DÖNEM : 20 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
62 nci Birleşim
13 . 6 . 1996 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul
Alibeyköy ve Taksim İstiklal Caddesindeki olaylara ilişkin
gündemdışı konuşması ve İçişleri
Bakanı Ülkü Güney’in cevabı
2. – İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin’in, Habitat-II
Toplantısı nedeniyle ülkemizde misafir bulunan İsrail
Cumhurbaşkanının basına verdiği demece ilişkin
gündemdışı konuşması
3. – Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ’un, elektrik enerjisi
üretim sisteminde karşılaşılabilecek sorunlara ilişkin
gündemdışı konuşması
B) ÇEŞİTLİ İŞLER
1. – Genel Kurulu ziyaret eden Kazakistan Parlamento Başkanı
ve beraberindekiheyete Başkanlıkça “Hoşgeldiniz” denilmesi
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Mısır Meclis Başkanının resmî davetine,
bir parlamento heyetiyle icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/336)
2. – (10/63) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin
tezkeresi (3/337)
III. – KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in 4.7.1934 Tarih ve 2559
Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/64) (S. Sayısı : 15)
2. – Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke
Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen
Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/298) (S.Sayısı : 16)
IV. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, bazı
bakanlıklarca yapılan ihalelere ilişkin Başbakandan sorusu
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın
yazılı cevabı (7/480)
2. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın, belediyelere
yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve
İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in cevabı (7/487)
3. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın,
gıda imalathanelerinin ruhsatlandırılması ve denetimine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın yazılı cevabı (7/637)
4. – Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in,
Sıvas’ta KOSGEB’e bağlı bir birimin kurulup
kurulmayacağına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Yalım Erez’in cevabı (7/661)
5. – Balıkesir Milletvekili İ. Önder
Kırlı’nın, rekabeti bozma ya da kısıtlama
amacıyla yapılan anlaşmalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/666)
6. – Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas
organize sanayi bölgesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı
(7/677)
7. – Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas
4 Eylül Küçük Sanayi Sitesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu
ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı
cevabı (7/678)
8. – Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas
İline 1996 yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı
cevabı (7/766)
9. – Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in,
Sıvas İline 1996 yılında ayrılan yatırım
ödenek miktarlarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı
Mahmut Oltan Sungurlu’nun yazılı cevabı (7/785)
10. – Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Çay-Kur
tarafından 1991-1995 yılları arasında alınan krediler
ile yapılan ihracat, ithalat ve harcamalara ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Eyüp Aşık’ın yazılı cevabı (7/824)
11. – Kayseri Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın,
Kayseri-Tomarza-Alakuşak ve Güzelsu köylerinin içmesuyu sorununa
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı İ. Yaşar Dedelek’in
yazılı cevabı (7/833)
12. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, tarımda destek amacıyla yapılan
harcamalar ile tarım sektörünün GSYİH içindeki payına
ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet
Attila’nın yazılı cevabı (7/850)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMMGenel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Pamukkale’nin sorunlarına,
doğal ve kültürel varlıklarının bugün içinde bulunduğu
duruma ve kurtarılmasına yönelik çalışmalara,
Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun,
kamulaştırma eylemleri, işlemleri ve sorunları ile çözüm
önerilerine,
İlişkin gündem dışı konuşmalarına,
Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner cevap verdi.
Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı, Amasya Tamiminin
yayınlanışının 77 nci yıldönümü nedeniyle
geleneksel olarak düzenlenen 12 Haziran Kültür ve Sanat Haftası
münasebetiyle Amasya İlinin bazı sorunlarına ilişkin gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Lüksemburg’a gidecek olan Dışişleri Bakanı Emre
Gönensay’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nahit Menteşe’nin,
Belçika’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan
Sungurlu’ya, dönüşüne kadar, İçişleri Bakanı Ülkü Güney’in,
Vekillik etmelerinin uygun görülmüş olduğuna ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri ile,
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
TBMMİçtüzüğünün değişik 78 inci maddesi uyarınca
komisyonlarda ve Genel Kurulda öncelikli olarak görüşülmesine devam
olunmasının Bakanlar Kurulunca uygun görüldüğüne ilişkin
Başbakanlık tezkeresi,
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Kırıkkale Milletvekili Mikail Korkmaz ve 23
arkadaşının, MKE Kurumunun içinde bulunduğu durumun tespit
edilmesi ve tam kapasite ile çalıştırılmasını
sağlamak için alınması gereken tedbirleri,
Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşının, EBK
ve SEK’nun özelleştirilmeleri sonucunda meydana gelen devlet kayıplarını,
Belirlemek amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri (10/87, 10/88) Genel Kurulun
bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve
öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı
açıklandı.
Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun (6/181),
İzmir Milletvekili Metin Öney’in (6/53),
Numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına
ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği
açıklandı.
Türkiye’nin ortak üyesi bulunduğu Batı Avrupa Birliği
(BAB) ile operasyonel alanda işbirliğinin güçlendirilmesini amaçlayan
fiilî ortak askerî tatbikatlara katılımını sağlamak
üzere, Hükümetçe takdir ve tespit edilecek şekilde Türk Silahlı
Kuvvetleri unsurlarının yabancı ülkelere gönderilmesine ve yine
Hükümetin takdiri üzerine, Türkiye’nin bu nitelikteki tatbikatlara ev
sahipliği yapmasına Anayasanın 92 nci maddesine göre izin
verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde yapılan
müzakerelerden sonra söz alan Devlet Bakanı Ali Talip Özdemir’in Hükümetçe
söz konusu kararı geri çekme isteklerini belirtmesi üzerine,
Başkanlıkça, Başbakanlık tezkeresinin geri verildiği
açıklandı.
Daha evvel görüşmeleri tamamlanmış bulunan,
Milletlerarası Finansman Kurumuna Katılmak İçin Hükümete
Salahiyet Verilmesine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
yapılan açık oylamasından sonra, kabul edilip
kanunlaştığı açıklandı.
Grupların ortak eğilimleri de Başkanlıkça dikkate
alınarak, 13 Haziran 1996 Perşembe günü saat 15.00’te toplanmak
üzere, Birleşime 18.09’da son verildi.
Uluç Gürkan Başkanvekili Fatih Atay Zeki
Ergezen Aydın Bitlis Kâtip
Üye Kâtip Üye
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkanvekili Uluç GÜRKAN
KÂTİP
ÜYELER: Zeki ERGEZEN (Bitlis), Kadir BOZKURT (Sinop)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62 nci
Birleşimini, çalışmalarımızın ülkemize ve
ulusumuza iyilikler, güzellikler getirmesi dileğiyle açıyorum.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim.
II. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.
– İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İstanbul Alibeyköy ve
Taksim İstiklal Caddesindeki olaylara ilişkin
gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Ülkü Güney’in cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı birinci söz,
Sayın Mehmet Sevigen’in.
Sayın Sevigen, İstanbul Alibeyköy’deki
olaylarda İrfan Ağdaş isimli kişinin öldürülmesi ve 8
Haziran günü Taksim’de yaşanan memur eylemleri konusunda konuşacak.
Buyurun Sayın Sevigen. (CHP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Söz hakkı
verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bugün, çok tatsız bir konuyla başlayacağım için önce
hepinizden özür diliyorum. Ülkemizin bu kadar kargaşa durumunda, böyle
konular da günlerce her sokakta, her mahallede sık sık
yaşandığı için, bu konuyu buraya getirmekte büyük yarar
görüyorum.
Hatırlarsınız, Doğru Yol Partisi
binası önünde bir polis öldürüldü. Yerinde infazdı. İlk olarak
ben gittim oraya. Bir milletvekili, Cumhuriyet Halk Partisini o günlerde ne
kadar kötülemiş olsa bile, ilk gün biz oradaydık,
başsağlığına gitmiştik. Bizim için, o da, gariban
bir memurun, ekmeğini kazanmaya çalışan bir
insanımızın yerinde infazıydı.
Üzümlü Karakoluna biz gittik yılbaşında;
bazı liderler zayıflama kürüne giderken, biz o
arkadaşlarımızın yanındaydık. Yani, bizim,
güvenlik güçlerine karşı, emniyet kuvvetlerine karşı olmak
gibi bir düşüncemiz, kaygımız yok; ama, istiyoruz ki, devlet
adına görev yapanlar hadlerini bilsin; istiyoruz ki,
insanlarımız korkmasın. Vergi dairesinden korkuyoruz, memurdan
korkuyoruz, polisten korkuyoruz... Bakan, halka, vatandaşa, saygı
duyuyor, onun önünde çalışan bürokratlar saygı duymuyor, yerine
göre çekip öldürüyorlar. Böyle bir durumda, barışı
sağlamanın mümkün olmayacağını düşünerek, bu
konuyu gündeme getirmeye çalışıyorum.
Polisin son günlerdeki tutumunu biliyorsunuz. 1 Mayıs
olaylarına girmeyeceğim; uzun uzun konuşuldu. Bu,
Habitat’ın yaşandığı şu son günlerde -Habitat
hâlâ devam ediyor- İstanbul’daki memur
arkadaşlarımızın, kamu görevlisi
arkadaşlarımızın, haklarını aramak için
yürüyüşe geçtikleri bir sırada, hunharca, böyle, intikam alırcasına
ve sanki karşısındaki bir başka muhatapmış
gibi, onların üzerine gitmek...
Yani, ne olurdu yürüselerdi; onlar da bizim insanlarımız, çoğu
bizim öğretmenlerimiz, bizi okutan, çocuklarımızı okutan
öğretmenler. Sayın Bakanın iki çocuğu var, Allah
bağışlasın, kimbilir, belki bir kısmı da o
çocukları okutan öğretmenlerdir.
İnsanları bu kadar keyfî gözaltına alarak, onlara böyle
davranarak -çok talihsizliktir Sayın Bakan, buna sizin adınıza
çok üzülüyorum; bunu, sizi tanıdığım için söylüyorum- o
insanlara terörist damgası vurarak “bunların hepsi teröristtir”
demeniz; sonra polisin onları serbest bırakması.... Hanginiz
haklısınız?.. Yani, gözaltına alınanlar,
yanlışlıkla da alınsa, hepsi terörist mi Sayın
Bakan?.. Bu, bizi çok üzüyor.
Benim muhatabım sizsiniz, politikacılar...
Politikacıların, bilhassa bakanlık yapanların -bu ülkede
hepimiz bakanlık yaptık, çok şükür, Allah nasip etti,
yaptık- bizim adımıza görev yapan insanların,
konuştukları zaman, halka karşı
saygınlığını koruması, teröristle halkı
ayırması gerekir diye düşünüyorum. Eğer, bir bakan
çıkıp “bunların hepsi terörist” derse, polis de ona göre
uygulamasını zaten yapar.
Ben, yine konuya geleceğim; hatırlarsızın,
İrfan Ağdaş, 16-17 yaşında bir lise öğrencisi;
Kurtuluş Gazetesi okuyor; Alibeyköy’de oturuyor arkadaşlarıyla beraber; polisler geliyor “dur” diyorlar; çocuklar
korkup kaçıyorlar -15-16 yaşındaki çocukların düşüncesini bilirsiniz- bir polis
arkadan çift tabancayla ateş ediyor -görgü tanıklarının
ifadeleriyle sabittir- bacağından vuruluyor, ellerini
kaldırıyor, imdat istiyor; geliyor, yerden, tabancıyı çekip
takır takır ateş ediyor ve çocuğu orada yaka paça
tutuyorlar, arka koltuğa atıyorlar...
17 yaşında lise öğrencisi bir çocuk, tek suçu
Kurtuluş Gazetesi okumak... Kurtuluş Gazatesi yasal. Bazı
sayıları toplanıyor; ama, basıldığı yer
belli, sahibi belli. Eğer yanlış bir şey varsa, gidin
onları yakalayın, gazeteyi kapatın.
Ama, eğer, o insanımıza sahip
çıkamamışsak... Bana göre, bir gazete okudu diye o çocuğu
öldürmek veyahut da öldürdükten sonra... İçinden çıkıyor
insanların -ben, Metin Göktepe olayının, polisin ayıbı
değil, bir gururu olduğuna inanıyorum- çıkıyor
meydana; arkadaşlarıma teşekkür ediyorum,
çalışıyorlar.
Gazi olaylarında, insanların yanında, polislerin suçlu
olduğu meydana çıktı; yargılanıyorlar; bunu da polisin
başarısı sayıyorum, ayıbı değil.
Bu olayda da ailesi yalvarıyor. Şimdi tehdit ediliyor. Ne
kadar mesafeden ateş açılıp öldürüldüğü belli olmasın
diye, polisten giysisini bile alamıyor; o da insan, bizim
insanımız, 17 yaşında bir lise talebesi...
Sayın milletvekilleri, dilekçeler, savcılığa kabul
edilmiyor, Memurin Muhakematı Hakkında Yasa doğrultusunda;
insanlar, müracaat edecekleri mercii bulamıyorlar; savcıya gidiyor;
savcı, kabul etmiyor; polis yargılasın diyor. Polis, şimdi,
ailesini tehdit etmeye başlamış; bir kısmı,
kadına, gelin, ille de ifade vereceksiniz...
Kadın “üniversite kapısında dilenerek besledim –öz annesi
değil; yengesi– sahipsiz kaldı babası öldüğü zaman; bana
emanet” diyor. 17 yaşındaki bir genci... Ben, buradan, Sayın
Bakanım, istiyorum ki, nasıl Metin Göktepe olayında,
çıktı, emniyet kuvvetleri içerisinde, dedi ki, arkadaşlar,
burada bir suçlu varsa, çıksın; araştırdı... Bu olayda
da, giderayak; siz bu ülkede Bakanlık yapıyorsunuz, gönül ister ki,
namuslu, şerefli yaptığınız müddetçe kalın; ama,
haksızlığa fırsat verdiğiniz müddetçe... Kimseye
kalmıyor bu mevkiler, gelip geçici; bizler, geldik, gideceğiz ;
sizler de gideceksiniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sevigen, ek süreniz 1 dakikadır.
MEHMET SEVİGEN (Devamla) – Çok özür diliyorum; bitiriyorum.
Gideceksiniz Sayın Bakanım... Sizden ricam,
araştırılsın. Ailesi yalvarıyor; “kim olduğunu
bilelim, bir gün ceza yese bile, yüreğimiz rahat edecek” diyor.
İnsanların içi yanıyor, kolay değil ve bana göre, o
çocuğun katillerinin ortaya çıkması, Türkiye’nin, Türk
insanının, devlet adına görev yapan polisiyle
barışması anlamına gelecektir diye düşünüyorum ve
hepinize saygılar sunup; teşekkür ediyorum. (CHP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sevigen.
