DÖNEM : 20                           CİLT : 30                             YASAMA YILI : 2

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

113 üncü Birleşim

1. 7 . 1997  Salı

 

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

  I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. — GELEN KÂĞITLAR

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Başbakan A. Mesut Yılmaz tarafından teşkil olunan Bakanlar Kuruluna seçilenlerin atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/900)

2. —Hollanda’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/901)

3. —İstifa eden ve istifası kabul edilen Bahattin Yücel’den boşalan Turizm Bakanlığına, Devlet Bakanı Bahattin Şeker’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/902)

4. —Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Bahattin Şeker’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/903)

5. —ABD Temsilciler Meclisi Başkanının, TBMM Başkanını ABD’ye resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/904)

6. —Hindistan Millet Meclisi Başkanının, TBMM’den bir parlamento heyetini Hindistan’a davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/905)

7.—TBMM Genel Kurul ve komisyonlarda bulunan ve öncelikli olarak görüşülmesi istenen kanun tasarı ve tekliflerden hangilerinin listeden çıkarıldığına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/906)

8.—TBMM Genel Kurul ve komisyonlarda bulunan ve öncelikli olarak görüşülmesi istenen kanun tasarı ve tekliflerinden hangilerinin görüşmelerine devam olunacağına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/907)

9.—Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Başkanlık Divanı kâtip üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/204)

10. —TBMM Genel Kurul ve komisyonlarında bulunan ve öncelikle görüşülmesi istenen kanun tasarı ve tekliflerden hangilerinin görüşmelerine devam olunacağına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/908)

11. —Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin kanun teklifinin (2/698) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/205)

12.—Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan’ın, Gümüşhane İlinde Gümüşhane Üniversitesi Kurulması Hakkında kanun teklifinin (2/92) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/206)

IV. —ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. —Bakanlar Kurulu Programının okunması, görüşülmesi ve güven oylamasının gündemdeki yeri, konuşma süreleri ve Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

2. —(9/14) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

V.—SEÇİMLER

A)BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİĞE SEÇİM

1.—Başkanlık Divanında açık bulunan İdare Amirliğine seçim

B)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.—Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

2. —İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A)ÖNGÖRÜŞMELER

1.—İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19)

2.—Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşının, Türkiye’de cevherden demir çelik üretiminin azalmasının nedenlerini ve Erdemir’in özelleştirilmesinin sakıncalarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)

3.—Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşının, PETLAS’ın zarar etmesinin nedenleri ve özelleştirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)

4.—Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşının, EBKve SEK’nun özelleştirilmeleri sonucunda meydana  gelen Devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/88)

5.—Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşının, Kütahya Manyezit İşletmeleri A. Ş. (KÜMAŞ)’ın özelleştirilmesi sırasında yapıldığı iddia edilen usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak meydana gelen devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98)

6. —İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamaları ve bu konudaki sorunları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/127)

7.—Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşının, demir ve çelik üretimiyle ilgili sorunların ve Erdemir’deki kamu hisselerinin blok satışı konusundaki iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılamasına ilişkin önergesi (10/150)

8.—Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarının yarattığı sorunların tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)

VII.—SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.—Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un yazılı cevabı (7/2759)

2.—İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Yüksekova çetesi olarak bilenen çetenin elemanı olduğu iddia edilen bir itirafçıya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2794)

3.—Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, doğalgaz, elektrik ve su paralarının tahsilinde uygulanan gecikme zammına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2807)

4.—Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, Şanlıurfa’da bazı okullarda kılık-kıyafet kanununa uyulmadığı ve Atatürk büstü bulunmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı (7/2810)

5.—Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, bir firma tarafından ithal edilen çeltik tohumlarının hastalıklı olduğu iddialarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci’nin yazılı cevabı (7/2816)

6.—Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Manisa İli -Salihli İlçesine bağlı belde ve köylerde afetten zarar gören üreticilere ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci’nin yazılı cevabı (7/2823)

7.—Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, Çat Barajına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2826)

8.—Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, elektriği olmayan yerleşim birimlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2835)

