DÖNEM : 20 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
57 nci Birleşim
4 . 6 . 1996 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KAĞITLAR
III. – YOKLAMA
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Et ve Balık Kurumu
müesseselerinin özelleştirme öncesi ve sonrası durumuna ilişkin
gündemdışı konuşması
2. – Bursa Milletvekili Ali Rıza Beyreli’nin, kamu
çalışanlarının sorunlarına ilişkin gündemdışı
konuşması
3. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Gökova Termik
Santralına ilişkin gündemdışı konuşması
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan A. Mesut
Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/294)
2. – Polonya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan, Devlet Bakanı Ali
Talip Özdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/295)
3. – Bosna Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı İmren
Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan
Sungurlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/296)
4. – Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/297)
5. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma
Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne kadar, İçişleri
Bakanı Ülkü Güney’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/298)
6. – Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agâh Oktay
Güner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/299)
7. – Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı
Yaman Törüner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/300)
8. – Kanada ve Almanya’ya gidecek olan Dışişleri
Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı
Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/301)
9. – İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’a,
dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/302)
10. – Belçika’ya gidecek olan Başbakan A. MesutYılmaz’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/303)
11. – Belçika’ya gidecek olan Rüşdü Saracoglu’na, dönüşüne
kadar, Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/304)
12. – Habitat-II Global Parlamenterler Forumuna katılacak olan TBMM
heyetindeki değişikliğe ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/305)
13. – Kuveyt Parlamentosunun vaki davetine TBMM’yi temsilen icabet
edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/306)
14. – Fas Parlamentosunun vaki davetine TBMM’yi temsilen icabet edecek
Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/307)
15. – TBMM’de, Türkiye-Almanya Parlamentolararası Dostluk Grubunun
kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/308)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57
arkadaşının, Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin
Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği
krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına
karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A.
Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/6)
2. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61
arkadaşının, partisine oy kazandırmak amacıyla Çay
İşletmeleri Genel Müdürlüğü yöneticilerine verdiği
talimatlar neticesinde Çay-Kur’u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili
hükümlerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi
(9/7)
3. – İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 60
arkadaşının, Başbakanlık örtülü ödeneğinin
kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77
nci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle devleti zarara
uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin
TCK’nun 240 ve diğer ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla eski
Başbakan Tansu Çiller ve eski Maliye Bakanı İsmet Attila
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/8)
4. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61
arkadaşının, Bakan ve Başbakan olarak görev
yaptığı yıllarda kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili
maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/9)
5. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 16
arkadaşının, ülke çıkarlarına uygun bir enerji politikasının
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/77)
6. – Burdur Milletvekili Kazım Üstüner ve 14
arkadaşının, hayvancılık sektörünün
sorunlarının ve uygulanan yanlış politikaların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/78)
D) ÇEŞİTLİ İŞLER
1. – (9/1) ve (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma
Komisyonlarının; başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye
seçimlerini yapmak için toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin
Başkanlık duyurusu
2. – İçtüzük değişikliğinden sonra sözlü
soruların görüşülmesinde uygulanacak usule ilişkin
Başkanlık açıklaması
V. – ÖNERİLER
A)DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. – (9/4) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin
gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
B) SİYASÎ PARTİ GRUBU
ÖNERİLERİ
1. – (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin
gündemdeki yeri ve görüşme günü ile çalışma süresine
ilişkin DYP Grubu önerisi
VI. – SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1. – Adalet Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
2. – Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT
ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/58)
2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN
Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
3. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1995
yılında iller itibariyle kaç kişiye ve hangi miktarlarda
hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2)
4. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
Seyranbağları Kreşi ücretlerine yapılan zamma ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)
5. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, 1 Aralık 1995
tarihinden beri Belediyelere verilen ödeneklere ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
6. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, 5 Nisan
1995 kararlarından sonra kamu kuruluşlarına alınan
personele ve S.S.K.’ya bağlı bazı hastane ve sağlık
birimlerinin kadro ihtiyaçlarının karşılanmasına
müsaade edilmediği iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/64)
7. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/65)
8. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/66)
9. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Belek Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/67)
10. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Bodrum Tesislerindeücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/68)
11. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kemer
Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/69)
12. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Kuşadası Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/70)
13. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Elmadağ Tesislerine nakledilen evraklara ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/71)
14. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, 1992-1995
yılları arasında Turban yönetimince alınan kararlar ve
taşeron firmalara yaptırılan işler ile kiralanan
helikopterlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/72)
15. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Beldibi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/73)
16. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban eski
Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan ihalelere ve personele verilen
avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/74)
17. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban eski
Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan harcamalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/75)
18. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Turban’ın Isparta’da seyahat acentası açmasının nedenine ve
Turban Tesislerinde indirim yapılan kişilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/76)
19. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Abant
Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/77)
20. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Amasya
Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/78)
21. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Büyük
Samsun Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/79)
22. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Çeşme Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/80)
23. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Çorum
Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin aldığı
avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/81)
24. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Elmadağ Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/82)
25. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Erciyes Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/83)
26. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Urfa
Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/84)
27. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Yalova
Termal Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/85)
28. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Ilıca Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/86)
29. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Kilyos
Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/87)
30. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Ürgüp Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/88)
31. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban Akçay
Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/89)
32. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
Gümüldür Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler ile personelin
aldığı avanslara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/90)
33. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan harcamalara ve
Fonun personel sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/91)
34. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Midilli
açıklarında düşen fantom uçağının pilotunu arama
çalışmalarının erken durdurulduğu iddiasına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun
cevabı (6/3)
35. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, milletvekili
seçimlerinde aday olup seçilemeyen bürokratların kararnamelerinin
bekletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/92)
36. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Millî Piyango
İdaresi Genel Müdürlüğünün 1995 yılı reklam
harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/94)
37. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Abant ve Bolu
Çevresi Turizm A.Ş.’nin 1995 yılı malî faaliyetlerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/95)
38. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, TRT’nin reklam
kuşaklarının mevzuata aykırı olarak Ip Arbo Medya
hizmetleri ve Tic. A.Ş.’ne kiralandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97)
39. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
ve bağlı işletmelerince Erten Mühendislik Sanayi ve Ticaret Ltd.
Şti.’ne verilen işlere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/98)
40. – Niğde Milletvekili Mehmet Salih
Katırcıoğlu’nun, yurt dışından patates ve elma
ithal edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/99)
41. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Turban
işletmelerinde bazı evrakların ortadan kaldırıldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/101)
42. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un, Afyon
Belediyesinin 95/729 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının
kapsamına alınmamasının nedenine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/102)
43. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TRT Genel
Müdürüne ve bazı yöneticilere ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/103)
44. – Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın, DYP-SHP ve DYP-CHP
hükümetlerince üçlü kararname ile görevden alınan bürokratlara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/104)
45. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in Gümrük
Birliğine girdiğimiz tarihten itibaren ekonomide meydana gelen
değişikliklere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/5)
46. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın,
Nevşehir İli-Kozaklı İlçesi-Doyduk Barajı projesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/150)
47. – Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın,
özelleştirme idaresinin 1995 yılı reklam harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/151)
48. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Toplu Konut
Kredisine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/152)
49. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, 24 Aralık
seçimlerinden sonra yurt dışına giden Bakanlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/153)
50. – Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, hayvan
ithalatı ile ilgili olarak ileri sürülen iddialara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/108)
51. – Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın,
hayvancılığı teşvik kredilerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/109)
52. – Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol’un, Destekleme
Fonundan 1995 yılı içinde illere yapılan yardımlara
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/129)
53. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, İzmir’de
Menkul Kıymetler Borsası kurulup kurulmayacağına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/7)
54. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Ekonomik
Kültürel Eğitim ve Teknik İşbirliği
Başkanlığının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/154)
55. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.P.A.O. ve
bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/155)
56. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, TÜGSAŞ ve
bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/156)
57. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Türkiye Çimento
ve Toprak Sanayii TAŞ ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/157)
58. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, SEKA ve
bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/158)
59. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.K.İ. ve
bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/159)
60. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.D.Ç.İ.
ve bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/160)
61. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, T.M.O. ve
bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/161)
62. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Etibank ve
bağlı kuruluşlarının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/162)
63. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Türkiye
Taşkömürü Kurumu ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/163)
64. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Güven Sigorta
T.A.Ş.’nın bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/164)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, şeker üretiminin
artırılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/483)
2. – İzmir Milletvekili Sabri Tekir’in, Vakıfbank, Emlakbank,
Ziraat Bankası ve Halk Bankasının reklam giderlerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoglu’nun yazılı cevabı (7/595)
3. – Afyon Milletvekili Sait Açba’nın, Afyon Şeker
Fabrikasındaki çiftlik müdürlüğüne alındığı ve
imha edildiği iddia edilen hayvanlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/626)
4. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un,
bakanlık bünyesindeki hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı
(7/740)
5. – Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un,
Elazığ’da 8 inci Kolordu bünyesinde yeni bir er eğitim
birliğinin kurulup kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Millî
Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı
(7/745)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
(Olağanüstü)
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 118
arkadaşının, Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında
verilen gensoru önergesini görüşmek üzere, Anayasanın 93 üncü,
TBMMİçtüzüğünün 7 nci maddeleri gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisinin olağanüstü toplantıya çağrılmasına
ilişkin önergesi;
Olağanüstü toplantı isteminin Anayasa ve İçtüzük
hükümlerine uygun bulunduğuna ve bu nedenle TBMMGenel Kurulunun 3 Haziran
1996 Pazartesi günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya
çağrıldığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı duyurusu;
RPGrup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan’ın,
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verdiği ve tam metni
bastırılıp dağıtılan gensoru önergesinin 500
kelimeden fazla olması nedeniyle, önerge sahibince verilen özeti;
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
3.6.1996 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan ve
okunmuş bulunan Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkındaki (11/1)
esas numaralı gensoru önergesinin, Anayasanın 99 uncu maddesi
gereğince gündeme alınıp alınmaması hususundaki
görüşmelerinin, Genel Kurulun 3.6.1996 Pazartesi günkü birleşiminde
yapılmasına; gensoru önergesinin gündeme alınmasının
kabul edilmesi halinde, gensorunun, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler”
kısmında yer almasına ve görüşmelerinin 6.6.1996
Perşembe günkü birleşimde yapılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında verilen ve
olağanüstü toplantı konusu olan gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmaması hususundaki görüşmeler
tamamlandı; istem üzerine yapılan açık oylama sonucunda,
önergenin gündeme alınmasının kabul edildiği ve alınan
karar gereğince gensoru görüşmelerinin 6 Haziran 1996 Perşembe
günü yapılacağı açıklandı.
4 Haziran 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere,
olağanüstü toplantıya 18.22’de son verildi.
Mustafa Kalemli Başkan
Ünal Yaşar Mustafa
Baş Gaziantep İstanbul Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. – GELEN
KÂĞITLAR
4.6.1996 SALI
Sözlü Soru
Önergeleri
1. – Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un,
hayvansal ürünlerin ithalatının durdurulması ile
hayvancılık kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman
yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/189) (Başkanlığa geliş
tarihi : 21.5.1996)
2. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi
eski Genel Başkanı Cem Boyner'in günlük bir gazetede yayımlanan
konuşmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/190) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
3. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya
SosyalSigortalar Kurumu bünyesinde sigorta müfettişlerinin yeniden
görevlendirilip görevlendirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/191)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
4. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın Ordu -
Kurulkaya ve Çambaşı barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî
KaynaklarBakanından sözlü soru önergesi (6/192) (Başkanlığa
geliş tarihi : 22.5.1996)
5. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu -
Mesudiye - Topçam Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/193) (Başkanlığa
geliş tarihi : 22.5.1996)
6. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu
DenizcilikMeslekYüksek Okulunun kapatılış nedenine
ilişkinMillî EğitimBakanından sözlü soru önergesi (6/194)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
7. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın'ın, Halk
Bankası GenelMüdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin
DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/195) (Başkanlığa
geliş tarihi : 22.5.1996)
8. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, SosyalHizmetler
ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı olarak çalışan kamu
görevlilerinin fazla çalışma ücretlerine ilişkinBaşbakandan
sözlü soru önergesi (6/196) (Başkanlığa geliş tarihi :
22.5.1996)
9. – Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Bodrum'da
yaptırdığı iddia edilen villaya ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/197) (Başkanlığa
geliş tarihi : 23.5.1996)
10. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir
gazetede yayımlanan "Atatürk Havalimanında Filistinli
Operasyonu" başlıklı haberde yer alan iddialara
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/198)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)
11. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir
gazetede yayımlanan "Atatürk Havalimanında Filistinli
Operasyonu" başlıklı haberde yer alan iddialara
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/199)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)
12. – Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in, Kur'an
Kursu Hocası sınavını kazananların atamalarına
ilişkin DevletBakanından sözlü soru önergesi (6/200) (Başkanlığa
geliş tarihi : 23.5.1996)
13. – Şanlıurfa Milletvekili Abdülkadir Öncel'in,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ECO üyesi olması için bir
girişimde bulunulup bulunulmadığına ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/201)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)
Yazılı Soru Önergeleri
1. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül'ün, konut edindirme
hesaplarında toplanan paralar ve bu hesaplardan yapılan
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/865) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)
2. – Sakarya Milletvekili Cevat Ayhan'ın, Halk Eğitim
Merkezlerinde çalışan kadrolu usta öğreticilere
ilişkinMillî EğitimBakanından yazılı soru önergesi
(7/866) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)
3. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç'ın, yol inşaatı
ihalelerinin Devlet İhale Kanunu kapsamı dışına
çıkarılacağı iddiasına
ilişkinBayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/867) (Başkanlığa geliş
tarihi : 21.5.1996)
4. – AfyonMilletvekili Sait Açba'nın, depremden sonra Dinar ve
köylerine yapılan yardımlara ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/868)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
5. – İstanbulMilletvekili Bülent Akarcalı'nın,
Ziraat Bankası Satın Alma Müdürlüğü tarafından yapılan
bir ihaleye ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/869) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
6. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,
otoyol gişelerindeki zorluklara ve memurların suiistimallerine
karşı alınan tedbirlere ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/870)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
7. – İstanbulMilletvekili Bülent Akarcalı'nın,
Antalya - Elmalı Kütüphanesi görevlisinin bir vatandaşa kötü muamele
yaptığı iddiasına ilişkin Kültür Bakanından
yazılı soru önergesi (7/871) (Başkanlığa geliş
tarihi : 22.5.1996)
8. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı'nın,
TDİ'ne bağlı bir yolcu gemisine aşırı yolcu
alınmak suretiyle tehlikeli bir yolculuk
yaptırıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/872) (Başkanlığa
geliş tarihi : 22.5.1996)
9. – Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, çimento
fabrikalarında tekelciliğe yol açacağı iddia edilen
özelleştirilmelere ilişkin DevletBakanından yazılı
soru önergesi (7/873) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
10. – Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, Türkiye ile İsrail
arasında yapılan askerî eğitim ve işbirliği
anlaşmasına ilişkin Millî Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/874) (Başkanlığa geliş
tarihi : 22.5.1996)
11. – Konya Milletvekili Veysel Candan'ın, ABD'nden silah ve
askerî malzeme alımlarında gecikme ve sıkıntılar
olduğu iddiasına ilişkinMillî Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/875) (Başkanlığa geliş
tarihi : 22.5.1996)
12. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat
Dayanıklı'nın, Ergene Çayı ve Çorlu Deresinin kirlilik
nedeni ve alınması gereken tedbirlere ilişkin Çevre
Bakanından yazılı soru önergesi (7/876)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
13. – Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, Sanayi
atıklarının neden olduğu çevre kirliliği tehlikesine
karşı bir önlem alınmasının düşünülüp
düşünülmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/877) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
14. – Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, 1 Mayıs
olayları sırasında gözaltına alınan bir
şahsın işkence sonucu öldürüldüğü iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/878) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
15. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe'nin, Adana - Pozantı - Gökbez
Köyü Köprüsünün selden korunması için istinat duvarı
yapılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/879) (Başkanlığa geliş
tarihi : 23.5.1996)
16. – TekirdağMilletvekili Bayram Fırat
Dayanıklı'nın, Demirler Köyüne bir ilköğretim okulu
yapılmasının düşünülüp düşünülmediğine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/880) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)
17. – Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın, işçi
emeklilerinin sağlık karnelerinin değiştirilmesi yetkisinin
Türkiye İşçi Emeklileri Cemiyetine verilmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/881) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)
18. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, Ziraat
Bankasının yurt dışındaki bazı şubelerinden
verilen ve tahsil edilemediği iddia edilen kredilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/882)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)
19. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal'ın, DYP
GenelBaşkanı Tansu Çiller'in Başbakanlıktan ayrılmadan
önce örtülü ödenekten çektiği iddia edilen paralara
ilişkinBaşbakandan yazılı soru önergesi (7/883) (Başkanlığa
geliş tarihi : 23.5.1996)
20. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, 1995 yılında
Emlak Bankası’nca reklam verilen medya kuruluşlarına
ilişkin Başbakadan yazılı soru önergesi.(7/884)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.5.1996)
21. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İstanbul’dan
İtalya’ya ihraç edilen zeytinyağına fındık
yağı karıştırıldığı için
ihracatın durdurulduğu iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi. (7/885) (Başkanlığa geliş
tarihi:23.5.1996)
22. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, İsrail ile
yapılan anlaşmaların içeriğine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi.
(7/886) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)
23. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, bir tutuklu eşinin İstanbul Emniyet
Müdürlüğü’nce gözaltına alındığı ve kendisinden
haber alınamadığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/887)
(Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)
24. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, elektrik enerjisi
sıkıntısını aşmak için alınması gereken
tedbirlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi. (7/888) (Başkanlığa geliş
tarihi:23.5.1996)
25. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, SSK emeklilerine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi. (7/889) (Başkanlığa geliş
tarihi:23.5.1996)
26. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, Washington’da
düzenlenen “Terörizmle Mücadele ve Barış” konulu sempozyuma
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi. (7/890) (Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)
27. – Erzincan Milletvekili Tevhid Karakaya’nın,
Erzincan-Kemah-Kemaliye-İliç-Divriği karayolu ve Acemoğlu
Köprüsünün ıslahına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi. (7/891)
(Başkanlığa geliş tarihi:23.5.1996)
28. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, Bartın-Kurucaşile’deki dolomit maden
sahalarına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru
önergesi. (7/892) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
29. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, bir tuğla fabrikası için ithal edilen
şifertona ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi. (7/893) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
30. – Kütahya Milletvekili Metin Perli’nin, Kütahya Devlet Hastanesi’nin
tomografi cihazı ve doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi. (7/894) (Başkanlığa
geliş tarihi : 24.5.1996)
31. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Karaisalı
İlçesinin karayolu, kanalizasyon şebekesi, Hükümet Konağı
ve Belediye hizmet binasına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi. (7/895) (Başkanlığa
geliş tarihi:24.5.1996)
32. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, bostan alıcı ve
satıcılarının vergilendirilmesine tam yıl hayat
standardı uygulamasından vazgeçilmesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi. (7/896)
(Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
33. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Düziçi-Alibozlu
Köyü’nün sulama kanalından faydalanamadığı iddiasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi. (7/897) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
34. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, Adana-Solaklı
sağlık ocağının yapımına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi. (7/898)
(Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
35. – Sivas Milletvekili Musa Demirci’nin, Sivas’a bağlı
bazı köylerin yol, köprü, su kanalı ve kanalizasyon sorununa
ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi. (7/899)
(Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
36. – Sivas Milletvekili Musa
Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçe ve köylerinin okul ve
öğretmenevi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi. (7/900) (Başkanlığa geliş
tarihi:24.5.1996)
37. – Sivas Milletvekili Musa
Demirci’nin, Sivas’a bağlı ilçelerinin hizmet binası
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi. (7/901) (Başkanlığa geliş
tarihi:24.5.1996)
38. – Sivas Milletvekili
Musa Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerine Ziraat Bankası
şubesi açılmasına ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi. (7/902) (Başkanlığa geliş
tarihi:24.5.1996)
39. – Sivas Milletvekili Musa
Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerinde kurulan çeşitli fabrika
ve sanayi sitesi inşaatlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi. (7/903) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
40. – Sivas Milletvekili
Musa Demirci’nin, Sivas-Gürün ve Kangal ilçelerine Kadastro Müdürlüğü
kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru
önergesi. (7/904) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
41. – Sivas Milletvekili Musa
Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerine kapalı spor salonu ve
futbol sahası yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi. (7/905) (Başkanlığa geliş
tarihi:24.5.1996)
42. – Sivas Milletvekili Musa
Demirci’nin, Sivas’ın bazı ilçelerindeki tarihî binaların
restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru
önergesi. (7|906) (Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
43. – Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz’ün, bir gazetede
yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu”
başlıklı haberde yeralan iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi. (7/907)
(Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
44. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
Kırıkkale’ye bağlı bazı ilçe ve çevrelerinde bulunan
tarım alanlarındaki süne mücadelesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi.(7/908)
(Başkanlığa geliş tarihi:24.5.1996)
Meclis
Soruşturması Önergeleri
1. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57
arkadaşının, Emlak Bankası Eski Genel Müdürü Engin
Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği
krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına
karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı
ve bu eyleminin Türk Ceza Kanunun 240 ıncı maddesine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında
Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/6)
(Başkanlığa geliş tarihi : 21.5.1996)
2. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61
arkadaşının, Partisine oy kazandırmak amacıyla Çay
İşletmeleri GenelMüdürlüğü yöneticilerine verdiği
talimatlar neticesinde ÇAYKUR’u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili
hükümlerine uyduğu iddiasıyla Eski Başbakan Mesut Yılmaz
hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Bir Meclis
Soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/7)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
3. – İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 60
arkadaşının, Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin
kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77
inci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle Devleti zarara
uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin
TCK’nin 240 ve diğer ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla Eski
Başbakan Tansu Çiller ve Eski Maliye Bakanı İsmet Attila
hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/8)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
4. – Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61
arkadaşının, Bakan ve Başbakan olarak görev
yaptığı yıllarda Kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin TürkCeza Kanununun 240 ve 3628 Numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili
maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan Mesut Yılmaz
hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi. (9/9)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.5.1996)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 16
arkadaşının, ülke çıkarlarına uygun bir enerji
politikasının belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araşırması açılmasına ilişkin önergesi, (10/77)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.5.1996)
2. – Burdur Milletvekili Kazım Üstüner ve 14
arkadaşının, hayvancılık sektörünün
sorunlarının ve uygulanan yanlış politikaların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/78) (Başkanlığa
geliş tarihi : 22.5.1996)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER: Ali GÜNAYDIN (Konya),
Ünal YAŞAR (Gaziantep)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini
açıyorum.
III. – YOKLAMA
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.
Sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini
rica ediyorum.
(Giresun Milletvekili Turhan Alçelik'e kadar yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır; çalışmalarımıza
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşımıza
gündemdışı söz vereceğim.
IV. – BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Konya Milletvekili Veysel
Candan’ın, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin özelleştirme
öncesi ve sonrası durumuna ilişkin gündemdışı
konuşması
BAŞKAN – Birinci gündemdışı söz, Et ve Balık
Kurumu müesseselerinin özelleştirilmesi öncesi ve sonrası durumunun
tespitiyle ilgili olarak, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'a
verilmiştir.
Sayın Candan, buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; özelleştirme kapsamına alınan ve bir
kısmı da satılan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili
hazırlanan bir rapor üzerinde bilgi arz etmek üzere söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinize saygılar sunarım.
Özelleştirme Yasası hazırlanırken, esas, temel
temaya göre, sermaye tabana yayılacak, istihdam artırılacak,
daha verimli çalışma ortamı hazırlanacak, ekonomi
canlanacak, kaliteli mal üretilecek, çağdaş teknoloji transferi
hızlanacak, buna bağlı olarak da ihracat
artırılacaktı; ancak, son on yılda, Et ve Balık Kurumu
müesseselerinde de olduğu ve görüldüğü gibi, insanlar işten
çıkarıldı, üretim düştü, istihdam azaldı; değeri
altında satışlarla talana dönüştü; danışman
ücreti olarak, dış firmalara milyonlarca lira ödendi; ilan, reklam ve
tazminat giderleri olarak hesaplandığı zaman, satış
bedelleri bile karşılanamadı.
Şimdi, bu tespitleri, genelinde yaptıktan sonra, bir
sendikamız tarafından hazırlanan, Et ve Balık Kurumu
müesseseleriyle ilgili bir raporu arz edeceğim.
Et ve Balık Kurumu müesseseleri, 20 Mayıs 1992'de
özelleştirme kapsamına alınıyor. İlk 2 ihale
-yapılan ihaleler- çeşitli vesilelerle, yasal olmadığı
iddiasıyla iptal ediliyor. 28 Temmuz 1995'te 12 Et ve Balık Kurumu
müessesesi -27 müesseseden 12'si- satılıyor. Satış
şartları içerisinde, üç yıl süreyle faaliyetlere devam etmesi
şart koşuluyor, üretimin ve istihdamın
artırılacağı sözü veriliyor, şarta
bağlanıyor; Özelleştirme İdaresince de bu
şartların kontrol edileceği şarta bağlanıyor.
Ancak, manzaranın hiç de öyle olmadığı ortaya
çıkıyor. Dokuz ay sonraki durum şu: Yılda 3 185 ton et
üretimi yapılan bu kombinalardan -12 kombina- bugün, 10 kombina et
üretimini durdurmuş vaziyette olup, yalnız 2 tanesinde et
üretilmektedir. Ayrıca, bu 12 kombinada işçi sayısı 927
iken, bugün, sadece 177 kişi çalışabilmektedir.
Başta, Et ve Balık Kurumu olmak üzere, özelleştirilen
kurumlardaki manzara şu: Üretim durmuştur, işçi ve memur
maaşları ödenemez haldedir. Müesseselerin faiz giderleri, SSK
primleri, yüksek boyutlara ulaşmış ve her geçen gün içinden
çıkılmaz hale gelmiştir; yani, çok acilen müdahale
gerekmektedir.
Aynı raporda, bölge mahkemelerince, müesseselerin olduğu
bölgelerde tespitler yapılmıştır. Ben, vaktin
darlığı nedeniyle bir tek Kastamonu Kombinasıyla ilgili
mahkeme raporunu arz etmek istiyorum. Sulh hukuk mahkemesi tarafından
yapılan tespitte özelleştirme tarihi 27 Temmuz 1995. Bir firmaya 30
milyar liraya satılıyor, kıdem ve ihbar tazminatı olarak 25
milyar lira ödeme yapılıyor; yani, 5 milyar liraya satılmış
oluyor. Burada toplam alan 400 507
metrekare, toplam kapalı alan 12 975 metrekare, araç sayısı 10.
Özelleştirme öncesi, 75 işçi çalışırken, özelleştirme
sonrası, ancak 3 kişi çalışmaktadır. Özelleştirme
öncesi yılda 945 ton et üretimi yapılırken, özelleştirme
sonrası üretim durmuş durumdadır.
Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.4.1996 tarihli bilirkişi
raporunda, özelleştirme sonrasında ilgili işyerinde hiçbir
üretimin yapılmadığı; ancak, tespiti haber alan işyeri
yetkililerinin, göstermelik olarak, bir adet hayvanı kestikleri, birkaç
işçiyi çalışıyormuş gibi gösterdikleri ve mahkemece
ihtar edildikleri tespit edilmektedir.
Muhterem arkadaşlar, KİT Komisyonunda görev yapan milletvekili
olarak Komisyonda yaptığımız incelemelerde, kamu
kurumlarının döküldüğünü, çeşitli yollarla israf
edildiğini ve birçoğunun da sanki kastî olarak zarar ettirildiği
havası verildiğini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Candan, size biraz daha süre veriyorum; lütfen,
konuşmanızı tamamlayın.
VEYSEL CANDAN (Devamla) – Şimdi, bu noktada çözüm önerilerimizi
ifade etmek istiyorum:
Başta, Et ve Balık Kurumu müesseseleri için konuşacak
olursak, kıdem tazminatı karşılığında, en
azından, içinde çalışan insanlara, aynı yörenin sanayi ve
ticaret odası ortaklarına, esnaf birliklerinden oluşan
kurumlara, bu müesseselerin, belirli bir süre ile -en az 50 yıl-
kullanım (intifa) hakkı verildiği zaman, hem devletimiz,
kıdem ve ihbar tazminatları ödemeden kurtulmuş olacak hem de bu
müesseseler işler hale gelecektir.
Bu durumda yapılan hatalar devam ettiği zaman hem müesseseler
elden çıkmakta hem de devletimiz milyarlarca lira zarar etmektedir. Ancak,
idarecilere baktığımız zaman, tamamen bunun tersi
beyanlarda bulunmaktadırlar.
Özelleştirmeden bu tarafa, işsiz insanlar çoğaldı,
et fiyatları yükseldi. Et ve Balık Kurumu müesseseleri tamamen
özelleştirilerek, et ticaretinden, et kesiminden devlet elini çekti. Bu
durumda, et üretimi ve hayvancılığımız büyük darbe
görecek ve et ithali de artacaktır.
Yakın zamanda, et ithaliyle ilgili dönen ve basına intikal
eden bir sürü yolsuzluk olaylarını da yakından biliyoruz. Bu
işle uğraşan insanlar, içinde çalışanlar
ağlıyor; yetkililer ise, maalesef, iyi yaptıklarını
söylüyorlar.
Yüce Heyetinizden, bir milletvekili olarak istirhamım şudur:
Çok acele olarak, KİT'lere sahip çıkmak, siyasî taraf tutmadan
meselenin üzerine gitmek ve bu KİT'leri, bir an önce, özelliklerine göre,
bir kısmını tasfiye etmek, bir kısmını da
işler hale getirmek mecburiyetindeyiz.
Böyle özelleştirme olmaz; olursa, sorumsuzluk olur diye
düşünüyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Candan.
Evet, herhalde, gündemdışı konuşmaya yanıt
verecek Sayın Bakan yok.
Ben, geçen hafta, Erzincan'daydım; Mollaköy'e gitmiştim.
Oradaki üretici arkadaşlarımızın çok ciddî bir
şikâyeti vardı; ellerinde besi hayvanları var; ama, kesecek yer
bulamıyorlar. Bana, ciddî, ciddî bu konulardaki sorunlarını ilettiler.
Ben, bunu da, ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum. Gerçekten, besiciler çok
zor durumda. Meclis olarak, buna çare bulunmasını diliyoruz.
Ayrıca, delidana hastalığı meselesi de, Türkiye'de
çok ciddî sorunlar yaratmıştır. Burada halkın
yanlış bir bilgisi var. Türkiye'de delidana hastalığı
meselesi yoktur. Bu konuda, besicilerimiz zor duruma düşürülmüştür.
Özellikle, birtakım asılsız şayialar
yaratılmıştır. Ben, her gün, şahsen,
kırmızı et yiyorum, hiçbir zaman beyaz et yemiyorum; bütün
vatandaşlara bunu duyuruyorum ve
besicilerimizin içine düştüğü bu sıkıntıdan da
kurtulmasını istiyorum. (Alkışlar)
2. – Bursa Milletvekili Ali Rıza
Beyreli’nin, kamu çalışanlarının sorunlarına
ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, ikinci gündemdışı söz, Bursa
Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli'ye verilmiştir.
Sayın
Beyreli, kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili söz
istemişlerdir.
Buyurun
efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5
dakikadır Sayın Beyreli.
ALİ
RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, burada, kamu çalışanlarının
sorunlarını ve bu sorunlara yönelik bazı çözüm önerilerimi dile getirmek üzere söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde, 1980 sonrası izlenen ekonomik ve sosyal
politikaların olumsuzluklarını, tüm çalışan halk
kesimleri, çiftçi, köylü, memur, işçi ve küçük esnaf yaşarken, bu
olumsuzluktan en büyük payı da kamu çalışanları
almıştır. Bu süreç içerisinde, Türkiye'de fonksiyonel gelir
dağılımının değişimine
baktığımızda, ücretli kesimin payı yüzde 30
azalırken, faiz, sermaye, rant kesiminin payının yüzde 50
arttığı görülmüştür. Ücretli kesimin aleyhine gelişen
bu durumun en olumsuz etkisi, kamu çalışanı memurlar üzerinde
olmuştur. Bu kesim, 1978-1992 döneminde yüzde 52,4 oranında
fakirleşmiş, aynı şekilde, 1993-1995 döneminde de kamu
çalışanı memurların ücretlerinde reel olarak yüzde 52'lik
bir gerileme kaydedilmiştir.
Kamu çalışanları konusu ortaya
atıldığında, buradaki en büyük sorun, işçi-memur
ayırım kıstasları ve ücret farklılıkları
olarak belirginleşmektedir. Grev ve toplusözleşme hakkı olan
işçilerimiz, belirli ölçülerde haklarını alabilirken, bu haktan
mahrum memurların, olabildiğince ezilmesi, devlet yönetimi
açısından büyük bir samimiyetsizlik ve aymazlıktır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, işçi ve memur
ayırımı, bizdeki kadar keyfî ve siyasî olarak
uygulanmamaktadır. Aynı işyerinde çalışan
insanların bir kısmının örgütlenme hakkı,
toplusözleşme hakkı varken, diğer bir kısmının bu
haklardan mahrum edildiği bizim gibi ülkelere, yeryüzünde ender
rastlanmaktadır.
ILO'nun, işçi-memur ayırımı yapmadan bütün
çalışanlara, özgürce sendika kurma, sendikaların tüzük ve iç
yönetmeliklerini düzenleme, politika yapma ve bütün çalışanlara
işgüvencesi hakkı tanıyan 87, 98, 151 sayılı
sözleşmesi, önceki dönem, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
onaylanmıştır. Ancak, hâlâ, en temel insanlık hakkı
olan örgütlenme ve grevli, toplusözleşmeli sendika kurma özgürlüğü,
kamu emekçilerine çok görülmektedir.
Bu konuyla ilgili olarak, geçen dönem gündeme getirilen, grev ve
toplusözleşme hakkı yerine, toplu görüşme hakkı
tanıyan sendikal faaliyetlere olanak veren yaklaşım, ciddiyetsiz
ve samimiyetsiz bir tutumdur.
Geçmiş dönemlerde hükümet eden partilerin hemen tümü, grevli,
toplusözleşmeli sendika hakkı konusunda çeşitli vaatlerde
bulunmuş olmalarına karşın, işbaşına
geldiklerinde verdikleri sözleri unutmuşlardır.
Unutulmamalıdır ki, kamu çalışanlarının sendikal
hareketlerini kazanımları, ülkemizdeki tüm emekçi kesimlerin
kazanımı olduğu kadar, ülkemizdeki demokratikleşme
sürecinin de kazanımı olacaktır.
Ülkemizin demokratikleşmesi, sosyal, siyasal yaşamın ve
çalışma hayatının özgürlükçü bir yapıya
kavuşturulmasına bağlıdır. Bu anlayışla
bugün, kamu çalışanları, meşru ve fiilî mücadeleleriyle
kazandıkları sendika kurma ve örgütlenme haklarını, grev ve
toplusözleşme haklarıyla perçinlemek için mücadele etmektedirler.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu dönem temsil edilen partilerin tümü,
seçim öncesinde, kamu çalışanlarına yönelik çeşitli
vaatlerde bulunmuşlar ve ülke geneline demokratikleşme sözü
vermişlerdir. Hatta, Hükümet Programında da bu konuda birtakım
hükümler yer almıştır. Şimdi, kamu
çalışanları, yapılan vaatlerin, verilen sözlerin yerine
getirilmesini bu Meclisten ve bu Hükümetten beklemektedirler.
Bu çerçevede, öncelikle işçi, memur gibi, sunî ayırımlar
ortadan kaldırılarak, bütün çalışanlar ortak bir kategoride
değerlendirilip, çalışma koşulları tek bir yasayla
düzenlenmelidir. Çalışma koşulları tek taraflı
değil, çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik
ve siyasal haklarının, imzalanacak sözleşmelerle belirlenmesiyle
yaşama geçirilmelidir. Toplusözleşme yapmanın ve yürütülmesinin
güvencesi olan grev hakkının, dayanışma ve hak grevini de
kapsayacak şekilde kullanılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Beyreli, konuşmanızı
tamamlamanız için size küçük bir zaman veriyorum, buyurun.
ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – Sağ olun Sayın
Başkan.
Çalışma alanlarının, siyasî tercihler
doğrultusunda atanmış yöneticilerle yönetilmesi
uygulamasına son verilmeli, atamalarda, devletin
devamlılığı, iş tecrübesi, kıdem ve
başarı kriterleri ön plana alınmalıdır. Böylelikle,
üretim planlamasındaki siyasal tercihlerin önüne geçilebilecek; kurumlara,
verimlilik ve gereksinimler doğrultusunda yön verilebilecektir. Bu tarz
bir uygulama, çalışanlar üzerindeki siyasal baskıyı
azaltacak, kıyımların önüne geçilecektir.
Türkiye'deki tüm öğretmenlerin, belediye
çalışanlarının, maliyecilerin, PTT emekçilerinin,
demiryolları çalışanlarının, sağlık
emekçilerinin, teknik personelin, kısaca tüm kamu
çalışanlarının bu talepleri, insan olmanın, birey
olmanın asgarî koşulları olarak, ekonomik ve sosyal
gerçekliklerin doğal sonucu olarak gündeme gelmektedir. Bu taleplerin karşılanması,
sosyal bir hukuk devleti olmanın doğal gereğidir.
Unutulmamalıdır ki, toplumsal barışın ve iç
huzurun sağlanması, devletin, bütün vatandaşlarına
eşit yakınlık ve uzaklıkta durmasıyla
olanaklıdır.
Konuşmama son verirken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ali Rahmi Beyreli.
3. – Muğla Milletvekili Fikret
Uzunhasan’ın, Gökova Termik Santralına ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN – Gündemdışı son söz, Gökova Termik
Santralı hakkında konuşma yapmak isteyen Muğla Milletvekili
Sayın Fikret Uzunhasan'a verilmiştir.
Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Uzunhasan, süreniz 5 dakikadır.
FİKRET UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gökova Termik Santralının durumunu,
zamanımın müsaadesi nispetinde, sizlere aktarmak üzere huzurunuzda
bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.
Biliyorsunuz, Anayasamızın 43, 56, 63, 169 uncu maddeleri,
çevre korumasıyla ilgili çeşitli hükümleri içermekte ve bu hükümler
herkese, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı
vermektedir.
Çevre ve termik santral birbirine düşman iki unsurdur. Ülkemizdeki
termik santralların sayısı 15'tir. Bu santrallerden 3
adedi,birbirine çok yakın olup, Muğla'da,
Yatağan-Yeniköy-Kemerköy üçgenindedir. Bunlardan Kemerköy, yani Gökova
Termik Santralı, bir doğa harikası olan Gökova sahiline
inşa edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bakınız, elimde, bu üç
santralın yakıtı olan linyit kömürü hakkında, tesir
sahalarında bıraktıkları olumsuzluklar hakkında pek
çok veriler mevcuttur; ancak, zamanım elvermediği için, sizlere bir
kısmını aktarmak istiyorum.
Gökova Termik Santralının kapasitesi, 3x210 megawatt'tır.
Bu tip santralların muhtelif birimleri için, günlük ortalama 2,5 milyon
metreküp suya ihtiyaç vardır. Bu miktardaki su, orta çapta bir sulama
barajı demektir. Bu suyun karasal su kaynaklarıyla
karşılanması imkânsızdır. O halde, denizden
alınıp, deşarjı da denize yapılacağından,
doğal ortam sıcaklığını yaklaşık 3
derece artırarak, denizin biotabiatında yaşayan ve balık
türü canlıların yaşamını temin eden platformların
yok olmasıyla, balık türleri de yok olacaktır.
Gökova Termik Santralının günlük linyit kömür tüketimi,
ortalama 15 bin tondur. Bu miktar, tüm Muğla halkının bir
yıl boyunca yakacağı miktar kadardır. Bu havza kömürünün,
ortalama yüzde 2,08 oranında kükürt ihtiva ettiği
saptanmıştır. Bu kükürt, havanın nem oranıyla
buluştuğunda, günde ortalama 250 miligram/metreküp değerinde
kükürt dioksit, asit sise dönüşmektedir. Bu değerler, ağaçlar ve
diğer bitkiler için öldürücü miktarın yaklaşık 3
katıdır. Bu bir varsayım değildir; çünkü, ondört
yıldır faaliyette olan Yatağan Termik Santralı, tesir
sahasında bir tek orman bırakmadığı gibi, bu sahada
bulunan zeytin ağaçları da zarar görmekte ve devlet, bu zararı,
sahiplerine tazminat ödeyerek karşılamaktadır. Hatta, bu
santraldan 25 kilometre uzakta, Muğla Ovasında bazı ağaç
türleri ayakta kuruyarak yok olmuştur. Halk
sağlığı
açısından ise, kükürtdioksit için, Dünya Sağlık
Teşkilatının saptadığı standart 0,14
miligram/metreküptür. Ayrıca, bu havzadan çıkarılan linyit
kömürünün doğasında, normalden on ya da oniki kat fazla uranyum ve
toryum gibi radyoaktif elementler bulunmaktadır.
17 Şubat 1993 tarihinde Muğla'da meydana
gelen radyasyon doz hızı yükselmesinde, Yatağan Termik
Santralında kullanılan kömürdeki uranyum ve toryum konsantrasyonunun
yüksekliği düşünülmüş ve Muğla'da, bu havzadan
çıkarılan kömürün halk tarafından yakılması
yasaklanmıştır. Bu idarî tedbir bile, havzadaki kömürlerin
radyasyon etkisinin açıkça kabulü ve tescil edilmesinin tam ifadesidir.
Uluslararası politikaları da içeren bir çevre politikası
izleme hedefi nedeniyle Türkiye, uluslararası ve bölgesel çevre
anlaşmalarının çoğuna taraftır. Akdenizin kirlilikten
korunması konusunda, Barcelona konvansiyonu ve protokollerine taraf olan
ülkemiz, Akdeniz eylem planı çalışmalarını da
yürütmektedir. Kaldı ki, Rio'da yapılan kalkınma
konferansına katılan taraf ülke konumundayız. Bu açıdan,
tüm dünyanın gözü üzerimizdeyken ve özellikle OECD ülkelerinin her
fırsatta, önümüze, çevre koruma sorunlarını sürdüğü bir
sırada, bizim, Gökova'da böyle bir hataya düşmemiz hiç de iyi sonuç
vermeyecektir. Daha temeli atılmadan biz buna karşı
çıktık. Yöre halkı, sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler
karşı çıktılar. Yer seçiminin yanlış
olduğunu söyledik; ama, dinletemedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Uzunhasan, size de eksüre veriyorum; lütfen
konuşmanızı bitirin efendim.
Buyurun.
FİKRET UZUNHASAN (Devamla) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Daha temeli atılmadan biz buna karşı çıktık.
Yöre halkı, sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler karşı
çıktılar. Yer seçiminin yanlış olduğunu söyledik; ama,
dinletemedik.
Çevreyi kirletmeden koruma altına almak, korumasını
yapmak, kirlettikten sonra temizlemekten çok daha ucuz ve ekonomiktir. Zira,
İzmit Körfezini bundan yirmi yıl önceki haline getirebilmek için,
oradaki fabrikaların kuruluşundan bu yana elde ettikleri
hasılatın üzerine değerlerini de eklesek yine mümkün olamaz.
Yarın, aynı şeyi Gökova için söylememeliyiz, Gökova
hepimizindir. Gökova Termik Santralının yapımına Anavatan
Partisinin 80'li yıllardaki sorumsuz iktidarları döneminde
başlatılmış, tüm karşı çıkmalara rağmen
"ben yaparsam olur" zihniyetiyle yapımına devam
edilmiş, sonra da, yaptıkları yanlışı fark
etmiş olacaklar ki, bu santralın başka yere
taşınmasını vaat etmişler; ama, bu vaadi yerine
getirmemişlerdir.
DYP-CHP Koalisyon Hükümetiyse, Başbakanın ağzından
işi durduracağını, ilgili bakanın ağzından
ise işi donduracağını vaat etmiş, bu çelişkili
vaatlere rağmen, iş, ne durmuş ne de donmuştur.
Bu partileri, seçim meydanlarında, oy kaygısıyla, yalan
vaatlerden dolayı, o yöre halkından, tüm Türkiye'den ve dünyadan özür
dilemeleri de kurtaramaz.
Çevreyi kirleten, mutlaka, bedelini öder; çünkü, çevrenin de kendini
koruma yöntemleri vardır; tıpkı, İzmir ve Isparta sel
felaketlerinde olduğu gibi; ama, ne yazık ki, bedelini, yine, masum
yöre halkı ödemektedir.
Sözlerime son verirken, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunhasan.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar
bitmiştir.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır;
okutacağım:
Sayın milletvekilleri, yalnız, bu sunuşlarımız
bayağı uzun; bu itibarla, Divan Üyesi
arkadaşımızın oturarak okumasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tezkereleri okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. –
Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan A. Mesut
Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/294)
21
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Avusturya ve Bosna-Hersek'e
gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz'ın dönüşüne kadar, Başbakanlığa,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit
Menteşe'nin vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
2. – Polonya ve Bosna-Hersek’e gidecek
olan, Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Abdülkadir Aksu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/295)
21 Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere 22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren
Polonya'ya ve Bosna-Hersek'e gidecek olan Devlet Bakanı Ali Talip
Özdemir'in dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet
Bakanı Abdülkadir Aksu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
3. – Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet
Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı
Mahmut Oltan Sungurlu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/296)
21 Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere 24 Mayıs 1996 tarihinde
Bosna-Hersek'e gidecek olan Devlet Bakanı İmren Aykut'un
dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Millî Savunma
Bakanı M. Oltan Sungurlu'nun vekalet etmesinin, Başbakanın
teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
4. – Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye
Bakanı Lutfullah Kayalar’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı
Rüşdü Saracoglu’nun vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/297)
21
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mayıs 1996 tarihinde
Bosna-Hersek'e gidecek olan Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar'ın
dönüşüne kadar; Maliye Bakanlığına, Devlet Bakanı Dr.
Rüşdü Saracoğlu'nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
5. – Amerika Birleşik Devletlerine
gidecek olan Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne
kadar, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/298)
21
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Amerika
Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma Bakanı M.Oltan
Sungurlu'nun dönüşüne kadar; Millî Savunma Bakanlığına,
İçişleri Bakanı Ülkü Güney'in vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
6. – Finlandiya’ya gidecek olan Kültür
Bakanı Agâh Oktay Güner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cemil
Çiçek’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/299)
23
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu IV. Bakanlar Konferansına
katılmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde Finlandiya'ya gidecek olan
Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner'in dönüşüne kadar; Kültür
Bakanlığına, Devlet Bakanı Cemil Çiçek'in vekâlet
etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
7. – Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek
olan Devlet Bakanı Yaman Törüner’e, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/300)
23
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
“Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi”
konulu seminere katılmak üzere, 29 Mayıs 1996 tarihinde Azerbaycan
Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner'in dönüşüne
kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı H. Ufuk
Söylemez'in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
8. – Kanada ve Almanya’ya gidecek olan
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar,
Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/301)
29
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
30 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Bilderberg Toplantısına
katılmak üzere Kanada'ya ve NATO Bakanlar Konseyi Toplantısına
katılmak üzere de Almanya'ya gidecek olan Dışişleri
Bakanı Emre Gönensay'ın dönüşüne kadar; Dışişleri
Bakanlığına, Millî Eğitim Bakanı Turhan Tayan'ın
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
9. – İtalya’ya gidecek olan Orman
Bakanı Nevzat Ercan’a, dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/302)
30
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 31 Mayıs 1996 tarihinde
İtalya'ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan'ın
dönüşüne kadar; Orman Bakanlığına, Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila'nın vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
10. – Belçika’ya gidecek olan
Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/303)
31
Mayıs 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika'ya
gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz'ın dönüşüne kadar;
Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe'nin vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
11. – Belçika’ya gidecek olan Rüşdü
Saracoglu’na, dönüşüne kadar, Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/304)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika'ya
gidecek olan Devlet Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu'nun dönüşüne
kadar; Devlet Bakanlığına, Maliye Bakanı Lutfullah
Kayalar'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının tezkereleri vardır; okutup
bilgilerinize sunacağım:
12. – Habitat-II Global Parlamenterler
Forumuna katılacak olan TBMMheyetindeki değişikliğe
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/305)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri
Konferansı Habitat-II Global Parlamenterler Forumu 31 Mayıs-1 Haziran
1996 tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenecektir.
Söz konusu forum toplantısına katılmak üzere 16
kişilik bir TBMM Heyetinin oluşturulması hususu TBMM'nin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
Sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulmuş ve 7.5.1996 tarihli 48 inci Genel Kurul
Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan foruma, Refah Partisini temsilen ismi belirtilen Kayseri
Milletvekili Abdullah Gül'ün yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem
katılacaktır.
Adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
13. – Kuveyt Parlamentosunun vaki
davetine TBMM’yi temsilen icabet edecek kişi Parlamento heyetinde yer
alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/306)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kuveyt Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento heyetinin 9-13 Haziran 1996
tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 9
Mayıs 1996 tarihindeki 50 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 nci maddesi
uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Yasin
Hatiboğlu Mustafa
Karslıoğlu TBMM
Başkanvekili Bolu
Mehmet
Bedri İncetahtacı Burhan
Kara Gaziantep Giresun
Tayyar
Altıkulaç Ayhan
Fırat İstanbul Malatya
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
14. – Fas Parlamentosunun vaki davetine
TBMM’yi temsilen icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/307)
24.5.1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Fas Parlamentosunun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento heyetinin 3-7 Haziran 1996
tarihleri arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 14 Mayıs 1996
tarihli 51 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının
bildirmiş olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 inci maddesi
uyarınca Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Uluç
Gürkan Önder
Kırlı TBMMBaşkanvekili Balıkesir
Feti
Görür Nurettin
Aktaş Bolu Gaziantep
Yılmaz
Karakoyunlu Haluk
Yıldız İstanbul Kastamonu
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
15. – TBMM’de, Türkiye-Almanya
Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/308)
3.4.1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 28
Mayıs 1996 tarih ve 15 sayılı kararı ile Türkiye ile
Almanya arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulması
uygun görülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi
uyarınca anılan dostluk grubunun kurulması Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Kalemli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergeleri
vardır; okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Ankara Milletvekili Saffet
Arıkan Bedük ve 57 arkadaşının, Emlak Bankası eski
Genel Müdürü Engin Civan’ın rüşvet karşılığı
verdiği krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına
karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A.
Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/6)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yolsuzluk, politik yozlaşma olgusunun bir türevidir. Politik
yozlaşmanın önlenmesi için politik süreçlerin yeniden
sağlıklı yapılanması yanında, Devletin bütün
kurumlarının da yeniden düzenlenmesi söz konusudur. Son yıllarda
halkımızın büyük ölçüde ilgisini çeken yolsuzluk iddiaları
Türk halkının nefretini kazanmıştır. Sokaktaki mafya
ile bürokrasideki bozulma ve çıkar alışverişi ibret verici
boyutta gerçekleşmiş ve siyasi literatürümüze Civangate olayı
olarak yansımıştır. Haklı olarak kamuoyunun tepkisine
neden olan Emlak Bankası’ndaki hukuk dışı tasarruflar ve
haksız çıkar ve menfaat ilişkileri yargıya da intikal
etmiştir. İçi boşaltılan, talan ve yağma olan bu kamu
bankasının Genel Müdürü olarak görev yapan ve hakkında nitelikli
rüşvet almak suçundan dava açılan TCK’nun 212/1 inci maddesine göre
mahkûm edilen Engin Civan, göreve başladığı 11.1.1989
tarihinden görevden alındığı 3.1.1992 tarihine kadar
yaptığı işlemlerden ötürü hakkında 20’den fazla kamu
davası açılmıştır.
EnginCivan’ın Banka Genel Müdürü olarak görev süresi boyunca;
Haksız, yasalara aykırı tasarrufları ve çıkar
temin eden işlemleri kamuoyunda ve basında sık sık
konuşulduğu ve dile getirildiği halde dönemin
Başbakanları olay ve duyumlara duyarsız
kalmıştır. Genel Müdürün görev süresinin bir bölümünde
Başbakan olanSayın MesutYılmaz, kendisinden beklenen ve Anayasa
hükmü gereğince yerine getirmekle yükümlü bulunduğu dikkat, ihtimam
ve gözetme görevini layıkı ile yerine getirmemiş, olaylara
duyarsız kalmıştır. Hatta bir iddiaya göre 1991
yılı Genel Seçiminde Engin Civan’ı Anavatan Partisi Milletvekili
adayı olarak düşünmüştür.
Engin Civan’ı yakından tanımaktadır. Nitekim
23.9.1995 tarihinde günlük bir gazeteye verdiği beyanda Sayın
Yılmaz, Engin Civan’a kardeşi TurgutYılmaz vasıtası
ile ulaştığını ve gündemdeki iddiaları onun
aracılığı ile öğrendiğini ifade etmiştir.
Engin Civan’ı ESKA şirketler grubuna rüşvet karşılığı
verdiği krediler Sayın MesutYılmaz’ın
Başbakanlığı döneminde de devam etmiştir. Gazete
sayfalarına taşınan iddialara ve basında ciddi olarak dile
getirilen bir tür ihbar mahiyetindeki yayınlara karşı görevinin
gereğini yerine getirmemekle Engin Civan’ı görevde tutma ve herhangi
bir hukukî işlemi başlatmaması açıkça görevini ihmal
ettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.
Sonuçlanmakla kararı çıkmış dosyalar ve halen
yargılanması devam edilen mahkemelerdeki derdest dosyalardaki
beyanlar bu iddiamızı teyid eder niteliktedir. Özellikle;
1. EKSAN A.Ş. 35 milyon D. Mark tutarında döviz kredisinin,
Selim Edes’in büyük hissedarı olduğu bu şirketin malî durumunun
fevkalâde bozuk olmasına, hatta batık durumuna rağmen kredi
verilmesi,
2. ESKA Grubunun Anıttepe arsalarındaki %15.88 arsa
payının % 36’ya çıkarılmasındaki usulsüzlük,
3. Mahg Şirketi ile Emlakbank arasındaki İnşaat
Sözleşmesi sonucu ESKA Grubuna kaynak aktarılmasındaki
usulsüzlükler sonucu bankanın zarara uğramasına gözyumduğu
ve de tedbir almadığı,
Ve diğer ceza dosyalarındaki belgeler, beyanlar, iddialar tüm
ayrıntıları ile incelendiğinde Engin Civan’ın
rüşvet alma, görevi suistimal, görevi ihmal hizmet sebebi ile emniyeti
suistimal suçlarına Sayın Mesut Yılmaz’ın
Başbakanlığı süresince de devam ettiği ve
hakkında buna rağmen dönemin Başbakanı tarafından
hiçbir işlem yapılmadığı
anlaşıldığından TCK’nun 240 ıncı maddesine
göre Sayın Mesut Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü
maddesi gereğince bir Meclis Soruşturması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
Saffet Arıkan
Bedük Ali Rıza
Gönül Fevzi
Arıcı
Ankara Aydın İçel
Mehmet Gözlükaya Yusuf Bahadır Mustafa Zeydan
Denizli Trabzon Hakkâri
Mehmet
Sağlam M.Kemal
Aykurt Mustafa
Çiloğlu
Kahramanmaraş Denizli Burdur
Halûk Müftüler Nihan İlgün Nurhan Tekinel
Denizli Tekirdağ Kastamonu
Mehmet Ali Yavuz Nevfel Şahin Mustafa Dedeoğlu
Konya Çanakkale Muğla
Mahmut
Yılbaş Cemil
Erhan İrfettin
Akar
Van Ağrı Muğla
Necati Çetinkaya Zeki Ertugay Ahmet Uyanık
Konya Erzurum Çankırı
Hasan Karakaya Hacı Filiz Mehmet Tatar
Uşak Kırıkkale Şırnak
İsmail
Kalkandelen Muzaffer
Arıkan İsmail
Köse
Kocaeli Mardin Erzurum
MehmetGölhan Mahmut Duyan Meral Akşener
Ankara Mardin İstanbul
Doğan
Baran Hayri
Doğan Faris
Özdemir
Niğde Antalya Batman
Necmettin Dede Turhan Arınç Bahattin Şeker
Muş İzmir Bilecik
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu İ.
Cevher Cevheri BekirAksoy
Şanlıurfa Adana Çorum
Sabri Güner Yusuf Bacanlı Ergun Özkan
Kars Yozgat Niğde
Hasan Denizkurdu Mahmut Nedim Bilgiç İsmail Karakuyu
İzmir Adıyaman Kütahya
Halil
Yıldız Ömer
Bilgin Mustafa
Küpeli
Isparta Isparta Adana
Osman Çilsal Mehmet Batallı Esat
Kıratlıoğlu
Kayseri Gaziantep Nevşehir
Hasan Tekin Enerem Ali Günaydın İlhan Aküzüm
İstanbul Konya Ankara
Tevfik Diker Mehmet Köstepen Bahattin Yücel
Manisa İzmir İstanbul
Tayyar
Altıkulaç
İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, bu ve daha sonra okutacağım
soruşturma önergeleri daha önce
bastırılıp,
milletvekillerine
dağıtılmıştır. Anayasanın 100 üncü
maddesinde ifade olunan "Meclis bu istemi en geç 1 ay içerisinde
görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma
önergesini görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha
sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:
2. – Aydın Milletvekili Ali
Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, Partisine oy kazandırmak
amacıyla Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü yöneticilerine
verdiği talimatlar neticesinde Çay-Kur’u zarara uğratmak suretiyle
görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun
240 ve ilgili hükümlerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A.
Mesut Yılmaz hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/7)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çay, üretimi ve tüketimi ile insanımızın en önemli gelir
ve içecek maddelerinin başında gelmektedir. 1994 yılında
yapılan tespitlere göre ülkemizde, Doğu Karadeniz Bölgemizde Rize ve
civarında 554 222 dekar ruhsatlı, 208 626 dekar ruhsatsız olmak
üzere, toplam 776 848 dekarlık çaylık alan bulunmaktadır. Bu
geniş alan üzerinde 143 598 ruhsatlı, 56 932 ruhsatsız olmak
üzere, toplam 200 530 çay üreticisi vardır. Ülkemizin çay üretemi de 175
000 ton olup, bunun 135 000 tonu tüketilmekte, geri kalan kısmı da
dış ülkelere pazarlanmak suretiyle gelir temin etmeye
çalışılmaktadır.
Üretilen yaş çayı işleyen ve pazarlayan en büyük
kuruluş, hukukî yapısı KİT olan Çay İşletmeleri
Genel Müdürlüğüdür. İlgili Bakanlığı da dönemi
itibariyle Maiye ve Gümrük Bakanlığıdır. Çay
İşletmeleri Genel Müdürlüğü, bölgenin değişik
yerlerinde bulunan 45 adet yaş çay fabrikası ile kampanya döneminde
aldığı yaş çayı işlemektedir.
Çay fabrikaları, bölgenin iklim şartlarına göre
genellikle mayıs ayının değişik günlerinde üretime
başlamakta ve genel müdürlükçe kendilerine verilen kontenjan dahilinde
mevsimlik işçi almaktadırlar. 1991 yılında da kampanya 12
Mayıstan itibaren başlamıştır.
