DÖNEM : 20 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
58 inci Birleşim
5 . 6 . 1996 Perşembe
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – YOKLAMA
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – İstanbul Milletvekili H. Hüsamettin Özkan ve 14
arkadaşının, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in,
yurtiçi gezilerinde kullandığı yabancı hava siciline
kayıtlı uçağın kullanımının Siyasi Partiler
ve Türk Sivil Havacılık Kanunları karşısındaki
durumunun belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/79)
V. – ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. – Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü
soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma Kurulu
Önerisi
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62
arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15
inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/4)
2. – Aydın Milletvekili Ali
Rıza Gönül ve 56 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka
aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı
Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele
Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski bakan
ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/5)
VII. – SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit’in, Denizli Milletvekili
Mustafa Kemal Akyurt’un konuşmasında, şahsına yönelik
yanlış anlamlara meydan verebilecek ifadeler bulunması nedeniyle
konuşması
2. – İstanbul Milletvekili Korkut Özal’ın, Denizli
Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VIII. – KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in 4.7.1934 Tarih ve 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu
Raporu (2/64) (S. Sayısı : 15)
2. – Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke
Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen
Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/298) (S. Sayısı :
16)
3. – Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi İnceöz ve 22
Arkadaşının, Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanun Teklifi ve Tütün ve Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair 9.1.1991 Tarih ve 3694 Sayılı
Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi
ve Adalet Komisyonu Raporu (2/70, 1/5) (S. Sayısı : 17)
4. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek
Şehrinde Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi
Kurulmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri komisyonları
raporları (1/290) (S. Sayısı : 18)
5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova Cumhuriyeti Arasında Dostluk
ve İşbirliği Antlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/325) (S. Sayısı : 19)
6. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile Erzurum Milletvekili
İsmail Köse ve 18 Arkadaşının Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Ek Maddeler
Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun
Tasarısı; İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı ile Bursa
Milletvekili Turhan Tayan’ın Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı Mahiyetteki Kanun
Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı Mahiyetteki Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve
Bütçe komisyonları raporları (2/198, 2/202, 1/415; 2/112, 2/199,
1/422, 2/200, 1/391)(S. Sayısı : 20)
7. – Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin
Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/309)(S. Sayısı : 21)
IX. – SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın,
dağılımındaki dengesizliğe ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı
cevabı (7/482)
2. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
yap-işlet-devret modeliyle hangi şirket ve kuruluşlara, hangi
şartlarla proje tahsis edildiğine ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı
cevabı (7/558)
3. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
Türkiye Taş Kurumu Amasra ve Armutçuk Müessese ve Maden Ocaklarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/566)
4. – İstanbul Milletvekili Mehmet Tahir Köse’nin,
İstanbul-Tuzla Deresinin ıslahına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı
(7/586)
5. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, tutuklu
bulunan bazı öğrencilerin tedavilerinin önlendiği iddiasına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın
yazılı cevabı (7/588)
6. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, kamu
kesiminde çalışan işçilerin ikramiyelerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı
cevabı (7/630)
7. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya eski Hükümet
Konağının adliye binasına dönüştürülmesine
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın
yazılı cevabı (7/688)
8. – Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya elektrik
şebekesinin yenilenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/691)
9. – Konya Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Konya Ticaret Mahkemesi
Başkan ve üyelerinin atamalarının neden
yapılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/719)
10. – Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, yurt
dışından ithal edilen tıbbî malzeme-ekipman ve ilaç tutarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı
cevabı (7/724)
11. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’a bağlı
bazı ilçe ve köylerin telefon ve santral ihtiyacına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun yazılı
cevabı (7/730)
I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
Konya Milletvekili Veysel Candan, Et ve Balık Kurumu
müesseselerinin özelleştirme öncesi ve sonrası durumuna,
Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli, kamu
çalışmalarının sorunlarına,
Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan da, Gökova Termik
Santralına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma
yaptılar.
Avusturya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan Başbakan A. Mesut
Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin,
Polonya ve Bosna-Hersek’e gidecek olan, Devlet Bakanı Ali Talip
Özdemir’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Abdülkadir Aksu’nun,
Bosna-Hersek’e gidecek olan;
Devlet Bakanı İmren Aykut’a, dönüşüne kadar, Millî
Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun,
Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’a, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı Rüşdü Saracoglu’nun,
Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Millî Savunma
Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’ya, dönüşüne kadar, İçişleri
Bakanı Ülkü Güney’in,
Finlandiya’ya gidecek olan Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in,
Azerbaycan Cumhuriyetine gidecek olan Devlet Bakanı Yaman
Törüner’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in,
Kanada ve Almanya’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı
Emre Gönensay’a, dönüşüne kadar, Millî Eğitim Bakanı Turhan
Tayan’ın,
İtalya’ya gidecek olan Orman Bakanı Nevzat Ercan’a,
dönüşüne kadar, Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın,
Belçika’ya gidecek olan;
Başbakan A. Mesut Yılmaz’a, dönüşüne kadar, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nahit Menteşe’nin,
Devlet Bakanı Rüşdü Saracoğlu’na, dönüşüne kadar,
Maliye Bakanı Lutfullah Kayalar’ın,
Vekâlet etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin
Cumhurbaşkanlığı;
Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri
Konferansı HABİTAT II Global Parlamenterler Forumuna katılacak
olan TBMM heyetine Refah Partisini temsilen katılacak olan Kayseri
Milletvekili Abdullah Gül’ün yerine İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem’in
katılacağına,
Kuveyt Parlamentosunun daveti üzerine TBMM’yi temsilen Kuveyt’e gidecek
olan 6 kişilik Parlamento heyetine,
Fas Parlamentosunun vaki daveti üzerine TBMM’yi temsilen Fas’a gidecek
olan 6 kişilik Parlamento heyetine,
İlişkin Başkanlık;
Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
TBMM’de, Türkiye-Almanya Parlamentolararası Dostluk Grubunun
Kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57
arkadaşının, Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin
Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği
krediler ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına
karşın gerekli işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A.
Mesut Yılmaz hakkında (9/16),
Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61
arkadaşının, partisine oy kazandırmak amacıyla Çay
İşletmeleri Genel Müdürlüğü yöneticilerine verdiği
talimatlar neticesinde Çay-Kur’u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili
hükümlerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz
hakkında (9/7),
İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 60
arkadaşının, Başbakanlık Örtülü ödeneğinin
kamuoyuna yansıyan miktarının, Muhasebei Umumiye Kanununun 77
nci maddesine aykırı olarak harcamak suretiyle devleti zarara
uğratarak görevine kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin Türk
Ceza Kanununun 240 ve diğer ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla
eski Başbakan Tansu Çiller ve eski Maliye Bakanı İsmet Attila
hakkında (9/8),
Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 61
arkadaşının, bakan ve başbakan olarak görev
yaptığı yıllarda kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun ilgili maddelerine
uyduğu iddiasıyla Başbakan A. Mesut Yılmaz hakkında
(9/9),
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergeleri okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en geç bir ay
içinde olmak üzere, görüşme gününün, Danışma Kurulunca tespit
edilerek Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.
İzmir Milletvekili Hakan Tartan ve 16 arkadaşının,
ülke çıkarlarına uygun bir enerji politikasının
belirlenmesi (10/77),
Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner ve 14 arkadaşının,
hayvancılık sektörünün sorunlarının ve uygulanan
yanlış politikaların araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi (10/78),
Amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmelerin,
sırasında yapılacağı açıklandı.
26.4.1996 tarihinde Başkanlığa sunulan ve Genel Kurulun
7.5.1996 tarihli 48 inci Birleşiminde okunmuş bulunan eski
Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı konusundaki (9/4) esas
numaralı soruşturma önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak
İşler” kısmının birinci sırasında yer
alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma
açılım açılmaması hususundaki görüşmelerin, Genel
Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin Danışma Kurulu Önerisi ile,
8.5.1996 tarihli Genel Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel
Kurulun aynı tarihli 49 uncu Birleşiminde okunmuş bulunan eski
Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın mal
varlığı konusundaki (9/5) esas numaralı Meclis soruşturma
önergesinin, gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler”
kısmının ikinci sırasında yer alması ve
Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince, soruşturma
açılıp açılmayacağı hususundaki görüşmelerin,
Genel Kurulun 5 Haziran 1995 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin DYP Grubu
önerisi,
Kabul edildi.
Adalet Komisyonunda açık bulunan ve DYP Grubuna düşen
üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Niğde Milletvekili Ergun Özkan,
Anayasa Komisyonunda açık bulunan ve DYP Grubuna düşen
üyeliğe, Grubunca aday gösterilen İzmir Milletvekili Hasan
Denizkurdu,
Seçildiler.
Başkanlıkça;
Üye seçimi tamamlanan (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturma
Komisyonu ile (9/2) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonlarının,
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak için
toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuruda,
İçtüzük değişikliğinden sonra sözlü soruların
görüşülmesinde uygulanacak usule ilişkin açıklamada,
Bulunuldu.
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın;
1 inci sırada bulunan
(6/58),
2 nci sırada bulunan (6/1),
3 üncü sırada bulunan
(6/2),
7 nci sırada bulunan
(6/65),
8 inci sırada bulunan
(6/66),
9 uncu sırada bulunan
(6/67),
10 uncu sırada bulunan (6/68),
11 inci sırada bulunan (6/69),
12 nci sırada bulunan (6/70),
13 üncü sırada bulunan (6/71),
14 üncü sırada bulunan (6/72),
15 inci sırada bulunan (6/73),
16 ncı sırada bulunan (6/74),
17 nci sırada bulunan (6/75),
18 inci sırada bulunan (6/76),
19 uncu sırada bulunan (6/77),
20 nci sırada bulunan (6/78),
21 inci sırada bulunan (6/79),
22 nci sırada bulunan (6/80),
23 üncü sırada bulunan (6/81),
24 üncü sırada bulunan (6/82),
25 inci sırada bulunan (6/83),
26 ncı sırada bulunan (6/84),
27 nci sırada bulunan (6/85),
28 inci sırada bulunan (6/86),
29 uncu sırada bulunan (6/87),
30 uncu sırada bulunan (6/88),
31 inci sırada bulunan (6/89),
32 nci sırada bulunan (6/90),
35 inci sırada bulunan (6/92),
36 ncı sırada bulunan (6/94),
37 nci sırada bulunan (6/95),
39 uncu sırada bulunan (6/98),
41 inci sırada bulunan (6/101),
43 üncü sırada bulunan (6/103),
4 üncü sırada bulunan, İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın (6/60),
5 inci sırada bulunan, Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in
(6/63),
6 ncı sırada bulunan, Sıvas Milletvekili Mahmut
Işık’ın (6/64),
40 ıncı sırada bulunan, Niğde Milletvekili Mehmet
Salih Katırcıoğlu’nun (6/99),
42 nci sırada bulunan, Afyon Milletvekili Halil İbrahim
Özsoy’un (6/102),
44 üncü sırada bulunan, Çorum Milletvekili Hasan
Çağlayan’ın (6/104),
45 inci sırada bulunan, İstanbul Milletvekili Ali
Şahin’in (6/5),
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın:
46 ncı sırada bulunan (6/150),
47 nci sırada bulunan (6/151),
İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın :
48 inci sırada bulunan (6/152),
49 uncu sırada bulunan (6/153),
50 nci sırada bulunan, Diyarbakır Milletvekili Abdülkadir
Aksu’nun (6/108),
51 inci sırada bulunan, Yalova Milletvekili Yaşar
Okuyan’ın (6/109),
52 nci sırada bulunan, Eskişehir Milletvekili Hanefi
Demirkol’un (6/129),
53 üncü sırada bulunan, İzmir Milletvekili Atilla
Mutman’ın (6/7),
Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç’un :
54 üncü sırada bulunan (6/154),
55 inci sırada bulunan (6/155),
56 ncı sırada bulunan (6/156),
57 nci sırada bulunan (6/157),
58 inci sırada bulunan (6/158),
59 uncu sırada bulunan (6/159),
60 ıncı sırada bulunan (6/160),
61 inci sırada bulunan (6/161),
62 nci sırada bulunan (6/162),
63 üncü sırada bulunan (6/163),
64 üncü sırada bulunan (6/164),
Esas numaralı sözlü soruları, ilgili bakanlar Genel Kurulda
hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
34 üncü sırada bulunan, İzmir Milletvekili Hakan
Tartan’ın, Midilli açıklarında düşen fantom
uçağının pilotunu arama çalışmalarının erken
durdurulduğu iddiasına ilişkin sözlü sorusuna (6/3) Millî
Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu cevap verdi.
33 üncü sırada bulunan (6/91) ve 38 inci sırada bulunan (6/97)
numaralı soruların, soru sahibi tarafından geri
alındığı için, gündemden
çıkarıldığı açıklandı.
5 Haziran 1995 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere,
birleşime 18.10’da son verildi.
Kamer Genç
Başkanvekili
Ali
Günaydın Ünal
Yaşar
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Konya Gaziantep
II. – GELEN KÂĞITLAR
5 . 6 . 1996
ÇARŞAMBA
Sözlü Soru Önergeleri
1. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinin spor kompleksi ve kapalı
spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/202)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
2. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’ya bir atletizm pisti yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/203)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
3. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Taşlıçay İlçesinde
kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/204)(Başkanlığa geliş tarihi :
30.5.1996)
4. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine bağlı
bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)(Başkanlığa
geliş tarihi : 30.5.1996)
5. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş
öğretmeni ihtiyacına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/206)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
6. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinde yapımı
devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/207)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
7. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı-Hamur-Köşk ve Tükenmez köyleri
arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)(Başkanlığa
geliş tarihi : 30.5.1996)
8. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki sağlık
merkezine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)(Başkanlığa
geliş tarihi : 30.5.1996)
9. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Merkez
Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı
ihtiyacına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/210)(Başkanlığa
geliş tarihi : 30.5.1996)
10. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Sağlık kuruluşlarında, Sağlık
Meslek Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/211)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
11. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Taşlıçay İlçesindeki
hastane ve lojman inşaatına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/212)(Başkanlığa
geliş tarihi : 30.5.1996)
12. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı-Hamur-Sarıbuğday ve Kılıç
köyleri arasındaki sulama kanalına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/213)(Başkanlığa
geliş tarihi : 30.5.1996)
13. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü
soru önergesi (6/214)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
14. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi geliştirmeye yönelik program ve
projelere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/215)(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
15. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı Yatılı Bölge Kur’an Kursunun müdür ve
öğretmen ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/216)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996)
16. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın, bazı köylerine cami ve minare
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/217)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996)
17. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine Kur’an Kursu
açılmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/218)(Başkanlığa
geliş tarihi : 31.5.1996)
18. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı-Patnos’da Büyük Klima İstasyon
Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/219)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996)
19. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı-Eleşkirt Meteoroloji İstasyonunun ne zaman
açılacağına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/220)(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996)
20. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı-Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu
kurulmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/221)(Başkanlığa
geliş tarihi : 31.5.1996)
21. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/222)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996)
22. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı-Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/223)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996)
23. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı-Hamur İlçesi Ceylanlı
Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı
sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/224)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996)
24. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik
kesintilerine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/225)(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996)
Yazılı Soru Önergeleri
1. – Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi
Hatipoğlu’nun, Diyarbakır-Güngüş İlçesi ve Adıyaman -
Gerger İlçesini bağlayan asma köprünün ne zaman
yapılacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/909)
(Başkanlığa geliş tarihi : 28.5.1996)
2. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın, Karaman
Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü tarafından yapılan mucur
ihaleleri hakkındaki iddialara ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/910) (Başkanlığa geliş
tarihi : 28.5.1996)
3. – Ankara Milletvekili Ali Dinçer’in, bir
şahsın akibetine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/911) (Başkanlığa geliş
tarihi : 29.5.1996)
4. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesi Yukarı Gözlüce
Sağlık Ocağı’nın sağlık personeli
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/912) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
5. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın,
Avrupa Birliğinin Türkiye’ye yapacağı malî yardımlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/913)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
6. – Karaman Milletvekili Zeki Ünal’ın GAP
projesine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/914) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
7. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin,
Sıvas İline bağlı ilçelerin yollarına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/915)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
8. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin,
Sıvas’ın bazı köylerinin sulama kanallarının
yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/916) (Başkanlığa geliş
tarihi : 30.5.1996)
9. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin,
Sıvas Kalkınma Projesine İlişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/917)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.5.1996)
10. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin,
Sıvas’ın bazı ilçelerinin kütüphane ve kültür sitesi
ihtiyacına ilişkin Kültür
Bakanından yazılı soru önergesi (7/918) (Başkanlığa
geliş tarihi : 30.5.1996)
11. – Sıvas Milletvekili Musa Demirci’nin,
Sıvas’ın bazı ilçe ve köylerinin hastane, sağlık
ocağı, sağlık evi ile personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/919) (Başkanlığa geliş
tarihi : 30.5.1996)
12. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, İstanbul TEM otoyoluna ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/920)
(Başkanlığa geliş tarihi : 31.5.1996)
13. – İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, yurt dışı atamalarında gözönünde bulundurulan
kıstaslara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/921) (Başkanlığa geliş
tarihi : 31.5.1996)
Meclis Araştırması Önergesi
1. – İstanbul Milletvekili H. Hüsamettin Özkan ve
14 arkadaşının, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in yurt
içi gezilerinde kullandığı yabancı hava siciline
kayıtlı uçağın kullanımının Siyasî Partiler
ve Türk Sivil Havacılık kanunları karşısındaki
durumunun belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)
(Başkanlığa geliş tarihi : 3.6.1996)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ali
GÜNAYDIN (Konya)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58 inci
Birleşimini açıyorum.
III. – YOKLAMA
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama
yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda
bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ediyorum.
(Gaziantep Milletvekili Mustafa Rüştü Taşar'a
kadar yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır; çalışmalarımıza
başlıyoruz.
Bugün, gündemimiz yoğun olduğu için,
gündemdışı söz vermedim.
Gündemin "Başkanlığın Genel
Kurula Sunuşları" bölümüne geçiyoruz.
IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – İstanbul Milletvekili H.
Hüsamettin Özkan ve 14 arkadaşının, DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller’in, yurtiçi gezilerinde kullandığı yabancı
hava siciline kayıtlı uçağın kullanımının
Siyasi Partiler ve Türk Sivil Havacılık Kanunları
karşısındaki durumunun belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/79) (1)
BAŞKAN – Bir Meclis araştırma önergesi
vardır; önergenin aslı 500 kelimeden fazla olduğu için özetini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
DYP Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller'in
yurtiçi gezilerinde kullandığı yabancı hava siciline
kayıtlı yabancı uçağın kullanımının,
Siyasî Partiler ve Türk Sivil Havacılık Kanunlarının
karşısındaki durumunun belirlenmesi için, Anayasanın 98
inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılması hususunu arz ve teklif ederiz.
Hasan Hüsamettin Özkan (İstanbul)
Hikmet Uluğbay (Ankara)
Mümtaz Soysal (Zonguldak)
Tahsin Boray Baycık (Zonguldak)
Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)
M. Hadi Dilekçi (Kastamonu)
Ahmet Piriştina (İzmir)
Tuncay Karaytuğ (Adana)
Şükrü Sina Gürel (İzmir)
Nami Çağan (İstanbul)
Zekeriya Temizel (İstanbul)
Gökhan Çapoğlu (Ankara)
Hikmet Sami Türk (Trabzon)
M. İstemihan Talay (İçel)
Bülent Tanla (İstanbul)
Gerekçe:
Yazılı ve görsel basının 30
Mayıs 1996 gününden sonraki yayınlarında, Doğru Yol Partisi
Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller'in, yabancı bir ülkenin
uçak siciline kayıtlı bir uçağı yurtiçi gezilerinde
kullandığı haberlerine yer verilmektedir. Aynı haberlerde,
bir özel havayolu şirketince deneme amacıyla kiralanan bu
uçağın, DYP Genel Başkanının kullanımına
önce bedelsiz olarak tahsis edildiği haberi, daha sonra da
kiralandığı ve kira bedelinin de örtülü ödenekten
karşılandığı iddiaları
yayımlanmıştır.
Her gün yeni boyutlar kazanan bu olayla ilgili olarak
henüz belgelenmemiş iddiaları bir tarafa bırakarak, şu ana
kadar özel havayolu şirketince açıklanan ve DYP Genel
Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller tarafından da reddedilmeyen
gerçekleri şu noktalar etrafında toplamak mümkündür.
1. Söz konusu uçağın, yabancı ülke
sicilinde, yabancı bir şirket adına kayıtlı
olduğu
2. Uçağın, DYP Genel Başkanı
tarafından, 1 Nisan-1 Haziran 1996 tarihleri arasında 25 saat süreyle
yurtiçi gezilerinde kullanıldığı ve
3. Uçağın kullanımı için Türk özel
uçak şirketince bir bedel alınmadığı.
Basında yer alan ve taraflarca reddedilmeyen bu
bilgilerin ortaya çıkardığı hukukî durumun
sağlıklı bir değerlendirmesini yapabilmek için, 2820
sayılı Siyasî Partiler ve 2920 sayılı Türk Sivil
Havacılık Kanunlarının bazı maddelerini
anımsamakta yarar vardır.
Siyasî Partiler Kanununun 68 inci maddesine göre,
siyasî partiler, bir yıl içerisinde, gerçek ve tüzelkişilerin her
birinden 50 milyon liradan fazla aynî veya nakdî bağış kabul
edemezler; bu bağışların da makbuz
karşılığı yapılması zorunluluğu
vardır. Yine aynı maddeye göre, siyasî partilerin, yabancı
devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, yabancı uyruklu
kişilerle, yabancı ülkelerdeki dernek, grup veya kurumlardan herhangi
bir surette, aynî veya nakdî yardım veya bağış
alamayacakları hükme bağlanmıştır. Kanuna
aykırı olarak bağış yapılması ve
alınması da aynı Kanun 117 nci maddesiyle hapis cezasına
konudur.
DYP Genel Başkanının kullanımına
verilen yabancı sicile kayıtlı uçak için bir bedel ödenmedi ise,
uçağı kiralayan Türk özel havayolu şirketi, Doğru Yol
Partisine, Siyasî Partiler Kanunun 68 inci maddesine aykırı biçimde,
50 milyon lirayı aşan boyutta aynî bir bağışta
bulunmuştur; DYP de bu bağışı kabul etmekle, aynı
kanunun ilgili maddesine aykırı davranışta
bulunmuştur.
DYP Genel Başkanınca kullanılan
uçağın, yabancı bir ülkenin uçak sicilinde, yabancı bir
şirket adına kayıtlı olması ve uçağın
kullanımı için bir bedel ödenmemiş bulunması, bu önemin
aynı zamanda, Siyasî Partiler Kanunun 68 inci maddesinin son
fıkrasında yer alan, siyasî partilerin yabancı kurumlardan aynî
veya nakdî bağış alamayacağı hükmünü ihlal ettiği
şeklinde yorumlamak da mümkündür.
Konunun 2920 sayılı Türk Sivil
Havacılık Kanunu açısından durumunu da şöylece
özetlemek mümkündür: Türk hava sahasından yararlanmak, kabotaj hakkı
olarak, sadece, Türk hava araçlarına tanınan bir haktır. Bu
hakkın istisnaları da Kanunun 6 ncı maddesi son
fıkrasında kurallara bağlanmıştır. Kanunda
belirtilen kurallara uyulmaması da, 142 nci maddede hürriyeti
bağlayıcı ve para cezasını gerektiren
davranışlar olarak tanımlanmıştır. DYP Genel
Başkanı Prof. Doktor Tansu Çiller'in, yurtiçi gezilerinde
kullandığı, yabancı hava siciline kayıtlı, yabancı
uçağın kullanımının, Siyasî Partiler ve Türk Sivil
Havacılık Kanunları karşısındaki durumunun
belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri uyarınca, Meclis araştırması
açılması hususunu arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusunda
yapılacak öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
V. –
ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. – Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba
günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
No: 15 Tarih:
5.6.1996
Genel Kurulun 5.6.1996 Çarşamba günkü
Birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesinin Genel Kurulun
onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
RP
Grubu Başkanvekili DYP
Grubu Başkanvekili
Abdüllatif
Şener Ali
Rıza Gönül
ANAP
Grubu Başkanvekili DSP
Grubu Başkanvekili
Cumhur
Ersümer Hasan
Hüsamettin Özkan
CHP Grubu
Başkanvekili
Nihat Matkap
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin
"Özel Gündemde Yer Alan İşler" kısmına geçiyoruz.
VI. –
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün
ve 62 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15
inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/4)
BAŞKAN – Genel Kurulun 4.6.1996 tarihli 57 nci
Birleşiminde alınan karar gereğince, 1 inci sırada yer
alan, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının,
Kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle
görevin kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun
240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13,14 ve 15 inci maddelerine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın
100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmelerine
başlıyoruz.
Bu görüşmede, sırasıyla, önergedeki ilk
imza sahibi veyahut da onun göstereceği diğer bir imza sahibine söz
verilecektir; ayrıca, 3 üyeye de şahısları adına söz
verilecektir.
İşlemin sonunda da, hakkında
soruşturma istenmiş bulunan eski Başbakan Tansu Çiller'e söz
verilecektir.
Konuşma süreleri 10'ar dakikadır.
Malumunuz olduğu üzere, bu soruşturma
önergesi, daha önce Meclis kürsüsünde okunmuş, ayrıca,
bastırılarak üyelere dağıtılmıştır. Bu
itibarla yeniden okutulmasına gerek görmeden, şahısları
adına söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Kemal Aykurt, Hatay
Milletvekili Sayın Nihat Matkap, Kayseri Milletvekili Sayın Salih
Kapusuz ve Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya'ya söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Esengün. (RP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika efendim.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan,
saygıdeğer arkadaşlar; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller
hakkında 3628 sayılı Yasaya muhalefet ve Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine muhalefetten dolayı 62 arkadaşımla
beraber verdiğimiz soruşturma önergesi üzerinde önerge sahibi olarak
söz almış bulunuyorum.
Muhterem arkadaşlar, bu konu, bilindiği
üzere, iki yılı aşkın bir süreden beri kamuoyunu,
medyayı meşgul eden; üzerinde çok yazılan, çok söylenilen, çok
çizilen, hatta üzerinde kitaplar yazılan bir konu. Bu işin böyle
devam etmemesi ve bu iddialar, bu isnatlar, bu şüpheler her ne ise bir an
evvel sonuca ulaşması lazım.
