden başka ölçüye vurmayacak olan
arkadaşlarımızı, bu üç kişinin ya da üç misli
adayın içerisine koymaları gerekir. Kuraya girecek olanların
hepsi, aynı nitelikte, eminim, içimizde herkes aynı sorumluluğu
duyacaktır; ama, o sorumluluğu, hukuk bilgisiyle, şununla
bununla biraz daha fazla duyabilecek olan arkadaşlarımızı
bu komisyonlara üye göstermemiz gerekir.
Sayın Başkan, bu komisyonun sonuçta
hazırlayacağı rapor, yine, bu Mecliste aylarca
savsaklanamayacaktır. Anayasanın kullandığı bir
ibareyi tekrarlıyorum “öncelikle görüşülür” diyor; yani, başka
şeyleri beklemeden, o komisyonun raporunu görüşmemiz gerekir. Daha
önemlisi, bu rapora göre, Meclisin, eğer, kanaat getirirse, Yüce Divana
sevk kararının da rasgele bir çoğunluk değil, üye
tamsayısının yarısından 1 fazla olması gerekir;
yani, biraz önceki oylamaya benzer bir oylama yetmez, 275’ten 1 fazla oyun, bu
kadar soruşturmadan sonra, Yüce Divana sevk zorunluluğu
bakımından kanaat getirmesi gerekir. Onun içindir ki, yine, bu
bakımdan, Anayasa, bu sürecin hiçbir aşamasında -en önemli nokta
budur- grup kararı alınmamasını emretmiştir. Yani,
hepimiz, parti disiplini vesaire, onları da aşarak,
vicdanlarımızla karşı karşıya karar vermemiz
gerekir.
Şimdi, bütün bunları söyledikten sonra
Sayın Başkan, konunun, belki siyasal gözükebilecek olan bir yönüne
geliyorum. Böylesine önemli, titiz kullanılması gereken bir
aracın, bir yöntemin, bir yolun titizlik ölçüleri neler olabilir; bir
kere, temel koşul şudur: Önümüze getirilen konu, ya çok iyi
kanıtlanmış olmalıdır ya da bu aşamada,
belgelerle kanıtlanmamış olsa bile, ileri sürülen iddialar,
gazete haberlerinden, dedikodulardan öteye, olgulara -vesikalara, belgelere
değilse bile- durumlara dayanan ciddî iddialar olmalıdır. Çünkü,
bu ülkede meşhur olan birtakım sözler var, siyasal
yaşamımızda hep kullanılan “sokaklar yürümekle
aşınmaz” vesaire gibi; ama, meşhur olmuş sözlerden biri de,
küfür kısmını parantez içine alarak söylüyorum “rüşvetin de
belgesi mi olurmuş” sözüdür. Şimdi, böyle bir iddia ortadaysa, onun
belgesini bir dosya içinde, elbette, aramak gerekir; ama, benim söylemek
istediğim, böyle bir belge olmasa da, durumlar ciddîyse, ortaya çıkan
tablo ciddîyse, o zaman, bu konu, yine de soruşturma ihtiyacını
duyurtan bir konu olmalıdır.
Şimdi, bu açıdan bakarak, önümüzdeki ya da
elimizdeki dosyada, bakanın sorumluluğunu ilgilendirir diye
gördüğümüz ve bizi böyle bir önergeye götürmüş olan durumlar
nelerdir; onları, bu süre içinde, çok kısa söyleyeceğim; tekrar
ediyorum, yaptığımız, bir yargılama değildir, bir
soruşturma gereğini ortaya koymaktır. Bu temel gerek -şimdi
soruşturma olmadan da söyleyebilirim- şu dosyadan çıkan kokudur.
Sayın
arkadaşlarım, bu dosya kokuyor. (DSP sıralarından
alkışlar) Bu dosya kokuyor; ama, kokunun kimden geldiğini,
nereden geldiğini çok kesinlikle söyleyebilmemiz için bir
başlangıç noktası bulmamız gerekir. Kokunun ondan
geldiğini kesinlikle iddia edecek durumda değiliz; ama, bir
başlangıç noktası bulmamız gerekir. O başlangıç
noktası da -kesinlikle önyargıyla konuşmuyorum- bakanın bu
konulardaki sorumluluk ilişkisidir.
Şimdi, dosyaya baktığınız
zaman -daha önce de söylendi- temel savunma, TEDAŞ bir KİT’tir ve
KİT’ler de özerktir; bakanın bu konuda yapabileceği bir şey
yoktur savunmasıdır.
Şimdi, hepimiz, elimizi vicdanımıza
koyarak kabul edelim ki, eğer, bakan sorgulanmalıdır
iddiası ciddî değilse, bu savunma hiç ciddî değildir. Çünkü,
bugün, Türkiye’de, KİT’lerin özerk olduğunu iddia edebilecek kimse
yoktur. Hatta, metinler bile bunu söylememektedir; çünkü, KİT‘ler özerk
değildir.
Biz, parti olarak, özerk olsun istiyoruz. Türkiye’de
sol, KİT‘ler konusunda eskiden beri özerkleştirmeyi istiyor; bu
olmuyor. Bu konuda da tablodan, dosyadan
açıkça belli ki, en azından atamalar, görevden uzaklaştırma,
göreve alma vesaire bakımından -başka bakımlardan olmasa
bile- Bakanın, bir sorumluluğu vardır.
Şimdi, dosyaya baktığınız
zaman, birbirlerine tabanca çekmiş
olan genel müdür yardımcılarından önce, üzerinde önemle
durmamız gereken bir başka konu var; o da, başka bir bakan
zamanında görevden alınmış olan ve bu konularda ciddî
ilgisinin bulunduğu; yani, konuyu deşmek, uğraşmak, onun
üzerinde durmak, soruşturulmasını istemek bakımından,
konuya eğilmek eğiliminde olan bir genel müdür, mahkeme
kararıyla geri döndükten beş gün sonra, tekrar, Bakan tarafından
açığa alınmaktadır, görevden
uzaklaştırılmaktadır. Önce, İstanbul’a
yollanıyor, vesaire... Onlar söylendi, ayrıntılarına
girmiyorum; ama, Bakanda, bu kişiyi; yani, bu konuyla, bu kokuyla
ilgilenen kişiyi, yeniden Bakanlık bünyesine almama eğilimi
açıkça gözükmektedir. Sonra, birbirlerine tabanca çektirmiş
olanları görevden hemen almak, bunları açığa çıkarmak,
yine, Bakanın elindeyken -okundu daha önce- Bakan, bunları
barıştırmak, yatıştırmak gereğini duymaktadır.
Bu da, bize, soruşturulması gereken bir nokta olarak gözükmektedir.
Başka bir nokta, TEDAŞ Teftiş Kurulu
-yani, kuruluşun kendi teftiş kurulu- “bu ihale dosyası kokuyor,
32 ihale birden iptal edilmelidir” dediği halde, bu iptal olmuyor. Yönetim
Kurulunun ayrıntılarına da girmek istemiyorum; ama, çeşitli
gidip gelmelerden sonra, 18 ihale, 12 ihale gibi bir ayırım
yapılıyor ve bu konuda yapılması gerekenler, büyük bir
gecikmeyle yapılmış oluyor.
Öbür ihale sahiplerinin iddialarına hiç
girmiyorum; ihaleyi kazanamamışlarsa, onların birtakım
iddialar ileri sürmeleri, bütün ihalelerde rastlanan doğal bir
olaydır. Hepsi yanlıştır, dayanaksızdır
demiyorum; ama, en azından, soruşturulması gerekir; fakat, temel
mesnetimiz, temel dayanağımız, bunlar değil; ama, onlar da
var... İşte, bilgi sızdırılmış,
şartnamede oynanmış, vesaire gibi bu iddialar da var...
Bir başka nokta; evet, Sayın Bakan, geç de
olsa, sorunlar konusunda soruşturma açmış; ama, ihale
gerçekleştikten sonra, ihale karara bağlandıktan sonra bunlar
hakkında kararname hazırlamış, Başbakan onu
bekletmiş. O konu, daha önceki önerge dolayısıyla
tartışıldığından, ona da fazla girmeyeceğim;
yani, o konuda, belki, bütün bu soruşturmaların ucu, bakandan öteye,
başka yerlere uzayabilir; başkalarının da sorumluluğu
-daha önceki önergede iddia edilen sorumluluğu- bizim
iddialarımız üzerine belki açığa çıkabilir; ama,
zaten, soruşturmanın amacı budur; soruşturmayı
başlatmak ve gerçek sorumlu kimdir, nereden geliyor bu koku, onu
araştırmak bakımından bir soruşturma gereklidir.
Şimdi, daha da önemlisi ve bizim bilmemiz gereken
bir nokta: KİT’ler konusunda asıl soruşturma yeri Yüksek
Denetleme Kuruludur. Yüksek Denetleme Kurulunun bu konuda
hazırladığı rapor elimizde yok; ama, biliyoruz ki, o kurul
raporu da, yine, bu ihalede usulsüzlükler olduğunu söylemektedir.
Şimdi, Sayın Başkan,
ayrılmış olan kısa zaman içinde, benim asıl vurgulamak
istediğim şu: Elimizde çok kesin; yani, iki kere iki dört edercesine
bir delil olmadan; ama, dediğim gibi, çok şüpheli -şaibeli
sözünü kullanmak istemiyorum- ve soruşturmaya gerek duyulan durumlar
varken, belge yok diyerek, biz, soruşturma görevinden kaçabilir miyiz?
Meclis, bu konu tartışmalıdır, tablo çok net gözükmüyor
diyerek, bunun üzerine eğilmemek sorumsuzluğunu gösterebilir mi? Biz
açmazsak, kim açacaktır; hele, dokunulmazlık zırhları
varsa?
Şimdi, bu vesileyle, son günlerde sözü edilen
başka bir konuya yan geçiş yapmak istiyorum: Deniliyor ki, bu
yolsuzluklar vesaireler konusunda siyasal oyunlara alet olmamak için, bunları
Sayıştaya yollayalım. Öyle bir yasa tasarısı ya da
önerisi gelmek üzere; ama, demin söyledim; özellikle, yolsuzlukların,
paranın söz konusu olduğu yerlerde asıl yetkili organ, bu
soruşturmaları kendi içinde yapabilecek organ Sayıştay
değil,Yüksek Denetleme Kuruludur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Soysal, size de ek süre
veriyorum; lütfen toparlar mısınız efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Sayıştay, ancak
genel ve katma bütçeli dairelerin harcamalarını inceler, denetler ve
hükme bağlar; ama, bizim burada üzerinde durduğumuz konu
bambaşka bir konu; genel ve katma bütçeli idarelerle ilgili değil. O
konuya, tabiî, yeri gelince, ayrıca değineceğiz.
Sayın Başkan, sözlerimi, demin sorduğum
sorunun cevabı olarak, şununla bitirmek istiyorum: Biz, Parlamento
olarak böyle bir olay üzerine eğilmezsek, bunun siyasal sistemimiz
bakımından sonuçları çok korkunç olabilir; çünkü, buna benzer
dosyalar çoğalmakta ülkemizde. Kokular var; fakat, ucundan yakalayamıyoruz.
Belki, birbirimizi üzmek pahasına da olsa, içimizden bir
arkadaşımızı üzerken de çok üzülmek pahasına da olsa,
bu Parlamento bu görevi yapmak zorundadır; çünkü, bu yapılmazsa,
İtalya’da olmuş olanlar olur. Ne oldu İtalya’da; siyasal
kadrolar, siyasal organlar bu konular üzerine eğilmedi ve
İtalyanların “yargı darbesi” dedikleri bir darbe oldu; yani,
yargı, kendisi doğrudan doğruya işi ele aldı.
Belki, içinizde, doğrudan doğruya
konuşanlar da olmuştur; Di Pietro’yla, o ünlü avukatla konuştum
“bunu yapmak zorundaydık; zorladık, sistemi zorladık, çünkü,
sistem kendisini zorlamıyordu ve bunu yapmak zorundaydık” dedi. O
süreç -temiz eller- başladı ve görüyorsunuz, İtalyan siyasal
sistemi köküne kadar sallandı, partilerin adı değişti, ortalık
karıştı ve bugün, yepyeni iktidarlar çıkıyor. Yani,
Türkiye’nin ya böyle bir sarsıntıya, dışarıdan gelecek
bir sarsıntıya, kendi anayasal organları dışından
gelecek bir sarsıntıya ihtiyacı var ya da bu
sarsıntıyı, Anayasa çerçevesinde, Anayasanın öngördüğü
kurallar gereğince Parlamento olarak biz yaratacağız. Bunun bedeli, kabul ediyorum, içimizden bir
arkadaşımız için ağırdır bu süreçten geçmek;
bizim için de çok ağırdır, öyle bir arkadaşı suçlamak;
ama, bu soruşturmanın herkes bakımından, soruşturma
konusu yapılmak istenen kişi bakımından da hayırlı
sonucu, belki onun temize çıkması, başkalarının
kirliliğinin ortaya çıkması biçiminde olacağı gibi,
asıl sonucu, Parlamentonun da Türkiye’yi temize çıkarması
olacaktır.
Onun için önergemize oy vermenizi rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum.(DSP sıralarından alkışlar)
AHMET UYANIK (Çankırı) – Gözlerim
yaşardı...
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Sayın milletvekilleri, şahısları
adına; Aydın Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül, Kayseri
Milletvekili Sayın Salih Kapusuz, Muş Milletvekili Sayın
Sabahattin Yıldız ve Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi söz
istemişlerdir.
Şimdi, şahsı adına, Aydın
Milletvekili Sayın Ali Rıza Gönül’ü kürsüye davet ediyorum; buyurun
efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
Sayın Gönül, süreniz 20 dakikadır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanımız
Şinasi Altıner hakkında verilmiş olan soruşturma
önergesi üzerinde kişisel görüşlerimi Yüce Heyetinize arz
edeceğim.
Değerli arkadaşlarım, biraz evvelki
görüşmeler sırasında, konunun başlangıcından
itibaren, sonuna kadar, tarihleri itibariyle Yüce Kurulunuza anlatma ve izah
etme imkânım, o 20 dakikalık süre içerisinde mümkün değildi.
Şimdi, biraz, bu konu üzerinde durup, Sayın Bakanın
sorumluluğu var mıdır, yok mudur; bunu, Yüce Heyetinize arz
etmek istiyorum.
TEDAŞ, 1995 yılı 18 Ağustosunda, 32
yerleşim biriminin, eskiyen, yıpranan veya tevsie ihtiyaç duyan
yerleşim biriminin elektrik şebekesini, Resmî Gazetede ilan
etmiş ve teklif verme süresini 6 Eylül olarak ilan etmiştir.
Şüphesiz, 32 şehirde, eskiyen ve
yıpranan elektrik şehir şebekesinin veya tevsie edilecek
şehir şebekesinin ihalesinin ilanı, onbeş günlük bir olay,
bir günlük, bir aylık bir olay değildir. Herhalde, kurumun
yatırım programına alınması ve birtakım teknik
hazırlıkların yapılmasından sonra bu safhaya gelmesi
gerekir ki, teknik bir kişi olmamakla birlikte, bunun altı veya sekiz
aydan önce gerçekleşmeyeceği kanısındayım.
Resmî Gazetedeki ilanı takiben, bu işi
yüklenmek isteyen birtakım şirketler 6 Eylül tarihine kadar
başvuruda bulunmuşlar. 167 firma, aşağı yukarı
850 civarında teklif vermiş ve muhammen kıymeti de 3,5 trilyon
lira olarak ilan edilmiş.
Biraz evvel, kamu iktisadî teşebbüslerinin hukukî
yapısını kısaca Yüce Kurulunuza arz etmiştim.
Sayın hocam, yasal olarak 233 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararnameye göre bunların özerk olduğunu; ancak, uygulamada, özerklik
kavramına uygun bir faaliyet içinde olamadıklarını ifade
ettiler. Sayın hocam, bilmiyorum, görüşünüzü doğru ifade
edebildim mi?..
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Aşağı
yukarı...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – “Aşağı
yukarı” diyorsunuz.
Eğer, görevli, yasayla kendilerine tanınan
yetkileri kullanmıyorsa ve kendisine ait olan bu yetkiyi, kendisinden bir
üstteki kişiye devrediyorsa, ikram ediyorsa, herhalde, orada, sorumlu
-bence- o yetkiyi kullanmaktan içtinap eden ve o yetkisini bir
başkasına devreden kişidir; ama, devretmiş dahi olsa, o
yetkiyi yanlış kullanmaktan veya üstüne devretmiş olmaktan
dolayı sorumluluktan kurtulamaz.
Şimdi, kurum özerktir dedik, İhale
Yasasına tabi değildir dedik, denetimi -yanılmıyorsam- 3346
sayılı Yasanın hükümlerine tabi oluyor. Tabiî ki, Sayın
Hocam, 3346 sayılı Yasaya göre, Kamu İktisadî Teşebbüsleri,
Yüksek Denetleme Kurulunun idarî, malî ve teknik denetimine tabidir. Zaten, bu
denetim, rutin olarak, her yıl yapılmaktadır. Şüphesiz,
buradaki savunmaların doğruluk derecesi -ben de inanıyorum ki-
Yüksek Denetlemenin, o rutin, bu yıla ait olan incelemesi bitip,
yayımlandıktan sonra, ortaya çıkacak ve
çıkarılacaktır.