9. —Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay’ın, trafik polislerince dövüldüğü iddia edilen bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2842)

10.—İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli’nin, İzmir Buca SSK Hastanesi ihalesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2843)

11. —İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Foça’daki arkeolojik kazıların durdurulmasının nedenine ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2846)

12. —Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin, Zonguldak SSK Hastanelerinde kılık kıyafet kurallarına uyulmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2850)

13.—Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Antalya-Alanya Karayolu için ayrılan ödeneğe ve Manavgat köprüsü projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2864)

14. —Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın, Etibank Yönetim Kurulu üyelerine ve Başbakanlık uzman yardımcılığı sınavına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri’nin yazılı cevabı (7/2866)

15.—İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın güneydoğuda meydana gelen helikopter kazasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/2874)

16.—İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın;

—Rumelihisarı’nda konser yapılmasına izin verilmediği iddialarına,

—İstanbul’da bulunan bir özel tiyatroya verilen onarım yardımının durdurulmasının nedenine,

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2978, 7/2989)

17. —Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Sayısal Loto adlı şans oyununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un yazılı cevabı (7/2999)

18.—İzmir Milletvekili Metin Öney’in, İzmir SSKHastanesi ve Dispanserlerinde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı NecatiÇelik’in yazılı cevabı (7/3004)

19.—Yozgat Milletvekili Kazım Arslan’ın, Sultanbeyli İlçesinde bazı cadde isimlerinin değiştirildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/3008)

20.—Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal’ın, Uşak Kültür Sitesi projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/3017)

21.—İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Millî Görüş Teşkilâtının Almanya’daki Genel Kurul toplantısına katılan bakanlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/3051)

 

I.—GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.

Manisa Milletvekili M. Cihan Yazar, Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Gününe,

İçel Milletvekili Halil Cin, esnaf ve sanatkârların sorunlarına,

Hatay Milletvekili Atilâ Sav da, hükümet değişikliği sırasında kadrolaşma amaçlı atamalara,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Bakanlar Kurulunun yeniden teşkili için, Anayasanın 109 uncu maddesi uyarınca Rize Milletvekili ve Anavatan Partisi Genel Başkanı A. Mesut Yılmaz’ın görevlendirildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı,

Arnavutluk’ta yapılacak seçimlere Türkiye Büyük Millet Meclisinden gözlemci olarak gidecek milletvekillerine ilişkin Başkanlık,

TBMM İçtüzüğünün 78 inci maddesine göre, Genel Kurul ve komisyonlarda bulunan tasarı ve tekliflerden bazılarının öncelikli olarak görüşülmesi istemine ilişkin Başbakanlık,

Tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın, İsrail’e yaptığı resmî ziyarete İstanbul Milletvekili Cefi Jozef Kamhi’nin de iştirak etmesinin uygun görülmüş olduğuna,

Kuzeyden Keşif Harekâtının görev süresinin 30.6.1997 tarihinden itibaren altı ay süre ile uzatılmasına,

İlişkin Başbakanlık tezkereleri ile;

Anayasanın 93 üncü ve İçtüzüğün 5 inci maddesine göre 1 Temmuz 1997 Salı günü tatile girmesi gereken TBMM’nin çalışma süresinin ikinci bir karara kadar uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,

Kabul edildi.

Gündemin “Kanun Tasarısı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :

1 inci sırasında bulunan 23,

2 nci sırasında bulunan 132,

3 üncü sırasında bulunan 164,

4 üncü sırasında bulunan 168,

S. Sayılı kanun tasarılarının görüşmeleri, İçtüzüğün 78 inci maddesi gereğince Hükümetten bir talep gelmemesi nedeniyle ertelendi.

Sendikalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/693, 2/405, 2/448, 2/629) (S. Sayısı :300) görüşülmesine devam edildi; maddeleri ve tümü kabul edilerek kanunlaştığı açıklandı.

Alınan karar gereğince, 1 Temmuz 1997 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.00’da son verildi.

