DÖNEM : 20                         CİLT : 6                            YASAMA YILI : 1

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

57 nci Birleşim

4 . 6 . 1996  Salı

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KAĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin özelleştirme öncesi ve sonrası durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

2. – Bursa Milletvekili Ali Rıza Beyreli’nin, kamu çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

3. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Gökova Termik Santralına ilişkin gündemdışı konuşması

B)TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. – Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/294)

2. – Polonya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/295)

 3. – Bosna Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/296)

 4. – Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/297)

 5. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/298)

 6. – Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/299)

 7. – Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/300)

 8. – Kanada ve Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/301)

 9. – İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’a, dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/302)

10. – Belçika’ya gidecek olan Başbakan A. MesutYılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/303)

11. – Belçika’ya gidecek olan Rüşdü Saracoglu’na, dönüşüne kadar, Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/304)

12. – Habitat-II Global Parlamenterler Forumuna katılacak olan TBMM heyetindeki değişikliğe ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/305)

13. – Kuveyt Parlamentosunun vaki davetine TBMM’yi temsilen icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/306)

14. – Fas Parlamentosunun vaki davetine TBMM’yi temsilen icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/307)

15. – TBMM’de, Türkiye-Almanya Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/308)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

 1. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57 arkadaşının, Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/6)

2. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, partisine oy kazandırmak amacıyla Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü yöneticilerine verdiği talimatlar neticesinde Çay-Kur’u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/7)

3. – İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 60 arkadaşının, Başbakanlık örtülü ödeneğinin kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77 nci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin TCK’nun 240 ve diğer ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller ve eski Maliye Bakanı İsmet Attila hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/8)

4. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, Bakan ve Başbakan olarak görev yaptığı yıllarda kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/9)

5. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 16 arkadaşının, ülke çıkarlarına uygun bir enerji politikasının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)

6. – Burdur Milletvekili Kazım Üstüner ve 14 arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının ve uygulanan yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78)

D) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – (9/1) ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonlarının; başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin Başkanlık duyurusu

2. – İçtüzük değişikliğinden sonra sözlü soruların görüşülmesinde uygulanacak usule ilişkin Başkanlık açıklaması

V. – ÖNERİLER

A)DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (9/4) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme günü ile çalışma süresine ilişkin DYP Grubu önerisi

VI. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2. – Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

 1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)

 2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)

 3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)

 4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)

 5. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri Belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)

 6. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve S.S.K.’ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)

 7. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)

 8. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/66)

 9. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Belek Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/67)

10. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Bodrum Tesislerindeücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)

11. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kemer Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/69)

12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kuşadası Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/70)

13. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Elmadağ Tesislerine nakledilen evraklara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/71)

14. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1992-1995 yılları arasında Turban yönetimince alınan kararlar ve taşeron firmalara yaptırılan işler ile kiralanan helikopterlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/72)

15. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Beldibi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/73)

16. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban eski Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan ihalelere ve personele verilen avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/74)

17. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban eski Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/75)

18. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban’ın Isparta’da seyahat acentası açmasının nedenine ve Turban Tesislerinde indirim yapılan kişilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/76)

19. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Abant Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77)

20. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Amasya Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/78)

21. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Büyük Samsun Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/79)

22. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Çeşme Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/80)

23. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Çorum Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/81)

24. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Elmadağ Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/82)

25. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Erciyes Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/83)

26. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Urfa Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/84)

27. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Yalova Termal Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/85)

28. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Ilıca Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/86)

29. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kilyos Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/87)

30. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Ürgüp Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/88)

31. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Akçay Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/89)

32. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Gümüldür Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90)

33. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan harcamalara ve Fonun personel sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/91)

34. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Midilli açıklarında düşen fantom uçağının pilotunu arama çalışmalarının erken durdurulduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/3)

35. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, milletvekili seçimlerinde aday olup seçilemeyen bürokratların kararnamelerinin bekletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/92)

36. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünün 1995 yılı reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/94)

37. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Abant ve Bolu Çevresi Turizm A.Ş.’nin 1995 yılı malî faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/95)

38. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, TRT’nin reklam kuşaklarının mevzuata aykırı olarak Ip Arbo Medya hizmetleri ve Tic. A.Ş.’ne kiralandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97)

39. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban ve bağlı işletmelerince Erten Mühendislik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne verilen işlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/98)

40. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, yurt dışından patates ve elma ithal edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/99)

41. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban işletmelerinde bazı evrakların ortadan kaldırıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/101)

42. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un, Afyon Belediyesinin 95/729 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının kapsamına alınmamasının nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/102)

43. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TRT Genel Müdürüne ve bazı yöneticilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/103)

44. – Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın, DYP-SHP ve DYP-CHP hükümetlerince üçlü kararname ile görevden alınan bürokratlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/104)

45. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Gümrük Birliğine girdiğimiz tarihten itibaren ekonomide meydana gelen değişikliklere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5)

46. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Nevşehir İli-Kozaklı İlçesi-Doyduk Barajı projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/150)

47. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, özelleştirme idaresinin 1995 yılı reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/151)

48. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Toplu Konut Kredisine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/152)

49. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, 24 Aralık seçimlerinden sonra yurt dışına giden Bakanlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/153)

50. – Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, hayvan ithalatı ile ilgili olarak ileri sürülen iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/108)

51. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, hayvancılığı teşvik kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/109)

52. – Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol’un, Destekleme Fonundan 1995 yılı içinde illere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/129)

53. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, İzmir’de Menkul Kıymetler Borsası kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/7)

54. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Ekonomik Kültürel Eğitim ve Teknik İşbirliği Başkanlığının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/154)

55. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.P.A.O. ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/155)

56. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, TÜGSAŞ ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/156)

57. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii TAŞ ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/157)

58. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, SEKA ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/158)

59. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.K.İ. ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/159)

60. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.D.Ç.İ. ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/160)

61. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.M.O. ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/161)

62. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Etibank ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/162)

63. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Türkiye Taşkömürü Kurumu ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/163)

64. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Güven Sigorta T.A.Ş.’nın bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/164)

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, şeker üretiminin artırılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/483)

2. – İzmir Milletvekili Sabri Tekir’in, Vakıfbank, Emlakbank, Ziraat Bankası ve Halk Bankasının reklam giderlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/595)

3. – Afyon Milletvekili Sait Açba’nın, Afyon Şeker Fabrikasındaki çiftlik müdürlüğüne alındığı ve imha edildiği iddia edilen hayvanlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/626)

4. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/740)

5. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Elazığ’da 8 inci Kolordu bünyesinde yeni bir er eğitim birliğinin kurulup kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/745)

I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ (Olağanüstü)

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 118 arkadaşının, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini görüşmek üzere, Anayasanın 93 üncü, TBMMİçtüzüğünün 7 nci maddeleri gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin önergesi;

Olağanüstü toplantı isteminin Anayasa ve İçtüzük hükümlerine uygun bulunduğuna ve bu nedenle TBMMGenel Kurulunun 3 Haziran 1996 Pazartesi günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya çağrıldığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı duyurusu;

RPGrup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verdiği ve tam metni bastırılıp dağıtılan gensoru önergesinin 500 kelimeden fazla olması nedeniyle, önerge sahibince verilen özeti;

Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

3.6.1996 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve okunmuş bulunan Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/1) esas numaralı gensoru önergesinin, Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmaması hususundaki görüşmelerinin, Genel Kurulun 3.6.1996 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına; gensoru önergesinin gündeme alınmasının kabul edilmesi halinde, gensorunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer almasına ve görüşmelerinin 6.6.1996 Perşembe günkü birleşimde yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen ve olağanüstü toplantı konusu olan gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmaması hususundaki görüşmeler tamamlandı; istem üzerine yapılan açık oylama sonucunda, önergenin gündeme alınmasının kabul edildiği ve alınan karar gereğince gensoru görüşmelerinin 6 Haziran 1996 Perşembe günü yapılacağı açıklandı.

4 Haziran 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, olağanüstü toplantıya 18.22’de son verildi.

                                                        Mustafa Kalemli                                                                                                      Başkan

                     Ünal Yaşar                                                           Mustafa Baş                                                  Gaziantep                                               İstanbul                                                                                                    Kâtip Üye                               Kâtip Üye

II. – GELEN KÂĞITLAR

4.6.1996 SALI

Sözlü Soru Önergeleri

1. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, hayvansal ürünlerin ithalatının durdurulması ile hayvancılık kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/189) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)

2. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner'in günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/190) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

3. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya SosyalSigortalar Kurumu bünyesinde sigorta müfettişlerinin yeniden görevlendirilip görevlendirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/191) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

4. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın Ordu - Kurulkaya ve Çambaşı barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî KaynaklarBakanından sözlü soru önergesi (6/192) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

5. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu - Mesudiye - Topçam Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/193) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

6. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu DenizcilikMeslekYüksek Okulunun kapatılış nedenine ilişkinMillî EğitimBakanından sözlü soru önergesi (6/194) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

7. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Halk Bankası GenelMüdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/195) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

8. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, SosyalHizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı olarak çalışan kamu görevlilerinin fazla çalışma ücretlerine ilişkinBaşbakandan sözlü soru önergesi (6/196) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

9. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Bodrum'da yaptırdığı iddia edilen villaya ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/197) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

10. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan "Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu" başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/198) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan "Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu" başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/199) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

12. – Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, Kur'an Kursu Hocası sınavını kazananların atamalarına ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/200) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

13. – Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ECO üyesi olması için bir girişimde bulunulup bulunulmadığına ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/201) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

Yazılı Soru Önergeleri

1. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'ün, konut edindirme hesaplarında toplanan paralar ve bu hesaplardan yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/865) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)

2. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Halk Eğitim Merkezlerinde çalışan kadrolu usta öğreticilere ilişkinMillî EğitimBakanından yazılı soru önergesi (7/866) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)

3. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç'ın, yol inşaatı ihalelerinin Devlet İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılacağı iddiasına ilişkinBayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/867) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)

4. – AfyonMilletvekili Sait Açba'nın, depremden sonra Dinar ve köylerine yapılan yardımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/868) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

5. – İstanbulMilletvekili Bülent Akarcalı'nın, Ziraat Bankası Satın Alma Müdürlüğü tarafından yapılan bir ihaleye ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/869) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, otoyol gişelerindeki zorluklara ve memurların suiistimallerine karşı alınan tedbirlere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/870) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

7. – İstanbulMilletvekili Bülent Akarcalı'nın, Antalya - Elmalı Kütüphanesi görevlisinin bir vatandaşa kötü muamele yaptığı iddiasına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/871) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

8. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, TDİ'ne bağlı bir yolcu gemisine aşırı yolcu alınmak suretiyle tehlikeli bir yolculuk yaptırıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/872) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

9. – Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, çimento fabrikalarında tekelciliğe yol açacağı iddia edilen özelleştirilmelere ilişkin DevletBakanından yazılı soru önergesi (7/873) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

10. – Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Türkiye ile İsrail arasında yapılan askerî eğitim ve işbirliği anlaşmasına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/874) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

11. – Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, ABD'nden silah ve askerî malzeme alımlarında gecikme ve sıkıntılar olduğu iddiasına ilişkinMillî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/875) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

12. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Ergene Çayı ve Çorlu Deresinin kirlilik nedeni ve alınması gereken tedbirlere ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/876) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

13. – Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, Sanayi atıklarının neden olduğu çevre kirliliği tehlikesine karşı bir önlem alınmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/877) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

14. – Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, 1 Mayıs olayları sırasında gözaltına alınan bir şahsın işkence sonucu öldürüldüğü iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/878) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

15. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe'nin, Adana - Pozantı - Gökbez Köyü Köprüsünün selden korunması için istinat duvarı yapılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/879) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

16. – TekirdağMilletvekili Bayram Fırat Dayanıklı'nın, Demirler Köyüne bir ilköğretim okulu yapılmasının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/880) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

17. – Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, işçi emeklilerinin sağlık karnelerinin değiştirilmesi yetkisinin Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyetine verilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/881) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

18. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Ziraat Bankasının yurt dışındaki bazı şubelerinden verilen ve tahsil edilemediği iddia edilen kredilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/882) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

19. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, DYP GenelBaşkanı Tansu Çiller'in Başbakanlıktan ayrılmadan önce örtülü ödenekten çektiği iddia edilen paralara ilişkinBaşbakandan yazılı soru önergesi (7/883) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

20. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 1995 yılında Emlak Bankası’nca reklam verilen medya kuruluşlarına ilişkin Başbakadan yazılı soru önergesi.(7/884) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)

21. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İstanbul’dan İtalya’ya ihraç edilen zeytinyağına fındık yağı karıştırıldığı için ihracatın durdurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi. (7/885) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)

22. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İsrail ile yapılan anlaşmaların içeriğine ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/886) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)

23. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bir  tutuklu eşinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce gözaltına alındığı ve kendisinden haber alınamadığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/887) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)

24. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, elektrik enerjisi sıkıntısını aşmak için alınması gereken tedbirlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi. (7/888) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)

25. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, SSK emeklilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi. (7/889) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)

26. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Washington’da düzenlenen “Terörizmle Mücadele ve Barış” konulu sempozyuma ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/890) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)

27. – Erzincan Milletvekili Tevhid Karakaya’nın, Erzincan-Kemah-Kemaliye-İliç-Divriği karayolu ve Acemoğlu Köprüsünün ıslahına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi. (7/891) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)

28. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Bartın-Kurucaşile’deki dolomit maden sahalarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/892) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

29. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, bir tuğla fabrikası için ithal edilen şifertona ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi. (7/893) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

30. – Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Kütahya Devlet Hastanesi’nin tomografi cihazı ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi. (7/894) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.5.1996)

31. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Karaisalı İlçesinin karayolu, kanalizasyon şebekesi, Hükümet Konağı ve Belediye hizmet binasına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi. (7/895) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

32. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, bostan alıcı ve satıcılarının vergilendirilmesine tam yıl hayat standardı uygulamasından vazgeçilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi. (7/896) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

33. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Düziçi-Alibozlu Köyü’nün sulama kanalından faydalanamadığı iddiasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi. (7/897) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

34. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Solaklı sağlık ocağının yapımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi. (7/898) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

35. – Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’a bağlı bazı köylerin yol, köprü, su kanalı ve kanalizasyon sorununa ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/899) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

36. –  Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçe ve köylerinin okul ve öğretmenevi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi. (7/900) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

37. –  Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’a bağlı ilçelerinin hizmet binası ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/901) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

38. –  Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerine Ziraat Bankası şubesi açılmasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/902) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

39. –  Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerinde kurulan çeşitli fabrika ve sanayi sitesi inşaatlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret  Bakanından yazılı soru önergesi. (7/903) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

40. –  Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas-Gürün ve Kangal ilçelerine Kadastro Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/904) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

41. –  Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerine kapalı spor salonu ve futbol sahası yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/905) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

42. –  Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerindeki tarihî binaların restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7|906) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

43. – Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz’ün, bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yeralan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/907) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

44. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, Kırıkkale’ye bağlı bazı ilçe ve çevrelerinde bulunan tarım alanlarındaki süne mücadelesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/908) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)

Meclis Soruşturması Önergeleri

1. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57 arkadaşının, Emlak Bankası Eski Genel Müdürü Engin Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanunun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/6) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)

2. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, Partisine oy kazandırmak amacıyla Çay İşletmeleri GenelMüdürlüğü yöneticilerine verdiği talimatlar neticesinde ÇAYKUR’u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerine uyduğu iddiasıyla Eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Bir Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/7) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

3. – İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 60 arkadaşının, Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77 inci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle Devleti zarara uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin TCK’nin 240 ve diğer ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Eski Başbakan Tansu Çiller ve Eski Maliye Bakanı İsmet Attila hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/8) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

4. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, Bakan ve Başbakan olarak görev yaptığı yıllarda Kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin TürkCeza Kanununun 240 ve 3628 Numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/9) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.5.1996)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 16 arkadaşının, ülke çıkarlarına uygun bir enerji politikasının belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araşırması açılmasına ilişkin önergesi, (10/77) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

2. – Burdur Milletvekili Kazım Üstüner ve 14 arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının ve uygulanan yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi. (10/78) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Ali GÜNAYDIN (Konya), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini açıyorum.

III. – YOKLAMA

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.

(Giresun Milletvekili Turhan Alçelik'e kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin özelleştirme öncesi ve sonrası durumuna ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Birinci gündemdışı söz, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin özelleştirilmesi öncesi ve sonrası durumunun tespitiyle ilgili olarak, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a verilmiştir.

Sayın Candan, buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özelleştirme kapsamına alınan ve bir kısmı da satılan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili hazırlanan bir rapor üzerinde bilgi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunarım.

Özelleştirme Yasası hazırlanırken, esas, temel temaya göre, sermaye tabana yayılacak, istihdam artırılacak, daha verimli çalışma ortamı hazırlanacak, ekonomi canlanacak, kaliteli mal üretilecek, çağdaş teknoloji transferi hızlanacak, buna bağlı olarak da ihracat artırılacaktı; ancak, son on yılda, Et ve Balık Kurumu müesseselerinde de olduğu ve görüldüğü gibi, insanlar işten çıkarıldı, üretim düştü, istihdam azaldı; değeri altında satışlarla talana dönüştü; danışman ücreti olarak, dış firmalara milyonlarca lira ödendi; ilan, reklam ve tazminat giderleri olarak hesaplandığı zaman, satış bedelleri bile karşılanamadı.

Şimdi, bu tespitleri, genelinde yaptıktan sonra, bir sendikamız tarafından hazırlanan, Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili bir raporu arz edeceğim.

Et ve Balık Kurumu müesseseleri, 20 Mayıs 1992'de özelleştirme kapsamına alınıyor. İlk 2 ihale -yapılan ihaleler- çeşitli vesilelerle, yasal olmadığı iddiasıyla iptal ediliyor. 28 Temmuz 1995'te 12 Et ve Balık Kurumu müessesesi -27 müesseseden 12'si- satılıyor. Satış şartları içerisinde, üç yıl süreyle faaliyetlere devam etmesi şart koşuluyor, üretimin ve istihdamın artırılacağı sözü veriliyor, şarta bağlanıyor; Özelleştirme İdaresince de bu şartların kontrol edileceği şarta bağlanıyor. Ancak, manzaranın hiç de öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Dokuz ay sonraki durum şu: Yılda 3 185 ton et üretimi yapılan bu kombinalardan -12 kombina- bugün, 10 kombina et üretimini durdurmuş vaziyette olup, yalnız 2 tanesinde et üretilmektedir. Ayrıca, bu 12 kombinada işçi sayısı 927 iken, bugün, sadece 177 kişi çalışabilmektedir.

Başta, Et ve Balık Kurumu olmak üzere, özelleştirilen kurumlardaki manzara şu: Üretim durmuştur, işçi ve memur maaşları ödenemez haldedir. Müesseselerin faiz giderleri, SSK primleri, yüksek boyutlara ulaşmış ve her geçen gün içinden çıkılmaz hale gelmiştir; yani, çok acilen müdahale gerekmektedir.

Aynı raporda, bölge mahkemelerince, müesseselerin olduğu bölgelerde tespitler yapılmıştır. Ben, vaktin darlığı nedeniyle bir tek Kastamonu Kombinasıyla ilgili mahkeme raporunu arz etmek istiyorum. Sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılan tespitte özelleştirme tarihi 27 Temmuz 1995. Bir firmaya 30 milyar liraya satılıyor, kıdem ve ihbar tazminatı olarak 25 milyar lira ödeme yapılıyor; yani, 5 milyar liraya satılmış oluyor. Burada toplam alan    400 507 metrekare, toplam kapalı alan 12 975 metrekare, araç sayısı 10. Özelleştirme öncesi, 75 işçi çalışırken, özelleştirme sonrası, ancak 3 kişi çalışmaktadır. Özelleştirme öncesi yılda 945 ton et üretimi yapılırken, özelleştirme sonrası üretim durmuş durumdadır.

Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.4.1996 tarihli bilirkişi raporunda, özelleştirme sonrasında ilgili işyerinde hiçbir üretimin yapılmadığı; ancak, tespiti haber alan işyeri yetkililerinin, göstermelik olarak, bir adet hayvanı kestikleri, birkaç işçiyi çalışıyormuş gibi gösterdikleri ve mahkemece ihtar edildikleri tespit edilmektedir.

Muhterem arkadaşlar, KİT Komisyonunda görev yapan milletvekili olarak Komisyonda yaptığımız incelemelerde, kamu kurumlarının döküldüğünü, çeşitli yollarla israf edildiğini ve birçoğunun da sanki kastî olarak zarar ettirildiği havası verildiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, size biraz daha süre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayın.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Şimdi, bu noktada çözüm önerilerimizi ifade etmek istiyorum:

Başta, Et ve Balık Kurumu müesseseleri için konuşacak olursak, kıdem tazminatı karşılığında, en azından, içinde çalışan insanlara, aynı yörenin sanayi ve ticaret odası ortaklarına, esnaf birliklerinden oluşan kurumlara, bu müesseselerin, belirli bir süre ile -en az 50 yıl- kullanım (intifa) hakkı verildiği zaman, hem devletimiz, kıdem ve ihbar tazminatları ödemeden kurtulmuş olacak hem de bu müesseseler işler hale gelecektir.

Bu durumda yapılan hatalar devam ettiği zaman hem müesseseler elden çıkmakta hem de devletimiz milyarlarca lira zarar etmektedir. Ancak, idarecilere baktığımız zaman, tamamen bunun tersi beyanlarda bulunmaktadırlar.

Özelleştirmeden bu tarafa, işsiz insanlar çoğaldı, et fiyatları yükseldi. Et ve Balık Kurumu müesseseleri tamamen özelleştirilerek, et ticaretinden, et kesiminden devlet elini çekti. Bu durumda, et üretimi ve hayvancılığımız büyük darbe görecek ve et ithali de artacaktır.

Yakın zamanda, et ithaliyle ilgili dönen ve basına intikal eden bir sürü yolsuzluk olaylarını da yakından biliyoruz. Bu işle uğraşan insanlar, içinde çalışanlar ağlıyor; yetkililer ise, maalesef, iyi yaptıklarını söylüyorlar.

Yüce Heyetinizden, bir milletvekili olarak istirhamım şudur: Çok acele olarak, KİT'lere sahip çıkmak, siyasî taraf tutmadan meselenin üzerine gitmek ve bu KİT'leri, bir an önce, özelliklerine göre, bir kısmını tasfiye etmek, bir kısmını da işler hale getirmek mecburiyetindeyiz.

Böyle özelleştirme olmaz; olursa, sorumsuzluk olur diye düşünüyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Candan.

Evet, herhalde, gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan yok.

Ben, geçen hafta, Erzincan'daydım; Mollaköy'e gitmiştim. Oradaki üretici arkadaşlarımızın çok ciddî bir şikâyeti vardı; ellerinde besi hayvanları var; ama, kesecek yer bulamıyorlar. Bana, ciddî, ciddî bu konulardaki sorunlarını ilettiler. Ben, bunu da, ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum. Gerçekten, besiciler çok zor durumda. Meclis olarak, buna çare bulunmasını diliyoruz.

Ayrıca, delidana hastalığı meselesi de, Türkiye'de çok ciddî sorunlar yaratmıştır. Burada halkın yanlış bir bilgisi var. Türkiye'de delidana hastalığı meselesi yoktur. Bu konuda, besicilerimiz zor duruma düşürülmüştür. Özellikle, birtakım asılsız şayialar yaratılmıştır. Ben, her gün, şahsen, kırmızı et yiyorum, hiçbir zaman beyaz et yemiyorum; bütün vatandaşlara bunu duyuruyorum ve  besicilerimizin içine düştüğü bu sıkıntıdan da kurtulmasını istiyorum. (Alkışlar)

2. – Bursa Milletvekili Ali Rıza Beyreli’nin, kamu çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ikinci gündemdışı söz, Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli'ye verilmiştir.

Sayın Beyreli, kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili söz istemişlerdir.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır Sayın Beyreli.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada, kamu çalışanlarının sorunlarını ve bu sorunlara yönelik bazı  çözüm önerilerimi dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde, 1980 sonrası izlenen ekonomik ve sosyal politikaların olumsuzluklarını, tüm çalışan halk kesimleri, çiftçi, köylü, memur, işçi ve küçük esnaf yaşarken, bu olumsuzluktan en büyük payı da kamu çalışanları almıştır. Bu süreç içerisinde, Türkiye'de fonksiyonel gelir dağılımının değişimine baktığımızda, ücretli kesimin payı yüzde 30 azalırken, faiz, sermaye, rant kesiminin payının yüzde 50 arttığı görülmüştür. Ücretli kesimin aleyhine gelişen bu durumun en olumsuz etkisi, kamu çalışanı memurlar üzerinde olmuştur. Bu kesim, 1978-1992 döneminde yüzde 52,4 oranında fakirleşmiş, aynı şekilde, 1993-1995 döneminde de kamu çalışanı memurların ücretlerinde reel olarak yüzde 52'lik bir gerileme kaydedilmiştir.

Kamu çalışanları konusu ortaya atıldığında, buradaki en büyük sorun, işçi-memur ayırım kıstasları ve ücret farklılıkları olarak belirginleşmektedir. Grev ve toplusözleşme hakkı olan işçilerimiz, belirli ölçülerde haklarını alabilirken, bu haktan mahrum memurların, olabildiğince ezilmesi, devlet yönetimi açısından büyük bir samimiyetsizlik ve aymazlıktır.

Dünyanın hiçbir ülkesinde, işçi ve memur ayırımı, bizdeki kadar keyfî ve siyasî olarak uygulanmamaktadır. Aynı işyerinde çalışan insanların bir kısmının örgütlenme hakkı, toplusözleşme hakkı varken, diğer bir kısmının bu haklardan mahrum edildiği bizim gibi ülkelere, yeryüzünde ender rastlanmaktadır.

ILO'nun, işçi-memur ayırımı yapmadan bütün çalışanlara, özgürce sendika kurma, sendikaların tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenleme, politika yapma ve bütün çalışanlara işgüvencesi hakkı tanıyan 87, 98, 151 sayılı sözleşmesi, önceki dönem, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır. Ancak, hâlâ, en temel insanlık hakkı olan örgütlenme ve grevli, toplusözleşmeli sendika kurma özgürlüğü, kamu emekçilerine çok görülmektedir.

Bu konuyla ilgili olarak, geçen dönem gündeme getirilen, grev ve toplusözleşme hakkı yerine, toplu görüşme hakkı tanıyan sendikal faaliyetlere olanak veren yaklaşım, ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bir tutumdur.

Geçmiş dönemlerde hükümet eden partilerin hemen tümü, grevli, toplusözleşmeli sendika hakkı konusunda çeşitli vaatlerde bulunmuş olmalarına karşın, işbaşına geldiklerinde verdikleri sözleri unutmuşlardır. Unutulmamalıdır ki, kamu çalışanlarının sendikal hareketlerini kazanımları, ülkemizdeki tüm emekçi kesimlerin kazanımı olduğu kadar, ülkemizdeki demokratikleşme sürecinin de kazanımı olacaktır.

Ülkemizin demokratikleşmesi, sosyal, siyasal yaşamın ve çalışma hayatının özgürlükçü bir yapıya kavuşturulmasına bağlıdır. Bu anlayışla bugün, kamu çalışanları, meşru ve fiilî mücadeleleriyle kazandıkları sendika kurma ve örgütlenme haklarını, grev ve toplusözleşme haklarıyla perçinlemek için mücadele etmektedirler.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu dönem temsil edilen partilerin tümü, seçim öncesinde, kamu çalışanlarına yönelik çeşitli vaatlerde bulunmuşlar ve ülke geneline demokratikleşme sözü vermişlerdir. Hatta, Hükümet Programında da bu konuda birtakım hükümler yer almıştır. Şimdi, kamu çalışanları, yapılan vaatlerin, verilen sözlerin yerine getirilmesini bu Meclisten ve bu Hükümetten beklemektedirler.

Bu çerçevede, öncelikle işçi, memur gibi, sunî ayırımlar ortadan kaldırılarak, bütün çalışanlar ortak bir kategoride değerlendirilip, çalışma koşulları tek bir yasayla düzenlenmelidir. Çalışma koşulları tek taraflı değil, çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik ve siyasal haklarının, imzalanacak sözleşmelerle belirlenmesiyle yaşama geçirilmelidir. Toplusözleşme yapmanın ve yürütülmesinin güvencesi olan grev hakkının, dayanışma ve hak grevini de kapsayacak şekilde kullanılması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beyreli, konuşmanızı tamamlamanız için size küçük bir zaman veriyorum, buyurun.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – Sağ olun Sayın Başkan.

Çalışma alanlarının, siyasî tercihler doğrultusunda atanmış yöneticilerle yönetilmesi uygulamasına son verilmeli, atamalarda, devletin devamlılığı, iş tecrübesi, kıdem ve başarı kriterleri ön plana alınmalıdır. Böylelikle, üretim planlamasındaki siyasal tercihlerin önüne geçilebilecek; kurumlara, verimlilik ve gereksinimler doğrultusunda yön verilebilecektir. Bu tarz bir uygulama, çalışanlar üzerindeki siyasal baskıyı azaltacak, kıyımların önüne geçilecektir.

Türkiye'deki tüm öğretmenlerin, belediye çalışanlarının, maliyecilerin, PTT emekçilerinin, demiryolları çalışanlarının, sağlık emekçilerinin, teknik personelin, kısaca tüm kamu çalışanlarının bu talepleri, insan olmanın, birey olmanın asgarî koşulları olarak, ekonomik ve sosyal gerçekliklerin doğal sonucu olarak gündeme gelmektedir. Bu taleplerin karşılanması, sosyal bir hukuk devleti olmanın doğal gereğidir.

Unutulmamalıdır ki, toplumsal barışın ve iç huzurun sağlanması, devletin, bütün vatandaşlarına eşit yakınlık ve uzaklıkta durmasıyla olanaklıdır.

Konuşmama son verirken, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ali Rahmi Beyreli.

3. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Gökova Termik Santralına ilişkin gündemdışı konuşması

BAŞKAN – Gündemdışı son söz, Gökova Termik Santralı hakkında konuşma yapmak isteyen Muğla Milletvekili Sayın Fikret Uzunhasan'a verilmiştir.

Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Uzunhasan, süreniz 5 dakikadır.

FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gökova Termik Santralının durumunu, zamanımın müsaadesi nispetinde, sizlere aktarmak üzere huzurunuzda bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Biliyorsunuz, Anayasamızın 43, 56, 63, 169 uncu maddeleri, çevre korumasıyla ilgili çeşitli hükümleri içermekte ve bu hükümler herkese, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı vermektedir.

Çevre ve termik santral birbirine düşman iki unsurdur. Ülkemizdeki termik santralların sayısı 15'tir. Bu santrallerden 3 adedi,birbirine çok yakın olup, Muğla'da, Yatağan-Yeniköy-Kemerköy üçgenindedir. Bunlardan Kemerköy, yani Gökova Termik Santralı, bir doğa harikası olan Gökova sahiline inşa edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bakınız, elimde, bu üç santralın yakıtı olan linyit kömürü hakkında, tesir sahalarında bıraktıkları olumsuzluklar hakkında pek çok veriler mevcuttur; ancak, zamanım elvermediği için, sizlere bir kısmını aktarmak istiyorum.

Gökova Termik Santralının kapasitesi, 3x210 megawatt'tır. Bu tip santralların muhtelif birimleri için, günlük ortalama 2,5 milyon metreküp suya ihtiyaç vardır. Bu miktardaki su, orta çapta bir sulama barajı demektir. Bu suyun karasal su kaynaklarıyla karşılanması imkânsızdır. O halde, denizden alınıp, deşarjı da denize yapılacağından, doğal ortam sıcaklığını yaklaşık 3 derece artırarak, denizin biotabiatında yaşayan ve balık türü canlıların yaşamını temin eden platformların yok olmasıyla, balık türleri de yok olacaktır.

Gökova Termik Santralının günlük linyit kömür tüketimi, ortalama 15 bin tondur. Bu miktar, tüm Muğla halkının bir yıl boyunca yakacağı miktar kadardır. Bu havza kömürünün, ortalama yüzde 2,08 oranında kükürt ihtiva ettiği saptanmıştır. Bu kükürt, havanın nem oranıyla buluştuğunda, günde ortalama 250 miligram/metreküp değerinde kükürt dioksit, asit sise dönüşmektedir. Bu değerler, ağaçlar ve diğer bitkiler için öldürücü miktarın yaklaşık 3 katıdır. Bu bir varsayım değildir; çünkü, ondört yıldır faaliyette olan Yatağan Termik Santralı, tesir sahasında bir tek orman bırakmadığı gibi, bu sahada bulunan zeytin ağaçları da zarar görmekte ve devlet, bu zararı, sahiplerine tazminat ödeyerek karşılamaktadır. Hatta, bu santraldan 25 kilometre uzakta, Muğla Ovasında bazı ağaç türleri ayakta kuruyarak yok olmuştur. Halk sağlığı  açısından ise, kükürtdioksit için, Dünya Sağlık Teşkilatının saptadığı standart 0,14 miligram/metreküptür. Ayrıca, bu havzadan çıkarılan linyit kömürünün doğasında, normalden on ya da oniki kat fazla uranyum ve toryum gibi radyoaktif elementler bulunmaktadır.

17 Şubat 1993 tarihinde Muğla'da meydana gelen radyasyon doz hızı yükselmesinde, Yatağan Termik Santralında kullanılan kömürdeki uranyum ve toryum konsantrasyonunun yüksekliği düşünülmüş ve Muğla'da, bu havzadan çıkarılan kömürün halk tarafından yakılması yasaklanmıştır. Bu idarî tedbir bile, havzadaki kömürlerin radyasyon etkisinin açıkça kabulü ve tescil edilmesinin tam ifadesidir.

Uluslararası politikaları da içeren bir çevre politikası izleme hedefi nedeniyle Türkiye, uluslararası ve bölgesel çevre anlaşmalarının çoğuna taraftır. Akdenizin kirlilikten korunması konusunda, Barcelona konvansiyonu ve protokollerine taraf olan ülkemiz, Akdeniz eylem planı çalışmalarını da yürütmektedir. Kaldı ki, Rio'da yapılan kalkınma konferansına katılan taraf ülke konumundayız. Bu açıdan, tüm dünyanın gözü üzerimizdeyken ve özellikle OECD ülkelerinin her fırsatta, önümüze, çevre koruma sorunlarını sürdüğü bir sırada, bizim, Gökova'da böyle bir hataya düşmemiz hiç de iyi sonuç vermeyecektir. Daha temeli atılmadan biz buna karşı çıktık. Yöre halkı, sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler karşı çıktılar. Yer seçiminin yanlış olduğunu söyledik; ama, dinletemedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uzunhasan, size de eksüre veriyorum; lütfen konuşmanızı bitirin efendim.

Buyurun.

FİKRET UZUNHASAN (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Daha temeli atılmadan biz buna karşı çıktık. Yöre halkı, sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler karşı çıktılar. Yer seçiminin yanlış olduğunu söyledik; ama, dinletemedik.

Çevreyi kirletmeden koruma altına almak, korumasını yapmak, kirlettikten sonra temizlemekten çok daha ucuz ve ekonomiktir. Zira, İzmit Körfezini bundan yirmi yıl önceki haline getirebilmek için, oradaki fabrikaların kuruluşundan bu yana elde ettikleri hasılatın üzerine değerlerini de eklesek yine mümkün olamaz. Yarın, aynı şeyi Gökova için söylememeliyiz, Gökova hepimizindir. Gökova Termik Santralının yapımına Anavatan Partisinin 80'li yıllardaki sorumsuz iktidarları döneminde başlatılmış, tüm karşı çıkmalara rağmen "ben yaparsam olur" zihniyetiyle yapımına devam edilmiş, sonra da, yaptıkları yanlışı fark etmiş olacaklar ki, bu santralın başka yere taşınmasını vaat etmişler; ama, bu vaadi yerine getirmemişlerdir.

DYP-CHP Koalisyon Hükümetiyse, Başbakanın ağzından işi durduracağını, ilgili bakanın ağzından ise işi donduracağını vaat etmiş, bu çelişkili vaatlere rağmen, iş, ne durmuş ne de donmuştur.

Bu partileri, seçim meydanlarında, oy kaygısıyla, yalan vaatlerden dolayı, o yöre halkından, tüm Türkiye'den ve dünyadan özür dilemeleri de kurtaramaz.

Çevreyi kirleten, mutlaka, bedelini öder; çünkü, çevrenin de kendini koruma yöntemleri vardır; tıpkı, İzmir ve Isparta sel felaketlerinde olduğu gibi; ama, ne yazık ki, bedelini, yine, masum yöre halkı ödemektedir.

Sözlerime son verirken, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunhasan.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutacağım:

Sayın milletvekilleri, yalnız, bu sunuşlarımız bayağı uzun; bu itibarla, Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tezkereleri okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. –  Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/294)

                                                                                                                        21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Avusturya ve Bosna-Hersek'e gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz'ın dönüşüne kadar, Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe'nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                       Süleyman Demirel                                   Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

2. – Polonya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/295)

        21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Polonya'ya ve Bosna-Hersek'e gidecek olan Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir'in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

3. – Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/296)

        21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek'e gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut'un dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Millî Savunma Bakanı M. Oltan Sungurlu'nun vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

4. – Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/297)

                                                                                                                        21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek'e gidecek olan Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar'ın dönüşüne kadar; Maliye Bakanlığına, Devlet Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

5. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/298)

                                                                                                                        21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı M.Oltan Sungurlu'nun dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına, İçişleri Bakanı Ülkü Güney'in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                            Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

6. – Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/299)

                                                                                                                        23 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu IV. Bakanlar Konferansına katılmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Finlandiya'ya gidecek olan Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner'in dönüşüne kadar; Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Cemil Çiçek'in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                             Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

7. – Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/300)

                                                                                                                        23 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

“Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi” konulu seminere katılmak üzere, 29 Mayıs 1996 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez'in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

8. – Kanada ve Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/301)

                                                                                                                        29 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

30 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Bilderberg Toplantısına katılmak üzere Kanada'ya ve NATO Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere de Almanya'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay'ın dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                             Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

9. – İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’a, dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/302)

                                                                                                                        30 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 31 Mayıs 1996 tarihinde İtalya'ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan'ın dönüşüne kadar; Orman Bakanlığına, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila'nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

10. – Belçika’ya gidecek olan Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/303)

                                                                                                                        31 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika'ya gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz'ın dönüşüne kadar; Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe'nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                             Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

11. – Belçika’ya gidecek olan Rüşdü Saracoglu’na, dönüşüne kadar, Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/304)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika'ya gidecek olan Devlet Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu'nun dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                                                              Süleyman Demirel                             Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:

12. – Habitat-II Global Parlamenterler Forumuna katılacak olan TBMMheyetindeki değişikliğe ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/305)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat-II Global Parlamenterler Forumu 31 Mayıs-1 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenecektir.

Söz konusu forum toplantısına katılmak üzere 16 kişilik bir TBMM Heyetinin oluşturulması hususu TBMM'nin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulmuş ve 7.5.1996 tarihli 48 inci Genel Kurul Birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan foruma, Refah Partisini temsilen ismi belirtilen Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'ün yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem katılacaktır.

Adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                               Mustafa Kalemli                               Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                                Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

13. – Kuveyt Parlamentosunun vaki davetine TBMM’yi temsilen icabet edecek kişi Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/306)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Kuveyt Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento heyetinin 9-13 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 9 Mayıs 1996 tarihindeki 50 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                               Mustafa Kalemli                               Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                                Başkanı

                 Yasin Hatiboğlu                                               Mustafa Karslıoğlu                                               TBMM Başkanvekili              Bolu

         Mehmet Bedri İncetahtacı                                             Burhan Kara                                                    Gaziantep                Giresun

                Tayyar Altıkulaç                                                     Ayhan Fırat                                                     İstanbul   Malatya

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

14. – Fas Parlamentosunun vaki davetine TBMM’yi temsilen icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/307)

                                                                                                                        24.5.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Fas Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento heyetinin 3-7 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 14 Mayıs 1996 tarihli 51 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 inci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                               Mustafa Kalemli                               Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                                Başkanı

                    Uluç Gürkan                                                        Önder Kırlı                                                      TBMMBaşkanvekili                               Balıkesir

                      Feti Görür                                                        Nurettin Aktaş                                                   Bolu        Gaziantep

             Yılmaz Karakoyunlu                                                 Haluk Yıldız                                                    İstanbul   Kastamonu

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

15. – TBMM’de, Türkiye-Almanya Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/308)

                                                                                                                        3.4.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 28 Mayıs 1996 tarih ve 15 sayılı kararı ile Türkiye ile Almanya arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulması uygun görülmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk grubunun kurulması Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                               Mustafa Kalemli                               Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                                Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergeleri vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57 arkadaşının, Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/6)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yolsuzluk, politik yozlaşma olgusunun bir türevidir. Politik yozlaşmanın önlenmesi için politik süreçlerin yeniden sağlıklı yapılanması yanında, Devletin bütün kurumlarının da yeniden düzenlenmesi söz konusudur. Son yıllarda halkımızın büyük ölçüde ilgisini çeken yolsuzluk iddiaları Türk halkının nefretini kazanmıştır. Sokaktaki mafya ile bürokrasideki bozulma ve çıkar alışverişi ibret verici boyutta gerçekleşmiş ve siyasi literatürümüze Civangate olayı olarak yansımıştır. Haklı olarak kamuoyunun tepkisine neden olan Emlak Bankası’ndaki hukuk dışı tasarruflar ve haksız çıkar ve menfaat ilişkileri yargıya da intikal etmiştir. İçi boşaltılan, talan ve yağma olan bu kamu bankasının Genel Müdürü olarak görev yapan ve hakkında nitelikli rüşvet almak suçundan dava açılan TCK’nun 212/1 inci maddesine göre mahkûm edilen Engin Civan, göreve başladığı 11.1.1989 tarihinden görevden alındığı 3.1.1992 tarihine kadar yaptığı işlemlerden ötürü hakkında 20’den fazla kamu davası açılmıştır.

EnginCivan’ın Banka Genel Müdürü olarak görev süresi boyunca;

Haksız, yasalara aykırı tasarrufları ve çıkar temin eden işlemleri kamuoyunda ve basında sık sık konuşulduğu ve dile getirildiği halde dönemin Başbakanları olay ve duyumlara duyarsız kalmıştır. Genel Müdürün görev süresinin bir bölümünde Başbakan olanSayın MesutYılmaz, kendisinden beklenen ve Anayasa hükmü gereğince yerine getirmekle yükümlü bulunduğu dikkat, ihtimam ve gözetme görevini layıkı ile yerine getirmemiş, olaylara duyarsız kalmıştır. Hatta bir iddiaya göre 1991 yılı Genel Seçiminde Engin Civan’ı Anavatan Partisi Milletvekili adayı olarak düşünmüştür.

Engin Civan’ı yakından tanımaktadır. Nitekim 23.9.1995 tarihinde günlük bir gazeteye verdiği beyanda Sayın Yılmaz, Engin Civan’a kardeşi TurgutYılmaz vasıtası ile ulaştığını ve gündemdeki iddiaları onun aracılığı ile öğrendiğini ifade etmiştir.

Engin Civan’ı ESKA şirketler grubuna rüşvet karşılığı verdiği krediler Sayın MesutYılmaz’ın Başbakanlığı döneminde de devam etmiştir. Gazete sayfalarına taşınan iddialara ve basında ciddi olarak dile getirilen bir tür ihbar mahiyetindeki yayınlara karşı görevinin gereğini yerine getirmemekle Engin Civan’ı görevde tutma ve herhangi bir hukukî işlemi başlatmaması açıkça görevini ihmal ettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.

Sonuçlanmakla kararı çıkmış dosyalar ve halen yargılanması devam edilen mahkemelerdeki derdest dosyalardaki beyanlar bu iddiamızı teyid eder niteliktedir. Özellikle;

1. EKSAN A.Ş. 35 milyon D. Mark tutarında döviz kredisinin, Selim Edes’in büyük hissedarı olduğu bu şirketin malî durumunun fevkalâde bozuk olmasına, hatta batık durumuna rağmen kredi verilmesi,

2. ESKA Grubunun Anıttepe arsalarındaki %15.88 arsa payının % 36’ya çıkarılmasındaki usulsüzlük,

3. Mahg Şirketi ile Emlakbank arasındaki İnşaat Sözleşmesi sonucu ESKA Grubuna kaynak aktarılmasındaki usulsüzlükler sonucu bankanın zarara uğramasına gözyumduğu ve de tedbir almadığı,

Ve diğer ceza dosyalarındaki belgeler, beyanlar, iddialar tüm ayrıntıları ile incelendiğinde Engin Civan’ın rüşvet alma, görevi suistimal, görevi ihmal hizmet sebebi ile emniyeti suistimal suçlarına Sayın Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı süresince de devam ettiği ve hakkında buna rağmen dönemin Başbakanı tarafından hiçbir işlem yapılmadığı anlaşıldığından TCK’nun 240 ıncı maddesine göre Sayın Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince bir Meclis Soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

               Saffet Arıkan Bedük                   Ali Rıza Gönül                         Fevzi Arıcı

                          Ankara                                     Aydın                                       İçel

                Mehmet Gözlükaya                    Yusuf Bahadır                      Mustafa Zeydan

                          Denizli                                   Trabzon                                 Hakkâri

                   Mehmet Sağlam                     M.Kemal Aykurt                    Mustafa Çiloğlu

                   Kahramanmaraş                             Denizli                                   Burdur

                   Halûk Müftüler                          Nihan İlgün                        Nurhan Tekinel

                          Denizli                                   Tekirdağ                              Kastamonu

                Mehmet Ali Yavuz                      Nevfel Şahin                     Mustafa Dedeoğlu

                          Konya                                  Çanakkale                                 Muğla

                   Mahmut Yılbaş                         Cemil Erhan                          İrfettin Akar

                            Van                                         Ağrı                                      Muğla

                  Necati Çetinkaya                        Zeki Ertugay                        Ahmet Uyanık

                          Konya                                    Erzurum                                  Çankırı

                   Hasan Karakaya                           Hacı Filiz                           Mehmet Tatar

                            Uşak                                    Kırıkkale                                  Şırnak

                İsmail Kalkandelen                   Muzaffer Arıkan                       İsmail Köse

                          Kocaeli                                    Mardin                                  Erzurum

                   MehmetGölhan                       Mahmut Duyan                      Meral Akşener

                          Ankara                                    Mardin                                  İstanbul

                     Doğan Baran                           Hayri Doğan                         Faris Özdemir

                           Niğde                                     Antalya                                  Batman

                   Necmettin Dede                        Turhan Arınç                        Bahattin Şeker

                            Muş                                        İzmir                                     Bilecik

               M. Fevzi Şıhanlıoğlu                 İ. Cevher Cevheri                      BekirAksoy

                        Şanlıurfa                                    Adana                                    Çorum

                      Sabri Güner                           Yusuf Bacanlı                        Ergun Özkan

                            Kars                                      Yozgat                                    Niğde

                 Hasan Denizkurdu               Mahmut Nedim Bilgiç               İsmail Karakuyu

                           İzmir                                   Adıyaman                                Kütahya

                      Halil Yıldız                            Ömer Bilgin                        Mustafa Küpeli

                          Isparta                                     Isparta                                    Adana

                     Osman Çilsal                         Mehmet Batallı                     Esat Kıratlıoğlu

                          Kayseri                                  Gaziantep                               Nevşehir

               Hasan Tekin Enerem                    Ali Günaydın                        İlhan Aküzüm

                         İstanbul                                    Konya                                   Ankara

                     Tevfik Diker                       Mehmet Köstepen                    Bahattin Yücel

                          Manisa                                      İzmir                                    İstanbul

                                                                  Tayyar Altıkulaç

                                                                         İstanbul

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bu ve daha sonra okutacağım soruşturma önergeleri  daha  önce  bastırılıp,  milletvekillerine  dağıtılmıştır. Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis bu istemi en geç 1 ay içerisinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesini görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:

2. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, Partisine oy kazandırmak amacıyla Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü yöneticilerine verdiği talimatlar neticesinde Çay-Kur’u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çay, üretimi ve tüketimi ile insanımızın en önemli gelir ve içecek maddelerinin başında gelmektedir. 1994 yılında yapılan tespitlere göre ülkemizde, Doğu Karadeniz Bölgemizde Rize ve civarında 554 222 dekar ruhsatlı, 208 626 dekar ruhsatsız olmak üzere, toplam 776 848 dekarlık çaylık alan bulunmaktadır. Bu geniş alan üzerinde 143 598 ruhsatlı, 56 932 ruhsatsız olmak üzere, toplam 200 530 çay üreticisi vardır. Ülkemizin çay üretemi de 175 000 ton olup, bunun 135 000 tonu tüketilmekte, geri kalan kısmı da dış ülkelere pazarlanmak suretiyle gelir temin etmeye çalışılmaktadır.

Üretilen yaş çayı işleyen ve pazarlayan en büyük kuruluş, hukukî yapısı KİT olan Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüdür. İlgili Bakanlığı da dönemi itibariyle Maiye ve Gümrük Bakanlığıdır. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, bölgenin değişik yerlerinde bulunan 45 adet yaş çay fabrikası ile kampanya döneminde aldığı yaş çayı işlemektedir.

Çay fabrikaları, bölgenin iklim şartlarına göre genellikle mayıs ayının değişik günlerinde üretime başlamakta ve genel müdürlükçe kendilerine verilen kontenjan dahilinde mevsimlik işçi almaktadırlar. 1991 yılında da kampanya 12 Mayıstan itibaren başlamıştır.

Teşebbüsün Tek-Gıda İş Sendikası ile imzalanan 1.1.1991 - 31.12.1992 tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin 19/g madde ve fıkrası ile geçici olarak alınan işçilerin en az bir kampanya süresince 120 gün çalışacakları düzenlenmiştir. (Bu hüküm daha önceki yıllarda yapılan toplu iş sözleşmelerinde de aynen vardır.)

Geçmiş yıllarda 120 günlük en az çalışma süresinin dolmasından sonra yaş çay yaprağı alımı miktarı dikkate alınarak, toplu iş sözleşmesinde de yer alan "işin azalması halinde işçi çıkarılması genel müdürlükçe tespit edilecek prensiplere göre işlem yapılır" hükmüne dayanarak devamlı işçi azaltılması yoluna gidilmiş, bu amaçla da bazı fabrikalar kapatılarak bunların aldığı yapraklar diğer fabrikalara nakledilip, bu fabrikataların tam kapasiteyle çalışması ve en yüksek iş veriminin sağlanması amacı güdülmüştür. Böylece, kurum gereksiz masraf yapmaktan kurtularak bir ölçüde tasarruf tedbiri olarak bu uygulamanın yapıldığı 1991 yılına kadar gözlenmiştir.

1991 yılı Anavatan Partisi iktidarının Başbakan Sayın Mesut Yılmaz ve ilgili Maliye ve Gümrük Bakanı da rahmetli Adnan Kahveci'dir.

1991 yılında Yüce Meclis 20 Ekim 1991 günü erken genel seçim yapılmasına karar vermiştir. Seçim kararının alınmasından sonra 1991 yılı yaş çay alım kampanyasında bu uygulama yapılmayarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda görüldüğü gibi mevsimlik işçinin hepsinin 120 günlük çalışma sürelerini Eylül ayında tamamladıkları, bazı fabrikalarda Eylül Ekim aylarında hiçbir üretim yapılmadığı halde kampanyanın sona erdiği 25 Ekime kadar bütün işçiler çalıştarılmıştır. Rakamsal olarak da 1990 yılına göre 1 Ekim tarihi itibariyle 8 981 işçi, 15 Ekim itibariyle 13 849 işçi fazladan hiçbir üretim yapmamak üzere oturur yerde maaş almıştır. 1991 yılında böylece kurumun yaklaşık olarak 30 milyar Türk Lirası zarara uğratıldığı gerek kurul teftiş raporlarında gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında görülmektedir.

Bu zarar niçin meydana getirilmiştir? Bunu araştırdığımız zaman, erken genel seçime giden ülkemizde, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, sadece partisine daha çok oy kazandırabilmek için, kurum genel müdürüne ve yönetimine baskı yapmış ve talimat vermiştir. Kâr ve zararı kendisine ait olan kuruluş, 1991 yılı itibariyle 50 milyar, bugünkü rakamlarla 1 trilyon lira civarındaki zarar, çayın siyasete alet edilmesi sonucu ülke ekonomisine fatura edilmiştir.

Diğer yönden, 1991 yılı için, 12 Mayısta başlayan kampanyada, yaş çay fiyatları 1 235-1 310-1 385 TL olarak açıklanmış ve uygulamaya konulmuştur. Erken genel seçimin yapılmasına karar verildikten sonra bölgeye gelen ve 14 Eylülde Rize'de vatandaşa hitap eden dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, seçimde 3 mebusluk verilirse, yaş çay yaprağına açıklanan fiyatların üzerine 100 lira daha artıracağını vaat eder. Üreticiden gelen tepki üzerine Çayeli'ne geçen ve orada halka hitap eden Sayın Mesut Yılmaz, açıklanan fiyatlara 100 TL artış yaptığını belirtir. Tabiî ki, kurumun hukukî yapısı itibariyle, bunun geçerli olabilmesi için, bu artış, yönetim kurulu karar defterinde tahrifat yapılarak ağustos ayındaki kararlara eklendiği iddiaları bölgede yaygın olarak konuşulmaya ve basında yer almaya başlamıştır. İddiaların doğruluğu halinde, kurum, bu yolla da 1991 yılı değerleri ile 62,5 TL ek yük altına sokulmuştur.

Diğer yönden, erken genel seçim döneminde Başbakan ve beraberindeki heyetler ve o bölgede çalışma alan ve bölgede bulunan Yaşar Okuyan ve arkadaşları, günlerce ÇAYKUR'un tesislerinde kalmış ve bunun için kuruma gerekli olan ödemeleri yapmaktan kaçındıkları iddiaları da güncel dedikodular arasında yer almıştır.

