DÖNEM : 20 CİLT : 12 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
10 uncu Birleşim
22 . 10 . 1996 Salı
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – YOKLAMA
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Kars Milletvekili Çetin Bilgir’in, Doğu Anadolu’daki ticarî
faaliyetlere ve Türkiye-Ermenistan arasındaki Doğu Kapı’nın
açılmasına ilişkin gündemdışı konuşması
2. – Niğde Milletvekili Doğan Baran’ın, okul
çağındaki gençler üzerinde giderek artan uyuşturucu
bağımlılığı ve alınması gerekli
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı Işılay Saygın’ın cevabı
3. – Hakkâri Milletvekili Naim Geylani’nin, Hakkâri’nin Yüksekova
İlçesinde ortaya çıkarılan silahlı çeteye ilişkin
gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Mehmet Ağar’ın cevabı
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında
41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına
İlişkin 9.10.1996 tarih ve 4190 sayılı Kanunun, bir defa
daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/520)
2. – Özbekistan’a gidecek olan Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’e, dönüşüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kalemli’nin vekâlet edeceğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/521)
3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/522)
4. – İran’a gidecek olan Kültür Bakanı İsmail Kahraman’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Sabri Tekir’in vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/523)
5. – Kazakistan Cumhuriyetine gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı M. Recai Kutan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fehim
Adak’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/524)
6. – Pakistan Meclis Başkanının davetine, Türkiye Büyük
Millet Meclisini temsilen icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/525)
7. – Niğde Milletvekili M. Salih Katırcıoğlu’nun,
(6/180) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/75)
8. – İstanbul Milletvekili Osman Kılıç’ın, Sanayi ve
Teknoloji ve Ticaret Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/76)
9. – Adana Milletvekili Mehmet Büyükyılmaz’ın, Çevre Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/77)
10. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/78)
11. – Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal’ın,
Sağlık, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi(4/79)
12. – Kars Milletvekili Çetin Bilgir’in, Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi(4/80)
13. – İçel Milletvekili M. İstemihan Talay’ın,
Dışişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi(4/81)
14. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, Millî Savunma Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/82)
15. – Ordu Milletvekili İhsan Çabuk’un, Anayasa Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/83)
16. – Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber’in, Adalet Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/84)
17. – İstanbul Milletvekili Mehmet Aydın’ın,
İçişleri Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi(4/85)
18. – Kütahya Milletvekili Ahmet Derin’in, (10/5) esas numaralı
Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi(4/86)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – İzmir Milletvekili Veli Aksoy ve 20
arkadaşının, altın işletmeciliğinde
kullanılan yöntemler incelenerek bu konuda alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/113)
2. – İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 47
arkadaşının, spor yapma olanakları ile spor kulüpleri ve
sporcuların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)
3. – İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 21
arkadaşının, milletvekilleri ve bakmakla yükümlü
olduklarına ödenen sağlık harcamalarını
araştırarak varsa usulsüzlükleri tespit etmek amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115)
4. – İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 25
arkadaşının, Halk Bankası tarafından usulsüz kredi
verildiği iddialarını araştırmak amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116)
V. – SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1. – (10/5) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonunda
açık bulunan üyeliğe seçim
2. – Dışişleri Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
VI. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) GÖRÜŞMELER
1. – Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53
arkadaşının, haksız ve keyfi işlemleriyle devleti
zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla
Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve
(9/11) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 337)
2. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ve 50 arkadaşının,
hayalî ihracat iddialarının üzerine gitmeyerek devletin zarara
uğramasına sebebiyet verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, Devlet Eski
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Kaya Erdem,
Maliye ve Gümrük Eski Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin
ile Devlet Eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/22)
Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 779)
VII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, Ankara Büyükşehir
Belediyesince yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Mehmet Ağar’ın yazılı cevabı (7/1059)
2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİT
ürünlerine yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/1076)
3. – Gaziantep Milletvekili Ünal Yaşar’ın, İsrail’e
yapılan siyasî, eğitim, istihbarat ve ekonomik anlaşmalara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in yazılı
cevabı (7/1182)
4. – Adana Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, İstanbul Üniversitesi
Rektörlüğünce gerçekleştirilen bazı ihalelere ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlım’ın
yazılı cevabı (7/1231)
5. – Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Eğirdir Gölüne
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre Bakanı M. Ziyattin
Tokar’ın yazılı ek cevabı (7/1239)
6. – Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın,
Bakanlığa alınan personele ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî Kutan’ın yazılı cevabı
(7/1248)
7. – Niğde Milletvekili Akın Gönen’in,
Niğde-Altınhisar İlçesindeki derenin ıslahına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî
Kutan’ın yazılı cevabı (7/1335)
8. – Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, Niğde Üniversitesi
ile çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin sorusu ve
Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı
cevabı (7/1336)
9. – Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, Adana Bölge
Teşkilatına, ORKÖY Kalkındırma Fonundan gönderilen ödenek
miktarına ve bu ödenekten Niğde İline yapılan desteklere
ilişkin sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın
yazılı cevabı (7/1337)
10. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın, Devlet
Sanatçısı Zeki Müren’e ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı
İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/1379)
11. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Sakarya
Belediye Başkanlığınca işten çıkarılan
işçilere ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1405)
12. – Edirne Milletvekili Mustafa İlimen’in, Edirne’deki Ali
Paşa Çarşısındaki dükkânlara ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/1410)
13. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Rumeli
Hisarında verilen konserlerin iptaline ilişkin sorusu ve Kültür
Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/1415)
14. – Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız’ın, Sosyal
Sigortalar Kurumu eski genel müdürüne ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı
(7/1431)
15. – Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, Tekirdağ ve
dahilindeki belediyelere yapılan tahsislere ilişkin sorusu ve Çevre
Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/1437)
16. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN
Genel Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun
yazılı cevabı (7/1498)
I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak dört oturum yaptı.
Samsun Milletvekili Ayhan Gürel, öğretmenlerin, içinde
bulundukları ekonomik sorunlar ile çözüm yollarına,
Manisa Milletvekili M. Cihan Yazar, Ege Linyitleri
İşletmesinin sorunlarına ve alınması gereken
önlemlere,
İlişkin gündemdışı birer konuşma
yaptılar.
Ankara Milletvekili Mehmet Ekici’nin, konut edinmek amacıyla gerek
Türk Lirası karşılığı gerekse döviz
karşılığı kredi alan insanların problemlerine
ilişkin gündemdışı konuşmasına Devlet Bakanı
T. Rıza Güneri cevap verdi.
Arnavutluk Meclis Başkanının vaki daveti üzerine TBMM’yi
temsilen Arnavutluk’a gidecek Parlamento heyetinde yer alacağı
bildirilen İstanbul Milletvekili Mustafa Baş’ın, mazereti nedeniyle
bu davete katılamayacağından yerine, RP Grubunca Kayseri
Milletvekili Memduh Büyükkılıç’ın adının
bildirildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Genel Kurulun 16.10.1996 tarihli 8 inci Birleşiminde,
İçtüzüğün 88 inci maddesine göre Komisyonca geri alınan 99
sıra sayılı, 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun
Tasarısı ile bu Tasarıya ek olarak bastırılıp
dağıtılan ve 17.10.1996 tarihli Gelen Kâğıtlarda
yayımlanan 99’a 1 inci Ek sıra sayılı Komisyon raporunun 48
saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmının ikinci
sırasına alınmasına ve birinci ve ikinci sıradaki
tasarıların görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir
Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun görüşmesi (1/215) (S. Sayısı : 23), Komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.
Karayolları Trafik Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi, Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi; Emniyet
Teşkilatı Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi
ve Ek Maddeler Eklenmesi; 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki
Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının kabul edilmiş olan 19 uncu maddesinin,
tarım sektöründe kullanılan makinelerin sürücülerinin
eğitimlerini düzenlemek ve konuyu açıkta bırakmamak; 20 nci
maddesinin ise suça orantılı ceza ilkesine aykırı
olduğu gerekçesiyle İçtüzüğün 89 uncu maddesi gereğince
yeniden görüşülmesine ilişkin İçişleri Bakanı
isteminin, Danışma Kurulunun da görüşü alındıktan
sonra Genel Kurulca kabulü üzerine, 19 ve 20 nci maddeleri yeniden
görüşülerek kabul edildi.
Adı geçen kanun tasarısının tümünün, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
22 Ekim 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere,
birleşime 21.50’de son verildi.
Uluç Gürkan
Başkanvekili
Zeki Ergezen Mustafa
Baş
Bitlis İstanbul
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Kadir Bozkurt Kâzım
Üstüner
Sinop Burdur
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. – GELEN KÂĞITLAR
18 . 10 . 1996 CUMA
Tasarılar
1. – Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti
Arasında İmzalanan Ebedi Dostluk ve İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/514) (Dışişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)
2. – Cebri veya Mecburi Çalıştırma
Hakkında 29 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/515) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)
3. – İstihdama Kabulde Asgari Yaşa
İlişkin 138 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı (1/516) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Dışişleri komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)
4. – Uydular Aracılığı ile
Haberleşme Uluslararası Teşkilatı İşletme
anlaşmasında Yapılan Değişikliklerin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/517) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ve Dışişleri komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.10.1996)
5. – 1997 Malî Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/518) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarih :17.10.1996)
6. – Katma Bütçeli İdareler 1997 Malî
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı (1/519) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarih :17.10.1996)
21 . 10 .
1996 PAZARTESİ
Tasarılar
1. —Türk
Bayrağı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/520) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
2. —
Kooperatifler Kanununun 92 nci Maddesi ile Ek 2 nci Maddesinin Birinci
Fıkrasının 4 No.lu Bendi Hükümlerinin Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/521)
(Anayasa ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
3. —Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun
17 nci Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı
(1/522) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi
:15.10.1996)
4. —Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/523) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
5. —Türk
Ceza Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı (1/524) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
6. —Terörle
Mücadele Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/525) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
Teklifler
1.—İzmir
Milletvekili Işılay Saygın’ın; 4071 Sayılı 3 Mart
1340 (1924) Tarihli ve 431 Sayılı Kanunla Hazineye Kalan
Taşınmaz Mallardan Bazılarının Zilyedlerine Devri
Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Bir Bendinin Yürürlükten
Kaldırılması ve Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/477) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
2. —Hatay
Milletvekili Hüseyin Yayla’nın; Üç İlçe ve Bir İl Kurulması
İle İlgili Kanun Teklifi (2/478) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
3. —Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; Şereflikoçhisar Adı İle Bir
İl Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/479) (İçişleri ve Plan
ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
:15.10.1996)
4. —Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; Polatlı Adı İle Bir İl ve
İki İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/480)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
5. —Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/481) (Millî
Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi :15.10.1996)
6. —Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa
Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/482) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
7.—Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; 22 Haziran 1978 Tarihli ve 2155
Sayılı Bazı Kamu Personeline Tayın Bedeli Verilmesine Dair
Kanunun 1 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/483) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
8.—Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; 5434 Sayılı T. C. Emekli
Sandığı Kanununa 2.3.1970 Tarih ve 1239 Sayılı Kanunla
Eklenen Ek 13 üncü Maddenin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/484) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi :15.10.1996)
9.—Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; Spor Kulüplerinin Vergi, Zam ve Cezaları
ile Sigorta Primi Cezalarının Affına İlişkin Yasa
Teklifi (2/485) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
10. —Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; 4.1.1961 Tarih ve 211 Sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 98 inci Maddesinin İkinci
Fıkrasının Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/486)
(Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi
:15.10.1996)
11.—Ankara
Milletvekili Yücel Seçkiner’in; Türkiye Emekli Subaylar, Emekli Astsubaylar,
Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri ile Muharip Gaziler Dernekleri
Hakkında 2847 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/487) (Millî Savunma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
12.
—Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun; 213 Sayılı
Vergi Usul Kanununun 235 inci Maddesine Bir Bent Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/488) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi :15.10.1996)
13. —Malatya
Milletvekili Ayhan Fırat’ın; Yedi İlde Büyükşehir
Belediyesi Kurulması Hakkında 9 Eylül 1993 Tarih ve 504
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci Maddesinin 1 inci
Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
(2/489) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
14. —Hatay
Milletvekili Atila Sav’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanununa Ekli I ve II Sayılı Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/490) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
15.—Giresun
Milletvekili Turhan Alçelik ve 20 Arkadaşının; Karabulduk
Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/491)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
Raporlar
1.—Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, Er ve Erbaş Harçlıkları
Kanunu ve Kıbrıs’a Gönderilecek Türk Askerî Birliği
Mensuplarının Aylık ve Ücretleriyle Çeşitli
İstihkakları ve Birliğin Başka Giderleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Aynı Mahiyetteki 467 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonları
raporları (1/435, 1/201) (S. Sayısı :106) (Dağıtma
tarihi :21.10.1996) (GÜNDEME)
2. —Refah
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ile
Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Mehmet
Gözlükaya’nın, 5680 Sayılı Basın Kanununa İki Ek Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/469) (S.
Sayısı :107) (Dağıtma tarihi :21.10.1996) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.—Karaman
Milletvekili Fikret Ünlü’nün, Karaman-Ermenek arasındaki yol
yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/340) (Başkanlığa
geliş tarihi :14.10.1996)
2.—Karaman
Milletvekili Fikret Ünlü’nün, Karaman ile Ermenek İlçesi Afet Evlerinin
yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/341) (Başkanlığa
geliş tarihi :14.10.1996)
3.—Karaman
Milletvekili Fikret Ünlü’nün, bulgur ihracatına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/342) (Başkanlığa
geliş tarihi :14.10.1996)
Yazılı Soru Önergeleri
1. —Samsun
Milletvekili Yalçın Gürtan’ın, limanların özelleştirme
kapsamına alınma nedenine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1511) (Başkanlığa geliş
tarihi :14.10.1996)
2.—Artvin Milletvekili
Süleyman Hatinoğlu’nun, Artvin-Şavşat-Meydancık Beldesinde
çürümeye terkedildiği iddia edilen orman ürünlerine ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1512)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
3. —Artvin
Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, Artvin SSKve Bağ-Kur İl
Müdürlüklerinde boş bulunan eczacı kadrolarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1513) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
4. —Artvin
Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, Artvin’de ziraî mücadele için
alınan tedbirlere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1514)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
5. —Artvin
Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, Artvil il, ilçe ve köylerindeki
öğretmen açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1515) (Başkanlığa geliş
tarihi :15.10.1996)
6.—Hatay
Milletvekili Atila Sav’ın, özel korumalara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1516)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
7.—Hatay
Milletvekili Atila Sav’ın, özel tiyatrolara destek için ayrılan
ödeneğe ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1517) (Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
8.—Muğla
Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, tütün kotasına ilişkin
Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1518)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
9.—İzmir
Milletvekili Zerrin Yeniceli’nin, Eczaneler ve Eczane Hizmetleri
Hakkındaki Yönetmeliğe ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1519) (Başkanlığa geliş
tarihi :15.10.1996)
10.—Afyon
Milletvekili İbrahim Özsoy’un, DSİ Genel Müdürlüğünde
çalışan geçici işçilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1520)
(Başkanlığa geliş tarihi :15.10.1996)
11.—Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük’ün, hükümeti döneminde yapılan zamlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1521)
(Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)
12.—Amasya
Milletvekili Haydar Oymak’ın, Tuta Turizm ve
Taşımacılık A.Ş. ile Tuta Petrol Ürünleri A.Ş.’ye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1522)
(Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)
13. —Muğla Milletvekili Fikret
Uzunhasan’ın, Armutalan Belediye sınırları içindeki orman
alanının tahsis edildiği derneğe ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1523)
(Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)
14. —Muğla
Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Armutalan Belediye
sınırları içindeki orman alanının tahsis edildiği
derneğin özelliklerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1524) (Başkanlığa geliş
tarihi :16.10.1996)
15.—Muğla
Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Armutalan Belediye
sınırları içindeki ormanlık alanın bir derneğe
tahsis edildiğine ilişkin Devlet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1525) (Başkanlığa geliş tarihi
:16.10.1996)
16.
—İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Halk
Bankasının bazı şirketlere usulsüz kredi verdiği
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1526) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)
17.—Giresun
Milletvekili Burhan Kara’nın, Türkiye Halk Bankasının
verdiği kredilere ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/1527) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)
18.—Giresun
Milletvekili Burhan Kara’nın, Cıngıllıoğlu
Şirketler Topluluğuna verildiği iddia edilen usulsüz kredilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1528)
(Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)
19.—Afyon
Milletvekili Halil İbrahim Özsoy’un, hükümeti döneminde yapılan bono
ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1529) (Başkanlığa geliş tarihi :16.10.1996)
22 . 10 .
1996 SALI
Cumhurbaşkanınca
Geri Gönderilen Kanun
1. – Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında
41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına
İlişkin 9.10.1996 Tarih ve 4190 Sayılı Kanun ve
Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca Bir
Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/526, 3/520) (Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 18.10.1996)
Teklifler
1. – Balıkesir Milletvekili İlyas Yılmazyıldız
ve 81 Arkadaşının; Bir İl ve İki İlçe
Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/492) (İçişleri ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.10.1996)
2. – İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi’nin; Kurumlar Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/493)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.10.1996)
3. – Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un; Sinop İlinde Güzelkent
Adıyla Bir İlçe Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/494) (İçişleri ve
Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
: 16.10.1996)
4. – Hatay Milletvekili Ali Günay’ın; Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanununun Bir Maddesine Cümle Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/495) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.10.1996)
5. – Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın;
Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının
Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanuna Bir Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/496) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler
ve Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 17.10.1996)
6. – Denizli Milletvekili Mustafa Kemal Akyurt’un;
Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının
Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri
Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/497)(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)
7. – Sıvas Milletvekili Nevzat Yanmaz ve 3
Arkadaşının; Sızır Beldesinin İlçe Olması
Hakkında Kanun Teklifi (2/498) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)
8. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın; Türk Ceza Kanununa
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi
(2/499) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
17.10.1996)
9. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in; Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/500) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi : 17.10.1996)
10. – Denizli Milletvekili Ramazan Yenidede ve 2
Arkadaşının; Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/501) (İçişleri ve
Plan ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
: 17.10.1996)
11. – Zonguldak Milletvekili Ömer Barutçu’nun; Kilimli
Bucağının İlçe Olması Hakkında Kanun Teklifi
(2/502) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)
12. – Zonguldak Milletvekili Ömer Barutçu’nun; Kollu
Bucağının İlçe Olması Hakkında Kanun Teklifi
(2/503) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 17.10.1996)
13. – Bolu Milletvekili Avni Akyol’un; Bir İlçe ve Düzce
İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/504)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.10.1996)
14. – Çorum Milletvekili Yasin Hatiboğlu ve 13
Arkadaşının; Bir İlçe Kurulması HakkındaKanun
Teklifi (2/505) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 21.10.1996)
15. – Bayburt Milletvekili Ülkü Güney’in; Bayburt İlinde Konursu ve
Gökçedere Adıyla İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi
(2/506) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 21.10.1996)
16. – Kırklareli Milletvekili Cemal Özbilen’in; Bir İl ve Bir
İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/507)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 21.10.1996)
17. – Kayseri Milletvekili Recep Kırış’ın; Kayseri
İlinde Özlüce Adında Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun
Teklifi (2/508) (İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.10.1996)
Raporlar
1. – 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 28 inci Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/498) (S. Sayısı : 104)
(Dağıtma tarihi : 22.10.1996) (GÜNDEME)
2. – Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/475) (S. Sayısı : 105)
(Dağıtma tarihi : 22.10.1996) (GÜNDEME)
3. – Adana Milletvekili Halit Dağlı ve 7 Arkadaşı
ile Refah Partisi Grup Başkanvekili Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu
ve 4 Arkadaşının; Toprakkale Adıyla Bir İlçe ve
Osmaniye Adıyla Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifleri;
Sıvas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve 6
Arkadaşının; Adana İli Osmaniye İlçesinin İl
Olması Hakkında Kanun Teklifi; Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin;
Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ile Adana Milletvekili
Uğur Aksöz ve 6 Arkadaşının; Bir İlçe ve Bir İl
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi ve İçişleri ve Plan ve
Bütçe komisyonları raporları (2/446, 2/457, 2/401, 2/439, 2/447) (S.
Sayısı : 108) (Dağıtma tarihi : 22.10.1996) (GÜNDEME)
Yazılı
Soru Önergeleri
1. – Ordu Milletvekili Müjdat Koç’un, Eczaneler ve Eczane Hizmetleri
Hakkındaki Yönetmelik değişikliğine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1530)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.1996)
2. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, buğday, tütün ve et
ithalatına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1531) (Başkanlığa
geliş tarihi : 18.10.1996)
3. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, buğday üreticilerinin
sorunları için alınacak tedbirlere ve buğday ithalatına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1532) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.10.1996)
4. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
Erzincan İli Sosyal Yardımlaşma Vakfı tarafından okul
ve yurtlara yapılan yardımlara ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1533) (Başkanlığa geliş
tarihi : 18.10.1996)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1. – İzmir Milletvekili Veli Aksoy ve 20
arkadaşının, altın işletmeciliğinde
kullanılan yöntemler incelenerek bu konuda alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/113)(Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)
2. – İstanbul Milletvekili Yusuf Namoğlu ve 47
arkadaşının, spor yapma olanakları ile spor kulüpleri ve
sporcuların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/114)(Başkanlığa geliş tarihi : 15.10.1996)
3. – İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 21
arkadaşının, milletvekilleri ve bakmakla yükümlü
olduklarına ödenen sağlık harcamalarını
araştırarak varsa usulsüzlükleri tespit etmek amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/115)(Başkanlığa geliş tarihi :
16.10.1996)
4. – İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu ve 25
arkadaşının, Halk Bankası tarafından usulsüz kredi
verildiği iddialarını araştırmak amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/116)(Başkanlığa geliş tarihi :
16.10.1996)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
22 Ekim 1996 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP ÜYELER: Ünal YAŞAR
(Gaziantep), Mustafa BAŞ (İstanbul)
BAŞKAN
– Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 uncu Birleşimini açıyorum.
III. – YOKLAMA
BAŞKAN
– Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır; sayın
milletvekillerinin, salonda bulunduklarını yüksek sesle
belirtmelerini rica ediyorum.
(Denizli
Milletvekili M. Halûk Müftüler’e kadar yoklama yapıldı)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır;
çalışmalarımıza başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz
vereceğim.
Sayın
milletvekilleri, ses düzenimizin, bir de, milletvekillerinin salonda dolu
olduğu haliyle kontrol etmek üzere, şu anda teknik elamanlar grubu
dışarıda beklemektedir. Onlar salonun belirli yerlerinde ses
düzenini kontrol edecekler.
Teknik
elemanlar salona girebilir.
IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. – Kars Milletvekili Çetin Bilgir’in,
Doğu Anadolu’daki ticarî faaliyetlere ve Türkiye-Ermenistan
arasındaki Doğu Kapı’nın açılmasına ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN
– İlk sözü, Doğu Anadolu’daki ticarî faaliyetler ve Doğu
Kapı konusunda gündemdışı konuşma yapmak isteyen Kars
Milletvekili Sayın Çetin Bilgir’e veriyorum.
Buyurun
Sayın Bilgir. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5
dakika efendim.
ÇETİN
BİLGİR (Kars) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce, hepinize saygılar sunuyorum.
Doğu,
bilindiği gibi, ihmal edilmiş bir bölge; devletin, üretime dönük en
az yatırım yaptığı, millî gelirden en az pay alan,
buna karşın en çok göç veren bir bölge. Bölgenin çok zayıf olan
ekonomisi, tarım ve hayvancılık ağırlıklı.
Tarımsal
üretimin çağdaş usullerle yapılmayışı,
sulamanın olmayışı, tarımsal girdi
fiyatlarının yüksekliği gibi nedenlerle tarımsal üretim
sürekli gerilemekte.
Hayvancılıksa,
girdilerin, yani, ot, saman ve yem fiyatlarının
pahalılığı; süt fabrikasının, et
kombinasının satılarak özelleştirilmesi ve
özelleştirme sonrası bunların hayvancılığa hiçbir
katkısının olmaması ve de özellikle et ithali nedeniyle yok
olmaya yüz tutmuş durumda. Öyle ki, son birkaç yılda hayvan
sayısı üçte bire düşmüş durumdadır. Ayrıca,
devletin et ve süt üretimine dönük temel politikasının olmayışı,
bunun nedenlerindendir. Örneğin, her türlü ürünün taban
fiyatının olmasına rağmen, etin ve sütün taban fiyatı
yoktur. Şu anda, Kars’ta bir inek ortalama 15-20 milyon lira fiyatla
satılmaktadır; ancak, bakım giderleri 20 milyon liranın
üzerindedir.
Yine, evrak
üzerinde teşvikler pratik bir değer taşımamakta,
kalkınmada birinci derecede öncelikli yöre olmasına rağmen, bu
hal, işletilememektedir. Örneğin, batıda yatırım yapan
bir yatırımcıya verilen KDV + 10 oranındaki teşvik
primi, bu yöreye uygulanmamakta, krediler ise hemen hemen hiç verilmemektedir.
Yaklaşık yirmi yıl önce yapımına başlanılan
organize sanayi bölgesi dahi şu anda yapılmamaktadır; hatta,
betonları bile çürümüş durumdadır. Yine, yapılmakta olan
devlet hastanesine gönderilen ödenek komik düzeydedir. Yani, doğudaki
mevcut ekonomi çökmüş durumdadır.
Devlet,
herhangi bir yatırım yapmadığına göre, çözüm
nasıl olacaktır? Şu sırada sağlanacak çözümlerden
birisi, Doğu ülkelerine dönük ticarî faaliyettir. Türkiye’nin Orta Asya’ya
dönük tek demiryolu kapısı, Kars’ta bulunmaktadır; bu da,
Doğu Kapı’dır; iyi yapılmış bir karayolu da
mevcuttur. Bu kapı, Ermenistan’a açılmaktadır. 1993
yılına kadar açık olan bu kapı, Azerbaycan ile Ermenistan
arasındaki Karabağ sorunu nedeniyle kapalı durumdadır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; doğunun tek çıkış
noktası, Orta Asya cumhuriyetleriyle yapılacak olan ticarettir. Bu,
aynı zamanda, ulusal ekonominin de yararınadır. Geçmişte
yapılan ticaret, yöre halkının yüzünü güldürmüştür; ancak,
siyasî otorite, ekonomik yatırım yapmamakta, ticareti engellemekte ve
böylelikle, doğu da ülkenin bir köşesinde sıkışıp
kalmaktadır.
Öte yandan,
kapının kapalı tutulması, Ermenistan üzerinde hiçbir siyasî
baskı unsuru da olamamıştır; çünkü, insanî yardımlar
için geçiş açık tutulmakta, Ermenistan’a enerji satılmakta,
ticarî faaliyetler ise, gerek İran ve gerekse Gürcistan üzerinden
yapılabilmektedir. Türk mallarının satışı,
Gürcistan ve İran’daki tüccarlar aracılığıyla yine de
yapılmakta; yasak, sadece doğuya, özellikle Kars’a
uygulanmaktadır.
Devletlerin
ilişkileri, çıkara bağlı olmak durumundadır.
İran’da 25 milyon Azerî yaşamakta; ancak, ticarî faaliyet, yine de,
Ermenistan’la yoğun şekilde yapılabilmektedir. Türkiye’de ise,
demiryolu bağlantısı olmasına rağmen, bu ticarî
faaliyet yasaktır. Oysaki, Azerbaycan ile Ermenistan dahi kendi
aralarında ticaret yapmakta, Türkiye yapmamaktadır; bunun da
mantığı yoktur. Düşünün ki, devlet, bölgeye, özellikle
Kars’a yatırım yapmamakta, ticarî faaliyeti de yasaklamaktadır;
bunun nedeni belli değildir.
Sonuçta,
devlet, Kars halkına yasak koymaktadır; gelişimini
kösteklemektedir; yöredeki göçü de, bu bağlamda, dolaylı olarak
destekler hale gelmektedir. Nüfus azalışı da hızla
sürmektedir; 1985-1990 yılları arasında, nüfus, yüzde 9 oranında
düşmüş durumdadır; neden, göçtür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu Kapı mutlaka
açılmalıdır. Türkiye Cumhuriyetinin esasen kendi halkına
koymuş olduğu ambargo kaldırılmalıdır.
Dinlediğiniz
için hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Bilgir.
Gündemdışı
konuşmaya cevap verecek sayın bakan?.. Yok.
2. – Niğde Milletvekili Doğan
Baran’ın, okul çağındaki gençler üzerinde giderek artan
uyuşturucu bağımlılığı ve alınması
gerekli tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
ve Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın cevabı
BAŞKAN
– İkinci gündemdışı konuşma, son günlerde, okul
çağındaki gençler üzerinde yaygınlaşma istidadı
gösteren ve giderek artan uyuşturucu
bağımlılığıyla ilgili ne gibi tedbirler
alındığı konusunda gündemdışı söz isteyen,
Niğde Milletvekili Doktor Sayın Doğan Baran’a verilmiştir.
Buyurun
Sayın Baran.
Sayın
Baran, süreniz 5 dakikadır efendim.
DOĞAN
BARAN (Niğde) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ülkemizde giderek yayılma istidadı gösteren uyuşturucu madde
bağımlılığıyla ilgili görüşlerimi ifade
etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sigara,
alkol ve uyuşturucu maddelerin kullanımı insanlık tarihi
kadar eskidir. Sigara kullananlar alkole, alkol kullananlar ise uyuşturucu
maddelere daha duyarlıdır. Bu nedenle, sigara, alkol ve
uyuşturucu madde kullanımının bir bütün olarak ele
alınması icap eder. Her üç maddede de, üretim ve satış
düzeyinde çok büyük parasal kâr sağlandığından, denetimi
oldukça zorlaşmaktadır.
Sigara
tüketimi, gelişmiş ülkelerde 1960’lı yıllara kadar
hızla artmış; ancak, daha sonra, yürütülen kampanyalarla
toplumsal bilincin artması sonucu sigara tüketiminde azalma eğilimi
görülmüştür; gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye’de ise, 1970’li
yıllardan başlayarak bir artış gözlenmiştir.
Yapılan
bir araştırmaya göre, sigara içenlerin yüzde 30’u, sigaraya 15-18
yaşları arasında; yüzde 20’si ise, 11-14 yaşları
arasında başladıklarını ifade etmişlerdir.
Alkol
tüketimi, ülkemizde, giderek artan bir hızla, maalesef
çoğalmaktadır. Son beş yılda, gençlerde, düzenli alkol
kullanımı yüzde 20 olarak saptanmıştır.
Uyuşturucu
maddeler ise, dar anlamda, fiziksel ya da ruhsal bir
sıkıntıyı ortadan kaldırmaya, kullanılması
güç olan bedensel ya da zihinsel bir durumu değiştirmeye yönelik
maddelerdir. 20 nci Yüzyılın başında, tıp
alanında, özellikle ağrı kesici olarak
kullanılmış; ancak, bağımlılık
yaptığı anlaşılınca kullanımı da son
derece kısıtlanmıştır.
İkinci
Dünya Savaşından sonra, özellikle genç kuşaklarda yaygın
kullanım patlaması olmuş; ancak, getirilen yasaklamalar,
uyuşturucu pazarını yasadışı bir sektöre
dönüştürmüştür. Bugün, dünyada 100 milyon, Avrupa ve ABD’de
yaklaşık 50 milyon insan uyuşturucu kullanmakta olup, en yüksek
risk grubu da 13-20 arası, yani ergenlik ve üniversite
çağıdır.
Türkiye,
geleneksel haşhaş üreten bir ülkedir ve haşhaş üretiminde,
bilindiği gibi, kapsüller çizilmemektedir. Kapsüllerin çizilmesi halinde,
afyon sakızı oluştuğundan kaçakçılığa
fırsat verilmiş olur; o nedenle Türkiye’de, haşhaş
kapsülleri çizilmemektedir ve bu kapsüllerden Bolvadin’deki alkoloit
fabrikasında morfin, kodein ve türevleri imal edilmektedir.
Ayrıca,
ülkemizde, kaçakçıları ihbar eden ya da yakalayanlar
mükâfatlandırılmakta, uyuşturucu ilaçlar da
kırmızı reçeteyle satılmaktadır.
Anayasamızın 58 inci maddesi de, devletin, gençlerimizi alkol ve
uyuşturucu alışkanlıklardan korumasını ve bu
yolda gerekli tedbirleri almasını amirdir; ancak, ne var ki, ülkemiz,
eroin imal eden Asya ülkeleriyle, bunu tüketen Avrupa ülkeleri arasında
bir köprüdür ve bu köprü de, özellikle
uyuşturucu trafiğini idare eden PKK’dir.
Türkiye’nin
taşıyıcı ülke konumunda olması, uyuşturucu
maddelerin, ülkemiz için tehlike boyutunu her geçen gün
artırmaktadır. Batı ülkelerindeki kadar olmamakla beraber,
Türkiye’de de uyuşturucudan hayatını kaybedenler vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Efendim, size, eksüre veriyorum, lütfen, konuşmanızı bitirin.
DOĞAN
BARAN (Devamla) – Hayhay Sayın Başkan.
1995’te
yapılan bir araştırmaya göre özellikle lise ve dengi okul
öğrencilerinde ve gençler arasında, esrar, psikotrop ilaç,
yapıştırıcı ve uçucu madde kullanımının
giderek arttığı teslim edilmiştir.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; uyuşturucu maddelerin ülkemiz
için tehlike boyutu giderek artmaktadır, okullarımız
uyuşturucu tehdidi altındadır; okulların civarında
yuvalanan uyuşturucu tacirlerinin sayısı her geçen gün
çığ gibi büyümektedir; her 100 lise öğrencisinden 9’u
uyuşturucu madde bağımlısıdır. İstanbul
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine bağlı
AMETEM’de, sadece 1995 yılında, uyuşturucu
bağımlılığı teşhisiyle 3 617 kişi
tedavi edilmiş olup, bunun yüzde 65’i 20 yaşın
altındadır.
Yüce
Meclisin değerli üyeleri, gençlik, bir toplumun geleceğidir.
Gençlerine sahip çıkmayan bir toplumun, elbette ki geleceği de olmaz.
Bir ülkenin kalkınması; sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasî
biçimlenmesi; insan hak ve onuruna yaraşır bir hayat
standardını yakalayabilmesi ve insan hak ve hürriyetlerini hayata
geçirebilmesi, ancak ve ancak bedenen ve ruhen sağlıklı bir
gençlikle olur. Yarının Türkiyesini, büyük, güçlü ve mutlu
Türkiyesini şekillendirecek, yaşatacak ve yüceltecek olan
gençlerimizin, uyuşturucu batağına saplanmaması için
gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını ilgililerden diliyor,
hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Baran.
Efendim,
gündemdışı konuşmaya, Devlet Bakanı Sayın
Işılay Saygın cevap verecekler.
SAĞLIK
BAKANI YILDIRIM AKTUNA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN
– Hayır efendim, tek Bakana söz veriyorum.
SAĞLIK
BAKANI YILDIRIM AKTUNA (İstanbul) – Ben de söz istiyorum.
BAŞKAN
– Hayır efendim, bir tek Bakana... Hükümet tektir çünkü, onun için,
şimdiye kadar, gündemdışı konuşmalarda iki bakana söz
vermedik.
Buyurun
Sayın Bakan.
Süreniz 20
dakikadır.
DEVLET
BAKANI IŞILAY SAYGIN (İzmir) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Niğde Milletvekilimiz Sayın Doğan Baran’a,
Bakanlığımızla ilgili bu güzel çalışmasından
dolayı ve bana da açıklama fırsatı verdikleri için
teşekkür ediyorum.
Sayın
Milletvekilimizin söylediği konulara değinmeden, sadece Bakanlık
olarak yaptıklarımızı açıklamak istiyorum. Ülkemiz,
uyuşturucu madde kaçakçılığı bakımından,
doğusunda bulunan uyuşturucu üretim bölgeleri ve batısında
yer alan tüketim alanları arasında köprü konumundadır;
yoğun bir uyuşturucu trafiğine sahne olmaktadır. Bu arada,
uyuşturucu madde kaçakçılığına karşı Emniyet
Genel Müdürlüğümüzce verilen yoğun ve etkin mücadele sonucunda dikkat
çekici bir başarı elde edilmiştir. Her yıl ele geçirilen
uyuşturucu madde miktarları, tüm Avrupa ülkelerinde ele geçirilen
miktar ile kıyaslandığında, Emniyet Genel Müdürlüğünün
bu konudaki başarısı açıkça ortadadır. Bu yönden, tüm
dünyadan, çeşitli ülkelerden takdir mesajları alınmaktadır.
Uyuşturucu
ile mücadele, yalnız İçişleri Bakanlığının
değil, Millî Eğitim Bakanlığının,
Sağlık Bakanlığının da görevleri içerisindedir;
ancak, tabiî ki, en başta aile, önemli bir rol oynamaktadır. Bunun
yanında, kamuoyunun aydınlatılması açısından
medyaya da büyük görevler düşmektedir.
Uyuşturucuyla
mücadelede, ancak, tüm toplumun, gönüllü kuruluşların,
vatandaşların, herkesin duyarlı olması ve görev alması
gerekmektedir. Bunun bilincinde olan Devlet Bakanlığımız,
Aile Araştırma Kurumu aracılığıyla, toplumun
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi amacıyla, geçen ay, uyuşturucuyla
mücadele için bir kampanya ile bu çalışmayı
başlatmış bulunmaktadır. Bu kampanyada “gençlik ve
uyuşturucu” konulu bir slogan yarışması düzenlemiş
bulunuyoruz.
Slogan
yarışmasıyla, gençliğin sesiyle, gençliğe
ulaşmayı hedefledik. Bu yarışmaya, Türkiye çapında, 3
bini aşkın sloganla, gençlerimiz, duyarlılık göstererek
katıldılar. Bu yarışmada, 23 slogana ödüller verildi.
Birincilik ödülü “Katilinle tanışma, uyuşturucuya
alışma” sloganıyla İzmir’den; ikincilik ödülü
“Uyuşturucu merakla başlar ölümle biter” sloganıyla
Zonguldak’tan; üçüncülük ödülü “Hayallerin, gökkuşağı; hedefin,
buluttu, ya şimdi?” sloganıyla Trabzon’dan öğrecilere
verilmiş, ayrıca 20 tane de mansiyon verilmiştir.
Böylelikle,
slogan yarışması, ülkemizde, umulanın üzerinde ilgi
çekmiştir. Gençlerimiz tarafından üretilen sloganlar, 14 bin
broşür, 9 bin afiş, 10 bin çıkartmada
kullanılmıştır. 79 ilimizde, bizzat benim de
bulunacağım toplantılarla gençlerimiz aydınlatılacaktır.
79 vilayetimizde, valiliklerimize genelge gönderilerek, bu sloganların,
bez pankartlarla, kamuoyuna duyurulması sağlanmış
bulunmaktadır.
Genel
Kurulun bilgilerine saygıyla arz olunur. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Gündemdışı
konuşma cevaplandırılmıştır.
