DÖNEM : 20 CİLT : 5 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
49 uncu Birleşim
8 . 5 . 1996 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, hububat taban fiyatlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın cevabı
2. – Karabük Milletvekili Erol Karan’ın, Orman Ürünleri Sanayii Kurumuna ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in cevabı
3. – Adıyaman Milletvekili Ahmet Çelik’in, GAP Projesinde Adıyaman ekonomisinin yerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun cevabı
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadışının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 Numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci Maddelerine uyduğu iddiasıyla eski bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan Hakkında Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5)
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Belçika Hükümetinin himayesinde Brüksel’de düzenlenecek toplantıya, TBMM’yi temsilen bayan parlamenterlerin icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/260)
IV. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)
2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul’da öğrenci servis araçlarına J plakası verilmesi uygulamasına ve servis araçlarıyla ilgili mevzuata ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/59)
5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)
6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, İstanbul TEM gişelerinde görevli personel sayısının yetersiz olduğu iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/61)
7. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
8. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve S.S.K’ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)
9. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ve personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)
10. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın TURBAN Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ve personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/66)
11. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Belek Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/67)
12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Bodrum tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)
13. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Kemer Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/69)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, M.P.M.’nin bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/390)
V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. – 10.10.1984 Tarihli ve 3056 sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/288) (S. Sayısı : 3)
2. – Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ve 4 arkadaşının; Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ile İstanbul Milletvekili Emin Kul’un; Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu’nun; Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın; İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın; Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin; Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 6 Arkadaşının; Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün; Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel Milletvekili Oya Araslı’nın ve Hatay Milletvekili Atila Sav’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/158, 2/30, 2/52, 2/67, 2/89, 2/161, 2/176, 2/177, 2/178, 2/183, 2/204) (S. Sayısı : 13)
I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
İçişleri Bakanı Ülkü Güney, İstanbul Kadıköy’de
meydana gelen 1 Mayıs olaylarına ilişkin
gündemdışı açıklamada bulundu; CHP Grubu adına Ankara
Milletvekili Önder Sav, DSP Grubu adına İstanbul Milletvekili M.
Cevdet Selvi, ANAP Grubu adına Ankara Milletvekili Nejat Arseven, DYP
Grubu adına Muş Milletvekili Necmettin Dede, RP Grubu adına da
İstanbul Milletvekili Ali Şahin aynı konuda görüşlerini
açıkladılar.
İçişleri Bakanı Ülkü Güney, RP Grubu adına
görüş bildiren İstanbul Milletvekili Ali Şahin’in,
konuşmasında, sözlerine farklı bir nitelik atfettiği
iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, hayvan
yetiştiricilerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı
konuşmasına, Devlet Bakanı Mehmet Halit Dağlı,
Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, tüccara ve Tekel idaresine
tütününü satan; ancak, henüz paralarını alamayan tütün üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına,
Devlet Bakanı Eyüp Aşık,
Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın,
Kahramanmaraş ve çevresinde meydana gelen terör olayları ile üç
öğretmenin şehit edilmesine ilişkin gündemdışı
konuşmasına da, İçişleri Bakanı Ülkü Güney,
Cevap verdiler.
Özbekistan’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in
dönüşüne kadar, Cumhurbaşkanlığına, TBMM
Başkanı Mustafa Kalemli’nin vekillik edeceğine,
Romanya’ya gidecek olan :
Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’na, dönüşüne kadar, Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın,
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne
kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit
Menteşe’nin,
Fransa ve Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidecek olan Çevre Bakanı
Mustafa R. Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Eyüp
Aşık’ın,
İngiltere’ye gidecek olan :
Millî Savunma Bakanı M. Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne kadar,
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in,
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne
kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit
Menteşe’nin;
Özbekistan’a gidecek olan :
Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Ünal Erkan’ın,
Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner’e, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Ali Talip Özdemir’in,
Çevre Bakanı Mustafa R. Taşar’a, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Eyüp Aşık’ın,
Vekillik etmelerinin uygun görülmüş olduğuna,
İlişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu.
Yozgat Milletvekili İsmail Durak Ünlü’nün, (6/106, 6/107),
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, (6/93),
Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, (6/105) ve
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Dökülmez’in, (6/62)
Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına
ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği
açıklandı.
Kahramanmaraş Milletvekili Hasan Dikici ve 44
arkadaşının, Afşin-Elbistan Termik Santralının
kiralanması konusunda (10/64),
Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu ve 31
arkadaşının, belediyelerin içinde bulundukları
sorunların tespiti ve belediye hizmetlerinin daha verimli
yapılabilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla (10/65),
İstanbul Milletvekili Azmi Ateş ve 115
arkadaşının başörtülü kız öğrencilerin
sorunları konusunda (10/66) ve
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 15 arkadaşının,
İstanbul Kadıköy’de 1 Mayıs günü meydana gelen olaylarda gerekli
tedbirlerin alınmadığı iddilarını
araştırmak amacıyla (10/67),
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; öergelerin gündemde yerlerini
alacağı ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki öngörüşmelerin, sırasında
yapılacağı açıklandı.
Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının,
kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle
görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun
240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/4),
okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak
üzere, görüşme gününün, Danışma Kurulunca tespit edilerek Genel
Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının :
Temmuz, Ağustos ve Eylül 1994, (5/2)
(S. Sayısı : 4)
Ekim, Kasım ve Aralık 1994, (5/3)
(S. Sayısı : 5)
Ocak, Şubat ve Mart 1995, (5/4)
(S. Sayısı : 6)
Nisan, Mayıs ve Haziran 1995 (5/5)
(S. Sayısı : 7)
Temmuz, Ağustos ve Eylül 1995, (5/6)
(S. Sayısı : 8)
Ekim, Kasım ve Aralık 1995, (5/7)
(S. Sayısı : 9)
Ocak, Şubat ve Mart 1996, (5/8)
(S. Sayısı : 10)
Ayları hesaplarına ilişkin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu raporları Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
(10/1, 14) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonunun,
görev süresinin, 7.5.1996 tarihinden itibaren 2 ay daha uzatılmasına
ilişkin, Komisyon Başkanlığı,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Özbekistan’a
yapacağı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık,
31 Mayıs - 1 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul’da
yapılacak olan Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri
Konferansı HABİTAT II Global Parlamenterler Forumuna, TBMM’yi
temsilen 16 milletvekilinden oluşan bir heyetle katılınmasına
ilişkin Başkanlık,
Tezkereleri kabul edildi.
Genel Kurulun toplantı günlerinden Salı gününün denetim
konularına (Anayasanın süreye bağladığı konular
hariç), Çarşamba ve Perşembe günlerinin de kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesine
ayrılması; Salı ve Çarşamba günlerinde, birleşimin
başında bir saat süre ile sözlü soruların görüşülmesi,
sunuşlar ve işaret oyu ile yapılacak seçimlerin her gün
yapılması ve,
6.5.1996 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve
okunmuş bulunan (10/67) esas numaralı ve 1 Mayıs günü meydana
gelen olaylar hakkındaki Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14.5.1996 Salı günkü birleşiminde
yapılması ve görüşmelerin bitimine kadar çalışma
süresinin uzatılmasına,
İlişkin Danışma Kurulu önerisi ile,
Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 46
ncı sırasında yer alan (10/63) esas numaralı, Refah
Partisinin, Süleyman Mercümek ile bağlantılarının ve maddî
ilişkilerinin araştırılarak, iddia edilen hukuk
dışı malî kaynaklarının tespiti amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15.5.1996 Çarşamba günkü
birleşimde, sözlü soruların görüşmelerinin bitiminden sonra
yapılması ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DYP Grubu
önerisi,
Kabul edildi.
(10/7), (10/8, 16, 20), (10/13, 53) esas numaralı Meclis
araştırma komisyonlarına, siyasî parti gruplarınca
gösterilen adaylar seçildiler.
Başkanlıkça, (10/7), (10/8, 16, 20), (10/13, 53) ve (10/5)
esas numaralı Meclis araştırma komisyonlarının,
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için
toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
8 Mayıs 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere,
birleşime 18.47’de son verildi.
H. Uluç Gürkan
Başkanvekili
Zeki Ergezen Kadir
Bozkurt
Bitlis Sinop
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. – GELEN KÂĞITLAR
8.5.1996 ÇARŞAMBA
Sözlü Soru Önergeleri
1. – Eskişehir Milletvekili Mustafa
Balcılar’ın, Boks Federasyonu Başkanının sahte belge
düzenlediği iddiasına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/114) (Başkanlığa geliş tarihi
: 24.4.1996)
2. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in,
“Dört Mevsim Kadın” isimli program çekiminde başörtülü
öğrencilerin dışarı çıkarıldıkları
iddiasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/115)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
3. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın,
Ordu-Sıvas-Mesudiye Dereyolu karayolunun yapımına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/116) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.4.1996)
4. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın,
Ordu ilinde bir üniversite kurulmasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/117) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.4.1996)
5. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın,
Ordu İl Kültür Merkezi ihalesine ve kütüphane hizmet binalarına
ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergelesi (6/118)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
6. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu’nun,
basında çıkan bir habere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/119) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
7. – Çankırı Milletvekili Ahmet
Uyanık’ın, Engin Civan’ın mahkumiyet cezasına ilişkin
Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/120) (Başkanlığa
geliş tarihi : 3.5.1996)
8. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’da bir kayak tesisinin yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/121) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1996)
9. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı ilinin bazı ilçelerine kapalı spor
salonu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi
(6/122) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1996)
10. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’da bir stadyum yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/123) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.5.1996)
11. – İstanbul
Milletvekili Bahattin Yücel’in,
T.C. Merkez Bankası
meclisi üyelerinin
yenileneceği iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/124)
(Başkanlığa
geliş tarihi : 6.5.1996)
Yazılı Soru Önergeleri
1. – Diyarbakır Milletvekili Sacit Günbey’in,
Ruslar tarafından esir alınan iki türk gazetecisine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/705)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
2. – İzmir Milletvekili İsmail
Yılmaz’ın, TEDAŞ Elektrik Bildirim kağıdı ve
faturalarına elektrik fiyatının
yazılmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/706)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
3. – İzmir Milletvekili İsmail
Yılmaz’ın, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun
SİT haritaları çıkarıp çıkarmadığına
ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/707)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
4. – İzmir Milletvekili İsmail
Yılmaz’ın, bazı otoyolların yapımına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/708) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
5. – Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak’ın, Kızılay Derneğinin personeline ve gelirine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/709)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
6. – Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak’ın, THK’nun Personeline, gelir ve giderine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/710)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
7. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in,
Türkiye İşçi Emeklileri cemiyeti tarafından Sağlık
Karnelerinin düzenlendiği iddiasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/711)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
8. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, bazı ilçelerin Belediye başkanları
hakkında herhangi bir suç ihbarının bulunup bulunmadığına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/712) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
9. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, bazı ilçe Belediye
Başkanlıklarına seçilen kişilerin sonradan parti
değiştirip değiştirmediklerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/713)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
10. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, Başbakanlık Müsteşarı Birkan
Erdal’ın, TEK Genel Müdürü iken yaptığı iddia edilen
bazı uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/714) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
11. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, Bakanlık Özel Kaleminde veya herhangi bir
biriminde bir şahsın çalışıp
çalışmadığına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/715)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
12. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, bazı firmaların var olup
olmadıklarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/716) (Başkanlığa geliş
tarihi : 24.4.1996)
13. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin
Korkutata’nın, Olağanüstü Hal Bölgesinde görev yapan bazı kamu
çalışanlarının tazminatlarının kesildiğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/717) (Başkanlığa
geliş tarihi : 24.4.1996)
14. – Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata’nın,
yıllar itibariyle örtülü ödenekten yapılan harcamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/718)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
15. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Konya
Ticaret Mahkemesi Başkan ve üyelerinin atamalarının neden
yapılmadığına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/719) (Başkanlığa geliş
tarihi : 24.4.1996)
16. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
müşavir kadrosunda olup işe gitmeden maaş aldıkları
iddia edilen şahıslara ilişkin
Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/720)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.4.1996)
17. – Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, Bursa Orhaneli Termik Santralının
faaliyete geçirilip geçirilmeyeceğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/721) (Başkanlığa geliş
tarihi : 25.4.1996)
18. – İstanbul Milletvekili Bahattin Yücel’in,
Bursa Valisinin bir gazetede çıkan beyanlarına ilişkin
İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/722) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.4.1996)
19. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün,
Sağlık Hizmetleri için yapılan ödemelere ilişkin
Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/723) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.4.1996)
20. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün,
yurt dışından ithal edilen tıbbî malzeme-ekipman ve
ilaç tutarına ilişkin
Devlet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/724) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.4.1996)
21. – Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener’in,
Sıvas Demir Çelik Fabrikasının özelleştirilmesi ve
Divriği Madenlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/725)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
22. – Konya Milletvekili Teoman Rıza Güneri’nin
Türkiye ile İsrail arasında bir savunma işbirliği
anlaşmasının yapılıp yapılmadığına
ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/726) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.4.1996)
23. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın,
Konya’daki belediyelere 20.10.1991-24.12.1995 tarihleri arasında
yapılan ödemelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/727)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
24. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın,
Konya’daki belediyelere 24.12.1995-15.3.1996 tarihleri arasında
yapılan ödemelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/728)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
25. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in,
Sandıklı Hüzai kaplıcasındaki hemzemin geçidine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/729) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
26. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’a
bağlı bazı ilçe ve köylerin, telefon ve santral ihtiyacına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/730) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.4.1996)
27. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın,
belediyelere yapılan malî yardımlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/731) (Başkanlığa geliş
tarihi : 25.4.1996)
28. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
mevsimlik işçi olarak çalıştırılan Ziraat
Mühendislerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/732) (Başkanlığa geliş
tarihi : 25.4.1996)
29. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın,
Muğla ilinde bir madenin aranmasına izin verilip verilmediğine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/733) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
30. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Gümrük
Birliği Anlaşmasından doğan yükümlülüklere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/734)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
31. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil
Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/735)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
32. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil
Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/736) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
33. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil
Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/737)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
34. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil
Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/738)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
35. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil
Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/739)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
36. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil
Tunç’un, Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin Millî
Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/740)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
37. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
İsrail uçaklarının, Konya’da eğitim görüp görmediğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/741)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
38. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Türkiye
ile İsrail arasında herhangi bir anlaşmanın
yapılıp yapılmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/742) (Başkanlığa
geliş tarihi : 26.4.1996)
39. – Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın,
Bismil Jandarma Komutanlığı tarafından gözaltına
alındığı iddia edilen bir şahsın akıbetine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/743) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.4.1996)
40. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun, bazı
ihalelerin Tedaş Satınalma Yönetmeliğine aykırı olarak
yapıldığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/744) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.5.1996)
Meclis Soruşturması Önergesi
1. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56
arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 Numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15
inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Bakan ve Başbakan
Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında Anayasanın 100
üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/5) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.5.1996)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkanvekili H. Uluç GÜRKAN
KÂTİP ÜYELER: Zeki ERGEZEN (Bitlis), Kadir BOZKURT
(Sinop)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49 uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim.
III. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Konya Milletvekili Nezir
Büyükcengiz’in, hububat taban fiyatlarına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın cevabı
BAŞKAN – Birinci gündemdışı
konuşma, hububat taban fiyatları konusunda, Cumhuriyet Halk Partisi
Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz'in.
Buyurun Sayın Büyükcengiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Büyükcengiz, süreniz 5 dakikadır.
NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Konya) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bazı bölgelerimizde hububat
hasadının yaklaşması nedeniyle, taban fiyat saptaması
hazırlıklarının yapılması gerektiği
bugünlerde, hububat taban fiyatları konusunda gündemdışı
söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlarken, Yüce Meclisin
siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, kalkınmış
ülkelerdeki baş döndürücü sanayileşme hareketlerini, Türkiye,
yakalayamasa bile, mutlaka yakından izlemek zorundadır; fakat,
Türkiye, aynı zamanda bir tarım ülkesi olduğu gerçeğini
gözardı edemez. Plansızlık, iç siyasal
karmaşıklık ve maalesef partizan tercihler yüzünden yapılan
önemli yanlışlıklar dolayısıyla, toplumumuz, kendi
tarım ürünleriyle, kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz
hale düşmüştür. Türkiye, buğday satan ülke oldu diye övünürken,
buğday satın alan ülke durumuna getirilmiştir. Tarım
ürünlerinin pazarlanması, hırçın rekabet yüzünden
ulaşım ve dağıtım mafyalarının eline
geçmekte, üreticiden tüketiciye ulaşması esnasında yükselen
fiyatlar, kolay ve haksız kazançların anormal boyutlara
ulaşmasına neden olmakta ve bunun da müsebbibi sanki üreticiymiş
gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Tarımın altyapısı büyük eksiklikler
içerisindeyken, tarımsal üstyapı tam bir kargaşa halinde
seyretmektedir. Tarım alanlarının planlanması, tarım
insanlarının hizmetine yönelik birimlerin oluşturulması ve
merkezî hükümet ve idareler arasında esaslı bir sistemin
oturtulması gerekirken, görev ve yetkilerin gelişigüzel
dağılması, hizmetlerde koordinasyon ilkesini bozmuştur;
sorunlar sahipsiz, birimlerin rasgele dağılması yüzünden hangi
kurumun, hangi kuruluşun, hangi konuları ve hizmetleri
paylaştığı belirsizdir; tarımla ilgili,
sayısı ellinin üzerinde bulunan kurum ve kuruluş, altı
ayrı bakanlığa bağlı olarak,
çalışmalarını tam bir karmaşa içerisinde
sürdürmektedir...
Sayın milletvekilleri, bu yapı içerisinde,
artık devletten umudunu kesen Anadolu hububat üreticisi, her yıl
taban fiyatların açıklanmasını merak ve
sabırsızlıkla beklemekte; ancak, açıklanan fiyatlarla
sürekli hayal kırıklığına
uğratılmaktadır. Geçtiğimiz yıl, Çukurova'daki
sarıpas hastalığı, Konya İlimiz ile Orta Anadolu'nun
diğer kesimlerindeki süne tahribatı, Trakya'daki verim
düşüklüğü ve taban fiyatların yetersizliği, Türk
çiftçisinde onulmaz yaralar açmıştır.
Değerli arkadaşlarım, hububat
üreticimizin bu Hükümetten büyük beklentileri var. Hepimizin bildiği gibi,
köylümüz, sessiz bir çoğunluk, örgütsüz bir kitle; sesini
duyuramadığı için hakkını alamıyor. Devletine
bağlı, verilen her görevi en önde yerine getiren, devlet
tarafından kendisine uygulanan yaptırımları saygıyla
kabul edip sineye çeken bu insanlarımıza, artık elimizi
uzatmalıyız. Onyıllardır, sürekli unutulan, ihmal edilen,
ulusal gelirden aldığı pay devamlı azalan hububat
üreticilerimizin yüzünü bir parçacık olsun güldürmenin yolu, verilecek
taban fiyatlardan geçiyor. Geçtiğimiz yıl verilen 7 200 liralık
buğday taban fiyatı, daha açıklandığı gün
yetersiz ve geçersiz hale düşmüştür. Bu nedenle, Toprak Mahsulleri
Ofisi, buğday alımı yapamamış, fiyatlar piyasa
koşulları içerisinde kendiliğinden oluşarak borsalarda
alımlar, 10 ilâ 11 bin liradan başlatılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
geçen yıldan bugüne, gübre, 14 bin liradan 21 bin liraya; mazot, 21 bin
liradan 45 bin liraya; mücadele ilaçları, 180 bin liradan 280 bin
lira/litreye yükselmiştir. Dünya borsalarında buğday
fiyatları, son bir yılda yüzde 100'ün üzerinde artış
göstererek 260 ton/dolara yükselmiştir. Bugün, ülkemizdeki hububat
borsalarında, buğday, 19 ilâ 22 bin; arpa, 17 ilâ 18 bin lira
civarında işlem görmektedir. Tüm bu unsurlar dikkate
alındığında, ekmeklik buğday fiyatları, 20 ilâ 22
bin; arpa fiyatları 17 ilâ 18 bin lira olarak tespit ve ilan edilmelidir.
Tekrar ediyorum, buğday fiyatları 20 ilâ 22 bin, arpa fiyatları
17 ilâ 18 bin lira olarak tespit ve ilan edilmelidir. Bu tespitle, hububat
üreticimize çok fazla bir şey vermiş olamayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Büyükcengiz, lütfen, 1 dakika
içinde toparlayınız.
NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Devamla) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sadece, geçen yıldan bugüne kadar oluşan
girdilerdeki fiyat artışlarını
karşılamış olacaksınız. Kaldı ki, bugünkü
piyasa fiyatları da, yaklaşık bu düzeydedir; yani, şu anda
piyasada geçerli olan fiilî fiyatları tescil etmiş
olacaksınız. Daha aşağılarda bir fiyat verdiğiniz
takdirde, yine, çiftçimizin cebinden bir şeyler almış
olacaksınız. Buğdaya verilen taban fiyatların yüksek
oluşu, ekmek fiyatlarını da artırmayacaktır; çünkü,
buğday fiyatlarının ekmeğe yansıması, en fazla
yüzde 30 civarında olmaktadır. Vereceğiniz taban fiyatla
-düşük fiyat- buğday spekülatörlerinin ucuz fiyatlarla stok yapmalarına;
dolayısıyla, çiftçinin alın terinden spekülatörlerin büyük paralar
kazanmalarına neden olacaktır.
Sayın milletvekilleri -Hükümete sesleniyorum-
geliniz, Anadolu'nun bozkırında, coğrafyanın, iklimin,
enflasyonun ve doğanın vurgununu yemiş, yoksulluk ve
çaresizlikten bunalan ülkenin gerçek sahibi çiftçilerimize el uzatalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Devamla) – Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Büyükcengiz.
2. – Karabük Milletvekili Erol
Karan’ın, Orman Ürünleri Sanayii Kurumuna ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Cemil
Çiçek’in cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı ikinci
konuşma, Orman Ürünleri Sanayii Kurumu üzerine, Demokratik Sol Parti
Karabük Milletvekili Sayın Erol Karan; buyurun efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
EROL KARAN (Karabük) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Orman Ürünleri Sanayii, kısa adıyla
ORÜS Kurumunun kuruluş amaçları ve bugün düşürüldüğü durum
hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ORÜS, bilindiği gibi, 1970 yılında,
Orman Bakanlığının oluruyla, Bakanlık bünyesinde
kurulmuştur. Daha sonra, 1983 yılında, 2929 sayılı
Yasayla "ORÜS Genel Müdürlüğü" adıyla KİT statüsüne
dönüştürülmüştür.
ORÜS'ün kuruluş amacı, ülkemizdeki orman
sanayiinin dünyadaki gelişmelere uygun olarak gelişmesine
katkıda bulunmak, özel sektöre öncülük etmek, kaynak yaratarak,
gerektiğinde yeni tesisler kurmaktır.
ORÜS işletmeleri, hammadde kaynaklarına
yakın geri kalmış yörelerde kurulmuş, bu yörelere ekonomik
ve toplumsal canlılık getirmiştir.
ORÜS işletmeleri, süreç içerisinde, standartlara
uygun üretimini miktar ve nitelik olarak geliştirmiş, ölçek
büyüklüğü ve ürün çeşitliliği yönünden, Ortadoğu ve
Balkanlarda tek, Avrupa'nın ise sayılı kuruluşlarından
birisi olmuştur.
Böylesine niteliği olan bu kurum, bugün, bu duruma
nasıl düşürülmüştür: Özellikle 1980'li yıllardan günümüze
kadar, siyasî iktidarlar, diğer KİT'lerde olduğu gibi, ORÜS'te
de özelleştirmeyi kafalarına koymuşlar ve bunun maddî temellerini
oluşturmuşlardır; ORÜS'ün, yine, diğer KİT'lerde
olduğu gibi, kapatılmasına veya satışına yol
açacak şekilde zarar etmesi sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ORÜS'ün zarar etmesinin, daha doğrusu zarar ettirilmesinin nedenlerini
şöyle sıralayabiliriz:
Birincisi; ORÜS'ün zararı, işletmeden
değil, işletmenin verimli çalışmasına izin
verilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bilerek ve istenerek, özel kaynaklardan
yüksek faizli borçlanmaya itilmiş ve borçlar katlanarak büyüyerek, bugün,
zarar gösteren bilançolarla, satışlarına zemin
hazırlanmıştır.
İkinci bir neden; hammadde yetersizliğidir.
Ülkemizde, hammadde satışında tekel konumunda olan Orman
Bakanlığı ile ORÜS arasında yapılan protokoller, her
iki tarafın danışıklı dövüşü olarak uygulanmayıp,
hammadde ithalatına yöneltilmiştir. Özellikle 1992 yılı
sonrasında, ORÜS Genel Müdürü Mehmet Yılmaz zamanında,
Isparta'da faaliyet gösteren DEMPA adındaki firma
aracılığıyla çok büyük miktarlarda pahalı fakat
kalitesiz tomruk ORÜS adına ithal edilmiş, bunun sonucunda ORÜS
zarara uğratılmış, DEMPA firmasına büyük paralar
kazandırılmıştır.
ORÜS'ü zarara uğratan Genel Müdür Mehmet
Yılmaz, 24 Aralık 1995 seçimlerinde Bolu'dan Doğru Yol Partisi
milletvekili adayı gösterilerek ödüllendirilmiştir. Seçilemeyince,
ORÜS'ün piyasadaki en büyük rakibi olan DEMPA firmasının -astronomik
transfer ücretiyle ve yüksek maaşla- Yönetim Kuruluna
alınmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
ORÜS'ün toplam 23 işletmesinden 8'i olan; Antalya, Ayancık, Bafra,
Devrek, Düzce, Kalkım, Ulupınar ve Vezirköprü işletmeleri,
değerinden çok düşük fiyatlarla satılmış ve toplam 1
444 işçi sokağa atılmıştır. Fakat, her ne
hikmetse, eski Orman Bakanı Sayın Hasan Ekinci'nin seçim bölgesi olan
Artvin'deki 5 adet ORÜS işletmesi, özelleştirme kapsamında
değildir. Bu uygulama, Sayın Ekinci'nin, siyasî
varlığının, bu işletmelere bağlı
olduğunu akla getirmektedir.
Benim de yakından tanıdığım,
Yenice ve Eskipazar başta olmak üzere, satışlarını
bekleyen diğer ORÜS işletmeleri, yılbaşından beri
hammadde olmaması nedeniyle çalışamamaktadır. Emek
harcamadan, hak etmeden aldıkları maaşlarının vicdan
azabını çeken işçiler, şaşkın bir şekilde
kurbanlık koyun gibi işten atılmayı beklemektedirler.