Şimdi, teklif verilmiş; alt komisyon
değerlendirmesini yapmış, ihale komisyonu, tabiî ki, yine, bu kurumun, bu yasalar
çerçevesi içinde, kendisinin düzenleyip uygulamaya koyduğu bir ihale
yönetmeliği var. İhale komisyonunu atayan, tespit eden, Kurumun
yetkili organları, onaylayan, Yönetim Kurulu; almışlar,
değerlendirmişler ve neticede bunu sonuçlandırmışlar.
Bu, tamamiyle, siyasî iradenin dışında
olan bir olay. Yasal olarak, alt komisyon, değerlendirmesini
yapmış, ihale komisyonu belirlemiş, rapora
bağlamış ve 15.11.1995 tarihinde, Sayın Genel Müdürün
oluruna sunmuş. Genel Müdür, satın alma komisyonunun bu
değerlendirmesini incelemiş ve kendisi olur vermiş; ama,
değerlendirme başladıktan, daha bir ay sonra, Sayın
Altıner, 5.10.1995 tarihinde Enerji Bakanı olmuş. Bizim
kanaatimize göre, İşin buraya kadar gelen kısmıyla hiçbir
alakası, hiçbir ilgisi yok; zaten sorumluluğu da yok.
Değerli arkadaşlarım, tabiî ki, bu
arada, birtakım dedikodular dolaşmaya, basında, birtakım
yazılar yer almaya başlamış ve ihaleye -doğru veya
yanlış- katılmakla birlikte, iş alamayan şirketlerin
sağa sola, imzalı imzasız mektupları yağmaya
başlamış. Bunun üzerine, Sayın Bakana da ulaşan bu
ihbar mektupları sonucu, Bakanı, 22.11.1995 tarihinde, “ihalenin
onaylanmasında acele edilmesin; pek çok dedikodular, ihbar mektupları
geliyor, bu konu da araştırılsın” diye, Teftiş Kurulu
Başkanlığı vasıtasıyla Genel Müdürlüğe
yazı yazıyor. Sayın Derin, biraz evvel “Sayın Bakan hiçbir
şey yapmamıştır” gibi bir beyanda bulundular;
tamamıyla aksine, Sayın Bakan, bu konuda gerekli inceleme ve
soruşturmanın yapılmasını ve işin tahkikini
bizzat emretmiş ve bu, Kuruma da bildirilmiştir. Tabiî ki, Genel
Müdür, 23.11.1995 tarihinde emri veriyor ve Kurum Teftiş Kurulu harekete
geçiyor. Yapılan inceleme sonucunda, Abdülkadir Bey isimli bir
başmüfettiş tarafından düzenlenmiş olan bir ara raporuyla,
bu ihalede birtakım yanlışlıkların
yapıldığı ve bunların tespit edildiği
bildiriliyor ve ihale raporunun onaylanması ve ihalenin iptal edilmesi
gerektiği, Genel Müdürlüğe arz ediliyor.
Değerli arkadaşlarım, Genel Müdürün
Bakanlığa yazmış olduğu yazıyla da sadece bilgi
verilmiştir. Niçin; çünkü, Bakan, ilgili bakandır. Bakanın,
burada yapılan işlerden doğan herhangi bir sorumluluğu
yoktur. Zaten, Genel Müdür, yazmış olduğu bu yazıyla,
sadece, makama bilgi arz etmiştir. Yasal düzenleme de, zaten, bunu
gerektirmektedir.
Ben, tabiî ki, bu söylediklerime ait olan belgeleri,
buraya, yine, bırakacağım. Biraz evvel, Sayın Derin, sadece
bir belgenin bırakıldığını ifade ettiler,
diğer görüşmede; çünkü, o görüşme içerisinde bunları izah
etme fırsatı bulamadığım için, gereksiz yere
bırakmayı düşünmedim.
29.12.1995 tarihinde, Genel Müdür, teftiş raporuna
olur veriyor. “İhalenin iptali; ihale şartnamesinin yenilenmesi”
deniliyor bu raporda ve 5.1.1996 tarihinde, 28 sayılı yazıyla,
Genel Müdür, cevaben, biraz evvel arz ettiğim bilgiyi yazılı
olarak sunuyor.
Yönetim Kurulu, ihaleyi onaylayıp onaylamamakta serbesttir;
çünkü, yetki ve sorumluluk tümüyle kendisine aittir.
Genel Müdür, Yönetim Kurulunu topluyor ve Genel Müdürün
yetki limitindeki 19 ihalenin yapılmasına, zannediyorum, geriye kalan
13 ihalenin de şimdilik durdurulmasına karar veriyor.
Bu arada, iki genel müdür yardımcısı
kavga etmiş ve Genel Müdürlük, bunu da, bir yazıyla, Bakana, derhal
bildiriyor. Bakan, burada, işi savsaklama veya geciktirme gibi bir duygu
içerisinde değil; derhal, Teftiş Kurulu Başkanına talimat
vermek suretiyle soruşturmanın başlatılması emrini
veriyor. Kişisel görüşümüz odur ki, Bakan, burada, üzerine
düşeni yapmıştır. Tabiî ki, bunun sonunda, birtakım
incelemeler...
Bu arada, 7 Şubatta, Yönetim Kurulu tekrar
toplanıyor, 3’e 2 oyla, geri kalan 13 de dahil olmak üzere, tüm ihalelerin
kabulüne ve onaylanmasına karar veriyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Genel
Müdür, kendisini, şöyle izah etmiştir, böyle savunmuştur;
Yönetim, meseleye şu açıdan bakmıştır... Haklı
veya haksızlığın ötesinde, Sayın Bakan, bunu,
kendilerinden hemen sorduğunda, 3,5 trilyon muhammen kıymette olan bu
ihalelerin 2,2 trilyon liraya ihale edildiğini ve yüzde 27 ilâ yüzde 38
arasında bir kırım sonucu, bu işlerin verildiğini
Genel Müdür ifade ediyor ve diyor ki, ben bunu iptal edersem, altı ay
sonra, sekiz ay sonra bu rakamları yakalamam mümkün değil; o zaman,
daha yüksek fiyatla ihale olunduğunda, bu sefer de bana, niye devleti,
ihaleyi iptal edip, geciktirmek suretiyle zarara soktun, yüksek fiyattan ihale
ettin diye sorabilirler.
Şimdi, yetkisini bu şekilde
kullanmış olan Genel Müdür veya Yönetim Kurulunun herbir üyesi, ihale
komisyonunun herbir üyesi, “her aşamada kendi iradeleriyle bu kararı
aldıklarını” ifade ediyorlar, “ne bir siyasî baskı, ne de,
dışarıdan, yetkili-yetkisiz hiç kimsenin etkisinde kalmadıklarını
ve herhangi bir baskıya da maruz kalmadıklarını” ifade
ediyorlar.
Bunun üzerine, Sayın Bakan, gerekli
talimatları vermiş, soruşturmayı açmış, kavga
edenler hakkında kararname düzenlemiş; ama, hükümet
değişikliği safhasında, birtakım kararnameler,
onaylanmadığı veya onaylanmasının uygun
olmadığı gibi nedenlerle kalmış; ama “yapanın da
yanına kâr kalsın” dememiş, olayı, bir basın
bülteniyle derhal açıklamış, basına
dağıtmış. Bizim kişisel görüşümüze göre, Bakan,
yasadan doğan yetkilerini tümüyle kullanmıştır.
Sayın milletvekilleri, biz, bu olayın
-diğeri dahil- siyasî bir yönünün olduğu, siyasî nitelikte
olduğu konusunu biliyoruz. Türkiye’de, bir siyasî bunalımın,
ülkeye, faydadan çok zarar getireceğine de inanıyoruz; ama, siyasî
bunalımın çıkmasını ve bundan faydalanmak suretiyle
iktidara gelmeyi isteyenler olabilir. Ben, her şeye rağmen, Yüce
Genel Kurulun, Yüce Meclisin, bunları, çok iyi
değerlendireceğine kaniim.
Hiçbir zaman “yolsuzluk gözardı edilsin,
yolsuzluğun üzerine gidilmesin” demedik; kapansın diye, örtbas edelim
diye bir gayretin içerisinde de olmadık; ama, eğer, ortaya bir iddia
getiriyorsanız, eğer, birtakım yerlerinden koku geliyorsa,
bunların da, ciddî delillerle, inandırıcı delillerle
takviye edilmesi gerekir kanısındayım.
Biraz sonra, bir değerli
arkadaşımız, mutlaka, kişisel konuşmasını
yapacak. Şuraya kadar bahsettiklerimin belgelerini ve örneklerini
bırakacağım; çünkü, bu belgelerde, Sayın Bakan, üzerine düşen
görevi, hakikaten yapmış mı yapmamış mı,
yetkisini kullanmış mı kullanmamış mı; eğer,
ortada bir yolsuzluk varsa, bir çıkar varsa, bir hırsızlık
varsa, onun üzerine bir şal örtmenin gayreti içerisinde mi olmuş;
yoksa “siz ne yapıyorsunuz, nedir bunlar, yaptıklarınızı
gözden geçirin veya gerekli kişiler hakkında, ilgili kişiler
hakkında gerekli araştırma, soruşturma yapılsın”
diye talimat mı vermiş.
Ben, onun için, ifade ediyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gönül, size de ek süre
veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) –
İnandırıcı belgelere dayanmadan kişilerin
onurlarıyla oynamanın yanlışlığını
vurgulamak istiyorum. Canım, ben söyleyeyim; gitsin temizlensin, gitsin
aklansın, gitsin kendisini temize çıkarsın... Neden?.. Eğer, bir şey varsa, ciddî,
inandırıcı birtakım delillerle bunun takviye edilmesi
gerekir.
Ben, kişisel olarak görüşlerimi arz ettim.
Soruşturma komisyonu kurulmasından yana
olmadığımı da Yüce Heyetinize arz ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gönül.
Şahısları adına, ikinci
konuşmayı yapmak üzere, Kayseri Milletvekili Sayın Salih
Kapusuz; buyurun.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Sabahattin Yıldız ?.. Yok.
Sayın Naci Terzi?.. Yok.
Şahsı
adına başka söz isteyen yok.
Hakkında önerge verilen, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner; buyurun. (DYP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika efendim.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın
Başkan, bakan için belli bir süre olmaması lazım...
BAŞKAN – Var efendim, Danışma Kurulu
kararında var.
ŞİNASİ ALTINER (Karabük) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlarken, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Esasen, sözlerimin sonunda vereceğim bazı cevaplar
vardı; müsaadelerinizle, onlara öncelik verip şimdi cevap
vereceğim.
Sayın Şevket Kazan Bey, Yüce Heyete, iki
genel müdür yardımcısının benimle yemek yediği ve
benim onları barıştırdığım
doğrultusunda bir bilgi sundular.
Değerli arkadaşlarım, Hürriyet
Gazetesinde çıkan, “Bakan: Rüşvet varsa, bürokratlar
almıştır” başlıklı yazıdan bir pasaj
okuyorum: “Bakan Altıner, dün karakolluk olan iki genel müdür
yardımcısının görevden alınabilmesi amacıyla
Başbakanlığa kararname gönderdiğini söyledi. Altıner,
bu konuda ‘kazık kadar adamlar; kararnameyle atanan iki üst düzey bürokrat
karakolluk oluyor; barıştırmak bir yana, görevden
alınmaları için kararname sevk ettim’ dedi”
Bu varsayım üzerine, Yüce Heyetinize bu
açıklamayı yapmak istiyorum: Bu iki genel müdür yardımcısı
arkadaş, bugün, şuraya gelseler; tanımıyorum; daha önce de
tanımadım değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bunu, Sayın Ahmet Derin, eğer
yanlış anlamışsam, teftişe havale ettiğimi;
yanlış anlamışsam eğer...
(DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in salona
girmesi nedeniyle DYP sıralarından ayakta alkışlar; RP
sıralarından “niye ikaz etmiyorsunuz” sesleri)
BAŞKAN – Efendim, söyledik. Her defasında
ikaz edecek değiliz herhalde...
MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Ordu) – Sayın
Başkan, duymadılar; tekrar eder misiniz!..
BAŞKAN – Efendim, her defasında müdahale
edemeyiz; bir defa söyledik... (RP sıralarından gürültüler) Ama,
bundan sonra bunu uygulayacağız; Refah Partililer de buna uyacak.
Buyurun.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) – Sayın
Derin, teftiş başka, Yüksek Denetleme Kurulunun denetimi
başkadır. Sizinle biz, uzun süre, KİT Komisyonunda beraber
çalıştık.
Yüksek Denetleme Kurulu teftiş yapmaz değerli
arkadaşlarım; Yüksek Denetleme Kurulu, KİT’leri, Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu sıfatıyla denetler. Denetim başka
şey, teftiş müessesesi ayrı bir şey. Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu elemanları, KİT’lerin, Türkiye’deki tüm
KİT statüsündeki kuruluşların yerleştikleri binaların
birer katına, yerleşik düzende yerleşmişlerdir. Orada,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, KİT’leri, yıllık
denetime tabi tuttuğu halde, isterse, kamuoyundaki söylentilere istinaden,
resen, otomatik olarak, ara denetimlere tabi tutabilir.
Ben, TEDAŞ’taki yolsuzluk söylentilerini o
kanaldan araştırtsaydım, dört ayda o neticeyi alamazdım.
Ben, direkt olarak, teftiş mekanizmasını
çalıştırarak netice almayı yeğledim. Bunun takdir
edilmesi lazım.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, bir
KİT’i denetlese bile, yine, o da, yazıyla teftiş
mekanizmasını devreye sokar; denetim başka bir müessese,
teftiş müessesesi başka bir müessese.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu,
denetimlerini, doğrudan doğruya KİT Komisyonuna getirir
-KİT Komisyonu, bir ihtisas komisyonudur- orada denetler. Bunu da bir
bilgi olarak arz ettim.
Sayın Soysal’ın da, yine, aynı
şekilde veyahutda benzer şekilde bir ifadesi oldu; zannediyorum, bu
sözlerim, aynı şekilde, ona da cevap teşkil eder.
Değerli arkadaşlarım, sözlerime
başlıyorum.
Biraz önceki konuşmacılar, değerli
arkadaşlar, konulara temas ettiler;
belki bazı şeyleri ben de tekrar etmek zorundayım.
Değerli arkadaşlarım, TEDAŞ
konusuna girmeden önce, kamu iktisadî teşebbüslerinde yetki ve sorumluluk
hiyerarşisinin nasıl işlediğini; ilgili bakanın, bu
sorumluluk zincirinin neresinde bulunduğunu veya
bulunmadığını izaha çalışacağım.
KİT’ler, 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle kurulup, ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere, özerk bir
tarzda, ekonominin kurallarına göre yönetilirler. Devlet İhale Kanununa
ve Genel Muhasebe Kanununa tabi değillerdir, Sayıştay denetimine
tabi değillerdir. Tabiî, bunlar bu denetime tabi değil deyince, hemen
bunun arkasından, layüsel hareket ederler diye bir iddia,
maksadımı aşan bir iddia olur; onu söylemiyoruz. Onun içindir
ki, KİT’ler için, KİT Komisyonu vardır; Yüce Heyetinize gelir.
KİT Komisyonu bir ihtisas komisyonudur.
KİT’lerin kararları, genel ve katma bütçeli idarelerde olduğu
gibi, bakana tasdike gelmez. Çünkü, genel ve katma bütçeli idarelerde
“bağlı bakan” tabiri vardır, KİT’lerde “ilgili bakan”
tabiri vardır. Bağlı bakan, yetki ve sorumluluk zincirinin son
halkasıdır; halbuki, KİT’lerin bunlardan farkı ise, yönetim
kurullarının oluşudur değerli arkadaşlarım. Onun
içindir ki, KİT’lerdeki yetki ve sorumluluk zincirinin son halkası
ilgili bakan değil, yönetim kurullarıdır ve nihaî karar orada
teessüs eder. KİT’lerde, ilgili bakanın sadece gözetim ve denetim
yetkisi vardır. Bu yetkisini teftiş mekanizmasıyla kullanır;
kesinlikle, icracı organ durumunda değildir.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce
arkadaşlarım okudu; ama, tam okumadı; ben, 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin, bakanın, yani ilgili bakanın gözetim ve
denetim yetkisiyle ilgili maddesini okuyacağım; bir tek maddedir
zaten.
40 ıncı madde, birinci fıkra: “İlgili
bakanlık, teşebbüs, müessese, bağlı ortaklık
faaliyetlerini, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak
yürütülmesini gözetlemekle görevlidir.”
İkinci fıkra: “Birinci fıkrada
belirtilen amaçla, ilgili bakanlık, gerekli hallerde teşebbüsün hesaplarını
ve işlemlerini teftiş ve tahkike tabi tutmaya ve bunların
iktisadî ve malî durumlarını tespit ettirmeye yetkilidir. Bu yetki,
kuruluşların görev ve yetkilerini daraltmayacak, normal
faaliyetlerini aksatmayacak şekilde kullanılır.”
Değerli arkadaşlarım, hepsi bu kadar.
Şimdi, demek ki, bakanı tamamen soyutlamıyor KİT’lerden;
bunu iddia eden de yok zaten; ama, gözetim, denetim görevini veriyor; bu görev
için elinize verdiği alet sadece ve sadece teftiş mekanizmasıdır;
teftiş ve tahkik mekanizmasıdır. Biraz sonra, bunların ne
denli yapılabildiğini, nasıl
yapıldığını arz etmeye
çalışacağım.
Değerli arkadaşlarım, KİT’lerin
yönetim kurulları 6 üyeden oluşur. Genel müdür aynı zamanda
yönetim kurulu başkanıdır. 3 üye ise, Hazine, Maliye ve ilgili
bakanlık temsilcileridir. KİT yönetim kurulu kararları kesindir.