3. – Hakkâri Milletvekili Naim
Geylani’nin, Hakkâri’nin Yüksekova İlçesinde ortaya çıkarılan
silahlı çeteye ilişkin gündemdışı konuşması
ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın cevabı
BAŞKAN
– Gündemdışı son konuşma, Hakkâri’ye bağlı
Yüksekova İlçesinde ortaya çıkarılan silahlı çete
hakkında, Yüce Meclisi bilgilendirmek üzere söz isteyen Hakkâri
Milletvekili Sayın Naim Geylani’ye verilmiştir. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Sayın
Geylani, aynı konuda bir mahkemede dava da açılmıştır.
Bildiğiniz gibi, Anayasanın 138 inci maddesine göre, görülmekte olan
bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin
kullanılmasıyla ilgili görüşme yapılamaz.
Konuşmanızın muhtevasının yargı yetkisinin
kullanılmasına etki edecek biçimde olmamasını diliyorum ve
size 5 dakikalık süre veriyorum.
Buyurun
efendim.
NAİM
GEYLANİ (Hakkâri) – Ona dikkat edeceğim efendim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yüksekova’da ortaya
çıkarılan cinayet şebekesi hakkında Yüce Meclisi
bilgilendirmek üzere huzurunuza çıkmış bulunmaktayım;
sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu olay, hemen hemen 1 ay kadar önce olmuştu ve o günden
bugüne bütün çabalarıma rağmen, ancak, bugün konuşma imkânı
buldum ve bu imkânı veren Sayın Başkana da teşekkür
ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, Türkiye bir Ortadoğu
ülkesidir; ama, Türkiye’yi diğer Ortadoğu ülkelerinden ayıran
önemli bir değeri, önemli bir hasleti var; o da, sadece Türkiye’de mevcut
olan demokrasidir, anayasal devlet sistemidir ve devletin hukuk ilkeleridir. Bu
konuda, Büyük Atatürk’e ne kadar şükran duysak, ne kadar minnet duysak
azdır; çünkü, Büyük Atatürk, bu ilkeleri, ta 1923’lerde bize
kazandırmış ve bu ilkeler, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarına
da aynen geçmiştir.
Fakat, bu
geçirdiğimiz beş yıl içerisinde, memleketi yöneten
iktidarların basiretsizliği neticesinde, ne yazık ki, bu
devletin hukuk ilkeleri büyük ölçüde zaafa ve erozyona
uğramıştır, devletin çivisi çıkmıştır.
Neticede, memleket, şebekeler, mafyalar cenneti haline gelmiştir.
Bunlardan birkaç tane örnek vermek istiyorum:
Hepinizin
bildiği gibi, Türkiye’de çek ve senet çeteleri bulunmaktadır.
Geçenlerde, Batman’da yakalanan bir şebekenin bir üyesi, ne yazık ki,
bir assubaydı. Yine, İstanbul’da bir vatandaştan fidye isteyen
bir çete yakalandı; bunun da, ne yazık ki, bir üyesi bir polis
memuruydu ve hepinizin bildiği gibi, Parsadan dolandırıcı
çetesi, üniformalı Söylemezler çetesi ve en sonunda, bir ay önce
Yüksekova’da yakalanan cinayet çetesi...
Yüksekova’da
yakalanan cinayet çetesinin sadece köy korucusu ve polis olan kanadı
yakalanmış. Bunlar, 3 polis, 1 PKK itirafçısı ve 12 de köy
korucusu olmak üzere, 16 kişiden oluşmaktaydı; yani, yakalanan
kesim bu kadar olmaktaydı.
Şimdi,
bu çetenin nasıl yakalandığı konusunda sizin
zamanınızı almak istemiyorum; fakat, şunu ifade edeyim: Bu
çetenin yakalanmasında, benim büyük gayretlerim oldu,Hakkâri Valisinin ve
özellikle Yüksekova Jandarma Tabur Komutanı ile Alay Komutanının
büyük gayretleri oldu; sizlerin huzurunda onlara teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, benim, esas üzerinde durmak istediğim konu şudur: Bu
çete, çok dallı budaklı, önemli bir çete olmasına rağmen,
ne yazık ki, olduğu gibi araştırılıp ortaya
çıkarılmamıştır. Ne yazık ki, âdeta, bu çete
üyelerinin örtbas edilmesi hususunda için büyük bir gayret gösterildiği
kanaatindeyim. Eğer, bir ay önce, bu çete ilk ortaya
çıktığında benim konuşma imkânım olsaydı,
ben, bu kürsüden, size şu şekilde hitap edecektim ve “değerli
milletvekilleri, önemli bir çete ortaya çıkarılmış; fakat,
ne yazık ki, bu çetenin gereği gibi
araştırılmadığı konusunda benim endişelerim
var” diyecektim. Nitekim, o günlerde, Hakkâri Emniyet Müdürüyle görüşerek
ondan bilgi almak istedim “ne var” dedim. Kendisi, bana, aynen şunları
söyledi: “Sayın milletvekilim, bu olay, basına intikal ettiği
büyüklükte, bu boyutlarda olan bir mesele değildir. Bu, küçük bir
meseledir. Nitekim, İçişleri Bakanlığı, iki
müfettiş göndermiş ve bu müfettişlerin yaptığı
araştırma neticesinde çok ufak bir mesele olduğu ortaya
çıkmıştır.”
Değerli
milletvekilleri, ben, Emniyet Müdürünün bu söylediklerinden, oraya giden
müfettişlerin, bu olayı gereği gibi tahkik için değil, ne
yazık ki, örtbas etmek için gittiklerini anladım.
Nitekim, bu
çete, 1983 yılından bu yana, yaklaşık yirmiye yakın
insanı faili meçhul bir şekilde öldürmüş ve yüze yakın
insandan da fidye almıştır. Bu çete, ne yazık ki, emniyet
ve askeriye teşkilatının içerisinde bulunmaktaydıl.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Efendim, size, eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı bitirin.
NAİM
GEYLANİ (Devamla) – Devletin askerini, devletin polisini, devletin
panzerini ve devletin resmî dairelerini kullanmışlar ve bu kadar
faailiyet göstermişler. Bu faaliyetleri gösterdikleri halde, oranın
yetkilileri, amirleri, “bizim haberimiz yok” diyecekler!.. Buna inanmak mümkün
değildir. Öyle zannediyorum ki, siz de inanmadınız.
Yargılama
neticesinde, bu 16 kişiden sadece 6’sı tutuklanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu çete, başlangıçta, verilen emirleri yerine
getirmiş; fakat, bilahara, raydan çıkmış ve kendi
hesabına çalışmaya başlamıştır; yani, para
toplamaya başlamıştır. Zengin insanları
yakalamışlar, para istemişler, veren insanlar canını
kurtarmış, vermeyenler ise kaybolmuş ve aradan bir süre
geçtikten sonra, cesetleri parçalanmış bir şekilde
bulunmuştur.
Değerli
milletvekilleri, bu çetenin Hakkâri’de gösterdiği çirkin faaliyetlerinden
ötürü en az yüzlerce insan PKK’ya kaçmıştır. Bunu, Türkiye
geneli için düşündüğümüz takdirde, bu şekilde ve bu sebeplerle
binlerce insan PKK’ya kaçmış demektir. Böylelikle, biz, devlet
olarak, ne yazık ki, PKK’ya kendimiz kaynak temin etmiş
bulunmaktayız.
Bir hukuk
devleti, terörist yöntemlerle terörün üzerine gitmemelidir; gittiği
takdirde, terörü bitirmez, azdırır. Nitekim, gerçek de budur, bu
yapılmıştır.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Geylani.
Gündemdışı
konuşmaya cevap vermek üzere, İçişleri Bakanı Sayın
Mehmet Ağar; buyurun efendim.
İÇİŞLERİ
BAKANI MEHMET AĞAR (Elazığ) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizin de ikazınız ve Anayasanın
amir hükümleri gereği, konunun yargıya intikali
dolayısıyla, belli ölçüler içerisinde sayın milletvekilinin
konuşmasına cevap vermeye gayret edeceğim.
Şimdi,
olaya böyle peşin hükümle veya peşin fikirle yaklaşmak mümkün
değildir. Efendim burada bir çete olmuş da, bu çete sayesinde
yüzlerce, binlerce adam PKK’ya katılmış gibi bir mantıkla
meseleye bakmanın doğru olmadığı açık seçik
ortadadır. Sayın milletvekili bir yandan “bu çeteler 1983’ten beri
var” derken, diğer yandan da “bu iş beş seneden beri
olmaktadır” demektedir; yani, çelişkilerle dolu bir beyan.
Her zaman
ifade etmiş olduğumuz gibi, terörle mücadele konusunda,
olayların başlangıcı olan 1984’ten bu yana görev
yapmış bütün hükümetler, bu konunun üzerine, aynı
kararlılıkla, aynı azimle, inançla ve -belki uygulama
farklılıkları olabilir- aynı temel politikalarla devam edip
gitmişlerdir.
Bütün bu
süre boyunca, gerek asker gerek polis, bütün güvenlik kuvvetlerinin her türlü
ihtiyaçları giderilmeye çalışılmış; disiplin
sağlanmış ve bu mücadele sırasında ihtiyaç görülen
geçici köy koruculuğu sistemi ihdas edilmiş ve bu sistem de, bugüne
kadar, son derece büyük ve önemli başarılar kazanarak devam
edegelmiştir. Ancak, bunların arasında, kendisine verilen
yetkiyi, görevi ve silahı yanlış kullanan, burada
sıkıntı yaratan insanlar, zaman zaman koruculardan
çıktığı gibi, güvenlik kuvvetlerinin içerisinden de
çıkmış ve yine güvenlik kuvvetleri tarafından yapılan
operasyonlarla bunların hepsi gerekli adlî mercilere teslim
edilmiştir.
Son Hakkâri
olayında da görüldüğü gibi, konu, Hakkâri Valisi tarafından
tarafıma intikal ettirildiğinde, süratle, gereğinin
yapılması emredilmiş, Jandarma Genel
Komutanlığınca da aynı emir verilmiş ve olayın
içerisinde bazı polis memurlarının olduğunun söylenmesi
üzerine de, Emniyet Genel Müdürüne verilen talimat gereği,
müfettişler gönderilmiştir. Müfettişlerin yaptığı
tahkikat sonucunda da, evrak, adliyeye intikal ettirilmiş ve sonuçta, 1
polis memuru, korucular, 1 itirafçı şahıs -ki, olayın,
şebekenin esas dirijan elemanının bu olduğu
anlaşılıyor- tevkif edilmiştir.
Bunun
haricinde, askerî kesimle olan iddialar konusunda da lazım gelen tahkikat
yapılmıştır. Bu konuda da, eğer, cumhuriyet
savcısının bir talebi olmuş olsa idi, bununla ilgili de ne
lazımsa yapılacaktı.
Türkiye’nin
hiçbir tarafında, bu tür olayların kapatılması mümkün
değildir. Bugün, Türkiye’de, her şey, herkesin gözlerinin önünde
cereyan etmektedir. Bunlar adlî olaylardır ve doğrudan doğruya,
resen cumhuriyet savcıları el koyarlar. Cumhuriyet
savcıları tahkikatı yaparken, zabıtaya da -polis olsun,
jandarma olsun- her türlü talimatı verme yetkisine sahiptir.
Bugüne kadar
görev yapan bakanların hepsi de -ben, görevim gereği yakinen
biliyorum- bu konuda hassas olmuşlardır ve lazım gelen
talimatları vermişlerdir; ama, olayı dejenere etmek suretiyle,
PKK’nın yayın organı MED-TV’de, kalkıp, bu ülkenin bir
parlamenteri beyanat veremez; kalkıp, MED-TV’nin, bu tür olayları
bahane etmek suretiyle, PKK’nın -ki, çok açık bir stratejisidir;
işi gücü bırakacaksınız, bütün yayın organlarında
bu çete meselelerinin üzerine gideceksiniz, devletin bu mücadelesini küçük
düşüreceksiniz- stratejisine alet olma hakkına da hiç kimse sahip
değildir.
Bu
bakımdan, bu konularda da hepimizin son derece dikkatli adım
atması gerekir. Hangi konum ve görevde olursa olsun, hiç kimsenin,
yaptığının yanına kâr kalmayacağı da
açıktır.
İşte,
gerek bizden evvelki dönemde bu tür olaylar intikal ettiğinde daha önceki
bakanlar; bizim dönemimizde intikal ettiğinde biz, her türlü emri
açık ve net olarak vermişiz. Konu adliyeye intikal ettiğinde
zaten cumhuriyet savcıları el koymuş ve onlara da, tahkikat
konusunda, yine Anayasanın amir hükmü gereğince hiç kimsenin emir
verebilme yetkisinin olmadığı da hepimizin bildiği bir
gerçektir.
Herkes emin
olmalıdır ki, Türkiye’de bu tür olaylardan, en fazla, güvenlik
güçleri -askeri de. polisi de- üzüntü duymaktadır. Hele, özellikle, belli
bir maksadı matuf olarak “üniformalı çete” deyiminin
kullanılması son derece yanlıştır.
Üniforma,
şerefli insanların giydiği bir kisvedir. Bu haysiyete, bu
şerefe ve bu sorumluluğa layık olmayan kimselere de, bu üniforma
hiçbir zaman giydirilmemiştir, bundan sonra da giydirilmeyecektir. Herkes,
bunu açık ve net olarak bilmelidir. Bütün bu meselelerin de, gerek gelen
ihbarlar vasıtasıyla gerek yapılan istihbarat
vasıtasıyla, hiçbir şikâyet gelmeksizin, doğrudan, güvenlik
güçlerinin yaptığı tahkikat sonucu, kamu görevlilerinin bu ve
buna benzer karışmış olduğu bütün olaylar
aydınlatılmıştır, aydınlatılmaktadır ve
bu tür görevlerde üstün başarı gösteren kamu personeli de, özellikle,
örnek olay olabilmesi bakımından himaye ve taltif görmektedir.
Bu tür
olaylara rastlamamak hepimizin ümididir, arzusudur, temennisidir; fakat, bu tür
olayların olmasından da hiç kimse endişe ve tereddüte
kapılmamalıdır. Çok sayıda görev yapan insanların
arasında yolunu şaşırmış, devlete, hepimize
sıkıntı veren bu tür insanların olabilmesi tabiîdir,
çıkabilmektedir; fakat, biz, bunların çıkmaması konusunda,
güvenlik teşkilatının her kesiminde de, yeni, çeşitli
disiplin tedbirleri ile otokontrol sistemleri ve buna benzer birtakım,
gizli sayılabilecek tedbirler de, yoğun bir şekilde
alınmıştır, alınmaya devam etmektedir. Bu tür
olayları, hiç olmayacak noktalara getirmek en önemli hedefimizdir ve bu
noktaya da gelecektir. Hiçbir milletvekilimizin, hiçbir
vatandaşımızın en ufak bir tereddütü olmasın ki,
hiçbir olayın üstü kapalı kalmayacaktır. Elbette ki, biz, bu tür
olayların, örgütün kendi propogandasını yapabilme
bakımından önemli bir zemin hazırladığının bilincindeyiz.
Bu zemini örgüte vermemek hepimizin temel görevi olmalıdır.
Bir olaydan
münbais; bundan hareketle, bundan ileri giderek, olayı bir propoganda
haline getirmenin de yanlışlığı ortadadır. Yüce
Meclisimize, bu konuda müsterih olmasını... Bu konuda alınan en
ufak bilgiler bile net olarak, bütün makamlarımıza intikal
ettirildiğinde, Bakanlığımıza intikal
ettirildiğinde, en ince ayrıntılarına kadar üzerine
gidileceği ve sonucundan da, Yüce Meclisimize veya şahsen arzu
ettiklerinde, bütün milletvekillerimize de bilgi verileceği tabiîdir; ama,
bütün bu mücadele sırasında olan birkaç yanlışlık
yüzünden, lütfen, bilerek veya bilmeyerek, güvenlik güçlerimizin
tamamını demoralize edici bir durumda bir sıkıntının
içerisinde olmalarına neden olmamamız konusunda herkesin azamî dikkat
göstermesini arzu etmekteyiz.
Bir
diğer önemli konumuz da şudur; organize suçlarla mücadele kanun
tasarısını bu dönem getiriyoruz. Bakanlık olarak,
Başbakanlığa gönderdik, oradan da Meclise geliyor. Çok iyi
kurumlar var içerisinde, çok iyi noktalar hazırlamış
durumdayız. Bu tür suçlara, mafya özentisi birtakım suç
şebekelerine karşı en tesirli ve hepimizin mutlak içinde
olmamız gereken; hukuk yolu içerisinde sonuçlandıracak ve netice
alacak bir yapıyı, bir yasa tasarısını getiriyoruz .
Bu
fırsattan istifade ederek, Yace Meclisin bu tasarıya sahip
çıkmasını ve hep birlikte bunu desteklemek suretiyle,
oluşabilecek bu tür yasadışı suç şebekelerinin önüne
şiddetle ve güçlü bir şekilde geçebilmemizin altyapısı
olacağını arz etmek istiyorum. Buna destek vermenizi istirham
ediyor, derin saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Gündemdışı
konuşma cevaplandırılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı tarafından geri
gönderilen Kanuna ilişkin bir tezkere vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 tarih ve
4190 sayılı Kanunun, bir defa daha görüşülmek üzere geri
gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/520)
18
Ekim 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi:
11 Ekim 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-11199-42025 sayılı
yazınız.
İlgideki
yazınıza ekli olarak gönderilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunca, 9.10.1996 tarihinde kabul edilen 4190 Sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararmenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına
İlişkin Kanun, aşağıda açıklanan gerekçelerle bir
defa daha görüşülmek üzere iade edilmiştir.
Kabul edilen
Kanunla, Kadir Has Üniversitesinin kuruluşuna ilişkin 5.3.1992 tarih
ve 3785 sayılı Kanunla, Yükseköğretim Kurumları Teşkilat
Kanununa ilave edilen ek 3 üncü madde yürürlükten
kaldırılmaktadır.
Anayasanın
42 nci maddesinde açıklandığı üzere; eğitim ve
öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda,
çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve
denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı
eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim,
geciktirilmeden verilmesi gereken ve faydaları uzun dönemde görülen bir
hizmettir. Kişilerin ilgi, yetenek ve özelliklerine uygun alanlarda
eğitim ve istihdamlarının sağlanması esastır.
Kimse,
eğitim ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz.
Bilindiği
gibi, ülkemizde, eğitim düzeyindeki yetersizlik devam etmektedir.
Hayırsever vatandaşlarımızın katkılarıyla
son eğitim yılında 4-6 yaş grubundaki okulöncesi
eğitimde yüzde 5,1; ilkokullarda yüzde 100, ortaokullarda yüzde 65,6;
genel ve meslekî teknik liseleri kapsayan ortaöğretimde yüzde 53,
yükseköğretimde -yüzde 12,5’i örgün öğretimde olmak üzere- yüzde 26,7
seviyesine ulaşmıştır.
Eğitimde
sağlanan sayısal gelişmelere rağmen, nüfus
artışı ve iç göçler nedeniyle, başta büyük kentler olmak
üzere, ikili öğretim devam etmektedir. Bunu yanında, eğitime
ayrılan kaynakların yetersizliği, gelişmeleri
sınırlandırmaktadır.
Unutmamak
gerekir ki, asıl hedef, yükseköğretimi bürokratik ve merkeziyetçi
yapıdan kurtarmak ve sistemde rekabeti geliştirici düzenlemeler
yapmak; üniversitelere bilimsel özerklik kazandırmaktır. Eğitim,
öğretim sistem ve programları, uluslararası eğitim sistem
ve standartlarına uygun hale getirilmeli, bilimsel içerikli
yayınların üniversitelerin kütüphanelerine
kazandırılmasına imkân sağlanmalıdır.
Öteden beri,
devlet gözetiminde özel kesimin eğitim hizmeti sunma faaliyetleri
teşvik edilmektedir. Ülkemizde, haklı olarak dünya çapında ün
yapmış vakıfların kurduğu ortaöğretim ve
üniversite kuruluşları, hepimizin iftihar kaynağıdır.
Bu ortamda,
devletin kendisine düşen görevleri yıllarca yerine getirememesi
üzerine, başlangıçta Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyetinin
aldığı kararın araştırılması bile
yapılmadan, ömrünü ve imkânlarını sonuna kadar Yüce Türk
Milletinin emrine tahsis etmiş olan vatandaşımıza bir imkân
daha sağlamak, memleketimizin hayrına olacaktır.
Bu
düşüncelerle, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince, 9.10.1996
tarih ve 4190 sayılı Kanun, bir defa daha görüşülmek üzere,
ilişikte iade edilmiştir.
Arz ederim.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, bundan sonra epey sunuş vardır.
Sunuşların, Divan Üyesi arkadaşımız tarafından
oturarak okunması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının
4 adet tezkeresi vardır; okutuyorum:
2. – Özbekistan’a gidecek olan
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, dönüşüne kadar, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kalemli’nin vekâlet edeceğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/521)
18
Ekim 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Özbekistan
Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un davetlisi olarak, 20-22 Ekim 1996
tarihlerinde Taşkent’te düzenlenecek olan Türkçe Konuşan Ülkeler
Devlet Başkanları Zirve Toplantısına Türkiye’yi temsilen
katılmak üzere Özbekistan’ı ziyaret edeceğimden, dönüşüme
kadar; Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 106 ncı maddesi uyarınca, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Doç.Dr. Mustafa Kalemli vekâlet edecektir.
Bilgilerinize
sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
3. – Almanya’ya gidecek olan Devlet
Bakanı H. Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/522)
17
Ekim 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
18 Ekim 1996
tarihinde Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı H.Ufuk Söylemez’in
dönüşüne kadar, Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı
Ayfer Yılmaz’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
4. – İran’a gidecek olan Kültür
Bakanı İsmail Kahraman’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı
Sabri Tekir’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/523)
18
Ekim 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ekonomik
İşbirliği Örgütü (ECO) Kültür Enstitüsü Mütevelli Heyeti
Toplantısına katılmak üzere, 21 Ekim 1996 tarihinde İran’a
gidecek olan Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın dönüşüne
kadar, Kültür Bakanlığına, Devlet Bakanı Prof. Dr. Sabri
Tekir’in vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
–Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
5. – Kazakistan Cumhuriyetine gidecek
olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’a, dönüşüne
kadar, Devlet Bakanı Fehim Adak’ın vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/524)
18
Ekim 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere, 20 Ekim 1996 tarihinde Kazakistan Cumhuriyetine gidecek olan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın dönüşüne
kadar, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına, Devlet Bakanı
Fehim Adak’ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine
uygun görülmüş olduğu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN
–Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
6. – Pakistan Meclis
Başkanının davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen
icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/525)
17
Ekim 1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Pakistan
Meclis Başkanının vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsilen 6 kişilik bir Parlamento Heyetinin, 24-29 Ekim 1996
tarihlerinde söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun
10.10.1996 tarih ve 6 ncı Birleşiminde kabul edilmiştir.
Heyeti
oluşturmak üzere siyasî parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler, adı geçen Kanun 2 nci maddesi uyarınca Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Doç.Dr.Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Yasin
Hatiboğlu TBMM
Başkanvekili
İbrahim
Gürdal Antalya Milletvekili
Ali Rahmi
Beyreli Bursa Milletvekili
Süleyman
Arif Emre İstanbul Milletvekili
Rıza
Akçalı Manisa Milletvekili
Mahmut
Işık Sıvas Milletvekili
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması önergeleri vardır, okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – İzmir Milletvekili Veli Aksoy
ve 20 arkadaşının, altın işletmeciliğinde
kullanılan yöntemler incelenerek bu konuda alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/113)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Maden
çeşitliliği açısından dünyada ilk on ülke arasında yer
alan ve oldukça yüksek maden potansiyeline sahip olan ülkemizde, kısa ve
uzun dönemde ulusal çıkarları gözeten ulusal maden politikası
bulunduğu söylenemez. Ulusal maden kaynaklarımızın
belirlenmesine yönelik ilginin gösterilmemesi ve buna bağlı olarak
gerekli altyapının oluşturulamaması nedeniyle ülkemizdeki
altın yatakları yıllardır belirlenememiş olmasına
karşın, uluslararası şirketlerin arama çalışmaları
sonucunda ülkemizde önemli altın yatakları bulunduğu tespit
edilmiştir.
15 bin
kişiden fazla insanın yaşadığı,
İzmir-Çanakkale karayolu üzerinde bulunan eşsiz tarihî ve kültürel
zenginliklerle kaplı Bergama-Ovacık yöresindeki tüm köylerin ve Bergama
halkının endişelerine yanıt verecek hiçbir ciddî
çalışma yapılmadan, 8 yıl boyunca siyanür kullanılarak
işlenecek topraktan tonlarca siyanür ve diğer zehirli maddeler
açığa çıkaracak bir madene işletme izni verilmiştir.
Yöre toprağının geçirimli karakterde bulunması; bölgenin
birinci derece deprem bölgesi olması ve her yıl defalarca 4-5
şiddetinde depremle sarsılması; bölgenin dağlardan
Bakırçay Ovasına ve Ege Denizine ulaşan yeraltı su yolları
üzerinde bulunması; siyanür ve diğer zehirli maddelerin bırakılacağı
atık barajının tabanının kil ve sentetik maddeyle
kaplanarak geçirimsizlik sağlanacağı iddia edilmesine
karşın, bu yöntemin 50 yıl boyunca tümüyle garantili
olamayacağı, zamanla sızdırma yaratabileceği ve bu
zehirli maddelerin yeraltı sularına karışabileceği
gibi çok önemli gerçekler; madenin işletme süresi ve atık
barajındaki zehirli maddelerin etkinliğinin sürdüğü sürece yöre
halkı için büyük bir tehlike kaynağı
oluşturacağını ortaya koymaktadır.
Siyanürlü
yöntemlerle altın üretimindeki tehlike, yalnızca siyanür tehlikesi
değildir. Siyanürle yıkama yöntemi sonucu kanser yapıcı
ağır metaller olan arsenik, cıva, kurşun gibi zehirli
maddeler açığa çıkarılacak ve bu maddeler atık barajında
sızıntı olması durumunda yöre halkına uzun yıllar
boyunca yeraltı sularıyla ulaştırılarak insanlar ve
diğer canlılar ile ekolojik denge üzerinde olumsuz etkiler
yaratılabilecektir. Bu durumda, 10-15 yıl içinde kanser
olaylarının ortaya çıkması gibi vahim sonuçlar
yaşanabilecektir.
Maden
işletmesi 8 yıl süreceği halde, siyanür havuzundaki
sızıntıların izleme sisteminin 50 yıl
çalışması ve yeraltı sularının 10-15 yıl
izlenmesi gerekmektedir. Maden çıkarma faaliyeti biten şirketin
madeni terk etmesinden sonra bu izleme faaliyetini kim yapacaktır? Bu
belirsizliğe ek olarak, şirket,
çalışmayacağını belirterek ya da iflas ettiğini
açıklayarak işletmeyi terk edebilmekte ve ortaya çıkacak olumsuz
sonuçların ortadan kaldırılması sorumluluğundan
kaçabilmektedir.
Ülkemizin
560 yerinde siyanürlü yöntemlerle çalışmak üzere ve işletmecileri
yabancı şirketler olacak altın madenleri izin beklemektedir.
Bergama-Ovacık yöresindeki altın madeni konusunda verilen
kararın diğerlerine örnek olacağı düşünüldüğünde,
ülkemizin siyanürlü yöntemlerle işletilecek altın madenleri konusunda
vereceği her karar büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde
zehirli ve tehlikeli maddelerin kullanılması ve depolanması
konusunda yaşanan boşluklar, Çevresel Etki Değerlendirmesi
Yönetmeliğinin uygulanmasında karşılaşılan
aksaklıklar ve ilgili bakanlıklararası koordinasyonun
oluşturulamaması nedeniyle altın madenciliği konusu
yıllardan beri tartışılmakta, bu konuda halk ve devlet
arasında güvensizlik oluşmakta ve devletin yıpranmasına
neden olan bir ortam yaratılmaktadır.
Bütün bu
nedenlerle, özellikle siyanürlü yöntemlerle altın madeni işletilmesi
konusundaki düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve ülkemizdeki altın
işletmeciliği konusunun incelenerek, çıkarlarımıza
uygun hale getirilmesi için Anayasamızın 98 inci ve İçtüzüğümüzün
104 üncü maddesi gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1- Veli Aksoy (İzmir)
2- Zerrin Yeniceli (İzmir)
3- Şükrü Sina Gürel (İzmir)
4- Ahmet Piriştina (İzmir)
5- M. İstemihan Talay (İçel)
6- Hakan Tartan (İzmir)
7- Cihan Yazar (Manisa)
8- Çetin Bilgir (Kars)
9- Şerif Çim (Bilecik)
10- Arif Sezer (Adana)
11- Mahmut Erdir (Eskişehir)
12- Necati Albay (Eskişehir)
13- Erol Karan (Karabük)
14- Tamer Kanber (Balıkesir)
15- Ali Günay (Hatay)
16- Hikmet Sami Türk (Trabzon)
17- Mehmet Yaşar Ünal (Uşak)
18- Mustafa Güven Karahan (Balıkesir)
19- Halil Çalık (Kocaeli)
20- Nami Çağan (İstanbul)
21- Fikret Uzunhasan (Muğla)
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge,
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler
sırasında karara bağlanacaktır.
2. – İstanbul Milletvekili Yusuf
Namoğlu ve 47 arkadaşının, spor yapma olanakları ile
spor kulüpleri ve sporcuların sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/114)
BAŞKAN
– Öteki araştırma önergesini okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasamızın
58 ve 59 uncu maddeleri, cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin ve
Türk vatandaşlarının bedenen ve ruhen sağlıklı
yetişmeleri için devletin gerekli tedbirleri almasını
emretmektedir.
Spor,
dostluk ve barışın simgesidir. Ülkemizdeki gençlerin spor yapma
olanaklarının, spor kulüplerinin ekonomik ve sosyal durumları,
amatör sporcuların sorunları, sporcu yetiştirme merkezlerinin
yetersizliğinin, lisanslı sporcu sayısının nüfusu
benzer ülkelere göre az oluşunun nedenleri, sporcu yetiştirme
merkezlerinin neden okullar olamadığı; ülkemizde tesis
dağılımı, Yerel Yönetimler Yasasının
eksiklikleri; 2004 yılı olimpiyatlarına talip olan ülkemizin
hazırlıklarının ilerlememesinin tespiti, gerçeklerin ortaya
çıkarılması amacıyla, Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 üncü maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Gerekçe:
Fertlerin ve
toplumların refahı, bir bakıma beden ve ruh
sağlığının tam ve sürekli olmasına
bağlıdır. İnsanların günlük hayatlarını
devam ettirmeleri, fizikî ve ruhî yönden gelişmeleri için zarurî
ihtiyaçları yanında, bedenen ve devamlı hareket halinde
bulunmaları gerekmektedir.
Artık,
modern eğitim anlayışı, eğitim ve öğretim
faaliyetlerinde okuliçi ve okuldışı gençlerin zihin gelişmesi olduğu
kadar, beden ve ruhî gelişmelerini de sağlayacak metotlar
araştırılmalıdır.
Anayasanın
58 ve 59 uncu maddeleri, devletin gerekli tedbirleri almasını
emretmektedir.
Ülke
nüfusunun yüzde 60’ı gençtir, bu genç nüfusa spor yapma
olanaklarını sunmak zorundayız.
1938
yılında kabul edilen 3530 sayılı Kanunla,
Başbakanlığa bağlı olarak kurulan ve katma bütçeli
tüzelkişiliği haiz bir genel müdürlük olan Beden Terbiyesi ve Spor
Genel Müdürlüğü, 1942 yılında Millî Eğitim
Bakanlığına, 1960 yılında Başbakanlığa,
1970 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlanmıştır.
3530
sayılı Kanun, günün şartlarına ve ihtiyaçlarını
karşılayamaz olması, 1986 yılında, kanunla,
Başbakanlığa bağlanmıştır.
Yerel
yönetimlerle ilgili mevcut 3030 ve 1580 sayılı Yasalar, spordan kopuk
ve devletin spor politikasının olmaması, kargaşayı da
beraberinde getirmektedir.
Ülkemizde
spor kulüpleri, Dernekler Yasasına göre kurulmaktadır. Bu anlamda
acil bir spor kulüpleri yasasına ihtiyaç vardır.
Amatör
sporcular perişan haldedir. Ülkemizde 4 500’ün üzerinde spor kulübü var,
bu kulüplerde spor yapan gençler perişandır. Kulüpler ekonomik
darboğaz içindedir.
Tesislerimiz
yetersizdir; bunların geliştirilme olanakları
araştırılmalıdır.
Toplam 350
bin lisanslı sporcu mevcuttur; oysa, benzer nüfusa sahip ülkelerde bu
rakam 10 milyonun üzerindedir. Bunun nedenlerini araştırıp,
çözüm önerileri geliştirilmelidir.
Her yıl
şike dedikoduları yapılmaktadır; bu konuda
araştırma yapılıp, gerekiyorsa, yasal düzenlemeler
yapılmalıdır.
2004
yılı olimpiyatlarına talip olan ülkemizin, olimpiyatları
alabilmenin yolu tesislerin yapımına bağlıdır. Bu
konudaki çalışmaların araştırılması
gerekmektedir.
Spor,
ülkeleri ve insanları
barıştıran önemli bir olgudur. Spor
olanaklarımızın ne olduğu, neler olabileceğini
araştırıp geliştirici metotların tayini için Meclis
araştırması açılması zorunluluk olmuştur.
1- Yusuf
Namoğlu (İstanbul)
2- Yücel
Seçkiner (Ankara)
3- Murat
Başesgioğlu (Kastamonu)
4- Mehmet Cavit
Kavak (İstanbul)
5- Edip Safder
Gaydalı (Bitlis)
6- Mehmet
Batallı (Gaziantep)
7- İsmail
Durak Ünlü (Yozgat)
8- Halit
Dumankaya (İstanbul)
9- Ülkü Güney (Bayburt)
10- Hüsnü
Sıvalıoğlu (Balıkesir)
11- Şükrü
Yürür (Ordu)
12- Nejat
Arseven (Ankara)
13- A. Ahat
Andican (İstanbul)
14- Zeki Çakan (Bartın)
15- Tevfik Diker (Manisa)
16- Uğur
Aksöz (Adana)
17- Sadi
Somuncuoğlu (Aksaray)
18- İlker
Tuncay (Ankara)
19- Necdet
Menzir (İstanbul)
20- Yaşar
Eryılmaz (Ağrı)
21- İbrahim
Yaşar Dedelek (Eskişehir)
22- Şinasi
Altıner (Karabük)
23- Sebgetullah
Seydaoğlu (Diyarbakır)
24- Ali
Doğan (Kahramanmaraş)
25- İbrahim
Yılmaz (Kayseri)
26- Eyyüp Cenap
Gülpınar (Şanlıurfa)
27- Halil
İbrahim Özsoy (Afyon)
28- Metin Öney (İzmir)
29- Necati
Güllülü (Erzurum)
30- İlhan
Kesici (Bursa)
31- Halil Cin (İçel)
32- Mahmut Oltan
Sungurlu (Gümüşhane)
33- Süleyman
Hatinoğlu (Artvin)
34- Enis Sülün (Tekirdağ)
35- Muzaffer
Arslan (Diyarbakır)
36- Seyit
Eyyüpoğlu (Şanlıurfa)
37- Mehmet Salih
Yıldırım (Şırnak)
38- Ahmet Alkan (Konya)
39- Naim Geylani
(Hakkari)
40- Sümer Oral (Manisa)
41- Yaşar
Topçu (Sinop)
42- Şerif
Bedirhanoğlu (Van)
43- Ahmet Kabil (Rize)
44- Rüştü
Kâzım Yücelen (İçel)
45- Abbas
İnceayan (Bolu)
46- Hayrettin
Uzun (Kocaeli)
47- İbrahim
Yazıcı (Bursa)
48- Yusuf
Selahattin Beyribey (Kars)
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge,
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusunda yapılacak öngörüşmeler
sırasında karara bağlanacaktır.
BAŞKAN
– Öteki önergeyi okutuyorum:
3. – İstanbul Milletvekili Algan
Hacaloğlu ve 21 arkadaşının, milletvekilleri ve bakmakla
yükümlü olduklarına ödenen sağlık harcamalarını
araştırarak varsa usulsüzlükleri tespit etmek amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/115)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Mevcut
yasalar ve yönetmelikler çerçevesinde yeni, eski milletvekilleri ile
onların bakmakla yükümlü oldukları yakınları için, son on
yıllık dönemde (1.1.1986- günümüze) kadar yurtiçi ve
yurtdışındaki her türlü sağlık giderleri için, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yapılan ödemeler konusundaki uygulamaların
incelenmesi, varsa usulsüzlüklerin açığa çıkarılması
ile Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasını talep ediyoruz.
Gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
1- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
2- Metin Arifağaoğlu (Artvin)
3- Mustafa Yıldız (Erzincan)
4- Eşref Erdem (Ankara)
5- Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)
6- Celal Topkan (Adıyaman)
7- Nezir Büyükcengiz (Konya)
8- İsmet Atalay (Ardahan)
9- Bekir Kumbul (Antalya)
10- Ali Şahin (Kahramanmaraş)
11- Yılmaz Ateş (Ankara)
12- Zeki Çakıroğlu (Muğla)
13- Ahmet Güryüz Ketenci (istanbul)
14- Yahya Şimşek (Bursa)
15- Atilâ Sav (Hatay)
16- Haydar Oymak (Amasya)
17- Yusuf Öztop (Antalya)
18- Ayhan Fırat (Malatya)
19- Birgen Keleş (İzmir)
20- Mehmet Sevigen (İstanbul)
21- Mahmut Işık (Sıvas)
22- Ercan Karakaş (İstanbul)
Gerekçe:
Geçen hafta
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görevinden istifa eden bir doktor, istifa
gerekçesi olarak eski ve yeni milletvekilleri ile bakmakla yükümlü
oldukları yakınları için, Türkiye Büyük Millet Meclisince
ödenmekte olan sağlık giderlerinde türlü usulsüzlük ve yolsuzluklar
yapıldığına ilişkin iddialar ileri sürmüştür.
Gerek bu
iddiaların, geçen on yıl süre için geçerliliklerini incelemek, gerek
Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinin sağlık giderlerinde tasarruf
sağlayıcı önlemler geliştirmek ve gerekse yeni ve eski
milletvekilleri ile onların bakmakla yükümlü oldukları
yakınlarına sağlanan sağlık hizmetleri desteğini
Anayasada öngörülen eşitlik ilkesi çerçevesinde yeni kurallara
bağlayarak, kurallar için öneriler oluşturmak amacıyla, Türkiye
Büyük Millet Meclisince bu konuların ele alınabilmesi için, konuyla
ilgili bir Meclis araştırması açılmasında yarar
görülmektedir.
