DÖNEM : 20
CİLT : 9 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
86 ncı Birleşim
1 . 8 . 1996 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KAĞITLAR
III. – YOKLAMALAR
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay’ın, 18 Temmuz 1996
tarihinde yağan dolunun, Ankara’nın Gölbaşı ve Haymana
ilçelerindeki hububat tarımına verdiği zarara ilişkin
gündemdışı konuşması
2. – Iğdır Milletvekili Adil Aşırım’ın,
Iğdır Dilucu Sınır Kapısındakimazot ticaretine
ilişkin gündemdışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – (10/67) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Başkanlığının; Komisyonun, Meclisin tatilde
olduğu dönemde de 9 gün süreyleçalışma yapmasına; bu
çalışmanın hitamında, çalışmalara tatilden sonra
devam edilmesine ilişkin tezkeresi (3/425)
V. – ÖNERİLER
A)SİYASÎ PARTİ GRUBU
ÖNERİSİ
1. – Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının gündemdeki yeri ile Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve çalışma süresine
ilişkin RP Grubu önerisi
VI. – OYLAMASI YAPILACAK İŞLER
1. – Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili
Kanunlarında Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/491)
(S. Sayısı : 86)
VII. – KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1. – 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S.
Sayısı : 23)
2. – Kamu Personeliile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S.
Sayısı : 87)
3. – Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve
Bütçe Komisyonları raporları (1/469) (S. Sayısı : 85)
VIII. – SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun, Sinop Milletvekili
Yaşar Topçu’nun şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2. – Sinop Milletvekili Yaşar Topçu’nun, Ulaştırma
Bakanı Ömer Barutçu’nun şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3. – Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu’nun, Bayburt
Milletvekili Suat Pamukçu’nun Grubuna sataşmasınedeniyle
konuşması
IX. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın,
ülkemizdekivakıfların sayısı ve illere göre
dağılımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet
Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/1023)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak üç oturum yaptı.
Ankara Milletvekili Ali Dinçer, Amerika Birleşik Devletlerine,
Parlamento Grubuyla yaptıkları seyahatte edindiği izlenimlere,
Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu, Maliye
Bakanlığı Fonundan il özel idarelerine verilen ödenekten Sakarya
İl Özel İdaresinin yararlandırılmamış olduğu
iddiasına,
Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici, ORÜS Anonim Şirketi Devrek
İşletmesinde geçici işçi olarak çalışırken
iş akitleri feshedilen işçilerin ihbar tazminatlarının
bugüne kadar ödenmediği iddiasına,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Maliye Bakanlığına bağlı bulunan Millî Piyango
İdaresi Genel Müdürlüğünün, Başbakanlığa
bağlanmasının,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının ilgili
kuruluşu olan Etibank Genel Müdürlüğünün, Başbakanlıkla
ilgilendirilmesinin,
Uygun bulunduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Aydın Milletvekili YükselYalova ve 49 arkadaşının,
orman yangınlarının önlenebilmesi için alınması
gereken tedbirler ile yangınlardaki ihmal ve kusurların tespit
edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/103) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin
gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında
yapılacağı açıklandı.
Kamu Personeli ve Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
Başkanlıkça havale edildiği Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmelerine 48 saat geçmeden başlanmasının
İçtüzüğün 36 ncı maddesi gereğince Komisyona tavsiye
edilmesi; 31.7.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan; 86
sıra sayılı Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı
Hükümlerin İlgili Kanunlarında Düzenlenmesine Dair Kanun
Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin 3 üncü sırasına,
85 sıra sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü sırasına, 71 Sıra
Sayılı İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının 5 inci sırasına
alınması ve 6 ncı sıraya kadar olan tasarıların
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılması; Genel Kurulun 1.8.1996 Perşembe ve 2.8.1996 Cuma
günlerinde de 14.00-21.00 saatleri arasında toplanarak
çalışmalarını sürdürmesi ve bu birleşimlerde kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin DYP Grubu önerisi
kabul edildi.
İnsan Hakları Komisyonunda boş bulunan ve
bağımsız milletvekillerine düşen bir üyeliğe, Kayseri
Milletvekili Recep Kırış seçildi.
926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir
Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun görüşmeleri (1/215) (S.
Sayısı : 23) Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
ertelendi.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/490) (S. Sayısı : 69) yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildiği ve kanunlaştığı
açıklandı.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının görüşmeleri sırasında;
Ankara Milletvekili İrfan Köksalan, Ankara Milletvekili Hasan
Hüseyin Ceylan’ın, konuşmasında, kendisine sataşmada
bulunması,
Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal da, Ankara Milletvekili Hasan
Hüseyin Ceylan’ın, ileri sürmüş olduğu görüşlerden
farklı görüşleri kendisine atfetmesi,
Nedeniyle birer konuşma yaptılar.
İçtüzüğün 87 nci maddesine göre, verilen değişiklik
önergeleriyle ilgili daha evvelce yapılan uygulamalara devam edilip
edilmeyeceği hususunda açılan usul tartışmasından
sonra, önergelerin, önceki uygulamalar istikametinde işleme konulması
kabul edildi.
Bütçe Kanununda Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili
Kanunlarında Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/491)
(S. Sayısı : 86) üzerindeki görüşmeler tamamlandı;
yapılan açık oylama sonucunda Genel Kurulda toplantı
yetersayısı bsulunmadığı
anlaşıldığından, 1 Ağustos 1996 Perşembe
günü saat 14.00’te toplanmak üzere Birleşime 05.06’da son verildi.
Kamer Genç Başkanvekili
Kâzım Üstüner Ünal
Yaşar Burdur Gaziantep Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Zeki Ergezen Bitlis Kâtip
Üye
II. – GELEN
KAĞITLAR
1.8.1996
PERŞEMBE
Teklifler
1. – Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un; 5434
Sayılı Emekli Sandığı Kanununun 32 nci Maddesinin
(B)Bendine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/403) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
2. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 30
Arkadaşının; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/404) (Anayasa ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 30.7.1996)
3. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 30
Arkadaşının; Sendikalar
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/405) (Anayasa ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 30.7.1996)
4. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 30
Arkadaşının; Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek
Kuruluşlarının Kuruluş Kanunlarının Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/406)
(Anayasa ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
5. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 31
Arkadaşının; Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/407) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
6. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29
Arkadaşının; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/408) (Anayasa ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
7. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29
Arkadaşının; Mahallî İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun
Teklifi (2/409) (Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
8. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29
Arkadaşının; Siyasî
Partiler Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi (2/410) (Anayasa Komisyonuna)(Başkanlığa
geliş tarihi: 30.7.1996)
9. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29
Arkadaşının; Dernekler Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/411) (Anayasa ve
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 30.7.1996)
10. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 30
Arkadaşının; Kooperatifler Kanununun Bazı Maddelerinin
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Teklifi (2/412) (Anayasa
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
11. – Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 29
Arkadaşının; Tarım
Satış Kooperatifleri ve Birliklerinin Kuruluşu Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/413)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
12. – Sıvas Milletvekili Mahmut
Işık’ın, İki İlçe ve Divriği İlinin
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/414) (İçişleri ve Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
30.7.1996)
13. – Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli ve 183
Arkadaşının; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 86
ncı Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/415) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
30.7.1996)
Rapor
1. – Kamu Personeli ve Emeklilerin Malî, Sosyal
ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki
Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S.
Sayısı: 87) (Dağıtma Tarihi : 1.8.1996) (GÜNDEME)
Yazılı
Soru Önergeleri
1. –
Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, Devlet televizyonununun
Türkçe dışında bir dilden yayın yapıp
yapmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1118) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
2. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, inanç hürriyeti ile ilgili olarak yürürlükteki
mevzuatın uygulanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1119) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.7.1996)
3. –
Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, 22 Mart 1996 tarihli
bazı gazetelerde çıkan “Orduda İbadet Talimatı”
başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1120)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
4. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, İsrail’in Türkiye’de nükleer deneme yapmasına
izin verildiği iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1121) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.7.1996)
5. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, Doğu ve Güneydoğu’dan göç edenlere
yapılması düşünülen yardımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1122)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
6. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, kredi kullanımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1123) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.7.1996)
7. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, ihracatı artırmak için uygulanacak
teşviklere ve döviz deklare belgesi usulüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1124) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.7.1996)
10. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
Emekli Sandığından emekli olan bazı kamu görevlilerinin
mağduriyetinin giderilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1125) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.7.1996)
11. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, doğu ve güneydoğuda eğitime kapalı olan
okulların sayısına ve eğitime açılması için
alınacak tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1126) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
12. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Ayasofya Camiinin ibadete açılmasının
düşünülüp düşünülmediğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1127) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.7.1996)
13. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, İsrail’le yapılan Askerî Eğitim
İşbirliği Anlaşmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1128) (Başkanlığa geliş
tarihi : 26.7.1996)
14. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Devlet kurumlarına yeni personel
alımının düşünülüp düşünülmediğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1129) (Başkanlığa
geliş tarihi : 26.7.1996)
15. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Hac ibadetiyle ilgili kotalara ve karayoluyla hacca gitme
yasağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1130) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
16. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, partizanlık yaptığı gerekçesiyle
hakkında soruşturma açılan diyanet görevlilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1131)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
17. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Cemevi yapımı için Devlet bütçesinden kaynak
ayrılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1132) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
18. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Türkiye ile İsrail arasında yapılan Askerî
Eğitim İşbirliği Anlaşmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1133)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
19. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Devlet yönetiminde varolduğu iddia edilen israf ve
yolsuzluklara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1134) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
20. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Bursa’da bir vakıf arazisi üzerinde bulunan geneleve
ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1135)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
21. – Antalya Milletvekili Yusuf Öztop’un,
Antalya-Elmalı-Çayboğazı Baraj projesi ve ihalesine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önegresi
(7/1136) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
22. – İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaş’ın, Güneydoğu bölgesinde boşaltılan belde, köy
ve mezra sayısına ve geriye dönüş projelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1137)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
23. – İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaş’ın, yurt dışında yaşayan
yurttaşlarımızın milletvekili seçimlerinde de oy
kullanabilmeleri için yapılan çalışmalara ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1138)
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
24. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Rize
Kanalizasyon şebekesi inşaatına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1139) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.7.1996)
25. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
İller Bankası tarafından belediyelere sağlanan kredi
şartlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1140)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
26. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
fazla tonajlı kamyonların karayollarına yaptıkları
tahribatın önlenmesi için alınacak tedbirlere ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1141) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
27. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
Adıyaman-Diyarbakır karayoluna bir köprü yapılmasına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1142) (Başkanlığa geliş
tarihi : 29.7.1996)
28. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
GAP bölgesinde İsrail Firmalarına arazi tahsisi
yapıldığı iddiasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1143)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
29. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
1993-1995 yılları arasında ithal edilen hayvanlara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1144) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
30. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
Bakanlığın 1996 malî yılı Bütçe ödeneğine ve
Sıvas İline ayrılan miktarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1145)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
31. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, Bakanlığa
bağlı arsa stokuna ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1146) (Başkanlığa geliş
tarihi :29.7.1996)
32. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, TÜPRAŞ’ın
batan bankalardaki parasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1147) (Başbakanlığa
geliş tarihi: 29.7.1996)
33. – Gaziantep Milletvekili Ünal
Yaşar’ın, elektrik birim fiyatlarının artış
nedenine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1148) (Başkanlığa geliş
tarihi : 29.7.1996)
34. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
ilkokullarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Derslerinin
ortaöğretimdeki öğretmenlerce verilmesine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1149)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
35. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
tarihî ve kültür varlıklarının korunması için alınacak
tedbirlere ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1150) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
36. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın,
tamamlama programı mezunlarının atamalarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1151)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
37. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, enflasyonu önlemek için alınacak tedbirlere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1152)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
38. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, yurt dışında çalışan işçilerin
birikimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1153) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
39. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, Bölgesel Kalkınma İşbirliği
Teşkilatına K.K.T.C.’nin üye olması için bir girişimde
bulunulup bulunulmadığına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1154) (Başkanlığa geliş
tarihi : 29.7.1996)
40. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, özelleştirmeden sağlanan kaynakların
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1155) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
41. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, iç ve dış borçların nasıl
ödeneceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1156) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
42. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, inanç hürriyetini koruma kanununa ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1157)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
43. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, kaynakları üretime kanalizeetmek için
kullanılacak ekonomik yöntemlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1158) 5Başkanlığa geliş
tarihi :29.7.1996)
44. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, referandum sistemine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1159) (Başkanlığa geliş
tarihi : 29.7.1996)
45. – Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, yasaya
aykırı olarak devam eden kızlık soyadı
uygulamasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1160) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.1996)
46. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın,
Hâkim ve Savcı tayin ve atamalarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1161)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
47. – Ordu Milletvekieli Müjdat Koç’un,
SSK’nın tedavi hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1162) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
48. – İçel Milletvekili Mustafa İstemihan
Talay’ın, kapatılan Anamur Gümrük Baş Memurluğuna
ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1163)
(Başkanlığa geliş tarihi : 30.7.1996)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1. – Adana Milletvekili Sıtkı Cengil’in,
yerel televizyonların yasal düzenlemelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Namık Kemal Zeybek) yazılı soru önergesi
(7/964)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
1 Ağustos 1996 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer
GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR
(Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86 ncı
Birleşimini açıyorum.
III. – YOKLAMA
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ad okunmak suretiyle yoklama
yapılacaktır; yoklama sırasında Genel Kurul salonunda
bulunan sayın milletvekillerinin, salonda olduklarını yüksek
sesle belirtmelerini rica ediyorum.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız yoktur.
CEMİL ERHAN (Ağrı) – Sayın Başkan, çoğunluğumuz
var; arkadaşlarımız yeni geliyorlar.
BAŞKAN – Efendim, daha 20’ye yakın arkadaşımız
eksik. Tabiî, sabah 06.00’ya kadar çalıştık;
arkadaşlarımız bunu biliyorlar;
çalışmalarımıza ara vereli daha aşağı yukarı
yedi saat oldu.
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 14.30
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.40
BAŞKAN:
Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP
ÜYELER: Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86
ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, birinci oturumda
yaptığımız yoklamada toplantı yetersayısı
bulunamadığından toplantıya 10 dakika ara vermiştik;
yeniden yoklama yapacağız.
Yoklamaya Adana İlinden başlıyoruz.
ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Mevcutlardan
başlamak mümkün mü Sayın Başkan?
BAŞKAN – Bir daha İçtüzük
değişikliği yaparsak öyle bir sistem uygularız.
Başkan, kürsüden bakacak, hangi milletvekili Genel Kurul salonundaysa
onların ismini okuyacak; böylece yoklama daha süratli yapılacak. O,
artık İçtüzük değişikliğini gerektiren bir usul.
ALİ ŞEVKİ EREK (Tokat) – Sağ olun
Sayın Başkan.
III.– YOKLAMA
BAŞKAN – Yoklamaya Adana İlinden
başlıyoruz.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır; çalışmalarımıza
başlıyoruz. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
Gündeme geçmeden önce, gündemdışı söz istekleri
vardır.
Gündemdışı ilk söz, Manisa Milletvekili Dr. Lale
Aytaman’a verilecektir. (RP ve DYP sıralarından “Yok” sesleri)
Sayın Aytaman, Aile Planlaması Derneğinin davetlisi olarak,
Kanada’da katıldığı bir toplantı ile ilgili bilgi
vermek istemiştir; kendileri şu anda yok.
IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Ankara Milletvekili Hikmet
Uluğbay’ın, 18 Temmuz 1996 tarihinde yağan dolunun, Ankara
Gölbaşı ve Haymana ilçelerindeki hububat tarımına
verdiği zarara ilişkin gündemdışı konuşması
BAŞKAN – Gündemdışı birinci söz, Ankara Milletvekili
Sayın Hikmet Uluğbay’a verilmiştir. Sayın Uluğbay,
geçen hafta yağan dolunun, Ankara’nın ilçelerinde hububat
tarımına verdiği zarar üzerinde gündemdışı söz
istemişlerdir. (RP ve DYP sıralarından
“Gündemdışı söz vermeyin Sayın Başkan” sesleri )
Arkadaşlar, sabırlı olun... Yasama döneminin değil
de, nasılsa, bu yasama yılının sonuna geldik.
Buyurun Sayın Uluğbay. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün
karşınıza çıkmamın nedeni şudur: Ankara’nın
Gölbaşı ve Haymana ilçelerinin çeşitli belde ve köylerinde, 18
Temmuz günü yağan şiddetli dolu, hemen hemen bu yerlerin tümünde
yüzde 100 ölçüsünde ürün kaybına yol açmıştır. Bu, benim
kişisel iddiam değildir. Oyaca, Karagedik, Günalan, İkizce,
Dikilitaş, Kırıklı, Tepeyurt, Mahmatlı, Mahmatlıbahçe
ve Soğulcak belde ve köylerinde, 20 Temmuz günü yaptığım
geçmiş olsun gezisi sırasında, gerek çiftçilerimizden ve gerekse
bölgede konuştuğum tarım teknisyenlerinden öğrendiğim
bilgilerdir.
Geçen yılki süne ve kımıl felaketinden sonra, bu yıl
da, dolunun bu köylerimizi vurması, çiftçiyi perişan duruma
düşürmüştür. İki yıl üst üste üründen mahrum kalmak, bu
üreticilerimizi, borcunu ödeyemez, evini geçindiremez ve sonbaharda da ürününü
ekemez duruma getirmiştir.
İki yıldır felaketle karşılaşmış
bu çiftçilerimizin, Hükümetten bekledikleri şunlardır:
1- Kredi borçlarının faizlerinin affı veya faizsiz
ertelenmesi
2- Kredilerin gerçek ihtiyaç sahiplerine verilmesi
3- Bu yılki tohumlarının, mümkünse, bedelsiz verilmesi;
bu mümkün olmaz ise, tohum bedellerinin ürünün alımından sonra
ödenmesi.
Bu köylerimizin tohumluk konusundaki diğer bir şikâyetleri de
şudur: Ankara’nın hemen yanı başında olmalarına
rağmen, tohumlarının kasım ve aralık ayında
dağıtılması nedeniyle, ekim mevsimini geçirmemek için,
tefecinin eline düşmektedirler. Çiftçilerimiz, tohumlarının, en
geç eylül ayı sonunda kendilerine verilmesini istemektedirler.
Yeni ürün idrak edilene değin yaşamlarını
sürdürebilmek için de, iki yıldır, ürününden, mahsulünden yoksun
kalan köylünün, kaynağa ihtiyacı vardır; bu nedenle, kendilerine
açılmakta olan kredi limitlerinin yükseltilmesinde sayısız
faydalar mevcuttur.
Çiftçilerimizin şikâyet ettikleri diğer bir konu da,
kendilerine, müteselsil kefaletle kredi verilmesinde çıkarılan
güçlüklerdir.
Yine bu gezim sırasında üzülerek öğrendiğim bir
gerçeği sizlerle paylaşmak isterim. Dikilitaş Köyü Göleti, 1985
yılında bitirilmiş olmasına rağmen, aradan geçen 11
yıl zarfında, sulama kanalları
yapılmamıştır. Gölet, bir ölü yatırım olarak, 11
yıldır orada beklemekte ve Türk tarımına hiçbir katkıda
bulunmamaktadır. Bu, bağışlanmayacak ve akıl almaz bir
israf ve davranıştır.
Üzerinde durmak istediğim diğer bir konu da, bu yıl,
Ankara’nın çeşitli ilçelerinde süne ve kımılın, geçen
yılki boyutta olmasa dahi, yine belirli oranlarda hasar
yapmasıdır. Bu zararlılarla mücadele edilebilmesi için
Ankaralı çiftçilerin Hükümetten istedikleri son derece basittir: Ankara
civarındaki ormanlarda kuş avcılığının
yasaklanması. Bu kuş avcılığının
yasaklanması, süne zararlısının,
kışladığı yörelerde kuşlarca yok edilmesini
sağlayacaktır. Bu durum, aslında, doğanın, doğal
olarak mücadelesini sergiliyordu. Ancak, avcılığa
sınırsız izin verilmesi, doğanın bu mücadelesini
engellemiştir. İki yıl üst üste bu zararlıların
görüldüğü yerlerde mücadeleyi, artık sadece çiftçinin yapması
değil, devletin de desteklemesi gerektiği bir noktaya
gelinmiştir.
Merkezî hükümetin hemen yanındaki köylere, Hükümetin elinin ve
hizmetinin uzanmaması, hepimiz için düşündürücü bir durumdur.
Çiftçilerimiz bu isteklerini dile getirirken, yükümlülüklerini de yerine
getirdiklerini söyleyerek şunu dile getirmektedirler: “Biz, ürünlerimizi
satarken, bu satış bedelinden stopaj olarak vergi ve fonlar
kesilmekte. Biz, topluma, vergilerimiz ve diğer ödemelerimizle
katkıda bulunuyoruz, kara günümüzde devletten yardım beklemek de
hakkımızdır.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Uluğbay, son cümlenizi söyler misiniz; siz
de biliyorsunuz, gündemimiz biraz yoğun.
Teşekkür ederim.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) –Teşekkürler.
Çiftçilerimizin bu haklı dileklerine Hükümetimizin yanıt
vermesi gerekir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uluğbay.
2. – Iğdır Milletvekili Adil
Aşırım’ın, Iğdır Dilucu Sınır
Kapısındaki mazot ticaretine ilişkin gündemdışı
konuşması
BAŞKAN – Gündemdışı ikinci söz “1 Ağustos 1996
Perşembe günkü Birleşimde, Iğdır İli Dilucu
Sınır Kapısı-Nahçivan sorunları hakkında”
gündemdışı söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın
Adil Aşırım’a verilmiştir.
Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Aşırım, süreniz 5 dakikadır; lütfen
süreye riayet edin.
ADİL AŞIRIM (Iğdır) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce, Türkiye’de yeşilimize, ormanımıza uzanan,
onları yakan, yanan ormanımızı söndürmeye giden askerimizi
de şehit eden lanet elleri kınıyorum; yeşilimizi
karartanların, geleceğinin de karanlık olacağını
buradan ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke kaynaklarının
arandığı, ülke kaynağımızın tespit edilmeye
çalışıldığı bugünlerde, sınır
ticaretimizin önemi, sınır ticaretimizden elde edilen gelirin ne
kadar önemli olduğu ve o gelirin, bölge halkının yaşam
standardının yükseltilmesinde ne derece önemli olduğu hepinizin
takdirlerindedir.
Gündemdışı konuşma ihtiyacını
hissettiğim konu, bölgemdeki, yani, Iğdır Dilucu sınır
kapısındaki mazot ticaretidir. Dönemin Başbakanı, Saygıdeğer
Cumhurbaşkanımız
Demirel’in, bizi, Kafkasya’ya bağlayacak, Orta Asya’ya
bağlayacak “sevgi kapısı” olarak
adlandırdığı Dilucu sınır kapısındaki
mazot ticareti...
Değerli milletvekilleri, Nahçivan sınır
kapısından, yaklaşık üç yıldır, son zamanlarda da
büyük bir boyutta, mazot ticareti yapılıyor. Bizim, Türkiye’deki,
yarı otobüs tipindeki 400-500 Nahçivan aracının,
Iğdır’a, bahsettiğim sınır kapısından soktuğu mazot miktarı günlük,
400-500 milyar lira civarındadır.
Şimdi, günlük 400-500 milyar lira civarındaki bu mazot
ticaretinden ne kadarı Iğdır’a, bölgeye ve ülkemize
kalıyor; ondan bahsetmek istiyorum. Nahçivanlı bu mazotunu
satıyor ve Iğdır’dan günde 200 milyar lira civarında gıda maddesi alıyor; yani, mazotu
satıyor, karşılığında, bizim işlenmiş
ürünlerimizden –çikletten, çikolatadan tutun da tekstil ürünlerine kadar–
alıp ülkesine götürüyor; geri kalan miktarı da, bu ticarî döngünün
devam etmesi için kullanıyor.
Böyle büyük bir boyutta ticaretin yapılması
yasaklanmıştır; yani, son 10 günde. Yasaklanma nedeni de
yasadışı olduğudur; doğrudur,
yasadışıdır. Habur’ daki sınır ticareti
mevzuatı, Iğdır’a ya da diğer kapılara da uygulansa,
bu yasağın dışına çıkıyoruz.
Şimdi, Meclisimizin 76 ncı Birleşiminde 11.07.1996’da,
ülke kaynaklarının tespitiyle ilgili yapılan genel
görüşmede Sayın Başbakan Erbakan’ın sözlerini buradan size
okumak istiyorum: “ Şimdi, Irak’a 2 milyar dolarlık petrol satış
imkânı verildi; inşallah, çok yakında petrol boru
hattını açacağız. Irak, bu 2 milyar dolarla gıda
maddeleri alacak. Bugün bizim kamyonumuz, Irak’a bir tek kapıdan gidiyor
ve Habur kapısının önünde kilometrelerce kuyruk bekliyor.
Gitikten sonra kamyonu dörtte bir yüklüyor; çünkü,
karşılığında oradan petrol alacak. O alacak
olduğu petrol için kamyonundaki depo, sadece 250 kiloluk bir depo. Ona
yetecek kadar mal götürüyor, dörtte bir yükle onu yükleyip getiriyor.”
Şimdi, burada dikkatinizi çekmek istiyorum: Sayın
Başbakan “ biz, bu kamyonlarımızı tam yüklesek, altındaki
petrol depolarını büyültsek ve insanlarımız bir
gidişte dört misli iş yapsa, bir kapı yerine üç dört kapı
açsak, bu, hem halkımıza hem bölgemize hem de devletimize gelir
bakımından faydalı olmaz mı?” diyor. Olur Sayın
Başbakanım, faydalı olur; işte, Iğdır’da geçen
sene 30 milyon dolarlık bir girdiye sebep oluyor, bu sene de
hedeflediğimiz 100 milyon dolarlık bir girdiye sebep olacak.
İşte, sizin bu sözleriniz, Iğdır halkında,
Iğdır esnafında sevinç yaratmıştır. Bunun takip
edilmesini istiyoruz; sizin bu sözlerinizin söylendiği zamanda
sınır ticaretinin yasaklanmasını kınıyoruz.
Tabiî, ben kimseyi suçlamak istemiyorum, sadece, oradaki ticarî hacme
dikkat çekmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aşırım, lütfen,
son cümlenizi söylermisiniz.
Buyurun.
ADİL AŞIRIM (Devamla) – İktisatta, bir yerde olup da
başka yerde olmayan; yani, üretilmişi sizde, hammaddesi başka
yerde olan iki ülke, sınır ticareti yaptığında, o
ülkelerin refahı yükselir. Şimdi, bizim Iğdır bölgesi, hatta,
sadece Iğdır değil –Ağrı, Van, Kars, Ardahan, oralar
da– bu sınır ticaretiyle gelişmiştir; çünkü, ülke ekonomisi
daraldığında Iğdır’da bu hissedilmemiştir. Esnaf,
daha az maliyetle, tarım işçisi, çiftçisi daha az maliyetle oradan
gelen mazotla üretim yapmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, sözlerime son verirken,
sınır ticaretinin sadece Iğdır’a değil, bölgeye ve
Türkiye’ye çok lazım olduğunu, Iğdır’daki kaliteli
işgücünün de, Nahçivan ile olan sınır kapımızın
açık olmasıyla çoğaldığını; yani, bizim bölgemizde,
nitelikli, ucuz işgücü yok; fakat, bizim inşaat sektörümüzde,
oralardan gelen işçilerimiz, nitelikli işçilerimiz, bizim
inşaatımızın maliyetini azaltmıştır; yani,
böyle ucuz girdi, maliyeti azaltmıştır. Eğer, biz, bu
ticareti engellersek, Nahçivan da tepki olarak, karşıdan
kapıyı kapatır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamam Sayın Aşırım; teşekkür
ederim efendim.
ADİL AŞIRIM (Devamla) – Hepinize teşekkür ediyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemdışı
konuşmalar bitmiştir.
Gündeme geçiyorum...
DEVLET BAKANI AYFER YILMAZ (İçel) – Sayın Başkan, cevap
verecektim.
BAŞKAN – Cevap mı verecektiniz?
DEVLET BAKANI AYFER YILMAZ (İçel) – Evet.
BAŞKAN – Efendim “bitmiştir” dedim; ama, “bitmiştir”
dedim artık... Efendim, yani, geri adım attırmayın bize.
DEVLET BAKANI AYFER YILMAZ (İçel) – Peki. (DSP
sıralarından “cevap versin” sesleri)
YÜKSEL YALOVA ( Aydın) – Ama olsun, kendisini dinleyelim.
BAŞKAN – Rica ediyorum efendim... Sayın Bakan, daha önce “ben
cevap vereceğim” deseydi, neyse...
Şimdi, bir komisyon tezkeresi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – (10/67) esas numaralı Meclis
Araştırma Komisyonu Başkanlığının;
Komisyonun, Meclisin tatilde olduğu dönemde de 9 gün süreyle
çalışma yapmasına; bu çalışmanın hitamında,
çalışmalara tatilden sonra devam edilmesine ilişkin tezkeresi
(3/425)
31.7.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Komisyonumuz, İstanbul Kadıköy’de 1
Mayıs günü meydana gelen olaylarda gerekli tedbirlerin
alınmadığı iddialarını yerinde tespit etmek
amacıyla, 5–11 Ağustos 1996 tarihleri arasında İstanbul’da
çalışmalarda bulunacaktır.
Komisyonumuzun 9 gün süreyle, tatilde çalışma
yapmasını gerektirmektedir.
Bu nedenle, tatilde 9 gün olarak saptanan çalışma süresi
hitamında, çalışmaların tatilden sonra devam etmesi
konusunda gerekli müsaadenin verilmesini saygılarımla arz ederim.
Ali
Oğuz
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Efendim, bir komisyonun tatilde de çalışmasına
ilişkin bir tezkere. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. (DSP
sıralarından “saymadın” sesleri) Efendim, saydık; rica
ediyorum, biraz da bize güvenin, hata varsa “sayımda hata var” deyin, 5 kişi
ayağa kalksın, ben tekrar sayayım. Ayağa kalkmadınız,
“kabul edilmiştir” dedim. (DSP sıralarından bir grup
milletvekili ayağa kalktı)
Peki efendim, ayağa kalktınız, bir daha
sayalım.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan,
ilan ettiniz.
BAŞKAN – Rica ediyorum...
Arkadaşlarımız her şeye itiraz ediyorlar, biraz da bize
güvenin. (DSP sıralarından gürültüler) Efendim, sayıyoruz.
Sayın arkadaşlarım, rica ediyorum... Şurada, bir komisyonun
tatilde çalışma süresini devam ettirmesinin bu kadar önemli bir
mesele olduğunu, tarafınızdan önemsendiğini tahmin etmiyorum;
yani, komisyon çalışsın ki, Genel Kurul adına görevini
yapsın, bir an önce bitirsin. Allah Allah...
V. –
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
1. – Kamu
Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
gündemdeki yeri ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ve çalışma süresine ilişkin RP Grubu önerisi
BAŞKAN – Refah Partisi Grubunun,
İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup, işleme koyup, oylarınıza
sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 1.8.1996 Perşembe günü
yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince
Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz
ederim.
Salih
Kapusuz
RP
Grup Başkanvekili
Öneri:
1.8.1996 tarihli “Gelen Kağıtlar” da yayımlanan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmının 2 nci sırasına alınması,
Genel Kurulun, 1.8.1996 Perşembe ve 2.8.1996 Cuma günleri saat
24.00’e kadar çalışması,
5 inci sıraya kadar olan tasarıların görüşmelerinin
cuma günü saat 24.00’e kadar tamamlanamaması halinde, 2.8.1996 Cuma günü
saat 24.00’ten sonra da çalışmalara devam olunması ve bitimine
kadar çalışma süresinin uzatılması önerilmiştir.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) –Aleyhte söz istiyorum
Sayın Başkan.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, önerinin aleyhinde
söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Öneri üzerinde müzakere açıyorum.
Önerinin aleyhinde, Sayın Başesgioğlu ve Sayın
Matkap söz istiyorlar.
Lehte söz isteyen var mı efendim? Yok.
İlk söz, aleyhte Sayın Başesgioğlu’nun; buyurun
efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Başesgioğlu, konuşma süreniz 10 dakika
efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Refah Partisi Grubunun önerisi üzerinde söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Bu hafta içerisinde, aşağı yukarı her gün,
İktidar Partisi Grupları, Danışma Kurulunu toplantıya
çağırarak, Danışma Kurulunun yeni karar ittihazı için,
siyasî parti gruplarını davet etmişlerdir.
Aslında, Meclisin çalışma programının hafta
başında yapılacağı ve yapılan bu
çalışma programına ve Meclis gündemine, siyasî parti
gruplarının riayet edeceği yerleşik teamüller
arasındadır; ama, ne gariptir ki, İktidar Partisi Grupları,
bir gün önce almış oldukları kararlardan ve önerilerden
vazgeçerek, her gün yeni bir öneriyle Meclis Genel Kurulunun huzuruna
gelmektedirler. Kendilerini bu konuda daha hassas olmaya, bu konuda daha
dikkatli olmaya çağırıyoruz.
Şimdi, söz konusu öneride, kamu personelinin özlük haklarıyla
ilgili bir yetki devrini Hükümete öngören bir tasarının
görüşülmesi öngörülmektedir. Yine, Anayasa Mahkemesince iptal edilen,
Telekom’la ilgili bir kanun tasarısının da, Yüce Mecliste,
perşembe ve cuma günleri görüşülmesi istenilmektedir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu, her iki kanun
tasarısı da, kapsamı itibariyle çok geniş olan
tasarılardır. Dolayısıyla, Yüce Mecliste bunların
gerektiği şekilde tartışılması, özellikle,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesindeki
sakıncalarının giderilmesi için gerekli zaman
ayrılmamıştır.
Hele, en son, yetki kanun tasarısının, henüz daha 48 saat
geçmeden, hemen Yüce Mecliste görüşülmesi istenmektedir. Yine, dünkü grup
önerisinde de ifade ettiğim gibi, özellikle kamu personelinin özlük
haklarına ilişkin yetki tasarısı, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin by–pass edilmesi demektir. Anayasal sistemimiz, yasama yetkisini,
Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiştir. 6 aylık gibi uzun bir
süreyle, yasa yapma yetkisinin Bakanlar Kuruluna devredilmesi, siyasî
teamüllerimize uygun değildir ve bu iş, anayasal sistemimizi
zorlamaktadır.
6 aylık bir süre içerisinde Hükümetin bu konuya ilişkin kaç
kararname çıkaracağı belirsizdir, kapsamı belirsizdir.
Mecliste temsil edilen bütün partilerimiz, elbette, kamu personelinin ve
bunların emeklilerinin özlük haklarının düzeltilmesini canı
gönülden istemektedir ve bu konuda, muhalefet partilerimiz -başta Anavatan
Partisi olmak üzere- bu konuya ellerinden geldiğince katkı vermeye
hazırdırlar; ama, Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisini devreden
çıkararak, yaz aylarında, kapsamı belli olmayan, kaç defa
kararname çıkaracağı belli olmayan geniş bir yetkiyi
alması, anayasal sistemimize uygun değildir.
Dolayısıyla, eğer, Hükümet, bu konuda muhalefettin katkısını
istiyorsa, böyle bir iki gün uzatmalarla değil, zorlamalarla değil,
geliniz, Meclisin çalışmasını 15 gün süreyle uzatalım,
bu iki büyük kanun tasarısını, bütün siyasî partilerimiz, bütün
gruplarımız, burada enine boyuna tartışsınlar ve bir
daha da, Anayasa Mahkemesinden döner endişesini hep birlikte
taşımayalım.
Şimdi, burada, gümrükten mal kaçırır gibi -tabiri caizse-
bu iki büyük tasarıyı, karmaşık tasarıyı,
alelacele, gece baskını şeklinde çıkaracaksınız;
ama, görülen odur ki, siyasî parti gruplarımız, bu konuda Anayasa
Mahkemesine gitme hazırlığı içerisindedir. Yarın, bu
iki tasarı yasalaşırsa ve Anayasa Mahkemesinden dönerse, hem
sizin amaçladığınız hedefler gerçekleşmeyecek hem de
Yüce Meclisin mesaisine yazık olacaktır. Geliniz, bu
ısrarlarınızdan vazgeçiniz. Bir iki gün uzatmak yerine, makul
görülebilecek belli bir süre içerisinde Meclisin çalışma süresini
uzatalım ve bu süre içerisinde de, bu iki kanun tasarısı, Yüce
Mecliste enine boyuna görüşülsün; hem kamu personeli konusunda hem de
Telekom konusunda, Yüce Meclis, Anayasa Mahkemesinden dönme endişesi
taşımayacak iki tasarıyı çıkarmış olsun.
Hükümetimiz, ilk günlerde, işbaşına geldiği zaman
diyordu ki “biz, Meclisi, Hükümetin üzerinde görüyoruz.”
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – İşlerine geldiği konularda...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Ama, maalesef,
anlaşıldı ki, Hükümetin, Meclisi, üzerinde görme iddiası
sadece külfete ilişkindir. Zam verir, kaynağını bulmak için
Meclise gelir; Çekiç Güç’te, olağanüstü halde çıkmaza girer, bunu
kamufle edebilmek için, Meclisi, genel görüşme yoluyla, gizli oturumlar
yoluyla kendisine bir kamuflaj maskesi olarak görür. Bu konuda, samimiyetinize
inanmıyoruz. Geçirmiş olduğumuz bu emsaller, bu örnekler, sizin,
Türkiye Büyük Millet Meclisini, Hükümetin üzerinde, saygın bir yerde görme
iddialarınızı, söylemlerinizi çürütmüştür. Siz, Türkiye
Büyük Millet Meclisini, sadece işinize geldiği zaman, kendi
gruplarınızı ikna etmek için veyahut da kamuoyuna
değişik söylemler içerisinde bulunmanıza bir gerekçe olarak
görmek istiyorsunuz.
Eğer, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin katkı
vermesini istiyorsanız, siyasî parti gruplarının bu işte
ortak sorumluluk taşımasını istiyorsanız, işte,
en güzel fırsatı budur. Bu kanunlar, sadece iktidar partilerinin
sorumluluğu içerisinde geçirilecek kanunlar değildir; ülkemizin ana
konularını ilgilendiren kanunlardır. Dolayısıyla, bu
konuda muhalefet partilerinin de katkılarını almak
zorundasınız. Daha doğrusu, İktidar, bu konjonktür
içerisinde, muhalefet partileriyle bir uzlaşma içerisine girmek
zorundadır; ama, bugüne kadar sergilediğiniz tavırla, maalesef,
muhalefetle bir uzlaşma arayışından
kaçmaktasınız. Dışarıda, bir hoşgörü içerisinde,
işte “memleketin meseleleri ortak meselelerdir, iktidar muhalefet
ayırımı yapmadan bu işleri yapalım, geçirelim”
diyorsunuz; ama, iş ciddiye bindiği zaman, iş sorumluluk
paylaşımına geldiği zaman, maalesef, bu konuları
muhalefetten kaçırıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu ülke hepimizin. Kamu
çalışanlarının sorunlarını hepimiz yakından
biliyoruz. Emeklilerin, dul ve yetimlerin sorunlarını, onların
feryatlarını yakından duyuyor ve biliyoruz. Bu
insanlarımızın derdine çare aramak hepimizin görevidir. O halde,
geliniz, bir iki günlük uzatma yerine -kısa sürelerle değil- on gün
gibi, onbeş gün gibi makul sürelerle Meclisin çalışma süresini
uzatalım.
Sadece bunlar değil, mesela, sosyal güvenlik sistemi, bugün,
Türkiye’de çökmek üzeredir. Bu konunun, acilen tedaviye ihtiyacı
vardır. Bağ-Kur sorunları büyük boyutlara
ulaşmıştır. Toplumumuzun çok büyük sıkıntıları
vardır. Bu sıkıntıları giderecek birtakım yasal
düzenlemeler Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde bulunmaktadır.
Geliniz, bunları, elbirliğiyle tespit edelim, hangi yasalara öncelik
vereceğimizi kararlaştıralım ve bu süre içerisinde bu yasa
tasarılarını kanunlaştırarak, Yüce Meclisimizi o
şekilde tatile sokalım ve 20 nci Dönem Parlamentosunun da, bu
şekilde, güzel bir çalışma, verimli bir çalışma
yaparak tatile girme hakkı olduğunu, bütün kamuoyuna ifade edelim,
bütün kamuoyuna gösterelim diyorum.
Bu duygularla, çalışmalarımızın
hayırlı olmasını temenni ediyor, Yüce Genel Kurula
saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim, Sayın Başesgioğlu.
Sayın Nihat Matkap, aleyhte; buyurun efendim.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ali Oğuz, lehinde
konuşacak Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, lehte söz isteyen var mı diye sordum ve yok
diyerek sözü kestim. İçtüzüğe göre önceden söz istemek gerekiyor
efendim.
Buyurun, süreniz 10 dakika efendim.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Refah Partisi Grubunun, Meclis İçtüzüğünün 19 uncu
maddesi hükümleri gereğince vermiş bulunduğu grup önerisi
hakkındaki görüşlerimi arz etmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlarken, Sayın Başkanı ve
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Meclis Genel Kurulunun dün saat
14.00’te başlayıp bugün sabaha kadar devam eden birleşiminde
yaşanan gerginliklerden, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak büyük
rahatsızlık duyduğumuzu belirtmek isterim. Bu gerginliklerin
temelinde iki neden yatmaktadır; nedenin biri, dünkü birleşimde,
zaman zaman yaşanan İçtüzük ihlalleri; bir diğer neden ise,
Hükümetin, Parlamentoya göstermesi gereken saygıyı esirgemiş
olmasıdır.
Değerli arkadaşlarım, dün, bütçe kanunuyla ilgili
görüşme yaparken, 1 inci maddeyle ilgili verilmiş bulunan önergelerin
en aykırısı olan, 1 inci maddenin Anayasaya aykırı
olmasıyla ilgili değişiklik önergesinde, Sayın Başkan,
Komisyon Başkanına, bu Anayasaya aykırılık önergesine
katılıp katılmadığını sordu, Komisyon Başkanı
katıldığını söyledi; yani, Komisyon Başkanı
da, 1 inci maddenin Anayasaya aykırı olduğunu kabul etti;
ardından, Sayın Başkan “Nasıl olur?.. Nasıl kabul
edersin?..” diye görüşmelere müdahale etti.
Şimdi, bakınız, İçtüzüğün 64 üncü maddesinin
birinci fıkrasını hatırlatmakta yarar görüyorum: “Genel
Kurula başkanlık eden Başkan veya Başkanvekili, asıl
konu görüşülürken ve oylanırken hiçbir surette görüşünü
açıklayamaz.” Bu konuyu, takdirlerinize sunuyorum. Tabiî ki, bu ihlaller
olunca, ister istemez, gergin anlar yaşanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce, Hükümetin, Parlamentoya
göstermesi gereken saygıyı esirgediğini söyledim; bugün, bir
yenisi ekleniyor. Bakınız, dün, Doğru Yol Partisi Grubunca
verilmiş bulunan grup önerisinde, 1 Ağustosta bitmesi gereken Meclis
Genel Kurulu çalışmalarının 2 gün daha uzatılması
benimsendi; ayrıca, çalışma saatleri de belirlendi. Bugün ve
yarın, dün alınan karar gereğince, Meclis Genel Kurulu saat
14.00’te toplanıp çalışmalarını 21.00’de bitirecekti.
Arkadaşlarımızın çoğu Meclisin 1 Ağustosta
çalışmalarına ara vereceğini öngörerek kendi bölgelerinde
veyahut da diğer etkinliklerle ilgili programlarını
yaptılar, hazırlıklarını yaptılar. Bütün bunlara
rağmen, arkadaşlarımızı bu programlarından
vazgeçirdik ve bugün, saat 14.00 ile 21.00, yarın da saat 14.00 ile 21.00
arasında çalışmalarını istedik.
Meclis Genel Kurulu çalışmaları, en ciddî olması
gereken çalışmalardır. Eğer, biz, bu
çalışmaları laçka hale getirirsek, diğer kurullardan
nasıl bir çalışma bekleyebiliriz.
Değerli arkadaşlarım, daha dün bu karar alındı
-Türkiye’nin en ciddî çalışması gereken bir kurumunda bakın
ne laçkalıklar oluyor- bugün, Refah Partisi başka bir öneri sundu.
Bugün sunulan öneride, bugünkü çalışmaların saat 24.00’e kadar
uzatılması, yarınki çalışmaların ise,
kanunlaşması öngörülen tasarıların bitimine kadar devam
etmesi öngörülüyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, gerek Hükümet
müzakerelerinde konuşulan, gerekse, zaman zaman, kamuoyuna yapılan
açıklamalarda Hükümetin üstüne basa basa belirttiği Parlamentoya
saygının ifadesi, bu çalışma yöntemi mi, onu çok merak
ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, çok yaşamsal konular olur,
Meclis Genel Kurulu olağanüstü de toplantıya çağrılabilir;
ama, dikkat edin, Hükümetin Meclis Genel Kurulunu toplantıya
çağırma nedenlerine bir bakın, kaynak yaratmak amacıyla,
kamuoyunda, sık sık “PTT’nın T’sini satmak” diye takdim edilen
Türk Telekom A.Ş. ile ilgili Kanunda bir değişiklik
yapılmak isteniyor. Hükümetin bir diğer isteği olan ve bugün
öncelikle görüşülmesini istediği kamu personelinin özlük
haklarının düzenlenmesiyle ilgili yetki isteği bizde önemli
kuşkular yaratmaktadır. Özellikle, kamuya alınacak personelin
istihdam şeklini yeniden belirleme amacı var. Acaba, nasıl bir
istihdam öngörüyor? Böyle yaşamsal bir konuda, Meclis devre
dışı bırakılamaz. Kamu
çalışanlarının tayin, terfi ve atamalarına kendi
anlayışını yerleştirme telaşında mı?
Bakınız, bu Hükümet, özellikle, yargıyla ilgili,
yıllardır süren bunca sorun varken ve geçen dönem, paketler halinde
komisyonlarda görüşülüp Meclis Genel Kurulunda da gündemde yerini alan bu
kadar önemli faaliyetler varken; yargıyla ilgili sorunların
giderilmesi için yola başlamalıyken, ne yazık ki, bir anda 1 300
hâkim ve savcının yerinin değiştirilmesi, atanması ve
nakliyle işe başladı...
YÜKSEL YALOVA (Aydın) – 1 600.
NİHAT MATKAP (Devamla) – Bu nedenle değerli
arkadaşlarım, biz, bu Hükümete güven duymuyoruz.
Bakınız, bu yetki kanunu tasarısıyla ilgili
birtakım sakıncalar var. Meclis Genel Kurulu
çalışmalarının son günlerinde, tüm grupların ittifak
ettiği yasa teklif ve tasarıları görüşülebilir; ama, tüm
muhalefetin kaygı duyduğu, mutabakat vermediği
tasarıları son güne getirmek, sanıyorum, çok sakıncalı
olur; bu, Meclis Genel Kuruluna da, çalışmalarına da hiçbir
katkı getirmez.
Bugün, öncelikle görüşülmesi istenen yetki kanunu
tasarısıyla ilgili, bakınız, ne endişeler var.
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarme yetkisi verilmesini
öngören bu tasarının Anayasanın 128 inci maddesine
aykırı olduğu iddia ediliyor. Kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan memurlar ve diğer personelle
bunların emeklilerine verilen yüzde 50 civarındaki zammın bir
nebze olsa rahatlama getirdiği, ancak, yetersiz olduğu; ama, bu
tasarının bu amaca yönelik olmadığı, bu
tasarıyla, biraz önce de söylediğim gibi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi yetkilerinin Hükümete devredildiği... Kaldı ki, bu Hükümetin
anlayışıyla hiçbir zaman bağdaşmayan bu talebin,
nasıl sindirildiğini de merak ediyoruz.
Tasarı kapsamının çok geniş tutulduğu,
yapılması düşünülen iyileştirmelerin
kaynağının bulunmadığı,
karşılıksız olarak yapılan ödemelerin hiç kimseye yarar
getirmediği, ayrıca bundan önce kamu
çalışanlarının özlük haklarında, malî ve sosyal
haklarıyla ilgili yapılan düzenlemelerde konuyu kanun hükmünde
kararnamelerle çözmeye gitmenin, sorunu daha da karmaşık bir hale
getirdiği iddiaları varken, Meclisin çalışmasının
son günlerinde böyle tasarıları getirmek, gerçekten çok
düşündürücü, çok anlamsız.
Değerli arkadaşlarım, grupların zihninde bu kadar
sakıncalar uyandıran böyle bir düzenlemenin, Hükümetçe Meclise
dayatılması, Hükümetin Parlamentoya ne kadar saygı
duyduğunu da çok anlamlı bir şekilde tarif etmektedir.
Sanırım, bunu anlatmak için daha da zaman harcamanın herhangi
bir gereği yok. Dilerim ve umarım ki, Türkiye, en kısa zamanda
bu çelişkiler Hükümetinden kurtulur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Matkap.
Sayın milletvekilleri, aslında dünkü yasa müzakereleri
sırasında, bir Anayasaya aykırılık önergesiyle ilgili
olarak benim yaptığım müdahalenin aykırı olduğunu
Sayın Nihat Matkap belirtti, tekrar dile getirdi. Yanlış
anlaşılmasın diye bir açıklama yapmak istiyorum.
İçtüzüğümüzde, Anayasaya aykırılık konusunun
komisyonda ele alınış biçimiyle Genel Kurulda ele
alınış biçimi için ayrı ayrı iki tane hüküm
getirilmiştir. Bakın, 38 inci maddede “komisyonlar, kendilerine
havale edilen tasarı ve tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve
ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle
yükümlüdür” deniliyor; yani, ihtiyarına bırakılmamış.
Bir komisyon, bir tasarı veya teklifin Anayasaya aykırı
olduğunu gördüğü takdirde, gerekçesini belirterek, maddelerin
müzakeresine geçmeden reddeder.
Dünkü meselede, Komisyon, bu tasarıyı Anayasaya
aykırı olarak görmemiş...
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Olur mu?!.. Muhalefet şerhi
var...
BAŞKAN – Bir dakika, rica ediyorum... Arkadaşım bir
şey söyledi...
Maddelerine geçmiş, raporunu düzenlemiş, Genel Kurula
getirmiş.
Bir de, 84 üncü madde var; 84 üncü maddede, gelen tasarı veya
teklifin Anayasaya aykırı olup olmadığı konusundaki
yetki Genel Kurula verilmiş.
Bence, Genel Kurulda, müzakere sırasında, Başkanın,
komisyon başkanına “bu önergeye katılıyor musunuz,
katılmıyor musunuz” diye sorması bile hatalı. Ben, ilk
uygulamada bunu yaptım; fakat, Başkanlık Divanı
toplantısında denildi ki “usul böyledir; bunu soralım.”
Komisyon Başkanı bize raporu getirmiş, Anayasaya
aykırı olmadığını görmüş; fakat, sonra,
Komisyon Başkanı kendisi de izah etti “yanlış anladım”
dedi; yani, Anayasaya aykırılık önergesini yanlış
anladığını söyledi.
Yani, burada, Başkanlığın müzakereye
katılması söz konusu değil. Elbette ki, Başkan,
müzakerelerin, Anayasaya ve İçtüzüğe göre yapılmasını
sağlıyor.
Konuyu takdirlerinize arz ediyorum; düşüncelerinize de saygı
duyuyorum.
Lehte, Sayın Ali Oğuz; buyurun efendim.
YÜKSEL YALOVA (Aydın) – “Söz kesildi” demiştiniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın Oğuz, süreniz 10 dakika efendim.
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Muhterem Başkanım,
değerli arkadaşlarım; Grubumuzdan gelen bir öneri üzerinde,
Sayın Başkanımız müzakere açtı.
Değerli kardeşim Nihat Bey’i dikkatle dinledim; dünkü
müzakerelerden de bilbahis, burada, yeniden, iktidarı ele aldı,
tahlil etti, tenkit etti. Haklarıdır, saygı duyuyoruz; bizi
övmelerini beklemek aklımızın köşesinden bile geçmez. (RP
sıralarından alkışlar) En şiddetli tenkitlerine
açığız. Yalnız, dün, gördük ki, hubbu Ali mi, buğzu
Yezit mi; onu ayırmak mümkün olmadı.
İSMET ATALAY (Ardahan) – Anlamadık...