Sonuç olarak, bugün, ORÜS'ün içinde bulunduğu durumdan
kurtulmasının tek yolu, eskiden olduğu gibi tekrar Orman
Bakanlığına bağlanmasıdır; en akılcı
yolun da bu olduğunu düşünmekteyiz.
Hükümetin, ORÜS'le ilgili bu yanlıştan bir an
önce dönmesini diliyoruz.
Sözlerimi bitirirken Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karan.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) –
Sayın Başkan, cevap vereceğim.
BAŞKAN – Yanıt için Devlet Bakanı
Sayın Cemil Çiçek; buyurun efendim.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
ORÜS (Orman Ürünleri Sanayii Anonim Şirketi) ile
ilgili olarak, biraz evvel, burada dile getirilen gündemdışı
konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Bilindiği gibi, ORÜS, 1940'lı yıllarda
devletleştirilen özel sektör orman sanayii işletmelerinin tek
çatı altında toplanması amacıyla, 5 Ocak 1970 tarihinde,
Orman Bakanlığı tarafından kurulmuş, 22 Ekim 1983
tarihinde de, kamu iktisadî devlet teşekkülü haline gelmiştir.
Bilahara, 20.5.1992 tarihinde, çıkarılan bir Bakanlar Kurulu
kararıyla, özelleştirme kapsamına alınarak, Kamu
Ortaklığı İdaresine devredilmiştir ve halen, bu
kuruluş, özelleştirme kapsamı içerisindedir.
Özelleştirme nedenleri: Evvela, ORÜS'ün piyasadaki
pazar payı, özel sektörün son yıllardaki hızlı
yatırımlarıyla, yüzde 15'ler düzeyine düşmüş olup, bu
oran giderek azalmaktadır; dolayısıyla, şirketin, piyasa
içinden kendine bir yer bulması, her geçen gün daha da
zorlaşmaktadır. Bunlara ilaveten, aşırı istihdam,
yüksek işçilik maliyetleri, geri teknoloji ve buna bağlı olarak
maliyetlerin yüksek olması, özel sektörün yeni teknolojiye uygun
yatırımlarını hızla gerçekleştirmesi, özel
sektörün serbest piyasa şartlarına daha kolay adapte olması ve daha
rahat hareket etmesi, özelleştirmenin gerçekleştirilmesi durumunda
önemli gider tasarrufunun sağlanacak olması ve daha başka
nedenlerle bu kuruluşun özelleştirilmesine karar verilmiştir.
Bunun sonucu olarak, ilk defa Antalya, Ardeşen, Bafra ve Düzce işletmelerinin
pazarlık usulüyle satılabilmesi için, Ağustos 1993'te ihale
açılmış; ancak, pazarlık görüşmeleri sonucunda verilen
teklifler yetersiz bulunarak, açılan ihale iptal edilmiştir.
İkinci defa, Nisan 1994'te ORÜS Anonim
Şirketi hisselerinin blok olarak satışı için ihale
açılmış; ancak, teklif alınamamıştır.
Üçüncü olarak ise, Haziran 1994'te 23 işletme ve
ORÜS isim hakkı için ihale açılmış ve Pazarköy
işletmeleri haricinde kalan 22 işletmeye, toplam 59 adet teklif
alınmıştır; bu tekliflerin 16'sı işletmelerin
çalışanları tarafından verilmiştir. İhale
aşamasında, özelleştirme mevzuatının, Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle, satış
görüşmelerine başlanamamış ve gerekli mevzuatın
kısa sürede istihsal edilememesi nedeniyle, açılan ihale iptal
edilmiştir.
Son olarak, Ekim 1995'te ilana çıkarılarak,
ORÜS Anonim Şirketi isim hakkıyla, 23 işletmenin varlık
bazında, açık pazarlık yöntemiyle satışı için
ihale açılmıştır. Basına ve kamuoyuna açık olarak
gerçekleştirilen ihale sonucu, 23 işletmeye, toplam 57 adet teklif
gelmiştir. Bu teklif sahipleriyle ikinci tur görüşme
yapılmış ve 9 işletmenin satışı uygun
bulunarak, 6 adedi, Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından, 3 adedi
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından
onaylanmıştır. Satışı onaylanan bu 9
işletmeden 8 adedinin sözleşmesi imzalanarak, 5-29 Şubat 1996
tarihleri arasında devir işlemleri tamamlanmıştır. Bu
işletmeler, Antalya, Ayancık, Bafra, Devrek, Düzce, Vezirköprü,
Ulupınar ve Pazarköy işletmeleridir. Satışı
onaylanmış olmakla birlikte, Ardanuç işletmesinin üzerinde
bulunduğu arazilerin, Orman Genel Müdürlüğü tarafından ORÜS'e
devredilememesi nedeniyle, özelleştirme işlemi
tamamlanamamıştır.
Özelleştirilen işletmeler, yapılan
değer tespit çalışmaları sonucunda bulunan değerlerin
üzerinde oluşan fiyatlarla satılmıştır. Sadece
Ayancık İşletmesini alan şirket, yöredeki kooperatifler,
esnaf birlikleri, sendika, çalışanlar ve yöre müteşebbislerinden
oluştuğu için, işletme, değerinin biraz altında
satılmıştır.
Özelleştirilen 8 işletmede, toplam 1 109
işçi, 244 memur ve sözleşmeli personel çalışmaktayken,
memur ve sözleşmeli personel başka kurum ve kuruluşlara
nakledilmiş, işçilerin mağduriyetlerini önlemek amacıyla,
işletmelere, üç yıl çalıştırma şartı
getirilmiş ve işçi kıdem tazminatları Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı tarafından ödenmiştir.
Kalan 15 işletmenin özelleştirilmesi çalışmaları devam
etmektedir.
ORÜS'ün, özelleştirilmesinden vazgeçilip Orman
Genel Müdürlüğüne bağlanması halinde, işletmede
sağlıklı bir üretim, maliyet ve kâr analizi
yapılamayacağı kanaatine varılmıştır.
Ayrıca, hammaddenin tamamının yurtiçi kaynaklardan temini
uygulaması, Türkiye'deki orman varlığını tehdit eder
hale gelecektir.
Durumu, bilgilerinize saygıyla arz ediyorum.
Teşekkür ederim. (ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
1. –
Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın, Konya
Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, hububat taban fiyatlarına ilişkin
gündemdışı konuşmasına cevabı (Devam)
BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü
konuşmaya geçmeden önce, hububat taban fiyatları üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz'in, biraz önceki
gündemdışı konuşmasını yanıtlamak üzere,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila; buyurun
efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI İSMET
ATTİLA (Afyon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz
önce, bir sayın milletvekilimiz tarafından hububat taban
fiyatlarıyla ilgili yapılan gündemdışı konuşmaya cevap
vermek üzere, daha doğrusu Meclisimizi bilgilendirmek üzere huzurunuzdayım;
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
1996 yılı ilk tahminleri, ülkemizde, bu
yıl, buğday üretiminin, geçen yıldan daha iyi
olacağını göstermektedir; bu konuda -gerekli
çalışmalar içerisinde- Bakanlığım taşra
teşkilatından ve çiftçi kuruluşlarından alınan
bilgiler de, bu görüşü teyit etmektedir. Nitekim, ülkemiz
buğdayının yaklaşık yüzde 72'sini üreten 28 ilimizin
geçen yılla mukayeseli yağış miktarlarına
bakıldığında, bu üretim yılına ait
yağış miktarlarının, geçen yıldan daha iyi
olduğu görülebilmektedir; ancak, Çukurova'da, hasadın
başlamasına az bir zaman kalmış olması ve
yağış ihtiyacının bulunmamasına
karşılık, ülkemiz buğday üretiminin yüzde 50'sini veren
Orta Anadolu ile Trakya yöresinde, iyi bir mahsul istihsali için
yağış ihtiyacı devam etmektedir.
Geçen yıl, ülkemiz buğdayına, hem verim
ve hem de kalite açısından büyük zarar veren süne haşeresine
karşı mücadele, bu yıl, kapsamı daha da
genişletilerek, buğday ekim alanlarının beşte birini
oluşturan 16 milyon dekarlık bir alanda, yaklaşık 1 trilyon
liralık harcamayla, etkin bir şekilde sürdürülmektedir. Bunun için
gerekli ilaç ve uçak ihaleleri, zamanında tamamlanmış olup,
Bakanlığımca, mücadele çalışmalarına, mayıs
ayı başında başlanmış bulunmaktadır.
Bakanlığımda, 1996 yılı
buğday alım fiyatları tespiti ve kararname
çalışmaları sürmektedir. Çiftçimiz için, hububat alım
fiyatı, tatminkâr seviyede tespit ve ilan edilecektir. Özellikle,
buğday hasadına onbeş gün kalmış Çukurova için fiyatların
tespit ve ilanı büyük önem taşıdığından, bu
konudaki çalışmalarımız, büyük bir hızla sürmektedir.
Diğer taraftan, Toprak Mahsulleri Ofisi 1996
yılı hububat destekleme alımlarında, geçen yıl
olduğu gibi, bu yıl da, kademeli alım fiyatı; alım
fiyatıyla satış fiyatının aynı anda ilan
edilmesi; peşin ödeme; makbuz senediyle emanet alım; depoların
kiraya verilmesi uygulamalarına devam edilecektir.
Yeni başlayacak olan hasat döneminin,
çiftçilerimize, köylümüze ve ülkemize hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum; Yüce Meclisi, bu vesileyle tekrar saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
3. – Adıyaman Milletvekili Ahmet
Çelik’in, GAP Projesinde Adıyaman ekonomisinin yerine ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Abdülkadir
Aksu’nun cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı üçüncü konuşma,
GAP Projesinde Adıyaman ekonomisinin yeri konusunda, Refah Partisi
Adıyaman Milletvekili Sayın Ahmet Çelik'in.
Buyurun Sayın Çelik. (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın Çelik, süreniz 5 dakikadır.
Sayın milletvekilleri, salonda olağanüstü bir
uğultu var; lütfen, hatiplere saygımız bakımından,
özel konuşmalarımızı kuliste yapalım.
AHMET ÇELİK (Adıyaman) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; GAP Projesi içerisinde
Adıyaman'ın ekonomik yeri konusunda gündemdışı söz
almış bulunuyorum.
GAP Projesi içerisinde yaptırılan
Adıyaman Atatürk Barajının, bugüne kadar Adıyaman
ekonomisine herhangi bir müspet katkısı olmamıştır;
âdeta, Adıyaman'a büyük zarar vermiştir.
Şöyle ki, birçok ilçe, 53 yerleşim birimi
tamamen ortadan kalkmış; 78 yerleşim yeri, yani, köy ve mezra da
kısmen etkilenmiştir. Barajın etkilediği -ilçe merkezi, köy
ve mezra olak üzere- toplam 130 yerleşim biriminde, 58 645 kişi, söz
konusu barajın tamamen ya da kısmen etkisi altında
kalmıştır; bu da Adıyaman İlinde önemli derecede nüfus
hareketine yol açmıştır; Ege'ye kadar uzanan göçlere sebep
olmuştur. Halen istimlak yeri gösterilemeyen nice insanımız
vardır.
Değerli kardeşler, Adıyaman ekonomisi
çok gerilerdedir. Adıyaman, millî gelirden ancak binde 30 pay
almaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
GAP, sulama ve enerji amaçlı 13 projeden oluşmaktadır. Bu
projelerin 7'si Fırat, 6'sı Dicle Havzasında yer
almaktadır, 2'si Adıyaman İlini kapsamaktadır: Bir;
Adıyaman Kâhta Projesi, iki; Adıyaman Göksu Araban Projesi.
Adıyaman Kâhta Projesi, 5 hidroelektrik santral ve
4 barajdan oluşmaktadır. Adıyaman Kâhta Ovasında bu
faaliyete geçirildiği takdirde, toplam 77 bin 825 hektar arazi
sulanacaktır; Adıyaman Göksu Araban Projesiyle de, toplam 38 bin 320
dekar alan sulanacaktır. Bu iki proje birçok baraj ve göletlerin
yapılmasını öngörmektedir. Tümü bitirildiğinde,
Adıyaman İlinin toplam 154 bin 839 hektar arazisi sulanacaktır,
yılda 509 milyon kilovat enerji üretilecektir.
Samsat İlçesinde 11 pompaj, Kâhta'da 8 pompaj,
Atatürk Barajında toplam 27 adet pompaj/sulama istasyonu kurulması
öngörülmüştür; ama, üzülerek belirtmek isterim ki -bu barajlar ve pompaj
istasyonlarından, Çamgazi barajıyla Göksu'dan pompajla alınarak-
Çataltepe Kartalkaya Pompa terfi hattının dışında
hiçbir ihale yapılmamıştır.
GAP'ın Adıyaman kısmının
devreye girmesiyle, Adıyaman tarımında üretim deseninin
değişeceği, sulu tarımla, tahıl üretiminden
endüstriyel tarım üretimine geçileceği; bunun da, yöreye, sanayi yan
kuruluşlarını getireceği bir gerçektir.
Adıyaman halkının yüzde 70'i
tarımla uğraşmaktadır; halkın geniş
kısmı fakirdir, tek geliri tahıl ve tütündür. Adıyaman'da
sulu tarıma geçmeden tütün ekiminin âdeta yasaklarcasına kotaya
bağlanması, Adıyaman ekonomisini altüst etmiştir, fakirlik
lehine dengeyi bozmuştur; Adıyaman halkı ve esnafı gittikçe
fakirleşmektedir... Adıyaman halkının bu fakirlikten
kurtulması için alınması gereken acil tedbirler:
1. Adıyaman İlinde yapılması
gereken baraj ve pompaj istasyonlarının bir an önce ihale
safhasına getirilmesi ve ihalesi yapılanların bir an önce
bitirilerek hizmete sunulması,
2. Sulu tarıma geçinceye kadar, Adıyaman'da
kotaya bağlanan tütün üretiminin serbest bırakılması, tütün
kotasının bir an önce kaldırılması veya bu konuda
tolerans gösterilmesi,
3. Hayvancılığı yeni bir
anlayışla ele alarak teşvik yollarının aranması,
4. Fırat üzerindeki köprünün bir an önce
yapılarak, Adıyaman-Diyarbakır karayolunun hizmete
açılması ve Adıyaman'ın çıkmaz sokaktan
kurtarılması,
5. Adıyaman organize sanayi sitesi ile küçük
sanayi sitesi ödenek yetersizliğinden tamamlanamamıştır. Bu
konuda gerekli ödeneğin, bir an önce, Hükümetçe sağlanması,
6. Atatürk Barajı nedeniyle istimlak edilen birçok
kişinin istimlak bedeli ödenmemiştir. Bu ödeme cihetine gidilmesi ve
halen Adıyamanlı kardeşlerimizin devlette 1 trilyona yakın
alacağı vardır. Bir an önce bunun temin edilerek Adıyaman'a
gönderilmesi,
7. Baraj gölünün şişmesiyle heyelan
tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok köy vardır. Bu
köylerin durumları yeni baştan incelenerek gerekli tedbirlerin
alınması,
8. Millî Selamet Partisinin ortak olduğu
hükümetler zamanında yapılan sanayi kuruluşları
dışında, bugüne kadar, elle tutulur bir sanayi
yatırımı Adıyaman'da pek
yapılmamıştır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çelik, lütfen, 1 dakika içinde
toparlayınız.
AHMET ÇELİK (Devamla) – Peki efendim.
Sanayi yatırımları için, Hükümetçe yeni
teşvik tedbirleri alınması ve sanayinin yeni baştan
desteklenmesi. Ben, bu konuda da Sayın Konukoğlu'na ve Sanayi ve
Ticaret Odamız Başkanı Sayın Zafer Ersoy'a,
katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Besni İlçemizin büyük bir sorunu olan
Besni fıstığının taban fiyatlarının
Hükümetçe açıklanması; fıstığın daha büyük
gelirlere katkı sağlaması için fıstık endüstrisine
önem verilmesi ve bu konuda ilmî tüm tedbirlerin alınması,
fıstık üreticisinin desteklenmesi.
Sayın milletvekilleri, bugünlerde dolu
yağdı ve Besni fıstığına çok büyük zarar verdi.
Bu konuda çalışmalar yapıldı; zarar tespit edildi.
Zararın bir an önce Hükümet tarafından ödenmesini arzu ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum; sağolun,
varolun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Gündemdışı konuşmayı
yanıtlamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu; buyurun
efendim.
DEVLET BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Diyarbakır) –
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; ülkemizin son
yıllarda katettiği büyük gelişmelerden en görkemlisi
olduğuna inandığım Güneydoğu Anadolu Projesi, meydana
getirdiği fizikî eserlerin yanı sıra, insanımızın
ufkuna kattığı yeni boyutlarla da her geçen gün kendini biraz
daha hissettirmektedir.
GAP, topyekûn kalkınma projesi olarak, doğal
kaynaklarımızın geliştirilmesi hedefinin de ötesinde,
doğrudan insan hayatını etkileyerek, sosyal, ekonomik ve
kültürel yaşantıyı zenginleştirecek değişmeleri
de hedeflemektedir. GAP, sadece barajlar, enerji tesisleri ve sulama
şebekelerinden oluşan bir proje değildir. GAP, odak
noktasında insanın yer aldığı entegre bir
kalkınma bölge projesidir. Bu entegre yapısı, sürdürülebilir
kalkınma felsefesi ve insana dönük hedefiyle tüm dünyada haklı bir
üne kavuşmuş millî bir projemizdir. Çok büyük oranda kendi
finansmanımız, kendi teknolojimiz ve kendi işgücümüzle
gerçekleştirmekte olduğumuz GAP, ülkemizin dört bir yanındaki
insanlarımız tarafından aynı inanç ve aynı heyecanla
hissedilmekte ve benimsenmektedir.
Bu büyük proje kapsamında, Adıyaman
İlimizin ekonomik durumuyla ilgili bilgi arz etmeden evvel hemen şunu
da belirteyim ki, biz 53 üncü Cumhuriyet Hükümeti olarak GAP'a büyük önem
vermekteyiz. Sosyal barışın sağlanması konusunda
GAP'ın üzerinde durulmakta ve Hükümet Programımıza, GAP'ın
hızlandırılması yönünde hüküm de konulmuş
durumdadır.
Adıyaman ekonomisi bakımından, ben,
müsaade ederseniz, önce Adıyaman Organize Sanayi Bölgesinden bahsederek
Adıyaman İliyle ilgili açıklamalarıma başlamak
istiyorum. Adıyaman Organize Sanayi Bölgesi etüdü, 1991 yılında
yatırım programına girmiştir. Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Adıyaman
Valiliği ve diğer kuruluşların
katıldığı yer seçimi komisyonu tarafından seçilen
alan, Başkanlığımız tarafından da 1993 tarihinde
yapılan 1/25 000 ölçekli Adıyaman Çevre Düzeni Planı
kararları gereğince uygun görülmüştür; ancak, kentin, Atatürk
Baraj Gölü tarafında, koruma kuşağı yanında yer
alması ve Başkanlığımızın "kent makro
formunun baraj gölü yönünde yayılmasını önleme" genel
planlama yaklaşımı nedeniyle, ilgili kuruluşların da
görüşü alınarak, daha önce seçilen alan değiştirilerek,
kentin kuzeyinde, 7 No'lu alternatif alan, yeni organize sanayi bölgesi
alanı olarak belirlenmiştir.
Adıyaman kent merkezinden 6 kilometre
uzaklıkta bulunan 7 No'lu organize sanayi bölgesi alanı 1 574 891
metrekare olup, bugüne kadar, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce 633 367
metrekarelik kısmı kamulaştırılmıştır;
geri kalan kısmının kamulaştırma işlemlerinin bir
an önce tamamlanması için, Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyeti,
1996 yılı için 70 milyar Türk Lirasının, yatırım
programında, ayrılmasını talep etmiştir.
Adıyaman Merkez ilçesinde son yıllarda
gözlenen sınaî yapılaşma, özellikle
Adıyaman-Gölbaşı yolu güzergâhı çevresinde hızla artma
eğilimi göstermiştir. Organize sanayi bölgesi alanı acilen
gerçekleştirilmediği zaman, kent makro formunda düzensiz
gelişmeler hâkim olacaktır. Bu nedenle, kısa sürede, organize
sanayi bölgesi alanının işletmeye açılması gereklidir
ve bu konuda da büyük gayret göstermekteyiz.
Ayrıca, yine, 1995 yılı
yatırım programında 3 adet küçük sanayi sitesi -Adıyaman'la
ilgili- yer almış bulunuyor. Bunlardan 350 işyeri kapasiteli
Adıyaman merkez, 350 işyeri kapasiteli Besni ve 100 işyeri
kapasiteli Gölbaşı küçük sanayi sitesi de programa girmiştir;
inşaatları devam edecektir inşallah.
Güneydoğu Anadolu Projesi ve Adıyaman:
Adıyaman'ın ekonomik durumuyla ilgili,
Sayın Çelik de burada bahsettiler. Bu kapsamda yapılan
değerlendirmelerde, Adıyaman Kâhta Projesi ve
Adıyaman-Araban-Göksu Projesi önem kazanmıştır.
Ayrıca, bu iki projeden ayrı olarak, Atatürk Baraj Gölünden
yapılacak pompaj sulamaları da vardır. Devlet Su
İşleri projeleri dışında, Dünya Bankası
finansmanıyla yürütülmekte olan Doğu Anadolu Havza Rehabilitasyonu
Projesi kapsamında olan tek GAP ili de, Adıyaman İlimizdir.
Adıyaman Kâhta Projesi:
Master plan raporu bulunan proje, Adıyaman
İlinin orta ve kuzey kısmında, Atatürk Baraj
Rezervuarının sağ sahilinde uzanan alanda, su
kaynaklarının geliştirilmesine yönelik çok amaçlı bir
projedir. Proje, 5 sulama projesi, 4 hidroelektrik santral ve 1 nehir
santralından oluşmaktadır. 4 sulama projesinin barajlardan
yararlanması, 1'inin ise Atatürk Barajından pompajla sağlanacak
suyu kullanması planlanmıştır.
Sulanacak toplam alan 77 824 hektardır. Bunun 48
225 hektarı planlanan rezervuarlardan, 29 599 hektarı Atatürk
Barajından pompajla sağlanacaktır.
Yapımı öngörülen 6 parajdan 2'si sulama, 2'si
hidroelektrik enerji üretimi, diğer 2'si ise sulama ve enerji
amaçlıdır.
Bu barajlar, Gömikan, sulama; Çamgazi, sulama; Koçali,
sulama ve hidroelektrik; Büyükçay, sulama ve hidroelektrik;
Sırımtaş, hidroelektrik; Kâhta, hidroelektrik; Fatopaşa
-bu, bir nehir santralıdır- hidroelektrik amaçlıdır.
Çamgazi Barajının 1996 yılı içerisinde tamamlanması
planlanmıştır; ayrıca, 1995 yılı kasım
ayında ihalesi yapılan ve 7 430 hektarlık sahayı kapsayacak
Çamgazi Sulama Projesinin bitirilmesi ise, 1998 yılı sonu için
öngörülmüştür.
Adıyaman-Göksu-Araban Projesine gelince; bu proje,
Adıyaman İli Gölbaşı İlçesinden başlayıp,
Gaziantep İli merkezine kadar uzanan ovaları kapsamaktadır.
Proje, Adıyaman İlinde Gölbaşı İlçesini etkilemekte
olup, projeyle, 5 994 hektarlık bir alan sulamaya açılacaktır.
Bu proje çalışmaları sırasında, Besni Barajı
sulama alanı ve tesisleri incelenerek, Adıyaman-Göksu-Araban Projesi
kapsamı içerisinde ele alınamayacağına ve ayrı bir
proje olarak değerlendirilmesine de karar verilmiştir. Böylece, Besni
Projesiyle, müstakil bir proje olarak 3 535 hektar alanın sulanması
öngörülmüştür. Bu alan, 71 598 hektarlık Adıyaman-Göksu-Araban
Ovaları toplamının dışında değerlendirilmektedir.
Bunların dışında, yani, Devlet Su
İşleri tarafından GAP kapsamında yürütülen, biraz önce
yukarıda bahsettiğim bu iki projenin dışında, Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından da yürütülen sulamalar
vardır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan
sulamalar ve halk sulamaları da ayrıca zikredilebilecek
durumdadır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
yapılan sulamalarla 14 788 hektarlık alan, Halk sulamalarıyla da
21 821 hektarlık bir alan sulanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Adıyaman
İlindeki 1995 yatırımlarıyla ilgili de şu bilgileri
sunmak istiyorum:
Adıyaman İline, 1995 yılı
içerisinde, yaklaşık 1,62 trilyon ödenek
ayrılmıştır. Bu tahsis, GAP'a 1995 yılı için
ayrılan 16,3 trilyon tutarındaki ödeneğin yüzde 10'una tekabül
etmektedir. Bu oranla, Adıyaman İlimiz, GAP illeri içerisinde, ödenek
bakımından dördüncü sırayı almaktadır.
Yine, 1994 yılında, Adıyaman İline
verilen yatırım teşvik belgesi sayısı 3'tür. Bu
belgelerin yatırım tutarı 203 milyar Türk Lirasıdır.
Söz konusu yatırımlarla öngörülen istihdam ise 130 kişidir.
Diğer taraftan, teşvik belgeleriyle yapılan
yatırımların sektörler itibariyle büyüklüğü,
sırasıyla, imalat sektörü için 163 milyar Türk Lirası ve maden
sektörü için de 40 milyar Türk Lirasıdır.
1992 yılında verilen teşvik belgesi
adedi 6'dır; toplam yatırım tutarı 95,3 milyon Türk
Lirasıdır. Bunların sektörel dağılımı da
şöyledir: 37,4 milyon Türk Lirası imalat ve 57,9 milyon Türk
Lirası da hizmet sektörü içindir.
1993 yılında 8 adet teşvik belgesi
verilmiştir. Bunların toplam yatırım tutarı 449 milyon
Türk Lirasıdır. Bunların sektörel dağılımı
da şöyledir: 13,1 milyon Türk Lirası maden, 415,2 milyon Türk
Lirası imalat ve 20,6 milyon Türk Lirası da hizmet içindir.
Ayrıca, değerli arkadaşımın da
burada belirttiği gibi, 2005'i hedef alan GAP master planı
gerçekleştiğinde, Adıyaman İlinde yapılacak sulamayla,
139 537 hektarlık bir alanda ekim yapılarak, 985 085 ton bitkisel
üretim gerçekleştirilecektir. Bu üretim, 1995 yılı
fiyatlarıyla, 6,5 trilyon liralık bir katma değer ve 57 534
kişilik de bir istihdam yaratacaktır.