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge,
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki öngörüşmeler sırasında karara
bağlanacaktır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
4. – İstanbul Milletvekili Algan
Hacaloğlu ve 25 arkadaşının, Halk Bankası
tarafından usulsüz kredi verildiği iddialarını
araştırmak amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/116)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ana
statüsünde amacı “esnaf, sanatkâr, küçük ve orta ölçekli sanayi
kuruluşlarını kredilendirme” olarak belirlenmiş olan, 5
trilyon TL’lik sermayesinin tümü kamu kesimine ait Halk Bankasının
kredilendirme işlemlerinin yaygın piyasa kurallarına
uymadığı; son beş yıldır bu Bankadan sorumlu
devlet bakanlarının, partisinden bazı milletvekillerinin ve bu
partiye yakın olduğu bilinen bazı işadamlarının
şirketlerine, bankacılık teamüllerine göre makul
sayılabilecek teminatlar alınmadan, Bankalar Kanununda “bir
şirkete veya şirketler grubuna açılabilecek krediler
toplamının sermayeye oranına ilişkin öngörülen oranlar”
gözetilmeden, genellikle Bankanın şubelerine gerekli ekspertiz ve
risk değerlendirmesi yaptırılmadan, doğrudan doğruya
Banka Genel Müdürlüğünün otorizasyonuyla çok yüksek miktarlarda krediler
verildiği; rasyonel olarak yönetilen hiçbir bankanın söz konusu kredileri
vermesinin mümkün olmadığı dikkate alınarak, kamu
kaynaklarının partizanca talan edilmesinin önüne geçilebilmesini
sağlayacak önlemlerin saptanabilmesi; Halk Bankasının kredi
olanaklarının Bankanın genel statüsünde öngörülen alanlara
kanalize edilebilmesi; Halk Bankasının, rasyonel bankacılık
kuralları ile kamu yararını ve toplum çıkarlarını
gözeten bir çerçevede yönetilmesinin sağlanabilmesi
koşullarının belirlenebilmesi, Halk Bankasının kredi
kaynaklarından siyasî konumları nedeniyle ayrıcalıkla
yararlanmakta olanların belirlenebilmesi amaçlarıyla; Anayasanın
98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün ilgili maddeleri
çerçevesinde, Halk Bankasının son beş yıllık kredi
uygulamaları hakkındaki bu önergemizin işleme konularak Meclis
araştırması açılması için gereğini
saygılarımızla arz ederiz.
1. Algan Hacaloğlu (İstanbul)
2. Mustafa Kul (Erzincan)
3. İrfan Gürpınar (Kırklareli)
4. Önder Sav (Ankara)
5. Ali Rıza Bodur (İzmir)
6. Celal Topkan (Adıyaman)
7. Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)
8. Zeki Çakıroğlu (Muğla)
9. Şahin Ulusoy (Tokat)
10. Erol Çevikçe (Adana)
11. Nezir Büyükcengiz (Konya)
12. Fuat Çay (Hatay)
13. Haydar Oymak (Amasya)
14. Yahya Şimşek (Bursa)
15. Mehmet Sevigen (İstanbul)
16. Ali Topuz (İstanbul)
17. Yusuf Öztop (Antalya)
18. Mustafa Yıldız (Erzincan)
19. Yılmaz Ateş (Ankara)
20. Eşref Erdem (Ankara)
21. Atilâ Sav (Hatay)
22. Ali Haydar Şahin (Çorum)
23. Ercan Karakaş (İstanbul)
24. Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)
25. İsmet Atalay (Ardahan)
26. Metin Arifağaoğlu (Artvin)
Gerekçe:
Halk
Bankasının amaç ve faaliyet alanı, 233 sayılı
Kararnameyle “esnaf, sanatkâr, küçük ve orta boy sanayi
kuruluşlarını kredilendirmek” olarak belirlendiği halde,
son yıllarda bu amacından saptığı gözlenmektedir.
Özellikle, esnaf, sanatkâr ve küçük boy işletmelerin kredi bulmada çok
zorlandığı, derin finans sıkıntıları içine
girdikleri bir dönemde, bu kesimlere kamu desteğini selektif olarak
sağlamak amacıyla iki yıl içinde özelleştirmesi öngörülen
kamu bankaları dışında tutulan Halk Bankasının,
ana statüsünde öngörülen işlevini yerine getirmek yerine, kredi
kaynaklarını, bazı siyasilerin veya bir siyasî partiye çok
yakın oldukları bilinen bazı kişilerin şirketlerine
kuraldışı yöntem ve tercihlerle yönlendirdiği
görülmektedir.
Eskiden Halk
Bankası Genel Müdürlüğü görevini üstlenmiş olup, şimdi Halk
Bankasından da sorumlu Devlet Bakanı olan Sayın Ufuk Söylemez’in
partisine mensup bazı milletvekillerinin şirketlerine, bu banka
tarafından büyük miktarlarda kredi olanağı sağlandığı;
bu kredilendirme işlemlerinde rasyonel olarak yönetilen bankaların
yapmayacağı yöntemler uygulanarak Bankanın malî riske
sokulduğu; kamu kaynaklarının talanına zemin
açıldığı hususu, son günlerde ayrıntılarıyla
basınımızda da yer almaktadır.
Bu hususlar
da dikkate alınarak; son yıllarda ileri derecede
yaygınlaşan “bazı devlet bankaları kaynaklarının
belirli kesimlerce sömürülmesi” uygulamasının ve milletvekillerinin
siyasî nüfuzlarını kullanarak devlet bankalarının kredi
kaynaklarına el koymalarının önüne geçilebilmesi için
alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi; Halk Bankasının
kredi kaynaklarını, sadece, esnaf ve sanatkâr ile küçük ve orta boy
sanayicilere yönlendiren bir ihtisas bankasına dönüşebilmesi için
atılması gerekli adımların saptanması; Halk
Bankasının siyasî müdahalelerden uzak, rasyonel bir banka olarak
işlevini sürdürebilmesinin koşullarını
değerlendirebilmesi amaçlarıyla bu önergemizin işleme konularak,
Halk Bankasının son beş yıllık kredi uygulamaları
hakkında Meclis araştırması açılmasını, kamu
ile geniş toplum kesimlerinin yararları açısından gerekli
ve yararlı görmekteyiz.
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge,
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususundaki öngörüşmeler sırasında karara
bağlanacaktır.
Ancak,
sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzün 105 inci maddesinin son
fıkrasında, “devlet sırları ile ticarî sırlar, Meclis
araştırması kapsamının dışında
kalır” şeklinde bir hüküm var. Tabiî, ben, bunu, sadece bilgilerinize
sunuyorum. Herhalde, öngörüşmeler sırasında, bu hususlar da
müzakere konusu yapılacaktır.
Bir sözlü
soru önergesinin geri alınmasına dair önerge vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
7. – Niğde Milletvekili M. Salih
Katırcıoğlu’nun, (6/180) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/75)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(6/180) esas
numaralı ve gündemin 8 inci sırasında yer alan soru önergemi
geri çekiyorum.
Gereğini
arz ederim. 15.10.1996
M.Salih
Katırcıoğlu
Niğde
BAŞKAN
– Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Komisyonlardan
istifa önergeleri vardır; okutuyorum:
8. – İstanbul Milletvekili Osman
Kılıç’ın, Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/76)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunnduğum TBMM Sanayi ve Teknoloji ve Ticaret Komisyonu üyeliğinden
çekildiğimi bilgilerinize sunarım.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 17.10.1996
Osman
Kılıç
İstanbul
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
9. – Adana Milletvekili Mehmet
Büyükyılmaz’ın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/77)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum TBMM Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi
bilgilerinize sunarım.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 17.10.1996
Mehmet
Büyükyılmaz
Adana
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
10. – Bartın Milletvekili Cafer
Tufan Yazıcıoğlu’nun, Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/78)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini
bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Cafer
Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
11. – Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, Sağlık, Aile ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi(4/79)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık,
Aile ve Sosyal İşler Komisyonu üyeliğinden istifamın
kabulünü arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Yaşar Ünal
Uşak
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
12. – Kars Milletvekili Çetin Bilgir’in,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/80)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi,
bulunduğum Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu üyeliğinden gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum.
Gereğini
arz ederim. 16.10.1996
Çetin
Bilgir
Kars
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
13. – İçel Milletvekili M.
İstemihan Talay’ın, Dışişleri Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/81)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum TBMM Dışişleri Komisyonu üyeliğinden
çekildiğimi bilgilerinize sunarım.
Saygılarımla.
16.10.1996
M.
İstemihan Talay
İçel
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
14. – Kocaeli Milletvekili Bekir
Yurdagül’ün, Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi(4/82)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum TBMM Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi
bilgilerinize sunarım.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 17.10.1996
Bekir
Yurdagül
Kocaeli
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
15. – Ordu Milletvekili İhsan
Çabuk’un, Anayasa Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi(4/83)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasa
Komisyonu üyeliği görevimden istifa ediyorum.
Bilgilerinize
saygılarımla arz ederim. 17.10.1996
İhsan
Çabuk
Ordu
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
16. – Balıkesir Milletvekili Tamer
Kanber’in, Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi(4/84)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğumu TBMM Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğimi
bilgilerinize sunarım.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 17.10.1996
Tamer
Kanber
Balıkesir
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
17. – İstanbul Milletvekili Mehmet
Aydın’ın, İçişleri Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi(4/85)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi
bulunduğum TBMM İçişleri Komisyonu üyeliğinden
çekildiğimi bilgilerinize sunarım.
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 17.10.1996
Mehmet
Aydın
İstanbul
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
18. – Kütahya Milletvekili Ahmet
Derin’in, (10/5) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi(4/86)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Petrol
Ofisindeki yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum..
Gereğini
saygılarımla arz ederim. 15.10.1996
Ahmet
Derin
Kütahya
BAŞKAN
– Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın
milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.
V. –
SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN
ÜYELİKLERE SEÇİM
1. – (10/5) esas numaralı Meclis
Araştırma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
– Petrol Ofisi Genel Müdürlüğünde Meydana Gelen Yolsuzluk ve Usulsüzlük
İddialarını Araştırmak ve Alınması Gereken
Tedbirleri Belirlemek Amacıyla Kurulan (10/5) Esas Numaralı Meclis
Araştırma Komisyonunda boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna
düşen bir üyelik için Konya Milletvekili Veysel Candan aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. – Dışişleri
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
– Dışişleri Komisyonunda boş bulunan ve Doğru Yol
Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Afyon Milletvekili Yaman Törüner
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, zorunlu tasarruf kesintilerinin değerlendirilmesi
konusunda kurulan (10/17) esas numaralı Meclis Araştırma
Komisyonu, geçen toplantısında görev bölümünü
yapmamıştır.
Bu nedenle,
bu Komisyon üyelerinin, 24.10.1996 Perşembe günü saat 14.00’te, Ana Bina 1
inci Bodrum Genel Evrak karşısındaki 475 No’lu Meclis
Araştırma Komisyonları Salonunda toplanarak, başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun
toplantı yer ve saati ayrıca ilan tahtasına da
asılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, gündemin “Meclis Soruşturması Raporları”
kısmına geçiyoruz.
VI. –
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS
ARAŞTIRMASI
A) GÖRÜŞMELER
1. – Çanakkale Milletvekili Hamdi
Üçpınarlar ve 53 arkadaşının, haksız ve keyfi
işlemleriyle devleti zarara uğrattığı ve bu
eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı ve ilgili maddelerine
uyduğu iddiasıyla Sağlık Eski Bakanı Halil
Şıvgın hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi ve (9/11) Esas Numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 337) (1)
BAŞKAN
– Bu kısımda, 19 uncu Dönemden intikal etmiş 2 adet Meclis
soruşturması komisyonu raporu yer almaktadır.
Genel
Kurulun 10.10.1996 tarihli 6 ncı Birleşiminde alınan karar
uyarınca, her iki rapor da bugün görüşülecektir.
Şimdi,
1 inci sırada yer alan, Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53
arkadaşının, haksız ve keyfi işlemleriyle devleti
zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla
Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında
Anayasanın
(1)
19 uncu Dönem 337 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
100 üncü maddesi uyarınca bir
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve
(9/11) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu
üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
Meclis
Soruşturması Komisyonunun 337 sıra sayısı alan raporu,
daha önce sayın üyelere dağıtılmış ve ilgili eski
Bakana da gönderilmiştir.
Sayın
Milletvekilleri, raporun başlığında sehven yer alan “Devlet
eski Bakanı Halil Şıvgın” ibaresi, “Sağlık eski
Bakanı Halil Şıvgın” olarak
düzeltilmiştir.
Rapor
üzerindeki görüşmelerde, şahısları adına 6 üyeye ve
hakkında soruşturma istenen eski Bakana söz verilecektir.
Son söz
hakkı, hakkında soruşturma istenen eski bakana aittir.
Eski
bakanın konuşma süresi sınırsız olup,
şahısları adına konuşma süreleri 10’ar dakikadır.
Şimdi,
(9/11) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu
üzerinde söz alan milletvekillerinin isimlerini okuyorum:
l. Memduh Büyükkılıç Kayseri Milletvekili
2. Ahmet İyimaya Amasya Milletvekili
3. Enis Sülün Tekirdağ
Milletvekili
4. A. Hamdi Üçpınarlar Çanakkale Milletvekili
5. Ömer Ekinci Ankara Milletvekili
6. Abdulkadir Öncel Şanlıurfa Milletvekili
7. Veysel Candan Konya Milletvekili
8. Süleyman Hatinoğlu Artvin Milletvekili
9. M. Sıddık Altay Ağrı Milletvekili
10.Saffet Arıkan Bedük Ankara
Milletvekili
Şimdi,
Sayın Memduh Büyükkılıç’a söz veriyorum.
Sayın
Büyükkılıç, buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Büyükkılıç, süreniz 10 dakikadır; rica ediyorum, süreyi aşmayın;
çünkü, çok yoğun bir çalışma programımız var.
MEMDUH
BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; Çanakkale Milletvekili Hamdi Üçpınarlar ve 53
arkadaşının, haksız ve keyfî işlemleriyle devleti
zarara uğrattığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu iddiasıyla
Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın hakkında
Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/11)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu hakkında
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi, tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Daha önce
kamuoyunu çok meşgul eden ve rapordan da takip edileceği üzere,
yaklaşık üç senedir üzerinde görüşülmeyen ve âdeta gözardı
edilmeye çalışılan bir rapor üzerinde söz almış
bulunuyorum.
1990
yılında, BMC Firmasından, her biri 98 milyon 613 bin 750 lira
değerinde, Devlet Malzeme Ofisi aracılığıyla
satın alınması gereken 300 adet 4x2 standart Van tipi
ambulansın, Sağlık Bakanlığının yersiz
müdahalesiyle alınmasından vazgeçildiği; aradan altı ay
gibi uzun bir süre geçtikten sonra, Sağlık eski Bakanı Halil
Şıvgın’ın, bakanlıktan ayrılmasına
-dikkatinizi çekiyorum- tam üç gün kala “çok acele” kaydıyla, söz konusu
ambulansların alınması için tekrar girişimde bulunduğu...
Sağlık eski Bakanı Halil Şıvgın’ın, bu
satın alma işleminde hiçbir mevzuatın
uygulanmadığını, satın almanın özel amaçlı
ve keyfî olarak yapıldığını bile bile ambulans
satın alınması için, kendisine sunulan onayı “mevzuata
uygun olmak kaydıyla” -bu ibareyi, söz konusu raporda sık sık
göreceğiz- onaylamak suretiyle, sanki, ileride doğacak birtakım
sorumlulukları böylece aşmış olmayı ifade eden
cümleleriyle, alınmasına karar verilmiştir.
Sağlık
Bakanlığının 1.6.1990 tarih ve İdarî Malî
İşler Dairesi Başkanlığının 2106
sayılı Müsteşar Prof. Ferhan Özmen’in imzasını
taşıyan yazıları Devlet Malzeme Ofisi Genel
Müdürlüğüne intikal ettirilerek, 100 adet 4x2 Reanimobil, 890 adet T-15
4x2 ambulans, 235 adet T-16 4x4 temel arazi tipi olmak üzere, toplam 1 225 adet
ambulansın teknik şartnamesinin ilişik bulunduğundan
bahisle, söz konusu ambulansların piyasadan satın alınması
talebinde bulunulduğu görülmektedir; ancak, rapordan
anlaşılacağı üzere, söz konusu görev İdarî ve Malî
İşler Dairesi Başkanlığına verilmesi gerekirken,
her nedense, daha sonra bu söz konusu görev APK
Başkanlığına; yani, Filiz Güngör Hanımefendiye
verilmiş ve yetki tamamen burada toplanmıştır. Daha sonra
da, Devlet Malzeme Ofisinin şartnameyle ilgili ve teknik şartlarla
ilgili bilgileri âdeta gözardı edilmek üzere, nereden türediği
bilinmeyen; ancak, apar topar yapılan bu ihale çalışmaları
sırasında gözümüze çarpan, APK Kurul Başkanı Filiz
Güngör’ün teklifi ve Bakanın oluruyla, söz konusu teklifte
Müsteşarın imzası bulunmadan, Boğaziçi Üniversitesi
Bölgesel Biomedikal Mühendislik Merkezi ile Amerikan ECRİ Mühendislik
Firmasının Ambulans Mühendisliği
danışmanlıklarından faydalanılması ve bu hizmet
karşılığında da, hiç yeri değilken, 46 bin
Amerikan Dolarının ödenmesinin kabul edilmesi de, ayrıca ülkemizi
maddî yönden lüzumsuz yere sıkıntıya sokacak bir şart
olarak gözümüze çarpmaktadır.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; bu 600 ambulansın 300’ünün apar
topar tekrar alınmak istenmesi üzerine, şartnameler yeniden
oluşturulurken, her nedense, daha önceki, ülkemiz şartlarına
uyan ve ülkemiz şartlarında kullanılması gereken ambulans
tipi yerine, Land Rower dediğimiz, hantal ve ülkemiz şartları
itibariyle ekonomik olmayan, benzin tüketimi oldukça fazla olan ambulans tipi,
çoğu zaman, belki de şoförlerinin dahi bulunmadığı
sağlık ocaklarına verilmek suretiyle, ülke insanı
mağdur edilmiş ve ülke ekonomisi de sıkıntıya
sokulmuştur.
Bu rapor
incelendiğinde görülecektir ki, APK Başkanlığı
tarafından apar topar sağlık ocaklarına birer talimat
gönderilmiş; sorulan sorulara aynı gün cevap istenmiş -1990 ve
1991 yıllarını hatırlarsanız; faksın da o kadar
yaygın olmadığı bir ortamda, aynı gün, sorulan
sorulara cevaplar aranmış- ve bir oldubittiye getirilmek suretiyle,
APK Başkanı ve yetkililer tarafından, söz konusu bu
ambulansların teknik şartlarıyla ilgili, kendi
koşullarına uygun olup olmadığı ya da hangi
koşullarda bir ambulans tipinin istendiği şeklinde bilgiler
edinilmeye çalışılmıştır.
Dosyayı
incelediğimizde, Sağlık Bakanlığı APK
Başkanı Gani Sınık’ın 17.8.1989 tarihinde görevden
alınmış olduğu ve başkanlık
yaptığı kurumda uzman olarak
çalıştırıldığı gözlenmektedir. Filiz Güngör
hanımefendi, daha önce Kız Teknik Öğretmen Genel Müdür
Yardımcısıyken bu
görevin, yani APK’nın başına getirilmiş, eski başkan
Gani Sınık Danıştay’a dava açıp
kazandığı halde, söz konusu göreve döndürülmemiştir. Eski
başkan, üç ay süreyle, Güneydoğu Anadolu Projesinde
çalıştırılmak üzere göreve gönderilmiş; yani, bir
bakıma sürgün edilmiş, daha sonra, APK Başkanı Filiz
Güngör, 30.4.1991 tarihinde müsteşar
yardımcılığına getirilmiştir. APK
Başkanlığına ise, yine kurum dışından Faruk
Bilge’nin getirildiği gözlenmektedir. Bu durumda, Sağlık eski Bakanı
Sayın Halil Şıvgın, 3418 sayılı Yasaya göre
yapılacak harcamalar için, neden Bakanlık dışından,
apar topar, birilerini, ekip halinde getiriyor, insan merak etmektedir.
ECRİ
Firması tarafından hazırlanan şartnamede “tekliflerin
değerlendirilmesinde bu şartlara uygunluk ve en düşük fiyat
esastır” denilmiş olması sebebiyle, Devlet Malzeme Ofisinin,
teklif veren firmalar arasından, şartnameye uygun olup, en düşük
teklifi veren firmayı tercih etmesi gerekirken, ECRİ Firması
tarafından, yüksek fiyatlarda teklif veren firmalar tercih edilmiş ve
önceki ihalenin iptal edilmesi ve 300 ambulans alımının da
geciktirildiği gözlenmiştir.
Sağlık
Bakanlığında, hastane, dispanser, halk
sağlığı laboratuvarı, sağlık evleri,
tıbbî cihazlar, yeterli ilaç ve aşı
sıkıntısı çekilirken, bu kadar ambulans alınıp,
şoförü dahi bulunmayan sağlık ocaklarına verilmek
suretiyle, bir bakıma çürütülmeye terk edilmesi de düşündürücüdür.
Sağlık
Bakanlığının, DPT kanalıyla, toplam 307 milyar lira
onarım ve bakım çalışmaları için para istediği
dönemde, 300 adet ambulans alımı için 60 milyar lira gibi bir
rakamın ayrıca harcanmış olması da gözardı
edilemez.
3418 sayılı
Kanun, bakana, harcama yetkisini istediği birime verme hakkını
vermiş olsa bile, Bakanın, bunu, büyük bir yatırımla ilgili
olarak, kurum dışından gelmiş, Bakanlığın işleyişini
bilmeyen, teknik konulardan anlamadığı söylenen acemilerin eline
vermesi, harcama yetkisinin, İdarî ve Malî İşler Daire
Başkanlığından alınıp, APK gibi, sorumluluk
alanları farklı bir birime verilmesi hangi mantıkla
bağdaşır, merak etmekteyiz.
İhaleyle
ilgili avansların da, söz konusu tarihlerden önce ödendiği, söz
konusu rapor incelendiğinde görülmektedir.
Acilen
ambulansa ihtiyaç olduğu gerekçesiyle, sözleşme taraflarınca,
teşvik ve yatırım için Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığına hemen başvurulması gerekirken, bu
başvurunun üç ay geciktirilmesi nedeniyle, ambulans teslimi 10.7.1992
tarihine kadar uzatılmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Büyükkılıç, size, 1 dakika eksüre veriyorum; çünkü
sizden sonra da konuşacak arkadaşlar var. Rica ediyorum... Bir daha
uzatmayacağım.
Buyurun
efendim.
MEMDUH
BÜYÜKKILIÇ (Devamla) – Teşekkür ederim Değerli
Başkanım.
Bu nedenle,
avans olarak kullanılan 40 milyar liranın Ormak AŞ
tarafından uzun süre kullanılmasına da neden olunmuştur.
1991
yılı programının uygulanması, koordinasyonun
izlenmesi, Yüksek Planlama Kurulundan uygun görüş alınması
gerekli olmasına rağmen, ihale 14.6.1991 tarihinde
yapılmış, Yüksek Planlamadan uygun görüş verilmesi talebi
ile DPT’ye ancak 18.6.1991 tarihinde başvurularak yapılan ihale bir
oldubittiye getirilmiştir.
Söz konusu
raporda, değerli eski Bakanın, her ne kadar Soruşturma Komisyonu
tarafından ifadesinin alınmadığı ya da bilgisine
başvurulmadığı söylenmekte ise de, zaman zaman, bu konuyla
ilgili, Meclis Başkanlığı vasıtasıyla bilgi
verdiği de gözlenmektedir.
Sonuç
itibariyle, eski Bakanımızın yapmış olduğu bu
icraatları -Meclisin üyelerinin görüşlerine ve bilgilerine, vakit
nispetinde sunduğum kadarıyla- muhasebenize bırakıyor, bu
konuda vereceğiniz kararları şimdiden saygıyla
karşılıyor; ancak, kişisel kanaatimi belirtmek suretiyle
sözlerimi bitiriyorum.
Benim
kişisel kanaatim, bu rapor incelendiğinde görülmektedir ki, söz
konusu Bakanın yargılanması gerekmektedir.
Saygılar
sunarım. (RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Büyükkılıç.
İkinci
söz, Amasya Milletvekili Sayın Ahmet İyimaya’ya ait.
Buyurun
efendim.
Süreniz 10
dakika.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
Görüşülmekte
olan Şıvgın olayı, Meclis soruşturma sisteminin
sakıncalarını, yetersizliğini ve adalete hizmet
etmediğini açıkça, çarpıcı bir biçimde ortaya
koymaktadır. Yüce Meclisin, soruna, Parlamento kurumu açısından
yaklaşması ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin fonksiyonuyla
bağdaşmayan soruşturma sistemini ıslaha yönelmesi
gerektiğini düşünüyorum.
54
milletvekili arkadaşımız tarafından, yolsuzluk
ithamıyla Bakan hakkında verilen önerge üzerine, Meclisimiz, 1.7.1992
tarihinde soruşturmanın açılması kararını
vermiş; Soruşturma Komisyonu, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı
maddesi hükmünde düzenlenen suçun Bakan tarafından işlendiği
kanaatini içeren raporunu 19.3.1993 tarihinde düzenlemiştir. Raporun Genel
Kurula intikali ise Ekim 1996; yani, bugün gerçekleşebilmiştir. Olayın,
bizleri ilgilendiren yanı, sadece maddî ceza hukuku değil, bundan
daha önemlisi, rasyonel parlamento ve parlamento hukukudur.
Parlamento
hukuku açısı:
1.
Soruşturma önergelerinin ancak milletvekilleri tarafından
verilebilmesi ilkesinin yansımaları:
Soruşturma
önergelerinin maddî konusu, bakanın görev suçudur. Başbakan veya
bakan, siyasî yarışın doruğunda kişilerdir. Anayasa
koyucu, diğer denetim yollarının aksine, siyasal partilerin
soruşturma talebinde bulunmalarını önlemiştir. Amaç,
soruşturma sisteminin, siyasetin aracı kılınmasına
mâni olmaktır. Bu ilke, soruşturma önergelerinin, tamamı bir
partiye mensup milletvekillerince verilmesini önler. Böyle bir
davranış, önergelerin partilerce verilemeyeceği
kuralının dolanlı ve muvazaalı bir biçimde
aşımıdır. Bir suç iddiası karşısında
aynı parti milletvekillerinin içtimaı, ancak, siyasî bir amaç
beraberliğiyle olabilir.
Şıvgın
olayında da gerçekleşen bu gibi hallerde, Divanın önergeyi
gündeme almaması gerekir. Anayasanın 100 üncü ve diğer maddeleri
içerisinde yatan bu anlam doğrultusunda, uygulama
yaklaşımı, soruşturma kurumuna yüklenen ve siyaset
pratiğinde gözlemlediğimiz kavga, zıtlaşma, gerilim
siyaseti patolojisine de bir reçete sunulmuş olur.
2. Anayasal
sürelere titizlikle uyma ilkesinden yansımalar:
Soruşturma,
devletin doruğunda görev yapan kişilerce işlendikleri iddia
olunan suçların bir ölçüde araştırılma sürecidir.
Suçlama,
şuurlu her varlığı belli yoğunlukta etki altına
alır. Suç ithamını ayakta tutan ve gündemden düşürmeyen
soruşturmayı, Anayasada belirtilen sürelerde tamamlamak bu
Parlamentonun onurudur.
Her gün
hukuk devletinin kutsandığı bu çatı altında, bir
soruşturma dosyasının Genel Kurulumuza beş yılda ancak
intikal edebilmesi, hafif tabiriyle, bir denetim ve adalet
ayıbıdır. Anayasamızda soruşturma
komisyonlarının tahkikatı tamamlama süreleri en fazla dört ay
olarak öngörülmüştür. Komisyonca hazırlanan raporun Genel Kurulda
öncelikle sonuca bağlanması amir bir Anayasa hükmüdür. Bir görevin,
hele itham olunana her gün azap çektiren bir durumun, senelerce uzatılarak
veya suçu zaman aşımına uğratacak şekilde ihmalinin
kurumsallaşma açısından ifade ettiği değer, yasama,
taknin uygarlığımızın seviye diploması
olmamalıdır.
Suçlandırmalar,
düşünceler:
Sağlık
Bakanlığı adına yapılan 300 adet ambulans
alımında, Bakanın, oluşturduğu özel kadro ve Koç
Holding’e bağlı tek satıcı Ormak A.Ş. ile irade
birliği kurarak, devleti zarara uğrattığı, özel
çıkar sağladığı ve Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesinde tanımını bulan suçu işlediği
iddia olunmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisince oluşturulan ve ANAP
Grubumuzun üye vermediği Komisyon, yaptığı tahkikat
sonunda, suçun işlendiği ve Sayın Bakan Halil
Şıvgın’ın Yüce Divana sevki gerektiği yönünde bir
rapor tanzim etmiştir.
Suç,
alımda Malî İşler Daire Başkanlığı yerine
APK Daire Başkanlığının yetkilendirilmesi, ihale
öncesi gerekli piyasa etüdünün yapılmaması, komisyonun
oluşturulmaması, ilandan kaçınılması gibi rekabeti
sağlayıcı önlemlerin alınmaması;
Bakanlığın daha ivedi toplu işleri dururken, Bakanın,
görevinin sona ermesine üç gün kala bu alıma öncelik vermesi ve benzeri
yapma ve yapmama icraî ve selbî fiillere oturtulmuştur.
Bürokratlar,
aynı olay sebebiyle, ağır ceza mahkemesinde
yargılanmış ve beraat etmişlerdir. Beraat,
sanıkların suç kastının yokluğu, fiillerinin, Bakan
talimatı sebebiyle, hukuka aykırılık
oluşturmadığı, yani, yazılı emre müstenit
olduğu sebeplerine, gerekçelerine dayalıdır.
3418
sayılı Yasanın 39/b hükmü, bu Yasa çerçevesinde yer alan
kaynaktan yapılacak harcamaların, 1050 sayılı Muhasebei
Umumiye, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gibi malî ve ekonomik
mevzuattaki usullere tabi olmadığını öngörmüştür.
Harcama için, bakan veya bakanlık talimatı gerekli ve yeterlidir.
Burada, idarî takdir hakkı ve yetkisi tanınmıştır;
ancak, bu takdirin objektif, hizmet gereklerine uygun ve kişisel
çıkarlara bulaştırılmadan kullanılması genel
idare hukukunun temel prensibidir.
Değerli
Genel Kurulun muhterem üyeleri, bir hukukçu parlamenter olarak, benim dikkat
nazarlarımı celp eden iki nokta vardır. Bunlardan birincisi,
Bakanın, ihale onayını “mevzuata uygun olmak” kaydını
koyarak imzalaması; ikincisi ise müstafi hükümet sıfatıyla
ihaleye girişmesidir.
Bakan,
yetkili kılındığı idarî işlemin hukuka
uygunluğunu gözetecek, değerlendirecek ve gerekirse aykırı
işlemi geri çevirecek son kamu süjesidir. Bakanın, geleneklere
aykırı ihtirazî kayıt mekanizmaları geliştirerek,
işlem üzerine şüphe bulutları estirme imtiyazına sahip
olmadığını düşünmekteyim. Müstafi Hükümet ve onun
üyesi bakanlar; ancak,
1.
Kararlaştırılmış önceki işler,
2.
Günübirlik,
3. Gecikmesi
ivedi işler,
Hakkında
işlem kurabilirler, kararlar alabilirler, icraata girişebilirler. Bu
kural, yazılı olmayan anayasa hukuku ilkesidir.
Hükümetin
istifasının, parti içi değişime dayalı olması,
izleyen hükümetin aynı partiden teşekkül etmesi, bu örfî kuralın
anlam ve bağlayıcı değerini etkilemez.
Sonuçlar,
dersler:
Değerli
arkadaşlarım, mevcut soruşturma sistemi, kimi zaman maddî
gerçeği; yani, suçu örtücü, kimi zaman sunî hakikat; yani, uydurma suç
üretici bir yapı özelliği taşımaktadır. Meclisin
yürüttüğü ve kesin yargı kararına götüren tek adlî görev olan
soruşturmanın açılması, Yüce Divana sevk ve takipsizlik
kararlarının kusursuz ve hukukî olmalarının vazgeçilmez
şartları vardır.
Yargısal
ve Parlamentonun yargısal kararları, karara katılan
kişilerin öz bilgilerine ve şahsî mesailerine dayalı olmak
gerekir. Hâkim, savcı ve bu konumlarda olan her milletvekili, olayın
tüm delillerini, diyalektiğini incelemek, kavramak ve
vardığı sonuçlar doğrultusunda vicdanî kanaat
oluşturmak zorundadır.
Şıvgın
Dosyasını, raporu dinlemek -ki, okunmadı- veya okumak
dışında kaç milletvekili arkadaşım
inceleyebilmiştir? Bu suale müspet cevap veremeyeceğimize göre,
Parlamentoyu böyle bir yükle karşı karşıya bırakmanın
rasyonalitesi var mıdır? Tahkikat komisyonu raporunun ve olayın
kümülatif bilgi elde etmeden, gereği gibi takdiri, değerlendirilmesi
mümkün müdür? O halde, bilgiden mesaj almayan parmakların, bir hakikat karşıtlığı
içerisinde olmaları kaçınılmazdır. Bu hengâme içerisinde,
suçsuzu suçlandırmak, gerçek suçluyu ise, muallel bir Parlamento
kararıyla beraat ettirmek daima mukadderdir ve beklenmelidir.
Parlamentoyu, bu vebalden ve cüretkâr işten kurtaracak bir
iyileştirme faaliyetine girmek, bu Parlamentonun önünde, ivedi ve millî
bir görev olarak beklemektedir.
Sağlıklı
sonuç için, olay bilgisi yetmez; soruşturulan suçun, siyasî, teknik ve
hukukî bünyesini bilecek deneyimli ve objektif kişilere ihtiyaç
vardır. Kurumsal bilgi birikimi ve ihtisas, saniyelik veya günlük
tartışmaların değil, asırlardan ve acı
deneylerden süzülen uygulama ve çabaların ürünüdür. Böyle bir yükün, en
ufak ihtisas kaygısı duyulmadan Parlamentoya yüklenmesi, yeniden ve
ciddî bir biçimde sorgulanmalıdır.
Soruşturma
rejiminin, çağdaş parlamentolarda işletilmesiyle ilgili
istatistikî bir bilginin Meclis Başkanlığımızca
derlenmesi, ilginç sosyopolitik gerçekler ortaya çıkaracaktır.
Çağdaş parlamentolarda, soruşturma yolunun işletildiği
örnekler çok azdır; orada, soruşturma rejimi, gerçek suç temeli
üzerine oturtulmuştur.
Ülkemizde,
maalesef, soruşturma, siyasî amaçların acımasız silahı
ve parmak çokluğuna dayandırılan haysiyet
cellatlığıyla donatılmıştır. Bu
gerçeğin, Türk siyaset hafızası şeridine işlenmiş
acı örnekleri çoktur: Merhum Menderes’in, Yassıada’da, siyasî idam
mahkûmiyetinde; Değerli Cumhurbaşkanımız merhum Özal ve
Muhterem Cumhurbaşkanımız Demirel kavgalarında; nihayet,
orta sağın, en talihsiz ve siyasal mantıktan yoksun Çiller -
Yılmaz geriliminde, hep bu soruşturma silahı, Avrupa
Ortaçağının giyotini olarak kullanılmış
değil midir?!
Siyaseti ve
parlamentoyu tabiî hudutları içerisine alamayan; onlardan ders alarak
kurumsallaşmayı sağlamak yerine, onların tekrarına
arena görevi yapan bir sistem, çökmüş sayılmasa bile -adı “demokratik
parlamenterizm” de olsa- refleksini yitirmiş demektir.
Ülke
koşullarımız ve siyasî tecrübeler de gözetilerek, ya
soruşturma rejimine son verilmeli ve yeniden düzenlenecek
dokunulmazlık içerisinde değerlendirilmeli veya tabiî hâkim gibi,
tabiî soruşturma komisyonu sistemine geçilerek Parlamentonun onuru
korunmalı; kimi zaman suçluyu himaye, kimi zaman sunî suçlu yaratma
talihsizliğine dönüşen bu sonuçlardan, Türk siyasî hayatı
behemehal arındırılmalıdır.
Saygılar
sunuyorum efendim. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın İyimaya.
Üçüncü
konuşma Sayın Enis Sülün’ün.
Sayın
Sülün?.. Yok.
Dördüncü
konuşma Sayın Üçpınarlar’ın.
Buyurun
Sayın Üçpınarlar.
Süreniz 10
dakika.
A.
HAMDİ ÜÇPINARLAR (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
1.7.1992 tarihinde, 91 inci Birleşimde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
soruşturma komisyonu kurma kararı verdiği Sağlık Eski
Bakanı Halil Şıvgın hakkında vermiş olduğum önergeyle
ilgili, önerge sahibi olarak, kişisel hakkımı kullanmak
suretiyle meseleyi özetlemeye çalışacağım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabiî,
öncelikle bir şeyi ifade etmek isterim: Ben, bu soruşturma önergesini
53 arkadaşımla birlikte imzalayıp verdiğim zaman, önerge
sahibi olarak da, bu kürsüden bir konuşma yapmıştım. O konuşmamda,
yapmış olduğum araştırmalar neticesinde, bu
arkadaşımızın, gerçekten, bir suç işlediği
kanaatine hâsıl olduğumu; o gerekçeyle de, vicdanımın
sesini dinlemek suretiyle, alışılagelmiş, laf olsun
espirisi içerisinde bir soruşturma önergesi vermediğimi; bu
meselenin, Yüce Meclis tarafından değerlendirilmek suretiyle
hakkında karar icra edilmesi gerektiğini ifade etmiştim. Bu
sözlerimi, bu görüşlerimi, yine, burada tekrar ederek laflarımı
tamamlamaya çalışacağım.
Değerli
arkadaşlarım, 10 dakikalık süre içerisinde bu meseleyi özetlemek
mümkün değil. Yalnız, vicdanî kanaatim odur ki, nitekim,
soruşturma komisyonunun vermiş olduğu raporun sonunda da, bu
arkadaşımızın Yüce Divana sevki konusunda karar verilmiştir.
Bu meseleyi, çok öz noktalarına değinmek suretiyle sizlere aktarmaya
çalışacağım. Benden evvel konuşan
arkadaşlarım, bilhassa ilk konuşmacı arkadaşım,
mevzua biraz detayıyla girme imkânına sahip oldu; fakat, ikinci
konuşmacı arkadaşım Sayın İyimaya,
değişik bir haletiruhiye içerisinde konuşmasını tamamladı.
Ona da cümlemin sonunda geleceğim.
Şimdi,
buradaki esas konu şudur: Değerli arkadaşlarım, 1990
yılında, Devlet Malzeme Ofisine, Sağlık
Bakanlığı yetkilileri tarafından, İdarî ve Malî
İşler Dairesi Başkanlığının müracaatı
suretiyle ihale açılması istenmiş; ama, ne hikmetse, bu, 1990
yılı içerisinde, Devlet Malzeme Ofisinin açmış olduğu
bu ihaleyle ilgili, Bakanlığın sekiz tane değişiklik
ve tekit yazısı var ve en sonunda, bu yapılacak olan ihalenin
Resmî Gazeteye şartnamesi, vesairesi her şeyi hazırlanmış
verilmiş; ama, Sağlık Bakanlığı, her ne hikmetse
sonradan uyanmış, Sağlık Bakanının bizzat kendi
imzasıyla, Amerikan ECRİ Firması ve İstanbul Teknik Üniversitesinde,
Prof. Dr. Necmi Tanyolaç’ın temsilcisi olduğu bir firma
tarafından yeniden şartname hazırlanması teklifi
yapılmış ve bunun karşılığında da bu
firmaya 46 bin dolar ücret ödenmiş. 46 bin dolar...