Hükümet adına, gündemdışı konuşmayı
yanıtlamak üzere, İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney;
buyurun efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI ÜLKÜ GÜNEY (Bayburt) – Sayın
Başkan, muhterem arkadaşlarım; değerli milletvekili
Sayın Sevigen’in gündemdışı konuşmasına cevap
vermek ve açıklama getirmek için söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Muhterem milletvekilleri, tabiî, bir milletvekilinin, kendi seçim
bölgesinde, kendisine intikal eden olayları ve sadece seçim bölgesinde
değil, kendi ilgi alanı dahilinde olan her türlü konuyu Yüce Meclise
getirip, hem bu konu hakkında Yüce Meclisi ve kamuoyunu bilgilendirmek hem
de o gün için burada sorumluluk mevkiinde olan insanlardan sual sormak
hakkıdır; değerli arkadaşım da bunu yapmıştır.
Buradaki ifadesinde, 13 Mayıs 1996 günü saat 20.10
sıralarında, İstanbul Alibeyköy Karadolap Mahallesinde meydana
gelen bir olay hakkında yorumda bulunmuş ve bilgi vermiştir.
Şimdi, acaba, Hükümet olarak biz bu olayı nasıl takip ettik, ne
yaptık, işin esası nedir; müsaade ederseniz ben de bunu arz
edeyim.
Olay -dediğim gibi- 13 Mayıs 1996 günü saat 20.10
sıralarında olmuş. Ne olmuş; İstanbul Eyüp İlçesi
Alibeyköy Karadolap Mahallesinde, şüpheli görülen 1’i bayan 4 kişiye,
polis ekiplerince “dur” ihtarında bulunulmuş. Bu 4 şahsa, polis
ekipleri tarafından “dur” ihtarında bulunulmuş. Normalde ne
olması icap eder; dur ihtarında bulunulmuş, duracak, kendisini
tanıtacak, şu olacak, bu olacak... Peki, ne olmuş; dur
ihtarına uyulmamış ve polise ateş açılmış.
“Nasıl olmuş, siz bunu nereden biliyorsunuz” diyebilirsiniz;
anlatayım.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Araştırma
yapmamışsınız Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI ÜLKÜ GÜNEY (Devamla) –
Araştırma yaptık, ciddî bir şekilde yaptık.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Hayır...
İÇİŞLERİ BAKANI ÜLKÜ GÜNEY (Devamla) – Ve halen de
bizim idarî araştırmamız devam ediyor Sayın Sevigen. Ben
sizi çok sakin bir şekilde dinledim değerli dostum. Size,
tarafsız ve ciddî bir şekilde, devletin bilgilerini aktarıyorum.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Peki, tamam.
İÇİŞLERİ BAKANI ÜLKÜ GÜNEY (Devamla) – Burada,
kesinlikle, herhangi bir tarafı tutmam mümkün değildir. Siz de
buradan söylediniz; benim de çocuklarım var, sizin de
çocuklarınız var, o insanlar da bizim çocuklarımız. Bu Yüce
Kurulu yanlış bilgilendirmem, yanlı bilgilendirmem söz konusu
olamaz; hiçbir zaman, benim, hayatımda böyle birşey
olmamıştır; hele, bu kadar ciddî meselelerde, çok iyi
araştırmadan da bu kürsüye çıkmam. Ben, dün sizin bu soruyu
sorduğunuzu biliyordum, bu bakımdan ciddî bir araştırma
yaptırdım.
Bakınız, bu olayda ateş açılıyor ve
bahsetmiş olduğunuz İrfan Ağdaş yaralanıyor, SSK
hastanesine kaldırılıyor ve burada hayatını
kaybediyor. Dikkat buyurun, burada, bir tabanca, 6 mermi, 35 boş kovan
bulunuyor. Bunlar polise ait değil. Bakın, bunu, ısrarla,
altını çizerek söylüyorum; bunlar polise ait değil; o
şahıslar tarafından polise atılan mermi kovanları ve
tabanca. Bunlar ele geçiyor; olabilir ve bunun sonucunda, hayatını
kaybeden bu şahıs araştırılıyor, bu kimdir,
nedir, neyin nesidir. Bu araştırma sonucunda -bunu, size
göndereceğim- bu şahsın, lise öğrencisi olduğu, DHKP-C
örgütü mensubu olduğu, sabıkalı olduğu ve bu konuda birkaç
defa polise gidip geldiği ve fişli bir insan olduğu, bizim
arşivlerimizde ortaya çıkıyor.
Şimdi, size soruyorum, insafınıza
sığınarak soruyorum, burada polis hunharca neyi
yapmış?.. Bizim kanunlarımız sarih, Polis Vazife ve
Salahiyet Kanunu sarih, polisin ne zaman silah kullanacağı belli.
Burada, mevcut kanunlarımıza göre, polisin silah kullanması icap
eden gerekli şartlar hazır; kanun ortada ve polis bunu
yapmış; ama, kesinlikle öldürmek için atmıyor, atmaz. Bizim
talimatlarımız da öyle. Biz diyoruz ki, yapılan bu tip
müdahalelerin hepsinde, mümkün olduğu kadar, bunları canlı
getirin; öldürmek için kesinlikle müdahale etmeyin; çünkü, ölen insandan,
zaten, ne ifade alabiliyorsun ne de o örgütü sorgulayabiliyorsun. Bu kesin talimatlara rağmen,
takdir buyurursunuz ki, bu tip sıcak çatışmalarda her türlü olay
olabiliyor. Bu kişi de hayatını bu şekilde kaybetmiş.
Ama, bizim talimatımız, o insanların, kesinlikle canlı
olarak yakalanmalarıdır, adalet önüne
çıkarılmalarıdır, ifadelerini adalet önünde vermeleridir.
Şimdi, bu konuda, size, daha fazla bilgi vermek istiyorum; ancak,
olay, bütün yönleriyle adlî yargıya intikal etmiştir, adlî
soruşturma sürmektedir. Bu soruşturmanın selameti
açısından, bu soruşturmaya yön vermemek veya yanlış
bilgilendirmemek açısından fazla üzerine gitmiyorum; ancak,
Sayın Sevigen, size, şunu açıklıkla ifade ediyorum, biz, bu
konuda, idarî yönden de tahkikat açtık; hangi polislerdir, hangi ekiptir,
nasıl olmuştur; buna ait rapor henüz elime gelmedi; o raporu da size
takdim edeceğim.
Sizlere, buradan, şunu söylemek istiyorum muhterem
arkadaşlarım, polis, devleti temsil ediyor; polis, hepimizi temsil
ediyor. Bakınız, bugün, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük
konferans İstanbul’da icra ediliyor.
20 bine yakın yabancı geldi; bütün yabancı devlet büyükleri,
dünden beri ülkemizde ve bunun için 18 bin güvenlik görevlisi vazifede. Bütün illegal örgütler, bu
konferansı Türkiye icra etmesin diye, bunu sabote etmek için,
yurtdışında, ne gerekiyorsa yaptılar. Neler yaptılar
biliyor musunuz; Türkiye’ye gitmeyin, bu toplantıyı
yapamazsınız, orada mutlaka sizi öldürürler, orada güvenlik yoktur,
orada şu yoktur, bu yoktur diyerek, ülkemiz için yüzakı olan bu en
büyük konferansı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük propaganda
fırsatını elimize vermemek için çalıştılar. Biz,
buna karşı, onbeş günden beri, İstanbul’da, en ciddî, en
güzel önlemleri aldık. Sizin de
bir nebze bahsettiğiniz, 8 Hazirandaki olaylar, yine o illegal örgütler
tarafından, bu toplantıyı sabote etmek ve Türkiye’yi
dışarıya kötülemek için yapıldı. Tabiî, o noktaya
girmediğiniz için, size, fazla cevap vermek istemiyorum. Sadece, o gün
İstiklal Caddesinde yakalanan 135 kişi -dikkat buyurun, yakalanan 693
kişiden 135 kişisi- illegal örgüt mensubudur. Bunun 30’u PKK’lı,
20’si TİKKO’lu, 30 küsuru bu DHKP-C örgütü mensubu. Bunların hepsi ele geçirilmiş ve
şu anda da 4 tanesi tutuklanmıştır.
Buradan şu noktaya geleceğim -detayına girmiyorum-
arkadaşlar; bu ülke hepimizin. Türkiye’de münferit olaylar olmuyor
değil; bunu inkâr etmiyorum, bunu hiç kimse saklayamaz, dünyanın her
yerinde oluyor; ama, şurada, çok açıklıkla ifade ediyorum ki,
Türk polisi kadar, Türk güvenlik güçleri kadar, bu tip olaylarda sağduyuya
sahip ve suçluların üzerine en insancıl yöntemlerle giden bir polis
yoktur; Almanya da dahil, İsviçre de dahil, Amerika da dahil. Bunu,
yakinen gördüm, yaşadım, biliyorum.
Dikkat edin, ayın 8’inde, İstiklal Caddesindeki olaylarda,
bütün tahrikçilere karşı polisin davranışını
gördünüz ve araya, bazı basın mensuplarını da -çok küçük
bir grubu- sokarak polisi tahrik etmek istediler -dikkat edin- polis
soğukkanlı davrandı, sağduyuyla olayları önledi.
Şimdi, burada, hani, bazı münferit olayları getirerek,
bunu tüme teşmil etmeyi, bütün polis teşkilatına, güvenlik
güçlerine bunu teşmil etmeyi, doğrusu, yadırgadım,
doğru bulmadım. O insanlara bizim moral vermemiz lazım, o
insanlara bizim sahip çıkmamız lazım. 1 Mayısta en ufak bir
eksiklik olduğu zaman, nasıl, bütün Türkiye ayağa kalkıyor
“nerede devlet, nerede polis” diyorsa; polis de tam manasıyla görevini
yapabildiği yerde onun yanında olalım, arkasında
olalım; yoksa, yarın, polis, bu tip olaylarda kararlı
davranamaz, kanunların kendisine verdiği emirleri yerine getiremez.
Biz, Hükümet olarak, ister bir gün kalalım, ister kırk gün
kalalım, hiç önemli değil. Burada çok iyi söylediniz; bu makamlar, bu
mevkiler hep gelip geçicidir, geçecektir; ama, şunu açıkça
söyleyeyim; ben, İçişleri Bakanı olduğum müddetçe -ister
bir gün, ister bir saat- mevcut kanunlar, başta 2911 sayılı
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve Polis Vazife ve Salahiyet
Kanunu olmak üzere, eksiksiz uygulanacaktır. İşte, 8 Haziranda
da yapılan odur.
KESK, böyle bir toplantı için, böyle bir yürüyüş için
Vilayetten izin almamış, kendi başına yola
çıkmış; İstiklal Caddesine geleceğim, ben burada 10
bin kişiyle eylem yapacağım... Evet, yapacaksın, sonra ne
olacak?.. Ben, bu İstiklal Caddesindeki oturma eyleminden sonra
yürüyüşe geçeceğim... Onun sonunun nereye varacağını
tahmin ediyorsunuz; vitrin mi kırılacak, araba mı
yakılacak... Oradan Habitat Vadisine ineceğim, Cemal Reşit Rey
Salonuna gideceğim, orayı basacağım... Ee, 20’nin üzerinde
televizyon, bütün dünyaya bunları yayıyor... Böyle şey olur mu,
buna müsaade edilir mi; bu Mecliste hangi milletvekili, hangi
İçişleri Bakanı buna müsaade eder!.. Hepinize soruyorum. (ANAP
ve DYP sıralarından alkışlar) Bu kararlılıkla
devam edilecektir, bizden sonra da devam edilmelidir; inancım budur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
2. – İstanbul Milletvekili Mehmet
Ali Şahin’in, Habitat-II Toplantısı nedeniyle ülkemizde misafir
bulunan İsrail Cumhurbaşkanının basına verdiği
demece ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN – Gündemdışı ikinci söz, Sayın Mehmet
Ali Şahin’in.
Sayın Şahin, İsrail Cumhurbaşkanının
bağımsızlığımıza yönelik beyanatı
üzerinde konuşacak.
Buyurun Sayın Şahin. (RP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Sayın
Başkan, Meclisimizin değerli üyeleri; hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Güzel ülkemiz Türkiye, cumhuriyet rejiminin yürürlükte olduğu,
millet egemenliğine dayalı, demokrasiyle yönetilen bir ülkedir.
Ülkemiz, bu vasıflarıyla, dünya milletler ailesinin, eşit
haklara sahip, şerefli ve onurlu bir üyesidir.
Ülkemizde ve tüm dünyada barış istiyoruz. Dünyada
barışın hâkim olmasını, milletçe, samimiyetle
istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu, böyle olduğu içindir ki,
içinde bulunduğumuz şu günlerde önemli bir toplantıya da ev
sahipliği yapıyoruz. Bilindiği gibi, Habitat-II
toplantısı, şu anda, İstanbul’da devam ediyor.
İstanbul, birkaç gündür, dünyanın değişik ülkelerinden
gelmiş liderlere ve misafirlere ev sahipliği yapıyor.
Umarım, misafirlerimiz, geleneksel konukseverliğimizin en güzel
hatıralarıyla ülkemizden ayrılırlar.
Değerli arkadaşlarım, milletçe en güzel
vasıflarımızdan biri, işte, bizim bu
konukseverliğimiz; ama, ondan da önemlisi, biz, onurumuza, özellikle millî
onurumuza çok düşkün olan bir milletiz; bu bizim âdeta mayamızda
vardır.
Değerli arkadaşlarım, hatırlayacaksınız,
Habitat-II Toplantısının açılışına
başkanlık eden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros
Gali, Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’i kürsüye
davet ederken “Türkiye Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” diye hitap
etmişti. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu hataya, bu
hitaba o an sessiz kalmasına üzülmüş ve böyle bir gafı sebebiyle
de Sayın Gali’yi kınamıştık. Çünkü, Türkiye, tüm
vatandaşlarının eşit haklara sahip olduğu,
vatanın her parçasında her vatandaşının hakkı
olduğu üniter bir devlettir.
İçinde yaşadığımız olumsuzlukların ve
özellikle ülkemizin belirli bir bölgesinde hâlâ devam etmekte olan
olumsuzlukların arızî olduğuna, kısa sürede, insan
hakları temeline dayalı, huzura ve barışa
kavuşacağına inanıyoruz.
Saygıdeğer arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; huzurunuza asıl bunları söylemek için
çıkmadım; biraz önce, Sayın Meclis Başkanının da
ifade ettiği gibi, İsrail Cumhurbaşkanının -ki,
şu anda ülkemizde Habitat Toplantısı sebebiyle misafir
bulunuyor- dün basına yansıyan ve bugün de bazı gazetelerde hâlâ
yankıları devam eden bir demeci üzerine tepkimizi ortaya koymak için
çıktım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, haber şöyleydi:
“Habitat-II Toplantısı nedeniyle Süleyman Demirel’in davetlisi olarak
ülkemizde bulunan İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman, uçakta
‘Refah Partisi iktidara gelirse ne olacağını’ soran İsrailli
gazeteciye ‘Demirel yakın dostum, bunu engellemek için elinden geleni
yapacağına eminim; ordu da sessiz kalmayacaktır’
cevabını verdi.” Haber bu şekilde. Dünkü gazetelerde
çıktı ve bugünkü gazetelerde de yankıları hâlâ devam
ediyor.