Geçen dönem, liderlerin mal
varlıklarının araştırılması için, malum
olduğu üzere, bir araştırma komisyonu kurulmuştu. O komisyonun
asıl kuruluş amacı veya Meclis gündemine getiriliş gayesi,
Sayın Tansu Çiller'in, o günlerde yoğun şekilde medyada yer
alan, yurtdışındaki ve yurtiçindeki mal
varlıklarının araştırılması idi; ama,
sonuçta, bu araştırma komisyonu, verilen bir başka önergenin
kabulüyle 1983 yılından sonra Mecliste temsil edilmiş bütün
partilerin, bu partilerin genel başkanlarının ve
yakınlarının mal varlıklarının
araştırılması gibi çok ağır bir görevle
görevlendirildi. O komisyon, birbuçuk yıl civarında bir süre görev
yaptı; tabiatıyla 27 partiyi ve 500'e yakın kişiyi
araştırmakla mükellef olan bu komisyon, o günkü DYP'li
arkadaşlarımızın da yanlış hareketleri sonucunda
amacına ulaşamadı, yeterli araştırma
yapılamadı, sonuç elde edilemedi ve Sayın Başbakan
Çiller'in mal varlığı üzerindeki şüpheler, şaibeler,
isnatlar hep devam edegeldi. O komisyon görevini layıkıyla
yapmış olsaydı, aceleye getirilmeyip de
kapatılmasaydı, zannediyorum, bugün, biz, bu soruşturma
önergesini verme durumunda, mecburiyetinde kalmazdık ve bu tartışmalar,
bu araştırmalar, soruşturmalar 19 uncu Dönemle bitmiş
olurdu; 20 nci Dönemin hemen başında bu tür iddialarla, bu tür
soruşturmalarla Meclis gündemi işgal edilmezdi; ama, maalesef, geçen
dönem yapılan yanlış uygulamalardan dolayı, bugün, yine, bu
Yüce Mecliste, bu konuyu tartışır durumdayız.
Muhterem arkadaşlar, öncelikle, şunu ifade
etmek mecburiyetindeyim: Önergemizde daha tafsilatıyla yazılı,
tabiatıyla, şöyle 10 dakikalık bir süre içerisinde bu konular
üzerinde uzun uzadıya fikir serd etmek, izahta bulunmak mümkün değil.
Önergemizde de arz ettiğimiz gibi, biz -öncelikle arkadaşlarım
ve ben- önerge sahibi olarak, mülkiyet hakkına saygılı
olduğumuzu, mülkiyet hakkının temel insan haklarından
birisi olduğunu, bir kimsenin sırf mülkiyeti, malı mülkü var
diye kınanmaması gerektiği kanaatindeyiz; ama, yeter ki, o mülk, ol mal varlığı
meşru olsun, alınteriyle kazanılmış bir mal
varlığı olsun. Bu itibarla, bizim bu hareketimizin, kesinlikle,
mülkiyet hakkına muhalefet eden kişilerin önergesi veya hareketi gibi
kabul edilmemelidir ve şunu da bir defa daha huzurunuzda ifade etmek
zorundayım: -Anayasamızda da yeri var, hüküm var; belki
geçmişten beri de hukukun, hukuk devleti olmanın temel ilkesidir-
Herkes, mahkûm oluncaya kadar, masumdur; beraeti zimmet asıldır. Biz,
bu önergemizle, Sayın Tansu Çiller'i peşinen mahkûm etmek gibi bir
niyetle hareket etmiyoruz. Biz, sadece, bu konu
araştırılsın, bu yoğun tartışmalar Yüce
Mecliste ele alınsın, bir soruşturma komisyonuna havale edilsin,
sonra da, prosedür ne ise, işlesin, soruşturma komisyonunun
getireceği rapora göre Yüce Meclisimiz bir karar versin; bu niyetle, bu
düşünceyle hareket ettik ve konuyu Yüce Meclisin huzuruna getirdik. Biz,
ne hâkimiz, ne de savcıyız; sadece, anayasal görevini yapan
milletvekilleriyiz.
Anayasa ve hukuk düzenimize göre, eski Başbakan
Sayın Çiller hakkındaki bu tür iddiaların kesin olarak
aydınlığa kavuşturulmasının yeri de,
tabiatıyla Yüce Meclistir. Bu konu,
ne medyada karara, hükme bağlanabilir ne başka bir mercide... Bu konuya,
Yüce Meclis el koymalıdır, soruşturması
yapılmalıdır, soruşturma komisyonunun vereceği rapora
göre de yine Yüce Meclisimizin kanaati tecelli etmelidir.
Geçen dönem araştırma komisyonunun
yaptığı çalışmalar sonucunda varılan neticeler ve
yine, Yüce Meclisimizin bu konudaki
yetkisine dayanarak, tabiatıyla araştırma komisyonundan
çok daha fazla yetkilere sahip bulunan bir soruşturma komisyonu
marifetiyle araştırılması, soruşturulması
yapmamız gereken ve Yüce Meclisin de, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarımızın da destek olması gereken bir konudur.
Önergemize destek verilsin, bir soruşturma
komisyonuna bu iş havale edilsin, soruşturma komisyonundan gelen
sonuca göre, yine vicdanî kanaatimiz ne ise, ona göre oy verelim, neticeyi
hâsıl edelim.
Muhterem arkadaşlar, bizim bu dönemde Sayın
Başbakan hakkında
verdiğimiz soruşturma önergelerinin sayısı, sadece
üçtür: TEDAŞ, TOFAŞ ve mal varlığı. Bunların
hemen üçünde de, elimizde ciddî deliller, ciddî belgeler, teftiş kurulu
raporları, ciddî isnatlar mevcuttur. Nitekim, TEDAŞ ve TOFAŞ'la
ilgili önergelerimiz, Yüce Meclisçe, büyük bir çoğunlukla kabul
görmüştür. Mal varlığıyla ilgili iddiaların da, yine,
Meclisimiz tarafından araştırılması gerekmektedir;
ama, bakın, kamuoyunda şöyle bir kanaat oluşuyor: Meclis, bütün
işini gücünü bırakmış, sadece birbiriyle mücadele
içerisinde, bir didişme içerisinde; niye bu hale getirildi; bizim
verdiğimiz üç tane soruşturma önergesine mukabil, maalesef, bu
işi yozlaştırmak, içinden çıkılmaz hale getirmek,
neticeyi saptırmak için, Anayasaya
ve İçtüzüğe aykırı birtakım önergeler de, yağmur
gibi yağmaya başladı; daha dün, dört tane soruşturma
önergesi, Meclisimizin bilgisine sunuldu; ta, yirmi yıl evvel görev
yapmış bakanların, başbakan
yardımcılarının burada soruşturulması gibi,
Anayasaya ve hukuka aykırı önergeler, maalesef, işleme
konuldu... Bu konuda, Sayın Meclis Başkanının da, gereken
titizliği göstermediğini ifade etmek zorundayım. Sayın
Cindoruk'un, geçen dönemki Sayın Başkanımızın ifade
ettiği bir sözü buradan tekrar etmek istiyorum: "Meclis
Başkanlığı trafik memurluğu değildir" Gelen
önergeleri, muhakkak, Anayasaya ve İçtüzüğe uygunluğu yönünden
incelemek, Anayasaya, İçtüzüğe aykırı önergeleri gündeme
almamak, işleme koymamak mecburiyeti vardır Meclis
Başkanlığımızın; ama, maalesef, her gelen önerge,
Meclis huzuruna getiriliyor. Bakınız, bu konuda Meclisi suçlamak
kimsenin hakkı değil. Maalesef, geçmişten beri, Meclisimiz,
Hükümetin istediği şekilde çalışır hale getirildi.
Hükümet çalışmadığı için, üç aydan, beş aydan beri,
maalesef, icraat yapacak bir hükümet mevcut olmadığı için,
Meclisten, beş aydan beri, ancak -malumunuz- 2 tane yasa çıktı;
birisi Bütçe Kanunu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Esengün, 2 dakika eksüre
veriyorum; lütfen konuşmanızı bitirin efendim.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sayın milletvekili,
önerge üzerinde hiç konuşmuyorsun, yoksa vazgeçtiniz mi bilelim?!
LÜTFÜ ESENGÜN (Devamla) – Arz edeyim efendim.
Geçen aylar içerisinde, ancak 2 tane yasa
çıktı; ama, bizim, Refah Partisi olarak 70 tane kanun teklifimiz
şu anda komisyonlarda bekliyor.
Önergeye gelince, sayın milletvekilleri, biz
önergemizin sahibiyiz, önergemizin takipçisiyiz, önergemizde ne iddia
ediyorsak, ona inanarak o iddiayı ileri sürdük; hiçbir zaman da vazgeçmeyiz.
Ben, sözümün başında da ifade ettim; bu konuda 10 dakika içerisinde
hiçbir şey konuşmak mümkün değil; imkân olsa, saatlerce bu
konuyu tartışabilsek.
Yalnız, sizden özellikle ricam, verdiğimiz
soruşturma önergesini iyiden iyiye okuyun. Bizim, o önergede, kimseye
haksız bir isnadımız yoktur, iftiramız kesinlikle yoktur;
olanı biteni, bildiğimizi ve Sayın Çiller'in kendi mal
bildiriminde beyan ettiği mal varlığını esas alarak
hareket ettik.
Önergemizde sonuç olarak şunu istiyoruz:
Eğer, bu mal varlığı -Sayın Çiller'in ve ailesinin-
yasalara ve genel ahlaka uygun şekilde edinilmişse, tabiî ki
Sayın Çiller aklanır, bundan da herkes mutlu olur. Bu devlette, bu
memlekette başbakanlık yapmış bir insanın aklanması,
tabiî ki, siyaset adına, Meclis adına güzel bir harekettir; ama, o
mal varlığının içerisinde tüyü bitmemiş yetimin
hakkı varsa, işte, biz onun için bu kürsüdeyiz, onun takipçisi de
biziz.
Bu düşüncelerle, önergemize kabul oyu
vereceğinizi ümit ederek, hepinize saygılar sunuyor, inşallah
hayırlısı olur diyorum. (RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Esengün.
Sayın milletvekilleri, Sayın Esengün, Meclis
soruşturma önergelerinin gündeme sevki konusunda Meclis
Başkanlığının gerekli titizliği göstermediği
ve her gelen önergeyi Genel Kurula gönderdiği şeklinde bir beyanda
bulundular ve kendilerinin yaptığı konuşmayı da
dinlediniz. Kendisi "bu konuda elimizde kesin bir kanıt olmamakla
beraber, biz, işte böyle bir mal varlığı önergesi
verdik..." (RP sıralarından gürültüler)
Efendim, bir dakika... Rica ediyorum... Hemen itiraz
ediyorsunuz canım!.. Bir dakika efendim... Bir dakika...
Yani, kendisi "elimizde çok önemli bir kanıt
yok; ama, gitsin, kendisini mahkemede ispatlasın, temize
çıkarsın, getirsin" dedi. (RP sıralarından gürültüler)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Değil, Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Fikrimi söyleyeyim arkadaşlar...
Arkadaşlar, dinlemesini bir öğrenin; öğrenin, ondan sonra
konuşun!.. Siz, burada, kürsüye çıkıp konuşuyorsunuz... Bir
dakika...
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
Sayın Esengün, 62 arkadaşıyla beraber bir önerge veriyor
"Sayın Başbakan haksız olarak mal iktisap etmiştir ve
suç işlemiştir" diyor. Biliyorsunuz, Meclis
soruşturması çok ağır bir yoldur...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) –
Yumuşamıştır!..
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin
başvurabileceği en son yoldur.
Şimdi, ben, sayın konuşmacıyı
dinledim; aslında Meclis Başkanlık Divanının, 55
üyenin imzaladığı bir soruşturma önergesini geri çevirme
yetkisi yok; ama, istiyorsanız... Dün, bakın, burada 4 tane
soruşturma önergesi okundu; arkadaşlar, grupların bilgilerine
arz ediyorum; bunu önceden bir denetime tabi tutalım; bu işi
yarış haline getirmeyelim dedim. Türkiye Büyük Millet Meclisinin tek
yargılama konusu, sahası, Meclis soruşturmasıdır.
Ne diyoruz; yarın bu soruşturma gidecek komisyona,
komisyon, soruşturma raporu düzenleyecek, gelecek ve 276 milletvekili,
burada -işi siyasî tarafa getirirsek- bir kişiye "bu, suç
işlemiştir" diyecek. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 276
kişinin suçludur dediği bir konuda, Anayasa Mahkemesinin 6 üyesi
"yok efendim, bunda suç yoktur" derse beraat ediyor. Ne oluyor o
zaman, gerçekten çok kötü bir sonuç çıkıyor. Onun için...
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Kimin adına
konuşuyorsunuz?
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Sözümü bitireyim.
Bunun için, bu yolun çok sağlıklı
kullanılması lazımdır.
Şimdi, Sayın Esengün'ü ben burada dinledim
"gitsin, kendisini aklasın gelsin" dedi. Biz, herkesi mahkemeye
gönderirsek "gidin kendinizi aklayın gelin" dersek, olur mu...
Böyle bir anlayış olmaz.
ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Sayın Başkan,
yorum yapma!..
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Bir dakika... Size söz vereceğim
efendim. Bir dakika...
Meclis soruşturmasının çok açık
seçik, kesin delillere dayanması, ilgili kanun maddesinin de açık
seçik belirtilmesi ve illiyet rabıtasının kurulması
lazım. (RP sıralarından gürültüler)
ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) – Sayın Başkan,
yorum yapmaya hakkınız yok.
BAŞKAN – Efendim, arkadaşınız bizi
itham etti... (RP sıralarından gürültüler)
ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) –Hakkınız yok
yorum yapmaya....
BAŞKAN - Buyurun Sayın Esengün.
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Sen kimin
avukatlığını yapıyorsun?
ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) –
İçtüzüğe uymanız lazım, madde 64...
BAŞKAN – Bakın, bir grupsunuz. Şimdi,
Refah Partisi, bu Meclisin en büyük grubu. Dolayısıyla, Refah
Partisinin, bu Meclisin çalışmasına en büyük saygıyı
göstermesi lazım, en büyük kolaylığı göstermesi
lazım... (RP sıralarından gürültüler)
RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Önce sen göster...
BAŞKAN – ... ama, siz geliyorsunuz, burada,
kürsülerde konuşuyorsunuz, ondan sonra da hem Meclis
Başkanını suçluyorsunuz hem de size cevap verdiğimiz zaman
bu defa da yerinizden kalkıyorsunuz... Böyle bir anlayış olmaz
efendim.(RP sıralarından gürültüler)
RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Kimin
avukatlığını yapıyorsun?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Esengün.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan...
ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) –
İçtüzüğe uymanız lazım.
BAŞKAN – Efendim, biriniz konuşun, ben
hepinizi nasıl dinleyeyim.
Buyurun efendim.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Siz, bu tutumunuzla...
RAMAZAN YENİDEDE (Denizli) – Lütfü Bey,
anlamıyoruz, kürsüden konuşun.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Müsaade edersiniz kürsüden
konuşayım.
BAŞKAN – Yok efendim, yerinizden konuşun.(RP
sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Siz, bu tutumunuzla
görevinizi, yetkinizi ve makamınızı kötüye kullanıyorsunuz.
BAŞKAN – O sizin anlayışınız.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – O benim
anlayışım değil, sizin tavrınız bu.
Bizim önergemizi lütfen bir defa da siz okuyun.
BAŞKAN – Ben okudum.
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – O önergede hangi suçla
suçladığımız, hangi madde ile
cezalandırılması gerektiğine dair kanun maddeleri
yazılıdır. Bizim elimizde ve soruşturma önergemizin
eklerinde deliller vardır.
Sizin bu haliniz ve bu tavrınız Meclis
Başkanlığının tarafsızlığına
yakışmayan bir tavırdır. Bu tutumunuzdan dolayı sizi
kınıyorum ve lütfen, bu tartışmayı devam
ettirecekseniz...
BAŞKAN – Sayın Esengün, ben size niye cevap
verdim...
Sizin, benim hakkımdaki
yargılamalarınız benim için hiç değer ifade etmez, onu
bilesiniz. (RP sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) –Sizinki de bizim için
değer ifade etmez.
BAŞKAN – Siz ne dediniz; her gelen önergeyi Meclis
Başkanı gönderiyor...
LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim, konuştunuz, oturun.
Ben de, Meclis Başkanının böyle bir
yetkisinin olmadığını, Meclis soruşturma önergesinin
ciddi bir konu olduğunu söyledim ve bitirdim konuşmayı.
Buyurun, oturun yerinize.
Efendim, şimdi, söz sırası Sayın
Salih Kapusuz'da.
Buyurun.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Son söz benim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Efendim, sıralamaya göre...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Hayır, son söz
benim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Son söz meselesi yok;
konuşacaksanız konuşun; konuşmayacaksanız... Son söz
olur mu canım... (RP sıralarından "Ne demek" sesleri)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın
Başkan... Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim, bakın, şöyle bir durum
oldu: Birinci sırada Kemal Aykurt vardı; fakat,
arkadaşımız hazır değilmiş; ikinci sırada,
siz varsınız.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Son söz benim.
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Senin
Başkanlığın böyle işte!..
BAŞKAN – Ben, bir defa, Meclis
Başkanıyım. "Senin Başkanlığın
böyle" diyemezsiniz; Meclis Başkanına karşı
saygılı olun!..
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Sen de adil ol!..
BAŞKAN – Bir defa, saygılı hareket
etmesini öğrenin!..
LÜTFİ YALMAN (Konya) – Siz de, Genel Kurula karşı
saygılı olun!..
BAŞKAN – Efendim, birinci sıradaki
arkadaş, ben, sonra konuşayım diyor; arkadaşınız
diyor, ben sonra konuşacağım; niye böyle...
Kayıt sırasına göre, Sayın Mustafa
Kemal Aykurt, konuşacak mısınız efendim?
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) –
Konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Söz istersiniz, sıranızı
beğenmezsiniz... Ben de anlamıyorum...
Buyurun Sayın Aykurt. (DYP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır Sayın Aykurt.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın
Başkan, Yüce Meclisin sayın üyeleri; Refah Partisi Grubu
tarafından, Sayın Tansu Çiller hakkında verilmiş bulunulan
soruşturma önergesiyle ilgili görüşlerimi arz etmek üzere Yüce
Meclisin huzurlarındayım.
Bugün, Refah Partisi tarafından verilen üçüncü
soruşturma önergesini tartışmakta ve görüşmekteyiz. Bütün
bu önergelerin amacının ve hedefinin Türk Milleti tarafından çok
iyi bilinmekte ve takip edilmekte olduğunu bilmenizi istiyorum. Sayın
Genel Başkanımız Tansu Çiller'in 13 Haziran 1993 tarihinden
-Doğru Yol Partisinin Genel Başkanı olduğu tarihten-
itibaren, kendisine ve muhterem eşine, acımasız, merhametsiz ve
seviyesiz saldırıların, kimler tarafından, ne maksatla
yapılmakta olduğunu da iyi biliyoruz. Hedef, yeniliğin,
değişimin, çağdaşlığın, medenî âlemle
bütünleşmenin ve ülkeyi 2000'li yıllara taşıyacak
heyecanın temsilcisi Sayın Tansu Çiller'i yok etmek ve Doğru Yol
Partisini parçalamaktır.
Verilen önergeyle, Sayın Çiller'in, kanuna ve
genel ahlaka aykırı şekilde mal edindiği ve görevini kötüye
kullandığı iddia edilmektedir.
Değerli millletvekilleri, şimdi, bu önergenin
hangi hukukî çerçeveye oturtulması gerektiğini, bu önergenin
muhtevası itibariyle hangi hukukî çerçevede değerlendirilmesi
lazım geldiğini tespit etmeye çalışacağız.
Anayasamızın 100 üncü maddesine göre, Meclis soruşturması
açılmasına karar verilmesi, ceza önsoruşturmasını
başlatmak demektir. Bunun için, en azından, bir suçun
işlendiği konusunda, ciddî, inandırıcı delillerin ve
kanıtların bulunması zorunludur. Meclis soruşturması
açılması talebi, birtakım söylentilere ve dedikodulara göre
değil, iddiayı teyit eden ciddî delillere ve bulgulara
dayandırılmış olmalıdır. Aksi takdirde, bu gibi
mesnetsiz iddialar, kişinin temel hak ve hürriyetlerini rencide eden,
asılsız ve dayanaksız dedikodulardan ibaret kalır.
Anayasamızın 35, 48 ve 49 uncu maddeleri,
herkesin, serbestçe mal edinme hakkına sahip olduğunu kabul
etmektedir. Bir suç hâsıl olmadıkça, Türk Ceza Kanununun 578 inci
maddesi ihlal edilmedikçe, hiç kimse, hiç kimseye servetini nasıl elde
ettiğini sormak hakkına sahip değildir; ancak, kamu görevlileri,
Anayasamızın 71 inci maddesine göre, mal bildiriminde bulunmaya
mecburdurlar. 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, sadece bu konunun kapsamına
giren hallerde ve Kanunun gösterdiği usul ve esaslar içerisinde, kamu
görevlilerine, servetlerinin kaynağını açıklamak
zorunluluğunu getirmiştir.
Bu beyanlar, göreve atanmada, görevi bırakmada ve
bir de muhtelif zamanlarda edinilen servetin kıyaslanması için
verilmektedir. Önerge, 19.4.1990 tarih ve 3628 sayılı Yasaya göre
verilmiş olduğuna göre, soruşturma konusu, Sayın Tansu
Çiller'in, tüm hayatı boyunca edinmiş olduğu serveti değil,
sadece servet beyanında bulunduğu tarihten sonra edindiği
malları kapsar.
Bu durumda, Anayasanın 100 üncü maddesi
uyarınca, Sayın Çiller'in servetinin, soruşturma konusu
yapılması, ancak, mal bildiriminde bulunduğu tarihle görevinin
bittiği tarih arasında, önemli bir servet artışının
tespit edilmiş olması halinde mümkündür.
Bu demektir ki, Meclis soruşturmasının
konusu, ancak, 3628 sayılı Kanunun koyduğu esaslar içerisinde
kalan ihlaller için verilebilir. Oysa, burada, Meclis soruşturması
açılması talebi, kanunun sınırları dışına
taşmakta, böylece, hukuka aykırı olarak, mülkiyet ve
kişilik haklarına tecavüz edilmek suretiyle, Sayın Çiller'in tüm
hayatı soruşturma konusu yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, burada
yaptığımız, bir savunma değildir; burada söylemeye
çalıştığımız, yasalar çerçevesinde
yapılması veya yapılmaması lazım gelenlerin bir
tespitidir. Bu itibarla, ifade etmek istediğimiz husus, bir savunma
değil, Anayasanın ve 3628 sayılı Yasanın
gösterdiği çerçeveyi tespit etmektir. Şimdi, bu tespiti
yaptıktan sonra, önerge hakkındaki genel görüşlerimizi arz
etmeye çalışalım.
Değerli milletvekilleri, aziz
arkadaşlarım, Sayın Genel Başkanımız Tansu
Çiller, yasaların hudutları dışına çıkarak, tüm
menkul ve gayri menkul mallarının listelerini, fiyatlarını,
edinme sebeplerini, yerlerini, teker teker, mal varlığı
araştırma komisyonuna ibraz etmiştir. Komisyon, beyan edilen bu
malları yerinde incelemiş, kayıtlarını resmî
makamlardan celp ettirmiş, toplanan bilgi ve belgelerin beyana uygun
olduğunu saptamış, gerek gayri menkul gerekse menkul
mallarının ediniminde bir usulsüzlük ya da haksız bir iktisap
olmadığını tespit etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, sayın
milletvekilleri; şu belgelere teker teker baktığımız
zaman, Çiller ailesine zulüm yapıldığını görüyoruz.
Gerek Maliye Bakanlığınca...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aykurt, size de 2 dakika
eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı toparlayın.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – ...gerek diğer
resmî makamlarca yapılan tetkik ve araştırmalarda, beyan edilen
bütün malların emlak beyanı, vergileri, her türlü menkul ve gayri
menkul mallara ait tüm malların vergilerinin emlak değerlerine göre
verildiği, şu belgelerde tespit edilmektedir. O kadar ki,
İstanbul Defterdarlığı, İstanbul'da bulunan bütün
gayri menkullerin teker teker incelemesini yapmış, hiçbir
usulsüzlüğün, hiçbir yanlışlığın
yapılmadığını saptamıştır.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanına sunulan rapora imza koymayan milletvekilleri
tarafından hazırlanan ek raporun sonuç bölümünü, Yüce Heyetinizin
dikkatlerine arz etmek istiyorum: Burada "Liderlerin mal
beyanlarının doğruluğu,
araştırmalarımızda büyük ölçüde
saptanmıştır. Sayın Tansu Çiller'in ve yakınlarının
mal varlıklarının araştırılmasına
ağırlık verilmiştir" denilmektedir. Demek oluyor ki,
sayın üyelerin amacı, bütün liderlerin ve yakınlarının
mal varlığını incelemek değil, sadece ve
münhasıran Sayın Çiller'in mal varlığını
incelemek oluyor. Yani, hedef, bilinen sebeplerle, sadece Sayın Tansu
Çiller'dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen... Son cümlelerinizi söyleyin.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Sayın Çiller, her
kademede mal beyanında bulunmuş olmasına rağmen, önergeyi
veren Refah Partili arkadaşlarımızın Genel
Başkanı Sayın Necmettin Erbakan, komisyonun mükerrer ve
ısrarlı taleplerine rağmen, mal beyanını komisyona
takdim etmemiştir. Ondan başka, Hüsamettin Cindoruk'la başlayan,
bütün parti genel başkanları da araştırma komisyonuna mal
beyanında bulunmamışlardır. Hatta, o kadar ki, komisyon
üyeleri, Refah Partisinin genel merkezine gittiğinde, Refah Partisi,
Partiyi, komisyon üyelerine kapatmış, defterlerin incelenmesine mâni
olmuştur.