Hasan Korkmazcan

Başkanvekili

        KemalettinGöktaş                                     Ahmet Dökülmez

                Trabzon                                             Kahramanmaraş

               Kâtip Üye                                                  Kâtip Üye

 

                                                II.—GELEN KÂĞITLAR                         No. :158

27.6.1997 CUMA

Yazılı Soru Önergeleri

1.—Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Ankara Hastanesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3070) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

2.—Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Antalya SSKHastanesi inşaatının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3071) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

3. —Hatay Milletvekili Nihat Matkap’ın, İskenderun Belediyesince yapılan bir ihaleyle ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3072) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

4. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Şarköy Devlet Hastanesi ek bina inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3073) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

5. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Şarköy küçük sanayi sitesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3074) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

6. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Şarköy -Mursallı Köyü sağlık ocağı inşaatına ilişkin Sağlık  Bakanından yazılı soru önergesi (7/3075) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

7. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Şarköy kültür merkezi inşaatına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/3076) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

8. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Şarköy içme suyu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3077) (Başkanlığa geliş tarihi:25.6.1997)

9. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Şarköy İlçesinde yapımı devam eden okul inşaatlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3078) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

10. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Şarköy kanalizasyon inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/3079) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

11. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Şarköy Mürefte Beldesi balıkçı barınağı inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3080) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

12. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Şarköy Şarap Fabrikası Suma Ünitesinin ne zaman hizmete açılacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3081) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

13. —Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, TEKEL’de çalışan geçici işçilere daimî işçi statüsü verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3082) (Başkanlığa geliş tarihi :25.6.1997)

14.—Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin, Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesi Başhekiminin görevden alınmasının nedenine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3083) (Başkanlığa geliş tarihi :26.6.1997)

15.—Muğla Milletvekili Fikret Uzunhasan’ın, Bodrum Kalesinde bulunan Şapeldeki Doğu Roma dönemine ait gemi batığına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/3084) (Başkanlığa geliş tarihi :26.6.1997)

16.—Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, ÇAY-KUR’da partizanca uygulamalar yapıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3085) (Başkanlığa geliş tarihi :26.6.1997)

                                                 30.6.1997 PAZARTESİ                                   No. :159

Teklif

1.—Kütahya Milletvekili Mustafa Kalemli ile İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın; Siyasî Ahlak Komisyonu Kanunu Teklifi (2/878) (Adalet ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

Rapor

1. —Refah PartisiGrup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz ve Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük’ün, 5680 Sayılı Basın Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu raporu (2/839) (S. Sayısı :346) (Dağıtma tarihi :30.6.1997) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Hayrabolu’daki bazı okul inşaatlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3086) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

2.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Hayrabolu Halk Eğitim Merkezi binası inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3087) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

3.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Muratlı’daki bazı okul inşaatlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3088) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

4.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ -Muratlı Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3089) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

5.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Hayrabolu organize sanayii sitesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3090) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

6.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Hayrabolu kapalı spor salonu inşaatına ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru  önergesi (7/3089) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

7.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Muratlı İlçesinde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3092) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

8.—Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ - Muratlı küçük sanayi sitesi inşaatına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3093) (Başkanlığa geliş tarihi :27.6.1997)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

1 Temmuz 1997 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN

KÂTİP ÜYELER : Ünal YAŞAR (Gaziantep), Fatih ATAY (Aydın)

 

 

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 113 üncü Birleşimini açıyorum.

KADİR BOZKURT (Sinop) – Sayın Başkan, çoğunluk yok...

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

KADİR BOZKURT (Sinop) – Sayın Başkan, çoğunluk yok; açamazsınız...

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Siyasal çoğunluk var!..

BAŞKAN – Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)  TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. — Başbakan A. Mesut Yılmaz tarafından teşkil olunan Bakanlar Kuruluna seçilenlerin atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/900)

BAŞKAN – Başbakan Mesut Yılmaz tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun atandığına dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile Bakanlar Kurulu listesini okutuyorum:

                                                                           30 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 20 Haziran 1997 tarihli ve KAN.KAR:39-08-2-97-392 sayılı yazımız.