ALİ OĞUZ (Devamla) – O kadar şiddetli gelindi ki,
mercimekten nohuda kadar, her şey bu kürsüye geldi hiç münasebeti
olmadığı halde. Bir taraftan da, Hükümetin mevcut icraatı,
kanunla ilgisi olmadığı halde, en acımasız bir
şekilde masaya yatırıldı; burnumuzdan,
ağzımızdan getirilmeye kadar, silahların
konuşmasına kadar -ki, Mümtaz Hocaya hiç yakışmayan bir
üslup içerisinde- burada laflar edildi. (RP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bizim, burada kavga edecek halimiz
yok; hele hele, böyle bir şeyi hiç göze almayın. Biz, 38
kişiyken de böyle şeyden korkmuyorduk, bugün, 180 kişiyle hiç
korkmayız evvel Allah böyle kurusıkılarınızdan. Böyle
kurusıkılarınızdan hiç korkmayız evvel Allah. (RP sıralarından
alkışlar) Onun için, böyle bir şeyi dile getirmeyin.
BAŞKAN – Sayın Oğuz, konuya gelir misiniz efendim...
Konuya gelir misiniz...
ALİ OĞUZ (Devamla) – Şimdi, konuya gelelim: Dün, bir
Danışma Kurulu önerisi geldi, burada müzakere ettik. Ne deniliyordu
onda; bugün çalışacağız, bu kanun bitinceye kadar
çalışacağız. Sonra, perşembe ve cuma günü de
çalışacağız. Bugün, yeniden, çalışalım
dedik. Dün gece -sağ olun- sabaha kadar çalıştık, çok
hayırlı bir netice alındı; çok ağır tenkitlere
rağmen bir netice alındı; hayırlı olsun
diyeceğiz.
Bugün de diyoruz ki, 2 tane kanun tasarısı görüşelim.
Artık, işin sonuna gelinmiş. Anayasa, tadil edilmeden evvel,
haziranda bize tatil hakkı veriyordu; haziran, temmuz, ağustos;
eylülde, davetsiz toplanıyordu Meclis. Bir tadil gördü Anayasa tadiliyle;
şimdi, temmuz, ağustos, eylül; ekimde, davetsiz toplanıyoruz.
Günlerdir söyleniyor tatile gireceğiz diye. İki tane kanun
tasarısı görüşülecek; daha önceki Danışma Kurulu
önerisinde de var, bugün de var. Bu iki tasarıyı görüşelim
diyoruz. Yani, bir bardak suda fırtına koparmanın ne âlemi var;
bu kadar lüzumsuz sözün ne âlemi var Nihat Bey kardeşim?!. Burada, geldin,
neredeyse, Hükümetin bütün icraatını ortaya çıkardın ve
bütün bir korkunuz var, onu söyleyeyim de ferahlayayım: Siz, bizim
başarılı olmamızdan korkuyorsunuz, ödünüz patlıyor.
(RP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) ama, ne
yaparsanız yapın, Allah nurunu tamamlayacaktır. İyi niyetli
bir Hükümet gelmiştir; çalışıyor ve başarılı
olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Oğuz.
Sayın milletvekilleri, öneri üzerindeki müzakereler
tamamlanmıştır.
Öneriyi yeniden okutup; oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 1.08.1996 Perşembe günü yapılan
toplantısında, siyasî parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Salih
Kapusuz
Refah
Partisi Grup Başkanvekili
Öneri:
1.08.1996 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan, 87 sıra
sayılı, Kamu Personeliyle Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmının ikinci sırasına alınması; Genel
Kurulun 1.08.1996 Perşembe ve 2.08.1996 Cuma günleri saat 24.00’e kadar
çalışması; beşinci sıraya kadar olan
tasarıların görüşmelerinin Cuma günü saat 24.00’e kadar
tamamlanamaması halinde 2.08.1996 Cuma günü saat 24.00’ten sonra da
çalışmalara devam olunması ve bitimine kadar çalışma
süresinin uzatılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorumu: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edimiştir.
Zaten, aslında, önerinin bir fuzuli tarafı da var; yetki
kanunları Anayasa ve İçtüzüğe göre, öncelikle ve ivedilikle
görüşalme durumuna sahiptirler; sadece, bunun gündeme alınma
meselesidir.
YÜKSEL YALOVA (Aydın) – Hep fuzuli işlerle
uğraşıyorlar zaten Sayın Başkan.
BAŞKAN – Şimdi, Gündemin “Oylaması Yapılacak
İşler” kısmına geçiyoruz.
VI. –
OYLAMASI YAPILACAK İŞLER
1. – Bütçe Kanunlarında Yer Alan
Bazı Hükümlerin İlgili Kanunlarında Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı (1/491) (S. Sayısı : 86) (1)
BAŞKAN – Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin
İlgili Kanunlarında Düzenlemesi Hakkındaki Kanun
Tasarısının açık oylamasına başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, bu kanun tasarısı biliyorsunuz,
bugün sabahleyin saat 5.30 civarında Yüce Genel Kurulda müzakeresi
tamamlanmıştı; yapılan açık oylamada yeterli sayı
bulunmadığı için, tasarının oylaması bugüne
kalmıştı.
Bugün sabah aldığımız karara göre, açık oylama
kupalar sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle
yapılacaktır.
Şimdi, kupaları sıralar arasında
dolaştırmak suretiyle açık oylamaya başlıyoruz.
Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın
milletvekili, adını, soyadını, oyunun rengini beyaz bir
kâğıda yazarak, imzalayıp kupaya atabilir efendim.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Efendim, oylama işlemi devam ederken, gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler”
kısmına geçiyoruz.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Efendim, oylama bitsin ondan sonra...
BAŞKAN – Peki, efendim.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımına başlandı)
VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1. – 926
Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmının 1 inci sırasında yer alan
926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?.. Yok.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, bir
dakika... Yasa tartışacağız; bir yasanın
tartışılmasına başlayabilmek için, ondan önceki
yasanın oylanmasının bitmiş olması gerekir.
BAŞKAN – Efendim, bununla ilgisi yok. Gündemin
“Oylaması Yapılacak İşler” kısmı bitti. Gündemin
“Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler” kısmına geçtik Sayın Soysal.
YÜKSEL YALOVA (Aydın) – İşin hitam bulması
lazım...
BAŞKAN – Oylama kısmı, gündemin
başka bir maddesi.
VEYSEL ATASOY (Zonguldak) – Karar yetersayısı
yoksa?..
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum. Yani, illa itiraz
etmek istiyorsanız, ben, tabiî bir şey diyemem; saygı duyuyorum
düşüncelerinize; ama, yaptığımda bir hata yok.
Sayın Soysal, kaldı ki, aynı gündem
maddeleri için de, geçen sene, Anayasa müzakereleri sırasında,
maddenin oylanması devam ederken, müteakip maddeyi de...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim, bununla ilgisi yok...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Efendim, var; çünkü, geçen
sene Anayasa konusunda yapılan uygulamada madde söz konusuydu...
BAŞKAN – Sayın Hocam, ben düşüncemi
söyledim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Madde söz konusuydu
efendim; burada yasa söz konusu...
BAŞKAN – Efendim, burada madde yok. Gündemin bir
bölümünü geçtik; şimdi, ikinci bölümüne geldik. Oylaması
yapıldı, sayılacak şimdi ve buradan sonucu anons
edeceğiz. Onun başka bir işlemi yok.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Şimdi, madde söz konusu değil,
yasa söz konusu...
BAŞKAN – Bu kanun hükmünde kararnameyle ilgili Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2. – Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî,
Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S.
Sayısı : 87)
BAŞKAN – Şimdi, alınan karar gereğince, Kamu
Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlenmeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine geçeceğiz.
Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3. – Telgraf
ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/469) (S. Sayısı : 85) (1)
BAŞKAN – 2 nci sırada yer alan, Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları
raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
Komisyon?.. (ANAP ve CHP sıralarında “Yok... Yok...” sesleri)
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN
TEKİNEL (Kastamonu) – Komisyon burada Sayın Başkan.
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Aynı Komisyon...
BAŞKAN – Komisyon burada efendim...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Niye diğer Komisyon yok?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ NURHAN
TEKİNEL (Kastamonu) – Var efendim Komisyon...
BAŞKAN – Efendim, arkadaşımız Başkanvekili...
Rica ediyorum Sayın Soysal, her şeye itiraz etmeyin canım...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Uygulamanıza itiraz ediyorum; lütfen,
söz verin de konuşayım.
BAŞKAN – Hangisine itiraz ediyorsunuz?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Yetki Kanunu Tasarısının,
Anayasaya göre öncelikle görüşülmesi gerekir.
BAŞKAN – Evet... Öncelikle... İvedilikle... Ama, neyle
müzakeresini yapacağız?.. Komisyon olacak...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Evet... Pekâlâ...
BAŞKAN – Ee, yok Komisyon... Ne yapayım Sayın Hocam?..
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Pekâlâ biliyorsunuz
ki, Komisyon burada; çağırmıyorsunuz.
BAŞKAN – Efendim... Sayın milletvekilleri,
çağırmadım mı?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Yarım ağızla
çağırdınız.
BAŞKAN – “Komisyon burada mı” dedim, “Yok” dediler.
Sayın Hocam rica ediyorum... Bakın, size büyük saygı
duyuyorum; ama, yani, beni de bu kadar zor duruma düşürmeyin.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Başkanlığa bizim de
saygımız var; ama...
BAŞKAN – Evet... Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Raporun okunup okunmaması hususunu oylarınıza sunuyorum..
Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Raporun okunması kabul edilmemiştir.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Efendim, aynı komisyon değil mi
bu?..
BAŞKAN –
Sayın Hocam,bunu ilk defa uygulamıyoruz ki, rica ediyorum sizden...
MÜMTAZ SOYSAL
(Zonguldak) – Plan ve Bütçe Komisyonu...
BAŞKAN – Efendim,
Komisyon o zaman yoktu, bu tasarıda geldi. Aynı şeyi bundan
önceki hükümetler yapmıyor muydu?... (DSP ve CHP sıralarından
gürültüler)
MÜMTAZ SOYSAL
(Zonguldak) – Bu kadar olmaz efendim!..
BAŞKAN –
İşte oluyor Sayın Hocam... Oluyor, maalesef oluyor...
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen var mı? Yok.
Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından gürültüler)
NİHAT MATKAP
(Hatay) – Ne oluyor? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?!.
BAŞKAN –
Sayın arkadaşlar, döne döne, “söz isteyen var mı” demedim mi?
(CHP ve DSP sıralarından
gürültüler)
NİHAT MATKAP
(Hatay) – Hayır, demediniz...
BAŞKAN – Efendim,
sadece Sayın Halit Dumankaya söz istemiş.
NİHAT MATKAP
(Hatay) – Ayıp be!.. Ayıp be!..
BAŞKAN –
Arkadaşlar, eğer söz istiyorsanız, grup sözcünüz....(ANAP, DSP
ve CHP sıralarından gürültüler)
Allah... Allah.. Yahu!
Ben diyorum ki, söz istiyorsanız bildirin sözcülerinizi. (Gürültüler)
NİHAT MATKAP
(Hatay) – Hemen oylamaya geçiyorsunuz, olur mu böyle Sayın Başkan?..
MÜMTAZ SOYSAL
(Zonguldak) – Sayın Başkan, usul hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim,
arkadaşlardan rica ediyorum... “Söz isteyen var mı” diye
sormadım mı? (DSP ve CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Soysal,
grup olarak söz istiyor musunuz?.. Sayın Matkap, söz istiyor musunuz?..
NİHAT MATKAP
(Hatay) – Tabiî ki, istiyoruz...
MÜMTAZ SOYSAL
(Zonguldak) – Usul hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
Grup sözcünüzü bildirin...
SAFFET ARIKAN BEDÜK
(Ankara) – Sayın Başkan, oylamaya geçmiştiniz...
BAŞKAN – Sayın
Soysal, zatı âliniz, tasarının tümü üzerinde mi
konuşacaksınız, yoksa usul hakkında mı?
MÜMTAZ SOYSAL
(Zonguldak) – Usul hakkında konuşacağım.
BAŞKAN – Ama,
ben, usul hakkında söz vermedim efendim.
MÜMTAZ SOYSAL
(Zonguldak) – “Buyurun” dediniz de, onun
için...
BAŞKAN –
Hayır. Ben, tasarının tümü üzerinde
konuşacaksınız diye söz verdim. (RP ve DYP
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar,
lütfen... Rica ediyorum...
Sayın Hocam,
bakın, sizden rica ediyorum. Şimdi, komisyonun orada bulunup
bulunmaması meselesi benim yetkim dahilinde değil.
Bundan önce de, pekâlâ zatı âliniz de biliyorsunuz, iktidar
grupları görüşülmesini istemedikleri kanunlarda komisyonu ve hükümeti
bulundurmuyorlardı; görüşülmesini istedikleri kanunlarda komisyon ve
hükümeti bulunduruyorlardı. Şimdi bu benim yetkimde değil. Ben,
1 inci sıradaki Yetki Kanun Tasarısı için “Hükümet ve Komisyon
var mı” diye sordum, Genel Kuruldan “yok” dediler.
Rica ediyorum... Bana yardımcı olmanızı rica
ediyorum...
İkincisi: “Bu kanun tasarısının tümü üzerinde söz
isteyen var mı” dedim defalarca, söz istemi gelmedi.
Siz söz istiyorsanız, size tümü üzerinde söz veriyorum.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, ben size
yardımcı olmaya çalışıyorum.
BAŞKAN – Hayır, usul meselesinde değil Sayın Hocam;
rica ediyorum; tasarının tümü üzerinde size söz veriyorum.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Tasarının tümü üzerinde benim
konuşabilmem için, bu konuda hazırladığım
dosyamın yanımda bulunması gerekir; çünkü, gündeme göre
şimdi konuşulacak olan, o değildir, şimdi konuşulacak
olan Yetki Yasa Tasarısıdır. Komisyon yerinden kalkıp,
oraya giderken, siz “Komisyon yok” dediniz, öbür yasa tasarısına
geçtiniz; ama, öbür yasa tasarısına nasıl geçtiniz; aynı
Komisyon yerine oturdu ondan sonra yasa tasarısının görüşülmesine
geçtiniz.
Diyelim ki, bu usulsüzlüğünüze şeklen göz yumduk; ama, ondan
sonra öbür yasa tasarısına başlayabilmemiz için, sizin, bize,
bir ara vermeniz gerekir; en azından yukarıya çıkayım da, o
dosyamı getireyim ben. Bütün milletvekilleri de...
BAŞKAN – Sayın Hocam,
bakın, müzakeresine başladığımız Telgraf ve
Telefon Kanunu Tasarısı daha önceki gündemde var; Yetki Kanunu
Tasarısını bugün
aldık gündeme.
Sizden rica ediyorum, beni bu kadar zor duruma düşürürseniz...
Gerçekten çok üzülüyorum. Ben size karşı olmak da istemiyorum; ama,
zaten bu kanun tasarısı gündemdeydi. Siz buyurun; başka
arkadaşlar konuşacaklar, siz de dosyanızı getirin efendim.
Sayın Soysal, sizden rica ediyorum.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – O zaman, ben, tümü üzerinde söz
almış saymıyorum kendimi.
BAŞKAN – Peki efendim, buyurun.
Efendim, tümü üzerinde söz isteyen arkadaşımız var
mı?
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Hacaloğlu konuşacaklar.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Hacaloğlu. (CHP sıraları
önünde toplanmalar)
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ben sizin gibi terbiyesizlik
etmem.
(CHP sıralarından “Terbiyeli konuş... Terbiyeli
konuş biraz” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen, oturur musunuz, rica ediyorum...
Sayın İdare Amirleri, rica ediyorum...
Sayın milletvekilleri...
Sayın Karamollaoğlu, Grup Başkanvekilisiniz, lütfen...
Sayın milletvekilleri, hepinizden rica ediyorum... Burada, şu
tasarının müzakeresini kendi usulümüz dahilinde yapalım.
Buyurun Sayın Hacaloğlu, süreniz 20 dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın
Başkan, öncelikle sizden bir istirhamım var. Biraz evvel önümden
geçerek, yerine oturmak üzere yürüyen Sayın Temel Karamollaoğlu’nun,
kullanmış olduğu “terbiyesiz herifler” sözcüğünü kime
yönelik kullandığını ve bu sözünü geri almasına aracılık
yapmanızı rica ediyorum. (RP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Bir dakika... Bir dakika efendim, rica ediyorum...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, izin
verir misiniz...
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu...(RP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar, rica ediyorum...Bir dakika...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, müsaade
eder misiniz.
BAŞKAN – Efendim, siz oturur musunuz...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Hacaloğlu’na ben
böyle bir kelime kullanmadım.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Hacaloğlu, kullanmamışlar... Rica ediyorum...
Siz konuşmanıza devam edin efendim.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Efendim, evet, ben, Sayın
Karamollaoğlu’nun bu sözünü kabulleniyorum; çünkü, artık,
Refah’ın (U) dönüşlerine alıştık. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar, RP
sıralarından “Biraz edepli konuş” sesleri)
Efendim, gayet edepli konuşuyorum. Ne duyduğumu, ne
konuştuğumu gayet iyi biliyorum.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen... Bu Meclisi siz
çalıştıracaksınız İktidar Partisi
sabırlı olur. Rica ediyorum efendim...Rica ediyorum...
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; ülkemizin çok yönlü sıkıntılar
yaşamakta olduğu bir dönemde, İktidar olan Refah, DYP
Koalisyonunun yönlendirisi altında, Meclisimizin çok keyfli bir
çalışma içinde olduğunu söyleyebilmek olası değil.
Buna rağmen, muhalefet olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ülkemizin
sorunlarının çözümüne yönelik katkılarımızı
özenle, kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz ve umuyoruz ki,
bu çalışmaların son gününde, Yüce Meclisimiz, bugüne değin,
geçmişte sürdürdüğü anlayış içinde, sorunların
üstesinden, uygun üslupla gelmesini başaracaktır. Bu konuda, tüm
partilerin, tüm milletvekillerinin gerekli katkı içinde
olacağına, ben de yürekten inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemiz, son onbeş
yılın sağ iktisat politikalarıyla, ekonomisini yönlendiren
sağ siyasetle gelmiş olduğu tıkanma noktasında,
Hükümet, çare arar noktadadır. Çareyi, çözümü, toplumun birikimlerini
satarak, konutu, lojmanı, arsayı; yani, toplumun, ülkemiz
insanlarının sosyal devlet anlayışının gereği
olan birikimlerini satarak; yani, bir anlamda, sağ cebinden sol cebine;
toplumun bir elinden diğer eline kaynak aktararak, sözde, ülkenin kaynak
sorununu, kaynak arama açmazını çözmeye çalışmaktadır.
Ekonomide, böyle bir çözüm, böyle bir yaklaşım -ekonomiye ister
sağdan bakın, ister soldan bakın- yoktur. Bu, özünde, temelinde,
Refahın öncülük yaptığı bu Koalisyon Hükümetinin, ülkenin
yüklü gündemi karşısındaki çözümsüzlüğünün,
yılgınlığının ve çaresizliğinin bir
görüntüsüdür.
Zannediyorum ki, Meclisimizin özveriyle dün sabah saat 02.00’ye kadar,
bu sabah 05.00’e kadar sürdürdüğü
çalışmalara -ki, ikisinde de ben buradaydım- milletvekillerinin
bu konuda ortaya koyduğu özveriyi, sayın İktidar Partisi
mensuplarının, ortaya konulmakta olan bu anlayışı
gereğince değerlendiremeyip, konuyu, yangından mal
kaçırırcasına, bundan evvel denendiği gibi, bugün de
şu anda, Anayasa Mahkemesinin kapısından iki defa dönmüş
olan bir yasayı buradan çıkarmak ve düşüncesinde, satmak,
rantiye ve faiz olgusu dışında, yapıcı, müspet hiçbir
görüşü olmadığı anlaşılan bu Hükümetin, sözde
önünü açmak... Bu, çıkış yolu değil... Ne burada
sergilediğiniz tavır bir çıkış yoludur ne de ortaya
koyduğunuz, sunduğunuz tasarılar...
Değerli arkadaşlarım, Türkiye, bu noktaya; yani,
yatırımsızlık, üretimsizlik, verimsizlik ortamına;
istikrarsızlık ortamına; işsizlik, eşitsizlik ve gelir
dağılımındaki bozukluk ortamına sizlerin sayesinde
geldi. (RP sıralarından gürültüler)
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – CHP diye bir şey yok!..
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Türkiye, bu noktaya, onbeş
yıldır uygulanmakta olan, IMF’ye endeksli ve biraz evvel
belirttiğim gibi, hangi parti iktidarda olursa olsun, sağ
ekonomistlerin, siyasetçilerin yönlendirmesi altında sürdürülen
politikalarla geldi. Bugüne değin, “faiz haramdır...
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Yine haram... Yine
haram...
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – ...ve rant ekonomisi
çıkış yolu değildir” diyen Refah Partisinin de, artık,
bu anlayışa geldiği, yıllardır halka sunduğu
politikaların bir yutturmaca olduğu; gerçeği yansıtan,
gerçek kimliğini yansıtan politikalar olmadığı,
şu kısa dönemli, birkaç haftalık Koalisyon Hükümeti
ortaklığı döneminde, ekonomide, sosyal politikalarda gerçek
kimliğinin, sağ siyasetten, merkez sağdan, radikal sağdan
hiç farklı olmadığı ortaya çıkmıştır.
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – İki yıl tahammül et, iki
yıl...
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyin, rica ediyorum.
Hayır, tahammül etmiyorsanız, kulislerde oturun; biraz
istirahat edin.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Yardımcı olmaya
çalışıyorum...
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
bugün, Türkiye, her yönüyle sıkıntılar içinde. İç
barış kanarken, diğer yandan, Türkiye, birkısım
insanlarımız için cennet. Türkiye, bir kent rantları cenneti;
Türkiye, kamu kesimi sırtından bir vurgun cenneti; Türkiye, bir
karapara aklama cenneti... Sıcak paraya teslim olmuş olan ekonomi,
birkaç yıldır, sıcak para süreci içinde, karapara aklamayı
bir yöntem haline getiren siyaset uygulamaları, rantiyerlere, mafyaya ve
vurgunculara yenik düşen bir Türkiye’yi karşımıza
getirmektedir.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sayenizde...
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Refah Partisinin, Doğru Yol
Partisiyle beraber kurmuş olduğu Hükümetin, bugün, şu anda
önümüze getirmiş olduğu tasarı, biraz evvel belirttiğim
gibi, Anayasanın kapısından iki kere dönmüş; buna
rağmen, Anayasanın öngördüğü değişiklik gereksinimini,
Anayasanın duyarlılık gösterdiği konularda ortaya
koyduğu değişiklik gereksinimini yerine getirmeden önümüze
sunulan bu tasarı, yürürlükte olan kanunun boşluklarını
gidermek amacı ile dahi olsa, bu haliyle -biraz sonra
açıklayacağım gibi- Anayasaya aykırıdır ve bu
haliyle, toplumun malını satarak -kamu açıklarını-
yani vurgunculara, yani mafyaya peşkeş çekilen, sıcak para ile,
Türkiye’yi, bir karapara aklama cennetine dönüştüren politikalara geçit
veren, kapı açan bir tasarı. Bunun arkasında da Refah Partisi
var. Beni buradan izleyen yurttaşlarımız, Refah Partisinin bu
anlayışını ibretle izlemekteler.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – İnsaf!... Daha
yirmi gün oldu...
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
yirmi yıldır, ülkenin ekonomisinde, toplumsal
yaşamımızda istikrarsızlığa ve ülkenin,
insanlarımızın, yoksullaşmasına, eşitsizliklerin
artmasına temel oluşturan yüksek enflasyonun ardında yatan
birçok neden var. Neden olarak, laf arasında, Hükümetimiz ve bundan
evvelki hükümetlerin sağ kanadı, sık sık kamu
açıklarını gündeme getirdi.
Tabiatıyla, kamu açıkları, ülke ekonomisinde,
istikrarsızlığın, enflasyonun temel nedenlerinden biridir;
ama, kamu açıkları bir sonuçtur. Bir ülkeyi kamu açıkları
noktasına götüren nedenleri iyi açıklamak gerekir. Türkiye’de,
yıllardır yürürlükte olan, piyasalardaki oligopol yapı; yani,
tekelci pazar yapısı, gelir dağılımındaki
eşitsizlik, teknolojik yapıdaki verimsizlik, yetersizlik ve izlenen
politikalarla oluşturulan enflasyon lobisi, enflasyonu pompalayan
politikaların, bilinçli bir şekilde, bir siyasî tercih olarak,
yıllardır uygulamaya konulmasının nedenini
oluşturmuştur.
Tabiatıyla, terör sürecinde yaşanmakta olan iç
barışımıza yönelik yoğun harcamalar da, enflasyonu,
kamu açıklarını kamçılayan, artıran unsurlar; ama,
şimdiye değin, bu kürsüden yapılan, özelleştirmeye
ilişkin tartışmalarda, KİT’ler, sürekli olarak, enflasyonun
temel nedeni olarak gösterilen kamu açıklarının temel unsuru,
baş unsuru olarak yargılanmışlar, suçlanmışlar,
suçlu mevkiine konulmuşlardır.
Bu, doğru değildir; bu konuda söylenenler bilimsel
değildir. KİT’ler, kamu girişimleri, bugün, Türkiye’de, kamu
açıklarının temel kaynağı değildir. Bu konuda
ortaya konulan argümanlar, ileri sürülen düşünceler, ideolojik
düşüncelerdir. Merkez sağ, IMF’ye endeksli tercihleri,
politikalarıyla ve şimdi radikal sağ ona katılarak, bu
konuyu, ideolojik bir konu haline getirmişlerdir. Kamu
girişimciliğini tasfiye etmek amacıyla, yıllardır,
KİT’leri, enflasyonun temel müsebbibi olarak sunmuşlardır.
Değerli arkadaşlarım, özelleştirmenin temel
çıkış noktası gibi sunulduğu yıllarda,
KİT’lerin kamu açıkları içindeki payı, kamu kesimi
borçlanma gereğinin gayri safî millî hâsılaya oranı zemininde
yapılan değerlendirmede 1987 yılında yüzde 54 idi, 1989
yılnda yüzde 35, 1990 yılında yüzde 50, 1991 yılında
yüzde 31; 1992 yılında yüzde 32, 1994 yılında yüzde 17;
1995 yılında, o çok yüksek enflasyon ortamında dahi, rekor
düzeyde içborçlanma, dışborçlanma sürecinin
yaşandığı ortamda dahi yüzde 12 idi.
Değerli arkadaşlarım, ne konuştuğumuzu bilelim.
Eğer, amaç, gerçekten enflasyon yangınını söndürmek ise
çareyi doğru yerde arayalım. Eğer, amaç, KİT’leri, kamu
girişimlerini tasfiye ederek ekonomik ve sosyal alandan devleti geri
çekmek ise bunu açıkça söyleyelim. Refah Partisi de, ayağa
kalksın, nereden, kimden yana olduğunu açıkça söylesin.(CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Açık, net; milletten yana...
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
KİT’ler, bugüne değin ülkemizde demokrasinin kökleşmesinin,
çalışma yaşamının kurallaşmasının,
sanayileşmenin, bölgesel gelişmenin, teknolojik
yapılanmanın öncüsü olmuşlar, gelir
dağılımına katkıda bulunmuşlardır. Bu
yaptıklarının ve
katkılarının en önemlilerinden biri, ülkemizde örgütlü
toplum yapılanmasına katkılarıdır. Çünkü, emeğin
örgütlenmesine alan açmışlardır; ama, bu
anlayışı, örgütlü toplumun önemini, kendi siyasî
yapılanmalarında örgütlülüğü gözardı eden, gündemden
çıkaran ve emeğin
örgütlenmesinden çekinen, korkan sağ partilerin anlamasının
mümkün olmadığını anlayışla
karşılıyorum değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, özelleştirme, bir amaç
değil, bir araçtır. Özelleştirmeye bir araç olarak
baktığınız zaman, belirli alanlarda özelleştirme
yapılabileceğini kabul edebilirsiniz; ama, eğer, buna bir
ideolojik amaçla, devleti çökertmek amacıyla, devletin ekonomik
yapısını, kurumlarını çökertmek amacıyla
yaklaşırsanız, işte o zaman geri teper. O zaman, bunu, halkımıza,
yurttaşlarımıza izah edemezsiniz.
Özelleştirme ancak, yeniden yapılanma, rekabet ve
verimliliği artırma, sınai mülkiyeti tabana yayma ve kamu
girişimciliğine çağı paylaşmasının önünü
açma amacıyla yapılabilir. Bu alanda ortaya koyacağınız
herhangi bir özelleştirme programı, kesinlikle, tekelci
yapılanmanın önünü almalı, tekelci yapılanmaya geçit
vermemeli, yabancıların payına sınırlar getirmelidir.
Bugün Batı Avrupa’nın birçok ülkesinde bu sınırlamalar
yapılmıştır, ekonomik bağımsızlığa
özen gösterilmiştir. Ancak, bu yasa tasarısıyla,
sağın, merkez sağın ve şimdi radikal sağın
böyle bir anlayışı olmadığını üzülerek
tespit etmekteyiz .
BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, birbuçuk dakikanız var
efendim.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla)–
Değerli arkadaşlarım, bugüne değin,
özelleştirme gelirlerinin yüzde 18’i Hazineye aktarılarak
kullanılmıştır. Yani, Hazineye bir kaynak oluşturmak
amacıyla özelleştirme yapılmıştır. Yüzde 58’i
ise, sermaye iştiraki olarak kullanılmıştır. O ne
demektir? Demek ki, devlet, bu KİT’lere zamanında kendi sermaye
paylarını vermedi; yüzde 2’sini ise danışmanlık ve
ihale giderleri için kullanmıştır. Oysa, sosyal yardım
zammı ve erken emeklilik primi için kullanılan kaynaklar sadece yüzde
50’dir.
Değerli arkadaşlarım, kısaca, özelleştirmeyi
bugüne değin taşeronlaştırma,
sendikasızlaştırma, örtüsüzleştirme ve devletin ekonomik
birimlerini çökertme anlayışıyla bir ideolojik araç olarak
kullanan merkez sağın ve Refahın bu yaklaşımı, bu
yasa tasarısında da kendini ortaya koymuştur.
Yasa tasarısının maddelerine ilişkin
görüşlerimizi ve Anayasaya aykırılıklarını maddeler
görüşülürken dile getireceğiz.
Bu aşamada, ben, günü kurtarmak amacına yönelik bu
uygulamanın başarı değil, hüsran getireceğini
belirtiyorum ve hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.
VI. –
OYLAMASI YAPILACAK İŞLER (Devam)
1. – Bütçe Kanunlarında Yer
Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanunlarında Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı (1/491) (S. Sayısı : 86)
(Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Bütçe Kanunlarında Yer
Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanunlarında Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının yapılan açık
oylamasına 203 sayın milletvekili katılmış, 203
sayın milletvekili de kabul oyu vermiştir. Böylece, yasa tasarısı
kanunlaşmış bulunmaktadır; hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyorum.
VII. – KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
3. – Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/469) (S. Sayısı : 85)
BAŞKAN – DSP Grubu adına, Sayın Mümtaz Soysal; buyurun
efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Soysal, süreniz 20 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın üyeler; biraz önce kürsüye
geldiğim zaman “dosyam yanımda değil, onun için tümü üzerindeki
konuşma sıramı geçiyorum” dedim. Aslında, ben, bazı
konularda ve özellikle de PTT’nin T’si konusunda, yalnız 20 dakika
değil, 20 saat dosyasız da konuşabilirim. Niçin konuşabilir
olduğumu biliyorsunuz herhalde!..
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Ama, dinleyici bulamazsınız.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Bulurum... Ben, burada dinleyici bulamazsam,
hukuk dünyasında bulurum; sonuçları da sizi etkiler.
Sayın Başkan, biraz önce, Sayın Ali Oğuz, benim de
kendisine yakıştırmakta güçlük çektiğim hafif bir
çarpıtma yaptı; ben “silahlar konuşur” demişim!.. Sanki,
ben, silahlarımı konuşturacakmışım ya da biz,
silahlarımızı konuşturacakmışız gibi bir
anlam çıkarmaya çalıştı; oysa, benim hukuktan başka
silahım yok. (DSP, CHP sıralarından alkışlar)
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Herkesin hukuktan başka yok...
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Sayın Oğuz, benim söylemek
istediğim şuydu: 27 Mayıs ya da ona benzesin benzemesin, askerî
müdahaleler niçin oluyor bu ülkede?.. Çünkü, mekanizmalar iyi işlemiyor.
Onun için, bizim çabamız, şu “Parlamento” dediğimiz kurumu, yüce
kurumu, kendi kurallarına uygun olarak çalıştırmak ve bu
çalışma sırasında da düşüncelerimizi söylemek; ama, bu
olmazsa, mekanizma bozulursa, başka şeyler olur demek istedim ve 27
Mayıs; işte, 1960 öncesine benzemeye başlamış olan
şu Meclisin yarattığı tablolar dolayısıyla
olmuştu. Ben, o tablolar olmasın istiyorum.
Şimdi “ben, bu konuda 20 dakika değil 20 saat
konuşabilirim” dedim; ama, bugün, kendim konuşmak istemiyorum; ben,
kendi hafızama güvenmek istemiyorum; ben, bu ülkenin hafızasına
ve bu ülkenin Parlamentosunun hafızasına güvenmek istiyorum. Onun
için “dosya” dediğim zaman, bu dosyam, geçmiş tutanaklara ilişkin
dosyadır. Bben, o hafızayı konuşturmak istiyorum;
onların hepsini de ezberlemem mümkün değil.
O hafızayı niçin konuşturmak istiyorum; çünkü, Sayın
Başkan, zannediyorum, önümüze gelen konu, geçen gün, genel görüşme
konusu yaptığınız konudur; yani, bir kaynak
arayışı var ve o kaynak arayışı sırasında
da, en azından, tahminim, Hükümetin bir kanadı –hangi kanadı
olduğunu tahmin etmek de zor değil– “kaynak” deyince, sanki
taynakmış gibi, baş harfi T imiş gibi hemen T’yi
hatırlıyor ve yine o hatırlanmış galiba! Onun için
“kaynak” deyince karşımıza yine T geldi.
Kaynak konusunda... Ki, kaynak, Maliye konusudur... Maliye Bakanı
Sayın Abdüllatif Şener burada mı acaba?.. Burada
bulunmasını isterdim; çünkü, kendisi, 10 Haziran 1994 tarihli Meclis
tutanaklarının bir sayfasında, bu T ile kaynak ilişkisi konusunda
ve tamamen bu konu konuşulurken şunları söylemektedir:
“Öncelikle kâr eden kamu iktisadî teşebbüslerinin özelleştirilmesi,
satışa çıkarılması olayı
karşısında, özelleştirmenin amacının ne
olduğu konusundaki soruların tekrar sorulması lüzumu ortaya
çıkmaktadır. Demek ki, uygulama, kâr eden kuruluşlara yönelik
olduğuna göre, asıl maksat, kamu kesimi üzerindeki KİT yükü
değildir; aksine, kamu açıklarını kapatma, bütçe
açıklarını kapatma, nakit, gelir sıkıntısı
çeken iktidarın yeni gelir kaynakları arayışının
bir parçasıdır ve amaç dönüşüme uğradıktan sonra, en
kârlı satış alanı olarak PTT hizmetleri, haberleşme
hizmetleri görülmüştür ve bugün Türkiye’de kârlı bir kuruluş
olarak faaliyette bulunan bu kurumun bir bölümünü, bu kanun
tasarısıyla ve bu maddeyle anonim şirket şekline
dönüştürmek” vesaire diye konu devam ediyor. Sonuçta, o paragraf
şöyle bitiyor: “İktidarın nakit
sıkıntısını üzerinden atacağını
düşünüyorlarsa bunun çok geçici bir tedbir olduğunu, ülke
ekonomisinin genel gidişatı içinde, ileride dengelerin daha da
bozulduğu bir ortamı yaşayacağımızı
bilmeleri gerektiğini ifade etmek isterim.”
Sayın arkadaşlarım, dikkat etmişsinizdir; Çekiç Güç
konuşulurken, birçok hatibin yaptığının aksine, ben,
eski tutanakları açmak istemedim. O konuda da, birçoğumuz
hakkında, geçmişte neler söylemiştir, onları bulmak
mümkündür. Bazılarımız hakkında bulmamak durumu
vardır; ama, bazılarımız hakkında da vardır! Ben,
o yola girmek istemedim; çünkü, kısır bir tartışma olurdu;
önümüzde ciddî bir sorun vardı.
Şimdi, kısır bir tartışma olmasın diye,
doğru iş yapalım diye, bugün, önümüze yanlış işi
getirmiş olanların, geçmişte -onu da söyleyeyim, onlar bir
kanatta, biz bir kanatta oturuyorduk; ama, bizim partimizde o konuda bir demir
disiplin esmiyordu ve biz, ülkenin kaynakları bu şekilde
satılıyorsa, ona karşı hukuk yollarını kullanmak
üzere, Refah Partisiyle cephe birliği yapıyorduk ve o zaman,
açılmış olan bütün davalarda, Refah Partisinin 38 imzası
vardı; 38 kişinin 38 imzası vardı ve bunlar, hem Meclis
kayıtlarında hem de Anayasa Mahkemesi kayıtlarında
vardır- neler söylediklerini, ben bir hatırlama yapmak için
değil, o sırada söylediklerinden, bugün yararlanmak için
yapıyorum.
Sayın Ali Oğuz da burada, onun da bazı sözlerini
tekrarlayayım: “Değerli arkadaşlarım, mecbur olduğunuz
için bunu yaptığınız kanaatindeyim; çünkü, ağır
borçların altında, hesabını bilmeyen tüccarın eski
defterlerini karıştırıp da bir şeyler bulması,
evinde satılacak bir şeyler kalmayınca, artık en
değerli şeylerini, hatta ecdat yadigârı hatıralarını
dahi satmaya başlaması gibi bir abesle karşı
karşıya bulunduğumuzu ifade etmek isterim.” (DSP
sıralarından “Bunları kim demiş?” sesleri)
Sayın Ali Oğuz demiş.(DSP sıralarından
alkışlar)
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Devamı da var orada!
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Sayın Hüsamettin Korkutata burada mı
bilmiyorum; ama, Sayın Korkutata da bu işin stratejik yönüne
dokunmuş –biz de zaten maddeler geldikçe dokunacağız; amaben,
şimdi, tümü üzerinde konuşuyorum– ve şöyle demiş: “Bu
işin bir de stratejik önemi vardır. Haberleşmenin ne kadar
önemli olduğu, Körfez Savaşında açık ve net şekilde
belli olmuştur. Stratejik önemi haiz tesisi, gizli kalması gereken
tesisi, yarın, bana lazım olduğu zaman, benim bilebileceğim
şekilde bunu koruyabilecek miyiz; bilemiyorum.” demiş. “Bu konuda
şüphe ediyorum.” demiş, demiş_
Sayın Salih Kapusuz herhalde buradadır; Salih Kapusuz’un
sözleri biraz uzun, ondan birkaç seçme yapacağım. Sayın Kapusuz,
hem de, bugünkü duruma uygun bir durumla karşı karşıya
olduğumuz zaman; yani -geçmişteki davaları
bırakıyorum- PTT’nin T’si bir anonim şirkete
dönüştürülmüş, yüzde 51’i kamudadır denmiş ve yüzde 49’unun
-şimdi olduğu gibi- satışına ilişkin bir
düzenleme yapılırken, demiş ki: “Yine burada, yine yüzde 51’i
devletimizde kalıyor diye milleti de oyalıyorsunuz, hatta, diğer
bir manayla, affınıza sığınarak söylemek
mecburiyetindeyim, kandırmak istiyorsunuz.” Ben de affınıza
sığınarak aynı şeyleri söylemek isterim. (DSP sıralarından
alkışlar)
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Anayasa
değişikliğinde imzanız vardı; ama,
kandırdınız...
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Hayır efendim, ben, Anayasayla
kandırmıyorum. Ben, Anayasayla kandıracak olsam, Anayasayla
bazı hukukçular kandıracak olsalar, ki, mümkündür
kandırabilirler; ama, bu devletin, bu sistemin bir Anayasa Mahkemesi
vardır, o kanmıyor.
HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Anayasa
değişikliğinde diyorum_
BAŞKAN – Sayın Filiz, rica ediyorum, karışmayın
siz.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Bunları okumayayım, çok vaktinizi
almak istemiyorum. Yalnız, bir tane daha okuyayım Sayın
Başkan.
Sayın Zeki Ünal acaba burada mı?.. O da “şimdiye kadar ki
özelleştirme programıyla, bütçe açığını kapatmak
istemektedir Hükümet; borçlarını ödemek istemektedir ve rehabilite
edilmesi gereken bazı KİT’leri rehabilite etmek istemektedir. Ancak,
Hükümet, özelleştirme yapacağım derken, maalesef, Türkiye’nin en
çok kâr eden, en rasyonel ve rantabl bir şekilde çalışan
KİT’lerinin de, hızlı bir şekilde elden
çıkarılmasını planlamaktadır” demiş, yine T
üzerinde konuşurken.
Sayın Başkan, değerli üyeler; geçen gün, burada, bir
kaynak genel görüşmesi yapıldı; hatta, yeni usul genel
görüşmelerin ilki, kaynak konusunda yapıldı. Kimimiz iyi
niyetle, kimimiz “haydi, İktidar bunu istiyor, yardımcı
olalım” diyerek, oyunun ne olduğunu bilerek konuştuk; ama,
gerçekten, Sayın Başkan, gerçekten, o oturumun tutanaklarına
bakarsanız, muhalefetten ya da iktidardan “ T satılsın” diyen
kimse çıktı mı? Yani, kaynak konusunu daha üç dört gün önce
konuşurken ya da bir hafta önce konuşurken, bu Mecliste dahi, kaynak
için “ T satılsın” diyen çıkmadı. O genel görüşmeyi
biz niye yaptık da “bu genel görüşmenin
ışığında, bazı şeyler yapacağız”
dedik? İlk yaptığımız şey de, yine, T ‘yi, bu
Meclisin önüne getirmek oldu.
Tasarının tümü üzerinde konuşurken şimdiden
söyleyeyim; maddelerde, açıkça, Anayasaya aykırılıklar var.
Onların düzeltilmesine çalışacağız; ama, biliyorum,
yine aynı giyotin işleyecek, onlar düzeltilmeden kalacak, Anayasa
Mahkemesine gidecek, iptal edilecek, hatta yürürlüğü durdurulacak ve siz,
ondan sonra “biz, kaynak bulmaya çalışıyorduk; ama, Mecliste,
birtakım münafıklar, bu kaynağı bulmadılar,
bulunmasına engel oldular” diyeceksiniz.
Niçin bunu yapıyorsunuz; niçin bu yapılıyor?
Sanıyorum, bu, Koalisyonun kendi içerisindeki bir sorun
dolayısıyla yapılıyor. Ben, Refah Partili arkadaşlarımızın,
daha geçen yıl, geçen aylara kadar karşısına
çıktıkları ve hem de çok kuvvetli bir biçimde
karşısına çıktıkları bir konuda, buraya, böyle
bir yasa tasarısıyla geleceklerini, gelmek istediklerini
sanmıyorum. Çünkü, demin yaşadığımız dakikaları
yaşamak endişesi, muhtemelen akıllarından geçmiş
olacaktır ya da en azından, sorumlu olduğunu söyleyen, adil
düzenden yana olduğunu söyleyen, millî görüşten yana olduğunu
söyleyen, millî kaynakların çarçur edilmemesini istediğini söyleyen
bir parti olarak, buna gönüllerinin razı olmayacağını
tahmin ederdim, ama, Koalisyonun bir kanadı da “kaynak” deyince,
işte, bu “‘taynak” konusunu anlıyor ve T’ yi getirmek istiyor; ama,
bu hafıza -insan hafızası- kendisini aldatabilir,
yanıltabilir; ama, şu devletin, bu Parlamentonun hafızası,
bakın, gözler önüne ne seriyor:
21.9.1993 tarihli tutanak:
“Başkan – Bir gensoru önergesi vardır.
Önerge bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Gensoru önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İç ve dış güvenliğimizin temel haberleşme
kuruluşlarından olan PTT’yi özelleştirerek yabancı
şirketlere satışa çıkarmaya hazırlanan Başbakan
Tansu Çiller ve Ulaştırma Bakanı Mehmet Köstepen hakkında
ekte sunulun gerekçeye istinaden Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün
108 inci maddesi gereğince gensoru görüşmesi
açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.
Refah
Partisi Grubu Adına
Grup
Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili
Şevket
Kazan”
(DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
ANAP Grubu adına, Sayın Yaşar Topçu; buyurun efendim.
Süreniz 20 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1 Ağustos günü tatile girmesi gereken Parlamentoya, Hükümet,acil
saydığı birtakım yasa tasarıları getirdi.
Bunların başında, bütçeyle ilgili, yetkiyle ilgili yasa
tasarıları var; ama, bu yasa tasarılarının
arasına, tıpkı hazırlanışında olduğu
gibi, alelacele, T’ nin satışını iptal eden Anayasa
Mahkemesi kararına hafifçe temas edilerek, dört beş maddelik bir yasa
tasarısı sokuldu.
Tabiî, bunun sokuluşunun izahında, ülkenin kaynak
sıkıntısı gösterilmeye çalışılıyor.
Ülkenin, kaynak sıkıntısı içerisinde olduğu
doğrudur; ülkenin, kaynak aradığı da doğrudur.
Ülkenin, kaynak bulabilmek için ve esasen, devleti, vatandaşın
sırtında yük olmaktan çıkarmak için, küçültmek ihtiyacıyla
birçok KİT’leri satmak istemesi, bunlardan kurtulmak istemesi de
doğrudur; ama, bunları yapmak isteyenlerin amacı, devletin
ihtiyacı olan şeyler değil; onlar, kendi aile
çıkarlarının peşindedir. (ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar) Şimdi, ben, lafları buraya
bırakıyorum. Cevap vermek isteyen gelir, verir.
Bakın, neden öyledir: Şu, herkesin cebinde bulunan cep
telefonlarının sözleşmesini, Ulaştırma Bakanıyken
ben yaptım. Bu, Türkiye’de imzalanmış, kendi türünde ilk
sözleşmedir ve bu sözleşmeyle, hazinenin elde ettiği kaynak, bu
telefonları -katma değerli hizmetler derler buna- bu katma
değerli hizmetleri, bugüne kadar, dünyada, benim sattığım
fiyata satabilen başka bir ülke çıkmamıştır. Bu
telefonları, ben, masraflarının tümü talip şirketlere ait
olmak ve tekel yaratmamak üzere, en az iki firmaya 150 bin abone karşılığında,
iki senede ödenmek üzere, beher hattını 500 milyon dolara
sattım. İki hat 1 milyar dolar!.. 1 milyar dolar -herhalde
hesabını söylemeye gerek yok- 80 trilyon para!.. Bu para, Sayın
Çiller’in Başbakanlığından bu yana tahsil edilmiyor. Neden?
Hatlardan bir tanesi, kendilerine destek veren basın organıyla
ilişkili, bir tanesi kendilerine karşı bir basın
organıyla ilişkili... (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) Kendilerine karşı basın organıyla
ilişkili olanı kapattılar, bir tanesi 350 bin aboneye geldi –150
bin aboneliktir, 500 milyon dolar karşılığı– 150 bin
aboneden sonrasını tekrar pazarlamak mümkün. Onlar habire gidiyor,
ötekini durdurdular, onun da hakkını ona verdiler; birine avanta
sağladılar, birinden intikâm aldılar. İşte, bu Kanunu
getirenlerin devlet yönetimi anlayışı budur. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Bir şey daha, şimdi, bakınız, Anayasa Mahkemesi,
şubat ayında, bu yasayı iptal ettiğini açıkladı.
Zaten, yürürlüğün durdurulmasına da karar vermişti. Mart
ayında, Sayın Ulaştırma Bakanı, daha gerekçe
yayımlanmadan... Ve o gerekçeye göre düzeltme yapılması
kaçınılmaz; çünkü, bu yasa buraya dördüncü defa geliyor.
Arkadaşlarımız, Türkiye’de anayasal bir sistem olduğunu bir
türlü kabullenemiyorlar. Niye? Canım, bırakın, biz
istediğimiz gibi yapalım... Hayır, istediğiniz gibi
yapamazsınız, burası Patagonya değil, burada hukuk
üstünlüğü geçerli, işte, Anayasa Mahkemesi bozuyor. Size, 4 maddelik
kanunla, devletin trilyonlarını başkalarına
peşkeş çekme imkânı vermezler. (ANAP sıralarından alkışlar)
Mart ayında getirdiğinde kendisine denildi ki, bekleyin de Anayasa
Mahkemesi kararı yayımlansın, ondan sonra, Hükümet, bu
tasarıyı sevk etmiş olsun. Peki denildi; o güne kadar beklendi,
Hükümet çekildikten sonra Anayasa Mahkemesinin kararına bakılarak
sözümona bir iki yakınlaşma sağlanmaya
çalışıldı; ihale komisyonu, değerlendirme komisyonu
gibi ilaveler yapıldı ve imzalandığı zaman olmayan
şeyler buraya ilave edildi. Mart ayında, Bakanlar Kurulunda
imzalanmış olan bu kararname, haziran ayında Mesut Yılmaz
Hükümetinin kararnamesiymiş gibi sunuldu. Niye? Sayın Erbakan’la
birlikte olan Hükümete getirseler, patırtı çıkabilir.
Nitekim, bugün, Anayasanın “yetki yasaları öncelikle
görüşülür” şeklindeki hükmüne ve burada, Mecliste oylama
yapılarak, ivedilik ve öncelik
kararı alınmasına rağmen, aynı komisyon
başkanı yetki yasa tasarısı için burada oturmadı
“Komisyon yok” denildi de T geldiği zaman niye oturdu? Çünkü, burası
diyor ki, bunu öncelikle çıkarmazsanız, öbür yasalara destek
vermeyiz!.. Niye, aceleleri var; sebep, sattılar T ‘yi daha kanun
çıkmadan! Haber veriyoruz.
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Kime sattılar?..
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bakınız, Anayasa Mahkemesinin
itirazı var; diyor ki “siz, bunun yüzde 49’unu özelleştirebilirsiniz,
bunun da yüzde 35’ini blok olarak yabancıya satabilirsiniz.”
Arkadaşlar, dünyanın her yerinde telefon ve katma değer
hizmetleri, birkaç önemli unsuru pazarlık yapılarak
satılır. Ben, size, onları arz edeyim. Hükümetin özellikle Refah
kanadı dinlesin, belki faydası olur.
Şimdi, burada, deniliyor ki “piyasa değerleri dikkate
alınarak, bir değerlendirme komisyonunca fiyatının tespit
edilmesi....” Ben, size buradan söylüyorum. Bütün teknik insanlar burada, bilen
herkes burada; lafı buraya bırakıyorum, aksini söylesin.
Dünyada, hattı 5 bin dolara telefon satıldı. Hattı 5
bin dolara!.. Hattı 800 dolara telefon satıldı. 800 dolara
satılan İngiltere’ninkidir, 500 dolara satılan da geri
kalmış bir ülkeninkidir ve hat sayısı da, kapasitesi de son
derece düşüktür.
Neden öyle oldu? O ülke, o yabancı firmaya dedi ki “gel, ben sana
elimdeki bu kadar hattı veriyorum, üstünü sen tamamla; ihtiyacım
olanı tamamla, sana 15 yıl tekel hakkı tanıyorum.” “Tekel
hakkı tanıyorum” deyince 5 bin dolar verdi. İngiltere ne dedi?
İngiltere dedi ki “sattığımın ertesi günü rekabete
açarım.” Öyle deyince, İngiltere, hisselerini 700-800 dolardan
sattı.
Ha, şimdi, Türkiye’nin satışına ciddî firmalar talip
olmayacaktır. Neden olmayacaktır? Dünyanın hiçbir yerinde, bir
yabancı sermaye, yüzde 35’lik milyarlar, trilyonlar ifade eden, milyar
dolarlar ifade eden bir yatırımı, bir blok
yatırımı, Ulaştırma Bakanının tayin
edeceği ücretlerle, Ulaştırma Bakanının tayin
edeceği şartlarla almak istemez.
Bakınız, şimdi, burası Parlamento. Tabiî, dünyadaki
demokratik ülkelerden birisi biziz. Ben, size Parlamentonun haklarına,
yasama haklarına, düzenleme haklarına -ki, Anayasa Mahkemesi de bunu
söylüyor zaten, Parlamentonun düzenleme haklarını elinden
alıyorsunuz- nasıl sahip çıktığının bir
örneğini getirdim. Şu gördüğünüz, karınca harfleriyle,
karınca küçüklüğünde yazılmış 80 sayfalık yasa,
Amerika Birleşik Devletleri Kongresinin, Amerikan Telekom’unu yabancı
sermayeye açma yasasıdır; yani, bu pazara giren herkes, önceden, ne
yapacağını, neyle karşılaşacağını,
ne satın aldığını biliyor; bu o...