Böylece, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'ın baskı ve talimatları sonucu kurum milyarlarca lira, bugünkü değeri itibariyle de 1 trilyonun üzerinde zarara uğratılmıştır. Kurumun zarara uğratılmasının tek sebebi, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz'ın partisine oy kazandırmak amacıyla kurum yöneticilerine baskıda bulunması ve talimat veremesidir. Böylece, Sayın Mesut Yılmaz görevini kötüye kullanmış olup, Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerinin uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

                        Ali Rıza Gönül                                   Saffet Arıkan Bedük

                               Aydın                                                     Ankara

                           Fevzi Arıcı                                       Mehmet Gözlükaya

                                 İçel                                                       Denizli

                          Nevfel Şahin                                         Halûk Müftüler

                            Çanakkale                                                 Denizli

                           Evren Bulut                                          Mahmut Yılbaş

                               Edirne                                                       Van

                       İsmail Karakuyu                                    M. Kemal Aykurt

                              Kütahya                                                   Denizli

                       Mustafa Zeydan                                      Mehmet Gölhan

                              Hakkâri                                                   Ankara

                         M. Ali Yavuz                                          Ali Günaydın

                               Konya                                                     Konya

                         Turhan Güven                                        Mehmet Batallı

                                 İçel                                                     Gaziantep

                        Mustafa Küpeli                                       Esat Kıratlıoğlu

                               Adana                                                   Nevşehir

                        Nurhan Tekinel                                      Mahmut Duyan

                           Kastamonu                                                 Mardin

                         Mehmet Tatar                                          Doğan Baran

                               Şırnak                                                      Niğde

                   M. Fevzi Şıhanlıoğlu                                     Salih Sümer

                             Şanlıurfa                                                Diyarbakır

                          İrfettin Akar                                           Hayri Doğan

                               Muğla                                                    Antalya

                       Muzaffer Arıkan                                        Hasan Peker

                               Mardin                                                   Tekirdağ

                          Cemil Erhan                                         Abdulbaki Ataç

                                 Ağrı                                                     Balıkesir

                       Mustafa Çiloğlu                                        Tevfik Diker

                               Burdur                                                    Manisa

                      Mustafa Dedeoğlu                                     Faris Özdemir

                               Muğla                                                    Batman

                          Haluk Yıldız                                          Yusuf Bahadır

                           Kastamonu                                                Trabzon

                       Necati Çetinkaya                                   Hasan Denizkurdu

                               Konya                                                      İzmir

                          Zeki Ertugay                                        Hasan Karakaya

                             Erzurum                                                     Uşak

                         Ahmet Uyanık                                            Hacı Filiz

                              Çankırı                                                   Kırıkkale

                     İsmail Kalkandelen                                       İsmail Köse

                              Kocaeli                                                   Erzurum

                        Meral Akşener                                       Necmettin Dede

                              İstanbul                                                     Muş

                          Turhan Arınç                                         Bahattin Şeker

                                İzmir                                                      Bilecik

                      İ. Cevher Cevheri                                       Bekir Aksoy

                               Adana                                                     Çorum

                         Yusuf Bacanlı                                  Mahmut Nedim Bilgiç

                               Yozgat                                                  Adıyaman

                          Ergun Özkan                                            Halil Yıldız

                                Niğde                                                     Isparta

                          Ömer Bilgin                                           Osman Çilsal

                               Isparta                                                    Kayseri

                       Mehmet Sağlam                                  Hasan Tekin Enerem

                       Kahramanmaraş                                            İstanbul

                         İlhan Aküzüm                                      Mehmet Köstepen

                               Ankara                                                      İzmir

                        Bahattin Yücel                                      Tayyar Altıkulaç

                              İstanbul                                                   İstanbul

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç 1 ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:

3. – İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 60 arkadaşının, Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77 nci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin TCK’nun 240 ve diğerilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller ve eski Maliye Bakanı İsmet Attila hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/8)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1. Konu

Devletin yüksek güvenliği ve yüksek çıkarlarının isterleri, kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri ile Yasa’da belirtilen diğer maksat ve gayeler için kullanılması gereken Başbakanlık Örtülü Ödeneğin 5.5 milyar lirasının, 1050 Sayılı Genel Muhasebe Yasası’nın 77 nci maddesine aykırı olarak kullandıkları iddialarından dolayı, Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile Eski Maliye Bakanı İsmet Attila haklarında Anayasa’nın 100 üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturulması açılması istemi.

Söz konusu istem, Başbakanlık Örtülü ödeneğinden yapılmış harcamaların tümü dolayısıyla ilgililerin sorumluluklarının soruşturulması değil, Örtülü Ödenekten yapıldığı ileri sürülen ve kamuoyuna da yansıması nedeni ile herhangi bir gizliliği kalmayan bir harcama nedeni ile ilgililerin sorumluluğunun soruşturulması istemidir.

2. Konu ile ilgili yasal düzenlemeler

2.1. Örtülü Ödeneğin Kapsamı

Devletin harcamalarını düzenleyen 1050 sayılı Genel Muhasebe Yasası’nın 77 nci maddesi Örtülü Ödenek ve Haberalma Ödeneğini düzenlemektedir. Bu hükme göre;

“Başbakanlık Bütçesine konulan örtülü ödenek :

a) Kapalı İstihbarat ve kapalı savunma hizmetleri için,

b) Devletin Yüksek Güvenliği ve yüksek menfaatlerinin isterleri için,

c)Siyasî, sosyal konularla, kültürel ve devletin itibarı alanlarında ve olağanüstü hizmetlerin sağlanmasında Hükümet icapları sayılan maksat ve gayeler için,

sarf edilir.

Örtülü ödeneğin sarf yerinin ve hesaplarının nasıl tutulup tasfiye edileceğinin ve hangi vesikaların halef olan zata devrolunacağının tayin ve takdiri Başbakan’a aittir.

Örtülü ödenek, Başbakanın ve ailesinin şahsi masraflarına ve siyasî partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarına sarf olunamaz.

Gümrük ve Tekel Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bütçelerinin haber alma ödenekler, hizmetin gerektirdiği ve ilgili Bakanın takdir edeceği gizli istihbarat işlerine sarf edilir.

Başbakanlık Bütçesindeki Örtülü Ödenek ile diğer Bakanlık ve dairelerin bütçelerindeki haber alma ödeneklerinden yapılacak harcamalar, Başbakan, Maliye Bakanı ve sorumlu Bakan tarafından imza edilmiş kararnameye dayanılarak tahakkuk ettirilir. Merkez saymanlığınca bu ödemelerin yapılması, kararnameyi imza eden Bakanların yerlerini muhafaza etmelerine bağlıdır.

Başbakanlığa ve ilgili Bakanlıklara yeni atamalar yapıldığında, evvelce görülmüş olan hizmetlerin karşılığının ödenmesi yeni atananların takdirine bağlıdır.”

Görüldüğü üzere 77 nci madde iki tür ödeneği düzenlemektedir :Örtülü ödenek, Haberalma ödeneği.

Haberalma ödeneği sadece Gümrük Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının (A) işaretli cetveline konulabilmekte ve ilgili Bakanların takdirine göre sadece gizli haberalma işlerinde kullanılabilmektedir.

Yasa maddesinin konumuz açısından önemli olan düzenlemeleri Örtülü Ödeneğe ilişkin olan düzenlemeleridir.

Maddede önce örtülü ödeneğin kapsam yönünden tanımı verilmiştir. Maddenin (a), (b) ve (c) fıkralarında belirtilen bu kapsam tanımı oldukça geniş ve belirsiz bir tanımdır. Hizmet ve amaçları ifade etmekte kullanılan kavramlar da açık değildir.

Özellikle (c) fıkrasında yer alan siyasî, sosyal ve kültürel konular zaten Devletin birçok Bakanlığı ya da kurumu tarafından görev olarak üstlenilmekte ve Devlet Bütçesine de bunlarla ilgili olarak açıkça ödenek konulmaktadır. Ya da bu işlevlerin görülmesiyle ilgili olarak Kamu Kuruluşlarından ilgili kuruluşlara açıkça yardım yapılmaktadır.

O halde bu amaçlar için Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden harcama yapılması, sadece, devletin genel siyaseti ve çıkarları için zorunlu, ancak açıkça yapılmasının uluslararası teamüllere aykırı bulunması, ya da bilindiğinde yararlanıcısını zor durumda bırakarak hizmetin yapılmasını engelleyecek olması durumlarında söz konusu olacaktır.

O halde Devlet bütçesinin başka bir bölümünden açıkça yapılmasına olanak bulunan, gerek Devletin Yüksek Güvenliği ve Yüksek Menfaatlerinin isterleri için, gerekse (c) fıkrasında belirtilen hükümet icapları sayılan maksat ve gayeler için Başbakanlık örtülü ödeneğinden harcama yapılması maddenin amacına aykırı olacaktır.

Kısacası örtülü ödenekten harcama yapılabilmesi için olayı gizlemeyi gerektirecek bir neden olması gerekir. Örneğin Atatürkçü Düşünce Derneğine bina yaptırmak için yapılacak Devlet yardımını gizlemeyi gerektirecek bir neden olamaz. Bu yardım Devlet Bütçesinin ilgili bölümünden açıkça yapılabilir.

Örtülü ödeneğin sarf yerleri konusunda Başbakan’a verilen takdir yetkisi, Devlet Bütçesinden açıkça yapılabilecek harcamalar konusunda kullanılamaz.

Devlet Bütçesinden yapılabilecek ve gizlilik gerektirmeyen harcamaların sırf kolaylık olsun diye örtülü ödenekten yapılması, takdir yetkisinin kullanılması değil, bir yetkinin suiistimali sonucunu doğurur.

Yasa, örtülü ödenekten yapılacak harcamaları belirledikten sonra, örtülü ödeneğin hiçbir şekilde kullanılamayacağı alanları da “örtülü ödenek Başbakanın ve ailesinin şahsi masraflarına ve siyasî partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarına sarf olunamayacaktır.” diyerek ayrıca sayma gereğini duymuştur. Böylece hiç değilse bu alanlarda duraksamaya düşülmemesini kesinlikle önlemek istemiştir.

Bu düzenleme Yasa’ya 1963 tarihinde 204 sayılı Yasa ile eklenilmiş ve geçmişte yaşanan acı deneyimlerin bir daha tekrarlanmaması amaçlanmıştır.

2.2. Örtülü Ödeneğin Kullanılmasında Usul

Örtülü ödenek Başbakanlık bütçesinin (A) işaretli cetvelinde yer alacaktır.

Burada yer alan ödenekler Başbakan ve Maliye Bakanı tarafından imzalanacak özel bir kararnameye dayanaraktan tahakkuk ettirilecek ve saymanlık tarafından ödenecektir.

Görüldüğü üzere Örtülü ödenekten yapılacak ödemelerin tahakkuku normal kamu giderlerinin tahakkukundan farklıdır.

Paranın alınabilmesi için Başbakan ve Maliye Bakanı tarafından imzalanmış bir kararnamenin olması gerekmektedir. Burada örtülü ödeneğin kullanılmasında Maliye Bakanının sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Örtülü ödenek kararnamesinin Maliye Bakanı tarafından imzalanması yapılan harcamanın 77 nci madde kapsamına giren bir harcama olduğunun Maliye Bakanı tarafından da onaylandığı anlamına gelmektedir.

Bu kararnameye dayanarak hazırlanmış olan “tahakkuk müzekkeresi ve verile emri” üzerine sayman parayı ilgilisine öder. Bu belge sadece Devlet kasasından bir miktarın çıktığını gösterir. Harcamanın içeriği konusunda bir açıklama taşımaz. Nasıl Bütçe Yasasındaki örtülü ödeneğin 101.01.1.002.800 harcama kaleminde gösterilmesinin, örtülü ödeneğinde bütçe yasasının (R) cetvelinde açıklanmasının gizlilikle bir ilgisi yoksa, örtülü ödenekten harcama yapıldığını gösteren tahakkuk müzekkeresi ve verile emrinin de bir gizliliği yoktur. Sadece örtülü ödenek için para çekildiğinin belgesidir. Gerektiğinde Devlet kasasındaki azalmanın belgesi olarak ilgililere gösterilir.

Saymanın bu tahakkuk evrakı üzerindeki incelemesi de istisnai bir incelemedir. Sayman ödemeyi yaparken sadece tahakkuk kararnamesinin üzerinde imzası bulunan Başbakan ve Bakanların görevde bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlüdür. Bakanlar görevde ise ödemeyi yapar.

Örtülü ödeneğin sarf yerinin ve hesaplarının nasıl tutulup tasfiye edileceği ve hangi vesikaların halef olan zata devrolunacağının tayin ve takdiri Başbakana aittir.

Dikkat edilirse Yasada hesapların nasıl tutulup tasfiye edileceğinden bahsedilmekte ancak bunun “şekli”, Başbakanın takdirine bırakılmaktadır.

Hesaplarla ilgili hiç kaydın tutulmaması ise bir takdir hakkı kullanımı olarak değerlendirilemez.

Devlet sırrı oluşturanlar bu sırları kendileri gibi saklamak yükümlülüğünde olanlara vermek suretiyle de sırları açıklamış olmazlar.

Yasa bu düzenlemeyi yapmakla örtülü ödenek ile ilgili işlemlerin de, istisnai bir şekilde de olsa bir disiplin içerisinde yürütülmesine olanak tanımıştır. Bu nedenle Başbakanların da takdir edecekleri bir yöntemle örtülü ödeneklerinin kayıtlarını tutup ve tasfiye etmek ve gerekenleri de kendileri gibi sır saklamak zorunda olanlara anlatmak zorunlulukları vardır.

Nitekim eski Başbakanlar bu konuda takdir ettikleri usulleri kamuoyuna açıklamışlar ve bu alanda yerleşmiş bir uygulamanın varlığına dikkat çekmişlerdir.

Örtülü ödeneğin kullanımındaki usul açıklamalarını bitirmeden önce bir konuyu daha yüce Meclisin bilgilerine sunmak istiyoruz.

Başbakanlar Yasanın kendilerine sağladığı takdir yetkisine dayanaraktan örtülü ödeneğin tamamını bir kararname ile çekme hakkına sahip midirler?

Bu sorunun tartışılması hem Başbakanın sorumluluğu hem de kararnameyi imzalayan Maliye Bakanının sorumluluğu açısından önemli olmaktadır.

Düşüncemiz Yasanın böyle bir olanak tanımadığıdır. Yasa “.. örtülü ödenekten... yapılacak harcamalar Başbakan ve Maliye Bakanı tarafından imza edilmiş kararnameye dayanılarak tahakkuk ettirilir” demektedir. Yani Başbakan, Maliye Bakanına da imzalattırarak, tek kararname ile tüm örtülü ödeneği (eğer tamamını bir defada harcayacak bir konu söz konusu değilse), çekip parça parça harcama olanağına sahip değildir. Başbakan örtülü ödenekten harcamaya gereksinim duyduğunda Maliye Bakanı ile birlikte bir kararname hazırlayacak ve gerekli miktarı çekecektir.

Aksi takdirde yasa örtülü ödenekten yapılacak harcamalar için tahakkuk kararnamesi hazırlanmasından bahsetmez, bütçeye konulan ödeneğin tek tahakkuk müzekkeresi ve verile emri ile ödenmesini öngörürdü.

2.3. Örtülü Ödeneğin Kaynakları

Başbakanlık Örtülü ödeneğinin temel kaynağı her yıl bütçesinde Başbakanlık bütçesinin 101.01.1.002.800 harcama kalemine konulan ödenektir. “1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesine tabi hizmetler” açıklaması ile 1995 yılı bütçesinde 15 milyar lira olarak görülen bu ödenek 1996 yılı bütçesinde 30 milyar olarak yer almaktadır.

Başbakanlık Örtülü ödeneğinin ikinci kaynağı ise Tanıtma Fonu Kurulmasına ilişkin 3230 sayılı Yasa’nın 4 ncü maddesidir. Bu hükme göre tanıtma fonunda toplanacak paranın % 20’si bir yandan bütçeye gelir, öte yandan da Başbakanlık bütçesinin ilgili tertibine (1050 sayılı Kanunun 77 nci maddesine tabi hizmetler için) Maliye ve Gümrük Bakanlığınca ödenek kaydolunacaktır.

Örtülü ödeneğin 3 üncü kaynağı ise Maliye Bakanlığı yedek ödeneğinden yapılan aktarmalardır. Her yıl bütçe Yasası ile ayrılan örtülü ödeneğin yeterli olmaması halinde gerekli tutarlar örtülü ödeneğe aktarılmaktadır.

Gerek yedek ödenekten gerekse tanıtma fonundan örtülü ödeneğe aktarılan paralar konusunda da şu aşamada bilgi sahibi olmamakla birlikte bu konuda gerekli bilgiler sağlandığında Meclise sunulacaktır.

3. Soruşturma konusunun açıklanması

Yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere çok özel ve gizli hizmetler için kullanılmak üzere ayrılan ve Başbakanın ve ailesinin özel masraflarına ve siyasî partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında hiç bir şekilde kullanılamayacak olan Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden bir miktarın (5,5 milyar lira) bazı şaibeli kişilere Başbakan tarafından ödettirildiği 14.5.1996 günlü gazetelerle kamu oyuna yansımıştır.

Demokratik bir ülkede böyle bir yayın üzerine yapılması gereken denetimle görevli demokratik kurumların harekete geçmesidir.Eğer bu yayın dokunulmazlığı olan kişiler hakkında ise ve ciddî bulunuyorsa bu halde TBMM’nin Anayasal Denetim mekanizmalarını harekete geçirme zorunluluğu vardır.

Söz konusu olay yasal olarak örtülü ödenekten yapılması olanaklı olmayan bir harcamanın bu ödenekten yapıldığının iddia edilmesidir. Gazete haberine göre Başbakan Tansu Çiller kendisini emekli Orgeneral Necdet Öztorun olarak tanıtan ve seçimlerde Anavatan Partili 30 000 seçmeni Doğru Yol Partisine transfer etme garantisi veren bir dolandırıcıya yapacakları masrafları karşılamak için 5,5 milyar lira ödenmesi talimatını vermiş ve bu talimat Örtülü Ödeneği kullanma sorumluluğu kendisine verilen Akın İstanbullu tarafından yerine getirilmiştir.

Eğer olay gerçek ise Başbakan Tansu Çiller ile örtülü ödenek tahakkuk kararnamesini imzalaması gereken Maliye Bakanı İsmet Attila 1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesinin 3 üncü fıkrasına aykırı olarak bir işlem gerçekleştirmişlerdir. Bu eylemin Türk Ceza Kanununa göre ne tür bir suçu oluşturduğu ileriki bölümlerde tartışılacaktır. Bu tartışmalara geçmeden önce olayın ayrıntılı açıklamasının ve neden inandırıcı bulunarak soruşturma açılmasını gerekli bulduğumuzun izahına geçmek istiyoruz.

Olayın ayrıntılı açıklamasına geçmeden önce bir konuyu altını çizerek bir daha dikkatlerinize sunmak istiyoruz.

Soruşturulmasını istediğimiz konu Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin nerelerde kullanıldığı değildir. Soruşturulmasını önerdiğimiz konu Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden yasaya aykırı olarak yapıldığı idda edilen ve kamuoyunda da duyulmuş olan bir harcamanın soruşturulmasıdır.

3.1. Olayın Ortaya Çıkması

Kamuoyunda örtülü ödenek tartışmaları 11.5.1996 tarihli HürriyetGazetesinde “İşte 500 Milyarın Belgesi’’ başlığı ile yayınlanan ve bu miktarın bütçeden örtülü ödenek için çekildiğini belgeleyen tahakkuk müzekkeresi ve verile emrinin kopyasının yayınlanması ile başlamıştır. (Ek. 1).

Yukarıda açıklanan nedenlerle bu konunun tartışmasına girmiyoruz.

Ancak 12.5.1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde Sayın Emin Çölaşan imzalı ve “Örtülü Ödenek İşi Büyüyor’’ başlıklı köşe yazısında eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’e örtülü ödenekle ilgili bazı sorular yöneltilmekte ve bu bağlamda; S. P. isimli bir şahsın eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’i örtülü ödenekte, emekli Orgeneral Necdet Öztorun ismiyle arayıp, dolandırıp dolandırmadığı, dolandırıcılığın nitelikleri de açıklanarak sorulmakta ve açıklama istenilmektedir. (Ek. 2).

Aslında olay Selçuk Parsadan adlı dolandırıcının, daha önceleri birlikte çalıştıkları ve sanatçı Perihan Savaş adına para toplayan, Nafiye Öney’i, aralarının bozulması üzerine ihbar etmesiyle ortaya çıkmaktadır. Nafiye Öney bu ihbardan sonra tutuklanınca Asayiş Şubesi Dolandırıcılık Masasındaki yetkililere 5-6 Nisan 1996 tarihinde verdiği ifadede, kendi bildiklerini de anlatmakta ve Selçuk Parsadan’ın, Sayın Tansu Çiller’i kandırarak örtülü ödenekten bir miktar para aldığını ihbar etmektedir.

Bu haberler 14.5.1996 tarihli Milliyet ve Hürriyet Gazetelerinin manşetlerinden verilmekte, belli başlı gazetelerde de yer almaktadır. Hürriyet Gazetesi, olayı, Sayın Çölaşan’ın ortaya çıkardığını da belirterek “Pes doğrusu,  Örtülü Ödenekten Dolandırıcıya para verilmiş’’ (Ek. 3), başlığı ile duyurulurken Milliyet Gazetesi olayı; “Örtülü Komedi, 500 milyar liralık örtülü ödenek tartışmasına bir dolandırıcının da adı bulaştı :Çiller’den 5,5 milyar lira aldım” başlığı ile duyurmaktadır (Ek. 4).

Olayın doğrulanması ise 14 Mayıs 1996 tarihli Hürriyet Gazetesinin 26 ncı sayfasında yer alan ve “Çiller Emretti Verdim” başlıklı habere göre Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Akın İstanbullu tarafından yapılmaktadır (Ek. 5).Gazete haberine göre İstanbullu; “Necdet Öztorun ismiyle sayın Başbakanla konuşmuşlar. Ancak bu para kahvehane toplantıları yaparak DYP için çalışsınlar diye değil, kurdukları Atatürk ile ilgili bir derneğe bina için verildi”, demektedir.

Aynı konu 13.5.1996 tarihli Sabah Gazetesinin Sabah Diyor ki... başlıklı köşesinde sayın Güngör Mengi imzalı yazıda da konu edilmekte ve Sayın Mengi, olayın Çiller’in özel kalem müdürü Akın İstanbullu’nun açıklamaları ile netleştiğini söyleyerek; Sayın Akın İstanbullu’nun “Ancak bu para, iddia edildiği gibi kahvehane toplantıları yaparak DYPiçin çalışsınlar diye değil kurdukları Atatürkçü bir derneğe merkez binası almaları amacı ile verildi’’ dediği belirtilmektedir. Sayın Mengi yazısının devamında “Akın İstabullu’nun bu beyanı ile Devletin dolandırıldığını kabul ederken, kendisinin emir kulu olduğunu ima ediyor ve ver dediler verdim demeye getiriyor” demektedir (Ek. 6).

Olay hem yazılı hem de görsel basında ayrıntısı ile tartışılmaya başlamış, olayın faillerinden olan ve dolandırıcılıktan sabıkalı Selçuk Parsadan ile Mukadder Balkan 16.5.1996 tarihinde Show Televizyonunda yayınlanan “Arena” programında olayı ayrıntısı ile açıklayarak kamuoyu önünde suçlarını kabul etmişlerdir.

Daha sonraki günlerde ise Akın İstanbullu önceki beyanlarını inkâr yoluna giderek parayı vermediklerini söylemiştir.

Ancak olayın olduğunu kamuoyu önünde ikrar eden iki fail, bu beyanlara ilişkin program kayıt bantları, olayın delillendirilmesi için verilmiş Banka isimleri, basının ses bantları ile belirlediği ve olayı kabullenen Akın İstanbullu’nun itirafı (Ek. 7. 16.5.1996 tarihli Hürriyet Gazetesindeki Sayın Emin Çölaşan imzalı yazı), olayın ciddî olarak soruşturulması gereken bir olay olarak ortaya çıktığını göstermektedir.

Yukarıda belirtilen açıklamalar gereği ciddî olarak soruşturulması gereken olayın, yazılı ve görsel basında çıkan tüm haberlerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, aşağıdaki gibi cereyan ettiği tahmin edilmektedir:

Selçuk Parsadan adlı dolandırıcı emekli Orgeneral Necdet Öztorun olduğunu söyleyerek eski Başbakan Tansu Çiller’e telefon etmekte ve emekli ve muvazzaf subay ve astsubayların örgütlenerek Kemalistler Merkezi diye bir merkez kurduklarını, seçimde DYPiçin çalışacaklarını ve ANAP’ın 30 000 oyunu DYP’ye aktaracaklarını, ancak paralarının olmadığını söyleyerek yardım istemektedir.Sayın Tansu Çiller bu yardımı kabul ederek özel kalem müdürüne talimat vereceğini ve parayı gelip alabileceklerini söylemektedir.

Bunun üzerine Mukadder Balkan Başbakanlığa gelerek birinci defada 3 milyar, ikinci defa ise 2,5 milyar olmak üzere 5,5 milyar lirayı almaktadır.

Özel Kalem Müdürü bu olayı başlangıçta doğrulamakta ve paranın seçimlerde DYP için çalışma karşılığı değil Kemalistler Merkezine bina yapımı için verildiğini kabul etmektedir.

Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’de böyle bir konuşmanın olduğunu ancak para verilmediğini söylemekte, daha sonra para verildiği konusu da Akın İstanbullu tarafından inkâr edilmektedir.

3.2. Olayın Yasalar Karşısındaki Durumu

Yukarıda ayrıntısı ile anlatıldığı üzere eski Başbakan Tansu Çiller’in örtülü ödenekten Selçuk Parsadan adlı dolandırıcı ve arkadaşlarına 5,5 milyar lira verdikleri iddiası oldukça ciddî bir iddiadır.

Konu ile ilgili olarak;

1. İstanbul Asayiş Şubesi Dolandırıcılık masası  tarafından alınmış Nafiye Öney’in ifadesi,

2. Selçuk Parsadan’ın televizyon aracılığı ile ve değişik gazetecilere yaptığı, bantlarda kayıtlı, itirafları,

3. Mukadder Balkan’ın paranın alınması ve kullanılması ile ilgili olarak banka ve yer belirterek yaptığı televizyondaki itirafları, daha sonra savcılıkta verdiği ifadesindeki itirafları,

4. Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’in kendisini emekli Orgeneral Necdet Öztorun olarak tanıtan kişi ile konuştuğunu kabul eden ve basında çıkan demeçleri,

5. Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Akın İstanbullu’nun belirtilen ismi kullanarak gelen kişilere bu ödemenin yapıldığına ilişkin gazetecilere yaptığı ve teypte kayıtlı olduğu belirtilen ikrarı,

olayın soruşturulmasını zorunlu kılmaktadır.

Soruşturma sonucunda, ciddiyetinden kuşku duymadığımız tüm bu verilere karşın, böyle bir paranın ödenmediği ortaya çıkarsa, ilgililer aklanacak ve TBMM de, kamuoyunu çok rahatsız eden bir konuda, görevini yerine getirmenin kıvancını yaşayacaktır.

Soruşturma sonucunda örtülü ödenekten 5,5 milyar liranın ödendiği kanıtlanır ise örtülü ödeneğin kullanımında yasalara aykırı bir uygulamanın yapıldığı saptanmış olacaktır.

Yukarıda da açıklandığı üzere örtülü ödenekten bu tutarın ödenmesinde iki neden ileri sürülmektedir.

1. Selçuk Parsadan “kendini emekli Orgeneral Necdet Öztorun olarak tanıtarak, 24 Aralık seçimleri öncesinde İstanbul’da siyasî çalışma yapacaklarını, ANAP’tan DYP’ye en az 30 000 oy aktaracaklarını, bu iş için paraya gereksinim duyduklarını söyleyerek Başbakan Tansu Çiller’den para istediğini ve Sayın Tansu Çiller’inde para vermeyi kabul ederek Özel Kalem Müdürü Akın İstanbullu’ya bu konuda emir verdiğini söylemektedir.

Yani paranın, bir siyasî partinin propaganda ve seçim ihtiyacı için verildiğini ileri sürmektedir.

2. Akın İstanbullu ise Öztorun adı ile kendilerini arayan bir kişiye Başbakan Tansu Çiller’in talimatı ile bir para verdiklerini doğrulayarak, ancak bu para iddia edildiği gibi kahvehane toplantıları yaparak DYPiçin çalışsınlar diye değil, kurdukları Atatürkçü bir derneğe merkez binası almaları amacıyla verildi demektedir.

Yani örtülü ödenek parasının, gizlenmesine gerek olmayan bir amaç için kullanıldığı ileri sürülmektedir.

Sonuç olarak, örtülü ödenek parası ya yasanın öngörmediği bir amaç, ya da gizli olarak yapılmayı gerektirmeyen bir amaç için harcanmış bulunmaktadır.

İddia ve ikrarın ortak noktası, örtülü ödenekten, kendisini emekli general Necdet Öztorun olarak tanıtan bir kişiye, 5,5 milyar lira ödendiğidir.

Amaç belirtilenlerden hangisi olursa olsun, örtülü ödenekten bu amaçlar için yapılan bir harcama 1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesine aykırıdır.

Soruşturma önergemizin 2.2 nolu bölümünde de açıklanmaya çalışıldığı üzere, birinci neden ile örtülü ödenekten harcama yapılması,  1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesinin 3 üncü fıkrasına, ikinci nedenle ödeme yapılması da 1 inci fıkrasına aykırıdır.

Yasanın bu açık hükmüne uymayarak Örtülü Ödenekten 5,5 milyar liranın harcanmasına neden olanların bu eylemleri ise TCK’nun 240. maddesinde tanımlanan görevi suiistimal suçunu oluşturmaktadır.

Soruşturma önergemizin 2.1 nolu bölümünde açıklandığı üzere örtülü ödenekten harcama, Başbakan ve Maliye Bakanı tarafından ortak olarak imzalanmış, bir kararnameye dayanılarak yapılmaktadır.

Bu nedenle söz konusu fiilde eski Başbakan Tansu Çiller ile eski Maliye Bakanı İsmet Attila’nın ortak sorumlulukları bulunmaktadır.

4. Sonuç ve istem

Yukarıda açıkladığımız nedenlerle Başbakanlık örtülü ödeneğinden 5,5 milyar lirayı 1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesine aykırı olarak harcadığı iddia edilen, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile harcama kararnamesinde imzası bulunması gereken eski Maliye Bakanı İsmet Attila haklarında, TCK. nun 240 ve diğer ilgili maddelerine giren fiilleri olup olmadığını belirlemek amacıyla, Anayasanın 100 ve İçtüzüğün ilgili maddeleri gereğince, Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

                Zekeriya Temizel                                                          Hüsamettin Özkan

                       İstanbul                                                                          İstanbul

                 Mümtaz Soysal                                                                 Erol Karan

                     Zonguldak                                                                       Karabük

                 Zerrin Yeniceli                                                                Bülent Tanla

                          İzmir                                                                            İstanbul

                     Ahmet Tan                                                           Bayram Fırat Dayanıklı

                       İstanbul                                                                         Tekirdağ

                   Necdet Tekin                                                                Hikmet Aydın

                      Kırklareli                                                                       Çanakkale

                    Cihan Yazar                                                                 Mehmet Aydın

                        Manisa                                                                          İstanbul

                   Ayhan Gürel                                                             Metin Bostancıoğlu

                       Samsun                                                                            Sinop

                Fikret Uzunhasan                                                               Emin Karaa

                         Muğla                                                                           Kütahya

                  Yalçın Gürtan                                                               Bekir Yurdagül

                       Samsun                                                                           Kocaeli

                   Erdal Kesebir                                                               Sema Pişkinsüt

                        Edirne                                                                            Aydın

                   Necati Albay                                                            Mehmet Yaşar Ünal

                      Eskişehir                                                                           Uşak

            İbrahim Yavuz Bildik                                                           Hadi Dilekçi

                         Adana                                                                         Kastamonu

               Abdulbaki Gökçel                                                                Ali Günay

                           İçel                                                                               Hatay

                Hayati Korkmaz                                                               Hasan Gülay         

                         Bursa                                                                            Manisa

                    Çetin Bilgir                                                                 Mustafa İlimen

                          Kars                                                                              Edirne

          Mustafa Güven Karahan                                                     Tuncay Karaytuğ

                       Balıkesir                                                                          Adana

               Hikmet Sami Türk                                                           Erdoğan Toprak

                       Trabzon                                                                          İstanbul

                 Mustafa Yılmaz                                                                İhsan Çabuk

                      Gaziantep                                                                          Ordu

                  Kazım Üstüner                                                          Mehmet Tahir Köse

                        Burdur                                                                           İstanbul

                    Fikret Ünlü                                                                     Ali Ilıksoy

                      Karaman                                                                        Gaziantep

                  Atilla Mutman                                                                 Müjdat Koç

                         İzmir                                                                              Ordu

                   Hakan Tartan                                                             Ali Rahmi Beyreli

                          İzmir                                                                             Bursa

                 Ahmet Piriştina                                                       Cafer Tufan Yazıcıoğlu

                         İzmir                                                                             Bartın

                  Hasan Gemici                                                          Abdullah Turan Bilge

                     Zonguldak                                                                         Konya

             Tahsin Boray Baycık                                                          Mahmut Erdir

                     Zonguldak                                                                       Eskişehir

                    Metin Şahin                                                                     Arif Sezer

                       Antalya                                                                           Adana

                   Aydın Tümen                                                               Kubilay Uygun

                        Ankara                                                                            Afyon

                  Fevzi Aytekin                                                               Teoman Akgür

                       Tekirdağ                                                                         Sakarya

                     Ziya Aktaş                                                            Mehmet Cevdet Selvi

                       İstanbul                                                                          İstanbul

                    HilmiDeveli                                                                     Şerif Çim

                        Denizli                                                                           Bilecik

Şükrü Sina Gürel

İzmir

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan, "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:

4. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, bakan ve başbakan olarak görev yaptığı yıllarda kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/9)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Demokratik parlamenter düzende yönetimin dürüst, yönetimin şeffaf olduğu kadar siyasal iktidarı elinde bulunduran yöneticilerin de dürüst ve açık olması esastır. Halk, yani yönetilenler güç sahibi yöneticilerini haklı olarak sahip olduklarına karşı bir merak içinde bulundukları gibi edindikleri her türlü servetin hukukî kaynağı konusunda bilgilenmek istemektedirler. Bu, yöneten kişilerin bir ölçüde aklanması ve ne ölçüde yönetime sahip olmakta haklı olduklarını gösteren kriterdir. Hadise, servet düşmanlığı değildir. Hadise, kamuoyunun kendisini yönetecek veya yöneten kişilerin servet edinirken yasaların ve genel ahlak kurallarının içinde kalıp kalmadıklarını öğrenmek ihtiyacıdır.

53 üncü Hükümetin Başbakanı Sayın A. Mesut Yılmaz, eşi Berna Yılmaz ve kardeşi Mehmet Turgut Yılmaz’ın edinmiş oldukları gayrimenkul, menkul, hisse senedi, mücevherat ve tüm hak ve alacakları konusunda gerek basında gerekse kamuoyunda zaman zaman bir takım eleştiriler, iddia ve ithamlar ve hatta yasalara aykırı edinilen servetin gizlendiği dedikoduları ve isnatlar yer almaktadır.

Bu isnatlar arasında adı geçen A. Mesut Yılmaz, M. Turgut Yılmaz ve Berna Yılmaz’ın bu serveti edinirlerken Sayın A. Mesut Yılmaz’ın 1985 sonrası yüklendiği Bakanlık ve Başbakanlık görevlerinde yetkisini kötüye kullandığı, siyasal gücünün servet edinmede önemli rol oynadığı böylece illiyet bağının doğduğu geçmektedir.

Şüphesiz, ailenin tüm servetini ve iktisap sebeplerini burada tek tek saymamız mümkün değildir. Ancak, başlıklar itibariyle ele aldığımızda :

1. Transalkım Nakliyat Şirketi 10 Nisan 1980 tarihinde Almanya’da kurulmuştur. Tescil işlemi 5 Aralık 1980 günü tamamlanmış ve 1985 yılına kadar Ahmet Mesut Yılmaz ve Claudia Yılmaz denetiminde bulunan şirket Herbert Bader isimli bir kişiye devredilmiştir. Devir tarihi dikkat çekicidir. Siyasî polemiğe malzeme konusu olmaması için Yılmaz ailesinin siyasete atılması gündeme geldiğinde adı geçen kişiye devredilerek kâğıt üzerinde Yılmaz soyadı ortadan kaldırılmıştır. İddiaya göre Herbert Bader bu şirkette çalışan muhasebecidir. Kendi halinde emeği karşılığı yaşayan bir Alman vatandaşıdır. İddialara göre bu şirketin 1980 yılında kuruluşu için Ludwigsburg kasabasındaki bankaya bloke edilen kuruluş sermayesi 50 bin D.M. nasıl temin edilmiştir? Almanya’daki şirketin sermayesi Türkiye çıkışta olduğuna göre kâr ve zararları hazineye deklare edilmiş midir? Kazançlar Türkiye’ye getirilmiş midir? Yoksa, Almanya’da mı tutulmuştur?Kamuoyu haklı olarak bunların cevaplarını aramaktadır. Ayrıca, Sayın A. Mesut Yılmaz’ın Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, Almanya’da Türkiye’ye gerçekleşen Silahlı Kuvvetlerin yedek parça ve malzemelerinin taşınması olayının Transalkım tarafından yapıldığı ve bunun da Bakanlık gücünün kullanılarak gerçekleştirildiği, böylece kazanç temin edildiği iddiaları yer almaktadır.

A. Mesut Yılmaz ve ailesinin Almanya’nın Köln kentindeki Sparkasse Bankası nezdinde

*  9206905

*  650017015

*  805572

       ve

*  50039775

nolu hesaplarda milyonlarca mark hesaplarının bulunduğu, ancak Alman Kanunları uyarınca, Almanya’da ikamet izni bulunan kişilerin açtırabildiği bu tür hesaplara hangi tarihte kimin ne miktarda para yatırdığı, imza yetkisinin kimlerde olduğu, banka havalesi yapan kişi ve kurumların isimlerinin gizlenerek servetin kaynağının örtülmek istendiği iddiaları ciddî kuşkuların doğmasına sebep olmaktadır.

2. Delta Deri ve Tekstil Fabrikası Yılmaz ailesine aittir. Şüphesiz ortakların hisselerinin değiştirilmesi edinilen yeni servetler üzerinde malik isimlerinin bulunmaması normaldir. Burada önemli iddia şudur ki, Delta Deri Giyim A.Ş.’nin yerleştiği sahanın hazineye ait olduğu, Sayın A. Mesut Yılmaz’ın siyasî gücünden faydanılarak millete ait arazinin işgal ve gasp edildiği gerçekten İstanbul Maltepe ilçesinde bulunan 2 pafta, 2 574 ada, 12 - 15 parsel nolu taşınmazlar, hazinenin mülkiyetindedir. Her ne kadar 17 Aralık 1994 tarihli tutanakta tel örgülerin söküldüğünün tespit edildiği ifade ediliyor ise de, şirketin bu taşınmazlar üzerindeki kullanma iradesinin devam ettiği ve taşınmazlar üzerindeki fiili faydalanmanın, Başbakanın siyasal gücünden kaynaklandığı böylece kullanma karşılığı haksız menfaat temin edildiği basında yer alan iddialar arasındadır. Zaten bu şirketin Katma Değer Vergilerini ödemediği bununla ilgili İstanbul 9 uncu Vergi Mahkemesinin kararının bulunduğu, 1991-1992 yılları arasında Delta Dış Ticaret üzerinden yapılan Transalkım Uluslararası Nakliyat Şirketinin adlarının hayalî ihracaata karıştığı, yine; 1991-1992 yılları arasında Düsseldorf Gümrük Takip Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosyada Yılmaz ailesinin denetimindeki ve aralarında Delta Dış Ticaretin de bulunduğu 14 şirket tarafından toplam 80 milyon 59 bin 511 D.M. tutarında hayalî ihracaatın gerçekleştiği iddiaları yer almaktadır.

Bir diğer önemli iddia da Sayın A. Mesut Yılmaz’ın Finansbank hisselerini gizlediğidir. 25 Ocak 1995 tarihinde bir gazetede yayınlanan habere göre Sayın A. Mesut Yılmaz’ın kurucu ortak olduğu, bunun kardeşi M. Turgut Yılmaz tarafından doğrulanarak A. Mesut Yılmaz’ın hisselerinin satılarak bir ilkokula bağış yapıldığı beyanı yer almaktadır. Sahip olunan kurucu ortaklık hisselerinin edinilmesi bizzat yasa gereği noter marifetiyle tamamlanacak işlemlerin bizzat ilgilisince imzalanması ile tekemmül eder. Satış emrinin de yine bu prosedür içinde olması gerekir. “Haberim yok tu” beyanı yasal mazeret teşkil etmez. Burada önemli olan husus şudur; Sayın A. Mesut Yılmaz Finansbank’a ait hisselerini mal beyanında göstermemiştir. Bu ise suç teşkil etmektedir. Tabiî ki, bu hal, acaba Sayın A. Mesut Yılmaz’ın haberinin olmadığı başka şirket ve kuruluşlarda hissesi var mıdır?Sorusunu çağrıştırmaktadır.

3. İstanbul Eminönündeki Beyaz Saray İşhanındaki aile mensuplarının sahip oldukları mülkiyet hisselerinin edinilmesi konusunda basında bir çok iddialar yer almış ve şu an Başbakan Sayın A. Mesut Yılmaz’ın Ankara’da oturmakta bulunduğu muhteşem evin bir iş sahibi müteahhide ait bulunduğu Bodrum’da yapılmakta olan süper villanın iktisap ve inşaatından bir takım şaibelerin yer aldığı da basında geçen haberler arasındadır. Kamuoyu haklı olarak Başbakan Sayın A. Mesut Yılmaz’ın eşinin ve kardeşinin sahip olduğu servetin iktisabı hakkındaki kuşkuların giderilmesi şüphesiz gereklidir.

4. Yine, basında yer alan bazı haberlere göre A. Mesut Yılmaz’ın Devlet Bakanlığı ve Başbakanlığı dönemlerinde Akfa grubuna usulsüz kredi kullandırdığı bu yönde teşvik sağladığı hatta Yılmaz ailesinin Akfa grubunun gizli ortağı olduğu diğer yönden Sayın A. Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı sırasında Tekel’in Almanya Distiribitörlüğünü verdiği Aydın Yardımcı’nın halen Turgut Yılmaz ile ortak çalışmakta olduğu iddiaları basındaki haberler arasındadır. Özellikle, şirketin içki pazarlama bölümü doğrudan Sayın A. Mesut Yılmaz’ın talimatı ile ANAPİstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Ekrem Şahin’e verilmiştir, denilerek her iki konuda Sayın A. Mesut Yılmaz ve M. Turgut Yılmaz’ın bu şirketlerde gizli hisselerinin olduğu ve gelir elde ettikleri yine basında yer almaktadır.

5. Tabiî ki, basında daha başka iddialar da yer almaktadır. Bu konularda kamuoyu, haklı olarak Conrat Oteline Yılmaz ailesi ortak mıdır?Ortaksa iktisap sebebi nedir? Almanya’daki sahip olunan mal sade Alman aile kızı olan Sayın Claudia Yılmaz’a veraset yoluyla intikal eden bir servetin uzantısı mıdır?

Turgut Yılmaz’ın Tekstil Banktaki büyük ortak olduğu, Berna Yılmaz’ın ve ailenin genellikle gayrimenkul yerine menkul mal edinmeyi tercih ettiği, böylece servetin büyük kısmını gizlemenin daha kolay olduğu iddia ve isnatları kamuoyunda tartışılmaktadır.

Kısaca ifade edildiği üzere basındaki ve kamuoyunda yer alan haberlere göre aileden intikal etme servetin bulunmadığı Sayın A. Mesut Yılmaz, Berna Yılmaz ve M. Turgut Yılmaz’ın bugün çok büyük servet sahibi oldukları, bu servetin edinilmesinde Bakan ve Başbakan olarak görev yapan Sayın A. Mesut Yılmaz’ın görevini kötüye kullandığı edinilen servetin bundan kaynaklandığı, mal bildiriminde bulunmamak kaydıyla servetin gizlendiği böylece illiyet bağının doğduğu nedenle 3628 sayılı Yasa ve TCK’nun 240 ıncı maddesi ve ilgili hükümlerinin uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince Meclis Soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

 

                        Ali Rıza Gönül                                   Saffet Arıkan Bedük

                               Aydın                                                     Ankara

                     Mehmet Gözlükaya                                       Fevzi Arıcı

                               Denizli                                                       İçel

                        Nurhan Tekinel                                         Cihan Paçacı

                           Kastamonu                                                  Elazığ

                           İsmail Köse                                         Mustafa Zeydan

                             Erzurum                                                  Hakkâri

                          Ömer Demir                                              Haci Filiz

                              Kırşehir                                                  Kırıkkale

                       Hasan Karakaya                                    Mustafa Dedeoğlu

                                Uşak                                                      Muğla

                         Faris Özdemir                                          Hayri Doğan

                              Batman                                                   Antalya

                         Yusuf Bacanlı                                          Doğan Baran

                               Yozgat                                                     Niğde

                       Mustafa Çiloğlu                                     İ. Cevher Cevheri

                               Burdur                                                     Adana

                        Mustafa Küpeli                                      Tayyar Altıkulaç

                               Adana                                                    İstanbul

                    Hasan Tekin Enerem                                   İrfan Demiralp

                              İstanbul                                                   Samsun

                     İsmail Kalkandelen                                    Bahattin Yücel

                              Kocaeli                                                   İstanbul

                          Turhan Arınç                                           Evren Bulut

                                İzmir                                                      Edirne

                          Tevfik Diker                                    Abdülkadir Cenkçiler

                               Manisa                                                     Bursa

                     Hasan Denizkurdu                                    Esat Kıratlıoğlu

                                İzmir                                                    Nevşehir

                        Mahmut Duyan                                        Cevdet Aydın

                               Mardin                                                    Yalova

                          Cemil Erhan                                           Bayar Ökten

                                 Ağrı                                                       Şırnak

                          Bekir Aksoy                                       M. Kemal Aykurt

                               Çorum                                                    Denizli

                  Mahmut Nedim Bilgiç                                   Hasan Ekinci

                            Adıyaman                                                  Artvin

                          Hasan Peker                                       Mehmet Köstepen

                             Tekirdağ                                                    İzmir

                          Osman Çilsal                                          Ergun Özkan

                              Kayseri                                                     Niğde

                          Nevfel Şahin                                        Abdülbaki Ataç

                            Çanakkale                                                Balıkesir

                          Şamil Ayrım                                          Bahattin Şeker

                                 Iğdır                                                      Bilecik

                          İrfettin Akar                                          Necmi Hoşver

                               Muğla                                                       Bolu

                     Mehmet Ali Yavuz                                     Ali Günaydın

                               Konya                                                     Konya

                          Ömer Bilgin                                     M. Fevzi Şihanlıoğlu

                               Isparta                                                   Şanlıurfa

                          Zeki Ertuğay                                       İlyas Yılmazyıldız

                             Erzurum                                                  Balıkesir

                         Mehmet Tatar                                       Necati Çetinkaya

                               Şırnak                                                     Konya

                           Salih Sümer                                       Veli Andaç Durak

                            Diyarbakır                                                  Adana

                         Kadir Bozkurt                                         Ahmet Bilgiç

                                Sinop                                                    Balıkesir

                           Nuri Yabuz                                          Haluk Müftüler

                               Afyon                                                     Denizli

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içerisinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, gördüğünüz üzere, 4 adet soruşturma önergesi okuduk. Aslında, ben, gruplardan bir şey istiyorum: Biliyorsunuz, Meclis soruşturması, Meclisimizin yargılama görevi yaptığı tek sahadır ve çok ciddî bir sahadır. Soruşturma açılmasını istemek demek, Yüce Meclisin, bir başbakanın veya bakanın, açık seçik, hiçbir şüpheye meydan vermeyecek şekilde suçlu olduğunu tespiti ve sonuçta Yüce Divana sevki demektir. Yani, 276 sayın milletvekili salt çoğunlukla karar verecek ve bir bakanı ya da bir başbakanı Yüce Divana sevk edecek; bu, çok ağır bir sorumluluktur, çok ağır bir görevdir. Onun için, ben, gruplardan şunu istiyorum: Biliyorsunuz, evvela, Meclisimizin bir araştırma görevi vardır. Araştırma görevinin usulü nedir: Yüce Meclis, evvela, belli bir konuda bir araştırma komisyonu kurar; o komisyon da, gerçekten, herhangi bir fiil, ilgili bakan veya başbakan tarafından suç unsuru teşkil edecek şekilde yapılmış mıdır yapılmamış mıdır; bunu araştırır. Nitekim, yeni İçtüzük değişikliğinde de buna bir sınırlama getirdik; Meclis araştırması komisyonu üç ay ve en fazla bir ay da eksüre vermek suretiyle, dört ay içerisinde bu görevi yapar, dedik. Yoksa, Meclisimizin gazete havadislerine... Ben, bu önergelerle ilgili söylemiyorum, genel bir şey söylüyorum. Grupların bu konuda daha da fazla soruşturma önergelerinin gelip Genel Kurulun çok meşgul edilmemesi için, bunun bir ön denetime tabi tutulması gerektiğine inanıyorum. Biliyorsunuz, Meclis soruşturma önergelerinin hacimleri konusunda ne Anayasada ne de İçtüzükte herhangi bir hüküm yok; öteki önergelerde 500 kelime şartı var; bunda 500 kelime şartı da yok.

Bu itibarla, bir Meclis Başkanvekili olarak, Yüce Meclisin üyelerine ve gruplara bir temennide bulunmak istiyorum. Bu soruşturma önergeleri, bu kadar önemli olan soruşturma konularının ön denetimden geçtikten sonra veyahut da hiç olmazsa soruşturma önergesi vasfına haiz midir değil midir diye Mecliste bir ön araştırma yapılarak, ön görüşme yapılarak karar verilmesi gerektiği inancındayım; bu konudaki düşüncemi yüce Genel Kurulun bilgisine sundum.

Şimdi, Meclis araştırma önergeleri vardır, onları okutuyorum:

5. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 16 arkadaşının, ülke çıkarlarına uygun bir enerji politikasının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Birincil enerji kaynaklarımızın bilinen rezerv durumlarının, yeni teknolojiler yardımıyla yeniden belirlenmesi;

Jeotermal enerjinin kullanımının yaygınlaştırılması;

Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgâr ve güneş enerjisinin kullanım sahalarının yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi;

Hidroelektrik santrallarının planlanan sürelerde tamamlanması için gerekli önlemlerin alınması;

Yöre halkının ve yerel yönetimlerin, küçük sermayeleri ile devreye sokulabilecek küçük su, ırmak, dere ve benzeri üzerine küçük santral olanaklarının değerlendirilmesi;

Kullanılmayan potansiyelin kullanımına yönelik hazırlanan projelerin bir an önce yatırım aşamasına geçirilmesi; ayrıca, elektrik kesintileri döneminin başlamaması için gereken çalışmaların yapılması;

TEAŞ santral yatırımlarının planlanan sürelerde servise girmesi için gerekli finansal darboğazın aşılması;

Yüzde 21,8'e ulaşan toplam elektrik enerjisi kaybının (iç tüketim, iletim hatları, dağıtım hatları toplam kaybı) en kısa sürede minumum seviyelere indirilmesi;

Nükleer enerjinin, ekonomik ve çevresel olarak, bütün boyutlarıyla ele alınması;

Gerek ekonomik gerekse yüksek verimli ve düşük zararlı madde emisyonlarıyla, çevreyi en az kirleten enerji üretim sistemi olarak doğalgaza dayalı kombine çevrim santrallarının enerji planlamasındaki yerinin belirlenmesi;

Enerji konusunda, kurum ve kuruluşlar arasında bilgi akışını ve çalışmaları yürütmek için gerekli yetki, finansman ve denetim erkiyle donanmış merkezî bir yapının oluşturulması;

1994 yılında imzalanan Avrupa Enerji Anlaşmasıyla ülkemizin enerji sistemi ve ileriye dönük projeler için ne gibi yükümlülükler getirildiğinin açıklanması;

Saptanacak enerji politikasının, mikro ekonomik, toplumsal, sosyal ve teknolojik boyutlarda ülkemiz çıkarlarına uygunluğunun araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 100 ve 101 inci maddeleri gereğince, bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

                   Hakan Tartan                                                      Bekir Yurdagül                                                 İzmir        Kocaeli

                    Cihan Yazar                                                          Veli Aksoy                                                    Manisa    İzmir

                Tuncay Karaytuğ                                                  Hayati Korkmaz                                                Adana      Bursa

                  Mehmet Aydın                                                        Ali Ilıksoy                                                     İstanbul   Gaziantep

                   Mahmut Erdir                                                      Atilla Mutman                                                  Eskişehir İzmir

                   Necati Albay                                                    Fikret Uzunhasan                                               Eskişehir Muğla

                    Müjdat Koç                                                 Cafer Tufan Yazıcıoğlu                                           Ordu        Bartın

                     Erol Karan                                                   Tahsin Boray Baycık                                            Karabük   Zonguldak

Mustafa Güven Karahan

Balıkesir

Gerekçe:

Enerji olgusu, günümüz dünyasında, çevre bilinciyle birlikte ele alınmasına karşın, ticarî boyutlarıyla gelişmiş, gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerde farklı şekillerde yorumlanmaktadır.

