DÖNEM : 20
CİLT : 9 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
87 nci Birleşim
2. 8 . 1996 Cuma
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. BU BİRLEŞİM TUTANAK
ÖZETİ
III. GELEN KÂĞITLAR
IV. YOKLAMALAR
V. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.Bartın Milletvekili Köksal Toptan ve 22
arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî ve
ahlakî tahribatların araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104)
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık Altayın,
(6/213) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/70)
2. Arnavutluk Parlamento Başkanının resmî davetine,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/426)
3. Kayseri Milletvekili Salih Kapusuzun, TBMM Kâtip Üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/71)
VI. SEÇİMLER
A)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim
2. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
B)BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK
BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.Başkanlık Divanında açık bulunan üyeliğe
seçim
VII. KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S.
Sayısı :23)
2. Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S.
Sayısı :87)
3. İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve Plan ve Bütçe
komisyonları raporları (1/364) (S.Sayısı :71)
VIII.SORULAR VE CEVAPLAR
A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.Balıkesir Milletvekili Mustafa Güven Karahanın,
Bandırma -Tekirdağ Ro-Ro hattının açılması için
yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Gürcan Dağdaşın yazılı cevabı (7/1061)
I. GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00te açılarak üç oturum yaptı.
Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay, 18 Temmuz 1996 tarihinde
yağan dolunun, Ankaranın Gölbaşı ve Haymana ilçelerindeki
hububat tarımına verdiği zarara,
Iğdır Milletvekili Adil Aşırım da,
Iğdır Dilucu Sınır Kapısındaki mazot ticaretine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
(10/67) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Başkanlığının; 5 -11 Ağustos 1996 tarihleri
arasında İstanbulda çalışmalarda bulunacağından,
Komisyonun, Meclisin tatilde olduğu dönemde de 9 gün süreyle
çalışma yapmasına; bu çalışmanın hitamında,
çalışmalara tatilden sonra devam edilmesine ilişkin tezkeresi
ile,
1.8.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 87 Sıra
Sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 2 nci sırasına alınmasına; Genel
Kurulun 1.8.1996 Perşembe ve 2.8.1996 Cuma günleri saat 24.00e kadar
çalışmasına; 5 inci sıraya kadar olan tasarıların
görüşmelerinin Cuma günü saat 24.00e kadar tamamlanamaması halinde,
2.8.1996 Cuma günü saat 24.00ten sonra da çalışmalara devam
olunmasına ve bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin RP Grubu önerisi,
Kabul edildi.
31.7.1996 tarihli 85 inci Birleşimde görüşmeleri tamamlanan ve
yapılan açık oylamasında toplantı yetersayısı
bulunmadığı anlaşılan, Bütçe Kanunlarında Yer
Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanunlarında Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının (1/491) (S. Sayısı
:86) yapılan açık oylama sonucunda kabul edildiği ve
kanunlaştığı açıklandı.
926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir
Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma (1/215) (S. Sayısı :23),
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısı ve Plan ve Bütçe (1/494) (S.Sayısı :87),
Komisyonları raporlarının görüşmeleri, Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Telgraf ve Telefon Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/469) (S.
Sayısı :85) görüşmeleri müteakip istem üzerine yapılan
açık oylama sonucunda kabul edildiği ve
kanunlaştığı açıklandı.
Tasarının müzakereleri sırasında :
Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu, Sinop Milletvekili
Yaşar Topçunun,
Sinop Milletvekili Yaşar Topçu da Ulaştırma Bakanı
Ömer Barutçunun,
Şahıslarına;
Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu da, Bayburt
Milletvekili Suat Pamukçunun, Grubuna,
Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Alınan karar gereğince, 2 Ağustos 1996 Cuma günü saat
14.00te toplanmak üzere Birleşime 00.02de son verildi.
Kamer Genç
Başkanvekili
Ünal Yaşar Zeki
Ergezen
Gaziantep Bitlis
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00te açılarak beş
oturum yaptı.
Bartın Milletvekili Köksal Toptan ve 22
arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî ve
ahlakî tahribatların araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/104) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin
sırasında yapılacağı açıklandı.
Ağrı Milletvekili Mehmet Sıddık
Altayın (6/213) numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.
Arnavutluk Parlamento Başkanının resmî
davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin icabet
etmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Kayseri Milletvekili Salih Kapusuzun, TBMM Kâtip
Üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda açık bulunan ve DSP Grubuna düşen bir üyeliğe,
Grubunca aday gösterilen İçel Milletvekili Abdulbaki Gökçel,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını
İnceleme Komisyonunda açık bulunan ve DSP Grubuna düşen bir
üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Çanakkale Milletvekili Hikmet
Aydın,
Başkanlık Divanında açık bulunan ve
RP Grubuna düşen bir üyeliğe de, Grubunca aday gösterilen
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Dökülmez,
Seçildiler.
926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun
(1/215) (S.Sayısı :23) görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısı (1/494) (S. Sayısı :87) ile,
İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının (1/364) (S. Sayısı :71)
Görüşmelerinden sonra yapılan açık
oylamaları sonucunda kabul edildikleri ve kanunlaştıkları
açıklandı.
Anayasa ve İçtüzük gereği, 1 Ekim 1996
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, Birleşime 01.15te son
verildi.
Kamer Genç
Başkanvekili
Ünal Yaşar Zeki
Ergezen
Gaziantep Bitlis
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
III.GELEN KÂĞITLAR
2.8.1996 CUMA
Tasarı
1.Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/495) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
Teklifler
1.Hatay Milletvekili Atila Sav ve 2
Arkadaşının; 2876 Sayılı Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve
Kaldırılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/416) (Anayasa
ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
2. Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili
Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül, Anavatan Partisi Grup Başkanvekili
Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Önder Savın; 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddeleri ile 399
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/417)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi
:31.7.1996)
3. Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın; Gelir Vergisi Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/418) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
4.Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın; Belediyelerin ve Belediyelere Bağlı Müessese ve
İşletmelerin Borçlarının Hazinece Terkin ve Tahkimi
Hakkında Kanun Teklifi (2/419) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
5.Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın; Organize ve Küçük Sanayi Sitelerine Vergi, Resim ve Harç
İstisna ve Muafiyetler Tanınması Hakkında Kanun Teklifi
(2/420) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :31.7.1996)
6. Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın; 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 3826
Sayılı Kanunla Değiştirilen 13 üncü Maddesinin (A)
Fıkrasında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/421) (Millî Eğitim,Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
7.Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay ve 16 Arkadaşının; 29.8.1977 Tarihli ve 2108
Sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/422) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
8. Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay ve 13 Arkadaşının; Gelir Vergisi ve
Kurumlar Vergisi Kanununun Birer Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/423) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
9.Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın; Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca
VerilenÖğrenim Kredilerinin Aylık Miktarının Asgarî Ücretin
Yarısı Olmasına Dair Kanun Teklifi (2/424) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
10.İstanbul Milletvekili Tahir Kösenin; 6762
Sayılı Türk Ticaret Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/425) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
11.Çanakkale Milletvekili Hikmet Aydın ve 6
Arkadaşının; Mahallî İdareler ile Mahalle
Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun
Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/426) (Anayasa ve İçişleri komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi :1.8.1996)
12.Adıyaman Milletvekili Celal Topkan ve 8
Arkadaşının; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/427) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :2.8.1996)
Sözlü Soru Önergesi
1. Tekirdağ Milletvekili EnisSülünün,
Topkapı Sarayında bulunan tarihî eserlerin envanterine ilişkin
Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/320) (Başkanlığa
geliş tarihi :2.8.1996)
Yazılı Soru Önergeleri
1.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Sıvas İl, İlçe ve Belde Belediye
Başkanlıklarına yapılan yardımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1164)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
2. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Türk Cumhuriyetlerine yapılan matbaa yardımı
ihalesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1165)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
3. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Avrupa Birliğince Türkiyeye yapılacak malî
yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1166) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
4. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, akaryakıt zamlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1167) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
5. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, askerî birliklere gönderildiği iddia edilen bir
genelgeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1168)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
6. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, 560 Sayılı K.H.K.ye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1169)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
7. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, yurt dışında ilahiyat dalında
öğrenim görenlerin 4 yıllık lisans denkliklerinin
sağlanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1170) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
8. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Dış borç miktarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1171) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
9.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, istimlak ve istihkak bedeli borçlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1172)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
10. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, genelevlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1173) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
11. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Iraka uygulanan ambargoya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1174) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
12. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Harran Üniversitesinde istihdamın artırılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1175) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
13. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, kadro verilecek cami ve Kuran Kursları
kadrolarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1176) (Başkanlığa
geliş tarihi :30.7.1996)
14. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
örtülü ödeneğe ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1177) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
15. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
Özelleştirilen kurumlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1178)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
16. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
belediyelere yapılan yardımlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1179) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
17. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
Kamu Bankalarınca ödenen reklam ücretlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1180) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
18. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
lojman tazminatı miktarının artırılmamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1181)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
19. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
İsraile yapılan siyasî, eğitim, istihbarat ve ekonomik
anlaşmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1182) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
20. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
İsrail uçaklarının Konyada eğitim yaptığı
iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1183)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
21. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
satışa sunulan tahvil ve bonolara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1184) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
22. Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
özelleştirme uygulamalarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1185) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
23. Manisa Milletvekili Abdullah Akarsunun,
Malezyadaki 2 nci ULuslararası Müslüman Kadın Parlamenterler
Toplantısına katılanlara ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1186)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
24. Tekirdağ Milletvekili Enis Sülünün,
hastalıklı buğday ithal edildiği iddialarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1187) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
25. Tekirdağ Milletvekili Enis Sülünün,
ayçiçeği üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1188)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
26. Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlunun, emeklilere verilen yakacak kömür bedellerinden
faiz alınmamasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1189)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
27.Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlunun, SSKya bağlı sigortalıların
Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık
ocaklarında tedavi ve muayene olmalarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1190) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
28.Edirne Milletvekili Mustafa İlimenin,
Edirneye bağlı köy yollarının asfaltlanmasına
ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1191)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
29. İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaşın, bakanlıkların eczanelere ödemesi gereken toplam
ilaç tutarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1192) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
30. Manisa Milletvekili Abdullah Akarsunun, kaynak
yaratılması çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1193)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
31. Manisa Milletvekili Abdullah Akarsunun,
şehit ve gazi aileleri için yapılması düşünülen
yardımlara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1194) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
32. Aydın Milletvekili Yüksek
Yalovanın, orman yangınlarında kullanılan arazözlerin
illere yapılan tahsislerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1195) (Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
33.Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasanın,
mülkî idare amirlerine ücret zammı verilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1196)
(Başkanlığa geliş tarihi :30.7.1996)
34.Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat
Dayanıklının, Tekirdağ Merkeze bağlı Naib Köyü
etrafındaki çimento fabrikalarına ilişkin Çevre Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1197) (Başkanlığa geliş
tarihi :30.7.1996)
35.Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının artırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1198)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
36.Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
yeni bazı Bakanlıkların kurulmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1199)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
37.Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
kredilerin teminata bağlı olmaktan çıkarılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1200) (Başkanlığa geliş
tarihi :31.7.1996)
38.Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşarın,
müteşebbislere hazırlanmış proje albümünden proje tatbik
imkânı sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1201)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
39.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, kimyevî gübrede sübvansiyonunun devam edip
etmeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1202) (Başkanlığa geliş
tarihi :31.7.1996)
40.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, 1996 yılında et ithalatı yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1203)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
41. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, 1991 -1996 yılları itibariyle tüketilen et
miktarına ve yapılan ithalata ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1204) (Başkanlığa
geliş tarihi :31.7.1996)
42.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine branş
öğretmeni gönderilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1205) (Başkanlığa geliş
tarihi :31.7.1996)
43.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, ortaöğretimdeki dışarıdan bitirme
uygulamasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1206) (Başkanlığa geliş
tarihi :31.7.1996)
44.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, otoyollara ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1207) (Başkanlığa
geliş tarihi :31.7.1996)
45.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, E-23 Karayolunun otoyol haline getirilmesine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1208) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
46.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, emekli aylıklarına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1209)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
47.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, vergi sisteminde yapılması düşünülen
yeniliklere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1210) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
48.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Çevre Kirliliği Fonundan belediyelere gönderilen
şartlı yardımların geri çekilmesinin nedenine ilişkin
Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/1211)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
49. Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Vakıf yurtlarına ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1212)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
50.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların
atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1213) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
51.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, şeker açığının
kapatılması için alınacak tedbirlere ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1214)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
52. İzmir Milletvekili Sabri Ergülün, İzmir
-Güzelbahçe, Balçova, Narlıdere ve Urla ilçelerinde sel felaketine
karşı alınacak önlemlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanınadan yazılı soru önergesi (7/1215)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
53.Adana Milletvekili Erol Çevikçenin,
hayvancılık kredisi almaya hak kazananların Adana Tufanbeyli
Tarım İlçe Müdürlüğü tarafınadan işlemlerinin
sonuçlandırılmadığına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1216)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
54.Adana Milletvekili Erol Çevikçenin, LokmanHekim
Sulama Birliğine bağlı çiftçilerin enerji borçlarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1217) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
55.İzmir Milletvekili Sabri Ergülün, İzmir
-Selçuk İlçesine bir SSK Dispanseri açılmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1218) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
56. Muğla Milletvekili Lâle Aytamanın,
Bakanlıkça AİDS ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla
ilgili olarak alınan önlemlere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1219)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
57. Adana Milletvekili Orhan Kavuncunun,
cezaevlerinde ölen veya öldürülenlerin yakınlarına tazminat
ödeneceği iddialarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1220) (Başkanlığa geliş tarihi
:31.7.1996)
58.Adana Milletvekili Oran Kavuncunun, görev yaparken
hayatını kaybeden askerlerimizin şehit sayılmasına
ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1221) (Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
59.Adana
Milletvekili Orhan Kavuncunun, ödenmeyen istimlak bedellerine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanınadan
yazılı soru önergesi (7/1222) (Başkanlığa geliş
tarihi :31.7.1996)
60.Tokat Milletvekili Hanifi Çelikin, şehit
ailelerine yapılacak yardımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1223)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
61. Manisa Milletvekili Abdullah Akarsunun, orman
yangınlarını önleyebilmek için yapılması planlanan
çalışmalara ilişkin Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1224) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
62.İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaşın, yangınlarda kullanılacak araç-gereçlerin
durumuna ilişkin Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1225) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
63. İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaşın, Kitapta uygulanan KDV oranına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1226)
(Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
64.İçel Milletvekili D. Fikri
Sağların, 53 üncü Hükümet döneminde bakanlık tarafınadan
bazı vakıf, dernek ve kuruluşlara para
dağıtıldığı iddialarına ilişkin Kültür
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1227)
(Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
65. İçel Milletvekili D. Fikri
Sağların, 53 üncü Hükümet döneminde bakanlık bünyesinde
yapılan atama, nakil ve görevden almalara ilişkin Kültür Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1228) (Başkanlığa geliş
tarihi :1.8.1996)
66.İçel Milletvekili D. Fikri
Sağların, Galatasaray Lisesi önündeki rölyefin
kaldırılmasına ilişkin Kültür Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1229) (Başkanlığa geliş
tarihi :1.8.1996)
67.Sıvas Milletvekili Mahmut
Işıkın, Başbakanlık ve bakanlıklardaki
Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı ve Genel Müdür
maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1230) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
68.Adana Milletvekili Orhan Kavuncunun, İstanbul
Üniversitesi Rektörlüğünce gerçekleştirilen bazı ihalelere
ilişkin Millî Eğitim Bakanınadan yazılı soru önergesi
(7/1231) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
69.Adana Milletvekili Orhan Kavuncunun,
Yassıadadaki Su Ürünleri Fakültesi binalarının harap
olması nedeniyle ilgililer hakkında yapılan işlemlere
ilişkin Maliye Bakanınadan yazılı soru önergesi (7/1232)
(Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
70. Adana Milletvekili Orhan Kavuncunun,
Yassıadadaki Su ürünleri Fakültesi ile ilgili olarak yapılan
işlemlere ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1233) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
71.Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın, Tutak -Aşağı Karahalit ve Atabindi
Barajlarının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1234)
(Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
72. Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın, Tutak -Çalabaş Köyünün Sağlık Ocağı
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1235) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
73. Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın, Tutak İlçesine bağlı köy ve mezra
yollarının bakım ve onarımına ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1236)
(Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
74.Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın, Tutak İlçesini Erzuruma bağlayacak yolun bakım
ve onarım çalışmalarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanınadan yazılı soru
önergesi (7/1237) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
75.Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altayın, Tutak -Karayazı yolunun asfaltlanmasına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1238) (Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
76.Antalya Milletvekili Bekir Kumbulun, Eğirdir
Gölüne ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1239)
(Başkanlığa geliş tarihi :2.8.1996)
77.Tekirdağ Milletvekili Enis Sülünün, Kültür ve
Tabiat varlıkalarını koruma mevzuatının
uygulamalarına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1240) (Başkanlığa geliş tarihi :2.8.1996)
78.Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşarın, talih oyunlarının kaldırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1241)
(Başkanlığa geliş tarihi :31.7.1996)
Meclis Araştırması Önergesi
1. Bartın Milletvekili Köksal Toptan ve 22
arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî ve
ahlakî tahribatların araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyala Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104)
(Başkanlığa geliş tarihi :1.8.1996)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 14.00
2 Ağustos 1996 Cuma
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki
ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87 nci
Birleşimini açıyorum.
IV. YOKLAMA
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ad okunmak
suretiyle yoklama yapılacaktır; yoklama sırasında ismi
okunan üyenin, salonda bulunduğunu yüksek sesle belirtmesini rica ediyorum.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız yoktur.
Grup Başkanvekillerine soruyorum; ne kadar ara
verelim? Çünkü, ikinci defa çoğunluk sağlayamazsak, birleşimi
kapatmak zorundayız, biliyorsunuz; ona göre bir süre verin. En çok da 1
saat ara verebiliriz.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) Yarım saat ara
verelim Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki efendim.
Saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 14.30
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saat : 15.00
BAŞKAN : Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Zeki
ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisini 87 nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
IV. YOKLAMA
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, daha önceki
oturumda yapılan yoklamada toplantı yetersayısı
bulunamadığından toplantıya yarım saat ara
verilmişti.
Şimdi, yeniden yoklama yapacağız;
sayın milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle
belirtmesini rica ediyorum.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır, çalışmalarımıza
başlıyoruz.
Bugün gündemdışı söz veremiyoruz.
Şimdi, gündemin
"Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları"
kısmına geçiyoruz.
Bir Meclis araştırması önergesi
vardır, okutuyorum:
V.
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.Bartın Milletvekili Köksal Toptan
ve 22 arkadaşının, kumarhanelerin yarattığı maddî
ve ahlakî tahribatların araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/104)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yazılı ve sözlü basında,
İstanbul'da işlenen bir cinayet vesilesiyle Türkiye'deki
kumarhanelerle ilgili ve geniş ölçüde devletin itibarını
kıran, toplumun ve fertlerin ahlakını olumsuz yönde etkileyen
büyük bir illetin içyüzü sergilenmektedir.
Bu konudaki yazılarda, masaya devlet ihalesi süren
bakanların görüldüğü, kumarhane mafyasının arkasında
bazı politikacıların ve milletvekillerinin bulunduğu,
yüksek düzey bürokratların kumar masalarında
borçlandırılarak iş bitirildiği ileri sürülmektedir.
Yine, bu yazılar arasında, devletin kumarla
başedemeyeceği, yılda 350 trilyon liranın kumar sektöründe
döndüğü, yeni cinayetlerin süreceği ifade edilmektedir.
Bu iddialar, herşeyden önce değerli
bakanları, milletvekillerini ve topyekûn Parlamentomuzu itham altında
bırakmakta ve vatandaş nezdinde devletin itibarı
kırılmakta, bu büyük ahlakî felaketin önlenemeyeceği izlenimini
yaratmaktadır.
Bu nedenlerle, konunun
araştırılması, gerekli ve kaçınılmaz önlemlerin
bir an önce alınabilmesine yardımcı olması
bakımından, Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 üncü
maddeleri gereğince, bir Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla. 1.8.1996
1. Köksal Toptan
(Bartın)
2. İsmet
Sezgin (Aydın)
3. Cavit
Çağlar (Bursa)
4. Mehmet
Batallı (Gaziantep)
5. A. Hamdi
Üçpınarlar (Çanakkale)
6. Rifat
Serdaroğlu (İzmir)
7. Emre Gönensay
(Antalya)
8. Mehmet
Köstepen (İzmir)
9. Refaiddin
Şahin (Ordu)
10. Necdet Menzir (İstanbul)
11. Cemal Alişan (Samsun)
12. Yusuf Bacanlı (Yozgat)
13. Esat Bütün (Kahramanmaraş)
14. Hasan Tekin Enerem (İstanbul)
15. Ahmet Neidim (Sakarya)
16. Adil Aşırım (Iğdır)
17. İrfan Köksalan (Ankara)
18. Bülent H. Tanla (İstanbul)
19. Halit Dumankaya (İstanbul)
20. Fikret Ünlü (Karaman)
21. Aydın Tümen (Ankara)
22. İbrahim Yaşar Dedelek (Eskişehir)
23. Uğur Aksöz (Adana)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak, Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
öngörüşmeler, sırasında yapılacaktır.
Sözlü sorunun geri alınmasına dair bir önerge
vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.Ağrı
Milletvekili Mehmet Sıddık Altayın, (6/213) numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/70)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin 160 ıncı sırasındaki 6/213
esas numaralı soru önergemi geri alıyorum.
Gereğinin yapılmasını rica ederim.
Mehmet
Sıddık Altay
Ağrı
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım:
2.Arnavutluk
Parlamento Başkanının resmî davetine, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bir Parlamento heyetinin icabet etmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/426)
2
Ağustos 1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Arnavutluk Parlamento Başkanından alınan
resmî bir davette, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyetinin,
20 Ekim 1996'da Arnavutluk'ta yapılacak olan yerel seçimleri izlemek üzere
Arnavukluk'a davet edildiği belirtilmektedir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki
3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliğinden
bir istifa önergesi vardır; okutuyorum:
3.Kayseri
Milletvekili Salih Kapusuzun, TBMM Kâtip Üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/71)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Refah Partisi Grup Başkanvekilliğine seçilmem
nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Kâtip Üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Salih
Kapusuz
Kayseri
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI. SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Sol Parti Grubuna
düşen 1 üyelik için, İçel Milletvekili Abdulbaki Gökçel aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hesaplarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik
Sol Parti Grubuna düşen 1 üyelik için, Çanakkale Milletvekili Hikmet
Aydın aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
B)BAŞKANLIK
DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.Başkanlık
Divanında açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Başkanlık Divanında
boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna düşen 1 Kâtip Üyelik için
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Dökülmez aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Seçilen tüm arkadaşlarımıza
başarılar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriye Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" bölümüne geçiyoruz.
VII. KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu
(1/215) (S. Sayısı :23)
BAŞKAN 926 Sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin kanun
tasarısının müzakeresine başlayacağız.
Komisyon var mı?
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) Yok.
BAŞKAN Komisyon var mı, Millî Savunma
Komisyonu?..
Sonra, arkadaşlarımız bize itiraz
ediyorlar; bir daha sorayım: Komisyon var mı? Yok;
olmadığına göre, ertelenmiştir.
2. Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî,
Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/494) (S.
Sayısı :87) (1)
BAŞKAN Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî,
Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
müzakeresine başlıyoruz.
Komisyon ve
Hükümet?..
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu
oylarınıza sunuyorum: Raporun okunmasını kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
Tasarının tümü üzerinde gruplar adına
söz isteyenler: CHP Grubu adına Sayın Yusuf Öztop ve ANAP Grubu
adına Sayın Biltekin Özdemir.
Gruplar adına söz isteyenler varsa, bildirsinler.
Sayın Yusuf Öztop; buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Öztop, süreniz 20 dakikadır efendim.
CHP GRUBU ADINA YUSUF ÖZTOP (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu
Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı
hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek
üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisin değerli
üyelerini, şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yetki yasalarına
dayanılarak, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilmesi, hukukumuza, olağanüstü bir dönem sırasında, 12
Marttan sonra girmiştir. Demokratik esaslara dayalı 1961
Anayasasının ilk şeklinde, böyle bir hüküm yoktu. Kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi getirilirken, bunun, olağanüstü dönemin
koşulları içerisinde, çağdaş devlet
anlayışının doğal bir sonucu olduğu
söylenebilmiştir. Aynı anlayış doğrultusunda, 1982
Anayasasında da demokratik hukuk devletinin sınırları
zorlanarak, daha geniş çerçevelerde, hükümete, kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi tanınmıştır. Hatta, o derece ileri boyutlara
vardırılmıştır ki, olağanüstü hal ve
sıkıyönetim dönemlerinde, Anayasanın 121 inci ve 122 nci
maddelerine uygun olarak, Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından
çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin Anayasaya
aykırılığının ileri sürülemeyeceği, hükme
bağlanmıştır. Demokratik hukuk devletinde, asıl olan,
Parlamentonun üstünlüğüdür; tüm yasal düzenlemelerin, Parlamento
tarafından yapılması esastır. Yetki yasalarına
dayanılarak bile olsa, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi verilerek, yasal düzenlemelerde bulunabilmesine olanak
sağlanması istisnai bir durumdur. 1982 Anayasası, yukarıda
vurgulamaya çalıştığımız antidemokratik
düzenlemelere karşın, kanun hükmünde kararname çıkarma
esaslarını belirlerken, bu durumu vurgulamış, kanun
hükmünde kararname çıkarılmasının istisnai bir durum
olduğu açıkça hükme bağlanmıştır.
Gerek 1982 Anayasası gerekse daha sonra Anayasa
Mahkemesinin verdiği kararlar çerçevesinde; ancak, önemli, zorunlu ve
ivedi durumlarda, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilebilir. Bu yetki, yasama yetkisinin devri anlamına gelecek biçimde
genelleştirilemez, güncelleştirilip sık sık
kullanılamaz. Personel konusu, uzun süreli ve çok yönlü çalışmaları
zorunlu kılan bir alandır; bu yüzden, genelde, ivedi düzenlemeleri
gerektiren bir konu olarak değerlendirilemez. Personelin idarî, malî ve
sosyal haklarında iyileştirmeye dönük düzenlemelerin kanun hükmünde
kararnamelerle yapılması, yasama yetkisinin bu konularda
işlerliğini yitirmesi ve yürütmeye devri sonucunu
doğuracaktır.
Değerli milletvekilleri, hukuk devleti ilkeleri
ile Anayasa ve yasalarımız karşısında kanun hükmünde
kararname çıkarılmasının dayanak noktaları, ana
hatlarıyla böyle özetlenebilir. Şimdi soruyorum; şu anda Yüce
Meclisin gündeminde, görüşülmekte olan yetki tasarısı, bu ilke
ve esaslarla hangi ölçüde bağdaşmaktadır? Tasarı,
alelacele, Meclis tatile sokulurken Parlamentoya getirilmiş,
yangından mal kaçırırcasına, konu kamuoyu önünde enine
boyuna tartışılmadan, âdeta, millet iradesi by-pass edilerek
Hükümete yetki verilmesi, önceden planlanan bir senaryo sonucu vizyona
sokulmuştur. Bu, açıkçası, Meclise
saygısızlıktır, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine
saygısızlıktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
takiyye, bugünkü iktidar ortaklarının siyaset tarzı ve yönetim
anlayışı haline gelmiştir. Bu yetki yasa
tasarısıyla başta Sayın Başbakan Necmettin Erbakan
olmak üzere, bu Hükümet, suçüstü yakalanmıştır.
Bakınız, işlerine geldiğinde, dün kara dediklerine bugün ak
demek zorunda kaldıklarını görünce, Hükümetin yetkisindeki bir
konuyu, Çekiç Güç ve olağanüstü halde olduğu gibi, sözde, Meclisin
ağırlığını ve
saygınlığını artıracaklarını beyan
ederek, topu Parlamentoya atıp, sorumluluktan kaçmayı, seçmen
tabanlarına şirin gözükme oyunu içinde planlayanlar; yani, siz
kamuoyunda bilinen adınızla "Örtülü Koalisyon
Ortakları", siz Refah Partililer, şimdi tutup Meclisi devre
dışı bırakacak manevra içine giriyorsunuz. Allah'tan
korkun. Sizin, bu tutarsız, iki yüzlü politikalarınız, her geçen
gün tüm çıplaklığıyla, artık herkes tarafından görülmeye
başlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, bu Hükümet güven vermiyor.
Olağanüstü hale, Refah Partisi, muhalefette 26 kez "hayır"
dedi, iktidar oldu "evet" dedi. Yine, Refah Partisi, Çekiç Güç'ü,
Ermenistan'a hizmet etmekle suçladı "işgal gücü" dedi,
iktidar oldu, 10 kez "hayır" dediği Çekiç Güç'e bu kez
"evet" oyu verdi. Muhaliflerini uşaklık etmekle
suçladığı Amerika karşısında ise, kendisi iktidara
gelince, şeyhine biat eden mürit gibi saygıyla eğilen Refah
Partisini, halkımız, hayretle, ibretle izliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
insanın ve çalışanların gözardı edildiği,
yıllardır uygulanan çarpık sağ politikalar sonucu, kamu
çalışanları ve emekliler, bir lokma ekmeğe muhtaç duruma
düşürülmüştür.
Çocuklarımızı, geleceğimizi emanet
ettiğimiz öğretmenlerimizin pazarcılık yapmak zorunda
kaldığı, memurumuzun taksicilikle ek gelir kapısı
aradığı, emeklilerimizin pazar yerlerinde çürük sebze ve meyve
toplamak zorunda bırakıldığı bugünlere, inatla
sürdürülen sağ politikalar sonucu gelinmiştir. İşte, bu
politikalar sonucu, kamu personel rejimi tıkanmış, bu da devlet
yönetiminde yeni yeni sorunlara yol açmıştır. O nedenle, devlet
personel rejiminin yeni baştan ele alınıp,
çalışanların ve emeklilerin yaşam düzeylerini yükseltecek bir
düzenlemeye ihtiyaç vardır. Ancak, böyle bir düzenleme, hukuka
aykırı olarak çıkarılacak yetki yasası
aracılığıyla kanun hükmünde kararnameyle değil,
Meclisten çıkarılacak yasayla yapılmalıdır. Oysa, siz,
kanun hükmünde kararname çıkarmak istiyorsunuz;
çıkaracağınız kanun hükmünde kararnamelerle, kamu
personelinin geleceğiyle oynamak istiyorsunuz.
Evvelki gece, burada, geç saatlere kadar,
basını baskı altına alma çabalarınıza yenisini mi
eklemek istiyorsunuz, doğrusu merak ediyoruz!..
Bu kanun tasarısını getirmekteki
gayretiniz, sel önünden kütük kapma ya
da yangından mal kaçırma gibi oluyor. Bu şekilde, bir
tasarıyı getirme hususunda gayret gösterirsiniz; ama,
inandırıcı olamazsınız; çünkü, bu, bir ihtiyacın
ve bir zaruretin neticesi olarak huzurlarınıza gelmiş bir
tasarı değildir. Ne kadar, esbabı mucibesini,
inandırıcı sebeplerini kendi ölçülerinize göre ifade ederseniz
edin, bizi inandıramazsınız; mümkün değil.
"Hikâye malum; adamın birisi oruç
yiyormuş da sormuşlar 'Yahu, orucu niye yiyorsun, utanmıyor
musun?' Adam, 'Oruç yiyişimizin 60 tane sebebi var' demiş. Sual soran
demiş ki, 'Bir oruç yemeye 60 sebep uydurduğuna göre, hiç
bunları yukarıdan aşağıya sayma, biriyle belki bizi
kandırırsın.' Sizin durumunuz buna benziyor sevgili
arkadaşlarım; buna lüzum yok."
Evet, bu sözlere biz de aynen katılıyoruz.
Refah Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Ali Oğuz'un 23 Haziran
1993 günkü Meclis birleşiminde görüşülmekte olan Yetki Yasa
Tasarısı hakkında partisinin görüşlerini açıklarken
söylediği bu sözlere bilmem eklenecek bir şey var mı...
"Değerli milletvekilleri, biraz tarihi
araştırın, yetkileri bu kadar toplayan yetkililer felah
bulmamıştır. Zaman zaman söylüyorum, 'Bütün yetkiler bendedir;
devlet, benim' diyenlerin akıbeti çok feci olmuştur. Bu yetkileri bir
araya toplayarak 'hepsi bende toplansın, Meclisin yetkilerine de el
koyayım, ambargo koyayım, hepsini ben halledeyim' derseniz, bir yerde
tıkanırsınız, bunları yürütemezsiniz ve
akıbetiniz de hayırlı olmaz. Onun için, ben diyorum ki, gelin,
Mecliste uyumlu bir şekilde bunları müzakere ederek hayırlarda
birleşelim; çünkü, hayırlarda
yardımlaşma, bizim inancımızın gereğidir; ama,
şerlerde yardımlaşma, bizim inancımızın
gereği değildir." Tabiî ki, kolayca
anlaşılmıştır ki, bu sözler de, Refah Partili Sayın
Ali Oğuz'a aittir.
Şimdi, Sayın Refah Partili milletvekillerine
soruyorum: Hükümete aynı konuda yetki veren bir tasarıya ilişkin
olarak bu söyledikleriniz mi, yoksa, şimdi, aynı yönde Meclis
gündemine getirdiğiniz bu tasarıyla mı yapmak istedikleriniz doğru?
Yoksa, Anadolu'daki bir türküde olduğu gibi karakolda doğru söyleyip,
mahkemede yanıldınız mı?
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) O türkü öyle değil...
YUSUF ÖZTOP (Devamla) O türkü öyledir, o türkü
öyledir; biliyorum ben...
ZÜLFİKAR GAZİ (Çorum) O türkü öyle
değil; tam olarak söylemiyorsun...
YUSUF ÖZTOP (Devamla) Hayır, o türkü öyledir...
Araştırırız, bir daha bakarız.
Değerli milletvekilleri, işin özüne
bakarsanız, getirilmiş olan yetki kanunu tasarısı,
Anayasaya da aykırıdır. Anayasanın 128 inci maddesinin
ikinci fıkrası "Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları
ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri
kanunla düzenlenir" der. O halde, kanunla düzenlenecek konularda, kanun hükmünde
kararname çıkarılması Anayasanın 128 inci maddesinin ikinci
fıkrasına açıkça aykırıdır. Nitekim, Anayasa
Mahkemesinin bu konuda verilmiş olan bir kararı da vardır;
19.4.1988 tarih 1987/16 esas 1988/8 karar sayılı Kararı da,
açıkça bunu göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi
sırasında, Sayın Maliye Bakanını dikkatle dinledim.
Yetki yasa tasarısında çerçevenin geniş çizildiğini, kamu
çalışanlarının ve emeklilerin özlük haklarının
iyileştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılacağını ve
Personel Yasasının sadeleştirileceğini söyleyen Sayın
Maliye Bakanının yaklaşımını iyi niyetle
karşılamak isterdim; ne var ki, Meclisi by-pass ederek, böylesine
köklü düzenlemeleri gerçekleştirmek mümkün değildir.
Nitekim, geçmişte benzer düzenlemeler
yapılmış, personel yasaları kanun hükmünde kararnamelerle
57 kez değiştirilmiş; ancak, 657 sayılı Yasa
yamalı bohçaya dönüştürülmüştür; hiçbir sonuç alınamamış,
içinden çıkılmaz bir duruma düşülmüştür.
Meclis, yine, aynı hataya düşmemelidir.
Eğer, devlet yapılanmasının temel direğini
oluşturan kamu çalışanlarının özlük
haklarını çağdaş yönetim anlayışı
doğrultusunda düzenlemek istiyorsak, Parlamentoda konuyu enine boyuna
tartışarak yasal bir çerçeveye oturtmalıyız. Aksi halde,
yetki yasalarıyla çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler,
Personel Yasasına yama üstüne yeni bir yama eklemekten başka hiçbir
sonuç doğurmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çalışanların sorunları çözümlenmeden, devletin, demokratik,
laik, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yeniden
yapılandırılması da mümkün değildir.
Çalışanların sorunlarıysa, günübirlik, palyatif önlemlerle
çözümlenemez. Sorun, ancak köklü bir reform anlayışıyla
çözümlenebilir. Kamu çalışanlarına, öncelikle uygar
dünyanın benimsediği ölçülerde özlük haklarıyla birlikte,
demokratik haklarının, bu arada, grevli, toplusözleşmeli
sendikal haklarının tanınması gerekmektedir. Eğer
Hükümet samimiyse, öncelikle kamu çalışanlarının bu
haklarını verecek, Anayasa hükmüne işlerlik kazandıracak
uyum yasalarını çıkaralım; kamu
çalışanlarının halen faaliyet gösteren sendikalarına
yasal geçerlilik kazandıralım. Eğer samimiyseniz, Anayasayı
değiştirerek, kamu çalışanlarına grevli,
toplusözleşmeli sendikal hak tanıyalım. Geliniz "zam
yapacağız, iyileştirme yapacağız"
diyeceğinize, Anayasayı birlikte değiştirelim.
Öğretmenlere, sağlıkçılara, teknik personele ve tüm kamu
çalışanlarına, grevli, toplusözleşmeli sendika hakkı
verelim. Kamuda, istihdamı da, verimliliği de, kamu çalışanlarıyla
birlikte gerçekleştirelim. Kamu çalışanlarına ulufe
dağıtma anlayışıyla verilecek ücret
artışları yerine, onların insanca yaşamalarına
olanak sağlayacak bir güvence sistemi yaratalım; var
mısınız?..
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclisi devre dışı bırakan, yasamanın devredilmezlik
kuralını zedeleyen, Anayasaya aykırı olan bu yetki
tasarısı, Parlamentonun saygınlığına gölge
düşürecektir. Hükümetin bu yanlışına ortak olmamak için,
tasarıya, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, ret oyu vereceğimizi
bildiriyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztop.
Süreye riayet ettiğiniz için de , ayrıca teşekkür ediyorum.
ANAP Grubu adına Sayın Biltekin Özdemir;
buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Özdemir, süreniz 20 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR
(Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, sözlerime, sizleri ve
televizyonlarının başında bizleri izleyen
yurttaşlarımızı, şahsım ve Anavatan Partisi Grubu
adına en içten dileklerimle ve saygılarımla selamlıyarak
başlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün, gerçekten, Hükümetin
gelecek aylarda uygulamaya koymayı hedeflediği düzenlemelerin çok
önemlilerinden birini tartışıyoruz ve bu konuda Hükümet, kamu
çalışanlarıyla, bunların emekli, dul ve yetimlerini
ilgilendiren, çok geniş bir kitlenin göreve
başlayışından yükselişine ve her türlü özlük
haklarına ilişkin konularda çok iddialı bir yaklaşımla
düzenlemeler yapacağını söylüyor ve Büyük Millet Meclisinden
yetki talep ediyor. Gerçi, Anayasamızın 128 inci maddesinde, bu
konuda kanunla düzenlenmesi gereken hususların yetki verilmek suretiyle
düzenlenmesini önleyen bir hüküm yoktur; ancak, şunu ifade edeyim ki, kamu
personelinin özlük haklarına, kamu personelinin istihdamına
ilişkin düzenlemelerin özelliği vardır.
Geçmişte yapılan bütün düzenlemeleri
değerlendirdiğimizde, kamu personeliyle ilgili sorunların
çözümlendiğini değil, bilakis
artırıldığını müşahede ediyoruz.
Bugün, Hükümet getirmiş olduğu tasarıda neyi ileri sürüyor?
İfade ettiği hususlar meydanda; tasarının genel
gerekçesinde diyorlar ki "kamu personeline sağlanan malî haklar
yeterli değildir." Birinci gerekçeleri bu, gerekçelerinin
başında bu geliyor. Şimdi soruyorum, yeterli değil idiyse,
dün yaptığınız zamları niçin daha fazla
yapmadınız? Size engel bir husus mu vardı, hukukî bir engel mi
vardı? Demek ki, bu gerekçeleri gerçeği yansıtmıyor.
İkincisi; "sosyal ve diğer haklar
yeterli değildir" deniyor. Kanunen, bu konularda Hükümetin her türlü
yetkisi vardır; bu yetkisini kullanmayıp, burada sanki yeni bir
düzenleme yapacakmış gibi yetki talep etmesi de gerçeği
yansıtmamaktadır.
Onun dışında, gerekçe olarak
"reform çalışması yapacağız" deniyor.
İşte şimdi bu noktaya değinelim Sayın milletvekilleri.
Bugün, Türkiye'de, gerçekten Personel Kanunu, personel rejimi üzerinde reform
niteliğinde bir düzenleme yapılması gereği vardır; bu
gereğe itiraz etmek mümkün değildir; fakat bu gerek nereden çıkmıştır?
Bu gerek, genel olarak, son yıllarda uygulanan ve
bu ihtiyacı, her yıl birbirinden daha büyük oranda
ağırlaştıran ve yanlışları artıran
uygulamalardan çıkmıştır.
Geçtiğimiz dört beş yıl içerisinde,
koalisyon hükümetleri, bütçe üzerinden, kamuya, kamu personeline ayrılan
kaynakları önemli ölçüde geriletmiştir. Hatırlayınız,
daha 1994 yılında, kamu personelinin gelir düzeyi, enflasyon
karşısında, reel olarak, yarı yarıya
geriletilmiştir; yüzde 150'ler dolayında enflasyon cereyan
etmiştir, ancak, bunun yarısı kadar bir artırım
yapılabilmiştir. 1994 yılı sonunda, kamu
çalışanlarının -emekliler dahil- beli
kırılmıştır; doğrudur. Kamu
çalışanlarının, bu şekildeki olumsuzluklar
dışında, sayıları da, yapay olarak, gereksiz olarak
şişirilmiş, toplam kaynak artırılmadığı
halde, paylaşanlar çoğaltılmış, kamu
çalışanlarına bir de bu suretle darbe indirilmiştir.
Hükümetler, geçmiş koalisyonlar dönemlerinde
çalışmışlar, çalışmışlar, beş
senede, personel reformu ilkeleri çıkardık diye, herkesin, cümle
âlemin bildiği ilkeleri, bir Bakanlar Kurulu kararı haline
getirmişler, ondan başka, işe yarar hiçbir
çalışmayı da maalesef yapamamışlardır.
Sayın milletvekilleri, personel mevzuatı
işi, anayasa düzenlemek kadar önemli bir iştir, anayasayı yazmak
kadar zor bir iştir; çünkü, türlü kamu istihdam yöntemlerine göre
çalışan, ehliyetiyle, uzmanlığıyla, çalışma
yöresiyle, işgal ettiği mevkinin sorumluluğuyla, devlet için
taşıdığı özellik ve önemle büyük
değişiklikleri içeren hususları düzenlemek ihtiyacı
vardır. Bu kadar zor bir işin, tümüyle hükümetlerin yetki
alanına bırakılması, geçmişte görülmüştür ki,
yanlış olmaktadır.
Şimdi, Hükümet, bu düzenlemesinde de, kamu
personel reformunu önümüze getireceğini ifade ediyor. Bu
yanlıştır arkadaşlarım. Özellikle, istihdam usulleri,
Meclisin kendi tasarrufu içinde olması gereken bir keyfiyettir. Bunu,
hükümetlerin inisiyatifine bırakmak yanlış olur ve hükümetler de
bundan yarar sağlamazlar, eğer, hükümetler iyi niyetliyse.
Benim endişem, bu yasal düzenlemede, bu yetki
tasarısında, Hükümet, bir de, uzun yıllardır ilk kez,
istihdam usullerini de düzenleyeceğine dair yetki talep ediyor. Maliye
Bakanı çıksın, burada ifade etsin, hangi istihdam usullerini,
niçin düzenleyeceklermiş; yani, devlet memuriyetine giriş
koşullarını, bugünkünden daha değişik bir
şekilde, ne amaçla düzenleyecekler? Yoksa, devlet memuriyetine girebilme
ehliyet ve liyakatinde olmayanların, tahsil ve eğitiminde
olmayanların veya o sınav koşullarını yerine
getiremeyecek olanların kamu görevlerine girmesini mi hedefliyorlar?!.
Hedeflemiyorlarsa, gelip burada niye, neyi hedeflediklerini de açıklamak
durumundadırlar.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bizim,
15 dolayında hizmet sınıfımız vardır. Bakın,
bunların içinde öğretmenlerimiz vardır, sağlık
personelimiz vardır, teknik personelimiz vardır, üniversite
personelimiz, yargı personelimiz, din görevlilerimiz vardır, genel
idare hizmetlerinde olan görevlilerimiz vardır ve bunların, ülkenin
çeşitli yörelerinde ve kamunun çeşitli görevlerinde, gerek yatay
olarak gerek dikey olarak, çok değişik özellikleri ve
sorumlulukları vardır. Bu kadar değişik bir düzenlemeyi,
tutup "ben istihdam rejimini sadeleştireceğim" diye ortaya
çıkmak, belli ki, bu işi bilmemek demektir. Ben, samimiyetle
söylüyorum, buraya, bunu yazan ve getiren Hükümet, bu konunun önemini ve
derinliğini kavrayamamıştır.
Değerli arkadaşlarım, olayın bir
başka boyutuna daha değinmek istiyorum. Şimdi, açınız
Anayasamızın 163 üncü maddesini. Anayasamızın 163 üncü
maddesinin son cümlesi bakınız ne diyor: "Carî yıl
bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik
tasarılarında ve carî ve ileriki yıl bütçelerine malî yük
getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen giderleri
karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur."
Anayasamız, burada, kanun hükmünde kararnameler bir tarafa, kanunlarda
bile, eğer, gider artırıcı bir husus varsa, bunun
kaynağını göster diyor.
Şimdi, Hükümete soruyorum: Daha, şimdiye
kadar, buraya, kaynak getirici hiçbir düzenlemeyle gelmemiştir. Nerededir
bu düzenlemeler? Hükümet, sürekli surette, yok harcamaya ve bütçe açıklarını
alabildiğince artırmaya yönelik tavır ve uygulamalara doğru
yönelmiştir. Hükümetin bu konudaki tavrının, Türkiye
ekonomisine, Türk toplumuna, Türkiye kalkınmasına ve Türkiye'deki
işsizlere -özellikle işsizlere- büyük, olumsuz etkiler
yapacağından, çok ciddî kaygılar duymaktayım.
Sayın Başbakanımız, bazı
kaynaklardan bahsettiler. Bu kaynaklarla ilgili bilgiler, Türk kamuoyuna
yansıdı. Bunların bir kısmının, kaynakla zaten
ilgisi yok. Örneğin, Hükümet, bu tavrında "ben, dövizle
borçlanacağım" diyor. Arkadaşlar, dövizle borçlanmak ne
demektir? Siz, gelirlerinizi Türk Lirası olarak toplayacaksınız,
sonra, dövizle borçlanacaksınız; ondan sonra, devleti, yeni kaynaklar
yaratmadığınız takdirde, dövizzedelerin durumuna
düşüreceksiniz. Başka ne yapacaksınız? Türkiye'de, faizler,
Türk Lirası üzerinden, bugün, yüzde 100'ler dolayındadır. Faizin
kendisini, götürüp, dövizin anaparası olarak gizleyeceksiniz; belki de
"faizleri kaldırdım" diye anlatacaksınız; faiz
giderleri, görüntüde bütçenizde azalmış görünecek; muhtemelen
"faizleri azalttım, öyleyse kaynakları artırdım"
diye geleceksiniz; bu sefer de, tutup, harcamaları körükleyeceksiniz; yine
kaynak yaratmamış olacaksınız.
Hükümetin diğer kaynak unsurlarına
bakıyorum: Önemli bir kaynak unsuru, dün, Türkiye Büyük Millet Meclisince
kabul edildi; Telekom'u özelleştireceğiz. Telekom'dan sağlanacak
kaynak, Türkiye'de konsolide bütçenin harcamaları için kullanılamaz
arkadaşlar. Türkiye'de, özelleştirme, gerekli bir uygulamadır.
Bu, Anavatan Partisinin -dün de ifade ettim- Türk toplumuna kabul ettirmek için
onbeş sene uğraş verdiği ve kabul ettirmiş olmakla da
iftihar duyduğu bir uygulamadır. Bugün, bu konunun, hiçbiriniz
tarafından tartışılmamasının sebebi, Anavatan
Partisinin bu konuda gösterdiği cehdin sonucudur; halkımız,
bunu, takdirle izlemektedir.
Şimdi, buradan
sağladığınız kaynakları, özelleştirmeden
sağladığınız kaynakları, gelin, cari harcamalar
için çarçur edin diye, kimse, size "devletin emvalini satın"
demez. İşsizlerimiz için yeni istihdam alanlarına
yatırım yapmak için bu kaynağı kullanmak
zorundasınız. Özelleştirmenin gerektirdiği,
çalışanlarımızın istihdam üzüntülerini,
sorunlarını, sıkıntılarını çözmek için
kullanmak zorundasınız. Yani, bu, munzam bir kaynak değildir
değerli arkadaşlarım. Lütfen, buna, kaynak olarak bel
bağlamayınız.
Ha, geriye bir kaynağınız daha
kalıyor: Baktım, yukarıdan aşağıya hepsini tek
tek değerlendirdim; küçük ve sonucu etkileyen büyüklükte olmayanları
bir kenara itersek, devletin nesi var nesi yok -arazisi, lojmanı,
kampı, tesisi- satarsak, eh, 500 trilyon lira daha gelir elde
edeceğiz diye bir değerlendirme yapılmış.
Arkadaşlar, bir an için bunun mümkün olduğunu kabul ediniz
-değil ya- bunun bir sıfırını atarsanız, geriye
kalan kısmı hakikaten mümkün olabilir. Sayın Maliye
Bakanlığının veznelerine, bir 50 trilyon belki konulabilir.
Onun pratikteki uygulamasını, kendileri, altı ay sonra, üç ay
sonra göreceklerdir. Eğer, inşallah, o kadar ömürleri sürerse tabiî
ki.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) Devam eder, devam
eder...