Bu da aynı, bu da 80 sayfalık; onların metoduna göre,
yasa değil tüzüktür. Bu da, United Kingdom, İngiliz yasası; 800
dolara sattığı telefon hattıyla ilgili yasa... Bu da,
önünüzde, dağıtılmış olan bir sayfalık, 4
maddelik yasa da, Türk yasası... (ANAP sıralarından
alkışlar) Niye? Çünkü, burada, ülkenin yararı değil,
ailenin tercihi önemli; onlar tercih edecekler. (ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar) Bunun amacı o; Anayasa Mahkemesinin
karşısıda, dördüncü defadır direnilmesinin sebebi bu.
Siz, daha, artı değerli işlerde, cep telefonunda,
istediğinizi susturur istediğinize imkân tanırsanız, sizin
telefonunuza ciddî olarak kim gelip para verecek? Sizden avanta bekleyen veya
sizin çıkar beklediğiniz kişiler verecek. Bu, Türkiye’nin
yararı falan değil; bunun adı, özelleştirme falan
değil.
Burada, değerli Hocamız, Refah Partili
arkadaşlarımızın daha önceki tutumlarından bahsetti;
ben, oraya, sadece Hocamızın değinmediği kısmıyla
değineceğim ve çok önemli bir bilgi daha vereceğim Meclise.
Değerli arkadaşlar, bu sistemin yüzde 35’ini blok alacak olan
firma, sizinle bir sözleşme yapacak -sanmayın ki, yüzde 51’i bizim
elimizde, devletin elinde, istediğimiz gibi yönetiriz- o sözleşmeyle,
kendi haklarını korumaya çalışacak. Yalnız, bir
şey daha olacak: Kullandığınız bu GSM’lerin, Amerika
tarafından kullanılan yeni sistemi geliyor; yakın... Uyduyla
konuşacaksınız. Bu, kaplama sistemidir. Bundan sonra, cep
telefonlarıyla, Amerikan sistemiyle –uydu atacaklar– uydudan
konuşulacak. Yalnız, elinizdeki telefon tercih yapacak;
istiyorsanız lokal konuşacaksınız kaplamayla,
istiyorsanız, şehirlerarası ve uluslararası konuşmak
istiyorsanız, uydudan konuşacaksınız.
Çok değil, 2000’li yılların başında yeni bir
teknoloji gelecek; bunlara “mikro cep” deniliyor. Bunlar, sesle komut alacak;
bugünkü telefonların yarısı kadar, hatta daha küçük olacak; üç
sistem seçebilecek ve istediğiniz sistemle konuşacaksınız.
Bunu niye anlattım; size, bendeki bazı bilgileri
aktarmış olmak için değil. Bütün bu sistemler, şimdi pazarlayacağınız
bu ana şebekeyle bağlantılı çalışacaktır.
Çünkü, siz, ister uyduyu kullanın, ister kaplamayı kullanın,
benim evimi bulabilmek için T’nin şebekesine girmek durumundasınız.
İşte, oraya girdiğiniz zaman, bu
pazarladığınız şirket avantajlı durumdadır;
ya kendi şirketlerini buraya getirip pazarlayacaktır, sokacaktır
ya başkalarını kabul etmeyecektir.
Bunun manası şudur: Telekom sanayii, aynen tekstil sanayii
gibi, çok süratli değişen, on yılda bir, âdeta teknoloji devrimi
yapan bir sanayidir. Eğer, baştan, şartları, şöyle bir
düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesinin istediği düzenlemeyle yapmaz, bu tür
şirketlerin insafına bırakır ve öyle götürürseniz,
korkarım ki, benim, şahsen, 10,5 milyonda teslim aldığım...
Ben bakanken 10,5 milyon telefon vardı; ben teslim ettiğim zaman 13,5
milyondu. 8 bin köye varıncaya kadar telefon götürdüm. O, daha önce
başlamış olan, Türkiye’deki telefon devrimini, büyük bir
iştiyakla sürdürdük. Korkarım ki, bir süre sonra, bu kafayla, bu
zihniyetle öldüreceksiniz.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Senin başındaki Hükümet
götürdü; sen değil!..
BAŞKAN – Müdahale etmeyelim... Rica ediyorum...
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Başbakanınız kimdi o zaman?
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Başbakanımız Sayın
Demirel’di.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Hayır efendim, Mesut Yılmaz...
Şu tasarı için...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Anlattım... Siz beni dinlemediniz
herhalde.
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Dinliyoruz... Çok iyi dinliyoruz...
BAŞKAN – Müdahale etmeyin arkadaşlar; rica ederim...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Ben, size anlattım. Sayın
Bakan burada. Sayın Bakan “bu tasarının sevk tarihi 3.6.1996’
dır; ben, bunu Mart ayında, alelacele, daha Anayasa Mahkemesi
kararı yayımlanmadan hazırlayıp getirmedim, önceden
imzalanmadı, sonradan değiştirmedim” der; mesele yok; kendisi
burada savunur. Ben, size anlattım...
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Çok şeyler söyledi Barutçu sana.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Şimdi, ben size başka bir
şey söyleyeyim; Hoca onları söyledi, ben, bu işi, tek tek de
burada ifade etmek istemiyorum; yalnız...
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Ayıp!.. Ayıp!..
Yazık!..
BAŞKAN – Rica ediyorum, müdahale etmeyin efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Laf atmalara
müdahale edin; arkadaşımız rahat konuşamıyor... Bakan
da çıkıp konuşacak...
BAŞKAN – Efendim, ne yapayım; ben
arkadaşlara müdahale ediyorum... Rica ediyorum efendim.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Ayıp olan, benim burada
savunduğum ülke yararları değil, ayıp olan senin
savunduğun aile yararları. (ANAP ve DSP sıralarından
alkışlar, DYP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum; müzakere gayet iyi gidiyor...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Beni burada, öyle,
susturamazsınız. Ben, burada...
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Bu senin mesleğin...
BAŞKAN – Sayın Tekinel, rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Kimin mesleği olduğunu, kimin
burada haysiyetiyle politika yaptığını herkes biliyor,
kamuoyu da biliyor. Ben, otuzbeş yıllık politika hayatımda,
on yılık parlamento hayatımda, söylediğim,
yaptığım, ettiğim her şeyin, harcadığım
her kuruşun hesabını vermeye, burada cevabını vermeye
her zaman amade olmuş bir arkadaşınızım. (ANAP
sıralarından alkışlar) Onun için, benimle kimler
uğraşmadı... Canı daha isteyen varsa, uğraşır;
onları geçin.
Biz konumuza gelelim. Benim söylediklerim sizi rahatsız ettiyse,
vicdanınızı rahatsız etsin; yoksa,
vicdanınızı rahatsız etmiyorsa, öyle, kişisel
rahatsızlıklar bir şey ifade etmez.
MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Özal hakkında
söylediklerin ne olacak?!.
BAŞKAN – Arkadaşlar, müdahale etmeyelim...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Özal hakkında söylediklerim Meclis
zabıtlarında yazılıdır. Buraya getirirsiniz, ben ya da
siz, rahmetli Özal’a ne söyledimse, burada, kürsüde, aynı işleri siz
yaparsınız, elinize de tutanağı alırsınız,
motamo size söylerim.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Resimlerini indirdiniz.
BAŞKAN – Rica ediyorum arkadaşlar...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Motamo size söylerim. Onun için, benim,
Allah’tan başka kimseden kaygım yok; yalnız, işte,
konuşmamın sonunda oraya geleceğim.
BAŞKAN – Sayın Topçu, 2 dakikanız var efendim.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bitiriyorum.
Hoca söyledi, gensoru verdiniz. Gensoru vermekle kalmadınız
-zamanınızı harcamak istemiyorum- önerge verdiniz. 17 nci
maddenin beşinci fıkrası... T’nin satışının
yasadan çıkarılmasını istediniz. Grupta oturan birçok arkadaşımızın
bu konuda ettikleri çok büyük laflar var. Sayın Ali Oğuz Hocamız
söylemedi, ben söyleyivereyim, “bunu, Thatcher’ın oğluna mı,
Amerika’ya mı satacaksınız, ne yapacaksanı, söyleyin de ona
göre yapalım” diye burada beyanları var.
AHMET NEİDİM (Sakarya) – Kimin?
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Arkadaşlarımızın.
Şimdi, bakın, siz, eğer, sözünde durmayı,
olduğu gibi görünmeyi, göründüğü gibi olmayı, ahlakı,
onuru...
HASAN EKİNCİ (Artvin) – Ahlak timsaline bak!
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – ... düşüncelerinin ve ifadelerinin
arkasında durma, ona sahip çıkma gibi fevkalade önemli toplumsal
değerleri, eğer “biz iktidar olduk; o değerler artık bize
bir şey yapamaz, o değerlerin bize gücü yetmez” diye
düşünüyorsanız, ben, size, buradan haber veriyorum ki, o
değerler, dünya kurulduğundan beri hükmünü icra etmiştir; sizin
için de eder. (ANAP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Aynaya bak da kendini gör!
BAŞKAN – Müdahale etmeyin Sayın Aykurt.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Size yaptırılmak istenen
şey, yağmur suyu içirmektir. Size yağmur suyu içirilmeye
çalışılıyor. Yağmur suyunun ne anlama geldiğini,
sanıyorum, arkadaşlarımız içerisinde bilenler vardır;
bilenler, bilmeyenlere anlatsın. Yağmur suyu içirilmeye
çalışılıyor. Ben, sizin yerinizde olsam, o yağmur suyunu
içmeye talip olmam.
CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Şimdiye kadar hep içtiniz.
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Benim içtiğimi, bizim içtiğimizi
kimse gösteremez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Topçu, süreniz bitti efendim; süre
uzatmıyorum, özür dilerim.
Teşekkür ederim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Saygı sunacağım.
BAŞKAN – Hayır efendim, saygı sundunuz.
Sayın Topçu, dünden beri uygulamam böyledir.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Saygı sunmadım.
BAŞKAN – Saygı sundunuz işte... Efendim, süre vermiyorum.
Rica ediyorum... (ANAP sıralarından “Toparlasın” sesleri)
Arkadaşlar, müdahele etmeyin.
Sayın Topçu, dünden beri uygulamam şu: Kanunların
müzakeresinde kimseye 1 dakika bile süre vermiyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – İzin verir misiniz...
BAŞKAN – Vermiyorum!..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – İzin verir misiniz, sözümü bitireyim...
Ben, buradan baktım -ben hakkımı kimsede bırakmam-
ben daha “Sayın Başkan” demeden bu saat
çalışmıştı...
BAŞKAN – Ee, tabiî...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Olmaz öyle şey!
BAŞKAN – Sayın Topçu, rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Efendim, saygı sunup...
BAŞKAN – Saygı sunmak için de vermiyorum...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, saygı sunmadan
buradan inmem mümkün değil...
BAŞKAN – Hayır efendim, vermiyorum...
Sayın Topçu, rica ediyorum sizden... Bakın, kimseye söz
vermedim süresinin dışında.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkanım, “söz ver”
demiyorum.
BAŞKAN – Vermiyorum... Vermiyorum efendim... Süreyi
uzatmıyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Süreyi uzatmak değil efendim...
BAŞKAN – Uzatmıyorum...
Sayın Topçu, rica ediyorum sizden...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, bu böyle olmaz!
BAŞKAN – Yetkimi kullanıyorum; saygı sundunuz diyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, bu, bir İçtüzük emri;
“Sayın Başkan, sayın milletvekilleri” demek bir İçtüzük
emri. İçtüzük emrini yerine getireceksiniz...
BAŞKAN – Sayın Topçu, rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – İçtüzük emrini yerine getirin.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) - Saygı sunacak; onun için söz
verin.
BAŞKAN – Efendim, vermiyorum...
AHMET NEİDİM (Sakarya) – Sayın Topçu, mikrofonsuz
konuşun.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Şimdi, bakınız...
BAŞKAN – Sayın Topçu, rica ediyorum... Kürsüden iner
misiniz...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Bizim, söylediğimiz laflar belgeli.
BAŞKAN – Sayın arkadaşım, rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sizin de bildiğiniz varsa, elinizde
belgeniz varsa, buraya gelir söylersiniz. (DYP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Topçu, rica ediyorum... Bunlar tutanaklara da
geçmiyor.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hepinize saygı sunuyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, bakın, kürsüyü işgal etmekle olmaz
ki...
Sayın milletvekilleri, bakın, dün de ben kimsenin süresini
uzatmadım. Eğer uzatsaydım, en az bir saat bu Meclis fazla çalışırdı.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, sizin lüzümsuz
konuşmalarınızdan zaten bir saat geçiyor; biz itiraz ediyor
muyuz?!.
BAŞKAN – Olabilir... Rica ediyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) –Yaptığınız şeyin
nezaketle alakası yok.
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Gruplar bitti mi
Sayın Başkan?
BAŞKAN – Efendim, gruplardan, başka söz isteyen yok;
ayrıca, Hükümetin önceliği var.
İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Sayın Başkan, şahsî söz
talebim vardı...
BAŞKAN – Talebinizi kaydettik; ama, Hükümetin önceliği var.
İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Peki, Bakandan sonra mı
konuşacağım.
BAŞKAN – Allah, Allah!.. Sayın Köksalan, Bakan, istediği
yerde konuşur.
Buyurun Sayın Bakan.
Süreniz 20 dakika.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime başlamadan evvel hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, dünyada 1980 yıllarında başlayan
özelleştirme uygulamaları, ülkelerin,
1990’lı yıllarda, tekel durumundaki telekomünikasyon
sektörlerinin özelleştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu
sırada, Avrupa Birliği Komisyonunca alınan bir karar
gereği, Avrupa Birliği üyesi bütün ülkeler için, liberalleşme,
zorunlu hale gelmiştir; Komisyon böyle bir karar almıştır.
Bu karar alındıktan sonra, uluslararası piyasalarda bir
hareketlilik göze çarpmıştır. Bugüne kadar, İngiltere, Yeni
Zelanda, Venezuela, Japonya, Arjantin, Meksika, Macaristan, Peru, Danimarka
başta olmak üzere, birçok ülke, bu sektörün özelleştirilmesini
kısmen veya tamamen gerçekleştirmiştir. Önümüzdeki dönemde,
Almanya’dan Fransa’ya, İtalya’dan Senegal’e, Uganda’dan Brezilya’ya kadar
birçok ülke, bu sektörde şirketlerini özelleştirmeyi
planlamıştır.
Benim işim, Hükümetin bir üyesi olarak, burada, bu
tasarının bir an evvel kanunlaşmasına yardımcı
olmaktır. O bakımdan, arkadaşlarımın burada ifade
ettikleri sözleri aynı üslupla ifade etmek istemiyorum; ama, bazı
şeyleri de söylemediğim takdirde, kendi grubuma ve Doğru Yol
Partisine gönül veren milyonlara haksızlık etmiş olurum.
ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) – Nerede kaldı o milyonlar?..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Nerede
kaldığını siz gayet iyi biliyorsunuz Sayın Yürür.
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) – Nerede olduğunu söyler
misin!..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Şimdi, Yüce Meclisin
değerli üyeleri, bütün dünya, bu sektörde özelleştirmeye giderken,
burada, bazı arkadaşlarımızın, iktidar oldukları
zaman bu özelleştirmenin yanında, iktidardan gittikten hemen sonra bu
özelleştirmenin karşısında olmalarını, ben,
şahsen, anlayamıyorum. Bir telaş var; telaşın ne
olduğunu, bu iki grup çok iyi biliyor, Hükümet iyi biliyor, sizler de iyi
biliyorsunuz. Bu telaş şudur: Türkiye’nin ekonomik durumu, elbette
ki, belli; buradan gelir kaydedilecektir; yalnız, değerli
milletvekilleri, buradan gelecek olan gelir, yine bu sektöre
harcanacaktır. Türkiye, bu hizmette, birçok ülkeden çok geridir; hemen
komşumuz Yunanistan’dan da geridir.
Şimdi, fazla polemiğe girmek istemiyorum; ama, ifade etmek
zorundayım –sosyal demokrat kardeşlerimiz buradan ifade ettiler-
sanki, bu, bizim, sadece kendi fikrimiz ve bunu, sadece biz
yapmışız.
Değerli milletvekilleri, Türk Telekom Yasası, sosyal demokrat
arkadaşlarımızla beraber, Sayın Erdal İnönü’nün
Başbakan Yardımcısı olduğu ve burada bulunan birçok
arkadaşımızın kabinede bulunduğu bir devrede, kanun
hükmünde kararname şeklinde çıkmıştır. Ondan sonra
-biraz evvel, Sayın Hocam, Değerli Hocam, fikirlerinden her zaman çok
istifade ettiğim değerli hemşerim Sayın Soysal ifade
ettiler- Anayasa Mahkemesinde iptal edilen metni Yüce Meclise arz eden de,
yine, Cumhuriyet Halk Partisi ve Doğru Yol Partisi ortak Hükümetidir.
Şimdi, bu kadar güzellik yapmışsınız; bu
güzeliği gelip burada öveceğinize, ülkeye çok büyük ölçüde
katkıda bulunacak, ülke menfaatı olan bu meselede kendi
katkınız olduğu için övüneceğinize; bunu, niçin bu
şekilde yapmıyorsunuz da, muhalefete düştüğünüz zaman, aslanlar
gibi, buradan bağırıyorsunuz; bunu anlamak mümkün değil ve
bir haklılık içerisindeymişsiniz gibi, bunu burada ifade
ediyorsunuz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinden
yalnız bu kanun mu dönmüştür?.. Buna, Hükümetimiz çok büyük titizlik
göstermiş... Cumhuriyet Halk Partisi ve Doğru Yol Partisi Koalisyonu
tarafından Yüce Meclise sevk edilen tasarının
kanunlaşması üzerine, bilahara, yine Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarımızca Anayasa Mahkemesine yapılan müracaat
sebebiyle, Anayasa Mahkemesinde bu kanunun üç fıkrası iptal
edilmiştir. Yalnız, Telekom Yasasının mı iptal
edilmiştir?.. Birçok kanun iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi yüksek
mahkeme, Anayasa Mahkemesinin kararlarına hepimiz uymak mecburiyetindeyiz,
hepimiz uymak durumundayız. Biz, burada, gayet titizlik içerisinde bu
işin üzerinde durduk.
Sayın Yılmaz’ın Başbakanlığı
döneminde -Sayın Topçu, iyi anlayamamış galiba işi, zaten
zaman zaman anlamakta güçlük çeker bazı şeyleri- bu konu, üç defa
Bakanlar Kurulunda görüşülmüş ve birtakım ilgili
kuruluşlarla -bizzat bakan olarak ben,
o devrede yine özelleştirmeden sorumlu devlet bakanı olarak
bir başka arkadaşımız, bürokrat arkadaşlar-
birtakım çevrelerle konuşmak suretiyle... Ne zaman
konuşuyoruz?.. İptal edilmiş; ama, gerekçesi daha
yayımlanmamış. Muhtemel gerekçe üzerine diyoruz ki... Sayın
Yılmaz buyuruyorlar...
Sayın Topçu, siz, daha orada
yenisiniz, çok zorluk çekersiniz; Sayın Yılmaz kızar size...
SAMİ KÜÇÜKBAŞKAN (Antalya) – Sayın Yılmaz’ı
desturla an!..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Başbakan Sayın
Yılmaz, Bakanlar Kurulunda buyuruyorlar ki “Bizim bu konuda geçirecek
zamanımız yok.” Sayın Yılmaz gelsin, aksini söylemesi
mümkün değil. Sayın Yılmaz, benim Ulaştırma
Bakanı olarak izahatımdan sonra, “Biz, bunu Meclise sevk edelim.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararının, gerekçesi, aşağı
yukarı önümüzdeki günlerde belli olacak, vakit geçirmeyelim. Gerekçeli
karar çıktıktan sonra, müdahale etmek suretiyle, komisyonda bu
işi düzeltiriz” diye talimat veriyorlar Başbakan olarak, bunu Meclise
sevk ediyorlar. Sayın Yılmaz, daha sonra Müsteşarına emir
buyuruyorlar, benim Müsteşarımı, Genel Müdürümü,
arkadaşlarımı çağırıyorlar,
Başbakanlıkta toplantı yapıyorlar; iptal kararından
sonra yeni düzenlemeyi, Sayın Yılmaz’ın talimatıyla, Sayın
Yılmaz’ın Müsteşarının
başkanlığında toplantı yapıyorlar ve buraya gelen
değişiklik, yani Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesiyle
ilgili değişiklik tarafımdan hazırlanmış
değildir, Başbakanlıkta, Başbakanlık
Müsteşarının başkanlığında bir heyet tarafından
hazırlanmıştır.
Gerçekten, ben Sayın Topçu’yu anlamakta güçlük çekiyorum; yani,
Türk Telekom’un özelleştirilmesi konusunda fevkalade hassastı
Sayın Başbakan Sayın Yılmaz.
Bir başka konuya girmek istiyorum. Türk Telekom İdaresi Genel
Müdürlüğü kurulduğu zaman, kuruluş kanununda, Türk Telekom’un
hisselerinin - kuruluş kanunu buradadır- yüzde 49’unun özel ve
tüzelkişilere devredilebilmesine imkân veren bir madde vardır; bu
maddenin altında da Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımın
imzası vardır. Yani, o zaman hükümettesiniz, yüzde 49’unu özel ve
tüzelkişilere verelim diyorsunuz; bu zorunluluğu görüyorsunuz, burada
ülke menfaatı var, bunu görüyorsunuz; ama, şimdi, yeni bir Hükümet
gelmiş, bu Hükümet acaba nasıl nefes almasın; herhalde onun
peşindesiniz, onun için bunları yapıyorsunuz.
Zamanınızı fazla almak istemiyorum; çünkü, gerçekten,
görüşülecek çok önemli tasarılar var. Yalnız, Sayın Topçu
-nereden duyduğunu bilmiyorum- rakamları yanlış ifade etti;
İngiltere’de hat başına 800 veya 880 dolara dedi. İngiltere,
1984’te, hat başına 3 bin dolara, 1993’te 6 bin dolara
satmış. İspanya -siz onu İspanya ile
karıştırdınız Sayın Topçu- 888 dolara
satmış. Herhalde, gelirken ayakta mı okudunuz; bilemiyorum...
Yunanistan da 1 300 dolara satmış.
Şimdi durum nedir, onu arz edeyim.
Yüce Meclisin değerli üyeleri, şimdi durum şudur: Bu hat
başına ücretler, piyasalarda bundan iki sene evvel evvela 3 bin dolar
civarında seyrediyordu, sonra 2 500 dolar civarına indi, sonra 2 bin
dolar civarına indi ve şimdi -aşağı yukarı- 1995
sonlarına doğru -biraz evvel de arz ve ifade ettim- İspanya 888
dolara sattı, Yunanistan 1 300 dolara sattı.
Şunu arz etmek istiyorum: Bu piyasa doyum halindedir, piyasaya
büyük ölçüde arz vardır, hemen hemen bütün ülkeler birbirleriyle
yarış etmektedirler. Doyum fazla olduğu için, piyasadaki
fiyatın düşmesinden daha tabiî bir şey olamaz. Yalnız, ben,
şunu arz etmek istiyorum: Türkiye, bu meseleyi iki sene evvel
halletmiş olsaydı, çok büyük kazancımız olacaktı; ama,
şunu arz ve ifade etmek istiyorum: Bunun önüne set koyanlar, ülkeye,
gerçekten çok büyük haksızlık etmişlerdir.
Sözlerimi bitirmeden evvel bir şey arz etmek istiyorum. Sözlerimin
başında biraz evvel de ifade ettim; tabiî, polemiğe girmek
istemiyorum; ama, temsil ettiğimiz insanlar var, onlara
haksızlık edemem; bu kürsüden, kimse ahlak ve fazilet dersi vermesin;
hele Sayın Topçu, onu, siz hiç veremezsiniz!
Yüce Heyeti saygıyla selamlarım. (DYP sıralarından
“Bravo” sesleri ve alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, müsaade eder
misiniz...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Topçu.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – “Zaman zaman bazı şeyleri anlamakta
güçlük çeker” buyurdu Sayın Bakan; sataşma sebebiyle söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, tutanağı getirteyim de Sayın
Topçu...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır efendim, gayet net ve açık;
siz de biliyorsunuz
BAŞKAN – Sayın Topçu, tutanağı inceleyeceğim,
ondan sonra efendim...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – “Evet, söyledi” diye siz de söylediniz.
BAŞKAN – Efendim, tutanağın o bölümünü getirteceğim.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
Sayın Topçu’nun da tutanağını getirtin.
DEVLET BAKANI NAFİZ KURT (Samsun) – Bu kadar sabırsız
olma Yaşar, bırak getirtsin!
BAŞKAN – Neyse efendim, rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, tutanağı getirteyim.
Refah Partisi Grubu adına, Sayın İlhan Sungur, buyurun
efendim.(RP sıralarından alkışlar)
Sayın Sungur, süreniz 20 dakika efendim.
RP GRUBU ADINA İSMAİL İLHAN SUNGUR (Trabzon) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Refah Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Konuşmama başlarken, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, önce, görüştüğümüz kanun
tasarısına ilişkin olarak, benden önce konuşan muhalefet
partilerinden değerli sözcülerin, bazı konuşmalarına,
kısa da olsa cevap vermek istiyorum.
Telekom’un özelleştirilmesinde esas olarak, bildiğiniz gibi,
hepimiz, bir rekabet ortamı oluşturulmasını ve böylelikle
tesis ve kullanım imkânlarının daha ekonomik bir şekilde
gerçekleştirilmesini hedeflemekteyiz. Tabiî, bu şekilde buradan elde
edilecek kaynakla da, telekomünikasyon yatırımlarının çok
hızlı bir şekilde yapılabilmesi hedeflenmektedir.
Hepinizin bildiği gibi, bu kanun, daha önce, 19 uncu Dönemde
çıktı. 53 üncü Hükümet döneminde, bu konuda Ulaştırma
Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına gönderilen Telgraf ve Telefon
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonunun 27.6.1996 tarihli
toplantısına, daha önceki Hükümet Başkanı Başbakan
Mesut Yılmaz’ın imzasıyla geldi; ancak, söz konusu
tasarıda, benden önce Sayın Ulaştırma Bakanının
da ifade ettiği gibi, Anayasa Mahkemesinin, 24.5.1996 tarih ve 22645
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, 1995/38 esas sayılı
ve 1996/7 karar sayılı gerekçeli kararı göz önüne
alınmamıştı. Bu nedenle, o zaman komisyonun
toplantısında, söz konusu tasarı, gerekçeli karara uygun
şekilde değişikliklerin Hükümet tarafından
yapıldıktan sonra, tekrar komisyonun gündemine getirilmesi
şeklinde bir karar alınmıştı. Yani, getirilen
tasarı yeni bir tasarı değildir; bundan iki ay kadar önce, o zamanki
Hükümet Başkanı tarafından -Anavatan Partisi Genel
Başkanı imzasıyla- komisyona gönderilen, 2 asıl ve 1 de
geçici maddeden oluşan tasarıdır. Eğer, o tasarı,
biraz önce Ulaştırma Bakanının da ifade ettiği gibi, o
şekliyle komisyonlara ve Meclise gelseydi, gerçekten, birçok hükmüyle
Anayasa Mahkemesinin iptal edebileceği; yani, Anayasaya aykırı
birçok hüküm taşıyan bir tasarı olacaktı.
Bu değişiklik önergeleri -tabiî, bu arada, hükümet
değişikliği olduktan sonra- Anayasa Mahkemesinin ilgili
gerekçeli kararına uygun olarak hazırlandıktan sonra,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonunun 29 Temmuz 1996 tarihli 6
ncı Birleşiminde, Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu ile
Ulaştırma ve Maliye Bakanlığı temsilcileri, Hazine
Müsteşarlığı, Türk Telekom Anonim Şirketi ve Posta
İşletmesi Genel Müdürlüğü yetkililerinin de
katılımlarıyla incelenip görüşüldü.
Bu tasarıda esas olarak ne getirilmektedir; şimdi,
kısaca, biraz da ondan söz etmekte yarar görüyorum.
Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin özelleştirilmesi,
Hükümet tarafından paralel yürütülecek iki aşamada
planlanmıştır. Bunlardan birincisi, katma değerli
hizmetlere lisans verilmesidir; cep telefonu, kablolu TV, data şebekeleri,
çağrı sistemleri ve benzeri hizmetlere... İkinci olarak da,
şirket hisselerinin yüzde 34’ünün, belirlenecek satış
stratejisine göre satılması öngörülmektedir.
4107 sayılı ve 3 Mayıs 1995 tarihli Kanun ve yeniden
düzenlenen, görüştüğümüz kanun tasarısına göre, hisselerin
yüzde 51’inin Hazinede kalması, yüzde 10’unun Posta İşletmesi
Genel Müdürlüğünde kalması, yüzde 5’inin kurum
çalışanları ve küçük tasarruf sahiplerine satılması ve
yüzde 34’ünün de, belirlenecek satış stratejisine göre
satılması öngörülmektedir.
Şimdi, bu bilgileri şunun için verdim: Benden önce
konuşan muhalefet partileri temsilcileri, maalesef, konuya, ideolojik ve
politik açıdan baktılar, teknik açıdan hiç
yaklaşmadılar. Halbuki, görüştüğümüz tasarı, daha önce
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen iki maddeyi değiştiren
ve Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararlarını -benim görüşüme,
Grubumun görüşüne göre de- tamamıyla göz önüne alan, teknik
açıdan hazırlanmış bir tasarıdır.
Bu tasarı, biraz önce muhalefet partileri sözcülerinden birinin
söylediği gibi, kanunun tümünü kapsamamaktadır. Küçümseyerek “böyle,
iki sayfalık, üç sayfalık tasarı getirildi” denildi. O
bakımdan Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği iki madde ve bir de bir ek
madde getirilmektedir.
Bir muhalefet partisi temsilcisi değerli hocamız “siz, daha
önce, muhalefetteyken, bu tasarıya, Telekom’un özelleştirilmesine
karşı çıkıyordunuz; şimdi, bunu, nasıl
savunuyorsunuz” dedi. Bazıları (U) dönüşünden, (O)
dönüşünden, çeşitli şeylerden söz ediyorlar.
Biz, o zaman söylediğimiz görüşleri aynen muhafaza ediyoruz ve
onlardan da vazgeçmiş değiliz. O zaman, neden karşı
çıktık, Anayasa Mahkemesine neden gitti o zamanki arkadaşlar;
bunu, o zamanki iptal kararı gerekçesinde ve yine, 1993
yılındaki o gensoru görüşmelerinde gayet açık olarak görmek
mümkün. O zaman, Telekom’un hisselerinin kısmen ya da tamamen satılabileceğine
dair hükümler vardı ve “şirket, telekomünikasyon hizmetlerini
doğrudan doğruya yahut bu amaçla, yurtiçinde veya
yurtdışında kuracağı anonim şirketler veya anonim
şirketlere iştirak etmek suretiyle yürütmeye yetkilidir” dedikten
sonra, “şirket, sahip olduğu telekomünikasyon tesislerine
ilişkin işletme hakkını, belli süre ve şartlarla,
kısmen veya tamamen, yerli veya yabancı şirketlere verebilir”
deniliyordu. Bu, tabiî ki Anayasaya aykırıydı. Tamamen
şirketin bütün hisselerinin yabancı şirketlere verilebilmesi,
güvenlik açısından da, memleketin
bağımsızlığı açısından da
sakıncalı hususlar taşıyordu.
Yine, lisans hizmetleri açısından, katma değer hizmetleri
açısından da benzer -kısmen veya tamamen- yine, yerli veya
yabancı şirketlere lisans vermek suretiyle yürütmek üzere
Ulaştırma Bakanlığı yetkili
kılınıyordu. Bu iptal önergesine bizim Refah Partisindeki
milletvekili arkadaşlarımız da imza koydular; Anayasa
Mahkemesine gittiler ve yine, aynı gerekçelerle, o zamanki Başbakan
ve Ulaştırma Bakanı hakkında gensoru açılması
istendi.
Şimdi, getirilmekte olan tasarıda bu hususların hiçbiri
yok. Bir kere, şirketin, Türk Telekom’un yüzde 51’i tamamen hazineye ait,
devlete ait; yüzde 10’u, yine PTT’ye, Posta İşletmesine ait. Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararını açıp okursanız, bunu
görürsünüz. Değerli arkadaşlarımın birçoğunun, bu,
Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını da
okumadıklarını tahmin ediyorum. 24 Mayıs 1996 tarihli Resmî
Gazete de yayımlanan gerekçeli kararı, lütfen, başından
sonuna kadar okuyun ve ondan sonra, Refah Partisini suçlayın. Deyin ki “bu
gerekçeli karara, bu getirdiğiniz tasarı da, bu getirdiğiniz
maddeler de uyulmuş mu?” Tamamen uyulmuştur.
Şimdi, bakın, onları kısaca
açıklayacağım: Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında ne
söylüyordu?
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Kendi iktidarları döneminde
hazırlandı hocam; sen üzülme!..
İSMAİL İLHAN SUNGUR (Devamla) – İlgili kanunun,
Anayasa Mahkemesinin 1994 tarihli kararıyla iptal edilen kanunun ek 17 nci
maddesinin 3 üncü fıkrasında ne söyleniyor: “Özelleştirme Yüksek
Kurulu... Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi hisselerinin en çok yüzde
49’unun devir ve satış esaslarını, bunlara ilişkin
usul ve esasları tespite, nihaî devir işlemlerini onaylamaya
yetkilidir.”
Anayasa Mahkemesi, bu fıkrayı iptal etti. Peki, getirilen
maddeye bakın, maddenin birinci fıkrasında “hisselerin
satışına ilişkin usulî işlemler Özelleştirme
İdaresi Başkanlığınca yürütülür” deniliyor -sadece
usulî işlemler- ve devam ediliyor “hisselerin değeri günün ekonomik
koşulları göz önünde bulundurularak uluslararası finans ve
sermaye piyasalarında kabul görmüş değerlendirme yöntemleri
kullanılmak suretiyle...” Bunlar, hep Anayasa Mahkemesinin
görüştüğü hususlardır ve bunlar, tamamen düzeltilerek, gerekçeli
karara uygun bir şekilde burada hazırlanmış.
“...değerlendirme yöntemleri kullanılmak suretiyle değer tespit
komisyonlarınca tespit edilir” deniliyor.
Yine, madde 2, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği 18 inci maddeye
karşılık geliyor. Burada, katma değerli hizmetlere
ilişkin olarak “işletme lisans ve ruhsatına ilişkin
değer tespit ve ihale işlemleri, kanun hükümleri dahilinde,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yürütülür ve
sonuçlandırılır” deniliyordu. Anayasa Mahkemesi, bunu,
haklı olarak iptal etti; çünkü, bu, bütün işlemlerin yürütülmesini ve
sonuçlandırılmasını tek bir kurula, Özelleştirme
Yüksek Kuruluna bağlıyordu. Halbuki getirilen hüküm, tamamen Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararı doğrultusundadır. Eğer,
değerli milletvekili arkadaşlarım 2 nci maddeyi dikkatle
okumuşlarsa, görecekler ki, bu kanun tasarısı gereğince,
hisse değerini ve lisans ücretlerini tespit etmek üzere ayrı
ayrı değerlendirme komisyonları; tespit edilen ve Bakanlar
Kurulunca onaylanan hisse değeri üzerinden satış ve ihale
işlemlerini yürütmek üzere de, ihale komisyonları kuruluyor.
Komisyonlar, Ulaştırma Bakanlığı,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Hazine
Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu ve Türk
Telekomünikasyon Anonim Şirketi temsilcilerinden oluşturuluyor. Bu 5
kişilik komisyonlara, Özelleştirme İdaresi temsilcisi
başkanlık yapıyor. Burada gördüğünüz gibi, tamamen bir kurula
verilmiştir. İhale işleri için ayrı bir kurul kurulmuştur
ve yine -söylediğim gibi- 5 kişilik kurul kurulmuştur.
Yine, eğer, bu kanun tasarısında getirilen ek geçici
madde dikkatle incelenirse, görülecek ki, komisyonların nasıl
toplanacağı -çünkü, bu maddelere de hep itiraz edilmişti Anayasa
Mahkemesinde- nasıl karar alacağı, değerlendirme
komisyonlarına yardımcı olmak üzere değerlendirme
kurullarının kuruluşu; bütün bunlar, açık olarak, Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararına -lütfen, dikkatle okuyunuz- uygun olarak
hazırlanmıştır.
Değerli arkadaşlarım, biz, bu tasarıyı,
Komisyonda da görüştük; ama, orada da, arkadaşlarımız,
sadece, getirilen bu iki yeni maddenin, değişikliğin Anayasaya
aykırı olduğunu söylediler. Neden Anayasaya aykırı?..
Hiçbir söz yok... Dediler ki: “Bu, önce, Anayasa Komisyonunca incelensin, orada
değerlendirilsin.” Yani, sadece işi yokuşa sürmek,
tasarının görüşülmesini engellemek için. Bunu kim söylüyor?
Bunu, bir ay önce bu tasarıyı Komisyona getiren Anavatan Partili
arkadaşlarımız söylüyor. İktidardayken başka,
muhalefete gelince başka. Getirdikleri tasarı, Anayasa Mahkemesinin o
kararlarına tamamen aykırı bir tasarıydı. O
şekliyle çıksaydı, yine, büyük bir ihtimalle Anayasa
Mahkemesince iptal edilecekti. Ben, Refah Partili bir üye olarak
inanıyorum ki, bu haliyle getirilen iki fıkra
değişikliği -burada tasarının tümü
değiştirilmiyor– Anayasa Mahkemesinin belirttiği gerekçeli
kararlara uygundur ve dolayısıyla, özelleştirmeyle
sağlanacak yararları gerçekleştirecektir. Biz, Refah Partisi
Grubu olarak bu tasarının bu şekliyle yasalaşmasında,
memleketimizin ve ülkemizin yararına hususlar görüyoruz.
Arkadaşlar diyebilirler ki, eğer, uygulamada hatalı
işler yapılırsa, bu yüzde 34’lük blok satışta,
ihalelerde usulsüz işlemler yapılırsa... Biz, o zaman, Meclisin
çıkardığı kanunlara ve hukukî esaslara göre denetlemek ve
suiistimali önlemek için, Refah Partisi olarak, bu özelleştirme
uygulamasını, diğer partilerden, muhalefet partilerinden önce
takip ederiz.
Arkadaşlarım, devlette devamlılık esas. 53 üncü
Hükümet Programının 23 üncü sayfasının ikinci
fıkrasında “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin
özelleştirilmesine ilişkin Yasa ile 4046 sayılı
Yasanın bazı maddelerinde, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
doğrultusunda, yapılacak yasal düzenlemeler öncelikle ve ivedilikle
Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilecektir” cümlesi yer alıyor. Biz,
onun için, bu konunun, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararları
doğrultusunda ivedilikle ve öncelikle Meclis gündeminde yer
almasını ve bu fıkraların değiştirilmesini
yararlı gördük. Onun için, Refah Partisi Grubu olarak, bu yapılan
değişikliklere olumlu oy vereceğimizi belirtir, Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İlhan Sungur.
Şahısları adına Sayın Halit Dumankaya,
Sayın Zekeriya Temizel, Sayın İrfan Köksalan söz
istemişlerdir.
Buyurun Sayın Dumankaya.
Süreniz 10 dakika.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün akşam geç saate kadar, saat 05.00’e kadar Meclis
çalıştı; ama, bu ulvî çatı dün akşam bir tiyatro
salonuna döndürülmüştü.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Zatı âliniz de baş
oyuncuydunuz.
BAŞKAN – Müdahale etmeyin, rica ediyorum efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Meclisi idare eden Başkan,
Sayın Kamer Genç’in -önce CHP’nin, sonra DYP’nin Başkanvekili- her
oturumunda münakaşa çıkar; her oturumunu tarafsız idare etme
alışkanlığı yoktur. Ama, ben onu
yadırgamıyorum. Benim yadırgadığım, Refah Partisi
Grubuna mensup arkadaşlarım,
burada oturdukları zaman, bu idare tarzına, bu kürsünün önüne gelip
karşı çıkarlardı, münakaşa ederlerdi, kavga ederlerdi,
protesto ederlerdi. Fakat, Başkanın dün akşamki idareleri
onların da hoşuna gitti, onlar
da bundan gayet memnun oldu; beni üzen taraf budur. Yani, Refah Partili arkadaşlarım,
kiracı oldukları zaman başka, ev sahibi oldukları zaman
başka davranıyorlar.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Mesuliyetler başka
başka...
BAŞKAN – Müdahale etmeyin, rica ediyorum.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
şunu belirtmek istiyorum. Arkadaşlarımın
sıkıntısını anlıyorum. Şu yirmi günlük süre
içerisinde iki şeyle karşı karşıya kaldılar: Çok
şiddetle karşı çıktıkları Çekiç Güç’e “evet” demek
zorunda kaldılar. Öyle ki, Çekiç Güç’ü vatanın
satıldığı şeklinde yorumluyorlardı...
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Değiştirdik...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – ... ama, buna rağmen, hem de öyle
bir Çekiç Güç kararnamesi getirdiler ki, en uzun müddetle, beş aylık
bir süreyle bu Çekiç Güç’ün Türkiye’de kalmasını; yani, (U)
dönüşünü oylarıyla sağladılar. (ANAP ve DSP
sıralarından O “dönüşü” sesleri)
Değerli arkadaşlarım, ikinci konu şudur: Refah
Partili arkardaşlarım, PTT’nin T’sine de şiddetle
karşı çıkmışlardı.
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Hepsini değiştirdik.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Öyle ki, Sayın Salih Kapusuz’a
dedim ki, eskiden şu tutanaklara konuşan -şimdi biraz sonra
açıklayacağım- arkadaşlarım buraya niçin gelip
konuşmuyor da, benim, yeni milletvekili olmuş, hiçbir suçu olmayan,
hiçbir dahli olmayan arkadaşlarımı konuşturuyorsunuz?!.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, şu var: Bu
Hükümet, Refah Partisinin tek başına iktidar olduğu hükümettir,
doğrudur; çünkü, Sayın Tansu Çiller’i öyle
yakalamışsınız ki, bir taraftan Yüce Divana gideceği
korkusu... Dediğinizi yapmazsa, sizi Yüce Divana göndeririz...
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Sizi göndereceğiz.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) –...orada haklısınız, tek
başınıza Türkiye’yi idare ediyorsunuz; ama, gözünüzden kaçan bir
şey var; onu size belirtmek istiyorum: Bu kanunun aralarına öyle
şeyler sıkıştırırlar ki, sizi de atlatırlar;
onun için, size bunu hatırlatmak istiyorum.
ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) – Söyle, ne var
sıkışmış?..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
ben şunu belirtmek istiyorum: Sayın Bakan burada konuştu.
Anavatan Partisi özelleştirmeye karşı bir parti değildir.
Biz, özelleştirmeden yana olan bir partiyiz. Anavatan Partisi, muhalefette
ne söylemişse, iktidarda onu yapan bir partidir. Biz, ne demiştik
halka? Demiştik ki “ey, halk, eğer, bize oy verirseniz, bu
yolsuzlukların hesabını soracağız.” İktidar
olduk; aynısını yaptık...
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) – Hiçbir şey
yapmadınız.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Meclise getirdik yüzde 85’ini.
Bakınız, TURBAN’ıydı, Toprak Mahsulleri’ydi, Petrol
Ofisi’ydi; bunların hepsi, sizin haberiniz yok, burada kabul edildi;
komisyonlar çalışıyor; 8 tane daha önergemiz de gündemde
bekliyor; yani, Türkiye’deki yolsuzluk olaylarının yüzde 85’ini biz
buraya getirdik. İktidar demedik, muhalef demedik, o dosyaların
üzerine oturmadık.
Değerli arkadaşlarım, Refah Partisi sözcüsü
arkadaşım, burada, bir sene evvel, yine, PTT’nin T’si
görüşülürken, aynen şöyle diyordu: “Allah aşkına, niçin bu
yasa için çalışıyorsunuz?.. Yani, satacak hiçbir
malınız kalmadı mı? Altın yumurtlayan tavuğu
birilerine peşkeş çekmek için, Sayın Başbakanın
emriyle burada toplanmak ve gazetelerde de kimlere satılacağı
belli olan bu nimetleri, bu şirketlere peşkeş çekmek Meclisin
itibarını zedelemez mi?” Refahlı bir başka arkadaşım
laf atıyor, diyor ki “sadece Meclisin değil, Türkiye’nin itibarını
zedeler.”
O gün, muhalefetteyken, Türkiye’nin itibarını zedeleyecek
olduğunu söylediğiniz bu satış, bugün, yirmi günde ne oldu
da, Türkiye’ye bir onur getirme durumuna geldi; bunu sormak istiyorum
değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, Anavatan Partisinin Türkiye’ye
verdiklerini, beş senede, birer birer, mirasyedi gibi
harcadınız. Şimdi de sıra PTT’nın T’sine geldi, onu da
satacaksınız. Biz “niçin satacaksınız, niçin
özelleştireceksiniz?” demiyoruz. Biz diyoruz ki “Endişemiz var,
telaşımız var.” Maddeler görüşülürken söyleyeceğim, bu
satırlar arasında, yine bazı gizli şeyler var. O nedenle,
korkumuz şudur: Acaba peşkeş çekilecek midir?
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, 2 dakikanız var efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
şunu hemen belirtmek istiyorum: Sayın Bakan oradan diyor ki: “Bunu
geciktirenlerin vebali var” Herhalde, bunu, Anavatan Partisine söylemiyor; bunu
geciktiren Refah Partisine sesleniyor. O zaman, burada gecenin geç saatlerine
kadar görüşüldüğünde -şu tutanaklarda- Refah Partisinin bunu
engellediği görülmektedir. Bizim Sayın Genel
Başkanımızın bu yasayı
hazırladığını söylüyor. Bu olay, Hükümetten
komisyonlara gelir, komisyonlar ihtisas komisyonudur. Öyle, yarım saat
önce toplanıp, orada, selin önünden mal kaçırır gibi hemen iki
saatte görüşmüş, ondan sonra buraya getirilmiştir.
Buraya geldiğinde, ben Meclis toplanmadan, yoklama yapılmadan
yarım saat evvel müracaat ettim; ama, Sayın Başkan “söz alan var
mı?.. Yok. 2 nci maddeye geçiyorum” diyor. Halbuki, benim yazılı
müracaatım var. Niçin yazılı müracaatım var? Çünkü, sözlü
müracaatımın kale alınmayacağını biliyorum,
Sayın Başkandan endişem var, onun için yazılı olarak
veriyorum.
Maddeler görüşülürken, yine Refah Partili
arkadaşlarımın söylediklerini, bizim bunlara vereceğimiz
cevapları, altlarında gizli olan şeyleri izah edeceğim. Biz
muhalefet olarak uyaracağız, uyarı görevimizi
yapacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dumankaya.
Gerçi, Sayın Halit Dumankaya, beni tenkit etti; ama, kendisine
teşekkür ederim; her tenkit insanları küçültmez, büyütür.
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) – Tenkidine
bağlı; sen öyle zannet.
BAŞKAN – Şahsı adına, Sayın Zekeriya Temizel;
buyurun efendim.
Sayın Temizel, konuşma süreniz 10 dakika efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Telgraf ve Telefon
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bazı hisselerinin
özelleştirilmesine ilişkin yasal düzenleme
yaptığınız bu kurum, yani Türk Telekomünikasyon Anonim
Şirketi, bugün, ülke olarak övünmekte haklı olduğumuz kurumlarımızdan
birisidir.
Bu kurum, son derece çağdaş bir teknolojiye sahip olup,
yatırım darboğazını aşmış, hem
finansman hem de teknik açıdan yabancı teknoloji ve kaynağa
gereksinim duymayan bir yapıdadır; kârlıdır ve
yıllık getirisi de en az 150 trilyon lira dolayındadır.
Bunlardan da önemlisi, ülke telekomünikasyon sisteminin,
çağdaş teknolojinin gerisinde kalmaması için,
araştırmalarını ve yatırımlarını,
sorumluluk anlayışı içerisinde sürdürmek yükümlülüğü
vardır.
Niteliklerini, ayrıntılara girmeden, çok özet olarak
belirttiğim bu kurumun özelleştirilmesinin nedeni nedir; bu kurum
neden özelleştirilmek istenmektedir?
Hiçbir çağdaş ülke, telekomünikasyon gibi bir
alanını devrederek, gelecekte gereksinme duyacağı ya da
çağın gerisinde kalmamak için gerekli olan
yatırımlarını tamamen ticarî güdülerle davranacak bir
kuruluştan bekleme beklentisine giremez, girmemelidir. Yani, devlet, kâr
amacıyla davranan bir kuruluştan, ülkenin, çağdaş ülkeler
düzeyinde ve son tekniklerle telekomünikasyon imkânlarına sahip bir
durumda bulundurulmasını bekleyecektir. Değerli arkadaşlar,
bu, bir hayaldir.
Bir kurumun özelleştirilmesinin iki tane temel nedeni olabilir.
Nedir bu temel nedenler? Bir tanesi, özelleştirilecek kurumun teknolojisi
eskidir; yatırım için kaynak bulamayan devlet, özelleştirme
suretiyle bu kaynağı harcamaktan kurtulmaktadır. İkinci
neden de, kuruluş zarardadır; devlet, bu kuruluşun
zararından kurtulmak için özelleştirme yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türk Telekomünikasyon A.Ş. için bu
nedenlerden hangisi geçerlidir? Hiçbirisi geçerli değildir. Bu durumda, bu
kurumun özelleştirilmesinin nedeni nedir? Devlet, gelire ihtiyaç
duymaktadır. Kamu harcamaları sağlıklı kaynaklara
dayandırılmamaktadır. Kamu, giderlerini karşılayacak
sağlıklı kaynaklara sahip olamayınca, bu durumda, elindeki
varlıklarını satarak, faaliyetlerini devam ettirmek
istemektedir.
Yani, değerli milletvekilleri, özelleştirme, sadece, kamu
giderlerini karşılama konusunda gereksinme duyulan geliri
karşılamak için yapılmaktadır. Peki, PTT’nin T’si
satıldı, ülke sağlıklı gelir kaynaklarına
kavuşturulmadığı zaman, önümüzdeki yıllarda da,
yeniden, satabilecek bir (T) daha bulunabilecek mi? PTT’nin T’si
satıldı; T’nin satışına aracılık edecek
firmaların seçiminde de, daha önceden olduğu gibi, uygun usullerde
davranıldı ve sonuç olarak, belki de, en büyük kazancı onlar
elde etti; sonra ne olacak? Hem de bu satışı, blok
satış yöntemiyle yaptınız ve Türkiye’nin en stratejik
kurumu, birilerinin eline geçti. Peki, bundan sonra ne olacak? Telekomünikasyon
alanında ülkemizi, çağdaş, gelişmiş ülkeler düzeyinde
tutacak araştırma ve geliştirme faaliyetlerini kim yapacak?
Türkiye, blok satış yöntemiyle yapılan satışlarda, bu
tür kuruluşların, ne şekilde ele geçirildiğini; blok
satışın, bu tür kuruluşlar açısından neye mal
olduğunun örneklerini de, gerçekte gördü. Bu şekilde yapılacak
bir blok satışın, aynı sonuçları
doğurmayacağı, şu anda ileri sürülebilir mi?
Benden önce konuşan, Refah Partili değerli
arkadaşım, daha önce, bazı maddeleri Anayasa Mahkemesince iptal
edilen 406 sayılı Yasanın, bu düzenlemeden sonra, artık,
herhangi bir mahzur taşımayan, dolayısıyla, gönül
rahatlığı içerisinde, satışa olanak tanıyacak bir
Yasa olduğunu iddia etti.
Değerli arkadaşlar, hisselerin yüzde 51’inin
satışıyla ilgili 17 nci madde hükmü, 406 sayılı Yasada
iptal edilmedi; daha önceden karşı çıkılan yasanın
içerisinde de o hükümler vardı. Dolayısıyla, burada, sanki 51’i
satılmayacak da 49’u satılacak gibi yeni birtakım
değişiklikler yapıldığını ileri sürmek -ben,
bu kürsülerde polemiğe girmem biliyorsunuz; ama- en azından,
gerçeklerin açığa kavuşturulması için, zorunlu bir
açıklama şeklindedir. Bu yapılan düzenleme, blok satış
olayını ortadan kaldırıyor mu? Yani, Telekomünikasyon
Anonim Şirketinin hisselerinin, blok olarak yabancıların eline
geçmesini engelliyor musunuz? En fazla karşı
çıktığınız konulardan birisi buydu; bu, bunu
engellemiyor.
Biraz önce Sayın Topçu, buradan, satış
koşullarının, bazı ülkelerdeki yasaların, daha
doğrusu bu tür özelleştirmelerle ilgili ayrıntılı
yasaların örneklerini gösterdi. Sizin getirdiğiniz yasa
tasarısı, bu Mecliste, satış koşullarını,
ayrıntısıyla, burada ortaya koyuyor mu? Yasa
tasarısının hemen 1 inci maddesinin ikinci fıkrasına
baktığınızda “değer tespiti sonuçları ile
satışa sunulacak hisselerin ne kadarının ve hangi
satış yöntemiyle satılacağına, çalışanlar ve
küçük tasarruf sahiplerine ayrılan yüzde 5’lik payın ne oranda
satılacağına Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının görüşü ve Ulaştırma
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karar
verilir” denilmektedir.