İlgili bakana onaya gelmez. İlgili bakan, o kararları resen
değiştiremez, iptal edemez; KİT yönetim kararları, gene
başka bir kararla, kendileri tarafından değiştirilir.
KİT’ler, kendi satın alma yönetmeliklerini kendileri hazırlarlar
ve uygularlar. Bu yönetmeliklerin hazırlanma ve uygulanma safhaları
da, ilgili bakana, ön olur veya tasdike gene gelmez; hepsi, yönetim kurulu
yetkisindedir. KİT’lerin tüm hesap ve işlemleri, yıllık
bilançoları, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca
denetlenerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonuna gelir.
İhtisas komisyonu olan KİT Komisyonunda ibra edilmezse, Yüce Genel
Kurulunuza gelir, o ibra edilmeyen hesaplar, o yılın hesapları.
Eğer, Yüce Kurulunuzda da, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda da ibra edilmezse, KİT Yönetim Kurulu üyelerinin tümü hukuk ve
ceza mahkemelerine sevk edilmiş olur. Bu halde dahi, ibra edilmeyen
kararlar, iptal edilmiş olmaz, yürürlüktedir.
Şimdi, TEDAŞ olayına geçiyorum
değerli arkadaşlarım.
TEDAŞ Genel Müdürlüğü, ülke sathında,
birbirinden bağımsız, 32 ayrı şehir ve kasaba
merkezlerinde eskiyen, yıpranan elektrik dağıtım
şebekesini yenilemek ve tevsi etmek için, kendi usullerine göre ihaleye
çıkar. Bu 32 ayrı ihalenin toplam keşif bedeli 3,5 trilyon
civarındadır.
18.8.1995, Resmî Gazetede ilan ve ihaleye
çıkış -kısa geçiyorum; tekrarlandı- tarihi; 6 Eylül
1995, teklif vermenin son günü, tekliflerin açılması ve ihaleyi
değerlendirecek olan alt komitenin değerlendirmeye başlaması;
5 Ekim 1995, Şinasi Altıner’in, yani benim Enerji Bakanı olma
tarihim ve 10 Ekim 1995’te ihale değerlendirmeleri alt komitede
tamamlanmış ve bir üst kurul durumunda olan ihale komisyonuna takdim
edilmek üzere hazır hale getirilmiştir.
Burada, kronolojik açıdan belirtmek istediğim
husus şudur ki; Bakan olmadan önce, tüm ihale fiyatları afişe
edilmiş, müteahhit değerlendirmeleri yapılmış ve
bunların sıralamaları da yapılmış. Şu
dosyayı -ihale dosyasıdır- geriye dönük olarak inceledim ve durum o şekildedir.
27.10.1995’te -arkadaşlar söylediler- satın
alma ve ihale komisyonu tarafından tekemmül ettirilen 32 adet ihalenin
toplam ihale bedeli de 2,2 ‘ye düşürülmüş;Ï 3,5’ten 2,2’ye
düşürülmüş.
15 Kasım 1995’te bu ihaleye -kendi prosedürünü
anlatıyorum- Genel Müdür onay vermiştir. Genel Müdürün onay vermesini
izleyen tarihlerden itibaren, gerek Kuruma ve gerekse Bakanlık
makamına imzalı-imzasız şikâyet mektupları gelmeye
başlamıştır. Zaten, basına da
ağırlıklı olarak yansıması, o tarihe rastlar.
Kurum Genel Müdürüne, bu şikâyetlerin TEDAŞ
Teftiş Kurulunca incelenmesi talimatını veriyorum; çünkü, o
talimatı vermek zorundayım; biraz önceki gibi, Yüksek Denetleme
Kuruluna yazarsanız, bu, aylarca sürer. Bu şikâyetlerin, TEDAŞ
Teftiş Kurulunca incelenmesi talimatını veriyorum; yoksa,
değerli arkadaşlarım, DSP’nin hakkımda verdiği
soruşturma önergesinin ikinci sayfasında değinildiği gibi
“yoğun söylentiler ve yakınmalar nedeniyle TEDAŞ Teftiş
Kurulu konuya el atmıştır” diyorsunuz...
Değerli arkadaşlarım, yoğun
söylentiler ve yakınmalar nedeniyle, TEDAŞ Teftiş Kurulu konuya
el atamaz; böyle bir mekanizma yoktur. Teftiş kurulları talimatla
görevlendirilirler; kendi bilişine, gidip “şurada bir söylenti var;
ben, bunu teftiş edeyim” deme hakları yoktur. Onları
görevlendirme talimatı da, benim tarafımdan Genel Müdüre
verilmiştir; 22.11.1995. Esasen, TEDAŞ Teftiş Kurulu ön
raporunda da, açıkça, bu talimatın Bakanlığımdan
geldiği serdedilmektedir; ama, her nedense, DSP’nin önergesinde, bu
yazılırken, o nokta unutulmuş; yani, benim tarafımdan
teftiş edildiği noktası unutulmuş.
25.12.1995’te TEDAŞ Teftiş Kurulu
Başkanının, teftiş sonucu, Genel Müdüre verdiği ön
raporda, değerli arkadaşlarım, bazı firmaların
korunduğu, teklif isteme şartnamesinde değişiklik
gerektiği, usulsüzlük yapıldığı; ayrıca,
rüşvet alındığı yolundaki -dikkat edin- soyut
suçlamaların, teşekkülümüzün boyutlarını aşarak
basında yer almasının çalışanlar üzerinde olumsuz etki
yaptığı, kamuoyunda teşekkülün itibarını
zedelediği ve teşekkül çalışanları hakkında,
yolsuzluk yaptıkları şeklinde bir imaj doğmasına yol
açtığı, şüyuu vukuundan beter bir sonuç
yaratttığı kanaatine varıldığı sebeple...
“deniyor ve 32 adet ihalenin iptali isteniyor.
29.12.1995’te, Genel Müdür, TEDAŞ Teftiş
Kurulu Başkanının bu iptal istemine aynen uymuş ve olur
vermiştir. Genel Müdür, kendi Teftiş Kurulu Başkanına “sana
katılıyorum; ben, bu ihaleyi iptal ediyorum” demiş, “olur”
demekle iptal etmiş; bununla da kalmamış, alt servislere de “bu
işi dağıtın, bozun bu ihaleyi, tamam” demiş.
5 Ocak 1996 tarihinde, Genel Müdür ve TEDAŞ
Teftiş Kurulu Başkanı, müşterek imzalı yazıyla
Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına bilgi
vermiştir. Bu bilgiyi niçin veriyor biliyor musunuz arkadaşlar;
normal olarak kendisi teftiş etse bu bilgiyi de vermez, vermek zorunda
değil; bana gelen imzalı-imzasız, ihaleyi kazanamayan bazı
müteahhitlerin bana şikâyete gelmesi dolayısıyla, benim
kanalımdan oraya bu talimat verildiği içindir ki, bana, bilgiyi, geri
besleme yapıyor. Yoksa, bana, herhangi bir şekilde “ben bunu iptal
edeyim mi etmeyeyim mi” diye sorduğu
bir şey yok; “ben iptal ettim, haberin olsun” diyor; “sen böyle bir
yazı yazmıştın, iptal ettim” diyor. Yoksa, hakkımda
verilen soruşturma önergesinde değinildiği gibi, değerli
arkadaşlarım, “Bakan, raporun gereğini yapacak yerde”
-hayır, Bakan, raporun gereğini yapmayacak; yok böyle bir müessese;
raporun gereğini Genel Müdür yapacak ve yapmış Genel Müdür
gereğini- diye başlayan ibaredeki gibi, yazı, bana, gereği
için onayıma gelmiyor. Onayıma gelmesi söz konusu değildir,
mümkün de değildir. Sadece, Genel Müdürün, iptal doğrultusunda onay
verdiğinin bilgisi geliyor. Zaten, bu yazıdan anlaşılan da,
ihalenin iptal edildiğidir; çünkü, müteahhitlerle o sırada bir
bağlantı yapılmadığı ve Yönetim Kurulundan tasdike
gelmediği için, Genel Müdür, zaten, kardeşim -bu kuruluşlar,
İhale Kanununa da tabi olmadığı için- yapmıyorum,
tamam, biz vazgeçtik deme hakkına sahip; Genel Müdür aynı zamanda
Yönetim Kurulu Başkanı çünkü.
Değerli arkadaşlarım, ihalenin iptali
yönündeki bu bilgi üzerine, ayrıca izah ettiğim biraz önce, 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, gözetim, denetim yetkim tarifi
içinde, yetkim olmadığı halde, bir de benim, bilgi için bana
gelen bir ihale iptal kararını, bir de ben “hah, bir de ben bunu iptal
ettim” gibi, böyle bir mantık, prosedür zaten söz konusu değil.
Değerli arkadaşlarım, 1 Şubat
1996’da, TEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı iki kişinin
aralarında kavga etmeleri ve silah çekme iddialarını
Bakanlığıma ihbar ederek, soruşturma açılmasını
talep ediyor. Genel Müdür, İki genel müdür muavininin hakkında,
savcılığa suç duyurusunda bulundum, sen bunlara bir
soruşturma açtır... Niçin kendi teftiş kuruluna vermiyor biliyor
musunuz değerli arkadaşlarım? Kurumların teftiş
kurulları, genel müdür, genel müdür yardımcılarını ve
yönetim kurulu üyelerini teftiş edemezler; onların bir üst durumunda
olan teftiş mekanizması bakanlık teftiş
mekanizmasıdır. Onun için, genel müdür bana yazmıştır;
derhal olur vermişimdir teftiş heyeti başkanına, derhal
soruşturma açılması... Evrakı budur.
Değerli arkadaşlarım, 7.2.1996’da,
TEDAŞ Yönetim Kurulu üyesi ve Bakanlık Temsilcisi olan Müsteşar
Yardımcısı bana gelerek, akşamüstü, “bugün yönetim kurulu
toplandı” dedi ve “daha önce Genel Müdürün iptal ettiği ihalenin, 3’e
2 oranında kabul edildiğini, kendisinin muhalefet şerhi
koyduğunu” söyledi. Derhal, aynı anda -akşamüstüydü, çok iyi
hatırlıyorum- ilgili Genel Müdürü, Müsteşarı, Hukuk
Müşavirini ve Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanını
çağırdım ve konuyu görüştüm; çünkü, bilgi
açısından, zaten -şu bilgiye göre, bana göre, Bakana göre,
Bakanlığa göre- ihale iptal edilmiş; ama, gelmişler, Genel
Müdür, önce, iptal kararından vazgeçtiğini, ihalenin onaylanması
doğrultusunda ısrarlı olduğunu, karar
değiştirdiğini -oradaki heyet bunun hepsini biliyor- ihalenin
ortalama yüzde 33 oranında tenzilatla elde edildiğini, iptal etmesi
halinde bu oranda bir tenzilat yakalayamayacağına
inandığını ve sonunda devleti zarara sokmaktan
korktuğunu, sorumluluğun kendisinde olduğunu vurgulayarak -bunu
ısrarla vurgulamış ve- kararını
değiştirmiş; ama bu karardan vazgeçmeyeceğini
söylemiştir.
Karar, o anda önüme geldiğinde, Yönetim Kurulu
karar defterine zaten olay işlenmiş. Değerli
arkadaşlarım, hiçbir bakana, KİT kuruluşunda, yönetim
kurulları önceden bir gündemi belirleyerek “Bakanım, ben, işte,
perşembe günü yine yönetimi toplayacağım, şu şu
kararları alacağım” diye, KİT’lerden -30 tane KİT var
Enerji Bakanlığında- böyle bir gündem falan gelmez; iş olup
bittikten sonra sizin haberiniz olur; böyle bir şikâyet vukuunda olur.
Eğer, o Yönetim Kurulu kararı 3’e 2
değil de, 6 kişinin -genel olarak KİT’lerde kararlar ittifakla
alınır; ekseriyetle alındığı, muhalefet
şerhiyle alındığı çok az vakıadır-
ittifakıyla alınmış olsaydı, zaten benim haberim
olmazdı. KİT’lerin aldığı Yönetim Kurulu
kararları, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre, yirmi gün
içerisinde, bilgi için Yüksek Denetleme Kuruluna gider; bakanlığa da
gelir.
Demek ki, benim Bakanlık Müsteşar
Yardımcım ve Yönetim Kurulu üyesi olan arkadaş, aynı gün,
ayın 7’sinde bana gelmiş ve şu karardan bir fotokopi
getirmiş, demiş ki “burada, Genel Müdür ve iki Genel Müdür
Yardımcısı, bugün, bizi çağırdı, topladı;
Yönetim Kurulu kararını aldı. Biz, zannettik ki, ihaleyi iptal
kararı gelecek.” Öyle zannediyorum, bu heyet, bunu, benden sonraki
Sayın Bakan Hüsnü Doğan’a da anlatmış olmalılar.
Değerli arkadaşlarım, burada, özellikle,
Bakanlığın dışından, yani, Genel Müdürlüğün
dışından gelen, hariçten gelen, Bakanlık, Maliye ve Hazine
temsilcileri, bu olaya muhalefet etmişler. Yalnız, ortada bir nokta
var, 3’e 2; 6 kişi gelmemiş olaya, 6 kişi yok; 5 kişi
gelmiş, 3 kişi onay vermiş, 2 kişi reddetmiş.
Reddedenlerden birisi, Bakanlığıma ait bir Müsteşar
Yardımcısı; bu Müsteşar Yardımcısı,
aynı zamanda, Yönetim Kurulu üyesi. Benim çabuk haberdar olmamın
sebebi de, oradaki Müsteşar Yardımcısının, bana,
süratle meseleyi intikal ettirmesidir.
Şimdi, oradaki heyete ve hukuk müşavirine,
Yönetim Kurulunun, bu ihale kararını bakan olarak iptal etmemin
mümkün olup olmadığını sordum. Başta izah ettiğim
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedeki, denetim, gözetim yetkim
içerisinde, bunun mümkün olmadığını; nihaî kararın
Yönetim Kuruluna ait olduğunu; ancak, bu işin -tüm yönleriyle-
Bakanlık Teftiş Kurulunca tahkikini isteyebileceğimi vurguladılar;
muhalefet şerhi koyanlar da böyle istedi. Zaten, muhalefet şerhinde
-şurada yazıyor- Yönetim Kurulu kararının muhalefet
şerhinde “ben, ihalenin iptalini istedim; Bakanlık bunu acele
teftiş ettirmelidir” diyor; yoksa, derdi ki “Bakan bunu iptal etsin.”
Değerli arkadaşlarım, 7.2.1996’da bu
karar alınıyor; 7.2.1996 akşamı, ben, Teftiş Heyeti
Başkanına, aynen şu talimatı veriyorum... Teftiş
Heyeti Başkanı, bana, 7.2.1996’da, şifahî emirlerin üzerine...
Bütün yönleriyle, daha önce kavga eden iki Genel Müdür
Yardımcısını da bu işin içine katarak, en geniş
manada, derhal tahkikini istiyorum. İnceleme değildir, tahkik; en
geniş manada... Bu Teftiş Heyeti Başkanı, bana, 9’unda bu
yazıyı hazırlayarak, onayımı da alıyor; evrak da
budur.
Değerli arkadaşlarım, aynı gün,
9.2.1996’da resmî çıkışlı basın bildirisi
yayınlıyorum –bu durum basına artık
yansımıştır; arkadaşlarım, basın
bildirisinin tamamını burada okudular, burada tekrar
etmeyeceğim– ve TEDAŞ Yönetim Kurulu üyesi olan iki Genel Müdür
Yardımcısının görevden alınma kararnamesini
Başbakanlığa gönderiyorum, 9.2.1996 tarih ve 01144235
sayıyla. Biraz önce konuşan Sayın Ali Rıza Gönül
arkadaşım, o günlerde bunu anlattılar.
Değerli arkadaşlarım, müstafi bir
hükümetti –tarihe bakarsanız– artık yeni hükümet kurulma
aşamasındaydı. Kararnamelerin, gerek Başbakanlıkta
gerekse Cumhurbaşkanlığında tam tekemmül etmesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, size eksüre de verdim,
lütfen sözlerinizi toparlayın, rica ediyorum.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) – Özür
diliyorum efendim, bitiriyorum...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI NAHİT
MENTEŞE (Aydın) – Müstafi hükümet olduğu için zaten,
Cumhurbaşkanı imzalamıyordu.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) – Evet,
imzalama mümkün değildi!
Değerli arkadaşlarım, 14.2.1996’ da
“Basın ve Arena Programında” yer alan bazı söylentiler, DSP’nin
hakkımda verdiği araştırma önergesinde de yer alıyor,
firma adı olarak da var. Orada, “Genel Müdür Yardımcılarından
birisi, aracı marifetiyle 15 milyar lira, eğer o ihale kazanamayan
müteahhide verseymiş ihaleyi kazanırmış” Bu, basına da
yansıdı, programlarda da konuştu.
Değerli arkadaşlarım, gerek Arena
Programında, gerek basında, biraz önce size
aktardığım, şurada da, “15 milyar lira istediler” diyen bir
müteahhit, aynen yazıyor. Ben burada isim vermiyorum. Orada bulunan
arkadaşlardan, bir Genel Müdür Yardımcısını
suçlayarak, “aracı vasıtasıyla benden 15 milyar lira istedi.
Eğer bunu verebilseydim ihaleyi kazanırdım” diyor, geriye
giderek, geri tarafa giderek.
