DÖNEM : 20 CİLT : 5 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
54 üncü Birleşim
21 . 5 . 1996 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – YOKLAMA
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in, Özbekistan ziyaretine ilişkin gündemdışı açıklaması ve DYP Kayseri Milletvekili Osman Çilsal, RP Ankara Milletvekili Şaban Karataş, ANAP Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey, CHP Ankara Milletvekili Ali Dinçer ve DSP Kars Milletvekili Çetin Bilgir’in grupları adına konuşmaları
2. – Adana Milletvekili İ. Ertan Yülek’in, Orta Asya ve Azerbaycan petrol boru hatlarına ilişkin gündemdışı konuşması
3. – Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Türkiye’ye göçmen olarak Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızla, Rusya’dan gelen Ahıska Türklerinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in cevabı
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – İsviçre’ye gidecek olan Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna’ya, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/286)
2. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/287)
3. – Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman Törenir’in vekâlet edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/288)
4. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, (6/175) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/22)
5. – Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu’nun, (6/179) esas numaralı sözlü soru önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/23)
6. – Brüksel’de yapılacak olan “Barışa Bir Şans-Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar” konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen katılacak Parlamento heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/289)
7. – Moldova Parlamentosunun resmî davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/290)
8. – Türkiye-Arjantin, Türkiye-Arnavutluk, Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye-Fransa, Türkiye-Gürcistan, Türkiye-Güney Kore, Türkiye-Japonya, Türkiye-Kazakistan, Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye-Kırgızistan, Türkiye-Kuveyt, Türkiye-Makedonya, Türkiye-Meksika, Türkiye-Moldova, Türkiye-Pakistan, Türkiye-Romanya, Türkiye-Rusya Federasyonu, Türkiye-Şili, Türkiye-Tacikistan, Türkiye-Türkmenistan Dostluk Gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/291)
9. – Macaristan Parlamento Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/292)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi ve 14 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)
2. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen ve 24 arkadaşının, tütün üreticilerinin içinde bulundukları sorunların ve tütün politikamızın tespiti amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/76)
V. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sayıştay Başkanlığının 1994 Malî Yılı Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/1) (S. Sayısı : 11)
VI. – SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ
1. – (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi
2. – (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna üye seçimi
VII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)
2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)
5. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
6. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve SSK’ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)
7. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, milletvekillerinin bazı şirketlerin yönetim kurullarında görev aldıkları iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/464)
2. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, kamu kuruluşlarına alınan personele ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/484)
3. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Dışişleri Konutuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı cevabı (7/519)
4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, vakıflara ait binaların kiralanma ve satışlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/560)
5. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bürokrat işlemlerinin azaltılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/575)
6. – Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener’in, Sıvas Yıldızeli Çobansaray Köyünde boş tutulan bir binaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/600)
7. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, kendilerini mafya olarak ilan edip suçlarını açıklayanlar hakkında yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/614)
8. – İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın, İzmir-Konak Belediye Başkanı ve bazı müdürlerin görevlerinden uzaklaştırılıp uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/618)
9. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, bekçilerin ekonomik ve sosyal durumlarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/631)
10. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, polislerin çalışma saatlerine ve ücretlerinin iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/634)
11. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Mersin’de kurulu bir şirkette çalışan işçilerin tasarruf kesintilerinin Ziraat Bankasına yatırılmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Emin Kul’un yazılı cevabı (7/643)
12. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütanya’da bir çevre il müdürlüğünün kurulmasına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/684)
I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.
Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, hayvancılık sektöründe
yaşanan sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündem dışı bir konuşma yaptı.
Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın, Gökova Termik
Santralının açılması halinde çevreye ve insan
sağlığına vereceği muhtemel zararlara;
Yozgat Milletvekili İlyas Arslan’ın, yapımı devam
etmekte olan Yozgat-Sorgun Şeker Fabrikası için ayrılan
ödeneklerin yetersiz olduğu ve bu nedenle fabrika
inşaatının süresi içerisinde bitirilemeyeceğine;
İlişkin gündem dışı konuşmalarına,
Devlet Bakanı Mehmet Halit Dağlı cevap verdi.
Almanya’ya gidecek olan :
Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin,
Çevre Bakanı Mustafa Rüştü Taşar’a, dönüşüne kadar,
Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın,
Devlet Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî
Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun,
Devlet Bakanı Ersin Taranoğlu’na, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Ali Talip Özdemir’in,
Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile;
İstanbul Milletvekili Güneş Taner’in, Plan ve Bütçe Komisyonu,
Isparta Milletvekili Halil Yıldız’ın, Petrol Ofisi Genel
Müdürlüğünde Meydana Gelen Yolsuzluk ve Usulsüzlük
İddialarını Araştırmak ve Alınması Gereken
Tedbirleri Belirlemek Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu,
Üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri;
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler’in, 2/95 Esas Numaralı Kanun
Teklifini ve 2/86, 2/69, 2/87, 2/80, 2/83, 2/81, 2/82 esas numaralı kanun
tekliflerindeki imzasını geri çektiğine ilişkin önergesi
okundu; 2/95 esas numaralı kanun teklifinin geri verildiği
bildirildi.
Genel Kurulun 16.5.1996 Perşembe günkü Birleşiminde gündemin
birinci sırasında yer alan İçtüzük Değişiklik
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılmasına; Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda
boşalan üyelikler için 3984 sayılı Kanun gereğince
yapılacak seçimin Genel Kurulun 22.5.1996 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu
önerisi kabul edildi.
Millet Meclisi İçtüzüğünün Başlığı ile
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu İçtüzüğe
Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında İçtüzük Teklifinin (S.
Sayısı : 13) görüşmelerine devam edilerek, kabul edildiği
açıklandı.
TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, teklifin kabul edilmesi
nedeniyle bir teşekkür konuşması yaptı.
Sözlü sorular ile denetim konularını görüşmek için, 21
Mayıs 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, Birleşime
19.55’te son verildi.
Yasin
Hatiboğlu
Başkanvekili
Salih Kapusuz Kâzım
Üstüner
Kayseri Burdur
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Fatih Atay
Aydın
Kâtip Üye
II. – GELEN KÂĞITLAR
17 . 5 . 1996
CUMA
Tasarılar
1. – Türk Ceza Kanununun ve Ateşli Silahlar ve
Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun Birer Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/439)
(Adalet ve İçişleri komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.1996)
2. – Türkiye Cumhuriyeti ve Makedonya Cumhuriyeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/440) (Dışişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
3. – Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/441) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.1996)
4. – Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/442) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
Teklifler
1. – Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün ve
40 Arkadaşının; Emlak Vergisi Kanunu ile Belediye Gelirleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/287) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.5.1996)
2. – Konya Milletvekili Ahmet Alkan’ın;
İmrenler, İsmil ve Yeniceoba Adıyla Üç Yeni İlçe
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/288) (İçişleri ve Plan
ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
14.5.1996)
3. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in; 2985
Sayılı Toplu Konut Kanununun Ek 1 inci Maddesinin Birinci
Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/289) (Plan ve Bütçe komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi : 14.5.1996)
Rapor
1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Sayıştay
Başkanlığının 1994 Malî Yılı
Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/1) (S. Sayısı
: 11) (Dağıtma tarihi : 17.5.1996) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu illerinden üniversitede okuyan
öğrenciler için öğrenim kredisi miktarının
arttırılıp arttırılmayacağına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/146)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
2. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, hayvancılıkla uğraşan çiftçilere ne gibi ek
destekler sağlanacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/147) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
3. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın ilçelerine vakıf yurtları
açılmasının planlanıp planlanmadığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/148)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
4. – Van Milletvekili Fethullah Erbaş’ın,
Emlakbank hesaplarının yabancı bir şirkete
inceletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/149) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
Yazılı Soru Önergeleri
1. – Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi
Hatipoğlu’nun, Diyarbakır’da bir gencin emniyet tarafından
gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğü iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/834) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
2. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın, DYP
Yozgat İl Başkanlığının kiraladığı
özel idare müdürlüğüne ait binaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/835)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
3. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın,
Ö.S.Y.M. Sınavının Yozgat’ta da yapılmasının
düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/836)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
4. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın,
ömer boyu makam otosu ve koruma tahsis edilen eski bakan ve bürokratlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/837)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
5. – Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın,
Lojmanlarda hizmet verdiği iddia edilen Sağlık Müdürlüğünün
asıl hizmet binasının durumuna ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/838)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
6. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, Türk
Silahlı Kuvvetleri Tümleşik Haberleşme sistemi (TAFICS)
projesinin ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/839) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
7. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, bir
sanatçının motiflerini içeren halıların Sümer Halı
tezgâhlarında dokunması için herhangi bir emir verilip
verilmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/840) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
8. – Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, ilk ve orta
öğretimdeki ders ücretlerinin ne zaman arttırılacağına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/841) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
9. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in
Adana-Sofulu köyündeki çöplüğün kaldırılmasına ilişkin
Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/842)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
10. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in,
İstanbul polisinin 17 yaşındaki bir genci öldürdüğü
iddiasına ilşikin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/843) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
11.– Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Kamuda
çalışan teknik personele verilen özel hizmet tazminatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/844)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
12. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin,
KİT’lerde çalışan sözleşmeli memurlar arasındaki ücret
farklılığının giderilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/845) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.1996)
13. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin,
Memurlara verilen kira yardımının yeterli düzeye
çıkarılmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/846) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
14. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, ödenek yetersizliği nedeniyle kapalı
tutulan okullara ve öğretmenlerin ders ücretlerine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/847)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
15. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, Bartın iline DLHAŞ Bölge
Müdürlüğü kurulmasının düşünülüp düşünülmediğine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/848) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
16. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, Zonguldak-Çaycuma-Filyos’da kömüre dayalı
bir termik santralın kurulmasının
kararlaştırılıp
kararlaştırılmadığına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/849)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
17. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, tarımda destek amacıyla yapılan
harcamalar ile tarım sektörünün GSYİH içindeki payına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/850) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
18. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, bir tarikat grubunun icraatları ve
kıyafetleri için savcılıklarca soruşturma veya dava
açılıp açılmadığına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/851)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.1996)
20 . 5 . 1996
PAZARTESİ
Tasarılar
1. – Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile
Diğer Aletler Hakkında Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Tasarısı (1/443) (Adalet ve İçişleri komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 10.5.1996)
2. – İskân Kanunu Tasarısı (1/444)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve
İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 10.5.1996)
Teklifler
1. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/290)
(Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 8.5.1996)
2. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 40
Arkadaşının; Özürlüler Kanunu Teklifi (2/291) (Adalet ve
Sağlık ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)(Başkanlığa
geliş tarihi : 9.5.1996)
3. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın;
Sağlık Hizmetlerinden Dolayı Sağlık Kurumlarına
Borçlu Şahısların Bu Borçlarının
Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifi (2/292) (Sağlık
ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 9.5.1996)
4. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın; Organize
ve Küçük Sanayi Sitelerine Vergi, Resim ve Harç İstisna ve
Muaflıkları Tanınması Hakkında Kanun Teklifi (2/293)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
9.5.1996)
5. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir’in; 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/294) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 9.5.1996)
21 . 5 . 1996
SALI
Tasarı
1. – Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret
Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret
Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve
Ticaret Borsaları Birliği Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/445) (Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 21.5.1996)
Meclis Araştırması Önergeleri
1. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi ve 14
arkadaşının, esnaf ve sanatkârların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve
103 üncü maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/75) (Başkanlığa
geliş tarihi : 16.5.1996)
2. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen ve 24
arkadaşının, tütün üreticilerinin içinde bulundukları
sorunların ve tütün politikamızın tespiti amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/76) (Başkanlığa geliş tarihi :
20.5.1996)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN
KÂTİP ÜYELER : Kâzım ÜSTÜNER (Burdur), Mustafa BAŞ
(İstanbul)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54 üncü
Birleşimini açıyorum.
III. – YOKLAMA
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama
yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda
bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.
(Eskişehir Milletvekili Mustafa Balcılar’a kadar yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yetersayısı vardır;
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç değerli arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim.
IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Devlet Bakanı Ayvaz
Gökdemir’in, Özbekistan ziyaretine ilişkin gündemdışı
açıklaması ve DYP Kayseri Milletvekili Osman Çilsal, RP Ankara
Milletvekili Şaban Karataş, ANAP Kars Milletvekili Yusuf Selahattin
Beyribey, CHP Ankara Milletvekili Ali Dinçer ve DSP Kars Milletvekili Çetin
Bilgir’in grupları adına konuşmaları
BAŞKAN – İlk sırada, 7-9 Mayıs 1996 tarihlerinde
Sayın Cumhurbaşkanıyla birlikte Özbekistan ziyaretine
katılan Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir’in, bu ziyaretle ilgili Yüce
Meclise bilgi sunma talebi var, gündemdışı konuşmayla bunu
yerine getireceğiz.
Buyurun Sayın Gökdemir. (DYP sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
7-9 Mayıs 1996 tarihlerinde gerçekleştirdikleri ve Kültür Bakanı
Sayın Güner, Çevre Bakanı Sayın Taşar ile birlikte benim de
şahsen iştirak ettiğim, Parlamentoda grubu bulunan
partilerimizin temsil edildiği resmî Özbekistan ziyaretiyle ilgili olarak
Yüce Meclise bilgi vermek amacıyla huzurlarınıza gelmiş
bulunuyorum.
Sovyetler Birliğinin 1991 yılı sonunda
dağılmasıyla bağımsızlıklarını
kazanan Türk cumhuriyetleri başta olmak üzere, bütün eski Sovyet
cumhuriyetleriyle iyi ve dostane ilişkiler geliştirmek, Türkiye’nin
dış politikasının önemli bir boyutunu teşkil
etmektedir. Gerçekten de Türkiye, bütün Türk cumhuriyetlerini ilk tanıyan
ve buralarda ilk büyükelçilik açan ülke olmuştur; öyle olması
gerekiyordu, Türkiye de bu gereği hiç gecikmeden yerine getirmiştir.
Evvelce, Orta Asya gerçeği karşısında süratle politika
belirleyen ve bu politikasını etkinlikle uygulayan ülkemizin 5 Orta
Asya cumhuriyetiyle ilişkilerinde -1 Kafkasya, 4 Orta Asya cumhuriyetiyle-
bugün, ulaşmış olduğu noktayı ifade etmek
amacıyla, bazı hususları burada zikretmek istiyorum.
Türkiye’nin Orta Asya cumhuriyetleriyle ticareti dörtbuçuk yıl
öncesinin sıfır noktasından, 1995 yılı sonu itibariyle
662 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. 5 kardeş
ülkede, sayıları yüzlerle ifade edilen Türk firması
faaliyettedir. Bu firmalarımızın üstlendikleri veya yürütmekte
oldukları yatırım ve müteahhitlik projelerinin toplam bedeli 4,5
milyar dolardan fazladır.
Kardeş cumhuriyetlere 1992 yılından bu yana, 1 milyar
dolarlık Eximbank kredisi açılmıştır. Bu kredilerin
kullanılması sürmektedir. Bir örnek olsun diye arz ediyorum;
Özbekistan ve Kırgızistan’a hibe olarak, yaklaşık 150
milyon dolarlık gıda maddesi sevk edilmiş ve başka
kalemlerde karşılaştığımız talepleri de,
Türkiye’nin imkânları ölçüsünde ve azamî seviyede
karşılanmıştır.
7 bini aşkın Orta Asyalı öğrenci, Hükümetimizin
burslusu olarak halen Türkiye’de eğitim görmektedir. 200 civarında Türk
öğrenci de, Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerde öğrenimlerini
sürdürmektedirler. Aynı şekilde, yüzlerce öğrencimiz ve Orta
Asyalı genç, özel öğrenci statüsünde eğitimlerine devam
etmektedirler. Türkiye’nin bu âlemle münasebetlerinde en hayatî projesi, bu
öğrenci projesidir.
Millî Eğitim Bakanlığımız, Orta Asya bölgesinde
11 okul, 2 Türkiye Türkçesi eğitim merkezi ve 2 Türk sınıfı
açmıştır. Türk özel kuruluşlarınca da, bölgede, 80’in
üzerinde okul açılmıştır. Devletimiz ve özel sektörümüzce
açılan bu okullarda 5 bin civarında genç, kendi anadillerini, Türkiye
Türkçesini, İngilizceyi öğrenerek, yüksek seviyede bir eğitim
görmektedirler.
Bütün bu rakamların ifade ettiği gibi, Türkiye’nin Orta
Asya’daki kardeş cumhuriyetlerle ilişkileri son derece yüksek bir
düzeyde seyretmektedir.
Kardeş ülkeler, her geçen gün daha kuvvetli ve kendilerine daha
yeterli hale gelmektedirler.
Türkiye, bu ülkelerin milletlerarası zeminlere çıkmaları,
milletlerarası süreçlerde yer almalar hususunda, kendine düşeni
yapmıştır. Bu âlemin dünyayla muhaberesini, Türkiye, hibe olarak
temin etmiştir.
Yakın bağlara sahip olduğumuz ülkelerle
ilişkilerimizi her alanda daha ileriye götürmek için her türlü gayret sarf
edilmektedir. Bu devletlerle aramızdaki ziyaret ve temas trafiğinin
kesafeti ve seviyesi, varılmış olan tatminkâr seviyenin önemli
bir göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son ziyaret, zor
dünya ve bölge şartları altında, hem bir dayanışmaya
hem yeni bir işbirliği hamlesinin hazırlanmasına imkân
vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Özbekistan
Cumhurbaşkanı Sayın İslam Kerimov tarafından, ziyaret
esnasında, 8 Mayıs 1996 günü imzalanan Türkiye ile Özbekistan
arasında Ebedî Dostluk ve İşbirliği Anlaşması,
ruhu itibariyle, iki ülke arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin
hukukî temelini ve çerçevesini çizmektedir. Anlaşma, iki ülke
arasında, 1991 yılında Özbekistan’ın
bağımsızlığını kazandığı
günlerde imzalanan ve bugün için güncelliğini yitirmiş
sayabileceğimiz Türkiye ile Özbekistan arasındaki ilişkilerin
ilke ve amaçları hakkındaki anlaşmanın yerini
almıştır.
Önemi dolayısıyla bir model oluşturmasını
arzuladığımız yeni anlaşmada yer alan hususlardan
bazılarını zikretmek istiyorum: İki ülke,
ilişkilerini, işbirliği ve karşılıklı güven
temellerine dayandıracaklar; birbirlerinin
bağımsızlığına, egemenliğine, toprak
bütünlüğüne, içişlerine saygı, hak eşitliği ve ortak
yarar ilkelerine dayalı olarak her alanda ilişkilerini
geliştireceklerdir. Taraflar, topraklarının, diğerine
karşı düşmanca amaçlarla kullanılmasına izin
vermeyecekler; aralarındaki işbirliğini, özellikle,
bağımsızlık ve egemenliklerine yönelebilecek tehditlerin
önlenmesi ve bağımsız siyasetlerinin yürütülmesi ve toprak
bütünlüğünün korunmasına çok yönlü destek vermek suretiyle
gerçekleştireceklerdir.
İki ülke, aralarındaki ekonomik, ticarî, ilmî, teknolojik ve
çevre alanlarındaki işbirliklerini uzun vadeli bir perspektifle
geliştirme kararı almışlardır. Bu amaçla, mal,
hizmetler ve sermayenin iki ülke arasında geniş ve etkin
dolaşımına tedricen geçiş için imkânları
araştıracaklar; ayrıca, ikili ve çok taraflı ortak
yatırım projelerini destekleyeceklerdir. Türkiye ve Özbekistan,
diplomatlarının ve işadamlarının seyahatleri için vize
işlemlerini karşılıklı olarak
basitleştireceklerdir.
İki kardeş ülke, başta Parlamentoları olmak üzere,
bölgeleri, kentleri, yerel organları ve yerel yönetimleri arasındaki
temasları ve işbirliğini teşvik edeceklerdir. Her türlü
teröre kesinlikle karşı olan taraflar, örgütlenmiş suçlara ve
kaçakçılığa karşı mücadelede samimi işbirliği
yapacaklardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ziyaret
esnasında, bu anlaşmanın dışında, Çifte
Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması, Çevre Alanında
İşbirliğine İlişkin Anlaşma ile
ulaştırma konularında bir teknik heyet oluşturulması
hususundaki niyet protokülü de imzalanmıştır.
İmza edilen bu belgelerle, Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin
hukukî temeli ve çerçevesi tamamlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri esnasında, bu ülkede
iş yapan Türk firmalarının
karşılaştıkları sorunlar da karşı tarafa
iletilmiş ve bunların çözümü için ortak çaba sarf edilmesi hususunda
mutabakata varılmış ve hatta bir kısım problemler, anında
çözüme kavuşturulmuştur.