Değerli arkadaşlarım, böyle bir beyanatın, şu
anda ülkemizde misafir olarak bulunan bir cumhurbaşkanı
tarafından verilmiş olabileceğine inanmak istemiyoruz;
Sayın Weisman’ın, demokrasiye saygılı, tecrübeli bir devlet
adamı olduğunu düşünmek istiyoruz; bunun uydurma bir haber
olduğuna da inanmak istiyoruz. Çünkü, şunu herkes bilmek ve şuna
herkes inanmak mecburiyetindedir ki, Türkiye’de kimin hükümet
olacağına, bu milleti kimin yöneteceğine sadece ve sadece bu
millet karar verir ! (RP sıralarından alkışlar) Türkiye’de,
millet iradesi üstünde, beşerî manada, hiçbir irade yoktur, bunun içindir
ki, Meclisimizin duvarında “hâkimiyet, kayıtsız
şartsız milletindir” ibaresi yazılıdır. Demokrasiyle
yönetilen her ülkede durum böyledir, böyle olmalıdır.
Onbeş gün önce İsrail’de seçimler yapıldı;
bilindiği gibi, Likud Partisi kazandı. Bu seçimlerden sonra
Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel “Weizman benim
yakın dostumdur; Likud Partisinin iktidarını engellemek için
elinden gelen çabayı göstereceğinden eminim; İsrail ordusu da
sessiz kalmayacaktır” der miydi; hayır. Sayın
Cumhurbaşkanımız böyle bir şey demezdi, bu ülkedeki hiçbir
fert de demezdi. Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanımız, demokrasiye
fevkalade samimiyetle inanan, demokrasi tecrübesi olan ve aynı zamanda,
başka ülkelerin içişlerine karışmamayı da bu
düşüncesinin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şahin, 1 dakikadır eksüreniz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – ...gereği sayan bir
devlet adamıdır. Aksi davranış, o ülkeye, o ülke
insanlarına, Cumhurbaşkanına, Türk Silahlı Kuvvetlerine,
millete ve milletin temsilcileri olan şu Parlamentoya, bizlere en
ağır saygısızlıktır diye düşünüyorum.
Butros Gali, talihsiz konuşması nedeniyle, bizzat kendisi
değil, sözcüsü vasıtasıyla özür diledi. Temenni ediyorum ki,
Sayın Weizman, bu beyanatına bizzat kendisi açıklık getirsin
ve ülkemizden ayrılmadan önce, haberi bizzat kendisi tekzip etsin,
kendisinden bunu bekliyoruz.
Milletçe, birçok demokrasi imtihanını geçirdik ve bunda da hep
başarılı olduk. İnanıyorum ki, içerisinde
bulunduğumuz şu günler, millet hâkimiyetinin, demokrasi
anlayışının ülkemizde ne denli yerleşmiş
olduğunun en güzel örneklerine sahne olacaktır.
Hepinizi, sevgiyle, saygıyla yeniden selamlıyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.
Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere,
Hükümet adına söz talebi?.. Göründüğü kadarıyla, yok.
B) ÇEŞİTLİ İŞLER
1. – Genel Kurulu ziyaret eden
Kazakistan Parlamento Başkanı ve beraberindeki heyete
Başkanlıkça “Hoş geldiniz” denilmesi
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının davetlisi olarak ülkemizde bulunan Kazakistan
Parlamento Başkanı Sayın Omirbeg Baygeldi ve beraberindeki
Parlamento heyeti şu anda Meclisimizi
onurlandırmıştır. (Alkışlar)
Kendilerine Yüce Heyetiniz adına “hoş geldiniz” diyorum.
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
(Devam)
3. – Adana Milletvekili Tuncay
Karaytuğ’un, elektrik enerjisi üretim sisteminde
karşılaşılabilecek sorunlara ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN – Gündemdışı, üçüncü ve son konuşma,
Sayın Tuncay Karaytuğ’un.
Sayın Karaytuğ, elektrik enerjisi ve sistemin
değerlendirilmesi konusunda konuşacaklar.
Buyurun Sayın Karaytuğ.
Süreniz 5 dakikadır.
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli
üyeler; elektrik enerjisi ve sistemin değerlendirilmesiyle ilgili
görüşlerimi aktarmak üzere huzurlarınızdayım.
Teknolojik gelişmelerin günlük yaşama yansımaları
nedeniyle, günümüzde, elektrik enerjisi, yaşamın ayrılamaz bir
parçası haline gelmiştir. Ülkemizde de geçen yıllar içerisinde
aynı gelişmeler yaşanmış ve bu gelişmeler -çok
kaliteli olmasa da- elektrik tüketimine süreklilik kazandırmış,
onu vazgeçilmez kılmıştır. Bunun anlamı, geçmişte
olduğu gibi, elektrik kısıntılarının ve
kesintilerinin, insanlara asla kabul ettirilemeyeceğidir.
Elektrik sunumunun sürekliliğini sağlamak için önümüzde çok
fazla seçenek bulunmamaktadır. Seçeneklerden en anlamlısı, bu
gereksinimlerin kendi kaynaklarımızla karşılanmasıdır.
Bu yapılmadığı durumda, doğrudan
dışalım, birincil kaynakların
dışalımının artması ya da dayatma sonucu, nükleer
enerji santralları gündeme getirilecektir. Sistemin değerlendirilmesi
bu noktada önemlidir. Şu anki durumumuz nedir? Bu sorunun doğru yanıtlanması
gerekmektedir. Kullanılmayan birincil kaynaklarımızın
potansiyeli bir yana, mevcut tesislerimizden bile gerektiğince
yararlanılmadığı hep gözardı edilmektedir.
Türkiye’de, yıllardır elektrik enerjisinin kalitesi bozuktur.
Sık sık ve çeşitli nedenlerle uzun süreli kesintiler
olabilmektedir ve her fırsatta özelleştirme ve nükleer santrallar
gündeme getirilip, kamuoyu hazırlanmak istenmektedir. Bu bocalamayla, özel
sektöre verilen enerji üretim hakkı -alternatif enerji kaynakları
olan rüzgâr, su, güneş enerjisi için- talep edene ve özellikle yerel
yönetimlere de verilmelidir. Özelleştirme gündeme sokulduktan bu yana,
TEK’te ve iki yıldır TEDAŞ ve TEAŞ’ta hemen hemen hiçbir
olumlu gelişme olmamıştır.
Nükleer santral savunucularının bir iddiası da, nükleer
santral kurulmasıyla, ülkemize nükleer teknolojinin geleceğidir. Bu,
tam bir aldatmacadır. Bir tesis kurulmasıyla teknoloji geliyor
olsaydı, neden yıllardır ülkemizde termik ve hidrolik santrallar
yapılmasına rağmen hâlâ 5 megavattan daha büyük jenaratör türbin
üretemedik?!.
Teknolojinin ülkeye gelmesi sorunu, tamamen siyasî bir tercihtir.
Önümüzdeki yıllarda çok sayıda hidrolik santral kurulması
planlanmıştır. Bu santrallar, kurulacak türbin jenaratör
sanayiinin doğal pazarını da oluşturacaktır. Sektörün
dış bağımlılıktan, göreceli de olsa
kurtarılması, böyle sanayilerin kurulmasıyla olacaktır.
Görünen o ki, özel sektör bu konuyla fazla ilgili değildir; iş, yine
devlete kalacaktır.
Değerli arkadaşlar, kısa dönem önerileri olarak,
önümüzdeki beş yıl içerisinde var olan santrallarda gerekli
iyileştirmeler mutlaka yapılmalıdır. Santralların tam
kapasitede çalışmaları ve termik santralların kullanım
sürelerinin artırılması sağlanmalıdır. Sorunlu
bölgeler olan İstanbul, İzmir ve Bursa gibi yerleşim birimlerinde,
trafo güçleri artırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, uzun dönem önerilerimiz ise
şunlardır: Şimdiden başlayarak, gerilim seviyelerinin
sayısı azaltılmalıdır. Bunun için harcanacak kaynak,
israf olarak değerlendirilmemelidir. Böyle sürmesi durumunda, ileride çok
daha fazla kaynak harcaması söz konusu olacaktır. Yüzde 16 ilâ yüzde
20 olarak belirtilen şebeke kayıpları, ileri ülkelerde
olduğu gibi, yüzde 10’un altına indirilmeye
çalışılmalıdır. Planlanmış hidrolik
santralların, planlandığı şekilde tamamlanması
sağlanmalıdır.
Değerli arkadaşlar, son olarak şunları söylemek
istiyorum: Kişi başına yıllık elektrik tüketiminin
1000 kilovat olduğu ülkemiz, bu alanda, ileri ülkelerle
kıyaslandığında, çok gerilerdedir. Gelişmiş
ülkeler düzeyine çıkmamız için, bu rakamın, 8 ilâ 10 kat
artması gerekmektedir. Nüfus artışı da dikkate
alındığında, elektrik enerjisi sektörüne yapılacak
yatırımların bedeli, önümüzdeki on, yirmi yıl içerisinde, 100
milyar dolarla ifade edilecektir.
Böylesine geniş kapsamlı ve ülke geleceği için önemli
olan konuda, belirgin politikalar oluşturulmalıdır.
Üniversiteler ve meslek odalarının da yer alacağı bir
enerji komisyonu kurulmalı ve bu komisyon tarafından
geliştirilecek politikalar yaşama geçirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Karaytuğ, eksüreniz 1 dakikadır.
TUNCAY KARAYTUĞ (Devamla) – “Yeni dünya düzeni” söylemi içerisinde,
özelleştirme inadından vazgeçilmelidir. TEAŞ ve TEDAŞ,
önceden olduğu gibi tek kurum olmalı ve ülkemizdeki imtiyazlı
şirketlere son verilmelidir. TEAŞ ve TEDAŞ’ın
birleştirilmesiyle kurulacak olan TEK, özerk olmalı ve yönetiminde,
üniversitelerden, meslek odalarından ve çalışanlardan
temsilciler yer almalıdır. Enerji üretimi, bol, ucuz ve güvenilir
olmalı; enerji tüketimi ise, akılcı olmalı,
çıkarcı olmamalı; bilinç, tüketimin her noktasında yer
almalıdır. Enerji, vasıtalı vergi olmaktan
çıkarılmalıdır. Gereksinme duyulan enerji, öncelikle
yenilenebilen kaynaklardan sağlanmalıdır. Politika, bu kabule
göre yapılmalı; en önemlisi, enerjiden sağlanan özel rantlardan,
enerji, mutlaka kurtarılmalıdır.
Politikacı, bu ranttan elini çekmelidir diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Karaytuğ.
Sayın Karaytuğ’un gündemdışı konuşmasını
yanıtlamak üzere Hükümetin söz talebi?.. Yok.
Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır
.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
C) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.
– Mısır Meclis Başkanının resmî davetine, bir
parlamento heyetiyle icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/336)
11.6.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Mısır Meclis Başkanından
alınan resmî bir davette, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento
heyeti Mısır’a davet edilmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca
Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Kalemli Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(10/63) esas numaralı Meclis Araştırma
Komisyonu Geçici Başkanlığının, başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır;
okutuyorum:
2. – (10/63)
esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/337)
13.6.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(10/63) esas numaralı Meclis Araştırma
Komisyonu başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi için 13 Haziran
1996 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmış ve kullanılan 5
adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adı
ve soyadı belirtilen üyeler, karşılarında gösterilen
oyları alarak başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize sunulur.
Saygılarımla.
Halil
İbrahim Özsoy Afyon Geçici Başkan
Başkan :
Mustafa Kul (Erzincan) 5
oy
Başkanvekili :
Mahmut Yılbaş (Van) 5
oy
Sözcü :
Abdullah Akarsu (Manisa) 5
oy
Kâtip :
Ali Ilıksoy (Gaziantep) 5
oy
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
III. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. – Ankara Milletvekili Yücel
Seçkiner’in 4.7.1934 Tarih ve 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi
ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/64) (S. Sayısı : 15)
BAŞKAN – Birinci sıradaki, Ankara Milletvekili Yücel
Seçkiner’in 4.7.1934 Tarih ve 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun
Teklifini, teklifle ilgili olarak Hükümetçe İçtüzüğün 78 inci maddesi
gereğince bir talep gelmediğinden, görüşemiyoruz.
2. – Türk Vatandaşları Hakkında
Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk
Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/298)
(S. Sayısı : 16)(1)
BAŞKAN – Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı
Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden
Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine
başlıyoruz.
Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, komisyon raporunun okunup okunmaması
hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını
kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul
edilmiştir.
Raporu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı
Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden
Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ağar’ın ve
Adalet Bakanlığı temsilcilerinin de katılmalarıyla
Komisyonumuzca incelenip görüşülmüş, gerekçesi uygun görülerek
maddelerine geçilmesi kabul edilmiş ve Tasarı Bakanlar Kurulundan
gelen şekli ile aynen kabul edilmiştir.
Raporumuz Genel Kurulun onayına sunulmak üzere
saygı ile arz olunur.
Başkan M.
Necati Çetinkaya Konya ve
arkadaşları
BAŞKAN – Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen?..
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Grup adına mı Sayın
Oğuz?
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Evet.
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Ali Oğuz ve Sayın
Önder Sav tasarı üzerinde söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Oğuz.
Sayın Oğuz, süreniz 20 dakikadır.
RP GRUBU ADINA ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem Başkanım,
değerli arkadaşlarım; Türk Vatandaşları Hakkında
Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk
Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporu üzerinde,
Grubum adına görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınıza
gelmiş bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, her zaman tenkit ettiğimiz
veya şikâyet ettiğimiz bir konu var. Malum, kanun teklif ve
tasarıları hazırlandıktan sonra, Komisyondan Yüce Meclisin
huzuruna gelmeden evvel, sözde, odalarımıza tevzi ediliyor.
İnanınız ki, titiz bir arkadaşınız olarak ifade
ediyorum, şu metin, bizim odalarımıza gelmedi ve
arkadaşlarımızın çoğunun da manzuru âlileri
olduğunu kabul etmiyorum, inanmıyorum. İlgili Meclis görevlisi
arkadaşlarımıza rica ettik, bu tasarı hakkında burada
metin yok dedik, aşağıdan, arşivden aldırmak için adam
gönderdiler ve ancak Sayın Bakanımın önündeki metni alarak
huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.
Böyle emrivakilerle ve aceleye getirdiğimiz kanunların
müzakeresinden bir hayır olacağına ben inanmıyorum. Gelin,
bunu yapmayalım... Bir hafta sonra olur, üç gün sonra olur, beş gün
sonra olur; ama, hiç olmazsa, Meclisin grupları bu konular hakkında
görüşlerini ifade ederler, gerek grup adına gerek şahsî olarak
görüşlerini ifade eden arkadaşlarımızın bu
görüşlerinden de Yüce Meclis istifade eder; Komisyonumuz ve
Bakanımız da bu konuda getirmiş oldukları tasarı
üzerinde Yüce Meclisin kanaatlerini ve düşüncelerini almış
olurlar.
