DÖNEM : 20 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
56 ncı Birleşim (Olağanüstü)
3 . 6 . 1996 Pazartesi
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. — GELEN KÂĞITLAR
III. — YOKLAMA
IV. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. — Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 118
arkadaşının, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergesinin görüşülmesi için
olağanüstü toplantı çağrı önergesi (4/26)
2. —TBMM Başkanlığının olağanüstü
toplantıya çağrı tezkeresi (3/293)
B)GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili ve Kocaeli
Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
ile güvenoyu almadığı ortaya çıkmasına
karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına aykırı
olarak görevini iade etmediği iddiasıyla Başbakan A. Mesut
Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/1)
V. —ÖNERİLER
A)DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. —Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/1) esas
numaralı gensoru önergesinin görüşülme günü ile gündeme
alınmasının kabul edilmesi halinde gündemdeki yeri ve
görüşülme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili ve Kocaeli
Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
ile güvenoyu almadığı ortaya çıkmasına
karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına aykırı
olarak görevini iade etmediği iddiasıyla Başbakan A. Mesut
Yılmaz hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/1)
VII. —SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın,
kamulaştırma bedellerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı
(7/476)
2. —Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, özelleştirilen
kurumlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/485)
3. —Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Dokuz Eylül
Üniversitesine, İmam-Hatip mezunlarının personel olarak
alınmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı
cevabı (7/492)
4. —Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı
(7/496)
5. —Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı’nın, Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi derslerinin ehliyetsiz öğretmenler tarafından
verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/505)
6. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, katkı
payı olarak velilerden alınan paraya ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı
(7/510)
7. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Hacettepe
Üniversitesinin Beytepe Kampusü için kamulaştırılan araziye
ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan
Tayan’ın yazılı cevabı (7/511)
8. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, bakanlıkça
belediyelere yapılan ödenek tahsislerine ilişkin sorusu ve Çevre
Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/517)
9. — Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere
çevre kirliliği fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin sorusu ve
Çevre Bakanı Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı
(7/524)
10.—Bolu Milletvekili Feti Görür’ün, Çekiş Güç’e ilişkin
Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı Emre
Gönensay’ın yazılı cevabı (7/526)
11. —İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, canlı hayvan ve
et ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı
cevabı (7/548)
12. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, iç ve
dış borçlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/553)
13. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın;
Kamu Bankalarının kanunî ve idarî takipte olan
alacaklarına
Kamu Bankalarının Bull-Note işlemlerine
İlişkin Başbakandan soruları ve Devlet Bakanı
Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/554, 555)
14. —Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, et ithalatına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/567)
15. —İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
İstanbul-Boğaziçinin imar durumuna ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
yazılı cevabı (7/571)
16. —İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, büyük
kentlerdeki kaçak yapılaşmaya ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
yazılı cevabı (7/572)
17. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Bandırma
Peroksit Fabrikasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı
cevabı (7/587)
18. —Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun,
İstanbul-Tüp Geçit Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı
(7/596)
19.—Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in, Kahire
Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliğine yapılan atamaya
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın
yazılı cevabı (7/597)
20. —Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, PETKİM (Petrokimya)
Holding A.Ş.’nin ürünlerinin satışına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun
yazılı cevabı (7/601)
21. —İstanbul Milletvekili Azmi Ateş’in;
— İthal edilen ete,
—İthal edilen hayvan yemi ve mamullerinin miktarına,
— Hayvan ölümlerinin sebebine,
— Firmalar bazında et ithalatına,
— Bazı tebliğlere,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/606,
607, 608, 609, 610)
22.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
Açık Öğretim Fakültesi sınavlarının her il merkezinde
yapılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/611)
23. —Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun;
ithal edilen etlerin denetlenmesine,
Gübreye yapılan sübvansiyon ödemelerine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/612,
613)
24. —İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, ilkokul ve
ilköğretimin 1. kademesindekilere tavsiye edilen dergilere ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı
cevabı (7/617)
25. —Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, İngiltere’den
ithal edildiği iddia edilen canlı hayvan ve sığır
etine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/619)
26.—İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul
Çantaköy Büyükçavuşlu Sulama Göleti Kooperatifi üyelerine hayvan
verilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/620)
27. —Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Seyit Ömer Termik
Santralı işletme hakkının devrine ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı
cevabı (7/621)
28. —Tekirdağ Milletvekili BayramFırat
Dayanıklı’nın, karayollarında meydana gelen bozulmalara
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/623)
29. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat
Dayanıklı’nın, Tekirdağ-Saray’da bir termik santralın
kurulacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın, yazılı cevabı
(7/624)
30. —Erzincan Milletvekili Naci Terzi’nin, akaryakıt zamlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/625)
31. —Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın, orta
öğretimdeki “dışardan bitirme’’ sınavlarının
uygulanmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan
Tayan’ın yazılı cevabı (7/629)
32. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, bozulan
otoyollar için alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
yazılı cevabı (7/632)
33. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, belediye
zabıtalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/638)
34. —Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Karaisalı
İlçesinde bazı kişilerin orman alanlarını tarlaya
dönüştürdükleri iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı
Nevzat Ercan’ın yazılı cevabı (7/641)
35. —Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın;
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkullere,
Münhal bulunan diyanet görevlileri kadrolarına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in
yazılı cevabı (7/647, 649)
36. —Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünce Ankara’da yürütülen projelerin müteahhitlerine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı
cevabı (7/648)
37. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin camii ve din
görevlisi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cemil
Çiçek’in yazılı cevabı (7/655)
38. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin öğretmen ve
okul ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/656)
39. —Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
Kırıkkale’de bulunan Tugay Komutanlığının
başka bir ile nakli iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/659)
40.—Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Bursa-İsmail
Hakkı Bursevi arazisi üzerinde bulunan bir yapıya ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı (7/669)
41. —Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya’ya bir
sivil havaalanının yapılıp yapılmayacağına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun
yazılı cevabı (7/686)
42. —Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya ve ilçelerinde
yapımı devam eden okul, lojman ve pansiyon inşaatlarına
ayrılan ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/690)
43. —Tokat Milletvekili Şahin Ulusoy’un,
Tokat-Niksar-Arıpınarı Köyündeki bazı kişilere verilen
silahlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in
yazılı cevabı (7/703)
44. —Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın,
Bakanlık Özel Kaleminde veya herhangi bir biriminde bir şahsın
çalışıp çalışmadığına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı
cevabı (7/715)
45. —Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Sandıklı Hüzai
kaplıcasındaki hemzemin geçidine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı
(7/729)
46. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık
bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı
cevabı (7/735)
47. —Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Bakanlık
bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/739)
48. —Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas
İline 1996 yılında ayrılan yatırım ödenek
miktarlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin yazılı cevabı
(7/757)
49. —Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas
İline 1996 yılında ayrılan yatırım ödenek
miktarlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Halit Dağlı’nın
yazılı cevabı (7/770)
50. —Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen’in, Arsa
Ofisi Genel Müdürlüğünün arsa stokuna ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Lutfullah Kayalar’ın yazılı cevabı (7/817)
51.—Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun, İller
Bankasınca belediyelere verilen kredilere ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
yazılı cevabı (7/675)
I. —GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, Meclis yaşamı ve
personelin mağduriyetine;
Erzurum Milletvekili Aslan Polat, Çoruh Vadisi üzerinde
yapılması planlanan hidroelektrik santrallara;
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
İstanbul Milletvekili Sedat Aloğlu’nun, 1 Mayıs 1996’da
Kadıköy’de yaşanan olaylar sırasında zarar gören esnafın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına
İçişleri Bakanı Ülkü Güney cevap verdi.
Ağrı Milletvekili Cemil Erhan’ın, Anayasa ve Adalet
Komisyonu,
Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, Türkiye Taşkömürü
Müessesesinin İçinde Bulunduğu Durumun Araştırılması
Amacıyla Oluşturulan (10/13) numaralı Meclis Araştırma
Komisyonu,
Üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri, Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Genel Kurulun 22.5.1996 Çarşamba günkü Birleşiminde Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunda boşalan üyelikler için yapılacak seçimden
sonra sözlü soruların görüşülmemesine; kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşmelerine geçilerek, Başbakanlıktan
TBMMBaşkanlığına gönderilen yazıyla öncelikle görüşülmesi
istenilen ve gündemin birinci sırasında yer alan 14 Sıra
Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Doğru Yol
ve Anavatan Partisi Gruplarının müşterek önerisi ile,
TBMM Genel Kurul çalışmalarına, 2 Haziran 1996’da
yapılacak kısmî mahallî seçimler dolayısıyla siyasî
partilerin resmî propaganda çalışmalarına kolaylık
sağlamak amacıyla, 23 Mayıs 1996 Perşembe gününden
başlamak üzere 4 Haziran 1996 Salı gününe kadar ara verilmesine
ilişkin Doğru Yol ve Refah Partisi Gruplarının önerileri,
Yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Refah Partisi Grubuna ait olup açık bulunan (10/13, 10/53) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğine, Karabük
Milletvekili Hayrettin Dilekcan seçildi.
Radyo Televizyon Üst Kurulunda iktidar partileri kontenjanından
boşalan bir üyelik ile muhalefet partileri kontenjanından
boşalan iki üyelik için 3984 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi
gereğince yapılan gizli oylama sonucunda, adaylardan Güneş
Müftüoğlu, Mehmet Emin Başer ve Mehmet Doğan’ın
seçildikleri açıklandı.
Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair (1/300) (S. Sayısı :14) Kanun
Tasarısının, yapılan görüşmelerden sonra kabul edilip
kanunlaştığı açıklandı.
Alınan karar gereğince, 4 Haziran 1996 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere Birleşime, 22.02’de son verildi.
Hasan
Korkmazcan
Başkanvekili
Kâzım Üstüner Mustafa
Baş
Burdur İstanbul
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. —GELEN KÂĞITLAR
3.6.1996 PAZARTESİ
Teklifler
1. —Zonguldak Milletvekili Veysel Atasoy’un; Zonguldak
İli Merkezinde Karaelmas ve Soğuksu Adlarıyla İki İlçe
Kurulması ve Kilimli ve Kozlu Bucaklarının İlçe
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/300) (İçişleri ve
Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
:16.5.1996)
2. —Niğde Milletvekili
Akın Gönen’in; Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile TürkCeza
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/301) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi
:17.5.1996)
3. —Denizli Milletvekili Mehmet Gözlükaya’nın;
Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının
Affı Hakkında Kanun Teklifi (2/302) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :20.5.1996)
Raporlar
1. —Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek
Şehrinde Kırgızistan -Türkiye ManasÜniversitesi Kurulmasına
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Dışişleri komisyonları raporları (1/290) (S.
Sayısı :18) (Dağıtma tarihi :3.6.1996) (GÜNDEME)
2.—Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti
Arasınada Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/325) (S. Sayısı :19)
(Dağıtma tarihi :3.6.1996)(GÜNDEME)
3. —Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile Erzurum
Milletvekili İsmail Köse ve 18 Arkadaşının
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifleri ve
Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili
BülentAkarcalı ile Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı
Mahiyetteki Kanun Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı Mahiyetteki Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve
Bütçe komisyonları raporları (2/198, 2/202, 1/415; 2/112, 2/199,
1/422; 2/200, 1/391) (S. Sayısı :20) (Dağıtma tarihi
:3.6.1996) (GÜNDEME)
4. —Milletletarası Finansman Kurumuna
Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/309) (S.
Sayısı :21) (Dağıtma tarihi :3.6.1996) (GÜNDEME)
5. —Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile Hatay Milletvekili Atila Sav’ın Aynı
Mahiyetteki Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/441, 2/78) (S. Sayısı
:22) (Dağıtma tarihi :3.6.1996) (GÜNDEME)
Gensoru Önergesi
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı ile güvenoyu almadığı ortaya
çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına
aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 99 uncu,
İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/1) (Başkanlığa
geliş tarihi :27.5.1996) (Dağıtma tarihi :3.6.1996)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
BAŞKAN : Mustafa KALEMLİ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep),
Mustafa BAŞ (İstanbul)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 93 üncü, İçtüzüğün 7 nci maddelerine göre, Kocaeli
Milletvekili Sayın Şevket Kazan ve 118 milletvekili tarafından
Başkanlığımıza verilen önerge üzerine olağanüstü
toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşimini
açıyorum.
III. — YOKLAMA
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama
yapılacaktır. Sayın milletvekillerinin, salonda
bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.
(İçel Milletvekili Mehmet Emin
Aydınbaş'a kadar yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yetersayısı
vardır.
Gündeme geçiyorum.
Gündemimizin "Başkanlığın
Genel Kurula Sunuşları" kısmında yer alan
olağanüstü toplantı çağrı önergesini ve Başkanlığın
çağrı yazısını okutuyorum:
IV. —
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. — Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan ve 118 arkadaşının, Başbakan A. Mesut Yılmaz
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesinin
görüşülmesi için olağanüstü toplantı çağrı önerisi
(4/26)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun,
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini
görüşmek üzere, Anayasanın 93 üncü, İçtüzüğün 7 nci maddesi
gereğince, 30 Mayıs 1996 Perşembe günü saat 15.00'te
olağanüstü toplantıya çağrılmasını
saygılarımızla arz ve talep ederiz. 26.5.1996
1. Şevket Kazan (Kocaeli)
2. Yakup Budak (Adana)
3. Sıtkı Cengil (Adana)
4. İ. Ertan Yülek (Adana)
5. Sait Açba (Afyon)
6. Osman Hazer (Afyon)
7. Mehmet Sıddık Altay
(Ağrı)
8. Celal Esin (Ağrı)
9. M. Ziyattin Tokar (Ağrı)
10. Mehmet
Altınsoy (Aksaray)
11. Murtaza
Özkanlı (Aksaray)
12. Cemalettin
Lafçı (Amasya)
13. Ahmet Bilge (Ankara)
14. Hasan Hüseyin
Ceylan (Ankara)
15. Ömer Ekinci (Ankara)
16. Şaban
Karataş (Ankara)
17. Ahmet Tekdal
(Ankara)
18. Rıza
Ulucak (Ankara)
19. Muhammet
Polat (Aydın)
20. İsmail
Özgün (Balıkesir)
21. Alaattin
Sever Aydın (Batman)
22. Musa Okçu (Batman)
23. Suat Pamukçu
(Bayburt)
24. Kâzım
Ataoğlu (Bingöl)
25. Zeki Ergezen
(Bitlis)
26. Abdulhaluk
Mutlu (Bitlis)
27. Feti Görür (Bolu)
28. Mehmet Altan
Karapaşaoğlu (Bursa)
29. Cemal
Külahlı (Bursa)
30.
Ertuğrul Yalçınbayır (Bursa)
31. İsmail
Coşar (Çankırı)
32. Mehmet Aykaç
(Çorum)
33. Zülfikar
Gazi (Çorum)
34. Yasin
Hatiboğlu (Çorum)
35. Ferit Bora (Diyarbakır)
36. Sacit Günbey
(Diyarbakır)
37. Seyyit
Haşim Haşimi (Diyarbakır)
38. Yakup
Hatipoğlu (Diyarbakır)
39. Ömer Naimi
Barım (Elazığ)
40. Hasan Belhan (Elazığ)
41. Ahmet Cemil
Tunç (Elazığ)
42. Tevhit
Karakaya (Erzincan)
43. Naci Terzi (Erzincan)
44. Lütfü
Esengün (Erzurum)
45. Abdulilah
Fırat (Erzurum)
46. Ömer
Özyılmaz (Erzurum)
47. Aslan Polat (Erzurum)
48. Şinasi
Yavuz (Erzurum)
49. Hanifi
Demirkol (Eskişehir)
50. Nurettin
Aktaş (Gaziantep)
51. Turhan
Alçelik (Giresun)
52. Lütfi
Doğan (Gümüşhane)
53. Mustafa
Köylü (Isparta)
54. Azmi
Ateş (İstanbul)
55. Mustafa
Baş (İstanbul)
56. Mukadder
Başeğmez (İstanbul)
57. Gürcan
Dağdaş (İstanbul)
58. Ekrem Erdem
(İstanbul)
59. Metin
Işık (İstanbul)
60. İsmail
Kahraman (İstanbul)
61. Hüseyin
Kansu (İstanbul)
62. Göksal
Küçükali (İstanbul)
63. Ali
Oğuz (İstanbul)
64. Mehmet Ali
Şahin (İstanbul)
65. Osman
Yumakoğulları (İstanbul)
66. Sabri Tekir (İzmir)
67. Hasan Dikici
(Kahramanmaraş)
68. Ahmet
Dökülmez (Kahramanmaraş)
69. Mustafa
Kamalak (Kahramanmaraş)
70. Hayrettin
Dilekcan (Karabük)
71. Abdullah
Özbey (Karaman)
72. Zeki Ünal (Karaman)
73. Fethi Acar (Kastamonu)
74. Memduh
Büyükkılıç (Kayseri)
75. Abdullah Gül
(Kayseri)
76. Nurettin
Kaldırımcı (Kayseri)
77. Salih
Kapusuz (Kayseri)
78. Kemal
Albayrak (Kırıkkale)
79. Cafer
Güneş (Kırşehir)
80. Mustafa
Kemal Ateş (Kilis)
81. Osman Pepe (Kocaeli)
82. Veysel
Candan (Konya)
83. Remzi Çetin (Konya)
84. Abdullah
Gencer (Konya)
85. Mustafa
Ünaldı (Konya)
86. Lütfi Yalman
(Konya)
87. Ahmet Derin (Kütahya)
88. Metin Perli (Kütahya)
89. Bülent Arınç (Manisa)
90. Hüseyin Yıldız (Mardin)
91. Nedim İlci (Muş)
92. Sabahattin Yıldız (Muş)
93. Mehmet Elkatmış (Nevşehir)
94. M. Salih Katırcıoğlu
(Niğde)
95. Hüseyin Olgun Akın (Ordu)
96. Mustafa Hasan Öz (Ordu)
97. Şevki Yılmaz (Rize)
98. Nezir Aydın (Sakarya)
99. Cevat Ayhan (Sakarya)
100. Ahmet
Demircan (Samsun)
101. Latif Öztek
(Samsun)
102. Musa
Uzunkaya (Samsun)
103. Ahmet
Nurettin Aydın (Siirt)
104. Memet Emin
Aydın (Siirt)
105. Musa
Demirci (Sıvas)
106. Temel
Karamollaoğlu (Sıvas)
107. Abdüllatif
Şener (Sıvas)
108. İbrahim Halil Çelik (Şanlıurfa)
109. Zülfükar
İzol (Şanlıurfa)
110. Ahmet
Karavar (Şanlıurfa)
111. Abdullah
Arslan (Tokat)
112. Ahmet Feyzi
İnceöz (Tokat)
113 . Kemalettin Göktaş (Trabzon)
114. İsmail
İlhan Sungur (Trabzon)
115. Maliki
Ejder Arvas (Van)
116 . Fethullah Erbaş (Van)
117. Şaban
Şevli (Van)
118. Kâzım
Arslan (Yozgat)
119. Abdullah
Örnek (Yozgat)
Olağanüstü
Toplantı Çağrısının Gerekçesi
Refah Partisi Grup Başkanvekili Şevket Kazan
tarafından verilmiş olan gensoru önergesi, halen
işbaşında bulunan ve Anayasa Mahkemesi kararıyla güvenoyu
almadığı kabul edilen ve ayrıca koalisyon ortaklarından
DYP'nin Sayın Genel Başkanı ve muhalefet partilerinden CHP'nin
Sayın Genel Başkanı tarafından da, Anayasa Mahkemesi
kararı doğrultusunda güvenoyu almadığı ve görevi iade
edilmesinin gerektiği ısrarla vurgulanan A. Mesut Yılmaz
Hükümetinin işbaşında kalmakta direnmesi
karşısında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yeniden
çalışmaya başlayacağı 4 Haziran 1996 tarihine kadar
beklenilmesi, yetkisiz bir hükümetin bir gün dahi icraatına devam etmesi,
telafisi imkânsız büyük karışıklıklara ve buhranlara
sebebiyet vereceğinden, ara tatil kararına rağmen, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılması
zorunludur.
BAŞKAN – Başkanlığın
olağanüstü toplantıya çağrı yazısını
okutuyorum:
2. —TBMM
Başkanlığının olağanüstü toplantıya
çağrı tezkeresi (3/293)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığından Bildirilmiştir
119 milletvekili, Anayasanın 93 üncü ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 7 nci maddeleri gereğince,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya
çağrılmasını Başkanlığımızdan
istemişlerdir.
Başvuru incelenmiş; istem, dayanılan
Anayasa ve İçtüzük hükümlerine uygun bulunmuştur.
Bu nedenle; çağrı önergesinde istenen
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini
görüşmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisini 3 Haziran 1996 Pazartesi
günü saat 15.00'te olağanüstü toplantıya çağırıyorum.
Sayın milletvekillerinin belirtilen gün ve saatte
Genel Kurul toplantılarına katılmalarını rica ederim.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Anayasanın 93 üncü ve
İçtüzüğün 7 nci maddelerine uygun olarak verilen bu önerge
uyarınca, görüşülmesi gereken gensoru önergesinin tam metni
bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır. Gensoru önergesi 500 kelimeden
fazla olduğu için, önerge sahiplerince verilmiş olan özeti
okutuyorum:
B)GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı ile güvenoyu almadığı ortaya
çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına
aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/1) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
12.3.1996 tarih ve 398 sayılı Meclis
kararıyla güvenoyu aldığı ilan edilen ve fakat Anamuhalefet
Partisi olan Refah Partisinin açtığı iptal davası sonunda
Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından açıklanan iptal
kararıyla güvenoyu almadığı sabit olan; buna rağmen,
Anayasaya, hukuk prensiplerine, Anayasa Mahkamesi kararlarına ve siyasî
nezaket kurallarına aykırı olarak görevi iade etmeyen
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında, Anayasanın 99 uncu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 106 ncı maddesi
gereğince gensoru açılmasına dair önergemizin gereğinin
ifasını saygılarımızla arz ederiz.
Şevket
Kazan
RP
Grup Başkanvekili
Gensoru gerekçesi:
A. Mesut Yılmaz
başkanlığındaki 53 üncü Hükümet, güvenoylaması için,
12 Mart 1996 tarihinde Meclis huzuruna çıkmıştır.
Yapılan güvenoylamasına 544 milletvekili
katılmış, 257 üye kabul, 207 üye ret, 80 üye de çekimser oy
kullanmıştır.
Bu oy sonuçlarına göre, A. Mesut Yılmaz
başkanlığındaki Hükümet, toplantıya
katılanların salt çoğunluğunun -ki, salt çoğunluk 273
oydur- oyunu alamadığından, güvenoyu almadığı
halde, Meclis Başkanı tarafından güvenoyu almış gibi
gösterilmiş ve Meclis Başkanının bu açıklaması,
12.3.1996 tarihli Resmî Gazetenin mükerrer nüshasında, 398
sayılı TBMM kararı olarak ilan edilmiştir.
Refah Partisi, sorumlu bir Anamuhalefet Partisi olarak,
hatayı tespit ederek, durumu 10 Nisan 1996 tarihinde birer mektupla
Sayın Başbakana, Sayın Meclis Başkanına, Sayın
Cumhurbaşkanına arz etmiş ve hatalı kararın
düzeltilmesini istemiştir.
Bu müracaatlarımızın neticesiz
kalması üzerine, Refah Partisi, 12.4.1996 tarihinde, Anayasa Mahkemesinde
iptal davası açmıştır. Yapılan başvuru haklı
görülerek, Yüksek Mahkemenin iptal kararı, bizzat Sayın Başkan
tarafından, medya huzurunda, 14.5.1996 tarihinde ilan edilmiş ve A.
Mesut Yılmaz Hükümetinin Meclisten güvenoyu veya yürütme yetkisi
almadığı sabit ve herkesin malumu olmuştur.
Bu durumda, Sayın Mesut Yılmaz'ın, hemen
gidip, Cumhurbaşkanına görevi iade etmesi gerekirken, 2 haftadır
görevi iade etmemekte direnmekte, yürütme yetkisini haiz
olmadığı hukukî bir gerçek olarak ortada iken, birtakım
tevillerle bu gerçeği örtbas etmeye ve Meclis Başkanının
hatasından kaynaklanan ve şimdi Yüksek Mahkemenin yok
saydığı bir yetkiyi kullanmaya devam ederek, Anayasayı
ihlal ve cezaî tabiriyle yetki gaspı suçlarını işlemektedir.
Bu suçlar işlenirken, suçu örtbas etmek için
Sayın Yılmaz ve yandaşlarının başvurdukları
teviller üç noktada toplanmaktadır:
1. Anayasa
Mahkemesinin iptal kararları geriye yürümediğine göre,
güvenoylaması geçerli sayılır.
2. Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararına göre hareket edilir, gerekirse yeniden güvenoylamasına
gidilir.
3. Anayasa
Mahkemesi kararı ilan edilinceye kadar yapılacak bir şey yoktur,
yetki kullanılmasına devam edilir.
Bu görüşlerinin hiçbirisine itibar etmek mümkün
değildir.
Şöyle ki:
1. Anayasanın 153 üncü maddesi, açıkça,
kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin iptal edilmekle yürürlükten
kalkacağını amirdir. 12.3.1996 tarihli Resmî Gazetede ilan
edilen ve Hükümete yürütme yetkisi veren güvenoylamasıyla ilgili 398
sayılı Meclis kararı bir hükümdür ve bu hüküm iptal
edilmiştir. Bu hukukî gerçek nasıl yok kabul edilebilir?
2. "Gerekirse yeniden güvenoylamasına
gidilir" sözü de geçersizdir. Zira,
Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruda, oylama işleminin iptali
değil, ilan edilen hatalı kararın iptali istenmiştir.
Mahkeme kararları, neticei taleple bağlıdır. Bu tür
davalarda neticei talebe aykırı bir karar ittihazı mümkün
değildir.
Bu sebeple de iptal kararı yok farz edilemez.
3. Kararın
ancak Resmî Gazetede ilan edildikten sonra geçerli sayılması, yine,
kazanılmış hakların korunması, üçüncü
şahısların himayesi gayesine matuftur. Bu iptal kararından
sonra, kararın Resmî Gazetede ilanına kadar geçecek süre içinde haksızlığa
devam etmek için bir hile sebebi değildir.
Kaldı ki, Anamuhalefet Partisi olan Refah
Partisinden başka, koalisyon ortağı olan DYP'nin Sayın
Genel Başkanı ile muhalefetteki CHP'nin Sayın Genel
Başkanı da, açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı
karşısında, Hükümetin yetkisiz olduğunu, görevin derhal
iadesinin gerektiğini 15 günden beri ısrarla ve tekrar tekrar
vurgulamaktadırlar. Ne var ki, Sayın Mesut Yılmaz hiç oralı
olmamakta "çok istiyorsanız beni gensoruyla düşürün"
demektedir. Bir hukuk devletinde böyle bir davranışa seyirci
kalınamaz.
İşte, Anayasanın koyduğu kuralları,
hukukun temel prensiplerini, Anayasa Mahkemesi kararlarını, millî
iradeyi ve siyasî nezaket kurallarını hiçe sayarak zorla hükümet etme
cüretini ve suçunu devam ettiren A.Mesut Yılmaz hakkında, Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu ispat amacıyla bu
gensoru önergesini vermek zarureti hâsıl olmuştur.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensoru önergesinin tam metni de tutanağa
eklenecektir.
Gensoru önergesinin görüşme gününe dair
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım:
V.
—ÖNERİLER
A)DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. —Başbakan A. Mesut Yılmaz
hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin görüşülme
günü ile gündeme alınmasının kabul edilmesi halinde gündemdeki
yeri ve görüşülme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
No:13
Tarih:
3.6.1996
Danışma Kurulunun 3.6.1996 Pazartesi günü
yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
İsmail
Kahraman Ali
Rıza Gönül
RP
Grubu Başkanvekili DYP
Grubu Başkanvekili
Cumhur
Ersümer Hasan
Hüsamettin Özkan
ANAP Grubu
Başkanvekili DSP
Grubu Başkanvekili
Nihat Matkap
CHP Grubu
Başkanvekili
Öneri:
3.6.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda
yayımlanan ve okunmuş bulunan Başbakan A. Mesut Yılmaz
hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin, Anayasanın
99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmaması
hususundaki görüşmelerinin Genel Kurulun 3.6.1996 Pazartesi günkü
(bugünkü) birleşiminde yapılması; gensoru önergesinin gündeme
alınmasının kabul edilmesi halinde, gensorunun, gündemin
"Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer
alması ve görüşmelerinin 6.6.1996 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
VI. —GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI
VE
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. —Refah Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı ile güvenoyu almadığı ortaya
çıkmasına karşın hukuk ve siyasî nezaket kurallarına
aykırı olarak görevini iade etmediği iddiasıyla
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/1)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, alınan
karar gereğince, olağanüstü toplantı çağrı önergesinin
konusu olan gensoru önergesinin gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelere başlıyoruz.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, bu görüşmede,
Anayasanın 99 uncu maddesine göre, önerge sahiplerinden birine, siyasî
parti grupları adına birer milletvekiline ve Bakanlar Kurulu
adına Başbakan veya bir bakana söz verilecektir.
Konuşma süreleri, önerge sahibi için 10 dakika,
gruplar ve Başbakan için 20'şer dakikadır.
Anavatan Partisi Grubu adına Sayın Murat
Başesgioğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Önder Sav, Demokratik Sol Parti Grubu adına Sayın Mümtaz Soysal,
Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Ali Rıza Gönül, Refah
Partisi Grubu adına Sayın Mustafa Kamalak; önerge sahipleri
adına da Sayın Şevket Kazan söz almışlardır.
Şimdi, önce, önerge sahipleri adına,
Sayın Şevket Kazan; buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Kazan.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; gensoru önergesi üzerinde, şahsım
adına görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum;
Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu söz alma münasebetiyle, 2 Haziranda
yapılmış olan kısmî mahallî idareler seçiminde, belediye
başkanlığını ve belediye meclis üyeliklerini kazanan
bütün arkadaşlarımı tebrik ediyorum ve
çalışmalarında başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce, bu
gensoru önergesini neden vermiş olduğumuzu kısaca ifade etmek
istiyorum.
Bilindiği gibi, Refah Partisi olarak biz, 10 Nisan
1996 tarihinden bu yana ve özellikle 14 Mayıs 1996 tarihinden bu yana,
Hükümetin güvenoyu almamış sayılması gerçeği
karşısında, Sayın Başbakan Mesut Yılmaz'ın,
kendisinin, görevi iade etmek üzere Köşke çıkacağını
veyahut Sayın Cumhurbaşkanının, görevi iade etmesi için,
kendisini Köşke davet edeceğini bekleye durduk; ama, bu
beklentilerimiz, maalesef, netice vermedi. Ne zaman ki -24 Mayıs tarihli
demeçlerinde- Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Mesut
Yılmaz, ortada, güvenoyu almış bir hükümetin
varlığını kabul eden ve böyle bir hükümetin görevden
ayrılması için istifa etmesi veya 276 oyla, gensoruyla,
düşürülmesi lazım geldiği hususunda, kamuoyuna yansıyan
demeçler verdiler, işte o tarihten sonra, bir Anamuhalefet Partisi olarak,
hükümetler için pek de hoş olmayan gensoru önergesini Yüce Meclise takdim
etmek mecburiyetinde kaldık. Burada, bir çelişki yoktur; güvenoyu
almadığını kabul ettiğimiz bir Hükümet hakkında
gensoru önergesi vermiş olmamız, bir hukukî zorunluluktan
kaynaklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, 24 Aralıktan bugüne
kadar olan beş aylık dönem içerisinde, eğer, millî iradeye
hürmet, Anayasanın ve İçtüzüğün vazetmiş olduğu
hükümlere riayet ve bu arada, yıllardan beri itibar gören teamüllere
icabet edilebilmiş olsaydı, bugün, bu noktaya gelinmezdi.
Sayın Cumhurbaşkanımız, iki gün
önce yapmış olduğu bir konuşmada "bütün meselelerin
çözümlenebilmesi, devlet adına ortaya konulan kurallara riayet edilmesiyle
mümkündür. Eğer, bu kurallara riayet edilmezse, o takdirde bir kaos ortaya
çıkar" demiştir; bu doğrudur. İşte, bütün mesele,
bu kurallara riayet edilmemesinden kaynaklanmakta ve dolayısıyla,
işler, bugün bulunduğumuz noktaya gelmektedir.
Bugüne gelişin üç safhası vardır: 12
Mart güven oylamasından 10 Nisan tarihine kadar olan safha. Bu safha
içerisinde gerek güvenoylamasının gerek Çekiç Güç ve gerekse
olağanüstü hal oylamalarının, Anayasa hükümleri muvacehesince,
özellikle Anayasanın geçici 6 ncı maddesi muvacehesince, geçersiz
olduğu konusunda Refah Partisi Grubunun hukukçuları tarafından
yapılan bir araştırma, ancak 10 Nisan tarihinde
neticelenmiştir. 10 Nisan tarihinde bu hukukî kanaate vardıktan
sonra, Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Meclis
Başkanına ve Sayın Başbakana bu durum birer tezkere ile
iletilmişti.
Ne var ki, Sayın Meclis Başkanı,
İçtüzüğün gerekli hükümlerini, o gün, her nedense
uygulamamıştır. Sayın Başbakana yapılan müracaata
karşılık hiçbir cevap verilmemiştir. Sayın
Cumhurbaşkanına yapılan başvuruya verilen şifahi cevaplarda
da "beni bu işe karıştırmayın" tarzında
bir tavır sergilenmiştir.
Oysa, 10 Nisan tarihinde yapılan bu müracaatlar
üzerine, Sayın Meclis Başkanı, İçtüzüğün 13 üncü
maddesi gereği, konuyu Başkanlık Divanına götürüp, orada
müzakere ettirebilmiş olsaydı, Sayın Başbakan hatayı
fark edip, o akşam görevi iade etme zaruretini hissetmiş olsaydı
veya Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasanın 8 inci ve yine
Anayasanın 104 üncü maddelerinde kendilerine yüklenen sorumluluğun
gereğini yerine getirmiş olsalardı; biz, bugün, burada, bu
gensoru önergesini müzakereye gerek duymayacaktık; ama, maalesef, bu
gerekler yerine getirilmedi; yani Sayın Cumhurbaşkanının
dediği gibi, kurallara uyulmadı; kurallara uyulmadığı
için de bugün bu sıkıntıların içine geldik ve
yuvarlandık. Tabiî, bu durum karşısında, Refah Partisi
olarak, Anamuhalefet Partisi olarak, Anayasa Mahkemesine gidildi; Anayasa
Mahkemesi, 14 Mayısta iptal kararını verdi. Bu iptal
kararı, bizzat Yüksek Mahkeme Başkanı tarafından
açıklandı. Ne var ki, gerekçeli karar yirmi gündür
yazılmış değil, yirmi gündür Resmî Gazetede ilan
edilmiş değil. Bu da, ayrıca, görevlerin ifası
açısından -eğer zaruretler bunun gecikmesini temin
etmemişse- bize göre bir eksiklik.
Tabiî, bu açıklamanın arkasından, hemen,
yorumlar başlamıştır. Her üç oylama hakkında,
özellikle, güvenoylaması hakkında, kamuoyunda, özellikle medyada
birtakım yorumlar başlamıştır. Bu yorumlar nelerdir;
biraz önce gensoru önergesinde, bunlar, üç madde halinde sayıldı ve
Grubumuz adına konuşacak arkadaşımız da bunları
ayrıca ifade edecekler.
Tabiî, Anayasa Mahkemesinin almış olduğu
bu kararın arkasından, elbette, Sayın Meclis Başkanı,
Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı, hukuk
danışmanlarına başvuracak, otoritelere başvuracak,
onların görüşlerini alacaklardı. Nitekim, bu istikamette
birtakım çalışmalar yapıldığını da
basından öğreniyoruz; ama, ne var ki, bu yapılan
çalışmalar neticesinde, alınan mütalaalar
değerlendirilirken, gerçek bilim adamlarının görüşlerine
itibar edilmemekte, siyasî hesaplara cevaz verecek sözlere itibar edilmektedir.
Bakınız, bundan üç gün önce, bir köşe
yazarımız "Ya Refah Duyarsa" başlığı
altında bir yazı kaleme almışlar ve bu yazıda,
Prof.Dr.Erdoğan Teziç'in, hem Cumhurbaşkanının hem Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanının, bir bakıma, hukuk
danışmanı olduğunu ifade etmişler ve bu hukuk
danışmanının, kendilerine verdiği cevabî
yazılarda veya mütalaalarda, Hükümetin derhal görevi iade etmesi
lazım geldiği konusundaki kanaatlere yer verdiğini
belirtmişler.
Ayrıca, 30 Mayısta İstanbul Barosunun
öncülüğünde, İstanbul'da bir hukukçular toplantısı
yapılmış, yapılan bu hukukçular toplantısında da,
ağırlıkla, bu görüş istikametinde görüşler dermeyan
edilmiş; yalnız, bu değerli bilim adamlarından bir tanesi
Doç. Dr. Fazıl Sağlam "Anayasanın 153 üncü maddesinin
ikinci fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesi kendisinin Meclis iradesini
kullanacağı bir karar ittihaz edemez" şeklinde bir ifadeyle
"görev iadesine zaruret yoktur" demiş. "Anayasa
Mahkemesinin almış olduğu karar, güvenoyu
alınmasının hukuka uymadığının, bir
diğer deyişle, güvenoyu değil güvensizlik oyu verildiğinin
tespitine dair bir karardır. Burada, Anayasa Mahkemesi, kendisini Meclis
iradesi yerine koyuyor değildir..."
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kazan, devam edin efendim.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – O nedenle, tabiî, böyle
bir tartışma ortamında bizler olmadığımız
için, bu değerli bilim adamının görüşünü neye
dayandırdığını anlamak, bizler için pek mümkün
olmamıştır.
Bunun arkasından, yine, özellikle bizim gensoruyu
vermemizden sonra, birtakım mütalaalar devam ediyor. "Gensoru,
hükümetin belli bir icraatı üzerinde verilirmiş; oysa, bu gensoru
hükümetin icraatı üzerinde değil, Anayasa Mahkemesi kararı
üzerine verilmişmiş" tarzında bir mütalaa ileri sürülüyor.
Hemen ifade edelim: Bu gensoru, yetkisiz olan bir hükümetin "ille,
icraatta kalmak istiyorum, icraat yapmak istiyorum" demesi üzerine
verilmiş, icraatıyla ilgili olarak verilmiş bir gensorudur.
Dolayısıyla, bu mütalaanın hukukî bir mesnedi, ortada yoktur.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi kararı, iptal
mahiyetindeyse de, geriye işlemezmiş!.. Evet,
kazanılmış haklar bakımından... Kanun olsun,
İçtüzük olsun, bunların yürürlüğe konulduğu tarihten
itibaren iptal tarihine kadar geçen süre içinde yapılan bütün icraatlar
geçerlidir; bunlar iptal edilemez. Bu hukukî gerçeği biz de kabul
ediyoruz; ama, iptal kararı alındıktan sonra aynı gerekçeye
sarılmak elbette mümkün değildir; çünkü, bu, işleri çok daha
vahim bir yola götürür. Mesela, şimdi, bugün, burada
yapacağımız görüşme neticesinde Hükümetin düşürülmesi
için 276 oy verilse, Hükümetin düşmesi gerekse; ama, Sayın Meclis
Başkanı -zühulen kelimesiyle ifade etmek istiyorum- zühulen,
"güvenoyu almıştır Hükümet" dese ve bu şekilde
Meclis kararı Resmî Gazetede ilan edilse, şimdi, bu hata, bu açık
hata karşısında, Hükümetin güvenoyu almış
olduğunu kabul etmek mümkün müdür? Elbette, mümkün değildir. Bu,
işi tehlikeye götürür. O bakımdan, biz, bu konuda, Anayasa Mahkemesi
kararının geriye yürümeyeceği konusundaki tezi çok iyi
yorumlamak gerektiğine inanıyoruz.
Resmî Gazetede ilan zorunluluğu. Şimdi,
Sayın Cumhurbaşkanımız, 1993 yılında, 3911
sayılı Yetki Kanununun, 15.9.1993 tarihinde Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmesi, bu iptal kararının
açıklanması ve aynı akşam TRT ve özel televizyonlarda
yayınlanması, ertesi gün de gazetelerde bu haberlere geniş ölçüde
yer verilmesi üzerine, o tarihten sonra, bu Yetki Kanununa dayanılarak
gönderilmiş olan Başbakanlık kararnamelerini, Hükümet
kararnamelerini iade etmiştir; yani, Anayasa Mahkemesi kararını
beklemeden iade etmiştir; çünkü, artık, Anayasa Mahkemesi Başkanı
tarafından yapılan bu açıklamayla her şey malum
olmuştur diye, iade etmiştir.
Şimdi, o gün bu uygulamayı yapan Sayın
Cumhurbaşkanının, bugün benzer bir olayda aynı yola
tevessül etmemesini elbette büyük bir garipsemeyle karşılıyoruz,
başka bir kelime kullanmak istemiyorum.
Değerli milletvekilleri, Yüce Meclise takdim
edilen bu gensoru önergesi, bu Meclisten güvenoyu almadığı
halde, güvenoyu almış gibi icraatına devam etmek isteyen
Hükümetin görevden alınması zarureti dolayısıyla
verilmiştir. Bu nedenle, Yüce Meclisin gensoru önergemize itibar
edeceğine ve kabul oyu vereceğine olan inancımı belirtiyor,
Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kazan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, söz talep
sırasına göre gruplara söz vereceğim.
Birinci sırada, Anavatan Partisi Grubu adına,
Sayın Murat Başesgioğlu; buyurun efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika Sayın Başesgioğlu.
ANAP GRUBU ADINA MURAT BAŞESGİOĞLU
(Kastamonu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Refah Partisi
Grup Başkanvekili Sayın Şevket Kazan tarafından, Anayasa
Mahkemesi kararıyla güvenoyu almadığı sabit olduğu,
buna rağmen görevini iade etmediği iddiasıyla Başbakan
Sayın Mesut Yılmaz hakkında verilen bir gensoru önergesi
üzerinde, Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, Partim ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum. 2 Haziran günü
yapılan kısmî mahallî idareler seçimi neticesinin, Türk siyasî
hayatında hayırlara vesile olmasını da Cenabı
Allah'tan niyaz ediyorum.
Sayın milletvekilleri, aslında buraya bir
savunma yapmaya çıkmadım. Bu anlamsız ve hukukî dayanaktan
yoksun önerge karşısında, ne Hükümetin ne de Sayın
Başbakanın bir savunmaya ihtiyacı var. Bu önerge incelendiğinde,
Sayın Başbakana izafe edilebilecek tek bir kelime bile yok. Tabiri
caizse, Uganda'daki fiyat artışlarından veyahut da Arjantin'in
dışticaret açığından Sayın Mesut Yılmaz ne
kadar sorumluysa, bu önergeden de ancak o kadar sorumlu olabilir. Hükümeti
yıkma konusunda gizlice anlaşanların, Yüce Meclisin
karşısına, hiçbir anayasal dayanağı olmayan, geçersiz
bir önergeyle çıkmalarını hayretle karşılıyoruz.
Değerli milletvekilleri, parlamenter rejimlerde
gensoru, siyasî sorumluluğun denetlenmesi amacına yönelik olarak
verilen ve sonuç doğuran bir kurumdur. Parlamentomuzda, 1961
yılından bu tarafa, ikiyüzelliyi aşkın gensoru önergesi
verilmiştir. Bu ikiyüzelliyi aşkın gensoru önergesinden sadece
iki tanesi -birisi, Sayın Süleyman Demirel Hükümetinin düşürülmesine
ilişkin olarak, diğeri de, yine, MSP'nin, 5 Eylül 1980 tarihinde,
Adalet Partisi Azınlık Hükümeti Dışişleri Bakanı
Hayrettin Erkmen hakkında verdiği gensoru önergesidir- güvensizlik
oyuyla neticelenmiştir. Dolayısıyla, gensoru önergelerinin
görüşülmesi heyecanlıdır. Gensoru önergesi neticesinde
güvensizlik oylarının verilmesi önemlidir; ama, Türkiye'nin ve
Parlamentomuzun yaşadığı şu siyasî konjonktür
içerisinde, inşallah Yüce Meclis ve siyasî parti gruplarımız, bu
konuyu enine boyuna değerlendireceklerdir.
Anayasanın 99 uncu maddesinde yazılı
gensorunun muhatabı hükümet veya bakanlardır. Bir gensorunun kabul
edilebilir olabilmesi için, bu konuda hükümetin görevli ve yetkili olması
gerekir. Refah Partimiz, baştan beri,
53 üncü Cumhuriyet Hükümetinin güvenoyu almadığı
iddiasında ısrar etmektedir; oysa, gensoru, işbaşında,
meşru hükümetler için başvurulabilecek bir denetim yoludur. Demek ki,
Refah Partisi, bu Hükümetin, baştan beri, güvenoyu aldığını,
zımnî de olsa, kabul etmektedir; bu çelişkiyi, inşallah, gelip
bu kürsüden izah edeceklerdir.
Muhterem milletvekilleri, Refah Partisi Grup
Başkanvekili Sayın Kazan'ın verdiği gensoru önergesini
incelediğimizde iki önemli iddianın yer aldığını
görmekteyiz. Önergede, "Anasaya Mahkemesi tarafından açıklanan
iptal kararıyla güvenoyu almadığı sabit olan";
"buna rağmen, Anayasa, hukuk prensiplerine ve siyasî nezaket
kurallarına aykırı olarak görevi iade etmeyen Sayın
Başbakan hakkında" diye, iki iddianın altı önemle
çizilmektedir.
Şimdi, hep birlikte düşünelim veyahut da
önerge sahiplerine hep birlikte soralım: Gerçekten, birinci
iddianızda olduğu gibi, Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı
var mıdır? Bu soruya hemen, anında verebileceğimiz cevap:
Elbette yoktur...
Anayasa Mahkemesi kararlarının, hukuk
âleminde bir kıymet ifade edebilmesi için, Anayasanın 153 üncü
maddesine göre, gerekçeleri yazılmak suretiyle ilan edilmesi gerekir.
Yine, 153 üncü maddeye göre, Anayasa Mahkemesi kararları, ancak Resmî
Gazetede yayımlandıktan sonra hüküm icra ederler. Bu olayda, Anayasa
Mahkemesinin, ne gerekçeli kararı vardır ne de bu karar Resmî
Gazetede yayımlanmıştır. Yüce Meclisin malumu olduğu
üzere, gerekçeli karar Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından henüz
yazılmaktadır.
Şayet, önerge sahipleri, Anayasa Mahkemesi
Başkanının 14.5.1996 tarihinde yaptığı bir
açıklamayı önergelerine dayanak yapıyorlarsa, bu, son derece
yanlış ve hukukî mesnedi olmayan bir durumdur. Anayasa Mahkemesi
Başkanı, 14 Mayıs 1996 tarihinde basına sözlü bir
açıklamada bulunmuştur; ama, dikkatinizi çekerim, Sayın
Başkan, bu açıklamayı yaparken tasrih etmiştir;
demiştir ki "karar açıklamıyorum, sonuç bildiriyorum."
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi Başkanının sözlü bir
açıklamasına dayanılarak bir gensoru inşa edilmesi,
gensorudaki bütün iddiaların, bu sözlü beyan üzerine oturtulması,
anayasal sistemimiz açısından son derece sakıncalıdır.
Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Anayasa Mahkemesinin
kuruluşunun 33 üncü yıldönümü nedeniyle yaptığı bir
konuşmada "mademki, karar, Resmî Gazetede yayımlanmakla
yürürlüğe giriyor, o halde, bu karar duyulsa bile, hukuk alanında
hiçbir hüküm icra etmez" demiştir. Ne zaman söylemiş; Anayasa
Mahkemesinin kuruluşunun 33 üncü yıldönümü nedeniyle yapılan
sempozyumda söylemiş ve "Anayasa Yargısı" adlı
kitabın da 248 inci sayfasında bu beyanlar yer alıyor; merak
eden, dileyen, bu kitabı açıp, rahatlıkla, bu söylediğimiz
konunun teyidini görebilir.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın 153 üncü
maddesinin bu açık hükmüne rağmen, yani "Anayasa Mahkemesi
kararları gerekçesiyle birlikte açıklanır" hükmüne
rağmen ve Resmî Gazetede yayımlanma mükellefiyeti olmasına
rağmen, Refah Partisinin, ortada Anayasa Mahkemesinin geçerli bir
kararı varmışçasına gensoru önergesi vermesi, bugüne kadar
verilmiş ve görüşmeleri tamamlanmış gensoru önergelerine
hiç benzememektedir. Şu gensoru önergesinin, bugüne kadar verilmiş
gensoru önergeleriyle
karşılaştırdığımızda, ikinci bir emsali
yoktur.
Keza, Refah Partisi, iptal dava dilekçesinde, Yüksek
Mahkemeden yürürlüğü durdurma isteminde bulunmuştur. Yüksek Mahkeme,
şartları oluşmadığı için, Refah Partisinin bu
davaya ilişkin yürürlüğü durdurma istemini de reddetmiştir.
Dolayısıyla, Sayın Kazan'ın biraz evvel buradan ifade
ettiği hususlar, Anayasamızın bu açık gerçekleri
karşısında, maalesef, mesnetsiz kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bütün bu
anayasal gerekçelerden sonra, gensorunun verildiği tarihte, ilgili
tarafları bağlayıcı, Anayasa Mahkemesinin geçerli bir iptal
kararı yoktur. Bu yüzden de gensorunun dayanağı yapılan
iptal kararı, hayalîdir. Bu nedenle, Yüce Meclisin, evvelemirde, konusu
bulunmayan bir gensoru önergesini görüşmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan, açıklanacak gerekçeli kararda, Anayasa Mahkemesinin,
güvenoyunun geçerliliği ve tarihi konusunda bir hüküm fıkrası
tesis etmesi de her zaman mümkündür. Bu da, güvenoylaması üzerindeki bütün
tartışmaları sona erdirecektir.
Şimdi, Yüce Meclise düşen, siyasî parti
gruplarımıza düşen gerçek şudur: Hepimiz, aklıselim
düşünerek, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının
açıklanmasını beklemek zorundayız; çünkü, Anayasa Mahkemesi
yolunu açan Refah Partisidir. 398 sayılı Meclis Kararının
iptali için Yüksek Mahkemeye başvuran Refah Partisidir. Hem de Meclis
tatil kararı almışken ve tatil kararının gerekçeleri
ortadan kalkmamışken, alelacele -iki günlük süre içerisinde
şartlarda ne değişiklik olduysa- Meclisi gensoruyu görüşmek
üzere toplantıya çağıran Refah Partisidir.
Şimdi, Refah Partisi, mademki, Anayasa Mahkemesi
yolunu açmıştır, yani, konuyu hukukî bir platforma
taşımıştır, o halde bunun sonuçlarına katlanmak
zorundadır; yani, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının
yayımlanmasını beklemek zorundadır. Yoksa, Anayasa
Mahkemesinin merdivenlerine kadar çıkıp, Sayın
Başkanın sözlü açıklamasıyla yetinip, sonradan, yargı
denetimini terk ederek, yasama denetimini devreye sokmak, parlamenter
rejimlerin benimsediği kuvvetler ayrılığı ilkesine
tamamen aykırıdır. Refah Partisi olarak, ya yargı
denetimini seçeceksiniz ya yasama denetimini seçeceksiniz; iki denetim
hakkını birden seçme lüksünü, hakkını, anayasal sistemimiz
size vermemektedir. Dolayısıyla, mademki, konuyu yargıya
getirmiş bulunmaktasınız, konu, bu platforma
taşınmıştır, o halde bu yolun neticelerini, bu yolun
sonuçlarını beklemek zorundayız; siyaseten de beklemek
zorundayız, anayasal zorunluluk gereği olarak da beklemek
zorundayız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Yüce Meclis konusu ve muhatabı yönünden görüşülmesi mümkün olmayan bu
gensoruyu görüşmeye açarsa, iki önemli hukukî sonuçla, sakıncayla
karşı karşıya kalacağız. Bunlardan birincisi
şudur: Yüce Meclis, henüz yürürlüğe girmemiş bir Anayasa
Mahkemesi kararını infaz edecektir. Başka bir ifadeyle, Anayasa
Mahkemesi kararını, hiçbir hukukî geçerliliği olmayan sözlü bir
beyana dayanarak, siyasî gerekçelerle, yetkisiz bir şekilde, Yüce Meclis,
yeniden düzenleyecektir. Yani, Yüce Meclis, Anayasa Mahkemesinin yerine geçerek
bir karar verecektir. Böylesine bir karar, Anayasamızın 6 ncı
maddesinin son fıkrasına, 9 uncu ve 11 inci maddelerine açıkça
aykırılık teşkil edecektir. Bu karar, aynı zamanda,
bir içtüzük değişikliği niteliğinde olacaktır.