Değerli milletvekilleri, tapuya kayıtlı
gayri menkullerin tespiti, fiyatı ve edinme sebepleri belli olduğu
halde, kooperatif ortaklığı, döviz, altın, sertifika gibi
menkul malların ve bu gibi yatırım enstrümanlarının
mücerret beyan dışında bir yolla tespitleri mümkün
olmamaktadır. Bu kişilerin para akışlarının
incelenebilmesi amacıyla, bankalardan ve Hazine
Müsteşarlığından bilgi istenmiş; ancak, kişisel
bilgilerin korunmasına dair yasal mevzuat gerekçesiyle, bu talepler geri
çevrilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aykurt, süreniz bitti;
lütfen... Rica ediyorum...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
tür, aslı astarı olmayan ve dedikodulara dayanan sebeplerle verilen
önergeler ve dosya savaşları, artık, toplumda
bıkkınlık uyandırmaya başlamıştır.
Geliniz, gayri ciddî işlerle değil, ciddî
işlerle uğraşalım. Ülkemizin önünde, çözülmesi gereken bir
sorunlar yumağı bulunmaktadır. Halkımız,
beklentilerine çare aramaktadır, sorunlarına çözüm aramaktadır.
Etrafımıza baktığımız zaman, ülkemizin dört bir
yanında ateş yanmaktadır. Ülkemizin içinde ve özellikle
Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, âdeta, sıcak savaş devam
etmektedir.
Böyle bir ortamda, biz, bu ciddî olayları bir
tarafa attık "senin dosya benim dosya; sen şu kadar aldın
ben bu kadar verdim" gibi, halkı toplumsal çatışmaya
götürecek gayri ciddî işlerle Meclisin önünü tıkadık; ama, bunu,
maalesef, Refah Partisi Grubu getirdi, biz de devam ettiriyoruz.
MEHMET KORKMAZ (Kütahya) – Kapı
açıldı...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Evet, kapı
açıldı.
BAŞKAN – Toparlar mısınız
efendim... Lütfen...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sevgili
arkadaşlarım, bakınız, bugün, bu olaylar sebebiyle, rejim,
siyaset ve siyasetçi yıpranmaktadır. Çok özür dilerim, şurada,
hepinizin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aykurt, son cümlenizi söyler
misiniz...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Son cümle Sayın
Başkanım.
Bakınız, bir yazar ne diyor: " Ya 25
altın adam çıkar ya da şu anda -450 demiş, 550'yi unutmuş-
450 milletvekiliyle, insan yağı ve kolesterol deposu haline gelen
Meclis, bir yıla kalmadan, iyice, fışkı (hayvan gübresi)
deposuna döner." (RP sıralarından gürültüler)
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Nasıl
konuşuyorsun! Yapma Allah aşkına!
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bakınız,
müsaade buyurun, bir yere geleceğim.
Şimdi, ben, buradan, Sayın Meclis
Başkanına haykırmak istiyorum. Bu yazıyı gördüler mi?
Gördülerse ne işlem yaptılar? Burada, hem Türkiye Büyük Millet
Meclisinin manevî şahsiyetine hem de 550 milletvekilinin tümüne,
ağıza alınmayacak şekilde, çok süflî bir şekilde
hakaret yapılmaktadır. Eğer, Meclis Başkanı, bu
hakaret karşısında susuyorsa, ben, kendisini göreve davet
ediyorum.
Artık, bazı kalemler, kiralık
köşeler, kalemlerinden mürekkep yerine kan damlatmaya
başladılar, kan damlatmaya... Böyle şey olmaz...
BAŞKAN – Lütfen, toparlar mısınız
efendim.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sevgili
arkadaşlarım, geliniz, hepimiz, halkımızın ve
ülkemizin sorunlarını çözmek için birleşelim.
Bu duygularla, Sayın Başkanlık
Divanını ve Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aykurt.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sayın Başkan,
önergeyle ilgili konuşan hatipleri dinliyoruz, sanki, soruşturma
önergesi verilmemiş; başka bir şekilde... Önerge geri mi
alındı?
BAŞKAN – Efendim, tabiî, bu, milletvekillerinin
vicdanını ilgilendiren bir şey. Tabiî, soruşturma
önergesinin amacı, -burada, biliyorsunuz gruplar da karar almıyor-
her milletvekili burada konuşulanları dinleyecek ve bu olayda bir suç
unsuru olup olmadığına, vicdanına danışarak karar
verecek.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Soruşturmayla ilgili
konuşan yok yani...
BAŞKAN – Ne yapayım yani; önerge sahipleri
veya önergelerle ilgili konuşanların adına, suç var ya da yok diyemem
ki.
Sayın Aykurt'un, o, basınla ilgili olarak
söylediği konuda da bir fikir beyan etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, maalesef, fikir
fukarası olan bazı köşe yazarları, en kolay yolu seçiyor,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi ulvî bir makama çatmakla yazılarına
bir değer kazandırdıklarına inanıyorlar. Aslında,
bunlar fikir fukarasıdır; (ANAP ve DYP sıralarından
alkışlar) bilgileri, mantıkları yoktur; zavallı insanlardır.
Tabiî, biliyorlar ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkıp da, böyle
küçük insanlarla uğraşmaz; ama, halkımız da bunlara gerekli
dersi verir.
Tabiî, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının da, Türkiye Büyük Millet Meclisini küçülten bu
kişilere karşı gerekli cevabı vermesi lazımdır.
Hatta, bu gazete sahipleri hakkında açmak lazım. Aslında,
Türkiye Büyük Millet Meclisi görevini yapmıyor. Bu basın böyle devam
ettiği müddetçe, Türkiye'nin başına çok büyük belalar
gelecektir. Bunlar, her türlü suiistimali yaparlar -hepsini kastetmiyorum-
vergi vermezler, sigorta aidatlarını yatırmazlar, devletten
kredi alırlar; ama, üzerlerine gidildiğinde de her türlü çamuru
atarlar. (DYP, ANAP ve RP sıralarından alkışlar,CHP ve DSP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Şunu unutmamanızı istiyorum: Eğer,
basına dayanarak...
İSMAİL CEM (Kayseri) – Olmaz... Olmaz...
Böyle konuşamazsın...
BAŞKAN – Sayın Cem, biz basını da
tanıyoruz, birbirimizi tanıyoruz. Eğer, biz, politikacı
olarak, basının yazdıklarına, basının
rüzgârına kendimizi kaptırarak görev yaparsak, bundan sonra, o medya
patronları "ya iktidar olanlar bize hizmet edecek veyahut da biz
onları indiririz" derler. Bunlara bu fırsatı vermeyelim,
basını da ciddî bir kontrol altında tutalım. Herkes kendi
görevini yapmalıdır. (DYP, ANAP ve RP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, ikinci söz sırası Sayın
Salih Kapusuz'da.
Buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın Kapusuz, süreniz 10 dakika.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, yanlış
anlaşılmaması açısından, Sayın Başkana bir
hatırlatma yapmak isterim. Ben, sıramı
şaşırmadım, sizin dünkü tespit etmiş olduğunuz
sıraya göre hazırlık yapmıştım; onun için... Bunu
düzeltmek istiyorum; bir.
İkinci bir hatırlatma daha yapmak istiyorum.
Dün, zatı âliniz bir konuşma yaptınız, özellikle
soruşturma önergelerinin çok gönderilmesiyle Meclisin meşgul
edildiği doğrultusunda. Sayın konuşmacı
arkadaşımız da, âdeta, sizi teyit eder yönde bir açıklama
yaptı. Galiba, münakaşa konusu edilmeyecek bir mesele
yanlış anlaşılmıştır. Onu özellikle
vurgulayıp düzeltmek istiyorum.
Böyle ciddî bir meseleyi de, takdir edersiniz ki, 10
dakika içerisinde enine boyuna tartışıp konuşmak mümkün
değil. Ancak, bu konunun bastırılıp
dağıtılmış olması, aynı zamanda, değerli
konuşmacıların da zaman içerisinde, kısaca ifade ettikleri
hakikatler ve bundan sonra Meclis tarafından kabul edilip bir komisyon
kurulucak olduktan sonra, Anayasa gereği, iki aylık veya azami dört
aylık süre içerisinde, komisyon, gerekli çalışmaları
yaparak en ince detayına kadar inerek tetkik edecek, hazırlık
yapacak, raporu Genel Kurula takdim edecek; Genel Kurul bu kadar geniş
bilgiye sahip olduktan sonra, her bir milletvekili, vicdanının sesini
dinleyerek oy kullanacak; ona göre, olayın yargıya intikali
gerekiyorsa gidecek; değilse, Genel Kurul, olayı kendisi
sahiplenmiş ve bitirmiş olacaktır. Sözlerime başlarken, bu
konulara değindikten sonra, diğer meseleye geçmek istiyorum.
Konuşmacı arkadaşımız, Refah
Partisinin defterleriyle ilgili bir konuyu gündeme getirdi. Anayasanın
amir hükmü var; 69 uncu madde açık ve nettir. Bu maddeye göre, siyasî
partilerin defterleri ve malî işlemleri, ancak ve ancak Anayasa Mahkemesi
denetimine tabidir; Anayasa Mahkemesi denetler. Bunun dışında,
herhangi bir komisyonca, özellikle her yıl bu denetimden geçmiş olan
bütün siyasî partilerle ilgili tekrar bir denetimine ihtiyaç
olmadığı, hukuken sabittir.
Değerli arkadaşlar, bizler, ne bir savcı
ne bir hâkim ne de bir mahkeme sıfatıyla değil, sadece,
yetkisini milletten alan bir milletvekili olarak konuşuyoruz. Şeref
ve haysiyetler karşısında gösterilmesi gereken hassasiyete
dikkat ederek, sorumluluk duygusu içerisinde, konuyu değerlendirmek
istiyorum. Milletimizden aldığımız yetkiye, Anayasanın,
mevzuatın, ahlakî ve insanî değerlerin gereğine göre görevimizi
yapmaya mecburuz. Bizim kastımız, hakkın ve adaletin
tecellisidir; devlet yönetiminde kaybedilen güvenin yeniden
kazanılmasıdır; kamu vicdanının huzura
kavuşturulup rahatlatılmasıdır; seçim meydanlarında
vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri yerine getirmektir;
Milletimizin hassasiyet gösterdiği konulara, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin ve milletvekillerimizin el koyup, gerekeni yapıp, sahiplenip ve
sonuçlandırmasıdır. Siyasîlerin de itibarlarını
koruyup kollamak kastımızdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir
milletvekili olarak, mülkiyet hakkının, temel insan haklarından
biri olduğunu ve meşruiyet sınırları içerisinde olmak
kaydıyla, bu hakkın korunmaya ve itibar edilmeye layık
olduğunu peşinen belirtmek istiyorum. Ayrıca, beraatı zimmetin
asıl olduğuna; yani, bir insanın, suçluluğu sabit oluncaya
kadar, onun masum sayılması gerektiğine de canı gönülden
inanıyorum.
Bizler milletvekilleri olarak, sadece kanun yapmakla
değil, aynı zamanda, devleti yönetenleri de, millet adına
denetlemekle görevliyiz. Bu gerekçelerden dolayı diyorum ki, eski
Başbakan Tansu Çiller'in mal varlığıyla ilgili bilinmeyen
gerçeklerin öğrenilmesine, Sayın Çiller'in serveti hakikaten
meşruysa aklanmasına; aksi halde, adalet önünde değerlendirilip,
19 uncu Dönemden yarım kalan, bu dönemde tekrarlanması ihtiyacı
duyulan bu soruşturmanın mutlaka sonuçlandırılmasına
ihtiyaç vardır; çünkü, 25 Haziran 1993'ten; yani, Başbakan olduktan
sonra, Sayın Çiller'in ve ailesinin mal varlığı, kamuoyunu
sürekli meşgul etmiştir. Bu ailenin, çok kısa bir zaman
içerisinde ortaya çıkan serveti, birçok zeminlerde münakaşa edilerek
değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Kamuoyunda derin şüphelere
ve endişelere düşüldüğü iddiaları yer almıştır.
Bu konu, Türkiye'nin gündemine oturmuştur.
Bugüne kadar gerekli şekilde araştırma
yapılmadığından, Sayın Çiller'in mal
varlığı üzerindeki şüphe ve şaibeler
aydınlatılamadı. Kendisinin de, yaptığı
açıklamalar yeterli olmadığından, mutlaka bu
çalışmanın yapılması; hem kendisi hem devletimiz hem
milletimiz hem de Meclisimizin, bu olayı sonuçlandırması
gerekmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Sayın Tansu Çiller, bir memur çocuğudur. Üniversiteyi bitirdikten
sonra, eğitim amaçlı, yedi yıl, Amerika Birleşik
Devletlerinde kalmıştır. Bu konuda, kendi beyanları da
açık ve nettir; kıt kaynaklarla geçindiğini göstermektedir.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeliği yapmıştır.
20 Ekim 1991'de milletvekili seçilmiş ve ekonomiden sorumlu devlet bakanı
olmuş, 1993 yılı haziran ayında da Başbakan
olmuştur.
Kısaca, Sayın Tansu Çiller, esas itibariyle,
Boğaziçi Üniversitesinde öğretim üyeliği, eşi Özer Çiller
ise özel sektörde yöneticilik yapmış; her ikisi de, bazı aile
şirketlerinde hisse sahibi olmak dışında kazanç
sağlayabilecek bir işle uğraşmamışlardır.
Önce geçinilebilecek bir gelire, daha sonra
öğretim üyeliği maaşına, daha sonra da milletvekilliği
ve nihayet bakanlık maaşına göre tasavvur edilebilecek bir
servete karşılık, Sayın Çiller'in -hem de birkaç yıl
içerisinde- ciddî boyutta bir servetinin olduğu, her zeminde iddia
edilmektedir. Bu konuda, kendi beyanları da açık ve ortadadır.
Sayın Çiller'in mal varlığıyla
ilgili toplam parasal değer, 5 trilyon lira olarak ifade edilmektedir. Bu
durumda, öncelikle, Sayın Çiller'in, bu servet ve muazzam mal
varlığını, nasıl ve nereden kazandığı
paralarla ve hangi yolla edindiğinin açıklığa
kavuşturulması gerekmektedir. Bu husus, bugüne kadar
açıklığa kavuşturulup, kamuoyu yeterince tatmin edilememiştir.
Bunun için, mutlaka, şu suallerin
cevabının bulunabilmesi gerekmektedir: Bakanlık ve
Başbakanlık nüfuzunun kötüye kullanılması, bu servetin
kaynağında var mıdır? İstanbul Bankasıyla ilgili
iddialar, bu servetle ne derece ilgilidir? Sayın Çiller ailesine ait
şirketlerin, bu servete katkıları nedir? Bu ticarî
şirketlerin, devlete ödediği vergilerle ilgili ciddî iddialar söz
konusudur. Yine, yurtdışındaki mallarıyla ilgili vergiler
gündemdedir. Özellikle, Çiller ailesinin, yurtdışında
edindiği mallarla ilgili ödemeleri, hangi kanunî yollarla
yaptığı bilinmeli ve açıklığa
kavuşturulmalıdır.
Dikkat çekici bir husus ise, Sayın eski
Başbakanın servetiyle ilgili iddialar ortaya atılmadan, herhangi
bir açıklamanın zamanında yapılmamasıdır. Mesela,
bir duyum aldığım için, ilk defa gündeme getirip sormak
istiyorum: Sayın Çiller'in, Alanya'da, arsa
karşılığı edinilmiş, beyanda yer almayan 149
dairesi var mıdır?
Bu soruşturmanın amacı, suçlamak ve
itham etmek değil; öncelikle kamunun menfaatlarının
kollanması ve suçlananın da aklanmasına yardımcı
olunmasıdır. Milletvekilleri olarak, bütün toplumun özlemi olan temiz
siyaset ve temiz yönetim idealinin gerçekleşmesi için göstereceğimiz
çaba ve gayretler ise, inanıyorum ki, bizlerin en aslî görevi ve
sorumluluğu olacaktır. Bendeniz, bu konuda çalışma yapacak
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi arkadaşlarımın, şayet
soruşturma önergesi kabul edilecek olduğu takdirde komisyonlarda
görev alacak arkadaşlarımın, vatanı, milleti, inancı,
tarihi ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kapusuz, size de eksüre
veriyorum; buyurun efendim.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – ... ülke
menfaatlarını göz önünde bulundurarak, bu meseleyle ilgili en ciddî
çalışmaları yapıp, Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne en
ciddî raporu takdim edeceklerine inanıyorum. Bizler de,
vicdanımızın gereği olarak, bunlarla ilgili muhasebemizi ve
değerlendirmemizi yapıp, oylarımızı
kullanacağız.
Biz, kimsenin peşinen suçlu olduğunu kabul
etmediğimiz gibi, bu milletin fakir fukarasının bir tek
kuruşuna, bir tek lirasına tenezzül eden birileri varsa, onların
da yakasına yapışmanın bir sorumluluk ve görev
olduğuna inanıyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kapusuz.
VII. –
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – İstanbul Milletvekili Bülent
Ecevit’in, Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un konuşmasında,
şahsına yönelik yanlış anlamlara meydan verebilecek
ifadeler bulunması nedeniyle konuşması
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ecevit.
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın
Başkan, biraz önce konuşan Sayın Kemal Aykurt, benimle ilgili
olarak bir yanlış bilgi verdi kürsüden. Mal beyanını
vermeyenler arasında benim de bulunduğumu iddia etti; bunun gerçekle
bir ilgisi yok.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Hayır efendim,
öyle bir iddia yok.
BAŞKAN – Hayır, zatı âlinizin ismi
geçmedi efendim.
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Efendim, o zaman
zaptın düzeltilmesi gerekiyor.
Aynen şöyle Sayın Kemal Aykurt'un sözleri:
"Sayın Tansu Çiller, her kademede mal beyanında bulunmuş
olmasına rağmen, önergeyi veren Refah Partili
arkadaşlarımızın Genel Başkanı Sayın
Necmettin Erbakan komisyonun mükerrer ve ısrarlı taleplerine
rağmen...
BAŞKAN – Efendim, madem sizin isminiz geçmiş,
uygun görürseniz, buyurun, kürsüde konuşun.
Buyurun Sayın Ecevit. (DSP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bu tartışmaya girmek
istemiyorum. Sadece, değerli milletvekili Kemal Aykurt'un
yaptığı konuşmada beni de ilgilendiren yanlış bir
bilgi yer alıyordu -belki başka parti başkanlarını da
aynı şekilde ilgilendiren bir yanlış bilgi- onun,
tutanaklarda düzeltilmesini sağlamak için söz aldım. Sayın
Başkana, bana bu olanağı verdiği için teşekkür ederim.
Sayın Kemal Aykurt, zabıtlarda görüldüğü
üzere, aynen şöyle konuşmuş: "Sayın Tansu Çiller, her
kademede mal beyanında bulunmuş olmasına rağmen, önergeyi
veren Refah Partili arkadaşlarımızın Genel
Başkanı Sayın Necmettin Erbakan, komisyonun mükerrer ve
ısrarlı taleplerine rağmen, mal beyanını komisyona
takdim etmemiştir. Ondan başka, Hüsamettin Cindoruk'la başlayan
bütün parti genel başkanları da araştırma komisyonuna mal
beyanında bulunmamışlardır."
Ben böyle bir beyanda bulundum; diğer parti
başkanlarının durumunu bilemem. Eğer, aksi bilgisi varsa
Sayın Aykurt'un, tabiî bir şey diyemem; ama, bir dil sürçmesi ise,
tutanaklarda düzeltilmesini rica ederim.
Teşekkür ederim. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ecevit.
Durum aydınlığa kavuştu efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Şener.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Komisyona,
Genel Başkanımız ve diğer genel başkanlar da mal
beyanı vermişlerdir.
BAŞKAN – Peki efendim; mesele
anlaşıldı.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Söz talebim vardı
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, bir dakika...
Sayın milletvekilleri, biraz önce
yaptığım konuşma üzerine Başkanlığa iki
pusula geldi. Birisi "Cavit" imzalı "Sayın
Başkan, ben de gazete sahibiyim; bu ifadenizi size
yakıştıramadım; bunun hesabını senden
sorarım" diyor. Yalnız, hangi Cavit, onu bilmiyorum. Bu
pusulayı hangi arkadaş gönderdiyse...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Refah Partisinde Cavit
yok!..
BAŞKAN – Efendim, o zaman, soyismini yazacak kadar
kendisinde cesaret bulamayan bir arkadaşın bu Genel Kurulda, pusula
göndermesini kabul etmiyorum. ("Bravo Sayın Başkan" sesleri)
Ben, malumunuz olduğu üzere...
HASAN DİKİCİ (Kahramanmaraş) – Ne
yazmış Sayın Başkan?..
BAŞKAN – Ben, aslında, tabiî, bu ifademle
bütün gazeteleri kastetmedim. Biliyorsunuz, bir gazete, benim resmimi birinci
sayfaya koymuş "her gün makam arabasıyla gidip
kiralarını topluyor" demiştir. Ben, mahkemeye verdim;
tazminat aldım. Şimdi, böyle iftira eden bir medyayla biz nereye
gideceğiz arkadaşlar?!.
Sayın Altan Öymen "İçtüzüğün 63
üncü maddesine göre söz istiyorum" diyor.
Sayın Öymen, 63 üncü madde "Başkanın,
çalışma usullerine riayet, gündeme riayet..." diyor. Böyle bir
şey yok o olayda.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – 64 üncü maddeyi
açıkça ihlal ettiniz.
BAŞKAN – 64 üncü maddeyle de ilgisi yok. Siz, 63
üncü madde demişsiniz.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Tabiî, bakın,
şöyle var efendim...
BAŞKAN – "... Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışma usullerine uymaya davet..." Burada usulsüzlük diye bir
şey söz konusu değil.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – 64 üncü maddenin ikinci
fıkrasını okursanız...
BAŞKAN – Efendim, 64 üncü madde için ne diyorsunuz
siz, onu bir söyleyin.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Müsaade ederseniz,
kürsüden izah edeyim efendim.
BAŞKAN – Efendim, hayır... Evvela niye söz
istiyorsunuz, onu...
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Onu izah ettim zaten
talebimde...
BAŞKAN – Efendim, evvela burada söyleyin ki, söz
verebilecek bir durumumuz var mı yok mu, ben, ona göre karar vereyim.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Efendim, 64 üncü maddenin
birinci fıkrası diyor ki "Genel Kurula başkanlık eden
Başkan veya Başkanvekili, asıl konu görüşülürken..."
BAŞKAN – Evet, görüşmelere katılmaz, oy
kullanmaz diyor.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Müsaade edin... Bana söz
verdiniz...
BAŞKAN – Ben, size söz vermedim efendim; yani,
orada uzun süre konuşmanız için söz vermedim ki... Açık
söyleyin; ben İçtüzüğü biliyorum.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sorduğunuz şeye
cevap veriyorum; müsaade ederseniz bitireyim.
"...asıl konu görüşülürken ve
oylanırken hiçbir surette görüşünü açıklayamaz."
Açıklayacaksa eğer, yerini bırakır,
başka bir Başkanvekili gelir, ondan sonra görüşünü açıklar.
BAŞKAN – Orada öyle "yerini
bırakır, başka Başkanvekili gelir" diyor mu?
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Evet, son
fıkrası efendim. "Görüşmelere katılmak
isteyen..."
BAŞKAN – O, Kâtip üyesi için Sayın Öymen.
Bakın, demek ki, okuduklarımızı da iyi anlamamız
lazım.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Müsaade ederseniz, onu da
anlatayım...
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Rica ediyorum...
Bakın "Görüşmelere katılmak isteyen
bir Kâtip Üye Başkanlık kürsüsünde görevli ise, yerini bir
diğerine bırakmak zorundadır" deniliyor; yoksa,
Başkanvekili olarak burada ben, efendim, şu sırada konuşmak
istiyorum diye çıkıp da orada konuşmam. Rica ediyorum...
Okuduklarımızı iyi anlayalım, ondan sonra konuşalım.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Şimdi, birinci
fıkraya göre açıkça ihlal ettiniz; bunun için, bana söz vermek
zorundasınız.
BAŞKAN – Efendim, ben, size söz vermek zorunda
değilim, bir. İkincisi, ben, görüşmelere katılmadım.
Sayın Aykurt dedi ki ...
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Böyle bir istemde...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Burada...
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Burada
"...diğer işlerden önce konuşulur" deniliyor, 63 üncü
maddeye baksanıza.
BAŞKAN – Efendim, ben, İçtüzüğü gayet
iyi biliyorum.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Ben de biliyorum...
BAŞKAN – Ama, siz yanlış tefsir yapıyorsunuz;
diyorsunuz ki "Başkan konuşacaksa..." Bir defa, ben,
müzakerelere katılmadım. Türkiye Büyük Millet Meclisine hakaret eden
bir yazı okundu burada; ben de, Meclis Başkanvekili olduğum
için, şu anda Meclisi temsil ettiğim için, buna, kısa bir cevap
verdim; bu, müzakelere katılma değil.
Ben, şimdi, bu soruşturma önergesinin...
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sizin
yaptığınız 64 üncü maddeye aykıdır efendim.
BAŞKAN – Bakın... Sayın Öymen... Rica
ediyorum... Bir dinlemesini öğrenin...
Benim müzakerelere katılmam şu şekilde
olabilir: Burada müzakere edilen soruşturma önergesi hakkında fikir
beyan edersem, bu soruşturmada ilgilinin suçu yoktur veya vardır
dersem, müzakerelere katılmış olurum; ama, burada, Türkiye Büyük
Millet Meclisine hakaret edecek şekilde birtakım konuşmalar veya
Türkiye Büyük Millet Meclisini itham edecek bazı konuşmalar
yapılırsa, ben, ona cevap veririm ve bu, Meclis
çalışmalarına katılma değildir.
Rica ediyorum... Size, söz vermedim... Oturun lütfen.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Söz vermediniz...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum...
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Ama, İçtüzüğü,
bir kere daha ihlal ettiniz.
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Ben, burada,
söz verilecek bir durum görmüyorum... Teşekkür ederim.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Hâlâ ihlal ediyorsunuz...
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Efendim, son konuşmacı
Sayın Mehmet Gözlükaya; buyurun.
Sayın Gözlükaya yok mu?... Konuşmayacaklar
mı?...
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Efendim?..
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Sayın Aykurt
bir açıklama yapmadı...
BAŞKAN – Anlamadım efendim...
BÜLENT ECEVİT (İstanbul) – Tutanaklar
düzeltiliyor mu?
BAŞKAN – Sayın Aykurt, Sayın Ecevit
"Kendisinin bahsettiği genel başkanlar arasında ben de var
mıyım" diyor.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın
Başkan, cevap vereyim efendim. Müsaade ederseniz kürsüden
açıklayabilir miyim.