Değerli arkadaşlarım, ona ne
yapıyorum: Aynı anda, belki savcılık, cumhuriyet
savcılığı, bu gazeteyi veya televizyondaki programları
ihbar kabul etmesi lazım ama, belki edemez diye, takviyeli olsun diye,
14’ünde cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmak
üzere, müsteşara talimat veriyorum. Müsteşara talimatım
şudur. Bunları okumuyorum. “Bakan adına” diye imza
etmiştir;TEDAŞ Genel Müdürüne talimat veriyorum bu yazı ile,
“derhal cumhuriyet savcılığında, bunu ihbar kabul ederek
değerlendirilmesi” diye; çünkü, bunun tersi işlem de doğrudur.
Eğer cumhuriyet savcılığı bir üst düzey yöneticisi
hakkında bir takibata gelirse, zaten ilgili bakandan onay alır; ben
bu onayı önce veriyorum, önce veriyorum.
Ayrıca değerli arkadaşlarım,
görüldüğü gibi -şimdi burada arkadaşlar bahsettiler- kendi
aralarında, bu soruşturmayı açtırdığımı
kamuoyuna açıkladıktan sonra -ben 5 Martta Bakanlıktan
ayrıldım- duyuyorum ki, geriye dönük olarak, 29 Şubatta, yani
şubat ayının sonunda, -ondan beş gün sonra da Hükümet
değişiyor- bu yönetim kurulu bir daha toplanıyor. İttifakla
alınmayan kararlarda, aralarında bir ihtilaf çıkıyor, bu
karar geçersiz diye; 3’e 2 kararın geçersiz olup
olmadığını Hazine Müsteşarından soruyorlar. Hazine
Müsteşarına yazı yazıyorlar; bunu, geriye dönük
incelemelerimden anlıyorum.
Hazine Müsteşarlığı, TEDAŞ
Genel Müdürüne, bu sefer cevaben, yazı yazıyor. Sayın Genel
Müdür, “hayır, 3’e 2 kararın yanlıştır, o karar geçersizdir” diyor. Ne
yapacağım?.. “Bir yönetim kurulunda, muhalefet olduğu yerde,
tamsayı olacak, yarı yarıya olacak; Tamsayı 6 kişi
olacak -çünkü biri gelmemişti 7 Şubatta- 3’e 3 olduğu takdirde,
Genel Müdürün oy kullandığı taraf kazanır, aksi takdirde bu
geçersizdir” diyor. 29 Şubatta
aynı Genel Müdür, Yönetim Kurulunu bir daha topluyor, tekrar bu
kararı alıyor, 3’e 3 kararını alıyor. Kararında
ısrarlı olduğunun en büyük delili, kanıtı budur
değerli arkadaşlarım.
Ben, bunu geriye dönük öğreniyorum. Zaten,
beş gün sonra da, ben, gittim oradan. Zaten teftişi, tahkikatı,
ben, 7’sinde başlattım; onu bildikleri halde, bu kararında
ısrar ediyor. Demek ki, kendi yetkileri var, o kararları iptal etmek
mümkün değil.
Görüldüğü gibi, hakkımdaki soruşturma
önergesinde ağırlıklı konu olan, ilgili Bakan olarak benim,
ihaleyi niçin iptal etmediğim sorusu, KİT’lerin bakanlıklarla
ilgisini gösteren, yasal mevzuat karşısında, açıkça
cevaplanmış olmaktadır. Ayrıca, kamuoyuna
yansımış, yoğun söylentiler karşısında,
duyarsız kaldığım ve görevi ihmal ettiğim
iddialarının ise, denetim, gözetim görevimi ne denli duyarlı
yaptığım, tüm belgelerimle ortada olduğu,
anlaşıldığında, son derece cılız
kaldığını takdirlerinize sunarım.
Sayın milletvekilleri, ilgili Bakan olarak,
gözetim, denetim görevimi fazlasıyla yaptım. Benim yerimde önerge
sahipleri de olsalardı, bu kadarını yaparlardı.
Yine iddialar arasında, basında yer alan...
Benim sözüme göre, ortada bir pislik olduğu muhakkak -ben gösteriyorum,
ben bu sözü söyledim- demişim; burada bir çelişki yok ki. “Ortada bir
pislik olduğu muhakkak” demesem, “hiçbir şey yok” demesem, bu teftişleri
niye yaptırıyorum arkadaşlar? Savcılığa niye suç
duyurusunda bulunuyorum? Bana, yasaların, denetim, gözetimde verdiği
yetkide, elimdeki yegâne aletim, teftiş mekanizması olduğuna
göre, ben de onları yapmışım zaten.
Savcılığa sevk etmişim, savcılığa suç
duyurusunda bulunmuşum, kararname sevk etmişim. Yani, bunlardan
başka bir şey yapamazdım. Bizi, genel müdür yerine de ikame
etmemelisiniz.
Değerli
arkadaşlarım, hakkımdaki soruşturma önergesi içinde,
TEDAŞ Kurumu yetkilileri suçlanırken, zaman zaman, satır
aralarında, benim Bakan olduğum unutulup, kâh genel müdür yerine, kâh
ihale komisyonu üyeliği yerine, kâh da KİT yönetim kurulu
üyeliği gibi pozisyonlara ikame edildiğim izlenimi açıkça belli
oluyor. Halbuki, ben, o zaman, bu görev ve sorumluluğu tarif edilmiş
ilgili Bakan sıfatı taşıyordum .
Değerli arkadaşlarım, benden önceki
Genel Müdürün alınması konusuna biraz temas etmek istiyorum. Bir
tarih hatanız var, burada söylediniz, her iki taraftan da
arkadaşlarımız söylediler. Buradaki Genel Müdür arkadaşa
biraz söyleyelim. Eğer, evvelki Genel Müdürü alma görevi bir karineyse
-ben, kesinlikle buna karine demiyorum- Sayın Atasoy’un yirmi
yıllık arkadaşıdır ve kendisini Genel Müdür
yapmıştır; ihale açılmadan birbuçuk ay evvel, bu Genel
Müdürü görevden aldığı, tarihlerden belli. Şimdi,
kesinlikle maksadımı aşan, tekrar ediyorum, maksadımı
aşan bir söz söylemek istemiyorum. O ilgili Genel Müdürün görevden
alınışı, bu ihalenin, ilk başlangıçta,
ilanından birbuçuk iki ay önceye rastlar. Şimdi, ilgili Genel Müdür,
görevden kararnameyle alındıktan sonra, bu arkadaş, idarî
mahkemeyle işi kazanıyor.
Değerli arkadaşlarım, ben, bu
arkadaşı 16 Kasımda göreve başlatıyorum; ama, bu
arada, bu Genel Müdür, teftiş dosyaları içerisinde, orada -benden
sonraki Bakan da belki inceleme fırsatı buldu, ben de buldum- benden
önceki yönetim hakkında çok ağır ithamlarda bulunmuş -ben,
burada, ona girmek istemiyorum- ve bana da bu derdi yandı ve aynen
şunu dedi: “Beni bir saat oturt; önümüzde seçim var, bir saat sonra
buradan ayrılacağım, ben de aday olacağım” dedi. Ben,
bu arkadaşı, gittim, oturttum; ama, bu arkadaşın, benden
evvel, bu olaylardan dolayı amirlerini bizden önceki Bakanı
hakkında yazılı şikâyetleri var. Bu şikâyetleri de
gördüğüm için, ben bir Bakan olarak, -geçenlerde Sayın
Başbakanımız Mesut Yılmaz da burada açıkladılar,
bir başka vesileyle- yani, benim tanımadığım bir
kişi, ben, bu arkadaşla çalışmayacağımı
yüzüne söyledim. Seni tanımıyorum, kusura bakma, belki, biz,
başka bir değişiklik yapacağız diye kendisine söyledim.
“Ben, onu takdirlerinize sunarım; işe başlayayım, bir gün
sonra ayrılayım” dedi. Başladı, ayrılmadı;
ayrılmayınca -zaten, hakkında, benden önce cezaları var,
disiplin cezaları var- ben başka bir göreve gönderdim;
doğrudur; kabul edilmedi, gitmedi;
sonra da, alma kararını aldım.
Yalnız, burada, dikkat edeceğiniz husus çok
enteresandır: Değerli arkadaşlarım, bu arkadaşı
görevden aldığım tarih 20.11. 1995, benim, ihale
soruşturmasını başlattığım tarih 22.11.1995;
yani, bu arkadaşı görevden aldıktan iki gün sonra
soruşturma başlattım. Biraz önce konu olan
Başbakanlığa yazıyı yazdığı tarih
-burada var- 29.11.1995. Yani, 29’unda, benim soruşturma
başlattığımı duyuyor ve kendisi de “bu ihalelerde bir
yolsuzluk var” diyor. Ondan evvelki şikâyetlerinde hiç ihaleden
bahsetmiyor; geçmişteki yöneticilerine ve müsteşarlara
“hırsız, arsız” gibi laflar ediyor; o da var burada, oraya
girmek istemiyorum; sırf, tarih zamanlamasını söylemek
istiyorum. İhaleyle bağlantı kurmasının sebebi...
Benim, soruşturmayı açtırdığım tarihten itibaren
tam 8 gün sonra, Başbakanlığa bir yazı yazıyor “burada
ihale yolsuzluğu var, filan...” diyor; o yazı da burada.
Başbakanlık Teftiş Kurulundan bana gelen yazıda “sizin
hakkınızda böyle böyle bir şeyler var” diyor. Bana da kızmış orada, bana da
laflar var; yani, öfkeler arasında, benim de ismim var, beni de içeriyor
ve benim de ismim olan yazı dahil olmak üzere, Başbakanlıktan
bana 5 Aralıkta gelen... 5 Aralıkta da, 15 gün sonra, zaten, benim
daha evvel başlatmış olduğum teftiş bitmek üzere.
“Teftiş Kurulu
Başkanlığına
Aynı konuda, daha önce başlatılan
işlerle birleştirerek, bütün yönleriyle incelenmesi ve
soruşturulmasını rica ederim.
9.12...
Bakan
Şinasi
Altıner”
Ben, benim için şikâyetini dahi tahkik
ettiriyorum. Sadece ben değil,
müsteşar ve orada daha başka kim varsa -zaten hırsız
olmayan kimse kalmamış- ben bunları teftiş ettiriyorum
değerli arkadaşlarım. O teftiş sonuçlandı mı,
sonuçlanmadı mı bilmiyorum; zaten ben de beş gün sonra 5 Martta
ayrıldım.
BAŞKAN – Sayın Bakan, toparlarsanız
memnun olurum.
ŞİNASİ ALTINER (Devamla) –
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, görevi ihmalle,
hakkımdaki soruşturma önergesinde, baştan itibaren bunlar
satır aralarında söyleniyor; şu iş şöyle
olmuştur, Bakan lakayd davranmıştır; şu iş
şöyle olmuştur, Bakan ilgilenmemiştir deniliyor; en sonunda da
240’la benim hakkımda soruşturma açtırmaya kalkarken de “Bakan
görevi kötüye kullanmıştır” diyor.
Değerli arkadaşlarım, görevi ihmal
başka bir şey, görevi kötüye kullanmak başka bir şey.
Şimdi, hiçbir şey yapmazsanız, görevi ihmal edersiniz; ama,
hiçbir şey yapmamak, görevi kötüye kullanmak demek değildir ki.
Görevi kullandığınız, yani bir karar verdiğiniz zaman,
yanlış, haksız bir karar verdiğiniz zaman görevi kötüye
kullanma olur.
Şimdi, DSP’nin önergesindeki çelişki
nedeniyle söylüyorum: Baştan ihmal etmişim, çok fazla duyarsız
kalmışım, kalmışım, sonra da görevi kötüye
kullanmışım! Yani, hiçbir şey yapma, yapma, yapma, sonunda
görevi kötüye kullan; hayır, olmaz; “görevi ihmal” de, belki de -eğer
öyle diyorsanız- 233’üncü maddeye sok. Şimdi, görevi ihmal başka
bir şey, görevi kötüye kullanmak başka bir şey. Hatta, benim
için, “görevinizi yapmadınız” diyorsunuz. Hatta, görevi
aşırı yapıp haksız bir şey yapmış olmam
lazım ki, o zaman kötüye kullanma söz konusu olsun.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Enerji Bakanı Sayın Hüsnü Doğan’ın, konuyla ilgili
yaptırdığı araştırma sonucuyla ilgili olarak
yaptıkları açıklamada da ifade ettikleri gibi, olayın bizi
ilgilendiren boyutu yoktur.
Bu vesileyle, konuyu Yüce Heyetinizin takdirlerine
sunuyor, iyi akşamlar diliyorum. (DYP ve RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Altıner.
Sayın milletvekilleri, Meclis
soruşturması önergesi üzerindeki görüşmeler sona ermiştir.
Oylama biçimiyle ilgili bir önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (9/2) esas numaralı Meclis
soruşturma önergesinin oylamasının açık oyla ve
oylamanın da kupaların sıralar arasında
dolaştırılmak suretiyle yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Şimdi, açık oylama talebinde
bulunan arkadaşların burada bulunup bulunmadığını
tespit edeceğim:
Necmettin Cevheri?.. Burada.
Mehmet Gözlükaya?.. Burada.
Saffet Arıkan Bedük?.. Burada.
Cefi Jozef Kamhi?.. Burada.
Bekir Aksoy?.. Burada.
Ali Osman Sönmez?..
TURHAN TAYAN (Bursa) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Tekabbül ediyorsunuz.
Sedat Aloğlu?.. Burada.
Cevdet Aydın?..
TURHAN GÜVEN (İçel) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Tekabbül ediyorsunuz.
Necmi Hoşver?.. Burada.
Evren Bulut?.. Burada.
Ümran Akkan?.. Burada.
Halil Yıldız?.. Burada.
Haluk Yıldız?.. Burada.
Yusuf Bacanlı?.. Burada.
Nevzat Köse?.. Burada.
Önergede 15 imza bulunduğundan ve imza sahipleri
de Genel Kurul Salonunda olduğundan, oylama isteğini
oylarınıza sunacağım. Zaten önergede de, oylamanın,
kupaların sıralar arasında dolaştırılmak
suretiyle yapılması hususu istenmektedir.
Açık oylamanın kupaların sıralar
arasında dolaştırılması suretiyle
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz,
kırmızı oy, soruşturma önergesinin reddi yolundadır;
beyaz oy, soruşturma önergesinin kabulü yolundadır; çekinser oyun
rengi belli zaten.
Yanında basılı oy pusulası olmayan
sayın milletvekillerinin, oyunun rengini beyaz bir kâğıda
yazdıktan sonra, adını soyadını, seçim çevresini de
belirterek, imzalaması gerekiyor; imza olmadığı takdirde oy
pusulası geçersiz oluyor. Rica ediyorum bu hususa dikkat edilsin efendim.
Sayın milletvekilleri, bu oylamadan sonra,
görüşeceğimiz bir maddelik kanun tasarısı var; Genel
Kurulca öyle bir karar alındı.
Kupalar sıralar arasında
dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Enerji ve
Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner
hakkında verilen (9/2) esas numaralı soruşturma önergesi
nedeniyle Meclis soruşturması açılıp açılmamasına
ilişkin yapılan açık oylamaya 395 sayın milletvekili
katılmış; kabul 228, ret 157, çekinser 1, geçersiz 4, mükerrer 5
oy kullanılmıştır.
Böylece, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı
Sayın Şinasi Altıner hakkında verilen Meclis
soruşturması önergesi de kabul edilmiştir.
Bilindiği üzere, Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince, soruşturma, siyasî parti gruplarının güçleri
oranında komisyona verecekleri üye sayısının üç katı
olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı
ad çekmek suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon
tarafından yürütülecektir.
Soruşturma komisyonunun görev süresi, Anayasa
gereği iki aydır. Bu sürenin, komisyonun, başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üyelerinin seçiminden itibaren
başlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
VII. —KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. —10 . 10 .
1984 Tarihli ve 3056 sayılı Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı :3)
BAŞKAN – 10.10.1984 Tarihli ve 3056
Sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
raporunun müzakeresine başlayacağız.
Komisyon?..
Hükümet?..
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı burada.
Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı,
bu kanun tasarısının görüşülmesini istiyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Hayır efendim.
BAŞKAN – Hükümeti aradık, Hükümet yok;
Komisyon da görüşmek istemiyor.
Gündemde yer alan işleri görüşmek için, 25
Nisan 1996 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.42
VIII. —SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.
—Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, DDY İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer
Barutçu’nun yazılı cevabı (7/357
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz
ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 1. T.C. Devlet Demiryolları
İşletmeleri ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995
yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama
yapılmıştır?
2. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında
temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar harcama
yapılmıştır?
3. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında ne
kadar demirbaş eşya alımı yapılmıştır?
4. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında
binek aracı olarak ne kadar taşıt satın
alınmış, ne kadar ödeme yapılmıştır?
5. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında
yönetim ve denetim kurulu üyelerine ödenen ücret ve harcırah ne
kadardır?
T.
C.
Ulaştırma
Bakanlığı
Araştırama
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 24.4.1996
APK:B.11.0.APK.010.00.00.A-7/524-11282
Konu :Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı
İlgi :15.3.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/357-618/1382 sayılı yazınız.
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Sayın Başbakanımıza yönelttiği 7/357-618
sayılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer
Barutçu
Ulaştırma
Bakanı
Elazığ
Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un 7/357-618 Sayılı Soru Önergesi ve
Cevabı
Sorular :
1. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında
reklam gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
2. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında
temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar harcama
yapılmıştır?
3. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında ne
kadar demirbaş eşya alımı yapılmıştır?
4. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında
binek aracı olarak ne kadar taşıt satın
alınmış, ne kadar ödeme yapılmıştır?
5. T.C. Devlet Demiryolları İşletmeleri
ve bağlı kuruluşlarında 1994-1995 yıllarında
yönetim ve denetim kurulu üyelerine ödenen ücret ve harcırah ne
kadardır?
Cevaplar :
1. Reklam Gideri Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde :
1994 yılında 1 279 470 840 TL.
1995 yılında 868 000 000 TL.
Bağlı Ortaklıklarda :(TÜLOMSAŞ,
TÜDEMSAŞ, TÜVASAŞ)
1994 yılında 709 850 578 TL.
1995 yılında 1 053 604 803 TL.
2. Temsil ve Ağırlama Gideri Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde
1994 yılında 789 021 000 TL.
1995 yılında 1 519 678 359 TL.
Bağlı Ortaklıklarda
:(TÜLOMSAŞ,TÜDEMSAŞ, TÜVASAŞ)
1994 yılında 326 303 213 TL.
1995 yılında 666 394 192 TL.
3. Demirbaş Alımı Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde Tasarruf Genelgesi
nedeniyle 1994-1995 yıllarında demirbaş alımı
yapılmamıştır.
Bağlı Ortaklıklarda;(TÜDEMSAŞ,
TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ)
Alet, Edavat, Avadanlık ve makine alımı
olarak;
1994 yılında 1 491 841 380 TL.
1995 yılında 2 447 271 261 TL.
4. Taşıt Alımı Olarak;
TCDD ve Bağlı Ortaklıklarında,
1994-1995 yıllarında taşıt alımı
yapılmamıştır.Ancak TCDD Personeli Dayanışma ve
Yardımlaşma Vakfından 2 000 000 000 TL. bedelle 8 adet binek
otosu satın alınmıştır.
5. Yönetim Kurulu Üyelerine Ödenen Ücret ve
Harcırah Olarak;
TCDD Genel Müdürlüğünde:
1994 yılında 646 641 000 TL.
1995 yılında 1 041 957 055 TL.
Bağlı Ortaklıklarda :(TÜLOMSAŞ,
TEDAMSAŞ, TÜVASAŞ)
1994 yılında 2 165 300 000 TL.
1995 yılında 2 196 600 000 TL. dır.
2.
—Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, TİGEM’in bazı
harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı
cevabı (7/359)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz
ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular :1. Tarım İşletmelerinde
(TİGEM) 1994-1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar
harcama yapılmıştır?
2. Tarım İşletmelerinde 1994-1995
yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar
harcama yapılmıştır?
3. Tarım İşletmelerinde 1994-1995
yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı
yapılmıştır?
4. Tarım İşletmelerinde 1994-1995
yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt
satın alınmış, ne kadar ödeme
yapılmıştır?
5. Tarım İşletmelerinde 1994-1995
yıllarında Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerine ödenen ücret ve
harcırah ne kadardır?
T.
C.
Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Birim
:B.12.2.TIG.0.74.00.01-2054
Sayı
:446
Konu :Önerge.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :9.4.1996 gün ve B.02.0.012/2.02.308
sayılı yazı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil
Tunç’un Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile ilgili
olarak, Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması isteğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiği soru önergesine ilişkin
cevaplar yazımız ekinde sunulmuştur.
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Elazığ
Milletvekili Sayın Ahemet Cemil Tunç’un TİGEM ile İlgili
Sorularına Verilen Cevaplar
1. Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğünde 1994 ve 1995 yıllarında reklam gideri
yapılmamıştır. Ancak 1994 yılında 34 509 813 TL.
ve 1995 yılında 288 109 795 TL. resmî ilan ve fuarlarda
damızlık ve tohumlukların teşhiri için harcama
yapılmıştır.
2. Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğünde 1994 yılında 1 529 411 651 TL. ve 1995
yılında 3 574 466 328 TL. personel eğitimi ile ilgili kurs,
seminer ve diğer temsil giderine ilişkin harcama
yapılmıştır.
3. Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğünde 1994 yılında 451 848 974 TL. ve 1995
yılında 3 126 006 914 TL. tarla, bahçe, hayvancılık
demirbaşları ile büro demirbaşları
satınalınmıştır.
4. Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğünde 1994 ve 1995 yıllarında binek aracı olarak
taşıt satın alınmamıştır.
5. Tarım İşletmeleri Genel
Müdürlüğünde Yönetim Kurulu Üyelerine 1994 yılında 721 423 000
TL.’si ücret ve 103 893 000 TL.’si harcırah olmak üzere toplam 825 316 000
TL. brüt ödemede bulunulmuştur.
1995 yılında ise Yönetim Kurulu üyelerine 877
317 000TL.’si ücret ve 322 755 000 TL.’si de harcırah olmak üzere brüt 1
210 072 000 TL. ödenmiştir. TİGEM İktisadî Devlet Teşekkülü
statüsünde bir kuruluş olduğundan denetleme kurulu
bulunmamaktadır.
3.
—Elazığ Milletvekili AhmetCemil Tunç’un, AtatürkOrman Çiftliği
Müdürlüğünün bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın
yazılı cevabı (7/393)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz
ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular :1. Atatürk Orman Çiftliği
Müdürlüğünde 1994 -1995 yıllarında reklam gideri olarak ne kadar
harcama yapılmıştır?
2. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994
-1995 yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar
harcama yapılmıştır?
3. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994 -1995
yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı
yapılmıştır?
4. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994
-1995 yıllarında binek
aracı olarak ne kadar taşıt satın alınmış,
ne kadar ödeme yapılmıştır?
5. Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünde 1994
-1995 yıllarında Yönetimve Denetim Kurulu üyelerine ödenen ücret ve
harcırah ne kadardır?
T.
C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 22.4.1996
Sayı
:ÖKM-2/135
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :15.3.1996 Tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/393-654/1418 sayılı yazınız.
b) Başbakanlık Kan. Kar. Gen. Müd. nün
29.3.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-279-42/1176 sayılı
yazısı.
c) Devlet Bakanlığının (Sayın
A. Talip Özdemir) 9.4.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02.258 sayılı
yazısı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil
Tunç tarafından Başkanlığınıza sunulan ve
Sayın Başbakan tarafından cevaplandırılması
istenen Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü ile ilgili bilgiler ekte
sunulmaktadır.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü ile
İlgili Soru Önergesi Bilgileri
1994 1995
1. Reklam
giderleri 803
000 8 250 000
2. Temsil ve
ağırlama giderleri 30
291 394 19 488
817
(Kendi üretimimizden)
3.
Demirbaş eşya alımı 18
573 000 19 950
000
4.
Taşıt alımı — —
5. Yönetim ve
Denetim Kurulu
üyelerine ödenen ücret ve
harcırah — —
4. —Karaman
Milletvekili Zeki Ünal’ın, sac ithalatına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı
cevabı (7/412)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Tansu Çiller tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
14.2.1996
Zeki
Ünal
Karaman
Edinebildiğim bilgilere göre, Türkiye’nin toplam
sac ithalatı 1995 Ocak-Ekim döneminde 3 milyon ton civarındadır.
Bunun yaklaşık 1.3 milyon tonu Rusya ve Ukrayna’dan getirilmektedir.
Uzmanlar Rusya ve Ukrayna’dan getirilen sacın,
içindeki silüsyum miktarının fazlalığından dolayı
çabuk çürüme yaptığını belirtmişler ve özellikle
rutubetli iklime sahip bölgelerde bu olumsuzluğun daha da fazla dikkat
çektiği konusunda ortak kanaat bildirmişlerdir.Aynı beyanlardan
Rusya ve Ukrayna sacının yeterli esnekliğe sahip
olmadığı ve darbelere karşı Ereğli sacına
göre daha dayanıksız olduğu
anlaşılmıştır.
Sorularım şunlardır :
1. Rusya ve Ukrayna’dan getirilen kalitesiz sac hangi
dayanıklı tüketim mallarında kullanılmaktadır?
Kalitesiz malzemeyle kaliteli mal üretmek mümkün olmadığına göre
kalitesiz sac ithaline niçin izin verilmektedir?
2. Sacın büyük bir bölümünün Tekfen, Koçtaş,
Demay, Yücel Boru ve Yassan firmalarınca ithal edildiği doğru
mudur? Doğru ise aynı işi yapan başka firmalar da var
mıdır?
3. Hangi firmalar hangi ülkelerden ne miktar sac ithal
etmişlerdir?
4. AB ülkelerince, BDT ülkelerinden ithal edilen sac
konusunda sıkı denetim uygulandığı halde, niçin GB’ne
imza atan Türkiye’de aynı denetim yapılmamaktadır?
T.
C.
Devlet
Bakanlığı 24.4.1996
Sayı
:B.02.0.007/1-27.0.00260
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :18.3.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/412-599-1326
sayılı yazınız.
Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği ve tarafımdan
cevaplandırılması tensip edilen soru önergesine verilen cevap
ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Yaman
Törüner
Devlet
Bakanı
7/412 Sayılı Yazılı Soru
Önergesine İlişkin Not
Karaman Milletvekili Sayın Zeki Ünal
tarafından Sayın Başbakanımıza tevcih edilen 7/412
esas nolu yazılı soru önergesi incelenmiş olup, anılan
önergede sorulan soruların cevapları aşağıda
sunulmuştur.
1. 72.08; 72.09; 72.10; 72.11 ve 72.12 gümrük tarife
pozisyonlu yassı demir çelik mamullerinin başlıca tüketim
alanları, madencilik, inşaat ve altyapı (boru imalatı),
madeni eşya imalatı ve otomotiv sanayiidir.
9 Mart 1995 tarih ve 22222 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak 8 Nisan 1995 tarihinde yürürlüğe giren ve 1996
yılında revize edilerek 1.2.1996 tarih ve Mükerrer 22541
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış bulunan
“Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi
Kararı’’ uyarınca, ithalatta zorunlu kılınmış
bulunan “TS 2162 Genel Yapı Çelikleri’’ standardına göre, ithal
yassı demir-çelik ürünleri teste tabi tutulmakta ve sözkonusu standarda
uygun bulunmayan ürünlerin ithaline izin verilmemektedir.
Konu esasen, anılan Rejim Kararı
gereğince demir-çelik ürünlerinin ithalatta denetimi ile
görevlenderilmiş bulunan Türk Standartları Enstitüsü nezdinde takip
edilmekte ve gerektiğinde, anılan Enstitüden, yapılan
denetimlerin daha da etkinleştirilmesi yolunda çalışmalar
yapılması istenilmektedir.
Ayrıca, demir-çelik sac kullanılarak
yapılan elektrikli ev aletleri, demir-çelik borular gibi mamullerin
standardı da gerek iç piyasada, gerek ithalatta zorunlu olup; iç piyasada
denetimler Tüketicinin Korunması Hakkında mevzuat çerçevesinde Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.
2. 1995 yılı Ocak-Ekim dönemi itibariyle,
72.08; 72.09; 72.10; 72.11 ve 72.12 gümrük tarife pozisyonlu sacların,
Rusya Federasyonu ve Ukrayna’dan gerçekleşen toplam ithalatına
ilişkin miktar ve değerler aşağıda
gösterilmiştir.
Ülke Miktar
(Kg) Değer
($)
Rusya Fed. 494
895 900 179
509 060
Ukrayna 754
184 769 239
195 322
TOPLAM 1 249
080 669 418
704 382
Rusya Federasyonu’ndan, 72.08 gümrük tarife pozisyonlu
maddenin 43 firma, 72.09 G.T.P.’lu maddenin 37 firma, 72.10 G.T.P.’lu maddenin
21 firma, 72.11 ve 72.12 G.T.P.’lu
maddelerin de 2’şer firma tarafından ithal edildiği,
Ukrayna’dan ise,
72.08 gümrük tarife pozisyonlu maddenin 72 firma, 72.09 G.T.P.’li maddenin 49
firma, 72.10 ve 72.11 G.T.P.’lu maddelerin 1’er firma tarafından ithal
edildiği, 72.12 G.T.P.’lu maddenin de bu ülkeden ithal edilmediği,
Anılan önergede bahsi geçen firmalardan, Tekfen
imalat ve Mühendislik A.Ş.’nin Almanya,Fransa, Romanya, Rusya Federasyonu
ve Ukrayna’dan; Demay Demir Çelik Mamulleri Sanayii ve Ticaret A.Ş.’nin
Rusya, Ukrayna, Slovenya ve Slovak Cumhuriyetin’den; Yücel Boru ve Profil
Endüstrisi A.Ş.’nin İsviçre, İtalya, Rusya Federasyonu, Letonya
ve Slovenya’dan anılan dönem itibariyle sözkonusu maddelerin
ithalatını yaptığı, Koçtaş ve Yassan isimli
firmalara ilişkin ise herhangi bir kayıt bulunmadığı,
Müsteşarlığımızda mevcut
istatistiki verilerin tekkikinden anlaşılmıştır.
3. Sözkonusu gümrük tarife pozisyonlu saclar,
aşağıda gösterilen miktar ve değerlerde
karşılarında belirtilen ülkelerden ithal edilmiştir.
Ülke Miktar
(Kg) Değer
($)
Almanya 91
928 213 62
321 417
Arjantin 2
712 771 1
685 785
Avusturya 2
019 058 1
666 947
Belçika-Lüksemburg 60 836 054 36 100 095
ABD 14
839 195 9
429 253
Brezilya 8
257 240 4
820 086
Bulgaristan 44
704 972 20
272 128
Çin Halk
Cumhuriyeti 6
084 773 3
633 358
Tayvan 4
042 11
062
Danimarka 1
636 779 1
121 354
Finlandiya 1
345 725 881
868
Fransa 116
600 136 70
776 489
Cezayir 540
476 391
839
G. Afrika
Cumhuriyeti 16
887 606 7
172 351
Hollanda 30
627 569 21
445 768
İngiltere 16
939 044 10
062 826
İspanya 13
876 652 10
458 656
İsrail 23
687 23
104
İsveç 69
332 214
942
İsviçre 2
292 015 931
846
İtalya 160
379 850 87
884 275
Japonya 9
202 015 14
553 948
G. Kore
Cumhuriyeti 609
267 628
675
Macaristan 11
968 683 4
923 809
Romanya 49
554 815 17
320 698
Yunanistan 19
745 744 13
744 356
Rusya
Federasyonu 494
895 900 179
509 060
Beyaz
Rusya 671
700 219
128
Ukrayna 754
184 769 239
195 322
Moldova 3
000 1
085
Gürcistan 520
490 92
346
Kazakistan 47
559 421 21
577 446
Kırgızistan 130
320 86
694
Letonya 2
477 520 1
112 061
Slovenya 24
949 979 9
406 613
Çek
Cumhuriyeti 222
215 95
911
Slovak
Cumhuriyeti 25
301 432 10
145 465
TOPLAM 2
034 602 459 863
938 066
Mezkûr maddeleri ithal eden firmaların
sayısı gümrük tarife pozisyonu bazında ve ülkeler itibariyle
aşağıda gösterilmektedir.
72.08 72.09 72.10 72.11 72.12
Almanya 57 39 35 54 36
Arjantin — 1 — — —
Avusturya 2 2 3 6 —
Belçika-Lüksemburg 13 25 9 4 2
ABD — 5 7 1 6
Brezilya — 1 5 2 1
Bulgaristan 16 40 27 2 10
Çin Halk
Cumhuriyeti — 2 — 2 —
Tayvan — 1 — 1 —
Danimarka 2 1 1 — —
Finlandiya 5 — 1 — —
Fransa 25 17 23 11 13
Cezayir — — 1 — —
G. Afrika
Cumhuriyeti 3 2 — — —
Hollanda 2 10 7 2 2
İngiltere 6 9 10 3 6
İspanya 1 3 8 2 1
İsrail — — 1 — 1
İsveç 2 — 2 3 —
İsviçre 2 4 1 4 —
İtalya 29 29 24 11 7
Japonya 1 2 4 1 3
G. Kore
Cumhuriyeti — — 2 — —
Macaristan 5 1 1 1 —
Romanya 16 25 1 — —
Yunanistan 1 3 2 — —
Rusya Federasyonu 43 37 21 2 2
Beyaz Rusya — 1 — — —
Ukrayna 72 49 1 1 —
Moldova 1 — — — —
Gürcistan 2 — — — 1
Kazakistan 6 11 5 — —
Kırgızistan — — 1 1 —
Letonya — 1 — — —
Slovenya 13 7 4 1 1
Çek Cumhuriyeti 1 — 1 — —
Slovak Cumhuriyeti 8 6 2 — —
4. Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve
Standardizasyon Rejimi GATT/Ticarette Teknik Engeller Anlaşması’nda
öngörülen hükümlerle uyumlu olup,Avrupa Birliğine yükümlülüklerimiz
yönünden geçiş rejimidir.
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi
Kararının 8 ilâ 11 inci maddeleri gereği, ülkemiz Avrupa
Birliğinin teknik düzenlemeler ve standardizasyon konusundaki
mevzuatını 5 yıl içinde iç mevzuatına dahil edecektir.
Bu konudaki çalışmalar tasarı
aşamasında tamamlanmış olup, uygunluk değerlendirmesi
sistemimizin AB ülkelerine paralel hale getirilmesi için
hazırlanmış bulunan Türkiye Akreditasyon Konseyi Kanun
Tasarısı yasalaştığında uygulamaya
geçirilebilecektir.
Arz olunur.
5. —Konya
Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin, Konya’da bazı belediyelere
partizanca yardım yapıldığı iddiasına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın
yazılı cevabı (7/443)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.