Teşebbüsün Tek-Gıda İş Sendikası ile imzalanan
1.1.1991 - 31.12.1992 tarihleri arasında geçerli olan toplu iş
sözleşmesinin 19/g madde ve fıkrası ile geçici olarak
alınan işçilerin en az bir kampanya süresince 120 gün
çalışacakları düzenlenmiştir. (Bu hüküm daha önceki
yıllarda yapılan toplu iş sözleşmelerinde de aynen
vardır.)
Geçmiş yıllarda 120 günlük en az çalışma süresinin
dolmasından sonra yaş çay yaprağı alımı
miktarı dikkate alınarak, toplu iş sözleşmesinde de yer
alan "işin azalması halinde işçi çıkarılması
genel müdürlükçe tespit edilecek prensiplere göre işlem
yapılır" hükmüne dayanarak devamlı işçi azaltılması
yoluna gidilmiş, bu amaçla da bazı fabrikalar kapatılarak
bunların aldığı yapraklar diğer fabrikalara
nakledilip, bu fabrikataların tam kapasiteyle çalışması ve
en yüksek iş veriminin sağlanması amacı güdülmüştür.
Böylece, kurum gereksiz masraf yapmaktan kurtularak bir ölçüde tasarruf tedbiri
olarak bu uygulamanın yapıldığı 1991 yılına
kadar gözlenmiştir.
1991 yılı Anavatan Partisi iktidarının Başbakan
Sayın Mesut Yılmaz ve ilgili Maliye ve Gümrük Bakanı da rahmetli
Adnan Kahveci'dir.
1991 yılında Yüce Meclis 20 Ekim 1991 günü erken genel seçim
yapılmasına karar vermiştir. Seçim kararının
alınmasından sonra 1991 yılı yaş çay alım
kampanyasında bu uygulama yapılmayarak Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu raporunda görüldüğü gibi mevsimlik işçinin hepsinin
120 günlük çalışma sürelerini Eylül ayında
tamamladıkları, bazı fabrikalarda Eylül Ekim aylarında
hiçbir üretim yapılmadığı halde kampanyanın sona
erdiği 25 Ekime kadar bütün işçiler
çalıştarılmıştır. Rakamsal olarak da 1990
yılına göre 1 Ekim tarihi itibariyle 8 981 işçi, 15 Ekim
itibariyle 13 849 işçi fazladan hiçbir üretim yapmamak üzere oturur yerde
maaş almıştır. 1991 yılında böylece kurumun
yaklaşık olarak 30 milyar Türk Lirası zarara
uğratıldığı gerek kurul teftiş raporlarında
gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında
görülmektedir.
Bu zarar niçin meydana getirilmiştir? Bunu
araştırdığımız zaman, erken genel seçime giden
ülkemizde, dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, sadece
partisine daha çok oy kazandırabilmek için, kurum genel müdürüne ve yönetimine
baskı yapmış ve talimat vermiştir. Kâr ve zararı kendisine
ait olan kuruluş, 1991 yılı itibariyle 50 milyar, bugünkü
rakamlarla 1 trilyon lira civarındaki zarar, çayın siyasete alet
edilmesi sonucu ülke ekonomisine fatura edilmiştir.
Diğer yönden, 1991 yılı için, 12 Mayısta
başlayan kampanyada, yaş çay fiyatları 1 235-1 310-1 385 TL
olarak açıklanmış ve uygulamaya konulmuştur. Erken genel
seçimin yapılmasına karar verildikten sonra bölgeye gelen ve 14
Eylülde Rize'de vatandaşa hitap eden dönemin Başbakanı Sayın
Mesut Yılmaz, seçimde 3 mebusluk verilirse, yaş çay
yaprağına açıklanan fiyatların üzerine 100 lira daha
artıracağını vaat eder. Üreticiden gelen tepki üzerine
Çayeli'ne geçen ve orada halka hitap eden Sayın Mesut Yılmaz,
açıklanan fiyatlara 100 TL artış yaptığını
belirtir. Tabiî ki, kurumun hukukî yapısı itibariyle, bunun geçerli
olabilmesi için, bu artış, yönetim kurulu karar defterinde tahrifat
yapılarak ağustos ayındaki kararlara eklendiği
iddiaları bölgede yaygın olarak konuşulmaya ve basında yer
almaya başlamıştır. İddiaların
doğruluğu halinde, kurum, bu yolla da 1991 yılı
değerleri ile 62,5 TL ek yük altına sokulmuştur.
Diğer yönden, erken genel seçim döneminde Başbakan ve
beraberindeki heyetler ve o bölgede çalışma alan ve bölgede bulunan
Yaşar Okuyan ve arkadaşları, günlerce ÇAYKUR'un tesislerinde
kalmış ve bunun için kuruma gerekli olan ödemeleri yapmaktan
kaçındıkları iddiaları da güncel dedikodular arasında
yer almıştır.
Böylece, dönemin Başbakanı Sayın Mesut
Yılmaz'ın baskı ve talimatları sonucu kurum milyarlarca
lira, bugünkü değeri itibariyle de 1 trilyonun üzerinde zarara
uğratılmıştır. Kurumun zarara
uğratılmasının tek sebebi, dönemin Başbakanı
Sayın Mesut Yılmaz'ın partisine oy kazandırmak
amacıyla kurum yöneticilerine baskıda bulunması ve talimat
veremesidir. Böylece, Sayın Mesut Yılmaz görevini kötüye
kullanmış olup, Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerinin
uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince Meclis soruşturması açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Gönül Saffet
Arıkan Bedük
Aydın Ankara
Fevzi Arıcı Mehmet
Gözlükaya
İçel Denizli
Nevfel Şahin Halûk
Müftüler
Çanakkale Denizli
Evren Bulut Mahmut
Yılbaş
Edirne Van
İsmail Karakuyu M.
Kemal Aykurt
Kütahya Denizli
Mustafa Zeydan Mehmet
Gölhan
Hakkâri Ankara
M. Ali Yavuz Ali
Günaydın
Konya Konya
Turhan Güven Mehmet
Batallı
İçel Gaziantep
Mustafa Küpeli Esat
Kıratlıoğlu
Adana Nevşehir
Nurhan Tekinel Mahmut
Duyan
Kastamonu Mardin
Mehmet Tatar Doğan
Baran
Şırnak Niğde
M. Fevzi Şıhanlıoğlu Salih Sümer
Şanlıurfa Diyarbakır
İrfettin Akar Hayri
Doğan
Muğla Antalya
Muzaffer Arıkan Hasan
Peker
Mardin Tekirdağ
Cemil Erhan Abdulbaki
Ataç
Ağrı Balıkesir
Mustafa Çiloğlu Tevfik
Diker
Burdur Manisa
Mustafa Dedeoğlu Faris
Özdemir
Muğla Batman
Haluk Yıldız Yusuf
Bahadır
Kastamonu Trabzon
Necati Çetinkaya Hasan
Denizkurdu
Konya İzmir
Zeki Ertugay Hasan
Karakaya
Erzurum Uşak
Ahmet Uyanık Hacı
Filiz
Çankırı Kırıkkale
İsmail Kalkandelen İsmail
Köse
Kocaeli Erzurum
Meral Akşener Necmettin
Dede
İstanbul Muş
Turhan Arınç Bahattin
Şeker
İzmir Bilecik
İ. Cevher Cevheri Bekir
Aksoy
Adana Çorum
Yusuf Bacanlı Mahmut
Nedim Bilgiç
Yozgat Adıyaman
Ergun Özkan Halil
Yıldız
Niğde Isparta
Ömer Bilgin Osman
Çilsal
Isparta Kayseri
Mehmet Sağlam Hasan
Tekin Enerem
Kahramanmaraş İstanbul
İlhan Aküzüm Mehmet
Köstepen
Ankara İzmir
Bahattin Yücel Tayyar
Altıkulaç
İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi
en geç 1 ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü
uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair
Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:
3. – İstanbul Milletvekili Zekeriya
Temizel ve 60 arkadaşının, Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin
kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77
nci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle devleti zarara
uğratarak görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin
TCK’nun 240 ve diğerilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla eski
Başbakan Tansu Çiller ve eski Maliye Bakanı İsmet Attila
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/8)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1. Konu
Devletin
yüksek güvenliği ve yüksek çıkarlarının isterleri,
kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri ile Yasa’da belirtilen
diğer maksat ve gayeler için kullanılması gereken
Başbakanlık Örtülü Ödeneğin 5.5 milyar lirasının, 1050
Sayılı Genel Muhasebe Yasası’nın 77 nci maddesine
aykırı olarak kullandıkları iddialarından dolayı,
Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile Eski Maliye Bakanı
İsmet Attila haklarında Anayasa’nın 100 üncü maddesi
uyarınca Meclis soruşturulması açılması istemi.
Söz konusu
istem, Başbakanlık Örtülü ödeneğinden yapılmış
harcamaların tümü dolayısıyla ilgililerin sorumluluklarının
soruşturulması değil, Örtülü Ödenekten
yapıldığı ileri sürülen ve kamuoyuna da yansıması
nedeni ile herhangi bir gizliliği kalmayan bir harcama nedeni ile
ilgililerin sorumluluğunun soruşturulması istemidir.
2. Konu ile
ilgili yasal düzenlemeler
2.1. Örtülü
Ödeneğin Kapsamı
Devletin
harcamalarını düzenleyen 1050 sayılı Genel Muhasebe
Yasası’nın 77 nci maddesi Örtülü Ödenek ve Haberalma Ödeneğini
düzenlemektedir. Bu hükme göre;
“Başbakanlık
Bütçesine konulan örtülü ödenek :
a)
Kapalı İstihbarat ve kapalı savunma hizmetleri için,
b) Devletin
Yüksek Güvenliği ve yüksek menfaatlerinin isterleri için,
c)Siyasî,
sosyal konularla, kültürel ve devletin itibarı alanlarında ve
olağanüstü hizmetlerin sağlanmasında Hükümet icapları
sayılan maksat ve gayeler için,
sarf edilir.
Örtülü
ödeneğin sarf yerinin ve hesaplarının nasıl tutulup tasfiye
edileceğinin ve hangi vesikaların halef olan zata
devrolunacağının tayin ve takdiri Başbakan’a aittir.
Örtülü
ödenek, Başbakanın ve ailesinin şahsi masraflarına ve siyasî
partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarına sarf olunamaz.
Gümrük ve
Tekel Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel
Komutanlığı bütçelerinin haber alma ödenekler, hizmetin
gerektirdiği ve ilgili Bakanın takdir edeceği gizli istihbarat
işlerine sarf edilir.
Başbakanlık
Bütçesindeki Örtülü Ödenek ile diğer Bakanlık ve dairelerin
bütçelerindeki haber alma ödeneklerinden yapılacak harcamalar,
Başbakan, Maliye Bakanı ve sorumlu Bakan tarafından imza
edilmiş kararnameye dayanılarak tahakkuk ettirilir. Merkez
saymanlığınca bu ödemelerin yapılması, kararnameyi
imza eden Bakanların yerlerini muhafaza etmelerine
bağlıdır.
Başbakanlığa
ve ilgili Bakanlıklara yeni atamalar yapıldığında,
evvelce görülmüş olan hizmetlerin
karşılığının ödenmesi yeni atananların
takdirine bağlıdır.”
Görüldüğü
üzere 77 nci madde iki tür ödeneği düzenlemektedir :Örtülü ödenek,
Haberalma ödeneği.
Haberalma
ödeneği sadece Gümrük Müsteşarlığı, Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının (A)
işaretli cetveline konulabilmekte ve ilgili Bakanların takdirine göre
sadece gizli haberalma işlerinde kullanılabilmektedir.
Yasa
maddesinin konumuz açısından önemli olan düzenlemeleri Örtülü
Ödeneğe ilişkin olan düzenlemeleridir.
Maddede önce
örtülü ödeneğin kapsam yönünden tanımı verilmiştir.
Maddenin (a), (b) ve (c) fıkralarında belirtilen bu kapsam
tanımı oldukça geniş ve belirsiz bir tanımdır. Hizmet
ve amaçları ifade etmekte kullanılan kavramlar da açık
değildir.
Özellikle
(c) fıkrasında yer alan siyasî, sosyal ve kültürel konular zaten
Devletin birçok Bakanlığı ya da kurumu tarafından görev
olarak üstlenilmekte ve Devlet Bütçesine de bunlarla ilgili olarak açıkça
ödenek konulmaktadır. Ya da bu işlevlerin görülmesiyle ilgili olarak
Kamu Kuruluşlarından ilgili kuruluşlara açıkça yardım
yapılmaktadır.
O halde bu
amaçlar için Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden harcama
yapılması, sadece, devletin genel siyaseti ve çıkarları
için zorunlu, ancak açıkça yapılmasının uluslararası
teamüllere aykırı bulunması, ya da bilindiğinde yararlanıcısını
zor durumda bırakarak hizmetin yapılmasını engelleyecek
olması durumlarında söz konusu olacaktır.
O halde
Devlet bütçesinin başka bir bölümünden açıkça yapılmasına
olanak bulunan, gerek Devletin Yüksek Güvenliği ve Yüksek Menfaatlerinin
isterleri için, gerekse (c) fıkrasında belirtilen hükümet
icapları sayılan maksat ve gayeler için Başbakanlık örtülü
ödeneğinden harcama yapılması maddenin amacına
aykırı olacaktır.
Kısacası
örtülü ödenekten harcama yapılabilmesi için olayı gizlemeyi gerektirecek
bir neden olması gerekir. Örneğin Atatürkçü Düşünce
Derneğine bina yaptırmak için yapılacak Devlet
yardımını gizlemeyi gerektirecek bir neden olamaz. Bu
yardım Devlet Bütçesinin ilgili bölümünden açıkça yapılabilir.
Örtülü
ödeneğin sarf yerleri konusunda Başbakan’a verilen takdir yetkisi,
Devlet Bütçesinden açıkça yapılabilecek harcamalar konusunda
kullanılamaz.
Devlet
Bütçesinden yapılabilecek ve gizlilik gerektirmeyen harcamaların
sırf kolaylık olsun diye örtülü ödenekten yapılması, takdir
yetkisinin kullanılması değil, bir yetkinin suiistimali sonucunu
doğurur.
Yasa, örtülü
ödenekten yapılacak harcamaları belirledikten sonra, örtülü
ödeneğin hiçbir şekilde kullanılamayacağı
alanları da “örtülü ödenek Başbakanın ve ailesinin şahsi
masraflarına ve siyasî partilerin idare, propaganda ve seçim
ihtiyaçlarına sarf olunamayacaktır.” diyerek ayrıca sayma
gereğini duymuştur. Böylece hiç değilse bu alanlarda duraksamaya
düşülmemesini kesinlikle önlemek istemiştir.
Bu düzenleme
Yasa’ya 1963 tarihinde 204 sayılı Yasa ile eklenilmiş ve
geçmişte yaşanan acı deneyimlerin bir daha tekrarlanmaması
amaçlanmıştır.
2.2. Örtülü
Ödeneğin Kullanılmasında Usul
Örtülü
ödenek Başbakanlık bütçesinin (A) işaretli cetvelinde yer
alacaktır.
Burada yer
alan ödenekler Başbakan ve Maliye Bakanı tarafından imzalanacak
özel bir kararnameye dayanaraktan tahakkuk ettirilecek ve saymanlık
tarafından ödenecektir.
Görüldüğü
üzere Örtülü ödenekten yapılacak ödemelerin tahakkuku normal kamu
giderlerinin tahakkukundan farklıdır.
Paranın
alınabilmesi için Başbakan ve Maliye Bakanı tarafından
imzalanmış bir kararnamenin olması gerekmektedir. Burada örtülü
ödeneğin kullanılmasında Maliye Bakanının
sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Örtülü ödenek kararnamesinin
Maliye Bakanı tarafından imzalanması yapılan
harcamanın 77 nci madde kapsamına giren bir harcama olduğunun
Maliye Bakanı tarafından da onaylandığı anlamına
gelmektedir.
Bu
kararnameye dayanarak hazırlanmış olan “tahakkuk müzekkeresi ve
verile emri” üzerine sayman parayı ilgilisine öder. Bu belge sadece Devlet
kasasından bir miktarın çıktığını gösterir.
Harcamanın içeriği konusunda bir açıklama taşımaz.
Nasıl Bütçe Yasasındaki örtülü ödeneğin 101.01.1.002.800 harcama
kaleminde gösterilmesinin, örtülü ödeneğinde bütçe yasasının (R)
cetvelinde açıklanmasının gizlilikle bir ilgisi yoksa, örtülü
ödenekten harcama yapıldığını gösteren tahakkuk
müzekkeresi ve verile emrinin de bir gizliliği yoktur. Sadece örtülü
ödenek için para çekildiğinin belgesidir. Gerektiğinde Devlet
kasasındaki azalmanın belgesi olarak ilgililere gösterilir.
Saymanın
bu tahakkuk evrakı üzerindeki incelemesi de istisnai bir incelemedir.
Sayman ödemeyi yaparken sadece tahakkuk kararnamesinin üzerinde imzası
bulunan Başbakan ve Bakanların görevde bulunup
bulunmadığını incelemekle yükümlüdür. Bakanlar görevde ise
ödemeyi yapar.
Örtülü
ödeneğin sarf yerinin ve hesaplarının nasıl tutulup tasfiye
edileceği ve hangi vesikaların halef olan zata
devrolunacağının tayin ve takdiri Başbakana aittir.
Dikkat
edilirse Yasada hesapların nasıl tutulup tasfiye edileceğinden
bahsedilmekte ancak bunun “şekli”, Başbakanın takdirine
bırakılmaktadır.
Hesaplarla
ilgili hiç kaydın tutulmaması ise bir takdir hakkı
kullanımı olarak değerlendirilemez.
Devlet
sırrı oluşturanlar bu sırları kendileri gibi saklamak
yükümlülüğünde olanlara vermek suretiyle de sırları
açıklamış olmazlar.
Yasa bu
düzenlemeyi yapmakla örtülü ödenek ile ilgili işlemlerin de, istisnai bir
şekilde de olsa bir disiplin içerisinde yürütülmesine olanak
tanımıştır. Bu nedenle Başbakanların da takdir
edecekleri bir yöntemle örtülü ödeneklerinin kayıtlarını tutup
ve tasfiye etmek ve gerekenleri de kendileri gibi sır saklamak zorunda
olanlara anlatmak zorunlulukları vardır.
Nitekim eski
Başbakanlar bu konuda takdir ettikleri usulleri kamuoyuna açıklamışlar
ve bu alanda yerleşmiş bir uygulamanın varlığına
dikkat çekmişlerdir.
Örtülü
ödeneğin kullanımındaki usul açıklamalarını
bitirmeden önce bir konuyu daha yüce Meclisin bilgilerine sunmak istiyoruz.
Başbakanlar
Yasanın kendilerine sağladığı takdir yetkisine
dayanaraktan örtülü ödeneğin tamamını bir kararname ile çekme
hakkına sahip midirler?
Bu sorunun
tartışılması hem Başbakanın sorumluluğu hem
de kararnameyi imzalayan Maliye Bakanının sorumluluğu
açısından önemli olmaktadır.
Düşüncemiz
Yasanın böyle bir olanak tanımadığıdır. Yasa “..
örtülü ödenekten... yapılacak harcamalar Başbakan ve Maliye
Bakanı tarafından imza edilmiş kararnameye dayanılarak
tahakkuk ettirilir” demektedir. Yani Başbakan, Maliye Bakanına da
imzalattırarak, tek kararname ile tüm örtülü ödeneği (eğer
tamamını bir defada harcayacak bir konu söz konusu değilse),
çekip parça parça harcama olanağına sahip değildir.
Başbakan örtülü ödenekten harcamaya gereksinim duyduğunda Maliye
Bakanı ile birlikte bir kararname hazırlayacak ve gerekli miktarı
çekecektir.
Aksi
takdirde yasa örtülü ödenekten yapılacak harcamalar için tahakkuk
kararnamesi hazırlanmasından bahsetmez, bütçeye konulan ödeneğin
tek tahakkuk müzekkeresi ve verile emri ile ödenmesini öngörürdü.
2.3. Örtülü
Ödeneğin Kaynakları
Başbakanlık
Örtülü ödeneğinin temel kaynağı her yıl bütçesinde
Başbakanlık bütçesinin 101.01.1.002.800 harcama kalemine konulan
ödenektir. “1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesine tabi hizmetler”
açıklaması ile 1995 yılı bütçesinde 15 milyar lira olarak
görülen bu ödenek 1996 yılı bütçesinde 30 milyar olarak yer
almaktadır.
Başbakanlık
Örtülü ödeneğinin ikinci kaynağı ise Tanıtma Fonu
Kurulmasına ilişkin 3230 sayılı Yasa’nın 4 ncü
maddesidir. Bu hükme göre tanıtma fonunda toplanacak paranın % 20’si
bir yandan bütçeye gelir, öte yandan da Başbakanlık bütçesinin ilgili
tertibine (1050 sayılı Kanunun 77 nci maddesine tabi hizmetler için)
Maliye ve Gümrük Bakanlığınca ödenek kaydolunacaktır.
Örtülü
ödeneğin 3 üncü kaynağı ise Maliye Bakanlığı
yedek ödeneğinden yapılan aktarmalardır. Her yıl bütçe
Yasası ile ayrılan örtülü ödeneğin yeterli olmaması halinde
gerekli tutarlar örtülü ödeneğe aktarılmaktadır.
Gerek yedek
ödenekten gerekse tanıtma fonundan örtülü ödeneğe aktarılan
paralar konusunda da şu aşamada bilgi sahibi olmamakla birlikte bu
konuda gerekli bilgiler sağlandığında Meclise
sunulacaktır.
3.
Soruşturma konusunun açıklanması
Yukarıda
açıklanmaya çalışıldığı üzere çok özel ve
gizli hizmetler için kullanılmak üzere ayrılan ve
Başbakanın ve ailesinin özel masraflarına ve siyasî partilerin
idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında hiç bir şekilde
kullanılamayacak olan Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden bir
miktarın (5,5 milyar lira) bazı şaibeli kişilere Başbakan
tarafından ödettirildiği 14.5.1996 günlü gazetelerle kamu oyuna
yansımıştır.
Demokratik bir ülkede böyle bir yayın üzerine yapılması
gereken denetimle görevli demokratik kurumların harekete
geçmesidir.Eğer bu yayın dokunulmazlığı olan
kişiler hakkında ise ve ciddî bulunuyorsa bu halde TBMM’nin Anayasal
Denetim mekanizmalarını harekete geçirme zorunluluğu
vardır.
Söz konusu olay yasal olarak örtülü ödenekten yapılması
olanaklı olmayan bir harcamanın bu ödenekten
yapıldığının iddia edilmesidir. Gazete haberine göre
Başbakan Tansu Çiller kendisini emekli Orgeneral Necdet Öztorun olarak
tanıtan ve seçimlerde Anavatan Partili 30 000 seçmeni Doğru Yol
Partisine transfer etme garantisi veren bir dolandırıcıya
yapacakları masrafları karşılamak için 5,5 milyar lira
ödenmesi talimatını vermiş ve bu talimat Örtülü Ödeneği
kullanma sorumluluğu kendisine verilen Akın İstanbullu
tarafından yerine getirilmiştir.
Eğer olay gerçek ise Başbakan Tansu Çiller ile örtülü ödenek
tahakkuk kararnamesini imzalaması gereken Maliye Bakanı İsmet
Attila 1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesinin 3 üncü
fıkrasına aykırı olarak bir işlem
gerçekleştirmişlerdir. Bu eylemin Türk Ceza Kanununa göre ne tür bir
suçu oluşturduğu ileriki bölümlerde
tartışılacaktır. Bu tartışmalara geçmeden önce
olayın ayrıntılı açıklamasının ve neden
inandırıcı bulunarak soruşturma açılmasını
gerekli bulduğumuzun izahına geçmek istiyoruz.
Olayın ayrıntılı açıklamasına geçmeden
önce bir konuyu altını çizerek bir daha dikkatlerinize sunmak
istiyoruz.
Soruşturulmasını istediğimiz konu
Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin nerelerde kullanıldığı
değildir. Soruşturulmasını önerdiğimiz konu
Başbakanlık Örtülü Ödeneğinden yasaya aykırı olarak
yapıldığı idda edilen ve kamuoyunda da duyulmuş olan
bir harcamanın soruşturulmasıdır.
3.1. Olayın Ortaya Çıkması
Kamuoyunda örtülü ödenek tartışmaları 11.5.1996 tarihli
HürriyetGazetesinde “İşte 500 Milyarın Belgesi’’
başlığı ile yayınlanan ve bu miktarın bütçeden
örtülü ödenek için çekildiğini belgeleyen tahakkuk müzekkeresi ve verile
emrinin kopyasının yayınlanması ile
başlamıştır. (Ek. 1).
Yukarıda açıklanan nedenlerle bu konunun
tartışmasına girmiyoruz.
Ancak 12.5.1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde Sayın Emin
Çölaşan imzalı ve “Örtülü Ödenek İşi Büyüyor’’
başlıklı köşe yazısında eski Başbakan
Sayın Tansu Çiller’e örtülü ödenekle ilgili bazı sorular
yöneltilmekte ve bu bağlamda; S. P. isimli bir şahsın eski
Başbakan Sayın Tansu Çiller’i örtülü ödenekte, emekli Orgeneral
Necdet Öztorun ismiyle arayıp, dolandırıp
dolandırmadığı, dolandırıcılığın
nitelikleri de açıklanarak sorulmakta ve açıklama istenilmektedir.
(Ek. 2).
Aslında olay Selçuk Parsadan adlı
dolandırıcının, daha önceleri birlikte
çalıştıkları ve sanatçı Perihan Savaş adına
para toplayan, Nafiye Öney’i, aralarının bozulması üzerine ihbar
etmesiyle ortaya çıkmaktadır. Nafiye Öney bu ihbardan sonra
tutuklanınca Asayiş Şubesi Dolandırıcılık
Masasındaki yetkililere 5-6 Nisan 1996 tarihinde verdiği ifadede,
kendi bildiklerini de anlatmakta ve Selçuk Parsadan’ın, Sayın Tansu
Çiller’i kandırarak örtülü ödenekten bir miktar para
aldığını ihbar etmektedir.
Bu haberler 14.5.1996 tarihli Milliyet ve Hürriyet Gazetelerinin
manşetlerinden verilmekte, belli başlı gazetelerde de yer
almaktadır. Hürriyet Gazetesi, olayı, Sayın Çölaşan’ın
ortaya çıkardığını da belirterek “Pes
doğrusu, Örtülü Ödenekten
Dolandırıcıya para verilmiş’’ (Ek. 3),
başlığı ile duyurulurken Milliyet Gazetesi olayı;
“Örtülü Komedi, 500 milyar liralık örtülü ödenek
tartışmasına bir dolandırıcının da adı bulaştı
:Çiller’den 5,5 milyar lira aldım” başlığı ile
duyurmaktadır (Ek. 4).
Olayın doğrulanması ise 14 Mayıs 1996 tarihli
Hürriyet Gazetesinin 26 ncı sayfasında yer alan ve “Çiller Emretti
Verdim” başlıklı habere göre Başbakanlık Özel Kalem
Müdürü Akın İstanbullu tarafından yapılmaktadır (Ek.
5).Gazete haberine göre İstanbullu; “Necdet Öztorun ismiyle sayın
Başbakanla konuşmuşlar. Ancak bu para kahvehane
toplantıları yaparak DYP için çalışsınlar diye
değil, kurdukları Atatürk ile ilgili bir derneğe bina için
verildi”, demektedir.
Aynı konu 13.5.1996 tarihli Sabah Gazetesinin Sabah Diyor ki...
başlıklı köşesinde sayın Güngör Mengi imzalı
yazıda da konu edilmekte ve Sayın Mengi, olayın Çiller’in özel
kalem müdürü Akın İstanbullu’nun açıklamaları ile
netleştiğini söyleyerek; Sayın Akın İstanbullu’nun
“Ancak bu para, iddia edildiği gibi kahvehane toplantıları
yaparak DYPiçin çalışsınlar diye değil kurdukları
Atatürkçü bir derneğe merkez binası almaları amacı ile
verildi’’ dediği belirtilmektedir. Sayın Mengi yazısının
devamında “Akın İstabullu’nun bu beyanı ile Devletin
dolandırıldığını kabul ederken, kendisinin emir
kulu olduğunu ima ediyor ve ver dediler verdim demeye getiriyor”
demektedir (Ek. 6).
Olay hem yazılı hem de görsel basında
ayrıntısı ile tartışılmaya
başlamış, olayın faillerinden olan ve
dolandırıcılıktan sabıkalı Selçuk Parsadan ile
Mukadder Balkan 16.5.1996 tarihinde Show Televizyonunda yayınlanan “Arena”
programında olayı ayrıntısı ile açıklayarak
kamuoyu önünde suçlarını kabul etmişlerdir.
Daha sonraki günlerde ise Akın İstanbullu önceki
beyanlarını inkâr yoluna giderek parayı vermediklerini
söylemiştir.
Ancak olayın olduğunu kamuoyu önünde ikrar eden iki fail, bu
beyanlara ilişkin program kayıt bantları, olayın
delillendirilmesi için verilmiş Banka isimleri, basının ses
bantları ile belirlediği ve olayı kabullenen Akın
İstanbullu’nun itirafı (Ek. 7. 16.5.1996 tarihli Hürriyet
Gazetesindeki Sayın Emin Çölaşan imzalı yazı), olayın
ciddî olarak soruşturulması gereken bir olay olarak ortaya
çıktığını göstermektedir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar gereği ciddî olarak
soruşturulması gereken olayın, yazılı ve görsel
basında çıkan tüm haberlerin birlikte değerlendirilmesi
sonucunda, aşağıdaki gibi cereyan ettiği tahmin
edilmektedir:
Selçuk Parsadan adlı dolandırıcı emekli Orgeneral
Necdet Öztorun olduğunu söyleyerek eski Başbakan Tansu Çiller’e
telefon etmekte ve emekli ve muvazzaf subay ve astsubayların örgütlenerek
Kemalistler Merkezi diye bir merkez kurduklarını, seçimde DYPiçin
çalışacaklarını ve ANAP’ın 30 000 oyunu DYP’ye
aktaracaklarını, ancak paralarının
olmadığını söyleyerek yardım istemektedir.Sayın
Tansu Çiller bu yardımı kabul ederek özel kalem müdürüne talimat
vereceğini ve parayı gelip alabileceklerini söylemektedir.
Bunun üzerine Mukadder Balkan Başbakanlığa gelerek
birinci defada 3 milyar, ikinci defa ise 2,5 milyar olmak üzere 5,5 milyar
lirayı almaktadır.
Özel Kalem Müdürü bu olayı başlangıçta doğrulamakta
ve paranın seçimlerde DYP için çalışma
karşılığı değil Kemalistler Merkezine bina
yapımı için verildiğini kabul etmektedir.
Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’de böyle bir konuşmanın
olduğunu ancak para verilmediğini söylemekte, daha sonra para
verildiği konusu da Akın İstanbullu tarafından inkâr
edilmektedir.
3.2. Olayın Yasalar Karşısındaki Durumu
Yukarıda ayrıntısı ile
anlatıldığı üzere eski Başbakan Tansu Çiller’in örtülü
ödenekten Selçuk Parsadan adlı dolandırıcı ve
arkadaşlarına 5,5 milyar lira verdikleri iddiası oldukça ciddî
bir iddiadır.
Konu ile ilgili olarak;
1. İstanbul Asayiş Şubesi
Dolandırıcılık masası
tarafından alınmış Nafiye Öney’in ifadesi,
2. Selçuk Parsadan’ın televizyon aracılığı ile
ve değişik gazetecilere yaptığı, bantlarda
kayıtlı, itirafları,
3. Mukadder Balkan’ın paranın alınması ve
kullanılması ile ilgili olarak banka ve yer belirterek
yaptığı televizyondaki itirafları, daha sonra
savcılıkta verdiği ifadesindeki itirafları,
4. Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller’in kendisini emekli
Orgeneral Necdet Öztorun olarak tanıtan kişi ile
konuştuğunu kabul eden ve basında çıkan demeçleri,
5. Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Akın İstanbullu’nun
belirtilen ismi kullanarak gelen kişilere bu ödemenin
yapıldığına ilişkin gazetecilere
yaptığı ve teypte kayıtlı olduğu belirtilen
ikrarı,
olayın soruşturulmasını zorunlu
kılmaktadır.
Soruşturma sonucunda, ciddiyetinden kuşku
duymadığımız tüm bu verilere karşın, böyle bir paranın
ödenmediği ortaya çıkarsa, ilgililer aklanacak ve TBMM de, kamuoyunu
çok rahatsız eden bir konuda, görevini yerine getirmenin
kıvancını yaşayacaktır.
Soruşturma sonucunda örtülü ödenekten 5,5 milyar liranın
ödendiği kanıtlanır ise örtülü ödeneğin kullanımında
yasalara aykırı bir uygulamanın yapıldığı
saptanmış olacaktır.
Yukarıda da açıklandığı üzere örtülü ödenekten
bu tutarın ödenmesinde iki neden ileri sürülmektedir.
1. Selçuk Parsadan “kendini emekli Orgeneral Necdet Öztorun olarak
tanıtarak, 24 Aralık seçimleri öncesinde İstanbul’da siyasî
çalışma yapacaklarını, ANAP’tan DYP’ye en az 30 000 oy
aktaracaklarını, bu iş için paraya gereksinim
duyduklarını söyleyerek Başbakan Tansu Çiller’den para
istediğini ve Sayın Tansu Çiller’inde para vermeyi kabul ederek Özel
Kalem Müdürü Akın İstanbullu’ya bu konuda emir verdiğini
söylemektedir.
Yani paranın, bir siyasî partinin propaganda ve seçim ihtiyacı
için verildiğini ileri sürmektedir.
2. Akın İstanbullu ise Öztorun adı ile kendilerini arayan
bir kişiye Başbakan Tansu Çiller’in talimatı ile bir para
verdiklerini doğrulayarak, ancak bu para iddia edildiği gibi
kahvehane toplantıları yaparak DYPiçin çalışsınlar
diye değil, kurdukları Atatürkçü bir derneğe merkez binası
almaları amacıyla verildi demektedir.
Yani örtülü ödenek parasının, gizlenmesine gerek olmayan bir
amaç için kullanıldığı ileri sürülmektedir.
Sonuç olarak, örtülü ödenek parası ya yasanın öngörmediği
bir amaç, ya da gizli olarak yapılmayı gerektirmeyen bir amaç için
harcanmış bulunmaktadır.
İddia ve ikrarın ortak noktası, örtülü ödenekten,
kendisini emekli general Necdet Öztorun olarak tanıtan bir kişiye,
5,5 milyar lira ödendiğidir.
Amaç belirtilenlerden hangisi olursa olsun, örtülü ödenekten bu amaçlar
için yapılan bir harcama 1050 sayılı Yasanın 77 nci
maddesine aykırıdır.
Soruşturma önergemizin 2.2 nolu bölümünde de açıklanmaya
çalışıldığı üzere, birinci neden ile örtülü
ödenekten harcama yapılması,
1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesinin 3 üncü
fıkrasına, ikinci nedenle ödeme yapılması da 1 inci
fıkrasına aykırıdır.
Yasanın bu açık hükmüne uymayarak Örtülü Ödenekten 5,5 milyar
liranın harcanmasına neden olanların bu eylemleri ise TCK’nun
240. maddesinde tanımlanan görevi suiistimal suçunu
oluşturmaktadır.
Soruşturma önergemizin 2.1 nolu bölümünde
açıklandığı üzere örtülü ödenekten harcama, Başbakan
ve Maliye Bakanı tarafından ortak olarak imzalanmış, bir
kararnameye dayanılarak yapılmaktadır.
Bu nedenle söz konusu fiilde eski Başbakan Tansu Çiller ile eski
Maliye Bakanı İsmet Attila’nın ortak sorumlulukları
bulunmaktadır.
4. Sonuç ve istem
Yukarıda açıkladığımız
nedenlerle Başbakanlık örtülü ödeneğinden 5,5 milyar lirayı
1050 sayılı Yasanın 77 nci maddesine aykırı olarak
harcadığı iddia edilen, eski Başbakan Sayın Tansu
Çiller ile harcama kararnamesinde imzası bulunması gereken eski
Maliye Bakanı İsmet Attila haklarında, TCK. nun 240 ve
diğer ilgili maddelerine giren fiilleri olup
olmadığını belirlemek amacıyla, Anayasanın 100 ve
İçtüzüğün ilgili maddeleri gereğince, Meclis
soruşturması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
Zekeriya
Temizel Hüsamettin
Özkan
İstanbul İstanbul
Mümtaz
Soysal Erol
Karan
Zonguldak
Karabük
Zerrin
Yeniceli Bülent
Tanla
İzmir
İstanbul
Ahmet
Tan Bayram
Fırat Dayanıklı
İstanbul Tekirdağ
Necdet
Tekin Hikmet
Aydın
Kırklareli
Çanakkale
Cihan
Yazar Mehmet
Aydın
Manisa İstanbul
Ayhan
Gürel Metin
Bostancıoğlu
Samsun
Sinop
Fikret
Uzunhasan Emin
Karaa
Muğla Kütahya
Yalçın
Gürtan Bekir
Yurdagül
Samsun Kocaeli
Erdal
Kesebir Sema
Pişkinsüt
Edirne Aydın
Necati
Albay Mehmet
Yaşar Ünal
Eskişehir
Uşak
İbrahim
Yavuz Bildik Hadi
Dilekçi
Adana Kastamonu
Abdulbaki
Gökçel Ali
Günay
İçel
Hatay
Hayati
Korkmaz Hasan
Gülay
Bursa Manisa
Çetin
Bilgir Mustafa
İlimen
Kars Edirne
Mustafa
Güven Karahan Tuncay
Karaytuğ
Balıkesir Adana
Hikmet
Sami Türk Erdoğan
Toprak
Trabzon İstanbul
Mustafa
Yılmaz İhsan
Çabuk
Gaziantep Ordu
Kazım
Üstüner Mehmet
Tahir Köse
Burdur İstanbul
Fikret
Ünlü Ali
Ilıksoy
Karaman Gaziantep
Atilla
Mutman Müjdat
Koç
İzmir Ordu
Hakan
Tartan Ali
Rahmi Beyreli
İzmir
Bursa
Ahmet
Piriştina Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
İzmir
Bartın
Hasan
Gemici Abdullah
Turan Bilge
Zonguldak Konya
Tahsin
Boray Baycık Mahmut
Erdir
Zonguldak Eskişehir
Metin
Şahin Arif
Sezer
Antalya Adana
Aydın
Tümen Kubilay
Uygun
Ankara Afyon
Fevzi
Aytekin Teoman
Akgür
Tekirdağ
Sakarya
Ziya
Aktaş Mehmet
Cevdet Selvi
İstanbul İstanbul
HilmiDeveli Şerif
Çim
Denizli Bilecik
Şükrü Sina Gürel
İzmir
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan, "Meclis, bu
istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü
uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair
Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:
4. – Aydın Milletvekili Ali
Rıza Gönül ve 61 arkadaşının, bakan ve başbakan olarak
görev yaptığı yıllarda kanuna veya genel ahlaka
aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı
ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili
maddelerine uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz
hakkında Meclis Soruşturması açılmasına ilişkin önergesi
(9/9)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Demokratik parlamenter düzende yönetimin dürüst, yönetimin şeffaf
olduğu kadar siyasal iktidarı elinde bulunduran yöneticilerin de
dürüst ve açık olması esastır. Halk, yani yönetilenler güç
sahibi yöneticilerini haklı olarak sahip olduklarına karşı
bir merak içinde bulundukları gibi edindikleri her türlü servetin hukukî
kaynağı konusunda bilgilenmek istemektedirler. Bu, yöneten
kişilerin bir ölçüde aklanması ve ne ölçüde yönetime sahip olmakta
haklı olduklarını gösteren kriterdir. Hadise, servet
düşmanlığı değildir. Hadise, kamuoyunun kendisini
yönetecek veya yöneten kişilerin servet edinirken yasaların ve genel
ahlak kurallarının içinde kalıp kalmadıklarını
öğrenmek ihtiyacıdır.
53 üncü Hükümetin Başbakanı Sayın A. Mesut Yılmaz,
eşi Berna Yılmaz ve kardeşi Mehmet Turgut Yılmaz’ın
edinmiş oldukları gayrimenkul, menkul, hisse senedi, mücevherat ve
tüm hak ve alacakları konusunda gerek basında gerekse kamuoyunda
zaman zaman bir takım eleştiriler, iddia ve ithamlar ve hatta yasalara
aykırı edinilen servetin gizlendiği dedikoduları ve
isnatlar yer almaktadır.
Bu isnatlar arasında adı geçen A. Mesut Yılmaz, M. Turgut
Yılmaz ve Berna Yılmaz’ın bu serveti edinirlerken Sayın A.
Mesut Yılmaz’ın 1985 sonrası yüklendiği Bakanlık ve
Başbakanlık görevlerinde yetkisini kötüye kullandığı,
siyasal gücünün servet edinmede önemli rol oynadığı böylece
illiyet bağının doğduğu geçmektedir.
Şüphesiz, ailenin tüm servetini ve iktisap sebeplerini burada tek
tek saymamız mümkün değildir. Ancak, başlıklar itibariyle
ele aldığımızda :
1. Transalkım Nakliyat Şirketi 10 Nisan 1980 tarihinde
Almanya’da kurulmuştur. Tescil işlemi 5 Aralık 1980 günü
tamamlanmış ve 1985 yılına kadar Ahmet Mesut Yılmaz ve
Claudia Yılmaz denetiminde bulunan şirket Herbert Bader isimli bir
kişiye devredilmiştir. Devir tarihi dikkat çekicidir. Siyasî
polemiğe malzeme konusu olmaması için Yılmaz ailesinin siyasete
atılması gündeme geldiğinde adı geçen kişiye
devredilerek kâğıt üzerinde Yılmaz soyadı ortadan kaldırılmıştır.
İddiaya göre Herbert Bader bu şirkette çalışan muhasebecidir.
Kendi halinde emeği karşılığı yaşayan bir
Alman vatandaşıdır. İddialara göre bu şirketin 1980
yılında kuruluşu için Ludwigsburg kasabasındaki bankaya
bloke edilen kuruluş sermayesi 50 bin D.M. nasıl temin
edilmiştir? Almanya’daki şirketin sermayesi Türkiye
çıkışta olduğuna göre kâr ve zararları hazineye
deklare edilmiş midir? Kazançlar Türkiye’ye getirilmiş midir? Yoksa,
Almanya’da mı tutulmuştur?Kamuoyu haklı olarak bunların
cevaplarını aramaktadır. Ayrıca, Sayın A. Mesut
Yılmaz’ın Dışişleri Bakanlığı
yaptığı dönemde, Almanya’da Türkiye’ye gerçekleşen
Silahlı Kuvvetlerin yedek parça ve malzemelerinin taşınması
olayının Transalkım tarafından
yapıldığı ve bunun da Bakanlık gücünün
kullanılarak gerçekleştirildiği, böylece kazanç temin
edildiği iddiaları yer almaktadır.
A. Mesut Yılmaz ve ailesinin Almanya’nın Köln kentindeki
Sparkasse Bankası nezdinde
* 9206905
* 650017015
* 805572
ve
* 50039775
nolu hesaplarda milyonlarca mark hesaplarının bulunduğu,
ancak Alman Kanunları uyarınca, Almanya’da ikamet izni bulunan
kişilerin açtırabildiği bu tür hesaplara hangi tarihte kimin ne
miktarda para yatırdığı, imza yetkisinin kimlerde
olduğu, banka havalesi yapan kişi ve kurumların isimlerinin
gizlenerek servetin kaynağının örtülmek istendiği
iddiaları ciddî kuşkuların doğmasına sebep
olmaktadır.
2. Delta Deri ve Tekstil Fabrikası Yılmaz ailesine aittir.
Şüphesiz ortakların hisselerinin değiştirilmesi edinilen
yeni servetler üzerinde malik isimlerinin bulunmaması normaldir. Burada
önemli iddia şudur ki, Delta Deri Giyim A.Ş.’nin yerleştiği
sahanın hazineye ait olduğu, Sayın A. Mesut Yılmaz’ın
siyasî gücünden faydanılarak millete ait arazinin işgal ve gasp
edildiği gerçekten İstanbul Maltepe ilçesinde bulunan 2 pafta, 2 574
ada, 12 - 15 parsel nolu taşınmazlar, hazinenin mülkiyetindedir. Her
ne kadar 17 Aralık 1994 tarihli tutanakta tel örgülerin söküldüğünün
tespit edildiği ifade ediliyor ise de, şirketin bu
taşınmazlar üzerindeki kullanma iradesinin devam ettiği ve taşınmazlar
üzerindeki fiili faydalanmanın, Başbakanın siyasal gücünden
kaynaklandığı böylece kullanma
karşılığı haksız menfaat temin edildiği
basında yer alan iddialar arasındadır. Zaten bu şirketin
Katma Değer Vergilerini ödemediği bununla ilgili İstanbul 9 uncu
Vergi Mahkemesinin kararının bulunduğu, 1991-1992
yılları arasında Delta Dış Ticaret üzerinden
yapılan Transalkım Uluslararası Nakliyat Şirketinin
adlarının hayalî ihracaata karıştığı, yine;
1991-1992 yılları arasında Düsseldorf Gümrük Takip
Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosyada Yılmaz ailesinin
denetimindeki ve aralarında Delta Dış Ticaretin de
bulunduğu 14 şirket tarafından toplam 80 milyon 59 bin 511 D.M.
tutarında hayalî ihracaatın gerçekleştiği iddiaları
yer almaktadır.
Bir diğer önemli iddia da Sayın A. Mesut Yılmaz’ın
Finansbank hisselerini gizlediğidir. 25 Ocak 1995 tarihinde bir gazetede
yayınlanan habere göre Sayın A. Mesut Yılmaz’ın kurucu
ortak olduğu, bunun kardeşi M. Turgut Yılmaz tarafından
doğrulanarak A. Mesut Yılmaz’ın hisselerinin satılarak bir
ilkokula bağış yapıldığı beyanı yer
almaktadır. Sahip olunan kurucu ortaklık hisselerinin edinilmesi
bizzat yasa gereği noter marifetiyle tamamlanacak işlemlerin bizzat
ilgilisince imzalanması ile tekemmül eder. Satış emrinin de yine
bu prosedür içinde olması gerekir. “Haberim yok tu” beyanı yasal
mazeret teşkil etmez. Burada önemli olan husus şudur; Sayın A.
Mesut Yılmaz Finansbank’a ait hisselerini mal beyanında
göstermemiştir. Bu ise suç teşkil etmektedir. Tabiî ki, bu hal, acaba
Sayın A. Mesut Yılmaz’ın haberinin olmadığı
başka şirket ve kuruluşlarda hissesi var
mıdır?Sorusunu çağrıştırmaktadır.
3. İstanbul Eminönündeki Beyaz Saray İşhanındaki
aile mensuplarının sahip oldukları mülkiyet hisselerinin
edinilmesi konusunda basında bir çok iddialar yer almış ve
şu an Başbakan Sayın A. Mesut Yılmaz’ın Ankara’da
oturmakta bulunduğu muhteşem evin bir iş sahibi müteahhide ait
bulunduğu Bodrum’da yapılmakta olan süper villanın iktisap ve
inşaatından bir takım şaibelerin yer aldığı
da basında geçen haberler arasındadır. Kamuoyu haklı olarak
Başbakan Sayın A. Mesut Yılmaz’ın eşinin ve
kardeşinin sahip olduğu servetin iktisabı hakkındaki
kuşkuların giderilmesi şüphesiz gereklidir.
4. Yine, basında yer alan bazı haberlere göre A. Mesut
Yılmaz’ın Devlet Bakanlığı ve
Başbakanlığı dönemlerinde Akfa grubuna usulsüz kredi
kullandırdığı bu yönde teşvik
sağladığı hatta Yılmaz ailesinin Akfa grubunun gizli
ortağı olduğu diğer yönden Sayın A. Mesut
Yılmaz’ın Başbakanlığı sırasında
Tekel’in Almanya Distiribitörlüğünü verdiği Aydın
Yardımcı’nın halen Turgut Yılmaz ile ortak
çalışmakta olduğu iddiaları basındaki haberler
arasındadır. Özellikle, şirketin içki pazarlama bölümü
doğrudan Sayın A. Mesut Yılmaz’ın talimatı ile
ANAPİstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Ekrem Şahin’e
verilmiştir, denilerek her iki konuda Sayın A. Mesut Yılmaz ve
M. Turgut Yılmaz’ın bu şirketlerde gizli hisselerinin
olduğu ve gelir elde ettikleri yine basında yer almaktadır.
5. Tabiî ki, basında daha başka iddialar da yer
almaktadır. Bu konularda kamuoyu, haklı olarak Conrat Oteline
Yılmaz ailesi ortak mıdır?Ortaksa iktisap sebebi nedir?
Almanya’daki sahip olunan mal sade Alman aile kızı olan Sayın
Claudia Yılmaz’a veraset yoluyla intikal eden bir servetin
uzantısı mıdır?
Turgut Yılmaz’ın Tekstil Banktaki büyük ortak olduğu,
Berna Yılmaz’ın ve ailenin genellikle gayrimenkul yerine menkul mal
edinmeyi tercih ettiği, böylece servetin büyük kısmını
gizlemenin daha kolay olduğu iddia ve isnatları kamuoyunda
tartışılmaktadır.
Kısaca ifade edildiği üzere basındaki ve kamuoyunda yer
alan haberlere göre aileden intikal etme servetin bulunmadığı
Sayın A. Mesut Yılmaz, Berna Yılmaz ve M. Turgut
Yılmaz’ın bugün çok büyük servet sahibi oldukları, bu servetin
edinilmesinde Bakan ve Başbakan olarak görev yapan Sayın A. Mesut
Yılmaz’ın görevini kötüye kullandığı edinilen servetin
bundan kaynaklandığı, mal bildiriminde bulunmamak kaydıyla
servetin gizlendiği böylece illiyet bağının
doğduğu nedenle 3628 sayılı Yasa ve TCK’nun 240 ıncı
maddesi ve ilgili hükümlerinin uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince Meclis Soruşturması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
Ali Rıza Gönül Saffet
Arıkan Bedük
Aydın Ankara
Mehmet Gözlükaya Fevzi
Arıcı
Denizli İçel
Nurhan Tekinel Cihan
Paçacı
Kastamonu Elazığ
İsmail Köse Mustafa
Zeydan
Erzurum Hakkâri
Ömer Demir Haci
Filiz
Kırşehir Kırıkkale
Hasan Karakaya Mustafa
Dedeoğlu
Uşak Muğla
Faris Özdemir Hayri
Doğan
Batman Antalya
Yusuf Bacanlı Doğan
Baran
Yozgat Niğde
Mustafa Çiloğlu İ.
Cevher Cevheri
Burdur Adana
Mustafa Küpeli Tayyar
Altıkulaç
Adana İstanbul
Hasan Tekin Enerem İrfan
Demiralp
İstanbul Samsun
İsmail Kalkandelen Bahattin
Yücel
Kocaeli İstanbul
Turhan Arınç Evren
Bulut
İzmir Edirne
Tevfik Diker Abdülkadir
Cenkçiler
Manisa Bursa
Hasan Denizkurdu Esat
Kıratlıoğlu
İzmir Nevşehir
Mahmut Duyan Cevdet
Aydın
Mardin Yalova
Cemil Erhan Bayar
Ökten
Ağrı Şırnak
Bekir Aksoy M.
Kemal Aykurt
Çorum Denizli
Mahmut Nedim Bilgiç Hasan
Ekinci
Adıyaman Artvin
Hasan Peker Mehmet
Köstepen
Tekirdağ İzmir
Osman Çilsal Ergun
Özkan
Kayseri Niğde
Nevfel Şahin Abdülbaki
Ataç
Çanakkale Balıkesir
Şamil Ayrım Bahattin
Şeker
Iğdır Bilecik
İrfettin Akar Necmi
Hoşver
Muğla Bolu
Mehmet Ali Yavuz Ali
Günaydın
Konya Konya
Ömer Bilgin M.
Fevzi Şihanlıoğlu
Isparta Şanlıurfa
Zeki Ertuğay İlyas
Yılmazyıldız
Erzurum Balıkesir
Mehmet Tatar Necati
Çetinkaya
Şırnak Konya
Salih Sümer Veli
Andaç Durak
Diyarbakır Adana
Kadir Bozkurt Ahmet
Bilgiç
Sinop Balıkesir
Nuri Yabuz Haluk
Müftüler
Afyon Denizli
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi
en geç bir ay içerisinde görüşür ve karara bağlar" hükmü
uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair
Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Sayın milletvekilleri, gördüğünüz üzere, 4 adet
soruşturma önergesi okuduk. Aslında, ben, gruplardan bir şey
istiyorum: Biliyorsunuz, Meclis soruşturması, Meclisimizin
yargılama görevi yaptığı tek sahadır ve çok ciddî bir
sahadır. Soruşturma açılmasını istemek demek, Yüce
Meclisin, bir başbakanın veya bakanın, açık seçik, hiçbir
şüpheye meydan vermeyecek şekilde suçlu olduğunu tespiti ve
sonuçta Yüce Divana sevki demektir. Yani, 276 sayın milletvekili salt çoğunlukla
karar verecek ve bir bakanı ya da bir başbakanı Yüce Divana sevk
edecek; bu, çok ağır bir sorumluluktur, çok ağır bir
görevdir. Onun için, ben, gruplardan şunu istiyorum: Biliyorsunuz, evvela,
Meclisimizin bir araştırma görevi vardır. Araştırma
görevinin usulü nedir: Yüce Meclis, evvela, belli bir konuda bir
araştırma komisyonu kurar; o komisyon da, gerçekten, herhangi bir
fiil, ilgili bakan veya başbakan tarafından suç unsuru teşkil
edecek şekilde yapılmış mıdır
yapılmamış mıdır; bunu araştırır.
Nitekim, yeni İçtüzük değişikliğinde de buna bir
sınırlama getirdik; Meclis araştırması komisyonu üç ay
ve en fazla bir ay da eksüre vermek suretiyle, dört ay içerisinde bu görevi
yapar, dedik. Yoksa, Meclisimizin gazete havadislerine... Ben, bu önergelerle
ilgili söylemiyorum, genel bir şey söylüyorum. Grupların bu konuda
daha da fazla soruşturma önergelerinin gelip Genel Kurulun çok meşgul
edilmemesi için, bunun bir ön denetime tabi tutulması gerektiğine
inanıyorum. Biliyorsunuz, Meclis soruşturma önergelerinin hacimleri
konusunda ne Anayasada ne de İçtüzükte herhangi bir hüküm yok; öteki
önergelerde 500 kelime şartı var; bunda 500 kelime şartı da
yok.
Bu itibarla, bir Meclis Başkanvekili olarak, Yüce Meclisin
üyelerine ve gruplara bir temennide bulunmak istiyorum. Bu soruşturma
önergeleri, bu kadar önemli olan soruşturma konularının ön
denetimden geçtikten sonra veyahut da hiç olmazsa soruşturma önergesi
vasfına haiz midir değil midir diye Mecliste bir ön
araştırma yapılarak, ön görüşme yapılarak karar
verilmesi gerektiği inancındayım; bu konudaki düşüncemi
yüce Genel Kurulun bilgisine sundum.
Şimdi, Meclis araştırma önergeleri vardır,
onları okutuyorum:
5. – İzmir Milletvekili Hakan
Tartan ve 16 arkadaşının, ülke çıkarlarına uygun bir
enerji politikasının belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Birincil enerji kaynaklarımızın bilinen rezerv
durumlarının, yeni teknolojiler yardımıyla yeniden
belirlenmesi;
Jeotermal enerjinin kullanımının
yaygınlaştırılması;
Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgâr ve güneş
enerjisinin kullanım sahalarının
yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi;
Hidroelektrik santrallarının planlanan sürelerde
tamamlanması için gerekli önlemlerin alınması;
Yöre halkının ve yerel yönetimlerin, küçük sermayeleri ile
devreye sokulabilecek küçük su, ırmak, dere ve benzeri üzerine küçük
santral olanaklarının değerlendirilmesi;
Kullanılmayan potansiyelin kullanımına yönelik
hazırlanan projelerin bir an önce yatırım aşamasına
geçirilmesi; ayrıca, elektrik kesintileri döneminin başlamaması
için gereken çalışmaların yapılması;
TEAŞ santral yatırımlarının planlanan sürelerde
servise girmesi için gerekli finansal darboğazın
aşılması;
Yüzde 21,8'e ulaşan toplam elektrik enerjisi kaybının (iç
tüketim, iletim hatları, dağıtım hatları toplam
kaybı) en kısa sürede minumum seviyelere indirilmesi;
Nükleer enerjinin, ekonomik ve çevresel olarak, bütün boyutlarıyla
ele alınması;
Gerek ekonomik gerekse yüksek verimli ve düşük zararlı madde
emisyonlarıyla, çevreyi en az kirleten enerji üretim sistemi olarak
doğalgaza dayalı kombine çevrim santrallarının enerji
planlamasındaki yerinin belirlenmesi;
Enerji konusunda, kurum ve kuruluşlar arasında bilgi
akışını ve çalışmaları yürütmek için gerekli
yetki, finansman ve denetim erkiyle donanmış merkezî bir
yapının oluşturulması;
1994 yılında imzalanan Avrupa Enerji Anlaşmasıyla
ülkemizin enerji sistemi ve ileriye dönük projeler için ne gibi yükümlülükler
getirildiğinin açıklanması;
Saptanacak enerji politikasının, mikro ekonomik, toplumsal,
sosyal ve teknolojik boyutlarda ülkemiz çıkarlarına uygunluğunun
araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 100 ve 101 inci maddeleri gereğince, bir Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
Hakan
Tartan Bekir
Yurdagül İzmir Kocaeli
Cihan
Yazar Veli
Aksoy Manisa İzmir
Tuncay
Karaytuğ Hayati
Korkmaz Adana Bursa
Mehmet
Aydın Ali
Ilıksoy İstanbul Gaziantep
Mahmut
Erdir Atilla
Mutman Eskişehir İzmir
Necati
Albay Fikret
Uzunhasan Eskişehir Muğla
Müjdat
Koç Cafer
Tufan Yazıcıoğlu Ordu Bartın
Erol
Karan Tahsin
Boray Baycık Karabük Zonguldak
Mustafa Güven Karahan
Balıkesir
Gerekçe:
Enerji olgusu, günümüz dünyasında, çevre bilinciyle birlikte ele
alınmasına karşın, ticarî boyutlarıyla
gelişmiş, gelişmekte ve az gelişmiş ülkelerde
farklı şekillerde yorumlanmaktadır.
Gelişmiş-ileri ülkeler, konumlarını korumak ve
geliştirmek için, teknoloji-finans üstünlüklerini kullanarak
yaptıkları kaynak aktarımını yeni dünya düzeni
tanımı altında, kendi yorumlarıyla, diğer ülkelere
farklı şekillerde sunmaktadırlar. Aynı zamanda, kendi
aralarındaki paylaşım ve güç dengeleri arayışında
da genel ve bölgesel anlaşmalar yaparak, gelişmekte olan ülkeleri
kendi norm ve kurallarına uymaya zorlamaktadırlar.