Başbakanın teklifi üzerine;

1. 3046 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkındaki Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca, yirmi Devlet Bakanının görevlendirilmesi ve bunlardan birine Başbakan Yardımcılığı görevinin verilmesi onaylanmıştır.

2. Millî Savunma Bakanına, Başbakan Yardımcılığı görevinin verilmesi uygun bulunmuştur.

3. Yeni Bakanlar Kurulunda yer alan bakanlıklara, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 109 uncu maddesi gereğince ekli listede gösterilen zevat atanmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                         Süleyman Demirel

                                                                           Cumhurbaşkanı

 

Bakanlar Kurulu :

  1. Mesut Yılmaz Başbakan (Rize)

  2. Bülent Ecevit                      Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı (İstanbul)

  3. İsmet Sezgin Başbakan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı (Aydın)

  4. Güneş Taner                                          Devlet Bakanı (İstanbul)

  5. Hüsamettin Özkan Devlet Bakanı (İstanbul)

  6. Yücel Seçkiner  Devlet Bakanı (Ankara)

  7. Işılay Saygın                                             Devlet Bakanı (İzmir)

  8. Prof. Dr. Sami Türk Devlet Bakanı (Trabzon)

  9. Prof. Dr. Salih Yıldırım  Devlet Bakanı (Şırnak)

10. Rıfat Serdaroğlu Devlet Bakanı (İzmir)

11. Metin Gürdere                                        Devlet Bakanı (Tokat)

12. Prof. Dr. Sina Gürel Devlet Bakanı (İzmir)

13. Prof. Dr. Ahat Andican Devlet Bakanı (İstanbul)

14. Işın Çelebi Devlet Bakanı (İzmir)

15. Mustafa Yılmaz Devlet Bakanı (Gaziantep)

16. Refaettin Şahin Devlet Bakanı (Ordu)

17. Burhan Kara                                          Devlet Bakanı (Giresun)

18. Cavit Kavak                                            Devlet Bakanı (İstanbul)

19. Eyüp Aşık Devlet Bakanı (Trabzon)

20. Rüştü Kâzım Yücelen Devlet Bakanı (İçel)

21. Hasan Gemici                                      Devlet Bakanı (Zonguldak)

22. Mehmet Batallı Devlet Bakanı (Gaziantep)

23. Oltan Sungurlu Adalet Bakanı (Gümüşhane)

24. Murat Başesgioğlu İçişleri Bakanı (Kastamonu)

25. İsmail Cem                                            Dışişleri Bakanı (Kayseri)

26. Zekeriya Temizel Maliye Bakanı (İstanbul)

27. Hikmet Uluğbay Millî Eğitim Bakanı (Ankara)

28. Yaşar Topçu                                   Bayındırlık ve İskân Bakanı (Sinop)

29. Halil İbrahim Özsoy Sağlık Bakanı (Afyon)

30. Necdet Menzir Ulaştırma Bakanı (İstanbul)

31. Mustafa Taşar                            Tarım ve Köyişleri Bakanı (Gaziantep)

32. Prof. Dr. Nami Çağan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı (İstanbul)

33. Yalım Erez                                       Sanayi ve Ticaret Bakanı (Muğla)

34. Cumhur Ersümer Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı (Çanakkale)

35. İstemihan Talay Kültür Bakanı (İçel)

36. İbrahim Gürdal Turizm Bakanı (Antalya)

37. Ersin Taranoğlu Orman Bakanı (Sakarya)

38. İmren Aykut                                             Çevre Bakanı (Adana)

(RP sıralarından "söz istiyoruz Sayın Başkan" sesleri)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tespit edeceğim; yerinize oturun, yerinizden el kaldırdığınızda da tespit edeceğim. Hepiniz aynı anda el kaldırdınız. Lütfen yerinize oturun.

SABRİ ERGÜL (İzmir) – Bu tarafa da bakın Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu tezkere okunmaya başlandığı andan itibaren, bazı arkadaşlarımızın, daha önce hazırlanmış yazılı söz istemleri de Başkanlığa intikal etmiştir; onları da okumak durumundayım.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Okuyamazsınız efendim, hayır...