T.
Rıza Güneri
Konya
Sorular :
1. DYP Konya Milletvekili Sayın Necati Çetinkaya
tarafından 5 Mart 1996 günü yapılan ve aynı gün mahallî
televizyonlarda yayınlanan ertesi gün de yine mahallî gazetelerde yeralan
basın açıklamasında, Konya’nın 43 belediyesine 11 milyar
liralık yardım yapıldığı
belirtilmektedir.Aynı açıklamada yardımların
yapıldığı belediyeler de zikredilmektedir. Bu
belediyelerden 40 tanesinin DYP’li olduğu görülmektedir.Konya’da 166
belediye bulunmaktadır. Bu belediyelerden 43’üne yapılan
yardımda Bakanlığınız hangi ölçütü göz önünde
bulundurmuştur.
2. Bu belediyelerin DYP’li olmaları bir ölçüt
müdür? Bir ölçütse eşitlik ve hakkaniyete uygun mudur?
3. Sizden önceki bakanlık tarafından
gerçekleştirilen bu icraatın bir milletvekili tarafından
açıklanması normal midir?
4. Bundan sonra da diğer belediyelere yardım
yapılacak mıdır? Yapılacaksa belediyelerin seçildiği
partiler göz önünde bulundurularak mı yapılacaktır?
5. Yardım yapılan 43 belediye
dışındaki diğer belediyelere de yardım
yapılacaksa, ne zaman yapılacaktır?
T.
C.
Maliye
Bakanlığı
Bütçe ve Malî
Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı
:B.07.0.BMK.0.11.013/600-7054
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :T.B.M.M. Başkanlığı
Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı ifadeli 15.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1337 sayılı yazıları.
Konya Milletvekili Sayın Teoman Rıza
Güneri’nin 7/443 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara
ilişkin cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî
İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan
ödenekten, Konya İlindeki belediyelere 1.1.1996-31.3.1996 dönemi
itibariyle 86 milyar 75 milyon TL. yardım yapılmıştır.
Bilgilerinize arz olunur.
Lutfullah
Kayalar
Maliye
Bakanı
6. —Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, belediyelere yapılan
yardımlara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/456)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını
arz ederim. 13.3.1996
Kemalettin
Göktaş
Trabzon
1. 1994-1995 yıllarında Maliye
Bakanlığınca hangi belediyelere, hangi tarihlerde ve kaç TL.
yardım yapılmıştır?
2. Yardım yapılan belediyeler daha çok
zamanın iktidar partilerine ait belediyeler midir?
3. Şayet iktidar partilerine ait belediyelere daha
çok yardım yapılmış ise bu bir partizanlık değil
midir?
T.
C.
Maliye
Bakanlığı
Bütçe ve Malî
Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı
:B.07.0.BMK.0.11.013/600-7058
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığı Genel
Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
ifadeli 15.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-1337
sayılı yazıları.
Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin
Göktaş’ın 7/456 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan
sorulara ilişkin cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî
İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan
ödenekten, 1994 yılında 1934 Belediyeye 1 trilyon 629 milyar TL. 1995
yılında ise 2354 Belediyeye 4 trilyon 437 milyar TL. yardım
yapılmıştır.
Bilgilerine arz olunur.
Lutfullah
Kayalar
Maliye
Bakanı
7. —Konya Milletvekili
Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere yapılan
yardımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü
Güney’in yazılı cevabı (7/497)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Prof.
Dr. Mustafa Ünaldı
Konya
Sorular :
1. 24 Aralık 1995 seçimlerinden 15 Mart 1996
gününe kadar Bakanlığınızdan Konya İli dahilindeki
belediyelere ödeme yapılmış mıdır?
2. Yapılmışsa hangi belediyelere ne
kadar yapılmıştır?
3. Bu ödemelerin mesnetleri nelerdir?
4. Bu ödemelerden yararlanamayan Belediyelerin
ayrılmasının gerekçeleri nelerdir?
T.
C.
İçişleri
Bakanlığı
Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı
:B050MAH0650002/(80-84) 96-360-80305
Konu : Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Ünaldı’nın Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığının
1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1064-2776 sayılı
yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Konya Milletvekili
Prof. Dr. Mustafa Ünaldı’nın “Mahallî İdareler Fonu’’ndan Konya
İli dahilindeki belediyelere, 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel
Seçimlerinden 15 Mart 1996 tarihine kadar yapılan yardımlara
ilişkin’’ yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek
bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
Bakanlığım bünyesinde bulunan “Mahallî
İdareler Fonu’’ndan; önergede sözü edilen tarihler arasında Konya
İline fon hesabında yeterli ödenek bulunmaması nedeniyle
yardım yapılamamıştır.
Bakanlığımca belediyelere yapılan
yardımların yasal dayanağı, 2.2.1981 tarihli ve 2380
sayılı “Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’’un 3004 sayılı
Kanunla değişik 1 inci maddesi uyarınca hazırlanan ve 19
Eylül 1984 tarihli, 18520 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
“Mahallî İdareler Fon Yönetmeliği’’dir. Sözkonusu yönetmelikte
yapılan ve 6 Haziran 1994 tarih ve 21952 sayılı Resmî Gazete yayımlanan
değişiklikle, yardımların il içindeki belediyelere
dağıtım yetkisi valiliklere devredilmiştir.
Bu yardımlardan, Yönetmelikte belirtilen esas ve
usuller çerçevesinde başvuruda bulunan nüfusu 50 000’in altındaki tüm
belediyeler, proje keşif tutarının 150 milyonluk
kısmını geçmeyen hizmet ve yatırımlarının
%70’ine kadar yardım alabilmektedir.
Tahsiste öncelik;
a) Yeni kurulan belediyeler,
b) Kalkınma plan ve programlarına göre,
kalkınmada öncelikli iller kapsamına giren belediyeler,
c) Turistik bölgelerdeki belediyeler,
ç) Daha önce hiç yardım almamış belediyeler,
d) Kendi imkanları ile başlamış ve
keşifine göre yarısı tamamlanmış bir işin
tamamlanması için başvuran belediyeler,
e) Fon yardımı ile
başlattığı projeyi planlanan süre içerisinde
başarı ile bitirip bir başka hizmet için başvuran
belediyeler,
şeklinde Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde
gösterilmiştir.
Bu yardımlar yapılırken, yukarıda
sayılan öncelik sırası dışında belediyeler
arasında hiçbir ayırım gözetilmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney
İçişleri
Bakanı
8.
—Kırıkkale Milletvekili KemalAlbayrak’ın,
Kırıkkale’deki belediyelere yapılan yardımlara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı
cevabı (7/507)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim.
Kemal
Albayrak
Kırıkkale
Soru 1. Kırıkkale İl ve ilçe ve belde
belediyelerine 27 Mart 1994 tarihinden bugüne kadar bütçeden veya fonlardan ne
kadar yardım yapılmıştır? Bu miktarların
ayrı ayrı tarafıma bildirilmesini arz ederim.
T.
C.
Maliye
Bakanlığı
Bütçe ve Malî
Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı
:B.07.0.BMK.0.11.013/600-7056
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :T.B.M.M. Başkanlığı Genel
Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
ifadeli 5.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/597-988/2534
sayılı yazıları.
Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal
Albayrak’ın 7/507 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan
sorulara ilişkin cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî
İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan
ödenekten, Kırıkkale il, ilçe ve belde belediyelerine 27 Mart 1994
tarihinden 9 Nisan 1996 tarihine kadar olan dönemde toplam 50 milyar 975 milyon
TL. yardım yapılmıştır.
Bilgilerinize arz olunur.
Lutfullah
Kayalar
Maliye
Bakanı
9.
—İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Dünya Bankasından
sağlanan kredilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/512)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
26.3.1996
Mustafa
Baş
İstanbul
1. 1995 ve daha sonraki yıllarda program
geliştirme ve eğitim sisteminin yenilenmesi için Dünya Bankası
ile kaç antlaşma imzalanmıştır?
2. Söz konusu antlaşmalarla ilgili olarak Dünya
Bankasından hangi şartlarda, kaç dolar
sağlanmıştır?
3. Dünya Bankasından alınan krediler nerelerde
kullanılmıştır?
4. Kullanılan kredilerin geri ödemesi ne zaman
başlamaktadır?
5. Bu kredilerin kullanılması ile elde edilen
sonuç nedir?
6. Kredilerin kullanılmasından dolayı
bir usulsüzlük ve bu usulsüzlüğe dayalı açılmış bir
soruşturma var mıdır? Varsa kimleri kapsamaktadır?
T.
C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı 22.4.1996
Sayı
:B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1035
Konu :Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığının
5.4.1996 tarih ve GNS.0.10.02-1145/2971 sayılı yazısı.
(7/512-993)
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Baş’ın “Dünya Bankasından sağlanan kredilere ilişkin’’
yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
İçinde bulunduğumuz asırda tüm dünya
ülkeleri ekonomik, sosyal, kültürel ve teknolojik alanlarda bir bütünleşme
içerisine girmiş olmaları nedeniyle, rekabet ön plana
çıkmış; bu durum, ülkelerin kalkınmada öncelikli
planlarını buna paralel olarak düzenlemelerini
gerektirmiştir.Ülkeler kalkınmanın ve uluslararası
rekabetin en önemli unsuru olan iyi eğitilmiş insan gücüne sahip
olmak için imkânlarını öncelikli olarak bu alana seferber
etmektedirler. Ülkemizde de son yıllarda öncelikli kalkınma
planlarında ve Hükümet programlarında eğitime öncelik verilerek,
genel bütçe içerisinde eğitime ayrılan pay giderek
arttırılmaya çalışılmıştır.Ancak,
arttırılan bu kaynak, kalkınma hamlesi içerisinde olan ülkemizin
insan gücünü çağın ihtiyaçlarına göre yetiştirmek için
yetmemiş, daha fazla kaynak arayışının bir sonuç
olarak, uluslararası finansman temini yoluna gidilmiştir.
Uluslararası finansman temini için izlenilen yol
şöyledir :Millî Eğitim Bakanlığı öncelikle ihtiyaç
duyduğu alanlarla ilgili olarak birimlerin katılımıyla proje
hazırlıklarını tamamlayarak Hazine
Müsteşarlığına müracaat eder.
Proje Taslağı Hazine
Müsteşarlığı tarafından DPT ve Maliye
Bakanlığına gönderilmekte taslak, bu kurumlar tarafından
Kalkınma Planları ve Hükümet Programları çerçevesinde
incelenerek bu alanda yatırım programlarına girmesi konusunda
uygun görüş alınmaktadır. Bu çalışmaların
tamamlanmasından sonra Hazine Müsteşarlığı T. C.
Hükümeti adına uluslararası finans kuruluşlarından kaynak
temini yoluna gitmektedir. Bu prosedürler çerçevesinde Dünya Bankası ile
görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılan projeler İkraz
Anlaşmasına dönüştürülüp Bakanlar Kurulu Kararı ve
Cumhurbaşkanının imzasından sonra Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmektedir.
İkrazda belirlenen amaçlara
ulaştırılmasında ihtiyaç duyulan mal ve hizmet
alımlarının her seferinde, ihtiyaçlara göre hazırlanan
şartnameler Dünya Bankası ve Bakanlık Makamının
onayından sonra ulusal ve uluslararası ihale ilanı verilerek,
ilgilenenlere şartnameler verilmektedir. Şartnamelerde belirtilen hazırlık
süresinden sonra alınan teklifler aynı tarihte kamuya, ilgililere ve
basına açık olarak kurulan komisyonlar tarafından incelenmekte
ve kabul edilen teklifler ilan edilmektedir. Bu aşamada ilan edilen
tekifler bilgisayarlara yüklenmekte, video çekimi yaptırılmakta ve
ayrıca ihale tekliflerinin alınması ve ilan edilmesi süreci de
Bakanlık Müfettişlerinin gözetiminde yaptırılmaktadır.
Temin edilecek mal ve hizmetin özelliğine göre
oluşturulan teknik komisyonlarca değerlendirilen teklifler, Dünya
Bankası satınalma uzmanlarının uygun görüşü,
Bakanlık Makamının onayı, Maliye
Bakanlığının ve Sayıştay
Başkanlığının vizesi alınarak sözleşmelere
bağlanmaktadır.
1. Millî Eğitim Bakanlığı ilk defa
1985 yılında Hükümetimiz ile Dünya Bankası arasında
imzalanan uluslararası anlaşma çerçevesinde eğitim amaçlı
kredi almaya başlamış, şu ana kadar 3 eğitim projesi
imzalanarak uygulamaya konulmuştur.
Bu anlaşmalara esas olan proje hazırlık
çalışmaları ve ikrazlarda belirtilen amaç; hedef ve sonuçlar
için tüm mal ve hizmet alımları ikraz hükümlerince Millî Mevzuat;
Dünya Bankası, esas ve usulleri çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Bu projelerden her amaç ve hedefin
gerçekleştirilmesi anında ulusal ve uluslararası mal ve hizmet
alımlarında ikraz hükümleri uygulanmış ve uygulamaya devam
etmektedir.
Gerçekleştirilen faaliyetler yılda iki kez
Hükümetimiz adına Hazine Müsteşarlığı Kontrolörleri ve
Dünya Bankası yetkililerince de denetlenmektedir.
II. Endüstriyel Okullar Projesi
Anlaşma 29 Mayıs 1985 tarihinde
imzalanmış, 8 Temmuz 1985 tarih ve 18805 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Projenin
kapanış tarihi 31.12.1992’dir. Ancak bu tarihe kadar proje için
tahsis edilen fonların tamamı kullanılamadığından
projenin hedef ve amaçlarına ulaşmasını sağlamak için
iki yıl uzatma sağlanmıştır. Proje 31.12.1994
tarihinde kapanmıştır.
II. Yaygın Meslekî Eğitim Projesi
Anlaşma 12 Ocak 1987 tarihinde
imzalanmış, 21 Mart 1987 tarih ve 19407 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş; ancak fiili uygulama Mart
1989’da yapılan projenin hedefleri ve amaçlarına ulaşmak için
projede öngörülen Proje Teknik Danışmanlık Hizmetleri
İhalesinin sonuçlanmasından sonra başlamıştır.
Proje 31 Aralık 1985 yılında kapanmıştır.
III. Millî Eğitimi Geliştirme Projesi
Anlaşma 18 Mayıs 1990 tarihinde
imzalanmış, 10 Temmuz 1990 tarih ve 20570 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.Projenin süresi
anlaşmanın başlamasından itibaren 7 yıldır.
2. Endüstriyel Okullar Projesi için 57.7 milyon
ABDDoları Dünya Bankasından, 15 milyon ABDDoları Hükümetimiz
katkısı olmak üzere toplam 72.7 milyon ABD Doları
harcanması öngörülmüş olup, projenin gerçekleşme oranı
yaklaşık %97’dir.
Yaygın Meslekî Eğitim Projesi için 58.5
milyon ABD Doları Dünya Bankasından, 12,6 milyon ABD Doları Hükümetimiz
katkısı olmak üzere toplam
71.1 Milyon ABDDoları harcanması öngörülmüş olup,
projenin gerçekleşme oranı yaklaşık % 93’dür.
Millî Eğitimi Geliştirme Projesinde Dünya
Bankası katkısı 90.2 milyon ABDDolarıdır. Bu
ikrazın 23.1 milyon ABD Doları YÖKiçin, 67.1 milyon doları da
Millî Eğitim Bakanlığına tahsis edilmiştir. 87 milyon
ABDDoları Hükümetimizin katkısı ile toplam 177.2 milyon ABD
Doları harcanması öngörülmüş, Mart 1996 sonu itibariyle YÖK ve Millî Eğitim
Bakanlığı harcamaları toplamı 26.5 milyon ABD
Doları olup, gerçekleşme oranı %15’tir.
3. Dünya Bankası’ndan ikraz alınarak
uygulanan projelerimizden;
—Endüstriyel Okullar Projesi için alınan ikraz
* 39 Endüstriyel okuldaki mevcut 7 ve 4 yeni meslek
alanının donatımını sağlayarak,
eğitilmiş endüstriyel insangücü kalitesini ve sayısını
artırmak,
* Mevcut müfredat ve eğitim materyallerinin
kalitesini artırmak ve yeni uzmanlık alanları için program
geliştirilmesine yardımcı olmak,
* Teknik yardım sağlayarak Erkek Teknik
Öğretim Genel Müdürlüğünün planlama ve yönetim kapasitelerini
artırmak amaçları doğrultusunda projede
planlandığı şekilde harcama
yapılmıştır.
— Yaygın Meslekî Eğitim Projesi ile
yaygın meslekî eğitim yoluyla üretim sektörünün ihtiyaç duyduğu
iyi yetiştirilmiş işgücü arzını artırmaya ve
eğitimden sorumlu kurumların kapasitesini güçlendirmeye yardım
etmek amacıyla;
* İlgili uzmanlık hizmetleri ve eğitim
burslarının sağlanması,
*Yaygın meslekî eğitimde görevli
öğretmenlerin hizmetiçi eğitimlerinin iyileştirilmesi,
organizasyonu ve koordinasyonu,
* Eğitim ihtiyaçlarının düzenli olarak
belirlenmesi,
* Modüler eğitim programları ve ders
kitaplarının temini,
* Eğitim programları ve öğretim
materyallerinin geliştirilmesi ve güncelleştirilmesi,
* Beceri ölçme ve belgelendirme usullerinin geliştirilmesi,
* Müteşebbislik beceri kurslarının
geliştirilmesi,
* 200 kurumda döner sermaye işletmesinin
kurulması amaçları doğrultusunda projede
planlandığı şekilde harcama
yapılmıştır.