E. YALIM EREZ (Muğla) Dört sene...
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Devamla) Ama,
şunu ifade edeyim: Buralara bel bağlamakla Maliye
Bakanlığı yapılmaz. Bu kaynaklara bel bağlamakla
devlet idare edilmez. Bu kaynaklara bel bağlanarak, Hükümetin, gelecekte,
Türk toplumundaki kamu iç malî dengesini kurması imkânı yoktur.
Sayın
milletvekili arkadaşlarım, bu sebeple, şu ana kadarki
uygulamalarıyla Hükümet, kaynak yaratmadan, mevcut mal
varlıklarını satarak ve döviz olarak borçlanarak bir politika
götürmeye ve buna mukabil, geniş toplum kesimlerine, bu kaynakları
yaratmadan kaynak aktarmayı, sanki, gerçek bir kaynak
aktarımıymış gibi sunmayı tercih etmektedir. Bunun,
tabiatıyla sonuçları bellidir. Bu şekilde, Türkiye'de, toplumun
kaynak harcama dengesini sağlıklı bir şekilde kurmanız
bir yana, mevcut dengeleri daha da bozacak yaklaşımları
benimsediğiniz takdirde, devletin, Hükümetin, borçlanma gereksinimi, hem
miktar olarak hem içerik olarak -yapısal olarak- daha da olumsuz biçimde
oluşacak ve üstelik, borçlanmanın vadesi de bozulacaktır,
kısalacaktır; faiz yükü -ister anapara şekline döviz borçlanarak
dönüştürün, ister Türk Lirası olarak borçlanın- yükselecektir ve
ekonomi, daha olumsuz koşullara gelecektir.
Şimdi, ben, Hükümete öneriyorum: Bu yetki yasa
tasarısıyla bir düzenleme yapma gereği duyuyorsa eğer
Hükümet, hakikaten, kamu çalışanlarının, emekli, dul ve
yetimlerin özlük haklarını iyileştirmeyi arzu ediyorsa, bu
işte, cidden içtenlikliyse, bu takdirde, -kendilerine öneriyorum ve
çalışmalarımız sırasında yardımcı
olmayı da vaat ediyorum- gelsinler, önce, şu işte ciddî bir
çalışma göstersinler, çalışmalarını
tamamlasınlar, tasarılarını tamamlasınlar. Bu iş,
öyle, akşamdan sabaha bitecek bir
iş değildir; bu, en az iki aylık bir çalışmayı
gerektirir, belki de daha uzun bir süre çalışmayı gerektirir. Bu
çalışmalarını tamamlasınlar ve kanun
tasarısı olarak Büyük Millet Meclisine getirsinler. Plan ve Bütçe
Komisyonunda, Genel Kurulda, yine buradaki tempoda olduğu gibi hızla
çalışalım ve kanunla düzenlenmesi gereken bu hakların
-bazı konularda, Hükümetin yetkisi olmayan alanlar da vardır, o
alanlar da dahil- tümünü kapsayacak
şekilde, ciddî bir çalışma yapalım ve Türk toplumunun
hizmetine sunalım. Benim önerim budur.
Bu yapılmadığı takdirde, Hükümetin
belli bazı kesimlere yapacağı iyileştirmelerin, diğer
kesimler üzerindeki olumsuz etkileri, en çok kendilerini rahatsız
edecektir. Buna da, dikkatle değinmek istiyorum ve sözlerimi şöyle
tamamlıyorum değerli arkadaşlarım: Hükümet, gelir gelmez,
hazırlıkları da bulunmadığı için,
hazırlıklı olduğu izlenimini vermek amacıyla, daha
çok, harcamalar alanına yönelmiştir. Şu ana kadar çıkan,
gerek yasal düzenlemeler gerek icraî düzenlemeler gerekse idarî düzenlemeler;
yani, devlet idaresine ilişkin düzenlemelerin tamamı harcamaya
yönelik olmuştur. Ne yazık ki, daha, devletin kasasına
sağlıklı gelir getirici ve devletin varlıklarını
artırıcı bir tek kuruşluk düzenleme ve işlem
yapılmamıştır. Tabiî, bunun etkilerini, başta Hükümet
olmak üzere, halkımız, çok kısa zamanda, olumsuz olarak
görecektir.
Ben, şimdi, buradan söylüyorum, Plan ve Bütçe
Komisyonunda da, burada da, geçen tartışma ve görüşmelerimiz
sırasında uzun uzun anlattık, Türkiye'ye, bu yıl, 1996
yılında, 850 trilyon lira açık verecek bir bütçe sunduk,
bütçenin harcamaları, orada, çok şeffaf bir şekilde
anlatıldı, gelirleri net bir şekilde anlatıldı.
Şimdi, şu duruma göre, eğer, bu yıl bütçesi 850
trilyonun...
BAŞKAN Sayın Özdemir 1 dakikanız var
efendim.
BİLTEKİN ÖZDEMİR(Devamla) ...üzerinde,
muhtemelen birbuçuk katrilyonları aşan bir büyüklükle kapanır ve
enflasyon oranları da yüzde 100'ü aşacak şekilde, halkı
dolaylı ve en acımasız enflasyon vergisiyle
cezalandırırsanız, buna şaşmamak gerekir diyor ve
Hükümetin, bu yanlış yaklaşımlarını tekrar masaya
getirmesi gerekir diye düşünüyorum.
Grubum adına hepinize saygılarımı
sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Biltekin
Özdemir.
DSP Grubu adına Sayın Mümtaz Soysal...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) Grup adına, Sayın
Zekeriya Temizel konuşacaklar Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki efendim.
DSP Grubu adına, Sayın Zekeriya Temizel;
buyurun efendim.
Sayın Temizel, süreniz 20 dakikadır. (DSP
sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Kamu Personeliyle Emeklilerinin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı
üzerinde, Demokratik Sol Partinin görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinden beklenilen işlevlerle hiç
bağdaşmayan bir çalışma düzenine girmiş
bulunmaktadır. Bir ülkede, Parlamentonun yasa yapma işlevi,
öncelikle, düzenlenecek konunun çok iyi araştırılması,
toplumun gereksinmelerinin tüm ayrıntılarıyla belirlenmesi, daha
sonra da, sorunu giderecek yasa önerisinin hazırlanmasıyla
başlar.
Toplumsal gereksinmelerin belirlenmesi ve bunlara uygun
çözümlerin oluşturulması ise, toplumun ilgili tüm kesimleriyle çok
yakın bir işbirliğini gerektirir. Toplumun tüm ilgili
kesimleriyle gerekli işbirliğini gerçekleştirmeden, bu
kesimlerin gereksinmelerini giderecek ve herkesin bu düzenmeleye uyumunu
sağlayacak bir yasa yapmak olanaksızdır. İşte, bu
nedenle, Demokratik Sol Parti, toplumsal uzlaşmanın
sağlanmasında çok önemli bir işlev görecek, ekonomik ve sosyal
konseyin kurulmasına ve bu konseyin göstermelik bir organ olmaktan öte,
gerçekten çalışacak bir organ olmasına büyük önem vermektedir.
Yasa yapma sürecinde, bundan sonra gelen aşama
ise, konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas komisyonlarında
ayrıntısıyla değerlendirilmesidir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi ihtisas komisyonları, bu çalışmaları
sırasında ilgili kurum ve kuruluşların bilgi birikimi ve
deneyimlerinden yararlanmak zorundadır. Bir yasa tasarısı ancak
böyle olgunlaşır; ancak bu sayede kişi ve kuruluşların
sorunları, hakkaniyet esaslarına göre ve eşitlik ilkesi de
gözetilerek çözülecek bir nitelik kazanır.
Yasanın ilgilendirdiği tüm kesimlerin
durumlarının, yasa yapımında göz önünde
bulundurulmaması, yasa ile bazı kişi ve gruplara çok daha fazla
avantajlar sağlanırken, bazı kişilerin de hak kaybına
uğraması sonucunu doğurur. Bu durumda, yasa
uygulayıcıları da "ne yapalım yasa böyle" diye
bazı kişilerin haklarının kaybına göz yummak zorunda
kalırlar.
Değerli milletvekilleri, yasaların
yapımında, parlamentolarda gerekli sürece uyulmamasının
birinci sonucu budur; yani, yasa yaparsınız; ama, hakkaniyetli bir
yasa yapamazsınız. Bunun bir diğer sonucu daha vardır, o
da, yasa yaparsınız; ama, o yasanın uygulanma olanağı
olmaz. Hepiniz çok iyi bilirsiniz ki, Türkiye, bu tür yasaların
çokluğu nedeniyle, uygulanmayan yasalar çöplüğüne dönüşmüştür.
Bir konuda yasa yokluğu, o konuda uygulanmayan bir
yasanın bulunmasından çok daha iyi bir durumdur; çünkü, bazı
yasalar uygulanma olanağı bulmazlar; ama, bir kişiyi
cezalandırmak gerektiğinde, o düzenleme derhal akla gelir.
Örneğin, Türkiye'de, 237 sayılı Taşıt Yasası
vardır. Bu yasanın çiğnendiğini herkes bilir. Her gün
dışarı çıktığınızda, bu yasanın
çiğnendiğini sizler de gözlerinizle görürsünüz sayın
milletvekilleri. Çünkü, o yasada, kimlerin taşıt kullanacağı,
kimlere taşıt tahsis edileceği ayrıntısıyla
yazılmıştır; bunun dışında taşıt
kullanılması da suçtur; ama, Parlamentonun kapısından
çıktığınız andan itibaren, bu yasanın
çiğnendiğini, dolayısıyla, suç işlendiğini
görürsünüz. İşte, bir memur hakkında da, başka herhangi bir
neden bulunmazsa, en azından, bu yasanın ilgili hükmünü çiğnedi
diye, çok rahatça soruşturma yaptırabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, bugün,
gelişmiş, çağdaş ülkelerde bir yasanın yasalaşma
süreci ortalama birbuçuk yıldır. Bazı ülkelerde de,
örneğin, Hollanda'da, bu sürenin altı yıla kadar uzadığı
ileri sürülmektedir, söylenmektedir. Yasa bu şekilde yapılınca,
o ülkede, o yasa uygulanır, herkes de yasaya uyar, saygı duyar. Kabul
ediyoruz, biz, bir yasa için altıbuçuk yıl zaman harcamayalım;
ama, bir yasanın yapılmasına altıbuçuk ayda mı
harcayamayız; altıbuçuk aydan da vazgeçtik, altıbuçuk günde mi
harcayamayız?
Değerli milletvekilleri, şu anda önümüzde
bulunan yasa tasarısı, Plan ve Bütçe Komisyonunda üç saat, belki
Genel Kurulda da üç saat olmak üzere altı saatte çıkarılacak
olan bir yasa tasarısıdır. Bazı ülkelerde yasalar altı
yılda, toplumun tüm kesimlerinde, bütün ayrıntısıyla
tartışıla tartışıla çıkarılırken,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin altı saatte yasa
çıkarmasını, çağdaş ülke düzeyiyle, çağdaş
demokratik sistemlerle bağdaştırmak mümkün müdür? Böyle bir yasa
yaptıktan sonra, bu Parlamento "ben yasama görevini yerine
getirdim" diyerek huzur içinde olabilir mi?
Bizim, bugün, karşı karşıya
bulunduğumuz yasa tasarısı, daha doğrusu, birkaç saat sonra
çıkaracağımız yasa, kamu personeli ile emeklilerin, malî,
sosyal ve diğer haklarında düzenlemeler yapılmasına
ilişkindir. Demokratik Sol Parti, elbette ki, bu konularda yapılacak,
hele, çalışanların çalışma yaşamını,
sosyal haklarını, emekliliklerini düzenleyecek yasalara
karşı çıkmaz Ancak, burada yapılan bir düzenleme
değildir; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkarılacak olan
bu yasayla, çalışanların -yani, kamu personelinin- ve
emeklilerin, malî, sosyal ve diğer hakları konusunda bir düzenleme
yapmamaktadır. Peki ne yapmaktadır? Sadece, yasa yapma yetkisini devretmektedir;
yasal düzenleme yapmak yerine, Meclisin, bu konudaki devredilmez yetkisini
devretme çabası içerisindedir.
Bu yasa tasarısının içerisinde
-özellikle, amaç maddesinin görüşülmesi sırasında
arkadaşlarım tarafından dile getirilecek- çok önemli konular
vardır. Kamu personelinin istihdam esaslarının düzenlenmesi,
bırakın, bir kanun hükmünde kararname konusunu, neredeyse tek
başına bir yasa konusunu aşar. Bugün, sosyal güvenlik sistemi
konusunda; yani, çalışanların, emeklilerin konusunda,
bırakın, kanun hükmünde tek kararnameyle olayı düzenlemeyi,
birden fazla yasa yapma zorunluluğu vardır.
Bu tasarının görüşülmesi
sırasında, öncelikle değerlendirilmesi gereken bir diğer
konu da, böyle bir düzenlemenin yetki kanunu içerisinde yapılıp
yapılmayacağı konusudur. Biraz önce belirttim, bu kapsam
içerisinde, böyle bir yetki kanunuyla düzenleme yapılma
olasılığı yoktur. Tüm çalışanların
hayatını etkileyecek temel yasalarda değişiklik
yapılmasına yönelik ve çok uzun ve ayrıntılı
çalışmaları gerektiren bir kanunun, Bakanlar Kurulunun yetkisine
bırakılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yasa yapma
işlevinden vazgeçtiği anlamına gelir; ki, bu durum,
Anayasanın 2 nci maddesine de, 7 nci maddesine de çok açık bir aykırılık
taşır. Çünkü, Parlamentonun bu konulardaki işlevlerini
kaybetmesi ve yürütmeye devri sonucunu doğurur ki, bu,
Anayasamızın 7 nci maddesi açısından kabul edilmez bir
uygulamadır.
Bunun yanında, bazı hakların,
ilgililerin gereken katılım ve mücadelesi olmadan edinilmesi, o
hakların yeterince anlaşılamaması ve korunamaması
sonucunu da doğurmaktadır. Çalışanların sendikal hak
ve toplugörüşme hakları elde etmeleri, özlük haklarını da
bu ilkeler çerçevesinde oluşturmaları, demokratik sistemlerde,
çalışanların doğal hakkıdır. Böyle bir hak, kanun
hükmünde kararnameyle, çalışanlara verilebilir mi?
Çalışanların çığ gibi büyümüş sorunları,
yangından mal kaçırır gibi yapılan düzenlemelerle
çözülebilir mi?
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki kamu personel
rejiminin neredeyse işlerliğini yitirdiği, emeklilik sisteminin
çöktüğü, çalışanların ne bugünlerini ne de geleceklerini
güvencede görmedikleri bir gerçektir. Kamu personel rejiminde liyakat ve
kariyer ilkesi terk edilmiş, kamu yönetimi, siyasî
istikrarsızlıktan her boyutta etkilenir bir hale gelmiştir. Halbuki,
gelişmiş demokratik rejimlerde, kamu yönetimi ve kamu örgütü tam bir
güvenceye kavuşmuş, kamu yöneticilerinin de, siyasî iktidarlara
karşı korunmasına ilişkin çok ayrıntılı
yasal düzenlemeler yapılmıştır. Evet, değerli
milletvekilleri, kamu yöneticilerinin siyasî iktidara karşı
korunması için çok ayrıntılı yasal düzenlemeler
yapılmıştır. İşte, bu nedenle, kamu yönetimi,
siyasal istikrarsızlıklardan etkilenmez. Bu ülkelerde de hükümet
bunalımları olur; ama, kamu yönetimi işler, bürokrasi görevini
yerine getirir. Şimdi işlemez hale gelen kamu yönetimini etkin ve
verimli bir hale getirmek için düzenlemeler yapmak üzere yetki istenilmektedir.
Değerli milletvekilleri, kamu yönetimini etkin ve
verimli bir hale getirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi bir işlev
üstlenmeyecekse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, hangi konuda işlev
üstlenecektir? Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu kadar önemli bir yetkisinden
vazgeçebilir mi? Bu konularda toplumsal uzlaşma sağlama
olanağı aramazsa, sorunları bulunan kesimlere ulaşmaz ve
onlarla uzlaşma zeminleri aramazsa, hangi konu için, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, uzlaşma arama çabasına girecektir.
Sosyal güvenlik sisteminin durumunu hepiniz
biliyorsunuz. İşçisi de, işvereni de bu konuda çok tedirgindir.
Sorun, ülkenin en önemli sorunudur. Soruna, çözümün, bu Parlamento
çatısı altında aranılması gerekmektedir. Yoksa,
Parlamentonun yetkilerini Hükümete devrederek sorunun çüzülmesine olanak
tanımak gerçekten olanaksızdır.
Ülkemizdeki personel ve emeklilik rejimi, 657
sayılı Yasanın çıkarılmasından bu yana, birçok
kanun hükmünde kararname ve bunlara dayanılarak yapılan
düzenlemelerle içinden çıkılamaz bir hale gelmiştir. Kanun
hükmünde kararnameyle, personel rejimi düzenlemesinin sonucu ortadayken,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir defa daha bu riski göze alabilmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu kadar geniş bir
kitleyi ilgilendiren ve devlet yapısıyla bu kadar yakın ilgisi
olan bir konu, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözülür. Zaten, tüm
çalışanların haklarıyla ilgili bu düzenlemenin de kanun
hükmünde kararnameyle yapılması Anayasamıza
aykırıdır. Hükümet, bu konuda, kanun hükmünde kararname yaparak
zaman kazanamaz. Yıllardır kanun hükmünde kararname düzenlemeleriyle
karmakarışık olmuş bir konunun, ivedilikle de herhangi bir
ilgisi olamaz; yani, bu konunun ivediliğinden bahsedilemez. Aksine, bu
şekildeki bir düzenleme için ısrar edilirse, kaybedilen zamanın
üzerine bir zaman daha eklenir.
Değerli milletvekilleri, personel düzenlemeleri,
kişi haklarını, çalışanların haklarını
ilgilendiren; dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yasa ile
düzenlemesi gereken bir konudur. Üstelik de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
önünde, Anayasaya uyum yasalarını çıkarma gibi çok acil bir
görev durmaktadır. Bu görev, Demokratik Sol Parti dışında
hiçbir parti yetkilisi veya parti tarafından hatırlatılmamakta,
unutulmuş gibi gözükmektedir.
Bu düzenlemeler yapılmadan, Anayasaya uyum
yasaları çıkarılmadan, eğer, kanun hükmünde kararname
çıkararak düzenleme yapma yetkisine ilişkin bu yasa
çıkarılırsa, bunun, Anayasa aykırılığı
nedeniyle, Demokratik Sol Parti, Anayasa Mahkemesinde iptalini mutlaka
sağlayacaktır. Bunun sağlanacağı konusunu anlamak
için, daha önceki yetki yasalarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin
vermiş olduğu kararlara bakmak yeter.
Demokratik Sol Parti, tüm çalışanları
ilgilendiren bir konuda, çalışanların sorunlarının
çözümü için gece gündüz çalışmaya hazırdır; yeter ki,
konular Parlamentonun önüne getirilsin ve bu Parlamentoya çalışma
konusunda zaman tanınsın; yani, kısacası, Parlamentonun
çalışması istenilsin.
Bu nedenlerle, İktidarın, bu yetki yasa
tasarısı konusundaki yaklaşımını bir daha gözden
geçirmesini, konunun, Parlamentoda yasal çözümü isteniyorsa, Demokratik Sol
Parti olarak buna hazır olduğumuzu, aksi halde, yasa
tasarısına, Demokratik Sol Parti Grubu olarak ret oyu vermek
yanında, konuyu Anayasa Mahkemesine de götüreceğimizi bildiriyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Temizel.
Şahısları adına söz isteyen
sayın üyelerin adlarını okuyorum: Sayın Hikmet Sami Türk,
Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Halit Dumankaya, Sayın Algan
Hacaloğlu.
Sayın Hikmet Sami Türk, buyurun efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Türk.
HİKMET SAMİ TÜRK (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 20 nci Dönem Türkiye Büyük Millet
Meclisi, ilk yetki kanunu tasarısını görüşmektedir.
19 uncu Dönem, yetki kanunlarının çokça
çıkarıldığı ve o ölçüde, Anayasa Mahkemesince iptal
edildiği bir dönem olmuştur. 20 inci Dönemin de, aynı durumla
karşılaşmaması beklenir. Bu bakımdan, parlamenter
rejimlerde, yasama yetkisinin, kural olarak, yasama organına ait
olduğunu ve yürütme organının görevinin, yine, kural olarak, bu
yasaları uygulamak olduğunu hatırlamak yerinde olur.
Çağın gereksinmelerini karşılamak
üzere, bazı ülkelerde, yürütme organına da, yasaların
uygulanmasını gösteren düzenlemeler yapmanın yanında,
aslında yasa konusu olan hususlarda da düzenleme yapma yetkisinin verildiğini
görmekteyiz. Bu, parlamenter rejimin biraz dışına çıkan
ülkelerde, örneğin, Fransa'da, 1958 Anayasasından sonra daha
geniş bir biçimde uygulanmaktadır. O kadar ki, Fransa'da, yasa
konuları, anayasada tek tek gösterilmiş, bunun dışında
kalan konularda, yürütme organının -bakanlar kurulunun- düzenleme
yapma yetkisine sahip olduğu belirtilmiştir; ancak, Fransa,
yarıbaşkanlık sistemini uygulamaktadır. Türkiye'de ise
parlamenter rejim geçerlidir, kuvvetler ayrılığı geçerlidir
ve Türk hukukunda da, yasama yetkisi, kural olarak, Türkiye Büyük Millet
Meclisine aittir ve devredilemez. Anayasamızın 7 nci maddesi de bunu
belirtmektedir.
Türkiye'de, öteden beri, yürütme organına,
aslında yasa konusu olan hususlarda düzenleme yapma yetkisinin
verildiğini görüyoruz. Örneğin, 1876 Kanunî Esasisinde, 1908'de
yapılan değişikliklerle, hükümete, kanun-u muvakkatlar; yani,
geçici kanunlar çıkarma yetkisinin verildiğini biliyoruz. 1961
Anayasasında, 12 Mart döneminde, 1971 yılında yapılan
değişikliklerle de kanun hükmünde kararname kurumu, Türk hukukunda
benimsenmiştir. 1982 Anayasası da, bazı yeni kayıtlarla bu
kurumu sürdürmektedir.
Aslında, yasama yetkisi, kural olarak Yasama
Organına -Türkiye Büyük Millet Meclisine- ait olunca ve bu yetki, kural
olarak devredilemez nitelikte olunca, kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi; yani, hükümet tarafından yasa konularında düzenleme yapma
yetkisi de, istisnaî nitelikte bir yetki olarak değerlendirilmelidir.
Nitekim, Anayasa Mahkememizin görüşü de bu merkezdedir. Anayasa
Mahkemesinin son yıllarda verdiği iptal kararları, bir
bakıma, yetki kanunları ve onlara dayanarak çıkarılan kanun
hükmünde kararnamelerin iptali üzerinde yoğunlaşmış
bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi, çeşitli kararlarında, kanun
hükmünde kararnamenin niteliğini ve hangi koşullarda
çıkarılacağını somutlaştırmış
bulunmaktadır.
İzin verirseniz, Anayasa Mahkememizin bu konudaki
görüşünü özetlemeyi yerinde görüyorum. Anayasa Mahkememize göre,
Anayasamızın yasama yetkisiyle ilgili 7 nci, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yetkileriyle ilgili 87 nci ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili
91 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi, kendine özgü ve ayrık bir yetki
niteliğindedir; istisnaî bir yetki niteliğindedir. Bu yetki, ancak
ivedilik gerektiren belli konularda, kısa süreli yetki yasalarına
dayalı olarak kullanılmalıdır ve bu yetkinin amacı da,
etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler yapmaktır. Anayasa Mahkemesi,
Anayasamızın 87 nci maddesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisini ifade eden hükmünü, bunun, ancak, sınırlı konular için
kullanılabileceği biçiminde değerlendirmektedir.
Bunun yanında, Anayasa Mahkemesi, kanun hükmünde
kararnamelerin konuları gibi, amaç, kapsam ve ilkelerinin de geniş
içerikli, her yöne çekilebilecek, yuvarlak ve genel anlatımlarla
gösterilmemesi gerektiği düşüncesindedir. Yine, Anayasa Mahkemesine
göre, Bakanlar Kuruluna verilen bu yetkinin kullanılma süresi kısa
olmalıdır; çünkü, bu yetki, istisnaî bir yetki niteliğindedir.
Durumun böyle olduğunu, Anayasamızın 91
inci maddesinin bazı hükümlerini dikkate aldığımızda
da açıklıkla görebiliriz. Bildiğiniz gibi, Anayasanın 91
inci maddesine göre, Meclisin yapacağı yetki kanunu,
çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden
fazla kararname çıkarılıp
çıkarılamayacağını göstermelidir. Ancak, Anayasa
koyucu, bu konuda öylesine titiz davranmıştır ki, hükümetin
çıkaracağı kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede
yayımlandıkları gün, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmak
zorundadır. Bu yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde
kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda
öncelikle ve ivedilikle görüşülecektir. Yetki kanunları, çoğu
zaman, öncelik ve ivedilikle görüşülüyor; ama, Türkiye'de, kanun hükmünde
kararname kurumunun uygulandığı dönemde, maalesef, bu kanun
hükmünde kararnamelerin de, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve
Genel Kurulunda, öncelikle ve ivedilikle görüşülmesi ilkesine
uyulmadığını görmekteyiz ve böylece, şu anda, Türkiye
Büyük Millet Meclisi komisyonlarının gündeminde görüşülmeyi
bekleyen pek çok kanun hükmünde kararname bulunmaktadır; işte,
şimdi, bunlara bir yenisi eklenecektir.
Geçmiş yıllardaki kanun hükmünde kararname
uygulaması, Anayasa Mahkemesinin sürekli iptalleriyle, âdeta, o kurumdan
beklenen yararı hemen hemen hiçe indirgeyen ve hukukî alanda bir
keşmekeş yaratan; kazanılmış olan hakların, daha
sonra, kanun hükmünde kararnamelerin iptaliyle ne olduğu, ne
olacağı konusunda geniş tartışmaları birlikte
getiren bir konu olmuştur. Ayrıca, kanun hükmünde kararname kurumunun
Türkiye'de uygulandığı dönemde, aynen veya
değiştirilerek kabul edilen kanun hükmünde kararnameler yanında,
reddedilen kanun hükmünde kararname sayısının da oldukça fazla
olduğunu görüyoruz.
BAŞKAN - Sayın Türk, 1 dakikanız var
efendim; süreyi uzatmıyoruz.
HİKMET SAMİ TÜRK (Devamla) Bu da, kanun
hükmünde kararname kurumunun, her zaman, yasama organının iradesine
uygun biçimde kullanılmadığını göstermektedir.
Şimdi, hazırlanan yetki kanunu
tasarısı bu ölçüler içerisinde değerlendirildiğinde,
şu noktaların belirtilmesini yararlı görüyorum: Bu yetki
tasarısı, amacı ve kapsamı itibariyle çok geniştir ve
ilkeler, amaçta olduğu gibi çok genel ifadelerle belirtilmiştir.
Öngörülen kullanma süresi, altı ay gibi oldukça uzun bir süredir. Bu
durumda, hazırlanmış olan yetki kanunu
tasarısının, Anayasa Mahkemesi içtihadıyla
somutlaştırılmış olan kanun hükmünde kararname ve
yetki kanunu kurumunun anlam ve niteliğine uygun düşmeyeceğini
ve yeni bir iptalle karşılaşabileceğimizi anlamak için çok
fazla düşünmeye gerek yoktur.
Yüce Meclisin bu noktaları dikkate
alacağını ve kamu personeli alanında gerekli olan reformu
partilerarası bir uzlaşmayla sağlayabileceğini, bu arada,
Anayasamızda yapılan değişikliklere paralel olarak kamu
personeli sendikaları ve Anayasada öngörülen toplugörüşme süreciyle
ilgili uyum yasalarını bir an önce çıkaracağını
umut etmek istiyorum. Meclisin asıl yapması gereken budur.
Bu düşüncelerle Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (DSP,CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Türk.
Şahsı adına ikinci konuşma
Sayın Fikret Karabekmez'in; buyurun efendim.
Sayın Karabekmez, sizin de süreniz 10 dakika
efendim.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 87 sıra
sayılı Yasa Tasarısının tümü üzerinde,
şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem arkadaşlar, muhalefet parti sözcülerini
ve şahsı adına konuşan arkadaşımızı
dinledik. Yapılan eleştirilerin birçoğu Anayasaya
aykırı olduğu yönünde idi. Anayasamızın 91 inci
maddesi, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini açıkça
düzenlemiştir. Bundan dolayı, bu tasarının Anayasaya
aykırı olduğunu iddia etmek, mücerret, dayanaksız iddiadan
başka bir şey değildir.
Birkısım sözcü kardeşlerimiz de, kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisinin istisnaî olduğunu
söylemişlerdi. Evet, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
istisnaîdir; Meclis tarafından Bakanlar Kuruluna istisnaî olarak verilen
bir yetkidir. Gönül isterdi ki, Meclisimiz çok hızlı
çalışsın, tüm yasalarımız hızla çıksın
ve böyle, kanun hükmünde kararname çıkarmaya ihtiyaç duymayalım. Bir
aydır Meclisi çalıştırıyoruz, muhalefet partili
arkadaşları görüyoruz; kapıda bekliyorlar, yoklama istiyorlar,
yoklama yapılsın da çoğunluk sağlanmasın, Meclis o gün
çalışmasın... Arkasından yapılan işler; gecenin
geç saatlerine kadar tekrar tekrar yoklama isteniyor ve İktidar
tarafından getirilen bütün teklifler, incelenmeden reddedilmeye
çalışılıyor. Bunun neticesi nedir? Meclisimiz yapması
gereken görevi yapamıyor arkadaşlar.
Eğer muhalefetteki arkadaşlarımız,
bu, gelen kanun teklifleriyle ilgili konuyu inceleyip, sadece daha güzel yasalar
çıkması yönünde teklifler getirselerdi, Meclisimiz çok daha
başarılı olurdu, biz de muhalefetin tekliflerinden çok daha
fazla istifade ederdik. Muhalefet, tüm doğruları da eleştirme
psikolojisine girdiği için, muhalefetin yaptığı haklı
eleştiriler de, maalesef, bu kalabalık eleştirilerin içinde
kaybolup gidiyor, Meclis tarafından nazarı dikkate
alınamıyor.
Arkadaşlar, önümüzdeki kanun hükmündeki kararname
neyi getiriyor? Hep beraber, çok yakın bir zamanda, seçim çevrelerimizden
geldik. Hepimiz, kamu personeli arasında adaletsizliğin olduğunu
bizzat ilgililerden dinledik, bu adaletsizliğin en kısa zamanda
giderilmesi için çalışmaya söz verdik, fakat görülüyor ki,
Meclisimizin bu çalışma temposu içinde bu adaletsizliği
düzeltmemiz çok uzun zaman alacaktır. Bu nedenle, Hükümete, kanun hükmünde
kararname ile yetki verilerek, ileride yapılması düşünülen kamu
personel rejimindeki reform için ön hazırlıklar
yapılacaktır. Bu nedenle, kanun hükmünde kararname çıkarma yetki
tasarısını uygun buluyorum; bu vesileyle Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karabekmez.
Aslında, burada müzakere edilen; kanun hükmünde
kararname değil, kanun hükmünde kararname çıkarma konusunda Hükümete
yetki verilmesidir.(DSP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki müzakeler bitmiştir.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
Kamu Personeli
ile Emeklilerin Mali, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısı
Amaç
MADDE l. Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında
etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli
bir şekilde yürütülmesini, maaş unsurlarının
azaltılarak sadeleştirilmesini ve maaş hesabının
basitleştirilmesini sağlamak üzere bunların ve emeklilerin malî,
sosyal ve diğer hakları ile istihdam esas ve usullerinde daha
adaletli düzenlemeler ve değişiklikler yapmak amacıyla Bakanlar
Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektir.
BAŞKAN Efendim, madde üzerinde ANAP Grubu
adına, Sayın Mehmet Keçeciler. Şahısları adına,
Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Lütfi Yalman, Sayın Suat Pamukçu,
Sayın Mehmet Aykaç, Sayın Hikmet Uluğbay söz istemişlerdir.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu)
Sayın Başkan, Grubumuz adına Sayın Recep Mızrak
konuşacaklar efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) Sayın Başkan, DSP
Grubu adına Sayın Hikmet Uluğbay konuşacak efendim.
NİHAT MATKAP (Hatay) CHP Grubu adına
Sayın Önder Sav konuşacaklar efendim.
BAŞKAN Anavatan Partisi Grubu adına,
Sayın Recep Mızrak, buyurun efendim.
Sayın Mızrak, süreniz 10 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA RECEP MIZRAK (Kırıkkale)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Kamu Personeli ile
Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı hakkında
Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Şahsım ve Grubum adına hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bilindiği üzere, mevcut memurlarımız,
gerek genel bütçeli kuruluşlarda çalışan, gerekse kamu iktisadî
teşebbüsleri, yani 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye tabi
olarak çalışan, bunun dışında, belediyeler ve sair
yerlerdeki kamu personeli niteliğindeki elemanlara ödenecek olan ücretler,
yani malî haklar, bunların sair sosyal hakları, disiplin ve buna
benzer, tüm bunları ilgilendiren hususlarda bir düzenleme yapma yetkisini,
Hükümet, Meclisten talep etmektedir; bunu, kendisinin yapacağını
ifade etmekte ve bu konuda yetki almak istemektedir.
Elbette ki memurlarımızın malî
durumlarının düzgün olduğunu ifade etmek mümkün değil. 1991
yılından bugüne gelindiği zaman -rakamlarla ifade edilmeye
çalışılacak olursa- şunu görmekteyiz: 1991
yılındaki enflasyon yüzde 0 civarındayken, memurlara, sadece ve
sadece, o sene yüzde 121 mertebesinde bir zam yapılmış; ondan
sonraki yıllarda, sürekli olarak enflasyonun altında ve özellikle,
1994 yılında, yüzde 149,6 seviyesindeki bir enflasyona rağmen,
yüzde 111,93'lük bir zam ile o tarihlere kadar enflasyona ezdirilen
memurlarımız, daha da ezdirilmiş ve mağdur duruma
düşürülmüştür.
Bu bakımdan, yüzde 0 mertebesinde brüt olarak
verilen bu zamlar- esasen, vergi dilimlerindeki yükselmeden dolayı net
olarak yüzde 50 mertebesinde olmayan bu zamlar- elbette, tarafımızdan
sevindirici bulunmakla beraber yetersiz ve bu yetersizlik
karşısında, kamu personelinin durumlarının daha da
iyileştirilmesi yönünde, hükümetler tarafından ve üzerine görev
düşmesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
birtakım düzenlemeler yapılması, bir ihtiyaç olarak,
tarafımızdan da düşünülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, memurların
durumları elbette düzeltilmeye muhtaç olmakla beraber, son derece
önemlidir. Yaklaşık 1 milyon mertebesinde çalışan ve 1,5
milyon mertebesinde de emekli olmak üzere 2,5 milyon insanımızı
çok yakından ilgilendiren, onların çoluğunun çocuğunun
iaşesini, geçimini yakından ilgilendiren böyle bir kanun, bize göre,
neredeyse, kaynak bulma, olağanüstü hal, Çekiç Güç kadar önemlidir. Bu
kanunun da çıkarılabilmesi için, bu kanunun da en olgun bir biçimde
oluşturulabilmesi için, mutlaka ve mutlaka, Meclise getirilmesi
gerekmektedir diye düşünmekteyiz.
Onun ötesinde, birine veya birilerine veya Hükümete
yetki verilebilmesi için, elbette, yetkiyi iyi kullanabileceği ve
kendisinin yaptığı icraatlardan dolayı -yanlış
anlaşılmasın- neredeyse en iyi biçimde düzenleme yapma ve sair
hususlarda yetkiye layık olacağı konusunda da sarsılmaz bir
kanaat oluşması gerekir diye düşünmekteyiz.
Bu zamana kadar, mevcut Hükümetimizin, geçmişte,
özelleştirme konusunda -Telekom bunun içerisinde- yine, geçen hafta
görüştüğümüz Çekiç Güç konusunda, maalesef, daha önce
söylediklerinden farklı bir biçimde davranış göstermiş ve
bunu, gerek 65 milyon insanımız gerekse Yüce Meclis ibretle
izlemiştir.
Onun ötesinde, yine, kaynak tedariki, kaynak
bulunması ve ihtiyaçlarımızın karşılanması
maksadıyla daha çok yeni, iki gün önce,ineredeyse "On Emir"
gibi, 10 tane husus gündeme getirilmiştir. Bunlardan bir tanesi, tahsilatların
hızlandırılmasıdır; 1992 yılında
tahsilatların hızlandırılmasıyla ilgili 3773
sayılı Kanun gündeme geldiği zaman, özellikle Refah Partisi
kanadının neler söylediği hepimizin
hafızasındadır. 673 kişi mertebesindeki insanlar için; unu
kuru, tuzu kuru insanların, unun ve tuzunun biraz daha kurutulması
maksadıyla bu Kanunun çıkarıldığını ifade
edenlerin, bugün, yeniden, bir kaynak yaratmak maksadıyla, bir
kurtarıcı gibi buna sarılmaları da, yine ibretle izlenecek
ve kendilerine duyulacak olan güvenin, maalesef, sarsılmasına sebep
olacak bir uygulamadır.
Aynı şekilde, çalışanların
tasarrufa teşvik kesintilerinde 400 trilyon lira mertebesinde bir
paranın bulunduğu, bunun 120 trilyon mertebesindeki
anaparasının taksitler halinde, nemasının ise verilip
verilemeyeceği konusunda da yine herhangi bir açıklama olmayan böyle
bir uygulamayla; çalışanların, emekli oldukları zaman,
emekli maaşlarının yüzde 40'ı mertebesinde bir para alarak
kendilerinin durumlarının birazcık daha düzeltilmesine sebep
olabilecek bir ödemenin, yine bu Hükümet tarafından kesilmesinin
düşünülmesi de, ayrıca ibret verici, hepimizin ibretle
izlediğimiz başka bir uygulama olacaktır. Kaldı ki, Refah
Partisi tarafından, çok değil, bundan bir ay, birbuçuk ay kadar önce,
"Zorunlu Tasarruf" adı altında kesilen ve burada biriken
paraların hükümetler tarafından isabetli bir biçimde
kullanılmadığına dair bir araştırma önergesi
verilmiş ve bu araştırma önergesi de Yüce Meclisimizde
tartışıldıktan sonra, konunun
araştırılmasına karar verilmiştir.
Kaynak temini konusunda şunu demek istiyorum:
Yetki verebilmek için, en azından, düzenlemeler konusunda itimat telkin
edebilecek birtakım mahareti göstermek lazımdır. Bunlardan
kaynak temini konusunda lojmanlar gündeme getirilmiştir. Ülkemizde, Maliye
Bakanlığının 1993 kayıtlarına göre 298 bin adet
civarında lojman vardır. Bu lojmanlardan, mesela, 57 bin adedi Millî
Eğitim Bakanlığına aittir ki, bu 57 binden asgarî 50 bin
tanesi, köy ilkokullarında 'öğretmen evi' dediğimiz
okulların bahçesinde veya üst katındaki lojmanlardır.
Diğer taraftan, Milli Savunma
Bakanlığına ait lojmanlar; bir diğeri, kalkınmada
öncelikli yörelerdeki lojmanlar; bir diğeri, KİT'ler de dahil olmak
üzere, kampuslarda bulunan lojmanlardır. Bunları da dikkate
aldığınız zaman, nakde dönüştürülebilecek, nakit
kabiliyeti olabilecek lojman sayısını 20 bin civarında
tahmin etmek mümkündür. Bunları, bugünün parasıyla -ki,
yaklaşık olarak sekiz on senedir, kamu, lojman almamaktadır ve
tabiî bunlar eskimiştir- takribi
olarak her birinin değerini 1 ila 1,5 milyar lira arasında
tahmin edecek olursanız, buradan sağlanacak olan kaynak 20-30 trilyon
lirayı geçmemektedir.
KİT havuzları, yine, bu Hükümetimizin
harcamalarına, bütçe açıklarına çare olarak düşündüğü
başka bir formül olarak gündeme getirilmiştir. 12 Temmuz itibariyle
tüm KİT'lerin-ki, 40 civarında ana KİT vardır ve
bunları müesseseleri ve iştirakleriyle beraber 130
civarındadır- tüm mevduatlarının toplamı 161 trilyon
lira mertebesindedir. Ancak, tortu olarak kullanılan bu mevduatların
karşılığında, üzerinde çek kesilen bu
mevduatların karşılığında bunların borcu,
800 trilyon lira iç, 460 trilyon lira da dış olmak üzere 1 katrilyon
260 trilyon lira mertebesindedir. Kaldı ki, mevduatı artı
verebilen, hesapları kırmızı bakiye vermeyen KİT sayısı
bir elin parmakları kadar bile değildir. Bunlara, belki, Devlet Hava
Meydanlarını, TÜPRAŞ'ı, zaman zaman da Toprak Mahsulleri
Ofisini örnek olarak gösterebilirsiniz.
10 tane kaynak aracı bulduğunu ifade eden
Hükümetimiz, bugün, buğday üreticisinin parasını
ödeyememektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu ülkede en
mağdur kesim buğday üretici olan kesimdir. Buğday üreticisinin
alternatif başka bir üretimi, ikinci bir gelir kaynağı da
yoktur. Dün akşam itibariyle, Hükümetin Toprak Mahsulleri Ofisinin
buğday üreticilerine yaklaşık olarak 7,2 trilyon lira
mertebesinde borcu bulunmaktadır ve 20 gün rötarla gitmektedir; ne zaman
ödeneceği de belli değildir.
BAŞKAN Sayın Mızrak, biraz da maddeyle
ilgili konuşursanız memnun olurum.
RECEP MIZRAK (Devamla) Elbette maddeyle ilgili
Sayın Başkan. Ben neyle ilgili konuştuğumu biliyorum.
BAŞKAN Maddeyle ne ilgisi var canım;
buğday fiyatlarının bununla ne ilgisi var?!..
RECEP MIZRAK (Devamla) Elbette maddeyle ilgili...
BAŞKAN Olur mu canım...
RECEP MIZRAK (Devamla) Sonunda anlarsınız
Sayın Başkan.
Bu bakımdan, 15 bin lira, 16 bin lira, bizim
tarafımızdan 18 bin lira civarında fiyat verilen buğday,
tüccar tarafından, bugün, 15 bin liraya, 16 bin liraya
alınmaktadır.
Buradan söylemek istediğim şudur:
Yaptığı düzenlemelerle itimat ve isabetlilik kaydetmeyen bir
hükümete, böyle son derece önemli ve araştırılması gereken,
Mecliste görüşülmesi gereken bir konuda yetki vermenin, son derece
isabetsiz sonuçlar, 2,5 milyon insanı son derece rahatsız edici
sonuçlar verebileceğini ifade etmek istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN 1 dakikanız var efendim.
RECEP MIZRAK (Devamla) Böyle bir konunun Mecliste
tartışılması son derece önemlidir. Tartışmaktan
korkmamak lazımdır. Kaldı ki, daha, Hükümetin yeni
kurulduğu sıralarda, değil midir ki bu Hükümet, "Meclisi
Hükümetin üzerine çıkaracağız; Meclisi Hükümetin üzerinde,
denetimin ötesinde icraatına karıştıracağız; en
isabetli kararların alınmasını sağlayacağız;
Meclisten azamî derecede istifade edeceğiz..."
Bunu derken, daha onbeş yirmi gün geçmeden, yetki
almak suretiyle, son on onbeş gün içinde sadece iki kanunun
görüşülmesiyle bu Meclisi meşgul eden bu Hükümet, son bir gün
içerisine birkaç tane kanun ile son derece önemli başka bir kanunu da
sıkıştırmaya çalışmıştır.
Değerli arkadaşlarım, bir diğer
husus da, bu konunun burada tartışılmasının, Meclisin
fikirlerinden istifade edilmesinin önünde, burada tartışılan
hususlar 65 milyonun huzurunda cereyan ettiği için, milletimizin denetimi,
milletimizin bu konuda bilgi sahibi olmasına da bir vesile teşkil
etmektedir.
Bu bakımdan...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Mızrak, süreniz bitti
efendim. Kusura bakmayın, süreyi uzatmıyoruz.
RECEP MIZRAK (Devamla) ...gerek milletin denetiminden
korkmamak lazım diyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum ve ret oyu vereceğimizi ifade ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Önder Sav; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) Sayın
Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; yetki kanunu
tasarısının, amaca ilişkin maddesi üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Amaca ilişkin bu madde, aslında, ne tür bir
düzenleme yapılacağını belirtir. Bu tasarının 1
inci maddesi, daha önce çıkarılan yetki kanunlarının amaç
maddesinden farklı bir biçimde düzenlenmiş ve bir ölçüde
sadeleştirilmiş gibi görülmekteyse de, amaç ile ilke birbirine
karıştırılmış, madde karma
karışık, belirsiz bir hale sokulmuştur.
Görülüyor ki, Hükümet ve sevk edilen
tasarının metnine rapor dışında bir tek sözcük bile
eklemeyen Plan ve Bütçe Komisyonu, geçmişi hiç incelememiş, hiç de
ders almamıştır.
Yetki yasasının iptali, buna dayanılarak
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin iptali sonucunu da
doğurmaktadır. 3911 sayılı Yetki Yasasının iptali
üzerine, pek çok kanun hükmünde kararname, yasal dayanaktan, hukukî dayanaktan
yoksun kalıp, arkası arkasına iptal edilmiştir. Saymak
istemiyorum... 493, 501, 502, 503 vesaire... Bu kanun hükmünde kararnemeler,
yetki yasası iptal edildiği için, hukuksal dayanaklarını
kaybetmiş ve onlar da iptal edilmiştir.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkarılan
ya da dayandığı yetki yasası, Anayasa aykırı olan
bir kanun hükmünde kararnamenin kuralları, içerikleri yönünden Anayasaya
aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasaya uygunluğu söz
konusu olamamaktadır.
Buna göre, yetki yasası düzenlenirken, Anayasaya
aykırı olmamasına özen gösterilmesi gerekir. Biz, bu
tasarıda, bu özenin, maalesef, hiç gösterilmediğini görüyoruz, bunun
da altını çizmek istiyoruz.
Yetki yasasına dayanılarak
çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler, yapısal bakımdan
yürütme organı işlemi, işlevsel bakımdan da yasama işlemi
niteliğindedir. Bu nitelikteki kanun hükmünde kararnamelerin ve bunlara
vücut verecek yetki yasasının amacının da çok iyi
belirlenmesi, çok iyi sınırlanması gerekir.
Tasarının genel gerekçesinde "yetki
kanununa dayanılarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerle
yapılacak düzenlemeler ve değişiklikler, kamu personel rejimi
reformunun daha rahat gerçekleştirilebilmesini, geçiş döneminin daha
sağlıklı olmasını sağlayacaktır"
denilmekte ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunda da, bugüne kadar kamu personelinin
özlük haklarıyla ilgili 20 civarında yetki kanunu
çıkarıldığı, Anayasanın 128 inci maddesine
aykırılıktan hiç iptal bulunmadığı, Anayasa
Mahkemesince verilen iptal kararlarının incelendiği ve bunlara
sebep olacak bir düzenlemeye gidilmediği, özenle vurgulanmaktadır.
En sonundan başlayalım. Şimdiye kadar
çıkarılıp iptal edilen yetki yasalarında o kadar çok ve
önemli iptal maddesi ve nedeni ileri sürülmüş ve Anayasa Mahkemesi
tarafından benimsenmiştir ki, Anayasanın 128 inci maddesinin
incelenmesine, onun ayrıntılarına girilmesine gerek bile
kalmamıştır.
Bu tasarı hazırlanırken, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararlarında yazılı pekçok iptal nedenlerinin
de hiç göz önüne alınmadığı görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 1991 yılında
verdiği bir karardan bir alıntıyı taşımak
istiyorum buraya. Anayasa Mahkemesi "Anayasaya
aykırılığı Anayasa Mahkemesince saptanmış
kuralların aynı amaç doğrultusunda yeniden yasalaştırılması,
kararı etkisiz duruma düşürmek anlamına gelir.
Bağlayıcılık, kararların sonucu kadar gerekçeleri
yönünden de geçerlidir. Bu nedenle, yasa koyucunun, aynı konuda
çıkaracağı yeni yasada, Anayasa Mahkemesi kararının
sonucuyla birlikte gerekçesini de göz önünde bulundurması gerekmektedir.
Teknik, içerik ve kapsam bakımından benzerlik, iptal edilen yasayla
yeniden çıkarılan yasanın sözcüğü sözcüğüne aynı
olması anlamına gelmez; çünkü, böyle bir anlayış, 153 üncü
maddenin son fıkrasındaki kuralı anlamsız ve
uygulamasız kılar. Konu ve kapsam bakımından sözcüklerde
farklılık da olsa, ikinci yasanın, aynı amaç
doğrultusunda, Anayasa Mahkemesi kararına karşı, onu,
etkisiz kılmak amacıyla çıkarıldığının
saptanması, aranan koşulun gerçekleşmesi amacını
taşır" diyor.
Önümüzde incelediğimiz, üzerinde
konuştuğumuz bu tasarıyla bir husus kısmen yerine getirilmiş;
amaç maddesinde sözcükler gerçekten farklı kullanılmış,
yerleri de değiştirilmiş; fakat, bu madde, Anayasa Mahkemesinin
kararına karşın, onu etkisiz kılmak amacına
yönelmiştir.
Yetki yasalarının amaç maddesi, geniş
içerikli, her tarafa çekilebilecek elastikiyette olmamalı; yuvarlak, genel
anlatımlar, esnek anlamlar taşımamalı; bu nedenle de,
değişik yorumlara elverişli olmamalıdır.