Ayrıca, yine, Adıyaman İlimizde, toplam
213 191 hektarlık bir alanda ormancılık faaliyetleri
yürütülerek, 2,5 trilyon Türk Liralık bir katma değer elde
edilecektir. Merkez İlçede ise, 37 353 hektarlık bir alanda
ormancılık faaliyetleriyle, 41 milyar Türk Liralık bir katma
değer sağlanacaktır.
Yine, sanayi sektöründe, tarıma dayalı
sanayide, İl toplamında 4 trilyon Türk Liralık bir katma
değer elde edilecektir. Merkez İlçede, tarıma dayalı
sanayilerden 1,4 trilyon liralık bir katma değer ve 2 387 kişiye
de istihdam imkânı temin edilecektir.
Bunların dışında,
Bakanlığıma bağlı GAP İdaresi tarafından da,
Adıyaman İlinin Merkez ve çeşitli ilçe ve kasabalarına
altyapı yatırımlarında yardımcı olunmuştur.
1996 taslak programında da, daha önce
başlamış olan Kâhta kanalizasyon ve arıtma tesisi projesi
ile yine 1996 yılında, acil altyapı projesinden imkân
sağlanırsa, Besni kanalizasyon arıtma tesislerinin yapılması
da planlanmıştır.
Bunun yanında, GAP İdaremiz tarafından,
Adıyaman İli belediyelerine aynî yardımlar da
yapılmıştır. Bunun, yerleşim yeri ve işin konusu
olarak durum da şöyledir: Gölbaşı'na, içmesuyu için, Sincik'e
şehiriçi sanat yapıları için, Pınarbaşı'na,
kanalizasyon için, yine Pınarbaşı'na Çopur Çayı
ıslahı için, Gerger'e kanalizasyon için, Çelikhan'a, kanalizasyon
için, Samsat'a, yağmursuyu drenajı için, Merkeze de kanalizasyon
için, GAP İdaresi Başkanlığınca aynî yardımlar
yapılmıştır; inşallah, içinde bulunduğumuz 1996
yılında da bunlar devam edecektir.
Ben, burada konuşan değerli
arkadaşımın önerilerini de dikkatle izledim, not aldım; ilgili
arkadaşlarıma intikal ettireceğim.
Bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
(ANAP, DYP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştır.
Meclis soruşturması önergesi vardır;
önerge, bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Meclis soruşturması önergesini okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Aydın Milletvekili Ali
Rıza Gönül ve 56 arkadışının, kanuna veya genel ahlaka
aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628
Numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla
Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci Maddelerine uyduğu iddiasıyla
eski bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan
Hakkında Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/5)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Refah Partisi Genel Başkanı Sayın
Necmettin Erbakan, 1969 yılında milletvekili olduktan sonra Türkiye
Büyük Millet Meclisine verdiği imzalı beyannamede "milletvekili
maaşı olan" 3 200 net TL, başka herhangi bir geliri
bulunmadığını, gayri menkul olarak da, İstanbul'da,
Fatih semtinde bir kat, ayrıca, bir binek otosunun bulunduğunu ifade
etmiştir. Sayın Erbakan, yine, bu beyannamede bankalarla kredi
işlemi olmadığını, borcu bulunmadığını,
herhangi bir şirkette ortaklığı
olmadığını, ancak "Gümüş Motor'da" çok az ve
basit nitelikte bir miktar hisse senedine sahip olduğunu ifade
etmiştir. Nitekim, bu beyanı 23 Mart 1970 tarihli Hürriyet
Gazetesinde de yayımlanmıştır. Sayın Erbakan, daha
sonraki yıllar içerisinde düzgün bildirimlerde bulunmamış ise
de, en son, 1995 yılında 24 Aralıkta yeniden milletvekili
seçilmesinden sonra verdiği mal bildiriminde:
1. Fatih'te 147 metrekare daire,
2. Fatih'te 65 metrekare daire,
3. Ankara'da 135 metrekare daire,
4. Ankara'da 160 metrekare daire,
5. Ankara Üniversitesi Sitesinde bir hisse,
6. İzmit'te 135 metrekare arsa,
7. İzmit'te 2 140 metrekare arsa,
8. Ankara Çayyolu'nda 651 metrekare tarla,
9. Ankara'da 750 metrekare tarla,
10. Balıkesir-Altınoluk'ta 1 180 metrekare
arsa,
11. Balıkesir-Altınoluk'ta 4 180 metrekare
arsa,
12. Balıkesir-Altınoluk'ta 8 440 metrekare
arsa,
13. Altınoluk Köyünde 215 metrekare yazlık
ev,
14. Altınoluk Köyünde 250 metrekare yazlık
ev,
15. Altınoluk'ta 60 metrekare bina,
16. Ankara-Balgat'ta 906 metrekare yazlık ev,
17. Ankara-Balgat'ta 828 metrekare arsa,
18- Altın ve yabancı paralar: 148 kilo külçe
altın, 421 bin Amerikan Doları, 532 bin İsviçre Frangı, 611
bin Alman Markı.
Kendisine ait 200 E Mercedes,
eşine ait 300 S Mercedes ve kızına ait Opel Vectra otomobiller.
Ayrıca, Sinop'ta, verasetle intikal ettiği
bildirilen arsalar var.
Bunları beyan etmiştir.
Bu arada, Libya adına casusluk
yaptığı iddia olunan İslama Çağrı
Teşkilatının 1989 yılında Sayın Necmettin Erbakan
adına 500 000 dolarlık bir çek yazdığı ve bunun mevcut
serveti içerisinde yer alıp almadığının
saptanmasıyla yurtdışında bazı Avrupa
şehirlerinde adına kayıtlı gayri menkuller bulunduğu,
Hollanda'nın Holversuh Şehrinde ve Wassenadr Kasabasında
şahsî ve aile bireyleri adına gayri menkulleri olduğu ve
bunların beyannamelerde yer almadığı ileri sürülmektedir.
1969'dan 1995'e kadar geçen süre içinde Sayın
Erbakan'ın varlıklı bir aileden gelmediği, kendi ifadesiyle
sabitken ve milletvekilliği dışında herhangi bir gelir
sağlayan başka bir işi de bulunmadığı "vergi
kayıtları incelenmek suretiyle anlaşılacağı
üzere" bu mal varlığındaki büyük artışın
nereden kaynaklandığı ve meşruluğunun tespiti
gerekmektedir.
Kişilerin mülkiyet edinme hakkı anayasal bir
hak olup, devletin güvencesi altındadır. Varlıklı bir
aileden gelmemesine rağmen, 1969 yılından bu yana geçen süre
içinde, Sayın Erbakan, emsali görülmedik biçimde zenginleşmiş ve
ısrarla da mal bildiriminde bulunmaktan da kaçınmıştır.
Halbuki, 3628 sayılı Yasayla daha önceki yıllara ait yasal
düzenlemeler, milletvekillerinin kanunî süre içinde mal bildiriminde
bulunmalarını mecburî kılmıştır.
1970 yılında yok denilecek servete sahip
Sayın Erbakan'ın, 1.10.1994 tarihli Meclis
Başkanlığına verdiği mal bildirimindeki sahip
olduğu menkul, gayri menkul, döviz ve altın miktarını
gördükten sonra, bu iktisabın ne derece kanuna ve genel ahlaka uygun
olarak edinildiği konusunda şüphelerin doğması
olağandır.
Sayın Erbakan, 1969 genel seçimlerinde
milletvekili seçilinceye kadar bir meslek kuruluşunda ücretli memurdur.
Gerek basında çıkan gerekse 1970 ve 1994
yıllarında vermiş olduğu mal bildirimi mukayesesi sonucu
beyan edilen servetler arasındaki fahiş
farklılığı anlamak mümkün olmadığı gibi, sahip
olduğunu beyan ettiği dövizler ve 148 kilo altının menşei
ve iktisap sebebini haklı ve yasal kılacak gerekçeyi kamuoyu merakla
beklemektedir.
Ayrıca, Sayın Necmettin Erbakan'da
olduğu gibi eşi ve çocuklarıyla kardeşleri 10/198 esas
sayılı Meclis Araştırma Komisyonunun müteaddit istek ve
uyarılarına rağmen mal bildiriminde
bulunmamışlardır. Özellikle Necmettin Erbakan'ın
kardeşi Kemalettin Erbakan, Refah Partisi belediyelerinin bulunduğu
yerlerde çok ciddî şekilde arsa ve
arazi edinmişler; özellikle komisyonun resen tespit edip tapu sicil
müdürlüklerinden getirttiği tapu kayıtlarındaki hisse
miktarlarının benzerliği dikkat çekicidir. Aynı Komisyon
rapor ve eklerinde Sayın Erbakan'ın eşi ve
çocuklarının özellikle mal bildiriminde bulunmaktan kaçındığı
da görülmektedir.
Bu itibarla, yukarıda arz ve izah ettiğimiz
gibi, temiz toplum, temiz siyaset konusundaki gibi, Türk Milletinin haklı
beklentilerine cevap verebilmek, konunun soruşturularak kamuoyunu tatmin
etmek ve 1976 yılından itibaren eski Bakan ve Başbakan
Yardımcısı sıfatıyla Necmettin Erbakan'ın görev
yaptığı dönemde aşırı derecede servet sahibi
olduğu yolundaki iddia ve isnatları soruşturmak, özellikle 19
uncu Dönem 10/198 esas sayılı Meclis Araştırma Komisyonu
raporundaki bulgular muvacehesinde de eski Bakan ve Başbakan
Yardımcısı olarak görev yaptığı tarihlerdeki ve
sonraki tarihlerde kendisi, eşi, çocukları ve adı geçen
kardeşinin aşırı zenginleşmesi, servet sahibi
olmaları konusunda tüm mal varlıklarının
kaynaklarının, iktisap şekillerinin haksız kazanç
niteliğinde olup olmadığı konularının ve
ayrıca, bu aşırı mal edinmelerinin haklı, hukukî sebep
ve kaynaklarını araştırma komisyonunda dahil
açıklayamamaları nedeniyle görevi kötüye kullandığı ve
bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ve diğer ilgili maddeleri ve 3628
sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu
iddiasıyla, eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı
Necmettin Erbakan hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca
bir Meclis soruşturması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1. Ali Rıza Gönül (Aydın)
2. Saffet Arıkan Bedük (Ankara)
3. Abdülkadir Cenkçiler (Bursa)
4. Nurhan Tekinel (Kastamonu)
5. Esat Kıratlıoğlu (Nevşehir)
6. Mehmet Gözlükaya (Denizli)
7. İsmail Köse (Erzurum)
8. Mustafa Küpeli (Adana)
9. İsmail Karakuyu (Kütahya)
10. Haluk Yıldız (Kastamonu)
11. Tevfik Diker (Manisa)
12. Meral Akşener (İstanbul)
13. Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)
14. M. Halûk Müftüler (Denizli)
15. Bahattin Şeker (Bilecik)
16. Bekir Aksoy (Çorum)
17. Edip Safder Gaydalı (Bitlis)
18. Turhan Güven (İçel)
19. Hasan Denizkurdu (İzmir)
20. Hacı Filiz (Kırıkkale)
21. Ayfer Yılmaz (İçel)
22. Mehmet Korkmaz (Kütahya)
23. Tahsin Irmak (Sıvas)
24. İsmail Kalkandelen (Kocaeli)
25. Mahmut Duyan (Mardin)
26. Fevzi Arıcı (İçel)
27. Mehmet Gölhan (Ankara)
28. M. Kemal Aykurt (Denizli)
29. Mustafa Zeydan (Hakkâri)
30. Hasan Ekinci (Artvin)
32. Doğan Baran (Niğde)
33. Ali Şevki Erek (Tokat)
34. Ali Uyar (Hatay)
35. Mustafa Dedeoğlu (Muğla)
36. Salih Sümer (Diyarbakır)
37. İrfan Demiralp (Samsun)
38. Mahmut Yılbaş (Van)
39. Zeki Ertugay (Erzurum)
40. İrfettin Akar (Muğla)
41. Yusuf Bacanlı (Yozgat)
42. Hasan Karakaya (Uşak)
43. Faris Özdemir (Batman)
44. Şinasi Altıner (Karabük)
45. Hayri Doğan (Antalya)
46. A. Hamdi Üçpınarlar (Çanakkale)
47. Hasan Peker (Tekirdağ)
48. Necmettin Cevheri (Şanlıurfa)
49. İsmet Attila (Afyon)
50. Ertuğrul Eryılmaz (Sakarya)
51. Necmi Hoşver (Bolu)
52. Rıza Akçalı (Manisa)
53. Yahya Uslu (Manisa)
54. Mehmet Batallı (Gaziantep)
55. Ahmet Uyanık (Çankırı)
56. Necati Çetinkaya (Konya)
57. M. Fevzi Şıhanlıoğlu (Şanlıurfa)
58. Mustafa Çiloğlu (Burdur)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde belirtilen
"Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara
bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin
görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel
Kurulun onayına sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım:
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Belçika Hükümetinin himayesinde
Brüksel’de düzenlenecek toplantıya, TBMM temsilen bayan parlamenterlerin
icabet etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/260)
8
Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Belçika Hükümetinin himayesinde, Brüksel'de 30
Mayıs-1 Haziran 1996 tarihlerinde düzenlenecek "Barışa Bir
Şans-Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar" konulu
toplantıya, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bayan
parlamenterlerimiz davet edilmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca
Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
IV. – SORULAR
VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)
BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, KİT ürünlerine yapılan son
zamlara ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Halit Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
2. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı
telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul
Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne
ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
3. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve
hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
BAŞKAN – 3 üncü sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, 1995 yılında iller itibariyle
kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine
ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
4. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, İstanbul’da öğrenci servis araçlarına J
plakası verilmesi uygulamasına ve servis araçlarıyla ilgili
mevzuata ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/59)
5. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine
yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)
6. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, İstanbul TEM gişelerinde görevli personel
sayısının yetersiz olduğu iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/61)
BAŞKAN – 4, 5 ve 6 ncı sıralarda,
İstanbul Milletvekili Sayın
Bülent Akarcalı'ya ait sorular, Sayın Akarcalı'nın görevli
olması nedeniyle ertelenmiştir.
7. – Ankara Milletvekili Yücel
Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
BAŞKAN – 7 nci sırada, Ankara Milletvekili
Yücel Seçkiner'in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen
ödeneklere ilişkin, Maliye Bakanından sorusu vardır.
Sayın Yücel Seçkiner?.. Yok.
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
8. – Sıvas Milletvekili Mahmut
Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu
kuruluşlarına alınan personele ve S.S.K’ya bağlı
bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro
ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)
BAŞKAN – 8 inci sırada, Sıvas
Milletvekili Mahmut Işık'ın, 5 Nisan 1995 kararlarından
sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve SSK'ya
bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro
ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği
iddiasına ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Işık?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
9. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ve personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)
BAŞKAN – 9 uncu sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Antalya Kaleiçi tesislerinde
ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı
avanslara ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
10. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın TURBAN Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ve personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/66)
BAŞKAN – 10 uncu sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Marmaris tesislerinde ücretsiz
olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara
ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
11. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Belek Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
başbakandan sözlü soru önergesi (6/67)
BAŞKAN – 11 inci sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Belek tesislerinde ücretsiz
olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara
ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
12. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Bodrum tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)
BAŞKAN – 12 nci sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Bodrum tesislerinde ücretsiz
olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara
ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
13. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Kemer Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/69)
BAŞKAN – 13 üncü sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, TURBAN Kemer tesislerinde ücretsiz
olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara
ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, soruları
yanıtlamak üzere Hükümetten herhangi bir kimseyi göremiyoruz. (RP
sıralarından "Hiç yorulma" sesleri)
Biliyorsunuz, bu karar, Danışma Kurulunda dün
alındı, dün oylandı; herhalde Hükümetin haberi yok. Burada
boşuna süre doldurma yoluna gitmemek düşüncesindeyim. Onun için,
sizin de olurlarınızla, aldığımız karar
uyarınca, sözlü soruların yanıtını, gelecek hafta
salı ve çarşamba günlerine bırakarak, yine, alınan karar
gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1. – 10.10.1984 Tarihli ve 3056
sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/288) (S. Sayısı : 3) (1)
BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, 10.10.1984
Tarihli ve 3056 Sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının müzakerelerine
başlıyoruz.
Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu
oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
ALİ OĞUZ (İstanbul) –
Saymadınız Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayıldı, Sayın Oğuz.
Arkadaşlarınız sayıca çok gibi görünebilir; ama, lütfedip
el kaldırmıyorlar. (RP sıralarından
"Sayılmadı" sesleri)
Lütfen... Elinizi kaldırmadınız...
Burada görüşmeleri oyalamayın. Elinizi kaldırmaya zahmet
etseydiniz, sayardık.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Tasarı nedir
Sayın Başkan?
BAŞKAN – Sayın Oğuz, gruplara, bütün
milletvekillerine gündem dağıtıldı; sıraların
üzerinde. Gruplar okuyup, ilgilenebilir.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
NİHAT MATKAP (Hatay) – Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Sayın Ercan Karakaş konuşacaklar.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
Sayın Ercan Karakaş; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ERCAN KARAKAŞ (İstanbul) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yasa tasarısı
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek üzere söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Hükümet kurulalı 60
gün oldu. Bugüne kadar, Büyük Millet Meclisinde herhangi bir hükümet
tasarısını görüşemedik; şimdi, ilk tasarıyı
görüşüyoruz.
Doğrusu, bu ilk tasarı, bizi biraz
şaşırttı, biraz da hayrete düşürdü; çünkü, toplumun
beklediği, halkın beklediği, yaşamsal öneme sahip birçok
yasa tasarısı, teklifi, komisyonlarda beklerken, Hükümet, aceleyle,
bazı kimselere büyükelçilik unvanı vermek üzere bir yasa
tasarısı sundu. Oysa, ülkemizdeki bütün toplum kesimleri,
işçiler, kamu çalışanları, esnaf, çiftçiler,
üniversitelerimiz, yurtdışındaki yurttaşlarımız,
Hükümetten, kendileriyle ilgili yasaları Meclise getirmesini ve sonuçlandırmasını
beklemektedir; ama, bu yasa tasarıları, 60 gün geçmiş
olmasına rağmen, maalesef, Meclise indirilemedi; Hükümetin de bu
konuda önemli bir gayreti olduğunu görmedik.
Sayın milletvekilleri, aynı şekilde,
biliyorsunuz, geçtiğimiz yıl, Anayasada değişiklikler
yaptık. Bu Anayasa değişiklikleri, henüz, yasalara
yansıtılmış değil; o nedenle, Anayasa
değişikliklerinin hiçbir hükmü yok; çünkü, Anayasa ile
getirdiğimiz siyasî katılım hakkını, o haktan
yararlanacak olan yurttaşlarımız kullanamamaktadırlar. O
zaman sormak gerekiyor: Biz, uzun tartışmalar sonucunda, bu Anayasa
maddelerini niye değiştirdik; laf olsun diye mi
değiştirdik; yoksa, 12 Eylülden beri yürürlükte olan, siyasete
katılımın önündeki engelleri, yasakları kaldırmak için
mi değiştirdik?!..(CHP sıralarından alkışlar)
Biliyorsunuz, Anayasa maddelerinin yasalara
yansıtılması çok zaman alacak bir iş değil;
Aslında, sadece, Anayasa ile sınırlı olarak ilgili
yasaları değiştireceksek, yapılacak çalışma,
teknik bir çalışmadır. 22 yasada, Anayasada yapılan
değişikliklere paralel olarak, değişiklikler yapmamız
gerekirdi. Tabiî, bunu, Hükümetin yapması gerekir; çünkü, Anayasa
değişikliğini Meclis kabul etti; bunun yasalara
yansıtılması ve uygulanmasının sağlanması,
Hükümetin öncelikli görevidir; ama, bu konuda da bugüne kadar, henüz, kamuoyuna
hiçbir şey yansımadı.
Bugün, siyasette bunalım olduğunu hepimiz
söylüyoruz; gerçekten öyle. Bize göre, bu bunalımın bir nedeni de,
siyasete katılması gereken geniş toplum kesimlerinin, halen,
siyasî partilere üyelik hakkından bile yoksun olması; örneğin,
sendikaların, derneklerin, sivil toplum örgütlerinin, kooperatiflerin
siyaset yapamaması, siyasete katılamamasıdır. Aynı
şekilde, birbuçuk milyon yükseköğrenim öğrencisi, Anayasa değişikliğine
rağmen, bugün partilere üye olamamaktadırlar; partilerde, kadın
kolları, gençlik kolları resmen kurulamamaktadır. Bütün bunlar,
siyasetin, kendi sorunlarını çözmesi için, hızla düzenlenmesi,
sağlanması gereken hakları gerektiriyor; bunun için de
yapılması gereken, bu 22 yasada yapılacak
değişiklikleri, bir an evvel Meclise getirmektir.
Değerli milletvekilleri, bunları söyledikten
sonra, bugün, burada görüştüğümüz, 3056 sayılı Yasanın
21 inci maddesinde değişiklik yapan tasarıya ilişkin olarak
görüşlerimizi iletmek istiyorum.
Biliyorsunuz, 3056 sayılı Yasa,
Başbakanlıktaki başmüşavirlerle müşavirler konusundaki
bir düzenlemeyi içermektedir. Bu 21 inci maddeye göre, halen,
Başbakanlıkta, 15 Başbakanlık başmüşaviri, 20 de
müşavir görev yapabilmektedir. Bu 15 başmüşavire ilaveten, ayrıca,
büyükelçilik unvanı da verilebilmektedir. Başbakan, gerekli
gördüğü zaman, bu başmüşavirlerinden bir kısmına yahut
tamamına büyükelçi unvanı vererek, onları, uluslararası
kurumlarda, kuruluşlarda temsilciler olarak; ama, büyükelçi unvanıyla
görevlendirebilmektedir.
Şimdi, Hükümet, diğer bütün tasarılar
dururken, yeni bir hazırlık yapmış, az evvel
söylediğim gibi, bu başmüşavirlere ilaveten, kültür, sanat,
bilim ve spor dünyasında yaratıcılığını
kanıtlamış ve uluslararası alanda başarı
kazanmış, ün kazanmış kimselere de büyükelçi
unvanının verilmesini öneriyor ve bu büyükelçi unvanlı
kimselerin de, özel bir misyonla yurtdışında
görevlendirilebileceğini bu tasarıda belirtiyor. Tabiî, buradaki
büyükelçiler, akredite edilecek büyükelçiler olarak, başmüşavirlerde
olduğu gibi düşünülmüyor.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonu,
bu tasarıyı enine boyuna tartışmış. Ben, orada
görev yapan hem bizim partimizden hem diğer partilerden milletvekili
arkadaşlarımızla görüştüm; genelde, tasarıya çok
olumlu bakılmamış. Nitekim, burada sizlere
dağıtılan belgelerde de göreceksiniz, Plan ve Bütçe Komisyonu
raporunda, bu görüşmeler sonucunda, bu unvanın; yani, büyükelçilik
unvanının, çok dikkatli ve istisnaî hallerde
kullanılmasının zorunlu olduğu belirtilmiş, uluslararası
bir unvan olan bu unvanın, her yerde gelişigüzel
kullanılmaması gerektiği de vurgulanmış. Ayrıca,
bu unvanın kime verileceği konusundaki ölçütlerin, kriterlerin yasada
açık olmadığının altı çizilmiş ve
kapsamının geniş tutulmasının hiçbir şekilde
yararlı olmayacağı söylenmiş. O nedenle de, Hükümetten
gelen şekliyle, bu tasarı benimsenmemiş, Plan ve Bütçe
Komisyonu, bir alt komisyon kurarak, bu eleştiriler doğrultusunda,
tasarıyı yeniden şekillendirmiş; ancak, maalesef, alt
komisyona rağmen, tasarının özü pek değişmemiş.
Tasarıda, bizim de sakıncalı gördüğümüz hususlar, yine bir
bakıma korunmuş.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonu,
bu çalışmalarının sonucunda şu ilaveleri
yapmış: Hükümet tasarısı, kültür, sanat, bilim ve spor
alanında yeteneğini kanıtlamış, uluslararası
başarı kazanmış insanlara büyükelçilik unvanı
verirken; Plan ve Bütçe Komisyonu, bunu biraz daha genişletmiş,
iş hayatından gelen insanlara da bu unvanın verilmesini uygun
görmüş, basın hayatından ve siyasetten gelenlere de bu
unvanın verilmesini uygun görmüş. Halbuki, raporda, bunun
sınırlı tutulması ifade ediliyordu; ama, kararda, spor,
sanat, bilim ve kültürle yetinilmemiş; iş yaşamından,
basın hayatından ve siyasetten de insanlar katılmış.
Basın hayatı, iş hayatı... Ama, siyaset de aynı
şekilde katılmış; yani, bu tasarı
yasalaşırsa, bir bakıma, kendi elimizle kendimize bir unvan
vermek gibi durumda kalacağız. Biz, bunu doğru bulmuyoruz.
Aynı şekilde, yapılan
değişiklikle, görev süresinin önceden belirlenmesi de
öngörülmüş. Bu iki değişiklik getirilmiş; ancak, bize göre,
bu iki noktadaki değişiklik de yeterli değildir.
Değerli milletvekilleri, buna benzer bir uygulama,
Kültür Bakanlığında var. Oraya baktığımız
zaman, bu konunun, ne kadar dikkatle ele alınması gereken bir konu
olduğunu bir kere daha görürüz. Kültür Bakanlığında, 1981
yılından bu yana, kültür ve sanat alanında kendisini
kanıtlamış, uluslararası çapta üretimde bulunmuş
insanlara devlet sanatçısı unvanı verilmektedir, hem de, bu,
ayrıntılı bir yönetmeliğe bağlı olarak
verilmektedir; yani, bir seçici kurul vardır, bu insanları öneren
kurumlar vardır ve seçici kurul, gizli oyla bu tespiti yapar; ama, buna
rağmen, devlet sanatçısı konusu halen tartışmalı
olmaktan çıkmamıştır. Bir alanda, örneğin bir sanat
alanında bir kişiye devlet sanatçısı unvanı
verilirken, belki, onun kadar ünü olan, üretimi bulunan diğer insanlar
alınmışlardır, hatta, bazı hallerde, devlet
sanatçısı unvanını kabul etmeyen, reddeden sanatçılar
da çıkmıştır. Bunları söylememin nedeni, büyükelçilik
unvanının da, aynı şekilde, büyük sorunlara yol açabileceğine
dikkat çekmek içindir.