— Millî Eğitimi Geliştirme Projesinin projede
belirlenen üç ana hedefi vardır:
1. İlk ve ortaöğretimde kaliteyi
artırarak öğrenci başarısını OECD ülkeleri
ortalamasına yaklaştırmak. (Bunun için 73.1 Milyon Dolar
harcanması öngörülmüştür.)
Bu hedef doğrultusunda:
A) Program Geliştirme Çalışmaları
B) Ölçme ve Değerlendirme Çalışmaları
C)Müfredat Laboratuar Okullar
Çalışmaları
D)Eğitim Araştırmaları
Çalışmaları
E) Bilgisayar Deneme Okulları
Çalışmaları
F) Ders Kitabı Üretiminde Kalitenin
Artırılması Çalışmaları
G)Ders Kitabı Dağıtım Sisteminin
Geliştirilmesi Çalışmaları
H)Ders Kitapları Dışındaki
Eğitim-Öğretim Materyalleri Geliştirme
Çalışmaları yapılmaktadır.
Bu alanlardaki çalışmalar
Bakanlığımızın Eğitimi Araştırma ve
Geliştirme Dairesi Başkanlığı, Bilgisayar Eğitim
ve Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Yayımlar Dairesi Başkanlığı,
Film Radyo ve Televizyonla Eğitim Dairesi Başkanlığı
tarafından sürdürülmektedir. Bu birimler, belirlenen hedeflere
ulaşabilmeleri için gerekli makine ve teçhizat yanısıra yerli ve
yabancı uzman desteği ile yurt içi ve yurt dışı uzman
eğitimi desteği sağlanmıştır.
2. Öğretmen eğitimde kaliteyi ve
geçerliliği artırarak OECD ülkelerindeki benzer standartlara
ulaştırmak (Bunun için 83.9 Milyon Dolar harcanması
öngörülmüştür.)
Bu hedef doğrultusunda
A) Hizmet öncesi Öğretmen Yetiştirme (Bu
çalışmalar YÖKbünyesinde yapılmaktadır. Özetle, 17
Eğitim Fakültesinden seçilen 132 öğretim elemanı yurt
dışına master ve doktora eğitimine gönderilecektir.
Ayrıca seçilmiş bulunan fakültelerin eğitim-öğretim araç ve
gereç ihtiyacı karşılanacaktır.)
B)Hizmet-İçi Öğretmen Yetiştirme
Çalışmaları
Millî Eğitim Bakanlığı
Hizmetİçi Eğitim Dairesi Başkanlığına
bağlı bulunan 4 Hizmet İçi Eğitim Merkezinin günümüz
teknolojisine uygun hizmetiçi eğitim-öğretim araç ve gereçleri ile
donatılması, personelinin yurt içi ve yurt dışında
eğitilmesi, bu birimimizin planlama
ve program geliştirme fonksiyonlarını güçlendirmek için gerekli
uzman desteğinin sağlanması, personelinin yurt içinde ve yurt
dışında eğitilmesi çalışmalarının büyük
kısmı tamamlanmıştır.
3. Millî Eğitim Bakanlığındaki yönetim
ve işletmecilik beceri ve uygulamalarını geliştirerek
kaynak kullanımında daha ekonomik ve etkili olmayı
sağlamak. (Bunun için 20.2 milyon dolar harcanması
öngörülmüştür.)
Bu hedef doğrultusunda;
A) Yönetim Enformasyon Sistemi Oluşturulması
için YES pilot uygulamasının
başlatılması,
B) Yönetimi Değerlendirme ve Geliştirme
Çalışmaları
C) Bakanlığımız Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığının
araştırma ve planlama
fonksiyonlarının geliştirilmesi,
D) Meslekî ve Teknik Eğitimi Araştırma
ve Geliştirme Merkezinin Geliştirilmesi,
çalışmaları için
Bakanlığımızın bu birimlerine yerli ve yabancı
uzman desteği ile personelinin yurt içi ve dışında
eğitimleri tamamlanmıştır.
4. a) Endüstriyel Okullar Projesi;
Faiz ve diğer ödemeler 1990 tarihinde başlamak
üzere 1 Şubat ve 1 Ağustos tarihlerinde 2 220 000 $ olarak 6’şar
aylık taksitlerle 2002 yılına kadar ödenecektir.
b) Yaygın Meslekî Eğitim Projesi;
Faizler ve diğer ödemeler 15 Nisan 1991’den
başlamak üzere 15 Nisan ve 15 Ekim tarihlerinde 6’şar aylık
taksitler halinde (2 250 000 $) Dolar olarak 2003 yılına kadar
ödenecektir.
c) Millî Eğitimi Geliştirme Projesi;
İkrazdan yapılan harcamaların faiz ve
diğer ödemeleri 15 Ağustos 1995’den başlayarak 15 Şubat-15
Ağustos tarihlerinde 6’şar aylık taksitler halinde (3 760 000 $)
olarak 2007 yılına kadar ödenecektir.
5. Kredilerin kullanılması ile elde edilen
sonuçlar aşağıda gösterilmiştir.
1. Endüstriyel Okullar Projesi kapsamında;
* 73 Endüstri meslek lisesinin proje meslek
alanlarındaki atelye ve laboratuarları modern teknoloji ile
donatıldı.
* 200 Endüstri meslek lisesine bilgisayar destekli
eğitim için bilgisayar laboratuarı kuruldu.
* Değişik meslek alanlarına ait 42 adet
yabancı kaynaklı teknik ders kitabı tercüme ettirilerek,
yardımcı ders kitabı kaynakları çoğaltıldı.
* 14 meslek alanına ait eğitim
programları geliştirildi.
* Projeden desteklenen meslek alanlarındaki
öğrenci sayılarında artış oldu. (1986 -1987
öğretim yılında öğrenci sayısı 3573 iken 1993
-1994 öğretim yılında 4728 olmuştur).
* Proje yoluyla 86.94 adam/aylık uzmanlık
hizmeti satın alındı.
* Projeden desteklenen meslek alanlarında görev
yapan öğretmenlerin 801.24 adam/aylık yurt içi ve yurt
dışı eğitimi sağlanarak kaliteleri
artırıldı.
* Proje kapsamındaki meslek alanlarından
mezun olanların niteliklerinde yükselme oldu.
* Meslekî ve teknik eğitim uluslararası
sempozyumu yapıldı.
2. Yaygın Meslekî Eğitim Projesi;
Bu proje kapsamında Çıraklık ve
Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü, Erkek Teknik Öğretim Genel
Müdürlüğü, Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü ve
Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğüne bağlı 293 okul ve
merkezin 20 değişik meslek alanında modern teknolojiye uygun
donatımı yapılmıştır. Bu satınalımlar
uluslararası ihale ile yapılmıştır.
* İçalımlar ile proje okullarında
halıcılık, kilimcilik ve teknik resim araçları,
soğutma ve havalandırma, büro makinaları ve giyim
alanlarında pilot uygulama atelyeleri oluşturmak için ekipman
alımı, dört genel müdürlüğün ihtiyacı olan 75 bilgisayar
satın alınması ve çıraklık ve yaygın eğitim
genel müdürlüğünün ihtiyacı olan 150 halı tezgahının
satın alımı 344 294 dolar karşılığında
gerçekleştirilmiştir.
* Projede öngörülen 200 merkez döner sermayeye
kavuşturulmuştur.
* Projenin teknik danışmanlık hizmetleri
kapsamında 14 değişik meslek alanında 151.90
adam/aylık uzmanlık hizmeti sağlanmıştır.
* Proje kapsamında 143 öğretmen 6 aylık
yurt içi İngilizce eğitiminden sonra yurt dışı alan
eğitimine gönderilmiştir.
Ayrıca 60 Bakanlık müfettişi ile METGE
Projesi kapsamında bulunan 54 idareci ve öğretmen 15 günlük
çalışma ve inceleme gezisine gönderilmiştir.
* 6 meslek alanında 75 modül program
hazırlanmıştır. Yaygın eğitim enstitüsü ile
işbirliği sonucu hazırlanan 109 adet modül programın
uygulanabilir standart bir formata kavuşturulması çalışmaları
sürdürülmektedir.
* Yurt dışı alan eğitim gören
öğretmenlerden monitör öğretmen olarak yararlanılması için
çeşitli meslek alanlarında Monitör Öğretmen Eğitim
Programları hazırlatılarak ilgili genel müdürlüklere
gönderilmiştir.
* Proje kapsamında 32 yabancı teknik ders
kitabının telif haklarının satın alımı,
tercümesi ve basımı yapılarak proje okullarına
dağıtımı yapılmıştır.
* Toplam 341 meslek lisesine (10+1) veya (20+1) olmak
üzere paket yazılımları ve aksesuarları ile birlikte
bilgisayar laboratuarları kurulmuştur.
Ayrıca,
yaygın meslekî eğitim projesi kaynaklarından, 700 000
dolar tahsis edilerek meslekî ve teknik eğitim geliştirme
(METGE)projesinin, 981 067 dolar tahsis edilerek de anne-çocuk eğitim
projesinin desteklenmesi sağlanmıştır.
3. Millî Eğitimi Geliştirme Projesi;
1. Hedef doğrultusunda;
* Program Geliştirme Modeli
hazırlanmıştır.
*Matematik (İlkokul), Hayat Bilgisi, 1, 2, 3;
Biyoloji (Lise 1, 2, 3); Yabancı Diller (1, 2, 3); Fen Bilgisi
(İlkokul) alanlarında program geliştirme komisyonları kurulmuş,
çalışmalar devam etmektedir. Geliştirilmiş müfredat
programlarından hayat bilgisi ve biyoloji programlarının alan
uygulamaları müfredat laboratuar okullarında (MLO) 1995-1996
yılında başlamıştır.
* 5 yıllık program geliştirme master
planı hazırlanmıştır.
*Program geliştirme çalışmaları
doğrultusunda toplam 11 kişi değişik alanlarda ABD’ye
master eğitimine gönderilmiştir.
* Ölçme ve değerlendirme
çalışmaları doğrultusunda ilk ve ortaöğretimde
değişik yaş ve sınıf seviyeleri için “Standart
Başarı Testleri’’ hazırlanarak bütün MLO’nda
uygulanmıştır.
* Türkiye genelinde 7 coğrafî bölgeden 208
müfredat laboratuar okulu seçilmiş; her okul türüne göre müfredat
laboratuar okulu modeli belirlenmiştir. Bu okulların
bakım-onarım yeniden çalışmaları standartlara uygun
olarak yapılmaktadır.
* Proje çerçevesinde planlanan hedeflere ve gelecekte
yapılacak eğitim geliştirme çalışmalarına temel
teşkil edecek 6 değişik araştırma
yapılmıştır. 6 değişik alanda yapılan
çalışmalar ise devam etmektedir.
* Türkiye genelinde 7 bölgeden 53 lise ve Anadolu
lisesi bilgisayar deneme okulu olarak belirlenmiş ve donatımları
yapılmıştır. Bu okullar için toplam 3 180 000 $ harcama
yapılmıştır.
* Yayımlar Dairesi
Başkanlığınca, kişi, kurum ve kuruluşların
görüşleri alınarak ders kitapları hazırlama
standartları hazırlanmıştır.
* 13 ilde bulunan Devlet Kitapları Müdürlüğü
bölge şeflikleri birbirlerine ve merkeze bilgisayar ağıyla
bağlanmıştır. Merkez ve bölge şefliklerinin personel
eğitimi tamamlanmıştır.
* Yayımlar Dairesi
Başkanlığında kalite kontrol birimi kurulmuştur.
*Film, radyo ve televizyonla eğitim
başkanlığımızın ihtiyacı olan iki adet
renkli TV stüdyosu, 1 adet seyyar TV stüdyosu kurulması için
çalışmalar devam etmektedir.
FRTEB personeline yabancı uzmanlardan faydalanmak sureti ile 1300
adam/ay’lık yurt içi eğitim ile 77 adam/ay’lık yurt
dışı eğitim sağlanmıştır.
Ayrıca, FRTEB’in idarî fonksiyonlarını
geliştirmek, uydu aracılığı ile eğitim
yayımları yapılmasını sağlamak, video-kaset
kütüphanesi kurulması, görsel-işitsel eğitim öğretim
araçları üreten birimlere çağdaş teknolojiye uygun ekipman
alımları ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.
2. Hedef doğrultusunda;
Hizmetiçi Eğitim Dairesi
Başkanlığına bağlı 4 Hizmetiçi Eğitim
Merkezinin Hizmetiçi Eğitim ve Öğretim Kaynakları Merkezi olarak
eğitim-öğretim araç ve gereçleri ile donatılması
çalışmaları devam etmektedir.
Bu başkanlığımızın
planlama ve program geliştirme fonksiyonlarını güçlendirmek için
yerli ve yabancı uzman desteği sağlanmıştır. 5
branşta 18 personelin 7 adam/aylık yurt dışı
eğitimi tamamlanmıştır.
3. Hedef doğrultusunda;
Bu hedefleri gerçekleştirmek için;
Bakanlığımızın dört ayrı biriminde proje
doğrultusunda çalışmalar devam etmektedir.
* Bilgisayar Eğitimi ve Hizmetleri Genel
Müdürlüğünde Yönetim Bilgi Sistemi oluşturulması için
çalışmalar sürdürülmektedir. Bunun için Yönetim Bilgi Sistemi pilot
uygulaması yapılacaktır. Pilot olarak yazılım
programları hazır olan 10 Genel Müdürlük, bir büyük, bir küçük il (Ankara-Çankırı),
iki ilçe (Çankaya-Polatlı) ve bu ilçelerden seçilen 50 okul bilgisayar
ağı ile birbirine bağlanacaktır. Daha sonra
Bakanlığın diğer birimleri, tüm il ve ilçe Millî
Eğitim Müdürlükleri ve 950 okul Yönetim Bilgi Sistemine
kavuşturulacaktır.
* Proje kapsamında kurulan
Bakanlığımız Yönetimi Değerlendirme ve Geliştirme
Başkanlığı (YÖDGEB) çalışmalarına devam
etmektedir. Bu birime 75 adam/aylık uzman desteği
sağlanmıştır.
*Bakanlığımız Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ile Meslekî ve
Teknik Eğitim Araştırma ve Geliştirme Merkezinin
fonksiyonlarının geliştirilmesi çalışmaları devam
etmektedir. Bu birimlere 102 adam/aylık yerli ve yabancı uzman
desteği sağlanmıştır.
*Bu hedef doğrultusunda çalışmalar yapan
birimlerimize 22 değişik branşta 70 personele 152
adam/aylık yurt dışı eğitim
yaptırılmıştır.
6. Kredilerin kullanılmasından dolayı
bugüne kadar bir usulsüzlük tespit edilmemiş, açılmış adlî
sonuç doğuracak bir soruşturma bulunmamaktadır.
10. —Konya
Milletvekili Veysel Candan’ın, belediyelere gönderilen ödenek
miktarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’ın yazılı cevabı (7/520)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunda delaletlerinize arz ederim.
27.3.1996
Veysel
Candan
Konya
1994-1995 yılları arasında Maliye
Bakanlığı tarafından belediyelere yapılan ödenek
tahsisinde bazı belediyelerin kayırıldığı
iddiaları vardır.
1. 1994-1995 yılları arasında Maliye
Bakanlığı tarafından hangi belediyelere ödenek
gönderilmiştir?
2. Bu belediyelere hangi harcama kaleminden ne kadar
ödenek miktarı aldıklarını ve harcamalarını
açıklar mısınız?
T.
C.
Maliye
Bakanlığı
Bütçe ve Malî
Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı
:B.07.0.BMK.0.11.013/600-7057
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığı Genel
Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
ifadeli 8.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-1193/3157
sayılı yazıları.
Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın
7/520 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara
ilişkin cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî
İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan
ödenekten, 1994 yılında 1934 Belediyeye 1 trilyon 629 milyar TL, 1995
yılında ise 2354 Belediyeye 4 trilyon 437 milyar TL. yardım
yapılmıştır.
Bilgilerine arz olunur.
Lutfullah
Kayalar
Maliye
Bakanı
11. —Afyon
Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere Mahallî İdareler
Fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/523)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Maliye Bakanı
Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.
27.3.1996
Osman
Hazer
Afyon
Soru :Maliye Bakanlığı Mahallî
İdarelere yapılacak yardım ödemeler fonundan geçmiş
yıllarda partizanlık yapılarak iktidar partisine mensup
belediyelere kaynak sağladığı bir kısım
belediyelere ise hiç bir destek verilmediği kamuoyunda yaygın
şekilde iddia olunmaktadır. Refah Partisine mensup belediyelere bu
fondan hiçbir yardım yapılmadığı da bilinen bir
gerçektir.
Bu durum karşısında 1993-1994-1995 ve
1996 yıllarında Afyon İline ait tüm belediyelere Mahallî
İdareler Fonundan sağlanan nakit ve benzeri kaynaklar neden
ibarettir? Fon kaynaklara hangi kıstaslar göz önüne alınarak
dağıtılmıştır?
T.
C.
Maliye
Bakanlığı
Bütçe ve Malî
Kontrol Genel Müdürlüğü 24.4.1996
Sayı
:B.07.0.BMK.0.11.013/600-7055
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMM Başkanlığı Genel
Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
ifadeli 8.4.1996 tarih ve Kan. Kar. Md. A.01.0.GNS.0.10.00.02-1193/3157
sayılı yazıları.
Afyon Milletvekili Sayın Osman Hazer’in 7/523 esas
nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ilişkin cevaplar
aşağıda sunulmuştur.