Nasıl ki, Refah Partisi, daha önce, dava konusu yaptığı
hususu bir içtüzük değişikliği mahiyetinde görerek anayasal
yargının denetimine sokmuştur; aynı gerekçelerle, Yüce
Meclisin bu konuda alacağı ikinci bir karar, bir içtüzük
değişikliği mahiyetinde olacak ve anayasal yargının
denetimi altına girecektir; ki, muhtemelen de, bu karar, büyük ihtimalle,
iptal edilecektir.
Sayın milletvekilleri, önemli diğer bir
hukukî sakınca da, bu konuda Sayın Başbakan hakkında
gensoru önergesi verilmeyeceği keyfiyetidir. Gensorunun
muhatabını, hangi konuda sorgulayacağımızı ve
kendisine nasıl sorumluluk izafe edeceğimizi düşünmek
zorundayız. Meclisimizin geçmiş teamüllerine
baktığımızda görüyoruz ki, gensoru önergeleri, yüzde yüz
olarak, hükümetin veyahut başbakanın veyahut da bir bakanın
uyguladığı politikaya ilişkin olarak verilmiştir;
dış politikaya ilişkin olarak verilmiştir, ekonomik
politikaya ilişkin olarak verilmiştir; dolayısıyla,
icraatlarına ilişkin olarak verilmiştir. Şimdi
görüştüğümüz şu gensoru önergesi, geçmişte görüşülen
önergelerin hiçbirine benzememektedir. Bakanların ve başbakanın
gensoru konusu yapılabilecek siyasî sorumlulukları, ancak uygulamaya
ve görevlerinden doğan politikalara ilişkindir. Bu gensorunun, demin
de ifade ettiğim gibi, Meclis geleneğimizde, ikinci bir örneği
yoktur.
Bakanların veyahut da başbakanların
siyasî sorumluluklarında da iki ana unsur vardır: Bunlardan birisi
şahsî sorumluluktur; diğeri de kolektif sorumluluktur. Refah Partisi
önergesinde, Sayın Başbakanın şahsî sorumluluğu ileri
sürülmektedir. Doktrinde ve uygulamada, başbakanların şahsî
sorumluluğu, ancak başbakanlık hizmetlerinin yürütülmesi
sırasında almış olduğu kararlarda aksaklık veya
yanlışlık olarak gösterilmiştir; ancak bu hal ortaya
çıktığı zaman başbakanların şahsî
sorumluluğu söz konusu olabilir. Oysa, olayımızda, dava konusu
yapılan hadisede, yapıldığı varsayılan yanlışı
yapan, Meclis Genel Kuruludur. Yani, yasama organına siyasî sorumluluk
izafe edilmeyeceğine göre ve Meclis hakkında da gensoru
verilmeyeceğine göre, Sayın Başbakanı bu konuda sorumlu
tutmak, anayasal sistemimiz açısından mümkün değildir. Yani,
şimdi, Sayın Mesut Yılmaz'ı, Sayın Başbakanı
sorumlu tutarken ne diyeceğiz? Güvenoylamasında çekinser oyların
kullanılmasını Sayın Mesut Yılmaz mı
yapmıştır veyahut da salt çoğunlukla ilgili Meclis
tasarrufunu Sayın Mesut Yılmaz mı yapmıştır?
Yani, tamamıyla Meclis işlemi, Meclis tasarrufu olan konularda
Sayın Başbakanı nasıl sorumlu tutabilirsiniz; bu sorumluluğuna
istinaden hakkında nasıl güvensizlik önergesi verebilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, yasama
organının bir kararından dolayı, Başbakana şahsî
sorumluluk izafe edilemez; bu kararın sahibi de muhatabı da Yüce
Meclistir. Parlamento, kendi yasama tasarrufu nedeniyle, başbakan
hakkında bir gensoru açılmasına karar veremez; aksine karar, bir
içtüzük değişikliği niteliğindedir ve Anayasanın 99
uncu maddesine aykırılık teşkil eder. Görüldüğü gibi,
hem konusu itibariyle hem de muhatabı itibariyle görüşülmesi asla
mümkün olmayan bir gensoruyla, Yüce Meclis, karşı karşıya
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bunca hukuksal sakıncalarına rağmen, Refah Partisi
tarafından verilmiş olan bu gensoru önergesi gündeme
alınırsa, o zaman, bu işleyecek süreç sonunda, yani, cumartesi
gününden itibaren, Türkiye'de yaşanacak kargaşayı,
yaşanacak kaosu, şimdiden, hep birlikte görmek zorundayız.
Sorumlu siyasetçiler ve rejimin kurallarının sarsılmamasını
isteyenler, bu gerçeği görmek zorundadırlar.
Şimdi, bu hususu, altını çizerek, Yüce
Meclisin dikkatine sunmak istiyorum.
Meclis, Anayasa Mahkemesi kararına bağlı
olmadan, 12 Mart 1996 tarihinde verdiği güvenoyu kararını
kaldırmış olur; yani, ikinci bir karar alırsa, bu
gensorunun görüşülmesini gündeme alırsa, 12 Mart 1996 tarihinde
vermiş olduğu kararı geri almış olur. Geri alırsa
ne olur; çünkü, gensoru önergesinin konusu olan 12 Mart 1996 tarih ve 398
sayılı güvenoyu kararının yenilenmesi yolu açılınca,
Parlamento, ilk kararından vazgeçmiş olur. Bu vazgeçme, Anayasa
Mahkemesi kararını aştığı için, yeniden bir
güvenoyu verilse bile, 12 Mart 1996 tarihli güvenoyunun geçersizliği, bir
yasama kararına bağlı olacaktır. Bu gerekçeyle, Sayın
Cumhurbaşkanına -Anayasanın 116 ncı maddesinde
yazılı- seçimleri yenileme hakkı doğacaktır.
Anayasanın 110 uncu maddesinde yazıldığı gibi,
güvenoyu almamış bir hükümetin yerine kırkbeş gün içinde
bir başka hükümet kurulmadığı, Meclis kararıyla sabit
olacaktır. Anayasa Mahkemesinin henüz kesinleşmemiş ve
gerekçeleri, uygulama biçimi belirsiz kararını -siyasal nedenlerle-
12 Mart 1996 tarihine taşımanın kesin sonucu budur. Değerli
önerge sahipleri, bu gerçeği görmek durumundadırlar.
Netice itibariyle, gensorunun gündeme
alınması, seçim tarihi ve hükümeti oluşturma hakkını,
Sayın Cumhurbaşkanına ve Anayasa Mahkemesine kendi elimizle
devretmek demek olacaktır. Değerli Refah Partili kardeşlerime de
saygıyla arz ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Bunlar, modası
geçmiş yöntemler Sayın Başesgioğlu.
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu,
sürenizi uzatıyorum.
Buyurun, devam edin.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın
Kazan, cumartesi gününden sonra bunları hep birlikte göreceğiz.
İnşallah biz mahcup oluruz, siz haklı çıkarsınız;
ama, Refah Partisi, gensoru konusunda deneyimli bir partimiz; iki gensoru
önergesinden netice alınmış ve ikisinde de Refah Partisinin,
daha doğrusu Millî Selamet Partisinin parmak izleri var. Bu konuda,
zayıf bir gerekçeyle Yüce Meclisin huzuruna niye geldiniz, hayret
ediyorum.
Böyle bir durumu, Meclis olarak içimize sindiririz veya
sindiremeyiz. Bu, başta önerge
sahipleri olmak üzere, bu önergeye destek verecek değerli üyelerimizin
takdirlerine ve vicdanlarına bırakılmış bir konudur.
Anayasaya aykırılığı bu kadar
açık olan gensoru önergesinin, alelacele görüşülmesine bir anlam
veremiyoruz. Aslında, yapılacak iş, gensoru önergesini
verenlerin, kararlarını yeniden gözden geçirip, bu önergeyi geri
çekmeleridir.
Bunu söylerken hiçbir siyasî mülahaza
taşımıyorum. Biz, bu kürsüde, hiçbir zaman polemik
yapmadık; doğrular neyse, o doğruları, Yüce Meclise ve
milletimize anlatmaya çalıştık.
Bu gelişmeler karşısında
Parlamento, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını beklemek
zorundadır. Karar açıklandıktan sonra, ya Sayın
Başbakan, zorunlu görürse, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli
kararının gereklerini yerine getirecektir veyahut da -Meclis olarak
yine önümüzde bir imkân var. Nedir o imkân- Anayasanın 98 inci maddesinin
dördüncü fıkrasına göre, bu konuda genel görüşme açılabilir
ve konuyu daha detaylarıyla burada bir Meclis kararına bağlamak
mümkün olur; ama, bu konuda, yukarıdan beri izah etmeye
çalıştığım gibi, kesinlikle gensoru yolu
kapalıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Refah Partisinin bu gensoru yoluyla Hükümeti düşürme konusundaki
istekleri, kendi açılarından haklı olabilir; ama, biz, Anavatan
Partisi olarak, konuyu bu kadar basit görmüyoruz, bu gensoruyu sıradan bir
gensoru görüşmesi olarak görmüyoruz, bu Hükümetin düşürülmesini
sıradan bir hükümet düşürme hadisesi olarak görmüyoruz. Bizim, Yüce
Meclisin dikkatini çekmek istediğimiz husus şudur: Bu konuda
yapılacak güvensizlik oylamasından sonra bu ülkede yaşanacak kargaşalara
meydan vermemek için, bir hassasiyet içerisindeyiz ve bu nedenle de üzerine
basa basa Yüce Meclisin dikkatini çekmek istiyoruz.
Yüce Meclis ve değerli üyeler hatırlayacaklar
ki, 2 Haziran seçimlerinden önce Yüce Meclisin tatile sokulması için,
Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi, bir önerge verdiler. Refah Partili
arkadaşlarımızın gerekçesi şuydu: Milletvekilleri
seçim bölgelerine dağılmışlardır, yoğun seçim
çalışmaları vardır. Bu nedenle, Meclisin toplanmasında
zorluk çekilecektir. Dolayısıyla, Meclisin tatile girmesi gerekir. Bu
önergeyi, burada, değerli kardeşimiz şiddetle ve hararetle
savundu; ama, bir baktık ki, Refah Partisi, pazartesi günü alelacele
Meclisi olağanüstü toplantıya çağırıyor.
Perşembeden cumartesiye kadar aradan iki gün geçti. Bu iki gün içerisinde
siyasî hayatımızda ne değişti? Meclis tatile girmeden,
veyahut da bu şekilde karar istemeden evvel bu gerekçe yok muydu? 12 Mart
tarihinden itibaren bu gerekçeyi, sizler de bizler de, bütün Meclis ve bütün
kamuoyu biliyor. Demek ki, iki günlük süre içerisinde gizli bir anlaşma
oldu ve Refah Partisi, bu konuda gensoru önergesi verme kararı aldı.
Değerli milletvekilleri, hükümet düşmez diye
bir hadise yok. Bu Parlamentoda çok hükümetler düşmüştür, istifa
etmiştir; ama, şu yaşadığımız konjonktür
gereği, bu hükümet yıkılır yıkılmaz yerine
koyabileceğimiz sağlıklı bir hükümet alternatifi yoktur.
(RP sıralarından "Neden yoktur?" sesleri)
Eğer Sayın Çiller'le Sayın Erbakan
anlaştılarsa, bizim bir diyeceğimiz yok ve ben, bu
konuşmayı keser, hemen buradan inerim; Sayın Başbakan da,
gider, görevi, Sayın Cumhurbaşkanına iade eder. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Hocam, var mı böyle bir anlaşma? Var mı
Hocam?..
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu,
Sayın Kazan'a tanıdığım süreyi size de
tanıdım; toparlayabilirseniz sevinirim efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Hay hay
Sayın Başkan...
Değerli milletvekilleri, anayasal dayanaktan
yoksun bu gensorunun gündeme alınmasıyla birlikte, belki de
Parlamento tarihimizde ilk defa, bir hükümet mahkemelik olacak ve
Anayasanın 116 ncı maddesi devreye girecektir. Anavatan Partisi
olarak, parlamenter sisteme inancımız gereği, başta Refah
Partisi yetkilileri olmak üzere, tüm ilgilileri ikaz ediyoruz. Bu yolda
ısrar etmelerinin ateşle oynamakla eşdeğer olduğuna
inanıyoruz ve bu Hükümet yıkılsa bile, Refah Partisi için güllük
gülistanlık olmadığını da biliyoruz. Cumartesi
gününden sonra yaşanacak, katedilecek yollar o kadar virajlı ki,
korkarım, Refah Partisi, ilk virajda yine
şarampolda kalacaktır. (ANAP sıralarından
alkışlar, RP sıralarından gürültüler)
Sayın milletvekilleri, Doğru Yol Partisi,
birlikte ve büyük umutlarla kurduğumuz Koalisyon Hükümetinin
ortağıdır. Merkez sağın birlikteliğini
sağlayacak bu oluşuma, toplumumuzun büyük bir kesimi umutla
sarılmıştır. Anavatan Partisinde ve Doğru Yol
Partisinde, hâlâ bu inancın muhafaza edildiğini biliyoruz ve
görüyoruz; ancak, ne var ki, Sayın Çiller, yolsuzluk iddialarıyla
ilgili konuda hesap verememekten ve örtülü ödenek konusundaki
sıkıntısından dolayı o kadar bunalmıştır
ki, bir zamanlar "ülkenin geleceğini satmam" dediği
partiyle gizli olarak anlaşmış ve gensoruya destek
vereceğini açıklamıştır.
BAŞKAN – Sayın hatip, toparlar
mısınız efendim; süreyi oldukça aştık.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın
Çiller, koalisyon ortağı DYP'nin Genel Başkanı değil,
sanki anamuhalefet partisi genel başkanı durumuna geçmiş ve her
fırsatta "Sayın Başbakanı indireceğim, bu Hükümeti yıkacağım, bu
koltukta oturtmayacağım, bir daha onu başbakan
yapmayacağım" gibi ifadelerde bulunmuştur. Şimdi,
Sayın Çiller'in, acaba, bizim bildiğimiz demokratik usuller
dışında, demokratik teamüller dışında başka
bir güç kaynağı mı var; bu gücü nereden alıyor, kimden
alıyor; doğrusu, bunu merak ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, Sayın Çiller,
Sayın Başbakanı ve Hükümeti icraat yapmamakla
suçlamaktadır. Kendileri -Başbakan oldukları dönemde- 5 Temmuz
1993 tarihinde güvenoyu almışlardır. Sayın Çiller'in iki
aylık Başbakanlığı döneminde, Bakanlar Kurulundan
Meclise sevk edilen tek kanun tasarısı yoktur; ama "icraat
yapmadı" dedikleri bu Hükümet, 47 adet kanun tasarısını
Meclise sevk etmiştir. Sayın Çiller'in iki aylık
Başbakanlığı döneminde 14 adet kanun hükmünde kararname
çıkarılmasına rağmen; "icraat
yapılmadı" denilen Hükümet döneminde tam 334 adet kanun hükmünde
kararname çıkarılmıştır. Yine, "icraat
yapılmadı" denilen bu Hükümet, olağanüstü halin ve Çekiç
Güç'ün yeniden düzenlenmesine ilişkin yoğun çaba içerisindedir;
mahallî idareler reformunun hukukî altyapısını
gerçekleştirmiştir. Şikâyet ettiğiniz bu Hükümet, sizin
iflas ettirdiğiniz sosyal güvenlik kurumlarını bataktan
kurtaracak, binlerce SSK'lının, Bağ-Kur'lunun, emekli, dul ve
yetimin dertlerine çare olacak kanun tasarılarını
hazırlamıştır; 35 bin polisimizin askerlik meselesine çözüm
bulmuş, trafik yasa tasarısını Meclise sevk etmiştir.
Sayın Başkan...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, lütfen,
son cümlelerinizi alayım efendim. İstirham ediyorum...
Buyurun.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, Kabinenin iç uyumunda
bir problem yoktur; Meclis çalışmalarında, bu manada bir
tıkanıklık yoktur. 23 yıldır
değiştirilemeyen Meclis İçtüzüğü, bu Parlamentoda, siyasî
partilerimizin uzlaşması neticesi değiştirilmiştir ve
Kabinede, ister Doğru Yol kanadından olsun isterse Anavatan kanadından
olsun, sayın bakanlarımız, büyük biz uzlaşı içerisinde
çalışmaktadırlar; ama, bütün bu uzlaşıyı,
Hükümetin bütün bu icraatlarına yönelik gayretlerini etkileyen, engelleyen
tek faktör vardır; o da, Sayın Çiller'in tutum ve
davranışıdır. Sayın Çiller, kendisi hakkında
yapılan yolsuzluk iddiaları konusunda "benim verilemeyecek
hiçbir hesabım yoktur, istediğiniz gibi
araştırın" diyebilseydi, sadece bu cümleyi söyleyebilseydi,
bugün, yaşadığımız hükümet krizini
yaşamayacaktık.
Bugün geldiğimiz nokta ne Hükümetin icraat
yapamamasından ne de Meclisin çalışamamasından ileri
gelmektedir.
Değerli milletvekilleri...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, iki
defa uzattım, daha fazla uzatmak mümkün değil. İstirham
ediyorum, son cümlenizi alayım efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın
ikazı üzerine konuşmamı toparlayıp bitirmek istiyorum.
Şimdi, bir cümle de değerli CHP Grubu için
söylemek istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, gerçekten, hukuk
deneyimi, tecrübesi çok zengin olan Anayasa profösörlerimiz, baro
başkanlarımız, değerli hukukçularımız var.
Gensoru konusunda, zannediyorum, beni, en iyi onlar anlayacaklardır.
Kader, Cumhuriyet Halk Partisini öyle bir noktaya getirdi ki, bundan tam 16
yıl önce -demin arz ettiğim- Dışişleri Bakanı
Sayın Hayrettin Erkmen hakkında verilen gensoru önergesinde de yine
böyle zor bir tercihle karşı karşıya kalmışlardı;
o gün de, gensoru önergesini veren Millî Selamet Partisiydi. Önergenin
içeriği, muhtevası içlerine sinmemelerine rağmen, hükümetin
yıkılması uğruna, o gün, Cumhuriyet Halk Partililer, bu
gensorunun lehinde oy kullandılar. Dilerim, bugün, aradan geçen 16
yıldan sonra, iyi bir muhasebe yapıp, ülkemizin
yaşayabileceği kaosa meydan vermemek için, oylarını ve
tercihlerini daha düzgün yapacaklardır.
Değerli milletvekilleri, bu gensoru önergesi, hem
konusu hem muhatabı itibariyle, Yüce Meclisimizde görüşülmesine imkân
olmayan bir önergedir. Bu önergenin gündeme alınıp görüşülmesi,
Anayasaya ve İçtüzüğe aykırılığı bir yana,
ülkeyi kaosa sürükleyecektir. Önerge sahiplerini, bir kez daha
kararlarını gözden geçirmeye davet ediyorum. Anavatan Partisi olarak,
ille de hükümet olmak uğruna koltukta oturmak gibi bir iddiamız yok.
Biz, temiz siyaset adına, temiz yönetim adına, üç ay süreyle, bu
Hükümetin icraatlarına kefil olduk. Hiç kimsenin şaibesini örtbas
etmek için veyahut da pazarlıklarla bu Hükümetin üç yıl daha
sürmesini istemeyiz, Anavatanlılar istemez. Bu şekilde üç
yıllık bir Hükümet yönetimi olacağına, bizim için, üç
aylık bu şekilde yürüttüğümüz bir Hükümet, daha onurludur.
Bu gerekçelerle, Anavatan Partisi olarak, bir Anayasa
ihlaline ortak olmamak için ve Yüce Meclisi bu yanlıştan korumak
için, sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, Anayasamızın ve
hukukun tanıdığı bütün imkânları
kullanacağız.
Bu gerekçelerle, Anavatan Partisi olarak, bu gensorunun
gündeme alınmasına ret oyu vereceğimizi ifade ediyor; Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyor, Sayın Başkana, müsamahası
için, teşekkür ediyor; saygılarımı sunuyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Başesgioğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın
Önder Sav; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın
Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Refah Partili 119 milletvekili
arkadaşımız tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinin
olağanüstü toplantıya çağrılması nedeniyle, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanının bu isteği yerine
getirmesi üzerine, ara vermenin son günü olan bugün, bir araya gelmiş
bulunuyoruz.
Refah Partisinin olağanüstü toplantı
çağrısında, aynen Anayasa Mahkemesi kararı
doğrultusunda, güvenoyu almadığı ve görevi iade etmesinin
gerektiği ısrarla vurgulanan Mesut Yılmaz Hükümetinin
işbaşında kalmakta direnmesi karşısında, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yeniden çalışmaya başlayacağı
4 Haziran 1996 tarihine kadar beklenilmesinin, yetkisiz bir hükümetin bir gün
daha icraatına devam etmesinin telafisi imkânsız büyük
karışıklıklara ve buhranlara sebebiyet vereceği
şeklinde ibareler bulunmaktadır. Aynı gün Refah Partisi Grubu
tarafından verilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyelerine
dağıtılan gensoru açılmasına ilişkin önerge, ara
verme süresi içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü
toplantıya çağrılma nedenini açığa
çıkarmıştır.
Gensoru önergesinin son cümlesinde "Anayasa
Mahkemesinin kararlarını, millî iradeyi ve siyasî nezaket
kurallarını hiçe sayarak zorla hükümet etme cüretini ve suçunu devam
ettiren Mesut Yılmaz hakkında, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir
hukuk devleti olduğunu ispat amacıyla, bu gensoru önergesini vermek
zarureti hâsıl olmuştur" deniliyor.
Olağanüstü toplantı isteyen 119 Refah Partili
arkadaşımıza sormak istiyorum. Böyle önemli, ötelenemez
gerçeği, Meclis çalışmalarına ara vermede mi
keşfettiniz; daha önce, bunlar malumunuz değil miydi? (CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Refah
Partisinin sözleriyle, cüretkâr ve suçlu bir Başbakanın
başında bulunduğu bu Hükümet, öneri ve oylarınızla
çalışmalara ara verdiğiniz 22 Mayıs tarihinde ortada
değil miydi? (CHP sıralarından alkışlar) O zaman,
yangından mal kaçırır gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisini
tatile sokmaktaki aceleniz, telaşınız neydi? Madem, bir gün bile
önemliydi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve ülkenin çok değerli onüç
gününü niçin heba ettiniz? Hükümetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde asıl
denetlenmesi gereken günlerde, neden Meclisten kaçtınız? (CHP ve DSP
sıralarından alkışlar)
Telaşınızı anlıyorum. Mercümek
milyonlarının, trilyonlarının üzerindeki giz örtüsü
kaldırılacaktı. Kanuna ve genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullanan, mal bildiriminde
bulunmayan, rüşvet ve yolsuzluk yaptığı iddia edilen Refah
Partisinin Sayın Genel Başkanı Erbakan ile ilgili Meclis
soruşturması görüşülecekti. (RP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler; CHP ve DSP sıralarından
alkışlar) Lütfen... Sükûnetle dinlerseniz, herhalde daha kolay
anlayacaksınız. (RP sıralarından gürültüler)
1969'da -daha gerisi var- milletvekili maaşı
3 200 Türk Lirası olan, İstanbul Fatih'te bir kat ve binek otosundan
başka mal varlığı olmayan Sayın Erbakan'ın pek
çok apartman dairesinin, binlerce metrekare arsasının, kilolarca
altınının, yüzbinlerce Amerikan Dolarının, Alman
Markının ve Fransız Frangının hesabı
sorulacaktı bu kürsüden. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan,
onunla ne alakası var?!.
ÖNDER SAV (Devamla) – Onüç günlük engelleme, küçük,
kısmî yerel yönetim seçimlerinden önce bunların
konuşulmasını geciktirebilir; ama, öteleyemez; hepsinin bir bir
hesabı sorulacaktır. Kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminden
kaçamamıştır, siz de kaçamayacaksınız. (CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Şimdi, önümüzde bir gensoru önergesi duruyor.
Gensoru önergesinin hukukî dayanağı olmadığı, siyasî
amaç taşıdığı, gerekçesinin doğru ve tutarlı
olmadığı söylenip iddia ediliyor. Benden önce konuşan
Anavatan Partisinin çok değerli sayın grup başkanvekili de bu
noktalara değindi. Gensoru önergesini devlet ve hükümet faaliyetine,
icraata indirgemek, biçimsel düşünmek olanaksızdır. Ne Anayasada
ne de İçtüzükte gensoru önergesinin hangi durumlarda, hangi ölçüler
kullanılarak verileceği yazılı değildir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi-hükümet ilişkisi, siyasal iktidarın, siyasal
desteği sürekli arkasında görmesiyle sağlıklı yürür.
Yürütme, gücünü yasama meclisinden aldığı ölçüde, parlamenter
rejim işler.
Anayasa Mahkemesi, güven oylamasını, bir
İçtüzük değişikliği niteliğinde gördüğünden
incelemiştir. Anayasa Mahkemesi, Meclis kararlarını
doğrudan incelemez. Onun, konuyla ilgili yürürlüğü durdurma
kararı vermemiş olmasına da sığınmak
yanlıştır; konuyla ilgili yürürlüğü durdurma kararı
vermemiş olması, Türkiye Büyük Millet Meclisine saygının,
bir hukukî inceliğin, zarafetin ifadesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
ve Hükümet, yüksek yargı organının bu mesajını iyi
algılamalı, gereğini de geciktirmeden yapmalıdır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Anayasa Mahkemesinin gerekçeli iptal
kararının Resmî Gazetede yayımlanmasını beklemek,
haksız zaman kazanmakla eşdeğerdir. Hükümet, kendisinin hukuken
var olup olmadığı tartışmasını önlemek için,
Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği ilkesine
sığınacağına, parlamenter rejimin geleneklerine,
güvenoyu tazelemesine yönelmeliydi.
Gensoru verilmesiyle, bir garip durum daha ortaya
çıktı. Gensorudan önce, Hükümetten desteğini çektiğini,
protokol hükümlerine uymayacağını belirten Doğru Yol
Partisi gensoruya destek vereceğini açıkladı. Ülkemizin
karşı karşıya bulunduğu iç ve dış siyasî,
sosyal ve ekonomik sorunların çözümü için program sunan, bazı siyasî
partilerimizin böyle bir hükümetin kurulmasını anlayışla
karşılayacaklarına ve kolaylık göstereceklerine
ilişkin beyanlarını dikkate alarak hükümet kuran Anavatan
Partisi ve Doğru Yol Partisi, çok kısa bir süre sonra
anlaşmazlığa düşüp, birbirlerini suçlamaya
başladılar. Hükümet ortakları, birbirlerine komplolar
hazırlayıp, tuzaklar kuruyorlar; ama, aslında farkında değiller,
rejim yıpranıyor; bilmeden, demokratik rejime tuzak kuruluyor.
Başbakan için "kavga ve çamur üretmek",
"mertçe davranmamak", "arkadan hançerlemek", "hayalet
başbakanlık yapmak" deyimlerini kullanan ve "gördük ki
yalan dolan, üç yıllık başbakan" diyen; "bu Hükümet
aceleye getirilerek kuruldu, Meclis çoğunluğuna dayanması
gerekirdi" diye hayıflanan; "Hükümet, hukuken de, siyasî olarak
da malul. Çiller'e karşı senaryoları Mesut Yılmaz el
altından yönlendiriyor" diye ortağını suçlayan;
"Hükümetin, bu haliyle, IMF ile bir stand-by anlaşması
yapması doğru değil, mümkün değil" diye
değerlendiren Doğru Yol Partisinin, Hükümeti niçin sürdürdüğünü
anlamak olanaksızdır.
Hükümetten destek çektiğini söylemek yetmez; bunu,
hukukîleştirmek, gereğini yapmak lazımdır. "Hükümet,
problemleri çözmek için kurulur; ama, bu Hükümet, ülkenin başına
kendisi problem olmuştur; bu Hükümetin çözeceği tek problem
kalmıştır, o da çekip gitmek" deyip durmak olmaz. Refah
Partisinin gensoru önergesini beklemek, onun arkasına saklanarak
ortağını sıkıştırmak, siyasal dürüstlükle
bağdaşmaz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
Hükümetin diğer ortağı Anavatan
Partisinin de, protokol ile kendisini bağlı
saymadığını ilan etmesi, Sayın Başbakanın,
1991 yılında gösterdiği siyasî olgunluğu
göstermeyeceğini, istifa etmeyeceğini söyleyip, siyaseten doğru
olanı yapmayışı şaşırtıcıdır,
gerçekten, siyaset adına hüzün vericidir.
Koalisyon protokolünün hükümlerine uymayarak,
ortaklaşa hükümet nasıl sürdürülecektir? "Ben istifa etmem,
Hükümet gideceği yere kadar gider" mantığı, fevkalade
sakat ve tehlikelidir. Hem ortağınızın Genel Başkanı
için "Çiller denince akla hep yalan geliyor", "Türkiye'yi
ikibuçuk yıldır Marcos Ailesi zihniyeti yönetti", "esasen,
Çiller, Doğru Yol Partisinin de, Türkiye'nin de sorunu
olmuştur", "bir ayağı Amerika Birleşik
Devletlerinde, bir ayağı Türkiye'de; bir ayağı devletin,
bir ayağı mafyanın içinde; böyle yolsuzluğa, pisliğe bulaşmış",
"ya ortaklık yap ya da git emlakçılık yap",
"Çiller kamu vicdanında suçludur, kamuya hesap vermek
zorundadır" diyeceksiniz hem de hiçbir şey olmamış
gibi, büyük bir pişkinlikle, Hükümete devam edeceksiniz; olmaz öyle
şey!.. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
Şimdi, böyle düşünenlere seslenmek istiyorum:
Beyler, istifa diye önemli bir kavram olduğunu unuttunuz mu? Yoksa,
iktidar hırsı, basiretinizin, aklınızın önüne mi
geçti? İstifa, gensoru veya güvensizlik oylarıyla hükümete veda etmekten
daha anlamlı bir siyasal davranıştır; zamanı geçmeden,
düşünmeyenlere, denemelerini tavsiye etmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Hükümetin perişan hali ortadayken, kimi siyaset
adamları da, hem bu Hükümetin varlığıyla yokluğunun
belli olmadığını ifade edip, Hükümetin hiçbir
icraatına engel olmadıklarını övünerek söylemekte;
"Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi, bu yıl içerisinde
yapılacak erken seçime kadar mütareke ilan etmelidir" diyerek, çekingenliklerini
bırakıp siyasî arabuluculuğa soyunmakta; azınlık
hükümeti kurmaya cesaretlendirdiği hükümet ortaklarını ve
ülkeyi, âdeta, yeni ve tehlikeli bir maceraya itmektedir.
Bu Hükümet gitsin, ondan sonra ne olursa olsun diye
düşünemeyiz. "Refah Partili hükümeti içimize sindiremeyiz"
diyenler, içlerine sinecek modeli söylerler; çekinerek değil, cesaretle,
kararlılıkla, sorumluluk üstlenip gerekeni yaparlar. İlelebet
çekinerek, kaçınarak, temel hedef olan siyasal iktidar olmaktan ürkerek
siyaset yapılamaz; meşhur bir sözdür: "Korkak bezirgân, ne kâr eder
ne ziyan." (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşmamızın başından beri
anlattığımız olaylar, çizdiğimiz tablo, hiç de iç
açıcı değildir. 53 üncü Hükümet, kurulduğu günden bu yana,
kuruluş amaçlarına, protokolündeki hükümlere uygun davranmıyor,
davranamıyor. Hükümet ortakları arasındaki çirkin söz düellosu
ve yakışıksız sataşmalar, halkımızın
siyasetten soğumasına, siyaset adamlarına güvensizlik
duyulmasına neden olacak boyutlara geldi dayandı.
Hükümetin bugüne kadar çıkarabildiği iki
kanun da -ki, biri, zorunlu olan bütçe kanunu ve diğeri, Hâkimler ve
Savcılar Kanununda değişiklik yapan kanun- Anayasa Mahkemesi
kararına ve Anayasaya aykırı kanunlardır. Bu Hükümetin,
hukuka, hukukun üstünlüğüne de saygısı
kalmamıştır. Uyumsuz ve birbirleriyle kavgalı, birbirlerine
güvenmeyen ortakların yer aldığı böyle bir hükümetle, ülke,
daha ne kadar süre idare edilebilir!
İşçimiz, memurumuz, esnafımız,
çiftçimiz, emeklimiz, artık, kavga istemiyor, dağ gibi büyüyen
sorunlarına çözüm bekliyor, insanca yaşamak istiyor. Halkımız,
siyasal, sosyal ve ekonomik hayatı sağlıklı bir düzeye
ulaştıran, yurtdışından gelen heyetlerin, malî,
ekonomik ve diplomatik sorunlarda hükümet dışı
kuruluşları değil, siyasal iktidarı muhatap alacakları
sorumlu bir hükümet istiyor. İnsanlarımızı, milyonlarca
oyun sahibi halkımızı, daha fazla umutsuzluğa,
karamsarlığa itmeye kimsenin hakkı yoktur. Demokrasinin
vazgeçilmez unsuru siyasî partilerimizin ve kimi liderlerin daha fazla
aşınması, ülkemizde, sadece buna neden olanları değil,
demokratik rejimi tartışılır duruma sokmaktadır.
Yolsuzluk, hırsızlık, usulsüz ve hukuksuz mal edinme gibi
karşılıklı suçlama ve tartışmalarla, siyaset,
yeteri derecede kirletilmiştir; geliniz, daha fazla kirletmeyiniz;
gensoruyu gündeme alalım, temiz toplumu, temiz siyaseti
konuşalım, sorunları tartışıp doğruları
elbirliğiyle bulalım.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sav.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Prof.
Dr. Mümtaz Soysal; buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bu konuda,
Partimin, Demokratik Sol Partinin görüşünü ve tutumunu açıklamak
üzere karşınızdayım. Bu tutumun ne olacağını
hemen başlangıçta söyleyeyim. Biz, bu konuda oylama olurken
çıkıp gideceğiz. (RP sıralarından gürültüler; CHP
sıralarından alkışlar[!]) Çünkü, bir oyunun içerisinde
olmak istemiyoruz. (DSP sıralarından alkışlar) Çok
taraflı bir oyun oynanmaktadır. Bu çok taraflı oyunun içerisinde
olmak, bu Meclisin, halkın gözünde taşıması gereken
değerle bağdaşmaz, adıyla da bağdaşmaz. Bu
Meclis, ciddî işlerin konuşulması gereken bir yerdir,
halkın beklentisi budur; bu Meclis, oyun yeri değildir. (DSP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bu davranışımız, Hükümete destek
vermek de değildir. Biz, Hükümete, başından beri destek
vermiş değiliz. Biz, Hükümetin kurulmasına engel olmadık;
bununla, engel olmamakla destek vermek arasında, herhalde, çok büyük bir
fark vardır. Bu farkın ne olduğunu, biz, şimdiye kadar,
şu kadarcık bir süre içerisinde bile defalarca ispat ettik.
Doğru bir durum varsa destekledik, yanlış varsa, hiç çekinmeden
karşısına çıktık; TEDAŞ konusunda soruşturma
önergesini veren biziz; 5,5 milyarlık dolandırıcılık
konusunda soruşturma önergesini veren biziz ve buna benzer durumlarda
çeşitli araştırma önergelerini veren, hazırlayan ve verecek
olan da biziz. (DSP sıralarından alkışlar)
Diyebilirsiniz ki, madem öyle, destek vermiyorsunuz,
niçin, bugünkü oturumda oylamaya katılıp da önergeye destek vermekten
çekiniyorsunuz? Çünkü, önergeye destek vermek demek, bu Hükümetin, bizim
gözümüzde zaten bitmiş olan siyasal ömrüne, bir de, Meclisteki çok önemli
bir kurumun, gensoru kurumunun katkısını getirmek demektir.
Çünkü, bizce, bu Hükümetin siyasal ömrü tükenmiştir; ama, siyasal ömrü
tükenmiş olan bir koalisyon hükümetinin, o ömrünün
tükenmişliğini tescil etmenin yolu, herhalde, bu çeşit bir
gensoru önergesi vermek değildir. (RP sıralarından
"Nedir" sesleri)
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Çelişiyorsunuz...
Çelişiyorsunuz...
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Bu, ne biçim bir Hükümettir
ki, şimdiye kadar koalisyonun iki tarafı da ve özellikle bir
tarafı, öbürü hakkında, ağza, dile alınmayacak sözler
söylemiştir. Bunları burada tekrarlamaya, aile terbiyemiz
değilse bile, devlet terbiyemiz müsait değildir. (DSP
sıralarından alkışlar)
Böyle bir Hükümet, hem işbaşında
kalmaktadır hem de böyle bir Hükümetin bir kanadı, şimdi,
Anayasa Mahkemesinin bir kararı vesile edilerek, o Hükümeti düşürmek
üzere verilmiş olan bir gensoruya zımnî destek vermektedir.
Şimdi, biraz önce okunmuş olan gensoru önergesinin şu
paragrafını tekrar ediyorum: "Kaldı ki, anamuhalefet
partisi olan Refah Partisinden başka, koalisyon ortağı olan
DYP'nin Sayın Genel Başkanı ile muhalefetteki CHP'nin Sayın
Genel Başkanı da, açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı
karşısında, Hükümetin yetkisiz olduğunu, görevin derhal
iadesinin gerektiğini onbeş günden beri ısrarla ve tekrar tekrar
vurgulamaktadırlar." Bu, zımnî desteğin kâğıda
dökülmüş biçimidir; ama, zımnî desteğin ne kadar açık
olduğunu kaç gündür kamuoyu dikkatle izlemektedir. Koalisyonun bir
kanadı, mensubu olduğu Koalisyon Hükümetini düşürmek üzere
verilmiş olan gensoru önergesini Mecliste destekleyeceğini
açıkça söylemiştir.
Daha önce söylendi, ben de tekrar edeyim: Niçin istifa
edilmiyor? Bir koalisyon, bütün bunlardan sonra, özellikle de, o koalisyonun
bütün bunları söylemiş olan kanadı, herhalde, bu koalisyonu sona
erdirmek için başka bir partinin verdiği gensoru önergesine muhtaç
durumda olmamalıydı; istifa denilen bir kurum vardı, onun
işletilmesi gerekirdi; ama, oynanan oyun -onun için, biz bu oyunun içinde
olmak istemiyoruz- şudur ki, taraflar, böyle bir Hükümetin, yani, siyasal
ömrü dolmuş olan bir Hükümetin yıkıcısı olmak rolünü,
açıkça -tiyatro programlarında bu rol buna verilmiştir
dedirtircesine- üstlerine almamak için, bu rolü başka bir partiye, hatta,
o partiden önce de başka bir mahkemenin yüklenmesine razı olmuşlardır.
Bu ne biçim bir siyasal flörttür ki, bu koalisyonun bir
kanadındaki bir partiyle koalisyonun dışındaki bir parti
arasında, anamuhalefet partisi durumunda olan bir parti arasında,
flörtün tarafları, flört ettiklerini ya da ileride nasıl bir yuva
kurmayı düşündüklerini söylememekte ve daha önceki bir
birleşmenin sona ermesi için bir mahkemeden medet ummaktadırlar.
Bizim anlayamadığımız, bu oyundur; bizim, devletin
kuralları içinde akıl erdiremediğimiz, bu oyundur. Onun için, bu
oyunun içinde olmak istemiyoruz.
Bir başka nokta daha var. Bir başka nokta,
işin hukukî yönüdür ve bu konuda en rahat konuşabilecek durumda olan
da biziz. Çünkü, Partimiz, Anayasa Mahkemesi kararı, Anayasa Mahkemesi
Başkanı tarafından bir
karar bildirimi biçiminde kamuoyuna açıklandığı zaman, hiç
süre geçirmeksizin şunu söylemiştir: Bu karar, henüz Resmî Gazetede
gerekçesiyle açıklanmış değildir; dolayısıyla,
ortada, Anayasa Mahkemesi kararı denebilecek bir hukuk metni yoktur; ama,
bu noktadan itibaren, Hükümet, siyaseten tartışmalı duruma
gelmiştir, Hükümetin alabileceği önemli kararlar
tartışmalı duruma gelmiştir; onun için, tavsiyemiz, Anayasa
Mahkemesi kararının gerekçesiyle birlikte
yayımlanmasını beklemeden, Hükümetin kendisi, Meclisten güvenoyu
istemelidir, demiştir Partimiz.
Bu tavsiyemiz tutulmadı ve arkasından, o sözünü
ettiğim flört de gelişti ve nihayet, gensoru gibi, başka
durumlarda kullanılması gereken bir anayasa kurumu, böyle bir oyuna
alet edilmek istendi.
Sayın Başkan, değerli üyeler; gensoru ne
demektir, eski Anayasamızda "istizah" diye sözü geçen gensoru ne
demektir: İstizah sözünden de anlaşılacağı gibi, bir
konuda açıklama istemektir, izahat istemektir ve o izahatın sonunda
-öbür sorulardan farkı gensorunun- siyasal sorumluluk söz konusudur.
Şimdi, burada, hukuken -tekrar ediyorum, hukuken- bu izahatı isteyebilmek
için, ortada, geçerli bir Anayasa Mahkemesi kararının olması
gerekir. Şimdi, gensoruyla istenen izahat, bir siyasetin
açıklanmasıdır; yani, diyor ki gensoru, bu tartışma ne
olursa olsun, Anayasa Mahkemesi kararı bildirildikten sonra, böyle bir kararın
alındığı bilindikten sonra, Hükümet, niçin kalmakta devam
etmiştir; sorulmak istenen soru budur. Ama, biz, asıl bir şeyi
sormak istiyoruz; bu gensorunun ötesinde, halk adına bir şeyi sormak
istiyoruz ve zannediyorum, bunu, bütün millet de bizden beklemektedir.
Böylesine bir tartışmalı konu varken, bunu gensoruya alet etmek
yerine, niçin bunun siyasî gerekleri yerine getirilmemiştir ve asıl
önemlisi, bunun siyasî gereğini yerine getirirken, siyasî partilerimiz
-Hükümetin içinde olsunlar ya da dışında olsunlar, bu gensoruyu
verenler en önde olmak üzere- niçin, halkın önüne, bundan sonra ne yapmak
istediklerini açıkça koymamaktadırlar? Bu belirsizliği devam
ettirmeye; belirsizlikten bezmiş olan, sorunları bunca büyük bir ülkede
siyasal kadroların aldırmazlığına tepki gösteren bir
halka, bundan sonra Türkiye'yi nereye götürmek istediğiniz, niçin,
açıkça söylenmemektedir?! Bir flört söz konusuysa, koalisyonun bir
parçasıyla koalisyon dışındaki bir parti ya da partilerarasında
bir flört söz konusuysa, bunun, açıkça "biz bu Hükümeti
devireceğiz, arkasından da şöyle bir hükümet
kuracağız" diye halkın önüne konulması gerekir ki,
belirsizlikten bezmiş olan Türk Halkı geleceğini biraz
görebilsin. Bu, rejim bakımından çok önemli bir noktadır; çünkü,
hükümetlerin düşürülmesi kolaydır ve bazen gereklidir, hatta
zorunludur; ama, bu, arkasından ne geleceği ortaya konularak
yapılırsa, siyasal sorumluluk çok daha kesin bir biçimde yerine
getirilmiş olur.
Bu, dünyada o kadar önemli bir noktadır ki,
siyasal belirsizliğin zamanla bunalımlara dönüştüğünü,
arkasından ülkelerin diktatörlüklere düştüğünü, olağanüstü
rejimlerin pençesi altında ezilmeye başladığını
bilenler, anayasalara, bu gibi durumları önlemek üzere birtakım
hükümler koymuşlardır; anayasa hukuku bunun için çalışmıştır,
bunun için birtakım araçlar geliştirmiştir. Örneğin,
Fransız Anayasasında bile, şimdi uygulanmakta olan Fransız
Anayasasında bile, 1958 tarihli Anayasada bile, hükümetlerin, böyle, olur
olmaz, tekrar bakan olmak, hükümet içine girmek hevesiyle düşürülmesini
önlemek için, bakan olan milletvekillerinin milletvekilliğinin
düşmesi, yani, bakan olmakla milletvekilliği arasında bir
tercihin yapılması kuralı getirilmiştir. Bu, hükümetleri
düşürme hevesi yüzünden ülkelerin belirsizliğe sürüklenmesini önlemek
için düşünülmüş çarelerden biridir; ama, örneğin, yine
yürürlükte olan bir Alman Anayasasının, Federal Almanya
Anayasasının, 1949'da yapılmış olan temel yasanın
bir 67 nci maddesi vardır ki, çok önemlidir; biraz bizim gensoruya benzer,
ama, orada iki gensoru tipi arasında bir ayırım güdülür;
bakanlar hakkında verilen gensorular başkadır; ama, bir
başbakanın düşürülmesini amaçlayan gensoru verilmek
istendiği zaman, onun adına gensoru denmez, olumlu güvensizlik oyu
önergesi denir.
Olumlu güvensizlik oyu ne demektir; Mecliste bir grup
milletvekili -bir parti ya da birkaç parti- başbakanın
değiştirilmesini istemektedir, onun, federal devlet başkanı
tarafından görevden alınmasını istemektedir; ama, bunu
isterken, o, önerge biçiminde olmaz; mecliste, devrilecek olan
başbakanın yerine kimin başbakan olacağı meclisin
oylarıyla belirlenir. Böyle bir belirleme olduğu zamandır ki,
federal şansölyenin, yani başbakanın görevden uzaklaştırılması
istenebilir.
Bizim Anayasamızda bu usul yok. Biz de bu yola
gidilsin demiyoruz, şimdiden başbakanı belirleyin demiyoruz;
ama, dediğimiz şu: Eğer, bu Hükümeti bu yollarla devirmek
istiyorsanız, yerine nasıl bir hükümet
kuracağınızı lütfen şu millete söyleyin -bu millet,
uzun süren belirsizliklerden artık bezdi- ve bunu açıkça söyleyin,
bunu partiler olarak açıkça söyleyin "biz anlaştık,
şöyle bir hükümet kuracağız" deyin,
"başbakanımız şu olacak" deyin; ama, lütfen, bir
partinin öbür partiyle girişmiş olduğu ilişkiyi bir oyuna
dönüştürmeyin.
Sayın Başkan ve değerli üyeler; onun
için, böyle bir açıklık beklediğimiz için, açıklık
olmayan bir durumun içinde yer almak istemediğimiz için bu oylamaya da
katılmayacağız. Çünkü, açık olmayan bir işin içine
DSP'yi sokmak, onun Genel Başkanını ya da herhangi birimizi
sokmak mümkün değildir. Biz, açıklığın partisiyiz.
(DSP sıralarından alkışlar)
Açıklığın partisiyiz ve istiyoruz
ki, Türkiye'de de bütün siyasal kadrolar, bütün bu oyunlardan bezmiş,
bıkmış olan ülkenin karşısına, açık
programlarla, açık hedeflerle ve açık hesaplarla çıksınlar;
böyle, ne olduğu bilinmeyen, niçin yapıldığı
bilinmeyen hesapların içinde olmak istemiyoruz. Nedir bu hesabın
amacı; acaba, soruşturma önergeleri, karşılıklı
olarak paranteze mi alınacak? Bunun oyunu mu oynanıyor? (DSP
sıralarından alkışlar) Yoksa, Türkiye'ye sağlam bir
hükümet sunmanın hesabı mı yapılıyor; bunun
açıkça söylenmesi gerekir. Bu, açıkça söylenmediği sürece, biz,
Meclisin de, gensoru gibi ciddî bir kurumun da, Anayasanın da, bu
işlere alet edilmesinden yana değiliz. Onun için, bu oylamanın
içinde olmayacağız.
Teşekkür ederiz. (DSP ve DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Şimdi, söz sırası, Doğru Yol
Partisi Grubu adına Sayın Ali Rıza Gönül'ün. (DYP
sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
DYP GRUBU ADINA ALI RIZA GÖNÜL (Aydın) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve
Grubum adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
İnanıyorum ki, Parlamentomuz,
kuruluşundan bu yana, tarihinde ilk kez, yeni bir oluşum nedeniyle
verilmiş gensoru önergesini görüşmektedir. 12 Mart 1996 tarihinde
Heyetiniz huzuruna güvenoyu için gelen 53 üncü Hükümetin Başbakanı
Sayın Yılmaz'ın, bildiğiniz ve tekrarlanmış
bulunan oy dağılımı ile güvenoyu aldığı ilan
edilmiştir. Evet, almıştır; ama, demokrasimizde de ilk
defa, güvenoyu olarak kullanıldığı tespit ve ilan edilen
257 kabul oyunun, Anayasanın 96 ncı maddesinde belirtilen ve
aranması gereken salt çoğunluk
sayısına ulaşamadığı için, Anayasa
Mahkemesinde dava açılmış ve yapılan inceleme sonucunda,
Anayasa Mahkemesi iptal başvurusunu kabul etmiştir. Her ne kadar,
Anayasa Mahkemesi kararı, Resmî Gazetede yayımlanmamış olsa
da, gerçekten, önergede detaylı olarak belirtildiği gibi, bizzat,
Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından, 14.5.1996 günü,
yazılı ve görsel medya huzurunda yapılan inceleme sonucu, 53
üncü Sayın Yılmaz Hükümetinin güvenoyu almadığı ve
başvurunun kabul edildiği, kamuoyuna beyanla duyurulmuş ve
açıklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, burada, değerli
hukukçularımız, bu kararı, fevkalade güzel bir biçimde yorumladılar;
aydınlandık. Kendilerine teşekkür ediyorum; ancak,
Anayasanın 153 üncü maddesinin birinci ve altıncı
fıkralarını birlikte değerlendirir ve yorumlarsak,
gerekçeli iptal kararının Resmî Gazetede bugüne kadar
yayımlanmamış olmasının, kamuoyu vicdanında
tartışılmakta olduğunu da görmekteyiz; bunu da ifade etmek
istiyorum. Zira "iptal kararları gerekçesi yazılmadan
açıklanamaz" ve "Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede
hemen yayımlanır..." hükmünün gereğine, bugüne kadar
uyulmamasını da, fevkalade yanlış bulduğumuzu
belirtmek istiyorum. Her ne kadar, bir kasıt unsurunun
olmadığını biliyor ve inanıyorsak da, demokrasimizin
gelişmesi açısından, gerek kamuoyunda ve gerekse siyasal
çevrelerde, birtakım olumlu olumsuz yorumlar yapılmasına zemin
hazırlaması yönüyle, uygun ve uyumlu olmayan bir gelişme olarak
algıladığımızı da belirtmek isteriz.
Burada, Anavatan Partisi sayın sözcüsünün ifade
ettiği anayasal gerekçelere katılmamız mümkün değildir.
Gensorunun mutlaka hükümet faaliyetine ait olması zorunluğu yoktur;
gensoru ve güvensizlik, bir faaliyete veya ihmale taalluk edebileceği
gibi, Başbakanın kişiliğine, ehliyet derecesine de taalluk
edebilir. Hatta, mutlak güvensizlik beyanı dahi yeterlidir. Sorunları
bu noktaya getirenlerin, pozitif hukukumuzda olmayan mesnet ve meşruiyet
aramaları, üzülerek ifade edeyim ki, ibret vericidir.