Değerli milletvekilleri, komisyonda bu konu
tartışılırken -yine arkadaşlardan edindiğim
bilgiye göre- tasarıyı sunan partilerin sözcüleri tarafından,
bir büyük yazarımızın, Yaşar Kemal'in ismi
zikredilmiş, denilmiş ki, "şimdi, Yaşar Kemal'e bu
unvan verilirse fena mı olur" böyle bir soru yöneltilmiş.
Elbette, iyi olur; Yaşar Kemal gibi, eserleri, dünyanın bütün büyük
dillerine çevrilmiş, Türkiye dışında, eseri en çok
satılan bir yazarımızın, böyle bir unvana
kavuşmasından, biz, ancak onur duyarız. Kendisi böyle
birşey ister mi; ondan şüphem var. Ancak, bence, Hükümetin
yapması gereken şey -Sayın Başbakanın, Sayın
Yaşar Kemal'le defalarca görüşmesi de var- bu insanların; yani,
yazarlarımızın, çizerlerimizin, sanatçılarımızın,
kültür insanlarımızın daha çok üreteceği ortamı
yaratmaktır. Yani, yasalarımızda gerekli
değişiklikleri yaparak, örneğin, ifade özgürlüğünü
sağlamaktır; örneğin, kitabın daha kolay
basılması, dağıtılması için gereken düzenlemeleri
yapmaktır ve bu üretimi artırıcı diğer tedbirleri
almaktır.
O nedenle, biz diyoruz ki, gerçekten, büyük
yazarlarımız, tanınmış yazarlarımız
düşünülerek bu tasarı yapıldıysa, öncelikli görev, bu
tasarının yasalaşması değildir, Türkiye'deki
sınırlı, kısıtlı demokrasiyi tam ve eksiksiz hale
getirmektir ve en önce de, ifade özgürlüğünü tam olarak
sağlamaktır.
Aynı şekilde, işverenlerin de bu
Hükmetten çok beklentisi var, sporcuların da çok beklentisi var.
Türkiye'de, bugün milyonlarca genç, spor yapamaz durumda; çünkü, sporun altyapısı
yok. Özellikle, varoşlarda, mahallelerde, ilçelerde gençlerin spor
yapacağı mekânlar, yerler yok; onlar bunu istiyor. Herhalde,
profesyonel sporcuların da en büyük özlemi budur, büyükelçilik unvanı
almak değildir. O nedenle, diyoruz ki, Hükümet, 60 gün sonra, buraya,
öncelikli yasaları getirecek yerde, bize göre, çok önemli olmayan ve
yanlış biçimde tasarlanmış bir düzenlemeyi
getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, böyle bir yasaya, bu şekliyle, bu içerikle gerek yok
kanısındayız; çünkü, yürürlükteki yasa, 15
başmüşavire, zaten büyükelçilik unvanının
verilebileceğini öngörmektedir. Şimdi, yasa tasarısı, bunu
sınırsız hale getiriyor, hiçbir
sayı yok; 100 de olabilir, 200 de olabilir 500 de olabilir,
sınırsız sayıda insan büyükelçilik misyonuyla
görevlendirilebilir. Bunun doğru bir şey olmadığı
kanısındayız. Büyükelçilik, gerçekten çok sık
kullanılmayan, uluslararası bir unvandır, saygın bir unvandır
ve işlevi de, bütün uluslararası alanda bellidir.
Ayrıca, bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum:
Günümüz demokrasilerinde devletler arası ilişkiler önemlidir,
hükümetler arası ilişkiler önemlidir; ama, sivil toplumun, giderek
demokraside belirleyici olduğu bir dönemde, sivil toplumun üyelerinin de
resmîleştirilmesi, onlara resmî unvanlar verilmesi, burada umulan
faydanın tam tersini de getirebilir. Yani, bir ünlü yazarımız,
sanatçımız, kültür adamımız bu payeyi aldığı
zaman, ülke dışında, uluslararası alanda
yarattığı etkiyi yaratamaz hale gelebilir; ona da, devletin, hükümetin
temsilcisi olarak bakarlar; kendi dalının üreticisi saygın insan
olarak bakmaktan vazgeçerler. Dolayısıyla, kendi tanıtım
davamıza, yarar sağlayalım derken, belki de zarar vermiş
oluruz.
Değerli arkadaşlar, o nedenle biz diyoruz ki,
bu yasa, bu içeriğiyle gereksizdir, kargaşaya neden olacaktır,
hatta keyfiliğe neden olabilecektir.
Tüm bu nedenlerle tasarıya olumsuz
baktığımızı ifade ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Karakaş.
Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ertan Yülek;
buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Yülek, süreniz 20 dakikadır.
RP GRUBU ADINA İBRAHİM ERTAN YÜLEK (Adana) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Muhterem Başkan, muhterem milletvekili
arkadaşlarım; önümüze getirilen kanun tasarısı,
Başbakanlığın çalışma esaslarını
düzenleyen ve 1984 tarihli, 3056 sayılı Kanunun bir maddesine bir
fıkra ilavesini öngören bir kanun tasarısıdır.
Mesele nedir; mesele gayet basit arkadaşlar;
inanın ki, bir politik mülahazayla düşüncelerimi arz etmiyorum;
sadece, bir hakikati tespit bakımından mütalaamı arz ediyorum.
21 inci madde, Başbakanın, Başbakan
müşaviri atama yetkisine sahip olduğunu ve bu
başmüşavirlerden, istenir ise, özel bir misyon, özel bir görevle
olmasa dahi, bir kimseye büyükelçilik unvanını verebileceğini ve
bu büyükelçiliğin, o görev uhdesinde bulunduğu sürece; yani,
Başbakan başdanışmanlığı
(başmüşavirliği) görevi üzerinde bulunduğu sürece, bu
büyükelçilik unvanını taşıyabileceğini amirdir ve
şimdiye kadar da, bu başdanışmanlardan, zannediyorum, 13
kişi büyükelçilik unvanını almıştır. Bunlardan
ilki, zannediyorum rahmetli Adnan Kahveci idi. Şimdi, içimizde, Doğru
Yol Partisinden milletvekili olan bir arkadaşımız da bu
unvanı almıştır.
Bu kanun tasarısıyla getirilmek istenen husus
şudur: Tasarıda, Başbakan başmüşaviri olmasa dahi,
herhangi bir kimse, Türk toplumunun tanıtımında üstün hizmetleri
bulunan, kültür, sanat, bilim, spor, iş hayatı, basın hayatı
ve siyasette yetenek ve yaratıcılığı
kanıtlanmış, ülkemizi temsil niteliği olanlara da,
büyükelçi gibi akredite edilmeksizin, atama ile ilgili müşterek kararda
gösterilen görev süresi ve belirlenmiş misyonla sınırlı
olmak üzere, büyükelçi unvanı verilebilir" deniliyor.
Bakınız, eğer, Sayın Başbakan,
bir kimseye büyükelçilik unvanı vermek istiyorsa, onu
başdanışman yapabiliyor ve ona, büyükelçilik unvanını
da, bir kararnameyle tevdi edebiliyor, bu görev üzerinde kaldığı
süre içerisinde de, bu büyükelçilik unvanını taşıyor; ama,
başdanışmanlıktan ayrıldığı zaman bu,
üzerinden kalkıyor. Şimdi, geliyorsunuz, böyle bir görevi; yani,
üzerinde resmî devlet görevi, unvanı bulunmayan bir kimseye, çok indî
olarak, sübjektif olarak "Türk toplumunun tanıtımında ...
yaratıcılığı bulunan" gibi, fevkalade indî,
subjektif ve tahrip edilmeyen bir tek büyükelçilik unvanını, tahrip
edecek nitelikteki bir fıkrayı maddeye ekliyorsunuz...
Diyorum ki, eğer, hakikaten, Başbakan,
birisini, özel bir görevle görevlendirecek ve onu yurtdışına bir
vazifeyle gönderecekse, bunun için illâ büyükelçilik unvanı vermeye gerek
yok. Nitekim, bakınız, bunu, eski Başbakan Sayın Tansu
Çiller yapmış; isim olarak veriyorum Suudî Arabistan'da vuku bulan
bir hadise sebebiyle, Sayın Nevzat Yalçıntaş'ı
görevlendirmiş, Nevzat Yalçıntaş da gitmiş, bu görevi yapmış
veya yapmamış... Demek ki, büyükelçilik unvanı verilmeden, bu
görev verilebiliyor; görev de yerine getirilebiliyor. Şimdi, durup
dururken, siz, dışarıdaki birisine büyükelçilik
unvanını verince, devleti temsil yetkisini veriyorsunuz. Devleti
temsil etmenin de bazı şartları var. Bakınız, devleti
temsil etmek için, 12 sene devlet hizmeti yapmayan bir kimseyi, birinci
dereceyle genel müdürlüğe getirmiyorsunuz, müsteşar
yapmıyorsunuz; ama, hiçbir hizmeti olmayan, belki vasıfları da
sübjektif olarak tespit edilecek birisini, devleti temsilen, bir yere,
büyükelçi unvanıyla gönderiyorsunuz. Yani, hakikaten olacak bir iş
değil!..
Arkadaşlar, bunu, politik bir mülahaza addetmeyin
lütfen. İşin doğrusu, büyükelçilik unvanı verilmeden de bu
görevi yerine getirmek mümkün olduğuna göre, büyükelçilik unvanı
vererek bu makamı da tahrip etmeyelim. İnanın ki, devletin
tahrip edilmeyen yeri kalmamış, her şey altüst olmuş; hiç
olmazsa, böyle, bazı ciddî müesseseleri muhafaza edelim; bu muhafazadan
hepimiz müstefit oluruz arkadaşlar.
Ben geneli üzerinde duruyorum: Bakın "Türk
toplumunu..." diyor; yani "Türk toplumunu" mudur
"Türkiye'yi" midir; doğrusu "Türkiye'yi" dir; çünkü,
birçok yerde Türk topluluğu var. Türk toplumunu dışarıda
çok iyi temsil ettiğini söylediğimiz, diyelim ki, bir Azerbaycanlı
şairi veya Kırgızistanlı bir yazarı, Türk
vatandaşı olmadığı için büyükelçi
yapamazsınız ki, Türkiye'yi temsilen bunu veremezsiniz ki...
Dolayısıyla, bakın, hem geneli (umumi
olarak), işin tamamı olarak doğru değildir hem de
lafzı olarak doğru değildir; lütfen, bu meseleye biraz dikkat
edelim.
İkinci olarak şunu söyleyeceğim: Yani,
Hükümetin bu kadar çok işi arasında başka işi yok mu ki,
bunu getiriyor şimdi arkadaşlar?!. (RP sıralarından
alkışlar) O kadar çok işi var ki Hükümetin!.. Bunu, böyle,
yangından mal kaçırır gibi kaçırmanın da manası
yok... Onun için, bir kere daha söylüyorum, sabrınızı da
suiistimal etmek istemiyorum, bir politik mülahazayla da -üçüncü defa
söylüyorum- huzurunuza gelmedim; ancak, bir doğruyu tespit için geldim. Bu
kanun tasarısı, eğer kabul edilir de kanunlaşır ise,
doğru olmayacağını beyan için
huzurlarınızdayım. Grubumuzdaki ve Grubumuz
dışındaki birçok arkadaşın da, bu kanun tasarısının
kanunlaşmaması için gerekli hassasiyeti göstereceklerine
inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yülek.
Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Murat
Başesgioğlu, buyurun efendim.
Sayın Başesgioğlu, süreniz 20 dakika.
ANAP GRUBU ADINA MURAT BAŞESGİOĞLU
(Kastamonu) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; 3056
Sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi
Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, benden önce konuşan
değerli grup konuşmacılarının da ifade ettikleri gibi,
bir maddelik bir değişikliği öngören bir tasarıyı
görüşüyoruz.
Değerli konuşmacılar, burada, efendim,
Hükümetin başka işi yok mu dediler; evet, Hükümetin başka
işleri de var ve Hükümet, ülkenin birikmiş sorunlarını
çözmek, yasal çalışmaları yapmak üzere, bütün gücüyle ve büyük
bir özveriyle çalışmaktadır. Nitekim, önümüzdeki günlerde,
İller İdaresi Kanunu, Köy Kanunu ve bu çerçevede düzenlenen yeni kanunlar, Yüce Meclisimizin
gündemine gelecek ve görüşülecektir.
Bu değişiklik tasarısı, özenle
seçilmiş, öncelik verilmiş bir tasarı değildir. Bu
tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçeli bir hayli zaman olmuş,
Yüce Meclisin gündeminde yerini almış ve gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 1 inci sırasında da
epeyce bir zamandır beklemektedir. Dolayısıyla, normal
prosedürünü takip etmiş ve görüşme sırası gelmiş bir
kanun tasarısıdır.
Şimdi, ben, gerek Refah Partisinin gerekse
Cumhuriyet Halk Partisinin bu değişiklik tasarısına
gösterdikleri tepkiyi anlamakta zorluk çekiyorum.
Yine, değerli konuşmacılar
"efendim, mevcut 3056 sayılı Yasaya göre, Başbakan
başmüşavirlerini büyükelçi yapmak, onlara büyükelçi unvanı
vermek kabil" diye ifade ettiler; o zaman, biz, Hükümeti, cumhuriyet
hükümetlerini, niye, dolaylı bir yoldan gayret göstermeye zorlayalım?
Burada, madem ki, cumhuriyet hükümetlerinin, bu şekilde büyükelçi
unvanı verme imkânı var; toplumda, kültür alanında, sanat
alanında, spor camiasında, iş camiasında temayüz etmiş
kişilerden ve Türk toplumunu uluslararası platformlarda en iyi
şekilde temsil edecek kişilerden bu unvanı esirgemek, bu
unvanı vermemek konusundaki direnci anlamak mümkün değil.
Yine, Yüce Heyetin malumu olduğu üzere, önümüzdeki
aylar ve günler, Türkiye'nin, uluslararası ilişkilerde çok yoğun
geçireceği günlerdir. Dolayısıyla, artık, klasik hale
gelmiş büyükelçilik faaliyetleri ve fonksiyonları içerisinde, bu,
yoğunlaşan dışilişkilerimizi yürütmeye
yardımcı olmak üzere, cumhuriyet Hükümeti bu şekilde bir
tasarrufa ihtiyaç duymuştur. Burada dediler ki "nitelikleri belli
değildir, sayısı belli değildir." Elbette, bu yetkiyi
isteyen Hükümet, bunu gelişigüzel kullanmayacaktır. Ki, bizim
kanaatimize göre, burada, büyükelçilik unvanı verilecek kişilerin
nitelikleri çok özenle sayılmıştır ve hangi hükümet olursa
olsun, bu niteliklere bağlı kalacaktır.
Dolayısıyla, bütçe kanunundan sonra
görüştüğümüz tek maddelik bu
değişiklik tasarısının Yüce Meclisimizden bütün siyasî
parti gruplarımızın mutabakatıyla çıkmasında
Anavatan Partisi Grubu olarak fayda mülahaza etmekteyiz.
Bu tasarının hukuk mevzuatımıza
girmesinde hiç kimsenin, hiçbir kurumun zararı olmayacaktır; aksine,
Türk toplumunun uluslararası platformlarda daha iyi temsil edilmesi, daha
iyi tanıtılması noktasında toplumumuza ve ülkemize
faydası olacağı kanaatindeyiz.
Bu duygular içerisinde, sabrınız için
teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Başesgioğlu.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Şahsım adına
söz istiyorum.
BAŞKAN – Evet, adınızı
yazıyoruz; üçüncü sıradasınız.
Şahsı adına, Sayın Kâmran
İnan; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın İnan, süreniz 10 dakikadır.
KÂMRAN İNAN (Bitlis) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Türkiyemizin fevkalade önemli şartları içerisinde seçilmiş ve
görevine başlamış bulunmaktadır. Toplumumuz, bu dönemde
Meclisten büyük vazifeler bekliyor. Bu kadar önemli iç ve dış meseleleri
bulunan bir memleketin Sayın Hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
20 nci döneminde görüşeceği ilk kanun tasarısının,
böyle bir ciddî devlet müessesesini yıpratma kanunu tasarısı
olması büyük bir talihsizliktir. (RP, CHP ve DSP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, hassasiyetle,
yıpranmaktan kaçınmamız gereken, devletin iki büyük müessesesi
vardır; birisi, valiliktir; yurt içerisinde devleti temsil eder,
diğeri, büyükelçiliktir; yurt dışında Türkiye Cumhuriyetini
ve milletini temsil eder. Bu her iki müesseseyi de, şimdiye kadar
yıprata yıprata; nihayet, müessese
bırakmadığımız diğerleri gibi, ucundan
bucağından çok dokunduk; ama, artık fazla
yıpratmayalım.
Büyükelçilik unvanı çok önemli bir hadisedir.
Türkiye'yi, 65 milyonuyla devletiyle, hükümetiyle ve bin yıllık
tarihiyle temsil edecek bir şahsa bu unvanı vereceksiniz.
Şimdi, burada belirtilen kategoriler ve burada
konulan yeteneğinin tespiti... Kim tespit edecek; gayri malum... Bu ne
demektir; bu, siyasî iktidarların kendi standartlarına uygun
kimselere kırmızı pasaport ve büyükelçilik unvanıyla ulufe
dağıtması... Kimin sırtından; Türk Devletinin
sırtından. (RP ve CHP sıralarından alkışlar) Bu
yolları açmayalım.
Değerli milletvekilleri, bakınız, devlet
hayatında ciddiyet çok büyük bir hadisedir ve maalesef, demokrasimizde
ciddiyeti kaldıra kaldıra, devletten ciddiyeti kovduk; son kalan
ciddî müesseseleri de yıpratmayalım. Bunlar, önemli müesseselerdir.
Bir yabancının önüne çıkıp da "ben, Türkiye
Cumhuriyeti büyükelçisiyim" diyecek insanın, bu devleti omuzunda
taşıyabilecek bir insan olması lazımdır. (RP, DSP ve
CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bunu vereceksiniz "X" efendiye; o
"X" efendi, büyükelçi unvanı ve pasaportuyla gidecek; ama,
yabancı dil bilmeyecek, karşısındakinin neyi ifade
ettiğini veya kendisinin neyi ifade ettiğini bilmeyecek... Ne olacak;
devlet küçülmeyecek mi, yazık olmayacak mı?.. Yapmayın efendim
bunu.
Sayın Hükümetten istirhamım, bunu geri almasıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 20 nci Döneminde ilk tasarının bu
olması büyük bir talihsizlik olur. Bu talihsizliği Parlamento kabul
etmez; aleyhte oy vereceğiz.
Saygı sunuyorum.(RP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
İnan.
Şahsı adına ikinci konuşmacı,
Sayın Ali Oğuz; buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem
Başkan, değerli arkadaşlarım; 10.10.1984 Tarihli ve 3056
Sayılı Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, şahsım
adına görüşlerimi Yüce Meclisinize arz etmek üzere
huzurunuzdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi hürmetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, şu içinde
bulunduğumuz günleri şöyle bir tefekkür etsek, tahmin ediyorum ki,
böyle bir kanun tasarısıyla Meclis huzuruna gelmenin büyük bir
talihsizlik olduğunu kabullenmek gerekir. Memleketimizin
sıkıntıları var, halkımızın
sıkıntıları var; geçim sıkıntısı var,
açlığı var, yoksulluğu var, işsizliği var,
pahalılığı var. Siz, ne kadar nasipsizsiniz ki, memleket
halkı bu şartlar altında ıstırap çekerken, siz, böyle
bir kanun tasarısıyla Meclise geliyor ve milletin huzurunda, böyle
bir kanun tasarısını müdafaa edebiliyorsunuz; ben, hayret
ediyorum, şaşıyorum ve teessüflerimi arz ediyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
Gelin, benden evvel konuşan değerli
hariciyecimizin ifade ettiği gibi, hemen, bu kanun
tasarısını geri çekme olgunluğunu gösterin ve Meclisin
takdirini, alkışını ve duasını alın. (RP sıralarından
alkışlar)
Milletimiz bizden bir şeyler bekliyor; milletimiz,
gelin, derdime deva olun; manevî sıkıntılarım var,
açlığım var, işsizliğim var; gelin, bunlara çare bulun
derken, bir de bakıyoruz ki, bundan evvelki dönemlerde emsalini
gördüğümüz, ondan da beter bir kanun tasarısı huzurumuza
geliyor.
Eski başbakanların danışman olarak
tayini hususunda emsaller gördük, bunları geçirdik; eski bakanlar ve
milletvekilleri de, zaman zaman, danışman oldular; bunlar
hakkında da, lehinde veya aleyhinde uzun uzun şeyler söylendi; ama,
büyük çapta tasvip görmedi. Sonra, hükümet kararlarıyla profesörlük payesi
verdiğimiz insanlar oldu; çok güzel şarkı söylüyormuş,
haydi bunu profesör yapalım dediler; sahnede fevkalede
başarılıymış, haydi bunu profesör yapalım
dediler!.. Ben, o şahıslara bir şey demiyorum. Belki, onlar da,
bunu gönül huzuruyla kabul etmediler; belki, çok iyi sanatkârdılar; ama,
biz biliyoruz ki, insan, profesörlük payesini, ilmî bir kariyerle kazanır.
Evvela, imtihana girer, lisan bakımından imtihan kazanır; sonra,
mezun olduğu okulda, hukukçuysa, onun masteri vardır, seminerleri
vardır, doktorası vardır, doçentlik tezi vardır; iki dil
bilme mecburiyeti vardır, eser verme mecburiyeti vardır; sonra, uzun
yıllar, doçentlikte bekler ve daha sonra da, onu profesör yaparsınız.
Bu da ona benziyor değerli arkadaşlarım; alıyorsunuz bir
zatı -hariciyede hiçbir tecrübesi olmadığı halde- ona, bir
büyükelçilik payesi vererek, onu büyükelçi olarak gönderiyorsunuz. Nereye;
Paris'e, Londra'ya, New York'a, Tokyo'ya, şuraya veya buraya... Bu
arkadaşımızın, gidip, orada bizi temsil etmesi lazım.
Acaba, siyasal bilgiler fakültesini bitirmemiş, siyasî bir kariyeri
olmayan, siyasette tecrübesi olmayan bir insanın, orada, bizi nasıl
temsil edeceğini hiç düşünmüyor musunuz? Bu, memleketimiz için bir
iftihar vesilesi midir, yoksa -özür dileyerek arz ediyorum- bir yüz karası
mıdır? Onun için, ben diyorum ki, gelin...
YÜKSEL YALOVA (Aydın) – İftihar vesilesidir.
ALİ OĞUZ (Devamla) – Böyle iftihar vesilesi
olmaz.
Esbabı mucibesinde gayet açık,
yazılı, hangi vasıfları olması
lazımmış: Hükümet tasarısında bunlar yazılı.
Kültürde fevkalade başarılı olmalıymış; sonra,
sanatta çok başarılı olmalıymış; daha sonra,
bilimde, sporda başarılı olmalıymış; sonra,
yaratıcı gücü olmalıymış. Neyi yarattınız
yahu? Hanginiz neyi yarattınız kardeşim Allahaşkına?
Yaratmak Allah'a mahsustur. (RP sıralarından alkışlar)
İnsanın yaratıcı gücü olmaz; insan, ortaya eser koyar ve o
eseriyle iftihar eder. Bu, yaratmak değildir. Yaratma sıfatı,
Allah'ın sıfatıdır. Gelin, böyle laflarla, Meclisin
huzurunda, bu Meclisi işgal etmeyin.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Ne
alakası var...
ALİ OĞUZ (Devamla) – Ben diyorum ki, bu bir
nasipsizliktir; eğer, bunlarda devam ederseniz, milletin huzuruna gider,
sizin ulufe dağıttığınızı, makam
dağıttığınızı, birçok kimselere, sevdiğiniz
insanlara, artık -her şeyiyle, maddî bakımdan doyurduğunuz
insanlara- bir de makam takdimi yaptığınızı söyleriz
ve millet sizin hakkınızdan gelir. Zaten geldi, bir şeyiniz de
kalmadı... (RP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bir insan,
Başbakanlık müşavirliğine nasıl gelir: Liyakatiyle
gelir, üstün hizmetleriyle gelir, tahsiliyle gelir, tecrübesiyle gelir; uzun
yıllar ondan istifade edilmiştir, en son olarak da, ya sayın
devlet başkanının veya hükümet başkanının
yanında, onun tecrübesinden, bilgisinden, ilminden, her şeyinden
istifade edilmek istenir, öyle getirilir. Siz, o hükmü de
kaldırıyorsunuz. Bu, bir nasipsizliktir, basiretsizliktir; gelin,
bunu yapmayın.
Biz, Grubumuz olarak, bu kanun tasarısına ret
oyu vereceğiz. Bütün Meclisin de aynı kanaatte olduğunu tahmin
ediyorum ve bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum
efendim. (RP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
Süreniz 20 dakikadır.
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Sakarya) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bugün,
Hükümetimizce, 3056 sayılı Kanunun bir maddesinde
değişiklik yapılmasıyla ilgili bir kanun
tasarımızı huzurunuza getirdik.
Gruplar adına olsun, şahıslar adına
olsun, yapılan konuşmaları büyük bir dikkatle dinledim.
Demokrasilerde farklı görüşler olacaktır; iktidar, iddia
edecektir, muhalefet ise aksini söyleyecek
ve kendi görüş zaviyesi içerisinde de fikirlerini ifade edecekir.
Şahısların görüşlerine hiçbir şey demeye hakkım
yok; zaten, onlar, şahısları adına konuşmuşlardır.
Bütün bunların hepsini, siyasetin bir cilvesi ve gereği olarak kabul
ettiğimi ifade etmek isterim.
Kanun, küçük hacimli bir kanun olup, komisyondan,
şu ana kadar geçen tek kanun tasarısı olduğu için, gündemin
1 inci sırasında huzurunuza gelmiştir.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Çok mu
önemliydi Sayın Bakan?!.
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) – Bu
konuda ilave polemikler yaratılmasını da siyasetin gereği
ve cilvesi olarak görüyorum.
Şu anda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında, komisyonlardan geçen tek kanun
tasarısı budur; tek tasarı bu olduğu için de, huzurunuza
gelmiştir; ama, bu konuda yapılan polemiklere de, tabiî ki cevap
vereceğim. Bu acımasızca iddiaların hiçbirine
katılmadığımızı da ifade etmek isterim; ne ulufe
dağıtılmaktadır ne de teessüf edilecek bir tasarıdir.
Cumhuriyet Halk Partisine mensup Sayın
Karakaş'ın ifadelerine de cevap vereceğim. "Türkiye'nin
daha önemli meselesi yok muydu?" Vardır tabiî ki. Cumhuriyet hükümeti
yalnız bu kanunla mı uğraşmıştır? Hayır.