Bu tasarıdaki amaç maddesi de, daha önce
talihsizliğe uğrayarak iptal edilen 3755 ve 3911 sayılı
Yetki Kanunlarındaki amaç maddelerinden, mahiyet itibariyle, hiç
farklı değildir. Madde, sözcüğü sözcüğüne aynı
değildir; ama, bu madde yasalaşırsa, Bakanlar Kurulu, memurlar
ve diğer kamu görevlileriyle emeklilerin haklarında, genel ve
yaygın biçimde, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini elde
edecektir. Oysa, Bakanlar Kuruluna verilecek yetki, yasada öngörülen, konu,
amaç, kapsam, ilke ve süreyle sınırlıdır. Yetki
yasası, Anayasanın belirlediği öğeleri belli bir
içeriğe kavuşturmak, somutlaştırmak ve böylece, yetkiyi
açıkça sınırlayarak, Bakanlar Kuruluna önemli bir çerçeve çizmek
durumundır. Bu tasarıda, yürütmenin kullanacağı yetki,
yasama yetkisinin devralınması anlamına gelmektedir. Nedense,
yetki kanunlarının, bir gizemi, bir sihri, bir çekiciliği var.
İktidarlar, bu yetki yasasının yörüngesinden, her nedense, bir
türlü çıkamıyorlar, cazibesinden de kurtulamıyorlar. Galiba,
yetki yasası çıkarılmazsa, iktidarlar, kendilerinde bir eksiklik
olduğunu sanıyorlar. Şimdiki İktidar da, yolsuzluk
soruşturmalarından kaçmak, Türkiye Büyük Millet Meclisini devre
dışı bırakmak için yeni yollara sapıyor, yeni yollar
deniyor.
Genel görüşmeyi yüzüne gözüne
bulaştıran, Çekiç Güç, olağanüstü hal ve dün
görüştüğümüz bütçeyle ilgili yasalar, PTT'nin T'sinin
satışıyla ilgili kanunla iyice köşeye
sıkışan İktidar, biraz ferahlamak istiyor galiba. Bunun
içindir ki, kurtuluşu, Anayasanın "Başlangıç"
bölümünde ve 2, 7, 87, 91 ve 153 üncü maddelerinde sayılan ilkelere
aykırı bir yetki yasası çıkarmakta buluyor.
BAŞKAN 1 dakikanız var efendim.
ÖNDER SAV (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Yağma yok; size, Anayasanın özüne, ruhuna
aykırı yetki vermek istemiyoruz. İçtüzük oyunlarıyla bugüne
kadar getirdiğiniz bu tasarıyla, hukuk devleti, hukukun
üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda sonuna kadar mücadele edeceğiz;
sizi, hukuka saygı ve bağlılık sınırları
içine çekene kadar da mücadelemiz sürecektir.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sav.
DSP Grubu adına, Sayın Hikmet Uluğbay;
buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Uluğbay, süreniz 10 dakika efendim.
DSP GRUBU ADINA HİKMET ULUĞBAY (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bir de kişisel
başvurum vardı, birleştirecek misiniz?
Sayın Başkan, değerli üyeler;
görüşmekte olduğumuz tasarı ve 1 inci maddesi, aslında,
devletimizin temel organlarından birisi konusunda siyasî tavır alma
müzakeresidir. Devlet denilen organizmanın omurgasını kamu
personeli oluşturur. Bu omurganın yapısındaki güç ve bilgi
birikimi, devletin devamlılığının güvencesi
olduğu gibi, iç ve dış itibarı sağlamada da önemli bir
rol oynar. Bu nedenle de, kamu personelinin oluşturduğu bürokrasi, bu
işlevini sağlıklı bir biçimde yerine getirebilmek için
istikrarlı bir yapıda olmak durumundadır. Bürokraside
istikrarı sağlayacak temel mekanizma da personel rejimidir.
Çağdaş devletler, personel rejimine yönelik
düzenlemelerini uzun çalışmalar sonucunda tamamlar ve oluşan
rejimi değiştirmek gerektiğinde de aynı titizlikle bir
çalışma sonucu bu değişiklikleri yaparlar. Bu
çalışmaların da meclislerin çatısı altında
yapılmasına özel bir önem atfedilir ve bu amaçla, gerektiğinde
özel ihtisas komisyonları dahi kurulur. Bu özel ihtisas
komisyonlarında, gerek bürokrasinin gerekse devletin diğer kademeleri
olduğu gibi, toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcilerinin de
görüşü alınır. Niçin toplumun çeşitli kesimlerinin
görüşü alınır; çünkü, bürokrasi dediğimiz mekanizma,
devletle yurttaş arasındaki ilişki köprüsünü oluşturur ve
bürokrasinin uygulamalarından, eğer yanlışsa, devlet de
zarar görür, yurttaş da zarar görür. O nedenle, toplumun
reaksiyonlarının da bu düzenlemelerde göz önünde bulundurulması
gerekir.
Önümüzde bulunan yasa tasarısı, böyle bir
yöntemle Mecliste yapılmak yerine, İktidar tarafından Meclisten
yetki devri istenmektedir. Bu gibi yetki talepleri ülkemizde ilk defa olmuyor.
657 sayılı Kanunun çıkmasından bu yana, Türkiye Büyük
Millet Meclisi 20 yetki yasası çıkararak, çeşitli hükümetlere,
devlet personel hukukunun tanzimi,
düzenlenmesi ve değiştirilmesi imkânını vermiştir ve
bu imkân, 57 kanun hükmünde kararnameyle kullanılmış ve sonuçta,
bugün, bürokrasinin de, Meclisin de, yurttaşların da şikâyetçi
olduğu bürokratik yapı ortaya çıkmıştır. Bu da
açıkça gösteriyor ki, yetki devri suretiyle devletin omurgasıyla oynayarak personel rejimlerine şekil
vermek, sağlıklı sonuçlar vermemektedir.
Bizim bugüne kadar izlediğimiz personel
yaklaşımları, yıllarca önce, asırlarca önce Amerika
Birleşik Devletlerinde
uygulanmış, siyasî iktidarlarla gelen ve siyasî
iktidarların geniş ölçüde bürokraside atamalar yaptığı
"spoil" sistem denilen bir uygulama olmuş, Amerika toplumu ve
devleti bunun bedelini ödediği
için, bundan vazgeçmiştir. Çağdaş devlet olmak için tarihten
ders almak gerekirse, sadece kendi tarihimizden değil, diğer
ülkelerin bedelini ödediği uygulamalardan da ders almak gerekir.
Bu yetki kanununu kabul ettiğimiz takdirde, mevcut
yapı, çok daha çarpık hale gelecektir. Neden; çünkü, bir siyasî
iktidar daha kendi görüşlerini bu rejime yansıtmak isteyecektir.
Şunu kabul etmemiz lazım: Doğrudur,
mevcut personel rejimimiz ülkemizin gereksinimlerine cevap vermemektedir. Bu
doğru üzerinde birleştiğimize göre, gelin, bir diğer
doğru üzerinde daha
birleşelim; Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında,
devlet personel rejimini, emekli rejimini,
tümüyle toplumumuzun ve çağdaş devletin gereksinimlerine cevap
verecek bir yapıya kavuşturacak şekilde, elbirliğiyle,
uzmanları da, toplumun çeşitli kesimlerini de davet ederek
yapalım.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) İnşallah...
HİKMET ULUĞBAY (Devamla)
"İnşallah" diyorsunuz; bu, inşallahla, maşallahla
olacak bir iş değildir; kararlılık ister ve Meclis
çatısı altında yapılmak ister. (RP sıralarından"kararlıyız"seleri)
Sizin neye kararlı olduğunuz, yetki
isteyiş tarzınızdan bellidir. Neler yaptığınızı hep
beraber göreceğiz, toplum da görecek ve sizin hakkınızda da çok
iyi notlar verecektir. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Müdahale etmeyelim arkadaşlar.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) Kanun hükmünde
kararnameyle bu rejimin düzenlenmesi, diğer bir
yanlışlığı içerir. Neden?.. Kanunun metni iyi
incelendiğinde görülür ki, bu yetki, birden fazla
kullanılacaktır. Bir yetkiyi birden fazla kullanıyorsanız,
bunun, halk deyimiyle anlamı, yanılma ve düzeltme yöntemidir.
Devletin omurgasıyla yanılma ve düzeltme yöntemiyle oynanması,
devletlerin itibarı ve kamu düzeni bakımından
sağlıklı bir yaklaşım değildir; bugüne değin
yapageldiklerimiz de bunu kanıtlamıştır. Gözümüze bata bata
ortaya çıkan bu sorunlara rağmen; biz, yeniden, devletin temel
mekanizmasını mıncıklamaya devam ediyoruz.
Plan ve Bütçe Komisyonunda, yetki tasarısı
üzerinde görüşmelerimizi yürütürken, Hükümete çeşitli sorular
yönelttik. Hükümete sorduğumuz sorulara net bir cevap alamadık;
çoğu kez, cevap verilen yerlerde de, geçiştirme cevaplar verildi. Bu yetki kanunuyla neler
yapılmak istendiği sorulduğunda, niyetlerini açıkça dile
getirmemişlerdir. Oysa, Anayasamıza göre, yetki istenirken, bu
yetkinin hangi amaçla, hangi hedefe hizmet edeceğinin Yüce Parlamentoya
açıklanması gerekir; yasa teklifinin gerekçesinde ve diğer
yerlerinde açıklanması gerekir.
Komisyonda, Hükümete, bu yetkiyle bir personel reformu
girişiminde mi bulunacaksınız dediğimizde
"Hayır" cevabını aldık. Net verilen tek cevap budur.
Reform yapılmayacaksa, 1 inci maddede belirtilen, personelin
çalışmalarında etkinlik nasıl
artırılacaktır? Etkinliği geliştirecek bir reform
yapılmayacağına göre, Hükümet, amaç maddesinde sayılan
unsurları, mevcut yasalarda neyin engellediğini, gelip bu kürsüde
açıklamak durumundadır.
Amaç maddesinde belirtilen, istihdam esas ve
usullerinde daha adaletli düzenlemeler için, Hükümet neler
yapacağını, bu kürsüden, yine açıklamak zorundadır.
Diğer taraftan, bu tür yasaları düzenlerken,
kamu personel rejiminin etkin ve verimli çalışabilmesi ve adaletli
olabilmesi için, en üst gelir düzeyi ile en alt gelir düzeyi arasındaki
makasın belirli boyutun ötesinde olmaması gerekir. Çağdaş
devletlerde bu makas beş kattır.
Yasa tasarısına ilişkin kamuoyundaki
söylentilerde, üst kademe bürokratlara ve bazı görevlilere daha yüksek
maaş ödenmesine yönelik düzenlemeler yapılacağı ifade
ediliyor. Eğer bu böyleyse, makasın çok daha açılması
demektir ve mevcut rejimin daha da adaletsiz hale gelmesi anlamını
taşır.
Personel rejimlerinde sağlıklı bir
yapıyı sağlayan üç temel unsur vardır.
BAŞKAN Sayın Uluğbay, 1 dakikanız
var efendim.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) 5 dakikamı da
verecek misiniz?
BAŞKAN Hayır; siz, beşinci sırada
söz istemişsiniz, söz veremem; sizden önce dört arkadaşımız
var.
HİKMET ULUĞBAY (Devamla) Peki efendim.
Meslek memuriyeti, masa görevi tanımı, bu
uygulamaların bir parçası olacak mıdır? Meslek memuru, büro
personeli ve destek personeli gibi, personel sisteminin temelini oluşturan
unsurlar yer alacak mıdır? Bu konuda, Hükümetin bir tercihi ve bir
düşüncesi olduğu, Komisyonda açıklanmamıştır.
Ülkemizde kentsel işsizliğin yüzde 35'i lise
ve üniversite mezunlarından oluşmaktadır. Bu alınacak
yetkiyle, bir personel tasfiyesi yoluna mı gidilecektir; bu konuda da
netlik yoktur.
Halen, kamu personelinin yüzde 12'si 4 yıl ve
üzeri üniversite öğrenimi görmüş kişilerdir. Kaliteyi
geliştirmek üzere, bu konuda ne yapılacaktır; bu da açık
değildir.
Sürem dolduğu için, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Uluğbay.
DYP Grubu adına, Sayın İsmail Köse;
buyurun efendim. (DYP ve RP sıralarından alkışlar)
Sayın Köse, süreniz 10 dakikadır.
DYP GRUBU ADINA İSMAİL KÖSE (Erzurum)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesiyle ilgili söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, Grubum ve şahsım
adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükümetimiz, gerçekten
çok hayırlı bir işe daha imzasını atmak üzere, Yüce Heyetimizin
önüne, güzel bir tasarıyla gelmiş bulunmaktadır.
Tabiî, değerli muhalefet sözcüleri, haklı
olarak, personel rejiminde çok önemli reformların yapılması
gerektiğini ifade ettiler. Yıllardan bu yana birikmiş olan, otuz
yıldan bu yana da, her gelen iktidarın, personel rejiminde çok önemli
reformlar yapacağına dair söylemleri vardır; programlarında
da hükümleri vardır. 54 üncü Hükümet de, aynı görüş içerisinde
hareket ederek, yine, programına, Türk personel rejiminde köklü
değişiklikler yapılacağına dair hükümler
koymuştur; ama, bu, zaman alacaktır; çünkü, bütün personeli alakadar
eden, onların sosyal ve ekonomik haklarını ve yetki
kuralları içerisinde tayin, terfi ve yükselme konularını içeren
tasarıların hazırlanması, herkesçe malumdur ki, zaman alacaktır.
İşte, Hükümetin, burada, bu zamanı
değerlendirmek açısından, orta sınıfın bir
parçası olan ve partimizce de çok önemli addedilen, çalışan
kesimlerin, özellikle kamuda çalışan insanlarımızın,
memurların, emeklilerin, dul ve yetimlerin haklarını, bu reform
tasarıları gelinceye kadar, hiç olmazsa enflasyona ezdirmemek ve
bundan on onbeş gün önce memurlara yapılmış olan zamlardan
kaynaklanmak suretiyle, diğer yapılmayan kesimleri de bu haklardan
istifade ettirmek amacı vardır.
Tabiî, yalnız memurlarımızın sosyal
ve ekonomik yönüyle iyileştirilmeleri meselesiyle olay halledilmiş
olmayacaktır. Memurlarla ilgili, personel rejimiyle ilgili çok önemli
çalışmalarımız vardır. İnşallah, bunlar,
muhalefetin önüne, ekimde başlayacak olan yeni yasama döneminde getirilecektir
ve o gün, burada, beraberce bu konulara şahit olunacaktır.
Değerli milletvekilleri, Hükümet, Anayasanın
91 inci maddesinde kendisine verilen bir yetkiyi kullanmaktadır.
Anayasada, belirli ilkeler çerçevesinde,
yetki kanununun nasıl çıkarılacağına dair prensipler
konulmuştur ve bu prensipler de ilke olarak benisenmiş ve
tasarının 1 inci maddesine konulmuştur. Süre olarak da 6
aylık bir süre konulmuştur. Bu 6 aylık süreyi -Yüce Meclis tarafından
yetki verildiği takdirde-Hükümetin en iyi bir şekilde
kullanacağına da inanıyoruz.
Anayasaya aykırılık konusundaki
iddialara gelince: Tabiî, Hükümet, bu tasarıyı hazırlayıp
önümüze getirirken, Anayasa Mahkemesinin bugüne kadarki iptal
kararlarını içeren hükümlerini ve Anayasaya aykırılık
konularını incelemiş, irdelemiş ve tasarıyı,
Anayasaya aykırı olmayacak şekilde düzenleyerek huzura
getirmiştir. Anayasaya aykırıdır şekliyle
düşünülmesi de şu anda mümkün değildir.
Muhalefet partilerinin, çalışanlara,
tarım kesimindeki insanlara ve emeğini alınteriyle, göznuruyla
kazanan insanlara Hükümetlerin yardımcı olmasından yana
olmaları gerektiği halde; muhalefetin, burada, bir haftadan bu yana
çıkarmış olduğumuz yasaların görüşülmesindeki
tutum ve davranışını Yüce Milletimiz ibretle görmektedir.
Muhalefet, bir taraftan, kaynakların artırılması konusunda
-özelleştirmeye karşı çıkmak suretiyle- kaynağın
yaratılmasına, kaynağın ortaya çıkarılmasına
karşı çıkmakta; bir taraftan da, bu kaynağın
çalışan insanlarımıza adaletli bir şekilde
dağıtılması konusunda, Hükümetin, iktidar partilerinin
-Doğru Yol ve Refah Grubunun- getirmiş olduğu bu adaletli
sisteme karşı çıkmaktadır.
Tabiî, sol partilerin böyle bir karşı
çıkış düşüncesini anlamak mümkün değildir. Zaten,
konuşmalara dikkat ettiğimizde, kamuda çalışan
insanların sanki bir tek hakları vardır; o da sendika
hakkıdır; yani, sol düşünceye mensup
arkadaşlarımızın, sendika düşüncesi
dışında, şu tasarının yasalaşmasıyla
getirilecek olan ve çalışan insanları ekonomik ve sosyal yönden
iyileştirecek olan, bu şekildeki bir desteğe yardımcı
olmaları beklenirken, maalesef karşı çıkmaktadırlar.
Anavatan Partisi de, komşuları solla yan yana gelince, maalesef,
sağın serbest piyasa ekonomisi düşüncesinden uzaklaşmakta
ve sol düşünceye yakın bir düşünceye yaklaşmaktadır.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) Beş sene
ortaklık yaptın onlarla.
Başkan, ikaz et onu; size hakaret ediyor.
BAŞKAN Sayın Köse, maddeyle ilgili olarak
konuşur musunuz efendim...
İSMAİL KÖSE (Devamla) Konuşuyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Rica ediyorum...
İSMAİL KÖSE (Devamla) Şimdi, Anavatan
Partisi Sözcüsü arkadaşımız, burada, yetki kanununa istinaden
kanun hükmünde kararname çıkarmak suretiyle personele verilecek olan
hakların yanlış olabileceğini ifade ettiler.
Değerli milletvekilleri, Anavatan Partisi
hükümetleri zamanında, Bakanlar Kurulu, yetki kanununa istinaden 11 adet
kararname çıkarmıştır,
memurlarla ilgili 11 adet yetki kullanmıştır.
O itibarla, burada, Anayasadan desteğini alan bir
hak kullanılmaktadır ve geçen hükümetler döneminde bu haklar
nasıl kullanılmışsa, şu anda da, mevcut Hükümet bu
hakkını kullanmaktadır.
Bu yetki verildiği takdirde ne
yapılacaktır?.. Memurların almış oldukları
ücretlerde dengesizlikler vardır; sözleşmeli personel vardır,
çeşitli ölçüler içerisinde çalışan personel vardır, bunlar
arasındaki adaletsizlik önlenecektir.
Bir şey daha yapılacaktır... Gene, çok
üzülerek ifade ediyorum, bu kürsüden ifade edildi, "bu, bir tasfiye
yetkisi olacak" şeklinde düşünüldü, "personel tasfiye
edilecektir, başkaları tayin edilecektir, atamalar yapılacaktır"
şeklinle söylendi.
Kesinlikle böyle bir şeyin düşünülmesi mümkün
değildir; burada, düşünceler, daima böyle düşünülerek ortaya
konulmuştur; ama, böyle bir düşüncenin olması mümkün
değildir.
Tabiî, Hükümetin, kendi prosedürü içerisinde
yapacağı atamaların dışında, personelin tümüyle
alakalı herhangi bir tasfiye işleminin olması mümkün
değildir. Burada yapılacak iş, tamamen ekonomik ve sosyal
iyileştirmelerdir. Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin, Türk güvenlik kuvvetlerimizin, canını,
milletimizin huzur ve güvenliği için ortaya koyan bu
insanlarımızın sosyal ve
ekonomik yönden daha iyi desteklenmesi için, Hükümet, bu yetkisini
kullanacaktır.
Bu yetkiye karşı çıkmak,
dağların başında terörle mücadele eden insanlara, ekonomik
yönden biraz daha yardımcı olmaya karşı çıkmak
demektir...(DYP sıralarından alkışlar)
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) Sömürüyorsun;
yapma!
İSMAİL KÖSE (Devamla) Buna karşı
çıkmak demek...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) Meclisi
çalıştır, çıkaralım.
İSMAİL KÖSE (Devamla) Buna karşı
çıkmak demek, şu anda...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul)
Çalıştır Meclisi, çıkaralım; boş ver bu
işlere.
BAŞKAN Sayın Köse, maddeyle ilgili
konuşun, rica ediyorum.
İSMAİL KÖSE (Devamla) Maddeyle ilgili
konuşuyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet; ama, dağın
başındakilerle ilgili maddede bir şey yok ki...
İSMAİL KÖSE (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükümet kime yardımcı
olacaktır?..
METİN ŞAHİN (Antalya) Ulusal
bütünlüğe karşı tavırlar koyma!
İSMAİL KÖSE (Devamla) Hükümet, bu yetkiyi
aldığı anda, emekli olan,üç aydan bu yana emekli ikramiyelerini
alıp sıkıntı içerisinde olan
vatandaşlarımıza yardımcı olacaktır.
Bakın, yapılan zamlarda, alt derece ile üst
derece arasındaki makasın kapatılması konusunda, Hükümet
fevkalade adaletli bir zam ölçüsü getirmiştir. Şimdi, bunda da
aynı düşünceden hareket edilecektir.
BEKİR YURDAGÜL (Kocaeli) Tam tersi_
İSMAİL KÖSE (Devamla) Burada, en önemli
olan, insanın canıdır, hayatıdır. Hayat bir risktir.
Bu risk birinci derecede öne alınacaktır. Eğer canıyla, meselenin
önünde görev yapan insanlar varsa; bu risk muhakkak suretle göz önünde
bulundurulacak, aradaki fark bu şekilde düşünülecektir.
Bir başka konu da, yine, bugüne kadar
-imkânsızlıktan olsun ya da enflasyon şartlarıyla olsun-
yapılamayan, özellikle emeklilere, yetim ve dullarımıza
yapılamayanlar yapıylacak -yine, dengesiz bir gelir ortamı
doğmuştur- bunlar da giderilecektir.
Mesele hangi yönüyle ele alınırsa
alınsın, aslında bu konuyu en fazla müdafaa etmesi gereken
sözcülerin, muhalefet sözcüleri olması gerekiyor; ama, bu, iktidar partisi
grupları için bir şanstır. Demek ki, hakkın, hukukun,
doğrunun yanında olan siyasî düşüncelerle, meseleyi tamamen
ideolojik açıdan değerlendirmek suretiyle ya da popülist
düşüncelerle, günübirlik düşünme konusunda olan siyasî
düşüncelerin ortaya çıktığını, bu son haftalarda
çıkan kanunlar dolayısıyla, milletimiz bir daha görmüş
bulunmaktadır.
Bu yetkinin Hükümete verilmesi konusunda, Doğru
Yol Partisi Grubunun Hükümetin yanında olduğunu ve Hükümetin
getirmiş olduğu bu yasa tasarısını
destekleyeceğini, Grubum adına ifade ediyorum. Kaldı ki, modern
devlet dediğimiz, çağın devleti dediğimiz devlette,
bürokrasiyi, muhakkak surette, çağdaş, demokratik devletlerin bürokratik
yapısına da oturtmak mecburiyetimiz vardır.
Bugün, devletin küçültülmesi, ekonomiden çekilmesi,
devletin aslî fonksiyonlarını yerine getirmesi konusundaki reform
tasarıları da hazırlanmıştır ve inşallah,
bunlar da önümüze getirilecektir. Asıl olan, devletin kendisine ait olan,
güvenlik, hürriyet ve insanımızın rızkını temin
edeceği koşulları ortaya çıkarmasıdır.
Onun dışında özelleştirme,
işte, devletin, ekonomiden uzaklaştırılması demektir;
bu da, çok önemli bir meseledir, bunu da gerçekleştirmiş oluyoruz.
Telekom, çok önemli bir olaydı ve oradaki
kaynağın, hiçbir şekilde israf edilmeden_
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köse, süreniz bitti efendim.
İSMAİL KÖSE (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkanım.
_çok iyi bir şekilde değerlendirmek
suretiyle, kamuya veya kamuda çalışan insanlarımıza
aktarılacağını ifade ediyorum; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Hükümet söz istedi; buyurun Sayın Hükümet.
Sayın Bakan, süreniz 10 dakikadır efendim.
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER
(Sıvas) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; üzerinde
görüşmelerimizi sürdürmüş olduğumuz yetki kanunu
tasarısının 1 inci maddesi, amacı belirlemektedir.
Bu amaç, kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin malî,
sosyal ve diğer haklarında iyileştirme ve düzenlemeler
yapmaktır; ikinci bir nokta, yine, kamu görevlilerinin ve emeklilerimizin
istihdam usulleriyle ilgili düzenlemeler yapmaktır. Dolayısıyla,
kamu görevlilerimizin, bir yandan, malî, sosyal ve diğer haklarında
düzenleme yapmak amaçlanırken, diğer taraftan da, istihdam
usullerinde bir iyileştirme ve rasyonalite meydana getirebilmek için,
Hükümetimiz, yetki istemektedir.
Bildiğiniz gibi, özellikle yüksek bir enflasyon
ortamının yaşandığı Türkiye'de, sabit gelirliler,
enflasyon karşısında reel gelir kaybına
uğramaktadırlar. Bu reel gelir kayıplarını telafi
etmek de, Hükümetimizce bir görev olarak üstlenilmiştir. Nitekim, 1996
Temmuz ayında memur ve emeklilere yapılan ücret zammında yüzde
50'lik net bir artış sağlanmış ve böylece, enflasyon
karşısında eriyen reel gelirlerini düzeltme
amaçlanmıştır. Aslına bakarsanız, bu yüzde 50'lik zam,
memurlarımız ve emeklilerimiz için yeterli değildir; hatta, 1994
ve 1995 yıllarında meydana gelen reel ücret azalmalarını
telafi edecek düzeyde bile bir artış değildir. Bunu dikkate alan
Hükümetimiz, bu amaca da yönelmek üzere, biraz daha geniş, kamu personel
rejiminde ileride yapılacak reformlara altyapı oluşturabilecek
değişiklikleri de öngörmek suretiyle bir yetki istemektedir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarımız, burada yapılan müzakerelerde, bir yetkiyle,
kanun hükmünde kararname çıkarmakla, personel rejimi hakkında, kamu
personelinin ve emeklilerinin ücretleri hakkında düzenleme yapmanın
Anayasaya uygun olmayacağı şeklinde görüşler beyan ettiler.
Ancak, yapmış olduğumuz bir incelemeye göre, 1972
yılından bugüne kadar 465 adet kanun hükmünde kararname
çıkarılmıştır ve bunlardan 57 adedi, 657
sayılı Yasayla ilgilidir. Hatta, kamu personelinin malî ve sosyal
haklarıyla ilgili olarak, bugüne kadar çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerin sayısı 101'dir. Yani, böyle bir yetkiyi ilk kez
isteyen hükümet, 54 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti değildir. Şu
ana kadar, kamu personelinin malî ve sosyal haklarıyla ilgili olarak, 101
adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Hatta,
1974 yılındaki Ecevit Hükümetinde, 11 ve 12 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameler çıkarılmıştır; bunlar,
doğrudan doğruya 657 sayılı Kanunla ilgilidir; 1978 ve 1979
yıllarındaki Ecevit Hükümetinde de, aynı konuya ilişkin 5
adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Konuşmaları sırasında, Sayın
Temizel, "istihdam esas ve usulleri hakkında kanun hükmünde kararname
çıkarılamaz" dediler; ancak, 1589 ve 2999 sayılı Yetki
Kanunlarıyla, istihdam esas ve usullerine ilişkin olarak değişiklik
yapma yetkisi verilmiştir ve bu yetkiler, kanun hükmünde kararnamelerle
kullanılmıştır. Sayın Ecevit'in Başbakan
olduğu 1974 yılında çıkarılan 12 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname de, aynı şekilde, istihdam esas ve
usullerini düzenler nitelikte bir kanun hükmünde kararnamedir. Bu konuda,
değişik hükümetler döneminde, çok sayıda kanun hükmünde
kararname çıkarıldığını belirtmiştim.
Anavatan Partisi döneminde de aynı şekilde, kamu personelinin özlük
haklarıyla ilgili kanun hükmünde kararnameler çıkarılmıştır,
yetki kanunları çıkarılmıştır. Sayın
Özal'ın Başbakanlığı döneminde 5 adet yetki kanunu, 23
adet de kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Sayın
Akbulut'un Başbakanlığı döneminde 3 adet kanun hükmünde
kararname, Sayın Mesut Yılmaz'ın
Başbakanlığı döneminde de 1 adet yetki kanunu ve 5 adet
kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Burada, özellikle, Anayasanın 128 inci maddesine
atıfta bulunularak, kamu personelinin özlük hakları konusunda kanun
hükmünde kararname çıkarılamayacağını bazı
arkadaşlarımız ifade ediyorlar. Halbuki, Anayasa Mahkemesinin
1988/64 esas sayılı ve 1990/2 karar sayılı 1990
yılına ait bir kararında bu konuya açıklık
getirilmektedir.
Bu kararı aynen okuyorum: "Anayasanın,
memurlar ve kamu görevlileriyle ilgili genel ilkeleri belirleyen 128 inci
maddesinin ikinci fıkrasında 'memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları
ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri
kanunla düzenlenir' denilmektedir. Burada, çözümlenmesi gereken husus,
Anayasanın birçok maddesinde yer alan 'kanunla düzenlenir' veya 'kanunla
sınırlanır' yahut 'kanunla gösterilir' ibaresinden ne
anlaşılması gerektiğidir" diyor ve şöyle devam
ediyor Anayasa Mahkemesi kararı: "Kanunla düzenlenir deyiminden, ilk
bakışta, lafzî bir yorumla, Anayasanın kanunla düzenlenmesini
istediği konularda mutlaka bir yasa yapılması anlamı
çıkabilir; ancak, Anayasanın 91 inci maddesinin birinci
fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bakanlar Kuruluna kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği kuralı
getirildikten sonra 'ancak, sıkıyönetim ve olağanüstü haller
saklı olmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci
ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez' denilerek, kanun hükmünde kararname
çıkarılamayacak alanın belirlenmesi ve anayasa koyucunun 91 inci
maddede Anayasanın yasayla düzenleneceğini öngördüğü konuların
da kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğini söylememesi
karşısında, bu konularda da kanun hükmünde kararname
çıkarılabileceği sonucuna varılmalıdır"
denilmektedir. Dolayısıyla, kamu personelinin özlük hakları
konusunda da kanun hükmünde kararname çıkarılacağını,
Anayasa Mahkemesinin 1.2.1990 tarihli kararı belirlemektedir ve
yorumlamaktadır.
Nitekim, şu ana kadar iptal edilen kanun hükmünde
kararnameler var, yetki kanunları var; kamu personelinin özlük
hakkıyla ilgili olan bu yetki kanunlarının hiçbiri, bu maddeye
istinaden, Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiştir; yetki, süre, konu ve
kapsam gibi hususlardan dolayı iptal edilmiştir. Bu tasarı
hazırlanırken de, eski iptal kararlarının gerekçeleri
dikkatlice incelenmiştir ve o gerekçelerde ifade edilen hususların
yer almadığı bir metin ortaya
çıkarılmıştır, huzurlarınıza
getirilmiştir.
Arz ediyorum. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bakan.
Şahsı adına, Sayın Fikret
Karabekmez; buyurun efendim. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakika efendim.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa
tasarısının 1 inci maddesinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Şahsım adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yasa tasarısının 1 inci maddesi,
Anayasamızın 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında
belirtildiği üzere, amacı düzenlemiştir. Bu maddemizde, kanunun
amacı; "kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin
düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini, sağlamak
üzere, personelin ve emeklilerin malî, sosyal ve diğer hakları ile
istihdam esas ve usullerinde daha adaletli düzenlemeler ve
değişiklikler yapmak" olarak belirlenmiştir.
Yasa tasarısında gayet net bir şekilde
belirlenen bu hususun, amaç kısmının, yoruma müsait, yuvarlak
bir şekilde belirtildiğini iddia etmek, bence, biraz
insafsızlık oluyor, biraz aşırı gitmek oluyor.
Bunu belirtiyorum ve Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karabekmez.
İkinci olarak konuşma sırası
Sayın Lütfi Yalman'da.
Buyurun efendim.
Sayın Yalman, sizin de süreniz 5 dakika efendim.
LÜTFİ YALMAN (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 87 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, şahsım adına
söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
54 üncü Hükümetin güvenoyu almasından bu tarafa,
gerçekten gece gündüz demeden yoğun bir çalışma var. Bu
vesileyle de Yüce Meclisin değerli üyelerini tebrik ediyorum ve bu yasa
tasarısının, kamu personeline rahatlık getirmesini, huzur
getirmesini temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP ve
DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yalman.
Sayın milletvekilleri, tasarının 1 inci
maddesi üzerindeki konuşmalar sona ermiştir.
Maddeyle ilgili olarak 6 önerge var, malumunuz
olduğu üzere, her fıkrayla ilgili 4 önerge okutuyoruz; maddenin bir
fıkra olması sebebiyle, geliş sırasına göre 4 önergeyi
okutuyorum efendim.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
1 inci maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Hikmet
Uluğbay Bekir
Yurdagül
Ankara
Kocaeli
M.Cevdet
Selvi Bayram
Fırat Dayanıklı
İstanbul Tekirdağ
Mustafa Yılmaz
Gaziantep
Teklif: Madde metnindeki "maaş
unsurlarının azaltılarak sadeleştirilmesini" ifadesi
çıkarılmış, yerine "maaşın tespitinde yer
alan çeşitli yan ödeme unsurlarının, gelirleri azaltmadan,
birleştirilerek sadeleştirilmesi" cümleciği
konulmuştur.
BAŞKAN Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini öneririz.
Madde 1:
Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan personel ile emeklilerinin özlük
haklarında iyileştirme amacıyla kanun yoluyla düzenleme
yapılıncaya kadar, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi vermektir.
Metih
Şahin M.
Cevdet Selvi
Antalya İstanbul
Bekir
Yurdagül Mustafa
Yılmaz
Kocaeli Gaziantep
Hayati Korkmaz
Bursa
BAŞKAN Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini öneririz.
Ali
Rahmi Beyreli M.
Cevdet Selvi
Bursa İstanbul
Metin
Şahin Bekir
Yurdagül
Antalya Kocaeli
Mustafa Yılmaz
Gaziantep
Madde 1:
Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında
hiyerarşik düzen içinde özgür ve verimli olabilmek üzere, halen
çalışanların ve emeklilerin malî ve sosyal haklarında yeni
düzenlemeler ve değişiklikler yapmak amacıyla Bakanlar Kuruluna
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.
BAŞKAN Şimdiki önerge, Anayasaya
aykırılık önergesidir; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
1 inci maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleriyle, 2 nci maddesine,
ayrıca 153 üncü maddesine aykırıdır.
Tuncay
Karaytuğ Fevzi
Aytekin
Adana Tekirdağ
Mustafa
Güven Karahan Mümtaz
Soysal
Balıkesir Zonguldak
İbrahim
Yavuz Bildik
İhsan Çabuk
Ordu Adana
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi,
bu önergeleri, aykırılık derecesine göre işleme
koyacağım.
Son okunan Anayasaya aykırılık
önergesinin öncelikle işleme konulması gerektiğinden, bu
önergeden başlıyoruz.
Sayın Komisyon Anayasaya aykırılık
önergesine katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER
(Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Komisyon ve Hükümet önergeye
katılmıyor.
Önerge sahiplerine soruyorum; gerekçeyi mi
okutalım, yoksa söz mü alacaksınız efendim?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) Gerekçeyi okuyalım
efendim.
BAŞKAN Peki.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeliyle Emeklilerin, Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
"amaç" başlıklı 1 inci maddesi, daha önceki yetki
yasalarının Anayasa Mahkemesinden dönmesine neden olan
aykırılıkların birçoğunu taşımaktadır.
Anayasamızın 91 inci maddesine ve bu konuda,
Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre "amaç" maddesi, kanun
hükmünde kararname çıkarmak için Bakanlar Kuruluna verilen yetkinin
amacını göstermek; ama, bu sırada, sınırlı ve
belirli olmak zorundadır. Oysa, "amaç" başlıklı 1
inci madde, kamu kurum ve kuruluşlarında görevli tüm personelin
çalışmalarındaki etkinliği artırmak, kamu
hizmetlerinin sürekli, düzenli ve süratli bir şekilde yürütülmesini
sağlamaya yöneliktir.
Bu konuda, 1993 yılında, şimdiki
İktidarın ortağı olan partinin ve şimdi Başbakan
Yardımcısı olan Sayın Liderin, Türkiye'yi kurtarma
hülyaları içinde de çıkarılmış; ancak, Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiştir.
Şimdiki düzenlemenin iptal edilen bu metinden
farkı yoktur ve bu nedenle Anayasanın 91 inci maddesine
aykırıdır.
MEHMET KEÇECİLER (Konya) Sayın Başkan,
karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Peki, ararım efendim.
Önergeye, Komisyon ve Hükümet
katılmamıştı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar
yetersayısı vardır.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini öneririz.
Ali
Rahmi Beyreli
(Bursa)
ve
arkadaşları
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve
kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında
hiyerarşik düzen içinde özgür ve verimli olabilmek üzere, halen
çalışanların ve emeklilerin malî ve sosyal haklarında yeni
düzenlemeler ve değişiklikler yapmak amacıyla Bakanlar Kuruluna
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER
(Sıvas) Katılmıyoruz.
Efendim, önergenin gerekçesini mi okutalım; önerge
sahibi konuşma mı yapacak?
METİN ŞAHİN (Antalya) Gerekçesini
okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki efendim, önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe: Tasarı, konuyu geniş boyutlu ele
almıştır. Önerimizde, yetki sınırlandırılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 1 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini öneririz.
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan personel ile emeklilerin özlük
haklarında iyileştirme amacıyla, kanun yoluyla düzenleme
yapılıncaya kadar, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi vermektir.
Metin
Şahin
(Antalya)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER
(Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Komisyon ve Hükümet önergeye
katılmıyor.
Sayın Şahin, gerekçeyi mi okuyalım?
METİN ŞAHİN (Antalya) Gerekçeyi
okuyalım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu denli geniş tasarı, ancak kanunla
düzenlenirse sıhhatli olabilir. O nedenle, sınırlı bir
yetkinin verilmesi uygun olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı,
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
1 inci maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Yılmaz
(Gaziantep)
ve
arkadaşları
Teklif:
Madde metnindeki "maaş unsurlarının
azaltılarak sadeleştirilmesini" ifadesi
çıkarılmış, yerine "maaşın tespitinde yer
alan çeşitli yan ödeme unsurlarının gelirleri azaltmadan
birleştirilerek sadeleştirilmesi" cümleciği
konulmuştur.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER
(Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Komisyon ve Hükümet önergeye
katılmıyor.
Sayın Yılmaz, gerekçeyi mi okuyalım;
yoksa, konuşacak mısınız?
MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) Gerekçeyi okuyalım.
BAŞKAN Gerekçeyi okuyalım. Peki efendim.
Gerekçe:
Madde metninde muğlak olan
"sadeleştirme" ifadesine açıklık getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde
kabul edilmiştir.
İkinci maddeyi okutuyorum:
Kapsam
MADDE 2 Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
Genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri,
belediyeler ile il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler,
bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan
fonlar, kefalet sandıkları ile bunlara bağlı kurum ve
kuruluşlarda istihdam edilen memurlar, diğer kamu görevlileri ve her
türlü sözleşmeli personel, Kamu İktisadi Teşebbüsleri,
bunların müesseseleri ve bağlı ortaklıkları ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun geçici ve ek geçici
maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanlar ile
emeklilerin malî, sosyal ve diğer hakları ile istihdam esas ve
usullerine ilişkin hükümleriyle özel kanunlarında veya teşkilat
kanunlarında mevcut malî, sosyal ve diğer haklara dair hükümlerde
yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Sayın Başkan, matbaa hatası olmuş; üçüncü
satırın son kısmındaki "ile" yerine "il özel
idareleri" ifadesi olacak.
BAŞKAN Zaten düzeltilmiş efendim;
arkadaşımız da " il özel idareleri" diye okudu.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Estağfurullah.
Madde üzerinde, ANAP Grubu adına Sayın Yüksel
Yalova, DSP Grubu adına Sayın Mümtaz Soysal;
şahısıları adına ise, Sayın Ali Dinçer,
Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Lütfi Yalman, Sayın Suat Pamukçu,
Sayın Mehmet Aykaç ve Sayın Önder Sav,.söz istemişlerdir.
ANAP Grubu adına, Sayın Yalova; buyurun.
Süreniz 10 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA YÜKSEL YALOVA (Aydın)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra
sayılı yetki kanunu tasarısıyla ilgili olarak, Anavatan
Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurlarınıza
gelmiş bulunuyorum; hepinizi şahsım ve grubum adına
saygıyla selamlıyorum.
Yetki kanunu tasarısının, bugüne kadar
kaç kez Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna getirildiğini, bu huzura
getirilişler sırasında, iktidar ve muhalefet pozisyonlarına
göre nelerin söylenildiğini hep dinledik; izledik. Ben, yetki kanunu
tasarısının, bir bakıma mantığı, kendi
mantık içi tutarlılığı; eğer, deyim yerindeyse,
daha gerideki felsefesi üzerine değinmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi, kanun
hükmünde kararnameler, kanun adına hüküm doğurabilsin diye hukuk
platformuna getirilmiş uygulamalar; ancak, bugüne kadarki yetki kanunu
tasarısına ilişkin eleştirilerde dikkat ettiğimiz
husus, bunun sadece kendi ülkemiz uygulamasındaki
değerlendirmeleriyle kendimizi sınırlı tutmamız.
Ben, geriye giderek, kanun hükmünde kararnamenin
icadıyla ilgili, ortaya getirilmesiyle ilgili mehaza giderek başka
bir boyuta işaret etmek istiyorum. Elimde, siyasî terimler lexique'i var,
Lexique de Termes Politiques. Kaynak, Fransız hukuku olduğuna göre,
orada "decret" ve "decret-loi" olarak ikiye
ayrıldığına göre, sanıyorum, kanun hükmünde
kararnameye müracaat eden bir siyasal iktidarın, her şeyden önce
böylesi bir hukuk normunun ne için ortaya konduğunu, hangi amaçla, hangi
kapsamı içine alabildiğini açıklıkla ortaya koyması
gerekiyor.
Bizim, kanun hükmünde kararname olarak
çevirdiğimiz bu decret- loi'lara baktığımız vakit, bir
kere, 1914-1918 yılları arasında, bunun ilk kez hukuk
platformuna getirildiğini; ama, özellikle de 1934'ten itibaren uygulamaya
konulduğunu tespit etmemiz lazım. Çok açıkça söylemiş:
"Belirli bir süre için." O "belirli" sözcüğünü
Türkçede kullandığımız vakit, altı ay da belirlidir,
belirli bir süreyi ifade eder, sekiz ay da belirli bir süreyi ifade eder gibi
bir savunma getirebiliriz; ama, oradaki "determine" sözü, son derece
sınırlı, kısa bir süreyi kapsamaktadır sayın
milletvekilleri. Parlamentonun mutlak yetkisi içerisine giren sıradan
işler, normal işler konusunda yasamaya bir yetki devri; adı bu.
Ben, hiç, öyle, 54 üncü Hükümet Programında, dördüncü ve onbirinci
sayfalarda iki kez "memur" sözcüğünün geçmiş
olmasını, otuzyedinci sayfasındaki, sadece, "kamu personeli
rejimine ilişkin yeni bir düzenleme yürürlüğe girecektir" gibi
yuvarlak geçiştirmeyi filan ele almayacağım; ama, bakın,
getirilen yetki kanunu tasarısında, Hükümet tarafından öyle bir
mazeret ileri sürülmüş ki; Anayasaya aykırı bir durumun
bulunmadığı, bugüne kadar verildiği gibi, var olan
uygulamaya ilişkin, ama, teorik olmayan, ama, kendine özgü yeni bir gerekçesi
olmayan, yıllardan beri uygulanagelen bir yöntem oldu denmekte,
Anayasanın 128 inci maddesine aykırılıktan hiçbir iptal
bulunmadı denmekte, Plan ve Bütçe Komisyonu raporundaki görüşmeleri
sırasında.
Ben, şimdi, arz edeyim: 2 nci maddede, kapsam bölümünde
"bu Kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler"
demiş, saymış,saymış -basılı evrak önümüzde-
"... özel kanunlarında veya teşkilat kanunlarında mevcut
malî, sosyal ve diğer haklara dair hükümlerde yapılacak
değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar" demiş. Yani, hem
kanunlarda değişiklik yapacak hem de yeni düzenlemeleri kapsayacak.
Oysa, kanun yerine, pratik bir araç olarak, anayasa hukuku bünyesine
girmiş olan kanun hükmünde kararname, kanunun değiştirebileceği,
kanunun getirebileceği düzenlemelerden daha dar bir kapsam ihtiva etmek
mecburiyetinde; yani, o kanunun genel çerçevesini aşmama yükümlülüğü
altında. Oysa, çok açıkça, samimî olarak yazılıp, huzura
getirilen 2 nci maddeye bakıyoruz ki -belki de, cüretkâr bir ifade
olduğunu söylemek mümkün- hem özel kanunlarında hem de malî, sosyal
diğer haklara ilişkin değişiklik ve yeni düzenleme...
Peki, bu yeni düzenleme sınırı ne
olacak, neleri ihtiva edecek? Tamam, katma bütçeli idareler demişiz, genel
bütçeli daireler demişiz, saymışız... Oradaki sayılan
birimlerin çok fazla olmasını yadırgamıyorum; olabilir.
Geçmişte de yapılmıştır; doğrudur. Onun, üç,
beş, on, yirmi daireyi veya idareyi -ister katma bütçeli olsun, ister
genel bütçeli olsun- kapsaması sorun değil; ama, siz, "var olan
kanunlarda değişiklik" derseniz, alacağınız bu
yetki kanunuyla -ki, özü, kanun hükmünde kararname- sonuçta, kanun hükmünde
kararnameyle, var olan kanunlarda değişiklik yapma yetkisini, siyasal
iktidara vermiş oluyorsunuz. Oysa, Anayasanın hemen en baştaki
bölümlerinde, özellikle 6 ncı maddedeki egemenlik hakkını
dikkatlice okursak, karşımıza bir Anayasa engeli
çıkıyor. Anayasanın "egemenlik"
başlıklı 6 ncı maddesinde, "egemenliğin kullanılması,
hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa
bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" deniyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, yani, Yasama Organının, kendi alanına giren
bu yetkinin kullanımında siyasal iktidarlara, sıradan işler
için, süresi belirli bir şekilde, belirli alanlarda yetki devrini
yapabilmeye muktedir olduğu doğrudur. Bunun, Türk hukuk sisteminde
kullanıldığı, fiiliyatta örneklerinin olduğu
doğrudur; ama, bizi, burada, sınırlayan, Anayasa hükmü var. Bu
Anayasa hükmü bu kadar açıkken, bizim, en azından, "kanunlarda
değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar" ifademiz, kanaatim odur
ki, Anayasayla çelişmektedir.
Ben, siyasal iktidarın, özellikle kamu personeli
rejimine ilişkin -ister malî haklarda olsun ister sosyal haklarda olsun-
iyileştirme yapması dileğine itiraz etmiyorum; hatta bunun bir
mecburiyet olduğunu, hatta aciliyeti olduğunu da söylüyorum.
Anayasanın 128 inci maddesindeki, "memurlara ilişkin haklar
ancak kanunla düzenlenebilir" ifadesini kabul ediyorum; o, yasayla olabilir.
O, yasayla çelişmeyecek şekilde, Anayasanın o maddesine ters
düşmeyecek şekilde, yine kanun hükmünde kararnameyle de
yapılabilir; ona da itirazım yok; ama, kanun hükmünde kararnameyle,
var olan mevcut yasalarda değişiklik yetkisini, var olan
yasaların dışında yeni düzenleme getirebilme yetkisini
siyasal iktidara tanımanın adı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
yetkilerinin, kapsam itibariyle nerelerde kullanılacağı belirli
olmayan bir şekilde, Hükümete teslimidir.
BAŞKAN Sayın Yalova, 1 dakikanız var
efendim...
YÜKSEL YALOVA (Devamla) Teşekkür ederim.
Bunun, Anayasa Mahkemesinden geri döneceği
inancını ciddî olarak taşıdığımı,
özellikle belirtmek isterim. Yapılabilecek bu düzenleme, eğer,
sayısal çoğunlukla geçer ise, o zaman bir uyarım olacak iktidar
mensuplarına: Bir zamanlar "Aşağıdakiler ve
Yukarıdakiler" isimli bir İngiliz dizisi vardı. Getirilmek
istenilen düzenlemede, alttakilere, aşağıdakilere ilişkin
tek bir şey yok; hep üst taraftakilere... Ama, emeklisine, 12 nci, 13 üncü
derecelerden başlayan memurlara ilişkin... Eğer, bu Anayasaya
aykırılığı içinize sindirebilecekseniz, göze
alabilecekseniz, sayısal demokrasinin kuralını
işletecekseniz, o düzenlemeler sırasında, hiç değilse,
altta kalanları düşünmenizi, aşağıdakileri
düşünmenizi tavsiye ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yalova.
DSP Grubu adına, Sayın Soysal; buyurun
efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Soysal, süreniz 10 dakikadır efendim.
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, alttakiler, üsttekiler üzerine değil, bütün
insanlar üzerine bir şeyler söylemeye çalışacağım;
çünkü, ister altta, ister üstte olsunlar, ister zekâ dereceleri çok yüksek,
ister çok düşük olsun -Sayın Başkan, siz de insanlarla çok
teması olan bir kişi olarak biliyorsunuz ki insanları en çok
yaralayan şey, aptal yerine konmaktır.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) Estağfurullah...
MÜMTAZ SOYSAL (Devamla) Bazen, Sayın
Başkan, siz, bazı usulsüzlükler yapıyorsunuz; fakat, biz de
biliyoruz, siz de biliyorsunuz ki, bu, bizi aptal yerine koymak değil,
durumun gereğidir. Bazen "yani" diyorsunuz; siz de onu çok
hoş söylediğiniz için, biz, onu, aptal yerine konmak biçiminde
almıyoruz ve hoşgörüyle karşılıyoruz; ama, bazı
şeyler var ki, usulle ilgili değil. Mesele, bu gibi
ayrıntıların ötesinde, devlet yaşamını ve
özellikle de, 62-63 milyonluk bir toplumun yaşamını ve onun
içinde de -çok kesin çizgilerle değil, çok geniş çizgilerle-aşağı
yukarı, milyonlarca kamu görevlisini ilgilendiren bir mesele olunca, onda
biraz daha ciddî davranmak zorundayız.