İnandığımız, en zor gün ve
koşullarda savunduğumuz üzere, Doğru Yol Partisi ve Genel
Başkanı Sayın Çiller ve yetkili kurulları, iptal
kararını ülke ve gelişen demokrasimiz açısından
değerlendirmiş; güvenoyu almadığı, bizzat Anayasa
Mahkemesi Başkanının beyanıyla sabit olmuş 53 üncü
Koalisyon Hükümetinin büyük ortağının sorumluluğu
içerisinde, Sayın Başbakana öneride bulunmuştur,
çağrıda bulunmuştur. Doğru Yol Partisi ve Genel Başkanı,
güvenoyu isteminde bulunmayı önermiştir. Eğer, bunu
yapmıyor veya yapamıyorsa, istifa müessesesini işleterek,
emaneti teslim etmeye davet etmiştir. Çünkü, çağdaş
demokrasileri tanımlayan ve diğer yönetim şekillerinden kesin
çizgilerle ayıran ve herkesçe bilinen birtakım kıstaslar,
ilkeler vardır. Bunlar, kuvvetler ayrılığı ilkesidir,
kamuoyu ilkesidir, çoğulculuk ilkesidir, eşitlik ilkesidir ve
çoğunluk ilkesidir. Bu ilkeyi, parlamenter demokrasilerde, meşruluk
ilkesi olarak da niteleyebiliriz; çünkü, bir devlette hükümet, geçerli
kararları alabilmek ve bunları etkin bir şekilde uygulayabilmek
için, kendisine bu yetkiyi sağlayabilecek yeterli bir kuvvet ve oy
çoğunluğuna sahip olmalıdır.
Demokrasilerde bu kuvvet, çoğunluğa
dayanır. Burada kullanılan "çoğunluk" kelimesi ve
aranılan çoğunluk, hükümet icraatlarında haksızlık ve
tahakküm için değil, hükümetlerin belirlenmesinde rol oynayan bir unsur
olarak ifade edilmektedir. Bu, demokrasinin bir geleneği ve demokratik
rejimin tabiî bir sonucudur.
Değerli arkadaşlarım, demokrasilerde bir
diğer kıstas daha vardır; o da, temsil ilkesidir. Bu ilke,
demokrasinin ve demokrat düşüncenin temelidir. Temsili demokraside, her
milletvekili, halkın tümünü temsil ederken, burada oluşunun hikmeti
ve sebebi gereği, halkının güvenini parlamentoya taşır
ve millî iradeyi yansıtır.
Değerli milletvekilleri, bu ilkeleri, elli
yılı aşkın süredir inançla savunan, uygulayan görüş ve
misyonun temsilcisi ve devamı Doğru Yol Partisinin, Sayın
Yılmaz'a önerdiği demokratik davranış biçimlerine
karşı kendisinden aldığı cevap -üzülerek ifade edeyim
ki- hüsran olmuş ve hayal kırıklığı
yaratmıştır; çünkü, Sayın Yılmaz'ın cevabı,
demokrasimiz açısından fevkalade düşündürücü ve üzücüydü.
Halbuki, 10 Mart 1996 günlü Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hükümet Programı görüşmelerinde "Türk demokrasisinin
bugüne kadar en önemli eksikliği uzlaşmadır. Bugün, bu
uzlaşmayı gerçekleştirmekle, aynı zamanda, Türk
demokrasisinin bu en önemli eksikliğini de aşma yolunda önemli mesafe
aldığımıza inanıyoruz" diyen bizzat Sayın
Yılmaz'ın kendisiydi ve Sayın Yılmaz, yine devam ediyordu
"bu azınlık Hükümeti, sadece kendi içerisinde uzlaşmak
zorunda değildir; bu azınlık Hükümeti, aynı zamanda her
konuda bu Mecliste uzlaşmak zorundadır, bütün siyasî partilerle
uzlaşmak zorundadır ve burada, sayın hatiplerin dile
getirdiği gibi, bu Meclisin dışındaki toplum kesitleriyle
de uzlaşmak zorundadır" diyordu.
Değerli milletvekilleri, Sayın Yılmaz
böyle diyordu; ama, peki ya basın yoluyla yaptığı
açıklamalar neydi, bir de ona bakalım. Diyordu ki "güvenoyu
isteminde bulunmuyorum" ve devamla "Hükümet istifa etmiyor ve
etmiyorum" diyerek tamamlıyordu sözlerini, yine devamla "bulun
276'yı, beni düşürünüz" diyordu Sayın Yılmaz.
Herhalde, böyle destek alıyor ve böyle öğretiliyordu Sayın
Yılmaz'a.
Peki, Hükümet Programı görüşmeleri
sırasında söylediği ve yukarıda arz ettiğim
beyanları ne olacaktı ve nerede kalacaktı; herhalde bu
çatının altındaydı; ama, maalesef, dünde kalmıştı.
AHMET KABİL (Rize) – Kim öğretiyor?..
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Sayın
Başbakana bir öğreten varsa biz de öğrenelim Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Kabil... Sayın
Altınkaya... Rica ediyorum... Lütfen...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, Doğru Yol Partisi, inandığı ve
savunduğu ilke ve inançlardan kopamazdı ve taviz de veremezdi.
Doğru Yol Partisi, Parlamentoya akseden halk iradesinden kaçınan ve
ona gitmeyi, güven alma veya tazelemeyi düşünmeyen, meşruiyetinin ve
hukukiliğinin kaynağını Parlamentoda değil, kendi inat
ve dayatmasında bulan Başbakanın, bu hukuk dışı,
Anayasa dışı ve hâkimiyet kayıtsız şartsız
millete aittir düsturuna ters kararının sorumluluğuna ortak
olamaz ve desteğini devam ettiremezdi. (DYP sıralarından
alkışlar) Onun içindir ki, Sayın Yılmaz'dan desteğini
çekti ve geri aldı...
AHMET KABİL (Rize) – Bakanlar ne oldu?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...almalıydı
ve desteğini geri çekmeliydi; demokrasiye saygı, millî hâkimiyet
fikrine saygı ve inancın tabiî gereği, bu olmalıydı ve
öyle oldu.
Bunun dışında başka nedenler de
vardı; hizmet yerine dedikodularıyla uğraşmak, halkın
çözüm bekleyen dert ve sorunlarını gözardı edip, ileriye dönük
siyasî hesaplaşmaya kapılmak ve kapı aralamak, Sayın
Yılmaz'ı ve Hükümetini, maalesef, üretken olmaktan alıkoyuyordu.
Ekonomik dengeler bozulmaya yüz tutmuş, kitleler zor ekonomik
koşulların içerisinde çare ve çözüm bekler hale gelmiş,
işsizlik ve yokluk toplumun bütün kesimlerini sarmıştı...
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Üç ayda
mı?!.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ... terör
tırmanıyordu; devlet ve millet düşmanı illegal örgütler, 1
Mayısta, İstanbul'un göbeği bir bölgeyi teslim
alıyorlardı.
"Bu hükümet programı, on aylık
değil, beş yıllık bir hükümet programıdır"
diyerek devamla "Türkiye'nin sorunları, bugün o noktaya
gelmiştir ki, kaybedecek hiç zamanımız yoktur. Önümde dokuzbuçuk
ayım var; bu dokuzbuçuk ayın her gününü, her saatini
değerlendirmeye mecburum" diyen Sayın Başbakan, bu
sözlerini unutmuştu. Göreve başlamasının üzerinden üç ay geçmiştir;
ama, ortaya hiçbir olumlu icraat konulmadan, siyasî hesaplaşmayla zaman
geçirilmiştir. Belki bu eksikler giderilebilir, hatalar affedilir ve
gerekirse tamir de edilebilir; ama, giderilemeyecek ve hatta tamir edilemeyecek
bir tahribat var ki, o da şudur...
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) – Mal
varlığı...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bakınız
değerli milletvekilleri, arkamda, Başkanlık Divanı üzerinde
yazılı olan "egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir" ilkesinin aldığı yaradır; çünkü, bu ilke,
milletin bölünmezliğinin ifadesidir, hâkimiyetin bölünmezliğinin
ifadesidir. Egemenliğin tek meşru kaynağı ve sahibi,
millettir; onun içindir ki, demokrasinin en büyük güvencesi halktır,
millettir. Hükümetler, kuruluşlarında parlamentonun güvenoyuna mazhar
olduklarında -temsili parlamenter sistemin gereği- halkın,
milletin güvenine mazhar olmuşlardır demektir. Desteği kalmayan
hükümet başkanı, emaneti teslim eder. Güveni olmayan hükümet, böylece
çekilir; yoksa, inatla, beni düşürün diyerek, sandalyeye
sımsıkı sarılıp kalkmıyorum demek, halka
karşı, millî iradeye karşı, demokrasinin ilkelerine
karşı güç gösterisine kalkışmaktır...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Örtemedik...
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) –
Kuşadası...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – ...ki, bu halde, Yüce
Meclis gereğini yapar ve Sayın Yılmaz, sizi, o sandalyeden, bu
Meclis, kaldırmasını da bilir.
Değerli milletvekilleri, hiçbir ülke yoktur ki,
her şeyi yazılı metin haline getirsin. Yazılı metin
haline getirmediği halde, özde gelenek ve değerleri
yaşatmayı ve geleceğe taşımayı amaçlayan
demokratik rejimler, demokrasi inancı ve demokrat kafalar, böyle bir
mecburiyeti de duymazlar. Onun içindir ki, parlamenter demokrasilerde siyasal
partilerin ortak amacı, sadece, Anayasada belirlenen esaslara saygı
ve riayette kalmamakta, yazılı olmayan ortak ilke ve değerlere
de sahip çıkarak, onları geliştirmek ve yüceltmek de bir o kadar
önem taşımaktadır.
Onun içindir ki, özde ifadesini Medeni Kanunun 7 nci
maddesinde bulan demokratik örf ve teamüller bağlayıcı
olmalıdır inancındayız. Demokratik teamüller, bu
anlayışla yeşertilmeli ve kalıcı kurallar olarak
yaşatılmalıdır. Demokrasimizin sağlıklı
işlemesi için buna ihtiyacımız vardır. Bunun güzel
örneklerini geçmişte iki başbakan vermiştir -ki, kendilerini
kutlamayı görev kabul ediyorum- 1979 yılındaki ara seçimlerde
milletvekili çıkaramayan Sayın Ecevit, hiçbir yazılı metin
olmadığı ve anayasal zorunluluğu da
bulunmadığı halde, millet iradesine duyduğu
saygının gereği, istifa etmişti. Yine, bunun
değişik bir örneğini de, Sayın Çiller, SHP-CHP
birleşmesi nedeniyle, hukukî zorunluluğu olmadığı halde,
istifasını, Sayın Cumhurbaşkanına tevdi ederek
göstermişti. Bu davranış biçimleri, yukarıda ifade
ettiğimiz gibi, Parlamentoya, millî iradeye ve demokrasinin
yazılı olmayan gelenek ve teamüllerine saygının ifadesiydi.
Neydi o; protokol yürürlükten kalkmıştır
beyanı. Değerli milletvekilleri, bu protokol,
dışarılarda bir yerlerde imzalanmadı. Hükümet protokolü, bu
çatı altında imzalandı ve Sayın Yılmaz'ı,
Sayın Çiller başbakanlığa taşıdı. Bu
çatı ve Parlamento, o imzaların hem kefili hem de
tanığıdır. Sayın Yılmaz, sizi, buraya o protokol
taşıdı. Yoksa, onu yok sayıp yolunuza devam edemezsiniz;
devam edeceğinizi beyan etmeniz, sadece size zarar verse önemli
değil; hükümetin meşruluğunu ve hukukîliğini zedeletmek
uğruna, demokrasimize zarar vermesi önemlidir. Bizim için,
halkımız için bu önemli. Biz, böyle düşünüyoruz; ama, üzülerek
ifade etmeliyim ki, siz, bizim gibi düşünmüyorsunuz; düşünmemekte de
haklı olabilirsiniz; zira, bizi sizden ayıran önemli özelliktir bu;
çünkü, demokrasi için, onu yaşatmak için, yıllarca, ara rejimlerine
başkaldıran, milletin sinesinde kurulup, sevgisiyle buraya gelmeyi
şiar edinen bir anlayışın, bir misyonun temsilcileriyiz biz
ve Doğru Yol Partisi. (DYP sıralarından alkışlar)
Demokratik olmayan bir dönemin imtiyazları içerisinde olmayı, hiçbir
zaman içimize sindiremedik ve baş eğmedik. O dönemin
imkânlarından faydalanmayı, hiçbir zaman içimize sindiremedik.
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) –
Kuşadasını?..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bizim için, zaten,
önemli olan buydu.
Değerli milletvekilleri, Refah Partisinin,
şeklî hukuka dayalı önergesindeki gerekçeye katılmakla birlikte,
bizim, arkasında durduğumuz, buraya taşımaya
çalıştığımız ve var olmasını istediğimiz,
yazılı olanlar kadar, demokrasinin yazılı olmayan
değerlerini, teamüllerini de inançla geliştirmek ve
yaşatmaktır.
Bugüne kadar hiç görülmemiştir ki, bir
başbakan kendi hükümetinin önünü tıkamış olsun; bugüne
kadar hiç görülmemiştir ki, bir başbakan hükümetini oluşturan
koalisyon ortağı aleyhine dışarıya bilgi ve belge
sızdırmış olsun ve bugüne kadar hiç görülmemiştir ki,
bir başbakan hizmet yerine siyasî nitelikli karar ve oluşumların
içinde olsun. İşte, Sayın Başbakan, koalisyonu
getirdiğiniz nokta burası.
Bunun sonucunu da, dün yapılan mahallî ara
seçimlerinde hep birlikte aldık. (ANAP sıralarından
"Aaa" sesleri)
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Doğru
doğru!
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Onu hiç
konuşma.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Evet, biz ve siz
birlikte aldık sonucunu.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Yok!.. Siz, kendiniz
boyunuzun olçüsünü aldınız.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – 3 puana
karşı, 4 puan da sizden gitti; onu gözardı edemezsiniz.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Siz, aynaya
bakın yeter.
BAŞKAN – Sayın Akarcalı, lütfen...
Lütfen efendim... Lütfen...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Sürenizi
uzatıyorum.
Devam edin efendim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bunun sonucunu da dün
yapılan mahallî ara seçimlerde hep birlikte yaşadık.
Milletimizin, oy kullanan vatandaşlarımızın
sandığa yansıyan iradelerine saygı duyuyor ve takdirle
karşılıyoruz; ama, bunun, sizin,
Başbakanlığınızdaki tutumunuzdan, icraat hükümetinin
önünü tıkayan tavrınızdan kaynaklandığını açıkca
belirtmek istiyorum.
Basında, kamuoyunda bilgi ve belgeleri
dışarıya sızdırdığınız
iddiaları yer almaktadır. Bu doğruysa, bir Başbakan
taşıdığı sorumluluğun bilinci içinde hareket eder
ve olayın gereğini yapar. Yoksa, dışarıya bilgi ve
belge sızdırmak suretiyle ortağının altını
oymaz.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Para
sızdırmayla belge sızdırmayı
karıştırıyorsunuz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Efendim, o konuda sizin
tecrübeniz çoktur.
Sayın Yılmaz, en az bizim kadar, belki bizden
fazla düşünmeli ve bir hükümetin ömrünü nasıl üç ayda
bitirdiğinizi ve nereye getirdiğinizin muhakemesini yapmalısınız
ve halkımıza da bunu anlatmalısınız. Çünkü, siz, geçen sefer de, zaten, üç aydan fazla
Başbakanlık yapamadınız.
Değerli milletvekilleri, sözlerime bir pasaj
okuyarak devam etmek istiyorum. Ancak, şunu ifade edeyim ki, Anavatan
Partisi Grup Sözcüsünün birtakım beyanlarını, üzülerek ifade
edeyim...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) –
Anlayamamışsın...
BAŞKAN – Lütfen efendim... İstirham ediyorum,
müdahale etmeyin.
Siz devam edin Sayın Gönül.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Efendim, aylardır
size birşey anlatmaya çalışıyoruz; ama... Milletimizin
gözünün önünde devam ediyor; halkımız, kimin
anladığının, kimin anlamadığının
kararını verecektir mutlaka... (DYP sıralarından alkışlar)
AHMET KABİL (Rize) – Verecektir, vermiştir.
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Dün de verdi; Bakırköy'de
verdi!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Şimdi, şunu
iyi biliniz ki, basında, birkaç günden beri, birtakım yazılar
çıkıyor. Eğer, Sayın Yılmaz, o kadar cesursa, iki
aydır kullandığı örtülü ödeneğin hesabını
versin... (ANAP sıralarından "Hayda" sesleri) Evet; çünkü,
sizi, buraya taşımanın sorumluluğu içerisinde söylüyorum.
Eğer, siz, yolsuzluk...
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Çİftlik!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bir
arkadaşımız oradan laf atıyor, o
arkadaşımın, herhalde, laf atacakların en arkasında olması
lazım. Onu, memlekette, çok çok tartışırız. Onun yeri
ve zemini orasıdır. Ben, zamanında, çok sözler söyledim; ama,
onların hâlâ cevabını alamamanın da, üzüntüsü
içerisindeyim.
Eğer, siz, hâlâ, bunları, sakız gibi
ağzınıza koyuyorsanız, çiğniyorsanız ve siz
"çamur at izi kalsın" politikasından umut
besliyorsanız, yanılıyorsunuz; çünkü, bunlar, yarın da
sizin için söylenecektir. Kimseye faydası olmadı bunların. Onun
için, siz, gelin -aklın yolu birdir- temiz siyaset, dürüst politika,
çıkar beklemeden, devlet-millet uğruna mücadele etmede birlik
olalım, beraber olalım; ama, başkalarının
ağzıyla konuşmayınız, belge ve delillerle ispat
etmediğiniz iddialarla, kanıtlanmamış olan dedikoduların
arkasına sığınıp gitmeyiniz. Bugün
yaptığınız, yarın sizin için kullanılacaktır.
Herhalde, değerli arkadaşlarım beni çok
ciddî dinlediklerine göre, inanıyorum ki, bu sözlerime
katılıyorlar.
Eğer, siz, hâlâ, buradan gitmeyeceğiz;
Sayın Çiller, bizi, buradan kaldıramaz diyorsanız, tabiî ki
Sayın Çiller, sizi buradan kaldıramaz; ama, sizi, o sandalyeden bu
Yüce Meclis, halkın ve milletin egemenliğinin, iradesinin tezahür
ettiği bu Meclis kaldıracaktır. (DYP sıralarından
alkışlar)
Eğer, siz, cumartesi günü yapılacak oylama
öncesinde "bu ülkede kaos olur" diyerek aba altından sopa
gösteriyorsanız; bunu, demokratik bir düşünceyle izah edemezsiniz.
Her problemin çözümü, işte bu çatının altında, bu Mecliste
olacaktır. Biz, sizlere, bunu anlatmaya çalışıyoruz
değerli milletvekilleri. Bu Meclis, bu ülkenin bir kaosa sürüklenmesine
fırsat vermeyecektir. Bu Meclis, mutlaka, kaosa meydan bırakmadan, kendisini yönetecek koalisyon
iktidarlarını çıkaracaktır; onun için endişe
etmeyiniz.
Sayın Çiller, Sayın Yılmaz'a "bir
daha seni Başbakan yapmayacağım" diyor ve Anavatan Partisi
sözcüsü "bu gücü kimden alıyor" diye soruyorsa... Sordunuz, ben
cevap vereyim: Sayın Çiller, bunu, dışarıdaki güçlerden,
holdinglerden, çetelerden değil, milletten alıyor, milletten!.. (DYP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT AKARCALI (İstanbul) – Bu gücü yüzde kaç
oyla alıyor?
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli
miletvekilleri, sizlere, bir pasaj okumak suretiyle sözlerime son
vereceğim.
“Burada söylenen her sözü, eleştiri babında
hoşgörüyle karşılayabilirsiniz; zaten, hoşgörü
senesindeyiz, üstelik Hükümetteyiz; ama, bir söz var ki, o, bana biraz
ağır geldi, yadırgadım. Sayın Menderes, bu Hükümetin
bir demokrasi ayıbı olarak tarihe geçeceğini söyledi. Bu
Hükümet, daha yeni bir hükümettir, icraatı daha belli değil. Bu
Hükümetin nasıl tarihe geçeceği daha belli değil; ama,
korkarım ki, Sayın Menderes'in o sözleri, bir kürsü ayıbı
olarak zapta geçti" diyordu Sayın Yılmaz.
Evet, bu sözlerin kime ait olduğu belli. Peki,
Sayın Yılmaz, bütün bu beyanlarınız, ısrarlı
tutum ve davranışlarınızdan sonra, siyasî tarihimize,
acaba, siz nasıl geçeceksiniz? (DYP sıralarından alkışlar)
Bunun da cevabını siz vermelisiniz, siz!
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Dürüst lider olarak
geçecek; siz kendi liderinize bakın.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerlendirmeyi,
Yüce Genel Kurulunuza ve aziz milletimize bırakıyorum; saygıyla
Yüce Kurulunuzu selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gönül.
Gruplar adına son konuşma, Refah Partisi
Grubu adına Sayın Profesör Doktor Mustafa Kamalak'ın.
Buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
RP GRUBU ADINA MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) –
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Refah Partisinin
gensoru önergesi hakkındaki görüşlerini aktarmak üzere huzurunuza
gelmiş bulunmaktayım.
Anlatımda kolaylık sağlamak için
konuşmamı iki bölüm halinde sunmak istiyorum. Önce fiilî durum,
mevcut durum nedir; ikinci olarak da, bu fiilî durumun
karşısında yer alan anayasal durum nedir? Kısaca; bir,
fiilî durum; iki, anayasal durum.
Bilindiği gibi, 53 üncü Hükümet, 12 Mart 1996
tarihinde huzurunuza gelerek sizlerden güven istedi. Reddettiniz; fakat, her
nasılsa, Meclis Başkanı "Hükümet güvenoyu
almıştır" şeklinde beyanda bulundular. Daha sonra,
Refah Partisi, Hükümetin güvenoyu almadığını dile getirdi;
bu durumu bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurduğu gibi,
birer yazıyla Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Meclis Başkanına
ve Sayın Başbakana da iletti. Her nedense; her nedense diyorum ama,
asıl itibariyle -kanaatimce- bu iddia Refah Partisinden geldiği için
ciddiye alınmadı. Sayın Meclis Başkanı,
Başkanlık Divanını dahi toplamadan "ben
hukukçularıma danıştım, oylama geçerlidir, olağanüstü
hal yürürlüktedir, Çekiç Güç yürürlüktedir" şeklinde derhal
açıklama yaptılar. Bu açıklamalar üzerine, bazı medya
kuruluşları, gazeteler, Partimizi küçültücü manşetler
attılar. Bakın, bir gazetemiz "Sayın Erbakan'ın iddiası
fos çıktı" diyordu; fakat, Sayın Erbakan'ın
iddiası ciddî idi, doğru idi; ama, muhatapları kanaatimce bunu
hazmedemiyordu. Derken, Refah Partisi -haklı olarak- iddiasını
Anayasa Mahkemesine götürdü. Neticede, Anayasa Mahkemesi, Refah Partisinin
iddiasını haklı ve yerinde bularak beyanları iptal etti,
oylamaları değil; yanlış beyanları iptal etti. Aradan
yaklaşık yirmi gün geçmesine rağmen "oylama
geçerlidir" diyen hukuk müşavirleri -görebildiğim
kadarıyla- hâlâ görev başındadır, Hükümet Başkanı
hâlâ görev başındadır ve hatta, evet ve hatta...
Değerli arkadaşlarım, bu nasıl
demokrasi; bu nasıl hukuk anlayışı... Demokrasi bir terbiye
işidir; bir güven işidir; millete saygı işidir. (RP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Anayasamıza
göre, Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir. Anayasanın 6 ncı
maddesine göre de, hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan
almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Peki, soruyorum şimdi, bu Hükümet,
bu Başbakan, devlet yetkisi kullanıyor mu; hem de üst seviyede, ileri
seviyede. Peki, bu devlet yetkisinin kaynağı nedir;
kullandığınız devlet yetkisinin kaynağını
nereden alıyorsunuz; Anayasadan mı; hayır...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sizden mi
alacağız?..
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Milletten mi; hayır
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Milletten
aldık da buradayız.
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Meclisten mi; hayır.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Evet,
Meclisten.
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Ya nereden alıyor:
Meclis Başkanının yanlış beyanından.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Mercümek'ten!..
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Sayın
Başesgioğlu, hukukçusunuz siz; hata ve hileden hak doğar
mı? (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Meclis Başkanı yanlış
beyanda bulundu, hatada bulundu diye bundan size anayasal hak doğar
mı? (RP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Tansiyonunuz
yükseldi galiba!..
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, bakın, kendinize yazık ediyorsunuz, ülkeye
yazık ediyorsunuz, millete yazık ediyorsunuz. Gerçekten, bu Hükümet,
bu devasa problemlerin altından kalkar mı? Buna inanıyor
musunuz? Bakın, bugün, Türk Lirası pula dönmüştür;
insanımız, Avrupa kapılarında kula dönmüştür; bütçe
tam takır; borç gırtlakta; işsizler ordusu perişan.
Gerçekten, siz, bu Hükümetin bu kadar problemlerin altından
kalkacağına inanıyor musunuz? Hayır... Kaldı ki,
Sayın Başbakanımız, 1991 yılında, arkasında
450 üzerinden tam 290 milletvekili varken, o zamanki problemlerin altından
kalkamayacağını gerekçe göstererek erken seçime gitmedi mi?
Şu an, bir azınlık koalisyonu ile -ki, diğer ortağı
"ben, sana güvenmiyorum; sen, beni arkamdan hançerledin" diyor- 125
milletvekiliyle bu problemlerin altından kalkabilecek mi; sanmıyorum.
Öbür yandan, Sayın Başbakan "ben, bu
Hükümet protokolüyle bağlı değilim" diyor; kuruluşu
da, zaten Anayasaya aykırı. Hukuk müşavirlerinin mütalaası
da Sayın Başbakanı etkilemiyor, bağlamıyor. O zaman,
müsaadenizle sormak istiyorum; Sayın Başbakan, sen neyle
bağlısın, neyle amel edeceksin, devlet işlerini hangi
kurala göre yürüteceksin?
Değerli arkadaşlarım, ülkenin, bir
saatlik bile kaybedecek vakti yoktur. Sayın Başbakan "Cumhurbaşkanı
-Çankaya- bize destek veriyor" diyor. Eğer öyle ise, kanaatimce,
hukuk danışmanları, yine, Çankaya'yı yanıltıyor
demektir.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Çankaya
yanılıyor, Meclis Başkanı yanılıyor, Anayasa
Mahkemesi yanılıyor, hepsi yanılıyor!..
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Hepsi yanıldı
daha önce efendim, hepsi yanıldı... (ANAP sıralarından
"Bir tek siz yanılmadınız!" sesleri) Evet, sadece Refah Partisi yanılmadı.
Anayasa Mahkemesinin kararı ortada; öyle değil mi? Anayasa
Mahkemesinin kararı ortada...
Efendim, Çankaya'nın, bu Hükümete destek vermesi
düşünülemez. Zira, Anayasanın 104 üncü maddesi gayet
açıktır. Anayasanın 104 üncü maddesinde deniliyor ki:
"Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla
Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli
ve uyumlu çalışmasını gözetir." Buradaki
"gözetir" kelimesi "sağlar, denetler, uygular"
anlamına gelir. Peki, bu Hükümet, Anayasaya uygun mu; hayır; düzenli
çalışıyor mu, ahenkli çalışıyor mu; hayır.
Peki, eğer, iddialar doğru ise, Cumhurbaşkanı, bu Hükümeti
nasıl destekler! Kaldı ki, Hükümetin göreve devam edebilmesi için,
Çankaya'nın desteği değil, bu Meclisin desteği
lazımdır; öyle değil mi. Bu Meclis, güvenoyu verdi mi size;
hayır. Tekrar ediyorum; Çankaya'nın desteği gerekli ise de,
asıl itibariyle, Meclisin desteği lazımdır; güvenoyu
almamış bir Hükümet yoluna devam edemez. Daha önce de belirttim bu
kürsüden; Hükümetin tüm işlemleri yetki yönünden sakattır; çünkü,
kullandığı yetkinin kaynağı, Anayasa değildir;
kullandığı yetkinin kaynağı, Sayın Meclis
Başkanının hatasıdır, yanlış
beyanıdır.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Size göre!..
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Hata ve hileden de, hiç
kimseye, ama hiç kimseye hak doğmaz. Aranızda hukukçular var,
sorabilirsiniz onlara.
AVNİ AKYOL (Bolu) – Meclis Başkanı hile
yapmaz.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, Hükümetin yasallığını bir tarafa
bıraksak bile -tekrar ediyorum- siz, gerçekten, bu Hükümete güveniyor
musunuz?! Basın feryat ediyor; bakın, ne diyor: "Hükümet
komedisi." Dış basın, buna "Türk komedisi" diyor.
İzliyorsanız şayet, bunun dış basındaki adı:
"Türk komedisi." Bakın, diğer gazeteler: "Eyvah!
Yandık! Kriz kapıda!.." Ne varmış orada;
bakıyoruz: "Koalisyon ortaklarının kavgası sürerken
Ankara'ya gelen IMF heyeti, 'kriz kapınızda, haberiniz olsun' diye
bir mektup bırakarak, Türkiye'den ayrıldı" diyor ve daha
devam ediyor...
Değerli arkadaşlarım, milletin vaktini
çalmaya, zamanını almaya hiç kimsenin, ama hiç kimsenin hakkı
yoktur. Eğer Mesut Bey, hükümet olarak bu ülkenin problemlerini çözemesem
bile bazı partilerin, bu arada Refah'ın yolunu keserim diyorsa;
burada da yanılıyor. Şunu peşinen söyleyelim: Refah Partisi
iktidar tutkunu değildir.
HALİL CİN (İçel) – Tutuşuyor...
Tutuşuyor...
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – O, problemleri çözmek için
bu göreve taliptir.
Öbür taraftan, Refah Partisi halktır; Refah
Partisi millettir; Refah Partisi Anadolu'dur. (RP sıralarından
alkışlar) Onun yolunu kesmeye hiç kimsenin, ama hiç kimsenin gücü
yetmez.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Biz
Avrupa'dan mı geldik hoca; biz de Anadolu'dan geldik.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – O zaman Anadolu'nun sesini
dinleyin, Anadolu'ya kulak verin.Tabiî, aksini savunmuyoruz zaten; biz diyoruz
ki: Hepimiz bu ülkenin çocuğuyuz, hepimiz bu ülkenin
evladıyız...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Tamam;
şimdi oldu.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, "iptal kararları geriye yürümez"
deniliyor Anayasanın153 üncü maddesinde.Doğrudur, geriye yürümez;
fakat, buradaki durum farklı. 153 üncü maddenin düzenlediği biçimde,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümemesinin
başlıca iki sebebi vardır; nedir onlar:
Birincisi, Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanununun 53
üncü maddesi, asıl itibariyle, kanunların, kanun hükmünde
kararnamelerin ve Meclis İçtüzüğünün iptali hali için öngörülmüştür.
Bildiğiniz gibi, bu metinlerin gerisinde, yani, iptal edilen kanunun,
iptal edilen kanun hükmünde kararnamenin ve iptal edilen Meclis
İçtüzüğünün gerisinde, Meclis iradesi vardır, millî irade
vardır; yani, meşru bir irade, sizin iradeniz vardır. Anayasa
koyucu, orada, bu millî irade -her ne kadar Anayasaya aykırı olarak
cereyan etmiş ise de- meşru bir iradedir; buna saygı duymak
lazım; Anayasa Mahkemesinin kararı geriye yürümesin, devreye
girdiği andan itibaren yürürlüğe girsin demiştir.
İkinci olarak, ikinci sebep de, iptal edilen
metnin hangi sebeplerden dolayı iptal edildiğini, kanun koyucu, yani,
Yüce Meclis bilmek durumundadır; bilsin ki, yeni düzenlemeyi ona göre
yapsın.
Şimdi, gelelim bizim somut olayımıza;
güvenoylamasına. Şunu hemen belirtelim -dikkatlerinizi tekrar çekmek
istiyorum- iptal edilen, güvenoylaması değildir; Refah Partisinin
iptal talebinde bulunduğu şey, oylama değil, beyandır.
Oylamaya saygımız var, ona hiçbir itirazımız yok. Refah
Partisi de zaten mahkemeye bu hususu götürdü; Meclisin kararı
ortadadır; ancak, beyan yanlış olmuştur; bu
yanlışın düzeltilmesi lazım denildi. Değerli
arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesinin kararını orada tutacak
olursanız, o gerideki boşluğu hangi meşruiyet çizgisiyle
doldurucaksınız? Bir kanunda, bir kanun hükmünde kararnamede veya bir
Meclis İçtüzüğünde olduğu gibi, ortada, bir meşru irade,
bir millî irade var mı; yok. O münasebetle, burada, gerekçeli kararı
beklemeye lüzum yoktur. Gerekçeli karar, asıl itibariyle, bellidir zaten.
Nedir o; Meclisin, toplantıya katılanların ekseriyeti, Hükümete
güvenoyu vermemiştir.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Anayasa Mahkemesi mi verdi
o kararı?
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Bekleyin
bekleyebildiğiniz kadar; özü budur. Anayasa Mahkemesi Sayın
Başkanı da "gerekçeli karara lüzum yoktur" şeklinde
açıklama yaptı; durum ortada.
Kaldı ki, yolunuza devam ettiğinizi kabul
edelim; gerçekten, bu ülkenin hangi problemini çözeceksiniz? Siz, gerçekten,
kendi Hükümetinize güveniyor musunuz?
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Ortağa
bağlı...
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Ortağa
bağlı... Şöyle bağlı, böyle bağlı...
Değerli arkadaşlarım,
yapılması gereken şey, bu Hükümetten, bir an önce...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika, Sayın Kamalak...
Sürenizi uzatıyorum efendim; buyurun devam edin.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce, bu
Hükümetin tüm işlemlerinin, yetki yönünden sakat olduğunu söyledim;
işin hukukî cephesi böyledir. Buna karşılık, olağanüstü
hal görevlileri ile Çekiç Güç görevlilerinin -dikkat edin, yetkililerinin
demiyorum; yetki yoktur çünkü ortada- tüm işlemleri, mutlak butlan ile
maluldür.
Şu sorulabilir burada: Güvenoyu almamış
hükümetlerin işlemleri geçerli değil mi? Evet; ama, bir şartla;
nedir o: Güvenoyu alamamış hükümetin başı, emaneti götürür,
Cumhurbaşkanına iade eder; Milletin temsilcisi, Devletin
başı ve egemenliğin savunucusu olan Cumhurbaşkanı da
"Kabul; ama, yeni hükümet kuruluncaya kadar göreve devam et" der,
böylece yetki verir; güvenoyu almamış hükümetlerin işlemleri de,
Devlet Başkanının, Cumhurbaşkanının, bu yetki
vermesinden dolayı meşruluk kazanır, geçerlilik kazanır.
Bugünkü Hükümetin elinde böyle bir göreve devam yetkisi var mı; yoksa var
da, biz mi bilmiyoruz?.. (DSP sıralarından "Var var"
sesleri)
Değerli arkadaşlarım, ANAP sözcüsü
"Bu Hükümetin alternatifi yoktur, biz gidersek kriz doğar"
diyor; bir bakıma aba altından sopa gösteriyor, Meclisi tehdit
ediyor. Değerli arkadaşlarım, bu Meclis, yedi düvele
karşı gelen bir Meclistir, İstiklal Savaşını
başaran Meclistir; bu Meclisin çözemeyeceği problem yoktur...(RP
sıralarından alkışlar)
"Bu Hükümet
giderse" deniliyor... Değerli arkadaşlarım, böyle bir
konuşma yaptığım için, gerçekten üzgünüm. Hükümeti
alkışlamak isterdim, ülkemizin problemlerini çözdükçe onlara destek
olmak isterdim; fakat, bu zamana kadar söyleyin Allah aşkına, bu
Hükümet, bu ülkenin hangi problemini çözdü? "Perşembenin gelişi
çarşambadan belli olur" derler; bu zamana kadar yapılan icraat,
bundan sonrasının da bir bakıma göstergesidir; o da maalesef
hiçtir. Milletin yolunu tıkamayalım, emaneti sahibine verelim.
Öbür taraftan, değerli hocam Mümtaz Bey
"oylamaya geçilince biz, Meclisten çıkıp gideceğiz"
buyurdular. Sayın hocam, ben, sizin Siyasaldan öğrencinizim,
fikirlerinizden istifade ettim.
NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Yanlış
öğrenmişsin.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Eğer, o gün
deseydiniz, böyle bir durum olduğu takdirde, ben, Meclisten çıkar
giderim diye konuşsaydınız, şöyle sorardım: Sayın
hocam, siz, milletten onların problemlerini çözmek için oy istemiyor
musunuz; ülkenin problemlerini çözmek için Meclise gitmiyor musunuz; en önemli
bir problem karşısında Meclisi niçin terk ediyorsununuz; bu
doğru mudur? (RP sıralarından alkışlar) Saygılar
sunuyorum Sayın hocam.
AYHAN GÜREL (Samsun) – Mustafa Bey "Hoca ne
yapıyor" diye, siz sorun siz!
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Öbür taraftan, Cumhuriyet
Halk Partisi sözcüsü, değerli hukukçumuz, gelişmeleri takip
etmemiş gibi "Meclisi niçin tatile soktunuz" diye bir soru
yönelttiler.
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Doğru.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Doğru da, zaten,
Mecliste Refah Partisinden başka kimse yoktu ki (RP sıralarından
alkışlar)
Hatırlayın, Meclisi tatile soktuğumuz
gün, iki sefer yoklama yapıldı. Hatırlayacaksınız
"yeterli çoğunluk yoktur" denildi; Mecliste, sadece ve sadece
Refah Partisinin üyeleriyle ve iktidar partisine mensup bazı
arkadaşların da desteğiyle, yeterli üyenin olduğu
anlaşıldı.
Şimdi, siz, Meclisi fiilen tatil edeceksiniz,
Refah Partisine de "burada otur, bekle" diyeceksiniz. (ANAP
sıralarından "doğru" sesleri)
Bu doğru mu?!.
HASAN GÜLAY (Manisa) – Demagoji yok, demagoji yok.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Öbür taraftan
"hayır efendim, siz, Meclisi, Sayın Erbakan'ın, mal
varlığı soruşturmaya tabi tutulmasın diye tatile
soktunuz" deniliyor. (DSP sıralarından "doğru,
doğru" sesleri)
HASAN GÜLAY (Manisa) – Yukarıda Allah var;
doğru söyle.
MUSTAFA KAMALAK ( Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, dürüst politika yapalım. Bakınız,
Sayın Erbakan'ın, benim savunmama kati surette ihtiyacı yoktur;
ama, savunulacak bir hususu da yoktur. (RP sıralarından
alkışlar)
AYHAN GÜREL (Samsun) – Sizin için yok.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Bakınız,
Sayın Erbakan, yaklaşık yirmi yıldan beri devlet
yönetiminin dışındadır. Kaldı ki, eğer, o dönemi
yargılayacak olursanız "şanlı mazimiz" diye
övündüğünüz Sayın Demirel dönemini yargılarsınız;
bir...
İkinci olarak: Sayın Erbakan, 12 Eylül rejimi
döneminde yargılanıp, beraat eden tek partinin lideridir; bu da
iki...
NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Neden
yargılandı?
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Üçüncü olarak: hukuka
saygınız varsa...
NECATİ ALBAY (Eskişehir)– Neden
yargılandı?..
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Müdahale etmeyin.
Bir dakika... Anlatıyor Sayın Hatip.
MUSTAFA KAMALAK (Devamla) – Hukuka saygınız
varsa, hukukta zamanaşımı denilen bir kavram vardır... O da
öyle...
Değerli arkadaşlarım, öbür taraftan,
Meclisi toplantıya çağırmamızın temel sebeplerinden
biri de şudur: Sayın Başbakan "ben istifa
etmeyeceğim" diyor; ondan sonra söyledi. Sayın
Başbakanın istifa etmeye hakkı yoktur; (RP
sıralarından alkışlar) çünkü, istifa bir haktır,
hakkın gerisinde de yetki vardır. Hukukun bahşettiğine
yetki denir; Sayın Başbakan, Meclisten yetki aldı mı ki,
istifa etme hakkını kendisinde görüyor! (RP sıralarından
alkışlar) Görevi götürüp iade edecektir; hukuken yapılması
gereken budur.
Ha, şu söyleniyor: "Efendim, gayri meşru
diye ilan ettiğiniz, güvenoyu almadığını
söylediğiniz bir Hükümete karşı niçin gensoru veriyorsunuz;
böylece, Hükümetin meşruluğunu kabul etmiş olmuyor
musunuz?" Hayır...
Değerli arkadaşlarım,
yapılması gereken ilk şey, gasıbın elinden
gaspettiği şeyi almaktır. (RP sıralarından
alkışlar) Birisi sizin çantanızı, kaleminizi veya herhangi
bir şeyinizi gaspetse; yapacağınız ilk şey, onun
elinden gaspettiği şeyi almaktır. Peki, elindeki gaspettiği
şeyi almak yeterli mi; hayır, onun başka şeyle
desteklenmesi lazım; o da, kanaatimizce, Meclis soruşturması
yoluyla Yüce Divan olmalıdır; eğer, Türkiye Cumhuriyeti,
demokratik bir hukuk devleti ise.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kamalak.
Değerli milletvekilleri, gensoru önergesi üzerinde
gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, devam etmeden önce, bir münakaşaya
meydan vermek açısından değil, sadece, zabıtlara geçmesi
açısından bir iki cümle söylemek istiyorum; Sayın Prof.
Kamalak'a bir teşekkür borcum var, bunu yerine getirmek istiyorum.
Sayın Kamalak konuşmalarında şu
ifadeyi kullandılar: "Bizim itirazımız oylamaya
değildir, beyanadır" dediler -zabıtlarda var- ondan bir
önce de "Sayın Meclis Başkanı, Başkanlık
Divanını toplayıp bu hatalı oylamayı
düzeltmeliydi" dediler. Eğer, itirazınız beyana ise, benim,
hatalı bir oylama yapmadığımı zımnen kabul
ediyorsunuz demektir; teşekkür ediyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar)
İkincisi, Sayın Kamalak'a küçük bir sitemim
var, bunu, lütfen kabul buyursunlar; belki, heyecanlı
konuşmasının akışı içerisinde maksadını
aşan bir "hile" kelimesini kullandılar bana atfen. Benim
lügatımda ve yaşantımda "hile" kelimesi yok
"hile" yok; kimin varsa, o, onun sorumluluğundadır;
zabıtlara geçmesi açısından arz ediyorum efendim.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika efendim...
Sayın Başbakan, şimdi, konuşma
sırası zatı âlinizin. Konuşacak mısınız
efendim?
BAŞBAKAN A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın
Başkan, verilen gensoru önergesi, Anayasanın kuvvetler
ayrılığı ilkesine aykırı olduğu için, bu
hususta görüşmüyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Başbakanım.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika efendim, müsaade buyurun,
işlemi tamamlayayım.
Değerli milletvekilleri, Başbakan Mesut
Yılmaz hakkındaki gensoru önergesinin gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağı hususunu oylarınıza
sunacağım.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Müsaade buyurun, işlemi
tamamlayayım; işaretinizi görüyorum, söz vereceğim.
Oylamaya geçmeden önce, oylamanın şekliyle
ilgili iki önerge var; geliş sırasına göre, önce Refah
Partisinin önergesini, sonra, Anavatan Partisinin önergesini okutuyorum:
Sayın Başkan,
Görüşülmekte olan gensoru önergesi
oylamasının açık oylama yoluyla yapılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
Şevket
Kazan Ahmet
Cemil Tunç
Kocaeli Elazığ
Recai
Kutan Mehmet
Aykaç
Malatya Çorum
Yakup Budak Sıtkı
Cengil
Adana Adana
Osman
Hazer Ahmet
Çelik
Afyon Adıyaman
Ahmet
Doğan Sait
Açba
Adıyaman Afyon
M. Sıddık Altay Ziyattin
Tokar
Ağrı Ağrı
Murtaza
Özkanlı Cafer
Güneş
Aksaray Kırşehir
H.Hüseyin
Ceylan Ahmet
Bilge
Ankara Ankara
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın
Kâtip Üye önergedeki imza sahiplerini okurken takip ettim, imza sahiplerinin
hepsi şu anda salondalar.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulun 3 Haziran 1996 Pazartesi günkü
birleşiminde görüşülecek olan (11/1) esas numaralı gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin
oylamanın, İçtüzüğün 143 üncü maddesi gereğince, açık
oylama şeklinde; açık oylamanın da ad cetvelinin okunması
üzerine, adı okunan milletvekilinin ayağa kalkarak "Kabul"
, "Çekimser" veya "Ret" kelimelerinden birini yüksek sesle
söylemesi şeklinde yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla. 3 Haziran 1996
Murat
Başesgioğlu Zeki
Çakan
Kastamonu Bartın
Cumhur
Ersümer A.Ali
Hatipoğlu
Çanakkale Amasya
Cemal Özbilen İbrahim
Özsoy
Kırklareli Afyon
Abdulkadir
Baş Enis
Sülün
Nevşehir Tekirdağ
Nabi
Poyraz Nejat
Arseven
Ordu Ankara
Suha Tanık Yusuf
Ekinci
İzmir Burdur
İbrahim
Gürdal Abbas
İnceayan
Antalya Bolu
Recep
Mızrak Hüsnü
Sıvalıoğlu
Kırıkkale Balıkesir
Mete Bülgün İlker
Tuncay
Çankırı Ankara
Metin Gürdere
Tokat
BAŞKAN – Bu önergedeki imza sahibi sayın
milletvekilleri de salonda bulunmaktadırlar.
Her iki önergeyi birlikte işleme
koyacağım; sadece, ikinci önergede tavsiye edilen oylamının
şekli konusunda Genel Kurulun kararını alacağım için,
önergenin o kısmına uymuyorum.
Şimdi, iki önergeyi birlikte işleme
alıyorum; açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım:
Açık oylamanın, adı okunan sayın
milletvekilinin, kürsüye konulacak oy kutusuna oy pusulasını
atması suretiyle yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Açık oylamanın, adı okunan sayın
milletvekilinin ayağa kalkarak "Kabul", "Ret" veya
"Çekimser" şeklinde oyunu belirtmesi suretiyle
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
SAĞLIK BAKANI YILDIRIM AKTUNA (İstanbul) –
Nerede kabul edildi...
BAŞKAN – Efendim, arka tarafı görmediniz
galiba, arka tarafın tümü oy verdi. (RP ve DYP sıralarından
gürültüler)
Sayın milletvekilleri, oylamaya bir
itirazınız varsa, 5 arkadaş ayağa kalkar, oylamaya
itarazı olduğunu söyler ve ben de tekrar oylarım; usul bellidir.
(RP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Oylamaya
itirazımız var Sayın Başkan.
BAŞKAN – İtirazınız mı var...
Oturun...
O zaman, dikkatli olun ki, yanlış bir karar
vermeyin...
Şimdi, bu ikinci öneriyi tekrar
oylayacağım.
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Niye
öğretiyorsun canım...
BAŞKAN – Hakları... İsterler...
Açık oylamanın, adı okunan sayın
milletvekilinin, ayağa kalkarak "Kabul", "Ret" veya
"Çekimser" şeklinde oyunu belirtmesi suretiyle
yapılmasını oylarınıza tekrar sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir; açık oylama, oy
kupaları sıralar arasında dolaştırılarak
yapılacaktır.
Beyaz oylar önergenin kabulü istikametinde,
kırmızı oylar önergenin reddi istikametindedir.
Yanında oy pusulası bulunmayan sayın
milletvekilleri, bir beyaz kâğıda, adını,
soyadını, bugünkü tarihi, seçim bölgesini, oyunun rengini belli eden
ifadeleri dercettikten sonra, imzasını atsın ve oyunu öyle
kullansın lütfen.
Kupalar sıralar arasında
dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın milletvekili
var mı? Yok.
Oy verme işlemi tamamlanmıştır;
kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
Başbakan Sayın Mesut Yılmaz hakkında verilen (11/1) esas
numaralı gensoru önergesinin gündeme alınıp
alınmamasına ilişkin açık oylamanın neticesi:
İştirak
sayısı : 442
Kabul :
316
Ret : 122
Çekimser :
Yok
Geçersiz :
4
Böylece, gensoru önergesinin gündeme alınması
kabul edilmiştir.
Daha önce alınan karar gereğince, gensoru
önergesinin görüşülmesi, 6 Haziran 1996 Perşembe günü
yapılacaktır.
Denetim konularını görüşmek için, 4
Haziran 1996 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 18.22
VII. –
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, kamulaştırma bedellerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/476)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için
gereğini saygı ile arz ederim. 20.3.1996
Mehmet
Elkatmış
Nevşehir
Sorular :
1. T.C. Devletinin çeşitli Bakanlıklar ve
Katma Bütçeli İdareler de dahil olmak üzere ne miktar
kesinleşmiş istimlâk bedeli borcu bulunmaktadır?
2. İstimlâk borçları ödenmediğinden
vatandaş büyük zarar görmektedir. Bu bakımdan biriken istimlâk
bedelleri ne zaman ödenecektir?
3. T.C. Devletinin müteahhitlere kesinleşmiş
istimlâk bedelleri olarak ne miktar borcu bulunmaktadır?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı 27.5.1996
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Ankara
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1374
Konu
:Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın Yazılı
Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : a)T.B.M.M.’nin 1.4.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/476-918/2298 sayılı yazısı.
b)
Başbakanlığın 5.4.1996 gün ve B.02.0.295-5/1340
sayılı yazısı.
c) Devlet
Bakanlığının 17.4.1996 gün ve B.02.0.012/2.02.396
sayılı yazısı.
İlgi (a) ve (b) yazılar gereğince; ilgi
(c) yazı ilişiğinde alınan, Nevşehir Milletvekili
Mehmet Elkatmış’ın “İstimlâk bedeli borçları”na dair,
Başbakana yönelttiği yazılı soru önergesi
incelenmiştir.
2.5.1996 tarihi itibariyle yapımı Yapı
İşleri Genel Müdürlüğümüzce yürütülen çeşitli Kurum ve
Kuruluşlara ait 1995 ve daha önceki yıllarda tamamlanıp, hizmete
açılan inşaatların kesin hesabı neticesinde duyun
tertibinde 108 777 000 000 TL., 1996 Malî Yılına ait ödenek
yetersizliğinden ödenemeyen hakediş bakiyeleri için ise 24 010 776
000 TL. olmak üzere toplam 132 787 776 000 TL. borcumuz bulunmakta iken;
1996 yılı ilk dört aylık geçici bütçe
ile duyun tertibinden 78 777 000 000 TL. ödenebilmiştir.
Halen duyundan 30 000 000 000 TL., hakediş
bakiyelerinden 24 010 776 000 TL. olmak üzere toplam 54 010 776 000 TL.
borcumuz bulunmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğü projeleri
kapsamında bulunan, finansmanı Hazine
Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünce
karşılanan ve otoyol güzergâhına rastlayan taşınmaz
mallar için;
2 Mayıs 1996 tarihi
itibariyle 2 692 104 709 000 TL. kamulaştırma ana parası, 5 559
756 721 000 TL. tezyid-i bedel, 5 292 995
683 000 TL. tahakkuk tarihindeki faiz farkı olmak üzere toplam 13 544 857
113 000 TL. ödenek ihtiyacı bulunmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğü projeleri
kapsamında bulunan ve finansmanı bütçeden karşılanan Devlet
ve İl yolları güzergâhına rastlayan taşınmaz mallar
için ise;
2 Mayıs 1996 tarihi
itibariyle 1 977 029 556 000 TL. kamulaştırma ana parası, ve 1
400 000 000 000 TL. tezyid-i bedel olmak
üzere toplam 3 377 029 556 000 TL. ödenek ihtiyacı bulunmaktadır.
Otoyollar kamulaştırma ana para ödemelerinde
Bölge Müdürlüklerince yapılan kamulaştırma bedeli talepleri büro
kayıt tarih sırasına göre ödeme listesine alınıp,
Hazine Müsteşarlığı Kamu Finansmanı Genel
Müdürlüğünce nakit karşılanması durumunda, Bölgelerden
alınan aciliyet listelerinin Genel Müdürlükçe değerlendirilmesi
neticesinde, Devlet ve İl yolları kamulaştırma ana para
ödemelerinde ise Maliye Bakanlığınca serbest bırakılan
kamulaştırma ödenek oranına göre Bölgelerin aciliyetinin Genel
Müdürlükçe değerlendirilmesi sonucunda ödemeler yapılmaktadır.