Yani, satış koşullarının hepsi, bu yasa
çıktıktan sonra, Bakanlar Kurulu tarafından,
Bakanlığın tavsiyesi ve Özelleştirme İdaresinin
belirlemelerine göre belirlenecektir. Yani, Meclis olarak, Türk
Telekomünikasyon Anonim Şirketinin hisselerinin satışı konusunda,
siz, şu anda, koşulları koyup da “ancak, bu koşullarda
satılırsa, yararlı olabilir” diyebiliyor musunuz?
Diyemiyorsunuz... Diyemiyorsunuz; çünkü, gelecekte, bu koşulları
uygulayacak olan hükümetin de kim olacağını bilemezsiniz. Bu
durumda, yasa, bu hisselerin satışında objektifliği
sağlıyor, dolayısıyla “satış
koşullarının hepsi, bu yasanın içerisinde vardır”
demek ve daha önce ileri sürülmüş çekincelerden vazgeçmek, pek
tutarlı bir davranış olmaz diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke için bu kadar stratejik öneme sahip
bir kuruluşun satış koşullarının, burada, bütün
ayrıntılarıyla belirtilmesi gerekir. Eğer, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, bu kadar stratejik bir kuruluşun bile satış
koşullarını belirleyemiyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasa
yapmayla ilgili görevlerini gereğince yerine getiremiyor demektir. Bu da,
zaten, Anayasanın 7 nci maddesine aykırı bir uygulama olur ve
sonuçlarını, daha önce görüldüğü gibi, bir defa daha, Türkiye
Büyük Millet Meclisi görme durumunda olur.
BAŞKAN – Sayın Temizel, 2 dakikanız var efendim.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Değerli milletvekilleri,
Başbakanlığa tanınan yetkiler konusunda daha önceki
uygulamalar, bu yetkilerin ne şekilde kullanıldığına
ilişkin örneklerin, iyi örnekler olmadığını ortaya
koymaktadır. Bu nedenle, daha önce, Türk Telekomünikasyon Anonim
Şirketinin hisselerinin satışıyla ilgili olarak bu kürsüden
dile getirilen tüm sakıncalar, geçerliliğini, maalesef, hâlâ
korumaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konudaki
kararını, tüm bu sakıncaları göz önünde bulundurarak
vermesi gerektiğini umuyor ve bu vesileyle, tekrar, sizlere saygılar
sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Temizel.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, tutanaklar geldi
efendim.
BAŞKAN – Efendim, gelmedi daha...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Geldi efendim.
BAŞKAN – Hani, gelmedi... Arkadaşlara sordum, gelmedi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Bana geldiği için...
BAŞKAN – Sayın Topçu, yani, benim elimde mi... Ben,
arkadaşlara söyledim; gelecek.
Rica ediyorum sayın arkadaşlarım... Yani, ille, beni zor
duruma sokacak davranış biçimini tercih etmeyin. Benim yerimde
olsanız, siz nasıl hareket edeceksiniz... Söyledim arkadaşa,
“tutanağı getirin” dedim; gelmedi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Bana getirdiler de, onun için söylüyorum.
BAŞKAN – Bana getirmediler.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki
müzakereler bitmiştir.
III. —
YOKLAMA
BAŞKAN – Maddelere geçilmesinden önce bir yoklama isteği
vardır; yoklama önergesi verenleri arayacağım ve yoklama
isteğini yerine getireceğim efendim. (RP sıralarından
“çoğunluk var” sesleri)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, biraz önce
yoklama yapıldı.
BAŞKAN – Efendim, lütfen.. Arkadaşlarımız yoklama
isteminde bulunmuşlar. Şu anda salonun görüntüsü, yoklamayı
zorunlu kılan bir görüntü içinde.
Yoklamaya ilişkin önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Genel Kurul salonunda, toplantı yetersayısı için gerekli
çoğunluk yoktur. İçtüzüğün 57 nci maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca yoklama yapılması için gereğini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Yoklama isteminde bulunan
arkadaşlarımızın salonda bulunup
bulunmadıklarını arayacağım:
İbrahim Yavuz Bildik?.. Burada.
İhsan Çabuk?.. Burada.
A. Turan Bilge?.. Burada.
Ali Günay?.. Burada.
Mustafa İlimen?.. Burada.
Mehmet Yaşar Ünal?.. Burada.
Fikret Uzunhasan?.. Burada.
A. Ziya Aktaş?.. Burada.
Mehmet Büyükyılmaz? Burada.
M. Cihan Yazar?.. Burada.
Abdulbaki Gökçel?.. Burada.
M. İstemihan Talay?.. Burada.
Bülent H. Tanla?.. Burada.
Fikret Ünlü?.. Burada.
Aydın Tümen?.. Burada.
Çetin Bilgir?.. Burada.
Hikmet Uluğbay? Burada.
Metin Şahin?.. Burada.
Bayram Fırat Dayanıklı?.. Burada.
Hayati Korkmaz?.. Yok.
MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Efendim, biz, tekabbülü bunda kabul etmiyoruz, bizim
uygulamamız öyle değil. (DSP sıralarından “21 kişi
var” sesleri)
Tuncay Karaytuğ?.. Burada.
Yoklama yapılacaktır.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hiç
kâğıtlara bakmadan, fazlasıyla toplantı
yetersayımız vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.
VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
3.
– Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/469) (S. Sayısı : 85)
(Devam)
BAŞKAN – Maddelere geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere
geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı
MADDE 1. – 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununun Ek 17 nci Maddesine aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
Hisselerin satışına ilişkin usuli işlemler
24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Kanun hükümlerine göre Özelleştirme
İdaresi Başkanlığınca yürütülür. Hisselerin
değeri günün ekonomik koşulları gözönünde bulundurularak
uluslararası finans ve sermaye piyasalarında kabul görmüş
değerlendirme yöntemleri kullanılmak suretiyle değer tespit
komisyonlarınca tespit edilir. Hisse satışı; halka arz,
blok satış, yurt içi ve/veya yurt dışı sermaye
piyasalarında satış, borsada borsa usul ve esasları
çerçevesinde satış, menkul kıymetler yatırım
fonları ve/veya menkul kıymetler yatırım
ortaklıklarına satış suretiyle yapılır.
Değer tespiti sonuçları ile satışa sunulacak
hisselerin ne kadarının ve hangi satış yöntemiyle
satılacağına, çalışanlar ve küçük tasarruf sahiplerine
ayrılan %5’lik payın ne oranda satılacağına
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının
görüşü ve Ulaştırma Bakanlığının teklifi
üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilir. Blok satışta ihale
şartları ihale tarihinden en az 45 gün önce, kesinleşmiş
ihale sonuçları 15 gün içinde Resmî Gazetede ve Türkiye çapında
yayınlanan yüksek tirajlı iki gazetede, yurt dışında
ise uygun görülecek basın veya yayın organıyla en az bir defa
yayınlanır. Hisselerin blok satışı ihalesinde
kapalı teklif usulü uygulanır, nihaî devir işlemleri Bakanlar
Kurulunca onaylanır.
BAŞKAN – Sayın Topçu, tutanağı getirttim.
Bakın, Sayın Bakan sizinle ilgili şöyle diyor: “Sayın Topçu
iyi anlayamamış galiba. Zaten, zaman zaman, anlamakta güçlük çeker
bazı şeyleri” gibi bir cümle kullanmış. (Gülüşmeler)
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Evet...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum, bırakın...
Yani, benim bildiğim kadarıyla...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Ama, en sonda... Ahlakî...
BAŞKAN – Efendim?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – En sonunda diyorum... En son satırı
okuyun...
BAŞKAN – Peki, oraya da bir bakayım da... Peki efendim...
Madde üzerinde, CHP Grubu adına Sayın...
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Açık olarak hakâret
etmiş...
BAŞKAN – Efendim bir dakika... Şimdi, bu arada, tespit
edelim...
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Neyi tespit edeceksin?..
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) –
Bundan daha açık hakâret olur mu? Neyi tespit edeceksin?
BAŞKAN – Canım... Rica ediyorum arkadaşlar...
Cumhuriyet Halk Paritisi Grubu adına, Sayın Ayhan Fırat;
buyurun efendim.
Süreniz 10 dakika
CHP GRUBU ADINA AYHAN FIRAT (Malatya) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; bugün, halk arasında ve Mecliste de,
PTT’nin T’sinin satılması olarak bilinen yasa
değişikliğinin, Anayasa Mahkemesince bozulmasından sonra,
yeni durumunu görüşüyoruz. Ancak, gerekçede şöyle bir ifade var:
“Değişen telekomünikasyon teknolojisinin olanaklarından
yararlanmak, iç ve dış malî kaynak sağlamak, telekomünikasyon
yatırımlarını süratle gerçekleştirmek, hizmetleri
geliştirmek için...” Şimdi, bu gerekçenin, yalnız bir
kısmı doğru, öbür kısmı yanlıştır.
Bugünkü PTT, ayda 20 trilyon, yılda 240 trilyon gelir temin eden
bir müessesedir. Bu müessesenin yatırımları için gelirleri
kâfidir, olanakları fazlasıyla
vardır. Bunun satılışının tek nedeni, iç ve
dış finans imkânlarını karşılamaktır; yani,
Hükümet, bununla darboğazı aşmaya çalışmaktadır.
Ben inanıyorum ki, 53 üncü Hükümet görevde olsaydı, bugün, bu
yasa, buraya aynen gelirdi; bunu açıklıkla söylüyorum; ama,
Sayın Şevket Kazan, Sayın Abdullah Gül, aslan gibi
yanımızda yer alırlardı ve daha önce dedikleri gibi, “bunu
satmak vatana ihanettir” derlerdi. Sayın Şevket Kazan, 1993
yılında “eğer Telekomünikasyon AŞ’nin T’sini
satarsanız, biz, Başbakanlık binasını işgal
ederiz” demişlerdi; şimdi nerede?.. Bekliyorum!.. Aynı yasa
burada!.. Sayın Abdullah Gül şerh koymuştu, neredeler?.. Bu
arkadaşlar niye burada değiller?!.
Biraz önce konuşan Sayın Refah Partisi temsilcisi “bu yasa,
eski yasadan farklı; eski yasada hepsi satılıyordu, bugün yüzde
49’u satılıyor” dediler. Hayır efendim, yasada bir
değişiklik yok; iptal edilen yasa elimde, o zaman da yüzde 49’unun
satılması öngörülüyordu. Bunu, şöyle veya böyle inkâr etmeye
gerek yoktur, doğrusunu söylemek lazımdır; sizin tutumunuz o gün
öyleydi, bugün böyle, buna karşı çıkamıyorsunuz.
Şunu söyleyeyim: Biz talebeyken, İstanbul’dan Malatya’ya
gitmeden iki gün önce biletimizi alır, evimize “cumartesi sabahı
oradayız” diye telgraf çekerdik. Hakikaten iki gün iki gece trenle
giderdik, cumartesi günü öğle saatlerinde veya öğleden sonra
kapı çalardı, açardık; postacıdan telgraf; bizim
çektiğimiz telgrafı üç gün sonra postacı bize teslim ederdi.
Bakın, o günkü PTT’yi -1950 veya 1955’lerden bahsediyorum- 1980’deki
PTT’yi düşünün, bir de bugünkünü düşünün. 1982-1983 yılında
PTT, Avrupa şartlarına, telekomünikasyonun en ileri mertebesine
erişmiştir. Nasıl erişmiştir?.. PTT’de o zaman 90 bin
kişi çalışırdı; bunların içinde genç
dimağlar, değerli mühendis arkadaşlar, teknisyenler, bilgili
uzman arkadaşlar hep birlikte Türkiye’yi karış karış
gezdik ve PTT’yi bugünkü durumuna bu insanlar getirdi, bu 90 bin kişi getirdi.
Şimdi siz, devletin altın yumurtlayan bu tavuğunu kesmeye
çalışıyorsunuz.
Türkiye’de PTT kadar rantabl çalışan hiçbir müessese yoktur,
kârlı hiçbir müessese yoktur. Arkadaşlar, bunun bugün yüzde 49’unu
satacaksınız, yarın belki zorda kalacaksınız; üç sene
veya iki sene bir rahatlık elde edeceksiniz, ondan sonra ne olacak?..
Devletin gelirleri azalınca -bakın, her
sattığınız şeyde devletin havuzundan bahsediyorsunuz-
havuza giren miktar azalıyor, muslukları kapıyorsunuz.
Yarın devlet, bir jandarma devleti olur, bunu iyi düşünün.
Bu PTT, aynı zamanda sosyal amaçlı bir kurumdur. Bakın,
İzmir’de ne olanak varsa, İstanbul’da ne olanak varsa, Hakkâri’de de
aynı olanak vardır. Şemdinli ile Marmaris’te de aynı olanak
vardır; orada da Avrupa ile konuşursunuz, orada da Avrupa ile
konuşursunuz; orada da Amerika ile konuşursunuz, orada da
konuşursunuz. Çünkü, ben, PTT’de çalışarak 22,5
yılını oraya veren bir arkadaşınızım;
dağ, taş, Güneydoğu Anadolu’nun bilmediğim yeri
kalmadı, ayrım yapmadan o hizmetleri götürebilmek için. Siz bunu
satarsanız, özel sektör, Doğu Anadolu’ya, o köylere, o insanlara bu
hizmeti götürür mü, soruyorum size? Nerede kârlıysa oraya gider.
Telefon, sosyal amaçlı bir vasıtadır; devlet elinde
olacak ve devlet bunu vatandaşına götürecek. Bugün, en ücra köyümüzde
telefon var. Özel sektörün elinde olsa, o köylere telefon gider miydi?
Sonra, bakınız, bir yanlışlık
yapıyorsunuz. Bu sistemleri, radyolinkleri, koaksial kabloları,
Katanya-Antalya denizaltı kablosunu yapan kurumun başındaki bir
idareci olarak size şunu söyleyeyim: PTT’nin elindeki sistemlerin büyük
bir kısmı NATO’nun hesaplarından gelmiştir. NATO
malıdır; bunun üzerinden, Türkiye’nin en hayati askerî devreleri
geçer; gizlilik son derece mühimdir ve ben, kendi insanıma, PTT’liye
güveniyorum, ordunun muhaberesini ona emanet ediyorum; Türk Ordusu,
muhaberesini, orada çalışan arkadaşlarıma emanet ediyor.
Siz, böyle bir müesseseyi, böyle stratejik bir imkânı, bir
yabancının eline vermeyi nasıl düşünebilirsiniz?
Bakınız, şimdi bir misal daha vereyim: PTT’ye
bağlı bir Teletaş Fabrikası vardı. Bu Teletaş
Fabrikasını, 1959 yılında, biz, Ulus’ta kurduk; sonra, bu
nüveyi İstanbul’a götürdük ve orada bu nüve genişledi, biz de
elimizden geldiği kadar yardım ettik ve bir Teletaş Fabrikası
çıktı. Teletaş Fabrikası, Netaş Fabrikasıyla
eşdeğerdi; elektroniğin A’sından Z’sine kadar her şey
orada vardı; Türkiye’nin santrallarını yapıyordu, muhabere
tesislerini yapıyordu. Özelleştirme İdaresi iki sene önce bunu
sattı. Kim aldı? Bir ecnebi devlette iş yapan bir şirket
aldı, yani, bir Belçika firması aldı. Şimdi, bu koca
fabrika ne oldu? Kapandı. Beyin takımını aldı götürdü,
bütün her şeyini aldı götürdü, koca fabrika kapandı,
Teletaş gibi bir fabrika –damgasını vurmuştur Türkiye’de
muhabereye- kapandı; buna hakkınız yok arkadaşlar.
Demin de söylediğim gibi, yılda 240 trilyon lira gelir temin
eden bir müesseseyi satıyorsunuz; yılda 3 milyar doların
üzerinde gelir temin ediyor. Kaça satacaksınız?..
BAŞKAN – Sayın Fırat, süreniz bitti efendim; süreyi
uzatmıyoruz.
AYHAN FIRAT (Devamla) – Peki efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Fırat.
AYHAN FIRAT (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür etmek
istiyorum.
BAŞKAN – Yok... Kusura bakmayın, süreyi hiç uzatmıyoruz;
nasıl olsa başka maddelerde konuşursunuz.
AYHAN FIRAT (Devamla) – Peki, şunu da söylemek istiyorum...
BAŞKAN – Efendim, dünden beri süreyi uzatmıyorum.
AYHAN FIRAT (Devamla) – Efendim, bir dakika... Bir şey söyleyip
bitireceğim.
BAŞKAN – Sayın Fırat, bakın, süreyi
uzatmadım... Rica ediyorum...
AYHAN FIRAT (Devamla) – Peki Sayın Başkan...
BAŞKAN – Ama, mikrofon...
Tamam, yerinize buyurun...
AYHAN FIRAT (Devamla) – Biraz önce, ANAP’ın temsilcisi de burada
konuştu; ama, açın bakın, ne Ulaştırma Komisyonunda ne
de Plan ve Bütçe Komisyonunda ANAP’lı arkadaşların muhalefeti
yok, CHP ve DSP’nin var. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim; sağ olun.
Gruplar adına başka söz talebi?..
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan,
ANAP Grubu adına Sayın Topçu konuşacaklar.
BAŞKAN – ANAP Grubu adına Sayın Yaşar Topçu.
Sayın Topçu, süreniz 10 dakika efendim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sataşmayla ilgili olarak söz istedim.
BAŞKAN – Hayır, siz Grup adına söz istediniz.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır, sataşmayla ilgili olarak söz
istedim. Siz bana “bakıp inceleyeyim” demiştiniz. Şimdi
“buyurun” dediniz, ben de onun üzerine çıktım.
BAŞKAN – Ben Grup adına söz vermiştim, eğer Grup
adına konuşmayacaksanız...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Grup adına da konuşurum.
BAŞKAN – Efendim, siz Grup adına konuşun, sataşmayla
ilgili gerekirse size ayrıca bir ek süre vereceğim.
Buyurun.
ANAP GRUBU ADINA YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu Parlamentoya geldiğim günden bu yana,
1987’den bu yana, hep hak bildiğimiz, ülke yararına bildiğimiz,
millet için bildiğimiz, halk için bildiğimiz şeyleri savunarak
geldik. Bunları savunurken de, polemik veya demagojik işlerden uzak
durmaya çalıştık. Daima işin esasını,
aslını kolladık. Demin, burada tasarının tümü üzerinde
görüşme yapılırken, ben konuştuktan sonra kürsüye gelen
Sayın Bakan ve arkasından grup adına söz alan Refah Partili
arkadaşımız, bizim savunduğumuz şeyleri çarpıtmak
istedi. Sayın Bakan dedi ki: “Canım, siz hükümette iken satmak
istiyorsunuz da, muhalefet olunca engelliyorsunuz”
Değerli arkadaşlar, Türkiye’de devlet küçültülmeli,
halkın sırtında yük olmaktan çıkarılmalı. Devleti
taşımak, halk için çekilmez bir yük olmaktan çıkmalı,
bunlar elden çıkarılmalı; bunlar, iktidara yakın
olanların kendi siyasî yandaşlarına peşkeş çektikleri
kurumlar olmaktan çıkarılmalı. O zaman ne olmalı? Türkiye,
hak eşitliği üzerine demokrasisini kurmalı, onun için de,
bunlardan kurtulmalı, diyen, hep bunu savunarak gelen biziz. Bizim burada
sözlerimiz, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin hisselerinin yüzde
49’unun bir kısmının Posta İdaresine, bir
kısmının çalışanlara, yüzde 35’inin de blok olarak
satılmasına karşı olduğumuzdan dolayı değil.
Biz diyoruz ki, bütün ülkeler bunları satarken yetkileri
Ulaştırma Bakanına vermiyor, bir kişinin iki
dudağı arasında olmuyor.
İşte, örneği var; bir tanesine 350 bin abone
sağladınız, bir tanesini 60 bindeyken tıkadınız
cezalandırmak için; sonra ne oldu?.. 1 milyar doları
almadınız. “Kaynak arıyoruz, kaynak arıyoruz” diyorsunuz,
kaynak orada üç senedir duruyor, 500’er milyondan 1 milyar dolar tahsil
edeceksiniz, almıyorsunuz. Sayın Bakan diyor ki: “Efendim, bunu
Sayın Yılmaz istedi.” Yılmaz’ın istediği maddeyi
oradan çıkarıyorsunuz. Ne o? Şu cep telefonlarının
lisanslarının verilip, 500’er milyon doların alınması.
Bir de, demin izah ettim ki, 150 bin aboneye kadar; bugünkü dolar
bazıyla 83 trilyon... Ee, siz “olmayacak işlerden 10 milyar dolar
çıkardık” diye -at martini de bre Hasan- millete yutturmaya
kalkıyorsunuz da... Burada, gerçekten, devletin parası yatıyor.
350 bin abone, bir müşteri daha demek, bir hat daha demek.
Kullandırmıyorsunuz... İşte, itirazımız oraya,
samimiyetsizliğinize. İtirazımız, keyfî idarenize.
Satış şartlarını niye burada konuşmuyorsunuz?
Niye buraya getirmiyorsunuz?
Beyler, Sayın Bakanın demin söyledikleri doğru
değildir. O, oradan, bürokratlarından aldı; ama, doğru
değil; çünkü, bu işleri bilmez.
“İngiltere vatandaşına sattı...” 5 bin dolara satan
ülke, tekel hakkı tanıdı. Türkiye’de, 406 sayılı
Kanuna göre, komünikasyon hizmetleri tekeldedir. Sizin, yüzde 35’ini blok
olarak verdiğiniz firma sizinle pazarlık edecek, diyecek ki: Bu
tekeli ne zaman kaldırırsın, ne zaman kaldırmazsın?
Tekeli ne kadar tutarsanız, yüzde 35’lik firma, sizin, halkın
cebinden, o pahalı hizmetleriniz için aldığınız
paraları vergiye dönüştürecektir; itirazımız buraya. Kanunu
buraya getirsenize... Bakın, gösterdim burada; Amerikan kongresi 90
sayfalık yasayı oturup yapıyor da, İngiliz Parlamentosu
yapıyor da, Türk Parlamentosunun bir noksanı mı var? Niye
getirmiyorsunuz?.. Sözüm o; itiramızımız da oraya; meseleleri
çarpıtmaya gerek yok. Biz, T’nin falan satışına, başka
şeylerin satışına karşı değiliz.
Sayın Başkan diyor ki “ısrar etmeyin...” Ben,
sataşma sebebiyle ısrar edince, “söz vereceğim” diyor; ama, ben,
onu kurtarayım. Sayın Barutçu’ya ben bunları söyledim. Buradan
bir arkadaşımız laf attı; ona da cevap verdim. Ben,
Sayın Barutçu’nun ahlakî temayüllerini buraya getirmedim; ama, o,
benimkini getirdi; hatta, anlamazlığı falan da getirdi “anlamaz”
falan dedi.
İBRAHİM HALİL ÇELİK (Şanlıurfa) –
Sayın Bakanla eski dostsunuz...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bu Parlamentoda, Sayın Barutçu’yu da,
beni de tanıyan herkes, ikimizin de zekâsını,
anlayışını bilir, halk da bilir....
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Bana söz hakkı
doğuyor...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bir dakika...
BAŞKAN – Sayın Bakan... Sayın Topçu... Rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Şimdi, İngilizlerin bir sözü
var...
BAŞKAN – İkiniz de en yakın arkadaşsınız,
rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – İngilizlerin bir sözü var...
Bir dakika Sayın Başkanım...
BAŞKAN – Peki...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – İngilizlerin bir sözü var.
İngilizler diyor ki: “Bir söz söylendiği zaman, sözün
içeriğinden çok, onu söyleyenin kişiliği önemlidir.”
Şimdi, beni, ahlakî değerlerimin zafiyetiyle kim itham ediyor?
Sayın Barutçu. Bu ithamı yaparken, “yıllardır beraber
olduğumuz masalar, odalar, kanepeler cansızdır, konuşamaz,
nasıl olsa onlar biliyor bunu” diye düşünüyor; ama, bilen başka
arkadaşlarımız var. Eğer, beni, ahlakî zaafla... Ki, ben,
ahlakî zaafla siyaset yapmam; âdetim değil... Benim siyasetteki en büyük
sermayem, onurum ve ahlakım...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Belli... Belli...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Bununla, Doğru Yol Partisinden istifa
edip Anavatan Partisine geçmemi kastediyorsa, bana, Anavatan Partisine gitmeyi
ilk teklif eden, beraber gitmeyi teklif eden Sayın Barutçu’dur. (ANAP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Hayır, yalan
söylüyor...
BAŞKAN – Tamam, tamam... Peki... Neyse, Sayın Bakan...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Kimin yalan söylediğini herkes bilir,
masalar bilir....
LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) – Herkes biliyor...
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Hadi bakalım...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Aile hakkında söylediklerini cümle
âlem biliyor, hakkını savunuyorum dediğim Doğru Yol
Partililer biliyor. Onun için, ben sizin yerinizde olsam, bu konuya girmezdim.
Burada, benim söylediğim yasayla
ilgili şeylere cevap verilmesini isterdim; yanlış
yaptınız ve ben de o yanlışa cevap verdim. Yine de,
Sayın Başkanın ve arkadaşların ikazıyla,
geçmişin hatırıyla, hafif şeyler söyledim, daha başka
şeyler de söyleyebilirdim.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Söyle, söyle...
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Biz, birbirimizi tanırız. Ben,
sizin ahlakınızı bilirim, siz de benimkini; ama, bilip de buraya
gelip söylemezseniz, o zaman sizi namert sayarım.
Saygılar. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Topçu.
VIII. –
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Ulaştırma Bakanı
Ömer Barutçu’nun, Sinop Milletvekili Yaşar Topçu’nun şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
yani, zapta filan hiç lüzum yok, burada belli... Lütfen...
BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika...
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Hayır,
sataşma var, söz istiyorum.
BAŞKAN – Bir dakikanızı rica edeyim efendim... Size söz
vereceğim Sayın Bakanım...
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Tabiî... Tabiî..
BAŞKAN – Zaten, nasıl olsa,
Bakan olarak konuşma hakkınız var da...
Sayın Bakan, şimdi, ben de...
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) – Zabıtlardan
sonra...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Bakın, sayın
arkadaşlarım, gerçekten, bir Meclis Başkanvekili...
HASAN GÜLAY (Manisa) – Tutanağı isteyin...
BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum... (ANAP sıralarından
gürültüler) Zor durumumu da izah ediyorum. Burada, hepimiz arkadaşız;
hele, Sayın Topçu ile Sayın Bakanımız eski dostlar,
arkadaşlar ve aynı partide yıllarca kardeşçe mücadele etmişler,
masalarda oturmuşlar, kadeh tokuşturmuşlar... Şimdi, ne olur,
ikinizden de rica ediyorum...
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sataşmaya meydan
vermemek kaydıyla bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Yani, bu insanlar... Olabilir; işte, siyaset, bazen
kendi kulvarı dışına itebiliyor, ben de itildim mesela.
Onun için, eğer uygun görürseniz...
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sataşmaya meydan
vermeyeceğim...
BAŞKAN – Peki Sayın Bakanım.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Bu şekilde
karşılıklı sonu gelmez Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, size, Hükümet adına söz vereyim.
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Tarafsız olmuyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Benim yerimde olsanız, siz nasıl tarafsız
olursunuz, size sormak istiyorum?
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Hayır; bizim için
tutanakları istetiyorsunuz; onlara söz veriyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Bakanım, rica ediyorum, yeni bir
sataşmaya meydan vermeyin.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; size, yine pek fazla ifade ettim; ama, ne
kadar ıkınabilirim bilmiyorum; ama, biraz evvel söyledim, burada,
bize oy veren, bize gönül veren milyonlar var. Ikınırım
sıkınırım; ama, bazı şeyleri söylemeye mecburum.
Şimdi, Sayın Topçu ile birbirimizi iyi
tanıdığımız doğrudur, çok doğrudur. Ben de
hiçbir şeye girmiyorum; müşterek arkadaşlarımız var,
müşterek arkadaşlarımıza bırakıyorum
değerlendirmeyi; daha fazla söylemiyorum. Yalnız, bir şeyi
söylüyorum: Sayın Topçu 5 dakika güzel konuşur, ondan sonra sallar.
Çok salladı... Ben daha ileri bir şey söylemek istemiyorum;
yalnız, burada yanlış bir şey söylemedi; yanlış
demeyeceğim, yalan söyledi! Ben, Doğru Yol Partisinin bugünkü
Sayın Genel Başkanıyla ikibuçuk sene mücadele ettim partim
içerisinde, ikibuçuk sene...
İBRAHİM YAŞAR DEDELEK (Eskişehir) – Sonra
bağlandınız!..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Hayır... Sayın
Dedelek, sen konuşuyorsun değil mi?! Sen bari konuşma
canım, sen bari konuşma!.. (DYP ve RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum Sayın Bakan... Rica ediyorum
efendim.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Şimdi,
bakınız, bir şey söyleyeyim: Ben, ikibuçuk sene haysiyet ve
şerefimle mücadele ettim parti içerisinde; ama, ben, bir gün partiden
istifa etmeyi düşünmedim. Sayın Topçu’nun şimdi mensubu bulunduğu
partinin Sayın Genel Başkanı alaka gösterdiler -o günkü
gazetelerde vardır; o gazeteleri yarın veya biraz sonra buraya
getiririm- görüşme talep ettiler; “durup dururken, bir milletvekilinin,
herhangi bir sebep yokken, başka bir partinin Genel Başkanıyla
görüşmesini, zina, zina, siyasî zina kabul ederim” dedim.
Siz onbeş gün dayanamadınız muhalefete; onbeş gün
dayanamadınız ve bir yerlere uçtunuz gittiniz. Bugün, ben, sizin ön
sırada oturmanızı da yadırgamıyorum; ön sıraya,
arada sırada gelebiliyorsunuz. Eziklik içerisinde bulunduğunuzu biliyorum;
büyük eziklik içerisindesiniz.
İRFAN KÖKSALAN (Ankara) – Sana öyle geliyor.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Devamla) – Cenabı Allah, sizi,
kimsenin durumuna düşürmesin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (DYP
sıralarından alkışlar)
2. – Sinop Milletvekili Yaşar
Topçu’nun, Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun. Size ne dedi?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Yalan meselesi üzerine... “Yalan söylüyor”
dedi. Ben, şimdi, yerini, zamanı söyleyeceğim; yalan meselesini
söyleyeceğim.
BAŞKAN – Efendim...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır... Söyleyeceğim... Mümkün
değil...
BAŞKAN – Şimdi, Sayın Topçu, bakın... (ANAP
sıralarından gürültüler)
Bir dakika efendim, daha söz vermedim size. (ANAP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar, bir dakika... Benim, Meclisi yönetmem lazım. Bir
dakika efendim...
Şimdi, arkadaşlar, bakın, şurada her çıkan
arkadaş öteki arkadaşa sataşırsa, o da ona
sataşırsa, sizden rica ediyorum, bu Meclis nasıl yönetilir?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Efendim, izin verir misiniz...
“Yalan söyledi” dedi Sayın Barutçu, yalan meselesine cevap
vereceğim.
BAŞKAN – Sayın Topçu, bir dakikanızı rica ediyorum.
Yerinize bir oturun.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Hayır efendim.
BAŞKAN – Efendim, beni bu kadar tahakküm etmeyi; rica ediyorum, bir
beş dakika oturun yerinize.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Efendim, yalan meselesi... Hayır...
Bitsin, kapansın iş. Ben sataşmadan, hiçbir şey
söylemeden...
BAŞKAN – Ama, akadaşımız da
“sataşmayacağım” dedi, o da geldi sataştı.
YAŞAR TOPÇU (Sİnop) – Hayır,
sataşmayacağım... Hiçbir şey...
BAŞKAN – Peki, sizden rica ediyorum... İki dakika...
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Rica ediyorum, bana biraz
yardımcı olun arkadaşlar.
Sayın Topçu, bir dakika efendim...
ERKAN KEMALOĞLU (Muş) – Yaşar Topçu, sen biraz fazla
ileriye gidiyorsun!.. Ayıp, ayıp!.. Seni dışarıya
çıkarmam!..
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Rica ediyorum arkadaşlar...
Sayın İdare Amirlerini göreve çağırıyorum.
(DYP ve ANAP sıralarından gürültüler, kürsü önünde
toplanmalar)
ERKAN KEMALOĞLU (Muş) – Şimdiye kadar tahammül ettik;
ayıp yahu!..Ne dedi adam sana şimdi?!..
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Utanmıyor musun?!.. Terbiyesiz
adam... Ne hale getirdin...
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oturur musunuz efendim...
Sayın milletvekilleri...Sayın Topçu, sizden rica ediyorum, şimdi
buna cevap vermeyin de, sonra ben, oturum içerisinde size söz vereyim efendim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Ben cevap vereceğim efendim.
BAŞKAN – Sayın Topçu... Sayın Topçu, sizden rica
ediyorum... Sayın Topçu, rica ediyorum... Biraz sonra, ortalık
sakinleşsin, size söz veririm efendim. (DYP ve ANAP sıralarından
gürültüler)
Arkadaşlar, yerinize oturun... Oturmazsanız, birleşime
ara vereceğim.
Sayın arkadaşlar, lütfen yerinize oturun efendim... Sizden
rica ediyorum... Rica ediyorum, oturur musunuz efendim.
Sayın milletvekilleri, bakın, televizyondan millet bu
yayını seyrediyor; rica ediyorum, Meclisin görüntüsünü bu şekle
sokmayalım.
Sayın Topçu, sizden rica ediyorum... Bir arkadaş olarak, bir
Başkanvekili olarak sizden rica ediyorum... Buna biraz sonra cevap
verirsiniz, ben oturum içerisinde...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sadece bir cümle söyleyeceğim, bir olay
söyleyeceğim o kadar.
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sayın Başkan,
şimdi söz vermezseniz oturduğunuz makamı zedelersiniz.
BAŞKAN – Bakın, sizden rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Bir olay söyleyeceğim, iki dakika
sürmeyecek.
BAŞKAN – Bakın, beni de çok zor duruma düşürüyorsunuz.
Sizden rica ediyorum...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – İki dakika sürmeyecek. Söylenenlere
cevap vermeyeceğim. Yalnızca bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN – Efendim, yeni bir sataşmaya meydan vermeyin.
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Yeter Başkan, yeter!..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Efendim “yalan” dediği olaya cevap
vereceğim.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, gündeme dönelim.
Gündeme dönemezsek, bu devam eder.
BAŞKAN – Tamam efendim. Yeni bir sataşmaya meydan vermemek
üzere...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin
değerli üyeleri; yalan söylemek gibi bir itiyadım hiçbir zaman
olmadı. Hele, böyle, 25-30 sene beraber arkadaşlık
ettiğimiz bir arkadaşımız için kötü söz söylemeyi de hiç
düşünmedim. Zaten, ilk konuşma metnim incelenirse, kendisine,
şahsına müteallik bir şey de söylemedim. Bana, şahsıma
müteallik söyleyen -burada şimdi arkadaşlarımız
bağırıyor- Sayın Barutçu. Ben, şahsıma
sataşmadan dolayı cevap hakkı istedim.
MAHMUT YILBAŞ (Van) – Hiçbir şey söylemediniz yani!
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – Şahsına bir şey söylemedim.
Bakanlık icraatını eleştiririm, o benim hakkım. Benim
bakanlığımın icraatını da siz
eleştirirsiniz, o da sizin hakkınız. Şimdi, burada dedi ki
“yalan söyledi” (DYP sıralarından gürültüler)
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
partiye hakaret ediyor, genel başkana hakaret ediyor. Böyle şey olur
mu?
YAŞAR TOPÇU (Devamla) – “Yalan söyledi” dedi. Ben
hayatımda yalan söylemedim. Bana, benim arabamın içerisinde, burada
şimdi milletvekili olarak bulunmayan bir arkadaşımızla
beraber “Mesut Beyle ben konuştum, oraya gidelim” diyen Sayın Barutçu
değil de, inkâr ediyorsa, hiçbir söyleyeceğim yok. (ANAP
sıralarından alkışlar) “Hayır, inkâr etmiyorum”
diyorsa, sözünü geri alması lazım. (DYP sıralarından
gürültüler) İnkâr ediyorsa, o inkârı göze alıyorsa, ben,
söylediğini kabul ediyorum.
Saygılar. (ANAP sıralarından alkışlar, DYP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Topçu.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) –Sayın Başkan,
söz istiyorum.
BAŞKAN – Tamam arkadaşlar...
Sayın Bakanım, siz Bakan olarak... Efendim, siz biraz bize
yardımcı olun. Rica ediyorum...
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
yerimden açıklayayım.
BAŞKAN – Hayır efendim, müsaade etmiyorum. Sayın Bakan,
müsaade etmiyorum. Yoksa, tatil edeceğim bakın.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Mesut
Yılmaz, ifadesinde...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Hayır; size konuşma
hakkı vermiyorum Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Kendisiyle görüştüğümü
Sayın Mesut Yılmaz ifade ederse, ben, mebusluktan ve buradan
ayrılmaya söz veriyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakan, zatı âliniz bakanlık
makamında oturuyorsunuz... Rica ediyorum.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Yalnız, acaba,
Sayın Mesut Yılmaz’ın ifadesinden sonra, müfteri de
ayrılır mı?
BAŞKAN – Rica ediyorum.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Zabıtlara geçmesi
bakımından söylüyorum.
VII. – KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
3. – Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/469) (S. Sayısı : 85) (Devam)
BAŞKAN – Gruplar adına başka söz isteyen var mı
efendim?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Evet efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Soysal. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Soysal.
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben, önümüzdeki yasa tasarısının 1 inci maddesi üzerinde
konuşmak için Grubum adına söz aldım.
Sayın Başkan, gerilimli bir oturumda duygudan söz etmek
yanlış olabilir; ama, beni, bu konu, yani PTT’nin T’si konusu
duygulandırıyor. İnsanlar iki çeşit duygulanırlar.
Diyelim ki, babanız telgrafçıdır, telefoncudur, baba
mesleğidir, ona dokunulduğu için duygulanırsınız;
bazen Manastırlı Hamdi edebiyatı yapabilirsiniz. Bu, konunun
başka bir duygulanma boyutudur. Bir de, duyguyla aklın birbirine
karıştığı durumlar vardır. Ben, bu konuda,
aklımla duygularımın birbirine
karıştığını hissediyorum ve onun için daha çok
duygulanıyorum.
Niçin?.. Bakın, bu konu, Türkiye’nin gündemine somut olarak
geldiği zaman, yani daha PTT’nin yapısı değiştirilmeye
kalkıldığı zaman, Türk gazetelerinden birinde, hem de öyle
solcu olmayan bir gazetede başlık şuydu: “Türkiye
yıldızını satıyor.” Yani, PTT’nin T’sinin
satışı gündeme geldiği zaman, Türkiye’de konuyu biraz bilen
insanlarımız “Türkiye’nin yıldızı satılıyor”
dediler. Niçin yıldızı idi ve hâlâ niçin
yıldızıdır ve yıldızı olduğu için de
saklı tutulması gerekir? Bunu, ben, kendi sözlerimle değil, bu
konuda gerçekten heyecan duymuş olan ve Türkiye’nin -başka
bakımlardan eleştirebilirsiniz- bu alanda uluslararası
sıçrama yapmasına imkân vermiş olan Rahmetli Özal’ın
başdanışmanı olan ve uzun bir süre Kamu
Ortaklığı İdaresinin, yani, bugün Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı adını taşıyan
kuruluşun da başında bulunmuş olan Bülent Gültekin’in
sözleriyle anlatmak istiyorum. Bülent Gültekin diyor ki -bu T’den bahsederdi-
belki bizim dış dünyayla rekabet edebileceğimiz ender
sektörlerden biridir.
Bakın, Türkiye bu konuda kendi genel gelişme düzeyiyle
karşılaştırılamayacak ölçüde sıçrama
yapmış olan bir ülkedir ya da öyle sayılan, bir zaman için böyle
olan; ama, artık, bu yıldızlığı
tartışmalı olmaya başlayan bir ülkedir ve şu getirilen
yasa tasarısı, o yıldızı parlatmaya değil,
elimizden kaçırmaya yöneliktir. Niçin böyle olduğunu maddenin
ayrıntılarına girildiği zaman, özellikle Anayasaya
aykırılık konusunda verilmiş önergemizi izah ederken
açıklayacağım; ama, genel olarak maddenin tümü üzerinde
şunu söyleyeyim ki, getirilen bu yöntem, bu kuruluşun da elden
kaçmasına gidebilecek olan yöntemdir. Anayasa Mahkemesinin bundan önceki
kararlarına tam uygunluk sağlanmış değildir. Anayasa
Mahkemesi de bu konuda, hem hukukçuluk bilgisiyle hem de yüreği ulusal
duygularla titreyerek karar vermiştir. Çünkü, bu konuda, yani,
telekomünikasyon gibi, teknolojik sıçrama yaptığımız
ya da yapmak üzere olduğumuz bir alanda gerçekten içimizin titremesi
gerekir. Çünkü, önemli bir
kaybımız olmuştur. Teletaş denen kuruluş, bu konularda
titiz davranılmadığı için elimizden
çıkmıştır.
Neydi Teletaş?..Teletaş, elektronik sanayide ve
telekomünikasyona yönelik elektronik sanayide, Türkiye’nin sıçrama yapmak
üzere olduğu bir kuruluştu. Önce, bir bölümünü özelleştirelim,
satışa çıkaralım falan dendi; hatta, bu kadarı yetmez,
dışarıdan biraz, teknik terimiyle, bilgi, knowhow alalım;
onun için de, falanca büyük şirketi, yabancı şirketi buna ortak
edelim diye başlayan bir süreç... Tıpkı, şimdikilere
benzeyen yöntemlerle, yavaş yavaş, Teletaş denen kuruluşun;
yani, Türkiye’yi gerçekten bu alanda yıldız yapacak olan
kuruluşun elimizden uçup gitmesine yol açtı. Yalnız kuruluş
muydu?.. Yalnız kuruluş değil; içinizde mühendis
olanlarınız var, elektronik mühendisliği yapanlarınız
var; bu alanda, Teletaş, bu alandaki araçların Türkiye’de imal
edilebileceği bir teknolojinin; ama, yerli teknolojinin
yaratılması konusunda bir hayli mesafe almıştı.
Bakın, bizim sanayimizin büyük kısmı, ithal teknolojiye
dayanır; ona da, doğru dürüst, tekmil sanayi denmez aslında. Bir
ülkenin, gerçekten sanayi ülkesi sayılabilmesi için, yabancı
teknolojiyle kendi fabrikalarını kurması yetmez, makine üretmesi
falan da yetmez; teknoloji üretmesi gerekir. İşte, Teletaş, telekomünikasyon
alanında teknoloji üretebilecek, buna başlamış olan bir
kuruluştu. Niye böyle oldu; onun hikâyesi uzundur ve TÜBiTAK’la falan
ilgilidir, onun içerisindeki personel tasfiyesiyle ilgilidir; o personel
tasfiyesi sırasında, çok değerli elektronik mühendislerinin,
Teletaş denen kuruluşa, yerli kuruluşa gidişleriyle
ilgilidir; ama, şöyle ya da böyle, Türkiye, o konuda da
yıldızlaşmak üzereydi, bir yabancı şirket buna el
attı; kuruluş yalnız elimizden kaçmakla kalmadı, bu ülkenin
binbir çabayla yetiştirdiği, yabancı ülkelerde milyarlarca lira
para harcayarak yetiştirdiği mühendisler de elimizden kaçtı.
Hani, elimizden kaçtı, bir başka yerde tatil yapıyor olsa, ona
da, insanın gönlü belki müsaade edebilir; ama, elimizden kaçtı,
şimdi ALCATEL denen şirketin laboratuvarlarında, Hollanda’da,
şurada burada çalışıyorlar.
Hani, ömür boyu çalışıyor olsalar, ona da razı
olacağız; çünkü, müthiş teknolojik sıçrama yaparlar ve
belki, sonlara doğru ülkelerine yararlı olabilirler dersiniz; ama, o
şirketler belirli bir süre çalıştırıyorlar,
işlerine yaradıktan sonra, üç dört yıl
çalıştırdıktan sonra, haydi geriye... Ve
insanlarımız, şimdi, yabancıların teknoloji üretmesine
yarayan durumdadırlar.
İşte, onun için yüreğimiz bu konuda titriyor. Türkiye,
rasgele bir kuruluşunun bir kısmını yabancı sermayeye
açıyor değil...
BAŞKAN – Sayın Hocam, 1 dakikanız var.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Bitiriyorum, 1 dakikada bitireceğim; daha
sonra çok konuşacağım zaten.
Kuruluş, kamunun elinde, yüzde 51’i kamu sermayesi, yüzde 49’u,
özel dağıtıma tabiî; bunun içerisinde de yüzde 34’ünün blok
satışına karar veriliyor diyeceksiniz; ama, öyle bir
kuruluş ki -ayrıntılarına girerek anlatacağım-
bunun sermaye yapısı, o yasa çıkarılırken yapılan
hatalar dolayısıyla sermaye yapısının sonuna kadar
ulusal kalmasına, kamunun elinde kalmasına elverişli değil.
İşte, o cep telefonları filan var ya, onların imtiyaz
hakları dolayısıyla, kuruluş yavaş yavaş
elimizden çıkabilir. Kuruluş, yüzde 10 ve yüzde 5 hisselerin yerli
gözüken ellerde bulunması sırasında, onların elimizden
kaçması dolayısıyla tamamen elden çıkabilir.
O bakımdan, bu madde, bundan önceki çeşitli yasa denemelerinde
olduğu gibi, böyle bir olasılığı tamamen ortadan
kaldırmayan bir maddedir ve elbette ki, buna oy vermeyeceğiz.
Ayrıca, Anayasaya da aykıdır; Anayasaya
aykırılığını bile bile bir maddeye oy vermek ise
hiçbirimize yakışmaz.
Teşekkür ediyorum. (DSP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.
Gruplar adına konuşmalar bitmiştir.
Şahısları adına, Sayın Halit Dumankaya,
Sayın Hikmet Sami Türk, Sayın Suat Pamukçu, Sayın Muhammet
Polat, Sayın Fikret Karabekmez, Sayın İrfan Köksalan söz
istemişlerdir.
Sayın Hikmet Sami Türk, Sayın Zekeriya Temizel ile yer
değiştirmişlerdir.
Şimdi, Sayın Halit Dumankaya; buyurun efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Mızrak’a
devrediyorum.
BAŞKAN – Sayın Mızrak, buyurun.
Sayın Mızrak, süreniz 5 dakikadır efendim.
RECEP MIZRAK (Kırıkkale) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlarım, bugünkü, Özelleştirme Kanunu
ve bu çerçevede, bir noktada, Telekom’la ilgili yapılan müzakereler son
derece önemli.
Burada, 1 inci madde görüşülürken, 1 inci maddede –daha önce,
Hükümetin bir teklifi ve bir de bugün getirilen 1 inci madde var ki– bir husus, özellikle dikkatimizi çekti ve bununla
ilgili bir önerge vermek istedik; ancak, önerge sayısının
tamamlanmış olması dolayısıyla, maalesef, buna
muvaffak olamadık.
Ancak, bu arada, bir tavsiyemiz olacak ki, o da şu: Daha önce
getirilen 1 inci maddeyle ilgili düzenlemede, satılacak olan Telekom’un
hisse senetlerinin değerleri tespit edilirken “hisselerin indirgenmiş
nakit akımları -yani, net bugünkü değer- temettü verimi, net
aktif değeri, amortize edilmiş yenileme değeri, fiyat-kazanç
oranı, piyasa kapitalizasyon değeri, ekspertiz değeri ve
fiyat-nakit akım oranı değerlendirme metotlarından biri
veya birkaçı kullanılarak bulunacak olan değerden
aşağı olmamak kaydıyla” diye bir husus bulunmaktadır.
Yeni getirilen maddede ise “hisselerin değeri, günün ekonomik
koşulları göz önünde bulundurularak, uluslararası finans ve
sermaye piyasalarında kabul görmüş değerlendirme yöntemleri”
denilmektedir.
Değerli arkadaşlar, burada son derece önemli iki husus var; en
önemlisi “günün ekonomik koşulları dikkate alınarak” ifadesidir.
Bu zamana kadar gerçekleştirilen özelleştirmelerde, yapılan en
önemli tenkitlerden birisi, satış bedellerinin son derece düşük
olmasıydı. Nitekim, buna birkaç örnek verecek olursak; bir tanesi,
benim daha önce idarecisi bulunduğum Et ve Balık Kurumu ki, ekspertiz
değerine göre, satış değerini, satış bedelini
oranladığımız zaman, yaklaşık olarak yüzde 9’una
tekabül etmektedir. Süt Endüstrisi Kurumunun satış bedeliyle
ekspertiz değerini oranladığımız zaman,
yaklaşık olarak yüzde 28’ine tekabül etmektedir. Geçen haftalar
içerisinde Sümerbankın bazı yerleri özelleştirildi ve Türkiye
Ziraî Donatım Kurumu da kendisini özelleştirdi; ikisini mukayese
ettiğiniz zaman, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından yapılan özelleştirmenin
piyasa değerlerinin, ekspertiz değerlerinin çok altında kaldığı
görülmekte ve bunun izahı olarak da “ekonomik koşullar buna müsaade
etmekte, ne yapalım, alıcı bunu verebilmekte, en yüksek teklif
budur” denilebilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, Sümerbankın Adana’da bir
fabrikası yaklaşık olarak -yanlış
hatırlamıyorsam- 480 milyar liraya satıldı.
Sümerbankın bu fabrikasının 260 dönüm arazisi var. 260 dönüm
arazinin bitişiğini, aynı Sümerbank, 1993 yılında;
yani, iki sene kadar önce, Toplu Konut İdaresine, o zamanın
parasıyla metrekaresini 130 bin liradan, bugünün parasıyla 1,5 milyon
liradan sattı. 260’ı 1,5 milyon lirayla çarpacak olursanız,
Sümerbankın, bugünün parasıyla yaklaşık olarak sadece 390
milyar liralık arsası söz konusu olmaktadır.
Yine, buna benzer başka örnekler var; Et ve Balık Kurumunun
birkaç kombinası -geçenlerde gazetelerde de bahsedildiği gibi- 750
dönüm arazisi, 30 tane lojmanıyla beraber, üstelik vadeli olarak, 20
milyar liraya satıldı.
Bu bakımdan, buradaki “ekonomik koşullar gözönünde
bulundurulmak suretiyle...” şeklindeki ifade, koskocaman bir tuzak olmakta
ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
tarafından ya da başkaları tarafından ekspertiz
değerinin, rayiç değerinin çok altındaki bir
satışın da kılıfını, maalesef teşkil
etmektedir.
Bir diğer husus “sermaye piyasalarında kabul görmüş
değerlendirme prensipleri veya yöntemleri” deniliyor; ama, bu da son
derece yuvarlak bir ifadedir. Bu da gene, ileride, birtakım yerlerde -beni
bağışlasınlar, buradaki bazı sayın bakanlar da
geçmişteki bu mücadelemize şahit olmuşlardır, hatta
kendileri bizimle mücadeleye girmiş, bize destek vermişlerdir-
yapılabilecek olan birtakım yolsuzluklara, usulsüzlüklere, ileride
yapılacak olan birtakım peşkeşlere gene kılıf
olacaktır. Bunu değiştirmemiz lazım...(DYP
sıralarından “Ne
bağırıyorsun!” sesleri)
Bağırırım...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mızrak.
RECEP MIZRAK (Devamla) – Bir cümleyle bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Mızrak, rica ediyorum... Bitti...
RECEP MIZRAK (Devamla) – Uzatmayacağım Sayın Başkan,
teşekkür edeceğim ve bitireceğim.
BAŞKAN – Uzatmıyorum efendim...
RECEP MIZRAK (Devamla) – Cümlemi tamamlayıp, bitiriyorum efendim.
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum, sabahtan beri hiçbir
arkadaşımın konuşma süresini uzatmadım. Şimdi,
size, ek konuşma süresi verirsem, öteki arkadaşlar kızar bana
efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Konuşsun, Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Olur mu efendim, usul neyse onu uyguluyoruz.
RECEP MIZRAK (Devamla) –Benim bağırmam, ülke meselelerine
karşı duyarlılığımdan ileri gelmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlarım.(ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mızrak.
Sayın Hikmet Sami Türk, buyurun efendim.(DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın Türk, konuşma süreniz 5 dakika efendim.
Buyurun Sayın Hocam.
HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısı, daha önce, Anayasa Mahkemesince birkaç kez iptal
edilmiş kanun hükmünde kararname ve kanunların devamı olarak
gelmektedir.
Yeni bir iptale meydan vermemek için, yasama organı olarak, son
derece dikkatli olmalıyız. Anayasanın 153 üncü maddesinin son
fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesi kararları, yasama, yürütme ve
yargı organlarını bağlar.
Anayasa Mahkemesi, şimdi görüşülmekte olan maddenin önceki
biçimini hangi nedenle iptal etmişti, bunu hatırlamakta yarar var.
Anayasa Mahkemesinin, 24 Mayıs 1996 günkü Resmî Gazetede yayımlanan
kararında, bir önceki iptal kararına yollama yapılarak “iptal
kararında belirtilen ve yasayla saptanması zorunlu olan konuların
tamamı, Özelleştirme Yüksek Kurulunun takdirine
bırakılmıştır. Oysa, bu konuların, yasama
organınca objektif, nesnel kurallara bağlanması, anayasal
zorunluluktur. Bakan veya Özelleştirme Yüksek Kurulunun yetkilendirilmesi,
yasama yetkisinin devri niteliğini değiştirmez” denilmektedir.
Acaba, bu gerekçe, hazırlanmış olan yasa
tasarısında ne ölçüde karşılanmıştır? Benim
yaptığım incelemeye göre, gerek Hükümetin
hazırladığı gerek şimdi görüşmelere esas olan
Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metin, Anayasa Mahkemesi
kararının gereklerini yerine getirmemektedir; çünkü, burada,
özelleştirme, yine Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca yürütülecektir.
Kanun tasarısı, birtakım değerlendirme ölçüleri
getiriyordu. Plan ve Bütçe Komisyonunda benimsenen metne göre, şimdi bu
ölçüler, uluslararası finans ve sermaye piyasalarında kabul
görmüş değerlendirme yöntemleri olacaktır ve değerlendirme,
tespit komisyonlarınca gerçekleştirilecektir.
Satış yöntemleriyse, bu konuda düşünülebilecek olan bütün
satış yöntemlerinin adlarıyla, arka arkaya sayılması
suretiyle belirtilmiştir: “Halka arz, blok satış, yurtiçi
ve/veya yurtdışı sermaye piyasalarında satış,
borsada, borsa usul ve esasları çerçevesinde satış, menkul
kıymetler yatırım fonları ve/veya menkul kıymetler
yatırım ortaklıklarına satış.” Bunlar, bu konuda zaten
düşünülebilecek olan satış yöntemlerinin adlarıdır.
Yasa koyucu burada, bir tercih yapmıyor. Tercihi kim yapacak? “Değer
tespiti sonuçlarıyla satışa sunulacak hisselerin ne
kadarının ve hangi satış yöntemiyle
satılacağına, çalışanlar ve küçük tasarruf sahiplerine ayrılan yüzde 5’lik
payın ne oranda satılacağına, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının görüşü ve
Ulaştırma Bakanının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca
karar verilir.” Burada, iş, yine, sonunda Bakanlar Kurulunun takdirine
bırakılmıştır; yasa koyucu, tercihini
yapmamıştır. Yasa koyucu, sadece, birtakım satış
yöntemlerini adlarıyla sıralamıştır. Bunlar
sayılmasaydı dahi, zaten, düşünülebilecek olan satış
yöntemleri bunlardı. Bu bakımdan, Anayasa Mahkemesi
kararının gereği yerine gelmemiş bulunmaktadır.
Öte yandan, bu düzenlemede, daha önce başka
konuşmacıların da değindikleri gibi, yabancılara
satış konusunda herhangi bir sınırlama
getirilmemiştir. Böylece, gerçek ve tüzelkişilere satılabilecek
olan yüzde 34 oranındaki payların tamamı, blok satış
yöntemiyle yabancıların eline gidebilecektir. Böyle stratejik önemi
haiz bir kuruluşta, bu ölçüde bir yabancı egemenliğinin, ne
ölçüde sakıncalı olacağını takdirlerinize
sunarım.
Öte yandan, bu yöntemlerden bir bölümü son derece
sakıncalıdır. Blok satış yöntemi, bunların
başında gelir. Türkiye’de, öteden beri savunulan ve belki,
özelleştirmeye bir anlam katabilecek olan sermayenin tabana
yayılması düşüncesi, burada, çok zayıf bir yansıma
bulmuştur.
Bütün bu nedenlerle, hazırlanmış olan yasa
tasarısının 1 inci maddesi, Anayasa Mahkemesinin, bundan önceki
iptal kararında belirttiği gerekçelerin gereğini yerine
getirmemiştir ve bu bakımdan, yeni bir iptale meydan verebilir.
Yasama Organının bu duruma düşmemesi ve bu konunun, böyle kronik
bir sorun haline gelmemesi için, bir kez daha düşünülmesi ve belki,
Hükümet tarafından, bu konunun olgunlaştırılması ve
Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun bir metin hazırlanması için,
tasarının geri çekilmesi uygun olur düşüncesindeyim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.
Sayın milletvekilleri, 1 inci madde üzerindeki konuşmalar
bitmiştir; ancak, madde üzerinde verilmiş önergeler vardır.
Birleşime saat 20.00’ye kadar ara veriyorum efendim.
Kapanma
Saati: 19.20
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.00
1
Ağustos 1996 Perşembe
BAŞKAN :
Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP
ÜYELER: Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86
ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri,
çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
VII. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
3. – Telgraf
ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/469) (S. Sayısı : 85)
(Devam)
BAŞKAN – Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları
üzerindeki müzakelerde, 1 inci madde üzerindeki konuşmalar bitmişti;
önergeler vardı.
Sayın Komisyon?.. Burada.
Sayın Hükümet?.. Burada.
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Maddeyle ilgili olarak verilmiş birçok önerge var;
ancak, madde iki fıkradan ibaret olduğu için, İçtüzük
gereğince, sekiz önergeyi geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinin, aşağıda belirtilen
nedenlerle Anayasaya aykırı olduğu için, metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Yalçın
Gürtan Müjdat Koç Mümtaz Soysal
Samsun
Ordu Zonguldak
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu Hilmi
Develi Zekeriya Temizel
Bartın
Denizli İstanbul
Ali
Ilıksoy Ayhan
Gürel
Gaziantep
Samsun
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasının,
Anayasaya aykırı olduğu için, metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Ilıksoy Yalçın
Gürtan Mümtaz Soysal
Gaziantep
Samsun Zonguldak
Hilmi
Develi Cafer Tufan
Yazıcıoğlu Müjdat
Koç
Denizli
Bartın Ordu
Ayhan
Gürel Ali
Günay
Samsun
Hatay
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının hisse
satışına ve satış yöntemine ilişkin
fıkranın değiştirilmesine ilişkin 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
saygılarımla arz ve teklif ederim.
A.Turan
Bilge M.İstemihan Talay Sema Pişkinsüt
Konya
İçel Aydın
M.Cihan
Yazar Ali Rahmi Beyreli A.Ziya Aktaş
Manisa
Bursa İstanbul
Madde 1.- 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununun ek 17 nci maddesine aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
Hisselerin satışına ilişkin işlemleri
Özelleştirme İdaresi hazırlar ve Bakanlar Kurulunca karara
bağlanır.
Hisselerin değeri, ekonomik koşullar göz önünde
bulundurularak, kabul görmüş ekonomik yöntemler dikkate alınarak,
değer tespit komisyonlarınca tespit edilir.
Hisselerin satışında tekelleşmeyi önleyecek
şekilde hareket edilir.
Blok satış yöntemi dışında kalan yöntemler
uygulanır. Hisse satışı, hisselerin kontrolü
sağlanacak biçimde yurtiçi sermaye piyasalarında satış
borsada, borsa usul ve esasları çerçevesinde satış suretiyle
yapılır.
Çalışanlar ve küçük tasarruf sahiplerine yüzde 5’lik pay
ayrılır. Bu payın tamamı, uygun koşullarla, bu
tanımlamaya uyan kişilere yukarıdaki satış
yöntemlerinin herhangi biriyle yapılır.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Yalçın Gürtan Ali
Ilıksoy Müjdat Koç
Samsun Gaziantep Ordu
Mümtaz
Soysal Hilmi Develi Cafer Tufan Yazıcıoğlu
Zonguldak Denizli Bartın
Ayhan
Gürel
Samsun
1 inci maddenin birinci fıkrasının
ikinci tümcesindeki “...hisselerin değeri...” ibaresinden sonra gelen
“...günün ekonomik koşulları göz önününde bulundurularak...” ibaresi
metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
yasa tasarısının 1 inci maddesinin birinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yalçın
Gürtan Müjdat Koç Mümtaz Soysal
Samsun Ordu Zonguldak
Mustafa
Yılmaz Erol Karan Mehmet Aydın
Gaziantep Karabük İstanbul
A.Ziya
Aktaş Metin
Şahin Mustafa Güven Karahan
İstanbul Antalya Balıkesir
Fevzi Aytekin A.Turan
Bilge Ali Ilıksoy
Tekirdağ Konya Gaziantep
Birinci fıkranın başındaki:
“...hisselerin satışına ilişkin
usuli işlemler 24.11.1994 tarih ve 4046 Sayılı Kanun hükümlerine
göre Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca
yürütülür” tümcesi metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
yasa tasarısının 1 inci maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Ilıksoy Mümtaz
Soysal Müjdat Koç
Gaziantep Zonguldak Ordu
Yalçın Gürtan Cafer
Tufan Yazıcıoğlu Hilmi
Develi
Samsun Bartın Denizli
Ali
Günay Ayhan
Gürel
Hatay Samsun
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında “...ne
oranda satılacağına...” ibaresinden sonra gelen
“...Özelleştirme İdaresi Başkanlığının görüşü
ve Ulaştırma Bakanlığının teklifi üzerine...”
ibaresi metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
madde ikinci fıkrasında yer alan “nihaî devir işlemleri Bakanlar
Kurulunca onaylanır” ibaresinin “son devir muameleleri Bakanlar Kurulunca tasdik
olunur” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yaşar
Canbay Murtaza Özkanlı Cafer Güneş
Malatya
Aksaray Kırşehir
Lütfi
Yalman Suat
Pamukçu
Konya Bayburt
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
madde ikinci fıkrasında yer alan “değer tespiti
sonuçlarıyla satışa sunulacak hisselerin” ibaresinin
“kıymet takdiri neticeleriyle satışa arz edilen hisselerin”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfi
Yalman Cafer Güneş Yaşar Canbay
Konya Kırşehir Malatya
Mehmet
Aykaç Zülfikar
Gazi
Çorum
Çorum
BAŞKAN – Şimdi, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme koyacağım. Biliyorsunuz,
İçtüzüğe göre, Anayasaya aykırılık önergeleri öncelik
alır.
Efendim, Sayın Yalçın Gürtan ve arkadaşlarının
verdiği önergede, maddenin tamamının Anayasaya aykırı
olduğu öne sürülüyor. Sayın Ali Ilıksoy ve
arkadaşlarının verdiği önergede ise, birinci
fıkranın Anayasaya aykırı olduğu söyleniyor.
Yalnız, İçtüzüğün 84 üncü maddesine göre, kanun tasarı ve
tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakeresi sırasında
herhangi bir maddenin Anayasaya aykırı olduğu öne sürülebilir;
bir fıkranın Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülemez.
Bu itibarla, o önergeyi işleme koymuyorum; ama, maddenin Anayasaya
aykırı olduğuna ilişkin önergeyi işleme koyuyorum.
Şimdi önergeyi tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
maddesinin aşağıda belirtilen nedenlerle Anayasaya
aykırı olduğu için metinden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Yalçın
Gürtan (Samsun) ve arkadaşları
BAŞKAN – Evet, bu, 1 inci maddenin Anayasaya aykırı
olduğuna ilişkin önergedir.
Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) –
Katılmıyoruz efendim; çünkü, zaten, bunlar, Komisyonda, Anayasaya
aykırı olmadığı gerekçesiyle görüşülerek buraya
getiriliyor. Dolayısıyla, buna katılmamız mümkün değil
zaten.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Sayın Hükümet?..
SANAYİ VE TİCARET BAKANI E. YALIM EREZ (Muğla) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Önerge sahiplerinden herhangi birisi konuşmak istiyor mu; yoksa,
gerekçeyi mi okutalım?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Konuşmak istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Soysal. (DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın Soysal, süreniz 5 dakikadır.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli üyeler;
Anayasaya aykırılık, biliyorsunuz, çeşitli biçimlerde olur.
AHMET UYANIK (Çankırı) – Yoruma bağlıdır.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Evet, yoruma bağlıdır tabiî;
ama, yorum yapacak olan asıl korum Anayasa Mahkemesidir.
AHMET UYANIK (Çankırı) – Sizden başka bilen yok!..
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Anayasa Mahkemesi de der ki “Biz, bir
yasayı Anayasaya aykırı gördüğümüz için iptal
etmişsek, sonra, arkasından, aynı konuda bir başka yasa
çıkarsanız bile, bizim iptal ettiğimiz hükmü, değişik
biçimlerde de olsa -ne bileyim, cümle yapısı, kelimeler vesaire- şekle
yönelik değişik tarzda da olsa, tekrarladığınız
zaman, o, belki de, Anayasaya aykırılıkların
katmerlisidir.” Çünkü, daha önce, Anayasa Mahkemesi, bir düzenleniş
tarzını Anayasaya aykırı görmüş; oturmuş,
günlerce tartışmış; ondan sonra, günlerce oturup
gerekçesini falan yazmış ve Anayasaya aykırı olduğunu
Resmî Gazetede yayımlamış. İptal edilmiş olan bir
yasayı, değişik biçimlerle, olduğu gibi tekrar getirmeye
kalkmak, hem Anayasa Mahkemesine saygısızlıktır hem hukuka
saygısızlıktır hem Anayasanın kendisine
saygısızlıktır.
Anayasa Mahkemesi daha önce “satış yollarından hangisinin
seçildiği ve bunun ne tarzda uygulanacağı yasayla açıkça
belirlenmelidir” demiş; ama, önümüze gelen düzenlemede, bütün
satış usulleri isim olarak sayılmış -şu usul
ihaleydi, şuydu, buydu; önünüzde metin, ben tekrarlamayayım; onlar
tekrar sayılmış- ama, Anayasa Mahkemesi bu saymayı yeterli
görmemiş ki. Demiş ki “bunlardan hangisiyle
satacağınızı, yasama organı olarak saptayın.”
Çünkü, söz konusu olan kuruluş, rasgele bir kuruluş değil ki;
bugün konuştuğumuz gibi, trilyonlarca lira eden ya da milyarlarca
dolar eden bir kuruluş. Bunun nasıl satılacağını
yasama organı saptasın. Bunun değeri nasıl saptanacak, onu
da saptasın; ama, sadece, burada belirtildiği gibi, bütün bu
usullerden herhangi birisiyle olabilir dediniz mi?.. Onu daha önce de demişsiniz,
o da iptal etmiş. Şimdi, bu, Anayasa Mahkemesine karşı ve
sisteme karşı, bu böyle olmaz diyen sisteme karşı,
zannediyorum, en büyük Anayasa ihlalidir.
Onun için, biz, bu yapılan düzenlemenin, bırakın iptali,
çok çabuk, yürürlüğü durdurma kararına kurban
olacağını bildiğimiz için ve Meclisi de bu akıbetten
korumaya çalıştığımız için, buna oy
vermeyeceğiz.
Teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Karar yetersayısının
aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Efendim “kabul edenler” dedikten sonra karar
yetersayısını arayamayız; onu da müteakip önergede
istersiniz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Müteakip önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, hisse
satışına ve satış yöntemine ilişkin
fıkranın değiştirilmesine ilişkin 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
saygılarımla arz ve teklif ederim.
A.
Turan Bilge Konya ve
arkadaşları
Madde 1: 4.02.1924 tarihli ve 406 Sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununun ek 17 nci maddesine aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir:
Hisselerin satışına ilişkin işlemleri
Özelleştirme İdaresi hazırlar ve Bakanlar Kurulunca karara
bağlanır.
Hisselerin değeri ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak,
kabul görmüş ekonomik yöntemler dikkate alınarak, değer tespit
komisyonlarınca tespit edilir.
Hisselerin satışında tekelleşmeyi önleyecek
şekilde hareket edilir.
Blok satış yöntemi dışında kalan yöntemler
uygulanır.
Hisse satışı, hisselerin kontrolü sağlanacak
biçimde, yurtiçi sermaye piyasalarında satış, borsada borsa usul
ve esasları çerçevesinde satış suretiyle yapılır.
Çalışanlar ve küçük tasarruf sahiplerine yüzde 5’lik pay
ayrılır. Bu payın tamamı uygun koşullarla, bu
tanımlamaya uyan kişilere, yukarıdaki satış
yöntemlerinin herhangi biriyle yapılır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ.ERTAN YÜLEK (Adana)
– Katılıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak)
– Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılıyor.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasanın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Ilıksoy Gaziantep ve
arkadaşları
1 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci tümcesindeki
“hisselerin değeri” ibaresinden sonra gelen “günün ekonomik
koşulları göz önünde bulundurularak” ibaresi metinden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu efendim ?.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ ERTAN YÜLEK (Adana) –
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bakan?..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümet önergeye katılıyor.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi...
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan,
Komisyonun katıldığı tüm önergelere Büyük Millet Meclisinin
katılmamasını, Komisyonumuzun itibarı açısından
dikkatlerinize sunuyorum.
BAŞKAN – Efendim, bunu, yalnız, bugün nazara almıyoruz.
İşte, bazen Komisyon... Tabiî, Meclis Komisyona güven... Neyse...
Efendim, burada güvenoylaması yapmıyoruz Sayın Özdemir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Ilıksoy Gaziantep ve
arkadaşları
85 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
maddesinin ikinci fıkrasından “ne oranda satılacağına”
ibaresinden sonra gelen “Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının görüşü ve Ulaştırma
Bakanlığının teklifi üzerine” ibaresi metinden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) –
Katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet ve Sayın Komisyon önergeye katılıyor.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
METİN ŞAHİN
(Antalya) – Komisyon hakkını kötüye kullanıyor.
BAŞKAN – Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Ilıksoy Gaziantep ve
arkadaşları
Birinci fıkranın başındaki:
“hisselerin satışına ilişkin usuli işlemler
24.11.1994 tarih ve 1046 sayılı Kanun hükümlerine göre,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yürütülür”
tümcesi metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) –
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet önergeye
katılıyorlar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Hükümet ve Komisyon hikâye!.. Onlar
dinlemiyorlar.
BAŞKAN – Onlar dinliyorlar; sizin dinlediğiniz gibi
arkadaşlar da dinliyorlar; çünkü, Genel Kurulda olan bütün üyeler sessiz
oturduğuna göre herşeyi dinliyorlar demektir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci
madde ikinci fıkrasında yer alan “nihaî devir işlemleri Bakanlar
Kurulunca onaylanır” ibaresinin “son devir muamaleleri Bakanlar Kurulunca
tasdik olunur” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Yaşar
Canbay Malatya ve arkadaşları
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Önergeyi geri
alıyoruz.
BAŞKAN – Önerge geri alınmıştır.
Diğer önergeyi de geri alıyor musunuz?
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Geri alıyoruz.
BAŞKAN – Diğer önerge de geri
alınmıştır.
Maddedeki herhangi bir değişiklik önergesi
kabul edilmemiştir; ancak, maddenin açık oya sunulması konusunda
bir önerge var; okutup, imza sahiplerini arayacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan maddenin Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 81 ve 143 üncü maddeleri uyarınca açık
olarak oylanmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yavuz Bildik?.. Burada.
Tuncay Karaytuğ?.. Burada.
Mustafa Güven Karahan?.. Burada.
Fevzi Aytekin?.. Burada.
Mehmet Aydın?.. Burada.
Hasan Gülay?.. Burada.
Hilmi Develi?.. Yok.
Mustafa İlimen?.. Burada.
Fikret Uzunhasan?.. Burada.
Mehmet Yaşar Ünal?.. Burada.
Ziya Aktaş?.. Burada.
Mehmet Büyükyılmaz?.. Burada.
M. Cihan Yazar?.. Burada.
Sema Pişkinsüt?.. Burada.
Mahmut Erdir?.. Burada.
Erol Karan?.. Yok.
BAŞKAN – Açık oylamada imza tekabbül edilebilir.
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – 15 kişi var zaten.
BAŞKAN – Peki.
Devam edelim.
Teoman Akgür?.. Burada.
Necati Albay?.. Burada.
İhsan Çabuk?.. Burada.
Ali Rahmi Beyreli?.. Burada.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Tekabbül ediyorum Sayın
Başkan.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Evet, Sayın Uluğbay ile Sayın Şahin
tekabbül ediyorlar.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – 15 kişi var efendim.
BAŞKAN – Efendim, bu kanun tasarılarının açık
oylaması yirmi milletvekilinin istemiyle oluyor. O sizin
bahsettiğiniz onbeş oy, genel, başka konulardaki açık
oylamadır.
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Dün 15 kişi yeter
demediniz mi?..
BAŞKAN – Hayır, dün 15’i yeterli görmedim.
Siz verdiğiniz önergelerdeki imza sayılarını bir
kontrol edin. Tutanaklar burada, getirip kontrol edebiliriz. (DSP
sıralarından gürültüler)
Bakın, İçtüzüğün 81 inci maddesinin ikinci
fıkrasını okursanız, kanun tasarı ve tekliflerindeki
açık oylamanın yirmi milletvekili tarafından isteneceği
orada belirtilmiştir.
Şimdi, açık oylamanın şeklini Genel Kurulun oyuyla
belirleyeceğim.
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılmak suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık
oylamanın kupaların sıralar arasında dolaştırılmak
suretiyle yapılması kabul edilmiştir.
Yalnız, açık oy isteminde bulunan sayın milletvekili
arkadaşlarımız oy kullanmazlarsa, o zaman açık oylama
istemi kabul edilmemiş olur; onu da hatırlatmak istiyorum.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın Bakan ve Komisyon yerini alsınlar; çünkü,
müzakerelere devam ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, oylama işlemi devam ederken 2 nci
maddeyi okutuyorum.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Oylamanın neticesini
alalım önce.
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Devam edemezsiniz
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, her zaman yapıyoruz... Rica ediyorum.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Oylamanın sonucunu
alalım...
BAŞKAN – Efendim, oylamanın sonucunun
alınmasını gerektiren bir durum yok.
2 nci maddeyi okur musunuz efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Olmaz Sayın Başkan...
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Yanlış yapıyorsunuz...
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkanım,
olmaz...
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hani diyoruz ya, insanlar
akla, izana, sağduyuya sahip. İşte, bu akıl, izan,
sağduyu, zamanı iyi kullanmak için verilmiş insanlara, tamam
mı.
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Usule aykırı işlem
yapmayın..
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, hangi
maddeyi görüşüyoruz?
BAŞKAN – Şimdi, 2 nci maddenin okunmasına
başlayacağız.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Peki, oylama sonucu 2 nci madde
kabul edilmedi?!.
BAŞKAN – Edilmediyse, 2 nci madde müzakeresi düşer.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ee, o zaman, niye fuzulî...
BAŞKAN – Ama, boş oturacağımıza zamanı
değerlendirelim.
Buyurun, 2 nci maddeyi okuyun.
MADDE 2. – 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununun ek 18 inci maddesine aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
Ulaştırma Bakanlığı, Türk Telekomünikasyon
Anonim Şirketinin önerisi üzerine lisans verilecek katma değerli
telekomünikasyon hizmetini ve bununla ilgili gerekli görülen nitelik ve
şartları Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına bildirir. Lisans değeri, yurt
dışı emsal lisans satışlarında kullanılan
yöntemler esas alınarak bu Kanundaki esaslara göre değer tespit
komisyonlarınca belirlenir.
Bu değer, Ulaştırma Bakanlığının
teklifi üzerine Bakanlar Kurulunun onayına sunulur. Lisans
satışı, onaylanan değer üzerinden Ulaştırma
Bakanlığınca 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa
göre gerçekleştirilir. Lisans sözleşmesi Danıştayın
incelemesinden geçirildikten sonra Ulaştırma
Bakanlığınca sonuçlandırılır.”
BAŞKAN – Grupları adına söz isteyenler isimlerini
bildirsinler...
Şahısları adına Sayın Halit Dumankaya,
Sayın Hikmet Uluğbay, Sayın Suat Pamukçu, Sayın Muhammet
Polat ve Sayın Fikret Karabekmez söz istemişlerdir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Algan Hacaloğlu;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Hacaloğlu.
CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Telgraf ve
Telefon Kanununun 2 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinize
saygılarımı sunuyorum.
1991 yılında yapılan seçimlerden sonra kurulan SHP-DYP
Koalisyon Hükümetinin, Türkiye’nin önündeki sorunları aşmak,
demokratikleşmeyi gerçekleştirmek ve ülkenin o zaman da, günümüzde de
ekonomide en önemli sorun alanlarından biri olan KİT’leri; yani, kamu
girişimciliğini sağlıklı bir yapıya oturtabilmek
için bir ilke kararına varılmıştı; özelleştirme,
özerkleştirme, yeniden yapılanma, kamu girişimciliğini, Türkiye’nin
ihtiyaçlarına yönelik olarak ayağa kaldırabilmek için, üç
ayaklı bir politika olarak Hükümet Protokolünde yer
almıştı; bu anlayışla bir kurumun
oluşturulması gündeme gelmişti ve böyle bir
kararlılıkla Koalisyon Hükümeti, 1991 Kasımında göreve başlamıştı.
KİT’lerin önemine bu kürsüden çok değinildi. Konuyu, ilk
konuşmamda da, bir kaç cümleyle, Yüce Meclisin bilgisine sunmuştum.
İnanıyorum ki, bu Yüce Meclis çatısı altında herkes,
kamu girişimlerinin, Türkiye’nin sanayileşmesi ve ekonomisi içindeki
geçmiş ve bugünkü konumunun bilincindedir.
Ne yazık ki, 1991 Kasımından sonraki uygulamalarda,
Koalisyon ortağımız DYP’nin, bu reform
yaklaşımının özerkleştirme ve KİT’lerin yeniden
yapılandırılmasına yönelik ilkeleri gözardı etmesi, o
konudaki çalışmalara yanaşmaması, konuyu sadece bir
eksende, özelleştirme ekseninde sürdürmeyi hedef alması bir
kilitlenme yaratmış ve önemli sayıda KİT’ler, 80’li
yılların ortasında, satılmak üzere, özelleştirilmek
üzere devredildikleri Özelleştirme İdaresinin, ömründe sanayi tesisi
görmemiş gençlerden oluşan o özelleştirme idaresinin
bakımına, yetkisine, sorumluluğuna devredilmişti; yani, hem
yıllardır o günden günümüze faaliyetlerini sürdüreceklerdi hem de her
an satışı bekleyeceklerdi. Bu
yanlışlığın, bu çarpıklığın sonucu
olarak, KİT’ler büyük yara aldılar;
yapılandırılmadılar, rehabilitasyonları
yapılmadı, idame yatırımları yerine getirilmedi,
yenilenmeleri sağlanmadı, teknolojik açıdan geri kaldılar,
ciddî bir sıkıntıya dönüştüler. Açıkça belirtiyorum,
KİT’ler bugünkü yapılarıyla da taşınmaları çok
güç bir noktaya geldiler. KİT’leri hepimiz, özenle, bir temel sorun,
sanayimizin, yapılanmamızın bir temel konusu olarak ele
almalıyız.
Şimdi görmekteyim ki, Refah-Doğru Yol Hükümetiyle, Refah
Partisi de, muhalefet döneminde dile getirdiği politikaların aksine,
bir özelleştirme rüzgârına kapılmış ve o esintiyle,
iktidarının daha ilk günlerinde, şu anda görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı ile Telgraf ve Telefon Kanununda
yapacağı bir değişiklikle, TELEKOM hisselerinin önemli bir
bölümünün satışını gündeme getirmektedir.
Değerli arkadaşlarım, ilk önce, burada,
özelleştirmeye ilişkin ayrıntıları konuşmadan
evvel, zannediyorum ki, ülke ekonomisine yüzde 30’lar, yüzde 40’lar düzeyinde
katkıda bulunan, sanayimizin belkemiğini oluşturan
KİT’lerin bu işlevlerini sürdürebilmeleri için, ortak bir
sorumluluğumuzu, ortak bir kararlılığımızı
dile getirmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, KİT’lerin bir
sıkıntısı varsa, onların nedeni bizleriz, biz
siyasetçileriz; çünkü, yıllardır, biz, KİT’lerin bir çiftlik
anlayışıyla yönetilmelerine alan açtık; çünkü, bizler, yani
siyasîler, her parti, KİT’lerin yönetimlerini, siyasetten uzak kalan,
milletvekili olamayan, yahut da belirli noktaya gelemeyen arkadaşlarımızı
veya emekliye ayrılan arkadaşlarımızı meşgul
edebilecek bir iş alanı olarak gördük.
Değerli arkadaşlarım, öncelikle, KİT’leri, özerk,
verimli, etkin, katılımcı bir yapıya kavuşturarak,
teknolojik yapılanmalarını sağlamamız gerekir. Bu
bağlamda, özellikle, stratejik mal ve kamusal yarar amaçlı hizmet
üreten sektörler ile, ülkenin kalkınmada öncelikli bölgelerindeki
gelişmişlik farklarını gidermeye yönelik sanayi
alanlarında ve ileri teknoloji alanlarında KİT’lerin, muhakkak
ve muhakkak, bugün de yarın da Türkiye ekonomisi ve sanayiinde temel bir
işlevi olacağını hep beraber görmemiz, ona göre
özelleştirme ve KİT’lerin rehabilitasyonu konularında politika
üretmemiz gerekmektedir.
Şimdi, tartışmakta olduğumuz Telekomünikasyon,
teknolojik yapılanma açısından diğerlerinden çok daha
şanslı bir kuruluş; çünkü, faaliyet alanı, 1980’li
yıllarda gelişen teknolojinin ürünü olarak, sonucu olarak, belirli
dış dünyayla rekabet edebilir bir yapıda olan kuruluş.
Ancak, dünya, insan hakları ve bilgi çağına doğru
yönelirken, dünya bilgi şebekesiyle bütünleşmeyi sağlayacak
ulusal bilgi şebekelerinin geliştirilmesi ve bu alandaki diğer
yapılanmaların sağlanması için, telekomünikasyon sektörüne,
bu alandaki araştarma ve geliştirme yatırımlarına ve
faaliyetlerine ciddî kaynak ayrılması lazım ve ülkemiz
koşullarında, görülmektedir ki, özel sektör bu aşamada bu
kaynakları ayıramamaktadır, ayırmamaktadır.
Bu nedenle de, telekomünikasyonun özelleştirilmesine bakarken, bu
kuruluşun ileriye yönelik olarak, bugünden çok daha ileri bir noktaya
taşınabilmesinin koşullarının sağlanması
zorunludur.
Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 167 nci maddesi,
bildiğiniz gibi, piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak
tekelleşme ve kartelleşmenin önlenmesini öngörmektedir.
Tasarının bu maddesinin içerisinde de, tekelleşmenin önlenmesini
dikkate alacak bir anlayışla özelleştirmenin yapılması
konu edilmektedir.
BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, 1 dakikanız var efendim.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Tekelleşmenin önlenmesini dikkate
alacak anlayış ile tekelleşmenin önlenmesi farklı duyarlılık
alanlarıdır. O nedenle, bu madde, Anayasanın 167 nci maddesinde
özünü bulan, tekelleşmeye yönelik duyarlılığın
gereğini yeterince karşılamamaktadır. Bir noktada, 49
yıla kadar devri deniliyor: Değerli arkadaşlarım, bu
sektörde 49 yıla kadar yaşayabilecek bir teknoloji var mı?! Bu,
fiilen devir anlamına gelir.
Bu duygularla, bu Mecliste sağduyunun hâkim olacağına ve
bu konuda alınacak olan kararlarda ulusal çıkarların
gözetileceğine inanıyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.
DSP Grubu adına Sayın Soysal, buyurun efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, tabiî, ben, fazla müdahale etmek
istemiyorum; ama, söz alan arkadaşlarımız, maalesef, maddeye
bağlı olarak konuşmuyorlar; yine takdiri kendilerine
bırakıyorum.
Sayın Soysal, süreniz 10 dakika efendim.
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan,
şu kutunun içindeki sonuç belli olmadan...
BAŞKAN – Sayın Soysal, bir saniyenizi rica ediyorum, sürenizi
durduruyorum.
Oyunu kullanmayan sayın üye?.. Yok.
Oylama işlemi bitmiştir, kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımına başlandı)
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Sayın Başkan,
uyguladığınız...
BAŞKAN – Sayın Soysal, bu hususu artık
tartışmayalım, bunu her zaman yaptık...
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Yine yapmamız gerekiyor efendim; bir
şey yanlışsa, düzeltilinceye kadar yapmamız gerekiyor.
BAŞKAN – Efendim, benim yanlış yaptığım
konusunda hiçbir tereddütüm yok.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Uyguladığınız yöntem
yanlıştır efendim; çünkü, bir tasarının bir maddesinin
akıbetini bilmeden ikinci maddesi hakkında nasıl
konuşacağız...
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Bir maddenin görüşmesi devam
ederken, bir önceki madde için oy kullandırıyorsunuz.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Yasa bir bütündür. Şimdi, bu hisseler
satılıyor mu satılmıyor mu, daha bilmiyoruz ki.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Varsayılıyor.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Varsayımla gidemeyiz ki; hukuk,
değil mi...1 inci maddenin akıbetini bilmiyoruz ki.
BAŞKAN – Burada varsayım yok Sayın Hocam, burada
gerçekler görünüyor zaten, oylamanın gerçek sonucunu biz
Başkanlık olarak kürsüden görüyoruz.
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Ha, o başka tabiî, zatı âliniz
görüyorsunuz. Zaten bütün mesele de orada efendim. Zatı âliniz
sonuçları görüyorsunuz da, ben de bir sonucu görüyorum; bu yasa da, yine
iptale mahkûm. (DSP sıralarından alkışlar)
Bakın, neden? Meclis, şimdiye kadar -bu kaçıncı
gelişi bilmiyorum; ama, ben evveliyatını da bildiğim için
bir izlenimimi anlatayım- her defasında, bir noktasını
düzeltiyor; ama, Meclis, oturup da bütün noktaları düzeltse daha
doğru olmaz mı? Bakın, bundan önceki gelişlerden hangisinde
bilmiyorum; ama, bu lisans satışlarının, lisans
sözleşmesi dolayısıyla, Danıştayın incelemesinden
geçmesi gerektiğini söylemiştik; çünkü, imtiyaz niteliğindedir.
Siz, onun imtiyaz olmadığını yasaya yazsanız bile,
eğer imtiyaz niteliğindeyse, Anayasa gereği Danıştay
incelemesinden geçmesi gerekir demiştik; ama, burada, arkadaşlarınız
“hayır, biz böyle diyorsak öyledir” demişlerdi; ama, Anayasa
Mahkemesi “hayır, siz öyle deseniz de, öyle değildir” dedi.
Şimdi, o nokta düzeltilmiştir. Maddenin sonunda “lisans
sözleşmesi Danıştayın incelemesinden geçirildikten sonra
Ulaştırma Bakanlığınca sonuçlandırılır”
deniliyor. Tamam, iyi; ama, başka noktaları da düzeltsek olmaz
mı? Anayasa Mahkemesi, bundan önce “‘Lisans değeri,
yurtdışı emsal lisans satışlarında
kullanılan yöntemler esas alınarak’ ibaresi, yeterince açık bir
yöntem belirleme değildir” demiş. “Yurtdışı emsal
lisans satışlarında kullanılan yöntemler esas
alınarak” ne demek? Hangi yöntemler ve hangisi? Bunlar belirtilmediği
için, Anayasa Mahkemesinin daha önce istediği bir nokta yerine
getirilmemiş oluyor. Tabiî, bazı arkadaşlarımız
başka türlü düşünüyorlar; özellikle ticaret hayatının
içinden gelenler “efendim, bu yöntemler, böyle ayrıntılarıyla
belirlenemez. Tüccar adam muhtelif yöntemlere göre bir fiyat belirler ve o
fiyat belki onun için en elverişli fiyat olur” diyebilirler; ama, Anayasa
Mahkemesi öyle dememiş; çünkü, Anayasa Mahkemesinin gözünde -ve
zannediyorum, bizlerin gözünde de olması gereken odur- bu satılan
şey rasgele bir şey, tüccar malı değil. Bu, sizin, benim,
bütün çocuklarımızın, bizden önceki dedelerimizin,
babalarımızın malı; onlar yarattılar, Türk
Halkının vergileriyle oluştu; çocuklarımıza da bizim
bir ulusal miras olarak devredebilmemiz gerekir.
Onun için, Anayasa Mahkemesi istiyor ki, Yasama Organı; yani, bu
milleti temsil eden organ, otursun, uzmanlara vesaireye danışarak bu
yöntemlerden birini seçsin; rasgele bir yöntem olmasın.
Bakarsınız bir yöntem, ticarî açıdan çok elverişli gözükür;
ama, başka açılardan ve özellikle milletin çıkarları
açısından elverişli bir yöntem değildir; buna Meclis karar
versin demiş Anayasa Mahkemesi. Siz şimdi ne yapıyorsunuz
-işte orada yazıyor- Ulaştırma
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunun
onayına sunuluyor; o da, bu belirlenen yöntemi kabullenmiş oluyor;
ondan sonra da o satış oluyor. Bu, Anayasa Mahkemesinin istediği
tarz değil.
Onun için, Sayın Başkan, bundan önceki maddede de olduğu
gibi, işin özü bir yana, bu satış yanlıştır
bizce. Bazı arkadaşlarımız, kendi ideolojileri gereği
“bu olabilir” diyorlar. Bizce bu olmaz; o ayrı; ama, bir de özü
bakımından yanlışlığın üzerine, şimdi,
siz, yöntemler bakımından da yanlışlar ekliyorsunuz, hukuk
bakımından da yanlışlar ekliyorsunuz ve bizden söylemesi,
bunlar dönecektir.
Çok teşekkür ederim. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.
Şahısları adına Sayın Halit Dumankaya...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan,
grup adına konuşacak.
BAŞKAN – Peki efendim.
ANAP Grubu adına Sayın Dumankaya; buyurun efendim.
Süreniz 10 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın
Başkan, muhterem milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, burada, PTT’nin T’sinin satılışı
görüşülüyor. Kadere bakın ki, Refah Partili arkadaşlarım,
her zaman için buraya çıkar, bu kürsüden, gecenin geç saatlerine kadar,
bir maddenin buradan geçişini engellerlerdi; ama, şimdi görüyorum ki,
keser döner, sap döner, bir gün gelir hesap döner; işte, o hesap
dönmüştür. Araba aynı, şoförü değişmiştir; ama,
motoru değişmemiştir. O bakımdan, onlar da aynı
şekilde düzene ayak uydurdular.
Şimdi, ben, buradan kendilerine söymeştim, demiştim ki
“burada, çok ince hesap var, sizi ketempereye getirirler; aman, çok dikkat
edin. Bu satırların arasına öyle şeyleri gizlerler ki,
farkında olamazsınız.”
Sayın Bakan burada konuşurken, hemen odama gittim,
bilgisayarın tuşlarına bir bas bakalım, Sayın Bakanın
Bakanlığında neler var, neler yok... Bu telekomünikasyonla
ilgili bazı şeyleri çıkardım. Tabiî, benim, burada,
Sayın Bakanın Bakanlığıyla ilgili, yani,
Ulaştırma Bakanlığı ile ilgili olarak, Anavatan
Partisindeki arkadaşlarımızla birlikte verdiğim bir
araştırma önergesi var. Ben, burada Refah Partili
arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu araştırma önergesini ilk
sıraya alıp görüşelim; çünkü, bu Bakanlıkta çok şeyler
var. Mesela ne vardır Türk Telekom A. Ş.’de; bizim şu anda
havaya uçurduğumuz...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, bu dedikleriniz maddeyle ilgili
değil; yani, maddeyle ilgisi olmadığını siz de kabul
edin de...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Hayır, maddeyle ilgili bu...
BAŞKAN – Nereden ilgili?..
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Maddenin özü bu...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – TÜRKSAT’ı uçurduk ya...
BAŞKAN – Rica ediyorum... Grup adına konuşuyorsunuz...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bunun yüzde 51’i bizim, yüzde 49’unu
yapımcı firmaya sattılar değerli arkadaşlarım.
Öyle bir satış ki... Siz, bunu bir incelemeye alın. Bunu bir
incelemeye alalım ve bu önergeyi görüşelim. (RP
sıralarından “ANAP zamanında” sesleri)
Hayır, bizim zamanımızda değil, bunlar
satmış; bunların Koalisyonu zamanında
satılmış. Şimdi ortaksınız. Anavatan Partisinin
zamanında değil; yani, üç aylık dönemde değil.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakınız, bu
maddede diyorlar ki: “Bir komisyon kurulacak.” Burada, Refah Partisinin
temsilcisi de şunu söyledi: “Bak, işte, biz, burada bir komisyon
kuracağız, bu işi, o komisyon kanalıyla yürüteceğiz.” İşte, ne
olacaksa o komisyonda olacak; oraya dikkat edin.
Şimdi, burada, komisyonun şekli tarif edilmiş,
adamları da tarif edilmiş. Bu adamlar, belki de, şu anda,
şu kanun tasarısının görüşülmesi sırasında
bizi seyrediyorlar. Komisyon üyesi olacak kişiler bellidir. Ne deniliyor:
“Komisyon üyelerinde, işletme, ekonomi, istatistik, mühendislik
dallarında lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olma
şartı aranır.”
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Yanlış maddeyi
konuşuyorsunuz.
BAŞKAN – Efendim, siz, 2 nci madde üzerinde konuşun. Herhalde,
başka madde üzerinde konuşuyorsunuz.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Tabiî, bunun 2 nci maddesi de
aynıdır.
BAŞKAN – Hayır, 2 nci madde aynı değil; bir kanunun
bütün maddeleri aynı olmaz Sayın Dumankaya.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – O da aynıdır; yani, birbirine
bağlıdır bunlar. 2 nci maddeyle 3 üncü madde birbirine
bağlıdır; bu maddelerin arasında bir rabıta
vardır.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Tabiî, bağlı...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bu rabıta nedir? Bu
satışta, bizim telaşımız şudur: Bu
satış öyle yapılacak ki, yine, gümrükten mal kaçırır
gibi yapılacaktır. Ben, bundan bahsetmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine, bu PTT’nin T’sinin
satılışı, burada, iki defa, üç defa
görüşülmüştür. Bakın, bu görüşmeler sırasında
-zannediyorum, şu anda, tam arkamda, Divanda oturuyor- Zeki Ergezen arkadaşım ne diyor:
“Aslında, bu lisans verilme olayı, Çekiç Güç’ten daha tehlikelidir.”
(DSP sıralarından “Allah, Allah” sesleri, gülüşmeler) “Bir gücün
ülkeye yerleştirilmesini temin etmiş oluyorsunuz. Milliyetçi
geçinenlere, vatanperver geçinenlere, milliyetçiliği sömürenlere seslenmek
istiyorum: Siz, Çekiç Güç’ten neler çektiğimizi görmüyor musunuz?!. Çekiç
Güç, gözüken bir güçtür; ama, bu, gözükmeyen bir çekiç güçtür.”
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Yine Çekiç Güç’ü mü konuşuyoruz?!..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Hayır, bu maddeyle ilgili
Sayın Ergezen konuşuyordu.
“Bunu takip etmeniz, denetlemeniz mümkün değildir” diyor. “Lafa
geldiğinde, televizyon ekranlarından, ölçüleri belli olmayan, ucuz
politika, bedava politika yapan, milliyetçiliği tapu gibi, senet gibi
ceplerine koyan insanlar... Bu nasıl milliyetçilik? Bizim bildiğimiz
milliyetçilik, vatanını sevmek, milletini sevmek, insanına faydalı
olmak, milletin çıkarlarına sahip çıkmaktır; milletin
çocuklarını götürüp, Batı’ya uşak yapmamaktır.
Eğer, milliyetçilikten anlıyorsanız lafla milliyetçilik
yapılmayacağını da bilmeniz gerekir.” Evet, Refah Partisi
Sözcüsü, bu kanun tasarısı burada görüşülürken bunları
söylüyordu.
Şimdi, ben de, sizin kelimelerinizle, Refah Partili
arkadaşlarıma, bir ilaveyle seslenmek istiyorum: Ölçüleri belli
olmayan politikacılar, bu televizyon ekranlarından halka seslendiler:
“Bu nasıl milliyetçilik? Bu nasıl muhafazakârlık?..”
Milliyetçiliği, muhafazakârlığı, tapu gibi, senet gibi
ceplerine koyan insanlar dün mü doğru söylüyordu; bugün mü
yanlış yapıyor?!.. Şimdi, bunu, Sayın Ergezen
-arkamda- böyle yapıyordu. Demek ki, muhalefetteyken ayrı konuşuluyor;
iktidara gelince, gerçekleri görünce insan değişiyor.
Bizim bildiğimiz milliyetçilik, muhafazakârlık... Sen, git,
benim ülkemdeki Çekiç Güç’e evet oyu ver, PTT’nin T’sini sat, ülkemi götür
Amerika’ya, Avrupa’ya uşak et; ondan sonra da “milliyetçiyim,
muhafazakârım” diye geçin... Artık, bunu, hiç kimseye izah
edemezsiniz, seçmeninize de zannediyorum izah etmede çok güçlük çekeceksiniz.
Siz, bu kürsüden söylediklerinizi tamamıyla inkâr edecek ve “bütçe
açığımız var, iç borcumuz, dış borcumuz var”
diyeceksiniz. Bizim imkân hazırladığımız, Anavatan
Partisinin meydana getirip ülkeye kazandırdığı bu dev
yapıyı, PTT’nin T’sini satarak “dış borç taksitlerini
ödeyeceğiz” diyeceksiniz.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, 1 dakikanız var efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Refah Partisi, şu yirmi günde
düzene ayak uydurmasını uydurdu da, bari, bunun peşkeş
çekilmesinde, bedavaya satılmasınde, dalavere yapılmasında,
hiç olmazsa buna mukayyet olsun.
Bakınız, demin de söyledim, bu konuda, Ulaştırma
Bakanlığında millî bir uydumuz olan uydu
satılmış. Şöyle satılmış: Birçok yolsuzluklar
var da, menfaat mukabilinde yüzde 49’u yapımcı firmaya
satılmış. Yani, pazarlamacıya satılmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, tamam, süreniz bitti efendim,
teşekkür ederim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, 5 dakika
daha...
BAŞKAN – Hayır efendim, süreyi uzatamıyoruz. Rica
ediyorum, süre bitti.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Şahsım adına 5 dakika
konuşmak istiyorum.
BAŞKAN – Peki efendim, buyurun şahsınız adına
da konuşun.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
olay şudur: Biz, Anavatan Partisi ve onun Genel Başkanı olarak,
muhalefetteyken ne dediysek iktidarda onu yaptık. Anavatan Partisi olarak,
biz, PTT’nin T’sinin satılmasına karşı değiliz. Bizim
durumumuza şimdi Refah Partisi gelmiştir, o da karşı
değildir, CHP de zaten karşı değildir. Özelleştirme
yapılırken, PTT’nin T’si satılırken, bazı gözü
açıklar, bazı köşe dönmeciler hareket halindedir. İşte,
bunlara burayı peşkeş çekmeyelim. Fakirin hakkı vardır
burada, fukaranın hakkı vardır burada, yetimin hakkı
vardır burada.
Anavatan Partisi iktidara gelmeden evvel, biliyorsunuz, Türkiye’de 18
sene, telefon almak için bekliyorduk ve iktidara geldiğimizde birbuçuk
milyon telefon vardı, hem de manyetolu telefondu. Hiçbir köyde de telefon
yoktu. Türkiye, telefon sıralamasında en geri ülkeler
arasındaydı; ama, Anavatan Partisinin çalışmasıyla,
ülkenin imkânlarını kullanmasıyla, Türkiye’yi ilk 12 devlet
arasına sokmuştur. Türkiye’ye gelen turistler, giderler, adalardan ve
Yunanistan’dan yurtdışına telefon ederlerdi. Biz,
dışborcu 18 milyardan 38 milyara
çıkardığımız zaman yer yerinden oynuyordu; ama, bugün,
sadece PTT’nin T’sinden 30 milyar dolar bekliyoruz. Bunun iyi şekilde
kullanılmasını istiyoruz.
Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Halit Dumankaya.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Aynı konuşma!..
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biz özellikle istiyoruz ki, bu
kanun tasarıları üzerindeki müzakerelerde, sayın sözcüler,
maddenin iyi anlaşılması, uygulamada kolaylık sağlaması
için bir içerik kazandırsınlar, bir katkıda bulunsunlar. Ama,
arkadaşlarımız tabiî, tümü üzerinde, 1 inci madde üzerinde, tüm maddeler üzerinde
aynı konuşmayı yaparsa, o zaman
Başkanlık Divanı olarak bize hiç yardımcı
olmuyorsunuz demektir. Ben, bunu bütün
gruplar için söylemiyorum. Özellikle, DSP Grubu, gerçekten bu hususta konuya bağlı olarak konuşuyor;
kendilerine teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 nci maddesinin yapılan açık
oylamasına 244 sayın milletvekili katılmış; 223 kabul,
20 ret ve 1 geçersiz oy kullanılmıştır. Böylece, 1 inci
madde kabul edilmiştir.
Dolayısıyla, sayın
arkadaşlarımızın, aman 1 inci madde kabul edilmeden öteki
madedere geçemeyiz yolundaki tereddütleri de giderilmiştir.
Şahsı adına, Sayın Hikmet Uluğbay; buyurun
.(DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Uluğbay, süreniz 5 dakikadır.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; her bir ülke
için dünya çapında geçerli temel
prensiplerden bir tanesi stratejik mallar olduğu gibi, stratejik hizmetler
de vardır. Stratejik hizmetler ve stratejik mallar, ülkelerin
bulunduğu coğrafya, komşularıyla olan ilişkiler ve
dünya politikasındaki yerlerine göre değişen
ağırlıklar, değişik önem taşırlar.
Görüştüğümüz hizmet de bulunduğumuz coğrafya gereği ve
Türkiye’nin komşularıyla olan ilişkileri çerçevesinde stratejik
bir hizmettir.
Bu bakımdan, telefon haberleşmesine ilişkin olarak
çeşitli ülkelerde gözlemlediğimiz özelleştirme
yaklaşımlarına baktığımız vakit, bu hizmetin
stratejik önemini idrak etmiş birçok ülke vardır; örneğin, Fransa
gibi ülkeler ve özelleştiren bazı ülkeler de yabancı sermayeye
açmamıştır. Zira, bu hizmeti, yabancı sermayeye veya özel
kesime açan ülkelerin yaklaşımlarında temel bir unsur
vardır: Bu unsurun da, devletin haberleşmesini, en azından,
güvence altına alacak özel mekanizmaları vardır; güvenlikli
konuşma sistemleri. Bugün, İngiliz Hükümetinin, Amerikan Hükümetinin,
Alman Hükümetinin iç haberleşmesine, güvenceli olarak hiçbir yerden
müdahale edemeyeceğiniz haberleşme sistemleri vardır. Bu
sisteminiz yoksa, ulusal haberleşme sistemini yabancıya devrettiğiniz
vakit, iç haberleşmenizi, devlet sırları olabilecek
birtakım şeylerin, onların bilgisi çerçevesine girme
olanağını da devrediyorsunuz.
Dolayısıyla, dünyada bunlar uygulanıyor derken, hangi tip
ülke, hangi anlayışla uyguluyor? Sömürgecilikten gelmiş ve
sömürgeciliğe gitme eğiliminde olan bir ülke özelleştiriyorsa,
tabiatıyla onların siyasî tercihidir, bağımsız devlet
olabilmenin idrakine tam kavuşamamış olabilirler.
O nedenle, devletin güvenliği bakımından, diğer
önlemleri almadan yapılacak bir özelleştirme, beraberinde birçok
sakıncayı getirecektir. Amerika’da, evet; telefon özel idarededir;
ama, yabancı sermayede değildir, ki, Amerika’nın birçok
sektöründe yabancı sermaye olmasına rağmen, belirli sektörlerine
yabancı sermayeyi sokmamıştır. İngiltere
özelleştirmiştir; ama, yabancılara geçecek boyutu
denetlemiştir; hiçbir şekilde, şirketin, ne teknolojisine ne de
kararlarına hâkim olacak boyutta tutmamıştır.
Aynı şekilde, haberleşmenin devlet tekelinde
olmasının verdiği avantajlar üzerinde durmak istiyorum...