Şimdi, bu tasarı -biz yorulduk Anayasaya
aykırılık konusunu vurgulamaktan; onun için, uzun uzun
konuşmuyoruz- açıkça, birçok bakımdan Anayasaya
aykırılıklarla dolu; görünürde hiç değilmiş gibi;
çünkü, Anayasa ne istemişse -görünürde- sırayla söylenmiş; amaç
denmiş, kapsam denmiş, ilkeler denmiş, yetki süresi denmiş.
Gerçekten de, Anayasanın bununla ilgili maddesi, bunların yetki
yasasında belirtmesini istiyor.
Ben, kapsam üzerinde konuştuğum için, örnek
olarak onu alalım, Kapsam maddesine baktığınız zaman,
kapsam dışında bırakılmış bir şey
kalmamış oluyor. Yani, kapsam, dışında bir şey
bırakmayan şey değil; kapsam, bilakis, içine alınabilecek
olan şeylerden hangilerini aldığını belirten bir
kavramdır. Nasıl, amaç "bu yetki yasasıyla hükümet ne
yapmak istiyor" sorusunun yanıtı ise, kapsam da "bu
yapacağını nerelerde yapmak istiyor" o sorusunun
yanıtıdır; dolayısıyla, belirli olması gerekir;
ama -ben, uzun boylu okuyacak değilim- bu kapsam maddesinde
sayılmayan şey yok. Yani, devlet yaşamına, hatta devlet
değil, il özel idareleri, belediyeler, KİT'ler vesaire... Yani,
şöyle ya da böyle, kamudan para alan insanların -emeklisiyle,
şusuyla, busuyla hepsinin- çalıştığı yerleri ve
çalışmış oldukları yerleri, emekli oldukları
yerleri kapsıyor. Bu, kapsam değil. Kapsamın, Anayasa
Mahkemesinin çeşitli hükümlerinde açıkça
yazıldığı gibi, çok belirgin olması gerekir. Hele
böyle bir tasarıda, kapsam maddesi- ki, aşağı yukarı
her biri de çok geniş olmak koşuluyla- yirmi küsur kategoriyi
kapsıyor. Kategorilerden bir tanesi, diyelim ki, genel bütçeli ve katma
bütçeli daireler; ama, onun dışında KİT'ler, onlara
bağlı müesseseler vesaire gibi çok belirsiz, çok geniş
kategoriler var; her biri çok geniş.
Şimdi, böyle bir tasarıda, amaç maddesi, hiç
olmazsa belirgin olsaydı, orada sadece belirli bir amaç belirtilmiş
olsaydı, o zaman bir ölçüde hoşgörüyle karşılayabilirdik;
ama, amaç maddesi de o kadar çok amacı kapsıyor ki ve birbirinden
farklı amacı kapsıyor ki, orada da, en azından sekiz amaç
kategorisi -ki, bunlardan bazısı, örneğin görevli personelin
çalışmalarında etkinliği artırmak gibi rasyonellik
arayan- sayabildim. Diyelim ki, Meclis stenograflarının daha iyi
çalışabilmeleri için, yurtdışında da staj görmeleri.
Bu etkinliği artırır. "O konuda da kararname
çıksın, bununla Meclis uğraşmasın"
diyebilirsiniz. Bu bir amaçtır. Ama, sonuna doğru geliyorsunuz
"sosyal haklar" diyor; yani, bütün bu kategorideki insanların
sosyal hakları... Bu da çok farklı. Yani, rasyonelliği
sağlamakla, yine "Meclis stenografları çok
çalışıyorlar, işte ek ödentileri şöyle
artırılsın" dediğiniz zaman, o da bir amaçtır;
ama, bunlar birbirinden nitelik bakımından çok değişik
amaçlardır.
Dolayısıyla, Sayın Başkan,
eğer Anayasaya uygun yetki yasaları çıkarmak gerekirse, bu
konularda, 8 ile 20'yi çarpsanız, en azından 160 yetki yasası
çıkarmak gerekiyor Anayasaya uygun olarak; ama, siz bir yasayla bunu
halletmeye çalışıyorsunuz. Bir kere bu yanlış ve
Anayasa Mahkemesi aptal yerine konulacak bir kuruluş değil. Onlar,
bakınca, bu şekil görüntüsü gerisinde "amaç belirtilmiş,
kapsam sayılmış ama, pek Anayasanın istediği bir kanun
hükmünde kararname tipi değildir" diye bunu iptal edecektir;
açıkça, belli.
Ama niye çıkıyor?...Niye
çıktığı konusunda bu gibi teşebbüslere cevap olarak,
şimdi Komisyon sıralarında oturmakta olan, çok sevgili, çok
değerli üyemiz Abdüllatif Şener'in, geçen yıl, 25 Ocak 1995
tarihinde, buna benzer bir yetki yasası geldiğinde söylediklerini
birlikte dinleyelim.
Sayın
Şener "Kapsamda açıkça belirtildiği gibi, Hükümet,
memurların, çalışanların ve emeklilerin malî ve sosyal
haklarını düzenleyen kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde
değişiklik yapma yetkisi istemektedir. Tabiî burada yetki isteniyor.
Yetki verildiği takdirde, bu yetkiyi hükümetin nasıl
kullanacağı konusunda artık Meclisin hiçbir inisiyatifi
kalmayacaktır. Yani, hangi memura ne kadar ücret artışı
sağlayacaktır, gelir düzeyi düşük olan aşağı
derecedeki memurlara ne verecektir; ücret düzeyi göreli olarak daha yüksek olan
memurlara ne verecektir, bunu, bu tasarıyla tespit edebilmemiz mümkün
değildir. Bu tasarıyla ve kapsamda belirtildiği gibi, yetki
istenmekte, bu yetkiyi kullanma inisiyatifi de tamamen hükümete
devredilmiş olmaktadır. Bu noktada önemli kaygılarımız
ve endişelerimiz vardır" diyor.
Sayın Şener, bizim de önemli
kaygılarımız ve endişelerimiz var. (DSP ve ANAP
sıralarından alkışlar) Önemli kaygılarımız
ve endişelerimiz var; çünkü, bunun içinde malî haklardan da söz etmişsiniz.
Bakın, zorunlu tasarruf, malî haklarımızdandır;
kamudan maaş alanlarımızın bu zorunlu tasarrufu belli bir
süre sonra geri istemesi, malî haklarımızdandır.
Şimdi, bu yasaya dayanarak, siz, bir kararnameyle,
"zorunlu tasarrufların nemalarını ve hatta geri ödenmesini
bir süre askıya alıyoruz" dediğinizde, bunu kararnameyle
yaptığınızda, Hükümete, 400 trilyonluk bir kaynak
sağlamış olabilirsiniz ve bugünlerin de ilginç ve güncel konusu
kaynak arayışıdır. Durup dururken böyle yetki yasaları
çıkarmıyormuşsunuz gibi geliyor bize. O bakımdan, ciddî kaygılarımız
ve endişelerimiz var ve Sayın Maliye Bakanından soruyoruz:
Burada, Meclisin kürsüsünden, en azından kamuda çalışanlara,
"biz, bu yasalarla, kendi iktidarımız zamanında, sizin zorunlu
tasarruflarınıza dokunmayacağız" diyebilirler mi?
Teşekkür ederiz efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Soysal.
Sayın Soysal, çok büyük saygı duyduğum,
üstün nitelikli, yüce bir kişiliğe sahip bir
arkadaşımızdır. Bana bir taş attı...
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) Taş atmadım,
bilakis...
BAŞKAN Yani, benim, kendilerini aptal yerine
koymak gibi bir davranışım olduğu konusunda bir söz sarf
ettiler. Bu, benim için çok ağır bir laf.
Sayın Hocam, müsaade ederseniz, bu konuda iki
cümle söyleyeyim. Yani, inanabilirsiniz, bütün bilgi hazinemi kullanarak, bütün
kişiliğimi kullanarak, irademi ve kabiliyetimi kullanarak ve
tarafsızlığımı kullanarak, şu Meclisi iyi
yönetmeye çalışıyorum; ama, kişi olarak yetmezliklerim
olabilir, onu kabul ediyorum; fakat, inanabilirsiniz ki, Grubunuzda, başta
zatı âliniz olmak üzere, bütün arkadaşlarla, onun
dışında da, bu yüce çatı altında görev yapan bütün
milletvekili arkdaşlara karşı büyük bir saygı besliyorum ve
ben, bu Meclisi yönetirken, mümkün olduğu kadar, İçtüzüğün ve
Anayasanın verdiği hakların milletvekillerinden
saklanmaması; ama, Meclisin zamanının da boş geçirilmemesi,
Meclisin itibarını artıracak çalışmaların
gösterilmesi konusunda bir gayret sarf ediyorum. Eğer, bu konuda bir
yetmezliğim varsa, sizden özür diliyorum. Sizlere, kesinlikle büyük
saygım vardır. Hiçbir zaman kimseyi aptal yerine koymak aklımdan
geçmez.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) Tamamen değişik
anlamda söyledim. Siz, bunu, başka... Yani, bu niyetle
yapmadığınız için, latife olarak
yaptığınız için... Hatta, yaparken gülüyorsunuz; biz de
gülüyoruz, öyle geçiştiriyoruz.
BAŞKAN Yani, gülmek, güzel bir gelenek, güzel
bir itiyat.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) Tabiî... Tabiî...
Biz de gülüyoruz, niyetinizin öyle
olmadığını bildiğimiz için.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim Sayın
Soysal. (DSP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın
Önder Sav.
Buyurun.
Sayın Sav, süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV (Ankara) Sayın
Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Kamu Personeli ile Emeklilerin
Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenleme Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu Tasarısının kapsam maddesini konuşuyoruz.
Kapsam maddesi, yetkiye dayanılarak
çıkarılacak kanun hükmündeki kararnamelerin neler olacağı,
neleri içereceğine ilişkindir. Maddede, genel bütçeli daireler, katma
bütçeli idarelerden KİT'lere, fonlardan kefalet sandıklarına
kadar her kurum, her kuruluş ve buralarda istihdam edilen kamu
görevlileri, her türlü sözleşmeli personel sayılmış; bunlar
ve ayrıca, emeklilerin -demin Sayın Soysal'ın üzerinde
durduğu gibi- malî, sosyal ve diğer haklarında
değişiklik ve yeni düzenleme yetkisi istenilmiştir.
Tasarının "Amaç"
başlıklı 1 inci maddesinin niçin Anayasaya aykırı
olduğunu, biraz önce, Grubumuz adına
açıklamıştık. 1 inci maddenin
aykırılığı, hiç kuşku duyulmasın ki,
peşinden gelen kapsam maddesini de aynı akıbete
taşıyacaktır.
Yetki, önemli, ivedi, zorunlu durumlarla
sınırlıdır. Bu
sınırı kim çizecektir? İşin hassas noktası da
buradadır. Bunun takdiri, Bakanlar Kuruluna bırakılmamıştır.
Yetkinin, amaç, kapsam ve ilkelerinin içeriği yönünden kanun koyucu
tarafından ivedi ve zorunlu olduğunun saptanması gerekir. Kapsam
maddesinde sayılan pek çok husus, hangi nedenle önemli, ivedi, zorunludur?
Bu tasarıdaki kapsam maddesinde, önemlilik, ivedilik, zorunluluk
derecesini anlamak gerçekten güçtür.
Önümüze getirilen kapsam maddesi, daha önce iptal
edilen 3755 ve 3911 sayılı yetki kanunlarında belirtilenlerden
mahiyet itibariyle farklı olmadığı gibi, madde, onlara göre
kısa görülmekle birlikte, kapsam itibariyle -Sayın Soysal'ın da değindiği
gibi- fevkalade geniştir.
Anayasa Mahkemesinin, kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisini, kimi anayasal sınırlar içinde
bulmadığı takdirde iptal ettiği de bilinen bir gerçektir.
Bir yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, aynı biçimde ve
içerikte yeniden yetki yasası çıkarmamalı, çıkarmaya
yeltenmemelidir. Şimdi, biz, yeltenme aşamasındayız,
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu
konunun altını özellikle çizmek istiyorum. Bir yasama organı
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hassasiyeti gösterecek midir
göstermeyecek midir; onu kısa bir süre sonra göreceğiz.
İktidar partilerinin bu kürsüde dile getirilen bir
yanlışlığına, bir saptırmasına da
kısaca değinmek istiyorum. Kapsam maddesiyle kamu çalışanlarına
-güya- yeni haklar getiriliyor, karşıdaki tüm partiler de bu haklara
karşı çıkıyor. Böyle ucuz politika olmaz. Bir defa, bu ucuz
politikalardan, muhalefetteki alışkanlıklarınızdan
vazgeçiniz; iktidar olduğunuzun bilincinde ve ayırdında olarak
davranınız. Biz, kapsam maddesiyle yeni haklar verilmesinden ziyade,
bu kapsamla yeni mahrumiyetlerin, yeni haksızlıkların, yeni
hukuksuzlukların kokusunu aldığımız için hassasiyet
gösteriyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Anayasanın 7, 87 ve 91 inci maddeleri birlikte
değerlendirildiğinde, yasama yetkisinin genel, aslî bir yetki
olması, bunun da Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bulunması ve
devredilemez özelliği taşıması anlamı ortaya
çıkar. Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, yasama yetkisinin
devri anlamına gelmemeli; kapsam, bu devri sergileyecek genişlik ve
genellikte olmamalıdır.
Görüşmekte olduğumuz tasarının
kapsam maddesi, daha önce Anayasa Mahkemesince iptal edilen 3479, 3755 ve 3911
sayılı yetki yasalarında belirtilen kapsam maddelerindeki gibi,
onlara benzer ve eşdeğer nitelikler taşımaktadır. Bu
tasarıyla, Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği yasalar
unutularak, Bakanlar Kuruluna verilen kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi genişletilmekte, kuruluşlar ve personel yönünden benzer
kapsam getirilmektedir.
Kapsam yetkisinin sınırsız ve Anayasaya
aykırı biçimde geniş tutulup olur olmaz kanun hükmünde
kararnameler çıkarılınca, hukuksuzluk bugünde kalmıyor,
maalesef gelecek günlere, gelecek yıllara da bulaşıyor. Çok
değil, daha üç yıl önce, 24 Haziran 1993 tarihinde çıkarılan
3911 sayılı Yetki Yasasının iptali üzerine pek çok kanun
hükmünde kararname iptal edildi, kibrit kutularından kuleler gibi devrilip
gitti. Kimine o zamanki başvuru sahipleri itiraz etmediği için,
onlar, bitkisel yaşamlarını sürdürmeye devam ettiler.
Çok çarpıcı, çok somut bir örneği, bütün
üyelerimizin gözü önünde olan gündeme çekerek belirtmek istiyorum. Bu örnek,
önünüzdeki gündemde, günlerdir oylamasını
yapamadığımız, çeşitli nedenlerle komisyonun niçin
oturmadığını, Hükümetin niçin yerini almadığını
kestiremediğimiz, 23 sıra sayılı, 926 Sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine
İlişkin 488 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamedir. Bu, bugün
konuştuğumuz türden hastalıkların, uyarılara kulak
tıkamanın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde vurdumduymaz
davranmanın, hukuku nereye getirdiğinin somut bir örneği
olduğu için altını çizerek vurgulamak istiyorum ve maalesef, bu
kanun hükmünde kararname hükmünü çoktan icra ettiği halde, kişi
ordudaki görevini tamamlayıp bu yüce çatının altına üye
olarak geldiği halde, hâlâ -kimi özlük hakları bakımından-
bu kanun hükmündeki kararnamenin kanunlaşmasına çaba sarf ediyoruz.
Bu kapsam maddesinin de 488 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ve
diğer örneklerdeki gibi sıkıntı yaratmaması, ileride
olası iptal akıbetiyle karşılaşmaması için, Hükümeti,
Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerini ve Yüce Meclisin değerli üyelerini bir
kez daha uyarmakta, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak yarar gördüğümüzü
ifade ediyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sav.
Şahısları adına Sayın Ali
Dinçer; buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
ALİ DİNÇER (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; adı kulağa hoş geliyor; Kamu
Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve onun
kapsamı.
Kamu personelinin malî, sosyal ve diğer haklar
konusunda çok mağdur olduğunu hepimiz biliyoruz; kamu personelinin bu
haklarının elde edilmesinin, tümüyle, yönetime, iktidara
bağlı olduğunu da biliyoruz. Burada, Mecliste, biz, bundan önce,
defalarca tartıştık; işçiler gibi kamu personeli de,
memurlar da, ekonomik, demokratik haklarına sahip olmalılar, buna
benzer kanun hükmünde kararname çıkarma yetki tasarıları gerekmeden,
hatta, yeni yasalar gerekmeden, onlar da kendi haklarını -malî olsun,
idarî olsun, sosyal olsun- kendileri alabilmeliler. Hemen hemen bütün partiler,
bu yönde, sendikal hakların kamu personeline de, memurlara da
tanınması gerektiği konusunda, seçim öncesi söz verdiler; fakat,
hiç kimse yetkiyi elinden bırakmak istemiyor.
Burada, bu Hükümet de, Anayasaya
aykırılığı açık seçik belli olan bir yetki kanunu
tasarısıyla önümüze geliyor. Bu tasarının, Anayasanın
6 ncı, 91 inci, 128 inci maddelerine ve Anayasanın ruhuna
aykırı olduğu, bu işin uzmanı arkadaşlar
tarafından, daha önce tekrar edildi. Peki, neden bunu bile bile, Meclisin
huzuruna getiriyor bu Hükümet?.. Yani, bu tasarı, buradan geçse dahi,
sonunda, Anayasa Mahkemesinden dönecek; biz de, burada, saatlerce havanda su
dövmüş olacağız.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir günlük
çalışmasının milyarlarca liraya mal olduğunu
biliyoruz. Bu milyarlarca lira da, vergi veren
vatandaşımızın sırtından çıkıyor ve
biz, burada, gereksiz yere vakit kaybediyoruz. Yani, hukuk devleti
anlayışını bir türlü benimsemeyecek bu iktidar, sürekli,
hukuk devleti anlayışına aykırı buna benzer yasalarla
mı önümüze gelecek? Türkiye Büyük Millet Meclisini by-pass ederek, hukuk
devleti anlayışına aykırı davranarak ne kazanılacak?
Biz, merkezî idare olarak, devlet olarak, kamu personelini kapıkulu gibi
görmekten ne zaman kendimizi alıkoyacağız? Bu vakti, kamu
personelinin de grevli, toplusözleşmeli sendikal haklara
kavuşması için harcamamız gerekirken, Anayasa Mahkemesinden
döneceğini bile bile, niye böylesine bir tasarıyla vakit
kaybediyoruz?
Şimdi, biz, geniş kapsamlı bir
şekilde, tüm kamu personelini içerecek, kamu personelinin malî, sosyal
durumlarını, haklarını genişletecek bir
tasarıyı görüşüyoruz diye, bir ölçüde, bu ana kadar kapıkulu
gibi gördüğümüz memurlarımızı, kamu personelimizi
kandırma durumundayız. Yani, giderek, kamu personeline,
belediyelerde, özellikle Refah Partili belediyelerde, yaygın olan
aşevleriyle, tam anlamıyla kapıkulu muamelesi yapmak,
çağdaş Türkiye Cumhuriyetine yakışır mı?
İnsanlar kendi haklarını alabilmeliler;
memurlar, kendi haklarını, grevli, toplusözleşmeli sendikal
haklarıyla, kendileri alabilmeliler. Hiç kimse, onlara kapıkulu gibi
bakıp, ihsanda bulunmamalı... (RP sıralarından gürültüler)
Doğru dürüst gelir elde edemeyecekler, kendi haklarını alma
imkânını bulamayacaklar, sendikal haklarına
kavuşamayacaklar; siz, onlara aşevi açıp, çorba
dağıtacaksınız, onlara kapıkulu gibi
bakacaksınız... Buna benzer kanun tasarılarıyla bu
kapıyı açmayın. (RP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Dinçer, süreniz bitti efendim, uzatmıyoruz.
Teşekkür ederim.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt) Onları bu hale getirenler
utansın.
ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) Biz,
aşevinden kurtarmaya çalışıyoruz.
ALİ DİNÇER (Devamla) Saygılar
sunuyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Dinçer, bu çatı
altında görev yapan hiçbir arkadaşımız, memurlara
kapıkulu gözüyle bakmaz.
ALİ OĞUZ (İstanbul) Siz aç
bıraktınız, biz doyuruyoruz; daha ne istiyorsunuz?!
BAŞKAN Şahsı adına, Sayın
Fikret Karabekmez.
Buyurun efendim; süreniz 5 dakikadır.
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa
tasarısının 2 inci maddesi üzerinde, şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, şahsım adına,
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anayasamızın "Kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi verme" başlığı altındaki 91
inci maddesinin birinci paragrafında "Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Bakanlar Kuruluna, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verebilir" denilmektedir; ikinci paragrafta ise "Yetki kanunu,
çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden
fazla kararname çıkarılıp
çıkarılamayacağını gösterir" denilmektedir. Anayasanın
bu hükmü doğrultusunda getirilen yetki tasarısının 2 nci
maddesinde, verilen yetkinin kapsamı sıralanmaktadır.
Muhalefet partisinin bazı yetkilileri,
kapsamın geniş olduğundan bahsetmektedirler. Bizim, bazı
kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personelin emeklilik, malî,
sosyal ve diğer haklarında iyileştirme yaparken
bazılarını bundan muaf tutmamız, sanıyorum ki, hiçbir
adalet anlayışıyla bağdaşmaz. Bu nedenle, bu kapsamı
geniş tutmak, bütün kamu personelinin -kamu kurum ve
kuruluşlarındaki personelin- bu haklardan istifade etmesini istememek
anlamına geliyor.
Memurlarımızın sosyal, malî ve
diğer haklarında iyileştirme yapmaya yönelik bir yetkiyi
Hükümete vermekten sakınan kardeşlerimiz,
arkadaşlarımız, çıkıp kürsüden
"memurlarımızın, bu Meclis tarafından kapıkulu
olarak kabul edildiği" gibi çok ağır, Meclisimize
yakışmayan, bu kürsüye yakışmayan sözler sarf ediyorlar.
Bunu da, şahsen, kınıyorum ve bu
vesileyle, Meclisi saygıyla selamlıyorum. (RP sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
Kulaklarınızı yıkatın!..
BAŞKAN Teşekkür ederim efendim.
ALİ DİNÇER (Ankara) Sayın Başkan,
sataşma var. Benim ne söylediğimi anlamamış. Ben, Meclise
demiyorum; bu tasarıyı getiren...
Söz almak istiyorum.
BAŞKAN Hayır efendim, sataşma yok.
ALİ DİNÇER (Ankara) Nasıl olur
Sayın Başkan!
BAŞKAN Efendim, konuşmanızı öyle
anlamış arkadaş. Yani, siz, dediniz ki...
ALİ DİNÇER (Ankara) İstediği gibi
anlama hakkı var mı?! Yanlış anlaşılıyor
söylediklerim. İstediği gibi yorumlama hakkı var mı?!
BAŞKAN Hayır efendim... Siz "memurlara
kapıkulu gözüyle bakılıyor" dediniz.
ALİ DİNÇER (Ankara) "Meclis"
diyor, ben Meclis demedim. Yanlış anlaşılıyor
söylediklerim.
NİHAT MATKAP (Hatay) Konuyu
çarpıtıyor.
BAŞKAN Tamam, siz "Meclis" demedinizse,
açıklama getirdiniz. Tamam efendim.
ALİ DİNÇER (Ankara) Bu tasarıyı
getiren Hükümet öyle bakıyor, İktidar öyle bakıyor...
BAŞKAN Tamam efendim, açıklandı;
teşekkür ederim.
ALİ DİNÇER (Ankara) O zaman
kulaklarıyla dinlesin, doğru anlasın benim söylediklemi, ona
göre konuşsun.
BAŞKAN Peki efendim... Anlaşıldı.
Rica ediyorum... Herkes kulağıyla dinliyor. Herhalde başka bir
dinleme cihazı yok insan vücudunda! Var mı?! (RP
sıralarından gülüşmeler, alkışlar [!])
ALİ DİNÇER (Ankara) Kulaklarıyla
dinlese, doğru duyardı!..
BAŞKAN Peki efendim, teşekkür ederim.
ALİ DİNÇER (Ankara) Sayın Başkan,
biliyorsunuz, Allah insan vücudunda kulaklarla birlikte çeşitli...
BAŞKAN Neyse... Teşekkür ederim efendim.
Allah'ın yarattığı varlıklar üzerinde tartışmayalım.
Madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.
Maddeyle ilgili önergeler var; önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre okutup işleme koyacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini öneririz.
Madde 2. Bu Kanunla çıkarılacak Kanun
Hükmünde Kararnameler, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile il
özel idareleri, belediyeler ile il özel idareleri ve belediyelerin
kurdukları birlikler, bunlara bağlı döner sermayeli
kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları ile
bunlara bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memurlar,
diğer kamu görevlileri ve her türlü sözleşmeli personel, KİT'ler
ve bunların müesseseleri ve bağlı ortaklıkları ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun geçici ve ek geçici
maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanlar ile
emeklilerin malî, sosyal haklarına dair düzenlemeleri kapsar.
Metin
Şahin Fırat
Dayanıklı
Antalya Tekirdağ
Hayati
Korkmaz Bekir
Yurdagül
Bursa Kocaeli
Ali Günay
Hatay
BAŞKAN Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
2 nci maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir
Yurdagül Bülent
Tanla
Kocaeli İstanbul
Fikret
Ünlü Tuncay
Karaytuğ
Karaman Adana
Zekeriya Temizel
İstanbul
Teklif: Madde metninden "diğer
hakları" sözcükleri çıkarılmıştır.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
"Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi, Anayasanın 87 ve
91 inci maddeleriyle 2 nci maddesine, ayrıca 153 üncü maddesine
aykırıdır.
Çetin
Bilgir Sema
Pişkinsüt
Kars Aydın
Teoman
Akgür Mustafa
Güven Karahan
Sakarya Balıkesir
Turan Bilge Yalçın
Gürtan
Konya Samsun
Mümtaz Soysal
Zonguldak
BAŞKAN Öteki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Yetki Yasasının "Kapsam" başlıklı madde
2'nin sonunda yer alan "kapsar" kelimesinden önce gelmek üzere
aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"ve Yedinci Beş Yıllık
Kalkınma Planında öngörüldüğü şekilde üniversite-sanayi
işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla özel ve özerk bütçeli
kamu araştırma ve geliştirme kuruluşlarında
çalışan araştırmacı personelin mevzuatını
yeniden düzenlemek ve üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek
üzere kamu araştırma kurumlarının görev, yetki ve
teşkilatlarında yapılacak yeni düzenlemeleri"
Salih
Kapusuz Ali
Rıza Gönül
RP
Grubu Başkanvekili DYP
Grubu Başkanvekili
Faruk
Ekinci Hasan
Hüseyin Ceylan
Ankara Ankara
Şinasi Yavuz
Erzurum
BAŞKAN Şimdi, önergeleri
aykırılık sırasına göre..
ÖNDER SAV(Ankara) Sayın Başkan, Anayasaya
aykırılık önergemiz var.
BAŞKAN Efendim, Anayasaya
aykırılıkla ilgili olarak verilen birçok önerge var; ancak,
biliyorsunuz, biz, her konuda aynı fıkra hakkında 4 önergeyi
işleme koyabiliriz. Şimdi, 10 tane Anayasaya aykırılık
önergesini verirseniz hepsini işleme koyacak halimiz yok.
ÖNDER SAV (Ankara) O konu ayrı, bu konu
ayrı; 84 üncü maddeye göre...
BAŞKAN 84 üncü maddeye göre, belli bir kanunun
belli bir maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin
önergeler öncelikle işleme konulur.
Yani, Anayasaya aykırı ise, bir tek defa işlem görmesi
lazım. Yoksa, 10 defa, bu madde Anayasaya aykırı mıdır
değil midir konusunu tartışıp da ayrı ayrı oylama
olanağına sahip olmadığımızı zatı
aliniz de takdir ederler.
ÖNDER SAV(Ankara) Ama, bizim gerekçemiz farklı.
BAŞKAN Sayın Sav, bakın; aynı
konuda verilmiş 20 tane önerge;
hepsinin de gerekçeleri ayrı; ama, konusu ne? Konusu, Anayasaya
aykırılık meselesi. Biz, o 20 gerekçeyi ayrı ayrı
okutamayız.
ÖNDER SAV (Ankara) Anayasaya aykırılık
konusunda kaç tane önerge var Sayın Başkan?
BAŞKAN 2
tane var efendim.
ÖNDER SAV(Ankara) Ee, o halde ?..
BAŞKAN Efendim, olur mu? 2 tane olur, 20 tane
olur. Yani, aynı şeyi iki defa müzakere etmekle yirmi defa müzakere
etmek arasında bir fark yok ki...
Önemli olan, bir şeyin bir defa müzakere edilmesidir.
ÖNDER SAV (Ankara) Efendim, biraz önceki
düşüncelerinizle tezat teşkil ediyorsunuz.
BAŞKAN Tatbikat bu efendim.
Anayasaya aykırılık önergesini
okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
"Kapsam" başlıklı 2 nci maddesi, Anayasanın 87 ve
91 inci maddeleriyle 2 nci maddesine, ayrıca 153 üncü maddesine
aykırıdır.
Mümtaz Soysal
(Zonguldak) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon, Anayasaya
aykırılık önergesine katılıyor musunuz ?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA
DEMİRCİ (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Komisyon ve Hükümet Anayasaya
aykırılık önergesine katılmıyor.
Önerge sahipleri konuşacak mı; yoksa,
gerekçeyi mi okuyacağız?..
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) Komisyon
sıralarındaki konuşmaları biz duyamıyoruz.
BAŞKAN Efendim, Komisyon mikrofona konuştu,
katılmadıklarını ben duydum; belki siz duymamış
olabilirsiniz...
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) Orada
konuşuyorlar, anlaşılmıyor.
BAŞKAN Ama, ben burada ifade ettim
katılmadıklarını.
Sayın Soysal, konuşacak
mısınız?..
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak) Hayır,
konuşmayacağım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "Kapsam" başlıklı 2 nci
maddesi; özetle, bu yasaya göre çıkarılacak yasa gücünde
kararnamelerin kapsamını belirlemek amacına yöneliktir; ama,
kapsam maddesi, yetki yasası tasarısının en uzun
maddesidir. Oysa, yetki yasalarında kapsamın belirlenmesinin
amacı, herkesi kapsaması istenmemesidir. Bu yetki yasası, genel
bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler, özel idareler, belediyeler, il özel
idareleriyle, belediyelerin birlikte kurdukları birlikler, bunların
döner sermayeli kuruluşları, yasayla kurulan fonlar, kefalet
sandıklarıyla bunlara bağlı kurum ve kuruluşlarda
istihdam edilen memurları, hâlâ kalmışsa bunun
dışında kalan diğer kamu görevlilerini ve her türlü
sözleşmeli personeli; bunların dışında, KİT'ler,
bunların müesseseleri, bağlı ortaklıklarıyla, 657
sayılı Devlet Memurları Yasasının geçici ve ek geçici
maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda
çalışanları, bunların emeklilerini kapsamaktadır ve
tüm bunların malî, sosyal ve diğer haklarıyla, istihdam, ilke ve
yöntemlerini düzenleyen teşkilat kanunu dahil, her türlü kanunda değişiklik
yapma yetkisi vermektedir. Bu kapsamdaki yasaları bir gözünüzün önüne
getirirseniz, tüm bunların ilgili maddelerinde değişiklik
yapılabilecektir; üstelik, yeni düzenleme de yapılabilecektir.
Örneğin: 657 sayılı Yasanın maddelerinin tamamı
değiştirilebilecektir. Sözleşmeli personelin tümü işten
çıkarılabilecek ya da 1,5 milyon yeni kadro ihdas edilebilecektir.
Böyle bir kapsam Anayasaya uygun deniyorsa, kimsenin
söyleyebileceği bir söz yoktur; ama, kapsam maddesi, yetki yasalarına
her şeyi kapsamına alsın diye değil, kapsamına her
şeyi almasın diye konur. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre,
kapsam, çok geniş ve genel anlatımlarla belirtilmemelidir; çünkü,
konu ve kapsam sınırsızlığa vardığında,
yürütme organı, sınırsız yetkilerle, Türkiye Büyük Millet
Meclisine ait olan yasama yetkisini kullanarak, yasama organının
işlevini üstlenmiş olur. Bu nedenle, kapsam sınırlı
olmalıdır. Yukarıda kısaca özetlenmesi bile birkaç
dakikayı bulan bu kapsam maddesinin sınırı nedir? Bütün
kamu personel yönetimidir. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bugüne kadar onlarca yasayla düzenlediği bir alanda tüm yetkiyi
Bakanlar Kuruluna vermesi, Anayasanın 7 nci maddesindeki yasama yetkisinin
devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır.
NİHAT MATKAP (Hatay) Sayın Başkan,
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Efendim, bir dakika... Önerge okundu;
işleme koyalım da...
NİHAT
MATKAP (Hatay) Yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
NİHAT MATKAP (Hatay) Sayın Başkan, dün
de Anayasaya aykırılık konusunda iki önerge vardı; dünkü
uygulamanızda ikisini de okuttunuz. 84 üncü maddeye bir daha bakın,
lütfen.
BAŞKAN Efendim, ben çok dikkatli baktım.
NİHAT MATKAP (Hatay) Bakınız ne diyor:
"... Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler,
diğer önergelerden önce oylanır." Dünkü uygulamanız da bu
yöndeydi. Mümkünse, bizim önergemizin de gerekçesini okutun.
BAŞKAN Hayır... Benim dünkü uygulamam bir
emsal teşkil etmemektedir.
Sayın Matkap, insanlarda bir mantık var, bir
izan var; anlatayım size: Herhangi bir kanun maddesinin Anayasaya
aykırı olduğu konusunda 20 önerge verilmiş, 20 önerge
verildi. Biz, şimdi, hepsini ayrı ayrı işleme koyup da, bu
madde Anayasaya aykırı mıdır değil midir, Anayasaya
aykırı mıdır değil midir, Anayasaya aykırı
mıdır değil midir, şeklinde mükerreren müzakere ederek...
YUSUF ÖZTOP (Antalya) Gerekçeleri farklı
olabilir.
BAŞKAN Gerekçeleri ne kadar farklı olursa
olsun, konusu aynıdır. O bakımdan, rica ediyorum...
NİHAT MATKAP (Hatay) Sayın Başkan,
dünkü uygulamanız böyle.
BAŞKAN Sayın Matkap, bakın,
uygulamamız da böyle; yani, onun için, rica ediyorum... (RP ve DYP
sıralarından alkışlar)
NİHAT MATKAP (Hatay) Ama, çok önemli bir
tasarı görüşülmektedir.
BAŞKAN Hayır, hayır... Çok önemli de;
zaten bütün tasarılar önemlidir.
NİHAT MATKAP (Hatay) Sayın Başkan,
tekrar rica ediyorum, takdirinize bırakıyorum.
BAŞKAN Ben, takdirimi o şekilde
kullandığımı zatı âlinize arz ettim efendim,
Sayın Sav'a da arz ettim.
Önerge, Anayasaya aykırılık önergesidir;
Hükümet ve Komisyon katılmamıştır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 2 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini öneririz.
Madde 2. Bu kanunla çıkarılacak kanun
hükmünde kararnameler, genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile il
özel idareleri, belediyeler ile il özel idareleri ve belediyelerin
kurdukları birlikler, bunlara bağlı döner sermayeli
kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları ile
bunlara bağlı kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen memurlar,
diğer kamu görevlileri ve her türlü sözleşmeli personel, KİT'ler
ve bunların müesseseleri ve bağlı ortaklıkları ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun geçici ve ek geçici
maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanlar ile
emeklilerin malî, sosyal haklarına dair düzenlemeleri kapsar.
Fırat
Dayanıklı
(Tekirdağ)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye
efendim?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) Anayasaya
aykırı olduğundan katılmıyoruz.
BAŞKAN Hayır efendim...
NİHAT MATKAP (Hatay) Müdahale etmeyin Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hayır, hayır... Arkadaşımız "Anayasaya
aykırı" dedi canım; yani, öyle bir şey yok. Yani, siz
"önerge, Anayasaya aykırı" diyorsunuz...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) Evet; önerge Anayasaya aykırı
olduğundan katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA
DEMİRCİ (Sıvas) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükümet ve Komisyon önergeye
katılmıyor.
Önergenin gerekçesini mi okuyalım; yoksa, önerge
sahipleri açıklama mı yapacak?
BAYRAM FIRAT DAYANIKLI (Tekirdağ) Gerekçeyi
okuyalım.
BAŞKAN Peki, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu tür hakların, kararnameyle değil, kanunla
düzenlenmesi doğru olacaktır. Bu nedenle, kapsamlı değil,
kısıtlı yetki verilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
yetki yasasının "Kapsam" başlıklı madde
2'nin sonunda yer alan "kapsar" kelimesinden önce gelmek üzere,
aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"ve Yedinci Beş Yıllık
Kalkınma Planında öngörüldüğü şekilde, üniversite -sanayi
işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla özel ve özerk bütçeli
kamu araştırma ve geliştirme kuruluşlarında
çalışan araştırmacı personelin mevzuatını
yeniden düzenlemek ve üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmek
üzere kamu araştırma kurumlarının görev, yetki ve
teşkilatlarında yapılacak yeni düzenlemeleri"
Salih
Kapusuz
(RP
Grubu Başkanvekili)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA
DEMİRCİ (Sıvas) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Komisyon ve Hükümet önergeye
katılıyor.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Karar
yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Peki efendim, karar
yetersayısını arayacağız.
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
2 nci maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir
Yurdagül
(Kocaeli)
ve
arkadaşları
Teklif: Madde metninden "diğer
hakları" sözcükleri çıkarılmıştır.
BAŞKAN Önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MUSA
DEMİRCİ (Sıvas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon ve Hükümet önergeye
katılmıyor.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge reddedilmiştir efendim.
Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde,
kabul edilen önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.
AYHAN FIRAT (Malatya) Sayın Başkan, bir
şey sorabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Fırat.
AYHAN FIRAT (Malatya) Efendim, Bütçe Komisyonunun
katılıp katılmadığını soruyorsunuz...
BAŞKAN Hayır, katılmadılar bu
önergeye.
AYHAN FIRAT (Malatya) Tamam... Komisyonun ekseriyeti
burada mı, saydınız mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) Buradadır
beyefendi, müsterih olunuz, buradadır.
BAŞKAN Belki acil bir konuda karar vermek
gerekiyorsa, Komisyonun çoğunluğunu orada bulundurma
zorunluluğunu hissediyorlar.
AYHAN FIRAT (Malatya) Vardır efendim.
Saydınız mı?
BAŞKAN 14 kişi efendim, 14 kişi.
AYHAN FIRAT (Malatya) Şimdiye kadar 15
kişiydi.
BAŞKAN 14 kişi asgarîsi; asgarî 14
kişi olacak da, ondan sonrasını, üstünü "fazla mal göz
çıkarmaz" hesabıyla bulunduruyorlar.
AYHAN FIRAT (Malatya) Kaç kişi oturuyor?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ NURHAN TEKİNEL (Kastamonu)
Öğreneceksiniz zaman içerisinde.
BAŞKAN Sayın Fırat "fazla mal göz
çıkarmaz" diye bir atasözü var ya, fazlası zarar vermiyor.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
İlkeler
MADDE 3. Bakanlar Kurulu l inci madde ile verilen
yetkiyi kullanırken, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak;
ücret sistemini adil bir şekilde düzenlemeyi, kamu hizmetlerinin verimli
ve etkin bir şekilde yürütülmesini, memurlar ve diğer personel ile
bunların emeklilerinin malî, sosyal ve diğer haklarında hizmetin
özellik ve gereklerine uygun biçimde düzenlemeler ve iyileştirmeler
yapmayı, maaş unsurlarının azaltılmasını,
maaş hesabının basitleştirilmesini ve istihdam esas ve
usullerinin eşitliği sağlayacak şekilde yeniden
düzenlenmesini gözönünde bulundurur.
BAŞKAN Efendim, bize intikal eden duruma göre,
ANAP Grubu adına Sayın Mehmet Keçeciler, CHP Grubu adına
Sayın Algan Hacaloğlu; şahısları adına,
Sayın Ali Dinçer, Sayın Fikret Karabekmez, Sayın Lütfi Yalman,
Sayın Suat Pamukçu, Sayın Mehmet Aykaç söz isteminde
bulunmuşlardır.
ANAP Grubu adına, Sayın Mehmet Keçeciler,
buyurun efendim.
Sayın Keçeciler, süreniz 10 dakika.
ANAP GRUBU ADINA MEHMET KEÇECİLER (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte bulunan kanun
tasarısının "ilkeler" maddesi hakkında Anavatan
Partisi Grubunun görüşlerini arz ve ifade etmek üzere söz aldım; bu
vesileyle, Yüce Heyetinizi şahsım ve Grubum adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, aslında,
personel rejimiyle ilgili yetki kanunu meselesinde, yasama organıyla, daha
doğrusu iktidarlarla Anayasa Mahkemesi arasında, âdeta, bir nevi kan
davası oluşmuştur. Hemen hemen, son onüç yılda, yirmiye
yakın, personelle ilgili yetki kanunu çıkarılmış,
hele, şu son dört yılda, çıkarılan dört yetki kanununun,
dördü birden iptal olmuştur. Anayasa Mahkemesi iptal etmekten, hükümetler
de bu yetki kanunu tasarılarını buraya getirip Meclisten
geçirmekten, bir ölçüde bıkıp usanmamışlardır. Bu
getirilen yetki kanunu tasarısı da, maalesef, iptal edilen kanunlarla
büyük benzerlik göstermektedir, hemen hemen ifadeleri aynıdır.
İşte, konumuzla ilgili "ilkeler"
maddesini, biraz evvel arkadaşlarımız okudu. Müsaade ederseniz,
en son iptal edilen Anayasa Mahkemesi kararının iptal ettiği-
kanunun "ilkeler" bölümünü size okumak istiyorum. Okuyalım ki,
dikkat edelim -Partiler "Anayasa Mahkemesine götüreceğiz" diyor;
tabiî götüreceğiz- ve bu ilkelerle, bu amaçla, bu kapsamla, daha evvelki
kanunlarla bir irtibat var mı, ikisi de aynı mı değil mi,
bakalım.
En son iptal ettiği kanunun "ilkeler"
maddesi diyor ki: "Bakanlar Kurulu, ivedi ve zorunlu durumlara
münhasır olmak kaydıyla -bakın, orada güzel de bir ifade var,
Anayasanın istediği bir ifade de var- 1 inci maddeyle verdiği
yetkileri kullanırken,
a) kamu hizmetlerinin verimliliği ve etkin bir
şekilde yürütülmesini, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak,
yeterli ve adil bir ücret seviyesini sağlamayı, memurlar ve
diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarında
hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı..."
Bu, ilke olarak, daha evvelki kanuna yazılmış; Anayasa Mahkemesi
demiş ki: "Bu maddenin yazılış tarzı, yeterli
değil." Niye yeterli değil? Çünkü, yetki devriyle, kanun
hükmünde kararname çıkarmak için Meclisin yetki vermesi arasında çok
ince bir hususiyet var, çok ince bir ayırım var. Anayasa Mahkemesi,
ısrarla, dört kararında da ifade ediyor, "Meclisin yetkisi
devredilemez" diyor. Anayasanın 7 nci maddesinin hükmü gayet
açık; diyor ki: Eğer siz, kanun hükmünde kararname çıkarmak
istiyorsanız, bir kere, konu acil olacak, ivedi olacak. İki: Belli
bir amaca yöneleceksiniz. (RP sıralarından "Bu da acil"
sesleri) Burada, bir evvel iptal edilen kanundaki amacı, getirip buraya
aynen yazmışsınız.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) Aynı değil
canım, değişik.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Aynı,
aynı... Madde aynı; açın bakın.
Efendim, dört kanun iptal edilmiş; dördünün de
amacı aynı; isterseniz okuyayım. Anayasa Mahkemesinin, yetki
kanunlarının iptaline ilişkin bütün kararları, Resmî Gazete
halinde elimde mevcut.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) Oku, oku...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, vaktim yok... İlkeleri aynı, okudum biraz
evvel. Yani, iptal ettiği son kanunun ilkeleriyle, bu tasarıya
yazdığınız ilkeler, hemen hemen aynı; sadece, buraya, şunu
ilave etmişsiniz: "Maaş unsurlarının
azaltılmasını, maaş hesaplarının
basitleştirilmesini ve istihdam esas ve usullerini" demişsiniz,
bunları ilave etmişsiniz. Onun ötesinde, memurların durumunu
iyileştirmek, ekonomik ve sosyal şartlarına göre memurlara bir
miktar yardım yapmak vesaire gibi ilkeler, hemen hemen, bir evvelki iptal
edilen kanunla aynı.
Halbuki, Anayasanın 153 üncü maddesinde
"Anayasa Mahkemesinin kararları, yürütmeyi, yargıyı ve
yasama organını -yani Büyük Millet Meclisini- bağlar"
deniliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanunları çıkarırken,
daha önce verilmiş Anayasa Mahkemesi kararlarına dikkat etmek, uymak
zorundadır. Anayasa Mahkemesi kararından aynen okuyorum; bakın
ne diyor: "Anayasanın 153 üncü maddesinin son fıkrasında,
Anayasa Mahkemesinin kararlarının, yasama, yürütme ve yargı
organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri
bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama
organı, yapacağı yeni düzenlemelerde, daha önce aynı konuda
verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak, bu
kararları etkisiz kılacak biçimde yeni yasa çıkarmamak,
Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar
yasalaştırmamak yükümlülüğündedir."
Demek ki, Meclise düşen görev, eğer bu
konuda, Anayasa Mahkemesi daha evvel bir karar verdiyse, kanun
hazırlayıcılar bakacak, okuyacak ve diyecek ki "Anayasa
Mahkemesi, daha evvel şu ilkeleri benimsemiş; bu ilkelere uygun kanun
çıkaracağım." Siz, ifadeleri bile aynı, cümleleri bile
aynı, kelimeleri bile aynı kanunu tekrar getiriyorsunuz ve bu
Meclisten, sayısal çoğunluğunuza dayanarak, çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Sonra da, sözcüleriniz buraya çıkıp
diyor ki: "Efendim, ne istiyorsunuz ey muhalefet?! Biz, memurlara zam
yapacağız, maaş vereceğiz, onların malî
haklarında iyileştirmeler yapacağız, aynı hakları
emeklilere de getireceğiz; siz buna karşı
mısınız?" Ee, şimdi, bunun, insafla kabili telif
tarafı var mı?! Siz, memura maaş zammı yapmak istediniz,
emekliye maaş zammı yapmak istediniz de, elinizi tutan mı oldu?!
Varsa kaynağınız, bundan bir hafta evvel yüzde 50 dediniz; yüzde
70 deseydiniz, yüzde 100 deseydiniz!.. İtiraz eden nâmerttir... Onu
söyleseydiniz... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
Demek ki, yani sizin, memura ve emekliye maaş artışı
yapabilmeniz için, yetki kanununa ihtiyacınız yok.
MEHMET SIDDIK ALTAY (Ağrı) Var, var..
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Yetki kanunu
çıkarmaya ihtiyacınız yok; ama, buraya tehlikeli bir madde
yazmışsınız, bir ibare yazmışsınız;
diyorsunuz ki "İstihdam usullerini de belirleyeceğiz."
İşte, orası çok muğlak. Öyle bir kapsam genişliği
içerisinde ki, ne yapacağınız belli değil. Biz, size
güvenmiyoruz. Sizin İktidarınızı teşkil eden her iki
parti de, personel rejimi konusunda sabıkalı.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) Biz, sizin gibi
yapmayız.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Bir kere, siz,
Sayın Bedük, Genelkurmay Başkanını seçim otobüsünün üzerine
çıkararak, bu memleketteki yerleşmiş gelenekleri yıkan
partisiniz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar) Siz
nasıl konuşursunuz?!.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) Biz, sizin gibi
yapmayız; merak etme.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Siz, devletin
valilerini seçim otobüsünün üzerine çıkaran, belediyelerde hanım
memurları, bayan memurları, tarlalarda, bahçelerde
çalıştırmaya zorlayan partisiniz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından
alkışlar) Size güvenip de, böyle, istihdam usullerini
dilediğiniz gibi, keyfe mâyeşa değiştireceksiniz;
sınırı belli değil. "Bütün istihdam usullerini
değiştireceğim..." Bunu, diyemezsiniz beyler...
BAŞKAN Sayın Keçeciler, 1 dakikanız
var.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Tamam, biliyorum
Sayın Başkan, takip ediyorum.
BAŞKAN Yalnız, biraz da maddeye gelirseniz
iyi olur.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Bunu diyemezsiniz...
Yani "bütün istihdam usullerini değiştireceğim ve netice
itibariyle de adaletli düzenlemeler getireceğim" diyorsunuz.(ANAP
sıralarından "Bravo" sesleri, RP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Müdahale etmeyin efendim.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Sizin adil düzen
anlayışınızın, sizin adalet
anlayışınızın ne olduğunu biz iyi biliriz, millet
çok iyi bilir.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Sırf
atıyorsun ya!..
BAŞKAN Sayın Ceylan, oturur musunuz...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Millet çok iyi bilir,
millet... Adil düzen deyip de...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Kendine gel!..
Kendine gel!..
BAŞKAN Efendim, müdahale etmeyin, rica ediyorum.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Sayın
Başkan, lütfen...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Atıyorsun!..
BAŞKAN Müdahale etmeyin, rica ediyorum.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Sayın
Başkan, lütfen, bu arkadaşa...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Hangi tarlada çalıştırmışız,
söyler misin bana?