Otoyollar Tezyid-i Bedel ödemelerinde; otoyolların
kamulaştırma sahasına rastlayan taşınmaz mallar için
açılan bedel artırım davalarında mahkemelerce
kesinleşen bedel artırım farkları ile ilgili Bölge
Müdürlüklerince yapılan talepler, büro kayıt tarih sırasına
göre ödeme listesine alınmakta ve Hazine Müsteşarlığı
Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünce nakit karşılanması halinde büro
kayıt tarih ve Karayolları Genel Müdürlüğü sıra numarasına
göre ödeme yapılmaktadır.
Devlet ve İl yılları Tezyid-i Bedel
ödemelerinde ise; kamulaştırma sahasına rastlayan
taşınmaz mallar için açılan bedel artırım
davalarında mahkemelerce kesinleşen bedel artırım
farkları ile ilgili Bölge Müdürlüklerince yapılan talepler, büro
kayıt tarih ve sırasına göre ödeme listesine alınmakta ve
Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğüne
bildirilmekte, nakit karşılanması halinde de büro kayıt
tarih ve sırasına göre ödenmektedir.
Tezyid-i Bedellere, 3095 sayılı Faiz ve
Temerrüt Faizine İlişkin kanuna göre % 30 gecikme faizi
uygulanmaktadır. Gerek kamulaştırma ve gerekse Tezyid-i Bedel
ödemelerinde ilgili kuruluşlarca yeterli ödenek aktarılmadıkça,
Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılacak herhangi bir işlem
bulunmamaktadır.
Yapımı devam etmekte olan Otoyol Projelerinin
ödenmeyen hakediş bedelleri ise 6.5.1996 günü itibariyle şöyledir :
Müteahhit Hakedişleri : 63 940 976 $
6 302 172
000 TL.
Kontrolluk Hizmetleri : 67 015 910 000 TL.
26 539 Sterlin
214 358 $
Bağlantı Yolları : 1 945 536 000 TL.’dir.
İller Bankası Genel Müdürlüğünün
istimlâk bedeli borcu :İzmit (Kocaeli) doğusu 5 inci kısım
arıtma tesisi için kamulaştırılan araziye, mahkemece
13.1.1994 tarihinden itibaren 60 480 742 969 TL. tezyid-i bedel farkı ve
kanunî faiz ödenmesine karar verilmiştir. 5.5.1995 tarihinde bedel
farkı, faiz, mahkeme masrafı ve harçlarla birlikte 88 781 240 926 TL.
olan bedelin 32 000 000 000 TL.’sı 1995 yılında ödenmiştir.
Bakiye ödenecek bedel yaklaşık 80 000 000 000 TL. civarında
olacaktır. Bu miktarın finansman durumuna göre 1996 yılında
ödenmesine çalışılacaktır.
Ayrıca; 6.5.1996 tarihi itibariyle İller
Bankasının toplam istihkak borcu 222 777 000 000 TL.’dır.
Bilgi ve gereğini arz ederim. Mehmet
Keçeciler
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
2. – Kastamonu
Milletvekili Fethi Acar’ın, özelleştirilen kurumlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun
yazılı cevabı (7/485)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Başbakan
Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
20.3.1996
Fethi
Acar
Kastamonu
1. 1994, 1995 yılları ve 15 Mart 1996
tarihine kadar yapılan özelleştirme kurumları hangileridir?
2. Özelleştirilen bu kurumlar ne şartlarda
özelleştirilmiştir? Devletin bu suretle kazancı ne
olmuştur?
3. Özelleşen kurumlar hizmetlerini halen gayesine
uygun biçimde sürdürmekte midir?
4. Bu özelleşen kurumlar hangi bedelle
devredilmiştir?
5. Devir işlemlerinden sonra işçi
çıkaran kurumlar var mıdır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 23.5.1996
Sayı
: B.02.0.002/15-706
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının
1.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/485-927-2307 sayılı
yazısı.
Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi Acar’ın
Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı
ekinde alınan yazılı soru
önergesinde yer alan sorularla ilgili olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr.
Rüşdü Saracoglu
Devlet
Bakanı
T.C.
Başbakanlık 20.5.1996
Sayı
: B.02.1.ÖİB.0.65.00.00/3436
Konu
:Önerge
Devlet
Bakanlığına
(Sayın Dr.
Rüşdü Saracoglu)
İlgi : Devlet Bakanlığı Özel Kalem
Müdürlüğünün 19.4.1996 gün ve 351 sayılı yazısı.
Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi Acar
tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen 7/485-927 esas
sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap
aşağıdadır.
Soru 1. 1994, 1995 yılları ve 15 Mart 1996
tarihine kadar yapılan özelleştirme kurumları hangileridir?
Cevap 1. İdaremizce 1994, 1995 yılları
ve 15 Mart 1996 tarihine kadar yapılan özelleştirmelerin listesi
Ek’de sunulmuştur.
Soru 2. Özelleştirilen bu kurumlar ne
şartlarda özelleştirilmiştir?Devletin bu suretle kazancı ne
olmuştur?
Cevap 2. Soruya cevap teşkil edecek bilgiler Ek’de
sunulmuştur.
Soru 3. Özelleştirme kurumları hizmetlerini
halen gayesine uygun biçimde sürdürmekte midir?
Cevap 3. Özelleştirilen kuruluşların
kârlılık ve verimlilik açısından özelleştirme öncesi
ve sonrası durumlarını araştırmak,
değişimlerini ortaya çıkarmak, bu değişimlerin
olası nedenlerini ele alınan çalışma modeline ve bu modeli
destekleyen diğer performans kriterlerine göre belirlemek ve
sonuçlarını bir rapor halinde hazırlayarak İdaremize sunmak
amacıyla Millî Prodüktivite Merkezi ile İdaremiz arasında
18.12.1995 tarihinde çerçeve sözleşme ve ek protokoller
imzalanmış ve Millî Prodüktivite Merkezi seçilen kurumlardaki
çalışmalarına fiilen başlamıştır.
Soru 4. Bu özelleşen kurumlar hangi bedelle
devredilmiştir?
Cevap 4. Soruya cevap teşkil edecek bilgiler Ek’de
sunulmuştur.
Soru 5. Devir işlemlerinden sonra işçi
çıkaran kurumlar var mıdır?
Cevap 5. Devir işlemlerinden sonra işini
kaybeden işçilere iş kaybı tazminatı ödenmiştir.
Diğer yandan, işten çıkarıldıktan sonra, bir süre
iş kaybı tazminatından yararlanıp daha sonra yeniden eski
işlerine dönenler de aşağıdaki sayılara dahil
olduğundan, bu rakamlar özelleştirme sonucu işsiz kalanlar
olarak yorumlanmamalıdır.
İş ve İşçi Bulma Kurumundan intikal
eden iş kaybı tazminatı çizelgelerinden yararlanılarak
hazırlanan, iş kaybı tazminatından yararlananların
kuruluşlar itibariyle dökümü aşağıda sunulmuştur.
Kuruluşlar İşçi
Sayısı
Yem San. Tic. A.Ş. 106
Karabük Demir Çelik Sa. Tic. A.Ş. 78
SEK 663
HAVAŞ 1
126
TURBAN 280
Adıyaman Çimento 102
Et ve Balık 93
KÜMAŞ 20
TESTAŞ 2
ORÜS 278
Sümer Holding 1
935
Genel Toplam 4
683
Bilgilerinize arz ederim
Uğur
Bayar
Başkan
V.
Not
:Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
3. –
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün’ün, Dokuz Eylül Üniversitesine,
İmam-Hatip mezunlarının personel olarak
alınmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı
cevabı (7/492)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla arz
ederim. 21.3.1996
İsmail
Özgün
Balıkesir
Sorular : İmam-Hatip Lisesi
çıkışlı kişilerin, Dokuz Eylül Üniversitesi
Rektörlüğünce, personel alımıyla ilgili
müracaatlarının reddedildiği iddia edilmektedir. Bu iddia
doğru mudur?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 28.5.1996
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1349
Konu
: Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) T.B.M.M.
Başkanlığının 1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/492-938/2318
sayılı yazısı.
b) Devlet Bakanlığının 5.4.1996
tarih ve B.02.0.KKG/106-295-21/1351 sayılı yazısı.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Özgün’ün Sayın Başbakanımıza yönelttiği
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğünün 16.2.1996
tarihli Yeni Asır Gazetesinde yayınlanan idarî kadro ilanında
Genel İdare Hizmetleri sınıfındaki kadrolarda aranan
nitelikler kısmında yükseköğrenim görmüş olanlar için fakülte,
yüksekokul (teknik ve eğitim programları hariç), lise ve dengi
okullar mezunları için lise veya ticaret lisesi mezunu olmak (diğer
meslek liseleri hariç) gerektiği belirtilmiştir.
Lise ve dengi okullar mezunları için konulan bu
şartlar alınacakları kadrolarda kendilerinden beklenen
hizmetlerin gereği olarak düşünülmüştür. Bu şartları
sağlamadıkları için İmam Hatip Liseleri ile diğer tüm
meslek liselerinden mezun olanların başvuruları kabul
edilmemiştir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
4. – Konya
Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Konya’daki belediyelere yapılan
yardımlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü
Güney’in yazılı cevabı (7/496)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize
arz ederim.
Saygılarımla. Prof.
Dr. Mustafa Ünaldı
Konya
Sorular :
1. 20 Ekim 1991 - 24 Aralık 1995 tarihleri
arasında Konya İli dahilindeki Belediyelere
Bakanlığınızca ödeme yapılmış
mıdır?
2. Yapılmış ise hangi Belediyeye ne
kadar yapılmıştır?
3. Bu ödemelerin mesnetleri nelerdir?
4. Bu ödemelerden yararlanamayan Belediyelerin
ayrılmasının gerekçeleri nelerdir?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı 24.5.1996
Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.050.MAH.065.00.02/80-84/96-360-80420
Konu : Konya
Milletvekili Sayın Mustafa Ünaldı’nın Yazılı Soru
Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının
1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/496-952/2359 sayılı
yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Konya Milletvekili
Prof. Dr. Mustafa Ünaldı’nın “Mahallî İdareler Fonundan Konya
İli dahilindeki belediyelere, 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimlerinden 15 Mart 1996
tarihine kadar yapılan yardımlara ilişkin” yazılı soru
önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya
çıkarılmıştır.
Bakanlığım bünyesinde bulunan “Mahallî
İdareler Fonu”ndan; önergede sözü edilen tarihler arasında Konya
İline Fon hesabında yeterli ödenek bulunmaması nedeniyle
yardım yapılamamıştır.
Bakanlığımca belediyelere yapılan yardımların
yasal dayanağı, 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı
“Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun”un 3004 sayılı Kanunla
değişik 1 inci maddesi uyarınca hazırlanan ve 19 Eylül 1984
tarihli, 18520 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Mahallî
İdareler Fon Yönetmeliği”dir. Söz konusu Yönetmelikte yapılan ve
6 Haziran 1994 tarih ve 21952 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan
değişiklikle, yardımların il içindeki belediyelere
dağıtım yetkisi valiliklere devredilmiştir.
Bu yardımlardan, Yönetmelikte belirtilen esas ve
usuller çerçevesinde başvuruda bulunan nüfusu 50 000’in altındaki tüm
belediyeler, proje keşif tutarının 150 milyonluk
kısmını geçmeyen hizmet ve yatırımlarının %
70’ine kadar yardım alabilmektedir.
Tahsiste öncelik;
a) Yeni kurulan belediyeler,
b) Kalkınma plan ve
programlarına göre, kalkınmada öncelikli iller kapsamına giren
belediyeler,
c) Turistik bölgelerdeki belediyeler,
ç) Daha önce hiç yardım almamış
belediyeler,
d) Kendi imkânları ile başlamış ve
keşifine göre yarısı tamamlanmış bir işin
tamamlanması için başvuran belediyeler,
e) Fon yardımı ile
başlattığı projeyi planlanan süre içerisinde
başarı ile bitirip bir başka hizmet için başvuran
belediyeler,
Şeklinde Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde gösterilmiştir.
Bu yardımlar yapılırken, yukarıda
sayılan öncelik sırası dışında belediyeler
arasında hiç bir ayırım gözetilmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney
İçişleri
Bakanı
5. – Amasya
Milletvekili Cemalettin Lafçı’nın, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi
derslerinin ehliyetsiz öğretmenler tarafından verildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan
Tayan’ın yazılı cevabı (7/505)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen konunun Sayın
Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan tarafından yazılı
olarak açıklanmasına delaletlerinizi saygılarımla arz
ederim.
Cemalettin
Lafçı
Amasya
Eğitim her ülkenin üzerinde hassasiyetle
durduğu konuların başında gelmektedir. Bir ülkenin
Eğitim düzeyi, o ülkenin gelişmişlik seviyesi ile
orantılıdır. Ülkemizde eğitimle ilgili hiç kuşkusuz
titiz çalışmalar yapılmaktadır. Fakat istenilen düzeyde
değildir.
Ülkenin sosyal şartları göz önünde
bulundurulmadan etraflıca tartışılmadan alelacele
hazırlanan yönetmeliklerin uygulanmasında istenilen
başarının elde edilmediği kanaatindeyim. Bu düşünceden
olarak.
1. İlköğretim 1 inci kademesinde ilgili
yönetmelikte 1, 2, 3, 4 ve 5 inci sınıflarda sınıf
öğretmenliği esastır ilkesi bulunmaktadır. Müstakil
sınıflı ilkokullarda 4 üncü ve 5 inci sınıfların
Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Derslerini genelde sınıf
öğretmenleri okutmaktadır. Bilindiği gibi Din Kültürü ve Ahlâk
Bilgisi konulan başlı başına bir öğretimi gerektirir.
Ehliyetsiz ve bu konuda yeteri kadar yetişmemiş öğretmenlerin ne
derece faydalı olacağını takdirlerinize sunuyorum.
Birleştirilmiş sınıfların
dışındaki müstakil sınıflı ilkokulların 4
üncü ve 5 inci sınıflarında okutulmakta olan Din Kültürü ve
Ahlâk Bilgisi Derslerini ortaöğretim kurumlarındaki Din Kültürü ve
Ahlâk Bilgisi öğretmenlerinin maaş karşılığı
veya ücret karşılığı okutulması daha faydalı
olmaz mı?Yönetmelikte bu yönde bir değişiklik yapılamaz
mı?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1308
Konu
:Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının
5.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1145/2971 sayılı
yazısı. (Önerge 7/505-986)
Amasya Milletvekili Sayın Cemalettin
Lafçı’nın “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi derslerinin ehliyetsiz
öğretmenler tarafından verildiği iddiasına ilişkin”
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
“Millî Eğitim Bakanlığı
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği”nin 75 inci maddesinde,
ilkokullarda sınıf öğretmenliği, 6, 7, 8 inci
sınıflarda branş öğretmenliğinin esas olduğu,
özel bilgi, beceri ve yetenek isteyen derslerin hizmetiçi eğitim
kurslarıyla yetiştirilen ilkokul öğretmenleri tarafından
verilebileceği, hususu yer almıştır.
1986 yılından itibaren ilkokul
öğretmenlerine özel bilgi ve beceri isteyen müzik, resim-iş, beden
eğitimi ve din kültürü ve ahlâk bilgisi dersleri ile ilgili hizmetiçi
eğitim kursları düzenlenmektedir.
Zorunlu eğitimin sekiz yıla
çıkarılması ve XV. Millî Eğitim Şûrasında yer
alan ilköğretimde yapılanma ve yönlendirme konusunda alınacak
karar doğrultusunda ilkokulların 4 ve 5 inci
sınıflarına branş öğretmenlerinin kademeli olarak ders
okutmalarına ilişkin düzenleme mümkün olabilecektir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
6. –
İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, katkı payı
olarak velilerden alınan paraya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/510)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim. 26.3.1996
Mustafa
Baş
İstanbul
1. 1993-1994, 1994-1995 ve 1995-1996 öğretim
yıllarında “katkı payı” adı altında, başta
Ankara ve İstanbul olmak üzere, velilerden toplanan paranın
miktarı bilinmekte midir?
2. Söz konusu paranın tahsilinde hangi yasal
ölçüler uygulanmaktadır?
3. Paranın tahsili öğretmenlerimizin aslî
görevi midir.
4. Toplanan paraların nerelere
harcandığı, harcamada uygulanan kanunî esaslar nelerdir?
5. Ankara Millî Eğitim Müdürü Hakkı Güngör’ün
bu para ile hususî bir araba satın aldığı ve bir lüks
otelde zaman zaman ziyafetler verdiği doğru mudur?Doğru ise bu
kişi hakkında yasal işlem yapılmış
mıdır?
6. Ankara, İstanbul ve öteki şehirlerde
elektrik ve su paralarını ödemedikleri için su ve elektriği
kesilen kaç okul bulunmaktadır?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 28.5.1996
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1346
Konu
:Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının
5.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1145/2971 sayılı
yazısı. (Önerge 7/510-991)
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Baş’ın “katkı payı olarak velilerden alınan paraya
ilişkin” soru önergesi incelenmiştir.
1. Millî Eğitim Vakfı Resmî Senedi ve Millî
Eğitim Vakfı Yönetmeliği esaslarına göre bazı
illerimizde, öğrenci velilerinin gönüllü bağışlarıyla
toplanan yardımlar “İl Millî Eğitim Vakfı Şubesi”
adıyla açılan bir hesapta toplanmaktadır.
Millî Eğitim Vakfı tarafından toplanan
yardımlar izlenmekte ve değerlendirilmektedir.
2. Öğrenci velilerinin gönüllü olarak
yaptıkları yardımlar, “Millî Eğitim Vakfı Resmî
Senedi” çerçevesinde alınmaktadır.
3. Öğrenci velilerinden alınan bu
bağışlar, öğretmenlerimizin büyük bir özverisi ile
gerçekleşmektedir.
4. Toplanan bu paraların bir miktarı okul ve
kurumların bakım, onarım, ısınma, aydınlatma, su
telefon, baskı ve kırtasiye, temizlik gibi ihtiyaçları için sarf
edilmekte ve bir bölümü “Millî Eğitim Vakfı Genel Merkezi”nin
hesabına aktarılmaktadır. Bu para da eğitim hizmetlerinde
kullanılmaktadır.
5. Ankara Millî Eğitim Müdürü Hakkı Güngör’ün
bu paralarla hususî bir araba satın aldığı doğru
olmayıp, Millî Eğitim Müdürlüğü, Millî Eğitim Vakfı
Ankara İl Şubesi hizmetlerinde kullanılmak üzere kişisel
gayretleri ile Türkiye Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü ile
25.5.1995 tarihinde yapılan protokol ile bankaya ait 34 MDS24 plakalı
91 model araç kaskosu, sigortası, her türlü vergisi bankaya ait olmak
üzere Millî Eğitim Vakfının kullanımına tahsis
edilmiştir. Protokole göre kullanım hakkı Millî Eğitim
Müdürlüğünde olup, bankanın talebi durumunda araç bankaya iade
edilecektir.
Eğitime Katkı Payı
bağışlarından elde edilen gelirin harcanması Ankara
Millî Eğitim Müdürü Hakkı Güngör’ün tekelinde olmayıp
yukarıda belirtilen Vakıf Komisyonunca (İl Komisyonu)
yapıldığından söz konusu ziyafetler doğru
değildir. Böyle bir uygulama yapılmamıştır.
6. Elektrik ve su paraları ödenmediğinden
dolayı hiç bir okul ve kurumun elektriği ve suyu kesilmemiştir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
7. –
İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Hacettepe Üniversitesinin
Beytepe Kampusu için kamulaştırılan araziye ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın
yazılı cevabı (7/511)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim. 26.3.1996
Mustafa
Baş
İstanbul
1. Hacettepe Üniversitesinin Beytepe kampusu için ne
kadar arazi kamulaştırılmıştır?
2. Kamulaştırılan bu araziden ne
kadarı halen Hacettepe ve YÖK’e aittir?
3. Bilkent Üniversitesinin elinde bulunan araziyi
Hacettepe ve YÖK’ten hangi yollarla elde etmiştir?
4. Öteki
üniversitelere tanınan haklardan farklı olarak Bilkent Üniversitesine
tanınan devlet ayrıcalıkları nelerdir? Bu
ayrıcalıkların yasal dayanağı nedir?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1300
Konu
:Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının
5.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/511-992/2538 sayılı
yazısı.
b) Devlet Bakanlığının 9.4.1996
tarih ve B.02.0.KKG/106-297-7/14 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Baş’ın Sayın Başbakanımıza yönelttiği
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampusu için Hazine
arazisi dahil 12 156 809 m2 arazi
kamulaştırılmıştır.
2. Bu arazinin;
a) 145 612 m2’si, Altındağ Belediyesine, Hacettepe Üniversitesi
merkez kampusundaki hisselerine karşılık takas yoluyla intikal
etmiştir.
b) 1 256 517 m2’si, Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığının ihtiyacı için Maliye Hazinesine
satılmıştır.
c) 369 300 m2+107 100 m2=476 400 m2 üzerinde
ihtiyacı nedeniyle Millî Savunma Bakanlığı lehine irtifak
hakkı tesis edilmiştir.
d) 81 m2’si
TEK’e ENHdirek yeri için satılmıştır.
e) İntikal yolu
aşağıda açıklanan 3 583 658 m2 arazi de Bilkent Üniversitesi mülkiyetine
geçmiştir.
Satış yoluyla mülkiyeti nakledilen araziler dışında
Hazine arazisi ve henüz bu Üniversite adına tescil
yapılamamış olanlarla birlikte, bu kamulaştırılma
kapsamında kalan arazi miktarı toplam, takribi olarak 7 170 941 m2’dir. (Millî Savunma Bakanlığına ve
TEK’e tanınan irtifak hakları bu miktara dahildir.)
3. Bilindiği üzere 3708 sayılı Kanunla
Bilkent Üniversitesine kamu tüzelkişiliği verilmiştir. Bunun
üzerine 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 30’uncu
maddesine göre Hacettepe Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi arasında 510
milyon TL. bedel üzerinde anlaşmaya varılarak daha önce üzerinde
irtifak hakkı tesis edilen 3 394 300 m2 arazi ile
birlikte toplam 3 583 658 m2 arazinin Bilkent Üniversitesine
satışı yapılmıştır.
Ayrıca, 1990-1991 yılları içinde Hazine
tarafından 49 yıl süreyle 208 470 m2’lik alan Bilkent Üniversitesine
kiralanmıştır. Bunun dışında YÖK’ten Bilkent
Üniversitesine herhangibir arazi intikal etmemiştir.
4. Bilkent Üniversitesine yasalara göre tanınan
haklardan başka herhangi bir ayrıcalık
tanınmamıştır.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
8. – Konya
Milletvekili Veysel Candan’ın, bakanlıkça belediyelere yapılan
ödenek tahsislerine ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Mustafa
Taşar’ın yazılı cevabı (7/517)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Çevre Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunda delaletlerinize arz ederim.
27.3.1996
Veysel
Candan
Konya
1994-1995 yılları arasında Çevre
Bakanlığı tarafından belediyelere yapılan ödenek
tahsisinde yanlı davranıldığı iddiaları vardır.
1. 1994-1995 yılları arasında
Bakanlığınız hangi belediyelere ödenek göndermiştir?
2. Bu belediyelere verilen ödenek miktarları ve
harcamaları ne kadardır açıklar mısınız?
T.C.
Çevre
Bakanlığı 24.5.1996
Sayı
:B.19.0.FDB.0.15.00.04-8821/475-3/69
Konu
:Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 8 Nisan 1996 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.010.GNS.0.10.00.02-1194/3158 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızla,
Bakanlığımıza intikal ettirilen ve yazılı olarak
cevaplandırılmak üzere, tarafıma tevcih edilen Konya
Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın soru önergesiyle talep edilen
bilgilere ilişkin liste tanzim edilerek yazımız ekinde
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
Taşar
Çevre
Bakanı
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
9. – Afyon
Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki belediyelere Çevre Kirliliği
Fonundan sağlanan kaynaklara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı
Mustafa Taşar’ın yazılı cevabı (7/524)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Çevre Bakanı
Sayın Mustafa Taşar tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.
27.3.1996
Osman
Hazer
Afyon
Soru : Çevre Bakanlığı Çevre Kirlenme
Fonundan geçmiş yıllarda partizanlık yapılarak iktidar
partisine mensup Belediyelere kaynak sağladığı bir
kısım Belediyelere ise hiç bir destek verilmediği kamuoyunda
yaygın şekilde iddia olunmaktadır. Refah Partisine mensup
Belediyelere bu fondan hiç bir yardım yapılmadığı da
bilinen bir gerçektir.
Bu durum karşısında 1993-1994-1995
yıllarında Afyon İline ait tüm Belediyelere Çevre Kirliliği
Fonundan sağlanan nakit makine, teçhizat ve benzeri kaynaklar neden
ibarettir? Fon kaynaklara hangi kıstaslar göz önünde alınarak
dağıtılmıştır?
T.C.
Çevre
Bakanlığı 24.5.1996
Sayı
:B.19.0.FDB.0.15.00.04-8821/474-3168
Konu
:Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 8 Nisan 1996 tarih ve Kan. Kar. Md.
A.010.GNS.0.10.00.02-1194/3158 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızla,
Bakanlığımıza intikal ettirilen ve yazılı olarak
cevaplandırılmak üzere, tarafıma tevcih edilen Afyon
Milletvekili Sayın Osman Hazer’in soru önergesi ile talep edilen bilgilere
ilişkin olarak;
Soru :Çevre Bakanlığı Çevre Kirlenme
Fonundan geçmiş yıllarda partizanlık yapılarak iktidar
partisine mensup belediyelere kaynak sağlandığı bir
kısım belediyelere ise hiçbir destek verilmediği kamuoyunda
yaygın şekilde iddia olunmaktadır. Refah Partisine mensup
belediyelere bu fondan hiçbir yardım yapılmadığı da
bilinen bir gerçektir.
Bu durum karşısında 1993-1994-1995
yıllarında Afyon İline ait tüm belediyelere Çevre Kirliliği
Fonundan sağlanan nakit makine, teçhizat ve benzeri kaynaklar neden
ibarettir?Fon kaynakları hangi kıstaslar göz önüne alınarak
dağıtılmıştır?
Cevap :Bakanlığımız Çevre
Kirliliğini Önleme Fonundan 1993-1994-1995 yıllarında Afyon
İline tahsis edilen ayni ve nakti yardımlara ilişkin listeler
yazımız ekinde sunulmuştur.
Bakanlığımız Çevre Kirliliğini
Önleme Fonundan Belediye Başkanlıklarına yapılan aynî ve
nakti yardımlar; 2872 sayılı Çevre Kanununun 19 uncu maddesi ile
belirlenmiş olan hükümler dahilinde yapılmaktadır. Kanunun 19
uncu maddesinde Fonun aşağıdaki maksatlar için
kullanılacağı hükmü yer almıştır.
a)Çevre kirliliğini önleyici araştırma
faaliyetleri,
b) Çevrenin temizlenmesi,
c) Çevre kirliliğini önleyici eğitim
faaliyetleri,
d) Personel yetiştirilmesi,
e) Teknoloji ve proje satın alınması,
f) Proje yarışmaları düzenlenmesi,
g) Arıtma tesisi yapacak gerçek ve
tüzelkişilere kredi yardımı,
h) Çevre kirliliğini önleyici ve çevreyi
iyileştirici faaliyetlerde kullanılacak olan her türlü araç, gereç
alımı; bu araçların bakımı onarımı ile bu
tür araç gerecin yapımı için kurulacak tesis işletmeler,
ı) Ağaçlandırma,
j)Hayvan ve bitki nesillerinin ıslahı için
yapılacak çalışmalar.
Fon kaynaklarının
dağıtımında kullanılan kriterler, 2872
sayılı Kanun ve bu kanuna bağlı olarak yürürlükte bulunan
Çevre Kirliliğini Önleme Fonu yönetmeliği esas alınmak
suretiyle.
a)Beldenin nüfusu,
b) İlgili Malî Yıl Fon Bütçe imkânları,
c) Fondan daha önce sağlanmış
yardımların toplamı,
d) Beldenin gelişme seviyesi,
e) Beldenin çevre amaçlı ihtiyaçlarının
neler olduğuna ilişkin istatistiki verilerin değerlendirilmesi,
f) Beldenin çevre temizlik hizmetlerinde halen
kullandığı araç parkı,
g) Kirliliğin seviyesi ve önceliklerin
belirlenmesi,
h) Beldelerin ihtiyaçlarına ilişkin
talepleri,
ı) Valilik, İl Çevre Müdürlükleri,
Vakıflar vb. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının talep ve
değerlendirmeleri,
i) Belediyelerin Çevre Temizlik Vergisi Fon
paylarını ödeyip ödemedikleri,
j) Beldenin Turizm açısından öncelikleri,
k) Belediye bütçe imkânlarının
değerlendirilmesi,
l)Fon İta Amirinin takdir yetkisi, gibi
değerlendirilmeler ışığında tahsislerin
yapılması gerektiği halde, geçmiş yıllarda Belediye
Başkanlıklarına yapılan aynî ve nakti yardım
tahsislerinde ağırlıklı olarak Fon Bütçe imkânları ve
İta Amiri yetkisinin kullanıldığı müşahede
edilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Mustafa
Taşar
Çevre
Bakanı
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
10. – Bolu Milletvekili
Feti Görür’ün, Çekiç Güç’e ilişkin Başbakandan sorusu ve
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı
cevabı (7/526)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve
talep ederim.
Feti
Görür
Bolu
19 Mart 1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde çıkan
bir habere göre, görev süresi 31 Mart 1996’da dolan Çekiç Güç için :
“Çekiç Güç konusunda mutlaka yeni bir düzenleme
yapmamız gerekiyor. Ancak bu düzenlemenin ne çapta
olacağını devlet bilgilerini görmeden söyleyemem.” diyorsunuz.
Sorularım :
1. Şu an Başbakan olarak, devletin tüm
bilgileri elinizdedir. Bu bilgilere göre düzenlemeye gerek olan
rahatsızlık sebepleri nelerdir?
2. Bu düzenlemenin çapı ve muhteviyatı ne
olacaktır?
3. Ana Muhalefet lideri iken Çekiç Güç’ün gönderilmesi
gerektiği hususunda yapmış olduğunuz beyanlar, muhalefet
gereği miydi?
4. Muhalefet iken Çekiç Güç’ün gitmesinin
gerektiğini söylerken devlete ait bilgileriniz mi yoktu?
5. Yoksa iktidar olduğunuzda, Çekiç Güç’ün
kalması yolunda ABD tarafından bir baskıya mı maruz
kaldınız?
T.C.
Dışişleri
Bakanlığı 24.5.1996
Amerika, Pasifik
ve Uzakdoğu Genel Müdürlüğü
Sayı
:KAGY-I/7000/96-1035-6275
Konu
:Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :Devlet Bakanlığının, 25
Nisan 1996 tarih ve B.01.0012/2.02.492 sayılı yazısı.
Devlet Bakanlığının ilgide
kayıtlı yazısı ile Bolu Milletvekili Sayın Fethi
Görür’ün, Sayın Başbakana tevcih ettiği ve Devlet Bakanı
Sayın Ali Talip Özdemir tarafından cevaplandırılması
öngörülen 7/526 esas nolu yazılı soru önergesine ilişkin olarak
hazırlanan cevap taslağı ilişikte sunulmaktadır.
Saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Emre Gönensay
Dışişleri
Bakanı
Sayın
Başbakana Huzur Harekatı (PC-Provıde Comfort) Harekatı ile
İlgili Olarak Yöneltilen Soru Önergesine Verilebilecek Yanıt
Huzur Harekatı, 1991 yılında ülkemize
yarım milyonun üzerinde Iraklı mültecinin
sığınması ile ortaya çıkan sorunların
çözümlenmesi amacıyla başlatılmıştır ve bu durumun
tekrarlanmasına yol açacak koşulların tekrar ortaya
çıkmasının önlenmesi için devam etmektedir. Başta ülkemize
gelmiş bulunan Çokuluslu Güç’ün kara unsuru ülkemizden
ayrılmıştır. Huzur Harekatı, halen ABD, Fransa,
İngiltere ve ülkemizin sadece hava unsurlarının
katılımıyla, sürdürülmektedir. Bu harekata katılan
kuvvetlerin hareket prensipleri, Genelkurmay
Başkanlığımızca hazırlanan bir yönetmelik ile
belirlenmiştir. Bu yönetmelikte, harekatın gerekleri ve millî
çıkarlarımız doğrultusunda gerekli değişikliklerin
yapılması amacıyla, ABD, Fransa ve İngilterenin askeri
temsilcileri ile Genelkurmay Başkanlığımız
arasında teknik düzeyde görüşmeler yapılmaktadır.
Huzur Harekatı kapsamında yapılan bütün
uçuşların planlaması, Genelkurmay
Başkanlığımızın bilgisi dahilinde
yapılmaktadır. Harekatın eşkomutanı Türk’tür. Bütün
helikopter uçuşlarında ise bir Türk subayının gözlemci
olarak bulundurulması şartı vardır.
Huzur Harekatının, Güneydoğu Anadolu
bölgemizde ekonomik ve sosyal sıkıntılara sebep olduğu,
Kuzey Irak’da PKK’nın serbestçe hareketini ve üslenmesini sağlayan
bir otorite boşluğu yarattığı ve Irak’ın toprak
bütünlüğü için bir tehdit teşkil ettiği yönünde yaygın
şikâyetler mevcuttur.
Bu şikâyetlere tarafımızdan da
katılmaktadır. TBMM’nin 28 Mart 1996 tarihli son uzatma
kararında, bilindiği üzere, söz konusu şikâyetler makes
bulmuştur. Hükümetimiz 30 Haziran 1996 tarihinde yapılacak TBMM
oylamasına değin bahse konu problemlerin ortadan
kaldırılması için gerekli çabaları harcamaktadır.
Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması ve
bölgede PKK faaliyetlerinin son bulması, Türkiye için vazgeçilmeyecek bir
prensiptir. Bu husus, Huzur Harekatının uzatma kararlarında yer
almasının yanında, müttefiklerimize de her fırsatta
vurgulaya geldiğimiz bir husustur. Arzumuz Iraklı gruplar ile
Bağdat Yönetimi arasında, görüşmeler yoluyla, Kuzey Irak
halkının bir güvenlik endişesi taşımadan
yaşıyabileceği ve Irak’ın toprak bütünlüğü prensibi
çerçevesinde bir çözüme ulaşılmasıdır.
11. –
İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, canlı hayvan ve et
ithalatına ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın yazılı
cevabı (7/548)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
soruların Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yazılı
olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 94 üncü maddesince
gereğini arz ederim.
Hakan
Tartan
İzmir
1. Son günlerde, halk arasında “deli dana” olarak
nitelenen BSE virüsünden kaynaklanan hastalık gündemde en ön sıraya
çıkmıştır. Bu hastalığın olumsuz etkileri de
basınımıza yansımaktadır. Ağustos 1995 tarihinden
sonra İngiltere, İrlanda ve İskoçya’dan Türkiye’ye et ve
canlı hayvan ithalatı yapılmış
mıdır?Yapılmışsa miktarı nedir? Hangi firmalar
tarafından ithalat gerçekleşmiştir?
2. İthalatta “menşei şehadetnamesi”
konusunda ne gibi önlemler alınmaktadır? Bazı firmaların
İngiltere, İrlanda ve İskoçya menşei taşıyan et
ve canlı hayvanları başka ülkelerin menşei altında
getirdiklerine ilişkin söylentiler vardır. Bunu engelleyici ne gibi
çalışmalar yapılmaktadır?
3. Hastalıklı hayvanların bazı
organlarının kozmetik sanayiinde kullanıldığı
ileri sürülmektedir. Bu nedenle bazı Avrupa ülkeleri İngiltere’den
kozmetik alımını durdurmuştur. Türkiye’de bu konuda ne tür
önlemler alındı?İngiltere’den belli bir süre için, kozmetik
ithalatının durdurulması düşünülüyor mu?
4. Bu arada canlı hayvan ithalatındaki
özensizlik veba hastalığında yeniden ortaya çıkmasına
neden oldu?Kaç veba vakasına rastlandı?Bu konuda ne tür önlemler
alındı?
T.C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 28.5.1996
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı
:AİD/BŞV-3/1096/32038
Konu
:Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :8.4.1996 tarih ve 548-1089/2822
sayılı yazınız.
Devlet Bakanlığının 25.4.1996 tarih
ve 012/2.02.491 sayılı yazısı ile Bakanlığımıza
intikal ettirilen ilgide kayıtlı yazınız ekindeki
İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan’a ait yazılı soru
önergesi incelenmiş olup Bakanlığımızca
hazırlanan görüşümüz ekte gönderilmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/548-1089 esas nolu İzmir Milletvekili Sayın
Hakan Tartan’ın “deli dana” hastalığına ilişkin
yazılı soru önergesine hazırlanan Bakanlık görüşümüz.
1. 9.8.1995 tarihli Bakanlığımız
tebliği ile Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığının verdiği ithal izni çerçevesinde
Bakanlığımızdan kontrol belgesi alan Adana Güneş
Tarım Ürünleri Firması tarafından 1995 yılı
Aralık ayında 20 ton ve 1996 yılı Ocak ayında 20 ton
olmak üzere toplam 40 ton Lenf ve sinir dokularından
arındırılmış kemiksiz et İngiltere’den ithal
edilmiş olup, ithal edilen bu etler kesinlikle herhangi bir risk
taşımamaktadır. Bakanlığımızca canlı
hayvan ithalat müsaadesi verilmemiştir.
2. Ülkemize ithal edilecek canlı hayvan ve
hayvansal ürünler daha ithal edilmeden evvel Bakanlığımızdan
“Kontrol Belgesi” alınması aşamasında ihracatçı
ülkenin gerek hayvan sağlığı ve gerekse insan
sağlığı açısından potansiyel bir risk teşkil
edip etmediğine bakılmakta ve uluslararası salgın
hastalıklar ofisinin (OİE) hastalık bültenlerine girip
girmediği incelendikten sonra uygun görüldüğü takdirde kontrol
belgesi verilmektedir. Bu suretle kontrol belgesi alma aşamasından
menşe araştırması yapılmakta olup ayrıca
yasaklı ülkeler orjinli hayvanların 3 üncü ülkelerden ülkemize
girişinin engellenmesi içinde hayvanların ithal edileceği ülkede
doğup büyüdüğünü teyid eden resmî bir belge ile bu belgenin
Dışişleri Bakanlığımızın yurt
dışı temsilciliklerimizden onaylanması şartı
getirilmiştir. Bütün bunlara ilaveten 3285 sayılı Hayvan
Sağlığı ve Zabıtası Kanunu uyarınca fiili
ithalat sırasında menşe şahadetnamesi aranmakta ve
incelenmektedir.
3. BSE hastalığı nedeniyle
İngiltere, İrlanda, İskoçya’dan memeli hayvanlardan elde edilen
her türlü ürünün ithalatı yasaklanmıştır. Kozmatik ithalat
müsaadesi Sağlık Bakanlığınca verilmektedir.
4. Ülkemize ithal edilen bütün hayvanların
sağlık muayene ve kontrolleri çok sıkı bir şekilde
yapılmakta olup, ülkemize insan ve hayvan sağlığına
olumsuz etki yapacak bir ülkeden ithalata izin verilmemektedir.
Yurt dışından ithal edilen
damızlık hayvanlar ihracatçı ülke topraklarında
Bakanlığımızca görevlendirilen Veteriner Hekim ve
Zooteknistler tarafından kontrol edilmekte ve ayrıca ülkemize ithal
edilen tüm hayvanlar gümrük kapılarında görevli veteriner hekimler
tarafından da sağlık muayene ve kontrolünden geçirilmektedir.
Kasaplık ve besilik hayvanlardan aynı şekilde gümrük giriş
kapılarında oluşturulan seçim ve muayene heyetleri
tarafından kontrole tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla ithal
edilen hayvanların vebalı olması mümkün değildir. Ancak
ithal edilen hayvanlarda zaman zaman uzun yol şartlarına
bağlı olarak yaralanmalar olabilmektedir.
12. –
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, iç ve
dış borçlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/553)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.
1.4.1996
Mehmet
Elkatmış
Nevşehir
Sorular :
1. 1 Ocak 1996 - 31 Mart 1996 tarihleri arasında,
hangi tarihlerde ne miktar iç borçlanma yapılmıştır?
2. Bu borçlanmaların faiz hadleri ve süreleri
nedir?
3. Yine belirtilen süre içerisinde hangi ülkelerden ve
kuruluşlardan ne miktar ve süreli, dış borçlanma
yapılmıştır?
T.C.
Başbakanlık 20.5.1996
Hazine
Müsteşarlığı
Sayı
:B.02.1-HM.0.KAF.01.02/54555-10/19892
Konu
:Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın Başbakana tevcih ettiği 1.4.1996 tarih ve
7/553-1095 sayılı yazılı soru önergesi.
Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın İlgide kayıtlı yazılı soru
önergesi ile talep etmiş olduğu bilgileri içeren tablolar
ilişikte sunulmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
H.
Ufuk Söylemez
Devlet
Bakanı
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
13. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın;
Kamu Bankalarının kanunî ve
idarî takipte olan alacaklarına,
Kamu Bankalarının Bull-Note
işlemlerine,
İlişkin Başbakandan
soruları ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı
(7/554, 555)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için
gereğini saygı ile arz ederim. 1.4.1996
Mehmet
Elkatmış
Nevşehir
Sorular :
1. Kamu Bankalarının verdiği krediler,
teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı kanunî takipte olan
alacaklarının miktarı ne kadardır?
2. Yine kamu Bankalarının verdiği
krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı idarî takipte
olan alacaklarının miktarı ne kadardır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.
1.4.1996
Mehmet
Elkatmış
Nevşehir
Sorular :
1. Kamu Bankaları tarafından şimdiye
kadar Bull-Note tabir edilen yolla uluslararası Banka ve finans
kuruluşları, vs.’den ne miktar işlem
yapılmıştır?
2. Bull-Note işlemlerini hangi kamu bankası
ne miktar ve hangi kuruluşlardan yapmıştır?
3. Yapılan bu Bull-Note işlemlerinden ne
miktar gelir elde edilmiştir?
4. Yapılan Bull-Note işlemlerinden
dolayı kamu bankalarının halen uluslararası piyasadan ne
kadar alacakları vardır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.002/15-772 29.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
9.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/554-1096/2843 ve 7/555-1097/2844
sayılı yazıları
Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet
Elkatmış’ın Sayın Başbakanımıza tevcih
ettiği ilgi yazı ekinde alınan yazılı soru
önergelerinde yer alan sorularla ilgili olarak Bakanlığıma
bağlı kamu bankalarından alınan cevaplar ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr.
Rüşdü Saracoglu
Devlet
Bakanı
Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğü
Önerge Numarası :
7/554
Soru 2. Kamu Bankalarının verdiği
krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı idarî takipte
olan alacaklarının miktarı ne kadardır?
Cevap : 2. Aralık 1995 itibariyle idarî takip
hesaplarında; nakit kredilerden 735 355 577 000 TL., tazmin edilen Türk
Parası teminat mektuplarından 300 826 000 TL. olmak üzere toplam 735
656 403 000 TL. alacağımız bulunmaktadır.
Önerge Numarası 7/555 :
Sorular :
1. Kamu Bankaları tarafından şimdiye
kadar Bull-Note tabir edilen yolla uluslararası Banka ve finans
kuruluşları, vs.’den ne miktar işlem
yapılmıştır?
2. Bull-Note işlemlerini hangi kamu bankası
ne miktar ve hangi kuruluşlardan yapmıştır?
3. Yapılan bu Bull-Note işlemlerinden ne
miktar gelir elde edilmiştir?
4. Yapılan Bull-Note işlemlerinden
dolayı kamu bankalarının halen uluslararası piyasadan ne
kadar alacakları vardır?
Cevap :
Bankamızca sözkonusu yöntemle herhangi bir
işlem yapılmamıştır.
Devlet Bakanlığı
Sn. Dr. Rüşdü Saracoglu
İlgi 26.4.1996 tarih ve B.02.0.002/421
sayılı yazınız.
1993 yılında yapılan kontratlara
dayalı olarak, Bankers Trust İnternatıonal London, Morgan
Stanley London ve Merill Lynch London adlı uluslararası finans
kuruluşlarından USD 110 milyon tutarında türev kâğıt
(bull note) alınmış idi.
Söz konusu menkul kıymet port föyündeki değer
azalışını önlemek için Yönetim Kurulumuzun 27.10.1994 tarih
ve 16 sayılı oturumunda alınan kararla, mevcut portföyde
değişim yapılmış, USD 53 427 000 Amerikan, GBP 17 711
750 İngiliz ve DEM 253 050 000 Alman Hükümet tahvillerinden oluşan
ana para garantili ortalama 20 yıl vadeli yeni bir portföy
oluşturulmuştur.
Bu yeni portföyün ana para garantili olarak
sağlanmasına rağmen uzun vadeli olması ve Bankamız
aktif yapısı içinde olumsuz bir görünüm arz etmesi dikkate
alınarak yeniden muhabir bankalar ve yabancı finans
kuruluşları ile yapılan görüşmeler sonucu yabancı
menkul kıymetler portföyü Kasım/1995 ayı itibariyle
uluslararası piyasalarda tedavülde bulunan ve % 100 garantili, ancak
vadesi 10 yılın altındaki yeni menkul kıymetlerle
değiştirilmiştir.
Bu konuda alınan karar, USD/DEM paritesi
Bankamız lehine en uygun olduğu noktada yürürlüğe konarak
portföyün nominal değeri 240 000 000 $’dan banka lehine 23 000 000 $
artış sağlanarak 263 000 000 $’a
çıkarılmıştır.
Mevcut portföyde zaman içinde bankamız lehine
oluşabilecek gelişmeler sürekli izlenmekte ve
değerlendirilmektedir.
Saygılarımızla.
Türkiye
Halk Bankası A.Ş.
Genel
Müdürlüğü
H.
Barbaros Olcay Yenal
Ansen
Genel
Müdür Yrd. Genel
Müdür
Türkiye Halk Bankası
Genel Müdürlüğü
Soru : 1. Kamu Bankalarının verdiği
krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı kanunî takipte
olan alacaklarının miktarı ne kadardır?
Cevap : 1. Bankamızın
kullandırmış olduğu nakdî ve gayrinakdî kredilerden
doğan ve kanunî takibe intikal eden net risk bakiyemiz 31.12.1995 tarihi
itibariyle 1 323 milyar liradır.
Soru : 2. Yine Kamu Bankalarının verdiği
krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı idarî takipte
olan alacaklarının miktarı ne kadardır?
Cevap : 2. Bankamızın
kullandırmış olduğu nakdî ve gayrinakdi kredilerden
doğan ve idarî takibe intikal eden net risk bakiyemiz 31.12.1995 tarihi itibariyle
85 milyar liradır.
T.C.
Devlet Bakanlığına
Ankara
İlgi : 26.4.1996 Tarih ve B.02.0.002/421
sayılı emirleriniz.
İlgi emirleriniz ekinde gönderilen konu ile ilgili
Bankamızca herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Arz ederiz.
Saygılarımızla.
T.
Vakıflar Bankası T.A.O.
Genel
Müdürlüğü
Fehmi
Gültekin Altan
Koçer
Genel
Müdür Genel
Müdür Yrd.
Sayın
Dr. Rüşdü Saracoglu
Devlet Bakanı
Bakanlıklar/Ankara
İlgi : 26.4.1996 tarih, B.02.0.002/421
sayılı emirleriniz,
1. Kanunî takipteki alacaklar;
31.12.1995 tarihi itibariyle
Bankamızda kanunî takibe intikal etmiş riskler toplamı 2 554 793 000 000 TL.’dır.
1995 yılı sonu itibariyle kanunî takip
hesaplarında izlenen risklerin tamamına karşılık
ayrılmıştır.
Kanunî takipteki firmalardan 558 adedinin riski ödeme
planına bağlanmış gerek kanunî takip gerekse idarî yoldan
yapılan toplam tahsilat 932 235 000 000 TL.’dır.
1995 yılı içerisinde 391 firmadan olan
alacağımız tahsil ve tasfiye edilerek dosyaları
kapatılmıştır.
2. İdarî takipteki alacaklar;
31.12.1995 tarihi itibariyle idarî takip
hesaplarında izlenen riskler toplamı 352 763 000 000 TL.’dır.
1995 yılı sonu itibariyle idarî takip
risklerinin tamamına karşılık
ayrılmıştır.
İdarî takip hesaplarında izlenen firmalardan
1995 yılında 20 702 000 000 TL. tahsilat sağlanmıştır.
Riskleri ödeme planına bağlanan ve kanunî
takipteki firmalardan tahsilatlar devam etmekte olup 1996 yılı
içerisinde yapılan tahsilat 286 064 000 000 TL.’ya
ulaşmıştır.
Bilgilerinize arz ederiz.
Derin Saygılarımızla.
Türkiye
Vakıflar Bankası T.A.O.
Genel
Müdürlüğü
Altan
Koçer Fehmi
Gültekin
Gen.
Müd. Yrd. Genel
Müdür
Türkiye Emlak
Bankası Genel Müdürlüğü
Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet
Elkatmış tarafından cevaplandırılması istenen
sorularla ilgili açıklamalar aşağıdadır.
Soru : 1. Kamu Bankaları tarafından
şimdiye kadar Bull-Note tabir edilen yolla uluslararası Banka ve
finans kuruluşları, vs.’den ne miktar işlem
yapılmıştır?
Cevap : 1. Türkiye Emlak Bankası A.Ş.
şimdiye kadar uluslararası Banka ve finans kuruluşları
vb.’den hiç bir Bull-Note işlemi yapmamıştır.
Soru : 2. Bull-Note işlemlerini hangi kamu
bankası ne miktar ve hangi kuruluşlardan yapmıştır?
Cevap : 2. Hangi kamu bankalarının Bull-Note
işlemi yaptığı tarafımızca bilinmemektedir.
Soru : 3. Yapılan bu Bull-Note işlemlerinden ne
miktar gelir elde edilmiştir?
Cevap : 3. Hiçbir Bull-Note işlemi
yapılmadığından herhangi bir gelir elde edilmemiştir.
Soru : 4. Yapılan Bull-Note işlemlerinden
dolayı kamu bankalarının halen uluslararası piyasadan ne
kadar alacakları vardır?
Cevap : 4. Bugüne kadar herhangi bir Bull-Note
işlemi yapılmadığından Türkiye Emlak
Bankasının uluslararası piyasadan hiçbir alacağı
yoktur.
Soru : 5. Kamu Bankalarının verdiği
krediler, teminat mektupları ve kefaletlerden dolayı kanunî takipte
olan alacaklarının miktarı ne kadardır? Yine Kamu
Bankalarının verdiği krediler, teminat mektupları ve
kefaletlerden dolayı idarî takipte olan alacaklarının
miktarı ne kadardır?
Cevap : 5. Bankamızın 30.4.1996 tarihi
itibariyle Tahsili Gecikmiş Alacakları;
İdarî Takip
202 644 714 448 TL.
Özel Takip 638
535 697 TL.
Kanunî Takip 3
102 850 969 552 TL.
olmak üzere toplam 3 306 134 219 697 TL.’dır. Bu
toplam içinde 748 802 883 796 TL. yuva kredilerinden kaynaklanmakta olup,
toplam Tahsili Gecikmiş Alacaklarımızın, toplam plasmanlarımıza
oranı % 1.73’tür.
14. – Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, et ithalatına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın yazılı cevabı (7/567)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasına delaletinizi saygılarımla
arz ederim. 3.4.1996
Tevhit
Karakaya
Erzincan
1. 1995 yılında ve 1996
yılının ilk üç ayında, hangi kurum ve kuruluşlar, ne
kadar et ithal etmişlerdir?
2. İthal edilen etler;
a) Hıfzısıhha Kurumunda tahlil
edilmiş midir?
b) Bu kurum, 1995 yılında bu çerçevede kaç
tahlil yapmıştır?
c) Hangi ithalatçı firmaların etleri
Hıfzısıhha kurumunda tahlil edilmiştir?
d) İthal etlerin tahlilleri, kaç ton et için
geçerlidir?
3. Kamu kurum ve kuruluşlar;
a) 1995 yılında et ithal eden hangi
firmalardan, ne kadar et almışlardır?
b) Bu kurumların stoklarında halen ithal et
bulunmakta mıdır?
c) Bu Kurumlar, et ithal eden firmalardan et
alırken Hıfzısıhha’dan tahlil raporu istemişler midir?