Ziyaretin amacına ulaştığını ve son derece
başarılı olduğunu, huzurunuzda memnuniyetle ifade etmek
istiyorum. Bu ziyaret, gerçekten tarihî bir ziyaret olmuştur. Bir
cumhurbaşkanının ziyareti, her zaman tarihî diye nitelenebilecek
bir ziyarettir; ama, bu, sıradan bir tarihî ziyaret değil,
zamanlaması, muhtevası ve sonuçları itibariyle gerçekten de
tarihî bir ziyaret olmuştur.
Öncelikle, içinde bulunduğu zor dönemde, kardeş
Özbekistan’ın her zaman yanında olduğumuz, aramızdaki
dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin daha da ileriye götürülmesi
hususundaki kararlılığımız ve Türkiye’nin kendisine
düşeni yapmaya hazır olduğunun vurgulanması çok önemli
olmuş ve bu husus, en üst düzeyde dile getirilmiştir.
Özbekistan’da faaliyet gösteren 900 firmanın 200’den fazlası
Türk firmasıdır. Türk ortaklı 180 şirket Özbekistan’da
faaliyettedir, 21 Türk firması da, temsilcilik veya doğrudan
yatırım yoluyla ticarî faaliyetlerini sürdürmektedir. Türk
firmalarının üstlendikleri projelerin toplam değeri 700 milyon
doları aşmaktadır. Ayrıca, firmalarımız, 1 milyar
dolarlık bir proje paketini de takip etmektedirler. Türk
yatırımları, ağırlıklı olarak,
bankacılık, tekstil, konfeksiyon, otomotiv, gıda, temizlik
malzemeleri ve ilaç gibi sektörlerdedir.
Bu tablo gerçekten gurur vericidir. Özbekistan ile ilişkimiz, bütün
diğer kardeş cumhuriyetlerle olduğu gibi, öncelikle hasbîdir,
bir kardeşlik ilişkisidir, bir menfaat ilişkisi değildir;
ama, işin, böylesine muhteşem bir ekonomik boyutunun olması da
münasebetlerimizi güçlendiren bir unsurdur. Bu faaliyetlerinde her türlü
yardım ve desteğin sağlanacağının
vurgulanması yoluyla, bu kuruluşlarımıza da, yani,
Özbekistan’da, gurur duyacağımız büyük işler
başarmış işadamlarımıza da moral verilmiştir,
destek verilmiştir, birçok güçlükleri halledilmiş veya halledilmek
yoluna girmiştir. Bu meselelerin müşahhas, somut çözümlerinin de
önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi ümitle beklenmektedir.
Son olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu
ziyaretinin, Özbek Halkı tarafından şimdiye kadar hiçbir
yabancı devlet başkanına gösterilmemiş bir samimî dostluk
ve kardeşlik gösterisine dönüştürüldüğünü belirtmek isterim.
İmam Buhârî Türbesinin ziyaretini de içine alan Semerkant
ziyaretimiz, gerek manevî bakımdan gerekse halkın sevinç
gözyaşları içindeki rağbeti bakımından, bizi unutulmaz
derecede etkilemiştir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye ile Türk cumhuriyetleri
münasebetlerinde, gerçek, hayali aşmıştır. Ben, bu süreci
yakından takip eden bir insanım, bu sürecin içinde yer alan bir
insanım. Gerçekten de, şu dört yıllık, dörtbuçuk
yıllık münasebetlerin seviyesi, bu süreye
sığdırılan işler, yarım asra zor
sığacak cinsten işlerdir ve önemli bir başarıdır.
Başta Özbekistan olmak üzere, bütün kardeş cumhuriyetlerle,
her alanda ilişki ve işbirliği, bizim, fevkalade
ağırlık ve öncelik tanıdığımız bir
dış politika olmaya devam edecektir.
Saygılar sunarım. (DYP ve ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ayvaz Gökdemir’e
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanın
gündemdışı açıklamaları üzerine,
İçtüzüğümüzün 60 ıncı maddesine göre, gruplara birer konuşma
hakkı doğmuş bulunmaktadır.
Bu konuda ilk söz talebi, Doğru Yol Partisi Meclis Grubu
adına, Kayseri Milletvekili Sayın Osman Çilsal’dan gelmiştir.
Buyurun Sayın Çilsal. (DYP sıralarından
alkışlar)
Sayın Çilsal, konuşma süreniz 10 dakikadır.
DYP GRUBU ADINA OSMAN ÇİLSAL (Kayseri) – Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; Heyetinizi, şahsım ve Doğru
Yol Partisi Grubu adına saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Devlet
Bakanımız Sayın Ayvaz Gökdemir, Kültür Bakanımız
Sayın Agâh Oktay Güner, Çevre Bakanımız Sayın Mustafa
Taşar ve Parlamentomuzun değerli üyeleriyle birlikte, kardeş
Türk cumhuriyeti Özbekistan’a yaptıkları ziyaret, Türk
dünyasının umudu olan ülkemizin, büyük Türkiye misyonunun bir
göstergesi, bir kardeş hasretinin en üst düzeyde, iyi ve kötü gününü
paylaşma duygusuyla kucaklaşmasıdır; önemi, bu noktada
başlamaktadır.
Özbekistan’da, Türk Ulusunun duygularını ve şefkatini
Özbek kardeşlerimize ulaştıran Sayın
Cumhurbaşkanımız ve Türk heyetinin kıymetli
mensuplarına teşekkürlerimizi sunarken, Sayın
Cumhurbaşkanımıza, uğradıkları çirkin
saldırıdan dolayı, bu vesileyle, şahsım ve Grubum
adına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, yaralanan sayın
koruma müdürü ve basınımızın değerli üyesine
geçmiş olsun dileklerimizle acil şifalar diliyoruz.
Türkiye’nin dünya devleti olduğunun göstergelerinin
yaşandığı bir dönemde, ülkemizde yaratılmaya
çalışılan siyasî belirsizlik ortamı ve çirkin
saldırılar düşündürücüdür. Ancak, ülkemizde, bu olumsuzluklara
rağmen, güzel hadiseler de olmaktadır. İşte, Özbekistan’a
yapılan bu ziyaret de, büyük Türkiye’nin göstergelerinden birisi
olması hasebiyle önem arz etmektedir; bunun önemi ve sonuçları
sevindiricidir.
Özbekistan, 16 Aralık 1991’de
bağımsızlığını ilan ettiğinde,
kardeş cumhuriyetimizi tanıyan ilk ülke olmanın şerefi -o
dönemin kararını veren bütün yetkililere teşekkürlerimizle-
milletimize aittir. Türkiye, Özbekistan’ı tanıyan ilk ülke olarak,
Türk dünyasındaki cumhuriyetlere verdiği önemi en güzel şekilde
göstermiş, oralardaki hadiselere, kardeşlerimizin meselelerine sahip
çıkmadaki hassasiyetini ve kendisine ihtiyaç duyulduğu noktada da, bu
hassasiyetini daima göstermeye ve ilgilenmeye devam etmektedir, edecektir.
Özbekistan’la aramızda kurulan öğrenci mübadelesi yoluyla
geliştirilmek istenen ilişkiler de, Gençlik Haftasını
kutladığımız bu dönemde ayrı bir önem arz etmektedir.
Şöyle ki: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk cumhuriyetlerinden gelecek
genç öğrencilerimizin, ülkemizde görecekleri eğitim ve öğretimle
kardeş ülkeler arasında iletişimi sağlayacak, ileride,
devlet kademelerinde görev aldıklarında, bizim ülkemizde veyahut
bizim ülkemizden gidip, kardeş cumhuriyetlerde yetişmiş,
oraların millî örf ve âdetlerini, Türk insanının, Türk unsurunun
örf ve âdetlerini kaynaştırmış, bir hamur haline
getirmiş kişilerin birbirleriyle daha ciddî, daha samimi
ilişkiler kurmasıyla, daha güzel, koordineli çalışmalar
sağlanacaktır.
Bu seyahatin, üzerinde en çok düşünülmesi gereken hususlardan
birisi şudur: Medyamızın gündem tayin ettiği bir dönemde,
Türkiye’nin, Türk Devletinin dünya devleti olduğunu, Türkiye’nin, büyük
Türkiye misyonunun devamı olduğunu ve globalleşen dünyadaş,
büyük Türkiye’nin yer almasını savunduğumuz bir dönemde,
medyamızda, bu büyük ziyaretin, önemli ziyaretin yeterince yer almaması
düşündürücüdür. Yüce Meclisimiz, üzerine düşen görevini yaparak, Türk
dünyasındaki meselelere ve değişimlere gereken hassasiyeti
gösterecektir, göstermelidir.
Bağımsız Devletler Topluluğunun oluşumundan
sonra, yeniden, Türk dünyasında, en son dönemde ortaya
çıkarılmak istenen hadise, eski Sovyetlerin yeniden
canlandırılması arzusundan öte bir şey değildir. Bu
konuda, Sayın Bakanımızın da, kürsüden, gezi hakkında
verdiği bilgilerden anlaşıldığı üzere, o bölgede,
Türk âlemini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini ilgilendiren konularda daha
hassas olunması gerektiği kanaatindeyiz. Türkiye gündeminden,
bazı önemli meseleler, iç çekişmeler yaratılmak, medyanın
farklı mecralara çekeceği gündem yaratma sevdasıyla uzaklaştırılmak
istenmektedir.
Malum olduğu üzere, Kazakistan petrolleri ve Azerbaycan
petrollerinde yaşadığımız benzer
sıkıntının, Türk cumhuriyetlerinde, yarın
Özbekistan’da, bugün Kazakistan ve Kırgızistan’ın, Rusya ile
yaptıkları anlaşmalar şeklinde -aynı şekilde-
karşımıza gelmemesi için, Yüce Meclisimizin ve Hükümetimizin
hassasiyeti, en büyük beklentimizdir.
Bu ziyaret sonucunda, Sayın Bakanımızın
aktardığı hadiselerden bir diğeri -Özbekistan’la
yapılan görüşmeler olmasına rağmen- Özbekistan’la Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin, vize muafiyeti anlaşmasının
yapılması, ümidimizdir. Bu konuda da gelişme kaydedilirse,
ülkemiz menfaatına olacak ve iki kardeş devletin ziyaretlerinin ve
ilişkilerinin daha sağlıklı yürümesine katkıda
bulunacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis
İçtüzüğünün usulü de olsa, böylesi önemli bir meselenin ve gezinin
sonuçlarının, Meclisimizde “gündemdışı”
başlığıyla yer alması, biraz önce, medyanın,
gündem tayin ettiğini belirttiğim hususa enteresan bir yaklaşım
yolu açmaktadır. Burada dikkati çeken en önemli mesaj, evet, Meclis
İçtüzüğüne göre usul böyledir; ancak, medyanın, gündemimizi
tayin ettiği ülkemizde, medyamızda, böylesine önemli bir ziyaret, görüşmeler ve fikir
alışverişi, ümit ediyoruz ki, gündemdışı da olsa,
yer alır; medyamız, milletimizi, Türk dünyasında olan hadiseler
konusunda da ikaz eder, uyarır, yön verir, yön gösterir.
Ülkemizin ve milletimizin aydınlık istikbaline, karanlık
perde çekilmek istendiği bir dönemde, buna engel olmamız, Türk
dünyası ile kuracağımız ilişkilerimizin “millî devlet”
ve “büyük Türkiye Devleti” politikasının daimi
kılınmasıyla olacaktır.
Ülkemizin belirsizliğe çekilmek istendiği; Türk gücü ve Türk
Milleti gücü bilincinden uzaklaştırılmak istendiği bir
dönemde ve bu senaryoların yazıldığı günümüzde, Yüce
Meclisimiz, millî silkiniş ve meselelerimizin hallinin en büyük
kapısı olduğunu milletimize ispat edecektir; bu konuda hiçbir
tereddütümüz yoktur. Parti Grubumuzca, en büyük teminat olarak gördüğümüz
Meclisimizde, üzerimize düşen bütün çalışmaları
yapacağımızı, tüm milletimiz bilmelidir. Büyük Türkiyemizin
ve Türk âleminin umudu ve çaresi, Mustafa Kemal’in temellerini
attığı Türkiye Cumhuriyeti ve Yüce Meclisidir.
Gençliğimizin bayramını ve Gençlik Haftasını
kutladığımız, zaferlerle dolu, zaferler ayı mayıs
ayının, gençliğimiz, ülkemiz ve Türk dünyasına
hayırlı olması dileğiyle, yapılan seyahatin
başarılı sonuçlarının görülmesi ümidiyle,
şahsınızı ve Yüce Heyetinizi, şahsım ve
Doğru Yol Partisi Grubu adına saygılarımla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına konuşan
Kayseri Milletvekili Sayın Osman Çilsal’a teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu konunun bugün Yüce Mecliste ele
alınması, Sayın Bakanımızın, seyahatin önemine
binaen Genel Kurulu bilgilendirmek istemesi sonucu olmuştur. Zaten,
gruplara da söz hakkı doğduğu için, konu, bir genel görüşme
çerçevesi içerisinde değerlendirilmektedir. Konunun Meclise
gündemdışı gelmiş olması, aciliyetine binaen
olmuştur. Yüce Meclis ve Hükümetimiz, konuya önem verdiğini bu
bilgilendirmeyle de ortaya koymuştur.
Söz sırası, Refah Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Şaban Karataş’tadır.
Buyurun Sayın Karataş. (RP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
RP GRUBU ADINA ŞABAN KARATAŞ (Ankara) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; değerli Devlet
Bakanımız Sayın Ayvaz Gökdemir’in, Özbekistan seyahatiyle ilgili
açıklamalarını, müşahedelerini ve değerlendirmelerini
dinledik, istifade ettik; sağ olsun.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu seyahati, elbette,
Türk dünyası için hem faydalı hem de verimli olmuştur. Bu
vesileyle, Sayın Cumhurbaşkanımıza, maruz
kaldığı suikasti kazasız belasız atlatmasından
dolayı, geçmiş olsun diyorum ve Cenabı Hakkın bundan sonra,
kendisini, her türlü kazadan ve beladan korumasını diliyorum; Refah
Partisi Grubu adına ve şahsen, saygılarımı arz ederek
sözlerime başlıyorum.
Değerli milletvekilleri, burada imzalanan anlaşmanın
adı Ebedî Barış ve Dostluk Anlaşmasıdır. Elbette,
bu isimlendirmenin, taşıdığı iddia kadar, verimli
olmasını ve hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Aslında, bugüne kadar, Türk dünyasında
taşıdığımız ortak kültür, mensup olduğumuz
medeniyet ve tahakkuk ettirmeye çalıştığımız
mefkûre bakımından değerlendirirsek, bu anlaşmanın
adını, ezelî barış ve dostluk anlaşması olarak da
koyabilirdik. Bu anlaşmayı yürütenler ve tahakkuk ettirenler,
milletimizin şanına, devletimizin ciddiyet ve ferasetine
yakışanı yapmışlardır; kendilerini, bu
bakımdan, tebrik ederim.
Türk dünyasıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, devlet olarak ve
Türk Milletinin, millet olarak, bütün kesimleriyle, daha yakın, daha
sıcak ve daha ileri münasebetler geliştirmesi, aynı
şekilde, bizim şanımıza, tarihimize ve bugüne kadar
getirdiğimiz mefkûreye yakışan bir olaydır.
Değerli milletvekilleri, bir de, olayın diğer
tarafına bakarsanız, görürsünüz ki, hem bizim, Türk Milleti olarak,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak hem de Türkistan’daki cumhuriyetlerin
işleri, zannedildiği kadar kolay değildir.
Bazı gelişmelere çok kısa atıfta bulunarak fikrimi
tespit etmek istiyorum: Sovyetler Birliği dağıldıktan
sonra, Rusya Federasyonunun ilk yaptığı iş,
İngilizlerin yaptığı gibi, bir commonwealth, bir camia
meydana getirmek olmuştur. Bağımsız Devletler
Topluluğu adını verdikleri bu camiaya, Sovyetler Birliğinin
dağılmasıyla istiklalini ilan etmiş olan devletler
katılmışlardır ve bunlar arasındaki siyasî
münasebetler kadar, iktisadî münasebetler de rol oynamıştır.
Çünkü, daha önce tesis edilen altyapı devam etmektedir ve bu
altyapıyı, Rusya Federasyonu asla değiştirmek
istememektedir; bu, bir tespit.
İkinci bir tespit; geçen mart ayında, Duma, Rusya
Federasyonunun alt Meclisi, Sovyetler Birliğinin
dağılmasıyla ilgili ne kadar vesika ve anlaşma varsa
hepsini yürürlükten kaldırmıştır. Gerçi, bu, bugün Dumaya
hâkim olan eski Bolşeviklerin, Bolşevik kalıntılarının,
komünistlerin hâkimiyeti dolayısıyla verilmiş bir karardır;
ama, Rusya Federasyonu da bu karara müstağni değildir, kararın
sahibidir.
Neden böyledir; bugünkü Rusya Federasyonunu, Sovyetler Birliğiyle
mukayese ederek inceleyen bilim adamları ve siyasetçiler, bunun
cevabını geniş bir şekilde vermiş bulunuyorlar. Bir
defa, Sovyetler Birliğinin dağılmasını geçersiz ilan
etmek, geçersiz kılmak, parlamento kararına bağlamak, işi,
aslına irca etmektir. Yani, Bolşevik nizamının tahakkuk
ettirmek istediği ülküler ne ise, dış siyaset ne ise, varmak
istediği hedefler ne ise, bugün üç aşağı beş
yukarı ona sahip çıkılmaktadır ve çıkan da, Rusya
Federasyonudur. Yani, Rusya Federasyonu, bir açıdan bakarsanız,
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin bir bakıma devamıdır.
Bu olaylar bunu açıkça göstermektedir ve tabiî, bu gidişatın
aletleri de, vasıtaları da vardır; o da Rusya Federasyonunda
olduğu kadar, bu camiada yani, Bağımsız Devletler Topuluğunda
ortak dış siyaset gütmek, ortak savunma siyaseti gütmek, ortak dili
yaşatmak ve ortak para sistemine geri dönmektir. Bunlar, devletlerin
hükümranlık haklarını tarif eden ölçülerdir ve bu ölçüler
bakımından, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile Rusya
Federasyonu ayniyet arz etmektedir.
Muhterem milletvekilleri, Türk dünyasının
karşısındaki zorluk işte buradadır. Rusya Federasyonu,
eski haşmet ve itibarını tekrar kazanmak isterken, bunu sadece,
Batı dünyasına karşı geliştirmemektedir. Ayrıca,
kendisinden ayrılan, istiklal ve hürriyetlerini ilan eden Türk topluluklarına,
Türk dünyasına karşı da, İslam dünyasına
karşı da geliştirmektedir.
Bugün, Türk ve İslam dünyası, doğudan batıya,
kuzeyden güneye, nerede bulunuyorsa, bir istiklal ve hürriyet zemini
üzerindedir; esas meselemiz budur. İktisadî bakımdan güçlüklere
yardımcı olmak, elbette lazımdır; diplomaside
yardımcı olmak, dünya diplomatik çevrelerinde sahip çıkmak
elbette lazımdır; demokrasiye
geçişte, hür iktisat nizamına geçişte yardımcı olmak
elbette lazımdır; fakat, bunları bir paket, bir umumî felsefe
içerisinde yürütmek mecburiyetindeyiz. O da, Türk dünyasının,
Türk-İslam dünyasının üzerinde bulunduğu hürriyet ve
istiklal zeminidir. Bizim tecrübemiz de göstermiştir ki, hürriyetten ve
istiklalden mahrum olan milletlerin hiçbir şeyi yoktur.
O bakımdan, Türk dünyasına, devletimizin ve hükümetlerin bu
açıdan bakması son derece önemlidir. Hadiseye böyle bakıyoruz.
Her ne kadar, devlet reisleri, devlet
başkanları arasındaki yüksek seviyede münasebetleri
geliştirmiş isek de, hükümetler - yalnız bu Hükümet için söylemiyorum-
maalesef, bu misyonun biraz gerisinde kalmışlardır ve yavaş
işlemişlerdir, yavaş gitmektedirler. Bu işi üstlenenler, bu
vazifeyi üstlenenler elbette iyi niyet ve ihlas ile bir şeyler yapmaya çalışıyor;
fakat, Hükümetlerin umumi politikası, maalesef, bu davanın
ağırlığıyla mütenasip değildir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar hürmetle selamlarım.
(RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Refah Partisi Grubu adına konuşan Ankara
Milletvekili Sayın Şaban Karataş’a teşekkür ediyorum.
Şimdi, söz sırası, Anavatan Partisi Grubu adına,
Kars Milletvekili Selahattin Beyribey’in.
Buyurun Sayın Beyribey (ANAP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın Beyribey.