1991 yılında Anavatan İktidarıyla
devredilen Türkiye'de, Türkiye'nin enerji ihtiyacı
karşılanmış, üstelik, yurtdışına enerji
satan bir Türkiye'dir; Türkiye, silolarında 8 milyon ton buğdayı
olan bir Türkiye'dir; Türkiye dünyanın tarım ürünü ihrac eden, ithal
etmeyen tek ülkesidir ve Hazineden, sosyal güvenlik
kuruluşlarının hiçbir tanesine 1 kuruş dahi verilmeyen bir
Türkiye'dir.
Kendilerinin de ortak olduğu Türkiye Cumhuriyeti
hükümetlerinin 1996'da bize bıraktığı Türkiye; elektrik
kesintisiyle karşı karşıya gelen Türkiye'dir,
şekerpancarı ithal eden Türkiye'dir, şeker ithal eden
Türkiye'dir, buğday ithal eden Türkiye'dir. Üstüne üstlük, 1996'da 200
trilyon yatırım yapan cumhuriyet hükümeti, dünün basiretsizliği yüzünden,
yalnız SSK'ya, bugün, cebinden 250 trilyon veren Türkiye'dir.
İşte, cumhuriyet hükümeti, gelecek
asırda Türkiye'yi karanlıkta bırakmamak için, yeni yetişen
çocuklarımızın geleceğini karartmamak için Türkiye'nin
enerji meselesiyle uğraşmaktadır. Türkiye'yi, tarım ürünü
ithal eden değil, ihrac eden Türkiye haline getirmek için
hazırlık yapmaktadır ve sosyal güvenlik reformu üzerinde
hazırlık yapmaktadır. Bunların hepsi teker teker, en
kısa zamanda, Türkiye'nin gündemine, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine gelecektir. Dolayısıyla, cumhuriyet hükümetinin en acil
meselesi bu değildir. Bu gerçekleri de ifade etmek mecburiyetindeyim.
Değerli arkadaşlarım, bu, o kadar
büyültülecek, fırtına kopartılacak bir kanun değildir.
Büyükelçilik unvanı, bugün, hâlâ verilmektedir. Bizim kanunlarımıza
göre iki memuriyet istisnaidir; bunlardan biri valilik, biri de
büyükelçiliktir. Bunların hiçbirinde de kriter esası yoktur. Bugün
ilgili Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı yan yana gelip
imzaları attığı takdirde, sokaktan geçen insanı dahi
alır, vali yapar, büyükelçi yapar. Bizim kanunlarımız buna
müsaittir; ama, bugün getirdiğimiz tasarıyla, büyükelçilik payesine
bir kriter getirilmiştir. Yani, mevcut olan kritersizlik
kaldırılıp, bir kriter getirilmiştir. Dolayısıyla,
burada bir afakilik, burada bir keyfilik, bir ulufe
dağıtılması söz konusu değildir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, biz,
bu meseleyi çözerdik, büyükelçilik ünvanını da verirdik. Aynı
kanunun özünde 1992 yılında değişiklik
yapılmış ve şu andaki yasalara göre, Başbakan,
başmüşavirlerine ve müşavirlerine büyükelçilik
ünvanını verebilmektedir...
İBRAHİM ERTAN YÜLEK (Adana) –
Müşavirlere yok mu?..
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) –
Başmüşavirlerine...
Ancak, bu tür talepler sıkıştıkça,
idareler, buraya, bu sayının artırımı talebiyle gelmişlerdir.
1991'e kadar 15 olan başmüşavirlik sayısı -bu tip
ihtiyaçlardan dolayı Meclise bir kanun tasarısı sevk
edilmiş- 25'e çıkarılmıştır. Her ihtiyaç
duyulduğunda 25'i 35'e, 35'i 45'e çıkarırsanız, devleti
büyütürsünüz.
Bugünkü yasalara göre, büyükelçilerinize
-başmüşavir statüsündeki büyükelçilerinize- büyükelçilik verirsiniz,
maaşını da ödersiniz; ama, 53 üncü Cumhuriyet Hükümeti
-Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir hükümetin göstermediği bir
kararlılığı göstererek- Hükümet Programına şunu
koymuştur: "Ben, görevim bitene kadar memur ve işçi
sayısını donduracağım." 53 tane hükümet
gelmiş; ama, bir tanesi bile bu babayiğitliği
gösterememiştir. Yani, şunu demiştir cumhuriyet Hükümeti:
"Ben, siyasî bir kadroyla geldim; ama, görevim müddetince hiçbir partilimi
ne ulufe dağıtmak için, ne şu, ne bu paye için devlete
almayacağım" Eğer, cumhuriyet Hükümeti, bu ana felsefeyi
Hükümet Programına koymasaydı, o zaman, sizin
karşınıza "ben, 15 olan sayıyı 20'ye
çıkarmak istiyorum" diye gelirdi ve o sayıyı da siz
verirdiniz.
Değerli arkadaşlarım,
Başbakanlık Başmüşavirliği konusunda da, Refah Partili
arkadaşımız bir ifade kullandı ve "devlete hizmet
etmiş, yetişmiş, tahsilli, terbiyeli, akıllı
adamları, Başbakan alır, bu görevi verir, ondan sonra da
büyükelçi yapar" dedi; ama, unuttuğu bir şey vardı;
başmüşavirlik görevi istisnaî görevlerdendir. Bugün, Başbakan, oturur
-Cumhurbaşkanı imza atar- istediği kişiyi, yanına,
başdanışman da alır, başmüşavir de alır.
Öyleyse, ifade edilen fikir doğru değildir.
Sayın Kâmran İnan, benim partimin mensubudur;
kendisi çok sevdiğim, saydığım bir insandır, bugünkü
konuşmasına da, fikirleri itibarıyla saygı duyarım;
ama, tavrını, siyasetin bir cilvesi olarak kabul ederim. Konuşmasının
içerisinde "yabancı dil bilmeyen insanları bu görevlere
atayacaksınız" cümlesini kullandı. Kendisinde mevcut olan
ciddiyetin, devlet ciddiyetinin ve devlete ciddiyeti getirmek konusundaki
kararlılığın kat kat fazlasının benim Genel
Başkanımda ve 53 üncü Cumhuriyet Hükümetinin Başbakanında
olduğunu ifade ediyorum. Yabancı dil bilmeyen bir kişiyi,
burada, hiç kimse göreve getirmek niyetinde değildir.
maksadımız, Türk devletinin ve Türk milletinin dünya milletler ailesi
içerisinde daha saygın yere
gelmesinde acaba ne yapabiliriz, ne adımlar atabiliriz
kaygısını gidermektir; temelinde vatan sevgisi vardır,
millet sevgisi vardır; ama, keyfilik asla yoktur.
MUKADDER BAŞEĞMEZ (İstanbul) – Üretim
yaparsınız, zengin olursunuz, ekonomiyi kuvvetlendirirsiniz...
BAŞKAN – Sayın milletvekili, lütfen...
DEVLET BAKANI ERSİN TARANOĞLU (Devamla) –
Değerli arkadaşlarım, burada, akredite edilen bir büyükelçilik
söz konusu değildir. Dolayısıyla, büyükelçilik payesiyle devleti
temsil yetkisi verilmemektedir. Bu kanun tasarısı geçer veya geçmez;
siz, her fikrinizi söylersiniz, ben, onlara bir şey demiyorum; ama,
kamuoyunu yanıltmamak lazım. Biz, kimseye devleti temsil yetkisi
vermiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, işin
doğrusunu öğrenelim. Bugün, akredite edilmiş Almanya Büyükelçisi
Volkan Vural Paris'e giderse, orada devleti temsil edemez; onun temsil görevi,
ancak, Almanya hudutları içerisindedir; Fransa'ya gittiği zaman da
devleti temsil edemez. Dolayısıyla, burada, kaçırılan;
burada, ulufe dağıtılan; burada, teessüf edilen bir kanun tasarısı
söz konusu değildir.
Bu duygular içerisinde saygılar sunuyor, kanun
tasarısına desteğinizi bekliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Komisyon adına, Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı Sayın Biltekin Özdemir; buyurun efendim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
gerçekten, Hükümetimizce Komisyonumuza verilen ve Komisyonumuzca da, ülkemizin
uluslararası ilişkilerinde, Türk toplumunda tanınmış,
üstün niteliklere ulaşmış ve onun bu birikiminden, belirli bir
görev unvanı tevcih edilerek, belirli süreyle, belirli konularda
yararlanma amacını güden bu iyi niyetli düzenlemenin, çeşitli
konuşmacı arkadaşlarım tarafından
değerlendirilmesinde bazı endişelerin hâkim olduğunu
müşahede etmiş bulunuyoruz.
Şunu başlangıçta ifade edelim; burada,
devlet ciddiyetiyle bağdaşmayacak hiçbir unsur ve espri aramamak
gerekir. Devletimizi, burada ifade edildiği şekilde temsil etmeyecek
hiçbir kişiye böyle bir unvanın tevcih edilmesini düşünmek de
söz konusu değildir; hele hele, art niyet aramak hakikaten
haksızlık olur ve bu konu, Komisyonumuzda da bir alt komisyon
oluşturularak, enine boyuna en iyi şekle getirilmeye ve Hükümetçe
önerilen biçimin daha da iyi hale getirilmesine gayret gösterilmiştir. Ancak,
burada yapılan bütün eleştirileri, Plan ve Bütçe Komisyonu olarak
büyük bir saygıyla karşılıyoruz. Burada ileri sürülen
eleştirileri giderecek biçimde, daha iyi bir düzenlemenin
yapılması konusunda da çalışmanın uygun olacağını
mütalaa ediyoruz. Bu nedenle de, bilgilerinize sunuyorum; bu tasarıyı
olgunlaştırmak üzere Plan ve Bütçe Komisyonu olarak, tekrar, üzerinde
çalışmak için geri çekiyor; hepinize saygılar sunuyorum. (RP,
DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Tasarı, Komisyon tarafından, bir defaya
mahsus olmak üzere geri çekilmiştir.
2. – Denizli Milletvekili Hasan
Korkmazcan ve 4 arkadaşının; Millet Meclisi
İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ile İstanbul Milletvekili Emin Kul’un;
Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu’nun; Denizli Milletvekili Hasan
Korkmazcan’ın; İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa Milletvekili
Turhan Tayan’ın; Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin; Kocaeli
Milletvekili Şevket Kazan ve 6 Arkadaşının; Erzurum
Milletvekili Lütfü Esengün’ün; Kayseri Milletvekili Recep
Kırış’ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
İçel Milletvekili Oya Araslı’nın ve Hatay Milletvekili Atila
Sav’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/158, 2/30, 2/52, 2/67, 2/89, 2/161, 2/176, 2/177, 2/178, 2/183, 2/204) (S.
Sayısı : 13) (1)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 2 nci sırasında yer
alan Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ve 4 arkadaşının;
Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı
Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ile İstanbul
Milletvekili Emin Kul'un; Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu'nun;
Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan'ın; İzmir Milletvekili Gencay
Gürün ve Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın; Kütahya Milletvekili Mustafa
Kalemli'nin; Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 6 arkadaşının;
Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün'ün; Kayseri Milletvekili Recep
Kırış'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
İçel Milletvekili Oya Araslı'nın ve Hatay Milletvekili Atila
Sav'ın; Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu
Raporunun müzakerelerine başlıyoruz.
Komisyon?.. Burada.
Başkanlık temsilcisi Sayın Genç burada.
Hükümet?..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Tunceli) –
Hükümete gerek yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, komisyon raporunun
okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunacağım;
ancak, daha önce, Sayın Ömer Faruk Ekinci ve arkadaşlarının
bir yoklama talebi var.
Talebinizde ısrarlı mısınız;
geri alıyor musunuz?
AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ) – Geri
alıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon raporunun okunup okunmaması
hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını
kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul
edilmiştir.
Komisyon raporunu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Başkanlığınızca, Komisyonumuza; 28.3.1996
tarihinde gönderilen;
İstanbul Milletvekili Emin Kul’un; TBMM İçtüzüğünün 102
nci Maddesinin Sonuna Bir Fıkra Eklenmesi ile 103 üncü Maddesinin 3 üncü
Fıkrasının Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi.
(2/30),
Gümüşhane Milletvekili M. Oltan Sungurlu’nun; Millet Meclisi
İçtüzüğüne Bir Fıkra ve Bir Madde Eklenmesine Dair İçtüzük
Teklifi. (2/52),
Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan’ın; Millet Meclisi
İçtüzüğünün 20 nci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi. (2/67),
İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa Milletvekili Turhan
Tayan’ın; Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci Maddesine Bir Bent
Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi. (2/89),
Denizli Milletvekili Hasan Korkmazcan ve 4 Arkadaşının;
Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı
Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifi. (2/158),
Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli’nin; Millet Meclisi
İçtüzüğünün 55 inci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
İçtüzük Teklifi. (2/161),
3.4.1996 tarihinde gönderilen;
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 6 Arkadaşının;
Millet Meclisi İçtüzüğünün Adının ve Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi. (2/176).
Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün’ün; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 25 inci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair
İçtüzük Teklifi. (2/177),
Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında
Tüzük Teklifi. (2/178),
4.4.1996 tarihinde gönderilen,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İçel Milletvekili
Oya Araslı’nın; Millet Meclisi İçtüzüğünün 9 ve 11 inci
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi. (2/183) ve
9.4.1996 tarihinde gönderilen,
Hatay Milletvekili Atila Sav’ın; Millet Meclisi
İçtüzüğünün 105 inci Maddesinin Son Fıkrasının
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi (2/204),
3.4.1996 tarihli toplantı gündemine alınmıştır.
Bu toplantıda, komisyonumuzda temsil edilen her siyasi parti
grubundan birer üyenin katılması ile kurulan beş kişilik
bir alt komisyonun ilk incelemeyi yapması
kararlaştırılmıştır.
Alt Komisyonun raporu, Komisyonumuzun 11 ve 16.4.1996 tarihli
toplantılarında görüşülmüştür.
Anayasanın 95 inci maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmalarını kendi yaptığı İçtüzük
hükümlerine göre yürüteceğini hükme bağlamış, geçici 6
ncı maddesi ise “Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantı ve
çalışmaları için, kendi İçtüzükleri yapılıncaya
kadar, Millet Meclisinin 12 Eylül 1980 tarihinden önce yürürlükte olan İçtüzüğünün,
Anayasaya aykırı olmayan hükümleri uygulanır” hükmünü
getirmiştir. Bu hükümler doğrultusunda hazırlanan tekliflerin
tümü Komisyonumuzca değerlendirilmiştir.
Daha sonra, Komisyonumuzun onüç üyesinin, İçtüzüğünün 44 üncü
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca istedikleri yeniden
görüşme önergesi 18.4.1996 tarihli toplantı gündemine
alınmıştır. Bu toplantıda, 87 nci madde olarak
düzenlenen “değişiklik önergeleri” başlıklı madde ile,
“Temel Kanunlar” başlıklı 91 inci madde, Hatay Milletvekili
Atila Sav’ın 2/204 sayılı teklifinin kabulü ile metne eklenen
105 inci maddenin son fıkrasının son cümlesinin metinden
çıkartılmasına ilişkin düzenleme, önerge doğrultusunda
yeniden değerlendirilmiştir.
Komisyonumuzca yapılan düzenlemeler aşağıda
sunulmuştur.
1 inci madde ile, Anayasa hükümleri ve tek meclis sisteminin gereği
olarak İçtüzükte geçen ibare, ifade, kelime ve deyimler
çıkartılmış, değiştirilmiş ve
eklenmiştir.
2 nci madde ile İçtüzüğün 5 inci maddesi,
3 üncü madde ile 7 nci maddesi,
4 üncü madde ile 10 uncu maddesi ve
5 inci madde ile 11 inci maddelerinin son fıkrasının ilk
cümlesi Anayasaya uygun düzenlenmiştir.
6 ncı madde ile “Başkanın görevleri”ni düzenleyen 14 üncü
maddenin 6 ncı bendi, uygulamalar göz önüne alınarak Meclis
Başkanının komisyonları denetlemek görevine, haklı bir
neden olmaksızın işlerde birikme olması halinde komisyon
başkanını ve üyelerini uyarma hususunun eklenmesi ile kabul
edilmiştir.
7 nci madde ile komisyonları belirleyen 20 nci madde
düzenlenmektedir. Komisyonumuz, 2/158 sayılı teklifin metnini
benimsemekle beraber, Sanayi, Ticaret, Tabiî Kaynaklar, Enerji ve Teknoloji
Komisyonuna günümüz koşullarında bilime verilen değeri göz önüne
alınarak “Bilim” konusunu da eklemiştir. Ayrıca, komisyonumuz,
komisyonların görevlerinin ayrı ayrı madde metninde
sayılmasının uygulamada fayda sağlamayacağını
kabul etmiş, teklifin bu maddesine ait gerekçesi benimsendiği için de
buraya aynen aktarmak yerine bu gerekçeye atıfta bulunulmasını
da kararlaştırmıştır. Ayrıca, komisyon seçimlerini
tamamladığından bu maddenin ikinci devre komisyon seçimlerinde
yürürlüğe girmesi kararlaştırılmış ve yürürlük
maddesi de buna göre düzenlenmiştir.
8 inci madde ile İçtüzüğün 23 üncü maddesi yeniden
düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile esas ve tali komisyonlara aynı anda
havale usulü getirilmiş, 37 nci maddede tali komisyonlara on günlük süre
tanınmış ve bu süre içinde cevap
alınamadığından esas komisyonun konuyu görüşmesine
olanak sağlayarak uygulamada görülen aksamanın giderilmesi
amaçlanmıştır.
9 uncu madde ile İçtüzüğün 25 inci maddesi 24 üncü madde
olarak; yeni kurulan hükümetin güvenoyu almasından itibaren on gün içinde
iktidar grubu veya gruplarının istemi üzerine komisyonların
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimlerinin yenilenebilmesine
olanak sağlayan bir düzenleme son fıkra olarak eklenerek kabul
edilmiştir.
10 uncu madde ile komisyonlarda inceleme süresini düzenleyen 38 inci
madde 37 nci madde olarak, 23 üncü maddede yapılan
değişikliğe paralel ve uygulamaya açıklık getirecek
şekilde düzenlenmiştir.
11 inci madde ile İçtüzüğün 60 ıncı maddesi 59 uncu
madde olarak ve ikinci fıkrasının sonuna eklenen cümle ile
Hükümetin gündemdışı söz talebinde siyasi parti
gruplarının yanı sıra grubu bulunmayan milletvekillerinin
de konuşabilmesi için bir milletvekiline söz verilmesi esası
getirilerek düzenlenmiştir.
12 nci madde ile İçtüzüğün 79 uncu maddesi 78 inci madde
olarak ve son cümlesi değiştirilerek, Bakanlar Kurulunun
önceliğini bir yazı ile açıkça bildirdiği kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülebilmesi esası getirilmiştir.
13 üncü madde ile İçtüzüğün değişiklik önergelerini
düzenleyen 88 inci maddesi 87 nci madde olarak, geçmiş uygulamalar
gözönüne alınarak Genel Kurul çalışmalarına rahatlık
getirecek şekilde düzenlenmiştir. Teklifin bu maddesine; gerekçesinin
okunmasını isteyen teklif sahibine önergesi hakkında söz verilmemesini
düzenleyen bir cümle bu nedenle eklenmiştir.
14 madde ile tek meclis sisteminin gereği olarak “Genel Kurulda
yeniden görüşme”yi düzenleyen 89 uncu madde eklenmiştir.
15 inci madde ile İçtüzükte yer almayan ve uygulamada
karşılaşılan sıkıntılarını
gidermeye yönelik olarak yetki kanunları ile kanun hükmünde kararnamelerin
görüşülme usulünü düzenleyen 90 ıncı madde İçtüzüğe
eklenmiştir.
16 ncı madde ile “Temel kanunlar” başlığı
altında Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi çok sayıda madde içeren
kanunların bütünüyle veya kapsamlı değişikliğinde özel
görüşme usulü getirilebilmesine olanak sağlayan bir düzenleme 91 inci
madde olarak eklenmiştir.
17 nci madde ile İçtüzüğün 91 inci maddesi 93 üncü madde
olarak ve son fıkrası ve
18 inci madde ile de 92 nci maddesi 94 üncü madde olarak,
Anayasanın 175 inci maddesine uygun ve Anayasa değişiklikleri
sırasında uygulamada karşılaşılan sorunlara
açıklık getirecek şekilde değiştirilmiştir.
19 uncu madde ile “soru”yu düzenleyen 94 üncü madde 96 ncı madde olarak
düzenlenmiş, bu madde kapsamında değerlendirilen 95 inci maddeyi
İçtüzükten çıkarılmıştır.
20 nci madde ile “sözlü sorunun gündeme alınması ve
cevaplandırılmasını” düzenleyen 97 nci madde 2/158
sayılı teklifteki haliyle benimsenmiş ancak, üç birleşim cevaplandırılmayan
sözlü soruların yazılı soruya çevrilmesi esası kabul
edilmiştir.
21 inci madde ile “yazılı sorunun cevabı”nı
düzenleyen 96 ncı madde 98 inci madde olarak, sürelerin
kısaltılması ve sorunun cevaplandırılmaması
halinde durumun Gelen Kâğıtlarda ilan edilmesini öngören düzenlemenin
yapılması ile uygulamada tıkanmaları önleyecek biçimde
kabul edilmiştir.
27 nci madde ile İçtüzüğün 103 üncü maddesi 104 üncü madde
olarak ve ikinci fıkrasının sonuna araştırma
komisyonlarının çalışma sürelerini kesin belirleyen ve
süresi içinde çalışmalarını tamamlamamaları halinde
Genel Kurulda görüşme açılmasına olanak sağlayan
düzenlemenin eklenmesi ile kabul edilmiştir.
23 üncü madde ile İçtüzüğün “Gensoru”yu düzenleyen 107 nci
maddesi 105 inci madde olarak Anayasanın 99 uncu maddesine uygun biçimde
kabul edilmiştir.
24 üncü madde ile çift meclis sisteminde Millet Meclisi
İçtüzüğünde yer almayan “Meclis Soruşturması ve Yüce Divana
Sevk” başlığı altında BEŞİNCİ BÖLÜM
olarak 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112 ve 113 üncü maddeler
İçtüzüğe eklenmiştir.
25 inci madde ile yukarıda anılan nedenle İçtüzükte yer
almayan “Dilekçelerin İncelenmesi ve Karara Bağlanması Esas ve
Usulleri” başlığı altında YEDİNCİ KISIM
olarak 114, 115, 116, 117, 118 ve 119 uncu maddeler eklenmiştir.
26 ncı madde olarak “Cumhurbaşkanı Seçimi, Güven
İstemi, Olağanüstü Yönetim Usulleri ve Silahlı Kuvvetlerle
İlgili Kararlar” başlığı altında
SEKİZİNCİ KISIM olarak 120, 121, 125, 126, 127, 128 ve 129 uncu
maddeler eklenmiş, bu bölümde yer alması uygun görülen 104, 105 ve
106 ncı maddeler 122, 123 ve 124 üncü maddeler olarak eklenmiştir.
27 nci madde ile DOKUZUNCU KISIM’da “üyeliğin düşmesi”
başlığı altında 112, 113 ve 114 üncü maddeler
Anayasanın 84 üncü maddesinde yapılan değişikliğe
uygun olarak ve 134, 135, 136 ve 137 nci maddeler olarak kabul edilmiştir.
Komisyonumuz, yapılan tüm bu değişiklikler sonucu
kısım ve bölüm numaralarını da teselsül ettirmiştir.
29 ve 30 uncu maddelerde de yürürlük ve yürütme hükümleri
düzenlenmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun onayına arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Başkan Başkanvekili
Metin
Emiroğlu Ahmet
İyimaya
Malatya Amasya
Söz
hakkım saklıdır
Sözcü Üye
Nejat
Arseven Uğur
Aksöz
Ankara Adana
Üye Üye
Cemil
Erhan Mehmet
Altınsoy
Ağrı Aksaray
Söz
hakkım mahfuzdur
Üye Üye
M.
Seyfi Oktay Lütfü
Esengün
Ankara Erzurum
İmzada
bulunamadı (Karşı oyu ekli) Muhalifim
Üye Üye
Atila
Sav Süleyman
Arif Emre
Hatay İstanbul
Karşı
oyumu verdim Muhalifim
Üye Üye
M.
Ali Şahin Işın
Çelebi
İstanbul İzmir
Muhalifim Söz
hakkım saklı
Üye Üye
Ahmet
Dökülmez Sümer
Oral
K. Maraş Manisa
Muhalifim
Üye Üye
Abdülkadir
Baş Ergun
Özkan
Nevşehir Niğde
Söz
hakkım saklıdır
Üye Üye
İhsan
Çabuk Metin
Bostancıoğlu
Ordu Sinop
Üye Üye
M.
Fevzi Şıhanlıoğlu Hikmet
Sami Türk
Şanlıurfa Trabzon
Karşı
oy yazım eklidir
Üye
Mahmut Yılbaş
Van
KARŞIOY YAZISI
(İçtüzüğün 105
inci maddesi değişikliği)
İçtüzüğün 105 inci maddesinin son fıkrasının son cümlesi
“güvenoyu verenlerin sayısı, güvensizlik oyu verenlerden fazla ise
Bakanlar Kurulu güven almış olur” hükmünü koymaktadır.
Bu kural Anayasanın 96 ncı maddesine
aykırıdır. Çünkü Anayasanın 96 ncı maddesi “...
Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte biri ile
toplanır ve toplantıya katılanların salt
çoğunluğu ile karar verir; ancak, karar yeter sayısı hiçbir
şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir
fazlasından az olamaz” demektedir.
Bu bir ilke kuralıdır. Anayasada tersine bir
hüküm yoksa bütün kararlarda bu yeter sayı uygulanır. Bu
sayıyı sağlamayan oylama ile karar alınmış
olamaz.
Anayasada özel nitelikli çoğunluk gerektiren
çeşitli maddeler vardır. Örneğin 99 ve 111 inci maddelerde
güvensizlik oyu için üye tam sayısının salt çoğunluğu
aramaktadır. Ayrıca 84 üncü madede salt çoğunluk; 94 ve 102 nci
maddelerde seçim için özel çoğunluk aranmaktadır.
Anayasanın 110 uncu maddesinin son
fıkrasında güvenoyu için özel bir oylama ve yetersayı
öngörülmemiştir. Bu durumda uygulanacak kural 96 ncı maddedeki
hükümdür.