BAŞKAN – Sayın Uluğbay, 2 nci maddeyle ilgili
konuşursanız... Geneli üzerinde konuşuyorsunuz galiba.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Sayın Başkan,
uyarınız için teşekkür ederim; ama, 2 nci madde kanun
tasarısının bütünlüğünün bir parçasıdır. O
nedenle, madde 2’yi bütünlüğün içinde görmeden karar alırsak,
yanlış karar alırız. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Ama, maddeye bağlı konuşmanız
lazım.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – O sizin yorumunuz Sayın
Başkan.
Vaktimi harcatıyorsunuz bana.
Bayan Thatcher, İngiltere’de bir kitabın yayımlanmasını
yasaklamıştır; bu kitap Avustralya’da
basılmıştır. O kitabın içinde yer alan bir bölüm
şudur: İngiltere, Ortak Pazara veya Avrupa Topluluğuna üye olma
aşamasındaki müzakerelerini yürütürken, Fransız
Büyükelçiliğinin telefonlarını dinletmiştir ve bu, bir
sır olarak açıklanmıştır. O nedenle, o kitap
İngiltere’de basılmamıştır.
Düşünün ki, İngiltere gibi bir devlet, NATO çerçevesinde
müttefiki, Ortak Pazarda ortağı olacak bir ülkenin
büyükelçiliğinin haberleşmesini dinletiyor. Devlet olmak budur;
istihbarat sahibi olmaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin istihbarat güvenliğini bu Meclis güven
altına aldı mı ki, elindeki tek aracı, kayıtsız
şartsız devretmektedir? Alacağımız kararda
bunları göz önünde bulundurmak durumundayız. (DSP
sıralarından alkışlar)
Son olarak söylemek istediğim bir husus da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Süreniz bitti Sayın Uluğbay, kimseye ek süre
vermiyoruz, kusura bakmayın; bir başka maddede telafi ederiz efendim.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Bu Meclis böyle bir karar almadan
önce...
BAŞKAN – Bana özel konuşmayın. Ben, özel odanıza
gelirim, konuşuruz orada.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) – Bekleyeceğim.
BAŞKAN – Tamam, teşekkür ederim... Sağ olun...
Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerindeki konuşmalar
bitmiştir.
Maddeyle ilgili olarak verilen önergeler vardır; önce geliş
sırasına, sonra aykırılık derecesine göre işleme
alacağım.
Önergeler biraz fazla, Divan Üyesi arkadaşımız da
sabahtan beri yoruldu. Uygun görürseniz, oturarak okuması hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclis
Başkanlığına
85 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “Özelleştirme İdaresi Başkanığına bildirir”
ibaresinin “Özelleştirme İdaresi Başkanlığına
yazılı olarak bildirir” şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Abdullah
Özbey Hasan Dikici Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Karaman
Kahramanmaraş Bursa
Mustafa
Yünlüoğlu Cemal
Külahlı
Bolu Bursa
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemde bulunan 85 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin önerisi üzerine” ibaresinin
“Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin teklifi üzerine” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdullah
Özbey Ersönmez Yarbay Hasan Dikici
Karaman Ankara Kahramanmaraş
Cemal
Külahlı Mehmet
Altan Karapaşaoğlu
Bursa Bursa
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “ yurtdışı emsal lisans satışlarında
kullanılan yöntemler esas alınarak” ibaresinin “yurtdışı
emsal lisans satışlarında takip edilen yöntemler esas
alınarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Abdullah
Özbey Ersönmez Yarbay Hasan Dikici
Karaman Ankara Kahramanmaraş
Mehmet
Altan Karapaşaoğlu Mustafa
Yünlüoğlu
Bursa Bolu
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin birinci fıkrasının
içerisinde yer alan “bununla ilgili gerekli görülen” ibaresindeki “ilgili”
kelimesinden sonra “olarak” kelimesinin yer almasını arz ve teklif
ederiz.
Abdullah
Özbey Ersönmez Yarbay Hasan Dikici
Karaman Ankara Kahramanmaraş
Cemal
Külahlı Feti
Görür
Bursa Bolu
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “bu değer, Ulaştırma Bakanlığının
teklifi üzerine” ibaresinin “ bu değer, Ulaştırma
Bakanlığının teklifiyle” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zülfikar
Gazi Lütfi Yalman Abdullah Özbey
Çorum Konya Karaman
Hasan
Hüseyin Öz Mustafa
Köylü
Konya
Isparta
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “2886 sayılı Devlet
İhale Kanununa göre gerçekleştirilir” ibaresinin “2886
sayılı Devlet İhale Kanununa uygun olarak gerçekleştirilir”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Hüseyin Öz Lütfi Yalman Abdullah Özbey
Konya Konya Karaman
Mustafa
Köylü Hüseyin
Arı
Isparta Konya
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı kanun
tasarısının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “bu değer Ulaştırma Bakanlığının
teklifi üzerine” ibaresinin “tespit edilen bu değer Ulaştırma
Bakanlığının teklifi üzerine” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Hüseyin Öz Lütfi Yalman Abdullah Özbey
Konya Konya Karaman
Mustafa
Köylü Hüseyin
Arı
Isparta Konya
MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Gerekçeleri yok mu?
BAŞKAN – Efendim, gerekçeleri sonradan okutuyoruz.
Sayın Keçeciler, bu konuda bir usul
tartışması açtık, Yüce Kurul benim teklifimi kabul etmedi,
o uygulamayı devam ettiriyoruz efendim.
MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Biliyorum, ben
vardım.
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci maddesi,
Anayasanın 5 nci maddesindeki devletin temel amaç ve görevlerinden olan
Türk Milletinin bağımsızlığını koruma
görevine, Anayasanın 7 nci maddesine, Anayasanın 153 üncü
maddesindeki Anayasa Mahkemesi kararlarının tüm kurum ve
kuruluşları, bu arada Yasama Organını da
bağlayacağı hükmüne ve bu kararların hiçbirini dikkate
almadığı için, Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti
ilkesine aykırıdır.
Gerekçeleri ekte sunulan Anayasaya
aykırılık konusunun, İçtüzüğün 84 üncü maddesi
gereğince oylanmak üzere görüşülmesini dileriz.
Saygılarımızla.
Hilmi
Develi Hayati Korkmaz Mustafa İlimen
Denizli Bursa Edirne
Mehmet
Yaşar Ünal Fikret Uzunhasan Mümtaz Soysal
Uşak Muğla Zongudak
BAŞKAN – Efendim, en aykırı önerge, bu
son okuduğumuz Anayasaya aykırılık önergesidir. Zaten
Anayasaya aykırı olunca, hukuk devleti ilkelerine de aykırı
olur; ama, herhalde biraz uzatılmış bir ifade.
Sayın Komisyon, bu Anayasaya
aykırılık önergesine...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Açıklamalı.
BAŞKAN – Komisyona soruyorum, size sormuyorum
Sayın Soysal.
BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) – Yorum yaparak
soruyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Komisyon, Anayasaya aykırılık
önergesine katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) -
Katılmamız, elbette mümkün değil Sayın Başkan,
katılmıyoruz.
BAŞKAN – Peki efendim, sağ olun.
Sayın Hükümet, önergeye katılıyor mu efendim?
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
Önergeye, Komisyon ve Hükümet katılmamaktadır.
Sayın Soysal, açıklama yapacak mısınız,
gerekçeyi mi okuyalım?..
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Gerekçe, çok daha kapsamlı ve
açıklayıcı efendim; onun okunmasını rica ediyorum.
BAŞKAN – Siz, irticalen daha güzel açıklıyorsunuz
Sayın Hocam; isterseniz, uygun görürseniz kürsüden açıklayın...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) - Gerekçeyi okuyalım Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Peki, önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe :
1.- Anayasanın 153 üncü maddesine aykırılık:
Anayasanın 153 üncü maddesinin son fıkrasına göre, Anayasa
Mahkemesi kararları, yasama organı dahil herkesi bağlar.
Daha önce üç kez iptal edilmiş bir yasanın 2 nci maddesi, daha
önceki Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayan bir biçimde yine
değer tespit komisyonuna, yurtdışı emsal lisans
satışlarında kullanılan yöntemlerle değer tespiti
yetkisi vermekte ve neredeyse bu tespit, hem Ulaştırma
Bakanlığını hem Bakanlar Kurulunu bağlamaktadır.
Ne demektir “bu değer, Ulaştırma
Bakanlığının teklifi üzerine, Bakanlar Kurulunun
onayına sunulur” Yani Ulaştırma Bakanlığı, sadece
aracılık edecek ve bu değeri teklif haline getirecek, Bakanlar
Kuruluna sunacaktır. Peki, Bakanlar Kurulu kendisine sunulan teklifi ne
yapacaktır?..Bu maddenin her cümlesi tuzaktır ve lisans
satışlarını yapmaları, önceden
kararlaştırılan bazılarına, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yetkilerini devretmektedir.
Anayasa Mahkemesi, 4046 sayılı Yasanın 18 inci maddesinin
(b) ve (c) bölümlerinin Anayasaya aykırı olduğunu
saptamıştır. Yasa tasarısının 2 nci maddesi,
Anayasanın 153 üncü maddesine aykırıdır.
2.- Anayasanın 5 inci maddesine aykırılık:
Anayasanın 5 inci maddesi, devletin temel amaç ve görevleri arasında,
Türk Milletinin bağımsızlığını korumayı
en başta saymıştır. Bağımsızlık, bir
devletin varlık nedenidir ve siyasal alanda
bağımsızlığını sürdürebilmesi, ekonomik
alanda bağımsız olmasıyla mümkündür.
Katma değerli telekomünikasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi,
doğrudan ekonomik bağımsızlıkla ilgilidir ve daha önce
bu Meclisten geçen hisse senedi satışı
sınırlamasının, bu alanda sağladığı
güvencelerin tümünü bir kalemde yıkmaktadır; çünkü, hisse
senetlerinde, kuramsal olarak yüzde 51 devlette göründüğü için bir tehlike
olmadığı ileri sürülse bile, lisans hizmetlerinde böyle bir
sınırlama yoktur. Bir hizmet verildiği zaman, tekel olmayacak
mıdır; Türkiye, daha önce cep telefonlarında bunu
yaşamamış mıdır?
Sonuç olarak, telekomünikasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi ve
bunun,amaçları, devlete ait olan herşeyi yok pahasına
özelleştirmek olanlarca çıkarılan 4046 sayılı Yasa
kapsamında yapılması, devletin en başta gelen görevi olan
bağımsızlığın korunmasına
aykırıdır.
3- Anayasanın 7 nci maddesine Aykırılık:
Anayasanın 7 nci maddesine göre yasama yetkisi, millet adına,
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılır ve
devredilemez. 4107 sayılı T’nin Özelleştirilmesine
İlişkin Yasanın, bu yasa tasarısıyla tamamlanmaya
çalışılan bölümlerinin iptal gerekçesi de budur.
Anayasa Mahkemesinin son iptal kararında, 4046 sayılı
Yasa uyarınca görev yapacak değer tespit komisyonlarının
sağlıklı çalışmasının mümkün
olmadığı ve bunlara tanınan yetkinin, Anayasaya
aykırı olduğu saptanmıştır; ama, madde, yurtdışı
emsal lisans satışlarında kullanılan yöntemler gibi, hiçbir
sınırı olmayan bir yetki alanı öngörmektedir. Anayasa
Mahkemesine göre, özelleştirme, ancak, gerçek
karşılığı üzerinden yapılabilir. Yasama
organı, beş kişilik bir değer tespit komisyonuna
verdiği yetkiyle, kendi yetkisini devretmektedir ve bu, Anayasaya
aykırıdır.
4- Anayasanın 2 nci maddesindeki Hukuk Devleti İlkesine
Aykırılık:
85 sıra sayılı yasa tasarısının 2 nci
maddesi, katma değerli telekomünikasyon hizmetlerinin
özelleştirilmesine yöneliktir. Bugün, dördüncü kez, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülen telekomünikasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi
konusu, daha önce üç kez Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirken; bu
yetki, bir düzenlemede Bakana, bir diğerinde Özelleştirme Yüksek
Kuruluna verilmiş; ancak, her seferinde, Anayasa Mahkemesi tarafından
iptal edilmişti.
Hukuk devleti ilkesi, en başta, yargı kararlarına
saygıyı gerektirir.
BAŞKAN – Bu önergeye Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet
katılmadı.
Anayasaya aykırılık önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum efendim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına bildirir” ibaresinin
“Özelleştirme İdaresi Başkanlığına
yazılı olarak bildirir” şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Abdullah
Özbey Karaman ve arkadaşları
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın
Başkan, önergelerimizi geri çekiyoruz.
BAŞKAN – Peki efendim. Önergelerini geri
çekiyorlar; o yüzden işleme koymuyorum.
Maddenin oylamasının, açık oylama
suretiyle yapılması konusunda bir önerge var; okutup, imza sahibi
arkadaşlarımızın salonda bulunup
bulunmadığını tespit edeceğim.
Bütün maddelere oy veren milletvekillerinin tescilini
istiyorsunuz, takdir hakkınız, ne yapalım...
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan maddenin, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 81 ve 143 üncü maddeleri uyarınca, açık
olarak oylanmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
İ. Yavuz Bildik?.. Burada.
Tuncay Karaytuğ?.. Burada.
Sema Pişkinsüt?.. Burada.
İhsan Çabuk?.. Burada.
Fikret Uzunhasan?.. Burada.
Hasan Gülay?.. Burada.
Teoman Akgür?.. Burada.
Ali ılıksoy?.. Burada.
Fevzi Aytekin?.. Yok.
VELİ AKSOY (İzmir)– Tekabbül ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Veli Aksoy tekabbül
etmiştir.
Mehmet Yaşar Ünal?.. Burada.
Erol Karan?.. Yok.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Tekabbül
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Metin Şahin tekabbül
etmiştir.
Ali Günay?.. Burada.
Abdulbaki Gökçel?.. Burada.
Ali Rahmi Beyreli?.. Burada.
Çetin Bilgir?.. Yok.
M. İSTEMİHAN TALAY (İçel) – Tekabbül
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Talay tekabbül etmiştir.
Necati Albay?.. Yok.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Uluğbay tekabbül
etmiştir.
Kâzım Üstüner?.. Burada.
Aydın Tümen?.. Burada.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, tekabbül, daha
evvelki uygulamanızda geçerli değildi; şimdi geçerli mi sayıyorsunuz?
BAŞKAN – Hayır, yoklamada değil.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Ha, burada geçerli!..
BAŞKAN – Burada, geçerli; evet.
A. Turan Bilge?.. Burada.
Nami Çağan?.. Burada.
Cihan Yaşar?.. Burada.
Hikmet Aydın?.. Burada.
Cafer Tufan Yazıcıoğlu?..
Tamam efendim, yeterli imza var; maddeyi açık oyunuza
sunacağım.
Şimdi, açık oylamanın biçimini belirleyeceğiz.
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık
oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılması kabul
edilmiştir.
Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.
Sayın milletvekilleri, Başkanlıkça bastırılan
hazır oy pusulaları var; yanında basılı oy
pusulası olmayan arkadaşlar, kupaları dolaştıran
görevlilerden basılı oy pusulalarını alıp
kullanırlarsa, daha pratik olur. Oy verme sırasında yoklama
kâğıtlarını kullanan bazı
arkadaşlarımız, ya oyunun rengini yazmıyor ya da imza
atmıyor; ama, arkadaşlarımızın, imza atması ve
oyunun rengini belirtmesi lazım. Bu itibarla, basılı oy
pusulalarının kullanılmasını istiyoruz.
Ayrıca, demin de söylediğim gibi, açık oylama talebinde
bulunan arkadaşlar, eğer oy kullanmazlarsa, açık oylama,
işaretle oylamaya dönüşür.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – 3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. – 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununa aşağıdaki Ek 21 inci madde eklenmiştir.
EK MADDE 21. – Bu Kanun gereğince hisse değerini ve
lisans ücretlerini tespit etmek üzere ayrı ayrı değerlendirme
komisyonları; tespit edilen ve Bakanlar Kurulunca onaylanan hisse
değeri üzerinden satış ve ihale işlemlerini yürütmek üzere
ihale komisyonu kurulur. Komisyonlar, Ulaştırma
Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Sermaye Piyasası Kurulu ve Türk Telekomünikasyon A.Ş.
temsilcilerinden oluşturulur. Beş kişilik komisyonlara
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı temsilcisi
başkanlık yapar. Komisyon üyelerinde işletme, ekonomi,
istatistik, mühendislik dallarında lisans düzeyinde yüksek öğrenim
görmüş olma şartı aranır. Ancak lisans düzeyinde bir
öğrenimden sonra sayılan dallarda lisansüstü öğretim yapanlar da
komisyonlara üye olabilirler.
Komisyon üyelerinin hizmet süresi bir yıldır. Süresi biten üye
yeniden görevlendirilebilir. Hukukî veya fiilî nedenlerle komisyona
katılamayan asıl üyenin yerine yedeği çağrılır.
Komisyonlar üyelerinin tamamının katılımı ile
toplanır ve oy çokluğu ile karar alır. Değerlendirme
komisyonlarına yardımcı olmak üzere değerlendirme
kararlarına katılmamak şartıyla yerli ve yabancı
danışmanlar görevlendirilebilir. Danışman seçimi değer
tespit komisyonunun önerisi üzerine Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca yapılır.
Komisyonların sekreterya hizmetleri Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca yerine getirilir. Komisyon üyeleri
aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî ve sosyal
hak ve yardımları kurumlarınca ödenmek kaydıyla komisyonda
görev yaptıkları sürece kurumlarından izinli
sayılırlar.
Değerlendirme ve ihale komisyonlarının
çalışmalarına ilişkin tüm giderler Özelleştirme
İdaresi Başkanlığındaki Özelleştirme Fonundan
karşılanır.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?..
AYHAN FIRAT (Malatya) – CHP Grubu adına söz istiyorum Sayın
Başkan.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Mızrak
Grubumuz adına konuşacaklar.
BAŞKAN – Peki efendim.
Şahıslar adına da, Sayın Halit Dumankaya, Sayın
Metin Şahin, Sayın Suat Pamukçu, Sayın Muhammet Polat,
Sayın Fikret Karabekmez, Sayın İlyas
Yılmazyıldız, Sayın Osman Berberoğlu söz
istemişlerdir.
CHP Grubu adına Sayın Ayhan Fırat; buyurun.
Süreniz 10 dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA AYHAN FIRAT (Malatya) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin sayın üyeleri, ben, önce, bir yanlışlığı
düzeltmek için, sözlerime, o konuyla başlamak istiyorum.
Biraz önce, Sayın Dumankaya, ANAP İktidarı
zamanında, Türkiye’nin bütün köylerine telefon gittiğini ve telefon
atılımının ANAP İktidarı zamanında
yapıldığını söyledi...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Gerçek o.
AYHAN FIRAT (Devamla) – 17 nci dönemde Sayın Dumankaya yoktu. Bu
konu, burada, o zaman da münakaşa edildi. Ben, şimdi, soruyorum:
Trabzon’un bağlantısı, Türkiye’nin Almanya’ya, Sofya üzerinden
bağlantısı, İzmir’in Atina ve Roma’ya
bağlantısı, Antalya’nın Katanya’ya(Catania), İtalya’ya
ve oradan Amerika ve Afrika’ya bağlantısı, Ankara’nın
İzmir’e, Adana’ya, Samsun’a, İstanbul’a, Kayseri’ye, Malatya’ya,
Batman’a, Van’a bağlantıları ne zaman yapıldı? Çok
rica ederim arkadaşlar, bilinmeden söylenen şeyler insanları
üzüyor. Televizyonlarının başında bizi seyreden, bizi
izleyen binlerce PTT’li, Sayın Dumankaya’nın konuşması
üzerine, inanıyorum ki “şu yalana bak” dedi. Burada, doğru olan
şeyleri söyleyelim.
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Sayın Fırat, kaç saatte
konuşuluyor buralardan?..
BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyelim.
AYHAN FIRAT (Devamla) – 1980’e gelindiği zaman, PTT’nin her ilde,
her ilçede otomatik telefon konuşması vardı; ama, ondan sonra
atılım durmadı, devam etti. Bunu, kalkıp da, bir partinin
iktidara gelmesine bağlamak son derece yanlıştır,
hatalıdır.
Şimdi, ben, başka bir şeyi söylemek istiyorum: Bu yasa,
29.7.1966 Pazartesi günü kendi komisyonuna; yani, Ulaştırma
Komisyonuna gitti. 30.7.1996’da da Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi.
Çalışmalar gece saat 02.00’de bitti. Şimdi, sormak istiyorum, bu
yasayı, Anayasa Mahkemesi bozmamış mıydı; maddelerini
iade etmemiş miydi? Peki, Mecliste Anayasa Komisyonu var. Bu yasa
tasarısının Anayasa Komisyonuna da gitmesi gerekmez miydi; neden
göndermediler?
Bir de şunu söylemek lazım: Devamlı, bu kürsüye
çıkan yöneticiler, KİT’leri suçluyorlar. KİT’ler Türkiye’de
enflasyonun nedeni... KİT’ler halkın omuzunda bir kambur...
Arkadaşlar, 1983 yılında -bakın, bilerek söylüyorum,
Mecliste de koca kitap vardır, açın bakın- 160 KİT’ten
zarar edeni, yalnız Ziraî Donatım Kurumu ve TCDD’dir. Ziraî
Donatım Kurumununki görev zararıdır; çünkü, gübreyi pahalı
alıp köylüye ucuz vermiştir, sübvansiyon vardır; onu da
saymamanız lazım. Gelelim Devlet Demiryollarına... Devlet
Demiryolları, yıllardır ihmal edilmiştir, bilerek ihmal
edilmiştir, bu hale gelsin diye ihmal edilmiştir. O da, askeri araç
ve gereçleri son derece düşük fiyatla taşır. Onu da
saymadığınız zaman, Türkiye’de zarar eden KİT yoktu;
ama, özelleştirmeyle ilgili Kanunun çıktığı 1987’ye
gelecek olursak, iki sene içinde, -1989 yılında- kâr eden KİT
kalmadı. Neden? Özelleştirme kapsamına alınan bütün
KİT’ler, önce zarar ettirildi. Nasıl zarar ettirildi? Sermayesi
yeterli düzeye getirilmedi, bankalardan borç aldırıldı, faiz
batağında, bütün KİT’ler batış noktasına
getirildi. Neden? Satmak için.
Bakın, ben, size, Özelleştirme idaresinin
sattığı iki KİT tesisi hakkında bilgi vermek
istiyorum...
BAŞKAN – Sayın Fırat, bu maddede, değerlendirme
komisyonlarını...
AYHAN FIRAT (Devamla) – Evet... Onu söylüyorum.
BAŞKAN – Rica ediyorum, maddeye bağlı konuşun.
AYHAN FIRAT (Devamla) – Sayın Başkan, benim burada 10 dakika
konuşma hakkım vardır; onu hiç kimseye yedirmem, sana da
yedirmem.
BAŞKAN – Efendim, var; ama, bunu istediğiniz gibi
kullanamazsınız, maddeye bağlı
konuşacaksınız.
AYHAN FIRAT (Devamla) – Senin hakkın yok sözümü kesmeye.
Arkadaşlar, bakın, Malatya’da Et ve Balık Kurumu
satılıyor. Kurumun 570 dönüm arazi üzerinde 6 bin metrekare
kapalı sahası, 24 tane lojmanı var, 32 milyara
satılıyor.
Sayın Terzi, KİT Komisyonunda devamlı şikâyet
etmiştir. Erzincan’daki Sümerbank Fabrikası 73 milyara
satılmıştır. Sayın Terzi’nin KİT Komisyonunda
konuşmaları vardır... Günah değil mi bunlara?..
Özelleştirme İdaresi satacak...
Şunu da söyleyeyim; gerek mobil telefon ve gerek çağrı
cihazları konusunda eğer PTT’nin Teletaş’ına görev
verilseydi, ithal etmeye gerek yoktu. Demin burada münakaşası
yapıldı; 1 000 dolar, 1 300 dolar bilmem ne... Bunların hepsi
Türkiye’de imal edilebilirdi; ama, o görev verilmedi ve bugün Teletaş da
kapatıldı.
Arkadaşlar, şimdi, Sayın Başkanın dediği
maddeye geliyorum. Burada,
değerlendirme komisyonu kuruluyor. Bu komisyon, Ulaştırma
Bakanlığından, Özelleştirme İdaresinden, Hazineden,
Serbest Piyasa Kurulundan ve Türk Telekomdan gelen kişilerden
oluşuyor, beş kişilik bir heyet.
Bakın, bu madde ne diyor -yani, yasanın ne kadar dikkatsizce
hazırlandığını göstermek istiyorum- “komisyon
üyelerinde, işletme, ekonomi, istatistik ve mühendislik dallarında
lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olma şartı
aranır. Ancak, lisans düzeyinde bir öğrenimden sonra, sayılan
dallarda lisansüstü öğrenim yapanlar da komisyona üye olabilirler.” Sanki,
daha dununda; yani, bir mühendis komisyona üye olabilir; ama, yüksek mühendis
de olabilir. Böyle bir mantık olur mu?!. Şunu bir okusalar... Acaba
düzeltmek akıllarına gelmiyor mu? Yani, ekonomist üye olabilir; ama,
doktora yapmışsa, o da olabilir!.. Böyle bir mantık...
Yine “komisyon, gerektiği takdirde, yurtdışından,
yabancı danışmanlar da getirebilir” deniliyor.
KİT Komisyonunda, bundan bir müddet önce, bir KİT
kuruluşumuzun, Özelleştirme İdaresince
hazırlattırılan raporu görüşüldü. Bunu,
arkadaşlarım hatırlarlar. 5 milyon dolar verilmiş ve bir
yabancı kuruluşa bu rapor yazdırılmış. 15
sayfalık bir rapor. Raporda yazılan şu: “Burası çok zarar ediyor,
burayı kapatın.” Başka bir şey söylemiyor; yani,
zararı azaltmak için, hizmeti eksiltmeyi öngörüyor. Halbuki, bir raporun
özü, üretimi artırmak, geliri artırmak olmalıdır. Üretimi
artırmadan, hiçbir şeye gitmeniz mümkün değildir. Ben de
şunu söyledim: Türkiye’de bu raporu yazacak beyin yok mu ki,
yurtdışından getirtilen bu uzmanlara 5 milyon dolar veriliyor da
bu raporlar yazdırılıyor?
Arkadaşlar, şunu açıklıkla belirtmek istiyorum:
Özelleştirme İdaresinin dışarıdan getirteceği
beyinlere, artık, Türkiye’nin ihtiyacı yok. Türkiye, ne bir Afrika
ülkesi ne de geri kalmış bir ülkedir. Türkiye, gelişmekte olan
bir ülkedir. Türkiye’de beyin vardır ve Türkiye’nin, kendi insanına
güvenmedikçe bir yere gitmesi de mümkün değildir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Fırat.
ANAP Grubu adına, Sayın Recep Mızrak; buyurun efendim.
(ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Mızrak, süreniz 10 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA RECEP MIZRAK (Kırıkkale) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; tasarının, görüşmekte
olduğumuz 3 üncü maddesiyle, ek
madde 21 düzenlenmektedir.
Burada görüldüğü üzere “Bu Kanun gereğince hisse değerini
ve lisans ücretlerini tespit etmek üzere ayrı ayrı değerlendirme
komisyonları; tespit edilen ve Bakanlar Kurulunca onaylanan hisse
değeri üzerinden satış ve ihale işlemlerini yürütmek üzere
ihale komisyonu kurulur” denilmekte; ihale komisyonlarının beş
kişiden oluşacağı ve bu beş kişinin,
Ulaştırma Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Sermaye Piyasası Kurulu ve Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi
temsilcilerinden oluşacağı ifade edilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, özelleştirmede bu zamana kadar
son derece ciddî hatalar yapıldı. Uygulamadaki hataları madde
olarak sıralayacak olursak, en önemlisi veya en önemlilerinden biri
şudur: 40 civarında ana KİT ve bunların iştiraki ve
müessesesi konumunda bulunanlarla beraber, 140 civarında kamu iktisadî
teşebbüsü diyebileceğimiz kuruluşumuz var. Bunlardan
hangilerinin öncelikle satılacağı konusunda, yani, önceliklerin
tespiti hususunda ciddî yanlışlıklar yapıldı.
Bugün, bu arz etmeye çalıştığım sayı
içerisinde öyle kamu iktisadî kuruluşları var ki, onların,
hakikaten, bir gün bile kalmasına hiç gerek ve ihtiyaç yokken,
onların fonksiyonlarını özel sektör
kuruluşlarımız çok rahat bir biçimde ve serbest rekabet ortamı
içerisinde yürütebilirken, bu KİT’ler muhafaza edilip, öbür taraftan,
ekonomimizin bir bütünlük içerisinde, en rasyonel ve verimli biçimde
çalışması, halkımızın beslenmesi ve gelecek
nesillerin garanti altına alınması konusunda son derece önem arz
eden diğer bazı KİT’lerin en öncelikle satışına
karar verilmiş ve satılmaya
çalışılmıştır ki, bunun arkasında, bana
göre, başka faktörler, bizim dışımızda birtakım
etkenler de ciddî anlamda rol oynamakta, hatta, kesin olarak bunların
etkisi söz konusu olmaktadır.
Yine, özelleştirmede, ülkemizde yapılan diğer bir önemli
hata -bunu, sık sık diğer konuşmacı
arkadaşlarımızın ve bizim de zaman zaman dile getirmeye
çalıştığımız gibi- bu kuruluşların
değerinde satılamamasıdır.
Bugün, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
tarafından satılan hiçbir KİT’i, değerinin üzerinde satmak
şöyle dursun, değerinin neredeyse yüzde 40’lar, 50’ler mertebesinde;
yani, yarısına yakın bir civarda
satıldığını örnek göstermek mümkün değildir.
Biraz önce, yine, 1 inci madde vesilesiyle arz etmeye
çalıştığım gibi,
eski bir kamu iktisadi kuruluşumuz olan Sümerbank, şu anda
özelleştirme kapsamına alındığı için, 233
sayılı kanun hükmündeki kararname kapsamından
çıkarılmıştır. Bu kuruluşun Adana’da, 260 dönüm
arazi üzerindeki tesisiyle beraber 480 milyar liraya
satılmıştır ki, burada vade de söz konusudur. Halbuki,
buraya ait 750 dönüm bir arazisi, 1993 yılında, bundan üç sene kadar
önce, orada meskûn alan olmaması, hiçbir konut bulunmamasına
rağmen, bugünün parasıyla -enflasyon değeriyle bugüne getirecek
olursak- metrekaresi 1,5 milyon liraya -ki, bu, Toplu Konut İdaresi
tarafından burada 4 000 civarında konut yapılacak olması
münasebetiyle, orasının değerinin daha da
arttığını düşünecek olursak, herhalde metrekaresi 2-3
milyon lira civarındadır- arsa değerinin bile çok altında
bir değerle satılmıştır.
Buraların, gerek önceliklerin tespitinde gerekse arsa
değerlerinin bile altında -ki, 4046 sayılı Kanunun ilgili
maddeleri, bunların arsalarını İmar Kanununa tabi
olmaksızın imar düzenlemesi yapma yetkisini Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına, birtakım merasimlerden de
yoksun olarak, merasimlere de tabi kılınmadan vermiştir- imar
düzenlemesi yapıldıktan sonra satılması halinde veya en
azından, tesisin dışındaki arazilerin satılması
halinde, bile, bugünün çok fevkinde, birkaç misli bir değerle satma
imkânına sahip olunabilecek. Burada, bana göre, gerek önceliklerin
tespitinde gerekse değerlerinin çok altında yapılacak olan bir
satışta bir husus var ki, bu son derece önem arz etmekte.
Özelleştirme İdaremizdeki personelimizin -tabiî, kesinlikle,
oradaki, kamu görevlisi niteliğindeki arkadaşlarımızı
suçlamak anlamında bir niyetim olmamakla beraber- buradaki
arkadaşlarımızın, gerek bilgi gerek tecrübe gerekse burada
olması gereken vasıfları itibariyle, elli altmış
yıllık, bu trilyonluk bu kuruluşları satabilecek
kapasitede, bu yetenekte, bu bilgide, bu beceride, bu tecrübede
olmamalarından ileri gelmektedir diye düşünüyorum.
Bu bakımdan, öteden beri, bu danışmanlık
firmalarında -yine, bir değerli konuşmacı
arkadaşımızın ifade ettiği gibi ve öteden beri de
bizim ifade ettiğimiz gibi- gerek danışmanlık -yani,
buraların değerlerinin tespiti ve satıştaki diğer
hususların tespiti- gerekse buraların satışında, bu
kuruluşların kendilerine mesuliyet vermek ve bu
kuruluşların kendileri tarafından satımını
sağlamak, bana göre, en isabetli yol olacaktır.
Bu bakımdan, bu geçici maddede, Ulaştırma
Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu ve Hazine
Müsteşarlığıyla beraber, ilgili kuruluşun kendisinden
bir temsilciyle birlikte beş kişiden oluşacak komisyonda, ilgili
kuruluşun temsilcisinin ağırlığının
beşte bir nispetinde olmaması gerekir kanaatindeyim.
Burada, bu telekomünikasyon kuruluşunun kendisine, sayı olarak
beşte bir olsa bile -ki, elbette, değişiklik şu andan
itibaren belki mümkün olmayabilir; ancak, Hükümetimize tavsiye niteliğinde
ben arz etmek istiyorum- burada, ciddî
anlamda önem verilmesi ve kendileri tarafından tasvip görmeyen bir
satış biçiminin ve değerinin -buradaki maddeye göre
çoğunluk olarak yeterli olsa bile- kabul görmemesi gerekir diye
düşünmekteyim.
Değerli arkadaşlarım, bana göre, buradaki bu
rahatsızlık, hatta eksiklik,
kamunun diğer müesseselerinde de söz konusudur. Ülkemizde, Devlet
Planlama Teşkilatı, Hazine Müsteşarlığı gibi
kıymetli kuruluşlarımız vardır. Bunlar, hakikaten,
ülkemizde makro bazdaki politikaların tayini, tespiti uygulanması ve
yönlendirilmesinde ciddî anlamda görev almaktadır. Ancak, oraya da
baktığınız zaman, Hazine Müsteşarlığı,
Planlama ve buna benzer yerlerdeki sektör uzmanları
arkadaşlarımız ve ülkenin bazı sektörlerini bazı
konularını makro planda planlayan ve bunların
uygulanmasını yönlendiren arkadaşlarımızın, son
derece yeni, son derece tecrübesiz arkadaşlar olduğu,
çalışanlar olduğu görülmektedir. Buralardan da başlanmak
suretiyle, mesela, uzman niteliğini kazanabilecek, uzman olarak istifade
edilebilecek, ana politikalarımızı tayin, tespit ve
bunların yönlendirilmesinde kendilerinden istifade edilecek olan
arkadaşlarımızın, kamunun, bu alanda, bu sektörlerde görev
yapan insanları arasında, en azından, bana göre, daire
başkanı seviyesine kadar yükselmiş, bu kadar bir tecrübeye sahip
olan insanlar olması gerekir diye düşünmekteyim.
BAŞKAN – Sayın Mızrak, 1 dakikanız var efendim.
RECEP MIZRAK (Devamla) – Bu söylediğimle bağlantılı
olarak, yine, ikinci bentte, komisyon toplantıları üyelerin
tamamının katılımıyla yapılırken -buradaki
karar oy çokluğuyla alınır denilmekte -ki, elbette, bu, kendi
içerisinde tutarlıdır- ancak, benim arz etmeye
çalıştığım hususu dikkate alacak olursak, burada,
komisyon kararı alınırken, beş kişilik üyeden o dört
kişinin, yani, kuruluşun kendisinin dışındaki üyelerin
görüşleri farklı, o bir üyenin, yani, kuruluşun kendisini temsil
eden üyenin görüşünden farklıysa, buradaki metne tam sadık
kalınarak bir karar alma yoluna gitmek, bana göre, yanlış olur.
Burada, mutlaka ve mutlaka, kuruluşun kendi temsilcisinin sözlerine,
görüşlerine itibar edilmesi gerekir diye düşünmekteyim.
Aslında ben, gecenin bu saatlerinde, Telekom gibi, ülkemizin son derece güzide bir
kuruluşunun, son derece kârlı bir kuruluşunun satışı ile ilgili bir konuda
burada kalmayı, arzu etmezdim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda,
aslında, bir seferberlik hali yok, bir savaş hali yok,
olağanüstü bir hal de yok. Burada, şu anda, Güneydoğu’da
şehit olan 16 veya 17 kişinin meselelerini de, yani, şehitlerin
meselelerini de görüşmüyoruz; ama, Allah aşkına, bu saatte niye
çalışıyoruz?.. Yani, satacak hiç mi malımız
kalmadı da altın yumurtlayan tavuğu birilerine peşkeş
çekmek için buralarda duruyoruz!.. (DSP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mızrak.
RECEP MIZRAK (Devamla) – 2 Mayıs 1995 tarihinde Refah Partili
arkadaşlarımızın sözü olmasına rağmen...
BAŞKAN – Efendim, tutanaklara geçmiyor konuşmalarınız.
RECEP MIZRAK (Devamla) – ... bu ek 21 inci maddeye müspet oy
kullanacağımızı ifade ediyor; hepinize yeniden
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mızrak.
Sayın milletvekilleri, salonda olup da 2 nci maddeyle ilgili oyunu
kullanmayan sayın üye var mı?.. Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN – 3 üncü maddeyle ilgili olarak, DSP Grubu adına,
Sayın Mümtaz Soysal; buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; zannediyorum, sürdürülmekte
olan bir uygulama yanlışlığı dolayısıyla,
yurtdışı emsal lisans satışları konusunda
Meclisin karar alıp almadığı belli olmadan, bunların
satışına ilişkin komisyonun nasıl
kurulacağını tartışmak için biraradayız. Yine, bu
usul yanlışlığının düzeltilmesi gereğine
işaret ederek konuşmama başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, bu konuda, daha önceki maddede olduğu gibi,
açıkça, Anayasaya aykırılıklar var. Onları
sırası geldiği zaman kapsamlı ve etraflı bir biçimde
izah edeceğiz; fakat, bu aşamada, bu maddenin temel niteliğine
dokunmak istiyorum.
Sayın Başkan, dikkatinizi çekmiştir, bu madde
görünüşü bakımından, fotoğrafik görünüşü
bakımından uzun bir madde ve verdiği izlenim, bu yasa
yapılmak istenen işlemleri en ince ayrıntılarına kadar
düzenliyor ve dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin isteğine uygun
bir düzenleme oluyor izlenimi yaratılabilir; ama, baktığınız
zaman, bu uzun maddenin birçok hükmü aslında rutin hükümler
niteliğindedir ve bir önceki maddelerde çok daha önemli olan konular,
örneğin, satış yönteminin hangisi olacağı
belirtilmemişken, yasama organından beklenilen bu iken, o maddelerde,
o konu, sadece, isimler sıralanmakla, satış yöntemlerinin
adları sıralanmakla geçilmiş; ama, burada, komisyonun
örgütlenişi, komisyonun üyeliği ayrıntılarıyla
belirtilmiştir. Tabiî, bütün bu ayrıntının içinde, temel
olan nokta, komisyon üyelerinin kimler olacağıdır.
Buraya baktığımız zaman, Ulaştırma
Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Sermaye Piyasası Kurulu ve Türk Telekomünikasyon AŞ temsilcilerinden
söz ediliyor; ama, başka alanlardaki özelleştirme
uygulamalarında da dikkati çeken bir hata, burada tekrarlanmış
oluyor. Nedir o hata? Bir kuruluşun, ya bütününü ya da bir
parçasını özelleştirmeye karar verdiğiniz zaman, orada,
değer tespiti açısından -özellikle değer tespiti
açısından- zannediyorum, en yetkili ve sözüne en çok güvenilecek
olanlar, orada çalışanlardır. Çünkü, oranın kaç para ettiğini,
oradaki tesisatın kaça alındığını, ne değer
taşıdığını en iyi onlar bilir ve Türkiye’deki
çeşitli özelleştirme uygulamaları bakımından,
işçilerle, işçi sendikalarıyla bir araya geldiğimiz zaman
-ve Sayın Başkan, parantez içinde de işaret edeyim- ki, o dünya,
artık, kendi içinde çalıştığı kuruluşlara
sahip çıkmaya başlamıştır; işçiler, şimdiye
kadarkinden çok çok daha uyanık bir biçimde, kamu malının
satışı konusunda duyarlı olmaktadırlar- orada
çalışanlar, bu değerlendirme işinde ön planda rol
almalıdırlar. Burada ise, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin bir
temsilcisinden söz ediliyor. Oysa, yasanın ve daha önceki yasaların
da hükümlerine baktığınız zaman, yüzde 49’un bir bölümü PTT
çalışanlarına, PTT emeklilerine satılmak zorundadır.
Bir bölümü de küçük tasarruf sahiplerine satılmak zorundadır ve
onlar, bu yüzde 49’un da ve bütününün, Türk Telekomünikasyonun da sahibi
durumundadırlar ve bunların içinde -dediğim gibi- doğrudan
doğruya, orada çalışanlar vardır. Onlara, burada
yeterince, temsil
sağlanmamıştır.
Bir önemli nokta da şudur: Bu, daha önceki tartışmalarda
söylendi. Bu konu, özellikle ülke savunmasıyla çok yakından
ilgilidir. Haberleşme, muhabere ve onun, özellikle, böyle rahat
dinlenebilecek, başkaları tarafından elektronik olarak çok rahat
dinlenebilecek nitelik taşıyan bu telekomünikasyon biçimindeki
örgütlenişi, savunmayla doğrudan doğruya ilgilidir. Onun içindir
ki, örneğin, Türkiye’de, TAFİKS denilen bir askerî projenin, yani
NATO çerçevesinde yapılması gereken, özellikle kuzeydoğumuzu
kapsayan bir projenin, böyle bir şirket tarafından yürütüldüğünü
düşünürseniz; burada, özellikle bu satışlar sırasında,
hangi sırların kimlerin eline geçebileceği açıkça belli
iken, Millî Savunma temsilcisi de yoktur bu heyette; onu da belirtmek istiyorum
3 üncü maddeyle ilgili olarak Sayın Başkan.
Tabiî -daha önce konuşan Ayhan Fırat
arkadaşımızın da belirttiği gibi- maddedeki bir
mantıksızlığa işaret etmeden de geçemiyorum. Yüksek
lisans düzeyinde olanlar da, sanki bir istisnaymış gibi, bir kusur
örtermiş gibi “buraya da üye olabilirler” deniliyor. Lisans düzeyinde
olacak üyeler; ama, bir doktora ve daha yüksek derece sahibi birisi
çıkarsa, onu da müsamahayla karşılayıp bunun içine
alabiliyorsunuz!.. Demek ki, bu cümlenin mantığı şu: Bu
komisyonda, pek, öyle, yukarı düzeyde takdir hakları falan
kullanılmasın isteniyor. Çok yukarı düzeyde olmasın,
işte, lisans düzeyinde olsun, öbürleri biraz bunun dışında
kalsınlar anlamı da çıkarılabilir. Elbette, yasa koyucunun
niyeti bu değildir, uygulayıcıların niyetleri de inşallah
bu olmaz; ama, tasarının şu metnini okuyanlar, bu sonuca
varmaktan kendilerini alıkoyamazlar.
Bu, maddenin geneli bakımından söyleyeceklerimiz; ama,
Anayasaya aykırılıklar konusunda da söyleyeceklerimizi ya da
ifade etmek istediklerimizi yazılı olarak daha sonra
sunacağız.
Teşekkür ederiz. (DSP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Sayın milletvekilleri, Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2 nci maddesinin yapılan açık
oylamasına 262 sayın milletvekili katılmış; 226 kabul,
36 ret oyu verilmiş, böylece 2 nci madde de kabul edilmiştir.
Şahısları adına, Sayın Halit Dumankaya, buyurun
efendim.
Süreniz 5 dakikadır Sayın Dumankaya.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime Sayın Fırat’ın konuşmalarıyla
başlamak istiyorum. Sayın Fırat, özet olarak benim “afakî
konuştuğumu” söyledi. Eğer, beni Sayın Fırat
dinliyorlarsa, istatistikî rakamları söyleyeceğim. Benim, hiçbir
dönemde, hiçbir şekilde belgesiz konuştuğum
olmamıştır. Eğer, Sayın Fırat dinlerlerse, bana,
Anavatan Partisinin hizmetlerini anlatma fırsatını verdiği
için kendisine teşekkür ediyorum.
Elimdeki rakamlar, istatistikî rakamlardır, gerçek
rakamlardır; kendilerine de sunarım.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Devletin
rakamlarıdır.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Anavatan Partisi 1983 yılında
iktidara geldiğinde, 1 milyon 902 bin santral vardı. 1984, 1985,
1986, 1987, 1988, 1989, 1990 yıllarındaki çalışmalarla, 7
520 647 santral olarak devrettik.
Otomatik telefon olarak devraldığımız sayı 1
572 700’dür. Ben ise 1,5 milyon var dedim.
AYHAN FIRAT (Malatya) –Altyapılar?..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Devrettiğimiz zaman, Anavatan
Partisi iktidarı devrettiği zaman 8 795 377 idi. Ben ne dedim; 9
milyon dedim, küsurları tama iblağ ettim.
Değerli arkadaşlarım, geçiyorum... Kırsal kesimde,
1983’te biz iktidara geldiğimizde 10 270 yerde telefon vardı.
AYHAN FIRAT (Malatya) – “Hiç bir köyde yok” dedin.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – .Biz devrettiğimizde telefonsuz
köy kalmamış, yaklaşık olarak telefonsuz köy
kalmamış, çok az bir şey kalmış, 41 195 yerde telefon
olmuş. Yani, cumhuriyet döneminde yapılan hizmetleri, kırsal
kesimde 5 katına, normal yerleşim yerlerinde 6 katına
çıkardı.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, işyeri
açabilmek için biz iktidara geldiğimizde, bu dükkân iş yapar mı
yapmaz mı diye bakmıyorduk, hiç kimse bakmıyordu; burada telefon
alabilir miyim, alamaz mıyım diye bakıyorduk ve Avrupa’ya gidenler üç günde, beş günde
telefon alır dendiği zaman, hayretler içinde kalıyorduk; ama,
Anavatan Partisi İktidarı devrettiği zaman, üç günde beş
günde, en fazla bir ayda telefon alınır duruma gelinmişti.
İstatistikî rakamlar buradadır; ben afakî konuşmam, rakamlar
üzerinde konuşurum.
Bunu bu şekilde açıkladıktan sonra PTT’nin T’sinin
özelleştirilmesine dair kanun tasarısının 3 üncü maddesi
üzerinde konuşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, ben, burada şunu
söylemek istedim: Demin tasarının tümü üzerinde konuşurken bir
nebze değindim; dedim ki, bu olaylar hep komisyonlarda döner, komisyonlar
bu olayları halleder.
Değerli arkadaşlarım, özelleştirme öyle bir hale
gelmiştir ki, özelleştirmeyi özelleştirmemiz gerekir. Ne
yapılıyor?.. Bir yeri özelleştirmeye devrettiğimiz zaman,
oraya, hemen, bu kurumla hiç alakası olmayan iki genci veriyoruz, ondan
sonra kurumla alakayı kesiyoruz; kuruma hiçbir şey sorulmuyor; orada,
20 sene, 30 sene, 40 sene, 50 sene...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, konuşma süreniz bitti;
teşekkür ederim, sağ olun.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Efendim, sürem bitti;
bir dahaki maddede konuşmak üzere teşekkür ederim.
BAŞKAN – Evet, iştahınızı bir
sonraki maddeye saklarsınız; teşekkür ederim.
Sayın Metin Şahin, buyurun efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
Sayın Şahin, süreniz 5 dakika efendim.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Soysal’ın dediği gibi, bugün
yaptığımız görüşmelerde, ülkemizin
yıldızı olan bir kuruluşumuzu, milyonlarca insanın
emeği ve göznuruyla oluşmuş bir kuruluşumuzu, özellikle,
yabancı kuruluşlara satmanın ve bunu
yasallaştırmanın hazırlığı içerisindeyiz.
Tabiî, böyle bir noktada, gerçekten, şaşırtıcı
durumlar da yaşıyoruz; çünkü, bir parti grubumuz, kraldan fazla
kralcılığa soyunmuş, daha önceki tutumlarının
aksine, bu işi ısrarla sonuçlandırabilmenin çabası
içerisinde.
Bakınız, ben, bu partimizin sözcülerinin bir
sözünü hatırlatarak, maddenin ilgili kısımlarına
değinmeye çalışacağım.
“Refah Partisi olarak, biz, bu kanun tasarısına
karşıyız ve bunun yapılmasının da, bizim, millî
haberleşme sistemimiz için, güvenliğimiz için, iktisadî ve sosyal
yönden gelişme ve kalkınmamız için fevkalade mahzurlar tevlit
edeceğini ifade etmek istiyorum. Hepinizi hürmetle selamlıyorum.”
Sayın Cevat Ayhan...
Yine, bir arkadaşımız, “Bu hükümet yanlış
yolda; bu tasarı da çok yanlış bir tasarıdır. Biz,
Refah Partisi olarak, özelleştirmeye, bilhassa, telefonun
satılması için getirilen bu tasarıya karşıyız”
diyor. Tabiî, bu arkadaşımız, herhalde, şu anda
aramızda değil; Hüseyin Erdal, eski Yozgat Milletvekilimiz...
Değerli arkadaşlar, gerçekten, tartışmaların
insanları nerelere getirdiğini ibretle görüyoruz. Daha önce bu
yaklaşım ve bu tutumu sergileyen bir partimiz, şimdi, bunun
kılıfı olarak, yasanın teknik eksikliklerinin
giderildiğine, hukuka uygun hale getirildiğine gibi, konuyu
indirgemiş bulunuyor. Gerçekten, tebrik etmek, kutlamak lazım; ama,
tabiî, bu dönüşler öyle bir noktaya geldi ki, Sayın
Başbakanın eski tabiriyle, kadayıf tepsisi, döne döne, Refah
Partisi gibi, giderek kızarıyor. (DSP sıralarından
alkışlar) Bu, bir gün, daha da açık bir biçimde kızaracak
ve kadayıfın altının nasıl kızardığını,
halk, size açıkça gösterecek.
CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Size de... Size de...
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Afiyet olsun efendim.
BAŞKAN – Arkadaşlar, kızaran kadayıf iyi... Niye müdahale ediyorsunuz?! (DSP
sıralarından alkışlar)
METİN ŞAHİN (Devamla) – Değerli arkadaşlar,
yasa tasarısında, komisyonların nasıl
oluşacağı ifadesi var; ancak, bence “bu komisyonlara
başkanlığın, Özelleştirme İdaresi temsilcisi
tarafından yapılacağı” ifadesinin arkasına,
sanıyorum, şöyle bir şey daha ilave etmek lazım, o da
şu: “Zarflar, komisyon huzurunda açılır.” Neden? Çünkü, geçmişte, bu işin
sahiplisi olarak konutunda zarf açma alışkanlığında
olan bir Başbakan, şimdi, Başbakan Yardımcısı
statüsünde olunca, bu işin tartışması büyüyecek. Bir de
Başbakan var, o da konutuna bunu isteyebilir. O bakımdan, bu
tartışmayı ortadan kaldırmak için, bu zarfların
-gelin, ifademizi koyalım- komisyon huzurunda açılmasına
yardımcı olalım ve böylece bu tartışmaları da
sona erdirelim.
Değerli arkadaşlar, komisyonun çalışmalarına,
bir anlamda, yardımcı olabilmek amacıyla, maddede şöyle bir
ifade var: “Değerlendirme komisyonlarına yardımcı olmak
üzere, değerlendirme kararlarına katılmamak şartıyla
yerli ve yabancı danışmanlar görevlendirilebilir.”
Değerli arkadaşlar, Özelleştirme İdaresi, bugüne
kadar, vurgun düzeni içinde satışlar yaptı. Bu vurguna bir ortak
da bu danışmanlardır. Ülkenin milyonlarca dolar dövizini
“danışmanlık” adı altında alıp götürüyorlar.
Hükümet, birçok yerden kaynak arıyor, bulamıyor, çaresiz; gelin, bu
israfa son verin, bu yabancı danışmanların ne
yapacağı belli değil, belki birtakım yabancı
firmaların gizli temsilcisi olarak komisyonu yönlendirme göreviyle
karşı karşıya kalacaklar. Onun için, bunlardan vazgeçelim,
bunu satabilecek bilgili insanlarımız, çalışacak
insanlarımız var; yabancı insanları bu işin içine
sokmayın...
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) – Motellerde mi
olacak?
BAŞKAN – Sayın Bilgiç, rica ediyorum, müdahale etmeyin;
arkadaşımızın süresi çok az.
Buyurun efendim.
METİN ŞAHİN (Devamla) – Bunların, bugüne kadar
hiçbir işe yaramadığı görülmüştür.