4. Et ithali, halen devam etmekte midir?
T.C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı
: AİD/BŞV-3/1095-32037 28.5.1996
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.4.1996 tarih ve 567-1123/2897
sayılı yazınız.
Devlet Bakanlığının 25.4.1996 tarih
ve 012/2.02.490 sayılı yazısı ile
Bakanlığımıza intikal ettirilen ilgide kayıtlı
yazınız ekinde Erzincan Milletvekili Sayın Tevhit Karakaya’ya
ait yazılı soru önergesi incelenmiş olup
Bakanlığımızca hazırlanan görüşümüz ekte
gönderilmektedir.
Bilgilerinizi arz ederim.
İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/567-1123 Esas Nolu Erzincan Milletvekili Sayın
Tevhit Karakaya’nın et ithalatına ilişkin yazılı soru önergesine
hazırlanan Bakanlık görüşümüz.
1. 1995 yılı içerisinde ekte isimleri liste
halinde verilen firmalar tarafından 45102 ton et ithalatı
yapılmıştır. 1996 yılı fiilî ithalatı 8448
tondur.
2. İthal edilen etler :
a) İthal edilen etlerin analizleri (Hormon
analizleri, fiziksel, kimyasal ve Mikrobiyolojik analizleri)
Bakanlığımız laboratuvarlarında
yapılmaktadır. Hıfzısıhha Laboratuvarı
Sağlık Bakanlığına aittir.
b) ithal edilen etlerde numune alma metodları
esaslarına göre her partiyi temsil edecek şekilde numune
alınarak analiz yapılmaktadır.
c) Yapılan tüm et ithalatlarında firma
gözetmeksizin analizler yapılmaktadır..
d) Numune alma metodları esasları dahilinde
ithal edilen etleri temsil edecek şekilde numune alınarak analiz
yapılmaktadır.
3. İthalatçı firmaların etleri hangi
kuruluşlara sattığı Bakanlığımızca
bilinmemektedir.
4. Başbakanlık Dış Ticaret
Müsteşarlığı tarafından yürürlükteki ithalat rejimine
göre ithalat devam etmektedir.
1995 Yılında Et İthal Eden Firmalar
– Aytaç Dış Tic. – Pınar Deniz
– Iboral Tic. –
Pınar Yem
– ECHO Gıda –
Assan Gıda
– Eteks –
AS-Sac
– Etçiler –
Bozbeyoğlu Et
– Melita –
Fırat Et
– Van-Et –
Maret
– Gençler
– Tusuteks –
Devir Deri
– Yaşar Dış Tic. – Ettat Gençoğlu
– İnter Gıda –
Pınar Su
– İmeks –
Pınar Un
– Tepetaş –
Balet
– Pınar Et –
Tempo
– Denen –
İlhan Pehlivan Et
– Oral Et –
Gandez Dış Tic.
– Başyazıcıoğlu – Florya Tic.
– G. C. Gıda –
Gambe Tic.
– Tamet –
Flora Tic.
– Entaş –
Başbil Tic.
– Sartraog –
Et-Tav
– Elif Et –
Erhan Balta
– Kipa Pazarlama –
Başkent Et
– Maş Tarımsal – Ege Can Et
– İsmer –
Attoğlu Dış Tic.
– Tark Tarımsal –
Ekim Dış Tic.
– Etsan Gıda –
Özdanacı
– Dörtler –
Özsu
– Aret –
Çetin Gıda
– Tansaş –
İstek Turizm
– Karatar Turizm –
Bulut Besicilik
– Öngel Et –
Odabaşı Tic.
– Anadolu Et –
Mete Dış Tic.
– Maç Tarımsal
– Melita Gıda –
Aksaray Duygu Gıda
– Berka İnş. –
Halikarnas Turizm
– Bulata Deri –
Tidaş Tic.
– Başaran Tic. –
Harmancı Et
– Özdanacı Et –
Orel Domda Tic.
– Boral Et –
Naç Dış Tic.
– Besler Et –
Hasan Tahsin
– Özçakır Gıda – Berma Tic.
– Üç Nokta Tic. –
Betan Gıda
15. –
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
İstanbul-Boğaziçinin imar durumuna ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
yazılı cevabı (7/571)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet
Keçeciler tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
İstanbul ili Boğaziçi imar mevzuatı
tamamen yetersiz hale gelmiş ve kaçak inşaatı destekler bir
durum ortaya çıkmıştır.
1. Boğaziçinin imar durumu netleştirmek ve
kaçak yapılaşmayı durdurmak için ne gibi mevzuat
değişikliği planlamaktasınız?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1328 23.5.1996
Konu : İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 11.4.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1288/3391 sayılı yazısı. (7/571)
İlgi yazı ilişiğinde alınan,
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “Boğaziçi’nin
imar durumunu netleştirme ve kaçak yapılaşmayı durdurmak
için ne gibi bir mevzuat değişikliği planlanmakta olduğu”na
dair Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru
önergesi incelenmiştir.
İstanbul megapolünün, dolayısıyla
Boğaziçi’nin imar sorunlarının büyük boyutlara
ulaşmasındaki temel nedenlerden birisi göç olayıdır.
İstanbul’a her yıl göç dolayasıyla 500 000 kişi
gelmektedir.
Göç olgusunun neden olduğu temel imar sorunu ise
konut, gecekondu ve kaçak yapılaşma sorunudur. İstanbul’da halen
mevcut 1 milyon 300 bir konutun 138 binini gecekondular, 112 binini imara
aykırı yapılar oluşturmaktadır.
Bu yapılar yoğun olarak hazinenin,
belediyelerin, ormanın, vakıfların arazileri gasp edilerek
inşa edilmekte olup; sık sık gündeme gelen “İmar
Aflarının” da teşviki ile arazi mafyasının eline
geçmiştir.
Gecekondu ve kaçak yapılaşma sorunundan
İstanbul’un tarihî, kültürel ve doğal güzelliklere sahip
Boğaziçi de nasibini almış, ilgili idarelerin kanunlar ile
verilen yetki ve görevleri zamanında kullanmaması da sorunların
katlanarak büyümesine neden olmuştur.
İstanbul’un imar sorunlarının diğer
bir nedeni de yasal ve yönetsel sorunlardır. Ülke bütününde Bölge Planlama
pratiği olmadığı gibi, İstanbul ve bazı çevre
illeri içine alan bir bölge belirleyen ve bu bölgeyi planlayan
çalışmalar yoktur.
Boğaziçinin sorunlarını tek
başına ele alıp çözüm üretmek oldukça zordur. İstanbul’un
güncelliği olan Çevre Düzeni Planı ve Nazım Planının
bulunmaması, Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında plan onama
konusunda çatışmalar yaşanması, ilçe belediyelerini
ıslah imar planları ile parçacı çözümler üretmeye itmiş;
çevreye olumsuz etkileri olan kentsel gelişmeye ivme kazandıran bu
planlardan Boğaziçi için de üretilmiştir.
İstanbul genelinde ve Boğaziçi özelinde
yaşanan yönetsel sorunlar, yasaların ve mevcut örgütsel
yapının yetersizliğinden çok işbirliği ve denetim
eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Yaşanan yönetsel ve
yapısal sorunlar, Türkiye genelinde planlama ve imar uygulamalarında
yaşanan sorunlardır. İmar mevzuatının çok parçalı
yapısı, İstanbul ve Boğaziçi yetki karmaşasına
neden olmaktadır.
1985 yılında yapılan düzenleme ile yerel
yönetimlere verilen planlama yetkileri daha sonra yapılan yasal
düzenlemelerle farklı merkezi yönetimlere devredilmiş, imar
mevzuatında yetki karmaşası yaratılmıştır.
(Turizm Teşvik Kanunu, Çevre Kanunu vb.)
Bakanlığımız; Türkiye genelinde
planlamanın ve imar mevzuatının yapısal
sorunlarının çözümünü, yaptırım gücü olan genel bir yasal
düzenleme kimliğine kavuşturulacak “İmar Kanununda” aramak
gerektiğini düşünmektedir.
Bu amaçla 3194 Sayılı İmar Kanununun
revize edilmesi için çalışmalara başlanmış, yerinden
yönetim ilkesinden ödün vermeyen, yetki karmaşasını gidermeye
yönelik ve merkezi/yerel kurumlararası işbirliği ve
eşgüdümü sağlayan bir tasarı hazırlanmıştır.
Bakanlığımız; imara ilişkin
her türül yasal düzenlemede, yukarıda belirtilen yasal ilkelerin
yanısıra kesinlikle İmar Affına yer verilmemesi, mevcut
örgütsel yapıların dışında yeni yapılar
oluşturulmaması konusunda kesin bir tutum izlemektedir.
Boğazici özelinde ise :
Başbakanlık tarafından hazırlanan
“İstanbul İçme ve Kullanma Suyu Havzaları ve Boğaziçi
Koruma ve İmar İdaresi Teşkilatının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun” tasarısının
Bakanlığımızca uygun görülmemesi üzerine;
1. Yerel yönetimler ile merkezi yönetimin
işbirliğini sağlayıcı, yerel yönetimlere planlama,
uygulama yönünde yetki veren, ancak bu yetkiyi yönlendiren ve gerektiğinde
etkin bir biçimde denetleyen yeni bir biçimde denetleyen yeni bir kuruluş
şeması getiren,
2. Planlama konusunda Bakanlığımıza
bağlı bir idare oluşturan,
3. Planlama, koruma, uygulama ve denetim konusunda
ayrıntılı hükümlere yer veren,
4. Aykırı uygulamaları
caydırıcı önlemleri artıran,
yeni bir tasarı Bakanlığımızca
hazırlanmış; ancak bu çalışmalar
tamamlandığı sırada “İstanbul İçme ve Kullanma
Suyu Havzaları ve Boğaziçi Koruma ve İmar İdaresi
Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” bir
kararname ekinde Bakanlığımıza intikal etmiştir.
Tasarı, yukarıda değinilen ve
Bakanlığımızın benimsediği genel ilkeler
çerçevesinde incelendiğinde;
1. Tasarı ile yetki karmaşası
yaratıldığı, yetki devri açısından Anayasaya
aykırılık gündeme geldiği, belediye yönetimlerinin tamemen
devre dışı bırakıldığı,
Ayrıca; yetkileri alınan 73 belediyenin
planlama ve uygulama sorunlarının çözümü için gerekli donanım
(teknik eleman, finansman) ihtiyacının karşılanmasında
önemli sorunlar yaşanacağı, kaldı ki bu yetkinin imar konusunda deneyimi, bilgi
birikimi, teknik kadro uzmanlığı olmayan İl Özel
İdaresine bağlı bir Başkanlığa verildiği,
2. Başbakanlık bünyesinde bulunacak teknik
personelin gerek nitelik gerekse nicelik açısından imar konusunda her
türlü yetkiye sahip böyle bir kurumun ihtiyacını
karşılamktan uzak olduğu,
3. Yerel yönetimlerin elindeki ruhsat verme yetkisinin
Başkanlığa devredildiği, toplam 73 belediyeyi kapsayan bir
tasarıda, tüm ruhsat işlemlerinin tek bir merkez eliyle yürütülmesini
öngörmenin tıkanıklığa yol açacağı,
4. Tasarıda “İmar Affı” anlamına
gelen yasal düzenleme yapıldığı
saptanmıştır.
Koruma amacıyla hazırlanan bir tasarıda,
imar affını gündeme getiren hükümlere yer verilemsinin uygun
olmadığı Bakanlığımızca belirtilerek, bu
hükümlerin tasarı metninden çıkartılması,
Ayrıca; 3194 Sayılı İmar Kanununun
48 inci maddesi ile Bakanlığımıza verilen Yüksek
Koordinasyon Kurulunun sekreterya hizmetini yürütme görevinin, bu konudaki
bilgi birikimi ve deneyimi gözönüne alınarak yine
Bakanlığımıza verilmesi sağlanmıştır.
İhdas edilen kadrodaki teknik elemanların
sayısal olarak artırılması ve uzmanlık
dallarının çeşitlendirilmesi, Kanun kapsamında kalan
alanlarda fen ve imar konusunda Bakanlığımıza yetki
verilmesine paralel olarak, Bakanlık içinde yeni kadrolar
oluşturulması temin edilmiştir.
Ancak tasarının, yerel yönetimlerin
yetkilerini il Özel İdaresine devreden böyle geniş bir alanda tüm
planlama ve uygulama işlemlerinin tek bir merkez eliyle yürütülmesini
öngören, imar sorunlarına parçacı bir yaklaşım göstererek
yeni bir yetki karmaşası yaratan hükümleri konusunda,
Bakanlığımızın endişeleri devam etmektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim.
Mehmet
Keçeciler
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
16. –
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, büyük kentlerdeki kaçak
yapılaşmaya ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/572)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet
Keçeciler tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1. Büyük kentlerimizi saran kaçak
yapılaşmayı önlemek için özel ne gibi tedbir
düşünmektesiniz?
2. Bu kaçak yapılaşmaya yol açan
karmaşık imar mevzuatını yeniden düzenlemek ve
basitleştirmek için ne gibi hazırlıklarınız
vardır?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1326 23.5.1996
Konu : İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 11.4.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1288/3391 sayılı yazısı. (7/572)
İlgi yazı ilişiğinde alınan,
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “Büyük kentlerimizi
saran kaçak yapılaşmayı önlemek için düşünülen tedbirler ve
bu doğrultuda imar mevzuatını yeniden düzenleme hususundaki
çalışmalar”a dair Bakanlığımıza yönelttiği
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
İstanbul başta olmak üzere, bütün büyük
kentlerimizi saran gecekonduların ve imar mevzuatına aykırı
yapıların temel nedeni yoğun iç göçtür.
Büyük kentlere göç edenler, yoğun olarak
hazinenin, belediyelerin, ormanın, vakıfların arazilerini gasp
ederek inşaat yapmakta; sık sık gündeme gelen “İmar
Afları” ile bu tür yapılaşma teşvik edilmekte, hatta bu
alanlar arazi mafyasının eline geçmektedir. İlgili
İdarelerin kanunlar ile verilen yetki ve görevleri zamanında
kullanmaması da sorunların katlanarak büyümesine neden
olmaktadır.
Gecekondu ve kaçak yapılaşma sorunu nedeni
ile imar planı yapmanın yararı kalmamakta ve plan disiplini
ortadan kalkmaktadır. Oluşan sağlıksız yerleşim
bölgeleri çevre sorunları yaratmaktadır.
Büyük kentlerin aldığı iç göçü
engellemenin en temel yolu, kırsal nüfusu büyük kentlere göçe zorlayan
ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları çözmektir. Bu doğrultuda
öncelikle, ülke bütününde genel fiziksel, ekonomik, sosyal, kültürel, sektörel
faaliyetlere ilişkin mevcut kullanım ve gelişme
kararlarının ülkesel dağılımına göre planlama
amaç ve ihtiyaçları doğrultusunda bölgeler belirlenmeli, bu
bölgelerde yapılacak çalışmalar ile alt ölçekli planlara veri
oluşturacak politikalar belirlenmelidir.
Büyük kentlerin yaşadığı en önemli
yönetsel sorun ise Büyükşehir ve ilçe belediyeler arasında plan,
onama konusunda çatışma yaşanmasıdır. Bu nedenle ilçe
belediyeler, ıslah imar planları ile parçacı çözümler üretmeye
yönelmişlerdir.
Bilindiği üzere; 1985 yılında
yapılan yasal düzenleme ile planlama ve uygulama konusundaki yetkiler
yerel yönetimlere devredilmiştir. Ancak; bu düzenlemeyi takiben, bazı
yetkiler yerel yönetimlerden alınarak çok farklı kurum ve
kuruluşlara (Özel Çevre Koruma Kurulu, Turizm Bakanlığı,
Çevre Bakanlığı vb.) dağıtılmış,
planlama ve imar hizmetlerinde çok başlı ve karmaşık bir
yapının oluşmasına neden olunmuştur. Diğer
taraftan, Büyükşehir Belediyelerinin henüz metropoliten alan yönetimi
statüsünde örgütlenmelerinin sağlanamayışı, ilçe
belediyeler arasında ve Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeler
arasında yaşanan koordinasyon sorunları, imar hizmetlerinde
aksamalara yol açmış; denetim ve koordinasyonu sağlanamayan
gelişmeler gözlenmiştir.
Gecekondulaşma ile imar mevzuatına
aykırı yapılaşmaya neden olan bu sorunlar, sadece
Bakanlığımız çalışmaları kapsamında
kalan mevzuatın yeniden düzenlenmesi ile çözümlenebilecek nitelikte
olmayıp, bunların çözümü için temel ve istikrarlı hükümet
politikalarına gereksinim vardır.
1985 yılında yapılan yasal düzenleme ile
Belediyeler sadece imar konularında yetkilendirilmiş, ancak bu
yetkiyi kullanma araçları sağlanmamış ve bu yetkilerinin
kötüye kullanılması halinde devreye girebilecek örgütsel yapılar
oluşturulmamıştır.
Yukarıda
saydığımız ve bunu takip eden bir seri sorunun çözümü
amacı ile Bakanlığımız, “İmar Kanunu”nda gerekli
revizyonu yapmak üzere çalışmalarını tamamlama
aşamasına gelmiştir.
Bu revizyon çalışmasında yeniden
düzenlenen en önemli hususlar şunlardır :
– Yerinden yönetim ilkesinden ödün vermeden, yetki
karmaşasının giderilmesi, alt ölçekli planlama ve
uygulamaların mutlaka yerel yönetimlerce yürütülmesi,
– Merkezi yönetim seviyesinde planlama konularında
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
birikimi ve tecrübesi gözönünde bulundurularak tek yetkili ve etkin kurum
olması,
– Yerel yönetimlerin ürettiği
planların üst ölçekli planlara ve uygulamaların imar mevzuatına
uygunluğunun denetlenmesi konusunda Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının yetkili kılınması,
– Yerinden yönetim ilkesi doğrultusunda imar
planlarının yine yerel örgütlerce denetlenmesini sağlamak üzere
belediyelerde ve valiliklerde imar komisyonları oluşturulması,
– Yerel yönetimlerin planlama ve uygulama konusunda
yaşadıkları teknik eleman sıkıntısını
giderebilmek, etkin ve ehil kişilerce planların yürütülmesini
sağlamak amacı ile nüfus grupları itibariyle beledeyelerin belli
netilikte ve sayıda teknik eleman istihdam etmelerini zorunlu hale getirmek,
– Büyükşehir ve ilçe belediyeler arasında
plan onama konularında anlaşmazlığa düşülmesi halinde,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının hakem
rolü üstlenmesi,
– Halkın ve meslek odalarının planlama
sürecine etkin katılımını sağlamak (Bu bağlamda,
planların askı sürecinden sonra onaylanmasının ve
halkın bu konuda gerçek anlamda bilgilendirilmesini, meslek
odalarının imar komisyonunda yer almasını ve
plan-projelerin ilgili meslek odası denetiminden geçirilmesini
sağlamak üzere bazı düzenlemeler yapılmıştır),
– Vatandaşın plana olan inancının
sarsılmaması için umumî hizmet alanlarının kamu eline
geçişini hızlandıracak önlemlerin alınmasını, 5
yıllık imar programlarının gerçekçi
hızlanmasını ve mutlaka süresi içinde uygulanmasını
sağlamak,
– Cezaların caydırıcı hale
getirilmesi, imar mevzuatına aykırı yapılaşmaya neden
olan ve görevini suistimal eden mahallî yöneticilere de hapis ve para
cezası verilmesi,
– İnşaatın yerel yönetim
dışında da oto kontrol yöntemi ile denetlenmesini sağlamak
amacıyla “Yapı Sigortası” zorunluluğu getirilmesi.
Bakanlığımızca yürütülen bu
çalışmaların hayata geçirilebilmesi ve etkinliğinin
sağlanması; bundan böyle “İmar Affına” kesinlikle yer
verilmemesi, mevcut örgütsel yapıların dışında ve
onları dışlayacak örgütsel yapılar oluşturulmaması
halinde mümkün olabilecektir.
Ayrıca; 11.11.1993 tarih ve 93/5, 23.6.1994 tarih
ve 1994/1, 10.11.1995 tarih ve 95/2 sayılı genelgelerimiz ile de
gecekondulara ve imar mevzuatına aykırı yapılara göz
yumulmaması, yasal işlemlerin yasal süreler içerisinde prosedürüne
uygun olarak yerine getirilmesi, bu yapıları yasalaştıracak
işlemlerden kaçınılması hususu, ilgili idarelere
hatırlatılmış olup; Bakanlığımıza
intikal eden ve bu tür konuları içeren yakınmalar da takip
edilmektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim.
Mehmet
Keçeciler
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
17. –
İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, Bandırma Peroksit
Fabrikasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı
(7/587)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim. 2.4.1996
Mustafa
Baş
İstanbul
1. Etibanka bağlı Bandırma’daki Peroksit
fabrikası hangi tarihte yapımı bitirilmiş, hangi tarihte
kabulü yapılmış ve hangi tarihte işletmeye
açılmıştır?
2. İşletmeye açıldıktan ne kadar
sonra tesis yanmıştır?
3. Tesisin yanma sebebi tespit edilmiş midir? Ne
gibi işlem yapılmıştır?
4. Tesisin bugünkü TL. bazında maliyeti ne
kadardır?
5. Bu yangındaki hasar o günkü ve bugünkü TL.
bazından ne kadardır?
6. Tesisin ihale ve yapım safhasında Sovyet
firmasının teklifinde örnek gösterdiği İsveç’teki Sovyet
Lisansı ile çalışan fabrika Etibank Teknik heyeti ve
yetkililerce yerinde gezilmiş ve görülmüş müdür? Görülmüş ise
geziye kimler katılmıştır? Bunlar rapor
hazırlamış mıdır? Görülmemiş ise firmanın
güvenilirliği nasıl test edilmiştir?
7. Sovyet firmasıyla yapılan sözleşmede,
işin süresi, gecikme cezası, ihtilafların çözüm şekli,
taahhüde uyulmaması, problemin nasıl çözüleceği, garanti süresi
ve kapsamı gibi hususlara ilişkin maddelere niçin yer
verilmemiştir? Sözleşmeyi hazırlayan, imzalayan ve onaylayan
Etibank yetkilileri kimlerdir? Bunların haklarında herhangi bir
işlem yapılmış mıdır? Yapılmamış
ise niçin yapılmamıştır?
8. Tesisin kontrollük hizmetini yürüten bir firma var
mıdır? Yoksa kontrollük hizmeti nasıl yürütülmüştür?
Etibank Personeli böyle bir tesisin kontrollük hizmetini yürütecek nitelikte
midir? Kontrollük hizmeti bir firmaya verilmiş ise dizayn ve proses
hatalarından dolayı firmaya rucu edilmiş midir? Etibank
personeli tarafından yürütülmüş ise bunlar hakkında işlem
yapılmış mıdır?
9. Tesis Sovyet firmanın ve müteahhit
firmanın sorumluluğunda olduğu halde niçin Etibank
tarafından sigorta ettirilmiştir? 1991 yılında Etibank
Ankara sigortaya daha fazla prim ödeyerek hasarı kendisi
karşılamıştır. Bu hususta herhangi bir soruşturma
yapılmış mıdır?
10. Bu günkü (Mart 96) değerlerle 7 trilyon liraya
malolmuş tesis küçük bir yangınla hurdaya ayrılırken
Etibank yönetimi yeni bir Hidrojen Peroskit tesisi için çalışmalara
başlamış ve 1994 yılı rakamlarıyla 11 599 999 415
TL. masraf yapılmıştır. Bu meblağ nerelere
sarfedilmiştir?
11. Etibank Yönetim Kurulunun 29.2.1996 tarihli ve
4530/33 sayılı kararıyla, yeni tesisin kurulması için
Hidrojen Peroksit Sanayii ve Ticaret A.Ş. (HPSTAŞ) firmasına
ortak olunması hususunda Genel Müdürlüğe yetki verilmiştir. Bu
firma nasıl tespit edilmiştir? Yeni tesis için ihale
yapılmış mıdır?
12. Hükümetiniz, Bakanlığınız,
milletin 7 trilyon lirasını toprağa gömenlerden hesap soracak
mıdır? Yoksa hesap vermeyi mi tercih etmektedir?
13. HPO yatırımı için yapılan
harcamalarla ilgili olarak müessese kayıtlarındaki Ek sözleşme
No. 1 için yapılan ödemeler ne kadardır? Bu ödemeler nereye, neler
için yapılmıştır?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23.300-654/9016 31.5.1996
Konu : Yazılı Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : a) T.B.M.M.
Başkanlığının 16.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/587-1200/3126 sayılı yazısı.
b) Devlet Bakanlığının 25.4.1996
tarih ve B.02.0.012/2.02.495 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Baş’ın Başbakana tevcih ettiği ve Millet Meclisi
İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen, 7/587 esas no.’lu yazılı
soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü
Doğan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Baş’ın yazılı soru önergesi ve cevapları (7/587-1200)
Soru : 1. Etibanka bağlı Bandırma’daki
Peroksit fabrikası hangi tarihte yapımı bitirilmiş, hangi
tarihte kabulü yapılmış ve hangi tarihte işletmeye
açılmıştır?
Cevap : Tesisin inşaat ve montaj müteahhidi Atilla
Doğan firmasının taahhüt kapsamındaki işler
Aralık 1986’da tamamlanmış ancak, lisansör Rus
firmasının sorumluluğundaki muhtelif proje tadilatı
sebebiyle tesisin tamamlanması 1990 yılına
kalmıştır.
Tesiste 25 Temmuz 1990 tarihinde işletmeye alma
çalışmalarına başlanmış, ancak 5 Ağustos
1990 tarihinde çıkan yangın sebebiyle bu çalışma
yarıda kalmıştır.
Soru : 2. İşletmeye açıldıktan ne
kadar sonra tesis yanmıştır?
Cevap : Yangın, deneme mahiyetindeki
işletmeye alma çalışmalarına başlandıktan 11 gün
sonra çıkmıştır. Dolayısıyla tesis işletmeye
alınmamıştır.
Soru : 3. Tesisin yanma sebebi tespit edilmiş
midir? Ne gibi işlem yapılmıştır?
Cevap : Tesisin yanma sebebi, Etibank’a bağlı
Bandırma Müessesesi tarafından oluşturulan bir heyet,
İ.T.Ü. Uygulamalı Araştırma Merkezi, Alman Degussa ve
Norveç Nyro Bjerck firmaları tarafından ayrı ayrı
zamanlarda incelenerek, bu konuda değişik raporlar
hazırlanmıştır. Bu tür tesislerde yangın riski yüksek
olduğundan, yangın sebebi ile ilgili birbirinden farklı çok
sayıda görüş bulunmaktadır. İTÜ Uygulamalı
Araştırma Merkezi raporunun sonuç kısmında “Patlama nedeni
kesinlikle saptanamamakla birlikte, borularda birikmiş oksitlenmiş
çalışma çözeltisinin herhangi bir katalitik etkiyle içten patlayarak
boruları eritmiş olduğu ve erimiş noktadan
dışarı çıkan oksijenle çalışma çözeltisinin
tutuştuğu” ifadesi yeralmaktadır. Bandırma Müessesesi ve
diğer firmaların ortak görüşü ise yangının genel
anlamda proses hatasından kaynaklandığı şeklindedir.
Soru : 4. Tesisin bugünkü TL. bazında maliyeti ne
kadardır?
Cevap : Tesisin, 1995 yılı sonu itibariyle
güncelleştirilmiş toplam proje harcaması 9.5 trilyon TL.
civarındadır.
Soru : 5. Bu yangındaki hasar o günkü ve bugünkü
TL. bazından ne kadardır?
Bandırma Müessesesinin raporlarına göre 1990
yılı rakamları ile yangında hasar gören malzeme, teçhizat
ve emtia toplam tutarı 6 001 961 476 TL.’dir. Bugünün rakamlarıyla bu
değer yaklaşık 119 milyar TL.’ye tekabül etmektedir.
Soru : 6. Tesisin ihale ve yapım safhasında
Sovyet firmasının teklifinde örnek gösterdiği İsveç’teki
Sovyet Lisansı ile çalışan fabrika Etibank Teknik heyeti ve
yetkililerce yerinde gezilmiş ve görülmüş müdür? Görülmüş ise geziye
kimler katılmıştır? Bunlar rapor hazırlamış
mıdır? Görülmemiş ise firmanın güvenilirliği
nasıl test edilmiştir?
Cevap : Tesisin yapımı ile ilgili olarak,
Lisansör firma tespitinde herhangi bir ihale sözkonusu değildir.
Ayrıca karar aşamasında bir tesis incelemesi de,
yapılmamıştır. Ancak, tesiste üretilecek % 30
konsantrasyonlu hidrojen peroksitin % 70’e çıkarılması
amacıyla Ocak 1989’da bir Etibank heyeti yurt dışına
gönderilmiş, bu kapsamda, Müessese Müdür Yardımcısı
Ateş Taneri ve Proje Müdürü Vedat Altınok, Norveç’te benzer teknoloji
ile çalışan bir tesiste 1 günlük bir inceleme yapmış ve
Ateş Taneri tarafından bir izlenim raporu
hazırlanmıştır.
Soru : 7. Sovyet firmasıyla yapılan
sözleşmede, işin süresi, gecikme cezası, ihtilafların çözüm
şekli, taahhüde uyulmaması, problemin nasıl çözüleceği,
garanti süresi ve kapsamı gibi hususlara ilişkin maddelere niçin yer
verilmemiştir? Sözleşmeyi hazırlayan, imzalayan ve onaylayan
Etibank yetkilileri kimlerdir? Bunların haklarında herhangi bir
işlem yapılmış mıdır? Yapılmamış
ise niçin yapılmamıştır?
Cevap : Anılan hususların sözleşmede
yeralmama sebepleri bilinmemektedir. Sözleşme 16.3.1977 tarihinde Genel
Müdür Orhan Sorguç ile Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özozan
tarafından imza edilmiştir. Tesisin inşa edildiği 1980’li
yıllardaki uygulamaları yürüten kişiler ise Proje Tesis Dairesi
Başkanları ile Müessese Müdürü Taşkın Akdeniz’dir.
Genel Müdürlükçe bu işte kusurlu bulunan lisansör
Rus firması aleyhine dava açmak üzere tahkime başvurulmuş olup,
tahkim prosedürü devam etmektedir. Bu sebeple, sözleşmeyi hazırlayan,
imzalayan ve onaylayan yetkililer ile ilgili herhangi bir işlem
yapılmamıştır.
Soru : 8. Tesisin kontrollük hizmetini yürüten bir
firma var mıdır? Yoksa kontrollük hizmeti nasıl
yürütülmüştür? Etibank Personeli böyle bir tesisin kontrollük hizmetini
yürütecek nitelikte midir? Kontrollük hizmeti bir firmaya verilmiş ise
dizayn ve proses hatalarından dolayı firmaya rucu edilmiş midir?
Etibank personeli tarafından yürütülmüş ise bunlar hakkında
işlem yapılmış mıdır?
Cevap : Tesisin kontrollük işleri, Etibank tarafından
yürütülmüştür. Kontrollük hizmeti, yapılan inşaat-montaj
işinin projelerine uygunluğunun denetimi olarak
değerlendirildiğinde, Etibank personeli bu hizmeti yapabilecek
niteliktedir. Bu husus Rus uzmanlarca yangın öncesinede yapılan
incelemelerde de teyid edilmiştir. Teknolojisi belirli tekeller
altında ve yaygınlaşmamış olan bu tür projelerde,
teknolojik kontrol sadece lisans ve know-how sahibi firmanın
yapabileceği bir iş olduğundan ve montaj Etibank ekibiyle
birlikte Rus uzmanların nezaretinde yapıldığından,
kontrollük teşkilatı hakkında herhangi bir işleme gerek
duyulmamıştır.
Soru : 9. Tesis Sovyet firmanın ve müteahhit
firmanın sorumluluğunda olduğu halde niçin Etibank
tarafından sigorta ettirilmiştir? 1991 yılında Etibank
Ankara sigortaya daha fazla prim ödeyerek hasarı kendisi
karşılamıştır. Bu hususta herhangi bir soruşturma
yapılmış mıdır?
Cevap : Rus firmasının, mühendislik ve makine
teçhizat satıcısı olarak, herhangi bir sigorta yükümlülüğü
bulunmamaktadır. İnşaat ve montaj müteahhidi Attila Doğan
firması kendi kapsamındaki işlerle ilgili all-risks
sigortasını, Etibank ise kendi kapsamında bulunan donanım
ile ilgili sigortayı yaptırmıştır. Yangın
sonrasında sigortadan 9 milyar TL. civarında bir miktar tahsil
edilmiş olup, sigortaya daha sonra ödenen primdeki artış, sadece
yanan tesisle ilgili değil, bütün Müesseseyi kapsayan rutin
güncelleştirme işlemi nedeniyledir. Dolayısıyla,
soruşturmayı gerektiren herhangi bir husus bulunmamaktadır.
Soru : 10. Bu günkü (Mart 96) değerlerle 7 trilyon
liraya malolmuş tesis küçük bir yangınla hurdaya ayrılırken
Etibank yönetimi yeni bir Hidrojen Peroskit tesisi için çalışmalara
başlamış ve 1994 yılı rakamlarıyla 11 599 999 415
TL. masraf yapılmıştır. Bu meblağ nerelere
sarfedilmiştir?
Cevap : Yeni Hidrojen Peroksit projesi, yanan tesisi
çalışır hale getirebilmek, bu mümkün olmuyorsa, Türkiye’de bir
hidrojen peroksit tesisi kurdurmak amacıyla yatırım
programına alınmış bir proje olup, bu çerçevede 1992
yılından bugüne geniş kapsamlı bir çalışma
yürütülmüştür. Tesiste meydana gelen yangın nedeniyle, teknolojileri
nisbeten daha güvenli olan, kartel üyesi, batılı 6 büyük firma ile
yazışma ve görüşmeler yapılmış ve bu
görüşmelerde, Bandırma’daki tesisin teknik, ekonomik ve emniyet
açılarından çalıştırılmasının mümkün
olmadığı belirlenmiştir. Bunun üzerine, bu konularda
tecrübeli bir kuruluş olan, Dünya Bankasının alt kuruluşu
IFC (International Finance Corperation) ile 9 Haziran 1993 tarihinde bir
müşavirlik anlaşması imzalanmış ve bu kuruluşun
aracılığı ile bağımsız bir üretici olan ve
Bandırma’dakine benzer küçük bir tesisi çalıştırmakta
olduğu bildirilen Çek CHZ firması ile temasa geçilmiş, ancak
yapılan görüşmeler sonucunda, yaklaşık 30 milyon $ ilave
yatırımla, emniyet ve ekonomi açılarından batılı
üreticilerle rekabet şansı bulunmamakla birlikte, tesisin rehabilite
edilebileceği tespit edilmiştir. Ayrıca uluslararası
emniyet standartlarına uygunluğu konusunda tereddütler bulunan bu tür
bir yatırım sigortalanmasında da güçlükler
çıkacağı düşüncesinden hareketle, bu alternatif
terkedilmiş, yerine Etibank’ın cüz’i bir hisse ile
katılacağı, modern, emniyetli ve rekabet edebilir bir tesisin
Ülkemizde kurulması için yerli
ve yabancı firmalarla
fizibilite çalışmaları ve
müzakereler
yapılmıştır.
Anılan 11 599 999 415 TL. harcamanın detayları
aşağıda sunulmuş olup, büyük bir kısmını
gerek mevcut tesisin rehabilitasyonu ve gerekse kartel üyesi ve diğer
firmalarla yapılan müzakerelerde Etibank’a müşavirlik hizmeti veren
IFC’ye ödenen hizmet bedeli teşkil etmektedir.
– IFC’ye açılan hizmet akreditifi 6
450
– Küşat gideri 167
– Kurumlar Vergisi 1
290
– Fon giderleri 90
– Komisyon gideri 75
– Sair Giderleri 2
– Finansman gideri 3
421
– Personel yolluk gideri 104
Toplam 11 599 Milyon TL.
Ayrıca, müşavirlik hizmetleri kapsamında
IFC’ye ödenen miktar karşılığında, Etibank’ın
ortak olarak katılacağı Hidrojen Peroksit Sanayii ve Ticaret
A.Ş.’de (HPSTAŞ) bedelsiz hisse alması şirket
ortaklarınca kabul edilmiş olduğundan, bu masrafın önemli
bir kısmı HPSTAŞ tarafından karşılanmış
olacaktır.
Soru : 11. Etibank Yönetim Kurulunun 29.2.1996 tarihli
ve 4530/33 sayılı kararıyla, yeni tesisin kurulması için
Hidrojen Peroksit Sanayii ve Ticaret A.Ş. (HPSTAŞ) firmasına
ortak olunması hususunda Genel Müdürlüğe yetki verilmiştir. Bu
firma nasıl tespit edilmiştir? Yeni tesis için ihale
yapılmış mıdır?
Cevap : Yukarıda özetlenen çalışmalar
sonucunda, ortaklık müzakeresi yapılan batılı
firmaların tamamı Türkiye’de şu aşamada yatırım
yapmayı uygun görmediği için ve bunlardan bağımsız
olarak, emniyetli ve rekabet edebilir bir teknoloji geliştirmiş olan
Alman Uhde firması ile bir lisans anlaşması yapıp
mühendislik çalışmalarını başlatan HPSTAŞ
firması, kredi için IFC’ye müracaat etmiş ve Etibank’ın
danışmanı olan IFC’nin girişimleri sonucu bu firma ile
müzakerelere başlanmıştır. Müzakereler sonunda bir
mutabakat sağlanmış ve bu mutabakat çerçevesinde Etibank’ın
hiçbir nakdî harcama yapmadan, tamamı arsa, bir miktar kimyasal madde,
daha önce yapılan müşavirlik masrafları ve uzun vadeli
anlaşma bedeli kalemlerinden oluşan aynî sermaye katkısı
karşılığı % 28,2 hisse ile HPSTAŞ’ine ortak
olması Etibank Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca tasvip edilmiş
ve konu ile ilgili YPK kararı için müracaat edilmiştir. Bu tür bir
ortaklığın ihale yoluyla temini mümkün
olmadığından ve ispatlanmış bir teknolojiye sahip
bütün firmalarla müzakere yapıldığı ve bunlardan hiçbirinin
Türkiye’de yatırım yapmaya istekli olmadığı
anlaşıldığı için herhangi bir ihale yapılması
imkânı bulunmamaktadır. Esasen, batılı büyük hidrojen
peroksit üreticileri aynı zamanda en büyük sodyum perborat üreticileri
olduklarından, Etibank’ın ve dolayısıyla Ülkemizin, uygun
fiyatlı hidrojen peroksit temini sonucu sodyum perborat üretiminde rekabet
gücünü artırmasından çekindikleri için, bu firmaların Türkiye’de
yatırım yapmak yerine buraya kendi belirledikleri fiyattan
(Avrupa’daki fiyatın yaklaşık iki katı) mal satmayı
tercih edecekleri ve Türkiye’de bir tesis kurulmasını engellemek
isteyecekleri aşikardır.
Soru : 12. Hükümetiniz,
Bakanlığınız, milletin 7 trilyon lirasını
toprağa gömenlerden hesap soracak mıdır? Yoksa hesap vermeyi mi
tercih etmektedir?
Cevap : 1993 yılında zamanın Etibank
Genel Müdürü Taşkın Akdeniz hakkında
Bakanlığımız müfettişlerince yapılan inceleme
sonucu, düzenlenen inceleme raporunda sözkonusu kişinin kusurlu
olmadığı tespit edildiğinden, herhangi bir işlem
yapılmamıştır. Olayın bir proses hatasından
kaynaklandığı gerekçesi ile 1993 yılında Etibank,
kusurlu olan Rus Firması aleyhine dava açmak üzere tahkime
başvurmuştur.
Soru : 13. HPO yatırımı için
yapılan harcamalarla ilgili olarak müessese kayıtlarındaki Ek
sözleşme No 1 için yapılan ödemeler ne kadardır? Bu ödemeler
nereye, neler için yapılmıştır?
Cevap : Ek sözleşme konusu işlerin bedeli 15
636 276 $ dış, cari yıllar fiyatlarıyla 2 459 450 654 TL.
iç para olup, bu para proje tadilatı nedeniyle ortaya çıkan ilave
işler için harcanmıştır.
18. –
Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun, İstanbul-Tüp Geçit
Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ulaştırma
Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/596)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun yazılı
olarak Başbakan tarafından cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Doç.
Dr. Kahraman Emmioğlu
Gaziantep
İstanbul Tüp Geçit Projesinin son durumu nedir?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığ
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı 22.5.1996
APK :
B.11.0.APK.010.00.00.A-7/674-13706
Konu : Gaziantep Milletvekili Kahraman
Emmioğlu’nun yazılı soru önergesi hakkında.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 17.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7596-1239/3287 sayılı yazınız.
Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun
Sayın Başbakan’a yönelttiği 7/596-1239 sayılı soru
önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer
Barutçu
Ulaştırma
Bakanı
Gaziantep Milletvekili Kahraman Emmioğlu’nun
7/596-1239 sayılı soru önergesi ve cevabı
Soru : İstanbul Tüp Geçit Projesinin son durumu
nedir?
Cevap : Boğaz Tüp Geçişi projesi,
Bakanlığımızca, 1985 yılında hazırlanan
“Marmara Bölgesel Ulaşım Etüdü, İstanbul Kentiçi
Ulaşım Etüdü, İstanbul Metrosu ve Demiryolu Boğaz Tüp
Geçişi Fizibilite Etüdü Avan Projeleri” çalışması
kapsamında yer almıştır.
İstanbul Kentiçi Ulaşım sorununu uzun
vadeli çözecek iki ana omurgadan birini oluşturan saatte tek yön 75 bin
kişi taşıyabilecek Kuzey-Güney doğrultusundaki 16 km.’lik
Topkapı-4 üncü Levent Metrosu’nun inşaatı, bugün İstanbul
Büyükşehir Belediyesince sürdürülmektedir.
Doğu-Batı istikameti 12,5 km.
Uzunluğundaki Demiryolu Boğaz Tüp Geçişini de kapsayan
Gebze-Söğütlüçeşme ve Yenikapı-Halkalı arasındaki
mevcut çift hat demiryolu 3 hatta çıkartılacak, ilave edilen hat,
şehirlerarası yük ve yolcu trenlerine ayrılacak, diğer iki
hat için gerekli iyileştirmeler yapılarak yüzeysel metroya
dönüştürülecektir. Mevcut saatlik tek yön 10 000 olan kapasite 75 000
kişiye çıkacaktır.
Banliyö trenleri
Gebze-Söğütlüçeşme-Üsküdar-Sirkeci-Yenikapı-Halkalı
arasında 2 dakika aralıkla çalışacak ve Demiryolu
Boğaz Tüp Geçişini kullanacaktır. Yenikapı’da büyük bir
transfer istasyonu yapılacak, metro, banliyö treni, otobüs, hafif
raylı sistem ve deniz otobüsü için dağıtan ve toplayan bir
aktarma noktası olacaktır.
Banliyö hatlarının yüzeysel metroya
dönüştürülmesine ait avan ve uygulama projelerinin hazırlanması
ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi ile birlikte Yap-İşlet-Devret
modeline göre ihale dosyalarının düzenlenmesi işi, 25.1.1996
tarihinde Amerikan, Alman ve Türk firmalar grubuna ihale edilmiş olup, 16
ayda tamamlanmak üzere 4.3.1996 tarihinde işe
başlanılmıştır.
1997 yılı ikinci yarısında,
sözkonusu projenin inşaat ihalesine çıkılacaktır.
19. –
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Çelik’in, Kahire
Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliğine yapılan atamaya
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın
yazılı cevabı (7/597)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını saygı ile
arz ederim. 10.4.1996
İ.
Halil Çelik
Şanlıurfa
Sorular :
1. Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri
Abdülhadi Güzel’in yurt dışında kamu görevlilerinin
görevlendirilmesiyle ilgili Yönetmelik hükümlerine göre KPYDS belgesinin
bulunup bulunmadığı,
2. Bağdat’ta ilkokul öğretmenliği
yaptığı esas alınarak tayin edilip edilmediği,
edildiyse hangi yasaya göre tayin edildiği,
3. Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri
Abdülhadi Güzel’in 3 yıllık görev süresinin Nisan 1996 tarihinde
dolması beklenirken, bu sürenin 28 Aralık 1995 tarihinde 1 yıl
daha uzatılıp uzatılmadığı, uzatıydıysa
neye göre uzatıldığı,
4. Atama usulsüz ise işlemi gerçekleştirenler
hakkında işlem yapılıp yapılmayacağı.
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı 24.5.1996
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1307-7/597-1240
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
17.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1370 sayılı
yazısı.
Şanlıurfa Milletvekili Sayın
İbrahim Halil Çelik’in “Kahire Büyükelçiliği Eğitim
Müşavirliğine yapılan atamaya ilişkin” yazılı
soru önergesi incelenmiştir.
1. Kahire Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri
Abdülhadi Güzel’in KPDS belgesi bulunmamaktadır.
2. Eğitim Müşaviri Abdülhadi Güzel;
Bağdat’ta Diplomatik statüye haiz “Irak Bölgesi Öğrenci
Müfettişliği ve Kültür Ateşeliği Katibi” olarak görev
yapmıştır. Bu görevini 30.4.1980 tarihinde tamamlayan Abdülhadi
Güzel ortaöğretime öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumu
mezunu olduğundan 1.5.1980 tarih ve 31580 sayılı Bakanlık
Kararnamesi ile dağıtım için Ankara Cebeci Ortaokulu
Öğretmenliğine, daha sonra İzmir Konak Cumhuriyet Kız
Teknik Anadolu Kız Meslek Lisesi Öğretmenliğine
atanmıştır.
Yurt dışında Görevlendirilecek
Memurların Seçim Esaslarına dair Başbakanlık
Yönetmeliğinin değişik 5 inci maddesindeki hükümlerine göre
“yurt dışı görevlerde iki yıl çalışmış
memurlar müteakip yurt dışı sürekli görevlerle
atanmalarında imtihana tabi tutulmazlar” hükmü esas alınarak;
14.2.1993 tarih ve 93/41387 sayılı Müşterek Kararla adı
geçen şahıs T.C. Kahire Büyükelçiliği Eğitim
Müşavirliğine Eğitim Ateşesi olarak
atanmıştır. Bu görevini başarılı bir şekilde
sürdürdüğü Dışişleri Bakanlığının
yazısıyla da bildirilmiş olması nedeniyle 8.3.1995 tarih ve
95-44113 sayılı Müşterek Kararla görev süresinin kalan
kısmını kararname tarihinden başlamak üzere Eğitim
Müşaviri olarak sürdürmesi
kararlaştırılmıştır.
3. T.C. Kahire Büyükelçiliği Eğitim
Müşaviri Abdülhadi Güzel’in görev süresi 28.12.1995 tarih ve 19730
sayılı Makam Onayı ile 3 yıllık görev süresinin
bitiş tarihinden itibaren; görevini liyakatla yürütmesi ve
Dışişleri Bakanlığının olumlu mütalâası
dikkate alınarak 1 yıl uzatılmıştır.
4. Abdülhadi Güzel’in atanmasında ve görev
süresinin uzatılmasında herhangi bir usulsüzlük
olmadığından atamayı yapanlar hakkında işlem
yapılmasına gerek görülmemeştir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
20. – Kütahya
Milletvekili Ahmet Derin’in, PETKİM (Petrokimya) Holding A.Ş.’nin
ürünlerinin satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı
(7/601)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla
arz ederim. 9.4.1996
Ahmet
Derin
Kütahya
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin üretimi Türkiye
ihtiyacını karşılamadığı halde :
1. Kontratlı sisteme geçişin nedenleri
nelerdir? Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu? 1993 yılından
sonra kota verilen firmalar hangileridir?
2. Aralık-1995 yılında MH-418 mamülüne
cari fiyattan para yatıranlara mal verilmediği halde, bazı
firmalara binlerce ton verildiği doğru mudur? Bu firmalar
hangileridir?
3. İhraç kaydıyla ucuz mal satılan
firmalar var mıdır? Bu tür satış, kurumun aleyhine
değil midir?
4. İhraç kaydıyla satılan malların
tekrar yurt içinde satıldığı şayiaları doğru
mudur?
5. Bu tür uygulamalar belli bir kesime çıkar ve
menfaat sağlamak değil midir?
6. DYP İl Başkanlığı
yapmış, politik bir şahsın böyle bir kuruluşun Yönetim
Kurulu Başkanı olması sizce bir sakınca teşkil etmiyor
mu?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.002/15-730 24.5.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
17.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/601-1244 3292 sayılı
yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin’in
Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı
ekinde alınan yazılı soru önergesinde yer alan sorularla ilgili
olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr.
Rüşdü Saracoglu
Devlet
Bakanı
T.C.
Başbakanlık
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı
Sayı
: B.02.1 ÖİB.0.65.00.00-3490 22.5.1996
Konu : Önerge
Devlet Bakanlığına
(Sayın Dr. Rüşdü Saracoglu)
İlgi : Devlet Bakanlığı Özel Kalem
Müdürlüğünün 26.4.1996 gün ve 422 sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin tarafından
Sayın Başbakan’a tevcih edilen 7/601-1244 esas sayılı
yazılı soru önergesine verilen cevap aşağıdadır.
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin üretimi Türkiye
ihtiyacını karşılamadığı halde :
Sorular :
1. Kontratlı sisteme geçişin nedenleri
nelerdir? Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu? 1993 yılından
sonra kota verilen firmalar hangileridir?
2. Aralık 1995 yılında MH-418 mamülüne
cari fiyattan para yatıranlara mal verilmediği halde, bazı
firmalara binlerce ton verilidği doğru mudur? Bu firmalar hangileridir?
3. İhraç kaydıyla ucuz mal satılan
firmalar var mıdır? Bu tür satış, kurumun aleyhine
değil midir?
4. İhraç kaydıyla satılan malların
tekrar yurt içinde satıldığı şayiaları doğru
mudur?
5. Bu tür uygulamalar belli bir kesime çıkar ve
menfaat sağlamak değil midir?
Cevaplar : Önergede yer alan sorulara cevap teşkil
edecek olan bilgiler, ilgili kuruluştan alınarak ekte
sunulmuştur.
6. DYP İl Başkanlığı
yapmış, politik bir şahsın böyle bir kuruluşun Yönetim
Kurulu Başkanı olması sizce bir sakınca teşkil etmiyor
mu?
Cevap : 6. Özelleştirme kapsamındaki
kuruluşların yönetim ve denetim kurullarına yapılan
atamalar 4046 sayılı kanunun, 4 üncü maddesi (i) fıkrası
gereğince yapılmaktadır. Söz konusu kanun bu göreve
atanacaklarda 4 yıllık yüksek öğrenim görmüş olma
şartının aranması dışında başka bir
kısıtlama getirmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Uğur
Bayar
Başkan
Vekili
Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Derin
tarafından, 9.4.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığın, Başbakan Sayın Mesut Yılmaz’ın
yazılı olarak cevaplandırması isteği ile verdiği
soru önergesi, sırasıyla madde madde aşağıda
cevaplanmıştır :
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin üretimi Türkiye
ihtiyacını karşılayamadığı halde :
1. Kontratlı Sisteme geçişin nedenleri
nelerdir? Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu? 1993 yılından
sonra kota verilen firmalar hangileridir?
Petkim üretiminin Petrokimya sanayimizin yurt içi
tüketimini karşılayamadığı doğrudur. Aliağa
Kompleksinin faaliyete geçtiği 1985 yılında bir iki ürün
haricinde bütün petrokimyasal ürünlerde yurt içi tüketiminin tamamı Petkim
tarafından karşılanabilirken, bugün bazı ürünlerde yurt içi
tüketimini karşılama oranı % 32’ye kadar düşmüştür.
Genel olarak düşünüldüğünde Petkim’in yurt içi taleplerini halen
karşılama oranı % 57’dir.
Ancak aşağıda izah edildiği üzere
Kontratlı Satış Sistemi, 1993 yılına kadar üç
yıldır zarar eden Petkim’i zarardan kurtaran nedenlerden biri olup,
sanayicilerimize de hammadde temininde üç aylık bir termin programı
imkânı sağlayarak yurt sathında topyekün sanayicilerimizin
çalışma randımanlarını yükseltmiştir.