Günümüzde, ülkelerin, diğer ülkelerdeki gelişmelerden
soyutlanmış olarak, bünyelerine özgü, bağımsız ulusal
kalkınma modelleri uygulamasının güçlüğü ortadadır.
Ancak, gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin, bilinçli ve ulusal
çıkarlarını öne alan yaklaşımlarla, enerjiyle ilgili her
türlü konuyu, kalkınma bütünselliği içerisinde, her platformda
tartışmaya açması ve görüşler üretmeye yardımcı
olması, ülkemizin geleceği açısından büyük önem
taşımaktadır.
Bugün, Türkiye, enerjide yüzde 50 oranında dışa
bağımlıdır. 125 milyar kilovat/saat olan hidrolik enerjinin
ancak üçte biri değerlendirilmektedir. Kömürde, linyitte, özellikle,
potansiyel yaklaşık 55 milyon tonluk üretimle, büyük ölçüde bekliyor.
İkincil enerji kaynağı olan elektrik enerjisinin, toplum
gereksinimlerini ucuz, kaliteli ve güvenli bir şekilde
karşılayabilmesi, toplumun var olan birincil enerji
kaynaklarını bilinçli olarak sahiplenmesiyle mümkündür.
Uygulamalarda karşılaşılan engellerin de yine büyük
bir açıklıkla topluma anlatılması, toplumla
bütünselliği sağlayacağı gibi özkaynaklarımıza
sahip olma bilincini de artıracaktır.
Ancak, ülkemizde gelişmelerin bu yönde olmadığı,
açıklık, bilgilenme ve tartışma ortamlarına yeteri
kadar işlerlik kazandırılmadığı gözlenmektedir.
Bu nedenle, başta politikacılar, sanayiciler, teknokratlar olmak
üzere, konuya duyarlı herkes projeler üretmek, ülkemiz enerji sektörünü
sahiplenmek zorundadır.
Enerji sektörü, 1994 yılında yüzde 2,4; 1995 yılında
da yüzde 1,3 bir kurulu güç artışı göstermiştir; bu, son
yirmi yılın en düşük artışı olmuştur.
Şu an, ülkemizde yüzde 10'lara varan emre amade güç fazlası
vardır. Ancak, geleceğe yönelik üretim yatırımlarına
ve mevcutların iyileştirilmesi için projelere kesintisiz devam
edilmesi gereklidir. Yatırım yetersizliğinin ve
başlanılanların da finans sorunlarının birkaç yıl
daha devam etmesi, enerji kısıntılı dönemlere yeniden
dönüş anlamına gelecektir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması önergesi, gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.
Diğer araştırma önergesini okutuyorum:
6. – Burdur Milletvekili Kazım
Üstüner ve 14 arkadaşının, hayvancılık sektörünün
sorunlarının ve uygulanan yanlış politikaların
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/78)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de tarımsal ekonomik
kalkınmanın lokomotifi hayvancılık sektörüdür.
Çünkü dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde
hayvancılık geliştirilmeden köylünün ekonomik
kalkınmasını başarmak mümkün değildir.
Hayvancılık, Türkiye'nin hem ulusal beslenmesinde hem de
ulusal kalkınmasında, dışsatımın
artırılmasında, sanayie hammadde sağlanmasında,
bölgesel ve sektörlerarası dengeli kalkınmayla, kalkınmanın
istikrar içerisinde başarılmasında, kırsal alanda gizli
işsizliğin önlenmesinde, sanayi ve hizmet sektörlerinde yeni istihdam
olanaklarının yaratılmasında ve kalkınma finansmanının
özkaynaklara dayandırılmasında önemli bir sektördür.
Dünya nüfusunun yılda yüzde 2,2 arttığı gönümüz
dünyasında besin maddeleri üretim artışının yüzde 1
olduğu dikkate alınırsa, besin maddelerinin stratejik bir madde
olduğu gerçeği anlaşılır.
Düne kadar kendi kendine yetebilen, karnını doyurabilen 7
ülkeden birisi olan, hatta besin maddesi ihraç edebilen Türkiye, ne yazık
ki, iktidarların uyguladığı yanlış politikalar
nedeniyle bu özelliğini kaybetmiştir.
Eğer, önlem alınmazsa, 2000'li yılların
başlarında Türkiye'nin besin maddeleri ithalatı için 10 milyar
doları aşkın döviz ödeyeceği hesaplanmaktadır.
İktidarlar önlem almak bir yana, özelleştirme
dayatmasıyla, anlaşılamayan "sat kurtul"
mantığıyla, SEK, Et ve Balık Kurumu ve Yem Sanayi gibi ülke
hayvancılığı için stratejik öneme sahip kurumları,
zengin atanın hayırsız, mirasyedi evladı gibi, bir bir
elden çıkarmaktadır.
Örneğin: Özelleştirilen 12 adet Et ve Balık Kurumunda
yerel mahkemelerce yapılan tespitler ve bilirkişi raporlarına
göre, özelleştirme öncesi bu kombinalarda yılda 34 185 ton üretim
yapılırken, özelleştirme sonrasında bu üretim 1 339 tona
düşmüştür. 10 kombinada üretim tamamen ortadan
kalktığı gibi 2 kombinada da yıllık 1 339 ton üretim
yapılmaktadır.
Özelleştirme esnasında 927 işçinin
çalıştığı bu kombinalarda çalışan işçi
sayısı 177'ye düşmüştür.
Tüm bu gerçekler ortadayken, Hükümetin, kalan kombinaları
hızla özelleştirme çalışmaları, üreticimiz ve
halkımız için büyük bir haksızlık değil midir?
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin tek geçim
kaynağı olan hayvancılığın ihmal edilmesi, bölge
halkının işsizliğini ve yoksulluğunu artırarak
terör ve göçün beslenmesine neden olmuştur.
Ülke nüfusumuzun yaklaşık yarısının geçiminde,
halkımızın tamamının beslenmesinde çok büyük öneme
sahip olan ülke hayvancılığımız, özellikle, 1980
sonrası ANAP ve DYP-CHP iktidarlarının uyguladıkları
yanlış hayvancılık politikalarının ülke ekonomisi
ve hayvancılık sektörüne verdiği zararların
araştırılmasını sağlamak üzere Anayasanın 98
inci maddesi, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir
Meclis araştırmasının yapılmasını arz
ederiz.
Kâzım
Üstüner Mustafa
İlimen Burdur Edirne
Hasan
Gemici Bekir
Yurdagül Zonguldak Kocaeli
Sema
Pişkinsüt Abdulbaki
Gökçel Aydın İçel
Ayhan
Gürel Hikmet
Sami Türk Samsun Trabzon
Mustafa
Güven Karahan Zekeriya
Temizel Balıkesir İstanbul
Mustafa
Yılmaz Çetin
Bilgi Gaziantep Kars
Fikret
Ünlü Hikmet
Aydın Karaman Çanakkale
Abdullah Turan Bilge
Konya
Gerekçe :
1.– 1980 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 15'ini ihraç edebilen
bir Türkiye iken; 1993 senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 2'sini ithal eden
ve bu uğurda 651 milyon dolar döviz harcayan; 1995 yılında 466
bin baş hayvan ithal eden, gene, 1995 yılında 40 517 ton et
ithal eden Türkiye haline gelerek, bir taraftan ülke
kaynaklarımızı heba eden, diğer taraftan üreticimizin cebine girebilecek,
dolayısıyla yaşam standardını artırabilecek
kaynaktan olunmuştur.
2.– Hayvancılık sektörünün kırsal gelirler içerisindeki
payı 1980 yılında yüzde 36,5 iken, 1995 yılında yüzde
22'lere gerilemiştir.
Oysa, gümrük birliğine girdiğimiz Avrupa ülkelerinde bu oran
yüzde 60-80 arasında
değişmektedir.
3.– Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatı, beraberinde ülkemizde
görülmeyen hayvan hastalıklarının taşınmasına
neden olarak ülke hayvancılığımıza zara
vermiştir.
Ayrıca, ne idiğü belirsiz, hileye açık, icabında
domuz eti olup olmadığının bile tespit edilemediği,
kimyasal ve hormonal muayeneleri yeterince yapılmadan, güya, tüketiciyi
koruma bahaneleriyle piyasaya sürülen binlerce ton et ithalatıyla
halkımızın sağlığıyla
oynanmıştır.
Hayvan ve hayvansal ürünler ithalatının arkasında kimler
vardır ?
4.– Üreticimize Et ve Balık Kurumunda hayvanlarını
kestirebilmek için iki üç ay sonraya sıra verilirken, hangi mantıkla
kasaplık besi hayvanı ithalatına devam edilmektedir ?
5.– Büyükbaş hayvancılığın anası süt
sığırcılığıdır. Ancak, seçim
arifelerinde hatırlanıp, süte, litre başına 3 bin TL,
teşvik primi takip eden ay içerisinde ödenir denilmesine ve aradan
altı ay geçmesine karşın, niçin sadece ilk iki ayı
ödenmiştir? Kalan ayların ödemesi ne zaman yapılacaktır ?
6) SEK, Et ve Balık Kurumu. ve Yem Sanayii gibi
kuruluşların özelleştirilmesi, ülke
hayvancılığımızın gerilemesinde ne kadar rol
oynamıştır?
7) Ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren kriterlerden birisi
de, halkının yeterli ve dengeli beslenme seviyesidir.
Hayvansal protein tüketimi yönünden gelişmiş ülkelerin çok
gerisinde olan halkımız, son günlerde basında yer alan ve
endişelere yol açan deli dana hastalığı
halkımızın beslenmesini ne oranda olumsuz etkilemiştir.
Yerli hayvanlarımızda bu hastalığın
olmadığı niçin yetkililer tarafından zamanında
açıklanmamıştır?
8) Ülke hayvancılığına ve ekonomisine büyük
kayıplara neden olan sığır vebası ve şap
hastalığıyla mücadelede başarısız olma
sebeplerinden en önemlilerinden birisi de, 1983 yılında Tarım
Bakanlığında yapılan reorganizasyondur.
Niçin, bugüne kadar hayvancılık hizmetlerinin tek elde
birleştirildiği hayvancılık
müsteşarlığı kurulamamıştır?
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler,
sırasında yapılacaktır.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım:
V. – ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU
ÖNERİLERİ
1. – (9/4) esas numaralı Meclis
soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No. 14 Tarih: 4.6.1996
Danışma Kurulunun 4.6.1996 Salı günü
yaptığı toplantıda aşağıdaki önerinin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Kalemli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Abdüllatif
Şener Ali
Rıza Gönül RPGrubu
Başkanvekili DYPGrubu
Başkanvekili
Cumhur
Ersümer H.
Hüsamettin Özkan ANAP
Grubu Başkanvekili DSPGrubu
Başkanvekili
Nihat
Matkap CHP
Grubu Başkanvekili
Öneri:
26.4.1996 tarihinde Başkanlığımıza sunulan ve
Genel Kurulun 7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan
eski Başbakan Tansu Çiller'in mal varlığı konusundaki (9/4)
esas numaralı soruşturma önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer
Alacak İşler" kısmının birinci
sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince soruşturma açılıp açılmaması
hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler.... Kabul edilmiştir.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan,
soruşturma önergesi üzerinde Grup adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Gönül, grup adına değil,
şahsınız adına söz isteyebilirsiniz.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Şahsım adına.
BAŞKAN – Sayın Gönül, şahsı adına söz
istemiştir.
3 kişiye söz verebiliriz.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, ben de söz
istiyorum.
BAŞKAN – 3 kişi tamamlandı; ama, başka söz isteyen
varsa, tespit edelim, belki o gün, bu arkadaşlarımızdan birisi
konuşmaz... Görüşme sırasında da söz istenebilir.
Şimdi, soruşturma önergesi üzerinde söz sırası
şöyle: Ali Rıza Gönül, Nihat Matkap, Salih Kapusuz.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Mehmet Gözlükaya da 4 üncü sırada söz
istemişlerdir.
Doğru Yol Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım:
B) SİYASÎ PARTİ GRUBU
ÖNERİLERİ
1. – (9/5) esas numaralı Meclis
soruşturma önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme günü ile
çalışma süresine ilişkin DYPGrubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 4 Haziran 1996 Salı günü yapılan
toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesine gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Rıza Gönül
DYP
Grubu Başkanvekili
Öneri :
8.5.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel
Kurulun aynı tarihli 49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan eski
Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ın mal
varlığı konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis
soruşturma önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmının 2 nci sırasında yer
alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma
açılıp açılmayacağı hususundaki görüşmelerin
Genel Kurulun 5 Haziran 1996 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılması, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler...
Şimdi, efendim, ben de saydım; ama, Kâtip Üye
arkadaşlarımız arasında bir görüş birliği yok.
Bir defa da ayakta sayacağız; yalnız, şöyle bir öneri
getiriyorum: Biliyorsunuz, ön sıralar doldurulduğu takdirde, her
sıra 20 kişiliktir...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, konu
anlaşılamadı; bir daha izah eder misiniz?
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Rica ediyorum...
Şu ön sıralar var ya efendim; her sıra –doldurulduğu
takdirde– 20 kişi alıyor. Dolayısıyla, süratle sayabilmek
bakımından, rica ediyorum, arkada oturan
arkadaşlarımız ön sıralara gelsin.
HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkanım,
arkadaşımız, öneriyi anlayamadık diyor.
BAŞKAN – Efendim, öneri, Sayın Erbakan hakkında verilen
soruşturma önergesinin yarın görüşülmesi hususundadır. Bu
hususu oylarınıza sunuyorum; yarın mı görüşülsün veya
başka bir gün mü görüşülsün diye. Zaten, Anayasaya göre... (DSP ve
CHP sıralarından "Yarın, yarın" sesleri)
Efendim, bir dakika... Rica ediyorum.... Arkadaşlarımız
soruyor, diyorlar ki: Neyi oyluyorsunuz?..
Arkadaşlar, ön sıraları dolduralım, rica ediyorum.
Ön sıraları doldurursanız çok rahat ve süratli
sayacağız efendim.
Soruşturma önergesinin yarın görüşülmesini kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir. (DYP
sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, kişisel
söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Ali Rıza Gönül, söz istiyorsunuz.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Şevket Kazan Bey söz istiyor.
MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Mustafa Kamalak söz istiyor.
Efendim, son okunan soruşturma önergesiyle ilgili olarak söz alan
arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum: Sayın Ali
Rıza Gönül, Sayın Şevket Kazan ve Sayın Mustafa Kamalak.
Başka söz isteyen arkadaş olursa, yarın, soruşturma
önergesinin müzakeresi sırasında, bu üç arkadaştan birisinin söz
almaması halinde kendisine söz verilecektir.
Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI. – SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1. – Adalet Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, Niğde Milletvekili Sayın
Ergun Özkan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2. – Anayasa Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için, İzmir Milletvekili Hasan
Denizkurdu aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
D) ÇEŞİTLİ İŞLER
1. – (9/1) ve (9/2) esas numaralı
Meclis Soruşturma Komisyonlarının; başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için
toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin Başkanlık duyurusu
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, üye seçimi tamamlanan Türkiye
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine
karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara
verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini
kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiler hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde
açılması kabul edilen (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma
Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe günü saat 11.30'da; gene, Türkiye
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ
Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal
etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında Genel
Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul
edilen (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin
6.6.1996 Perşembe günü saat 14.00'te, ana bina, zemin kat, PTT
karşısındaki 172 no’lu Meclis soruşturma komisyonları
toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip üye seçimlerini yapmalarını rica ediyorum.
Meclis soruşturma komisyonlarına seçilen üyelerin listesi ile
toplantı gün ve saatleri ilan tahtasına da
asılmıştır.
2. – İçtüzük
değişikliğinden sonra sözlü soruların görüşülmesinde
uygulanacak usule ilişkin Başkanlık açıklaması
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, alınan karar
gereğince "Sözlü Sorular" kısmına geçeceğiz;
ancak, bilindiği üzere, sözlü soruların müzakere biçimiyle ilgili
İçtüzüğümüzde yeni bir değişiklik yapıldı.
Aslında, ilk uygulaması olması dolayısıyla, ben, Genel
Kurulun bu konuda bazı noktaları açıklığa
kavuşturması gerektiğine inanıyorum.
Şimdi, özellikle, 98 inci maddenin sondan ikinci
fıkrasında diyor ki: "Hükümet adına cevap vermek için söz
alan bakan; gündemde bulunan sözlü soru önergelerinden birden
fazlasını sıra gözetmeden cevaplayabilir. -bu doğru- Bu
hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten
Başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşimi
açtıktan sonra derhal Genel Kurula duyurur. Konuları aynı olan
sözlü sorular birleştirilerek cevaplandırılabilir."
Sayın milletvekilleri, burada bir tereddüt var. Biliyorsunuz,
birleşim açılır açılmaz, önce gündemdışı
konuşmalar var; gündemdışı konuşmalardan sonra da
Genel Kurula sunuşlar var, seçim var. Ondan sonra, bu sırayı
takip ederek, Meclis araştırması varsa o görüşülecek,
yoksa, birleşimin başında birer saat sorular sorulacak.
Şimdi, benim burada Genel Kuruldan öğrenmek istediğim
şudur: Benim şahsî fikrime göre, bakan, aynı birleşimde
birkaç tane soruyu cevaplandırmak isterse, bu isteğini Başkana
iletmesi ve birleşimin başında, daha gündeme geçmeden,
Başkanın, bunu Genel Kurulun bilgisine sunması biraz
olanaksızdır. Bence, İçtüzüğün bu hükmünü şu
şekilde yorumlarsak, daha sağlıklı olur: Sözlü
soruların cevaplandırılmasına geçildikten sonra, bakan, bu
isteğini belirtsin ve Başkan da, o sırada, Genel Kurulun
bilgisine arz etsin. Aksi takdirde, Başkanın, daha birleşimi
açar açmaz, gündemdışı konuşmalara geçmeden, gündemin son
sıralarındaki bir konuyu açması, çalışma
insicamını, nizamını da bozar. Ben, bu konuyu, bu
şekilde uygulamak istiyorum.
Eğer, Genel Kurulda, bu konuda bir itiraz varsa veya
arkadaşlarımız bu konuya daha değişik bir yorum
getirmek isterlerse, bunu belirtsinler. Gerekirse, bir usul
tartışması da açarım; çünkü, bundan sonraki uygulamalara
esas olacağı için, İçtüzüğün 98 inci maddesini ilk defa
uygulayacağımız için bir tereddüt olmasın; Genel Kurulda
"yok efendim, bakan, şu safhada bunu sorsaydı, sormadı;
cevaplandıramaz" gibi itirazlar olmasın; Başkanlık
Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma
düşmesin.
Yani, İçtüzükte deniliyor ki: "Bu hakkını kullanmak
isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini
bildirir." Önceden denilen, bir gün önceden mi, iki gün önceden mi veyahut
da Genel Kurul sırasında mı... Bunların hepsi
açıklanmaya muhtaç konulardır. İçtüzükte "Başkan bu
isteği, birleşimi açtıktan sonra derhal -'derhal' kelimesi de var-
Genel Kurula duyurur" deniliyor. Benim uygulamam bu şekilde
olacaktır. "Sözlü Sorular" bölümüne geçildikten sonra, birden
fazla soruyu cevaplandırmak isteyen bakan, Başkanlık kürsüsünde
bulunan Başkanvekiline isteğini bildirir; o sırada da,
birleşimi yöneten Başkan, bu konuyu, Genel Kurulun bilgisine arz
eder.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan,
şimdi, konuşmalarınız zabıtlara geçiyor ve belli bir
usul ihdas ediyorsunuz. Sayın bakan isterse, oturum açılmadan önce,
size bir yazıyla başvurabilir; çünkü, bu...
BAŞKAN – Hayır, ona bir şey demiyorum; Başkanın
Genel Kurula sunuş şekli önemli.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Yani,
konuşmalarınızdan, o kapıyı
kapattığınız anlamı çıkıyor.
BAŞKAN – Hayır, hayır, o kapıyı kapatmıyoruz.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir bakan, her zaman -ki, bu
tartışmaya başlamadan önceye kadar- Başkana, bu
soruları ne şekilde cevaplandırabileceği konusunda, birkaç
tanesini de birleştirerek cevaplandırma isteğini verebilmelidir.
BAŞKAN – Zaten, o, İçtüzükte var.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Evet.
BAŞKAN – İçtüzükteki bir yorum meselesi; 98 inci madde yeni
değişti.
Şimdi, esas olan, bakanın, bunu, önceden, yazılı
olarak Başkanlığa bildirmesidir. Başkanlık da, olanak
bulursa, bunu, hemen -telefonla veya en seri şekilde- soru sahiplerine
bildirebilir; ama, İçtüzükte "bakan, önceden -birleşimden önce,
daha önce- birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir.
Başkan derhal Genel Kurulun bilgisine sunar" deniliyor.
Birleşim ne zaman açılıyor; yeterli çoğunluk olunca
açılıyor. "Derhal" dediği için, o sırada sunmak
zorunda kalıyor. O zaman daha gündemdışı konuşmalar
var; gündeme geçilmemiştir. Yani, esas olan şudur: Sayın
Bakanın, bu konuları, önceden, yazılı olarak bildirmesi
temel kuraldır; ancak, bunu, önceden bildirmediği takdirde, Genel
Kurula da geldiğinde bildirdiği takdirde, sözlü soruların
cevaplandırılmasının başında -ortasında
değil- başkana bildirmeli ve başkan da bu konuyu o sırada
Genel Kurulun bilgisine sunmalıdır.
Ben, bu şekilde yorumluyorum; yani, ileride bir ikilik
olmasın, Başkanlık Divanında bulunan
arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin diye ben, bunu bu
şekilde yorumluyorum; ama, bu konuda ters bir şey...
Sayın Asiltürk, sizin de ayrı bir fikriniz varsa, söyleyin
efendim.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, bu
düzenlenirken, daha önceden sayın bakanların bu arzularını
bildirmeleri, bu arzularını sayın bakanlar bildirdikten sonra
da, Meclis Başkanlığının, ilgili arkadaşlara
haber vermesi düşünüldüğü için böyle bir düzenleme
yapılmış oldu ve buna paralel olarak, hemen Meclis
açılır açılmaz bildirmesi de, yine, o arkadaşların
burada olmalarını sağlamak bakımından önemli.
Eğer, öyle yapılırsa daha uygun olur.
BAŞKAN – Efendim, dediğiniz doğru. Tabiî, önceden
bildirilmesi temel ilke; yani, yazılı bildirilmesi ve soru sahibine
de, Başkanlıkça, önceden bildirilerek, sayın milletvekili
arkadaşımızın Genel Kurul salonunda bulunmasının
sağlanması en doğru şey; fakat İçtüzük hükmü o
şekilde anlaşılmıyor. Bakın, İçtüzükte "Bu
hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi yöneten
başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği birleşim
açıldıktan sonra -bakın, birleşim ne zaman
açılıyor; işte, toplantı yetersayısı vardır,
ondan sonra açılıyor, ondan sonra- derhal Genel Kurula duyurur"
deniliyor. İçtüzük değişikliğini getiren
arkadaşlarımız böyle yazmış. Tabiî, biz de bunu yeni
kabul ettik. Bu husus, biraz da, herhalde hazırlayanların ve bizim de
dikkatimizden kaçmıştır, yani, buna bir yorum getirmek için...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan iki husus
var. Bir tanesi, daha önceden bildirilmesi hususu. Bu, o oturumdan önceye ait
bir konu; bildirir, Başkanlık ilgili arkadaşları haberdar
eder. Ancak, ilgili arkadaşları haberdar ettikten başka,
ayrıca, bir de, Genel Kurula, daha görüşmelerin
başlangıcında haber vermiş olur ki, bu iş biraz daha
sıhhatli yürüsün. Yani, böyle düşünüldü, böyle bir düzenleme...
BAŞKAN – Başkanlığı, daha önceden o üyeleri
haberdar eder yükümlülüğü altına sokamayız, İçtüzük de
böyle bir yükümlülük getirmiyor; ama, böyle bir kolaylığın
sağlanması konusunda, Başkanlık, gayret sarf edecektir;
ama, buraya gelip de "Başkanlık daha önceden bana bu konuyu
bildirmedi, dolayısıyla sorumu cevaplayamazsınız"
denilmemesi için, ben bunu açıklama ihtiyacını hissettim. Yani,
esas olarak, dediğinize riayet edilecektir; ama,
Başkanlığın daha önceden soru sahibine bu konuyu
bildirmemesi, o sorunun burada cevaplandırılmasına engel
teşkil etmez.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Tabiî.. Ayrıca, işte
onu da nazarı itibara alarak, Başkanlık, daha önce, iyi niyetle
ulaştırmaya çalışır; ama, ulaşamaz...
İşte bunu düşünerek, açılır açılmaz da Genel
Kurula bildirir, bütün bunlar yerine getirilmiş olur.
BAŞKAN – Ama, Sayın Asiltürk, daha gündeme geçmeden, yani,
gündemdışı konuşmalardan önce,
Başkanlığın Genel Kurula sunması biraz ters bir
şey oluyor. Yani, gündem konusu dışında bir konuyu dile
getirmek oluyor ki, o bakımdan, ben, bunu, sözlü sorulara cevap
verilmesinin tam başlangıcında söylemekte yarar var diyorum.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, o sizin tefsir
ettiğiniz...
BAŞKAN – Uygulamayı bu şekilde yapalım diyoruz;
ama, arkadaşlarımız, ileride, Genel Kurulu ve milletvekillerini
daha rahatlatacak bir çözüm tarzını getirirlerse, o yolda da hareket
edilecektir. Değil mi?.. Öyle yapalım.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan
"Sunuşlar" kısmında sunulur, olur, geçer efendim. O
zaman, bu konu ihtilaf olmaktan çıkar. "Sunuşlar"
kısmında takdim edilir, Genel Kurul haberdar edilmiş olur,
ilgili arkadaşlar da olayı takip eder.
BAŞKAN – "Sunuşlar" bölümünde de olabilir.
"Sunuşlar bölümünde” dersek daha sağlıklı olur; o da
bir sunuş olarak geçer; daha iyi olur. Ben, arkadaşıma
teşekkür ederim.
Şimdi "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
Biliyorsunuz, aldığımız karar gereğince,
bugün, 1 saat, sözlü soruların
cevaplandırılmasına hasredilmiştir.
VII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A)SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, KİT ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/58)
BAŞKAN – 1 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
2. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TURBAN Genel Müdürlüğüne ait bazı
telefonların konuşma ücretlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1)
BAŞKAN – 2 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bakan?..
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim, yeni İçtüzük değişikliğine
göre, milletvekilinin salonda olup olmaması aranmıyor; yani
milletvekili salonda olsa da olmasa da sorusu
cevaplandırılacaktır.
Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, tabiî, İçtüzük
değişikliği yeni olduğu için, arkadaşlarımızın
bir kısmının İçtüzük müzakereleri sırasında
burada olmamaları nedeniyle, belki, dikkatlerinden kaçan bir konu
vardır. Yine, üç birleşim okunan sorular, cevaplandırılsın
veya cevaplandırılmasın, üç birleşimden sonra sözlü soru
olma vasfını kaybediyor, yazılı soru vasfına geçiyor,
dolayısıyla gündemden de kalkıyor ve ondan sonra da,
yazılı sorunun tabi olduğu prosedüre tabi oluyor.
3. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, 1995 yılında iller itibariyle kaç kişiye ve
hangi miktarlarda hayvancılık kredisi verildiğine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
BAŞKAN – 3 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
4. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, Seyranbağları Kreşi ücretlerine
yapılan zamma ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/60)
BAŞKAN – 4 üncü sırada, İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı'nın, Başbakandan sorusu
vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
5. – Ankara Milletvekili Yücel
Seçkiner’in, 1 Aralık 1995 tarihinden beri Belediyelere verilen ödeneklere
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/63)
BAŞKAN – 5 inci sırada, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in,
Maliye Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
6. – Sıvas Milletvekili Mahmut
Işık’ın, 5 Nisan 1995 kararlarından sonra kamu
kuruluşlarına alınan personele ve SSK’ya bağlı
bazı hastane ve sağlık birimlerinin kadro ihtiyaçlarının
karşılanmasına müsaade edilmediği iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/64)
BAŞKAN – 6 ncı sırada, Sıvas Milletvekili Mahmut
Işık'ın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
7. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Antalya Kaleiçi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/65)
BAŞKAN – 7 nci sırada, İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
8. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Marmaris Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/66)
BAŞKAN – 8 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
9. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Belek Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/67)
BAŞKAN – 9 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
10. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Bodrum Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/68)
BAŞKAN – 10 uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
11. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Kemer Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/69)
BAŞKAN – 11 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
12. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Kuşadası Tesislerinde ücretsiz olarak
kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önegresi (6/70)
BAŞKAN – 12 nci sırada İstanbul
Milletvekili Halit Dumankaya'nın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, burada,
herhangi bir sorunun cevaplandırılması için bekleyen herhangi
bir bakan yoksa, soruyu geçin efendim.
BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz, bunu, tabiî geçmişte
uyguladık; ama, İçtüzüğümüz çok açık. Bakın, size
okuyayım: "Sözlü soruların cevaplandırılması
için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği, zorunluklar hariç olmak
üzere, haftanın en az iki gününde, birleşimin başında ve
birer saatten az olmamak
şartıyla, Danışma Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun
onayıyla, belli bir süre ayrılır."
Biz, daha önce, Danışma Kurulunun önerisiyle, salı ve
çarşamba günleri için, birer saat sözlü soruların
cevaplandırılmasına ilişkin olarak süre ayırdık.
"Hükümet adına verilecek cevabın süresi beş
dakikayı geçemez." Onu geçelim.
"İkinci fıkradaki zorunluklar hariç -yani, Anayasa,
İçtüzük ve kanundaki zorunluklar hariç- üç birleşim içinde
cevaplandırılmayan sözlü sorular yazılı soruya çevrilir ve
istemi halinde aynı birleşimde önerge sahibine beş dakikayı
geçmemek üzere söz verilir."
Yani, bizim, Başkan olarak, İçtüzüğün bu hükmü
karşısında "efendim, işte, Bakan yok, Başbakan
yok, biz soruları soramayız" gibi bir hakkımız da yok,
yetkimiz de yok. Yüce Genel Kurulun, çok yakın tarihte, sizlerin de
oylarınızla kabul edilen İçtüzük hükmü böyle diyor.
Dolayısıyla, üç birleşim, bakanın da olmaması
nedeniyle, sözlü soru cevaplandırılmazsa, mecburen bu sözlü soru,
yazılı soru haline dönüşür ve gündemdeki yazılı soru
prosedürüne tabi olur. Bunu ben yapmadım, sizler yaptınız,
sizler kabul ettiniz, buradan bütün grupların işbirliğiyle
geçti.
AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Böyle bir uygulama, soru sahibini
mağdur etmekten başka bir amaca hizmet etmez.
BAŞKAN – Sizler, Genel Kurulda, İçtüzüğün bu maddesini
böyle kabul etmeseydiniz. Rica ediyorum... Genel Kurulun iradesini beyan
ettiği ve İçtüzük değişikliği yaptığı
bir konuda, ben, Meclis Başkanvekili olarak "bu İçzüğü
uygulamıyorum" deme hakkına sahip değilim. Evet, gerçekten,
hoş bir durum da değil; ama, ileride Genel Kurul düzeltirse
düzeltebilir.
AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Ben ikna olmadım.
13. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Elmadağ Tesislerine nakledilen evraklara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/71)
BAŞKAN – 13 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
14. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, 1992-1995 yılları arasında Turban
yönetimince alınan kararlar ve taşeron firmalara yaptırılan
işler ile kiralanan helikopterlere ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/72)
BAŞKAN – 14 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
15. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Beldibi Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/73)
BAŞKAN – 15 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
16. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban eski Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan
ihalelere ve personele verilen avanslara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/74)
BAŞBAKAN – 16 ncı sırada, İstanbul Milletvekili
Halit Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
17. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban eski Genel Müdürü Ömer Bilgin döneminde yapılan
harcamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/75)
BAŞKAN – 17 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
18. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban’ın Isparta’da seyahat acentası
açmasının nedenine ve Turban tesislerinde indirim yapılan
kişilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/76)
BAŞKAN – 18 inci sırada İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için
soru ertelenmiştir.
19. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Abant Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/77)
BAŞKAN – 19 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için
soru ertelenmiştir.
20. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Amasya Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/78)
BAŞKAN – 20 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
21. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Büyük Samsun Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/79)
BAŞKAN – 21 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
22. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Çeşme Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/80)
BAŞKAN – 22 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın
Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
23. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Çorum Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/81)
BAŞKAN – 23 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın
Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
24. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Elmadağ Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/82)
BAŞKAN – 24 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın
Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan
olmadığı için ertelenmiştir.
25. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Erciyes Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/83)
BAŞKAN – 25 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın
Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan
olmadığı için
ertelenmiştir.
26. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Urfa Tesislerinde ücretsiz olarak kalan kişiler
ile personelin aldığı avanslara ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/84)
BAŞKAN – 26 ncı sırada, İstanbul Milletvekili
Sayın Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu
vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan
olmadığı için ertelenmiştir.
27. – İstanbul Milletvekili
Halit Dumankaya’nın, Turban Yalova Termal Tesislerinde ücretsiz olarak
kalan kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/85)
BAŞKAN – 27 nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın
Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan
olmadığı için ertelenmiştir.
28. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Ilıca Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/86)
BAŞKAN – 28 inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın
Halit Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan
olmadığı için ertelenmiştir.
AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
AHMET DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş) – Burada 160'ın üzerinde soru
var, hiçbir bakan da burada yok, hepsini birden soruldu sayalım.
BAŞKAN – Efendim, zatı âlinize biraz önce de ifade
etmiştim. Yani, bu durumdan ben de hoşlanmıyorum, beni de
sıkıyor bu durum.
Aslında, bence, Hükümetten yetkili birinin gelmesi lazım, hiç
olmazsa üç beş sorunun cevaplandırılması lazım; ama,
İçtüzük hükmü var, benim bunun karşısında
yapacağım bir şey yok.
Sayın arkadaşlarım, gerçekten ben de bu durumdan
sıkılıyorum. işte yakında İçtüzükte
değişiklik yaptık, bu değişikliği getirdik; ama,
görüyorsunuz ki, her zaman sağlıklı şeyler,
sağlıklı çözümler getiremiyoruz. Önemli olan, bunu uygulayacak
insanların sorumluluk duygusuyla hareket etmesi.
Sayın Halit Dumankaya ANAP'lı, Sayın Başbakan da
ANAP'lıdır; çıksın burada cevap versin, kendi
milletvekilinin sorduğu soruya cevap versin. Benim yapacağım bir
şey yok.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, buyurun.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan,
aslında bir konuyu da dikkatinize sunmak isterim. Başkanlık, her
gelen soru önergesini alıp, kabul ediyor. Şimdi, buradaki sorulara
baktığımızda, bu konularda Meclis
araştırması komisyonları var zaten; hem Meclis
araştırması komisyonu kuruyoruz hem de...
BAŞKAN – Efendim, İçtüzüğümüzde, hangi hallerde soru
sorulamayacağı açıkça belirtilmiş. Başkanlık
olarak, verilen soru önergesi, İçtüzüğün ilgili maddesindeki
-zannediyorum 97 nci madde- nitelikleri taşımadığı
hallerde, biz bu soru önergesini kabul etmek zorundayız. Ayrıca,
Meclis araştırması
açılan konularda soru sorulamayacağına dair de, ne
İçtüzükte ne de Anayasamızda bir hüküm yok; yalnız “gensoru
açılan konularda soru sorulamaz” diye bir hüküm vardır.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bu konuya bir açıklık
getirmek lazım.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, bu
soruların tamamını, eski hükümet zamanında, sözlü soru
olarak değil, yazılı soru olarak sordum. Tabiî, bu sorulara
cevap verilmiş olsaydı, bugün, bunlar, gündemi işgal
etmeyecekti. Bunların hiçbiri sözlü soru değildi Sayın
Başkanım, hepsi yazılı soru idi; İçtüzüğün eski
hükmüne göre, yazılı sorularıma cevap verilmediği için,
sözlü soruya çevrilmiştir.
BAŞKAN – Biliyorum efendim, İçtüzüğün o hükmü
değişti. Eskiden, önce yazılı soru önergesi veriliyordu;
yazılı soru, belli bir süre içinde cevaplandırılmazsa,
sözlü soru haline dönüşüyordu.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu sorular, eski Sayın
Bakanın söylediği gibi gündemi işgal için sorulmuş sorular
değildir; İçtüzüğün önceki hükmüne göre, cevap verilmediği
için sözlü soruya çevrilmiş yazılı sorulardır. Dolayısıyla,
gündemi, kendisi, bakanlığı zamanında
tıkamıştır.
BAŞKAN – Arkadaşımız öyle bir şey söylemedi...
AHMET İYİMAYA (Amasya) – İçtüzük gayet açık
Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Malumunuz olduğu üzere, eskiden, soru,
yazılı soru olarak sorulurdu veya sözlü soru olarak da sorulabilirdi;
ama, o yazılı sorular, belli bir süre içerisinde
cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşürdü ve gündemde yer
alırdı. Yeni getirilen sistemde de, sorular, hem yazılı
soru olarak sorulabiliyor hem sözlü soru olarak sorulabiliyor; ama, sözlü
sorular, üç birleşimde cevaplandırılmadığı
takdirde, yazılı soru haline dönüşüyor. Yeni bir sistem
getirilmiş; ama, İçtüzüğümüze göre de bunları okumak
zorundayız. Çünkü, eğer, Genel Kurulda üç birleşimde
cevaplandırılmazsa, sözlü sorular, yazılı soru haline
dönüşüyor. Hatta, biliyorsunuz, İçtüzük burada müzakere edilirken,
bunun tamamen düşmesi ilkesi getirilmişti; fakat, sonradan, bazı
arkadaşlarımızın itirazı üzerine biz de dedik ki, bu,
yazılı soru haline gelsin, yine yazılı soru prosedürüne
tabi olsun.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın İyimaya.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım, hem
soru hem de araştırma, Anayasamızda, yürütmeyi denetleme
aracı olarak düzenlenen kurumlardır. Bu kurumlardan herhangi birisini
işletmek, bu konuyu talep olarak makama, Millet Meclisi Divanına
sunan kişiye aittir; fakat, bu kurumlardan birisini seçmişse,
sözgelimi, Meclis araştırması usulünü seçmişse, aynı
şey için soru yolunu seçemez. İki nedenle seçemez: Bir konu iki yolla
denetlenemez, bir defa denetlenir, tekrir yasağı kuralına göre;
ikinci neden ise, Parlamento abesle iştigal edemez.
Bir konuda herhangi bir yolla bir denetim aracı gündeme
getirilmişse, artık, ikinci defa getirilmesi, fonksiyon gaspı
olur, bu da mümkün değil. Kurallarda bunların öngörülmemesi, hukukun
öz mantığında yatan kurumların yasama ekonomisi kuralı
içerisinde arındırılması prensibi gereğidir ve aksine
bir yoruma yol açmaz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İyimaya.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika efendim, arkadaşımız bana bir
soru tevcih etti.
Şimdi, soru, Meclis araştırması, genel görüşme,
Meclis soruşturması, gensoru, denetim yollarıdır.
İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinde, sorulamayacak konular
şunlardır deniliyor:
1- Başka bir kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular;
2- Tek amacı istişare sağlamaktan ibaret konular;
3- Konusu, evvelce Başkanlığa verilmiş gensoru
önergesiyle aynı olan sorular.
Yani, bir milletvekili çıkabilir, araştırma önergesi
verebilir; ama, başka bir milletvekili, o araştırma önergesi
verilen konuda soru sorabilir. Böyle bir uygulama olamaz. O zaman, her
milletvekilinin, her konuda soru sorma, araştırma yapma... Sonra,
Meclis araştırması ayrı bir prosedüre tabi, soru ayrı
bir prosedüre tabi.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Yanıldığımız
şu Sayın Başkanım...
BAŞKAN – Anladım efendim; siz diyorsunuz ki, denetim
yollarından birisini seçeceksiniz.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – İzin verir misiniz efendim..
BAŞKAN – Efendim, dediğinizi anladım...
Buyurun.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Denetim, bir objeyle ilgilidir. Bir
konu Meclisin gündemine getirilmişse, artık, milletvekili
sayısınca o konunun gündeme getirilmesi mümkün değil. Bu çok
önemli efendim; yani, bir parlamento, bir konu için, milletvekili adedince
meşgul olursa, parlamento gündemi işleyemez.
BAŞKAN – Hayır efendim; milletvekili adedince meşgul olur
demiyoruz. Sayın İyimaya, o zaman, sizin dediğiniz gibi olursa,
her grup çıkar, her konuda veya belirli konularda Meclis
araştırması önergesi verir, öteki milletvekilleri de o konuda
soru soramaz; böyle bir mantık olmaz yani. Bu, yazılı hukuk
kuralına tabi. Bizim İçtüzüğümüz her şeyi çözümlemiş;
yani, İçtüzüğü aşarak, bizim, bir yorumla meseleleri
çözümlememize gerek yok; daha doğrusu, mantıkla da bu işler
olmaz, yorumla da bu işler olmaz, İçtüzük belirtmiş... İçtüzüğün
belirttiği bir konuda “yok efendim, soru soramazsınız...” Soru,
millletvekilinin en doğal hakkıdır; sorulamayacak sorular,
İçtüzükte belirtilmiştir; o konuda Meclis araştırması
önergesi verilmesi, soru sormayı engellemez. Mecliste daha bugün ilk olarak
çalışmıyoruz, bu Meclis yetmişbeş senedir uyguluyor
bunu.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir cümleyi ilave edeyim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Aslında, ben bu konuşmalara müsaade etmem de;
fakat, tabiî, böyle hep okuyarak geçmekde beni sıkıyor, bir
başkan olarak hakikaten hoşuma da gitmiyor; onun için, süreyi
doldurmak bakımından...
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Arz edeyim.
BAŞKAN – Evet, buyurun.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Bir denetim aracının, bir
denetim müesesesinin kendi iç sınırları başkadır;
hangi hallerde soru sorulabileceği veya sorulamayacağı, soru
müessesindeki iç sınırlardır. Bir de, denetim müesseselerinin
arasındaki sınırlar farklıdır.
BAŞKAN – Şimdi, Sayın İyimaya, her denetimin sonucu
ayrıdır. Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi
almak için yapılır. Meclis soruşturması, ilgiliye "sen
suç işlemişsin,seni Yüce Divana gönderiyorum" demektir. Gensoru,
"ey bakan, ey Bakanlar Kurulu, sen bu konuda yetersizsin, seni
düşürüyorum" anlamını hedef almaktadır. Soru ise,
belli konularda bilgi almak ve o bilginin...
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı...
BAŞKAN – Ama, aynı değil, Meclis
araştırmasıyla ilgili değil...
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Mesele şu efendim...
BAŞKAN – Şimdi, bakın...
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Aynı konuyu, ayrı ayrı
denetim yollarıyla getiremezsiniz.
BAŞKAN – Şimdi, efendim, biz burada hukukî münakaşa
yapmıyoruz. Bu, yıllarca gelmiş geçmiş bir
uygulamadır.
Buyurun Sayın Dumankaya.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım,
İçtüzükte -tabiî, bunu siz de arz ettiniz- böyle bir tadilat yoktur; ama,
ben, bu soruları 19 uncu Dönemde aynı şekilde vermiştim...
BAŞKAN – Efendim, biraz önce söylediniz.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – 19 uncu Dönemde verdim,
yazılı olarak verdim; bakanlar tarafından
cevaplandırılmadı; seçime gidilince kadük oldu. Bu TURBAN'la
ilgili sorular eğer o zaman cevaplandırılsaydı, bugün
TURBAN'daki bu olaylar olmazdı. Şimdi, yine, bu araştırma
önergesi verilmeden önce bu sorular zaten yazılı olarak...
BAŞKAN – Efendim, ben onu kabul etmiyorum. Zaten,
araştırma önergesi vermek, soruya engel değil. Zaten, biz o
uygulamayı kabul etmiyoruz. Onun için, tamam... Ben,
arkadaşımızın...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Tabiî, o bakımdan müdahalesi
yanlıştır.
BAŞKAN – Şimdi, arkadaşımıza sizin cevap
vermenize gerek yok; ben yeterli cevabı kendisine verdim; ama, siz bana
avukatlık yapmak istiyorsanız, size özel bir vekâletname
verebilirim!..
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır. Ben, size bilgileri
veriyorum.
BAŞKAN – Ama, bilmiyorum; avukatlık sıfatınız
varsa, bir vekâletname verebilirim!..
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Bu soruları, 19 uncu Dönemde
vermiştim Sayın Başkan; ama, mensubu olduğu partinin
bakanları cevap vermediler.
BAŞKAN – Tabiî, tabiî!.. Ama, şimdi, sizin mensup
olduğunuz partinin bakanları cevap verecekler.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Ben, sizi kastetmiyorum Sayın
Dumankaya, durumu konuşuyorum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hakikaten, şu anda,
hiçbir soruya cevap verecek sayın bakan veya Başbakan yok. 162 tane
soru vardır. Ben, şimdi, 1 saat içerisinde bu 162 soruyu da
okuyabilirim. Okuyup da "yok, yok" demektense, böyle hoş olmayan
bir görüntü yaratmaktansa, Sayın Genel Kurulun da izniyle, bu 162 tane
soruyu bu birleşimde okumuş olduğumu kabul ediyorum.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olur mu Sayın Başkan;
zabıtlara geçecek. İçtüzüğe aykırı.
BAŞKAN – Efendim, ben, Yüce Genel Kurulun bilgisine sunuyorum; ama,
itiraz etmezseniz de memnun olurum; çünkü, aynı şeyleri defalarca
tekrarlamaktan herhalde sizler de hoşlanmazsınız. (DSP sıralarından "Oylama
yapın" sesleri)
Efendim, oylamayla halledilecek bir husus değil; itiraz olmazsa,
öyle kabul ederiz; yoksa, devam edelim.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Asiltürk.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, eğer
okunmuş kabul ederseniz, o düşmeyle ilgili olarak, sorular
cevaplandırılmamış olacak. Halbuki, onun yerine, ilgili
bakanlar bulunmadığı için -şimdiye kadar tatbik edilen bir
usuldür- grup başkanvekilleriyle istişare eder, birleşimi
kapatırsınız.
BAŞKAN – Ama, şimdi, İçtüzük bize bu görevi veriyor
Sayın Asiltürk. Bizim, İçtüzükte bu değişikliği
yapmamızın temel nedeni neydi; sorular uzun süre
cevaplandırılmıyor, işte gündemde bunlar kabarıyor
kabarıyor... Yazık, kâğıda da yazık; işte, her
gün matbaada git bunları bastır; Genel Kurulda biraz da bunu önlemek
için... Biraz da millî servet... Sorular zaten
cevaplandırılmıyor; yani, geçmiş hükümetlerde de gördük,
birikiyor birikiyor birikiyor, bir kitapçık haline geliyor bir nevi; millî
servete de yazık; bu kadar çok sorunun gündemde yer alması,
kabarık olması; sürüyor sürüyor... Biliyorsunuz, yani, genel seçime
gittiğimiz zamanki soruların ulaştığı
miktarı biliyorsunuz. O itibarla, bugün bunları cevaplandırmasak
bile, bundan sonraki birleşimlerde de sayın bakanlarımızın
gelip de cevaplandıracağı konusunda çok fazla iyimser
değilim.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – O bakımdan, bu yolu tercih ederim; ama,
arkadaşlarımızın soruları gündemde yazılı
olarak kalacak ve her zaman için cevaplandırılma imkânı var.
Yani, ben, sadece Genel Kurulun takdirine bu konuyu arz ettim. Genel Kurulda bu
konuda ciddî bir itiraz yoksa, okumaya devam edeyim.
Buyurun Sayın Doğan.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan,
konuşmalarınız zabıtlara geçti; bu şekildeki sözlü
soruların bakanlar ve başbakanlar tarafından
cevaplandırıldığı oturumları hep birlikte
yaşadık. Yani, şimdi siz, keenlemyekün diyorsunuz ki:
"İşte orada 160 tane soru var; ama, görüyorum ki, buraya ne
Başbakan ne de bakan gelip, bunları cevaplandırmayacak."
Böyle bir yargıya varmanız, Meclis Başkanı olarak,
yanlıştır; bunu da zabıtlara geçirmek için...
BAŞKAN – Bu birleşim için... Bu birleşim için...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim... Şimdi, bu
bile bir şey...
BAŞKAN – Peki, bir bakan getirin, bir tanesini
cevaplandırsın efendim; o zaman getirin...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın
Başkan, size...
BAŞKAN – O zaman okuyalım efendim, tartışma
açmıyorum.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın
Başkan, size başka bir şey hatırlatmak istiyorum.
Eğer, Meclis Başkanı olarak, burada, bu sözlü soruları
cevaplandıracak bir bakan görmüyorsanız, bu şekilde "ben
bunları atladım; okumadan, okunmuş kabul edin" demek
yerine, grup başkanvekilleriyle görüşüp, Meclisi tatil etmek sizin
görevinizdir.
BAŞKAN – Efendim, bugün Meclisi tatil etmeme gerek yok; çünkü,
arkasından Meclis araştırması önergeleri var, bugünkü
gündemimize göre...
Sayın Doğan, bakın, bugünkü çalışma süremiz
saat 19.00'da bitiyor. Saat 17.45; bizim, daha 1 saat 15 dakika
çalışma süremiz var.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Meclis, bu
konuya 1 saat ayırmış. Sizin, Başkan olarak, bu gündemi
değiştirmeye hakkınız yok.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bakın, benim
davranışlarımda ve uygulamalarımda hiçbir hata yok; bu hata
nereden kaynaklanıyor; sorumluluk taşıyan insanların buraya
gelip, burada oturup, sorulara cevap vermemesinden kaynaklanıyor; var
mı başka bir şey?! Gelsinler sayın bakanlar, otursunlar,
milletvekilinin sorusunu cevaplandırsınlar efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
Başkan olarak bizi zor durumda bırakmanın anlamı var
mı; yok. Sayın bakan arkadaşlarımız gelmiyor. Ben de
burada İçtüzüğü uygulamak zorundayım.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İçtüzük de bu işe 1 saat
ayırmıştır. "Bu 1 saati ben kullanmıyorum"
demeye hakkınız yok ki...
BAŞKAN – Efendim?... Nasıl?
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – 1 saati bunların
görüşülmesine ayırmış; bunu sizin değiştirmeye
hakkınız yok ki...
BAŞKAN – Tamam, ben de okuyacağım o zaman.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır, şu vardır: 1
saat okuyalım; sonuna kadar okumanız lazım.
BAŞKAN – Neyse, arkadaşlar, tartışmıyorum, ben
devam ediyorum.
Bizim, Başkanlık olarak isteğimiz, kamuoyunda böyle bir
Meclis görüntüsünü vermemektir. Hiç olmazsa, her birleşimde üç beş
bakan arkadaşımız gelsin, bu soruların üç beş tanesini
cevaplandırsın; böylece bir zaman da geçer. Mecliste başkanvekili
kürsüsünde oturan arkadaşın "bakan yok; ertelenmiştir",
"bakan yok; ertelenmiştir" demesi şeklindeki bir görüntü
iyi değil.
29. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban Kilyos Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/87)
BAŞKAN – 29 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan
olmadığı için, ertelenmiştir.
30. – İstanbulMilletvekili Halit
Dumanyaka’nın, Turban Ürgüp Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/88)
BAŞKAN – 30 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için, ertelenmiştir.
31. – İstanbulMilletvekili Halit
Dumanyaka’nın, Turban Akçay Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/89)
BAŞKAN – 31 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan
olmadığı için, ertelenmiştir.
32. – İstanbulMilletvekili Halit
Dumanyaka’nın, Turban Gümüldür Tesislerinde ücretsiz olarak kalan
kişiler ile personelin aldığı avanslara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90)
BAŞKAN – 32 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Soru, cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan
olmadığı için, ertelenmiştir.
33. – Ankara Milletvekili Cemil
Çiçek’in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonundan yapılan harcamalara ve Fonun personel
sayısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önegresi (6/91)
BAŞKAN – 33 üncü sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in,
Başbakandan sorusu vardır.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sorumu geri
alıyorum.
BAŞKAN – 33 üncü sıradaki Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in
sorusu, geri alındığı için, gündemden
çıkarılmıştır.
34. – İzmir Milletvekili Hakan
Tartan’ın, Midilli açıklarında düşen fantom uçağının
pilotunu arama çalışmalarının erken durdurulduğu
iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan
Sungurlu’nun cevabı (6/3)
BAŞKAN – 34 üncü sırada, İzmir Milletvekili Hakan
Tartan'ın, Millî Savunma Bakanından sorusu vardır.
Sayın Millî Savunma Bakanımız burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yazılı soruların Millî Savunma
Bakanı Vefa Tanır tarafından sözlü olarak yanıtlanması
için, İçtüzüğün 94 üncü maddesince, gereğini arz ederim.
Hakan
Tartan İzmir
1- 28 Aralık 1995 günü Midilli açıklarında denize
çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ
Karaburun'u arama çalışmaları niçin bir hafta içinde
bırakılmıştır?
2- Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya kadar
ya da kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiğine göre,
böyle bir bulguya ulaşılmış da kamuoyundan mı
gizlenmiştir, yoksa bu zorunluluk yerine getirilmemiş midir?
3- Bolu-Kartalkaya'da çocuğuyla birlikte kaybolan bir
Amerikalı albay için Türkiye'nin gösterdiği hassasiyetin Amerika
Birleşik Devletleri tarafından da gösterilmesi ve arama
çalışmalarına yardımcı olması
Bakanlığınızca istenmiş midir?
4- Kazada, uçağın modelinden veya teknolojik eksikliklerinden
kaynaklanan bir neden rol oynamış mıdır?
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
İzmir Milletvekili Hakan Tartan, bu sorusunu Sayın Vefa
Tanır'dan sormuş; ama, Millî Savunma Bakanlığı devam
ettiğine göre, cevabı biz vereceğiz.
İzmir Milletvekili Hakan Tartan tarafından verilen soru
önergesiyle, 28 Aralık 1995 tarihinde Midilli açıklarında denize
çakılan Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ
Karaburun'u arama çalışmalarının safahatı ve kazaya
neden olan hususlar hakkında bilgi verilmesi istenilmektedir.
Türk Hava Kuvvetlerine ait F-4 Fantom uçağının Midilli
Adası açıklarında denize düşmesi olayının hemen
akabinde, Türk Hava Kuvvetleri helikopter ve uçaklarla havadan, Deniz Kuvvetleri
çeşitli yüzer platformlarla denizden, Jandarma Genel
Komutanlığı birlikleri ise sahillerden olmak üzere, yoğun
bir arama çalışmasını sürdürmüşler ve bu arada,
silahlı kuvvetlerin teknik olarak tüm olanakları en üst düzeyde
hizmette tutulmuştur; ancak, kazanın açık denizde ve derin
sularda meydana gelmiş olması nedeniyle, arama
çalışmalarının şekil ve boyutunun teknik olarak
değiştirilmesi durumu ortaya çıkmış ve askerî arama faaliyetleri
daha bitirilmeden, yurtiçi ve yurtdışı sivil kuruluş ve
firmaların arama operasyonuna çağrılması
çalışmalarına başlanmıştır.
Aradan bir hafta geçmesi sonunda, Teğmen Karaburun'un, o dönem
arama yapılan ortamlarda bulunma ihtimalinin çok zayıflaması ve
Türk Silahlı Kuvvetleri imkânlarıyla, aynı şekil ve boyutta
daha fazla arama faaliyetinin sürdürülmesinde bir başarı ihtimalinin
bulunmayacağı kanaatiyle, çalışmalar alt düzeye
indirilmiştir. Hâlâ, arama ve emare bulma çalışmaları,
kıyılardan sürdürülmektedir.
Bu arada, deniz dibinde ve özellikle 200 metre derinliklerde de bir
arama faaliyeti başlatmak üzere, konusunda tecrübeli bir Hollanda
araştırma firmasıyla müşterek çalışmalar yapacak
olan İsviçre konuşlu Dilla Trading ile tüm teknik
çalışmalar tamamlanmış olup, kontrat
çalışmaları bitirilmek üzeredir. Firma, Türk Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı unsurlarıyla müşterek arama operasyonuna,
meteorolojik şartlara bağlı olarak, en kısa süre içerisinde
başlayacaktır.
Teğmen Karaburun'u arama çalışmalarının
bırakıldığı iddiaları gerçeği
yansıtmamaktadır; halen, kıyıdan aramalar devam etmekte
olup, derin deniz aramalarına ise -belirttiğimiz gibi-
başlanacaktır.
Arama çalışmalarının kayıp bulununcaya ya da
kesin bir delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiği ilkesine,
bugüne kadar tam olarak uyulmuş olup, uyulmaya da devam edilmektedir. Bu
ilkelere uyma zorunluluğunun yerine getirilmesi amacıyla, teknik bir
operasyonun gerçekleştirilmesi için, sivil ve yurtdışı
kaynaklı imkânların devreye sokulması çalışması başlatılmıştır.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından, tüm gelişmeleri
içeren bilgiler, Teğmen Karaburun'un ailesi ve avukatına, günlük
telefon görüşmeleriyle aktarılarak, anında bilgi sahibi
olmaları sağlanmaktadır. Ayrıca, konu, basın
bildirisiyle de kamuoyuna duyurulmaktadır. Sürdürülen
çalışmalarda, bugüne kadar somut bir bulguya
rastlanmadığı gibi, konu, kamuoyundan da gizlenmemiştir.
Önergede konu edilen arama çalışmalarına ilişkin
olarak, bugüne kadar, Amerika Birleşik Devletlerinden herhangi bir
şekilde yardım talebine ihtiyaç duyulmamıştır.
Dünya havacılığında kullanılan tüm uçaklarda
-yaşı yönünden- "eski" diye bir tanım
bulunmamaktadır. Uçakların yaşına ve tipine
bakılmaksızın, havacılık standartlarına uygun
olarak parçaları gerek zaman limitli ve gerek emare limitli olmak üzere,
sürekli değiştirilmekte ve bakım işlemleri periyodik olarak
sürdürülmektedir. Özellikle Türk Hava Kuvvetlerinde bu konuda
ulaşılan imkân ve kabiliyetler çeşitli zamanlarda basın
mensuplarına gösterilmekte olup, ulaşılan başarı
düzeyi, NATO üyeleri içinde en ileri seviyededir.
Türk Hava Kuvvetlerinin kendi uçaklarının idame ve
işletmesinde hiçbir problem olmadığı gibi, bu konuda
başka ülkelere de hizmet verebilecek düzeyde bulunmaktadır.
Ayrıca, kazaya uğrayan ve önergede eskidiği gündeme
getirilen F-4 uçağı, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri
dahil, birçok NATO ve diğer ülke hava kuvvetlerinde de yoğun olarak
kullanılmaktadır. Söz konusu kazada, uçağın modeli veya
teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Size eksüre vereyim.;
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Kazanın
meydana geliş nedenine ilişkin olarak müşterek kanaat raporu
çalışmaları halen devam etmektedir.
Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım. (ANAP, DYP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Hakan Tartan'ın, yerinden bir itirazı veya önerisi
var mı?.. Yok.
Soru cevaplandırılmıştır.
35. – İstanbul Milletvekili
Halit Dumankaya’nın, milletvekili seçimlerinde aday olup seçilemeyen
bürokratların kararnamelerinin bekletildiği iddialarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/92)
BAŞKAN – 35 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
36. – İstanbulMilletvekili Halit
Dumanyaka’nın, Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünün 1995
yılı reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/94)
BAŞKAN – 36 ncı sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
37. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Abant ve Bolu Çevresi Turizm A.Ş.’nin 1995
yılı malî faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/95)
BAŞKAN – 37 nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
38. – Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in,
TRT’nin reklam kuşaklarının mevzuata aykırı olarak Ip
Arbo Medya hizmetleri ve Tic. A.Ş.’ne kiralandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/97)
BAŞKAN – 38 inci sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek'in,
Başbakandan sorusu vardır.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK ( Ankara) – Soruyu geri
alıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Cemil Çiçek sorusunu geri
almıştır; böylece soru gündemden
çıkarılmıştır.
39. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban ve bağlı işletmelerince Erten
Mühendislik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne verilen işlere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/98)
BAŞKAN – 39 uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın
bakan...Yok.
Soru ertelenmiştir.
40. – Niğde Milletvekili Mehmet
Salih Katırcıoğlu’nun, yurt dışından patates ve
elma ithal edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/99)
BAŞKAN – 40 ıncı sırada, Niğde Milletvekili
Mehmet Salih Katırcıoğlu'nun, Sayın Başbakandan sorusu
vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın
bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
41. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Turban işletmelerinde bazı evrakların
ortadan kaldırıldığı iddiasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/101)
BAŞKAN – 41 inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın
bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
42. – Afyon Milletvekili Halil
İbrahim Özsoy’un, Afyon Belediyesinin 95/729 Sayılı Bakanlar
Kurulu Kararının kapsamına alınmamasının nedenine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/102)
BAŞKAN – 42 nci sırada, Afyon Milletvekili Halil İbrahim
Özsoy'un, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın
bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
43. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, TRTGenel Müdürüne ve bazı yöneticilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/103)
BAŞKAN – 43 üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya'nın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?..
Yok.
Soru ertelenmiştir.
44. – Çorum Milletvekili Hasan
Çağlayan’ın, DYP-SHP ve DYP-CHP hükümetlerince üçlü kararname ile
görevden alınan bürokratlara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/104)
BAŞKAN – 44 üncü sırada, Çorum Milletvekili Hasan
Çağlayan'ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın bakan?..
Yok.
Soru ertelenmiştir.
45. – İstanbul Milletvekili Mehmet
Ali Şahin’in Gümrük Birliğine girdiğimiz tarihten itibaren
ekonomide meydana gelen değişikliklere ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/5)
BAŞKAN – 45 inci sırada, İstanbul milletvekili Mehmet Ali
Şahin'in, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek sayın
bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Doğan, yeni tartışmalara
girmeyelim.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) –
Yeni tartışmalar değil Sayın Başkan.
Burada yeni bir İçtüzük uygulaması söz konusudur ve şimdi
enteresan bir durumla karşılaştık: Sayın Bakan,
milletvekili sıfatıyla, hükümete bir sual soruyor; şimdi ise
kendisi Hükümettedir; yani, sual soranile sorulan şahıs aynı
kişidir.
Şimdi, siz burada...
BAŞKAN – O geçti; ama, onu zamanında...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Hayır efendim, geçsin,
ama, bir içtihat oluşuyor.
Sayın Çiçek, soru önergesini geri aldığı için,
sorusu düşüyor; halbuki -yeni bir içtihat oluşuyor- burada otomatik
olarak sorunun düşmesi lazım. Yani, Sayın Bakan soru önergesini
verdikten sonra Bakanlar Kurulunun bir üyesi olduğu zaman, artık bu
soru önergesinin gündemde bu kürsüde yer almaması lazım.
KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Nerede yazıyor bu?
BAŞKAN – Ben cevap vereceğim efendim. Rica ediyorum...
Bana soruyorlar.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kanaatimi ifade etmek istiyorum:
Soru soran ile soruya cevap verecek kişinin sıfatı
birleştiği için, burada Bakanın "Bu sualimi geri
alıyorum" şeklindeki açıklamasını
Başkanlığa iletmeden önce, otomatikman bu sualin düşmesi
lazım. Böyle bir uygulama mı olacaktır; yoksa, hakikaten, illa
ki, Sayın Çiçek buraya gelip, bunu geri alıyorum mu diyecektir? Niçin
geri alıyor Sayın Bakan; çünkü, diyor ki: "Milletvekili
sıfatım dolayısıyla bunu sordum. Şimdi soru
sorduğum makamdayım; makam birleştiği için geri
alıyorum." Aslında, makam birleştiği için, bunun
otomatikman düşmesi lazım ve bunun da bu gündemde yer almaması
lazım. Böyle bir içtihadın teşekkül etmesi, bu Parlamentonun
rasyonalizasyonu, yani, verimli çalışması bakımından
da doğrudur; çünkü, Sayın Çiçek şimdi bakandır.
BAŞKAN – Efendim, fikrinizi anladım...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Bir dakika... Arz edeyim efendim.
BAŞKAN – Evet.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Kendisi bakandır; kendisi,
sualini cevaplayabilecek bir mevkidedir, Bakanlar Kurulunun bir üyesidir. Bu
itibarla, Meclis Başkanlığına "bu sualimi geri
alıyorum" şeklinde bir beyanda bulunması, "geri
çektim" şeklinde bir içtihadın oluşması, bana göre
doğru değildir.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
Sayın Doğan, bir defa, bakan olan kişinin
milletvekilliği sıfatı var...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim.
BAŞKAN – ...dolayısıyla, soru sorma hakkı var.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Tamam efendim...
BAŞKAN – Soru sorulduktan sonra, o soru kamuoyuna mal oluyor; yani,
orada, sadece bakanın ve o soruyu soran ilgili kişinin bilgi sahibi
olması yeterli olmuyor. Dolayısıyla, sözlü olduğu için de,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde sorulan o konu hakkında kamuoyunun da
bilgisinin olmasında yarar var; yani, yalnız ilgili soru sahibi ile
ilgili bakan arasında geçen bir olay değil. Bence, böyle bir uygulama
yapmak, Başkanlık Divanı için olanaksız; çünkü, soru, ya
soru sahibinin geri alması veyahut da cevaplandırılması
suretiyle düşer. Yoksa, soru soran kişinin bakan olması veya
başbakan olması, o sorunun düşmesi sonucunu doğuracak bir
olay değildir ve kaldı ki, burada, soru sorulan konuda, sadece
milletvekilinin bilgi sahibi olması değil, tüm kamuoyunun da bilgi
sahibi olmasında yarar var.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan,
benim soruyu geri alış nedenim şudur: Malum, bir soruyu
sormaktan maksat, o konuda bilgi sahibi olmaktır.
BAŞKAN – Evet.
DEVLET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Ben, şimdi Hükümet
üyesi olmam hasebiyle, sorduğum soruyla ilgili olarak zaten bilgi sahibi
oldum. Zaten, birinci sorumla ilgili olarak da, o konunun sevk ve idaresi benim
sorumluluğumdadır. Dolayısıyla, bilgi sahibi olunca, burada
tekrar...
BAŞKAN – Ama, keşke, bakan olunca da, kendiniz
yazılı olarak Başkanlığa müracaat etseydiniz, o soruyu
geri alsaydınız; çünkü, siz, soruyu yazılı olarak geri
almadıktan sonra, Başkanlığın bunu resen geri vermesi
veya düşmüş olarak kabul etmesi mümkün değil.
Kaldı ki, bana göre, bir soru sorulduktan sonra, o soru
hakkında kamuoyunun da bilgi sahibi olmasında yarar var. Yani,
yalnız ...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, bu,
yazılı soruya dönse, ilgili bakan, bana bir milletvekili olarak
yazılı soruda cevabı ismen verir. Yani, yazılı soruda
kamuoyunun bilgi sahibi olması gibi bir gerekçeye katılmak mümkün
değil.
BAŞKAN – Sayın Doğan, yazılı soru olsa, belki
dediğiniz doğru da; sözlü sorunun amacı, gündeme giriyor ve
kamuoyunun bu konuda bilgisi oluyor.
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Efendim, bu gündeme gelmiş
zaten, burada sorunun başlangıcı var.
BAŞKAN – Bu sorunun cevabı sözlü olsa Genel Kurulda dile
getiriliyor; ayrıca, yazılı olduğu zaman, hem
milletvekiline bildiriliyor, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
tutanağına iliştiriliyor. Yani, yazılı sorunun
cevabını alan milletvekillerimizin çoğu bu konuyu basına da
intikal ettiriyorlar; bu konu böyledir deniliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. O
bakımdan -isterseniz- fuzuli tartışmalar yapmayalım, biz
işimize devam edelim.
46. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, Nevşehir İli-Kozaklı
İlçesi-Doyduk Barajı projesine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/150)
BAŞKAN – 46 ncı
sırada, Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Başbakandan
sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
47. – Nevşehir Milletvekili Mehmet
Elkatmış’ın, özelleştirme idaresinin 1995 yılı
reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/151)
BAŞKAN – 47 nci sırada Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Başbakandan sorusu
vardır.
Soruyu cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?... Yok.
Soru ertelenmiştir.
48. – İzmir Milletvekili Hakan
Tartan’ın, Toplu Konut Kredisine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/152)
BAŞKAN – 48 inci sırada İzmir Milletvekili Hakan
Tartan'ın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
49. – İzmir Milletvekili Hakan
Tartan’ın, 24 Aralık seçimlerinden sonra yurt dışına
giden Bakanlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/153)
BAŞKAN – 49 uncu sırada, İzmir Milletvekili Hakan
Tartan'ın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?... Yok.
Soru ertelenmiştir.
50. – Diyarbakır Milletvekili
Abdülkadir Aksu’nun, hayvan ithalatı ile ilgili olarak ileri sürülen
iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/108)
BAŞKAN – 50 nci sırada, Diyarbakır Milletvekili
Abdülkadir Aksu'nun, Başbakandan sorusu vardır.
Evet, yani, kendisi düşünüp sorusunu almadıktan sonra bizim
başka...
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – İşte, şimdi
düşsün artık; kendisi Bakanlar Kurulundadır. Meclisin bunu
cevaplandırması gibi bir görevi yoktur.
BAŞKAN – Sayın Doğan, o, bizim takdirimizde değil.
İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – Sayın Başkan,
sorular için bir saat ayıracaktınız.
BAŞKAN – Efendim 17.10'da
başladık, 18.10'da da keseceğim.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
51. – Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın, hayvancılığı teşvik kredilerine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/109)
BAŞKAN – 51 inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan'ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
52. – Eskişehir Milletvekili Hanifi
Demirkol’un, Destekleme Fonundan 1995 yılı içinde illere yapılan
yardımlara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önegresi (6/129)
BAŞKAN – 52 nci sırada, Eskişehir Milletvekili Hanifi
Demirkol'un, Sayın Maliye Bakanından sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Maliye Bakanı?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
53. – İzmir Milletvekili Atilla
Mutman’ın, İzmir’de Menkul Kıymetler Borsası kurulup
kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/7)
BAŞKAN – 53 üncü sırada, İzmir Milletvekili Atilla
Mutman'ın, Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
54. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, Ekonomik Kültürel Eğitim ve Teknik İşbirliği
Başkanlığının bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/154)
55. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, T.P.A.O. ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/155)
56. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, TÜGSAŞ ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/156)
57. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii TAŞ ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/157)
58. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, SEKA ve bağlı kuruluşlarının bazı
harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/158)
59. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, T.K.İ. ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/159)
60. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, T.D.Ç.İ. ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/160)
61. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, T.M.O ve bağlı kuruluşlarının bazı
harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/161)
62. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, Etibank ve bağlı kuruluşlarının
bazı harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/162)
63. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, Türkiye Taşkömürü Kurumu ve bağlı
kuruluşlarının bazı harcamalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/163)
BAŞKAN – 54, 55, 56, 57, 58, 59 ve 60 ıncı
sıralarda, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Sayın
Başbakandan soruları vardır.
Soruları cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?.. Yok.
Sorular ertelenmiştir.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, konuyu niye
okumuyorsunuz?
BAŞKAN – Efendim, uzun uzun okumayalım.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, gündem önünüzde, gündemi okuyun, hangi
soruların sorulduğunu size söylüyor, orada var.
Sayın arkadaşlar, önemli olan, burada, tasarrufa riayet etmek,
ben, onu okuduğum zaman, bu soruların yarısını
okumuş olurum.
İSMAİL KAHRAMAN (İstanbul) – O zaman,
numaralarını söyleyiniz.
BAŞKAN – Numaralarını söylüyoruz; 63 üncü sıradaki
sorunun ne olduğu belli, gündem var önünüzde.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Canlı yayın yapılıyor,
millet seyrediyor.
BAŞKAN – Efendim, biz, burada, canlı yayın için
çalışmıyoruz.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hangi konuyu tartışıyoruz,
gündeme hangi konu gelmiş, bunun anlaşılması lazım.
Konu anlaşılırsa ne olur?
BAŞKAN – Efendim, burada, bu soru cevaplandırıldığı
zaman, hangi konuda olduğu anlaşılacak.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Ama, belki üç defa okunduğu zaman soru
düşecek Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Ünaldı, geçmişteki
uygulamalarımız böyle, illâ, burada her şeyde konuşmak için
ortaya çıkmamak lazım; gündem, bütün milletvekillerinin önünde var,
hangi konuda soru sorulduğu orada var.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Hayır efendim, konuşmak için
değil, bundan sonrası için usul oluşturuyorsunuz.
BAŞKAN – Efendim, bu usulü ben oluşturmuyorum, herkes
oluşturmuş.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Yeni bir Tüzük uygulamamız var; üç defa
okunduğu zaman bu sorular düşecek.
BAŞKAN – Neyse, sizi rahatlatacaksa, tatmin edecekse, bundan sonra
orayı da okuyayım.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Rahatlatma değil, anlaşılır
olmak önemli.
64. – Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç’un, Güven Sigorta T.A.Ş.’nin bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/164)
BAŞKAN – 64 üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet
Cemil Tunç'un, Güven Sigorta TAŞ’nin bazı harcamalarına
ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili
Bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece, sözlü sorular için
ayrılmış olan 1 saatlik süreyi doldurmuş bulunuyoruz.
Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.
1 inci sıradaki, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 38
arkadaşının, zorunlu tasarruf kesintilerinin
değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesini
yapacağız.
Daha önce Hükümet bulunmadığı için, şimdi Hükümeti
aramaya gerek yok.
Şimdi, isterlerse, önerge sahiplerine veya gruplara söz
vereceğim...
Evet, anlaşıldığına göre, gruplar bugün çalışmak
istemiyorlar; aslında, çalışma saatimiz de dolmak üzere;
ayrıca, bu öngörüşmeyi bir birleşim içerisinde bitirememe durumu
da var.
Bu konuda sayın grup başkanvekillerinin isteklerini almak
istiyorum...
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Erteleyelim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Erteleyelim diyorsunuz...
Peki, bütün grup başkanvekillerinin de bir itirazı
olmadığına göre, çalışma süremizin de bitmesine...
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın
Başkan, evvela, önergeyi veren arkadaştan başlasın...
BAŞKAN – Efendim, o arkadaşlardan da ses yok. Ben,
Başkanvekili olarak biraz yukarıdan baktığım için,
herkesin gözünü okuyabiliyorum, yani çalışmama isteklerini de
anlıyorum; bu kadarcık kerametimiz olsun canım...
REFİK ARAS (İstanbul) – Sayın Başkan, tatilden
yeni döndük, biraz çalışalım.
BAŞKAN – Efendim, daha önce de söyledim, siz gelin, gün 24 saat,
ben 25 saat çalışabilirim, benim için fark etmez...
REFİK ARAS (İstanbul) – Biraz çalışsak iyi
olur.
BAŞKAN – Çalışma süremizin dolmasına az bir zaman
kalması ve gündemin 1 inci sırasındaki Meclis
araştırması önergesinin görüşülmesi hususunda grup
sözcülerinin de hazırlıklı bulunmamaları nedeniyle, daha
önce alınan karar gereğince sözlü sorular, kanun tasarı ve
teklifleriyle, Meclis soruşturma önergelerini görüşmek için, 5
Haziran 1996 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.10
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Kastamonu
Milletvekili Fethi Acar’ın, şeker üretiminin
artırılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/483)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 20.3.1996
Fethi
Acar
Kastamonu
1. Ülkemizin şeker ihtiyacı malum
olunduğu üzere büyük bir bölümü yerli üretimden temin olunmaktadır.
Şeker açığı ise ithal edilmektedir. Halbuki çiftçimiz
pancar ekebilecek durumdadır ve bu potansiyel mevcuttur.
Fabrika kapasiteleri dolayısıyla pancar ekim
alanı artırılarak milletimizin tüm ihtiyacı
karşılanmalı ve özellikle Türk Cumhuriyetlerine ihracat için
daha fazla pancar ve dolayısıyla şeker üretimi düşünülmekte
midir?
T.
C.
Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı
Basın ve
Halkla İlişkiler Müşavirliği 29.5.1996
Sayı
:B.140.BHİ.01-130
Konu :Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :1.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/483-925/2305 sayılı yazınız.
Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, şeker
üretiminin artırılmasına ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını
istediği yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte
takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Kastamonu Milletvekili
Fethi Acar’ın Yazılı Sorularına Cevaplarımız
Türkiye’de şeker talebini karşılamak
üzere yeterli miktarda pancar üretim potansiyeli ve işleme kapasitesi
mevcuttur.
Pancar üretimini fiyat ve desteklerin
yanısıra alternatif ürün piyasaları ve hava şartları
büyük ölçüde etkilemektedir. Son 15 yılda pancar ve şeker üretiminde
dalgalanmalar görünmekle birlikte 1994 yılına kadar Türkiye’nin bu
üründe kendi kendine yeterli olduğu söylenebilir. 1994 yılında
pancar fiyatlarının üretici tarafından yetersiz bulunması
ve enflasyonun altında kalması, bunun yanısıra yaşanan
olumsuz hava koşulları nedeniyle üretici gelirinin beklenenin
altına düşmesi, 1995 yılında da 2500 TL./kg’lık
fiyatın üreticilerce memnuniyetle karşılanmakla birlikte geç
açıklanmış olması üretimin büyük oranda gerilemesine neden
olmuştur. Bunların yanısıra olumsuz hava
koşulları ekim ve verimi etkilemiş, beklenen üretim
gerçekleştirilememiştir.
1994 yılı pancar taban fiyatının %
150 artırılarak 1995 yılında 2 500 TL./kg olarak
belirlenmesi ve 1996 yılında da 4 400 TL/kg olarak
açıklanması üreticilerce memnuniyetle karşılanmış
ve taahhütlerde yaklaşık % 30 oranında artış
gözlenmiştir.
Ülkemizde birçok tarımsal ürünle birlikte pancar
ve dolayısıyla üreticisi desteklenmektedir. Son yıllarda
desteklenen ürün sayısının büyük oranda azaltılmasına
karşın pancar üretimindeki destekler sürmektedir. Pancar üreticisine
her yıl ekimle birlikte nakdî avans verilmekte, gübre, tohum,
makinalı ekim, bitki koruma, nakliye prim ve tazminatı, bedelsiz ve
bedelli yaş küsbe temini konularında destek sağlanmaktadır.
Daha önce 3 olan avans sayısı 1995
yılında ilk kez 4’e
çıkarılmıştır.Ayrıca geçmiş yıllara
göre ödenen avans miktarının toplam pancar bedeli içindeki payı
ile kesin bedel ödeme zamanında önemli iyileşmeler
kaydedilmiştir. 1990’lı yılların başında ödenen
avans pancar bedeline göre % 30 dolaylarında iken 1995 yılında
bu oran % 43,3’e ulaşmıştır. Kesin bedel ödeme tarihleri de
yaklaşık 2 ay öne alınarak Mart ayı sonuna
çekilmiştir.
Türkiye’de şeker ithalatı süreklilik
arzetmemektedir. 1985-1995 aralığındaki 10 yıl içinde T. Şeker
Fabrikaları A.Ş. 1987, 1990 ve 1995 yıllarında
sırasıyla 217.2, 250.5, 132.8 bin ton olmak üzere 3 kez ithalat
yapmıştır.
1991
yılından itibaren T. Şeker Fabrikaları A.Ş. iç
tüketimi karşıladıktan sonra üretim fazlasını
başta komşularımız ve eski SSCB ülkeleri olmak üzere birçok
ülkeye ihraç etmiştir. 1991, 1992,
1993 ve 1994 yıllarında sırasıyla 87.3, 396.1, 503.9 ve
466.4 bin ton şeker ihraç edilerek karşılığında
450.7 milyon US $ döviz geliri sağlanmıştır.
Önümüzdeki yıllarda da üretimin iş talebin
üzerinde gerçekleşmesi halinde T. Şeker Fabrikaları A. Ş.
ihracat yapabilecektir.
Türkiye’de şeker üretim politikası iç
tüketimin yerli üretimle karşılanmasını öngörmektedir. Bu
çerçevede pancar üretiminin desteklenmesine ve
pancar işleme kapasitesinin arttırılmasına yönelik
tedbirler alınmaktadır.
Türkiye’nin artan şeker talebine paralel olarak
pancar işleme kapasitesinin artırılması amacıyla 4
yeni fabrika yatırım programında yer almaktadır. Bunlar
Kırşehir % 43, Yozgat %49 oranında
tamamlanmıştır. Bu iki fabrikanın 1997 yılında,
Aksaray ve Sıvas’ın ise 1998 yılında işletmeye
alınması planlanmaktadır.
2. —İzmir
Milletvekili Sabri Tekir’in, Vakıfbank, Emlakbank, Ziraat Bankası ve
Halk Bankasının reklam giderlerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun yazılı
cevabı (7/595)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
sayın Başbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Prof.
Dr. Sabri Tekir
İzmir
1. Vakıf Bank, Emlak Bank, Ziraat Bankası ve
Halk Bankası Genel Müdürlüklerince 1 Haziran 1995 tarihi ile 31
Aralık 1995 tarihleri arasında; hangi gazete ve televizyonlara ne
miktar (TL.’sı olarak) reklam ve ilan verilmiştir.
2. Bu reklam ve ilanların verilişinde
şirket veya şirketler aracılık etmişlerdir. Her
birinin aldıkları komisyon miktarları TL.’sı olarak ne
kadardır.
3. İlan ve reklamların verilişinde hangi
kriterler göz önünde bulundurulmuştur.
4. 1994 ve 1995 yıllarının
tamamında verilen reklam ve ilanların tutarı nedir.
T.
C.
Devlet
Bakanlığı 30.5.1996
Sayı
:B.02.0.002/15-794
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi :TBMMBaşkanlığının
17.4.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/595-1238/3286 sayılı
yazısı.
İzmir Milletvekili Sayın Sabri Tekir’in
Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ilgi yazı
ekinde alınan yazılı soru önergesinde yer alan sorularla ilgili
olarak hazırlanan cevap ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Dr.
Rüşdü Saracoglu
Devlet
Bakanı
VakıfBank Genel Müdürlük
31.5.1996
İzmir Milletvekili Sayın Sabri Tekir’in
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş
olduğu soru önergesi ile ilgili Bankamız cevabı :
Cevap 1. 1 Haziran 1995 -31 Aralık 1995 tarihleri
arasında; Türkiye’de yayın yapan gazetelere toplam 58 498 346 933
TL., muhtelif televizyonlara ise toplam 16 107 193 332 TL. reklam
verilmiştir.
Cevap 2. Bankamızın reklam ve
ilanının verilişine Bankamızla anlaşmalı olan
(Aramızdaki protokol ile devamlı Bankamız
danışmanlığını yapan) ajansımız hariç
hiç bir şirket veya şirketler aracılık etmemiş, bu
maksatla da herhangi bir komisyon ödenmemiştir.
Bankamız ilan ve reklamları bazı
konularda anlaşmalı ajansımız, bazı konularda ise
doğrudan Bankamız tarafından verilmektedir.
Cevap 3. Malumunuz olduğu üzere Bankalar hizmet ve
itibar müesseseleridir. Karşılarında insan unsuru vardır.
Serbest piyasa ekonomisinin bir gereği olarak yoğun rekabet
ortamının yaşandığı günümüzde, Bankalar mevcut ve
uygulamaya sunduğu yeni hizmet ve ürünlerini müşteri dediğimiz
insana en iyi şekilde tanıtmak, onlara sunmak ve onların
beğenisini kazanarak müşteri portföylerini genişletmek isterler.
Böylece bir taraftan kamuoyunda itibar ve imaj kazanılması,
diğer taraftan da işlem hacimlerinin artırılarak
kârlılığın yükseltilmesi hedeflenmektedir.
Bu hedefin gerçekleşmesinde kuşkusuz
Bankamızın sunduğu hizmet ve ürünlerinin
tanıtılmasını sağlayan reklam ve tanıtım
faaliyetlerinin büyük bir önemi vardır.
— Bu nedenle, ilan ve reklamların verilişinde
üzerinde önemle durduğumuz kriterlerden birisi budur.
İlan ve reklamların verilişinde üzerinde
önemle durduğumuz diğer kriter ise;
— Verilen ilan ve reklamların geniş halk
kitlesine ulaşması ve böylece verilen ilan ve reklamlardan en iyi
sonucun alınması esas alındığından bu kritere
uyan medya ve basın kuruluşları seçilmektedir.
— Verilen ilan ve reklamlarda maliyet unsuru ön planda
tutulduğundan, yukarıda arz edilen reklamdan amaçlanan konularda göz
ardı edilmeden daha az maliyetle daha çok fayda sağlanması
hedeflenmektedir. Dolayısı ile bu kritere göre ilan ve reklam
verilecek kuruluş seçilmektedir.
Cevap 4. 1994 ve 1995 yıllarının
tamamında gazete ve televizyonlara verilen reklam ve ilanların
tutarı,
Toplam :407 996 019 958 TL.’dır.
T.
C.
Ziraat
Bankası
Genel
Müdürlüğü
Sayı
:B.02.2.TZB.0.71.00.00-01-94-302-215
Konu :Soru Önergeleri Hakkında.
Devlet
Bakanlığına
(Sayın Dr. Rüşdü
Saracoglu’na)
İlgi :26.4.1996 tarih ve B.02.0.002/421
sayılı yazınız.
Sayın Başbakanımıza tevcih edilen
Kurumumuzla ilgili 7/554, 7/555, 7/595 numaralı önergeler incelenmiş
ve verilecek cevaba esas olacak bilgiler hazırlanarak ilişikte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederiz.
Türkiye Cumhuriyeti Ziraat
Bankası
Metin
Akpınar Salih
Şevki Doruk
Genel
Müdür Yardımcısı Yönetim
Kurulu Başkanı
Genel
Müdür Vekili
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü
Önerge Numarası 7/595 :
Soru 1.
Vakıf Bank, Emlak Bank, Ziraat Bankası ve
Halk Bankası Genel Müdürlüklerince 1 Haziran 1995 tarihi ile 31
Aralık 1995 tarihleri arasında; hangi gazete ve televizyonlara ne
miktar (TL.’sı olarak) reklam ve ilan verilmiştir?
Cevap 1. Gazetelere 101 623 681 372 TL. Televizyonlara
64 135 868 435 TL. olmak üzere toplam 165 759 549 807 TL. olarak reklam ve ilan
verilmiştir. Gazete ve TV’lere ait reklam ve ilan dökümleri
ilişiktedir. (Ek :1-2-3)
Soru 2.
Bu reklam ve ilanların verilişinde
şirket veya şirketler aracılık etmişlerdir. Her
birinin aldıkları komisyon miktarları TL.’sı olarak ne
kadardır?
Cevap 2.
Mozaik reklamcılık,
Danışmanlık ve Ticaret A. Ş. kanalıyla
reklamlarımız yayınlattırılmış olup, bu
konuda firmaya herhangi bir komisyon ödenmemiştir.
Soru 3.
İlan ve reklamların verilişinde hangi
kriterler göz önünde bulundurulmuştur?
Cevap 3.
Bankamızın imajını daha etkin
kılabilme ve kamu oyuna duyurabilmek amacıyla, gazete ve TV’de
reklamlarımız yayınlattırılmıştır.
Soru 4.
1994 ve 1995 yıllarının tamamında
verilen reklam ve ilanların tutarı nedir?
Cevap 4.
1994 yılında 43 093 231 400 TL., 1995
yılında 332 520 956 142 TL.’dir.
Gazetelerde Yapılan
Reklam ve İlan Giderleri
(1.6.1995-31.12.1995
Tarihleri Arası)
SABAH 18
835 104 025
MİLLİYET
14
336 049 609
HÜRRİYET 13
917 240 166
TÜRKİYE 11
680 742 983
AKŞAM 9
297 683 472
YENİ
YÜZYIL 6
571 576 273
CUMHURİYET 2
794 479 750
SİYASETTE
YENİ DÜŞÜNCE 2
698 430 518
GÖLGE ADAM 2
449 485 000
GLOBAL 2
433 938 880
POSTA 2
227 325 000
DÜNYA 1
812 832 000
HÜRSES 1
696 630 000
YENİ
GÜNAYDIN 1
682 320 000
YENİ
ASIR 1
492 038 800
MEYDAN 1
296 155 000
TAKVİM 1
070 538 451
EKONOMİK
ÇÖZÜM 660
868 305
GÜN 657
835 589
GÖZLEM 628
000 000
PAZAR POSTASI 620
000 000
BUGÜN 304
465 500
SİYAH
BEYAZ 287
550 750
İKTİSAT 266
500 000
BAROMETRE 225
000 000
ORTADOĞU 165
000 000
YENİ
ALANYA 160
000 000
VATAN (KKTC) 96
000 000
NURHAK
(ELAZIĞ) 93
478 260
ULUOVA
(ELAZIĞ) 93
478 260
FIRAT
(ELAZIĞ) 93
478 260
YENİÇAĞ
(ELAZIĞ) 91
739 130
MİLLİYETÇİ
ÇİZGİ 75
000 000
BÜYÜK ANADOLU 65
000 000
KARADENİZ
AKŞAM 50
000 000
EVRENSEL
DEMOKRASİ 50
000 000
ANKARA BAYRAM
50
000 000
TURKEY
EKONOMİ 50
000 000
TİCARET 45
000 000
EKSPRES
(ELAZIĞ) 40
000 000
SÜPER HABER 35
000 000
BENGÜ 30
000 000
HAMLE 25
000 000
ÇANAKKALE
OLAY 25
000 000
DEMOKRASİ 20
000 000
BELDE 20
000 000
SON
HAVADİS SPOR 20
000 000
AEGEAN SUN 19
500 000
SAĞLIK 17
391 305
İZMİR
GAZ. CEM. BAYRAM 15
000 000
İSTANBUL
BAYRAM 15
000 000
İSTANBUL
HAKİMİYET 15
000 000
ELEK
ELMADAĞ 15
000 000
MEDYA 15
000 000
BİGA’NIN
SESİ 15
000 000
BİZİM
ANADOLU 15
000 000
HAKİMİYETİ
MİLLİYE 15
000 000
RESMÎ GAZETE 12
000 000
GENÇ KALEMLER 10
000 000
TÜRKİŞ
REPORT 10
000 000
ÇUKUROVA
BAYRAM 5
000 000
DOĞUNUN
SESİ SON HABER 5
000 000
VAKİT 4
347 826
TOPLAM 101
632 681 372
Televizyonlarda Yapılan Reklam Giderleri
(1.6.1995-31.12.1995 Tarihleri Arası)
TRT 1
173 000 0000
HBB 12
414 123 563
İNTER
STAR 1
600 498 575
TGRT 4
663 333 028
KANAL 6 6
490 910 888
ATV 11
336 864 906
KANAL D 8
871 823 511
SHOW TV 8
104 404 964
FLASH TV 1
515 888 000
KANAL 1
(İZMİR) 985
717 000
EGE TV
(İZMİR) 1
000 000 000
KORDON TV
(İZMİR) 60
000 000
SKY TV
(İZMİR) 3
070 704 000
YENİ TV
(İZMİR) 2
664 100 000
NİĞDE
TV 35
000 000
KANAL 23
(ELAZIĞ) 69
500 000
KANAL E
(ELAZIĞ) 25
000 000
AJANS 23
(ELAZIĞ) 55
000 000
TOPLAM 64
135 868 435
Emlak Bankası
Genel
Müdürlük 14.5.1996
T. C. Devlet Bakanı
(Sayın Dr. Rüşdü
Saracoglu)
İlgi :26.4.1996 tarih, B.02.0.002/421
sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı talimatınız
gereği; Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış
tarafından yöneltilen soru önergelerine ilişkin cevaplar Ek : 1’de,
Sayın İzmir Milletvekili Prof. Dr. Sabri Tekir tarafından yöneltilen
soru önergelerine ilişkin cevaplar Ek 2’de yeralmaktadır.
Bilgilerinizi arz ederiz.
Saygılarımızla.
Türkiye Emlak Bankası
A.Ş.
Genel Müdürlüğü
O.
Zafer Kültürlü Erdal
Batmaz
Yönetim
Kurulu Üyesi Yönetim
Kurulu Üyesi
ve ve
Genel
Müdür V. Genel
Müdür Yardımcısı
1. 1.6.1995 -31.12.1995 tarihleri arasında gazete,
dergi, radyo ve televizyonlara verilen reklamların açılım
listeleri ek’te sunulmaktadır. (Ek :a-b-c-d)
2. Reklamlar sözleşmeli ajansımız
Cenajans/Grey Reklamcılık A.Ş. vasıtasıyla
verilmiş olup ilgili şirkete;
TV ve Radyo için
ödenen Ajans hizmet komisyonu 12
000 378 798 TL.
Gazete ve Dergi için ödenen ajans hizmet komisyonu 24 125 667 081 TL.
Toplam 36
126 045 879 TL.
ödenmiştir.
3. Basın reklamlarında medya
organının ekonomik ve sosyo-kültürel içerikli olması,
tirajı ile hitap ettiği kitlenin hedef kitle olması,
TV reklamlarında ise kanalların ve
programların reating oranının yüksekliği esas
alınmaktadır.
Tüm reklamlarımız Başbakanlıktan
alınan izinler çerçevesinde realize edilmiştir.
4. Bankamızın yıllar itibariyle
yaptığı reklam harcamaları aşağıda
belirtilmiştir.
31.12.1994 396
211 179 255 TL. *
31.12.1995 937
139 667 354 TL.**
* 396 211 179 255 TL.’lık toplam birimimiz
giderlerinin 245 180 281 945 TL.’lık kısmı TV, Radyo ve
Basın harcamalarına aittir.
** 937 139 667 354 TL.’lık toplam birimimiz
giderlerinin 615 277 594 782 TL.’lık kısmı, TV, Radyo ve
Basın harcamalarına aittir.
Aradaki fark tutarları Basın İlan
Kurumuna tabi olmayan bazı muhtelif yayın organları ile forma
reklamları, pano ve duvar reklamları, broşür ve pankart, sosyal
kültürel harcamalar, sporculara verilen ödüller, şube cephe panoları,
gazete ve kitap alım ve abonelikleri gibi basın ve medya
dışı muhtelif harcamalardan oluşmaktadır.
1.6.1995 - 31.12.1995
Tarihleri Arası
Televizyonda
Yayınlanan Reklamların Tutarı
(Harcanan ve
Harcanacak-KDV-AHPHariç)
SHOW TV 30
746 121 412 TL.
TRT 3
225 689 758 TL.
TRT INT 417
850 925 TL.
ATV 29
244 311 616 TL.
INTER STAR 14
949 955 510 TL.
KANAL 6 5
979 437 852 TL.
TGRT 6
548 404 535 TL.
KANAL D 20
254 430 507 TL.
HBB 7
371 284 465 TL.
SKY 366
635 117 TL.
EGE TV 55
786 618 TL.
FLASH TV 589
693 634 TL.
KANAL E 275
394 261 TL.
KANAL 1 91
078 090 TL.
120 116 074 300 TL.
1.6.1995 - 31.12.1995
Tarihleri Arası
Radyolarda Yayınlanan
Reklamların Tutarı
(Harcanan ve
Harcanacak-KDV-AHP Hariç)
SÜPER FM 572
210 081 TL.
KLAS FM 324
068 073 TL.
BEST FM 1
091 442 472 TL.
İSTANBUL
FM 948
653 793 TL.
ALEM FM 433
933 495 TL.
SHOW RADYO 697
634 929 TL.
TRT FM 672
484 000 TL.
RADIO CLUP 173
493 235 TL.
ROMANTIC
RADIO 46
699 688 TL.
ATAKÖY RADIO 181
709 813 TL.
HÜR FM 89
910 450 TL.
RADİO
FOREKS 358
646 810 TL.
EGE FM 32
850 000 TL.
RADİO
ANADOLU 161
877 188 TL.
BAHÇEŞEHİR
FM 47
334 000 TL.
RADYO SPORT 247
169 664 TL.
KISS FM 123
584 832 TL.
6 203 702 523 TL.
1.6.1995 - 31.12.1995
Tarihleri Arası Dergilerde Yayınlanan
Reklamların
Tutarı (Harcanan-KDV Hariç)
DERGİ
ADI MEBLAĞ
HÜRRİYET
DERGİ GRUBU 15
296 311 670 TL.
(CAPİTAL,
TEMPO, EKONOMİST, ELELE,
FAME, ATLAS,
GÖSTERİ, ART DEKOR, M. CLAİRE)
MEDYA D 3
360 000 005 TL.
(PARAMATİK,
MİL. ÇOCUK, KİM, NEGATİF
FİESTA) 11
290 580 643 TL.
MEDİGRUP
(POWER,
COSMOPOLİTAN, PARA, SİNEMA,
HARPER’S
BAZAAR)
İNTERMEDYA 7
396 833 317 TL.
(İ. M.
EKONOMİ, MACRO EKONOMİ,
PARATÜYO,
BORSAMATİK)
NOKTA
YAYINCILIK 9
512 913 990 TL.
(NOKTA,
EKONOMİK TREND,
KADINCA,
BELLA, BORSACI)
AKTÜEL (1
NUMARA YAYINCILIK) 12
864 666 681 TL.
VİP
(AKTÜEL YAYINCILIK) 351
250 000 TL.
BABIALİ
MAGAZİN 414
000 000 TL.
VUSLAT 224
250 000 TL.
EXPORTER 499
622 092 TL.
FİNANS
DÜNYASI
690 000 000 TL.
MODERN
TÜRKİYE 313
895 348 TL.
FENERBAHÇE 99
360 000 TL.
YESEVİ 230
000 000 TL.
YANKI 181
000 000 TL.
TOPLAM 62
724 683 746 TL.
1.6.1995 - 31.12.1995 Tarihleri Arası Gazete ve
Dergilerde
Yayınlanan Reklamların Tutarı
(Harcanan-KDVHariç)
GAZETE ADI MEBLAĞ
HÜRRİYET
33
390 910 151 TL.
MİLLİYET
28
261 412 554 TL.
SABAH 28
635 740 295 TL.
TÜRKİYE 18
583 778 187 TL.
CUMHURİYET 4
293 825 000 TL.
GÜNAYDIN 3
882 110 000 TL.
GAZETE ADI MEBLAĞ
DÜNYA 3
486 373 750 TL.
YENİ
ASIR 3
016 052 244 TL.
GÖLGE ADAM 4
966 256 250 TL.
FOTOSPOR 134
460 000 TL.
MEYDAN 2
384 642 560 TL.
AKŞAM 18
931 264 778 TL.
YENİ
YÜZYIL 22
619 599 782 TL.
PAZAR POSTASI 2
282 669 132 TL.
POSTA 8
275 285 000 TL.
GLOBAL 6
743 239 867 TL.
HÜRSES 3
740 030 000 TL.
POLİTİK
VE EKONOMİK BÜLTEN 505
525 000 TL.
ORTADOĞU 1
745 456 064 TL.
EKONOMİK
ÇÖZÜM 367
998 000 TL.
GÖZLEM 964
680 000 TL.
BAROMETRE 1
510 620 000 TL.
TAKVİM 10
397 015 435 TL.
HAKİMİYET 133
722 000 TL.
İKTİSAT
GAZETESİ 367
500 000 TL.
EGE EKSPRES 76
666 667 TL.
GÜN 1
938 595 848 TL.
TİCARET
GAZETESİ 17
010 000 TL.
İSTANBUL
AVANTAJ GAZETESİ 50
250 000 TL.
BİZİM
GAZETE 944
100 000 TL.
ÇANAKKALE
OLAY 169
970 000 TL.
FOTOMAÇ 576
786 911 TL.
GAZETE EGE 1
582 378 182 TL.
FANATİK 374
500 000 TL.
YENİ
İSTANBUL 4
950 000 TL.
TOPLAM 215 355 373 657 TL.
Birim :
Tanıtma ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
Sayı
: 1643 - 44886 10.5.1996
Sayın Dr. Rüşdü
Saracoglu
DevletBakanı
İlgi : 26.4.1996 Tarih ve B.02.0.002/421
Sayılı yazınız.
SayınBaşbakanımıza tevcih edilen
Kurumumuzla ilgili soru önergesine bankamızca verilen cevap ekte takdim
edilmiştir.
Saygılarımızla.
M.
Necat Budak Yenal
Ansen
GenelMüdür
Yardımcısı GenelMüdür
Cevap 1.
1 Haziran - 31 Aralık 1995 Tarihleri Arasında
Verilen Televizyon Reklamları
ATV 15
185 364 557
KANAL D 12
222 653 631
SHOW TV 11
459 593 533
HBB 9
188 860 380
KANAL 6 8
327 807 888
TRT 7
386 231 375
TGRT 3
967 195 368
SKY TV 3
097 640 000
KANAL 1 1
725 000 000
INTERSTAR 1
694 186 188
YENİ TV 1
601 231 250
EGE TV 897
000 000
FLASH TV 862
500 000
KORDON TV 747
500 000
NUMBER ONE TV 575
000 000
TOPLAM 78 937 764
170
1 Haziran - 31 Aralık 1995 Tarihleri Arasında
Basına Verilen Reklamlar
SABAH 6
903 364 302
HÜRRİYET 6
079 797 940
MİLLİYET 5
948 892 500
TÜRKİYE 5
773 613 762
GLOBAL 3
497 690 500
AKŞAM 2
697 882 704
HÜRSES 2
610 500 000
YENİYÜZYIL 2
094 090 933
CUMHURİYET 1
416 225 000
YENİASIR 1
314 758 384
DÜNYA 916
981 250
GAZETE EGE 805
000 000
BAROMETRE 769
436 250
EKONOMİK ÇÖZÜM 391
000 000
YENİGÜNAYDIN 372
312 500
GÖLGEADAM 345
000 000
GÖZLEM 343
016 250
TİCARET 147
171 250
BORSAMATİK 103
500 000
BURSA 2000 92
000 000
PAZAR POSTASI 77
625 000
BORSACI 46
000 000
TOPLAM 42 745 858
525
Cevap 2.
Bankamız diğer banka ve kurumlarda
olduğu gibi tanıtım ve reklam hizmetlerinin en iyi şekilde
gerçekleştirilmesini teminen bir reklam ajansıyla anlaşma
yapmıştır.
Reklamcılık alanında deneyimli bir kadro
ve geçmişe sahip bulunan Pars McCann/Erickson firması ile 1
yılı aşkın bir süredir çalışan bankamız
ajansa, yaptığı hizmetlere göre % 5-7 oranında komisyon
ödemektedir. Bankamız Pars McCann/Erickson firmasına dönem içinde
toplam 4 028 511 300 TL. komisyon ödemiştir.
Cevap 3.
Bankamız esnaf, sanatkâr, sanayici ve mudiye
vermekte olduğu çeşitli hizmetleri kamuoyuna duyurmak amacıyla
zaman zaman tanıtım faaliyetlerinde bulunmaktadır.
Türkiye Halk Bankası olarak reklam verme konusunda
seçilmiş spesifik gazete veya dergi yoktur. Reklam
dağıtımında amaç, mümkün olduğunca geniş bir
kamuoyuna ulaşmaktır. Bu çerçevede reklam verilirken en çok okunan
gazete ve dergilerin yanı sıra her kesime hitap eden yayın
organları seçilmekte, ekonomik sayfalar ve ölçüler göz önünde
bulundurularak en verimli ve rasyonel şekilde kamuoyuna ulaşma
konusunda azamî dikkat ve hassasiyet gösterilmektedir.
Cevap 4.
Bankamız tarafından 1994 yılı
içinde basın ve televizyona verilen ilan ve reklamların tutarı
130 663 106 710 TL.'dır.
1995 yılında ise bu rakam, medya
kuruluşlarının reklam bedellerini Amerikan Doları
karşılığı olarak belirlemeleri ve enflasyon
oranının yüksek oluşu nedeniyle artmıştır. 1995
yılında basın ve televizyona 234 137 412 587 TL. ödenmiştir.
3. –
Afyon Milletvekili Sait Açba'nın, Afyon Şeker Fabrikasındaki
çiftlik müdürlüğüne alındığı ve imha edildiği
iddia edilen hayvanlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve TicaretBakanı
Yalım Erez'in yazılı cevabı (7/626)
Türkiye BüyükMilletMeclisi
Başkanlığına
Sanayi Bakanlığına bağlı olan
Afyon Şeker Fabrikası bünyesinde bulunan çiftlik müdürlüğüne
15-20 gün önce 180 civarında büyükbaş hayvan
alındığı ve son 10 gün içinde önemli bir kısmının
hasta olması nedeniyle imha edildiği ve kalanların da tecrit edildiği
yolunda tarafımıza ulaşan haberler olduğundan, bu konuda
ilgili bakanlığın aşağıdaki
sorularımızı yazılı olarak cevaplamasını
talep etmekteyim.
Saygılarımla.
Doç.
Dr. Sait Açba
Afyon
1. Çiftlik Müdürlüğüne son 20-25 günde kaç
hayvan alınmıştır?
2. Hayvanlar ithal midir? İç piyasadan
mı satın alınmıştır?
3. Satın alınan kişi ve kurum
hangisidir?
4. Son 6 ayda söz konusu kişi ve kurumdan
satın alınan hayvan ne kadardır? İçinde ölenler var
mıdır?
5. En son alınan hayvanların
sayısı, fiyatı nedir? Ne kadarı ölmüştür veya imha
edilmiştir? Hangi yöntemle imha edilmişlerdir?
6. Teslim alındıktan ne kadar süre sonra
her gün kaç hayvan ölmüştür?
7. Hastalık nedir? Yöneticilerin bir kusuru
var mıdır? Konu bakanlığa intikal etmiş midir?
8. İç piyasaya sunulmuş mudur?
9.Tecrit edilenlerin durumu nedir?
T.C.
Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı 29.5.1996
Basın ve
Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.140BHİ.01-132 - 7/626-1342
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye BüyükMilletMeclisi
Başkanlığına
İlgi : 22.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1458 sayılı yazınız.
Afyon Milletvekili Sait Açba'nın, Afyon Şeker
Fabrikasındaki Çiftlik Müdürlüğüne alındığı ve
imha edildiği iddia edilen hayvanlara ilişkin olarak tarafımdan
cevaplandırılması istenilen yazılı soru önergesiyle
ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez
Sanayi
ve TicaretBakanı
Afyon Milletvekili Sait
Açba'nın Yazılı Sorularına Cevaplarımız
Cevap 1. Türkiye Şeker Fabrikaları Afyon
Tarım İşletmesinin ihtiyacı olan 600 baş kasaplık
sığır alımı için 15.2.1996 tarihinde ihale
açılmış ve ihaleyi Afyon Et ve Gıda Sanayii Ltd.
Şirketi almıştır.
Yüklenici firma
15.3.1996
tarihinde 100 baş
18.3.1996
tarihinde 85 baş
1.4.1996 tarihinde 80 baş
olmak üzere 265 baş kasaplık
sığırı işletmeye teslim etmiştir.
Cevap 2. Hayvanların bir bölümü iç piyasadan
temin edilen yerli, bir bölümü Moldavya menşeli ithal hayvanlardır.
Cevap 3. Hayvan satın alımı için
şirket alım-satım ihale yönetmeliği hükümlerine göre ihaleye
çıkılmış, 7 firma teklif vermiş şartname
hükümlerine uygun 5 firmanın teklifleri değerlendirilmiş
tekliflerin yüksek bulunması üzerine 2 nci teklifler
alınmış, yine 2 nci tekliflerin de yüksek olması üzerine
açık eksiltmeye gidilmiştir, açık eksiltme sonucu ihale Afyon Et
ve Gıda Ürünleri Ltd. Şirketinde kalmıştır.
Cevap 4. Söz konusu firmadan daha önce hayvan
satın alınmamıştır.
Cevap 5. Mart ve Nisan aylarında toplam 265
baş sığır satın alınmıştır.
Hayvanların canlı ağırlık fiyatı 142 800
TL/Kg.'dır. Bu hayvanlardan 54 adedi itlaf edilmiş, 14 adedi
ölmüştür. Ayrıca damızlık 8 adet erkek dana daha
ölmüştür. Bu hayvanlar Tarım İl Müdürlüğü ve
İşletme yetkililerinin gözetiminde derin çukurlarda yakılarak ve
üzerleri sönmemiş kireç ve toprakla örtülerek imha edilmiştir.
Cevap 6. Hayvanlar teslim
alındıktan 15 gün sonra hastalık emareleri görülmüş ve
hemen Afyon Tarım İl Müdürlüğüne hastalık ihbarı
yapılmış (2.4.1996) gerekli karantina tedbirleri alınmış,
hayvanlardan alınan numuneler Ankara Etlik Hayvan Hastalıkları
Araştırma Enstitüsüne gönderilmiştir.
Cevap 7. Etlik Hayvan Hastalıkları
Araştırma Enstitüsü, gönderilen numunelerin histopatolojik
tetkikinden sonra hastalığın sığır vebası
olduğunu bildirmiştir. Satın alınan tüm hayvanların
menşei şahadetnameleri ve sığır vebasına
karşı aşılı olduğunu belirtir "kulak
küpeleri" bulunmaktadır. Hayvanların satın alınma ve
tesellüm aşamasında ve sonrasında ilgili elemanlarca hayvan
sağlığı ile ilgili mevzuatın öngördüğü bütün
önlemler yerine getirilmiştir.
Cevap 8. Hastalık bulaşma riskini
ortadan kaldırmak üzere hastalıklı gruba yakın sağlam
hayvanlardan bir kısmı kesilerek soğuk hava deposunda muhafaza
edilmektedir. Piyasaya verilmemiştir.
Cevap 9. Tecrit edilen hayvanların
sağlık durumları iyi olup, Tarım İl Müdürlüğü ve
teşekkül sağlık elemanlarınca gözetim altında
tutulmaktadır.
4. –
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, bakanlık bünyesindeki
hizmet araçlarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut
Oltan Sungurlu'nun yazılı cevabı (7/740)
Türkiye BüyükMilletMeclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Savunma Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular 1. Bakanlığınız
bünyesinde her mesai günü kaç kişi veya makam için makam otosu
trafiğe çıkmaktadır?
2. Bakanlık ve bağlı
kuruluşlar bünyesinde toplam ne kadar hizmet aracı mevcuttur?
T.C.
Millî
Savunma Bakanlığı 3.6.1996
Kanun
: 1996/436/TÖ
Konu : Soru Önergesi.
Türkiye BüyükMillet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Bşk.lığının
15 Mayıs 1996 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/740-1571/4179
sayılı yazısı.
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç
tarafından verilen ve ilgi ekinde gönderilerek
cevaplandırılması istenen "Bakanlık bünyesindeki
hizmet araçlarına" ilişkin yazılı soru önergesinin
cevabı ektedir.
Arz ederim.
M.
Oltan Sungurlu
Millî
Savunma Bakanı
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç
tarafından Verilen 7/740 EsasNumaralı
Yazılı Soru
Önergesinin Cevabı
Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde;
a) Makam aracı olarak : 41,
b) Hizmet aracı olarak : 20,
olmak üzere, günde toplam 61 araç trafiğe
çıkmaktadır.
Bilgilerine arz ederim.
M.
Oltan Sungurlu
Millî
Savunma Bakanı
5.
– Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç'un, Elazığ'da 8
inci Kolordu bünyesinde yeni bir er eğitim birliği kurulup
kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
Mahmut Oltan Sungurlu'nun yazılı cevabı (7/745)
Türkiye BüyükMilletMeclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Savunma Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Elazığ
Sorular : 8 inci Kolordu bünyesinde yeni bir er
eğitim birliğinin kurulacağı şeklinde
Elazığ'da bir söylenti dilden dile dolaşıyor. Bu hususta
bazı hazırlıklar da yapıldığını duyuyoruz.
1. Elazığ'da böyle bir birlik kurulacak
mı?
2. Kurulacaksa kurulacak tarih belli mi?
3. Kurulacak bu birlik hangi seviyede olacak?
T.C.
Millî
Savunma Bakanlığı 31.5.1996
Kanun
: 1996/435-AÖ
Konu : Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
15 Mayıs 1996 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-1819
sayılı yazısı.
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç
tarafından verilen ve ilgi ve cevaplandırılması istenilen
"Elazığ 'da 8 inci Kolordu bünyesinde yeni bir er eğitim
birliği kurulup kurulmayacağına ilişkin" 7/745
sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte
sunulmuştur.
Arz ederim.
M.
OltanSungurlu
Millî
Savunma Bakanı
Elazığ
Milletvekili Ahmet Cemil Tunç Tarafından Verilen 7/745 Sayılı
Yazılı Soru
Önergesinin Cevabı
1. TürkSilahlı Kuvvetlerinde birlik
teşkili ve konuşlandırma faaliyetleri, harekât ihtiyaçları
dikkate alınarak uzun vadeli planlamalar çerçevesinde yürütülmektedir.
2. Halen Elazığ’da
konuşlandırılmış askerî birliklerin yeterli
olması nedeniyle, yeni bir birlik teşkili
planlanmamıştır.
Bilgilerine arz ederim.
M.
Oltan Sungurlu
Millî
Savunma Bakanı
TUTANAĞIN SONU
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP
ÜYELER: Ali GÜNAYDIN (Konya), Ünal YAŞAR (Gaziantep)
–––––o–––––
BAŞKAN –
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini açıyorum.
YOKLAMA
BAŞKAN – Ad
okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Sayın
milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle
belirtmelerini rica ederim.
(Giresun
Milletvekili Turhan Alçelik’e kadar yoklama yapıldı)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır;
çalışmalarımıza başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz
vereceğim.
BAŞKAN –
Birinci gündemdışı söz, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin
özelleştirilmesi, öncesi ve sonrası durumunun tespitiyle ilgili
olarak, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’a verilmiştir.
Sayın Candan
buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5
dakikadır.
VEYSEL CANDAN
(Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özelleştirme
kapsamına alınan ve bir kısmı da satılan Et ve
Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili hazırlanan bir rapor üzerinde
bilgi arz etmek üzere, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Heyetinize saygılar sunarım.
Özelleştirme
Yasası hazırlanırken, esas, temel tema, sermaye tabana
yayılacak, istihdam artırılacak, daha verimli çalışma
ortamı hazırlanacak, ekonomi canlanacak, kaliteli mal üretilecek,
çağdaş teknoloji transferi hızlanacak, buna bağlı
olarak da ihracat artırılacaktı; ancak, son 10 yılda
yapılan, Et ve Balık Kurumu müesseselerinde de olduğu gibi,
görüldüğü gibi, insanlar işten çıkarıldı, üretim
düştü, istihdam azaldı; değeri altında satışlarla
talana dönüştü; danışman ücreti olarak dış firmalara
milyonlarca lira ödendi; ilan, reklam ve tazminat giderleri olarak
hesaplandığı zaman, satış bedelleri bile
karşılanamadı.
Şimdi, bu
tespitleri, genelinde yaptıktan sonra, bir sendikamız tarafından
hazırlanan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili bir raporu arz
edeceğim.
Et ve Balık
Kurumu müesseseleri, 20 Mayıs 1992’de özelleştirme kapsamına
alınıyor. İlk 2 ihale -yapılan ihaleler- çeşitli
vesilelerle, yasal olmadığı iddiasıyla iptal ediliyor. 28
Temmuz 1995’te 12 Et ve Balık Kurumu müessesesi -27 müesseseden 12’si-
satılıyor. Satış şartları içerisinde, üç yıl
süreyle faaliyetlere devam etmesi şart koşuluyor, üretimin ve
istihdamın artırılacağı sözü veriliyor; şarta
bağlanıyor; Özelleştirme İdaresince de bu
şartların kontrol edileceği şarta bağlanıyor.
Ancak, manzaranın hiç de öyle olmadığı ortaya
çıkıyor. Dokuz ay sonraki durum şu: Yılda 3 185 ton et
üretimi yapılan bu kombinalardan -12 kombina- bugün, 10 kombina et
üretimini durdurmuş vaziyette olup, yalnız iki tanesinde et üretilmektedir.
Ayrıca, bu 12 kombinada işçi sayısı 927 iken, bugün, sadece
177 kişi çalışabilmektedir.
Başta, Et ve
Balık Kurumu olmak üzere, özelleştirilen kurumlardaki manzara
şu: Üretim durmuş, işçi ve memur maaşları ödenemez
haldedir. Müesseselerin faiz giderleri, SSK primleri yüksek boyutlara
ulaşmış ve her geçen gün içinden çıkılmaz hale
gelmiştir; yani, çok acilen müdahale gerektirmektedir.
Aynı raporda,
bölge mahkemelerince, müesseselerin olduğu bölgelerde tespitler
yapılmıştır. Ben, vaktin darlığı ölçüsünde
bir tek Kastamonu Kombinasıyla ilgili mahkeme raporunu arz etmek
istiyorum. Sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılan tespitte
özelleştirme tarihi 27 Temmuz 1995; bir firmaya 30 milyar liraya
satılıyor, kıdem ve ihbar tazminatı olarak 25 milyar lira
ödeme yapılıyor; yani, 5 milyar liraya satılmış oluyor.
Burada toplam alan 400 507 metrekare,
toplam kapalı alan 12 975 metrekare, araç sayısı 10.
Özelleştirme öncesi, 75 işçi çalışırken,
özelleştirme sonrası, ancak 3 kişi çalışmaktadır.
Özelleştirme öncesi yılda 945 ton et üretimi yapılırken,
özelleştirme sonrası üretim durmuş durumdadır.
Kastamonu Sulh
Hukuk Mahkemesinin 19.4.1996 tarihli bilirkişi raporunda,
özelleştirme sonrasında ilgili işyerinde hiçbir üretimin
yapılmadığı; ancak, tespiti haber alan işyeri
yetkililerinin göstermelik olarak bir adet hayvanı kestikleri, birkaç
işçiyi çalışıyormuş gibi gösterdikleri ve mahkemece
ihtar edildikleri tespit edilmektedir.