Dolayısıyla “yabancı danışman” denilen müesseseyi
ortadan kaldıralım.
Değerli arkadaşlar, neresinden bakarsanız bakın, hem
içerik olarak hem yaklaşım olarak hem de yasalara, Anayasaya
uygunluğu olarak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şahin, süreniz bitti, teşekkür
ederim.
METİN ŞAHİN (Devamla) – Teşekkür ederim. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki müzakereler
sona ermiştir.
Şimdi, maddeyle ilgili verilmiş önergeler vardır; önce
geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık
derecesine göre işleme koyacağım.
Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasanın 3 üncü maddeye ek 21 inci maddede
yer alan “temsilcilerinden oluşturulur” ibaresinin “temsilcilerinden
teşekkül ettirilir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Cafer
Güneş Lütfi Yalman Murtaza Özkanlı
Kırşehir Konya Aksaray
Yaşar
Canbay Zülfikar
Gazi
Malatya Çorum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 3 üncü maddeye ek 21 inci maddede yer alan “tespit
etmek üzere ayrı ayrı” ibaresinin “tespit etmek üzere her biri için”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zülfikar
Gazi Yaşar Canbay Murtaza Özkanlı
Çorum Malatya Aksaray
Lütfi
Yalman Cafer
Güneş
Konya Kırşehir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı yasanın 3 üncü
maddeye ek 21 inci maddede yer alan “5 kişilik komisyonlara” ibaresinin
“oluşturulan komisyonlara” şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Lütfi
Yalman Cafer
Güneş Murtaza
Özkanlı
Konya Kırşehir Aksaray
Yaşar
Canbay Zülfikar
Gazi
Malatya Çorum
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 3 üncü maddeye ek 21 inci maddede yer alan “ihale
komisyonu kurulur” ibaresinin “ihale komisyonu teşekkül ettirilir”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Lütfi
Yalman Yaşar Canbay Cafer Güneş
Konya Malatya Kırşehir
Zülfikar
Gazi
Çorum
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısına
ek 21 inci maddesinin ikinci pragrafının ikinci cümlesinin sonunda
yer alan “oy çokluğuyla karar alır” ibaresinin yerine
“toplantıya katılan üyelerin yarısından bir
fazlasının kabulü ile karar alır” şeklinde
değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Ersönmez
Yarbay
İçel Gaziantep Ankara
Abdullah
Özbey Memduh
Büyükkılıç
Karaman Kayseri
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının
3 üncü maddesindeki ek madde 21’in ikinci paragrafındaki “komisyonlar,
üyelerinin tamamının katılımı ile toplanır”
ibaresinin “komisyonlar, üyelerinin bir eksiğiyle toplanabilir” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Mustafa Kemal
Ateş
İçel Gaziantep Kilis
Ersönmez
Yarbay Abdullah
Örnek
Ankara Yozgat
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 3 üncü maddesindeki ek madde 21’in ikinci
paragrafında yer alan “süresi biten üye yeniden görevlendirilebilir”
ibaresinin “üyeliği sona eren kişi komisyonda yeniden
görevlendirilebilir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Abdullah
Örnek
İçel Gaziantep Yozgat
Mustafa
Kemal Ateş Sıtkı
Cengil
Kilis Adana
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 3 üncü maddesindeki ek madde 21’in ikinci
paragrafındaki “hukukî veya fiilî nedenlerle komisyona katılamayan”
ibaresinin “hukukî veya fiilî ve sağlık nedenleriyle komisyonlara
katılamayan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Emin Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Memduh
Büyükkılıç
İçel Gaziantep Kayseri
Abdullah
Özbey Ersönmez
Yarbay
Karaman Ankara
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının madde 3 ek madde 21’in dördüncü paragrafında
yer alan “özelleştirme fonundan karşılanır” ibaresinin
yerine “özelleştirme fonu kaynağından ödenir” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Emin Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Lütfi
Yalman
İçel Gaziantep Konya
İsmail
Yılmaz İsmail
Özgün
İzmir Balıkesir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı yasa
tasarısının 3 üncü madde ek madde 21’in dördüncü
paragrafında yer alan “çalışmalarına ilişkin tüm
giderler” ibaresinin “çalışmalarına ait bütün giderler”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Emin Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Lütfi
Yalman
İçel Gaziantep Konya
İsmail
Yılmaz İsmail
Özgün
İzmir Balıkesir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
yasa tasarısının 3 üncü maddeye ek 21’in dördüncü
paragrafında yer alan “Özelleştirme İdaresi
Başkanlığındaki” ibaresinin büyük harfle değil; sadece
“Özelleştirme” kelimesi hariç, diğerlerinin ilk harflerinin küçük
harfle yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Lütfi
Yalman
İçel Gaziantep Konya
İsmail
Yılmaz İsmail
Özgün
İzmir Balıkesir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının madde 3’e ek madde 21 in dördüncü paragrafında
yer alan “değerlendirme ve ihale komisyonlarının” ibaresinin
“değerlendirme komisyonları ve ihale komisyonları” olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Mehmet Bedri
İncetahtacı Lütfi
Yalman
İçel Gaziantep Konya
İsmail
Yılmaz İsmail
Özgün
İzmir Balıkesir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 3 üncü maddesine ek madde 21’in üçüncü paragrafında
yer alan “komisyon üyeleri, aylık, ödenek, her türlü zam ve tazminatlar”
ibaresinin yerine “komisyon üyeleri, aylık, ödenek, fazla mesai, her türlü
zam ve tazminatlar” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Abdullah
Özbey Ersönmez Yarbay
İçel Karaman Ankara
Hanifi
Demirkol Hasan
Dikici
Eskişehir Kahramanmaraş Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
yasa tasarısının 3 üncü maddesine ek madde 21’in üçüncü
paragrafında yer alan “diğer malî sosyal hak ve yardımları,
kurumlarınca ödenmek kaydıyla” ibaresinin “her türlü malî sosyal hak
ve yardımları, kurumlarınca ödenmek kaydıyla” şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Lütfi
Yalman Mehmet Bedri
İncetahtacı
İçel Konya Gaziantep
Saffet
Benli Mustafa
Köylü
İçel Isparta
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 3 üncü
maddesine ek madde 21’in üçüncü paragrafında yer alan “komisyonda görev
yaptıkları sürece kurumlarından izinli sayılırlar”
ibaresinin “komisyonda görev yaptıkları sürece kurumlarında
geçici görevli sayılırlar” şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin
Aydınbaş Lütfi
Yalman Mehmet Bedri
İncetahtacı
İçel Konya Gaziantep
Mustafa
Köylü Saffet
Benli
Isparta İçel
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesi,
Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine; Anayasanın 5
inci maddesindeki devletin temel amaç ve görevlerinden olan Türk Milletinin
bağımsızlığını koruma görevine;
Anayasanın 7 nci maddesindeki yasama yetkisinin devredilemeyeceği
kuralına; Anayasanın 153 üncü maddesindeki Anayasa Mahkemesi
kararlarının tüm kurum ve kuruluşları, bu arada yasama
organını da bağlayacağı hükmüne
aykırıdır.
Gerekçeleri ekte sunulan Anayasaya
aykırılık konusunun, İçtüzüğün 84 üncü maddesi
gereğince oylanmak üzere görüşülmesini dileriz.
Saygılarımızla.
İhsan
Çabuk Yavuz Bildik Ali Günay
Ordu Adana Hatay
Hasan
Gülay Mustafa Güven Karahan Mümtaz Soysal
Manisa Balıkesir Zonguldak
BAŞKAN – Aynı mahiyette ikinci bir önerge
var; onu da okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Sayın Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesiyle,
406 sayılı Kanuna eklenen ek 21 inci madde, Anayasanın, cumhuriyetin
nitelikleriyle ilgili 2 nci maddesine, devletin temel amaç ve görevleriyle
ilgili 5 inci maddesine, yasama yetkisiyle ilgili 7 nci maddesine ve Anayasa
Mahkemesinin kararlarıyla ilgili 153 üncü maddesine
aykırıdır.
Aykırılık önergemizin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 84 üncü maddesine göre işleme tabi tutulmasını
saygılarımızla dileriz.
Önder
Sav Nihat Matkap Bekir Kumbul
Ankara Hatay Antalya
Ali
Şahin Algan
Hacaloğlu Ali Haydar
Şahin
Kahramanmaraş İstanbul Çorum
Ayhan
Fırat Mustafa
Yıldız
Malatya Erzincan
BAŞKAN – Şimdi, Anayasaya aykırılık önergeleri
öncelik aldığı için, önce onlardan başlayacağız.
Efendim, bu iki önergeye Sayın Komisyon katılıyor mu?
İkisi de Anayasaya aykırılık önergesi; ikisini
birleştirerek işleme koyuyorum efendim; yani, hem Cumhuriyet Halk
Partili hem de Demokratik Sol Partili arkadaşlarımızın
verdiği önerge, maddenin Anayasaya aykırı olduğu
yolundadır; ikisini birleştirerek işleme koyuyorum.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Gerekçeleri farklıdır,
yalnız...
BAŞKAN – Efendim, yani...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Yanisi yok bu işin.
BAŞKAN – Efendim, isterseniz bir kişi konuşur. Biz, Divan
olarak, ikisini birleştirerek işleme koyuyoruz.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Biz, ikisinin de gerekçelerinin ayrı
ayrı okunmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın Soysal, yani, ikisinin de ayrı ayrı
okunması diye bir kural yok; birisini işleme koyacağız,
ötekisi de onu kapsıyor demektir.
Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) –
Sayın Başkan, maddenin Anayasaya aykırı olduğunu iddia
eden, her iki önergeye de katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
aynı sebeple katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Sayın Soysal, biraz önce, sizin, bir önceki maddedeki anayasaya
aykırılık önergenizi işleme koymuştum; şimdi de
Sayın Sav’ın önergesini işleme koyalım...
Konuşacak mısınız Sayın Sav; yoksa, gerekçeyi
mi okutayım?
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın Başkan, bizim önergemizin gerekçesi
ile, Sayın Mümtaz Soysal ve arkadaşlarının önergesinin
gerekçesi farklı. Maddeleri aynı olabilir. Dolayısıyla,
ayrı ayrı işleme tabi tutulmasını istiyoruz.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak ) – Aydınlatıcı olur.
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Tekerrürde fayda var.
BAŞKAN – Peki efendim, okutalım; madem siz bundan memnun
olacaksınız, okutalım. Zamanımız bol nasıl olsa;
saat 24.00’e kadar zamanımız var.
Gerekçeleri okutuyorum:
Gerekçe:
1.-Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine
aykırılık:
Anayasanın 2 nci maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk
devletidir. Yüce Meclisin çatısı altındaki herkes, Türkiye Büyük
Millet Meclisi kürsüsünden, sık sık, Türkiye’nin, bir hukuk devleti
olduğunu söyler; ama, hukuk devleti sözle değil uygulamayla
gerçekleştirilir.
Bugün, dördüncü kez, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen
“telekomünikasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi” konusu, daha önce, üç
kez, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş; ancak, her
seferinde, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamayı, neredeyse bir
gelenek haline getiren tavır yüzünden, yine, Anayasaya aykırı
hükümlerle çıkarılmıştır. Bu kez, bu hukuk
dışı tavrın 4 üncü örneği sergilenmektedir.
Bu yasa tasarısının 3 üncü maddesi de, daha önceki
Anayasa Mahkemesi kararlarını dikkate almadan, bir an önce ve ne
pahasına olursa olsun, telekomünikasyon hizmetlerinin
özelleştirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Hukuk devleti ilkesi, en başta, yargı kararlarına
saygıyı gerektirir. Anayasanın “Başlangıç” bölümünde
belirtildiği gibi, Türkiye’de “güçler ayrılığı” ilkesi
geçerlidir ve bu, devlet organları arasında üstünlük sırası
anlamına gelmez; ama, yasama organı, hâlâ, kendisini yargı
organlarının üstünde görme tavrını sürdürmektedir. Bu
anlayış, Anayasanın 2 nci maddesindeki “hukuk devleti” ilkesine aykırıdır.
2.- Anayasanın 5 inci maddesine aykırılık:
Anayasanın 5 inci maddesi, devletin temel amaç ve görevleri
arasında, Türk Milletinin
bağımsızlığını korumayı en başta
saymıştır. Bağımsızlık, bir devletin varlık
nedenidir ve siyasal ve ekonomik bağımsızlık olarak
birbirinden ayrılmaz iki parçadır. Türkiye Cumhuriyeti,
Osmanlının, özellikle son yüzyılından aldığı
dersler ve bu mirasın bilinciyle yeni bir devlet kurarken, ekonomik
bağımsızlığını her şeyden önde
tutmuş ve bunun gerçekleştirilmesinin araçlarından biri olarak,
birçok alanda kamusal tekeller kurmuş ve bu işletmeleri yerli ya da
yabancı hiçbir özel girişime açmamıştır.
Telekomünikasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi, doğrudan
ekonomik bağımsızlıkla ilgilidir ve daha önce bu Meclisten
geçen hisse senedi satışı sınırlamasının, bu
alanda sağladığı hiçbir güvence yoktur. Çünkü, hisse
senetlerinin yüzde 49’u satılacaktır; ama, Türk Telekom AŞ’nin
ana sözleşmesi öyle bir düzenlenmiştir ki, yüzde 49 hisseyle 7
kişilik yönetim kurulunda 4 üyelik almak, çoğunluğu
sağlamak mümkündür.
3.- Anayasanın 7 nci maddesine aykırılık:
Anayasanın 7 nci maddesine göre yasama yetkisi, millet adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılır ve
devredilemez. Anayasa Mahkemesinin son iptal kararında, hisse satış
yöntemlerinin sadece sayılmasının hiçbir anlamı
olmadığı, ismen sayılmış olmasa da, uygulanmakta
olan yöntemlerin hepisini doğal olarak içereceği belirtilmiş;
ama, önemli olanın, bu yöntemlerden hangilerinin, hangi koşullarda,
nasıl kullanılacağının yasama organınca
düzenlenmesi olduğu vurgulanmıştır.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin, daha önce, Anayasaya
aykırılığını saptadığı yöntemlere
gönderme yapılmıştır.
Bu usullerin, hangi koşullarda, nasıl ve ne amaçla
kullanılacağı yasama organınca belirlenmediği sürece,
bu düzenleme Anayasaya aykırıdır.
4. - Anayasanın 153 üncü maddesine aykırılık:
Anayasanın 153 üncü maddesinin son fıkrasına göre,
Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar. Daha önce üç kez iptal
edilmiş bir yasanın, daha önceki Anayasa Mahkemesi kararlarını
hiçe sayan düzenlemeleri içermesi, Anayasaya aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi, 4046 sayılı Yasanın 18 inci maddesinin
(b) ve (c) bölümlerinin Anayasaya aykırı olduğunu
saptamıştır.
Yasa tasarısı, bu yöntemlere gönderme yapmakta ve
Özelleştirme İdaresi Başkanlığını
görevlendirmektedir.
Bu nedenlerle, yasa tasarısının 3 üncü maddesi,
Anayasanın 153 üncü maddesine aykırıdır.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisili
arkadaşlarımızın önergesinin gerekçesini okutuyorum
efendim:
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 1 ve 2 nci maddeleri Anayasanın 2, 5, 7
ve 153 üncü maddelerine aykırıdır.
Anayasa Mahkemesi, 4046 sayılı Yasanın 18 inci maddesinin
(b) ve (c) bölümlerini Anayasaya aykırı bulup iptal etmiştir. Bu
iptal hükmüne rağmen, aynı nitelik ve içerikte düzenleme yapmak,
hukukun üstünlüğü ilkesine, Anayasa
Mahkemesi kararlarının, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlaması, kesin kuralına
aykırıdır.
Bu nedenlerle, tümü Anayasaya aykırı bir kanunun
görüşülmekte olan 3 üncü maddesi, Anayasanın 2, 5, 7 ve 153 üncü
maddelerine aykırıdır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet bu önergelere
katılmadılar.
Önergelerin gerekçelerini de okuduk.
Yalnız, bazı arkadaşlarımız, gönderdikleri
tezkereyle yoklama isteminde bulunmuşlardır.
Divan Üyesi arkadaşıma rica ettim, dedim ki, “şu anda
Genel Kurulda kaç kişi var?” Arkadaşımız saydı, 200’ün
üzerinde arkadaşımız var.
Ayrıca, yarım saat önce bir açık oylama yaptık;
açık oylamaya 262 sayın milletvekili katıldı.
Değerli arkadaşlarımdan rica ediyorum, burada rahat,
rahat çalışıyoruz;
salonda kahir bir ekseriyetin olduğu görülüyor. Biz dün de bu yönde
bir takdir hakkımızı kullandık. Sayın gruplardan da
rica ediyorum...
ÖNDER SAV (Ankara) – Takdir yetkiniz yok.
BAŞKAN – Sayın Sav, düşüncelerinize saygı duyuyorum.
Madde oylamasının da açık oylamayla yapılmasına
ilişkin bir önerge var zaten. Açık oylamada çoğunluğun olup
olmadığı zaten anlaşılacaktır. Ben, Divan olarak takdir hakkımı
kullanıyorum ve bu yoklama isteğini bu aşamada yerine
getirmiyorum.
Buyurun Sayın Sav.
ÖNDER SAV (Ankara) – Efendim uygulamanızı
tartışmıyorum; ama, takdir yetkisi diye bir olay yoktur; kötü
bir gelenek başlatılıyor. Sırf, bunları tutanağa
geçirmek için söylüyorum.
BAŞKAN –Sayın Sav, daha önce yoklama istediler; ben salona
baktım, hakikaten bir çoğunluk görmedim, yoklamayı yaptım.
Onun için, arkadaşlarımdan da özür diliyorum ve açık oylama
yapacağımızdan ötürü
yoklama yapmıyorum.
Önergelere Komisyon ve Hükümet katılmamıştır.
Anayasaya aykırılıkla ilgili gerekçelerini
okuttuğumuz iki önergeyi birleştirerek oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul
etmeyenler...Önergeler kabul edilmemiştir.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan,
madde üzerindeki önergelerimizi geri
alıyoruz.
BAŞKAN – Peki.
Diğer önergeleri, imza sahipleri geri çekmişlerdir.
Madde 3’ün oylanmasının açık oylamayla
yapılmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 81 ve 143 üncü maddeleri uyarınca açık olarak
oylanmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Şimdi, açık oylama yapılmasına dair
önergedeki imza sahiplerini arayacağım:
Sayın Yalçın Gürtan?..Burada.
Müjdat Koç?..Burada.
Ali Ilıksoy?..Burada.
Kâzım Üstüner?.. Burada.
Sema Pişkinsüt?.. Burada.
Teoman Akgür?.. Burada.
Hasan Gülay?.. Burada.
Fevzi Aytekin?.. Burada.
Fikret Uzunhasan?.. Burada.
Şükrü Gürel?.. Burada.
A.Turan Bilge?.. Burada.
Mahmut Erdir?.. Burada.
Hikmet Aydın?..Burada.
Cafer Tufan Yazıcıoğlu?.. Burada.
Hikmet Uluğbay?.. Burada.
Metin Şahin?.. Burada.
Yavuz Bildik?.. Burada.
Tuncay Karaytuğ?.. Burada.
Mehmet Yaşar Ünal?.. Burada.
Mustafa İlimen?.. Burada.
Tamam, 20 kişi yeterli. Böylece, maddenin açık oylaması
için verilen imza yeterlidir.
Madde açık oylamaya tabi tutulacaktır.
Şimdi, açık oylamanın şeklini Genel Kurulun oyuyla
belirleyeceğim.
Açık oylamanın kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık
oylamanın kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılması hususu kabul
edilmiştir.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmelerimize devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükümetden ayrılmasın.
Verilen bir önergeyle...
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Onu çekiyoruz.
BAŞKAN – Hayır, siz çekemezsiniz, önerge sahipleri çeker.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Önerge sahipleri geri
çekiyor.
BAŞKAN – Yalnız, şöyle bir durum var: Bir önergeyle, ek
madde 22’nin eklenmesi istenmiştir. Biliyorsunuz İçtüzüğün 87
nci maddesine göre, görüşülmekte olan bir kanunun herhangi bir maddesine
bağlı olarak bir önerge verilirse, komisyonun salt
çoğunluğu tarafından kabul görmesi lazım.
Şimdi, Komisyon sırasında salt çoğunluk
olmadığı için önergeyi işleme koymuyorum.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, önerge sahipleri
imzalarını geri çekiyorlar.
BAŞKAN – Efendim, çeksinler çekmesinler... Divana geldi, Komisyon
sırasında salt çoğunluk olmadığı için işleme
koymuyorum efendim.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4. – 4.2.1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon
Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 6. – 10.6.1994 tarihli ve 4000 sayılı
Kanunun yürürlüğe girmesinden önce katma değerli telekomünikasyon
hizmetleri kapsamında PTTİşletmesi Genel Müdürlüğü ile
imzalanmış ve lisans sözleşmesine dönüştürülmesi
öngörülmüş, gelir paylaşımı esasına dayalı
sözleşmelerin herbirinin, lisans sözleşmelerine dönüştürülmesine
bu sözleşmelerdeki lisans esasına geçişle ilgili hükümler
saklı kalmak üzere Bakanlar Kurulunca karar verilebilir.
Danıştayın incelemesinden geçirildikten sonra Bakanlık ile
firmalar arasında lisans sözleşmesi imzalanır.”
BAŞKAN – Madde üzerinde, şahısları adına,
Sayın Suat Pamukçu, Sayın Muhammet Polat, Sayın Fikret
Karabekmez, Sayın İlyas Yılmazyıldız, Sayın Osman
Berberoğlu söz istemişlerdir.
Şimdi, madde üzerinde, ANAP Grubu adına Sayın Adil
Aşırım; buyurun efendim.
Süreniz 10 dakikadır
Sayın Aşırım.
ANAP GRUBU ADINA ADİL AŞIRIM (Iğdır) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 4 üncü madde üzerinde Grubum
adına söz almış bulunuyorum.
Çerçeve 4 üncü maddeye bağlı geçici 6 ncı maddede
“10.6.1994 tarihli ve 4000 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden
önce katma değerli telekomünikasyon hizmetleri kapsamında PTT
İşletmesi Genel Müdürlüğü ile imzalanmış ve lisans
sözleşmesine dönüştürülmesi öngörülmüş, gelir
paylaşımı esasına dayalı sözleşmelerin her
birinin, lisans sözleşmelerine dönüştürülmesine bu
sözleşmelerdeki lisans esasına geçişle ilgili hükümler
saklı kalmak üzere Bakanlar Kurulunca karar verilebilir.
Danıştayın incelemesinden geçirildikten sonra Bakanlık ile
firmalar arasında lisans sözleşmesi imzalanır” denilmektedir.
Türk Telekom’un lisans sözleşmesi demek, Türk Telekom’un katma
değerli hizmetlerinin; yani, cep telefonlarının, data
şebekelerinin, pager dediğimiz çağrı cihazlarının
işletiminin satılmasıdır. Yani, katma değerli
hizmetlerini firmalara satacak, bu firma bunun işletimini yapacak. Bu
katma değerli hizmetlerle ilgili yatırımı, Ar-Ge
çalışmasını, mühendis
çalıştırılmasını, onunla ilgili kurum kurma
işini bir firmaya veriyor; buna da Bakanlar Kurulu karar veriyor.
Danıştayın incelemesinden sonra da ilgili firmayla sözleşme
imzalanıyor.
Bu madde, Türk Telekom’un katma değerli hizmetlerinin
artırılması için, Türk Telekom’un katma değerli
hizmetlerinde Türk mühendisliğinin bilgi derinliğine
kavuşturulması için çok iyi bir imkândır. Niye “iyi bir imkândır”
diyorum? Ben 1987’de okulu bitirdikten sonra Teletaş’ta beş sene
çalışmış bir arkadaşınızım.
Teletaş, 1987’de satıldığında ben A-Ge’de mühendistim.
Ar-Ge’de 150 mühendis vardı ve gerçekten de Türk Telekom’un, 2000’li
yıllarda, telekomünikasyon ihtiyacını karşılamak üzere
çok yeni yatırımları, ISDN gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
kullanımına sunulan Taffix gibi projeleri işte o Ar-Ge
yaptı.
Teletaş satıldıktan sonra, Teletaş’ın geliri
arttı; Teletaş’ta biz daha fazla maaş aldık, Teletaş
büyüdü. Teletaş’ın, 1987 yılında birkaç tane kompütürü
vardı; ama, Teletaş 1990’lı yıllara geldiğinde,
hepimizin önünde son derece gelişmiş kompütürler vardı ve
istediğimiz şekilde yatırım yapabiliyorduk. 1990’lı
yıllarda PCM’ler için kendi çipimizi (chip) yani, mevcut çiplerden biraz
daha büyük data array’i yapmıştık.
Şimdi, Teletaş, Hocamın dediği duruma nasıl
düştü? İşte, Teletaş, bu madde olmadığı için
o duruma düştü. O zaman, Teletaş’ın, Özelleştirme
İdaresinin elinde bulunan hisselerinin, hatırladığım
kadarıyla yüzde 19’luk bir kısmı, blok satışla
Belçikalı ortağı Arcatel’in eline geçti. Arcatel ne yaptı?
Önce bizim Ar-Ge’yi kapattı; oradaki mühendisleri aldı, Belçika’ya
götürdü; bu işi daha stratejik gören, daha iddialı olanlar da
TÜBİTAK’a gittiler. Ben ise, siyasete girdiğim için kurtuldum.
Özellikle PCM alanındaki, yani PTT’nin hiç vazgeçemeyeceği çok ciddî
bir yatırım olan PCM alanındaki değerli
arkadaşlarımız da TÜBİTAK’a gitti.
Şimdi, eğer, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı karar vererek -o zamanki adıyla Kamu
Ortaklığı İdaresi Başkanlığı- borsaya
girip, o yüzde 19’luk blok satışı yapmasaydı, durum
farklı olacaktı. Teletaş, o zaman 2 500 kişiydi ve
bünyesinden, kompütür alanında, data şebekeleri alanında, 50-100
kişi çalıştıran, gerçekten de çok büyük firmalar ürettik;
Teletaş, firma üretti, kendisine hizmet eden firmaları üretti.
Tıpkı, PTT’nin, Türk Telekom’un bünyesinden Teletaş’ı,
Netaş’ı ürettiği gibi.
Şimdi, Hocam, Netaş niye batmıyor? Netaş’ta yüzde 51
yabancı sermaye var, yüzde 49 yerli sermaye var; Teletaş’ta
olduğu gibi yüzde 71 Alcatel sermayesi yok. Teletaş konusunda çok
haklısınız. Alcatel, Teletaş’ı Orta Asya’ya
yatırım yapmak için, laboratuvar olarak kullanıyor; hiçbir
zaman, bizim araştırma yapmamıza karar vermedi.
Satılacağı zaman, dönemin Hükümeti, siyasî otorite karar
verince, eğer, bunun bizim stratejik bir yatırımımız
olduğu, buralarda Türk mühendisinin bilgi derinliğine
kavuşturulduğu anlamında karar verirse doğrudur.
Ayrıca, bir Danıştay denetlemesi de yerindedir. (RP
sıralarından “madde üzerinde konuş” sesi)
Ben, madde ile ilgili konuşuyorum, maddedeki, sözleşme demek,
Türk Telekom’un katma değerli hizmetlerinin satışı
demektir. Türk Telekom’un katma değerli hizmetleri de, sizin
kullandığınız, bankaların kullandığı
hizmetlerdir.
Şimdi, Türk Telekom niye yapmasın onları? Türk Telekom
yapmasın; çünkü, Türk Telekom’un bütün her şeyine bakanlık karar
veriyor, her şeyine bütçe karar veriyor; yatırımına bütçe
karar veriyor, bakanlık karar veriyor; parası yok.
Bizim, 1989’da Teletaş’ta, gerçekten bilgi derinliğine
kavuştuğumuz_ Hatta, onun Network Termination’ını yapan ilk
mühendisim; 1989’da bitirdik. Belçika geldi “biz zaten bunu yapıyoruz”
dedi. 1993’te Almanya’ya gittiğimde, Belçika’dan görüştüğüm
arkadaşım “senin NT1’ı, biz daha yeni yapıyoruz” dedi.
Yani, yatırım için, ben bunu destekliyorum.
Türk Telekom’un yatırım yapması artık imkânsız.
Fransa, Finlandiya_ Özellikle, data şebekesi konusunda, Finlandiya,
Japonya’nın bile çok çok önünde; bu kullandığımız
Nokıa telefonlarının sahibi. Eğer, bunları ciddî
firmalara satarsak, o ciddî firmalar yatırım yapar, yenileme yapar;
Türk mühendisi alıp yetiştirirlerse, bu iyi bir girişim.
Türkiye’nin genç nüfusu, mühendis nüfusu çok önemli. Hepiniz de
biliyorsunuz, Avrupa’da genç nüfus kalmamış; Avrupa, bu tür
özelleştirme hamlelerinde, bizi kandırıp, böyle blok
satışlarla falan, Türk Telekom’u ya da Türk Telekom’un bünyesinden
çıkan bir firmayı ele geçirirse, o zaman korkun. O zaman, Türk
gençliği, Türk mühendis, bilgi derinliğine kavuşamaz; hard
ware’de ve soft ware’de -yani yazılımda, donanımda- bilgi
derinliği olmaz, araştırması olmaz; bunun önüne geçmek
lazım, o zaman, hükümetleri bu konuda uyarmak lazım.
Netaş, proje çeşitliliğinden dolayı, ürün
çeşitliliğinden dolayı batmadı. Zaten, Netaş’ta,
Teletaş’ta söylenen bir söz var; o zamanki ismiyle, PTT
hapşırdığında, Netaş ve Teletaş yorgan
döşek yatıyor diye. Çünkü, bunlar, PTT’ye mal satıyorlar; yani,
PTT’nin ürün çeşitliliği fazla olursa, bu firmaların da ürün
çeşitliliği fazla olur; batmazlar.
Sayın Başkan, vaktim var mı efendim?
BAŞKAN – 1,5 dakikanız var.
ADİL AŞIRIM (Devamla) – Onun için, ben, özellikle, Türk
Telekom’un, katma değerli telekom hizmetlerine ilişkin lisans
yönetmeliğini görmek isterdim. O lisans yönetmeliğinde, kesinlikle,
katma değerli hizmetlerin satışında, yabancı
sermayenin yönetimine bu işleri vermemek lazım. Yabancı sermaye
gelsin, kablosunu, chip’ini bizim ülkemizden alsın, soft ware’ini benim
mühendisime yazdırsın. Burada, asıl tehlike, zamanın
hükümetinin, yani bunu satacak, bunun satılmasına karar verecek
hükümetin, o zaman, çok stratejik düşünmesi lazım. Yani, bu
satış esaslarını çok ciddî koymak lazımdır.
Hatta, buradan elde edilen gelire, bütçeyi kapatmak için bakmamak lazım.
Türk Telekom’un aylık cirosu 1 trilyon; bu seneki yıllık
kârı herhalde 2,5 trilyon olacak. Aylık cirosu 1 trilyon olan bir
firmanın, artık, önünü açmak lazım, yatırımını
artırmak lazım, katma değerli hizmetlerinin her birinin bir
bilgi sanayii olması lazım.
Türk mühendisine yardım etmek için de, özellikle, ODTÜ’de,
İTÜ’de, Boğaziçi’nde, TÜBİTAK kanalıyla, yapılan
araştırma enstitülerine, buradan sağlanan gelirleri vermek
lazım; Türk mühendisinin bilgi derinliğine kavuşması için.
Hatta mühendislikte dönüm noktası olan bu satışlarla ilgili,
kaderine karar veriyoruz. Hükümet, burada vebal altındadır. Hükümet,
bu sorumluluğu taşımak zorundadır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aşırım.
DSP Grubu adına, Sayın Soysal; zatı âliniz, buyurun
efendim.(DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika efendim.
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler; benden önce konuşan
arkadaşımın söyledikleri, beni, bu konuda, yalnız daha önce
söylediklerimi tekrarlamak biçiminde değil, bazı yeni şeyler de
söyleyerek, konunun ne kadar dramatik bir konu olduğunu belirtmeye sevk
etti. Ne yaptığımızın tekrar farkına
varalım; galiba, varmıyoruz. Rastgele bir yasa gelmiş gibi ve
bunu da, biraz partiler arası çekişmenin aracı haline getirerek,
gecenin bu saatinde, hem çok değerli bir ulusal varlığı hem
de ona ilişkin olarak çok değerli insan varlığımızı,
bilgi varlığımızı, galiba, olmaması gereken bir
biçimde satışa çıkarıyoruz.
Bakın, şimdiye kadarki çabalar sonucunda, bu özelleştirme
kavramı ortaya atılalı ve özellikle bu alanda, telekomünikasyon
alanında özelleştirme kavramı ortaya atılalı,
bazı mesafeler katedildi. Örneğin, PTT ikiye ayrıldı. Bunun
daha dinamik, dünyaya daha çok açık olan ve özellikle rekabetin ve
teknolojik ilerlemenin çok keskin olduğu alanda açık olan bölümü,
Türk Telekom olarak, bir anonim şirkete dönüştürüldü ve hatta, bu
anonim şirketin, yine uzun tartışmalar sonucunda, yüzde 51 hissesinin
kamunun elinde tutularak, yüzde 49
hissesinin de satılabileceğini, bu arada, çalışanlara,
emeklilere ve küçük tasarruf sahiplerine de pay ayrılabileceğini
kabul ettik. Peki, bir anonim şirket oluşturmuşuz; bu anonim
şirketin yüzde 30 küsur hissesini, niçin blok satış biçiminde ve
niçin yabancıya açık bir biçimde pazara çıkarıyoruz? Bir
anonim şirket -adı üstünde-hisseleri olan, hisseleri de sermaye
piyasasında satışa çıkarılabilecek olan,
tıpkı, Erdemir vesaire gibi kamu iktisadî kuruluşu
niteliğinde olan; fakat, anonim şirket biçiminde örgütlenmiş
olan kuruluşların hisselerini sermaye piyasasında
satışa çıkardığımız gibi, bunu da niçin öyle
satışa çıkarmıyoruz da, birbirimizi sıkboğaz
edercesine, sanki, birisi de bizim boğazımıza
bastırmış da, bize “bunu, böyle blok halinde satın”
dermişcesine, bir çaba içerisindeyiz? Acele komisyona getiriliyor,
geceyarıları toplantılar yapılıyor... Gören, duyan,
zanneder ki, çok önemli bir ulusal varlığı muhafaza etmek için
didiniyoruz. Oysa, didinmemiz, çok değerli bir ulusal
varlığı elden çıkarmak, bunun yüzde 34’ünü elden
çıkarmak ve hem de yabancıya devretmek üzere gösterilen bir çaba.
Yani, bu didinişin, şu kavganın anlamını sezmek mümkün
değil.
Ben, bunu, bir defa daha vurgulamak istiyorum. Ne
yaptığımızı, lütfen, tekrar düşünün. Nedir, niçin
uğraşıyoruz? Niçin, bir müddet önce tam aksini söylemiş
olan arkadaşlarımız, bunun satışı için,
kendilerini inkâr edercesine, burada, bir disiplin altında, gelip beyaz oy
kullanıyorlar? O beyaz oyların anlamı üzerinde, onları,
tekrar düşünmeye sevk ediyorum; çünkü, yaptığımız feci
bir şeydir.
Benden önce konuşan arkadaşım -bir teknisyen olarak-
Teletaş’ın macerasını anlattı. Bunun, Teletaş’a
dönüşmemesi için bazı şeyler buraya konmuş. Sayın
Başkan, üzerinde tartıştığımız maddede,
bizim daha önce ısrar ettiğimiz gibi -Danıştay denetimi
falan- bazı şeyleri koymaya çalışıyoruz; ama, özde
yaptığımız, bütün bu supaplara, bu önlemlere
karşın, özde yaptığımız, yine, elimizdeki
değerli bir varlığı elden çıkarmaktır. Bu elden
çıkarış, Türkiye’nin daha yeni teknolojiler üretebilmesi için,
Türkiye’deki bu servetin Türk vatandaşı, Türk çalışanı
için daha iyi değerlendirilebilmesi için olsa, o zaman, onu da
anlayacağım; ama, hepimiz açıkça biliyoruz ki ve özellikle, bunu
buraya sevk eden Hükümet açıkça biliyor ki, onun bir kanadı
hepimizden daha açıkça biliyor ki, şu satışın
anlamı, para bulmaktan başka bir şey değildir; para
bulacaksınız, onunla, cari hizmetleri yerine getirmek için, yani,
şuna buna, seyahat, maaş vesaire vermek için, devletin muhtaç
olduğu paraları toplamaya çalışacaksınız. Bunu
yaparken, başka türlü yapılabilecek olan bir işi
yapmaktayız; yani, nedir o başka türlü?.. Doğru dürüst vergi
sistemi getirirsiniz, vergilendirilmemiş kazançları
vergilendirirsiniz, rant dünyasına el atarsınız; o açıklar,
o şekilde karşılanır; ama, siz, o açıkları
karşılayabilmek için, hem ülkenin kocaman bir
açığını yaratıyorsunuz hem
insanlarımızın bu açığın içinde kaybolup
gitmelerine yol açabilecek bir durum yaratıyorsunuz. Teletaş
örneği açık; yüzde 18’ini satalım falan diye başladık
ve tamamı elimizden çıktı. Bu Türk Telekom öyle bir şirket
ki -bir arkadaşım ona dokundu- yönetim kurulu, gayet rahatlıkla
elden çıkabilir; yüzde 51 kamunun elinde zannediyoruz; ama, hisselerin
paylaşımı bakımından, işte, PTT
çalışanları vesaire dolayısıyla, onların
ellerindeki hisseler başkalarınca satın alınınca,
gayet rahatlıkla elden çıkabilir ve Teletaş gibi kaybolup gider.
Ha, kaybolup gitmez, burada kalır; ama, kendi insanımızın
hizmetini, kendimize kaynak yaratarak kullanmak varken, kendi
insanımızın hizmetini, yabancılara gördürüp, onların
kazancını sağlamak gibi bir yola gireriz.
Onun için, burada, Sayın Başkan, maddeye ilişkin olarak,
evet, Danıştay denetimi buraya girmiştir, yapılan
işlemin sağlıklı yapılabilmesi bakımından bu
önlem alınmıştır; ama, bazen, ağaçlarla
uğraşmaktan ormanı görmeyebiliriz ve orman, elimizden kopmak
üzere, gitmek üzere olan bir ormandır. O bakımdan, ben, tekrar; ama, tekrar,
bu nokta üzerinde, yaptığımızın anlamı üzerinde
düşünmenizi rica ederek huzurunuzdan ayrılıyorum.
Teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
3 üncü maddeyle ilgili olarak, salonda bulunup da oyunu kullanmayan
sayın üye var mı efendim?..
Oyunu kullanmayan sayın üye varsa, oyunu kullansın,
kupaları kaldırtacağım.
Efendim, gruplar adına başka söz isteyen?.. Yok.
Sayın Suat Pamukçu, şahsı adına...
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Söz hakkımı Sayın
Yılmazyıldız’a devrediyorum.
BAŞKAN – Peki efendim. Zaten, kendileri de söz istemişlerdi.
Sayın Yılmazyıldız; buyurun.
Süreniz 5 dakika efendim.
İLYAS YILMAZYILDIZ (Balıkesir) – Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, bu kanun
tasarısı, çoktandır beklediğimiz, oldukça iyi
hazırlandığına inandığım bir kanun tasarısı.
Gerçi, bu kurulu oluşturacak üyelerin sıfatlarının, meslekî
tecrübelerinin tanımlanmasının yararlı olabileceği
kanaatindeyim; ama, ben, Hükümetin, bunu kullanırken, mutlaka, bu alanda iyi
deneyim kazanmış kişilerden olacağına inanıyorum.
Şimdi, benden önceki konuşmacılar, Sayın Soysal ve
Sayın Fırat, işte, bu üyeleri, komisyon üyelerini
oluşturacak kişilerin lisans mezunu kişiler olmaları önemli
de, bir de, hani, lisansüstü mezunu olmak, sanki, öylesine bir şeymiş
gibi bir ifade kullandılar. Eğer cümleyi iyi okurlarsa “Ancak, lisans
düzeyinde bir öğrenimden sonra, sayılan dallarda, lisansüstü
öğretim yapanlar da komisyonlara üye olabilirler”den kasıt “mühendis
tercih edilir; ama, yüksek mühendis de tercih edilir” demek değil
“eğer eczacılık eğitimi almışsa, üzerine de
istatistik veyahut işletme okumuşsa, onlar da üye olabilir” demek;
yoksa, yüksek lisans eğitimi alanları küçümsemek değil burada...
Bir diğer olay, özellikle, örneğin, kablolu televizyon
yatırımları uzun süredir yapılamıyor. Eğer, bu özelleştirme
lisans devirleri olsa... Yine, dünyada, telekom, çok hızlı
gelişen bir sektör; neredeyse her ay, şu ana kadarki teknolojik
yenileşmeyi alıp, yenisine geçiyor. Örneğin “personal
communication” diye bir olay var; uyduyla, hiçbir yere verici kurmadan, hemen
dağ başındaki insanla da konuşabileceğiniz bir sistem.
Bunun yatırımını nereden yapacaksınız?
İşte, bunu, lisans devriyle yapabilirsiniz. Yani, Türkiye’nin
teknolojiyi takip edebilmesi için, küreselleşen bu dünyada, böyle, çok
muhafazakâr olmaya gerek yok. Türkiye, bu “sattırmam, ettirmem”
devirlerini çoktan kapattı. Gelişmek için, yeni teknolojileri takip
etmek için, özelleştirmeyi yapmaya mecburuz.
Ben, firma hakkında konuşmak istemiyorum; ama, eğer, özel
bir firma da olsanız, devlet mantığıyla
yapılanmışsanız, gerçek istihdamın üç katı eleman
çalıştırıyorsanız, batma noktasına gelince
birileri sizi alır. Onun için, gerçek rakamda insan istihdam ederseniz,
batmazsınız.
Dolayısıyla, buradaki özelleştirmeyi engellemek,
Türkiye’nin telekomünikasyon alanında önünü tıkamaktır diye
düşünüyorum. Türkiye’nin bu alanda yapacağı yeni
atılımlara vesile olacağı için, bu kanun
tasarısının çok yararlı olduğuna bütün kalbimle
inanıyorum.
Bu düşüncelerle, hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın İlyas
Yılmazyıldız.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan, sataşma var.
BAŞKAN – Buyurun.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Biz özelleştirmeyi engelliyoruz
değil; şu yapılan, özelleştirme değil,
satış.
BAŞKAN – Satış... Peki efendim.
Üçüncü maddeyle ilgili olarak, salonda olup da oyunu kullanmayan
sayın üye var mı? Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir; kupayı
kaldıralım.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN – Sayın Muhammet Polat, buyurun.
MUHAMMET POLAT (Aydın) – Vazgeçiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim.
Sayın Fikret Karabekmez, buyurun.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) – Muhterem Başkan, muhterem
milletvekilleri; 85 sıra sayılı yasa tasarısının
4 üncü maddesinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum.
Gecenin şu saatinde daha fazla vaktinizi almamak için, teknik ve
hukukî yönden yasa tasarısını uygun gördüğümü bildiriyor,
Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karabekmez.
Tabiî, gecenin bu saatinde güzel konuşmalar dinlemek de çok güzel
oluyor. (Gülüşmeler)
Sayın milletvekilleri, 4 üncü madde üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Maddeyle ilgili olarak verilen önergeler vardır; yalnız,
Anayasaya aykırılık önergesiyle beraber 4 önergeyi işleme
koyuyorum.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü
maddesinin Geçici Madde 6’da yer alan “gelir paylaşım esasına
dayalı” ibaresinin “gelir paylaşımı prensibine dayalı”
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve talep ederim.
MehmetBedri İncetahtacı Mehmet Emin Aydınbaş Saffet Benli
Gaziantep İçel İçel
Lütfi
Yalman Hanifi Demirkol Fethullah Erbaş
Konya Eskişehir Van
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü
maddesinin Geçici Madde 6’da yer alan “lisans sözleşmesine
dönüştürülmesi öngörülmüş” ibaresinin “lisans sözleşmesine
dönüştürülmesi uygun görülmüş” ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Mehmet
Bedri İncetahtacı Mehmet Emin
Aydınbaş Osman Pepe
Gaziantep İçel Kocaeli
Lütfi
Yalman Kahraman Emmioğlu Saffet Benli
Konya Gaziantep İçel
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa tasarısının 4 üncü
maddesinin Geçici Madde 6’da yer alan “Danıştayın incelemesinden
geçirildikten sonra” ibaresinin “Danıştayın tetkik ve
kontrolünden geçirildikten sonra” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Mehmet
Bedri İncetahtacı Mehmet Emin
Aydınbaş Osman Pepe
Gaziantep İçel Kocaeli
Kahraman
Emmioğlu Saffet
Benli
Gaziantep İçel
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, yasaya geçici bir
madde eklenmesine ilişkin 4 üncü maddesi, Anayasanın 2 nci
maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Gerekçeleri ekte sunulan Anayasaya
aykırılık konusunun, İçtüzüğün 84 üncü maddesi
gereğince oylanmak üzere görüşülmesini dileriz.
Saygılarımızla.
Ali
Rahmi Beyreli Sema
Pişkinsüt Mahmut
Erdir
Bursa Aydın Eskişehir
Necati
Albay Teoman Akgür Arif Sezer
Eskişehir Sakarya Adana
Mümtaz
Soysal
Zonguldak
BAŞKAN – Bir Anayasaya aykırılık
önergesi daha var; onu da okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Sayın Başkanlığına
Görüşülmekte olan 85 sıra sayılı
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4 üncü maddesiyle
eklenen Geçici Madde 6, Anayasanın, cumhuriyetin nitelikleriyle ilgili 2
nci maddesine, devletin temel amaç ve görevleriyle ilgili 5 inci maddesine,
yasama yetkisiyle ilgili 7 nci maddesine ve Anayasa Mahkemesinin
kararlarıyla ilgili 153 üncü maddesine aykırıdır.
Aykırılık önergemizin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 84 üncü maddesine göre işleme tabi
tutulmasını saygılarımızla arz ederiz.
Önder
Sav Nihat Matkap Yahya Şimşek
Ankara Hatay Bursa
Algan
Hacaloğlu Fatih
Atay Ayhat
Fırat
İstanbul Aydın Malatya
Yılmaz
Ateş Bekir
Kumbul
Ankara Antalya
BAŞKAN – Son okunan iki önerge, Anayasaya
aykırılık önergesidir; ikisini birleştirerek işleme
koyuyorum.
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) –
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet
Anayasaya aykırılık önergelerine katılmıyor.
Sayın Soysal, önergenizin gerekçesini
okuyalım mı; yoksa, konuşacak mısınız?
Birleştirerek işleme koyduk efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Birleştirerek
okunmasını rica ediyorum.
BAŞKAN – Öyle mi efendim?..
Sayın Sav, siz de mi öyle düşünüyorsunuz?
ÖNDER SAV (Ankara) – Evet, öyle düşünüyoruz.
BAŞKAN – Peki, efendim.
Yalnız, bu, emsal olmamak üzere... Gecenin bu
saatinde böyle bir uygulama yaptık; ama...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sizin
her yaptığınız emsal oluyor. Rica ederim... Öyle olsun.
BAŞKAN – Hayır, hayır... Yani, bugünkü
bu şey... Çünkü iki tane önergeyi de birleştirdiğimize göre, bir
gerekçeyi okumamız lazım; ama, bugün pek ihtilaf yaratmamak için,
böyle bir şeye teşebbüs ettim. Emsal teşkil etmez diyorum. Yani,
ben...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) – Sayın Başkan,
biz, gerekçeleri ayrı ayrı yazıyoruz.
BAŞKAN – Efendim, müzakerelerimiz çok olgun bir
havada geçiyor. Bu olgunluğa bir halel gelmemesi için devam ediyoruz.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 2 nci maddesindeki “hukuk devleti”
ilkesine aykırılık.
Bu geçici maddeyle, geçmişe yönelik bir hüküm getirilmek
istenmektedir ve iki yıl geriye, 10.6.1994 tarihinden daha geriye
gidilmeye çalışılmaktadır. Madde, 10.6.1994 tarihli ve 4000
sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce, katma değerli
telekomünikasyon hizmetleri kapsamında PTT İşletmesi Genel
Müdürlüğüyle imzalanmış ve lisans sözleşmesine dönüştürülmesi
öngörülmüş, gelir paylaşımı esasına dayalı
sözleşmelerin her birinin lisans sözleşmelerine
dönüştürülmesine, bu sözleşmelerdeki lisans esasına geçişle
ilgili hükümler saklı kalmak üzere, Bakanlar Kurulunca karar
verilebileceğini belirtmektedir; ama, bu, aynı zamanda,
verilmeyebileceği anlamına da gelmektedir. Bunlar nedir; sadece cep
telefonlarıdır. Dönemin Ulaştırma Bakanı Sayın
Topçu’nun açıklamalarına göre 1 milyar dolara verilmiştir ve
yine Sayın Bakanın açıklamasına göre, Çiller Hükümeti
tarafından hâlâ tahsil edilmemiştir. Çünkü, bu hizmetleri satın alan
gruplar iki medya kuruluşunundur ve biri Sayın Çiller’i
desteklemekte, biri karşı çıkmaktadır.
Maddenin düzenleniş biçimi, bu paraları hâlâ tahsil edemeyen
Bakanlar Kuruluna esnek bir yetki vermektedir. Bu yetkiyle Bakanlar Kurulu eski
sözleşmeleri lisans sözleşmelerine dönüştürebilecek ya da
dönüştürmeyebilecektir. Yani, yakınlık veya uzaklığa
göre cezalandırılacak ya da ödüllendirilecektir.
Bakanlar Kuruluna karar verme ya da vermeme yetkisi veren bu hüküm,
Anayasaya aykırıdır; çünkü, yasama organı kendisinden daha
geniş bir yetkiyi yürütme organına devredemez.
BAŞKAN – Diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 1 , 2 ve 3 üncü maddeleri, Anayasanın
2, 5, 7 ve 153 üncü maddelerine aykırıdır. Yasa
tasarısının 4 üncü maddesi de Anayasaya
aykırıdır. Anayasa Mahkemesi 4046 sayılı yasanın
18 inci maddesinin (b) ve (c) bölümlerini Anayasaya aykırı bulup
iptal etmiştir. Anılan iptal hükmüne rağmen, aynı nitelik
ve içerikte düzenleme yapmak, hukukun üstünlüğü ilkesine, Anayasa
Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel
kişileri bağlaması kesin kuralına aykırıdır.
Bu nedenlerle, tümü Anayasaya aykırı olan bir kanunun görüşülmekte
olan 4 üncü maddesi, Geçici Madde 6, Anayasanın 2, 5, 7 ve 153 üncü
maddelerine aykırıdır.
BAŞKAN – Bu, iki önergeyi birleştirerek
işleme koymuştuk; Komisyon ve Hükümet
katılmamıştı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin yapılan açık
oylamasına 273 sayın üye katılmış; 222 üye kabul, 51
üye ret oyu kullanmıştır. Böylece, 3 üncü madde de kabul
edilmiştir.
Önergeleri işleme koymaya devam ediyoruz.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
85 sıra sayılı yasa
tasarısının 4 üncü maddesinin Geçici Madde 6’da yer alan
“Danıştay’ın incelemesinden geçirildikten sonra” ibaresinin
“Danıştay’ın tetkik ve kontrolünden geçirildikten sonra”
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Bedri İncetahtacı Gaziantep ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Kapusuz, geri mi alıyorsunuz?..
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Yürürlük maddesiyle ilgili önergemizi
de geri alıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – İki tane... Onları da mı geri
alıyorsunuz? İmza sahibi arkadaşlarınız geri
alıyorsa, onları geri iade ediyoruz. Buradalar mı efendim?
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Evet, buradalar.
BAŞKAN – Geri alıyorsunuz, tamam.
O zaman, 4 üncü maddenin oylamasının da açık oylama
suretiyle yapılmasını talep eden bir önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan maddenin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
İçtüzüğünün 81 ve 143 üncü maddeleri uyarınca açık olarak
oylanmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – Önergeyi veren arkadaşlarımızın Genel
Kurul salonunda olup olmadığını tespit edeceğiz.
Yalçın Gürtan?.. Burada
Sema Pişkinsüt?.. Burada
Müjdat Koç?.. Burada
Mahmut Erdir?.. Burada.
Ali Ilıksoy?.. Burada.
Teoman Akgür?..
BAŞKAN – Teoman Bey yok mu?..
AYHAN FIRAT (Malatya) – Takabbül ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Ayhan Fırat takabbül ettiler. Teoman Bey
de geldi zaten.