Kontratlı sisteme geçişin nedenleri nelerdir?
Kontratlı satış sistemine geçme talebi,
yurt içi sanayicilerimizden gelmiş olup; sanayicilerimizin, ithalat
yaptığı Avrupa şirketlerindeki usullere benzer şekilde
aylık ve üç aylık mal ihtiyaçlarını dolar bazında
aylık sabit fiyatla Petkim’den karşılama amacıyla
yoğun istekleri olmuştur.
Cari fiyatlı satış sistemi ile
satışlarımızın sürdürüldüğü dönemlerde yurt içi
satışlarının zaman zaman istikrarsızlığı
ile ilgili olarak ortaya çıkan yüksek maliyetli stoklardan dolayı;
Petkim, sanayicilerimizden gelen bu önerileri ciddiye almış, yurt
içinde ve dışında kontratlı satış sistemleri ile
ilgili inceleme ve araştırmalar yapmıştır.
Bu cümleden olarak 1993 yılında
İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Bursa, Gaziantep, Denizli, Konya
Bölge Sanayi Odalarına gidilmiş buralarda yapılan yaygın
katılımlı toplantılarda getirilen öneriler
doğrultusunda Kontratlı Satış Sistemi
uygulamasının faydaları sanayicilerimizle tartışılmıştır.
Daha sonra bütün sanayicilerimiz, sektörler
bazında Petkim’e davet edilerek yapılan bir seri çalışma
toplantısında sanayicilerimizin Petkim’den şikayetleri
dinlenmiş, Satış sistemimizde yapılması gerekli
değişiklikler için kanaatleri alınmıştır.
Yapılan böyle geniş kapsamlı
çalışmaların ışığında, yurt içi
satışlarında uygulanan, “TL bazında afişe fiyatla
satış” sistemine ilave olarak,
Üç aylık dönemler halinde
– Mal teslimat önceliğine,
– Mal teslimat güvencesine
Bir aylık dönemler halinde
– Fiyat sabitliği güvencesine (döviz bazında
sabit, kur değişmesine bağlı)
dayalı, Avrupa’daki kontratlı
satışlarla ilgili uygulamalar doğrultusunda, ithalatı
caydıran, Petkim ve müşterinin menfaatlerini koruyan “Dolar’a
endeksli kontratlı satış” sistemi 17 Temmuz 1993 tarihinde
yürürlüğe konulmuştur.
Kontratlı Satış sisteminde,
ithalatçı firmaların uygulamalarına benzer şekilde dolar
bazında bir aylık sabit fiyatla, Petkim ile müşteri
arasında karşılıklı mutabakat sağlanmak suretiyle
bağlantı yapılmaktadır. Bu sistemde müşteri, en önemli
unsur olarak mal temin etme güvencesine sahip olmakta, bu suretle malın
bulunmadığı sıkıntılı zamanlarda
fabrikalarını durdurmadan imalatlarına devem etmek ve ihracat
taahhütlerini yerine getirmekte hiç bir sıkıntıya düşmemektedir.
Kontratlı satşı sistemi,
müşterilerimize mal temin etme garintisi vermesinin yanı sıra
dolar bazında aylık sabit fiyat garantisi de getirdiğinden, mal
temin etme ve sabit fiyat garantisi ile sanayicilerimiz mamullerinin
ihracatı için dünya pazarlarında daha kolaylıkla fiyat teklifi
vererek yarışmaktadırlar.
Diğer yandan Kontratlı
satışların Petkim Mamul Madde Stoklarını kontrol
etmekte fevkalade yararları olmuştur. Üç aylık bir peryotta yurt
içinde talep edilen ürün miktarı koordine edilerek, yurt içi talebi
karşılandıktan sonra üretim stok planlaması yapılarak
malların optimal zamanlama ile yurt dışına ihraç edilmesi
sağlanmıştır. Böylece Petkim stok finans maliyetleri
minumuma düşürülerek Petkim’in karlılığı
artırılmıştır.
Bu sistem karaborsa oluşturmuyor mu?
Kontratlı Satış Sistemi karaborsa
yaratmadığı gibi aksine karaborsayı önleyici bir özellik
arz etmektedir. Sanayicilerimize, kapasiteleri ve Petkim’den sürekli
aldıkları mal miktarı oranında mal tahsis edilmektedir.
Kontratlı satış sistemi nedeniyle
sanayiciler Petkim’den aldığı miktar güvencesine dayanarak üç
aylık üretim ve satış planlamasını yapabilmekte ve
gerektiğinde ithalat ihtiyacını önceden görüp tedbirini
almaktadır. Diğer bir ifade ile yurt içindeki
sıkıntılı zamanlarda Petkim’in talebi
karşılayamadığı ürün cinslerinde gerekli
ithalatları yaparak karaborsa önlenmektedir.
Kontratlı sistemimizde daima sanayicilere öncelik
sağlanmaktadır. Sanayiciler için ürünlerimizin asgarî % 80
ayrıldıktan sonra geri kalan ürünler, tüccara ve cari satışlara
tahsis edilir. Ürünün arz talep ve stok durumuna bağlı olarak
bazı ürünlerimizde, tüccar firmalara kontratlı mal verilmeyerek,
tamamı sanayicilerimize tahsis edilir.
Nitekim sanayicilerimizin mal
sıkıntısı çekmemeleri için Nisan Mayıs ve Haziran 96
aylarında Polipropilen Elyaf ve Ftalik Anhidrid ürünlerinde tüccara hiç
kontratlı satşı payı ayrılmamış tamamı
sanayicilere tahsis edilmiştir.
1993 yılından sonra kota verilen firmalar
hangileridir?
1993 yılında 20-30 firma ile
başlatılan kontratlı satışlarımızda
müşteri portföyü halen 600 firmayı aşmıştır. Ayda
20 ton mal alma taahhütünde bulunan bütün firmalar kontratlı
satışlarımız için başvurabilmektedir.
Aliağa’dan Kontratlı mal alan 625
müşterinin listesi ekte verilmektedir. (Bkz. Ek : 1)
Petkim’in yapmış olduğu köklü
değişikliklerden biri olan satış sistemindeki bu
yapısal değişiklikle, satış sistemimize 17 Temmuz 1993
tarihinde, Petkim ve müşteri menfaatlerini koruyan, Kontratlı Satış
sistemi getirilmiş ve böylece Petkim’in 1990 yılında
başlayan üç yıllık zararlı döneminden sonra 1994,
yılında tekrar kâra geçilmiştir.
1995 yılında ise vergi sonrası 22.7
trilyon net kârı ile Petkim Türkiye’nin en çok kâr eden firması
olmuştur.
2. Aralık 1995 yılında MH-418 mamulüne
cari fiyattan para yatıranlara mal verilmediği halde bazı
firmalara binlerce ton mal verildiği doğru mudur? Bu firmalar
hangileridir?
Öncelikle Petkim Kontrat Fiyatı ve cari
fiyatının nasıl tespit edildiğini hususunu özetlemekte
yarar vardır.
Petkim yurt içi ve yurt dışı
fiyatları, maliyet artı kâr prensibinden hareketle değil; ICIS,
DEWIT, PLATTS, TECNON, CMAI gibi peryodik yayınlardan ve piyasa
araştırmalarından elde edilen bilgilerle, daima dünya
fiyatları paralelinde tespit edilir.
Kontratlı satışlarımızda
fiyatlarımız bir aylık sabit olarak ilân edilir. Cari
satış fiyatımızın, kontratlı satış
fiyatımızdan TL. bazında % 3-5 daha yüksek olması
amaçlanır. Kontratlı satış fiyatının düşük
olmasının nedeni, Petkim’in satış güvencesine sahip
olmasıdır. Cari fiyatlı satışlarımızda
satış güvencesi yoktur. Cari fiyatlı satışlarda
müşteri, Petkim’in hiç bir taahhütünü almadan kendi iradesi ile canı
istediği zaman para yatırmakta veya hiç para
yatırmamaktadır. Bu nedenle Petkim stok maliyetleri karşılığı
olarak, cari fiyatlı satışlarımızda
fiyatımız kontratlı satışlara göre bir miktar yüksek
tutulmaktadır. TL. Bazındaki cari fiyatlarımız ile
kontratlı dolar fiyatların TL. karşılığı
arasındaki fiyat dengesini sağlamak amacıyla kur arttıkça
cari fiyatlara zam yapılır.
Petrokimyasal ürünlerin dünya fiyatları bazan 5-30
USDT/Ton/Hafta hızında değişmekte, özellikle kriz
anında bu değişiklik bazı ürünlerde bir haftada 150 USD/Ton
düzeyinde olabilmektedir. Dünya fiyatlarını takip eden
firmaların Petkim Kontrat fiyatlarının bir ay nasıl
değişebileceğini tahmin etmeleri mümkün olabilmektedir.
Böyle zamanlarda bir sonraki ay kontratlı
satış fiyatlarının % 10-20 artacağını tahmin
eden bazı firmalar (ne kontratlı ne de cari daha önce hiç mal
almamış olsalar bile) cari fiyatlı satışlarımızda
paranın yatırıldığı günkü fiyatın
sabitleneceğini, yapılan zamlardan etkilenmeyeceğini bildikleri
için, bir vurgun vurmak amacıyla Petkim hesaplarına bloklar halinde
cari fiyat ile milyarlarca para yatırarak Petkim ürünlerini kapatmak
istemektedirler. Böylece piyasada mal darlığı yaratarak
karaborsaya neden olabilmektedirler.
Nitekim MH 418 kontratlı satşı
fiyatının Ocak 1996 yılında % 10-15
artacağını tahmin eden firmalar, Aralık 1995 son 10 günü
içerisinde bir vurgun vurma amacıyla bu ürüne 2 800 ton’a yakın cari
fiyatla para yatırmışlardır.
Bahse konu Polipropilen MH 418’in, şikâyete konu
olan Aralık 95 ayı öncesi ve sonrası Kontratlı
Satış fiyatları ve cari satış fiyatları
değişim tarihleri aşağıdaki tablolarda
verilmiştir.
Aylar Kontratlı
Satış Fiyatları (Vergisiz)
Eylül
95 1050
USD/TON
Ekim
95 925
USD/TON
Kasım
95 800
USD/TON
Aralık
95 800
USD/TON
Ocak
96 875
USD/TON
Şubat
96 950
USD/TON
Mart
96 950
USD/TON
Cari Fiy.
Değiş. Tarihleri Birim
Fiy. TL./Ton (Vergisiz) Zam
%’si
21.11.1995 44
729 000 5
6.12.1995 46
518 000 4
25.12.1995 53
031 000 14
27.12.1995 56
213 000 6
28.12.1995 59
024 000 5
22. 1.1996 61
975 000 5
Yukarıda verilen fiyat tablolarının
incelenmesi ile görülmektedir ki 6-28 Aralık 1995 tarihlerindeki MH 418
cari satış fiyatı % 26.9 oranında zam görmüştür. Bir
kaç gün sonra uygulanacak Ocak 96 kontrat fiyatının da
yükseleceğini tahmin eden firmalar, bu farkı kendi lehlerine kâr
olarak transfer etmek amacıyla cari fiyatlar ile bloklar halinde Petkim
hesaplarına milyarlarca lira yatırmaya
başlamışlardır. Bu şekilde para yatıran
firmalara, daha önceki aylarda cari fiyatlı mal teslimat miktarları
kadar mal verilebileceği beyan edilmiş olmasına rağmen
firmalar mallarının çok uzun vadede teslim edileceğini bile bile
para yatırmakta ısrarlı olmuşlardır.
Cari fiyatlı satışta günde ne kadar mal
teslim edileceğini bilmelerine rağmen bazı müşteriler,
konjonktürel olarak fiyatların % 15-20 artacağını tahmin
ederek, fiyat artışlarından yararlanmak amacıyla
kontratlı satış fiyatından % 3-5 daha fazla olan cari
fiyattan yatırdıkları paralarının,
karşılığında kendilerine mal verilmeyerek Petkim’in
kontratlı müşterileri tercih etmesini, Petkim’in zararına gibi
taraflı yorum yaparak zihinleri bulandırmakta ve haksız olarak
şikâyet konusu yapmak istemektedirler.
Durum ise tam aksi olup Petkim; cari fiyatlı
satışları için makul bir miktarda mal ayırdıktan sonra
müteakip ayın yüksek kontrat fiyatı ile almayı talep eden
müşterilerine ürününü satarak, ikili fiyat oluşturarak karaborsa
yapmak isteyenlere fırsat vermemekte ayrıca Petkim menfaatini
koruyarak ürünlerimizi eder fiyatına satmaktadır.
MH 418 ürününde örnek olarak geriye doğru aylar
incelenerek, serbestçe cari fiyatla mal talep edildiği ve firmaların
isteklerinin aynıyla karşılandığı aylar ve teslim
edilen MH 418 miktarları aşağıya
çıkarılmıştır.
Aylar Kontratlı
Miktar Cari
Miktar
Temmuz
95 3 645 Ton 152 Ton
Ağustos
95 3 362 Ton 145 Ton
Eylül
95 4 687 Ton 135 Ton
Ekim
95 5 759 Ton 152 Ton
Kasım
95 5 189 Ton 108 Ton
Yukarıda görülen tabloda cari fiyatlı olarak
talep edilen miktarlardan az olmamak kaydıyla Aralık 1995
yılında yatırılan cari fiyatlı paraları
karşılığı müşterilerimize
aşağıdaki tabloda görüleceği üzere cari
satışlarımız sürdürülmüş herhangi bir
kısıtlama yapılmamıştır.
Aylar Kontratlı
Miktar Cari
Miktar
Aralık
95 5 137 Ton 344 Ton
Ocak
96 3 629 Ton 167 Ton
Şubat
96 3 690 Ton 256 Ton
Mart
96 3 398 Ton 783 Ton
Nisan
96 2 625 Ton 648 Ton
Bazı firmalara binlerce ton mal verildiği
doğru mudur? Bu firmalar hangileridir?
Firmaların kapasitelerine ve Petkim’den
aldıkları ürün miktarlarına bakılarak ürün
tahsisatları yapılmaktadır. Ocak-Şubat-Mart 96
aylarında her ay takriben 4 800 ton MH 418 ürünü 155 firmaya verilmiştir.
Firmalara binlerce ton mal verildiği doğru olmayıp en yüksek mal
alan Gülsan firmasına ayda 400 ton, ikinci yüksek mal alan Polinas
firmasına ayda 300 ton mal tahsis edilmiştir.
3. İhraç kaydıyla ucuz
mal satılan firmalar var mıdır? Bu tür satış kurumun
aleyhine değil midir?”
Soruların cevaplarına geçmeden önce Petkim’in
satış politikaları hakkında özet bilgi verilmesinde fayda
görülmektedir.
A) Petkim’in satışlarında öncelik her
zaman iç piyasaya verilmektedir. Bazı ürünlerimizde üretim yurt içi
talebini karşılayamaz durumdadır. Bu gibi ürünlerde
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti haricinde prensip olarak ihracat
düşünülmemektedir. Fakat bazan üretimimizin bir bölümünün ihracata
yönlendirilmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Nedenleri;
– İşletme/Üretim maliyetlerini asgariye
indirmek için talep ve mevsimsel değişimlere
bakılmaksızın yüksek kapasitede sürekli üretim
yapılmaktadır.
– İthalat rekabetine açık
çalışılmaktadır. Türkiye çevresinde ve dünyada kurulu
yüksek kapasitelerden kolay ve ucuza ithalat mümkündür. Petkim dünyanın
her yerinden ithal edilen ürünlerle devamlı rekabet içindedir.
– Ekonomik gelişmelere paralel olarak zaman zaman
iç piyasada talep gerilemeleri yaşandığında stokların
yükselmesi karşısında ihracat yapılmaktadır.
– Mevsimsel talep daralmaları nedeniyle
oluşabilen yüksek stok maliyetlerine katlanmamak için ihracat
yapılmaktadır.
– Türkiye’de tüketilmeyen ürünler ihraç edilmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden biri veya
birkaçı sebebiyle bazen üretimi Türkiye talebine yetmeyen ürünlerimizde de
belli bir dönem stok artmasına neden olabilmekte ve ihracat
zorunluluğu doğmaktadır.
B) İhracat satışlarımız
Doğrudan İhracat ve İraç kayıtlı satışlar
olmak üzere iki ayrı kategoride yapılmaktadır. Doğrudan
ihracat satışlarında akreditif Petkim’e açılmaktadır.
ihraç kaydıyla yapılan satışlar ise hammaddenin ihracı
veya mamulun ihracı kaydıyla olmak üzere iki ayrı kapsamda
yapılmaktadır.
– Daha önce de zikredildiği gibi yurt içi
satışlara öncelik verilmekte ve ancak üretimin fazlası ihracata
yöneltilmektedir. Bunun yanında talebin düşük olduğu dönemlerde,
yine de yurt içi alıcılara stok durumumuz duyurulmak suretiyle ilave
yurt içi satış imkânları araştırılmakta ve bu
mümkün olmaz ise ihracat yapılmaktadır.
– Hammaddenin ihracı kaydıyla yapılan
satışlar yurt içi satış ve şirketimizin doğrudan
ihracıtının yanısıra stok fazlasını
değerlendirmekte ve doğrudan ihracat yoluyla ulaşılamayan
bazı pazarlara ürünlerimizin ihracı sağlanmaktadır.
– Mamul ihracı kaydıyla yapılan
satışlarımız, ihraç mamulun girdisi olan petrokimyasal
ürünün teşviki kapsamında, gümrükten muaf olarak ithalini önlemekte,
katma değerin yurt içinde kalmasını ve hammadde ihracatına
kıyasla daha fazla döviz girmesini sağlamaktadır.
– İhracat ve ihracat kayıtlı
satışlarımız, dünya fiyatları yakından izlenerek
ve bağlantı zamanında geçerli dünya fiyatları paralelinde
yapılmaktadır. ihraç kayıtlı satışlarda
şirketimizin ihraç fiyatları baz alınmakta, ihracatçı
firmaya döviz hakları devrine karşılık % 3 civarında
fiyata ilave yapılmaktadır.
– 1993/1994/1995 yıllarında yapılan
ihraç kayıtlı satışların firmalara göre
dağılımı ek tablolarda gösterilmektedir. (bkz. Ek : 2 - Ek
: 3 - Ek : 4)
– İhraç kaydıyla
satışımız toptan satışımızın ton
olarak
1993’te % 0.9
1994’te % 0.2
1995’te % 0.5’ini
oluşturmaktadır.
İhraç kaydıyla ucuz mal satılan firmalar
var mıdır?
İhraç kaydıyla ucuz mal satılan firma
söz konusu değildir. Bütün firmalara aynı dönemde aynı fiyat
uygulanmaktadı.
Bu tür satış kurumun aleyhine değil
midir?
Bu tür satış Petkim ve ülke yararına
olup teşvik kanalıyla zaten gümrüksüz hammadde getirme hakkına
sahip olan sanayicimize, katma edğer katarak ihracat imkânı
tanınmaktadır. Petkim de doğrudan ihracata nazaran biraz daha
yüksek fiyatla mal satma imkânına kavuşmaktadır. Böylece ithalat
yapılmadan yurt içinden karşılanan ürünlerden dolayı ülkeye
döviz tasarrufu sağlanmaktadır.
4. ihraç kaydıyla satılan malların
tekrar yurt içinde satıldığı şayiaları doğru
mudur?
– İhracı doğrudan şirketimizce
gerçekleştirilen satışlarda malların gümrüklenmesi bizzat
şirketimiz yetkilileri nezaretinde yapılmakta ve Gümrük Çıkış
Beyannameleri ile tescillenmektedir.
– İhraç kaydıyla yapılan
satışlarda yurt içi fiyat ile ihraç kayıtlı fiyat
arasındaki fark için müşteriden banka teminat mektubu (fark
teminatı) alınır. Hammaddenin ihracı kaydıyla yapılan
satışlarda ayrıca tahsil edilmeyen KDV için müşteriden
banka teminat mektubu (KDV teminatı) alınır.
– İhraç Kayıtlı Satışlarda,
ihracat süresi olarak müşteriye Gümrük Çıkış Beyannamesi
ibrazı için azamî dört ay, Döviz alım belgesini ibrazı için
kanunen geçerli süreler tanınır. Bu sürelerde adı geçen
belgeleri ibraz edip ihracatını tevsik edemeyen müşterinin
teminatları gelir kaydedilir. Bu şekilde yurt içi fiyatına göre
daha düşük fiyatla ihraç kaydıyla satışı yapılan
malın; yurt içine satışı engellenir.
– İhracı tevsik edilen malın tekrar yurt
içine dönmesi, yasal olarak gümrüklerden girişi ile mümkün olabilir. Bu
durumun, -gümrüklerde torbalar üzerinde Petkim amblemi olan malın tekrar
yurda girişinin- gözden kaçırılması mümkün görülmemektedir.
Bu tür bir ihbar bugüne kadar Gümrük mercilerinden alınmış
değildir.
– Petkim yurt içi ve yurt dışına
sattığı malı Petkim amblemli kağıt veya
polietilen torbalara paketlemektedir Amblemsiz, düz (nötür) torbalara mal
torbalanmamaktadır. Bu durumda, yurt dışı edilen malı,
firma bu şekilde tekrar yurda sokamayacağı için, malın
silolara aktarılması ve tekrar paketlenmesi gerekir ki, iki yönlü
navlun da dikkate alınarak bütün bu masraflarla birlikte malın yurt
içinde satılması mümkün görülmemektedir.
5. Bu tür uygulamalar belli bir kesime çıkar ve
menfaat sağlamak değil midir?
Bu tür uygulamalar şirkette yıllarca
uygulanan satış sistemidir Şirket ve ülke menfaatleri
doğrultusunda yürütülmekte olup belli bir kesime menfaat sağlamak
asla söz konusu değildir.
6. DYP İl Başkanlığı
yapmış, politik bir şahsın böyle bir kuruluşun yönetim
kurulu başkanı olması sizce bir sakınca teşkil etmiyor
mu?
Petkim Yönetim Kurulu Başkanı Sayın
Maral Öztekin ile ilgili özgeçmiş ekte sunulmaktadır. (Bkz. Ek : 5)
13.5.1996
PETKİM
Petrokimya
Holding A.Ş.
Genel
Müdürlüğü
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
21. – İstanbul Milletvekili Azmi
Ateş’in;
- İthal edilen ete,
- İthal edilen hayvan yemi ve
mamullerinin miktarına,
- Hayvan ölümlerinin sebebine,
- Firmalar bazında et ithalatına,
- Bazı tebliğlere,
- İlişkin soruları ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın
yazılı cevabı (7/606, 607, 608, 609, 610)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim.
Saygılarımla. Dr.
Azmi Ateş
İstanbul
1. Ülkemizin 1991 yılı itibariyle
yıllara göre et tüketim ihtiyacı ne miktardadır?
2. 1991 yılından itibaren ithal edilen etin,
tüketilen toplam etin içerisindeki yüzde payı, miktar ve bedel olarak
nedir?
3. 1991 yılı itibariyle ithal edilen etin,
tüketilen etin içerisindeki yüzde payı yıllara göre
artmışsa, neden?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim.
Saygılarımla. Dr.
Azmi Ateş
İstanbul
1. Yıllara göre 1991 yılından itibaren
hangi ülkelerden ne miktar hayvan yemi ve mamulleri (süt, insülin, serum vs.)
ithal edildi. Amerikan Doları cinsinden bedeli nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim.
Saygılarımla. Dr.
Azmi Ateş
İstanbul
1. Son zamanlarda Mersin’in Mut ilçesine
bağlı Güme köyünde adı konulamayan hastalık sonucu 1 500
koyun, Gebze ilçesine bağlı Mudarlı köyünde 35
sığır, Hatay’ın karlıca beldesinde birçok sığır,
Ocak 1996’da Malatya’da 20’nin üzerinde sığır telef oldu; Vede
Türkiye’nin birçok yerinde hayvan ölümlerine rastlandı.
Bu sık rastlanan ölüm olaylarının sebebi
nedir?Bunun İngiltere’deki Delidana hastalığıyla ilgisi var
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim.
Saygılarımla. Dr.
Azmi Ateş
İstanbul
Resmî Gazete karar sayısı 93/5132 Bakanlar
Kurulu kararlarıyla (Sayfa 6’da)Damızlık olan
sığır ve Koyunların dışındakilerde 800$/TON
olan konut fonu 2 Aralık 1994 tarih ve 22129 sayı ile İthalat
Rejimi kararına ek kararla yukarıdaki fonlar 500$/TON’a 6 Mayıs
1995 tarih 22279 sayı ile İthalat Rejimi kararına ek bir kararla
100$/TON’a düşürülmüştür.
1. Neden?
2. 31 Aralık 1993 tarihinden itibaren bugüne kadar
yıllara göre hangi firmalar, hangi ülkelerden, ne miktarda, ne cins hayvan
ve et ithal etmiştir? Bunlara ödenen meblağ ABD Doları cinsinden
nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın
İsmet Attila tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla. Dr.
Azmi Ateş
İstanbul
1. 24 Haziran 1995 tarih, 22323 sayılı ve 13.
sayfada yayınlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Kontrol Belgesi
alınabilmesine ilişkin 9 Eylül 1992 tarih ve 21334 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanan Bakanlığınızın
tebliğinin 1 inci, 4 ncü ve 6 ncı maddelerindeki ithal edilecek
hayvanların cinsi, menşei ve sağlığı ile ilgili
hükümler neden dört ay süreyle kaldırılmıştır.
2. Soru 1 deki Kontrol Belgesi alınabilmesi ile
ilgili süre (17 Kasım 1995 tarih, 22466 Sayılı Resmî Gazete) 30
Ocak 1996 tarihine kadar neden uzatılmıştır?
3. 24 Haziran 1995 tarihinden, 30 Ocak 1996 tarihine
kadar aylar itibariyle hangi ülkelerden, hangi cins hayvanlar ve etler, hangi
firmalar tarafından ne miktarda ithal edilmiştir; vede bu miktarlar
için ABD Doları cinsinden ödenen meblağ nedir?
4. 1 Kasım 1995 tarih ve 22450 sayılı
Resmî Gazetenin tebliğler bölümündeki 1 inci maddede; 22 Haziran 1993
tarih ve 21615 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Kasaplık
canlı sığır, koyun ve keçiler ile bunların etlerinin
ithalinde aranacak şartlara ilişkin
Bakanlığınızın Tebliğinin ikinci maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır. Neden?
T.C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı
: AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı
yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız
ekindeki İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın
Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Tokat
Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul
Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı soru
önergeleri incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte
sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/610-1296 Esas nolu İstanbul Milletvekili
Sayın Dr. Azmi Ateş’in bazı tebliğlere ilişkin
yazılı soru önergesine Bakanlık görüşümüz.
1. Et sanayiinde hammadde girdisi olarak
kullanılan ete sanayide duyulan ihtiyaç ve turizm sezonunda turistik
otellerin kırmızı et ihtiyaçlarının iç piyasadan
karşılanmaması sonucu Bakanlığımıza ve
Başbakanlığa yapılan talepler doğrultusunda kemiksiz
et ithalatına Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının
verdiği kontenjan dahilinde geçici bir süre izin verilmiştir.
2. Ülkemizde et üretim ve tüketimleri üzerinde
yapılan çalışmalar neticesinde et arzındaki
açığın kısa vadede kapatılması amacıyla
uzatma yönüne gidilmiştir.
3. Canlı hayvan ve et ithalinde ithalatın
yapılacağı ülkeler kontrol belgesi verilmesi
aşamasında, ülkemiz insan ve hayvan sağlığı
yönünden araştırılmakta olup, herhangi bir risk sözkonusu
olmadığında ithalata izin verilmektedir. Belirtilen tarihler
arasında Almanya, Fransa, Romanya, Hollanda, Moldavya, İngiltere,
İtalya, Avusturya, Rusya, Kazakistan gibi ülkelerden et ve canlı
hayvan ithalatı yapılmıştır.
İthalatçı firmalara ait liste ektedir.
4. İthal edilecek kasaplık hayvanlar ile
ilgili olarak Uluslararası kayıtlar nezdinde yapılan
araştırmalar ile ihracatçı ülkenin ülkemize vermiş
olduğu devlet garantileri yeterli görüldüğünden ihracatçı ülke
topraklarındaki seçim işlemi 1.11.1995 tarihinde
kaldırılarak seçim heyeti çalışmaları gümrük
kapılarına alınmıştır.
Canlı Hayvan İthal
Eden Firmalar
- Acar Pazarlama -
As Hayvancılık
- Albayrak Dış Ticaret Paz. - Ak İthalat
- Altın Et Kombinası A.Ş. - Alka Pazarlama
- Anadolu Gıda -
Aker Gıda Sanayi
- Anadolu Et -
Akka Gıda Sanayi
- Astrans Gemi Nakliye -
Balkan Kimya
- Aygül Otomotiv San. -
Balcılar Dayanıklı Tüketim Malları
- Akabe -
Batı Dış Ticaret
- Ak-As -
Beta Et
- Ak-Et -
Beta Gıda
- Antik Turizm San. -
Bozbeyoğlu Et
- Aras Tarım Ürünleri - Bulut Besicilik
- Anet Antalya Entegre Tesisleri - Besler
- Arimpo -
Birlik İth-İrh.
- Arvad -
Bessüt Besi
- Aydoğanlar Demir -
Beritan
- Aytaç Dış Ticaret - Birleşik
İthalat
- Assan Gıda Sanayi - Bihet Gıda İth.
İhr. San.
- Assan Demir Saç -
Boğaziçi Et ve Gıda
- Aksal Dış Ticaret - Besan Besicilik
- Akyıl Tarım Ürünleri - Bolvadin Elektrik
- Aco Dış Ticaret - Belis Gıda
Sanayi
- Assaç İth-İhr. - Başaran Et
- Başyazıcıoğlu Entegre - Filora
Dış Tic.
- Cevher -
Fırat Et ve Gıda San.
- Cahit Tataroğlu -
Global Uluslararası İth. İhr.
- Cansan San. Gıda -
Güven Gıda San.
- Çakar Turizm -
Güneş Nakliyat
- Cerman İnşaat Taah. - Gintes Gıda
- Çankaya Nakliyat -
Güller
- Çan Çiftliği -
Gündoğdu Süt Mamülleri
- Çalışkan Canlı Hayvan Tarım
Ürünleri - Gümrükçüoğlu Koll.
Şti.
- Çamlı Besicilik -
Hadi Doğan Mersin Et Entegre Tes.
- Cezin Gıda San. ve Tic. - Haliç Gıda ve Tic. Tesisleri
- Çekmece Et -
Hakan Gıda
- Can-Ka İth. İhr. - Hanoğlu
- Demirci Maden Ltd. Şti. - Has-Et Gıda San.
- Daştanlar -
Hayat Besicilik
- Denge Hayvancılık - Hilal İnşaat
- Denen Gıda ve Tarım Ürünleri - Hane Dış Tic.
- Dörtler Gıda San. ve Tic. - Hacı Yazıcı
İnş.
- Doğu Et -
Halil Gıda
- Dana Deri -
Hak Yağ A.Ş.
- S. S. Döğer T. K. Koop. - İstanbul Et ve Gıda
- Dost-El Ltd. Şti. - İnso
Dış Tic.
- Erzurum Et ve Et Ürünleri - İnter Gıda
- Ekip Taşımacılık -
İnzer Tarım
- Efeks Et ve Taşımacılık - İnter
İnş. San. A.Ş.
- Efeks Gıda -
İmpeks Et Entegre Tes.
- Ege Canet -
Tezgi Besi Çiftliği
- Etciler Et Mamülleri -
Teather Man Deri
- Emek Hafriyat İth. İhr. - Koza Et ve
Gıda
- Erat Gıda -
Kayarlar Et San.
- Ergin Besicilik Ltd. Şti. - Kürşat Canlı Hayvan
Ltd. Şti.
- Erdoğanlar -
Kaptanoğlu Dış Tic.
- Eletronal Elektrik Aletler San. ve Tic. - Kocaman Tarım
- Entaş Et San. -
Kazaduman Besicilik
- Entaş Gıda San. - Kar-Et Entegre
Tesisleri
- Erter Gıda San. -
Kartaran Dış Tic. Ltd. Şti.
- Etsan Gıda San. -
Kasımoğulları Tarım Ürünleri
- Foodaks Gıda San. - Kesimoğulları
İtl. İhr.
- Kızılırmak Et ve Gıda - Samuko
Dış Tic. Ltd. Şti.
- Kocalar Hayvancılık San. - Safa
Dış Tic.
- Külekardeşler Et Kom. San. Tic. Ltd. Şti. - Seley Entegre Et San.
- Mahmutoğlu İnşaat -
Şahrani Et Mamülleri
- M. B. Yapı ve Dış Tic. - Serhat
Tarım Ürünleri
- Mukesa -
Tikveşli
- Maç Tarımsal San. ve Tic. - Tansaş A.Ş.
- NCS Dış Tic. - Tar-Mak San.
- Nur Vizon -
Tam Et ve Et Mamülleri
- Meka Ltd. Şti. -
Tur-Et Gıda Ltd. Şti.
- Özsoylar Besicilik -
Türken Gıda
- Özçakır Gıda San. - Tanerler Ltd. Şti.
- Özbaşlar Dış Tic. -
Tuğrul Tic.
- Öner Yaş Seb. Mey. - Tareks
- Özaktay İth. İhr. - Topçuğlu Et
- Özel Fatoş Abla Koleji - Tayip Besicilik Gıda San.
- Öngel -
Tansaç
- Öz Anadolu Gıda -
Trakya Tarım
- Odaksan Gıda ve Tarım - Titaş
Mak. San.
- Op. TAŞ. -
Tamga Gıda San.
- Özbey Mobilya -
Vak-Bir A.Ş.
- Orşan Dış Tic. - Vektör Gıda
- R. C. S. -
Vardar Dış Tic. Ltd. Şti
- Pınar Et -
Yurtsever İnşaat
- Pınar Un -
Yaldızlı Sigorta
- Pınar Su -
Yaşıklar Gıda Ltd. Şti.
- Pınar Yem -
Yaşar Dış Tic.
- Pınar Gıda San. - Yaylacık Et San.
- Pınar Tarım Ürünleri - Yıldız Gıda
- Pınar Entegre Tesisleri - Yıldız Taş.
- Pınar Süt -
Yıldırım İth. İhr.
- Randıman Gıda San. - Ziraat Dış Tic.
- Riski Denen -
Zeki Soner Tic.
- Sametal Dış Tic. - Uluslararası
Gıda Hiz.
- Sun İnşaat Ltd. Şti. -
Uzunoğlu Tekstil
- Süleymanoğulları İth. İhr. - Uğur
İş İnşaat
- Sotaş A.Ş.
Bilgi Notu
7/609-1295 esas nolu İstanbul Milletvekili
Sayın Dr. Azmi Ateş’in firmalar bazında et ithalatına
ilişkin yazılı soru önergesine Bakanlık görüşümüz.
1. Bilindiği üzere yutdışından
ülkemize ithal edilecek hayvan ve hayvansal ürünlerin kalite ve
sağlık yönünden kontrolleri gerek ithalattan önce gerekse ithalat
sırasında Bakanlığımızca yapılmaktadır.
Ayrıca Bakanlığımızca ülkemizdeki hayvansal, bitkisel
ve gıda üretim ve tüketim durumları devamlı takip edilmekte ve
değerlendirilmektedir. Geçmiş yıllarda yapılan
değerlendirmelerde tüketimin üretimden daha fazla olduğu gözlenmiştir.
Dolayısıyla ihtiyaç duyulan açığın kısa vadede
ithalat yoluyla kapatılmasında zaruret görülmüştür.
Şüphesiz ki açığın üretimin
artırılması yoluyla giderilmesi esastır. Bu nedenle de
üretimin artırılması için Bakanlığımızca
gerekli projeler geliştirilmekte ve yürütülmektedir. Diğer taraftan
bilindiği üzere ülkemize ithal edilecek mallara, ithalatta uygulanacak fon
ve vergileri belirleme yetkisi Bakanlar Kurulunda bulunmakta olup ülkenin tüm
ekonomik dengeleri gözönünde bulundurularak alınan ithalat rejimi
kararları Dış Ticaret Müsteşarlığınca
yayımlanmaktadır.
2. Ülkemize 31.12.1993 tarihinden itibaren ithal edilen
kasaplık hayvan miktarları 1994 yılında 14 393 baş, 6
897 000 $, 1995 yılında 349 769 baş 222 098 000 $,
sığır eti miktarları 1994 yılında 9 918 ton, 9
735 000 $, 1995 yılında 45 102 ton 76 259 000 $ değerinde olup,
ithalatçı firmalara ait listeler ektedir.
1995 Yılında Et İthal
Eden Firmalar
- Aytaç Dış Tic. - Pınar Deniz
- Iboral Tic. -
Pınar Yem
- Echo Gıda -
Assan Gıda
- Eteks -
As-Sac
- Etçiler -
Bozbeyoğlu Et
- Melita -
Fırat Et
- Van-Et -
Maret
- Gençler
- Tesuteks -
Devir Deri
- Yaşar Dış Tic. - Ettat
Gençoğlu
- İnter Gıda -
Pınar Su
- İmeks -
Pınar Un
- Tepetaş -
Balet
- Pınar Et -
Tempo
- Denen -
İlhan Pehlivan Et
- Oral Et -
Gandez Dış Tic.
- Başyazıcoğlu - Florya Tic.
- G. C. Gıda -
Gambe Tic.
- Tamet -
Flora Tic.
- Entaş -
Başbil Tic.
- Sartaog -
Et-Tav
- Elif Et -
Erhan Balta
- Kipa Pazarlama -
Başkent Et
- Maç Tarımsal -
Ege Can Et
- İsmer -
Attoğlu Dış Tic.
- Tark Tarımsal -
Ekim Dış Tic.
- Etsan Gıda -
Özdanacı
- Dörtler -
Özsu
- Aret -
Çetin Gıda
- Tansaş -
İstek Turizm
- Karatar Turizm -
Bulut Besicilik
- Öngel Et -
Odabaşı Tic.
- Anadolu Et -
Mete Dış Tic.
- Maç Tarımsal
- Melita Gıda -
Aksaray Duygu Gıda
- Merka İnş. -
Halikarnas Turizm
- Buluta Deri -
Tidaş Tic.
- Başaran Tic. -
Harmancı Et
- Özdanacı Et -
Orel Domda Tic.
- Boral Et -
Naç Dış Tic.
- Besler Et -
Hasan Tahsin
- Özçakır Gıda - BermaTic.
- Üç Nokta Tic. -
Betan Gıda
- Ak Otomotiv Tic. -
Temse İnşaat
- İntermed Tic. -
Özdabak Tic.
- İstanbul Et -
Elkolit Tic.
- Ekşi Gemrökleme -
Torkistan Tic.
- RCS Dış Tic. - Kartaran Tic.
-Nur Koll. Şti. -
Anetsan Tic.
- Mehmet Pamukçu -
Borak Tic.
- Areks Tic. -
Set-İş
- Södaş Tic. -
Sametal
-Er-Met -
ETP Et
- Pamukçuoğlu Tic. -
Kesimoğlu
- Mukesa -
Özkuyumculuk Tic.
- Çoşkun Et -
Tipaş Turizm
- Ege Deri -
GCHO Gıda
- Yadaş Tic. -
Zeki Sonal
- Beril Metal Tic. -
TRGDOLİ
- Denka Tic. -
Marmara Tic.
- DSNKA Dericilik -
Hayri Durmaz
- Birleşik Dericilik - Geka Tic.
- Farko -
Özsu Gıda
- Nur-Vizyon -
Özçakır Gıda
- Kocalar Tic. -
Süleymanoğlu Tic.
- Teksim Tic. -
Nam İç Dış Tic.
- Şark Et -
Vilmeks Tic.
- Samuko Tic. -
Tarla Tarımsal
- Demir Hali Tekstil -
Demircioğlu Tic.
- Kule Kardeşler -
Vak-Bir Tic.
- Yavuz Gıda -
Akyıl Dış Tic.
- Kökle İth. -
Glomar Tic.
- Nuta Et -
Dastanlar Tic.
- Bilgin Bulutoğlu -
Çekmece Et
- Can-Ka -
Hakan Gıda
- Almer -
Bonfilet Tic.
- Mehmet Akın -
Grluks Deri San.
- Davge Hayvancılık - Filmotok
- Grant Tic. -
Kayak Sucukları
- Demtur Dış Tic. - Boğaziçi Et
Bilgi Notu
7/608-1294 Esas nolu İstanbul Milletvekili
Sayın Dr. Azmi Ateş’in hayvan ölümlerinin sebebine ilişkin
yazılı soru önergesine Bakanlık görüşümüz.
Mersin İli Mut ilçesi Güme köyü koyun ve
keçilerinde 26.2.1996 tarihinde (o tipi şap hastalığı
tespit edilmiştir. Kocaeli İli Gebze ilçesi Mudarlı köyünde
sığırlarda 13.2.1995 tarihinde sığır vebası
çıkmış hastalık 7.4.1995 tarihinde söndürülmüştür.
Hastalığın çıkışından sönüşüne kadar 2
baş sığır ölmüş, 37 baş sığır
itlaf edilmiştir.
Malatya İli Dilek köyünde, Doğanşehir
ilçesi Polat köyünde ve Çavuşlu köyünde 1996 Ocak ve Nisan ayları
arasında 3 mihrakta sığır vebası
hastalığı tespit edilmiş, toplam 18 baş sığır
ölmüş, 11 baş sığır ise itlaf edilmiştir. Hatay
İli ve ilçesinde 1996 yılında hayvan hastalığı
tespit edilmemiştir.
Yukarıda bahsedilen hastalıklarla ilgili
olarak 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve
Zabıtası Kanunu ile Yönetmeliğinin hastalıklara ait amir
hükümleri doğrultusunda idari ve fenni tedbirler alınarak
söndürülmüştür.
Belirtilen hastalıkların Deli Dana
hastalığı ile ilgisi bulunmamaktadır.
İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi
Ateş tarafından Bakanlığımıza cevaplanmak üzere
verilen soru önergesi incelenmiştir.
Buna göre;
Yıllar itibariyle ithal edilen hayvan yemi ve süt
ürünlerinin listesi aşağıya
çıkarılmıştır.
Hayvan Yemi
Yıllık Ülke
Miktar (Kg.) Değer $
1992 Almanya 11 500 21 742
1992 Danimarka 32 195 36 889
1992 İsviçre 10 000 9 133
1992 Bulgaristan 78 250 6 973
TOPLAM 131
945 74 737
1993 Danimarka 10 800 63 766
1993 Fransa 4 000 28 182
TOPLAM 14
800 91 948
1994 Belçika-Luksenburg 20 000 4 796
1994 Danimarka 257 336 190 226
1994 Hollanda 20 640 10 255
1994 Bulgaristan 40 000 4 871
TOPLAM 337
957 210 148
1995 Belçika-Lüksenburg 40 000 10 530
1995 Danimarka 428 438 267 154
1995 Hollanda 57 659 30 333
1995 Tayvan 1 927 1 339
TOPLAM 528
024 309 456
Süt ve Süt ürünleri :
Yılı Miktarı
(Ton) Değeri
(Bin $)
1991 18
832 17
602
1992 22
400 27
078
1993 18
166 26
090
1994 11
773 18
060
1995 14
238 27
727
TOPLAM 85
409 116
557
FOTOKOPİ VAR
Bilgi Notu
7/606-1292 Esas nolu İstanbul Milletvekili
Sayın Dr. Azmi Ateş’in ithal edilen ete ilişkin yazılı
soru önergesine Bakanlık görüşümüz.
Ülkemizin 1991 yılından bu yana et tüketim miktarı
(bin ton)
Yıllar Sığır
Eti Koyun
Eti Tavuk Eti
1991 479 259 275
1992 500 296 326
1993 508 281 415
1994 455 222 461
1995 495 240 485
1991 Yılından bu yana ithal ettiğimiz et
miktarı (bin ton)
Yıllar Sığır
Eti Koyun
Eti Tavuk Eti
1991 63 0 1
1992 68 0 3
1993 60 0 0
1994 12 0 0
1995 60 0 0
Koyun ve sığır eti ithalatında
kasaplık canlı hayvan ithalatının et eşdeğerine
çevrilmiş miktarı dahildir (% 55)
1991 yılından bu yana ithal edilen et
miktarının tüketilen et miktarı içindeki payı (%)
Yıllar Sığır
Eti Koyun Eti Tavuk Eti
1991 13 0 0.4
1992 14 0 0.9
1993 12 0 0
1994 3 0 0
1995 12 0 0
İthal edilen etin tüketilen et içerisindeki
payı yıllara göre artış göstermemiştir.
22. –
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Açık
Öğretim Fakültesi sınavlarının her il merkezinde
yapılmasına ilişkin sorusu ve Mlilî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/611)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim
Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunu emirlerinize arz ederim.
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Açık Öğretim Fakültesi sınavları
illerde yapılmaktadır. Ancak yeni il olan birçok merkezde bu
sınav yapılmamaktadır. Bu sınavların sınava
girenlerin mali sıkıntıya düşmemesini önlemek için her il
merkezinde yapılması mümkün değil midir?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1302-7/611-1312
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 19.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1411 sayılı yazısı.
Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun “Açık Öğretim Fakültesi
sınavlarının her il merkezinde yapılmasına
ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Açık Öğretim Fakültesi sınavları
yurt çapında 63 il merkezinde yapılmakta ve mevcut bürolar yeterli
hizmeti vermektedir. Açık Öğretim Fakültesi
sınavlarının her il merkezinde yapılabilmesi için, belirli
sayıda öğrenci ve öğretim elemanının bulunması
gerekmektedir.
Arz ederim. Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
23. –
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun;
İthal
edilen etlerin denetlenmesine,
Gübreye
yapılan sübvansiyon ödemelerine,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın yazılı cevabı (7/612, 613)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve
Köyişleri Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunu emirlerinize arz ederim.
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Türkiye ithal ettiği etleri nasıl denetlemiştir?
Bu konuda 1935 yılında Cenevre’de Birleşmiş Milletlere üye
ülkelerce imzalanan ve hayvansal ürünlerin evrenselliğini yasal zemine
oturtan uluslararası anlaşmaya uyulmuşmudur? Anlaşma
gereği ithal edilen etlerin denetimi veteriner hekimleri kuruluşlarınca
mı yapılmıştır?Yapılmadı ise bu anlaşma
çiğnenmiş olmamakta mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve
Köyişleri Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunu emirlerinize arz ederim.
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Devlet gübreye subvansiyon uygulamaktadır. Bunu
fatura karşılığı yapmaktadır. 1995
yılında subvansiyon almak için faturası kesilen gübre
miktarı ne kadardır? Ne kadar subvansiyon ödemesi yapılmıştır.
Buna göre gübre tüketimi ne kadar olmuştur?
T.C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı
: AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı
yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız
ekindeki İstanbul Miletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın
Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Tokat
Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul Milletvekili
Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı soru önergeleri
incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
BİLGİ NOTU
7/613-1314 esas nolu Bartın Milletvekili
Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun gübreye yapılan
subvansiyon ödemelerine ilişkin yazılı soru önergesine
Bakanlık görüşümüz.
1995 yılında 4.3 milyon ton fiziki kimyevi
gübre tüketilmiş olup bu gübreler için çiftçiye 16.5 Trilyon TL.
destekleme ödemesi yapılmış bulunmaktadır.
BİLGİ NOTU
7/612-1313 Esas nolu Bartın Milletvekili
Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’na ait ithal edilen etlerin
denetlenmesine ilişkin yazılı soru önergesine Bakanlık
görüşümüz.
Yürürlükteki ithalat rejimine göre ithal edilecek etler
fiili ithalattan önce müracaat aşamasında, fiili ithalat
sırasında da 3285 sayılı Hayvan Sağlığı
ve Zabıtası Kanununa göre hayvan hastalıkları yönünden ve
laboratuvar kontrolleri ile de kalite kontrolü (Fiziksel, Kimyasal,
Mikrobiyolojik analizler ile Hormon analizleri yönünden) ne tabi
tutulmaktadır. Müracaat aşamasında mevzuatımıza uygun
olmayan etlere kontrol belgesi verilmemekte fiili ithalat sırasında
ise laboratuvar kontrolleri uygun olmayan etlerin yurda girişine müsaade
edilmemektedir. Analizler İl Kontrol Müdürlükleri ile Veteriner Kontrol
Araştırma Enstitülerinde yapılmaktadır.
24. –
İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, ilkokul ve
ilköğretimin 1. kademesindekilere tavsiye edilen dergilere ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı
cevabı (7/617)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
9.4.1996
Mustafa
Baş
İstanbul
1. 1995-1996 öğretim yılında ilkokul ve
ilköğretimin 1. kademesine Bakanlıkça hangi ünite dergileri tavsiye edilmiştir?
2. Bu dergiler tavsiye edilirken hangi ölçüler baz
alınmıştır?
3. Aynı sınıfta hem ders kitapları
hem de dergilerin öğrencilere satın
aldırıldığı, ders kitaplarının bir kenara
bırakılıp dergilerin okutulduğu doğru mudur?
4. Dergi paraları ile ilgili olarak velilerden
gelen şikâyetler doğrultusunda şimdiye kadar hangi işlemler
yapılmıştır?
5. Ünite dergilerinin pazarlanmasında okul müdürü
ve öğretmenlere Bakanlığınızca tanınan kar
marjı ne kadardır? Bu marjın 1995-1996 öğretim
yılında toplam miktarı ne kadar olmuştur?
6. Dergilerle ilgili olarak 1996-1997 öğretim
yılında yeni bir düzenlemeye gitmeyi veya ders kitabı veya dergi
arasında bir tercih yaparak dergileri kaldırmayı düşünüyor
musunuz?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanı
Sayı
: B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1304
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 19.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1411 sayılı yazısı. (Önerge
7/617-1319)
İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa
Baş’ın “ilkokul ve ilköğretimin I. kademesinde tavsiye edilen
dergilere ilişkin” soru önergesi incelenmiştir.
1. 1995-1996 öğretim yılında ilkokul ve
ilköğretim I. kademe öğrencilerine aşağıda belirtilen
ünite dergileri tavsiye edilmiştir.
a)Koza Ünite Dergisi
b) Tekışık Ünite Dergisi
c) Üner Ünite Dergisi
d) Başarı Ünite Dergisi
e) Ünitelerle Beşyıl Ünite Dergisi
f) Serhat Basamak Ünite Dergisi
g) İlke Ünite Dergisi
h) Çağdaş Ünite Dergisi
ı) İlkaşama Ünite Dergisi
i) Özgün Ünite Dergisi
j) Uzman Ünite Dergisi
k) Temel Eğitim Ünite Dergisi
2. Ünite dergileri, 1739 sayılı Millî
Eğitim Temel Kanunu’nun 54. maddesine istinaden hazırlanan ve
16.6.1993 tarih ve 21609 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Millî
Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları İnceleme
Yönetmeliği esaslarına göre değerlendirilmektedir.
3. Ünite dergileri ders kitabı
dışında tavsiye eser niteliğinde olup öğrencilere
aldırılma zorunluluğu bulunmamaktadır.
4. Dergi paraları ile ilgili olarak
Bakanlığımıza intikal eden herhangi bir şikâyet
yoktur.
5. Ünite dergilerinin pazarlanmasında okul müdürü
veya öğretmenlerine Bakanlığımızca
tanınmış hiçbir kâr marjı bulunmamaktadır.
6. Ders kitapları eğitim öğretim için
esas unsur kabul edilmekte ve öğrencilere aldırılmaktadır.
Ünite dergilerinin öğrencilere aldırılması için herhangi
bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
25. – Tokat
Milletvekili Ahmet Feyzi İnceöz’ün, İngiltere’den ithal edildiği
iddia edilen canlı hayvan ve sığır etine ilişkin
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Atilla’nın
yazılı cevabı (7/619)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Atilla tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize
arz ederim.
1.4.1996
Dr.
Ahmet Feyzi İnceöz
Tokat
Kamuoyunda Deli Dana hastalığı olarak
bilinen hayvanlardan insanlara bulaşabilen hastalıkla ilgili
kamuoyunda bir takım soru işaretlerinin giderilmesi
lazımdır.