Gelişmiş-ileri ülkeler, konumlarını korumak ve geliştirmek için, teknoloji-finans üstünlüklerini kullanarak yaptıkları kaynak aktarımını yeni dünya düzeni tanımı altında, kendi yorumlarıyla, diğer ülkelere farklı şekillerde sunmaktadırlar. Aynı zamanda, kendi aralarındaki paylaşım ve güç dengeleri arayışında da genel ve bölgesel anlaşmalar yaparak, gelişmekte olan ülkeleri kendi norm ve kurallarına uymaya zorlamaktadırlar.

Günümüzde, ülkelerin, diğer ülkelerdeki gelişmelerden soyutlanmış olarak, bünyelerine özgü, bağımsız ulusal kalkınma modelleri uygulamasının güçlüğü ortadadır. Ancak, gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin, bilinçli ve ulusal çıkarlarını öne alan yaklaşımlarla, enerjiyle ilgili her türlü konuyu, kalkınma bütünselliği içerisinde, her platformda tartışmaya açması ve görüşler üretmeye yardımcı olması, ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugün, Türkiye, enerjide yüzde 50 oranında dışa bağımlıdır. 125 milyar kilovat/saat olan hidrolik enerjinin ancak üçte biri değerlendirilmektedir. Kömürde, linyitte, özellikle, potansiyel yaklaşık 55 milyon tonluk üretimle, büyük ölçüde bekliyor.

İkincil enerji kaynağı olan elektrik enerjisinin, toplum gereksinimlerini ucuz, kaliteli ve güvenli bir şekilde karşılayabilmesi, toplumun var olan birincil enerji kaynaklarını bilinçli olarak sahiplenmesiyle mümkündür.

Uygulamalarda karşılaşılan engellerin de yine büyük bir açıklıkla topluma anlatılması, toplumla bütünselliği sağlayacağı gibi özkaynaklarımıza sahip olma bilincini de artıracaktır.

Ancak, ülkemizde gelişmelerin bu yönde olmadığı, açıklık, bilgilenme ve tartışma ortamlarına yeteri kadar işlerlik kazandırılmadığı gözlenmektedir. Bu nedenle, başta politikacılar, sanayiciler, teknokratlar olmak üzere, konuya duyarlı herkes projeler üretmek, ülkemiz enerji sektörünü sahiplenmek zorundadır.

Enerji sektörü, 1994 yılında yüzde 2,4; 1995 yılında da yüzde 1,3 bir kurulu güç artışı göstermiştir; bu, son yirmi yılın en düşük artışı olmuştur.

Şu an, ülkemizde yüzde 10'lara varan emre amade güç fazlası vardır. Ancak, geleceğe yönelik üretim yatırımlarına ve mevcutların iyileştirilmesi için projelere kesintisiz devam edilmesi gereklidir. Yatırım yetersizliğinin ve başlanılanların da finans sorunlarının birkaç yıl daha devam etmesi, enerji kısıntılı dönemlere yeniden dönüş anlamına gelecektir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergesi, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Diğer araştırma önergesini okutuyorum:

6. – Burdur Milletvekili Kazım Üstüner ve 14 arkadaşının, hayvancılık sektörünün sorunlarının ve uygulanan yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de tarımsal ekonomik kalkınmanın lokomotifi hayvancılık sektörüdür.

Çünkü dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde hayvancılık geliştirilmeden köylünün ekonomik kalkınmasını başarmak mümkün değildir.

Hayvancılık, Türkiye'nin hem ulusal beslenmesinde hem de ulusal kalkınmasında, dışsatımın artırılmasında, sanayie hammadde sağlanmasında, bölgesel ve sektörlerarası dengeli kalkınmayla, kalkınmanın istikrar içerisinde başarılmasında, kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesinde, sanayi ve hizmet sektörlerinde yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında ve kalkınma finansmanının özkaynaklara dayandırılmasında önemli bir sektördür.

Dünya nüfusunun yılda yüzde 2,2 arttığı gönümüz dünyasında besin maddeleri üretim artışının yüzde 1 olduğu dikkate alınırsa, besin maddelerinin stratejik bir madde olduğu gerçeği anlaşılır.

Düne kadar kendi kendine yetebilen, karnını doyurabilen 7 ülkeden birisi olan, hatta besin maddesi ihraç edebilen Türkiye, ne yazık ki, iktidarların uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle bu özelliğini kaybetmiştir.

Eğer, önlem alınmazsa, 2000'li yılların başlarında Türkiye'nin besin maddeleri ithalatı için 10 milyar doları aşkın döviz ödeyeceği hesaplanmaktadır.

İktidarlar önlem almak bir yana, özelleştirme dayatmasıyla, anlaşılamayan "sat kurtul" mantığıyla, SEK, Et ve Balık Kurumu ve Yem Sanayi gibi ülke hayvancılığı için stratejik öneme sahip kurumları, zengin atanın hayırsız, mirasyedi evladı gibi, bir bir elden çıkarmaktadır.

Örneğin: Özelleştirilen 12 adet Et ve Balık Kurumunda yerel mahkemelerce yapılan tespitler ve bilirkişi raporlarına göre, özelleştirme öncesi bu kombinalarda yılda 34 185 ton üretim yapılırken, özelleştirme sonrasında bu üretim 1 339 tona düşmüştür. 10 kombinada üretim tamamen ortadan kalktığı gibi 2 kombinada da yıllık 1 339 ton üretim yapılmaktadır.

Özelleştirme esnasında 927 işçinin çalıştığı bu kombinalarda çalışan işçi sayısı 177'ye düşmüştür.

Tüm bu gerçekler ortadayken, Hükümetin, kalan kombinaları hızla özelleştirme çalışmaları, üreticimiz ve halkımız için büyük bir haksızlık değil midir?

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin tek geçim kaynağı olan hayvancılığın ihmal edilmesi, bölge halkının işsizliğini ve yoksulluğunu artırarak terör ve göçün beslenmesine neden olmuştur.

Ülke nüfusumuzun yaklaşık yarısının geçiminde, halkımızın tamamının beslenmesinde çok büyük öneme sahip olan ülke hayvancılığımız, özellikle, 1980 sonrası ANAP ve DYP-CHP iktidarlarının uyguladıkları yanlış hayvancılık politikalarının ülke ekonomisi ve hayvancılık sektörüne verdiği zararların araştırılmasını sağlamak üzere Anayasanın 98 inci maddesi, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırmasının yapılmasını arz ederiz.

                  Kâzım Üstüner                                                    Mustafa İlimen                                                   Burdur     Edirne

                  Hasan Gemici                                                    Bekir Yurdagül                                                  Zonguldak               Kocaeli

                 Sema Pişkinsüt                                                 Abdulbaki Gökçel                                                Aydın      İçel

                   Ayhan Gürel                                                   Hikmet Sami Türk                                                Samsun   Trabzon

          Mustafa Güven Karahan                                           Zekeriya Temizel                                                 Balıkesir  İstanbul

                 Mustafa Yılmaz                                                      Çetin Bilgi                                                      Gaziantep                Kars

                    Fikret Ünlü                                                       Hikmet Aydın                                                   Karaman  Çanakkale

Abdullah Turan Bilge

Konya

Gerekçe :

1.– 1980 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 15'ini ihraç edebilen bir Türkiye iken; 1993 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 2'sini ithal eden ve bu uğurda 651 milyon dolar döviz harcayan; 1995 yılında 466 bin baş hayvan ithal eden, gene, 1995 yılında 40 517 ton et ithal eden Türkiye haline gelerek, bir taraftan ülke kaynaklarımızı heba eden, diğer taraftan  üreticimizin cebine girebilecek, dolayısıyla yaşam standardını artırabilecek kaynaktan olunmuştur.

2.– Hayvancılık sektörünün kırsal gelirler içerisindeki payı 1980 yılında yüzde 36,5 iken, 1995 yılında yüzde 22'lere gerilemiştir.

Oysa, gümrük birliğine girdiğimiz Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 60-80   arasında değişmektedir.

3.– Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatı, beraberinde ülkemizde görülmeyen hayvan hastalıklarının taşınmasına neden olarak ülke hayvancılığımıza zara vermiştir.

Ayrıca, ne idiğü belirsiz, hileye açık, icabında domuz eti olup olmadığının bile tespit edilemediği, kimyasal ve hormonal muayeneleri yeterince yapılmadan, güya, tüketiciyi koruma bahaneleriyle piyasaya sürülen binlerce ton et ithalatıyla halkımızın sağlığıyla oynanmıştır.

Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatının arkasında kimler vardır ?

4.– Üreticimize Et ve Balık Kurumunda hayvanlarını kestirebilmek için iki üç ay sonraya sıra verilirken, hangi mantıkla kasaplık besi hayvanı ithalatına devam edilmektedir ?

5.– Büyükbaş hayvancılığın anası süt sığırcılığıdır. Ancak, seçim arifelerinde hatırlanıp, süte, litre başına 3 bin TL, teşvik primi takip eden ay içerisinde ödenir denilmesine ve aradan altı ay geçmesine karşın, niçin sadece ilk iki ayı ödenmiştir? Kalan ayların ödemesi ne zaman yapılacaktır ?

6) SEK, Et ve Balık Kurumu. ve Yem Sanayii gibi kuruluşların özelleştirilmesi, ülke hayvancılığımızın gerilemesinde ne kadar rol oynamıştır?

7) Ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren kriterlerden birisi de, halkının yeterli ve dengeli beslenme seviyesidir.

Hayvansal protein tüketimi yönünden gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olan halkımız, son günlerde basında yer alan ve endişelere yol açan deli dana hastalığı halkımızın beslenmesini ne oranda olumsuz etkilemiştir. Yerli hayvanlarımızda bu hastalığın olmadığı niçin yetkililer tarafından zamanında açıklanmamıştır?

8) Ülke hayvancılığına ve ekonomisine büyük kayıplara neden olan sığır vebası ve şap hastalığıyla mücadelede başarısız olma sebeplerinden en önemlilerinden birisi de, 1983 yılında Tarım Bakanlığında yapılan reorganizasyondur.

Niçin, bugüne kadar hayvancılık hizmetlerinin tek elde birleştirildiği hayvancılık müsteşarlığı kurulamamıştır?

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. – (9/4) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

        No. 14     Tarih: 4.6.1996

Danışma Kurulunun 4.6.1996 Salı günü yaptığı toplantıda aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                                         Mustafa Kalemli                                     Türkiye Büyük Millet Meclisi                                                                                                                                Başkanı

                 Abdüllatif Şener                                                   Ali Rıza Gönül                                                  RPGrubu Başkanvekili                  DYPGrubu Başkanvekili

                Cumhur Ersümer                                             H. Hüsamettin Özkan                                             ANAP Grubu Başkanvekili                  DSPGrubu Başkanvekili

                                                         Nihat Matkap                                                                                                         CHP Grubu Başkanvekili

Öneri:

26.4.1996 tarihinde Başkanlığımıza sunulan ve Genel Kurulun 7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan eski Başbakan Tansu Çiller'in mal varlığı konusundaki (9/4) esas numaralı soruşturma önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının birinci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.... Kabul edilmiştir.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, soruşturma önergesi üzerinde Grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Gönül, grup adına değil, şahsınız adına söz isteyebilirsiniz.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Şahsım adına.

BAŞKAN – Sayın Gönül, şahsı adına söz istemiştir.

3 kişiye söz verebiliriz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – 3 kişi tamamlandı; ama, başka söz isteyen varsa, tespit edelim, belki o gün, bu arkadaşlarımızdan birisi konuşmaz... Görüşme sırasında da söz istenebilir.

Şimdi, soruşturma önergesi üzerinde söz sırası şöyle: Ali Rıza Gönül, Nihat Matkap, Salih Kapusuz.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Mehmet Gözlükaya da 4 üncü sırada söz istemişlerdir.

Doğru Yol Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

B) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. – (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme günü ile çalışma süresine ilişkin DYPGrubu önerisi               

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 4 Haziran 1996 Salı günü yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesine gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                          Ali Rıza Gönül

                                                                                                  DYP Grubu Başkanvekili

Öneri :

8.5.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ın mal varlığı konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 2 nci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5 Haziran 1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

Şimdi, efendim, ben de saydım; ama, Kâtip Üye arkadaşlarımız arasında bir görüş birliği yok. Bir defa da ayakta sayacağız; yalnız, şöyle bir öneri getiriyorum: Biliyorsunuz, ön sıralar doldurulduğu takdirde, her sıra 20 kişiliktir...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, konu anlaşılamadı; bir daha izah eder misiniz?

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Rica ediyorum...

Şu ön sıralar var ya efendim; her sıra –doldurulduğu takdirde– 20 kişi alıyor. Dolayısıyla, süratle sayabilmek bakımından, rica ediyorum, arkada oturan arkadaşlarımız ön sıralara gelsin.

HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkanım, arkadaşımız, öneriyi anlayamadık diyor.

BAŞKAN – Efendim, öneri, Sayın Erbakan hakkında verilen soruşturma önergesinin yarın görüşülmesi hususundadır. Bu hususu oylarınıza sunuyorum; yarın mı görüşülsün veya başka bir gün mü görüşülsün diye. Zaten, Anayasaya göre... (DSP ve CHP sıralarından "Yarın, yarın" sesleri)

Efendim, bir dakika... Rica ediyorum.... Arkadaşlarımız soruyor, diyorlar ki: Neyi oyluyorsunuz?..

Arkadaşlar, ön sıraları dolduralım, rica ediyorum. Ön sıraları doldurursanız çok rahat ve süratli sayacağız efendim.

Soruşturma önergesinin yarın görüşülmesini kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. (DYP sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Ali Rıza Gönül, söz istiyorsunuz.

ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Şevket Kazan Bey söz istiyor.

MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Mustafa Kamalak söz istiyor.

Efendim, son okunan soruşturma önergesiyle ilgili olarak söz alan arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum: Sayın Ali Rıza Gönül, Sayın Şevket Kazan ve Sayın Mustafa Kamalak.

Başka söz isteyen arkadaş olursa, yarın, soruşturma önergesinin müzakeresi sırasında, bu üç arkadaştan birisinin söz almaması halinde kendisine söz verilecektir.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

VI. – SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. – Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Niğde Milletvekili Sayın Ergun Özkan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. – Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. – (9/1) ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonlarının; başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin Başkanlık duyurusu

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, üye seçimi tamamlanan Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiler hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul edilen (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe günü saat 11.30'da; gene, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul edilen (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe  günü saat 14.00'te, ana bina, zemin kat, PTT karşısındaki 172 no’lu Meclis soruşturma komisyonları toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmalarını rica ediyorum.

Meclis soruşturma komisyonlarına seçilen üyelerin listesi ile toplantı gün ve saatleri ilan tahtasına da asılmıştır.

2. – İçtüzük değişikliğinden sonra sözlü soruların görüşülmesinde uygulanacak usule ilişkin Başkanlık açıklaması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, alınan karar gereğince "Sözlü Sorular" kısmına geçeceğiz; ancak, bilindiği üzere, sözlü soruların müzakere biçimiyle ilgili İçtüzüğümüzde yeni bir değişiklik yapıldı. Aslında, ilk uygulaması olması dolayısıyla, ben, Genel Kurulun bu konuda bazı noktaları açıklığa kavuşturması gerektiğine inanıyorum.

Şimdi, özellikle, 98 inci maddenin sondan ikinci fıkrasında diyor ki: "Hükümet adına cevap vermek için söz alan bakan; gündemde bulunan sözlü soru önergelerinden birden fazlasını sıra gözetmeden cevaplayabilir. -bu doğru- Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşimi açtıktan sonra derhal Genel Kurula duyurur. Konuları aynı olan sözlü sorular birleştirilerek cevaplandırılabilir."

Sayın milletvekilleri, burada bir tereddüt var. Biliyorsunuz, birleşim açılır açılmaz, önce gündemdışı konuşmalar var; gündemdışı konuşmalardan sonra da Genel Kurula sunuşlar var, seçim var. Ondan sonra, bu sırayı takip ederek, Meclis araştırması varsa o görüşülecek, yoksa, birleşimin başında birer saat sorular sorulacak.

Şimdi, benim burada Genel Kuruldan öğrenmek istediğim şudur: Benim şahsî fikrime göre, bakan, aynı birleşimde birkaç tane soruyu cevaplandırmak isterse, bu isteğini Başkana iletmesi ve birleşimin başında, daha gündeme geçmeden, Başkanın, bunu Genel Kurulun bilgisine sunması biraz olanaksızdır. Bence, İçtüzüğün bu hükmünü şu şekilde yorumlarsak, daha sağlıklı olur: Sözlü soruların cevaplandırılmasına geçildikten sonra, bakan, bu isteğini belirtsin ve Başkan da, o sırada, Genel Kurulun bilgisine arz etsin. Aksi takdirde, Başkanın, daha birleşimi açar açmaz, gündemdışı konuşmalara geçmeden, gündemin son sıralarındaki bir konuyu açması, çalışma insicamını, nizamını da bozar. Ben, bu konuyu, bu şekilde uygulamak istiyorum.

Eğer, Genel Kurulda, bu konuda bir itiraz varsa veya arkadaşlarımız bu konuya daha değişik bir yorum getirmek isterlerse, bunu belirtsinler. Gerekirse, bir usul tartışması da açarım; çünkü, bundan sonraki uygulamalara esas olacağı için, İçtüzüğün 98 inci maddesini ilk defa uygulayacağımız için bir tereddüt olmasın; Genel Kurulda "yok efendim, bakan, şu safhada bunu sorsaydı, sormadı; cevaplandıramaz" gibi itirazlar olmasın; Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin.

Yani, İçtüzükte deniliyor ki: "Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir." Önceden denilen, bir gün önceden mi, iki gün önceden mi veyahut da Genel Kurul sırasında mı... Bunların hepsi açıklanmaya muhtaç konulardır. İçtüzükte "Başkan bu isteği, birleşimi açtıktan sonra derhal -'derhal' kelimesi de var- Genel Kurula duyurur" deniliyor. Benim uygulamam bu şekilde olacaktır. "Sözlü Sorular" bölümüne geçildikten sonra, birden fazla soruyu cevaplandırmak isteyen bakan, Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkanvekiline isteğini bildirir; o sırada da, birleşimi yöneten Başkan, bu konuyu, Genel Kurulun bilgisine arz eder.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, şimdi, konuşmalarınız zabıtlara geçiyor ve belli bir usul ihdas ediyorsunuz. Sayın bakan isterse, oturum açılmadan önce, size bir yazıyla başvurabilir; çünkü, bu...

BAŞKAN – Hayır, ona bir şey demiyorum; Başkanın Genel Kurula sunuş şekli önemli.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Yani, konuşmalarınızdan, o kapıyı kapattığınız anlamı çıkıyor.

BAŞKAN – Hayır, hayır, o kapıyı kapatmıyoruz.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir bakan, her zaman -ki, bu tartışmaya başlamadan önceye kadar- Başkana, bu soruları ne şekilde cevaplandırabileceği konusunda, birkaç tanesini de birleştirerek cevaplandırma isteğini verebilmelidir.

BAŞKAN – Zaten, o, İçtüzükte var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Evet.

BAŞKAN – İçtüzükteki bir yorum meselesi; 98 inci madde yeni değişti.

Şimdi, esas olan, bakanın, bunu, önceden, yazılı olarak Başkanlığa bildirmesidir. Başkanlık da, olanak bulursa, bunu, hemen -telefonla veya en seri şekilde- soru sahiplerine bildirebilir; ama, İçtüzükte "bakan, önceden -birleşimden önce, daha önce- birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan derhal Genel Kurulun bilgisine sunar" deniliyor.

Birleşim ne zaman açılıyor; yeterli çoğunluk olunca açılıyor. "Derhal" dediği için, o sırada sunmak zorunda kalıyor. O zaman daha gündemdışı konuşmalar var; gündeme geçilmemiştir. Yani, esas olan şudur: Sayın Bakanın, bu konuları, önceden, yazılı olarak bildirmesi temel kuraldır; ancak, bunu, önceden bildirmediği takdirde, Genel Kurula da geldiğinde bildirdiği takdirde, sözlü soruların cevaplandırılmasının başında -ortasında değil- başkana bildirmeli ve başkan da bu konuyu o sırada Genel Kurulun bilgisine sunmalıdır.

Ben, bu şekilde yorumluyorum; yani, ileride bir ikilik olmasın, Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin diye ben, bunu bu şekilde yorumluyorum; ama, bu konuda ters bir şey...

Sayın Asiltürk, sizin de ayrı bir fikriniz varsa, söyleyin efendim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, bu düzenlenirken, daha önceden sayın bakanların bu arzularını bildirmeleri, bu arzularını sayın bakanlar bildirdikten sonra da, Meclis Başkanlığının, ilgili arkadaşlara haber vermesi düşünüldüğü için böyle bir düzenleme yapılmış oldu ve buna paralel olarak, hemen Meclis açılır açılmaz bildirmesi de, yine, o arkadaşların burada olmalarını sağlamak bakımından önemli. Eğer, öyle yapılırsa daha uygun olur.

BAŞKAN – Efendim, dediğiniz doğru. Tabiî, önceden bildirilmesi temel ilke; yani, yazılı bildirilmesi ve soru sahibine de, Başkanlıkça, önceden bildirilerek, sayın milletvekili arkadaşımızın Genel Kurul salonunda bulunmasının sağlanması en doğru şey; fakat İçtüzük hükmü o şekilde anlaşılmıyor. Bakın, İçtüzükte "Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşim açıldıktan sonra -bakın, birleşim ne zaman açılıyor; işte, toplantı yetersayısı vardır, ondan sonra açılıyor, ondan sonra- derhal Genel Kurula duyurur" deniliyor. İçtüzük değişikliğini getiren arkadaşlarımız böyle yazmış. Tabiî, biz de bunu yeni kabul ettik. Bu husus, biraz da, herhalde hazırlayanların ve bizim de dikkatimizden kaçmıştır, yani, buna bir yorum getirmek için...

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan iki husus var. Bir tanesi, daha önceden bildirilmesi hususu. Bu, o oturumdan önceye ait bir konu; bildirir, Başkanlık ilgili arkadaşları haberdar eder. Ancak, ilgili arkadaşları haberdar ettikten başka, ayrıca, bir de, Genel Kurula, daha görüşmelerin başlangıcında haber vermiş olur ki, bu iş biraz daha sıhhatli yürüsün. Yani, böyle düşünüldü, böyle bir düzenleme...

BAŞKAN – Başkanlığı, daha önceden o üyeleri haberdar eder yükümlülüğü altına sokamayız, İçtüzük de böyle bir yükümlülük getirmiyor; ama, böyle bir kolaylığın sağlanması konusunda, Başkanlık, gayret sarf edecektir; ama, buraya gelip de "Başkanlık daha önceden bana bu konuyu bildirmedi, dolayısıyla sorumu cevaplayamazsınız" denilmemesi için, ben bunu açıklama ihtiyacını hissettim. Yani, esas olarak, dediğinize riayet edilecektir; ama, Başkanlığın daha önceden soru sahibine bu konuyu bildirmemesi, o sorunun burada cevaplandırılmasına engel teşkil etmez.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tabiî.. Ayrıca, işte onu da nazarı itibara alarak, Başkanlık, daha önce, iyi niyetle ulaştırmaya çalışır; ama, ulaşamaz... İşte bunu düşünerek, açılır açılmaz da Genel Kurula bildirir, bütün bunlar yerine getirilmiş olur.

BAŞKAN – Ama, Sayın Asiltürk, daha gündeme geçmeden, yani, gündemdışı konuşmalardan önce, Başkanlığın Genel Kurula sunması biraz ters bir şey oluyor. Yani, gündem konusu dışında bir konuyu dile getirmek oluyor ki, o bakımdan, ben, bunu, sözlü sorulara cevap verilmesinin tam başlangıcında söylemekte yarar var diyorum.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, o sizin tefsir ettiğiniz...

BAŞKAN – Uygulamayı bu şekilde yapalım diyoruz; ama, arkadaşlarımız, ileride, Genel Kurulu ve milletvekillerini daha rahatlatacak bir çözüm tarzını getirirlerse, o yolda da hareket edilecektir. Değil mi?.. Öyle yapalım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan "Sunuşlar" kısmında sunulur, olur, geçer efendim. O zaman, bu konu ihtilaf olmaktan çıkar. "Sunuşlar" kısmında takdim edilir, Genel Kurul haberdar edilmiş olur, ilgili arkadaşlar da olayı takip eder.

BAŞKAN – "Sunuşlar" bölümünde de olabilir. "Sunuşlar bölümünde” dersek daha sağlıklı olur; o da bir sunuş olarak geçer; daha iyi olur. Ben, arkadaşıma teşekkür ederim.

Şimdi "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Biliyorsunuz, aldığımız karar gereğince, bugün,  1 saat, sözlü soruların cevaplandırılmasına hasredilmiştir.

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)

BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)

BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan?..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, yeni İçtüzük değişikliğine göre, milletvekilinin salonda olup olmaması aranmıyor; yani milletvekili salonda olsa da olmasa da sorusu cevaplandırılacaktır.

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, tabiî, İçtüzük değişikliği yeni olduğu için, arkadaşlarımızın bir kısmının İçtüzük müzakereleri sırasında burada olmamaları nedeniyle, belki, dikkatlerinden kaçan bir konu vardır. Yine, üç birleşim okunan sorular, cevaplandırılsın veya cevaplandırılmasın, üç birleşimden sonra sözlü soru olma vasfını kaybediyor, yazılı soru vasfına geçiyor, dolayısıyla gündemden de kalkıyor ve ondan sonra da, yazılı sorunun tabi olduğu prosedüre tabi oluyor.

3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)

BAŞKAN – 3 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)

BAŞKAN – 4 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri Belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)

BAŞKAN – 5 inci sırada, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in, Maliye Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan personele ve SSK’ya bağlı bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık'ın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)

BAŞKAN – 7 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

8. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/66)

BAŞKAN – 8 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

9. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Belek Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/67)

BAŞKAN – 9 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

10. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Bodrum Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)

BAŞKAN – 10 uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

11. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kemer Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/69)

BAŞKAN – 11 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kuşadası Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önegresi (6/70)

BAŞKAN – 12 nci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, burada, herhangi bir sorunun cevaplandırılması için bekleyen herhangi bir bakan yoksa, soruyu geçin efendim.

BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz, bunu, tabiî geçmişte uyguladık; ama, İçtüzüğümüz çok açık. Bakın, size okuyayım: "Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği, zorunluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak  şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayıyla, belli bir süre ayrılır."

Biz, daha önce, Danışma Kurulunun önerisiyle, salı ve çarşamba günleri için, birer saat sözlü soruların cevaplandırılmasına ilişkin olarak süre ayırdık.

"Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez." Onu geçelim.

"İkinci fıkradaki zorunluklar hariç -yani, Anayasa, İçtüzük ve kanundaki zorunluklar hariç- üç birleşim içinde cevaplandırılmayan sözlü sorular yazılı soruya çevrilir ve istemi halinde aynı birleşimde önerge sahibine beş dakikayı geçmemek üzere söz verilir."

Yani, bizim, Başkan olarak, İçtüzüğün bu hükmü karşısında "efendim, işte, Bakan yok, Başbakan yok, biz soruları soramayız" gibi bir hakkımız da yok, yetkimiz de yok. Yüce Genel Kurulun, çok yakın tarihte, sizlerin de oylarınızla kabul edilen İçtüzük hükmü böyle diyor. Dolayısıyla, üç birleşim, bakanın da olmaması nedeniyle, sözlü soru cevaplandırılmazsa, mecburen bu sözlü soru, yazılı soru haline dönüşür ve gündemdeki yazılı soru prosedürüne tabi olur. Bunu ben yapmadım, sizler yaptınız, sizler kabul ettiniz, buradan bütün grupların işbirliğiyle geçti.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Böyle bir uygulama, soru sahibini mağdur etmekten başka bir amaca hizmet etmez.

BAŞKAN – Sizler, Genel Kurulda, İçtüzüğün bu maddesini böyle kabul etmeseydiniz. Rica ediyorum... Genel Kurulun iradesini beyan ettiği ve İçtüzük değişikliği yaptığı bir konuda, ben, Meclis Başkanvekili olarak "bu İçzüğü uygulamıyorum" deme hakkına sahip değilim. Evet, gerçekten, hoş bir durum da değil; ama, ileride Genel Kurul düzeltirse düzeltebilir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Ben ikna olmadım.

13. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Elmadağ Tesislerine nakledilen evraklara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/71)

BAŞKAN – 13 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

14. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1992-1995 yılları arasında Turban yönetimince alınan kararlar ve taşeron firmalara yaptırılan işler ile kiralanan helikopterlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/72)

BAŞKAN – 14 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

15. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Beldibi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/73)

BAŞKAN – 15 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

16. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban eski Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan ihalelere ve personele verilen avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/74)

BAŞBAKAN – 16 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..  Yok.

Soru ertelenmiştir.

17. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban eski Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/75)

BAŞKAN – 17 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

18. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban’ın Isparta’da seyahat acentası açmasının nedenine ve Turban tesislerinde indirim yapılan kişilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/76)

BAŞKAN – 18 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru ertelenmiştir.

19. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Abant Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77)

BAŞKAN – 19 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru ertelenmiştir.

20. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Amasya Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/78)

BAŞKAN – 20 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

21. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Büyük Samsun Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/79)

BAŞKAN – 21 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

22. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Çeşme Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/80)

BAŞKAN – 22 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

23. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Çorum Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/81)

BAŞKAN – 23 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

24. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Elmadağ Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/82)

BAŞKAN – 24 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için ertelenmiştir.

25. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Erciyes Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/83)

BAŞKAN – 25 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için  ertelenmiştir.

26. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Urfa Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/84)

BAŞKAN – 26 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için ertelenmiştir.

27. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Yalova Termal Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/85)

BAŞKAN – 27 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için ertelenmiştir.

28. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Ilıca Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/86)

BAŞKAN – 28 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için ertelenmiştir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Burada 160'ın üzerinde soru var, hiçbir bakan da burada yok, hepsini birden soruldu sayalım.

BAŞKAN – Efendim, zatı âlinize biraz önce de ifade etmiştim. Yani, bu durumdan ben de hoşlanmıyorum, beni de sıkıyor bu durum.

Aslında, bence, Hükümetten yetkili birinin gelmesi lazım, hiç olmazsa üç beş sorunun cevaplandırılması lazım; ama, İçtüzük hükmü var, benim bunun karşısında yapacağım bir şey yok.

Sayın arkadaşlarım, gerçekten ben de bu durumdan sıkılıyorum. işte yakında İçtüzükte değişiklik yaptık, bu değişikliği getirdik; ama, görüyorsunuz ki, her zaman sağlıklı şeyler, sağlıklı çözümler getiremiyoruz. Önemli olan, bunu uygulayacak insanların sorumluluk duygusuyla hareket etmesi.

Sayın Halit Dumankaya ANAP'lı, Sayın Başbakan da ANAP'lıdır; çıksın burada cevap versin, kendi milletvekilinin sorduğu soruya cevap versin. Benim yapacağım bir şey yok.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, buyurun.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, aslında bir konuyu da dikkatinize sunmak isterim. Başkanlık, her gelen soru önergesini alıp, kabul ediyor. Şimdi, buradaki sorulara baktığımızda, bu konularda Meclis araştırması komisyonları var zaten; hem Meclis araştırması komisyonu kuruyoruz hem de...

BAŞKAN – Efendim, İçtüzüğümüzde, hangi hallerde soru sorulamayacağı açıkça belirtilmiş. Başkanlık olarak, verilen soru önergesi, İçtüzüğün ilgili maddesindeki -zannediyorum 97 nci madde- nitelikleri taşımadığı hallerde, biz bu soru önergesini kabul etmek zorundayız. Ayrıca, Meclis araştırması  açılan konularda soru sorulamayacağına dair de, ne İçtüzükte ne de Anayasamızda bir hüküm yok; yalnız “gensoru açılan konularda soru sorulamaz” diye bir hüküm vardır.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bu konuya bir açıklık getirmek lazım.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, bu soruların tamamını, eski hükümet zamanında, sözlü soru olarak değil, yazılı soru olarak sordum. Tabiî, bu sorulara cevap verilmiş olsaydı, bugün, bunlar, gündemi işgal etmeyecekti. Bunların hiçbiri sözlü soru değildi Sayın Başkanım, hepsi yazılı soru idi; İçtüzüğün eski hükmüne göre, yazılı sorularıma cevap verilmediği için, sözlü soruya çevrilmiştir.

BAŞKAN – Biliyorum efendim, İçtüzüğün o hükmü değişti. Eskiden, önce yazılı soru önergesi veriliyordu; yazılı soru, belli bir süre içinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşüyordu.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu sorular, eski Sayın Bakanın söylediği gibi gündemi işgal için sorulmuş sorular değildir; İçtüzüğün önceki hükmüne göre, cevap verilmediği için sözlü soruya çevrilmiş yazılı sorulardır. Dolayısıyla, gündemi, kendisi, bakanlığı zamanında tıkamıştır.

BAŞKAN – Arkadaşımız öyle bir şey söylemedi...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – İçtüzük gayet açık Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Malumunuz olduğu üzere, eskiden, soru, yazılı soru olarak sorulurdu veya sözlü soru olarak da sorulabilirdi; ama, o yazılı sorular, belli bir süre içerisinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşürdü ve gündemde yer alırdı. Yeni getirilen sistemde de, sorular, hem yazılı soru olarak sorulabiliyor hem sözlü soru olarak sorulabiliyor; ama, sözlü sorular, üç birleşimde cevaplandırılmadığı takdirde, yazılı soru haline dönüşüyor. Yeni bir sistem getirilmiş; ama, İçtüzüğümüze göre de bunları okumak zorundayız. Çünkü, eğer, Genel Kurulda üç birleşimde cevaplandırılmazsa, sözlü sorular, yazılı soru haline dönüşüyor. Hatta, biliyorsunuz, İçtüzük burada müzakere edilirken, bunun tamamen düşmesi ilkesi getirilmişti; fakat, sonradan, bazı arkadaşlarımızın itirazı üzerine biz de dedik ki, bu, yazılı soru haline gelsin, yine yazılı soru prosedürüne tabi olsun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın İyimaya.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım, hem soru hem de araştırma, Anayasamızda, yürütmeyi denetleme aracı olarak düzenlenen kurumlardır. Bu kurumlardan herhangi birisini işletmek, bu konuyu talep olarak makama, Millet Meclisi Divanına sunan kişiye aittir; fakat, bu kurumlardan birisini seçmişse, sözgelimi, Meclis araştırması usulünü seçmişse, aynı şey için soru yolunu seçemez. İki nedenle seçemez: Bir konu iki yolla denetlenemez, bir defa denetlenir, tekrir yasağı kuralına göre; ikinci neden ise, Parlamento abesle iştigal edemez.

Bir konuda herhangi bir yolla bir denetim aracı gündeme getirilmişse, artık, ikinci defa getirilmesi, fonksiyon gaspı olur, bu da mümkün değil. Kurallarda bunların öngörülmemesi, hukukun öz mantığında yatan kurumların yasama ekonomisi kuralı içerisinde arındırılması prensibi gereğidir ve aksine bir yoruma yol açmaz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İyimaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika efendim, arkadaşımız bana bir soru tevcih etti.

Şimdi, soru, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması, gensoru, denetim yollarıdır. İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinde, sorulamayacak konular şunlardır deniliyor:

1- Başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular;

2- Tek amacı istişare sağlamaktan ibaret konular;

3- Konusu, evvelce Başkanlığa verilmiş gensoru önergesiyle aynı olan sorular.

Yani, bir milletvekili çıkabilir, araştırma önergesi verebilir; ama, başka bir milletvekili, o araştırma önergesi verilen konuda soru sorabilir. Böyle bir uygulama olamaz. O zaman, her milletvekilinin, her konuda soru sorma, araştırma yapma... Sonra, Meclis araştırması ayrı bir prosedüre tabi, soru ayrı bir prosedüre tabi.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Yanıldığımız şu Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Anladım efendim; siz diyorsunuz ki, denetim yollarından birisini seçeceksiniz.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – İzin verir misiniz efendim..

BAŞKAN – Efendim, dediğinizi anladım...

Buyurun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Denetim, bir objeyle ilgilidir. Bir konu Meclisin gündemine getirilmişse, artık, milletvekili sayısınca o konunun gündeme getirilmesi mümkün değil. Bu çok önemli efendim; yani, bir parlamento, bir konu için, milletvekili adedince meşgul olursa, parlamento gündemi işleyemez.

BAŞKAN – Hayır efendim; milletvekili adedince meşgul olur demiyoruz. Sayın İyimaya, o zaman, sizin dediğiniz gibi olursa, her grup çıkar, her konuda veya belirli konularda Meclis araştırması önergesi verir, öteki milletvekilleri de o konuda soru soramaz; böyle bir mantık olmaz yani. Bu, yazılı hukuk kuralına tabi. Bizim İçtüzüğümüz her şeyi çözümlemiş; yani, İçtüzüğü aşarak, bizim, bir yorumla meseleleri çözümlememize gerek yok; daha doğrusu, mantıkla da bu işler olmaz, yorumla da bu işler olmaz, İçtüzük belirtmiş... İçtüzüğün belirttiği bir konuda “yok efendim, soru soramazsınız...” Soru, millletvekilinin en doğal hakkıdır; sorulamayacak sorular, İçtüzükte belirtilmiştir; o konuda Meclis araştırması önergesi verilmesi, soru sormayı engellemez. Mecliste daha bugün ilk olarak çalışmıyoruz, bu Meclis yetmişbeş senedir uyguluyor bunu.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir cümleyi ilave edeyim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aslında, ben bu konuşmalara müsaade etmem de; fakat, tabiî, böyle hep okuyarak geçmekde beni sıkıyor, bir başkan olarak hakikaten hoşuma da gitmiyor; onun için, süreyi doldurmak bakımından...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Arz edeyim.

BAŞKAN – Evet, buyurun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir denetim aracının, bir denetim müesesesinin kendi iç sınırları başkadır; hangi hallerde soru sorulabileceği veya sorulamayacağı, soru müessesindeki iç sınırlardır. Bir de, denetim müesseselerinin arasındaki sınırlar farklıdır.

BAŞKAN – Şimdi, Sayın İyimaya, her denetimin sonucu ayrıdır. Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi almak için yapılır. Meclis soruşturması, ilgiliye "sen suç işlemişsin,seni Yüce Divana gönderiyorum" demektir. Gensoru, "ey bakan, ey Bakanlar Kurulu, sen bu konuda yetersizsin, seni düşürüyorum" anlamını hedef almaktadır. Soru ise, belli konularda bilgi almak ve o bilginin...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı...

BAŞKAN – Ama, aynı değil, Meclis araştırmasıyla ilgili değil...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Mesele şu efendim...

BAŞKAN – Şimdi, bakın...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı konuyu, ayrı ayrı denetim yollarıyla getiremezsiniz.

BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz burada hukukî münakaşa yapmıyoruz. Bu, yıllarca gelmiş geçmiş bir uygulamadır.

Buyurun Sayın Dumankaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, İçtüzükte -tabiî, bunu siz de arz ettiniz- böyle bir tadilat yoktur; ama, ben, bu soruları 19 uncu Dönemde aynı şekilde vermiştim...

BAŞKAN – Efendim, biraz önce söylediniz.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – 19 uncu Dönemde verdim, yazılı olarak verdim; bakanlar tarafından cevaplandırılmadı; seçime gidilince kadük oldu. Bu TURBAN'la ilgili sorular eğer o zaman cevaplandırılsaydı, bugün TURBAN'daki bu olaylar olmazdı. Şimdi, yine, bu araştırma önergesi verilmeden önce bu sorular zaten yazılı olarak...

BAŞKAN – Efendim, ben onu kabul etmiyorum. Zaten, araştırma önergesi vermek, soruya engel değil. Zaten, biz o uygulamayı kabul etmiyoruz. Onun için, tamam... Ben, arkadaşımızın...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Tabiî, o bakımdan müdahalesi yanlıştır.

BAŞKAN – Şimdi, arkadaşımıza sizin cevap vermenize gerek yok; ben yeterli cevabı kendisine verdim; ama, siz bana avukatlık yapmak istiyorsanız, size özel bir vekâletname verebilirim!..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır. Ben, size bilgileri veriyorum.

BAŞKAN – Ama, bilmiyorum; avukatlık sıfatınız varsa, bir vekâletname verebilirim!..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu soruları, 19 uncu Dönemde vermiştim Sayın Başkan; ama, mensubu olduğu partinin bakanları cevap vermediler.

BAŞKAN – Tabiî, tabiî!.. Ama, şimdi, sizin mensup olduğunuz partinin bakanları cevap verecekler.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Ben, sizi kastetmiyorum Sayın Dumankaya, durumu konuşuyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hakikaten, şu anda, hiçbir soruya cevap verecek sayın bakan veya Başbakan yok. 162 tane soru vardır. Ben, şimdi, 1 saat içerisinde bu 162 soruyu da okuyabilirim. Okuyup da "yok, yok" demektense, böyle hoş olmayan bir görüntü yaratmaktansa, Sayın Genel Kurulun da izniyle, bu 162 tane soruyu bu birleşimde okumuş olduğumu kabul ediyorum.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olur mu Sayın Başkan; zabıtlara geçecek. İçtüzüğe aykırı.

BAŞKAN – Efendim, ben, Yüce Genel Kurulun bilgisine sunuyorum; ama, itiraz etmezseniz de memnun olurum; çünkü, aynı şeyleri defalarca tekrarlamaktan herhalde sizler de hoşlanmazsınız.  (DSP sıralarından "Oylama yapın" sesleri)

Efendim, oylamayla halledilecek bir husus değil; itiraz olmazsa, öyle kabul ederiz; yoksa, devam edelim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Asiltürk.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, eğer okunmuş kabul ederseniz, o düşmeyle ilgili olarak, sorular cevaplandırılmamış olacak. Halbuki, onun yerine, ilgili bakanlar bulunmadığı için -şimdiye kadar tatbik edilen bir usuldür- grup başkanvekilleriyle istişare eder, birleşimi kapatırsınız.

BAŞKAN – Ama, şimdi, İçtüzük bize bu görevi veriyor Sayın Asiltürk. Bizim, İçtüzükte bu değişikliği yapmamızın temel nedeni neydi; sorular uzun süre cevaplandırılmıyor, işte gündemde bunlar kabarıyor kabarıyor... Yazık, kâğıda da yazık; işte, her gün matbaada git bunları bastır; Genel Kurulda biraz da bunu önlemek için... Biraz da millî servet... Sorular zaten cevaplandırılmıyor; yani, geçmiş hükümetlerde de gördük, birikiyor birikiyor birikiyor, bir kitapçık haline geliyor bir nevi; millî servete de yazık; bu kadar çok sorunun gündemde yer alması, kabarık olması; sürüyor sürüyor... Biliyorsunuz, yani, genel seçime gittiğimiz zamanki soruların ulaştığı miktarı biliyorsunuz. O itibarla, bugün bunları cevaplandırmasak bile, bundan sonraki birleşimlerde de sayın bakanlarımızın gelip de cevaplandıracağı konusunda çok fazla iyimser değilim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – O bakımdan, bu yolu tercih ederim; ama, arkadaşlarımızın soruları gündemde yazılı olarak kalacak ve her zaman için cevaplandırılma imkânı var. Yani, ben, sadece Genel Kurulun takdirine bu konuyu arz ettim. Genel Kurulda bu konuda ciddî bir itiraz yoksa, okumaya devam edeyim.

Buyurun Sayın Doğan.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, konuşmalarınız zabıtlara geçti; bu şekildeki sözlü soruların bakanlar ve başbakanlar tarafından cevaplandırıldığı oturumları hep birlikte yaşadık. Yani, şimdi siz, keenlemyekün diyorsunuz ki: "İşte orada 160 tane soru var; ama, görüyorum ki, buraya ne Başbakan ne de bakan gelip, bunları cevaplandırmayacak." Böyle bir yargıya varmanız, Meclis Başkanı olarak, yanlıştır; bunu da zabıtlara geçirmek için...

BAŞKAN – Bu birleşim için... Bu birleşim için...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim... Şimdi, bu bile bir şey...

BAŞKAN – Peki, bir bakan getirin, bir tanesini cevaplandırsın efendim; o zaman getirin...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın Başkan, size...

BAŞKAN – O zaman okuyalım efendim, tartışma açmıyorum.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın Başkan, size başka bir şey hatırlatmak istiyorum. Eğer, Meclis Başkanı olarak, burada, bu sözlü soruları cevaplandıracak bir bakan görmüyorsanız, bu şekilde "ben bunları atladım; okumadan, okunmuş kabul edin" demek yerine, grup başkanvekilleriyle görüşüp, Meclisi tatil etmek sizin görevinizdir.

BAŞKAN – Efendim, bugün Meclisi tatil etmeme gerek yok; çünkü, arkasından Meclis araştırması önergeleri var, bugünkü gündemimize göre...

Sayın Doğan, bakın, bugünkü çalışma süremiz saat 19.00'da bitiyor. Saat 17.45; bizim, daha 1 saat 15 dakika çalışma süremiz var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Meclis, bu konuya 1 saat ayırmış. Sizin, Başkan olarak, bu gündemi değiştirmeye hakkınız yok.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bakın, benim davranışlarımda ve uygulamalarımda hiçbir hata yok; bu hata nereden kaynaklanıyor; sorumluluk taşıyan insanların buraya gelip, burada oturup, sorulara cevap vermemesinden kaynaklanıyor; var mı başka bir şey?! Gelsinler sayın bakanlar, otursunlar, milletvekilinin sorusunu cevaplandırsınlar efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Başkan olarak bizi zor durumda bırakmanın anlamı var mı; yok. Sayın bakan arkadaşlarımız gelmiyor. Ben de burada İçtüzüğü uygulamak zorundayım.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İçtüzük de bu işe 1 saat ayırmıştır. "Bu 1 saati ben kullanmıyorum" demeye hakkınız yok ki...

BAŞKAN – Efendim?... Nasıl?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – 1 saati bunların görüşülmesine ayırmış; bunu sizin değiştirmeye hakkınız yok ki...

BAŞKAN – Tamam, ben de okuyacağım o zaman.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır, şu vardır: 1 saat okuyalım; sonuna kadar okumanız lazım.

BAŞKAN – Neyse, arkadaşlar, tartışmıyorum, ben devam ediyorum.

Bizim, Başkanlık olarak isteğimiz, kamuoyunda böyle bir Meclis görüntüsünü vermemektir. Hiç olmazsa, her birleşimde üç beş bakan arkadaşımız gelsin, bu soruların üç beş tanesini cevaplandırsın; böylece bir zaman da geçer. Mecliste başkanvekili kürsüsünde oturan arkadaşın "bakan yok; ertelenmiştir", "bakan yok; ertelenmiştir" demesi şeklindeki bir görüntü iyi değil.

29. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kilyos Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/87)

BAŞKAN – 29 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

30. – İstanbulMilletvekili Halit Dumanyaka’nın, Turban Ürgüp Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/88)

BAŞKAN – 30 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

31. – İstanbulMilletvekili Halit Dumanyaka’nın, Turban Akçay Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/89)

BAŞKAN – 31 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

32. – İstanbulMilletvekili Halit Dumanyaka’nın, Turban Gümüldür Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90)

BAŞKAN – 32 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

33. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan harcamalara ve Fonun personel sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önegresi (6/91)

BAŞKAN – 33 üncü sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, Başbakandan sorusu vardır.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sorumu geri alıyorum.

BAŞKAN – 33 üncü sıradaki Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in sorusu, geri alındığı için, gündemden çıkarılmıştır.

34. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Midilli açıklarında düşen fantom uçağının pilotunu arama çalışmalarının erken durdurulduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun cevabı (6/3)

BAŞKAN – 34 üncü sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, Millî Savunma Bakanından sorusu vardır.

Sayın Millî Savunma Bakanımız burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı soruların Millî Savunma Bakanı Vefa Tanır tarafından sözlü olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 94 üncü maddesince, gereğini arz ederim.

                                                                                                                  Hakan Tartan                                 İzmir

1- 28 Aralık 1995 günü Midilli açıklarında denize çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun'u arama çalışmaları niçin bir hafta içinde bırakılmıştır?

2- Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya kadar ya da kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiğine göre, böyle bir bulguya ulaşılmış da kamuoyundan mı gizlenmiştir, yoksa bu zorunluluk yerine getirilmemiş midir?

3- Bolu-Kartalkaya'da çocuğuyla birlikte kaybolan bir Amerikalı albay için Türkiye'nin gösterdiği hassasiyetin Amerika Birleşik Devletleri tarafından da gösterilmesi ve arama çalışmalarına yardımcı olması Bakanlığınızca istenmiş midir?

4- Kazada, uçağın modelinden veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden rol oynamış mıdır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan, bu sorusunu Sayın Vefa Tanır'dan sormuş; ama, Millî Savunma Bakanlığı devam ettiğine göre, cevabı biz vereceğiz.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan tarafından verilen soru önergesiyle, 28 Aralık 1995 tarihinde Midilli açıklarında denize çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun'u arama çalışmalarının safahatı ve kazaya neden olan hususlar hakkında bilgi verilmesi istenilmektedir.

Türk Hava Kuvvetlerine ait F-4 Fantom uçağının Midilli Adası açıklarında denize düşmesi olayının hemen akabinde, Türk Hava Kuvvetleri helikopter ve uçaklarla havadan, Deniz Kuvvetleri çeşitli yüzer platformlarla denizden, Jandarma Genel Komutanlığı birlikleri ise sahillerden olmak üzere, yoğun bir arama çalışmasını sürdürmüşler ve bu arada, silahlı kuvvetlerin teknik olarak tüm olanakları en üst düzeyde hizmette tutulmuştur; ancak, kazanın açık denizde ve derin sularda meydana gelmiş olması nedeniyle, arama çalışmalarının şekil ve boyutunun teknik olarak değiştirilmesi durumu ortaya çıkmış ve askerî arama faaliyetleri daha bitirilmeden, yurtiçi ve yurtdışı sivil kuruluş ve firmaların arama operasyonuna çağrılması çalışmalarına başlanmıştır.

Aradan bir hafta geçmesi sonunda, Teğmen Karaburun'un, o dönem arama yapılan ortamlarda bulunma ihtimalinin çok zayıflaması ve Türk Silahlı Kuvvetleri imkânlarıyla, aynı şekil ve boyutta daha fazla arama faaliyetinin sürdürülmesinde bir başarı ihtimalinin bulunmayacağı kanaatiyle, çalışmalar alt düzeye indirilmiştir. Hâlâ, arama ve emare bulma çalışmaları, kıyılardan sürdürülmektedir.

Bu arada, deniz dibinde ve özellikle 200 metre derinliklerde de bir arama faaliyeti başlatmak üzere, konusunda tecrübeli bir Hollanda araştırma firmasıyla müşterek çalışmalar yapacak olan İsviçre konuşlu Dilla Trading ile tüm teknik çalışmalar tamamlanmış olup, kontrat çalışmaları bitirilmek üzeredir. Firma, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarıyla müşterek arama operasyonuna, meteorolojik şartlara bağlı olarak, en kısa süre içerisinde başlayacaktır.

Teğmen Karaburun'u arama çalışmalarının bırakıldığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır; halen, kıyıdan aramalar devam etmekte olup, derin deniz aramalarına ise -belirttiğimiz gibi- başlanacaktır.

Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya ya da kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiği ilkesine, bugüne kadar tam olarak uyulmuş olup, uyulmaya da devam edilmektedir. Bu ilkelere uyma zorunluluğunun yerine getirilmesi amacıyla, teknik bir operasyonun gerçekleştirilmesi için, sivil ve yurtdışı kaynaklı imkânların devreye sokulması çalışması başlatılmıştır.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından, tüm gelişmeleri içeren bilgiler, Teğmen Karaburun'un ailesi ve avukatına, günlük telefon görüşmeleriyle aktarılarak, anında bilgi sahibi olmaları sağlanmaktadır. Ayrıca, konu, basın bildirisiyle de kamuoyuna duyurulmaktadır. Sürdürülen çalışmalarda, bugüne kadar somut bir bulguya rastlanmadığı gibi, konu, kamuoyundan da gizlenmemiştir.

Önergede konu edilen arama çalışmalarına ilişkin olarak, bugüne kadar, Amerika Birleşik Devletlerinden herhangi bir şekilde yardım talebine ihtiyaç duyulmamıştır.

Dünya havacılığında kullanılan tüm uçaklarda -yaşı yönünden- "eski" diye bir tanım bulunmamaktadır. Uçakların yaşına ve tipine bakılmaksızın, havacılık standartlarına uygun olarak parçaları gerek zaman limitli ve gerek emare limitli olmak üzere, sürekli değiştirilmekte ve bakım işlemleri periyodik olarak sürdürülmektedir. Özellikle Türk Hava Kuvvetlerinde bu konuda ulaşılan imkân ve kabiliyetler çeşitli zamanlarda basın mensuplarına gösterilmekte olup, ulaşılan başarı düzeyi, NATO üyeleri içinde en ileri seviyededir.

Türk Hava Kuvvetlerinin kendi uçaklarının idame ve işletmesinde hiçbir problem olmadığı gibi, bu konuda başka ülkelere de hizmet verebilecek düzeyde bulunmaktadır.

Ayrıca, kazaya uğrayan ve önergede eskidiği gündeme getirilen F-4 uçağı, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri dahil, birçok NATO ve diğer ülke hava kuvvetlerinde de yoğun olarak kullanılmaktadır. Söz konusu kazada, uçağın modeli veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden bulunmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Size eksüre vereyim.;

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Kazanın meydana geliş nedenine ilişkin olarak müşterek kanaat raporu çalışmaları halen devam etmektedir.

Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Hakan Tartan'ın, yerinden bir itirazı veya önerisi var mı?.. Yok.

Soru cevaplandırılmıştır.

35. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, milletvekili seçimlerinde aday olup seçilemeyen bürokratların kararnamelerinin bekletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/92)

BAŞKAN – 35 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

36. – İstanbulMilletvekili Halit Dumanyaka’nın, Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünün 1995 yılı reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/94)

BAŞKAN – 36 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

37. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Abant ve Bolu Çevresi Turizm A.Ş.’nin 1995 yılı malî faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/95)

BAŞKAN – 37 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

38. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, TRT’nin reklam kuşaklarının mevzuata aykırı olarak Ip Arbo Medya hizmetleri ve Tic. A.Ş.’ne kiralandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97)

BAŞKAN – 38 inci sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in, Başbakandan sorusu vardır.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK ( Ankara) – Soruyu geri alıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Cemil Çiçek sorusunu geri almıştır; böylece soru gündemden çıkarılmıştır.

39. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban ve bağlı işletmelerince Erten Mühendislik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne verilen işlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/98)

BAŞKAN – 39 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan...Yok.

Soru ertelenmiştir.

40. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun, yurt dışından patates ve elma ithal edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/99)

BAŞKAN – 40 ıncı sırada, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu'nun, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

41. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban işletmelerinde bazı evrakların ortadan kaldırıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/101)

BAŞKAN – 41 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

42. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un, Afyon Belediyesinin 95/729 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının kapsamına alınmamasının nedenine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/102)

BAŞKAN – 42 nci sırada, Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy'un, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

43. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TRTGenel Müdürüne ve bazı yöneticilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/103)

BAŞKAN – 43 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

44. – Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın, DYP-SHP ve DYP-CHP hükümetlerince üçlü kararname ile görevden alınan bürokratlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/104)

BAŞKAN – 44 üncü sırada, Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan'ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

45. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Gümrük Birliğine girdiğimiz tarihten itibaren ekonomide meydana gelen değişikliklere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5)

BAŞKAN – 45 inci sırada, İstanbul milletvekili Mehmet Ali Şahin'in, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Doğan, yeni tartışmalara girmeyelim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) –  Yeni tartışmalar değil Sayın Başkan.

Burada yeni bir İçtüzük uygulaması söz konusudur ve şimdi enteresan bir durumla karşılaştık: Sayın Bakan, milletvekili sıfatıyla, hükümete bir sual soruyor; şimdi ise kendisi Hükümettedir; yani, sual soranile sorulan şahıs aynı kişidir.

Şimdi, siz burada...

BAŞKAN – O geçti; ama, onu zamanında...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır efendim, geçsin, ama, bir içtihat oluşuyor.

Sayın Çiçek, soru önergesini geri aldığı için, sorusu düşüyor; halbuki -yeni bir içtihat oluşuyor- burada otomatik olarak sorunun düşmesi lazım. Yani, Sayın Bakan soru önergesini verdikten sonra Bakanlar Kurulunun bir üyesi olduğu zaman, artık bu soru önergesinin gündemde bu kürsüde yer almaması lazım.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Nerede yazıyor bu?

BAŞKAN – Ben cevap vereceğim efendim. Rica ediyorum... Bana soruyorlar.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kanaatimi ifade etmek istiyorum: Soru soran ile soruya cevap verecek kişinin sıfatı birleştiği için, burada Bakanın "Bu sualimi geri alıyorum" şeklindeki açıklamasını Başkanlığa iletmeden önce, otomatikman bu sualin düşmesi lazım. Böyle bir uygulama mı olacaktır; yoksa, hakikaten, illa ki, Sayın Çiçek buraya gelip, bunu geri alıyorum mu diyecektir? Niçin geri alıyor Sayın Bakan; çünkü, diyor ki: "Milletvekili sıfatım dolayısıyla bunu sordum. Şimdi soru sorduğum makamdayım; makam birleştiği için geri alıyorum." Aslında, makam birleştiği için, bunun otomatikman düşmesi lazım ve bunun da bu gündemde yer almaması lazım. Böyle bir içtihadın teşekkül etmesi, bu Parlamentonun rasyonalizasyonu, yani, verimli çalışması bakımından da doğrudur; çünkü, Sayın Çiçek şimdi bakandır.

BAŞKAN – Efendim, fikrinizi anladım...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir dakika... Arz edeyim efendim.

BAŞKAN – Evet.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kendisi bakandır; kendisi, sualini cevaplayabilecek bir mevkidedir, Bakanlar Kurulunun bir üyesidir. Bu itibarla, Meclis Başkanlığına "bu sualimi geri alıyorum" şeklinde bir beyanda bulunması, "geri çektim" şeklinde bir içtihadın oluşması, bana göre doğru değildir.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

Sayın Doğan, bir defa, bakan olan kişinin milletvekilliği sıfatı var...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim.

BAŞKAN – ...dolayısıyla, soru sorma hakkı var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Tamam efendim...

BAŞKAN – Soru sorulduktan sonra, o soru kamuoyuna mal oluyor; yani, orada, sadece bakanın ve o soruyu soran ilgili kişinin bilgi sahibi olması yeterli olmuyor. Dolayısıyla, sözlü olduğu için de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sorulan o konu hakkında kamuoyunun da bilgisinin olmasında yarar var; yani, yalnız ilgili soru sahibi ile ilgili bakan arasında geçen bir olay değil. Bence, böyle bir uygulama yapmak, Başkanlık Divanı için olanaksız; çünkü, soru, ya soru sahibinin geri alması veyahut da cevaplandırılması suretiyle düşer. Yoksa, soru soran kişinin bakan olması veya başbakan olması, o sorunun düşmesi sonucunu doğuracak bir olay değildir ve kaldı ki, burada, soru sorulan konuda, sadece milletvekilinin bilgi sahibi olması değil, tüm kamuoyunun da bilgi sahibi olmasında yarar var.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, benim soruyu geri alış nedenim şudur: Malum, bir soruyu sormaktan maksat, o konuda bilgi sahibi olmaktır.

BAŞKAN – Evet.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Ben, şimdi Hükümet üyesi olmam hasebiyle, sorduğum soruyla ilgili olarak zaten bilgi sahibi oldum. Zaten, birinci sorumla ilgili olarak da, o konunun sevk ve idaresi benim sorumluluğumdadır. Dolayısıyla, bilgi sahibi olunca, burada tekrar...

BAŞKAN – Ama, keşke, bakan olunca da, kendiniz yazılı olarak Başkanlığa müracaat etseydiniz, o soruyu geri alsaydınız; çünkü, siz, soruyu yazılı olarak geri almadıktan sonra, Başkanlığın bunu resen geri vermesi veya düşmüş olarak kabul etmesi mümkün değil.

Kaldı ki, bana göre, bir soru sorulduktan sonra, o soru hakkında kamuoyunun da bilgi sahibi olmasında yarar var. Yani, yalnız ...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, bu, yazılı soruya dönse, ilgili bakan, bana bir milletvekili olarak yazılı soruda cevabı ismen verir. Yani, yazılı soruda kamuoyunun bilgi sahibi olması gibi bir gerekçeye katılmak mümkün değil.

BAŞKAN – Sayın Doğan, yazılı soru olsa, belki dediğiniz doğru da; sözlü sorunun amacı, gündeme giriyor ve kamuoyunun bu konuda bilgisi oluyor.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Efendim, bu gündeme gelmiş zaten, burada sorunun başlangıcı var.

BAŞKAN – Bu sorunun cevabı sözlü olsa Genel Kurulda dile getiriliyor; ayrıca, yazılı olduğu zaman, hem milletvekiline bildiriliyor, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanağına iliştiriliyor. Yani, yazılı sorunun cevabını alan milletvekillerimizin çoğu bu konuyu basına da intikal ettiriyorlar; bu konu böyledir deniliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. O bakımdan -isterseniz- fuzuli tartışmalar yapmayalım, biz işimize devam edelim.

46. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Nevşehir İli-Kozaklı İlçesi-Doyduk Barajı projesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/150)

 BAŞKAN – 46 ncı sırada, Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

47. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, özelleştirme idaresinin 1995 yılı reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/151)

BAŞKAN – 47 nci sırada Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?... Yok.

Soru ertelenmiştir.

48. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Toplu Konut Kredisine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/152)

BAŞKAN – 48 inci sırada İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

49. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, 24 Aralık seçimlerinden sonra yurt dışına giden Bakanlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/153)

BAŞKAN – 49 uncu sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan'ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?... Yok.

Soru ertelenmiştir.

50. – Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, hayvan ithalatı ile ilgili olarak ileri sürülen iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/108)

BAŞKAN – 50 nci sırada, Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu'nun, Başbakandan sorusu vardır.

Evet, yani, kendisi düşünüp sorusunu almadıktan sonra bizim başka...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İşte, şimdi düşsün artık; kendisi Bakanlar Kurulundadır. Meclisin bunu cevaplandırması gibi bir görevi yoktur.

BAŞKAN – Sayın Doğan, o, bizim takdirimizde değil.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Sayın Başkan, sorular için bir saat ayıracaktınız.

BAŞKAN –  Efendim 17.10'da başladık, 18.10'da da keseceğim.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

51. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, hayvancılığı teşvik kredilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/109)

BAŞKAN – 51 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan'ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

52. – Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol’un, Destekleme Fonundan 1995 yılı içinde illere yapılan yardımlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önegresi (6/129)

BAŞKAN – 52 nci sırada, Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol'un, Sayın Maliye Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Maliye Bakanı?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

53. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, İzmir’de Menkul Kıymetler Borsası kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/7)

BAŞKAN – 53 üncü sırada, İzmir Milletvekili Atilla Mutman'ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

54. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Ekonomik Kültürel Eğitim ve Teknik İşbirliği Başkanlığının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/154)

55. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.P.A.O. ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/155)

56. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, TÜGSAŞ ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/156)

57. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii TAŞ ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/157)

58. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, SEKA ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/158)

59. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.K.İ. ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/159)

60. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.D.Ç.İ. ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/160)

61. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.M.O ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/161)

62. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Etibank ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/162)

63. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Türkiye Taşkömürü Kurumu ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/163)

BAŞKAN – 54, 55, 56, 57, 58, 59 ve 60 ıncı sıralarda, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Sayın Başbakandan soruları vardır.

Soruları cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Sorular ertelenmiştir.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, konuyu niye okumuyorsunuz?

BAŞKAN – Efendim, uzun uzun okumayalım.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, gündem önünüzde, gündemi okuyun, hangi soruların sorulduğunu size söylüyor, orada var.

Sayın arkadaşlar, önemli olan, burada, tasarrufa riayet etmek, ben, onu okuduğum zaman, bu soruların yarısını okumuş olurum.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – O zaman, numaralarını söyleyiniz.

BAŞKAN – Numaralarını söylüyoruz; 63 üncü sıradaki sorunun ne olduğu belli, gündem var önünüzde.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor, millet seyrediyor.

BAŞKAN – Efendim, biz, burada, canlı yayın için çalışmıyoruz.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hangi konuyu tartışıyoruz, gündeme hangi konu gelmiş, bunun anlaşılması lazım. Konu anlaşılırsa ne olur?

BAŞKAN – Efendim, burada, bu soru cevaplandırıldığı zaman, hangi konuda olduğu anlaşılacak.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Ama, belki üç defa okunduğu zaman soru düşecek Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ünaldı, geçmişteki uygulamalarımız böyle, illâ, burada her şeyde konuşmak için ortaya çıkmamak lazım; gündem, bütün milletvekillerinin önünde var, hangi konuda soru sorulduğu orada var.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hayır efendim, konuşmak için değil, bundan sonrası için usul oluşturuyorsunuz.

BAŞKAN – Efendim, bu usulü ben oluşturmuyorum, herkes oluşturmuş.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Yeni bir Tüzük uygulamamız var; üç defa okunduğu zaman bu sorular düşecek.

BAŞKAN – Neyse, sizi rahatlatacaksa, tatmin edecekse, bundan sonra orayı da okuyayım.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Rahatlatma değil, anlaşılır olmak önemli.

64. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Güven Sigorta T.A.Ş.’nin bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/164)

BAŞKAN – 64 üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Güven Sigorta TAŞ’nin bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, sözlü sorular için ayrılmış olan 1 saatlik süreyi doldurmuş bulunuyoruz.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

1 inci sıradaki, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 38 arkadaşının, zorunlu tasarruf kesintilerinin değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesini yapacağız.

Daha önce Hükümet bulunmadığı için, şimdi Hükümeti aramaya gerek yok.

Şimdi, isterlerse, önerge sahiplerine veya gruplara söz vereceğim...

Evet, anlaşıldığına göre, gruplar bugün çalışmak istemiyorlar; aslında, çalışma saatimiz de dolmak üzere; ayrıca, bu öngörüşmeyi bir birleşim içerisinde bitirememe durumu da var.

Bu konuda sayın grup başkanvekillerinin isteklerini almak istiyorum...

SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Erteleyelim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Erteleyelim diyorsunuz...

Peki, bütün grup başkanvekillerinin de bir itirazı olmadığına göre, çalışma süremizin de bitmesine...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, evvela, önergeyi veren arkadaştan başlasın...

BAŞKAN – Efendim, o arkadaşlardan da ses yok. Ben, Başkanvekili olarak biraz yukarıdan baktığım için, herkesin gözünü okuyabiliyorum, yani çalışmama isteklerini de anlıyorum; bu kadarcık kerametimiz olsun canım...

REFİK ARAS (İstanbul) – Sayın Başkan, tatilden yeni döndük, biraz çalışalım.

BAŞKAN – Efendim, daha önce de söyledim, siz gelin, gün 24 saat, ben 25 saat çalışabilirim, benim için fark etmez...

REFİK ARAS (İstanbul) – Biraz çalışsak iyi olur.

BAŞKAN – Çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kalması ve gündemin 1 inci sırasındaki Meclis araştırması önergesinin görüşülmesi hususunda grup sözcülerinin de hazırlıklı bulunmamaları nedeniyle, daha önce alınan karar gereğince sözlü sorular, kanun tasarı ve teklifleriyle, Meclis soruşturma önergelerini görüşmek için, 5 Haziran 1996 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.10

 

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. —Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, şeker üretiminin artırılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/483)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.                             20.3.1996

                                                                                                           Fethi Acar

                                                                                                           Kastamonu

1. Ülkemizin şeker ihtiyacı malum olunduğu üzere büyük bir bölümü yerli üretimden temin olunmaktadır. Şeker açığı ise ithal edilmektedir. Halbuki çiftçimiz pancar ekebilecek durumdadır ve bu potansiyel mevcuttur.

Fabrika kapasiteleri dolayısıyla pancar ekim alanı artırılarak milletimizin tüm ihtiyacı karşılanmalı ve özellikle Türk Cumhuriyetlerine ihracat için daha fazla pancar ve dolayısıyla şeker üretimi düşünülmekte midir?

                          T. C.

        Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği                                                 29.5.1996

          Sayı :B.140.BHİ.01-130

Konu :Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :1.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/483-925/2305 sayılı yazınız.

Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, şeker üretiminin artırılmasına ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                                                                                           Yalım Erez                                                            Sanayi ve Ticaret Bakanı

Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın Yazılı Sorularına Cevaplarımız

Türkiye’de şeker talebini karşılamak üzere yeterli miktarda pancar üretim potansiyeli ve işleme kapasitesi mevcuttur.

Pancar üretimini fiyat ve desteklerin yanısıra alternatif ürün piyasaları ve hava şartları büyük ölçüde etkilemektedir. Son 15 yılda pancar ve şeker üretiminde dalgalanmalar görünmekle birlikte 1994 yılına kadar Türkiye’nin bu üründe kendi kendine yeterli olduğu söylenebilir. 1994 yılında pancar fiyatlarının üretici tarafından yetersiz bulunması ve enflasyonun altında kalması, bunun yanısıra yaşanan olumsuz hava koşulları nedeniyle üretici gelirinin beklenenin altına düşmesi, 1995 yılında da 2500 TL./kg’lık fiyatın üreticilerce memnuniyetle karşılanmakla birlikte geç açıklanmış olması üretimin büyük oranda gerilemesine neden olmuştur. Bunların yanısıra olumsuz hava koşulları ekim ve verimi etkilemiş, beklenen üretim gerçekleştirilememiştir.

1994 yılı pancar taban fiyatının % 150 artırılarak 1995 yılında 2 500 TL./kg olarak belirlenmesi ve 1996 yılında da 4 400 TL/kg olarak açıklanması üreticilerce memnuniyetle karşılanmış ve taahhütlerde yaklaşık % 30 oranında artış gözlenmiştir.

Ülkemizde birçok tarımsal ürünle birlikte pancar ve dolayısıyla üreticisi desteklenmektedir. Son yıllarda desteklenen ürün sayısının büyük oranda azaltılmasına karşın pancar üretimindeki destekler sürmektedir. Pancar üreticisine her yıl ekimle birlikte nakdî avans verilmekte, gübre, tohum, makinalı ekim, bitki koruma, nakliye prim ve tazminatı, bedelsiz ve bedelli yaş küsbe temini konularında destek sağlanmaktadır.

Daha önce 3 olan avans sayısı 1995 yılında ilk kez 4’e çıkarılmıştır.Ayrıca geçmiş yıllara göre ödenen avans miktarının toplam pancar bedeli içindeki payı ile kesin bedel ödeme zamanında önemli iyileşmeler kaydedilmiştir. 1990’lı yılların başında ödenen avans pancar bedeline göre % 30 dolaylarında iken 1995 yılında bu oran % 43,3’e ulaşmıştır. Kesin bedel ödeme tarihleri de yaklaşık 2 ay öne alınarak Mart ayı sonuna çekilmiştir.

Türkiye’de şeker ithalatı süreklilik arzetmemektedir. 1985-1995 aralığındaki 10 yıl içinde T. Şeker Fabrikaları A.Ş. 1987, 1990 ve 1995 yıllarında sırasıyla 217.2, 250.5, 132.8 bin ton olmak üzere 3 kez ithalat yapmıştır.

 1991 yılından itibaren T. Şeker Fabrikaları A.Ş. iç tüketimi karşıladıktan sonra üretim fazlasını başta komşularımız ve eski SSCB ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye ihraç etmiştir. 1991,  1992, 1993 ve 1994 yıllarında sırasıyla 87.3, 396.1, 503.9 ve 466.4 bin ton şeker ihraç edilerek karşılığında 450.7 milyon US $ döviz geliri sağlanmıştır.

Önümüzdeki yıllarda da üretimin iş talebin üzerinde gerçekleşmesi halinde T. Şeker Fabrikaları A. Ş. ihracat yapabilecektir.

Türkiye’de şeker üretim politikası iç tüketimin yerli üretimle karşılanmasını öngörmektedir. Bu çerçevede pancar üretiminin desteklenmesine ve  pancar işleme kapasitesinin arttırılmasına yönelik tedbirler alınmaktadır.

Türkiye’nin artan şeker talebine paralel olarak pancar işleme kapasitesinin artırılması amacıyla 4 yeni fabrika yatırım programında yer almaktadır. Bunlar Kırşehir % 43, Yozgat %49 oranında tamamlanmıştır. Bu iki fabrikanın 1997 yılında, Aksaray ve Sıvas’ın ise 1998 yılında işletmeye alınması planlanmaktadır.

2. —İzmir Milletvekili Sabri Tekir’in, Vakıfbank, Emlakbank, Ziraat Bankası ve Halk Bankasının reklam giderlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/595)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                   Prof. Dr. Sabri Tekir

                                                                                                                İzmir

1. Vakıf Bank, Emlak Bank, Ziraat Bankası ve Halk Bankası Genel Müdürlüklerince 1 Haziran 1995 tarihi ile 31 Aralık 1995 tarihleri arasında; hangi gazete ve televizyonlara ne miktar (TL.’sı olarak) reklam ve ilan verilmiştir.

2. Bu reklam ve ilanların verilişinde şirket veya şirketler aracılık etmişlerdir. Her birinin aldıkları komisyon miktarları TL.’sı olarak ne kadardır.

3. İlan ve reklamların verilişinde hangi kriterler göz önünde bulundurulmuştur.

4. 1994 ve 1995 yıllarının tamamında verilen reklam ve ilanların tutarı nedir.

                          T. C.

                Devlet Bakanlığı                                                                30.5.1996

          Sayı :B.02.0.002/15-794

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi :TBMMBaşkanlığının 17.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/595-1238/3286 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Tekir’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı ekinde alınan yazılı soru önergesinde yer alan sorularla ilgili olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                                                                                   Dr. Rüşdü Saracoglu

                                                                                                        Devlet Bakanı

VakıfBank Genel Müdürlük

31.5.1996

İzmir Milletvekili Sayın Sabri Tekir’in Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu soru önergesi ile ilgili Bankamız cevabı :

Cevap 1. 1 Haziran 1995 -31 Aralık 1995 tarihleri arasında; Türkiye’de yayın yapan gazetelere toplam 58 498 346 933 TL., muhtelif televizyonlara ise toplam 16 107 193 332 TL. reklam verilmiştir.

Cevap 2. Bankamızın reklam ve ilanının verilişine Bankamızla anlaşmalı olan (Aramızdaki protokol ile devamlı Bankamız danışmanlığını yapan) ajansımız hariç hiç bir şirket veya şirketler aracılık etmemiş, bu maksatla da herhangi bir komisyon ödenmemiştir.

Bankamız ilan ve reklamları bazı konularda anlaşmalı ajansımız, bazı konularda ise doğrudan Bankamız tarafından verilmektedir.

Cevap 3. Malumunuz olduğu üzere Bankalar hizmet ve itibar müesseseleridir. Karşılarında insan unsuru vardır. Serbest piyasa ekonomisinin bir gereği olarak yoğun rekabet ortamının yaşandığı günümüzde, Bankalar mevcut ve uygulamaya sunduğu yeni hizmet ve ürünlerini müşteri dediğimiz insana en iyi şekilde tanıtmak, onlara sunmak ve onların beğenisini kazanarak müşteri portföylerini genişletmek isterler. Böylece bir taraftan kamuoyunda itibar ve imaj kazanılması, diğer taraftan da işlem hacimlerinin artırılarak kârlılığın yükseltilmesi hedeflenmektedir.

Bu hedefin gerçekleşmesinde kuşkusuz Bankamızın sunduğu hizmet ve ürünlerinin tanıtılmasını sağlayan reklam ve tanıtım faaliyetlerinin büyük bir önemi vardır.

— Bu nedenle, ilan ve reklamların verilişinde üzerinde önemle durduğumuz kriterlerden birisi budur.

İlan ve reklamların verilişinde üzerinde önemle durduğumuz diğer kriter ise;

— Verilen ilan ve reklamların geniş halk kitlesine ulaşması ve böylece verilen ilan ve reklamlardan en iyi sonucun alınması esas alındığından bu kritere uyan medya ve basın kuruluşları seçilmektedir.

— Verilen ilan ve reklamlarda maliyet unsuru ön planda tutulduğundan, yukarıda arz edilen reklamdan amaçlanan konularda göz ardı edilmeden daha az maliyetle daha çok fayda sağlanması hedeflenmektedir. Dolayısı ile bu kritere göre ilan ve reklam verilecek kuruluş seçilmektedir.

Cevap 4. 1994 ve 1995 yıllarının tamamında gazete ve televizyonlara verilen reklam ve ilanların tutarı,

Toplam :407 996 019 958 TL.’dır.

                          T. C.

                  Ziraat Bankası

               Genel Müdürlüğü                                                                       

Sayı :B.02.2.TZB.0.71.00.00-01-94-302-215

Konu :Soru Önergeleri Hakkında.

Devlet Bakanlığına

(Sayın Dr. Rüşdü Saracoglu’na)

İlgi :26.4.1996 tarih ve B.02.0.002/421 sayılı yazınız.

Sayın Başbakanımıza tevcih edilen Kurumumuzla ilgili 7/554, 7/555, 7/595 numaralı önergeler incelenmiş ve verilecek cevaba esas olacak bilgiler hazırlanarak ilişikte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederiz.

Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası

                  Metin Akpınar                                                           Salih Şevki Doruk

          Genel Müdür Yardımcısı                                              Yönetim Kurulu Başkanı

                                                                                                    Genel Müdür Vekili

Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü

Önerge Numarası 7/595 :

Soru 1.

Vakıf Bank, Emlak Bank, Ziraat Bankası ve Halk Bankası Genel Müdürlüklerince 1 Haziran 1995 tarihi ile 31 Aralık 1995 tarihleri arasında; hangi gazete ve televizyonlara ne miktar (TL.’sı olarak) reklam ve ilan verilmiştir?

Cevap 1. Gazetelere 101 623 681 372 TL. Televizyonlara 64 135 868 435 TL. olmak üzere toplam 165 759 549 807 TL. olarak reklam ve ilan verilmiştir. Gazete ve TV’lere ait reklam ve ilan dökümleri ilişiktedir. (Ek :1-2-3)

Soru 2.

Bu reklam ve ilanların verilişinde şirket veya şirketler aracılık etmişlerdir. Her birinin aldıkları komisyon miktarları TL.’sı olarak ne kadardır?

Cevap 2.

Mozaik reklamcılık, Danışmanlık ve Ticaret A. Ş. kanalıyla reklamlarımız yayınlattırılmış olup, bu konuda firmaya herhangi bir komisyon ödenmemiştir.

Soru 3.

İlan ve reklamların verilişinde hangi kriterler göz önünde bulundurulmuştur?

Cevap 3.

Bankamızın imajını daha etkin kılabilme ve kamu oyuna duyurabilmek amacıyla, gazete ve TV’de reklamlarımız yayınlattırılmıştır.

Soru 4.

1994 ve 1995 yıllarının tamamında verilen reklam ve ilanların tutarı nedir?

Cevap 4.

1994 yılında 43 093 231 400 TL., 1995 yılında 332 520 956 142 TL.’dir.

Gazetelerde Yapılan Reklam ve İlan Giderleri

(1.6.1995-31.12.1995 Tarihleri Arası)

     SABAH                                                                                       18 835 104 025

     MİLLİYET                                                                                  14 336 049 609

     HÜRRİYET                                                                                13 917 240 166

     TÜRKİYE                                                                                   11 680 742 983

     AKŞAM                                                                                        9 297 683 472

     YENİ YÜZYIL                                                                             6 571 576 273

     CUMHURİYET                                                                            2 794 479 750

     SİYASETTE YENİ DÜŞÜNCE                                                   2 698 430 518

     GÖLGE ADAM                                                                            2 449 485 000

     GLOBAL                                                                                      2 433 938 880

     POSTA                                                                                          2 227 325 000

     DÜNYA                                                                                        1 812 832 000

     HÜRSES                                                                                       1 696 630 000

     YENİ GÜNAYDIN                                                                       1 682 320 000

     YENİ ASIR                                                                                   1 492 038 800

     MEYDAN                                                                                     1 296 155 000

     TAKVİM                                                                                       1 070 538 451

     EKONOMİK ÇÖZÜM                                                                    660 868 305

     GÜN                                                                                                 657 835 589

     GÖZLEM                                                                                         628 000 000

     PAZAR POSTASI                                                                           620 000 000

     BUGÜN                                                                                           304 465 500

     SİYAH BEYAZ                                                                               287 550 750

     İKTİSAT                                                                                          266 500 000

     BAROMETRE                                                                                 225 000 000

     ORTADOĞU                                                                                   165 000 000

     YENİ ALANYA                                                                              160 000 000

     VATAN (KKTC)                                                                               96 000 000

     NURHAK (ELAZIĞ)                                                                        93 478 260

     ULUOVA (ELAZIĞ)                                                                         93 478 260

     FIRAT (ELAZIĞ)                                                                              93 478 260

     YENİÇAĞ (ELAZIĞ)                                                                        91 739 130

     MİLLİYETÇİ ÇİZGİ                                                                         75 000 000

     BÜYÜK ANADOLU                                                                         65 000 000

     KARADENİZ AKŞAM                                                                     50 000 000

     EVRENSEL DEMOKRASİ                                                              50 000 000

     ANKARA BAYRAM                                                                        50 000 000

     TURKEY EKONOMİ                                                                        50 000 000

     TİCARET                                                                                           45 000 000

     EKSPRES (ELAZIĞ)                                                                        40 000 000

     SÜPER HABER                                                                                 35 000 000

     BENGÜ                                                                                              30 000 000

     HAMLE                                                                                             25 000 000

     ÇANAKKALE OLAY                                                                       25 000 000

     DEMOKRASİ                                                                                    20 000 000

     BELDE                                                                                               20 000 000

     SON HAVADİS SPOR                                                                      20 000 000

     AEGEAN SUN                                                                                  19 500 000

     SAĞLIK                                                                                             17 391 305

     İZMİR GAZ. CEM. BAYRAM                                                         15 000 000

     İSTANBUL BAYRAM                                                                     15 000 000

     İSTANBUL HAKİMİYET                                                                15 000 000

     ELEK ELMADAĞ                                                                            15 000 000

     MEDYA                                                                                             15 000 000

     BİGA’NIN SESİ                                                                                15 000 000

     BİZİM ANADOLU                                                                            15 000 000

     HAKİMİYETİ MİLLİYE                                                                  15 000 000

     RESMÎ GAZETE                                                                               12 000 000

     GENÇ KALEMLER                                                                          10 000 000

     TÜRKİŞ REPORT                                                                             10 000 000

     ÇUKUROVA BAYRAM                                                                    5 000 000

     DOĞUNUN SESİ SON HABER                                                         5 000 000

     VAKİT                                                                                                 4 347 826

                                                   TOPLAM                                   101 632 681 372

Televizyonlarda Yapılan Reklam Giderleri

(1.6.1995-31.12.1995 Tarihleri Arası)

     TRT                                                                                             1 173 000 0000

     HBB                                                                                            12 414 123 563

     İNTER STAR                                                                                1 600 498 575

     TGRT                                                                                            4 663 333 028

     KANAL 6                                                                                      6 490 910 888

     ATV                                                                                            11 336 864 906

     KANAL D                                                                                     8 871 823 511

     SHOW TV                                                                                     8 104 404 964

     FLASH TV                                                                                    1 515 888 000

     KANAL 1 (İZMİR)                                                                          985 717 000

     EGE TV (İZMİR)                                                                          1 000 000 000

     KORDON TV (İZMİR)                                                                     60 000 000

     SKY TV (İZMİR)                                                                         3 070 704 000

     YENİ TV (İZMİR)                                                                        2 664 100 000

     NİĞDE TV                                                                                         35 000 000

     KANAL 23 (ELAZIĞ)                                                                       69 500 000

     KANAL E (ELAZIĞ)                                                                        25 000 000

     AJANS 23 (ELAZIĞ)                                                                        55 000 000

                                        TOPLAM                                                64 135 868 435

                  Emlak Bankası

                 Genel Müdürlük                                                                 14.5.1996

T. C. Devlet Bakanı

(Sayın Dr. Rüşdü Saracoglu)

İlgi :26.4.1996 tarih, B.02.0.002/421 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı talimatınız gereği; Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış tarafından yöneltilen soru önergelerine ilişkin cevaplar Ek : 1’de, Sayın İzmir Milletvekili Prof. Dr. Sabri Tekir tarafından yöneltilen soru önergelerine ilişkin cevaplar Ek 2’de yeralmaktadır.

Bilgilerinizi arz ederiz.

Saygılarımızla.

Türkiye Emlak Bankası A.Ş.

Genel Müdürlüğü

                O. Zafer Kültürlü                                                              Erdal Batmaz

            Yönetim Kurulu Üyesi                                                  Yönetim Kurulu Üyesi

                            ve                                                                                   ve

                 Genel Müdür V.                                                      Genel Müdür Yardımcısı

1. 1.6.1995 -31.12.1995 tarihleri arasında gazete, dergi, radyo ve televizyonlara verilen reklamların açılım listeleri ek’te sunulmaktadır. (Ek :a-b-c-d)

2. Reklamlar sözleşmeli ajansımız Cenajans/Grey Reklamcılık A.Ş. vasıtasıyla verilmiş olup ilgili şirkete;

TV ve Radyo için ödenen Ajans hizmet komisyonu                   12 000 378 798 TL.

Gazete ve Dergi için ödenen ajans hizmet komisyonu                24 125 667 081 TL.

                        Toplam                                                                 36 126 045 879 TL.

ödenmiştir.

3. Basın reklamlarında medya organının ekonomik ve sosyo-kültürel içerikli olması, tirajı ile hitap ettiği kitlenin hedef kitle olması,

TV reklamlarında ise kanalların ve programların reating oranının yüksekliği esas alınmaktadır.

Tüm reklamlarımız Başbakanlıktan alınan izinler çerçevesinde realize edilmiştir.

4. Bankamızın yıllar itibariyle yaptığı reklam harcamaları aşağıda belirtilmiştir.

                     31.12.1994                                                           396 211 179 255 TL. *

                     31.12.1995                                                           937 139 667 354 TL.**

* 396 211 179 255 TL.’lık toplam birimimiz giderlerinin 245 180 281 945 TL.’lık kısmı TV, Radyo ve Basın harcamalarına aittir.

** 937 139 667 354 TL.’lık toplam birimimiz giderlerinin 615 277 594 782 TL.’lık kısmı, TV, Radyo ve Basın harcamalarına aittir.

Aradaki fark tutarları Basın İlan Kurumuna tabi olmayan bazı muhtelif yayın organları ile forma reklamları, pano ve duvar reklamları, broşür ve pankart, sosyal kültürel harcamalar, sporculara verilen ödüller, şube cephe panoları, gazete ve kitap alım ve abonelikleri gibi basın ve medya dışı muhtelif harcamalardan oluşmaktadır.

1.6.1995 - 31.12.1995 Tarihleri Arası

Televizyonda Yayınlanan Reklamların Tutarı

(Harcanan ve Harcanacak-KDV-AHPHariç)

     SHOW TV                                                                            30 746 121 412 TL.

     TRT                                                                                        3 225 689 758 TL.

     TRT INT                                                                                    417 850 925 TL.

     ATV                                                                                      29 244 311 616 TL.

     INTER STAR                                                                       14 949 955 510 TL.

     KANAL 6                                                                               5 979 437 852 TL.

     TGRT                                                                                      6 548 404 535 TL.

     KANAL D                                                                            20 254 430 507 TL.

     HBB                                                                                        7 371 284 465 TL.

     SKY                                                                                           366 635 117 TL.

     EGE TV                                                                                       55 786 618 TL.

     FLASH TV                                                                                589 693 634 TL.

     KANAL E                                                                                  275 394 261 TL.

     KANAL 1                                                                                    91 078 090 TL.

                                                                                                120 116 074 300 TL.

1.6.1995 - 31.12.1995 Tarihleri Arası

Radyolarda Yayınlanan Reklamların Tutarı

(Harcanan ve Harcanacak-KDV-AHP Hariç)

     SÜPER FM                                                                                572 210 081 TL.

     KLAS FM                                                                                  324 068 073 TL.

     BEST FM                                                                               1 091 442 472 TL.

     İSTANBUL FM                                                                        948 653 793 TL.

     ALEM FM                                                                                 433 933 495 TL.

     SHOW RADYO                                                                        697 634 929 TL.

     TRT FM                                                                                     672 484 000 TL.

     RADIO CLUP                                                                           173 493 235 TL.

     ROMANTIC RADIO                                                                  46 699 688 TL.

     ATAKÖY RADIO                                                                    181 709 813 TL.

     HÜR FM                                                                                      89 910 450 TL.

     RADİO FOREKS                                                                      358 646 810 TL.

     EGE FM                                                                                      32 850 000 TL.

     RADİO ANADOLU                                                                  161 877 188 TL.

     BAHÇEŞEHİR FM                                                                     47 334 000 TL.

     RADYO SPORT                                                                       247 169 664 TL.

     KISS FM                                                                                    123 584 832 TL.

                                                                                                    6 203 702 523 TL.

1.6.1995 - 31.12.1995 Tarihleri Arası Dergilerde Yayınlanan

Reklamların Tutarı (Harcanan-KDV Hariç)

     DERGİ ADI                                                                                        MEBLAĞ

     HÜRRİYET DERGİ GRUBU                                              15 296 311 670 TL.

     (CAPİTAL, TEMPO, EKONOMİST, ELELE,

     FAME, ATLAS, GÖSTERİ, ART DEKOR, M. CLAİRE)

     MEDYA D                                                                             3 360 000 005 TL.

     (PARAMATİK, MİL. ÇOCUK, KİM, NEGATİF

     FİESTA)                                                                               11 290 580 643 TL.

     MEDİGRUP

     (POWER, COSMOPOLİTAN, PARA, SİNEMA,

     HARPER’S BAZAAR)

     İNTERMEDYA                                                                      7 396 833 317 TL.

     (İ. M. EKONOMİ, MACRO EKONOMİ,

     PARATÜYO, BORSAMATİK)

     NOKTA YAYINCILIK                                                         9 512 913 990 TL.

     (NOKTA, EKONOMİK TREND,

     KADINCA, BELLA, BORSACI)

     AKTÜEL (1 NUMARA YAYINCILIK)                             12 864 666 681 TL.

     VİP (AKTÜEL YAYINCILIK)                                                351 250 000 TL.

     BABIALİ MAGAZİN                                                               414 000 000 TL.

     VUSLAT                                                                                   224 250 000 TL.

     EXPORTER                                                                              499 622 092 TL.

     FİNANS DÜNYASI                                                                 690 000 000 TL.

     MODERN TÜRKİYE                                                               313 895 348 TL.

     FENERBAHÇE                                                                           99 360 000 TL.

     YESEVİ                                                                                     230 000 000 TL.

     YANKI                                                                                      181 000 000 TL.

                               TOPLAM                                                  62 724 683 746 TL.

1.6.1995 - 31.12.1995 Tarihleri Arası Gazete ve Dergilerde

Yayınlanan Reklamların Tutarı (Harcanan-KDVHariç)

     GAZETE ADI                                                                                     MEBLAĞ

     HÜRRİYET                                                                          33 390 910 151 TL.

     MİLLİYET                                                                           28 261 412 554 TL.

     SABAH                                                                                28 635 740 295 TL.

     TÜRKİYE                                                                            18 583 778 187 TL.

     CUMHURİYET                                                                     4 293 825 000 TL.

     GÜNAYDIN                                                                          3 882 110 000 TL.

     GAZETE ADI                                                                                     MEBLAĞ

 

     DÜNYA                                                                                  3 486 373 750 TL.

     YENİ ASIR                                                                            3 016 052 244 TL.

     GÖLGE ADAM                                                                     4 966 256 250 TL.

     FOTOSPOR                                                                               134 460 000 TL.

     MEYDAN                                                                              2 384 642 560 TL.

     AKŞAM                                                                                18 931 264 778 TL.

     YENİ YÜZYIL                                                                     22 619 599 782 TL.

     PAZAR POSTASI                                                                  2 282 669 132 TL.

     POSTA                                                                                   8 275 285 000 TL.

     GLOBAL                                                                                6 743 239 867 TL.

     HÜRSES                                                                                 3 740 030 000 TL.

     POLİTİK VE EKONOMİK BÜLTEN                                      505 525 000 TL.

     ORTADOĞU                                                                          1 745 456 064 TL.

     EKONOMİK ÇÖZÜM                                                              367 998 000 TL.

     GÖZLEM                                                                                  964 680 000 TL.

     BAROMETRE                                                                       1 510 620 000 TL.

     TAKVİM                                                                              10 397 015 435 TL.

     HAKİMİYET                                                                            133 722 000 TL.

     İKTİSAT GAZETESİ                                                               367 500 000 TL.

     EGE EKSPRES                                                                           76 666 667 TL.

     GÜN                                                                                       1 938 595 848 TL.

     TİCARET GAZETESİ                                                                17 010 000 TL.

     İSTANBUL AVANTAJ GAZETESİ                                          50 250 000 TL.

     BİZİM GAZETE                                                                       944 100 000 TL.

     ÇANAKKALE OLAY                                                              169 970 000 TL.

     FOTOMAÇ                                                                               576 786 911 TL.

     GAZETE EGE                                                                        1 582 378 182 TL.

     FANATİK                                                                                 374 500 000 TL.

     YENİ İSTANBUL                                                                         4 950 000 TL.

                                TOPLAM                                               215 355 373 657 TL.

Birim : Tanıtma ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

              Sayı : 1643 - 44886                                                                             10.5.1996

Sayın Dr. Rüşdü Saracoglu

DevletBakanı

İlgi : 26.4.1996 Tarih ve B.02.0.002/421 Sayılı yazınız.

SayınBaşbakanımıza tevcih edilen Kurumumuzla ilgili soru önergesine bankamızca verilen cevap ekte takdim edilmiştir.

Saygılarımızla.

                        M. Necat Budak                                             Yenal Ansen

                 GenelMüdür Yardımcısı                                       GenelMüdür

Cevap 1.

1 Haziran - 31 Aralık 1995 Tarihleri Arasında Verilen Televizyon Reklamları

ATV                                                                   15 185 364 557

KANAL D                                                          12 222 653 631

SHOW TV                                                          11 459 593 533

HBB                                                                     9 188 860 380

KANAL 6                                                             8 327 807 888

TRT                                                                      7 386 231 375

TGRT                                                                   3 967 195 368

SKY TV                                                               3 097 640 000

KANAL 1                                                             1 725 000 000

INTERSTAR                                                        1 694 186 188

YENİ TV                                                              1 601 231 250

EGE TV                                                                   897 000 000

FLASH TV                                                              862 500 000

KORDON TV                                                         747 500 000

NUMBER ONE TV                                                575 000 000

                     TOPLAM                                     78 937 764 170

1 Haziran - 31 Aralık 1995 Tarihleri Arasında Basına Verilen Reklamlar

SABAH                                                                6 903 364 302

HÜRRİYET                                                         6 079 797 940

MİLLİYET                                                           5 948 892 500

TÜRKİYE                                                            5 773 613 762

GLOBAL                                                             3 497 690 500

AKŞAM                                                               2 697 882 704

HÜRSES                                                              2 610 500 000

YENİYÜZYIL                                                     2 094 090 933

CUMHURİYET                                                   1 416 225 000

YENİASIR                                                           1 314 758 384

DÜNYA                                                                  916 981 250

GAZETE EGE                                                        805 000 000

BAROMETRE                                                        769 436 250

EKONOMİK ÇÖZÜM                                           391 000 000

YENİGÜNAYDIN                                                  372 312 500

GÖLGEADAM                                                       345 000 000

GÖZLEM                                                                343 016 250

TİCARET                                                                147 171 250

BORSAMATİK                                                      103 500 000

BURSA 2000                                                            92 000 000

PAZAR POSTASI                                                    77 625 000

BORSACI                                                                 46 000 000

                    TOPLAM                                      42 745 858 525

Cevap 2.

Bankamız diğer banka ve kurumlarda olduğu gibi tanıtım ve reklam hizmetlerinin en iyi şekilde gerçekleştirilmesini teminen bir reklam ajansıyla anlaşma yapmıştır.

Reklamcılık alanında deneyimli bir kadro ve geçmişe sahip bulunan Pars McCann/Erickson firması ile 1 yılı aşkın bir süredir çalışan bankamız ajansa, yaptığı hizmetlere göre % 5-7 oranında komisyon ödemektedir. Bankamız Pars McCann/Erickson firmasına dönem içinde toplam 4 028 511 300 TL. komisyon ödemiştir.

Cevap 3.

Bankamız esnaf, sanatkâr, sanayici ve mudiye vermekte olduğu çeşitli hizmetleri kamuoyuna duyurmak amacıyla zaman zaman tanıtım faaliyetlerinde bulunmaktadır.

Türkiye Halk Bankası olarak reklam verme konusunda seçilmiş spesifik gazete veya dergi yoktur. Reklam dağıtımında amaç, mümkün olduğunca geniş bir kamuoyuna ulaşmaktır. Bu çerçevede reklam verilirken en çok okunan gazete ve dergilerin yanı sıra her kesime hitap eden yayın organları seçilmekte, ekonomik sayfalar ve ölçüler göz önünde bulundurularak en verimli ve rasyonel şekilde kamuoyuna ulaşma konusunda azamî dikkat ve hassasiyet gösterilmektedir.

Cevap 4.

Bankamız tarafından 1994 yılı içinde basın ve televizyona verilen ilan ve reklamların tutarı 130 663 106 710 TL.'dır.

1995 yılında ise bu rakam, medya kuruluşlarının reklam bedellerini Amerikan Doları karşılığı olarak belirlemeleri ve enflasyon oranının yüksek oluşu nedeniyle artmıştır. 1995 yılında basın ve televizyona 234 137 412 587 TL. ödenmiştir.

3. – Afyon Milletvekili Sait Açba'nın, Afyon Şeker Fabrikasındaki çiftlik müdürlüğüne alındığı ve imha edildiği iddia edilen hayvanlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve TicaretBakanı Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/626)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Sanayi Bakanlığına bağlı olan Afyon Şeker Fabrikası bünyesinde bulunan çiftlik müdürlüğüne 15-20 gün önce 180 civarında büyükbaş hayvan alındığı ve son 10 gün içinde önemli bir kısmının hasta olması nedeniyle imha edildiği ve kalanların da tecrit edildiği yolunda tarafımıza ulaşan haberler olduğundan, bu konuda ilgili bakanlığın aşağıdaki sorularımızı yazılı olarak cevaplamasını talep etmekteyim.

Saygılarımla.

                                                                                                        Doç. Dr. Sait Açba

                                                                                                                 Afyon

1. Çiftlik Müdürlüğüne son 20-25 günde kaç hayvan alınmıştır?

2. Hayvanlar ithal midir? İç piyasadan mı satın alınmıştır?

3. Satın alınan kişi ve kurum hangisidir?

4. Son 6 ayda söz konusu kişi ve kurumdan satın alınan hayvan ne kadardır? İçinde ölenler var mıdır?

5. En son alınan hayvanların sayısı, fiyatı nedir? Ne kadarı ölmüştür veya imha edilmiştir? Hangi yöntemle imha edilmişlerdir?

6. Teslim alındıktan ne kadar süre sonra her gün kaç hayvan ölmüştür?

7. Hastalık nedir? Yöneticilerin bir kusuru var mıdır? Konu bakanlığa intikal etmiş midir?

8. İç piyasaya sunulmuş mudur?

9.Tecrit edilenlerin durumu nedir?

                           T.C.

        Sanayi ve Ticaret Bakanlığı                                                                       29.5.1996

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Sayı : B.140BHİ.01-132 - 7/626-1342

Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

İlgi : 22.4.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1458 sayılı yazınız.

Afyon Milletvekili Sait Açba'nın, Afyon Şeker Fabrikasındaki Çiftlik Müdürlüğüne alındığı ve imha edildiği iddia edilen hayvanlara ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                                                                                                                    Yalım Erez

                                                                                                          Sanayi ve TicaretBakanı

Afyon Milletvekili Sait Açba'nın Yazılı Sorularına Cevaplarımız

Cevap 1. Türkiye Şeker Fabrikaları Afyon Tarım İşletmesinin ihtiyacı olan 600 baş kasaplık sığır alımı için 15.2.1996 tarihinde ihale açılmış ve ihaleyi Afyon Et ve Gıda Sanayii Ltd. Şirketi almıştır.

Yüklenici firma

        15.3.1996 tarihinde 100 baş

        18.3.1996 tarihinde  85 baş

          1.4.1996 tarihinde  80 baş

olmak üzere 265 baş kasaplık sığırı işletmeye teslim etmiştir.

Cevap 2. Hayvanların bir bölümü iç piyasadan temin edilen yerli, bir bölümü Moldavya menşeli ithal hayvanlardır.

Cevap 3. Hayvan satın alımı için şirket alım-satım ihale yönetmeliği hükümlerine göre ihaleye çıkılmış, 7 firma teklif vermiş şartname hükümlerine uygun 5 firmanın teklifleri değerlendirilmiş tekliflerin yüksek bulunması üzerine 2 nci teklifler alınmış, yine 2 nci tekliflerin de yüksek olması üzerine açık eksiltmeye gidilmiştir, açık eksiltme sonucu ihale Afyon Et ve Gıda Ürünleri Ltd. Şirketinde kalmıştır.

Cevap 4. Söz konusu firmadan daha önce hayvan satın alınmamıştır.

Cevap 5. Mart ve Nisan aylarında toplam 265 baş sığır satın alınmıştır. Hayvanların canlı ağırlık fiyatı 142 800 TL/Kg.'dır. Bu hayvanlardan 54 adedi itlaf edilmiş, 14 adedi ölmüştür. Ayrıca damızlık 8 adet erkek dana daha ölmüştür. Bu hayvanlar Tarım İl Müdürlüğü ve İşletme yetkililerinin gözetiminde derin çukurlarda yakılarak ve üzerleri sönmemiş kireç ve toprakla örtülerek imha edilmiştir.

Cevap 6. Hayvanlar teslim alındıktan 15 gün sonra hastalık emareleri görülmüş ve hemen Afyon Tarım İl Müdürlüğüne hastalık ihbarı yapılmış (2.4.1996) gerekli karantina tedbirleri alınmış, hayvanlardan alınan numuneler Ankara Etlik Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsüne gönderilmiştir.

Cevap 7. Etlik Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü, gönderilen numunelerin histopatolojik tetkikinden sonra hastalığın sığır vebası olduğunu bildirmiştir. Satın alınan tüm hayvanların menşei şahadetnameleri ve sığır vebasına karşı aşılı olduğunu belirtir "kulak küpeleri" bulunmaktadır. Hayvanların satın alınma ve tesellüm aşamasında ve sonrasında ilgili elemanlarca hayvan sağlığı ile ilgili mevzuatın öngördüğü bütün önlemler yerine getirilmiştir.

Cevap 8. Hastalık bulaşma riskini ortadan kaldırmak üzere hastalıklı gruba yakın sağlam hayvanlardan bir kısmı kesilerek soğuk hava deposunda muhafaza edilmektedir. Piyasaya verilmemiştir.

Cevap 9. Tecrit edilen hayvanların sağlık durumları iyi olup, Tarım İl Müdürlüğü ve teşekkül sağlık elemanlarınca gözetim altında tutulmaktadır.

4. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu'nun yazılı cevabı (7/740)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Ahmet Cemil Tunç

                                                                                                                        Elazığ

Sorular 1. Bakanlığınız bünyesinde her mesai günü kaç kişi veya makam için makam otosu trafiğe çıkmaktadır?

2. Bakanlık ve bağlı kuruluşlar bünyesinde toplam ne kadar hizmet aracı mevcuttur?

                           T.C.

          Millî Savunma Bakanlığı                                                                    3.6.1996

             Kanun : 1996/436/TÖ

Konu : Soru Önergesi.

Türkiye BüyükMillet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk.lığının 15 Mayıs 1996 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/740-1571/4179 sayılı yazısı.

Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç tarafından verilen ve ilgi ekinde gönderilerek cevaplandırılması istenen "Bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına" ilişkin yazılı soru önergesinin cevabı ektedir.

Arz ederim.

                                                                                                              M. Oltan Sungurlu

                                                                                                           Millî Savunma Bakanı

Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç tarafından Verilen 7/740 EsasNumaralı

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde;

a) Makam aracı olarak : 41,

b) Hizmet aracı olarak : 20,

olmak üzere, günde toplam 61 araç trafiğe çıkmaktadır.

Bilgilerine arz ederim.

                                                                                                              M. Oltan Sungurlu

                                                                                                           Millî Savunma Bakanı

5. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ'da 8 inci Kolordu bünyesinde yeni bir er eğitim birliği kurulup kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu'nun yazılı cevabı (7/745)

Türkiye BüyükMilletMeclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                              Ahmet Cemil Tunç

                                                                                                                        Elazığ

Sorular : 8 inci Kolordu bünyesinde yeni bir er eğitim birliğinin kurulacağı şeklinde Elazığ'da bir söylenti dilden dile dolaşıyor. Bu hususta bazı hazırlıklar da yapıldığını duyuyoruz.

1. Elazığ'da böyle bir birlik kurulacak mı?

2. Kurulacaksa kurulacak tarih belli mi?

3. Kurulacak bu birlik hangi seviyede olacak?

                           T.C.

          Millî Savunma Bakanlığı                                                                   31.5.1996

            Kanun : 1996/435-AÖ

Konu : Yazılı Soru Önergesi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 15 Mayıs 1996 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-1819 sayılı yazısı.

Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç tarafından verilen ve ilgi ve cevaplandırılması istenilen "Elazığ 'da 8 inci Kolordu bünyesinde yeni bir er eğitim birliği kurulup kurulmayacağına ilişkin" 7/745 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.

Arz ederim.

                                                                                                               M. OltanSungurlu

                                                                                                           Millî Savunma Bakanı

Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç Tarafından Verilen 7/745 Sayılı

Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1. TürkSilahlı Kuvvetlerinde birlik teşkili ve konuşlandırma faaliyetleri, harekât ihtiyaçları dikkate alınarak uzun vadeli planlamalar çerçevesinde yürütülmektedir.

2. Halen Elazığ’da konuşlandırılmış askerî birliklerin yeterli olması nedeniyle, yeni bir birlik teşkili planlanmamıştır.

Bilgilerine arz ederim.

                                                                                                              M. Oltan Sungurlu                           

                                                                                                           Millî Savunma Bakanı

 

 

 

TUTANAĞIN SONU

 

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ

KÂTİP ÜYELER: Ali GÜNAYDIN (Konya), Ünal YAŞAR (Gaziantep)

–––––o–––––

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini açıyorum.

YOKLAMA

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ederim.

(Giresun Milletvekili Turhan Alçelik’e kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

 

 

BAŞKAN – Birinci gündemdışı söz, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin özelleştirilmesi, öncesi ve sonrası durumunun tespitiyle ilgili olarak, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’a verilmiştir.

Sayın Candan buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

 

 

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özelleştirme kapsamına alınan ve bir kısmı da satılan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili hazırlanan bir rapor üzerinde bilgi arz etmek üzere, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunarım.