Muhterem
arkadaşlar, KİT Komisyonunda görev yapan milletvekili olarak
Komisyonda yaptığımız incelemelerde, kamu
kurumlarının döküldüğünü, çeşitli yollarla israf
edildiğini ve birçoğunun da sanki kasti olarak zarar ettirildiği
havası verildiğini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Candan, size biraz daha süre veriyorum, lütfen
konuşmanızı tamamlayın.
VEYSEL CANDAN
(Devamla) – Şimdi, bu noktada çözüm önerilerimizi ifade etmek istiyorum:
Başta, Et
Balık Kurumu müesseseleri için konuşacak olursak, kıdem
tazminatı karşılığında, en azından, içinde
çalışan insanlara, aynı yörenin sanayi ve ticaret odası
ortaklarına, esnaf birliklerinden oluşan kurumlara, bu müesseselerin,
belirli bir süre ile -en az 50 yıl- kullanım (intifa) hakkı
verildiği zaman, hem devletimiz, kıdem ve ihbar tazminatları
ödemeden kurtulmuş olacak hem de bu müesseseler işler hale gelecek.
Şimdi, bu
durumda yapılan hatalar devam ettiği zaman hem müeseseseler elden
çıkmakta hem de devletimiz milyarlarca lira zarar etmektedir. Ancak,
idarecilere baktığımız zaman, tamamen bunun tersi
beyanlarda bulunmaktadırlar.
Özelleştirmeden
bu tarafa işsiz insanlar çoğaldı, et fiyatları yükseldi. Et
Balık Kurumu müesseseleri tamamen özelleştirelerek, et ticaretinden,
et kesiminden devlet elini çekti. Bu durumda et üretimi ve
hayvancılığımız büyük darbe görecek ve et ithali de
artacaktır. Yakın zamanda, et ithaliyle ilgili dönen ve basına
intikal eden bir sürü yolsuzluk olaylarını da yakından
biliyoruz; yani, bu işle uğraşan insanlar, içinde
çalışanlar ağlıyor; yetkililer ise, maalesef, iyi yaptıklarını
söylüyorlar.
Yüce Heyetinizden,
bir milletvekili olarak istirhamım şudur: Çok acele olarak
KİT’lere sahip çıkmak, siyasî taraf tutmadan meselenin üzerine gitmek
ve bu KİT’leri, bir an önce, özelliklerine göre, bir
kısmını tasfiye etmek, bir kısmını da işler
hale getirmek mecburiyetindeyiz.
Böyle özelleştirme
olmaz; olursa, sorumsuzluk olur diye düşünüyor ve Yüce Heyetinize
saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Candan.
Evet, herhalde,
gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan
yok; yalnız, ben, geçen hafta, Erzincan’daydım; Mollaköy’e
gitmiştim. Oradaki üretici arkadaşlarımızın çok ciddî
bir şikâyeti vardı: Ellerinde besi hayvanları var; ama, kesecek
yer bulamıyorlardı. Bana, ciddî, ciddî bu konulardaki sorunlarını
ilettiler; ben, bunu da, ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum. Gerçekten,
besiciler çok zor durumda; Meclis olarak, buna çare bulunmasını
diliyoruz.
Ayrıca, bu
“deli dana hastalığı” meselesi de, Türkiye’de çok ciddî sorunlar
yaratmış; burada da halkın yanlış bir bilgisi var.
Türkiye’de “deli dana hastalığı” meselesi yoktur. Bu konuda,
besicilerimiz zor duruma düşürülmüştür; burada, özellikle,
birtakım asılsız şayialar
yaratılmıştır. Ben, hergün, şahsen,
kırmızı et yiyiyorum, hiçbir zaman beyaz et yiyemiyorum; bütün
vatandaşlara bunu duyuruyorum ve bu besicilerimizin, içine
düştüğü bu sıkıntıdan da kurtulmasını
istiyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, ikinci gündemdışı söz, Bursa
Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli’ye verilmiştir.
Sayın Beyreli,
kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili söz
istemişlerdir; buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5
dakikadır Sayın Beyreli.
ALİ RAHMİ
BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, burada, kamu çalışanlarının sorunlarını ve
bu sorunlara yönelik bazı çözüm önerilerimi
dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde, 1980
sonrası izlenen ekonomik ve sosyal politikaların
olumsuzluklarını, tüm çalışan halk kesimleri, çiftçi,
köylü, memur, işçi ve küçük esnaf yaşarken, bu olumsuzluktan en büyük
payı da kamu çalışanları almıştır. Bu süreç
içerisinde, Türkiye’de fonksiyonel gelir dağılımının
değişimine baktığımızda, ücretli kesimin
payı yüzde 30 azalırken, faiz, sermaye, rant kesiminin
payının yüzde 50 arttığı görülmüştür. Ücretli
kesimin aleyhine gelişen bu durumun en olumsuz etkisi, kamu
çalışanı memurlar üzerinde olmuştur. Bu kesim, 1978’den
1992’ye yüzde 52,4 oranında fakirleşmiş, aynı şekilde,
1993-1995 döneminde de kamu çalışanı memurların
ücretlerinde reel olarak yüzde 52’lik bir gerileme kaydedilmiştir.
Kamu
çalışanları konusu ortaya atıldığında,
buradaki en büyük sorun, işçi-memur ayırım kıstasları
ve ücret farklılıkları olarak belirginleşmektedir. Grevli,
toplusözleşme hakkı olan işçilerimiz, belirli ölçülerde
haklarını alabilirken, bu haktan mahrum memurların,
olabildiğince ezilmesi, devlet yönetimi açısından büyük bir
samimiyetsizlik ve aymazlıktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde,
işçi ve memur ayırımı, bizdeki kadar keyfî ve siyasî olarak
uygulanmamaktadır. Aynı işyerinde çalışan insanların
bir kısmının örgütlenme hakkı, toplusözleşme
hakkı varken, diğer bir kısmının bu haklardan mahrum
edildiği bizim gibi ülkelere, yeryüzünde ender rastlanmaktadır.
ILO’nun,
işçi-memur ayırımı yapmadan bütün çalışanlara
özgürce sendika kurma, sendikaların tüzük ve içyönetmeliklerini düzenleme,
politika yapma ve bütün çalışanlara işgüvencesi hakkı
tanıyan 87, 98, 151 sayılı sözleşmesi, önceki dönem Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır. Ancak, hâlâ
en temel insanlık hakkı olan örgütlenme ve grevli,
toplusözleşmeli sendika kurma özgürlüğü, kamu emekçilerine çok
görülmektedir.
Bu konuyla ilgili
olarak, geçen dönem gündeme getirilen, grev ve toplusözleşme hakkı
yerine, toplu görüşme hakkı tanıyan sendikal faaliyetlere olanak
veren yaklaşım, ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bir tutumdur.
Geçmiş
dönemlerde hükümet eden partilerin hemen tümü, grevli, toplusözleşmeli
sendika hakkı konusunda çeşitli vaatlerde bulunmuş
olmalarına karşın, işbaşına geldiklerinde
verdikleri sözleri unutmuşlardır. Unutulmamalıdır ki, kamu
çalışanlarının sendikal hareketlerini
kazanımları, ülkemizdeki tüm emekçi kesimlerin kazanımı
olduğu kadar, ülkemizdeki demokratikleşme sürecinin de
kazanımı olacaktır.
Ülkemizin
demokratikleşmesi, sosyal, siyasal yaşamın ve çalışma
hayatının özgürlükçü bir yapıya kavuşturulmasına
bağlıdır. Bu anlayışla bugün, kamu
çalışanları, meşru ve fiilî mücadeleleriyle
kazandıkları sendika kurma ve örgütlenme haklarını, grev ve
toplusözleşme haklarıyla perçinlemek için mücadele etmektedirler.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bu dönem temsil edilen partilerin tümü, seçim öncesinde, kamu
çalışanlarına yönelik çeşitli vaatlerde bulunmuşlar ve
ülke geneline demokratikleşme sözü vermişlerdir. Hatta, Hükümet
Programında da bu konuda birtakım hükümler yer almıştır.
Şimdi, kamu
çalışanları, yapılan vaatlerin, verilen sözlerin yerine
getirilmesini bu Meclisten ve bu Hükümetten beklemektedirler.
Bu çerçevede,
öncelikle işçi, memur gibi sunî ayrımlar ortadan
kaldırılarak, bütün çalışanlar ortak bir kategoride değerlendirilip,
çalışma koşulları tek bir yasayla düzenlenmelidir.
Çalışma koşulları tek taraflı değil,
çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik ve siyasal
haklarının imzalanacak sözleşmelerle belirlenmesiyle yaşama
geçirilmelidir. Toplusözleşme yapmanın ve yürütülmesinin güvencesi
olan grev hakkının dayanışma ve hak grevini de kapsayacak
şekilde kullanılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Beyreli, konuşmanızı tamamlamanız için size
küçük bir zaman veriyorum, buyurun.
ALİ RAHMİ
BEYRELİ (Devamla) – Sağ olan Sayın Başkan.
Çalışma
alanlarının, siyasî tercihler doğrultusunda atanmış
yöneticilerle yönetilmesi uygulamasına son verilmeli, atamalarda, devletin
devamlılığı, iş tecrübesi, kıdem ve başarı
kriterleri ön plana alınmalıdır. Böylelikle, üretim
planlamasındaki siyasal tercihlerin önüne geçilebilecek; kurumlara,
verimlilik ve gereksinimler doğrultusunda yön verilebilecektir. Bu tarz
bir uygulama, çalışanlar üzerindeki siyasal baskıyı
azaltacak, kıyımların önüne geçilecektir.
Türkiye’deki tüm
öğretmenlerin, belediye çalışanlarının, maliyecilerin,
PTT emekçilerin, demiryolları çalışanlarının,
sağlık emekçilerinin, teknik personelin, kısaca tüm kamu
çalışanlarının bu talepleri, insan olmanın, birey
olmanın asgarî koşulları olarak, ekonomik ve sosyal
gerçekliklerin doğal sonucu olarak gündeme gelmektedir. Bu taleplerin
karşılanması, sosyal, hukuk devleti olmanın doğal
gereğidir.
Unutulmamalıdır
ki, toplumsal barışın ve iç huzurun sağlanması,
devletin, bütün vatandaşlarına eşit yakınlık ve
uzaklıkta durmasıyla olanaklıdır. Konuşmama son
verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Ali Rahmi Beyreli.
BAŞKAN – Son
gündemdışı söz, Gökova Termiksantarali hakkında
konuşma yapmak isteyen Muğla Milletvekili Sayın Fikret
Uzunhasan’a verilmiştir; buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Uzunhasan, süreniz 5 dakika.
FİKRET
UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gökova Termik santralının durumunu, zamanımın müsaadesi
nispetinde, sizlere aktarmak üzere huzurunuzda bulunmaktayım; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Biliyorsunuz,
Anayasamızın 43, 56, 63, 169 uncu maddeleri, çevre korumasıyla
ilgili çeşitli hükümleri içermekte ve bu hükümler herkese,
sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı
vermektedir.
Çevre ve termik
santral birbirine düşman iki unsurdur. Ülkemizdeki termik
santralların sayısı 15’tir. Bu santrallerden 3 adedi,birbirine
çok yakın olup, Muğla’da, Yatağan-Yeniköy-Kemerköy üçgenindedir.
Bunlardan Kemerköy, yani Gökova Termik Santralı, bir doğa
harikası olan Gökova sahiline inşa edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bakınız, elimde, bu üç santralın
yakıtı olan linyit kömürü hakkında, tesir sahalarında
bıraktıkları olumsuzluklar hakkında pek çok veriler
mevcuttur; ancak, zamanım elvermediği için, sizlere bir
kısmını aktarmak istiyorum.
Gökova Termik
Santralının kapasitesi, 3x210 megawatt’tır. Bu tip
santralların muhtelif birimleri için, günlük ortalama 2,5 milyon metreküp
suya ihtiyaç vardır. Bu miktardaki su, orta çapta bir sulama barajı
demektir. Bu suyun karasal su kaynaklarıyla karşılanması
imkânsızdır. O halde, denizden alınıp, deşarjı da
denize yapılacağından, doğal ortam
sıcaklığını yaklaşık 3 derece
artırarak, denizin biotabiatında yaşayan ve balık türü
canlıların yaşamını temin eden platformların yok
olmasıyla, balık türleri de yok olacaktır.
Gökova Termik
Santralının günlük linyit kömür tüketimi, ortalama 15 bin tondur. Bu
miktar, tüm Muğla halkının bir yıl boyunca yakacağı
miktar kadardır. Bu havza kömürünün, ortalama yüzde 2,08 oranında
kükürt ihtiva ettiği saptanmıştır. Bu kükürt, havanın
nem oranıyla buluştuğunda, günde ortalama 250 miligram/metreküp
değerinde kükürtdioksit asitsise dönüşmektedir. Bu değerler,
ağaçlar ve diğer bitkiler için öldürücü miktarın
yaklaşık 3 katıdır. Bu bir varsayım değildir;
çünkü, ondört yıldır faaliyette olan Yatağan Termik
Santralı, tesir sahasında bir tek orman bırakmadığı
gibi, bu sahada bulunan zeytin ağaçları da zarar görmekte ve devlet,
bu zararı, sahiplerine tazminat ödeyerek karşılamaktadır.
Hatta, bu santraldan 25 kilometre uzakta, Muğla Ovasında bazı
ağaç türleri ayakta kuruyarak yok olmuştur.
Halk
sağlığı
açısından ise, kükürtdioksit için, Dünya Sağlık
Teşkilatının saptadığı standart 0,14
miligram/metreküptür. Ayrıca, bu havzadan çıkarılan linyit
kömürünün doğasında, normalden on ya da oniki kat fazla uranyum ve
toryum gibi radyoaktif elementler bulunmaktadır. 17 Şubat 1993
tarihinde Muğla’da meydana gelen radyasyon doz hızı yükselmesinde,
Yatağan Termik Santralında kullanılan uranyum ve toryum
konsantrasyonunun yüksekliği düşünülmüş ve Muğla’da, bu
havzadan çıkarılan kömürün halk tarafından yakılması
yasaklanmıştır. Bu idarî tedbir bile, havzadaki kömürlerin
radyasyon etkisinin açıkça kabulü ve tescil edilmesinin tam ifadesidir.
Uluslararası
politikaları da içeren bir çevre politikası izleme hedefi nedeniyle
Türkiye, uluslararası ve bölgesel çevre anlaşmalarının
çoğuna taraftır. Akdenizin kirlilikten korunması konusunda,
Barcelona konvansiyonu ve protokollerine taraf olan ülkemiz, Akdeniz eylem
planı çalışmalarını da yürütmektedir. Kaldı ki,
Rio’da yapılan kalkınma konferansına katılan taraf ülke
konumundayız. Bu açıdan, tüm dünyanın gözü üzerimizdeyken ve
özellikle OECD ülkelerinin her fırsatta önümüze çevre koruma
sorunlarını sürdüğü bir sırada, bizim, Gökova’da böyle bir
hataya düşmemiz hiç de iyi sonuç vermeyecektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Uzunhasan, size de küçük bir zaman veriyorum; lütfen
konuşmanızı bitirin efendim.
Buyurun.
FİKRET
UZUNHASAN (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Daha temeli
atılmadan biz buna karşı çıktık. Yöre halkı,
sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler karşı çıktılar.
Yer seçiminin yanlış olduğunu söyledik; ama, dinletemedik.
Çevreyi kirletmeden
koruma altına almak, korumasını yapmak, kirlettikten sonra temizlemekten
çok daha ucuz ve ekonomiktir. Zira, İzmit Körfezini bundan yirmi yıl
önceki haline getirebilmek için, oradaki fabrikaların kuruluşundan bu
yana elde ettikleri hasılatın üzerine, değerlerini de eklesek
yine mümkün olamaz. Yarın, aynı şeyi Gökova için söylememeliyiz;
Gökova hepimizindir. Gökova Termik Santralı, Anavatan Partisinin 80’li
yıllardaki sorumsuz iktidarları döneminde
başlatılmış, tüm karşı çıkmalara rağmen
“ben yaparsam olur” zihniyetiyle yapımına devam edilmiş, sonra
da, yaptıkları yanlışı fark etmiş olacaklar ki,
bu santralın başka yere taşınmasını vaat
etmişler; ama, bu vaadi yerine getirmemişlerdir.
DYP-CHP Koalisyon
Hükümetiyse, başbakanın ağzından işi
durduracağını, ilgili bakanın ağzından ise
işi donduracağını vaat etmiş, bu çelişkili
vaatlere rağmen, iş, ne durmuş ne de donmuştur.
Bu partilerin,
seçim meydanlarında, oy kaygısıyla, yalan vaatlerden
dolayı, o yöre halkından, tüm Türkiye’den ve dünyadan özür dilemeleri
de onları kurtaramaz.
Çevreyi kirleten,
mutlaka bedelini öder; çünkü, çevrenin de, kendini koruma yöntemleri
vardır; tıpkı, İzmir ve Isparta sel felaketlerinde
olduğu gibi; ama, ne yazık ki, bedelini, yine, masum yöre halkı
ödemektedir.
Sözlerime son
verirken Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Uzunhasan.
Sayın
milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar bitmiştir.
Cumhurbaşkanlığı
tezkereleri vardır; okutacağım:
Sayın
milletvekilleri, yalnız, bu sunuşlarımız bayağı
uzun; bu itibarla, Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak
okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tezkereleri
okutuyorum:
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
22 Mayıs 1996
tarihinden itibaren Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan Mesut
Yılmaz’ın dönüşüne kadar, Başbakanlığa, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin
vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere 22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Polonya’ya ve
Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in
dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı
Abdülkadir Aksu’nun vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine,
uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet
Bakanı İmren Aykut’un dönüşüne kadar, Devlet
Bakanlığına, Millî Savunma Bakanı M. Oltan Sungurlu’nun
vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mayıs 1996 tarihinde
Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın
dönüşüne kadar; Maliye Bakanlığına, Devlet Bakanı Dr.
Rüşdü Saracoğlu’nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 28 Mayıs 1996
tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne gidecek olan Millî Savunma
Bakanı M.Oltan Sungurlu’nun dönüşüne kadar; Millî Savunma
Bakanlığına, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
23 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu IV. Bakanlar
Konferansına katılmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde
Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agah Oktay Güner’in dönüşüne
kadar; Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in
vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
23 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi
konulu seminere katılmak üzere, 29 Mayıs 1996 tarihinde Azerbaycan
Cumhuriyeti’ne gidecek olan Devlet Bakanı Yaman Törüner’in dönüşüne
kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı H. Ufuk
Söylemez’in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
29 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
30 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Bilderberg
Toplantısına katılmak üzere Kanada’ya ve NATO Bakanlar Konseyi
Toplantısına katılmak üzere de Almanya’ya gidecek olan
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın dönüşüne kadar;
Dışişleri Bakanlığına, Millî Eğitim
Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın
teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
30 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 31 Mayıs 1996
tarihinde İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’ın
dönüşüne kadar; Orman Bakanlığına, Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
31 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996
tarihinde Belçika’ya gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz’ın
dönüşüne kadar; Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet
etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika’ya gidecek olan Devlet
Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu’nun dönüşüne kadar; Devlet
Bakanlığına, Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının tezkereleri vardır; okutup
bilgilerinize sunacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Birleşmiş
Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı HABİTAT 2 Global
Parlamenterler Forumu 31 Mayıs-1 Haziran 1996 tarihleri arasında
İstanbul’da düzenlenecektir.
Söz konusu Forum
toplantısına katılmak üzere 16 kişilik bir TBMM Heyetinin
oluşturulması hususu TBMM’nin Dışilişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 9. maddesi
uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulmuş ve 7.5.1996 tarihli 48.
Genel Kurul birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Foruma
Refah Partisini temsilen ismi belirtilen Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün
yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem katılacaktır, adı
geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.
Doç.Dr.Mustafa
Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kuveyt
Parlamentosu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni
temsilen 6 kişilik bir Parlamento Heyetinin 9-13 Haziran 1996 tarihleri
arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
Sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurul’un 9
Mayıs 1996 tarihindeki 50.Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti
oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler, adı geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel
Kurul’un bilgilerine sunulur.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Yasin Hatiboğlu TBMM
Başkanvekili
Mustafa Karslıoğlu Bolu Milletvekili
Mehmet Bedri İncetahtacı Gaziantep Milletvekili
Burhan Kara Giresun
Milletvekili
Tayyar Altıkulaç İstanbul
Milletvekili
Ayhan Fırat Malatya
Milletvekili
Bilgilerinize
sunulmuştur.
24.5.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Fas Parlamentosunun
vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik
bir Parlamento heyetinin 3-7 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu
davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun 14 Mayıs 1996 tarihli 51 inci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 inci maddesi uyarınca Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Uluç Gürkan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili
Önder Kırlı Balıkesir
Milletvekili
Feti Görür Bolu Milletvekili
Nurettin Aktaş Gaziantep
Milletvekili
Yılmaz Karakoyunlu İstanbul
Milletvekili
Haluk Yıldız
Kastamonu Milletvekili
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım:
3.4.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 28 Mayıs 1996 tarih ve 15 sayılı kararı
ile, Türkiye ile Almanya arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu
kurulması uygun görülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk
grubunun kurulması Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergeleri
vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Mecilsi
Başkanlığına
Yolsuzluk, politik
yozlaşma olgusunun bir türevidir. Politik yozlaşmanın önlenmesi
için politik süreçlerin yeniden sağlıklı yapılanması
yanında, devletin bütün kurumlarının da yeniden düzenlenmesi söz
konusudur. Son yıllarda, halkımızın büyük ölçüde ilgisini
çeken yolsuzluk iddiaları Türk halkının nefretini
kazanmıştır. Sokaktaki mafya ve bürakrasideki bozulma ve
çıkar alışverişi ibret verici boyutlarda
gerçekleşmiş ve siyasî literatürümüze “Civangate” olayı olarak
yansımıştır. Haklı olarak, kamuoyunun tepkisine neden
olan Emlak Bankasındaki hukuk dışı tasarruflar ve
haksız çıkar ve menfaat ilişkileri yargıya da intikal
etmiştir. İçi boşaltılan, talan ve yağma olan bu kamu
bankasının genel müdürü olarak görev yapan ve hakkında nitelikli
rüşvet almak suçundan dava açılan Türk Ceza Kanunun 212/1 inci
maddesine göre mahkûm edilen Engin Civan, göreve başladığı
11.1.1989 tarihinden, görevden alındığı 3.1.1992 tarihine
kadar yaptığı işlemlerden ötürü hakkında yirmiden
fazla kamu davası açılmıştır.
Engin Civan’ın
banka genel müdürü olarak görev süresi boyunca; haksız, yasalara
aykırı tasarrufları ve çıkar temin eden işlemleri
kamuoyunda ve basında sık sık konuşulduğu ve dile
getirildiği halde, dönemin Başbakanları olay ve duyumlara
duyarsız kalmıştır.
Genel Müdürün görev
süresinin bir bölümünde Başbakan olan Sayın Mesut Yılmaz,
kendisinden beklenen ve Anayasa hükmü gereğince yerine getirmekle yükümlü
bulunduğu dikkat, ihtimam ve gözetme görevini layıkıyla yerine
getirmemiş, olaylara duyarsız kalmıştır. Hatta, bir
iddiaya göre, 1991 yılı Genel Seçiminde Engin Civan’ı Anavatan
Partisi milletvekili adayı olarak düşünmüştür.
Engin Civan’ı
yakından tanımaktadır. Nitekim, 23.9.1995 tarihinde günlük bir
gazeteye verdiği beyanda Sayın Yılmaz, Engin Civan’a
kardeşi Turgut Yılmaz vasıtası ile
ulaştığını ve gündemdeki iddiaları onun
aracılığıyla öğrendiğini ifade etmiştir.
Engin Civan’ın
ESKA Şirketler Grubuna rüşvet karşılığı
verdiği krediler Sayın Mesut Yılmaz’ın
Başbakanlığı döneminde de devam etmiştir. Gazete
sayfalarına taşınan iddialara ve basında ciddî olarak dile
getirilen bir tür ihbar mahiyetindeki yayınlara karşı, görevinin
gereğini yerine getirmemekle Engin Civan’ı görevde tutma ve herhangi
bir hukukî işlemi başlatmaması, açıkça görevini ihmal
ettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.
Sonuçlanmakla
kararı çıkmış dosyalar ve halen yargılanması
devam edilen mahkemelerdeki derdest dosyalardaki beyanlar bu
iddiamızı teyit eder niteliktedir. Özellikle;
1- EKSAN A.Ş.
35 milyon D.Mark tutarında döviz kredisinin, Selim Edes’in büyük
hissedarı olduğu bu şirketin malî durumunun fevkalade bozuk
olmasına, hatta batık durumuna rağmen kredi verilmesi,
2- ESKA Grubunun
Anıttepe arsalarındaki yüzde 15,88 arsa payının yüzde 36’ya
çıkarılmasındaki usulsüzlük,
3- Mahg
Şirketi ile Emlakbank arasındaki inşaat sözleşmesi sonucu,
ESKA Grubuna kaynak aktarılmasındaki usulsüzlükler sonucu
bankanın zarara uğramasına göz yumduğu ve de tedbir
almadığı ve diğer ceza dosyalarındaki belgeler,
beyanlar, iddialar tüm ayrıntılarıyla incelendiğinde, Engin
Civan’ın, Rüşvet alma, görevini suiistimal, görevi ihmal, hizmet
sebebiyle emniyeti suiistimal suçlarına, Sayın Mesut
Yılmaz’ın Başbakanlığı süresince de devam
ettiği ve hakkında, buna rağmen, dönemin Başbakanı
tarafından hiçbir işlem yapılmadığı
anlaşıldığından, Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine göre, Sayın Mesut Yılmaz hakkında,
Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince bir Meclis
soruşturması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
Saffet
Arıkan Bedük Ali Rıza Gönül Fevzi Arıcı
Ankara Aydın İçel
Mehmet Gözlükaya Yusuf Bahadır Mustafa Zeydan
Denizli Trabzon Hakkari
Mehmet Sağlam Mustafa Kemal Aykurt Mustafa Çiloğlu
Kahramanmaraş Denizli Burdur
M. Halûk Müftüler Nihan İlgün Nurhan Tekinel
Denizli Tekirdağ Kastamonu
Mehmet Ali Yavuz Nevfel Şahin Mustafa Dedeoğlu
Konya Çanakkale Muğla
Mahmut
Yılbaş Cemil Erhan İrfettin Akar
Van Ağrı Muğla
Necati Çetinkaya Zeki Ertugay Ahmet
Uyanık
Konya Erzurum Çankırı
Hasan Karakaya Hacı Filiz Mehmet
Tatar
Uşak Kırıkkale Şırnak
İsmail
Kalkandelen Muzaffer Arıkan İsmail Köse
Kocaeli Mardin Erzurum
Mahmet Gölhan Mahmut Duyan Meral
Akşener
Ankara Mardin İstanbul
Doğan Baran Hayri Doğan Faris Özdemir
Niğde Antalya Batman
Necmettin Dede İ. Turhan Arınç Bahattin Şeker
Muş İzmir Bilecik
Mehmet Fevzi
Şıhanlıoğlu İ.
Cevher Cevheri Bekir Aksoy
Şanlıurfa Adana Çorum
Sabri Güner Yusuf Bacanlı Ergun Özkan
Kars Yozgat Niğde
Hasan Denizkurdu Mahmut Nedim Bilgiç İsmail Karakuyu
İzmir Adıyaman Kütahya
Halil
Yıldız Ömer Bilgin Mustafa Küpeli
Isparta Isparta Adana
Osman Çilsal Mehmet Batallı Esat Kıratlıoğlu
Kayseri Gaziantep Nevşehir
Mehmet
Batallı Esat
Kıratlıoğlu Hasan Tekin
Enerem
Gaziantep Nevşiher İstanbul
Ali Günaydın İlhan Aküzüm Tevfik Diker
Konya Ankara Manisa
Mehmet Köstepen Bahattin Yücel Tayyar
Altıkulaç
İzmir İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, bu ve daha sonra okutacağım soruşturma
önergeleri daha önce
bastırılıp,
milletvekillerine
dağıtılmıştır. Anayasanın 100 üncü
maddesinde ifade olunan “Meclis bu istemi en geç 1 ay içerisinde görüşür
ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesini
görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel
Kurulun onayına sunulacaktır.
Diğer
soruşturma önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çay, üretimi ve tüketimi ile insanımızın en önemli gelir
ve içecek maddelerinin başında gelmektedir. 1994 yılında
yapılan tespitlere göre ülkemizde, Doğu Karadeniz Bölgemizde Rize ve
civarında 554 222 dekar ruhsatlı, 208 626 dekar ruhsatsız olmak
üzere, toplam 776 848 dekarlık çaylık alan bulunmaktadır. Bu
geniş alan üzerinde 143 598 ruhsatlı, 56 932 ruhsatsız olmak
üzere, toplam 200 530 çay üreticisi vardır. Ülkemizin çay üretemi de 175
000 ton olup, bunun 135 000 tonu tüketilmekte, geri kalan kısmı da dış
ülkelere pazarlanmak suretiyle gelir temin etmeye
çalışılmaktadır.
Üretilen yaş
çayı işleyen ve pazarlayan en büyük kuruluş, hukukî
yapısı KİT olan Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğüdür. İlgili Bakanlığı da dönemi itibariyle
Maiye ve Gümrük Bakanlığıdır. Çay İşletmeleri
Genel Müdürlüğü, bölgenin değişik yerlerinde bulunan 45 adet
yaş çay fabrikası ile kampanya döneminde aldığı
yaş çayı işlemektedir.
Çay fabrikaları, bölgenin iklim şartlarına göre
genellikle mayıs ayının değişik günlerinde üretime
başlamakta ve genel müdürlükçe kendilerine verilen kontenjan dahilinde
mevsimlik işçi almaktadırlar. 1991 yılında da kampanya 12
Mayıstan itibaren başlamıştır.
Teşebbüsün
Tek-Gıda İş Sendikası ile imzalanan 1.1.1991 - 31.12.1992
tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin 19/g
madde ve fıkrası ile geçici olarak alınan işçilerin en az
bir kampanya süresince 120 gün çalışacakları
düzenlenmiştir. (Bu hüküm daha önceki yıllarda yapılan toplu
iş sözleşmelerinde de aynen vardır.)
Geçmiş
yıllarda 120 günlük en az çalışma süresinin dolmasından
sonra yaş çay yaprağı alımı miktarı dikkate
alınarak, toplu iş sözleşmesinde de yer alan “işin
azalması halinde işçi çıkarılması genel müdürlükçe
tespit edilecek prensiplere göre işlem yapılır” hükmüne
dayanarak devamlı işçi azaltılması yoluna gidilmiş, bu
amaçla da bazı fabrikalar kapatılarak bunların
aldığı yapraklar diğer fabrikalara nakledilip, bu
fabrikataların tam kapasiteyle çalışması ve en yüksek
iş veriminin sağlanması amacı güdülmüştür. Böylece,
kurum gereksiz masraf yapmaktan kurtularak bir ölçüde tasarruf tedbiri olarak
bu uygulamanın yapıldığı 1991 yılına kadar
gözlenmiştir.
1991 yılı
Anavatan Partisi iktidarının Başbakan Sayın Mesut
Yılmaz ve ilgili Maliye ve Gümrük Bakanı da rahmetli Adnan
Kahveci’dir.
1991
yılında Yüce Meclis 20 Ekim 1991 günü erken genel seçim
yapılmasına karar vermiştir. Seçim kararının
alınmasından sonra 1991 yılı yaş çay alım
kampanyasında bu uygulama yapılmayarak Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu raporunda görüldüğü gibi mevsimlik işçinin hepsinin
120 günlük çalışma sürelerini Eylül ayında
tamamladıkları, bazı fabrikalarda Eylül Ekim aylarında
hiçbir üretim yapılmadığı halde kampanyanın sona
erdiği 25 Ekime kadar bütün işçiler
çalıştarılmıştır. Rakamsal olarak da 1990
yılına göre 1 Ekim tarihi itibariyle 8 981 işçi, 15 Ekim itibariyle
13 849 işçi fazladan hiçbir üretim yapmamak üzere oturur yerde maaş
almıştır. 1991 yılında böylece kurumun
yaklaşık olarak 30 milyar Türk Lirası zarara
uğratıldığı gerek kurul teftiş raporlarında
gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında
görülmektedir.
Bu zarar niçin
meydana getirilmiştir? Bunu araştırdığımız
zaman, erken genel seçime giden ülkemizde, dönemin Başbakanı
Sayın Mesut Yılmaz, sadece partisine daha çok oy kazandırabilmek
için, kurum genel müdürüne ve yönetimine baskı yapmış ve talimat
vermiştir. Kâr ve zararı kendisine ait olan kuruluş, 1991
yılı itibariyle 50 milyar, bugünkü rakamlarla 1 trilyon lira
civarındaki zarar, çayın siyasete alet edilmesi sonucu ülke
ekonomisine fatura edilmiştir.
Diğer yönden,
1991 yılı için, 12 Mayısta başlayan kampanyada, yaş
çay fiyatları 1 235-1 310-1 385 TL olarak açıklanmış ve
uygulamaya konulmuştur. Erken genel seçimin yapılmasına karar
verildikten sonra bölgeye gelen ve 14 Eylülde Rize’de vatandaşa hitap eden
dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, seçimde 3 mebusluk
verilirse, yaş çay yaprağına açıklanan fiyatların
üzerine 100 lira daha artıracağını vaat eder. Üreticiden
gelen tepki üzerine Çayeli’ne geçen ve orada halka hitap eden Sayın Mesut
Yılmaz, açıklanan fiyatlara 100 TL artış
yaptığını belirtir. Tabiî ki, kurumun hukukî
yapısı itibariyle, bunun geçerli olabilmesi için, bu artış,
yönetim kurulu karar defterinde tahrifat yapılarak ağustos
ayındaki kararlara eklendiği iddiaları bölgede yaygın
olarak konuşulmaya ve basında yer almaya başlamıştır.
İddiaların doğruluğu halinde, kurum, bu yolla da 1991
yılı değerleri ile 62,5 TL ek yük altına sokulmuştur.
Diğer yönden,
erken genel seçim döneminde Başbakan ve beraberindeki heyetler ve o
bölgede çalışma alan ve bölgede bulunan Yaşar Okuyan ve arkadaşları,
günlerce ÇAYKUR’un tesislerinde kalmış ve bunun için kuruma gerekli
olan ödemeleri yapmaktan kaçındıkları iddiaları da güncel
dedikodular arasında yer almıştır.
Böylece, dönemin
Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın baskı ve
talimatları sonucu kurum milyarlarca lira, bugünkü değeri itibariyle
de 1 trilyonun üzerinde zarara uğratılmıştır. Kurumun
zarara uğratılmasının tek sebebi, dönemin
Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın partisine oy
kazandırmak amacıyla kurum yöneticilerine baskıda bulunması
ve talimat veremesidir. Böylece, Sayın Mesut Yılmaz görevini kötüye
kullanmış olup, Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerinin
uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince Meclis soruşturması açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza
Gönül Saffet ArıkanBedük Fevzi Arıcı
Aydın Ankara İçel
Mehmet Gözlükaya Nevfel Şahin Halûk Müftüler
Denizli Çanakkale Denizli
Evren Bulut Mahmut Yılbaş İsmail Karakuyu
Edirne Van Kütahya
M. Kemal Aykurt Mustafa Zeydan Mehmet
Gölhan
Denizli Hakkâri Ankara
Mehmet Ali Yavuz Ali Günaydın Turhan Güven
Konya Konya İçel
Mehmet
Batallı Mustafa Küpeli Esat Kıratlıoğlu
Gaziantep Adana Nevşehir
Nurhan Tekinel Mahmut Duyan Mehmet
Tatar
Kastamonu Mardin Şırnak
Doğan Baran M. Fevzi Şıhanlıoğlu Salih Sümer
Niğde Şanlıurfa Diyarbakır
İrfettin
Akar Hayri Doğan Muzaffer Arıkan
Muğla Antalya Mardin
Hasan Peker Cemil Erhan Abdülbaki
Ataç
Tekirdağ Ağrı Balıkesir
Mustafa
Çiloğlu Tevfik Diker Mustafa Dedeoğlu
Burdur Manisa Muğla
Faris Özdemir Haluk Yıldız Yusuf Bahadır
Batman Kastamonu Trabzon
Necati Çetinkaya Hasan Denizkurdu Zeki Ertugay
Konya İzmir Erzurum
Hasan Karakaya Ahmet Uyanık Hacı Filiz
Uşak Çankırı Kırıkkale
İsmail
Kalkandelen İsmail Köse Meral Akşener Kocaeli Erzurum İstanbul
Turhan Arınç Necmettin Dede
İzmir Muş
İ. Cevher
Cevheri Bahattin Şeker
Adana Bilecik
Yusuf
Bacanlı Bekir Aksoy
Yozgat Çorum
Ergun Özkan Mahmut Nedim Bilgiç
Niğde Adıyaman
Ömer Bilgin Halil Yıldız
Isparta Isparta
Mehmet
Sağlam Osman Çilsal
Kahramanmaraş Kayseri
İlhan Aküzüm Hasan Tekin Enerem
Ankara İstanbul
Bahattin Yücel Mehmet Köstepen
İstanbul İzmir
Tayyar
Altıkulaç
İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan
“Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar”
hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair
Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
I. Konu
Devletin yüksek güvenliği ve yüksek
çıkarlarının isterleri, kapalı istihbarat ve kapalı
savunma hizmetleri ile yasada belirtilen diğer maksat ve gayeler için
kullanılması gereken Başbakanlık Örtülü Ödeneğin 5,5
milyar lirasının, 1050 Sayılı Genel Muhasebe
Yasasının 77 nci maddesine aykırı olarak
kullandıkları iddialarından dolayı, eski Başbakan
Sayın Tansu Çiller ile eski Maliye Bakanı İsmet Attila
haklarında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca Meclis
soruşturulması açılması istemi.
Söz konusu istem, Başbakanlık Örtülü
Ödeneğinden yapılmış harcamaların tümü
dolayısıyla ilgililerin sorumluluklarının
soruşturulması değil, örtülü ödenekten yapıldığı
ileri sürülen ve kamuoyuna da yansıması nedeni ile herhangi bir
gizliliği kalmayan bir harcama nedeni ile ilgililerin sorumluluğunun
soruşturulması istemidir.
2. Konu ile İlgili Yasal Düzenlemeler
2.1- Örtülü Ödeneğin Kapsamı:
Devletin harcamalarını düzenleyen 1050
sayılı Genel Muhasebe Yasasının 77 nci maddesi örtülü
ödenek ve haberalma ödeneğini düzenlemektedir. Bu hükme göre;
“Başbakanlık bütçesine konulan örtülü ödenek:
a) Kapalı istihbarat ve kapalı savunma
hizmetleri için,
b) Devletin yüksek güvenliği ve yüksek
menfaatlerinin isterleri için,
c) Siyasî, sosyal konularla
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan,
“Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar.”
hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülmesi gününe dair
Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Anayasanın
100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis, bu istemi en geç bir ay içerisinde
görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma
önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha
sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Sayın milletvekilleri,
gördüğünüz üzere, 4 adet soruşturma önergesi okuduk. Aslında,
ben, gruplardan bir şey istiyorum: Biliyorsunuz, Meclis
soruşturması, Meclisimizin yargılama görevi
yaptığı tek sahadır ve çok ciddî bir sahadır.
Soruşturma açılmasını istemek demek, Yüce Meclisin, bir
başbakanın veya bakanın, açık seçik, hiçbir şüpheye
meydan vermeyecek şekilde suçlu olduğunu tespiti ve sonuçta Yüce
Divana sevki demektir. Yani, 276 sayın milletvekili salt çoğunlukla
karar verecek ve bir bakanı ya da bir başbakanı Yüce Divana sevk
edecek; bu, çok ağır bir sorumluluktur, çok ağır bir
görevdir. Onun için, ben, gruplardan şunu istiyorum: Biliyorsunuz, evvela,
Meclisimizin bir araştırma görevi vardır. Araştırma
görevinin usulü nedir: Yüce Meclis, evvela, belli bir konuda bir
araştırma komisyonu kurar; o komisyon da, gerçekten, herhangi bir
fiil, ilgili bakan veya başbakan tarafından suç unsuru teşkil edecek
şekilde yapılmış mıdır yapılmamış
mıdır; bunu araştırır. Nitekim, yeni İçtüzük
değişikliğinde de buna bir sınırlama getirdik; Meclisi
araştırması komisyonu üç ay ve en fazla bir ay da ek süre vermek
suretiyle dört ay içerisinde bu görevi yapar dedik. Yoksa, Meclisimizin gazete
havadislerine...
Ben,
bu önergelerle ilgili söylemiyorum, genel bir şey söylüyorum.
Grupların bu konuda daha da fazla soruşturma önergelerinin gelip
Genel Kurulun çok meşgul edilmemesi için, bunun bir ön denetime tabi
tutulması gerektiğine inanıyorum. Biliyorsunuz, Meclis
soruşturma önergelerinin hacimleri konusunda ne Anayasada ne de
İçtüzükte herhangi bir hüküm yok; öteki önergelerde 500 kelime
şartı var; bunda 500 kelime şartı da yok.
Bu itibarla, bir
Meclis Başkanvekili olarak, Yüce Meclisin üyelerine ve gruplara bir
temennide bulunmak istiyorum. Bu soruşturma önergeleri, bu kadar önemli
olan soruşturma konularının ön denetimden geçtikten sonra
veyahut da hiç olmazsa soruşturma önergesi vasfına haiz midir
değil midir diye Mecliste bir ön araştırma yapılarak, ön
görüşme yapılarak karar verilmesi gerektiği
inancındayım; bu konudaki düşüncemi yüce Genel Kurulun bilgisine
sundum.
Şimdi, Meclis
Araştırma önergeleri vardır, onları okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Birincil enerji
kaynaklarımızın bilinen rezerv durumlarının yeni
teknolojiler yardımıyla yeniden belirlenmesi;
Jeotermal enerjinin
kullanımının yaygınlaştırılması;
Yenilenebilir
enerji kaynaklarından rüzgâr ve güneş enerjisinin kullanım
sahalarının yaygınlaştırılması ve
teşvik edilmesi;
Hidroelektrik
santrallarının planlanan sürelerde tamamlanması için gerekli
önlemlerin alınması;
Yöre
halkının ve yerel yönetimlerin, küçük sermaye ile devreye
sokulabilecek küçük su, ırmak, dere ve benzeri üzerine küçük santral
olanaklarının değerlendirilmesi;
Kullanılmayan
potansiyelin kullanımına yönelik hazırlanan projelerin biran
önce yatırım aşamasına geçirilmesi; ayrıca, elektrik
kesintileri döneminin başlamaması için gereken çalışmaların
yapılması;
TEAŞ santral
yatırımlarının, planlanan sürelerde servise girmesi için
gerekli finansal darboğazın aşılması;
Yüzde 21,8’e
ulaşan toplam elektrik enerjisi kaybının (İç tüketim,
iletim hatları, dağıtım hatları toplam kaybı) en
kısa sürede minumum seviyelere indirilmesi;
Nükleer enerjinin,
ekonomik ve çevresel olarak, bütün boyutlarıyla ele alınması;
Gerek ekonomik
gerekse yüksek verimli ve düşük zararlı madde emisyonlarıyla,
çevreyi en az kirleten enerji üretim sistemi olarak doğalgaza dayalı
kombine çevrim santrallarının enerji planlamasındaki yerinin belirlenmesi;
Enerji konusunda,
kurum ve kuruluşlar arasında bilgi akışını ve
çalışmaları yürütmek için gerekli yetki finansman ve denetim
erkiyle donanmış merkezî bir yapının
oluşturulması;
1994
yılında imzalanan, Avrupa Enerji Antlaşması ile ülkemizin,
enerji sistemi ve ileriye dönük projeler için ne gibi yükümlülükler
getirildiğinin açıklanması;
Saptanacak enerji
politikasının, mikro ekonomik, toplumsal, sosyal ve teknolojik
boyutlarda, ülkemiz çıkarlarına uygunluğunun
araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 100 üncü ve 101 inci maddeleri gereğince, bir Meclis
araştırması açılmasını,
saygılarımızla arz ederiz.
1-
Hakan Tartan (İzmir)
2-
Bekir Yurdagül (Kocaeli)
3-
Cihan Yazar (Manisa)
4-
Veli Aksoy (İzmir)
5-
Tuncay Karaytuğ (Adana)
6-
Hayati Korkmaz (Bursa)
7-
Mehmet Aydın (İstanbul)
8-
Ali Ilıksoy (Gaziantep)
9-
Mahmut Erdir (Eskişehir)
10-
Atilla Mutman (İzmir)
11-
Necati Albay (Eskişehir)
12-
Fikret Uzunhasan (Muğla)
13-
Müjdat Koç (Ordu)
14-
Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın)
15-
Erol Karan (Karabük)
16-
Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)
17-
Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)
Gerekçe:
Enerji olgusu, günümüz
dünyasında, çevre bilinciyle birlikte ele alınmasına
karşın, ticarî boyutlarıyla, gelişmiş, gelişmekte
ve az gelişmiş ülkelerde farklı şekillerde
yorumlanmaktadır.
Gelişmiş-ileri ülkeler,
konumlarını korumak ve geliştirmek için, teknoloji-finans
üstünlüklerini kullanarak, yaptıkları kaynak
aktarımını, yeni dünya düzeni tanımı altında,
kendi yorumlarıyla, diğer ülkelere farklı şekillerde sunmaktadırlar.
Aynı zamanda, kendi aralarındaki paylaşım ve güç dengeleri
arayışında da genel ve bölgesel anlaşmalar yaparak,
gelişmekte olan ülkeleri, kendi norm ve kurallarına uymaya
zorlamaktadırlar.
Günümüzde, ülkelerin,
diğer ülkelerdeki gelişmelerden soyutlanmış olarak,
bünyelerine özgü, bağımsız ulusal kalkınma modelleri
uygulamasının güçlüğü ortadadır. Ancak, gelişmekte
olan bizim gibi ülkelerin, bilinçli ve ulusal çıkarlarını öne
alan yaklaşımlarla, enerjiyle ilgili her türlü konuyu, kalkınma
bütünselliği içerisinde, her platformda tartışmaya açması
ve görüşler üretmeye yardımcı olması, ülkemizin
geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.
Bugün, Türkiye,
enerjide yüzde 50 oranında dışa bağımlıdır.
125 milyar kilovat/saat olan hidrolik enerjinin, ancak üçte biri
değerlendirilmektedir. Kömürde, linyitte, özellikle, potansiyel
yaklaşık 55 milyon tonluk üretimle, büyük ölçüde bekliyor.
İkincil enerji
kaynağı olan elektrik enerjisinin, toplum gereksinimlerini, ucuz,
kaliteli ve güvenli bir şekilde karşılayabilmesi, toplumun var
olan birincil enerji kaynaklarını bilinçli olarak sahiplenmesiyle
mümkündür.
Uygulamalarda
karşılaşılan engellerin de yine büyük bir
açıklıkla topluma anlatılması, toplumla bütünselliği
sağlayıcı gibi özkaynaklarımıza sahip olma bilincini
de artıracaktır. Ancak, ülkemizde, gelişmelerin de bu yönde
olmadığı, açıklık, bilgilenme ve tartışma
ortamlarına yeteri kadar işlerlik
kazandırılmadığı gözlenmektedir.
Bu nedenle,
başta politikacılar, sanayiciler, teknokratlar olmak üzere, konuya
duyarlı herkes projeler üretmek, ülkemiz enerji sektörünü sahiplenmek
zorundadır.
Enerji sektörü,
1994 yılında yüzde 2,4, 1995 yılında yüzde 1,3 bir kurulu
güç artışı göstermiştir. Bu, son 20 yılın en
düşük artışı olmuştur. Şu anda, ülkemizin yüzde
10’lara varan emre amade güç fazlası vardır. Ancak, geleceğe
yönelik üretim yatırımlarına ve mevcutların
iyileştirilmesi için projelere kesintisiz devam edilmesi gereklidir.
Yatırım
yetersizliğinin ve başlananların da finans
sorunlarının birkaç yıl daha devam etmesi, enerji
kısıntılı dönemlere yeniden dönüş anlamına
gelecektir.
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması önergesi, gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusunda
yapılacak öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.
Diğer
araştırma önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tüm dünyada
olduğu gibi, Türkiye’de de tarımsal ekonomik kalkınmanın
lokomotifi hayvancılık sektörüdür; çünkü, dünyanın hiçbir
gelişmiş ülkesinde hayvancılık geliştirilmeden köylünün
ekonomik kalkınmasını başarmak mümkün değildir.
Hayvancılık,
Türkiye’nin hem ulusal beslenmesinde hem de ulusal kalkınmasında,
dışsatımın arttırılmasında, sanayie hammadde
sağlanmasında, bölgesel ve sektörler arası dengeli kalkınmayla,
kalkınmanın istikrar içerisinde başarılmasında,
kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesinde, sanayi ve hizmet
sektörlerinde yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında ve
kalkınma finansmanının özkaynaklara
dayandırılmasında önemli bir sektördür.
Dünya nüfusunun
yılda yüzde 2,2 arttığı gönümüz dünyasında besin
maddeleri üretim artışının yüzde 1 olduğu dikkate
alınırsa, besin maddelerinin stratejik bir madde olduğu
gerçeği anlaşılır.
Düne kadar kendi
kendine yetebilen, karnını doyurabilen 7 ülkeden birisi olan, hatta,
besin maddesi ihraç edebilen Türkiye, ne yazık ki, iktidarların
uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle bu
özelliğini kaybetmiştir.
Eğer, önlem
alınmazsa, 2000’li yılların başlarında Türkiye’nin
besin maddeleri ithalatı için 10 milyar doları aşkın döviz
ödeyeceği hesaplanmaktadır.
İktidarlar
önlem almak bir yana özelleştirme dayatmasıyla,
anlaşılamayan “sat kurtul” mantığıyla SEK, Et ve
Balık Kurumu ve Yem Sanayii gibi ülke hayvancılığı
için stratejik öneme sahip kurumları, zengin atanın
hayırsız, mirasyedi evladı gibi bir bir elden
çıkarmaktadır.
Örneğin,
özelleştirilen 12 adet Et ve Balık Kurumunda yerel mahkemelerce
yapılan tespitler ve bilirkişi raporlarına göre,
özelleştirme öncesinde bu kombinalarda yılda 34 185 ton üretim
yapılırken, özelleştirme sonrasında bu üretim 1 339 tona
düşmüştür. 10 kombinada üretim tamamen ortadan
kalktığı gibi 2 kombinada da yıllık 1 339 ton üretim
yapılmaktadır.
Özelleştirme
esnasında 927 işçinin çalıştığı bu
kombinalarda çalışan işçi sayısı 177’ye
düşmüştür.
Tüm bu gerçekler
ortadayken, Hükümetin, kalan kombinaları da hızla özelleştirme
çalışmaları üreticimiz ve halkımız için büyük bir
haksızlık değil midir?
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin tek geçim kaynağı olan
hayvancılığın ihmal edilmesi, bölge halkının
işsizliğini ve yoksulluğunu artırarak terör ve göçün
beslenmesine neden olmuştur.
Ülke nüfusumuzun
yaklaşık yarısının geçiminde,
halkımızın tamamının beslenmesinde çok büyük öneme
sahip olan ülke hayvancılığımız, özellikle, 1980
sonrasında ANAP ve DYP-CHP iktidarlarının
uyguladıkları yanlış hayvancılık
politikalarının ülke ekonomisi ve hayvancılık sektörüne
verdiği zararların araştırılmasını
sağlamak üzere Anayasanın 98 inci maddesi, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
yapılmasını arz ederiz.
1 - Kâzım
Üstüner (Burdur)
2 - Mustafa
İlimen (Edirne)
3 - Hasan
Gemici (Zonguldak)
4 - Bekir
Yurdagül (Kocaeli)
5 - Sema
Pişkinsüt (Aydın)
Abdülbaki
Gökçel İçel
Ayhan
Gürel Samsun
İsmet
Sami Türk Trabzon
Mustafa
Güven Karahan Balıkesir
Zekeriya
Temizel İstanbul
Mustafa
Yılmaz Gaziantep
Çetin
Bilgir Kars
Fikret Ünlü Karaman
Hikmet
Aydın Çanakkele
Abdullah
Turan Bilge Konya
Gerekçe :
1.– 1980 senesinde
hayvansal üretimimizin yüzde 15’ini ihraç edebilen bir Türkiye iken; 1993
senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 2’sini ithal eden ve bu uğurda 651
milyon dolar döviz harcayan; 1995 yılında 466 bin başhayvan
ithal eden, gene, 1995 yılında 40 517 ton et ithal eden Türkiye
haline gelerek, bir taraftan ülke kaynaklarımızı heba eden
diğer taraftan üreticimizin cebine
girebilecek, dolayısıyla, yaşam standardını
artırabilecek kaynaktan olunmuştur.
2.– Hayvancılık sektörünün
kırsal gelirler içindeki payı 1980 yılında yüzde 36,5 iken,
1995 yılında yüzde 22’lere gerilemiştir. Oysa, Gümrük
Birliğine girdiğimiz Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 60-80 arasında değişmektedir.
3.– Hayvan ve
hayvansal ürünler ithalatı, beraberinde ülkemizde görülmeyen hayvan
hastalıklarının taşınmasına neden olarak ülke
hayvancılığımıza zara vermiştir.
Ayrıca, ne
idiği belirsiz, hileye açık, icabında domuz eti olup
olmadığı bile tespit edilemediği, kimyasal ve hormonal
muayeneleri yeterince yapılmadan, güya, tüketiciyi koruma bahenesiyle
piyasaya sürülen binlerce ton et ithalatıyla halkımızın
sağlığıyla oynanmıştır.
Hayvan ve hayvansal
ürünler ithalatının arkasında kimler vardır ?
4.– Üreticimize Et
Balık Kurumunda hayvanlarını kestirebilmek için 2-3 ay sonraya
sıra verilirken, hangi mantıkla kasaplık besi hayvanı
ithalatına devam edilmektedir ?
5.– Büyükbaş
hayvancılığın anası süt
sığırcılığıdır. Ancak, seçim
arifelerinde hatırlanıp, süte, litre başına 3 bin TL.
teşvik primi takip eden ay içerisinde ödenir denilmesine ve aradan 6 ay
geçmesine karşın, niçin sadece ilk iki ayı ödenmiştir?
Kalan ayların ödenmesi ne zaman yapılacaktır ?
6) S.E.K. E.B.K. ve
Yem Sanayii gibi kuruluşların özelleştirilmesi, ülke
hayvancılığımızın gerilemesinde ne kadar rol
oynamıştır?
7) Ülkelerin
gelişmişlik düzeyini gösteren kriterlerden birisi de,
halkının yeterli ve dengeli beslenme seviyesidir.
Hayvansal protein
tüketimi yönünden gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olan
halkımız, son günlerde basında yer alan ve endişelere yol
açan deli dana hastalığı, halkımızın beslenmesini
ne oranda olumsuz etkilemiştir; yerli hayvanlarımızda bu
hastalığın olmadığı niçin yetkililer
tarafından zamanında açıklanmamıştır?
8) Ülke
hayvancılığına ve ekonomisine büyük kayıplara neden
olan sığır vebası ve şap hastalığıyla
mücadelede başarısız olma sebeblerinden en önemlilerinden birisi
de, 1983 yılında Tarım Bakanlığında yapılan
reorganizasyondur.
Niçin, bugüne
kadar, hayvancılık hizmetlerinin tek elden birleştirildiği
hayvancılık müsteşarlığı
kurulamamıştır?
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusunda öngörüşmeler, sırasında
yapılacaktır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım:
Danışma
Kurulu Önerisi
No. 14 Tarih: 4.6.1996
Danışma Kurulunun 4.6.1996 Salı günü
yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Abdüllatif
Şener Ali Rıza Gönül
RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili
Cumhur Ersümer H. Hüsamettin Özkan
ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili
Nihat Matkap
CHP Grubu Başkanvekili
Öneri:
26.4.1996 tarihinde Başkanlığımıza sunulan ve
Genel Kurulun 7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan
eski Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı konusundaki (9/4)
Esas Numaralı Soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer
Alacak İşler” kısmının birinci sırasında yer
alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma
açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun
5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler.... Kabul edilmiştir.
Doğru Yol Partisi Grubunun...
ALİ RIZA GÖNÜL
(Aydın) – Sayın Başkan, soruşturma önergesi üzerinde Grup
adına söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Gönül, grup adına değil, şahsınız adına
söz isteyebilirsiniz.
ALİ RIZA GÖNÜL
(Aydın) – Şahsım adına.
BAŞKAN –
Sayın Gönül, şahsı adına söz istemiştir.
3 kişiye söz
verebiliriz.
SALİH KAPUSUZ
(Kayseri) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
NİHAT MATKAP
(Hatay) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN – 3
kişi tamamlandı; ama, başka söz isteyen varsa, tespit edelim,
belki o gün, bu arkadaşlarımızdan birisi konuşmaz...
Görüşme sırasında da söz istenebilir.
Şimdi,
soruşturma önergesi üzerinde söz sırası şöyle: Ali
Rıza Gönül, Nihat Matkap, Salih Kapusuz.
MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Mehmet Gözlükaya da 4 üncü sırada söz istemişlerdir.
Doğru Yol
Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır; okutuyorum ve işleme koyacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 4 Haziran 1996 Salı günü yapılan toplantısında
siyasî parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesine gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ali Rıza Gönül
DYP Grup Başkanvekili
ÖNERİ :
8.5.1996 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli
49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan Eski Bakan ve Başbakan
Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın mal varlığı
konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin,
gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2
nci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince soruşturma açılıp açılmayacağı
hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5 Haziran 1996 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması, görüşmelerin tamamlanmasına
kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Şimdi,
efendim, ben de saydım; ama, arkadaşlarımız arasında
bir görüş birliği yok; bir defa da,
arkadaşlarımızı ayakta sayacağız. Yalnız,
şöyle bir öneri getiriyorum: Biliyorsunuz, ön sıralar
doldurulduğu takdirde, her sıra 20 kişiliktir...
SÜLEYMAN
HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, konu anlaşılamadı;
bir daha izah eder misiniz?
BAŞKAN – Bir
dakika efendim... Rica ediyorum...
Şu ön
sıralar var ya efendim; her sıra –doldurulduğu takdirde– 20
kişi alıyor; dolayısıyla, süratle sayabilmek
bakımından, rica ediyorum, arkada oturan
arkadaşlarımız ön sıralara gelsin.
HASAN
DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkanım,
arkadaşımız, öneriyi anlayamadık diyor.