İçtüzüğün 105 inci maddesinin son fıkrasında
“güven oylaması açık oyla genel hükümlere göre yapılır”
denmektedir. Buradaki genel hüküm Anayasanın 100 üncü maddesinin
delâletiyle 96 ncı maddenin uygulanmasını gerektirir.
Bu durumda İçtüzüğün 105 inci maddesinin son
fıkrasının son iki tümcesi birbiriyle çelişmektedir.
Anayasanın Geçici 6 ncı Maddesi “...
yürürlükte olan İçtüzüğün Anayasaya aykırı olmayan
hükümleri uygulanır” demektedir. Bu hükme göre esasen İçtüzüğün
105 inci maddesinin son fıkrasının son tümcesi Anayasaya
aykırılığı nedeniyle mülgadır, yürürlükten
kalkmıştır.
Anayasa Komisyonu önce bu yoldaki kanun teklifimizi
kabul ederek, anılan cümlenin metinden çıkarılması
suretiyle İçtüzüğün değiştirilmesini benimsemiştir.
Daha sonra görüşmelerin yinelenmesi (tekrir-i
müzakere) istemi üzerine İçtüzüğe uygun olmayan bir usulle komisyon
yeniden toplantıya çağrılmış ve konu yeniden
görüşmeye açılmıştır. Yapılan oylamada,
çağrı usulü İçtüzüğe aykırı olduğu gibi
işin esası bakımından da Komisyonun 105 inci maddeyle
ilgili kararı da yukarıda belirtilen nedenlerle Anayasaya
aykırı bulunduğundan çoğunluğun görüşüne
karşıyız ve Genel Kurulda söz ve oy hakkımızı
saklı tutuyoruz.
18.4.1996
Atila
Sav Seyfi
Oktay
Hatay Ankara
KARŞIOY YAZISI
Anayasanın 68 inci maddesinde siyasî partilerin
demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurları olduğunu; 94 üncü
maddesinde siyasal parti gruplarının Başkanlık
Divanına üye sayısı oranında katılmalarını
sağlayacak yolda düzenleneceğini belirtmiştir. Bu hükümler
doğrultusunda siyasal parti gruplarına en az birer başkanvekilliği
sağlayacak bir düzenleme yapılmasının İçtüzüğün
Anayasayla uyumunun gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.
Bu nedenle 9 uncu maddeye “... Danışma
Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca kabul edilecek sayıda
başkanvekilliği, idare amirliği ve kâtip üyeden kurulur”
ibaresinin konmasını; 11 inci maddenin ikinci fıkrasına da
“her siyasî parti grubuna en az birer başkanvekilliği verilecek
biçimde değiştirilmesi görüşündeyim. Bu nedenle
çoğunluğa katılmıyor; karşı oy kullanıyorum.
Atila
Sav
Hatay
KARŞIOY YAZISI
Anayasa Komisyonunun kabul ettiği İçtüzük
Teklifi metninde yer alan bazı düzenlemelerin aşağıda
kısaca açıklanan nedenlerle yerinde ve/veya Anayasaya uygun
olmadığı düşüncesindeyim.
1. Madde 7. – Bu
madde ile değiştirilen Millet Meclisi İçtüzüğünün 20 nci
maddesiyle Dışişleri ve Millî Savunma Komisyonlarının
birleştirilmesi, her iki komisyonun asıl görev alanlarının
farklılığı nedeniyle yerinde olmamıştır. Aynı
biçimde Çevre ve Turizm Komisyonu ile Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonunun da ayrı birer komisyon durumuna getirilmesi,
konularının önemi bakımından yararlı olacaktır.
2. Madde 15. –
Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 90 ıncı
maddenin IV üncü fıkra 1 inci yarı cümlesinin “Kanun hükmünde
kararnameler, -varsa- sonraki değişiklikleriyle birleştirilerek
bütünüyle görüşülür;...” biçiminde düzeltilmesi, fıkranın
anlamı üzerinde herhangi bir duraksamaya yer verilmemesi
bakımından uygun olacaktır.
3. Madde 19. –
Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğünün “Sorulamayacak konular” kenar
başlıklı 95 inci maddesinin kaldırılması yerinde
olmamıştır. Başkanlıkça kabul edilmeyecek
soruların İçtüzükte belirtilmesinde yarar vardır. Nitekim 25
inci madde ile eklenen yeni 115 inci maddede Dilekçe Komisyonunda
görüşülemeyecek konuların Başkanlık Divanınca
ayrılması öngörülmüştür.
4. Madde 24. –
Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 111 inci maddenin
IV üncü fıkrasının başlangıcındaki “Komisyonun,
Yüce Divana sevkedilmesi yönündeki...” ibaresi, yanlış anlamaya
meydan verilmemesi için “Komisyonun Yüce Divana sevk yönündeki...” biçiminde
düzeltilmelidir.
5. Madde 26. –
a) Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 125 inci
maddenin III üncü fıkrasında Türkiye Büyük Millet Meclisince
onaylanan olağanüstü halin kaldırılması veya süresinin
kısaltılması yolunda siyasî parti grupları veya en az yirmi
milletvekilince verilecek önergeler üzerine yapılacak işlemler
gösterilmektedir. Yine 26 ncı madde ile İçtüzüğe eklenen yeni
126 ncı maddenin II nci fıkrasına göre aynı düzenleme,
sıkıyönetim kararları hakkında da uygulanacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik
Toplantısı İçtüzüğünün “Sıkıyönetimle ilgili” 26
ncı maddesinden alınan bu düzenleme, olağanüstü hal veya
sıkıyönetim kararları, sürelerinin kısaltılması
veya uzatılması yönündeki önergelerle birlikte Mecliste
görüşülerek onaylandıktan sonra aynı konunun sürekli olarak
tartışmaya açık tutulmasında yarar yoktur. Kaldı ki
Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanan olağanüstü hal veya
sıkıyönetimin Bakanlar Kurulunun istemi üzerine
kaldırılması veya süresinin değiştirilmesi, yeni 126
ncı maddenin IV üncü fıkrasında düzenlenmiş
bulunmaktadır.
Öte yandan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik
Toplantısı İçtüzüğünün 26 ncı maddesinin I inci
fıkra 2 nci cümlesinde düzenlenen uzatma istemlerinin yeni 125 inci
maddenin IV üncü fıkrasında sürenin değiştirilmesi ve
olağanüstü hal veya sıkıyönetimin kaldırılması
istemleriyle birlikte düzenlenmesi sonucunda II ve III üncü fıkralarda I
inci fıkraya yapılan yollamalardaki “veya istemde” ve “veya istemler”
ibareleri, anlamlarını yitirmiş bulunmaktadır.
b) Yine 26
ncı madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 128 ve 129
uncu maddelerde, Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca savaş hali
ilanı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi
veya yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına belli
bir süre için izin verme kararlarının “Türkiye Büyük Millet Meclisi
üye tamsayısının salt çoğunluğu ile”
alınacağı hükme bağlanmıştır. Oysa
Anayasanın 92 nci maddesinde herhangi bir karar yetersayısı
öngörülmediği için; bu konularda Anayasanın 96 ncı maddesindeki
genel toplantı ve karar yetersayıları, uygulama alanı
bulacaktır. Dolayısıyla bu yetersayıların İçtüzüğe
eklenen yeni 128 ve 129 uncu maddelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısı üzerinden hesaplanan bir salt çoğunluğa
yükseltilmesi, Anayasaya aykırıdır.
Kaldı ki ülke savunması için bazı
durumlarda süratle alınması gerekebilecek bu kararların
zorlaştırılmasında yarar yoktur. Kayda değer ki, yeni
128 ve 129 uncu maddelere kaynaklık eden Türkiye Büyük Millet Meclisi
Birleşik Toplantısı İçtüzüğünün 24 ve 25 inci
maddelerinde de herhangi bir karar yetersayısı öngörülmemiş;
konu, 1982 Anayasasının 96 ncı maddesine tekabül eden 1961
Anayasasının 86 ncı maddesine
bırakılmıştır.
6. Madde 27. –
Bu madde ile Millet Meclisi İçtüzüğüne eklenen yeni 134 üncü madde,
burada sıralanan üyeliğin düşmesi nedenleri zaten 135-137 nci
maddelerinde ayrı ayrı düzenlendiği için gereksizdir. O nedenle
doğrudan doğruya hiçbir hüküm getirmeyen, sadece uygulanacak hükümler
için izleyen maddelere yollama yapan böyle bir maddenin İçtüzükten
çıkarılması uygun olacaktır.
Prof.
Dr. Hikmet Sami Türk
Trabzon
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa
Komisyonu raporu ve karşı oy yazılarının okunması
tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin tümü üzerinde görüşmeye
başlayacağız; ancak, daha önce, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili Sayın Önder Sav'ın bir başvurusu var.
Sayın Sav, "görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğüyle ilgili tekliflere ilişkin rapor ve metin, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ilk kez bugünkü gündemine girmiştir; pek çok
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesine yeni
dağıtılmıştır; üyelerin hazırlık
yapmasına olanak tanınmamıştır; İçtüzüğün 53
üncü maddesindeki süreye uyulmamış ve bir usul hatası
yapılmıştır" diyor.
Ancak, dağıtılmış olan
gündemin 14 üncü sayfasına bakılırsa, bu İçtüzük teklifinin
dağıtımının 6.5.1996 tarihinde
yapıldığını, dolayısıyla, bugün ayın
8'i olduğuna göre, İçtüzüğümüzün 53 üncü maddesindeki 48 saatlik
sürenin tamamlanmış olduğunu ve bu çerçevede,
Başkanlığın bir usul hatasının bulunmadığını
beyan ediyor ve teklifin tümü üzerindeki görüşmelere geçiyorum...
AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Sayın
Başkan, yerimden, sizin sözünüzle ilgili bir cümle söyleyebilir miyim...
BAŞKAN – Buyurun.
AYDIN GÜVEN GÜRKAN (İzmir) – Maalesef, Meclisin
Arşiv Bölümü; yani, bu görevi yapan, dağıtım görevini yapan
Arşiv Bölümü düzenli bir biçimde çalışmıyor. Bu, hiç
kimseye ayın 6'sında gelmemiştir. Her seferinde
dağıttıklarını iddia ediyorlar; ama, hiçbir biçimde
fiilî dağıtım yapmıyorlar.
Takdirlerinize arz ediyorum.
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, ben Grup
Başkanvekiliyim, ama daha önce elime geçmedi; burada
dağıtıldı. Tabiî, sizin sözünüze itibar etmek
durumundayım.
BAŞKAN – Şimdi, Arşiv Bölümünün
dağıtımında herhangi bir sorun varsa bunu
değerlendireceğiz; ama, şu an, 48 saatlik süre dolduğu için
görüşmelere geçmek zorundayız.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Lütfen, artık
tartışmayalım.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Yoklama
yapalım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bu safhada yoklama yapamayız
efendim; çünkü, şu anda oylama yapmıyoruz; ancak, istenirse, oylama
sırasında yapabiliriz.
Doğru Yol Partisi Grubu adına, Sayın
İyimaya; buyurun.
DYP GRUBU ADINA AHMET İYİMAYA (Amasya) –
Değerli Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; Doğru Yol
Partisi adına, İçtüzük Değişikliği Teklifi üzerindeki
görüşlerimizi arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu vesileyle, hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli Başkan, İçtüzük, gerçekten,
Parlamentonun sağlıklı çalışmasını
sağlayan temel kurallar düzenidir. Onun için, İçtüzüğe, kimi
anayasa hukukçuları, açıkça "sessiz anayasa"
adını vermişlerdir. Peşinen belirtelim ki, önümüzde
kurallaştırmaya çalıştığımız,
oluşturmaya çalıştığımız İçtüzük metni,
bu Parlamentonun iç faaliyetlerini, iç düzenini tamamıyla radikal
parlamento (parlamenter radikalizm) ilkesini gerçekleştirecek
bütünselliğe, kümülatif bir yapıya sahip değildir. Esasen, bunun
böyle olduğunu gerekçeden rahatlıkla anlıyoruz.
Bir defa, Parlamentonun tarihî gelişimi içerisinde
ulaştığı seviyesine uygun mükemmel bir kodifikasyona
gidebilmemiz için yapılması zorunlu önemli çalışmalar
vardır ki, bu çalışmalar, bu kuralların
hazırlanması sırasında esirgenmiştir denebilir.
Gerçekten, 1876 yılından bu yana hukukî
varlığını önemli
değişikliklerle aşağı yukarı devam ettirmekte
olan bu kurallar düzenini sağlıklı temele oturtabilmemiz için,
Parlamentonun teamüllerinin, Parlamentonun şu ana kadar
yaşadığı problemlerin arşiv deposundan
çıkarılıp bir kural düzenine gidilmesi gerekirdi, mukayeseli
hukuk verilerinden yararlanılması gerekirdi -azamî ölçüde değil
ama asgarî ölçüde yararlanılmıştır- parlamento hukukuyla
ilgili bilimsel verilerin ortaya konması, derlenmesi, ondan sonra kural
düzenine gidilmesi gerekirdi; bu, yapılmamıştır. Anayasa
Mahkememizin bu konularda cidden önemli kararları vardır;
bunların derlenip, buradaki düşüncelerin Parlamentonun süzgecinden
geçirilerek kural düzenine gidilmesi gerekirdi; bu,
yapılmamıştır.
Aslında, şu anda, Yüce Heyetin, Yüce
Parlamentonun, bu kural düzeniyle yapmakta olduğu faaliyetin temelinde,
1982 Anayasasının geçici 6 ncı maddesinde öngörülen geçiş
hükmünün gereğini yerine getirmek ve gözlenebilen
tıkanıklıkları ortadan kaldırabilmek hususu
vardır. Gerçekten, bu çalışmada, tatillerle ilgili, ara verme ve
tatilde çağrıyla ilgili, başkanlık seçimiyle ilgili,
divanın oluşturulmasıyla, yetki kanunu ve kanun hükmünde
kararnamelerle, cumhurbaşkanlığı seçimiyle, olağanüstü
haller rejimiyle, milletvekilliğinin sona ermesi ve Meclis
soruşturmasıyla ilgili bölümler, tamamen, Anayasamızda tanzim
edilmiş yatay normların İçtüzüğe intikali, yani anayasal
rehabilitasyon ve anayasaya uygunluğa yönelik bir çalışma olarak
görülmektedir.
Değerli Başkanım, değerli
arkadaşlar; memnuniyetle belirtmek zorundayız ki, bu İçtüzük
değişikliği teklifinde, önceki çalışmalarda gözlenen
kimi tıkanıklıkları giderici; yani, yasama ekonomisi
ilkesini, prensibini gözetici düzenlemeler de vardır. Gerçekten,
komisyonların çalışması, komisyonlara hep birlikte havale
yapılması gibi kurallar, bir de değişiklik önergeleriyle
ilgili getirilen yeni ilkeler, bu prensibe yönelik olup, obstrüksiyonları
da engellemeleri de önleyici içerik taşımaktadır.
Bence, bu İçtüzük değişikliği
teklifinin en büyük iki özelliği, iki yeniliği vardır.
Birincisi, başka kanunlarla yapılması gereken düzenlemelerin
ilgisiz kanunlara monte edilmesi yoluyla hukuk kuralı üretmenin, kanun
yapmanın yasaklanmasıdır. Sözgelimi, bir bütçe kanununa ilgisiz
bir kanun eklenmesi, bir trafik kanununa, diyelim ki, bir gayri menkul hukukuna
taalluk eden bir kanun eklenmesi, bu düzenlemeyle açıkça
yasaklanmaktadır ki, bu, yasama tekniğinin ve yasama
sanatının en belirgin ilkesinin buraya girmiş olması, çok
memnuniyet vericidir, sevindiricidir.
Değerli arkadaşlarım, ikinci bir yenilik
-bu, aşağı yukarı bütün çağdaş
parlamentoların iç çalışma, iç düzen faaliyetlerinde
vardır- temel kanunlarla ilgili olarak, Meclisteki görüşmeler için,
her kanunun niteliğine göre, özel görüşme ve özel oylama, müzakere
usullerinin benimsenebilmiş olması; yani, usul ve şekil
serbestisinin tanınmış olmasıdır. Gerçekten,
Parlamento dışında bilimsel komisyonlar oluşturuluyor,
medenî kanun hazırlanıyor, ceza kanunu hazırlanıyor; iki
yıllık, üç yıllık, dört yıllık faaliyet...
Böylesi ciddî bir çalışmanın, Parlamentonun şu düzeni
içerisinde, bir senede, iki senede buradan geçirilmesi mümkün değil.
İşte, bu gibi temel kanunların,
kapsamlı veya temelden değiştirilmesini veya yeniden
inşaını öngören yasama çalışmalarında, temel
kanun inşalarında, Parlamento, Danışma Kurulunun
oybirliğiyle alacağı usul içerisinde, seri şekilde bu
çalışmaları kanunlaştıracaktır ki, Parlamentonun
bu yapısı içerisinde, bu kural, gerçekten bir reform kural olarak
kabul edilmelidir; Alman tüzüğünde çok önceleri benimsenmiştir;
bizde, gecikmiş bir kabul olarak görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, şunu peşinen
söyleyeyim -ki, Partimin görüşü de
o doğrultudadır- bu Parlamento, ciddî bir İçtüzük
çalışmasına girmelidir, başlamalıdır;
İçtüzüğün şu kısmî değişikliğiyle
yetinilmemesi gerekir. İçtüzük hilelerini, obstrüksiyonları
(engellemeleri) önleyici, deontolojiyi, müzakere ahlakını, adabını
ortaya koyucu; muhalefetin de katılmasını sağlayan, bir
sanat değerinde, hukuk kuralını inşa eden, kümülatif bir
içtüzük düzenlemesi şarttır; bunun asgarî şartı, parlamento
hukukundan faydalanmaktır, onun ilmî inşaından
faydalanmaktır, mukayeseli hukuk verilerinden faydalanmaktır Daimî
bir komisyonun ihdasıyla, bu dönemde böyle bir çalışmanın
yapılabileceğini düşünmekteyiz. Bu çalışmanın
-zannediyorum, bu yasama döneminde, şu anda sıra itibariyle ikinci
faaliyettir- memleketimize, milletimize, evvela Parlamentomuza
hayırlı uğurlu olmasını diler, hepinize gönülden
saygılar sunarım efendim. (DYP, ANAP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
İyimaya.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın
Oya Araslı; buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır Sayın Araslı.
CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) – Sayın
Başkan, değerli üyeler; sizleri saygıyla selamlayarak sözlerime
başlamak isterim.
İçtüzüklerin, parlamentolu rejimlerdeki yeri çok
önemlidir. Parlamentoların bütün çalışmaları içtüzük
hükümleri tarafından düzenlenir ve bu nitelikleri itibariyle içtüzükler,
bir tür, anayasa muamelesi ve saygısı görürler.
Bizim Anayasamız, 95 inci maddesinde "Türkiye
Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi
yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür" der. Ama,
bizim Parlamentomuz, 1982 Anayasası hükümlerine dayalı olarak henüz
bir içtüzük ortaya çıkaramamıştır. Anayasamızın,
1982 yılında yürürlüğe girdiğinden bugüne kadar bu konuda
birtakım denemeler yapılmıştır; ama, ne yazık ki
hiçbirisi, 1982 Anayasası hükümlerine dayalı bir içtüzüğü
yürürlüğe koyma noktasına gelememiştir. Bu durum, birçok
sakıncaların ve birçok sorunların ortaya çıkmasına
neden olmuştur. Çünkü, Anayasamızın geçici 6 ncı
maddesindeki Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplantı ve
çalışmaları için, kendi içtüzükleri yapılıncaya kadar,
Millet Meclisinin, 12 Eylül 1980 tarihinden önce yürürlükte olan
İçtüzüğünün, Anayasaya aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanacağı doğrultusundaki düzenlemesine dayalı olarak
işlem yapılmaktadır. 1980 öncesindeki Anayasanın
getirdiği hükümlere dayalı olarak yapılmış bir
İçtüzüğün, ondan tamamen ayrı bir felsefeye dayalı olarak
şekillenmiş bulunan 1982 Anayasası doğrultusunda
çalışmalar yapan bir Türkiye Büyük Millet Meclisinin gereksinimlerine
hiçbir şekilde ve sağlıklı yolda yardımcı
olamayacağı açıktır. Bu durum, bir an önce yeni bir içtüzük
yapma yükümlülüğü ve görevi ile Türkiye Büyük Millet Meclisini
karşı karşıya bırakmaktadır. Dileriz ki, bundan
önceki Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulları gibi, bu Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulu da, bu konuda birtakım girişimlerde
bulunan, ama, bunu son noktaya ulaştıramayan bir konuma düşmez;
çünkü, 1982 Anayasası ilkelerine dayalı bir içtüzük yapmak, gerçekten
çok önemli bir görev olarak omuzlarımızdadır. Bu görev
sorumluluğu içerisinde, bir İçtüzük önerisi, bir İçtüzük
değişikliği önerisi paketi hazırlanmıştır;
ama, hemen söyleyelim ki, İçtüzükle ilgili sorunları gidermek için
takip edilecek en uygun, en ideal yol, olması gereken, İçtüzüğün
bütünüyle ele alınıp, bütünüyle bugünün ihtiyaçlarına uygun
çözümler halinde ortaya çıkarılmasıdır. Ne yazık ki,
biraz önce de söylediğim gibi, bu, çok uzun zaman alan bir faaliyettir ve
bundan önceki girişimlerin, istenen çabuklukla sonuca ulaştırılamaması,
bu yolun ilk adımda denenmesinden, bu değişiklik önerisi
sahiplerini alıkoymuştur.
Acilen çözümlenmesi gereken birtakım sorunlar
vardır. Halen yürürlükte bulunan İçtüzük, daha doğrusu, 1982
Anayasasından önce, 1961 Anayasasının esaslarına göre çıkarılmış
olan İçtüzük, bazı hükümleri bakımından, Anayasayla
çelişki halindedir. Bu çelişkilerin giderilmesi lazımdır.
Bu İçtüzükte, tek meclis esasına dayalı
olan Meclisimizin birtakım gereksinimlerini karşılayamayacak
hükümler mevcuttur; çünkü, 1980 öncesinin İçtüzüğü, çift meclis
esasına dayalı olarak şekillendirilmiştir ve çift meclisten
birine verilen yetkiler, bazen, diğerinde olmamaktadır; Millet
Meclisinin sahip olmadığı birtakım yetkiler Cumhuriyet
Senatosundadır veya birtakım yetkileri Cumhuriyet Senatosu, Millet
Meclisiyle birlikte kullanmaktadır ve düzenlemeler bunlara dayalı
olarak şekillenmiştir. Bu tür düzenlemelerin de, 1982 Anayasası
çerçevesinde, günümüzün ihtiyaçlarına cevap veremeyeceği ortadadır.
Birkısım düzenlemeler ise, ağır
aksak işleyen bir Parlamento yapısının ortaya
çıkmasına neden olmuştur. Halbuki, günümüzde, sorunlar süratle
Parlamentonun karşısına çıkmaktadır ve bunların
başarılı bir şekilde çözümlenebilmesi için, aynı
süratle hareket edilmesi gerekmektedir. Bu süratin de, ilk önce, yasa
önerilerinin, yasa tekliflerinin ilk görüşüldüğü yer olan
komisyonlarda kendisini göstermesi söz konusu olmaktadır.
İşte, bütün bu ihtiyaçlar, ortaya çıkan
bütün bu sakıncalı durumlar, bütünüyle olmasa bile, acilen
çözümlenmesi gereken birtakım konularda, bir İçtüzük
değişikliğini gündeme getirmek ihtiyacını ortaya
koymuştur. Şu anda, değerli milletvekillerimizin
karşısına çıkmış olan İçtüzük değişikliğine
ilişkin öneri, bu düşüncelerle şekillendirilmiştir; ama,
sözlerimin başında da söylediğim gibi, birtakım güncel
gereksinimlerimizi, bu İçtüzük değişikliği önerisi
paketiyle çözümledikten sonra, İçtüzük konusunu bir kenara atmak, çok
büyük hata olacaktır. İçtüzüğün, bütünüyle yeniden ele alınması,
bu Meclisin öncelikli görevlerinden biri olmalıdır; mutlaka
olmalıdır ve bu İçtüzüğe hâkim olacak felsefe
doğrultusunda, Yüce Meclisimizin üzerinde anlaştığı
ilkeler doğrultusunda, İçtüzüğün bütün hükümlerinin ele
alınması gerekmektedir. Önümüze gelen teklif, sadece, acilen çözüm
getiren bir tekliftir; bunun arkasından, İçtüzüğün bütünü,
üzerinde ortaklaşa anlaştığımız bir
anlayış çerçevesinde yeniden ele alınmalı ve yeniden
şekillendirilmelidir. Bu konuda, Yüce Meclisimizin, bundan önce
yapılan, fakat, başarı noktasına ulaşmayan
çalışmaların akıbetine uğramayan ve Türkiye Büyük
Millet Meclisini gerçekten ferahlatacak bir İçtüzük ortaya koymak
suretiyle çalışmalarını noktalayacağına olan
güvencim içerisinde, sizleri saygıyla selamlayarak, sözlerime son veriyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Araslı.
Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın
Abdülkadir Baş; buyurun.
Sayın Baş, süreniz 20 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA ABDÜLKADİR BAŞ
(Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İçtüzük değişikliği teklifiyle ilgili, Grubum adına
görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum;
hepinize saygılar sunuyorum.
Parlamento içtüzükleri, kısaca,
parlamentoların çalışmalarını tanzim eden metinler
şeklinde tarif edilebilir; yani, parlamentonun toplanmasını,
gündemini, gündemdeki mevzuların müzakere edilip karara bağlanma
yollarını ve anayasanın parlamentoya verdiği diğer
görevleri ifa yollarını ve şekillerini gösteren metinlerdir.
Anayasalar, genel kaideleri koyarlar; bunların uygulanması kanunlarla
düzenlenir. Konu parlamentoya ait ise, bunun uygulanmasını da
içtüzükler gösterirler.
Anayasamızın 95 inci maddesi "Türkiye
Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi
yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür.
İçtüzük hükümleri, siyasî parti
gruplarının, Meclisin bütün faaliyetlerine kuvvetleri oranında
katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir" hükmünü
amirdir. İçtüzüklerin Anayasaya aykırı olmayacağı,
kabul edilen bir esas olmakla birlikte, bu husus Türk hukuk mevzuatında
ayrıca tanzim edilmiştir. Özellikle, 1957 yılında
değiştirilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Dahilî Nizamnamesinin
memleketimizin siyasî hayatında oynadığı roller sebebiyle,
İçtüzüklerin Anayasaya aykırı olmaması için, Anayasa
Mahkemesinin kontrol yetkisi temin edilmiştir. Böylece, içtüzükler yoluyla
Anayasanın müsaade etmediği sonuçlara varılması engellenmek
istenmiştir.