ANAP GRUBU ADINA YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; sözlerime
başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel ve
Sayın Agâh Oktay Güner, Sayın Ayvaz Gökdemir, Sayın Mustafa
Taşar Bey ile birlikte 7-9 Mayıs 1996 tarihlerinde yapılan
Özbekistan ziyaretimizle ilgili, şahsım ve Anavatan Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu konudaki görüşlerimi Yüce
Heyetinize arz edeceğim.
53 üncü Hükümet döneminde, Türk dış politikası, Orta
Asya’ya yönelik bir ivme kazanmıştır. Kafkaslar ve Orta Asya’da
Türkiye’nin yapmış olduğu mücadele, önce Azerbaycan, daha sonra
Özbekistan gezisiyle büyük bir önem taşımaktaydı. Kafkaslar’da,
Rusya’nın AKKA Antlaşmasını ihlal ediyor olması,
İran–Ermenistan Ortak Anlaşmasıyla iki ülke arasında organik
bir blok oluşması pozisyonlarından dolayı ülkemiz zor
duruma düşmüştür.
Sayın Başbakanımız Mesut Yılmaz’ın
girişimleriyle, bölgede, önemli bir konuma gelmiş bulunmaktayız.
7-9 Mayıs tarihlerinde, Sayın Cumhurbaşkanımız
Süleyman Demirel ile birlikte yaptığımız Özbekistan
ziyareti, iç basında yer almamasına karşılık,
özellikle, Ebedî Dostluk Anlaşması ile dış basında çok
büyük yankılar uyandırmıştır.
Anavatan Partisi, geçmişte olduğu gibi, şimdi de,
Kafkasya’daki Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmeyi ilk
hedef olarak seçmiş ve bu vesileyle, ilk defa, Azerbaycan ziyaretini
yapmıştır. Küreselleşen dünya içerisinde, Türkiye’nin, Asya
ve Avrupa arasındaki köprü konumuyla, Kafkasya ile hava, kara, deniz yollarını
geliştirmek, sınır ticaretini artırmak, ata yurdu olan
Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle, kültür birlikteliğini daha da
geliştirmek en büyük hayali olmuş; bu amaca ulaşmak için, Türk
cumhuriyetleriyle, sosyoekonomik ve kültürel bağlar kurma zorunluluğu
oluşmuştur.
Özbekistan, tarih ve kültür olarak, ülkemize en yakın ülkelerden
birisidir. Ziyaretimiz sırasında; altyapısını
tamamlamış, ulaşım sorunu olmayan, merkezî ısıtma
sistemine sahip olan, tarım alanlarıyla dünyada pamuk üretiminde
dördüncü sırayı alan, doğal kaynakları olan, genç ve
eğitimli nüfusa sahip bir ülke olduğunu gördük. Ancak, yeni kurulan
bu ülkede, hukuk ve devlet teşkilatlanması konusunda eksiklik
olduğunu ve model arayışında bulunduklarını
tespit ettik. Demokrasi yeni yeni oturmaktadır.
Bölgede, Özbekistan, Türk kültür kuşağının en önemli
mihenk taşıdır. Çok sayıda, yetişmiş şair,
yazar ve zengin kültür hayatı vardır. Halen, kendi Kiril Alfabelerini
kullanmaktadırlar.
Bölgede, 5 resmî Türk okulu (devletin açmış olduğu okul)
17 de özel okul bulunmaktadır. Bu okullarımız çok büyük
rağbet görmektedir. 50 öğrencinin alınacağı bu
okulların sınavlarına 2 000 kişi girmiştir. Bunu, biz,
oradayken tespit ettik.
Turizm ve otelcilik okulumuz var; okulu ziyaretimiz sırasında,
oradaki öğretmenlerimizin, gerçekten, candan ve yetenekli kişiler
olduklarını ve Türkiyemizi en iyi şekilde tanıtmakta
olduklarını tespit ettik. Ayrıca, oradaki öğrencilerimizin
göstermiş oldukları gayretler, bizi çok çok mutlu etti.
Özbekistan, tarihî Türk eserleriyle süslenmiştir. Türk mimarisinin
en güzel eserleri, Taşkent’te, Semerkant’ta ve Buhara’da mevcuttur.
Müstakillik Meydanı, görmeye değerdi; çok güzel bir konser verdiler.
Ayrıca, Emir Timur’un mezarını ve oradaki şahane eseri,
İmam Buhari’nin türbesinin olduğu yerleri görmeyi herkese tavsiye
ederim, mutlaka görülmelidir. Ali Şir Nevaî’yi, her mekânda
rahatlıkla görebilirsiniz.
Âdetlerinin ve törelerinin, bizim törelerimizinden hiçbir farkı
yoktur. Çay ikramları, Erzurum yöresindeki gibidir. Erzurum’a
gittiğiniz zaman görürsünüz -Erzurum’a gidenler bilirler-
bardağı yarıya kadar doldururlar, fazlasını koymak,
hakaret olarak kabul edilir; aynı usul orada da vardır. Ayrıca,
ekmekleri, halen, Kars yöremizde, Erzurum’da tandırda pişirilen ekmek
türündedir; aynı ekmekler vardır. Tüketim maddeleri, gıda maddeleri,
âdetleri aynıdır.
Şehirler ve köyler arasında dil açısından
farklılık var. Semerkant’ta köylülerle konuştuğumuz zaman,
yüzde 70 civarında, çok rahatlıkla anlaşabiliyor ve
anlayabiliyorsunuz; dilleri çok sade. Şehirlerde, daha çok Rusçanın
ve diğer dillerin etkisinde kalmışlar.
Semerkant ziyaretimiz sırasında, rehberin bize İngilizce
anlatması, tabiî ki, beni üzmüştür. Bu konuda, Kültür
Bakanlığımızın veya Türk cumhuriyetlerinden sorumlu
Devlet Bakanımızın gerekli girişimlerde
bulunacağı kanaatindeyim.
Türk girişimcilerinin yapmış olduğu oteller,
parklar, tekstille ilgili mağazalar bizi
gururlandırmıştır. Bir süpermarkette, günde, dört TIR
dolusu gıda maddesi tüketilmektedir; bunlar, bizi, gerçekten çok
gururlandırmıştır.
Cumhurbaşkanı Sayın İslam Kerimov’un Meclis
konuşmasını herkesin dinlemesini, hatta ve hatta, basında
tam olarak yayımlanmasını gönülden arzu ederdim; çok güzel ve
duygulu bir konuşma yapmıştı -orada bulunan arkadaşlar
bilirler- gerçekten, neredeyse
gözlerimizden dolu dolu yaşlar gelecekti ve anlattığı,
konuştuğu kelimelerde tercümana da gerek yoktu; netti ve bizim
lisanımızla anlatıyordu.
Tabiî, orada, Mecliste özellikle “Ebedî Türk Özbekistan
Anlaşması” denildiği zaman, bütün Meclis ayağa kalktı
ve dakikalarca alkışladılar, doyasıya
alkışladılar...
Netice olarak şunu ifade etmek istiyorum: Önümüzdeki yüzyıl,
bir küreselleşme çağıdır. Bu süreç içerisinde, kültürel
entegrasyon için gidebileceğimiz tabiî hayat alanlarımız Orta
Asya olmalıdır. Türkiye, ekonomik küreselleşme içerisinde Avrupa
Birliğini tercih ederken, ekonomik ve kültürel küreselleşme için de
bu bölgeye gitmelidir.
Yukarıda söylediğim gibi, entegrasyon için, koşullar,
yeterince elverişlidir.
Saygılarımı sunuyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına konuşan Kars
Milletvekili Sayın Selahattin Beyribey’e teşekkür ediyorum.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara
Milletvekili Sayın Ali Dinçer’e söz veriyorum.
Buyurun Sayın Dinçer. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Dinçer, konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ DİNÇER (Ankara) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konuşmama, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, sevgilerimi, saygılarımı sunmakla
başlıyorum.
Cumhurbaşkanımızın Özbekistan gezisi vesilesiyle
Sayın Devlet Bakanının verdiği bilgiler, çok önemli bir
konuya değinme fırsatını ortaya çıkardı.
Değerli milletvekilleri, Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra, Türkiye, Orta Asya cumhuriyetlerindeki
akrabalarıyla yakından kucaklaşma fırsatını
buldu. Bu, Türkiye için de, kardeş cumhuriyetler için de çok önemli tarihî
bir fırsattı. Bu fırsatı etkin bir şekilde, verimli
bir şekilde değerlendirebilmek, hem bize hem de bu kardeş
cumhuriyetlere bağlı.
Bu değerlendirme sırasında son derece dikkatli davranmak
gerekiyor. Özellikle, bu bölgede çıkarları olan büyük güçleri
tedirgin etmeyen, bu bölgenin barışına, istikrarına, dünya
barışına katkıda bulunan politikalar geliştirmek
gerekiyor.
Bunların başında, bu kardeş cumhuriyetlerin, Türk
modelini örnek alıp, demokratik, laik, özgürlükçü, çoğulcu
sistemlerini kurmaları projesi geliyor. Bu alanda en istikbal vaat eden
kardeş cumhuriyet, şimdi hakkında konuştuğumuz
Özbekistandır.
Özbekistan, hem bu bölgedeki kardeş cumhuriyetlerin en büyüğü,
en kalabalığı, en güçlüsü hem de eski Altınordu Devletinin
çekirdeği olan Tataristan ile birlikte kültür düzeyi en yüksek olan bir
ülkedir.
Özbekistan’ın yönetimi, daha önceki yönetimlerden gelen bir
nomenklaturanın elinde güçlü, nitelikli bir kadro ve bu kadronun
başında Atatürk’ü kendisine önder alan İslam Kerimov bulunuyor.
Biz özellikle kardeş cumhuriyetlerde, laik, demokratik, özgürlükçü,
çoğulcu Türk modelinin gelişmesi için, Özbekistan ile çok yakın
ilişkileri sürdürmek durumundayız.
Değerli milletvekilleri, bunları verirken, dikkat etmemiz
gerekiyor. Biz, sürekli olarak, verdiklerimizden bahsediyoruz; şu kadar
yüz milyon dolar, yardım ettik, şu kadar bin öğrenci ülkemize
geldi, onları okutuyoruz; şu kadar bin öğreciye, o ülkelerdeki okullarda
eğitim imkânları tanıyoruz gibi. Bu, biraz eksik.. “Almadan
vermek Tanrıya mahsustur” derler; bir başka atasözümüz de
“yardım, yardım alanı mağdur etmemeli” der.
Bu ülkelerde yaşayan insanlar da, bizimle benzer kültüre sahipler;
onlar da, bizim gibi onurlarına düşkün. Sürekli olarak, Türkiye’nin
onlara verdiklerinden bahsederek, bir ölçüde, onların onurlarını
rahatsız etmemeliyiz. Kaldı ki, bizim, Türkiye olarak, bu kardeş
ülkelerden alabileceğimiz çok şey var. Onların, yıllarca,
yönetimi altında kaldıkları sistemde, belki, ekonomik
bakımdan ciddî başarısızlıklar söz konusu oldu; ama,
kültür, sanat ve temel bilim dallarında çok büyük gelişmeler oldu.
Türkiye, çağdaş, demokratik, laik bir cumhuriyet olabilmek
için, eğitimini geliştirebilmek amacıyla, bu ülkelerden,
Özbekistan’dan ve diğerlerinden rahatlıkla insan gücü getirebilir.
Bizim, çok sayıda üniversitemizde öğretim üyesi
noksanlığı var, nitelikli öğretim üyesi bulmak
sıkıntı yaratıyor. Halbuki, bu kardeş cumhuriyetlerde,
temel bilimlerde, fizikte, kimyada, matematikte, mühendislik dallarında,
tıpta, çok sayıda bilim adamı var; hem de nitelikli, iyi
yetişmiş. Bizim, onları, buraya çağırmakla ilgili
programlar geliştirmemiz gerekiyor. Üniversitelerimizin kalitesi, bu
kardeş cumhuriyetlerden gelecek bilim adamlarıyla, akademisyenlerle
yükselecektir. Başta, müzik, resim , heykel olmak üzere, bütün güzel sanat
dallarında, kültürel alanlarda çok zengin birikimleri var bu ülkelerin, bu
kardeş cumhuriyetlerin; hem de, bizden daha fazla.
Bizim nüfusumuza oranla, yeni açılan Devlet Anadolu Güzel Sanatlar
Liselerinin sayısına bakarsak, onların yanında çok yaya
kaldığımız görülür. Bizim de, 65 milyonluk ülkede, şu
anda üç beş tane olan Devlet Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi
sayısını en az 100’e çıkarmamız gerekir ve bu
okullarda ihtiyaç duyduğumuz güzel sanatlarla ilgili eğitmenleri,
sanatçıları, bu kardeş ülkelerden rahatlıkla temin
edebiliriz; yani, hem onlardan almış hem onlara vermiş durumda
olursak, yapacağımız karşılıklı
işbirliği, hem onların hem bizim açımızdan daha
olumlu, daha verimli sonuçlar yaratır.
Değerli arkadaşlarım, Orta Asya cumhuriyetleriyle ilgili,
kardeş cumhuriyetlerle ilgili yapacağımız
çalışmaları belli alanlara teksif etmemiz gerekiyor. Yakın
gelecekte, Orta Asya cumhuriyetlerinde, Türkiye’de olduğu gibi, ciddî bir
enerji sıkıntısı ortaya çıkacak; çünkü, orada da,
kalkınmayla birlikte, yeni yeni kurulan sınaî birimlerle birlikte
enerji tüketimi artıyor. Orta Asya cumhuriyetlerinin bu konuda en
avantajlı olanı Kırgızistan’dır. Kırgızistan,
dünyanın en yüksek hidroelektrik enerji potansiyellerinden birisine sahip.
Kırgızistan’da, Türkiye’nin, Türk firmalarının
yapacağı çalışmalarla, hem Türkiye’nin hem de Orta Asya
cumhuriyetlerinin, doğal kaynaklardan enerji ihtiyacını
karşılamak mümkündür. Biz, firmalarımızı bu yönde
teşvik etmeliyiz.
Televizyon yayınlarıyla, özellikle Avrasya ile Orta Asyaya,
kardeş cumhuriyetlere ulaşmamız mümkün oldu. Yalnız, bu
yayınları da gözden geçirmemiz gerekiyor. Bu ülkelerin ilgilileriyle
görüştüğümüz zaman, onların bizden daha üstün olan kültür-sanat
ortamlarına uygun yayınlar bekliyorlar bizden. Örneğin -belki
TRT-2’yi izleyenleriniz vardır- TRT-2’de, daha yoğun, daha üstün,
daha kaliteli kültür-sanat yayınları yapılabiliyor. TRT-2’deki
yayın kalitesine benzer, hatta daha yüksek kalitede, üst düzey kültür ve
sanat birikimine hitap edecek programlarla o ülkelere gitmemiz çok daha etkili
olacaktır. Ülkemizde yaygın olan ve daha çok arabesk kültüre
dayalı programlar, maalesef -maalesef değil, mutlu bir tesadüf- orada
kabul görmüyor. Bizim, bunu, dikkate almamız lazım, hem kendi
medyamızın program kalitesini ve kültür düzeyini yükseltmemiz ve hem de onlara yayın yapan
kanallarımızın program kalitesini yükseltmemiz gerekir.
Bu ülkelerdeki geniş imkânları bizim özel sektörümüz iyi
değerlendiriyor. Örneğin; Özbekistan’da, Türkiye’nin en büyük sanayi
devi Koç Holding çok önemli yatarımlar yapmış vaziyette;
başarılı inşaat şirketlerimizden Yüksel
İnşaat ve Demir İnşaat çok etkin, büyük projelerin
altına girmiş durumda. Hatta, Demir İnşaat, Özbek
borsasını kurmuş olup, Özbekistan, Orta Asya cumhuriyetleri
arasında borsaya kavuşan ilk cumhuriyet olabilmiştir. Bütün
bunların desteklenmesi gerekiyor.
Bizim, özellikle KOBİ’leri desteklememiz gerekiyor; çünkü
KOBİ’ler, riskleri daha kolay, daha rahat göze alarak bu ülkelere
girebilir ve bu küçük işletmelerle yerel girişimciler ortaklık
yapıp, o ülkelerdeki, kardeş cumhuriyetlerdeki girişimcilerin
palazlanmasına, sınaî, ticarî veya servisle ilgili işletme
sahibi olmalarına katkıda bulunabilirler.
Bunun için, bu KOBİ yılını iyi değerlendirmemiz
gerekiyor. Özbekistan’ın,
özellikle, o muazzam pamuk rekoltesini, pamuk üretimini, bizim küçük, orta ve
büyük boy işletmelerimiz değerlendirerek, tekstil endüstrisi
alanında çok önemli işler yapabilirler. Bunları ciddî anlamda
planlayıp, programlayıp yönlendirmek bizim elimizdedir.
Biz, bu kardeş cumhuriyetlerle; örneğin, Almanya’da
olduğu gibi, çifte vatandaşlık işlemlerini de desteklemek
durumundayız.
BAŞKAN – Sayın Dinçer, sürenizin son dakikası
içindesiniz; toparlar mısınız efendim.
ALİ DİNÇER (Devamla) – O cumhuriyetlerden gelip Türkiye’ye
yerleşen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, geldikleri ülkenin
vatandaşlığını da almaları yolunda teşvik
edilmelidir. Gene, oralarda iş tutan yurttaşlarımızın,
o ülkelerin de vatandaşı olmasıyla ilgili teşvik
uygulamaları gerekiyor.
Özbekistan’ın, bağımsızlığına son
derece düşkün olduğunu bilelim. Sovyetler Birliğinin,
bağımsızlık hareketini en son kırabildiği
ülkelerden birisidir Özbekistan. Bu konuda, Özbekistan, şu anda
sıkıntılı durumda. Dost, sıkıntılı
zamanda yardımcı olmak durumundadır. Özbekistan’a bu konuda
yardımcı olmamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dinçer, tamamlayın lütfen.
ALİ DİNÇER (Devamla) – Kısa bir süre rica ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Özbekistan, üzerinde uzun uzun
konuşmaya değer önemli bir ülke. Bölgesinde, Tacikistan’da olsun,
Afganistan’da olsun, barışı getirecek, istikrarı getirecek
ciddî politika önerilerini geliştirebilen bir ülke. Örneğin,
Özbekistan’ın, Afganistan’daki kardeş kavgasını sona
erdirmek için bir önerisi var: “Afganistan’a karşı silah ambargosu
uygulayalım, onları barış yapmaya zorlayalım ve
kardeşlerimizin, Afganistan’da, barış içinde, istikrar içinde
yaşamalarını biz sağlayalım” diyor. Böylesine önemli
bir dışpolitika önerisini, Türkiye olarak, biz de -Özbekistan’ı
desteklemek açısından- ciddiye almalıyız ve Özbekistan’la
birlikte, bölgede, barışın ve istikrarın
sağlanabilmesi için aktif politikalar uygulayabilmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerde
yaşayanların, biraz bize benzediklerini, onurlarına düşkün
olduklarını bilelim. Elbette, onlar, bizim kardeşlerimizdir;
fakat, her biri, kendi sınırları içinde, kendi toprak
bütünlükleriyle, kendi devletinin sahibidir. Özellikle, onların bu
duygularını zedelemeden, onların bu hassasiyetlerini dikkate
alarak, onlarla ilişkilerimizi sürdürmeliyiz.
Bizim “TİKA” adlı bir kuruluşumuz var. Orta Asya
cumhuriyetlerinde, çevre sorunları önemli ölçüde kendini gösteriyor; atom
denemeleri nedeniyle, yanlış sulama politikaları nedeniyle Aral
ile Baykal Gölleri civarında çok ciddî çevre sorunu var. TİKA, bu
sorunların çözümü için, bu ülkelerle ve başta Özbekistan’la, çok
ciddî işbirliği modelleri kurmuş vaziyette; ama, bunun da,
sadece TİKA’ya bırakılmaması gerekiyor. Bizim, diğer
kamu kuruluşlarıyla, özel kuruluşlarla, çevre
duyarlılığı olan sivil toplum kurumlarıyla, bu
kardeş cumhuriyetlerle bu konuda da, bu alanda da ilgilenmemiz gerekiyor,
işbirliği yapmamız gerekiyor.
İnşallah, yakın gelecekte, kardeş cumhuriyetlerle,
çok daha verimli, etkin işbirliği modelleri kuracağız;
böylece, hem onların hem Türkiye’nin hem de dünyanın yararına
sonuçlar üreteceğiz.
Sayın Başkana, bana verdiği süreden dolayı çok
teşekkür ediyorum. Beni dinleme zahmeti gösteren siz değerli
milletvekillerine de, Cumhuriyet Halk Partisi adına, tekrar, sevgilerimi,
saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan
Ankara Milletvekili Sayın Ali Dinçer’e teşekkür ediyorum.