BAŞKAN – Efendim, yerinizden açıklayın,
gelmenize gerek yok.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Mal beyanında
bulunmayan genel başkanlar arasında Sayın Ecevit yoktur. Ben,
zamanı kısaltmak için özetledim, birçoklarını da
okumadım.
BAŞKAN – Bu, bütün parti
başkanlarını da itham ettiği için, sadece, o kısma
mahsus olmak üzere, mal beyanında bulunmayan parti
başkanlarını burada okuyun o zaman, öteki
arkadaşlarımızı töhmet altından kurtarmak için.
Buyurun efendim.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Hüsamettin
Cindoruk, Deniz Baykal, Turgut Sunalp, Necdet Calp, Ahmet Türk, Aykut Edibali,
Yaşar Kaya, Hatip Dicle, Osman Ceylan, İbrahim Özdemir, Korkut Özal,
Ahmet Özal, Efe Özal, Hacı Ali Demirel ve Kemalettin Erbakan mal
bildiriminde bulunmamışlardır. (RP ve ANAP
sıralarından "Bunlar genel başkan mı?" sesleri,
gürültüler)
BAŞKAN – Mal bildiriminde bulunmayan sayın
genel başkanlar ve onların akrabaları. Biliyorsunuz, Mal
Bildirimi Kanununda o var, yani arkadaşımız "Bütün parti
genel başkanları mal bildiriminde
bulunmamışlardır" gibi bir ifade kullandı...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Genel Başkan ve
yakınlarıdır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
OĞUZHAN ASİLTÜRK (Malatya) – Sayın
Başkan, yerinden cevap versin: Sayın Erbakan'ın mal bildiriminde
bulunduğunu, kendisi burada ifade etti. Niçin herkesi itham ediyor?..
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) – Sayın Erbakan
mal beyanında bulunmuştur.
BAŞKAN – Efendim, ben, başkasının
yerine geçip, size cevap veremem.
Sayın Aykurt, lütfen, kürsüye
çıktığınızda çok geniş bir sataşmada
bulunmayın. Bakın, eğer, böyle bir geniş sataşmada
bulunulursa, o zaman bu Mecliste çalışmanın imkânı yok.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Başkan,
yanlış anlaşılan bir husus var. Sayın Erbakan, mal
bildirimi beyanını Meclis Başkanlığına vermiştir, araştırma
komisyonuna mal beyanında bulunmamıştır; onu söylüyorum.
Teşekkür ederim.
2. – İstanbul Milletvekili Korkut
Özal’ın, Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
KORKUT ÖZAL (İstanbul) – Sayın Başkan,
bana ismen sataşmada bulunuldu, söz hakkı istiyorum, söz vermeye de
mecbursunuz.
BAŞKAN –
Peki.
Arkadaşlar, rica ediyorum; bir
arkadaşımız, kürsüye çıkıp da Meclisteki tüm
milletvekillerine sataşır şekilde konuşursa, o zaman,
Mecliste çalışma imkânımız olmaz.
Buyurun efendim.
Yalnız, yeni bir sataşmaya meydan vermemek üzere.
KORKUT ÖZAL (İstanbul) – Muhterem Başkan,
değerli milletvekilleri; önemli bir hususu konuşuyoruz ve hepimiz
imtihandan geçiyoruz şu anda. Eğer, burada kötü şeyler olursa,
millete kötü örnek olur. Güzel örnek olmamız lazım.
Bir sayın
sözcü, ismimden bahsederek, mal beyanı vermediğimi söyledi. Ben, iki
defa mal beyanında bulundum. Biri o araştırma önergesinden de
evveldi. Bir vakfın yöneticisi
olarak mal beyanımı verdim, 1992 de mi, 1991'de mi mal
beyanımı verdim, 20 nci Dönem Milletvekili seçildikten sonra da mal
beyanında bulundum, dolayısıyla "vermemiş"
demekle bana iftirada bulunulmuştur.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) –
"Araştırma Komisyonuna verilmedi" dedim ben.
KORKUT ÖZAL (Devamla) – Efendim, Mal
Varlığı Araştırma Komisyonuna, hazırladık,
tam gönderirken Meclis tatile girdi; ama, öyle değil; bakın, siz
burada başka bir şey söylüyorsunuz...
Ben burada bir şey söyleyeceğim efendim: Bu
seviyede tartışmalarla insanları yaralarız, siyaseti
yaralarız, Türkiye'yi yaralarız...
KADİR BOZKURT (Sinop) – Çiller'i yaralarken iyiydi
ama!..
KORKUT ÖZAL (Devamla) – ...ve kâfi derecede yaraladık.
Bundan hiç birimize kazanç gelmiyor. Gelin, şu seviyeyi yukarıya
çıkaralım...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Biz de onu söylüyoruz
zaten.
KORKUT ÖZAL (Devamla) – Gelin, Türkiye'nin meselelerini
çözelim. (DYP ve ANAP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
Emin olun, şu Parlamento kurulduğundan beri
ben rahatsız oluyorum. Bunun da yolu nedir; bu gibi meseleleri
uzatmayalım. Başka parlamentolar, bunları, çok kısa, etik
sistemlerle çözüyorlar. Bugün, Amerikan Parlamentosunda böyle bir mesele,
günlerce Amerikayı meşgul etmiyor; bunun etik kurulları var, bu
meseleler oralara gidiyor ve çözülüyor. Biz, burada bir yerde Parlamentonun
asli görevini bıraktık, Türkiye'de gündemi değiştirdik.
Üzülerek söylüyorum, bu kişilerle uğraşarak biz bir yere
gidemeyiz.
Burada, o dönemden arkadaşlarımız var,
1980 Parlamentosunda, gene bu kürsüden söyledim: Eğer, biz, görevimizi bu
şekilde yapmaya devam edersek, bu çatıyı çökertiriz. Millet
bizden bunu beklemiyor. (DYP sıralarından "doğru"
sesleri) Meselelerin üzerine gidelim. Gelin, buraları hızla geçelim;
nasıl geçeceksek geçelim... (DYP ve ANAP sıralarından
alkışlar) Araştırmaları da biran evvel yapalım;
ama, gelin, Türkiye'yi, milletin istediği...
Bugün, ıstırap çeken bir ülkemiz var. Son
seçimde vatandaşın dertlerini görmediniz mi; hepimiz gördük.
Onları, buralarda çözecek çok değerli milletvekilleri var, hepinize
saygım var. Gelin, değerlerimizi...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Bunu Genel
Başkanınıza söyleyin, Mesut Beye söyleyin.
BAŞKAN – Müdahale etmeyelim efendim
KORKUT ÖZAL (Devamla) – Efendim, bakın, gene
politika yapıyoruz...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Bunu Genel
Başkanınıza söyleyin, burada konuşmayın.
KORKUT ÖZAL (Devamla) – Efendim, ben politika
yapmıyorum; ben, size, inandığım şeyleri söylüyorum,
şahsımla ilgili bir şeyden dolayı geldim.
Ben, bu memlekette, bir başbakanın
kardeşi olarak, bu kötü politika yüzünden, emin olun, Türkiye'yi
bırakmaya mecbur oldum. İşimi tasfiye ettim, her şeyimi
götürdüm, niye; çünkü, bu seviyede, düşük seviyede, iftiralarla dolu bir
politika hayatı çıktı ve ben, bunu bırakıp
yurtdışına gittim. Bunu yapmayın... (DYP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Bakın, ben, hiçbir partiyi, hiçbir kimseyi hedef
almıyorum. Gelin, bu seviyeyi yükseltelim; gelin, seçtiğimiz bu kadar
güzel insanlarla Türkiye'ye hizmet üretelim ve hep beraber üretelim. Bunu
yapmazsak, emin olun, hepimiz mesul oluruz, vatandaşın önüne
çıkamayız ve çıkamıyoruz. Ben, Hükümeti tenkit etmiyorum;
ama, seyrini takip edin, kişisel seviyeye indirdik. 3 seviye var; fikirler seviyesi, olaylar
seviyesi ve insanlar seviyesi. Hatta, biz, insanlar seviyesinin de altına
indik, iftiralar seviyesi ürettik.
Ben, şahsımla ilgili hesabımı her
zaman veriyorum; ama, sizlerden de rica ediyorum; gelin, buradan çabuk
çıkalım.
Yüce Meclise ve Sayın Başkana saygılar
sunuyorum. (ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özal.
VI. –
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI (Devam)
A)
ÖNGÖRÜŞMELER (Devam)
1. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün
ve 62 arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15
inci maddelerine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/4) (Devam)
BAŞKAN – Hakkında soruşturma istenen
eski Başbakan Sayın Tansu Çiller söz istememişlerdir. Bu
itibarla, Meclis soruşturması önergesi üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Soruşturma önergesini oylarınıza
sunuyorum: Soruşturma önergesini kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Soruşturma önergesi kabul edilmiştir.
Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince,
soruşturma, siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona
verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri
adaylar arasından her parti için ayrı ayrı adçekme suretiyle
kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından yürütülecektir.
Soruşturma komisyonunun görev süresi 2 aydır.
Bu sürenin, komisyon başkanı, başkanvekili, sözcü ve kâtip
seçimi tarihinde başlamasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. –
Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56
arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı
şekilde mal edinmek suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması,
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine
uyduğu iddiasıyla eski bakan ve Başbakan
Yardımcısı Necmettin Erbakan
hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/5)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi,
gündemin 2 nci sırasında bulunan soruşturma önergesine
geçiyoruz.
Genel Kurulun 4.6.1996 tarihli 57 nci birleşiminde
alınan karar gereğince, 2 nci sırada yer alan, Aydın
Milletvekili Ali Rıza Gönül ve 56 arkadaşının, kanuna veya
genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle görevini
kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve
3628 numaralı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine uyduğu
iddiasıyla eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Necmettin
Erbakan hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergelerinin
görüşülmesine başlıyoruz.
Bu görüşmelerde sırasıyla, önerge
verenlerden, ilk imza sahibine veya onun göstereceği diğer bir imza
sahibine; ayrıca, üç sayın üyeye söz verilecektir. Bu işlemin
sonunda da, eski Bakan ve Başbakan Yardımcısı Sayın
Erbakan'a söz verilecektir.
Bu konu üzerinde de konuşma süreleri 10'ar
dakikadır.
Bildiğiniz gibi, bu önerge, daha önce, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde okunmuş, bastırılıp sayın
üyelere dağıtılmıştı; bu itibarla,
soruşturma önergesini tekrar okutmuyorum.
Söz isteyen sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Önerge sahibi olarak Denizli Milletvekili Sayın Mehmet Gözlükaya.
Şahısları adına: İzmir
Milletvekili Sayın Hasan Denizkurdu, Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan, Trabzon Milletvekili Sayın Şeref Malkoç, Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Mustafa Kamalak, Trabzon Milletvekili Sayın Hikmet
Sami Türk.
İlk söz, Denizli Milletvekili Sayın Mehmet
Gözlükaya'nın.
Buyurun efendim.
Sayın Gözlükaya, süreniz 10 dakikadır.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan,
sözlerime başlamadan önce, şu Meclisin insicamı sağlansa
iyi olur derim.
BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, bir
dakikanızı rica edeyim.
Sayın arkadaşlarım, bakınız,
her soruşturma önergesinde özellikle ikaz ediyorum. Soruşturma
önergeleri, çok ciddî bir Meclis tasarrufudur. Burada bir Başbakanı,
Başbakan Yardımcısını veya ilgili bakanı Yüce
Divana sevk edecek kadar çok ağır bir karar veriyoruz. Bu kararı,
sağlıklı olarak, vicdanımızın sesine uyarak
verebilmemiz için, olayı iyi kavramamız lazım.
Rica ediyorum, konuşmak isteyen
arkadaşlarımız, salonun dışına
çıksınlar, kulislerde konuşsunlar. Burada konuşan
arkadaşımızın sözlerinin anlaşılması için
bize yardımcı olmanızı diliyorum.
Rica ediyorum, ayaktaki arkadaşlar, ya otursunlar
ya da dışarı çıksınlar efendim.
Buyurun Sayın Gözlükaya.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Doğru Yol Partisinin belli sayıdaki
milletvekili tarafından, Refah Partisi Genel Başkanı Sayın
Necmettin Erbakan hakkında verilen soruşturma önergesiyle ilgili
olarak söz aldım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Biraz önce, bir sataşma var iddiasıyla
konuşan Sayın Korkut Özal'ın görüşlerine aynen
katıldığımı ifade ediyor, kendilerine teşekkür
ediyorum.
Ayrıca, bir şey daha söylemek istiyorum: Bir
partiyi ve bir genel başkanı yok etme pahasına, gerek Mecliste
ve gerekse Meclis dışındaki birtakım oyunlara da, bu
Meclisin, artık, taviz vermemesini, son vermesini istirham ediyorum.
Türkiye'de, hakikaten, ciddî, samimî ve sevgiye
dayalı, icraata dayalı hizmetlerin, Meclis
çalışmalarının, Hükümet çalışmalarının
olduğunu ifade ediyor; bu vesileyle, kendilerine bir defa daha
teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Sayın Kapusuz'un, burada
"Sayın Çiller'in Antalya'da 149 dairesi olduğunu duyduk"
gibi bir iddiadan da söz etmesine muvafakat etmediğimizi söylüyorum;
yanlış bir ifadedir. Eğer, duyumlar üzerine, herkes
hakkında birtakım laflar edecek olursak, çok büyük yanlış
yaparız. Onun için, bu sözü söylenmemiş kabul ediyorum. Sayın
Çiller'in 149 dairesi olmadığını burada ifade ediyorum.
Sayın Necmettin Erbakan ve kardeşi Kemalettin
Erbakan'ın mal varlığıyla ilgili olarak beyanlarda
bulunmaya çalışıyoruz. Biz de istiyoruz ki...
BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, bir dakika...
Arkadaşlar, rica ediyorum; lütfen, oturur
musunuz... Ayaktaki arkadaşlar, lütfen, oturur musunuz efendim...
Sayın milletvekilleri... Ayaktaki
arkadaşlarım... İsimlerinizi mi söyleyeyim!..
Sayın Aykut, Sayın Bakan, oturur musunuz...
Arkadaşlarımız o kadar çok derin sohbete
dalmışlar ki, duymuyorlar...
Efendim, oturur musunuz yerlerinize... Rica ediyorum...
Buyurun efendim.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Basında, kamuoyunda
çok konuşulan bir konu olan, Sayın Erbakan ve
yakınlarının mal varlığının ve
kaynaklarının su yüzüne çıkması için bu önergeyi verdik.
Şimdi, önergemizin tamamı olmamakla beraber,
bu konuda satırbaşlarıyla bir şeyler söylemeye
çalışacağız.
Sayın Erbakan, 1969 yılında milletvekili
olduktan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği mal beyanında
3 200 Türk Lirası olan milletvekili maaşından başka,
Fatih'te bir dairesi ve bir de binek otosu olduğunu beyan
etmişlerdir.
Sayın Erbakan, bu beyannamede, bankalarla kredi
işlemi olmadığını, borcunun
bulunmadığını, herhangi bir şirkette
ortaklığının olmadığını; ancak,
Gümüş Motorda çok az, basit nitelikte bir miktar hisse sahibi
olduğunu ifade etmiştir.
Sayın Erbakan, daha sonraki yıllar içerisinde
düzgün bildirimlerde bulunmamış ise de, en son, 1994
yılında Mal Varlıklarını Araştırma
Komisyonuna verdiği beyanda, mal varlıklarını
belirtmiştir. Bu mal varlıklarına göre, İzmit, Ankara ve
Balıkesir'de 17 653 metrekare miktarında muhtelif 7 adet arsa;
muhtelif şehirlerde -genelde, bu şehirler Ankara, İstanbul ve
İzmit olmak üzere- 6 adet daire; Balıkesir Altınoluk'ta 40 bin
metrekare arazi ve ortasında 216 metrekarelik lüks bir villa, keza, 3
yazlığının olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca,
421 bin dolar, 532 bin İsviçre Frangı, 611 bin Alman Markı
olduğunu, bunlara ilaveten de, 148 kilo külçe altını
olduğunu bu bildirimde ifade etmişlerdir.
Sayın Erbakan'ın, 1969'dan 1994'e kadar geçen
süre içinde varlıklı bir aileden gelmediği kendi ifadesiyle
sabitken ve milletvekilliği dışında herhangi bir gelir
sağlayan işi de bulunmadığına göre -ki, vergi
kayıtlarından bu anlaşılmaktadır- mal
varlığındaki bu büyük artışın nereden
kaynaklandığının ve meşruluğunun da tespiti
gerekmektedir.
Sayın Erbakan, milletvekilliği, Devlet
Bakanı olduğu ve Başbakan Yardımcılığı
yaptığı dönemlerde, belirli şekilde
zenginleşmiştir.
Sayın Erbakan, gerekli zamanlarda verilmesi
gereken mal bildirimlerini vermemiştir. Halbuki, 3628 sayılı
Yasa ile daha önceki yıllara ait yasal düzenlemeler, milletvekillerinin
kanunî süreler içinde mal bildiriminde bulunmalarını mecburi
kılmıştır.
1970 yılında yok denilecek servete sahip
Sayın Erbakan'ın, 1.10.1994 tarihinde Araştırma Komisyonuna
verdiği mal bildirimindeki sahip olduğu menkul, gayri menkul, döviz
ve altın miktarını gördükten sonra, bu servetin ne derecede
kanuna ve genel ahlaka uygun olarak edinildiği konusunda toplumumuzda
şüpheler vardır.
Gerek basında çıkan ve gerekse 1970 ve 1994
yılında vermiş oldukları bildirimi mukayese ettiğiniz
zaman, edinilen servetler arasında çok büyük, fahiş
farklılıkların olduğu görülecektir. Sayın Erbakan, iki
defa Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı
yapmıştır. Servetinin büyük kısmının bu
tarihlerde yapıldığı şüpheleri vardır.
Anayasamızın 83 üncü maddesine göre,
milletvekilleri hakkında üyelikleri süresince zamanaşımı
işlemez. İsnat olunan suçlar ve iddialarla üyeliğin boş
bulunduğu zamanlarda, zamanaşımının
dolmadığı görülmektedir. Ayrıca, bu husustaki asıl
yetkili merci -karar verilip Yüce Meclisçe Yüce Divana sevk edilmesi halinde-
Anayasa Mahkemesidir, yani yargıdır.
Sayın Erbakan'ın kardeşi Sayın
Kemalettin Erbakan'ın, Araştırma Komisyonuna verdiği mal
bildirimine göre, İstanbul'un değerli birçok yerinde 40 adet muhtelif
büyüklükte kıymetli arsanın bulunduğu görülmektedir. Bu
arsaların çoğu, İstanbul-Kartal, Samandıra, Sultanbeyli ve
Çiftlik Mahallelerindedir. Burada, dikkatinizi iki gayri menkule çekmek
istiyorum. Bunlar, 3 750 637 metrekare ve 1 130 416 metrekarelik değerli
arsalar üzerindeki hisselerdir, arsaların tamamı değildir; ama,
çok değer ifade eden gayrimenkullerdir.
Bu itibarla, yukarıda arz ve izah ettiğimiz
gibi, Türk Milletinin temiz toplum, temiz siyaset konusundaki haklı
beklentilerine cevap verebilmek, kamuoyunu tatmin etmek ve 1974
yılından itibaren, uzun bir süre, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcılığı sıfatlarıyla görev yapan
Necmettin Erbakan'ın -görev yaptığı dönemlerde ve sonraki
tarihlerde kendisi ve yakınları aşırı derecede
zenginleşmiştir- tüm mal varlıklarının
kaynaklarının iktisap şekillerinin haksız kazanç
niteliğinde olup olmadığının tespiti, bu
aşırı mal edinmelerinin haklı hukukî sebep ve
kaynaklarının soruşturma komisyonunda tahkiki elzemdir.
Ayrıca, gerekli zamanlarda bildirimlerde bulunmadıkları da
açıkça görüldüğüne göre, Türk Ceza Kanununun 240 ve 3628
sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 13, 14 ve 15 inci maddelerine göre,
eski Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı ve bugün Refah Partisi Genel Başkanı olan
Sayın Erbakan hakkında verdiğimiz bu soruşturma önergesinin
kabulunü Yüce Meclisten istirham ediyoruz.
Biz de insanların aklanmasından yanayız.
Ortada birtakım iddialar var, bu iddiaların gün
ışığına çıkması lazımdır.
Eğer, hakikaten, kaynağı hukukî ve ahlaka uygunsa, Sayın
Erbakan'ın da, mal varlığı hakkındaki iddiaların
ve şüphelerin ortadan kalkması lazımdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, size ek süre veriyorum; buyurun.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Bu bakımdan bu Meclis
soruşturması önergesini verdik.
Yüce Meclisin bu önergeyi kabul edeceğini
düşünüyor, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Gözlükaya.
Şahısları adına Sayın Hasan
Denizkurdu; buyurun efendim.
Konuşma süreniz 10 dakikadır Sayın
Denizkurdu.
HASAN DENİZKURDU (İzmir) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan
evvel, hepinizi en derin saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, uzun süren bir iş
hayatından sonra, 48 yaşında ve büyük umutlarla, 24 Aralık
seçimlerinde Parlamentoya geldik. 24 Aralıktan bu tarihe kadar,
yaklaşık beş aylık süre içerisinde, Meclis
sıralarında otururken, zaman zaman elimi başıma koyup, ne
konuşuluyor bu Mecliste diye düşündüğümde ve bunun vicdanî
muhasebesini yaptığımda, daha ötesi, beni seçerek buraya
gönderen ve bir milletvekili olarak benden hizmet bekleyen insanlara hesap
vermeye gittiğimde, açık söylüyorum -ve bu inancımı
buradan hepinizin önünde de ifade
ediyorum ki- vicdanım hiç rahat değil.
60 milyon insanın, yasama ve ek olarak da
denetleme görevini verdiği bu Yüce Meclis, sanki bir ağır ceza
mahkemesi salonu; üstelik, öyle bir mahkeme salonu ki, hiçbir iddia hiçbir
insaf hiçbir delil olmadan, gazete kupürlerinin bile soruşturma önergesi
olarak -dört önerge- önümüze konulduğu bir ortam. Dolayısıyla,
ben, Mecliste yaptığım bu ikinci konuşmada, bir
soruşturma önergesi hakkında söz almanın, açıkça,
psikolojik ezikliğini yaşıyorum. Gönül isterdi ki, bugün, devasa
sorunlar hakkında, hepimiz, buraya çıkıp, hangi meseleyi
nasıl çözeceğiz, bunun tartışmasını yapalım.
Ülkemiz yollarında her gün binlerce insan, bir savaştan çok trafik
kazalarında ölürken, trafik yasalarını
tartışalım; ama, biz, yine, bugün, biraz evvel, bütün milletin
önünde soyut bir konuyu tartıştık.
Değerli Meclis üyeleri, bu konuşmamı
yapmadan evvel, dünyanın diğer parlamentolarında
soruşturmalar nasıl ele alınır diye araştırma
yaptım. Yurtdışında bulunan arkadaşlarımdan,
Fransa'da bulunan hocalardan ricada bulundum; dünyanın hiçbir
parlamentosunda, etik açıdan, ahlakî açıdan, soruşturma müessesesinin böylesine
kötüye kullanıldığı bir parlamento yok. Bir iddia
geldiği zaman, parlamento, kendi içerisinden seçtiği alt komisyonda
bu iddianın ciddiliğini araştırıyor, gerekirse
işi yargıya gönderiyor, ancak, yargıdan meclise gelecek ölçüde
ciddî olduğu zaman, dokunulmazlık zırhının
kaldırılması amacıyla konuyu gündeme alıyor.
Dolayısıyla, ben, Anayasayı hazırlayanların bile
düşünmediği, bir hakkın suiistimali niteliğindeki bu
gidişatın, ne Meclisimize ne ülkemize yarar sağlamayacağı
kanaatimi arz ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, günümüz, bilginin
dünyanın her yanına çok çabuk ulaşabildiği bir toplum
yapısına geldi, elektronik iletişim çağına geldik;
dolayısıyla, bilgi toplumunda, fertler, bilgiye ulaştıkları
zaman, bilgiyi, eskiden olduğu gibi bir dogma olarak kabul etmiyor; bunu
soruşturmak, araştırmak ve kaynağına inmek istiyor.
Bu anlamda, temiz toplum, 21 inci Yüzyıla girerken
dünyanın yükselen değeridir ve özellikle, bu yükselen değer
içerisinde siyaset ve siyasetçi ön plandadır; çünkü, siyasetçinin elinde
tuttuğu kamu gücü, devlet erki dolayısıyla kendisine
birtakım çıkarlar sağlaması her zaman toplumların
merak konusu olmuş ve sanıyorum ki, bu anlamda yeni kuralların
yerleştiği bir yüzyıla doğru gidiyoruz. Parlamentomuz da bu
anlamda, geçen dönemde, mal varlıklarının araştırılmasıyla
ilgili komisyonlar kurarak toplumun her kesiminde tartışılan bu
konulara açıklık getirmek istemiştir. Ancak, temiz toplum
arayışları ve temiz toplum arayışları içerisinde
yasaların getirdiği hakları kullanırken, Medeni Kanunun
dediği gibi, herkes iyiniyetli hareket etmek zorundadır. Oysa, bugün,
yargı ilamına bağlanmış TOFAŞ gibi, hiçbir
şekilde tartışılamayacak örtülü ödenek gibi "temiz
toplum" adı altında birtakım iftiralarla insanların
haysiyetleriyle oynanmaya çalışılması, temiz toplum arayışlarına
set çekecek nitelik haline gelmiştir. Üstelik, toplumun en çok değer
verdiği bu konu, öylesine dejenere olmuştur ki, sokaktaki insan,
evinde oturan vatandaş ciddî bir iddia konusunda şüphe duyar hale
gelmiştir. Başka bir deyişle, siyasetçinin ağzından
çıkan bir iddianın doğruluğu sorgulanır hale
gelmiştir ki, bence, en vahim olay budur.
Değerli milletvekilleri, işte, bu anlamda,
Doğru Yol Partisi olarak, bu iddiaların Meclis gündemine gelmeden,
bağımsız yargıya gitmesi konusundaki önerilerimizi iki
aydan beri ısrarla kamuoyunun gündemine ve Parlamentoya sunduk. Ancak, o
zaman, sanki Doğru Yol Partisi Meclisin denetiminden kaçmak
istiyormuş gibi bir izlenim uyandı ve diğer partiler
tarafından da bu konu rağbet görmedi. Eğer bu teklifimiz kabul
edilseydi, ne biraz evvel görüşülen ne şimdi ne de yarın veya
önümüzdeki haftalarda görüşülecek olan bu soruşturma önergeleriyle bu
Meclis işgal edilmezdi.