Bakanlığımız bütçesinin “Mahallî
İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler’’ tertibinde yer alan
ödenekten, Afyon iline ait belediyelere 1993-1996 (Mart sonu) döneminde toplam
481 milyar 741 milyon TL. yardım yapılmıştır.
Bilgilerine arz olunur.
Lutfullah
Kayalar
Maliye
Bakanı
12.—Şanlıurfa
Milletvekili Abdülkadir Öncel’in, GAP bölgesinde bir İsrail firmasına
arazi tahsis edildiğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Abdülkadir Aksu’nun yazılı cevabı (7/593)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu tarafından, yazılı olarak
cevaplandırılması hususunu arz ederim.
Saygılarımla.
Abdülkadir
Öncel
Şanlıurfa
1. GAP Bölgesinde (Netafim) adlı İsrail
firmasına 80 dönüm arazi tahsisi yapıldığı söyleniyor;
bu doğru mudur, bugüne kadar GAP Bölgesinde yabancılara ne kadar
arazi satışı veya tahsisi olmuştur?
2. GAP Bölgesinin, işletme, bakım ve yönetim
projesi konusunda hangi firmalara görev verildi, verilen firmalar Türk müdür,
yabancı mıdır?
T.
C.
Devlet
Bakanlığı 22.4.1996
Sayı
:B.02.0.004/0407
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı
(Genel
Sekreterliğine)
İlgi :17 Nisan 1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/593-1235/3283 sayılı yazınız.
İlgi yazı ile istenen Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Abdülkadir Öncel’in yazılı soru önergesinin
cevabî yazısı ekte sunulmaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
Abdülkadir
Aksu
Devlet
Bakanı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel
tarafından, yazılı olarak cevaplandırılması
istemiyle Bakanlığıma verilen soru önergesi ile ilgili cevaplar
aşağıda belirtilmiştir.
1. Bakanlığıma bağlı GAP
İdaresi Başkanlığı, GAP’ta öncelikli konular
arasında bulunan sulama konusunda yeni teknolojilerin bölgeye getirilmesi
çalışmalarını yürütmektedir. Bu çalışmalar
çerçevesinde batılı birçok firma ile olduğu gibi sulama
teknolojileri konusunda çok gelişmiş olan İsrail firmaları
ve bu arada Netafim firması ile de görüşmelerde bulunmuş olup,
Netafim firmasından hibe olarak temin edilen damlama sulama
ekipmanlarını, Harran ovasında bulunan istekli 5 adet çiftçinin
tarlasına ücretsiz olarak tesis etmiş bulunmaktadır.
GAP Bölgesinde bugüne kadar, genellikle akrabalar
arasında olmak üzere fazla bir yekun tutmayan satışlar
yapılmıştır.Adı geçen bölgede 3083 sayılı
yasa uyarınca hiç kimsenin 200 hektardan fazla arazisi
bulunmamaktadır.
Bunun dışında ne Netafim firmasına,
ne de herhangi bir başka firmaya adı geçen bölgede arazi
satışı veya tahsisi olmamıştır.
2. Bakanlığıma bağlı GAP
İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan
“GAP Bölgesindeki Sulama Sistemlerinin İşletme, Bakım ve
Yönetimi’’ projesi, konu ile doğrudan ilgili ve sorumlu olan Devlet Su
İşleri ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüklerinin talebi ve
işbirliği ile başlatılmış olup, proje içerisinde
sulama şebekelerinin kullanıcılar tarafından
işletilip, yönetilmesi ile yatırımlara maddî olarak
katılması, ayrıca mevcut suyun hazırlanarak bilgisayar
modelleri ile optimum şekilde
kullanılması vb. gibi konular yer almaktadır. Bu konular
Türkiye’de yaygın olarak uygulanan konular değildir.İlgili
kurumlar bu çalışmanın uluslararası danışmanlık
hizmeti de alınarak yapılması konusunda görüş
belirttiklerinden, çalışma uluslararası ihaleye
çıkarılmıştır.
DSİ ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlükleri, A.Ü.
Ziraat Fakültesi ve GAP İdaresi Başkanlığı
uzmanlarından oluşan 10 kişilik ihale komisyonu,
çalışmayı yürütmek üzere Dolsar (Türk), Halcrow (İngiliz),
Rural Water Corporation (Avustralya)’dan oluşan konsorsiyumu
seçmiştir.
Bilgilerinize saygılarımı sunarım.
Abdülkadir
Aksu
Devlet
Bakanı
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 Arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın
100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesine verilen
oyların sonucu :
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 417
Kabul Edenler : 235
Reddedenler : 178
Çekinserler : 1
Geçersiz Oylar : 2
Oya Katılmayanlar : 136
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 1
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
Celal Topkan
AFYON
Sait Açba
Osman Hazer
AĞRI
M. Sıddık Altay
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Cemalettin Lafcı
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Mehmet Ekici
Ömer Ekinci
Eşref Erdem
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Önder Sav
Yücel Seçkiner
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Arif Ahmet Denizolgun
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
M. Fatih Atay
Muhammet Polat
BALIKESİR
İ. Önder Kırlı
İsmail Özgün
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİNGÖL
Kâzım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Abbas İnceayan
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Feridun Pehlivan
Yahya Şimşek
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
ÇANKIRI
İsmail Coşar
ÇORUM
Mehmet Aykaç
Hasan Çağlayan
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Adnan Keskin
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Ferit Bora
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
ELAZIĞ
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Mustafa Kul
Naci Terzi
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HATAY
Fuat Çay
Süleyman Metin Kalkan
Nihat Matkap
Atila Sav
Mehmet Sılay
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Mustafa Köylü
İÇEL
Oya Araslı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
D. Fikri Sağlar
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Refik Aras
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Gürcan Dağdaş
Halit Dumankaya
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Algan Hacaloğlu
Metin ışık
İsmal Kahraman
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Göksal Küçükali
Mehmet Moğultay
Ali Oğuz
Altan Öymen
Yusuf Pamuk
Mehmet Sevigen
Mehmet Ali Şahin
Ali Topuz
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
İZMİR
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Metin Öney
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
Recep Kırış
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Mikali Korkmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Necati Çelik
Şevket Kazan
Onur Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
KONYA
Hüseyin Arı
Nezir Büyükcengiz
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
KÜTAHYA
Ahmet Derin
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Bülent Arınç
Ekrem Pakdemirli
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Fehim Adak
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
MUŞ
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Akın Gönen
Mehmet Salih Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
Nabi Poyraz
RİZE
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Ahmet Neidim
SAMSUN
Cemal Alişan
Ahmet Demircan
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Yaşar Topçu
SIVAS
Musa Demirci
Mahmut Işık
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
Nevzat Yanmaz
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
TOKAT
Abdullah Arslan
Hanefi Çelik
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Ali Kemal Başaran
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
TUNCELİ
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Maliki Ejder Arvas
Fethullah Erbaş
Şaban Şevki
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Abdullah Örnek
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
ADANA
İmren Aykut
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
AFYON
İsmet Attila
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
Cemil Erhan
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Ahmet İyimaya
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Saffet Arıkan Bedük
Cemil Çiçek
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Agah Oktay Güner
İlker Tuncay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
Emre Gönensay
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
Faris Özdemir
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
BOLU
Necmi Hoşver
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdülkadir Cenkçiler
Ali Osman Sönmez
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
M. Salim Ensarioğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Cihan Paçacı
ERZURUM
Zeki Ertugay
Necati Güllülü
İsmail Köse
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Levent Mıstıkoğlu
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Hüsnü Doğan
Hasan Tekin Enerem
Cefi Jozef Kamhi
Yılmaz Karakoyunlu
Hayri Kozakçıoğlu
Emin Kul
Ali Talip Özdemir
Şadan Tuzcu
Bahattin Yücel
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
Rıfat Serdaroğlu
Ufuk Söylemez
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Mehmet Sağlam
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Sabri Güner
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
KIRIKKALE
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
KİLİS
Doğan Güreş
KOCAELİ
İsmail Kalkandelen
KONYA
Necati Çetinkaya
Ali Günaydın
Mehmet Keçeciler
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
MANİSA
Abdullah Akarsu
Rıza Akçalı
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Yahya Uslu
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Ömer Ertaş
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Ergun Özkan
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Nafiz Kurt
Biltekin Özdemir
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Tahsin Irmak
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Ali Şevki Erek
TRABZON
Eyüp Aşık
Yusuf Bahadır
İbrahim Çebi
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Yusuf Bacanlı
Lutfullah Kayalar
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Çekinser) (1)
BALIKESİR
İ. Safa Giray
(Geçersiz) (2)
(İsimsiz 2 oy)
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
AFYON
Kubilay Uygun
AKSARAY
Sadi Somuncuoğlu
ANKARA
Gökhan Çapoğlu
Ali Dinçer
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
Mehmet Sağdıç
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Sami Küçükbaşkan
Metin Şahin
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Sema Pişkinsüt
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BİLECİK
Şerif Çim
BOLU
Avni Akyol
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Ertuğrul Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
DENİZLİ
Hilmi Develi
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
DİYARBAKIR
Sebgetullah Seydaoğlu
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa Yılmaz (İ.A.)
GİRESUN
Rasim Zaimoğlu
HATAY
Ali Günay
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Halil Cin
Ali Er
Abdulbaki Gökçel
Mustafa İstemihan Talay
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ziya Aktaş
Ahat Andican
Mehmet Aydın
Ali Coşkun
Nami Çağan
Tansu Çiller
Bülent Ecevit
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Yusuf Namoğlu
Korkut Özal
H. Hüsamettin Özkan
Mehmet Cevdet Selvi
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
İZMİR
Veli Aksoy
İ. Kaya Erdem
Şükrü Sina Gürel
Atilla Mutman
Ahmet Piriştina
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KARABÜK
Erol Karan
KARAMAN
Fikret Ünlü
KARS
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Halil Çelik
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Abdullah Turan Bilge
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MANİSA
Hasan Gülay
Sümer Oral
Cihan Yazar
MARDİN
Süleyman Çelebi
MUĞLA
Lale Aytaman
Fikret Uzunhasan
NEVŞEHİR
Abdulkadir Baş
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Adem Yıldız
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
SIVAS
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Metin Gürdere
TRABZON
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Mükerrer) (1)
TRABZON
Eyüp Aşık
Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 Arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (TEDAŞ) Bazı İhalelerinde Usulsüzlük ve Yolsuzluk Yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca Tespit Edilmesine Karşın İhaleleri İptal Etmemek Suretiyle Devleti Zarara
Uğratarak Görevini Kötüye Kullandığı ve Bu Eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı Maddesine Uyduğu İddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Eski Bakanı Şinasi Altıner
Hakkında Anayasanın 100 üncü Maddesi Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına İlişkin Önergesine Verilen Oyların Sonucu :
(Kabul edilmiştir.)
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 395
Kabul Edenler : 228
Reddedenler : 157
Çekinser : 1
Geçersiz Oylar : 4
Oya Katılmayanlar : 161
Açık Üyelikler : –
Mükerrer Oylar : 5
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
İbrahim Yavuz Bildik
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
Orhan Kavuncu
Arif Sezer
ADIYAMAN
Celal Topkan
AĞRI
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Gökhan Çapoğlu
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Yücel Seçkiner
İlker Tuncay
Rıza Ulucak
Hikmet Uluğbay
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
BARTIN
Zeki Çakan
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BATMAN
Musa Okçu
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Abbas İnceayan
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Hayati Korkmaz
Cemal Külahlı
Feridun Pehlivan
Yahya Şimşek
Ertuğrul Yalçınbayır
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
ÇANKIRI
İsmail Coşar
ÇORUM
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
Necati Güllülü
Ömer Özyılmaz
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Hanifi Demirkol
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Ali Ilıksoy
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Turhan Arçelik
Burhan Kara
HATAY
Fuat Çay
Ali Günay
Nihat Matkap
Levent Mıstıkoğlu
Atila Sav
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Mustafa Köylü
İÇEL
Oya Araslı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Refik Aras
Azmi Ateş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Halit Dumankaya
Mehmet Fuat Fırat
Algan Hacaloğlu
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
Ahmet Güryüz Ketenci
Mehmet Tahir Köse
Göksel Küçükali
Mehmet Moğultay
Altan Öymen
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Hakan Tartan
Sabri Tekir
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Hüseyin Arı
Nezir Büyükcengiz
Veysel Candan
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Emin Karaa
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Yaşar Canbay
Ayhan Fırat
MANİSA
Abdullah Akarsu
Bülent Arınç
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
MUŞ
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
RİZE
Avni Kabaoğlu
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Teoman Akgür
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Ahmet Neidim
SAMSUN
Cemal Alişan
Ahmet Demircan
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Latif Öztek
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
ŞANLIURFA
İbrahim Hali Çelik (İ.A.)
Zülfükar İzol
ŞIRNAK
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
TOKAT
Hanefi Çelik
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Kemalettin Göktaş
İsmail İlhan Sungur
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Maliki Ejder Arvas
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
İlyas Arslan
Abdullah Örnek
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Reddedenler)
ADANA
İmren Aykut
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bigiç
AFYON
İsmet Attila
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
Cemil Erhan
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
AMASYA
Ahmet İyimaya
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Saffet Arıkan Bedük
Cemil Çiçek
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Agah Oktay Güner
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
Emre Gönensay
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
Safa Giray
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Faris Özdemir
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
BOLU
Necmi Hoşver
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdülkadir Cenkçiler
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdulkadir Aksu
M. Salim Ensarioğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Cihan Paçacı
ERZURUM
Zeki Ertugay
İsmail Köse
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Delelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
GİRESUN
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Hüsnü Doğan
Hasan Tekin Enerem
Cefi Jozef Kamhi
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Talip Özdemir
Bahattin Yücel
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
Rıfat Serdaroğlu
Ufuk Söylemez
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
KARS
Sabri Güner
KASTAMONU
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
KIRIKKALE
Hacı Filiz
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
KİLİS
Doğan Güreş
KOCAELİ
Onur Kumbaracıbaşı
KONYA
Necati Çetinkaya
Ali Günaydın
Mehmet Keçeciler
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
MANİSA
Rıza Akçalı
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Yahya Uslu
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
MUŞ
Necmettin Dede
NEVŞEHİR
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Ergun Özkan
ORDU
Refaiddin Şahin
RİZE
Ahmet Kabil
SAKARYA
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Nafiz Kurt
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Tahsin Irmak
ŞANLIURFA
Necmettin Cevheri
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Ali Şevki Erek
TRABZON
Eyüp Aşık
Yusuf Bahadır
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Lütfullah Kayalar
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Çekinser)
İSTANBUL
Mehmet Ali Şahin
(Geçersiz Oylar)
ANKARA
Önder Sav
KIRIKKALE
Recep Mızrak
Boş kağıt
(Oya Katılmayanlar)
MUĞLA
Enis Yalım Erez
ADANA
Uğur Aksöz
M. Ali Bilici
Mehmet Büyükyılmaz
Erol Çevikçe
Tuncay Karaytuğ
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
Osman Hazer
Kubilay Uygun
AĞRI
M. Sıddık Altay
Celal Esin
AKSARAY
Murtaza Özkanlı
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Cemalettin Lafcı
ANKARA
Ali Dinçer
Ömer Ekinci
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
Mehmet Sağdıç
Ahmet Tekdal
Aydın Tümen
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Sami Küçükbaşkan
Metin Şahin
AYDIN
Muhammet Polat
BALIKESİR
İsmail Özgün
Hüsnü Sıvalıoğlu
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Kâmran İnan
BOLU
Avni Akyol
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Kâzım Üstüner
BURSA
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Ali Osman Sönmez
İbrahim Yazıcı
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Mehmet Aykaç
Hasan Çağlayan
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)
DENİZLİ
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
DİYARBAKIR
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
ELAZIĞ
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Naci Terzi
ERZURUM
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
GAZİANTEP
Hikmet Çetin
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHÜNE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Halil Cin
Ali Er
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ahat Andican
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş
Bülent Ecevit
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Metin Işık
İsmail Kahraman
M. Cavit Kavak
Osman Kılıç
Emin Kul (B.)
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Yusuf Namoğlu
Ali Oğuz
Korkut Özal
Güneş Taner
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
İZMİR
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Şükrü Sina Gürel
Süha Tanık
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
KARS
Çetin Bilgir
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
İsmail Cem
Salih Kapusuz
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Osman Pepe
KONYA
Ahmet Alkan
Abdullah Turan Bilge
Remzi Çetin
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Teoman Rıza Güneri
Lütfi Yalman
KÜTAHYA
Ahmet Derin
Mustafa Kalemli (Başkan)
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Hasan Gülay
MARDİN
Fehim Adak
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
Lale Aytaman
MUŞ
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NİĞDE
Mehmet Salih Katırcıoğlu
ORDU
Mustafa Hasan Öz
Şükrü Yürür
RİZE
Ahmet Mesut Yılmaz (Başbakan)
SAMSUN
İrfan Demiralp
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Musa Uzunkaya
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SIVAS
Musa Demirci
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Sedat edip Bucak
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
Abdülkadir Öncel
TEKİRDAĞ
Enis Sülün
TOKAT
Abdullah Arslan
Metin Gürdere
Ahmet Fevzi İnceöz
TRABZON
Şeref Malkoç
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
VAN
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
(Mükerrer Oylar)
ADANA
İmren Aykut
M. Halit Dağlı
ANKARA
Cemil Çiçek
İSTANBUL
Ali Talip Özdemir
AYDIN
Nahit Menteşe