BAŞKAN –
Efendim, öneri, Sayın Erbakan hakkında verilen soruşturma
önergesinin yarın görüşülmesi hususunun oylarınıza
sunulmasıdır; yarın mı veya başka bir gün mü
görüşülsün meselesidir. Zaten, Anayasaya göre... (DSP ve CHP
sıralarından “Yarın”, “Yarın” sesleri) Efendim, bir
dakika... Rica ediyorum.... Arkadaşlarımız soruyor, diyorlar ki,
neyi oyluyorsunuz?..
Rica ediyorum
sayın milletvekilleri, ön taraflara gelin efendim. Arkadaşlar, ön
sıraları dolduralım, rica ediyorum. Ön sıraları
doldurursanız çok rahat ve süratli sayacağız efendim.
Soruşturma
önergesinin yarın görüşülmesini kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Öneri kabul edilmiştir.
ALİ RIZA GÖNÜL
(Aydın) – Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Ali Rıza Gönül, söz istiyorsunuz.
ŞEVKET KAZAN
(Kocaeli) – Söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Şevket Kazan Bey söz istiyor.
MUSTAFA KAMALAK
(Kahramanmaraş) – Söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Mustafa Kamalak söz istiyor.
arkadaşlarımızı
yazalım...
Efendim, son okunan
soruşturma önergesiyle ilgili olarak söz alan
arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum: Sayın Ali
Rıza Gönül, Sayın Şevket Kazan ve Sayın Mustafa Kamalak.
Başka söz
isteyen arkadaş olursa, yarın, soruşturma önergesinin müzakeresi
sırasında, bu 3 arkadaştan birisinin söz almaması halinde
kendisine söz verilecektir.
Gündemin “Seçim”
kısmına geçiyoruz.
BAŞKAN –
Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için, Niğde Milletvekili Sayın Ergun Özkan aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
BAŞKAN –
Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için, İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
BAŞKAN-
Sayın milletvekilleri, üye seçimi tamamlanan Türkiye Elektrik
Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük
ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine
karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara
verilmesini sağlamak suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini
kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiler hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde
açılması kabul edilen 9/1 esas numaralı Meclis Soruşturma
Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe günü saat 11.30’da; gene, Türkiye
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ
Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal
etmemek suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında Genel
Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul
edilen 9/2 esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin
6.6.1996 Perşembe günü saat 14.00’te, aynı bina zemin kat, PTT
karşısındaki 172 nolu Meclis Soruşturması Komisyonu
toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip üye seçimlerini yapmalarını rica ediyorum.
Meclis
soruşturması komisyonlarını seçilen üyelerinin listesi ile
toplantı gün ve saatleri ilan tahtasına da
asılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, alınan karar gereğince “Sözlü Sorular”
kısmına geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği üzere, sözlü soruların müzakere biçimiyle
ilgili İçtüzüğümüzde yeni bir değişiklik yapıldı.
Aslında, ilk uygulaması olması dolayısıyla, ben, Genel
Kurulun bu konuda bazı noktaları açıklığa
kavuşturması gerektiğine inanıyorum.
Şimdi,
özellikle, 98 inci maddenin sondan ikinci fıkrasında diyor ki:
“Hükümet adına cevap vermek için söz alan bakan; gündemde bulunan sözlü
soru önergelerinden birden fazlasını sıra gözetmeden
cevaplayabilir. -bu doğru- Bu hakkını kullanmak isteyen bakan,
önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan
bu isteği birleşimi açtıktan sonra derhal Genel Kurula duyurur.
Konuları aynı olan sözlü sorular birleştirilerek
cevaplandırılabilir.” Şimdi, burada bir tereddüt var.
Sayın
milletvekilleri, biliyorsunuz, birleşim açılır açılmaz,
önce gündemdışı konuşmalar var; gündemdışı
konuşmalardan sonra da Genel Kurula sunuşlar var, seçim var. Ondan
sonra, bu sırayı takip ederek, Meclis araştırması
varsa o görüşülecek, yoksa, birleşimin başında birer saat
sorular sorulacak.
Şimdi, benim
burada Genel Kuruldan öğrenmek istediğim şudur: Benim şahsî
fikrime göre, bakan, aynı birleşimde birkaç tane soruyu cevaplandırmak
isterse, bu isteğini Başkana iletmesi ve birleşimin
başında, daha gündeme geçmeden, Başkanın, bunu Genel
Kurulun bilgisine sunması biraz olanaksızdır. Bence,
İçtüzüğün bu hükmünü şu şekilde yorumlarsak, daha
sağlıklı olur: Sözlü soruların cevaplandırılmasına
geçildikten sonra, bakan, bu isteğini belirtsin ve Başkan da, o
sırada, Genel Kurulun bilgisine arz etsin. Aksi takdirde,
Başkanın, daha birleşimi açar açmaz, gündemdışı
konuşmalara geçmeden, gündemin son sıralarındaki bir konuyu
açması, çalışma insicamını, nizamını da
bozar; yani, ben, bu konuyu, bu şekilde uygulamak istiyorum.
Eğer, Genel
Kurulda, bu konuda bir itiraz varsa ve arkadaşlarımız bu konuya
daha değişik bir yorum getirmek isterlerse, bunu belirtsinler.
Gerekirse, bir usul tartışması da açarım; bundan sonraki
uygulamalara esas olacağı için, İçtüzüğün 98 inci maddesini
ilk defa uygulayacağımız için bir tereddüt olmasın; Genel
Kurulda “yok efendim, bakan, şu safhada bunu sorsaydı, sormadı;
cevaplandıramaz” gibi itirazlar olmasın; Başkanlık
Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma
düşmesin.
Yani,
İçtüzükte deniliyor ki: “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan,
önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir.” Önceden
denilen, bir gün önceden mi, iki gün önceden mi veyahut da Genel Kurul
sırasında mı; bunların hepsi açıklanmaya muhtaç
konulardır. İçtüzükte “Başkan bu isteği, birleşimi
açtıktan sonra derhal -’derhal’ kelimesi de var- Genel Kurula duyurur”
deniliyor. Benim uygulamam bu şekilde olacaktır. “Sözlü Sorular”
bölümüne geçildikten sonra, birden fazla soruyu cevaplandırmak isteyen
bakan, Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkanvekiline isteğini
bildirir; o sırada da, birleşimi yöneten Başkan, bu konuyu,
Genel Kurulun bilgisine arz eder.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Doğan.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, şimdi,
konuşmalarımız zabıtlara geçiyor ve belli bir usul ihdas
ediyorsunuz. Sayın bakan isterse, oturum açılmadan önce, size bir
yazıyla başvurabilir; çünkü, bu...
BAŞKAN –
Hayır; ona bir şey demiyorum; Başkanın Genel Kurula
sunuş şekli önemli.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Yani, konuşmalarınızdan, o
kapıyı kapattığınız anlamı
çıkıyor.
BAŞKAN –
Hayır hayır; kapıyı kapatmıyoruz.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Bir bakan, her zaman -ki, bu tartışmaya
başlamadan önceye kadar- Başkana, bu soruları ne şekilde
cevaplandırabileceği konusunda, birkaç tanesini de birleştirerek
cevaplandırma isteğini verebilmelidir.
BAŞKAN –
Zaten, o, İçtüzükte var.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Evet.
BAŞKAN –
Şimdi, bakan... İçtüzükteki bir yorum meselesi; 98 inci madde yeni
değişti. Şimdi, esas olan, bakanın, bunu, önceden,
yazılı olarak Başkanlığa bildirmesidir.
Başkanlık da, olanak bulunursa, bunu, hemen -telefonla veya en seri
şekilde- soru sahiplerine bildirebilir; ama, İçtüzükte “bakan,
önceden -birleşimden önce, daha önce- birleşimi yöneten Başkana
isteğini bildirir. Başkan derhal Genel Kurulun bilgisine sunar”
deniliyor.
Birleşim ne
zaman açılıyor: Yeterli çoğunluk olunca açılıyor. “Derhal”
dediği için, o sırada sunmak zorunda kalıyor. O zaman daha
gündemdışı konuşmalar var; gündeme geçilmemiştir.
Yani, esas olan şudur: Sayın Bakanın, bu konuları, önceden,
yazılı olarak bildirmesi temel kuraldır; ancak, bunu, önceden
bildirmediği takdirde, Genel Kurula da geldiği, bildirdiği
takdirde, sözlü soruların cevaplandırılmasının
başında -ortasında değil- başkana bildirmeli ve
başkan da bu konuyu o sırada Genel Kurulun bilgisine
sunmalıdır.
Ben, bu
şekilde yorumluyorum; yani, ileride bir ikilik olmasın.
Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor
duruma düşmesin diye ben, bunu bu şekilde yorumluyorum; ama, bu
konuda ters bir şey...
Sayın
Asiltürk, sizin de ayrı bir fikriniz varsa, söyleyin efendim.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, bu düzenlenirken, daha
önceden sayın bakanların bu arzularını bildirmeleri, bu
arzularını sayın bakanlar bildirdikten sonra da, Meclis
Başkanlığının, ilgili arkadaşlara haber vermeleri
düşünüldüğü için böyle bir düzenleme yapılmış oldu ve
buna paralel olarak da, hemen Meclis açılır açılmaz bildirmesi
de, yine, o arkadaşların burada olmalarını sağlamak
bakımından önemli; eğer, öyle yapılırsa daha uygun
olur.
BAŞKAN –
Efendim, dediğiniz doğru. Tabiî, önceden bildirilmesi temel ilke;
yani, yazılı bildirilmesi. Tabiî, soru sahibine de,
Başkanlıkça, o şekilde önceden bildirilerek, sayın
milletvekili arkadaşımızın Genel Kurul salonunda
bulunmasının sağlanması en doğru şey; fakat,
tüzük o şekilde anlaşılmıyor.
Bakın, tüzük
diyor ki “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi
yöneten başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği
birleşim açıldıktan sonra -bakın, birleşim ne zaman
açılıyor; işte, toplantı yetersayısı vardır,
ondan sonra açılıyor, ondan sonra- derhal Genel Kurula duyurur.”
Tüzüğü böyle yazmış; yani, getiren
arkadaşlarımız, tabiî, biz de bunu yeni kabul ettik. Bu husus,
biraz da, herhalde hazırlayanların ve bizim de dikkatimizden
kaçmıştır. Yani, buna bir yorum getirmek için
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan iki şey var; bir tanesi,
daha önceden bildirilmesi hususu. Bu, o oturumdan önceye ait bir konu;
bildirir, Başkanlık ilgili arkadaşları haberdar eder;
ancak, o ilgili arkadaşları haberdar ettikten başka, ayrıca
bir de Genel Kurula, daha başlangıcında haber vermiş olur
ki, bu iş biraz daha sıhhatli yürüsün. Yani, böyle düşünüldü,
böyle bir düzenleme...
BAŞKAN –
Başkanlığı, daha önceden o üyeleri haberdar eder
yükümlülüğü altına sokamayız, İçtüzük de böyle bir
yükümlülük getirmiyor; ama, böyle bir kolaylığın
sağlanması konusunda Başkanlık gayret sarf edecektir; ama,
buraya gelip de “Başkanlık daha önceden bana bu konuyu bildirmedi,
dolayısıyla sorumu cevaplayamazsınız” denilmemesi için, ben
bunu açıklama ihtiyacını hissettim. Yani, esas olarak,
dediğinize riayet edilecektir; ama, Başkanlığın daha
önceden soru sahibine bu konuyu bildirmemesi, o sorunun burada
cevaplandırılmasına engel teşkil etmez.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Tabiî, ayrıca, işte onu da nazarı
itibare alarak, Başkanlık, daha önce, iyi niyetle
ulaştırmaya çalışır; ama, ulaşamaz, işte
bunu düşünerek, açılır açılmaz da Genel Kurula bildirir,
bütün bunlar yerine getirilmiş olur.
BAŞKAN – Ama,
Sayın Asiltürk, daha gündeme geçmeden, yani, gündemdışı
konuşmalardan önce, Başkanlığın Genel Kurula
sunması biraz ters bir şey oluyor; yani, gündem konusu
dışında bir konuyu dile getirmek oluyor ki, o bakımdan,
ben, bunu, sözlü sorulara cevap verilmesinin tam başlangıcında
söylemekte yarar var diyorum.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, o sizin tefsir ettiğiniz...
BAŞKAN
– Uygulamayı bu şekilde yapalım diyoruz; ama,
arkadaşlarımız, ileride, Genel Kurulu ve milletvekillerini daha
da rahatlatacak bir çözüm tarzını getirirlerse, o yolda da hareket
edilecektir, değil mi; öyle yapalım.
SALİH KAPUSUZ
(Kayseri) – Sayın Başkan “Sunuşlar” kısmında sunulur,
olur geçer. O zaman, bu konu ihtilaf olmaktan çıkar. “Sunuşlar”
kısmında takdim edilir, Genel Kurul haberdar edilmiş olur,
ilgili arkadaşlar da olayı takip eder.
BAŞKAN –
“Sunuşlar” bölümünde de olabilir. “Sunuşlar” bölümünde dersek daha
sağlıklı olur; o da bir sunuş olarak geçer; daha iyi olur.
Ben, arkadaşıma teşekkür ederim.
Şimdi “Sözlü
Sorular” kısmına geçiyoruz.
Biliyorsunuz,
aldığımız karar gereğince, bugün, 1 saat sözlü soruların
cevaplandırılmasına hasredilmiştir.
BAŞKAN – 1
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 2 nci
sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bakan?..
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Efendim, yeni İçtüzük değişikliğine göre, milletvekilinin
salonda olup olmaması aranmıyor; yani milletvekili salonda olsa da
olmasa da sorusu cevaplandırılacaktır.
Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tabiî, İçtüzük değişikliği yeni
olduğu için, arkadaşlarımızın bir
kısmının, İçtüzük müzakereleri sırasında burada
olmamaları nedeniyle, belki, dikkatinden kaçan bir konu vardır. Yine,
üç birleşim okunan sorular, cevaplandırılsın veya
cevaplandırılmasın, üç birleşimden sonra sözlü soru olma
vasfını kaybediyor, yazılı soru vasfına geçiyor,
dolayısıyla gündemden de kalkıyor ve ondan sonra da, yazılı
sorunun tabi olduğu prosedüre tabi oluyor.
BAŞKAN – 3
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 4
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 5
inci sırada, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, Maliye Bakanından
sorusu vardır.
Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 6
ncı sırada, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 7 nci
sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 8
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 9
uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 10
uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 11
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 12
nci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, burada, herhangi bir sorunun
cevaplandırılması için herhangi bir bakan yoksa, soruyu geçin
efendim. .
BAŞKAN –
Şimdi, efendim, biz, bunu, tabiî geçmişte uyguladık; ama,
İçtüzüğümüz çok açık. Bakın, size okuyayım: “Sözlü
soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve
İçtüzük gereği, zorunluklar hariç olmak üzere, haftanın en az
iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla, Danışma Kurulunun
önerisi ve Genel Kurulun onayıyla, belli bir süre ayrılır.”
Biz, daha önce,
Danışma Kurulunun önerisiyle, salı ve çarşamba günleri
için, birer saat sözlü soruların cevaplandırılmasına
ilişkin olarak süre ayırdık.
“Hükümet adına
verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez.”
Onu geçelim.
“İkinci
fıkradaki zorunluklar hariç -yani, Anayasa, İçtüzük ve kanundaki
zorunluklar hariç- üç birleşim içinde cevaplandırılmayan sözlü
sorular yazılı soruya çevrilir ve istemi halinde aynı
birleşimde önerge sahibine beş dakikayı geçmemek üzere söz
verilir”
Yani, bizim,
Başkan olarak, İçtüzüğün bu hükmü karşısında
“efendim, işte, Bakan yok, Başbakan yok, biz, soruları
soramayız” gibi bir hakkımız da yok, yetkimiz de yok. Yüce Genel
Kurulun, çok yakın tarihte, sizlerin de oylarınızla kabul edilen
İçtüzük hükmü böyle diyor. Dolayısıyla, üç birleşim,
bakanın da olmaması nedeniyle, sözlü soru
cevaplandırılmazsa, mecburen bu sözlü soru, yazılı soru
haline dönüşür ve gündemdeki yazılı soru prosedürüne tabi olur.
Bunu ben yapmadım, sizler yaptınız, sizler kabul ettiniz,
burada, bütün grupların işbirliğiyle geçti.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Böyle bir uygulama, soru sahibini mağdur etmekten
başka bir amaca hizmet etmez.
BAŞKAN –
Sizler, Genel Kurulda, İçtüzüğün bu maddesini böyle kabul
etmeseydiniz. Rica ediyorum... Genel Kurulun iradesini beyan ettiği ve
İçtüzüğü yaptığı bir konuda, ben Meclis
Başkanvekili olarak “bu İçzüğü uygulamıyorum” deme
hakkına sahip değilim. Evet, gerçekten, hoş bir durum da
değil; ama, ileride Genel Kurul düzeltirse düzeltebilir.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Ben ikna olmadım.
BAŞKAN – 13
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Başbakan veya
ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 14
üncü sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 15
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞBAKAN – 16
ıncı sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 17
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 18
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 19
uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 20
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 21
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 22
nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 23
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 24
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 25
inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 26
ncı sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 27
nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 28
inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Buyurun efendim.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Burada 160’ın üzerinde soru var, hiçbir bakan da
burada yok, hepsini birden soruldu sayalım.
BAŞKAN –
Efendim, zatı âlinize biraz önce de ifade etmiştim; yani, bu durumdan
ben de hoşlanmıyorum, beni de sıkıyor bu durum.
Aslında, bence
Hükümetten yetkili birinin gelmesi lazım; hiç olmazsa 3-5 tane sorunun
cevaplandırılması lazım; ama, İçtüzük hükmü var, benim
bunun karşısında yapacağım bir şey yok.
Sayın
arkadaşlarım, gerçekten ben de bu durumdan
sıkılıyorum. işte yakında İçtüzükte
değişiklik yaptık, İçtüzükte bu değişikliği
getirdik; ama, görüyorsunuz ki, her zaman sağlıklı şeyler,
sağlıklı çözümler getiremiyoruz. Önemli olan, bunu uygulayacak
insanların sorumluluk duygusuyla hareket etmesi.
Sayın Halit
Dumankaya ANAP’lı, Başbakan da ANAP’lıdır; çıksın
burada cevap versin, kendi milletvekilinin sorduğu soruya cevap versin.
Benim yapacağım bir şey yok.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Efendim, buyurun.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, aslında bir konuyu da
dikkatinize sunmak isterim. Başkanlık, her gelen soru önergesini
alıp, kabul ediyor. Şimdi, buradaki sorulara
baktığımızda, bu konularda Meclis
araştırması komisyonları var zaten; hem Meclis
araştırması komisyonu kuruyoruz, hem de...
BAŞKAN –
Efendim, İçtüzüğümüzde, hangi hallerde soru sorulmayacağı
açıkça belirtilmiş. Başkanlık olarak, verilen soru
önergesi, İçtüzüğün ilgili maddesindeki -zannediyorum 95 inci madde-
nitelikleri taşımadığı hallerde, biz bu soru
önergesini kabul etmek zorundayız. Ayrıca, Meclis
araştırması açılan
konularda soru sorulamayacağına dair de, ne İçtüzükte ne de
Anayasamızda bir hüküm yok; yalnız, gensoru açılan konularda
soru sorulamaz diye bir hüküm vardır.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Bu konuya bir açıklık getirmek lazım.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun efendim.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, bu soruların
tamamını, eski hükümet zamanında, sözlü soru olarak değil
yazılı soru olarak sordum. Tabiî, bu sorulara cevap verilmiş
olsaydı, bugün, bunlar, gündemi işgal etmeyecekti. Bunların
hiçbiri, sözlü soru değildi Sayın Başkanım, yazılı
soru idi; İçtüzüğün eski hükmüne göre, yazılı
sorularıma cevap verilmediği için, sözlü soruya çevrilmiştir.
BAŞKAN –
Biliyorum efendim, İçtüzüğün o hükmü değişti. Eskiden, önce
yazılı soru önergesi veriliyordu; yazı soru önergesi, belli bir
süre içinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşüyordu.
HALİT DUMANKAYA
(İstanbul) – Bu sorular, eski Sayın Bakanın söylediği gibi
gündemi işgal için sorulmuş sorular değildir;
İçtüzüğün önceki hükmüne göre, cevap verilmediği için sözlü
soruya çevrilmiş yazılı sorulardır. Dolayısıyla,
gündemi, kendisi, bakanlığı zamanında tıkamıştır.
BAŞKAN –
Arkadaşımız, öyle bir şey söylemedi...
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – İçtüzük, gayet açık Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Malumunuz olduğu üzere, eskiden, soru, yazılı soru olarak
sorulurdu veya sözlü soru olarak da sorulabilirdi; ama, o yazılı sorular,
belli bir süre içerisinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline
dönüşürdü ve gündemde yer alırdı. Yeni getirilen sistemde de,
sorular, hem yazılı soru olarak sorulabiliyor hem sözlü soru olarak
sorulabiliyor; ama, sözlü sorular, üç birleşimde cevaplandırılmadığı
takdirde, yazılı soru haline dönüşüyor. Yeni bir sistem
getirilmiş; ama, İçtüzüğümüze göre de bunları okumak
zorundayız. Çünkü, eğer, Genel Kurulda üç birleşimde cevaplandırılmazsa,
sözlü sorular yazılı soru haline dönüşüyor. Hatta, biliyorsunuz,
İçtüzük burada müzakere edilirken bunun tamamen düşmesi ilkesi
getirilmişti; fakat, sonradan, bazı
arkadaşlarımızın itirazı üzerine biz de dedik ki, bu,
yazılı soru haline gelsin, yine yazılı soru prosedürüne
tabi olsun.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun Sayın İyimaya.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım, hem soru hem de
araştırma, Anayasamızda, yürütmeyi denetleme aracı olarak
düzenlenen kurumlardır. Bu kurumlardan herhangi birisini işletmek, bu
konuyu talep olarak makama, Millet Meclisi Divanına sunan kişiye
aittir. Fakat, bu kurumlardan birisini seçmişse, sözgelimi, Meclis
araştırması usulünü seçmişse, aynı şey için soru
yolunu seçemez. İki nedenle seçemez: Bir konu iki yolla denetlenemez, bir
defa denetlenir, tekrir yasağı kuralına göre; ikinci neden ise,
Parlamento abesle iştigal edemez.
Bir konuda herhangi
bir yolla bir denetim aracı gündeme getirilmişse, artık, ikinci
defa konu getirmesi fonksiyon gaspı olur, bu da mümkün değil.
Kurallarda bunların öngörülmemesi, hukukun öz mantığında
yatan kurumların yasama ekonomisi kuralı içerisinde
arındırılması prensibi gereğidir ve aksine bir yoruma
yol açmaz.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın İyimaya.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir
dakika efendim, arkadaşımız bana bir soru tevcih etti.
Şimdi, soru,
Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis
soruşturması, gensoru, denetim yollarıdır.
İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinde, sorulmayacak sorular
şunlardır deniliyor:
1- Başka bir
kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular.
2- Tek amacı
istişare sağlamaktan ibaret olan sorular.
3- Konusu evvelce
Başkanlığa verilmiş gensoru önergesiyle aynı olan
sorular.
Yani, bir
milletvekili çıkabilir araştırma önergesi verebilir; ama,
başka bir milletvekili o araştırma önergesi verilen konuda soru
sorabilir, böyle bir uygulama, olamaz, o zaman; yani, her milletvekilinin, her
konuda soru sorma, araştırma yapma... Sonra, Meclis
araştırması ayrı bir prosedüre tabi, soru ayrı bir
prosedüre tabi.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Yanıldığımız şu
Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Anladım efendim, siz diyorsunuz ki; yani, denetim yollarından
birisini seçeceksiniz.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – İzin verir misiniz efendim?
BAŞKAN –
Efendim, dediğinizi anladım, buyurun.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Denetim bir objeyle ilgilidir. O konu Meclisin
gündemine getirilmişse, artık, her milletvekili sayısında o
konunun gündeme getirilmesi mümkün değil. Bu, çok önemli efendim; yani,
bir parlamento, bir konu için, milletvekili adedince meşgul olursa,
parlamento gündemi...
BAŞKAN –
Hayır, efendim milletvekili adedince meşgul olur demiyoruz.
Sayın İyimaya, o zaman, sizin dediğiniz konular şey olursa,
her grup çıkar her konuda bir veya belirli şeylerden Meclis
araştırması verir, öteki milletvekilleri de o konuda soru
soramaz diye böyle bir mantık olmaz yani. Bu, yazılı hukuk
kuralına tabi. Bizim İçtüzüğümüz herşeyi çözümlemiş;
yani, içtüzüğü aşarak bizim bir yorumla meseleleri çözümlememize
gerek yok, daha doğrusu mantıkla da bu işler olmaz, yorumla da
bu işler olmaz, İçtüzük belirtmiş. İçtüzüğün
belirttiği bir konuda, yok efendim soru soramazsınız. Soru
millletvekilinin en doğal hakkıdır, sorulmayacak sorular
İçktüzükte belirtilmiştir, o konuda Meclis araştırması
verilmesi soru sormayı engellemez. Daha bugün ilk Mecliste
çalışmıyoruz, bu Meclis yetmişbeş senedir uyguluyor.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Bir cümleyi ifade edeyim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Aslında, ben bu konuşmalara müsaade etmem de; fakat, tabiî, böyle hep
okuyarak geçmekte beni sıkıyor. Bir başkan olarak hakikaten
hoşuma da gitmiyor, onun için süreyi doldurmak bakımından.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Arz edeyim.
BAŞKAN – Evet
buyurun.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Bir denetim aracının, bir denetim
müesesesinin kendi iç sınırları başkadır, hangi
hallerde soru sorulur, sorulamaz, soru müessesindeki iç
sınırlardır. Bir de denetim müesseselerinin arasındaki
sınırlar farklıdır.
BAŞKAN –
Şimdi efendim, Sayın İyimaya, her denetimin sonucu
ayrıdır. Meclis araştırması belli bir konuda bilgi
almak için yapılır. Meclis soruşturması ilgiliyi “sen suç
işlemişsin,seni Yüce Divana gönderiyorum” demektir. Gensoru, “ey
bakan, ey Bakanlar Kurulu, sen bu konuda yetersizsin, seni düşürüyorum”
anlamını hedef almaktadır. Soru ise, belli konularda bilgi almak
ve o bilginin...
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Aynı.
BAŞKAN – Ama,
aynı değil. Meclis araştırmasıyla ilgili değil.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Mesele şu efendim.
BAŞKAN –
Şimdi, bakın...
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Aynı konuyu ayrı ayrı denetim
yollarıyla getiremezsiniz.
BAŞKAN –
Şimdi, efendim, biz, burada hukukî münakaşa yapmıyoruz. Bu,
yıllarca gelmiş geçmiş bir uygulamadır.
Buyurun Sayın
Dumankaya.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz,
İçtüzükte -tabiî, bunu siz de arz ettiniz- böyle bir tadilat yoktur; ama,
ben, bu soruları 19 uncu Dönemde aynı şekilde vermişim...
BAŞKAN –
Efendim, biraz önce söylediniz.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – 19 uncu Dönemde verdim, yazılı olarak
verdim; bakanlar tarafından cevaplandırılmadı; seçime
gidilince kadük oldu. Bu TURBAN’la ilgili sorular, eğer o zaman
cevaplandırılsaydı, bugün, TURBAN’daki bu olaylar olmazdı.
Şimdi, yine, bu araştırma önergesi verilmeden önce bu sorular,
zaten yazılı olarak...
BAŞKAN –
Efendim, ben, onu kabul etmiyorum. Zaten, araştırma önergesi vermek
demek soruya engel değil. Zaten, biz, o uygulamayı kabul etmiyoruz.
Onun için, tamam, ben, arkadaşımızın...
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Tabiî, o bakımdan müdahalesi
yanlıştır.
BAŞKAN –
Şimdi, arkadaşımıza sizin cevap vermenize gerek yok. Ben
yeterli cevabı kendisine verdim; ama, siz bana avukatlık yapmak
istiyorsanız, size özel bir vekâletname verebilirim!..
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır. Ben, size bilgileri veriyorum.
BAŞKAN – Ama,
bilmiyorum; avukatlık sıfatınız varsa, bir vekâletname
verebilirim!..
HALİT DUMANKAYA
(İstanbul) – Bu soruları, 19 uncu Dönemde vermiştim Sayın
Başkan; ama, mensubu olduğu parti cevap vermedi.
BAŞKAN –
Tabiî, tabiî!..
Ama, şimdi,
sizin mensup olduğunuz parti cevap verecek.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Ben, sizi kastetmiyorum Sayın Dumankaya;
durumu konuşuyorum.
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, eğer, hakikaten, şu anda, hiçbir soruda
cevap verecek sayın bakan veya Başbakan yok. 162 tane sözlü soru
önergemiz vardır. Ben, şimdi, 1 saat içerisinde bu 162 soruyu da
okuyabilirim. Okuyup da “yok, yok” demektense, böyle hoş olmayan bir
görüntü yaratmaktansa, Sayın Genel Kurulun da izniyle, bu 162 tane soruyu
bu birleşimde okumuş kabul ediyorum.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Olur mu Sayın Başkan; zabıtlara geçecek.
İçtüzüğe aykırı.
BAŞKAN – Efendim,
ben, Yüce Genel Kurulun bilgisine sunuyorum; ama, itiraz etmezseniz de memnun
olurum; çünkü, aynı şeyleri defalarca tekrarlamaktan herhalde sizler
de hoşlanmazsınız. (DSP
sıralarından “Oylama yapın” sesleri)
Efendim, oylamayla
halledilecek bir husus değil; itiraz olmazsa öyle kabul ederiz; yoksa,
devam edelim.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Asiltürk.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, eğer, okunmuş kabul
ederseniz, o düşmesiyle ilgili olarak, soru cevaplandırılmamış
olacak. Halbuki, onun yerine, ilgili bakan bulunmadığı için,
şimdiye kadar tatbik edilen bir usuldür; grup başkanvekilleriyle
istişare eder, birleşimi kapatırsınız.
BAŞKAN – Ama,
şimdi, İçtüzük bize bu görevi veriyor Sayın Asiltürk. Bizim,
İçtüzükte bu değişikliği yapmamızın temel nedeni
neydi; sorular uzun süre cevaplandırılmıyor, işte gündemde
bunlar kabarıyor kabarıyor... Yazık, kâğıda da
yazık; işte, her gün matbaada git bunları bastır; Genel
Kurulda biraz da bunu önlemek için... Biraz da millî servet... Sorular zaten
cevaplandırılmıyor; yani, geçmiş hükümetlerde de gördük,
birikiyor birikiyor birikiyor, bir kitapçık haline geliyor, bir nevi,
millî servete de yazık; bu kadar çok sorunun gündemde yer alması,
kabarık olması; sürüyor sürüyor... Biliyorsunuz, yani, genel seçime
gittiğimiz zamanki soruların ulaştığı
miktarı biliyorsunuz. O itibarla, bugün bunu cevaplandırmasak bile,
bundan sonraki birleşimlerde de sayın bakanlarımızın
gelip de cevaplandıracağı konusunda çok fazla iyimser
değilim.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – O
bakımdan, bu yolu tercih ederim; ama, arkadaşımızın
sorusu gündemde yazılı olarak kalacak ve her zaman için
cevaplandırma imkânı var. Yani, ben, sadece Genel Kurulun takdirine
bu konuyu arz ettim. Genel Kurulda bu konuda ciddî bir itiraz yoksa, okumaya
devam edeyim.
Buyurun Sayın
Doğan.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, konuşmalarınız
zabıtlara geçti; bu şekildeki sözlü soruların, buraya gelip
bakanlar ve başbakanlar tarafından cevaplandırıldığı
oturumları hep birlikte yaşadık. Yani, şimdi siz,
keenlemyekün diyorsunuz ki: “İşte orada 160 tane soru var; ama,
görüyorum ki, buraya ne Başbakan ne de bakan gelip, bunları cevaplandırmayacak.”
Böyle bir yargıya varmanız Meclis Başkanı olarak
yanlıştır; bunu da zabıtlara geçirmek için...
BAŞKAN – Bu
birleşim için... Bu birleşim için...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim... Şimdi, bu bile bir şey...
BAŞKAN – Peki,
bir bakan getirin, bir tanesini cevaplandırsın efendim; o zaman getirin...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Efendim, şimdi Sayın Başkan, size...
BAŞKAN – O
zaman okuyalım efendim, tartışma açmıyorum.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın Başkan, size başka bir
şey hatırlatmak istiyorum. Eğer, Meclis Başkanı olarak,
burada, bu sözlü soruları cevaplandıracak bir bakan
görmüyorsanız, bu şekilde “ben bunları atladım, okumadan
kabul edin” demek yerine, grup başkanvekilleriyle görüşüp, Meclisi
tatil etmek sizin görevinizdir.
BAŞKAN –
Efendim, bugün Meclisi tatil etmeme gerek yok; çünkü, arkasından Meclis
araştırma önergeleri var. Bugünkü gündemimize göre...
Sayın
Doğan, bakın, bugünkü çalışma saatimiz saat 19.00’da
bitiyor. Saat 17.45; bizim, daha 1 saat 15 dakika çalışma süremiz
var.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Meclis, bu konuya 1 saat
ayırmış. Sizin, Başkan olarak, bu gündemi
değiştirmeye hakkınız yok.
BAŞKAN –
Değerli arkadaşlarım, bakın, benim
davranışlarımda ve uygulamalarımda hiçbir hata yok; bu hata
nereden kaynaklanıyor; sorumluluk taşıyan insanların buraya
gelip, burada oturup, sorulara cevap vermemesinden kaynaklanıyor; var
mı başka bir şey?! Gelsin sayın bakanlar, otursunlar,
milletvekilinin sorusunu cevaplandırsınlar efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Başkan olarak
bizi zor durumda bırakmanın anlamı var mı; yok. Sayın
bakan arkadaşlarımız gelmiyor. Ben de burada İçtüzüğü
uygulamak zorundayım.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – İçtüzük de bu işe 1 saat
ayırmıştır. “Bu 1 saati ben kullanmıyorum” demeye hakkınız
yok ki...
BAŞKAN –
Efendim? Nasıl?
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – 1 saati bunların görüşülmesine
ayırmış; bunu sizin değiştirmeye hakkınız
yok ki...
BAŞKAN –
Tamam, ben de okuyacağım o zaman.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Hayır, şu vardır: 1 saat okuyalım;
sonuna kadar okumanız lazım.
BAŞKAN –
Neyse, arkadaşlar, tartışmıyorum. Ben devam ediyorum.
Bizim,
Başkanlık olarak isteğimiz, kamuoyunda böyle bir Meclis
görüntüsünü vermemektir. Hiç olmazsa, her birleşimde üç tane, beş
tane bakan arkadaşımız gelsin, bu soruların üç beş
tanesini cevaplandırsın. Böylece bir zaman da geçer. Meclis
başkanvekili kürsüsünde oturan arkadaş “bakan yok;
ertelenmiştir”, “bakan yok; ertelenmiştir” şeklindeki bir
görüntü iyi değil.
BAŞKAN – 29
uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için ertelenmiştir.
BAŞKAN – 30
uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için, ertelenmiştir.
BAŞKAN – 31
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için, ertelenmiştir.
BAŞKAN – 32
nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için, ertelenmiştir.
BAŞKAN – 33
üncü sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in Başbakandan sorusu
vardır.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sorumu geri alıyorum.
BAŞKAN – 33
üncü sıradaki Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in sorusu, geri
alındığı için, gündemden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN – 34
üncü sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Millî Savunma
Bakanından sorusu vardır.
Sayın Millî
Savunma Bakanımız burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yazılı soruların Millî Savunma Bakanı Vefa Tanır
tarafından sözlü olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün
94 üncü maddesince, gereğini arz ederim.
Hakan Tartan
İzmir
1- 28 Aralık
1995 günü Midilli açıklarında denize çakılan Fantom
uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u arama
çalışmaları niçin bir hafta içinde
bırakılmıştır?
2- Arama
çalışmalarının kayıp bulununcaya kadar ya da kesin bir
delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiğine göre, böyle bir
bulguya ulaşılmış da kamuoyundan mı gizlenmiştir,
yoksa bu zorunluluk yerine getirilmemiş midir?
3-
Bolu-Kartalkaya’da çocuğuyla birlikte kaybolan bir Amerikalı albay
için Türkiye’nin gösterdiği hassasiyetin Amerika Birleşik Devletleri
tarafından da gösterilmesi ve arama çalışmalarına
yardımcı olması Bakanlığınızca istenmiş
midir?
4- Kazada,
uçağın modelinden veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir
neden rol oynamış mıdır?
BAŞKAN –
Sayın Bakan, buyurun efendim.
Süreniz 5
dakikadır.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
İzmir
Milletvekili Hakan Tartan, bu sorusunu Sayın Vefa Tanır’dan
sormuş; ama, Millî Savunma Bakanlığı devam ettiğine
göre, cevabı biz vereceğiz.
İzmir
Milletvekili Hakan Tartan tarafından verilen soru önergesiyle, 28
Aralık 1995 tarihinde Midilli açıklarında denize çakılan
Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u
arama çalışmalarının safahatı ve kazaya neden olan
hususlar hakkında bilgi verilmesi istenilmektedir.
1- Türk Hava
Kuvvetlerine ait F-4 Fantom uçağının Midilli Adası
açıklarında denize düşmesi olayının hemen akabinde,
Türk Hava Kuvvetleri helikopter ve uçaklarla havadan, Deniz Kuvvetleri
çeşitli yüzer platformlarla denizden, Jandarma Genel
Komutanlığı birlikleri ise sahillerden olmak üzere, yoğun
bir arama çalışmasını sürdürmüşler ve bu arada,
silahlı kuvvetlerin teknik olarak tüm olanakları en üst düzeyde
hizmete tutulmuştur; ancak, kazanın açık denizde ve derin
sularda meydana gelmiş olması nedeniyle, arama
çalışmalarının şekil ve boyutunun teknik olarak
değiştirilmesi durumu ortaya çıkmış ve askerî arama
faaliyetleri daha bitirilmeden, yurtiçi ve yurtdışı sivil kuruluş
ve firmaların arama operasyonuna çağrılması
çalışmalarına başlanmıştır.
Aradan bir hafta
geçmesi sonunda, Teğmen Karaburun’un, o dönem arama yapılan
ortamlarda bulunma ihtimalinin çok zayıflaması ve Türk Silahlı
Kuvvetleri imkânlarıyla, aynı şekil ve boyutta daha fazla arama
faaliyetinin sürdürülmesinde bir başarı ihtimalinin bulunmayacağı
kanaatiyle, çalışmalar alt düzeye indirilmiştir. Hâlâ, arama ve
emare bulma çalışmaları, kıyılardan sürdürülmektedir.
Bu arada, deniz
dibinde ve özellikle 200 metre derinliklerde de bir arama faaliyeti
başlatmak üzere, konusunda tecrübeli bir Hollanda araştırma
firmasıyla müşterek çalışmalar yapacak olan İsviçre
konuşlu Dilla Trading ile tüm teknik çalışmalar
tamamlanmış olup, kontrat çalışmaları bitirilmek
üzeredir. Firma, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
unsurlarıyla müşterek arama operasyonuna, meteorolojik şartlara
bağlı olarak, en kısa süre içerisinde başlayacaktır.
Teğmen
Karaburun’un arama çalışmalarının
bırakıldığı iddiaları gerçeği
yansıtmamaktadır; halen, kıyıdan aramalar devam etmekte
olup, derin deniz aramalarına ise -belirttiğimiz gibi-
başlanacaktır.
Arama
çalışmalarının kayıp bulununcaya ya da kesin bir delil
elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiği ilkesine, bugüne kadar tam
olarak uyulmuş olup, uyulmaya da devam edilmektedir. Bu ilkelere uyma
zorunluluğunun yerine getirilmesi amacıyla, teknik bir operasyonun
gerçekleştirilmesi için, sivil ve yurtdışı kaynaklı
imkânların devreye sokulması çalışması
başlatılmıştır.
Hava Kuvvetleri
Komutanlığı tarafından, tüm gelişmeleri içeren
bilgiler, Teğmen Karaburun’un ailesi ve avukatına, günlük telefon
görüşmeleriyle aktarılarak, anında bilgi sahibi olmaları
sağlanmaktadır. Ayrıca, konu, basın bildirisiyle de
kamuoyuna duyurulmaktadır. Sürdürülen çalışmalarda, bugüne kadar
somut bir bulguya rastlanmadığı gibi, konu, kamuoyundan da gizlenmemiştir.
Önergede konu
edilen arama çalışmalarına ilişkin olarak, bugüne kadar,
Amerika Birleşik Devletlerinden herhangi bir şekilde yardım
talebine ihtiyaç duyulmamıştır.
4- Dünya
havacılığında kullanılan tüm uçaklarda -yaşı
yönünden- “eski” diye bir tanım bulunmamaktadır. Uçakların
yaşına ve tipine bakılmaksızın, havacılık
standartlarına uygun olarak parçaları gerek zaman limitli ve gerek
emare limitli olmak üzere sürekli değiştirilmekte ve bakım
işlemleri periyodik olarak sürdürülmektedir. Özellikle Türk Hava
Kuvvetlerinde, bu konuda ulaşılan imkân ve kabiliyetler çeşitli
zamanlarda basın mensuplarına gösterilmekte olup, ulaşılan
başarı düzeyi NATO üyeleri içinde en ileri seviyede tutulur.
Türk Hava
Kuvvetlerinin kendi uçaklarının idame ve işletmesinde hiçbir
problem olmadığı gibi, bu konuda başka ülkelere de hizmet
verebilecek düzeyde bulunmaktadır.
Ayrıca, kazaya uğrayan ve önergede
eskidiği gündeme getirilen F-4 uçağı, günümüzde Amerika
Birleşik Devletleri dahil birçok NATO ve diğer ülke hava kuvvetlerinde
de yoğun olarak kullanılmaktadır. Söz konusu kazada,
uçağın modeli veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir neden
bulunumamaktadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Pardon efendim, bir dakika, size ek süre vereyim; buyurun Sayın Bakan.
MİLLİ
SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Kazanın meydana
geliş nedenine ilişkin olarak müşterek kanaat raporu
çalışmaları halen devam etmektedir.
Bilgilerinize arz
eder, saygılar sunarım. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Hakan
Tartan’ın, yerinden bir itirazı veya önerisi var mı?.. Yok.
Soru
cevaplandırılmıştır.
BAŞKAN – 35
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 36
ncı sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 37
nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 38
inci sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Başbakandan sorusu vardır.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK ( Ankara) – Soruyu geri alıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Sayın Cemil Çiçek sorusunu geri almıştır, böylece soru
düşmüştür.
BAŞKAN – 39 uncu sırada,
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan
sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan...Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 40
ıncı sırada, Niğde Milletvekili Mehmet Salih
Katırcıoğlu’nun Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 41
inci sırada, İstanbul milletvekili Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 42
nci sırada, Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 43
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 44
üncü sırada, Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 45
inci sırada, İstanbul milletvekili Mehmet Ali Şahin’in
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan,
BAŞKAN
– Sayın Doğan, yeni tartışmalara girmeyelim.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Yeni
tartışmalar değil Sayın Başkan.
Burada yeni bir
İçtüzük uygulaması sözkonusudur ve şimdi enteresan bir durumla
karşılaştık: Sayın Bakan, milletvekili
sıfatıyla, bakana, hükümete bir sual soruyor; şimdi ise kendisi
Hükümettedir; yani suali soranla, sorulan şahıs aynı
kişidir.
Şimdi siz
burada,
BAŞKAN – Geçti
ama efendim onun zamanı?
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Hayır efendim, geçsin, ama bir içtihat
oluşuyor.
Sayın Çiçek,
soru önergesini geri aldığı için, düşüyor; halbuki yeni bir
içtihat oluşuyor, oysa burada otomatik olarak sorunun düşmesi
lazım. Yani Sayın Bakan, soru önergesini verdikten sonra, Bakanlar
Kurulunun bir üyesi olduğu zaman, artık bu soru önergesinin bu
kürsüde yer almaması lazım.
KAHRAMAN
EMMİOĞLU (Gaziantep) – Nerede yazıyor bu?
BAŞKAN
– Ben cevap vereceğim efendim, rica ediyorum; bana soruyorlar.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Kanaatimi ifade etmek istiyorum: Burada, otomatikman
soru soranla, soruya cevap verecek kişinin sıfatı
birleştiği için, burada Bakanın “Bu sualimi geri alıyorum”
şeklindeki açıklamasını Başkanlığa iletmeden
önce, otomatikman bu sualin düşmesi lazım. Böyle bir uygulama mı
olacaktır, yoksa hakikaten, illa ki, Sayın Çiçek buraya gelip,
burada, bunu geri alıyorum mu diyecektir? Niçin geri alıyor
Sayın Bakan; çünkü, diyor ki: “Milletvekili sıfatım
dolayısıyla bunu sordum. Şimdi soru sorduğum
makamdayım; makam birleştiği için geri alıyorum.”
Aslında, makam birleştiği için, bunun otomatikman düşmesi
lazım ve bunun da bu gündemde yer almaması lazım. Böyle bir
içtihadın teşekkül etmesi, bu Parlamentonun rasyonalizasyonu; yani,
verimli çalışması bakımından da doğrudur; çünkü,
Sayın Çiçek, artık, şimdi Bakandır.
BAŞKAN –
Efendim, fikrinizi anladım...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Bir dakika arz edeyim efendim.
BAŞKAN – Evet.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Kendisi Bakandır, kendisi, sualini cevaplayabilecek
bir mevkidedir, Bakanlar Kurulunun bir üyesidir. Bu itibarla, Meclis
Başkanlığına “bu sualimi geri alıyorum” şeklinde
bir beyanda bulunması, “geri çektim” şeklinde bir içtihadın
oluşması, bana göre doğru değildir.
BAŞKAN – Peki,
teşekkür ederim.
Sayın
Doğan, bir defa, bakan olan kişinin milletvekilliği
sıfatı var...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim.
BAŞKAN –
...dolayısıyla, soru sorma hakkı var.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Tamam efendim...
BAŞKAN – Soru
sorulduktan sonra, o soru kamuoyuna mal oluyor; yani, orada, sadece
bakanın, o soruyu soran ilgili kişinin bilgi sahibi olması
yeterli olmuyor. Dolayısıyla, sözlü olduğu için de, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde sözlü soru olan konu hakkında kamuoyunun da
bilgisinin olmasında yarar var; yani, yalnız ilgili soru sahibiyle
ilgili bakan arasında geçen bir olay değil. Bence, böyle bir uygulama
yapmak, Başkanlık Divanı için olanaksız; çünkü, soru, ya
soru sahibinin geri alması veyahut da cevaplandırılması
suretiyle düşer. Yoksa, soru soran kişinin bakan olması veya
Başbakan olması, o sorunun düşmesi sonucunu doğuracak bir
olay değildir ve kaldı ki, burada, soru sorulan konuda, sadece
milletvekilinin bilgi sahibi olması değil, tüm kamuoyunun da bilgi
sahibi olmasında yarar var.
Buyurun Sayın
Bakan.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, benim soruyu geri
alış nedenim şudur: Malum, bir soruyu sormaktan maksat, o konuda
bilgi sahibi olmaktır.
BAŞKAN – Evet.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Ben, şimdi Hükümet üyesi olmam hasabiyle,
sorduğum soruyla ilgili olarak zaten bilgi sahibi oldum. Zaten, birinci
sorumla ilgili olarak da, o konunun sevk ve idaresi benim
sorumluluğumdadır. Dolayısıyla, bilgi sahibi olunca burada
tekrar...
BAŞKAN – Ama,
keşke, Bakan olunca da o soruyu
kendiniz yazılı olarak Başkanlığa müracaat
etseydiniz, o soruyu geriye alsaydınız; çünkü, siz, soruyu
yazılı olarak geriye almadıktan sonra,
Başkanlığın bunu resen geriye alması veya
düşmüş olarak kabul etmesi mümkün değil.
Kaldı ki, bana
göre, bir soru sorulduktan sonra o soru hakkında kamuoyunun da bilgi
sahibi olmasında yarar var. Yani, yalnız ...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, bu, yazılı soruya
dönse, ilgili bir bakan, bana bir milletvekili olarak yazılı soruda
cevabı ismen verir. Yani, bu yazılı soruda kamuoyunun bilgi
sahibi olması gibi bir gerekçeye katılmak mümkün değil.
BAŞKAN –
Sayın Doğan, yazılı soru olsa, belki dediğiniz
doğru da; sözlü sorunun amacı, gündeme giriyor ve kamuoyunun bu
konuda bilgisi oluyor.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Efendim, bu gündeme gelmiş zaten, burada sorunun
başlangıcı var.
BAŞKAN –
Hayır, bir de bu sorunun cevabı sözlü olsa Genel Kurulda dile
getiriliyor; ayrıca, yazılı da olduğu zaman, hem
milletvekiline bildiriliyor, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
tutanağına iliştiriliyor. Yani, yazılı sorunun
cevabını alan milletvekillerimizin çoğu bu konuyu basına da
intikal ettiriyorlar ki, bu konu böyledir deniliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. O
bakımdan, yani isterseniz, fuzuli tartışmalar yapmayalım,
biz işimize devam edelim.
BAŞKAN – 46 ncı sırada,
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan
sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurulda
Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 47 nci sırada Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan sorusu
vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda
olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 48 inci sırada İzmir
Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul
Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 49 uncu sırada, İzmir
Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul
Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 50 nci sırada,
Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, Başbakandan sorusu
vardır.
Evet, yani, kendisi
düşünüp sorusunu almadıktan sonra bizim başka...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – İşte, şimdi düşsün artık;
kendisi Bakanlar Kurulundadır. Meclisin bunu cevaplandırması
gibi bir görevi yoktur. (RP sıralarından “Sayın Başkan,
sorular için bir saat ayıracaktınız” sesleri)
BAŞKAN – Efendim 17.10’da başladık, 18.10’da
da keseceğim.
Sayın
Doğan, o, bizim takdirimizde değil.
Soruyu cevaplandıracak
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 51
inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 52
nci sırada, Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol’un, Sayın
Maliye Bakanından sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Maliye Bakanı?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 53
üncü sırada, İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 54,
55, 56, 57, 58, 59 ve 60 ıncı sıralarda, Elazığ
Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Sayın Başbakandan soruları
vardır.
Soruları
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Sorular
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 61
inci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Başbakandan bir başka konuda
sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 62
nci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un başka
bir konuda Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 63
üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Başbakandan bir başka konuda sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.
Soru
ertelenmiştir.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Sayın Başkan, konuyu niye okumuyorsunuz?
BAŞKAN –
Efendim, uzun uzun okumayalım.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Canlı yayın yapılıyor Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Efendim, gündem önünüzde, gündemi okuyun, hangi soruların sorulduğunu
size söylüyor, orada var.
Sayın
arkadaşlar, önemli olan, burada, tasarrufa riayet etmek, ben, onu
okuduğum zaman, bu soruların yarısını okumuş
olurum.
İSMAİL
KAHRAMAN (İstanbul) – O zaman numaralarını söyleyiniz.
BAŞKAN –
Numaralarını söylüyoruz; 63 üncü sıradaki sorunun ne olduğu
belli, gündem var önünüzde.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Canlı yayın yapılıyor, millet seyrediyor.
BAŞKAN –
Efendim, biz, burada, canlı yayın için çalışmıyoruz.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Hangi konuyu tartışıyoruz, gündeme hangi konu
gelmiş, bunun anlaşılması lazım. Konu
anlaşılırsa ne olur?
BAŞKAN –
Efendim, burada, bu soru cevaplandırıldığı zaman,
hangi konuda olduğu anlaşılacak.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Ama, belki üç defa okunduğu zaman soru düşecek Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Sayın Ünaldı, geçmişteki uygulamalarımız böyle, illâ,
burada her şeyde konuşmak için ortaya çıkmamak lazım;
gündem, bütün milletvekillerinin önünde var, hangi konuda soru sorulduğu
orada var.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Hayır efendim, konuşmak için değil, bundan
sonrası için usul oluşturuyorsunuz.
BAŞKAN –
Efendim, bu usulü ben oluşturmuyorum, herkes oluşturmuş.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Yeni bir Tüzük uygulamamız var; üç defa okunduğu zaman bu
sorular düşecek.
BAŞKAN –
Neyse, sizi rahatlatacaksa, tatmin edecekse, bundan sonra orayı da
okuyayım.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Rahatlatma değil, anlaşılır olmak önemli.
BAŞKAN – 64
üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..Yok.
Soru ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece, sözlü sorular için ayrılmış olan 1
saatlik süreyi doldurmuş bulunuyoruz.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.
BAŞKAN – 1
inci sıradaki, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 38
arkadaşının, zorunlu tasarruf kesintilerinin
değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesini
yapacağız.
Daha önce Hükümet
bulunmadığı için, şimdi Hükümeti aramaya gerek yok.
Şimdi,
isterlerse, önerge sahiplerine veya gruplara söz vereceğim...
Evet,
anlaşıldığına göre, gruplar bugün çalışmak
istemiyorlar; aslında, çalışma saatimiz de dolmak üzere;
ayrıca, bu öngörüşmeyi bir birleşim içerisinde bitirememe durumu
da var.
Bu konuda
sayın grup başkanvekillerinin isteklerini almak istiyorum?.. (DYP
sıralarından “Erteleyelim Sayın Başkan” sesleri)
Erteleyelim
diyorsunuz...
Peki, bütün grup
başkanvekillerinin de bir itirazı olmadığına göre,
çalışma süremizin de bitmesine...
HASAN
HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, evvela
önergeyi veren arkadaştan başlasın.
BAŞKAN –
Efendim, o arkadaşlardan da ses yok. Ben, Başkanvekili olarak biraz
yukarıdan baktığım için, herkesin gözünü okuyabiliyorum,
yani çalışmama isteklerini de anlıyorum; bu kadarcık
kerametimiz olsun canım...
REFİK ARAS
(İstanbul) – Sayın Başkan, tatilden yeni döndük, biraz
çalışalım.
BAŞKAN –
Efendim, daha önce de söyledim, siz gelin, gün 24 saat, ben 25 saat
çalışabilirim, benim için fark etmez...
REFİK ARAS
(İstanbul) – Biraz çalışsak iyi olur.
BAŞKAN –
Çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kalması ve
gündemin 1 inci sırasındaki Meclis araştırması
önergesinin görüşülmesi hususunda grup sözcülerinin de hazırlıklı
bulunmamaları nedeniyle, daha önce alınan karar gereğince sözlü
sorular, kanun tasarı ve teklifleriyle, Meclis soruşturma
önergelerini görüşmek için, 5 Haziran 1996 Çarşamba günü saat
15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.10
–––––o–––––
BAŞKAN –
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini açıyorum.
YOKLAMA
BAŞKAN – Ad
okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Sayın
milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle
belirtmelerini rica ederim.
(Giresun
Milletvekili Turhan Alçelik’e kadar yoklama yapıldı)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır;
çalışmalarımıza başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç arkadaşımıza gündemdışı söz
vereceğim.
BAŞKAN –
Birinci gündemdışı söz, Et ve Balık Kurumu müesseselerinin
özelleştirilmesi, öncesi ve sonrası durumunun tespitiyle ilgili
olarak, Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’a verilmiştir.
Sayın Candan
buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5
dakikadır.
VEYSEL CANDAN
(Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özelleştirme
kapsamına alınan ve bir kısmı da satılan Et ve
Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili hazırlanan bir rapor üzerinde
bilgi arz etmek üzere, söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Heyetinize saygılar sunarım.
Özelleştirme
Yasası hazırlanırken, esas, temel tema, sermaye tabana
yayılacak, istihdam artırılacak, daha verimli çalışma
ortamı hazırlanacak, ekonomi canlanacak, kaliteli mal üretilecek,
çağdaş teknoloji transferi hızlanacak, buna bağlı
olarak da ihracat artırılacaktı; ancak, son 10 yılda
yapılan, Et ve Balık Kurumu müesseselerinde de olduğu gibi,
görüldüğü gibi, insanlar işten çıkarıldı, üretim
düştü, istihdam azaldı; değeri altında satışlarla
talana dönüştü; danışman ücreti olarak dış firmalara
milyonlarca lira ödendi; ilan, reklam ve tazminat giderleri olarak
hesaplandığı zaman, satış bedelleri bile
karşılanamadı.
Şimdi, bu
tespitleri, genelinde yaptıktan sonra, bir sendikamız tarafından
hazırlanan Et ve Balık Kurumu müesseseleriyle ilgili bir raporu arz
edeceğim.
Et ve Balık
Kurumu müesseseleri, 20 Mayıs 1992’de özelleştirme kapsamına
alınıyor. İlk 2 ihale -yapılan ihaleler- çeşitli
vesilelerle, yasal olmadığı iddiasıyla iptal ediliyor. 28
Temmuz 1995’te 12 Et ve Balık Kurumu müessesesi -27 müesseseden 12’si-
satılıyor. Satış şartları içerisinde, üç yıl
süreyle faaliyetlere devam etmesi şart koşuluyor, üretimin ve
istihdamın artırılacağı sözü veriliyor; şarta
bağlanıyor; Özelleştirme İdaresince de bu
şartların kontrol edileceği şarta bağlanıyor.
Ancak, manzaranın hiç de öyle olmadığı ortaya
çıkıyor. Dokuz ay sonraki durum şu: Yılda 3 185 ton et
üretimi yapılan bu kombinalardan -12 kombina- bugün, 10 kombina et
üretimini durdurmuş vaziyette olup, yalnız iki tanesinde et
üretilmektedir. Ayrıca, bu 12 kombinada işçi sayısı 927
iken, bugün, sadece 177 kişi çalışabilmektedir.
Başta, Et ve
Balık Kurumu olmak üzere, özelleştirilen kurumlardaki manzara
şu: Üretim durmuş, işçi ve memur maaşları ödenemez
haldedir. Müesseselerin faiz giderleri, SSK primleri yüksek boyutlara
ulaşmış ve her geçen gün içinden çıkılmaz hale
gelmiştir; yani, çok acilen müdahale gerektirmektedir.
Aynı raporda,
bölge mahkemelerince, müesseselerin olduğu bölgelerde tespitler
yapılmıştır. Ben, vaktin darlığı ölçüsünde
bir tek Kastamonu Kombinasıyla ilgili mahkeme raporunu arz etmek
istiyorum. Sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılan tespitte
özelleştirme tarihi 27 Temmuz 1995; bir firmaya 30 milyar liraya
satılıyor, kıdem ve ihbar tazminatı olarak 25 milyar lira
ödeme yapılıyor; yani, 5 milyar liraya satılmış
oluyor. Burada toplam alan 400 507
metrekare, toplam kapalı alan 12 975 metrekare, araç sayısı 10.
Özelleştirme öncesi, 75 işçi çalışırken,
özelleştirme sonrası, ancak 3 kişi çalışmaktadır.
Özelleştirme öncesi yılda 945 ton et üretimi yapılırken,
özelleştirme sonrası üretim durmuş durumdadır.
Kastamonu Sulh
Hukuk Mahkemesinin 19.4.1996 tarihli bilirkişi raporunda,
özelleştirme sonrasında ilgili işyerinde hiçbir üretimin
yapılmadığı; ancak, tespiti haber alan işyeri
yetkililerinin göstermelik olarak bir adet hayvanı kestikleri, birkaç
işçiyi çalışıyormuş gibi gösterdikleri ve mahkemece
ihtar edildikleri tespit edilmektedir.