Özelleştirme Yasası hazırlanırken, esas, temel tema, sermaye tabana yayılacak, istihdam artırılacak, daha verimli çalışma ortamı hazırlanacak, ekonomi canlanacak, kaliteli mal üretilecek, çağdaş teknoloji transferi hızlanacak, buna bağlı olarak da ihracat artırılacaktı; ancak, son 10 yılda yapılan, Et ve Balık Kurumu müesseselerinde de olduğu gibi, görüldüğü gibi, insanlar işten çıkarıldı, üretim düştü, istihdam azaldı; değeri altında satışlarla talana dönüştü; danışman ücreti olarak dış firmalara milyonlarca lira ödendi; ilan, reklam ve tazminat giderleri olarak hesaplandığı zaman, satış bedelleri bile karşılanamadı.

Şimdi, bu tespitleri, genelinde yaptıktan sonra, bir sendikamız tarafından hazırlanan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili bir raporu arz edeceğim.

Et ve Balık Kurumu müesseseleri, 20 Mayıs 1992’de özelleştirme kapsamına alınıyor. İlk 2 ihale -yapılan ihaleler- çeşitli vesilelerle, yasal olmadığı iddiasıyla iptal ediliyor. 28 Temmuz 1995’te 12 Et ve Balık Kurumu müessesesi -27 müesseseden 12’si- satılıyor. Satış şartları içerisinde, üç yıl süreyle faaliyetlere devam etmesi şart koşuluyor, üretimin ve istihdamın artırılacağı sözü veriliyor; şarta bağlanıyor; Özelleştirme İdaresince de bu şartların kontrol edileceği şarta bağlanıyor. Ancak, manzaranın hiç de öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Dokuz ay sonraki durum şu: Yılda 3 185 ton et üretimi yapılan bu kombinalardan -12 kombina- bugün, 10 kombina et üretimini durdurmuş vaziyette olup, yalnız iki tanesinde et üretilmektedir. Ayrıca, bu 12 kombinada işçi sayısı 927 iken, bugün, sadece 177 kişi çalışabilmektedir.

Başta, Et ve Balık Kurumu olmak üzere, özelleştirilen kurumlardaki manzara şu: Üretim durmuş, işçi ve memur maaşları ödenemez haldedir. Müesseselerin faiz giderleri, SSK primleri yüksek boyutlara ulaşmış ve her geçen gün içinden çıkılmaz hale gelmiştir; yani, çok acilen müdahale gerektirmektedir.

Aynı raporda, bölge mahkemelerince, müesseselerin olduğu bölgelerde tespitler yapılmıştır. Ben, vaktin darlığı ölçüsünde bir tek Kastamonu Kombinasıyla ilgili mahkeme raporunu arz etmek istiyorum. Sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılan tespitte özelleştirme tarihi 27 Temmuz 1995; bir firmaya 30 milyar liraya satılıyor, kıdem ve ihbar tazminatı olarak 25 milyar lira ödeme yapılıyor; yani, 5 milyar liraya satılmış oluyor. Burada toplam alan    400 507 metrekare, toplam kapalı alan 12 975 metrekare, araç sayısı 10. Özelleştirme öncesi, 75 işçi çalışırken, özelleştirme sonrası, ancak 3 kişi çalışmaktadır. Özelleştirme öncesi yılda 945 ton et üretimi yapılırken, özelleştirme sonrası üretim durmuş durumdadır.

Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.4.1996 tarihli bilirkişi raporunda, özelleştirme sonrasında ilgili işyerinde hiçbir üretimin yapılmadığı; ancak, tespiti haber alan işyeri yetkililerinin göstermelik olarak bir adet hayvanı kestikleri, birkaç işçiyi çalışıyormuş gibi gösterdikleri ve mahkemece ihtar edildikleri tespit edilmektedir.

Muhterem arkadaşlar, KİT Komisyonunda görev yapan milletvekili olarak Komisyonda yaptığımız incelemelerde, kamu kurumlarının döküldüğünü, çeşitli yollarla israf edildiğini ve birçoğunun da sanki kasti olarak zarar ettirildiği havası verildiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, size biraz daha süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Şimdi, bu noktada çözüm önerilerimizi ifade etmek istiyorum:

Başta, Et Balık Kurumu müesseseleri için konuşacak olursak, kıdem tazminatı karşılığında, en azından, içinde çalışan insanlara, aynı yörenin sanayi ve ticaret odası ortaklarına, esnaf birliklerinden oluşan kurumlara, bu müesseselerin, belirli bir süre ile -en az 50 yıl- kullanım (intifa) hakkı verildiği zaman, hem devletimiz, kıdem ve ihbar tazminatları ödemeden kurtulmuş olacak hem de bu müesseseler işler hale gelecek.

Şimdi, bu durumda yapılan hatalar devam ettiği zaman hem müeseseseler elden çıkmakta hem de devletimiz milyarlarca lira zarar etmektedir. Ancak, idarecilere baktığımız zaman, tamamen bunun tersi beyanlarda bulunmaktadırlar.

Özelleştirmeden bu tarafa işsiz insanlar çoğaldı, et fiyatları yükseldi. Et Balık Kurumu müesseseleri tamamen özelleştirelerek, et ticaretinden, et kesiminden devlet elini çekti. Bu durumda et üretimi ve hayvancılığımız büyük darbe görecek ve et ithali de artacaktır. Yakın zamanda, et ithaliyle ilgili dönen ve basına intikal eden bir sürü yolsuzluk olaylarını da yakından biliyoruz; yani, bu işle uğraşan insanlar, içinde çalışanlar ağlıyor; yetkililer ise, maalesef, iyi yaptıklarını söylüyorlar.

Yüce Heyetinizden, bir milletvekili olarak istirhamım şudur: Çok acele olarak KİT’lere sahip çıkmak, siyasî taraf tutmadan meselenin üzerine gitmek ve bu KİT’leri, bir an önce, özelliklerine göre, bir kısmını tasfiye etmek, bir kısmını da işler hale getirmek mecburiyetindeyiz.

Böyle özelleştirme olmaz; olursa, sorumsuzluk olur diye düşünüyor ve Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Candan.

Evet, herhalde, gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan yok; yalnız, ben, geçen hafta, Erzincan’daydım; Mollaköy’e gitmiştim. Oradaki üretici arkadaşlarımızın çok ciddî bir şikâyeti vardı: Ellerinde besi hayvanları var; ama, kesecek yer bulamıyorlardı. Bana, ciddî, ciddî bu konulardaki sorunlarını ilettiler; ben, bunu da, ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum. Gerçekten, besiciler çok zor durumda; Meclis olarak, buna çare bulunmasını diliyoruz.

Ayrıca, bu “deli dana hastalığı” meselesi de, Türkiye’de çok ciddî sorunlar yaratmış; burada da halkın yanlış bir bilgisi var. Türkiye’de “deli dana hastalığı” meselesi yoktur. Bu konuda, besicilerimiz zor duruma düşürülmüştür; burada, özellikle, birtakım asılsız şayialar yaratılmıştır. Ben, hergün, şahsen, kırmızı et yiyiyorum, hiçbir zaman beyaz et yiyemiyorum; bütün vatandaşlara bunu duyuruyorum ve bu besicilerimizin, içine düştüğü bu sıkıntıdan da kurtulmasını istiyorum. (Alkışlar)

 

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ikinci gündemdışı söz, Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli’ye verilmiştir.

Sayın Beyreli, kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili söz istemişlerdir; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır Sayın Beyreli.

 

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada, kamu çalışanlarının sorunlarını ve bu sorunlara yönelik bazı  çözüm önerilerimi dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde, 1980 sonrası izlenen ekonomik ve sosyal politikaların olumsuzluklarını, tüm çalışan halk kesimleri, çiftçi, köylü, memur, işçi ve küçük esnaf yaşarken, bu olumsuzluktan en büyük payı da kamu çalışanları almıştır. Bu süreç içerisinde, Türkiye’de fonksiyonel gelir dağılımının değişimine baktığımızda, ücretli kesimin payı yüzde 30 azalırken, faiz, sermaye, rant kesiminin payının yüzde 50 arttığı görülmüştür. Ücretli kesimin aleyhine gelişen bu durumun en olumsuz etkisi, kamu çalışanı memurlar üzerinde olmuştur. Bu kesim, 1978’den 1992’ye yüzde 52,4 oranında fakirleşmiş, aynı şekilde, 1993-1995 döneminde de kamu çalışanı memurların ücretlerinde reel olarak yüzde 52’lik bir gerileme kaydedilmiştir.

Kamu çalışanları konusu ortaya atıldığında, buradaki en büyük sorun, işçi-memur ayırım kıstasları ve ücret farklılıkları olarak belirginleşmektedir. Grevli, toplusözleşme hakkı olan işçilerimiz, belirli ölçülerde haklarını alabilirken, bu haktan mahrum memurların, olabildiğince ezilmesi, devlet yönetimi açısından büyük bir samimiyetsizlik ve aymazlıktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, işçi ve memur ayırımı, bizdeki kadar keyfî ve siyasî olarak uygulanmamaktadır. Aynı işyerinde çalışan insanların bir kısmının örgütlenme hakkı, toplusözleşme hakkı varken, diğer bir kısmının bu haklardan mahrum edildiği bizim gibi ülkelere, yeryüzünde ender rastlanmaktadır.

ILO’nun, işçi-memur ayırımı yapmadan bütün çalışanlara özgürce sendika kurma, sendikaların tüzük ve içyönetmeliklerini düzenleme, politika yapma ve bütün çalışanlara işgüvencesi hakkı tanıyan 87, 98, 151 sayılı sözleşmesi, önceki dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır. Ancak, hâlâ en temel insanlık hakkı olan örgütlenme ve grevli, toplusözleşmeli sendika kurma özgürlüğü, kamu emekçilerine çok görülmektedir.

Bu konuyla ilgili olarak, geçen dönem gündeme getirilen, grev ve toplusözleşme hakkı yerine, toplu görüşme hakkı tanıyan sendikal faaliyetlere olanak veren yaklaşım, ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bir tutumdur.

Geçmiş dönemlerde hükümet eden partilerin hemen tümü, grevli, toplusözleşmeli sendika hakkı konusunda çeşitli vaatlerde bulunmuş olmalarına karşın, işbaşına geldiklerinde verdikleri sözleri unutmuşlardır. Unutulmamalıdır ki, kamu çalışanlarının sendikal hareketlerini kazanımları, ülkemizdeki tüm emekçi kesimlerin kazanımı olduğu kadar, ülkemizdeki demokratikleşme sürecinin de kazanımı olacaktır.

Ülkemizin demokratikleşmesi, sosyal, siyasal yaşamın ve çalışma hayatının özgürlükçü bir yapıya kavuşturulmasına bağlıdır. Bu anlayışla bugün, kamu çalışanları, meşru ve fiilî mücadeleleriyle kazandıkları sendika kurma ve örgütlenme haklarını, grev ve toplusözleşme haklarıyla perçinlemek için mücadele etmektedirler.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu dönem temsil edilen partilerin tümü, seçim öncesinde, kamu çalışanlarına yönelik çeşitli vaatlerde bulunmuşlar ve ülke geneline demokratikleşme sözü vermişlerdir. Hatta, Hükümet Programında da bu konuda birtakım hükümler yer almıştır.

Şimdi, kamu çalışanları, yapılan vaatlerin, verilen sözlerin yerine getirilmesini bu Meclisten ve bu Hükümetten beklemektedirler.

Bu çerçevede, öncelikle işçi, memur gibi sunî ayrımlar ortadan kaldırılarak, bütün çalışanlar ortak bir kategoride değerlendirilip, çalışma koşulları tek bir yasayla düzenlenmelidir. Çalışma koşulları tek taraflı değil, çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik ve siyasal haklarının imzalanacak sözleşmelerle belirlenmesiyle yaşama geçirilmelidir. Toplusözleşme yapmanın ve yürütülmesinin güvencesi olan grev hakkının dayanışma ve hak grevini de kapsayacak şekilde kullanılması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beyreli, konuşmanızı tamamlamanız için size

 küçük bir zaman veriyorum, buyurun.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – Sağ olan Sayın Başkan.

Çalışma alanlarının, siyasî tercihler doğrultusunda atanmış yöneticilerle yönetilmesi uygulamasına son verilmeli, atamalarda, devletin devamlılığı, iş tecrübesi, kıdem ve başarı kriterleri ön plana alınmalıdır. Böylelikle, üretim planlamasındaki siyasal tercihlerin önüne geçilebilecek; kurumlara, verimlilik ve gereksinimler doğrultusunda yön verilebilecektir. Bu tarz bir uygulama, çalışanlar üzerindeki siyasal baskıyı azaltacak, kıyımların önüne geçilecektir.

Türkiye’deki tüm öğretmenlerin, belediye çalışanlarının, maliyecilerin, PTT emekçilerin, demiryolları çalışanlarının, sağlık emekçilerinin, teknik personelin, kısaca tüm kamu çalışanlarının bu talepleri, insan olmanın, birey olmanın asgarî koşulları olarak, ekonomik ve sosyal gerçekliklerin doğal sonucu olarak gündeme gelmektedir. Bu taleplerin karşılanması, sosyal, hukuk devleti olmanın doğal gereğidir.

Unutulmamalıdır ki, toplumsal barışın ve iç huzurun sağlanması, devletin, bütün vatandaşlarına eşit yakınlık ve uzaklıkta durmasıyla olanaklıdır. Konuşmama son verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ali Rahmi Beyreli.

 

 

 

BAŞKAN – Son gündemdışı söz, Gökova Termiksantarali hakkında konuşma yapmak isteyen Muğla Milletvekili Sayın Fikret Uzunhasan’a verilmiştir; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Uzunhasan, süreniz 5 dakika.

FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gökova Termik santralının durumunu, zamanımın müsaadesi nispetinde, sizlere aktarmak üzere huzurunuzda bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Biliyorsunuz, Anayasamızın 43, 56, 63, 169 uncu maddeleri, çevre korumasıyla ilgili çeşitli hükümleri içermekte ve bu hükümler herkese, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı vermektedir.

Çevre ve termik santral birbirine düşman iki unsurdur. Ülkemizdeki termik santralların sayısı 15’tir. Bu santrallerden 3 adedi,birbirine çok yakın olup, Muğla’da, Yatağan-Yeniköy-Kemerköy üçgenindedir. Bunlardan Kemerköy, yani Gökova Termik Santralı, bir doğa harikası olan Gökova sahiline inşa edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bakınız, elimde, bu üç santralın yakıtı olan linyit kömürü hakkında, tesir sahalarında bıraktıkları olumsuzluklar hakkında pek çok veriler mevcuttur; ancak, zamanım elvermediği için, sizlere bir kısmını aktarmak istiyorum.

Gökova Termik Santralının kapasitesi, 3x210 megawatt’tır. Bu tip santralların muhtelif birimleri için, günlük ortalama 2,5 milyon metreküp suya ihtiyaç vardır. Bu miktardaki su, orta çapta bir sulama barajı demektir. Bu suyun karasal su kaynaklarıyla karşılanması imkânsızdır. O halde, denizden alınıp, deşarjı da denize yapılacağından, doğal ortam sıcaklığını yaklaşık 3 derece artırarak, denizin biotabiatında yaşayan ve balık türü canlıların yaşamını temin eden platformların yok olmasıyla, balık türleri de yok olacaktır.

Gökova Termik Santralının günlük linyit kömür tüketimi, ortalama 15 bin tondur. Bu miktar, tüm Muğla halkının bir yıl boyunca yakacağı miktar kadardır. Bu havza kömürünün, ortalama yüzde 2,08 oranında kükürt ihtiva ettiği saptanmıştır. Bu kükürt, havanın nem oranıyla buluştuğunda, günde ortalama 250 miligram/metreküp değerinde kükürtdioksit asitsise dönüşmektedir. Bu değerler, ağaçlar ve diğer bitkiler için öldürücü miktarın yaklaşık 3 katıdır. Bu bir varsayım değildir; çünkü, ondört yıldır faaliyette olan Yatağan Termik Santralı, tesir sahasında bir tek orman bırakmadığı gibi, bu sahada bulunan zeytin ağaçları da zarar görmekte ve devlet, bu zararı, sahiplerine tazminat ödeyerek karşılamaktadır. Hatta, bu santraldan 25 kilometre uzakta, Muğla Ovasında bazı ağaç türleri ayakta kuruyarak yok olmuştur.

Halk sağlığı  açısından ise, kükürtdioksit için, Dünya Sağlık Teşkilatının saptadığı standart 0,14 miligram/metreküptür. Ayrıca, bu havzadan çıkarılan linyit kömürünün doğasında, normalden on ya da oniki kat fazla uranyum ve toryum gibi radyoaktif elementler bulunmaktadır. 17 Şubat 1993 tarihinde Muğla’da meydana gelen radyasyon doz hızı yükselmesinde, Yatağan Termik Santralında kullanılan uranyum ve toryum konsantrasyonunun yüksekliği düşünülmüş ve Muğla’da, bu havzadan çıkarılan kömürün halk tarafından yakılması yasaklanmıştır. Bu idarî tedbir bile, havzadaki kömürlerin radyasyon etkisinin açıkça kabulü ve tescil edilmesinin tam ifadesidir.

Uluslararası politikaları da içeren bir çevre politikası izleme hedefi nedeniyle Türkiye, uluslararası ve bölgesel çevre anlaşmalarının çoğuna taraftır. Akdenizin kirlilikten korunması konusunda, Barcelona konvansiyonu ve protokollerine taraf olan ülkemiz, Akdeniz eylem planı çalışmalarını da yürütmektedir. Kaldı ki, Rio’da yapılan kalkınma konferansına katılan taraf ülke konumundayız. Bu açıdan, tüm dünyanın gözü üzerimizdeyken ve özellikle OECD ülkelerinin her fırsatta önümüze çevre koruma sorunlarını sürdüğü bir sırada, bizim, Gökova’da böyle bir hataya düşmemiz hiç de iyi sonuç vermeyecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uzunhasan, size de küçük bir zaman veriyorum; lütfen konuşmanızı bitirin efendim.

Buyurun.

FİKRET UZUNHASAN (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Daha temeli atılmadan biz buna karşı çıktık. Yöre halkı, sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler karşı çıktılar. Yer seçiminin yanlış olduğunu söyledik; ama, dinletemedik.

Çevreyi kirletmeden koruma altına almak, korumasını yapmak, kirlettikten sonra temizlemekten çok daha ucuz ve ekonomiktir. Zira, İzmit Körfezini bundan yirmi yıl önceki haline getirebilmek için, oradaki fabrikaların kuruluşundan bu yana elde ettikleri hasılatın üzerine, değerlerini de eklesek yine mümkün olamaz. Yarın, aynı şeyi Gökova için söylememeliyiz; Gökova hepimizindir. Gökova Termik Santralı, Anavatan Partisinin 80’li yıllardaki sorumsuz iktidarları döneminde başlatılmış, tüm karşı çıkmalara rağmen “ben yaparsam olur” zihniyetiyle yapımına devam edilmiş, sonra da, yaptıkları yanlışı fark etmiş olacaklar ki, bu santralın başka yere taşınmasını vaat etmişler; ama, bu vaadi yerine getirmemişlerdir.

DYP-CHP Koalisyon Hükümetiyse, başbakanın ağzından işi durduracağını, ilgili bakanın ağzından ise işi donduracağını vaat etmiş, bu çelişkili vaatlere rağmen, iş, ne durmuş ne de donmuştur.

Bu partilerin, seçim meydanlarında, oy kaygısıyla, yalan vaatlerden dolayı, o yöre halkından, tüm Türkiye’den ve dünyadan özür dilemeleri de onları kurtaramaz.

Çevreyi kirleten, mutlaka bedelini öder; çünkü, çevrenin de, kendini koruma yöntemleri vardır; tıpkı, İzmir ve Isparta sel felaketlerinde olduğu gibi; ama, ne yazık ki, bedelini, yine, masum yöre halkı ödemektedir.

Sözlerime son verirken Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunhasan.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutacağım:

Sayın milletvekilleri, yalnız, bu sunuşlarımız bayağı uzun; bu itibarla, Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tezkereleri okutuyorum:

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz’ın dönüşüne kadar, Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Polonya’ya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut’un dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Millî Savunma Bakanı M. Oltan Sungurlu’nun vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın dönüşüne kadar; Maliye Bakanlığına, Devlet Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu’nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne gidecek olan Millî Savunma Bakanı M.Oltan Sungurlu’nun dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

23 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu IV. Bakanlar Konferansına katılmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agah Oktay Güner’in dönüşüne kadar; Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

23 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi konulu seminere katılmak üzere, 29 Mayıs 1996 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner’in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

29 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

30 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Bilderberg Toplantısına katılmak üzere Kanada’ya ve NATO Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere de Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

30 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 31 Mayıs 1996 tarihinde İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’ın dönüşüne kadar; Orman Bakanlığına, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

31 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika’ya gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz’ın dönüşüne kadar; Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika’ya gidecek olan Devlet Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu’nun dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı HABİTAT 2 Global Parlamenterler Forumu 31 Mayıs-1 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecektir.

Söz konusu Forum toplantısına katılmak üzere 16 kişilik bir TBMM Heyetinin oluşturulması hususu TBMM’nin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulmuş ve 7.5.1996 tarihli 48. Genel Kurul birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan Foruma Refah Partisini temsilen ismi belirtilen Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem katılacaktır, adı geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

Doç.Dr.Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Kuveyt Parlamentosu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsilen 6 kişilik bir Parlamento Heyetinin 9-13 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurul’un 9 Mayıs 1996 tarihindeki 50.Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı 

 

Yasin Hatiboğlu TBMM Başkanvekili

Mustafa Karslıoğlu Bolu Milletvekili

Mehmet Bedri İncetahtacı Gaziantep Milletvekili

Burhan Kara Giresun Milletvekili

Tayyar Altıkulaç İstanbul Milletvekili

Ayhan Fırat Malatya Milletvekili

Bilgilerinize sunulmuştur.

 

24.5.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Fas Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento heyetinin 3-7 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 14 Mayıs 1996 tarihli 51 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 inci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Uluç Gürkan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili

Önder Kırlı Balıkesir Milletvekili

Feti Görür Bolu Milletvekili

Nurettin Aktaş Gaziantep Milletvekili

Yılmaz Karakoyunlu İstanbul Milletvekili

Haluk Yıldız Kastamonu Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

 

 

3.4.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 28 Mayıs 1996 tarih ve 15 sayılı kararı ile, Türkiye ile Almanya arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulması uygun görülmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk grubunun kurulması Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergeleri vardır; okutuyorum:

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Mecilsi Başkanlığına

Yolsuzluk, politik yozlaşma olgusunun bir türevidir. Politik yozlaşmanın önlenmesi için politik süreçlerin yeniden sağlıklı yapılanması yanında, devletin bütün kurumlarının da yeniden düzenlenmesi söz konusudur. Son yıllarda, halkımızın büyük ölçüde ilgisini çeken yolsuzluk iddiaları Türk halkının nefretini kazanmıştır. Sokaktaki mafya ve bürakrasideki bozulma ve çıkar alışverişi ibret verici boyutlarda gerçekleşmiş ve siyasî literatürümüze “Civangate” olayı olarak yansımıştır. Haklı olarak, kamuoyunun tepkisine neden olan Emlak Bankasındaki hukuk dışı tasarruflar ve haksız çıkar ve menfaat ilişkileri yargıya da intikal etmiştir. İçi boşaltılan, talan ve yağma olan bu kamu bankasının genel müdürü olarak görev yapan ve hakkında nitelikli rüşvet almak suçundan dava açılan Türk Ceza Kanunun 212/1 inci maddesine göre mahkûm edilen Engin Civan, göreve başladığı 11.1.1989 tarihinden, görevden alındığı 3.1.1992 tarihine kadar yaptığı işlemlerden ötürü hakkında yirmiden fazla kamu davası açılmıştır.

Engin Civan’ın banka genel müdürü olarak görev süresi boyunca; haksız, yasalara aykırı tasarrufları ve çıkar temin eden işlemleri kamuoyunda ve basında sık sık konuşulduğu ve dile getirildiği halde, dönemin Başbakanları olay ve duyumlara duyarsız kalmıştır.

Genel Müdürün görev süresinin bir bölümünde Başbakan olan Sayın Mesut Yılmaz, kendisinden beklenen ve Anayasa hükmü gereğince yerine getirmekle yükümlü bulunduğu dikkat, ihtimam ve gözetme görevini layıkıyla yerine getirmemiş, olaylara duyarsız kalmıştır. Hatta, bir iddiaya göre, 1991 yılı Genel Seçiminde Engin Civan’ı Anavatan Partisi milletvekili adayı olarak düşünmüştür.

Engin Civan’ı yakından tanımaktadır. Nitekim, 23.9.1995 tarihinde günlük bir gazeteye verdiği beyanda Sayın Yılmaz, Engin Civan’a kardeşi Turgut Yılmaz vasıtası ile ulaştığını ve gündemdeki iddiaları onun aracılığıyla öğrendiğini ifade etmiştir.

Engin Civan’ın ESKA Şirketler Grubuna rüşvet karşılığı verdiği krediler Sayın Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde de devam etmiştir. Gazete sayfalarına taşınan iddialara ve basında ciddî olarak dile getirilen bir tür ihbar mahiyetindeki yayınlara karşı, görevinin gereğini yerine getirmemekle Engin Civan’ı görevde tutma ve herhangi bir hukukî işlemi başlatmaması, açıkça görevini ihmal ettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.

Sonuçlanmakla kararı çıkmış dosyalar ve halen yargılanması devam edilen mahkemelerdeki derdest dosyalardaki beyanlar bu iddiamızı teyit eder niteliktedir. Özellikle;

1- EKSAN A.Ş. 35 milyon D.Mark tutarında döviz kredisinin, Selim Edes’in büyük hissedarı olduğu bu şirketin malî durumunun fevkalade bozuk olmasına, hatta batık durumuna rağmen kredi verilmesi,

2- ESKA Grubunun Anıttepe arsalarındaki yüzde 15,88 arsa payının yüzde 36’ya çıkarılmasındaki usulsüzlük,

3- Mahg Şirketi ile Emlakbank arasındaki inşaat sözleşmesi sonucu, ESKA Grubuna kaynak aktarılmasındaki usulsüzlükler sonucu bankanın zarara uğramasına göz yumduğu ve de tedbir almadığı ve diğer ceza dosyalarındaki belgeler, beyanlar, iddialar tüm ayrıntılarıyla incelendiğinde, Engin Civan’ın, Rüşvet alma, görevini suiistimal, görevi ihmal, hizmet sebebiyle emniyeti suiistimal suçlarına, Sayın Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı süresince de devam ettiği ve hakkında, buna rağmen, dönemin Başbakanı tarafından hiçbir işlem yapılmadığı anlaşıldığından, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine göre, Sayın Mesut Yılmaz hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince bir Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Saffet Arıkan Bedük Ali Rıza Gönül Fevzi Arıcı

Ankara Aydın İçel

Mehmet Gözlükaya Yusuf Bahadır Mustafa Zeydan

Denizli Trabzon Hakkari

Mehmet Sağlam Mustafa Kemal Aykurt Mustafa Çiloğlu

Kahramanmaraş Denizli Burdur

M. Halûk Müftüler Nihan İlgün Nurhan Tekinel

Denizli Tekirdağ Kastamonu

Mehmet Ali Yavuz Nevfel Şahin Mustafa Dedeoğlu

Konya Çanakkale Muğla

Mahmut Yılbaş Cemil Erhan İrfettin Akar

Van Ağrı Muğla

Necati Çetinkaya Zeki Ertugay Ahmet Uyanık

Konya Erzurum Çankırı

Hasan Karakaya Hacı Filiz Mehmet Tatar

Uşak Kırıkkale Şırnak

İsmail Kalkandelen Muzaffer Arıkan İsmail Köse

Kocaeli Mardin Erzurum

Mahmet Gölhan Mahmut Duyan Meral Akşener

Ankara Mardin İstanbul

Doğan Baran Hayri Doğan Faris Özdemir

Niğde Antalya Batman

Necmettin Dede İ. Turhan Arınç Bahattin Şeker

Muş İzmir Bilecik

Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu İ. Cevher Cevheri Bekir Aksoy

Şanlıurfa Adana Çorum

Sabri Güner Yusuf Bacanlı Ergun Özkan

Kars Yozgat Niğde

Hasan Denizkurdu Mahmut Nedim Bilgiç İsmail Karakuyu

İzmir Adıyaman Kütahya

Halil Yıldız Ömer Bilgin Mustafa Küpeli

Isparta Isparta Adana

Osman Çilsal Mehmet Batallı Esat Kıratlıoğlu

Kayseri Gaziantep Nevşehir

Mehmet Batallı Esat Kıratlıoğlu Hasan Tekin Enerem

Gaziantep Nevşiher İstanbul

Ali Günaydın İlhan Aküzüm Tevfik Diker

Konya Ankara Manisa

Mehmet Köstepen Bahattin Yücel Tayyar Altıkulaç

İzmir İstanbul İstanbul

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bu ve daha sonra okutacağım soruşturma önergeleri  daha  önce  bastırılıp,  milletvekillerine  dağıtılmıştır. Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis bu istemi en geç 1 ay içerisinde görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesini görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çay, üretimi ve tüketimi ile insanımızın en önemli gelir ve içecek maddelerinin başında gelmektedir. 1994 yılında yapılan tespitlere göre ülkemizde, Doğu Karadeniz Bölgemizde Rize ve civarında 554 222 dekar ruhsatlı, 208 626 dekar ruhsatsız olmak üzere, toplam 776 848 dekarlık çaylık alan bulunmaktadır. Bu geniş alan üzerinde 143 598 ruhsatlı, 56 932 ruhsatsız olmak üzere, toplam 200 530 çay üreticisi vardır. Ülkemizin çay üretemi de 175 000 ton olup, bunun 135 000 tonu tüketilmekte, geri kalan kısmı da dış ülkelere pazarlanmak suretiyle gelir temin etmeye çalışılmaktadır.

Üretilen yaş çayı işleyen ve pazarlayan en büyük kuruluş, hukukî yapısı KİT olan Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüdür. İlgili Bakanlığı da dönemi itibariyle Maiye ve Gümrük Bakanlığıdır. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, bölgenin değişik yerlerinde bulunan 45 adet yaş çay fabrikası ile kampanya döneminde aldığı yaş çayı işlemektedir.

Çay fabrikaları, bölgenin iklim şartlarına göre genellikle mayıs ayının değişik günlerinde üretime başlamakta ve genel müdürlükçe kendilerine verilen kontenjan dahilinde mevsimlik işçi almaktadırlar. 1991 yılında da kampanya 12 Mayıstan itibaren başlamıştır.

Teşebbüsün Tek-Gıda İş Sendikası ile imzalanan 1.1.1991 - 31.12.1992 tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin 19/g madde ve fıkrası ile geçici olarak alınan işçilerin en az bir kampanya süresince 120 gün çalışacakları düzenlenmiştir. (Bu hüküm daha önceki yıllarda yapılan toplu iş sözleşmelerinde de aynen vardır.)

Geçmiş yıllarda 120 günlük en az çalışma süresinin dolmasından sonra yaş çay yaprağı alımı miktarı dikkate alınarak, toplu iş sözleşmesinde de yer alan “işin azalması halinde işçi çıkarılması genel müdürlükçe tespit edilecek prensiplere göre işlem yapılır” hükmüne dayanarak devamlı işçi azaltılması yoluna gidilmiş, bu amaçla da bazı fabrikalar kapatılarak bunların aldığı yapraklar diğer fabrikalara nakledilip, bu fabrikataların tam kapasiteyle çalışması ve en yüksek iş veriminin sağlanması amacı güdülmüştür. Böylece, kurum gereksiz masraf yapmaktan kurtularak bir ölçüde tasarruf tedbiri olarak bu uygulamanın yapıldığı 1991 yılına kadar gözlenmiştir.

1991 yılı Anavatan Partisi iktidarının Başbakan Sayın Mesut Yılmaz ve ilgili Maliye ve Gümrük Bakanı da rahmetli Adnan Kahveci’dir.

1991 yılında Yüce Meclis 20 Ekim 1991 günü erken genel seçim yapılmasına karar vermiştir. Seçim kararının alınmasından sonra 1991 yılı yaş çay alım kampanyasında bu uygulama yapılmayarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda görüldüğü gibi mevsimlik işçinin hepsinin 120 günlük çalışma sürelerini Eylül ayında tamamladıkları, bazı fabrikalarda Eylül Ekim aylarında hiçbir üretim yapılmadığı halde kampanyanın sona erdiği 25 Ekime kadar bütün işçiler çalıştarılmıştır. Rakamsal olarak da 1990 yılına göre 1 Ekim tarihi itibariyle 8 981 işçi, 15 Ekim itibariyle 13 849 işçi fazladan hiçbir üretim yapmamak üzere oturur yerde maaş almıştır. 1991 yılında böylece kurumun yaklaşık olarak 30 milyar Türk Lirası zarara uğratıldığı gerek kurul teftiş raporlarında gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında görülmektedir.

Bu zarar niçin meydana getirilmiştir? Bunu araştırdığımız zaman, erken genel seçime giden ülkemizde, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, sadece partisine daha çok oy kazandırabilmek için, kurum genel müdürüne ve yönetimine baskı yapmış ve talimat vermiştir. Kâr ve zararı kendisine ait olan kuruluş, 1991 yılı itibariyle 50 milyar, bugünkü rakamlarla 1 trilyon lira civarındaki zarar, çayın siyasete alet edilmesi sonucu ülke ekonomisine fatura edilmiştir.

Diğer yönden, 1991 yılı için, 12 Mayısta başlayan kampanyada, yaş çay fiyatları 1 235-1 310-1 385 TL olarak açıklanmış ve uygulamaya konulmuştur. Erken genel seçimin yapılmasına karar verildikten sonra bölgeye gelen ve 14 Eylülde Rize’de vatandaşa hitap eden dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, seçimde 3 mebusluk verilirse, yaş çay yaprağına açıklanan fiyatların üzerine 100 lira daha artıracağını vaat eder. Üreticiden gelen tepki üzerine Çayeli’ne geçen ve orada halka hitap eden Sayın Mesut Yılmaz, açıklanan fiyatlara 100 TL artış yaptığını belirtir. Tabiî ki, kurumun hukukî yapısı itibariyle, bunun geçerli olabilmesi için, bu artış, yönetim kurulu karar defterinde tahrifat yapılarak ağustos ayındaki kararlara eklendiği iddiaları bölgede yaygın olarak konuşulmaya ve basında yer almaya başlamıştır. İddiaların doğruluğu halinde, kurum, bu yolla da 1991 yılı değerleri ile 62,5 TL ek yük altına sokulmuştur.

Diğer yönden, erken genel seçim döneminde Başbakan ve beraberindeki heyetler ve o bölgede çalışma alan ve bölgede bulunan Yaşar Okuyan ve arkadaşları, günlerce ÇAYKUR’un tesislerinde kalmış ve bunun için kuruma gerekli olan ödemeleri yapmaktan kaçındıkları iddiaları da güncel dedikodular arasında yer almıştır.

Böylece, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın baskı ve talimatları sonucu kurum milyarlarca lira, bugünkü değeri itibariyle de 1 trilyonun üzerinde zarara uğratılmıştır. Kurumun zarara uğratılmasının tek sebebi, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın partisine oy kazandırmak amacıyla kurum yöneticilerine baskıda bulunması ve talimat veremesidir. Böylece, Sayın Mesut Yılmaz görevini kötüye kullanmış olup, Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerinin uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Gönül Saffet ArıkanBedük Fevzi Arıcı

Aydın Ankara İçel

Mehmet Gözlükaya Nevfel Şahin Halûk Müftüler

Denizli Çanakkale Denizli

Evren Bulut Mahmut Yılbaş İsmail Karakuyu

Edirne Van Kütahya

M. Kemal Aykurt Mustafa Zeydan Mehmet Gölhan

Denizli Hakkâri Ankara

Mehmet Ali Yavuz Ali Günaydın Turhan Güven

Konya Konya İçel

Mehmet Batallı Mustafa Küpeli Esat Kıratlıoğlu

Gaziantep Adana Nevşehir

Nurhan Tekinel Mahmut Duyan Mehmet Tatar

Kastamonu Mardin Şırnak

Doğan Baran M. Fevzi Şıhanlıoğlu Salih Sümer

Niğde Şanlıurfa Diyarbakır

İrfettin Akar Hayri Doğan Muzaffer Arıkan

Muğla Antalya Mardin

Hasan Peker Cemil Erhan Abdülbaki Ataç

Tekirdağ Ağrı Balıkesir

Mustafa Çiloğlu Tevfik Diker Mustafa Dedeoğlu

Burdur Manisa Muğla

Faris Özdemir Haluk Yıldız Yusuf Bahadır

Batman Kastamonu Trabzon

Necati Çetinkaya Hasan Denizkurdu Zeki Ertugay

Konya İzmir Erzurum

Hasan Karakaya Ahmet Uyanık Hacı Filiz

Uşak Çankırı Kırıkkale

İsmail Kalkandelen İsmail Köse Meral Akşener Kocaeli Erzurum İstanbul

 

 

Turhan Arınç Necmettin Dede

İzmir Muş

İ. Cevher Cevheri Bahattin Şeker

Adana Bilecik

Yusuf Bacanlı Bekir Aksoy

Yozgat Çorum

Ergun Özkan Mahmut Nedim Bilgiç

Niğde Adıyaman

Ömer Bilgin Halil Yıldız

Isparta Isparta

Mehmet Sağlam Osman Çilsal

Kahramanmaraş Kayseri

İlhan Aküzüm Hasan Tekin Enerem

Ankara İstanbul

Bahattin Yücel Mehmet Köstepen

İstanbul İzmir

Tayyar Altıkulaç

İstanbul

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

I. Konu

Devletin yüksek güvenliği ve yüksek çıkarlarının isterleri, kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri ile yasada belirtilen diğer maksat ve gayeler için kullanılması gereken Başbakanlık Örtülü Ödeneğin 5,5 milyar lirasının, 1050 Sayılı Genel Muhasebe Yasasının 77 nci maddesine aykırı olarak kullandıkları iddialarından dolayı, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile eski Maliye Bakanı İsmet Attila haklarında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturulması açılması istemi.

Söz konusu istem, Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden yapılmış harcamaların tümü dolayısıyla ilgililerin sorumluluklarının soruşturulması değil, örtülü ödenekten yapıldığı ileri sürülen ve kamuoyuna da yansıması nedeni ile herhangi bir gizliliği kalmayan bir harcama nedeni ile ilgililerin sorumluluğunun soruşturulması istemidir.

2. Konu ile İlgili Yasal Düzenlemeler

2.1- Örtülü Ödeneğin Kapsamı:

Devletin harcamalarını düzenleyen 1050 sayılı Genel Muhasebe Yasasının 77 nci maddesi örtülü ödenek ve haberalma ödeneğini düzenlemektedir. Bu hükme göre;

“Başbakanlık bütçesine konulan örtülü ödenek:

a) Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri için,

b) Devletin yüksek güvenliği ve yüksek menfaatlerinin isterleri için,

c) Siyasî, sosyal konularla

 

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan, “Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar.” hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülmesi gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis, bu istemi en geç bir ay içerisinde görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, gördüğünüz üzere, 4 adet soruşturma önergesi okuduk. Aslında, ben, gruplardan bir şey istiyorum: Biliyorsunuz, Meclis soruşturması, Meclisimizin yargılama görevi yaptığı tek sahadır ve çok ciddî bir sahadır. Soruşturma açılmasını istemek demek, Yüce Meclisin, bir başbakanın veya bakanın, açık seçik, hiçbir şüpheye meydan vermeyecek şekilde suçlu olduğunu tespiti ve sonuçta Yüce Divana sevki demektir. Yani, 276 sayın milletvekili salt çoğunlukla karar verecek ve bir bakanı ya da bir başbakanı Yüce Divana sevk edecek; bu, çok ağır bir sorumluluktur, çok ağır bir görevdir. Onun için, ben, gruplardan şunu istiyorum: Biliyorsunuz, evvela, Meclisimizin bir araştırma görevi vardır. Araştırma görevinin usulü nedir: Yüce Meclis, evvela, belli bir konuda bir araştırma komisyonu kurar; o komisyon da, gerçekten, herhangi bir fiil, ilgili bakan veya başbakan tarafından suç unsuru teşkil edecek şekilde yapılmış mıdır yapılmamış mıdır; bunu araştırır. Nitekim, yeni İçtüzük değişikliğinde de buna bir sınırlama getirdik; Meclisi araştırması komisyonu üç ay ve en fazla bir ay da ek süre vermek suretiyle dört ay içerisinde bu görevi yapar dedik. Yoksa, Meclisimizin gazete havadislerine...

Ben, bu önergelerle ilgili söylemiyorum, genel bir şey söylüyorum. Grupların bu konuda daha da fazla soruşturma önergelerinin gelip Genel Kurulun çok meşgul edilmemesi için, bunun bir ön denetime tabi tutulması gerektiğine inanıyorum. Biliyorsunuz, Meclis soruşturma önergelerinin hacimleri konusunda ne Anayasada ne de İçtüzükte herhangi bir hüküm yok; öteki önergelerde 500 kelime şartı var; bunda 500 kelime şartı da yok.

Bu itibarla, bir Meclis Başkanvekili olarak, Yüce Meclisin üyelerine ve gruplara bir temennide bulunmak istiyorum. Bu soruşturma önergeleri, bu kadar önemli olan soruşturma konularının ön denetimden geçtikten sonra veyahut da hiç olmazsa soruşturma önergesi vasfına haiz midir değil midir diye Mecliste bir ön araştırma yapılarak, ön görüşme yapılarak karar verilmesi gerektiği inancındayım; bu konudaki düşüncemi yüce Genel Kurulun bilgisine sundum.

Şimdi, Meclis Araştırma önergeleri vardır, onları okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Birincil enerji kaynaklarımızın bilinen rezerv durumlarının yeni teknolojiler yardımıyla yeniden belirlenmesi;

Jeotermal enerjinin kullanımının yaygınlaştırılması;

Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgâr ve güneş enerjisinin kullanım sahalarının yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi;

Hidroelektrik santrallarının planlanan sürelerde tamamlanması için gerekli önlemlerin alınması;

Yöre halkının ve yerel yönetimlerin, küçük sermaye ile devreye sokulabilecek küçük su, ırmak, dere ve benzeri üzerine küçük santral olanaklarının değerlendirilmesi;

Kullanılmayan potansiyelin kullanımına yönelik hazırlanan projelerin biran önce yatırım aşamasına geçirilmesi; ayrıca, elektrik kesintileri döneminin başlamaması için gereken çalışmaların yapılması;

TEAŞ santral yatırımlarının, planlanan sürelerde servise girmesi için gerekli finansal darboğazın aşılması;

Yüzde 21,8’e ulaşan toplam elektrik enerjisi kaybının (İç tüketim, iletim hatları, dağıtım hatları toplam kaybı) en kısa sürede minumum seviyelere indirilmesi;

Nükleer enerjinin, ekonomik ve çevresel olarak, bütün boyutlarıyla ele alınması;

Gerek ekonomik gerekse yüksek verimli ve düşük zararlı madde emisyonlarıyla, çevreyi en az kirleten enerji üretim sistemi olarak doğalgaza dayalı kombine çevrim santrallarının enerji planlamasındaki yerinin belirlenmesi;

Enerji konusunda, kurum ve kuruluşlar arasında bilgi akışını ve çalışmaları yürütmek için gerekli yetki finansman ve denetim erkiyle donanmış merkezî bir yapının oluşturulması;

1994 yılında imzalanan, Avrupa Enerji Antlaşması ile ülkemizin, enerji sistemi ve ileriye dönük projeler için ne gibi yükümlülükler getirildiğinin açıklanması;

Saptanacak enerji politikasının, mikro ekonomik, toplumsal, sosyal ve teknolojik boyutlarda, ülkemiz çıkarlarına uygunluğunun araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 100 üncü ve 101 inci maddeleri gereğince, bir Meclis araştırması açılmasını, saygılarımızla arz ederiz.

1- Hakan Tartan (İzmir)

2- Bekir Yurdagül (Kocaeli)

3- Cihan Yazar (Manisa)

4- Veli Aksoy (İzmir)

5- Tuncay Karaytuğ (Adana)

6- Hayati Korkmaz (Bursa)

7- Mehmet Aydın (İstanbul)

8- Ali Ilıksoy (Gaziantep)

9- Mahmut Erdir (Eskişehir)

10- Atilla Mutman (İzmir)

11- Necati Albay (Eskişehir)

12- Fikret Uzunhasan (Muğla)

13- Müjdat Koç (Ordu)

14- Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın)

15- Erol Karan (Karabük)

16- Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)

17- Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)

Gerekçe:

Enerji olgusu, günümüz dünyasında, çevre bilinciyle birlikte ele alınmasına karşın, ticarî boyutlarıyla, gelişmiş, gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerde farklı şekillerde yorumlanmaktadır.

Gelişmiş-ileri ülkeler, konumlarını korumak ve geliştirmek için, teknoloji-finans üstünlüklerini kullanarak, yaptıkları kaynak aktarımını, yeni dünya düzeni tanımı altında, kendi yorumlarıyla, diğer ülkelere farklı şekillerde sunmaktadırlar. Aynı zamanda, kendi aralarındaki paylaşım ve güç dengeleri arayışında da genel ve bölgesel anlaşmalar yaparak, gelişmekte olan ülkeleri, kendi norm ve kurallarına uymaya zorlamaktadırlar.

Günümüzde, ülkelerin, diğer ülkelerdeki gelişmelerden soyutlanmış olarak, bünyelerine özgü, bağımsız ulusal kalkınma modelleri uygulamasının güçlüğü ortadadır. Ancak, gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin, bilinçli ve ulusal çıkarlarını öne alan yaklaşımlarla, enerjiyle ilgili her türlü konuyu, kalkınma bütünselliği içerisinde, her platformda tartışmaya açması ve görüşler üretmeye yardımcı olması, ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugün, Türkiye, enerjide yüzde 50 oranında dışa bağımlıdır. 125 milyar kilovat/saat olan hidrolik enerjinin, ancak üçte biri değerlendirilmektedir. Kömürde, linyitte, özellikle, potansiyel yaklaşık 55 milyon tonluk üretimle, büyük ölçüde bekliyor.

İkincil enerji kaynağı olan elektrik enerjisinin, toplum gereksinimlerini, ucuz, kaliteli ve güvenli bir şekilde karşılayabilmesi, toplumun var olan birincil enerji kaynaklarını bilinçli olarak sahiplenmesiyle mümkündür.

Uygulamalarda karşılaşılan engellerin de yine büyük bir açıklıkla topluma anlatılması, toplumla bütünselliği sağlayıcı gibi özkaynaklarımıza sahip olma bilincini de artıracaktır. Ancak, ülkemizde, gelişmelerin de bu yönde olmadığı, açıklık, bilgilenme ve tartışma ortamlarına yeteri kadar işlerlik kazandırılmadığı gözlenmektedir.

Bu nedenle, başta politikacılar, sanayiciler, teknokratlar olmak üzere, konuya duyarlı herkes projeler üretmek, ülkemiz enerji sektörünü sahiplenmek zorundadır.

Enerji sektörü, 1994 yılında yüzde 2,4, 1995 yılında yüzde 1,3 bir kurulu güç artışı göstermiştir. Bu, son 20 yılın en düşük artışı olmuştur. Şu anda, ülkemizin yüzde 10’lara varan emre amade güç fazlası vardır. Ancak, geleceğe yönelik üretim yatırımlarına ve mevcutların iyileştirilmesi için projelere kesintisiz devam edilmesi gereklidir.

Yatırım yetersizliğinin ve başlananların da finans sorunlarının birkaç yıl daha devam etmesi, enerji kısıntılı dönemlere yeniden dönüş anlamına gelecektir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergesi, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Diğer araştırma önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de tarımsal ekonomik kalkınmanın lokomotifi hayvancılık sektörüdür; çünkü, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde hayvancılık geliştirilmeden köylünün ekonomik kalkınmasını başarmak mümkün değildir.

Hayvancılık, Türkiye’nin hem ulusal beslenmesinde hem de ulusal kalkınmasında, dışsatımın arttırılmasında, sanayie hammadde sağlanmasında, bölgesel ve sektörler arası dengeli kalkınmayla, kalkınmanın istikrar içerisinde başarılmasında, kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesinde, sanayi ve hizmet sektörlerinde yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında ve kalkınma finansmanının özkaynaklara dayandırılmasında önemli bir sektördür.

Dünya nüfusunun yılda yüzde 2,2 arttığı gönümüz dünyasında besin maddeleri üretim artışının yüzde 1 olduğu dikkate alınırsa, besin maddelerinin stratejik bir madde olduğu gerçeği anlaşılır.

Düne kadar kendi kendine yetebilen, karnını doyurabilen 7 ülkeden birisi olan, hatta, besin maddesi ihraç edebilen Türkiye, ne yazık ki, iktidarların uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle bu özelliğini kaybetmiştir.

Eğer, önlem alınmazsa, 2000’li yılların başlarında Türkiye’nin besin maddeleri ithalatı için 10 milyar doları aşkın döviz ödeyeceği hesaplanmaktadır.

İktidarlar önlem almak bir yana özelleştirme dayatmasıyla, anlaşılamayan “sat kurtul” mantığıyla SEK, Et ve Balık Kurumu ve Yem Sanayii gibi ülke hayvancılığı için stratejik öneme sahip kurumları, zengin atanın hayırsız, mirasyedi evladı gibi bir bir elden çıkarmaktadır.

Örneğin, özelleştirilen 12 adet Et ve Balık Kurumunda yerel mahkemelerce yapılan tespitler ve bilirkişi raporlarına göre, özelleştirme öncesinde bu kombinalarda yılda 34 185 ton üretim yapılırken, özelleştirme sonrasında bu üretim 1 339 tona düşmüştür. 10 kombinada üretim tamamen ortadan kalktığı gibi 2 kombinada da yıllık 1 339 ton üretim yapılmaktadır.

Özelleştirme esnasında 927 işçinin çalıştığı bu kombinalarda çalışan işçi sayısı 177’ye düşmüştür.

Tüm bu gerçekler ortadayken, Hükümetin, kalan kombinaları da hızla özelleştirme çalışmaları üreticimiz ve halkımız için büyük bir haksızlık değil midir?

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin tek geçim kaynağı olan hayvancılığın ihmal edilmesi, bölge halkının işsizliğini ve yoksulluğunu artırarak terör ve göçün beslenmesine neden olmuştur.

Ülke nüfusumuzun yaklaşık yarısının geçiminde, halkımızın tamamının beslenmesinde çok büyük öneme sahip olan ülke hayvancılığımız, özellikle, 1980 sonrasında ANAP ve DYP-CHP iktidarlarının uyguladıkları yanlış hayvancılık politikalarının ülke ekonomisi ve hayvancılık sektörüne verdiği zararların araştırılmasını sağlamak üzere Anayasanın 98 inci maddesi, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması yapılmasını arz ederiz.

1 - Kâzım Üstüner (Burdur)

2 - Mustafa İlimen (Edirne)

3 - Hasan Gemici (Zonguldak)

4 - Bekir Yurdagül (Kocaeli)

5 - Sema Pişkinsüt (Aydın)

Abdülbaki Gökçel İçel

Ayhan Gürel Samsun

İsmet Sami Türk Trabzon

Mustafa Güven Karahan Balıkesir

Zekeriya Temizel İstanbul

Mustafa Yılmaz Gaziantep

Çetin Bilgir Kars

Fikret Ünlü Karaman

Hikmet Aydın Çanakkele

Abdullah Turan Bilge Konya

Gerekçe :

1.– 1980 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 15’ini ihraç edebilen bir Türkiye iken; 1993 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 2’sini ithal eden ve bu uğurda 651 milyon dolar döviz harcayan; 1995 yılında 466 bin başhayvan ithal eden, gene, 1995 yılında 40 517 ton et ithal eden Türkiye haline gelerek, bir taraftan ülke kaynaklarımızı heba eden diğer taraftan  üreticimizin cebine girebilecek, dolayısıyla, yaşam standardını artırabilecek kaynaktan olunmuştur.

 2.– Hayvancılık sektörünün kırsal gelirler içindeki payı 1980 yılında yüzde 36,5 iken, 1995 yılında yüzde 22’lere gerilemiştir. Oysa, Gümrük Birliğine girdiğimiz Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 60-80   arasında değişmektedir.

3.– Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatı, beraberinde ülkemizde görülmeyen hayvan hastalıklarının taşınmasına neden olarak ülke hayvancılığımıza zara vermiştir.

Ayrıca, ne idiği belirsiz, hileye açık, icabında domuz eti olup olmadığı bile tespit edilemediği, kimyasal ve hormonal muayeneleri yeterince yapılmadan, güya, tüketiciyi koruma bahenesiyle piyasaya sürülen binlerce ton et ithalatıyla halkımızın sağlığıyla oynanmıştır.

Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatının arkasında kimler vardır ?

4.– Üreticimize Et Balık Kurumunda hayvanlarını kestirebilmek için 2-3 ay sonraya sıra verilirken, hangi mantıkla kasaplık besi hayvanı ithalatına devam edilmektedir ?

5.– Büyükbaş hayvancılığın anası süt sığırcılığıdır. Ancak, seçim arifelerinde hatırlanıp, süte, litre başına 3 bin TL. teşvik primi takip eden ay içerisinde ödenir denilmesine ve aradan 6 ay geçmesine karşın, niçin sadece ilk iki ayı ödenmiştir? Kalan ayların ödenmesi ne zaman yapılacaktır ?

6) S.E.K. E.B.K. ve Yem Sanayii gibi kuruluşların özelleştirilmesi, ülke hayvancılığımızın gerilemesinde ne kadar rol oynamıştır?

7) Ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren kriterlerden birisi de, halkının yeterli ve dengeli beslenme seviyesidir.