Grupları adına son konuşma, DSP Grubu adına
yapılacaktır.
DSP Grubu sözcüsü Kars Milletvekili Sayın Çetin Bilgir; buyurun
efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Bilgir, konuşma süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA ÇETİN BİLGİR (Kars) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce,
hepinize saygılar sunuyorum; Sayın Cumhurbaşkanımıza
yapılan saldırıdan ötürü geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyorum. Bu vesileyle, Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber
Özbekistan’da katıldığımız geziye dair gözlemlerimizi
de, burada sunmak istiyorum.
Özbekistan’da gördüğümüz ve öncelikle belirtilmesi gereken konu,
Türkiye Cumhuriyetine karşı duyulan çok büyük yakınlık idi.
Halkın, gerek Taşkent’te gerekse Semerkant’ta, Türk heyetine
gösterdikleri yakınlık, görülmeye değer bir olguydu. Hele,
oradaki yaşam tarzı ve düşünce biçimi yakınlığı,
ayrı bir inceleme konusu olarak önümüzde durmaktadır. Oradaki benzerlik,
gerçekten, hayretler uyandırıcı bir pozisyondur.
Devletimizin, Özbekistan’a yakınlaşması ve yakın
ilişkiler kurması gerekmektedir; bunu, hepimiz söylüyoruz; bu, pratik
olarak da olması gereken bir olgudur. Demokratik sisteme yeni geçişin
sıkıntılarını yaşayan bu devlete, Türkiye
Cumhuriyeti, iyi bir örnek olacaktır.
Demokratik geleneği henüz yeterince oluşmayan
Özbekistan’ın -Parlamentosunun gerek yapısı gerek biçimi ve
eksiklikleri açısından- toplumsal dinamizmi ve
yakaladığı çağdaş düşünce biçimiyle bunu
aşabileceğini gözlemlemekten memnuniyet duymaktayız.
Yeraltı ve yerüstü kaynakları açısından oldukça
zengin durumda olan Özbekistan’ın, yabancı sermayeye duyduğu
gereksinim, Türk işadamları tarafından doldurulmaya
çalışılmakla birlikte, devletin bu işadamlarına
yeterince sahip çıkmadığını görmek, yeterince
ilgilenmediğini görmek, bizi üzmüştür.
Bütün Orta Asya Türkî Cumhuriyetlerinde var olan mafya olgusu, Türk
işadamlarını sıkıntıya sokabilmekte; ancak,
kararlı ve işini bilen basiretli işadamları, bu güçlükleri
aşmak çabası içerisindedir. Bu, bir Türk vatandaşı olarak,
hepimiz açısından gurur verici bir olgudur.
İşadamlarımızın sağladığı
en büyük olgu, gelişen Özbekistan’da, kültürel olarak -tabiî,
bunların içerisinde giyimden yemeğe, şarkı türkü
dinlemekten her çeşit üstyapı kurumlarına kadar- ayrı bir
yaşam biçimi yaratmakta olduklarıdır; özellikle
vurgulanması gereken olgu budur. Türk işadamları, buralarda,
ayrı bir damak tadı, ayrı bir giyim tarzı
oluşturmaktadır. Yine, işadamlarımızın yaptıkları
her işe, oluşturdukları her yapıta Türk damgasını
vurmaları da en büyük övünç kaynağımızdır.
Buradaki gözlemlerimizden edindiğimiz bir husus da, eğitim
olgusunun, eksiklikleriyle beraber, Türk desteğiyle yürütülmekte
olduğudur. Kurulan otelcilik okulu iyi bir başlangıçtır.
Önemle vurgulanması gereken bir diğer husus da, gezi
sırasında yapılmış olan ebedî dostluk
antlaşmasıdır. Bu, Türkî cumhuriyetlerin üzerinde Rusya
tarafından oluşturulmak istenen baskının engellenebilmesi
yolunda önemli bir adımdır.
Yine, özellikle belirtilmesi gereken bir konu da şudur: Türkiye’den
matbaa istenmesine rağmen bugüne değin gönderilmeyişi, bu
ülkede, Kiril alfabesinden ayrılamayışın gerekçesi olarak
gösterilmektedir. Türkiye’nin, acilen, Türk alfabesinden oluşan bir matbaa
göndermesi gerekmektedir. Bunu, gerek devlet başkanı ve gerek
diğer parlamenterler bizlere izah ettiler ve bu eksiklik Türkiye
tarafından mutlaka doldurulması gereken bir olgudur.
Bu arada, bazı istatistikî bilgileri vermek gerekirse; tespit olunan
21 milyonluk nüfusun çoğunluğu kadın olmakla beraber, genç nüfus
yoğun olup genellikle bağımsız evlerde oturmaktalar. Aile
hane halkı ortalaması 4,5 kişiliktir. Anne baba ve çocuklardan
oluşan çekirdek aile biçimi egemendir. Eğitim düzeyi diğer Türkî
cumhuriyetlerine göre düşüktür; ancak, çarpıcı olanı 11
yıllık temel eğitimin mecburî oluşudur. Özbekistan’ın
etnik yapısının yüzde 66’sı Özbek, yüzde 17’si Rus, yüzde
6’sı Karakalpak ve yüzde 4’ü de Tatar’dır; fakat, Özbekistan’da etnik
gruplar arasında ilişkiler son derece iyi ve mantıklı
biçimde yürütülmektedir. Türkçe bilen insan sayısı yüzde 10
civarında olmakla birlikte, konuşmalarının yüzde 30’u
Türkler tarafından anlaşılabilir haldedir; yani, bizler, oraya
gittiğimizde, konuşmakta veya anlamakta pek sıkıntı
çekmedik, konuşulanların yüzde 30’unu anladık.
Öncelikle ve özellikle belirtilmesi gereken bir başka olgu da
şudur; Özbekistan’ın, Türkiye Cumhuriyetine, uluslar arasında
duyduğu güven oranı yüzde 61,7’dir; halkın yüzde 31’i pek
güvenmemekte, yüzde 5’i ise hiç güvenmemektedir. Bu güven eksikliğini
giderici davranışlarda bulunulması, kamu ve özel sektör ve
devletimiz açısından gereklidir.
Yine, belirtilmesi gereken bir başka olgu, 200 milyon dolarlık
ihracatın 70 milyonunu yapan bir firmaya, devletin, yeterince destek
olmadığıdır. Orada, sadece Türk malları
satılmakta; ancak, bizim devlet yetkililerimiz olayla pek
ilgilenmemektedir. Bu konuyla ilgilenilmesini talep ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Özbekistan’ın, Türkiye Cumhuriyetinden en önemli beklentisi insanî
yardım, maddî destek, serbest piyasa ekonomisine geçişte önderlik ve
uluslararası kuruluşlarda siyasî destektir. Ayrıca,
demokrasimizin gelişkin örneğinin orada örnek olarak alınması
muhtemeldir. Bunun için de, gerekli girişimler
yapılmalıdır.
Saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan Kars
Milletvekili Sayın Çetin Bilgir’e teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalara
devam ediyoruz.
2. – Adana Milletvekili İ. Ertan
Yülek’in, Orta Asya ve Azerbaycan petrol boru hatlarına ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN – İkinci sırada, Adana Milletvekili Sayın
Ertan Yülek’in, Azerbaycan-Türkiye petrol boru hatlarıyla ilgili
gündemdışı söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Yülek. (RP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
İ. ERTAN YÜLEK (Adana) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; huzurunuza, Azerbaycan ve Orta Asya petrol boru
hatlarıyla alakalı olarak çıkmış bulunuyorum; bu
vesileyle, hepinize saygılar sunuyorum.
Petrolün ehemmiyetini hepimiz biliyoruz. Bugün, evimizde,
arabamızda, yolda, hemen her yerde, her zaman, petrol ve onun ürünleriyle
karşılaşmak mümkün ve petrol, çağımızın en
önemli enerji kaynağıdır. Petrol, tahtlar devirmiş,
başlar almış, imparatorluklar yıkmış ve neticede
petrolün ehemmiyeti şu dört kelime ile ifade edilmiş “bir damla
petrol, bir damla kan.”
Bu kadar ehemmiyetli bir madde olan petrolün tarihte iki büyük
paylaşımı bahis konusudur. Birisi, bu asrın
başında, ilk çeyreğinde bizim imparatorluğumuzu da
yıkan Ortadoğu petrolleridir ve Türkiye, bunu çok pahalı
ödemiş, Osmanlı Devletini, imparatorluğunu kaybetmiş ve
Ortadoğu da bütün dünyanın çıban başı haline gelmiştir;
sebep, petrol.
Petrolün ikinci paylaşımı, Orta Asya, Kafkasya, Azerbaycan
petrolleridir. O petrol rezervlerinin de, yapılan son
araştırmalara göre, Ortadoğu petrolleri kadar bol olduğu ve
daha da kaliteli olduğu ortaya çıkmıştır.
Türkiye, bu ikinci petrol paylaşımını da, maalesef,
kaybetmiş durumdadır. Birincisini, baş vererek,
imparatorluğumuzu kaybederek kaybettik, ikincisini ise, zafer
naraları ve kahramanlık edaları içerisinde, iç politikaya alet
ederek bu büyük kaynağı masa başında kaybettik.
Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; 500 milyar
liralık örtülü ödeneğin hesabını sormak için bütün Türkiye
ayağa kalkmış durumda; ama milyar değil, trilyon
değil, katrilyonlarla ölçülebilecek olan bir petrol hadisesinde, Türkiye,
maalesef, kaybettiğinin farkında bile değildir. Gelecekte, biz,
nasıl geçmişe yanıyor isek; evlâtlarımız da bize
yanacaklar, bu kahramanlık nidalarıyla ve zafer naralarıyla
etrafı inletenler, herhalde tarih huzurunda büyük hesap vereceklerdir.
Nedir bu Orta Asya petrollerinin veya Azerbaycan petrollerinin durumu?
Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; biliyoruz ki,
tarihte, ilk petrol, 1830’larda, Azerbaycan’da çıkmıştır ve
bilahara, Azerbaycan’da, Hazar Denizinde ve Orta Asya’da, dünyanın
kalitesi en yüksek, en büyük kaynakları bulunmuştur. Bu petrollerin
dünya piyasalarına ulaştırılabilmesi için bir limana
akıtılması lazımdı. Elimdeki haritadan da
görebileceğiniz gibi, bu limanın en müsait yeri Akdeniz’di.
1992 ve 1993 yıllarında Başbakan
Başdanışmanıydım ve Türkiye’deki Azerbaycan
petrollerinin ve daha kuzeyde, Mangışlak Yarımadasındaki
Tengiz petrollerinin Ceyhan’a akıtılması meselesi gündemdeydi.
Bunun için iki alternatif vardı: Birisi, petrolü Tengiz–Bakü-İran
üzerinden, bizim, şu andaki mevcut boru hattına, Silopi’ye getirmek,
ikincisi, Azerbaycan-Ermenistan üzerinden, yine, Mardin tarafına, mevcut
hatta getirmek veya Ceyhan’a getirmek.
Birincisinden, Türkiye, Amerika kabul etmedi diye vazgeçti ve
“İran’dan geçmez” dedi. İkinci hat, Azerbaycan-Ermenistan’dı ve
Ermenistan’ı da Azerbaycan kabul etmedi. Bunun üzerine, bizzat, bana, o
zamanın Nahcivan Cumhurbaşkanı olan, şimdiki Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, çok daha makul bir teklifle, petrolü,
Azerbaycan-Gürcistan üzerinden Sıvas’a oradan da Ceyhan’a getirmenin en
iyi yol olabileceğini belirtti. Biz, bunun üzerinde
çalışırken, başka hatlar da ortaya çıktı tabiî ve
bunlardan birisi, daha doğrusu Amerika’nın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yülek, süreniz tamamlandı efendim. Benim
eksüre verme hakkım yok; çünkü, süreyi İçtüzük belirliyor.
Değerli arkadaşlarımdan, süreyi daha kısa olarak
değerlendirmelerini rica ediyorum.
Bu gösterdiğiniz çizelgeyi, eğer, 550 adet yapmış
olsaydınız, biz, milletvekili arkadaşlarımıza
dağıtırdık; ama, kürsüden bunu izleyebilme imkânı yok.
Lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim.
İ. ERTAN YÜLEK (Devamla) – Tabiî, bu meselede “petrolde zafer
Türkiye’nin”, “petrolde istediğimiz oldu”, “petrolde umut hattı”,
“petrolde büyük zafer” derken, hemen arkadan ne oldu?.. Bakın
“politikasızlık petrolü kaybettiriyor”, “yeni petrol politikasızlığı”,
“Bakü-Supsa bitti, Ceyhan’a bakalım”, “Azeri petrolünü elimizden
kaçırdık” ve “Türkiye’de petrol darbesi...”
Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; iki hadiseyi önünüze
koyuyorum. Bu petrol boru hatlarının kaçırılmasında
Türkiye’nin büyük vebali vardır, Başbakanlığın büyük
vebali vardır. Elimde bir vesika var. Rusya, Novorossisk’den Samsun-Ceyhan
hattını talep ederken, Türkiye “hayır; bu olmaz” demiş ve
biraz evvel söylediğim iki hattı belirtmiştir. Tam bu
sırada -dikkat buyurun- 1994 yılında, Türkiye’de, Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşvik Uygulama
Genel Müdürlüğü, Samsun-İskenderun boru hattı için teşvik
belgesi verdi. Teşvik belgesi burada. Türkiye ile Rusya masaya oturduğu
zaman, hemen önümüze bunu koydular ve elbirliğiyle, bizim elimizden Ceyhan
boru hattını aldılar. Tabiî, Supsa’nın sahibi yoktu.
Şimdi,Supsa’dan kalktı Novorossisk’e gitti. Karadeniz, bir
içdenizdir; Karadeniz mutlaka kirletilir, oraya gitmemesi lazımdır.
Boğazlardan geçirmediğiniz takdirde -ki, geçirilmeyecektir-
hattı söyleyeyim size: Novorossisk’ten Burgaz’a, Burgaz’dan Saros
Körfezine girecek ve Türkiye de, bu işi, maalesef, masa başında,
şu kahramanlık nidaları, naraları içerisinde kaybedecektir.
Şimdi soruyorum arkadaşlar: Bu,kahramanlık naraları
atanlar nerelerde ve bunun hesabını kim verecek? (RP
sıralarından alkışlar) Biz, 5 milyarın
hesabını sorarken, bunun hesabını kim soracak ve
çocuklarımıza ne diyeceğiz; millete yalan söyleyenler, bunu
millete yutturanlar, şimdi, hangi yüzle milletin huzuruna çıkacaklar?
Bunu, bir politik mülahazayla söylemiyorum; ama, bizim, bunun
hesabını sormamız lazım. Dünyadaki ikinci petrol
dağılımını bu şekilde masa başında
kaybedenlerden, hem de kahramanlık naralarıyla kaybedenlerden,
Türkiye’nin, bu Meclisin bunun hesabını sorması
lazımdır. Bunun için, herhalde genel görüşme veya Meclis
araştırması, gerekiyorsa Meclis soruşturması önergesi
vermek lazımdır. Yapılacak en önemli iş de, bu işin
müsebbibi olan, şimdiki Dışişleri Bakanının
derhal istifa etmesidir. (RP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Hepinize saygılar sunuyorum ve diyorum ki, propaganda, ne sihirli
değnektir ki, vatan hainlerini kahraman, kahramanları vatan haini
yapar. Yarabbi, sen, bizim içimizdeki akılsızlar yüzünden bizi helak
etme.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adana Milletvekili Sayın Ertan Yülek’e teşekkür
ediyorum.
3. – Bursa Milletvekili Hayati
Korkmaz’ın, Türkiye’ye göçmen olarak Bulgaristan’dan gelen
soydaşlarımızla, Rusya’dan gelen Ahıska Türklerinin sorunlarına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı Ayvaz Gökdemir’in cevabı
BAŞKAN – Bugünkü gündemdışı son söz talebi, Bursa
Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’ın.
Sayın Korkmaz, Bulgaristan’dan gelen
soydaşlarımızın ve Ahıska Türklerinin
yaşadıkları sorunlarla ilgili konuşacaktır.
Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
HAYATİ KORKMAZ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bulgaristan’dan anayurda göç olgusu, 1893 Osmanlı-Rus
Harbiyle başlamış ve muhtelif aralıklarla devam
etmiştir. Nedenleri değişkenlik göstermekle birlikte, göç,
kanayan bir yara gibi günümüze kadar sürmüştür.
Türkiye ile Bulgaristan arasında varılan anlaşma sonucu,
son büyük göç 1968-1978 yılları arasında
gerçekleşmiştir. Bu anlaşma çerçevesinde, Türkiye’ye göç eden
göçmen vatandaşlarımızın sosyal haklarını elde
etmeleri için 1968 yılında Bulgaristan ile yapılan Sosyal Haklar
Anlaşması, aradan yirmisekiz yıl geçmiş olmasına
rağmen hâlâ yürürlüğe konulamamış ve
vatandaşlarımız, bu antlaşmayla kendilerine
sağlanması gereken haklardan yararlanamamışlardır.
1989 yılında, Bulgaristan’daki Jivkov yönetimi
yaklaşık 350 bin soydaşımızı zorunlu göçe
zorlayarak veya âdeta kovarak, Türkiye’ye gelmelerine neden olmuştur. Bu
soydaşlarımız da, Bulgaristan’da kazanılmış
sosyal haklarını alamamışlardır. Kendilerine, Türk
Devletinin, Birleşmiş Milletlerin ve belli oranlarda kendi
katkılarıyla konut sorunlarının çözüleceği sözü
verilmiş; ancak, sadece bir kısmı konut sahibi
olabilmiştir. Diğerleri ise, kendilerine verilen bu sözün yerine
getirilmesini ve bu haksızlığın ortadan
kaldırılmasını beklemektedirler.
Bulgaristan’ın genel ekonomik durumunun kötüleşmesi, orada
yaşayan Türklerin zaten kötü olan ekonomik durumlarının daha da
kötüye gitmesine neden olmuştur. Bulgaristan’ın Türklere
karşı takındığı olumsuz tavır ve ekonomik
etkenler, turist vizesiyle ve kaçak olarak Türkiye’ye göçün bugüne kadar devam
etmesine neden olmuştur. Ancak, bu şartlarda ülkemize gelen
soydaşlarımızın yaşam şartları içler
acısıdır. Çünkü, oturma ve çalışma izinleri
olmadığı için, sosyal güvenlik kapsamındaki işlerde
çalışamamakta; kendi mesleklerini icra edememekte; çocukları,
okudukları halde, mezun olma durumunda diploma alamamakta ve mal-mülk
edinememektedirler. Bulgaristan’a dönmeleri halinde daha zor
şartların onları bekliyor olması nedeniyle, geri dönmeyi de
düşünememektedirler. Soydaşlarımızı temsil eden dernek
ve federasyon yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde,
bu olayın bir noktada kesilmesi ve belirlenecek tarihten önce gelenler ile
bunların 18 yaşından küçük ve evli olmayan
çocuklarının Türkiye’ye getirilerek vatandaşlık
haklarını kazanmalarının doğru olacağı,
ortak görüş olarak benimsenmiştir.
Bu doğrultuda, 31.12.1995 tarihine kadar gelenlere en kısa
sürede oturma ve çalışma izni verilmesi, ardından da
vatandaşlık haklarının verilmesi, büyük önem
taşımaktadır.
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; diğer
taraftan, bu soydaşlarımızın Bulgaristan’da
çalışmalarından doğan haklarının Türkiye’ye
aktarılması için girişimlerin
hızlandırılması veya mağduriyetlerini az da olsa
önlemek açısından, geriye dönük olarak, herhangi bir sosyal güvenlik
kurumuna en az on yıl borçlanma olanağı, göç, turist vizesi
alarak veya kaçak olarak gelen soydaşlarımıza
sağlanmalıdır.
Bulgaristan’dan gelen birkısım vatandaşımız
oradan emekli olarak gelmişlerdir. Mevcut şartlarda, emekli
maaşlarını alabilmek için belli aralıklarla Bulgaristan’a
gitmek zorundadırlar. Bu gidiş gelişlerde, aldıkları
emekli maaşının büyük bir kısmını harcamak
zorunda kalmaktadırlar. Bu vatandaşlarımızın
maaşlarını ülkemizdeki bir banka veya benzeri kuruluştan
almaları sağlandığı takdirde, geçimleri
kolaylaşacağı gibi, ülkemize daha fazla kaynak girdisi
sağlamış olacaklardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmamın son kısmında, 1944 yılından beri,
Sovyetler Birliğinin değişik bölgelerine sürgün edilerek çok zor
şartlarda yaşamaya mahkûm edilen ve kendilerine yönelik
saldırıların artması sonucu Türkiye’ye göç eden
yaklaşık 2 bin Ahıskalı Türk ailenin sorunlarına
değinmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
HAYATİ KORKMAZ (Devamla) – 1 dakika içerisinde
tamamlayacağım efendim.