Değerli milletvekilleri, benim söz
aldığım konu, Sayın Erbakan'ın mal
varlığıyla ilgili araştırma yapılmasına
ilişkin, biraz evvel görüşülmesine başlanan 57 imzalı
önergeyle ilgilidir.
Sayın Erbakan, özellikle, Mal
Varlığı Komisyonuna, geçen dönemde, ısrarlı taleplere
rağmen, ancak, 1994 yılında beyanname vermiş. Ayrıca,
yine, kanun kapsamında bulunan kardeşi Kemalettin Erbakan ise, yine,
ısrarla, beyan vermekten kaçınmıştır.
Dolayısıyla, beyan vermek zorunda olan Sayın Kemalettin
Erbakan'ın mal varlığına baktığımız
zaman, İstanbul'da 40 adet araziden -biraz evvel Sayın Gözlükaya
söylediği için tekrarlamak istemiyorum- bayağı ciddî bir serveti
vardır.
AHMET DOĞAN (Adıyaman) – Açık söyle.
HASAN DENİZKURDU (Devamla) – Efendim, bu böyle,
Samandırası var... İsterseniz tek tek sayayım, hisseleri de
sayayım.
Yine, aynı şekilde, Sayın
Erbakan'ın... Ben bu iddialarımı söylerken, soyut ve sübjektif
bir iddia getirmiyorum, geçen dönem kurulan Mal Varlığı
Komisyonu raporundan sayfa sayfa aldıklarımı ifade ediyorum.
Nitekim, yine, geçen dönem Mal Varlığı Komisyonunun hazırladığı
raporun 249 uncu sayfasında, Kemalettin Erbakan'ın beyan
vermediği ve tespit edilen gayri menkulleri de yazılı
olduğu gibi, bu soruşturma komisyonu raporunda her ne kadar
liderlerin ve yakınlarının gayri menkullerinin tespiti, tapu
sicil muhafızlıklarından talep edilerek tespit edilmişse
de, varlıklarını gayri menkule yatırmayıp, hisse
senedi, nakit ve dövizde tutanların hesaplarının
açıklanmasıyla ilgili istem, gerek Bankalar Kanununda yer alan hüküm
ve gerek diğer mevzuat gereğince, Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığının yazısıyla
açıklanmamıştır. Dolayısıyla, geçen dönemde
yapılan mal varlığı araştırmasında -biraz
evvel oyladınız- Sayın Tansu Çiller'in mal
varlığı tamamen gayri menkule bağlı olduğu ve
dört kere beyan verdiği halde, mal varlığının
içerisinde yüzbinlerce dolar, yüzbinlerce mark olan, belki de daha fazla
olanların hesapları Komisyona gelmediği için, Komisyon,
incelemesini tamamlayamamıştır. Sırf bu neden dahi,
tamamlanamayan bu soruşturmanın, Mecliste bu dönem yeniden
tekrarlanması gereğine işaret etmektedir.
Değerli milletvekilleri, ayrıca, Sayın
Erbakan'ın verdiği mal beyanı içerisinde, Balıkesir
Altınoluk'ta zeytinlik olarak gösterilen ve içerisinde 216 metrekarelik
bir villanın bulunduğu 40 bin metrekarelik -değerinin 100 milyar
civarında olduğu söylenir- arazinin beyanı yoktur. Şimdi,
ben asla böyle bir iddiada bulunmak istemiyorum; ama, her gün basını
açtığınızda, işte, bu villanın, Suud'lar
tarafından hediye edildiği polemik konusu olmaktadır, bu
polemikleri sona erdirmek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Denizkurdu, size de eksüre
veriyorum; konuşmanızı bitirin lütfen.
HASAN DENİZKURDU (Devamla) – Yine aynı
şekilde, biraz evvel kabul oyu verdiğiniz ve
varlığını ailesinden gelen servetiyle izah eden bir
başka Profesör gibi, Sayın Erbakan da, üniversite kariyerini,
doçentliğini, profesörlüğünü tamamlamış, Gümüş
Motor'da, Odalar Birliğinde çalıştıktan sonra siyasete
atılmıştır.
Şimdi, sokaktaki vatandaşa, 148 kilo
altın ile 420 bin Amerikan Dolarının, 532 bin İsviçre
Frangının, 611 bin Alman Markının makul izahını,
herhalde, en iyi Sayın Erbakan yapıp, halkı inandırmak
zorundadır. Aksi halde, yargısız infazların
yapıldığı, herkesin, âdeta manşetlerle mahkûm edilmeye
çalışıldığı bir ortamda, madem bu yol
açıldı, geliniz... Yalnız, şunu söyleyeyim: Parlamento
içerisinde, soruşturma komisyonlarında, iddia makamında
bulunanlar, iddiada bulunanlar, aynı şekilde, komisyonda da
çoğunluktadır. Eğer, biz, iddiada bulunanların
iddiasını taraflı bir yargılama içerisinde yapar;
başka bir deyişle, adaleti sayısal çoğunluğa kurban
edersek, siyasî engizisyonu başlatmış oluruz. Umarım ki, bu
komisyonlara seçilecek olan arkadaşlar, kendi partilerinin esiri olmazlar
-ben, TEDAŞ Komisyonundayım; kendi adıma, bu konuda Yüce Meclise
söz veriyorum- vicdanlarıyla, hukukla ve Türkiye'nin gelecekte olması
gereken etik değerlerle oynamazlar -biraz evvel Sayın Özal feveran
etti bu anlamda- ve dolayısıyla, biz, Anayasanın bize
verdiği denetleme görevi içerisinde, yargıyı bir kenara bırakıp,
tarihe, Dreyfus davası gibi geçecek; tarihe, bir adaletsizlik örneği
olarak geçecek örnekleri yaratmayız. Bütün Türk milletinin gözü, bugün, bu
Parlamentodadır; iftiralardan, ortaya atılan şahsiyetleri
zedeleyen birtakım iddialardan, hepimizin ve herkesin arınması
lazımdır.
Açık söyleyeyim, bir milletvekili olarak, kendi
yöreme gittiğimde, milletvekili olmanın gururunu taşımam
gerekirken, zaman zaman halkın bakışlarından anlıyorum
ki, milletvekiline bakış açısı bile değişti.
Ben, çok rica ediyorum -bunu hepimiz
paylaşıyoruz- biz, bu görev süremiz içerisinde -kendisinden çok umut
beklenilen bir Parlamentoyuz- geliniz, Parlamentoyu tıkamak isteyenlere,
Parlamentoyu, bu şekilde başka rejim arayışlarına
itmek isteyenlere vasıta kılmayalım.
Ben, sözlerimi tamamlarken, izin verirseniz, buradan,
siz değerli milletvekillerine ve yüce Türk halkına, dünyadaki en iyi
rejimin demokrasi olduğunu ve hiç kimsenin demokrasiden umudunu kesmemesi
gerektiğini, Türk halkının umutsuzluğa
kapılmaması gerektiğini ifade eder, bu vesileyle, siz Yüce
Meclisi, en derin saygılarımla selamlarım. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın
Denizkurdu.
İkinci konuşmayı Kocaeli Milletvekili
Sayın Şevket Kazan yapacaktır.
Buyurun Sayın Kazan. (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın Kazan, süreniz 10 dakikadır.
ŞEVKET KAZAN (Kocaeli) – Sayın Başkan,
sayın millletvekilleri; müzakeresini yapmakta olduğumuz Meclis
soruşturması üzerinde, şahsî görüşlerimi arz etmek üzere
söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Aydın Milletvekili Ali
Rıza Gönül ve 56 arkadaşı tarafından verilen bu önergede,
özetle, Sayın Erbakan'ın varlıklı bir aileden
gelmediği halde, bugün itibariyle, aşırı bir
zenginliğe sahip olduğu, Türkiye'de, bir hayli gayri menkulleri
olduğu, 148 kilo külçe altını, 421 bin Amerikan Doları, 532
bin İsviçre Frangı ve 611 bin Alman Markı servete sahip
olduğu; ayrıca, kendisine ve kızına ait özel
arabalarının bulunduğu, hatta, Hollanda'da gayri menkullerinin
olduğu iddia edilmekte ve bu servetin, kendisinin, eski Bakan ve
Başbakan Yardımcısı olduğu 1976 yıllarında,
görevini kötüye kullanması suretiyle ve de Libya'da bulunan İslama
Çağrı Teşkilatının 1989 yılında
gönderdiği paralarla elde edildiği iddia edilmektedir.
Sayın milletvekilleri, her şeyden önce,
birkaç bilgi yanlışlığını baştan düzeltmek
zaruretini hissediyorum.
Birincisi, Sayın Erbakan, varlıklı
olmayan bir aileden değil, varlıklı bir aileden gelmektedir.
Nitekim, beş kardeşten biri olarak, sadece kendisine, 1943
yılında, babalarının vefatından sonra miras olarak
Fatih'de 2 daire ve 1978 yılında da, annelerinin vefatıyla,
miras olarak Sinop'taki tarlalar kalmıştır. Beş
kardeşten birine isabet eden bu varlık, ailenin varlıksız
değil, varlıklı bir aile olduğunu gösterir.
İkinci olarak, Sayın Erbakan'ın, ne
Hollanda'da ne de bir başka yabancı ülkede mal varlığı
yoktur.
Üçüncü olarak, 1991 yılından önce mal
beyanının yapılmaması, kanunî bir zorunluluk
olmamasındandır. Zira, 3628 sayılı Mal Bildirimi Kanunu,
malumunuz olduğu üzere, 19.4.1990 tarihinde kabul edilmiştir.
Dördüncü olarak, Sayın Erbakan'ın eşinin
ve çocuklarının mal bildirimlerinin yapılmadığı
iddiası da doğru değildir. Zira, önergede dahi eşinin ve
kızının binek arabalarından bahsedilmektedir.
Yine, Sayın Erbakan'ın, Libya'daki
İslama Çağrı Cemiyetinden de kendisine herhangi bir para
gönderilmiş değildir. Bir vesile ile daha önce bu kürsüden belgesini
gösterdim, işte yine gösteriyorum; bir gazetede intişar eden haber
üzerine, Genel Sekreterimiz Sayın Oğuzhan Asiltürk, adı geçen
kuruluşa bir yazı göndermiş ve yazıya verilen cevapta da
söz konusu kuruluşun dünyada hiçbir siyasî kuruluşa böyle bir para
göndermediği açıkça ifade edilmiştir; belgeler elimizdedir.
Sayın milletvekilleri, Refah Partisi Genel
Başkanı Sayın Erbakan'ın mal varlığı;
rahmetli babalarından miras kendi hissesine düşen Fatih'teki bir
apartman içinde 2 dairesi, yine rahmetli annelerinden miras olarak intikal eden
Sinop'taki tarlaları; Kocaeli Bahçecik'te bir dağ tepesinde, 50
arkadaşıyla sahip olduğu bir tarladaki hisse; aynı
şekilde, Çubuk kenarında, profesör arkadaşlarıyla birlikte
kooperatif içinde edinilmiş bir diğer arsa; Ayrancı'da 1969
yılında satın aldığı 2 daire, halen ikâmet
etmekte olduğu Balgat'taki 1 bahçeli ev ile yazın
kullandığı Altınoluk'taki bahçeli ev ve
müştemilatı; kendisinin, eşinin ve çocuklarının özel
arabaları -tafsilatına girmiyorum- toplam 1 230 500 dolar
değerinde dövizi, bunun bir kısmı İsviçre Frangı, bir
kısmı Alman Markı, bir kısmı da dolardır.
Peki, 148 kilo altın ne oluyor; bunun mahiyetini
biraz sonra sizlere açıkladığım zaman, siz de, bu kürsüden
yaptğınız hatayı açıkça fark edeceksiniz, eğer,
Mal Varlığını Araştırma Komisyonuna Sayın
Erbakan tarafından verilmiş olan beyannameyi iyi incelemiş
iseniz. Şimdi bu servet...
Bu arada bir de değerli
arkadaşlarımız kürsüye çıktılar, Sayın
Erbakan'ın kardeşi Kemalettin Erbakan'ın milyonlarca metrekare
arsaya sahip olduğunu söylediler. Tabiî, bu arsaların listesi bundan
bir ay kadar önce Hürriyet Gazetesinde yukarıdan aşağı
liste halinde neşredildi. Şimdi, ben buradan, size, Kemalettin
Erbakan adına -belki bana yetki vermiş değil ama-
rahatlıkla, açıkça ifade ediyorum: Sayın Kemalettin
Erbakan'ın Fatih'te, Sayın Erbakan gibi, babasından miras kalan
daire dışında, bir de Sultanbeyli'de takriben 2 dönüm -toplam 2
dönüm- telle çevrili arazisi dışında, Hürriyet Gazetesinde
neşredilen o listedeki gayri menkulleri gerçekse, ben bu gayri menkullerin
tamamını 1 milyara isteyene satmaya hazır olduğumuzu ifade
ediyorum. (RP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, tabiî, davalar
açılıyor, bu haksızlığa maruz kalan kişiler,
elbette, hukuk yoluna başvuruyor ve davalarını açıyorlar. O
nedenle, Kemalettin Erbakan'la ilgili soruşturma üzerinde değil,
Sayın Necmettin Erbakan'la ilgili soruşturma üzerinde
konuşuyorum.
Sayın Erbakan bu serveti nasıl edinmiş:
1 - Miras yoluyla; biraz önce arz ettim, annelerinden
ve babalarından intikal eden miras yoluyla.
2 - Elli yıla yakın bir çalışma
hayatının alınteri neticesindeki tasarruflardan.
Değerli milletvekilleri, şurada arz
ettiğim liste, 19 uncu Dönemde kurulan Malvarlığı
Komisyonuna aynen verilmiştir. Bu liste incelendiği zaman, bu listede
bahsi geçen gayri menkuller ve bahsi geçen dövizlere ilaveten, ayrıca, 148
kilo altın diye birşey yoktur; lütfen, inceleyin göreceksiniz ki,
yoktur. Peki, nereden çıkıyor bu; Sayın Erbakan
tasarruflarını açıklarken Sayın Erbakan, 1948
yılından 1969 yılına kadar olan tasarruflarını
açıklarken; mesela, 21 yıllık üniversite öğretim
üyeliğinde 200 bin lira tasarrufu... Şimdi, bugün 200 bin lira
dediğiniz zaman, herkes güler; ama, o tarihte 200 bin lira tasarrufun
karşılığı 13,5 kilo altın tutuyor. O nedenle,
serveti ifade edebilmek için, yani, gerçek servetini ortaya koyabilmek için yan
tarafına, bir yanda rakamsal, ama, öbür yanda tekabül ettiği
altın değeri ortaya konulmuştur; yani, iki rakam
verilmişti. Sayın Erbakan'ın 1949 yılından 1969
yılına kadar öğretim üyeliğinden; bu arada, 31 ay
Almanya'da tank fabrikasındaki
mühendisliğinden, Türkiye'de sanayi çalışmaları
sırasında Gümüş Motor'daki tasarrufundan ve hisse senetlerinden,
Bursa'daki Gürsu Motor Fabrikasındaki tasarruflarından, Türkiye
Odalar Birliğindeki Genel Sekreter olarak aldığı
maaştan tasarruflarından ve Genel Sekreter tazminatından ve bu
22 yıllık devre içerisinde yaptığı, sahibi olduğu
arsa satışlarından, 1969 yılında 2 milyon 230 bin lira
para biriktirmiştir. Bu 2 milyon 230 bin lira para, 148 kilo altına
tekabül etmektedir. Hesaplarında bir kolaylık olmak üzere, Sayın
Erbakan, bu servetini, yani, 2 milyon 230 bin lira olan servetinin tekabül ettiği
altını ifade etmiş ve 148 kilo altın olarak
belirtmiştir.
Şimdi, o tarihten bu yana her yanda, Sayın
Erbakan'ın gayri menkulleri var, Sayın Erbakan'ın dövizleri var
ve Sayın Erbakan'ın bir de 148 kilo altını var
şeklinde konuşmalar yapılmaktadır ki, eğer, 19 uncu
Dönem araştırma komisyonuna ibraz edilen mal varlığı
beyannamesi iyi incelendiği zaman bunun aynen anlattığım
gibi olduğu görülür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı )
BAŞKAN – Sayın Kazan, size de eksüre
veriyorum ; buyurun.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, Sayın Erbakan kadar mal varlığının
hesabını vermek zorunda kalan ve bu hesabı her zaman
yüzakıyla veren bir başka siyasî lider yoktur. Sayın Erbakan, bu
hesabı, önce, 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra, 23
arkadaşıyla yargılandığı sıkıyönetim
mahkemeleri sırasında vermiştir. O tarihlerde, 5 bakanlık
temsilcisinden oluşturulan bir komisyon tarafından, olağanüstü
şartlarda, ille bir suç bulunsun gayretleri içerisinde, araba
farlarımızın camlarına varıncaya kadar, her şey
araştırılmış; fakat, tek bir kirli kuruşa
rastlanılmamıştır. (RP sıralarından
alkışlar) İşte, sizlere, burada belgesini arz ediyorum: 7
Mayıs 1982 tarihli, Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı
Teftiş Kurulunun 71 sayfalık raporu. Raporun konusu: Münfesih Millî
Selamet Partisinin mallarının, parti yöneticilerinin üzerinde
bulunduğu kayıt dışı gelir ve giderleri ve bazı
şirketlerle ilişkileri konusundaki iddialarla ilgili incelemeler
hakkında rapor. İşte, beraat raporu, 1982 yılında...
Değerli milletvekilleri, öte yandan, bu hesap,
8.12.1994 tarihinde, köşe yazarlarının
katıldığı bir basın toplantısında,
kuruşu kuruşuna, bir defa daha verilmiştir; yine, bu hesap, 19
uncu Dönem Siyasî Parti Liderlerinin Mal Varlığını
Araştırma Komisyonuna yazılı olarak bir defa daha
verilmiştir ve nihayet, 14.5.1996 tarihli basına açık Grup
toplantısında da bir defa daha verilmiştir ve 2 Haziran
seçimlerinde de milletten cevabı alınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, lütfen, son cümlelerinizi söyler
misiniz.
ŞEVKET KAZAN (Devamla) – Sayın
Başkanım, konuşmamı tamamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce,
önergenin konusu yoktur. Sayın Erbakan, 1976 yılında Bakan iken,
hangi haksız eylemi işlemiş de suçlu olmuş, müşahhas
bir örnek, müşahhas bir delil ortada yoktur. Oysa, Anayasanın 100
üncü maddesine göre, soruşturma önergesi bir bakan veya başbakan
hakkında, göreviyle ilgili bir suç isnadından dolayı verilir. O
nedenle, bu önergenin konusu yoktur.
Değerli milletvekilleri, hukukî bazı hususlar
var; onu arz etmeye vaktim yok; Sayın Başkanın
müsamahasını istismar etmek istemiyorum.
Sözlerimi şöyle noktalıyorum: Değerli
milletvekilleri, hepimiz, çok şükür, inanan insanlarız.
İnançlarımızın gereğini yerine getirmekte farklılıklarımız,
eksikliklerimiz, noksanlarımız olabilir. Ben, ancak bizler adına
konuşabilirim. Bizler, bu inancın gereği, akşam
başımızı yastığa koyarken gündüzün hesabını
düşünürüz; şayet, iki gün yaşamışsak, mukayese ederiz,
hesabını düşünürüz; dünyada yaşarız; ama, ahretin
hesabını düşünürüz; ancak bu hesabı yapanların temiz
kalacağına, çamur atılsa dahi aklanacağına
inanırız.
Önerge konusunu vicdanî kanaatlerinize havale ediyor;
hepinize saygılarımı sunuyorum. (RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kazan.
Sayın milletvekilleri, bu arada, Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili Sayın Önder Sav, Başkanlığa
gönderdiği bir pusulayla;
Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Kemal Aykurt,
soruşturma önergesi üzerinde konuşurken, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ı mal beyanında
bulunmayan parti liderleri arasında belirtmiştir.
İstanbul'da uluslararası bir konferansta
bulunan Sayın Deniz Baykal ile yapılan telefon görüşmesinde,
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Yasası
uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
muntazam şekilde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.
Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkili
organınca da bilinen bu hususun tutanağa geçmesi açısından
Yüce Meclise duyurulmasını talep ediyorum" demiştir.
Aslında, Sayın Aykurt "mal
beyanını, Araştırma Komisyonuna vermemiştir"
dedi.
ÖNDER SAV (Ankara) – Hiç tartışmaya girmek
istemiyoruz.
BAŞKAN – Hayır... Hayır...
Arkadaşımızın buradaki beyanı öyleydi "Türkiye
Büyük Millet Meclisine zaten mal beyanında bulunmuştur" dedi.
Meclis Araştırma Komisyonuna mal beyanında bulunmayan parti
liderlerini sayarken onları saydı. Bu açıklamayı da yapmak
durumunda kaldım.
Efendim, üçüncü konuşmayı Trabzon
Milletvekili Sayın Şeref Malkoç yapacaklar. Buyurun.
ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) – Vazgeçtim.
BAŞKAN – Vaz mı geçtiniz.
Dördüncü sırada söz isteyen Sayın Mustafa
Kamalak?.. O da herhalde konuşmak istemiyor.
MUSTAFA KAMALAK (Kahramanmaraş) – Vazgeçtim
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Vazgeçtiniz.
Beşinci sırada söz isteyen Sayın Hikmet
Sami Türk; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Türk, konuşma süreniz 10
dakikadır.
HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son günlerde, siyasal mücadelelerde
hukukî araçların çokça kullanıldığına tanık
oluyoruz; soruşturma önergeleri birbirini izliyor; ancak, kulanılan
aracın, hem amaca hem hukuka uygun olması gerekir; konuyu bu
açıdan incelemek istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi, Meclis
soruşturması, Anayasamızın 100 üncü maddesine göre,
başbakan veya bakanların cezaî sorumluluğunu belirlemeye yönelik
bir parlamento incelemesidir. Diğer denetim yollarından farklı
olarak, suçlanan başbakan veya bakanın, sonunda, Yüce Divana sevk
edilmesi söz konusudur. O nedenle, Anayasamız, 100 üncü maddesinde, bu
denetim yolunu, başbakan veya bakanların gereksiz yere
suçlanmaması için, gerek soruşturma önergesi verilmesi gerek
soruşturma komisyonu kurulması gerek suçlanan başbakan veya
bakanın Yüce Divana sevki bakımından özel hükümlerle
düzenlemiştir.
Adi suçlar hakkındaki kovuşturma usulüyle
karşılaştırılırsa, Meclis
soruşturmasında, soruşturma komisyonu çalışmaları
ilk tahkikata, Yüce Divana sevk kararı son tahkikatın
açılması kararına benzetilebilir. O nedenle, Meclis,
soruşturmayla ilgili komisyon ve Genel Kurul
çalışmalarında, bir yargı fonksiyonunu yerine
getirmektedir.
Nitekim, bu düşünceyle, ceza hukukundaki bir ilke
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 109 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasında da belirtilmiş "ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa
göre, hâkimlerin davaya bakmasına veya karara katılmasına engel
oluşturacak durumlarda bulunan, Meclis soruşturması önergesini
veren veya daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde ya da
dışında bu konudaki görüşünü açıklamış
milletvekileri, bu komisyona seçilemezler" denmiştir.
Bu bakımdan, Meclisin soruşturmayla ilgili
çalışmalarında ceza hukuku kurallarının göz önünde
bulundurulması, onlara aykırı karar verilmemesi gerekir. Zaten,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 107 nci maddesinin ikinci
fıkrasında da, soruşturma önergesinde, başbakan veya
bakanın cezaî sorumluluğunu gerektiren fiillerinin görevleri
sırasında işlendiğinden bahsedilmesi, hangi fiillerinin,
hangi kanun ve nizama aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek ve
maddesi de yazılmak suretiyle belirtilmesi öngörülmüştür.
Görüşülmekte olan önergede Sayın Erbakan'a
isnat edilen suçlar şunlardır: Türk Ceza Kanununun 240 ıncı
maddesi anlamında, görevin kötüye kullanılması; 3628
sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması; Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 13, 14 ve 15 inci maddeleri.
Bu maddelerde öngörülen cezalar ise şunlardır:
Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine göre, görevini kötüye kullanan
kamu görevlisi en çok bir ilâ üç yıl arasında hapis ve ağır
para cezası; ayrıca memuriyetten süreli veya temelli yoksun
bırakılma cezalarına çarptırılır.
3628 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde
öngörülen ceza ise, üç ilâ beş yıl hapistir; ayrıca,
ağır para cezası öngörülmüştür; 14 üncü maddede,
haksız iktisap edilen malın zoralımı düzenlenmiştir;
15 inci madde de ise, kamu hizmetlerinden yasaklama düzenlenmiş
bulunmaktadır.
Anayasanın 148 inci maddesinin üçüncü
fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesi, Bakanlar Kurulu üyelerini
görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla
yargılar.
Şimdi, Sayın Erbakan'a isnat edilen
suçların da, onun bakanlık yaptığı dönemde, göreviyle
ilgili olması gerekir; yani, bakan olarak görev yaptığı
sırada, bu görevini kötüye kullanmak suretiyle mal varlığı
edinmiş olması gerekir.
Hatırlayacağınız gibi, Sayın
Erbakan, 1970'li yıllarda, üç hükümette, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmıştır.