Mehmet Aydın?.. Burada.
Hikmet Uluğbay?.. Burada.
A.Turan Bilge?.. Burada.
Fikret Uzunhasan?.. Burada.
Hikmet Aydın?.. Burada.
A.Rahmi Beyreli?.. Burada.
Hasan Gülay?.. Burada
Fevzi Aytekin?.. Burada.
Yavuz Bildik?.. Burada.
M.Güven Karahan?.. Burada.
C.Tufan Yazıcıoğlu?.. Burada.
Tuncay Karaytuğ?.. Burada.
Mustafa İlimen?.. Burada.
Aydın Tümen?.. Burada.
Mehmet Büyükyılmaz?.. Burada.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, açık oylamaya
ilişkin olarak verilen önerge, İçtüzükte öngörülen yirmi imzayı
ihtiva etmektedir. Bu itibarla, tasarının bu maddesi de açık
oylama suretiyle oylarınıza sunulacaktır.
Şimdi, açık oylamanın şeklini Genel Kurulun oyuyla
belirleyeceğiz.
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılması hususunu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açık oylama, kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılacaktır.
Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımına
başlandı)
BAŞKAN – 5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5. – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Sayın Soysal, grup adına söz
istiyorsunuz; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın üyeler, gecenin bu saatinde, birçoğumuz
değerli bir ulusal varlığı elden çıkarabilmek için
büyük çaba içindeyken, bizim de ters yönde bir çaba içinde olmamızı
doğal karşılamanız gerekir diye düşünüyorum.
Onun için, Sayın Başkan, bu yürürlük
maddesinin, yani, yasa yayımlandığı tarihte yürürlüğe
girer maddesinin, bazı önlemler henüz alınmadığı için,
tehlike yaratacağı düşüncesindeyiz. Nedir önlemler? Hemen
yürürlüğe girerse ne olabilir? Onu anlamak için, yakın tarihe bakmak
yeter.
Ne diyor şimdi kabul buyuracağınız yasa: Bu blok
satış yöntemleri bakımından, ihalelerden söz ediyor. Söz
konusu ihalelerin çapını düşünmeniz gerekir. Bu çap, insan
muhayyilesini aşan, en azından, bizim gibi yoksul bir ülkenin
insanlarının servet düzeyine göre, onların muhayyilesini
aşan bir çaptır. Çok büyük bir şeyin, milyarlarca dolar eden,
hele, Türk Lirasına dönüştürüldüğü zaman havsalamızın
kolay kolay almayacağı rakamlara dönüşen bir
satışın ihalesinden söz ediyoruz. Oysa, aynı ülke,
yürürlükteki ihale yasaları henüz yeterince güvenli
olmadığı için, yeterince güvenilecek önlemleri içermediği
için, bir ihale zarfının başbakanın emriyle
açılabildiği bir ülkedir. Böyle bir ülkede, bir başbakanın
“ihale zarfını getirin bana, ben açayım, içinde ne var”
diyebildiği bir ülkede ve bunun sistem tarafından henüz yeterince
cezalandırılmamış olduğu ve
cezalandırılmasına kalkışıldığı
zaman da hükümetlerin bozulup hükümetlerin kurulduğu bir ülkede...
TOFAŞ ihalesinden söz ediyorum...
HASAN EKİNCİ (Artvin) – Yeter... Ne ilgisi var?..
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) – Efendim, bunlar doğrudan doğruya
maddeyle ilgili.
Böyle bir ülkede, bu önlemler alınmadan, böyle bir yasayı
yürürlüğe sokmak, halkın çok büyük bir varlığını
yine aynı tehlikelere maruz bırakmaktır. O bakımdan,
yürürlük maddesine dahi aleyhte oy vereceğiz.
Teşekkür ederim. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Başka... Sayın Uluğbay, söz mü istiyorsunuz efendim?
Şahsı adına Sayın Uluğbay; buyurun. (DSP
sıralarından alkışlar)
Pardon... Sayın Uluğbay, bir dakika... Bir dakika efendim...
Sizden önce söz isteyen arkadaşlar var.
Sayın Suat Pamukçu var mı efendim?
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, söz verdiniz
bir kere...
BAŞKAN – Efendim özür dilerim... Liste önümdeydi, görmedim...
ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Başkanın sözü çiğnenmez.
BAŞKAN – Rica ediyorum arkadaşlar...
ÖNDER SAV (Ankara) – Açıklamasını yapsın...
BAŞKAN – Efendim, önce arkadaşlarımız...
Sayın Sav, olabilir yani... Bu kadar
ihmalkârlığımız da toleransla karşılanabilir.
(DSP sıralarından gürültüler)
ULUÇ GÜRKAN (Ankara) – Söz ağzınızdan çıktı...
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkan, buradayım.
BAŞKAN – Efendim, Kanunlar Müdürlüğündeki
arkadaşlarımıza, daha önce, arkadaşlarımız,
yazılı müracaat etmişler, listeyi buraya koydular. Ben
arkadaşlara soracağım; eğer, onlar... Sayın
arkadaşlarım...
Arkadaşımız geldi efendim; buyurun.
ŞÜKRÜ SİNA GÜREL (İzmir) – Sonradan gelenler
konuşabiliyor mu?..
BAŞKAN – Üç kişi şahsı adına söz
istemiş...
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, emrivaki
yapılmıştır size.
BAŞKAN – Yok efendim, emrivaki yok...
Buyurun Sayın Pamukçu.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 5 inci maddesi üzerinde, şahsım adına
söz almış bulunuyorum.
Bu tasarı, daha önce, Anayasaya aykırı olarak
çıkarılmıştı; yeni Hükümet, Anayasaya uygun hale
getirmiştir. Bu yüzden, hem Hükümetimizi hem de katkısını
esirgemeyen Komisyonumuzu huzurlarınızda tebrik ediyorum,
teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, ANAP yerine anamuhalefet görevini
üstlenen DSP Grubuna da, katkılarından dolayı teşekkür
ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.
Daha önce şahısları adına söz isteyenler, Sayın
Suat Pamukçu, Sayın Muhammet Polat, Sayın Fikret Karabekmez...
VIII. – SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3. – Kastamonu Milletvekili Murat
Başesgioğlu’nun, Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sataşmadan
dolayı söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Size bir şey dedi mi?..
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Grubumuza söyledi.
“Anavatan Partisi, anamuhalefet...”
BAŞKAN – Efendim, teşekkür etti...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Görüşmeler mutedil
şekilde devam ediyor, ses çıkarmıyoruz; ama, bu şekilde bir
sataşmadan dolayı da, müsaade ederseniz, söz istiyorum.
BAŞKAN – Yeni bir sataşmaya meydan vermemek üzere, buyurun
Sayın Murat Başesgioğlu.
MURAT BAŞESGİOĞLU
(Kastamonu) – Hay hay...
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, söz
verdiği için Sayın Başkana teşekkür ediyorum.
Telekom’la ilgili kanun tasarısına vermiş olduğumuz
oylar ve Grubumuzun görüşlerini Yüce Genel Kurula ifade eden
arkadaşlarımızın görüşlerinden de
anlaşılacağı üzere, bu tasarıya olumlu bakıyoruz;
ki, bu tasarı, 53 üncü Cumhuriyet Hükümetinin Başbakanı
Sayın Yılmaz tarafından, o dönemde Parlamentoya sevk
edilmiş, yasalaşması halinde de fayda mülahaza ettiğimiz,
bir kanun tasarısıdır; ama, endişemizi de belirttik.
Anayasaya aykırılıklar giderilmelidir ve şaibesiz,
tertemiz, hiç kimsenin endişe duymayacağı bir satış
yapılmalıdır. Anavatan Partisi Grubumuzun endişesi budur.
Eğer bu şekilde bir şaibe, bir endişe görürsek,
şimdiden çekincelerimizi, itirazlarımızı söylüyoruz
-Sayın Mümtaz Hocam “burnundan getiririz” dedi; ama, biz o kadar sert
demiyoruz- yetimin hakkını yedirmeyiz.
Hepinize saygılar sunarım.(ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Başesgioğlu.
VII.
– KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
3. – Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/469) (S. Sayısı : 85) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesinin yapılan açık
oylamasına 289 sayın milletvekili katılmış; 240
kişi kabul, 49 kişi de ret vermek suretiyle, 4 üncü madde de kabul
edilmiştir.
Şimdi, şahısları adına, son konuşmayı
yapmak üzere, Sayın Muhammet Polat; buyurun efendim. (RP
sıralarından “saygı sun, in” sesleri)
Arkadaşlar müdahale etmeyelim.
Yalnız çok da kısa konuşmayın,
hakkınızı biraz kullanın.(Gülüşmeler)
MUHAMMET POLAT (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde üzerinde
görüşlerimi belirtmek üzere şahsım adına söz
istemiştim, onun için huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu madde de benim görüşüm doğrultusunda. Hükümetin ve
Komisyonun hazırlamış olduğu madde üzerinde olumlu
görüşlerimi belirtir, hepinize saygılar sunarım. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.
Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Yürütme maddesini okutuyorum efendim.
MADDE 6.– Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok. (DSP
sıralarından “var” sesleri) Var mı?..
DSP Grubu adına Sayın Uluğbay -Sayın Uluğbay
dün de çok güzel konuşmalar yaptılar- buyurun efendim.(DSP
sıralarından alkışlar)
Sayın Uluğbay, süreniz 10 dakikadır, maddeye
bağlı konuşursanız memnun olurum efendim.
DSP GRUBU ADINA HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biraz evvel
şahsım adına söz istediğim madde için bir miktar
açıklama yapmak ihtiyacındayım.
Aslında, bu kürsüden, yürürlük maddesinin “altı ay sonra”
olmasını teklif edecektim.
Nedenini söyleyeyim: Özelleştirme kararını Meclisin bir
bölümü verecekse dahi, bazı şeyleri göz önüne alarak vermek
durumundaydı. Bugün, Anayasamıza göre, haberleşme gizlidir;
ancak, Anayasanın verdiği bu güvence, bugüne değin, telefon
devlet tekelinde olduğu için, ayrıca bir kanunla
düzenlenmemiştir. Bugün, Türkiye’de telefon hizmetleri, kısmen, belirli
türleri itibariyle özelleştirilmiştir. Bu kanun da çıkıp,
uygulamaya girdiği vakit, kısa sürede, muhtemelen, devletin elindeki
telefon da yaygın bir şekilde özelleşmiş olacak.
Peki, bu Meclis, bu kararı alırken, vatandaşın
haberleşmesinin gizliliğine özen gösteren bir kanun çıkarmadan
mı alacak? Ben, biraz evvel “altı ay sonra olsun” teklifimi
getirirken, Meclise “altı ay içinde, oturalım, haberleşmenin
gizliliğini güvence altına alacak bir kanun çıkaralım” diye
teklif edecektim. Ancak, Sayın Başkanlık Divanı bana bu
olanağı vermediği için, çok geçmiştir. Siz, madde için
tekriri müzakere önergesi vermediğiniz sürece, memleketimize
yapabileceğiniz bir hizmeti de yapamaz noktaya geldiniz.
Saygılar sunuyorum hepinize. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim; ama, siz de zamanında söz isteseydiniz,
söz verirdim; sizden önce başka arkadaşlar söz istemiş. Bende
günah yok.
Efendim, madde üzerinde başka söz isteyen.
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan, ben
son maddede söz isteyeceğim.
BAŞKAN – Sizden önce iki arkadaş söz istemiş.
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Efendim, ben son maddede söz
isteyeceğim.
BAŞKAN – Son madde bu efendim; ama, sizden önce, Muhammet Polat’la,
Sayın Fikret...
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – O zaman Grup adına söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN – O zaman buyurun Sayın Özdemir.
İRFETTİN AKAR (Muğla) – Efendim, şahıslara
geçtiniz.
BAŞKAN – Efendim, ne yapalım; arkadaşlarımız
son anda konuşmak istiyorlar.
NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Biltekin Bey konuşamaz; çünkü,
Plan ve Bütçe Komisyonu üyesidir.
BAŞKAN – Biltekin Bey Komisyon üyesi aynı zamanda, Komisyon
raporunun lehinde konuşacaklar.
Süreniz 10 dakikadır.
Buyurun.
ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
Sayın Başkan, şu ana kadarki görüşmelerden de
görüyoruz ki, Büyük Millet Meclisi, özellikle son dört beş gündür,
Anavatan Partisi tarafından, Anavatan Partisi Genel
Başkanının kurmuş olduğu hükümet tarafından
hazırlanmış olan tasarılara son şeklini vererek halkımızın
hizmetine sunma çabasını gösteriyor. (ANAP sıralarından alkışlar)
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Niye karşı
çıktınız?
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) – Biz, bu anlayış
içerisinde, Anavatan Partisi olarak, gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerek
Genel Kurulda, halkımızın yararına, ülkemizin
çıkarına ve Anavatan felsefelerine uygun bulduğumuz
yasaları, önce Türk kamuoyuna, onların anlayışına ve
konsensüsüne sunduk, kabul ettirdik, halkımızın tasvibini
aldık. Bu politikalarımızın başında, kamu iktisadî
teşebbüslerinin, halkımız ve bireylerimizin denetimi
altında kullanılması gereken faaliyetlerin, onların
tasarrufuna sunulması fikrini, Büyük Millet Meclisinin her kanadına
kabul ettirdik, bugün de, o kabul ettirdiğimiz felsefenin bir önemli
uygulamasını burada tartışıyoruz.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) – U dönüşü!..
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Madde üzerinde konuş.
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) – Burada, demin, Refah
Partisinden bir değerli milletvekili arkadaşım, Anavatan
Partisinin niçin muhalefet yapmadığına işaretle, bir
cümlecik söyledi, gerisini getirmeyip, kalktı gitti. Değerli
arkadaşlarım, biz, muhalefeti, laf olsun diye değil, hizmet
olsun diye yapmak durumundayız. Her şeye muhalif kalmak için
karşı gelmek, muhafelet yapmak değildir.
Bakınız değerli arkadaşlarım, Refah Partisinden
bir başka arkadaşım, bundan bir müddet evvel, yine bu konu
üzerinde vaki görüşmeler sırasında ne diyor,
hatırlayalım... (RP sıralarından “Maddeyle ilgisi ne?”
sesleri) “Ne olmuş da, gecenin bu saatlerinde, gece saat 24.00’e kadar
çalışmamızı gerektiren nedir? Benim söylemeye dilim varmıyor;
biz, yabancı şirketleri zengin etmek, altın yumurtlayan
tavuğu, yani PTT’nin T’sini belirli kişilere peşkeş çekmek
için mi burada toplanmış bulunuyoruz?..” Bunu söyleyen
arkadaşımız... (ANAP ve DSP sıralarından “Arkada,
arkada” sesleri, alkışlar) Bunu söyleyen arkadaşımız,
şimdi geliyor, Anavatan Partisine “Niçin muhalefet yaptı?” diye, son,
U dönüşü değil, böyle O dönüşü niteliğinde bir beyanda
bulunuyor. Bir defa, bunu takdirlerinize sunuyorum...
BAŞKAN – Sayın Özdemir, biraz maddeyle ilgili konuşursanız
memnun olurum. Ben, size çok müsamahalı davrandım, rica ediyorum...
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) – Sayın Başkan,
görüştüğümüz madde...
BAŞKAN – Şimdiye kadar çok iyi götürdük, bu saatten sonra da
katkınızı rica ediyorum.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın
Başkan, sayın hatibin hiç maddenin dışına
çıktığı yok ki; siz müdahale etmeyin.
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) – ... bu düzenlemenin Bakanlar
Kurulunca uygulanacağına ilişkin bir maddedir. Daha evvelki
maddelerde de, hatırlayacağınız gibi, Bakanlar Kuruluna,
çok kere, bazı kanunlarda olmadığı ölçüde, özenli, özel
görevler, sorumluluklar tevdi edilmiştir. Bu tasarının 1 inci
maddesinde de -hepimiz gördük, tartıştık- Bakanlar Kuruluna, çok
değişik bir görev verilmiştir. Bakınız, 1 inci
maddenin üçüncü fıkrası ne diyor: “Değer tespiti sonuçları
ile satışa sunulacak hisselerin ne kadarının ve hangi
satış yöntemiyle satılacağına, çalışanlar ve
küçük tasarruf sahiplerine ayrılan yüzde 5’lik payın ne oranda
satılacağına, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının görüşü ve Ulaştırma
Bakanlığının teklifi üzerine, Bakanlar Kurulunca karar
verilir.” Zaten şu tasarının belkemiği de budur.
Şimdi, ben buradan, 54 üncü Cumhuriyet Hükümetini uyarıyorum:
Burada, gerçekten, Demokratik Sol Parti temsilcisi değerli hocam
Sayın Soysal’ın belirttiği gibi, devletin cumhuriyet döneminde
vaki en değerli birikimlerini, ülkemizin yararına olduğu
mülahazasıyla satmaya kısmen de olsa, karar vermiş bulunuyoruz.
Buna, Anavatan Partisi olarak biz de içtenlikle katıldık.
Yalnız, tekrar ediyorum ve bu kanunu uygulamakla yükümlü olduğu,
sorumlu olduğu belirtilen ve kanunun metninde kendisine özenle görev
verilmiş olan Türkiye Cumhuriyetinin 54 üncü Hükümetinin, bundan önceki
bazı hükümetlerde, o hükümetlerin bazı mensupları hakkında
hâlâ vicdanları sızlatan ve şüpheleri bertaraf etmemiş olan
tereddütlere bir kere daha fırsat vermeyecek şekilde titiz
davranmalarını istirham ediyorum. Bakanlar Kurulunun
uygulamalarını harfiyen ve hassasiyetle takip edeceğimizi
bilgilerinize sunuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.... Etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Tümünün oylanmasından önce, Sayın Halit Dumankaya lehte söz
istemişlerdir; buyurun efendim. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Sayın Dumankaya, süreniz 5 dakika efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; bir haber vermek istiyorum ki, bu Hükümet, 54 üncü Hükümet,
telefona zam yaptı, gizli bir zam yaptı. Komptörleri düşürterek
yaptı milleti kandırmak için; onu haber veriyorum. Bizi dinleyenler,
telefonlarını aman dikkatli kullansınlar!
Bunu belirttikten sonra, bu kanun tasarısına, Anavatan Partisi
mensupları olarak biz, beyaz oy vereceğiz. Niye beyaz oy
vereceğiz? Eğer biz iktidarda olsaydık, buna olumlu oy
verecektik. Muhalefette ne dediysek, iktidarda da onu yapan bir partiyiz.
Bakın, değerli bir kardeşim buradan bizi suçladı; o
zaman muhalefetteydi. Bu satışla ilgili olarak bakın ne diyor
Refah Partili kardeşim: “Bu, âdeta, iflas etmiş bir tüccarın,
dükkânındaki malları satmak için, yatak odasının
anahtarını yabancılara teslim etmesinin ifadesidir.” Bu
ağır kelimeyle, bu satışı onaylamıyor...
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Hangisi doğru?..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – ...ama, şimdi, iktidara gelince,
bu satışı onayladığını söylüyor. (ANAP ve
DSP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, biz, Anavatan Partisi olarak...
Şunu belirtmek istiyorum ki, burada, bu satışın
şaibesiz yapılması lazım, Anayasaya uygun
yapılması lazım. Sayın Hoca söyledi: “Bu, Türkiye’nin
yıldızıdır.” Bu yıldızı parlatan da Anavatan
Partisidir.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) – Hadi canım
sende!..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Ama, Anavatan Partisi bunu yaparken,
elbette ki, babasının parasıyla yapmadı; fakirin,
fukaranın, yetimin, köylünün, çiftçinin parasıyla
yapmıştır.
Bu satış pazarlıkları yapılırken,
sakın ha, bunun pazarlığı yalılarda
yapılmasın!
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dumankaya.
Aleyhte, Sayın Zekeriya Temizel; buyurun efendim.
Bir dakikanızı rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, kanun tasarısının tümüyle
ilgili açık oylama istemi var ve bir de Sayın Temizel’in
konuşması var. Belki, çalışmalarımızın saat
24.00’ü geçme ihtimali var.
Bu kanun tasarısının müzakeresi bitirilip oylama sonucu
alınıncaya kadar çalışma süresinin
uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Temizel.
ZEKERİYA TEMİZEL (İstanbul) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Türk Telekom Anonim Şirketinin bir
kısım hisselerinin satışına olanak tanımak için
gerçekleştirilen yasa tasarısının tümüne ilişkin
oyumun rengini belirtmek için söz almış bulunuyorum.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Oyunun rengi zaten belli...
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) – Değerli milletvekilleri,
öncelikle şunu belirtmek isterim: Demokratik Sol Parti,
özelleştirmeye karşı değildir. Demokratik Sol Parti, sadece
“özelleştirme” adı altında, kamunun malının, bu
devletin malının peşkeş çekilmesine
karşıdır. (DSP
sıralarından alkışlar)
Türk Telekom Anonim Şirketinin özelleştirilmesi çerçevesinde,
zaten anonim şirket haline getirilmiş olan bu kurumun belirli
hisselerinin borsalarda kote edilmek suretiyle satılmasının ve
bu suretle de kurumun kaynak sağlamasının, özelleştirmenin
en iyi örneği olduğunu biliyorsunuz.
Özelleştirme, hiçbir zaman, tek bir yöntemle yapılan bir olay
değildir. Bazı yöntemlerde, kamunun, devletin hakkını
korursunuz, devletin egemenliğini korursunuz, özellikle stratejik
bazı yatırımlarda; ama, bazılarında da elden
çıkarırsınız, satarsınız. İşte,
Demokratik Sol Parti, bu tür satışlara karşıdır.
Değerli milletvekilleri, müzakere ettiğimiz yasa
tasarısıyla yapılan olay, sadece bir özelleştirme
olayı değildir. Yapılan düzenleme, satış suretiyle,
Türkiye’nin çok stratejik bir kurumunun elden
çıkarılmasıdır. İşte, Demokratik Sol Parti, buna
karşıdır; Anayasa Mahkemesinin de kararında
belirtildiği gibi, Türk Devletinin bağımsızlığını
zedeleyecek, çağdaş teknolojiyi izleme ve gelişme konusunda
kamunun inisiyatifini engelleyecek boyutlarda olmasına
karşıdır. İşte bu nedenle, Demokratik Sol Parti, Türk
Telekom Anonim Şirketi hisselerinin borsalarda kote edilmek suretiyle
özelleştirilmesi olayının oldukça iyi bir özelleştirme
örneği olacağını ve bu şekilde de çok önemli bir
kaynak yaratılacağını söylemektedir.
Değerli milletvekilleri, Demokratik Sol Parti, övünmekte
olduğumuz, gerçekten gurur duyduğumuz bir kurumun blok olarak
satışına karşıdır; çünkü, Türkiye, blok
satışın, bu tür kurumlarda nasıl sonuçlar
doğurduğunu, yakın geçmişinde gördü; işte bu nedenle,
özellikle bu kadar stratejik bir kurumun blok satışına
karşıdır.
Demokratik Sol Parti, Türk Telekom hisselerinin blok olarak yabancılara
satılmasına karşıdır; çünkü, ülke telekomünikasyon
sisteminin çağdaş teknolojinin gerisinde kalmaması için,
araştırmalarını ve yatırımlarını
sorumluluk anlayışı içerisinde sürdürme yükümlülüğünün
devam etmesini istemektedir; işte bu nedenle, blok olarak yabancılara
satılmasına karşıdır.
Değerli milletvekilleri, işte bu nedenlerle, bu
tasarıyı, bu haliyle, ülke yararına olmayan ve Anayasaya
aykırı bir tasarı bulduğumuz için, ret oyu
kullanacağız.
Oyumuzun rengini bu şekilde ifade ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Temizel.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki
müzakereler sona ermiştir.
Tasarının oylama biçimiyle ilgili bir önerge vardır;
oylamanın açık oylama biçiminde yapılmasını...
ABDULLAH AKARSU (Manisa) – Sayın Başkan, bir saniye... Bir
sorum var: Telefona zam yapıldı mı; onu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, soru zamanı geçti.
ABDULLAH AKARSU (Manisa) – Soru zamanı geçer mi? Bakın,
gecenin bu vaktine kadar bekledik. Onu bir öğrenebilir miyiz efendim?
BAŞKAN – Yazılı sorarsınız.
ABDULLAH AKARSU (Manisa) – Efendim, buna hakkımız var. Lütfen
Sayın Başkanım... Aydınlanması lazım.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Her zaman sorabilir... Ne demek!
BAŞKAN – Efendim, soru zamanı geçti, konuşmalar bitti,
oylamaya geçtik.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Geçmedik...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Hayır... Kısa
bir soru Sayın Başkan.
ABDULLAH AKARSU (Manisa) – Sayın Başkanım, lütfen...
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Bakan cevap vermek istiyor;
niye engellemek istiyorsunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN – Efendim, bundan önceki usulümüzde, sorular,
konuşmalar bittikten sonra, önergeler oylanmadan önce soruluyordu; kanun
tasarısının müzakeresi bitti, lehte aleyhte konuşmalar
bitti; onun için, siz, yazılı sorarsınız.
Sayın Halit Dumankaya burada dedi ki: “Telefona zam
yapıldı.” Eğer zam yapılmamışsa, Hükümet
temsilcisi çıkar burada “zam yapılmadı” der.
ABDULLAH AKARSU (Manisa) – Onu, o zaman tavzih etsinler;
yapıldı mı yapılmadı mı, onu öğrenmek istiyoruz.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Dumankaya biliyor; o söylesin.
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Kaşıkla verdiklerini
kepçeyle almayacaklardı!..
BAŞKAN – Peki efendim.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının bütünü üzerinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 81 inci ve 143 üncü maddeleri
uyarınca açık olarak oylama yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
BAŞKAN – İmza sahiplerinin salonda bulunup
bulunmadıklarını arayacağım:
Yalçın Gürtan?.. Burada
Sema Pişkinsüt?.. Burada
Müjdat Koç?.. Burada
Ali Ilıksoy?.. Burada
Teoman Akgür?.. Burada
Hasan Gülay?.. Burada
Fevzi Aytekin?.. Burada
İbrahim Yavuz Bildik?.. Burada
Mehmet Aydın?.. Burada
Ali Rahmi Beyreli?.. Burada
Hikmet Uluğbay?.. Burada
Mustafa Güven Karahan?.. Burada
Tuncay Karaytuğ?.. Burada
Cafer Tufan Yazıcıoğlu?.. Burada
Fikret Uzunhasan?.. Burada
Mehmet Yaşar Ünal?.. Burada
Mustafa İlimen?.. Burada
Aydın Tümen?.. Burada
Zekeriya Temizel?.. Burada
Mehmet Büyükyılmaz?.. Burada
BAŞKAN – 20 imza oldu; böylece, tasarının tümü açık
oylama suretiyle Genel Kurulun oyuna sunulacaktır.
Şimdi, açık oylamanın biçimini Genel Kurulun oyuyla
tespit edeceğiz.
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık
oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılması kabul
edilmiştir.
Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın
milletvekillerinin, Başkanlıkça oy pusulası olarak
bastırılan beyaz kâğıda, adını,
soyadını oyunun rengini yazarak, imza atıp, kutuya
atmasını rica ediyorum.
Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir; kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının tümünün açık oylama sonucunu arz ediyorum:
Oylamaya 285 sayın milletvekili katılmış; 236 kabul, 48
ret, 1 geçersiz oy kullanılmıştır; böylece, yasa
tasarısı kanunlaşmıştır.
Hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
İnşallah, bu yasayla, memleketimize, beklenen fayda en iyi
şekilde sağlanacaktır.
Sayın Bakan, bir teşekkür konuşması yapmak ister
misiniz efendim?..
Buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI ÖMER BARUTÇU (Zonguldak) – Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; bugün, gerçekten çok mutlu bir gün. Türk
Telekom’un bu hale gelmesinde, Yüce Mecliste bulunan siyasî partilerimizin
hemen hemen hepsinin büyük hissesi vardır.
Türk Telekom, bilindiği üzere, ilk defa, Doğru Yol Partisi ve
Cumhuriyet Halk Partisi Hükümeti zamanında, kanun kuvvetinde bir
kararnameyle kurulmuş; sonradan, Türk Telekom hisselerinin yüzde 49’unun
özelleştirilmesi, yine Doğru Yol Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi
Hükümetleri tarafından Yüce Meclise arz edilmiş ve Yüce Mecliste
kanunlaşmıştır; ancak, bilindiği üzere, aradan bir
müddet geçtikten sonra, Anayasa Mahkemesi, üç fıkrasını iptal
etmiştir. Anayasa Mahkemesinin üç fıkrayı iptalinden sonra,
özellikle Bakanlığımdaki uzman arkadaşlarım beş
ayı aşkın bir süre içerisinde çalışmışlar;
Anayasaya aykırılığı konusunda, maddeler ve
fıkralardaki cümleler ayıklanmış; çok titizlikle, Anayasa
Mahkemesinin iptal gerekçesine uyulmuştur. Burada, birkaç sözcü
arkadaşımız, özellikle Anayasaya aykırılık
üzerinde durmuşlardır; Anayasaya aykırılık, kesinlikle
bahis konusu olmamıştır. Stratejik önemi
konuşulmuştur; ama, Bolivya’dan Fildişi Sahillerine kadar, dünyada
40 ülkenin yaptığı bu özelleştirmeyi, biz ancak bugün
yapabildik; ama, yine de mutluyuz, yine de mesuduz.
Bu kanunun çıkmasında emeği geçen değerli
parlamenterlerimize, katkıda bulunan değerli parlamenterlerimize
teşekkür ve minnetlerimi sunuyorum.
Ayrıca, Türk Telekom personeline, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına ve Ulaştırma
Bakanlığı mensuplarına da teşekkürler ediyorum,
minnetlerimi sunuyorum.
Sayın Başkanı dirayetli idaresinden dolayı bir defa
daha kutluyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Divan Üyesi
arkadaşlarımızın da büyük katkısı oldu; özellikle
Sayın Ünal Yaşar arkadaşımız gerçekten çok yoruldular,
kendilerine teşekkür ediyoruz; Sayın Zeki Ergezen
arkadaşımıza da.
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 2 Ağustos 1996 Cuma günü
saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati
: 00.02
IX. – SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın,
ülkemizdeki vakıfların sayısı ve illere göre
dağılımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet
Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/1023)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Ahmet Cemil Tunç tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
1. Türkiye’de mevcut vakıf sayısı ne kadardır?
Bunların kaçı 1981 yılından sonra kurulmuştur?
2. Bu vakıfların illere göre dağılımı
nasıldır?
3. Bu vakıflar nasıl
sınıflandırılmaktadır? Faaliyet alanlarına,
konularına veya amaçlarına göre yapılan
sınıflandırma dikkate alındığında
sayısal dağılım nasıldır?
Fuat
Çay
Hatay
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı :
B.02.0.012/04.01-039 1.8.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
23.7.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1023-2534/6859 sayılı
yazınız.
İlgi yazınızla
Bakanlığımıza intikal ettirilen, Hatay Milletvekili
FuatÇay’ın yazılı soru önergesine verilen cevap ekte
gönderilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Devlet
Bakanı
Hatay Milletvekili
FuatÇay’ın 7/1023-2534 Sayılı
Yazılı Soru
Önergesine Verilen Cevaptır
Soru 1. Türkiye’de mevcut vakıf sayısı ne kadardır?
Bunların kaçı 1981 yılından sonra kurulmuştur?
Cevap 1. Türkiye’de halen faaliyet gösteren yeni vakıf
sayısı 3717 adettir. 1981 yılından sonra 3021 adet yeni
vakıf kurulmuştur.
Soru 2. Bu vakıfların illere göre dağılımı
nasıldır?
Cevap 2. Yeni vakıfların illere göre
dağılımını gösterir liste ekte sunulmuştur.
(EK-1)
3294 Sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanunu gereğince 921 İl ve
İlçede kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakıfları ile 74 ilde kurulu İl Çevre Koruma
Vakıflarının sayısı listeye dahil değildir.
Soru 3. Bu vakıflar nasıl
sınıflandırılmaktadır? Faaliyet alanlarına,
konularına veya amaçlarına göre yapılan
sınıflandırma dikkate alındığında
sayısal dağılım nasıldır?
Cevap 3. Yeni vakıfların kuruluş
amaçlarına göre dağılımını gösterir liste
ilişikte sunulmuştur. (EK-2)
Arz ederim.
26.5.1927 Tarih ve 1050
Sayılı, 14.7.1965 Tarih ve 657 Sayılı, 16.8.1961 Tarih ve
351 Sayılı, 29.8.1977 Tarih ve 2108 Sayılı, 4.11.1981 Tarih
ve 2547 Sayılı, 23.5.1928 Tarih ve 1322 Sayılı, 9.11.1983
Tarih ve 2946 Sayılı ve 11.11.1986 Tarih ve 3320 Sayılı
Kanunların Bazı Hükümlerinde Değişiklik Yapılması
ve Bazı Hükümlerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun
Tasarısına verilen oyların sonucu :
Üye Sayısı : 550 Kanunlaşmıştır.
Kullanılan Oy : 203
Kabul Edenler : 201
Reddedenler : —
Çekinserler : —
Geçersiz Oylar : —
Oya Katılmayanlar : 349
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 2
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Yaman Törüner
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
Saffet Arıkan Bedük
Ömer Ekinci
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
BATMAN
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Zeki Ergezen
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan
Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
Ertuğrul
Yalçınbayır
ÇANKIRI
İsmail Coşar
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Ferit Bora
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Hasan Belhan
Cİhan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Lütfü Esengün
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HATAY
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Taykar Altıkulaç
Azmi Ateş
Tansu Çiller
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Mehmet Ali Şahin
Ali Topuz
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Ufuk Söylemez
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Nurettin
Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRŞEHİR
Ömer Demir
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Osman Pepe
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Necati Çetinkaya
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
SAKARYA
Nevzat Ercan
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Musa Uzunkaya
SİİRT
Mehmet Emin Aydın
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
İbrahim Halil Çelik
Zülfükar İzol
Abdülkadir Öncel
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Mehmet Büyükyılmaz
Erol Çevikçe
Veli Andaç Durak (İ.A.)
Tuncay Karaytuğ
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Yılmaz Ateş
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Gökhan Çapoğlu
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Ünal Erkan
Agah Oktay Güner
Halis Uluç Gürkan (Bşk. V.)
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Önder Sav
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
Metin Şahin
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
(İ. A.)
Hüsnü Sıvalıoğlu
İlyas
Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
Bahattin Şeker (B.)
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Yasin Hatiboğlu
(Bşk. V.)
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
M. Salim Ensarioğlu (B.)
Sacit Günbey (B.)
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ELAZIĞ
Ömer Naimi Barım
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Zeki Ertugay
Abdulilah Fırat
Necati Güllülü
Aslan Polat
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar
Dedelek
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
Mustafa Yılmaz (İ.
A.)
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMAŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Ali Günay
Nihat Matkap
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Ali Uyar
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Oya Araslı
Halil Cin
Ali Er
Abdulbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Ziya Aktaş
Ahat Andican
Refik Aras
Mehmet Aydın
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Ali Coşkun
Nami Çağan
Gürcan Dağdaş (B.)
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Algan Hacaloğlu
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Ali Oğuz
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Şadan Tuzcu
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
(B.)
Rıfat Serdaroğlu
Süha Tanık
Hakan Tartan
Sabri Tekir (B.)
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ali Doğan
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül (B.)
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
Cafer Güneş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Şevket Kazan (B.)
Onur
Kumbaracıbaşı
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Abdullah Turan Bilge
Nezir Büyükcengiz
Remzi Çetin
Necmettin Erbakan
(Başbakan)
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri (B.)
Mehmet Keçeciler
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
M. Recai Kutan (B.)
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Hasan Gülay
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Akın Gönen
Ergun Özkan
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Teoman Akgür
Nezir Aydın
Cevat Ayhan (B.)
Ertuğrul Eryılmaz
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Latif Öztek
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Kadir Bozkurt
Yaşar Topçu
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Necmettin Cevheri
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
Ahmet Karavar
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Ahmet Fevzi İnceöz
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Hasan Karakaya
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Mükerrer Oylar)
TEKİRDAĞ TOKAT
Nihan
İlgün Ali
Şevki Erek
Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesine verilen oyların sonucu :
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 238 Kabul Edilmiştir.
Kabul Edenler : 215
Reddedenler : 20
Çekinserler : —
Geçersiz Oylar : 1
Oya Katılmayanlar : 320
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 8
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Murtaza Özkanlı
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
Safa Giray
İsmail Özgün
İlyas
Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BOLU
Feti Görür
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan
Karapaşaoğlu
İlhan Kesici
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
DİYARBAKIR
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Taykar Altıkulaç
Azmi Ateş
Tansu Çiller
Hüsnü Doğan
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
KAHRAMANMARAŞ
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARS
Sabri Güner
KASTAMONU
Fethi Acar
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Çafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Mehmet Keçeciler
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Mahmut Duyan
Ömer Ertaş
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
SAKARYA
Nezir Aydın
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Nafiz Kurt
Biltekin Özdemir
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
İbrahim Çebi
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
ANKARA
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Metin Şahin
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
BURSA
Ali Rahmi Beyreli
EDİRNE
Mustafa İlimen
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mahmut Erdir
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
MANİSA
Hasan Gülay
Cihan Yazar
(Geçersiz Oy)
BOLU
Necmi Hoşver
MUĞLA
Fikret Uzunhasan
ORDU
İhsan Çabuk
SAKARYA
Teoman Akgür
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Veli Andaç Durak (İ.A.)
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
İsmet Attila
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Elyılmaz
AKSARAY
Mehmet Altınsoy (B.)
Nevzat Köse
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Yılmaz Ateş
Ahmet Bilge
Gökhan Çapoğlu
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Agah Oktay Güner
Halis Uluç Gürkan (Bşk.
V.)
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Önder Sav
(Oya Katılmayanlar)
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlken Tuncay
Aydın Tümen
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Nahit Menteşe
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Tamer Kanber
İ. Önder Kırlı
(İ. A.)
Hüsnü
Sıvalıoğlu
BARTIN
Köksal Toptan
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
Hayati Korkmaz
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Ahmet Küçük
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Yasin Hatiboğlu
(Bşk. V.)
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk.
V.)
Haluk Müftüler
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu (B.)
Sacit Günbey (B.)
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Erdal Kesebir
ELAZIĞ
Mehmet Ağar (B.)
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Abdulilah Fırat
Necati Güllülü
İsmail Köse
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar
Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
Mustafa Yılmaz (İ.
A.)
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMAŞHANE
Lütfi Doğan
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Ali Günay
Süleyman Metin Kalkan
Nihat Matkap
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Ali Uyar
Mehmet Sılay
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Halil Cin
Ali Er
Abdulbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş (B.)
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Algan Hacaloğlu
Cefi Jozef Kamhi
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
Namıl Kemal Zeybek (B.)
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
(B.)
Rıfat Serdaroğlu
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ali Doğan
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam (B.)
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Çetin Bilgir
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvaz Gökdemir
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan (B.)
Onur
Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Abdullah Turan Bilge
Nezir Büyükcengiz
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri (B.)
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
M. Recai Kutan (B.)
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Süleyman Çelebi
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Akın Gönen
Ergun Özkan
ORDU
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Cevat Ayhan (B.)
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ahmet Demircan (B.)
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Adem Yıldız
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Musa Demirci (B.)
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Mükerrer Oylar)
BALIKESİR
Abdulbaki Ataç
İSTANBUL
İsmail Kahraman
İZMİR
Hasan Denizkurdu
Ufuk Söylemez
KIRIKKALE
Hacı Filiz
MARDİN
Mahmut Duyan
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
TRABZON
Kemalettin Göktaş
Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2 inci maddesine verilen oyların sonucu :
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 262 Kabul Edilmiştir.
Kabul Edenler : 221
Reddedenler : 36
Çekinserler : —
Geçersiz Oylar : —
Oya Katılmayanlar : 293
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 5
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Yaşar Elyılmaz
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Ömer Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
Safa Giray
İsmail Özgün
İlyas
Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdülkadir Cenkçiler
Mehmet Altan
Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Taykar Altıkulaç
Azmi Ateş
Tansu Çiller
Gürcan Dağdaş
Hüsnü Doğan
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
KAHRAMANMARAŞ
Avni Doğan
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARS
Sabri Güner
KASTAMONU
Fethi Acar
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Nurettin
Kaldırımcı
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
Recep Mızrak
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Çafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
Şevket Kazan
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Mehmet Keçeciler
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
SAKARYA
Nezir Aydın
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
İbrahim Yavuz Bildik
Tuncay Karaytuğ
AMASYA
Haydar Oymak
ANKARA
Halis Uluç Gürkan
Önder Sav
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Bekir Kumbul
Metin Şahin
AYDIN
Sema Pişkinsüt
BARTIN
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BAYBURT
Ülkü Güney
BURDUR
Kâzım Üstüner
BURSA
Ali Rahmi Beyreli
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
GAZİANTEP
Ali Ilıksoy
HATAY
Ali Günay
Nihat Matkap
İÇEL
Abdülbaki Güncel
Mustafa İstemihan Talay
İSTANBUL
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Alga Hacaloğlu
İZMİR
Veli Aksoy
KONYA
Abdullah Turan Bilge
MALATYA
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Gülay
Cihan Yazar
MARDİN
Ömer Ertaş
MUĞLA
Fikret Uzunhasan
ORDU
İhsan Çabuk
Şükrü Yürür
SAKARYA
Teoman Akgür
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
M. Ali Bilici
Mehmet Büyükyılmaz
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Ahmet Doğan
Celal Topkan
AFYON
İsmet Attila
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
ANKARA
Nejat Arseven
Yılmaz Ateş
Hasan Hüseyin Ceylan
Gökhan Çapoğlu
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Agah Oktay Güner
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Aydın Tümen
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Nahit Menteşe
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
(İ. A.)
Hüsnü
Sıvalıoğlu
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
BURSA
Yüksel Aksu
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk.
V.)
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Sacit Günbey (B.)
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Necati Güllülü
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar
Dedelek
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
Mustafa Yılmaz (İ.
A.)
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMAŞHANE
Lütfi Doğan
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Halil Cin
Ali Er
Turhan Güven
D. Fikri Sağlar
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Ziya Aktaş
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Ali Coşkun
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Cefi Jozef Kamhi
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
İZMİR
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
(B.)
Rıfat Serdaroğlu
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Çetin Bilgir
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül (B.)
Salih Kapusuz
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
İsmail Kalkandelen
Onur
Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Teoman Rıza Güneri (B.)
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
M. Recai Kutan (B.)
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Süleyman Çelebi
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
MUŞ
Necmettin Dede
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Akın Gönen
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Cevat Ayhan (B.)
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ahmet Demircan (B.)
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
Nizamettin Sevgili
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik
(İ.A.)
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Şeref Malkoç
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Mükerrer Oylar)
ANTALYA
Hayri Doğan
ARTVİN
Hasan Ekinci
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
ISPARTA
Ömer Bilgin
İZMİR
Hasan Denizkurdu
Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü Maddesine verilen oyların sonucu :
Kabul Edilmiştir.
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 273
Kabul Edenler : 221
Reddedenler : 51
Çekimserler : —
Geçersiz Oylar : —
Oya Katılmayanlar : 278
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 1
(Kabul Edenler)
ADANA
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas
Yılmazyıldız
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Mehmet Altan
Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdullah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mukadder Başeğmez
Tansul Çiller
Gürcan Dağdaş
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
KAHRAMANMARAŞ
Hasan Dikici
Avni Doğan
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARS
Sabri Güner
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Nurettin
Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
Recep Mızrak
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güneş
KOCAELİ
Necati Çelik
Şevket Kazan
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
MANİSA
Rıza Akçalı
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
SAKARYA
Nezir Aydın
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
AMASYA
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Ali Dinçer
Önder Sav
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Bekir Kumbul
Metin Şahin
AYDIN
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
BARTIN
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BURSA
Ali Rahimi Beyreli
Yahya Şimşek
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
ÇORUM
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
EDİRNE
Mustafa İlimen
ERZİNCAN
Mustafa Yıldız
ESKİŞEHİR
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Ali Ilıksoy
Ünal Yaşar
HATAY
Fuat Çay
Ali Günay
Nihat Matkap
İÇEL
Mustafa İstemihan Talay
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Algan Hacaloğlu
Altan Öymen
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
İZMİR
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
KAHRAMANMARAŞ
Ali Şahin
KARAMAN
Fikret Ünlü
KONYA
Abdullah Turan Bilge
MALATYA
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Gülay
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
ORDU
Müjdat Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
SİNOP
Metin
Bostancıoğlu
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Cevdet Akçalı
Uğur Aksöz
İmren Aykut
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
Sait Açba
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Ahmet İyimaya
ANKARA
Nejat Arseven
Hasan Hüseyin Ceylan
Gökhan Çapoğlu
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
Ömer Ekinci
Eşref Erdem
Ünal Erkan
Ağah Oktay Güner
Halis Uluç Gürkan (Bşk.
V.)
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Emre Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
(İ. A.)
Hüsnü
Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksek Aksu
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Hasan Çağlayan
DENİZLİ
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk.
V.)
Haluf Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar
Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Mustafa R. Taşar
Mustafa Yılmaz (İ.
A.)
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Halil Cin
Ali Er
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Işılay
Saygın
Rıfat Serdaroğlu
Sühat Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Ali Doğan
Ahmet Dökülmez
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Çetin Bilgir
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvan Gökdemir
Abdullah Gül (B.)
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
İsmail Kalkandelen
Onur
Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Mehmet Keçeciler
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
İsmail Karakuyu
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
M. Recai Kutan (B.)
MANİSA
Abdullah Akarsu
Bülent Arınç
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Akın Gönen
Ergun Özkan
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Cevat Ayhan (B.)
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ahmet Demircan
Ayhan Gürel
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Yaşar Topçu
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik
(İ. A.)
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Şeref Malkoç
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lutfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Mükerrer)
MANİSA
Yahya Uslu
Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü maddesine verilen oyların sonucu :
Kabul
Edilmiştir.
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 286
Kabul Edenler : 230
Reddedenler : 49
Çekimserler : —
Geçersiz Oylar : —
Oya Katılmayanlar : 270
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 7
(Kabul Edenler)
ADANA
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Mehmet Gölhan
Agah Oktay Güner
Rıza Ulucak
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
Hüsnü
Sıvalıoğlu
İlyas
Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Mehmet Altan
Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
İsmail Coşar
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdullah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
HATAY
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Adil Aşırım
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Sabri Güner
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Nurettin
Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
Recep Mızrak
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güneş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Osman Pepe
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Hasan Hüseyin Öz
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
MANİSA
Abdullah Akarsu
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Sümer Oral
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Ömer Ertaş
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
SAKARYA
Nezir Aydın
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Nafiz Kurt
Biltekin Özdemir
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
ANKARA
Yılmaz Ateş
Gökhan Çapoğlu
Halis Uluç Gürkan
Önder Sav
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Bekir Kumbul
Metin Şahin
AYDIN
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
BARTIN
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BURSA
Ali Rahimi Beyreli
Yahya Şimşek
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
DENİZLİ
Hilmi Develi
EDİRNE
Mustafa İlimen
ERZİNCAN
Mustafa Yıldız
ESKİŞEHİR
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Ali Ilıksoy
Ünal Yaşar
HATAY
Ali Günay
Nihat Matkap
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Algan Hacaloğlu
Altan Öymen
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
İZMİR
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
KAHRAMANMARAŞ
Ali Şahin
KARAMAN
Fikret Ünlü
KONYA
Abdullah Turan Bilge
MALATYA
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Gülay
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
ORDU
Müjdat Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
SİNOP
Metin
Bostancıoğlu
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Cevdet Akçalı
Uğur Aksöz
İmren Aykut
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Ömer Ekinci
Eşref Erdem
Ünal Erkan
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner (İ. A.)
Ahmet Tekdal
İlker Tuncay
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Emre Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
İ. Önder Kırlı
(İ. A.)
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
BOLU
Avni Akyol
Necmi Hoşver
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksek Aksu
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
ÇANKIRI
Mete Bülgün
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk.
V.)
Haluf Müftüler
DİYARBAKIR
Muzaffer Arslan
Sacit Günbey (B.)
Seyyit Haşim Haşimi
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Necati Albay
İbrahim Yaşar
Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Mustafa R. Taşar
Mustafa Yılmaz (İ.
A.)
GİRESUN
Burhan Kara
Yavzu Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Halil Cin
Ali Er
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş
(B.)
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Hasan Tekin Enerem
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Işılay
Saygın (B.)
Rıfat Serdaroğlu
Sühat Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Mustafa Kamalak
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Çetin Bilgir
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvan Gökdemir
Abdullah Gül (B.)
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Onur
Kumbaracıbaşı
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Necati Çetinkaya (B.)
Necmettin Erbakan (Başbakan)
Teoman Rıza Güneri (B.)
Mehmet Keçeciler
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
M. Recai Kutan (B.)
MANİSA
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
MUĞLA
Lale Aytaman
Mustafa Dedeoğlu
MUŞ
Nedim İnci
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Akın Gönen
Ergun Özkan
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Cevat Ayhan (B.)
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ahmet Demircan
Ayhan Gürel
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Yaşar Topçu
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik
(İ. A.)
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Şeref Malkoç
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lutfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Mümtaz Soysal
(Mükerrer Oylar)
AMASYA
Ahmet İyimaya
ANTALYA
Hayri Doğan
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
İÇEL
Turhan Güven
İZMİR
Hasan Denizkurdu
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
TRABZON
Yusuf Bahadır
Telgraf ve Telefon Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısına verilen oyların sonucu :
Kabul Edilmiştir.
Üye Sayısı : 550
Kullanılan Oy : 286
Kabul Edenler : 231
Reddedenler : 49
Çekimserler : —
Geçersiz Oylar : 1
Oya Katılmayanlar : 269
Açık Üyelikler : —
Mükerrer Oylar : 5
(Kabul Edenler)
ADANA
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas
Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Mahmut Sönmez
BOLU
Feti Görür
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Mehmet Altan
Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
M. Salim Ensarioğlu
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdullah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Adil Aşırım
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Halit Dumankaya
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Ufuk Söylemez
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Sabri Güner
KASTAMONU
Fethi Acar
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Nurettin
Kaldırımcı
Salih Kapusuz
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
Recep Mızrak
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güneş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
MANİSA
Abdullah Akarsu
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
SAKARYA
Nezir Aydın
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Biltekin Özdemir
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
ANKARA
Yılmaz Ateş
Gökhan Çapoğlu
Halis Uluç Gürkan
Önder Sav
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Bekir Kumbul
Metin Şahin
AYDIN
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
BARTIN
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BURSA
Ali Rahimi Beyreli
Yahya Şimşek
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
DENİZLİ
Hilmi Develi
EDİRNE
Mustafa İlimen
ERZİNCAN
Mustafa Yıldız
ESKİŞEHİR
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Ali Ilıksoy
HATAY
Ali Günay
Nihat Matkap
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Algan Hacaloğlu
Altan Öymen
H. Hüsamettin Özkan
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
İZMİR
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
KAHRAMANMARAŞ
Ali Şahin
KARAMAN
Fikret Ünlü
KONYA
Abdullah Turan Bilge
MALATYA
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Gülay
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
ORDU
Müjdat Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
Yalçın Gürtan
SİNOP
Metin
Bostancıoğlu
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
ZONGULDAK
Mümtaz Soysal
(Geçersiz Oy)
BOLU
Necmi Hoşver
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Cevdet Akçalı
Uğur Aksöz
İmren Aykut
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Ömer Ekinci
Eşref Erdem
Ağah Oktay Güner
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Emre Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
İ. Önder Kırlı
(İ. A.)
Hüsnü
Sıvalıoğlu
BARTIN
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksek Aksu
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Mehmet Aykaç
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk.
V.)
Haluf Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
Sacit Günbey (B.)
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar
Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Mustafa R. Taşar
Mustafa Yılmaz (İ.
A.)
GİRESUN
Burhan Kara
Yavzu Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Halil Cin
Ali Er
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş
(B.)
Hüsnü Doğan
Bülent Ecevit
Hasan Tekin Enerem
Cefi Jozef Kamhi
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
(B.)
Rıfat Serdaroğlu
Sühat Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Çetin Bilgir
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvan Gökdemir
Abdullah Gül (B.)
Recep Kırış
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Onur
Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Necmettin Erbakan
(Başbakan)
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Mehmet Keçeciler
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
M. Recai Kutan (B.)
MANİSA
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
MUŞ
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Akın Gönen
Ergun Özkan
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Cevat Ayhan (B.)
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Murat Karayalçın
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Yaşar Topçu
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik
(İ. A.)
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lutfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
(Mükerrer Oylar)
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Hüsnü
Sıvalıoğlu
İSTANBUL
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Hasan Denizkurdu
KASTAMONU
Nurhan Tekinel
TUTANAĞIN SONU