İçtüzüklerin, bir devletin siyasî hayatında
oynadığı rol, ilk anda çok defa dikkate alınmaz ve
küçümsenirse de, uygulamada öyle olmadığı, parlamentonun, devlet
ve anayasa tarafından kendisine tanınan fonksiyonlarını ifa
etmesini sağlayan, garanti eden metinler olduğu görülmektedir.
Öyleki, anayasadaki hükümler, parlamento elinde bu suretle bir mana ifade
etmiş olacaktır. Yasama meclisi içtüzükleri, yalnız parlamento
içi faaliyetlerde değil, o ülkenin siyasî hayatının gelişme
şekil ve istikametinde de büyük rol oynarlar.
Anayasada, meclislerin çalışmalarına ait
düzenlenmiş genel hükümler, ancak içtüzükler yoluyla tatbik
edilebilmektedir; çünkü, içtüzük hükümleri, anayasa hükümlerine nazaran daha
ayrıntılı ve somut hadiselere kolayca uydurulabilen hükümlerdir.
1957 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dahilî Nizamnamesinde yapılan değişiklik, o zamanki parlamento
içi ve dışı faaliyetlere son derece etkili olmuş ve hatta
27 Mayıs 1960 hareketinin sebeplerinden biri olduğu da hukukçular
tarafından ileri sürülmüştür.
İçtüzüklerin, siyasî partiler açısından
da önemleri küçümsenemez. Siyasî partiler, parlamento içi faaliyetlerini
içtüzüğe göre uyarlamak zorunda olduklarından, bu hükümlere son
derece dikkat ederler ve ondan azamî istifadeyi temin etmek için gayret sarf
ederler. Bu nedenle, içtüzüklerin, siyasî partiler bakımından,
hedeflerine ulaşmak için önemli bir güç olduğu, yapılan küçük
bir değişikliğin bazen çok büyük sonuçlar doğurduğu
gerek ülkemizde gerekse yabancı ülkelerde görülmüştür.
İçtüzüklerin önemini ve mahiyetini kısaca
belirttikten sonra, onüç yıldır Parlamentonun gündemini işgal
eden ve her yasama döneminde ele alındığı halde bir türlü
sonuçlandırılamayan İçtüzük değişikliği teklifine
ilişkin görüşleri şu şekilde ifade edebiliriz:
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışmalarına hız ve etkinlik kazandıracak,
Anayasaya uygun, çağdaş bir içtüzük düzenlemesine ihtiyaç
olduğu, tüm siyasî partilerin ortak görüşü olarak ortaya
çıkmıştır. Buna rağmen, önceki yasama döneminde, bu
hususla ilgili yapılan çalışmalar ve hazırlanan içtüzük
değişikliği teklifleri, maalesef,
sonuçlandırılamamıştır. Diğer taraftan, oniki
yılı aşkın bir süredir, kendi İçtüzüğünü dahi
Anayasaya uygun hale getirememiş bir Meclisin görüntüsü, kamuoyu nezdinde
müspet değerlendirilmemektedir. Bu açıdan, konunun daha gerçekçi bir
yaklaşımla ele alınarak, mevcut içtüzüğün, Anayasa ile
çelişen maddeleri yanında, değiştirilmesinde zaruret
görülen ve Anayasa değişikliğini gerektirmeyen bazı
maddelerinin değiştirilmesine yönelik kısmî bir
değişiklik teklifinin öncelikle ele alınarak
sonuçlandırılmasının daha gerçekçi bir çözüm
olacağı düşünülmüştür. Bu nedenle hazırlanan ve
Anayasa Komisyonuna havale edilen tüm teklifler değerlendirilmiş,
partilerarası komisyonun kabul ettiği metin esas alınarak bir
düzenleme yapılmıştır. Buna göre Anayasa gereği olan
değişiklikler yapılmaktadır. Çift meclis sisteminde,
birleşik toplantı içtüzüğünde yer alan meclis
soruşturması ve Yüce Divana sevk, cumhurbaşkanının
seçimi ve andiçmesi, savaş hali ilanı ve Silahlı Kuvvetlerle
ilgili kararlara ait hükümler Anayasaya uygun biçimde düzenlenmiştir. Çift
meclis sisteminde, karma kurulan komisyonlar ile kanunla kurulan komisyonlar
ilgili maddeye alınmıştır. Millet Meclisi
İçtüzüğünün yerleşmiş, müesseseleşmiş ve
alışılmış kuralları korunurken,
çalışmalarda tıkanıklığa yol açan hususlarda
bazı düzenlemeler de yapılmıştır.
Meclis Başkanına, işlerde birikme
olması halinde, komisyon başkan ve üyelerini uyarma ve durumu Genel
Kurula bildirme görevi verilmiştir. Esas ve tali komisyonlara aynı
anda havale usulü getirilmiş, tali komisyonlara 10 günlük süre
tanınmış ve bu süre içinde cevap
alınamadığında, esas komisyonun konuyu görüşmesine olanak
sağlanmıştır.
Yeni kurulan bir hükümetin güvenoyu almasından
itibaren 10 gün içinde iktidar grubu veya gruplarının istemi üzerine
komisyon başkanı, başkanvekili,
sözcü ve kâtip seçiminin yenilenmesine dair bir düzenleme
yapılmıştır. Hükümetin gündemdışı söz
talebinde, siyasî parti gruplarının yanı sıra, grubu
bulunmayan milletvekillerinin de konuşabilmesi için bir milletvekiline söz
verilmesi esası getirilmiştir.
Genel Kurulda yeniden görüşme, yetki
kanunları ve kanun hükmünde kararnamelerin nasıl
görüşüleceğine dair hükümler getirilmiştir. Medenî Kanun, Ceza
Kanunu, Ticaret Kanunu gibi çok sayıda madde içeren ve kapsamlı bir
bütün oluşturan temel kanunların sistematiğinin bozulmadan görüşülebilmesi
için, Danışma Kurulunun oybirliğiyle önermesi ve Genel Kurulun
kabul etmesi koşuluyla, özel görüşme usullerinin getirilmesi
düzenlenmiştir.
Anayasa değişikliklerinin
görüşülmesinde, Anayasanın 175 inci maddesine uygun düzenleme
yapılmıştır. Yazılı ve sözlü sorularda
tıkanmaları önleyici düzenlemeler getirilmiştir; 3 birleşim
sözlü sorusu cevaplandırılmayan milletvekiline, 5 dakika kürsüden
konuşma hakkı verilmiştir.
Araştırma komisyonlarına önce 3 ay süre,
çalışmalarını bitirmemeleri durumunda da, 1 aylık ek
süre tanınmıştır. Bu süre sonunda da çalışmalar
tamamlanmazsa 15 gün içinde Genel Kurulda görüşme açılması usulü
getirilmiştir.
"Hükümet programının görüşülmesi;
göreve başlarken güvenoyu" başlıklı 105 inci maddenin
son fıkrasının son cümlesi metinden
çıkarılmıştır.
"Gensoru", "Meclis
Soruşturması ve Yüce Divana Sevk",
"Cumhurbaşkanının Vatana İhanetle
Suçlandırılması", "Dilekçe Komisyonu",
"Cumhurbaşkanı Seçimi ve Andiçme Töreni",
"Olağanüstü Yönetim Usulleri", "Savaş Hali
İlanı ve Silahlı Kuvvetlerle İlgili Kararlar" ve
"Üyeliğin Düşmesi" ile ilgili maddeler, Anayasa gereği
olarak yeniden düzenlenmiştir.
Çerçeve 1 inci maddeyle, Anayasamızın ve tek
meclis sisteminin gereği olarak, 50-60 maddede, kelime, ibare ve cümle
değişikliği yapılmıştır. Bu madde, bir paket
madde niteliğindedir. Bu maddeyle, büyük ölçüde, Anayasa ve tek meclis
sistemine uyum sağlanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, teklif, bugüne kadar
yapılan en geniş kapsamlı bir değişikliği
öngörmektedir. Bu teklifin bir özelliği de, yukarıda belirttiğim
gibi, partilerarası komisyonda büyük ölçüde tasvip görmesidir.
Şüphesiz ki, daha kapsamlı bir değişiklik teklifi de
düşünülebilir; ancak, bunun zorluklarını, daha önceki
tatbikatlardan da bahsederek, izah etmiş bulunuyorum. Bu teklifin kabulü,
hem Meclisin çalışmasını kolaylaştıracak hem de
Komisyonda, kamuoyunda, Yüce Meclis lehine kanaat oluşmasını
temin edecektir. Bu itibarla, Grubumuz, bu teklife, bu
değişikliğe müspet bakmaktadır.
Bu vesileyle, Yüce Heyetinize tekrar saygılar sunuyorum.
(ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın
Baş.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Metin
Bostancıoğlu; buyurun efendim.
DSP GRUBU ADINA METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) –
Sayın Başkan, sayın parlamenterler; 1973 tarihli
İçtüzüğümüzün bugüne kadar değiştirilmesi gerekirken, bu,
20 nci Döneme kısmet olmuştur. Demokratik Sol Partinin,
İçtüzüğün değiştirilmesi konusundaki görüşlerini
nakletmek üzere huzurlarınızdayım. Görüşlerimizi
naklederken, benden önce konuşan kıymetli parlamenter
arkadaşlarımın, Anayasa Komisyonu üyeleri ve Partilerarası
İçtüzük Komisyonu üyesi arkadaşlarımın söylediklerini
tekrardan kaçınacağım. Bu nedenle, konuşmam özet
şeklinde ve kısa olacaktır.
Sayın parlamenterler, 1973 tarihli İçtüzük,
iki meclisli parlamenter sistemi kabul eden 1961 Anayasasına paralel
olarak düzenlenmiştir. 1982 Anayasasına uyum sağlamak için bu
İçtüzüğün değiştirilmesi gerekirdi; ancak, sadece Anayasaya
uyum sağlamak için, İçtüzüğün değiştirilmesi yeterli
olmayacağından, çalışmalarda, hızlı
çalışan, demokratik esaslara dayalı çalışan bir
içtüzüğe ihtiyaç görülmüş ve İçtüzük değişiklik
teklifi, işte bu ihtiyacı karşılayacak şekilde,
hızlı ve demokratik çalışan bir Meclis oluşturabilmek
için değişiklik önerileriyle huzurunuza gelmiştir. İçtüzük
değişikliği hazırlanırken, hızlı
çalışma arzu edilmiş; ancak, muhalefetin sesinin de
kısılmaması için, hakkaniyetli, adaletli bir İçtüzük
değişikliği getirilmiştir.
Demokratik Sol Parti, hızlı
çalışan, demokratik esaslara dayalı çalışan bir
Meclisin, Anayasada emredilen hususların dışında,
kanunların emrettiği düzenlemelerin de İçtüzükte
olmasını uygun görmüş ve görüşlerini bu İçtüzük
değişiklik teklifine geçirtmiştir.
Bu çalışmalarda, Millet Meclisi
İçtüzüğünün yerleşmiş müesseselerinin ve
alışılmış kurallarının korunmasına
ihtiyaç vardı ve yerleşmiş müesseselerle,
alışılmış kurallar muhafaza edilmiştir.
Birleşik toplantı içtüzüğüne ihtiyaç
olmadığından, o da kendiliğinden ortadan
kalkmıştır. Noksanlık ve boşluk görülen hususlar
hakkında daha önce konuşan arkadaşlarım görüşlerini
bildirdiler, ben, burada da tekrardan kaçınacağım. Yalnız,
bir hususa dikkatinizi çekeceğim:
Kıymetli parlamenterler, dağıtılan
İçtüzük teklifinde birtakım matbaa hataları vardır;
onları maddeler geldikçe görüşeceğimiz için üzerinde durmuyorum.
Meclisimizin, Anayasaya uygun, demokratik esaslara
uygun hızlı çalışması,
çalışmalarının engellenmemesi için hazırlanan bu
İçtüzük teklifinin Meclisimize ve ülkemize güzellikler getirmesini
diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Bostancıoğlu.
Bu arada, Sayın Bostancıoğlu'nun
uyarısı nedeniyle bir açıklama yapma ihtiyacındayım.
Matbaa hataları düzeltilmiştir; İçtüzük, tutanağa
düzeltilmiş biçimiyle geçmektedir.
Refah Partisi Grubu adına, Sayın Ali
Oğuz; buyurun.
Sayın Oğuz, süreniz 20 dakika.
RP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) –
Muhterem Başkan, muhterem arkadaşlarım; Denizli Milletvekili
Hasan Korkmazcan ve 4 Arkadaşının; Millet Meclisi
İçtüzüğünün Başlığı ile Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe Bazı Maddeler Eklenmesi
Hakkında İçtüzük Teklifi ile İstanbul Milletvekili Emin Kul'un;
Gümüşhane Milletvekili M.Oltan Sungurlu'nun; Denizli Milletvekili Hasan
Korkmazcan'ın; İzmir Milletvekili Gencay Gürün ve Bursa Milletvekili
Turhan Tayan'ın; Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli'nin; Kocaeli
Milletvekili Şevket Kazan ve 6 Arkadaşının; Erzurum
Milletvekili Lütfü Esengün'ün; Kayseri Milletvekili Recep
Kırış'ın; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
İçel Milletvekili Oya Araslı'nın ve Hatay Milletvekili Atila Sav'ın;
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına
Dair İçtüzük Teklifleri ve Anayasa Komisyonu Raporu üzerinde müzakere
yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu teklifle ilgili
olarak Grubum adına görüşlerimizi arz etmek üzere
huzurlarınızdayım.
İçtüzüğün ehemmiyetini, benden önce
konuşan birkısım arkadaşımız bir sessiz anayasa,
birkısım arkadaşımız Anayasanın rahatlıkla
uygulanması ve birkısım arkadaşımız da Meclisin
rahat çalışmasına, süratli çalışmasına, verimli
çalışmasına vasıta olacak ve bu çalışmayı
temin edecek bir kanun olarak tavsif ettiler; doğrudur. Ancak, 1973'ten
beri bu Mecliste bulunan bir arkadaşınız sıfatıyla
şunu ifade edeyim ki, bu İçtüzük tadili, yıllar yılı,
hep dört başı mamur, güzel, mükemmel "efradını cami
ağyarını mani" şekilde hazırlanması
hususunda gayretler sarf edilmesine rağmen, bir türlü
başarılamamıştır. Bütün arkadaşlarım, hele
bu Meclisin eski üyeleri bunu çok iyi bilirler.
Değerli arkadaşlarım, özellikle geçen
dönemde, yani 19 uncu Dönemde, İçtüzükle ilgili
hazırlıkların bir an evvel ele alınıp, tam ve kâmil
manada bütün İçtüzük maddelerinin
değiştirilmesi hususunda bir gayret içerisine girilmişti. Bunu,
yine, arkadaşlarım da hatırlayacaklar. Bir taraftan Anayasa
Komisyonumuz bu hazırlıkları yaptırırken, bu
hazırlıklar devam ederken, bir taraftan da Meclis
Başkanımız, bütün partilerin başkanlarını davet ederek,
gelin, beraber bir İçtüzük teklifi hazırlayalım, bunu Anayasa Komisyonuna
sevk edelim, bu bir an evvel çıksın ve mevcut aksaklıkların
hepsi giderilsin şeklinde bir arzu izhar etti. Bu arzuya uyularak, parti
başkanları ve onların temsilcisi olarak gönderilen
arkadaşlarımız, oturup, böyle bir çalışmayı, uzun
uzun, haftalarca devam ettirdiler ve o çalışma, Anayasa Komisyonuna
geldi; fakat, epeyce bir mesafe katedildiği halde, maalesef, Anayasa
Komisyonunda, bu çalışma kâmil manada değerlendirilip, ortaya
bir şey koyma imkânı olmadı.
Biz, o zaman da, Anayasa Komisyonunda bu hizmetleri
devam ettiriyorduk. Anayasa Komisyonu, bu gelen teklifin yeterli
olmadığı mülahazasıyla bir alt komisyona bunu havale etti;
hangi metin üzerinde çalışmamızın daha doğru
olacağı hususunu tezekkür etti ve işi alt komisyona havale etti.
Alt komisyonda, uzun uzun, haftalarca çalışılarak -özellikle,
arkadaşlarımızın da büyük gayretleriyle- bir alt komisyon
metni hazırlandı ve Komisyonumuza geldi. Ben, gerek alt komisyonda
gerekse Komisyonda emeği geçen bir arkadaşınız olarak ifade
ediyorum. Bu hazırlanan metnin rahatlıkla müzakere edileceği ve
bir an evvel çıkacağı ümit ediliyordu; fakat, beklenen
olmadı, dönem sonu geldi ve bu İçtüzük teklifi de, böylece, kadük
oldu.
Sonra, tekrar geldik bu Meclise. Bu sefer,
arkadaşlarımız, Sayın Başkanımız Kalemli'nin
21 maddeden ibaret bir teklifini getirdiler. Müşterek komisyonda,
partilerarası komisyonda, bunun üzerinde de uzun uzun müzakereler
yapıldı. Bu maddelerin birçoğunun Anayasada yapılan
değişikliğin İçtüzüğe inikasından ibaret
olduğu hususunda hepimiz mutabıktık. O sebeple müzakereler fazla
uzamadı. Maddelerin birçoğunda ittifak ettik ve bunların
geçmesinin tabiî olduğunu kabul ettik, bir kısmı için de
"gelin, bunlara, bugün için acil olarak kabul ettiğimiz başka
maddeler de dahil edilsin; hatta ve hatta, kabilse, İçtüzüğün
tamamı ele alınarak, tamamı üzerinde müşterek bir metin
hazırlanarak bu yapılsın" dedik; fakat, bunun çok zaman
alacağı, belki de, öbür hazırlıklar gibi, daha evvelki
çalışmalarımız gibi netice vermeyeceği
endişesiyle, arkadaşlarımız, mevcut maddeler ve metinler
üzerinde müzakere yapmamızın doğru olacağını
ifade ettiler ve tahmin ediyorum, üç veya dört hafta süren bir
çalışmadan sonra, ortaya bir metin
çıktı.
Değerli arkadaşlarım, bu metin üzerinde,
özellikle 1 inci maddeyi bir torba madde halinde, mevcut İçtüzüğün
gerek daha önceki her iki Meclisin İçtüzüğü mahiyetinde
hazırlanmış olması, Senatoya atıf yapan, Senato
İçtüzüğünün müzakeresinde ve maddelerinde getirilen kolaylıkları
ve özellikleri nazara alan değişikliklerin bulunması sebebiyle
gerekse müşterek toplantının da İçtüzüğü olması
hasebiyle, ilgili maddelerin çıkarılması hususunda müşterek
bir madde halihnde hazırlayarak getirdiler. Bu madde, birçok maddede
mevcut olan gerek Senato İçtüzüğünün hükümlerini gerekse
müşterek toplantıda tatbik edilen İçtüzük hükümlerini
kaldırıyor ve bazı maddelerde de değişiklikler
getiriyordu. Biz "bunun ayıklanmasında oldukça zorluklar olur,
bunun tatbikatında da yine zorluklar ortaya çıkar; bu
değişikliği her maddede, yeri geldiğince yapalım; bu
daha açık olur, daha rahat olur ve tatbikatı da daha kolay olur"
diye ifade ettik; fakat, bu görüşümüz iltifat görmedi ve o madde öylece
geçti.
Ondan sonraki maddelerdeyse, görüşlerimizi
bildirdik, muhalefetimizi bildirdik, hatta, önergeler vererek değişiklik
yapılması hususunda tekliflerimiz oldu, tabiî, azınlıkta
olduğumuz için, onlar da kabul görmedi ve böylece, yukarıya, Anayasa
Komisyonuna, İçtüzük tadiliyle ilgili tasarı çıktı.
Oradaki müzakerelerde de, yine elimizden geldiği
kadar arkadaşlarımıza yardımcı olmak için, eğer
tamamını çıkaramıyorsak, hiç olmazsa, acil bir şekilde
Meclisin çalışmalarını temin edecek, süratlendirecek, bir
taraftan iktidarı rahat çalıştıracak hükümler getirirken,
diğer taraftan da muhalefete, rahat muhalefet yapabilecek ve muhalefetin
tekliflerini gündeme getirip tatbikatta onlara da imkân verecek maddelerin
getirilmesi hususunda tekliflerimiz oldu; fakat, maalesef, onlar da kabul
görmedi. Onlara ait önergelerimizi, o maddeler geldiği zaman, burada, yine
huzurlarınıza getireceğimizi ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, benden önce
konuşan arkadaşlarım, hakikaten, mevcut maddeler üzerinde
özellikle ve ehemmiyetle durulması ve bu maddelerin, sıhhatli bir
şekilde müzakere edilerek, işler maddeler haline getirilmesi hususuna
işaret ettiler. Ben de buna işaret etmek istiyorum. Meclisimizden
kanunlar çıkarıyoruz. Bu kanunlar, Hükümet tasarısı veya
arkadaşlarımızın hazırladıkları teklifler
olarak huzurunuza geliyor. Bir müddet sonra bakıyoruz ki,
atladığımız hususlar olmuş; çok kısa bir zamanda,
bir tarafta bir arızanın meydana geldiğini, bir eksikliğin
ortaya çıktığını müşahede ediyoruz. Beşeriz;
hepimizden hata sâdır olabilir, yanlışlık yaparız; ama,
bu yanlışlıkları çoğaltacak ve bu
yanlışlıkları ikide bir gündeme getirecek hususları da
nazara alıp, bunlardan kaçınmamız lazım.
Mesela, bugünkü tatbikatımız. Meclisin büyük
bir kısmı, ittifakla "şu kanun tasarısı bizim
elimize gelmedi" dediler; doğrudur, benim de elime gelmedi.
Haklı olarak, Grup Başkanvekili arkadaşımız da
arkadaşlarımızı ikaz etti ve "kutularınıza
gelmiş olabilir, oradan arayın" dedi. Ben, oraya geldiğine
de ihtimal vermiyorum; çünkü, kutularımızdaki evraklar, günü gününe
bize geliyor. Benim elime geçmedi ve ben inceleme imkânını
bulamadıysam, öbür arkadaşlarım... Ben komisyon üyesiyim, bunlar
hakkında az da olsa bir bilgim var; ama, öbür
arkadaşlarımın hiçbir bilgisi yok. Halbuki, bizim aramızda,
sayıları elliye yaklaşan değerli hukukçu
arkadaşlarımız var; sizin aranızda da çok değerli
hukukçular var. Bu arkadaşlarımız, bunu inceleme
fırsatı bulup, gelip, burada
genel mahiyette dahi olsa fikirlerini söyleyemeyeceklerse, bu, bir eksikliktir.
Nasıl ki, biraz önce müzakere ettiğimiz
değerli sanatçıları büyükelçi yapma hususundaki gayretlerimizde
noksanlığımız veya yanlış
yaptığımız anlaşıldı ve komisyon, güzel bir
örnek ortaya koyarak o tasarıyı geri çektiyse, ben, özellikle bir
ihtisas komisyonu olan Anayasa Komisyonumuzdan aynı olgunluğu
bekliyorum. Arkadaşlarımız, biraz önce ancak komisyondan kalma
bilgileriyle veya bazılarının bir ön
hazırlığı varsa onları burada ifade ederek, teklifin
geneli üzerinde fikirlerini dile getirdiler. Halbuki, gönül isterdi ki,
arkadaşlarımızın hepsi hazırlıklı olarak
gelsinler ve burada, kâmil manada fikirlerini ortaya koysunlar. Bu, mümkün
olmadı. Değerli Başkanıma bunu arz etmek istedim; o da beni
dinlemedi ve "artık görüşmeye geçmiş olduk, genelini
görüşeceğiz" diyerek Ahmet İyimaya kardeşime hemen söz
verdi.
Ben diyorum ki, dünyanın her yerinde kanunlar
yapılmıştır; ama, hiçbiri bizde yapılan kanunlar kadar
aceleye getirilmemiştir. Mesela, biz, bir Medenî Kanunumuzla iftihar
edemeyiz. Diyebilir miyiz ki, bunun üzerinde çok emeğimiz var; hayır.
O günün komisyonu rahat çalışmayınca, filan medenî kanununu,
İsviçre Medenî Kanununu hemen tercüme edin getirin demişler. Burada
da aynı şeyi yapmayalım değerli kardeşlerim. Niye;
İsviçre Medenî Kanunu hazırlanırken, ilmî bir heyet onu
hazırladı; üniversiteler onu gözden geçirdi, barolar onu inceledi,
hukukçular görüşlerini belirtti; özellikle büyük ve değerli
hukukçuların görüşleri alındıktan sonra, Neuchâtel
Kantonunda değerli bir hukukçunun -o ülke için değerli olan bir
hukukçunun- önüne konuldu, o da bunu elden geçirdi; tam on yıl süren bir
müzarekereden sonra, İsviçre Medenî Kanunu ortaya çıktı; fakat,
buna rağmen, bizde, tam ve kâmil manada bize yarayan bir kanun olarak
tatbik ettiğimizi söyleyemeyiz; çünkü, o, İsviçre için
hazırlanmıştı, bizim için değil.
Burada da bir yanlışlık
yaptığımız kanaatindeyim. Gelin,
arkadaşlarımıza araştırma fırsatı verelim.
Arkadaşlarımız, ellerine gelen metinleri, gelmediyse temin
ettikleri metinleri, inceleyerek huzurlarınıza gelsinler ve hiç
olmazsa, geneli üzerinde, rahatlıkla, gruplar, görüşlerini ifade
etsinler.
Maddelerde lazım geleni söyleyeceğiz. Saat
19.00'a şurada az bir zaman kaldı; birkaç madde ya geçiririz yahut da
geçiremeyiz; ama, gelin, bunu aceleye getirmeyelim. Bir anayasa nasıl
acele olarak görüşülmeye müstahak değilse, uygun değilse, o
anayasanın tatbikatından ibaret olan şu tadilatta -hatta, büyük
bir kısmı anayasa tadilatının İçtüzüğe
inikası olarak tarif ettiğimiz maddelerde- olsun,
arkadaşlarımızın görüşlerinin buraya
inikasının nasıl olacağını, bir hukukçuya
yakışır bir şekilde fikirlerini ifade ederek getirmelerinin
uygun olacağını düşünüyorum. Eğer, bunun hilafına
hareket edersek, birçok yanlışlıkları beraber
yapacağımız ve bundan da hiçbir surette hayırlı bir
netice çıkmayacağı endişesindeyim diye ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabiî ki,
İçtüzük tadili yapılmalı; yapılmasın demiyor hiçbir
parti. Burada, bütün partiler -muhalefet de, iktidar da- İçtüzükten
mustaribiz. Grubu olmayan partili arkadaşlarımız,
İçtüzükte, kendilerine imkân ve fırsat veren maddeler
olmadığını, gelip, bizim komisyonumuzda açıkça ortaya
koydular, bizden yardım istediler ve "bize fırsat verin; siz,
gruplar olarak, şu şu imkânları çok rahat kullanıyorsunuz;
ama, biz, grubu olmayan milletvekilleri olarak
sıkıntıdayız, bu imkânları bize verin" dediler.