Dağılan Sovyetler Birliğinde, toplulukların
yaşadıkları sıkıntılardan en çok
Ahıskalı Türkler etkilenmiştir. Zor durumdaki bu insanlara sahip
çıkacağımıza dair, Sayın
Cumhurbaşkanımız ve zamanın Başbakanı söz
vermişlerdir. Hatta, 2.7.1992 tarihinde, Ahıskalı Türklere
yardım esaslarını belirleyen, 3835 sayılı,
Ahıskalı Türklerin Türkiye’ye Kabulü ve İskânına Dair
Kanun, Parlamentomuz tarafından kabul edilmiştir; ancak, verilen
sözler ve hazırlanan kanuna rağmen, bu ailelerin sorunları
çözülememiştir. Dört yılı aşkın bir süredir
vatandaşlığa kabul edilmeyen bu insanlar, sosyal güvenlik
kapsamındaki işlerde çalışamadıkları için,
güvenceden yoksun ve çok düşük ücretlerle çalışmak
zorundadırlar. Bu nedenle, ivedi olarak, oturma ve çalışma izni
için gerekli belgelerin kendilerine verilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
kanunda belirtilen yardımların, öncelikle zor durumdaki ailelerden
başlayarak verilmesine başlanmalıdır.
Sözlerime son verirken, Yüce Meclisi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Bursa Milletvekili Sayın Hayati Korkmaz’a
teşekkür ediyorum.
Sayın Hayati Korkmaz’ın konuşması üzerine, Hükümet
adına, Devlet Bakanı Sayın Ayvaz Gökdemir cevap
konuşması yapacaklar.
Buyurun efendim.
DEVLET BAKANI AYVAZ GÖKDEMİR (Kayseri) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bursa Milletvekilimiz Sayın Hayati
Korkmaz’ın, Bulgaristan’dan göç eden soydaşlarımız ve
Ahıskalı soydaşlarımızla ilgili konuşması
vesilesiyle Yüce Meclise ve kendilerine bilgi arz etmek üzere huzurunuza
gelmiş bulunuyorum.
Bulgaristan’dan, 1989’da başlayan zorunlu göç sebebiyle, 1991
yılı sonuna kadar, Türkiye’ye, 340 bin dolayında soydaş
gelmiştir ve bunların 240 bini Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığına geçmiştir. Bunlar vatandaş
olmuşlardır. Kendileri için mesken yapma sorumluluğunu
devletimiz üstlenmiş; Avrupa İskân Fonu ve İslam
Bankasından sağlanan kaynaklarla, bu konutlar süratle yapılmaya
başlanmış ve şu anda da, yüzde 98 seviyesinde
bitmiştir. Ümit ediyorum ki, bu yıl sonuna kadar, sosyal tesisleriyle
birlikte (camii, okulu, sağlık evi) bütün bu tesisler
tamamlanmış olacaktır. Bunlar, soydaşlarımıza,
70, 80, 100, 180, 200 milyona, yani yapılış ve bitiş
tarihlerindeki fiyatlara göre ve 20 yıl vadeyle satılmış
bulunuyor ki, âdeta, karşılıksız verilmiş
seviyesindedir veyahut kendilerini zorlamayacak bir seviyededir.
Bu 240 bin sayısı, az bir sayı değildir.
Bunların içinden de -240 bin kişi yerleştirilmiş, işe,
aşa ve vatandaşlık haklarına kavuşturulmuş- 23
bin civarında insana mesken yapılmış ve verilmiştir.
Her birimiz şahsî durumumuzu göz önüne getirdiğimizde, ben,
otuz küsur yıldan beri devlete hizmet ederim, bir daire sahibiyim. Bir
zaruret sebebiyle, zorda kalmış ve bize iltihak etmiş
vatandaşlarımıza da, bunu derhal takdim ediyoruz. Bunu herhangi
bir mukayese için söylemiyorum. O konutların yapıldığı
yerlerdeki vatandaşlarımız, kendi konutları ve
durumlarıyla bunu mukayese ettikleri zaman, biz, sürekli Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olana, âdeta borçlu durumda kalıyoruz.
Yani, vatandaşlarımızın durumu yürekler
acısıdır...
Aziz kardeşim, Türkiye Cumhuriyetinin, tarih boyunca olduğu
gibi, bu dönemde de yüklendiği yükü, bütünüyle bir görmek lazım, bir
“Allah razı olsun” demek lazım. Hiç kimsenin durumu içler
acısı filan değildir. Cumhuriyet hükümetleri de, bu hususu
münakaşa etmemişlerdir; bir bayrak yarışı gibi,
birbirine devrederek yapmışlardır. Hepsi Marmara ve Ege
Bölgesindedir.
Şimdi, bu göçle gelen, durumları bir kanunla belirlenen, nizam
altına alınan insanlar dışında, kaçak gelenlere, yine,
bir şefkat eseri olarak -hepsini
resmî bir muameleye tabi tutmak mümkünken- Türkiye müsamaha ediyor.
Sayısı kaçtır, ne kadardır; bu göç, bu geliş ne zaman
durur, bunu bir devlet nasıl planlar ve nasıl hizmete arz eder; bunu,
burada konuşma yapan değerli kardeşimiz de -duygularına
katılıyorum, şefkat hislerine katılıyorum-
müşahhas olarak ifade edemeyecektir. Kaldı ki, devletimizin
kuruluşundan beri bir politikası vardır; bulundukları
yerlerde, asıl vatanlarında oturan Türkleri yerinde tutmak. Bu
siyasetin ne kadar doğru bir siyaset olduğu 1990’dan bu yana belli
olmuştur.
1989’da, hepimizin içini sızlatan bir tablo halinde Türkiye’ye
yönelen soydaşlarımız, bugün, dünkünden tamamen farklı bir
vasat içindedirler; partileri vardır, Bugaristan Parlamentosunda temsil
edilmektedirler; Türk soyundan 15 parlamenter vardır. Biz, onları,
bulundukları ülkeler ile ülkemiz arasında, dostluğun sağlam
bir mesnedi ve köprüsü olarak görmek ve değerlendirmek istiyoruz.
Şimdi, kaçak gelen soydaşlara hep birlikte nasihat etmeliyiz.
Onların çocuklarının eğitim meselesini vesairesini
halletmek, mesele değildir; Bulgaristan vatandaşı olarak da,
Türkiye’de eğitimlerini sağlamak mümkün olabilecektir; ama, mümkünse
Bulgaristan’a dönmelidirler.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların sosyal
hakları konusu, takibimizdedir; Dışişlerimiz takip
etmektedir, ben takip ediyorum; ama, takdir buyurulur ki, bu, bize
bağlı bir iş değildir; yani, Bulgaristan Hükümetiyle
birlikte karar verip sonuçlandıracağımız bir iştir ve
bu süreci hızlandırmak için, Türkiye, elinden geleni yapıyor.
Biraz sabırla, o hususta da, can dinlendirici, değerli
arkadaşımızı ve bu hususta kendisini mağdur hisseden
kardeşlerimizi tatmin edecek sonuçlar alacağımızı
tahmin ediyorum.
Ahıskalılara gelince... Ahıska Türkleri, Türk
dünyasının en mağdur insanlarıdır. Herkes, rahat bir
nizamda veya zulüm altında vatanında oturur; ama,
Ahıskalılar, Asya’nın, Avrupa’nın her tarafına
saçılmışlar, dağıtılmışlardır ve
bunlar kendi vatanlarında oturmamaktadırlar. Bunlardan arzu edenlerin
Gürcistan’a dönüşleri hususunda, Gürcistan Devleti nezdinde teşebbüslerimiz
oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın, doğrudan
doğruya, Sayın Şevardnadze nezdinde teşebbüsleri oldu;
oradan olumlu tavır gördük. Oraya dönerlerse, oraya yerleşmelerini,
iskânlarını kolaylaştırmak üzere, Türkiye, kendisine
düşeni yapacaktır.
Bunun yanı sıra, en mağdur olanlarından
başlayarak, Türkiye’ye -kanunu var, o kanun çerçevesinde- 180 aile
getirdik. Bunlar 770 kişidir ve geçici barınaklarındadır.
Geçici barınakları, geçici barınak şartlarında
olabildiğince iyidir. Sürekli meskenleri de bitirilmek üzeredir. Nevruz
dolayısıyla gittiğimizde -Iğdır’a çok yakın, 5-6
kilometre mesafededirler- ziyaret ettik. İnşallah, bu yıl sonuna
kadar asıl meskenlerine intikal edeceklerdir. Ondan sonra da, bunların
sayısı kadar yenilerinin getirilmesi bahis konusu olabilecektir.
Bunların geçimleri, Nisan 1994’e kadar Kızılay
tarafından sağlanıyordu. Nisan 1994’ten itibaren, her aileye,
kişi başına 770 bin Türk Lirası olmak üzere tahsisat
ayrıldı ve sonra, üst sınır, 5 milyon 390 bin lirada
donduruldu. Bunların çocuklarının okutulması için,
çocukların okullara taşınıp, getirilip götürülmesi için
özel tedbirler alındı. Bunlara iş bulunması için, mahallî
idaremiz ve merkezî idaremiz gayret sarf ediyor. Bunlardan, aynı
vasıfta veya benzer vasıfta 96 kişiden 25’i resmî dairelerde
istihdam edildi. Yapabilecekleri, kilimcilik gibi -Karabağ
kilimciliği cinsinden- işlerinde de kendilerine kaynak temin
ediliyor, destek temin ediliyor.
Yapılan 9 blokta 180 daire var ve bu aileler, rahatlıkla
dairelerine geçebileceklerdir.
Bunlardan da, turist pasaportuyla gelip, Türkiye’de kalanlar var.
Bunların bir kısmı demektedir ki, bize sadece göç hakkı
verin, vatandaşlık hakkı verin, biz kendi
hayatımızı temin ederiz, devletimize bir yük olmasın. Bu,
makul bir yaklaşımdır ve benim gözlediğim insanlar da
işe yarar insanlardır, gerek üniversitelerde gerek diğer resmî
ve özel sektörde işe yarayacak, iş yapabilecek, kendi
hayatını götürebilecek vasıfta insanlardır.
Şu an için, şahsî fikrim olarak beyan edebilirim ki, özel
durumlarından dolayı, dünyanın her tarafına
dağıtılmış bulunduklarından dolayı ve kendi
vatanlarında yaşamadıkları için bir kısmını
iskânlı olarak Türkiye’ye getirdiğimiz bu Ahıskalıların,
belli kriterlerle, kendi hayatını temin edebilecek olanlarına
vatandaşlık hakkı tanımalıyız. Bu hususu, ilgili
bütün kuruluşlarla görüşmekteyiz.
Türkiye, dünyanın neresinde olursa olsun, mağdur
kardeşlerine karşı şefkatlidir. Türk Milleti, hamiyetlidir
ve Türkiye’nin, şu müşahede ettiğimiz dört beş sene
içerisinde yüklendiği yükü, bizden çok daha zengin devletler, inanın
ki, yüklenmezlerdi, yüklenemezlerdi. Bundan, Türkiye, şeref duyuyor; büyük
bir tarihten geliyor, büyük bir millet; elbette mükellefiyetleri de büyük
olacaktır.
Hadiseleri değerlendirirken, değerli milletvekillerinden benim
istirhamım, sanki kendileri sorumluymuş gibi
değerlendirmeleridir; ben sorumlu olsam ne yapardım, devletim acaba
neyi eksik yaptı demek lazım. Bir de, her vesileyle, Türk Milletine,
Türk Devletine Allah zeval vermesin diye dua etmeyi, şükran duygusunu
ihmal etmemeliyiz.
Saygılar sunuyorum. (DYP, ANAP ve RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Devlet Bakanı Sayın Ayvaz Gökdemir’e
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, böylece, gündemdışı
konuşmalar tamamlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır;
okutuyorum:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – İsviçre’ye gidecek olan
Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna’ya, dönüşüne
kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet
edeceğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/286)
15 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dünya Sağlık Örgütünün 49 uncu Genel Kurul
Toplantısına katılmak üzere, 19 Mayıs 1996 tarihinde
İsviçre’ye gidecek olan Sağlık Bakanı
Yıldırım Aktuna’nın dönüşüne kadar; Sağlık
Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2. – Amerika Birleşik Devletlerine
gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet edeceğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/287)
17 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 19 Mayıs 1996
tarihinde Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın dönüşüne kadar;
Dışişleri Bakanlığına, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet
etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3. – Fransa’ya gidecek olan Devlet
Bakanı Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Yaman
Törenir’in vekâlet edeceğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/288)
17 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İktisadî İşbirliği ve Gelişme
Teşkilatı (OECD) Bakanlar Konseyi Toplantısına
katılmak üzere, 20 Mayıs 1996 tarihinde Fransa’ya gidecek olan Devlet
Bakanı Ufuk Söylemez’in dönüşüne kadar; Devlet
Bakanlığına, Devlet Bakanı Yaman Törüner’in vekâlet
etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması önergeleri
vardır; okutuyorum:
C)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi ve
14 arkadaşının, esnaf ve sanatkârların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/75)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülke sosyoekonomik yapımız bakımından gözardı
edilemeyecek sosyoekonomik potansiyeli haiz esnaf ve sanatkârların
desteklenmesinde, gelişmelerinin sağlanması ve sorunlarının
çözümünde gerekli yasal düzenlemelerin tespiti ile araştırılarak
ortaya konması için, Anayasanın 98 inci maddesi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 102 nci maddesi gereğince Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1. Hilmi Develi (Denizli)
2. Yalçın Gürtan (Samsun)
3. Hayati Korkmaz (Bursa)
4. Necdet Tekin (Kırklareli)
5. Emin Karaa (Kütahya)
6. Hikmet Sami Türk (Trabzon)
7. Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)
8. Uluç Gürkan (Ankara)
9. Metin Şahin (Antalya)
10. Ayhan Gürel (Samsun)
11. Bekir Yurdagül (Kocaeli)
12. Hasan Gülay (Manisa)
13. Fikret Uzunhasan (Muğla)
14. İhsan Çabuk (Ordu)
15. Mehmet Yaşar Ünal (Uşak)
Gerekçe:
Günümüzde, içinde bulunduğumuz çağın gereği, dünya
ekonomik konjonktürü, artık daha hızlı hareket eden, daha
hızlı karar veren, daha hızlı entegre olan ve daha
hızlı değişimi yaşayan birimlere doğru
yönelmektedir. Bu tanımlamayla ifade edilen kavram, esnaf ve sanatkâr
işletmesi kavramıdır. Globalleşme konsepti ve ülkelerin
güçlerini bir araya getirerek bütün olarak ortak hareket etme düşüncesi,
esnaf ve sanatkâr işletmesi ve küçük işletme tanımını
daha güçlü bir konuma taşımaktadır.
Ülke nüfusumuzun yaklaşık üçte birini teşkil eden esnaf
ve sanatkârlar, ulusal ekonomik kompozisyon içinde başarının
destekleyici unsuru ve kalkınmanın da dinamosu durumundadırlar.
Bugün, esnaf ve sanatkârların ekonomik yapımız içindeki rakamsal
yerinin altı çizilecek olursa, karşılaşılan tablo,
yaklaşık olarak; toplam işyerlerinin tamamına yakın
(yüzde 98), toplam istihdamın yarıya yakın (yüzde 45), toplam
üretimin üçte biri olan (yüzde 26) ve toplam ihracatın da (yüzde 8) gibi
bir potansiyele tekabül eder. Buna karşın, paradoksal bir durum arz
eden bir nokta mevcuttur ki, o da, esnaf ve sanatkârların toplam
kredilerden sadece yüzde 4 gibi bir pay almasıdır.
Kökeni tamamen tarihsel bağlara dayalı, meslekî
dayanışma ve yardımlaşma üzerine bina edilmiş
ilişkiler zincirinin günümüze uzanmış halkalarını
teşkil eden esnaf ve sanatkârlar, Ahilik ve Lonca sistemi zeminine de
tutunarak, günümüze yüzümüzü çevirdiğimizde, sosyal adaletin ve toplumsal
barışın tesisinde, esnaf ve sanatkâr kesiminin toplumun
diğer katmanlarından farklı olarak, önemli ve zor bir misyon
yüklendiğini görürüz.
Laik ve demokratik bir toplum düzeni, liberal ve rekabetçi ekonomik
düzenin yaşamasına en uygun olan ortamı hazırlar. Bugün,
ekonomik ve toplumsal bilimlerin temel ilkesi, rekabetçi bir pazar
ortamının oluşturulması ve sağlıklı
yaşaması için, ülke içinde demokrasi ve sosyal barışın
varlığını önkoşul olarak kabul eder. Toplumun tüm
ihtiyaçlarının temini ve arzu edilen hizmet kalitesinin tesisi için,
esnaf ve sanatkâr kesimi, toplumsal çekişmelerin olmadığı,
demokratik ve laik çağdaş toplum düzeninin kurulduğu, hukuk ve refah
devleti mekanizmalarının bütün alt ve üst kollarıyla tesis
edildiği, toplumsal barışın yine toplum güçlerince
korunduğu bir ortam arzu eder; çünkü, bu ortam, ekonomik olarak
yaşamını sürdürmesi için yegâne uygun ortamdır.
Ülke çapında kırsal bölgelere yayılarak, bu bölgelerde
yaratacağı istihdam kapasitesiyile, henüz yeterli altyapısı
olmayan büyük şehirlere işgücü akışını durduran
esnaf ve sanatkârlar, kontrolsuz nüfus artışına engel olarak,
bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarını asgarî
düzeye indirmektedir.
Türkiye’de ekonomik dengeyi sağlayabilmek için
yürütülen kısa vadeli politikalar, büyük işletmeler lehine olan reel
kur politikası ve teşvik sistemi, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının para politikası sonucu, kredilerin
kısılması, ihracat yapmayı engelleyen yasal düzenlemeler,
esnaf ve sanatkârı zor durumda bırakmakta ve işini tasfiye eden
ya da iflas eden esnaf sayısı artmaktadır. Gerek nicelik gerek
nitelik olarak Batı standartlarının çok altında kalan esnaf
ve sanatkâr işletmesinin, gümrük birliğine girme sürecinde, modern,
cesur ve çağdaş ekonomik düzenlemelerle yeniden yapılanması
şarttır.
Avrupa Birliğinde, esnaf ve sanatkâr kesiminin de
mensubu olduğu KOBİ’lere büyük önem verilmektedir. KOBİ’lerin
desteklenmesi, uygun koşullarla kredi verilmesi, sosyal masrafların
ve bürokratik engellerin azaltılması yönünde düzenlemeler
yapılmaktadır. Ülkenin ekonomik yapısına göre
KOBİ’lerin çalışmalarına uygun ortam yaratabilmek için, ya
gerekli yasal düzenlemeler yapılmakta ya da finansal destek verilerek,
KOBİ’lerde büyüme, istihdam ve rekabet teşvikini sağlamak yoluna
gidilmektedir. Avrupa Birliği ile Türkiye’deki KOBİ’ler
karşılaştırıldığında,
yaşanması muhtemel olan yoğun rekabet ortamında, durumun,
kesimin aleyhine olduğu görülür. Küçük işletmelerin Avrupa
pazarında yer edinebilmesi, rekabet gücü kazanabilmesi ve gümrük
birliğine girildiğinde hem bu işletmelerde hem de genel olarak
ekonomide olumsuz sonuçlar doğurmaması için, benzer düzenlemelerin
ilgili kurum ve kuruluşların işbirliğiyle ve bu kesimi
gözeten ve koruyan bir yaklaşımla bir an önce yapılması
gerekmektedir.
Kesimin fotoğrafını arz eden bu durum,
Türk esnaf ve sanatkâr için, Yüce Meclis nezdinde, özellikle bu amaca yönelik
çalışmalar yürüten, yasal düzenlemeler için gerekli teknik çalışmayı
yaparak, Yasama Organını kesim ile ilgili konularda brife eden bir
kurumlaşmanın tercih edilmesi, sonsuz faydalar temin edecektir.
Sosyoekonomik bakımdan önemli bir potansiyeli teşkil eden
esnaf ve sanatkâr kesiminin, hukukî, malî ve yapısal konularda
sorunlarını tespit edecek, Anayasamızın 173 üncü
maddesindeki “devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici
tedbirleri alır” amir hükmü doğrultusundaki çalışmalara yön
verecek, gerekli hukukî zeminin oluşturulmasına katkı
sağlayacak, ülke kalkınmamıza destek vermek üzere, bir
çalışma başlatılarak, bu konuda bir Meclis
araştırması açılması, ülke menfaatlarımız
bakımından faydalı olacaktır.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde ki yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusunda öngörüşme,
sırasında yapılacaktır.