Peki, bunu,
siz, Devlet Malzeme Ofisine teklif ettiğiniz zaman, Devlet Malzeme Ofisi
bu şartnameleri hazırlarken aklınız neredeydi?!.
Bir mektup
geliyor; işin aslı da budur. Sayın Bakan biraz sonra cevap
verecek, gelsin buradan cevap versin. Kendisine, Necmi Tanyolaç ve ECRİ
Firmasının bir temsilcisinin imzasını havi bir mektup
geliyor; böyle bir talepte bulunuluyor, Sayın Bakan da, yeni keşfedilmiş
bir şey gibi, derhal bunun üzerine atlıyor ve 46 bin dolarlık
sözleşme yapmak suretiyle, Devlet Malzeme Ofisinin
hazırladığı şartnamenin yenilenmesine karar veriyor.
Yazıktır, günahtır beyler!..
Netice?..
Netice, her ne hikmetse, 1991 yılına kadar, bu ihale, türlü
mazeretlerle, türlü yazışmalarla savsaklanıyor. Neticede, 1 225
olan bu ambulans ihalesinin 600 tanesi, bir ayırım yapılmak
suretiyle, 1991 yılına kadar savsaklanması
başarısı gösteriliyor ve 1991 yılında, bu 600
ambulansın 300’ünün ihalesi, Devlet Malzeme Ofisine iptal ettiriliyor.
1991
yılında, bu 300 ambulanslık ihale iptal edildikten sonra
-dikkatlerinizi buraya çekmek istiyorum ve Körfez Krizi mazereti vardır
arada, onu da belirtmek istiyorum ama- 1991 yılının üçüncü
ayında, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından,
bakanlıklara, bu Körfez Krizinden doğan alarm noktasının
ortadan kalktığı da ifade ediliyor.
Ona
rağmen -şimdi, tarihlere çok dikkat etmenizi istirham ediyorum.
Sayın Bakanın son günleri- 10 Haziran 1991 tarihinde 1788 sayı
ile Müsteşar Muavini -bulunmaz Hint kumaşı- Filiz Güngör
imzasıyla Ormak Şirketine mektup yazılıyor; deniliyor ki:
“Biz, 4x4, bilmem ne evsafları belirtilen, bir ambulansı almak
istiyoruz, Bakanlığımıza şartnamenizi ve teklifinizi
gönderiniz.” Peki, Sayın Bakan biraz sonra cevap verecek, orada,
soruyorum: Bu satın alma komisyonu nerede, ihale ilanı nerede? Hiçbir
şey yok. Ticaret odasından emsal ücret tespiti
yapılmış mı; hayır. Hiçbir şey yok. Sadece, Ormak
Şirketine, direkt “300 tane ambulansı alacağız, bize
şartlarınızı ve teklifinizi belirtiniz” diyor 10 Haziran
1991. 12 Haziran 1991’de Ormak’tan teklif geliyor, şartnameyi de
hazırlıyorlar. 13 Haziranda, Filiz Güngör Hanımefendi,
Sayın Bakanın onayına sunuyor ve Sayın Bakan orada, kendi
vicdanı yönünden herhalde, rahat etsin diye -bana göre, bir devlet
adamının hiçbir zaman için yapmaması gereken şey- “usulüne
uygunsa” ifadesini kullanıyor. Böyle şey olmaz...
Bakansınız, talimat veriyorsunuz...
Evet,
netice, 14 Haziran -birer gün arayla-
1991’de şartname kabul ediliyor. 18 Haziranda Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığından, Kanuna göre, 3418
sayılı Fon Yönetmeliğine ait harcamanın yapılabilmesi
için müsaade alınıyor ve ayın 20’sinde sözleşme
imzalanıyor. Sözleşmede dikkatinizi çekmek istediğim bir konu
var. Sözleşmede, “sözleşmenin imzalandığı tarihten
itibaren 10 gün içerisinde paranın üçte biri -yani, 20 milyar olarak orada
değerlendiriyor- haziran ayının son gününe kadar da -aynı
ay- ikinci 20 milyarlık dilimin ödenmesi, 15 Kasım 1991’de de son
diliminin ödenmesi” şartı var. 20 Haziranda sözleşme
imzalanıyor, 21 Haziranda ilk taksit olan 20 milyar gönderiliyor, 28
Haziranda ikinci taksit 20 milyar lira gönderiliyor; 15.11.1991’deki taksit,
Halil Şıvgın’ın ayrılmış olması,
Hükümetin düşmüş olması nedeniyle geç ödeniyor ve ambulanslar da
ancak sonraki görüşmeler neticesinde teslim edilmeye başlanıyor.
Sayın Şıvgın diyor ki: “Benden sonra almasaydılar.”
Nasıl almasınlar?! Senin hazırlattığın veya kabul
ettiğin şartnamenin içerisinde cezaî hükümler var; astarı
yüzünden pahalıya mal olacak.
Değerli
arkadaşlarım, bu kadar açık ve sarih meseleler, burada, ortada
dururken ve yapılacak tek şeyin de -Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından kurulan bir soruşturma komisyonunun verecek olduğu
rapor neticesinde- bu Meclisin karar vermesi olduğu bir günde, Sayın
İyimaya, nasıl oluyor da, kalkıp, burada, bunları tenkit
ediyor; ona hayret ediyorum ben. Gelin, bunları değiştirelim
Sayın İyimaya.
Bakın,
o zaman Doğru Yol Partisinin bir mensubuydum, şerefli bir mensubuydum.
Herkesi o göreve davet ediyorum. O gün o imzayı atan Doğru Yol
Partili arkadaşlarıma burada...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Üçpınarlar, size de eksüre veriyorum. Lütfen,
konuşmanızı toparlayın efendim.
A.
HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – 53 tane daha arkadaşım var burada
oturan. Bu 53 arkadaşımın 28’i şu anda milletvekili.
AHMET
İYİMAYA (Amasya) – Parti görevi değil, vicdanî görevdir.
A.
HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Buraya imza atan kişi
vicdanının sesini dinleyecek; yoksa, sizin
karşılaştığınız gibi, Doğru Yol Partisi
yöneticilerinin, Mercümek olayıyla ilgili önergeyi verip de, ondan sonra
“gazetelerin haricinde bir bilgimiz yok” diyerek es geçmesine benzemez bu
iş. Bu Meclis kürsüsünü iyi kullanmak lazım Sayın İyimaya.
(ANAP ve DSP sıralarından alkışlar) Öyle, laf olsun diye
soruşturma önergesi verilmez; onları siz yaptınız, sizin
yöneticileriniz yaptı. İşte, onun için biz bu partiden istifa
ettik.
HASAN
DENİZKURDU (İzmir) – Başka sebeple istifa ettiniz!
A.
HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Onun için istifa ettik.
BAŞKAN
– Sayın Üçpınarlar, lütfen, önergeyle ilgili konuşursanız
memnun olurum efendim.
A.
HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, burada,
herkes, kendi vicdanının sesini dinlemek mecburiyetindedir. Ben,
buradan, siyasî atraksiyonlar içerisinde verilen her türlü soruşturma
önergelerine, araştırma önergelerine isyan ettim; açın Meclis
zabıtlarını, iki yıl evvelki konuşmalarımın
hepsinde bunlar vakidir. Ama, lütfen, gelin... Bu millet, “yapanın
yanına kâr kalıyor” sözünü teyit etmek istemiyor.
HÜSAMETTİN
KORKUTATA (Bingöl) – Doğrudur.
A.
HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – Evet. “Yapanın yanına kâr
kalsın” sözünün teyit edilmesini istemiyor. Onun için, hepinizin
vicdanlarına sesleniyorum: Suçluyu adlî makamlara sevk edelim, gerekli
cezayı görsün; suçsuz olanlar da bundan sonra olmadık şeylerle,
mahkûmiyet veya tahakküm altında bırakılmasın.
Değerli
arkadaşlarım, tekrar, Komisyonun da vermiş olduğu rapor
çerçevesi içerisinde, şahsım olarak, oy kullanacağımı
ve bu yönde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün değerli üyelerinin
vicdanî kanaatlerini...
YÜKSEL
YALOVA (Aydın) – Bu açıklanmaz...
A.
HAMDİ ÜÇPINARLAR (Devamla) – ...bu çerçeve içerisinde ortaya
koymalarını istirham ediyor; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Üçpınarlar.
Beşinci
konuşma, Sayın Ömer Ekinci’nin.
ÖMER
EKİNCİ (Ankara) – Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Peki efendim.
Altıncı
konuşma, Sayın Abdulkadir Öncel’in.
Sayın
Öncel?.. Yok.
Yedinci
konuşma, Sayın Veysel Candan’ın.
Buyurun
Sayın Candan. (RP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10
dakika efendim.
VEYSEL
CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (9/11)
esas sayılı Meclis Soruşturması Komisyonu raporu
hakkında söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Benden önce
konuşan arkadaşlarımız, genelde, meselenin özünü izah
etmeye çalıştılar.
İşin
esası şu: Sağlık Bakanlığı 600 adet ambulans
ihaleye çıkarmıştır; Devlet Malzeme Ofisi,
aracıdır. Bu ihaleye çıkarılan, Devlet Malzeme Ofisinin
ihale ettiği araçlar, beheri 97 milyon lira civarından
alınmıştır ve bedelleri de ödenmiştir; ancak,
Sağlık Bakanlığının daha sonra yazdığı
yazıyla, bu ihalenin bakiyesi, yani, 300 tanesi iptal edilmiştir.
Burada, konu
iyi incelendiği zaman, ortaya çıkan husus şudur: Birincisi,
Sayın Hamdi Üçpınarlar ve 53 arkadaşının verdiği
soruşturma önergesi Genel Kurulda kabul edilmiş; komisyon iki ay
çalışma yapmış, daha sonra süre istemiş, dört ayı
tamamlamış ve dört ay sonunda, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı
maddesini talep ederek, burada devlet malına zarar ve ihmal olduğu
kanaatiyle yargılanması istenmiştir.
Burada,
dosyayı ince takip ettiğimiz zaman, dikkatli takip ettiğimiz
zaman, olay şu: Müsteşar Yardımcısı ve APK Daire
Başkanı, Ankara 9 uncu Ağır Ceza Mahkemesinde
yargılanmış, beraat etmişler; ancak, Bakan olması
sıfatıyla, Meclisten çıkacak kararla ancak Bakanın
yargılanabileceği dikkate alınmıştır. Tabiî, o
arkadaşlarımızın yargılanması ve beraatı,
kendisine, bakan olurunun “mevzuata uygun haliyle” diye imza atması
dolayısıyla, bütün mesele Sayın Bakanın üzerinde
toplanmış bulunmaktadır.
Burada, esas
dikkati çeken konulardan bir tanesi de, 3418 sayılı Kanunun 39/b
maddesine göre “biriken kaynakların nasıl kullanılacağı”
noktasında sıkıntı vardır. Sayın Bakan, bunun fon
olmadığı, istediği gibi, bir araştırmayla
alabileceği, bu parayı harcayabileceği istikametindedir. Tabiî,
böyle olunca, konu 60 milyar lirayken, bugünkü birim fiyatlarla 500 milyar
liralık bir parayı konuşuyoruz; burada konuştuğumuz
rakam, bugünkü birim fiyatlarıyla 500 milyar liradır.
HÜSAMETTİN
KORKUTATA (Bingöl) – Daha fazla...
VEYSEL
CANDAN (Devamla) – Eğer, bir ihmal varsa, bir sıkıntı
varsa, tabiî ki, bu konu, çok büyük boyutlardadır ve tehlikelidir. Devlet
görevi yapan herkes bilir ki, fon da olsa, devletin parasını
harcarken yapılacak bir araştırma vardır; yani, bir
satın alma dairesi vardır; onlar bir araştırma yapar,
inceler ve fiyat teklifleri alır.
Dosyayı
dikkatle incelediğimiz zaman, Müsteşar
Yardımcısının ifadesi çok enteresandır: “Devlet bize
böyle bir görev yüklemiyor” diyor, bu bir. İki; “niye müsteşarın
imzası burada bulunmuyor” denildiği zaman, soruya cevabı da
enteresan: “Müsteşar, Bakanlığa uğramamaktadır, o
sebeple imzası alınamamıştır.” Bu da çok enteresan ve
garip.
Garip olan
diğer bir konu da, Müsteşar Yardımcısının,
kendisine para çekme yetkisini bankaya talimat olarak yazmasıdır; bu
da, yanlış bir olaydır.
Komisyon
raporunu dikkatle takip ettiğimiz zaman, iddialara cevap
verilmemiştir... Yani, gerek Müsteşar
Yardımcısının gerekse APK Daire Başkanı ve
Vekilinin verdikleri ifadelerde soruların birçoğu cevapsız
kalmıştır; dosyanın en mühim taraflarından bir tanesi
de budur.
Ayrıca,
mahkemelere sorulan, Maliye Bakanlığından sorulan soru da
enteresandır; sanki, istenilen cevabı almak üzere bir soru
sorulmuştur; bu da dikkat çekmektedir.
Şimdi,
acaba, hakikaten, ambulans almak, ikinci bir 300 ambulansı almak gerekli
miydi?! Bu çok mühim. Aynı tarihlerde, Devlet Malzeme Ofisinin bahçesinde,
bir önceki ihaleden, çekilmeyen ambulanslar var; burası çok mühim; yani,
Bakanlığın ihtiyacı olup olmadığı konusundan
mühim. 300 tanelik ilk ihale yapılıyor; ancak, bu ihaleden, 139
tanesini Bakanlık ödenek olmadığı için alamıyor ve
bunlar Devlet Malzeme Ofisinin bahçesinde beklemektedir. Yani, daha ilk 300
alınmadan, tekrar 300 tane -ihale açmadan, sadece, sözleşmeyle-
ambulans alınması da tabiî ki düşündürücüdür.
Şimdi,
yeni alınan ambulansların fiyatına bakıyoruz -ben, buraya
gelmeden önce, kürsüye çıkmadan önce tekrar araştırma
yaptım- 96 milyon liraya alınan ambulanslar, KDV hariç, 199 milyon
liradan... Yani, 59,7 milyarlık bir ödeme yapılmış,
peşin ödeme yapılmış; bugün bile, bu fiyatların uygun
olmadığı yapılan incelemede ortaya çıkmaktadır.
Yani, iki gün önce sorduğum, araştırdığım
fiyatlarda bile, buradaki alımlarda bir dengesizlik olduğunu yetkililer
ifade etmişlerdir.
Ayrıca,
yine, gerek Bakan gerek Müsteşar Yardımcısı ifadelerinde,
raporlarda, “bu aldığımız ambulans tipi Türkiye’nin tek
tipidir” diyorlar; bu da çok yanlış. Türkiye’de bu tip ambulans
üreten iki firma daha mevcuttur.
Acaba,
şimdi, burada, Bakanlığın yapacağı,
Müsteşarın yapacağı veya ilgili APK daire başkanının
yapması gereken bu üç firmaya teklif götürüp, bir muhammen bedel tespit
edip, bundan ne kadar indirim yapılacağının sorulması
değil miydi? Böyle yapılmıyor ve 14 Haziranda sözleşme yapılıyor,
18 Haziranda DPT’ye bildiriliyor, 26 Haziranda her şey tamamlanıyor
ve bedelin ödenmesine başlanıyor. Ancak, olay bununla da kalmıyor devam eden
teşvik meselesi DPT’ye bildirilmediği için üç ay gecikme oluyor ve
yedi ay önce 40 milyar lira ödeme yapılmış oluyor. Paranın
aylık değerini yüzde olarak hesap ettiğiniz zaman, aslında
o günkü bedelle, 60-70 milyarlık Ormak A.Ş. Koç Grubuna -amiyane
tabiriyle- kıyak geçildiği açıkça gözlenmektedir.
Ben bunları ifade ederken Sayın
Bakanı suçlamak için söylemiyorum; ama, yapılan uygulamalarda ve
yapılan soruşturmalarda, verilen cevaplarda birçok açık konu
var. Bunu, her okuyan insan, gayet rahatlıkla izleme imkânına
sahiptir.
Şartname
iki günde hazırlanmıştır. Çok önemli bir husus. Sanki,
Ormak A.Ş. bu malları satacağını bildiği için,
hemen şartname hazırlamış; ayrıca, gönderilenler,
proforma fatura değil, normal bir kâğıda
yazılmış. Dolayısıyla, Sağlık
Bakanlığı, ne tür, hangi özelliğe sahip bir ambulans
alacağını da bilemeden alışverişe girmiştir.
Sayın
Bakan “soruşturma tam yapılmadı” diye iddia ediyor; yani,
komisyonla da bir sürtüşmesi var. Ayrıca, komisyonun müteaddit
defalar yazı yazdığı ve kendisinden cevap
alınamadığı açıkça ortadadır.
Şimdi,
kanaatimiz o ki, burada, cevap arayan sorulara, Sayın Bakanın cevap
vermesi lazım. Konuşmamın başında da ifade ettim; yargıya
gitmiş, beraat etmiş. O zaman Sayın Bakan da yargıya gider
-bu o kadar kolaysa- orada beraat edebilir.
Bu yolu
açmadığımız zaman -herkesin yaptığı
yanına kâr kalacaksa, uygulamalar bu şekilde yapılacaksa, bundan
sonra gelecek bakan arkadaşlarımız da o 3418 sayılı
Yasanın 39/ b maddesi için “efendim, burası özel kaynaktır; ben,
bunu, bildiğim gibi harcarım” derse- daha sonra
işbaşına geleceklere de birçok yol açılmış
olacaktır. (RP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
konuyu toparladığımız ve neticelendirdiğimiz zaman,
birçok şey ortaya çıkmaktadır. Sadece Ormak firmasına
yönelik bir sözleşme yapmak, sadece onun ürettiği ambülansı
almak, diğerinden vaz geçmek, Devlet Malzeme Ofisini devre
dışı bırakmak... Devlet Malzeme Ofisinin bahçesinde bedeli
ödenmiş ambulansları terkederken, Sağlık
Bakanlığının ilgili birimlerinden günlük ihtiyaçların
faksı alınırken, orada, ambülansın tipi bile sorulmadan
ihtiyaç belgeleri toplanmıştır. Bütün bu verileri
topladığımız zaman -sanki, alelacele, Satınalma
Dairesi bir tarafa bırakılmış; konuyla APK Daire
Başkanı ve Müsteşar Yardımcısı ilgileniyor- bütün
bunları bir araya getirdiğimiz zaman, bu konunun, vicdanî kanaat
noktasında çok iyi değerlendirilmesi lazım.
Ben
tespitlerimi netice itibariyle açık olarak ifade ediyorum: Müsteşar
Yardımcısı ve APK Daire Başkanı,
satınalmanın yerine geçmiştir ve bu konunun ehil insanları
değildir.
İkinci
olarak: Yüksek Planlama Kuruluna, DPT’ye ancak bilgi olarak, sözleşmeden
sonra verilmiştir.
3418
sayılı Kanun, yorum ve harcama şekilleri, tartışmaya
açılmaktadır.
“Müsteşarın
niye imzası yok” sorusu da çok enteresan bir cevaptır. Yani, hangi
müsteşarın bakanlığa ne zaman uğradığı
veya uğrayacağı bilinmemektedir.
Ambulans
tipi hemen değiştirilmiştir ve Ormak A.Ş’ye göre
planlanmıştır.
Ayrıca,
Sayın Bakan da, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına müteaddit defalar müracaatta bulunmuş
“dosyamı oylayın veya kaldırın, iptal edin veya Genel
kurulda oylayarak yargıya gönderecekseniz, biran önce gideyim”
demiştir ve hakikaten, beş yıllık bir gecikme, Meclis
çalışmalarında ve Meclis aritmetiğinde çok uzun bir
süredir. O bakımdan kendisine katıldığımı ifade
etmek istiyorum.
Netice
itibariyle: Bu kadar çok, net ve açık iddiaların
yapıldığı ve sorgulamalarda gerek Müsteşar
Yardımcısının gerekse APK uzmanının verdiği
ifadelerin yeterli olmadığı, Bakanın da, 3418
sayılı Kanuna, kendine göre, değişik bir yorum getirerek
harcama yaptığı kanaati, şahsen bende hasıl
olmuştur. Özetle söylemek gerekirse, Komisyon raporuna
katılıyorum ve bu yolun açılarak -mademki daha önce bu konuda
yargıdan beraat edenler vardır- yargı yolunun açılarak
yargılamanın yapılmasını ve neticenin, inşallah,
doğru olanın tecelli etmesi yönünde olmasını düşünüyor,
Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Candan.
Sayın
Süleyman Hatinoğlu?..
SÜLEYMAN
HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, konuşmalar beni
tatmin etmiştir.
BAŞKAN
– Öyle mi efendim. Peki... Konuşmayacaksınız...
Sayın
Mehmet Sıddık Altay?..
MEHMET
SIDDIK ALTAY (Ağrı) – Söz hakkımı verdim, konuşmayacağım.
BAŞKAN
– Peki, siz de konuşmuyorsunuz.
Sayın
Saffet Arıkan Bedük?.. Yok.
Sayın
Cengiz Altınkaya?..
CENGİZ
ALTINKAYA (Aydın) – Vazgeçtim efendim.
BAŞKAN
– Peki, takdir sizin.
Efendim,
kişisel konuşmalar bitmiştir.
Şimdi,
Sağlık eski Bakanı Sayın Halil Şıvgın,
kendisini savunacaklardır.
Sayın
Şıvgın, buyurun efendim.
Sayın
Şıvgın, süresiz konuşacaksınız; yeterli süre
içinde konuşmanızı toparlarsanız iyi olur efendim.
HALİL
ŞIVGIN – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
huzurunuza, geçen dönemde aleyhime verilen bir önergenin kabul edilip,bir
soruşturma komisyonunun kurulması dolayısıyla başlayan
bir macera dolayısıyla gelmiş bulunuyorum. Bir macera diyorum;
maceranın nedenlerini teker teker anlatacağım.
Sayın
Başkana da, bana, burada, süresiz konuşma imkânı verdiği
için, teşekkür ediyorum.
Bu macera,
bizim, merhum Özal’la, halka hizmet maceramızdır. Halka hizmet eden
kişilerin, çokpartili siyasî hayatımızda
uğradıkları akıbetleri biliyoruz; çünkü, siyasete karar
verenler, hele, bu siyasetî, tepe noktalarda, zirve noktalarda yapmayı
kabul edenler, iki gömlekten birini giymeyi veya her ikisini zaman içerisinde
giymeyi kabul edenlerdir. Bunlardan birisi bayramlıktır, birisi de
idamlıktır. Ben, siyasete karar verirken, ikisini de düşündüm,
ikisini de giyebileceğimi düşündüm ve karar verdim. Onun için,
Allah’a şükür, rahatım, vicdanen huzur içerisindeyim. Nedenlerini de
şimdi izah edeceğim.
Bahse konu
olay nedir? Bahse konu olay, benim Sağlık Bakanlığı
dönemimde almış olduğum ambulanstır. Ben, Sağlık
Bakanlığı dönemimde 300 ambulans almadım; 1 500’ün üzerinde
ambulans aldım ve ben Sağlık Bakanı olduğum zaman,
Sağlık Bakanlığının elinde -bugün seksene varan
ilimiz, bini aşan ilçemiz, ikibini aşan beldemizi
değerlendirecek olursak- 570 tane ambulans vardı. Bu 570
ambulansın da yüzde 50’den fazlası -bana verilen rapora göre
söylüyorum, aynen yazılı- HEK’e ayrılacak -yani görev
yapamayacak durumda- ambulans...
Benden
önceki Bakan Sayın Kitapçı, Dünya Sağlık
Teşkilatının verilerine göre, Türkiye’nin 5 000 ambulansa
ihtiyacı olduğundan bahisle konuyu irdelemiş, gündeme
getirmiş ve bir çalışma yapmış; benim zamanımda
da bu çalışma devam etti. Bu çalışma devam ederken,
yaptığımız bir sürü icraat var. Burada, tabiî, ben,
ambulans dolayısıyla gündeme geldim; ama, olay, sadece ambulans
değil. Sağlık Bakanlığım zamanında
yaptığım bütün hizmetler dolayısıyla, Türkiye’de,
sağlık, önplana çıktı.
Sağlık
sigortasından bahsettim. Sağlık meslek liseleri
sıkıntısı vardı; ebe hemşire sayımız
yeterli değildi. Bakan olduğum zaman, bana verilen rapora göre, 52
bin doktor, 28 bin ebe hemşire vardı. 28 bin ebe hemşireyle
sağlık hizmeti vereceksiniz. Avrupa standartlarında, 1 doktora 5
hemşire düşüyor; biz de ise, 2 doktora 1 hemşire düşüyordu;
yani, 1 doktora 1 hemşire düşmüyor. Onun için, 84 olan
sağlık meslek lisesi sayısını artırdım.
Bugün, gittiğiniz zaman, Anadolu’nun her yerinde sizlere sağlık hizmeti sunabilen
çok değerli gençlerin yetişmesine vesile oldum, kapıyı
açtım. Daha başka alanlarda da çalışmalarımız
oldu.
Şimdi,
asıl konuya ambulansa gelelim. Ambulansı alırken bir hukukî
dayanağım var, kanun var. Ne kanunu; Türkiye Büyük Millet
Meclisimizden çıkmış ve milletvekillerimizin oylarıyla
kabul edilmiş olan bir 3418
sayılı Yasa var. Ben, bu yasaya göre işlem yaptım. Yasa bu;
yani, Meclisten çıkan kanun; milletvekillerimiz çıkarmış.
Bu kanunun çıkış tarihini okuyorum: Kanun sırası 3418,
kabul tarihi 24.3.1988, yayımlandığı tarih 31.3.1988. Yani,
benim bakan olmamdan tam bir yıl önce çıkmış. Peki, bu
kanun ne diyor; 39 uncu maddenin (a) fıkrasını okuyorum: “Bu
kaynaktan yapılacak harcamalar 1050 sayılı Muhasebei Umumiye
Kanunu ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa ve 832
sayılı Sayıştay Kanununun 30-37 nci maddelerinde yer alan
vize hükümlerine tabi değildir. Bu ödeneklerden yılı içinde
harcanmayan miktarlar ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek
kaydolunur.” 39 uncu maddenin (b) fıkrasında da “Bu suretle Fona
aktarılacak miktarlar, Başbakanlık, Millî Eğitim
Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı
talimatlarına göre kullanılır” deniliyor. Yani, bir ihale söz
konusu değil, Sayıştay vizesi söz konusu değil, Muhasebei
Umumiye Kanununa tabi değil, bakanın talimatına göre
harcanır. Şimdi, bu yaptığım işlemin, kanuna, hukuka
aykırı hangi tarafı var? Diyebilirsiniz ki, “Sayın Bakan,
fahiş fiyatla mal almışsan...” Şimdi, onlara
geleceğim, fahiş fiyatla mal almadığım ortaya
çıkacak.
Biz, bu
kanunu uygulamışız; ancak, bunu irdeleyen müfettişler “buna
göre ihale yapılması lazımdı, ihale
yapılmamış; duyuru yapılması lazımdı, duyuru
yapılmamış ve bu mukavelenin feshedilmesi lazım; çünkü,
devlet zarara uğratılmış” demişler ve bakanın
önüne bir dosya koymuşlar. Sayın Bakan da bunu almış “ben
mukaveleyi feshetmek istiyorum” demiş, haklı; çünkü, müfettiş
raporlarına göre hareket edecekse, bu mukaveleyi feshetmesi lazım.
Bunun için Bakan, Maliye Bakanlığına müracaat etmiş. Maliye
Bakanlığı, 27.2.1992 tarihli 11991 sayılı “çok acele
ve gizli” damgalı -belge bu- bir yazıyla Sayın Bakanın
talebine cevap veriyor. Şimdi okuyorum:
“Bu konu,
3418 sayılı Kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi
sırasında dile getirilmiş; ancak, Kanun, ilgili bakanın
sadece talimatını harcama yöntemi olarak belirlemiştir. Toplanan
paraların, Geliştirme ve Destekleme Fonunda ayrı bir hesapta
kaydedilmesi, yapılacak harcamaların, bu Fonun tabi olduğu
kurallara tabi olacağı sonucuna götürmemektedir; çünkü,
Geliştirme ve Destekleme Fonunun toplanan paralarla ilgisi, muhafaza
fonksiyonundan ibaret olduğu görülmektedir, Fonun kullanılma, amaç ve
yöntemiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Bakanlık müfettişlerince
düzenlenen raporda kabul edildiği üzere, mezkûr tahsisat, Geliştirme
ve Destekleme Fonu olarak mütalaa edilip, bu Fonun İhale
Yönetmeliğine tabi olduğu varsayıldığında dahi,
idarenin İhale Yönetmeliği hükümlerine uygun hareket etmiş
olmasının, Ormak A.Ş. ile yapılan sözleşmenin
hükümsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı düşünülmektedir”
diye devam ediyor ve şu şekilde tamamlıyor: “Açıklanan
nedenlerle sözleşmenin devamının sağlanması, hukukî
açıdan hazine yararına olacağından –öbür tarafta hazinenin
zararından bahsediliyordu- satıcı firma lehine verilen banka
teminat mektuplarının nakde çevrilmemesi ve ambülansların
alımı işinin süratle sonuçlandırılabilmesi için,
idarenin, yukarıda değinilen kendi yükümlülüklerini yerine getirmesinin
uygun olacağı düşünülmüştür.” Bunu söyleyen kim; Hazinenin
Baş Hukuk Müşaviri ve Muhakemat Genel Müdürü.
İşte,
bunun üzerine, aslında bütün laflar, sözler burada bitmesi gerekirken
bitmedi ve devam etti. Devamında ne oldu; devamında,
ambülansları aldılar. Devamında ne oldu; Bakanlık görevlisi
iki arkadaşım, uzun süren bir muhakeme sonunda, 9 uncu Ağır
Ceza Mahkemesinde beraat etti. Beraat kararı Yargıtayca tasdik
edildi. Kesin hüküm, muhkem kaziye var; Yargıtay tasdik etti. Konu neydi;
benden aldıkları bir yetkiyle, 300 adet ambulansı
almalarıydı. Yani, yetkimi ben onlara devrediyorum, o
devrettiğim yetkideki arkadaşlarım mahkemeye gidiyorlar, mahkeme
beraat ettiriyor, Yargıtayca da tasdik ediliyor; dolayısıya, bu
mesele kökünden çözüme kavuşuyor. Peki, bunu tekrar devam ettirirsek ne
olur; ettirebilirsiniz... Yani, benim, bundan hiçbir endişem yok.
Açık söylüyorum. Hiçbir endişem yok Allah’a şükür; en ufak bir
yanlışım yok, hatam yok. Eğer burada söylenmek istenen
şuysa... “Sayın Bakan, burada, usulsüzlük, yolsuzluk vesaire
deniliyorsa, bunun adını koyalım; “bir rüşvet aldın
mı” sorusunu soralım. O zaman, bunun maddî delilini ortaya
koyalım. Maddî delili, ispattır. Getirsinler... Bana kim
verecekmiş rüşveti? Karşımdaki firma Ormak... O zaman Ormak
herkese rüşvet dağıtarak mı iş yapıyor? Ben size
soruyorum. Öyleyse, Ormak’tan her alışveriş yapan rüşvet
alıyor. Öyleyse odur; yani, o gelir oradan, o hüküm odur. Ama, biz böyle
bir şey almadık Allah’a şükür. Allah, böyle bir şeyi nasip
etmedi, etmesin, etmeyecek. Benim buramdan haram lokma geçmedi, geçmeyecek. Onu
söyleyeyim. Geçmeyecek!.. geçmeyecek... Benim aldığım terbiye
de, aldığım eğitim de, içerisinde bulunduğum siyaset
de bunu emreder. Bu emre uydum, uyacağım, devam edeceğim. Onu
söyleyeyim.
Değerli
arkadaşlarım, burada, tabiî, konu çok tartışıldı;
ama, ben memnunum. Neden memnunum; temiz toplumdan bahsediyoruz, temiz
yönetimden bahsediyoruz, temiz idareden bahsediyoruz; onun
arayışı dolayısıyla, sorduğunuz her soruya, bu
açıklıkta cevap vermeye çalışıyorum. Bütün
arkadaşlarımın kafasında bir problem kalmasın; “ya
şu şöyle olmuş, bu böyle olmuş; bu böyle miydi, o öyle
miydi; bu böyle mi gelecekti, böyle mi gidecekti” denmesin; çünkü, bu mesele
burada çözüme kavuşsun; çünkü, benim yargılanacağım yer burasıdır,
bu Yüce Makamdır, değerli arkadaşlarımın
vicdanıdır. Ben, sizin vicdanınızda aklanamıyorsam, o
zaman, Türkiye’de dolaşmam. Sizin vicdanlarınızda aklanmak
istiyorum. Onun için, ben, bu meseleyi takip ettim. Ben, hiçbir zaman
soruşturmadan kaçmadım, mahkemeye gitmekten kaçmadım; aksine,
ben, bir an önce mahkemenin karşısına çıkayım diye
gayret ettim. Böyle bir şeyim yok...
Hadise
şöyle oluyor; iki veçhesi var: Bir, bakanlık boyutu, bir de benimle
ilgili boyutu. Eğer, Anayasa, beni, bakanlık icraatlarım
dolayısıyla korumasaydı, ben de yanımdaki personelimle
beraber gidecektim, Ankara 9 uncu Ağır Ceza Mahkemesinde
yargılanacaktım; konu, siyasî bir malzeme teşkil etmeyecekti.
Orada, arkadaşlarım gibi, ben de beraat edecektim; çünkü, mahkeme,
somut delillere göre karar verir, somut olaya göre karar verir;
kararını vermiş; ama, benimle ilgili bölümüne gelince, benimle
ilgili bölümünde enteresan gelişmeler oldu. Komisyon kuruldu. Birinci ay
-ilk iki aylık çalışmasını yapacak; fakat- bu
çalışmayı yaparken, komisyon 15 kişiyle kurulmasına
rağmen 11 kişiyle göreve başladı; 4 noksan üyesi var. 4
noksan üyeyle komisyon çalışma yapamaz. Savcılıktan,
hâkimlikten ve avukatlıktan gelen arkadaşlarımız bilirler;
şeklî ve usulî bazı hususlar vardır; buradaki komisyon üye
sayısının 15 kişi olması da bu hususlardan birisidir.
Üye sayısı 15’in altında olan bir komisyon, toplanıp karar
veremez değerli arkadaşlarım; verdi...
İkinci
bir hatası: Komisyon, birinci iki aylık çalışmayı
yaptı, süresi yetmedi, beni çağırmadı, ikinci bir iki
aylık süre daha istedi. O ikinci iki aylık süre de birinci
ayını geçti, ikinci ayına girerken, ben, bir
yurtdışı seyahatim olduğundan bahisle, komisyona müracaatta
bulundum; dedim ki: Sayın komisyon, birinci iki ayı geçirdiniz, beni
çağırmadınız; ikinci iki ayı da geçirmek üzeresiniz,
henüz daha çağırmadınız. Ben, şu tarihler
arasında yurtdışında olacağım. Bu arada, mart
ayının 18’inde de döneceğimi söylüyorum. Aynı zamanda,
Meclis Başkanlığına bir dilekçeyle müracaat ediyorum ve bu
arada, komisyon üyelerine de -benim bilgime başvurmadan önce- size
bazı notlar gönderiyorum, bunları değerlendirir ve
sorularınızı da buna göre sorarsanız memnun olurum diye bir
dosya gönderiyorum. Bu dosyaları, geçen dönem çalışan bütün
arkadaşlarım bilir, herkese gönderdim; bu müzakere
dolayısıyla da, istisnasız, 550 arkadaşıma
hazırlık yaparak birer dosya gönderdim. Zannediyorum, hepinizin eline
ulaşmıştır. Ancak, beni çağırmayan komisyon,
yurtdışına çıkışımın ertesi günü
çağırıyor ve benim sekreterim de “yurtdışında,
ben bu davetiyeyi alamam” diyor. Bunun üzerine, ben hemen haberdar oldum,
komisyon başkanıyla görüştüm, arkadaşlarla görüştüm,
yeterli bulmadım; bunun üzerine, avukatımı, özel olarak
komisyona gönderdim. Ayın 18’inde geleceğimi söyledim. Ayın
18’inde geldikten sonra, komisyonun görev süresinin bitmesi için daha
onbeş günden fazla süre var; ama, buna rağmen, ayın 18’inde
döndüğümde öğrendim ki, komisyon benim gıyabımda karar
vermiş. Ben, ifademi alacaklar diye bekliyorum... Bunun üzerine,
Sayın Meclis Başkanı Cindoruk’a müracaat ettim. Sayın
Cindoruk, benim müracaatımı haklı buldu ve komisyona hitaben bir
müracaatta bulundu.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Cindoruk’un, benim
müracaatım üzerine komisyona yaptığı müracaatı tamamen
okumak istiyorum; benim yaptığım müracaatı ayrıca
okuyarak vaktinizi almak istemiyorum.
“Tarih:
3.4.1993.
(9/11) Esas
Numaralı Soruşturma Komisyonu Sayın
Başkanlığına
Ankara
Milletvekili Sayın Halil Şıvgın, 31.3.1993 günü bir
dilekçeyle, Başkanlığımıza başvurmuştur. Bu
dilekçede ileri sürülen bir bölüm isteklerin incelenmesi,
Başkanlığımızın görev alanı
dışındadır; ancak, Komisyonun, sayın üyenin ifadesini
almaksızın soruşturma açılmasına ilişkin karara
vardığı yolundaki iddiası, Başkanlıkça
incelenmiştir. Bu iddianın doğru olduğu, dosyanın
içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bilindiği
gibi, Anayasanın 100 üncü maddesinde yer alan soruşturma komisyonu
faaliyetinin hukukî niteliği, bir yargılama işlevidir. Prof. Dr.
Nurullah Kunter, Komisyonun, bir ön soruşturma
gerçekleştirdiğini, soruşturmanın açılması
kararının, savcının talepnamesi niteliğinde olduğunu
belirtmektedir. Prof. Dr. Faruk Eren de, bu faaliyetin, bir iddia faaliyeti
olduğu yolundaki görüşünü keskinleştirmektedir. Doktrinde,
Meclis soruşturma komisyonunun, bir ilk soruşturma organı
olduğu yolunda ittifak vardır; uygulama da bu yoldadır.
Bu nedenle, Anayasa, 100 üncü maddesiyle, bu
faaliyetin tam bir yargısal tarafsızlık içerisinde
gerçekleştirilmesi için özel yasaklar ve düzenlemeler getirmiş,
işlemi, parti gruplarının kararları dışına
çıkarmıştır. Konuya açıklık getirmek için 100
üncü maddenin gerekçesinin son bölümünden bir alıntı yapmak yeterli
olacaktır: ‘Bu esaslar göz önünde tutulmak suretiyle, Meclis
soruşturmasının sade ve salim, tartışmasız bir
şekilde sonuçlandırılması amacı güdülmüştür.’