Önce, 26.1.1974 ilâ 17.11.1974 tarihleri arasında, Sayın Bülent
Ecevit başkanlığındaki Hükümette, 10 ay 20 gün süreyle;
sonra, 30.3.1975 ilâ 21.6.1977 tarihleri arasında, Sayın Süleyman Demirel
başkanlığındaki Birinci Milliyetçi Cephe Hükümetinde, 2
yıl 2 ay 22 gün süreyle ve son olarak, yine, Sayın Süleyman Demirel
başkanlığında 21.7.1977 ilâ 5.1.1978 tarihleri
arasında, İkinci Milliyetçi Cephe Hükümetinde, 5 ay 15 gün süreyle,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
sıfatıyla görev yapmıştır. Toplam görev süresi, 3
yıl 6 ay 29 gündür. Sayın Erbakan'ın, son olarak görev
yaptığı tarihten bu yana, onsekiz yılı aşkın
bir süre geçmiş bulunmaktadır. Soruşturma önergesinin Anayasaya
uygun sayılabilmesi için, Sayın Erbakan'ın, haksız iktisap
niteliğinde olduğu iddia edilen mal varlığının bu
süre içinde edinildiğinin öne sürülmesi gerekir. Oysa, önerge, Sayın
Erbakan'ın Bakan ve Başbakan Yardımcısı olarak görev
yaptığı tarihlerdeki ve sonraki mal varlığı
edinimlerini kapsamaktadır. Bu, Anayasaya ve İçtüzüğe
aykıdır. (RP sıralarından alkışlar)
Bu nedenlerle, bu soruşturma önergesiyle, Yüce
Meclisi sonunda haksız duruma düşürecek bir yola gitmemek gerekir;
çünkü, ceza hukukunda zamanaşımı dediğimiz bir kurum var.
İnsanlar, ilanihaye, işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı
sorumlu tutulamazlar. Hukukta, her şeyin altına bir yerde bir çizgi
çekmek, kamu düzeni bakımından gerekli görülmüştür. Ceza
hukukunda, Sayın Erbakan'a isnat edilen suçlar için öngörülen cezalar bakımından,
Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinde yazılı
zamanaşımı süresi 5 yıldır. Özel hukuktaki
zamanaşımı sürelerinden farklı olarak, ceza hukukundaki
zamanaşımı süreleri, mahkemece doğrudan doğruya
dikkate alınmak zorundadır. Mahkemenin -tabiî, burada Yüce
Divanın- başka türlü davranması söz konusu değildir; Yüce
Divan bunu resen dikkate almak zorundadır. Bu, kamu düzeniyle ilgili bir
konudur.
O nedenle, sonunda Meclisi haksız duruma
düşürecek bir denetim yolunun işletilmesi, son derece
sakıncalıdır. Burada denebilir ki, Sayın Erbakan milletvekili
olarak dokunulmazlığa sahipti. Yalnız, şu noktayı
hatırlamak yerinde olacaktır: Anayasanın 83 üncü maddesine göre,
milletvekilleri hakkında, bu görevleri süresince zamanaşımı
işlemez. Doğru; ancak, Sayın Erbakan'ın milletvekili
sıfatı 12 Eylül 1980 harekâtıyla sona ermişti ve ondan
sonra, Sayın Erbakan, 19 uncu Dönem Milletvekili Genel Seçiminin
yapıldığı 20 Ekim 1991 tarihine kadar milletvekili
değildi.
Dolayısıyla, aradan onbir yılı
aşkın bir süre geçmiş bulunmaktadır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, size de eksüre veriyorum;
buyurun.
HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) –...ve Türk Ceza
Kanununun 102 nci maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi
dolmuş ve kamu hukuku davası bu nedenle düşmüş
bulunmaktadır.
Bu bakımdan, bu soruşturma önergesinin
kabulünün doğru olmayacağı düşüncesindeyim; ancak,
Sayın Erbakan'ın mal varlığıyla ilgili iddialar Meclis
araştırması konusu yapılabilirdi; çünkü, Anayasanın 98
inci maddesine göre, Meclis araştırması, Meclisin belli bir
konuda bilgi edinmesi için yapılan bir incelemedir. Böyle bir
araştırma sonucunda ortaya konulacak bulgular da,
halkımıza, Sayın Erbakan'ın mal
varlığının edinim yolları hakkında bir fikir
verebilir.
Özetle; gündemdeki önergenin Meclis
soruşturması değil, Meclis araştırması olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulması
gerekirdi. Eğer böyle yapılsaydı, hukukî bir yanlışa
meydan vermeden, Meclis soruşturması kurumunu
yozlaştırmadan istenen bilgiler elde edilebilirdi.
Böyle bir Meclis araştırması sonucunda
elde edilecek bilgilerin de, kamu vicdanında gerektiği gibi
değerlendirileceğinden hiç kimse şüphe etmemelidir.
Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.(DSP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türk.
Sayın Erbakan söz istiyorlar mı? Yok,
istemiyorlar galiba, değil mi efendim?.. Yok.
Meclis soruşturması önergesi üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, eski Bakan ve Başbakan
Yardımcısı Necmettin Erbakan hakkında Meclis
soruşturması açılıp açılmaması konusunu
oylarınıza sunacağım: Meclis soruşturması
açılmasını Kabul edenler... Kabul etmeyenler... (DYP ve CHP
sıralarından alkışlar [!])
Arkadaşlar, tezahürata gerek yok; herkes
vicdanına göre oy kullanır, çok önemli bir konu bu.
Soruşturma önergesi kabul edilmemiştir. (RP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Biraz önce, Doğru Yol
Partisi Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Aykurt tarafından, geçen dönem,
hangi genel başkanların Meclis Araştırma Komisyonuna servet
beyanı vermediği, mal bildiriminde bulunmadığı
sayılırken, bizim Sayın Genel Başkanımızın
ismi de sayılmıştır. Sayın Genel Başkanımız
burada olmadığı için, telefonla ulaşılmaya
çalışıldı; ama, sağlıklı bilgi
alınamadı. Ben, biraz önce, bu durumun en doğru biçimiyle tespit
edilmesi için, o dönemdeki komisyon üyelerinden Refah Partisi Erzurum
Milletvekili Sayın Lütfü Esengün'e sordum. Sayın Esengün, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın, Meclis
soruşturma komisyonuna...
BAŞKAN – Efendim, soruşturma değil,
araştırma...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Araştırma
Komisyonuna mal bildiriminde bulunduğunu söyledi. Sizden istirhamım,
bunu, Sayın Esengün'den de teyit eder misiniz...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum, böyle bir şey
yok; yani, eğer, Araştırma Komisyonuna beyanname vermişse,
gelirsiniz, bize...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Biraz önce,
arkadaşımız, yanlış beyanda bulundu. Sayın
Esengün de, komisyon üyesi sıfatıyla bunu açıklamaya hazır.
BAŞKAN – Efendim, siz de açıklama getirdiniz.
Arkadaşımız yanlış beyanda bulunmuşsa,
bulunmuştur. Tabiî, aslında, burada, konuşan her milletvekilinin
çok dikkatli ifade kullanması lazım; çok geniş bir insan
kitlesini töhmet altında bırakacak bir ithamın, bir
konuşmanın yapılmaması lazım.
Biraz önce oylanan Danışma Kurulu kararı
gereği, bugün, soruları görüşmeyeceğiz.
Sayın milletvekilleri, şimdi, gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
VIII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER
1. – Ankara Milletvekili Yücel
Seçkiner’in 4.7.1934 Tarih ve 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi
ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/64) (S. Sayısı : 15)
BAŞKAN – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner'in
4.7.1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporunun müzakeresine
başlayacağız.
Komisyon ve Hükümeti arayacağım.
Komisyon var mı efendim? Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
2. – Türk Vatandaşları
Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar
Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin
İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/298) (S. Sayısı : 16)
BAŞKAN – Türk Vatandaşları Hakkında
Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk
Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine
başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Komisyon olmadığı için
ertelenmiştir.
3. – Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi
İnceöz ve 22 Arkadaşının, Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi ve Tütün ve Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair 9.1.1991 Tarih ve 3694
Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi
ve Adalet Komisyonu Raporu (2/70, 1/5) (S. Sayısı : 17)
BAŞKAN – Tokat Milletvekili Ahmet Feyzi
İnceöz ve 22 Arkadaşının, Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair 9.1.1991 Tarih ve 3694
Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine
başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kırgızistan’ın
Başkenti Bişkek Şehrinde Kırgızistan - Türkiye Manas
Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve
Dışişleri komisyonları raporları (1/290) (S.
Sayısı : 18)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti arasında
Kırgızistan'ın Başkenti Bişkek Şehrinde
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Kurulmasına Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Dışişleri Komisyonları raporlarının
müzakerelerine başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5. – Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova
Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği
Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/325) (S. Sayısı : 19)
BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ile Moldova
Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği
Antlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun
müzakeresine başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
6. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 18 Arkadaşının
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifleri ve
Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı ile Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı
Mahiyetteki Kanun Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı
Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (2/198, 2/202, 1/415;
2/112, 2/199, 1/422, 2/200, 1/391)(S. Sayısı : 20) (1)
BAŞKAN – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ile
Erzurum Milletvekili İsmail Köse ve 18 Arkadaşının,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna Ek Maddeler Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifleri ve
Aynı Mahiyetteki Kanun Tasarısı; İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı ile Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabülüne
Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifleri ve Aynı
Mahiyetteki Kanun Tasarısı; Bursa Milletvekili Turhan Tayan'ın
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabülüne
Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Aynı
Mahiyetteki Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine
başlıyoruz.
Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Raporun okunup okunmaması hususunu
oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen var mı? Yok.
Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler
Eklenmesi ile 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
MADDE 1. – 28.3.1983 tarihli ve 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanunun 23 üncü maddesinin (a) bendindeki “... Alanya Reisoğlu Hukuk
Fakültesi...” ibaresi “... Alanya Hukuk Fakültesi...” şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen var mı?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. – 28.3.1983 tarihli ve 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.
Işık
Üniversitesi
Ek Madde 35. – İstanbul’da Fevziye Mektepleri
Vakfı tarafından, 2547 sayılı Kanunun vakıf
yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere,
kamu tüzelkişiliğine sahip Işık Üniversitesi adıyla
yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Fen-Edebiyat
Fakültesi,
b) İktisadî
ve İdarî Bilimler Fakültesi,
c) Mühendislik
Fakültesi,
d) Fen Bilimleri
Enstitüsü,
e) Sosyal
Bilimler Enstitüsü’nden,
Oluşur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Kamu tüzelkişiliği vasfı oluyor mu acaba?
Hükümet veya Komisyon bir açıklama yapabilir mi; bir vakfın
kurduğu bir üniversitede kamu hükmî şahsiyeti olabilir mi?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Olur Sayın
Başkan.
VELİ ANDAÇ DURAK (Adana) – Sayın Başkan,
zaten, Komisyondan öyle geçmiş...
BAŞKAN – Efendim, öyle geçmiş de, önemli bir
şey; yani, özel bir vakıf tarafından kurulan bir üniversiteye
kamu hükmî şahsiyeti verme imkânı var mı? Yani bir tereddüt
doğdu da, o bakımdan sordum.
M.NECATİ ÇETİNKAYA (Konya) – Koç Üniversitesi
de o şekilde Sayın Başkan.
HALİL CİN (İçel) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Cin.
HALİL CİN (İçel) – Efendim, üniversite,
tüzelkişiliği haiz bir kamu kuruluşudur. Vakıflar
tarafından kurulabilmesi de Anayasayla öngörüldüğü cihetle...
BAŞKAN – Yani, üniversite mallarının
kamu malları statüsüne sokulması için değil mi efendim?
HALİL CİN (İçel) – Evet efendim.
BAŞKAN – Peki.
Madde üzerinde önerge yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci maddeye bağlı ek madde 35 kabul
edilmiştir.
Ek madde 36'yı okutuyorum:
Fatih
Üniversitesi
Ek Madde 36. – İstanbul’da Türkiye
Sağlık ve Tedavi Vakfı tarafından 2547 sayılı
Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine
tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip Fatih Üniversitesi
adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Fen-Edebiyat
Fakültesi,
b) Tıp
Fakültesi,
c) İktisadî
ve İdarî Bilimler Fakültesi,
d) Mühendislik
Fakültesi,
e)
Hemşirelik Yüksekokulu,
f) Sağlık
Bilimleri Meslek Yüksekokulu,
g) Fen Bilimleri
Enstitüsü,
h) Sosyal
Bilimler Enstitüsü,
ı)
Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
i) Biyomedikal
Mühendislik Enstitüsü’nden,
Oluşur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Ek madde 36 kabul edilmiştir.
Ek madde 37'yi okutuyorum:
Sabancı
Üniversitesi
Ek Madde 37. – İstanbul’da Hacı Ömer
Sabancı Vakfı tarafından, 2547 sayılı Kanunun
vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi
olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip Sabancı Üniversitesi
adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Fen-Edebiyak
Fakültesi,
b) İktisadî
ve İdari Bilimler Fakültesi,
c) Mühendislik
Fakültesi,
d) Fen Bilimleri
Enstitüsü,
e) Sosyal
Bilimler Enstitüsü’nden,
Oluşur.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Ek madde 37 kabul edilmiştir.
Madde kabul edilmiştir.
Ek madde 38'i okutuyorum:
İstanbul
Bilgi Üniversitesi
Ek Madde 38. – İstanbul’da Bilgi Eğitim ve
Kültür Vakfı tarafından, 2547 sayılı Kanunun vakıf
yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere,
kamu tüzelkişiliğine sahip İstanbul Bilgi Üniversitesi
adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite Rektörlüğe bağlı olarak;
a)Fen-Edebiyat Fakültesi,
b) İktisadî
ve İdarî Bilimler Fakültesi,
c)
İletişim Fakültesi,
d) Fen Bilimleri
Enstitüsü,
e) Sosyal
Bilimler Enstitüsü’nden,
Oluşur.
BAŞKAN – Daha önceki bir maddede "... yeni
bir vakıf üniversitesi kurulmuştur" diyorsunuz; burada da
"... bir vakıf üniversitesi kurulmuştur" yazıyor.
Oraya bir "yeni" kelimesi ilave edilmesi gerekiyor mu Sayın
Başkan?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Doğrudur efendim.
BAŞKAN – Orada "yeni bir vakıf
üniversitesi kurulmuştur" şeklinde bir düzeltme yapıyoruz.
Madde üzerinde söz isteyen var mı efendim?
HALİL CİN (İçel) – Sayın
Başkan, izninizle, Komisyona bir soru yöneltmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Cin, buyurun.
HALİL CİN (İçel) – Bilgi Vakfı,
acaba, mal varlığı itibariyle, bir üniversiteyi yönetecek ve
üniversite kuracak nitelikte varlığa sahip midir; merak ettim, bilgi
verebilirler mi?
VELİ ANDAÇ DURAK (Adana) – Yazılı olarak
bilgi istiyor.
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Bir üniversite
kuruyoruz; hem vakfa bağlı hem de kamu tüzelkişiliği
vasfını veriyoruz. Sayın Hocamız da rektörlükten
gelmiş. Bazı şeyleri öğrenelim.
Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, bu konular
Millî Eğitim Komisyonumuzda ayrıntılı bir biçimde
değerlendirilmiş ve burada kurulmakta olan vakıfların
tümünün mal varlıklarının böyle bir üniversite kurulmasına
yeterli olacağı görüşü, Komisyonumuza da intikal
ettirildiğinden, ayrıca tahkike değer görülmemiştir.
Arz ederim.
BAŞKAN – Çok genel bir ifade oldu Sayın
Başkan.
Peki, teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Ek madde 38 kabul edilmiştir.
Ek madde 39'u okutuyorum:
Yeditepe
Üniversitesi
Ek Madde 39. – İstanbul’da, İstanbul
Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına
ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzelkişiliğine sahip
Yeditepe Üniversitesi adıyla yeni bir
üniversitesi kurulmuştur.
Bu Üniversite Rektörlüğe bağlı olarak;
a)
Mimarlık-Mühendislik Fakültesi,
b) Tıp
Fakültesi,
c) Fen-Edebiyat
Fakültesi,
d) İktisadî
ve İdarî Bilimler Fakültesi,
e) Diş
Hekimliği Fakültesi,
f) Güzel
Sanatlar Fakültesi,
g) Hukuk
Fakültesi,
h)
İletişim Fakültesi,
ı)
Yabancı Diller Yüksek Okulu,
i) Spor Yüksek
Okulu,
j) Fen Bilimleri
Enstitüsü,
k) Sosyal
Bilimler Enstitüsü
l)
Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nden,
Oluşur.
BAŞKAN – Sayın Komisyon, elimizdeki metinde,
yine, maddede, birinci fıkranın sonunda "yeni bir
üniversitesi" diye yer almış, "yeni bir vakıf
üniversitesi" şeklinde olması lazım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Uygun olur Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim.
Bunu da o şekilde düzeltiyoruz.
Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
Bu haliyle, maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Ek madde 39 kabul edilmiştir.
Şimdi, çerçeve 2 nci maddeyi ek maddeleriyle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Çerçeve
2 nci madde ek maddeleriyle birlikte kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. – 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı
Kanunun Ek 18 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Yapılacak Yardım : Devlet
yardımının miktarı katma bütçeli Devlet yükseköğretim
kurumlarına o yıl tahsis edilen toplam bütçe ödeneklerinin örgün
öğrenci sayısına bölünmesi ile elde edilen tutardır. Bu
şekilde bulunacak miktar İstanbul, Ankara ve İzmir illeri
dışında kurulacak yükseköğretim kurumlarına bu
illerdekilere nazaran iki katı; Fen, mühendislik, mimarlık ve
tıp dalları için de diğer dallara nazaran iki katı olacak
şekilde bölüştürülür. Vakıf üniversitelerinin merkezleri
dışındaki illerde kurdukları yükseköğretim
kurumları için yapılacak yardımın hesabında merkez
dışındaki ilgili il esas alınır.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen var mı?
Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir; hayırlı ve
uğurlu olsun.
Komisyona ve Hükümete teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri,
çalışmalarımıza devam ediyoruz.
7. – Milletlerarası Finansman
Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun
Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/309)(S.
Sayısı : 21) (1)
BAŞKAN – Milletlerarası Finansman Kurumuna
Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine
başlıyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Raporun okunup okunmaması hususunu
oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul
edenler... Etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum...
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Raporun
okunması kabul edilmiştir Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, edilmedi...
LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Doğan.
LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – Sayın
Başkan, raporun okunmasında fayda görüyorum; tekrar oylayalım.
BAŞKAN – Yani, çok da önemli bir şey
değil; geçtik... Eğer, uygun görürseniz, ben öyle dedim. Yani, belki
benim de gözümden kaçabilir; ama, baktım, ekseriyetle arkadaşlar
kabul etmedi.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Tekrar oylayalım
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki...
Raporun okunup okunmaması hususunu
oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul
edenler... Etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Saymadınız ki...
BAŞKAN – Saydım efendim.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
Milletlerarası
Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair
Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına ilişkin
Kanun Tasarısı
MADDE 1. – 1.9.1956 tarihli ve 6850 sayılı
Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete
Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun 5.6.1986 tarihli ve 3307 sayılı
Kanunla değişik 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Madde 2. – Milletlerarası Finansman Kurumuna
yapılması gereken ödemeler, gelecek yıllar bütçelerine konulacak
ödeneklerden mahsup edilmek üzere, avans olarak yerine getirilebilir. Ancak, bu
avansların toplamı 14 545 000 ABD Doları
karşılığını geçemez.
Bakanlar Kurulu, bu miktarı gerektiğinde üç
katına kadar artırmaya yetkilidir.”
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Karar
yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Tamam efendim, bir dakika...
Daha oraya geçmedik Sayın Ünaldı, çok
sabırsızsınız, sabrınızı koruyun,
zamanında müdahale edin; belki madde üzerinde söz isteyen
arkadaşımız olur.
Madde üzerinde söz isteyen?..
YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aktürk.
Bakın, arkadaşımız söz istedi.
Şahsınız adına mı efendim?..
YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Grup adına efendim.
BAŞKAN – Yetki belgeniz yok.
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan,
grup adına konuşacak.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aktürk.
Süreniz 10 dakika.
ANAP GRUBU ADINA YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) –
Değerli milletvekilleri, Milletlerarası Finansman Kurumu
(İngilizce tabiriyle International Finance Corporation) IFC, Dünya
Bankasının bir yan kuruluşudur. 1956'da Dünya Bankası grubu
bünyesinde kurulmuştur ve ana amacı, özel sektöre destek
olmaktır. Özellikle 1980 yılından beri yürütmekte olduğumuz
dışa açılma ekonomik siyasetimizin bir parçası olarak, bu
kurumla da çok yakın ilişkiye girmiş bulunuyoruz.
IFC, bugüne kadar 1,4 milyar dolarlık özel sektör
projesine Türkiye'de finansman sağlamıştır. Burada
getirilen teklifle, Türkiye hissesinin bir miktar artırılarak,
sağladığımız finansmana paralel, prestijimizi
artıran bir hisse oranına kavuşmamız
sağlanacaktır.
Aslında, IFC'nin ortak ülkeleri arasında
-bilgi vermek gerekirse- bizim hissemiz yüzde 0,42 iken, Mısır yüzde
0,57 ile Meksika yüzde 0,97 ile Macaristan yüzde 0,50 ile Belçika bile yüzde 2
ile temsil edilmekte, Avusturya 0,81 ile bizim önümüzde yer almaktadır.
Türkiye, gelişmekte olan bir ülke; özel sektörü
yeni projelerle bu kuruluşun devamlı müşterisi halinde ve IFC
titiz bir finansman kuruluşu olarak, finansmanına vize verdiği
herhangi bir projede, diğer milletlerarası finans sektöründen de
bankalardan da aynı projelere finansman sağlamak mümkündür. Yani,
sadece kendi katılma payı değil, yerine göre, hissedar olarak
belli bir kuruluşta görev aldığı gibi, kredi vermekte; fakat,
bunun da ötesinde, kredi itibarı yüksek bir kuruluş olduğu için,
vize verdiği, projesini onayladığı Türk özel sektör
projeleri, rahatlıkla dünya ölçeğinde finansman bulabilmektedir.
IFC'yi herhangi bir şekilde -belki Refahlı
arkadaşlarıma bu mesajı vermek durumundayım- bir IMF'yle
veyahut da, kendilerine göre, bir komplo düzeninin parçası diye gördükleri
milletlerarası bir kuruluşla karıştırmasınlar.
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Kimse
karıştırmıyor!..
YILDIRIM AKTÜRK (Devamla) – ... IFC, Türkiye'de, üretime
dönük ve düzgün fizibilitesi olan projeleri destekleyen bir kuruluştur.
Bir misal vermek gerekirse, İslam Kalkınma Bankasının da
finansman modeli IFC'nin prensiplerine uygun olarak inşa edilmiştir;
hatta, kuruluşunda, aynı kuruluştan teknik yardım ve organizasyon
desteği görmüştür.
Bu açıklamaları yapma ihtiyacını
nereden hissettim derseniz... Zannediyorum bir miktar karşı
görüş var; fakat, aklın yolu birdir. Bu kuruluşun Türkiye'de
katkıda bulunduğu projeler, Türkiye'nin güzide, önde gelen özel
sektör projeleridir. Bunların, özellikle halka açılması yönünde
ve sermaye piyasasının geliştirilmesi yönünde de öncü hizmetleri
vardır.
IFC'nin, son yıllarda, özellikle önayak
olduğu, öncülük ettiği konulardan birisi finans sektörünün
geliştirilmesidir. Bu açıdan da, Türkiyemizde finans sektörünün
derinleştirilmesi, sermaye piyasasının geliştirilmesi, halk
kapitalizmi dediğimiz, daha arzuladığımız bir
şekilde sermaye piyasasının teşviki, yine, bu tip
milletlerarası kuruluşlarla geniş işbirliğimiz
sayesinde güçlenerek sürdürülecektir.
Hadisenin diğer bir boyutu da, özelleştirme
meselesinde de -maalesef, neredeyse onbeş yıldır
konuşuyoruz, fazla yol alamadık- yine, IFC'nin çeşitli teknik
katkılarını görebiliriz. Yapacağımız
özelleştirmelerde -özellikle dış dünyaya
açacağımız projelerde- bu kuruluşun yardımları da
yararlı olur.
Dünya Bankasıyla, genelde, ilişkilerimizde,
maalesef, 1989 yılından sonra bir miktar örselenme olmuştur
değerli arkadaşlarım. Şöyle ki; biz konvertibiliteye
geçince, Türk parasının kıymetini veyahut da kambiyo rejimini
tam liberal hale getirince, dünya para piyasalarından ve borsalardan
borçlanabilir hale geldik diye, Dünya Bankasını özellikle ihmal
ettik; hatta, küçümsedik. O zamanki sorumlu sayın bakanlarımız "biz,
dünya piyasalarından borçlanıyoruz; Tokyo'dan, New York'tan,
Frankfurt'tan, Londra'dan, para piyasalarından borçlanıyoruz; gidip
de, öyle, Dünya Bankasıyla oturup da, müzakerelere yokuz" dediler.
Bu, aslında bir kayıp olmuştur; şöyle ki: Çok ciddî bir
kullanıcı ülke olan Türkiye, bir ara dördüncü sıraya kadar
yükselmiş olan Türkiye, tabiî ki, yeni kredi kullanmayınca, eski
kredilerini öder noktaya gelmiş ve Türkiye'nin kıymetli
kaynaklarını, dışarıya, borçlarımızı erken
öder bir şekilde yönlendirmek mecburiyetinde
kalmışızdır.
Maalesef, 5 Nisan ekonomik krizinden sonra da kredi
itibarımız ortadan kalkınca, bu sefer, dünyadaki -o
bahsettiğimiz- güzel para piyasalarından borçlanamadık; fakat,
zedelediğimiz Dünya Bankası ilişkilerini, daha iyi bir noktaya
çekecek adımları da atamadık.
Dünya Bankası, yapısal uyum kredilerini -1982
yılında başlayacak şekilde- ilk defa Türkiye'ye verdi ve
bunlardan ciddî bir şekilde istifade ettik; diğer ülkelere
"ekonominizi yapı olarak nasıl değiştirirsiniz"
konusunda Türkiye'yi örnek verdiler; fakat, son yıllarda, her ne kadar
siyasî otoritelerimiz, hükümette bulunan arkadaşlarımız, Dünya
Bankası ve IMF ile yaptıkları müzakereler çerçevesinde bazı
vaatlerde bulundularsa da, yapısal değişimde ciddî adımlar
atamadık. Onlar da, giderek "bu adımları atmadıkça biz
de, size finansman sağlamayız" şeklinde güçlük
çıkarmaya başladılar.
Bugünlerde tekrar bir ısınma noktasına
gelen hadise, özellikle enerji sektörümüzü ilgilendiriyor. Türkiye'de enerji
darboğazına girmememiz için, süratli bir şekilde, Türk özel sektörünün
-Sayın Doğan'ın sevk ettiği kararnamede de var- "BOT
modeli" dediğimiz, yani yap-işlet-devret modeli dediğimiz
modelin desteklenmesi ve milletlerarası ihale kurallarıyla bir an
evvel yeni santral projelerinin de devreye sokulması lazım. Bunlara
da, yine, finansman sağlayabilecek olan kuruluşlar Dünya Bankası
ve IFC'dir.