BAŞKAN Rica ediyorum, oturur musunuz...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Bütün Türkiye biliyor
Sayın Ceylan, sen bilmiyorsan öğren!
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Uykudan
uyandın galiba, uykudan!..
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Sen bilmiyorsan
öğren!..
BAŞKAN Sayın Ceylan, oturur musunuz...
Burada...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Allahtan kork sen
ya!..
BAŞKAN Tarlada kim çalışmış,
kim çalıştırmış, belli değil.
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Siz
çalıştırdınız.
BAŞKAN Efendim, rica ediyorum.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Atıyor
kardeşim...
MEHMET KEÇECİLER (Devamla) Hayır,
bahçelerde çalıştırdınız, belediye
memurlarını.
Değerli arkadaşlarım, ben, size, son
olarak şunu söylüyorum: Aldığınız bu yetki, Anayasa
Mahkemesinden döner.
Hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Keçeciler.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) ANAP, Konya'da
yüzde 6'ya düştü...
BAŞKAN Sayın Ceylan, siz hâlâ kendinizi
muhalefet partisi milletvekili zannediyorsunuz.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Efendim, tarlada
çalıştırmak filan yok...
BAŞKAN Arkadaşımızın
sinirleri çok gerildi... Onu, lütfen...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) İftira
atıyor!..
BAŞKAN Olur mu canım!.. Burası
Meclis... Burada, kürsüde konuşan her hatibe saldırılır
mı!..
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) Konya'ya zor
gidersin sen!..
BAŞKAN Rica ediyorum... Allah Allah... Burada,
İktidar Partisinin milletvekili olduğunuzun sorumluluğunu
taşıyarak bulunacaksınız.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN (Ankara) İftira
atıyor!.. Atıyor yahu!..
BAŞKAN Rica ediyorum efendim... Sayın
Ceylan, susar mısınız...
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın
Algan Hacaloğlu; buyurun efendim.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 87 sıra
sayılı Kamu Personeliyle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz evvel Sayın Keçeciler'i dinlerken,
keşke birinci konuşmacı ben olsaydım diye düşündüm;
çünkü, Sayın Keçeciler, benim biraz sonra arz etmeye, sunmaya
çalışacağım mantığı, özü, burada gayet güzel
ifade ettiler; çünkü, bu konuda zaten söylenebilecek çok fazla şey yok;
çok net.
Bu kadar açık, bu kadar bariz, herkesin
rahatlıkla anlayabileceği, Anayasa Mahkemesinin kesinlikle iptal
edebileceği bir çerçevede hazırlanmış olan bu yetki kanunu
tasarısını, burada, bu boyutuyla, her birimiz, eğer bu
kürsüye çıkıp vurguluyorsak, yasa tasarısının
Anayasaya aykırılığını dile getiriyorsak, bunu
yapmamızın amacı, bunu kayıtlara düşmek, zabıtlara
geçirmek ve yarın, bu yasa geçerse, Anayasa Mahkemesinden döndükten sonra,
sizlere "bakınız, biz size ihtar etmiştik; kalkıp (U)
dönüşü yapıyorsunuz ve itibar kaybediyorsunuz ve bunu yapmamanız
için sizi ikaz etmiştik" diyebilmek için, doğruyu size
gösterebilmek için burada söz aldık ve devam ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz,
Anayasanın 91 inci maddesine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir, ne var ki,
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yetkisini, ancak, anayasal sınırlar
içerisinde kullanabilir ve Anayasanın 153 üncü maddesi de bu
sınırlar kapsamında değerlendirilen konulardan birisidir.
Diğer bir deyimiyle, Anayasa Mahkemesi, yetki
yasasını anayasal sınırlar içerisinde bulmazsa, artık,
yasama organının, aynı biçim ve özde, yeni bir yetki yasası
çıkarmaması gerekir; aklıselim onu öngörür, sağduyu onu
öngörür. Tersine bir tutum izlenirse -aynen, şu anda, İktidarın
buradan geçirmeye çalıştığı bu tasarıda
olduğu gibi- aksine, tersine bir tutum olursa, Anayasanın 153 üncü
maddesindeki, Anayasa Mahkemesi kararlarının
bağlayıcılığı ilkesine aykırı bir durum
doğar.
Değerli arkadaşlarım, bunları ben
söylemiyorum; ben hukukçu değilim, ben, 3990 sayılı Yetki
Yasasını iptal eden 1994/50 esas ve 1994/44-2 karar sayılı
Anayasa Mahkemesi kararını özetledim. Şimdi, 3990
sayılı Yasanın; yani, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiş olan yasanın 3/a maddesi aynen şöyle diyor: "Kamu
hizmetlerinin verimli, etkin bir şekilde yürütülmesini, ülkenin ekonomik
ve sosyal durumunu dikkate alarak, memurlar ve diğer kamu görevlileriyle
emekli, dul emekli, dul ve yetimlerinin haklarında, hizmetin özelliği
ve gereklerine uygun düzenlemeler yapmayı öngörüyor." Bu ifade, bu
çerçeve, şu anda, halen tartışmakta olduğumuz
tasarının 3 üncü maddesinde, aynen geçerlidir. Buna kısa bir
ilave vardır; ancak, biraz evvel belirttiğim Anayasa Mahkemesi
kararı çerçevesinde iptal edilmiş olan 3990 sayılı
Yasanın 3 üncü maddesindeki ifadeyle, halen, tartışmakta
olduğumuz tasarının 3 üncü maddesinin ifadesinin özde, içerikte,
çerçevede benzerliği, amaçta beraberliği, ilkelerin aynı
olması, bu tasarının, Anayasa Mahkemesine götürüldüğü zaman
iptal edilmesini kaçınılmaz kılacaktır.
Peki, bu kadar açık olan hususu, içlerinde çok
saygın hukukçuların, anayasa hukukçularının da
bulunduğu DYP-Refah Koalisyon Hükümetinin Meclis Grupları bilmiyor
mu; bunu bilmeden, bu tahlili yapmadan buraya getirebilmeleri mümkün mü?!. Bu
eksikliği biz kabul etmiyoruz. Pekâlâ, Refah ve Doğru Yol Partileri,
bu tasarının Anayasa Mahkemesince iptal edileceğini biliyorlar.
Değerli arkaşlarım, onbeş
yıldır, tekelci sermayeye tutsak sağ partilerin emeği faize
ezdirten politikaları altında ezilen, yıpranan işçi, memur
ve emeklilerin özlük haklarına yönelik, demokratik haklarına yönelik
düzenlemeler yapmak kaçınılmazdır; bu, Meclisin en güncel, en
öncelikli görevidir. Bu eksiklik, yıllardır devam etmektedir.
İşçilerimizin, memurlarımızın
örgütlenme, sendikalaşma ve grevli toplu sözleşme haklarına
yönelik olarak, geçen yıl, Anayasa değişikliği sürecinde
yaptığımız, ortaya koyduğumuz uğraşlarda, o
uğraşa destek vermeyen Refah Partisinin, şimdi, bu alanda,
Türkiye Büyük Millet Meclisine, düzenlemeler yapmaya yönelik öneriler getirmek
yerine; yani, memurlarımıza grevli toplusözleşme yapma
hakkı, işçilerimize iş güvencesi hakkı, çalışma
yaşamındaki yasakları kaldırmaya yönelik düzenlemeler ve
tabiatıyla, yılların yüksek enflasyonu altında ezilen,
yıpranan özlük haklarının eksikliğini gidermeye yönelik
anlamlı, gerçekten reel anlamda artışlar öngören düzenlemeleri
buraya getirmek yerine, Anayasa Mahkemesince iptal edileceği açık
olan bu tasarıyla halkı oyalamasının,
memurlarımızın gözünü boyamasının anlamı nedir?
Bunu izah edebilmeleri mümkün mü? Acaba, memurlarımız bunun
farkında değil mi? Bu popülizmle bu kolaycılıkla hiçbir
yere gidemeyeceğinizi bilmeniz lazım.
Değerli Refah Partili arkadaşlarım,
eğer bu yolda devam ederseniz, biliniz ki, yapmaya
başladığınız,
alıştığınız (U) dönüşlerini çok sık
yapacaksınız...
ALİ OĞUZ (İstanbul) Sizin
yaptığınız gibi.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) ...ve biliniz ki,
bizi, bu görüşmeleri izlemekte olan değerli milletimiz,
yurttaşlarımız, sizin bu tavrınızı, zamanı
gelince çok iyi değerlendirecektir.
BAŞKAN 1 dakikanız var Sayın Algan
Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, eğer gerçekten samimiyseniz, eğer gerçekten
memurlara yardımcı olmak istiyorsanız, önümüzde, Meclisin
açılışına kadar iki aylık bir dönem var -benden evvel,
çok değerli ANAP Grup Sözcüsü de söylediler- biz de size destek verelim...
ALİ OĞUZ (İstanbul) Destek böyle
olmaz.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) Geliniz, personel
rejimindeki bütün aksaklıkları giderecek düzenlemeleri;
memurlarımızın özlük haklarına yönelik ihtiyaç ve
taleplerini kapatacak düzenlemeleri ve özellikle, memurlarımıza, grevli
toplusözleşme haklarını vermeye yönelik düzenlemeleri
getiriniz, bu Meclis çatısı
altında bir arayla gelelim ve demokrasimizin, iç
barışımızın yoluna yeni yollar döşeyelim.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Hacaloğlu.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Nami
Çağan; buyurun. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Çağan, süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA NAMİ ÇAĞAN (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yetki Yasa
Tasarısının 3 üncü maddesiyle ilgili olarak, Demokratik Sol Partinin
görüşlerini sunacağım; sizleri, Demokratik Sol Parti Grubu ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin temel sorunlarının
başında, kamu personeli rejiminde reform yapılması
zorunluluğu vardır. 1960'larda ve 1970'lerde Fransa, İtalya gibi
Avrupa ülkelerinde, pek çok reform, yasama organı tarafından yürütme
organına devredilen yetkilerle gerçekleştirilmiştir. Ülkemizde
de, hükümete, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi, 1961
Anayasasının 1971 değişikliğiyle verilmiştir. Bu
yetki, günümüze kadar, çok yoğun olarak kullanılmıştır
ve çok sayıda kanun hükmünde kararname de, yetki yasası da, Anayasa
Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir; ama, edilmeyenler de
vardır.
Ülkemizde, 657 sayılı Devlet Memurları
Yasasının çıkarılmasından bu yana, 20 yetki yasası
çerçevesinde çıkarılan çok sayıdaki kanun hükmünde kararnameyle,
reform yapılmak bir yana, kamu personeli ve emeklilik rejimi, içerinden
çıkılamaz bir noktaya getirilmiştir; kamu personeli rejimi çok
karmaşık bir duruma gelmiştir.
Tasarının incelemekte olduğumuz 3 üncü
maddesi, amaç ve kapsam maddeleri olan 1 inci ve 2 nci maddelerde olduğu
gibi, çok geniş ve genel ifadeler içeren düzenleme getirmektedir. Bakanlar
Kurulu, yetkisini kullanırken, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate
alacaktır. Ücret sistemini adil bir şekilde düzenlemeyi, kamu
hizmetlerinde verimliliği ve etkinliği sağlamayı, maaş
unsurlarını azaltmayı ve maaş hesabını
basitleştirmeyi, istihdam esas ve usullerini, eşitlik sağlayacak
şekilde yeniden düzenlemeyi ilkeler olarak öngörmektedir.
3 üncü maddede ilkelerle ilgili olarak getirilen bu
düzenleme, aynı kapsam düzenlemesinde olduğu gibi, Anayasanın 91
inci ve 128 inci maddesi açısından tartışmalı bir
durumdadır. Anayasa Mahkemesi, bunu, eğer başvuru olursa
değerlendirecektir; çünkü, 3 üncü madde teknik açıdan çok geniş
ve genel ifadeler içeren bir düzenlemedir.
Anayasal itirazımızın yanı
sıra, siyasal itirazlarımız da var Demokratik Sol Parti olarak
bu düzenlemeye ve özel olarak da 3 üncü madde düzenlemesine. Demokratik Sol
Parti olarak, Hükümetin ne yapmak için, hangi amaçla ve ilkelerle bu denli
geniş kapsamlı yetki istediğini anlayabilmiş değiliz.
Böyle bir yetki devri işlemini haklı bulmuyoruz; anayasal yetki devri
koşullarına da uygun bulmuyoruz.
Bilemediğimiz konular, biraz da ürktüğümüz
konular, istihdam esas ve usullerinde eşitliği sağlayacak yeni
düzenlemeler ne olacaktır? Benden önce konuşan bazı sözcüler,
bir tasfiye kuşkusunu dile getirdiler. Hangi kamu görevlilerinin maaşları
artırılacaktır, en yüksek ücretli kamu görevlisiyle en
düşük ücretli kamu görevlisi arasındaki makas açılacak
mıdır, yoksa daraltılacak mıdır? Bu konularda da çok
işaret almış durumda değiliz. Yoksa, ücretler
arasındaki denge büsbütün bozulacak mıdır? Bütün bu
soruları kuşkuyla, biz, kendi kendimize soruyoruz.
Demokratik Sol Parti olarak, kamu personeli ve
emeklilik rejimindeki iyileştirmenin, reformun, bırakınız
yetki devrini, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki uzlaşmayı da
aşan geniş bir toplumsal uzlaşmayla gerçekleştirilebileceği
görüşündeyiz. Demokratik Sol Partinin diğer sözcülerinin de ifade
ettiği gibi, konu, bir an önce, henüz kurulmamış olan ekonomik
ve sosyal konseyce ele alınmalıdır. Önce, ekonomik ve sosyal
konsey kurulmalıdır, konu burada ele alınmalıdır ve
yasal düzenlemeye bağlanmalıdır. İlke maddesinde belirtilen
ücret adaleti, maaş unsurlarında değişiklik, istihdam esas
ve usulleri gibi konular, önce, ekonomik ve sosyal konseyde ele
alınmalıdır, ardından yasal düzenlemeye bağlanmalıdır;
yoksa, anayasal yetki devri koşullarına aykırı olduğu
kuşkusunu içeren düzenlemelerle bu yoldan kamu personeli reformunun belli
yönlerini gerçekleştirme olanağı bulunduğu
kanısında değiliz.
Hepinizi Demokratik Sol Parti Grubu adına
saygıyla selamlıyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çağan.
Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahsı adına, Sayın Ali Dinçer;
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır Sayın Dinçer.
ALİ DİNÇER (Ankara) Sayın
Başkan, Yüce Meclisin değerli milletvekilleri; kamu personeliyle
ilgili, emekli yurttaşlarımızla ilgili bu Yetki Kanunu
Tasarısı, Mecliste bütün vecheleriyle
tartışılıyor. Değinilmeyen bir konu var, o konuya
değinmek istiyorum.
Şimdi, 3 üncü maddede "bu madde ile kanun
hükmünde kararnamelerin hazırlanması esnasında göz önünde
bulundurulacak ilkeler sayılmaktadır" deniliyor. Bizim ülkemizin yönetimi açısından,
bizim demokrasimizin gelişmesi açısından, bu tasarıda son
derece önemli bir ilke tamamıyla gözardı ediliyor. İktidar
partilerinden, özellikle Refah Partisi, şimdi bile, yerel yönetimlerin
özerkleşmesinden, güçlendirilmesinden, katılımcı,
demokratik yapılarının
sağlamlaştırılmasından bahsediyor. Belediye
başkanları "belediyeleri, yerel yönetimleri kapıkulu gibi
görmeyin, onları, bağımsız, özerk, yerinden yönetimler
olarak görün" diye sürekli açıklama yapıyor; ama, şimdi,
Refah Partisinin birinci ortak olduğu bu Hükümet, önümüze nasıl bir
tasarı getiriyor.
HÜSAMATTİN KORKUTATA (Bingöl) İyi ve güzel
tasarı...
ALİ DİNÇER (Devamla) Bu tasarıyla, il
özel idareleri ve belediyeler ve geniş anlamda pek çok kuruluş
bağlanıyor; yani, belediyelerin de yerel yönetimlerin de personeliyle
ilgili kararlar, bu tasarıyla birlikte alınacak. Hani, özerk
belediyeler hedefi nerede kaldı? Hani, katılımcı, özerk,
yerinden yönetim anlayışı uygulanacak, hayata geçirilecekti? Bu
anlayışla, belediyeler, merkezî yönetimin şubeleri gibi
görülüyorlar; sanki, bir dağıtım şirketinin Anadolu'daki
acenteleri, bayileri gibi görülüyorlar. Sözde, biz, yerel yönetimleri özerk
hale getirecektik, hatta, yerel yönetimleri, eğitimde, sağlıkta,
pek çok alanda yetkili hale getirip, kendi vergisini kendisi koyan, kendi
gelirini kendisi toplayan, kendi bütçesini kendisi yapan hale getirecektik;
böyle bir iddiası vardı Refah Partisinin. Nerede kaldı bu iddia?
HÜSAMETTİN KORKUTATA (Bingöl) Olacak...
Olacak... Tahammül edin.
ALİ DİNÇER (Devamla) Bu tasarıyla,
tümüyle bu iddia, havada kalıyor. Yerel ihtiyaçları, aslında,
yerinden yönetimler, en geniş ölçüde kendileri saptamak
durumundadırlar. Eğitimde olsun, sağlıkta olsun, en
geniş anlamda, hemşerilerinin ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde, en iyi elemanları, ücretleri
kendileri belirleyip, kendileri istihdam etmelidirler. Bunu yapabilmeleri için,
buna benzer tasarılarla ellerinin, kollarının bağlanmaması
gerekir.
Burada, ayrıca, şu konu var: Şimdi, bu
tasarı belediyeleri de bağlayacak. Hükümet, belediyelerdeki
personelle ilgili malî, sosyal konularda karar verecek; ama, belediyelerin,
özellikle muhalefet partilerine bağlı olan belediyelerin, bu
tasarıdan gelen yükü karşılamaları nasıl mümkün
olacak?
Böylesine partizanca, devletin kaynaklarını
sadece kendilerine bağlı belediyelere aktaran bir İktidar,
muhalefet belediyelerini, memurları karşısında zor duruma
sokma hakkına sahip mi; ama, bu yasayla, maalesef, o olacak. Kendi
belediyelerine verdikleri parayla ne oluyor; nasıl, belediyeleri acente,
şube gibi görüyorlar, kamu personelini de, daha önce söylediğim gibi,
kapıkulu gibi gördüklerinden, kendi belediyelerine verdikleri paralarla,
aşevleriyle, insanları, muhtaç insanlar olarak görüyorlar.
İnsanlar, parasını kazansın, iş güç sahibi olsun,
memur da olsa grevli toplusözleşmeli, ekonomik, demokratik haklarına
kavuşsun. Alınteriyle, kendi bileğinin gücüyle
hayatını kazansın, onunla ekmeğini, aşını
alsın, yesin, çocuklarını beslesin, geçimini sürdürsün. Bu
anlayışla olacak iş değil bu. Kendi işlerini, kendi
programlarını yapma durumunda olan belediyelere, siz, yukarıdan
bir düzenlemeyle onları merkezî idarenin acentesi gibi, şubesi gibi
görme anlayışıyla bağlıyorsunuz. Onlar, kendi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dinçer.
Süreniz bitti efendim.
Nasıl olsa başka maddeler var, orada
konuşursunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ DİNÇER (Devamla) Peki, Sayın Başkan.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Efendim, bakın, eğer ben bu
süreye riayet etmeseydim, bu Meclisin en azından 85 dakika fazla
çalışması gerekirdi. Onun için, kusura bakmasın
arkadaşlarımız...
METİN ŞAHİN (Antalya) Ama, Sayın
Başkan, Refahlılar "siz niye
çalışmıyorsunuz" diyorlar; biz de
çalışalım...
BAŞKAN Ama, 85 dakika israf olurdu.
METİN ŞAHİN (Antalya) Başkan,
bizim katkılarımızı israf sayamazsınız!..
BAŞKAN Hayır... Hayır... İsraf
saymıyorum. Fazla katkılar israf olur.
Sayın Fikret Karabekmez, buyurun. (RP
sıralarından alkışlar)
FİKRET KARABEKMEZ (Malatya) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa
tasarısının 3 üncü maddesinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Anayasanın 91 inci maddesinin ikinci
paragrafında, yetki kanunuyla çıkarılacak olan kanun hükmünde
kararnamenin ilkelerinin de belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. 3
üncü madde bunu düzenlemiştir. Bu nedenle, bu maddeyi, Anayasaya ve hukuka
uygun buluyorum.
Muhalefet tarafından sık sık Anayasaya
aykırılık iddiları o kadar gündeme getirildi ki, Meclise
gelen tüm yasa tasarılarının tamamına, ilgili muhalefet
sözcüleri "Anayasaya aykırıdır" diye ithamda
bulundular; hatta, o kadar ileri gittiler ki bazı muhalefet sözcüleri,
"bu yasa tasarısı yasalaşırsa, Anayasa Mahkemesi
mutlaka iptal edecek" gibi, Anayasa Mahkemesini de itham altında
bırakacak, Anayasa Mahkemesine saygısızlık
taşıyan ifadeler kullandılar. Bunu, şahsen, kuvvetler
ayrılığına ve bizim hukuk sistemimize aykırı buluyorum.
Şurada, hiçbir sözcümüzün, hiçbir parti adına "biz, bunu,
Anayasaya aykırı buluyoruz; Anayasa Mahkemesi de iptal
edecektir" diye bir ibareyi kullanma hakkı yoktur.
METİN ŞAHİN (Antalya) Geçtiğimiz
yıllarda siz de söylüyordunuz; unutma!..
FİKRET KARABEKMEZ (Devamla) Sayın Keçeciler
"acil konularda yetki tasarısı getirilir" demişti;
yani, şu anda, kamu kurum ve kuruluşlarındaki personelle ilgili
konu acil değil de, hangi konu acil?!
Ayrıca, Sayın Keçeciler "siz,
memurların maaşını yüzde 50 değil, daha fazla
arttırsaydınız; karşı çıkan namertti" diyor.
Evet, o hususta gereken zam yapıldı; fakat, şu görülüyor ki,
Sayın Keçeciler, bizim bu Yetki Tasarısıyla yapmak
istediğimiz şeyi, henüz kavramış değil. Bununla, kamu
kurumu personeli arasındaki dengesizlikler giderilmeye
çalışılıyor. Kamu kurumunda çalışan bir
pilotumuz, özel sektörde çalışan bir pilotun beşte biri
maaş alıyor; onu, buna mahkûm etmeye hangimizin hakkı var; bunun
durumunu niçin düzeltmeyelim? (RP sıralarından alkışlar)
Ayrıca, Sayın Keçeciler, belediyelerimizin,
park ve bahçeler memurlarını tarlada
çalıştırdığını söyledi. Hodri meydan
diyoruz; bir tane örnek göstersin; şu park ve bahçeler memurluğundaki
kişiyi, tarlada çalıştırıyor diye bir örnek istiyoruz.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) Ankara
Belediyesi!..
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) Ankara
Belediyesi, Ankara Belediyesi!..
FİKRET KARABEKMEZ (Devamla) Örnek istiyoruz,
örnek!.. Hangi tarlada, kim çalıştı; çalışan memur
muydu, işçi miydi; ona örnek istiyoruz.
Arkadaşlar, bir de, aşevlerini memurlar için
açtığımız gibi bir ithamla karşı
karşıyayız.
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) Refah Partisi
belediyelerinde çok gördük...
FİKRET KARABEKMEZ (Devamla) Doğu
Anadolu'da, çöplüklerde ekmek toplayan babaları hep beraber izledik.
Bunlar için aşevi kurmayacağız da, ne yapacağız? Bu
aşevlerinin eleştirilmesini de bir türlü anlayamıyorum.
Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Karabekmez.
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki
konuşmalar bitmiştir.
Madde üzerinde verilmiş beş önerge var; ama,
madde, bir fıkra olduğu için, ancak dört önergeyi işleme
koyuyoruz.
Önergeleri geliş sırasına göre
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Hikmet
Uluğbay Bekir
Yurdagül
Ankara Kocaeli
Tuncay
Karaytuğ Mustafa
Güven
Adana Balıkesir
KarahanAli Ilıksoy
Gaziantep
Teklif: Madde metninden "1 inci madde ile"
ibaresi çıkarılmış ve yerine "bu Kanunla"
cümleciği konulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir
Yurdagül M.
İstemihan Talay
Kocaeli
İçel
Zekeriya
Temizel Hayati
Korkmaz
İstanbul
Bursa
Aydın Tümen
Ankara
Teklif: Madde metninden "eşitliği
sağlayacak şekilde" ifadesi
çıkarılmıştır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
"İlkeler" başlıklı 3 üncü maddesi,
Anayasanın 87 ve 91 inci maddelerine, 2 nci maddesine, ayrıca 153
üncü maddesine aykırıdır.
Mehmet
Yaşar Ünal
Çetin Bilgir
Uşak
Kars
Fevzi
Aytekin Fikret
Uzunhasan
Tekirdağ Muğla
Mümtaz Soysal Hasan
Gülay
Zonguldak Manisa
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
87 sıra sayılı Tasarının 3
üncü maddesinde yer alan "Bakanlar Kurulu 1 inci madde ile verilen yetkiyi
kullanırken" ibaresinin "Bakanlar Kurulu 1 inci madde ile tevdi
edilen yetkiyi kullanırken" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Lütfi
Yalman İlyas
Arslan
Konya Yozgat
Tevhit
Karakaya Fikret
Karabekmez
Erzincan
Malatya
Yakup Budak
Adana
BAŞKAN Şimdi, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
koyacağım.
Biliyorsunuz Anayasaya aykırılık
önergesi önceliğe sahiptir; onu tekrar okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının "İlkeler"
başlıklı 3 üncü maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci
maddelerine, 2 nci maddesine, ayrıca 153 üncü maddesine
aykırıdır.
Mehmet
Yaşar Ünal
(Uşak)
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF ŞENER
(Sıvas) Katılmıyoruz.
AYHAN FIRAT (Malatya) Komisyonun çoğunluğu
yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim katılmıyor zaten,
katılmıyor...
AYHAN FIRAT (Malatya) Katılmıyor...
BAŞKAN Allah Allah!.. Sayın Fırat, siz
İçtüzüğü daha incelememişsiniz.
AYHAN FIRAT (Malatya) Lütfen, çoğunluk
tamamlansın, ondan sonra.
BAŞKAN Efendim, orada komisyon, komisyon
temsilcisi sıfatıyla bulunur...
AYHAN FIRAT (Malatya) O zaman çoğunluğu
arayın efendim; niye sormuyorsunuz; gereğini yerine getirin.
BAŞKAN Bakın Sayın Fırat, rica
ediyorum... Yakın arkadaşımsınız, evvela
İçtüzüğün bu konudaki hükmünü okuyun. Komisyonlar Genel Kurulda,
başkan, başkanvekili ve sözcüleri kanalıyla temsil edilir, bütün
üyeleriyle temsil edilmez; yani onun için.
AYHAN FIRAT (Malatya) Peki, peki!
BAŞKAN Yani "peki, peki" değil,
doğrusunu öğrenelim.
Komisyon ve Hükümet önergeye katılmıyor.
Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım, yoksa
konuşacak mısınız efendim?
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Görüşülmekte olan 87 sıra
sayılı Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "İlkeler" başlıklı 3
üncü maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleriyle, 2 nci maddesine,
ayrıca 153 üncü maddesine aykırıdır.
Bilindiği gibi, ilke, yapılacak bir işte
amaca ulaşabilmek için uyulması gereken temel yöntemleri ifade eder.
Bir yetki yasasında bulunması zorunlu unsurlardan biri olarak,
Anayasaya aykırı bu yasa tasarısında ilkelerin neler
olduğu araştırıldığında, yöntemler
değil, amaçlar karşımıza çıkmaktadır.
Tasarının bu maddesine göre, Bakanlar Kurulu kendisine verilen
yetkiyi kullanırken, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alacak,
ücret sistemini adil bir şekilde düzenlemeyi, kamu hizmetlerinin verimli
ve etkin yürütülmesini, memurlar ve diğer personel ile bunların
emeklilerinin malî, sosyal ve diğer haklarında, hizmetin özellik ve
gereklerine uygun biçimde düzenlemeler ve iyileştirmeler yapmayı,
maaş unsurlarının azaltılmasını, maaş
hesabının basitleştirilmesini ve istihdam esas ve usullerini,
eşitliği sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesini göz
önünde bulunduracaktır ve eğer, tüm bunları göz önünde
bulundurursa, hiçbir şey yapamayacaktır. Sırf, ülkenin ekonomik
ve sosyal durumunu dikkate almaya kalksa, bu yüzden memurlara, işçilere
sıfır zam öneren Başbakan, bu Hükümetin Başbakan
Yardımcısı değil midir? Daha önce kendi isteğiyle kime
ne vermiştir ki, bundan sonra verecektir? Kaldı ki, yukarıdaki
sözde ilkelerin hepsi amaç, hatta temennidir. Ancak, bu maddenin en ilginç
özelliklerinden biri, Refah Partisinin, artık, ülkemizdeki her alana
imzasını atmaya başlamış olduğunu göstermesidir.
Çünkü, yasa tasarısının bu maddesinde hiç olmazsa ücret
sisteminin adil bir biçimde düzenleneceği belirtilmektedir. Tabiî,
yıllardır "adil düzen, adil düzen" diyenlerin ücretliler
için nasıl bir adil düzen kuracağını, eğer, bu yasa
tasarısı kabul edilir ve o kanun hükmünde kararnameler çıkarılabilirse,
göreceğiz.
Ancak, kuşkusuz herkes,
çalışanların adil bir ücretli sisteme
kavuşturulmasını ister. Bunun yolu da Anayasaya aykırı
düzenlemelerin yapılmamasıdır. Bu nedenle Anayasaya
aykırı "ilkeler" bölümünün yeniden düzenlenmesi ve amaç ve
hedef içeren unsurlar yerine kullanılacak yöntemlerin konulmasıyla
olur. Yoksa, bu yetki yasası da, 1993 yılında şu anda
Başbakan Yardımcılığı görevini sürdürmekte olan
Sayın Liderin, büyük umutlarla yapıştığı, yetki
yasasının, akibetinden kurtulamayacak ve Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilecektir. Çünkü, Anayasa Mahkemesinin, bugüne kadar
iptal etmediği yetki yasası neredeyse yoktur.
Türkiye'de hükümetler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatile girmesinden önce, sabahlara kadar çalışarak, yetki yasası
çıkarmayı âdet haline getirmeye başlamışlardır.
Bu, aynı hükümetlerin, yasama organını, nasıl bir
ayakbağı olarak gördüklerini ve olabildiğince yürütme erkini
kanun hükmünde kararnameler ile yürütmeye
çalıştıklarını göstermektedir ve Anayasadaki hukuk
devleti ilkesini ve üçlü erk yapısını inkâr eden Anayasaya
karşı kabul edilemeyecek bir tavırdır.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, gerekçeyi
dinlediniz...
AHMET UYANIK (Çankırı) Yani, bu gerekçe mi
şimdi?!
BAŞKAN Efendim, tabiî, bazen, adil düzenle
Anayasaya aykırılık karıştırılıyor ama,
yine de gerekçedir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir
Yurdagül
(Kocaeli)
ve
arkadaşları.
Teklif: madde metninden "eşitliği
sağlayacak şekilde" ifadesi
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu
efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDULLATİF ŞENER
(Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeye, Komisyon ve Hükümet
katılmıyor.
Gerekçeyi okutalım değil mi efendim?
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) Evet.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Personel Kanunu düzenlemeleri, eğitim, görev,
sorumluluk, makam boyutları itibariyle ücretlerde farklılık
getirmek zorundadır. Anlam, ifade metinde kalırsa, bu
farklılıklar yaratılamaz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87 sıra sayılı
Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
3 üncü maddesinde aşağıdaki değişikliğin
yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Hikmet
Uluğbay
(Ankara)
ve
arkadaşları.
Teklif: Madde metninden, "1 inci madde ile"
ibaresi çıkarılmış ve yerine "bu kanunla"
cümleciği konulmuştur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu
efendim?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI İ. ERTAN
YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDULLATİF ŞENER
(Sıvas) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon ve Hükümet önergeye
katılmıyor.
Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi mi
okutalım, yoksa konuşacak mısınız?
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana) Gerekçe okunsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki efendim, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler tasarının
tüm maddelerinde yer almaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
87 sıra sayılı tasarının 3
üncü maddesinde yer alan "Bakanlar Kurulu, 1 inci maddeyle verilen yetkiyi
kullanırken" ibaresinin "Bakanlar Kurulu 1 inci maddeyle tevdi
edilen yetkiyi kullanırken" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Lütfi
Yalman
(Konya)
ve
arkadaşları.
BAŞKAN Önergeyi geri çekiyorsunuz değil mi
efendim?
LÜTFİ YALMAN (Konya) Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN Peki efendim, önerge geri
çekilmiştir.
Maddeyi okunan şekliyle oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime 1 saat ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 19.36
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.40
BAŞKAN: Başkanvekili
Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER: Ünal
YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 87 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri,
çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
VII. KANUN TASARI VE TEKİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
2. Kamu Personeli ile
Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyon Raporu (1/494) (S. Sayısı : 87) (Devam)
BAŞKAN Görüşmekte
olduğumuz, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 3 üncü maddesini kabul etmiş, 4 üncü maddeye
gelmiştik.
Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?..
NİHAT MATKAP (Hatay)
İsterseniz diğer tasarıya geçelim Sayın Başkan.
BAŞKAN Birbirimize
karşı biraz toleranslı davranacağız...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri)
Buradalar efendim.
NİHAT MATKAP (Hatay)
Burada değiller...
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) 30 saniye bekleyebiliyorsunuz,
değil mi Başkan?..
BAŞKAN Hayır...
Şimdi, Meclisin tatile
girmesine rağmen uzatma kararını almasının temel
amacı, 2 tane yasayı çıkarmaktı; birisi buydu, birisi de
müteakip bir anlaşma...
ASLAN ALİ
HATİPOĞLU (Amasya) Sayın Başkan, Hükümet, gönderdiği
kanuna saygılı olsun, zamanında gelsin...
AYHAN FIRAT (Malatya) Yoksa,
ne yapacaksınız Sayın Başkan?!. (RP sıralarından
"sabaha kadar bekleriz" sesleri)
BAŞKAN Efendim, bekleme
olmaz da...
ASLAN ALİ
HATİPOĞLU (Amasya) Kimseyi bekletmeye hakkınız yok...
BAŞKAN Efendim, durumu
müzakere etmek üzere, birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.43
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.50
BAŞKAN :
Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER : Ünal
YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87 nci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
VII. KANUN TASARI VE
TEKİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
2. Kamu Personeli ile
Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/494) (S. Sayısı : 87) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bir önceki oturumda Hükümet temsilcisi
bulunmadığı için birleşime ara verdim. Biliyorsunuz,
İçtüzüğümüze göre, müzakerenin başından sonuna kadar
Hükümet temsilcisinin bulunma zorunluluğu vardır.
Tabiî, aslında, bugün, bu
çalışmalarımızı bu kadar uzatmamızın temel
nedeni, bu yasa tasarısının çıkarılmasıdır.
Olabilir ki, Hükümet çıkarılmasını istemiyor veya istiyor
gibi bir müzakereye girmeden önce, biz, geldiğimizde, Hükümet temsilcisi
yoktu; bunun bir mücbir sebepten mi kaynaklandığı veya bir
istekten mi kaynaklandığı konusunda bir karara varmak için, 10
dakika ara verdim.
HALİT DUMANKAYA
(İstanbul) Siz çıktınız, hemen geldi.
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Siz Hükümetle görüştünüz mü?
BAŞKAN Efendim, Hükümet
geldiğine göre, iradesini izhar etmiştir. O bakımdan, artık
görüşmeye gerek görmedim.
Şimdi,
çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
Yetki Süresi
MADDE 4. Bu Kanunla Bakanlar
Kuruluna verilen yetki, Kanunun yayımından itibaren altı ay süre
ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla Kanun Hükmünde
Kararname çıkartabilir.
BAŞKAN Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Nihat Matkap;
şahısları adına, Sayın Fikret Karabekmez, Sayın
Lütfi Yalman, Sayın Suat Pamukçu, Sayın Mehmet Aykaç.
Diğer gruplar isterlerse,
söz veririz.
METİN ŞAHİN
(Antalya) Sayın Başkan...
BAŞKAN DSP Grubu
adına Sayın Metin Şahin'i yazıyoruz.
Sayın Matkap, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA NİHAT
MATKAP (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 87
sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "Yetki Süresi"
başlığını taşıyan 4 üncü maddesi Anayasaya
aykırıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, Sayın Hükümete yeniden değerlendirme şansı vermek
için, yanlıştan dönme konusunda katkı vermek için bu
açıklamayı yapmakta yarar görmekteyiz.
Sayın Bakan biraz önce
yaptığı açıklamada, her ne kadar "bu
tasarıyı hazırlarken, daha önce Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilmiş yetki kanunlarıyla ilgili iptal gerekçelerini
yeterince inceledik" dediyse de, ben, Sayın Bakanın bu
görüşüne katılmadığımı ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri,
geçmiş dönemlerde Parlamento tarafından kabul edilip dava konusu
yapılan yetki kanunlarında sürenin uzun tutulmuş olması,
aşağıdaki gerekçelerle iptale konu olmuştur:
Anayasanın 91 inci maddesiyle kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisine ilişkin sürenin yetki yasasında belirtilmesinin
öngörülmesi, bu yetkinin, ivedi çözüm gerektiren konularda, durumun
gerektirdiği ölçüde kısa olması amacına yöneliktir.
Yasama yetkisinin devri ile
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi arasında
duyarlı bir denge vardır. Bu konuda, sık sık kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisinin verilmesi ve böylece, uygulamanın yaygınlaştırılarak
sürekli duruma getirilmesi, bu kurumun Anayasaya getiriliş
amacını aşarak, yasama yetkisinin yürütme organına devri
sonucunu doğurur.
Personel ve örgütlenme
konularında sık sık kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi verilerek, bu konudaki uygulamaya süreklilik ve yaygınlık
kazandırılmıştır. Bu durum ise, istisnanın
olağana dönüşmesi, dolayısıyla, yasama yetkisinin yürütme
organına devri anlamına gelir.
Bu
açıklamalarımın ışığı altında,
sürenin altı ay gibi uzun tutulması, Anayasamızın
"Yasama Yetkisi" başlığını taşıyan
ve "yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez" hükmünü ihtiva eden 7 nci maddesine
aykırıdır.
Değerli milletvekilleri,
ülkenin yaşamsal derecede önemli konularıyla ilgili olarak, ivedi
durumlarda, hükümetlerin, parlamentodan yetki istemesi doğaldır.
Genelde, yetki süresi kısa tutulur. Kısa tutulması, hükümetin,
bu yetki talebindeki içtenliğini de tarif eder, kanıtlar; ama, bu
söylediklerim, bugüne kadar gelmiş geçmiş 53 değişim değil
normal hükümet için geçerlidir. "54 üncü Değişim Hükümeti"
diye takdim edilen Hükümetin Parlamentodan yetki istemesi çok gariptir,
anlaşılmazdır; çünkü, mevcut Değişim Hükümeti,
gelmiş geçmiş diğer hükümetlerden farklı olduğunu,
henüz kuruluş aşamasında açıklamış, halen de
açıklamaya devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
54 üncü Hükümet, Parlamentoya saygı konusunda iddialıdır,
Parlamentoyu emrivakilerle muhatap etmeme konusunda iddialıdır,
Parlamentonun içine sinmeyen, Parlamentonun asgarî ölçüde mutabakatı
olmayan bir düzenlemeye taraf olmayacağı konusunda
iddialıdır; şu ana kadar böyle biliyoruz. Bu iddialarla, 2
milyon kamu çalışanıyla, 1,5 milyon emeklisinin kaderini
ilgilendiren konularda, Meclisi devre dışı bırakmak ne
kadar bağdaşmaktadır, takdiri, siz Meclisin değerli
üyelerine ve kamuoyuna bırakıyorum.
Sözlerimi bitirmeden önce,
Sayın Hükümete bir telkinim olacak: Meclis Başkanvekilimiz Sayın
Kamer Genç, bu Hükümet için bir nimettir. Bunun değerinin çok iyi
anlaşılmasını özellikle rica ediyorum. (RP
sıralarından alkışlar) Çünkü, bugüne kadarki uygulamalarda,
tasarıları görüşürken, eğer, hükümet yoksa, sayın
başkanvekilleri, ya oturumu tatil ettiler ya da bir başka
tasarıya geçtiler.
Bu nedenle, özellikle,
Sayın Maliye Bakanından ve diğer bakanlardan, değerli
Başkanvekilimizin herhangi bir talebi olursa, çok duyarlı
davranmalarını rica ediyorum.
Yüce Heyetinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Efendim,
sayın arkadaşımızın dediğini hakikaten çok
üzülerek dinledim.
NİHAT MATKAP (Hatay)
Ben, birşey demedim ki!
BAŞKAN Önemli olan,
yönetici insanın, birtakım şeyleri sezmesi ve yönetim
kabiliyetini göstermesidir. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
Bu Yüce Meclisin bu saatlere
kadar çalışmasının tek nedeni, iki tane kanun
çıkarılmasıdır. Daha önceden, Sayın Bakan
arkadaşımız, daha doğrusu, Hükümet mensupları, bize
rica ettiler "bugün çok acil bir toplantımız var, belli bir
saatte bulunmak için bize bir tolerans tanıyın" dediler.
Sayın Nihat Matkap, siz
de bizim arkadaşımızsınız, siz, bir Grup
Başkanvekilisiniz; acaba, Meclisin toplanması konusunda, bize, biraz
larj bir ricada bulunsanız; yani, "davranışınızda
biraz larj davranın, çok sert davranmayın" deseniz, ben sizi
kırarsam, o zaman arkadaşlığımızın bir
değeri olur mu? Rica ediyorum... İnsanları bu kadar
acımasız tenkit etmeyin. (DYP sıralarından
alkışlar)
HALİT DUMANKAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, Meclisi, arkadaşlık
ilişkileriyle mi yönetiyorsunuz?
NİHAT MATKAP (Hatay)
Peki Sayın Başkan.
BAŞKAN Hepimiz, bu çatı
altında bir görev yapıyoruz. Burada, birbirimize daha
anlayışlı davranırsak daha iyi olur. Çok önemli bir kanun
tasarısını...
ASLAN ALİ
HATİPOĞLU (Amasya) İçtüzüğün hangi maddesinde
yazıyor bu?
BAŞKAN Efendim,
bakın, her şey kanunlarda yazmaz.
M. NECATİ ÇETİNKAYA
(Konya) Bravo Başkan.
BAŞKAN Önemli olan,
insanların düşüncesinde, vicdanında ve içinde yazılan
şeylerdir. Tamam, kanunları uygulayan insanlardır. Sevgili
arkadaşım da bir zamanlar bakan olmuştu. Ben, dört sene, Cumhuriyet
Halk Partisinde, onların bakanlık yaptığı dönemlerde,
kendilerine güvenoyu verdim. Bana herhangi bir şey yaptılar mı?
Ben, onun için, bu Hükümetten de bir şey beklemiyorum; ama, ben, bu
Meclisin sağlıklı çalışması için gerekli olan
yöneticilik kabiliyetimi göstererek, gerekli davranış biçimlerini
gösteriyorum; ama, siz, beni iyice takip edin, benden iyi şeyler
öğrenirsiniz. (DYP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
HALİT DUMANKAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, şu anda Meclisi 10 dakika
işgal ettin.
BAŞKAN DSP Grubu adına,
Sayın Metin Şahin, buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika efendim.
DSP GRUBU ADINA METİN
ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısı üzerinde Demokratik Sol Partinin görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
tasarının 4 üncü maddesinde istenen süre altı ay.
Tasarının "Kapsam" maddesine bakıyoruz, gerçekten,
oldukça geniş boyutlu birtakım işler öneriliyor,
yapılması hedeflenen işler var ve bir anlamda personel reformu
olabilecek iddialar da taşıyor. Tabiî, böyle bakınca, daha önce
söz alan arkadaşlarımızın çok halisane duygular içinde
söyledikleriyle bağdaşmıyor. Nedir bu? Bu kadar geniş bir
yaklaşım içinde, bu kadar geniş bir tasarı halinde bu
sorunu çözmeye yönelmekle, Anayasanın ilgili maddeleriyle oldukça bir
çelişki var.
Bunun yanında, gerek
Refah Partisi ve gerekse Doğru Yol Partisi sözcüleri "muhalefet
partileri, bu tasarıya, sadece Anayasayı engel göstererek niçin bu
kadar karşı çıkıyorlar? Böyle yapmalarını
yadırgıyoruz; çünkü, bunun burasında ne var? Zaten geçim
zorluğu çeken kamu görevlilerinin ücretlerinde düzenleme
yapacağız" gibi farklı bir yaklaşım da
getiriyorlar. Yani, bu iki partinin sözcülerinin tutumuyla, tasarının
içeriği arasında gerçekten dikkat çekici bir çelişki var.
İkisinden birini tercih etmek durumundayız; ya Hükümetin
getirdiği tasarı gerçekten bu kadar büyük boyutluysa -ki, kapsam,
bunu açıkça gösteriyor- o zaman bu, altı ay içerisinde zaten
yapılamaz. Yani, gerçekçi olmak lazım.
Anayasanın 128 inci
maddesi, bu kadar önemli bir konuyu,
kanun hükmünde kararname çıkarma yoluyla, 91 inci maddede bazı
yetkileri vermiş olmakla beraber, bunu açık bir biçimde, 128 inci
maddede, bu tip düzenlemenin kanunla yapılması gerektiğini
ortaya koyması, bunu emredici hüküm haline getirmesi, zaten bu işin
önemini gösteriyor.
Değerli arkadaşlar,
kamuda çalışan personel, siyasî partilerin, iktidarların personeli değil,
devletin personeli; dolayısıyla, sürekli görev yapan kesimler. Ancak,
daha önce sözcülerin açıkladığı
gibi, çok değişik zamanlarda çıkarılmış bulunan
yetki kararnameleri, 57 kadar da yapılmış tasarruf, ne
yazık ki, Türk bürokrasisine yeterli bir huzur getirememiş, yeterli
bir çalışma ortamı sağlayamamış, bir güven de
kazandıramamıştır.
Öyle ise, iktidarlar, hep
kendi günlük çıkarları, kısa vadeli çıkarlarını
çözebilmek, bürokraside birtakım kendi duygularına,
düşüncelerine, hatta yandaşlarına olanak sağlamak için bu
yetkileri alıp, haksız ve yanlış bir biçimde
kullanmasının sonucu hep buraya kadar gelmiştir.
Bu söz, şu parti veya bu
parti için değil, Türkiye'de görev
almış bütün partiler için geçerli bir sözdür. Neden?
Eğer, bugüne kadar yapılmış olanlar başarılı
olsaydı, isabetli olsaydı, şimdi yeniden bu tip kararname
isteklerine, bu tip düzenleme isteklerine gerek kalmazdı.
Öyle ise, arkadaşlar, bu
kadar önemli sayılabilecek, gerçekten milyonlarca
çalışanımıza huzur, güven verecek bir çözüm arıyorsak, bunu bir millî
mutabakatla yapmak durumundayız. Yani, Parlamentonun genel kabulüyle,
burada uzun uzun tartışarak, çalışarak bunu
sonuçlandırmak durumundayız.
Aksi takdirde, bu yetki yasa tasarısı yasalaştığında
yapılması istenenler, ne personele huzur getirecektir ne de
iktidarlar arzuladığına kavuşacaktır; çünkü,
arkadaşlarımız, çok somut olarak, açıkça söylüyorlar;
hukukçularımız dile getiriyor; bu yasa tasarısı Anayasaya
aykırı olarak hazırlanmış ve yeniden bir iptalle
karşı karşıya.
Şimdi, söylediğim
gibi, kapsamıyla, yapılması istenen süre arasında büyük
çelişki var. Tabiî, bunu, bir başka yaklaşımla
değerlendirmeye çalışabiliriz; örneğin, Doğru Yol
Partisi sözcüsü Sayın Köse, diyorlar ki, "aslında, bunda
birşey yok, hemencecik sonuçlanacak. Biz, aslında, bu tip yasayla
ilgili çok geniş bir çalışma yaptık; bunu ekim ayında
Parlamentoya getireceğiz." Madem bu kadar geniş
çalışma yaptınız, ekim ayında bunu Parlamentoya
getirecekseniz, altı aylık süreyi niye istiyorsunuz? İki
aylık süre buna yeter. Yani, siz, gerçek anlamda,
çalışanların, mağdur insanların
maaşlarını düzenleme gibi bir olanağı kullanmak
istiyorsanız, bu olanak, onbeş gün önce de elinizde vardı,
temmuz ayının başında da vardı; şimdi de, bunu,
yine kullanabilirsiniz. O bakımdan, süreler konusunda gerek tasarı
gerekse sözcüler, gerçekten büyük bir çelişki içerisindeler. Bunun, iki ay
içinde sonuçlanmasına hiçbir mani hal yoktur.
Diğer bir yandan,
şunu da gözden kaçırıyoruz; biz, bunu, Komisyonda da
arkadaşlarımıza söyledik: Değerli arkadaşlar, 1997
bütçesi, ekim ayında görüşülecek; o zaman, personelle ilgili
gelir-gider dengesi açısından birtakım değerlendirmeleri bu
bütçe içinde yapmayacak mıyız?.. Tabiî ki, yapacağız. O
zaman, aldığınız altı aylık yetkiyle,
düzenlemeleri, 1997'nin Aralık ayının ötesine
taşırdığınız zaman ne olacak peki bizim 1997
bütçemiz? Nasıl çözeceğiz, nasıl kalkacağız bu işin
altından?.. Gerçekçi ve samimî olmak lazım. Biz, 1997 bütçesini, ekim
ayında, kasım ayında komisyonlarda görüşeceğiz, burada
görüşeceğiz; yapacağınız düzenlemelerin gelir-gider
dengesi itibariyle bu bütçede yer alması gerekir. Siz, bunun yer
almadığı, bu dengeyi kuramadığınız bir
şeyi, bu ülkeye başka sorunlar yaratmadan nasıl çözeceksiniz?.. Gerçekçi
olmak lazım. Bu konuda, Komisyon ve Hükümet tutarlı bir
yaklaşım içinde değildir; hatalı bir
yaklaşımdır, altı ay uzatırsa da hatalıdır.