Söz konusu hastalığın kamuoyunca
yeterince bilinmediği ve dünya kamuoyunun şu anda üzerinde
ilgilendiği konulardan birisi olan bu hastalık, ülkemizi
ilgilendirdiği kanaatındayım. Bu itibarla;
1. İngiltere’den son 1 yıl içinde ne kadar
canlı hayvan ve sığır eti ithal edilmiştir.
2. Bu ithalat hangi firmalar aracılığıyla
gerçekleştirilmiştir ve bunların ne kadarı tüketime
sunulmuştur.
3. Bu hastalık bakımından risk
taşıyan ülkeler hangisidir? Bu ülkelerden gerçekleştirilen
ithalatın boyutu ne noktadadır?
4. Halk sağlığı açısından
çok önemli olan bu hastalık için acilen almayı düşündüğünüz
tedbirler nelerdir?
T.C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı
: AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı
yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız
ekindeki İstanbul Milletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın
Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Tokat
Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul
Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı soru
önergeleri incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte
sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
BİLGİ NOTU
7/619-1321 esas nolu Tokat Milletvekili Sayın
Ahmet Feyzi İnceöz’ün İngiltere’den ithal edilen canlı hayvan ve
sığır etine ilişkin yazılı soru önergesine
Bakanlık görüşümüz.
1. İngilere’den 1990 yılından beri
canlı hayvan ithalatı yapılmamıştır. Ancak
Aralık 1995’de 20 ton Ocak 1996’da 20 ton olmak üzere toplam 40 ton taze
veya soğutulmuş kemiksiz et ithalatı gerçekleşmiştir.
2. 9
Ağustos 1995 tarihli Bakanlığımız tebliği
çerçevesinde Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığının verdiği ithal izni çerçevesinde
Bakanlığımızdan Kontrol Belgesi alan Adana Güneş
Tarım Ürünleri firması tarafından 40 ton kemiksiz et
ithalatı yapılmış ve tüketime sunulmuştur.
Miktarın küçük olması nedeniyle söz konusu etlerin tamamı
tüketilmiş olabilir.
3. BSE hastalığı bakımından
İngiltere, İskoçya, İrlanda, K. İrlanda, Fransa, Portekiz
ve İsviçre risk taşımaktadır. Bu ülkelerden bulaşmaya
sebep olabilecek hayvan ve hayvansal ürün ithalatı 27.3.1996 tarihinden
itibaren durdurulmuş olup, bu ülkelerden İngiltere, İrlanda, K.
İrlanda ve İskoçya dan bulaşmaya vasıta olabilecek riskli
ürünlerin ithalatı 1990 yılından beri yasak konulmuştur.
Ancak, taraf olduğumuz Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde
Sağlık ve Bitki sağlığı Anlaşmasına
göre Uluslararası Salgın Hayvan Hastalıkları Ofisinin
belirlediği şartlar doğrultusunda bu ülkelere konulan yasaklama
19.7.1995 tarihinde daraltılmıştır. Bu tarihten itibaren
tekrar yasakladığımız 27.3.1996 tarihine kadar
İngiltere den toplam 40 ton taze veya soğutulmuş et ithal
edilmiş olup, bunun dışında bir ithalat
yapılmamıştır.
4. Halk sağlığı ve hayvan
sağlığı açısından önemli olan bu hastalık
ile ilgili olarak Bakanlığımızca hastalık görülen
ülkelerden bulaşmaya sebep olabilecek bütün hayvan ve hayvansal ürün
ithalatı 27.3.1996 tarihinden itibaren yasaklanmıştır. Yasaklanan
mallar listesi ekte sunulmuştur. Hastalık nedeniyle yasaklanan
ülkeler, A.B. Veteriner Komitesi ve Uluslararası Salgın Hayvan
Hastalıkları Ofisi nezdinde takip edilmektedir.
26. –
İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci’nin, İstanbul Çantaköy
Büyükçavuşlu Sulama Göleti Kooperatifi üyelerine hayvan verilmesine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Atilla’nın yazılı cevabı (7/620)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yazılı
olarak cevaplandırılmasını diliyorum.
Saygılarımla. Ahmet
Güryüz Ketenci
İstanbul
1. “İstanbul-Silivri, Değirmenköy, Çantaköy
Büyükçavuşlu Sulama Göleti Kooperatifi” ne üye 100 aileye 200
büyükbaş hayvan verilmesi için, 1.4.1996 tarihinde Bakanlıkça
yapılması öngörülen ihale yapılmış mıdır?
2. Değirmenköy’de kendilerine hayvan verilmesi
gereken köylüler, ahırlarını hazırlayıp bekledikleri
halde, sadece Afyon’da hayvan dağıtımı
yapıldığı şeklindeki söylentiler doğru mudur?
Doğru ise Sayın Bakanın seçmeni olmayan vatandaşların
mağduriyeti ne zaman giderilecektir?
T.C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 28.5.1996
Sayı
: AİD/BŞV-3-1088/32030
Konu : Soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 19.4.1996 tarih ve 1412 sayılı
yazınız.
İlgi de kayıtlı yazınız
ekindeki İstanbul Miletvekili Sayın Dr. Azmi Ateş, Bartın
Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu, Tokat
Milletvekili Sayın Dr. Ahmet Feyzi İnceöz ve İstanbul
Milletvekili Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’ye ait yazılı soru
önergeleri incelenmiş olup, Bakanlık görüşlerimiz ekte
sunulmuştur.
Gereğini arz ederim. İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Bilgi Notu
7/620-1326 esas nolu İstanbul Milletvekili
Sayın Ahmet Güryüz Ketenci’nin“İstanbul-Çantaköy Büyükçavuşlu
Sulama Göleti Kooperatifi” üyelerine hayvan verilmesine ilişkin
yazılı soru önergesine hazırlanan Bakanlık görüşümüz.
Bakanlığımız gerek ülkemiz
hayvancılığını geliştirmek ve gerekse dar gelirli
küçük çiftçi ailelerinin gelir düzeylerini yükseltmek amacıyla
hazırlamış olduğu “Ortaklar Mülkiyetinde Süt ve Besi
Sığırcılığı” projelerini 1991
yılından itibaren kooperatiflere uygulamaktadır. Bu projeler
için her yılın bütçe imkânları dahilinde
Bakanlığımıza sağlanan ödeneklerle şimdiye kadar
85 kooperatif projesine kredi tahsisi yapılarak, 8 500 kooperatif
ortağının ithalat yoluyla 17 000 adet kültür ırkı gebe
düve sağlanmış olup, 1995 yılı yatırım
programında yer alan İstanbul-Çatalca-Çiftlikköy Tarımsal
Kalkınma Kooperatifine gerekli ödenek tahsis edilerek 100 kooperatif
ortağına 200 baş ithal gebe düve teslim edilmiştir.
Hayvancılığın geliştirilmesine
ilişkin 95/7418 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 9.
maddesine göre Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin
uygulayacağı “Ortaklar Mülkiyetinde Süt ve Besi Sığırcılığı”
projelerine 2 yıl içerisinde kullandırmak üzere
Bakanlığımıza 9 Trilyon TL. ödenek ayrılmış
olup, bu ödenekle 771 kooperatif projesi programa
alınmıştır. Bu ödenekten öncelikle sağlanacak kaynak
miktarı gözönüne alınarak 98 kooperatif canlı demirbaş
alımı için ihaleye çıkarılmıştır. İhaleye
çıkarılan kooperatifler arasında
İstanbul-Silivri-Değirmenköy kooperatifi de yer
almıştır. Kaynağın sağlanamaması sebebiyle
ihaleler iptal edilmiştir.
Daha sonra T.C. Ziraat Bankası kaynaklarından
2.5 Trilyon TL. ödenek sağlanmış ve kooperatif ihaleye
çıkarılmıştır. Bakanlığımız
öncelikle kredilendirilecek 75 kooperatifin seçimini bölgenin geri
kalmışlığı, öncelikli yöre olup
olmadığı, kooperatif ortaklarının gelir düzeyleri, tüm
ortakların geçimlerini hayvancılıktan sağlayıp
sağlamadığı ve göç durumları v.s. gibi
kıstasları gözönüne alarak yapmıştır.
T.C. Ziraat Bankasından ödenek
aktarılması için Bakanlığımız gereken
çalışmaları yapmakta olup ödenek aktarılması
sağlandığı takdirde ilk etapta İstanbul-Silivri-Değirmenköy
kooperatifi kredilendirilecektir.
27. – Kütahya
Milletvekili Metin Perli’nin, Seyit Ömer Termik Santralı işletme
hakkının devrine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/621)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü Doğan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
Metin
Perli
Kütahya
Sorular : Seyit Ömer Termik Santralı işletme
hakkının devriyle, yap-işlet-devret modeli esas alınarak
2x75’lik ünite ilavesi teklif alma son günü 24 Nisan 1996 günüdür. Bu
açıdan;
1. Fizibilite yapma yetkisi almak için ilan
yapılmış mıdır?
2. Hangi firmalar, hangi tarihlerde yetki talebinde
bulunmuşlardır?
3. İlk yetki belgesi olan ABD menşe’li NRG ve
Egem Enerji ortaklığı mıdır? Hangi Bakan, hangi
tarihte bu yetkiyi vermiştir?
4. SLI ve Seyit Ömer TEAŞ kârlı bir
işletmeler olup ilave üniteyi 2-2,5 yılda kendi kârları ile (4. ünitede olduğu gibi) kendisi
kurabilecek iken niçin başka firmalara verilmektedir?
5. Gerekli kömür rezerv araştırmaları
yapılmış mıdır? Ne kadar rezerv vardır?
6. Termik Santrallerin ömürleri kaç yıldır?
7. Bu bir imtiyaz hakkı doğurmuyor mu?
Afşin-Elbistan örneği ortada iken, Anayasal engel
kaldırılmadan niçin işletmeler tedirgin hale getirilmiştir?
8. Yap-işlet-devret modeli otoyollar, Barajlar,
liman ve Marinalar için uygulanabileceği halde, çalışan, üreten,
kâr eden ve kendisi bu yatırımı yapabilecek işletmeler için
bu modelin kullanılmasının gerekçesi nedir?
T.C.
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 31.5.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başknanlığı
Sayı
: B.15.0.APK.0.23-300.651
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığı’nın 19.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/621-1327/3433
sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Metin Perli’nin
tarafıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 96
ncı maddesi gereğince cevaplandırılması istenen, 7/621
esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak
ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim. Hüsnü
Doğan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Kütahya Milletvekili
Sayın Metin Perli’nin
Yazılı Soru
Önergesi ve Cevapları
(7/621-1327)
Seyitömer Termik Santralı işletme
hakkının devriyle, Yap-İşlet-Devret modeli esas
alınarak 2x75 MW’lık ünite ilavesi teklif alma son günü 24 Nisan 1996
günüdür. Bu açıdan;
Soru 1 :
Fizibilite yapma yetkisi almak için ilan
yapılmış mıdır?
Cevap :
“TEK Dışındaki Kuruluşların
Elektrik üretimi, iletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile
Görevlendirilmesi” hakkındaki 3096 sayılı Kanunun
esaslarını belirleyen “TEK Dışındaki Kuruluşlara
Elektrik Enerjisi Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve
Ticareti Konusunda Görev Verilmesi” hakkındaki 11488 sayılı
yönetmeliğin 5. maddesinde, görev almak üzere şirketlerce
Bakanlığa yapılacak müracaatların şekli
belirlenmektedir.
Söz konusu maddenin incelenmesinden de görüleceği
üzere, Bakanlığın işletme hakkı devri için ilana
çıkma mecburiyeti yoktur.
Nitekim Egem Enerji-Lurgi Energie Und umwelt GmbH
konsorsiyumu 29.9.1995 tarihinde 11488 sayılı yönetmeliğin 5.
maddesine göre Seyitömer Termik Santralının işletme
hakkını devir almak ve aynı zamanda 2x75 MW’lık yeni bir
santral inşa etmek üzere ön başvuruda bulunmuşlardır. Bu
talep üzerine 22.11.1995 tarih ve 4444 sayılı Bakan Olur’u ile
26.4.1996 tarihine kadar firmalardan fizibilite raporu isteme süreci
başlatılmıştır.
Soru 2 :
Hangi firmalar, hangi tarihte yetki talebinde
bulunmuşlardır?
Cevap :
Egem Enerji-Lurgi Energie Und umwelt GmbH konsorsiyumundan
başka, isimleri ve başvuru tarihleri ekli listede yazılı 8
firma daha işletme hakkı devri ile birlikte 2x75 MW’lık ek tesis
yapımı için başvuruda bulunmuş ve söz konusu firmalardan da
26.4.1996 tarihine kadar fizibilite raporlarını teslim etmeleri istenmiştir.
Esasen 22.11.1995 tarih ve 4444 sayılı Makam
Olur’u ile başlatılan fizibilite raporu isteme sürecine
bağlı kalınarak yapılan başvurular bir yetki talebi
niteliğinde değildir.
Soru 3:
İlk yetki belgesi olan ABD menşe’li NRG ve
Egem Eneji ortaklığı mıdır? Hangi Bakan, hangi tarihte
bu yetkiyi vermiştir?
Cevap 3 :
Sözkonusu santralın işletme
hakkının devir alınması için ilk başvuran firma Egem
Enerji-NRG; Türk, Amerikan, Alman konsorsiyumudur. Bu firmanın ön
başvurusu üzerine fizibilite süreci başlatılmıştır.
Bu bir yetki belgesi değildir. Firmalardan fizibilite raporu isteme
sürecini başlatan 22.11.1995 tarih ve 4444 sayılı Makam Olur’u,
dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Şinasi
Altıner tarafından onaylanmıştır. Bu süreç içerisinde ekli
listede isimleri yazılı 8 firma daha başvuruda bulunmuş
olup, 26.4.1996 tarihinde bu firmalardan yalnızca 4’ü (Egem Enerji-Lurgie
Energie Und Umwelt GmbH, Rumeli Elektrik Yatırım A.Ş., Sartes
Mühendislik Müşavirlik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., Park Teknik-Saar
Tech GmbH Sqarbergwerke AG) fizibilite raporu teslim etmiştir. Sözkonusu
raporlar Bakanlığımız TEAŞ ve TKİ Genel
Müdürlükleri uzmanlarından oluşan bir alt komisyon tarafından
değerlendirilecektir.
Alt komisyon tarafından değerlendirilen ve
belli bir baza getirilen teklifler Genel Müdür, Müsteşar
Yardımcısı ve Müsteşarın uygun görüşü ile Bakan
onayına arz edilecektir. Bakan onayından sonra Bakanlar Kuruluna
sunulacaktır. Bakanlar Kurulu Kararı olumlu ise, uygulama
sözleşmesi ve diğer alt sözleşmeler imzalanacaktır.
Soru 4 :
SLI ve Seyit Ömer TEAŞ kârlı işletmeler
olup ilave üniteyi 2-2,5 yılda kendi kârları ile (4. ünitede olduğu gibi) kendisi
kurabilecek iken niçin başka firmalara verilmektedir?
Cevap 4 :
Seyitömer Termik Santralı 17 yıldır
çalışan bir santraldır. Termik santralların ömrünün 25-30
yıl olduğu düşünüldüğünde santralın ömrünün 3/4’ünü
kullandığı görülmektedir. Bu nedenle rehabilitasyona ihtiyaç
duyulmaktadır. Mevcut ünitelerin rehabilitasyonu, yeni ünitenin
yapımı ve Seyitömer linyitleri rehabilitasyonunun 650 milyon $
civarında olacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizin mevcut durumu
düşünüldüğünde, devletin kısıtlı imkânları ile bu
boyutta bir yatırımın günümüz koşullarında devlet
eliyle yapılması mümkün görülememektedir.
Soru 5 :
Gerekli kömür rezerv araştırmaları
yapılmış mıdır? Ne kadar rezerv vardır?
Cevap 5 :
Yapılan arama faaliyetleri sonucu, Seyitömer kömür
havzasında 168 850 000 tonu görünür, 20 115 000 tonu hazır olmak
üzere, toplam 188 965 000 ton rezerv olduğu belirlenmiştir. Bu rezerv
mevcut üniteler ve 2x75 MW’lık santral için yeterlidir.
Soru 6 :
Termik Santralların ömürleri kaç yıldır?
Cevap 6 :
Termik santralların ömürleri 25 ila 30 yıl
arasında değişmektedir.
Soru 7 :
Bu bir imtiyaz hakkı doğurmuyor mu?
Afşin-Elbistan örneği ortada iken, Anayasal engel
kaldırılmadan niçin işletmeler tedirgin hale getirilmektedir?
Cevap 7 :
Bunun imtiyaz hakkı olduğuna ilişkin
Anayasa Mahkemesi yorumu bulunmaktadır. Bu doğrultuda firmalarla
imzalanan bütün sözleşmeler Danıştay denetimine gönderilmektedir.
İmtiyaz ile ilgili durumun çözümlenebilmesi için
Bakanlığımızca çalışmalar sürdürülmektedir.
Soru 8 :
Yap-işlet-devret modeli otoyollar, Barajlar, liman
ve Marinalar için uygulanabileceği halde, çalışan, üretip, kâr
eden ve kendisi bu yatırımı yapabilecek işletmeler için bu
model’in kullanılmasının gerekçesi nedir?
Cevap 8 :
1984 yılında yürürlüğe giren “Türkiye
Elektrik Kurumu Dışındaki Kuruluşların Elektrik
Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile
Görevlendirilmesi Hakkında” ki 3096 sayılı kanun ve ilgili
yönetmelikleri ile TEK dışındaki özel sektörün nasıl
yatırım yapacağı belirlenmiştir. Söz konusu Kanun
Bakanlığımıza bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmak üzere
yetki vermiştir. Bu Kanunun 3. ve 5. maddelerine göre mevcut tesislere
rehabilitasyon yapılarak işletme hakkı devri verilir veya
işletme hakkı devri ile birlikte tevsii yaptırılabilir yada
Kanunun 4. maddesine göre yeni bir tesis yaptırılabilir.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz otoyollar, limanlar ve marinalar
gibi enerji dışındaki projelere 3996 sayılı kanunla
YİD Modeli uygulanmaktadır. Bu santralda uygulanacak olan yöntem
Yap-İşlet-Devret modeli olmayıp, yalnızca İşletme
Hakkı devri ve tevsii yöntemidir. Bu yöntem 3096 sayılı Kanun ve
ilgili Yönetmeliğinin (11488) 5. maddesine göre, işletme
hakkının devir alınması ile birlikte ek ünite
inşaasını da kapsamaktadır.
Firma Adı Başvurduğu Tarih
Nurol Yatırım Holding A.Ş. 15.1.1996
Park Teknik-Saar Tech GmbH
Saarbergwerke AG 8.1.1996
Community Energy Alternatives 12.12.1996
Egem Enerji-Lurgi Energie Und
Umwelt GmbH 29.9.1995
Rumeli Elektrik Yatırım A.Ş. 24.1.1996
Korona Mühendislik Elektrik
Sanayi Ticaret A.Ş. 22.1.1996
Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası 23.1.1996
Sartes Mühendislik Müşavirlik
Sanayi Ticaret Ltd. Şti. 26.1.1996
ARCO Coal Company 11.2.1996
28. –
Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın,
karayollarında meydana gelen bozulmalara ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
yazılı cevabı (7/623)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
yazılı olarak Bayındırlık ve İskân Bakanı
Sayın Mehmet Keçeciler tarafından yanıtlanmasını
saygılarımla arz ederim.
Dr.
B. Fırat Dayanıklı
Tekirdağ
1. Tekirdağ-Hayrabolu arasındaki 50
kilometrelik karayolunda meydana gelen bozulma vatandaşları çileden
çıkarmaktadır. Bütün şikâyetlere rağmen Karayolları
Genel Müdürlüğü’nün de konuya ilgisiz kalmasına bir anlam
veremiyorum. Bu yolun asfaltlanması düşünülmekte midir?
Düşünülüyorsa ne zaman için planlanmıştır?
2. Çorlu-Şerefli arasında bulunan 18
kilometrelik karayolu bir çok araca milyonlarca lira zarar vermektedir.
İlgili makamlara yapılan bütün şikâyetler yanıtsız
kalmaktadır. Bu yolun bakım, onarım ve asfaltlanması
düşünülmekte midir? Düşünülüyorsa ne zaman için
planlanmıştır?
3. Tekirdağ-Muratlı Karayolu da son derece
bozulmuştur. Bu yolun bakım, onarım ve asfaltlanması
düşünülmekte midir? Düşünülüyorsa ne zaman için
planlanmıştır?
4. Bunların dışında 1996
yılında Tekirdağ İlinde,Karayolları Genel
Müdürlüğü hangi devlet yollarının yapımını,
onarımını, güvenle kullanılmasını sağlayacak
şekilde bakım altına almayı planlamıştır?
5. Bir yıl önce bölgede yazılı ve görsel
medyayı günlerce meşgul eden “Hayrabolu Köprüsü” unutulmaya terk
edildi. Yirmi yıl önce karayollarının ve yerel yöneticilerinin
hatası ve sorumsuzluğu sonucu diri diri toprağa gömülen tarihî
köprü tekrar yeryüzüne çıkarılmayı bekliyor. Bir yıl önce
Kültür Bakanlığı’nca kazı ruhsatı verilmiş
olmasına karşın, gerekli paranın
çıkarılmaması nedeniyle açılamayan köprü için bu yıl
Bakanlık olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı 23.5.1996
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı
: B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1330
Konu : Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat
Dayanıklı’nın Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 22.4.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/623-1331/3452 sayılı yazısı.
İlgi yazı ilişiğinde alınan,
Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın
“Karayollarında meydana gelen bozulmalar”a dair
Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru
önergesi incelenmiştir.
1. 555-04 Kontrol Kesim numaralı 62 km.
uzunluğundaki yolun 50 km. lik Tekirdağ-Hayrabolu bölümü eski
yıllarda inşa edilmiş blokaj bir şose olup; sonradan iki
yandan genişletilerek, üzerine muhtelif teras malzemeleri çekilmiş ve
yer yer penetrasyon, makadam ve sathi kaplama yapılmış
zayıf üstyapılı bir yoldur. Yolun fiziki
standartlarının yanında geometrik standartları da
düşüktür.
Gerekli onarım için 220 000 ton kırmataş
(110 Milyar TL.) üzerine 350 000 m2 çift kat sathi
kaplama (35 Milyar TL.) olmak üzere toplam 145 Milyar TL. ye ihtiyaç
vardır.
Ancak; Karayolları Genel Müdürlüğüne
ayrılan kaynakların kısıtlı olması ve DPT
Müsteşarlığının yeni iş alınmaması
konusundaki direktifleri gereği; son yıllarda yatırım
programlarına yeni iş alınmamakta, kapasite artıran yeni
yatırımlara girilememektedir.
Bu nedenle, Tekirdağ-Hayrabolu yolu da
Yatırım Programına alınamamıştır.
2. Yatırım Programında 1 Milyon TL.
sı ile yer alan Şerefli Ayr.-Çorlu yolunda 1996 yılında
herhangi bir çalışma yapılmayacak ve rutin bakım
hizmetlerine yıl boyunca devam edilecektir.
Şerefli Ayr.-Çorlu yolunun muhtelif kesimlerinde
yıl içinde 15 km. de astarsız sathi kaplama onarımı
yapılması planlanmıştır.
3. Tekirdağ-Muratlı yolu, 1996 yılı
Yatırım Programında yer almamaktadır. Periyodik olarak
normal bakım hizmetleri yıl boyunca devam edecektir.
Tekirdağ-Muratlı yolunun 15 km. lik muhtelif
kesimlerinde astarsız sathi kaplama onarımı yapılması
planlanmıştır.
4. Tekirdağ ilinde 1996 yılında
Yatırım Programında bulunan diğer yollar :
-Kınalı-Çorlu-Edirne yolu, 1996
yılı Yatırım Programında 1 Milyon TL. ödenekle yer
almaktadır.
Lüleburgaz-Çorlu arasında banket ıslahı
püremanet olarak yapılacak olup; çalışmalara Mayıs ayı
içerisinde başlanacaktır.
-Tekirdağ Şehir Geçişi, 1996
yılı Yatırım Programında 1 Milyon TL. ödenekle yer
almakta olup; doğu bölümü için proje çalışmaları devam
etmektedir.
- (Çorlu-Seymen) Ayr.-Marmara Ereğlisi yolu, 1996
yılı Yatırım Programında 40 Milyar TL. ödenekle yer
almaktadır.
Ek kamulaştırma işlemleri devam etmekte
olup; sezon içerisinde sanat yapıları ve toprak işleri
çalışmalarına başlanacaktır.
-Hayrabolu-Malkara yolu, Asflat Programında yer
almakta ve muhtelif kesimlerde 15 km. de astarsız sathi kaplama
onarımı yapılması planlanmıştır.
5. Hayrabolu Köprüsü, halen Hayrabolu girişinde
anayol güzergâhı altında bulunmaktadır. Köprü bugünkü duruma,
yıllar önce Devlet Su İşlerinin dere yatağını
derive etmesi sonucunda gelmiştir. Yeni bir varyant yapılmadan,
şu aşamada köprünün ortaya çıkartılması mümkün
görülmemektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim. Mehmet
Keçeciler
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
29. –
Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın,
Tekirdağ-Saray’da bir termik santralın kurulacağı
iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/624)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
yazılı olarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü
Doğan tarafından yanıtlanmasını saygılarımla
arz ederim.
Dr.
B. Fırat Dayanaklı
Tekirdağ
Tekirdağ-Saray’da çıkarılan 160 milyon
ton kötü kalite linyiti işlemek üzere termik santral kurulması son
zamanlarda yerel basında ve bölge halkında tepki
uyandırmaktadır. Santraldan çıkabilecek kükürtdioksit ve
sülfirik asitin Edirne’den Tekirdağ’a kadar çok geniş bir alanı
etkileyeceği söylenmektedir.
1. Bu söylentiler doğru mudur?
2. Böyle bir santralın yapılması
planlanmış mıdır?
3. Planlanmış ise hangi aşamadadır?
4. Yatırım kaynağı nereden
sağlanacaktır?
5. Bölge halkının ve çevrenin
sağlığı açısından ne gibi önlemler
alınması düşünülmektedir?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 31.5.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı
: B.15.0.APK.0.23-300-650
Konu
:Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :T.B.M.M.
Başkanlığının 22.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/624-1332/3453 sayılı yazısı.
Tekirdağ Milletvekili Sayın Dr. Bayram
Fırat Dayanıklı’nın tarafıma tevcih ettiği ve Millet
Meclisi İç Tüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen, 7/624 esas nolu yazılı soru
önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü
Doğan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Tekirdağ Milletvekili Sayın Dr. Bayram
Fırat Dayanıklı’nın Yazılı Soru Önergesi ve
Cevapları (7/624-1332)
Tekirdağ-Saray’da çıkarılan 160 milyon
ton kötü kalite linyiti işlemek üzere termik santral kurulması son
zamanlarda yerel basında ve bölge halkında tepki uyandırmaktadır.
Santraldan çıkabilecek kükürtdioksit ve sülfirik asitin Edirne’den
Tekirdağ’a kadar çok geniş bir alanı etkileyeceği
söylenmektedir.
Soru 1. Bu söylentiler doğru mudur?
Soru 2. Böyle bir santralın yapılması
planlanmış mıdır?
Soru 3. Planlanmış ise hangi
aşamadadır?
Cevap 1, 2, 3. Tekirdağ-Saray yöresinde bulunan
düşük kaliteli linyit rezervine dayalı olarak akışkan yatak
teknolojisi ile 300 MW kurulu gücünde bir termik santralın 3096
sayılı Kanun çerçevesinde YİDmodeli ile yapılması için
6.1.1995 tarihinde 22163 sayılı Resmî Gazete ile ilana
çıkılmış ve 15.3.1995 tarihinde ön başvurular kabul
edilmiştir. Başvuran firmalardan 2.4.1996 tarihine kadar fizibilite
raporlarını teslim etmeleri istenmesine rağmen henüz hiç bir
firmadan fizibilite raporu iletilmemiştir. Söz konusu santralın
YİD kapsamında gerçekleştirilmemesi durumunda, ülke
kaynaklarının gerekli tedbirlerin alınarak
değerlendirmesini ve ülke enerji ihtiyacının öncelikle bu
kaynakların harekete geçirilerek karşılanmasını
sağlamak üzere, söz konusu santral yapımı TEAŞ Genel
Müdürlüğünün uzun dönem elektrik enerjisi üretim planlarında da
yeralmakta olup, 2010 yıllarından sonra işletmeye
alınması öngörülmektedir.
Soru 4. Yatırım kaynağı nereden
sağlanacaktır.
Cevap 4. Halen, 3096 sayılı Kanun çerçevesinde
YİD kapsamında ihaleye çıkılan termik santralın
finansmanı santralı inşa edecek firma veya firmalarca
sağlanacaktır.
Soru 5. Bölge halkının ve çevrenin
sağlığı açısından ne gibi önlemler
alınması düşünülmektedir.
Cevap 5. Çevre sağlığını
korumak amacıyla, linyite dayalı olarak planlanan bütün
santralların, yürürlükte olan mevzuatta öngörülen belirli emisyon
değerlerinin altında kurulmasını temin etmek üzere,
bacagazı kükürt arıtma tesisi ile birlikte inşa edilmesi veya
uygun teknolojilerle kurulması gerekmektedir. Bilindiği üzere yeni
kurulacak olan tüm tesisler için yürürlükteki, çevre mevzuatına uygun
olarak ÇEDsürecinde çevresel etki değerlendirilmesi ve alınması
gerekli tedbirler detaylı bir şekilde irdelenmekte ve bu
yükümlülüklerin yerine getirilmesi koşuluyla diğer bir deyişle
ÇEDOlumlu Belgesinin alınmasını müteakip tesis
yapımlarına geçilmektedir. Ayrıca, bu santralda
kullanılması düşünülmekte olan akışkan yatak teknolojisinde
kükürtdioksit ve sülfürik asit absorbe edildiğinden santralın çevreye
herhangi bir zarar vermesi söz konusu değildir.
30. – Erzincan Milletvekili Naci
Terzi’nin, akaryakıt zamlarına ilişkin Başbakandan soorusu
ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı
(7/625)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki akaryakıt zamları ile ilgili
sorularımın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz
ederim.
Saygılarımla,
Naci
Terzi
Erzincan
Soru 1 : TÜPRAŞ’ı denetleyen yeminli mali
müşavirlik şirketinin raporlarının açıklaması
nedir? Nakit sıkıntısı yüzünden sık sık zam
yapıldığı doğru mudur?
Soru 2 : 1994 yılında kapatılan üç
bankada TÜPRAŞ’ın 27.6 milyon dolar batırdığı ve
bu zararı zamlarla kapatmaya çalışması doğru mudur? Bu
bankaların adları nelerdir?
Soru 3 : Geçmiş yılların zararı 3
trilyon 999 milyar, 1995 dönem zararı 4 trilyon 977 milyar olduğu
doğru mudur?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 30.5.1996
Sayı
: B.02.0.002/15-791
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının
22.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/625-1340/3481 sayılı
yazısı.
Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi’nin
Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı
ekinde alınan yazılı soru önergesinde yer alan sorularla ilgili
olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr.
Rüşdü Saracoglu
Devlet
Bakanı
T.C.
Başbakanlık
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı
Sayı :
B.02.1.ÖİB.0.65.00.00.3639 8.5.1996
Konu : Önerge
Devlet Bakanlığına
(Sayın Dr.
Rüşdü Saracoglu)
İlgi : Devlet Bakanlığı Özel Kalem
Müdürlüğünün 14.5.1996 gün ve 15-548 sayılı yazısı.
Erzincan Milletvekili Sayın Naci Terzi
tarafından Sayın Başbakana tevcih edilen 7/625-1340 esas
sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap
aşağıdadır.
Soru 1 : TÜPRAŞ’ı denetleyen yeminli mali
müşavirlik şirketinin raporlarının açıklaması
nedir? Nakit sıkıntısı yüzünden sık sık zam
yapıldığı doğru mudur?
Cevap 1 : Tüpraş’ın hesapları 31.12.1995
tarihi itibariyle DRT Denetim Televizyon Tasdik Yeminli Müşavirlik
A.Ş. tarafından denetlenmiştir. (Genel Denetim Raporu EK-1’de
sunulmuştur.) Şirket özelleştirme kapsamında olup,
hisseleri İMKB’da işlem gören Bilanço ve Gelir Tabloları,
Bilanço Dip Notları, Bağımsız Denetim Raporu yasal süresi
içinde İMKB’na gönderilmekte ve kuruluş bülteninde yayımlanarak
TÜPRAŞ tarafından ulusal basında
yayımlatılmaktadır.
Bağımsız Denetim Raporunun 3 üncü
maddesinde, Tüpraş’ın 31.12.1995 tarihi itibariyle cari pasiflerinin
aynı tarihteki cari aktiflerinden 3.2 Trilyon TL. daha yüksek olması sebebiyle
Şirketin önemli ölçüde nakit ihtiyacı içinde olduğu
belirtilmektedir.
Tüpraş, nakit sıkıntısını
satışlardan sağlanan vergi ve fonları ödeme vadelerine
kadar kullanarak veya kısmen ödemesini erteleyerek aşmaya
çalışmıştır. Bu gayretler neticesinde ithalatta,
dolayısıyla ülkenin ihtiyacı olan akaryakıtın
temelinde bir aksama olmamıştır.
Diğer taraftan nakit sıkıntısı
yüzünden sık sık ürün fiyat zammı yapılması sözkonusu
değildir. Tüpraş, ithal edilen hampetrol ve ürün fiyatları ile
döviz kurlarında meydana gelen yükselmelerden kaynaklanan maliyet
artışlarını zamanında ve yeterince ürün
satış fiyatlarına yansıtmadığından 1994 ve
1995 yılları faaliyet dönemlerinde zarar etmiştir.
1995 yılı başından bugüne kadar
ürün fiyatlarına yapılan zamlar dış piyasa hampetrol ve
ürün fiyatları ile dolar kuru değişmelerini
karşılayacak seviyede olmamıştır. (EK-2)
Soru 2 : 1994 yılında kapatılan üç
bankada TÜPRAŞ’ın 27.6 milyon dolar batırdığı ve
bu zararı zamlarla kapatmaya çalışması doğru mudur? Bu
bankaların adları nelerdir?
Cevap 2 : Tüpraş’ın, 1994 yılında
faaliyetleri Bakanlar Kurulu kararıyla durdurulan bankalardan TYT Bank
(Türkiye Turizm Yatırım ve Dış Ticaret Bankası
A.Ş.) ile hiçbir ilişkisi olmamıştır. Faaliyeti
durdurulan ikinci banka Impexbank, 13 434 839.21 Dolarlık telegrafik
transfer ihalesinin 6 934 839.21 Dolarlık kısmını
kazanmış ve gereği yapılmak üzere bankaya ihale neticesi
Şirket tarafından bildirilmiştir. Ödeme vadesinde Impexbank’a transfer
bedeli ve banka masrafları karşılığı Türk
Lirası ödenmiş ve akabinde transferin yapıldığına
ilişkin tüm belgeler Şirkete intikal etmiştir. Ancak,
Impexbank’ın bahsi geçen dövizi lehdar hesabına evrak üzerinde
gönderilmiş gibi gösterdiği halde aslında göndermeyerek
uhdesinde bıraktığı anlaşılmıştır.
Şirkette, bu transferlere ilişkin Türk
Lirası karşılığı vecibe yerine
getirildiğinden ve tüm belgeler normal resmi kayıtlara
alındığından ayrıca ödenmemişliğe
ilişkin karşılık dahil herhangi bir resmi kayıt
bulunmamaktadır.
Üçüncü kapatılan banka olan Marmarabank, konuları
itibariyle yapılan ihaleleri kazanan bankalardan biri olduğu için
nezdinde DTH (Döviz Tevdiat Hesabı) ve Atıl Fon (Özel Faizli Mevduat
Hesabı) hesapları açılarak
çalıştırılmıştır. Bu bankada, faaliyetlerin
durdurulduğu tarih itibariyle 20.7 Milyon Dolarlık DTH bakiyesi ile
23.2 Milyar TL. tutarında Atıl Fon bakiyesi kalmıştır.
Konuya ilişkin olarak T.C. Başbakanlık
Teftiş Kurulu, Şirkette inceleme yapmış ve bu konudaki
çalışmalarını tamamlamıştır.
Impexbank ve Marmarabank’a yönelik hukuki
girişimler, Tüpraş Yönetimince yapılmış olup
gelişmeler de takip edilmektedir.
Soru 3 : Geçmiş yılların zararı 3
trilyon 999 milyar, 1995 dönem zararı 4 trilyon 977 milyar olduğu
doğru mudur?
Cevap 3 : Tüpraş’ın 1994 yılı
zararı 3 999 Milyar TL., 1995 yılı zararı ise 4 997 Milyar
TL. olarak gerçekleşmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Uğur
Bayar
Başkan
V.
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
31. – Rize
Milletvekili Şevki Yılmaz’ın, orta öğretimdeki
“dışardan bitirme” sınavlarının uygulanmasına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı
cevabı (7/629)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Millî
Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Şevki
Yılmaz
Rize
1. Eğitim
seferberliği anlayışı içinde ortaokul ve liselerde daha
önceden varolan dışardan bitirme uygulamasının devam
ettirilmesi düşünülüyor mu?
2. Meslek
liseleri ve özellikle imam hatip liselerini dışardan bitirmek için
müracaat etmiş fakat uygulama kalktığı için bu konudan
yararlanamayan vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerini
gidermek için tedbir almayı düşünüyor musunuz?
3. Bugüne kadar
müracaat etmemiş fakat dışardan bitirmek isteyenlere eğitim
hakkını yaygınlaştırmak için yeniden bir hak
tanınacak mı?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 24.5.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1309
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
22.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/629-1358/3580 sayılı
yazısı.
Rize Milletvekili Sayın Şevki
Yılmaz’ın “Dışardan Bitirme Sınavlarına
İlişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Ortaokullarda
okul dışı bitirme sınavları halen devam etmektedir.
2. Meslek
liselerinde okul dışı bitirme sınavlarına 1994-1995
öğretim yılı güz döneminden itibaren son verilmiştir.
Ortaokul mezunu öğrenciler, Açıköğretim Lisesinin “Mesleki
Açıköğretim Uygulamasına” kayıt yaptırarak,
yönetmeliğin öngördüğü derslerden başarılı
olmaları durumunda Meslek Lisesi mezunu olmaya hak kazanacaklardır.
3. Okul
dışı bitirme sınavlarına müracaat etmemişlere
yeni bir hakkın tanınması mümkün değildir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
32. –
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, bozulan otoyollar için
alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in yazılı cevabı (7/632)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet
Keçeciler tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 18.4.1994
Kemal
Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Otobanlarda fazla tonajlı
kamyonların yük taşımaları sonucu otoyolların
bozulduğu, bilinmektedir. Bu konuda
başkanlığınızca ne gibi tedbirler
alınmıştır.
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın ve
Halkla İlişkiler Müşavirliği 29.5.1996
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1492
Konu : Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak’ın
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM’nin 26.4.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/632-1402/3709 sayılı yazısı.
İlgi yazı ilişiğinde alınan,
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın “Bozulan otoyollar için
alınacak tedbirler”e dair Bakanlığımıza
yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Türkiye’de işletmeye açıs ve 5 bölgeye
dağılmış olan otoyollardaki araç
dağılımı, yüzdelerine göre aşağıdaki tabloda
gösterilmiştir.
Otoyol Adı 1.
Sınıf 2. Sınıf 3. Sınıf 4. Sınıf 5.
Sınıf
1. Avrupa
Otoyolu 74 10 11 4 1
2. Anadolu ”
(Çamlıca-Kaynaşlı) 66 14 15 3 2
3. Anadolu ”
(Bolu-Mürted) 70 17 9 3 1
4. İzmir
Çeşme 95 3 1 1 0
5. T.A.G.
Otoyolu 50 17 28 4 1
Bu tablodan da görüldüğü gibi; otoyolları
kullanan araçların çoğunlukla 1 inci sınıf (yani
motosiklet, otomobil, pikap ve minibüs araç tipleri) olduğu,
ağır taşıtların nadiren otoyolları tercih
ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte son 3 yıl
içinde otoyolların bakım, onarım ve işletilmesi için
gerekli ödeneğin sağlanamaması nedeniyle yeterli bakım ve
onarım çalışmaları yapılamamıştır.
Bunun sonucunda, sadece yüzeyde küçük boyutta bozulmalar meydana
gelmiştir. Otoyolların bakım-onarım ve işletilmesi
için belirlenen pay, geçmiş yıllarda % 10 olmasına rağmen;
1993 yılında % 5.1, 1994 yılında % 4.2 ve 1995
yılında ise % 9.2 olarak gerçekleşmiştir.
Olağan bakım
çalışmalarının rutin olarak yapılamaması sonucu,
özellikle Gebze-İzmit ve Pozantı-Tekir kesimlerinde bozulmalar
meydana gelmiştir. Bu kesimlerde Karayolları Genel Müdürlüğünün emanet
ekiplerince, mevsim şartlarının elverdiği ölçülerde yamalar
yapılmıştır. Belirtilen kesimlerin üstyapı
iyileştirilmesi konusundaki çalışmalar devam etmektedir.
Ağır taşıt trafiği daha çok
devlet ve il yollarını kullanmaktadır. Devlet ve il
yollarında ise fazla tonajlı kamyonların tespiti, bu yollar
üzerinde kurulan ağırlık kontrol istasyonlarında
yapılmaktadır.
Bilgi ve gereğini arz ederim.
Mehmet
Keçeciler
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
33. –
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, belediye
zabıtalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Ülkü Güney’in yazılı cevabı (7/638)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini arz
ederim. 18.4.1996
Kemal
Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Belediye zabıtası ile ilgili meslekî
bir okul açılması konusunda herhangi bir çalışmanız
var mıdır?
Soru 2 : 1608 sayılı Kanunda “Belediye
zabıtası zor kullanır” demektedir. Bu zor kullanma yetkisi neyle
ve nasıl kullanılacaktır?
Soru 3 : Belediye zabıtasına
caydırıcı olması nedeniyle silah taşıma izni
verilmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmakta
mıdır?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı 30.5.1996
Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü
Sayı :
B050MAH650002/(80-84) 96-542-80445
Konu : Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal
Albayrak’ın
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
26.4.1996 tarih ve A.0.01.GNS.0.10.00.02-7/638-1408-1563 sayılı
yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Kırıkkale
Milletvekili Kemal Albayrak’ın “Belediye zabıta memurlarına
ilişkin” yazılı soru önergesine cevap teşkil edecek
bilgiler aşağıya çıkarılmıştır.
1.
Bakanlığımca halen üzerinde çalışılmakta
olan mahallî idarelerin yeniden yapılandırılması ve bu
idarelerle ilgili reform çalışmalarında; sadece belediye
zabıtası ile ilgili olarak değil, mahallî idarelerin etkin ve
verimli çalışmalarını sağlamak üzere
araştırmalar yapmak, veri toplamak, bilgi bankası
oluşturmak, bunları ilgililerin istifadesine sunmak, hizmet içi
eğitim faaliyetlerinde bulunmak, mahallî idarelere personel
yetiştirecek okullar ve meslek kursları açmak ve benzeri hizmetleri
yürütmek üzere “Mahalli İdareler Araştırma, Eğitim ve
Geliştirme Enstitüsü” kurulması öngörülmektedir.
2. 1580
sayılı Belediye Kanununun 104-109 uncu maddelerinde sözü edilen
belediye zabıtası; belediye sınırları içinde beldenin
düzenini, halkın sağlığını ve huzurunu
sağlamakla ve korumakla yükümlü olup bu sıfatla Belediye Kanununun ve
diğer yasal hükümlerle yasakların ve bunlara dayanılarak verilen
emirlerin ve hükmedilen cezaların gereklerini yerine getirmekle
görevlidir.
1608 sayılı Kanunun 3/3 üncü maddesinde
belediye zabıtasının zor kullanabileceği hüküm altına
alınmıştır.
Bu zor kullanma, kendiliğinden gitmek
istemeyenlerin zorla götürülmesi şeklinde olacaktır.
3. Belediye
zabıtasına silah taşıma izni verilmesi hususunda herhangi
bir çalışma yapılmamaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney
İçişleri
Bakanı
34. – Adana
Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Karaisalı İlçesinde bazı
kişilerin orman alanlarını tarlaya dönüştürdükleri
iddiasına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Nevzat Ercan’ın
yazılı cevabı (7/641)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın
Orman Bakanı tarafından yazılı olarak
yanıtlanmasını saygı ile arz ederim.
Erol
Çevikçe
Adana
Türkiye’nin ciğerleri olan orman bölgeleri
hızla katledilirken, Adana’nın Karaisalı bölgesi de bundan
fazlası ile nasibini almaktadır.
Adana’yı kelaynak kuşuna çevirmek isteyen bu
insanlar ve görevliler hakkındaki sorularımın
yanıtlanması gerekir, düşüncesindeyim.
Sorular :
1.
Adana’nın Karaisalı İlçesinde bazı kişiler
ormanı talan ederken, buna göz yuman, izin veren, hatta
işbirliği yapan (menfaat karşılığı)
ormancılar hakkında ne gibi işlem yapıldı? Sorumlular
hakkında tahkikat açıldı mı?
2.
Adana’nın Karaisalı İlçesi Büyük Sofulu Köyü
Muhtarı, Sarı Mehmet, Paletli kepçesi ile Orman İşletme
Şefi Mustafa Akyol ile işbirliği yaparak, orman köylerinde, tarla
açmak için orman katleden ve katletmeye devam eden bu kişiler
haklarında, şimdiye kadar ne gibi işlem yapıldı?
Tahkikat açıldı mı?
3. 1995
yılı içerisinde muhtelif yerlerden en az 500 dönümlük orman
alanı 3 ay içerisinde tarla haline dönüştürülmüştür.
Örnek; Tatık Köyünde Kemal Kuşçu 20 dönüm,
Fikret Kaya 15 dönüm, Fahrettin Çağ 18 dönüm, Tümenli Köyünde; Eyüp Öztürk
15 dönüm, Hüseyin Demir 25 dönüm, Ahmet Aldemir 20 dönüm, Ali
Kozacıoğlu 10 dönüm, orman alanını para
karşılığında tarla yapmışlardır.
Tüm bunlar; Orman Bölge Müdürü Ali Karaman,
Yardımcısı Natik Poyraz, Karaisalı Orman İşletme
Müdürü Bilal Buldu, Müdür Yardımcısı Kenan Kara
Süleymanoğlu, Çatalan Orman İşletme Şefi Mustafa Akyol’un
bilgisi ve işbirliği ile yapıldığı
söylenmektedir. Bunlar hakkında tahkikat açtırdınız mı?
Bunlara işten el çektirdiniz mi? Müfettiş gönderdiniz mi? Yoksa
başka orman alanlarını katletmeleri için görevlerine devam
mı dediniz?
T.C.
Orman
Bakanlığı 29.5.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Koordinasyon ve
Mevzuat Dairesi Başkanlığı
Sayı
: KM.1.SOR/343-1345
Konu : Sn. Erol Çevikçe’nin
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(Kanunlar ve Kararlar
Dairesi Başkanlığı)
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 9.5.1995 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/641-1417/3749
sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan Adana
Milletvekili Sn. Erol Çevikçe’nin “Adana-Karaisalı İlçesinde
bazı kişilerin orman alanlarını tarlaya
dönüştürdükleri iddiasına ilişkin yazılı soru önergesi
“Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabi
yazımız ilişikte gönderilmiştir.
Arz ederim.
Nevzat
Ercan
Orman
Bakanı
Adana Milletvekili Sayın Erol Çevikçe’nin 7/641
Esas No.lu Adana Karaisalı İlçesinde bazı kişilerin orman
alanlarını tarlaya dönüştürdükleri iddiasına ilişkin
yazılı soru önergesi hakkında Orman
Bakanlığının cevabı
1. Adana
Karaisalı İlçesinde orman talanına göz yuman, izin veren veya
işbirliği yapan orman teşkilatı mensubu
bulunmamaktadır.
2.
Adana’nın Karaisalı İlçesi Büyüksofulu Köyü
Muhtarının Orman İşletme Şefi ile işbirliği
yaparak paletli kepçesi ile orman köylerinde tarla açarak ormanı
katlettikleri iddiası doğru olmadığından herhangi bir
tahkikat açılmamıştır.
3.
Karaisalı İlçesi Tümenli ve Tatık köylerinde 1982
yılında orman kadastrosu çalışması yapılarak Devlet
ormanı sınırları belirlenmiş olup, yapılan
kadastro çalışması kesinleşmiştir.
1982 yılında kesinleşen orman
sınırlarına göre muhtelif yerlerde en az 500 dönümlük orman
alanının tarla haline getirildiği iddiaları doğru
değildir. Muhtelif yerlerde 25 dekarlık orman alanına tarla açma
gayesiyle tecavüz edilmiş olup, failleri olan 18 kişi hakkında
suç zaptı tanzim edilerek kamu davası açılmıştır.
Tatık Köyünden Kemal Kuşçu, Fikret Kaya,
Fahrettin Dağ, Tümenli Köyünden, Hüseyin Demir ve Ali
Kozacıoğlu’nun açma yaptıkları iddia edilen yerlerin
kesinleşen orman sınırlarına göre orman arazisi
olmadığı tespit edilmiştir. Tümenli Köyünden Ahmet
Aldemir’in 1776 m2, Eyüp
Öztürk’ün 1000 m2 ormandan açma yaptığı tespit
edilmiş olup, haklarında suç zaptı düzenlenerek kamu davası
açılmıştır.
Devlet ormanı arazilerine yapılan her türlü
işgal ve usulsüzlüklere karşı görevli elemanlarımızca
anında gerekli müdahaleler yapılarak ilgili mercilere intikal
ettirilmektedir. Önergede adı geçen teşkilat
mensuplarımızın herhangi bir usulsüzlük ve suistimaline
rastlanmadığından haklarında tahkikat açılması
veya görevden alınmaları sözkonusu değildir.
35. – Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın;
Vakıflar
Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkullere,
Münhal bulunan
diyanet görevlileri kadrolarına,
ilişkin
soruları ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in yazılı cevabı
(7/647, 649)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize
saygılarımla arz ederim.
Ersönmez
Yarbay
Ankara
Sorular :
1. Vakıflar
Genel Müdürlüğüne ait halen işgal altında bulunan
gayrimenkullerin miktarı ve bunların bugünkü rayiç bedelleri ne
kadardır?
2. Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından işgal sebebiyle açılan dava sayısı
kaçtır? 10 yılı aşkın süredir devam eden dava var
mıdır? Varsa sayısı nedir?
3. Vakıflar
Genel Müdürlüğüne ait olup da 1983 yılından günümüze kadar
turizm amaçlı olarak arsa tahsisi yapılmış mıdır?
Yapılmışsa bu arsa tahsisleri hangi kişi ve kuruluşlara
kalmıştır? Bu arsalar üzerinde gerçekleşen turizm
yatırım sayısı kaçtır. Arsa tahsisi alıp
yönetimle mahkemelik olan kaç kişi ve kuruluş vardır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Diyanet
İşleri Başkanlığından sorumlu Devlet Bakanı
tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.
Ersönmez
Yarbay
Ankara
Sorular :
1. Din
görevlilerinin askere gitmeleri sebebi ile boşalan Türkiye’de ve özellikle
Ankara civarında kaç adet camide din görevlisi yoktur? Askerlik sebebiyle
boşalan camilere niçin görevli tayin edilmemektedir?
2. Türkiye’de ve
özellikle Ankara ilinde münhal bulunan vaiz kadrosu kaçtır? Diyanet
İşlerinin ideal bir hizmet verme noktasında ne kadar vaize
ihtiyacı bulunmaktadır?
3. 1995
yılında partizanlık yaptığı gerekçesiyle kaç
diyanet görevlisi hakkında soruşturma açılmıştır?
Kaçı hakkında ne gibi işlemler yapılmıştır?