Özetleyecek olursam, bu kuruluşu, Dünya
Bankasının veyahut da milletlerarası kuruluşların
diğer müesseselerinden ciddî bir şekilde ayırt ederek gözetmek
lazım. Herhangi bir programı, hiçbir şekilde empoze eden bir
tarafı yoktur. Case by case, proje bazında, fizibilitesi düzgün olan
projelere finansman sağlar; aklı yatıyorsa, hissedar olarak
iştirak eder, yoksa kredi verir, bazen her ikisini de yapar; fakat, böyle
bir destek sağladığı projenin milletlerarası kredi
itibarı söz konusudur ve bu konuda, özellikle Türk finans sektörünün
örselendiği -ben bunu daha evvelki bir konuşmamda da arz etmeye
çalıştım- dış finans desteğine şiddetle
ihtiyacımız olan bir dönemde, Türk özel sektörünün dinamizmini
kesmememiz için, o gayreti pekiştirmek için, bu tip desteğe
ihtiyacımız vardır.
Sabrınız için teşekkür eder,
saygılar sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aktürk.
Madde üzerinde başka söz isteyen?..Yok.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Karar yetersayısının
aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Efendim, tamam... Aslında bu
tasarı zaten açık oylamaya tabi; isterseniz, maddelerin müzakeresini
bitirelim, sonunda açık oylama yapacağız Sayın Ünaldı.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Maddede istiyoruz, Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Canım anladım, istiyorsunuz da
Meclisin çalışmasına biraz yardımcı olursanız
memnun oluruz. Şimdi, ret yönünde de karar yetersayısı yok,
kabul yönünde de yok; 158 arkadaşınız var, gelin,
beğenmediğiniz kanunu reddedin. Olur mu?.. (RP sıralarından
gürültüler)
Bu Meclisi çalıştırmak zorundayız.
Hem gelmeyeceksiniz hem de Meclis çalışmasın diyeceksiniz; olmaz
ki arkadaşlar... Hepimiz bu Mecliste görev yapıyoruz... (RP
sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – İlk defa
doğruyu söyledin Sayın Başkan.
BAŞKAN – Ben her zaman doğruyu söylüyorum da,
sen acaba benim dediklerimi anlıyor musun?!
FETHULLAH ERBAŞ (Van) – Sayın Başkan, 95
milletvekili var burada.
BAŞKAN- Evet, maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Karar yetersayısı redde
de kabulde de bulunamadığı için, birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.53
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.05
BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER: Ünal YAŞAR (Gaziantep), Ali
GÜNAYDIN (Konya)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 58 inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
VIII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER
İŞLER (Devam)
7. – Milletlerarası Finansman
Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun
Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/309)(S.
Sayısı : 21) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
21 sıra sayılı, Milletlerarası
Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair
Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
üzerinde müzakereler yapılırken, 1 inci maddenin müzakeresi
bitmiş, maddenin oylanması sırasında karar
yetersayısı istenmişti.
Şimdi, 1 inci maddeyi tekrar oylayacağım
ve karar yetersayısını arayacağım.
1 inci maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1
inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.– Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.– Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kanun
tasarısının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın kupaların sıralar
arasında dolaştırılması suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kupalar sıralar arasında
dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Salonda olup da oyunu kullanmayan
sayın üye var mı? Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir; kupalar
kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete
Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
yapılan açık oylamasına 161 sayın milletvekili katılmış,
155 kabul, 2 ret, 4 geçersiz oy çıkmıştır; ancak,
toplantı yetersayısına ulaşılamadığı
için, bu oylama geçerli değildir. Oylama, ilerideki bir birleşimde
tekrar yapılacaktır.
Bu durumda, Meclisimizin çalışmasına
devam etmesi için toplantı yetersayısı
bulunamadığından ve zaten çalışma süremizin de
bitmesine çok az bir zaman kaldığından, Başbakan Mesut
Yılmaz hakkında verilen gensoru önergesini ve kanun tasarı ve
tekliflerini görüşmek için, 6 Haziran 1996 Perşembe günü saat
15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.23
IX. – SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Kastamonu Milletvekili Fethi
Acar’ın, gelir dağılımındaki dengesizliğe
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in
yazılı cevabı (7/482)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Başbakan Sayın Mesut
Yılmaz tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
20.3.1996
Fethi
Acar
Kastamonu
1. Bilindiği üzere son yıllarda enflasyon üç
rakamlara ulaşmış bir türlü aşağı
çekilememektedir. Bu durumda bihassa devlet memurlarımızın geçim
şartları gün geçtikçe zorlaşmaktadır. 1996 için
memurların geçim durumu ile ilgili bir iyileştirme düşünülecek
midir?
2. Gelir dağılımındaki dengesizlik
(özellikle işçi memur arasındaki fark) büyük uçurum halini
almış, husursuzluk yaratacak boyutlara
ulaşmıştır.
Bu dengesizlik için ne düşünülmektedir?
(*) 7.5.1996 tarihli 48 inci birleşimde yer
alan 7/482’ye ek cevap
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.05 (18) 247 5.6.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 1.4.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/482-924/2304 sayılı yazınız.
Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği 7/482-924 sayılı
yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
H.
Ufuk Söylemez
Devlet
Bakanı
T.C.
Başbakanlık
Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı
Sayı
: FDB-44/4.5.8-7-96-1957 29.5.1996
Konu : Soru önergesi
Devlet Bakanlığına
(Sn. H. Ufuk Söylemez)
İlgi : Devlet Bakanlığının
17.4.1996 tarih ve 12/2.02.390 sayılı yazısı
İlgi yazıda Kastamonu milletvekili Sayın
Fethi Acar’ın memurların gelir durumu ile işçi ve memur
arasındaki maaş ve ücret farkıyla ilgili olarak Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru
önergesinin cevaplandırılması istenmektedir.
Mevcut kaynakların izin verdiği ölçüde
memurlarımızın gelir durumu iyileştirilmeye
çalışılmaktadır. Ancak, zaman zaman uygulanan istikrar
tedbirleri, Bütçe gelirlerinin harcamaları karşılamadaki
yetersizliği ve memur sayısının gerektiğinden fazla
olması gibi nedenlerle memur maaşları bazı yıllarda
düşük oranda artırılmakta ve reel olarak gerilemektedir. Son
olarak, 5 Nisan İstikrar Tedbirleri sonucu memur maaşları 1994
yılında reel olarak gerilemiştir. Bu gerilemeyi telafi etmek
için, 1995 yılında memur maaşları ortalama olarak Ocak
ayında yüzde 19,6, Nisan ayında yüzde 36,2 ve Kasım ayında
yüzde 57,6 oranında artırılmıştır. Bu
artışlarla, 1995 yılında memur maaşlarındaki
artış oranı ortalama olarak yüzde 84.4 ve yıl sonu itibariyle
yüzde 156,7 olmuştur. Böylece, 31 Aralık 1994’e göre en düşük
dereceli devlet memurunun aylığı yüzde 230,2, en yüksek dereceli
devlet memurunun aylığı da yüzde 145,6 oranında
artmış olmaktadır.
Bu maaşlar 1996 yılının ikinci
yarısına kadar uygulanacak, ikinci yarıdaki maaş
artışları yılın ilk altı aylık dönemindeki
ekonomik gelişmelere göre belirlenecektir. 1996 yılı personel
harcamaları için, geçen yıla göre yüzde 81 oranında
artış yapılarak, 910 trilyon lira ödenek
ayrılmıştır. Bu ödenek, yüzde 69 olarak programlanan
enflasyonun üzerinde bir artış yapmaya yetecek miktardadır.
İşçi ücretleri ile memur maaşları
arasında zaman içinde işçi ücretleri lehine oluşmuş bulunan
farkın giderilmesi için, son yıllarda memur maaşları
işçi ücretlerinden daha yüksek oranda
artırılmıştır. Örneğin, 1995 yılında
işçi ücretleri yılın birinci yarısında yüzde 16 ve
ikinci yarısında da yüzde 16 olmak üzere 1994 yılı sonuna
yüzde 39 oranında artırılmıştır. Bu
artış oranı ise yüzde 156,7’lik memur maaş artış
oranının oldukça gerisindedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Necati
Özfırat
Müsteşar
2. –
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, yap-işlet-devret
modeliyle hangi şirket ve kuruluşlara, hangi şartlarla proje
tahsis edildiğine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/558)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü Doğan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1. 1994 Ocak ayından bu yana hangi kuruluş ve
şirketlere, hangi şartlarla yap-işlet-devret modeliyle projeler
tahsis edilmiştir?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23.300-673/9211 4.6.1996
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
9 Nisan 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/558-1100/2849 sayılı
yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 96 ncı maddesi uyarınca
cevaplandırılması istenen, 7/558 esas no.’lu yazılı
soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü
Doğan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın soru önergesi ve cevabı (7/558-1100)
Soru :
1994 Ocak ayından bu yana hangi kuruluş ve
şirketlere, hangi şartlarla yap-işlet-devret modeliyle projeler
tahsis edilmiştir-
Cevap :
3096 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde bu
güne kadar YİD modeli kapsamında Bakanlığımızca
toplam 37 projenin tahsisi yapılmıştır. Herhangi bir
YİD projesinin şirkete tahsis edilmiş olması,
Bakanlığmız ile şirket arasında uygulama
sözleşmesi imzalanmasını zorunlu kılmamaktadır.
Görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılan şirket ile Ek-3’de
yeralan esaslar çerçevesinde uygulama sözleşmesi imzalanmaktadır.
Tahsisi yapılan 37 projeden 3 adedi işletmeye
açılmış, 3 adedi inşa halinde olup, 15 adedinin
sözleşmesi imzalanmış, 7 adedi Danıştay incelemesinde,
9 adedinin ise sözleşme görüşmeleri sürdürülmektedir. Bu projeler ile
ilgili detay bilgiler Ek : 2’de verilmiştir.
Sözkonusu bu projelerden 12 adedinin tahsisi 1994 Ocak
ayından sonra yapılmış olup, bu projeler ile ilgili detay
bilgiler Ek : 1’de verilmiştir.
Not :
Yazılı soru ile ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
3. –
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Türkiye
Taş Kömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk müessese ve ocaklarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/566)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususuna emirlerinizi arz ederim.
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
5 Nisan kararları ile alınan Türkiye Taş
Kömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk Müessese ve Maden ocaklarının
özelleştirilmesi mümkün olmazsa kapatılması kararında bir
değişiklik düşünülüyor mu?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23.300-672/9210 4.6.1996
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMM
Başkanlığının 9.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/566-1113/2871 sayılı yazısı.
b) Devlet Bakanlığının 10.5.1996
tarih ve B.02.0.012/2.02-539 sayılı yazısı.
Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun Sayın Başbakan’a tevcih ettiği ve
Millet Meclisi İç Tüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen, 7/566 esas no.’lu yazılı
soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü
Doğan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Bartın Milletvekili
Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun yazılı soru
önergesi ve cevabı (7/566-1113)
Soru :
5 Nisan kararları ile alınan Türkiye
Taşkömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk Müessese ve Maden
Ocaklarının özelleştirilmesi mümkün olmazsa
kapatılması kararında bir değişiklik düşünülüyor
mu?
Cevap :
Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile
zamanın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Murat Karayalçın’ın “Ekonomik İstikrar Tedbirleri”
konusunda 5 Nisan 1994 tarihinde yaptıkları ortak basın
toplantısında, TTK Kurumu ile ilgili olarak, özetle “Türkiye Taşkömürü
Kurumu’nda verimliliği artırmak üzere gerekli olan küçültme ve
iyileştirme faaliyetlerine devam edileceği, bazı ocakların
özelleştirileceği veya personelin kanunî haklarının
korunarak üretimlerinin durdurulacağı” ifade edilmiştir.
Ancak, Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra ve Armutçuk
Müessese ve Maden Ocaklarının Özelleştirilmesi yada
kapatılmasıyla ilgili herhangi bir faaliyette
bulunulmamıştır.
Ayrıca, 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı
“Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”
özelleştirme uygulamasına geçilebilmesi için, ilgili kurum ve
birimlerinin özelleştirme kapsamına alınmasını gerekli
görmektedir. Bugüne kadar TTK Kurumu veya herhangi bir birimi bu kapsama dahil
edilmemiştir.
Halen, TTK Kurumunda verimliliği artırmak
üzere gerekli olan küçültme ve iyileştirme faaliyetlerine devam
edilmektedir. Bu çerçevede; Armutçuk ve Amasra Müesseseleri, işletme
haline dönüştürülerek konsantrasyona gidilmiştir. Küçük sahalar ya
terkedilmiş yada rödevans karşılığı üçüncü
şahıslara devredilmiştir.
Havzada, modernizasyon projelerinin uygulamalarına
geçilmekte, üretim verimini artırıcı teknolojiler devreye
sokularak, uygulamaların yaygınlaştırılmasına
çalışılmaktadır.
Özellikle Amasra kömürünün briketlenmesi
çalışmaları umut verici olmuştur. Kömür satış gelirlerini
artırmak, linyit ve benzerî yakıtların sebep olduğu çevre
kirliliğini önlemek amacıyla Amasra kömürlerinin
dışarıdan hizmet alımı yolu ile briketlenmesi için
yapılan çalışmalar sonuçlanmak üzeredir.
4. –
İstanbul Milletvekili Mehmet Tahir Köse’nin, İstanbul-Tuzla deresinin
ıslahına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
H. Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/586)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
M.
Tahir Köse
İstanbul
İstanbul-Tuzla deresi muhtelif tarihlerde birçok
defa taşmış, tuzlada bulunan konut ve işyerlerinde çok
büyük maddî zararlar doğurmuştur. Geçtiğimiz günlerdeki son
taşkında ise, ilçenin karşılaştığı maddî
zararlar yanında bir de can kaybı olmuştur. Bu güne kadar
Bakanlık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlğı,
İstanbul Valiliği ve Tuzla Belediye Başkanlığı
arasında birçok yazışma yapılmıştır. Bu
yazıların hepsi bende mevcuttur. Dolayısıyla bana verilecek
cevapta bunların tekrarlanması yerine; bu sorunun nasıl ve ne
zaman çözüleceğini yöre halkına iletebilmem için bilgi verilmesini
saygılarımla arz ederim.
1. Tuzla deresinin ıslahı nasıl
yapılacaktır?
2. Şayet bu ıslahı yapmayı
düşünüyorsanız ne zaman başlanacaktır?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23.300-669/9207 4.6.1996
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMM
Başkanlığının 24.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/586-1197/3097 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Tahir
Köse’nin Bakanlığıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi
İç Tüzüğünün 96 ncı maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen, 7/586 esas no.’lu yazılı
soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü
Doğan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
İstanbul Milletvekili Sayın M. Tahir Köse’nin
yazılı soru önergesi ve cevabı (7/586-1197)
Soru : 1. Tuzla deresinin ıslahı nasıl
yapılacaktır?
Cevap : 1. Tuzla ilçesinden geçen Tuzla deresi de dahil
olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları
içinde yer alan dere yataklarının büyük bir bölümünde, dere
yağış alanlarının tamamı şehir imar
planında kentsel kullanımlar için planlandığından,
mecralardaki akış koşullarının düzenlenmesinin “Dere
Islah Projeleri” yerine “Şehir Yağmur Suyu Projesi” kapsamında
ele alınması gerekmektedir.
Konu bu yönüyle tamamen kentsel alt yapı ile
ilgili ve ayrı bir ihtisas gerektiren özellikte olup, DSİ Genel
Müdürlüğünün görev kapsamı dışındadır.
Soru : 2. Şayet bu ıslahı yapmayı
düşünüyorsanız ne zaman başlanacaktır?
Cevap : 2. İSKİ Genel Müdürlüğü,
kuruluş ve görevleri hakkındaki yasanın, İSKİ’nin
görev ve yetkilerine ilişkin 2 nci maddesinin “b” şıkkı
çerçevesinde; 1988 yılına kadar İstanbul şehir merkezinde
yaklaşık 30 derede DSİ Genel Müdürlüğünce etüt, proje ve
uygulama gibi muhtelif aşamalarda yürütülen çalışmaları,
DSİ ile mutabakat sağlayarak üstlenmiş olup, belirtilen tarihten
itibaren de yürütmektedir. Bu çalışmalar sırasında, teknik
danışmanlık hizmeti hususundaki talepler, DSİ Genel
Müdürlüğünce karşılanmaktadır. Yine, İSKİGenel
Müdürlüğü tarafından “Tuzla deresinin ıslahı” konusunda da
benzer bir talepte bulunulması durumunda gerekli teknik yardım
sağlanacaktır.
5. –
İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, tutuklu bulunan
bazı ögrencilerin tedavilerinin önlendiği iddiasına ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı
cevabı (7/588)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda yer alan
sorularımın Adalet Bakanı tarafından yazılı
olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Ercan
Karakaş
İstanbul
Ankara’daki öğrenci olaylarından sonra
tutuklanan 26 öğrenciden, erkek olanlar Elmadağ, kız
öğrenciler de Afyon cezaevinde bulunuyor.
Elmadağ cezaevinde bulunan öğrencilerden
Mehmet Akagündüz’ün kaburgasında ezik, Cevher Özbek’in omurgasında
zedelenme, ayrıca Ali Durdağı’nın kafasında, Köksal
Kaysı’nın burnunda, Devrim Erdem’in kolunda kırık
olduğu ve bu öğrencilerin tedavi için doktora çıkma isteklerinin
cezaevi yönetimince geri çevrildiği basında yer aldı. Aynı
şekilde öğrencilerin ailelerinin, tedavi için cezaevi yönetimine
vermek istedikleri dilekçelerin de kabul edilmediği basın haberleri
arasındaydı.
Sorular :
1. Polis tarafından yaralanan ve şimdi
cezaevinde bulunan bu gençlerin tedavilerinin önlendiği doğru mudur?
2. Ailelerin verdiği dilekçeler neden
alınıp işleme konulmamıştır?
3. Dilekçeleri almayan ve tedaviye sevketmeyen
ilgililer hakkında herhangi bir idarî soruşturma
açılmış mıdır? Açılmadıysa açmayı
düşünüyor musunuz?
T.C.
Adalet
Bakanlığı 4.6.1996
Bakan
: 582
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı ifadeli, 16.4.1996 tarihli A.01.0.GNS. 0.10.00.02-7/588-1217/3204
sayılı yazınız.
İlgi yazınız ekinde alınan ve
İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından verilen ve
yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru
önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
Adalet
Bakanı
Sayın Ercan Karakaş
İstanbul Milletvekili
T.B.M.M.
Bakanlığıma yönelttiğiniz ve
yazılı olarak cevaplandırılmasını
istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda
belirtilmiştir.
Ankara’da meydana gelen öğrenci olaylarıyla ilgili
olarak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet,
öğrenim özgörlüğünü engellemek, kamu hizmetine tahsis edilmiş
eğitim kurumlarının mallarına karşı ızrar
suçlarından sanık 23 kişi Ankara nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesince
26.3.1996 günü tutuklanmışlardır. Tutuklu sanıkların
suç yeri itibariyle Ankara Kapalı Cezaevine konulmaları gerekmekte
ise de; cezaevinin fizikî koşullarının yetersizliği ve
aynı cezaevinde barındırılan tutukluların
işlemiş oldukları iddia olunan suçların nev’ileri göz
önünde tutularak bunlardan 22’si Elmadağ Kapalı Cezaevine, 1’i Afyon
E Tipi Kapalı Cezaevine konulmuşlardır.
Elmadağ Kapalı Cezaevine konulan 22 tutuklu;
26.3.1996 tarihinde “Elmadağ Kapalı Cezaevinde kalmak istemediklerini
ve Ankara Kapalı Cezaevine sevkedilinceye kadar açlık grevine
gideceklerini” beyan ederek 27.3.1996 tarihinde kontrol ve muayene için
cezaevine getirilen doktoru kabul etmemişler ve muayene
olmamışlardır.
1.4.1996 tarihinde bu tutuklulardan 12’si, doktor
kontrolünü kabul ederek Elmadağ Devlet Hastanesinden getirilen doktora
muayene olmuşlardır.
8.4.1996 tarihinde, cezaevine getirilen doktora ise, 10
tutuklu kendi istekleriyle muayene olmuşlardır.
11.4.1996 günü açlık grevini bırakan
tutuklulardan, daha önce muayene olmayanlar da cezaevine getirilen doktora
kendi istekleriyle muayene olmuşlardır.
Ayrıca, soru önergesinde isimleri geçen
tutuklulardan;
Cevher Özbek’in; 1.4.1996 ve 8.4.1996 tarihlerinde
cezaevine getirilen doktorun muayenesini kabul etmediği, 11.4.1996 günü
açlık grevini bırakarak sağlık ocağından
getirilen sağlık ocağı tabibine tedavisinin
yaptırıldığı,
Mehmet Akagündüz’ün; 1.4.1996 günü Elmadağ Devlet
Hastanesinden getirilen doktor tarafından muayene edildiği, muayene
sonucunda Elmadağ Devlet Hastanesine sevkedildiği, 5.4.1996 günü Devlet
Hastanesine gönderilerek burada tedavisinin yapıldığı,
Ali Durdağı’nın; 1.4.1996 tarihinde
Elmadağ Devlet Hastanesinden cezaevine getirilen doktor tarafından
muayene edildiği, 8.4.1996 günü Elmadağ Merkez Sağlık
Ocağı tabiplerinden birisi tarafından Elmadağ Devlet
Hastanesi Dahiliye Polikliğine sevk edildiği, 10.4.1996 tarihinde
Elmadağ Merkez Sağlık Ocağında tedavi gördüğü,
12.4.1996 tarihinde Elmadağ Devlet Hastanesi Dahiliye Polikliniğinde
bir Dahiliye Mütehassısı tarafından tedavi edildiği,
Köksal Kaysı’nın; 1.4.1996 tarihinde
Elmadağ Devlet Hastanesindeki bir doktor tarafından cezaevi revirinde
muayene edildiği, 8.4.1996 tarihinde tutukluları muayene için
getirilen sağlık ocağı tabibi tarafından muayene
edildiği, 10.4.1996 tarihinde Elmadağ Merkez Sağlık
Ocağında, sağlık ocağı tabiplerinden birisi
tarafından muayene edildiği,
Devrim Erdem’in; 27.3.1996 günü cezaevine getirilen
Merkez Sağlık Ocağı tabiblerinden birisi tarafından
yapılacak muayeneyi açlık grevinde olduklarından dolayı
kabul etmediği, 1.4.1996 tarihinde Devlet Hastanesi doktorlarından
birisi tarafından yapılacak muayeneyi de aynı nedenle kabul
etmediği, sonuçta 8.4.1996 günü Elmadağ Merkez Sağlık
Ocağı tabiplerinden birisi tarafından muayene edildiği ve
10.4.1996 günü Elmadağ Merkez Sağlık Ocağına, buradan
da Elmadağ Acil Polikliniğine götürüldüğü ve Elmadağ
Hastanesi Acil Polikliniğince Ankara Numune Hastanesi Ortopedi
Polikliniğine 18.6.1996 günü sevkedildiği,
Elmadağ Kapalı Cezaevi vizite defterleri ve
ilgili tutanakların incelenmesinden
anlaşılmıştır.
Öte yandan, Afyon E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan
Ülkü Gündoğdu isimli tutuklunun da, Afyon E Tipi Kapalı Cezaevine
getirildiği 27.3.1996 günü kurum tabipliğine
çıkartıldığı, cezaevi tabipliğince muayenesinin
derhal yapıldığı, bilahare Devlet Hastanesine iki defa
sevkedildiği, bunun dışında hergün veya gün
aşırı olmak üzere kurum tabipliğine çıkarılarak
gerekli tedavisinin yaptırıldığı kurum kayıtlarından
anlaşılmıştır.
Bu nedenle, Elmadağ ve Afyon Kapalı
Cezaevlerinde tutuklu olarak bulunan 23 kişinin, cezaevlerine
alındıkları günden itibaren tedavilerinin
yaptırılmasına azamî gayret gösterildiği ve hiçbir
tutuklunun bu yöndeki isteğinin geri çevrilmediği
anlaşıldığından, bu konuda idarî soruşturma
açılmasını gerektirir bir husus bulunamamıştır.
Diğer taraftan, adı geçen tutukluların
ailelerince sadece 4.4.1996 tarihinde Elmadağ Cumhuriyet
Başsavcılığına verilen bir dilekçe mevcut olup, bu
dilekçe de derhal işleme konulmuş olduğundan, bu konuda da idarî
soruşturma açılmasını gerektirir bir husus
bulunamamıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
Adalet
Bakanı
6. – Kayseri
Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, kamu kesiminde
çalışan işçilerin ikramiyelerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in yazılı cevabı (7/630)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soru önergesinin delaletinizle
Başbakanımız tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Memduh Büyükkılıç
Kayseri
Kamu kesiminde çalışan işçilerimizin ikramiyelerini
Kurban Bayramı nedeniyle Bayram öncesi vermeyi düşünüyor musunuz?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.05 (18) 249 5.6.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 22.4.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/630-1368/3625 sayılı yazınız.
Kayseri Milletvekili Memduh
Büyükkılıç’ın Sayın Başbakanımıza tevcih
ettiği 7/630-1368 sayılı yazılı soru önergesinin
cevabı ekte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
H.
Ufuk Söylemez
Devlet
Bakanı
T.C.
Başbakanlık
Hazine
Müsteşarlığı
Sayı :
B.02.I.HM.O.KİT-01-01-52300
Konu : Soru önergesi
Devlet Bakanlığı Makamına
(Sayın Ali Talip Özdemir)
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 22.4.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/630-1368/3625 sayılı yazısı.
İlgide kayıtlı yazıda, Kayseri Milletvekili
Sayın Memduh Büyükkılıç’ın Sayın Başbakan’a
tevcih ettiği yazılı soru önergesine ilişkin cevap talep
edilmektedir.
Sözkonusu önergeye ilişkin cevabımız
aşağıda sunulmaktadır :
Kamu İktisadî Teşebbüslerinde
çalışan işçilerin ikramiye ödemeleri toplu iş
sözleşmesi şartlarına uygun olarak yapılmaktadır.