Kendi iddialarına göre üç aylık bir süreyi kullanırlarsa, o da
hatalıdır. Onun için, bunu düzeltmelerinde yarar var.
Değerli arkadaşlar,
arkadaşlarımızın halisane sözler içinde "bunda ne var;
işte, askerlerimizin, emniyet güçlerimizin de bazı sorunları
var, bunları çözeceğiz" gibi yaklaşımları
doğru değil; bu tip yaklaşımları kabul etmiyorum,
kişisel olarak da söylüyorum. Toplumda çalışan kamu görevlileri,
devlet karşısında eşittir. Elbette, yetki ve
sorumlulukları farklı olabilir; ama, devletin
yaklaşımı ayırımcı olamaz, çalışan hiçbir
grubu ayıramaz, hepsinin önceliği olur, hizmet alanlarındaki
yaklaşımları farklı olur; ama, gerekçeleri doğru
değildir.
Bakın, siz samimiyseniz,
eğer istiyorsanız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanınız, Demokratik Sol Partinin söylediği işçi
emeklilerinin yıllardır çözümlenemeyen gösterge tablolarındaki
düzeltmeyi yapın.
ALİ OĞUZ (İstanbul)
Onu da yapacağız.
METİN ŞAHİN
(Devamla) On küsur yıldır, iki milyon işçi emeklisi, dul ve
yetimi, haksız bir biçimde farklı ücret alıyorlar. Gelin,
dosdoğru tavır koyun, Parlamentoya getirin, yardımcı olalım,
komisyonlara verdiklerimizi komisyonlardan geçirin.
Dolayısıyla,
işte, onlar şöyle bunlar böyle gibi yaklaşımlar doğru
değil. Hele, bir arkadaşımız, pilotu örnek gösterdi. Bu tip
yaklaşımlar, bu Parlamento için uygun yaklaşımlar
değil tabiî; yani, arkadaşlarımızın, örnekleri
doğru seçmesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlar,
sözlerimi şöyle toparlamaya çalışıyorum: Bürokrasimiz,
sanmayın ki, bu yaklaşımdan, bu söylediklerinizden, maaş
artıracağım gibi sözlerinizden mutlu. Bürokrasi, şu anda
büyük bir endişe içinde; çünkü, her gelen iktidar, bu tip kararnamelerle,
ya aileleri parçalamış ya gözyaşına sebep olmuştur.
Kendi özel çıkarları için yetki kararnemesiyle, özel düzenlemelerle
kimilerine makam verme, kimilerini de makamlarından almanın
peşine düşmüştür. Umarız, bu yasa bu tip şeylere
fırsat vermez, böyle bir yaklaşım göstermez.
Yine, sözümü toparlamaya
çalışırsam; Hükümet altı aylık bir süre isteminde
hatalı davranmaktadır. En azından, kendisi çok zor bir duruma
düşecektir. Bütçeyle uyumunun sağlanması gerekir. Bu bakımdan,
kullanılacak sürenin, azamî iki-üç ayı geçmemesi gerekir.
Partim adına
görüşlerimizi açıklamaya çalıştım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Şahin.
Refah Partisi Grubu
adına, Sayın Temel Karamollaoğlu; buyurun efendim. (RP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
RP GRUBU ADINA TEMEL
KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Kıymetli
arkadaşlarım, biz, dikkat ederseniz, birkaç gündür, Meclisimiz çok
yoğun bir çalışma içerisindeyken, mümkün olduğu kadar söz
almamaya çalıştık; muhalefet sözcüsü
arkadaşlarımıza imkân tanıdık...
METİN ŞAHİN
(Antalya) Sayın Başkan, o imkân zaten var.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) ... daha yapıcı, daha güzel tekliflerle gelirler diye;
ancak, üzülerek ifade ediyorum ki, genelde, arkadaşlarımız,
sadece, süreyi uzatmaya matuf bir çalışmanın içerisine girdiler;
biz de sabrettik; her şeye rağmen, son birkaç gündür, beraberce
birtakım verimli çalışmalar yaptık.
Şunu hemen ifade etmek
istiyorum: Kanun kuvvetinde kararname çıkarma yetkisi, Anayasa ile, Meclisimize
verilen ve Meclisimizin de, geçici bir süre için hükümete
tanıdığı bir haktır. Anayasanın 91 inci maddesi
çok açık "Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde
kararnamenin, amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma
süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp
çıkarılmayacağını gösterir." Bu kanun
tasarısına baktığınız zaman, bu kanun
tasarısında bunların hepsi bihakkın yerine getiriliyor;
tarifler yapılmış vaziyette. Bazılarında tarifleri
biraz geniş bulabilirsiniz; ancak, bu Hükümetle ilgili olarak bir iki
hususu, bununla ilgili olduğu için belirtmekte fayda görüyorum. Bu Hükümet
kurulalı, güvenoyu alalı, takriben üç hafta oldu. Bu üç hafta
zarfında Hükümetimiz, çok ciddî adımlar attı. Bunlardan bir
tanesi, memurumuzun, emeklimizin, dul ve yetimlerimizin, Bağ-Kur
emeklilerinin hakikaten mağdur olan durumlarını düzeltmekle
alakalıydı. İkincisi dün açıklandı; asgarî ücret,
perişan durumda bulunan insanlarımızın yüreğine su
serpti.
Bunun yanında, Meclisimiz
ciddî olarak devreye sokuldu. Burada, hem iktidardaki hem de muhalefetteki
arkadaşlarımızla birlikte, daha sonra Meclise getirilecek olan,
gerek olağanüstü hal konusunda gerek Çekiç Güç konusunda gerekse herkesin
diline doladığı "siz bu paraları veriyorsunuz; ama,
kaynak nerede" dediği konularda,
bilgilerinize müracaat edildi; ama, üzülerek söylüyorum; bilgi
istendiği zaman muhalefetteki arkadaşlarımız ortalıkta
hiç gözükmedi, bir kelimeyle bile katkıda bulunma ihtiyacını
duymadılar; "biz muhalefetiz, sadece tenkit etmekle mükellefiz"
dediler.
NİHAT MATKAP (Hatay)
Özkaynaklarda bulunduk. Doğruları anlatın; birçok insan bizi
dinliyor.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Tabiî... Tabiî...
Biz, diğer konularda da,
hatta, kapalı oturum yaptığımız zaman...
Enteresandır, şu televizyonlar kapatılsa, bizi geç vakitlere kadar meşgul
edeceğinizi hiç tahmin etmiyorum; ama, televizyonlar açık olunca, ne
olursa olsun, bir selam verme ihtiyacı duyuluyor.
NİHAT MATKAP (Hatay)
Televizyonları kapatın, bir de öyle deneyin.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Ona da saygı duyuyoruz, o da güzel bir şey, ona da
teşekkür ediyoruz; ancak "bu Hükümet, hiçbir şey
yapmadı" derken nasıl bir mantık yürütülüyor, hakikaten
bunu anlamak...
BAŞKAN Sayın
Karamollaoğlu, madde üzerinde görüşür müsünüz efendim.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Geliyorum Sayın Başkan, ilgili olduğu için
belirtiyorum.
Bu Hükümetin güvenoyu
alması bile, normal şartlarda Meclisin tatilde olduğu bir zamana
rastladı. Biz, bir aydır normal tatil süresini kullanıyoruz,
Meclisimiz yarından itibaren tatile girecek. Eğer, bir Hükümet, tatil
aylarını kullanmak ve değerlendirmek istiyorsa, Meclisin...
A. TURAN BİLGE (Konya)
Haydi gelin, çalışalım.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Elbette, bizim hiç tereddüdümüz yok. Biz, siz tatile
girdiğiniz zaman...
ASLAN ALİ
HATİPOĞLU (Amasya) Sayın Başkan, mevzuya gelsin.
BAŞKAN İkaz ettim
efendim.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Tabiî, süreyle ilgili, süreyle ilgili konuşuyorum.
Siz, tatile girdiğiniz
zaman, Meclisten yetki alan Hükümet, bu çalışmalarına devam
edecek ve arkasından da, sizin arzu
ettiğiniz o kanunlar, muhakkak, tekrar Meclise gelecek ve elbette,
sizlerin fikirleri alınacak; ama, şu iki aylık zaman
zarfında, hiç olmazsa şu meseleler değerlendirilsin.
Efendim, neden 6 ay denildi:
Elbette, bu çalışmalar yapılırken, süre, bir miktar rahat
tutulur. Eğer, bu istenen süre, Anayasaya aykırı değilse
"neden bunu 6 ay istedin" demenin, bana göre, pek geçerli bir
tarafı yoktur.
Ben, bu kanun
tasarısıyla getirilmek istenen mantığı sizlerin ve
bütün üyelerimizin çok iyi anladığı kanaatindeyim. Hükümet,
hızlı çalışıyor, verimli çalışıyor,
güzel çalışıyor ve inşallah bunlara, bu yaz döneminde
yapacağı çalışmalarla da büyük katkılar
sağlayacak.
Biz, hiçbir zaman, burada,
hemen bir iki kelimeyle...Sayın Başkan, müsamahanıza
sığınarak, sadece süreyle ilgili birkısım
konuları, elbette dile getiriyoruz; ama, dikkat ederseniz, son üç gündür,
görüşmeler üzerinde, Grup adına, ciddî olarak söz almadık;
Meclisin zamanını da israf etmedik, değerlendirmeye
çalıştık.
A.ZİYA AKTAŞ (İstanbul)
Hızdan başımız döndü!..
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Muhalefet sözcüsü arkadaşlarımıza, kendi fikirlerini
rahatlıkla ifade edebilmeleri için, kendi imkânlarımızı
kullanmayarak, imkân tanıdık.
NİHAT MATKAP (Hatay)
Sayın Başkan, müdahale eder misiniz?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Onun için, bir iki kelimeyi burada söylemekte fayda görüyorum.
NİHAT MATKAP (Hatay)
Hayır efendim; Sayın Başkan, müdahale edin lütfen.
BAŞKAN Sayın
Karamollaoğlu, siz yanlış konuşuyorsunuz. Bir defa, her
grubun burada konuşma hakkı var.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Elbette.
BAŞKAN Ama, iktidar
grubunun konuşmama hakkı var; çünkü, o iktidar grubu, iş
yapacak, zamandan tasarruf sağlayacak ve Mecliste konuşmayacak.(ANAP,
DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
Siz, bunları
konuşacağınıza, getirin bu işleri Meclise, Genel
Kurulun huzuruna...Rica ediyorum, hep muhalefeti tenkit etmeyin.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Elbette, muhalefet bizi tenkit ediyor, biz de muhalefeti tenkit
etme hakkına sahibiz Sayın Başkan.
A.TURAN BİLGE (Konya)
Tahrik ediyor... Tahrik ediyor...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Şimdi, burada, arkadaşlarımız cümleleri,
fıkraları, maddeleri, eğer çok iyi okur, onların ne kadar
değiştiğini görürlerse memnuniyet duyarız. Burada, her maddenin
üzerinde hassasiyetle durulmuştur; her madde hassasiyetle kaleme
alınmıştır ve hakkikaten de büyük bir değişiklik
getirilmiştir.
AHMET TAN (İstanbul)
Anayasayı delmek için.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Hiç tereddüt etmeyin, Meclisimiz devreye sokulmuştur. Onun
için, bizim yaptığımız değişikliklerde
arkadaşlarımız laf atıyorlar, efendim (U) dönüşü
yapıldı falan, bunların hiçbir tanesinde dönüş
yapıldığı yok. Sadece maddeler, hakikaten, ülkemize ve
milletimize yararlı hale getirilmiştir; ancak, elbette, icraatlarını
rahat yapabilmeleri için Hükümetimize zaman verilmiştir; Hükümetimize
birtakım konularda da yetki verilmiştir.
Ben, bundan dolayı,
aslında büyük memnuniyet duyuyorum. Muhalefetteki
arkadaşlarımız elbette konuları dile getirecekler, tenkit
yapacaklar; biz, bundan dolayı da hiçbir zaman gücenmeyiz. Sizin
tenkitleriniz, yerine göre, bize ışık tutar; yerine göre,
fikirlerimize katkı yapar; biz, hata gördüğümüz yerde mutlaka
değiştirir, doğruyu da sizinle beraber kabul ederiz; ama, ille
de, muhalefetteki arkadaşlarımızın fikirlerine uyma diye
bir mecburiyetimiz yok.
Şunu belirtmek istiyorum:
Milletimiz, mutlaka, bu çalışmaları, bu fikirleri_
BAŞKAN Sayın
sözcü, madde ile ilgili konuşun; çok genel konuşuyorsunuz.
İktidar Partisi sözcüsüsünüz, rica ediyorum, maddeye bağlı
konuşun.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Sayın Başkanım, maddeye bağlı olarak_ Ben,
bundan sonra, arkadaşlarımız konuştuğu zaman, maddeye
bağlı kalmalarını, her defasında istirham edeceğim
o zaman.
BAŞKAN E, tabiî, ben,
burada niye bulunuyorum?..
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Burada, ilk defa söz aldım, ilk defa konuşuyorum; onun
için de bir dakikalık bir zamanım var; sizlerin de biraz tahammül
göstermenizi bekliyorum. Biz, burada üç gündür tahammül gösteriyoruz.
ASLAN ALİ
HATİPOĞLU (Amasya) Şimdiye kadar konuşabilirdiniz.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Devamla) Hiç tereddüt göstermeyin. Milletimiz yapılan
çalışmaları çok yakından takip ediyor; katkıları
da, tenkitleri de yakından takip ediyor ve bu yetki kanun
tasarısıyla kendilerine gelecek olan faydayı da şimdiden
idrak ediyor.
Ben, bu sözlerle, elbette, bu
maddenin kabulü yönünde oy kullanacağımızı, çıkacak
olan kanun kuvvetindeki kararnamelerin de, milletimize ve memleketimize
hayırlar getireceğini ümit ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Aslında, Sayın
Karamollaoğlu, yeni parlamenter olduğu için, bu Meclisin
çalışma usullerini pek fazla bilmiyor.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Sıvas) Sayın Başkan, ben, yeni parlamenter değilim.
BAŞKAN Efendim,
bakın, o zaman, size söyleyeyim... Rica ediyorum...
Burada, iktidar partisi,
bundan önceki çalışmalarda konuşmuyordu. Refah Partisi,
şurada otururken, müddetlerini, hep son saniyesine kadar kullanıyordu
-bakın, ben Meclis Başkanvekiliyim ve tarafsız olmak
zorundayım- ve muhalefette,
iktidara her türlü sözü söylüyordu. Siz, buna tahammül edeceksiniz ve
alışacaksınız. Eğer, konuşursanız, o zaman,
buradan, bir kanun çıkmaz. Siz, çıkıyorsunuz, konuyla ilgisi
olmayan konularda konuşuyorsunuz. (DSP sıralarından
"Bravo" sesleri) Siz, böyle konuşursanız, biz de size
müdahale etmezsek, o zaman, muhalefet çıkar, burada, konuyla ilgili
olmayan her şeyi dile getirir ve bu Meclis çalışamaz duruma düşer.
Bakın, Meclisin bu ilk çalışma yıllarında, size, ciddî
olarak tavsiyede bulunuyorum: Bir daha, sakın, çıkıp böyle
konuşmalar yapmayın... (DSP sıralarından
alkışlar) Biz, burada, iktidar partisinin...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Sıvas) Nasıl konuşacağımızı biz biliriz.
Siz, nasıl konuşacağımız konusunda böyle talimat verir
gibi konuşamazsınız.
BAŞKAN Efendim rica
ediyorum...
Bir fikir söyleyeyim.
Bakın, iktidarın görevi, halka hizmet etmektir. İktidar büyük
bir güçtür. İktidarı elinde bulunduran güce, sataşma da
olacaktır, hakkında birtakım ithamlar da olacaktır; ama,
siz, tahammül edeceksiniz ve ondan sonra da "böyle iktidar
yapılır memlekette" dedirteceksiniz. Yoksa, her muhalefet
sözcüsünün çıkıp konuştuğu her şeye cevap verirseniz,
bu Meclis çalışmaz.
Teşekkür ediyorum.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Sıvas) Sayın Başkan, rica ediyorum, bir noktada... Biz, üç gündür hiç ses çıkarmadan
çalıştık...
BAŞKAN
Çıkarmayacaksınız tabiî canım... Buna tahammül
edeceksiniz...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Sıvas) Sayın Başkan, yani el insaf...
BAŞKAN Rica ederim
efendim... Buyurun oturun...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Sıvas) Eğer, benim hakkım yoktur diyorsanız, böyle bir
çalışma olmaz...
BAŞKAN ANAP Grubu
adına, Sayın Halit Dumankaya; buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Sayın Dumankaya, süreniz
10 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA HALİT
DUMANKAYA (İstanbul) Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri;
şahsım ve Anavatan Partisi Grubu adına, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Akşam üzeri
aldığımız üzücü bir habere göre, Hakkâri'nin Şemdinli
İlçesinde, 6'sı asker olmak üzere, 11 güvenlik görevlisi şehit
olmuştur. Ölenlere, Allah'tan rahmet diliyorum. Cuma annelerine, 11 yeni
anne daha katılmıştır; bu annelere,
başsağlığı, metanet ve sabır diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, kanun tasarısının maddesine geçmeden
önce, burada, İktidar partilerinin sözcülerine birer kelimeyle cevap
vermek istiyorum: Sayın Karamollaoğlu "biz, Meclisi
çalıştırıyoruz, muhalefeti konuşturuyoruz" dedi;
ama, bu kanun tasarısı, komisyona geldi, aynı gün Genel Kurula
indi; yani, gümrükten mal kaçırır gibi davranıp, muhalefetin,
kanun tasarısını incelemesine imkân vermediniz. Bunu belirtmek
istiyorum. Diğer konulara, Başkan değindi.
İkinci bir konuya
değinmek istiyorum: Sayın Köse, burada "işte, Anavatan
Partisi var ya, o, solcularla işbirliği yapıyor" dedi. Ey!
Sayın Köse, siz, dört sene solcularla beraber
çalışmadınız mı?.. Sayın Birleşim
Başkanı size kızdı... Hafızai beşer nisyan ile
maluldür.
Değerli
arkadaşlarım, yine "niye karşı çıkıyorsunuz?
Biz, bu kanun tasarısını getirdik; bundan, polisler, askerler
istifade edecektir" dedi...
İSMAİL KÖSE
(Erzurum) Bütün kamu personeli...
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
Tabiî, biz, bundan mutluluk duyarız. Gece gündüz demeden, canla
başla çalışan bu insanlara hak verilmesinden yanayız; ama,
o silahlı güçlerin dışında da, üniversite hocalarımız,
öğretmenlerimiz, sağlık memurlarımız niye
düşünülmedi?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Sıvas) Sayın Başkan, maddeyle ilgili niye konuşmuyor?
BAŞKAN O yolu siz
açtınız.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU
(Sıvas) El insaf Başkan, el insaf...
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
Yine, Sayın Köse dedi ki, "biz, bu personele para vereceğiz,
bundan niye gocunuyorsunuz?" Ey! Sayın Köse kardeşim, siz
değil miydiniz "işçilere sıfır zam
vereceğiz" diyen, işçileri sokağa döken? Siz değil
miydiniz, memurları enflasyona ezdirip, memur göstericilerinin üzerine
köpekleri saldırtan?..
BAŞKAN Sayın
Dumankaya, biraz da maddeye gelirseniz memnun olurum efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
Bunu belirttikten sonra, tasarıya geçiyorum değerli
arkadaşlarım.
BAŞKAN Maddeye
gelin,tasarıya değil.
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
Kanun tasarısının 4 üncü maddesi, süreyle ilgili. Şimdi,
aşağıda belirteceğim nedenlerle, bu süre, bu kanun
tasarısı, Anayasaya aykırıdır.
Değerli
arkadaşlarım, kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi,
Anayasamızın 87, 91 ve 163 üncü maddelerinde yer almaktadır. Bu
maddeler, her istendiği zaman, keyfi olarak, kanun hükmünde kararname
çıkarmaya cevaz vermez. Anayasamızın yukarıda
bahsettiğim maddeleri, kanun hükmünde kararnamenin çıkarılmasına
ait kuralları koymuştur. Çıkarılacak kanun hükmünde
kararnameler bir çerçevede ele alınmalıdır. Olmasa ne olur,
alınmasa ne olur? Muhalefet olarak, olayı, Anayasa Mahkemesine
götürürüz ve orada, Anayasa Mahkemesine başınız çarpar.
Anayasamızın 87 nci maddesi, belli konularda ve belli koşullarda
kanun hükmünde kararname çıkarılabileceğini emretmiştir.
Anayasamızda, yasama
yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bu yetkisini devredemeyeceği de Anayasamızın 7 nci
maddesinde açıkça vurgulanmıştır.
Kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi, olağanüstü durumlarda başvurulan istisnaî bir
yetkidir. Kanun hükmünde kararnamenin çıkarılması konusunda,
yetki verilen konunun belirgin olması gereği vardır. Belirgin
olmayan, çerçevesi çizilmeden verilen yetki, yetki devri anlamına gelir
ki, bu durum, Anayasamıza aykırı olur. Bunu, parmak
çoğunluğuyla yapamazsınız. Parmak çoğunluğuna
güvenip "biz yaptık, oldu" derseniz, yine, başınızı
Anayasa duvarına çarparsınız.
Anayasamızın 91 inci
maddesine göre, yetki yasasında, çıkarılacak kanun hükmünde
kararnamenin amacı, kapsamı, ilkeleri, yetki süresi, bu süre
içerisinde birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarılıp
çıkarılmayacağı gösterilmelidir.
Görüştüğümüz bu yasa
tasarısına baktığımızda, Anayasamızın
91 inci maddesinde belirtilen hususlara dikkat edilmemiştir. Bu
açıdan, Anayasamıza aykırıdır.
Anayasamıza göre,
çıkarılacak bu gibi yasalarda göz önünde bulundurulacak ilkeler
şunlardır:
Birincisi, yetki
yasasında, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin amacının,
kapsamının, ilkelerinin gösterilmesi lazımdır.
İkincisi, yetki verilen
her konunun amacı, kapsamı ve ilkeleri somut olarak yetki
yasasında belirtilmelidir.
Bu yetki yasasında, bu
konuya riayet edilmediğinden, Anayasaya aykırıdır.
Amaç ve kapsam maddeleri,
kanunun amaç ve kapsamının birbirinden ayrılabilmesine elverir
nitelikte bulunmalıdır. Bu tasarıda, bu konuya da dikkat
edilmemiştir. İlkeler, genel kavramlarla geçiştirilmemelidir.
Yine, Anayasamızın 91 inci maddesinde, hangileri için kanun hükmünde
kararname çıkarılmayacağı konuları, açıkça, orada
derpiş edilmiştir. Bu yetki yasa tasarısıyla da bu madde
ihlal edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin devredemeyeceği
yetkisini parmak çoğunluğuyla devralmaya
çalışırsanız, buradan geçirseniz dahi, başınızı,
yine, Anayasa duvarına çarparsınız.
Bu konuda, Hükümetin küçük
ortağı DYP için bir şey söylemiyorum. Onlar, birçok kez,
başlarını bu duvara çarpmaya alışıklardır.
Ancak, Refah Partisinin muhalefetteyken karşı olduğu konularda,
İktidara geleli 25 gün gibi kısa
bir zamanda bu kadar değişmesine bir mana vermekte güçlük
çektiğimi ifade etmek istiyorum.
Hükümet, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden, kanun hükmünde kararname çıkarmasını, ancak,
önemli, zorunlu ve ivedi durumlarda isteyebilir.
BAŞKAN Sayın
Dumankaya 1 dakikanız var efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
Bu durumun dışında verilen yetki, yasama yetkisinin devri
anlamına gelir ki, bu durum, düpedüz Anayasaya aykırıdır.
Geliniz, Meclisi tatil etmeyin, oturalım, birlikte çalışalım.
Bu Mecliste, emeklilere, dula, yetime, çalışana, hep beraber
çalışarak, birlikte kanun çıkaralım. Eğer, kanun
çıkaramazsanız, bu şekilde yapacağınız
yanlışlarla daima Anayasa duvarına çarpacaksınız.
Bakınız değerli
arkadaşlarım, siz, muhalefetteyken... Yenilere bir şey
demiyorum; ama, eskiler burayı çok iyi kullanırlardı...
Şimdi, sabırlı olacaksınız, burada
konuştuklarınızı her zaman Refah Partisinin önüne
koyacağız; yani...
BAŞKAN Sayın
Dumankaya, efendim, süreniz bitti Sayın Dumankaya.
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
...kiracıyken başka, muhalefetken başka, iktidarken başka
durumda kalmayacaksınız.
BAŞKAN Süreniz bitti
Sayın Dumankaya; buyurun, teşekkür edin ve inin.
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla)
Diğer maddede konuşmama devam edeceğim.
BAŞKAN Tabiî, devam
edin, zaten sabaha kadar zamanımız var.
Yalnız, Sayın
Dumankaya, eğer Meclisin çalışmasını
istiyorsanız, Danışma Kurulunu toplantıya
çağırırsınız, kabul edilmezse, grup önerisi olarak getirirsiniz,
Genel Kurula sunarsınız.
Sayın Hükümet, söz
istediniz; buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, süreniz 10
dakikadır. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 87 sıra sayılı
Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesi süreyle ilgilidir; bu
bakımdan, süreyi fazla uzatmamaya gayret sarf edeceğim.
Bu maddede iki nokta var. Bu
iki noktadan biri, Hükümetin yetkiyi altı ay süreyle
kullanacağıyla ilgilidir. İkincisi ise, birden fazla kanun
hükmünde kararname çıkarılmasına ilişkindir.
Muhalefet partilerine mensup
sözcüler, bu açılardan Anayasaya aykırılık iddiasında
bulundular. Aslında, her iki husus da Anayasaya aykırı
değildir; çünkü, Anayasada süreyle ilgili bir sınırlama söz
konusu değildir. Üstelik, birden fazla kanun hükmünde kararname
çıkarılacaksa, bunun, yetki kanununda belirtilmesini de ifade
etmektedir ki, bu, birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarılabileceğini
göstermektedir. Anayasanın yorumu budur.
Fiilî duruma
baktığımız zaman, Cumhuriyet Halk Partisinin, SHP'nin
hükümet ortağı olduğu dönemler ve bütün partilerin iktidar
dönemlerinde, bu söylediğimiz çerçeve içerisinde yetki kanunları
alınmıştır. Ben, somut birer örnek vermek istiyorum:
Örneğin; SHP'nin (bugünkü
CHP'nin) Hükümet ortağı olduğu tarihte 25.1.1995 tarihli ve 4066
No'lu Yetki Kanununun 4 üncü maddesinde süre altı aydır ve buna
istinaden de 5 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Sayın Ecevit'in
Başbakan olduğu 1978 yılında, 2171 No'lu Yetki Kanununun 4
üncü maddesinde yetki süresi bir yıldır ve buna istinaden de 5 adet
kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Bir de ANAP döneminden örnek
vermek istiyorum: 1986 yılında 3268 No'lu Yetki Kanununun 4 üncü
maddesinde yetki süresi iki yıldır ve buna istinaden de 53 kanun
hükmünde kararname çıkarılmıştır.
Saygılar sunuyorum. (RP
ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Şahısları
adına Sayın Fikret Karabekmez, buyurun efendim.
FİKRET KARABEKMEZ
(Malatya) Vazgeçiyorum efendim.
BAŞKAN Peki.
Sayın Lütfi Yalman,
buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
LÜTFİ YALMAN (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 87 sıra sayılı yasa
tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında,
Hakkâri Şemdinli'deki 11 şehidimize de Cenab-ı Hak'tan rahmet
temenni ediyor, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu yasa tasarısı tüm kamu personelini ve tüm
kamu personelinin haklarını kapsıyor. Yüce Meclisin
çatısı altında bulunan hiçbir milletvekili
arkadaşımızın, kamu personelinin sosyal haklarının
düzeltilmesini yahut da durumlarının iyileştirilmesine
karşı çıkmalarını düşünmek mümkün değildir.
Elbette ki, herkes, kamu personelinin her kesiminde çalışan
insanlarımızın durumunun iyileştirilmesini ister.
Ancak, şunu ifade etmek
istiyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi yarından itibaren, tabiî ki
tatile girecektir. Dolayısıyla, Hükümet, aşk ve şevkle kamu
personelinin, kamu çalışanlarının durumlarının
iyileştirilmesini istemekte ve son günlerdeki kararlarıyla,
ataklarıyla ve çalışmalarıyla da bunu ispat etmektedir.
Muhalefete düşen de,
zannedersem, böyle bir çalışmaya ve gayrete destek olmaktır.
Göreceksiniz ki, bu kanun tasarısı çerçevesinde alınan
kararlardan, neticede, muhalefet de çok mutlu olacak ve hatta, hayranlık
duyacaktır.
Böyle olması temennisiyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yalman.
Sayın Suat Pamukçu,
buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısının süreye ilişkin maddesi
üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hükümet, bir yetki istiyor ve
bu yetkiyi de altı ay süreyle kullanmak niyetiyle önümüze bir tasarı
getirmiştir.
Bu süreyi niçin
kullanacaktır? Cümle âlem bilmektedir ki, bugün, devlet dairelerinde
işler, hantal bir şekilde yürümektedir, verimsizdir. Önümüze
getirilen tasarıyla, Hükümet, kamu hizmetlerinin, verimli, süratli ve
herkesin memnun kalacağı bir şekilde yürütülmesini
amaçlamaktadır. Hükümet, karşımıza, ne güzel bir amaçla
gelmiştir.
Bu bakımdan, bu süreyi,
bu amaç doğrultusunda kullanacağı ümidiyle, hepinize
saygılar sunuyor, Hükümetimize başarılar diliyorum. (RP ve DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Pamukçu.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki konuşmalar bitmiştir.
Madde üzerinde 10 adet önerge verilmiştir; madde,
bir fıkra olduğu için, yalnız 4 tanesini okutup, işleme
koyacağım.
Önergeleri, geliş
sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kamu Personeli ile
Emeklilerinin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
"Madde 4.- Bu Kanunla,
Bakanlar Kuruluna verilen yetki, Kanunun yayımından itibaren üç ay
süreyle geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkartabilir."
Metin Şahin Fırat Dayanıklı Hayati Korkmaz
Antalya Tekirdağ Bursa
Aydın Tümen Bekir
Yurdagül
Ankara Kocaeli
BAŞKAN Öteki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerinin Malî Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki
değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Nami
Çağan Hayati Korkmaz
Kocaeli İstanbul Bursa
Tuncay Karaytuğ Metin
Şahin
Adana Antalya
Teklif:
Madde metnindeki "birden
fazla" ifadesi çıkarılmış ve yerine "bir tanesi
657 sayılı Kanun çerçevesi ve diğeri de kamu iktisadî
teşebbüsleri hakkında olmak üzere 2 adet" cümleciği konulmuştur.
BAŞKAN Öteki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki
değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Metin
Şahin Aydın Tümen
Kocaeli Antalya Ankara
Cafer Tufan Yazıcıoğlu Hayati Korkmaz Nami Çağan
Bartın Bursa İstanbul
Teklif:
Madde metnindeki
"altı ay süre" ifadesi "yetmişbeş gün"
olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN Öteki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "Yetki Süresi" başlıklı 4
üncü maddesi, Anayasanın 87 ve 91 inci maddeleri ile 2 nci maddesine,
ayrıca 153 üncü maddesine aykırıdır.
Mümtaz Soysal Tuncay
Karaytuğ İbrahim Yavuz
Bildik
Zonguldak Adana Adana
Teoman Akgür Hasan
Gülay Sema Pişkinsüt
Sakarya Manisa Aydın
Fevzi Aytekin Ali
Ilıksoy
Tekirdağ Gaziantep
BAŞKAN Son
okuduğumuz önerge, Anayasaya aykırılık önergesidir.
Önergeye Komisyon
katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor.
Önerge sahipleri, gerekçeyi mi
okutalım?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "Yetki Süresi" başlıklı
maddesiyle Bakanlar Kuruluna 6 ay süreyle bir yetki verilmiş ve bu süre
içinde Bakanlar Kurulunun birden çok kanun hükmünde kararname ya da yasa
gücünde kararname çıkarılması olanaklı hale
getirilmiştir.
Bilindiği gibi, yetki
yasalarının belirli sürelerle verilmesi zorunludur.
Anayasamızın ve Anayasa Mahkemememizin süre sınırı
aramasının nedenleri bellidir. Sürenin sınırlanmaması
yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir ve bu,
Anayasamızın 7 nci maddesindeki yasama yetkisinin millet adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kullanılacağı ve
devredilemeyeceğine ilişkin hükme aykırı olur. Bu nedenle,
yetki yasaları belirli sürelerle çıkarılır. Nitekim,
Anayasamızın 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında
"yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin
amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi
içinde birden fazla kararname çıkarılıp
çıkarılamayacağını gösterir" denilmiştir.
Ancak, yetki yasaları çerçevesinde çıkarılan kanun hükmünde
kararnameler yönünden sorun, bunların Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulmasında ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
görüşülüp onaylanmasında yaşanmakta ve her seferinde Anayasaya
aykırı durumlar yaşanmaktadır. Örneğin, daha önce bir
yetki yasasına dayanılarak, şimdi aramızda görev yapan eski
bir Genelkurmay Başkanının görev süresinin
uzatılmasına dair kanun hükmünde kararname, ne acıdır ki,
kendisi emekli olduktan ve milletvekili seçildikten sonra Yüce Meclisin
gündemine gelmiş; böylece, Sayın Güreş, kendisi hakkında
bir kanun hükmünde kararnamenin
görüşmelerine katılan bir parlamenter olarak belki de dünya tarihine
geçmiştir.
Bu nedenle, bir yetki
yasasının süresinin sınırlı olması
doğaldır ve doğrudur; ancak, çıkarılacak kanun
hükmünde kararnamelerin sayısı konusunda hiçbir sınırlama
getirilmemiştir. Birden çok olduğu belirtilmiştir ama, bu Hükümet,
hergün bir kararname imzalayıp, 6 ay boyunca 180 kanun hükmünde kararname
çıkarırsa, bu, Anayasaya uygun mu olur?
Bu nedenle, Bakanlar Kurulunun
çıkarabileceği kanun hükmünde kararname sayısının bir
üst sayıyla sınırlanarak belirtilmesi daha uygundur.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki
değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
Kocaeli
ve
arkadaşları
Teklif:
Madde metnindeki
"altı ay süre" ifadesi "yetmişbeş gün"
olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor.
Gerekçeyi okuyalım
mı sayın önerge sahipleri, yoksa konuşacak
mısınız?
NAMİ ÇAĞAN
(İstanbul) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
1997 yılı konsolide
bütçesi 15 Ekim 1996 günü Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye
başlanacaktır. Değişikliklerin ortaya
çıkaracağı malî yükün gerçekçi bir şekilde bütçeye
yansıtılabilmesi için düzenlemelerin 15 Ekime değin
tamamlanması gerekir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
işleme koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kamu Personeli ile Emeklilerin
Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 4.- Bu Kanunla Bakanlar
Kurulana verilen yetki, Kanunun yayımından itibaren üç ay süre ile
geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkarabilir.
Metin Şahin
Antalya
ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Şahin, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım?
METİN ŞAHİN
(Antalya) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Personele verilmesi
düşünülen haklar, 1997 bütçesiyle birlikte değerlendirilmesi gerçekçi
olacaktır. Üç aylık süre bu nedenle yeterlidir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir.
Öteki önergeyi işleme
koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeliyle Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinde aşağıdaki
değişikliğin yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
Kocaeli
ve
arkadaşları
Teklif:
Madde metnindeki "birden
fazla" ifadesi çıkarılmış ve yerine "bir tanesi
657 sayılı Kanun çerçevesi ve diğeri de kamu iktisadî
teşebbüsleri hakkında olmak üzere 2 adet" cümleciği
konulmuştur.
BAŞKAN Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz.
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Komisyon ve
Hükümet katılmadığı için önerge sahiplerinin konuşma
hakları vardır. Gerekçenin okunmasını mı istiyorsunuz,
konuşmak mı istiyorsunuz?
NAMİ ÇAĞAN
(İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi şimdiye değin yarar
sağlamamıştır; çünkü, hükümetler, hatamız olursa
düzeltilir düşüncesiyle hazırlıkların yetersiz
tutulmasını özendirmektedir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
ESAT BÜTÜN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, televizyonlar çekiyor.
BAŞKAN Televizyon
nereyi çekiyor?
ESAT BÜTÜN
(Kahramanmaraş) Sayın Bakanımızı çekiyor.
BAŞKAN Efendim, Bakan
orada fuzulî işlerle uğraşıyor. Siz niye Bakanla
kafanızı yoruyorsunuz... Siz kendi işinize bakın.
ESAT BÜTÜN
(Kahramanmaraş) Bizim işimiz onlara bakmak. Oy
pusulalarını toparlıyor.
BAŞKAN Efendim, herkes
önündeki kâğıtlarla uğraşırsa, ben, Başkan
olarak, Genel Kurulda herkesin uğraştığı
kâğıtlarla mı uğraşayım... Rica ediyorum...
ESAT BÜTÜN
(Kahramanmaraş) Kâğıt mı o; oy pusulası... Görmüyor
musunuz... Meclisin itibarı var... Orada, Başkan olarak, Meclisin
itibarını göstermeniz lazım. Televizyonlar çekiyor.
BAŞKAN Televizyon yok
orada. Herhalde, siz, başka bir şey görüyorsunuz. Orada bir kuru
makine var; başında adam yok. O makinenin başında adam
olmayınca işlemiyor!..
Müteakip maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 5. Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen?..
CHP Grubu adına,
Sayın Önder Sav; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ÖNDER SAV
(Ankara) Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri;
aslında, kürsüye gelirken, herhalde, gecenin bu saatinde, bir süre
kullanmak istediğimi sanan değerli üyeler, konuşmamı
bitirdikten sonra yanıldıklarını anlayacaklardır.
Tasarının yürürlük
maddesi üzerinde konuşmamın yadırganacağını
bilerek, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Daha önce görüşülerek
kabul edilen 1, 2, 3 ve 4'üncü maddeler, Anayasaya aykırıdır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, geride
bıraktığımız dönemlerde, benzer maddeler, Anayasa
Mahkemesince iptal edilmişti. Anayasanın 153 üncü maddesinin
bağlayıcılığı unutularak, yetki
yasasının geçmiştekiler gibi benimsenmesi, hukuken
yanlıştır.
Anayasa Mahkemesi, yürürlük
maddesi konusunda iptal isteği olmamasına karşın, 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri
Hakkındaki Kanunun 29 uncu maddesine göre, kendisi, resen iptal
kararı vermektedir.
Görüşmekte olduğumuz
madde için de, Anayasaya aykırılık önergesi vermiş bulunmaktayız.
Daha önceki 1, 2, 3 ve 4 üncü maddelerle ilgili önergelerimiz okutulup
işleme konulmadığı için, bu maddeye ilişkin
önergemizin de işleme konulup konulmayacağını
bilmemekteyiz.
Bugün oturumu yöneten
Sayın Başkan, birbiriyle çelişen tutum ve uygulamalarıyla
bizi şaşırtmıştır. Konuyla ilgili olarak, yeri ve
sırası gelmişken, Sayın Başkanın,
çalışma usullerine uymayan tutumuna değinmek zorunda
kalacağım için üzgünüm.
Sayın Başkan, dün,
Anayasaya aykırılık önergelerinin tümünü, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 84 üncü maddesinin ruhuna ve özüne uygun olarak
yorumlayıp uygulamış; bugün ise, tam tersi bir uygulama
sergilemiş, Anayasaya aykırılık önergelerimizin hiçbirini
işleme koymamıştır. Bu, yasanın, usulen de sakat
doğmasına, Anayasa Mahkemesinde, usul yönünden de
tartışılmasına neden olacaktır.
Bu Yüce Meclisin
Başkanlık kürsüsünde, yönetici yerinde oturan Başkanların,
eşit, adil, tarafsız ve hepsinden de önemlisi, istikrarlı
yönetim göstermeleri gerekir.
Sayın Başkanın
daha önceki oturumlardaki benzer tutumları nedeniyle, bugün, kendilerine,
İçtüzüğün 63 üncü maddesini anımsatmakta yarar görmedik.
Nasıl olsa, Sayın Başkan, kendince hukuk dışı bir
bahane bulup, böyle bir isteği de reddedecekti.
Sayın Başkanın,
özellikle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna karşı tutumunu ve -dilim
varmıyor; ama- kimi zaman, husumete varan davranışını,
anlamakta güçlük çekmekteyiz. Umarım, Türkiye Büyük Millet Meclisini
yönetmediği sakin bir anında, şikâyetimizi değerlendirme
olanağını bulur!..
Yüce Meclise saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar, RP
sıralarından "Madde nerede kaldı?!" sesleri)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sav.
Sayın Sav, tabiî,
değerli arkadaşlarımın mensubu olduğu Cumhuriyet Halk
Partisine hayatiyet veren SHP'nin uzun zaman hizmetini yaptım. Sayın
Önder Sav, bizim oraya yaptığımız katkılarla bugün
milletvekilidir. Ben, oraya fazla cevap vermek istemiyorum.
ÖNDER SAV (Ankara) Sizden
çok önce geldim ben bu Parlamentoya beyefendi!..
BAŞKAN Eğer, biz,
o SHP'yi CHP ile birleştirme gayretini göstermeseydik, o sıralar
şimdi bomboştu.
Yalnız, bir şey daha
söylemek istiyorum... Sayın Sav...
ÖNDER SAV (Ankara)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Bir dakika...
Ama, beni itham ettiniz... Beni itham ettiniz...
ÖNDER SAV (Ankara) Siyaseten
şefaat dilediğiniz günleri unutmayın!
BAŞKAN Efendim,
bakın, beni itham ettiniz. Cumhuriyet Halk Partisinde, bana siyaset
yasağını getirdiniz. Beni, siyasî hayatımda, bir, 12 Eylül
İhtilalini yapan generaller, 1983 yılında yapılan seçimde veto
ettiler; bir de SHP ile CHP birleştikten sonra, Sayın Cumhuriyet Halk
Partisi yöneticileri veto ettiler. Tamam mı?!. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZEKİ ÇAKIROĞLU
(Muğla) İsabet etmişler!..
BAŞKAN
Alkışlamakta da haklısınız!...
Ayrıca, ben, Başkan
olarak, burada çok eşit davranıyorum, hukuku uyguluyorum.
Danıştayda 18 sene şerefli bir görev yapan ve 1966'larda
Danıştayda yazdığı kararlar, hâlâ, bugün,
Danıştayda içtihat olarak herkesin nazara aldığı bir
hâkim sıfatıyla burada İçtüzüğü uyguluyorum ve maalesef,
sizin benimle ilgili olarak söylediğiniz sözler, sizde husumet duygusuyla
teşekkül etmiş bir düşüncenin ürünü olarak
dışarıya aksediyor. Yoksa, ben, kimseye karşı bir
husumet beslemiyorum.
Dün
yaptığımız uygulamada, iki tane Anayasaya
aykırılık önergesi vardı. Biz, bu iki Anayasaya
aykırılık önergesini birleştirdik -çok ahenk içinde süren
bir Meclis çalışmasında- bir ihtilaf doğmasın dedik ve
her iki önergenin de gerekçesini okuduk; ama, bugün, beş tane Anayasaya
aykırılık önergesi var. Şimdi, beş tane Anayasaya
aykırılık önergesinin gerekçesini ayrı ayrı okutursak
Meclisin ciddiyeti kaybolur. Dolayısıyla, Divan olarak şöyle bir
karar aldık: Anayasaya aykırılık konusunda verilen bütün
önergeler aynı amaca yöneliktir, bunlardan hangisi daha önce
verilmişse -Kanunlar Müdürlüğündeki arkadaşlarımız
üzerine saat tespit ediyorlar- onu uygulayalım dedik. Yani, bunda bir
terslik yok, size karşı bir husumetim yok. Gelip, eski bir partimin
koltuklarına oturmuşsunuz, size hayırlı olsun... Daha
benden ne istiyorsunuz?!. (RP ve DYP sıralarından gülüşmeler,
alkışlar)
Rica ediyorum efendim!.. Rica
ediyorum!..
Beni seçime
sokmadınız, ben de, son gün, partiden istifa ettim. Sayın Genel
Başkanınıza dedim ki "Sayın Baykal, önseçim
yaptırın bu partide ve insanları parti değiştirmeye
zorlamayın. Parti değiştirmek, din değiştirmek kadar
zordur; ama, insanların parti değiştirmemesi için de,
Tanrı'nın da Tanrı olması lazım."
Bunları anlayanlar bilir,
bunları anlayanlar bilir. Burada çıkıp da bizi tenkit ederken...
Benim kimseye karşı bir husumetim yok.
Ben, bu kürsüye çıktığım zaman -daha önce de ifade
ettiğim gibi- Tanrı karşısında ibadet eden bir
insanın sorumluluk duygusu içinde bu Meclisi yönetmeye
çalışıyorum. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar) Eksiklerim olabilir, bir insanım; ama, burada mümkün olduğu
kadar tarafsız, bütün bilgimi, bütün kabiliyetimi, bütün
tarafsızlığımı kullanarak Meclisi yönetmeye
çalışıyorum. Eksiklerim olabilir; eğer eksiklerim varsa,
hepinizden özür dilerim, ama siz de, bu Meclisi
çalıştırdığım için bana kin duymayın efendim.
Peki efendim...
Madde üzerinde başka söz
isteyen ?..
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara)
Grup adına söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
Süreniz 10 dakikadır.(DYP
sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA SAFFET ARIKAN
BEDÜK (Ankara) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yetki
kanunu tasarısının 5 inci maddesiyle ilgili olarak, Doğru
Yol Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım;
bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ancak, sözlerime
başlamadan önce, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü
için mücadele veren ve biraz evvel haberini almış olduğumuz,
güvenlik kuvvetlerimizden 11'inin şehit olmasından dolayı büyük
üzüntü duyduğumuzu ve bu vesileyle, büyük milletimize
başsağlığı dileklerimizi, ailelerine
başsağlığı dileklerimizi, Silahlı Kuvvetlerimize
başsağlığı dileklerimizi sunuyor; hepsine Allah'tan
rahmet diliyoruz. Türk Milleti olarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğü konusundaki hassasiyetimizi bir kez daha vurguluyor ve tüm
millet olarak -bu konudaki hassasiyetimizle birlikte- her zaman şehit
olmaya hazır olduğumuzu bilhassa açıklıyoruz ve hepsine
Allah'tan rahmet diliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, kamu personeli konusunda fazla bir şey
söylemeyeceğim. Aslında, benim, dört yıl gibi bir süreyle
Personel Genel Müdürlüğüm vardır. Kanunun, özellikle yetki
bakımından, kamu personelinin daha iyi
çalışmasını, daha etkin, daha süratli ve verimli
çalışmasını; hem özlük haklarının düzenlenmesi,
hem ekonomik şartlarının en iyi seviyeye
çıkarılması, hem de sosyal haklar vermek suretiyle,
onların, ülkenin meselelerine daha iyi yaklaşım içerisinde
olmalarını, daha süratli ve verimli bir şekilde
çalışmalarını sağlayacağı ümidini
taşıyorum. Hükümetimizin bu konuda yapacağı
çalışmalara inanıyor ve güveniyoruz. Bu sebeple, bu tasarının
kabulü vesilesiyle yapmış olduğu güzel çalışmadan
dolayı bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyor;
Hükümetimize başarılar diliyor; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bedük.
Ben, sayın arkadaşlarımdan
ayrıca da rica ediyorum; Meclis kürsüsünden kendilerine cevap vermek
istemiyorum; eğer uygun görürlerse, bir televizyon kanalına
çıkalım, bizim oradaki çalışmalarımızı,
birbirimize karşı olan şeylerimizi anlatalım.
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan)
Yeter be kardeşim!
BAŞKAN Tamam, ben
şimdi kapattım sözümü efendim...
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Önergeleri geliş
sırasına göre okutuyorum...
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan)
Bunlar, sen ve senin gibi kişiler
yüzünden böyle oluyor. Bunların yeri ve zamanı mı?!
BAŞKAN Sayın
Yıldız, siz konuşmayın; biz, sizinle aynı ilin
insanlarıyız; birbirimize karşı hiç konuşma
hakkımız yok. Neyse...
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan)
Olmamalı; ama, yapıyorsun kardeşim! Yeter be kardeşim! Niye
uzatıyorsunuz o kadar?
BAŞKAN Sen, Grup
Başkanvekili çıkıp da bizi itham ettiği zaman niye ona
müdahale etmedin?
MUSTAFA YILDIZ (Erzincan)
Bakın, sesimizi çıkarıyor muyuz?..
ALİ DİNÇER (Ankara)
Sayın Başkan, DYP'de sana önseçim hakkı mı verdiler?..
BAŞKAN Önergeleri
geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli İle Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Metin
Şahin Aydın Tümen
Kocaeli Antalya Ankara
Hayati Korkmaz Çetin
Bilgir
Bursa Kars
Yürürlük
Madde 5. Bu Kanun 1.8.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Öteki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin Bekir
Yurdagül Hayati Korkmaz
Antalya Kocaeli Bursa
Aydın Tümen Çetin
Bilgir
Ankara Kars
Yürürlük
Madde 5. - Bu Kanun 1.7.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Öteki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül Metin
Şahin Aydın Tümen
Kocaeli Antalya Ankara
Hayati Korkmaz Çetin
Bilgir
Bursa Kars
Yürürlük
MADDE 5. - Bu Kanun 1.1.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Öteki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin Bekir
Yurdagül Hayati Korkmaz
Antalya Kocaeli Bursa
Aydın Tümen Çetin
Bilgin
Ankara Kars
Yürürlük
Madde 5. - Bu Kanun 1.10.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Anayasaya
aykırılık önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "Yürürlük" başlıklı 5 inci
maddesi, Anayasanın "Başlangıç" bölümünün 3 ve 4 üncü
paragraflarına, 2, 7, 87, 91, 128 ve 153 üncü maddelerine
aykırıdır.