Diğer Meclis araştırması önergesini okutuyorum:
2. – Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen ve
24 arkadaşının, tütün üreticilerinin içinde bulundukları
sorunların ve tütün politikamızın tespiti amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/76)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin içinde bulunduğu
sıkıntılardan kurtulması için kendi
insanımızın emeğinin, alınterinin en iyi şekilde
değerlendirilmesi gerekir. Bunun için, mağdur edilen ve Türk
ekonomisine katkısı yıllar itibariyle negatifleşen tütün
üretiminin en verimli şekilde değerlendirilmesi için, Anayasanın
98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 102 ve 103 üncü
maddeleri gereğince, tütün politikamızın tespiti
bakımından ilişikteki Meclis araştırması
önergemizin kabulüne delaletinizi saygılarımızla arz ve talep
ederiz.
1. Zeki Ergezen (Bitlis)
2. Şevket Kazan (Kocaeli)
3. Cevat Ayhan (Sakarya)
4. Salih Kapusuz (Kayseri)
5. Hüsamettin Korkutata (Bingöl)
6. Latif Öztek (Samsun)
7. Nurettin Aktaş (Gaziantep)
8. Zülfükar İzol (Şanlıurfa)
9. Musa Demirci (Sıvas)
10. Mehmet Emin Aydın (Siirt)
11. Ferit Bora (Diyarbakır)
12. Bülent Arınç (Manisa)
13. Sabahattin Yıldız (Muş)
14. Kahraman Emmioğlu (Gaziantep)
15. Alaattin Sever Aydın (Batman)
16. Necati Çelik (Kocaeli)
17. Gürcan Dağdaş (İstanbul)
18. Hasan Belhan (Elazığ)
19. Yakup Budak (Adana)
20. Sacit Günbey (Diyarbakır)
21. Muhammet Polat (Aydın)
22. Ahmet Çelik (Adıyaman)
23. Ahmet Doğan (Adıyaman)
24. İbrahim Ertan Yülek (Adana)
25. İbrahim Halil Çelik (Şanlıurfa)
1. Ülkemiz nüfusunun önemli bir kesimi
kazancını tütünden temin etmektedir. Yaklaşık 2,5 milyon
tütün üreticisinin alınteri olan tütün üretimi, yanlış
politikalar sonucu yakılıyor, çürütülüyor veya gömülerek heba
ediliyor.
2. Geçmiş yıllarda atılan yanlış
adımların bir sonucu olarak; yürütülen mevcut politikalar devam
ettiği müddetçe, gerek yurtiçinde gerekse alternatif ihracatçı
ülkelerde Türk tütünlerinin rekabet etme imkânı kalmamıştır.
3. Blended tipi sigaralara olan talep, bütün dünyada olduğu gibi,
ülkemizde de artmıştır. 1988 yılında, Türk tütün
ihracatında sağlanan 225 milyon dolarlık döviz gelirinin yüzde
60’ı sigara ithali için harcanırken, 1993 yılında
başabaş, şimdi ise aradaki fark önemli ölçüde negatif
olmuştur.
4. ABD, 1980’li yıllarda kendi ülkelerindeki tütün tüketimi
azalınca, tüketimindeki daralmadan dolayı ürettiği tütünlerine
pazar arama çabalarına girdi. Bunun için de, en müsait olan Türkiye
yönetimleriyle anlaşıp, devlette tütün tekelini kırarak,
öncelikle halkı, ABD tipi tütün içicisi olarak
alıştırdı, bağımlı kıldı. Bunun
sonucu olarak da, Tekel, çıkardığı sigaralarda büyük oranda
ABD tütünü kullanmaktadır.
5. Türkiye’de Virginia ve burley tütünlerini yetiştiren
şirketler, her yıl, ilgili bakanlıktan ekim izni ve buna
bağlı tohum ithal izni alması gerekiyor. Ayrıca, ABD tütünü
üretme imkânı binde 5. Bunun sebebi, Virginia tütününün kurutulması
için bir fırının maliyeti 50 bin dolar, bir hangarın
maliyeti 25 bin dolardır. Bu maliyet ve teknik imkânsızlık,
tütün ekicilerinin ve şirketlerin imkânlarını
aştığı gibi, ekicilerimizin evleri bu tür tütünlerin
muhafazası ve bakımı için yeterli değildir. Sulak alanda
yetişen, fırında kurutulan ABD tütününe karşı,
şark tütünü kırsal alanda yetişir, güneşte kurutulur, evde
muhafaza edilir.
6. Buna karşılık, halen tütün üretiminde açık
bulunan sahaların yaklaşık olarak binde 8’inde tütün üretimi
yapılmakta iken, bu oranın iç piyasadaki tüketimi de önemli ölçüde
azalmakta, iharacatta nispî olarak gerçekleşmektedir.
7. DPT, 1993’te hazırladığı raporda, hiç tütün
ekilmeden, tütün üreticilerine 18 trilyon para ödenmesi halinde, devletin
zararı daha az olacaktır.
8. Çünkü, yanlış politikalar, Türk tütün üreticisinin
alınterini ABD Tabakko tütün kampanyalarına satmıştır.
Bunun neticesi olarak, bu durum, tütün üreticisi köylüler tarafından 1992
yılında protesto edilmiştir. Manisa ve çevresinde binlerce köylü
İzmir’e yürümüştür.
9. Dünyada tütün mücadeleleri ABD ve şark tütünü arasında
geçmektedir. Bu mücadele, Virginia tütününe teslim olan ülkemiz, yakılmak
çürümek ve gömülmek üzere tütün üretmeye devam etmektedir.
10. Türkiye üretmediği tütünü tüketmekte, tükettiği tütünü ise
üretmemektedir. Başka bir ifadeyle, Türk tütünü tiryakisi, ABD tipi tütün
bağımlısı yapılmıştır.
11. Yabancı tütün şirketleri tütün alımında eksper
bulundurmuyorlar. Temsilcileri keyfî olarak tütüne grad (kalite) takdir
ediyorlar. Bu, üreticiyi mağdur etmektedir. 1 grad tütün fiatı 140
000 TL/Kg iken 5 grad tütün 26 000 TL/Kg olmaktadır.
12. Tütün borsası kurulmalı.
13. Bağ-Kur kesintileri çiftçinin bulunduğu ile
yatırılmayıp, şirket merkezinin bulunduğu yere
yatırılmaktadır.
14. Tekelin, yabancı firmaların tütüncüsünden alım
yapmaması, çiftçiyi satışta yabancı firmalara mahkûm
etmektedir.
15. Tütünümüzü işleyecek makine sanayii ihmal edilmiştir.
16. Bu çarpıklıkların önüne geçmek için;
a) İç tüketim ve dışsatım için nitelik ve nicelik
bakımından talebe cevap verecek ve yabancı sigaralarla rekabet
edecek seviyeye getirmek.
b) İç ve dış pazarlara yönelik etkili bir pazarlama
sistemi kurmak.
c) Türk tütününün ve tütüncülüğümüzün uzun vadeli
çıkarlarına zarar verilmemesini göz önünde bulundurmak.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme,
sırasında yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonu Başkanlığının bir raporu vardır; okutup
bilgilerinize sunacağım:
V. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1. – Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Sayıştay
Başkanlığının 1994 Malî Yılı
Kesinhesabına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/1) (S. Sayısı
: 11) (1)
Yüksek Başkanlığa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı,
Sayıştay Başkanlığı 1994 malî yılı
kesin hesaplarını ihtiva eden bu cetvel içerisindekiler incelenerek
kayıt defterine uygun olduğu anlaşılmış olup,
İçtüzüğümüzün 156 ncı maddesi gereğince Genel Kurula arz
edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
Başkan
Süleyman
Hatinoğlu
(Artvin)
ve
Komisyon üyeleri
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair önergeler
vardır, okutuyorum.
IV . – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
4. – Yozgat Milletvekili Kâzım
Arslan’ın, (6/175) esas numaralı sözlü soru önergesini geri
aldığına ilişkin önergesi (4/22)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 75 inci
sırasında yer alan (6/175) esas numaralı sözlü soru önergeme
yazılı cevap aldığımdan, soru önergemi geri
alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 21.5.1996
Kâzım
Arslan
Yozgat
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
İkinci bir sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair
önerge vardır; okutuyorum:
5. – Niğde Milletvekili M. Salih
Katırcıoğlu’nun, (6/179) esas numaralı sözlü soru
önergesini geri aldığına ilişkin önergesi (4/23)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 92 nci
sırasında yer alan (6/179) esas numaralı sözlü soru önergeme
yazılı cevap aldığımdan, soru önergemi geri
alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Salih Katırcıoğlu
Niğde
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
6. – Brüksel’de yapılacak olan
“Barışa Bir Şans-Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar”
konulu toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen katılacak
Parlamento heyetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/289)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Belçika Hükümetinin himayesinde Brüksel’de 30-31 Mayıs 1996
tarihleri arasında düzenlenecek “Barışa Bir
Şans-Balkanlarda Sesini Yükselten Kadınlar” konulu toplantıya
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir Parlamento heyetinin icabet etmesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi
uyarınca, Genel Kurulun 8 Mayıs 1996 tarihindeki 49 uncu
Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti
gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen
Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Doç.
Dr. Mustafa Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Adı Soyadı: Seçim
İli:
H. Ayseli Göksoy Manisa
Lale Aytaman Muğla
Sema Pişkinsüt Aydın
Birgen Keleş İzmir
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 3
tezkeresi daha vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım:
7. – Moldova Parlamentosunun resmî
davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen icabet edilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/290)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Moldova Parlamentosundan alınan resmî bir davette,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyeti Moldova’ya davet
edilmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca
Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
8. – Türkiye-Arjantin, Türkiye-Arnavutluk,
Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye-Fransa,
Türkiye-Gürcistan, Türkiye-Güney Kore, Türkiye-Japonya, Türkiye-Kazakistan,
Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye-Kırgızistan,
Türkiye-Kuveyt, Türkiye-Makedonya, Türkiye-Meksika, Türkiye-Moldova,
Türkiye-Pakistan, Türkiye-Romanya, Türkiye-Rusya Federasyonu,
Türkiye-Şili, Türkiye-Tacikistan, Türkiye-Türkmenistan Dostluk
Gruplarının kurulmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/291)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 16 Mayıs 1996 tarih ve 13 sayılı
Kararıyla, Türkiye ile aşağıda belirtilen ülkeler
arasında Parlamentolararası Dostluk Grupları kurulması
uygun görülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk gruplarının
kurulması Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Türkiye-Arjantin
Türkiye-Arnavutluk
Türkiye-Azerbaycan
Türkiye-Çin Halk Cumhuriyeti
Türkiye-Fransa
Türkiye-Gürcistan
Türkiye-Güney Kore
Türkiye-Japonya
Türkiye-Kazakistan
Türkiye-KKTC
Türkiye-Kırgızistan
Türkiye-Kuveyt
Türkiye-Makedonya
Türkiye-Meksika
Türkiye-Moldova
Türkiye-Pakistan
Türkiye-Romanya
Türkiye-Rusya Federasyonu
Türkiye-Şili
Türkiye-Tacikistan
Türkiye-Türkmenistan
BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Üçüncü tezkereyi okutuyorum:
9. – Macaristan Parlamento
Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını
davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/292)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Macaristan Parlamento Başkanından alınan
resmî bir davette, TBMM Başkanı 7-9 Haziran 1996 tarihleri
arasında Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapılacak
olan Avrupa Parlamento Başkanları Toplantısına davet
edilmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki
3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Tezkereyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim”
kısmına geçiyoruz.
VI. –
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ
1. – (9/1) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN – Bu kısımda (9/1) ve (9/2) esas
numaralı Meclis Soruşturma Komisyonlarına üye seçimi
yapacağız.
Meclis soruşturmasını yürütecek
komisyonların üyeleri, Anayasanın 100 üncü maddesine göre, siyasî
partilerin güçleri oranında verecekleri üye sayısının üç
katı olarak gösterdikleri adaylar arasından, adçekme suretiyle tespit
edilecektir.
Bu soruşturma komisyonlarında, Refah Partisi,
Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi 4’er, Demokratik Sol Parti 2 ve
Cumhuriyet Halk Partisi 1 üyelikle temsil edilecektir.
Şimdi, Türkiye Elektrik Dağıtım
Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın
gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiller hakkında, Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde
kurulması kabul edilen (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma
Komisyonuna üye seçimine başlıyoruz.
Siyasî partilerin, kendilerine düşen üyelikler
için, üç kat olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum:
RP
(12)
M.
Ziyattin Tokar (Ağrı)
Suat
Pamukçu (Bayburt)
Ömer
Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır)
Ahmet
Cemil Tunç (Elazığ)
Lütfü
Esengün (Erzurum)
Mustafa
Köylü (Isparta)
İsmail
Yılmaz (İzmir)
Veysel
Candan (Konya)
Fikret
Karabekmez (Malatya)
Mehmet
Elkatmış (Nevşehir)
Şeref
Malkoç (Trabzon)
İlyas
Arslan (Yozgat)
DYP
(12)
Nuri
Yabuz (Afyon)
Ahmet
İyimaya (Amasya)
Abdulkadir
Cenkçiler (Bursa)
Ahmet
Uyanık (Çankırı)
Bekir
Aksoy (Çorum)
Mustafa
Kemal Aykurt (Denizli)
Turhan
Güven (İçel)
M.
Bahattin Yücel (İstanbul)
Hasan
Denizkurdu (İzmir)
Mehmet
Sağlam (Kahramanmaraş)
Necmettin
Dede (Muş)
Mahmut
Yılbaş (Van)
ANAP
(12)
Aslan
Ali Hatipoğlu (Amasya)
Nejat
Arseven (Ankara)
Yüksel
Yalova (Aydın)
Ataullah
Hamidi (Batman)
Yavuz
Köymen (Giresun)
Rasim
Zaimoğlu (Giresun)
Naim
Geylani (Hakkâri)
Recep
Mızrak (Kırıkkale)
Ekrem
Pakdemirli (Manisa)
Abdulkadir
Baş (Nevşehir)
Mustafa
Bahri Kibar (Ordu)
Ahmet
Kabil (Rize)
DSP
(6)
Tuncay
Karaytuğ (Adana)
Mustafa
İlimen (Edirne)
Mahmut
Erdir (Eskişehir)
Çetin
Bilgir (Kars)
Ayhan
Gürel (Samsun)
Metin
Bostancıoğlu (Sinop)
CHP
(3)
Haydar
Oymak (Amasya)
Atila
Sav (Hatay)
Ercan
Karakaş (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, siyasî parti
gruplarının gösterdikleri adayların ismi 5 ayrı torbaya konulmuştur.
Refah Partisinden başlayarak, sırasıyla, üye sayısı
kadar kura çekeceğiz.
Kura sonucu, Refah Partisi Grubundan 4 üye tespit
edilecektir:
Mehmet
Elkatmış (Nevşehir)
İsmail
Yılmaz (İzmir)
Ömer
Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır)
İlyas
Arslan (Yozgat)
Doğru Yol Partisi Grubunun Komisyondaki
temsilcilerini belirliyoruz:
Nuri
Yabuz (Afyon)
Bekir
Aksoy (Çorum)
Hasan
Denizkurdu (İzmir)
Ahmet
Uyanık (Çankırı)
Anavatan Partisi Grubunun temsilcilerini belirliyoruz:
Ahmet
Kabil (Rize)
Mustafa
Bahri Kibar (Ordu)
Recep
Mızrak (Kırıkkale)
Naim
Geylani (Hakkâri)
Demokratik Sol Parti Grubu temsilcilerini belirliyoruz:
Metin
Bostancıoğlu (Sinop)
Mahmut
Erdir (Eskişehir)
Cumhuriyet Halk Partisi 1 üye ile komisyonda temsil
edilmektedir; şimdi onu belirleyeceğiz:
Haydar
Oymak (Amasya)
Değerli arkadaşlarım, kura sonucu
Komisyona seçilen milletvekillerimizin isimlerini tekrar okuyorum:
RP
(4)
Ömer
Vehbi Hatipoğlu (Diyarbakır)
İsmail
Yılmaz (izmir)
Mehmet
Elkatmış (Nevşehir)
İlyas
Arslan (Yozgat)
DYP
(4)
Nuri
Yabuz (Afyon)
Ahmet
Uyanık (Çankırı)
Bekir
Aksoy (Çorum)
Hasan
Denizkurdu (İzmir)
ANAP
(4)
Naim
Geylani (Hakkâri)
Recep
Mızrak (Kırıkkale)
Mustafa
Bahri Kibar (Ordu)
Ahmet
Kabil (Rize)
DSP
(2)
Mahmut
Erdir (Eskişehir)
Metin
Bostancıoğlu (Sinop)
CHP
(1)
Haydar
Oymak (Amasya)
(9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma
Komisyonunun üye seçimi böylece tamamlanmıştır.
Bu komisyona seçilen sayın üyelerin, 23.5.1996
Perşembe günü saat 11.30’da, Ana Bina zemin kat PTT karşısındaki
172 numaralı Meclis Soruşturması toplantı salonunda
toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini
yapmalarını rica ediyorum.
2. – (9/2) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi de, Türkiye
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ
Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal
etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında, Genel Kurulun
24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde kurulması kabul edilen (9/2)
esas numaralı Meclis Soruşturma Komiyonuna üye seçimine başlıyoruz.
Siyasî partilerin kendilerine düşen üyelikler için üç katı
olarak gösterdikleri adayların adlarını okutuyorum:
RP
(12)
Sait
Açba (Afyon)
Ersönmez
Yarbay (Ankara)
Ertuğrul
Yalçınbayır (Bursa)
Aslan
Polat (Erzurum)
Hanifi
Demirkol (Eskişehir)
Süleyman
Metin Kalkan (Hatay)
Fethi
Acar (Kastamonu)
Nurettin
Kaldırımcı (Kayseri)
Osman
Pepe (Kocaeli)
Teoman
Rıza Güneri (Konya)
Sabahattin
Yıldız (Muş)
Fethullah
Erbaş (Van)
DYP
(12)
Nuri
Yabuz (Afyon)
Ahmet
İyimaya (Amasya)
Abdulkadir
Cenkçiler (Bursa)
Ahmet
Uyanık (Çankırı)
Kemal
Aykurt (Denizli)
İsmail
Köse (Erzurum)
Turhan
Güven (İçel)
Rıfat
Serdaroğlu (İzmir)
Mehmet
Sağlam (Kahramanmaraş)
Tevfik
Diker (Manisa)
İrfan
Demiralp (Samsun)
Mahmut
Yılbaş (Van)
ANAP
(12)
Halil
İbrahim Özsoy (Afyon)
Mehmet
Sağdıç (Ankara)
Levent
Mıstıkoğlu (Hatay)
Halil
Cin (İçel)
Refik
Aras (İstanbul)
Yusuf
Namoğlu (İstanbul)
Metin
Öney (İzmir)
Ali
Doğan (Kahramanmaraş)
Bülent
Atasayan (Kocaeli)
Nabi
Poyraz (Ordu)
Metin
Gürdere (Tokat)
İsmail
Durak Ünlü (Yozgat)
DSP
(6)
Hikmet
Uluğbay (Ankara)
Metin
Şahin (Antalya)
Ali
Ilıksoy (Gaziantep)
Emin
Karaa (Kütahya)
M.Cihan
Yazar (Manisa)
Bayram
Fırat Dayanıklı (Tekirdağ)
CHP(3)
Yusuf
Öztop (Antalya)
Ahmet
Güryüz Ketenci (İstanbul)
Ali
Şahin (Kahramanmaraş)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, siyasî
partilerin gösterdikleri adayların adları, 5 ayrı torbada
toplanmıştır. Şimdi, bunların üçte birini kura ile
belirleyeceğiz.
Önce Refah Partisinden başlıyoruz:
Sabahattin
Yıldız (Muş)
Ertuğrul
Yalçınbayır (Bursa)
Süleyman
Metin Kalkan (Hatay)
Aslan
Polat (Erzurum)
Şimdi, Doğru Yol Partisi Grubunun
Komisyondaki üyelerini kura ile belirleyeceğiz:
İrfan
Demiralp (Samsun)
Ahmet
İyimaya (Amasya)
İsmail
Köse (Erzurum)
Ahmet
Uyanık (Çankırı)
Anavatan Partisi Grubunun Komisyondaki temsilcilerini
belirliyoruz:
İsmail
Durak Ünlü (Yozgat)
Refik
Aras (İstanbul)
Halil
İbrahim Özsoy (Afyon)
Mehmet
Sağdıç (Ankara)
Böylece, Anavatan Partisi Grubunun temsilcileri de
belirlenmiş oldu.