Hakkında
suçlama yapılan sayın üyenin dinlenilmeden varılan kararın
tartışmayı getireceği ise kuşkusuzdur. Nitekim, tartışmayı
ve beraberinde itirazı getirmiştir.
Savunma
hakkı, aynı zamanda, suçlanan kişinin delillerini ve
soruşturmanın genişletilmesine ilişkin isteklerini de
güvence altına alır. Suçlanan kişi dinlenmedikçe,
soruşturma eksik kalır. Savunmanın kanıtları toplanmadan
karara varma sonucunu doğurur.
Yüce Meclis,
bu dönem, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasında yaptığı olumlu
değişikliklerle bütün yurttaşlarımızın savunma
haklarına teminat ve genişlik sağlamıştır. Bu
demokratik yorumun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yargısal
faaliyetlerinde kendi üyesinden esirgenmesi, kanun yapıcının
yürürlüğe koyduğu yasaları ihmal etmesi sonucunu
doğuracaktır. Savunma için çağrıda bulunulan sayın
milletvekilinin davete uymadığı geçerli belgeyle
kanıtlanmadıkça, soruşturma bitmiş sayılamaz.”
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Meclis Başkanının bu
görüşüne göre, benim soruşturmam bitmiş değildir.
Bitmiş olmayan bir soruşturmayı da, bence, Meclis
Başkanı Sayın Cindoruk’un, o zaman, yok sayması
lazımdı, sayamadı. Onun için, geçen dönem, çok ısrarlı
çalışmalarıma rağmen, bu komisyon raporu, Meclis gündemine
gelemedi. Bu defa da, Meclis Başkanı Sayın Kalemli’nin bunu
ortadan kaldırması lazımdı, kalkmadı. Kalkamadığına
göre, bu dosya, iki yoldan biriyle kalkacak; ya Meclis Başkanları
-buradaki hükme göre- soruşturmanın bitmiş
sayılamayacağı gerekçesiyle bu dosyayı işlemden
kaldıracak ya da Genel Kurula gelecek, sizlerin oylarıyla ortadan
kaldırılacak. Bu olayın buraya gelişi şeklîdir,
şeklen gelmiştir; dolayısıyla, bitmiş bir
soruşturma yoktur, tamamlanmış bir soruşturma yoktur.
Tamamlanmış, bitmiş bir soruşturma
olmadığına göre, bu meselenin gündemde kalmasını ve
bizim başımızın üzerinde, sürekli, Demokles’in kılıcı
gibi sallanmasını önlemek isteme irademizden kaynaklanmaktadır.
Bunun için de, ben, değerli arkadaşlarımın bu konuyu
değerlendireceklerine ve vicdanlarındaki karar istikametinde oy
kullanacaklarına inanıyorum. Onun için de, açık söyleyeyim, ben,
fevkalade müsterihim; yaptığım icraat dolayısıyla da
müsterihim, yaptığım işler dolayısıyla da
müsterihim; hiçbir sıkıntım yoktur.
Şimdi,
bazı arkadaşlarımdan gelen bazı sorular oldu, o sorulara
cevap vermek istiyorum.
Bunlardan
birisi; dediler ki: “Neden ‘mevzuata uygun olmak kaydıyla’ diye bir
şerh düştün?”
Şimdi,
bunun hikâyesini anlatayım: Ben hukukçuyum, avukatım; ama,
avukatlık yapmadım, hukukçuyum. Bir gün, Bakanlığımdan
talepte bulunan arkadaşlarım -iki milletvekili arkadaşım,
personel atamasıyla ilgili- oldu. Ben de, ilgili personel genel müdürü
arkadaşıma sordum, olumsuz cevap aldım, arkadaşlarıma
bildirdim. Dediler ki: “Bu yapılıyor.” “Yahu, olur mu; bunun
yapılması mümkün değil; bu işin başındaki,
dairenin başındaki arkadaşa sordum” dedim. Bir anlam
çıkaramadım. Daha sonra baktım, öğrendim ki, Personel Atama
Yönetmeliğinin 1/c maddesi varmış; bu maddeye “makamın
takdirine göre” diye bir hüküm koymuşlar. Bu “makamın takdiri”
ibaresi, zaman zaman Bakanlık makamı olarak
anlaşılmış, zaman zaman müsteşarlık makamı
olarak anlaşılmış, zaman zaman da personel genel
müdürlüğü makamı olarak anlaşılmış. Bu konuyu,
Bakanlar Kurulunda bir arkadaşımızla tartıştım.
Sayın Şükrü Yürür dedi ki: “Bu tip işlerden kurtulman ve sana
herhangi bir şey gelmemesi için yapacağın en doğru iş
“mevzuata uygun olmak kaydıyla” ibaresini koymandır. Ben bütün
icraatlarımı öyle yaparım. “ Buradaysa, teyit eder... Benim de,
o tarihten itibaren, ister paralı bir konu olsun ister personel
ataması ister personel tayini olsun -Bakanlık yetkilileri, Sayın
Bakan Aktuna buradaysa açabilirler- yaptığım bütün tasarruflarda
“mevzuata uygun olmak kaydıyla” şerhim vardır. Bu suçsa, ben, bu
suçu işledim. Bu suçsa, buna suç diyorsanız; yani, bu böyledir
diyorsanız... Bu şudur: Benim bir zorlamam yok; siz, iş yaparken
kanundan ayrılmayın; kanun, nizam, örf, âdet ne gerektiriyorsa onu
yapın, doğru değilse yapmayın demektir. Bu, ileride bir
sorumluluk doğarsa, bakanın sorumluluktan kaçması değildir;
çünkü, ben, sorumluluktan kaçmıyorum; sorumluluktan kaçsam bu olayı
bu kadar takip etmem, bu işi bu kadar kovalamam. Bu olayın bir
tarafı...
Bir
diğer tarafı, şimdi arkadaşlarımız dediler ki:
“Niye bir tek Ormak; niye bir tek Ormak’tan alınmış?”
Değerli
arkadaşlarım, ben, Bakan olmadan önce, Sağlık
Bakanlığında ambulansla ilgili bir şartname yok -getirdim
onları- şurada iki ayrı şartname var; ambulans
şartnameleri bunlar; bunları da Devlet Malzeme Ofisine
Sağlık Bakanlığı gönderiyor, Devlet Malzeme Ofisi
şartname hazırlamıyor; onu söyleyeyim -konuşan
arkadaşlarıma cevap için söylüyorum- şimdi, bunun üzerine ne
yaptık biz: Bunun üzerine, rahmetli Adnan Kahveciyle oturduk, “ambulans
tanımı nedir, şartnamesi nasıl hazırlanır” diye
bir çalışma yaptık. ECRİ Firması ve İstanbul
Boğaziçi Üniversitesinden Profesör Sayın Necmi Tanyolaç’ın -ki,
öldüğünü öğrendim, Allah rahmet eylesin- bu işin ustası
olduğunu öğrendik. Teklifte bulunmuşlar Sayın Kahveci’ye,
ben de kabul ettim ve şurada gördüğünüz dosyaların içerisindeki
şartnameleri hazırladık; dört ayrı tip ambulans için
hazırlandı. Doğrudur, buna belli bir bedel ödedik,
ödediğimiz bedelin üç katını şartnameleri satmak suretiyle
geri aldık, tahsil ettik. Bakanlığımız zarar
görmemiştir; yani, Bakanlığın parası
dışarıya verilmemiştir. Şartname hazırladık,
ihaleye girmek isteyenlerden bu, üç katı bedelle tahsil edilmiştir,
Bakanlık kasalarına girmiştir.
Bir
diğer husus, dört ayrı tipte ambulans alımlarını
yapmak üzere Devlet Malzeme Ofisine müracaat eden Sağlık
Bakanlığıdır ve burada sürekli
tartıştığımız APK’dır. O müracaatı da
yapan Müsteşar Yardımcısı Filiz Güngör Hanımdı;
çünkü, ben, ona yetkiyi vermişim, o yetki çerçevesinde, Devlet Malzeme
Ofisine gitmiş, alımı da aynı şekilde
gerçekleştirmiştir. Daha evvel Devlet Malzeme Ofisinin
alımını da gerçekleştiren odur, işlem de aynı
şekildedir. Dört ayrı tipte yaptığımız
alımda, Devlet Malzeme Ofisinin bu arazi tipi ambulans alımı
ihalesine, sadece ve sadece Ormak girmiştir. Ormak’tan başka, bu
şartnameye uygun teklif veren de yok, ihaleye giren de yok.
Peki, bu
arazi tipi dediğimiz 4x4 ambulans tipi nereden çıktı, şimdi
onu anlatayım:
Değerli
arkadaşlarım, Körfez krizi oldu, Kuzey Irak’tan 700 bine yakın
sığınmacı geldi. 2 500-2 600 metre yükseklikteki
dağlarda onlara hizmet vermek zorundayız. Ambulans aradık,
arkadaşlar, aldığımız ambulansların o
dağlara çıkamadığını, 4x4 tipi diye tarif
ettikleri arazi tipi ambulansların bu dağlara
çıktığını söylediler. Bunun üzerine, Edirne’den,
Balıkesir’den, Bursa’dan, Aydın’dan, Samsun’dan, Erzurum’dan,
Rize’den, Trabzon’dan, yurdun değişik yerlerinden, mevcut olan bu tip
arazi ambulanslarını topladık ve o görev bölgesine gönderdik. 10
gün sonra -geçti geçmedi- her ilin milletvekili arkadaşlarımız,
teşkilatlarını almışlar yanımıza geldiler
“Bizim ambulansı geri ver... Bizim ambulansı geri ver” dediler ve
biz, yoğun bir baskıyla karşı karşıya
kaldık. O Körfez krizi sırasında yaşadığımız
gerçek bize şunu gösterdi ki, Türkiye’nin şartlarına uygun
ambulans alınmıyor. Onun üzerine, arazi tipi dediğimiz 4x4
ambulans tipi alındı ve bu ambulans tipini o sırada Türkiye’de
üreten Ormak’tan başkası yoktu. Bu da, mahkeme belgeleriyle
kanıtlanmıştır; mahkemelerce, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının bilgileriyle
kanıtlanmıştır, ispat edilmiştir. Mahkeme, onun
üzerine, Filiz Güngör’le yardımcısına beraat kararı vermiş
ve Yargıtay da tasdik etmiştir. Bu konu da oradan
çıkmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, daha önce, Devlet Malzeme Ofisinden bu
ambulansları alırken, biz, aynı şekilde avans verdik. Bizim
verdiğimiz avans çizelgesi, tarifleri, tipi, şartnamesi, Devlet
Malzeme Ofisinde yapılan anlaşmanın aynısıdır,
tıpkısıdır, arada bir fark yoktur. Yani, biz, yeni bir olay
meydana getirmedik. Devlet Malzeme Ofisinin aldığı
şartlarda, aynı şekilde avanslarını ödemek suretiyle
aldık.
“Fiyatı
pahalı mı değil mi” diye bir tartışma çıktı,
bir yıl evvel alınan ambulans fiyatının yüzde 17
artırılması suretiyledir, bizim tespit ettiğimiz fiyat.
Enflasyonun yüzde 60 olduğu o sene, yüzde 17 fiyat
artışıyla bu ambulanslar alınmıştır. Bu da,
yine mahkeme kararlarıyla tespit ve tescil edilmişti; burada da bizim
bir problemimiz söz konusu değildir.
Bir
başka husus: Bu ambulans alımları, bizim kendiliğimizden
karar verdiğimiz konular da değildir; milletvekilleri tarafından
1991 bütçesine teklif edilmek suretiyle Sağlık Bakanının
önüne getirilmiştir. İşte, karar buradadır; bütçeye
yapılan teklif budur; bütçede yapılan çalışmanın
sonucu da buradadır.
Önemli bir başka husus: “Sayın bakan
istifa ettikten sonra aldı” diye bir iddia var. Buna, önergeyi veren
Sayın Hamdi Üçpınarlar’ın ağzından cevap veriyorum; “
10 Haziran 1991’de Ormak’a yazı yazıldı; 12 Haziranda Ormak
teklifini getirdi; 13 Haziranda Filiz Güngör, bakana onay hazırladı;
bakan da 14 Haziranda bunu imzaladı “dedi. Benim görevim 14 Haziranda
bitmiş; iş,10 Haziranda başlamış. 14 Haziranda bana
göre bitmiş; ondan sonrası, idarenin kendi içinde olayı tekemmül
ettirmesi, tamamlamasıdır.
Şimdi,
bu tarihte Anavatan Partisi tek başına iktidardır; ben de
Sağlık Bakanıyım. 18 Haziranda Anavatan Partisinin bir
kongresi vardır; 18 Hazirandan evvel bitmiş. Anavatan Partisinin 18
Hazirandaki kongresinde Mesut Yılmaz’ın ya da Yıldırım
Akbulut’un kazanacağını kim biliyordu ki? Ben,
Yıldırım Akbulut’un kabinesindeydim, Mesut Yılmaz da benim
arkadaşımdı. Mesut Yılmaz, kongreyi kazanmış, ben
bakan olmamışım; ama, genel başkan
yardımcısı olmuşum. Bu, bizim iç sorunumuzdur; bir
başkasının problemi
değildir.
Efendim,
öyle yapmasaydı, şöyle yapsaydı... Ama, şu olabilir: Bir
iktidar değişmiş, başka bir iktidar geliyorsa; yani,
diyelim ki, Doğru Yol Partisi iktidarı var, o gidiyor, yerine
Anavatan Partisi iktidarı geliyorsa veya Anavatan Partisi iktidarı
gidiyor, yerine, Doğru Yol veya Refah iktidarı geliyor veya SHP, CHP
iktidarlarından birisi geliyorsa, o zaman, böyle büyük alım
yapamazsınız, yapmazsınız; bunu ben de biliyorum; ama,
benim buradaki işim, burada başlayan bir iş değil; bu, bir
yıldan bu yana devam eden bir periyodun sonucudur. Devlet Malzeme Ofisine
göndermişiz ve bu iş, belli bir noktaya gelmiş ve
sonuçlandırıyoruz; biz, yarım bir iş
bırakmamışız. Yarım bir iş bırakmamanın
sonucu... Arkadaşlar tartıştıkları için, konuyu dile
getirdikleri için söylüyorum.
Şimdi,
o zaman, şunu söylemek lazım; 24 Aralıkta seçim oldu, iktidar
tablosu değişti, yeni hükümet kurulamadı; o zaman, yeni hükümet
kuruluncaya kadar arkadaşlarımızın -bakan arkadaşlar
için söylüyorum- yaptıkları bütün tasarruf bu Meclise gelir; eğer,
bu iddiayı aynı şekilde göreceksek; o zaman, iş yürümez
Türkiye’de, o zaman bütün işler kilitlenir; personeli de tayin edemeyin,
paraya da imza atmayın; peki, ne yapacağız biz!? Tabiî, bunun
takdirini bakanlar yaparlar, idare yapar, Başbakan yapar, belli bir
solüsyon oluşturur. Bu, tabiî, tartışmalarımızın
dışında; ama, iddia edildiği için söylüyorum bunu. Yani,
benim bu işlemleri yaptığım sırada, müstafi bir
hükümet söz konusu değildir, benim bakan olup olmayacağım da
belli değildir; ben, yeniden aynı göreve de gelebilirdim. O zaman bu
iddiada bulunanlar, müneccimlik yapıyorlar biraz ve yapmışlar...
Değerli
arkadaşlarım, tabiî, bir başka husus, ben, aslında,
huzurunuza çok dolu dolu geldim; ama, vaktinizi fazla almak istemiyorum.
Şimdi, burada, Yargıtay ilamları, bilirkişi raporları,
mahkeme kararları, dosyalarıyla tamamlanmış vaziyettedir
bizim açımızdan; bizim bir noksanımız yok Allah’a
şükür. Şunu ayrıca ifade etmek isterim ki: Benim Sağlık
Bakanlığında görev yaptığım dönemle ilgili
yirminin üzerinde soruşturma açıldı, kişiler mahkemeye
gitti; hepsi Allah’a şükür beraat etti, Yargıtay tasdikinden de geçti
-herhalde bir kısmının, üç beş tanesinin Yargıtay
süreci devam ediyor- yani, ben, yaptığım hizmetler
dolayısıyla, bakanlık olarak aklanmış durumdayım.
Bu olay, Yargıda aklanmış, bitmiştir. Burada, Meclis
komisyonunca getirilen konunun gündemden çıkarılması -biraz önce
söylediğim gibi- sizlerin vicdanlarınızla başbaşa
kalarak vereceğiniz karar sonunda gerçeklecektir. Ben, bu konuda,
hepinizin, en doğru ve salim kararı vereceğinize
inanıyorum, sizlere güveniyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Şıvgın.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Şıvgın “benim savunmam
alınmadı” dedi; doğru. Kendisine bir tabligat yapılmıştır.
Kendisinin müracaatı üzerine, konu, Meclis
Başkanlığınca Soruşturma Komisyonuna intikal
ettirilmiştir. Soruşturma Komisyonu, konuyu incelemiş ve
Anayasanın 100 üncü maddesine göre, malumunuz, soruşturma
komisyonunun, önce iki ay içerisinde soruşturma konusunu tamamlaması
ve iki ay içerisinde tamamlamadığı takdirde de, son iki ay
içerisinde kesin tamamlaması gibi bir zarureti vardır.
Yüce
Meclisin, hakkında soruşturma gibi çok önemli bir takip
yaptığı bir sayın kişinin de, bu süre zarfında,
bu soruşturmanın sağlıkla yürütülmesi için, gerekli gayreti
gösterip yurtdışına gitmemesi gerekir. Aksi takdirde,
soruşturmayı yapmak mümkün değil; çünkü, Anayasanın
verdiği süre kesin bir süre. O bakımdan, bu yönde bir usulsüzlük yok.
Zaten, Komisyon da bu konuyu görüşmüş ve kesin karara
bağlamıştır.
Sayın
milletvekilleri, soruşturma raporu üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Biliyorsunuz,
rapor, Sayın Bakanın Yüce Divana sevk edilmesi yönündedir.
Şimdi,
ben, bu raporu oylarınıza sunacağım. Oylama sonucunda,
eğer, rapor, Meclisimizin salt çoğunluğu olan 276 oyla kabul
edilirse, kendisinin Yüce Divana sevki
kararlaştırılmış olur; eğer, rapor, 276 ve daha
fazla oyla kabul görmezse, o zaman, Yüce
Divana sevki mümkün değildir. Ancak, bu 276 veya daha fazla oy
alınacak oylama, Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunda en azından
184 üyenin bulunması halinde mümkündür; çünkü, toplantı
yetersayısı, malumunuz olduğu üzere 184’tür; üçte birle
toplanmadıktan sonra, o zaman toplantı yetersayısı
olmayınca karar da verilmez.
Bu nedenle,
oylama, açık oylama şeklinde yapılacaktır.
Şimdi,
bu açık oylamanın biçimini oylarınıza sunacağım.
Biliyorsunuz, açık oylamanın üç biçimi vardır: Birincisi,
adı okunan sayın üyenin yerinden kalkarak “kabul”, “ret”, “çekimser”
şeklinde oyunu ifade etmesi; ikincisi, kürsüye konulan kupalara adı
okunan üyenin oyunu atması; üçüncüsü ise, kupaların sıralar
arasında dolaştırılmak suretiyle
yapılmasıdır.
Şimdi,
oylamanın şeklini Yüce Kurulun takdirine sunacağım.
Oylamanın,
adı okunan üyenin ayağa kalkarak “kabul”, “ret”, “çekimser” demesi
şeklinde yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Bu oylama biçimi kabul edilmemiştir.
Şimdi,
açık oylamanın, kupaların kürsü önüne konularak ve adı
okunan üyenin oyunu kullanması suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Bu oylama
biçimi de kabul edilmemiştir.
Zorunlu
olarak, açık oylama, kupalar sıralar arasında
dolaştırılmak suretiyle yapılacaktır.
Bu oylamada,
Sayın Bakanın Yüce Divana sevkini isteyenler Komisyon raporuna
“kabul” oyu vereceklerdir -çünkü, Komisyon raporunun kabulü yönünde
olacaktır- Yüce Divana gitmesini kabul etmeyenler “ret” veya
“çekimser” oy vereceklerdir.
Basılı
oy pusulası kullanılırsa beyaz “kabul”, kırmızı
“ret” ve yeşil de “çekimser” anlama geliyor.
Aslında,
basılı oy pusulaları kullanılırsa daha isabetli olur.
Biliyorsunuz, açık oylamada isimlendirme bilgisayarla
yapılmaktadır. Bastırılan oy pusulalarında her
sayın milletvekilinin bir numarası vardır; bunlar, bilgisayarda
çok seri şekilde tasnif edildiği için, bu oy pusulaları
kullanılırsa daha iyi olur efendim.
Kupalar
sıralar arasında dolaştırılsın.
(Oyların
toplanmasına başlandı)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, oylama işlemi devam ediyor. Uygun
görürseniz, oylama işlemi devam ederken, müteakip soruşturma
komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlayalım.
2. – Bursa Milletvekili Turhan Tayan ve
50 arkadaşının, hayalî ihracat iddialarının üzerine
gitmeyerek devletin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri ve bu
eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu
iddiasıyla, Devlet Eski Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı ismet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük Eski
Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet Eski
Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi ve (9/22) Esas Numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 779) (1)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Bursa Milletvekili Turhan Tayan ve 50
arkadaşının, hayalî ihracat iddialarının üzerine
gitmeyerek devletin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri ve bu
eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu
iddiasıyla, Devlet Eski Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı İsmet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük Eski
Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet Eski
Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında, Anayasanın 100 üncü maddesi
uyarınca Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi ve (9/22) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu
raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
Biliyorsunuz,
779 sıra sayılı Meclis Soruşturma Komisyonunun raporu,
sayın üyelere dağıtılmış ve ilgili eski bakanlara
da gönderilmişti.
(1)
19 uncu Dönem 779 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Rapor
üzerindeki görüşmelerde, şahıslar adına, 6 üyeye ve
haklarında soruşturma istenen eski bakanlara söz verilecektir.
Son söz,
haklarında soruşturma istenen eski bakanlara ait olup, süresizdir.
Şahıslar
adına söz alan milletvekillerinin konuşma süreleri de 10’ar
dakikadır.
Bu raporda
da, komisyon aranmadan görüşmeler yapılacaktır.
Rapor
üzerinde söz alan sayın üyelerin ismini okuyorum.
Kastamonu
Milletvekili Murat Başesgioğlu, Kayseri Milletvekili Memduh
Büyükkılıç, Aydın Milletvekili Yüksel Yalova, Ankara
Milletvekili Nejat Arseven, Van Milletvekili Fethullah Erbaş,
Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay, Ankara Milletvekili Ömer
Ekinci, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel, Artvin Milletvekili
Süleyman Hatinoğlu, Bartın Milletvekili Zeki Çakan.
Evet, ilk
sözü, Sayın Murat Başesgioğlu’na veriyorum; Sayın
Başesgioğlu, buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Başesgioğlu, süreniz 10 dakikadır; sürenize riayet ederseniz
memnun olurum efendim.
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; (9/22) Esas Numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, soruşturmaya konu Sayın İsmet Kaya Erdem,
Sayın Ekrem Pakdemirli, Sayın Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ve Sayın
Yusuf Bozkurt Özal hakkında verilen soruşturma önergesindeki iddia,
hayali ihracat iddialarının üzerine gitmeyerek, devletin zarara
uğramasına sebebiyet vermek ve bu eylemlerinin, Türk Ceza
Yasasının 240 ncı maddesine girdiğinden bahisle
tecziyelerini istemekten ibarettir.
Bu önerge,
geçen dönem Parlamentoda bulunan arkadaşlarımızın da
hatırlayacağı üzere, Mecliste kabul edilmiş ve bir
soruşturma komisyonu kurulmuştur. Komisyon
Başkanlığını, Doğru Yol Partisi Grubundan
değerli bir hukukçu arkadaşımız yapmış ve bu
Komisyon, uzun bir çalışma sonucu, sayın bakanlar
hakkındaki bütün iddiaları bir yargıç titizliği ve
inceliği içerisinde incelemiş, tüm bilgi ve belgeleri celbetmiş,
tanıkları dinlemiş, bilirkişi dinlemiş ve netice
olarak, hakkında isnatta bulunulan 4 sayın bakanın, hayali
ihracat konusuyla ilgili sorumlu olmadıklarına ve Yüce Divana
sevklerine gerek olmadığına karar vermiş
bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Komisyon raporunun bu haklı ve açık kararı
karşısında, soruşturmanın safahatına girmeyi
lüzumsuz addediyorum. Sadece Yüce Meclise bilgi sunmak açısından bir
iki noktanın altını çizmek istiyorum. Tüm iddiaların aksine,
ilk hayali ihracat olayını 1985 yılında tespit eden, o
günkü, görev başında ki Hükümettir ve bu hayali ihracat
olayının ortaya çıkmasından sonra, bir dizi idarî ve
ekonomik tedbirler alınmıştır.
Bunların
arasında, yüzde 20 civarında bulunan vergi iadelerinin, kademeli
olarak, 1988 yılı sonuna kadar sıfırlanması
öngörülmüştür. Yine, Eximbank süratle kurularak, ihracat kredisi, bu banka
vasıtasıyla kullandırılmıştır. Yine,
geniş bir soruşturma başlatılmış, hayali ihracat
olaylarına karışan firmaların, ihracat yapması
engellenmiş ve vergi iadelerinin geri tahsil edilmesi yoluna
gidilmiştir. Bu komisyon raporunda, bu konular çok açık ve net
olduğu için, daha fazla detaya girmek istemiyorum.
Değerli
milletvekilleri, dikkatlerinizi bir başka noktaya çekmek istiyorum:
Haklarında isnatta bulunulan bu değerli bakanlar, Cumhuriyet
Hükümetlerinde, çeşitli dönemlerde görev yapmışlardır.
Bazıları, Başbakan yardımcılığı,
bazısı Maliye ve Gümrük Bakanlığı, bazısı da
devlet bakanlığı gibi onurlu ve önemli bakanlıklarda görev
yapmışlardır ve neticeten, bu ülkeye hizmet etmişlerdir.
Bu
hizmetlerinin karşılığı, ödüllendirilmek ve
alkışlanmak olması gerekirdi; ancak, ne gariptir ki, bu dört
Sayın Bakan, tam 4 yıl süreyle bir itham altında
tutulmuşlardır; kendilerine, devamlı olarak bir isnatta
bulunulmuştur. Bu Sayın Bakanların onurları incinmiş,
gönülleri kırılmıştır; ama, alınları
açık, başları dik, bugüne kadar sabırla gelmişlerdir.
Değerli
arkadaşlarım, bir toplumsal zafiyetimiz var; ülkeye hizmet etmiş
siyaset ve devlet adamlarını ödüllendirmeyi ve itibarlarını
iade etmeyi, nedense, hep öldükten sonra hatırlıyoruz. Bu görevimizi,
nedense, bu değerli insanlar öldükten sonra hatırlıyoruz.
Önyargılarımızdan ve korkularımızdan kurtularak
gerçekleri, hakkı ve hakikati zamanında tespit ve teslim etmek bizim
borcumuzdur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; inancım odur ki, bugün, Yüce
Meclis ittifakla, komisyon raporunu kabul edecek ve bu anlamsız
soruşturmaya bir nokta koyacaktır. Yüce Meclisin bu kararı, bir
manada, hakkı, hakikati tescil edecek ve dört yıllık süre içerisinde
itham altında tutulan değerli bakanların bir nebze de olsa
incinmiş olan onurlarını yerine getirecektir. Onları, bu
Yüce Meclisin kararıyla bir nebze olsun ferahlatmış
olacağız.
Bu
duygularla, şahsım adına komisyon raporuna olumlu oy
vereceğimi ifade ediyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Başesgioğlu.
Sayın
Memduh Büyükkılıç; buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
Konuşma
süreniz 10 dakika.
MEMDUH
BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
(9/22) esas numaralı hayalî ihracat diye kamuoyunda bilinen, Meclis
Soruşturması Komisyonu raporuyla ilgili söz almış
bulunuyorum.
Hayalî
ihracat, geçmişe şöyle bakacak olursak, bizim üniversite
yıllarında Yahya Demirel’lerle başlayan ve daha sonra 1984-1990
yılları arasında kamuoyunu oldukça meşgul eden bir konu
haline gelmiştir. Bunun üzerine daha sonra -iyi hatırlıyoruz ve
biliyoruz ki- 1991 yılındaki seçimler sırasında, ülkenin
âdeta en önemli konusu olarak hayalî ihracat takdim edilmiş, seçim
malzemesi yapılmış ve meydanlarda, elbette ki, kamuoyunun
duyguları, düşünceleri sandığa sürüklenmek suretiyle oya
çevrilmeye çalışılmıştır. Elbette, bunun haklı
yönleri vardır; belki, duyguların istismarı da söz konusudur.
O
açıdan, daha sonra, Mecliste bu konu gündeme getirilmeye
çalışılmış; ancak, 1991 yılı öncesindeki
dönemde, Anavatan Partisinin yaklaşık 292 civarında milletvekili
bulunduğu için, denetleme mekanizmalarının işletilmesi söz
konusu olmamıştır. Özellikle, şu anda Genel Kurulu yöneten
Değerli Başkanın da o dönemde vermiş olduğu gerek soru
önergeleriyle gerekse diğer denetim yollarıyla ilgili söz konusu
mekanizmalar çalıştırılmamış ve oy
çokluğuyla reddedilmiştir. Tabiî ki, oy çokluğuyla reddedilince
değişmeyebilir. Kamuoyunda -benim kanaatim- hayalî ihracat söz konusu
olmuş ve kamu vicdanında, söz konusu yönetim, Anavatan Partisi dönemi
iktidarı, mahkûm olmuştur; çünkü, basınımız, bu
konunun üzerine gitmiş ve kamuoyunu oldukça meşgul etmiştir.
Daha sonra,
Doğru Yol Partisi ile SHP beraber iktidar olunca, bu konu tekrar gündeme
getirilmiş ve bunun üzerine, bir araştırma komisyonu
kurulmuştur. Araştırma komisyonu, yaklaşık iki sene,
yine kamuoyunu meşgul etmek suretiyle, bu söz konusu tutanakta yüzlerce
sayfayla yer alan raporunu ortaya koymuş ve bunun üzerine, söz konusu
komisyonun kanaati, soruşturma komisyonunun kurulması yönünde
olmuştur. Daha sonra, soruşturma komisyonu kurulmuş,
soruşturma komisyonunun yaklaşık dört aylık
çalışması sonucunda, 15 tane görüşme yapılmış,
yaklaşık 12 saat bu konunun üzerinde çalışmalar
yapılmış ve görüşler belirlenmiştir. Bu komisyon
çalışmalarını incelediğimizde, kimi zaman
toplantı yetersayısı elde edilememiş, kimi zaman eksik
üyeyle toplanmış; ama, sonuç itibariyle dört aylık süre sonunda
ortaya bir rapor konulmuştur. Bu raporda kimi üyeler söz konusu komisyonun
görüşlerine -tespit ettiği görüşlere- katılmış,
kimi üyeler katılmamış veya çekimser kanaatlerini
belirtmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, iki sene araştırma komisyonunu, yaklaşık
dört ay soruşturma komisyonunu meşgul eden bu konu, elbetteki kamunun
vicdanında iyi yanıyla da kötü yanıyla da yer
almıştır. Bu komisyonlarda 58 kişinin bilgisine
başvurulmuş ve araştırma komisyonu döneminde 41 tane
birleşim yapılmıştır. 1970’li yıllardan beri,
sürekli bu konular gündeme gelirken, 1984 ilâ 1990 arasındaki
yaklaşık altı yıllık dönemde yapılan
ihracatların araştırılması komisyonu
başkanlığını yapan Mahmut Öztürk tarafından,
ihracatın yaklaşık yüzde 48’i “hayalî ihracat” olarak nitelendirilmiştir.
Gerçekten, bu, ülkemiz için kara bir tablo, ülkemiz için bence karanlık
bir rakamdır. (RP sıralarından alkışlar) Çünkü, bu
dönem içerisindeki yaklaşık 90 milyar dolarlık ihracat hacmini
gözönüne getirecek olursak, bunun 45 milyar dolarlık kısmının
hayalî olduğunu herhalde tahmin etmemek için hiçbir sebep yoktur; ama, ne
yazıktır ki soruşturma komisyonu, bu hayalî ihracatla ilgili bu
kanaate katılmamış ve soruşturma komisyonunda bu konu
desteklenmemiştir. Bunun üzerine, komisyon üyesi olan Doğru Yol
Partili milletvekillerinin bir kısmı, soruşturma komisyonunun
yazmış olduğu raporun lehinde yer alırken, bir
kısmı, aleyhinde yer almak suretiyle kendi kanaatini
belirtmişlerdir.
Yine, bu
Komisyonun üyelerinden, Refah Partisine mensup olan 2 üye Komisyonun kanaatine
katılmamıştır. O dönem SHP bünyesinde bulunan ve daha sonra
CHP olan partinin üyesi de, yine, bu Komisyonun kanaatine
katılmamış ve görüşlerini belirtmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, elbette ki, yaklaşık altı yıllık
dönemde yapılan ihracatların hayalî ya da gerçek
olduklarını irdelemek, takdir edersiniz ki, burada, 10 dakikalık
bir konuşmaya sığdırılacak konu değildir. Ancak,
benim gördüğüm kadarıyla, Meclisimiz, nedense, bu konulara, denetim
konularına fazla ilgi duymamakta gibi gelmektedir.
Yine, benim
bir başka kanaatim; eğer, bu araştırma komisyonu raporu ve
diğer soruşturma komisyonunun raporu
incelenseydi de, herkes kanaatini serd edip kendi vicdanına göre oy
kullansaydı, çok daha yerinde olurdu; ama, gördüğüm kadarıyla,
Meclis, bu ilerleyen saatlerde, değil 276’yı, ilgili bakanları
Yüce Divan’a gönderecek sayıyı bulmak -benim kanaatim- belki
toplantı yetersayısı ya da karar yetersayısı dahi elde
edilemeyecek bir durumdadır.
Bu
açıdan, bu konuyla ilgili daha fazla görüş belirtmek istemiyorum;
konuyu herhalde incelemişsinizdir. Herkesin kanaatine saygı duyuyor,
tekrar, Meclisimizi ve sizleri
saygıyla selamlıyorum. (RP ve DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Memduh Büyükkılıç.
Şimdi,
söz sırası Yüksel Yalova’da.
Buyurun
Sayın Yalova. (ANAP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10
dakikadır.
YÜKSEL
YALOVA (Aydın) – Sayın Başkanım, sayın
milletvekilleri; 9/22 esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu raporu üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi
şahsım adına en üstün saygılarımla selamlıyorum.
Biraz önce,
görüşlerini dinleme imkânı bulduğumuz Refah Partili
arkadaşıma hemen bir hususu hatırlatmak istiyorum:
Soruşturma komisyonunun geçen dönemki çalışmalarına
ilişkin “ne yazık ki” tabirini kullandınız; 12 saatten
ibaret olmadığını hemen burada söylemek zorundayım. O
dört aylık süre içerisinde, basılı evrakın arka
sayfasında göreceksiniz, bin küsur tane eki vardır. Ben, kendi
adıma arz edeyim ki, yaklaşık 30 bin sayfadır
incelediğimiz sayfa sayısı ve biz, bu 30 bine yakın sayfayı
incelerken de -yine kendi adıma arz etmeyi bir görev sayıyorum-
soruşturması istenilen kişilerin siyasal kimliklerini bir yana
bırakarak ve belki de o değerli eski bakanlarla aynı partiden
olmanın gerektirdiği ayrı bir titizliği de, o komisyonda
görev yapmanın bilinciyle birleştirerek -belki daha da titiz- o
konuda çalışma, araştırma yaptık; ama ne komisyon
çalışmalarına başlarken, ne komisyon
çalışmaları sırasında ve ne sonrasında “acaba...
Ne yazık ki...” ya da “iyi ki” gibi kelimeleri kullanır
mıyız diye de kendimizi bir tutkuya kaptırmadık. Orada,
size acizane bir tavsiyem olacak; yeni olduğunuz için
doğaldır...
MEMDUH
BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Raporu okursanız, orada var.
YÜKSEL
YALOVA (Devamla) – Ben, raporun hazırlanmasında görev
yapmış insanlardan biriyim; tartışmak amacıyla
söylemedim.
Sadece bir
şeyi hatırlatacağım, muhakkak ki “hükmedenler adaletle
hükmetmelidir” ayeti kerimesini belki kullanırız.
Değerli
milletvekilleri, ben konunun başka boyutuna dikkat çekeceğim.
Konuşmamı hazırlarken de iyi ki böyle yapmışım
düşüncesine, bugün, benden önceki konuşmacıları
izlediğim vakit kapıldım; hem bu dört eski sayın bakanla
ilgili hem de Sayın Halil Şıvgın’la ilgili soruşturma
komisyonlarının raporları üzerine konuşan
konuşmacıları dinlediğim de, konuya başka bir
açıdan bakmanın zarurî olduğuna inandım; izin verirseniz, o
yöntemi burada uygulayacağım. Yani, şimdi soruşturma
komisyonunda adı geçen dört eski sayın bakanın ismini,
sayın bakanın mensubu bulunduğu partiyi unutarak ya da
dilerseniz, bu Mecliste bulunan herhangi bir partinin, ANAP
dışında herhangi bir partinin üyesi gibi kabul ederek, sadece,
ortaya konulan, Yüce Heyetin huzurlarına getirilen iddialarla, o
kişiler hakkında verilen savunmalar ve belgelerle karar verecek
şekilde konuya yaklaşacağım.
Bakınız
değerli milletvekilleri, ben bir araştırma yaptım; 1965
yılından bu yana -hemen söyleyeyim eksik bu liste, 1994, bir tane de
1995 yılına ilişkin bir bilgi var; yani, 1996’nın bilgileri
tam gelmemiş- 1965’ten itibaren -1996 sayarsak, 1995 sayalım- 30
yıllık süre içerisinde, haklarında soruşturma önergesi
bulunan eski bakanlar ve başbakanların sayısı 198.
Bunların 8’i başbakan, 190’ı bakan; yani, yıllık
ortalama dosya sayısı 24, aylık yaklaşık 3. Bakan
sayısıyla kıyaslarsanız -6 yıl olduğuna göre, daha
doğrusu 1965-1995 arası 30 yıl olduğuna göre, 190 bakan
olduğuna göre- yılda ortalama 6 bakan hakkında soruşturma
önergesi... Şöyle düşünebilirsiniz: Her kabineyi ortalama 30
kişi sayarsanız, her kabinenin beşte biri, yüzde 20’si, gene
Meclisin kendi mensupları tarafından bir töhmet altında...