Aykırılığa
ilişkin gerekçe ilişiktedir.
Önergemizin,
İçtüzüğün 84 üncü maddesine göre işleme konulmasını
saygılarımızla dileriz.
Önder Sav Nihat
Matkap Metin
Arifağaoğlu
Ankara Hatay Artvin
Yusuf Öztop Mahmut
Işık Birgen Keleş
Antalya Sıvas İzmir
Ali Rıza Bodur Bekir
Kumbul Algan Hacaloğlu
İzmir Antalya İstanbul
Yılmaz Ateş
Ankara
BAŞKAN Bu önerge en
aykırı önerge olduğu için, önce bunu işleme koyuyorum.
Sayın Komisyon önergeye
katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeye,
Komisyon ve Hükümet katılmıyor.
Önerge sahipleri açıklama
yapmak istiyor mu efendim?
ÖNDER SAV (Ankara) Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN Peki efendim;
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan Kamu
Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
1, 2 ve 3 üncü maddeleri Anayasaya aykırıdır.
Bu maddelerin yürürlüğüne
ilişkin 5 inci maddesi de dolayısıyla Anayasaya
aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme
koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin
Antalya
ve arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5.- Bu Kanun 1.10.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahipleri
açıklama mı yapmak istiyor, gerekçeyi mi okutalım?
METİN ŞAHİN
(Antalya) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Peki; gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu
1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile
emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında yapılacak
düzenlemeler malî yılbaşına kadar yetiştirilemez ise, ekim
ayının başında yeni yasama yılının
başlamasıyla, bu konuyla ilgili çalışmalar tamamlanarak,
gerekli düzenlemelerin yapılması mümkün olabilecektir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir efendim.
Öteki önergeyi işleme
koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Yurdagül
Kocaeli
ve
arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5. - Bu Kanun 1.8.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF
ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor.
Önerge sahibi konuşmak
mı istiyor, gerekçeyi mi okutalım?
METİN ŞAHİN
(Antalya) Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN Peki efendim;
gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu
1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile
emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında yapılacak
düzenlemeler malî yılbaşına kadar yetiştirilemez ise,
ağustos ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi olağanüstü
toplantıya çağrılarak, bu konuyla ilgili çalışmalar
tamamlanarak gerekli düzenlemelerin yapılması mümkün olabilecektir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Öteki önergeyi işleme
koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin
Antalya
ve arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5. - Bu Kanun 1.7.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI ABDÜLLATİF
ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahibi
Sayın Şahin, gerekçeyi mi okutalım, konuşacak
mısınız?
METİN ŞAHİN
(Antalya) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum efendim:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu
1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile
emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında yapılacak
düzenlemeler malî yılbaşına kadar yetiştirilemez ise, tüm
çalışanların maaşlarında yapılan ve temmuz
ayından geçerli olan ikinci yarıyıl ücret
artışlarına yetiştirilmesi mümkün olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir efendim.
Son önergeyi işleme
koyuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının 5 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Metin Şahin
Antalya
ve arkadaşları
Yürürlük
MADDE 5.- Bu Kanun 1.1.1997
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Komisyon ve
Hükümet önergeye katılmıyor.
Önergenin gerekçesini mi
okutalım efendim?
METİN ŞAHİN
(Antalya) Gerekçesi okunsun efendim.
BAŞKAN Peki; gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yeni yıl bütçe kanunu
1.1.1997 tarihinde yürürlüğe gireceğinden, kamu personeli ile
emeklilerin malî, sosyal ve diğer haklarında yapılacak
düzenlemeler ile tanınacak haklarla ilgili çalışmaların,
ancak yeni yıl bütçe kanununda tamamlanması mümkün olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
efendim:
Yürütme
MADDE 6. Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Anayasaya aykırılık
önergesi vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 87
sıra sayılı Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve
Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının "Yürütme" başlıklı 6 ncı
maddesi, Anayasanın "Başlangıç" bölümünün 3 ve 4 üncü
paragraflarına, 2, 7, 87, 91, 128 ve 153 üncü maddelerine
aykırıdır.
Aykırılığa
ilişkin gerekçe ilişiktedir.
Önergemizin,
İçtüzüğün 84 üncü maddesine göre işleme konulmasını
saygılarımızla dileriz.
Önder Sav Nihat
Matkap Birgen Keleş
Ankara Hatay İzmir
Yusuf Öztop Mahmut
Işık Metin
Arifağaoğlu
Antalya Sıvas Artvin
Ali Rıza Bodur Bekir
Kumbul Yılmaz Ateş
İzmir Antalya Ankara
Algan Hacaloğlu
İstanbul
BAŞKAN Efendim, tek
önerge olduğu için bir daha okumadan işleme koyuyorum.
Sayın Komisyon önergeye
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Sav,
konuşacak mısınız, yoksa gerekçeyi mi okutalım?
ÖNDER SAV (Ankara)
Sayın Başkan, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Peki, gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte olan, Kamu
Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında
Düzenlemeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu Tasarısının
1, 2 ve 3 üncü maddeleri Anayasa aykırıdır.
Bu maddelerdeki hükümlerin
Bakanlar Kurulunca yürütülmesine ilişkin 6 ncı madde de Anayasaya
aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerinde yapılan müzakereler
tamamlanmıştır.
Tasarı açık oylama
tabidir.
Açık oylamanın
şeklini, Genel Kurulun oyuyla belirleyeceğiz:
Açık oylamanın,
kupaların sıralar arasında dolaştırılması
suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açık oylama, kupalar
sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle
yapılacaktır.
Yanında basılı
oy pusulası olmayan sayın milletvekilleri, Başkanlıkça
hazırlanan basılı beyaz kağıtlarla da
oylarını kullanabilirler.
Kupalar
dolaştırılsın.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Başesgioğlu,
zatı âliniz, gönderdiğiniz bir pusulada, "Şu anda Genel
Kurulda sadece 7 adet Bakanlar Kurulu üyesi mevcuttur. Yanlış
uygulamalara yol açmaması açısından, Sayın Bakanların
açık oylamalarda vekâletle oy kullanma durumlarının,
Başkanlıkça açıklanmasını arz ederim"
demişsiniz.
Efendim, bana
soracağınıza Sayın Sungurlu'ya sorun. Geçmişte,
Sayın Sungurlu, Hükümetin açık oylamalarda oy kullanma yönteminin nasıl
olduğunu kendileri bilirler.
ESAT BÜTÜN
(Kahramanmaraş) Siz açıklayın...
BAŞKAN Genellikle,
Bakanlar Kurulu, oy pusulalarını toplu olarak kullanabilirler.
Hepsinin de vekâleti var.
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Bir bakan kaç bakana vekâlet edebilir
Sayın Başkan?
BAŞKAN Efendim, bir
bakan bir bakana vekâlet eder.
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Ha, siz onu söyleyin...
BAŞKAN Hayır,
hayır; şu şekilde vekâlet eder: İşaretle oylamalarda.
Açık oylamalarda ise...
ASLAN ALİ
HATİPOĞLU (Amasya) Bir bakan hepsini verebiliyor mu?
BAŞKAN Sayın
arkadaşım, bakın, açık oylama ayrı bir şey; Bakanlar
Kurulu açık oylamalarda toplu olarak oy kullanılabiliyor; bugüne
kadar uygulama böyle...
Sayın Sungurlu,
saygı duyduğum büyük bir üstadımızdır; ona da
sorabilirsiniz efendim. Hepsinin de vekâleti var.
ESAT BÜTÜN
(Kahramanmaraş) Zabıtlara geçti; onu göstereceğiz.
BAŞKAN Zabıtlara
zaten her şey geçiyor.
(Oyların
toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Oyunu
kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemi
bitmiştir.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların
ayırımına başlandı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bugün, programımız gereği, "İslam
Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası
Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısını da
görüşeceğiz; yalnız, buna
geçmeden önce, bu oylamanın sonucunu aldıktan sonra; bu anlaşmadaki
bir hüküm nedeniyle görüşme yapmamız lazım; ara vereceğim
ve bütün grup başkanvekillerini Başkanlık Divanına bir 10
dakika davet edeceğim.
Bütün
arkadaşlarımızın haberi olması bakımından
arz edeyim; Anlaşmanın 38 inci sayfasındaki 57 nci maddede
şöyle bir hüküm var: "Kurumun Şer'i hükümlere göre faaliyet
göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik yapılamaz."
Hükümet buna muhalefet
şerhini koymamış; bu da, bizim anayasal düzenimize ve
cumhuriyetimizin temel ilkelerine aykırı olduğu için, bütün grup
başkanvekillerini, bu konuyu görüşmeye davet edeceğim.
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan,
sözleşmede o yolda çekince yok mu?
BAŞKAN Çekince yok
efendim.
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, o zaman,
Hükümet ve Komisyon oturmasın.
BAŞKAN Bir
konuşalım efendim.
MEHMET EMİN AYDINBAŞ
(İçel) 1 inci madde içinde var o
çekince.
BAŞKAN Efendim,
Meclisin çekince koyması başka, Hükümetin çekince koyması
başka. Bakalım; bir 10 dakikalık zamanımızı
alacak.
(Oyların
ayırımına devam edildi)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Kamu Personeli ile Emeklilerin Malî, Sosyal ve Diğer
Haklarında Düzenlenmeler Yapılmasına Dair Yetki Kanunu
Tasarısının yapılan açık oylamasına 269
sayın milletvekili katılmış; 224 kabul, 41 ret oyu verilmiş olup, 4 oy da mükerrer
çıkmıştır. Böylece, tasarı
yasalaşmıştır.
Hayırlı ve
uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah, Hükümetimiz, kamu
personelini ve sıkıntı içinde olan emeklileri rahatlatacak bir
düzenleme yapacaktır.
Müteakip gündem maddesindeki
anlaşmayla ilgili bir görüşme yapmak üzere, birleşime 10 dakika
ara veriyorum ve grup başkanvekillerini, bir istişare yapmak üzere
çağırıyorum.
Kapanma Saati :22.30
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.08
BAŞKAN: Başkanvekili
Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER: Ünal
YAŞAR (Gaziantep), Zeki ERGEZEN (Bitlis)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 87 nci Birleşiminin
Beşinci Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VII. KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3. İslam Ülkeleri
Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu
Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/364) (S. Sayısı :
71) (1)
BAŞKAN İslam
Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası
Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine
başlıyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini
aldılar.
Raporun okunup okunmaması
hususunu oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını
kabul edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul
edilmemiştir.
Tasarının tümü
üzerinde, DSP Grubu adına, Sayın Mümtaz Soysal; buyurun efendim. (DSP
sıralarından alkışlar)
DSP GRUBU ADINA MÜMTAZ SOYSAL
(Zonguldak) Sayın Başkan, sayın üyeler; biraz önce, grup
başkanvekilleriyle, Sayın Başkanın da katkısıyla
düzenlenmiş olan bir gayri resmî toplantı diyelim toplantıda
konuyu da tartıştık.
Yalnız, o
tartışma sırasında da dikkatimi çeken bir olay, böylesine
hassas bir konuyu tartışırken, ne
yaptığımızı; yani, önümüzdeki sorunun ne olduğunu
iyi saptama gereğidir. Başlıktan da gördüğünüz gibi,
İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi
Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair bir kanun
tasarısıyla karşı karşıyayız.
Eğer, müsaade ederseniz,
birçoğunuz için tekrar niteliğinde olduğunu bilmekle birlikte,
süreci bir defa daha gözden geçirelim. Bir uluslararası anlaşma,
hangi süreçten geçiyor?.. Önce, diplomatlar arası ya da teknisyenler
arası pazarlık oluyor, müzakere oluyor; sonra, parafe ediliyor.
Parafe edildikten sonra da, teknisyenlerin bu üzerinde
anlaştıkları metin, resmî olarak imzalanıyor; bir devlet
başkanı, dışişleri bakanı, falanca
toplantıda, törenle imzalıyor; ama, imzalama safhası, daha
henüz, o anlaşmayı, söz konusu devletler bakımından ve
uluslararası camia bakımından geçerli kılmıyor. Ondan
sonra, bu imzalanmış olan metnin -ki önümüze ek olarak gelen
antlaşma, imzalanmış olan bir metindir- birçok ülke
bakımından, o ülkenin yasama organınca uygun bulunması
gerekiyor; ama, bu uygun bulunma, yine, o antlaşmayı
kesinleştirmiş olmuyor; çünkü, uygun bulduğumuz şey, bunun
onaylanmasıdır; yani, biz onaylamıyoruz, onaylanmasını
uygun buluyoruz.
O zaman, onaylama ne demektir?
Bunu da, kısaca -tekrar olduğunu bile bile, sırf
tartışmamız açıklık kazansın diye- söyleyeyim.
Onaylama, yabancı dillerde "ratification" denilen olaydır. Yani, bir devlet başkanı
"bu antlaşma Meclis tarafından da uygun bulunmuştur, ben
bunu imzalıyorum" diyor. Bizim sistemimizde, Devlet
Başkanı, Meclis uygun bulduğu halde, bu imzayı Bakanlar
Kurulu kararnamesi olmadan atamaz; çünkü, Meclis uygun bulmuş olabilir;
fakat, hükümet, Meclisin uygun bulmuş olduğu bu antlaşmanın
devletimizi bağlamasını, bağlar hale gelmesini uygun
bulmayabilir. Ne bakımdan? Diplomatik bakımdan. Belki hâlâ öbür
devletle ya da devletlerle bir başka konuyu müzakere etmek istiyordur,
oradan bir ödün almak istiyordur ve onun için bunun onaylanmasını
geciktirebilir ve öbür devletler de "niçin onaylamıyorsunuz"
filan derler. Halbuki, Meclisten geçmiştir. Bizim devletimiz de "siz
de öbür antlaşmayı onaylayın ya da onun müzakeresinde bir ödün
verin; ben ondan sonra onaylayayım" der.
Şimdi, yaptığımız
işlem, şu sırada yapacağımız işlem, bunun
bizim sistemimizi bağlar hale gelmesi işlemi değildir ya da
uluslararası sistemde, öbür devletleri, bizim devletimizi bağlar hale
gelmesi işlemi değildir; biz şimdi, bunun uygun
bulunmasını yapıyoruz. Ondan
sonra, arkasından onaylama işlemi gelecektir.
Burada tartışma
konusu olan bir antlaşma, İslam ülkeleri arasında bir
antlaşma. İslam ülkeleri arasında yapıldığı
için ve İslam ülkelerinin büyükçe bir kısmı da şeriat
hükümlerini -hukuk sistemleri olarak- temel aldıkları için, bizim
sistemimiz bunu almadığı için, bu çeşit antlaşmalarda
bizim devletimizin bir güçlüğü oluyor. Tabiî, kendi Anayasa sistemimize
göre, biz, hem kendi iç hukukumuzu hem dışarıda da devletimizi
şeriat hükümlerine göre bağlamak istemediğimiz için ya da
istememiz mümkün olmadığı için, bunlara ihtirazî kayıt
koyuyoruz. O ihtirazî kayıt, burada, tırnak içinde ifade edilmiş
oluyor ya da burada tırnak içinde ifade edilen kayıttır. Nedir
o, okuyayım: "Anayasal hükümlerimiz
ve bağlı olduğumuz anlaşma hükümleri
saklıdır."
Bu, bağlı
olduğumuz anlaşmalar, bu anlaşma değil, başka çok
taraflı, diyelim, Birleşmiş Milletler, Bretton Woods vesaire,
neyse, malî bir anlaşma ise, ona da bağlı olduğumuzu
söylüyoruz.
Bununla ne demek istiyoruz?..
Bunun içinde, dikkat ederseniz, buna ilişkin şeriat hükümlerinin,
şeriata dayalı hükümlerin değiştirilemeyeceğine
ilişkin hükümler var. Diyoruz ki, onlar bizi bağlamaz.
Şimdiye kadar olan,
geçmiş olan anlaşmalar, çok genel nitelikte olduğu için, bu,
anlaşmanın metnine dercedildiğinde, çok büyük sorun
çıkmıyordu; çünkü, bunu yapan başka ülkeler de var. Yalnız,
bizim tereddütümüz, bu, oldukça ayrıntılı bir
anlaşmadır ve teknik bir anlaşmadır; dolayısıyla,
bundan sorunlar çıkabilir, uluslararası sorunlar çıkabilir.
Yani, biz, burada, kendimiz
bunun uygun bulunmasını kararlaştırırken, kendimiz, bu
kayıtla bunu burada kabul etmiş olabiliriz; ama, tereddütümüz, acaba,
1 inci maddedeki ifade, bunu, öbür devletlere de duyurmaya yeterli mi? Burada,
1 inci maddenin sondan ikinci satırına bakarsanız
"saklı olduğu şeklinde ihtirazî kayıt derpiş
olunmak üzere" sözü geçiyor. Yani, biz, burada mı bunu derpiş
ediyoruz, ileri sürüyoruz ya da o onaylama aşamasında Hükümetimiz ve
dolayısıyla Devlet Başkanımız, bu ihtirazî kaydı
da ileri sürsün mü demek istiyoruz? İfadede tereddüt
uyandırıcı bir yön var. Onun için, biz, onaylama
aşamasında böyle bir ihtirazî kayıt konsun diyoruz; çünkü, bizim
burada "bu koşulla, biz bunu uygun buluyoruz" dememiz başka
"böyle bir ihtirazî kayıt konsun" diyerek uygun bulmamız
başka.
Onun için, buradaki metni,
Komisyondan ricamız, biraz daha açık hale getirmek_
"Anlaşma hükümleri saklıdır" ibaresinden sonra
"şeklinde ihtirazî kayıt konmak kaydıyla -dermeyan edilmek
değil; konmak kaydıyla- onaylanması uygun bulunmuştur"
diyoruz; çünkü, biz burada, sanki, bunu uygun bulurken, dermeyan etmişiz
ya da son Komisyonun ifadesine göre derpiş etmişiz gibi değil,
anlaşma metnine, onaylanan metne, böyle bir ihtirazî kayıt konması
koşuluyla uygun bulmuş oluyoruz; ricamız odur. Bu konuda da bir
önerge hazırlayıp sunacağız. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Soysal.
Cumhuriye Halk Partisi Grubu
adına, Sayın Ali Dinçer; buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ
DİNÇER (Ankara) Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan İslam Ülkeleri Arası
Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının onaylanmasına olanak verecek bu yasa
tasarısına ekli olan anlaşma metnindeki şu cümleleri bilgilerinize
sunmak istiyorum:
İslamî ilkeler ve
idealler temeline dayalı, şerî hükümlere uygun olarak,
şerî hükümlere uygun bir mekanizma, şerî hükümlere uygun olarak
ihracat kredi sigortası, şerî hükümlere uygun yatırım
sigortası sözleriyle, bu anlaşmanın 57 nci maddesinin 4 üncü
bölümünde yazılı olan şu cümle ilginçtir: Kurumun, şerî
hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik
yapılamaz.
Şimdi, biz, bu sözleri,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının değişmez hükmü olan, 2 nci
maddesinde yazılı, demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerine,
egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözüne
aykırı gördüğümüz ve bu kürsüde ettiğimiz yemine uygun
görmediğimiz için, CHP Grubu olarak, görüşmelere
katılmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar,
RP sıralarından gürültüler)
Burada, arkamızda
egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diye yazıyor
ve biz, ona göre yemin ettik. Bu Anayasaya göre yemin ettik. Biz, Büyük
Atatürkün ve laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının
kemiklerini sızlatmayız. Bu görüşlere
katılmayacağız, bu tartışmalara
katılmayacağız. (RP sıralarından gürültüler)
Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Dinçer.
(CHP Grubu milletvekilleri,
Genel Kurul salonunu terk ettiler)
BAŞKAN ANAP Grubu
adına, Sayın Başesgioğlu; buyurun efendim.
ANAP GRUBU ADINA MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; gecenin bu ilerlemiş saatinde, bu uluslararası
sözleşmenin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun
tasarısı hakkında hiçbir polemiğe girmeye niyetimiz yok.
Şimdi, biraz evvel, Sayın Ali Dinçer, bu kürsüden görüşlerini
ifade ettiler. Bu sözleşmenin, hangi hükümet zamanında
onaylandığı, imzalandığı açıkça bellidir...
(RP sıralarından alkışlar) Ama, şu saatte, bu konuda,
siyasî parti gruplarımızın, birbiriyle polemiğe girmesinin
yeri olduğu kanaatinde değilim.
Ancak, Sayın Mümtaz
Soysalın görüşlerine, ben de katılıyorum. Biz, Meclis
olarak, bu uluslararası sözleşmenin uygun bulunduğuna dair kanun
tasarısını onaylamak veya onaylamamak durumundayız. Bu
uluslararası sözleşmeye ihtirazî kayıt koyacak, çekince koyacak
konumda olan, Bakanlar Kuruludur. Ülkemizi, devletimizi, uluslararası
sözleşmelerde temsil eden Bakanlar Kuruludur. Dolayısıyla, bu
kanun tasarısını, burada uygun bulurken, ihtirazî kayıt
koyma konusunu, onaylama aşamasında, Bakanlar Kuruluna vermek
kaydıyla, bu kanun tasarısının onaylanması
gerektiği kanaatindeyim.
Yüce Meclise saygılar
sunarım. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
DYP Grubu adına,
Sayın Gözlükaya; buyurun efendim.
DYP GRUBU ADINA MEHMET
GÖZLÜKAYA (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi
Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısını görüşüyoruz.
Şimdi, biraz önce
konuşan Sayın Ali Dinçer, olayı saptırdı. Tamamen
politik amaçla, sanki, bu anlaşmaya onay verecek veya uygun bulacak
partilerin laikliğe aykırı düşünce içinde
olduklarını ve Türkiyenin mevcut anayasal sistemi ve hukuk
sisteminin bertaraf edileceği gibi bir polemiğe girdi. Bunu,
şiddetle reddediyoruz.
Bakınız, bu, ticarî
bir anlaşma.
NEVZAT ERCAN (Sakarya) Kendi
imzaları var.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara)
Kendi imzaları var.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla)
Bir dakika, onu söyleyeceğiz.
Başkanlığını
Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptıkları
İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticarî
İşbirliği Daimî Komitesi tarafından alınan karar uyarınca,
İslam ülkeleri arasındaki ihracat işlemlerini ve birbirlerinin ülkelerinde
yapacakları yatırımları sigorta etmek üzere, İslam
Kalkınma Bankası bünyesinde oluşturulan, İslam Ülkeleri
Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu
Kuruluş Anlaşmasıdır bu. Bizim, onayını uygun
göreceğimiz anlaşma bu. Bunun, başka türlü bir anlamı yok;
tamamen ticarî.
Şimdi, tereddüt
şurada: Biraz önce de konuştuk, Hükümetten gelen tasarı ile Plan
ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen ve Meclise indirilen tasarı
arasında bir kelime farklılığı var; o da şu:
Deniyor ki... Onaylanma, Sayın Hocamızın da belirttiği
gibi, iki türlü: Bir, Bakanlar Kurulunda; iki, Cumhurbaşkanında;
Meclis uygun bulduğu takdirde.
Onaylanma... Hükümetin
getirdiği tasarı şöyle denmiş: Anayasal hükümlerimiz ve
bağlı olduğumuz anlaşma hükümleri saklıdır
şeklinde ihtirazî kayıt dermeyan olunmak kaydıyla
onaylanması uygun bulunmuştur.
Plan ve Bütçe Komisyonundan
gelen tasarı ise, onaylanması; yani, bu anlaşmanın
onaylanması Anayasamız ve bağlı olduğumuz
anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde ihtirazî
kayıt derpiş olunmak üzere, uygun bulunmuştur şeklinde.
Bize göre, arada, pek büyük
fark yoktur; ama, bazı tereddütleri izale bakımından, Hükümetin
getirdiği tasarı şeklinde onaylanmaya uygun bulunması
gerektiği kanaatimi ifade ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri)
Sayın Başkan, grup adına söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Kapusuz, buyurun efendim.
RP GRUBU ADINA SALİH
KAPUSUZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Meclis, kurulduğu
günden bugüne kadar, birçok, uluslararası anlaşmaların uygun
bulunduğuna dair, buradan, ilgili mercilere yetki vermiş,
onaylanmış ve bu ölçüler içerisinde, şu anda, Yüce Meclisin
huzuruna da, yine, İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Yasa Tasarısı
gelmiştir. İlginçtir, ilk defa, bu özelliklere sahip bir onay
için de gelmemiştir. Buna benzer, geçmişte, bu Meclisten -kaç tane
olduğunu tam net söyleyemeyeceğim- aynı mahiyette, uygun bulunduğuna dair onaylar
çıkmış; ama, her nedense, anlayamadığım bir
mantaliteyle, arkadaşlarımız, burada, çok kuru kuruya bir
muhalefet anlayışına girdiler; bunu hakikaten
anlayamıyorum.
Değerli sözcüler de biraz
önce söylediler; bu tasarı, 26.6.1995te, o günün Hükümeti tarafından
hazırlanmış, Meclise sevk edilmiş, Meclisin gündemine
girmiş...
İSMAİL KÖSE
(Erzurum) Sayın İnönünün de imzası var.
SALİH KAPUSUZ (Devamla)
Efendim, arz edeceğim.
Bakınız, arz
edeceğim isimlere de dikkat ediniz lütfen: Başbakan Tansu Çiller,
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı
Hikmet Çetin...
Ali Bey, Hikmet Çetinin
imzasıyla getirilmiş olan bir meseleyi hangi mantıkla protesto
edip çıkma cesaretini gösteriyor, anlamış değilim. (RP ve
DYP sıralarından alkışlar)
Daha başka isimler de
takdim edeceğim: Dışişleri Bakanı Erdal İnönü...
Biliyorsunuz ki,
uluslararası bir anlaşmada, en etkin bakanlıkların, ilgili
bakanlıkların başında -ne gelir- Dışişleri
Bakanlığı gelir, İçişleri Bakanlığı
gelir, ekonomiyle ilgili bakanlıklar... Çünkü, bu anlaşma, hedef
itibariyle neyi ihtiva etmektedir? İsmi de üzerinde; yatırım,
ihracat kredisi... Bunu hedeflemiştir.
Bakınız, şimdi,
Onur Kumbaracıbaşı var, sayın bakan; Ziya Halis var,
sayın bakan; Sayın Hacaloğlu var, bakan; İrfan
Gürpınar Bey, bakan; Sayın Moğultay Adalet Bakanı... Sözü
uzatmak istemiyorum arkadaşlar.
Sonra, bakınız,
başka tarihî rakamları da vermek istiyorum. Yine bu Meclisten onay
alarak geçmiş; zabıtlara da geçsin diye söylüyorum: Kanun
numarası 2668, yayım tarihi 30.4.1992, kabul tarihi 28.4.1992, Resmî
Gazete sayısı 17 680.
Sonra, biz, Türkiye olarak,
İslam Bankasına 20 yıl öncesi ortak olmuşuz, oranın en
büyük üç ortağından biriyiz. Sonra, bu banka, 57 tane İslam
ülkesini kendisinin bünyesine taşımış; bu ülkelerin de kendi
içlerinde hukukî farklılıkları var, uygulama
farklılıkları var. Bütün bunlara rağmen, ortaya
çıkarılmak istenen sonuç anlaşılır gibi değil.
Sözleşme metni ortada,
ana sözleşme metni burada var. Arkadaşlarımızın
tereddüt ettiği konuda, bu ülkelerin beraber kabul etmiş olduğu
ana sözleşmede, yedinci bölümün 55 inci maddesinde, bakınız, ne
deniliyor: Her üye ülke, kendi hukukî sistemi uyarınca, bu bölümde
belirtilen hükümlerin kendi topraklarında yürürlüğe girmesi için
gerekli girişimlerde bulunacaktır ve konu üzerinde yaptığı
girişimden kurumu haberdar edecektir. Bunu da bünyesine koymuş;
yetmemiş; uygun bulunduğuna dair ihtirazî kaydın
konulacağına dair teklif de, zaten, onayınıza
getirilmiş; Hükümetin tasarısı böyle gelmiş. Buna
rağmen, bir husus var ki, özellikle, Sayın Dinçer
dışarı çıkmamış olsaydı -gıyabında
konuşmak istemiyorum ama- bazı şeyler söylemek isterdim.
Arkadaşlar, gecenin bu
saatinde zamanı daha fazla uzatmanın da faydası yok. Onun için,
biz Refah Partisi Grubu olarak, Hükümetten gelen tasarının uygun
bulunduğuna dair oyumuzu kullanacağız.
Saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kapusuz.
Sayın Hükümet, söz
istemiştiniz, buyurun.
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz İslam Ülkeleri Arası
Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı, 54 üncü Hükümetimizin Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunmuş olduğu bir kanun tasarısı değildir.
Bu kanun tasarısı,
24 Aralık seçimlerinden önce, Başbakan Sayın Tansu Çiller
tarafından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına,
26.6.1995 tarihinde sunulmuştur ve Bakanlar Kurulunda bu tasarıya
imza atan isimler arasında -biraz önce konuşan arkadaşımızın
da belirttiği gibi- Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı Sayın Hikmet Çetin vardır,
Dışişleri Bakanı Sayın Erdal İnönü -başka
bir vesileyle- vardır, Çalışma Bakanı Sayın Mehmet
Moğultay vardır.
Daha sonra, yasama dönemi
değiştiği zaman, bildiğiniz gibi, önceki yasama dönemindeki
kanunları müzakere mümkün olmadığından, Sayın Mesut
Yılmazın Başbakanlığı döneminde, bu tasarı,
tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisine 26.4.1996 tarihinde sunulmuştur.
Yani, bu tasarının altında CHPyi temsil eden isimlerin
imzası vardır, Anavatan Partisi Genel Başkanının, yine
aynı şekilde imzası vardır.
Bu bakımdan, olayın
sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi lazım,
Türkiyenin hukuk düzeni açısından değerlendirilmesi lazım;
ama, aynı zamanda Türkiyenin menfaatları ve çıkarları
açısından değerlendirilmesi lazım.
Bilindiği gibi,
İslam Ülkeleri Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası
Kurumu, Başkanlığını Sayın
Cumhurbaşkanımızın yapmakta olduğu İSEDAKın
1984 yılında yapılan ilk toplantısında Türkiye
tarafından önerilen İslam ülkeleri arasında ticareti
artırıcı finansal önlemler kapsamında kabul edilmiş
olan üç projeden biridir; yani, Türkiye tarafından önerilmiş üç
projeden biridir. Bu kurum -yani, Yatırım ve İhracat Kredi
Sigortası Kurumu- zaten kurulmuş, şu an işleyen bir
kurumdur. Bu anlaşma onaylandığı takdirde, bu işleyen
kuruma Türkiye girmiş olacaktır. Böylece iki şey elde
edeceğiz. Birincisi ihracat kredi sigortası hizmetlerinden
yararlanacağız. İslam ülkelerine yapılan ihracatlarda Türk
ihracatçılarının alacaklarının tehlikeye girmesi
halinde, bu kurum, Türk ihracatçılarının sermayelerini sigorta
edecektir; alacaklarının tahsilini mümkün kılacaktır; risk
faktörünü ortadan kaldıracaktır.
İkincisi ise, İslâm
ülkeleri arasındaki yatırımların çeşitli risklere
karşı sigorta edilmesidir. Türk
yatırımcılarının, yurt dışında,
İslam ülkelerinde yapmış oldukları birtakım
yatırımlar sebebiyle ortaya çıkan risk, bu kurum
tarafından, bu sandık tarafından sigorta ettirilmiş
olacaktır.
Dikkat edilirse, bu mekanizma,
doğrudan doğruya, Türkiyenin ihracat kapasitesinin
artırılmasına yöneliktir; dışticarette, özellikle, son
yıllarda, sürekli eksi veren Türkiyenin ihracat imkânlarının
artırılmasına yönelik bir mekanizmadır.
Dolayısıyla, bu
anlaşmanın onaylanmasından dolayı, Türkiyenin, büyük
yararları olacaktır, menfaatları olacaktır. Bu yararlar,
menfaatlar dikkate alındığı içindir ki, zaten, Anavatan
Partisi Sayın Genel Başkanı Mesut Yılmazın
Başbakanlığı döneminde, tasarı, Türkiye Büyük Millet
Meclisine ikinci kez sunulmuştur ve altında, değişik siyasî
partilerin sayın genel başkanlarının ve
bakanlarının imzası bulunmaktadır.
Konuşan
arkadaşlarımızın ifade ettikleri gibi, bu kurumun ana
sözleşmesinin değişik maddelerinde şerî hükümlerle ilgili
ifadeler vardır; ancak, bu ifadelerin bulunması, burada dile
getirilen kaygıların haklı olduğunu göstermez; çünkü, bu
anlaşma, bu safhaya gelinceye kadar, gerek Dışişleri gerek
Hazine Müsteşarlığı ve diğer birimlerimizin
uzmanları tarafından değişik safhalarda tetkik
edilmiş, incelenmiş ve Meclisimize bu aşamalardan geçtikten
sonra gelmiştir. Nitekim, Başbakanlık Dışticaret
Müsteşarlığı, bu şerî ifadelerden dolayı,
anlaşmanın niteliğiyle ilgili olarak, Dışişleri
Bakanlığından, 17 Şubat 1993 tarihinde açıklama
yapmasını istemiştir. Dışişleri
Bakanlığımızın yapmış olduğu
açıklama gayet net ve açıktır. Deniliyor ki:
Anlaşmanın çeşitli hükümlerinde söz konusu edilen şeriata
atıflar, doğrudan hukuk sistemimizi etkilememektedir.
Dışişleri Bakanlığının bu konudaki
görüşü ve mütalaası da açıktır.
Ancak, ihtiyaten, anlaşmanın
onaylanmasıyla ilgili tasarı metnini okuyan
arkadaşlarımızın tespit edeceği gibi, Anayasamız
ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı
olduğu şeklinde bir ihtirazî kayıt, zaten, şimdi müzakere
etmekte olduğumuz tasarının 1 inci maddesine eklenmiştir; 1
inci maddesi bu ihtirazî kayıtla düzenlenmiştir, tanzim
edilmiştir. Dolayısıyla, Türkiyenin büyük
çıkarlarının bulunduğu, menfaatlarının
bulunduğu ve bu konuda büyük hassasiyeti olan, olması gereken,
başta Dışişlerimiz olmak üzere, değişik
kurumların görüşlerinin ve düşüncelerinin de müspet
bulunduğu bir ortamda, bu anlaşmanın Meclisimizde kabul görmesi,
onaylanması, Türkiye menfaatları açısından önemlidir.
Bunu belirtir, saygılar
sunarım. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Şahısları
adına, Sayın Fikret Karabekmez...
FİKRET KARABEKMEZ
(Malatya) Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Suat
Pamukçu, buyurun efendim.
SUAT PAMUKÇU (Bayburt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Karşınızda,
İslam ülkelerine ihracat yapmak isteyip de, sırf, böyle bir
anlaşma olmadığı için yapamayan bir firmanın eski bir
yöneticisi olarak konuşuyorum ve sanıyorum, şu anda, benim gibi,
benim durumumda olan yüzlerce ihracatçı, böyle bir tasarının
kanunlaşmasını dört gözle beklemektedir. Bir misal olarak
söyleyeyim. Milyonlarca dolarlık anlaşma yapmış
olmamıza rağmen, böyle bir sigorta sistemi olmadığı
için Sudana ihracat yapamamıştık. Hatta, Suriyeye ihracat
yapmak için anlaşma yapmıştık, Eximbank böyle bir
anlaşma olmadığı için sigorta etmemiş ve biz de riski
göze alamadığımız için, ihracattan vazgeçmek zorunda
kalmıştık. İnşallah, bu kanun tasarısından
sonra, ihracatımız artacaktır. Zira, bizim bıraktığımız
ihracatı diğer ülkeler yapmaktadır. Böylece, ülkemiz büyük
kayıplara uğramaktaydı. Bundan sonra, inşallah, bu
kayıplar telafi edilecek ve ihracatımız gelişecektir.
Bu vesileyle söz aldım;
heyetinizi saygıyla selamlıyorum; hayırlı
olmasını diliyorum. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Pamukçu.
Şahsı adına,
Sayın Lütfi Yalman; buyurun.
Süreniz 10 dakikadır.
LÜTFİ YALMAN (Konya)
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi hürmet ve
muhabbetle selamlıyorum. 71 sıra sayılı kanun
tasarısı üzerinde şahsî görüşlerimi açıklamak üzere
huzurlarınıza geldim.
Bu anlaşmanın
yaklaşık 57 civarındaki İslam ülkesine hayırlı
olmasını temenni ediyorum. Böyle bir anlaşmadan dolayı,
herhangi bir kaygının bulunmasını, belli vesilelere dayalı
olarak bir kaygının bulunmasını da
yadırgadığımı belirtmek istiyorum. Zira, biraz önce
konuşan Suat Pamukçu arkadaşımızın ifade ettiği
gibi, çok sayıda müteahhidimizin ve ihracatçımızın, böyle
bir kanun olmadığından dolayı, İslam ülkeleriyle
ticarî işbirliğine gidemediğini ve yatırım
yapamadığını görüyoruz. Bu vesileyle, bu kanun böyle bir
kolaylığı ortaya çıkaracak ve bu yolu açacaktır.
Hayırlı olsun diyor, saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim efendim.
ŞÜKRÜ SİNA GÜREL
(İzmir) Sayın Başkanım, bir sorum var.
BAŞKAN Peki efendim.
Tasarının tümü
üzerinde yapılan konuşmalar bitmiştir. Bu itibarla soru
sorabilirsiniz.
Hükümete mi soruyorsunuz,
komisyona mı?
ŞÜKRÜ SİNA GÜREL
(İzmir) Hükümete soruyoruz.
BAŞKAN Hükümete...
Peki...
ŞÜKRÜ SİNA GÜREL
(İzmir) Bu anlaşmada şerî hükümlerden söz ediliyor ve
şerî hükümlere uygun olması ve bu anlaşmanın, bu hükümlerin
değiştirilemeyeceği öngörülüyor. Acaba, bu anlaşmanın
hukuksal içeriği, Anayasa hukukumuz açısından, Anayasal düzenimiz
açısından incelenmiş midir ve bir hukukî mütalaalar
alınmış mıdır; bunun sonuçları nedir?
BAŞKAN Evet, buyurun
Sayın Hükümet.
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Evet, incelenmiştir ve bu konuda
gerekli mütalalar alınmıştır. O ifadelerin hukuk düzenimizi
etkiler niteliği yoktur.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Efendim?..
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Bir sorum var.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çapoğlu.
MAHMUT OLTAN SUNGURLU
(Gümüşhane) Bizim de var.
BAŞKAN Efendim, soru
soranları bir tespit edelim: Sayın Soysal, Sayın Sungurlu,
Sayın Karaytuğ, Sayın Türk.
Evet, soru soranları
tespit işlemi bitmiştir.
Buyurun Sayın
Çapoğlu.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, birinci sorum: İhtirazî kayıt neden
anlaşmanın imzalanması safhasında
konulmamıştır?
İkinci sorum: Bu
aşamada koyacağımız ihtirazî kaydın herhangi bir
hukuksal geçerliliği var mıdır?
Bu kanun
tasarısının 1 inci maddesiyle getirdiğimiz ihtirazî
kayıt anlaşmanın 57ye 4 üncü maddesini bizim
açımızdan geçersiz kılar mı?
BAŞKAN Peki, Sayın
Hükümet, şimdi mi cevap vereceksiniz.
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Hepsine birlikte yazılı
cevap vereceğim Sayın Başkan. (DSP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Hepsini birlikte
ele alacaksınız.
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Yazılı cevap vereceğim
Sayın Başkan. (DSP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Peki...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Yazılı cevap olur mu, ben ona göre oyumu kullanacağım.
NURHAN TEKİNEL
(Kastamonu) Olur... Olur...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Öyle şey mi olur canım!
BAŞKAN Arkadaşlar
bir dakika... Efendim, bir dakika rica ediyorum, gürültü etmeyelim. Hakikaten
çok kritik bir konu da o bakımdan, yani, anlaşılsın.
Sayın Bakan, siz, bütün
soruları alıp, hepsine birden mi cevap vermeyi düşünüyorsunuz?
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Bütün soruları alabiliriz; ama,
hepsine yazılı cevap vermeyi düşünüyoruz.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Yazılı cevap olur mu... Cevapları aldıktan sonra oy
vereceğiz.
BAŞKAN Efendim,
Hükümetin takdiri var; bir şey diyemem.
Sayın Soysal, buyurun
efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Daha önce sorulmuş olan soruyu daha açık olarak soruyorum:
Anlaşmanın 57 nci maddesinin dört sayılı bendinde
şöyle bir ifade var: Kurumun şerî hükümlere göre faaliyet
göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik yapılamaz. Tekrar
ediyorum: Kurumun şerî hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek
hiçbir değişiklik yapılamaz. Bizim, şimdi, kanunun 1 inci
maddesine bizim kendi hukukumuz bakımından koyduğumuz ya da
koyulması istenen ihtirazî kayıt, bu hükmü işler halde tutmaya
engel olabilir mi?
BAŞKAN Türkiye
bakımından işlerliğine ne derece etkili olacaktır,
değil mi efendim?
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Türkiye bakımından ve Türkiyenin öbür devletlerle olan
ilişkileri bakımından, kendi iç hukuku bakımından
engel olur mu olmaz mı?
BAŞKAN Hükümet soruyu
tespit etmiş.
Sayın Sungurlu, buyurun.
MAHMUT OLTAN SUNGURLU
(Gümüşhane) Sayın Başkan, delaletinizle, Sayın Bakana
şu suali soruyorum: Bu sözleşme, bütün ihtirazî kayıtların
dışında, değiştirilmesi icap ederse, Türkiye Cumhuriyetinin
imzasına ihtiyaç var mıdır yok mudur; yani, bu sözleşmeyi,
bu metni değiştirmek için Türkiye Cumhuriyetinin imzasına
ihtiyaç var mıdır yok mudur?
BAŞKAN Sayın
Bakan?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Sorulara yazılı cevap
vereceğim.
BAŞKAN Peki.
Sayın Karaytuğ,
buyurun.
TUNCAY KARAYTUĞ (Adana)
Türkiye ile kurum arasında gelişecek olan ilişkilerde,
muhtemelen bir ihracat ilişkisinde, ihracatçı ile banka -yani, kurum-
arasındaki herhangi bir çekişme, herhangi bir niza sonucunda, ihtilaf
sonucunda şeriat hükümleri mi Türk vatandaşlarına
uygulanacaktır; yoksa, hukuk sistemi mi, medenî hukuk sistemi mi, ticaret hukuku mu uygulanacaktır?
BAŞKAN Sayın
Hükümet, buna da mı yazılı cevap vereceksiniz?
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Sayın Başkan,
yazılı cevap vereceğiz.
BAŞKAN Peki.
Sayın Türk, buyurun
efendim.
HİKMET SAMİ TÜRK
(Trabzon) İzin verirseniz iki soru sormak istiyorum.
Kurulacak olan
yatırım ve ihracat kredi sigortası kurumunun şerî hükümlere
göre çalışacağı ve bu kurumun, şerî hükümlere göre
sigorta ve reasürans sözleşmesi yapılması öngörülmüş.
Birinci sorum şu: 1 inci
maddede koymayı öngördüğümüz çekince, yani, Anayasa hükümlerimizin ve
anlaşma hükümlerimizin, Türkiyenin taraf olduğu anlaşma
hükümlerinin saklı olduğu yolundaki çekince, ileride, kurumla Türkiye
arasındaki ilişkilerde ve kurumla sigorta sözleşmesi ve
reasürans sözleşmesi yapmış olan vatandaşlar
arasındaki ilişkilerde şerî hükümlerin uygulanmasını
önlemeye yeterli midir; yoksa, bu ilişkilerde, yine şerî hükümler mi
uygulanacaktır?
İkinci sorum: Sayın
Kapusuz, bu anlaşmada, her üyenin kendi hukukî sisteminin 55 inci maddede
saklı tutulduğunu ifade ettiler. Acaba, Hükümet, bu yoruma
katılıyor mu; yoksa, bu maddede saklı tutulan yahut bu maddede
her ülkenin kendi hukukî sistemi uyarınca gereğini yapması
istenen husus, anlaşmanın bu bölümünde -yani, yedinci bölümünde-
kuruma tanınan muafiyet, istisnalar ve imtiyazların gereğini,
her ülkenin kendi hukukuna göre iç hukukunda yapması zorunlu mudur?
BAŞKAN Sayın
Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Yazılı cevap vereceğim
Sayın Başkanım.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Usul hakkında söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
VELİ ANDAÇ DURAK (Adana)
Sayın Başkan, çok konuştular...
BAŞKAN Efendim, bir dakika...
Rica ediyorum... Çok önemli bir... (RP ve DYP sıralarından
gürültüler) Efendim, rica ediyorum... Sayın arkadaşlar, bakın,
biz, hepimiz, bu Meclisin çatısı altında, laik Türkiye
Cumhuriyeti üzerine yemin ettik. Yani, çok önemli bir şey... (RP ve DYP
sıralarından ne ilgisi var sesleri)
DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN
(Sakarya) Laiklikle ne ilgisi var Sayın Başkan?..
BAŞKAN Efendim, bir
dakika... Rica ediyorum efendim...
Buyurun efendim.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Sizin de biraz önce ifade buyurduğunuz gibi, hassas bir konuyu
tartışıyoruz; çünkü, bu konuda, gerçek, hatta, izlenim çok
önemlidir. Bu izlenim, bir gece yarısı, yasama yılının
son gününde, böyle getirilmiş bir yasayla, bir uygun bulma yasasıyla,
Türkiyedeki laik devlet-şeriat devlet tartışmasını
alevlendirecekse, bundan uzak durmamız gerekir. Onun için,
alacağımız karar önemlidir; en azından, izlenim
bakımından önemlidir.
Onun için, usul noktası
şu: Sayın Bakana sorduğumuz sorular, bizim, bu konuda evet ya
da hayır dememizi, cevaplarıyla etkileyecek olan sorulardır.
Bunları, yazılı olarak, gelecek hafta ya da bir ay sonra
cevaplandırması, buradaki oylamaya bir açıklık
getirmeyecektir. İçtüzükte öyle diyor olabilir; fakat, sizin, genellikle
takdir ettiğimiz geniş bir yorum yaklaşımınız
var; o geniş yorumun ışığında, bu çeşit
soruların, söz konusu olan tartışmadan önce
cevaplandırılması gerekir. Eğer,
cevaplandırılmıyorsa, önerimiz, bu konu, daha ciddî olarak
komisyonlarda görüşülsün, Hükümetin görüşü daha açık olarak
Meclisin önüne gelsin, ondan sonra oylarımızı kullanalım
biçimindedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Efendim,
teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
görüşlerinizde herhangi bir değişiklik yok herhalde...
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Sayın Başkan, ben, süreyi
fazla uzatmama düşüncesiyle yazılı cevap vereceğimizi
belirttim; ama, arkadaşlarımızın endişeleri,
tereddütleri bir noktada düğümleniyor. Dolayısıyla, bu,
şerî kurallarla ilgili bölümü, cevap sadedinde biraz açmak istiyorum.
Türkiyenin
katılması konusundaki kanun tasarısı üzerinde dikkatlice
inceleme yapılırsa, şerî hükümlere altı yerde atıfta
bulunulmaktadır. Bu ana sözleşmenin giriş paragrafındaki
atıflar dahil 5 inci maddenin 2 ve 3 üncü fıkralarıyla 57 nci maddenin
4 üncü fıkrasında şerî kurallara yapılan
atıfların tümü kurum tarafından uygulanmakta olan sigorta ve
finansman işlemlerine yöneliktir.
Ana sözleşmede
şeriata yapılan atıflar, sigorta edilen risklerin
gerçekleşmesinden doğacak zararların ve kurumun faaliyetleri
sırasında oluşacak kârların poliçe sahipleri arasında
sermaye katılım payları oranında İslamî kurallara
uygun olarak dağıtılması esasına yöneliktir. Bu
atıflarla ayrıca finansman işlemleri sırasında faiz
uygulanmaması, poliçelerin kırdırılmaması ve alkol,
uyuşturucu, domuz eti gibi İslam dinince yasaklanmış
ürünlerin ticarete konu olmaması hususları kapsam dahilinde
bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu hususlar iç hukuk düzenimize de
bir aykırılık teşkil etmemektedir ve Türkiyede de,
anayasal düzen içerisinde, faizsiz çalışan finans kurumları
vardır. Dolayısıyla, bu yapısı içerisinde bu
anlaşmaya esas olan kurumun ana sözleşmesinde geçen şerî
hükümler ifadelerinin iç hukuk düzenimizi etkilemediği, biraz önce
kürsüden yapmış olduğum konuşmada, Dışişleri
Bakanlığının Dışticaret
Müsteşarlığına yazmış olduğu 20 Şubat
1995 tarih ve 96.1871 sayılı yazısında da açıkça ifade
edilmiştir. Dışişleri Bakanlığının
yazısında şeriata atıflar doğrudan hukuk sistemimizi
etkilememektedir denilmektedir. Dolayısıyla, bu konuda Genel Kurulun
bir tereddüde düşmesine mahal olmadığı görüşündeyiz.
(RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Efendim, uygun
görürseniz şunu bağlayalım. Türkiye Cumhuriyeti laik bir
devlettir. Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde şeriat
kurallarının uygulanması kesinlikle söz konusu değildir.
Bunu herkesin bilmesi lazım. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti
devleti içinde uygulanacak hukuk sistemi Anayasamızda belirtilmiştir;
uluslararası anlaşmaların, Anayasanın üzerine çıkarak
bir hüküm ifade etmesi söz konusu değildir; buna aykırı
anlaşma da yapılsa, Türkiye kanunları bakımından bu
geçersizdir. Bu durumu da nazara alıyoruz ve şeriatla ilgili
hükümlerin Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde uygulanmasının
mümkün olmadığını belirtmek istiyoruz. Bu şekliyle bu
işi bağlıyoruz.