Muhterem
arkadaşlar, KİT Komisyonunda görev yapan milletvekili olarak
Komisyonda yaptığımız incelemelerde, kamu
kurumlarının döküldüğünü, çeşitli yollarla israf
edildiğini ve birçoğunun da sanki kasti olarak zarar ettirildiği
havası verildiğini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Candan, size biraz daha süre veriyorum, lütfen
konuşmanızı tamamlayın.
VEYSEL CANDAN
(Devamla) – Şimdi, bu noktada çözüm önerilerimizi ifade etmek istiyorum:
Başta, Et
Balık Kurumu müesseseleri için konuşacak olursak, kıdem
tazminatı karşılığında, en azından, içinde
çalışan insanlara, aynı yörenin sanayi ve ticaret odası
ortaklarına, esnaf birliklerinden oluşan kurumlara, bu müesseselerin,
belirli bir süre ile -en az 50 yıl- kullanım (intifa) hakkı
verildiği zaman, hem devletimiz, kıdem ve ihbar tazminatları
ödemeden kurtulmuş olacak hem de bu müesseseler işler hale gelecek.
Şimdi, bu
durumda yapılan hatalar devam ettiği zaman hem müeseseseler elden
çıkmakta hem de devletimiz milyarlarca lira zarar etmektedir. Ancak,
idarecilere baktığımız zaman, tamamen bunun tersi
beyanlarda bulunmaktadırlar.
Özelleştirmeden
bu tarafa işsiz insanlar çoğaldı, et fiyatları yükseldi. Et
Balık Kurumu müesseseleri tamamen özelleştirelerek, et ticaretinden,
et kesiminden devlet elini çekti. Bu durumda et üretimi ve
hayvancılığımız büyük darbe görecek ve et ithali de
artacaktır. Yakın zamanda, et ithaliyle ilgili dönen ve basına
intikal eden bir sürü yolsuzluk olaylarını da yakından
biliyoruz; yani, bu işle uğraşan insanlar, içinde
çalışanlar ağlıyor; yetkililer ise, maalesef, iyi
yaptıklarını söylüyorlar.
Yüce Heyetinizden,
bir milletvekili olarak istirhamım şudur: Çok acele olarak
KİT’lere sahip çıkmak, siyasî taraf tutmadan meselenin üzerine gitmek
ve bu KİT’leri, bir an önce, özelliklerine göre, bir
kısmını tasfiye etmek, bir kısmını da işler
hale getirmek mecburiyetindeyiz.
Böyle
özelleştirme olmaz; olursa, sorumsuzluk olur diye düşünüyor ve Yüce
Heyetinize saygılar sunuyorum. (RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Candan.
Evet, herhalde, gündemdışı
konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan yok; yalnız, ben, geçen
hafta, Erzincan’daydım; Mollaköy’e gitmiştim. Oradaki üretici
arkadaşlarımızın çok ciddî bir şikâyeti vardı: Ellerinde
besi hayvanları var; ama, kesecek yer bulamıyorlardı. Bana,
ciddî, ciddî bu konulardaki sorunlarını ilettiler; ben, bunu da,
ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum. Gerçekten, besiciler çok zor durumda;
Meclis olarak, buna çare bulunmasını diliyoruz.
Ayrıca, bu
“deli dana hastalığı” meselesi de, Türkiye’de çok ciddî sorunlar
yaratmış; burada da halkın yanlış bir bilgisi var.
Türkiye’de “deli dana hastalığı” meselesi yoktur. Bu konuda,
besicilerimiz zor duruma düşürülmüştür; burada, özellikle,
birtakım asılsız şayialar
yaratılmıştır. Ben, hergün, şahsen,
kırmızı et yiyiyorum, hiçbir zaman beyaz et yiyemiyorum; bütün
vatandaşlara bunu duyuruyorum ve bu besicilerimizin, içine
düştüğü bu sıkıntıdan da kurtulmasını
istiyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, ikinci gündemdışı söz, Bursa
Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli’ye verilmiştir.
Sayın Beyreli,
kamu çalışanlarının sorunlarıyla ilgili söz
istemişlerdir; buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5
dakikadır Sayın Beyreli.
ALİ RAHMİ
BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, burada, kamu çalışanlarının sorunlarını ve
bu sorunlara yönelik bazı çözüm
önerilerimi dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde, 1980
sonrası izlenen ekonomik ve sosyal politikaların
olumsuzluklarını, tüm çalışan halk kesimleri, çiftçi,
köylü, memur, işçi ve küçük esnaf yaşarken, bu olumsuzluktan en büyük
payı da kamu çalışanları almıştır. Bu süreç
içerisinde, Türkiye’de fonksiyonel gelir dağılımının
değişimine baktığımızda, ücretli kesimin
payı yüzde 30 azalırken, faiz, sermaye, rant kesiminin
payının yüzde 50 arttığı görülmüştür. Ücretli
kesimin aleyhine gelişen bu durumun en olumsuz etkisi, kamu
çalışanı memurlar üzerinde olmuştur. Bu kesim, 1978’den
1992’ye yüzde 52,4 oranında fakirleşmiş, aynı şekilde,
1993-1995 döneminde de kamu çalışanı memurların
ücretlerinde reel olarak yüzde 52’lik bir gerileme kaydedilmiştir.
Kamu
çalışanları konusu ortaya atıldığında,
buradaki en büyük sorun, işçi-memur ayırım kıstasları
ve ücret farklılıkları olarak belirginleşmektedir. Grevli,
toplusözleşme hakkı olan işçilerimiz, belirli ölçülerde
haklarını alabilirken, bu haktan mahrum memurların,
olabildiğince ezilmesi, devlet yönetimi açısından büyük bir
samimiyetsizlik ve aymazlıktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde,
işçi ve memur ayırımı, bizdeki kadar keyfî ve siyasî olarak
uygulanmamaktadır. Aynı işyerinde çalışan
insanların bir kısmının örgütlenme hakkı,
toplusözleşme hakkı varken, diğer bir kısmının bu
haklardan mahrum edildiği bizim gibi ülkelere, yeryüzünde ender
rastlanmaktadır.
ILO’nun,
işçi-memur ayırımı yapmadan bütün çalışanlara
özgürce sendika kurma, sendikaların tüzük ve içyönetmeliklerini düzenleme,
politika yapma ve bütün çalışanlara işgüvencesi hakkı
tanıyan 87, 98, 151 sayılı sözleşmesi, önceki dönem Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır. Ancak, hâlâ
en temel insanlık hakkı olan örgütlenme ve grevli,
toplusözleşmeli sendika kurma özgürlüğü, kamu emekçilerine çok
görülmektedir.
Bu konuyla ilgili
olarak, geçen dönem gündeme getirilen, grev ve toplusözleşme hakkı
yerine, toplu görüşme hakkı tanıyan sendikal faaliyetlere olanak
veren yaklaşım, ciddiyetsiz ve samimiyetsiz bir tutumdur.
Geçmiş
dönemlerde hükümet eden partilerin hemen tümü, grevli, toplusözleşmeli
sendika hakkı konusunda çeşitli vaatlerde bulunmuş
olmalarına karşın, işbaşına geldiklerinde
verdikleri sözleri unutmuşlardır. Unutulmamalıdır ki, kamu
çalışanlarının sendikal hareketlerini
kazanımları, ülkemizdeki tüm emekçi kesimlerin kazanımı
olduğu kadar, ülkemizdeki demokratikleşme sürecinin de kazanımı
olacaktır.
Ülkemizin
demokratikleşmesi, sosyal, siyasal yaşamın ve çalışma
hayatının özgürlükçü bir yapıya kavuşturulmasına
bağlıdır. Bu anlayışla bugün, kamu
çalışanları, meşru ve fiilî mücadeleleriyle
kazandıkları sendika kurma ve örgütlenme haklarını, grev ve
toplusözleşme haklarıyla perçinlemek için mücadele etmektedirler.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bu dönem temsil edilen partilerin tümü, seçim öncesinde, kamu
çalışanlarına yönelik çeşitli vaatlerde bulunmuşlar ve
ülke geneline demokratikleşme sözü vermişlerdir. Hatta, Hükümet
Programında da bu konuda birtakım hükümler yer
almıştır.
Şimdi, kamu
çalışanları, yapılan vaatlerin, verilen sözlerin yerine
getirilmesini bu Meclisten ve bu Hükümetten beklemektedirler.
Bu çerçevede,
öncelikle işçi, memur gibi sunî ayrımlar ortadan
kaldırılarak, bütün çalışanlar ortak bir kategoride
değerlendirilip, çalışma koşulları tek bir yasayla
düzenlenmelidir. Çalışma koşulları tek taraflı değil,
çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik ve siyasal
haklarının imzalanacak sözleşmelerle belirlenmesiyle yaşama
geçirilmelidir. Toplusözleşme yapmanın ve yürütülmesinin güvencesi
olan grev hakkının dayanışma ve hak grevini de kapsayacak
şekilde kullanılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Beyreli, konuşmanızı tamamlamanız için size
küçük bir zaman veriyorum, buyurun.
ALİ RAHMİ
BEYRELİ (Devamla) – Sağ olan Sayın Başkan.
Çalışma
alanlarının, siyasî tercihler doğrultusunda atanmış
yöneticilerle yönetilmesi uygulamasına son verilmeli, atamalarda, devletin
devamlılığı, iş tecrübesi, kıdem ve
başarı kriterleri ön plana alınmalıdır. Böylelikle,
üretim planlamasındaki siyasal tercihlerin önüne geçilebilecek; kurumlara,
verimlilik ve gereksinimler doğrultusunda yön verilebilecektir. Bu tarz
bir uygulama, çalışanlar üzerindeki siyasal baskıyı
azaltacak, kıyımların önüne geçilecektir.
Türkiye’deki tüm
öğretmenlerin, belediye çalışanlarının, maliyecilerin,
PTT emekçilerin, demiryolları çalışanlarının,
sağlık emekçilerinin, teknik personelin, kısaca tüm kamu
çalışanlarının bu talepleri, insan olmanın, birey
olmanın asgarî koşulları olarak, ekonomik ve sosyal
gerçekliklerin doğal sonucu olarak gündeme gelmektedir. Bu taleplerin karşılanması,
sosyal, hukuk devleti olmanın doğal gereğidir.
Unutulmamalıdır
ki, toplumsal barışın ve iç huzurun sağlanması,
devletin, bütün vatandaşlarına eşit yakınlık ve
uzaklıkta durmasıyla olanaklıdır. Konuşmama son
verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ediyorum Sayın Ali Rahmi Beyreli.
BAŞKAN – Son
gündemdışı söz, Gökova Termiksantarali hakkında
konuşma yapmak isteyen Muğla Milletvekili Sayın Fikret
Uzunhasan’a verilmiştir; buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Uzunhasan, süreniz 5 dakika.
FİKRET
UZUNHASAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gökova Termik santralının durumunu, zamanımın müsaadesi
nispetinde, sizlere aktarmak üzere huzurunuzda bulunmaktayım; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Biliyorsunuz,
Anayasamızın 43, 56, 63, 169 uncu maddeleri, çevre korumasıyla
ilgili çeşitli hükümleri içermekte ve bu hükümler herkese,
sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı
vermektedir.
Çevre ve termik
santral birbirine düşman iki unsurdur. Ülkemizdeki termik
santralların sayısı 15’tir. Bu santrallerden 3 adedi,birbirine
çok yakın olup, Muğla’da, Yatağan-Yeniköy-Kemerköy üçgenindedir.
Bunlardan Kemerköy, yani Gökova Termik Santralı, bir doğa
harikası olan Gökova sahiline inşa edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bakınız, elimde, bu üç santralın yakıtı
olan linyit kömürü hakkında, tesir sahalarında
bıraktıkları olumsuzluklar hakkında pek çok veriler
mevcuttur; ancak, zamanım elvermediği için, sizlere bir
kısmını aktarmak istiyorum.
Gökova Termik
Santralının kapasitesi, 3x210 megawatt’tır. Bu tip santralların
muhtelif birimleri için, günlük ortalama 2,5 milyon metreküp suya ihtiyaç
vardır. Bu miktardaki su, orta çapta bir sulama barajı demektir. Bu
suyun karasal su kaynaklarıyla karşılanması
imkânsızdır. O halde, denizden alınıp, deşarjı da
denize yapılacağından, doğal ortam
sıcaklığını yaklaşık 3 derece
artırarak, denizin biotabiatında yaşayan ve balık türü
canlıların yaşamını temin eden platformların yok
olmasıyla, balık türleri de yok olacaktır.
Gökova Termik
Santralının günlük linyit kömür tüketimi, ortalama 15 bin tondur. Bu
miktar, tüm Muğla halkının bir yıl boyunca
yakacağı miktar kadardır. Bu havza kömürünün, ortalama yüzde
2,08 oranında kükürt ihtiva ettiği saptanmıştır. Bu
kükürt, havanın nem oranıyla buluştuğunda, günde ortalama
250 miligram/metreküp değerinde kükürtdioksit asitsise dönüşmektedir.
Bu değerler, ağaçlar ve diğer bitkiler için öldürücü
miktarın yaklaşık 3 katıdır. Bu bir varsayım
değildir; çünkü, ondört yıldır faaliyette olan Yatağan
Termik Santralı, tesir sahasında bir tek orman
bırakmadığı gibi, bu sahada bulunan zeytin
ağaçları da zarar görmekte ve devlet, bu zararı, sahiplerine
tazminat ödeyerek karşılamaktadır. Hatta, bu santraldan 25
kilometre uzakta, Muğla Ovasında bazı ağaç türleri ayakta
kuruyarak yok olmuştur.
Halk
sağlığı
açısından ise, kükürtdioksit için, Dünya Sağlık
Teşkilatının saptadığı standart 0,14
miligram/metreküptür. Ayrıca, bu havzadan çıkarılan linyit
kömürünün doğasında, normalden on ya da oniki kat fazla uranyum ve
toryum gibi radyoaktif elementler bulunmaktadır. 17 Şubat 1993
tarihinde Muğla’da meydana gelen radyasyon doz hızı
yükselmesinde, Yatağan Termik Santralında kullanılan uranyum ve
toryum konsantrasyonunun yüksekliği düşünülmüş ve Muğla’da,
bu havzadan çıkarılan kömürün halk tarafından
yakılması yasaklanmıştır. Bu idarî tedbir bile,
havzadaki kömürlerin radyasyon etkisinin açıkça kabulü ve tescil
edilmesinin tam ifadesidir.
Uluslararası
politikaları da içeren bir çevre politikası izleme hedefi nedeniyle
Türkiye, uluslararası ve bölgesel çevre anlaşmalarının
çoğuna taraftır. Akdenizin kirlilikten korunması konusunda,
Barcelona konvansiyonu ve protokollerine taraf olan ülkemiz, Akdeniz eylem
planı çalışmalarını da yürütmektedir. Kaldı ki,
Rio’da yapılan kalkınma konferansına katılan taraf ülke
konumundayız. Bu açıdan, tüm dünyanın gözü üzerimizdeyken ve
özellikle OECD ülkelerinin her fırsatta önümüze çevre koruma
sorunlarını sürdüğü bir sırada, bizim, Gökova’da böyle bir
hataya düşmemiz hiç de iyi sonuç vermeyecektir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Sayın Uzunhasan, size de küçük bir zaman veriyorum; lütfen
konuşmanızı bitirin efendim.
Buyurun.
FİKRET
UZUNHASAN (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Daha temeli
atılmadan biz buna karşı çıktık. Yöre halkı,
sivil toplum örgütleri, gönüllü çevreciler karşı çıktılar.
Yer seçiminin yanlış olduğunu söyledik; ama, dinletemedik.
Çevreyi kirletmeden
koruma altına almak, korumasını yapmak, kirlettikten sonra
temizlemekten çok daha ucuz ve ekonomiktir. Zira, İzmit Körfezini bundan
yirmi yıl önceki haline getirebilmek için, oradaki fabrikaların
kuruluşundan bu yana elde ettikleri hasılatın üzerine,
değerlerini de eklesek yine mümkün olamaz. Yarın, aynı şeyi
Gökova için söylememeliyiz; Gökova hepimizindir. Gökova Termik Santralı,
Anavatan Partisinin 80’li yıllardaki sorumsuz iktidarları döneminde
başlatılmış, tüm karşı çıkmalara rağmen
“ben yaparsam olur” zihniyetiyle yapımına devam edilmiş, sonra
da, yaptıkları yanlışı fark etmiş olacaklar ki,
bu santralın başka yere taşınmasını vaat
etmişler; ama, bu vaadi yerine getirmemişlerdir.
DYP-CHP Koalisyon
Hükümetiyse, başbakanın ağzından işi
durduracağını, ilgili bakanın ağzından ise
işi donduracağını vaat etmiş, bu çelişkili
vaatlere rağmen, iş, ne durmuş ne de donmuştur.
Bu partilerin,
seçim meydanlarında, oy kaygısıyla, yalan vaatlerden
dolayı, o yöre halkından, tüm Türkiye’den ve dünyadan özür dilemeleri
de onları kurtaramaz.
Çevreyi kirleten,
mutlaka bedelini öder; çünkü, çevrenin de, kendini koruma yöntemleri
vardır; tıpkı, İzmir ve Isparta sel felaketlerinde
olduğu gibi; ama, ne yazık ki, bedelini, yine, masum yöre halkı
ödemektedir.
Sözlerime son
verirken Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Uzunhasan.
Sayın
milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar bitmiştir.
Cumhurbaşkanlığı
tezkereleri vardır; okutacağım:
Sayın
milletvekilleri, yalnız, bu sunuşlarımız bayağı
uzun; bu itibarla, Divan Üyesi arkadaşımızın oturarak
okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tezkereleri
okutuyorum:
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
22 Mayıs 1996
tarihinden itibaren Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan
Mesut Yılmaz’ın dönüşüne kadar, Başbakanlığa,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit
Menteşe’nin vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere 22 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Polonya’ya ve
Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in
dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı
Abdülkadir Aksu’nun vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine,
uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere 24 Mayıs 1996 tarihinde Bosna-Hersek’e gidecek olan Devlet
Bakanı İmren Aykut’un dönüşüne kadar, Devlet
Bakanlığına, Millî Savunma Bakanı M. Oltan Sungurlu’nun
vekalet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 24 Mayıs 1996 tarihinde
Bosna-Hersek’e gidecek olan Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın
dönüşüne kadar; Maliye Bakanlığına, Devlet Bakanı Dr.
Rüşdü Saracoğlu’nun vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
21 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 28 Mayıs 1996
tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne gidecek olan Millî Savunma
Bakanı M.Oltan Sungurlu’nun dönüşüne kadar; Millî Savunma
Bakanlığına, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
23 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu IV. Bakanlar
Konferansına katılmak üzere, 28 Mayıs 1996 tarihinde
Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agah Oktay Güner’in dönüşüne
kadar; Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in
vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
23 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkilerin
Geliştirilmesi konulu seminere katılmak üzere, 29 Mayıs 1996
tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne gidecek olan Devlet Bakanı Yaman
Törüner’in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet
Bakanı H. Ufuk Söylemez’in vekâlet etmesinin, Başbakan Vekilinin
teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
29 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
30 Mayıs 1996 tarihinden itibaren Bilderberg
Toplantısına katılmak üzere Kanada’ya ve NATO Bakanlar Konseyi
Toplantısına katılmak üzere de Almanya’ya gidecek olan
Dışişleri Bakanı Emre Gönensay’ın dönüşüne kadar;
Dışişleri Bakanlığına, Millî Eğitim
Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın
teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
30 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 31 Mayıs 1996
tarihinde İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’ın
dönüşüne kadar; Orman Bakanlığına, Tarım ve
Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
31 Mayıs 1996
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 3 Haziran 1996
tarihinde Belçika’ya gidecek olan Başbakan Mesut Yılmaz’ın
dönüşüne kadar; Başbakanlığa, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin vekâlet
etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere, 3 Haziran 1996 tarihinde Belçika’ya gidecek olan Devlet
Bakanı Dr. Rüşdü Saracoğlu’nun dönüşüne kadar; Devlet
Bakanlığına, Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman Demirel
Cumhurbaşkanı
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının tezkereleri vardır; okutup
bilgilerinize sunacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Birleşmiş
Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı HABİTAT 2 Global
Parlamenterler Forumu 31 Mayıs-1 Haziran 1996 tarihleri arasında
İstanbul’da düzenlenecektir.
Söz konusu Forum
toplantısına katılmak üzere 16 kişilik bir TBMM Heyetinin
oluşturulması hususu TBMM’nin Dışilişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun 9. maddesi
uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulmuş ve 7.5.1996 tarihli 48.
Genel Kurul birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Foruma
Refah Partisini temsilen ismi belirtilen Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün
yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem katılacaktır, adı
geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel Kurul’un bilgilerine sunulur.
Doç.Dr.Mustafa
Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kuveyt
Parlamentosu’nun vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni
temsilen 6 kişilik bir Parlamento Heyetinin 9-13 Haziran 1996 tarihleri
arasında söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
Sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurul’un 9
Mayıs 1996 tarihindeki 50.Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti
oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler, adı geçen Kanun’un 2 nci maddesi uyarınca Genel
Kurul’un bilgilerine sunulur.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Yasin Hatiboğlu TBMM
Başkanvekili
Mustafa Karslıoğlu Bolu Milletvekili
Mehmet Bedri İncetahtacı Gaziantep Milletvekili
Burhan Kara Giresun
Milletvekili
Tayyar Altıkulaç İstanbul
Milletvekili
Ayhan Fırat Malatya
Milletvekili
Bilgilerinize
sunulmuştur.
24.5.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Fas Parlamentosunun
vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik
bir Parlamento heyetinin 3-7 Haziran 1996 tarihleri arasında söz konusu
davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 14 Mayıs 1996
tarihli 51 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler, adı geçen Kanunun 2 inci maddesi uyarınca Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Uluç Gürkan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili
Önder Kırlı Balıkesir
Milletvekili
Feti Görür Bolu Milletvekili
Nurettin Aktaş Gaziantep
Milletvekili
Yılmaz Karakoyunlu İstanbul
Milletvekili
Haluk Yıldız
Kastamonu Milletvekili
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım:
3.4.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 28 Mayıs 1996 tarih ve 15 sayılı kararı
ile, Türkiye ile Almanya arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu
kurulması uygun görülmüştür.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca anılan dostluk
grubunun kurulması Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Meclis soruşturması önergeleri
vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Mecilsi
Başkanlığına
Yolsuzluk, politik
yozlaşma olgusunun bir türevidir. Politik yozlaşmanın önlenmesi
için politik süreçlerin yeniden sağlıklı yapılanması
yanında, devletin bütün kurumlarının da yeniden düzenlenmesi söz
konusudur. Son yıllarda, halkımızın büyük ölçüde ilgisini
çeken yolsuzluk iddiaları Türk halkının nefretini
kazanmıştır. Sokaktaki mafya ve bürakrasideki bozulma ve
çıkar alışverişi ibret verici boyutlarda
gerçekleşmiş ve siyasî literatürümüze “Civangate” olayı olarak
yansımıştır. Haklı olarak, kamuoyunun tepkisine neden
olan Emlak Bankasındaki hukuk dışı tasarruflar ve
haksız çıkar ve menfaat ilişkileri yargıya da intikal
etmiştir. İçi boşaltılan, talan ve yağma olan bu kamu
bankasının genel müdürü olarak görev yapan ve hakkında nitelikli
rüşvet almak suçundan dava açılan Türk Ceza Kanunun 212/1 inci
maddesine göre mahkûm edilen Engin Civan, göreve başladığı
11.1.1989 tarihinden, görevden alındığı 3.1.1992 tarihine
kadar yaptığı işlemlerden ötürü hakkında yirmiden
fazla kamu davası açılmıştır.
Engin Civan’ın
banka genel müdürü olarak görev süresi boyunca; haksız, yasalara
aykırı tasarrufları ve çıkar temin eden işlemleri
kamuoyunda ve basında sık sık konuşulduğu ve dile
getirildiği halde, dönemin Başbakanları olay ve duyumlara
duyarsız kalmıştır.
Genel Müdürün görev
süresinin bir bölümünde Başbakan olan Sayın Mesut Yılmaz,
kendisinden beklenen ve Anayasa hükmü gereğince yerine getirmekle yükümlü
bulunduğu dikkat, ihtimam ve gözetme görevini layıkıyla yerine
getirmemiş, olaylara duyarsız kalmıştır. Hatta, bir iddiaya
göre, 1991 yılı Genel Seçiminde Engin Civan’ı Anavatan Partisi
milletvekili adayı olarak düşünmüştür.
Engin Civan’ı
yakından tanımaktadır. Nitekim, 23.9.1995 tarihinde günlük bir
gazeteye verdiği beyanda Sayın Yılmaz, Engin Civan’a
kardeşi Turgut Yılmaz vasıtası ile
ulaştığını ve gündemdeki iddiaları onun
aracılığıyla öğrendiğini ifade etmiştir.
Engin Civan’ın
ESKA Şirketler Grubuna rüşvet karşılığı
verdiği krediler Sayın Mesut Yılmaz’ın
Başbakanlığı döneminde de devam etmiştir. Gazete
sayfalarına taşınan iddialara ve basında ciddî olarak dile
getirilen bir tür ihbar mahiyetindeki yayınlara karşı, görevinin
gereğini yerine getirmemekle Engin Civan’ı görevde tutma ve herhangi
bir hukukî işlemi başlatmaması, açıkça görevini ihmal
ettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.
Sonuçlanmakla
kararı çıkmış dosyalar ve halen yargılanması
devam edilen mahkemelerdeki derdest dosyalardaki beyanlar bu
iddiamızı teyit eder niteliktedir. Özellikle;
1- EKSAN A.Ş.
35 milyon D.Mark tutarında döviz kredisinin, Selim Edes’in büyük
hissedarı olduğu bu şirketin malî durumunun fevkalade bozuk
olmasına, hatta batık durumuna rağmen kredi verilmesi,
2- ESKA Grubunun
Anıttepe arsalarındaki yüzde 15,88 arsa payının yüzde 36’ya
çıkarılmasındaki usulsüzlük,
3- Mahg
Şirketi ile Emlakbank arasındaki inşaat sözleşmesi sonucu,
ESKA Grubuna kaynak aktarılmasındaki usulsüzlükler sonucu
bankanın zarara uğramasına göz yumduğu ve de tedbir
almadığı ve diğer ceza dosyalarındaki belgeler,
beyanlar, iddialar tüm ayrıntılarıyla incelendiğinde, Engin
Civan’ın, Rüşvet alma, görevini suiistimal, görevi ihmal, hizmet
sebebiyle emniyeti suiistimal suçlarına, Sayın Mesut
Yılmaz’ın Başbakanlığı süresince de devam
ettiği ve hakkında, buna rağmen, dönemin Başbakanı
tarafından hiçbir işlem yapılmadığı
anlaşıldığından, Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine göre, Sayın Mesut Yılmaz hakkında,
Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince bir Meclis
soruşturması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
Saffet
Arıkan Bedük Ali Rıza Gönül Fevzi Arıcı
Ankara Aydın İçel
Mehmet Gözlükaya Yusuf Bahadır Mustafa Zeydan
Denizli Trabzon Hakkari
Mehmet
Sağlam Mustafa Kemal Aykurt Mustafa Çiloğlu
Kahramanmaraş Denizli Burdur
M. Halûk Müftüler Nihan İlgün Nurhan Tekinel
Denizli Tekirdağ Kastamonu
Mehmet Ali Yavuz Nevfel Şahin Mustafa Dedeoğlu
Konya Çanakkale Muğla
Mahmut
Yılbaş Cemil Erhan İrfettin Akar
Van Ağrı Muğla
Necati Çetinkaya Zeki Ertugay Ahmet
Uyanık
Konya Erzurum Çankırı
Hasan Karakaya Hacı Filiz Mehmet
Tatar
Uşak Kırıkkale Şırnak
İsmail
Kalkandelen Muzaffer Arıkan İsmail Köse
Kocaeli Mardin Erzurum
Mahmet Gölhan Mahmut Duyan Meral
Akşener
Ankara Mardin İstanbul
Doğan Baran Hayri Doğan Faris Özdemir
Niğde Antalya Batman
Necmettin Dede İ. Turhan Arınç Bahattin Şeker
Muş İzmir Bilecik
Mehmet Fevzi
Şıhanlıoğlu İ.
Cevher Cevheri Bekir Aksoy
Şanlıurfa Adana Çorum
Sabri Güner Yusuf Bacanlı Ergun Özkan
Kars Yozgat Niğde
Hasan Denizkurdu Mahmut Nedim Bilgiç İsmail Karakuyu
İzmir Adıyaman Kütahya
Halil
Yıldız Ömer Bilgin Mustafa Küpeli
Isparta Isparta Adana
Osman Çilsal Mehmet Batallı Esat Kıratlıoğlu
Kayseri Gaziantep Nevşehir
Mehmet
Batallı Esat
Kıratlıoğlu Hasan Tekin
Enerem
Gaziantep Nevşiher İstanbul
Ali Günaydın İlhan Aküzüm Tevfik Diker
Konya Ankara Manisa
Mehmet Köstepen Bahattin Yücel Tayyar
Altıkulaç
İzmir İstanbul İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, bu ve daha sonra okutacağım soruşturma
önergeleri daha önce
bastırılıp,
milletvekillerine
dağıtılmıştır. Anayasanın 100 üncü
maddesinde ifade olunan “Meclis bu istemi en geç 1 ay içerisinde görüşür
ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma önergesini
görüşme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel
Kurulun onayına sunulacaktır.
Diğer
soruşturma önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çay, üretimi ve tüketimi ile insanımızın en önemli gelir
ve içecek maddelerinin başında gelmektedir. 1994 yılında
yapılan tespitlere göre ülkemizde, Doğu Karadeniz Bölgemizde Rize ve
civarında 554 222 dekar ruhsatlı, 208 626 dekar ruhsatsız olmak
üzere, toplam 776 848 dekarlık çaylık alan bulunmaktadır. Bu
geniş alan üzerinde 143 598 ruhsatlı, 56 932 ruhsatsız olmak
üzere, toplam 200 530 çay üreticisi vardır. Ülkemizin çay üretemi de 175
000 ton olup, bunun 135 000 tonu tüketilmekte, geri kalan kısmı da
dış ülkelere pazarlanmak suretiyle gelir temin etmeye
çalışılmaktadır.
Üretilen yaş
çayı işleyen ve pazarlayan en büyük kuruluş, hukukî
yapısı KİT olan Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğüdür. İlgili Bakanlığı da dönemi itibariyle Maiye
ve Gümrük Bakanlığıdır. Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğü, bölgenin değişik yerlerinde bulunan 45 adet yaş
çay fabrikası ile kampanya döneminde aldığı yaş
çayı işlemektedir.
Çay fabrikaları, bölgenin iklim şartlarına göre
genellikle mayıs ayının değişik günlerinde üretime
başlamakta ve genel müdürlükçe kendilerine verilen kontenjan dahilinde
mevsimlik işçi almaktadırlar. 1991 yılında da kampanya 12
Mayıstan itibaren başlamıştır.
Teşebbüsün
Tek-Gıda İş Sendikası ile imzalanan 1.1.1991 - 31.12.1992
tarihleri arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinin 19/g
madde ve fıkrası ile geçici olarak alınan işçilerin en az
bir kampanya süresince 120 gün çalışacakları
düzenlenmiştir. (Bu hüküm daha önceki yıllarda yapılan toplu
iş sözleşmelerinde de aynen vardır.)
Geçmiş
yıllarda 120 günlük en az çalışma süresinin dolmasından
sonra yaş çay yaprağı alımı miktarı dikkate
alınarak, toplu iş sözleşmesinde de yer alan “işin
azalması halinde işçi çıkarılması genel müdürlükçe
tespit edilecek prensiplere göre işlem yapılır” hükmüne
dayanarak devamlı işçi azaltılması yoluna gidilmiş, bu
amaçla da bazı fabrikalar kapatılarak bunların
aldığı yapraklar diğer fabrikalara nakledilip, bu
fabrikataların tam kapasiteyle çalışması ve en yüksek
iş veriminin sağlanması amacı güdülmüştür. Böylece,
kurum gereksiz masraf yapmaktan kurtularak bir ölçüde tasarruf tedbiri olarak
bu uygulamanın yapıldığı 1991 yılına kadar
gözlenmiştir.
1991 yılı
Anavatan Partisi iktidarının Başbakan Sayın Mesut
Yılmaz ve ilgili Maliye ve Gümrük Bakanı da rahmetli Adnan
Kahveci’dir.
1991
yılında Yüce Meclis 20 Ekim 1991 günü erken genel seçim
yapılmasına karar vermiştir. Seçim kararının
alınmasından sonra 1991 yılı yaş çay alım
kampanyasında bu uygulama yapılmayarak Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu raporunda görüldüğü gibi mevsimlik işçinin hepsinin
120 günlük çalışma sürelerini Eylül ayında
tamamladıkları, bazı fabrikalarda Eylül Ekim aylarında
hiçbir üretim yapılmadığı halde kampanyanın sona
erdiği 25 Ekime kadar bütün işçiler
çalıştarılmıştır. Rakamsal olarak da 1990
yılına göre 1 Ekim tarihi itibariyle 8 981 işçi, 15 Ekim
itibariyle 13 849 işçi fazladan hiçbir üretim yapmamak üzere oturur yerde
maaş almıştır. 1991 yılında böylece kurumun
yaklaşık olarak 30 milyar Türk Lirası zarara
uğratıldığı gerek kurul teftiş raporlarında
gerekse Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında
görülmektedir.
Bu zarar niçin
meydana getirilmiştir? Bunu araştırdığımız
zaman, erken genel seçime giden ülkemizde, dönemin Başbakanı
Sayın Mesut Yılmaz, sadece partisine daha çok oy kazandırabilmek
için, kurum genel müdürüne ve yönetimine baskı yapmış ve talimat
vermiştir. Kâr ve zararı kendisine ait olan kuruluş, 1991
yılı itibariyle 50 milyar, bugünkü rakamlarla 1 trilyon lira civarındaki
zarar, çayın siyasete alet edilmesi sonucu ülke ekonomisine fatura
edilmiştir.
Diğer yönden,
1991 yılı için, 12 Mayısta başlayan kampanyada, yaş
çay fiyatları 1 235-1 310-1 385 TL olarak açıklanmış ve
uygulamaya konulmuştur. Erken genel seçimin yapılmasına karar
verildikten sonra bölgeye gelen ve 14 Eylülde Rize’de vatandaşa hitap eden
dönemin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz, seçimde 3 mebusluk
verilirse, yaş çay yaprağına açıklanan fiyatların
üzerine 100 lira daha artıracağını vaat eder. Üreticiden
gelen tepki üzerine Çayeli’ne geçen ve orada halka hitap eden Sayın Mesut
Yılmaz, açıklanan fiyatlara 100 TL artış
yaptığını belirtir. Tabiî ki, kurumun hukukî
yapısı itibariyle, bunun geçerli olabilmesi için, bu artış,
yönetim kurulu karar defterinde tahrifat yapılarak ağustos
ayındaki kararlara eklendiği iddiaları bölgede yaygın
olarak konuşulmaya ve basında yer almaya
başlamıştır. İddiaların doğruluğu
halinde, kurum, bu yolla da 1991 yılı değerleri ile 62,5 TL ek
yük altına sokulmuştur.
Diğer yönden,
erken genel seçim döneminde Başbakan ve beraberindeki heyetler ve o
bölgede çalışma alan ve bölgede bulunan Yaşar Okuyan ve
arkadaşları, günlerce ÇAYKUR’un tesislerinde kalmış ve
bunun için kuruma gerekli olan ödemeleri yapmaktan kaçındıkları
iddiaları da güncel dedikodular arasında yer almıştır.
Böylece, dönemin
Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın baskı ve
talimatları sonucu kurum milyarlarca lira, bugünkü değeri itibariyle
de 1 trilyonun üzerinde zarara uğratılmıştır. Kurumun
zarara uğratılmasının tek sebebi, dönemin
Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz’ın partisine oy
kazandırmak amacıyla kurum yöneticilerine baskıda bulunması
ve talimat veremesidir. Böylece, Sayın Mesut Yılmaz görevini kötüye
kullanmış olup, Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerinin
uygulanması için hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince Meclis soruşturması açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza
Gönül Saffet ArıkanBedük Fevzi Arıcı
Aydın Ankara İçel
Mehmet Gözlükaya Nevfel Şahin Halûk Müftüler
Denizli Çanakkale Denizli
Evren Bulut Mahmut Yılbaş İsmail Karakuyu
Edirne Van Kütahya
M. Kemal Aykurt Mustafa Zeydan Mehmet
Gölhan
Denizli Hakkâri Ankara
Mehmet Ali Yavuz Ali Günaydın Turhan Güven
Konya Konya İçel
Mehmet
Batallı Mustafa Küpeli Esat Kıratlıoğlu
Gaziantep Adana Nevşehir
Nurhan Tekinel Mahmut Duyan Mehmet
Tatar
Kastamonu Mardin Şırnak
Doğan Baran M. Fevzi Şıhanlıoğlu Salih Sümer
Niğde Şanlıurfa Diyarbakır
İrfettin
Akar Hayri Doğan Muzaffer Arıkan
Muğla Antalya Mardin
Hasan Peker Cemil Erhan Abdülbaki
Ataç
Tekirdağ Ağrı Balıkesir
Mustafa
Çiloğlu Tevfik Diker Mustafa Dedeoğlu
Burdur Manisa Muğla
Faris Özdemir Haluk Yıldız Yusuf Bahadır
Batman Kastamonu Trabzon
Necati Çetinkaya Hasan Denizkurdu Zeki Ertugay
Konya İzmir Erzurum
Hasan Karakaya Ahmet Uyanık Hacı Filiz
Uşak Çankırı Kırıkkale
İsmail
Kalkandelen İsmail Köse Meral Akşener Kocaeli Erzurum İstanbul
Turhan Arınç Necmettin Dede
İzmir Muş
İ. Cevher
Cevheri Bahattin Şeker
Adana Bilecik
Yusuf
Bacanlı Bekir Aksoy
Yozgat Çorum
Ergun Özkan Mahmut Nedim Bilgiç
Niğde Adıyaman
Ömer Bilgin Halil Yıldız
Isparta Isparta
Mehmet
Sağlam Osman Çilsal
Kahramanmaraş Kayseri
İlhan Aküzüm Hasan Tekin Enerem
Ankara İstanbul
Bahattin Yücel Mehmet Köstepen
İstanbul İzmir
Tayyar
Altıkulaç
İstanbul
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan
“Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar”
hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşme gününe dair
Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Diğer soruşturma önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
I. Konu
Devletin yüksek güvenliği ve yüksek
çıkarlarının isterleri, kapalı istihbarat ve kapalı
savunma hizmetleri ile yasada belirtilen diğer maksat ve gayeler için kullanılması
gereken Başbakanlık Örtülü Ödeneğin 5,5 milyar
lirasının, 1050 Sayılı Genel Muhasebe Yasasının
77 nci maddesine aykırı olarak kullandıkları
iddialarından dolayı, eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile
eski Maliye Bakanı İsmet Attila haklarında Anayasanın 100
üncü maddesi uyarınca Meclis soruşturulması açılması
istemi.
Söz konusu istem, Başbakanlık Örtülü
Ödeneğinden yapılmış harcamaların tümü
dolayısıyla ilgililerin sorumluluklarının
soruşturulması değil, örtülü ödenekten yapıldığı
ileri sürülen ve kamuoyuna da yansıması nedeni ile herhangi bir
gizliliği kalmayan bir harcama nedeni ile ilgililerin sorumluluğunun
soruşturulması istemidir.
2. Konu ile İlgili Yasal Düzenlemeler
2.1- Örtülü Ödeneğin Kapsamı:
Devletin harcamalarını düzenleyen 1050
sayılı Genel Muhasebe Yasasının 77 nci maddesi örtülü
ödenek ve haberalma ödeneğini düzenlemektedir. Bu hükme göre;
“Başbakanlık bütçesine konulan örtülü ödenek:
a) Kapalı istihbarat ve kapalı savunma
hizmetleri için,
b) Devletin yüksek güvenliği ve yüksek menfaatlerinin
isterleri için,
c) Siyasî, sosyal konularla
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan,
“Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar.”
hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülmesi gününe dair
Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Anayasanın
100 üncü maddesinde ifade olunan “Meclis, bu istemi en geç bir ay içerisinde
görüşür ve karara bağlar” hükmü uyarınca, soruşturma
önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha
sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Sayın milletvekilleri,
gördüğünüz üzere, 4 adet soruşturma önergesi okuduk. Aslında,
ben, gruplardan bir şey istiyorum: Biliyorsunuz, Meclis
soruşturması, Meclisimizin yargılama görevi
yaptığı tek sahadır ve çok ciddî bir sahadır.
Soruşturma açılmasını istemek demek, Yüce Meclisin, bir
başbakanın veya bakanın, açık seçik, hiçbir şüpheye
meydan vermeyecek şekilde suçlu olduğunu tespiti ve sonuçta Yüce
Divana sevki demektir. Yani, 276 sayın milletvekili salt çoğunlukla
karar verecek ve bir bakanı ya da bir başbakanı Yüce Divana sevk
edecek; bu, çok ağır bir sorumluluktur, çok ağır bir
görevdir. Onun için, ben, gruplardan şunu istiyorum: Biliyorsunuz, evvela,
Meclisimizin bir araştırma görevi vardır. Araştırma
görevinin usulü nedir: Yüce Meclis, evvela, belli bir konuda bir
araştırma komisyonu kurar; o komisyon da, gerçekten, herhangi bir fiil,
ilgili bakan veya başbakan tarafından suç unsuru teşkil edecek
şekilde yapılmış mıdır yapılmamış
mıdır; bunu araştırır. Nitekim, yeni İçtüzük
değişikliğinde de buna bir sınırlama getirdik; Meclisi
araştırması komisyonu üç ay ve en fazla bir ay da ek süre vermek
suretiyle dört ay içerisinde bu görevi yapar dedik. Yoksa, Meclisimizin gazete
havadislerine...
Ben,
bu önergelerle ilgili söylemiyorum, genel bir şey söylüyorum.
Grupların bu konuda daha da fazla soruşturma önergelerinin gelip
Genel Kurulun çok meşgul edilmemesi için, bunun bir ön denetime tabi
tutulması gerektiğine inanıyorum. Biliyorsunuz, Meclis
soruşturma önergelerinin hacimleri konusunda ne Anayasada ne de
İçtüzükte herhangi bir hüküm yok; öteki önergelerde 500 kelime
şartı var; bunda 500 kelime şartı da yok.
Bu itibarla, bir
Meclis Başkanvekili olarak, Yüce Meclisin üyelerine ve gruplara bir
temennide bulunmak istiyorum. Bu soruşturma önergeleri, bu kadar önemli
olan soruşturma konularının ön denetimden geçtikten sonra
veyahut da hiç olmazsa soruşturma önergesi vasfına haiz midir
değil midir diye Mecliste bir ön araştırma yapılarak, ön
görüşme yapılarak karar verilmesi gerektiği
inancındayım; bu konudaki düşüncemi yüce Genel Kurulun bilgisine
sundum.
Şimdi, Meclis
Araştırma önergeleri vardır, onları okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Birincil enerji
kaynaklarımızın bilinen rezerv durumlarının yeni
teknolojiler yardımıyla yeniden belirlenmesi;
Jeotermal enerjinin
kullanımının yaygınlaştırılması;
Yenilenebilir
enerji kaynaklarından rüzgâr ve güneş enerjisinin kullanım
sahalarının yaygınlaştırılması ve
teşvik edilmesi;
Hidroelektrik
santrallarının planlanan sürelerde tamamlanması için gerekli
önlemlerin alınması;
Yöre
halkının ve yerel yönetimlerin, küçük sermaye ile devreye
sokulabilecek küçük su, ırmak, dere ve benzeri üzerine küçük santral
olanaklarının değerlendirilmesi;
Kullanılmayan
potansiyelin kullanımına yönelik hazırlanan projelerin biran
önce yatırım aşamasına geçirilmesi; ayrıca, elektrik
kesintileri döneminin başlamaması için gereken çalışmaların
yapılması;
TEAŞ santral
yatırımlarının, planlanan sürelerde servise girmesi için
gerekli finansal darboğazın aşılması;
Yüzde 21,8’e
ulaşan toplam elektrik enerjisi kaybının (İç tüketim,
iletim hatları, dağıtım hatları toplam kaybı) en
kısa sürede minumum seviyelere indirilmesi;
Nükleer enerjinin,
ekonomik ve çevresel olarak, bütün boyutlarıyla ele alınması;
Gerek ekonomik
gerekse yüksek verimli ve düşük zararlı madde emisyonlarıyla,
çevreyi en az kirleten enerji üretim sistemi olarak doğalgaza dayalı
kombine çevrim santrallarının enerji planlamasındaki yerinin
belirlenmesi;
Enerji konusunda,
kurum ve kuruluşlar arasında bilgi akışını ve
çalışmaları yürütmek için gerekli yetki finansman ve denetim
erkiyle donanmış merkezî bir yapının oluşturulması;
1994
yılında imzalanan, Avrupa Enerji Antlaşması ile ülkemizin,
enerji sistemi ve ileriye dönük projeler için ne gibi yükümlülükler
getirildiğinin açıklanması;
Saptanacak enerji
politikasının, mikro ekonomik, toplumsal, sosyal ve teknolojik
boyutlarda, ülkemiz çıkarlarına uygunluğunun
araştırılması amacıyla, Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 100 üncü ve 101 inci maddeleri gereğince, bir Meclis
araştırması açılmasını,
saygılarımızla arz ederiz.
1-
Hakan Tartan (İzmir)
2-
Bekir Yurdagül (Kocaeli)
3-
Cihan Yazar (Manisa)
4-
Veli Aksoy (İzmir)
5-
Tuncay Karaytuğ (Adana)
6-
Hayati Korkmaz (Bursa)
7-
Mehmet Aydın (İstanbul)
8-
Ali Ilıksoy (Gaziantep)
9-
Mahmut Erdir (Eskişehir)
10-
Atilla Mutman (İzmir)
11-
Necati Albay (Eskişehir)
12-
Fikret Uzunhasan (Muğla)
13-
Müjdat Koç (Ordu)
14-
Cafer Tufan Yazıcıoğlu (Bartın)
15-
Erol Karan (Karabük)
16-
Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)
17-
Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)
Gerekçe:
Enerji olgusu, günümüz
dünyasında, çevre bilinciyle birlikte ele alınmasına
karşın, ticarî boyutlarıyla, gelişmiş, gelişmekte
ve az gelişmiş ülkelerde farklı şekillerde
yorumlanmaktadır.
Gelişmiş-ileri ülkeler,
konumlarını korumak ve geliştirmek için, teknoloji-finans
üstünlüklerini kullanarak, yaptıkları kaynak
aktarımını, yeni dünya düzeni tanımı altında,
kendi yorumlarıyla, diğer ülkelere farklı şekillerde
sunmaktadırlar. Aynı zamanda, kendi aralarındaki
paylaşım ve güç dengeleri arayışında da genel ve
bölgesel anlaşmalar yaparak, gelişmekte olan ülkeleri, kendi norm ve
kurallarına uymaya zorlamaktadırlar.
Günümüzde, ülkelerin,
diğer ülkelerdeki gelişmelerden soyutlanmış olarak,
bünyelerine özgü, bağımsız ulusal kalkınma modelleri
uygulamasının güçlüğü ortadadır. Ancak, gelişmekte
olan bizim gibi ülkelerin, bilinçli ve ulusal çıkarlarını öne alan
yaklaşımlarla, enerjiyle ilgili her türlü konuyu, kalkınma
bütünselliği içerisinde, her platformda tartışmaya açması
ve görüşler üretmeye yardımcı olması, ülkemizin
geleceği açısından büyük önem taşımaktadır.
Bugün, Türkiye,
enerjide yüzde 50 oranında dışa bağımlıdır.
125 milyar kilovat/saat olan hidrolik enerjinin, ancak üçte biri
değerlendirilmektedir. Kömürde, linyitte, özellikle, potansiyel
yaklaşık 55 milyon tonluk üretimle, büyük ölçüde bekliyor.
İkincil enerji
kaynağı olan elektrik enerjisinin, toplum gereksinimlerini, ucuz,
kaliteli ve güvenli bir şekilde karşılayabilmesi, toplumun var
olan birincil enerji kaynaklarını bilinçli olarak sahiplenmesiyle
mümkündür.
Uygulamalarda
karşılaşılan engellerin de yine büyük bir
açıklıkla topluma anlatılması, toplumla bütünselliği
sağlayıcı gibi özkaynaklarımıza sahip olma bilincini
de artıracaktır. Ancak, ülkemizde, gelişmelerin de bu yönde
olmadığı, açıklık, bilgilenme ve tartışma
ortamlarına yeteri kadar işlerlik
kazandırılmadığı gözlenmektedir.
Bu nedenle,
başta politikacılar, sanayiciler, teknokratlar olmak üzere, konuya
duyarlı herkes projeler üretmek, ülkemiz enerji sektörünü sahiplenmek
zorundadır.
Enerji sektörü,
1994 yılında yüzde 2,4, 1995 yılında yüzde 1,3 bir kurulu
güç artışı göstermiştir. Bu, son 20 yılın en
düşük artışı olmuştur. Şu anda, ülkemizin yüzde
10’lara varan emre amade güç fazlası vardır. Ancak, geleceğe
yönelik üretim yatırımlarına ve mevcutların
iyileştirilmesi için projelere kesintisiz devam edilmesi gereklidir.
Yatırım
yetersizliğinin ve başlananların da finans
sorunlarının birkaç yıl daha devam etmesi, enerji
kısıntılı dönemlere yeniden dönüş anlamına
gelecektir.
BAŞKAN – Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis
araştırması önergesi, gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusunda
yapılacak öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.
Diğer
araştırma önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tüm dünyada
olduğu gibi, Türkiye’de de tarımsal ekonomik kalkınmanın
lokomotifi hayvancılık sektörüdür; çünkü, dünyanın hiçbir
gelişmiş ülkesinde hayvancılık geliştirilmeden
köylünün ekonomik kalkınmasını başarmak mümkün
değildir.
Hayvancılık,
Türkiye’nin hem ulusal beslenmesinde hem de ulusal kalkınmasında,
dışsatımın arttırılmasında, sanayie hammadde
sağlanmasında, bölgesel ve sektörler arası dengeli
kalkınmayla, kalkınmanın istikrar içerisinde
başarılmasında, kırsal alanda gizli işsizliğin
önlenmesinde, sanayi ve hizmet sektörlerinde yeni istihdam
olanaklarının yaratılmasında ve kalkınma
finansmanının özkaynaklara dayandırılmasında önemli
bir sektördür.
Dünya nüfusunun
yılda yüzde 2,2 arttığı gönümüz dünyasında besin
maddeleri üretim artışının yüzde 1 olduğu dikkate
alınırsa, besin maddelerinin stratejik bir madde olduğu
gerçeği anlaşılır.
Düne kadar kendi
kendine yetebilen, karnını doyurabilen 7 ülkeden birisi olan, hatta,
besin maddesi ihraç edebilen Türkiye, ne yazık ki, iktidarların
uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle bu
özelliğini kaybetmiştir.
Eğer, önlem
alınmazsa, 2000’li yılların başlarında Türkiye’nin
besin maddeleri ithalatı için 10 milyar doları aşkın döviz
ödeyeceği hesaplanmaktadır.
İktidarlar
önlem almak bir yana özelleştirme dayatmasıyla,
anlaşılamayan “sat kurtul” mantığıyla SEK, Et ve
Balık Kurumu ve Yem Sanayii gibi ülke hayvancılığı
için stratejik öneme sahip kurumları, zengin atanın
hayırsız, mirasyedi evladı gibi bir bir elden
çıkarmaktadır.
Örneğin,
özelleştirilen 12 adet Et ve Balık Kurumunda yerel mahkemelerce
yapılan tespitler ve bilirkişi raporlarına göre,
özelleştirme öncesinde bu kombinalarda yılda 34 185 ton üretim
yapılırken, özelleştirme sonrasında bu üretim 1 339 tona düşmüştür.
10 kombinada üretim tamamen ortadan kalktığı gibi 2 kombinada da
yıllık 1 339 ton üretim yapılmaktadır.
Özelleştirme
esnasında 927 işçinin çalıştığı bu
kombinalarda çalışan işçi sayısı 177’ye
düşmüştür.
Tüm bu gerçekler
ortadayken, Hükümetin, kalan kombinaları da hızla özelleştirme
çalışmaları üreticimiz ve halkımız için büyük bir
haksızlık değil midir?
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin tek geçim kaynağı olan
hayvancılığın ihmal edilmesi, bölge halkının
işsizliğini ve yoksulluğunu artırarak terör ve göçün
beslenmesine neden olmuştur.
Ülke nüfusumuzun
yaklaşık yarısının geçiminde,
halkımızın tamamının beslenmesinde çok büyük öneme
sahip olan ülke hayvancılığımız, özellikle, 1980
sonrasında ANAP ve DYP-CHP iktidarlarının
uyguladıkları yanlış hayvancılık
politikalarının ülke ekonomisi ve hayvancılık sektörüne
verdiği zararların araştırılmasını
sağlamak üzere Anayasanın 98 inci maddesi, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması yapılmasını
arz ederiz.
1 - Kâzım
Üstüner (Burdur)
2 - Mustafa
İlimen (Edirne)
3 - Hasan
Gemici (Zonguldak)
4 - Bekir
Yurdagül (Kocaeli)
5 - Sema
Pişkinsüt (Aydın)
Abdülbaki
Gökçel İçel
Ayhan
Gürel Samsun
İsmet
Sami Türk Trabzon
Mustafa
Güven Karahan Balıkesir
Zekeriya
Temizel İstanbul
Mustafa
Yılmaz Gaziantep
Çetin
Bilgir Kars
Fikret Ünlü Karaman
Hikmet
Aydın Çanakkele
Abdullah
Turan Bilge Konya
Gerekçe :
1.– 1980 senesinde
hayvansal üretimimizin yüzde 15’ini ihraç edebilen bir Türkiye iken; 1993
senesinde hayvansal üretimimizin yüzde 2’sini ithal eden ve bu uğurda 651
milyon dolar döviz harcayan; 1995 yılında 466 bin başhayvan
ithal eden, gene, 1995 yılında 40 517 ton et ithal eden Türkiye
haline gelerek, bir taraftan ülke kaynaklarımızı heba eden
diğer taraftan üreticimizin cebine
girebilecek, dolayısıyla, yaşam standardını artırabilecek
kaynaktan olunmuştur.
2.– Hayvancılık sektörünün
kırsal gelirler içindeki payı 1980 yılında yüzde 36,5 iken,
1995 yılında yüzde 22’lere gerilemiştir. Oysa, Gümrük
Birliğine girdiğimiz Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 60-80 arasında değişmektedir.
3.– Hayvan ve
hayvansal ürünler ithalatı, beraberinde ülkemizde görülmeyen hayvan
hastalıklarının taşınmasına neden olarak ülke
hayvancılığımıza zara vermiştir.
Ayrıca, ne
idiği belirsiz, hileye açık, icabında domuz eti olup
olmadığı bile tespit edilemediği, kimyasal ve hormonal
muayeneleri yeterince yapılmadan, güya, tüketiciyi koruma bahenesiyle
piyasaya sürülen binlerce ton et ithalatıyla halkımızın
sağlığıyla oynanmıştır.
Hayvan ve hayvansal
ürünler ithalatının arkasında kimler vardır ?
4.– Üreticimize Et
Balık Kurumunda hayvanlarını kestirebilmek için 2-3 ay sonraya
sıra verilirken, hangi mantıkla kasaplık besi hayvanı
ithalatına devam edilmektedir ?
5.– Büyükbaş
hayvancılığın anası süt
sığırcılığıdır. Ancak, seçim
arifelerinde hatırlanıp, süte, litre başına 3 bin TL.
teşvik primi takip eden ay içerisinde ödenir denilmesine ve aradan 6 ay
geçmesine karşın, niçin sadece ilk iki ayı ödenmiştir?
Kalan ayların ödenmesi ne zaman yapılacaktır ?
6) S.E.K. E.B.K. ve
Yem Sanayii gibi kuruluşların özelleştirilmesi, ülke
hayvancılığımızın gerilemesinde ne kadar rol
oynamıştır?
7) Ülkelerin
gelişmişlik düzeyini gösteren kriterlerden birisi de,
halkının yeterli ve dengeli beslenme seviyesidir.
Hayvansal protein
tüketimi yönünden gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olan
halkımız, son günlerde basında yer alan ve endişelere yol
açan deli dana hastalığı, halkımızın beslenmesini
ne oranda olumsuz etkilemiştir; yerli hayvanlarımızda bu
hastalığın olmadığı niçin yetkililer
tarafından zamanında açıklanmamıştır?
8) Ülke hayvancılığına
ve ekonomisine büyük kayıplara neden olan sığır vebası
ve şap hastalığıyla mücadelede başarısız
olma sebeblerinden en önemlilerinden birisi de, 1983 yılında
Tarım Bakanlığında yapılan reorganizasyondur.
Niçin, bugüne
kadar, hayvancılık hizmetlerinin tek elden birleştirildiği
hayvancılık müsteşarlığı
kurulamamıştır?
BAŞKAN –
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusunda öngörüşmeler, sırasında
yapılacaktır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım:
Danışma
Kurulu Önerisi
No. 14 Tarih: 4.6.1996
Danışma Kurulunun 4.6.1996 Salı günü
yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerinin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa Kalemli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Abdüllatif
Şener Ali Rıza Gönül
RP Grubu Başkanvekili DYP Grubu Başkanvekili
Cumhur Ersümer H. Hüsamettin Özkan
ANAP Grubu Başkanvekili DSP Grubu Başkanvekili
Nihat Matkap
CHP Grubu Başkanvekili
Öneri:
26.4.1996 tarihinde Başkanlığımıza sunulan ve
Genel Kurulun 7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan
eski Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı konusundaki (9/4)
Esas Numaralı Soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer
Alacak İşler” kısmının birinci sırasında yer
alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma
açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin Genel
Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler.... Kabul edilmiştir.
Doğru Yol Partisi Grubunun...
ALİ RIZA GÖNÜL
(Aydın) – Sayın Başkan, soruşturma önergesi üzerinde Grup
adına söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Gönül, grup adına değil, şahsınız
adına söz isteyebilirsiniz.
ALİ RIZA GÖNÜL
(Aydın) – Şahsım adına.
BAŞKAN –
Sayın Gönül, şahsı adına söz istemiştir.
3 kişiye söz
verebiliriz.
SALİH KAPUSUZ
(Kayseri) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
NİHAT MATKAP
(Hatay) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN – 3
kişi tamamlandı; ama, başka söz isteyen varsa, tespit edelim,
belki o gün, bu arkadaşlarımızdan birisi konuşmaz...
Görüşme sırasında da söz istenebilir.