Hayvansal protein tüketimi yönünden gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olan halkımız, son günlerde basında yer alan ve endişelere yol açan deli dana hastalığı, halkımızın beslenmesini ne oranda olumsuz etkilemiştir; yerli hayvanlarımızda bu hastalığın olmadığı niçin yetkililer tarafından zamanında açıklanmamıştır?

8) Ülke hayvancılığına ve ekonomisine büyük kayıplara neden olan sığır vebası ve şap hastalığıyla mücadelede başarısız olma sebeblerinden en önemlilerinden birisi de, 1983 yılında Tarım Bakanlığında yapılan reorganizasyondur.

Niçin, bugüne kadar, hayvancılık hizmetlerinin tek elden birleştirildiği hayvancılık müsteşarlığı kurulamamıştır?

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

 

 

Danışma Kurulu Önerisi

No. 14 Tarih: 4.6.1996

Danışma Kurulunun 4.6.1996 Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Abdüllatif Şener Ali Rıza Gönül

RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili

Cumhur Ersümer H. Hüsamettin Özkan

ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Nihat Matkap

CHP Grubu Başkanvekili

Öneri:

26.4.1996 tarihinde Başkanlığımıza sunulan ve Genel Kurulun 7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan eski Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı konusundaki (9/4) Esas Numaralı Soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının birinci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.... Kabul edilmiştir.

Doğru Yol Partisi Grubunun...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, soruşturma önergesi üzerinde Grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Gönül, grup adına değil, şahsınız adına söz isteyebilirsiniz.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Şahsım adına.

BAŞKAN – Sayın Gönül, şahsı adına söz istemiştir.

3 kişiye söz verebiliriz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – 3 kişi tamamlandı; ama, başka söz isteyen varsa, tespit edelim, belki o gün, bu arkadaşlarımızdan birisi konuşmaz... Görüşme sırasında da söz istenebilir.

Şimdi, soruşturma önergesi üzerinde söz sırası şöyle: Ali Rıza Gönül, Nihat Matkap, Salih Kapusuz.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Mehmet Gözlükaya da 4 üncü sırada söz istemişlerdir.

Doğru Yol Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutuyorum ve işleme koyacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 4 Haziran 1996 Salı günü yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesine gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Ali Rıza Gönül

DYP Grup Başkanvekili

ÖNERİ :

8.5.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan Eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın mal varlığı konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2 nci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5 Haziran 1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

Şimdi, efendim, ben de saydım; ama, arkadaşlarımız arasında bir görüş birliği yok; bir defa da, arkadaşlarımızı ayakta sayacağız. Yalnız, şöyle bir öneri getiriyorum: Biliyorsunuz, ön sıralar doldurulduğu takdirde, her sıra 20 kişiliktir...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, konu anlaşılamadı; bir daha izah eder misiniz?

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Rica ediyorum...

Şu ön sıralar var ya efendim; her sıra –doldurulduğu takdirde– 20 kişi alıyor; dolayısıyla, süratle sayabilmek bakımından, rica ediyorum, arkada oturan arkadaşlarımız ön sıralara gelsin.

HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkanım, arkadaşımız, öneriyi anlayamadık diyor.

BAŞKAN – Efendim, öneri, Sayın Erbakan hakkında verilen soruşturma önergesinin yarın görüşülmesi hususunun oylarınıza sunulmasıdır; yarın mı veya başka bir gün mü görüşülsün meselesidir. Zaten, Anayasaya göre... (DSP ve CHP sıralarından “Yarın”, “Yarın” sesleri) Efendim, bir dakika... Rica ediyorum.... Arkadaşlarımız soruyor, diyorlar ki, neyi oyluyorsunuz?..

Rica ediyorum sayın milletvekilleri, ön taraflara gelin efendim. Arkadaşlar, ön sıraları dolduralım, rica ediyorum. Ön sıraları doldurursanız çok rahat ve süratli sayacağız efendim.

Soruşturma önergesinin yarın görüşülmesini kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Ali Rıza Gönül, söz istiyorsunuz.

ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Şevket Kazan Bey söz istiyor.

MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Mustafa Kamalak söz istiyor.

arkadaşlarımızı yazalım...

Efendim, son okunan soruşturma önergesiyle ilgili olarak söz alan arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum: Sayın Ali Rıza Gönül, Sayın Şevket Kazan ve Sayın Mustafa Kamalak.

Başka söz isteyen arkadaş olursa, yarın, soruşturma önergesinin müzakeresi sırasında, bu 3 arkadaştan birisinin söz almaması halinde kendisine söz verilecektir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

 

 

BAŞKAN – Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Niğde Milletvekili Sayın Ergun Özkan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

 

 

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

 

 

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, üye seçimi tamamlanan Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiler hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul edilen 9/1 esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe günü saat 11.30’da; gene, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul edilen 9/2 esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe  günü saat 14.00’te, aynı bina zemin kat, PTT karşısındaki 172 nolu Meclis Soruşturması Komisyonu toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmalarını rica ediyorum.

Meclis soruşturması komisyonlarını seçilen üyelerinin listesi ile toplantı gün ve saatleri ilan tahtasına da asılmıştır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, alınan karar gereğince “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, sözlü soruların müzakere biçimiyle ilgili İçtüzüğümüzde yeni bir değişiklik yapıldı. Aslında, ilk uygulaması olması dolayısıyla, ben, Genel Kurulun bu konuda bazı noktaları açıklığa kavuşturması gerektiğine inanıyorum.

Şimdi, özellikle, 98 inci maddenin sondan ikinci fıkrasında diyor ki: “Hükümet adına cevap vermek için söz alan bakan; gündemde bulunan sözlü soru önergelerinden birden fazlasını sıra gözetmeden cevaplayabilir. -bu doğru- Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşimi açtıktan sonra derhal Genel Kurula duyurur. Konuları aynı olan sözlü sorular birleştirilerek cevaplandırılabilir.” Şimdi, burada bir tereddüt var.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, birleşim açılır açılmaz, önce gündemdışı konuşmalar var; gündemdışı konuşmalardan sonra da Genel Kurula sunuşlar var, seçim var. Ondan sonra, bu sırayı takip ederek, Meclis araştırması varsa o görüşülecek, yoksa, birleşimin başında birer saat sorular sorulacak.

Şimdi, benim burada Genel Kuruldan öğrenmek istediğim şudur: Benim şahsî fikrime göre, bakan, aynı birleşimde birkaç tane soruyu cevaplandırmak isterse, bu isteğini Başkana iletmesi ve birleşimin başında, daha gündeme geçmeden, Başkanın, bunu Genel Kurulun bilgisine sunması biraz olanaksızdır. Bence, İçtüzüğün bu hükmünü şu şekilde yorumlarsak, daha sağlıklı olur: Sözlü soruların cevaplandırılmasına geçildikten sonra, bakan, bu isteğini belirtsin ve Başkan da, o sırada, Genel Kurulun bilgisine arz etsin. Aksi takdirde, Başkanın, daha birleşimi açar açmaz, gündemdışı konuşmalara geçmeden, gündemin son sıralarındaki bir konuyu açması, çalışma insicamını, nizamını da bozar; yani, ben, bu konuyu, bu şekilde uygulamak istiyorum.

Eğer, Genel Kurulda, bu konuda bir itiraz varsa ve arkadaşlarımız bu konuya daha değişik bir yorum getirmek isterlerse, bunu belirtsinler. Gerekirse, bir usul tartışması da açarım; bundan sonraki uygulamalara esas olacağı için, İçtüzüğün 98 inci maddesini ilk defa uygulayacağımız için bir tereddüt olmasın; Genel Kurulda “yok efendim, bakan, şu safhada bunu sorsaydı, sormadı; cevaplandıramaz” gibi itirazlar olmasın; Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin.

Yani, İçtüzükte deniliyor ki: “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir.” Önceden denilen, bir gün önceden mi, iki gün önceden mi veyahut da Genel Kurul sırasında mı; bunların hepsi açıklanmaya muhtaç konulardır. İçtüzükte “Başkan bu isteği, birleşimi açtıktan sonra derhal -’derhal’ kelimesi de var- Genel Kurula duyurur” deniliyor. Benim uygulamam bu şekilde olacaktır. “Sözlü Sorular” bölümüne geçildikten sonra, birden fazla soruyu cevaplandırmak isteyen bakan, Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkanvekiline isteğini bildirir; o sırada da, birleşimi yöneten Başkan, bu konuyu, Genel Kurulun bilgisine arz eder.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, şimdi, konuşmalarımız zabıtlara geçiyor ve belli bir usul ihdas ediyorsunuz. Sayın bakan isterse, oturum açılmadan önce, size bir yazıyla başvurabilir; çünkü, bu...

BAŞKAN – Hayır; ona bir şey demiyorum; Başkanın Genel Kurula sunuş şekli önemli.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Yani, konuşmalarınızdan, o kapıyı kapattığınız anlamı çıkıyor.

BAŞKAN – Hayır hayır; kapıyı kapatmıyoruz.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir bakan, her zaman -ki, bu tartışmaya başlamadan önceye kadar- Başkana, bu soruları ne şekilde cevaplandırabileceği konusunda, birkaç tanesini de birleştirerek cevaplandırma isteğini verebilmelidir.

BAŞKAN – Zaten, o, İçtüzükte var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Evet.

BAŞKAN – Şimdi, bakan... İçtüzükteki bir yorum meselesi; 98 inci madde yeni değişti. Şimdi, esas olan, bakanın, bunu, önceden, yazılı olarak Başkanlığa bildirmesidir. Başkanlık da, olanak bulunursa, bunu, hemen -telefonla veya en seri şekilde- soru sahiplerine bildirebilir; ama, İçtüzükte “bakan, önceden -birleşimden önce, daha önce- birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan derhal Genel Kurulun bilgisine sunar” deniliyor.

Birleşim ne zaman açılıyor: Yeterli çoğunluk olunca açılıyor. “Derhal” dediği için, o sırada sunmak zorunda kalıyor. O zaman daha gündemdışı konuşmalar var; gündeme geçilmemiştir. Yani, esas olan şudur: Sayın Bakanın, bu konuları, önceden, yazılı olarak bildirmesi temel kuraldır; ancak, bunu, önceden bildirmediği takdirde, Genel Kurula da geldiği, bildirdiği takdirde, sözlü soruların cevaplandırılmasının başında -ortasında değil- başkana bildirmeli ve başkan da bu konuyu o sırada Genel Kurulun bilgisine sunmalıdır.

Ben, bu şekilde yorumluyorum; yani, ileride bir ikilik olmasın. Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin diye ben, bunu bu şekilde yorumluyorum; ama, bu konuda ters bir şey...

Sayın Asiltürk, sizin de ayrı bir fikriniz varsa, söyleyin efendim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, bu düzenlenirken, daha önceden sayın bakanların bu arzularını bildirmeleri, bu arzularını sayın bakanlar bildirdikten sonra da, Meclis Başkanlığının, ilgili arkadaşlara haber vermeleri düşünüldüğü için böyle bir düzenleme yapılmış oldu ve buna paralel olarak da, hemen Meclis açılır açılmaz bildirmesi de, yine, o arkadaşların burada olmalarını sağlamak bakımından önemli; eğer, öyle yapılırsa daha uygun olur.

BAŞKAN – Efendim, dediğiniz doğru. Tabiî, önceden bildirilmesi temel ilke; yani, yazılı bildirilmesi. Tabiî, soru sahibine de, Başkanlıkça, o şekilde önceden bildirilerek, sayın milletvekili arkadaşımızın Genel Kurul salonunda bulunmasının sağlanması en doğru şey; fakat, tüzük o şekilde anlaşılmıyor.

Bakın, tüzük diyor ki “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşim açıldıktan sonra -bakın, birleşim ne zaman açılıyor; işte, toplantı yetersayısı vardır, ondan sonra açılıyor, ondan sonra- derhal Genel Kurula duyurur.” Tüzüğü böyle yazmış; yani, getiren arkadaşlarımız, tabiî, biz de bunu yeni kabul ettik. Bu husus, biraz da, herhalde hazırlayanların ve bizim de dikkatimizden kaçmıştır. Yani, buna bir yorum getirmek için

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan iki şey var; bir tanesi, daha önceden bildirilmesi hususu. Bu, o oturumdan önceye ait bir konu; bildirir, Başkanlık ilgili arkadaşları haberdar eder; ancak, o ilgili arkadaşları haberdar ettikten başka, ayrıca bir de Genel Kurula, daha başlangıcında haber vermiş olur ki, bu iş biraz daha sıhhatli yürüsün. Yani, böyle düşünüldü, böyle bir düzenleme...

BAŞKAN – Başkanlığı, daha önceden o üyeleri haberdar eder yükümlülüğü altına sokamayız, İçtüzük de böyle bir yükümlülük getirmiyor; ama, böyle bir kolaylığın sağlanması konusunda Başkanlık gayret sarf edecektir; ama, buraya gelip de “Başkanlık daha önceden bana bu konuyu bildirmedi, dolayısıyla sorumu cevaplayamazsınız” denilmemesi için, ben bunu açıklama ihtiyacını hissettim. Yani, esas olarak, dediğinize riayet edilecektir; ama, Başkanlığın daha önceden soru sahibine bu konuyu bildirmemesi, o sorunun burada cevaplandırılmasına engel teşkil etmez.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tabiî, ayrıca, işte onu da nazarı itibare alarak, Başkanlık, daha önce, iyi niyetle ulaştırmaya çalışır; ama, ulaşamaz, işte bunu düşünerek, açılır açılmaz da Genel Kurula bildirir, bütün bunlar yerine getirilmiş olur.

BAŞKAN – Ama, Sayın Asiltürk, daha gündeme geçmeden, yani, gündemdışı konuşmalardan önce, Başkanlığın Genel Kurula sunması biraz ters bir şey oluyor; yani, gündem konusu dışında bir konuyu dile getirmek oluyor ki, o bakımdan, ben, bunu, sözlü sorulara cevap verilmesinin tam başlangıcında söylemekte yarar var diyorum.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, o sizin tefsir ettiğiniz...

BAŞKAN – Uygulamayı bu şekilde yapalım diyoruz; ama, arkadaşlarımız, ileride, Genel Kurulu ve milletvekillerini daha da rahatlatacak bir çözüm tarzını getirirlerse, o yolda da hareket edilecektir, değil mi; öyle yapalım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan “Sunuşlar” kısmında sunulur, olur geçer. O zaman, bu konu ihtilaf olmaktan çıkar. “Sunuşlar” kısmında takdim edilir, Genel Kurul haberdar edilmiş olur, ilgili arkadaşlar da olayı takip eder.

BAŞKAN – “Sunuşlar” bölümünde de olabilir. “Sunuşlar” bölümünde dersek daha sağlıklı olur; o da bir sunuş olarak geçer; daha iyi olur. Ben, arkadaşıma teşekkür ederim.

Şimdi “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Biliyorsunuz, aldığımız karar gereğince, bugün,  1 saat sözlü soruların cevaplandırılmasına hasredilmiştir.

 

 

BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan?..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, yeni İçtüzük değişikliğine göre, milletvekilinin salonda olup olmaması aranmıyor; yani milletvekili salonda olsa da olmasa da sorusu cevaplandırılacaktır.

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, tabiî, İçtüzük değişikliği yeni olduğu için, arkadaşlarımızın bir kısmının, İçtüzük müzakereleri sırasında burada olmamaları nedeniyle, belki, dikkatinden kaçan bir konu vardır. Yine, üç birleşim okunan sorular, cevaplandırılsın veya cevaplandırılmasın, üç birleşimden sonra sözlü soru olma vasfını kaybediyor, yazılı soru vasfına geçiyor, dolayısıyla gündemden de kalkıyor ve ondan sonra da, yazılı sorunun tabi olduğu prosedüre tabi oluyor.

 

 

BAŞKAN – 3 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 4 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 5 inci sırada, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, Maliye Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

 

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 7 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 8 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

BAŞKAN – 9 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 10 uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 11 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 12 nci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, burada, herhangi bir sorunun cevaplandırılması için herhangi bir bakan yoksa, soruyu geçin efendim. .

BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz, bunu, tabiî geçmişte uyguladık; ama, İçtüzüğümüz çok açık. Bakın, size okuyayım: “Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği, zorunluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak  şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayıyla, belli bir süre ayrılır.”

Biz, daha önce, Danışma Kurulunun önerisiyle, salı ve çarşamba günleri için, birer saat sözlü soruların cevaplandırılmasına ilişkin olarak süre ayırdık.

“Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez.”

Onu geçelim.

“İkinci fıkradaki zorunluklar hariç -yani, Anayasa, İçtüzük ve kanundaki zorunluklar hariç- üç birleşim içinde cevaplandırılmayan sözlü sorular yazılı soruya çevrilir ve istemi halinde aynı birleşimde önerge sahibine beş dakikayı geçmemek üzere söz verilir”

Yani, bizim, Başkan olarak, İçtüzüğün bu hükmü karşısında “efendim, işte, Bakan yok, Başbakan yok, biz, soruları soramayız” gibi bir hakkımız da yok, yetkimiz de yok. Yüce Genel Kurulun, çok yakın tarihte, sizlerin de oylarınızla kabul edilen İçtüzük hükmü böyle diyor. Dolayısıyla, üç birleşim, bakanın da olmaması nedeniyle, sözlü soru cevaplandırılmazsa, mecburen bu sözlü soru, yazılı soru haline dönüşür ve gündemdeki yazılı soru prosedürüne tabi olur. Bunu ben yapmadım, sizler yaptınız, sizler kabul ettiniz, burada, bütün grupların işbirliğiyle geçti.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Böyle bir uygulama, soru sahibini mağdur etmekten başka bir amaca hizmet etmez.

BAŞKAN – Sizler, Genel Kurulda, İçtüzüğün bu maddesini böyle kabul etmeseydiniz. Rica ediyorum... Genel Kurulun iradesini beyan ettiği ve İçtüzüğü yaptığı bir konuda, ben Meclis Başkanvekili olarak “bu İçzüğü uygulamıyorum” deme hakkına sahip değilim. Evet, gerçekten, hoş bir durum da değil; ama, ileride Genel Kurul düzeltirse düzeltebilir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Ben ikna olmadım.

 

 

BAŞKAN – 13 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 14 üncü sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 15 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞBAKAN – 16 ıncı sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..  Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 17 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 18 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 19 uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 20 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 21 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

BAŞKAN – 22 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 23 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 24 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 25 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 26 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 27 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 28 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Burada 160’ın üzerinde soru var, hiçbir bakan da burada yok, hepsini birden soruldu sayalım.

BAŞKAN – Efendim, zatı âlinize biraz önce de ifade etmiştim; yani, bu durumdan ben de hoşlanmıyorum, beni de sıkıyor bu durum.

Aslında, bence Hükümetten yetkili birinin gelmesi lazım; hiç olmazsa 3-5 tane sorunun cevaplandırılması lazım; ama, İçtüzük hükmü var, benim bunun karşısında yapacağım bir şey yok.

Sayın arkadaşlarım, gerçekten ben de bu durumdan sıkılıyorum. işte yakında İçtüzükte değişiklik yaptık, İçtüzükte bu değişikliği getirdik; ama, görüyorsunuz ki, her zaman sağlıklı şeyler, sağlıklı çözümler getiremiyoruz. Önemli olan, bunu uygulayacak insanların sorumluluk duygusuyla hareket etmesi.

Sayın Halit Dumankaya ANAP’lı, Başbakan da ANAP’lıdır; çıksın burada cevap versin, kendi milletvekilinin sorduğu soruya cevap versin. Benim yapacağım bir şey yok.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, buyurun.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, aslında bir konuyu da dikkatinize sunmak isterim. Başkanlık, her gelen soru önergesini alıp, kabul ediyor. Şimdi, buradaki sorulara baktığımızda, bu konularda Meclis araştırması komisyonları var zaten; hem Meclis araştırması komisyonu kuruyoruz, hem de...

BAŞKAN – Efendim, İçtüzüğümüzde, hangi hallerde soru sorulmayacağı açıkça belirtilmiş. Başkanlık olarak, verilen soru önergesi, İçtüzüğün ilgili maddesindeki -zannediyorum 95 inci madde- nitelikleri taşımadığı hallerde, biz bu soru önergesini kabul etmek zorundayız. Ayrıca, Meclis araştırması  açılan konularda soru sorulamayacağına dair de, ne İçtüzükte ne de Anayasamızda bir hüküm yok; yalnız, gensoru açılan konularda soru sorulamaz diye bir hüküm vardır.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bu konuya bir açıklık getirmek lazım.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, bu soruların tamamını, eski hükümet zamanında, sözlü soru olarak değil yazılı soru olarak sordum. Tabiî, bu sorulara cevap verilmiş olsaydı, bugün, bunlar, gündemi işgal etmeyecekti. Bunların hiçbiri, sözlü soru değildi Sayın Başkanım, yazılı soru idi; İçtüzüğün eski hükmüne göre, yazılı sorularıma cevap verilmediği için, sözlü soruya çevrilmiştir.

BAŞKAN – Biliyorum efendim, İçtüzüğün o hükmü değişti. Eskiden, önce yazılı soru önergesi veriliyordu; yazı soru önergesi, belli bir süre içinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşüyordu.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu sorular, eski Sayın Bakanın söylediği gibi gündemi işgal için sorulmuş sorular değildir; İçtüzüğün önceki hükmüne göre, cevap verilmediği için sözlü soruya çevrilmiş yazılı sorulardır. Dolayısıyla, gündemi, kendisi, bakanlığı zamanında tıkamıştır.

BAŞKAN – Arkadaşımız, öyle bir şey söylemedi...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – İçtüzük, gayet açık Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Malumunuz olduğu üzere, eskiden, soru, yazılı soru olarak sorulurdu veya sözlü soru olarak da sorulabilirdi; ama, o yazılı sorular, belli bir süre içerisinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşürdü ve gündemde yer alırdı. Yeni getirilen sistemde de, sorular, hem yazılı soru olarak sorulabiliyor hem sözlü soru olarak sorulabiliyor; ama, sözlü sorular, üç birleşimde cevaplandırılmadığı takdirde, yazılı soru haline dönüşüyor. Yeni bir sistem getirilmiş; ama, İçtüzüğümüze göre de bunları okumak zorundayız. Çünkü, eğer, Genel Kurulda üç birleşimde cevaplandırılmazsa, sözlü sorular yazılı soru haline dönüşüyor. Hatta, biliyorsunuz, İçtüzük burada müzakere edilirken bunun tamamen düşmesi ilkesi getirilmişti; fakat, sonradan, bazı arkadaşlarımızın itirazı üzerine biz de dedik ki, bu, yazılı soru haline gelsin, yine yazılı soru prosedürüne tabi olsun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın İyimaya.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım, hem soru hem de araştırma, Anayasamızda, yürütmeyi denetleme aracı olarak düzenlenen kurumlardır. Bu kurumlardan herhangi birisini işletmek, bu konuyu talep olarak makama, Millet Meclisi Divanına sunan kişiye aittir. Fakat, bu kurumlardan birisini seçmişse, sözgelimi, Meclis araştırması usulünü seçmişse, aynı şey için soru yolunu seçemez. İki nedenle seçemez: Bir konu iki yolla denetlenemez, bir defa denetlenir, tekrir yasağı kuralına göre; ikinci neden ise, Parlamento abesle iştigal edemez.

Bir konuda herhangi bir yolla bir denetim aracı gündeme getirilmişse, artık, ikinci defa konu getirmesi fonksiyon gaspı olur, bu da mümkün değil. Kurallarda bunların öngörülmemesi, hukukun öz mantığında yatan kurumların yasama ekonomisi kuralı içerisinde arındırılması prensibi gereğidir ve aksine bir yoruma yol açmaz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İyimaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika efendim, arkadaşımız bana bir soru tevcih etti.

Şimdi, soru, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması, gensoru, denetim yollarıdır. İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinde, sorulmayacak sorular şunlardır deniliyor:

1- Başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular.

2- Tek amacı istişare sağlamaktan ibaret olan sorular.

3- Konusu evvelce Başkanlığa verilmiş gensoru önergesiyle aynı olan sorular.

Yani, bir milletvekili çıkabilir araştırma önergesi verebilir; ama, başka bir milletvekili o araştırma önergesi verilen konuda soru sorabilir, böyle bir uygulama, olamaz, o zaman; yani, her milletvekilinin, her konuda soru sorma, araştırma yapma... Sonra, Meclis araştırması ayrı bir prosedüre tabi, soru ayrı bir prosedüre tabi.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Yanıldığımız şu Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Anladım efendim, siz diyorsunuz ki; yani, denetim yollarından birisini seçeceksiniz.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – İzin verir misiniz efendim?

BAŞKAN – Efendim, dediğinizi anladım, buyurun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Denetim bir objeyle ilgilidir. O konu Meclisin gündemine getirilmişse, artık, her milletvekili sayısında o konunun gündeme getirilmesi mümkün değil. Bu, çok önemli efendim; yani, bir parlamento, bir konu için, milletvekili adedince meşgul olursa, parlamento gündemi...

BAŞKAN – Hayır, efendim milletvekili adedince meşgul olur demiyoruz. Sayın İyimaya, o zaman, sizin dediğiniz konular şey olursa, her grup çıkar her konuda bir veya belirli şeylerden Meclis araştırması verir, öteki milletvekilleri de o konuda soru soramaz diye böyle bir mantık olmaz yani. Bu, yazılı hukuk kuralına tabi. Bizim İçtüzüğümüz herşeyi çözümlemiş; yani, içtüzüğü aşarak bizim bir yorumla meseleleri çözümlememize gerek yok, daha doğrusu mantıkla da bu işler olmaz, yorumla da bu işler olmaz, İçtüzük belirtmiş. İçtüzüğün belirttiği bir konuda, yok efendim soru soramazsınız. Soru millletvekilinin en doğal hakkıdır, sorulmayacak sorular İçktüzükte belirtilmiştir, o konuda Meclis araştırması verilmesi soru sormayı engellemez. Daha bugün ilk Mecliste çalışmıyoruz, bu Meclis yetmişbeş senedir uyguluyor.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir cümleyi ifade edeyim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aslında, ben bu konuşmalara müsaade etmem de; fakat, tabiî, böyle hep okuyarak geçmekte beni sıkıyor. Bir başkan olarak hakikaten hoşuma da gitmiyor, onun için süreyi doldurmak bakımından.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Arz edeyim.

BAŞKAN – Evet buyurun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir denetim aracının, bir denetim müesesesinin kendi iç sınırları başkadır, hangi hallerde soru sorulur, sorulamaz, soru müessesindeki iç sınırlardır. Bir de denetim müesseselerinin arasındaki sınırlar farklıdır.

BAŞKAN – Şimdi efendim, Sayın İyimaya, her denetimin sonucu ayrıdır. Meclis araştırması belli bir konuda bilgi almak için yapılır. Meclis soruşturması ilgiliyi “sen suç işlemişsin,seni Yüce Divana gönderiyorum” demektir. Gensoru, “ey bakan, ey Bakanlar Kurulu, sen bu konuda yetersizsin, seni düşürüyorum” anlamını hedef almaktadır. Soru ise, belli konularda bilgi almak ve o bilginin...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı.

BAŞKAN – Ama, aynı değil. Meclis araştırmasıyla ilgili değil.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Mesele şu efendim.

BAŞKAN – Şimdi, bakın...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı konuyu ayrı ayrı denetim yollarıyla getiremezsiniz.

BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz, burada hukukî münakaşa yapmıyoruz. Bu, yıllarca gelmiş geçmiş bir uygulamadır.

Buyurun Sayın Dumankaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, İçtüzükte -tabiî, bunu siz de arz ettiniz- böyle bir tadilat yoktur; ama, ben, bu soruları 19 uncu Dönemde aynı şekilde vermişim...

BAŞKAN – Efendim, biraz önce söylediniz.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – 19 uncu Dönemde verdim, yazılı olarak verdim; bakanlar tarafından cevaplandırılmadı; seçime gidilince kadük oldu. Bu TURBAN’la ilgili sorular, eğer o zaman cevaplandırılsaydı, bugün, TURBAN’daki bu olaylar olmazdı. Şimdi, yine, bu araştırma önergesi verilmeden önce bu sorular, zaten yazılı olarak...

BAŞKAN – Efendim, ben, onu kabul etmiyorum. Zaten, araştırma önergesi vermek demek soruya engel değil. Zaten, biz, o uygulamayı kabul etmiyoruz. Onun için, tamam, ben, arkadaşımızın...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Tabiî, o bakımdan müdahalesi yanlıştır.

BAŞKAN – Şimdi, arkadaşımıza sizin cevap vermenize gerek yok. Ben yeterli cevabı kendisine verdim; ama, siz bana avukatlık yapmak istiyorsanız, size özel bir vekâletname verebilirim!..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır. Ben, size bilgileri veriyorum.

BAŞKAN – Ama, bilmiyorum; avukatlık sıfatınız varsa, bir vekâletname verebilirim!..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu soruları, 19 uncu Dönemde vermiştim Sayın Başkan; ama, mensubu olduğu parti cevap vermedi.

BAŞKAN – Tabiî, tabiî!..

Ama, şimdi, sizin mensup olduğunuz parti cevap verecek.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Ben, sizi kastetmiyorum Sayın Dumankaya; durumu konuşuyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, eğer, hakikaten, şu anda, hiçbir soruda cevap verecek sayın bakan veya Başbakan yok. 162 tane sözlü soru önergemiz vardır. Ben, şimdi, 1 saat içerisinde bu 162 soruyu da okuyabilirim. Okuyup da “yok, yok” demektense, böyle hoş olmayan bir görüntü yaratmaktansa, Sayın Genel Kurulun da izniyle, bu 162 tane soruyu bu birleşimde okumuş kabul ediyorum.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olur mu Sayın Başkan; zabıtlara geçecek. İçtüzüğe aykırı.

BAŞKAN – Efendim, ben, Yüce Genel Kurulun bilgisine sunuyorum; ama, itiraz etmezseniz de memnun olurum; çünkü, aynı şeyleri defalarca tekrarlamaktan herhalde sizler de hoşlanmazsınız.  (DSP sıralarından “Oylama yapın” sesleri)

Efendim, oylamayla halledilecek bir husus değil; itiraz olmazsa öyle kabul ederiz; yoksa, devam edelim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Asiltürk.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, eğer, okunmuş kabul ederseniz, o düşmesiyle ilgili olarak, soru cevaplandırılmamış olacak. Halbuki, onun yerine, ilgili bakan bulunmadığı için, şimdiye kadar tatbik edilen bir usuldür; grup başkanvekilleriyle istişare eder, birleşimi kapatırsınız.

BAŞKAN – Ama, şimdi, İçtüzük bize bu görevi veriyor Sayın Asiltürk. Bizim, İçtüzükte bu değişikliği yapmamızın temel nedeni neydi; sorular uzun süre cevaplandırılmıyor, işte gündemde bunlar kabarıyor kabarıyor... Yazık, kâğıda da yazık; işte, her gün matbaada git bunları bastır; Genel Kurulda biraz da bunu önlemek için... Biraz da millî servet... Sorular zaten cevaplandırılmıyor; yani, geçmiş hükümetlerde de gördük, birikiyor birikiyor birikiyor, bir kitapçık haline geliyor, bir nevi, millî servete de yazık; bu kadar çok sorunun gündemde yer alması, kabarık olması; sürüyor sürüyor... Biliyorsunuz, yani, genel seçime gittiğimiz zamanki soruların ulaştığı miktarı biliyorsunuz. O itibarla, bugün bunu cevaplandırmasak bile, bundan sonraki birleşimlerde de sayın bakanlarımızın gelip de cevaplandıracağı konusunda çok fazla iyimser değilim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – O bakımdan, bu yolu tercih ederim; ama, arkadaşımızın sorusu gündemde yazılı olarak kalacak ve her zaman için cevaplandırma imkânı var. Yani, ben, sadece Genel Kurulun takdirine bu konuyu arz ettim. Genel Kurulda bu konuda ciddî bir itiraz yoksa, okumaya devam edeyim.

Buyurun Sayın Doğan.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, konuşmalarınız zabıtlara geçti; bu şekildeki sözlü soruların, buraya gelip bakanlar ve başbakanlar tarafından cevaplandırıldığı oturumları hep birlikte yaşadık. Yani, şimdi siz, keenlemyekün diyorsunuz ki: “İşte orada 160 tane soru var; ama, görüyorum ki, buraya ne Başbakan ne de bakan gelip, bunları cevaplandırmayacak.” Böyle bir yargıya varmanız Meclis Başkanı olarak yanlıştır; bunu da zabıtlara geçirmek için...

BAŞKAN – Bu birleşim için... Bu birleşim için...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim... Şimdi, bu bile bir şey...

BAŞKAN – Peki, bir bakan getirin, bir tanesini cevaplandırsın efendim; o zaman getirin...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Efendim, şimdi Sayın Başkan, size...

BAŞKAN – O zaman okuyalım efendim, tartışma açmıyorum.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın Başkan, size başka bir şey hatırlatmak istiyorum. Eğer, Meclis Başkanı olarak, burada, bu sözlü soruları cevaplandıracak bir bakan görmüyorsanız, bu şekilde “ben bunları atladım, okumadan kabul edin” demek yerine, grup başkanvekilleriyle görüşüp, Meclisi tatil etmek sizin görevinizdir.

BAŞKAN – Efendim, bugün Meclisi tatil etmeme gerek yok; çünkü, arkasından Meclis araştırma önergeleri var. Bugünkü gündemimize göre...

Sayın Doğan, bakın, bugünkü çalışma saatimiz saat 19.00’da bitiyor. Saat 17.45; bizim, daha 1 saat 15 dakika çalışma süremiz var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Meclis, bu konuya 1 saat ayırmış. Sizin, Başkan olarak, bu gündemi değiştirmeye hakkınız yok.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bakın, benim davranışlarımda ve uygulamalarımda hiçbir hata yok; bu hata nereden kaynaklanıyor; sorumluluk taşıyan insanların buraya gelip, burada oturup, sorulara cevap vermemesinden kaynaklanıyor; var mı başka bir şey?! Gelsin sayın bakanlar, otursunlar, milletvekilinin sorusunu cevaplandırsınlar efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Başkan olarak bizi zor durumda bırakmanın anlamı var mı; yok. Sayın bakan arkadaşlarımız gelmiyor. Ben de burada İçtüzüğü uygulamak zorundayım.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İçtüzük de bu işe 1 saat ayırmıştır. “Bu 1 saati ben kullanmıyorum” demeye hakkınız yok ki...

BAŞKAN – Efendim? Nasıl?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – 1 saati bunların görüşülmesine ayırmış; bunu sizin değiştirmeye hakkınız yok ki...

BAŞKAN – Tamam, ben de okuyacağım o zaman.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır, şu vardır: 1 saat okuyalım; sonuna kadar okumanız lazım.

BAŞKAN – Neyse, arkadaşlar, tartışmıyorum. Ben devam ediyorum.

Bizim, Başkanlık olarak isteğimiz, kamuoyunda böyle bir Meclis görüntüsünü vermemektir. Hiç olmazsa, her birleşimde üç tane, beş tane bakan arkadaşımız gelsin, bu soruların üç beş tanesini cevaplandırsın. Böylece bir zaman da geçer. Meclis başkanvekili kürsüsünde oturan arkadaş “bakan yok; ertelenmiştir”, “bakan yok; ertelenmiştir” şeklindeki bir görüntü iyi değil.

 

 

BAŞKAN – 29 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 30 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 31 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 32 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 33 üncü sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in Başbakandan sorusu vardır.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sorumu geri alıyorum.

BAŞKAN – 33 üncü sıradaki Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in sorusu, geri alındığı için, gündemden çıkarılmıştır.

 

 

BAŞKAN – 34 üncü sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Millî Savunma Bakanından sorusu vardır.

Sayın Millî Savunma Bakanımız burada.

Soruyu okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı soruların Millî Savunma Bakanı Vefa Tanır tarafından sözlü olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 94 üncü maddesince, gereğini arz ederim.

Hakan Tartan

İzmir

1- 28 Aralık 1995 günü Midilli açıklarında denize çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u arama çalışmaları niçin bir hafta içinde bırakılmıştır?

2- Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya kadar ya da kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiğine göre, böyle bir bulguya ulaşılmış da kamuoyundan mı gizlenmiştir, yoksa bu zorunluluk yerine getirilmemiş midir?

3- Bolu-Kartalkaya’da çocuğuyla birlikte kaybolan bir Amerikalı albay için Türkiye’nin gösterdiği hassasiyetin Amerika Birleşik Devletleri tarafından da gösterilmesi ve arama çalışmalarına yardımcı olması Bakanlığınızca istenmiş midir?

4- Kazada, uçağın modelinden veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden rol oynamış mıdır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan, bu sorusunu Sayın Vefa Tanır’dan sormuş; ama, Millî Savunma Bakanlığı devam ettiğine göre, cevabı biz vereceğiz.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan tarafından verilen soru önergesiyle, 28 Aralık 1995 tarihinde Midilli açıklarında denize çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u arama çalışmalarının safahatı ve kazaya neden olan hususlar hakkında bilgi verilmesi istenilmektedir.

1- Türk Hava Kuvvetlerine ait F-4 Fantom uçağının Midilli Adası açıklarında denize düşmesi olayının hemen akabinde, Türk Hava Kuvvetleri helikopter ve uçaklarla havadan, Deniz Kuvvetleri çeşitli yüzer platformlarla denizden, Jandarma Genel Komutanlığı birlikleri ise sahillerden olmak üzere, yoğun bir arama çalışmasını sürdürmüşler ve bu arada, silahlı kuvvetlerin teknik olarak tüm olanakları en üst düzeyde hizmete tutulmuştur; ancak, kazanın açık denizde ve derin sularda meydana gelmiş olması nedeniyle, arama çalışmalarının şekil ve boyutunun teknik olarak değiştirilmesi durumu ortaya çıkmış ve askerî arama faaliyetleri daha bitirilmeden, yurtiçi ve yurtdışı sivil kuruluş ve firmaların arama operasyonuna çağrılması çalışmalarına başlanmıştır.

Aradan bir hafta geçmesi sonunda, Teğmen Karaburun’un, o dönem arama yapılan ortamlarda bulunma ihtimalinin çok zayıflaması ve Türk Silahlı Kuvvetleri imkânlarıyla, aynı şekil ve boyutta daha fazla arama faaliyetinin sürdürülmesinde bir başarı ihtimalinin bulunmayacağı kanaatiyle, çalışmalar alt düzeye indirilmiştir. Hâlâ, arama ve emare bulma çalışmaları, kıyılardan sürdürülmektedir.

Bu arada, deniz dibinde ve özellikle 200 metre derinliklerde de bir arama faaliyeti başlatmak üzere, konusunda tecrübeli bir Hollanda araştırma firmasıyla müşterek çalışmalar yapacak olan İsviçre konuşlu Dilla Trading ile tüm teknik çalışmalar tamamlanmış olup, kontrat çalışmaları bitirilmek üzeredir. Firma, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarıyla müşterek arama operasyonuna, meteorolojik şartlara bağlı olarak, en kısa süre içerisinde başlayacaktır.

Teğmen Karaburun’un arama çalışmalarının bırakıldığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır; halen, kıyıdan aramalar devam etmekte olup, derin deniz aramalarına ise -belirttiğimiz gibi- başlanacaktır.

Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya ya da kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiği ilkesine, bugüne kadar tam olarak uyulmuş olup, uyulmaya da devam edilmektedir. Bu ilkelere uyma zorunluluğunun yerine getirilmesi amacıyla, teknik bir operasyonun gerçekleştirilmesi için, sivil ve yurtdışı kaynaklı imkânların devreye sokulması çalışması başlatılmıştır.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından, tüm gelişmeleri içeren bilgiler, Teğmen Karaburun’un ailesi ve avukatına, günlük telefon görüşmeleriyle aktarılarak, anında bilgi sahibi olmaları sağlanmaktadır. Ayrıca, konu, basın bildirisiyle de kamuoyuna duyurulmaktadır. Sürdürülen çalışmalarda, bugüne kadar somut bir bulguya rastlanmadığı gibi, konu, kamuoyundan da gizlenmemiştir.

Önergede konu edilen arama çalışmalarına ilişkin olarak, bugüne kadar, Amerika Birleşik Devletlerinden herhangi bir şekilde yardım talebine ihtiyaç duyulmamıştır.

4- Dünya havacılığında kullanılan tüm uçaklarda -yaşı yönünden- “eski” diye bir tanım bulunmamaktadır. Uçakların yaşına ve tipine bakılmaksızın, havacılık standartlarına uygun olarak parçaları gerek zaman limitli ve gerek emare limitli olmak üzere sürekli değiştirilmekte ve bakım işlemleri periyodik olarak sürdürülmektedir. Özellikle Türk Hava Kuvvetlerinde, bu konuda ulaşılan imkân ve kabiliyetler çeşitli zamanlarda basın mensuplarına gösterilmekte olup, ulaşılan başarı düzeyi NATO üyeleri içinde en ileri seviyede tutulur.

Türk Hava Kuvvetlerinin kendi uçaklarının idame ve işletmesinde hiçbir problem olmadığı gibi, bu konuda başka ülkelere de hizmet verebilecek düzeyde bulunmaktadır.

 Ayrıca, kazaya uğrayan ve önergede eskidiği gündeme getirilen F-4 uçağı, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri dahil birçok NATO ve diğer ülke hava kuvvetlerinde de yoğun olarak kullanılmaktadır. Söz konusu kazada, uçağın modeli veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden bulunumamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Pardon efendim, bir dakika, size ek süre vereyim; buyurun Sayın Bakan.

MİLLİ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Kazanın meydana geliş nedenine ilişkin olarak müşterek kanaat raporu çalışmaları halen devam etmektedir.

Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Hakan Tartan’ın, yerinden bir itirazı veya önerisi var mı?.. Yok.

Soru cevaplandırılmıştır.

 

 

BAŞKAN – 35 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 36 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 37 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 38 inci sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Başbakandan sorusu vardır.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK ( Ankara) – Soruyu geri alıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Cemil Çiçek sorusunu geri almıştır, böylece soru düşmüştür.

 

 

 BAŞKAN – 39 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan...Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 40 ıncı sırada, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 41 inci sırada, İstanbul milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 42 nci sırada, Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 43 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 44 üncü sırada, Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 45 inci sırada, İstanbul milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan,

BAŞKAN – Sayın Doğan, yeni tartışmalara girmeyelim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) –  Yeni tartışmalar değil Sayın Başkan.

Burada yeni bir İçtüzük uygulaması sözkonusudur ve şimdi enteresan bir durumla karşılaştık: Sayın Bakan, milletvekili sıfatıyla, bakana, hükümete bir sual soruyor; şimdi ise kendisi Hükümettedir; yani suali soranla, sorulan şahıs aynı kişidir.

Şimdi siz burada,

BAŞKAN – Geçti ama efendim onun zamanı?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır efendim, geçsin, ama bir içtihat oluşuyor.

Sayın Çiçek, soru önergesini geri aldığı için, düşüyor; halbuki yeni bir içtihat oluşuyor, oysa burada otomatik olarak sorunun düşmesi lazım. Yani Sayın Bakan, soru önergesini verdikten sonra, Bakanlar Kurulunun bir üyesi olduğu zaman, artık bu soru önergesinin bu kürsüde yer almaması lazım.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Nerede yazıyor bu?

BAŞKAN – Ben cevap vereceğim efendim, rica ediyorum; bana soruyorlar.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kanaatimi ifade etmek istiyorum: Burada, otomatikman soru soranla, soruya cevap verecek kişinin sıfatı birleştiği için, burada Bakanın “Bu sualimi geri alıyorum” şeklindeki açıklamasını Başkanlığa iletmeden önce, otomatikman bu sualin düşmesi lazım. Böyle bir uygulama mı olacaktır, yoksa hakikaten, illa ki, Sayın Çiçek buraya gelip, burada, bunu geri alıyorum mu diyecektir? Niçin geri alıyor Sayın Bakan; çünkü, diyor ki: “Milletvekili sıfatım dolayısıyla bunu sordum. Şimdi soru sorduğum makamdayım; makam birleştiği için geri alıyorum.” Aslında, makam birleştiği için, bunun otomatikman düşmesi lazım ve bunun da bu gündemde yer almaması lazım. Böyle bir içtihadın teşekkül etmesi, bu Parlamentonun rasyonalizasyonu; yani, verimli çalışması bakımından da doğrudur; çünkü, Sayın Çiçek, artık, şimdi Bakandır.

BAŞKAN – Efendim, fikrinizi anladım...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir dakika arz edeyim efendim.

BAŞKAN – Evet.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kendisi Bakandır, kendisi, sualini cevaplayabilecek bir mevkidedir, Bakanlar Kurulunun bir üyesidir. Bu itibarla, Meclis Başkanlığına “bu sualimi geri alıyorum” şeklinde bir beyanda bulunması, “geri çektim” şeklinde bir içtihadın oluşması, bana göre doğru değildir.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

Sayın Doğan, bir defa, bakan olan kişinin milletvekilliği sıfatı var...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim.

BAŞKAN – ...dolayısıyla, soru sorma hakkı var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Tamam efendim...

BAŞKAN – Soru sorulduktan sonra, o soru kamuoyuna mal oluyor; yani, orada, sadece bakanın, o soruyu soran ilgili kişinin bilgi sahibi olması yeterli olmuyor. Dolayısıyla, sözlü olduğu için de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sözlü soru olan konu hakkında kamuoyunun da bilgisinin olmasında yarar var; yani, yalnız ilgili soru sahibiyle ilgili bakan arasında geçen bir olay değil. Bence, böyle bir uygulama yapmak, Başkanlık Divanı için olanaksız; çünkü, soru, ya soru sahibinin geri alması veyahut da cevaplandırılması suretiyle düşer. Yoksa, soru soran kişinin bakan olması veya Başbakan olması, o sorunun düşmesi sonucunu doğuracak bir olay değildir ve kaldı ki, burada, soru sorulan konuda, sadece milletvekilinin bilgi sahibi olması değil, tüm kamuoyunun da bilgi sahibi olmasında yarar var.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, benim soruyu geri alış nedenim şudur: Malum, bir soruyu sormaktan maksat, o konuda bilgi sahibi olmaktır.

BAŞKAN – Evet.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Ben, şimdi Hükümet üyesi olmam hasabiyle, sorduğum soruyla ilgili olarak zaten bilgi sahibi oldum. Zaten, birinci sorumla ilgili olarak da, o konunun sevk ve idaresi benim sorumluluğumdadır. Dolayısıyla, bilgi sahibi olunca burada tekrar...

BAŞKAN – Ama, keşke, Bakan olunca da o soruyu  kendiniz yazılı olarak Başkanlığa müracaat etseydiniz, o soruyu geriye alsaydınız; çünkü, siz, soruyu yazılı olarak geriye almadıktan sonra, Başkanlığın bunu resen geriye alması veya düşmüş olarak kabul etmesi mümkün değil.

Kaldı ki, bana göre, bir soru sorulduktan sonra o soru hakkında kamuoyunun da bilgi sahibi olmasında yarar var. Yani, yalnız ...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, bu, yazılı soruya dönse, ilgili bir bakan, bana bir milletvekili olarak yazılı soruda cevabı ismen verir. Yani, bu yazılı soruda kamuoyunun bilgi sahibi olması gibi bir gerekçeye katılmak mümkün değil.

BAŞKAN – Sayın Doğan, yazılı soru olsa, belki dediğiniz doğru da; sözlü sorunun amacı, gündeme giriyor ve kamuoyunun bu konuda bilgisi oluyor.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Efendim, bu gündeme gelmiş zaten, burada sorunun başlangıcı var.

BAŞKAN – Hayır, bir de bu sorunun cevabı sözlü olsa Genel Kurulda dile getiriliyor; ayrıca, yazılı da olduğu zaman, hem milletvekiline bildiriliyor, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanağına iliştiriliyor. Yani, yazılı sorunun cevabını alan milletvekillerimizin çoğu bu konuyu basına da intikal ettiriyorlar ki, bu konu böyledir deniliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. O bakımdan, yani isterseniz, fuzuli tartışmalar yapmayalım, biz işimize devam edelim.

 

 

 BAŞKAN – 46 ncı sırada, Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurulda Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 47 nci sırada Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 48 inci sırada İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 49 uncu sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 50 nci sırada, Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, Başbakandan sorusu vardır.

Evet, yani, kendisi düşünüp sorusunu almadıktan sonra bizim başka...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İşte, şimdi düşsün artık; kendisi Bakanlar Kurulundadır. Meclisin bunu cevaplandırması gibi bir görevi yoktur. (RP sıralarından “Sayın Başkan, sorular için bir saat ayıracaktınız” sesleri)

BAŞKAN –  Efendim 17.10’da başladık, 18.10’da da keseceğim.

Sayın Doğan, o, bizim takdirimizde değil.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 51 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 52 nci sırada, Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol’un, Sayın Maliye Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Maliye Bakanı?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 53 üncü sırada, İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 54, 55, 56, 57, 58, 59 ve 60 ıncı sıralarda, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Sayın Başbakandan soruları vardır.

Soruları cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Sorular ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 61 inci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Başbakandan bir başka konuda  sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 62 nci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un başka bir konuda Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 63 üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Başbakandan bir başka konuda sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.

Soru ertelenmiştir.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, konuyu niye okumuyorsunuz?

BAŞKAN – Efendim, uzun uzun okumayalım.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, gündem önünüzde, gündemi okuyun, hangi soruların sorulduğunu size söylüyor, orada var.

Sayın arkadaşlar, önemli olan, burada, tasarrufa riayet etmek, ben, onu okuduğum zaman, bu soruların yarısını okumuş olurum.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – O zaman numaralarını söyleyiniz.

BAŞKAN – Numaralarını söylüyoruz; 63 üncü sıradaki sorunun ne olduğu belli, gündem var önünüzde.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor, millet seyrediyor.

BAŞKAN – Efendim, biz, burada, canlı yayın için çalışmıyoruz.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hangi konuyu tartışıyoruz, gündeme hangi konu gelmiş, bunun anlaşılması lazım. Konu anlaşılırsa ne olur?

BAŞKAN – Efendim, burada, bu soru cevaplandırıldığı zaman, hangi konuda olduğu anlaşılacak.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Ama, belki üç defa okunduğu zaman soru düşecek Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ünaldı, geçmişteki uygulamalarımız böyle, illâ, burada her şeyde konuşmak için ortaya çıkmamak lazım; gündem, bütün milletvekillerinin önünde var, hangi konuda soru sorulduğu orada var.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hayır efendim, konuşmak için değil, bundan sonrası için usul oluşturuyorsunuz.

BAŞKAN – Efendim, bu usulü ben oluşturmuyorum, herkes oluşturmuş.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Yeni bir Tüzük uygulamamız var; üç defa okunduğu zaman bu sorular düşecek.

BAŞKAN – Neyse, sizi rahatlatacaksa, tatmin edecekse, bundan sonra orayı da okuyayım.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Rahatlatma değil, anlaşılır olmak önemli.

 

 

BAŞKAN – 64 üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, sözlü sorular için ayrılmış olan 1 saatlik süreyi doldurmuş bulunuyoruz.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

 

 

BAŞKAN – 1 inci sıradaki, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 38 arkadaşının, zorunlu tasarruf kesintilerinin değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesini yapacağız.

Daha önce Hükümet bulunmadığı için, şimdi Hükümeti aramaya gerek yok.

Şimdi, isterlerse, önerge sahiplerine veya gruplara söz vereceğim...

Evet, anlaşıldığına göre, gruplar bugün çalışmak istemiyorlar; aslında, çalışma saatimiz de dolmak üzere; ayrıca, bu öngörüşmeyi bir birleşim içerisinde bitirememe durumu da var.

Bu konuda sayın grup başkanvekillerinin isteklerini almak istiyorum?.. (DYP sıralarından “Erteleyelim Sayın Başkan” sesleri)

Erteleyelim diyorsunuz...

Peki, bütün grup başkanvekillerinin de bir itirazı olmadığına göre, çalışma süremizin de bitmesine...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, evvela önergeyi veren arkadaştan başlasın.

BAŞKAN – Efendim, o arkadaşlardan da ses yok. Ben, Başkanvekili olarak biraz yukarıdan baktığım için, herkesin gözünü okuyabiliyorum, yani çalışmama isteklerini de anlıyorum; bu kadarcık kerametimiz olsun canım...

REFİK ARAS (İstanbul) – Sayın Başkan, tatilden yeni döndük, biraz çalışalım.

BAŞKAN – Efendim, daha önce de söyledim, siz gelin, gün 24 saat, ben 25 saat çalışabilirim, benim için fark etmez...

REFİK ARAS (İstanbul) – Biraz çalışsak iyi olur.

BAŞKAN – Çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kalması ve gündemin 1 inci sırasındaki Meclis araştırması önergesinin görüşülmesi hususunda grup sözcülerinin de hazırlıklı bulunmamaları nedeniyle, daha önce alınan karar gereğince sözlü sorular, kanun tasarı ve teklifleriyle, Meclis soruşturma önergelerini görüşmek için, 5 Haziran 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

                                Kapanma Saati: 18.10

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

–––––o–––––

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini açıyorum.

YOKLAMA

BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ederim.

(Giresun Milletvekili Turhan Alçelik’e kadar yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

 

 

BAŞKAN – Birinci gündemdışı söz, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin özelleştirilmesi, öncesi ve sonrası durumunun tespitiyle ilgili olarak, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’a verilmiştir.

Sayın Candan buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

 

 

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özelleştirme kapsamına alınan ve bir kısmı da satılan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili hazırlanan bir rapor üzerinde bilgi arz etmek üzere, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunarım.

Özelleştirme Yasası hazırlanırken, esas, temel tema, sermaye tabana yayılacak, istihdam artırılacak, daha verimli çalışma ortamı hazırlanacak, ekonomi canlanacak, kaliteli mal üretilecek, çağdaş teknoloji transferi hızlanacak, buna bağlı olarak da ihracat artırılacaktı; ancak, son 10 yılda yapılan, Et ve Balık Kurumu müesseselerinde de olduğu gibi, görüldüğü gibi, insanlar işten çıkarıldı, üretim düştü, istihdam azaldı; değeri altında satışlarla talana dönüştü; danışman ücreti olarak dış firmalara milyonlarca lira ödendi; ilan, reklam ve tazminat giderleri olarak hesaplandığı zaman, satış bedelleri bile karşılanamadı.