Tasarının tümü
üzerindeki müzakereler bitmiştir.
IV. YOKLAMA
(DSP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Oylamaya geçmeden önce yoklama istiyoruz. (DYP ve RP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Peki efendim.
Maddelere geçilmesini oylayacağım; ama, arkadaşlarımız
yoklama istediler. (RP ve DYP sıralarından gürültüler)
Rica ediyorum ...
Sayalım, tespit edelim efendim...
Evet, ayağa kalkan
milletvekillerinin sayısı yeterlidir. İsimleri tespit edelim.
Efendim, Sayın Soysal,
Sayın Tan, Sayın Gürel, Sayın Temizel, Sayın Çapoğlu,
Sayın Karaytuğ, Sayın Koç, Sayın Aydın, Sayın
Bilge, Sayın Türk, Sayın Kılıçoğlu, Sayın Karaa,
Sayın Erdir, Sayın Uzunhasan, Sayın Çağan, Sayın
Bilgir, Sayın Aktaş, Sayın Büyükyılmaz, Sayın Aytekin,
Sayın Karahan, Sayın Yazıcıoğlu.
Efendim, yirmi kişi
yoklama istedi.
NURHAN TEKİNEL
(Kastamonu) 300 kişi var efendim.
BAŞKAN Efendim, isterse
400 kişi olsun; arkadaşlarımız yoklama istediler. Biz de
yapalım, bu saatten sonra çok fazla ihtilaf çıkarmayalım.
Neyse, yoklama yapalım efendim,
bir yarım saatimizi alır; ama...
LÜTFİ YALMAN (Konya)
Tamam efendim.
BAŞKAN Arkadaşlar,
benim şimdi yapacağım bir şey yok. Rica ediyorum...
Yoklamaya
başlıyoruz.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; çalışmalarımıza
devam ediyoruz.
VII. KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3. İslam Ülkeleri
Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu
Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/364) (Devam)
BAŞKAN Maddelere
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1. İslam
Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticarî İşbirliği
Daimi Komitesi (İSEDAK) tarafından alınan karar uyarınca
İslam Kalkınma Bankası (İKB) bünyesinde oluşturulan ve
Türkiye tarafından 4/7/1992 tarihinde Ciddede imzalanan İslam
Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası
Kurumu Kuruluş Anlaşmasının onaylanması;
Anlaşmanın giriş bölümünün iki, dört ve beşinci
paragrafları ile 5 inci maddesinin 2 ve 3 numaralı
fıkralarına ve 57 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasına
Anayasamız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin
saklı olduğu şeklinde ihtirazi kayıt derpiş olunmak
üzere, uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Madde üzerinde
gruplar adına söz isteyen var mı?..
ZEKERİYA TEMİZEL
(İstanbul) Ben söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN DSP Grubu
adına, Zekeriya Temizel; buyurun. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA
TEMİZEL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken, özellikle, Türkiye Büyük Millet
Meclisini, bu oturumunda bazı polemiklerin içerisine çekme amacında
olmadığımızı, sizlere büyük bir açıkyüreklilikle
ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
sizlere, Anayasamızın hem Başlangıç hükümlerinden hem de
2 nci maddesinden iki paragraf okumak istiyorum: Anayasamızın
başlangıcında ...bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi
ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına
çıkılmayacağı... belirtilmiş, 2 nci maddesinde de Türkiye
Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir
denilmektedir.
Anayasamızın bu
hükümlerine aykırı bir düzenleme yapmaya, bu Parlamento
çatısı altında ne kimse kalkışır ne de böyle bir
düzenleme önermeye cesaret eder; ancak, değerli arkadaşlar, hiç
kimsenin böyle bir niyeti olmasa da, yapılan düzenlemelerin iyi
incelenmemesi, düzenlemeler sırasında konunun
ayrıntısıyla tartışılmaması nedeniyle, böyle
bir sonuç doğurması; yani, anlaşmanın istenmeyen bir sonuç
doğurması söz konusu olabilir. İşte, önümüzdeki yasa
tasarısı, böyle sonuçlar doğurabilecek nitelikteki bir yasa
tasarısıdır; nedenini açıklamaya çalışalım.
Değerli milletvekilleri,
anlaşmanın onaylanmasıyla ilgili yasa tasarısında da
açıkça belirtildiği üzere, bu anlaşmanın bazı
hükümleri şerî hükümlere uygun olarak kurulup çalışacak bir kurumu
tanımlamaktadır. Anlaşmanın giriş bölümünün iki, dört
ve beşinci fıkralarında açıkça, İslamî ilkeler ve
idealler temeline dayalı, yine, dördüncü fıkrasında, bu
anlaşmayı imzalayan ülkelerin topraklarındaki sigorta ve yatırımlara
ilişkin hükümleri de ele almak üzere şerî hükümlere uygun olarak
yatırım garantisi; beşinci fıkrasında da, ihracat
kredisi sigortası için şerî hükümlere uygun bir mekanizma
oluşturulması...
MEHMET AYKAÇ (Çorum) Kaç
kere izah edildi!..
ZEKERİYA TEMİZEL
(Devamla) Değerli milletvekili, bir defa daha dinleyin lütfen. Ben,
polemik yapmamak için buraya çıktığımı söyledim.
Lütfen, oradan, sürekli olarak da böyle laf atmayın; ne dediğimi
dinleyin ondan sonra... Eğer inanmazsanız, zaten, oy vereceksiniz...
BAŞKAN Efendim, rica
ediyorum siz, Genel Kurula hitap edin Sayın Temizel.
Arkadaşlar, müdahale
etmeyelim rica ediyorum.
ZEKERİYA TEMİZEL
(Devamla) Yine, beşinci maddede, hedeflerine ulaşmak için kurum,
şeri ilkelere uygun olarak ihracat kredi sigortası ve reasürans
sağlayacak ve özellikle de 57 inci maddesinin dördüncü fıkrasında
hepiniz duydunuz; ama, bir defa daha tekrar ediyorum Kurumun Şerî
hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik
yapılamaz denilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
getirilen yasa tasarısı bu hükümleri belirtiyor; ancak, bu
hükümlerin, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde
uygulanmasını önlemek için de, buna bir şerh koyuyor.
Şerhinde anayasal hükümlerimiz ve bağlı olduğumuz
anlaşma hükümleri saklıdır diye bir ibare koymuş;
Anayasamız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin
saklı olduğu şeklinde ihtirazî bir kayıt derpiş
olunacak. Kim, derpiş edecek bu hükümleri? Bu hükümlerin,
anlaşmanın imzalanması sırasında, çok net olarak
ilgili maddelerde belirtilmesi gerekir; şu madde, şu madde, şu
madde, Türkiye sınırları içerisinde, Anayasasına
aykırı olduğundan dolayı uygulanamaz denilmesi gerekir.
Yoksa, bu onaylandıktan sonra, Devlet Planlama Teşkilatı mı
derpiş edecek bu hükümlerin uygulanmasını?
Dolayısıyla, böyle
bir çekince, bu, Anayasaya aykırılık hükümlerini ortadan
kaldırmamaktadır; kaldıramamaktadır daha doğrusu. Doğal
olarak, anlaşmanın imzalanması sırasında ilgili
hükümlere, Hükümet tarafından çekince konulabilirdi. Bizim anayasal
sistemimiz ve bağlı olduğumuz anlaşmalar gereği, bu
maddelerin uygulanma olasılığı yoktur denilirdi; bu
konulmamış. Bu konulmadığı için, bu eksikliğin,
bu anlaşmanın onaylanması sırasında bu Parlamentoda
giderilmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri,
bu tür bir anlaşma, bu ayrıntıda bir anlaşma,
yaptığımız araştırmalara göre Türkiye Büyük
Millet Meclisinde ilk defa tartışılıyor. Türkiye Büyük
Millet Meclisine ilk defa gelen ve ilk defa tartışılan bu
anlaşmanın, bu kadar kısa süre içerisinde, gerçekten Meclisin
tatile gireceği son günde apar topar çıkarılmasına gerek
var mıydı? Biz, Plan ve Bütçe Komisyonunda çok net olarak
uyardık. Dedik ki bu anlaşma hükümlerinin, bu şekildeki bir
çekinceyle onaylanması halinde, bu anlaşmanın uygulanma
olasılığı var mıdır yok mudur? Bunlar ortadan
kaldırıldığı takdirde bu anlaşmanın
onaylanması bir anlam ifade eder mi etmez mi? Bunların bilinmesi
gerekir.
Bunun için, konu üzerinde
ayrıntısıyla duralım. Eğer, bütün bunların hepsi,
bu şekildeki bir çekinceyle anlaşmanın imzalanması
içhukukumuz açısından da herhangi bir sorun yaratmıyorsa, elbette
ki bizim de Demokratik Sol Parti olarak, dünyanın bütün ülkeleriyle
olduğu gibi İslam ülkeleriyle de her türlü ticarî ve ekonomik
ilişkimizin geliştirilmesi konusundaki bu tür bir anlaşmaya
katkımızın aleyhte olması düşünülemez. Biz de bundan
yanayız; ama, oturalım, bunu içhukumuz açısından iyice bir
tartışalım. Yarın önümüze geldiği zaman bu
antlaşmayı kim yorumlayacak; anlaşmanın son
kısımlarında, konuyla ilgili olarak, bizim içhukukumuzda, bunun
yorumlanması konusunda herhangi bir hüküm yok, hâkeme gidilecek. Bir hâkem
oturup da, Türk hukukuyla ilgili, özellikle Anayasasıyla ilgili bir
olayı yorumlayabilir mi? Dolayısıyla, böyle bir uygulamaya
kalktığınız zaman ve Anayasanın yorumunu hâkeme
götürdüğünüz takdirde, olayın garabeti kendiliğinden ortaya çıkar.
Bütün bu sorunların
hepsinin bu Parlamentoda çözülmesi, anlaşmanın ondan sonra
onaylanması konusunda ısrarcı olduk ve hâlâ da bu
ısrarımızı sürdürüyoruz. Bu anlaşmanın ilgili
çekince hükümlerinin çok net bir şekilde ortaya konularak onaylanmaması
halinde, ortaya çıkacak olan sorunların gerçekten büyük
olacağına inanıyoruz. Bizim bütün
telaşımızın ve Parlamentoyu uyarma konusundaki
çabamızın kaynağı da budur.
Değerli milletvekilleri,
bir defa daha tekrar ediyorum. Anayasal sistemimizi gerçekten çok yakından
ilgilendirecek bir anlaşmayla, bundan sonra da ilişkilerimizin
geliştirilmesini istiyorsak, o ilişkilerimizde örnek olacak bir
anlaşmanın onaylanması söz konusu. Bu anlaşmanın
onaylanması noktasında, bu konunun ayrıntısıyla
tartışılması gerekir.
O nedenle, bizim Hükümete
önerimiz; bu anlaşmayı yeniden komisyona çekerek, bu konuların
çözümlenmesine kadar -ki, en fazla iki günümüzü daha alır, bilemediniz bir
haftamızı alır- bir hafta daha, bütün
ayrıntısıyla, bu konuların, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
gerekirse Anayasa Komisyonunda tartışılmasını
sağlamak ve arkasından da, bu tür anlaşmalardan laik Türkiye
Cumhuriyetine herhangi bir zararın gelmesi söz konusu değildir diye,
gönül rahatlığıyla, bu anlaşmaların
onaylanmasını sağlamaktır.
Kaldı ki, böyle bir
anlaşmayı imzaladıktan sonra, iç hukukumuzdaki uygulama imkânsızlıkları
nedeniyle uygulayamazsanız, burada, zor duruma düşecek olan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetinin kendisidir. Hem anlaşmayı yapıp hem de
arkasından anlaşmayı uygulayamama sorunuyla karşı
karşıya kalacak olan da bu devlettir.
O nedenle, devletin bu duruma
düşmemesi için, bu uyarımızın gözardı
edilmeyeceğine inanarak ve bu gerekliliğin gerçekten dikkate
alınacağını umuyor, hepinize saygılar sunuyoruz.( DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekür
ederim Sayın Temizel.
ANAP Grubu adına,
Sayın Esat Bütün; buyurun.
Sayın Bütün, konuşma
süreniz 10 dakika efendim.
ANAP GRUBU ADINA ESAT BÜTÜN
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekten, gecenin bu geç saatinde, tamamen yersiz bir tartışmayla
karşı karşıyayız.
Bu anlaşma, iki yıl
önce imzalanmış. İki yıl önceki hükümet de zaten DYP-SHP
hükümeti veya bugünkü CHP hükümeti. İki yıl boyunca da bu,
uygulanmış, hiç de böyle problem çıkmamış; ama,
sadece, sırf siyasî amaçlarla veya birtakım şov
amaçlarıyla, zaman zaman ülkenin birlik ve beraberliğinin temel
taşları olan değerlerimizi istismar meselesi yaparak, âdeta,
ülkede çeşitli kamplar oluşturulmaya
çalışılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası, bugün yürürlüktedir. Bu Anayasa yürürlükte olduğu
müddetçe, din ve vicdan hürriyetinin teminatı olan laiklik meselesi de
tartışılamaz, yüce İslam dini de
tartışılmamalıdır; çünkü, bu değerler, ülkemizin
birlik ve beraberliğini sağlayan değerlerdir. Bu değerlerin
istismar meselesi yapılması, ülkenin birlik ve beraberliğine
zarar vermektedir. Atatürkün bir sözü
vardır millî birlik ve beraberlik, takdirî ilahiden başka,
herşeyi yener diyor. Ülkemizin, birlik ve beraberliğe ihtiyacı
olduğu günlerde, hiçbir sakıncası olmayan, bu zamana kadar da
hiçbir problem yaratmayan bir anlaşmada, bir bardak suda fırtına
koparmanın bir anlamı yoktur.
Bu anlaşmanın ilk
benzeri, 1974 yılında, o zamanın Hükümeti ve Başbakanı
olan Sayın Ecevitin döneminde imzalanmış ve imzalayan Bakan
Sayın Deniz Baykal; daha sonraki bütün genel başkanların, bu
anlaşmanın altında imzası var. Şimdi, kalkıp da,
Dışişlerimizin, bu anlaşmaları, Türkiyedeki anayasal
hukuk düzenini bilmeden imzaladığını iddia edebilir miyiz?
İki yıl olmuş, orada, işte çekinceleri, her türlü
şeyleri almış. Ha bir ibare derpiş edilmiş
kaydı ve şartıyla veyahut da buradaki dermeyan kelimesiyle,
böyle bir tartışma meydana getirmenin anlamı
olmadığı kanaatindeyim.
Bu hususların
tartışma konusu olmaması gerektiği kanaatindeyim; çünkü,
zaman zaman, ülkemizin gerçekleri olan, değerleri olan birtakım moral
değerlerimizi tartışarak veya ifrat noktasında
sahiplenerek, ülkenin birlik ve beraberliğine zarar verdiğimiz
kanaatindeyim.
Bu anlaşmaların
benzerleri Kenan Evren döneminde de imzalanmıştır. Onun için, bu
tartışmaların, bu karşılıklı
çekişmelerin yersiz olduğu kanaatindeyim. Burada, hiçbir şey
olamaz, Türkiye bir hukuk devletidir, ortada Anayasa vardır. Birçok
ülkelerle anlaşmalar yapılmıştır; anlaşmalar,
gerekli görüldüğünde bozulabilir de; yani, illa anlaşma,
kayıtsız şartsız bağlandık anlamına gelmez,
yarın Meclis kaldırabilir, böyle bir sakınca olduğu zaman,
onu da kaldırabilir; kaldı ki, Anayasamız yürürlüktedir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
daha fazla zamanınızı almamak için, saygılar sunuyor,
teşekkür ediyorum. (ANAP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bütün.
Gruplar adına
konuşmalar bitmiştir.
Şahsı adına
Sayın İbrahim Halil Çelik, buyurun. (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın Çelik, süreniz 5
dakikadır.
İBRAHİM HALİL
ÇELİK (Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 1 inci maddesi
üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlamadan, hepinizi hürmetle selamlarım.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun tasarısı, İslam ülkeleri arasındaki
yatırım ve ihracat işlemlerini geliştirmek amacıyla,
ihracat kredi sigortası ve reasürans işlemlerini yürütmek üzere,
İslam Kalkınma Bankası ile üye ülkelerin, birlikte, şerî
hükümlere göre çalışacak bir kurum kurmalarını hedefleyen
anlaşmanın, Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmasını
hedeflemektedir.
Ülkemizin dışticaret
ve yatırım ilişkilerinin, tüm dünya ülkeleriyle olduğu
gibi, İslam ülkeleriyle de geliştirilmesi, arzu edilen ve
özendirilmesi gereken bir husustur. Anlaşmanın imzası
aşamasında, ihtirazî kayıt konulmamıştır; ama,
şimdi, biz, DYP-SHP döneminde imzalanan anlaşmanın ihtirazî
kaydını koyuyoruz. Bu ihtirazî kaydın
çıkarılmasını ve anlaşmanın olduğu gibi
onaylanmasını, şahsım olarak istiyor ve arzu ediyorum;
çünkü, uluslararası anlaşmalar, cihanşümul düşüncelerle ve
asgarî müştereklerle hazırlanır. Bu anlaşmanın
hazırlanmasında da, bu prensipler göz önüne
alınmıştır. Üstelik, halkımız, örfî manada,
İslamı hayatında yaşamaktadır. Şimdi, bunu inkâr
mı edeceksiniz? Şeriatın İslam olduğunu, kanunun
Kuranın hükümleri olduğunu bilmeyen kardeşimiz var mı?
Şeriat, İslamdır ve Kuran hükümleridir. Her dinin hükümlerini
kabul ediyor ama, güzellik, İslamda ve Kuranda olunca, karşı
çıkıyor; üstelik de altında imzası bulunanlar... 1974
yılında, Sayın Ecevitin Başbakan, şimdiki Sayın
Başbakanımız Necmettin Erbakanın da Başbakan
Yardımcısı olduğu dönemde, İSEDAKa girmişiz.
1992de de kabul etmişiz.
Batıya çok özen
gösterdiğimiz, özenti içerisinde olduğumuz Tanzimattan bu yana,
Batıyı kendimize rehber edindiğimiz Demir Leydinin
Anılar kitabının 343 üncü sayfasında
yazdığını aynen okuyorum: Yahudi, Hıristiyan
değerlerine inanırım.
MÜMTAZ SOYSAL (Zonguldak)
Bize ne?!.
İBRAHİM HALİL
ÇELİK (Devamla) Kim diyor bunu? (RP sıralarından Demir Leydi
sesleri) Demir Leydi söylüyor. Politik felsefenin temelini, bu değerler
oluşturmaktadır. Ben de söylüyorum, İbrahim Halil Çelik olarak
söylüyorum, benim de politik felsefemin temelini, İslam
oluşturmaktadır. (RP sıralarından alkışlar)
Avrupada kesimi yapılmış olan etler üzerinde İslamî
usullere göre kesimi yapılmıştır diye yazıyor. Yani,
şimdi, bu ticaret anlaşmasında İslamî hükümlere uyulur
ihtirazî kaydını koymanızı, ben, şahsen
yadırgıyor ve bu konuda, hür irademin bana vermiş olduğu,
inandığım düşünceyi savunabilmek için, beni Meclise
gönderen Şanlıurfanın o yiğit insanlarına şunu
söylüyorum... (RP sıralarından Uyumuşlardır sesleri)
Uyusalar bile, onların
kalp gözleri açık; rüyada bile beni görürler.
Ben, 1 inci maddeye,
İbrahim Halil Çelik olarak, ret oyu veriyorum; hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Çelik.
Şahsı adına
ikinci konuşmayı, Fikret Karabekmez yapacaklar.
Buyurun.
FİKRET KARABEKMEZ
(Malatya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 71 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde,
şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhterem arkadaşlar,
Meclisimizde, 85 hukukçu var; tüm arkadaşlar bu işi çok iyi biliyor;
bilhassa, hukukçu kardeşlerimiz çok iyi biliyorlar. Meclisimiz, şov
yapma yeri değil. Hâkimiyet, kayıtsız şartız
milletindir levhasını gösterip de, Amerika ile yapılan
anlaşmaları veto mu ediyoruz? Amerika ile yapılan
anlaşmalar görüşüldüğünde Meclisi mi terk ediyoruz? Kimi
kandırıyoruz?
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Çekiç Güçe evet dediğiniz gibi!..
BAŞKAN Rica ederim,
müdahale etmeyin arkadaşlar.
FİKRET KARABEKMEZ
(Devamla) Bu egemenlik kayıtsız şartsız milletin de,
İsraille yaptığın zaman milletin değil mi?.. Bütün
hukukçular biliyor ki, anlaşmalarda, hiçbir ulusun hukuku tek başına
uygulanmaz. Kendi kendimizi kandırmayalım.
Evet, Orta Asyadaki
devletler, Ortadoğudaki devletler bizim hukukumuzu kabul etmezse, biz de
onlarla ticaret yapmayız(!) Bu mantıkla, dünyanın en geri
kalmış ülkesi olmaya mahkûm olursun ve bir türlü
kalkınamazsın. (RP sıralarından alkışlar)
Bu nedenle, bu
sözleşmenin bu maddesini uygun buluyorum ve onaylanmasını talep
ediyorum.
Saygıyla hepinizi
selamlıyorum. (RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Karabekmez.
Madde üzerindeki
konuşmalar sona ermiştir.
Maddeyle ilgili bir önerge
var; okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 71
sıra sayılı İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi Anayasaya
aykırıdır.
Hikmet Uluğbay Şükrü
Sina Gürel Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
Ankara
İzmir Bartın
Hayati Korkmaz Hilmi
Develi Mehmet Aydın
Bursa Denizli
İstanbul
Metin Şahin
Antalya
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI İ. ERTAN YÜLEK (Adana) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın
Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Katılmıyorsunuz.
HİKMET ULUĞBAY
(Ankara) Söz istiyorum.
BAŞKAN Önerge sahibi;
Sayın Uluğbay, buyurun . (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakika efendim.
HİKMET ULUĞBAY
(Ankara) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli üyeler; maddenin tedvin ediliş şekli,
anlaşmanın belirli maddelerine referans vermek suretiyle, o
maddelerin Anayasamıza aykırı olduğuna dair çekince koyuyor
bir anlamda.
Dolayısıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin, Anayasa aykırı olduğunu açık seçik
ifade eden -dolaylı da olsa referans vermek suretiyle- bir maddeyi
onaylayabilme yetkisi yoktur. O nedenle Anayasaya aykırıdır.
Meclisin onu onaylamış olması, Anayasaya
aykırılığını ortadan kaldırmaz ve
ayrıca, işin acı tarafı, Anayasamızın 90 ıncı
maddesinin son fıkrasında Usulüne göre yürürlüğe konulmuş
milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında
Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz deniliyor. Dolayısıyla, bugün vereceğiniz
kararı, Anayasaya aykırı olduğunu bile bile verdiğiniz
takdirde, millî hukukumuza büyük bir zarar vermiş olursunuz.
CELAL ESİN
(Ağrı) İhtirazî kayıt?..
HİKMET ULUĞBAY
(Devamla) İhtirazî kaydı açıklayayım efendim:
İmzalanan anlaşmaya... Biz, burada bekledik ki, bu
anlaşmayı imzalayan Doğru Yol Partisi ve SHP yetkilileri gelsin,
anlaşmaya niçin çekince koymadıklarını
açıklasınlar; ancak, hiç kimse gelip buraya açıklamadı; bir
tanesi terk etti, diğeri burada, gelip açıklama getirmiyor.
Bakınız ne deniliyor
57 nci maddenin dördüncü fıkrasında: Kurumun şerî hükümlere
göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik
yapılamaz.
Dolayısıyla, iki
hukuk birbirine çakışır durumda. Çakışmayı, bu
noktada, sizin koyacağınız husus ortadan kaldırıyor
mu?.. O nedenle, biz, Komisyonda, bütün bunlar, aceleye getirilmeden, Anayasa
Komisyonunda tetkik edilsin, Meclis bu konuda kararı alırken, Anayasa
Komisyonun da değerlendirmeleriyle birlikte karar alınsın dedik;
ancak, Komisyonda, yine, aceleyle, bu istekler reddedilmiştir ve önünüze
bu sorunlu şekliyle gelmiştir.
Biraz evvel
arkadaşlarımız ifade ettiler, evet, ülkeler ve ülkelerin vatandaşları,
tabi olacakları hukuku anayasalarıyla belirlerler, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları
tarafından, tabi olacakları hukuku belirlemiştir. O hukuk, laik
devlet düzenine ait hukuktur. Dolayısıyla, biz, ülke olarak, millet
olarak laik hukuk rejimini tercih etmiş durumdayız.
İnançları siyasete karıştırmayalım, Allahla kul
arasına kimseyi sokmayalım... (RP sıralarından Ne
alakası var sesleri)
HASAN HÜSEYİN CEYLAN
(Ankara) Şu anda sen bunu yapıyorsun.
BAŞKAN Arkadaşlar,
niye itiraz ediyorsunuz... Rica ederim.
HİKMET ULUĞBAY
(Devamla) ...sizin yaptığınız budur. O nedenle,
yapılacak şudur... (RP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşımız düşüncesini söylüyor arkadaşlar.
HİKMET ULUĞBAY
(Devamla) Bakınız, siz getirmediniz bu kanun
tasarısını buraya, siz getirmediniz. Getirmediğinize göre,
geceyarısı bu kanun tasarısını kaçırıyor
pozisyonuna bu Hükümet düşmemeli. O nedenle, Hükümete geldiğiniz 15
gün içerisinde, bunu, geceyarısı kaçırır noktada,
şaibe altına girmeyiniz, Komisyona iade ediniz. Arkadaşım
burada önerdi, tartışalım, Anayasa hukukçularının
görüşünü alalım ve bu Meclisten her boyutu incelenmiş olarak bu
yasa tasarısı değerlendirilsin. Kendinize gölge düşürmeyin.
Biz, sizi aklın ve mantığın yoluna davet ediyoruz.
KAHRAMAN EMMİOĞLU
(Gaziantep) Aklını kendine sakla!..
HİKMET ULUĞBAY
(Devamla) Bu akıllara ihtiyacınız var...
KAHRAMAN EMMİOĞLU
(Gaziantep) Aklı yok ki!..
HİKMET ULUĞBAY
(Devamla) O nedenle, Yüce Meclisin üyelerini ve özellikle, Koalisyonun bir
tarafını sağlıklı düşünceye davet ediyorum;
çünkü, diğer taraf sağlıklı düşünmek eğiliminde
değil.
O nedenle,
aldığınız kararla Türk hukukuna çok önemli bir adım
atıyorsunuz. Bunun vebali sizlerin üzerine olacaktır. Biz, eğer
bu kafada giderseniz, bu kanun tasarısına ret oyu
kullanacağız.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeye, Komisyon ve Hükümet
katılmadı.
Önerge sahibi önergesini
açıkladı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul
edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. İslam Ülkeleri
Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumuna
Türkiye Cumhuriyetinin 2 500 000 İslam Dinarı ile
katılması kararlaştırılmıştır.
Katılma
paylarının karşılanmasına ait ödenekler, Hazine
Müsteşarlığının ilgili yıl bütçesine konulur.
Bakanlar Kurulu, bu miktarı gerektiğinde beş katına kadar
artırmaya yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen?... Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Müteakip maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara)
Grup adına söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun efendim.
(DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA GÖKHAN
ÇAPOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biz, zaman zaman, burada neyi tartıştığımızı
şaşırıyoruz ve belirli noktalarda odaklanıyoruz.
Bakın, buraya bir konu
getireceğim. Bu, dinimizin tartışması değildir.
Dinimizi, kimse tartışamayacağı gibi...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN
(Ankara) Bravo!..
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla)
... Türkiye Cumhuriyetinin laik devlet olduğunu da kimse
tartışamaz. (DSP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Efendim,
alkışlarınızı sonraya saklayın da
arkadaşımız konuşsun.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla)
Bakın, benim, burada tartışmak istediğim çok önemli bir
nokta var.
Uluslararası
anlaşmalar, ülkenin...
HASAN HÜSEYİN CEYLAN
(Ankara) Yürürlük maddesi üzerinde...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla)-
Bakanlar Kurulu yürütür hükmü üzerinde, ona geleceğim çünkü.
...çıkarlarını
korumak için yapılır. Bu antlaşma, Amerika Birleşik
Devletleriyle de yapılsa, Avrupa Birliğiyle Gümrük Birliği
Antlaşması da olsa, İslam ülkeleriyle sigorta
antlaşması da olsa, Mısırla da olsa, ülke
çıkarlarını korumak için yapılması gerekir.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN
(Ankara) Ondan şüphen mi var?!.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla)
Bakın, buradaki konu, Türkiyenin bürokratik devlet mi olduğu,
demokratik devlet mi olduğu konusudur. Hepinizin gözlerinden kaçtı.
Bakın, bu antlaşma 1992 yılında imzalanmış.
HASAN HÜSEYİN CEYLAN
(Ankara) Maalesef...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla)
Bunu imzalayan Bakanlar Kurulu okumamış bile. Bürokratlar
imzalamış. Çünkü, ne zaman okudular; arkadaşlar şimdi
okudular, okuyunca anladılar ve çıktılar. (DSP
sıralarından alkışlar, RP sıralarından
gürültüler)
HASAN HÜSEYİN CEYLAN
(Ankara) Sosyal demokratlar hep öyle yapıyor.
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Devamla)
Bakın, burada, önemli olan, eğer ülkemizin
çıkarlarını bürokratlar gerçek anlamda korusalardı, bizim
burada koyduğumuz ihtirazî kayıt, antlaşma imzalanırken
konulurdu. Tabiî, uluslararası hukuk açısından fazla bir
şey farketmiyor; antlaşma imzalanırken de konulabilir, burada,
onaylanması aşamasında da konulabilir; ama, burada, dikkatinizi
çekmek istediğim bir nokta var.
Değerli milletvekilleri,
bu, sadece bu antlaşmada yapılmıyor; bu, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, bütçe tasarısı Meclise geldiğinde de
yapılıyor, bürokratlar bütçeyi yapıyor, biz onaylıyoruz ve
Gümrük Birliği Antlaşmasında da oldu. Gümrük Birliği
Antlaşması bu Meclise geldi mi? Gelmedi. Bürokratlar, o antlaşmayı
6 Marta kadar kimseye göstermediler bile. Hangi antlaşmaydı Gümrük
Birliği; Gümrük Birliği, Türkiyenin çıkarlarını çok
yakından ilgilendiren bir antlaşmaydı.
Demokratik bir devlette,
halkın seçtiği insanlar bir antlaşmayı
tartışır, bürokratlar tartışmaz. Bürokratlar,
siyasîlerin verdiği direktifler doğrultusunda, antlaşmanın
teknik yönünü hazırlarlar; ama, Türkiyede yapılan şu:
Bürokratlar bütçeyi hazırlıyorlar; Meclisi, bir onay kurumu haline
getiriyorlar. Türkiyede, anlaşmayı bürokratlar imzalıyorlar;
Meclisi, burada olduğu gibi, gereksiz tartışmalara sokuyorlar.
Bizim, hepimizin, burada,
düşünmemiz, birleşmemiz gereken nokta, Türkiye Cumhuriyetini,
bürokratik bir devlet olarak mı koruyacağız; yoksa, gerçek
anlamda bir demokratik devlet yapacak mıyız noktasıdır. Ne
zaman ki, biz, Türkiye Cumhuriyetini, demokratik bir devlet haline
getireceğiz, işte o zaman, gerçek anlamda bu ülkenin
çıkarlarını koruyan anlaşmalar ortaya çıkacaktır.
Bakın, buradaki
anlaşmanın birçok boyutu vardır. Burada, dediğimiz, bizim
hukuk devleti anlayışımız ve sistemimiz, anlaşma imza
ettiğimiz örgütün anlayışından farklı.
Amacımız, biz, kendi çıkarlarımızı nasıl
koruruz; eğer, bir anlaşmazlık çıkarsa, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşını nasıl koruruz olmalı; bizim
tartıştığımız nokta budur. Eğer, Türkiye
Cumhuriyetinin bir vatandaşıyla, Suudî Arabistan Cumhuriyetinin bir
vatandaşı arasında bir anlaşmazlık çıkarsa, biz,
kendi vatandaşımızın çıkarlarını, hangi
kurallar içerisinde, nasıl koruyacağız? Bunları, açık
bir şekilde belirtmemiz gerekir; bunların açık olması
gerekir.
Ama, burada, çok önemli bir
kural: Türkiye Cumhuriyetinde, ne zaman ki, milletin seçtiği insanlar,
Türkiyenin çıkarlarını koruyacak şekilde anlaşma
yaparlarsa, işte o zaman, Türkiyenin sesi çok daha güçlü çıkacak.
Bizim buradaki önerimiz,
Bakanlar Kurulunun, anlaşmayı yürürlüğe koyarken, bu ihtirazî
kaydı, açık bir şekilde, İslâm Örgütüne bildirmesidir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Çapoğlu.
Madde üzerindeki müzakereler
bitmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
şeklini belirleyeceğiz.
Açık oylamanın,
kupalaların sıralar arasında dolaştırılmak
suretiyle yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açık oylama, kupalar
sıralar arasında dolaştırılmak suretiyle
yapılacaktır.
Kupalar
dolaştırılsın.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN Bu oylama sonucu
alınıncaya kadar, tatile girerken, arkadaşlarımıza bir
temenni konuşması yapmak isterim. 20 nci Dönem Birinci Yasama
Yılının son gününün son saatine gelmiş bulunuyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gerçekten bu son hafta, tüketiciyi koruma kanunu, PTTin Tsinin
satılmasına ilişkin kanun, bütçe kanununda yer alan bazı
maddelerin müstakil bir kanunda yer alması, yetki kanunu ve bir de bu
anlaşma olmak üzere, çok önemli ve geçmişte yalnız bir tanesinin
çıkmasının haftalar hatta aylar aldığı kanunları,
bir haftada, çok yoğun bir çalışma göstermek suretiyle kabul
ettik.
İ. ERTAN YÜLEK (Adana)
Sayenizde.
BAŞKAN Bu büyük
çalışmayı, bu özverili çalışmayı, bu kaliteli
çalışmayı gösteren sayın milletvekillerine, bütün gruplara
teşekkür ediyorum.
İ. ERTAN YÜLEK (Adana)
Biz de Başkana teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Benim izlenimim
şu: 20 nci Dönem milletvekili arkadaşlarımız, gerçekten,
gerek nitelik gerek kişilik bakımından çok olgun, çok seviyeli
bir Meclis. Bu Meclisin bu kişiliğiyle, bu olanaklarıyla
ülkemizin, özellikle temel unsurları olan, bir laik Türkiye Cumhuriyeti
mensubu olmakla büyük bir onur duyduğumuz, laik Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin laikliğini korumak, devletimizin bütünlüğünü korumak ve
ülkemizin karşı karşıya bulunduğu sorunları en
iyi şekilde çözmek için bu enerjimizi bu güzelliğimizi seferber
etmemiz lazımdır. Bunun için de, tatile giderken, bütün
milletvekilleri -gerçekten, ülkemizde büyük sıkıntılar var;
özellikle güneydoğuda, birçok yerlerde büyük sıkıntılar
var- arkadaşlarımız, seçim bölgelerine giderken, yine, 1 Ekimde
bu salona geldiğimiz zaman, ülkemizin bu temel sorunları konusunda
çok yoğun bir çalışma yaparak, inşallah, bu
hızla, aynı şevkle,
aynı istekle, aynı sağlıklı çalışmayla,
ülkemizin önünde duran bu sorunları çözeceğimizi temenni ediyorum.
Ben inanıyorum ki, 20
inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstiklal Savaşında,
istiklal mücadelesi yapan Meclisin, Türkiye Cumhuriyetine
yaptığı katkı seviyesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
çağdaş bir ülke, bir bilgi çağı olma yolundaki 21 inci
Asrı yakalayacak çalışmaları gösterecektir. Bu vesileyle
de, bütün arkadaşlarıma iyi tatiller diliyorum. Hepsine, tatillerini
çok sağlıklı, çok mutlu geçirmelerini ve tekrar tatilden sonra
da yine 550 kişinin eksiksiz olarak, kazasız belasız olarak
tekrar bu salona gelmelerini, Yüce Tanrıdan en derin duygularla niyaz
ediyorum. (Alkışlar)
Ayrıca, inşallah,
burada önemli olan -çeşitli partilere sahip olabiliriz, ama- hepimizin
gayreti, ülkemizin refahı, vatandaşımızın refahı
ve ülkemizin bütünlüğü içindir. Bu enerjimizi, bu düşüncemizi,
birbirimize barış, kardeşlik, birlik ve beraberlik içinde
gücümüzü birleştirirsek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
ulaşamayacağı bir başarı yoktur. Benim sizlerden
istediğim, birbirimize karşı hoşgörülü olalım
-düşüncelerimiz farklı olabilir- hepimiz Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarıyız ve aynı geminin içindeyiz. Bu gemi içinde
yürürken, daima birbirimize dost olalım, birbirimize kardeşlik
duygularıyla hareket edelim. Biz, bu vasfımızı
koruduğumuz sürece Türkiye Cumhuriyet Devleti de, ben inanıyorum ki,
dünyanın en büyük devleti haline gelecektir. Temennimiz, dünyanın en
büyük devletinin vatandaşları olarak dünyada gezmek
sıfatını Tanrı bize nasip etsin.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri)
Sayın Başkan, biz de size teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Bütün
arkadaşlara iyi tatiller diliyorum. Biz, ayrıca, oylama sonucunu
açıklar, tatil kararını da ilan ederiz.
AZMİ ATEŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, bu, tarihî bir konuşma oldu.
BAŞKAN Bu kadar
yorgunlukla tarihî konuşma yapamam. Hakikaten, biliyorsunuz, salı,
çarşamba, perşembe, cuma günü olmak üzere dört gündür çok yoğun
ve yorucu bir çalışma gösterdik. İnsanların bedenleri yorgun
olunca hafızaları da biraz yorgun oluyor.
AZMİ ATEŞ (istanbul)
Sayın Başkan, bu temennilerinizle, 21 nci yüzyılın
önünden koşacak Türkiyeyi, inşallah, 54 üncü Hükümetle
yakalayacağız.
BAŞKAN
İnşallah.
Salonda olup da oyunu
kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oylama işlemi
bitmiştir; kupalar kaldırılsın.
(Oyların
ayırımı yapıldı)
3. İslam Ülkeleri
Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu
Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/364) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve
İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının yapılan açık oylamasına
270 sayın milletvekili katılmış; 226 kabul, 26 ret
kullanılmış; 18 oy da mükerrer çıkmıştır. Bu
suretle, yasa tasarısı kanunlaşmıştır;
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Bu arada, dört gündür çok
büyük özveriyle bizlere yardımcı olan Divandaki bürokrat
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; Divan Üyesi Sayın Ünal
Yaşara, Sayın Zeki Ergezene, gerçekten, içten teşekkürlerimi
ve şükranlarımı belirtiyorum.
Çalışmalarımız, çok ahenkli ve başarılı
geçmiştir. Bu saate kadar kalan stenograf ve bürokrat
arkadaşlarımızın hepsine teşekkür ediyorum ve Yüce
Meclisimize, çok güzel, sağlıklı bir tatil diliyorum.
Bu itibarla, gündemde bulunan
konuları sırasıyla görüşmek için, Anayasa ve İçtüzük
gereği, 1 Ekim 1996 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.15
VIII. SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. Balıkesir
Milletvekili Mustafa Güven Karahanın, Bandırma-Tekirdağ Ro-Ro
hattının açılması için yapılan çalışmalara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Gürcan Dağdaşın yazılı
cevabı (7/1061)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Devlet Bakanı Sayın Gürcan Dağdaş
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
Dr.Mustafa Güven Karahan
Balıkesir
1. Bilindiği üzere
Bandırma Limanı Ülkemizin büyük limanlarından olup,
Bandırma İlçesi Ülkemiz açısından önemli kamu ve özel
sektör sanayi kuruluşlarının bulunduğu bir sanayi merkezi
konumundadır.
Önceki yıllarda
yapılan ve rantbl olan Bandırma-Tekirdağ Ro-Ro
hattının tekrar açılması Bandırma Limanının
fonksiyonlarını artırmasının yanı sıra
İstanbul Limanı ve İstanbul trafiğinide
rahatlatacaktır.
2. Bandırma-Tekirdağ
Ro-Ro hattının tekrar açılması hususunda
çalışmalar yapılmakta mıdır?
Varsa bu çalışmalar
hangi aşamadadır?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.9.02.5/
Konu : Yazılı Soru Önergesi Hk.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı
Genel Sekreterliği
Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı
İlgi : 26 Temmuz 1996
tarih ve 7/1061-2773/7545 sayılı yazınız.
(Balıkesir Milletvekili
Sayın Mustafa Güven Karahanın yazılı soru önergesine verilen
cevaptır.)
Bilindiği gibi, ülkemizde
denizcilik hizmetleri özel ve kamu kuruluşlarınca
gerçekleştirilmektedir. Kamu kesminde bu konuda hizmet veren
kuruluşlar TDİ (Türkiye Denizcilik İşletmeleri) ve Deniz
Nakliyat Genel Müdürlüğüdür. Özelleştirme kapsamında birer Kamu
İktisadi Teşekkülü olan bu kuruluşlarla
Müsteşarlığımızın herhangi bir organik
bağı bulunmamaktadır. Bu nedenle
Müsteşarlığımızın tavsiye etmenin ötesinde, bu
kuruluşlar üzerinde herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadır.
Bandırma-Tekirdağ
arasında 1982 yılında 1 yıl süreyle Deniz Nakliyata ait
gemilerle Ro-Ro seferleri yapılmış ancak ekonomik
olmadığı gerekçesiyle daha sonra iptal edilmiştir.
Konuya ilişkin talep
tekrar kamu ve özel sertör yetkililerine iletilecek olup, yukarıda arz
edildiği gibi, karar verme yetkisi söz konusu kuruluşlara ait
bulunnmaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
Saygılarımla.
Gürcan Dağdaş
Devlet
Bakanı
Kamu Personeli ile Emeklilerin
Malî, Sosyal ve Diğer Haklarında Düzenlemeler Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu Tasarısına verilen oyların sonucu :
Üye Sayısı : 550 Kanunlaşmıştır.
Kullanılan Oy : 269
Kabul Edenler : 224
Reddedenler : 41
Çekinserler :
Geçersiz Oylar :
Oya Katılmayanlar : 285
Açık Üyelikler :
Mükerrer Oylar : 4
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas
Yılmazyıldız
BATMAN
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
BOLU
Feti Görür
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan
Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Nevfel Şahin
ÇANKIRI
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
İÇEL
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Işılay Saygın
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Zeki Ünal
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Abdullah Gül
Nurettin
Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
Şevket Kazan
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
RİZE
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Zülfükar İzol
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
ANKARA
Yılmaz Ateş
Gökhan Çapoğlu
Ali Dinçer
Halis Uluç Gürkan
Önder Sav
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Yusuf Öztop
Metin Şahin
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
BARTIN
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BOLU
Mustafa Karslıoğlu
BURSA
Hayati Korkmaz
ERZİNCAN
Mustafa Yıldız
ESKİŞEHİR
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Ünal Yaşar
HATAY
Nihat Matkap
İÇEL
Abdülbaki Gökçel
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Halit Dumankaya
Algan Hacaloğlu
H. Hüsamettin Özkan
Ahmet Tan
Zekeriya Temizel
İZMİR
Şükrü Sina Gürel
Birgen Keleş
KARS
Çetin Bilgin
KONYA
Abdullah Turan Bilge
MALATYA
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Günbay
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
ORDU
Mustafa Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
TRABZON
Hikmet Sami Türk
ZONGULDAK
Mümtaz Soysal
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Cemalettin Lafcı
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Ünal Erkan
Agah Oktay Güner
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Aydın Tümen
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Deniz Baykal
Arif Ahmet Denizolgun
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
İ. Önder Kırlı
(İ. A.)
Hüsnü
Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Necmi Hoşver
Abbas İnceayan
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
İsmail Coşar
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk.
V.)
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
Yakup Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar
Dedelek
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa R. Taşar
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
Rasim Zaimoğlu
GÜMAŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Ali Günay
Süleyman Metin Kalkan
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Mehmet Sılay
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
Halil Yıldız
İÇEL
Oya Araslı
Halil Cin
Ali Er
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Sedat Aloğlu
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Gürcan Dağdaş (B.)
Hüsnü Doğan
Bülent Ecevit
Hasan Tekin Enerem
Hüseyin Kansu
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Güneş Taner
Bülent Tanla
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
Bahri Zengin
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Rıfat Serdaroğlu
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ali Doğan
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvaz Gökdemir
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
İsmail Kalkandelen
Onur
Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Necmettin Erbakan
(Başbakan)
Mehmet Keçeciler
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Emin Karaa
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Erbaş
MUĞLA
Lale Aytaman
Mustafa Dedeoğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Cevat Ayhan (B.)
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Mehmet Emin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
Ahmet Karavar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Kemalettin Göktaş
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
(Mükerrer Oylar)
AĞRI İSTANBUL
Celal Esin Metin
Işık
ISPARTA İZMİR
A.
Aykon Doğan Hasan
Denizkurdu
İslam Ülkeleri Arası
Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısına verilen oyların sonucu :
Üye Sayısı : 550 Kanunlaşmıştır.
Kullanılan Oy : 270
Kabul Edenler : 226
Reddedenler : 26
Çekinserler :
Geçersiz Oylar :
Oya Katılmayanlar : 298
Açık Üyelikler :
Mükerrer Oylar : 18
(Kabul Edenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Mehmet Gölhan
Şaban Karataş
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas
Yılmazyıldız
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Mustafa Yünlüoğlu
BURSA
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Turhan Tayan
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikâr Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
Mehmet Gözlükaya
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
EDİRNE
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Şinasi Yavuz
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri
İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mukadder Başeğmez
Gürcan Dağdaş
Süleyman Arif Emre
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Işılay Saygın
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Zeki Ünal
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Abdullah Gül
Nurettin
Kaldırımcı
Salih Kapusuz
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Mehmet Korkmaz
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
NİĞDE
Mehmet Salih
Katırcıoğlu
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
Şükrü Yürür
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Temel Karamollaoğlu
Abdullatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
Zülfükar İzol
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi
Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Hasan Peker
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Feyzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Reddedenler)
ADANA
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
Arif Sezer
ANKARA
Gökhan Çapoğlu
Halis Uluç Gürkan
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Metin Şahin
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
BARTIN
Cafer Tufan
Yazıcıoğlu
BURSA
Hayati Korkmaz
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
ESKİŞEHİR
Mahmut Erdir
İSTANBUL
Mehmet Aydın
Ahmet Tan
Zekeriya Temizel
İZMİR
Şükrü Sina Gürel
KARS
Çetin Bilgir
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KONYA
Abdullah Turan Bilge
KÜTAHYA
Emin Karaa
MANİSA
Hasan Gülay
MUĞLA
Fikret Uzunhasan
ORDU
Müjdat Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
TEKİRDAĞ ZONGULDAK
Fevzi Aytekin Mümtaz
Soysal
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Erol Çevikçe
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
Sadi Somuncuoğlu
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Yılmaz Ateş
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Ünal Erkan
Agah Oktay Güner
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Önder Sav
Yücel Seçkiner (İ. A.)
İlker Tuncay
Aydın Tümen
ANTALYA
Deniz Baykal
Emre Gönensay
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
İ. Önder Kırlı
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
Köksal Toptan
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
Kâmran İnan
BOLU
Avni Akyol
Necmi Hoşver
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
Yusuf Ekinci
Kâzım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Abdülkadir Cenkçiler
Cavit Çağlar
İlhan Kesici
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Yahya Şimşek
Ertuğrul
Yalçınbayır
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Hilmi Develi
Adnan Keskin
Hasan Korkmazcan (Bşk.
V.)
Haluk Müftüler
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ELAZIĞ
Cihan Paçacı
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Necati Güllülü
Aslan Polat
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar
Dedelek
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
Rasim Zaimoğlu
GÜMAŞHANE
Lütfi Doğan
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Fuat Çay
Ali Günay
Süleyman Metin Kalkan
Nihat Matkap
Levent
Mıstıkoğlu
Atila Sav
Mehmet Sılay
Ali Uyar
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
Halil Yıldız
İÇEL
Oya Araslı
Fevzi Arıcı
Halil Cin
Ali Er
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kâzım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ziya Aktaş
Ahat Andican
Refik Aras
Mustafa Baş
Ali Coşkun
Nami Çağan
Tansu Çiller (B.)
Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Hasan Tekin Enerem
Algan Hacaloğlu
Cefi Jozef Kamhi
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Göksal Küçükali
Aydın Menderes
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Güneş Taner
Bülent Tanla
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
Bahattin Yücel (B.)
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Aydın Güven Gürkan
Gencay Gürün
Birgen Keleş
Mehmet Köstepen
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Rüşdü Saracoglu
Rıfat Serdaroğlu
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Avni Doğan
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Ayvaz Gökdemir
Recep Kırış
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Mehmet Ali Altın
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Onur
Kumbaracıbaşı
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Nezir Büyükcengiz
Necmettin Erbakan
(Başbakan)
Mehmet Keçeciler
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
MUŞ
Necmettin Dede
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Akın Gönen
Ergun Özkan
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Murat Karayalçın
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
İbrahim Halil Çelik
(İ.A.)
Seyit Eyyüpoğlu
Eyüp Cenap Gülpınar
Ahmet Karavar
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Salih
Yıldırım
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat
Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
Orhan Veli
Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
(Mükerrer Oylar)
AFYON
İsmet Attila
AĞRI
M. Sıddık Altay
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
ANKARA
Ahmet Bilge
BALIKESİR
Ahmet Bilgiç
EDİRNE
Evren Bulut
ISPARTA
A. Aykon Doğan
İSTANBUL
Metin Işık
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Hasan Denizkurdu
Sabri Tekir
MUĞLA
Mustafa Dedeoğlu
SAKARYA
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan (2)
YOZGAT
Yusuf Bacanlı
TUTANAĞIN SONU