Şimdi, önümdeki gerekçenin tamamının okunduğuna da
inanmıyorum. Nasıl oldu; Divan görevlisi arkadaşım genel
gerekçeyi birkaç satırda okudu ve bitirdi. Halbuki, benim elimdeki metinde
genel gerekçe fevkalade uzun; aşağı yukarı on paragraf
filan. Sadece madde gerekçesini mi okudu anlamadım. Sadece Adalet
Komisyonunun havale yazısını da okumuş olabilir; ki, o, çok
kısa, bir paragraftan ibaret. Ben, önce, huzurlarınızda hiç
olmazsa genel gerekçenin okunmasından sonra Yüce Meclisin tenevvür
edeceğini, aydınlanacağını, ondan sonra, o ana kadar
da -kaç madde ise- maddeleri yerimizde inceleyerek huzurlarınıza
gelip, bu konudaki görüşlerimize Başkanlık Divanının
ve Başkanımızın yer vereceğini ümit ediyorum.
Bir usul hükmü yerine gelsin; genel gerekçeyi Divan Kâtibi
arkadaşımız okusun, biz de takip edelim. Bu arada, ilgili
maddeleri de, hiç olmazsa, bir okuma fırsatını bulalım;
sonra da görüşlerimizi arz edelim diyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinize
saygılarımı arz ediyorum efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oğuz.
Sayın Oğuz’un, bir yanlış anlamadan
kaynaklandığına inandığım eleştirilerini
yanıtlamak durumundayım.
Sayın Oğuz, tasarıyla ilgili 16 sıra
sayılı Basmayazının
dağıtılmadığını ve Genel Kurulda
bulunmadığını söylediler. Dağıtım, 16
Mayıs 1996 günü yapılmıştır. Belki, mayıs
ayından bu yana aradan bir aya yakın süre geçtiği için,
sayın milletvekilleri, mevcut siyasî ortamın da
karışıklığı nedeniyle, takip etmemiş
olabilirler. Genel Kurulda vardır, bir kısmı
dağıtılmıştır, yeni
dağıtımını isteyenlere de dağıtılmaya
hazırdır. Genel Kurulda olmadığı da, maalesef, bir
yanlış anlamadan kaynaklanıyor sanıyorum.
İçtüzüğümüzün amir hükmü, komisyon raporunun okunması
konusundadır. Komisyon raporu, Sayın Kâtip Üye tarafından
okunmuştur. Komisyon raporu genel gerekçeyi içermemektedir. Onun için,
İçtüzüğün amir hükmünü Başkanlık yerine getirmiştir.
Bu nedenle, eğer, bir talepleri varsa, raporu da alıp
değerlendirip, gruplar adına konuşmalar bittikten sonra,
Sayın Ali Oğuz’a, şahsı adına söz verme
imkânımız da -henüz şahsî söz talebi olmadığı
için- bulunacaktır.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Önder
Sav; buyurun efendim.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın Başkanım,
tespitlerinizde bir yanlışlık var.
Arkadaşlarımızın bir tanesi, benim masamın üzerine
geldi derse, ben takibimde yanıldığımı kabul
edeceğim; ama, ifade ediyorum ki, hiçbir arkadaşımızın
odasına böyle bir şey gelmedi; çünkü, benim odama da gelmedi; bir.
İkincisi, ilgililerden istedim “yok” dediler ve aşağıdan,
arşivden almaya gittiler. Niye beni tekzip ediyorsunuz? Elinize ne geçecek
beni tekzip edince?
BAŞKAN – Hayır efendim.
Aşağıdan almaya gitmediler, ben burada gösteriyorum
Sayın Oğuz; tekzip etme değil.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Divana gelmiş olabilir; ama,
bize gelmedi.
BAŞKAN – Sayın Oğuz, ben usulün gereğini yerine
getiriyorum. Bu salonda bağırarak -daha önce de uyardım- kimse
üstünlük sağlayamaz. Bağırmanın gereği yok.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Bir
yanlışlığı doğru diye ifade etmenin faydası
ne?
BAŞKAN – Sayın Ali Oğuz, yanlışta ısrar
etmeyin.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Siz yapıyorsunuz
yanlışlığı.
BAŞKAN – Odalara dağıtım yapılmaz; Meclisimizin
teamülü, kutulara atılmasıdır. İsteyen edinmiştir ve
elimdedir. Lütfen...
Ve, genel gerekçeyi okumak gibi, İçtüzüğümüzde bir hüküm
yoktur.
Lütfen... Bu kürsüye, biraz daha, Meclis geleneklerini göreneklerini
bilerek ve olayları ciddî olarak takip ederek gelmek gerekir.
Şurada, size dağıtılan gündemde ikinci
sıradadır. Burada, bilginize sunuldu. Hükümetin hangi konuların
öncelikle görüşülmesini istediğini bu hafta içinde okuduk, bilginize
sunduk. Herhalde, bugün neyi görüşeceğimiz, neyi
görüşmeyeceğimiz hepinizin bilgisindedir ve istenen rapor,
sırası içinde, buraya gelmeden önce de temin edilebilir. Ayrıca,
ben, bunları arşivden getirtmedim, burada vardı. (DSP
sıralarından alkışlar)
Onun için, lütfen, yersiz, lüzumsuz gerginlikler yapmayalım.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Yersiz değil efendim; bilakis,
sizin savunmanız yersiz.
BAŞKAN – Evet, Sayın Önder Sav; buyurun.
Süreniz 20 dakikadır Sayın Sav.
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; konuşmamın esasa ilişkin
kısmına geçmeden önce, Sayın Başkanı teyit etmek için,
Meclis çalışmalarında bundan sonra da biraz önce tanık
olduğumuz tartışmaların yapılmaması için, bugün
görüştüğümüz kanun tasarısına ilişkin Meclis
belgelerinin bize ulaşmış olduğunu söylemek istiyorum.
Türk Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke
Mahkemelerinden ve Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen
Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısını
görüşüyoruz. Tasarı, bir hukuksal boşluğu, bir
eksikliği gidermek için hazırlanmış ve Adalet Komisyonunda
da bu anlayış çerçevesi içerisinde görüşülerek Yüce Kurula sevk
edilmiş bulunuyor.
Bu tasarı, 8.5.1984 tarihli, 3002 sayılı Türk
Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve
Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza
Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunda, sonradan ülkemizin de
onayladığı, uluslararası sözleşme niteliğinde
bulunan, Hükümlülerin Nakline Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanuna çelişki teşkil eden bir iki yerin
düzeltilmesi amacına yönelik gibi görülüyor.
Gerçekten de, 1 inci maddesinde uygun bir düzenleme yapılarak,
kanunun sözleşmeye uygun şekle getirilmesi yönünden, Adalet
Bakanlığının talebinin eklenmesi, sözleşme hükümlerine
uygun gibi; ancak, 2 nci maddeyle, nakil masraflarını hükümlünün
karşılamayı istemesi haliyle ilgili olarak 15 inci maddeye eklenen fıkra,
çeşitli yönlerden sakıncalar taşıyor. Ayrıca, bu kanun
tasarısının dayanak olarak ele aldığı,
gerekçesinde belirttiği, Hükümlülerin Nakline Dair Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkındaki 26 Mart 1987
tarihli 3339 sayılı uluslararası bir Sözleşmeye de
aykırı görülüyor.
Anlattığım sözleşme, Avrupa Konseyi çerçevesinde
hazırlanarak, 21 Mart 1983 tarihinde Strasbourg’da imzaya açılan ve
19 Haziran 1985 tarihinde imzalanan Hükümlülerin Nakline Dair Sözleşmedir.
Bu Sözleşmeye, Avrupa Konseyi üyesi olan ülkemiz de taraf olmuştur.
Hepimizin bildiği gibi, Avrupa Konseyi Statüsünün 3 üncü maddesinde,
Konseye üye ülkelerin, kendi iç mevzuatlarında hukukun üstünlüğü
ilkesini koruyacaklarına ilişkin hüküm vardır. Hem Avrupa
Konseyi ülkesi sıfatıyla böyle bir uluslararası sözleşmeyi
imzalıyoruz hem Avrupa Konseyinin Statüsüne sadık kalacağımızı,
o Konseyin imzacısı ülkelerden biri sıfatıyla belirtiyoruz;
ondan sonra da, kendi iç düzenlememizde, hem Avrupa Konseyi Statüsünün 3 üncü
maddesine aykırı hem de imzaladığımız
uluslararası sözleşmenin kendisine aykırı bir düzenleme
getiriyoruz.
Nedir bu aykırı düzenleme: Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul
edilen 3339 sayılı Kanunun 2 nci maddesi şöyle: “Nakil
masrafları, 17 nci maddenin beşinci fıkrasında
öngörüldüğü üzere, yerine getiren devlet veya ilgili Türk mevzuatı
hükmüne göre, taraflar arasında mutabakata varılması
kaydıyla talep eden devlet tarafından karşılanabilecektir.”
Biz, bunu, Parlamentodan geçirdiğimiz bir yasayla benimsemişiz ve
böyle bir uluslararası Sözleşmeye de atıf yaparak kabul
etmişiz. İmzaladığımız o uluslararası
Sözleşmenin 17 nci maddesinin bendi şöyle: “Bu Sözleşme
uygulanırken doğan masraflar münhasıran hüküm devleti ülkesinde
doğan masraflar dışında, yerine getiren devlet
tarafından karşılanacaktır.”
Yerine getiren devlet nedir? Yine, Sözleşmenin tanımında,
1 inci maddesinde “Yerine getiren devlet, mahkûm edilen kişinin,
mahkûmiyetinin infazı için nakledilebileceği veya nakledildiği
devlet anlamındadır” deniliyor. Biz, burada, tasarıyla,
taraflara bir üçüncüsünü ekliyoruz; taraf devletlere, bir de taraf hükümlüyü
ekliyoruz. Bu, hem sözleşmenin ilgili maddelerine aykırı hem de
hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı.
Getirdiğimiz düzenlemede şöyle deniyor “Nakil
masraflarını hükümlünün karşılamayı istemesi halinde,
hükümlünün bulunduğu ülkeden Türkiye’ye getirilebilmesi için gerekli
masraflar, hükümlü veya onun adına herhangi bir kimse tarafından
Adalet Bakanlığınca bir devlet bankası nezdinde bu maksatla
açılan hesaba yatırılır. Nakilden sonra bakiye para hükümlü
veya kanunî temsilcisine iade olunur. Nakil masraflarından görevlilere
ilişkin olanların hesabı, 6245 sayılı Harcırah
Kanunu hükümlerine göre yapılır” Bu, madde metninde, bu şekliyle
kalsaydı, belki tartışmaya, belki uygulamada yorumlara neden
olabilir diye düşünülebilirdi; ama, gerekçesinden
anlaşılıyor ki, hükümlünün nakli için, buradan, devlet
adına, gönderilecek iki kişinin uçak masrafı, ülke
dışında ne kadar kalacakları belli olmayan günlerin
masrafları da hükümlü veya yakınına bindiriliyor.
Şimdi, böyle bir durumda, uluslararası sözleşmenin,
münhasıran yerine getiren devlete yıktığı bir
masrafı “efendim, benim Adalet Bakanlığı bütçem yetersiz,
onun için bunu karşılayamam, hükümlü veya yakınları
karşılasın” demek, uluslararası bir sözleşme indinde,
bir ölçüde devletin aczini de böyle bir kanunla kabul etmek demek olur; bunu
benimsemek asla mümkün değildir.
Böyle bir tasarıyı kabul ettiğimiz zaman ne
olacaktır: Böyle bir tasarıyı kabul ettiğimiz zaman,
Anayasanın 90 ıncı maddesine de aykırı bir işlem
yapmış olacağız. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş
milletlerarası anlaşmalar, kanun hükmündedir, bunlar hakkında
Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz; ama, bu getirdiğimiz tasarı yasalaşacak
olursa, bu tasarının yasalaşmış şekli uygulanmaya
başladığı zaman, Anayasanın 90 ıncı
maddesine aykırılıkla pekala dava açılacak ve buradan
geçireceğimiz kanun, Anayasaya, hukukun üstünlüğü ilkelerine ve
Anayasamızın 90 ıncı maddesinde tarifi yapılan
uluslararası sözleşmelere aykırı bir niteliğe
bürünecektir. Bir anlamda da, varlıklı olan hükümlülerin veya
yakınlarının bu olanaktan yararlanması, varlıklı
olmayanların da yüzüne bu kapıların kapanması sonucunu
doğuracaktır. Bu eksikliği giderecek, getirilen
tasarının 2 nci maddesinde anlattığım eleştirileri
giderebilecek bir düzenlemeyi, önerge şeklinde Yüce Meclise zamanı
geldiğinde sunacağız.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim, saygılar
sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sav.
Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Başesgioğlu;
buyurun.
Sayın Başesgioğlu, süreniz 20 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Zaten
uzun konuşmayacağım Sayın Başkanım, sağ
olun.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısı, iki maddeyi ihtiva eden bir
değişiklik öngörmektedir. Bu değişikliklerden birincisi
şudur: Daha önce Türk Hükümetine, Türk devletine tanınmayan bir
hakkı, bu tasarıyla, Türk Hükümetine ve devletine de tanıma
hakkı getirilmektedir. Türk vatandaşları hakkında
yabancı ülke mahkemelerinden verilip kesinleşen mahkûmiyetlerin
Türkiye’de yerine getirilmesi için talepte bulunma yetkisi daha önce
yabancı ülke yetkili makamlarına tanınmıştı. Bu
değişiklik tasarısıyla, biz, bu hakkı, Türk Hükümetine
de tanımış oluyoruz; işin doğrusu da, işin
doğasından kaynaklanan gerçeği de budur.
Diğer husus, Sayın Önder Sav’ın burada biraz evvel
bahsettiği konudur. Hükümlülerin nakli konusunda, taraf devletler, bu
nakil masraflarını ödemekle mükelleftiler. Yapılan
değişiklikle, istediği takdirde, hükümlüye, imkânları ve
malî durumu elveriyorsa, bu nakil masraflarını da kendi ihtiyarî
talebiyle karşılama imkânı getirilmektedir. Bu, tabiî, Türk
devletinin gücü açısından tartışılabilir bir konudur
-zannederim, bir önerge de gelecek- bu konuyu tartışabiliriz. Ama,
benim arz etmek istediğim husus şudur: Burada iki maddelik bir kanun
tasarısı geldiğinde, özellikle Refah Partili
arkadaşlarımız, bu konuya karşı bir tavır
koydular. Kategorik olarak, efendim şu anda müstafi bir Hükümet var, biz,
bu Meclisten kanun geçirmeyiz diye bir tavırları varsa, bu takdir
kendilerine aittir; ama, şu kanun tasarısı incelendiği
zaman görülecektir ki, dışarıda hüküm giymiş ve Türkiye’ye
naklini bekleyen bir hayli Türk vatandaşı vardır. Bu
tasarı, o vatandaşlarımızın dışarıdaki
mağduriyetlerini giderecek ve cezalarını Türkiye’de çekmelerine
imkân sağlayacak bir değişiklik tasarısıdır; ki,
Adalet Komisyonunda bu kanun tasarısı görüşülürken ne Refah
Partili arkadaşlarımız ne de Cumhuriyet Halk Partisine mensup
Komisyon üyesi arkadaşlarımız hiçbir muhalefette
bulunmamışlardır, muhalefet şerhi
koymamışlardır.