Şimdi,
soruşturma önergesi üzerinde söz sırası şöyle: Ali
Rıza Gönül, Nihat Matkap, Salih Kapusuz.
MEHMET GÖZLÜKAYA
(Denizli) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Mehmet Gözlükaya da 4 üncü sırada söz istemişlerdir.
Doğru Yol
Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır; okutuyorum ve işleme koyacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 4 Haziran 1996 Salı günü yapılan toplantısında
siyasî parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesine gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ali Rıza Gönül
DYP Grup Başkanvekili
ÖNERİ :
8.5.1996 tarihli
Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun aynı tarihli
49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan Eski Bakan ve Başbakan
Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın mal varlığı
konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma önergesinin,
gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 2
nci sırasında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi
gereğince soruşturma açılıp açılmayacağı
hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun 5 Haziran 1996 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması, görüşmelerin tamamlanmasına
kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.
BAŞKAN –
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Şimdi,
efendim, ben de saydım; ama, arkadaşlarımız arasında
bir görüş birliği yok; bir defa da,
arkadaşlarımızı ayakta sayacağız. Yalnız,
şöyle bir öneri getiriyorum: Biliyorsunuz, ön sıralar
doldurulduğu takdirde, her sıra 20 kişiliktir...
SÜLEYMAN
HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, konu
anlaşılamadı; bir daha izah eder misiniz?
BAŞKAN – Bir dakika
efendim... Rica ediyorum...
Şu ön
sıralar var ya efendim; her sıra –doldurulduğu takdirde– 20
kişi alıyor; dolayısıyla, süratle sayabilmek
bakımından, rica ediyorum, arkada oturan
arkadaşlarımız ön sıralara gelsin.
HASAN
DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkanım,
arkadaşımız, öneriyi anlayamadık diyor.
BAŞKAN –
Efendim, öneri, Sayın Erbakan hakkında verilen soruşturma
önergesinin yarın görüşülmesi hususunun oylarınıza
sunulmasıdır; yarın mı veya başka bir gün mü
görüşülsün meselesidir. Zaten, Anayasaya göre... (DSP ve CHP
sıralarından “Yarın”, “Yarın” sesleri) Efendim, bir
dakika... Rica ediyorum.... Arkadaşlarımız soruyor, diyorlar ki,
neyi oyluyorsunuz?..
Rica ediyorum
sayın milletvekilleri, ön taraflara gelin efendim. Arkadaşlar, ön
sıraları dolduralım, rica ediyorum. Ön sıraları
doldurursanız çok rahat ve süratli sayacağız efendim.
Soruşturma
önergesinin yarın görüşülmesini kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Öneri kabul edilmiştir.
ALİ RIZA GÖNÜL
(Aydın) – Sayın Başkan, kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Ali Rıza Gönül, söz istiyorsunuz.
ŞEVKET KAZAN
(Kocaeli) – Söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Şevket Kazan Bey söz istiyor.
MUSTAFA KAMALAK
(Kahramanmaraş) – Söz istiyorum.
BAŞKAN –
Sayın Mustafa Kamalak söz istiyor.
arkadaşlarımızı
yazalım...
Efendim, son okunan
soruşturma önergesiyle ilgili olarak söz alan
arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum: Sayın Ali
Rıza Gönül, Sayın Şevket Kazan ve Sayın Mustafa Kamalak.
Başka söz
isteyen arkadaş olursa, yarın, soruşturma önergesinin müzakeresi
sırasında, bu 3 arkadaştan birisinin söz almaması halinde
kendisine söz verilecektir.
Gündemin “Seçim”
kısmına geçiyoruz.
BAŞKAN –
Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için, Niğde Milletvekili Sayın Ergun Özkan aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
BAŞKAN –
Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için, İzmir Milletvekili Hasan Denizkurdu aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
BAŞKAN-
Sayın milletvekilleri, üye seçimi tamamlanan Türkiye Elektrik
Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerinde usulsüzlük
ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine
karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara
verilmesini sağlamak suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini
kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiler hakkında Genel Kurulun 24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde
açılması kabul edilen 9/1 esas numaralı Meclis Soruşturma
Komisyonu üyelerinin 6.6.1996 Perşembe günü saat 11.30’da; gene, Türkiye
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin bazı ihalelerde
usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının TEDAŞ
Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri iptal
etmemek suretiyle Devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner hakkında Genel Kurulun
24.4.1996 tarihli 45 inci Birleşiminde açılması kabul edilen 9/2
esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu üyelerinin 6.6.1996
Perşembe günü saat 14.00’te, aynı bina zemin kat, PTT
karşısındaki 172 nolu Meclis Soruşturması Komisyonu
toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip üye seçimlerini yapmalarını rica ediyorum.
Meclis
soruşturması komisyonlarını seçilen üyelerinin listesi ile
toplantı gün ve saatleri ilan tahtasına da
asılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, alınan karar gereğince “Sözlü Sorular”
kısmına geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği üzere, sözlü soruların müzakere biçimiyle
ilgili İçtüzüğümüzde yeni bir değişiklik yapıldı.
Aslında, ilk uygulaması olması dolayısıyla, ben, Genel
Kurulun bu konuda bazı noktaları açıklığa
kavuşturması gerektiğine inanıyorum.
Şimdi,
özellikle, 98 inci maddenin sondan ikinci fıkrasında diyor ki:
“Hükümet adına cevap vermek için söz alan bakan; gündemde bulunan sözlü
soru önergelerinden birden fazlasını sıra gözetmeden cevaplayabilir.
-bu doğru- Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden
birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir. Başkan bu
isteği birleşimi açtıktan sonra derhal Genel Kurula duyurur.
Konuları aynı olan sözlü sorular birleştirilerek
cevaplandırılabilir.” Şimdi, burada bir tereddüt var.
Sayın
milletvekilleri, biliyorsunuz, birleşim açılır açılmaz,
önce gündemdışı konuşmalar var; gündemdışı
konuşmalardan sonra da Genel Kurula sunuşlar var, seçim var. Ondan
sonra, bu sırayı takip ederek, Meclis araştırması
varsa o görüşülecek, yoksa, birleşimin başında birer saat
sorular sorulacak.
Şimdi, benim
burada Genel Kuruldan öğrenmek istediğim şudur: Benim şahsî
fikrime göre, bakan, aynı birleşimde birkaç tane soruyu
cevaplandırmak isterse, bu isteğini Başkana iletmesi ve birleşimin
başında, daha gündeme geçmeden, Başkanın, bunu Genel
Kurulun bilgisine sunması biraz olanaksızdır. Bence,
İçtüzüğün bu hükmünü şu şekilde yorumlarsak, daha
sağlıklı olur: Sözlü soruların
cevaplandırılmasına geçildikten sonra, bakan, bu isteğini belirtsin
ve Başkan da, o sırada, Genel Kurulun bilgisine arz etsin. Aksi
takdirde, Başkanın, daha birleşimi açar açmaz,
gündemdışı konuşmalara geçmeden, gündemin son
sıralarındaki bir konuyu açması, çalışma
insicamını, nizamını da bozar; yani, ben, bu konuyu, bu
şekilde uygulamak istiyorum.
Eğer, Genel
Kurulda, bu konuda bir itiraz varsa ve arkadaşlarımız bu konuya
daha değişik bir yorum getirmek isterlerse, bunu belirtsinler.
Gerekirse, bir usul tartışması da açarım; bundan sonraki
uygulamalara esas olacağı için, İçtüzüğün 98 inci maddesini
ilk defa uygulayacağımız için bir tereddüt olmasın; Genel
Kurulda “yok efendim, bakan, şu safhada bunu sorsaydı, sormadı;
cevaplandıramaz” gibi itirazlar olmasın; Başkanlık
Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor duruma düşmesin.
Yani,
İçtüzükte deniliyor ki: “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan,
önceden birleşimi yöneten Başkana isteğini bildirir.” Önceden
denilen, bir gün önceden mi, iki gün önceden mi veyahut da Genel Kurul
sırasında mı; bunların hepsi açıklanmaya muhtaç
konulardır. İçtüzükte “Başkan bu isteği, birleşimi
açtıktan sonra derhal -’derhal’ kelimesi de var- Genel Kurula duyurur”
deniliyor. Benim uygulamam bu şekilde olacaktır. “Sözlü Sorular”
bölümüne geçildikten sonra, birden fazla soruyu cevaplandırmak isteyen
bakan, Başkanlık kürsüsünde bulunan Başkanvekiline isteğini
bildirir; o sırada da, birleşimi yöneten Başkan, bu konuyu,
Genel Kurulun bilgisine arz eder.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Doğan.
ABDULLAH AYKON DOĞAN
(Isparta) – Sayın Başkan, şimdi, konuşmalarımız
zabıtlara geçiyor ve belli bir usul ihdas ediyorsunuz. Sayın bakan
isterse, oturum açılmadan önce, size bir yazıyla başvurabilir;
çünkü, bu...
BAŞKAN –
Hayır; ona bir şey demiyorum; Başkanın Genel Kurula sunuş
şekli önemli.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Yani, konuşmalarınızdan, o
kapıyı kapattığınız anlamı
çıkıyor.
BAŞKAN –
Hayır hayır; kapıyı kapatmıyoruz.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Bir bakan, her zaman -ki, bu tartışmaya
başlamadan önceye kadar- Başkana, bu soruları ne şekilde
cevaplandırabileceği konusunda, birkaç tanesini de birleştirerek
cevaplandırma isteğini verebilmelidir.
BAŞKAN –
Zaten, o, İçtüzükte var.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Evet.
BAŞKAN –
Şimdi, bakan... İçtüzükteki bir yorum meselesi; 98 inci madde yeni
değişti. Şimdi, esas olan, bakanın, bunu, önceden,
yazılı olarak Başkanlığa bildirmesidir.
Başkanlık da, olanak bulunursa, bunu, hemen -telefonla veya en seri şekilde-
soru sahiplerine bildirebilir; ama, İçtüzükte “bakan, önceden
-birleşimden önce, daha önce- birleşimi yöneten Başkana
isteğini bildirir. Başkan derhal Genel Kurulun bilgisine sunar”
deniliyor.
Birleşim ne
zaman açılıyor: Yeterli çoğunluk olunca açılıyor.
“Derhal” dediği için, o sırada sunmak zorunda kalıyor. O zaman
daha gündemdışı konuşmalar var; gündeme geçilmemiştir.
Yani, esas olan şudur: Sayın Bakanın, bu konuları, önceden,
yazılı olarak bildirmesi temel kuraldır; ancak, bunu, önceden
bildirmediği takdirde, Genel Kurula da geldiği, bildirdiği
takdirde, sözlü soruların cevaplandırılmasının
başında -ortasında değil- başkana bildirmeli ve
başkan da bu konuyu o sırada Genel Kurulun bilgisine
sunmalıdır.
Ben, bu
şekilde yorumluyorum; yani, ileride bir ikilik olmasın.
Başkanlık Divanında bulunan arkadaşlarımız da zor
duruma düşmesin diye ben, bunu bu şekilde yorumluyorum; ama, bu
konuda ters bir şey...
Sayın
Asiltürk, sizin de ayrı bir fikriniz varsa, söyleyin efendim.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, bu düzenlenirken, daha
önceden sayın bakanların bu arzularını bildirmeleri, bu
arzularını sayın bakanlar bildirdikten sonra da, Meclis
Başkanlığının, ilgili arkadaşlara haber vermeleri
düşünüldüğü için böyle bir düzenleme yapılmış oldu ve
buna paralel olarak da, hemen Meclis açılır açılmaz bildirmesi
de, yine, o arkadaşların burada olmalarını sağlamak
bakımından önemli; eğer, öyle yapılırsa daha uygun
olur.
BAŞKAN –
Efendim, dediğiniz doğru. Tabiî, önceden bildirilmesi temel ilke;
yani, yazılı bildirilmesi. Tabiî, soru sahibine de,
Başkanlıkça, o şekilde önceden bildirilerek, sayın
milletvekili arkadaşımızın Genel Kurul salonunda
bulunmasının sağlanması en doğru şey; fakat,
tüzük o şekilde anlaşılmıyor.
Bakın, tüzük
diyor ki “Bu hakkını kullanmak isteyen bakan, önceden birleşimi
yöneten başkana isteğini bildirir. Başkan bu isteği
birleşim açıldıktan sonra -bakın, birleşim ne zaman
açılıyor; işte, toplantı yetersayısı vardır,
ondan sonra açılıyor, ondan sonra- derhal Genel Kurula duyurur.”
Tüzüğü böyle yazmış; yani, getiren
arkadaşlarımız, tabiî, biz de bunu yeni kabul ettik. Bu husus,
biraz da, herhalde hazırlayanların ve bizim de dikkatimizden
kaçmıştır. Yani, buna bir yorum getirmek için
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan iki şey var; bir tanesi,
daha önceden bildirilmesi hususu. Bu, o oturumdan önceye ait bir konu;
bildirir, Başkanlık ilgili arkadaşları haberdar eder;
ancak, o ilgili arkadaşları haberdar ettikten başka, ayrıca
bir de Genel Kurula, daha başlangıcında haber vermiş olur
ki, bu iş biraz daha sıhhatli yürüsün. Yani, böyle düşünüldü,
böyle bir düzenleme...
BAŞKAN –
Başkanlığı, daha önceden o üyeleri haberdar eder
yükümlülüğü altına sokamayız, İçtüzük de böyle bir
yükümlülük getirmiyor; ama, böyle bir kolaylığın
sağlanması konusunda Başkanlık gayret sarf edecektir; ama,
buraya gelip de “Başkanlık daha önceden bana bu konuyu bildirmedi,
dolayısıyla sorumu cevaplayamazsınız” denilmemesi için, ben
bunu açıklama ihtiyacını hissettim. Yani, esas olarak,
dediğinize riayet edilecektir; ama, Başkanlığın daha
önceden soru sahibine bu konuyu bildirmemesi, o sorunun burada
cevaplandırılmasına engel teşkil etmez.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Tabiî, ayrıca, işte onu da nazarı
itibare alarak, Başkanlık, daha önce, iyi niyetle
ulaştırmaya çalışır; ama, ulaşamaz, işte
bunu düşünerek, açılır açılmaz da Genel Kurula bildirir,
bütün bunlar yerine getirilmiş olur.
BAŞKAN – Ama,
Sayın Asiltürk, daha gündeme geçmeden, yani, gündemdışı
konuşmalardan önce, Başkanlığın Genel Kurula
sunması biraz ters bir şey oluyor; yani, gündem konusu
dışında bir konuyu dile getirmek oluyor ki, o bakımdan,
ben, bunu, sözlü sorulara cevap verilmesinin tam başlangıcında
söylemekte yarar var diyorum.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Yani, o sizin tefsir ettiğiniz...
BAŞKAN
– Uygulamayı bu şekilde yapalım diyoruz; ama,
arkadaşlarımız, ileride, Genel Kurulu ve milletvekillerini daha
da rahatlatacak bir çözüm tarzını getirirlerse, o yolda da hareket
edilecektir, değil mi; öyle yapalım.
SALİH KAPUSUZ
(Kayseri) – Sayın Başkan “Sunuşlar” kısmında sunulur,
olur geçer. O zaman, bu konu ihtilaf olmaktan çıkar. “Sunuşlar”
kısmında takdim edilir, Genel Kurul haberdar edilmiş olur,
ilgili arkadaşlar da olayı takip eder.
BAŞKAN –
“Sunuşlar” bölümünde de olabilir. “Sunuşlar” bölümünde dersek daha
sağlıklı olur; o da bir sunuş olarak geçer; daha iyi olur.
Ben, arkadaşıma teşekkür ederim.
Şimdi “Sözlü
Sorular” kısmına geçiyoruz.
Biliyorsunuz,
aldığımız karar gereğince, bugün, 1 saat sözlü soruların
cevaplandırılmasına hasredilmiştir.
BAŞKAN – 1
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 2 nci
sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Ulaştırma Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bakan?..
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Efendim, yeni İçtüzük değişikliğine göre, milletvekilinin
salonda olup olmaması aranmıyor; yani milletvekili salonda olsa da
olmasa da sorusu cevaplandırılacaktır.
Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tabiî, İçtüzük değişikliği yeni
olduğu için, arkadaşlarımızın bir
kısmının, İçtüzük müzakereleri sırasında burada
olmamaları nedeniyle, belki, dikkatinden kaçan bir konu vardır. Yine,
üç birleşim okunan sorular, cevaplandırılsın veya
cevaplandırılmasın, üç birleşimden sonra sözlü soru olma
vasfını kaybediyor, yazılı soru vasfına geçiyor,
dolayısıyla gündemden de kalkıyor ve ondan sonra da,
yazılı sorunun tabi olduğu prosedüre tabi oluyor.
BAŞKAN – 3
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 4
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 5
inci sırada, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, Maliye Bakanından
sorusu vardır.
Sayın Bakan?..
Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 6
ncı sırada, Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 7 nci
sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 8
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 9
uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 10
uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 11
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN – 12
nci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, burada, herhangi bir sorunun
cevaplandırılması için herhangi bir bakan yoksa, soruyu geçin
efendim. .
BAŞKAN –
Şimdi, efendim, biz, bunu, tabiî geçmişte uyguladık; ama,
İçtüzüğümüz çok açık. Bakın, size okuyayım: “Sözlü
soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve
İçtüzük gereği, zorunluklar hariç olmak üzere, haftanın en az
iki gününde, birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla, Danışma
Kurulunun önerisi ve Genel Kurulun onayıyla, belli bir süre
ayrılır.”
Biz, daha önce,
Danışma Kurulunun önerisiyle, salı ve çarşamba günleri
için, birer saat sözlü soruların cevaplandırılmasına
ilişkin olarak süre ayırdık.
“Hükümet adına
verilecek cevabın süresi beş dakikayı geçemez.”
Onu geçelim.
“İkinci
fıkradaki zorunluklar hariç -yani, Anayasa, İçtüzük ve kanundaki
zorunluklar hariç- üç birleşim içinde cevaplandırılmayan sözlü
sorular yazılı soruya çevrilir ve istemi halinde aynı
birleşimde önerge sahibine beş dakikayı geçmemek üzere söz
verilir”
Yani, bizim,
Başkan olarak, İçtüzüğün bu hükmü karşısında
“efendim, işte, Bakan yok, Başbakan yok, biz, soruları
soramayız” gibi bir hakkımız da yok, yetkimiz de yok. Yüce Genel
Kurulun, çok yakın tarihte, sizlerin de oylarınızla kabul edilen
İçtüzük hükmü böyle diyor. Dolayısıyla, üç birleşim,
bakanın da olmaması nedeniyle, sözlü soru
cevaplandırılmazsa, mecburen bu sözlü soru, yazılı soru
haline dönüşür ve gündemdeki yazılı soru prosedürüne tabi olur.
Bunu ben yapmadım, sizler yaptınız, sizler kabul ettiniz, burada,
bütün grupların işbirliğiyle geçti.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Böyle bir uygulama, soru sahibini mağdur etmekten
başka bir amaca hizmet etmez.
BAŞKAN –
Sizler, Genel Kurulda, İçtüzüğün bu maddesini böyle kabul
etmeseydiniz. Rica ediyorum... Genel Kurulun iradesini beyan ettiği ve
İçtüzüğü yaptığı bir konuda, ben Meclis
Başkanvekili olarak “bu İçzüğü uygulamıyorum” deme
hakkına sahip değilim. Evet, gerçekten, hoş bir durum da değil;
ama, ileride Genel Kurul düzeltirse düzeltebilir.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Ben ikna olmadım.
BAŞKAN – 13
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Başbakan veya
ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 14
üncü sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 15
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞBAKAN – 16
ıncı sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 17
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 18
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 19
uncu sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan olmadığı için soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 20
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 21
inci sırada İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 22
nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 23
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 24
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 25
inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 26
ncı sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 27
nci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 28
inci sırada, İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun
efendim.
AHMET DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş) – Burada 160’ın üzerinde soru var, hiçbir bakan da
burada yok, hepsini birden soruldu sayalım.
BAŞKAN –
Efendim, zatı âlinize biraz önce de ifade etmiştim; yani, bu durumdan
ben de hoşlanmıyorum, beni de sıkıyor bu durum.
Aslında, bence
Hükümetten yetkili birinin gelmesi lazım; hiç olmazsa 3-5 tane sorunun
cevaplandırılması lazım; ama, İçtüzük hükmü var, benim
bunun karşısında yapacağım bir şey yok.
Sayın
arkadaşlarım, gerçekten ben de bu durumdan
sıkılıyorum. işte yakında İçtüzükte
değişiklik yaptık, İçtüzükte bu değişikliği
getirdik; ama, görüyorsunuz ki, her zaman sağlıklı şeyler,
sağlıklı çözümler getiremiyoruz. Önemli olan, bunu uygulayacak
insanların sorumluluk duygusuyla hareket etmesi.
Sayın Halit
Dumankaya ANAP’lı, Başbakan da ANAP’lıdır; çıksın
burada cevap versin, kendi milletvekilinin sorduğu soruya cevap versin.
Benim yapacağım bir şey yok.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Efendim, buyurun.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, aslında bir konuyu da
dikkatinize sunmak isterim. Başkanlık, her gelen soru önergesini
alıp, kabul ediyor. Şimdi, buradaki sorulara
baktığımızda, bu konularda Meclis araştırması
komisyonları var zaten; hem Meclis araştırması komisyonu
kuruyoruz, hem de...
BAŞKAN –
Efendim, İçtüzüğümüzde, hangi hallerde soru sorulmayacağı
açıkça belirtilmiş. Başkanlık olarak, verilen soru
önergesi, İçtüzüğün ilgili maddesindeki -zannediyorum 95 inci madde-
nitelikleri taşımadığı hallerde, biz bu soru
önergesini kabul etmek zorundayız. Ayrıca, Meclis
araştırması açılan
konularda soru sorulamayacağına dair de, ne İçtüzükte ne de
Anayasamızda bir hüküm yok; yalnız, gensoru açılan konularda
soru sorulamaz diye bir hüküm vardır.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Bu konuya bir açıklık getirmek lazım.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun efendim.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, bu soruların
tamamını, eski hükümet zamanında, sözlü soru olarak değil
yazılı soru olarak sordum. Tabiî, bu sorulara cevap verilmiş
olsaydı, bugün, bunlar, gündemi işgal etmeyecekti. Bunların
hiçbiri, sözlü soru değildi Sayın Başkanım,
yazılı soru idi; İçtüzüğün eski hükmüne göre,
yazılı sorularıma cevap verilmediği için, sözlü soruya
çevrilmiştir.
BAŞKAN – Biliyorum
efendim, İçtüzüğün o hükmü değişti. Eskiden, önce
yazılı soru önergesi veriliyordu; yazı soru önergesi, belli bir
süre içinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru haline dönüşüyordu.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Bu sorular, eski Sayın Bakanın
söylediği gibi gündemi işgal için sorulmuş sorular
değildir; İçtüzüğün önceki hükmüne göre, cevap verilmediği
için sözlü soruya çevrilmiş yazılı sorulardır.
Dolayısıyla, gündemi, kendisi, bakanlığı
zamanında tıkamıştır.
BAŞKAN –
Arkadaşımız, öyle bir şey söylemedi...
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – İçtüzük, gayet açık Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Malumunuz olduğu üzere, eskiden, soru, yazılı soru olarak
sorulurdu veya sözlü soru olarak da sorulabilirdi; ama, o yazılı
sorular, belli bir süre içerisinde cevaplandırılmazsa, sözlü soru
haline dönüşürdü ve gündemde yer alırdı. Yeni getirilen sistemde
de, sorular, hem yazılı soru olarak sorulabiliyor hem sözlü soru
olarak sorulabiliyor; ama, sözlü sorular, üç birleşimde
cevaplandırılmadığı takdirde, yazılı soru
haline dönüşüyor. Yeni bir sistem getirilmiş; ama,
İçtüzüğümüze göre de bunları okumak zorundayız. Çünkü,
eğer, Genel Kurulda üç birleşimde cevaplandırılmazsa, sözlü
sorular yazılı soru haline dönüşüyor. Hatta, biliyorsunuz,
İçtüzük burada müzakere edilirken bunun tamamen düşmesi ilkesi
getirilmişti; fakat, sonradan, bazı
arkadaşlarımızın itirazı üzerine biz de dedik ki, bu,
yazılı soru haline gelsin, yine yazılı soru prosedürüne
tabi olsun.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun Sayın İyimaya.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkanım, hem soru hem de
araştırma, Anayasamızda, yürütmeyi denetleme aracı olarak
düzenlenen kurumlardır. Bu kurumlardan herhangi birisini işletmek, bu
konuyu talep olarak makama, Millet Meclisi Divanına sunan kişiye
aittir. Fakat, bu kurumlardan birisini seçmişse, sözgelimi, Meclis
araştırması usulünü seçmişse, aynı şey için soru
yolunu seçemez. İki nedenle seçemez: Bir konu iki yolla denetlenemez, bir
defa denetlenir, tekrir yasağı kuralına göre; ikinci neden ise,
Parlamento abesle iştigal edemez.
Bir konuda herhangi
bir yolla bir denetim aracı gündeme getirilmişse, artık, ikinci
defa konu getirmesi fonksiyon gaspı olur, bu da mümkün değil.
Kurallarda bunların öngörülmemesi, hukukun öz mantığında
yatan kurumların yasama ekonomisi kuralı içerisinde
arındırılması prensibi gereğidir ve aksine bir yoruma
yol açmaz.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN –
Teşekkürler Sayın İyimaya.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir
dakika efendim, arkadaşımız bana bir soru tevcih etti.
Şimdi, soru,
Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis
soruşturması, gensoru, denetim yollarıdır.
İçtüzüğümüzün 97 nci maddesinde, sorulmayacak sorular
şunlardır deniliyor:
1- Başka bir
kaynaktan kolayca öğrenilmesi mümkün olan konular.
2- Tek amacı
istişare sağlamaktan ibaret olan sorular.
3- Konusu evvelce
Başkanlığa verilmiş gensoru önergesiyle aynı olan
sorular.
Yani, bir
milletvekili çıkabilir araştırma önergesi verebilir; ama,
başka bir milletvekili o araştırma önergesi verilen konuda soru
sorabilir, böyle bir uygulama, olamaz, o zaman; yani, her milletvekilinin, her
konuda soru sorma, araştırma yapma... Sonra, Meclis
araştırması ayrı bir prosedüre tabi, soru ayrı bir
prosedüre tabi.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Yanıldığımız şu
Sayın Başkanım.
BAŞKAN –
Anladım efendim, siz diyorsunuz ki; yani, denetim yollarından
birisini seçeceksiniz.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – İzin verir misiniz efendim?
BAŞKAN –
Efendim, dediğinizi anladım, buyurun.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Denetim bir objeyle ilgilidir. O konu Meclisin
gündemine getirilmişse, artık, her milletvekili sayısında o
konunun gündeme getirilmesi mümkün değil. Bu, çok önemli efendim; yani,
bir parlamento, bir konu için, milletvekili adedince meşgul olursa,
parlamento gündemi...
BAŞKAN –
Hayır, efendim milletvekili adedince meşgul olur demiyoruz.
Sayın İyimaya, o zaman, sizin dediğiniz konular şey olursa,
her grup çıkar her konuda bir veya belirli şeylerden Meclis
araştırması verir, öteki milletvekilleri de o konuda soru soramaz
diye böyle bir mantık olmaz yani. Bu, yazılı hukuk kuralına
tabi. Bizim İçtüzüğümüz herşeyi çözümlemiş; yani,
içtüzüğü aşarak bizim bir yorumla meseleleri çözümlememize gerek yok,
daha doğrusu mantıkla da bu işler olmaz, yorumla da bu
işler olmaz, İçtüzük belirtmiş. İçtüzüğün
belirttiği bir konuda, yok efendim soru soramazsınız. Soru
millletvekilinin en doğal hakkıdır, sorulmayacak sorular
İçktüzükte belirtilmiştir, o konuda Meclis araştırması
verilmesi soru sormayı engellemez. Daha bugün ilk Mecliste
çalışmıyoruz, bu Meclis yetmişbeş senedir uyguluyor.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Bir cümleyi ifade edeyim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN –
Aslında, ben bu konuşmalara müsaade etmem de; fakat, tabiî, böyle hep
okuyarak geçmekte beni sıkıyor. Bir başkan olarak hakikaten
hoşuma da gitmiyor, onun için süreyi doldurmak bakımından.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Arz edeyim.
BAŞKAN – Evet
buyurun.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Bir denetim aracının, bir denetim
müesesesinin kendi iç sınırları başkadır, hangi
hallerde soru sorulur, sorulamaz, soru müessesindeki iç
sınırlardır. Bir de denetim müesseselerinin arasındaki
sınırlar farklıdır.
BAŞKAN –
Şimdi efendim, Sayın İyimaya, her denetimin sonucu
ayrıdır. Meclis araştırması belli bir konuda bilgi
almak için yapılır. Meclis soruşturması ilgiliyi “sen suç
işlemişsin,seni Yüce Divana gönderiyorum” demektir. Gensoru, “ey
bakan, ey Bakanlar Kurulu, sen bu konuda yetersizsin, seni düşürüyorum”
anlamını hedef almaktadır. Soru ise, belli konularda bilgi almak
ve o bilginin...
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Aynı.
BAŞKAN – Ama,
aynı değil. Meclis araştırmasıyla ilgili değil.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Mesele şu efendim.
BAŞKAN –
Şimdi, bakın...
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Aynı konuyu ayrı ayrı denetim
yollarıyla getiremezsiniz.
BAŞKAN –
Şimdi, efendim, biz, burada hukukî münakaşa yapmıyoruz. Bu,
yıllarca gelmiş geçmiş bir uygulamadır.
Buyurun Sayın
Dumankaya.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz,
İçtüzükte -tabiî, bunu siz de arz ettiniz- böyle bir tadilat yoktur; ama,
ben, bu soruları 19 uncu Dönemde aynı şekilde vermişim...
BAŞKAN – Efendim,
biraz önce söylediniz.
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – 19 uncu Dönemde verdim, yazılı olarak
verdim; bakanlar tarafından cevaplandırılmadı; seçime
gidilince kadük oldu. Bu TURBAN’la ilgili sorular, eğer o zaman
cevaplandırılsaydı, bugün, TURBAN’daki bu olaylar olmazdı.
Şimdi, yine, bu araştırma önergesi verilmeden önce bu sorular,
zaten yazılı olarak...
BAŞKAN –
Efendim, ben, onu kabul etmiyorum. Zaten, araştırma önergesi vermek
demek soruya engel değil. Zaten, biz, o uygulamayı kabul etmiyoruz.
Onun için, tamam, ben, arkadaşımızın...
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Tabiî, o bakımdan müdahalesi
yanlıştır.
BAŞKAN –
Şimdi, arkadaşımıza sizin cevap vermenize gerek yok. Ben
yeterli cevabı kendisine verdim; ama, siz bana avukatlık yapmak
istiyorsanız, size özel bir vekâletname verebilirim!..
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır. Ben, size bilgileri veriyorum.
BAŞKAN – Ama,
bilmiyorum; avukatlık sıfatınız varsa, bir vekâletname
verebilirim!..
HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) – Bu soruları, 19 uncu Dönemde vermiştim
Sayın Başkan; ama, mensubu olduğu parti cevap vermedi.
BAŞKAN –
Tabiî, tabiî!..
Ama, şimdi,
sizin mensup olduğunuz parti cevap verecek.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Ben, sizi kastetmiyorum Sayın Dumankaya;
durumu konuşuyorum.
BAŞKAN –
Sayın milletvekilleri, eğer, hakikaten, şu anda, hiçbir soruda
cevap verecek sayın bakan veya Başbakan yok. 162 tane sözlü soru
önergemiz vardır. Ben, şimdi, 1 saat içerisinde bu 162 soruyu da
okuyabilirim. Okuyup da “yok, yok” demektense, böyle hoş olmayan bir
görüntü yaratmaktansa, Sayın Genel Kurulun da izniyle, bu 162 tane soruyu
bu birleşimde okumuş kabul ediyorum.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Olur mu Sayın Başkan; zabıtlara geçecek.
İçtüzüğe aykırı.
BAŞKAN –
Efendim, ben, Yüce Genel Kurulun bilgisine sunuyorum; ama, itiraz etmezseniz de
memnun olurum; çünkü, aynı şeyleri defalarca tekrarlamaktan herhalde
sizler de hoşlanmazsınız.
(DSP sıralarından “Oylama yapın” sesleri)
Efendim, oylamayla
halledilecek bir husus değil; itiraz olmazsa öyle kabul ederiz; yoksa,
devam edelim.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Buyurun Sayın Asiltürk.
OĞUZHAN
ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın Başkan, eğer, okunmuş kabul
ederseniz, o düşmesiyle ilgili olarak, soru
cevaplandırılmamış olacak. Halbuki, onun yerine, ilgili
bakan bulunmadığı için, şimdiye kadar tatbik edilen bir
usuldür; grup başkanvekilleriyle istişare eder, birleşimi
kapatırsınız.
BAŞKAN – Ama,
şimdi, İçtüzük bize bu görevi veriyor Sayın Asiltürk. Bizim,
İçtüzükte bu değişikliği yapmamızın temel nedeni
neydi; sorular uzun süre cevaplandırılmıyor, işte gündemde
bunlar kabarıyor kabarıyor... Yazık, kâğıda da
yazık; işte, her gün matbaada git bunları bastır; Genel
Kurulda biraz da bunu önlemek için... Biraz da millî servet... Sorular zaten
cevaplandırılmıyor; yani, geçmiş hükümetlerde de gördük,
birikiyor birikiyor birikiyor, bir kitapçık haline geliyor, bir nevi,
millî servete de yazık; bu kadar çok sorunun gündemde yer alması,
kabarık olması; sürüyor sürüyor... Biliyorsunuz, yani, genel seçime
gittiğimiz zamanki soruların ulaştığı
miktarı biliyorsunuz. O itibarla, bugün bunu cevaplandırmasak bile,
bundan sonraki birleşimlerde de sayın bakanlarımızın
gelip de cevaplandıracağı konusunda çok fazla iyimser değilim.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – O
bakımdan, bu yolu tercih ederim; ama, arkadaşımızın
sorusu gündemde yazılı olarak kalacak ve her zaman için
cevaplandırma imkânı var. Yani, ben, sadece Genel Kurulun takdirine
bu konuyu arz ettim. Genel Kurulda bu konuda ciddî bir itiraz yoksa, okumaya
devam edeyim.
Buyurun Sayın
Doğan.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, konuşmalarınız
zabıtlara geçti; bu şekildeki sözlü soruların, buraya gelip
bakanlar ve başbakanlar tarafından
cevaplandırıldığı oturumları hep birlikte
yaşadık. Yani, şimdi siz, keenlemyekün diyorsunuz ki:
“İşte orada 160 tane soru var; ama, görüyorum ki, buraya ne
Başbakan ne de bakan gelip, bunları cevaplandırmayacak.” Böyle
bir yargıya varmanız Meclis Başkanı olarak
yanlıştır; bunu da zabıtlara geçirmek için...
BAŞKAN – Bu
birleşim için... Bu birleşim için...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim... Şimdi, bu bile bir şey...
BAŞKAN – Peki,
bir bakan getirin, bir tanesini cevaplandırsın efendim; o zaman
getirin...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Efendim, şimdi Sayın Başkan, size...
BAŞKAN – O
zaman okuyalım efendim, tartışma açmıyorum.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Şimdi, Sayın Başkan, size başka bir
şey hatırlatmak istiyorum. Eğer, Meclis Başkanı
olarak, burada, bu sözlü soruları cevaplandıracak bir bakan
görmüyorsanız, bu şekilde “ben bunları atladım, okumadan
kabul edin” demek yerine, grup başkanvekilleriyle görüşüp, Meclisi
tatil etmek sizin görevinizdir.
BAŞKAN –
Efendim, bugün Meclisi tatil etmeme gerek yok; çünkü, arkasından Meclis
araştırma önergeleri var. Bugünkü gündemimize göre...
Sayın
Doğan, bakın, bugünkü çalışma saatimiz saat 19.00’da
bitiyor. Saat 17.45; bizim, daha 1 saat 15 dakika çalışma süremiz
var.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, Meclis, bu konuya 1 saat
ayırmış. Sizin, Başkan olarak, bu gündemi
değiştirmeye hakkınız yok.
BAŞKAN –
Değerli arkadaşlarım, bakın, benim
davranışlarımda ve uygulamalarımda hiçbir hata yok; bu hata
nereden kaynaklanıyor; sorumluluk taşıyan insanların buraya
gelip, burada oturup, sorulara cevap vermemesinden kaynaklanıyor; var
mı başka bir şey?! Gelsin sayın bakanlar, otursunlar,
milletvekilinin sorusunu cevaplandırsınlar efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
Başkan olarak
bizi zor durumda bırakmanın anlamı var mı; yok. Sayın
bakan arkadaşlarımız gelmiyor. Ben de burada İçtüzüğü
uygulamak zorundayım.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – İçtüzük de bu işe 1 saat
ayırmıştır. “Bu 1 saati ben kullanmıyorum” demeye
hakkınız yok ki...
BAŞKAN –
Efendim? Nasıl?
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – 1 saati bunların görüşülmesine
ayırmış; bunu sizin değiştirmeye hakkınız
yok ki...
BAŞKAN –
Tamam, ben de okuyacağım o zaman.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Hayır, şu vardır: 1 saat okuyalım;
sonuna kadar okumanız lazım.
BAŞKAN –
Neyse, arkadaşlar, tartışmıyorum. Ben devam ediyorum.
Bizim,
Başkanlık olarak isteğimiz, kamuoyunda böyle bir Meclis
görüntüsünü vermemektir. Hiç olmazsa, her birleşimde üç tane, beş
tane bakan arkadaşımız gelsin, bu soruların üç beş
tanesini cevaplandırsın. Böylece bir zaman da geçer. Meclis
başkanvekili kürsüsünde oturan arkadaş “bakan yok;
ertelenmiştir”, “bakan yok; ertelenmiştir” şeklindeki bir
görüntü iyi değil.
BAŞKAN – 29
uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için ertelenmiştir.
BAŞKAN – 30
uncu sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için, ertelenmiştir.
BAŞKAN – 31
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Başbakandan
sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için, ertelenmiştir.
BAŞKAN – 32
nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Başbakandan sorusu vardır.
Soru,
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan olmadığı
için, ertelenmiştir.
BAŞKAN – 33
üncü sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in Başbakandan sorusu
vardır.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sorumu geri alıyorum.
BAŞKAN – 33
üncü sıradaki Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in sorusu, geri
alındığı için, gündemden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN – 34
üncü sırada, İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın Millî Savunma
Bakanından sorusu vardır.
Sayın Millî
Savunma Bakanımız burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
yazılı soruların Millî Savunma Bakanı Vefa Tanır
tarafından sözlü olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün
94 üncü maddesince, gereğini arz ederim.
Hakan Tartan
İzmir
1- 28 Aralık
1995 günü Midilli açıklarında denize çakılan Fantom
uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u arama
çalışmaları niçin bir hafta içinde
bırakılmıştır?
2- Arama
çalışmalarının kayıp bulununcaya kadar ya da kesin bir
delil elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiğine göre, böyle bir
bulguya ulaşılmış da kamuoyundan mı gizlenmiştir,
yoksa bu zorunluluk yerine getirilmemiş midir?
3-
Bolu-Kartalkaya’da çocuğuyla birlikte kaybolan bir Amerikalı albay
için Türkiye’nin gösterdiği hassasiyetin Amerika Birleşik Devletleri
tarafından da gösterilmesi ve arama çalışmalarına
yardımcı olması Bakanlığınızca istenmiş
midir?
4- Kazada,
uçağın modelinden veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan bir
neden rol oynamış mıdır?
BAŞKAN –
Sayın Bakan, buyurun efendim.
Süreniz 5
dakikadır.
MİLLÎ SAVUNMA
BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
İzmir
Milletvekili Hakan Tartan, bu sorusunu Sayın Vefa Tanır’dan
sormuş; ama, Millî Savunma Bakanlığı devam ettiğine
göre, cevabı biz vereceğiz.
İzmir
Milletvekili Hakan Tartan tarafından verilen soru önergesiyle, 28
Aralık 1995 tarihinde Midilli açıklarında denize çakılan
Fantom uçağı pilotlarından Teğmen Altuğ Karaburun’u
arama çalışmalarının safahatı ve kazaya neden olan hususlar
hakkında bilgi verilmesi istenilmektedir.
1- Türk Hava
Kuvvetlerine ait F-4 Fantom uçağının Midilli Adası
açıklarında denize düşmesi olayının hemen akabinde,
Türk Hava Kuvvetleri helikopter ve uçaklarla havadan, Deniz Kuvvetleri
çeşitli yüzer platformlarla denizden, Jandarma Genel
Komutanlığı birlikleri ise sahillerden olmak üzere, yoğun
bir arama çalışmasını sürdürmüşler ve bu arada,
silahlı kuvvetlerin teknik olarak tüm olanakları en üst düzeyde
hizmete tutulmuştur; ancak, kazanın açık denizde ve derin
sularda meydana gelmiş olması nedeniyle, arama
çalışmalarının şekil ve boyutunun teknik olarak
değiştirilmesi durumu ortaya çıkmış ve askerî arama
faaliyetleri daha bitirilmeden, yurtiçi ve yurtdışı sivil
kuruluş ve firmaların arama operasyonuna çağrılması
çalışmalarına başlanmıştır.
Aradan bir hafta
geçmesi sonunda, Teğmen Karaburun’un, o dönem arama yapılan
ortamlarda bulunma ihtimalinin çok zayıflaması ve Türk Silahlı
Kuvvetleri imkânlarıyla, aynı şekil ve boyutta daha fazla arama
faaliyetinin sürdürülmesinde bir başarı ihtimalinin
bulunmayacağı kanaatiyle, çalışmalar alt düzeye
indirilmiştir. Hâlâ, arama ve emare bulma çalışmaları,
kıyılardan sürdürülmektedir.
Bu arada, deniz
dibinde ve özellikle 200 metre derinliklerde de bir arama faaliyeti
başlatmak üzere, konusunda tecrübeli bir Hollanda araştırma
firmasıyla müşterek çalışmalar yapacak olan İsviçre
konuşlu Dilla Trading ile tüm teknik çalışmalar
tamamlanmış olup, kontrat çalışmaları bitirilmek
üzeredir. Firma, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurlarıyla
müşterek arama operasyonuna, meteorolojik şartlara bağlı
olarak, en kısa süre içerisinde başlayacaktır.
Teğmen
Karaburun’un arama çalışmalarının
bırakıldığı iddiaları gerçeği
yansıtmamaktadır; halen, kıyıdan aramalar devam etmekte
olup, derin deniz aramalarına ise -belirttiğimiz gibi-
başlanacaktır.
Arama
çalışmalarının kayıp bulununcaya ya da kesin bir delil
elde edilinceye kadar sürdürülmesi gerektiği ilkesine, bugüne kadar tam
olarak uyulmuş olup, uyulmaya da devam edilmektedir. Bu ilkelere uyma
zorunluluğunun yerine getirilmesi amacıyla, teknik bir operasyonun
gerçekleştirilmesi için, sivil ve yurtdışı kaynaklı
imkânların devreye sokulması çalışması
başlatılmıştır.
Hava Kuvvetleri
Komutanlığı tarafından, tüm gelişmeleri içeren
bilgiler, Teğmen Karaburun’un ailesi ve avukatına, günlük telefon
görüşmeleriyle aktarılarak, anında bilgi sahibi olmaları
sağlanmaktadır. Ayrıca, konu, basın bildirisiyle de
kamuoyuna duyurulmaktadır. Sürdürülen çalışmalarda, bugüne kadar
somut bir bulguya rastlanmadığı gibi, konu, kamuoyundan da
gizlenmemiştir.
Önergede konu
edilen arama çalışmalarına ilişkin olarak, bugüne kadar,
Amerika Birleşik Devletlerinden herhangi bir şekilde yardım
talebine ihtiyaç duyulmamıştır.
4- Dünya
havacılığında kullanılan tüm uçaklarda -yaşı
yönünden- “eski” diye bir tanım bulunmamaktadır. Uçakların
yaşına ve tipine bakılmaksızın, havacılık
standartlarına uygun olarak parçaları gerek zaman limitli ve gerek
emare limitli olmak üzere sürekli değiştirilmekte ve bakım
işlemleri periyodik olarak sürdürülmektedir. Özellikle Türk Hava
Kuvvetlerinde, bu konuda ulaşılan imkân ve kabiliyetler çeşitli
zamanlarda basın mensuplarına gösterilmekte olup, ulaşılan
başarı düzeyi NATO üyeleri içinde en ileri seviyede tutulur.
Türk Hava
Kuvvetlerinin kendi uçaklarının idame ve işletmesinde hiçbir
problem olmadığı gibi, bu konuda başka ülkelere de hizmet
verebilecek düzeyde bulunmaktadır.
Ayrıca, kazaya uğrayan ve önergede
eskidiği gündeme getirilen F-4 uçağı, günümüzde Amerika
Birleşik Devletleri dahil birçok NATO ve diğer ülke hava
kuvvetlerinde de yoğun olarak kullanılmaktadır. Söz konusu
kazada, uçağın modeli veya teknolojik eksikliklerinden kaynaklanan
bir neden bulunumamaktadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –
Pardon efendim, bir dakika, size ek süre vereyim; buyurun Sayın Bakan.
MİLLİ
SAVUNMA BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Devamla) – Kazanın meydana
geliş nedenine ilişkin olarak müşterek kanaat raporu
çalışmaları halen devam etmektedir.
Bilgilerinize arz
eder, saygılar sunarım. (ANAP, DYP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Hakan
Tartan’ın, yerinden bir itirazı veya önerisi var mı?.. Yok.
Soru
cevaplandırılmıştır.
BAŞKAN – 35
inci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 36
ncı sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 37
nci sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın,
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 38
inci sırada, Ankara Milletvekili Cemil Çiçek’in, Başbakandan sorusu
vardır.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK ( Ankara) – Soruyu geri alıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Sayın Cemil Çiçek sorusunu geri almıştır, böylece soru
düşmüştür.
BAŞKAN – 39 uncu sırada,
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın Sayın Başbakandan
sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan...Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 40
ıncı sırada, Niğde Milletvekili Mehmet Salih
Katırcıoğlu’nun Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 41
inci sırada, İstanbul milletvekili Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 42
nci sırada, Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 43
üncü sırada, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 44
üncü sırada, Çorum Milletvekili Hasan Çağlayan’ın Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 45
inci sırada, İstanbul milletvekili Mehmet Ali Şahin’in
Sayın Başbakandan sorusu vardır.
Sayın
Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan,
BAŞKAN
– Sayın Doğan, yeni tartışmalara girmeyelim.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Yeni
tartışmalar değil Sayın Başkan.
Burada yeni bir
İçtüzük uygulaması sözkonusudur ve şimdi enteresan bir durumla
karşılaştık: Sayın Bakan, milletvekili
sıfatıyla, bakana, hükümete bir sual soruyor; şimdi ise kendisi
Hükümettedir; yani suali soranla, sorulan şahıs aynı
kişidir.
Şimdi siz
burada,
BAŞKAN – Geçti
ama efendim onun zamanı?
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Hayır efendim, geçsin, ama bir içtihat
oluşuyor.
Sayın Çiçek,
soru önergesini geri aldığı için, düşüyor; halbuki yeni bir
içtihat oluşuyor, oysa burada otomatik olarak sorunun düşmesi
lazım. Yani Sayın Bakan, soru önergesini verdikten sonra, Bakanlar
Kurulunun bir üyesi olduğu zaman, artık bu soru önergesinin bu
kürsüde yer almaması lazım.
KAHRAMAN EMMİOĞLU
(Gaziantep) – Nerede yazıyor bu?
BAŞKAN
– Ben cevap vereceğim efendim, rica ediyorum; bana soruyorlar.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Kanaatimi ifade etmek istiyorum: Burada, otomatikman
soru soranla, soruya cevap verecek kişinin sıfatı
birleştiği için, burada Bakanın “Bu sualimi geri alıyorum”
şeklindeki açıklamasını Başkanlığa iletmeden
önce, otomatikman bu sualin düşmesi lazım. Böyle bir uygulama mı
olacaktır, yoksa hakikaten, illa ki, Sayın Çiçek buraya gelip,
burada, bunu geri alıyorum mu diyecektir? Niçin geri alıyor
Sayın Bakan; çünkü, diyor ki: “Milletvekili sıfatım
dolayısıyla bunu sordum. Şimdi soru sorduğum
makamdayım; makam birleştiği için geri alıyorum.”
Aslında, makam birleştiği için, bunun otomatikman düşmesi
lazım ve bunun da bu gündemde yer almaması lazım. Böyle bir
içtihadın teşekkül etmesi, bu Parlamentonun rasyonalizasyonu; yani,
verimli çalışması bakımından da doğrudur; çünkü,
Sayın Çiçek, artık, şimdi Bakandır.
BAŞKAN –
Efendim, fikrinizi anladım...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Bir dakika arz edeyim efendim.
BAŞKAN – Evet.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Kendisi Bakandır, kendisi, sualini cevaplayabilecek
bir mevkidedir, Bakanlar Kurulunun bir üyesidir. Bu itibarla, Meclis
Başkanlığına “bu sualimi geri alıyorum” şeklinde
bir beyanda bulunması, “geri çektim” şeklinde bir içtihadın
oluşması, bana göre doğru değildir.
BAŞKAN – Peki,
teşekkür ederim.
Sayın
Doğan, bir defa, bakan olan kişinin milletvekilliği
sıfatı var...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Olsun efendim.
BAŞKAN – ...dolayısıyla,
soru sorma hakkı var.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Tamam efendim...
BAŞKAN – Soru
sorulduktan sonra, o soru kamuoyuna mal oluyor; yani, orada, sadece
bakanın, o soruyu soran ilgili kişinin bilgi sahibi olması
yeterli olmuyor. Dolayısıyla, sözlü olduğu için de, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde sözlü soru olan konu hakkında kamuoyunun da
bilgisinin olmasında yarar var; yani, yalnız ilgili soru sahibiyle
ilgili bakan arasında geçen bir olay değil. Bence, böyle bir uygulama
yapmak, Başkanlık Divanı için olanaksız; çünkü, soru, ya
soru sahibinin geri alması veyahut da cevaplandırılması
suretiyle düşer. Yoksa, soru soran kişinin bakan olması veya
Başbakan olması, o sorunun düşmesi sonucunu doğuracak bir
olay değildir ve kaldı ki, burada, soru sorulan konuda, sadece
milletvekilinin bilgi sahibi olması değil, tüm kamuoyunun da bilgi
sahibi olmasında yarar var.
Buyurun Sayın
Bakan.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Sayın Başkan, benim soruyu geri
alış nedenim şudur: Malum, bir soruyu sormaktan maksat, o konuda
bilgi sahibi olmaktır.
BAŞKAN – Evet.
DEVLET BAKANI
CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Ben, şimdi Hükümet üyesi olmam hasabiyle,
sorduğum soruyla ilgili olarak zaten bilgi sahibi oldum. Zaten, birinci
sorumla ilgili olarak da, o konunun sevk ve idaresi benim
sorumluluğumdadır. Dolayısıyla, bilgi sahibi olunca burada
tekrar...
BAŞKAN – Ama,
keşke, Bakan olunca da o soruyu
kendiniz yazılı olarak Başkanlığa müracaat
etseydiniz, o soruyu geriye alsaydınız; çünkü, siz, soruyu
yazılı olarak geriye almadıktan sonra,
Başkanlığın bunu resen geriye alması veya
düşmüş olarak kabul etmesi mümkün değil.
Kaldı ki, bana
göre, bir soru sorulduktan sonra o soru hakkında kamuoyunun da bilgi
sahibi olmasında yarar var. Yani, yalnız ...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Sayın Başkan, bu, yazılı soruya
dönse, ilgili bir bakan, bana bir milletvekili olarak yazılı soruda
cevabı ismen verir. Yani, bu yazılı soruda kamuoyunun bilgi
sahibi olması gibi bir gerekçeye katılmak mümkün değil.
BAŞKAN –
Sayın Doğan, yazılı soru olsa, belki dediğiniz
doğru da; sözlü sorunun amacı, gündeme giriyor ve kamuoyunun bu
konuda bilgisi oluyor.
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – Efendim, bu gündeme gelmiş zaten, burada sorunun
başlangıcı var.
BAŞKAN –
Hayır, bir de bu sorunun cevabı sözlü olsa Genel Kurulda dile
getiriliyor; ayrıca, yazılı da olduğu zaman, hem
milletvekiline bildiriliyor, hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi
tutanağına iliştiriliyor. Yani, yazılı sorunun
cevabını alan milletvekillerimizin çoğu bu konuyu basına da
intikal ettiriyorlar ki, bu konu böyledir deniliyor. Bunu hepimiz biliyoruz. O
bakımdan, yani isterseniz, fuzuli tartışmalar yapmayalım,
biz işimize devam edelim.
BAŞKAN – 46 ncı sırada,
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan
sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak
Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurulda Salonunda
olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 47 nci sırada Nevşehir
Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Başbakandan sorusu
vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul Salonunda
olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 48 inci sırada İzmir
Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul
Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 49 uncu sırada, İzmir
Milletvekili Hakan Tartan’ın, Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan Genel Kurul
Salonunda olmadığı için soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 50 nci sırada,
Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir Aksu’nun, Başbakandan sorusu
vardır.
Evet, yani, kendisi
düşünüp sorusunu almadıktan sonra bizim başka...
ABDULLAH AYKON
DOĞAN (Isparta) – İşte, şimdi düşsün artık;
kendisi Bakanlar Kurulundadır. Meclisin bunu cevaplandırması
gibi bir görevi yoktur. (RP sıralarından “Sayın Başkan,
sorular için bir saat ayıracaktınız” sesleri)
BAŞKAN – Efendim 17.10’da başladık, 18.10’da
da keseceğim.
Sayın
Doğan, o, bizim takdirimizde değil.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
BAŞKAN – 51
inci sırada, Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan’ın, Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 52
nci sırada, Eskişehir Milletvekili Hanifi Demirkol’un, Sayın
Maliye Bakanından sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Maliye Bakanı?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 53
üncü sırada, İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, Sayın
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 54,
55, 56, 57, 58, 59 ve 60 ıncı sıralarda, Elazığ
Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un, Sayın Başbakandan soruları
vardır.
Soruları
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Sorular ertelenmiştir.
BAŞKAN – 61
inci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Başbakandan bir başka konuda
sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?.. Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 62
nci sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un başka
bir konuda Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.
Soru
ertelenmiştir.
BAŞKAN – 63
üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Başbakandan bir başka konuda sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan? Yok.
Soru
ertelenmiştir.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Sayın Başkan, konuyu niye okumuyorsunuz?
BAŞKAN –
Efendim, uzun uzun okumayalım.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya)
– Canlı yayın yapılıyor Sayın Başkan.
BAŞKAN –
Efendim, gündem önünüzde, gündemi okuyun, hangi soruların sorulduğunu
size söylüyor, orada var.
Sayın
arkadaşlar, önemli olan, burada, tasarrufa riayet etmek, ben, onu
okuduğum zaman, bu soruların yarısını okumuş
olurum.
İSMAİL
KAHRAMAN (İstanbul) – O zaman numaralarını söyleyiniz.
BAŞKAN –
Numaralarını söylüyoruz; 63 üncü sıradaki sorunun ne olduğu
belli, gündem var önünüzde.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Canlı yayın yapılıyor, millet seyrediyor.
BAŞKAN – Efendim,
biz, burada, canlı yayın için çalışmıyoruz.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Hangi konuyu tartışıyoruz, gündeme hangi konu
gelmiş, bunun anlaşılması lazım. Konu
anlaşılırsa ne olur?
BAŞKAN –
Efendim, burada, bu soru cevaplandırıldığı zaman,
hangi konuda olduğu anlaşılacak.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Ama, belki üç defa okunduğu zaman soru düşecek Sayın
Başkan.
BAŞKAN –
Sayın Ünaldı, geçmişteki uygulamalarımız böyle, illâ,
burada her şeyde konuşmak için ortaya çıkmamak lazım;
gündem, bütün milletvekillerinin önünde var, hangi konuda soru sorulduğu
orada var.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Hayır efendim, konuşmak için değil, bundan
sonrası için usul oluşturuyorsunuz.
BAŞKAN –
Efendim, bu usulü ben oluşturmuyorum, herkes oluşturmuş.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Yeni bir Tüzük uygulamamız var; üç defa okunduğu zaman bu
sorular düşecek.
BAŞKAN –
Neyse, sizi rahatlatacaksa, tatmin edecekse, bundan sonra orayı da
okuyayım.
MUSTAFA ÜNALDI
(Konya) – Rahatlatma değil, anlaşılır olmak önemli.
BAŞKAN – 64
üncü sırada Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un
Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu
cevaplandıracak Sayın Başbakan veya ilgili Bakan?..Yok.
Soru
ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylece, sözlü sorular için ayrılmış olan 1
saatlik süreyi doldurmuş bulunuyoruz.
Gündemin “Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler” kısmına geçiyoruz.
BAŞKAN – 1
inci sıradaki, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 38
arkadaşının, zorunlu tasarruf kesintilerinin
değerlendirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesini
yapacağız.
Daha önce Hükümet
bulunmadığı için, şimdi Hükümeti aramaya gerek yok.
Şimdi,
isterlerse, önerge sahiplerine veya gruplara söz vereceğim...
Evet,
anlaşıldığına göre, gruplar bugün çalışmak
istemiyorlar; aslında, çalışma saatimiz de dolmak üzere;
ayrıca, bu öngörüşmeyi bir birleşim içerisinde bitirememe durumu
da var.
Bu konuda
sayın grup başkanvekillerinin isteklerini almak istiyorum?.. (DYP
sıralarından “Erteleyelim Sayın Başkan” sesleri)
Erteleyelim
diyorsunuz...
Peki, bütün grup
başkanvekillerinin de bir itirazı olmadığına göre,
çalışma süremizin de bitmesine...
HASAN
HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Sayın Başkan, evvela
önergeyi veren arkadaştan başlasın.
BAŞKAN –
Efendim, o arkadaşlardan da ses yok. Ben, Başkanvekili olarak biraz
yukarıdan baktığım için, herkesin gözünü okuyabiliyorum,
yani çalışmama isteklerini de anlıyorum; bu kadarcık
kerametimiz olsun canım...
REFİK ARAS
(İstanbul) – Sayın Başkan, tatilden yeni döndük, biraz
çalışalım.
BAŞKAN –
Efendim, daha önce de söyledim, siz gelin, gün 24 saat, ben 25 saat
çalışabilirim, benim için fark etmez...
REFİK ARAS
(İstanbul) – Biraz çalışsak iyi olur.
BAŞKAN –
Çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kalması ve
gündemin 1 inci sırasındaki Meclis araştırması
önergesinin görüşülmesi hususunda grup sözcülerinin de
hazırlıklı bulunmamaları nedeniyle, daha önce alınan
karar gereğince sözlü sorular, kanun tasarı ve teklifleriyle, Meclis
soruşturma önergelerini görüşmek için, 5 Haziran 1996 Çarşamba
günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.10