Hakkında soruşturma açılanların ve işlem
yapılanların yüzde kaçı o dönemin iktidar partileri lehine bu
fiili işlemişlerdir?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.010.0.00.00.00/0399 30.5.1996
Konu 7/647-1423, 7/649-1425
7/655-1436 ve 7/669-1452
Esas nolu yazılı soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1724
sayılı yazınız.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay,
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve Konya Milletvekili Lütfi
Yalman’ın Başkanlığınıza vermiş olduğu
ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/647-1423,
7/649-1425, 7/655-1436 ve 7/669-1452 Esas No.lu Yazılı Soru
Önergelerine ait cevaplar ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemil
Çiçek
Devlet
Bakanı
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın,
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait gayrimenkullere ilişkin
7/647-1423 Esas No.lu yazılı soru önergesine verilen
cevaplarımız :
1. Vakfa ait,
arsa ve arazilerde eski yıllardan beri ve özellikle gecekondu
yapılmak suretiyle işgaller ve tecavüzler meydana gelmiş olup,
idaremizin mülkiyet ve tasarruf hakları büyük ölçüde kayba
uğratılmıştır. Söz konusu işgallerin önlenmesi ve
yapılan gecekonduların yıkılması konularında 3091
ve 775 sayılı kanunlar ile umumî hükümlere göre, gerekli yasal
yollara başvurulmuş ise de gerek işgallerin gecekondu veya
benzeri bina şeklinde olması, gerekse mahallî belediyelerin
işgal edilen bölgelere belediye hizmetlerini süratle götürülmesi nedeniyle
tecavüzcülerin men’i ve binaların yıkımı konusunda
istenilen olumlu sonuçlar alınamamıştır. Halen, yürürlükte
bulunan imar affı kanunlarının uygulanması ve belediyelere
bir kısım işgalli vakıf arazilerinin bedeli mukabilinde
satışı suretiyle birçok arsa ve arazinin mülkiyet devirleri
ilgililerine yapılmıştır.
İdaremizce yapılan tespit ve
değerlendirmelere göre, İstanbul, Antalya, Diyarbakır ve
Eskişehir illeri başta olmak üzere diğer bölgelerle birlikte 13
827 adet işgalli vakıf parseli bulunmaktadır. Bunların
toplam yüzgölçümü ise 98 142 288 m2’dir. Bugünkü rayiç değerlerinin tesbitine
ilişkin herhangi bir çalışma yapılamadığı
için bu hususta kesin bir bilgi verilmesi mümkün olamamıştır.
2. Vakıflar
Genel Müdürlüğüne ait olup da 1983 yılından bu yana turizm
amaçlı olarak tahsis edilen arsalar şunlardır :
a) Muğla
İli, Milas İlçesi, Güllük Kasabası, 1410, 1411, 1412, 1413 no.lu
parseller NAT-ARK Turizm Girişimleri A.Ş.’ne kiralandı, halen
çeşitli nedenlerle açılan davası devam ediyor.
b)
Giresun-Merkez, 241 ada, 2-4 no.lu parseller KIR Turizm Pazarlama ve
Sanayii A.Ş.’ne kiralandı, yatırıma ait inşaat devam
etmektedir.
c)
İstanbul- Beyoğlu İlçesi, Meşrutiyet Caddesi 423
ada, 2-3 no.lu parseller EMPERYAL Otelcilik Turizm A.Ş.’ne kiralandı.
Tesis hizmete açılmıştır.
d)
İstanbul-Beşiktaş İlçesi, Bebek Mahallesi,
Yoğurtçu Zülfü Sokağı, 147 ada’da bulunan 17 adet parsel Ferru
Dış Ticaret ve Sanayii A.Ş.’ne kiralandı. Mülkiyet davası
devam ettiğinden yatırıma başlanamadı.
e)
İstanbul-Eminönü İlçesi, 60 pafta, 84 no.lu taşınmaz
ARMADA Uluslararası Otelcilik ve İşletme A.Ş.’ne
kiralandı, tesis hizmete açıldı.
3.
İşgal sebebiyle açılan ve halen devam etmekte olan 3305
adet dava bulunmaktadır. Bu davalardan 284 adedi 10 yılı
aşkın süredir devam etmektedir.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, münhal
bulunan diyanet görevlileri kadrolarına ilişkin 7/649-1425 Esas No.lu
yazılı soru önergesine verilen cevaplarımız :
1. Türkiye genelinde
1996 yılı itibariyle askere gitme sebebi ile 511 imam-hatip kadrosu
boşalmış olup, bunların yerlerine vekaleten tayin
yapılmamıştır. Ankara il genelinde ise halen 92
imam-hatibin askerliği sebebiyle aylıksız izinli
sayıldığı tespit edilmiştir. Bunların yerine de
vekil imam-hatip ataması yapılarak hizmet yürütülmektedir.
Askerliği süresince aylıksız izinli sayılan görevliler, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 108 inci maddesi
gereğince görev yerleri saklı kalmak üzere aylıksız izinli
sayıldığından yerlerine asil görevli ataması mümkün
olmadığından, 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi
gereğince vekaleten atama yapılarak hizmet yürütülmektedir.
2. Türkiye
genelinde 498 dolu, 903 boş olmak üzere toplam 1 401 vaiz kadrosu
bulunmaktadır. Ankara İli genelinde ise 41 dolu, 42 boş olmak
üzere toplam 83 vaiz kadrosu bulunmaktadır. Diyanet İşleri
Başkanlığının ideal bir hizmet verebilmesi için her 50
000 nüfusa bir vaiz ataması gerekmektedir.
3. 1995
yılında siyaset yaptığı iddiası ile 134 din
görevlisi hakkında tahkikat yapıldığı
kayıtlarımızın incelenmesinden
anlaşılmaktadır. Ancak, yapılan tahkikat sonucunda; ileri
sürülen iddialar varit olmamakla beraber 21 personel yanlış
yorumlanabilecek tutum ve davranışlardan uzak durmaları
konusunda ikaz edilmiş olup, 113 görevlimiz hakkında yapılan
soruşturmada iddialar sabit görülmediğinden dosyaları
hıfzedilmiştir.
Siyasî
faaliyette bulunma iddiaları sabit görülmediğinden, hakkında
soruşturma yapılanlardan kaçının iktidar partisi lehine
hareket ettiği tespit edilememiştir.
36. – Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce
Ankara’da yürütülen projelerin müteahhitlerine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Ersin Taranoğlu’nun yazılı cevabı (7/648)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünden sorumlu Bakan tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
Ersönmez
Yarbay
Ankara
Sorular :
1. Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün Ankara İlinde devam eden proje
sayısı kaçtır? Bu projelerin şu andaki durumları ve
hizmete geçişleri ne zaman olacaktır?
2. Ankara’da
halen yürütülen projelerin müteahhitleri hangi kişi ve
kuruluşlardır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 29.5.1996
Sayı
: B.02.0.014/00931
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 9.5.1996 gün ve KAN.KAR.MD.A.01.0.
GNS.0.10.00.02-7/648-1424/3758 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay tarafından verilen Bakanlığım ile ilgili
yazılı soru önergesi hakkında hazırlanan cevap
aşağıda arzedilmiştir.
Soru : Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Ankara
İlinde devam eden proje sayısı kaçtır? Bu projelerin
şu andaki durumları ve hizmete geçişleri ne zaman
olacaktır?
Ankara’da halen yürütülen projelerin müteahhitleri
hangi kişi ve kuruluşlardır?
Cevap : 1.
Ankara Antrenman Spor Salonu (Batıkent)
Keşif bedeli 4 000 000 000.- TL.’dir. Kısmen
karkası bitmiş olup, gerekli ödenek temin edildiğinde 25.9.1996
tarihinde iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Dekora İnşaat Limited
Şirketidir.
2. Ankara
Elmadağ Antrenman Spor Salonu ve Sahası Tribün
İnşaatı.
Keşif bedeli 8 000 000 000.- TL.’dir.
Sıvası bitmiş, çatısı
kapatılmıştır. Gerekli ödenek temin edildiğinde
24.7.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Nurettin Aydın’dır.
3. Ankara
Güreş Eğitim Merkezi;
Keşif bedeli 4 000 000 000.- TL.’dır.
Sıvası bitmiş, çatı kapatılmıştır.
Ödenek mevcut olup, 24.6.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Nurettin Aydın’dır.
4. Ankara
Kızılcahamam St. Tribün İkmali;
Keşif Bedeli 2 500 000 00.- TL.’dır.
Betonarmesi ve tuğlası bitmiştir. Ödeneği mevcut olup,
25.10.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Serkan İnş. Ltd.
Şti.’dir.
5. Ankara Genel
Müdürlük Hizmet Binası;
Keşif bedeli 249 960 000 000.- TL.’dır.
İksa kazıkları bitmiş kazı ankrajları
yapılmaktadır. Gerekli ödenek temin edildiğinde 10.11.1996 günü
iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Alke İnş. A.Ş.’dir.
6. Ankara,
Haymana 1 500 kişilik spor salonu;
Keşif bedeli 10 600 000 000.- TL.’dir. Çatı,
dış cephe doğramalar bitmiştir. Tesisat ve ince işler
yapılmaktadır. Gerekli ödenek temin edildiğinde 15.8.1996 günü
iş bitirilecektir.
Yüklenici M. Salih Şirin’dir.
7. Ankara,
Çayırhan Ant. Spor Salonu;
Keşif bedeli 8 500 000 000.- TL.’dir. Ayaş
Futbol sahası ve Çayırhan Antrenman Spor Salonu beraber ihale
edilmiş olup, futbol sahası bitmiştir. Salon subasmandadır.
Gerekli ödenek temin edildiğinde 2.9.1996 günü iş bitirilecektir.
Yüklenici firma Alke İnş. A.Ş.’dir.
8. Ankara 50 mt.
Kapalı Yüzme Havuzu,
İhalesi yapılmamıştır.
9. Ankara,
Nallıhan 50 mt. Açık Yüzme Havuzu,
İhalesi yapılmamıştır.
10. Ankara,
Lalahan Antrenman Spor Salonu,
İhalesi yapılmamıştır.
Bilgilerinize ve gereğini arz ederim.
Ersin
Taranoğlu
Devlet
Bakanı
37. –
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin cami ve din
görevlisi ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cemil
Çiçek’in yazılı cevabı (7/655)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 10.4.1996
Kemal
Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Kırıkkale İli Sulakyurt
İlçesi Yeşilli Köyünde yer tespit edilmiş olmasına
rağmen cami yoktur. Bu konuda Bakanlığınızca 1996
yılında herhangi çalışma var mıdır?
Soru 2 : Kırıkkale İli
Balışeyh İlçesi Akçakavak Köyüne cami yapılması ile
ilgili Bakanlığınızca yapılan herhangi bir
çalışma var mıdır?
Soru 3 : Kırıkkale İli Keskin
İlçesi Ceritlikale Köy Camisinin bakım-onarımı için
Bakanlığınızca 1996 yılında gerekli
girişimlerde bulunulması mümkün müdür?
Soru 4 : Kırıkkale İli Delice
İlçesi Halitli Köyü camisinin bakım onarımı için
Bakanlığınızca 1996 yılında gerekli
girişimlerde bulunulması mümkün müdür?
Soru 5 : Kırıkkale İli Yahşihan
İlçesi Keçili Köyüne cami imamı tayin edilip, edilmeyeceği.
Soru 6 : Kırıkkale İli Keskin
İlçesi Göçbeyli Köyü camiinin bakım-onarım ve eksiklerinin
giderilmesi için 1996 yılında gerekli girişimlerde
bulunulması mümkün müdür?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 30.5.1996
Sayı :
B.02.0.010.0.00.00.00/0399
Konu : 7/647-1423, 7/649-1425,
7/655-1436 ve 7/669-1452
Esas No.lu Yazılı Soru Önergeleri
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :
9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1724 sayılı yazınız.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay,
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve Konya Milletvekili Lütfi
Yalman’ın Başkanlığınıza vermiş olduğu
ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/647-1423,
7/649-1425, 7/655-1436 ve 7/669-1452 Esas No.lu Yazılı Soru
Önergelerine ait cevaplar ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemil
Çiçek
Devlet
Bakanı
Kırıkkale Milletvekili Kemal
Albayrak’ın, Kırıkkalenin ilçelerine bağlı köylerin
cami ve din görevlisi ihtiyacına ilişkin 7/655-1436 Esas No.lu yazılı
soru önergesine verilen cevaplarımız :
1. 9.8.1981
tarih ve 17423 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Diyanet
İşleri Başkanlığı Bütçesinin Dernek, Vakıf
ve Benzeri Teşekküllere Yardım Ödeneğini Dağıtım
Esaslarını Gösterir Yönetmelik” hükümleri uyarınca kamu
yararına çalıştığı Bakanlar Kurulu Kararı
ile tespit edilen dernekler ve vergi muafiyeti bulunan vakıflara ait
arsalar üzerinde yapımına başlanıp bitirilemeyen cami ve
kur’an kursu binası inşaatlarına Diyanet İşleri
Başkanlığınca yardım yapılmaktadır.
Bu yardımlar için Diyanet İşleri
Başkanlığı 1996 Malî Yılı Bütçesine sözkonusu
yönetmelik hükümlerine göre harcanmak üzere 15 milyar TL. ödenek
konulmuştur.
Adıgeçen camilere Diyanet İşleri
Başkanlığınca herhangi bir yardım
yapılmamıştır.
2.
Kırıkkale ili Yahşihan İlçesi Keçeli Köyünde
İmam-Hatip kadrosu mevcut olup halen boş bulunmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı
Taşra Teşkilatında halen boş bulunan din hizmetleri
sınıfında toplam (9 628) adet kadroya açıktan atama
yapılabilmesi için Bütçe Kanunu gereğince Maliye
Bakanlığından izin istenmiştir. İzin verildiği
takdirde atamalar yapılabilecektir.
38. –
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
Kırıkkale’nin ilçelerine bağlı köylerin öğretmen ve
okul ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan
Tayan’ın yazılı cevabı (7/656)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı SayınTurhan Tayan tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 19.4.1996
Kemal
Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Kırıkkale Keskin İlçesi Çamura
Batmaz Köyüne öğretmen tayin edilmesi 1996 yılında mümkün müdür?
Soru 2 : Kırıkkale İli Sulakyurt
İlçesi Ambardere köy ilkokulunun bakım ve onarımı ile
ilgili 1996 yılında Bakanlığınızca herhangi bir
çalışma yapılıp, yapılmayacağını,
Soru 3 : Kırıkkale İli Sulakyurt
İlçesi Yeşilli köy yeri değiştiğinden yeni
yerleşim yerine, okul yapılıp yapılmayacağı
hususunda Bakanlığınızca yapılan herhangi bir
çalışma var mıdır?
Soru 4 : Kırıkkale İli Delice
İlçesi Halitli Köyüne öğretmen ataması 1996 yılında
mümkün müdür?
Soru 5 : Kırıkkale İli Sulakyurt
İlçesi Sarıkızlı Köy okulunda taşımalı
olarak eğitim ve öğretim yapılmaktadır. Bölgedeki köylerin
de yararlanabileceği yatılı bir okulun açılması uygun
olacağından, bu konuda Bakanlığınızca yapılan
herhangi bir çalışma var mıdır?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 28.5.1996
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1348
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının
9.6.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02/656-1437/3820 sayılı
yazısı
Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal
Albayrak’ın “Kırıkkale ilçelerine bağlı köylerin
öğretmen ve okul ihtiyacına ilişkin” yazılı soru
önergesi incelenmiştir.
1.
Kırıkkale İli Keskin İlçesi, Çamura Batmaz Köyü
ilkokulunda 13 öğrencinin bulunması nedeniyle,
taşımalı sistemden faydalanılarak, bu öğrenciler 9 km.
mesafedeki Hacıömer Solaklısı Köyü ilkokuluna taşımaya
alındığından adı geçen köye 1996 yılında
öğretmen ataması yapılmayacaktır.
2.
Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Ambardere Köyü
ilkokulunun bakım ve onarımı 1996 yılı İl
İlköğretim Kurumları Yapım Programı planlamasında
yer almaktadır. Program uygulamaya
başlanıldığında gereği yapılacaktır.
3. Sulakyurt
İlçesi, Yeşilli Köyünün yeni yerleşim yerinin eski yerleşim
yerine çok yakın olması ve öğrenci sayısının az
olması nedeniyle müfettişler tarafından incelenerek
hazırlanan rapor sonucunda yeni yerleşim yerine okul
yapılması uygun bulunmamaktadır. Mevcut öğrencilerin
eğitim-öğretim ihtiyacı taşımalı sistemle
giderilecektir.
4. 1996
yılında yapılacak öğretmen alımlarında,
Kırıkkale İline atanacak öğretmenlerden Delice İlçesi,
Halitli Köyüne öğretmen verilecektir.
5.
Kırıkkale İli ve ilçelerindeki öğrencilerin
yararlanabilmesi maksadıyla Yahşiyan İlçesinde yapımı
tamamlanan yatılı ilköğretim bölge okulu hizmete
verilmiştir. Ayrıca Kırıkkale Valiliğince İl
İlköğretim Programı çerçevesinde merkeze yeni bir
yatılı ilköğretim bölge okulunun yapımı
planlanmaktadır.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
39. –
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’de
bulunan Tugay Komutanlığının başka bir ile nakli
iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Oltan
Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/659)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Savunma
Bakanı Sayın M. Oltan Sungurlu tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 19.4.1996
Kemal
Albayrak
Kırıkkale
Soru 1 : Kırıkkale’de bulunan Tugay
Komutanlığının başka bir ile nakli konusunda bazı
iddialar duyulmaktadır. Şayet bu iddialar doğru ise,
Kırıkkale’den Tugayın kaldırılmasının
nedenleri nedir?
T.C.
Millî
Savunma Bakanlığı 23.5.1996
Kanun :
1996/413-AÖ
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
9 Mayıs 1996 tarihli ve KAN.KAR.MD:A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/659-1440/3823
sayılı yazısı.
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak
tarafından verilen ve İlgi Ekinde gönderilerek
cevaplandırılması istenilen “Kırıkkale’de bulunan Tugay
Komutanlığının başka bir ile nakli iddiasına
ilişkin” yazılı soru önergesinin cevabı Ek’te
sunlmuştur.
Arz ederim.
M.
Oltan Sungurlu
Millî
Savunma Bakanı
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak
tarafından verilen 7/659 sayılı yazılı soru önergesinin
cevabı.
1.
Kırıkkale’de konuşlu bulunan 9 uncu Zh. Tugay
Komutanlığının bir kısım unsurları, bu
Garnizondaki iskân durumunun yetersiz oluşu nedeniyle Çubuk/Ankara’da iskân
edilmektedir.
2. Ankara
Garnizonundaki birliklerin iskân imkânlarını genişletmek
amacıyla; anılan garnizondaki bir kısım birliklerin Çubuk’a
nakli ve buna bağlı olarak Çubuk’da konuşlu bulunan Tugay
Komutanlığı unsurlarının da Çankırı Astsubay
Hazırlama Okuluna nakledilmesi ile ilgili olarak bir çalışma
başlatılmış olup, konu halen inceleme safhasında
bulunmaktadır.
3. Söz konusu bu
çalışma kapsamında, halen büyük unsurları ile (Tugay
Karargâhı dahil) Kırıkkale’de konuşlu bulunan Tugay
Komutanlığının yer değiştirilmesi
öngörülmektedir.
Arz ederim.
M.
Oltan Sungurlu
Millî
Savunma Bakanı
40. – Konya Milletvekili Lütfi
Yalman’ın, Bursa-İsmail Hakkı Bursevi arazisi üzerinde bulunan
bir yapıya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in
yazılı cevabı (7/669)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın
CemilÇiçek tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim.
20.4.1996
Lütfi
Yalman
Konya
Bursa’da vatandaşlarımızın da yoğun
şikâyet ve rahatsızlığına sebep olan;
İsmailHakkı Bursevi Vakfı arazisi üzerindeki genelevinin kaldırılmasını
düşünüyor musunuz? Bu vakıf arazisi; vakfın vakfiyesine ve
ruhuna uygun bir şekilde ne zaman değerlendirilecek?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.010..0.00.00.00-10399 30.5.1996
Konu : 7/647-1423, 7/649-1425, 7/655-1436 ve
7/669-1452 Esas No.lu yazılı soru önergeleri.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1724 sayılı yazınız.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay,
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak ve Konya Milletvekili Lütfi
Yalman’ın Başkanlığınıza vermiş olduğu
ve tarafımdan cevaplandırılması istenilen 7/642-1423,
7/649-1425, 7/655-1436 ve 7/669-1452 Esas No.lu yazılı soru
önergelerine ait cevaplar ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Cemil
Çiçek
Devlet
Bakanı
Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın,
Bursa-İsmail Hakkı Bursevi Vakfı arazisi üzerinde bulnan bir
yapıya ilişkin, yapılan inceleme ve araştırma
sonucunda, 7/669-1452 EsasNo.lu yazılı soru önergesine verilen
cevabımız :
– Anılan taşınmazmal İsmail
Hakkı Tekkesi Dergâhı Vakfına ait 17 Cemaziyelahır 1263
tarihli vakfiyede öngörülen mal varlığı dahilinde iken, 1956
yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucunda,
mer’a vasfı ile 79 parsel numarası altında
Küçakbalıklı Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilerek
tescil harici bırakıldığı,
– Vakfiye kapsamına giren arazilerin bir bölümü
1928 yılında ve bir bölümü de 1947 ve müteakip yıllarda,
Bakanlar Kurulu Kararına istinaden muhtelif özel şahıslara
satılmıştır. Vakfiye kapsamında bulunan 537 600 m2 yüzölçümlü mer’a
vasfındaki 79 parsel sayılı taşınmazmal, 1956
yılında yapılan tapulama çalışmalarında Köy Tüzel
Kişiliği adına tespit edilmiştir. 1981 yılında
Küçkbalıklı Köyü, Bursa Belediyesi sınırları içerisine
girdiğinden 3194 sayılı Kanun gereğince Bursa Belediyesi
adına malik ve vasıf değişikliği yapılarak tescil
edilmiştir. 1987 yılında ise, Belediye malik olduğu 79
no.lu arsa vasıflı parseli 3 parçaya ifraz ederek, bunlardan 5460
no.lu arsa vasıflı parselini 49 yıllığına
Yap-İşlet-Devret modeline uygun olarak özel şahıslara
vermiş ve genelev binası inşaa edilmiştir.
– Yürürlükteki kanun ve mevzuata göre, tapulama
tescilinden sonra 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir.
Taşınmazla ilgili olarak Hazine tarafından Bursa Belediyesi
aleyhine açılmış bulunan 1960/908 E, sayılı davaya
idaremiz 20.3.1991 tarihli dilekçe ile asli müdahil olarak
katılmış ancak dava reddedilmiş ve taşınmaz Bursa
Büyükşehir Belediyesi adına tescil edilmiştir.
– Vakfiyede yer alan söz konusu eski 70, yeni 5460
parsel sayılı taşınmaz Bursa Büyükşehir Belediyesi
mülkiyetinde olup, 1988 yılından itibaren genelev olarak
kullanıldığı anlaşılmıştır.
41. – Kütahya
Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya’ya bir sivil
havaalanının yapılıp yapılmayacağına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun
yazılı cevabı (7/686)
Türkiye
BüyükMilletMeclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Ömer Barutçu
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususundaki gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 24.4.1996
Mehmet
Korkmaz
Kütahya
1. Bakanlığınızca kaç ilde yeni
havaalanı yapılması programlanmıştır?
2. Kütahya İlinde bir sivil havaalanı
yapmayı, düşünüyor musunuz? Ve bu konuda
çalışmalarınız hangi safhadadır?
3. Merkez Kırgıllı Köyü civarında
havaalanı yerinin tespit edildiği doğru mudur? Yer tespiti
yapılmış ise, yapımına ne zaman
başlanacaktır?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
APK :
B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/680-13762 23.5.1996
Konu :Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın
Soru
Önergesi Hk.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/686-1486-3961 sayılı yazınız.
Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın
Bakanlığıma yönelttiği 7/686-1486 sayılı soru önergesinin
cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
ÖmerBarutçu
Ulaştırma
Bakanı
Kütahya
Milletvekili Mehmet Kormaz’ın
7/686-1486
Sayılı Soru Önergesi ve Cevabı
Sorular :
1. Bakanlığınızca kaç ilde yeni
havaalanı yapılması programlanmıştır?
2. Kütahya İlinde bir sivil havaalanı
yapmayı, düşünüyor musunuz? Ve bu konuda
çalışmalarınız hangi safhadadır?
3. Merkez Kırgıllı Köyü civarında
havaalanı yerinin tespit edildiği doğru mudur? Yer tespiti
yapılmış ise, yapımına ne zaman
başlanacaktır?
Cevaplar :
Bakanlığımızca ülkenin hava
ulaşım ihtiyacının karşılanabilmesi için 20 ilde
besleyici nitelikli havaalanı yapımı planlanmaktadır.
Kütahya İli ve çevresinin hava ulaşım
ihtiyacının karşılanması amacıyla THY
kullanımındaki 99 kişilik RJ-100 tipi uçakların
operasyonuna uygun havaalanı yapılabilmesi için,
Kütahya-Eskişehir karayolunun doğusunda Kütahya İl merkezine 18
km. uzaklıkta, Kırkıllı Köy yerleşiminin 1,5 km.
batısında bulunan büyük çoğunluğu hazine arazisi
olduğu belirtilen Kuzeybatı-Güneydoğu istikametinde 1100 m.
kotuna yerleştirilmiştir.
Yapımı planlanan havalanında; 2525x30.00
metre pist, 125.00x18.00 metre taksirut, 80.00x50.00 metre apron’dan
oluşan uçuş üniteleri planlanmıştır.
Sözkonusu arazide zemin etüd çalışmaları
başlatılmış olup, Valilikçe; Araziye ait 1/2000 ölçekli
plankote (halihazır harita) hazırlanarak
Bakanlığımıza intikali ve kamulaştırmanın da
yapılması halinde proje çalışmalarına
başlanabilecektir.
42. – Kütahya
Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya ve ilçelerinde yapımı devam
eden okul, lojman ve pansiyon inşaatlarına ayrılan ödenek
miktarlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Turhan
Tayan’ın yazılı cevabı (7/690)
Türkiye
BüyükMillet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yazılı
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Turhan Tayan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 24.4.1996
Mehmet
Korkmaz
Kütahya
1. İlimizin kendi imkânlarıyla
inşaatına başlanılan, Kütahya Öğretmenevi
binasının yapımı için 1996 yılı yatırım
programına ödenek konulmuş
mudur?
2. İlimiz ve ilçelerimizde yapımı devam
eden Millî Eğitime ait okul, lojman ve pansiyon gibi
inşaatlarımız için 1996 yılı yatırım
programına konulan ödenek miktarları her inşaat için TL. olarak
ne kadardır?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1301-7/690-1490 24.5.1996
Konu : Soru Önergesi
Türkiye
BüyükMilletMeclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 9.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1732 sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın
“Kütahya ve ilçelerinde yapımı devam eden okul, lojman ve pansiyon
inşaatlarına ayrılan ödenek miktarlarına ilişkin”
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. İlin kendi imkânlarıyla
inşaatına başlanılan Kütahya Öğretmenevi
binasının yapımı için 1996 yılı yatırım
programında ödenek bulunmamaktadır.
2. Kütahya İlinde yapımı devam eden
Bakanlığımıza ait okul, lojman ve pansiyon gibi
inşaatlar için 1996 yılı yatırım programına
konulan ödenek miktarlarını gösteren liste ektedir.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
Not : Ek liste
dosyasında eklidir.
43. – Tokat
Milletvekili Şahin Ulusoy’un, Tokat-Niksar-Arıpınarı
Köyündeki bazı kişilere verilen silahlara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in yazılı cevabı
(7/703)
Türkiye
Büyük MilletMeclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
24.4.1996
Şahin
Ulusoy
Tokat
Tokat İlinin Niksar İlçesi Arıpınar
Köyü ile Almus İlçesi Ataköy arasında 1957 yılından beri
devam eden mera davası var. Bunun 250 dekârlık kısmı Niksar
Asliye Hukuk mahkemesince yayla yapmaları için Arıpınar Köyüne
verilmiştir. Meranın tamamı 2500-3000 dekar
civarındadır. 1957 yılından buyana iki köy arasında
devamlı gerginlik yaşanmış olup, bunların bir
kısmında ölenler, yaralananlar olmuş, insanlar maddî ve manevî
zararlar görmüştür.
Durum böyle iken Arıpınarı köyüne Niksar
İlçe Jandarma Bölük Komutanlığınca 21 adet silah
verilmiştir.
Ayrıca silah verilen kişilere, birde Niksar
Kaymakamı tarafından “Bekçi Kimlikleri” verilmiştir. Yasalara
göre bekçi; meskun mahal içinde asayiş elemanı gibi görev yapan
kişidir. Arazide silahlı gezemez ve mera koruma işi yapamaz.
Ayrıca terörist eylemlerin görülmediği
Arıpınarı Köyünde bu silahlı kişiler korucu da
olamazlar, zaten bu bölgede koruculuk sistemi uygulanmamaktadır.
Bugüne kadar bir çözüm getirilemeyen iki köy
arasındaki ihtilafa, son olarak da 5.4.1996 tarihindeki ağır
yaralama olayı eklenmiştir. Selahattin Durmuş adındaki
Ataköylü bir vatandaşımız, yanında birkaç bayan olduğu
halde, Ataköy sınırları içindeki ve köye 200 metre mesafedeki
çeşmeye koyunlarını sulamaya götürmüş, koyunları
sularken Jandarmanın silah verdiği Arıpınarlı üç
kişinin saldırısına uğrayarak ağır
yaralanmıştır.
Soru 1. Niksar İlçesi, Arıpınarı
Köyüne bu silahlar niçin verilmiştir?
Soru 2. Bir köyün silahlandırılması
sonucu Devletin vatandaşları arasında ayırım
yaptığı kanısını
yaygınlaştırmaktadır. Bu kanıyı ortadan
kaldırmak ve Devletin tarafsızlığını ispat etmek
için verilen bu silahlar geri alınacak mı?
Soru 3. Geri alınması düşünülüyorsa ne
zaman alınacak?
Soru 4. İki köy arasındaki ihtilafı
giderebilmek için, yerel yöneticilerin iki köy halkını veya
temsilcilerini mahallinde toplayarak idarî bir çözüm getirilmesini
düşünüyor musunuz?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Jandarma
Genel Komutanlığı
GN.PL.P.VE KOOR.
: 3050-2-96/İÇ.GÜV.ARŞ.
VE
DEĞ. Ş. (39125) 29.6.1996
Konu : Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığı
Kan.Kar. D. Bşk. lığının 9 Mayıs 1996 gün ve
A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/703-1503/3983 sayılı yazısı.
İlgi yazı ile gönderilen Tokat Milletvekili
Şahin Ulusoy’un Tokat İli Niksar ve Almus ilçelerine bağlı
(2) köy arasındaki yayla ihtilafına yönelik soru önergesindeki
konulara ilişkin cevaplar müteakip maddelere
çıkarılmıştır.
1. Tokat İli ve kırsalında faaliyet
gösteren bazı yasadışı terör örgütleri, özellikle
silahlı terör eylemlerini Almus, Niksar, İl Merkez ve Reşadiye
ilçe sorunluluk bölgelerinde yoğunlaştırmıştır.
Teröristlerin geçiş güzergâhı üzerinde bulunan Niksar İlçesi
Arıpınar Köyünün terör olaylarına karşı hassas duruma
gelmesi üzerine, 442 Sayılı Köy Kanununun ilgili hükümleri
çerçevesinde ilave tedbir olarak anılan köye, köy koruması için
1995’te (21) adet bekçi tüfeği verilmiş, ayrıca aynı
hassasiyetteki Almus İlçesi Ataköy’üne de 1992’de (4) adet bekçi
tüfeği verilmiştir.
2. 5 Nisan 1996 günü, iki köy arasında 1957
yılından beri devam eden yayla ihtilafından dolayı, Ataköy’den
bir vatandaşın, Arıpınar köylüleri tarafından köy
koruması için verilen silahlardan birisi ile yaralanması üzerine;
Arıpınar Köyüne verilen (21) adet silahtan (16)’sı geri
alınmış, diğer (5) silah ise, köy koruması için
bırakılmıştır.
3. İki köy arasındaki yayla
ihtilafının çözülmesi maksadıyla; İl Valiliği,
İlçe Kaymakamları ile Jandarma Komutanları, her iki köyün muhtar
ve taraftarlarını uzlaştırmak üzere, 1996 yılı
Nisan ve Mayıs aylarında her iki ilçede olmak üzere (4) toplantı
gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Jandarma İç Güvenlik
Birliklerinin yaylada almış oldukları emniyet-asayiş
tedbirleri devam etmektedir.
Arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney
İçişleri
Bakanı
44. –
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Bakanlık
Özel Kaleminde veya herhangi bir biriminde bir şahsın
çalışıp çalışmadığına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı
cevabı (7/715)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın
Ulaştırma Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini saygı ile arz ederim.
22.4.1996
Mehmet
Elkatmış
Nevşehir
Soru : Ulaştırma Bakanlığında
1990 yılından bugüne kadar Faruk Akdemir isimli bir kişi
Bakanlık Özel Kaleminde veya Bakanlığın herhangi bir
biriminde çalıştı mı?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
APK :
B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/681-13763 23.6.1996
Konu :Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın
Yazılı Soru Önergesi Hk.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 15 Mayıs 1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02.1811 sayılı yazınız.
Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın Bakanlığıma yönelttiği
7/715-1523 sayılı yazılı soru önergesine ilişkin cevap
formu ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer
Barutçu
Ulaştırma
Bakanı
Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın 7/715-1523 Sayılı Soru
Önergesi veCevabı
Soru : Ulaştırma Bakanlığında
1990 yılından bugüne kadar Faruk Akdemir isimli bir kişi
Bakanlık Özel Kaleminde veya Bakanlığın herhangi bir
biriminde çalıştı mı?
Cevap : Bakanlığımızda, 1990
yılından bugüne kadar Faruk Akdemir isimli bir şahsın Özel
Kalem ve Bakanlığın diğer birimlerinde
çalışmadığı kayıtlarımızın incelenmesinden
anlaşılmıştır.
45. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in,
Sandıklı Hüzai kaplıcasındaki hemzemin geçidine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun
yazılı cevabı (7/729)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Ulaştırma Bakanı
Sayın Ömer Barutçu tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.
24.4.1996
Osman
Hazer
Afyon
Soru : 1. Sandıklı Hüzai kaplıcası
Devlet Demir Yolları hemzemin geçidinde sık sık kaza
olmaktadır. Bu olumsuz durumun ortadan kaldırılması için
herhangi bir tedbir düşünülmekte midir?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığı
Araştırma,Planlama
ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
APK
:B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/722-14513 30.5.1996
Konu : Afyon Milletvekili Osman Hazer’in
yazılı soru önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 15 Mayıs 1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.1811
sayılı yazınız.
Afyon Milletvekili Osman Hazer’in
Bakanlığıma yönelttiği 7/729-1551 sayılı Soru
Önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
ÖmerBarutçu
Ulaştırma
Bakanı
Afyon
Milletvekili Osman Hazer’in 7/729-1551 sayılı Soru Önergesi ve
cevabı
Soru : Sandıklı Hüzai kaplıcası
Devlet Demir Yolları hemzemin geçidinde sık sık kaza
olmaktadır. Bu olumsuz durumun ortadan kaldırılması için
herhangi bir tedbir düşünülmekte midir?
Cevap : TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünce
işletilmekte olan Demiryolu şebekesinde 5 000 adete yakın
hemzemin geçit bulunmaktadır. Bu geçitlerin TCDD’ce alt ve üst geçit
haline dönüştürülmesine maddeten imkân bulunmamaktadır.
Ayrıca, Yüksek Planlama Kurulu 24.4.1992 tarih ve
92/T-29 sayılı Ek-2. Maddesinde; “Demiryolunun karayolu, köy yolu ve
benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolu ana yol
sayılır. Bu kesişmelerde yapılan yeni yolun bağlı
olduğu kurum ve kuruluş alt ve üst geçit yapmak ve diğer emniyet
tedbirlerini almakla yükümlüdür. Demiryolu trafik düzeninin gerektirdiği
hallerde sözkonusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden
tesisler kime ait olursa olsun kaldırtılır. Demiryolu üstünde
seyreden araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre
geçiş üstünlüğü vardır.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle,
demiryolunu kesen yerlerde karayolunun bağlı bulunduğu kurum ve
kuruluş tarafından alt ve üst geçit yapılması
gerekmektedir.
Öte yandan; bedeli ilgili kurum ve kuruluşlar
tarafından karşılanması kaydıyla hemzemin geçitlerin
alt ve üst geçit haline dönüştürülmesi veya korumalı hale getirilmesi
hususunda TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünce gerekli
işlemler yapılmaktadır.
46. –
Elazığ Milletvekili Ahmet CemilTunç’un, Bakanlık bünyesindeki
hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Emre Gönensay’ın yazılı cevabı (7/735)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Dışişleri Bakanı Sayın Emre Gönensay tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 1. Bakanlığınız
bünyesinde her mesai günü kaç kişi veya makam için makam otosu
trafiğe çıkmaktadır?
2. Bakanlık ve bağlı kuruluşlar
bünyesince toplam ne kadar hizmet aracı mevcuttur?
T.C.
Dışişleri
Bakanlığı
İdarî ve
Malî İşler Dairesi Başkanlığı
Sayı
: İMAD-700. 000/2911-345 20.5.1996
Konu : Soru önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel
Sekreterliğine
(Kanunlar
ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)
İlgi : 15 Mayıs 1996 tarih ve
A.010.GNS.0.10.00.02-1812 sayılı yazıları.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet
CemilTunç’un Bakanlığım bünyesindeki araçlara ilişkin soru
önergesinin cevabı aşağıda sunulmuştur:
1. Bakanlığım merkez teşkilatı
bünyesinde mesai günleri 33 adet makam taşıtı trafiğe
çıkmaktadır.
2. İkisi hizmet binası olmak üzere 3
ayrı mahalde bulunan Bakanlığım merkez
teşkilatında, makam taşıtları da dahil olmak üzere,
toplam 76 araç bulunmaktadır.
Öte yandan, 164 temsilcilikten oluşan
Bakanlığım yurtdışı teşkilatında 404
araç hizmet vermektedir. Türk İşbirliği ve Kalkınma
Bankası (TİKA) bünyesinde ise 10 araç mevcuttur.
Saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Emre Gönensay
Dışişleri
Bakanı
47. –
Elazığ Milletvekili Ahmet CemilTunç’un, bakanlık bünyesindeki
hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/739)
Türkiye
BüyükMillet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
EğitimBakanı Sayın Turhan Tayan tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 1. Bakanlığınız bünyesinde
her mesai günü kaç kişi veya makam için makam otusu trafiğe
çıkmaktadır?
2. Bakanlık ve bağlı kuruluşlar
bünyesinde toplam ne kadar hizmet aracı mevcuttur?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1347 28.5.1996
Konu : Soru Önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 15.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/739-1570/4178 sayılı yazısı.
Elazığ Milletvekili Sayın Ahmet Cemil
Tunç’un “Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin”
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Bakanlığımız bünyesinde her
mesai günü 35 araç daimi olarak, 23 araç da ihtiyaç duyuldukça trafiğe
çıkmaktadır.
2. Bakanlığımız
MerkezTeşkilatı bünyesinde çeşitli tip ve markalarda 115 araç;
bağlı kuruluş olan Kredi ve YurtlarKurumu Genel
Müdürlüğünde de 24 araç bulunmakta olup, toplam 139 hizmet aracı
mevcuttur.
Arz ederim.
Turhan
Tayan
Millî
Eğitim Bakanı
48. –
SıvasMilletvekili AbdullatifŞener’in, Sıvas İline 1996
yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin yazılı cevabı
(7/757)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Nahit
Menteşe tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz
ederim.
Doç.
Dr. Abdullatif Şener
Sıvas
Sorular :
1. Bakanlığınızın 1996 Mali
Yılı Bütçe Yatırım ödenekleri ne kadardır?
2. 1996 yılında Sıvas İline
ayrılan yatırım ödenekleri, Genel, Katma ve
Bakanlığınızla ilgili özerk bütçeli daireler ve
yatırımlar -projeler itibariyle- ne kadardır?
3. Ayrılan ödenekler çerçevesinde Sıvas’taki
mevcut yatırımların ne zaman tamamlanması öngörülmektedir?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Başbakan
Yardımcısı
Sayı :
B.02.0.001.0.00.00.00/003/02381 28.5.1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
23 Mayıs 1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.0.0.02-7/757-1640/4485
sayılı yazısı.
Sıvas Milletvekili Sayın Abdullatif
Şener’in; tarafıma tevcih ettiği ilgi yazı eki
yazılı soru önergesinde yer alan sorular, Bakanlığım
bağlı ve ilgili kuruluşu bulunmadığından
cevaplandırılamamıştır.
Bilgilerinize ve gereğini arz ve rica ederim.
Nahit
Menteşe
Devlet
Bakanı ve
Başbakan
Yardımcısı
49. –
SıvasMilletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas İline 1996
yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı HalitDağlı’nın
yazılı cevabı (7/770)
Türkiye
Büyük MilletMeclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Halit Dağlı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz
ederim.
Doç.
Dr. Abdullatif Şener
Sıvas
Sorular :
1. Bakanlığınızın 1996 Mali
Yılı Bütçe Yatırım ödenekleri ne kadardır?
2. 1996 yılında Sıvas İline
ayrılan yatırım ödenekleri, Genel, Katma ve
Bakanlığınızla ilgili özerk bütçeli daireler ve
yatırımlar -projeler itibariyle- ne kadardır?
3. Ayrılan ödenekler çerçevesinde Sıvas’taki
mevcut yatırımların ne zaman tamamlanması öngörülmektedir?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.015/01034 28.5.1996
Türkiye
BüyükMillet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 23.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/770-1655/4500 sayılı yazınız.
Sivas Milletvekili Sayın Abdüllatif Şener’in
tarafımdan cevaplandırılmasını istediği
yazılı soru önergesine ilişkin cevabımız,
MilletMeclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince
aşağıda sunulmuştur.
Saygılarımla arz ederim.
M.
Halit Dağlı
Devlet
Bakanı
Soru : Bakanlığınızın 1996
Mali Yılı Bütçe Yatırım ödenekleri ne kadardır?
Cevap : Bakanlığımızın ve
bağlı kuruluşların 1996 Mali Yılı Bütçe
Yatırım ödenekleri yoktur.
50. – Bitlis
Milletvekili Zeki Ergezen’in, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün arsa stokuna
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı LutfullahKayalar’ın
yazılı cevabı (7/817)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Maliye
Bakanı Sayın Lutfullah Kayalar tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Zeki
Ergezen
Bitlis
1. Arsa Ofisi GenelMüdürlüğü’nün elinde ne kadar
arsa stoku vardır?
2. Devletin gelire ihtiyacı olduğu halde
bunlar neden bekletiliyor?
T.C.
Maliye
Bakanlığı
Arsa
Ofisi GenelMüdürlüğü
APK
Şube Müdürlüğü
Sayı :
B.07.1.A0G.0.65.652/51-2830 31.5.1996
Türkiye Büyük MilletMeclisi
Başkanlığı
Genel Sekreterliği
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı’na)
İlgi : 23 Mayıs 1996 tarih,
A.01.0.GNS.0.10.00.02/1960 sayılı yazınız.
BitlisMilletvekili Sayın Zeki Ergezen’in soru
önergesinde bahsettiği; Arsa Ofisi GenelMüdürlüğü, arsa
politikaları yoluyla kentleşmenin yönlendirilmesi ve düzenli bir
kentleşmenin oluşması için konut, sanayi, turizm, eğitim,
sağlık ve kamu hizmet alanları için arazi sağlamak
amacıyla 1164 sayılı Kanunun verdiği yetki çerçevesinde
hizmetlerini sürdürmektedir.
Genel Müdürlüğün mülkiyetinde bulunan araziler
sektörler itibariyle aşağıda belirtilmiştir.
Sektör Alan
(Ha)
Konut 2964.94
Sanayi(Org.
San. Küçük San.) 1195.77
Turizm 5.13
Sektör Alan
(Ha)
Eğitim 39.60
Kamu
Hizmeti yeri 129.58
Plansız 108.37
Toplam 4443.39
Bu araziler kamulaştırma, satınalma ve
hazineden devir alma suretiyle elde edilmektedir. Yukarıda cetvelde
gösterilen konut yapımına uygun ve plansız araziler aylık
satış planına uygun olarak ihtiyaç duyan kamu
kuruluşları ve kooperatiflere satılmakta olup, sanayi ve
diğer amaçlı araziler ise ilgili, kurum ve kooperatiflerin talebi
üzerine 1164 Sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca
kamulaştırma yoluyla elde edilmekte ve devredilmektedir.
Arsa Ofisinin çalışmaları giderek artan
bir şekilde devam etmekte olup, çalışmalarını gösterir
cetvel eklidir.
Kurum yasaya uygun olarak öncelikle imar planlı
arsa üretmeyi hedeflediğinden, hazırlanan imar planlarının
ilgili kurumlarca tasdiki veya düzeltilmesi belli bir süreyi gerekli
kılmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Lutfullah
Kayalar
Maliye
Bakanı
51. –
Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun, İller
Bankasınca belediyelere verilen kredilere ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mehmet Keçeciler’in
yazılı cevabı (7/675) (1)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Mehmet
Keçeciler tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi
saygılarımla arz ve talep ederim.
22.4.1996
Temel
Karamollaoğlu
Sıvas
Soru : İller Bankası belediyeleri desteklemek
üzere kurulmuş ve son yıllara kadar ciddi ve adil çalışan
bir kurum olarak gelmiştir.
Ancak son uygulamalarda durum değişmiş,
İller Bankası kıstasları belli olmayan bir tutumla, çok
uzun vadeli krediler vermiştir.
1993-1994-1995 yıllarında kısa, orta ve
uzun vadeli kredilerin hangi belediyelere ne miktar verildiğinin;
büyükşehir, il, ilçe ve belde belediyeleri bazında tasnif
yapılarak bildirilmesini saygılarımla arz ederim.
(1) Soru
cevabındaki ekte yer alan “Belediyelere kullandırılan kredilerin
listesi” hacimli olduğundan, soru dosyasında muhafaza
edilmiştir.
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın ve
Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/1494 29.5.1996
Konu : Sıvas Milletvekili Temel
Karamollaoğlu’nun
yazılı soru önergesi.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 9.5.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1730 sayılı yazısı (7/675)
İlgi yazı ilişiğinde alınan,
Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu’nun “İller
Bankasınca Belediyelere verilen krediler”e dair
Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru
önergesi incelenmiştir.
İller Bankası Genel Müdürlüğünce,
belediyelere 4759 sayılı Banka Kanunu ve bu kanuna dayalı olarak
hazırlanıp yürürlüğe konulan“İller Bankası Uygulama
Yönetmeliği” hükümlerine göre kredi kullandırılmaktadır.
1993-1994 ve 1995 yıllarında, Belediyelere
kullandırılan kredilerin listesi de ekte gönderilmektedir.
Bilgi ve gereğini arz ederim.
Mehmet
Keçeciler
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ile 118 milletvekilinin, Anayasanın 93 üncü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 7 nci maddesi uyarınca, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesine verilen oyların sonucu
(Kabul edilmiştir.)
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 442
Kabul Edenler : 316
Reddedenler : 122
Çekimserler : —
Geçersiz Oylar : 4
Oya Katılmayanlar : 108
Açık Üyelikler : —
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
Erol Çevikçe
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
Celal Topkan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Yaman Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Nevzat Köse
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
Haydar Oymak
ANKARA
İlhan Aküzüm
Yılmaz Ateş
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Şaban Karataş
Önder Sav
Ahmet Tekdal
Rıza Ulıcak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Osman Berberoğlu
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
M. Fatih Atay
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdulkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Turhan Tayan
Ertuğrul Yalçınbayır
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Adnan Keskin
Haluk Müftüler
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Mehmet Batallı
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Süleyman Metin Kalkan
Nihat Matkap
Atila Sav
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
D. Fikri Sağlar
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Gürcan Dağdaş
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Algan Hacaloğlu
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Ahmet Güryüz Ketenci
Hayri Kozakçıoğlu
Göksel Küçükali
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Ali Oğuz
Altan Öymen
Mehmet Sevigen
Mehmet Ali Şahin
Ali Topuz
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
İZMİR
Turhan Arınç
Ali Rıza Bodur
Hasan Denizkurdu
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Rıfat Serdaroğlu
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Karabayır
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Onur Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
KONYA
Hüseyin Arı
Nezir Büyükcengiz
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Ayhan Fırat
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Tevfik Diker
Yahya Uslu
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Zeki Çakıroğlu
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
RİZE
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Zülfikar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Feyzi İnceöz
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
TUNCELİ
Kamer Genç
Orhan Veli Yıldırım
VAN
Maliki Ejder Arvas
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
Uğur Aksöz
M. Ali Bilici
Orhan Kavuncu
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
AFYON
H. İbrahim Özsoy
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
ANKARA
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
Agah Oktay Güner
İrfan Köksalan
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner
İlker Tuncay
ANTALYA
İbrahim Gürdal
Sami Küçükbaşkan
ARTVİN
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİTLİS
Kâmran İnan
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
BURDUR
Yusuf Ekinci
BURSA
İlhan Kesici
Feridun Pehlivan
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Hasan Çağlayan
DENİZLİ
Hasan Korkmazcan
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Sebgetullah Seydaoğlu
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
GAZİANTEP
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Levent Mıstıkoğlu
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Halil Cin
Ali Er
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ahat Andican
Refik Aras
Ali Coşkun
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Emin Kul
Yusuf Namoğlu
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
Yusuf Pamuk
Güneş Taner
Şadan Tuzcu
İZMİR
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Metin Öney
Rüşdü Saracoglu
Süha Tanık
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
KAYSERİ
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Hayrettin Uzun
KONYA
Ahmet Alkan
Mehmet Keçeciler
MALATYA
Miraç Akdoğan
Metin Emiroğlu
MANİSA
Abdullah Akarsu
Sümer Oral
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
MUŞ
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Yaşar Topçu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
(Oya katılmayanlar)
ADANA
İmren Aykut (B.)
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
Arif Sezer
AFYON
Kubilay Uygun
ANKARA
Gökhan Çapoğlu
Ali Dinçer
Eşref Erdem
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
M. Seyfi Oktay
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Emre Gönensay (B.)
Metin Şahin
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
AYDIN
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı (İ.A.)
BARTIN
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BİLECİK
Şerif Çim
BOLU
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Hayati Korkmaz
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
DENİZLİ
Hilmi Develi
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Zeki Ertugay
ESKİŞEHİR
Necati Albay
İbrahim Yaşar Dedelek (B.)
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa Yılmaz (İ.A.)
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Ali Günay
İÇEL
Abdülbaki Gökçel
Mustafa İstemihan Talay
Ayfer Yılmaz (B.)
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Bülent Ecevit
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Aydın Menderes
H. Hüsamettin Özkan
Mehmet Cevdet Selvi
Ahmet Tan
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Veli Aksoy
Şükrü Sina Gürel
Gencay Gürün
Atilla Mutman
Ahmet Piriştina
Işılay Saygın (B.)
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KARABÜK
Erol Karan
KARAMAN
Fikret Ünlü
KARS
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KİLİS
Doğan Güreş
KOCAELİ
Halil Çalık
Bekir Yurdagül
KONYA
Abdullah Turan Bilge
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MANİSA
Ayseli Göksoy
Hasan Gülay
Cihan Yazar
MUĞLA
Fikret Uzunhasan
ORDU
İhsan Çabuk
Müjdat Koç
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
SIVAS
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
TRABZON
Hikmet Sami Türk
UŞAK
Hasan Karakaya
Mehmet Yaşar Ünal
ZONGULDAK
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Geçersiz oylar)
NKARA
Nejat Arseven
MANİSA
Ekrem Pakdemirli
İSTANBUL
Sedat Aloğlu
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Türkiye Büyük Millet Meclisi
GÜNDEMİ
56 NCI BİRLEŞİM (Olağanüstü)
3 . 6 . 1996 PAZARTESİ
Saat : 15.00
1
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
1. – Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ile 118 milletvekilinin, Anayasanın 93 üncü, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 7 nci maddesi uyarınca, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen Gensoru önergesini görüşmek üzere olağanüstü toplantı çağrı önergesi (4/26)
2
ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER
3
SEÇİM
4
OYLAMASI YAPILACAK İŞLER
5
MECLİS SORUŞTURMASI RAPORLARI
6
GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI
YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER
7
SÖZLÜ SORULAR
8
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
TUTANAĞIN SONU