Bu tasarı, gerçekten de, dediğim gibi,
yurtdışında hüküm giymiş Türk
vatandaşlarının Türkiye’ye naklini kolaylaştıracak bir
kanun tasarısıdır. Bu görüşlerimi Yüce Genel Kurula arz
etmek istedim.
Sayın Genel Kurula saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Başesgioğlu.
Gruplar adına başkaca söz talebi?.. Yok.
Şahsı adına?..
Sayın Ali oğuz, buyurun efendim.
Sayın Oğuz, süreniz on dakikadır.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlarım; biraz önce, bu tasarının geneli
hakkında maruzatta bulunurken, hakikaten, odalarımıza ve
masalarımıza bu tasarının gelmediğini ve şu anda
da Meclis yetkilileri ve hizmet eden kardeşlerimizin böyle bir
tasarıyı bizim önümüze getirme imkânlarının olmadığını
ifade ettim. Başkanım reaksiyon gösterdi; haklı değildi.
Arkadaşlarım, gidip, özellikle aşağıdan getirelim
diye, her ikisi de seferber oldular ve koştular; bu bir gerçektir. Sonra,
gidip, tasarı metnini, Sayın Bakanın önünden aldım; bu da
bir gerçektir. Başkanımın “ille gelmiştir,
görmemişsiniz” diye ısrar etmesini de doğal
karşılıyorum; çünkü, önüne gelen yazıda, şu tarihte
dağıtıldığı hususunda bir kayıt var ve böyle
bir kayıt bulunduğunu ifade ederek, bunu, öylece, bize
karşı bir tavır olarak ortaya koydu.
Kendisine olan sevgim, sadece bir yıllık değil, dört
yıllık bir arkadaşlığımızın
neticesidir. Bunu, artık, huzurlarınızda
tartışmayacağım; ancak, şu kadarını ifade
edeyim ki: Önümüze gelen kanun tasarısının genel gerekçesini
dahi incelediklerini “manzurumuz olmuştur” dediklerini
arkadaşlarımızın hiçbirinden duymadım. Kendi
arkadaşlarımdan da “bize de geldi, incelemek fırsatı
bulduk” dediklerini duymadım; ancak, şunu da ifade edeyim: Listeye
alınmış ve Hükümet de görüşülmesi hususunda tezkeresine derç
etmiş olduğuna göre, görüşülecektir.
Tasarının genel gerekçesini burada
tartışmayacağım; ancak, şu kadarını ifade
edeyim: Değerli arkadaşlarımızın burada verdikleri
bilgilerden anlaşıldığına göre, yabancı ülkelerde
mahkûmiyet almış, Türkiye’ye nakledilmesi gereken ve Türkiye’de
mahkûmiyet almış, kendi ülkelerine gitmesi gereken kimseler
hakkındaki, harcırahın ve masrafların nasıl
karşılanacağı hususunda iki madde halinde önümüze getirilen
tasarıyla 3002 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine bir fıkra
eklenerek “Türk vatandaşları hakkında yabancı ülke
mahkemelerinden verilip kesinleşen mahkûmiyetlerin Türkiye’de yerine
getirilmesi için yukarıdaki şartların bulunması halinde
Adalet Bakanlığı da talepte bulunabilir” hükmü
getirildiğine, 15 inci maddesine de bir fıkra eklenerek “Nakil
masraflarını hükümlünün karşılamayı istemesi halinde,
hükümlünün bulunduğu ülkeden Türkiye’ye getirilebilmesi için gerekli
masraflar, hükümlü veya onun adına herhangi bir kimse tarafından
Adalet Bakanlığınca bir Devlet bankası nezdinde bu maksatla
açılan hesaba yatırılır. Nakilden sonra bakiye para,
hükümlü ve kanunî temsilcisine iade olunur. Nakil masraflarından
görevlilere ilişkin olanlarının hesabı, 6245
sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre yapılır” hükmü
getirildiğine ve böylece mahkûmiyet almış,
dışarıda kalmış, memleketimize gelme imkânı da
kendi gücüyle mümkün olmayan bu kimselerin getirilmesini temin sadedinde ve
masraf edip beslediğimiz yabancıların da memleketlerine
gönderilmesi hususunda kolaylık getirildiğine göre, bizim grubumuzun
bu kanun tasarısına karşı tavrı da müspettir.
Yüce Heyetinize saygılarımla arz ediyorum efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oğuz.
Biliyorsunuz, size karşı bir tavrım yoktur ve olamaz da.
Ben, sadece Meclisin görevi konusundaki durumu tespit ettim, Yüce Heyetin
bilgisine sundum. Meclisin, bu tür evrakı sayın milletvekillerinin
odalarına, masalarına kadar götürüp özel olarak hatırlatma gibi
bir geleneği yoktur. Kutulara, dolaplara bırakılmaktadır ve
de sanıyorum -hepimiz takdir ederiz- gündeme giren konuları takip
etmek, biraz da gruplarımızın görevidir. Nitekim, bir sayın
grubumuz, değişiklik önergesinin de hazır olduğunu bu
kürsüden beyan etmiştir. Sanıyorum, sorun, biraz bizim takibimizden
kaynaklanıyor.
Sayın Komisyon, bir açıklama yapmak istiyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)
– Zaten yeteri kadar açık, onun için, açıklama yapmak istemiyoruz.
BAŞKAN – Hükümet adına, Sayın Bakan, bir açıklama
yapacak mısınız?
ADALET BAKANI MEHMET AĞAR (Elazığ) – Sayın
Başkanım, biz uygun görüyoruz. Komisyonda da zaten geniş bir
mutabakatla kabul edilmişti. Mağdur durumda olan
vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerinin giderilmesi,
kendilerinin ferdî haklarının korunması bakımından da
önemli olarak görüyoruz. Ödenek yokluğu ve sair bürokratik zorluklar
yüzünden... Bu mağduriyetlerin bu kanunla giderileceği
düşüncesindeyiz.
Arz ediyorum.
BAŞKAN – Efendim, bu kısa açıklama çerçevesinde de
İçtüzüğümüzün amir hükmü, son sözün sayın milletvekillerine ait
olduğu yönünde.
Sayın milletvekillerinden şahsı adına bir talep var
mı? Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
Türk
Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve
Yabancılar Hakkında
Türk
Mahkemelerinden Verilen Ceza Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun
Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı
MADDE 1. – 8.5.1984 tarihli ve 3002 sayılı Türk
Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve
Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza
Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun 3 üncü maddesine aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
“Türk vatandaşları hakkında yabancı ülke
mahkemelerinden verilip kesinleşen mahkûmiyetlerin Türkiye’de yerine
getirilmesi için yukarıdaki şartların bulunması halinde
Adalet Bakanlığı da talepte bulunabilir.”
BAŞKAN – 1 inci madde üzerinde grupları veya şahsı
adına söz isteyen?.. Yok.
Sayın Komisyon söz istiyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI M. NECATİ ÇETİNKAYA (Konya)
– İstemiyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
ADALET BAKANI MEHMET AĞAR (Elazığ) – İstemiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. – 3002 sayılı Kanunun 15 inci maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Nakil masraflarını hükümlünün karşılamayı
istemesi halinde, hükümlünün bulunduğu ülkeden Türkiye’ye getirilebilmesi
için gerekli masraflar, hükümlü veya onun adına herhangi bir kimse
tarafından Adalet Bakanlığınca bir Devlet Bankası
nezdinde bu maksatla açılan hesaba yatırılır. Nakilden
sonra bakiye para hükümlü veya kanunî temsilcisine iade olunur. Nakil
masraflarından görevlilere ilişkin olanlarının hesabı,
6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre yapılır.”
BAŞKAN – 2 nci madde üzerinde grupları ya da
şahısları adına söz talebi?.. Yok.
2 nci madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 16 sayılı Türk
Vatandaşları Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza
Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun bazı maddelerinde
değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısının
2 nci maddesinin birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 2.- 3002 sayılı Kanunun 15 inci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
“Nakil masraflarını hükümlünün karşılamayı
istemesi halinde, hükümlünün bulunduğu ülkeden getirilebilmesi için,
sadece kendisine ilişkin gerekli masraflar, hükümlü veya onun adına
herhangi bir kimse tarafından, Adalet Bakanlığınca bir
devlet bankası nezdinde bu maksatla açılan hesaba
yatırılır.
Önder
Sav İrfan
Gürpınar Oya
Araslı Ankara Kırklareli İçel
Zeki
Çakıroğlu İsmet
Atalay Eşref Erdem Muğla Ardahan Ankara
Ercan
Karakaş Bekir
Kumbul İstanbul Antalya
ABDULLAH AYKON DOĞAN (Isparta) – Sayın
Başkan, önerge üzerinde söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Sav, gerekçe okunsun mu?
Gerekçe okunur ve Sayın Komisyon da katılırsa, size söz verme
durumunda değilim.
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan,
okunmasın, ben izah edeyim.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Komisyon?..
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI M. NECATİ
ÇETİNKAYA (Konya) – Sayın Başkanım, zaten rızaî olarak
bu para alınıyor. Eğer Bakanlık bütçesinde, bunun iadesi
konusunda, yeteri derecede ödenek yok ise, ondan sonra hükümlünün
taraftarları diyor ki: “Ben, nakil parasını kendim
yatırıyorum.” fazlası, bilahara kendisine iade ediliyor.
Onun için, maddenin aynen geçmesi hususu Komisyonun
kanaatidir.
Arz ederim.
BAŞKAN – Önergeye katılmıyorsunuz.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI M. NECATİ
ÇETİNKAYA(Konya) – Hayır.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
ADALET BAKANI MEHMET AĞAR (Elazığ) – Biz
de üzülerek katılamıyoruz efendim. Bu şekliyle uygun görüyoruz.
BAŞKAN – Sayın Sav, önerge sahibi olarak söz
istiyor musunuz?
ÖNDER SAV (Ankara) – Evet Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Sav.
Süreniz 5 dakikadır.
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; tasarının tümü üzerindeki
görüşmelerde düşüncelerimizi söylemiş ve bu düşüncelerimiz
doğrultusunda bir önerge vereceğimizi de belirtmiştik.
Okunan önerge, açıklamamız doğrultusunda hazırlanan
bir önergedir. Aslında, metinden çok fazla farklılık yok.
Sadece, elinizdeki metne “Nakil masraflarını hükümlünün karşılamayı
istemesi halinde, hükümlünün bulunduğu ülkeden Türkiye’ye getirilebilmesi
için” ibaresinden sonra “gerekli masraflar” tabirinden önce “sadece kendisine
ilişkin” ibaresini ekleyerek, hem uluslararası sözleşme hükümlerine
uygun bir uygulamayı bu yasayla başlatalım diyoruz hem
Anayasanın 90 ıncı maddesine uygun davranalım diyoruz hem
de hukukun üstünlüğü ilkesi, sosyal devlet ilkesi gerçekleşsin,
kişiler arasında eşitlik sağlansın, sadece
varlıklı olanların bundan yararlanması engellensin diyoruz.
Bir de, Sayın Hükümet ve Komisyon tarafından, kürsüden
inişimde yaptığımız görüşmede, bu konuda,
İngiltere’de infaz yükümlülüğünü yerine getirmek için,
vatandaşların masraflarını karşılama
yükümlülüğünün bulunduğuna dair bir şey söylendi bana.
İngiltere’de bunun böyle olması, İngiltere’nin uluslararası
bir sözleşmeye aykırı davranmış olması,
Türkiye’nin de uluslararası sözleşmeye aykırı
davranacağını ve bunun Meclisten bir tasarıyla
geçirileceği anlamına gelmez. Bir defa, bunu bir ayıralım.
İkincisi; kaldı ki, önümüzde İngiltere’de nasıl
uygulandığına dair bir metin de yok.
Bu gerekçeden anlaşılan, bizim verdiğimiz önerge
doğrultusunda da olabilir, sadece kendisine ilişkin masraflar
doğrultusunda da olabilir; onu burada irdeleme şansımız da
yok. Avrupa Konseyi ülkelerinden sadece İngiltere’de uygulanabilir
olması da bizim haklılığımızı ortaya
koyuyor. Yüce Meclisin değerli üyeleri, lütfedip, önergemize
katılırlarsa memnun oluruz.
Teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sav.
Sayın Doğan, size söz verme olanağına sahip
değilim; söz, yalnızca, önerge sahibinin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Değişiklik önergesi kabul edilmemiştir.
Bu durumda...
ÖNDER SAV (Ankara) – Karar yetersayısı yoktur;
aranmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Oylama geçti efendim.
ÖNDER SAV (Ankara) – Maddede efendim...
BAŞKAN – Maddeyi oylarken mi karar yetersayısının
aranmasını istiyorsunuz?
ÖNDER SAV (Ankara) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Karar yetersayısını arayacağım.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
Etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.
Sayın grup başkanvekilleri, 10 dakika...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Nasıl takdir
ederseniz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.17
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.29
BAŞKAN: Başkanvekili Uluç GÜRKAN
KÂTİP ÜYELER: Zeki ERGEZEN (Bitlis), Kadir BOZKURT (Sinop)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 62 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III. –
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
2. – Türk
Vatandaşları Hakkında Yabancı Ülke Mahkemelerinden ve
Yabancılar Hakkında Türk Mahkemelerinden Verilen Ceza
Mahkûmiyetlerinin İnfazına Dair Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/298) (S. Sayısı :
16) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet yerinde.
Şimdi, görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısının 2 nci maddesini tekrar oylayacağım ve
karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Maddeyi kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı yoktur.
Bu durumda (9/6), (9/7), (9/8) ve (9/9) esas
numaralı Meclis soruşturması önergelerini ve diğer denetim
konularını görüşmek için 18 Haziran 1996 Salı günü saat
15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 16.31
IV. – SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Kastamonu
Milletvekili Fethi Acar’ın, bazı bakanlıklarca yapılan
ihalelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/480)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Başbakan
Sayıt Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
20.3.1996
Fethi
Acar Kastamonu
1. 24 Aralık 1995 tarihlerinden itibaren
özellikle yatırımcı bakanlıklarda
(Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Ulaştırma
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı,
Orman Bakanlığı) 2386 sayılı İhale (Artırma
ve Eksiltme) Kanunu ile, bu kanuna tabi olmayan kendi kuruluş kanununa
göre yapılan, yani ihale edilen işler hangileridir?
2. Bu ihalelerin birinci keşif bedelleri
miktarı nedir? Kimlere veya hangi firmalara ihale edilmiştir ve ihale
bedelleri nedir?
T.C. Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 10.6.1996 Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığı Sayı
: KDD-BŞV-2-01/1257/36530
Konu : İhale ile ilgili soru önergesi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi Acar’ın Başbakana
tevcih ettiği yazılı soru önergesinde, 24 Aralık 1995
tarihinden itibaren 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre
yapılan ihalelerin neler olduğu öğrenilmek istenmektedir.