Ben, size
arz edeyim: Bu 198 eski bakan ve başbakan hakkındaki dosya
sayısı 730; son bir iki tanesini kaçırmış olabilirim,
Meclis evraklarına işlenmediği için. Bakınız
sayın milletvekilleri, 730 tane soruşturma önergesi; yani, bu 730
kişiden başbakan olanlara baktım; Sayın Akbulut, Sayın
Demirel, Sayın Ecevit... Hemen söyleyeyim, bugün, demokrasinin
teminatı olarak hemen herkesin görme eğiliminde olduğu
Cumhurbaşkanı Sayın Demirel hakkında tam 91 tane dosya,
Sayın Ecevit hakkında da 42 tane dosya. Sayın Erbakan var,
Sayın Özal var -Rahmetli Özal var- Sayın Naim Talu, Sayın Mesut
Yılmaz, Sayın Tansu Çiller... 8 tanesi başbakan olarak görev
yapmış. Bu 730 dosyadaki 198 şahıstan Eski Meclis
Başkanları Sayın Sabit Osman Avcı, Sayın Kaya Erdem,
Sayın İsmet Sezgin; bu üç kişi de Meclis Başkanı
olarak görev yapmış Meclisimizde.
Parti genel
başkanlarının isimleri: Bu kişilerden parti genel
başkanı olanlar Sayın Erdal İnönü, Sayın Deniz Baykal,
Sayın Süleyman Demirel, Sayın Bülent Ecevit, Sayın
Yıldırım Akbulut, rahmetli Turgut Özal, Sayın Alparslan
Türkeş, Sayın Mesut Yılmaz, Sayın Mehmet Yazar, Sayın
Tansu Çiller.
Bu 730 dosya
muhatabı 198 kişinin ikisinden biri rahmetli Turgut Özal, biri
Sayın Süleyman Demirel ve her ikisi de Cumhurbaşkanı.
Yani, bu
otuz yıllık süreç içerisinde, 730 dosya içerisinden bir Sayın
Hilmi İşgüzar, bir Sayın Tuncay Mataracı, bir de Sayın
İsmail Özdağlar ceza almış.
Bu üç
kişiden ceza alan ikisinin cezalarının, askerî müdahale dönemi
sonrasında olduğunu, o felsefenin hâkim olduğu bir dönemi
kapsadığını düşünürsek; -yani, Sayın Kenan
Evren’e, İstanbul Üniversitesi Senatosunca, fakültelerde Anayasa konusunda
yaptıkları konuşmalar nedeniyle, anayasa hukuku fahrî doktor
unvanı verme konusunda fakültelerin birbirlerini çiğnedikleri için
işin suyu çıkmasın diye yine senato kararıyla unvanın
teke indirilmeye çalışıldığı bir dönemde- o iki
kişi hakkında ceza verilmiş; birine de Anavatan Partisi, kendi
üyesi bir bakan hakkında, Sayın Özdağlar hakkında
vermiş.
Yüce Divana
sevk edilmiş toplam beş karar var; bunların içerisinden de
Sayın Altınkaya ve Sayın Giray beraat etmiş, Yüce
Divanın kararıyla.
Şimdi,
ben, buna, Meclis içi siyasî ceza adını verdim. Meclis
dışı siyasî ceza diyorsanız, bunun bir
hukukîleştirilmişi var; Rahmetli Adnan Menderes, Hasan Polatkan,
Fatin Rüştü Zorlu için siyasî cezanın hukukîleştirilmiş
kısmı...
Yine
Sayın Demirel’in, Sayın Erbakan’ın, Sayın Ecevit’in,
Sayın Baykal’ın ve ismini burada sayamadığım birçok
eski siyasinin, Hamzakoylardaki mücadelesi, başka başka yerlerde bir
dergiye sığınma mecburiyeti yüklenmesi...
Şimdi,
bu açıdan baktığınız vakit, bugün, bir başka
belgeyi daha, bilgiyi daha bunun yanına koymak mecburiyetindesiniz. Bugün,
o dün, fahrî doktor unvanı verilmesi nedeniyle yarışa giren
üniversitelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle ilgili, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kredibilitesiyle ilgili olarak yaptığı
araştırmalara baktığınız vakit görüyorsunuz; hep
sonlarda yer veriyorlar Türkiye Büyük Millet Meclisine; yani, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin, bu ülkede, güvenilirlik açısından en sonlarda yer
aldığını söylüyorlar. Ha, o zaman, biz, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde görev yapan insanlar olarak, kendi haysiyetimizi, kendi
şerefimizi düşündüğümüz kadar rakiplerimizin haysiyet ve
şereflerini de düşünmek zorundayız diyorum.
Biraz önce
bir konuşmacı, bir Osmanlı sadrazamının “iki gömlek;
biri bayramlık, biri idamlık” diye bir sözünü söylemişti. Bir
siyasetçi düşüneceksiniz ki, milletvekili olduktan sonra bakan
olmayı, başbakan olmayı hayal edecek; ama,
karşısında hep biri bayramlık biri idamlık iki
gömlek!.. Bayramlık gömlek için bu kadar mücadele eden insanlar, o
“idamlık gömlek” sözü karşısında, acaba, her zaman
sağlıklı olabilirler mi? Yani, hakında 91 tane dosya
hazırlanmış bir kişi -bu nasıl bir zihniyettir ki- o
çizgilerden geçecek ve sonra da, demokrasinin teminatı görülecek. Peki,
bugün demokrasinin teminatı gibi görme eğilimimiz doğruysa -ki
katılıyorum- o zaman, bu kişinin, günün birinde, böyle bir
şekilde bir yere gelebileceğini hesaplamak, biz siyasetçilere
düşen bir görev değil midir diye düşünüyorum.
“Hakim olan
kimesne, bir saat,
Emr-i Hak
üzre kim adalet ide;
Ola mı
bu sevaba adl-i adil,
Ki, o
yetmiş sene ibadet ide” Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in sözü bu;
yani, Peygamberimiz “bir saatlik adalet, yetmiş senelik ibadete bedel”
diyor.
Ben,
şahsen -ilk başta söylediğim gibi- sırf kendi partimize
mensup bir insan olduğu için, elli sene sonra, şu ya da bu artniyet
tarafından, milyarda 1 ihtimalle de olsa, bir soru işaretine muhatap
kalır mıyız acaba titizliğiyle -endişesiyle demiyorum;
titizliğiyle-...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Yalova, eksüre veriyorum; lütfen toparlayın efendim.
YÜKSEL
YALOVA (Devamla) – ... daha bir araştırmacı gözüyle ve
soruşturma komisyonunda aylarca görev yapmış, bu komisyon
raporuna imza atmış bir milletvekili sıfatıyla, bir
arkadaşınız sıfatıyla, açık alınla diyorum
ki, bu kişilere biz zaten zulmü yapmışız.
Bir tek
şeyi hatırlatacağım: Sayın Tansu Çiller’in mal
varlığını soruşturma komisyonunda görev
yapıyoruz; Sayın Ekrem Pakdemirli... Komisyonun görevinin hangi
döneme ilişkin olacağına ilişkin bir tartışma
var; Bakanlık ve Başbakanlığıyla
sınırlı mı kalsın; yoksa, daha öteye mi gitsin.
Düşünebilir misiniz ki, bir soruşturma komisyonu tarafından,
öncesinde de bir araştırma komisyonu tarafından üç yıl,
dört yıl boyunca, hep, kamuoyunda haksız bir zulme muhatap olmuş
bir kişi, orada, aynı benim gibi savunma yaptı. Yani, dün siz
bize yapmıştınız; şimdi, bizim elimize bu yetki geldi,
bu oy, bu imkân geldi; ben böyle kullanayım, siyaset bunu gerektirir
demedi.
Bir Kaya
Erdem, -işte, orada var- 1980 yılında, dönemin
Başbakanı Sayın Süleyman Demirel’in arzusu üzerine,
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün tezkeresiyle Sanayi ve Ticaret
Bakanlığından Devlet Planlama Teşkilatına
getirilmiş.
Bir Ahmet
Alptemoçin’le ilgili, nedir “siz böyle duyumlar aldınız mı”
diyor Bakanlığınız döneminde; iddianamede böyle yer
vermiş. “Hiçbir ihbar aldınız mı, duyum aldınız
mı?..” Yani, şahit olarak aslında çağırmış
-sanık olarak değil- o da bilgisini sunmuş, “şu kadar
dosyayı gönderdik” demiş.
Sayın
Pakdemirli “13 ay bu dosyaları tuttun” diye suçlanmış, Maliye ve
Gümrük Bakanlığının süresi 13 ay değil. Gelmiş
evrak Bakanlık makamına, tam iki gün sonra -iki gün- imzası atılmış,
gereken işlem yapılmış.
Sayın
Yusuf Bozkurt Özal’la ilgili de, yine “dosyaları savsaklamak” deniliyor;
oysa, 1989’da ayrılmış. Ayrılmadan önceki döneminde de
Müsteşar olarak görev yaptığı için Başbakanlık
Teftiş Kurulunu ilgilendiren bir husus... Bakanlığı
döneminde de 350 küsur dosyayı göndermiş, oraya da imzasını
atmış.
Ben, bir
hususu, adalet kararınıza güvenim tabiî ki tam; ama, daha bir güçlü
olsun diye arz ediyorum: Bu dosya sonuna kadar incelenmiş,
araştırılmış bir dosyadır. Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına görev yapan bir komisyonun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
manevî şahsiyetini güçlendirici, itibarını
artırıcı bir çalışmasıdır. O nedenle, bu
şekilde hareket edeceğimi belirterek; hepinizi teker teker
saygıyla selamlıyorum, Sayın Başkanıma da
gösterdiği hoşgörü nedeniyle teşekkür ediyorum. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Yalova.
Sayın
Nejat Arseven; buyurun.
Süreniz 10
dakikadır.
NEJAT
ARSEVEN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bir
önceki dönemde; yani, 19 uncu dönemde, Bursa Milletvekili Sayın Turhan
Tayan ve 50 arkadaşının, hayali ihracat iddialarının
üzerine gitmeyerek, devletin zarara uğratılmasına sebebiyet
verdikleri ve bu eylemlerinden dolayı Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Devlet eski Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük eski
Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe Alptemoçin ile Devlet eski
Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında, Anayasanın 100 üncü
maddesi uyarınca açılan Meclis soruşturmasıyla ilgili;
yani, (9/22) sıra numaralı Meclis Soruşturma Komisyonu Raporu
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle en içten duygularımla Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, hayalî ihracat denilen olay, bu işi yapmaya azmetmiş
kişi, kişiler veya kuruluşların organize ettiği ve bu
yolla haksız kazanç temin etmeye çalıştığı bir
fiildir. 1985 yılından itibaren, özellikle, iki üç yıl, hayalî
ihracat konusu Türk kamuoyunun gündeminde ağırlıklı bir
şekilde yer almıştır. Sonra da, 1992 yılına kadar
bu tartışmalar devam edegelmiştir.
Malumunuz
olduğu üzere, hayalî ihracat yapmaya karar veren kişiler, gerçekle
ilgisi olmayan beyanlarda bulunup belge tanzim ederek, olmayan bir ihracat
fiilini gerçekleştirmiş gibi göstermeye veya ihraç edilen malın
kalitesini, fiyatını ve miktarını değiştirererek
devleti yanıltmaya çalışırlar. Bu kişiler, bu
işlemleri, yalnız başlarına yapmaya uğraştıkları
gibi, gümrük teşkilatı, gümrük muhafaza teşkilatı ve hatta
bazen emniyet mensuplarının bazılarıyla anlaşıp,
onlarla işbirliği yaparak da gerçekleştirmeye
çalışabilirler.
Değerli
milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, hayalî ihracatın olabilmesi
için, baştan ihracatçı böyle bir suistimali yapmaya niyetli olacak ve
gümrüğe beyan edilen mal yerine başka bir malın gönderilmesini
temin için de gümrük muayene memuru ve kolcuyu, gözetme şirketinin
temsilcisini, nakliye acentasının temsilcisini, kaptan veya
şoförünü, malı alacak ithalatçıyı, bir menfaat karşılığı
suça iştirak ettirerek hayali ihracatı gerçekleştirebilecektir.
Değerli
arkadaşlarım, bakanların görevi kötüye kullanma ve ihmal
suçları ile hayalî ihracat fiili arasındaki irtibata da biraz
değinmek istiyorum. Hayalî ihracat yapma fiilleriyle görevi ihmal ve
görevi kötüye kullanma suçlarına vücut veren fiilleri
irtibatlandırmanın mümkün olmaması gerekir. Hayalî ihracat diye
bir suç kategorisi, bir fiil kategorisi mevcut değildir. Hayalî ihracat
denilen olay, gerçekte ihracat yapılmadığı halde, evrakta sahtecilik
yapılmak suretiyle bir ihracat yapılmış gibi gösterilerek
ihracatı teşvik kolaylıklarından ve imkânlarından
yararlanma olayıdır. Hayalî ihracat denilen olay, yerine göre evrakta
sahtekârlık, dolandırıcılık suretiyle ihracattan
haksız kazanç sağlama fiileridir. Bu halde de, Türk Ceza Kanununun
evrakta sahtekârlık ve dolandırıcılığa
ilişkin hükümleri uygulanır veya yerine göre sahte evrak tanzimi
suretiyle kaçakçılık mevzuatına aykırı davranarak,
ihracattan haksız kazanç sağlamak fiileridir ki, bu takdirde de, Türk
Ceza Kanununun evrakta sahtekârlık hükümleri yanında,
kaçakçılığın men ve takibine ilişkin mevzuat hükümleri
uygulanır.
Bu münferit
cürmî fiillerle, bakanların görevlerine ilişkin fiillerinin
ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Bakanların,
başkalarının hayalî ihracat adıyla nitelendirilen cürmî
fiillerine katılmak şeklinde bir kasıtlarının
bulunmadığı da çok açık bir şekilde ortadadır. Bu
fiil, yani, hayalî ihracat, yanlış vergi beyannamesi tanzim ederek
vergi kaçırmak, yanlış beyan ve belgelerle düşük
değerli taşınmazları çok yüksek değerlerle gösterip,
hak etmediği bir krediyi almak gibi fiillere de benzer. Bu fiiller, ilgili
merciler tarafından takip edilir, yapanlar yakalanır ve adalete
teslim edilir. Bir firma, yanlış beyanda bulunduğu ve vergi
kaçırdığı için veya başka bir kişi, tapuyla
ilgili işlemlerde yanlış beyanda bulunup, haksız yere
bazı imkânlara kavuştuğu için, hiç kimsenin aklına, vergi
idaresiyle ilgili Maliye ve Gümrük Bakanını veya Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Devlet Bakanını
suçlamak gelmez. İhracat ve ithalat işleriyle ilgili suçlarda da,
alakalı olaylarda da bunlar böyledir.
Değerli
milletvekilleri, bu fiillerle ilgili olarak herhangi bir olay, illiyet ve
netice ilişkisi kurulamadığından, bırakınız
bakanları suçlamayı, üst düzey bürokratlarını dahi suçlamak
mümkün değildir. Nitekim, Hayalî İhracat Araştırma
Komisyonunun müracaatı sonunda, dönemlerinde çok başarılı
görevler yapmış olan birçok bürokratımız hakkında suç
duyurusunda bulunulmuş olup, bu bürokratlar yargı önüne
çıkmış ve her biri aklanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu soruşturma önergesi verileli dört yıl
olmuştur. Bu önergeyle, her bakımdan ve özellikle ihracat ve döviz
girdileri açısından, hemen her partinin, her siyasînin çok
başarılı bulduğu, bu dönemde görev yapan ve hatta
içlerinden biri şimdi üyesi olmakla onur duyduğumuz Yüce
Parlamentonun Başkanlığını da yapmış olan
dört bakan arkadaşımız haksız yere suçlanmış
bulunmaktadırlar.
Bu arada, bu
konuya gelmişken, benden önce konuşan Kayseri Milletvekili Sayın
Memduh Büyükkılıç arkadaşımın -benden önceki
değerli konuşmacı arkadaşımın da ifade etmiş
olduğu gibi- soruşturma komisyonu raporuyla ilgili olarak “ne
yazıktır” şeklindeki beyanını büyük bir talihsizlik
olarak değerlendiriyorum ve tabiî, aslında, daha önemlisi, bir
diğer ifadesi olan ve bu hayalî ihracatla ilgili bir dönemi, yani,
Anavatan Partisi dönemini suçlamasını da şiddetle reddediyorum.
Eğer, bugün, bu Koalisyon, yani, değerli arkadaşımın
mensubu bulunduğu, İktidarda bulunduğu Koalisyon, memleketi
idare edebiliyorsa, eğer, bugün, işte, o döviz rezervlerinden
bahsedip, kasaların, Merkez Bankasının dövizle dolu
olduğunu ifade edebiliyorsanız, bu dahi, işte, o dönemde, bu
değerli arkadaşlarımın bakanlık görevini yüklendikleri
dönemde yapmış oldukları başarılı icraatların
ve faaliyetlerin neticesidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak, haklarında
hiçbir somut suçlama bulunmayan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma
Komisyonunun raporunda da açık bir şekilde ifadesi bulunan, adı
geçen eski bakanlar hakkında herhangi bir eylem yapılmasına
gerek olmadığı gerçeği apaçık önümüzde
bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, Soruşturma Komisyonu, ismi
geçen dört bakan hakkında, bakanlık sıfatıyla, eylemleriyle
hayalî ihracat olayları arasında illiyet bağı temin
edilemediğinden, sorumlu bulunmadıkları sonuç ve kanaatine
varmıştır.
Yüce
Heyetinizin, Komisyon raporunu kabul ederek, kamuoyu vicdanını da
rahatsız eden bu konunun kapatılması husususunu takdirlerinize
arz eder, bu vesileyle, Yüce Heyetinizi bir kere daha en içten saygı ve
sevgilerimle selamlarım. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Arseven.
Sayın
milletvekilleri, salonda olup da (9/11) Esas Numaralı Soruşturma
Komisyonu raporu hakkında oy kullanmayan sayın milletvekili var
mı efendim? Yok.
(9/11) Esas
Numaralı Soruşturma Komisyonu raporu üzerindeki oylama işlemi
bitmiştir.
Kupalar
kaldırılsın.
(Oyların
ayırımına başlandı)
BAŞKAN
– Söz sırası, Sayın Fethullah Erbaş’ta.
Sayın
Fethullah Erbaş?.. Yok.
Sayın
Mehmet Sıddık Altay?.. Yok.
Sayın
Ömer Ekinci?.. Yok.
Sayın
Abdulkadir Öncel?.. Yok.
Sayın
Süleyman Hatinoğlu?.. Yok.
Sayın
Zeki Çakan?
ZEKİ
ÇAKAN (Bartın) – Konuşmayacağım efendim.
BAŞKAN
– Evet.
Soruşturma
Komisyonu raporu hakkında konuşma yapmak isteyen
arkadaşımız yok.
Şimdi,
sırasıyla, hakkında soruşturma istenen eski bakanlara söz
veriyorum efendim.
Sayın
Kaya Erdem?
İ. KAYA
ERDEM (İzmir) – Konuşmayacağım efendim.
BAŞKAN
– Peki efendim.
Sayın
Kaya Erdem konuşmayacaklardır.
Maliye ve
Gümrük eski Bakanı Sayın Ekrem Pakdemirli?
EKREM
PAKDEMİRLİ (Manisa) – Konuşmayacağım efendim.
BAŞKAN
– Peki efendim.
Sayın
Pakdemirli de konuşmuyorlar.
Eski bakanlardan Sayın Ahmet Kurtcebe
Alptemoçin?..
AHMET
KURTCEBE ALPTEMOÇİN – Konuşmak istiyorum.
BAŞKAN
– Buyurun efendim.
Sayın Alptemoçin,
istediğiniz kadar konuşabilirsiniz; savunma hakkı sonsuzdur.
AHMET
KURTCEBE ALPTEMOÇİN – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli
üyeleri; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, çok değerli üyeler; biraz önce, konuşmacıları
büyük bir dikkatle izledim. Çok değerli konuşmacıların
hemen hepsi Soruşturma Komisyonunun aldığı karar
istikametinde konuşma yaptılar; ancak, yanılmıyorsam bir
arkadaşımız, hayalî ihracat ve hayalî ihracatla ilgili olarak
birtakım bilgiler verdikten sonra, Komisyon kararının tersine, o
dönemde görev yapmış, şanla şerefle görev yapmış,
gücünü Yüce Meclisten almış bakanlar hakkında eyleme devam
edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Tabiî, bunu söyleyebilmek için,
ortada birtakım gerçeklerin olması lazım; her şeyden önce,
bir suç olması lazım; bu suç ile suçlanan kişiler arasında
bir illiyet münasebetinin olması lazım; bunun açık ve seçik bir
şekilde tespit edilmiş olması lazım; delillere
bağlanması lazım; olayda bir kasıt olması lazım
ve bu kastın açık bir şekilde ortaya konulmuş olması
lazım; böyle şeyler yok. Çok değerli bakan
arkadaşlarım ve benimle ilgili, hiçbir raporda, ne
araştırma komisyonu raporunda ne soruşturma komisyonu raporunda
böylesi şeyler yok. İddia ise fevkalade afakî; “hayalî ihracatla
ilgili bazı belgeler, bilgiler geciktirilmiş ve devletin zarara
uğramasına sebebiyet verilmiştir...” Biraz önce ifade
ettiğim nedenlerle, aslında bir usulsüzlük var; esasa yönelik de,
herhangi bir somut hadise yok ortada.
Çok
değerli arkadaşlarım, sevgili milletvekilleri; biraz önce,
konuşmacı arkadaşımız ifade etti; hayalî ihracatla,
Yahya Demirel’den bu yana tanışığız. Zaman zaman, bu
olay, bir seçim malzemesi ve bir politika unsuru olarak kullanılmıştır;
katılıyorum. Bugün tartıştığımız konu
da, bir politika malzemesi olarak kullanılmaktadır ve
kullanılagelmiştir; kamu vicdanı fevkalade
rahatsızdır.
Çok
değerli milletvekilleri, bu meseleyi, artık, burada noktalamak
lazım; bu olayı burada noktalamak lazım. Kamu
vicdanını fevkalade rahatsız eden bu olay, Komisyon
tarafından enine boyuna, en ince teferruatına kadar incelenmiş
ve herhangi bir suç unsuru olmadığı tespit edilmiştir.
Değerli
bakan arkadaşlarım hakkında bir şey söylemem mümkün
değil; ama, şahsımla ilgili olarak Soruşturma Komisyonunun
tespit ettiği şey, benim, bahsi geçen dönemde bakanlık
yapmış olduğumdur. Benimle ilgili bir suçlama yoktur; ama,
Komisyon benim şahitliğime başvurmuş ve “sizin bu
istikamette herhangi bir duyum alıp almadığınızı
sormak için sizi buraya davet ettik” demişlerdir.
Değerli
arkadaşlar, bu, benim için böyledir; diğer bakan arkadaşlar için
de aynen böyledir.
Huzurlarınıza,
konuyu dikkatle inceleyip, vicdanınızın sesine uyarak hareket
etmenizi bir kere daha istirham etmek için çıktım. Suçlama
olmadığına göre müdafaa etmenin de gereği yok; müdafaa
etmek için değil; ama, artık bu konuya bir son vermek için, gerekeni
yapmanızı istirham etmek için çıktım. Bu Yüce Mecliste
bulunan bütün arkadaşlarımın en doğrusunu yapacaklarına
inancım tamdır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Alptemoçin.
Efendim,
Sayın Yusuf Bozkurt Özal, merdiven çıkamadığından
dolayı yerinden konuşmak için bizden müsaade istemişlerdir; bu
nedenle, kendilerine milletvekili sıralarından konuşma imkânı
tanıdık.
Konuşacak
mısınız Sayın Özal?
YUSUF
BOZKURT ÖZAL – Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri;
esasen, konuşma niyetinde değilim; ancak, buraya gelmişken Yüce
Meclisi bir selamlayayım, sizleri bir selamlayayım dedim.
BAŞKAN
– Buyurun... Biz eski arkadaşız... Teşekkür ederiz.
YUSUF
BOZKURT ÖZAL – Sizleri selamlıyor ve hepinize işlerinizde
başarılar diliyorum.
Komisyon
raporu, bildiğiniz gibi, bizim lehimize çıkmış bir
rapordur; burada görüşülüp oylanacaktır; bundan ibarettir; o
bakımdan, konuşmak istemiyorum. Aksi takdirde, burada, tersine bir
konuşma olmuş olsaydı, o bakımdan söz almak isterdik; ama,
durum vuzuha kavuşmuştur bizim anladığımız
kadarıyla. Zaten bu konu,
senelerdir Türkiye’de devam edip gitmektedir . Zannediyorum, bugün Meclisin
vereceği kararla da noktalanacaktır inşallah.
Teşekkür
ediyorum, hepinize hürmetlerimi sunuyorum. (ANAP ve RP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
– Çok teşekkür ederiz Sayın Özal.
Biz de,
size, geçmiş olsun diyoruz efendim.
Sayın
milletvekilleri, (9/22) Esas Numaralı Soruşturma Komisyonu Raporu
üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Malumunuz,
komisyon, bu raporda, Devlet eski Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı İsmet Kaya Erdem, Maliye ve Gümrük eski
Bakanları Sayın Ekrem Pakdemirli ve Sayın Ahmet Kurtcebe
Alptemoçin ile Devlet eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında,
soruşturma açılmaması yönünde karar almıştır;
yani Yüce Divana sevk etmeme kararı almıştır. Bu itibarla,
raporu oylarınıza sunacağım. Bu raporun
oylanılması sırasında, bu rapor, Meclis üye
sayısının saltçoğunluğu olan 276 oyla veya daha çok
sayıda oyla kabul edilirse, bu eski
bakanlarımızın Yüce Divana sevklerine gerek
kalmayacaktır...(ANAP sıralarından “Tersine” sesleri)
Efendim olay
şöyle: Soruşturma komisyonu raporu, soruşturma
yapılmasına gerek görmemiş, Yüce Divana sevkine gerek
görmemiştir. Dolayısıyla, bu raporu açık oya
sunacağım.
MURAT
BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – İşarî oyla, genel hükümlere
tabidir Sayın Başkan.
BAŞKAN
– Efendim, özür dilerim, burada yanıldım.
Devlet eski
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı İsmet Kaya Erdem,
Maliye ve Gümrük eski Bakanları Ekrem Pakdemirli ve Ahmet Kurtcebe
Alptemoçin ile Devlet eski Bakanı Yusuf Bozkurt Özal haklarında,
bakanlık sıfatıyla, eylemleriyle hayalî ihracat olayları
arasında illiyet bağı temin edilemediğinden ve dava
açılmasını gerektirecek yeterli delil temin edilemediği
için sorumlu bulunmadıkları sonuç ve kanaatine
varıldığı belirtilmektedir; yani, rapor, Yüce Divana sevk
etmeme yönündedir. İçtüzüğümüzün 112 nci maddesinin beşinci
fıkrasında yer alan “Komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki
raporlarının reddi, ancak, Yüce Divana sevke dair verilen ve sevk
kararının hangi ceza hükmüne dayanacağını gösteren bir
önergenin kabulüyle mümkün olur” hükmüne göre, Yüce Divana sevke dair bir
önerge de bulunmamaktadır. Bu nedenle, raporun oylaması işaret
oyuyla yapılacaktır.
Özür
dilerim, yanıldım.
Peki, bu
itibarla, raporu işaret oyunuza sunacağım: Raporu kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Evet, rapor kabul edilmiştir;
hayırlı uğurlu olsun efendim. (ANAP sıralarından
alkışlar)
1. – Çanakkale Milletvekili Hamdi
Üçpınarlar ve 53 arkadaşının, haksız ve keyfi
işlemleriyle devleti zarara uğrattığı ve bu
eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı ve ilgili maddelerine uyduğu
iddiasıyla Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi ve (9/11) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu
Raporu (S. Sayısı : 337) (Devam)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, (9/11) esas numaralı ve 337 sıra
sayılı Meclis Soruşturması Komisyonu raporunun yapılan
açıkoylamasına 235 sayın milletvekili katılmış;
156 kabul, 63 ret, 16 çekimser oy kullanılmıştır.
Bu sonuca göre, yani, 276 kabul oyu
kullanılmaması nedeniyle Meclis Soruşturması Komisyonu
raporu kabul edilmemiş; Sağlık eski Bakanı Sayın Halil
Şıvgın’ın Yüce Divana sevkine mahal
kalmadığına karar verilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini
görüşmek için, 23 Ekim 1996 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.42
VII. –
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Ankara Milletvekili Yücel
Seçkiner’in, Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan ihalelere
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın
yazılı cevabı (7/1059)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri
Bakanı Sayın Mehmet Ağar tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Yücel
Seçkiner
Ankara
Sorular :
1. Ocak 1996 tarihinden bugüne kadar Ankara
Büyükşehir belediyesince hangi ihaleler yapılmıştır?
2. İhaleyi alan firmaların isimlerini
açıklar mısınız?
3. Devam eden ihalelerden hangi firmalara ne kadar
ödeme yapılmıştır?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı 22.10.1996
Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü
Sayı :
B050MAH0650002/(80-84) 96/80345
Konu :Ankara
Milletvekili Sayın Yücel Seçkiner’in Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : TBMMBaşkanlığının 25.7.1996 tarih
ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/1059-2759/7524 sayılı yazısı.
Ankara Milletvekili Sayın Yücel Seçkiner’in ilgi yazı ekinde
alınan “Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan ihalelere
ilişkin” yazılı soru önergesiyle ilgili olarak;
– Ocak 1996 tarihinden itibaren yapılan ihaleler,
– İhaleyi alan firmaların isimleri,
– Devam eden ihalelerden hangi firmalara ne kadar ödeme
yapıldığı,
Hakkında adı geçen Belediyeden derlenen bilgiler ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Mehmet
Ağar
İçişleri
Bakanı
1 Ocak 1996 tarihinden bugüne kadar Belediyemizce
yapılan miktarı büyük ihaleler aşağıya
çıkartılmıştır.
Altındağ Başpınar Mah. 3. Cad.
İst. Duvarı
Yenimahalle Gayret Mah. Arif Hikmet Bey. Üst Geçiti
Etimesgut İstasyon Mah. Sincan Müc. Alt. Yol Ayd.
Basın Cad. Gülhane İlkokulu önü Üst Geçidi
Balgat 5. Cad. İst. duvarı İkmal
İnş.
Kızlarpınarı Cad. And. Bordür ve Tret.
Kap.
Nuri Pamir Cad. And. Bordür ve Tret. Kapl.
Fatih. Cad. And. Bordür ve Tret. Kapl.
Andazit Bordür ve Plaktaş Alımı
Konya Yolu Bahriye Üçok Cad. Yol ve Fisk. Havuz
Yeni Kıbrıs Taşocağı Trafo
Merk. ve Çevre Ayd.
Vedat Dalokay Parkı İkmal İnş.
Giresun Cad. Yol Kaldırım Aydınlatma
Sıhhiye Kızılay Arası Geçiş
Köprüsü
Mamak Sondurak İhata Duvarı
500 000 Ton Asfalt Serme Sık. ve Nakli
Yeni Etlik Cad. Orta Refüj Ayd.
Etimesgut 3. Cad. Etiler Cad. Doğu ve İst.
Cad. Kald.
Mamak Altıağaç Mah. 36. Sok. Ankrajlı İst.
Duv.
2. İhaleyi alan firmaların isimleri
aşağıya çıkartılmıştır.
HELTAŞ İNŞ.
AKTİF İNŞ.
KEMALETTİN UÇKAN
AKTİF İNŞ.
AKHAŞ İNŞ.
CAMIZCI İNŞ.
SOYSAL İNŞ.
ÖZTEK İNŞ.
AKGEN İNŞ.
Y.P.M.
SOSYAL İNŞ.
RİTİM İNŞ.
AYHAS İNŞ.
Y.P.M.
BİRİM İNŞ.
ÖZDEMİRLER İNŞ.
SİSKA İNŞ.
G.M. İNŞ.
3. Devam eden ihaleler ve firmalara yapılan
ödemeler aşağıya çıkartılmıştır.
İşin Adı
Müteahhit Ödenen
Altındağ Başpınar Mah. 3. Cad.
İst. Duv. Heltaş
İnş. 10 363
026 000
Y. Mah. Gayret Mah. Arif. Hikmet
Bey Sok. Üst. Geçit Aktif İnş. 21
845 974 000
Etimesgut İstasyon Mah. Sincan M. Alt. Orta Refuj
Ayd. Kemalettin Uçkan 16 598 399 000
Basın Cad. Gülhane İlkokulu önü üst geçit Aktif İnş. 16 308 555 000
İşin Adı
Müteahhit Ödenen
Balgat 5. Cad. İst. Duv. İkmal İnş.
Akhaş
İnş. 10 000
299 000
Nuri Pamir Cad. Andezit Bordür ve Yaya Kald. Sosyal Müh. 12 958 348 000
Kızlar Pınarı Cad. And. Bordür ve Yaya
Kald. Camızcı
İnş. 30 000 999
000
Fatih Cad. And. Bordür ve Yaya Kald. Döş. Öztek Müh. 8 000 864 000
Andezit Bordür ve Plaktaş alınması Akgen
İnş. 21 092
272 000
Konya Yolu -Bah. Üçok Cad. Fiskiyeli Havuz Yapı Proje Merk. 18 915 018 000
Vedat Dalokay Parkı İkmal İnş. Ritim
İnş. Ödenmedi
1 Ad. 400 Kap. Asfalt Plenti alımı Aydın
Mak. 1 178 164 000
Gölbaşı 2 Ad. Trafo Merk. İzalasyonu -
Trafo yapımı Anadolu
Elk. San. Ödenmedi
Batıkent İlkyerleşimMah. 359-360 Sok.
ile Özekiciler 21 010 549 000
451-438 Sok. İst. Duvarı
Natoyolu Elk. Deplaze Altınkaya İnş. 43 925 934 000
Akay Hacıyolu Sok. Alt. Geçit Mapa İnş. A.Ş. Ödenmedi
Sincan F. Çakmak Mah. Bordür ve Yaya Kald. Döş. Saturn İnş. 500 691 000
Natoyolu Tretuvar İkmal İnş. Altınkaya
İnş. 38 688 102
000
Beton ve Beton Elemanları temini işi Bel-Beton
A.Ş. 51 430 224 000
Çankaya Yıldız - Çukurca arası yol
inş. Ceylan İnş. Ödenmedi
2. –
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, KİTürünlerine
yapılan son zamlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/1076)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın
Tansu Çiller tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunu arz ederim.
Saygılarımla.
Halit
Dumankaya
İstanbul
24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimlerinin
ertesi günü hemen hemen bütün KİTürünlerine büyük oranda zam
yapılmıştır.
Sorular :
1. Zam yapılan KİTürünlerine en son olarak ne
zaman zam yapılmıştır?Bir daha zam yapılmaması
için gerekli tedbirler neden alınmamıştır?Bu zamlar,
seçimlerde kullanılan Devlet imkânlarının bir sonucu mudur?
2. Bu zamlar gerekli miydi gerekli ise, neden
seçimlerden sonraya bırakılmıştır?Bu gecikmeden
dolayı Devletimizin kaybı ne kadardır?
3. İğneden ipliğe kadar bütün KİT
ürünlerine yapılan zamlar devam edecek midir?Hükümeti
devraldığınız Kasım 1991 tarihinden, 3 Ocak 1996
tarihine kadar; petrol ürünlerine, (benzin,. mazot vs.) tekel ürünlerinde,
tarım ürünlerinden (ekmek, un, yağ, peynir, zeytin vb.), tarım
girdilerinde (gübre, traktör vb.) ulaşım hizmetlerindeki ve elektrik,
şeker gibi zam gören diğer maddelerin artış oranları %
olarak ne kadar olmuştur?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 2.10.1996
Sayı
: B.02.0.0010/00814
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a)TBMMBaşkanlığının 15.2.1996 tarih
ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2-18/68 sayılı, 14.10.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02/3731 sayılı yazıları.
b) Başbakanlığın 19.3.1996 tarih ve
B.02.0.KKG/106-98/1008 sayılı 15.10.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-98,
352-3, 353-2, 356-5/4177 sayılı yazıları.
İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya’nın dönemin
Başbakanı Saynı Tansu Çiller’e tevcih ettiği 7/1076
sayılı yazılı soru önergesi cevabı ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Lütfü
Esengün
Devlet
Bakanı
T.C.
Başbakanlık 3.4.1996
Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı
Yıllık
Programlar ve Konjonktür Değerlendirme Genel Müdürlüğü
Sayı
: FDB-32/4.5.8-1-96-1137
Konu
: Soru Önergesi.
Başbakanlığa
İlgi : 19.3.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-98/1008
sayılı yazınız ve ekleri.
İstanbul Milletvekili Sayın Halit
Dumankaya’nın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği
yazılı soru önergesi için hazırlanan cevap notu ekte
sunulmaktadır.
Gereğini arz ederim.
H.
Ufuk Söylemez
Devlet
Bakanı
KİTFiyat
Ayarlamaları Hakkında Not
KİT’lerin üretmiş oldukları bazı
mal ve hizmetlerin fiyatları Aralık 1995 tarihinde yüzde 10-100
arasında değişen oranlarda
artırılmıştır. Bu fiyat ayarlamaları 1996
yılı KİTYatırım Finansman
çalışmalarında 1996 yılı içerisinde
yapılması öngörülen fiyat ayarlamalarıdır.
Fiyat ayarlamaları, yurt dışı fiyat
ve döviz kuru gelişmeleri, girdi maliyetlerindeki artış ve
kuruluşların finansman durumları dikkate alınarak
yapılmaktadır.
1996 yılında yapılması programlanan
fiyat ayarlamalarının yılbaşından hemen önce
yapılması bazı kuruluşlar için önem arz etmektedir.
Örneğin Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğünün
hâsılatları içerisinde en fazla paya sahip olan mektup postalama
hizmeti yılbaşı nedeniyle büyük artış göstermektedir.
Kuruluşun içinde bulunduğu finansman dar boğazı zaten bu
fiyat ayarlamasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, Türk
Telekom A.Ş.’nin bütün yıl için uygulamış olduğu
abonman ücreti uygulaması, yılbaşı itibariyle
yürürlüğe girmektedir. Bu uygulama kontör fiyatı ve sayısı
ile doğrudan ilgilidir.
Aralık ayı sonunda fiyat ayarlaması
yapılan KİTürünlerindeki bir önceki fiyat ayarlaması miktar ve
oranları ile Aralık ayından bu yana yapılan fiyat
ayarlaması miktar ve oranları Tablo 1’de verilmektedir.
Diğer taraftan, Kasım 1991-Aralık 1995
döneminde bazı KİTürünlerindeki fiyat artış oranları
da Tablo 2’de yer almaktadır. Tabloda da görüldüğü gibi sözkonusu
dönemde elektrik, mektup ve kristal şekerde fiyat artış oranlarının
Tüketici Fiyatları Endeksi ile $ kurundaki artış oranlarının
üzerinde olduğu, diğer ürünlerde ise bu oranların gerisinde
kalındığı anlaşılmaktadır.