Ayrıca Kurban Bayramı nedeniyle Bayram öncesi, finansman durumu uygun
olan KİT’ler, işçilere daha sonra maaşlarından mahsup
edilmek üzere avans ödemesinde bulunmuşlardır.
Bilgileri arz olunur.
H.
Ufuk Söylemez
Devlet
Bakanı
7. – Kütahya
Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya eski Hükümet
Konağının adliye binasına dönüştürülmesine
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar’ın
yazılı cevabı (7/688)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ağar
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 24.4.1996
Mehmet
Korkmaz
Kütahya
1. Kütahya eski Hükümet Konağının
restore edilerek, burasının adliye binasına dönüştürülmesi
konusundaki çalışmalar neden bitirilememektedir?
2. Bu güne kadar, söz konusu binanın restoresi
için ne kadar ödeme yapılmış ve bitirilmesi için ne kadar
ödeneğe ihtiyaç vardır?
3. Bakanlık olarak, bu konudaki görüşünüz
nedir?
T.C.
Adalet
Bakanlığı 4.6.1996
Bakan
: 578
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı ifadeli, 09.5.1996 tarihli A.01.0.GNS.
0.10.00.02-7/688-1488/3963 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ekinde alınan ve
Kütahya Milletvekili Mehmet Korkmaz tarafından verilen ve yazılı
olarak cevaplandırılması istenen soru önergesine verilen cevap
iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
Adalet
Bakanı
Sayın
Mehmet Korkmaz
Kütahya Milletvekili
T.B.M.M.
Şahsıma yönelttiğiniz ve
yazılı olarak cevaplandırılmasını
istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda
belirtilmiştir.
Kütahya Eski Hükümet
Konağının restore edilerek Adliye Binasına
dönüştürülme işi 595 029 407
TL.’lik keşifle 19.10.1990 tarihinde ihale edilmiş olup, 1 301 107
308 TL.’lik hakediş üzerinden 4.2.1993 tarihinde tasfiye kabulü
yapılarak ilk keşif bedeli tamamlanmıştır.
Yapılan ilk ihale ile binanın kiremitleri
yenilenerek çatı onarımı, çevre direnajı, iç sıvalar
sökülerek orjinaline uygun sıvası yapılmış, ahşap
tavan ve pencere doğramaları yenilenmiş, sıva altı
tesisatlar çekilmiş, bodrum katların ıslahı yapılarak
% 40’lık kısım bitirilmiştir.
Geriye kalan kısmın tamamlanması için,
1. 1993 yılında 3 346 912 016 TL.
2. 1994 yılında 6 900 000 000 TL.
3. 1995 yılında 20 240 000 000 TL. ödenek
istenilmiş olmasına karşılık ödenek
yetersizliğinden gönderilememiştir.
1996 yılı ödenek talebi ise 32 000 000 000
TL. + % 15 KDV ile birlikte (4 800 000 000 TL.) = 36 800 000 000 TL.’dir.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
Adalet
Bakanı
8. – Kütahya
Milletvekili Mehmet Korkmaz’ın, Kütahya elektrik şebekesinin
yenilenmesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı H.
Hüsnü Doğan’ın yazılı cevabı (7/691)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki yazılı
sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hüsnü
Doğan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 24.4.1996
Mehmet
Korkmaz
Kütahya
1. Kütahya il merkezinin Elektrik şebekesi 28
yıldan beri yenilenmediği için sık sık arızalar ve
elektrik kesintileri meydana gelerek, tehlikeler olmaktadır. Elektrik
şebekesinin yenilenmesi konusunda Bakanlığınızın
çalışmaları nedir? Yenileme ihalesinin
yapıldığı söylenmektedir. İhale edildi ise, hangi
firmaya verilmiştir ve çalışmalara ne zaman
başlanılacaktır? İhale bedeli ne kadardır?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı 4.6.1996
Sayı :
B.15.0.APK.0.23-300-670/9208
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.
0.10.00.02-1731 sayılı yazısı.
Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın
tarafıma tevcih ettiği ve Millet Meclisi İçtüzüğünün 96
ncı maddesi gereğince cevaplandırılması istenen,
7/691-1491 esas no.’lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler
hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Hüsnü
Doğan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Kütahya Milletvekili Sayın Mehmet Korkmaz’ın yazılı
soru önergesi ve cevabı (7/691-1491)
Soru : Kütahya il merkezinin elektrik şebekesi 28
yıldan beri yenilenmediği için sık sık arızalar ve
elektrik kesintileri meydana gelerek, tehlikeler olmaktadır. Elektrik
şebekesinin yenilenmesi konusunda Bakanlığınızın
çalışmaları nedir? Yenileme ihalesinin
yapıldığı söylenmektedir. İhale edildi ise, hangi
firmaya verilmiştir ve çalışmalara ne zaman
başlanacaktır? İhale bedeli ne kadardır?
Cevap : Kütahya il merkezinin eskiyen elektrik
şebekesinin yenilenmesi amacıyla, Kütahya-Merkez Ag/OG elektrik
şebekesinin ihalesi, TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından 189
137 000 000 TL. keşif bedeli ile 6.9.1995 tarihinde
yapılmıştır. Söz konusu ihaleyi Çağrı Mühendislik
İnş. ve Tic. Ltd. Şirketi 126 093 135 500 TL. ihale bedeliyle
almış olup, TEDAŞ ile firma arasında 27.2.1996 tarihinde
sözleşme imzalanmıştır. Yüklenici firmaya 17-18 Nisan 1996
tarihinde yer teslimi yapılmıştır. Yer teslimi ve iş
programı onaylanma aşamasında olup, firma bu onayı müteakip
1 ay içerisinde işe başlayacaktır. İş süresi ise
işe başlama tarihinden itibaren 5 yıldır.
9. – Konya
Milletvekili Lütfi Yalman’ın, Konya Ticaret Mahkemesi Başkan ve
üyelerinin atamalarının neden yapılmadığına
ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/719)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Adalet Bakanı
Sayın Mehmet Ağar tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını delaletlerinize arz ederim. 24.4.1996
Lütfi
Yalman
Konya
9.3.1996 tarih ve 15901 sayılı Adalet
Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü yazısı
ile kurulup faaliyeti için gerekli
personel kadroları tespit ve tayin edilen, Konya Ticaret Mahkemesine hala
Mahkeme Başkanı ve Üyeleri atanmamıştır.
Başkan ve üye ataması niçin
yapılmamıştır? Ne zaman atanacaklardır?
T.C.
Adalet
Bakanlığı 4.6.1996
Bakan
: 580
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı ifadeli, 15.5.1996 tarihli A.01.0.GNS.
0.10.00.02-7/719-1528/4048 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ekinde alınan ve Konya
Milletvekili Lütfi Yalman tarafından verilen ve yazılı olarak
cevaplandırılması istenen soru önergesine verilen cevap iki
nüsha halinde ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
Adalet
Bakanı
Sayın
Lütfi Yalman
Konya Milletvekili
T.B.M.M.
Şahsıma yönelttiğiniz ve
yazılı olarak cevaplandırılmasını
istediğiniz soru önergesinin cevabı aşağıda
belirtilmiştir.
Adliye hizmet binasında yer bulunamaması
nedeniyle, Konya Ticaret Mahkemesi başkan ve üyeliklerine bugüne kadar
atama yapılamamıştır.
Konya Cumhuriyet Başsavcılığının
5.4.1996 tarihli ve 1996/66 sayılı yazısıyla, Konya
Adliyesi ek hizmet binasının kullanılmaya
başlandığı ve Ticaret Mahkemesine hizmet verecek bölümün
tahsis edildiği bildirildiğinden, hâkim ve savcıların
atamalarıyla ilgili olarak yapılacak Kararname
çalışmalarında Konya Ticaret Mahkemesi başkan ve
üyeliklerine atama yapılması hususu Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kuruluna sunulacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
Adalet
Bakanı
10. –
Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün, yurt dışından
ithal edilen tıbbî malzeme-ekipman ve ilaç tutarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı cevabı
(7/724)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın ilgili
Bakanlık tarafından Dış Ticaret
Müsteşarlığının kayıtlarına bağlı
ve yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 24.4.1996
Dr.
Sema Pişkinsüt
Aydın
1. Son 5 yıl içerisinde yurt
dışından ithal edilen (bedelli ve bedelsiz) tıbbî
malzeme-ekipman ve ilaç tutarı ne kadardır? Bunun ne kadarı
devlet, ne kadarı özel sektör tarafından ithal olunmuştur?
2. Sağlık Bakanlığının
yurda sokulan bu iyileştirici mahiyetteki tıbbî malzemelerin ve
ekipmanların hangi model olduklarına ve ne miktar
alındıklarına ait onayı var mıdır?
Teşekkürler ve Saygılarımla.
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.007/1-40-3-00393 4.6.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 15.5.1996 gün ve A.01.0.GNS.
0.10.00.02.7/724.1541/4111 sayılı yazısı.
Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt’ün 7/724
esas nolu yazılı soru önergesine verilen cevap ilişikte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Yaman
Törüner
Devlet
Bakanı
7/724-1541 Sayılı soru önergesine
ilişkin not
Aydın Milletvekili Sayın Dr. Sema
Pişkinsüt tarafından TBMM Başkanlığına sunulan
7/724-1541 sayılı yazılı soru önergesi incelenmiş
olup, anılan soru önergesi ile cevaplanması istenilen soruların
yanıtları aşağıda sunulmaktadır.
1. Devlet İstatistik Enstitüsünden alınarak
Müsteşarlığımızca değerlendirilen istatistiki
verilere dayanılarak, 1991-1995 yılları arasında kamu ve
özel sektör tarafından bedelli ve bedelsiz olarak ithal edilen tıbbî
malzeme-ekipman ve ilaç konusunda hazırlanan Ek : 1 ve Ek : 2
sayılı tablolar ekte sunulmaktadır.
Öte yandan, kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak
alımların esasları diğer hususlar meyanında, Bütçe
Kanunu ve Devlet İhale Kanununda belirtilmiş bulunmaktadır.
2. Bu güne kadar uygulana gelen İthalat Rejimi
Kararlarında, eski, kullanılmış, yenileştirilmiş,
kusurlu (defolu) ve yatık (zamanla dayanıklılığını
yitirmiş) malların ithalatı
Müsteşarlığımızın iznine tabi tutulmuş olup,
ekli tablolarda yer alan maddeler için bu kapsamda
Müsteşarlığımızca herhangi bir izin
verilmemiştir. Başka bir ifade ile, mezkur maddelerin ithalatı
ancak yeni olması halinde mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan, ilgili mevzuat uyarınca
anılan maddelerin ithalatında sağlık, kalite, standart ve
radyasyon yönünden kontroller, çalışma sahalarına göre
Sağlık Bakanlığı, Türk Standartları Enstitüsü ve
Türkiye Atom Enerjisi Kurumunca yapılagelmektedir.
Ayrıca, 1262 sayılı İspençiyari ve
Tıbbî Müstahzarlar Kanunu çerçevesinde, ilaç ve bazı tıbbî
malzeme ithalatında, ithalden önce ve fiilî ithal sırasında
Sağlık Bakanlığından Kontrol Belgesi
alınması zorunlu bulunmaktadır.
Tarife tatbikatı nedeniyle kesin bir ayrım
yapılamadığından tablolarda yer alan tıbbî malzeme
-ekipmanların cüz’i bir miktarının veterinerlikle ilgili
olması hususunun da gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Arz olunur.
1991-1995 Yılları Arasında Tıbbî
Malzeme-Ekipman ve İlaç İthalatı Değerleri
EK
: 1
Dolar
($)
Tıbbî malzeme-ekipman İlaç
Yıllar Özel
Sektör Kamu sektörü Özel sektör Kamu sektörü Toplam
1991 151 554
454 65 354 236 89 802 423 1 378 261 308
089 374
1992 164 931
704 59 615 991 101 439 682 353 306 326
340 683
1993 211 085
104 71 202 143 131 984 491 305 986 414
577 724
1994 160 934
024 58 241 004 133 181 403 313 491 352
669 922
1995 219 276
344 117 525 805 226 416 107 420 297 563
638 553
Genel Toplam 1
965 316 256
1991-1995 Yılları Arasında Bedelsiz
Olarak İthal Edilen Tıbbî Malzeme-Ekipman ve
İlaç İthalatına İlişkin
Değerler
EK
: 2
Dolar
($)
Tıbbî malzeme-ekipman İlaç
Yıllar Özel
Sektör Kamu sektörü Özel sektör Kamu sektörü Toplam
1991 283
741 – – – 283
741
1992 7
439 945 – 592 453 – 8
032 398
1993 453
505 – 76 269 – 529
774
1994 1
503 770 – 458 663 – 1
962 433
1995 672
840 – 792 877 – 1
465 717
Genel Toplam 12
274 063
11. – Afyon Milletvekili
Osman Hazer’in, Afyon’a bağlı bazı ilçe ve köylerin telefon ve
santral ihtiyacına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/730)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı Sayın Ömer Barutçu tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygı ile arz ederim. 24.4.1996
Osman
Hazer
Afyon
Soru 1. Merkez İlçeye bağlı
Belkaracaören ve Sadıkbey köyleri ile Değirmen Ayvalı
Kasabası, Sandıklı’ya bağlı Sorkun Kasabası ile
Suhut’a bağlı Belçıkhisar kasabalarının telefon
santralleri ihtiyaca cevap veremeyen santralleridir. Adı geçen
yerleşim birimlerindeki telefon santrallerinin ihtiyaca cevap verebilir
hale getirilmesi düşünülmekte midir?
Soru 2. Afyon İlinde 130 köyde otomatik telefon
yoktur. Bu köylere otomatik telefon sağlanacak mıdır?
Soru 3. Afyon Merkezde 1 600 kişi telefon
bağlatmak için sıra beklemektedir. Yeni abone tahsisi ne zaman
olacaktır?
Soru 4. Dinar’ın 2 000’lik santrali yetersizdir. Bunun
3 000’e çıkarılması mümkün müdür?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığı 3.6.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
APK :
B.11.0.APK.0.10.00.00.A-7/733-14763
Konu :Afyon
Milletvekili Osman Hazer’in Yazılı Soru Önergesi Hakkında
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 15.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1811 sayılı yazınız.
Afyon Milletvekili Osman Hazer’in
Bakanlığıma yönelttiği 7/730-1552 sayılı soru
önergesine ilişkin cevap formu ilişikte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer
Barutçu
Ulaştırma
Bakanı
Afyon Milletvekili Osman
Hazer’in 7/730-1552 Sayılı Soru Önergesi ve Cevapları
Sorular : 1. Merkez İlçeye bağlı
Belkaracaören ve Sadıkbey köyleri ile Değirmen Ayvalı
Kasabası, Sandıklı’ya bağlı Sorkun Kasabası ile
Suhut’a bağlı Belçıkhisar kasabalarının telefon
santralleri ihtiyaca cevap veremeyen santrallerdir. Adıgeçen yerleşim
birimlerindeki telefon santrallerinin ihtiyaca cevap verebilir hale getirilmesi
düşünülmekte midir?
2. Afyon ilinde 130 köyde otomatik telefon yoktur. Bu
köylere otomatik telefon sağlanacak mıdır?
3. Afyon Merkezde 1 600 kişi telefon
bağlatmak için sıra beklemektedir. Yeni abone tahsisi ne zaman
olacaktır?
4. Dinar’ın 2 000’lik santrali yetersizdir. Bunun
3 000’e çıkarılması mümkün müdür?
Cevaplar : 1. Afyon İli Merkez İlçeye
bağlı Belkaracaören ve Sadıkbey köyleri ile Değirmen
Ayvalı Kasabası, Sandıklı İlçesine bağlı
Sorkun Kasabası ve Suhut İlçesine bağlı Balçıkhisar
Merkezinde 500 hatlık TTF tipi santrallar mevcut olup, santrallerin
değiştirilmesi hususu TTE Dönüşüm Projesi çerçevesinde emsalleriyle birlikte
değerlendirilecektir.
2. Afyon İlindeki toplam 481 köy ve kasabanın
148’inde otomatik telefon santrali bulunmakta ve 219 köy ve kasabada
şebeke götürülmek suretiyle diğer otomatik santrallerden
yararlandırılmaktadır.
Afyon İline ait Kırsal Alan Santralleri
Yatırım Programında bulunan merkezlere santral; abone
potansiyeli, bina ve şebeke durumlarına göre sevk edilecektir.
Programda bulunmayan merkezlere santral sevki ilave ödenek verilmesi durumunda
emsalleriyle birlikte değerlendirilecektir.
3. Afyon merkezinde 15 000 hatlık N5-3, 12 095
hatlık DMS 1/2 ve 4 096 hatlık S-12 tipi santrallar mevcut olup,
toplam 1 635 bekleyen abonesi bulunmaktadır. Bekleyen taleplerin
karşılanabilmesi için Temmuz 1996 ayında 2 048 hatlık
santral ilavesi yapılması planlanmıştır.
4. Dinar Merkezinde 2 000 hatlık Dicle tipi
santral mevcut olup, ilave 1 000 hatlık Dicle tipi santral 23.5.1996
tarihinde sevk edilmiştir.
Milletlerarası Finansman Kurumuna
Katılmak İçin Hükümete Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısına Verilen Oyların
Sonucu.
(Çoğunluk Yoktur.)
Üye
Sayısı : 550
Kullanılan
Oy : 161
Kabul
Edenler : 155
Reddedenler : 2
Çekinserler : –
Geçersiz
Oylar : 4
Oya
Katılmayanlar : 389
Açık
Üyelikler : –
(Kabul Edenler)
ADANA
İ.
Cevher Cevheri
Tuncay
Karaytuğ
Mustafa
Küpeli
ADIYAMAN
Mahmut
Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H.
İbrahim Özsoy
Yaman
Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
Cemil Erhan
Yaşar
Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi
Somuncuoğlu
AMASYA
Ahmet
İyimaya
ANKARA
Yılmaz
Ateş
Gökhan
Çapoğlu
Cemil Çiçek
Ünal Erkan
İrfan
Köksalan
M. Seyfi
Oktay
Mehmet
Sağdıç
Önder Sav
Aydın
Tümen
Hikmet
Uluğbey
ANTALYA
Osman
Berberoğlu
İbrahim
Gürdal
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
Metin
Şahin
ARDAHAN
İsmet
Atalay
ARTVİN
Metin
Arifağaoğlu
Süleyman
Hatinoğlu
AYDIN
M. Fatih
Atay
Ali
Rıza Gönül
Nahit
Menteşe
Sema
Pişkinsüt
BALIKESİR
Abdülbaki
Ataç
Ahmet Bilgiç
Tamer Kanber
İlyas
Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BATMAN
Faris
Özdemir
BAYBURT
Ülkü Güney
BOLU
Avni Akyol
Necmi
Hoşver
Abbas
İnceayan
Mustafa
Karslıoğlu
BURDUR
Mustafa
Çiloğlu
BURSA
İlhan
Kesici
Hayati
Korkmaz
Cemal
Külahlı
Feridun
Pehlivan
Yahya
Şimşek
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim
Yazıcı
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
A. Hamdi
Üçpınarlar
DENİZLİ
M. Kemal
Aykurt
Mehmet
Gözlükaya
Haluk
Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir
Aksu
M. Salim
Ensarioğlu
EDİRNE
Mustafa
İlimen
ESKİŞEHİR
Mustafa
Balcılar
Demir
Berberoğlu
GAZİANTEP
Mehmet
Batallı
Mustafa R.
Taşar
Ünal
Yaşar
GİRESUN
Yavuz Köymen
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan
Sungurlu
HATAY
Abdulkadir
Akgöl
Nihat Matkap
Atila Sav
İÇEL
Oya
Araslı
Fevzi
Arıcı
Abdülbaki
Gökçel
Turhan Güven
Mustafa
İstemihan Talay
Ayfer
Yılmaz
İSTANBUL
Ziya
Aktaş
Sedat
Aloğlu
Tayyar
Altıkulaç
Refik Aras
Ali
Coşkun
Nami
Çağan
Hüsnü
Doğan
Hasan Tekin
Enerem
Algan
Hacaloğlu
Hayri
Kozakçıoğlu
Yusuf
Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip
Özdemir
Yusuf Pamuk
Zekeriya
Temizel
Bahattin
Yücel
İZMİR
Turhan
Arınç
Ali
Rıza Bodur
Ahmet
Piriştina
KAHRAMANMARAŞ
Ali
Şahin
KARABÜK
Erol Karan
KARS
Y.
Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Nurhan
Tekinel
Haluk
Yıldız
KAYSERİ
Osman Çilsal
İbrahim
Yılmaz
KIRIKKALE
Hacı
Filiz
KIRKLARELİ
Cemal
Özbilen
KIRŞEHİR
Mehmet Ali
Altın
Ömer Demir
KOCAELİ
Halil
Çalık
İsmail
Kalkandelen
Hayrettin Uzun
KONYA
Abdullah
Turan Bilge
Nezir
Büyükcengiz
Necati
Çetinkaya
Ali
Günaydın
Mehmet
Keçeciler
Mehmet Ali
Yavuz
KÜTAHYA
Emin Karaa
MALATYA
Yaşar
Canbay
Ayhan
Fırat
MANİSA
Erdoğan
Yetenç
MARDİN
Muzaffer
Arıkan
Mahmut Duyan
Ömer
Ertaş
MUĞLA
İrfettin
Akar
Zeki
Çakıroğlu
Mustafa
Dedeoğlu
Fikret
Uzunhasan
MUŞ
Necmettin
Dede
NİĞDE
Doğan
Baran
Akın
Gönen
ORDU
Müjdat Koç
SAKARYA
Ahmet Neidim
Ersin
Taranoğlu
SAMSUN
Cemal
Alişan
Yalçın
Gürtan
Biltekin
Özdemir
Adem
Yıldız
SİİRT
Nizamettin
Sevgili
SIVAS
Tahsin Irmak
ŞANLIURFA
Necmettin
Cevheri
Eyüp Cenap
Gülpınar
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Fevzi
Aytekin
TOKAT
Ali
Şevki Erek
TRABZON
Yusuf
Bahadır
İbrahim
Çebi
UŞAK
Yıldırım
Aktürk
VAN
Mahmut
Yılbaş
YOZGAT
Yusuf
Bacanlı
Lutfullah
Kayalar
İsmail
Durak Ünlü
(Reddedenler)
ANKARA BOLU
Ersönmez
Yarbay Mustafa
Yünlüoğlu
(Geçersiz
oylar)
ADANA BURSA
Mehmet
Büyükyılmaz Yüksel
Aksu
BALIKESİR İSTANBUL
Mustafa
Güven Karahan Ahmet
Güryüz Ketenci
ADANA
Cevdet Akçalı
Uğur Aksöz
İmren Aykut (B.)
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
Erol Çevikçe
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak (İ.A.)
Orhan Kavuncu
Arif Sezer
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila (B.)
Osman Hazer
Kubilay Uygun
AĞRI
M. Sıddık Altay
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Cemalettin Lafcı
Haydar Oymak
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Ömer Ekinci
Eşref Erdem
Mehmet Gölhan
Agâh Oktay Güner (B.)
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
Şaban Karataş
Yücel Seçkiner (İ.A.)
Ahmet Tekdal
İlker Tuncay
Rıza Ulucak
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
Emre Gönensay (B.)
Sami Küçükbaşkan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Muhammet Polat
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
İ. Önder Kırlı
(İ.A.)
İsmail Özgün
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Ataullah Hamidi
Musa Okçu
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Şerif Çim
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Ali Rahmi Beyreli
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Ali Osman Sönmez
Turhan Tayan (B.)
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
ÇANKIRI
Mete Bülgün
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Hasan Çağlayan
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu (Bşk. V.)
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
Erdal Kesebir
ELAZIĞ
Mehmet Ağar (B.)
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Mustafa Kul
Naci Terzi
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
Necati Güllülü
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Necati Albay
İbrahim Yaşar Dedelek (B.)
Hanifi Demirkol
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Hikmet Çetin
Kahraman Emmioğlu
Ali Ilıksoy
Mehmet Bedri İncetahtacı
Mustafa Yılmaz (İ.A.)
GİRESUN
Turhan Arçelik
Burhan Kara
Ergun Özdemir
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Naim Geylani
Mustafa Zeydan
HATAY
Fuat Çay
Ali Günay
Süleyman Metin Kalkan
Levent Mıstıkoğlu
Mehmet Sılay
Ali Uyar
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Erkan Mumcu
Halil Yıldız
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Halil Cin
Ali Er
D. Fikri Sağlar
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna (B.)
Ahat Andican
Azmi Ateş
Mehmet Aydın
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Gürcan Dağdaş
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul (B.)
Köksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Ali Oğuz
H. Hüsamettin Özkan
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Mehmet Ali Şahin
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
Namık Zemal Zeybek
İZMİR
Veli Aksoy
Işın Çelebi
Hasan Denizkurdu
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Rüşdü Saracoglu (B.)
Işılay Saygın (B.)
Rıfat Serdaroğlu
Ufuk Söylemez (B.)
Süha Tanık
Hakan Tartan
Sabri Tekir
Zerrin Yeniceli
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ali Doğan
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Şinasi Altıner
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
Fikret Ünlü
KARS
Çetin Bilgir
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
İsmail Cem
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
Recep Kırış
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Mikail Korkmaz
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Necati Çelik
Şevket Kazan
Onur Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
KÜTAHYA
Ahmet Derin
Mustafa Kalemli (Başkan)
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Abdullah Akarsu
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Hasan Gülay
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Yahya Uslu
Cihan Yazar
MARDİN
Fehim Adak
Süleyman Çelebi
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
Lale Aytaman
Enis Yalım Erez (B.)
MUŞ
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Mehmet Elkatmış
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Mustafa Hasan Öz
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
(Başbakan)
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Teoman Akgür
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan (B.)
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
İrfan Demiralp
Ahmet Demircan
Ayhan Gürel
Murat Karayalçın
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Kadir Bozkurt
Yaşar Topçu
SIVAS
Musa Demirci
Mahmut Işık
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
İbrahim Halil Çelik (İ.A.)
Seyit Eyyüpoğlu
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat Dayanıklı
Nihan İlgün
Hasan Peker
Enis Sülün
TOKAT
Abdullah Arslan
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Ahmet Feyzi İnceöz
Bekir Sobacı
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık (B.)
Ali Kemal Başaran
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Hasan Karakaya
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
YALOVA
Cevdet Aydın
Yaşar Okuyan
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu (B.)
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
TUTANAĞIN SONU