Bilindiği gibi Bina-inşaat ihaleleri Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.
Adı geçen Bakanlıktan aldığımız bilgilere göre,
24 Aralık 1995 tarihinden bugüne kadar Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı ile ilgili hiçbir ihale yapılmamıştır.
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
İsmet
Attila Tarım
ve Köyişleri Bakanı
2. – Kastamonu
Milletvekili Fethi Acar’ın, belediyelere yapılan yardımlara
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Ülkü
Güney’in cevabı (7/487) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan
Sayın Mesut Yılmaz tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
20.3.1996
Fethi
Acar Kastamonu
Soru :
1994 ve 1995 yıllarında ayrı ayrı
belediyelere ne miktarda devlet yardımı
yapılmıştır?
T.C. İçişleri
Bakanlığı 13.6.1996 Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü Sayı
: B050MAH0650002/(80-86)96-527-80507
Konu : Kastamonu Milletvekili Sayın Fethi
Acar’ın yazılı soru önergesi.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) Devlet Bakanlığının
25.4.1996 tarih ve B.02.0012/2.02.410 sayılı yazısı.
b) TBMMBaşkanlığının 1.4.1996
tarih ve A.01.0.0.GNS.0.10.00.02-7/487-930/2310 sayılı
yazısı.
Kastamonu Milletvekili Fethi Acar’ın Sayın
Başbakan’a tevcih ettiği, Sayın Başbakanın da
kendileri adına tarafımdan cevaplandırılmasını
tensip buyurdukları “1994 ve 1995 yıllarında belediyelere
yapılan devlet yardımlarına ilişkin” yazılı soru
önergesine cevap teşkil edecek bilgiler aşağıya
çıkarılmıştır.
Bakanlığım bünyesinde bulunan “Trafik
Hizmetleri Geliştirme Fonundan; 1995 yılında Yozgat Merkez
Belediyesinin kavşak sinyalizasyonu yapımı için 820 000 000 TL.
talep edilmiş, Fon Değerlendirme Kurulu kararı ile 260 000 000
TL. tahsis edilmiştir.
1994-1995 yıllarında “Mahallî İdareler
Fonu”, “Muhtaç Asker Aileleri Fonu” ve “Acil Destek Fonu”ndan yapılan
ödemeleri gösterir liste “Ek-1”de,
Diğer Bakanlık ve kuruluşlarca
yapılan yardımları gösterir listeler “Ek-2”de,
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Doç.
Dr. Ülkü Güney İçişleri
Bakanı
3. –
Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, gıda
imalathanelerinin ruhsatlandırılması ve denetimine ilişkin
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı İsmet Attila’nın
yazılı cevabı (7/637)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın İsmet Attila
tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini arz ederim. 18.4.1996
Kemal
Albayrak Kırıkkale
560 Sayılı K.H.K. ile Gıda
İmalathanelerinin Ruhsatlandırılması ve denetim yetkisi
belediyelerden alınarak Sağlık Bakanlığı ve
Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verildiğinden;
Soru 1. 560 sayılı KHK ile verilen görev
ve yetkileri yerine getirecek ve denetim yapabilecek eğitimli ve yeterli
elemana sahip midir?
Soru 2. Bugüne kadar kaç esnaf
ruhsatlandırılmıştır.
Soru 3. Bugüne kadar gıda maddeleri imal
edicilerden herhangi bir şikâyet alınmış mıdır?
Alınmış ise ne gibi bir işlem
yapılmıştır.
Soru 4. Bu tür işyerlerine
ruhsatlandırma harcı ne kadar alınmaktadır?
T.C. Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 10.6.1996 Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığı Sayı
: KDD.BŞV.1.01/1260/36533
Konu : Gıda maddeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 26.4.1996 tarih
A.01.0GNS.0.10.00.02.7/637-1407/3714 sayılı yazınız.
İlgi yazınızla
Bakanlığımıza gönderilen Kırıkkale Milletvekili
Sayın Kemal Albayrak’ın yazılı soru önergeleri ile ilgili
Bakanlığımız görüşleri yazımız ekinde
gönderilmiştir.
Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.
İsmet
Attila Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal
Albayrak tarafından Bakanlığımızca cevaplanmak üzere
verilen soru önergesi incelenmiştir.
Buna göre;
28 Haziran 1995 tarih ve 22327 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan “Gıdaların üretimi, tüketimi ve
denetlenmesine dair” 560 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
a)İkinci Bölüm çalışma izni
başlığı altındaki 4 üncü maddesinde “Gıda
maddeleri üreten işyeri kurmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, bu
işyerleri imalata geçmeden önce Sağlık
Bakanlığına müracaat ederek fabrikanın (7 Kasım 1995
tarih ve 22456 sayılı Resmî Gazetedeyayımlanan 4128 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinde “fabrikanın” ibaresi “işyerinin” olarak
düzeltilmiştir.) Taşıması gereken asgarî teknik ve hijyenik
şartlara göre çalışma izni almak ve Sağlık
Bakanlığının düzenleyeceği gıda işyerleri
siciline kaydolmak zorundadır. Çalışma iznine ait esas ve
usuller yönetmelikle belirlenir” d enmekte ve bu madde ile halen belediyelerce
verilmekte olan “işyeri açma ruhsatı” görevi 5 inci madde ile
çalışma izni başlığı altında
Sağlık Bakanlığına verilmiştir. 9 uncu maddenin
birinci paragrafında da gıda maddeleri üreten işyerlerinin 4
üncü madde kapsamındaki denetimleri Sağlık
Bakanlığınca yapılır ifadesi yer
almıştır. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının ruhsatlandırma (çalışma izni)
ile ilgili görevi yoktur.
b) İkinci Bölüm izin ve tescil işlemleri
başlığı altındaki 5 inci maddesinde “Gıda
maddeleri üreten işyerleri, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının düzenleyeceği gıda siciline
kaydolmak ve sicil numarası almak, imal ettikleri gıda maddelerinin
bileşiminde bulunan maddeleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığına
tescil ettirerek izin almak zorundadır. Tescil belgesindeki bilgiler
ilgililerce gizli tutulur. Gıda sicili, izin ve tescil işlemlerinin
esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir.” denmekte olup bu madde ile
Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gıda maddeleri
üreten işyerlerinin imal ettikleri gıda maddelerinin bileşiminde
bulunan maddeleri (yüzde bileşimleri) ile üretim teknolojilerinin uygun
olup olmadığının kontrolu görevi verilmiştir.
1. 560 sayılı KHK’nın üçüncü bölüm
gıda maddeleri üreten işyerlerinin denetimi
başlığı altındaki 9 uncu maddenin ikinci
paragrafında “Gıda maddeleri üreten işyerlerinde gıda
maddelerinin gıda kodeksine uygunluğunun denetimi ve gıda
kontrolü, 5 inci ve 18 inci madde kapsamındaki denetimler ile gıda
maddelerinin ithal ve ihracındaki denetimler Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından yapılır.” denmekte ve bu
madde ile gıda maddeleri üreten işyerlerinin, et kesim yerlerinin
denetimi ve 5 inci madde kapsamındaki denetimler Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına verilmiştir. Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının
kuruluş ve görevlerini belirleyen 441 sayılı KHK
gereği gıda maddeleri üreten işyerlerinin denetimi
Bakanlığımızca yapılmakta idi, bu konuda
Bakanlığımıza başka kuruluşlardan yetki devri
olmamıştır.
560 sayılı KHK’nin üçüncü bölüm gıda
maddeleri satış yerlerinin denetimi başlığı
altındaki 10 uncu maddesinde gıda maddelerinin satış
yerlerinin denetimi (7 Kasım 1995 tarih ve 22456 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 4128 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde
matlab ve madde içerisinde “Gıda maddeleri ve bu yerlerde satılan
gıda maddelerinin denetimi” şeklinde değiştirilmiştir.)Sağlık
Bakanlığınca belediye sınırları ve mücavir
alanlar içinde belediyeler ile işbirliği içinde bunun
dışında Sağlık Bakanlığınca yapılır
denmektedir.
560 sayılı KHKile
Bakanlığımıza verilen denetim hizmetleri, 79 ilde mevcut
kontrol şube müdürlüklerinde görevli gıda kontrol işlemlerini
yerine getirmek üzere Bakanlığımız tarafından
yetkilendirilen, gıda bilimi konusunda en az 4 yıl eğitim
almış (Ziraat, Kimya, Gıda, Su Ürünleri Mühendisleri, Biyolog,
Veteriner Hekim, Kimyager) ve ayrıca Bakanlığımızca
denetçi eğitimine tabi tutulmuş gıda kontrolörleri
tarafından yapılmakta olup bu konuda çalışan uzman
sayısı yeterlidir. Ayrıca Bakanlığımızda
gıda, yem, su analizleri yapan 38 İl Kontrol Laboratuvar
Müdürlüğü ile 9 adet Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü bulunmaktadır.
2. Bakanlığımızca
ruhsatlandırma işlemleri yapılmamaktadır.
3. Bugüne kadar izin, tescil işlerinden ve
gıda maddeleri üreten işyerlerinin yapılan denetimler sonucunda
gıda imalatçılarından Bakanlığımıza
şikâyet gelmemiştir. Bakanlığımızca gıda
sanayiinin ihtiyacı olan orta seviyeli usta eğitimleri gıda
sektörleri itibariyle yapılmaktadır. Ayrıca gıda sanayiince
Bakanlığımıza intikal ettirilen sorunlar eğitim ve
araştırma faaliyetleri ile çözülmektedir.
4. Ruhsatlandırma işlemleri
Sağlık Bakanlığınca yapılmaktadır. 560
sayılı KHK gereği ilgili yönetmelikler hazırlanmakta olup
bitirilme aşamasına gelmiştir. Şu ana kadar izin ve tesicil
işlerinden ücret alınmamıştır.
Kırıkkale Milletvekili Sayın Kemal
Albayrak tarafından Bakanlığımızca cevaplanmak üzere
verilen soru önergesi incelenmiştir.
Buna göre;
28 Haziran 1995 tarih ve 22327 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan “Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve
Denetlenmesine Dair” 560 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
a)İkinci Bölüm Çalışma izni
başlığı altındaki 4 üncü maddesinde “Gıda
maddeleri üreten işyeri kurmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, bu
işyerleri imalata geçmeden önce Sağlık
Bakanlığına müracaat ederek fabrikanın (7 Kasım 1995
tarih ve 22456 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4128
sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde “Fabrikanın” ibaresi
“işyerinin” olarak düzeltilmiştir.)Taşıması gereken
asgarî teknik ve hijyenik şartlara göre çalışma izni almak ve
Sağlık Bakanlığının düzenleyeceği gıda
işyerleri siciline kaydolmak zorundadır. Çalışma iznine ait
esas ve usuller yönetmelikle belirlenir” denmekte ve bu madde ile halen
belediyelerce verilmekte olan “işyeri açma ruhsatı” görevi 5 inci
madde ile çalışma izni başlığı altında Sağlık
Bakanlığına verilmiştir. 9 uncu maddenin birinci paragrafında
da gıda maddeleri üreten işyerlerinin 4 üncü madde kapsamındaki
denetimleri Sağlık Bakanlığınca yapılır
ifadesi yer almıştır. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının ruhsatlandırma (çalışma izni)
ile ilgili görevi yoktur.
b)İkinci Bölüm izin ve tescil işlemleri
başlığı altındaki 5 inci maddesinde “Gıda
maddeleri üreten işyerleri, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının düzenleyeceği gıda siciline
kaydolmak ve sicil numarası almak, imal ettikleri gıda maddelerinin
bileşiminde bulunan maddeleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığına
tescil ettirerek izin almak zorundadır. Tescil belgesindeki bilgiler
ilgililerce gizli tutulur. Gıda sicili, izin ve tescil işlemlerinin
esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir.” denmekte olup bu madde ile Tarım
ve Köyişleri Bakanlığına gıda maddeleri üreten
işyerlerinin imal ettikleri gıda maddelerinin bileşiminde
bulunan maddeleri (yüzde bileşimleri) ile üretim teknolojilerinin uygun
olup olmadığının kontrolu görevi verilmiştir.
1. 560 sayılı KHK’nin üçüncü bölüm
gıda maddeleri üreten işyerlerinin denetimi
başlığı altındaki 9 uncu maddenin ikinci
paragrafında “gıda maddeleri üreten işyerlerinde gıda
maddelerinin gıda kodeksine uygunluğunun denetimi ve gıda
kontrolü, 5 inci ve 18 inci madde kapsamındaki denetimler ile gıda
maddelerinin ithal ve ihracındaki denetimler Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından yapılır.” denmekte ve bu
madde ilegıda maddeleri üreten işyerlerinin, et kesim yerlerinin
denetimi ve 5 inci madde kapsamındaki denetimler Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına verilmiştir. Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının kuruluş ve görevlerini belirleyen 441
sayılı KHK gereği gıda maddeleri üreten işyerlerinin
denetimi Bakanlığımızca yapılmakta idi, bu konuda
Bakanlığımıza başka kuruluşlardan yetki devri
olmamıştır.
560 sayılı KHK’nin üçüncü bölüm gıda
maddeleri satış yerlerinin denetimi başlığı
altındaki 10 uncu maddesinde gıda maddelerinin satış
yerlerinin denetimi (7 Kasım 1995
tarih ve 22456 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4128
sayılı kanunun 6 ncı maddesinde matlab ve madde içerisinde
“Gıda maddeleri ve bu yerlerde satılan gıda maddelerinin
denetimi” şeklinde değiştirilmiştir.) Sağlık
Bakanlığınca belediye sınırları ve mücavir
alanlar içinde belediyeler ile işbirliği içinde bunun
dışında Sağlık Bakanlığınca
yapılır denmektedir.
560 sayılı KHKile Bakanlığımıza
verilen denetim hizmetleri, 79 ilde mevcut kontrol şube müdürlüklerinde
görevli gıda kontrol işlemlerini yerine getirmek üzere
Bakanlığımız tarafından yetkilendirilen, gıda bilimi
konusunda en az 4 yıl eğitim almış (Ziraat, Kimya,
Gıda, Su Ürünleri Mühendisleri, Biyolog, Veteriner Hekim, Kimyager) ve
ayrıca Bakanlığımızca denetçi eğitimine tabi
tutulmuş gıda kontrolörleri tarafından yapılmakta olup bu
konuda çalışan uzman sayısı yeterlidir. Ayrıca
Bakanlığımızda gıda, yem, su analizleri yapan 38
İl Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü ile 9 adet Veteriner Kontrol
Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bulunmaktadır.
2. Bakanlığımızca
ruhsatlandırma işlemleri yapılmamaktadır.
3. Bugüne kadar izin, tescil işlerinden ve
gıda maddeleri üreten işyerlerinin yapılan denetimler sonucunda
gıda imalatçılarından Bakanlığımıza
şikâyet gelmemiştir. Bakanlığımızca gıda
sanayiinin ihtiyacı olan orta seviyeli usta eğitimleri gıda
sektörleri itibariyle yapılmaktadır. Ayrıca gıda sanayiince
Bakanlığımıza intikal ettirilen sorunlar eğitim ve
araştırma faaliyetleri ile çözülmektedir.