Tablo 1 - KİTÜrünleri Fiyat Ayarlamaları
Fiyat Ayarlama
Tarihi
Oranı Tarihi
Oranı Tarihi Oranı Tarihi Oranı
TEDAŞ
– Elektrik 1.12.95 5,5 25.12.95 19,0 1.2.96 8,4 1.3.96 5,5
TCDD 22.7.95 50,0 30.12.95 25,0 1.4.96 34,0
POSTA
– Mektup 21.7.95 43,0 27.12.95 100,0 – –
TELEKOM
– Kontör (*) 31.12.94 23,0 28.12.95 25,0 – –
T. ŞEKER FAB. A.Ş.
– Kristal 18.10.95 24,0 28.12.95 12,0 15.3.96 30,0
TEKEL
– Tekel 2000 7.10.95 14,0 28.12.95 12,5 11.3.96 33,0
– K. Maltepe 16,7 11,4 28,0
– Yeni Rakı 70 cc. 16,7 14,0 46,0
ÇAYKUR 22.11.95 5,6 29.12.95 9,5 29.1.96 9,5 11.3.96 25,0
PETROL ÜRÜNLERİ 7.11.95 28.12.95 8.2.96 14.3.96
– Süper Benzin 9,8 24,0 7,8 10,2
– Normal Benzin 9,8 24,0 7,8 10,0
– Gazyağı 6,6 25,0 6,8 15,5
– Motorin 6,6 25,0 6,0 20,2
– Kalorifer Yakıtı 5,0 20,0 7,5 15,1
– Fuel Oil 6 5,0 20,0 7,9 16,1
(*) Temmuz
1995’te kontör süresi metropollerde 3 dakikadan 2 dakikaya indirilmiştir.
Tablo 2 - KİTÜrünleri Fiyat Seviyeleri ve Fiyat
Artışları
Kasım
1991 Aralık 1995 % Artış
TEDAŞ
– Elektrik (TL./Kwh) 340 3 932 1 058
POSTA
– Mektup (TL./Adet) 500 10 000 1 900
TELEKOM
– Kontör (TL./Adet) 250 2 000 700
T. ŞEKER FAB. A.Ş.
– Kristal (TL./Kg.) 3
040 38 100 1 153
TEKEL (TL./Paket)
– Tekel 2000 2
500 19 500 680
– K. Maltepe 5
000 45 000 800
– Yeni Rakı 70 cc. 24
500 205 000 737
ÇAY
Rize Turist (TL./Kg.) 26
600 145 900 448
PETROL ÜRÜNLERİ
– Normal Benzin (TL./Lt.) 3 070 33 182 981
– Motorin (TL./Lt.) 2
710 21 955 710
TÜKETİCİ FİYATLARI ENDEKSİ 917,0 10 962,3 1 095
$/TL. KURU 4
946,4 56 614,7 1 045
3. – Gaziantep
Milletvekili Ünal Yaşar’ın, İsrail’le yapılan siyasî,
eğitim, istihbarat ve ekonomik anlaşmalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in yazılı
cevabı (7/1182)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Necmettin
Erbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.
Ünal
Yaşar
Gaziantep
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin
Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve
Dışişleri Bakanlığının İsrail ile
yaptığı, Askerî (Siyasî, eğitim), istihbarat veya ekonomik konularda
yaptığı hangi anlaşmalar vardır? Bunların
hangilerini iptal etmeyi düşünüyorsunuz?
T.C.
Dışişleri
Bakanlığı 18.10.1996
Orta Doğu,
Afrika ve Uluslararası Siyasî Kuruluşlar
Genel
Müdürlüğü
Sayı
: OAGY-I 2746-12017
Konu
: Soru Önergesi.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) Devlet Bakanlığının ... Ağustos
1996 tarihli ve B.0.0010/00294 sayılı yazıları,
b)
TBMMBaşkanlığının 13.8.1996 tarihli ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1182-3016/8051 sayılı yazıları.
Gaziantep Milletvekili Sayın Ünal Yaşar’ın Sayın
Başbakanımıza tevcih ettiği soru önergesine verilen
yanıt ekte takdim kılınmaktadır.
Saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Tansu Çiller
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Gaziantep Milletvekili
Sayın Ünal Yaşar’ın Sayın Başbakanımıza
Tevcih Ettiği
Soru Önergesinin
Yanıtı
Soru : Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin
Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve
Dışişleri Bakanlığının İsrail’le askerî
(siyasî, eğitim), istihbarat veya ekonomik konularda
yaptığı hangi anlaşmalar vardır? Bunların
hangilerini iptal etmeyi düşünüyorsunuz?
Yanıt :Türkiye’nin İsrail’le yapmış
olduğu anlaşmalar aşağıda sunulmuştur :
– Kültür Eğitim ve Bilim Alanlarında
İşbirliği Anlaşması (14 Kasım 1993)
– Karşılıklı Anlayış ve
İşbirliği İlkeleri Muhtırası (14 Kasım 1993)
– Çevre Sorunları ve Doğa Korunmasında
İşbirliği Anlaşması (11 Nisan 1994)
– Telekomünikasyon ve Posta Hizmetleri Alanlarında
İşbirliği (3 Kasım 1994)
– Uyuşturucu ve Psikotrop Madde
Kaçakçılığı ve Kullanımı (4 Kasım 1994)
– Sağlık ve Tıp Alanında
İşbirliği Anlaşması (14 Mart 1995)
– Tarım Alanında İşbirliği
Konusunda Mutabakat Zaptı (27 Haziran 1995)
– Askerî Eğitim İşbirliği
Anlaşması (22 Şubat 1996)
– Serbest Ticaret Anlaşması (14 Mart 1996)
– Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması
Anlaşması (14 Mart 1996)
– Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması
(14 Mart 1996)
– Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği
Anlaşması (14 Mart 1996)
– Savunma Sanayii İşbirliği
Anlaşması (28 Ağustos 1996)
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler
Orta Doğu Barış Sürecinin başlamasıyla birlikte birçok
alanda geliştirilip çeşitlendirilmiştir. Hiçbir üçüncü ülkeyi
hedef almayan Türkiye-İsrail işbirliğinin bölge barışına,
istikrarına, Orta Doğu Barış Sürecinin gelişmesine ve
bu sürecin tamamlanmasından sonra doğması beklenen
işbirliği ortamına katkıda bulunacağına
inanıyoruz. Dolayısıyla, Türkiye ile İsrail arasında
akdedilmiş bulunan anlaşmaların iptali sözkonusu değildir.
4. – Adana
Milletvekili Orhan Kavuncu’nun, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünce
gerçekleştirilen bazı ihalelere ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı
(7/1231)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Bir süredir, yazılı basında ve
televizyonlarda İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda
ile ilgili yolsuzluk iddiaları yer almaktadır.
Bu iddialar sebebiyle aşağıdaki
soruların Millî Eğitim Bakanı Sayın Prof. Dr. Mehmet
Sağlam tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasına izinlerinizi saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Orhan Kavuncu
Adana
1. Su Ürünleri Fakültesi niçin Yassı Ada’dan
Lalelideki Fen Fakültesi Binalarına
taşınmıştır?İki yıldır bekçi de
bulundurulmamak suretiyle niçin deniz korsanlarına terk edilmiştir?
Bu taşınma sonunda harap olan binalar,
alet-edevat, su ürünleri müzesi vs... sebebiyle Hazine ne kadar zarar
etmiştir?Bu zararın müsebbipleri hakkında herhangi bir
işlem yapılmış mıdır?
2. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi
Anabilim Dalı binasında ilan verilmeden, ihale açılmadan ve
sözleşme yapılmadan, Fuat Ensari adında birine havuz inşa
ettirilmiş ve tedavi alet edavatı monte ettirilmiştir. Buraya
harcanan 38 Milyar TL. Fuat Ensariye ne suretle ödenecektir?
3. Gene Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde
yapılan bir yiyecek ihalesinde Fuat Ensari ile ilişkili olan
bazı kişiler ihaleyi kazanan kişiyi ihale komisyonu önünde
silahla yaralamışlardır. Bu olay sebebiyle ne gibi işlem
yapılmıştır?
4. Bu olaylar gazetelerde yer aldığı,
televizyonlarda yayınlandığına göre, Prof. Dr. Bülent
Berkarda hakkında YÖKBaşkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz
tarafından disiplin veya ceza soruşturması
açılmış mıdır?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı 21.10.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/2754
Konu
: Soru Önergesi.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 13.8.1996
tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-3199 sayılı yazısı.
Adana Milletvekili Sayın Prof. Dr. Orhan Kavuncu’nun “İstanbul
Üniversitesi Rektörlüğünce gerçekleştirilen bazı ihalelere
ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Su Ürünleri Fakültesi sağlık, doğa şartları
ve güvenlik açısından sakıncalı bulunan, ayrıca her
gün 500 kişinin vapurla götürülüp getirilmesi gereken,
ulaşımı güç ve çok masraflı olan Yassıada’dan
Lâleli’deki Fen Fakültesine taşınmıştır.
1996 Haziran ayına kadar Ada’da bekçi bulundurulmuştur.
Taşınabilecek herşey usulünce taşınıp yeni
yerlerine yerleştirilmiştir. Binalar taşınma
sonrasında Millî Emlâk’a iade edilerek hazine zarara
uğratılmamıştır.
2. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizik Tedavi Anabilim Dalı
Binasındaki havuz yapımı Cerrahpaşa Yardım Vakfı
tarafından Müteahhit Fuat Ensari’ye verilmiştir. Ancak,
Sayıştay’ca ihalenin usule uymadığının
bildirilmesi üzerine, iyi niyetle başlanan inşaat için, Bütçeden bir
ödeme yapılmamış ve Devlet zarara uğratılmamıştır.
3. Yiyecek ihalesi esnasında bahçede cereyan eden silahlı
olaya adlî makamlarca el konulmuştur.
4. Prof. Dr. Bülent Berkarda hakkında soruşturma
açılmamıştır.
Arz ederim.
Prof.
Dr. Mehmet Sağlam
Millî
Eğitim Bakanı
5. – Antalya Milletvekili
Bekir Kumbul’un, Eğirdir Gölüne ilişkin Başbakandan sorusu ve
Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın yazılı ek cevabı
(7/1239)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Başbakan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına
aracılığınızı saygılarımla arz ederim.
Bekir
Kumbul
Antalya
Doğal kaynaklar Türk Ulusunun ortak
değerleridir. Türk Ulusu adına korunması gerekir ve
gerektiğinde Türk Ulusunun hizmetine sunulma gibi bir görevi sözkonusudur.
Çevre Bakanlığı tarafından birinci
sınıf içme suyu olarak kabul edilen Eğridir Gölü yine Çevre
Bakanlığı tarafından koruma projesi yatırım
programına alınmıştır.
Ancak Eğridir Belediyesince Sivri Dağı
ve etekleri Belediye Meclisi kararıyla imar değişikliği
yapılarak iskâna açılmıştır. Kaldıki burada
heyelan tehlikesi de vardır. Oluşacak yapılaşma
sonrasında birinci sınıf içme suyu kaynağı olan
Eğridir Gölü bu özelliğini kaybetmekle karşı
karşıyadır.
Ulusumuzun doğal kaynağı olan
Eğridir Gölünün bu tehlikeden korumak amacıyla gerekli tedbirleri
alarak Eğridir Belediyesinin imar değişikliğini iptal
etmeyi düşünüyor musunuz?
T.C.
Çevre
Bakanlığı 18.10.1996
Çevre
Koruma Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.19.0.ÇKG.0.11.00.00-03-1432/6885
Konu
: Eğirdir Gölü.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a)Devlet Bakanlığının
22.8.1996 tarih ve B.02.0.00.10/00313 sayılı yazısı.
b)
18.9.1996 tarih ve 1197-6139 sayılı Devlet Bakanlığına
muhatap yazımız.
İlgi (a) yazıda, Antalya Milletvekili Bekir
Kumbul tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilen soru önergesinde, Eğirdir Belediyesince Eğirdir İlçesi
Sivri Dağı ve eteklerinin Belediye Meclisi kararıyla imar
değişikliği yapılarak iskâna açıldığı
bildirilerek, imar planı
değişikliğinin iptal edilip edilmeyeceği
sorulmaktadır.
Isparta Çevre İl Müdürlüğünden sözkonusu
durumun incelenerek gereğinin yapılması ve sonucundan
Bakanlığımıza bilgi verilmesi hususunu içeren 4.9.1996
tarih ve 1100-5809 sayılı yazımız ilgi (b) de
kayıtlı yazımız ile intikal ettirilmiştir (Ek 1).
Bu defa, Çevre İl Müdürlüğünden alınan
cevabî yazıda; Eğirdir İlçe Merkezinin tamamına yakın
kısmının Mutlak Koruma Alanı içerisinde
kaldığı, bu nedenle Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin
16-20 nci maddelerinin uygulanamadığı, sorunun çözümü için Çevre
Düzeni Planı ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16 ncı
maddesinde belirtilen özel hükümlerin belirlenmesi gerektiği ifade
olunmaktadır (Ek 2).
Bilahare, Bakanlığımızca Çevre
İl Müdürlüğüne gönderilen 10.10.1996 tarih ve 1363-6688
sayılı yazı ile (Ek 3); Su Kirliliği Kontrolü
Yönetmeliğinin 16 ncı maddesinde belirtilen her kaynak için özel
hüküm belirlenmesi hükmünden hareketle “İçmesuyu Kaynağı Olarak
Eğirdir Gölü’nün Korunması Projesi’nin 1996 yılı
Yatırım Programına alındığı, ancak ödenek
yeterli olmadığından projenin ihalesi 1997 yılına
kaldığı, bu nedenle Eğirdir Gölü su toplama havzası
içinde kalan alanlarda proje sonuçlanıncaya kadar Su Kirliliği
Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine uyulması zorunluluğu bildirilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
Ziyattin Tokar
Çevre
Bakanı
T.C.
Çevre
Bakanlığı 14.9.1996
Çevre
Koruma Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.19.0.ÇKG.0.11.00.00-03-1100/5809
Konu
: Eğirdir Gölü.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Bir örneği ekte gönderilen, Antalya Milletvekili
Bekir Kumbul tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilen soru önergesinde, Eğirdir
Belediyesince Eğirdir İlçesi Sivri Dağı ve eteklerinin
Belediye Meclisi kararıyla imar değişikliği yapılarak
iskâna açıldığı, bunun içmesuyu kaynağı olarak
kullanılan Eğirdir Gölünü etkileyeceği belirtilerek, imar
planı değişikliğinin iptal edilip edilmeyeceği
sorulmaktadır.
Bilindiği gibi, 4.9.1988 tarih ve 19919
sayılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü
Bölümünde, içme ve kullanma suyu rezervuarları içinde ve civarında suların
kirlenmesine neden olacak faaliyetlerin yapılamayacağı hükmü
getirilerek 16-20 nci maddelerinde de Yönetmelik gereği oluşturulan
koruma alanları içindeki yasaklar belirtilmiştir. Bu nedenle
yapılan ve yapılacak olan her ölçekteki planlama çalışmalarında
meri mevzuat hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Bu çerçevede, ilgi yazıda Eğirdir
Belediyesince imar değişikliği yapılarak iskâna
açıldığı belirtilen alanın, Su Kirliliği Kontrolü
Yönetmeliğine göre belirlenen koruma alanlarına göre hangi alanda kaldığının
belirlenerek yönetmelik hükümlerine göre gereğinin yapılması ve
sonucunun Başbakanlığa bilgi verilmek üzere
Bakanlığımıza ivedilikle gönderilmesini arz ve rica ederim.
Ali
Çakı
Bakan
Adına Genel Müdür
T.C.
Isparta
Valiliği 16.9.1996
İl
Çevre Müdürlüğü
Sayı
: B.19.4.İÇM.4 32 00.01/370
Konu
: Eğirdir Gölü.
Çevre
Bakanlığına
(Çevre Koruma Genel
Müdürlüğü)
İlgi : 4 Eylül 1996 tarih ve
B.19.0.ÇKG.0.11.00.00-3-1100/5809 sayılı yazınız.
4 Eylül 1988 tarih ve 19919 sayılı Su Kirliliği
Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü Bölümünde, içme ve kullanma suyu
rezervuarları içinde ve civarında suların kirlenmesine neden
olacak faaliyetlerin yapılmayacağı ve 16-20 nci maddelerinde de
koruma alanları içindeki yasaklar belirlenmiştir. Ancak;
Anılan Yönetmelik aynen uygulandığı
takdirde 1990 nüfus sayımına göre 15 528 nüfusa sahip ve şu anda
bunun bir haylî üzerinde nüfusa sahip Eğirdir İlçesi merkezinin
tamamına yakın kısmı mutlak koruma alanı içerisinde
kalmaktadır. İlçenin mevcut yerleşimi bir vakıa olması
ve yer değiştirilmesi mümkün olmaması nedeni ile
Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde belirtilen özel hükümler getiren
düzenlemenin acilen yapılması gerekmektedir.
Bu düzenlemenin ise, 20 Ağustos 1993 tarih ve
B.19.0.ÇKG.0.1100-4-183/5579 sayılı yazıya göre de
Bakanlığımızca yapılacağı
anlaşılmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Rifat
Çalışır
Vali
Adına Vali Yardımcısı
T.C.
Isparta
Valiliği 16.9.1996
İl
Çevre Müdürlüğü
Sayı :
B.19.4.İÇM.4 32 00.01/3073/369
Konu
: Eğirdir Gölü.
Çevre Bakanlığına
(Çevre Koruma Genel
Müdürlüğü)
İlgi : 12 Temmuz 1996 tarih ve 777-4505
sayılı yazınız.
İlgi yazınızda Eğirdir Belediye
Başkanlığınca Eğirdir Gölü etrafında Su
Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16-20 nci maddelerini ihlal eden
yapılaşma ve imar faaliyetlerinde bulunulduğu ve bunun önlenmesi
istenmektedir.
1990 yılı nüfus sayımına göre 15
000 nüfusa sahip Eğirdir İlçesi Merkezinin tamamı Su
Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde belirtilen mutlak ve kısa
mesafeli koruma alanı içersinde kalmaktadır. Bu nedenle, ilgili
Belediye Başkanlığının imar planı kapsamında
ve Sivri Dağı eteklerinde yapmış olduğu
çalışmaların yerinde incelenmesi ve inceleme neticesinde
sorunların çözümü ile ilgili önerilerin ortaya konulması
amacıyla Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğünün
koordinatörlüğünde Bayındırlık ve İskân
Müdürlüğü, DSİ 18 inci Bölge Müdürlüğü ve İl Çevre
Müdürlüğünden birer elemanın katılımıyla teknik bir
ekip oluşturulması Mahallî Çevre Kurulunun 31.7.1996 tarihli
toplantısında karar verilmiştir.
Oluşturulan ekip çalışmalarına
başlamış olup varılacak sonuç Mahallî Çevre kurulunda
detaylı olarak yeniden görüşülerek neticeden
Bakanlığımıza bilgi verilecektir.
Eğirdir İlçe Merkezinin tamamına
yakın bölümünün yönetmeliğin öngördüğü mutlak koruma alanı
içinde kalması nedeniyle kesin çözümün Eğirdir Gölü çevre düzeni
planının bir an önce yapılması ile
sağlanabileceği düşünülmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Rıfat
Çalışır
Vali
Adına Vali Yardımcısı
T.C.
Çevre
Bakanlığı 18.10.1996
Çevre
Koruma Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.19.4.ÇKG.0.11 00.00-03/1363/6688
Konu
: Eğirdir Gölü.
Isparta Valiliğine
İlgi : a) 16.9.1996 tarih ve 369 sayılı
yazınız.
b) 16.9.1996 tarih ve 370 sayılı
yazınız.
İlgi (a) ve (b) yazılarda; Su Kirliliği
Kontrolü Yönetmeliğinin 16-20 nci maddelerinde koruma alanlarında
belirlenen yasaklar uygulandığı takdirde tamamına
yakın kısmı Mutlak Koruma Alanı içerisinde kalan
Eğirdir İlçe Merkezinin kaldırılması gerektiği
belirtilerek, çözümün Çevre Düzeni Planı ve Su Kirliliği Kontrolü
Yönetmeliğinin 16 nci maddesinde belirtilen özel hükümlerin acilen
getirilmesi ile olabileceği ifade edilmektedir.
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 16
ncı maddesinde belirtilen her kaynak için özel hüküm belirlenmesi
hükmünden hareketle Eğirdir Gölü için özel hüküm belirlenmesi için
“İçmesuyu Kaynağı Olarak Eğirdir Gölünün Korunması
Projesi” 1996 yılı Yatırım Programına
alınmıştır. Ancak ödenek yeterli
olmadığından projenin ihalesi 1997 yılına
kalmıştır.
Bu proje ile yapılacak olan koruma plan hükümleri belirlenmeden,
Çevre Düzeni Planı yapılması bu aşamada yararlı
olmayacaktır. Bu nedenle sözkonusu proje sonuçlanıncaya kadar,
yerleşim talepleri ve havzayı etkileyecek benzeri konularda tamamiyle
ve kesinlikle Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine uyulmasının
sağlanması gerekli ve zorunlu görülmektedir.
Diğer taraftan Sapanca Gölü için
yaptırmış olduğumuz aynı kapsamdaki proje sonucunda
gölü etkileyen kirletici kaynakların kontrolü için orta ve uzun vadede
havza içinde tüm atıksuların kollektör ile toplanması ve
arıtılması için arıtma sistemlerinin kurularak havzadan
uzaklaştırılması önerilmiştir.
Bu çerçevede Eğirdir Gölü için de yukarıda
adı geçen proje kapsamında özel hükümler belirleninceye kadar
atıksuların kollektör vasıtasıyla toplanması ve arıtılarak
havzadan uzaklaştırılması için Valilik ve ilgili
Belediyeler ile bir fizibilite çalışmasının
başlatılmasında yarar görülmektedir.
Bilgilerinize ve gereğini arz ederim.
A.
Tekin Gökçek
Bakan
Adına Genel Müdür V.
6. – Konya
Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın, Bakanlığa alınan
personele ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî
Kutan’ın yazılı cevabı (7/1248)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recaî Kutan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını delaletlerinize
arz ederim.
Prof.
Dr. Mustafa Ünaldı
Konya
Sorular :
1. 1 Eylül 1995’ten 53 üncü Hükümet kuruluncaya kadar
Bakanlığınıza bağlı kuruluşlara personel
alınmış mıdır?
2. 53 üncü Hükümet kurulduktan sonra Bakanlığınıza
bağlı kuruluşlara, özellikle TPAO ve BOTAŞ Genel
Müdürlüklerine ne kadar personel alınmıştır?
3, Alınmışsa, alınan personel hangi
şartlarda (sınav, açıktan atama, kadrolu, geçici,
sözleşmeli personel vs.) istihdam edilmiştir.
4. İstihdam edilen personel kimlerdir?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı 21.10.1996
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23-300-1436/16747
Konu
:Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 2 Eylül 1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1248-3210/8555 sayılı yazıları.
Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Ünaldı’nın şahsıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İç tüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen 7/1248 esas sayılı
yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
Recaî Kutan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Konya Milletvekili
Sayın Prof. Dr. Mustafa Ünaldı’nın Yazılı Soru
Önergesi ve Cevabı (7/1248-3210)
Soru 1. 1 Eylül 1995’ten 53 üncü Hükümet kuruluncaya
kadar Bakanlığınıza bağlı kuruluşlara
personel alınmış mıdır?
Cevap 1. 1 Eylül 1995’ten 53 üncü Hükümet kuruluncaya
kadar Bakanlığımız bağlı ve ilgili
kuruluşlarına 1475 sayılı İş Kanununun 25/A
(Sakat ve Hükümlü) Maddesine istinaden 51, askerlik dönüşü 47, Mahkeme
kararlarıyla 6, Yüksek Seçim Kurulu kararıyla 3, 4046
sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden 29, 548 sayılı
Kanununa istinaden 6,
Başbakanlıktan alınan açıktan atama izniyle 2, naklen 6,
3413 sayılı Bakılan ve Korunan Çocuklar Kanununa istinaden 10,
1416 sayılı Eğitim Kanununa istinaden yurt içi ve yurt
dışı burslu 2, 2821 sayılı Sendikalar Kanununa
istinaden toplu iş sözleşmesi gereği 21, 657 4/b’ye göre 1, 2495
sayılı Koruma ve Güvenlik Görevlisi Kanununa istinaden 1 olmak üzere
toplam 185 eleman atanmıştır.
Soru 2. 53 üncü Hükümet kurulduktan sonra
Bakanlığınıza bağlı kuruluşlara, özellikle
TPAOve BOTAŞGenel Müdürlüklerine ne kadar personel
alınmıştır?
Cevap 2. 53 üncü Hükümet kurulduktan sonra
Bakanlığımıza bağlı ve ilgili
kuruluşlarına; 1475 sayılı İş Kanununun 25/A
(Sakat ve Hükümlü) Maddesine istinaden 27, askerlik dönüşü 11, Mahkeme
kararlarıyla 2, 4046 sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden
9, 548 sayılı Kanununa istinaden 9, Başbakanlıktan
alınan açıktan atama izniyle 74, diğer kurum ve
kuruluşlardan naklen 17, 3413 sayılı Bakılan ve Korunan
Çocuklar Kanununa istinaden 5, 2495 sayılı Koruma ve Güvenlik
Görevlisi Kanununa istinaden 22, 1416 sayılı Eğitim Kanununa
istinaden yurt içi ve yurt dışı burslu 12 olmak üzere toplam 186
eleman atanmıştır.
Özellikle sorulan TPAO’ya; 1475 sayılı
İş Kanunu 25/A (Sakat ve Hükümlü) Maddesine istinaden 3, 4046
sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden 2, 1416 sayılı
Eğitim Kanununa istinaden yurt içi ve yurt dışı burslu 12
olmak üzere toplam 17 personel alınmıştır.
BOTAŞ’a; askerlik dönüşü 6, 4046
sayılı Özelleştirme Kanununa istinaden 6, olmak üzere toplam 12
personel alınmıştır.
Soru 3. Alınmışsa alınan personel
hangi şartlarda (Sınav, açıktan atama, kadrolu, geçici,
sözleşmeli personel v.s.) istihdam edilmiştir?
Soru 4. İstihdam edilen personel kimlerdir?
Cevap 3, 4. Bakanlığımıza
bağlı ve ilgili kuruluşlara alınan personelin
sayısı, hangi şartlarda hangi kuruluşa ve isimleri ile
ilgili bilgiler ekteki tablolarda sunulmuştur.
Not :
Yazılı soruyla ilgili diğer bilgiler dosyasındadır.
7. – Niğde Milletvekili Akın
Gönen’in, Niğde-Altınhisar İlçesindeki derenin
ıslahına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/1335)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Niğde İli ile ilgili aşağıdaki sorumun
Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla. 13.9.1996
Akın
Gönen
Niğde
Niğde İli Altınhisar İlçesi
içerisinden geçen ve her an taşkın tehdidi yaratan derenin
ıslahı yönünde yapılan bir etüt ve proje
çalışması var mıdır? Varsa 1997 yılı bütçe
imkânları ile bu konunun halli düşünülmekte midir?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23.300-1433/16744 21.10.1996
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
7 Ekim 1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1335-3409/9412 sayılı
yazısı.
Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen’in
tarafıma tevcih ettiği ve TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi
gereğince cevaplandırılması istenen, 7/1335 esas nolu
yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
Recai Kutan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen’in
Yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1335-3409)
Soru : Niğde İli Altınhisar İlçesi
içerisinden geçen ve her an taşkın tehdidi yaratan derenin
ıslahı yönünde yapılan bir etüt ve proje
çalışması var mıdır? Varsa 1997 yılı bütçe
imkânları ile bu konunun halli düşünülmekte midir?
Cevap : Taşkın tehdidi yaratan,
Altınhisar İlçesine ait arazilerin içinden geçen Ömerli deresi;
Niğde Valiliğinin 25.6.1996 tarih ve 1266 sayılı
yazısı gereğince daha önce mahallinde incelenmiştir.
İncelemeler sırasında, rüsubi karakterde olan Ömerli deresinin
özellikle ilçenin kuzeydoğusunda bulunan tarım arazilerinde yatak
kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle yer yer taşkına
sebebiyet verdiği tespit edilmiştir. Rüsubat ve taşkın
kontrolü yönünden probleme çözüm getirecek tedbirlerin belirlenmesi, DSİ
Genel Müdürlüğünün 1997 yılı etüt programına
alınmıştır. Etüt çalışmalarının
sonuçları müspet bulunduğu takdirde proje, uygulama programına
alınacaktır.
8. –
Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, Niğde Üniversitesi ile
çevresinin ağaçlandırımasına ilişkin sorusu ve Orman
Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı cevabı
(7/1336)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Niğde İli ile ilgili aşağıdaki
sorumun Sayın Orman Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla. 13.9.1996
Akın
Gönen
Niğde
Ülkemizin erozyondan en fazla etkilenen illerinden olan
İlimizde Niğde Üniversitesi ile çevresinin
ağaçlandırılması konusunda, Niğde’deki ilgili
biriminizin bir çalışması var mıdır? Bu konu ile
ilgili olarak Niğde İlindeki biriminizce
Bakanlığınız üst birimlerinden bir ödenek talep
edilmiş midir?
1997 Yılı projeleri arasında Niğde
ile ilgili kaç ağaçlandırma projesi vardır? Bu projelerle ilgili
isteklerin karşılanması için ödenek tespit ve tahsisi konusunda
bir çalışma yapılmış mıdır?
T.C.
Orman
Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Koordinasyon ve
Mevzuat Dairesi Başkanlığı
Sayı
: KM.1.MÜR/718-3073 22.10.1996
Konu : Sayın Akın Gönen’in yazılı
soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
(Kanunlar ve Kararlar Daire
Başkanlığı)
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 7.10.1996 tarih ve A.01.0.GNS.
0.10.00.10.00.02-3640 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan Niğde
Milletvekili Sayın Akın Gönen’in 7/1336 Esas Nolu “Niğde
Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin
yazılı soru önergesi” ve 7/1337 esas nolu “Adana Bölge
Teşkilatına ORKÖY Kalkındırma Fonu’ndan gönderilen ödenek
miktarına ve bu ödenekten Niğde iline yapılan desteklere
ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca
incelenmiş olup, cevabı yazımız ilişikte
gönderilmiştir.
Arz ederim.
M.
Halit Dağlı
Orman
Bakanı
Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen’in
7/1336 Esas nolu “Niğde Üniversitesi ile çevresinin
ağaçlandırılmasına ilişkin yazılı soru
önergesi” hakkında Orman Bakanlığının cevabı
Soru önergesinde belirtildiği gibi Niğde ili
erozyondan en fazla etkilenen illerimizdendir. Niğde ilimizin erozyondan
olumsuz etkilenmesini önlemek amacıyla
Bakanlığımızın 1991 yılında
kurulmasından sonra Niğde ili ve çevresinde hizmet görmek üzere
Niğde Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü (AGM)
Başmühendisliği kurularak faaliyete başlamıştır.
Yine bilindiği gibi, Niğde Üniversitesi de
yakın zamanda kurulmuş olup, henüz yapılaşmasını
tamamlayamamıştır. Bu nedenle, kampus alanında
ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmalarına
gidilememektedir. Kampus alanının mülkiyeti Niğde Üniversitesine
ait olduğundan 4122 sayılı Millî Ağaçlandırma ve
Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu uyarınca ağaçlandırma,
bakım ve koruma işlerinin Üniversite tarafından
yapılması gerekmektedir. Ancak Niğde AGM
Başmühendisliğimiz Üniversitenin kuruluşundan bu yana teknik
yardım, zaman zaman da fidan yardımı yaparak elindeki tüm
imkânlarla Üniversitenin ağaçlandırma çalışmalarına
yardımcı olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
Niğde AGM Başmühendisliğinin 1997
yılı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü programının
projelere göre dağıtımı aşağıda
belirtilmiş olup, talep edilen ödenek miktarı Ağaçlandırma
Fonundan tahsis edilmiştir.
Niğde A.G.M. Başmühendisliği 1997
yılı programı
Program Ödenek
Projenin
Adı Faaliyet
Türü (Hektar) (Milyon TL.)
Çakıtçayı Eroz. Kont. Eroz. Kont. Tes. 1
300 67 500
Çakıtçayı Eroz. Kont. Eroz. Kont. Bak. 1
800 18 000
Çakıtçayı Eroz. Kont. Ağaç. Tesisi 200 8 000
Çakıtçayı Eroz. Kont. Ağaç. Bakımı 250 2 500
Niğde Yeşil Kuşak ve Gökbez Ağaçlandırma Bakımı
368 3 680
Toplam 99 680
9. –
Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, Adana Bölge Teşkilatına,
ORKÖY Kalkındırma Fonundan gönderilen ödenek miktarına ve bu
ödenekten Niğde İline yapılan desteklere ilişkin sorusu ve
Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı
cevabı (7/1337)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
ORKÖY’le ilgili aşağıdaki
sorularımın Sayın Orman Bakanı tarafından
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla. 13.9.1996
Akın
Gönen
Niğde
1. Bakanlığınız Adana Bölge
Teşkilatına 1991-1996 yıllarında ORKÖY (Orman Köylerini
Kalkındarma Fonu) tertibinden yıllar itibarıiyle ne kadar ödenek
gönderilmiştir?
2. Bu ödenekle kaç köyde ve kaç vatandaşa, hangi
konularda, ne gibi yardımlar yapılmıştır?
3. Bu kapsamda, bu yıllarda Niğde ilinden kaç
talep olmuştur ve kaç köyde, kaç vatandaşa, ne gibi destekler
sağlanmıştır?
4. 1997 yılı için ilgili birimlerinize
Niğde İlinden kaç talep intikal etmiştir ve bu birimlerinizce
kaç köyde, kaç şahsa, ne gibi yardımlar tasarlanmaktadır?
T.C.
Orman
Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Koordinasyon ve
Mevzuat Dairesi Başkanlığı
Sayı
: KM.1.MÜR/718-3073 22.10.1996
Konu : Sayın Akın Gönen’in yazılı
soru önergeleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(Kanunlar ve Kararlar
Daire Başkanlığı)
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 7.10.1996 tarih ve A.01.0.GNS.
0.10.00.10.00.02-3640 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan Niğde
Milletvekili Sayın Akın Gönen’in 7/1336 Esas Nolu “Niğde
Üniversitesi ile çevresinin ağaçlandırılmasına ilişkin
yazılı soru önergesi” ve 7/1337 esas nolu “Adana Bölge
Teşkilatına ORKÖY Kalkındırma Fonu’ndan gönderilen ödenek
miktarına ve bu ödenekten Niğde iline yapılan desteklere
ilişkin yazılı soru önergesi” Bakanlığımızca
incelenmiş olup, cevabı yazımız ilişikte
gönderilmiştir.
Arz ederim.
M.
Halit Dağlı
Orman
Bakanı
Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen’in
7/1337 Esas nolu “Adana Bölge Teşkilatına ORKÖY Kalkındırma
Fonundan gönderilen ödenek miktarına ve bu ödenekten Niğde iline
yapılan Desteklere ilişkin yazılı soru önergesi”
hakkında Orman Bakanlığının cevabı
1, 2. Bakanlığımız Doğu
Akdeniz Bölge Müdürlüğüne bağlı 8 il’e 1991-1996
yılları arasında yapılan kredi yardımı;
Tahsis Edilen Krediden
Faydalanan
Yıl Kredi
Miktarı (Mil. TL.) Köy
Sayısı Kişi
Sayısı İşletme
Konuları
1991 4
819 91 426 F. arıcılık-Süt-Sığ.-Süt koy.-
Dam
ört.-Seracılık-Dokumacılık
1992 5
133 41 311 F. arıcılık-Süt-Sığ.-Süt koy.
1993 16
579 61 243 F. arıcılık-Süt-Sığ.-Süt koy.
Dam.
ört.
1994 11
963 31 139 F. arıcılık-Süt sığ.-Süt köy.-
Seracılık
1995 15
660 28 93 F. arıcılık-Süt.-Sığ.-Süt koy.
1996 67
660 43 146 F. arıcılık-Süt Sığ.-Süt koy.-
Seracılık
Toplam 117
004 295 1 338
Orman Köylüleri Kalkınma Fonundan illere
yapılan ödenek tahsisleri o ilin orman varlığı, orman köyü
sayısı, ormancılık problemleri vb. kriterlere göre
yapılmaktadır.
3. 1991-1996 yıllardında Niğde ilindeki
5 köyden 5 kişi Bakanlığımıza müracaat ederek kredi
talebinde bulunmuştur. Niğde ilinin orman varlığı ve
köy sayısının az olmasından dolayı 1991-1996
yıllarında bu vilayetin 15 köyünden 69 aile reisine 1 750 milyon
tutarında Fenni Arıcılık ve Süt Koyunculuğu
işletme türlerinden ferdi kredi yardımı
yapılabilmiştir.
4. 1997 yılı için henüz kredi talebi
olmamıştır. Bakanlığımızın 1997
yılı Bütçesi kesinleşince kredi verilecek köy ve kişiler de
kesinleştirilerek, 1997 yılı programı belli olacaktır.
10. –
Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın, Devlet Sanatçısı Zeki
Müren’e ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın
yazılı cevabı (7/1379)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Kültür
Bakanı Sayın İsmail Kahraman tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını tensiplerinize arz ederim. 26.9.1996
Saygılarımla.
Dr.
Yüksel Yalova
Aydın
45 yıl boyunca Türk Sanat Musikisindeki hizmetleri
yalnız ülkemizde değil yurt dışındaki müzik
otoritelerince de takdir gören Devlet Sanatçımız Sayın Zeki Müren’i
yitirmiş bulunmaktayız. Buna göre :
1. Bakanlığınız bünyesindeki
konservatuvarlardan birine rahmetli sanatçımızın adını
ölümsüzleştirmek amacıyla vermeyi düşünür müsünüz?
2. Türk Sanat Müziği alanında köklü reformlar
yapan değerli sanatçı Zeki Müren’in özgün
çalışmalarının ve özel eşyalarının yer
aldığı ve aynı zamanda bir Türk Sanat Müziği Müzesine
de temel teşkil edebilecek bir Zeki Müren Müzesi kurmayı düşünür
müsünüz?
T.C.
Kültür
Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.16.0.APK.0.12.00.01.940-471 22.10.1996
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 7 Ekim 1996 tarih ve KAN. KAR. MÜD.
7/1373-3499/9851 sayılı yazısı.
Aydın Milletvekili Sayın Yüksel Yalova’nın
“Devlet Sanatçısı Zeki Müren’e ilişkin”
Bakanlığımıza yöneltilen yazılı soru önergesinin
cevabı ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
İsmail
Kahraman
Kültür
Bakanı
Cevap : 1. Konservatuvarlar YÖK
Başkanlığına bağlı olduğundan rahmetli sanatçımızın
adının herhangi bir Konservatuara verilmesi
Bakanlığımızca mümkün olamamaktadır.
Cevap : 2. Zeki Müren’i yeni kaybetmiş
bulunuyoruz. Vasiyetnamesi ve varislerin bu vasiyetnameye göre nasıl bir
yol izleyecekleri henüz kesinleşmemiştir. Konu izlenmekte olup,
Bakanlığımıza bu konuda görev düştüğünde
gereği yerine getirilecektir.