Demokratik Sol Parti Grubunun 2 temsilcisini
belirliyoruz:
Bayram
Fırat Dayanıklı (Tekirdağ)
Metin
Şahin (Antalya)
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun temsilcisini
belirliyoruz:
Ahmet
Güryüz Ketenci (İstanbul)
Değerli arkadaşlarım, (9/2) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üyelerini tekrar
okuyorum:
RP
(4)
Ertuğrul
Yalçınbayır (Bursa)
Aslan
Polat (Erzurum)
Süleyman
Metin Kalkan (Hatay)
Sabahattin
Yıldız (Muş)
DYP
(4)
Ahmet
İyimaya (Amasya)
Ahmet
Uyanık (Çankırı)
İsmail
Köse (Erzurum)
İrfan
Demiralp (Samsun)
ANAP
(4)
Halil
İbrahim Özsoy (Afyon)
Mehmet
Sağdıç (Ankara)
Refik
Aras (İstanbul)
İsmail
Durak Ünlü (Yozgat)
DSP
(2)
Metin
Şahin (Antalya)
Bayram
Fırat Dayanıklı (Tekirdağ)
CHP
(1)
Ahmet
Güryüz Ketenci (İstanbul)
Değerli arkadaşlarım, böylece (9/2) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun üye seçimi
tamamlanmıştır.
Bu Komisyona seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 23.5.1996
Perşembe günü saat 14.00’te, Ana Bina zemin kat PTT
karşısındaki 172 numaralı Meclis soruşturması
toplantı salonunda toplanarak başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Meclis soruşturma komisyonlarına seçilen üyelerin listesi ile
toplantı gün ve saatleri ilan tahtalarına da ayrıca
asılacaktır.
Değerli milletvekilleri, gündemin “Sözlü Sorular” kısmına
geçiyoruz.
VII. –
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)
BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın
Halit Dumankaya’nın KİT ürünlerine yapılan son zamlara
ilişkin, Başbakandan sorusu vardır.
Soru sahibi Sayın Halit Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın
Bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
2. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı
telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul
Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın TURBAN Genel Müdürlüğüne
ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin,
Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.
Sayın Halit Dumankaya?.. Yok.
Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
3. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve
hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın 1995 yılında, iller itibariyle kaç kişiye ve
hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Halit Dumankaya?.. Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Soru ertelenmiştir.
4. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine
yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın Seyranbağları Kreşi ücretlerine
yapılan zamma ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Akarcalı?..Burada.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan
?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
5. – Ankara Milletvekili Yücel
Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
BAŞKAN – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995
tarihinden beri belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye
Bakanından sorusu vardır.
Sayın Yücel Seçkiner?..Yok.
Sayın Bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
6. – Sıvas Milletvekili Mahmut
Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu
kuruluşlarına alınan personele ve SSK’ya bağlı bazı
hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının
karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)
BAŞKAN – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5
Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan
personele ve Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı bazı hastane ve
sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının
karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına
ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Mahmut Işık?..Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan ?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
7. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Turban Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile
personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sorusu
vardır
Sayın Dumankaya?..Yok.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın
Bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
anlaşıldığı kadarıyla sorulara cevap verecek
bakan Genel Kurul salonunda bulunmamaktadır. Yani, bundan sonraki
gündemdeki sorulara sayın bakanın cevap vereceği madde varsa
onları okuyarak işleme koyalım, yoksa, gündemin diğer
maddesine geçeceğiz.
Sayın Bakan, cevaplandırabileceğiniz sorular var mı?
DEVLET BAKANI YAMAN TÖRÜNER (Afyon) – Yok, Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet soruları cevaplandırmaya hazır
değil. Soru sahibi arkadaşlarımızın büyük
çoğunluğu da, şu anda, salonda bulunmuyorlar. Bu sebeple,
gündemin “Sözlü Sorular” bölümünü tamamlamış oluyoruz.
Gündemin, “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz...
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın
Başkan, saat 17.30 oldu; Meclis araştırmasını
görüşmeye başlarsak, yetişmeyebilir; bizce, ertelenmesinde fayda
var; diğer gruplar da razı olursa...
BAŞKAN – Gruplar olarak görüş belirtirseniz, ben de ona
uyarım.
Mutabakat sağladınız mı değerli grup
temsilcileri?..
Değerli arkadaşlarım, araştırma önergesi,
birinci toplantıda, Hükümet hazır bulunmadığı için
ertelenmiştir, bugün Hükümet bulunmasa dahi görüşülecektir; ancak,
zaman yetersizliği dolayısıyla, grupların ertelenme
istemleri olursa, onu dikkate alacağım.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Peki, Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gruplar arasında, önergenin müteakip birleşime
ertelenmesi konusunda mutabakat vardır; Başkanlıkça da istem
uygun bulunmuştur.
Alınan mutabakat kararı çerçevesinde, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunda boş bulunan 3 üyeliğe seçim yapmak ve sözlü sorular ile
kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 22 Mayıs 1996
Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 17.33
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Kayseri
Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, milletvekillerinin bazı şirketlerin
yönetim kurullarında görev aldıkları iddiasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in
yazılı cevabı (7/464)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
Dr.
Memduh Büyükkılıç
Kayseri
1. Basına
yansıdığı kadarıyla bazı şirketlerin yönetim
kurulu üyeliklerine getirildiği söylenilen milletvekilleri kimlerdir-
Hangi şirketlerde görev almışlardır?
2. Anayasanın
82 nci maddesine konumları uymakta mıdır?
3. Bu
milletvekilleri Meclis çatısı altında sermayenin mi, milletin mi
sözcüleri olacaktır?
4. Şayet
yasal yönden sakınca yoksa kamu vicdanında kendilerini nasıl
aklayacaklardır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.012/2.02.614 17.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 25.3.1996 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.
02-7/464-853/2038 sayılı yazısı.
Kayseri Milletvekili Sayın Memduh
Büyükkılıç’ın Başbakan’a tevcih ettiği ve
tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen “Basında
yeralan ve bazı şirketlerin yönetim kurulu üyeliklerine
getirildiği söylenilen milletvekilleri” ile ilgili 7/464 esas numaralı
yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda
sunulmaktadır.
Önergenin 1 inci ve 2 nci sorularına ilişkin
olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığında herhangi
bir bilgi bulunmamaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 94
üncü maddesi “Soru önergelerinin kısa, gerekçesiz ve şahsî mütalaa ileri
sürülmeksizin; açık ve belli konular hakkında bilgi istenilmesi3
hükmünü getirdiğinden, önergenin diğer sorularının
cevaplandırılması imkânı bulunamamıştır.
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Ali
Talip Özdemir
Devlet
Bakanı
2. – Kastamonu
Milletvekili Fethi Acar’ın, kamu kuruluşlarına alınan
personele ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Talip
Özdemir’in yazılı cevabı (7/484)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularıın
Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 20.3.1996
Fethi
Acar
Kastamonu
1. Malûm
olduğu üzere bütçe imkânları özellikle personel giderleri nedeniyle
her yıl daha da zorlaşmaktadır.
Durum böyle olduğu halde 1992, 1993, 1994 ve 15 Mart 1996 tarihine
kadar kurumlara memur ve işçi alınmış mıdır?
2. Hangi kuruma
ne kadar memur ve işçi alınmıştır?
3. Bu
alımlarda devlet ne miktar yük altına girerek yatırım
imkânından mahrum edilmiştir?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.012/2.02.615 17.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.
02-7/484-926/2306 sayılı yazısı.
Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi Acar’ın
Başbakana tevcih ettiği ve tarafımdan cevaplandırılması
tensip edilen “1992, 1993, 1994 ve 15Mart 1996 tarihine kadar kurumlara
alınan memur ve işçi sayısı” ile ilgili 7/484 esas nolu
yazılı soru önergesine ilişkin cevaplar aşağıda
sunulmaktadır.
1-2. 1992 - 15
Mart 1996 tarihleri arasında kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdam edilmek üzere verilen açıktan atama izinleri :
Sözleşmeli
Yılı Memur Personel İşçi Toplam
1992 25
726 — 8 911 34 637
1993 50
384 — 3 420 53 804
1994 13
375 4 231 2 008 19 614
1995 40
109 1 307 3 689 45 105
1996 48
100 589 3 062 51 751
Genel Toplam 204 911
1992 ve 1993 yıllarına ait kapsamlı
bilgiler mevcut olmadığından; yalnız 1994-1995 ve 1996
yıllarında kurumlara alınan memur, işçi ve sözleşmeli
personeli gösterir listeler yazımız ekinde bir dosya halinde
sunulmaktadır.
3. Gerek
Hükümetimizin programında, gerekse bizden önceki hükümetlerin
programlarında devletin küçültülmesi benimsenmişse de, esas olan
devlet hizmetlerinin yürütülmesidir.
Bu nedenle, işe alınan bu personelin devlete
yalnızca yük getirdiği şeklindeki bir yorumun doğru
olmadığı düşünülmektedir.
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Ali
Talip Özdemir
Devlet
Bakanı
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
3. – Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Dışişleri Konutuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı
Emre Gönensay’ın yazılı cevabı (7/519)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 23.7.1996
Kemalettin
Göktaş
Trabzon
1.
Dışişleri Bakanlığına ait Konutta DYP
Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller oturuyor. Doğru mudur?
2. Konutta
oturması gereken Dışişleri Bakanı neden konutta
oturmuyor?
3. Konuta
Sayın Çiller hangi sıfatla oturuyor, nereden bu izni
almıştır?
4. Sayın
Çiller’in Dışişleri Köşküne yerleşmesini doğru
buluyor musunuz? Doğru bulmuyorsanız çıkarılması için
gereğini yapacak mısınız?
T.C.
Dışişleri
Bakanlığı
İdarî ve
Malî İşler Dairesi Başkanlığı
Sayı
: İMAD-700.000 13.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a)
25.4.1996 tarih ve B.02.0.012/2.02.487 sayılı
yazıları.
b) 16.4.1996 tarih ve
İMAD-700.000-1749-56000 sayılı yazımız.
Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin
Göktaş’ın sorun önergesinin cevabı aşağıda
sunulmuştur.
1.
Dışişleri Bakanlığı Konutunda DYP Genel
Başkanı Sayın Tansu Çiller’in oturduğu doğru
değildir.
2.
Dışişleri Bakanlığı Konutu, 1992
yılından beri, Başbakanlıkça Bakanlığıma
yapılan tahsis gereği amacına uygun olarak hizmet vermektedir.
Konut halen tarafımdan çeşitli toplantılar için ve
Dışişleri Konukevi olarak kullanılmaktadır.
Saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Emre Gönensay
Dışişleri
Bakanı
4. –
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, vakıflara ait
binaların kiralanma ve satışlarına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/560)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1.
Vakıflara ait binaların kiraları rayiç fiyatların
çok altında kalmıştır. Haksız kazançlara yol açan bu
durumun düzeltilmesi için ne gibi tedbirler düşünmektesiniz?
2.
Vakıflara ait binaların satılması,
kiralanmasının kamuoyuna tam olarak duyurulması için neler
yapılmaktadır?
Duyurular hangi gazetede çıkmaktadır?
İstisnasız tüm duyuruların resmî
gazetede çıkması için bir çalışma var mıdır.
Yoksa, düşünür müsünüz?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.010.0.00.00.00/0261 20.5.1996
Konu : 7/560-1103 Esas No.lu
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 14.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.
02-7/560-1103/2852 sayılı yazınız.
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın Başkanlığınıza vermiş
olduğu ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen
7/560-1103 Esas No.lu yazılı soru önergesine ait cevaplar
ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemil
Çiçek
Devlet
Bakanı
Soru 1.
Vakıflara ait binaların kiraları rayiç fiyatların
çok altında kalmıştır. Haksız kazançlara yol açan bu
durumun düzeltilmesi için ne gibi tedbirler düşünmektesiniz?
Cevap 1. – Bilindiği üzere, gayrımenkul
kiralarının belirlenmesine ve sözleşme sonunda yeni dönem
kiraların tesbitinin ne şekilde yapılacağına
ilişkin bir kanun bulunmamaktadır. Kira artışları
Yargıtay’ın bu konudaki kiraları ve yerleşmiş
içtihatlarına göre yapılmaktadır. Kira konusu kamu düzenini
yakınen ilgilendiren bir husus olduğundan gerek 6570 sayılı
Kira Kanunu, gerekse Yargıtayın kira artışlarına ait
kararları kiracıları koruyucu bir mahiyet arzetmektedir.
Yargıtay kararları çerçevesinde her yıl yapılan
artışlar enflasyonun altında olduğundan, bir müddet sonra
vakıf gayrımenkullerin kiraları emsal ve rayiç fiyatların
altında kalmaktadır. Bu nedenle, vakıf kiracıları
sürekli ve titizlikle denetlenerek, akte muhalif veya temerrüt durumu tespit
edilenler tahliye edilerek, taşınmazlar ihale suretiyle yeniden ve
rayiç bedelle kiraya verilmektedir. Ayrıca, temerrüt veya akte muhalif
duruma düşen kiracılardan gelen davadan vazgeçme ve devir veya
tadilat taleplerinde, vakıf taşınmazların kira bedelleri
emsal ve rayiç seviyeye çıkarılmaktadır.
Gayrımenkul kiralarının emsal ve rayiç
seviyeye yükseltilmesi, bu konuda bir kanun çıkarılması ile
mümkün olabilecektir. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi kira
konusu kamu düzenini yakınen ilgilendiren bir husus olduğundan, 1983
yılında çıkan ve vakıf taşınmaz kiralarını
bir defaya mahsus olmak üzere emsal ve rayiç seviyeye yükseltilmesine imkân
veren 2912 sayılı Kanundan buyana bu konuda yeni bir kanun
çıkarılmamıştır.
Vakıf gayrımenkullerin kira bedellerinin
rayiç seviyeye çıkarılması ve yıllık Devlet
İstatistik Enstitüsünce belirlenecek endeks oranına göre kira
artışı yapılması hususu, hazırlanan vakıflar
Genel Müdürlüğü Vazife ve Teşkilat Kanunu tasarısının
geçici 5 inci maddesi ile düzenlenmiş. Ancak, kanun tasarısı,
Maliye Bakanlığı ve diğer ilgili kurumların olumsuz
görüşü neticesi yürürlüğe konulamamıştır.
Soru 2 : Vakıflara ait binaların
satılması, kiralanmasının kamuoyuna tam olarak
duyurulması için neler yapılmaktadır? Duyurular hangi gazetede
çıkmaktadır? İstisnasız tüm duyuruların resmî gazetede
çıkması için bir çalışma var mıdır? Yoksa,
düşünür müsünüz?
Cevap 2 : Vakıflar Genel Müdürlüğü katma
bütçeli bir kamu kuruluşu olduğundan 2886 sayılı Devlet
İhale Kanununa tabidir. Bu nedenle, vakıf gayrımenkullerin
satışı ve kiralanması, 2886 sayılı Kanunun 17. maddesi
uyarınca ilan edilerek kamuoyuna duyurulmaktadır. Her yıl Genel
Bütçe Kanunu ile belirlenen limitler çerçevesinde 2886 sayılı Kanunun
17 nci maddesine göre yapılan gazete ilanlarına ilaveten,
taşınmazın bulunduğu mahaldeki Valilik, Belediye,
Vakıflar Bölge ve Şube Müdürlüklerinin ilan tahtalarına
asılarak ve Belediye hoparlöründen ilan ettirilerek, ihalelerin tam olarak
kamuoyuna duyurulmasına itina gösterilmektedir.
Kamu kurumlarına ait ilanlar Basın İlan
Kurumu aracılığıyla yapılmaktadır. Bu nedenle,
ihale konusu ilan ilgili Basın İlan Kurumu Şube Müdürlüğüne
gönderilmekte olup, bu kurumca tespit edilen gazetede ilanlar
yayınlanmaktadır.
Hangi ilanların resmî gazetede
yayınlanacağı 2886 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 3
üncü fıkrası gereğince, her yıl Genel Bütçe Kanunu ile
tespit edilmektedir.
5. –
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, bürokrat
işlemlerinin azaltılmasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in yazılı cevabı (7/575)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1. Bürokrasiyi
azaltmak için Hükümetimiz ne gibi özel bir çalışma içine
girmiştir?
2.
Vatandaşın beyanına dayalı olarak “Beyan usulü”
denilen sisteme geçiş olabilecek midir?3
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.012/2.02.616 17.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 11.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.
02-7/575-1151/2945 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın Başbakana tevcih ettiği ve tarafımdan
cevaplandırılması tensip edilen “Bürokrasiyi azaltmak için
Hükümetçe yapılan çalışmalar” ile ilgili 7/575 esas
numaralı yazılı soru önergesine ilişkin
cevaplarımız aşağıda sunulmaktadır.
3.2.1993 tarih ve 04239 sayılı Genelge
mahiyetindeki yazı ile; kamu kurum ve kuruluşlarının
idareyi geliştirme çalışmalarına hız ve
ağırlık vermeleri, çalışmalarda işlemlerin
basitleştirilmesi ve hızlandırılması, mevzuatın
sadeleştirilerek bürokrasinin azaltılması hususlarının
önemle ele alınması ve bu çalışmaların sonuçları
hakkında Başbakanlığa periyodik olarak bilgi verilmesi,
hizmetlerde süratin ve verimliliğin esas alınması ve idarenin
geliştirilmesine yönelik düzenlemelerde Başbakanlık İdareyi
Geliştirme Başkanlığı ile işbirliği ve
koordinasyon sağlanarak çalışmalarda bütünlük temin edilmesi
istenilmiştir.
Hükümet Programımızda da Devlet
İdaresinin yeniden yapılanması konusunda kararlı
olduğumuz bildirilmiş olup; yeniden yapılanmada getirilecek olan
düzenlemeler kişiyi, hak ve hürriyetleri ile birlikte korumaya ve
geliştirmeye yönelik olacaktır. Devlet asli görevlerine dönmesi,
bürokratik engellerin kaldırılması ana kuraldır.
Devletin vatandaşına güvenmesi temel
ilkelerimizden birisidir. Fertlerin devlet ile olan ilişkilerinde
vatandaşın beyanına güven esas alınacak, beyanın
doğruluğunu araştırmak ilgili kamu idaresinin görevi
olacaktır.
Başbakanlık İdareyi Geliştirme
Başkanlığınca, bürokrasiyi azaltma
çalışmaları Hükümet Programı doğrultusunda ve kamu
kurum ve kuruluşları ile gerekli koordinasyon sağlanarak
yürütülmektedir.
Bu bağlamda; modern yönetim standartlarına
ulaşmak ve kamu yönetiminin bulunduğu noktadan daha ileri
götürülmesini sağlamak amacıyla hazırlanan çeşitli proje
konuları, akademik araştırmaya açılmak üzere Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına
gönderilmiştir. Bu proje konularından birisi de “Vatandaşın
Yoğun Olarak Hizmet Aldığı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında
Yürütülen İşlemlerde Vatandaş Beyanı Esas Alınarak
Bürokrasinin Enaza İndirilmesi Olanağı Yaratılması ve
Bu Araştırmaya Bağlı Olarak Türk Ceza Kanununun Yalan
Beyanı Tecziye Eden 343, 344, 355, 527 ve 528 inci Madde Hükümlerinin
İhtiyaca Uygun Bulunduğunun Araştırması”
başlığını taşımaktadır.
Yine, adı geçen Başkanlıkça tespit edilen
ve “Devlet-Vatandaş İlişkilerinde Vatandaştan en çok
istenen 17 adet belge türünün hangi mevzuat veya idarî karara dayanılarak
istendiği ve sözkonusu belgelerin istenmeye devam edilmesi veya
vatandaş beyanına itibar edilerek uygulamadan
kaldırılması yönünde” kamu kurum ve
kuruluşlarının görüşleri istenilmiştir.
Kamu kurum ve kuruluşlarınca,
kaldırılması uygun mütalaa edilen ya da
kaldırılabileceği bildirilen belgelerle ilgili
değerlendirmeler devam edilmektedir. Değerlendirme işlemleri
sonuçlandığında; sözkonusu belgelerin uygulamadan
kaldırılıp, işlemlerde vatandaş beyanının
esas kılınmasına yönelik gerekli mevzuat
değişiklikleri ve idarî düzenlemeler, kamu kurum ve
kuruluşları ile gerekli koordinasyon ve işbirliği
sağlanarak gerçekleştirilecektir.
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
Ali
Talip Özdemir
Devlet
Bakanı
6. –
Sıvas Milletvekili Abdüllatif Şener’in, Sıvas
Yıldızeli Çobansaray Köyünde boş tutulan bir binaya ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı
cevabı (7/600)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini
saygılarımla arz ederim. 10.9.1996
Doç.