4. Ruhsatlandırma işlemleri
Sağlık Bakanlığınca yapılmaktadır. 560
sayılı KHK gereği ilgili yönetmelikler hazırlanmakta olup
bitirilme aşamasına gelmiştir. Şu ana kadar izin ve tescil
işlerinden ücret alınmamıştır.
4. –
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas’ta KOSGEB’e
bağlı bir birimin kurulup kurulmayacağına ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in cevabı (7/661)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorunun Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz
ederim. 19.4.1996
Soru :
Ekonomisi tamamen kamu kuruluşlarına
bağlı Sivas’ta küçük ve orta ölçekli sanayinin geliştirilmesi,
işsizliğin ve buna bağlı nüfus göçünün durdurulması
için büyük önem taşımaktadır. Bu itibarla, Sivas’ta yeni
filizlenmeye başlayan küçük sanayiciye yön göstermek ve yardımcı
olmak amacıyla Sivas’ta KOSGEB’e bağlı bir birimin
kurulması çalışması var mıdır?
Doç.
Dr. Abdullatif Şener Sıvas
T.C. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı 11.6.1996 Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı
: B.140.BHİ.01-155/7/661-1442
Konu :Yazılı soru önergesi.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1725 sayılı yazınız.
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in,
Sıvas’ta, KOSGEB’e bağlı bir birimin kurulup
kurulmayacağına ilişkin olarak tarafımdan
cevaplandırılmasını istediği yazılı soru
önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in
Yazılı Sorularına Cevabımız
KOSGEB’in yurt sathına yayılmış
çeşitli birimleri ile küçük ve orta ölçekli sanayicilere verilmekte olan
hizmetler etkinlik ve verimlilikleri bakımından yeniden
değerlendirmeye alınmıştır. Hizmetlerin
sanayicilerimizin ihtiyaç ve taleplerine daha iyi cevap verebilmesi
bakımından anılan hizmetlerin sanayicilerimizin yasal örgütleri olan
Sanayi ve Ticaret Odaları ve sektörel bazda sanayicilerimiz
tarafından kurulmuş bulunan dernekler ile işbirliği içinde
yönlendirilmesi, planlanması ve yürütülmesi için gerekli düzenlemeler
yapılmaktadır. Böylelikle hizmetlerin daha etkin, verimli ve
yaygın olarak sanayicilere sunulabileceği düşünülmektedir.
KOSGEB’in 1996 yılı çalışma programında Sıvas’ta
bir birim açılması planlanmamıştır.
5. –
Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, rekabeti
bozma ya da kısıtlama amacıyla yapılan anlaşmalara
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı
cevabı (7/666)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi
ve Ticaret Bakanı tarafından yazılı olarak
yanıtlanması hususunu arz ederim.
Saygılarımla.
İ.
Önder Kırlı Balıkesir
1. Deli dana hastalığı nedeniyle
beyaz ete hücum sonucu, tavuk eti üreticilerinin fiyatlarını birden
yüksek oranda artırmışlar, sonra toplu olarak hareket etmek
suretiyle % 5 fiyat indiriminde bulunmuşlar, daha sonra da Beyaz Et
Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği gazetelere ilan
vererek tavuk etinin azami kilo fiatını 189 000 TL. olarak belirleyip
ilan etmiştir. Bu davranış açık bir kartelleşme
örneği değil midir?
2. 4054 sayılı Rekabet Yasasına
göre “piyasada rekabeti bozma ya da kısıtlama amacıyla
yapılan doğrudan yahut dolaylı anlaşmalar” yasaklandığına
göre, sorumlu bakanlık olarak bu konuda hangi işlemler
yapılmıştır? Eğer yapılmamışsa
yapılması düşünülmekte midir?
3. Yasanın yürürlükte olmasına,
Bakanlığınızın görev alanına sanayinin rekabetçi
koşullar içinde çalışması için her türlü düzenlemenin
yapılması da girmesine rağmen gerekli kurullar niçin devreye
sokulmamaktadır? Beklediğiniz nedir?
4. Tüketici haklarının, yasal
uygulamaları bir yana bırakarak, sadece kent meydanlarına
afiş asmakla korunabileceğine inanıyor musunuz?
T.C. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı 11.6.1996 Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı
: B.140.BHİ.01-153-7/666-1448
Konu :Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1725 sayılı yazınız.
Balıkesir Milletvekili İ. Önder
Kırlı’nın, rekabeti bozma ya da kısıtlama
amacıyla yapılan anlaşmalara ilişkin olarak tarafımdan
cevaplandırılmasını istediği yazılı soru
önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Balıkesir
Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın Yazılı
Sorularına Cevaplarımız
Cevap 1. İngiltere’de görülen ve kamuoyunda
“deli dana” hastalığı olarak isimlendirilen bir çeşit
sığır hastalığının, henüz kesin olarak
kanıtlanmamış olmakla birlikte basında sığır
eti yiyen insanlara da geçtiği şeklindeki iddiaların kamuoyuna
yansıması üzerine, ithal ve sair yollarla hastalıklı
etlerin ülkemizde de satılıyor olabileceği endişesiyle,
vatandaşlarımızın sığır eti tüketiminden
vazgeçerek beyaz et grubuna giren kümes hayvanları eti tüketimine
yöneldikleri gözlenmektedir.
Talepteki bu artışın fiyat
yükselişlerine yol açması son derece doğaldır. Doğal
olmayan, bu fiyat artışlarının tavukçuluk piyasasında
faaliyet gösteren firmaların aralarındaki rekabete son vermeleri,
başka bir deyişle “ortak hareket” etmeleri sonucu
oluşmasıdır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması
Hakkında Kanunun “Rıkabetin Sınırlayıcı
Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar” başlığını
taşıyan 4 üncü maddesinde “Belirli bir mal veya hizmet
piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme,
bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu
etki doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler
arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu
tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır” hükmü yer
almaktadır. Aynı maddenin ikinci fıkrasının (a)
bendine göre ise “Mal veya hizmetlerin alım ya da satım
fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kâr gibi unsurlar ile
her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesi”
yasaklanan hallerdendir.
4054 sayılı Kanun; ilgili pazarda faaliyet
gösteren teşebbüslerin birlik kararı, anlaşma veya uyumlu eylem
yollarından herhangi birini kullanmak suretiyle birlikte “satış
fiyatı” belirlemelerini yasaklamaktadır.
Bir pazardaüretici firmaların tümünün aynı
anda ve aynı oranda fiyat artırması muhtemel bir anlaşma
veya uyumlu eylemin, başka bir deyişle kartelin
varlığının önemli göstergelerindendir.
Beyaz et, özellikle kümes hayvanları
piyasasında, son dönemde “toplu olarak hareket etmek suretiyle” fiyat
artışlarının yapıldığına ilişkin
Bakanlığımızca duyumlar alınmıştır. Bu
duyumların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı,
dolayısıyla bir “kartelin” oluşup oluşmadığı
bu piyasadaki firmalar nezninde yapılacak incelemeyle mümkün
olacaktır.
Cevap 2. Birinci soruya verilen cevapta sözü
edilen incelemeyle görevli organ; 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanunda da belirtildiği üzere Rekabet
Kuruludur. Bu Kanunun yayınlanarak yürürlüğe girmesinin üzerinden 17
ayı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, ne
yazık ki Rekabet Kurumu ve dolayısıyla Rekabet Kurulu henüz
oluşmamıştır. Bu nedenle, bu inceleme 3143 sayılı
Bakanlık Teşkilat Kanununun 494 sayılı KHK ile değişik
14/A maddesi gereğince, Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğü elemanlarınca, Sayın Bakanımızın
talimatı üzerine derhal başlatılmıştır.
İnceleme sonucuna göre gerekli idarî önlemler alınacaktır.
Bu inceleme sonucunda rekabet kurullarının
ihlal edildiğine ilişkin tespitler yapılsa dahi, Rekabet Kurulu
henüz oluşmadığından 4054 sayılı Kanuna göre
yaptırım uygulamasına Bakanlık tarafından
gidilemeyecektir.
Cevap 3. 4054 sayılı Rekabet Kanunu
uygulamakla görevli Rekabet Kurumu, bu Kanunun yürürlüğe giriş tarihi
üzerinden uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen henüz
kurulamamıştır. Sayın Bakanımız, bu kurumun
önemini ve kurulmasının gecikmesinden doğacak
sakıncaları dikkate alarak, göreve geldiği ilk gün, Rekabet
Kurumunun oluşturulmasının öncelikli görevlerinden olduğunu
kamuoyuna duyurmuş bulunmaktadır.
Bu konuda yürütülen çalışmalar sonuçlanma
aşamasında olup, 4054 sayılı Kanunun açık emrine
rağmen 17 aydır oluşturulamayan Rekabet Kurumu ve
dolayısıyla Rekabet Kurulu önümüzdeki günlerde faaliyete geçmiş
olacaktır.
Cevap 4. Soruda sözü edilen her yıl 15 Mart
Dünya Tüketici Hakları Günü dolayısıyla 1 hafta süreyle,
özellikle büyük kentlerin kalabalık meydanlarına üzerlerinde
genellikle tüketici haklarının yer aldığı bez
afişlerin asılması, Bakanlığımızın
tüketicilerin korunmasına yönelik faaliyetlerinin yararlı fakat çok
küçük bir bölümünü oluşturmaktadır.
Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel
Müdürlüğünün 1995 yılı çalışmalarını
gösteren rapor yazımız ekindedir. 1996 yılının ilk
dört ayında tüketicilerin korunması çerçevesinde yürütülen
çalışmalar ise aşağıda özetlenmiştir.
— 79’u il, 848’i ilçe olmak üzere toplam 926
yerleşim yerinde kurulu Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinde bu
dönemde yaklaşık 2500 tüketici başvurusu incelenmiş,
bunların % 80’i tüketici lehine sonuçlanmıştır.
– Aynı dönemde, ayrıca il müdürlüklerimize ve
Bakanlık merkez teşkilatına 888 adet tüketici şikâyeti
yapılmış ve bunlardan 520adedi tüketiciler lehine, 77 adedi
aleyhinesonuçlanmış, kalan 291 adet şikâyetin ise incelenmesi
devam etmektedir.
– İlk üç ay içerisinde merkez ve taşra
teşkilatındaki konuya ilişkin denetim elemanlarınca, toplam
6 846 adet işyeri denetlenmiş, bunlardan 65’i hakkında
standardına aykırı mal ürettikleri ya da sattıkları
tespitiyle Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda
bulunulmuştur. İlgili standardına aykırı bulunan 299
adet LPG tüpüne el konularak 13 adedi imha ettirilmiştir.
6. –
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas organize sanayi
bölgesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/677)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi
ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini
saygılarımla arz ederim. 22.4.1996
Doç.
Dr. Abullatif Şener Sıvas
Sorular :
1. 1976 yılında Bakanlar Kurulu Kararı
ile programa alınan Sıvas Organize Sanayi Bölgesi ne zaman
bitirilecektir?
2. Sıvas Organize Sanayi Bölgesi için 1996
yılı ödeneği ne kadardır?
3. Uzun süredir bekleyen yatırım
ödenekleri verilmeyen Sıvas Organize Sanayi Bölgesinin geciktirilmesiyle
ortaya çıkan yıllık ekonomik kayıp ne kadardır?
T.C. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı 11.6.1996 Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı
: B.140.BHİ.01-149 Konu
: Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1729
sayılı yazınız.
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in,
Sıvas Organize Sanayi Bölgesi için ayrılan ödeneğe ilişkin
olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği
yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim
edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in
Yazılı Sorularına Cevaplarımız
Cevap 1. Kurulmasına 15.7.1976 tarih ve
7/12207 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile karar verilen, ancak
1990 yılında Yatırım Programına “Etüd” olarak
alınan Sıvas Organize Sanayi Bölgesi 1996 yılı
Yatırım Programında 100 Ha. alan büyüklüğü ve 5 000 milyon
TL. ödenekle inşaat safhasında bulunan projeler arasında yer
almaktadır. Arazinin jeolojik yapısı nedeni ile proje
çalışmalarına geç başlanabilmiştir. Bölgenin şu
anda altyapı projeleri yapılmakta olup, projelerin
tamamlanmasını müteakip altyapı ihalesi yapılacaktır.
Bölgenin gereken ödeneklerin verilmesi halinde 1998 yılında
bitirilmesi planlanmıştır.
Cevap 2. Sıvas Organize Sanayi Bölgesinin
1996 yılı ödeneği 5 000 milyon TL. dir.
Cevap 3. Yatırım programlarına
alınan O.S.B. ve K.S.S.projelerinin bitiş yılları, her
yıl bu projeler için bütçeden ayrılan ödenekler ve projelerin
gelişim durumları dikkate alınarak tespit edilmektedir.
Programlar, verilen ödenekler doğrultusunda yalnız, belirli bölgeler
veya iller bazında yapılmayıp bütün Türkiye için
yapıldığından sözkonusu yıllık ekonomik
kayıp buna göre değerlendirilmeklidir.
7. –
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas 4 Eylül Küçük
Sanayi Sitesi için ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/678)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi
ve Ticaret Bakanı Sayın Yalım Erez tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasının teminini
saygılarımla arz ederim. 22.4.1996
Doç.
Dr. Abdullatif Şener Sıvas
Sorular :
1. 4 Eylül Küçük Sanayi Sitesinin 1996
ödeneği ne kadardır?
2. Ne zaman bitirmeyi planlıyorsunuz?
3. Şayet 1996 yılında tamamlanmazsa
Sıvas ve Türkiye ekonomisinin yıllık kaybı ne kadar
olacaktır?
T.C. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı 11.6.1996 Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği Sayı
: B.140.BHİ.01-151
Konu : Yazılı soru önergesi.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 9.5.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-1729 sayılı yazınız.
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in,
Sıvas 4 Eylül Küçük Sanayi Sitesi için ayrılan ödeneğe
ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını
istediği yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte
takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım
Erez Sanayi
ve Ticaret Bakanı
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in
Yazılı Sorularına Cevaplarımız
Cevap 1. 1985 yılından beri
yatırım programlarında bulunan 4 Eylül Küçük Sanayi Sitesi, 1996
yılı yatırım programında da 500 işyeri, sosyal
tesisler, çırak okulu karakteristiği ve 34 000 milyon TL. ödenekle
yer almaktadır.
Cevap 2. Sözkonusu Sitenin 1996 yılında
tamamlanması planlanmıştır.
Cevap 3. 4 Eylül Küçük Sanayi Sitesi 1996
yılında bitmektedir.
8. –
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas İline 1996
yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Yaman Törüner’in yazılı
cevabı (7/766)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Sayın Yaman Törüner tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini saygılarımla arz
ederim.
Doç.
Dr. Abdullatif Şener
Sıvas
Sorular :
1.
Bakanlığınızın 1996 Malî Yılı Bütçe
Yatırım ödenekleri ne kadardır?