11. –
Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Sakarya Belediye
Başkanlığınca işten çıkarılan işçilere
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1405)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yazılı soru önergemin
Bayındırlık ve İskân Bakanınca
cevaplanmasını istiyorum. İçtüzük hükümlerine göre işleme
konulmasını arz ederim.
Saygılarımla. 30.9.1996
Zeki
Çakıroğlu
Muğla
Bilginiz dahilinde Sakarya İl Belediye
Başkanı Sayın Aziz Duran tarafından belediye
işçilerinden 500’ü aşkın partiler halinde 400’ü toplu olarak
işten atılmıştır.
Basına çıkan demeçleriniz ve yurttaşlar
arasında yaygın söylentiye göre;
“İşten atılanların
rızkını Allan verir” diye demeç verdiğinin, işten
atılan işçilere ödenecek 1 460 000 000 000 (Bir trilyon 460 milyar)
lirayı karşılamayı taahhüt etmişsiniz.
Sorular :
1. Söylenenler doğru mudur?
2. İşçileri işinden, aşından,
ekmeğinden, rızkından edip, Allahütaalayı siyasetinize alet
etme hakkını nasıl buluyorsunuz?
3. Bir trilyon 460 milyar lirayı nasıl ve
hangi fasıldan karşılayacaksınız?
4. Bu paranın karşılığı
aslî hizmet ve yatırım görevi olan Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının hangi hizmetlerinden
vazgeçeceksiniz?
5. Bu tavrınızla devletin aslî işlerini
yatırım hizmetini aksattığınızı
düşünüyor musunuz?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/7496 18.10.1996
Konu : Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun
yazılı soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.’nin 10.10.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-3697 sayılı yazısı.. (7/1405)
İlgi yazı ekinde alınan, Muğla
Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun Bakanlığımıza
yönelttiği yazılı soru önergesinde, tarafımdan
cevaplandırılması istenen soruların ne şahsımla
ne de Bakanlığımızın görev alanıyla hiçbir ilgisi
bulunmamaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Cevat
Ayhan
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
12. – Edirne
Milletvekili Mustafa İlimen’in, Edirne’deki Ali Paşa
Çarşısındaki dükkanlara ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/1410)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet
Bakanı Sayın Ahmet Cemil Tunç tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
Mustafa
İlimen
Edirne
1569 yılında yapılan ve Eylül-1992’deki
yangına kadar Edirne’mizin en faal ticaret merkezlerinden biri olan Ali
Paşa Çarşısının, Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülen onarım çalışmaları son
aşamasına gelmiş, büyük ihtimalle Edirne’nin kurtuluş
yıldönümü olan 25 Kasım 1996 tarihinde tekrar hizmete
açılacaktır.
Gerek yangın sonrası ve gerekse onarım
aşamasında çarşıyı ziyarete gelen devlet yetkilileri,
başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere
dükkânların eski sahiplerine verileceğini beyan etmişlerdir.
Zira yangın çarşı esnafını büyük ekonomik
darboğaza sokmuş ve dükkân sahipleri ya ticaret yapamaz duruma
gelmiş, ya da işportacılık veya kenarda köşede
ticarete devam etmek zorunda kalmıştır. Bu durum
karşısında :
1. Onarım büyük ölçüde tamamlanmasına
rağmen henüz dükkânların, sahiplerine verilmemiş olması
büyük bir belirsizlik yaratmıştır.
Bakanlığınızca bu konuda yapılan çalışmalar
hangi aşamadadır?
2. Dükkân sahipleri kira tespitinin
Belediye-Esnaf-Maliye-Vakıf yetkililerinden oluşacak bir komisyonca
yapılmasını talep etmektedirler. Kira tespiti ne şekilde
olacaktır?
3. Bakanlığınız bünyesinde veya
diğer Bakanlarla; büyük bir ekonomik sıkıntı içinde olan
Ali Paşa Esnafının yeni dükkânlara geçerken biraz olsun nefes
almaları için kredi verilmesi konusunda herhangi bir çalışma var
mıdır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı
Sayı
: B.02.0.012/04.01-821 18.10.1996
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 10.10.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1410-3583/10116
sayılı yazısı.
İlgi yazınızla
Bakanlığımıza intikal ettirilen, Edirne Milletvekili
Mustafa İlimen’in vermiş olduğu yazılı soru önergesine
verilen cevap ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Devlet
Bakanı
Edirne Milletvekili Sayın Mustafa İlimen’in
7/1410-3583 sayılı yazılı soru önergesine verilen
cevaptır.
1969 yılında yapılan ve Eylül-1992’deki
yangına kadar Edirne’mizin en faal ticaret merkezlerinden biri olan Ali
Paşa Çarşısının, Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülen onarım çalışmaları son
aşamasına gelmiş, büyük ihtimalle Edirne’nin kurtuluş
yıldönümü olan 25 Kasım 1996 tarihinde tekrar hizmete
açılacaktır.
Gerek yangın sonrası ve gerekse onarım
aşamasında çarşıyı ziyarete gelen devlet yetkilileri,
başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere
dükkânların eski sahiplerine verileceğini beyan etmişlerdir.
Zira yangın çarşı esnafını büyük ekonomik
darboğaza sokmuş ve dükkân sahipleri ya ticaret yapamaz duruma
gelmiş, ya da işportacılık veya kenarda köşede
ticarete devam etmek zorunda kalmıştır. Bu durum
karşısında :
Soru 1. Onarım büyük ölçüde tamamlanmasına
rağmen henüz dükkânların, sahiplerine verilmemiş olması
büyük bir belirsizlik yaratmıştır.
Bakanlığınızca bu konuda yapılan çalışmalar
hangi aşamadadır?
Cevap : 1. 1993 malî yılı başından
itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğünce hazırlanan restorasyon
projesi doğrultusunda yapının tümü ele alınarak,
onarıma başlanmıştır. Yangından 118 adet
vakıf işyeri tamamen, 11 adet vakıf işyeri ise az hasar
görmüştür. Yangından sonra az hasar gören 11 adet işyerinin
kiracıları tarihî yapının sağlıklı bir
şekilde onarımının yapılabilmesi için mahkeme kararıyla
tahliye edilmişlerdir.
Bu bakımdan, 6570 sayılı Kira
Yasasının 7/C ve 15 inci maddesine göre rüçhan hakkı
tanınacaktır. Vakıf Ali Paşa Çarşısının
restorasyonu iki ay içerisinde tamamlanarak, 2886 sayılı Devlet
İhale Yasası gereğince muhammen bedel takdiri yapılarak
kiraya verilecektir.
Eski dükkân kiracılarının tamamına
rüçhan hakkı verilmesi 6570 sayılı Kanun ile Borçlar Kanunu
hükümlerine göre mümkün bulunmamaktadır.
Soru : 2. Dükkân sahipleri kira tespitinin
Belediye-Esnaf-Maliye-Vakıf yetkililerinden oluşacak bir komisyonca
yapılmasını talep etmektedirler. Kira tespiti ne şekilde
olacaktır?
Vakıf işyerlerinin kira takdir ve tespiti
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri gereğince
Vakıflarca oluşturulan komisyonlarca yapılması yasa
gereği olduğundan, önerildiği şekilde tespitinin Karma
Komisyonca yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Soru : 3. Bakanlığınız bünyesinde
veya diğer Bakanlarla; büyük bir ekonomik sıkıntı içinde
olan Ali Paşa Esnafının yeni dükkânlara geçerken biraz olsun
nefes almaları için kredi verilmesi konusunda herhangi bir
çalışma var mıdır?
Vakıf Ali Paşa Çarşısı kiracılarına
kredi verilmesinin, Vakıflar Genel Müdürlüğü görevleri arasında
yeralmamakta olup, konunun yetkili merciler kanalıyla çözümlenmesi
gerekmektedir.
Arz ederim.
13. –
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Rumeli
Hisarı’nda verilen konserlerin iptaline ilişkin sorusu ve Kültür
Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/1415)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Kültür
Bakanı Sayın İsmail Kahraman tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1. Rumeli Hisarı’nda verilen konserleri iptal
gerekçeniz için ilmî bir araştırmanız var mı?
2. Taş duvarları hangi desibel’deki ses
tahrip edebilmektedir.
T.C.
Kültür
Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.16.0.APK.0.12.00.01.940-472 22.10.1996
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 10 Ekim 1996 tarih ve KAN. KAR. MÜD.
7/1415-3589/10123 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın, “Rumeli Hisarı’nda verilen konserlerin iptaline
ilişkin” yazılı soru önergesinin cevabı
aşağıdadır;
Rumeli Hisarı 1996 yılında yapılan
tahsislerin bitimi olan 20.9.1996 tarihinden sonra etkinliklere
kapatılmıştır.
Rumeli Hisarında gerekli onarım
çalışmaları yapılacak ve bu arada ses düzeninin Hisar’a ve
Hisar içerisindeki yapılara zarar verip vermediği de
araştırılacaktır.
Bu işlemlerin yapılmasından sonra
Hisar’da etkinlik yapılıp yapılmayacağına karar
verilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
İsmail
Kahraman
Kültür
Bakanı
14. – Erzincan
Milletvekili Mustafa Yıldız’ın, Sosyal Sigortalar Kurumu eski
genel müdürüne ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/1431)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
4.10.1996
Mustafa
Yıldız
Erzincan
Refahyol Hükümetinin işbaşına
geldiğinden bu yana, özellikle Bakanlığınız bünyesinde
İmam-Hatip kökenli kadrolaşmanın sağlanması için,
Sosyaldemokrat olarak tanınan üst düzey bürokratların görevlerinden
uzaklaştırıldığı, tüm kamuoyu tarafından
bilinmektedir. Bu yetmiyormuş gibi; bazı köktendinci Sivil Toplum
Örgütü temsilcilerinin Bakanlığınız bünyesinde gayri resmî
olarak görevlendirildiği ve birinci derecede yetki sahibi oldukları
gözlenmektedir.
Sorular :
1. Sosyal Güvenlik kuruluşları eski Genel
Müdürü Zahit Gönencan’ın Bakanlığınızla ilişkisi
nedir?
2. Adı geçen kişinin
Bakanlığınızda resmî bir görevi var mıdır?
Eğer resmi bir görevi yoksa, bu kişiye hangi yasal gerekçelerle
Bakanlığınızda yer verip, telefon bağlıyorsunuz?
Bu kişinin yapmış olduğu telefon görüşmelerinin
bedellerini siz mi? yoksa Bakanlık mı ödüyor?
3. Adı geçen kişi Hak-İş ve Tüm
İşçi Emeklileri Cemiyetinin
danışmanlığını yapmakta mıdır?
4. Türk-İş, DİSK ve diğer Tüm
İşçi Emeklileri Cemiyeti danışmanlarına da aynı
olanakları sağlıyor musunuz?
T.C
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Sosyal Güvenlik
Kuruluşları Genel Müdürlüğü
Sayı :
B.13.0.SGK-0-13-00-01/6303-26851 21.10.1996
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 10.10.1996 tarih ve
A.01.GNS.0.10.00.02.3698 sayılı yazınız.
Erzincan Milletvekili Mustafa Yıldız
tarafından hazırlanan 7/1431 Esas nolu yazılı soru önergesi
Bakanlığımca incelenmiştir.
Sayın Yıldız’ın soru önergesinde
iddia edildiği gibi Bakanlığımda herhangi bir
kadrolaşma hareketi söz konusu değildir. Yapılan atamalarda
kimsenin hangi kökenden olduğuna, hangi görüş ve düşünceye sahip
bulunduğuna değil, bilgi, birikim ve liyakat sahibi olup
olmadığına, görevin gerektirdiği şartları
taşıyıp taşımadığına
bakılmaktadır.
Bakanlığım, sürdürdüğü hizmet ve
faaliyetlerin gereği olarak ve çalışma hayatının
işçi-işveren-hükümet olmak üzere üçlü bir yapı üzerine
kurulduğunu gözönünde bulundurarak, yapılması planlanan bütün
düzenlemeleri, işçi ve işveren kuruluşlarıyla istişare
halinde hazırlamaktadır. Bu çerçevede işçi ve işveren
konfederasyonlarımızın ve emekli
kuruluşlarımızın temsilcileriyle sık sık
toplantılar düzenlenmektedir. Bunun dışında, iddia
edildiği gibi, sivil toplum örgütü temsilcisi olarak
Bakanlığım bünyesinde “gayri resmî” görev yapan herhangi bir
kimse yoktur.
Bakanlığımızda daha önce Sosyal
Güvenlik Kuruluşları Genel Müdür
Yardımcılığı, Genel Müdürlüğü ve Bakanlık
Müşavirliği yapmış bulunan Zahit Gönencan,
20.4.1996-13.9.1996 tarihleri arasında Bağ-Kur Yönetim Kurulu
üyeliği görevinde bulunmuştur.
Zahit Gönencan, Bağ-Kur Yönetim Kurulu
üyeliği yaptığı dönemde, Bakanlığımda çeşitli
kanunlarda değişiklik yapılmasıyla ilgili
hazırlıkları sürdüren Teknik Komisyonda Bakanlık temsilcisi
olarak görevlendirilmiştir. Bu görevinden ayrıldıktan sonra
Zahit Gönencan’a, Bakanlığımda yer ve telefon tahsis
edilmiş değildir.
Halen Bakanlığımda görevi bulunmayan
adı geçen kişinin, hangi kuruluşlara danışmanlık
yaptığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Esasen bu durum, Bakanlığımı ilgilendiren bir husus da değildir.
Bilgilerinize arz ederim.
Necati
Çelik
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
15. –
Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, Tekirdağ ve dahilindeki
belediyelere yapılan tahsislere ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı
M. Ziyattin Tokar’ın yazılı cevabı (7/1437)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
7.8.1996 tarihinde Çevre Bakanlığına
gönderdiğim yazıda Tekirdağ Merkez kaza ve belde belediyeleri
çıkarılan araç alımları ile ilgili paranın geri
alındığını biliyoruz. Yeniden tahsis edilip edilmeyeceği
konusundaki yazıma bugüne kadar cevap alamadım. Bunun için
aşağıdaki soruların yazılı olarak Çevre
Bakanının cevaplandırmasını saygılarımla arz
ederim. 7.10.1996
Fevzi
Aytekin
Tekirdağ
1. Belediyelere tahsis edilen paralar neden geri
alındı?
2. Tahsisler yeniden düşünülüyor mu?
T.C.
Çevre
Bakanlığı
Sayı :
B.19.0.FDB.0.15.00.04-8821/1980-6857 16.10.1996
Konu : Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 10.10.1996 tarih ve KAN. KAR. MD. A.
01.0.GNS.0.10.00.02-7/1437-3647-10251 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınızla
cevaplandırılmak üzere Bakanlığımıza gönderilen
Tekirdağ Milletvekili Sayın Fevzi Aytekin’in tarafıma tevcih
etmiş olduğu soru önergesine ilişkin olarak;
Soru : 7.8.1996 tarihinde Çevre
Bakanlığına gönderdiğim yazıda Tekirdağ merkez,
kaza ve belde belediyelerine çıkarılan araç alımları ile ilgili
paranın geri alındığını biliyorum. Yeniden tahsis
edilip edilemeyeceği konusundaki yazıma bugüne kadar cevap
alamadım. Bunun için aşağıdaki soruların
yazılı olarak Çevre Bakanının
cevaplandırmasını saygılarımla arz ederim.
1. Belediyelere tahsis edilen paralar neden geri
alındı?
2. Tahsisler yeniden düşünülüyor mu?
Cevap : 53 üncü hükümet döneminde; Belediyelere tahsis
edilen aynî ve nakti yardımlarda Belediye
Başkanlıklarının siyasal partilere göre
dağılımında adaletsizlikler yapılmış,
iktidara mensup Belediye Başkanlıklarına objektif kriterler
dahilinde değerlendirilmesi mümkün olmayacak derecede geniş imkânlar
sağlanmıştır.
1994 mahallî seçimlerine göre
siyasî partilerin belediye başkanlığı sayısına
göre tahsis miktarları :
ANAP 758
Belediye Başk. 1 981 760
000 000
DYP 983
Belediye Başk. 132
555 000 000
CHP 505
Belediye Başk. 59
500 000 000
RP 327
Belediye Başk. 22
400 000 000
MHP 120
Belediye Başk. 26
900 000 000
DSP 20 Belediye Başk. 27 500 000 000
BAĞIMSIZ 37 Belediye Başk. 10 500 000 000
Yukarıdaki tablo incelendiğinde 758 belediye
başkanlığı bulunan ANAP’a toplam harcama tutarı olan 2
281 615 000 000 TL.’sından 1 981 760 000 000 TL. ödemede
bulunulmuştur. Diğer partilere ait belediye başkanlıklarına
ise toplam 299 855 000 000 TL. nakit yardımı
yapılmıştır.
2. Hükümetimizin göreve atandığı gün
acilen ödenek temin edilerek 700 milyar civarında bir miktar siyasî
nezakete aykırı olarak ANAP’lı belediye
başkanlıklarına tahsisler yapılmış ve ödenmek
üzere Bankaya talimat verilmiştir.
3. Yeni kurulan ve daha önceki yıllar
kurulmuş olmakla birlikte talepleri mevcut olduğu halde bir çok
belediye başkanlığına ise hiç tahsis
yapılmamıştır.
4. Bakanlığımız Fon’una
ayrılan ve 1996 Malî Yılı içerisinde harcanması gereken
ödeneğin büyük bir kısmı 53 üncü Hükümet dönemi içerisinde
bitirilmiş ve Bakanlık diğer çevre amaçlı harcamalar için
kaynak sıkıntısına düşürülmüştür.
Sonuç olarak Fon imkânlarından bugüne kadar hiç
katkı sağlanmamış olan belediyelere nakti yardımda
bulunulması 53 üncü Hükümet uygulamalarındaki taraflı
tutumların değerlendirilmesi, Bakanlığımız
katkılarındaki dengesizliklerin ortadan kaldırılması
gibi nedenlerle Sayın 53 üncü Hükümet dönemindeki tahsislerden
Belediyelerce kullanılamayan miktarlar ile özellikle Hükümetimizin göreve
başladığı tarihten sonra Banka tarafından yürütülen
işlemler durdurulmuştur.
Bundan sonra Çevre Kirliliğini Önleme Fonu’ndan
belediyelere yapılacak yardımlar, hiç yardım alamamış
olanlardan başlamak üzere adaletli bir dağıtım ve tahsis
sistemi kurulacak hakça bir değerlendirme üzerine tesis edilecektir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
M.
Ziyattin Tokar
Çevre
Bakanı
16. –
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, TURBAN Genel
Müdürlüğüne ait bazı telefonların konuşma ücretlerine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun
yazılı cevabı (7/1498)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Ulaştırma Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla.
Halit
Dumankaya
İstanbul
Sorular :
1. Turban Genel Müdürlüğüne ait olan, 4194061,
4257115, 4256992, 4174192, 4184049, 4185279, 4192875, 4182836 nolu
telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayı
konuşma ücretleri ayrı ayrı ne kadardır?
2. Bu konuşma ücretlerinin ne kadarı
şehirlerarası, ne kadarı şehiriçidir.
3. Konuşmaların adedi nedir, konuşmalar
hangi vilayetlere yapılmıştır.
4. Turban Isparta ilinde bulunan İrtibat Bürosu
(Ajansı)’na ait telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım,
Aralık ayları konuşma ücretleri ne kadardır?
5. Soru 1’deki numaraları verilen
telefonların 1994 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık
ayları konuşma adedi ile 1995 yılları arasındaki
aynı ayların konuşma adedi nedir?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığı
Araştırma
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı
Sayı : B.11.0.APK.0.10.01.21/EA-1367-24120 21.10.1996
Konu : İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın sözlü soru önergesi Hk.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) 15.2.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02.6/1-21/85
b) 16.10.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/1498-021/85
sayılı yazılarınız.
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’ya ait ve üç
birleşim içinde cevaplandırılma imkânı
olmadığından yazılı soruya çevrilen sözlü soru
önergesinin cevabı hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer
Barutçu
Ulaştırma
Bakanı
İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın
6/1-21 sayılı sözlü soru önergesi ve cevabı
Sorular :
1. Turban Genel Müdürlüğüne ait olan, 4194061,
4257115, 4256992, 4174192, 4184049, 4185279, 4192875, 4182836 nolu
telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayı
konuşma ücretleri ayrı ayrı ne kadardır?
2. Bu konuşma ücretlerinin ne kadarı
şehirlerarası, ne kadarı şehiriçidir.
3. Konuşmaların adedi nedir, konuşmalar
hangi vilayetlere yapılmıştır.
4. Turban Isparta ilinde bulunan İrtibat Bürosu
(Ajansı)’na ait telefonların 1995 Eylül, Ekim, Kasım,
Aralık ayları konuşma ücretleri ne kadardır?
5. Soru 1’deki numaraları verilen
telefonların 1994 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık
ayları konuşma adedi ile 1995 yılları arasındaki
aynı ayların konuşma adedi nedir?
Cevap : Turban Genel Müdürlüğü telefonlarına
ait istemiş olduğunuz bilgiler üç tablo halinde ekte
verilmiştir.
Turban Genel Müdürlüğüne ait telefonların
1995 konuşma ücretleri
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 18 125 000
418 28 36 Ekim
1995 20 915 000
Kasım
1995 23 890 000
Aralık
1995 37 870 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 7 100 000
419 28 75 Ekim
1995 5 910 000
Kasım
1995 5 870 000
Aralık
1995 18 075 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 125 000
417 41 92 Ekim
1995 6 100 000
Kasım
1995 220 000
Aralık
1995 180 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 2 745 000
425 69 92 Ekim
1995 3 730 000
Kasım
1995 3 445 000
Aralık
1995 21 795 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 4 335 000
418 52 79 Ekim
1995 4 800 000
Kasım
1995 8 380 000
Aralık
1995 10 645 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 11 970 000
418 40 49 Ekim
1995 14 270 000
Kasım
1995 11 075 000
Aralık
1995 24 025 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 275 000
425 71 15 Ekim
1995 345 000
Kasım
1995 220 000
Aralık
1995 220 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1995 5 255 000
419 40 61 Ekim
1995 4 955 000
Kasım
1995 7 845 000
Aralık
1995 14 850 000
Turban Genel Müdürlüğüne ait telefonların
1994 konuşma ücretleri
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 13 396 000
418 28 36 Ekim
1994 16 011 000
Kasım
1994 19 610 000
Aralık
1994 16 670 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 3 267 000
419 28 75 Ekim
1994 2 715 000
Kasım
1994 3 508 000
Aralık
1994 3 950 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 7 316 000
417 41 92 Ekim
1994 7 418 000
Kasım
1994 8 164 000
Aralık
1994 6 430 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 3 175 000
425 69 92 Ekim
1994 2 452 000
Kasım
1994 3 214 000
Aralık
1994 2 860 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 1 979 000
418 52 79 Ekim
1994 2 226 000
Kasım
1994 2 665 000
Aralık
1994 2 330 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 11 103 000
418 40 49 Ekim
1994 8 625 000
Kasım
1994 9 225 000
Aralık
1994 8 130 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 375 000
425 71 15 Ekim
1994 234 000
Kasım
1994 378 000
Aralık
1994 195 000
Telefon No. Dönemi Toplam
Eylül
1994 6 501 000
419 40 61 Ekim
1994 6 636 000
Kasım
1994 6 123 000
Aralık
1994 5 895 000
TURBAN Isparta İli irtibat bürosuna ait
telefonların Eylül-Aralık dönemlerindeki konuşma ücretleri
Telefon No. Eylül
1995 Ekim 1995 Kasım 1995 Aralık 1995
232 21 94 12 230 000 10 745 000 23
820 500 26 105 000
232 73 17
1 745 000 1 105 000
6 510 000 2 890 000
232 82 21
1 765 000 1 255 000
7 165 000 10 300 000
Sağlık
Eski Bakanı Halil Şıvgın Hakkında Bir Meclis
Soruşturması Açılmasına İlişkin Önergeye Verilen
Oyların Sonucu :
Kabul
edilmiştir.
Üye
Sayısı : 550
Kullanılan
Oy : 235
Kabul
Edenler : 156
Reddedenler : 63
Çekinserler : 16
Mükerrer : –
Geçersiz
Oylar : –
Oya
Katılmayanlar : 315
Açık
Üyelikler : –
(Kabul Edenler)
ADANA
Yakup Budak
Mehmet Büyükyılmaz
Sıtkı Cengil
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Ahmet Çelik
Celal Topkan
AFYON
Sait Açba
H. İbrahim Özsoy
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AKSARAY
Nevzat Köse
AMASYA
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Ahmet Bilge
Gökhan Çapoğlu
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Bekir Kumbul
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Muhammet Polat
BALIKESİR
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BATMAN
Musa Okçu
BAYBURT
Ülkü Güney
Suat Pamukçu
BİNGÖL
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Kamran İnan
BOLU
Feti Görür
Abbas İnceayan
BURSA
Cemal Külahlı
Feridun Pehlivan
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Mehmet Aykaç
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
DİYARBAKIR
Salih Sümer
EDİRNE
Mustafa İlimen
ELAZIĞ
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
ERZURUM
Abdulilah Fırat
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
HAKKARİ
Naim Geylani
Mustafa Zeydan
HATAY
Nihat Matkap
Levent Mıstıkoğlu
Atila Sav
Ali Uyar
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Mustafa Köylü
Erkan Mumcu
İÇEL
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
İSTANBUL
Ahat Andican
Mehmet Aydın
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Emin Kul
Bülent Tanla
Şadan Tuzcu
İZMİR
Sabri Ergül
Suha Tanık
KAHRAMANMARAŞ
Hasan Dikici
Avni Doğan
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
Erol Karan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
Fikret Ünlü
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Fethi Acar
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KIRŞEHİR
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
KOCAELİ
Halil Çalık
Bekir Yurdagül
KONYA
Abdullah Turan Bilge
Nezir Büyükcengiz
Veysel Candan
Abdulah Gencer
Ali Günaydın
Mehmet Keçeciler
Hasan Hüseyin Öz
Mustafa Ünaldı
Lütfi Yalman
KÜTAHYA
Emin Karaa
Metin Perli
MALATYA
Yaşar Canbay
Ayhan Fırat
Fikret Karabekmez
MANİSA
Bülent Arınç
Hasan Gülay
MARDİN
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
MUŞ
Nedim İlci
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Alkatmış
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih Katırcıoğlu
ORDU
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
SAMSUN
Cemal Alişan
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Latif Öztek
SİNOP
Yaşar Topçu
SIVAS
Tahsin Irmak
Mahmut Işık
ŞANLIURFA
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Seyit Eyyüpoğlu
Zülfükar İzol
ŞIRNAK
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Bekir Sobacı
TRABZON
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Kemalettin Göktaş
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
ADANA
İmren Aykut
İ. Cevher Cevheri
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
Agah Oktay Güner
Şaban Karataş
Mehmet Sağdıç
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Yüksel Yalova
BİNGÖL
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
BOLU
Avni Akyol
Necmi Hoşver
BURSA
İlhan Kesici
ÇANKIRI
Ahmet Uyanık
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
(Reddedenler)
GAZİANTEP
Ünal Yaşar
GİRESUN
Burhan Kara
İÇEL
Ali Er
Rüştü Kazım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Tayyar Altıkulaç
Ali Coşkun
H. Hüsnü Doğan
Hasan Tekin Enerem
Metin Işık
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
İZMİR
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Metin Öney
Rüştü Saraçoğlu
KAHRAMANMARAŞ
Ali Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
KAYSERİ
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Ömer Demir
KOCAELİ
Hayrettin Uzun
KONYA
Hüseyin Arı
KÜTAHYA
İsmail Karakuyu
MALATYA
Miraç Akdoğan
MANİSA
Abdullah Akarsu
Ekrem Pakdemirli
MARDİN
Muzaffer Arıkan
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUŞ
Erkan Kemaloğlu
SAKARYA
Ertuğrul Eryılmaz
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SIVAS
Nevzat Yanmaz
ŞANLIURFA
Eyyüp Cenap Gülpınar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
TOKAT
Hanefi Çelik
UŞAK
Yıldırım Aktürk
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
BOLU
Mustafa Karslıoğlu
ÇANKIRI
İsmail Coşar
GAZİANTEP
Mehmet Bedri İncetahtacı
HATAY
Ali Günay
IĞDIR
Adil Aşırım
(Çekinserler)
İÇEL
Halil Cin
Abdülbaki Gökçel
İZMİR
Birgen Keleş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
MANİSA
Cihan Yazar
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
İhsan Çabuk
Refaiddin Şahin
SAKARYA
Teoman Akgür
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
TRABZON
Hikmet Sami Türk
ADANA
Cevdet
Akçalı
Uğur
Aksöz
İbrahim
Yavuz Bildik
M.
Ali Bilici
Erol
Çevikçe
M.
Halit Dağlı (B.)
Veli
Andaç Durak (İd. Amr.)
Tuncay
Karaytuğ
Orhan
Kavuncu
İbrahim
Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut
Bozkurt
Ahmet
Doğan
AFYON
İsmet
Attila
Osman
Hazer
Yaman
Törüner
Kubilay
Uygun
Nuri
Yabuz
AĞRI
M.
Sıddık Altay
Cemil
Erhan
Celal
Esin
M.
Ziyattin Tokar (B.)
AKSARAY
Mehmet
Altınsoy (B.)
Murtaza
Özkanlı
Sadi
Somuncuoğlu
AMASYA
Ahmet
İyimaya
Cemalettin
Lafcı
ANKARA
Saffet
Arıkan Bedük
Hasan
Hüseyin Ceylan
Ali
Dinçer
(Oya
Katılmayanlar)
Ömer
Ekinci
Eşref
Erdem
Ünal
Erkan
Mehmet
Gölhan
Halis
Uluç Gürkan (Bşk. V.)
İrfan Köksalan
M.
Seyfi Oktay
Önder
Sav
Yücel
Seçkiner (İd. Amr.)
Ahmet
Tekdal
İlker
Tuncay
Aydın
Tümen
Rıza
Ulucak
Hikmet
Uluğbay
ANTALYA
Deniz
Baykal
Osman
Berberoğlu
Arif
Ahmet Denizolgun
Hayri
Doğan
Emre
Gönensay
İbrahim
Gürdal
Sami
Küçükbaşkan
Yusuf
Öztop
Metin
Şahin
ARDAHAN
Saffet
Kaya
AYDIN
M.
Fatih Atay
Ali
Rıza Gönül
Nahit
Menteşe
Sema
Pişkinsüt
İsmet
Sezgin
BALIKESİR
Abdülbaki
Ataç
Ahmet
Bilgiç
Safa
Giray
Tamer
Kanber
Hüsnü
Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki
Çakan
Köksal
Toptan
BATMAN
Alaattin
Sever Aydın
Ataullah
Hamidi
Faris
Özdemir
BİLECİK
Şerif
Çim
Bahattin
Şeker
BİNGÖL
Kazım
Ataoğlu
BİTLİS
Zeki
Ergezen
Abdulhaluk
Mutlu
BOLU
Mustafa
Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa
Çiloğlu
Yusuf
Ekinci
Kasım
Üstüner (K. Üye)
BURSA
Yüksel
Aksu
Ali
Rahmi Beyreli
Abdülkadir
Cenkçiler
Cavit
Çağlar
Mehmet
Altan Karapaşaoğlu
Hayati
Korkmaz
Ali
Osman Sönmez
Yahya
Şimşek
Turhan
Tayan (B.)
Ertuğrul
Yalçınbayır
ÇANAKKALE
Hikmet
Aydın
Nevfel
Şahin
ÇORUM
Bekir
Aksoy (B.)
Hasan
Çağlayan
Zülfikar
Gazi
Yasin
Hatiboğlu (Bşk. V.)
DENİZLİ
M.
Kemal Aykurt
Mehmet
Gözlükaya
Adnan
Keskin
Hasan
Korkmazcan (Bşk.V.)
Haluk
Müftüler
Ramazan
Yenidede
DİYARBAKIR
Abdülkadir
Aksu
Muzaffer
Arslan
Ferit
Bora
M.
Salim Ensarioğlu (B.)
Sacit
Günbey (B.)
Seyyit
Haşim Haşimi
Ömer
Vehbi Hatipoğlu
Yakup
Hatipoğlu
Sebgetullah
Seydaoğlu
EDİRNE
Ümran
Akkan
Evren
Bulut
Erdal
Kesebir
ELAZIĞ
Cihan
Paçacı
Ahmet
Cemil Tunç (B.)
ERZİNCAN
Mustafa
Kul
Naci
Terzi
Mustafa
Yıldız
ERZURUM
Zeki
Ertugay
Lütfü
Esengün (B.)
Necati
Güllülü
İsmail
Köse
Ömer
Özyılmaz
ESKİŞEHİR
Necati
Albay
Demir
Berberoğlu
İbrahim
Yaşar Dedelek
Hanifi
Demirkol
GAZİANTEP
Mehmet
Batallı
Hikmet
Çetin
Ali
Ilıksoy
Mustafa
R. Taşar
Mustafa
Yılmaz (İd. Amir.)
GİRESUN
Turhan
Alçelik
Yavuz
Köymen
Ergun
Özdemir
Rasim
Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi
Doğan
Mahmut
Oltan Sungurlu
HATAY
Abdulkadir
Akgöl
Fuat
Çay
Süleyman
Metin Kalkan
Mehmet
Sılay
IĞDIR
Şamil
Ayrım
ISPARTA
Ömer
Bilgin
A.
Aykon Doğan
Halil
Yıldız
İÇEL
Oya
Araslı
Fevzi
Arıcı
D.
Fikri Sağlar
Mustafa
İstemihan Talay
Ayfer
Yılmaz (B.)
İSTANBUL
Meral
Akşener
Ziya
Aktaş
Yıldırım
Aktuna (B.)
Sedat
Aloğlu
Refik
Aras
Azmi
Ateş
Mustafa
Baş
Mukadder
Başeğmez
Nami
Çağan
Tansu
Çiller (B.)
Gürcan
Dağdaş (B.)
Halit
Dumankaya
Bülent
Ecevit
Süleyman
Arif Emre
Ekrem
Erdem
Mehmet
Fuat Fırat
Algan
Hacaloğlu
İsmail
Kahraman (B.)
Cefi
Jozef Kamhi
Hüseyin
Kansu
Ercan
Karakaş
Osman
Kılıç
Hayri
Kozakçıoğlu
Mehmet
Tahir Köse
Göksal
Küçükali
Aydın
Menderes
Necdet
Menzir
Mehmet
Moğultay
Yusuf
Namoğlu
Ali
Oğuz
Altan
Öymen
H.
Hüsamettin Özkan
Yusuf
Pamuk
Mehmet
Cevdet Selvi
Mehmet
Sevigen
Mehmet
Ali Şahin
Ahmet
Tan
Güneş
Taner
Zekeriya
Temizel
Erdoğan
Toprak
Ali
Topuz
Osman
Yumakoğulları
Bahattin
Yücel
Bahri
Zengin
Namık
Kemal Zeybek (B.)
İZMİR
Veli
Aksoy
Turhan
Arınç
Ali
Rıza Bodur
Hasan
Denizkurdu
Şükrü
Sina Gürel
Aydın
Güven Gürkan
Gencay
Gürün
Mehmet
Köstepen
Atilla
Mutman
Ahmet
Piriştina
Işılay
Saygın (B.)
Rıfat
Serdaroğlu
Ufuk
Söylemez (B.)
Hakan
Tartan
Sabri
Tekir (B.)
Zerrin
Yeniceli
İsmail
Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat
Bütün
Mehmet
Sağlam (B.)
Ali
Şahin
KARABÜK
Şinasi
Altıner
KARS
Sabri
Güner
Zeki
Karabayır
KASTAMONU
Murat
Başesgioğlu
Nurhan
Tekinel
Haluk
Yıldız
KAYSERİ
İsmail
Cem
Osman
Çilsal
Ayvaz
Gökdemir
Abdullah
Gül (B.)
Nurettin
Kaldırımcı
KIRIKKALE
Kemal
Albayrak
Hacı
Filiz
KIRKLARELİ
İrfan
Gürpınar
A.
Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Mehmet
Ali Altın
KİLİS
Doğan
Güreş
KOCAELİ
Necati
Çelik (B.)
İsmail
Kalkandelen
Şevket
Kazan (B.)
Onur
Kumbaracıbaşı
Osman
Pepe
KONYA
Ahmet
Alkan
Remzi
Çetin
Necati
Çetinkaya
Necmettin
Erbakan (Başbakan)
Teoman
Rıza Güneri
Mehmet
Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet
Derin
Mustafa
Kalemli (Başkan)
Mehmet
Korkmaz
MALATYA
Oğuzhan
Asiltürk
Metin
Emiroğlu
M.
Recai Kutan (B.)
MANİSA
Rıza
Akçalı
Tevfik
Diker
Ayseli
Göksoy
Sümer
Oral
Yahya
Uslu
Erdoğan
Yetenç
MARDİN
Fehim
Adak (B.)
Mahmut
Duyan
MUĞLA
İrfettin
Akar
Mustafa
Dedeoğlu
Enis
Yalım Erez (B.)
MUŞ
Necmettin
Dede
NEVŞEHİR
Abdülkadir
Baş
Esat
Kıratlıoğlu
NİĞDE
Ergun
Özkan
ORDU
Hüseyin
Olgun Akın
Mustafa
Bahri Kibar
Mustafa
Hasan Öz
RİZE
Şevki
Yılmaz
SAKARYA
Cevat
Ayhan (B.)
Nevzat
Ercan (B.)
Ahmet
Neidim
Ersin
Taranoğlu
SAMSUN
İrfan
Demiralp
Ahmet
Demircan (B.)
Murat
Karayalçın
Nafiz
Kurt (B.)
Biltekin
Özdemir
Musa
Uzunkaya
Adem
Yıldız
SİİRT
Ahmet
Nurettin Aydın
Mehmet
Emin Aydın
SİNOP
Kadir
Bozkurt (K. Üye)
SIVAS
Musa
Demirci (B.)
Temel
Karamollaoğlu
Abdüllatif
Şener (B.)
Muhsin
Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Sedat
Edip Bucak
Ahmet
Karavar
Abdülkadir
Öncel
M.
Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar
Ökten
Mehmet
Tatar
TEKİRDAĞ
Fevzi
Aytekin
Hasan
Peker
TOKAT
Metin
Gürdere
Ahmet
Feyzi İnceöz
Şahin
Ulusoy
TRABZON
Eyüp
Aşık
Yusuf
Bahadır
Şeref
Malkoç
İsmail
İlhan Sungur
TUNCELİ
Kamer
Genç (Bşk. V.)
Orhan
Veli Yıldırım
UŞAK
Hasan
Karakaya
VAN
Maliki
Ejder Arvas
Mustafa
Bayram
Fethullah
Erbaş
YALOVA
Cevdet
Aydın
YOZGAT
İlyas
Arslan
Kazım
Arslan
Yusuf
Bacanlı
İsmail
Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel
Atasoy
Necmettin
Aydın
Ömer
Barutçu (B.)
Osman
Mümtaz Soysal
TUTANAĞIN
SONU