Orada, arkadaşlarımızın, kısmen görüşleri dile
getirildi. O madde geldiği zaman, burada, yine onu müzakere edeceğiz;
ama, ben inanıyorum ki, genelinde, Anayasanın
değişikliği münasebetiyle getirdiğimiz hükümler
meyanında, özellikle, Anayasanın İçtüzüğe inikasından
ibaret olmayan maddelerde, arkadaşlarımızın çok değerli
fikirleri gelecektir; onları da tartışacağız.
İçtüzüğün Anayasaya aykırı olan
hükümleri olduğu iddia edildi veya Anayasanın -özellikle 96 ncı
maddede- İçtüzüğe atıf yapan maddelerindeki değişikler
müzakere edilirken Komisyonumuzda tartışmalarımız oldu.
Hatta, ben, arkadaşlarıma sitem ettim, haklı olarak veya
haksız olarak; belki bağışlayacaklar, belki de
bağışlamayacaklar; ama, görüşlerimi söyledim. Her
fırsatta bunları söylemek bizim görevimiz; ama, biz, kanun
maddelerini, İçtüzük hükümlerini, Anayasa hükümlerini tatbik ederken,
kanun vazıının gayesinin o maddede murat edilenin ne olduğu
hususu üzerinde özellikle ve hassasiyetle durmak mecburiyetindeyiz. Burada,
bunu yapmak mecburiyetindeyiz değerli arkadaşlarım.
Eğer uygun görürseniz -ben, teklif ediyorum-
maddelere geçilmeden önce, Komisyon, bu teklifi geri çeksin. Bir gün, iki gün,
hiçbir şey kaybetmeyiz. Arkadaşlarımız
hazırlıklarını yapsınlar; belki eksiklikler gördüler.
Hiçbir şeyi dört başı mamur yaptığımızı
iddia etmemiz mümkün değil. İnsanız; biz, her zaman hata
yaparız; ama, daha mükemmelini yapalım -güzelin daha güzeli
vardır değerli arkadaşlarım- ondan sonra huzura getirelim,
bunları müzakere edelim derim.
Zaten, şu topluluğumuz, İçtüzük tadili
yapan bir meclisin topluluğu değil. Biraz sonra istenecek bir karar
yetersayısıyla veya bir yoklama istemiyle Meclis
çalışmaları biter. Buna mahal vermeyin. Bunları, bugünden,
daha ilk günden yapmayalım. Bunlar iyi yollar değil,
hayırlı yollar da değil. Biz, buraya çalışmaya geldik,
engellemeye değil; ama, bırakın, beraberce, en güzelini, en
iyisini yapma hususunda gayret gösterelim diye düşünüyorum. Yine, takdir
sizindir.
Değerli arkadaşlarım, bir kanunda veya
yapmış olduğumuz bir eserde -hani biraz önceki müzakere
ettiğimiz kanunda, yarattık, yaptık filan deniliyor ya-
yaptığımız bir maddede, bunları yaparken, bir
uzlaşma içerisinde olmamızda zaruret vardır. Eğer
uzlaşma hususunda ittifakımız, Batının "konsensüs"
diye tarif ettiği, bizim de "ittifak" dediğimiz,
"üzerinde anlaşma" dediğimiz hükümlerde bir
ittifakımız olursa, beraberliğimiz olursa ben inanıyorum
ki, şu maddeler daha sıhhatli olarak çıkar.
Sayın Meclis Başkanımız bunu acele
istiyor olabilir; haklıdır. Birkaç hafta uzamış da
olabilir, araya bayramın girmesiyle birlikte uzamış da olabilir;
ama zaten gündemimizde bir şey yok değerli arkadaşlarım.
BAŞKAN – Sayın Oğuz, son 2
dakikanızın içerisindesiniz.
ALİ OĞUZ (Devamla) – Hay hay Sayın
Başkanım.
Gündemimizde fazla bir şey yok. O sebeple, ben
diyorum ki, maddeler hususunda genel manada görüşlerimi ifade
etmeyeceğim. Sayın Komisyondan ve Başkanlık Temsilcisinden
rica ediyorum. Arkadaşlarımızın önünde metin de yok.
İlgili, görevli arkadaşlarımıza "metin getirin"
diyoruz, getiremiyorlar. Arkadaşların çoğu, gittiler,
dolaplarına baktılar, orada da bulamadılar. Öyleyse biz,
milletvekili olarak bir hayalî icraatı işliyoruz; hayalî bir
kumaş, hayalî bir elbise gibi. Gelin, yapmayalım bunu.
Arkadaşlarımız hazırlıklarını
yapsınlar, gelelim, gerek tümü üzerinde gerek maddeler üzerinde
görüşlerimizi söyleyelim. Kabul edilir veya edilmez, o ayrı mesele;
ama, yaptığımız işi noksansız, daha eksiksiz,
daha güzel bir şekilde yapacağımızı ümit ediyorum.
Beni dinlemek lütfunda bulunduğunuz için Yüce
Heyetinizi hürmetle selamlıyorum efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, ben, bir açıklama yapmak istiyorum efendim.
BAŞKAN – Başkanlık Temsilcisi Sayın
Kamer Genç, buyurun efendim.
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Tunceli) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bütçe
kanunundan sonra İçtüzüğü ele alması nedeniyle de Türkiye Büyük
Millet Meclisi 20 nci Dönem milletvekillerini ve buna katkıda bulunan tüm
görevlileri kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
Meclis İçtüzüğü, Meclisin süratle, verimli bir şekilde
çalışmasını sağlayan bir belgedir. Bu belgenin
çıkarılmasında ve kabul edilmesinde parti yararı söz konusu
değildir. Bu belge, Meclisin müşterek malıdır. Meclisin
müşterek mal olan bir konuda -herhangi bir siyasî partinin, herhangi bir
siyasî iktidarın veya herhangi bir grubun kendi konumuna göre değil,
bu çatı altında faaliyette bulunan bütün siyasî partiler muhalefette
de olabilirler, iktidarda da olabilirler- önemli olan bu Meclisin
sağlıklı çalışmasını sağlayacak bir
sistemin yaratılmasıdır.
Ne kadar mükemmel bir içtüzük yaparsanız
yapın, bu içtüzük uygulamalarında iyi niyet kuralları söz konusu
olmadığı zaman, bu içtüzüğe göre, Meclisi
çalıştıramazsınız.
Şimdi, geçmişte gördük, biliyorsunuz; 19 uncu
Dönemde, uzun uzadıya içtüzük müzakereleri yapıldı, geldi; ama,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmedi. Ayrıca, 1973
yılında, ilk uyguladığımız tüzük
yapılmış; fakat, biliyorsunuz, 1980 yılında ciddî bir
darbe oldu, Türkiye'nin anayasal rejimi kökten değişti ve bu anayasal
rejime uygun olarak yeni yeni düzenlemeler yapıldı; ama, o
Anayasanın geçici 6 ncı maddesine göre -bir geçici hüküm konuldu-
denildi ki "Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeni içtüzüğünü
yapıncaya kadar, mevcut içtüzüğün Anayasaya aykırı olmayan
hükümlerini uygular." Şimdi, aradan bu kadar zaman geçmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir türlü, bir
içtüzük yapamamıştır. Bu içtüzüğü değiştirmeyi
ele almakla, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bana göre, çok hayırlı bir
iş yapmaktadır ve kendi prestijini de korumayı sağlayacak
bir girişimde bulunmaktadır.
Biliyorsunuz, 1982 Anayasasının
yapıldığı günden beri, bütün siyasî partiler "biz bu
Anayasayı beğenmiyoruz, biz bu Anayasayı
değiştireceğiz"
dediler; ama, maalesef, bu Anayasa değişmedi,
değişmedi, değişmedi ve en son, geldi, 1995
yılında, Meclisin bu Anayasada ciddî birtakım
değişikler yapmasıyla, Türkiye'de, geniş bir demokratikleşme
ve insan hakları konusunda ciddî adımlar atıldı ve hem
rejim bakımından hem rejimin dışarıdaki görüntüsü
bakımından çok geniş bir iyimser hava doğdu; insanlar
rahatladı. Bu Meclisimizin bu İçtüzüğü değiştirmesinin
de aynı rahatlık havasını getireceğine
inanıyorum; çünkü, bu Meclis yirmi seneden beri, yirmibeş seneden
beri bir İçtüzüğü bile değiştiremiyor diye bir kamuoyu
yaratılıyor. Meclis üzerindeki bu baskıyı kaldırmak
lazım.
Gerçekten, 1982 Anayasasının
değişikliğiyle getirilen birtakım yeni düzenlemelerle, 1973
yılında düzenlenmiş olan mevcut İçtüzüğümüz
arasında ciddî aykırılıklar var. Bu, aşağı
yukarı tümüyle giderilmiş.
Ayrıca, 1982 Anayasasında getirilen yeni
birtakım müesseseler var. Mesela, kanun hükmünde kararname müessesesi var.
Gerçi, kanun hükmünde kararname, 1971 yılında anayasal düzenimize
girdi, ama... 1982 Anayasası yetki kanunu konusunda yeni bir takım
düzenlemeler de getirdi. Bunu da İçtüzüğe koymak lazım.
Ayrıca, soru, gensoru, Meclis
araştırması gibi denetim yollarında, soruların
hazırlanmasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi
sırasında bazı aksaklıklar görüldü. Bunlar, geniş
şekilde, yeni getirilen tekliflerle düzeltiliyor ve bunların
düzeltilmesi de lazım.
Demin dediğim gibi, ne kadar mükemmel bir
düzenleme getirirseniz getirin, o düzenmeleyi uygulayanlar, gerçekten, o
kurumda, o düzenlemenin sağlıklı yürümesi için ciddî bir niyet
içinde değillerse, bunu yürütemezsiniz. Mesela, İçtüzüğümüze
göre, kanun tasarı ve tekliflerinin Mecliste müzakeresi
sırasında gruplar, tümü üzerinde 20'şer dakika, maddeler
üzerinde 10'ar dakika konuşur, kişisel konuşmalar da bunun
yarısıdır. Geçmişte gördük. Arkadaşlarımız
çıkıyor, bir yürürlük maddesinde, grup adına 10 dakika
konuşmak istiyor. Bu nedir; Meclisin o çalışma süresini yok
etmek demektir. Evet, bir kanunun yürürlük maddesinde konuşulur; ama, o
yürürlük maddesinde veya yürürlükte ciddî birçok hata olur veyahut da o kanun
tasarısı veya teklifi içerisindeki düzenlemelere göre yeni bir sistem
getirilir de çıkılır, iki cümle söylenir; ama, sırf
engelleme yapmak üzere böyle bir yola gidildiği zaman, işte,
maalesef, yürütülmüyor. Yani, demin de dediğim gibi, ne kadar mükemmel
içtüzük yaparsanız yapın, onu uygulayanlar, eğer iyi niyet
kuralları içerisinde, hakikaten içerisinde çalıştıkları
Meclisi, verimli çalışmayı sağlayacak bir düzenlemeye
götürmek istemiyorlarsa, bunu uygulamak mümkün değildir.
Ayrıca, biliyorsunuz, geçmiş yıllarda
gördük; çok mükemmel bir kanun tasarısı veya teklifi
hazırlanıyor, komisyonlarda müzakere ediliyor, Genel Kurula geliyor,
o mükemmel kanun tasarısı veya teklifi üzerindeki bütün emekler, gece
yarısı verilen birtakım korsan önergelerle ortadan
kaldırılıyor. Özellikle, mesela, vergi yasalarında gördük;
bir bakıyorsunuz, son anda bir maddeye öyle bir değişiklik
yapılıyor ki...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Korsan önerge
olur mu, Mecliste böyle şey olur mu?!.
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) –
Efendim, biz bunları konuştuk...
Şimdi, Sayın Asiltürk, sizden
konuşmayı öğrenecek değilim. Size, biraz öğüt vermek
istiyorum; böyle kürsüde konuşulanlara... Bakın...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Meclise hakaret
ediyorsunuz.
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) –
Efendim, Meclise hakaret yok. Korsan önerge verildi maalesef...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Nasıl
şey bu ya!..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) –
Efendim, geçmişte gördük. Bir bakıyorsunuz, hiç ilgisi olmayan bir
kanun tasarının veya teklifinin içerisinde başka bir kanun
tasarısına veya teklifine ait bir değişiklik
yapılıyor ve ondan sonra da memleketin rejimi değişiyor;
daha doğrusu, memleketin ekonomisine ciddî birtakım yükler
getiriliyor...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Ama, buna korsan
deme!..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) –
Efendim, korsan önergede bir hakaret yok, Meclise bir hakaret yok; yani, ilgisi
olmayan bir konuda önerge vermek demektir.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Öyle söyle!..
TBMM BAŞKANVEKİLİ KAMER GENÇ (Devamla) –
Şimdi, Sayın Asiltürk, siz bunları benim kadar biliyorsunuz;
ama, sırf müdahale etmek için yerinizden konuşuyorsunuz. Siz,
müdahale etmediğiniz zaman, yerinizde, çok rahatsızlık
duyuyorsunuz; ama, isterseniz, ille benimle konuşmak istiyorsanız,
gelin, odamda sizinle uzun uzadıya konuşalım; fakat, şimdi
burada, niye bu kadar rahatsız oluyorsunuz. (DSP sıralarından
alkışlar)
Ben çıktım, Meclisimizin bir temsilcisi
olarak konuşuyorum; İçtüzük konusunda da epey uygulamalarım var.
Benim amacım, bakın... Ben şimdi siyasî kimliğimi unutarak
konuşuyorum. Buna inanmanızı istiyorum. Benim bu kuruma çok
büyük saygım var. Zaten, bütün siyasetçilerin, zaman zaman, ülke
yararının gerektirdiği konularda siyasî kimliklerini unutarak,
ülke yararını, içinde çalıştıkları kurumun
yararını ön safhaya çıkarır tarzda bir gayret içinde
olmaları lazım.
Bir ülkede siyasetçinin kaderi belli olmaz; ülkenin çok
rahat bir döneminde siyaset yapmaya kalkar, kaderi iyi olur; ama, ülkenin çok
bunalımlı bir döneminde siyasete atılır -siyasetçi olarak,
risk alması lazım, görevini yapması lazım ve memleket için
ciddî tedbirler alması lazım- o zaman da, kaderi kötü olabilir.
İnsanların, ülke yararına almaları
gereken ciddî kararları almaktan çekinmemeleri lazımdır. Bu,
ülke insanının üzerine düşen bir görevdir.
O bakımdan, bu İçtüzük teklifini veren bütün
arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Meclis
Başkanlığı olarak, bu teklifin bugün müzakere edilmesi
hususunda o kadar aceleci değiliz. Demin de söylediğim gibi, bu
teklif, Meclisimizin müşterek malıdır; Meclisimizin, müşterek
bir eseridir. Arkadaşlarımız isterlerse, maddelere geçilip
bırakılabilir. Bu bir yoldur; ama, isterseniz...
Sayın Ali Oğuz arkadaşımız
"komisyon geri çeksin" dedi. Komisyonun geri çekmesine gerek yok;
çünkü, komisyon geri çektiği takdirde, bu teklifte birtakım
değişiklikler yaparak getirmesi lazım. İçtüzüğün 89
uncu maddesinde "Esas komisyon veya Hükümet, tasarı veya teklifinin
tümünün, belli veya birkaç madesinin, komisyona geri verilmesini, bir defaya
mahsus olmak üzere isteyebilir" deniliyor; ama, bugün, bu teklifte,
komisyonun değişiklik yapmasını gerektirecek herhangi bir
neden yok.
Zaten çalışma süremizin bitmesine çok az bir
süre kaldı. Teklifin maddelerine geçilip bırakılabilir. Tabiî,
takdir Yüce Kurulundur.
Gerçekten, Yüce Kurulun, bu İçtüzük
değişikliği teklifini hazırlamakla çok ciddî bir iş
yaptığına inanıyorum. Ayrıca, teklifi inceledim,
getirilen değişiklikler, çok önemli ve iyi
değişikliklerdir. 1973'ten beri uygulanan ve hakikaten, artık,
oturmuş bir İçtüzüğün tümüyle değiştirilmesine de
gerek yok; bu teklif, İçtüzükteki bazı aksaklıkları
gideriyor.
Halen bazı aksaklıklar var: Mesela, biraz
önce, komisyon raporunun okunması kabul edildi. Bence, bu, bir zaman
kaybına neden oldu. Komisyon raporu
dağıtılmıştır; tutanaklarda da yer alır.
Yine, Meclis araştırması önergeleri var, Meclis
soruşturması önergeleri var, gensoru önergeleri var; bunların,
saatlerce, burada, Meclis Genel Kurulunda, Divan üyesi
arkadaşlarımız tarafından okunması da bu Meclis için
çok ciddî bir zaman kaybıdır; bence, bunlara bu sistem getirmeli. Bu
Meclisin zamanının heba edilmemesi lazım; bu Meclisin,
zamanını en iyi şekilde kullanması lazım. Çünkü,
görüyorsunuz, birçok personel çalışıyor, elektrik harcanıyor,
su harcanıyor, büyük masraflar yapılıyor. Dolayısıyla,
memleketimizin bu şekilde bir israfa tahammülü yok. Bu önergeler
bastırılıp arkadaşlarımıza
dağıtılabilir; dolayısıyla da bu önergeler tutanaklara
geçer; isteyen arkadaşlarımız da bu önergeleri alabilir. Hele,
bu komisyon raporunu böyle saatlerce okumanının da Meclis için çok
ciddî bir israf olduğunu düşünüyorum.
Ben, bütün arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum. Diliyorum ki, 20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Bütçe
Kanunundan sonra kabul edilecek ikinci kanun teklifi, İçtüzük
değişikliği teklifi olacaktır ve bundan dolayı herkes
Türkiye Büyük Millet Meclisini tebrik edecektir.
Ben inanıyorum ki, bütün gruplarımız, bu
İçtüzüğün, en iyi şekilde, Meclisin en iyi şekilde
çalışmasını sağlayacak biçimde
değiştirilmesi konusunda, iyi niyet kuralları içinde, birlikte
gayret göstereceklerdir.
Bu düşüncelerle, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Genç.
Komisyon adına, Komisyon Başkanı
Sayın Metin Emiroğlu; buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI METİN
EMİROĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten,
İçtüzük çalışmaları, geçen yasama dönemlerinde de daima ele
alınmış, fakat, sonuçlandırılamamış
çalışmalardır. Muhtelif görüşler -bu çalışmalar
açısından- irdelenmiştir. Çok geniş kapsamda bir
çalışmayı yapma ve Yüce Meclisin huzuruna getirme
düşüncesi; bunun yanında, anayasa değişiklikleri, pratik
ihtiyaçlar, boşlukta kalan hususların düzeltilmesine dönük, fakat,
kapsamı çok geniş olmayan bir çalışmanın Yüce Meclisin
huzuruna getirilmesi... Bu iki görüşten ikincisi tercih edilmiştir;
çünkü, birincisinin bugüne kadar yapılması mümkün
olmamıştır. Bu çalışmalar uzun süre
almıştır ve netice itibariyle, araya diğer yasama çalışmaları
da girdiği için, İçtüzük çalışmalarını ikmal
etmek bir yasama dönemi içerisinde mümkün olamamıştır. Bu
bakımdan, özellikle, geçen yıl içerisinde yapılan Anayasa
değişikliklerinden sonra ve birleşik İçtüzüğün ortadan
kalkmasından itibaren, mevcut İçtüzüğün, bu gelişmelerin
ışığında pratik anlamda süratle değiştirilmesi
düşüncesi önemli bir hale gelmiştir ve bu düşüncenin
ışığında bu çalışma
tamamlanmıştır.
Çalışma yapılırken, bütün
partilerin iştirak ettiği bir partilerarası komisyon, temel
metin olarak, Sayın Korkmazcan ve arkadaşlarının metnini
esas almış, ayrıca, buna inzimamen, 11 adet teklif -değerli
parlamenterlere ait teklifler- alt komisyonda birleştirilmiş, büyük
mesailer harcanmış ve bugünkü Anayasa Komisyonu raporu huzurunuza
getirilmiştir. Bu çalışmalar esnasında, Komisyonda -bizim
müşahede ettiğimiz husus- gerçekten, Yüce Meclisi teşkil eden
bütün partilerin iradesi olarak, İçtüzükte bu değişiklikleri
birlikte yapma düşüncesi hâkim olmuştur ve bütün partilerimiz, çok
olumlu bir yaklaşım içerisinde, İçtüzüğü birlikte yapma
gayreti içerisine girmişlerdir; bu 11 adet teklifin telif edilmesi
açısından da aynı gayret gösterilmiştir. Ben, bu
çalışmaya katılan bütün arkadaşlarıma teşekkür
etmek istiyorum.
Usul bakımından dile getirilen hususa,
Komisyon Başkanı olarak ben de katılıyorum. Çok fazla
aceleye gelecek bir husus değildir. Anayasa yaparken gösterilen
titizliği, İçtüzük yaparken de aynen göstermeliyiz diye
düşünmekteyim. Süreler bakımından bu derece aceleye gelmesine de
gerek yoktur.
Değerli Başkanım, eğer uygun
görürseniz, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler aşağı
yukarı tamamlanmış bulunmaktadır, çalışma
süremizin de sonuna geldik, bu çalışmaları burada
bırakabiliriz ve daha sonra maddelerden devam edebiliriz.
Çok teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şu ana
kadar şahısları adına söz talebinde bulunan sayın
üyemiz hiç yok.
Bu durumda, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmış oluyor. Çalışma süremizin dolmasına da 20
dakika var...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın
Başkan, Değerli Komisyon Başkanımızın teklifi
güzel de, İçtüzük açısından şu anda tatbik edemeyiz.
BAŞKAN – Onu söyleyecektim Sayın Asiltürk.
Bu nedenle, maddelere geçilmesini oylamak
durumundayız...
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan,
yoklama yapılmasını istiyoruz. 10 arkadaşım da
katılıyorlar.
BAŞKAN – Evet.
Yoklama isteminde bulunan milletvekillerinin isimlerini
okuyorum: Sayın Oya Araslı (İçel), Sayın Altan Öymen
(İstanbul), Sayın Şahin Ulusoy (Tokat), Sayın Ali Dinçer
(Ankara), Sayın Yılmaz Ateş (Ankara), Sayın Seyfi Oktay
(Ankara), Sayın Ercan Karakaş (İstanbul), Sayın Aydın
Güven Gürkan (İzmir), Sayın Mustafa Yıldız (Erzincan),
Sayın Fatih Atay (Aydın)
Sayın milletvekilleri, yoklamaya başlamak çok
anlamlı olmayacak; çünkü, salonda toplantı
yetersayımızın olmadığı son derece açık
biçimde görülüyor. Ayrıca, yoklamayı tamamlamaya zaman da yok;
yoklama yaklaşık yarım saatimizi alıyor.
Bu nedenle, (9/3) esas numaralı Meclis
soruşturması önergesi ile kanun tasarı ve tekliflerini
görüşmek için, 9 Mayıs 1996 Perşembe günü saat 15 00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
(Kapanma Saati: 18.38)
IV. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. –
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, M.P.M.’nin bazı
harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Ayfer Yılmaz’ın yazılı cevabı (7/390)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz
ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 1. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama
yapılmıştır?
2. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar
harcama yapılmıştır?
3. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı
yapılmıştır?
4. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt
satın alınmış, ne kadar ödeme
yapılmıştır?
5. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerine ödenen ücret ve
harcırah ne kadardır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.003-0.00.00.00-08/01351 6.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : (a) 15.3.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/390-651-1415 sayılı yazınız.
(b) Devlet Bakanlığı (Sayın Ali
Talip Özdemir)’nın 9.4.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02.285 sayılı
yazısı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç’un,
Sayın Başbakana tevcih ettiği ve tarafımdan
cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesine
verilen cevaplar ilişikte gönderilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Ayfer
Yılmaz
Devlet
Bakanı
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil Tunç
tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilen Millî Prodüktivite Merkezi ile ilgili soru önergesinin cevapları
aşağıda sunulmaktadır.
Soru : 1. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında reklam gideri olarak ne kadar harcama yapılmıştır?
Cevap : 1. Millî Prodüktivite Merkezince 1994-1995
yıllarında reklam gideri yapılmamıştır.
Soru : 2. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında temsil ve ağırlama gideri olarak ne kadar
harcama yıpılmıştır?
Cevap : 2. Millî Prodüktivite Merkezince 1994
yılında 108 424 007 TL., 1995 yılında 233 236 595 TL.
temsil ve ağırlama gideri yapılmıştır.
Soru : 3. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında ne kadar demirbaş eşya alımı
yapılmıştır?
Cevap : 3. Millî Prodüktivite Merkezince 1994
yılında 102 421 122 TL., 1995 yılında 636 622 264 TL.
demirbaş eşya alımı yapılmıştır.
Soru : 4. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında binek aracı olarak ne kadar taşıt
satın alınmış, ne kadar ödeme
yapılmıştır?
Cevap : 4. Millî Prodüktivite Merkezince 1994-1995
yıllarında taşıt alımı yapılmamış
olup, herhangi bir harcama olmamıştır.
Soru : 5. Millî Prodüktivite Merkezine 1994-1995
yıllarında Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerine ödenen ücret ve
harcırah ne kadardır?
Cevap : 5. Millî Prodüktivite Merkezinde, Yönetim
Kurulu ve Denetim Kurulu üyeleri ücret almaksızın görev
yapmaktadırlar.
1994 yılında ödenen Yönetim Kurulu
harcırahı 131
982 511 TL.
1994 yılında ödenen Yönetim Kurulu
harcırahı –
1995 yılında ödenen Yönetim Kurulu
harcırahı 137
381 898 TL.
1995 yılında ödenen Yönetim Kurulu
harcırahı 22 295 312 TL.
dir.
Bilgilerinize arz ederiz.
Saygılarımızla,
Millî
Prodüktivite Merkezi
Serpil
Özdamar
Genel
Sekreter