2. 1996
yılında Sıvas İline ayrılan yatırım
ödenekleri, Genel, Katma ve Bakanlığınızla ilgili özerk
bütçeli daireler ve yatırımlar -projeler itibariyle- ne
kadardır?
3. Ayrılan
ödenekler çerçevesinde Sıvas’taki mevcut yatırımların ne
zaman tamamlanması öngörülmektedir.
T.C.
Devlet
Bakanlığı 12.6.1996
Sayı :
B.02.0.007/1.54.3.00533
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 23.5.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/766-1651/4496
sayılı yazınız.
Sıvas Milletvekili Sayın Abdullatif
Şener’in 7/766 esas nolu yazılı soru önergesine
Bakanlığım bağlı kuruluşu Gümrük
Müsteşarlığının (Ek-1), Dış Ticaret
Müsteşarlığının (Ek.2) cevapları ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Yaman
Törüner
Devlet
Bakanı
Dış Ticaret Müsteşarlığı
1996 Malî Yılı Bütçesinde yer alan yatırım ödeneğine
ilişkin not
17.5.1996 tarih ve 22539 mükerrer sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan “1996 Yılı Yatırım
Programı”nın Diğer Kamu Hizmetleri Genel İdare Sektöründe,
Dış Ticaret Müsteşarlığı 1996 yılı
yatırımları için muhtelif proje no.larında toplam 87 574
000 000 liralık yatırım ödeneği
ayrılmıştır. Bu ödeneğin 24 000 000 000 liralık
kısmı devam eden projelere ait olup, 63 574 000 000 liralık
kısmı ise yeni projelere aittir.
Dış Ticaret Müsteşarlığı
1996 yılı yatırımları içinde devam eden projeler ve
yeni projeler kapsamında Sıvas İline ait herhangi bir
yatırım projesi bulunmamaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Gümrük Müsteşarlığı 1996 Malî
Yılı Bütçesinde yer alan yatırım ödeneğine
ilişkin not
17.5.1996 tarih ve 22639 mükerrer sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan “1996 Yılı Yatırım
Programı”nın Diğer Kamu Hizmetleri Genel İdare Sektöründe,
Gümrük Müsteşarlığı 1996 yılı
yatırımları için muhtelif proje no.larında toplam 1 197 500
000 000 liralık yatırım ödeneği
ayrılmıştır. Bu ödeneğin 1 068 803 000 liralık
kısmı devam eden projelere ait olup, 128 697 000 liralık
kısmı ise yeni projelere aittir.
Gümrük Müsteşarlığı 1996
yılı yatırımları içinde devam eden projeler ve yeni
projeler kapsamında Sıvas İline ait herhangi bir
yatırım projesi bulunmamaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
9. –
Sıvas Milletvekili Abdullatif Şener’in, Sıvas İline 1996
yılında ayrılan yatırım ödenek miktarlarına
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu’nun
yazılı cevabı (7/785)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Savunma Bakanı Sayın Oltan Sungurlu tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasının teminini saygılarımla
arz ederim.
Doç.
Dr. Abdullatif Şener
Sıvas
Sorular :
1.
Bakanlığınızın 1996 Malî Yılı Bütçe
Yatırım ödenekleri ne kadardır?
2. 1996
yılında Sıvas İline ayrılan yatırım
ödenekleri, Genel, Katma ve Bakanlığınızla ilgili özerk
bütçeli daireler ve yatırımlar -projeler itibariyle- ne
kadardır?
3. Ayrılan
ödenekler çerçevesinde Sıvas’taki mevcut yatırımların ne
zaman tamamlanması öngörülmektedir.
T.C.
Millî Savunma
Bakanlığı 11.6.1996
Kanun :
1996/455-AÖ
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
23 Mayıs 1996 tarihli ve KAN.KAR.MD:A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/785-1670/4515
sayılı yazısı.
Sıvas Milletvekili Doç. Dr. Abdullatif Şener
tarafından verilen ve İlgi ile cevaplandırılması
istenilen “Sıvas İline 1996 yılında ayrılan
yatırım ödenek miktarlarına ilişkin” yazılı soru
önergesinin cevabı Ek’te sunulmuştur.
Arz ederim.
M.
Oltan Sungurlu
Millî
Savunma Bakanı
Sıvas Milletvekili Doç. Dr. Abdullatif Şener
tarafından verilen 7/785 sayılı yazılı soru
önergesinin cevabı.
1. Millî Savunma
Bakanlığının 1996 Malî Yılı Yatırım
Ödenekleri miktarı 240.8 Milyar TL.’sı olup, bunun 126 Milyar
TL.’sı araştırma geliştirme projelerine, 28 Milyar
TL.’sı taşıt alımlarına, 4.2 Milyar TL.’sı
şehitlerin araştırılmasına, 82.6 Milyar TL.’sı
ise şehitliklerin bakım ve onarımı projesine ait
bulunmaktadır.
2. Millî Savunma
Bakanlığınca, Sıvas İlinde, Bütçenin yatırım
tertibinden gerçekleştirilen “Sıvas Garnizon Şehitliği
bakım ve onarımı projesi” tutarı 14 Milyar TL.’sı
olup, 1996 yılı içerisinde 6 Milyar TL.’sı harcanacaktır.
Bütçenin özel savunma yatırımları
tertibinden gerçekleştirilen inşaat projeleri kapsamında
“Yıldızeli Askerlik Şubesi Bina İnşaatı Projesi”
tutarı ise 17 Milyar 100 Milyon TL.’sı olup, 1996 yılında
12 Milyar TL.’sı harcanacaktır.
3. Anılan
projelerden “Sıvas Garnizon Şehitliği Bakım ve
Onarımı Projesi”nin 1998 yılında, “Yıldızeli
Askerlik Şubesi Bina İnşaatı Projesi”nin ise 1997
yılında bitirilmesi planlanmıştır.
Arz ederim.
M.
Oltan Sungurlu
Millî
Savunma Bakanı
10. – Trabzon
Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Çay-Kur tarafından 1991-1995
yılları arasında alınan krediler ile yapılan ihracat,
ithalat ve harcamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Eyüp
Aşık’ın yazılı cevabı (7/824)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Eyüp Aşık tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını
arz ederim. 9.5.1996
Kemalettin
Göktaş
Trabzon
1. Çay-Kur Genel
Müdürlüğünün 1991-1992-1993-1995 yılları temsil ve
ağırlama giderleri ne kadardır?
2.
1991-1992-1993-1994-1995 yıllarında hangi bankadan ne kadar
kredi alınmış ve alınan krediler % kaç faizle
alınmıştır?
3.
1991-1992-1993-1994-1995 yıllarında Çay-Kur ihracat
yapmış mıdır, yapmışsa; yıllara göre ne
kadar ihracat yapmış, hangi ülkeye ve o ülkedeki hangi firmaya ihracat
yapılmıştır? Yapılan ihracat yıllara göre kaç dolardan
veya Türk Lirasından yapılmıştır?
4.
İngiltere’den etiket veya diğer ambalaj malzemesi ithal
edilmiş midir, edilmişse hangi firmaya yapılmış ve
ödenen para ne kadardır? İhaleye hangi firmalar katılmış
ve ne kadar iskonto yapmışlardır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 13.6.1996
Sayı :
B.02.0.006/613
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Bşk. Genel Sekr. Kan. Kar. Dai.
Bşk.lığı, 23.5.1996 tarih ve Kan. Kar. Md.’nün
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/824-1766/4684 sayılı yazınız.
Tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılmak
üzere ilgi yazınız ekinde alınan Trabzon Milletvekili Sayın
Kemalettin Göktaş’ın Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü
ile ilgili yazılı soru önergesinin cevabı ilişikte
sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Eyüp
Aşık
Devlet
Bakanı
Trabzon Milletvekili Sayın Kemalettin
Göktaş’ın Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüyle ilgili
7/824-1766 sayılı yazılı soru önergesinin
cevabıdır
Soru 1 : Çay-Kur Genel Müdürlüğünün
1991-1992-1993-1994-1995 yılları temsil ve ağırlama
giderleri ne kadardır?
Cevap 1 : Adıgeçen Genel Müdürlüğün
yıllar itibariyle (1991-1995) temsil ve ağırlama giderleri
aşağıda belirtilmiştir.
Yıllar Tutar
1991 493
503 498
1992 900
211 927
1993 178
495 659
1994 147
206 500
1995 368
604 841
Soru 2 : 1991-1992-1993-1994-1995 yıllarında
hangi bankadan ne kadar kredi alınmış ve alınan krediler %
kaç faizle alınmıştır?
Cevap 2 : Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün 1991-1995 yıllarında aldığı krediler
ve faiz oranları ekli tabloda gösterilmiştir. (EK-1)
Soru 3 : 1991-1992-1993-1994-1995 yıllarında
Çay-Kur ihracat yapmış mıdır, yapmışsa;
yıllara göre ne kadar ihracat yapmış, hangi ülkeye ve o ülkedeki
hangi firmaya ihracat yapılmıştır? Yapılan ihracat yıllara
göre kaç dolardan veya Türk Lirasından yapılmıştır?
Cevap 3 : Çay İşletmeleri Genel
Müdürlüğünce 1991-1995 yıllarında yapılan ihracat ekli
tabloda gösterilmiştir. (EK-2)
Soru 4 : İngiltere’den etiket veya diğer
ambalaj malzemesi ithal edilmiş midir, edilmişse hangi firmaya
yapılmış ve ödenen para ne kadardır? İhaleye hangi
firmalar katılmış ve ne kadar iskonto
yapmışlardır?
Cevap 4 : Adıgeçen Genel Müdürlükçe, 1991-1995
yılları arasında İngiltere’den hologramlı etiket ithal
edilmiştir.
İthalata katılan firmalar ve alınan
miktarlar aşağıda belirtilmiştir.
– 15.6.1996
tarihindeki 7 500 000 adetlik hologramlı etiket ihalesine Elfa Faks
A.Ş., Form Etiket Ltd. Şti., Duran Plastik A.Ş., Delta Limited
ve Haydaş Ticaret A.Ş. firmaları
katılmıştır.
Sözkonusu hologramlı etiketler yurt içinde
üretilemediğinden, ihalede 550 TL/Adet fiyattan alınan en uygun fiyat
teklifi pazarlık sonucu 410 TL/Adet fiyata çekilerek 1 050 000 000 TL.
indirimle 3 075 000 000 TL. bedelle Haydaş A.Ş. Firmasına ihale
edilmiştir. Firma taahhüdünü İngiltere’den ithal ederek tamamlamıştır.
– 22.2.1994
tarihinde ihalesi yapılan 100 000 000 adetlik hologramlı etiket
ihalesine Elfa Faks, Duran Ofset A.Ş., Anadolu Yaldız A.Ş.,
Zirve İnşaat Ltd. Şti., Proten Ltd. Şti., Form Etiket Ltd.
Şti. ve Haydaş Tic. A.Ş. firmaları
katılmıştır.
İhale sonucu, 672 TL/Adet fiyattan alınan en
uygun fiyat teklifi pazarlık sonucu 571 TL/Adet fiyata çekilerek, 10 100
000 000 TL. indirimle 57 100 000 000 TL. bedelle yine Haydaş A.Ş.
Firmasına ihale edilmiştir.
Firma taahhüdünü İngiltere’den ithal ederek
tamamlamıştır. Ayrıca sözleşme gereği % 25 artar
opsiyon miktarı da kullanılmıştır.
Arz ederim.
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
11. – Kayseri
Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın, Kayseri-Tomarza-Alakuşak
ve Güzelsu köylerinin içmesuyu sorununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
İ. Yaşar Dedelek’in yazılı cevabı (7/833)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Devlet Bakanı İ. Yaşar Dedelek tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını talep
etmekteyim.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Dr.
Memduh Büyükkılıç
Kayseri
1.
Kayseri-Tomarza İlçesine bağlı Alakuşak Köyü içme
suyu problemi halen halledilmedi. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?
2.
Kayseri-Tomarza’ya bağlı Güzelsu Köyünün içme suyu problemi
konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
T.C.
Devlet Bakanlığı 11.6.1996
Sayı :
B.02.0.0011-28/0727
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 23 Mayıs 1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/833-1801/4824
sayılı yazınız.
Kayseri Milletvekili Sayın Dr. Memduh
Büyükkılıç’ın Kayseri-Tomarza İlçesi Alakuşak ve
Güzelsu Köyleri içmesuyu konusuna ilişkin 7/833-1801 sayılı soru
önergesi incelenmiştir.
1. Alakuşak
Köyü İçmesuyu, 1996 yılı içmesuyu İkmal-onarım
inşaat programında bulunmaktadır.
2. Güzelsu Köyü
içmesuyu ise 1996 yılı program tekliflerinde yer almasına
rağmen ödenek yetersizliği nedeniyle yapım programına
alınamamıştır. İleriki yıllar Bütçe
imkânları dahilinde yapım programlarında
değerlendirilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
İbrahim
Yaşar Dedelek
Devlet
Bakanı
12. –
Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
tarımda destek amacıyla
yapılan harcamalar ile tarım sektörünün GSYİH içindeki
payına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
İsmet Attila’nın yazılı cevabı (7/850)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın Tarım
Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep
ederim 8.5.1996
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Soru : Tarımda destek amacı ile yapılan
harcamalar üreticiye yansıyor mu? Tarım sektörünün GSYİH
içindeki payı 1995 yılı itibarı ile nedir?
Tarım istihdamdaki payı nedir?
T.C.
Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı 12.6.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı
: AİD/G/4-1279
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 30 Mayıs 1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/850-1851/4916 sayılı yazınız ve
eki.
İlgide kayıtlı yazınız
Bakanlığımız tarafından incelenmiş olup, konuya
ilişkin görüşümüz aşağıda özetlenmiştir.
Tarım sektörü yapısı itibariyle gerek
gelişmiş, gerekse az gelişmiş tüm ülkelerde çeşitli
şekillerde desteklenmektedir. Modern tarım tekniklerinin
uygulanması kuşkusuz tarımsal alt yapıya
bağlıdır. Bugün ülkemizde ortalama arazi genişliği 60
dekarın altında olup, ortalama 5 parçadan oluşmaktadır. Bu
yapıdaki tarımsal işletmelerden yüksek verim elde etmek ve
girdileri ekonomik kullanmak çok zordur. Gerek Bakanlığımız
tarafından, gerekse diğer kuruluşlar (DSİ ve Köy
Hizmetleri) tarafından yapılan alt yapı, yayım ve
eğitim gibi hizmetlerden üreticimiz doğrudan ve ücretsiz yararlanmaktadır.
Girdilere verilen desteklerden de üreticilerimiz yine
doğrudan yararlanmakta olup, optimum işletmeler bu desteklemelerden
daha fazla faydalanmaktadır.
Cari üretici fiyatlarıyla tarım sektörünün
(1995 yılı) GSYİH’daki payı % 15’dir.
15 veya daha yukarı yaş grubu esas
alındığında, tarım sektörünün (1995 yılı)
toplam istihdamdaki payı % 46.6’dır.
Gereğini arz ederim.
İsmet
Attila
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
TUTANAĞIN SONU