Şimdi, bu tespitleri, genelinde yaptıktan sonra, bir sendikamız tarafından hazırlanan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili bir raporu arz edeceğim.

Et ve Balık Kurumu müesseseleri, 20 Mayıs 1992’de özelleştirme kapsamına alınıyor. İlk 2 ihale -yapılan ihaleler- çeşitli vesilelerle, yasal olmadığı iddiasıyla iptal ediliyor. 28 Temmuz 1995’te 12 Et ve Balık Kurumu müessesesi -27 müesseseden 12’si- satılıyor. Satış şartları içerisinde, üç yıl süreyle faaliyetlere devam etmesi şart koşuluyor, üretimin ve istihdamın artırılacağı sözü veriliyor; şarta bağlanıyor; Özelleştirme İdaresince de bu şartların kontrol edileceği şarta bağlanıyor. Ancak, manzaranın hiç de öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Dokuz ay sonraki durum şu: Yılda 3 185 ton et üretimi yapılan bu kombinalardan -12 kombina- bugün, 10 kombina et üretimini durdurmuş vaziyette olup, yalnız iki tanesinde et üretilmektedir. Ayrıca, bu 12 kombinada işçi sayısı 927 iken, bugün, sadece 177 kişi çalışabilmektedir.

Başta, Et ve Balık Kurumu olmak üzere, özelleştirilen kurumlardaki manzara şu: Üretim durmuş, işçi ve memur maaşları ödenemez haldedir. Müesseselerin faiz giderleri, SSK primleri yüksek boyutlara ulaşmış ve her geçen gün içinden çıkılmaz hale gelmiştir; yani, çok acilen müdahale gerektirmektedir.

Aynı raporda, bölge mahkemelerince, müesseselerin olduğu bölgelerde tespitler yapılmıştır. Ben, vaktin darlığı ölçüsünde bir tek Kastamonu Kombinasıyla ilgili mahkeme raporunu arz etmek istiyorum. Sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılan tespitte özelleştirme tarihi 27 Temmuz 1995; bir firmaya 30 milyar liraya satılıyor, kıdem ve ihbar tazminatı olarak 25 milyar lira ödeme yapılıyor; yani, 5 milyar liraya satılmış oluyor. Burada toplam alan    400 507 metrekare, toplam kapalı alan 12 975 metrekare, araç sayısı 10. Özelleştirme öncesi, 75 işçi çalışırken, özelleştirme sonrası, ancak 3 kişi çalışmaktadır. Özelleştirme öncesi yılda 945 ton et üretimi yapılırken, özelleştirme sonrası üretim durmuş durumdadır.

Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.4.1996 tarihli bilirkişi raporunda, özelleştirme sonrasında ilgili işyerinde hiçbir üretimin yapılmadığı; ancak, tespiti haber alan işyeri yetkililerinin göstermelik olarak bir adet hayvanı kestikleri, birkaç işçiyi çalışıyormuş gibi gösterdikleri ve mahkemece ihtar edildikleri tespit edilmektedir.

Muhterem arkadaşlar, KİT Komisyonunda görev yapan milletvekili olarak Komisyonda yaptığımız incelemelerde, kamu kurumlarının döküldüğünü, çeşitli yollarla israf edildiğini ve birçoğunun da sanki kasti olarak zarar ettirildiği havası verildiğini görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, size biraz daha süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Şimdi, bu noktada çözüm önerilerimizi ifade etmek istiyorum:

Başta, Et Balık Kurumu müesseseleri için konuşacak olursak, kıdem tazminatı karşılığında, en azından, içinde çalışan insanlara, aynı yörenin sanayi ve ticaret odası ortaklarına, esnaf birliklerinden oluşan kurumlara, bu müesseselerin, belirli bir süre ile -en az 50 yıl- kullanım (intifa) hakkı verildiği zaman, hem devletimiz, kıdem ve ihbar tazminatları ödemeden kurtulmuş olacak hem de bu müesseseler işler hale gelecek.

Şimdi, bu durumda yapılan hatalar devam ettiği zaman hem müeseseseler elden çıkmakta hem de devletimiz milyarlarca lira zarar etmektedir. Ancak, idarecilere baktığımız zaman, tamamen bunun tersi beyanlarda bulunmaktadırlar.

Özelleştirmeden bu tarafa işsiz insanlar çoğaldı, et fiyatları yükseldi. Et Balık Kurumu müesseseleri tamamen özelleştirelerek, et ticaretinden, et kesiminden devlet elini çekti. Bu durumda et üretimi ve hayvancılığımız büyük darbe görecek ve et ithali de artacaktır. Yakın zamanda, et ithaliyle ilgili dönen ve basına intikal eden bir sürü yolsuzluk olaylarını da yakından biliyoruz; yani, bu işle uğraşan insanlar, içinde çalışanlar ağlıyor; yetkililer ise, maalesef, iyi yaptıklarını söylüyorlar.

Yüce Heyetinizden, bir milletvekili olarak istirhamım şudur: Çok acele olarak KİT’lere sahip çıkmak, siyasî taraf tutmadan meselenin üzerine gitmek ve bu KİT’leri, bir an önce, özelliklerine göre, bir kısmını tasfiye etmek, bir kısmını da işler hale getirmek mecburiyetindeyiz.

Böyle özelleştirme olmaz; olursa, sorumsuzluk olur diye düşünüyor ve Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Candan.

Evet, herhalde, gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan yok; yalnız, ben, geçen hafta, Erzincan’daydım; Mollaköy’e gitmiştim. Oradaki üretici arkadaşlarımızın çok ciddî bir şikâyeti vardı: Ellerinde besi hayvanları var; ama, kesecek yer bulamıyorlardı. Bana, ciddî, ciddî bu konulardaki sorunlarını ilettiler; ben, bunu da, ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum. Gerçekten, besiciler çok zor durumda; Meclis olarak, buna çare bulunmasını diliyoruz.

Ayrıca, bu “deli dana hastalığı” meselesi de, Türkiye’de çok ciddî sorunlar yaratmış; burada da halkın yanlış bir bilgisi var. Türkiye’de “deli dana hastalığı” meselesi yoktur. Bu konuda, besicilerimiz zor duruma düşürülmüştür; burada, özellikle, birtakım asılsız şayialar yaratılmıştır. Ben, hergün, şahsen, kırmızı et yiyiyorum, hiçbir zaman beyaz et yiyemiyorum; bütün vatandaşlara bunu duyuruyorum ve bu besicilerimizin, içine düştüğü bu sıkıntıdan da kurtulmasını istiyorum. (Alkışlar)

 

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ikinci gündemdışı söz, Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli’ye verilmiştir.

Sayın Beyreli, kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili söz istemişlerdir; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır Sayın Beyreli.

 

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada, kamu çalışanlarının sorunlarını ve bu sorunlara yönelik bazı  çözüm önerilerimi dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde, 1980 sonrası izlenen ekonomik ve sosyal politikaların olumsuzluklarını, tüm çalışan halk kesimleri, çiftçi, köylü, memur, işçi ve küçük esnaf yaşarken, bu olumsuzluktan en büyük payı da kamu çalışanları almıştır. Bu süreç içerisinde, Türkiye’de fonksiyonel gelir dağılımının değişimine baktığımızda, ücretli kesimin payı yüzde 30 azalırken, faiz, sermaye, rant kesiminin payının yüzde 50 arttığı görülmüştür. Ücretli kesimin aleyhine gelişen bu durumun en olumsuz etkisi, kamu çalışanı memurlar üzerinde olmuştur. Bu kesim, 1978’den 1992’ye yüzde 52,4 oranında fakirleşmiş, aynı şekilde, 1993-1995 döneminde de kamu çalışanı memurların ücretlerinde reel olarak yüzde 52’lik bir gerileme kaydedilmiştir.

Kamu çalışanları konusu ortaya atıldığında, buradaki en büyük sorun, işçi-memur ayırım kıstasları ve ücret farklılıkları olarak belirginleşmektedir. Grevli, toplusözleşme hakkı olan işçilerimiz, belirli ölçülerde haklarını alabilirken, bu haktan mahrum memurların, olabildiğince ezilmesi, devlet yönetimi açısından büyük bir samimiyetsizlik ve aymazlıktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, işçi ve memur ayırımı, bizdeki kadar keyfî ve siyasî olarak uygulanmamaktadır. Aynı işyerinde çalışan insanların bir kısmının örgütlenme hakkı, toplusözleşme hakkı varken, diğer bir kısmının bu haklardan mahrum edildiği bizim gibi ülkelere, yeryüzünde ender rastlanmaktadır.

ILO’nun, işçi-memur ayırımı yapmadan bütün çalışanlara özgürce sendika kurma, sendikaların tüzük ve içyönetmeliklerini düzenleme, politika yapma ve bütün çalışanlara işgüvencesi hakkı tanıyan 87, 98, 151 sayılı sözleşmesi, önceki dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır. Ancak, hâlâ en temel insanlık hakkı olan örgütlenme ve grevli, toplusözleşmeli sendika kurma özgürlüğü, kamu emekçilerine çok görülmektedir.

Bu konuyla ilgili olarak, geçen dönem gündeme getirilen, grev ve toplusözleşme hakkı yerine, toplu görüşme hakkı tanıyan sendikal faaliyetlere olanak veren yaklaşım, ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bir tutumdur.

Geçmiş dönemlerde hükümet eden partilerin hemen tümü, grevli, toplusözleşmeli sendika hakkı konusunda çeşitli vaatlerde bulunmuş olmalarına karşın, işbaşına geldiklerinde verdikleri sözleri unutmuşlardır. Unutulmamalıdır ki, kamu çalışanlarının sendikal hareketlerini kazanımları, ülkemizdeki tüm emekçi kesimlerin kazanımı olduğu kadar, ülkemizdeki demokratikleşme sürecinin de kazanımı olacaktır.

Ülkemizin demokratikleşmesi, sosyal, siyasal yaşamın ve çalışma hayatının özgürlükçü bir yapıya kavuşturulmasına bağlıdır. Bu anlayışla bugün, kamu çalışanları, meşru ve fiilî mücadeleleriyle kazandıkları sendika kurma ve örgütlenme haklarını, grev ve toplusözleşme haklarıyla perçinlemek için mücadele etmektedirler.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu dönem temsil edilen partilerin tümü, seçim öncesinde, kamu çalışanlarına yönelik çeşitli vaatlerde bulunmuşlar ve ülke geneline demokratikleşme sözü vermişlerdir. Hatta, Hükümet Programında da bu konuda birtakım hükümler yer almıştır.

Şimdi, kamu çalışanları, yapılan vaatlerin, verilen sözlerin yerine getirilmesini bu Meclisten ve bu Hükümetten beklemektedirler.

Bu çerçevede, öncelikle işçi, memur gibi sunî ayrımlar ortadan kaldırılarak, bütün çalışanlar ortak bir kategoride değerlendirilip, çalışma koşulları tek bir yasayla düzenlenmelidir. Çalışma koşulları tek taraflı değil, çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik ve siyasal haklarının imzalanacak sözleşmelerle belirlenmesiyle yaşama geçirilmelidir. Toplusözleşme yapmanın ve yürütülmesinin güvencesi olan grev hakkının dayanışma ve hak grevini de kapsayacak şekilde kullanılması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beyreli, konuşmanızı tamamlamanız için size

 küçük bir zaman veriyorum, buyurun.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – Sağ olan Sayın Başkan.

Çalışma alanlarının, siyasî tercihler doğrultusunda atanmış yöneticilerle yönetilmesi uygulamasına son verilmeli, atamalarda, devletin devamlılığı, iş tecrübesi, kıdem ve başarı kriterleri ön plana alınmalıdır. Böylelikle, üretim planlamasındaki siyasal tercihlerin önüne geçilebilecek; kurumlara, verimlilik ve gereksinimler doğrultusunda yön verilebilecektir. Bu tarz bir uygulama, çalışanlar üzerindeki siyasal baskıyı azaltacak, kıyımların önüne geçilecektir.

Türkiye’deki tüm öğretmenlerin, belediye çalışanlarının, maliyecilerin, PTT emekçilerin, demiryolları çalışanlarının, sağlık emekçilerinin, teknik personelin, kısaca tüm kamu çalışanlarının bu talepleri, insan olmanın, birey olmanın asgarî koşulları olarak, ekonomik ve sosyal gerçekliklerin doğal sonucu olarak gündeme gelmektedir. Bu taleplerin karşılanması, sosyal, hukuk devleti olmanın doğal gereğidir.

Unutulmamalıdır ki, toplumsal barışın ve iç huzurun sağlanması, devletin, bütün vatandaşlarına eşit yakınlık ve uzaklıkta durmasıyla olanaklıdır. Konuşmama son verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ali Rahmi Beyreli.

 

 

 

BAŞKAN – Son gündemdışı söz, Gökova Termiksantarali hakkında konuşma yapmak isteyen Muğla Milletvekili Sayın Fikret Uzunhasan’a verilmiştir; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Uzunhasan, süreniz 5 dakika.

FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gökova Termik santralının durumunu, zamanımın müsaadesi nispetinde, sizlere aktarmak üzere huzurunuzda bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Biliyorsunuz, Anayasamızın 43, 56, 63, 169 uncu maddeleri, çevre korumasıyla ilgili çeşitli hükümleri içermekte ve bu hükümler herkese, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı vermektedir.

Çevre ve termik santral birbirine düşman iki unsurdur. Ülkemizdeki termik santralların sayısı 15’tir. Bu santrallerden 3 adedi,birbirine çok yakın olup, Muğla’da, Yatağan-Yeniköy-Kemerköy üçgenindedir. Bunlardan Kemerköy, yani Gökova Termik Santralı, bir doğa harikası olan Gökova sahiline inşa edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bakınız, elimde, bu üç santralın yakıtı olan linyit kömürü hakkında, tesir sahalarında bıraktıkları olumsuzluklar hakkında pek çok veriler mevcuttur; ancak, zamanım elvermediği için, sizlere bir kısmını aktarmak istiyorum.

Gökova Termik Santralının kapasitesi, 3x210 megawatt’tır. Bu tip santralların muhtelif birimleri için, günlük ortalama 2,5 milyon metreküp suya ihtiyaç vardır. Bu miktardaki su, orta çapta bir sulama barajı demektir. Bu suyun karasal su kaynaklarıyla karşılanması imkânsızdır. O halde, denizden alınıp, deşarjı da denize yapılacağından, doğal ortam sıcaklığını yaklaşık 3 derece artırarak, denizin biotabiatında yaşayan ve balık türü canlıların yaşamını temin eden platformların yok olmasıyla, balık türleri de yok olacaktır.

Gökova Termik Santralının günlük linyit kömür tüketimi, ortalama 15 bin tondur. Bu miktar, tüm Muğla halkının bir yıl boyunca yakacağı miktar kadardır. Bu havza kömürünün, ortalama yüzde 2,08 oranında kükürt ihtiva ettiği saptanmıştır. Bu kükürt, havanın nem oranıyla buluştuğunda, günde ortalama 250 miligram/metreküp değerinde kükürtdioksit asitsise dönüşmektedir. Bu değerler, ağaçlar ve diğer bitkiler için öldürücü miktarın yaklaşık 3 katıdır. Bu bir varsayım değildir; çünkü, ondört yıldır faaliyette olan Yatağan Termik Santralı, tesir sahasında bir tek orman bırakmadığı gibi, bu sahada bulunan zeytin ağaçları da zarar görmekte ve devlet, bu zararı, sahiplerine tazminat ödeyerek karşılamaktadır. Hatta, bu santraldan 25 kilometre uzakta, Muğla Ovasında bazı ağaç türleri ayakta kuruyarak yok olmuştur.

Halk sağlığı  açısından ise, kükürtdioksit için, Dünya Sağlık Teşkilatının saptadığı standart 0,14 miligram/metreküptür. Ayrıca, bu havzadan çıkarılan linyit kömürünün doğasında, normalden on ya da oniki kat fazla uranyum ve toryum gibi radyoaktif elementler bulunmaktadır. 17 Şubat 1993 tarihinde Muğla’da meydana gelen radyasyon doz hızı yükselmesinde, Yatağan Termik Santralında kullanılan uranyum ve toryum konsantrasyonunun yüksekliği düşünülmüş ve Muğla’da, bu havzadan çıkarılan kömürün halk tarafından yakılması yasaklanmıştır. Bu idarî tedbir bile, havzadaki kömürlerin radyasyon etkisinin açıkça kabulü ve tescil edilmesinin tam ifadesidir.

Uluslararası politikaları da içeren bir çevre politikası izleme hedefi nedeniyle Türkiye, uluslararası ve bölgesel çevre anlaşmalarının çoğuna taraftır. Akdenizin kirlilikten korunması konusunda, Barcelona konvansiyonu ve protokollerine taraf olan ülkemiz, Akdeniz eylem planı çalışmalarını da yürütmektedir. Kaldı ki, Rio’da yapılan kalkınma konferansına katılan taraf ülke konumundayız. Bu açıdan, tüm dünyanın gözü üzerimizdeyken ve özellikle OECD ülkelerinin her fırsatta önümüze çevre koruma sorunlarını sürdüğü bir sırada, bizim, Gökova’da böyle bir hataya düşmemiz hiç de iyi sonuç vermeyecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Uzunhasan, size de küçük bir zaman veriyorum; lütfen konuşmanızı bitirin efendim.

Buyurun.

FİKRET UZUNHASAN (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Daha temeli atılmadan biz buna karşı çıktık. Yöre halkı, sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler karşı çıktılar. Yer seçiminin yanlış olduğunu söyledik; ama, dinletemedik.

Çevreyi kirletmeden koruma altına almak, korumasını yapmak, kirlettikten sonra temizlemekten çok daha ucuz ve ekonomiktir. Zira, İzmit Körfezini bundan yirmi yıl önceki haline getirebilmek için, oradaki fabrikaların kuruluşundan bu yana elde ettikleri hasılatın üzerine, değerlerini de eklesek yine mümkün olamaz. Yarın, aynı şeyi Gökova için söylememeliyiz; Gökova hepimizindir. Gökova Termik Santralı, Anavatan Partisinin 80’li yıllardaki sorumsuz iktidarları döneminde başlatılmış, tüm karşı çıkmalara rağmen “ben yaparsam olur” zihniyetiyle yapımına devam edilmiş, sonra da, yaptıkları yanlışı fark etmiş olacaklar ki, bu santralın başka yere taşınmasını vaat etmişler; ama, bu vaadi yerine getirmemişlerdir.

DYP-CHP Koalisyon Hükümetiyse, başbakanın ağzından işi durduracağını, ilgili bakanın ağzından ise işi donduracağını vaat etmiş, bu çelişkili vaatlere rağmen, iş, ne durmuş ne de donmuştur.

Bu partilerin, seçim meydanlarında, oy kaygısıyla, yalan vaatlerden dolayı, o yöre halkından, tüm Türkiye’den ve dünyadan özür dilemeleri de onları kurtaramaz.

Çevreyi kirleten, mutlaka bedelini öder; çünkü, çevrenin de, kendini koruma yöntemleri vardır; tıpkı, İzmir ve Isparta sel felaketlerinde olduğu gibi; ama, ne yazık ki, bedelini, yine, masum yöre halkı ödemektedir.

Sözlerime son verirken Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunhasan.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar bitmiştir.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutacağım:

Sayın milletvekilleri, yalnız, bu sunuşlarımız bayağı uzun; bu itibarla, Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tezkereleri okutuyorum:

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz’ın dönüşüne kadar, Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Polonya’ya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut’un dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Millî Savunma Bakanı M. Oltan Sungurlu’nun vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın dönüşüne kadar; Maliye Bakanlığına, Devlet Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu’nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

21 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne gidecek olan Millî Savunma Bakanı M.Oltan Sungurlu’nun dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

23 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu IV. Bakanlar Konferansına katılmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agah Oktay Güner’in dönüşüne kadar; Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

23 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi konulu seminere katılmak üzere, 29 Mayıs 1996 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner’in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

29 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

30 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Bilderberg Toplantısına katılmak üzere Kanada’ya ve NATO Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere de Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

30 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 31 Mayıs 1996 tarihinde İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’ın dönüşüne kadar; Orman Bakanlığına, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

31 Mayıs 1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika’ya gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz’ın dönüşüne kadar; Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

 

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika’ya gidecek olan Devlet Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu’nun dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

Süleyman Demirel

Cumhurbaşkanı

Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkereleri vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı HABİTAT 2 Global Parlamenterler Forumu 31 Mayıs-1 Haziran 1996 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecektir.

Söz konusu Forum toplantısına katılmak üzere 16 kişilik bir TBMM Heyetinin oluşturulması hususu TBMM’nin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulmuş ve 7.5.1996 tarihli 48. Genel Kurul birleşiminde kabul edilmiştir.

Anılan Foruma Refah Partisini temsilen ismi belirtilen Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem katılacaktır, adı geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

Doç.Dr.Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Bilgilerinize sunulmuştur.

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Kuveyt Parlamentosu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsilen 6 kişilik bir Parlamento Heyetinin 9-13 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurul’un 9 Mayıs 1996 tarihindeki 50.Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı 

 

Yasin Hatiboğlu TBMM Başkanvekili

Mustafa Karslıoğlu Bolu Milletvekili

Mehmet Bedri İncetahtacı Gaziantep Milletvekili

Burhan Kara Giresun Milletvekili

Tayyar Altıkulaç İstanbul Milletvekili

Ayhan Fırat Malatya Milletvekili

Bilgilerinize sunulmuştur.

 

24.5.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Fas Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento heyetinin 3-7 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 14 Mayıs 1996 tarihli 51 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.

Heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 inci maddesi uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

Uluç Gürkan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili

Önder Kırlı Balıkesir Milletvekili

Feti Görür Bolu Milletvekili

Nurettin Aktaş Gaziantep Milletvekili

Yılmaz Karakoyunlu İstanbul Milletvekili

Haluk Yıldız Kastamonu Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

 

 

3.4.1996

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 28 Mayıs 1996 tarih ve 15 sayılı kararı ile, Türkiye ile Almanya arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulması uygun görülmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk grubunun kurulması Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergeleri vardır; okutuyorum:

 

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Mecilsi Başkanlığına

Yolsuzluk, politik yozlaşma olgusunun bir türevidir. Politik yozlaşmanın önlenmesi için politik süreçlerin yeniden sağlıklı yapılanması yanında, devletin bütün kurumlarının da yeniden düzenlenmesi söz konusudur. Son yıllarda, halkımızın büyük ölçüde ilgisini çeken yolsuzluk iddiaları Türk halkının nefretini kazanmıştır. Sokaktaki mafya ve bürakrasideki bozulma ve çıkar alışverişi ibret verici boyutlarda gerçekleşmiş ve siyasî literatürümüze “Civangate” olayı olarak yansımıştır. Haklı olarak, kamuoyunun tepkisine neden olan Emlak Bankasındaki hukuk dışı tasarruflar ve haksız çıkar ve menfaat ilişkileri yargıya da intikal etmiştir. İçi boşaltılan, talan ve yağma olan bu kamu bankasının genel müdürü olarak görev yapan ve hakkında nitelikli rüşvet almak suçundan dava açılan Türk Ceza Kanunun 212/1 inci maddesine göre mahkûm edilen Engin Civan, göreve başladığı 11.1.1989 tarihinden, görevden alındığı 3.1.1992 tarihine kadar yaptığı işlemlerden ötürü hakkında yirmiden fazla kamu davası açılmıştır.

Engin Civan’ın banka genel müdürü olarak görev süresi boyunca; haksız, yasalara aykırı tasarrufları ve çıkar temin eden işlemleri kamuoyunda ve basında sık sık konuşulduğu ve dile getirildiği halde, dönemin Başbakanları olay ve duyumlara duyarsız kalmıştır.

Genel Müdürün görev süresinin bir bölümünde Başbakan olan Sayın Mesut Yılmaz, kendisinden beklenen ve Anayasa hükmü gereğince yerine getirmekle yükümlü bulunduğu dikkat, ihtimam ve gözetme görevini layıkıyla yerine getirmemiş, olaylara duyarsız kalmıştır. Hatta, bir iddiaya göre, 1991 yılı Genel Seçiminde Engin Civan’ı Anavatan Partisi milletvekili adayı olarak düşünmüştür.

Engin Civan’ı yakından tanımaktadır. Nitekim, 23.9.1995 tarihinde günlük bir gazeteye verdiği beyanda Sayın Yılmaz, Engin Civan’a kardeşi Turgut Yılmaz vasıtası ile ulaştığını ve gündemdeki iddiaları onun aracılığıyla öğrendiğini ifade etmiştir.

Engin Civan’ın ESKA Şirketler Grubuna rüşvet karşılığı verdiği krediler Sayın Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı döneminde de devam etmiştir. Gazete sayfalarına taşınan iddialara ve basında ciddî olarak dile getirilen bir tür ihbar mahiyetindeki yayınlara karşı, görevinin gereğini yerine getirmemekle Engin Civan’ı görevde tutma ve herhangi bir hukukî işlemi başlatmaması, açıkça görevini ihmal ettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.

Sonuçlanmakla kararı çıkmış dosyalar ve halen yargılanması devam edilen mahkemelerdeki derdest dosyalardaki beyanlar bu iddiamızı teyit eder niteliktedir. Özellikle;

1- EKSAN A.Ş. 35 milyon D.Mark tutarında döviz kredisinin, Selim Edes’in büyük hissedarı olduğu bu şirketin malî durumunun fevkalade bozuk olmasına, hatta batık durumuna rağmen kredi verilmesi,

2- ESKA Grubunun Anıttepe arsalarındaki yüzde 15,88 arsa payının yüzde 36’ya çıkarılmasındaki usulsüzlük,

3- Mahg Şirketi ile Emlakbank arasındaki inşaat sözleşmesi sonucu, ESKA Grubuna kaynak aktarılmasındaki usulsüzlükler sonucu bankanın zarara uğramasına göz yumduğu ve de tedbir almadığı ve diğer ceza dosyalarındaki belgeler, beyanlar, iddialar tüm ayrıntılarıyla incelendiğinde, Engin Civan’ın, Rüşvet alma, görevini suiistimal, görevi ihmal, hizmet sebebiyle emniyeti suiistimal suçlarına, Sayın Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı süresince de devam ettiği ve hakkında, buna rağmen, dönemin Başbakanı tarafından hiçbir işlem yapılmadığı anlaşıldığından, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine göre, Sayın Mesut Yılmaz hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince bir Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Saffet Arıkan Bedük Ali Rıza Gönül Fevzi Arıcı

Ankara Aydın İçel

Mehmet Gözlükaya Yusuf Bahadır Mustafa Zeydan

Denizli Trabzon Hakkari

Mehmet Sağlam Mustafa Kemal Aykurt Mustafa Çiloğlu

Kahramanmaraş Denizli Burdur

M. Halûk Müftüler Nihan İlgün Nurhan Tekinel

Denizli Tekirdağ Kastamonu

Mehmet Ali Yavuz Nevfel Şahin Mustafa Dedeoğlu

Konya Çanakkale Muğla

Mahmut Yılbaş Cemil Erhan İrfettin Akar

Van Ağrı Muğla

Necati Çetinkaya Zeki Ertugay Ahmet Uyanık

Konya Erzurum Çankırı

Hasan Karakaya Hacı Filiz Mehmet Tatar

Uşak Kırıkkale Şırnak

İsmail Kalkandelen Muzaffer Arıkan İsmail Köse

Kocaeli Mardin Erzurum

Mahmet Gölhan Mahmut Duyan Meral Akşener

Ankara Mardin İstanbul

Doğan Baran Hayri Doğan Faris Özdemir

Niğde Antalya Batman

Necmettin Dede İ. Turhan Arınç Bahattin Şeker

Muş İzmir Bilecik

Mehmet Fevzi Şıhanlıoğlu İ. Cevher Cevheri Bekir Aksoy

Şanlıurfa Adana Çorum

Sabri Güner Yusuf Bacanlı Ergun Özkan

Kars Yozgat Niğde

Hasan Denizkurdu Mahmut Nedim Bilgiç İsmail Karakuyu

İzmir Adıyaman Kütahya

Halil Yıldız Ömer Bilgin Mustafa Küpeli

Isparta Isparta Adana

Osman Çilsal Mehmet Batallı Esat Kıratlıoğlu

Kayseri Gaziantep Nevşehir

Mehmet Batallı Esat Kıratlıoğlu Hasan Tekin Enerem

Gaziantep Nevşiher İstanbul

Ali Günaydın İlhan Aküzüm Tevfik Diker

Konya Ankara Manisa

Mehmet Köstepen Bahattin Yücel Tayyar Altıkulaç

İzmir İstanbul İstanbul

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bu ve daha sonra okutacağım soruşturma önergeleri  daha  önce  bastırılıp,  milletvekillerine  dağıtılmıştır. Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis bu istemi en geç 1 ay içerisinde görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesini görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çay, üretimi ve tüketimi ile insanımızın en önemli gelir ve içecek maddelerinin başında gelmektedir. 1994 yılında yapılan tespitlere göre ülkemizde, Doğu Karadeniz Bölgemizde Rize ve civarında 554 222 dekar ruhsatlı, 208 626 dekar ruhsatsız olmak üzere, toplam 776 848 dekarlık çaylık alan bulunmaktadır. Bu geniş alan üzerinde 143 598 ruhsatlı, 56 932 ruhsatsız olmak üzere, toplam 200 530 çay üreticisi vardır. Ülkemizin çay üretemi de 175 000 ton olup, bunun 135 000 tonu tüketilmekte, geri kalan kısmı da dış ülkelere pazarlanmak suretiyle gelir temin etmeye çalışılmaktadır.

Üretilen yaş çayı işleyen ve pazarlayan en büyük kuruluş, hukukî yapısı KİT olan Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüdür. İlgili Bakanlığı da dönemi itibariyle Maiye ve Gümrük Bakanlığıdır. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, bölgenin değişik yerlerinde bulunan 45 adet yaş çay fabrikası ile kampanya döneminde aldığı yaş çayı işlemektedir.

Çay fabrikaları, bölgenin iklim şartlarına göre genellikle mayıs ayının değişik günlerinde üretime başlamakta ve genel müdürlükçe kendilerine verilen kontenjan dahilinde mevsimlik işçi almaktadırlar. 1991 yılında da kampanya 12 Mayıstan itibaren başlamıştır.

Teşebbüsün Tek-Gıda İş Sendikası ile imzalanan 1.1.1991 - 31.12.1992 tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin 19/g madde ve fıkrası ile geçici olarak alınan işçilerin en az bir kampanya süresince 120 gün çalışacakları düzenlenmiştir. (Bu hüküm daha önceki yıllarda yapılan toplu iş sözleşmelerinde de aynen vardır.)

Geçmiş yıllarda 120 günlük en az çalışma süresinin dolmasından sonra yaş çay yaprağı alımı miktarı dikkate alınarak, toplu iş sözleşmesinde de yer alan “işin azalması halinde işçi çıkarılması genel müdürlükçe tespit edilecek prensiplere göre işlem yapılır” hükmüne dayanarak devamlı işçi azaltılması yoluna gidilmiş, bu amaçla da bazı fabrikalar kapatılarak bunların aldığı yapraklar diğer fabrikalara nakledilip, bu fabrikataların tam kapasiteyle çalışması ve en yüksek iş veriminin sağlanması amacı güdülmüştür. Böylece, kurum gereksiz masraf yapmaktan kurtularak bir ölçüde tasarruf tedbiri olarak bu uygulamanın yapıldığı 1991 yılına kadar gözlenmiştir.

1991 yılı Anavatan Partisi iktidarının Başbakan Sayın Mesut Yılmaz ve ilgili Maliye ve Gümrük Bakanı da rahmetli Adnan Kahveci’dir.

1991 yılında Yüce Meclis 20 Ekim 1991 günü erken genel seçim yapılmasına karar vermiştir. Seçim kararının alınmasından sonra 1991 yılı yaş çay alım kampanyasında bu uygulama yapılmayarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporunda görüldüğü gibi mevsimlik işçinin hepsinin 120 günlük çalışma sürelerini Eylül ayında tamamladıkları, bazı fabrikalarda Eylül Ekim aylarında hiçbir üretim yapılmadığı halde kampanyanın sona erdiği 25 Ekime kadar bütün işçiler çalıştarılmıştır. Rakamsal olarak da 1990 yılına göre 1 Ekim tarihi itibariyle 8 981 işçi, 15 Ekim itibariyle 13 849 işçi fazladan hiçbir üretim yapmamak üzere oturur yerde maaş almıştır. 1991 yılında böylece kurumun yaklaşık olarak 30 milyar Türk Lirası zarara uğratıldığı gerek kurul teftiş raporlarında gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında görülmektedir.

Bu zarar niçin meydana getirilmiştir? Bunu araştırdığımız zaman, erken genel seçime giden ülkemizde, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, sadece partisine daha çok oy kazandırabilmek için, kurum genel müdürüne ve yönetimine baskı yapmış ve talimat vermiştir. Kâr ve zararı kendisine ait olan kuruluş, 1991 yılı itibariyle 50 milyar, bugünkü rakamlarla 1 trilyon lira civarındaki zarar, çayın siyasete alet edilmesi sonucu ülke ekonomisine fatura edilmiştir.

Diğer yönden, 1991 yılı için, 12 Mayısta başlayan kampanyada, yaş çay fiyatları 1 235-1 310-1 385 TL olarak açıklanmış ve uygulamaya konulmuştur. Erken genel seçimin yapılmasına karar verildikten sonra bölgeye gelen ve 14 Eylülde Rize’de vatandaşa hitap eden dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, seçimde 3 mebusluk verilirse, yaş çay yaprağına açıklanan fiyatların üzerine 100 lira daha artıracağını vaat eder. Üreticiden gelen tepki üzerine Çayeli’ne geçen ve orada halka hitap eden Sayın Mesut Yılmaz, açıklanan fiyatlara 100 TL artış yaptığını belirtir. Tabiî ki, kurumun hukukî yapısı itibariyle, bunun geçerli olabilmesi için, bu artış, yönetim kurulu karar defterinde tahrifat yapılarak ağustos ayındaki kararlara eklendiği iddiaları bölgede yaygın olarak konuşulmaya ve basında yer almaya başlamıştır. İddiaların doğruluğu halinde, kurum, bu yolla da 1991 yılı değerleri ile 62,5 TL ek yük altına sokulmuştur.

Diğer yönden, erken genel seçim döneminde Başbakan ve beraberindeki heyetler ve o bölgede çalışma alan ve bölgede bulunan Yaşar Okuyan ve arkadaşları, günlerce ÇAYKUR’un tesislerinde kalmış ve bunun için kuruma gerekli olan ödemeleri yapmaktan kaçındıkları iddiaları da güncel dedikodular arasında yer almıştır.

Böylece, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın baskı ve talimatları sonucu kurum milyarlarca lira, bugünkü değeri itibariyle de 1 trilyonun üzerinde zarara uğratılmıştır. Kurumun zarara uğratılmasının tek sebebi, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın partisine oy kazandırmak amacıyla kurum yöneticilerine baskıda bulunması ve talimat veremesidir. Böylece, Sayın Mesut Yılmaz görevini kötüye kullanmış olup, Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerinin uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

Ali Rıza Gönül Saffet ArıkanBedük Fevzi Arıcı

Aydın Ankara İçel

Mehmet Gözlükaya Nevfel Şahin Halûk Müftüler

Denizli Çanakkale Denizli

Evren Bulut Mahmut Yılbaş İsmail Karakuyu

Edirne Van Kütahya

M. Kemal Aykurt Mustafa Zeydan Mehmet Gölhan

Denizli Hakkâri Ankara

Mehmet Ali Yavuz Ali Günaydın Turhan Güven

Konya Konya İçel

Mehmet Batallı Mustafa Küpeli Esat Kıratlıoğlu

Gaziantep Adana Nevşehir

Nurhan Tekinel Mahmut Duyan Mehmet Tatar

Kastamonu Mardin Şırnak

Doğan Baran M. Fevzi Şıhanlıoğlu Salih Sümer

Niğde Şanlıurfa Diyarbakır

İrfettin Akar Hayri Doğan Muzaffer Arıkan

Muğla Antalya Mardin

Hasan Peker Cemil Erhan Abdülbaki Ataç

Tekirdağ Ağrı Balıkesir

Mustafa Çiloğlu Tevfik Diker Mustafa Dedeoğlu

Burdur Manisa Muğla

Faris Özdemir Haluk Yıldız Yusuf Bahadır

Batman Kastamonu Trabzon

Necati Çetinkaya Hasan Denizkurdu Zeki Ertugay

Konya İzmir Erzurum

Hasan Karakaya Ahmet Uyanık Hacı Filiz

Uşak Çankırı Kırıkkale

İsmail Kalkandelen İsmail Köse Meral Akşener Kocaeli Erzurum İstanbul

 

 

Turhan Arınç Necmettin Dede

İzmir Muş

İ. Cevher Cevheri Bahattin Şeker

Adana Bilecik

Yusuf Bacanlı Bekir Aksoy

Yozgat Çorum

Ergun Özkan Mahmut Nedim Bilgiç

Niğde Adıyaman

Ömer Bilgin Halil Yıldız

Isparta Isparta

Mehmet Sağlam Osman Çilsal

Kahramanmaraş Kayseri

İlhan Aküzüm Hasan Tekin Enerem

Ankara İstanbul

Bahattin Yücel Mehmet Köstepen

İstanbul İzmir

Tayyar Altıkulaç

İstanbul

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

I. Konu

Devletin yüksek güvenliği ve yüksek çıkarlarının isterleri, kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri ile yasada belirtilen diğer maksat ve gayeler için kullanılması gereken Başbakanlık Örtülü Ödeneğin 5,5 milyar lirasının, 1050 Sayılı Genel Muhasebe Yasasının 77 nci maddesine aykırı olarak kullandıkları iddialarından dolayı, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile eski Maliye Bakanı İsmet Attila haklarında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturulması açılması istemi.

Söz konusu istem, Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden yapılmış harcamaların tümü dolayısıyla ilgililerin sorumluluklarının soruşturulması değil, örtülü ödenekten yapıldığı ileri sürülen ve kamuoyuna da yansıması nedeni ile herhangi bir gizliliği kalmayan bir harcama nedeni ile ilgililerin sorumluluğunun soruşturulması istemidir.

2. Konu ile İlgili Yasal Düzenlemeler

2.1- Örtülü Ödeneğin Kapsamı:

Devletin harcamalarını düzenleyen 1050 sayılı Genel Muhasebe Yasasının 77 nci maddesi örtülü ödenek ve haberalma ödeneğini düzenlemektedir. Bu hükme göre;

“Başbakanlık bütçesine konulan örtülü ödenek:

a) Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri için,

b) Devletin yüksek güvenliği ve yüksek menfaatlerinin isterleri için,

c) Siyasî, sosyal konularla

 

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan, “Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar.” hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülmesi gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

 

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis, bu istemi en geç bir ay içerisinde görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, gördüğünüz üzere, 4 adet soruşturma önergesi okuduk. Aslında, ben, gruplardan bir şey istiyorum: Biliyorsunuz, Meclis soruşturması, Meclisimizin yargılama görevi yaptığı tek sahadır ve çok ciddî bir sahadır. Soruşturma açılmasını istemek demek, Yüce Meclisin, bir başbakanın veya bakanın, açık seçik, hiçbir şüpheye meydan vermeyecek şekilde suçlu olduğunu tespiti ve sonuçta Yüce Divana sevki demektir. Yani, 276 sayın milletvekili salt çoğunlukla karar verecek ve bir bakanı ya da bir başbakanı Yüce Divana sevk edecek; bu, çok ağır bir sorumluluktur, çok ağır bir görevdir. Onun için, ben, gruplardan şunu istiyorum: Biliyorsunuz, evvela, Meclisimizin bir araştırma görevi vardır. Araştırma görevinin usulü nedir: Yüce Meclis, evvela, belli bir konuda bir araştırma komisyonu kurar; o komisyon da, gerçekten, herhangi bir fiil, ilgili bakan veya başbakan tarafından suç unsuru teşkil edecek şekilde yapılmış mıdır yapılmamış mıdır; bunu araştırır. Nitekim, yeni İçtüzük değişikliğinde de buna bir sınırlama getirdik; Meclisi araştırması komisyonu üç ay ve en fazla bir ay da ek süre vermek suretiyle dört ay içerisinde bu görevi yapar dedik. Yoksa, Meclisimizin gazete havadislerine...

Ben, bu önergelerle ilgili söylemiyorum, genel bir şey söylüyorum. Grupların bu konuda daha da fazla soruşturma önergelerinin gelip Genel Kurulun çok meşgul edilmemesi için, bunun bir ön denetime tabi tutulması gerektiğine inanıyorum. Biliyorsunuz, Meclis soruşturma önergelerinin hacimleri konusunda ne Anayasada ne de İçtüzükte herhangi bir hüküm yok; öteki önergelerde 500 kelime şartı var; bunda 500 kelime şartı da yok.

Bu itibarla, bir Meclis Başkanvekili olarak, Yüce Meclisin üyelerine ve gruplara bir temennide bulunmak istiyorum. Bu soruşturma önergeleri, bu kadar önemli olan soruşturma konularının ön denetimden geçtikten sonra veyahut da hiç olmazsa soruşturma önergesi vasfına haiz midir değil midir diye Mecliste bir ön araştırma yapılarak, ön görüşme yapılarak karar verilmesi gerektiği inancındayım; bu konudaki düşüncemi yüce Genel Kurulun bilgisine sundum.

Şimdi, Meclis Araştırma önergeleri vardır, onları okutuyorum:

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Birincil enerji kaynaklarımızın bilinen rezerv durumlarının yeni teknolojiler yardımıyla yeniden belirlenmesi;

Jeotermal enerjinin kullanımının yaygınlaştırılması;

Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgâr ve güneş enerjisinin kullanım sahalarının yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi;

Hidroelektrik santrallarının planlanan sürelerde tamamlanması için gerekli önlemlerin alınması;

Yöre halkının ve yerel yönetimlerin, küçük sermaye ile devreye sokulabilecek küçük su, ırmak, dere ve benzeri üzerine küçük santral olanaklarının değerlendirilmesi;

Kullanılmayan potansiyelin kullanımına yönelik hazırlanan projelerin biran önce yatırım aşamasına geçirilmesi; ayrıca, elektrik kesintileri döneminin başlamaması için gereken çalışmaların yapılması;

TEAŞ santral yatırımlarının, planlanan sürelerde servise girmesi için gerekli finansal darboğazın aşılması;

Yüzde 21,8’e ulaşan toplam elektrik enerjisi kaybının (İç tüketim, iletim hatları, dağıtım hatları toplam kaybı) en kısa sürede minumum seviyelere indirilmesi;

Nükleer enerjinin, ekonomik ve çevresel olarak, bütün boyutlarıyla ele alınması;

Gerek ekonomik gerekse yüksek verimli ve düşük zararlı madde emisyonlarıyla, çevreyi en az kirleten enerji üretim sistemi olarak doğalgaza dayalı kombine çevrim santrallarının enerji planlamasındaki yerinin belirlenmesi;

Enerji konusunda, kurum ve kuruluşlar arasında bilgi akışını ve çalışmaları yürütmek için gerekli yetki finansman ve denetim erkiyle donanmış merkezî bir yapının oluşturulması;

1994 yılında imzalanan, Avrupa Enerji Antlaşması ile ülkemizin, enerji sistemi ve ileriye dönük projeler için ne gibi yükümlülükler getirildiğinin açıklanması;

Saptanacak enerji politikasının, mikro ekonomik, toplumsal, sosyal ve teknolojik boyutlarda, ülkemiz çıkarlarına uygunluğunun araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 100 üncü ve 101 inci maddeleri gereğince, bir Meclis araştırması açılmasını, saygılarımızla arz ederiz.

1- Hakan Tartan (İzmir)

2- Bekir Yurdagül (Kocaeli)

3- Cihan Yazar (Manisa)

4- Veli Aksoy (İzmir)

5- Tuncay Karaytuğ (Adana)

6- Hayati Korkmaz (Bursa)

7- Mehmet Aydın (İstanbul)

8- Ali Ilıksoy (Gaziantep)

9- Mahmut Erdir (Eskişehir)

10- Atilla Mutman (İzmir)

11- Necati Albay (Eskişehir)

12- Fikret Uzunhasan (Muğla)

13- Müjdat Koç (Ordu)

14- Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın)

15- Erol Karan (Karabük)

16- Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)

17- Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)

Gerekçe:

Enerji olgusu, günümüz dünyasında, çevre bilinciyle birlikte ele alınmasına karşın, ticarî boyutlarıyla, gelişmiş, gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerde farklı şekillerde yorumlanmaktadır.

Gelişmiş-ileri ülkeler, konumlarını korumak ve geliştirmek için, teknoloji-finans üstünlüklerini kullanarak, yaptıkları kaynak aktarımını, yeni dünya düzeni tanımı altında, kendi yorumlarıyla, diğer ülkelere farklı şekillerde sunmaktadırlar. Aynı zamanda, kendi aralarındaki paylaşım ve güç dengeleri arayışında da genel ve bölgesel anlaşmalar yaparak, gelişmekte olan ülkeleri, kendi norm ve kurallarına uymaya zorlamaktadırlar.

Günümüzde, ülkelerin, diğer ülkelerdeki gelişmelerden soyutlanmış olarak, bünyelerine özgü, bağımsız ulusal kalkınma modelleri uygulamasının güçlüğü ortadadır. Ancak, gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin, bilinçli ve ulusal çıkarlarını öne alan yaklaşımlarla, enerjiyle ilgili her türlü konuyu, kalkınma bütünselliği içerisinde, her platformda tartışmaya açması ve görüşler üretmeye yardımcı olması, ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugün, Türkiye, enerjide yüzde 50 oranında dışa bağımlıdır. 125 milyar kilovat/saat olan hidrolik enerjinin, ancak üçte biri değerlendirilmektedir. Kömürde, linyitte, özellikle, potansiyel yaklaşık 55 milyon tonluk üretimle, büyük ölçüde bekliyor.

İkincil enerji kaynağı olan elektrik enerjisinin, toplum gereksinimlerini, ucuz, kaliteli ve güvenli bir şekilde karşılayabilmesi, toplumun var olan birincil enerji kaynaklarını bilinçli olarak sahiplenmesiyle mümkündür.

Uygulamalarda karşılaşılan engellerin de yine büyük bir açıklıkla topluma anlatılması, toplumla bütünselliği sağlayıcı gibi özkaynaklarımıza sahip olma bilincini de artıracaktır. Ancak, ülkemizde, gelişmelerin de bu yönde olmadığı, açıklık, bilgilenme ve tartışma ortamlarına yeteri kadar işlerlik kazandırılmadığı gözlenmektedir.

Bu nedenle, başta politikacılar, sanayiciler, teknokratlar olmak üzere, konuya duyarlı herkes projeler üretmek, ülkemiz enerji sektörünü sahiplenmek zorundadır.

Enerji sektörü, 1994 yılında yüzde 2,4, 1995 yılında yüzde 1,3 bir kurulu güç artışı göstermiştir. Bu, son 20 yılın en düşük artışı olmuştur. Şu anda, ülkemizin yüzde 10’lara varan emre amade güç fazlası vardır. Ancak, geleceğe yönelik üretim yatırımlarına ve mevcutların iyileştirilmesi için projelere kesintisiz devam edilmesi gereklidir.

Yatırım yetersizliğinin ve başlananların da finans sorunlarının birkaç yıl daha devam etmesi, enerji kısıntılı dönemlere yeniden dönüş anlamına gelecektir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergesi, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Diğer araştırma önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de tarımsal ekonomik kalkınmanın lokomotifi hayvancılık sektörüdür; çünkü, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde hayvancılık geliştirilmeden köylünün ekonomik kalkınmasını başarmak mümkün değildir.

Hayvancılık, Türkiye’nin hem ulusal beslenmesinde hem de ulusal kalkınmasında, dışsatımın arttırılmasında, sanayie hammadde sağlanmasında, bölgesel ve sektörler arası dengeli kalkınmayla, kalkınmanın istikrar içerisinde başarılmasında, kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesinde, sanayi ve hizmet sektörlerinde yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında ve kalkınma finansmanının özkaynaklara dayandırılmasında önemli bir sektördür.

Dünya nüfusunun yılda yüzde 2,2 arttığı gönümüz dünyasında besin maddeleri üretim artışının yüzde 1 olduğu dikkate alınırsa, besin maddelerinin stratejik bir madde olduğu gerçeği anlaşılır.

Düne kadar kendi kendine yetebilen, karnını doyurabilen 7 ülkeden birisi olan, hatta, besin maddesi ihraç edebilen Türkiye, ne yazık ki, iktidarların uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle bu özelliğini kaybetmiştir.

Eğer, önlem alınmazsa, 2000’li yılların başlarında Türkiye’nin besin maddeleri ithalatı için 10 milyar doları aşkın döviz ödeyeceği hesaplanmaktadır.

İktidarlar önlem almak bir yana özelleştirme dayatmasıyla, anlaşılamayan “sat kurtul” mantığıyla SEK, Et ve Balık Kurumu ve Yem Sanayii gibi ülke hayvancılığı için stratejik öneme sahip kurumları, zengin atanın hayırsız, mirasyedi evladı gibi bir bir elden çıkarmaktadır.

Örneğin, özelleştirilen 12 adet Et ve Balık Kurumunda yerel mahkemelerce yapılan tespitler ve bilirkişi raporlarına göre, özelleştirme öncesinde bu kombinalarda yılda 34 185 ton üretim yapılırken, özelleştirme sonrasında bu üretim 1 339 tona düşmüştür. 10 kombinada üretim tamamen ortadan kalktığı gibi 2 kombinada da yıllık 1 339 ton üretim yapılmaktadır.

Özelleştirme esnasında 927 işçinin çalıştığı bu kombinalarda çalışan işçi sayısı 177’ye düşmüştür.

Tüm bu gerçekler ortadayken, Hükümetin, kalan kombinaları da hızla özelleştirme çalışmaları üreticimiz ve halkımız için büyük bir haksızlık değil midir?

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin tek geçim kaynağı olan hayvancılığın ihmal edilmesi, bölge halkının işsizliğini ve yoksulluğunu artırarak terör ve göçün beslenmesine neden olmuştur.

Ülke nüfusumuzun yaklaşık yarısının geçiminde, halkımızın tamamının beslenmesinde çok büyük öneme sahip olan ülke hayvancılığımız, özellikle, 1980 sonrasında ANAP ve DYP-CHP iktidarlarının uyguladıkları yanlış hayvancılık politikalarının ülke ekonomisi ve hayvancılık sektörüne verdiği zararların araştırılmasını sağlamak üzere Anayasanın 98 inci maddesi, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması yapılmasını arz ederiz.

1 - Kâzım Üstüner (Burdur)

2 - Mustafa İlimen (Edirne)

3 - Hasan Gemici (Zonguldak)

4 - Bekir Yurdagül (Kocaeli)

5 - Sema Pişkinsüt (Aydın)

Abdülbaki Gökçel İçel

Ayhan Gürel Samsun

İsmet Sami Türk Trabzon

Mustafa Güven Karahan Balıkesir

Zekeriya Temizel İstanbul

Mustafa Yılmaz Gaziantep

Çetin Bilgir Kars

Fikret Ünlü Karaman

Hikmet Aydın Çanakkele

Abdullah Turan Bilge Konya

Gerekçe :

1.– 1980 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 15’ini ihraç edebilen bir Türkiye iken; 1993 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 2’sini ithal eden ve bu uğurda 651 milyon dolar döviz harcayan; 1995 yılında 466 bin başhayvan ithal eden, gene, 1995 yılında 40 517 ton et ithal eden Türkiye haline gelerek, bir taraftan ülke kaynaklarımızı heba eden diğer taraftan  üreticimizin cebine girebilecek, dolayısıyla, yaşam standardını artırabilecek kaynaktan olunmuştur.

 2.– Hayvancılık sektörünün kırsal gelirler içindeki payı 1980 yılında yüzde 36,5 iken, 1995 yılında yüzde 22’lere gerilemiştir. Oysa, Gümrük Birliğine girdiğimiz Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 60-80   arasında değişmektedir.

3.– Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatı, beraberinde ülkemizde görülmeyen hayvan hastalıklarının taşınmasına neden olarak ülke hayvancılığımıza zara vermiştir.

Ayrıca, ne idiği belirsiz, hileye açık, icabında domuz eti olup olmadığı bile tespit edilemediği, kimyasal ve hormonal muayeneleri yeterince yapılmadan, güya, tüketiciyi koruma bahenesiyle piyasaya sürülen binlerce ton et ithalatıyla halkımızın sağlığıyla oynanmıştır.

Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatının arkasında kimler vardır ?

4.– Üreticimize Et Balık Kurumunda hayvanlarını kestirebilmek için 2-3 ay sonraya sıra verilirken, hangi mantıkla kasaplık besi hayvanı ithalatına devam edilmektedir ?

5.– Büyükbaş hayvancılığın anası süt sığırcılığıdır. Ancak, seçim arifelerinde hatırlanıp, süte, litre başına 3 bin TL. teşvik primi takip eden ay içerisinde ödenir denilmesine ve aradan 6 ay geçmesine karşın, niçin sadece ilk iki ayı ödenmiştir? Kalan ayların ödenmesi ne zaman yapılacaktır ?

6) S.E.K. E.B.K. ve Yem Sanayii gibi kuruluşların özelleştirilmesi, ülke hayvancılığımızın gerilemesinde ne kadar rol oynamıştır?

7) Ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren kriterlerden birisi de, halkının yeterli ve dengeli beslenme seviyesidir.

Hayvansal protein tüketimi yönünden gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olan halkımız, son günlerde basında yer alan ve endişelere yol açan deli dana hastalığı, halkımızın beslenmesini ne oranda olumsuz etkilemiştir; yerli hayvanlarımızda bu hastalığın olmadığı niçin yetkililer tarafından zamanında açıklanmamıştır?

8) Ülke hayvancılığına ve ekonomisine büyük kayıplara neden olan sığır vebası ve şap hastalığıyla mücadelede başarısız olma sebeblerinden en önemlilerinden birisi de, 1983 yılında Tarım Bakanlığında yapılan reorganizasyondur.

Niçin, bugüne kadar, hayvancılık hizmetlerinin tek elden birleştirildiği hayvancılık müsteşarlığı kurulamamıştır?

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusunda öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

 

 

Danışma Kurulu Önerisi

No. 14 Tarih: 4.6.1996

Danışma Kurulunun 4.6.1996 Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Mustafa Kalemli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

Abdüllatif Şener Ali Rıza Gönül

RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili

Cumhur Ersümer H. Hüsamettin Özkan

ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili

Nihat Matkap

CHP Grubu Başkanvekili

Öneri:

26.4.1996 tarihinde Başkanlığımıza sunulan ve Genel Kurulun 7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan eski Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı konusundaki (9/4) Esas Numaralı Soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının birinci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.... Kabul edilmiştir.

Doğru Yol Partisi Grubunun...

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, soruşturma önergesi üzerinde Grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Gönül, grup adına değil, şahsınız adına söz isteyebilirsiniz.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Şahsım adına.

BAŞKAN – Sayın Gönül, şahsı adına söz istemiştir.

3 kişiye söz verebiliriz.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – 3 kişi tamamlandı; ama, başka söz isteyen varsa, tespit edelim, belki o gün, bu arkadaşlarımızdan birisi konuşmaz... Görüşme sırasında da söz istenebilir.

Şimdi, soruşturma önergesi üzerinde söz sırası şöyle: Ali Rıza Gönül, Nihat Matkap, Salih Kapusuz.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Mehmet Gözlükaya da 4 üncü sırada söz istemişlerdir.

Doğru Yol Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutuyorum ve işleme koyacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 4 Haziran 1996 Salı günü yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesine gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Ali Rıza Gönül

DYP Grup Başkanvekili

ÖNERİ :

8.5.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli 49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan Eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın mal varlığı konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2 nci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5 Haziran 1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

Şimdi, efendim, ben de saydım; ama, arkadaşlarımız arasında bir görüş birliği yok; bir defa da, arkadaşlarımızı ayakta sayacağız. Yalnız, şöyle bir öneri getiriyorum: Biliyorsunuz, ön sıralar doldurulduğu takdirde, her sıra 20 kişiliktir...

SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, konu anlaşılamadı; bir daha izah eder misiniz?

BAŞKAN – Bir dakika efendim... Rica ediyorum...

Şu ön sıralar var ya efendim; her sıra –doldurulduğu takdirde– 20 kişi alıyor; dolayısıyla, süratle sayabilmek bakımından, rica ediyorum, arkada oturan arkadaşlarımız ön sıralara gelsin.

HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkanım, arkadaşımız, öneriyi anlayamadık diyor.

BAŞKAN – Efendim, öneri, Sayın Erbakan hakkında verilen soruşturma önergesinin yarın görüşülmesi hususunun oylarınıza sunulmasıdır; yarın mı veya başka bir gün mü görüşülsün meselesidir. Zaten, Anayasaya göre... (DSP ve CHP sıralarından “Yarın”, “Yarın” sesleri) Efendim, bir dakika... Rica ediyorum.... Arkadaşlarımız soruyor, diyorlar ki, neyi oyluyorsunuz?..

Rica ediyorum sayın milletvekilleri, ön taraflara gelin efendim. Arkadaşlar, ön sıraları dolduralım, rica ediyorum. Ön sıraları doldurursanız çok rahat ve süratli sayacağız efendim.

Soruşturma önergesinin yarın görüşülmesini kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Ali Rıza Gönül, söz istiyorsunuz.

ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Şevket Kazan Bey söz istiyor.

MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Mustafa Kamalak söz istiyor.

arkadaşlarımızı yazalım...

Efendim, son okunan soruşturma önergesiyle ilgili olarak söz alan arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum: Sayın Ali Rıza Gönül, Sayın Şevket Kazan ve Sayın Mustafa Kamalak.

Başka söz isteyen arkadaş olursa, yarın, soruşturma önergesinin müzakeresi sırasında, bu 3 arkadaştan birisinin söz almaması halinde kendisine söz verilecektir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

 

 

BAŞKAN – Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Niğde Milletvekili Sayın Ergun Özkan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

 

 

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

 

 

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, üye seçimi tamamlanan Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiler hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul edilen 9/1 esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe günü saat 11.30’da; gene, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul edilen 9/2 esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe  günü saat 14.00’te, aynı bina zemin kat, PTT karşısındaki 172 nolu Meclis Soruşturması Komisyonu toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmalarını rica ediyorum.

Meclis soruşturması komisyonlarını seçilen üyelerinin listesi ile toplantı gün ve saatleri ilan tahtasına da asılmıştır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, alınan karar gereğince “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, sözlü soruların müzakere biçimiyle ilgili İçtüzüğümüzde yeni bir değişiklik yapıldı. Aslında, ilk uygulaması olması dolayısıyla, ben, Genel Kurulun bu konuda bazı noktaları açıklığa kavuşturması gerektiğine inanıyorum.

Şimdi, özellikle, 98 inci maddenin sondan ikinci fıkrasında diyor ki: “Hükümet adına cevap vermek için söz alan bakan; gündemde bulunan sözlü soru önergelerinden birden fazlasını sıra gözetmeden cevaplayabilir. -bu doğru- Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşimi açtıktan sonra derhal Genel Kurula duyurur. Konuları aynı olan sözlü sorular birleştirilerek cevaplandırılabilir.” Şimdi, burada bir tereddüt var.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, birleşim açılır açılmaz, önce gündemdışı konuşmalar var; gündemdışı konuşmalardan sonra da Genel Kurula sunuşlar var, seçim var. Ondan sonra, bu sırayı takip ederek, Meclis araştırması varsa o görüşülecek, yoksa, birleşimin başında birer saat sorular sorulacak.

Şimdi, benim burada Genel Kuruldan öğrenmek istediğim şudur: Benim şahsî fikrime göre, bakan, aynı birleşimde birkaç tane soruyu cevaplandırmak isterse, bu isteğini Başkana iletmesi ve birleşimin başında, daha gündeme geçmeden, Başkanın, bunu Genel Kurulun bilgisine sunması biraz olanaksızdır. Bence, İçtüzüğün bu hükmünü şu şekilde yorumlarsak, daha sağlıklı olur: Sözlü soruların cevaplandırılmasına geçildikten sonra, bakan, bu isteğini belirtsin ve Başkan da, o sırada, Genel Kurulun bilgisine arz etsin. Aksi takdirde, Başkanın, daha birleşimi açar açmaz, gündemdışı konuşmalara geçmeden, gündemin son sıralarındaki bir konuyu açması, çalışma insicamını, nizamını da bozar; yani, ben, bu konuyu, bu şekilde uygulamak istiyorum.

Eğer, Genel Kurulda, bu konuda bir itiraz varsa ve arkadaşlarımız bu konuya daha değişik bir yorum getirmek isterlerse, bunu belirtsinler. Gerekirse, bir usul tartışması da açarım; bundan sonraki uygulamalara esas olacağı için, İçtüzüğün 98 inci maddesini ilk defa uygulayacağımız için bir tereddüt olmasın; Genel Kurulda “yok efendim, bakan, şu safhada bunu sorsaydı, sormadı; cevaplandıramaz” gibi itirazlar olmasın; Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin.

Yani, İçtüzükte deniliyor ki: “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir.” Önceden denilen, bir gün önceden mi, iki gün önceden mi veyahut da Genel Kurul sırasında mı; bunların hepsi açıklanmaya muhtaç konulardır. İçtüzükte “Başkan bu isteği, birleşimi açtıktan sonra derhal -’derhal’ kelimesi de var- Genel Kurula duyurur” deniliyor. Benim uygulamam bu şekilde olacaktır. “Sözlü Sorular” bölümüne geçildikten sonra, birden fazla soruyu cevaplandırmak isteyen bakan, Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkanvekiline isteğini bildirir; o sırada da, birleşimi yöneten Başkan, bu konuyu, Genel Kurulun bilgisine arz eder.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, şimdi, konuşmalarımız zabıtlara geçiyor ve belli bir usul ihdas ediyorsunuz. Sayın bakan isterse, oturum açılmadan önce, size bir yazıyla başvurabilir; çünkü, bu...

BAŞKAN – Hayır; ona bir şey demiyorum; Başkanın Genel Kurula sunuş şekli önemli.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Yani, konuşmalarınızdan, o kapıyı kapattığınız anlamı çıkıyor.

BAŞKAN – Hayır hayır; kapıyı kapatmıyoruz.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir bakan, her zaman -ki, bu tartışmaya başlamadan önceye kadar- Başkana, bu soruları ne şekilde cevaplandırabileceği konusunda, birkaç tanesini de birleştirerek cevaplandırma isteğini verebilmelidir.

BAŞKAN – Zaten, o, İçtüzükte var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Evet.

BAŞKAN – Şimdi, bakan... İçtüzükteki bir yorum meselesi; 98 inci madde yeni değişti. Şimdi, esas olan, bakanın, bunu, önceden, yazılı olarak Başkanlığa bildirmesidir. Başkanlık da, olanak bulunursa, bunu, hemen -telefonla veya en seri şekilde- soru sahiplerine bildirebilir; ama, İçtüzükte “bakan, önceden -birleşimden önce, daha önce- birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan derhal Genel Kurulun bilgisine sunar” deniliyor.

Birleşim ne zaman açılıyor: Yeterli çoğunluk olunca açılıyor. “Derhal” dediği için, o sırada sunmak zorunda kalıyor. O zaman daha gündemdışı konuşmalar var; gündeme geçilmemiştir. Yani, esas olan şudur: Sayın Bakanın, bu konuları, önceden, yazılı olarak bildirmesi temel kuraldır; ancak, bunu, önceden bildirmediği takdirde, Genel Kurula da geldiği, bildirdiği takdirde, sözlü soruların cevaplandırılmasının başında -ortasında değil- başkana bildirmeli ve başkan da bu konuyu o sırada Genel Kurulun bilgisine sunmalıdır.

Ben, bu şekilde yorumluyorum; yani, ileride bir ikilik olmasın. Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin diye ben, bunu bu şekilde yorumluyorum; ama, bu konuda ters bir şey...

Sayın Asiltürk, sizin de ayrı bir fikriniz varsa, söyleyin efendim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, bu düzenlenirken, daha önceden sayın bakanların bu arzularını bildirmeleri, bu arzularını sayın bakanlar bildirdikten sonra da, Meclis Başkanlığının, ilgili arkadaşlara haber vermeleri düşünüldüğü için böyle bir düzenleme yapılmış oldu ve buna paralel olarak da, hemen Meclis açılır açılmaz bildirmesi de, yine, o arkadaşların burada olmalarını sağlamak bakımından önemli; eğer, öyle yapılırsa daha uygun olur.

BAŞKAN – Efendim, dediğiniz doğru. Tabiî, önceden bildirilmesi temel ilke; yani, yazılı bildirilmesi. Tabiî, soru sahibine de, Başkanlıkça, o şekilde önceden bildirilerek, sayın milletvekili arkadaşımızın Genel Kurul salonunda bulunmasının sağlanması en doğru şey; fakat, tüzük o şekilde anlaşılmıyor.

Bakın, tüzük diyor ki “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşim açıldıktan sonra -bakın, birleşim ne zaman açılıyor; işte, toplantı yetersayısı vardır, ondan sonra açılıyor, ondan sonra- derhal Genel Kurula duyurur.” Tüzüğü böyle yazmış; yani, getiren arkadaşlarımız, tabiî, biz de bunu yeni kabul ettik. Bu husus, biraz da, herhalde hazırlayanların ve bizim de dikkatimizden kaçmıştır. Yani, buna bir yorum getirmek için

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan iki şey var; bir tanesi, daha önceden bildirilmesi hususu. Bu, o oturumdan önceye ait bir konu; bildirir, Başkanlık ilgili arkadaşları haberdar eder; ancak, o ilgili arkadaşları haberdar ettikten başka, ayrıca bir de Genel Kurula, daha başlangıcında haber vermiş olur ki, bu iş biraz daha sıhhatli yürüsün. Yani, böyle düşünüldü, böyle bir düzenleme...

BAŞKAN – Başkanlığı, daha önceden o üyeleri haberdar eder yükümlülüğü altına sokamayız, İçtüzük de böyle bir yükümlülük getirmiyor; ama, böyle bir kolaylığın sağlanması konusunda Başkanlık gayret sarf edecektir; ama, buraya gelip de “Başkanlık daha önceden bana bu konuyu bildirmedi, dolayısıyla sorumu cevaplayamazsınız” denilmemesi için, ben bunu açıklama ihtiyacını hissettim. Yani, esas olarak, dediğinize riayet edilecektir; ama, Başkanlığın daha önceden soru sahibine bu konuyu bildirmemesi, o sorunun burada cevaplandırılmasına engel teşkil etmez.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tabiî, ayrıca, işte onu da nazarı itibare alarak, Başkanlık, daha önce, iyi niyetle ulaştırmaya çalışır; ama, ulaşamaz, işte bunu düşünerek, açılır açılmaz da Genel Kurula bildirir, bütün bunlar yerine getirilmiş olur.

BAŞKAN – Ama, Sayın Asiltürk, daha gündeme geçmeden, yani, gündemdışı konuşmalardan önce, Başkanlığın Genel Kurula sunması biraz ters bir şey oluyor; yani, gündem konusu dışında bir konuyu dile getirmek oluyor ki, o bakımdan, ben, bunu, sözlü sorulara cevap verilmesinin tam başlangıcında söylemekte yarar var diyorum.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, o sizin tefsir ettiğiniz...

BAŞKAN – Uygulamayı bu şekilde yapalım diyoruz; ama, arkadaşlarımız, ileride, Genel Kurulu ve milletvekillerini daha da rahatlatacak bir çözüm tarzını getirirlerse, o yolda da hareket edilecektir, değil mi; öyle yapalım.

SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan “Sunuşlar” kısmında sunulur, olur geçer. O zaman, bu konu ihtilaf olmaktan çıkar. “Sunuşlar” kısmında takdim edilir, Genel Kurul haberdar edilmiş olur, ilgili arkadaşlar da olayı takip eder.

BAŞKAN – “Sunuşlar” bölümünde de olabilir. “Sunuşlar” bölümünde dersek daha sağlıklı olur; o da bir sunuş olarak geçer; daha iyi olur. Ben, arkadaşıma teşekkür ederim.

Şimdi “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

Biliyorsunuz, aldığımız karar gereğince, bugün,  1 saat sözlü soruların cevaplandırılmasına hasredilmiştir.

 

 

BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan?..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, yeni İçtüzük değişikliğine göre, milletvekilinin salonda olup olmaması aranmıyor; yani milletvekili salonda olsa da olmasa da sorusu cevaplandırılacaktır.

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, tabiî, İçtüzük değişikliği yeni olduğu için, arkadaşlarımızın bir kısmının, İçtüzük müzakereleri sırasında burada olmamaları nedeniyle, belki, dikkatinden kaçan bir konu vardır. Yine, üç birleşim okunan sorular, cevaplandırılsın veya cevaplandırılmasın, üç birleşimden sonra sözlü soru olma vasfını kaybediyor, yazılı soru vasfına geçiyor, dolayısıyla gündemden de kalkıyor ve ondan sonra da, yazılı sorunun tabi olduğu prosedüre tabi oluyor.

 

 

BAŞKAN – 3 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 4 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 5 inci sırada, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, Maliye Bakanından sorusu vardır.

Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

 

BAŞKAN – 6 ncı sırada, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 7 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 8 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

BAŞKAN – 9 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 10 uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 11 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 12 nci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, burada, herhangi bir sorunun cevaplandırılması için herhangi bir bakan yoksa, soruyu geçin efendim. .

BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz, bunu, tabiî geçmişte uyguladık; ama, İçtüzüğümüz çok açık. Bakın, size okuyayım: “Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği, zorunluklar hariç olmak üzere, haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak  şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayıyla, belli bir süre ayrılır.”

Biz, daha önce, Danışma Kurulunun önerisiyle, salı ve çarşamba günleri için, birer saat sözlü soruların cevaplandırılmasına ilişkin olarak süre ayırdık.

“Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez.”

Onu geçelim.

“İkinci fıkradaki zorunluklar hariç -yani, Anayasa, İçtüzük ve kanundaki zorunluklar hariç- üç birleşim içinde cevaplandırılmayan sözlü sorular yazılı soruya çevrilir ve istemi halinde aynı birleşimde önerge sahibine beş dakikayı geçmemek üzere söz verilir”

Yani, bizim, Başkan olarak, İçtüzüğün bu hükmü karşısında “efendim, işte, Bakan yok, Başbakan yok, biz, soruları soramayız” gibi bir hakkımız da yok, yetkimiz de yok. Yüce Genel Kurulun, çok yakın tarihte, sizlerin de oylarınızla kabul edilen İçtüzük hükmü böyle diyor. Dolayısıyla, üç birleşim, bakanın da olmaması nedeniyle, sözlü soru cevaplandırılmazsa, mecburen bu sözlü soru, yazılı soru haline dönüşür ve gündemdeki yazılı soru prosedürüne tabi olur. Bunu ben yapmadım, sizler yaptınız, sizler kabul ettiniz, burada, bütün grupların işbirliğiyle geçti.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Böyle bir uygulama, soru sahibini mağdur etmekten başka bir amaca hizmet etmez.

BAŞKAN – Sizler, Genel Kurulda, İçtüzüğün bu maddesini böyle kabul etmeseydiniz. Rica ediyorum... Genel Kurulun iradesini beyan ettiği ve İçtüzüğü yaptığı bir konuda, ben Meclis Başkanvekili olarak “bu İçzüğü uygulamıyorum” deme hakkına sahip değilim. Evet, gerçekten, hoş bir durum da değil; ama, ileride Genel Kurul düzeltirse düzeltebilir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Ben ikna olmadım.

 

 

BAŞKAN – 13 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 14 üncü sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 15 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞBAKAN – 16 ıncı sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..  Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 17 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 18 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 19 uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 20 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 21 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

BAŞKAN – 22 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 23 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 24 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 25 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 26 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 27 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 28 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Burada 160’ın üzerinde soru var, hiçbir bakan da burada yok, hepsini birden soruldu sayalım.

BAŞKAN – Efendim, zatı âlinize biraz önce de ifade etmiştim; yani, bu durumdan ben de hoşlanmıyorum, beni de sıkıyor bu durum.

Aslında, bence Hükümetten yetkili birinin gelmesi lazım; hiç olmazsa 3-5 tane sorunun cevaplandırılması lazım; ama, İçtüzük hükmü var, benim bunun karşısında yapacağım bir şey yok.

Sayın arkadaşlarım, gerçekten ben de bu durumdan sıkılıyorum. işte yakında İçtüzükte değişiklik yaptık, İçtüzükte bu değişikliği getirdik; ama, görüyorsunuz ki, her zaman sağlıklı şeyler, sağlıklı çözümler getiremiyoruz. Önemli olan, bunu uygulayacak insanların sorumluluk duygusuyla hareket etmesi.

Sayın Halit Dumankaya ANAP’lı, Başbakan da ANAP’lıdır; çıksın burada cevap versin, kendi milletvekilinin sorduğu soruya cevap versin. Benim yapacağım bir şey yok.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, buyurun.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, aslında bir konuyu da dikkatinize sunmak isterim. Başkanlık, her gelen soru önergesini alıp, kabul ediyor. Şimdi, buradaki sorulara baktığımızda, bu konularda Meclis araştırması komisyonları var zaten; hem Meclis araştırması komisyonu kuruyoruz, hem de...

BAŞKAN – Efendim, İçtüzüğümüzde, hangi hallerde soru sorulmayacağı açıkça belirtilmiş. Başkanlık olarak, verilen soru önergesi, İçtüzüğün ilgili maddesindeki -zannediyorum 95 inci madde- nitelikleri taşımadığı hallerde, biz bu soru önergesini kabul etmek zorundayız. Ayrıca, Meclis araştırması  açılan konularda soru sorulamayacağına dair de, ne İçtüzükte ne de Anayasamızda bir hüküm yok; yalnız, gensoru açılan konularda soru sorulamaz diye bir hüküm vardır.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bu konuya bir açıklık getirmek lazım.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, bu soruların tamamını, eski hükümet zamanında, sözlü soru olarak değil yazılı soru olarak sordum. Tabiî, bu sorulara cevap verilmiş olsaydı, bugün, bunlar, gündemi işgal etmeyecekti. Bunların hiçbiri, sözlü soru değildi Sayın Başkanım, yazılı soru idi; İçtüzüğün eski hükmüne göre, yazılı sorularıma cevap verilmediği için, sözlü soruya çevrilmiştir.

BAŞKAN – Biliyorum efendim, İçtüzüğün o hükmü değişti. Eskiden, önce yazılı soru önergesi veriliyordu; yazı soru önergesi, belli bir süre içinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşüyordu.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu sorular, eski Sayın Bakanın söylediği gibi gündemi işgal için sorulmuş sorular değildir; İçtüzüğün önceki hükmüne göre, cevap verilmediği için sözlü soruya çevrilmiş yazılı sorulardır. Dolayısıyla, gündemi, kendisi, bakanlığı zamanında tıkamıştır.

BAŞKAN – Arkadaşımız, öyle bir şey söylemedi...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – İçtüzük, gayet açık Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Malumunuz olduğu üzere, eskiden, soru, yazılı soru olarak sorulurdu veya sözlü soru olarak da sorulabilirdi; ama, o yazılı sorular, belli bir süre içerisinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşürdü ve gündemde yer alırdı. Yeni getirilen sistemde de, sorular, hem yazılı soru olarak sorulabiliyor hem sözlü soru olarak sorulabiliyor; ama, sözlü sorular, üç birleşimde cevaplandırılmadığı takdirde, yazılı soru haline dönüşüyor. Yeni bir sistem getirilmiş; ama, İçtüzüğümüze göre de bunları okumak zorundayız. Çünkü, eğer, Genel Kurulda üç birleşimde cevaplandırılmazsa, sözlü sorular yazılı soru haline dönüşüyor. Hatta, biliyorsunuz, İçtüzük burada müzakere edilirken bunun tamamen düşmesi ilkesi getirilmişti; fakat, sonradan, bazı arkadaşlarımızın itirazı üzerine biz de dedik ki, bu, yazılı soru haline gelsin, yine yazılı soru prosedürüne tabi olsun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın İyimaya.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım, hem soru hem de araştırma, Anayasamızda, yürütmeyi denetleme aracı olarak düzenlenen kurumlardır. Bu kurumlardan herhangi birisini işletmek, bu konuyu talep olarak makama, Millet Meclisi Divanına sunan kişiye aittir. Fakat, bu kurumlardan birisini seçmişse, sözgelimi, Meclis araştırması usulünü seçmişse, aynı şey için soru yolunu seçemez. İki nedenle seçemez: Bir konu iki yolla denetlenemez, bir defa denetlenir, tekrir yasağı kuralına göre; ikinci neden ise, Parlamento abesle iştigal edemez.

Bir konuda herhangi bir yolla bir denetim aracı gündeme getirilmişse, artık, ikinci defa konu getirmesi fonksiyon gaspı olur, bu da mümkün değil. Kurallarda bunların öngörülmemesi, hukukun öz mantığında yatan kurumların yasama ekonomisi kuralı içerisinde arındırılması prensibi gereğidir ve aksine bir yoruma yol açmaz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İyimaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir dakika efendim, arkadaşımız bana bir soru tevcih etti.

Şimdi, soru, Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması, gensoru, denetim yollarıdır. İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinde, sorulmayacak sorular şunlardır deniliyor:

1- Başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular.

2- Tek amacı istişare sağlamaktan ibaret olan sorular.

3- Konusu evvelce Başkanlığa verilmiş gensoru önergesiyle aynı olan sorular.

Yani, bir milletvekili çıkabilir araştırma önergesi verebilir; ama, başka bir milletvekili o araştırma önergesi verilen konuda soru sorabilir, böyle bir uygulama, olamaz, o zaman; yani, her milletvekilinin, her konuda soru sorma, araştırma yapma... Sonra, Meclis araştırması ayrı bir prosedüre tabi, soru ayrı bir prosedüre tabi.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Yanıldığımız şu Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Anladım efendim, siz diyorsunuz ki; yani, denetim yollarından birisini seçeceksiniz.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – İzin verir misiniz efendim?

BAŞKAN – Efendim, dediğinizi anladım, buyurun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Denetim bir objeyle ilgilidir. O konu Meclisin gündemine getirilmişse, artık, her milletvekili sayısında o konunun gündeme getirilmesi mümkün değil. Bu, çok önemli efendim; yani, bir parlamento, bir konu için, milletvekili adedince meşgul olursa, parlamento gündemi...

BAŞKAN – Hayır, efendim milletvekili adedince meşgul olur demiyoruz. Sayın İyimaya, o zaman, sizin dediğiniz konular şey olursa, her grup çıkar her konuda bir veya belirli şeylerden Meclis araştırması verir, öteki milletvekilleri de o konuda soru soramaz diye böyle bir mantık olmaz yani. Bu, yazılı hukuk kuralına tabi. Bizim İçtüzüğümüz herşeyi çözümlemiş; yani, içtüzüğü aşarak bizim bir yorumla meseleleri çözümlememize gerek yok, daha doğrusu mantıkla da bu işler olmaz, yorumla da bu işler olmaz, İçtüzük belirtmiş. İçtüzüğün belirttiği bir konuda, yok efendim soru soramazsınız. Soru millletvekilinin en doğal hakkıdır, sorulmayacak sorular İçktüzükte belirtilmiştir, o konuda Meclis araştırması verilmesi soru sormayı engellemez. Daha bugün ilk Mecliste çalışmıyoruz, bu Meclis yetmişbeş senedir uyguluyor.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir cümleyi ifade edeyim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aslında, ben bu konuşmalara müsaade etmem de; fakat, tabiî, böyle hep okuyarak geçmekte beni sıkıyor. Bir başkan olarak hakikaten hoşuma da gitmiyor, onun için süreyi doldurmak bakımından.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Arz edeyim.

BAŞKAN – Evet buyurun.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir denetim aracının, bir denetim müesesesinin kendi iç sınırları başkadır, hangi hallerde soru sorulur, sorulamaz, soru müessesindeki iç sınırlardır. Bir de denetim müesseselerinin arasındaki sınırlar farklıdır.

BAŞKAN – Şimdi efendim, Sayın İyimaya, her denetimin sonucu ayrıdır. Meclis araştırması belli bir konuda bilgi almak için yapılır. Meclis soruşturması ilgiliyi “sen suç işlemişsin,seni Yüce Divana gönderiyorum” demektir. Gensoru, “ey bakan, ey Bakanlar Kurulu, sen bu konuda yetersizsin, seni düşürüyorum” anlamını hedef almaktadır. Soru ise, belli konularda bilgi almak ve o bilginin...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı.

BAŞKAN – Ama, aynı değil. Meclis araştırmasıyla ilgili değil.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Mesele şu efendim.

BAŞKAN – Şimdi, bakın...

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı konuyu ayrı ayrı denetim yollarıyla getiremezsiniz.

BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz, burada hukukî münakaşa yapmıyoruz. Bu, yıllarca gelmiş geçmiş bir uygulamadır.

Buyurun Sayın Dumankaya.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, İçtüzükte -tabiî, bunu siz de arz ettiniz- böyle bir tadilat yoktur; ama, ben, bu soruları 19 uncu Dönemde aynı şekilde vermişim...

BAŞKAN – Efendim, biraz önce söylediniz.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – 19 uncu Dönemde verdim, yazılı olarak verdim; bakanlar tarafından cevaplandırılmadı; seçime gidilince kadük oldu. Bu TURBAN’la ilgili sorular, eğer o zaman cevaplandırılsaydı, bugün, TURBAN’daki bu olaylar olmazdı. Şimdi, yine, bu araştırma önergesi verilmeden önce bu sorular, zaten yazılı olarak...

BAŞKAN – Efendim, ben, onu kabul etmiyorum. Zaten, araştırma önergesi vermek demek soruya engel değil. Zaten, biz, o uygulamayı kabul etmiyoruz. Onun için, tamam, ben, arkadaşımızın...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Tabiî, o bakımdan müdahalesi yanlıştır.

BAŞKAN – Şimdi, arkadaşımıza sizin cevap vermenize gerek yok. Ben yeterli cevabı kendisine verdim; ama, siz bana avukatlık yapmak istiyorsanız, size özel bir vekâletname verebilirim!..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır. Ben, size bilgileri veriyorum.

BAŞKAN – Ama, bilmiyorum; avukatlık sıfatınız varsa, bir vekâletname verebilirim!..

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu soruları, 19 uncu Dönemde vermiştim Sayın Başkan; ama, mensubu olduğu parti cevap vermedi.

BAŞKAN – Tabiî, tabiî!..

Ama, şimdi, sizin mensup olduğunuz parti cevap verecek.

AHMET İYİMAYA (Amasya) – Ben, sizi kastetmiyorum Sayın Dumankaya; durumu konuşuyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, eğer, hakikaten, şu anda, hiçbir soruda cevap verecek sayın bakan veya Başbakan yok. 162 tane sözlü soru önergemiz vardır. Ben, şimdi, 1 saat içerisinde bu 162 soruyu da okuyabilirim. Okuyup da “yok, yok” demektense, böyle hoş olmayan bir görüntü yaratmaktansa, Sayın Genel Kurulun da izniyle, bu 162 tane soruyu bu birleşimde okumuş kabul ediyorum.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olur mu Sayın Başkan; zabıtlara geçecek. İçtüzüğe aykırı.

BAŞKAN – Efendim, ben, Yüce Genel Kurulun bilgisine sunuyorum; ama, itiraz etmezseniz de memnun olurum; çünkü, aynı şeyleri defalarca tekrarlamaktan herhalde sizler de hoşlanmazsınız.  (DSP sıralarından “Oylama yapın” sesleri)

Efendim, oylamayla halledilecek bir husus değil; itiraz olmazsa öyle kabul ederiz; yoksa, devam edelim.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Asiltürk.

OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, eğer, okunmuş kabul ederseniz, o düşmesiyle ilgili olarak, soru cevaplandırılmamış olacak. Halbuki, onun yerine, ilgili bakan bulunmadığı için, şimdiye kadar tatbik edilen bir usuldür; grup başkanvekilleriyle istişare eder, birleşimi kapatırsınız.

BAŞKAN – Ama, şimdi, İçtüzük bize bu görevi veriyor Sayın Asiltürk. Bizim, İçtüzükte bu değişikliği yapmamızın temel nedeni neydi; sorular uzun süre cevaplandırılmıyor, işte gündemde bunlar kabarıyor kabarıyor... Yazık, kâğıda da yazık; işte, her gün matbaada git bunları bastır; Genel Kurulda biraz da bunu önlemek için... Biraz da millî servet... Sorular zaten cevaplandırılmıyor; yani, geçmiş hükümetlerde de gördük, birikiyor birikiyor birikiyor, bir kitapçık haline geliyor, bir nevi, millî servete de yazık; bu kadar çok sorunun gündemde yer alması, kabarık olması; sürüyor sürüyor... Biliyorsunuz, yani, genel seçime gittiğimiz zamanki soruların ulaştığı miktarı biliyorsunuz. O itibarla, bugün bunu cevaplandırmasak bile, bundan sonraki birleşimlerde de sayın bakanlarımızın gelip de cevaplandıracağı konusunda çok fazla iyimser değilim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – O bakımdan, bu yolu tercih ederim; ama, arkadaşımızın sorusu gündemde yazılı olarak kalacak ve her zaman için cevaplandırma imkânı var. Yani, ben, sadece Genel Kurulun takdirine bu konuyu arz ettim. Genel Kurulda bu konuda ciddî bir itiraz yoksa, okumaya devam edeyim.

Buyurun Sayın Doğan.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, konuşmalarınız zabıtlara geçti; bu şekildeki sözlü soruların, buraya gelip bakanlar ve başbakanlar tarafından cevaplandırıldığı oturumları hep birlikte yaşadık. Yani, şimdi siz, keenlemyekün diyorsunuz ki: “İşte orada 160 tane soru var; ama, görüyorum ki, buraya ne Başbakan ne de bakan gelip, bunları cevaplandırmayacak.” Böyle bir yargıya varmanız Meclis Başkanı olarak yanlıştır; bunu da zabıtlara geçirmek için...

BAŞKAN – Bu birleşim için... Bu birleşim için...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim... Şimdi, bu bile bir şey...

BAŞKAN – Peki, bir bakan getirin, bir tanesini cevaplandırsın efendim; o zaman getirin...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Efendim, şimdi Sayın Başkan, size...

BAŞKAN – O zaman okuyalım efendim, tartışma açmıyorum.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın Başkan, size başka bir şey hatırlatmak istiyorum. Eğer, Meclis Başkanı olarak, burada, bu sözlü soruları cevaplandıracak bir bakan görmüyorsanız, bu şekilde “ben bunları atladım, okumadan kabul edin” demek yerine, grup başkanvekilleriyle görüşüp, Meclisi tatil etmek sizin görevinizdir.

BAŞKAN – Efendim, bugün Meclisi tatil etmeme gerek yok; çünkü, arkasından Meclis araştırma önergeleri var. Bugünkü gündemimize göre...

Sayın Doğan, bakın, bugünkü çalışma saatimiz saat 19.00’da bitiyor. Saat 17.45; bizim, daha 1 saat 15 dakika çalışma süremiz var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Meclis, bu konuya 1 saat ayırmış. Sizin, Başkan olarak, bu gündemi değiştirmeye hakkınız yok.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bakın, benim davranışlarımda ve uygulamalarımda hiçbir hata yok; bu hata nereden kaynaklanıyor; sorumluluk taşıyan insanların buraya gelip, burada oturup, sorulara cevap vermemesinden kaynaklanıyor; var mı başka bir şey?! Gelsin sayın bakanlar, otursunlar, milletvekilinin sorusunu cevaplandırsınlar efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Başkan olarak bizi zor durumda bırakmanın anlamı var mı; yok. Sayın bakan arkadaşlarımız gelmiyor. Ben de burada İçtüzüğü uygulamak zorundayım.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İçtüzük de bu işe 1 saat ayırmıştır. “Bu 1 saati ben kullanmıyorum” demeye hakkınız yok ki...

BAŞKAN – Efendim? Nasıl?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – 1 saati bunların görüşülmesine ayırmış; bunu sizin değiştirmeye hakkınız yok ki...

BAŞKAN – Tamam, ben de okuyacağım o zaman.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır, şu vardır: 1 saat okuyalım; sonuna kadar okumanız lazım.

BAŞKAN – Neyse, arkadaşlar, tartışmıyorum. Ben devam ediyorum.

Bizim, Başkanlık olarak isteğimiz, kamuoyunda böyle bir Meclis görüntüsünü vermemektir. Hiç olmazsa, her birleşimde üç tane, beş tane bakan arkadaşımız gelsin, bu soruların üç beş tanesini cevaplandırsın. Böylece bir zaman da geçer. Meclis başkanvekili kürsüsünde oturan arkadaş “bakan yok; ertelenmiştir”, “bakan yok; ertelenmiştir” şeklindeki bir görüntü iyi değil.

 

 

BAŞKAN – 29 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 30 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 31 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 32 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan sorusu vardır.

Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı için, ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 33 üncü sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in Başbakandan sorusu vardır.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sorumu geri alıyorum.

BAŞKAN – 33 üncü sıradaki Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in sorusu, geri alındığı için, gündemden çıkarılmıştır.

 

 

BAŞKAN – 34 üncü sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Millî Savunma Bakanından sorusu vardır.

Sayın Millî Savunma Bakanımız burada.

Soruyu okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yazılı soruların Millî Savunma Bakanı Vefa Tanır tarafından sözlü olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 94 üncü maddesince, gereğini arz ederim.

Hakan Tartan

İzmir

1- 28 Aralık 1995 günü Midilli açıklarında denize çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u arama çalışmaları niçin bir hafta içinde bırakılmıştır?

2- Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya kadar ya da kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiğine göre, böyle bir bulguya ulaşılmış da kamuoyundan mı gizlenmiştir, yoksa bu zorunluluk yerine getirilmemiş midir?

3- Bolu-Kartalkaya’da çocuğuyla birlikte kaybolan bir Amerikalı albay için Türkiye’nin gösterdiği hassasiyetin Amerika Birleşik Devletleri tarafından da gösterilmesi ve arama çalışmalarına yardımcı olması Bakanlığınızca istenmiş midir?

4- Kazada, uçağın modelinden veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden rol oynamış mıdır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.

Süreniz 5 dakikadır.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan, bu sorusunu Sayın Vefa Tanır’dan sormuş; ama, Millî Savunma Bakanlığı devam ettiğine göre, cevabı biz vereceğiz.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan tarafından verilen soru önergesiyle, 28 Aralık 1995 tarihinde Midilli açıklarında denize çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u arama çalışmalarının safahatı ve kazaya neden olan hususlar hakkında bilgi verilmesi istenilmektedir.

1- Türk Hava Kuvvetlerine ait F-4 Fantom uçağının Midilli Adası açıklarında denize düşmesi olayının hemen akabinde, Türk Hava Kuvvetleri helikopter ve uçaklarla havadan, Deniz Kuvvetleri çeşitli yüzer platformlarla denizden, Jandarma Genel Komutanlığı birlikleri ise sahillerden olmak üzere, yoğun bir arama çalışmasını sürdürmüşler ve bu arada, silahlı kuvvetlerin teknik olarak tüm olanakları en üst düzeyde hizmete tutulmuştur; ancak, kazanın açık denizde ve derin sularda meydana gelmiş olması nedeniyle, arama çalışmalarının şekil ve boyutunun teknik olarak değiştirilmesi durumu ortaya çıkmış ve askerî arama faaliyetleri daha bitirilmeden, yurtiçi ve yurtdışı sivil kuruluş ve firmaların arama operasyonuna çağrılması çalışmalarına başlanmıştır.

Aradan bir hafta geçmesi sonunda, Teğmen Karaburun’un, o dönem arama yapılan ortamlarda bulunma ihtimalinin çok zayıflaması ve Türk Silahlı Kuvvetleri imkânlarıyla, aynı şekil ve boyutta daha fazla arama faaliyetinin sürdürülmesinde bir başarı ihtimalinin bulunmayacağı kanaatiyle, çalışmalar alt düzeye indirilmiştir. Hâlâ, arama ve emare bulma çalışmaları, kıyılardan sürdürülmektedir.

Bu arada, deniz dibinde ve özellikle 200 metre derinliklerde de bir arama faaliyeti başlatmak üzere, konusunda tecrübeli bir Hollanda araştırma firmasıyla müşterek çalışmalar yapacak olan İsviçre konuşlu Dilla Trading ile tüm teknik çalışmalar tamamlanmış olup, kontrat çalışmaları bitirilmek üzeredir. Firma, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarıyla müşterek arama operasyonuna, meteorolojik şartlara bağlı olarak, en kısa süre içerisinde başlayacaktır.

Teğmen Karaburun’un arama çalışmalarının bırakıldığı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır; halen, kıyıdan aramalar devam etmekte olup, derin deniz aramalarına ise -belirttiğimiz gibi- başlanacaktır.

Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya ya da kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiği ilkesine, bugüne kadar tam olarak uyulmuş olup, uyulmaya da devam edilmektedir. Bu ilkelere uyma zorunluluğunun yerine getirilmesi amacıyla, teknik bir operasyonun gerçekleştirilmesi için, sivil ve yurtdışı kaynaklı imkânların devreye sokulması çalışması başlatılmıştır.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından, tüm gelişmeleri içeren bilgiler, Teğmen Karaburun’un ailesi ve avukatına, günlük telefon görüşmeleriyle aktarılarak, anında bilgi sahibi olmaları sağlanmaktadır. Ayrıca, konu, basın bildirisiyle de kamuoyuna duyurulmaktadır. Sürdürülen çalışmalarda, bugüne kadar somut bir bulguya rastlanmadığı gibi, konu, kamuoyundan da gizlenmemiştir.

Önergede konu edilen arama çalışmalarına ilişkin olarak, bugüne kadar, Amerika Birleşik Devletlerinden herhangi bir şekilde yardım talebine ihtiyaç duyulmamıştır.

4- Dünya havacılığında kullanılan tüm uçaklarda -yaşı yönünden- “eski” diye bir tanım bulunmamaktadır. Uçakların yaşına ve tipine bakılmaksızın, havacılık standartlarına uygun olarak parçaları gerek zaman limitli ve gerek emare limitli olmak üzere sürekli değiştirilmekte ve bakım işlemleri periyodik olarak sürdürülmektedir. Özellikle Türk Hava Kuvvetlerinde, bu konuda ulaşılan imkân ve kabiliyetler çeşitli zamanlarda basın mensuplarına gösterilmekte olup, ulaşılan başarı düzeyi NATO üyeleri içinde en ileri seviyede tutulur.

Türk Hava Kuvvetlerinin kendi uçaklarının idame ve işletmesinde hiçbir problem olmadığı gibi, bu konuda başka ülkelere de hizmet verebilecek düzeyde bulunmaktadır.

 Ayrıca, kazaya uğrayan ve önergede eskidiği gündeme getirilen F-4 uçağı, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri dahil birçok NATO ve diğer ülke hava kuvvetlerinde de yoğun olarak kullanılmaktadır. Söz konusu kazada, uçağın modeli veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden bulunumamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Pardon efendim, bir dakika, size ek süre vereyim; buyurun Sayın Bakan.

MİLLİ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Kazanın meydana geliş nedenine ilişkin olarak müşterek kanaat raporu çalışmaları halen devam etmektedir.

Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın Hakan Tartan’ın, yerinden bir itirazı veya önerisi var mı?.. Yok.

Soru cevaplandırılmıştır.

 

 

BAŞKAN – 35 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 36 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 37 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 38 inci sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Başbakandan sorusu vardır.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK ( Ankara) – Soruyu geri alıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Cemil Çiçek sorusunu geri almıştır, böylece soru düşmüştür.

 

 

 BAŞKAN – 39 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan...Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 40 ıncı sırada, Niğde Milletvekili Mehmet Salih Katırcıoğlu’nun Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 41 inci sırada, İstanbul milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 42 nci sırada, Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 43 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 44 üncü sırada, Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 45 inci sırada, İstanbul milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan,

BAŞKAN – Sayın Doğan, yeni tartışmalara girmeyelim.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) –  Yeni tartışmalar değil Sayın Başkan.

Burada yeni bir İçtüzük uygulaması sözkonusudur ve şimdi enteresan bir durumla karşılaştık: Sayın Bakan, milletvekili sıfatıyla, bakana, hükümete bir sual soruyor; şimdi ise kendisi Hükümettedir; yani suali soranla, sorulan şahıs aynı kişidir.

Şimdi siz burada,

BAŞKAN – Geçti ama efendim onun zamanı?

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır efendim, geçsin, ama bir içtihat oluşuyor.

Sayın Çiçek, soru önergesini geri aldığı için, düşüyor; halbuki yeni bir içtihat oluşuyor, oysa burada otomatik olarak sorunun düşmesi lazım. Yani Sayın Bakan, soru önergesini verdikten sonra, Bakanlar Kurulunun bir üyesi olduğu zaman, artık bu soru önergesinin bu kürsüde yer almaması lazım.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Nerede yazıyor bu?

BAŞKAN – Ben cevap vereceğim efendim, rica ediyorum; bana soruyorlar.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kanaatimi ifade etmek istiyorum: Burada, otomatikman soru soranla, soruya cevap verecek kişinin sıfatı birleştiği için, burada Bakanın “Bu sualimi geri alıyorum” şeklindeki açıklamasını Başkanlığa iletmeden önce, otomatikman bu sualin düşmesi lazım. Böyle bir uygulama mı olacaktır, yoksa hakikaten, illa ki, Sayın Çiçek buraya gelip, burada, bunu geri alıyorum mu diyecektir? Niçin geri alıyor Sayın Bakan; çünkü, diyor ki: “Milletvekili sıfatım dolayısıyla bunu sordum. Şimdi soru sorduğum makamdayım; makam birleştiği için geri alıyorum.” Aslında, makam birleştiği için, bunun otomatikman düşmesi lazım ve bunun da bu gündemde yer almaması lazım. Böyle bir içtihadın teşekkül etmesi, bu Parlamentonun rasyonalizasyonu; yani, verimli çalışması bakımından da doğrudur; çünkü, Sayın Çiçek, artık, şimdi Bakandır.

BAŞKAN – Efendim, fikrinizi anladım...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir dakika arz edeyim efendim.

BAŞKAN – Evet.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kendisi Bakandır, kendisi, sualini cevaplayabilecek bir mevkidedir, Bakanlar Kurulunun bir üyesidir. Bu itibarla, Meclis Başkanlığına “bu sualimi geri alıyorum” şeklinde bir beyanda bulunması, “geri çektim” şeklinde bir içtihadın oluşması, bana göre doğru değildir.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

Sayın Doğan, bir defa, bakan olan kişinin milletvekilliği sıfatı var...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim.

BAŞKAN – ...dolayısıyla, soru sorma hakkı var.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Tamam efendim...

BAŞKAN – Soru sorulduktan sonra, o soru kamuoyuna mal oluyor; yani, orada, sadece bakanın, o soruyu soran ilgili kişinin bilgi sahibi olması yeterli olmuyor. Dolayısıyla, sözlü olduğu için de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde sözlü soru olan konu hakkında kamuoyunun da bilgisinin olmasında yarar var; yani, yalnız ilgili soru sahibiyle ilgili bakan arasında geçen bir olay değil. Bence, böyle bir uygulama yapmak, Başkanlık Divanı için olanaksız; çünkü, soru, ya soru sahibinin geri alması veyahut da cevaplandırılması suretiyle düşer. Yoksa, soru soran kişinin bakan olması veya Başbakan olması, o sorunun düşmesi sonucunu doğuracak bir olay değildir ve kaldı ki, burada, soru sorulan konuda, sadece milletvekilinin bilgi sahibi olması değil, tüm kamuoyunun da bilgi sahibi olmasında yarar var.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, benim soruyu geri alış nedenim şudur: Malum, bir soruyu sormaktan maksat, o konuda bilgi sahibi olmaktır.

BAŞKAN – Evet.

DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Ben, şimdi Hükümet üyesi olmam hasabiyle, sorduğum soruyla ilgili olarak zaten bilgi sahibi oldum. Zaten, birinci sorumla ilgili olarak da, o konunun sevk ve idaresi benim sorumluluğumdadır. Dolayısıyla, bilgi sahibi olunca burada tekrar...

BAŞKAN – Ama, keşke, Bakan olunca da o soruyu  kendiniz yazılı olarak Başkanlığa müracaat etseydiniz, o soruyu geriye alsaydınız; çünkü, siz, soruyu yazılı olarak geriye almadıktan sonra, Başkanlığın bunu resen geriye alması veya düşmüş olarak kabul etmesi mümkün değil.

Kaldı ki, bana göre, bir soru sorulduktan sonra o soru hakkında kamuoyunun da bilgi sahibi olmasında yarar var. Yani, yalnız ...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, bu, yazılı soruya dönse, ilgili bir bakan, bana bir milletvekili olarak yazılı soruda cevabı ismen verir. Yani, bu yazılı soruda kamuoyunun bilgi sahibi olması gibi bir gerekçeye katılmak mümkün değil.

BAŞKAN – Sayın Doğan, yazılı soru olsa, belki dediğiniz doğru da; sözlü sorunun amacı, gündeme giriyor ve kamuoyunun bu konuda bilgisi oluyor.

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Efendim, bu gündeme gelmiş zaten, burada sorunun başlangıcı var.

BAŞKAN – Hayır, bir de bu sorunun cevabı sözlü olsa Genel Kurulda dile getiriliyor; ayrıca, yazılı da olduğu zaman, hem milletvekiline bildiriliyor, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanağına iliştiriliyor. Yani, yazılı sorunun cevabını alan milletvekillerimizin çoğu bu konuyu basına da intikal ettiriyorlar ki, bu konu böyledir deniliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. O bakımdan, yani isterseniz, fuzuli tartışmalar yapmayalım, biz işimize devam edelim.

 

 

 BAŞKAN – 46 ncı sırada, Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurulda Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 47 nci sırada Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 48 inci sırada İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 49 uncu sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.

 

 

 BAŞKAN – 50 nci sırada, Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, Başbakandan sorusu vardır.

Evet, yani, kendisi düşünüp sorusunu almadıktan sonra bizim başka...

ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İşte, şimdi düşsün artık; kendisi Bakanlar Kurulundadır. Meclisin bunu cevaplandırması gibi bir görevi yoktur. (RP sıralarından “Sayın Başkan, sorular için bir saat ayıracaktınız” sesleri)

BAŞKAN –  Efendim 17.10’da başladık, 18.10’da da keseceğim.

Sayın Doğan, o, bizim takdirimizde değil.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 51 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 52 nci sırada, Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol’un, Sayın Maliye Bakanından sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Maliye Bakanı?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 53 üncü sırada, İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 54, 55, 56, 57, 58, 59 ve 60 ıncı sıralarda, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Sayın Başbakandan soruları vardır.

Soruları cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Sorular ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 61 inci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Başbakandan bir başka konuda  sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 62 nci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un başka bir konuda Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.

Soru ertelenmiştir.

 

 

BAŞKAN – 63 üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Başbakandan bir başka konuda sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.

Soru ertelenmiştir.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, konuyu niye okumuyorsunuz?

BAŞKAN – Efendim, uzun uzun okumayalım.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, gündem önünüzde, gündemi okuyun, hangi soruların sorulduğunu size söylüyor, orada var.

Sayın arkadaşlar, önemli olan, burada, tasarrufa riayet etmek, ben, onu okuduğum zaman, bu soruların yarısını okumuş olurum.

İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – O zaman numaralarını söyleyiniz.

BAŞKAN – Numaralarını söylüyoruz; 63 üncü sıradaki sorunun ne olduğu belli, gündem var önünüzde.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor, millet seyrediyor.

BAŞKAN – Efendim, biz, burada, canlı yayın için çalışmıyoruz.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hangi konuyu tartışıyoruz, gündeme hangi konu gelmiş, bunun anlaşılması lazım. Konu anlaşılırsa ne olur?

BAŞKAN – Efendim, burada, bu soru cevaplandırıldığı zaman, hangi konuda olduğu anlaşılacak.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Ama, belki üç defa okunduğu zaman soru düşecek Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ünaldı, geçmişteki uygulamalarımız böyle, illâ, burada her şeyde konuşmak için ortaya çıkmamak lazım; gündem, bütün milletvekillerinin önünde var, hangi konuda soru sorulduğu orada var.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hayır efendim, konuşmak için değil, bundan sonrası için usul oluşturuyorsunuz.

BAŞKAN – Efendim, bu usulü ben oluşturmuyorum, herkes oluşturmuş.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Yeni bir Tüzük uygulamamız var; üç defa okunduğu zaman bu sorular düşecek.

BAŞKAN – Neyse, sizi rahatlatacaksa, tatmin edecekse, bundan sonra orayı da okuyayım.

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Rahatlatma değil, anlaşılır olmak önemli.

 

 

BAŞKAN – 64 üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un Başbakandan sorusu vardır.

Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..Yok.

Soru ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, sözlü sorular için ayrılmış olan 1 saatlik süreyi doldurmuş bulunuyoruz.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.

 

 

BAŞKAN – 1 inci sıradaki, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 38 arkadaşının, zorunlu tasarruf kesintilerinin değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesini yapacağız.

Daha önce Hükümet bulunmadığı için, şimdi Hükümeti aramaya gerek yok.

Şimdi, isterlerse, önerge sahiplerine veya gruplara söz vereceğim...

Evet, anlaşıldığına göre, gruplar bugün çalışmak istemiyorlar; aslında, çalışma saatimiz de dolmak üzere; ayrıca, bu öngörüşmeyi bir birleşim içerisinde bitirememe durumu da var.

Bu konuda sayın grup başkanvekillerinin isteklerini almak istiyorum?.. (DYP sıralarından “Erteleyelim Sayın Başkan” sesleri)

Erteleyelim diyorsunuz...

Peki, bütün grup başkanvekillerinin de bir itirazı olmadığına göre, çalışma süremizin de bitmesine...

HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, evvela önergeyi veren arkadaştan başlasın.

BAŞKAN – Efendim, o arkadaşlardan da ses yok. Ben, Başkanvekili olarak biraz yukarıdan baktığım için, herkesin gözünü okuyabiliyorum, yani çalışmama isteklerini de anlıyorum; bu kadarcık kerametimiz olsun canım...

REFİK ARAS (İstanbul) – Sayın Başkan, tatilden yeni döndük, biraz çalışalım.

BAŞKAN – Efendim, daha önce de söyledim, siz gelin, gün 24 saat, ben 25 saat çalışabilirim, benim için fark etmez...

REFİK ARAS (İstanbul) – Biraz çalışsak iyi olur.

BAŞKAN – Çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kalması ve gündemin 1 inci sırasındaki Meclis araştırması önergesinin görüşülmesi hususunda grup sözcülerinin de hazırlıklı bulunmamaları nedeniyle, daha önce alınan karar gereğince sözlü sorular, kanun tasarı ve teklifleriyle, Meclis soruşturma önergelerini görüşmek için, 5 Haziran 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

                                Kapanma Saati: 18.10