Dr. Abdullatif Şener
Sıvas
Sorular :
1. Sıvas
İli Yıldızeli İlçesine bağlı Çobansaray Köyünde
yapımı 1990 yılında tamamlanan ve halen
kullanılmayıp boş tutulan binanın ortaokul olarak
planlandığı doğru mudur? Doğruysa yapılış
amacına uygun olarak ne zaman faaliyete geçecektir?
2. Veya
altı yıldır hiçbir kamu hizmetine tahsis edilmeden boş
tutulması sebebiyle kendiliğinden yıkılmaya terkedilen bu
binanın herhangi bir kamu hizmeti için kullanımı
düşünülüyor mu?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 16.5.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı : B.02.0.APK.0.03.01.00-022/1225
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
17.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-1370 sayılı
yazısı.
Sıvas Milletvekili Sayın Abdüllatif
Şener’in “Sıvas Yıldızeli-Çobansaray Köyünde boş
tutulan bir binaya ilişkin” yazılı soru önergesi
incelenmiştir.
1. Sıvas
İli Yıldızeli İlçesine bağlı Çobansaray Köyünde
ortaokul olarak planlanıp devlet-vatandaş işbirliğiyle
yapılan bina; tuvaletlerinin bulunmaması, camlarının
takılmaması, elektrik ve su tesisatı bağlantısı,
badana ve boyasındaki eksiklikler nedeni ile boş tutulmaktadır.
Yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten
sonra binanın 1996-1997 öğretim yılından itibaren ortaokul
olarak eğitim ve öğretime açılması
planlanmıştır.
2. Binanın
ortaokul olarak açılamaması halinde köyün diğer kamu
hizmetlerinde kullanılmak üzere (sağlık evi vb.) tahsisi yoluna
gidilecektir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
7. –
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, kendilerini
mafya olarak ilan edip suçlarını açıklayanlar hakkında
yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet
Ağar’ın yazılı cevabı (7/614)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Adalet Bakanı
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunu emirlerinize arz ederim.
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Televizyonda ve basında kendini mafya ilan edenler
açık tehditlerde bulunuyorlar ve işlenen suçları
açıklıyorlar, birbirlerine ölüm randevuları veriyorlar. Bunlar
konusunda savcılarımız ne yapmaktadırlar?
T.C.
Adalet
Bakanlığı
Bakan
: 357 20.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı ifadeli, 19.4.1996 tarihli A.01.0.GNS.0.10.00.
02-7/614-1315/3399 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ekinde alınan ve
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu tarafından
verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen
soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
Adalet
Bakanı
Sayın Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
Bartın Milletvekili
T.B.M.M.
Bakanlığıma yönelttiğiniz ve
yazılı olarak cevaplandırılmasını
istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda
belirtilmiştir.
Cumhuriyet
başsavcılıklarımızca, yazılı ve sözlü
basında yer alan haberlerin dikkatle izlenmesi ve takibatı gerektiren
bir olayın varlığının tespiti halinde gerekli
işlemlerin yapılması hususunda azamî titizlik gösterilmektedir.
Soru önergesine konu olan olayla ilgili olarak
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından alınan
6.5.1996 tarihli ve C.B.S. 1996/321 sayılı yazıdan;
– Mağdur Engin Cican’ın öldürmeye
kalkışmak suçunu azmettirmekten sanık Tevfik Nurullah
Ağansoy’un, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan
duruşma sırasında öldürülmesi için sanık Alaattin
Çakıcı tarafından sanık Fatih Hayata ve
arkadaşlarına telefonla talimat verdiği,
– Bu talimat
doğrultusunda hareket eden sanık Fatih Hayata ve
arkadaşlarının, Tevfik Nurullah Ağansoy’u, 3.4.1996 tarihli
celsede mahkeme huzurunda bulunduğu sırada, öldürmeye
kalkıştıkları ancak alınan tedbirler sonucunda
yakalandıkları,
– Daha sonra
durumu öğrenen Tevfik Nurullan Ağansoy4un tahliyesine müteakip
basın ve yayın organlarına, Alaattin Çakıcı isimli
şahsı düelloya davet etip öldüreceğini beyan etmesi üzerine,
Bakırköy Cumhuriyet Başkavcılığına gerekli
soruşturma yapılarak sonucunda, sanık Tevfik Nurullah
Ağansoy hakkında ölümle tehdit suçundan 15.4.1996 tarih ve 1996/1691
sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı,
Anlaşılmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağat
Adalet
Bakanı
8. –
İzmir Milletvekili İsmail Yılmaz’ın, İzmir-Konak
Belediye Başkanı ve bazı müdürlerin görevlerinden
uzaklaştırılıp
uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı
(7/618)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim.
Saygılarımla.
İsmail
Yılmaz
İzmir
Sorular
1. İzmir-
Konak Belediye Başkanı Sayın Ahmet Sarışın ve
bazı müdürleri, Memurun Muhakematı hakkındaki yasaya göre
İçişleri Bakanlığı Müfettişlerince açılan
soruşturma sonucu Ağız Ceza Mahkemesinde
yargılanmaktadır. Memurun Muhakematı hakkındaki yasaya göre
soruşturmanın selameti açısından, adı geçen Belediye
Başkanı ve Müdürlerin geçici olarak görevden
uzaklaştırılmaları gerekirken halen görevleri
başlarında bulunmaktadırlar. Mezkur Başkan ve Müdürlerin
görevlerinden el çektirilmeleri düşünülüyor mu?
2. Eğer
düşünülmüyorsa gerekçesi nedir ve soruşturmanın selameti için ne
gibi tedbirler alınmıştır? Bu tedbirler uygulanmakta
mıdır?
3. Adı
geçen hakkında Mülkiye Müfettişlerince hazırlanan ve şu
anda Ağır Ceza Mahkemesinde bulunan ilgili dosyanın yasal
gerekleri takip edilmekte midir? Dosyanın ve soruşturmanın son
durumu nedir?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü 20.5.1996
Sayı :
B050MAH0650002/80-84)96-490-80411
Konu : İzmir Milletvekili Sayın İsmail
Yılmaz’ın
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
19.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/618-1320/3404 sayılı
yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen İzmir
Milletvekili İsmail Yılmaz’ın “İzmir-Konak Belediye
Başkanı ve bazı müdürlerin görevlerinden uzaklaştırılıp
uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin” yazılı
soru önergesi ile ilgili olarak;
İzmir, Konak Belediye Başkanı Ahmet
Sarışın ve diğer belediye görevlileri hakkında
Bakanlığıma intikal eden ihbar ve şikâyetlerde yer alan
iddiaların, incelenmesi, gerekiyorsa soruşturulması için
çeşitli tarihlerde mülkiye müfettişi ve kontrolör
görevlendirilmiştir.
Soruşturmalar neticesinde ilgililer hakkında
düzenlenen rapor ve fezlekelerden bazıları adli yargıya,
bazıları idari yargıya intikal ettirilmiş olup,
safahatı takip edilmektedir.
Anayasanın 127 nci maddesi uyarınca,
haklarında soruşturma ve kovuşturma açılan mahallî idare
organları veya bu organların üyeleri, soruşturmanın
selameti bakımından geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılabilmektedir.
Soruşturmanın herhangi bir safhasında
veya yargılama esnasında görevden uzaklaştırmayı
gerektiren şartların oluşması halinde
Bakanlığımca görevden uzaklaştırma işlemi
uygulanmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney
İçişleri
Bakanı
9. –
İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, bekçilerin ekonomik ve sosyal
durumlarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı
(7/631)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
soruların İçişleri Bakanı Ülkü Güney tarafından
yazılı olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 94
üncü maddesince gereğini arz ederim.
Hakan
Tartan
İzmir
1.
Gerektiğinde, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanununa göre
yargılaması yapılan bekçiler, son yıllarda önemli ekonomik
ve sosyal kayıplar içinde girmiştir. Bekçilerin mağduriyetlerinin
giderilmesi için Bakanlığınızca bir çalışma
yapılmakta mıdır?
2. Bekçilere de
polislerde olduğu gibi 20 yıla 5 yıl yıpranma
uygulaması getirecek midir?
3. Ruhsatlı
silahlarının emeklilik sonrası bekçilere satılması
konusunda bir hazırlık var mıdır?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Emniyet Genel
Müdürlüğü 21.5.1996
Sayı :
B.05.1.EGM.0.12.01.01
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM
Başkanlığının
26.4.1996 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/631-1400-1563
sayılı yazısı.
İzmir Milletvekili Hakan Tartan tarafından
TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan
yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru
önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununda
Yardımcı Hizmetler Sınıfı içerisinde mütalaa
edilmiş olmasına rağmen, Çarşı ve Mahalle Bekçilerine
yapılan hizmet gözönünde tutularak, 15.7.1993 tarih ve 21638
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 486 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve 18 Haziran 1994 tarih ve 21964 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 4003 sayılı Kanunla yapılan
düzenlemeler neticesinde, sözkonusu personel için fazla çalışma
ücreti ve Emniyet Hizmetleri Tazminatı ödenmesi
sağlanmıştır.
Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin
Yardımcı Hizmetler Sınıfından çıkarılarak,
Yardımcı Emniyet Hizmetleri Sınıfına
aldırılması için “657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması ve Bu
Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı”
hazırlanarak Başbakanlığa gönderilmiştir.
Teşkilatımızda görevli Çarşı
ve Mahalle Bekçilerine, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline
olduğu gibi halen demirbaş olarak verilen görev
tabancalarının, bedeli mukbili zati demirbaş olarak
satılmasına imkân sağlamak üzere hazırlanan “6136
sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanunun Ek-8 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının
Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı Taslağı”
2.4.1996 tarihinde Başbakanlığa gönderilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney
İçişleri
Bakanı
10. –
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, polislerin
çalışma saatlerine ve ücretlerinin iyileştirilmesine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in
yazılı cevabı (7/634)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 18.4.1996
Kemal
Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Polislerin mesai saatlerinin çok
ağır olması nedeniyle 12.00-24.00 sisteminden 12-36 sistemine
geçilmesi konusunda herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Soru 2 : Polisler için daha önceden verilmekte olan
elbise dikiş parasının niçin verilmediği?
Soru 3 : Bakanlığınızca polis
memurlarının ücret yönünden mağduriyetini giderecek bir
çalışma yapılmakta mıdır?
Soru 4 : Emniyet Amiri ve üstrütbedeki müdürlerin
almış oldukları özel hizmet tazminatının
başkomiser ve polis memurlarının da dereceleri nisbetinde bu
tazminattan yararlanmaları konusunda herhangi bir çalışma
yapılmış mıdır?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Emniyet Genel
Müdürlüğü 21.5.1996
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
26.4.1996 gün ve KAN.KAR.MD. A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/634 1404-1563
sayılı yazısı.
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak
tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve
tarafımdan yazılı olarak
cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı
aşağıya çıkarılmıştır.
29.9.1995 tarihinde “Emniyet Hizmetleri
Sınıfı Personelinin Çalışma Saatlerine
İlişkin Esaslar” hazırlanmış, Merkez ve Taşra
Teşkilatına duyurulmuştur.
Sadece olağanüstü durumlarda personelin 12/12
çalıştırılması öngörülmüş, diğer hallerde
12/24 veya 12/36 çalışma sisteminden hangisinin
uygulanacağı taşra teşkilatında Mülkî Amirin, merkez
teşkilatında ise Emniyet Genel Müdürünün onayı ile
belirlenecektir. 12/36 çalışma sisteminin uygulanmasının,
personelin morali ve verimliliği açısından çok olumlu etki
yapacağı kesin olmakla birlikte, mevcut kadro ile tüm illerde ve
birimlerde bu sistemi uygulamak şu aşamada mümkün olmamaktadır.
1994 ve 1995 yılları bütçesinin ilgili
harcama kalemine konulan giyim-kuşam ödeneği yeterli
olmadığından resmî pantalon dikiş bedelleri ile sivil
istihkak bedelleri personele ödenememiştir.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinden,
Emniyet Amiri ve Emniyet Müdürlerine daha önce ödenmekte olan Özel Hizmet
Tazminatı 15.7.1993 tarih ve 21638 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 486 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Emniyet
Hizmetleri Tazminatı adı altında birleştirilmiş, Özel
Hizmet Tazminatı kaldırılmıştır.
Daha sonra Emniyet Hizmetleri Tazminatı 18.6.1994
tarih ve 21964 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4003
sayılı Kanunla, personelin unvan ve kadro derecelerine göre yeniden
düzenlenmiş olup, sözkonusu Kanunla tespit edilen organlar 9.3.1995 tarih
ve 22222 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 547 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile artırılmış, halen bu oranlar
uygulanmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney
İçişleri
Bakanı
11. – Adana
Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Mersin’de kurulu bir şirkette
çalışan işçilerin tasarruf kesintilerinin Ziraat Bankasına
yatırılmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Emin Kul’un yazılı
cevabı (7/463)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın
Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanı tarafından
yazılı olarak yanıtlanmasını saygı ile arz
ederim.
Erol
Çevikçe
Adana
Tasarrufu Teşvik Kanunu 1988 yılından
bugüne kadar yürürlüktedir. 3417 sayılı bu yasa işçilerden
kesinti yapılmasının yanında işverene de yükümlülükler
getirmektedir.
Yasanın 7 nci maddesi, yapılan bu
işlemlerin takibinde ise, Sosyal Sigortalar Kurumunu
görevlendirmiştir. Ancak kanun hükümleri uygulanmadığı için
1988 yılından bugüne kadar Türk Metal Sendikası Adana Şubesine
bağlı işçiler mağdur edilmiştir. Bu nedenle
aşağıdaki sorularımın yanıtlanması gerekir
düşüncesindeyim.
Sorular :
1. Mersin’de
kurulu SUMAS Su Makinaları Sanayi Kollektif Şirketi işyerinde
çalışan, Türk Metal Sendikası Adana Şubesi’nin üyesi olan
16 işçiden, işverence 3417 sayılı Tasarruf Teşvik
Kanunu Hükümleri gereği 1988 yılından bugüne kadar kesilen
tasarruflar kesintileri ile işverence, T.C. Ziraat Bankasına
yatırılmadığından işçiler mağdur
olmuştur yasanın 7 nci maddesi yapılan bu işlemlerin
takibinde Sosyal Sigortalar Kurumunu görevlendirdiğinden, SSK yetkilileri
görevlerini bugüne kadar niçin yapmamışlardır?
2. T.C. Hukuk
Devletidir. Anayasamızın 10 uncu maddesi “herkes kanun önünde
eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz
tanımaz” demesine rağmen SSK yetkilileri bugüne kadar işçinin
hakkının teslim edilmesine niçin yardımcı
olmamışlardır? Bu hakkın teslimi birileri tarafından
engellenmiş midir? Bunlar kimlerdir? Türk Metal Sendikası Adana
Şubesine üye işçilerin devlete olan güveni tamdır. Bu
işçilerin Devlete ve SSK Kurumuna olan güvenini sarsmak isteyenler
kimlerdir?
Bunlar hakkında herhangi bir tahkikat
yaptırıldı mı? İşçileri bugüne kadar mağdur
eden bu yetkililer cezalandırıldı mı?
Bugüne kadar ödenmeyen Türk Metal Sendikası
üyelerinin nemaları ne zaman ödenecektir? İşçilerin Devlete ve
SSKKurumuna olan güveni sarsılmadan bu nemalar ödenecek midir?
T.C.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Sosyal
Güvenlik Kuruluşları
Genel
Müdürlüğü 21.5.1996
Sayı :
B.13.0.SGK-0-13-00-01/2579
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.
02-7/643-1419/3751 sayılı yazınız.
Adana Milletvekili Erol Çevikçe tarafından
hazırlanan “Mersin’de kurulu bir şirkette çalışan
işçilerin tasarruf kesintilerinin Ziraat Bankasına
yatırılmadığı iddiasına ilişkin”
yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.
Bilindiği üzere, 1.4.1988 tarihinde yürürlüğe
giren “Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu
Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair 3417 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinde; işverenlerin, işçilerin ücretlerinden
yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren
katkılarını tahakkuk ettirerek ücret ödemesinin
yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçileri
adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na
yatıracakları,
7 nci maddesinde ise; işverenlerin, ücretlerden
yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren
katkılarını 4 üncü maddede belirtilen süreler içinde ilgililerin
başka hesaplarına yatırmamaları halinde,
yatırılması gereken miktarların re’sen veya ilgililerin
başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde
tahsil olunarak, alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka
hesabına yatırılacağı,
hükme
bağlanmış bulunmaktadır.
Sözü edilen maddelerin tetkikinden de
anlaşılacağı üzere, tasarruf kesintisi ve katkı
tutarlarının işverenler tarafından düzenlenecek yasal
belgeler ile yasal süresi içerisinde Ziraat Bankasının ilgili
şubesine yatırılması, işverenlerin bu yükümlülüğü
yerine getirmemesi durumunda ise Sosyal Sigortalar Kurumunca tahakkuk
ettirilecek borcun işverenlerden tahsil edilerek Ziraat Bankasına
yatırılması gerekmektedir.
Buna göre; Sigortalıların,
çalıştıkları sürede işverenlerince verilmesi gereken
“Tasarrufu Teşvik Kesintileri Aylık Bildirim Fonları”nın
zamanında Ziraat Bankasına gönderilmediğini ve kesinti ve
katkı tutarlarının da yine aynı Bankaya ödenmediğini
belirterek Sosyal Sigortalar Kurumundan gereğinin yapılmasını
istemeleri veya bu durumun adıgeçen bankaca Kuruma bildirilmesi halinde
Kurumca gerekli işlemler yapılmaktadır.
Öte yandan, yazılı soru önergesine konu
“SUMAS-Su Makinaları Sanayi Kollektif Şirketinde çalışan
işçilerden dolayı, Şirketin 1 547 711 905.- TL. tasarruf
kesintisi ve katkı tutarı aslı ve 3 100 885 541.- TL. de gecikme
zammı olmak üzere toplam 4 648 597 446.- TL. tutarında borcunun
bulunduğu tespit edilmiştir. Sözkonusu borcun tahsili için Mersin
Sigorta Müdürlüğünce başlatılan icra takibi sürdürülmekte olup,
bunun sonucunda tahsil edilecek kesinti ve katkı tutarları ilgili
bankaya yatırılacaktır. Böylece 3417 sayılı
Yasanın 7 nci maddesi uyarınca tahsilat açısından
yalnızca aracı konumunda bulunan Sosyal Sigortalar Kurumu verilen
görevi yerine getirmiştir.
Diğer taraftan, sözü edilen icra takipleri
sonucunda tahsil edilecek paraların Ziraat Bankasına
yatırılmasını müteakip işçilere tasarruf kesintisi ve
katkı tutarlarına ilişkin nemalar ödenebilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
Emin
Kul
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı
12. – Kütahya
Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya’da bir çevre il müdürlüğünün
kurulmasına ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Mustafa
Taşar’ın yazılı cevabı (7/684)
Aşağıda yazılı
sorularımın Çevre Bakanı Sayın Mustafa Taşar
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 24.4.1996
Mehmet
Korkmaz
Kütahya
1. Başta
termik santralleri olmak üzere, çok sayıda çevre kirliliğine yolaçan
sanayi tesisinin bulunduğu Kütahya İlinde, çevre
sağlığını tehdit eden unsurların belirlenmesi ve
bunların giderilmesine dönük tedbirlerin alınmasını
sağlayacak olan Çevre İl Müdürlüğü ne zaman kurulacaktır?
T.C.
Çevre
Bakanlığı
Personel
Dairesi Başkanlığı 17.5.1996
Sayı :
B.19.0.PDB.0.71.00.06/1531-2944
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliğine
İlgi : 19.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/684-1484/3959 sayılı yazınız.
Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın
soru önergesi ile ilgili yazınız incelenmiştir.
Bakanlığımızın Kütahya
İlinin de içinde bulunduğu 46 ilde Taşra Teşkilatı
Kuruluş Çalışmaları devam etmektedir. Bu maksatla Maliye
Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı ile Devlet Personel
Başkanlığına 3.4.1996 tarih ve B.19.0.HKM.0.61.00/160-1962
sayılı yazılarımız ile gerekli Kanun
Tasarısı Taslağı gönderilmiş ve Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığından 10.4.1996 tarihinde,
Devlet Personel Başkanlığından ise 16.4.1996 tarihinde
uygun görüşleri alınmış, Maliye
Bakanlığının ise uygun görüşü beklenmektedir. Maliye
Bakanlığının uygun görüşü ile birlikte gerekli Kanun
Tasarı Taslağı Bakanlar Kurulunun görüşüne sunulmak üzere
Başbakanlığa sevkedilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
R. Taşar
Çevre
Bakanı
TUTANAĞIN SONU