BAŞKAN – Sayın Mehmet Keçeciler, Sayın Gökhan Çapoğlu, Sayın İbrahim Halil Çelik... Bu istemler Divandan veriliyor bana. (RP sıralarından gürültüler)

Şimdi diğer arkadaşların isimlerini de tespit ediyorum.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Hayır efendim; oradan verilmez.

BAŞKAN – Okunmaya başlandığı andan itibaren geçerlidir değerli arkadaşlar. (DYP ve RP sıralarından gürültüler)

Şimdi tespit yapacağım. Sükûnetle yerinize oturun, sırayla tespit yapacağım efendim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – İlk sözü, bu taraftan biz istedik.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Bu şekilde tespite geçemezsiniz.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Oradan isim verilmez.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, oradan isim verildiğine bir örnek bile veremezsiniz; bugüne kadarki uygulamalarda böyle bir şey olmamıştır.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, hepsi birlikte ayağa kalkan Refah Partisi Grubuna mensup arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim, kendi aralarında kura çekmek durumundayım; ama, öncelikle gelmiş olan birtakım başvurular var ve bu başvurular geçerlidir.

MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) – Öyle şey olur mu?!.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, izin verir misiniz...

BAŞKAN – Tespit yapıyorum efendim.

Lütfen,Divan Kâtibi arkadaşlarımız, isimleri sırayla tespit etsinler.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gözlükaya.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, şu ana kadar Meclisin uygulaması, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, yazılı müracaatların dikkate alınmaması yolundadır. Böyle bir uygulama, ilk defa sizde olmaktadır. Bu bakımdan, yazılı müracaatları kabul edemezsiniz.

Üstelik, İçtüzüğün 124 üncü maddesinin...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, İçtüzüğün 124 üncü maddesinin üçüncü fıkrasını okuyorum size, lütfen dinleyiniz...

BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, yazılı başvuruların dikkate alınmaması, bu konunun Mecliste tebliğinden önce verilmiş bir yazılı başvuru varsa, onların dikkate alınmaması şeklindedir.

Ben, konuyu sunuşa geçtiğim ana kadar, burada, yazılı herhangi bir talep yoktu. Sunuşa geçtiğimiz andan itibaren -bittiği anda- yazılı isteklerin buraya ulaştığı ifade edildi. Bunları dikkate almak durumundayız.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – İçtüzük burada.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, bakar mısınız...

BAŞKAN – Bir saniye efendim... Sırayla alıyorum istemleri.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) .- Kim inanır buna?..Kimse inanmaz.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – İçtüzük açık Sayın Başkan.

Sayın Başkan, tezkere okunduğu anda yapmış olduğumuz hazırlıkları, Başkanlığa, biz, burada anında intikal ettirdik. Daha önce yapılmış bir müracaatımız söz konusu değildir. Dolayısıyla, İçtüzüğe uygun hareket edilmiştir. Arkadaşlarımız da bu hazırlığı yapsalardı söz almak imkânına sahip olurlardı.

Kaldı ki, Sayın Mehmet Keçeciler, aynı anda hem yazılı müracaatını buradan gönderdi hem de elini kaldırdı.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, zaten yazılı başvuruyu yapan arkadaşlarımız değişik partilere mensup; bu konuda özel bir hazırlık da yok.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum)  – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Şimdi, arkadaşımız diyor ki, " Biz, okuma bittiği anda gönderdik" Hayır, ilk önce biz buradan kalktık, söz istedik. O, sonradan gelmiş olabilir oraya, ilk önce biz söz istedik.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sayın Başkan, bir dakika...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Göktaş.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – İçtüzüğün 124 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aynen şunu söylüyor: "Bu görüşme için söz almak, yeni Bakanlar Kurulu listesine dair Cumhurbaşkanlığı yazısının Genel Kurulda okunmasından sonra mümkündür." Burada, yazılı veya sözlü diye bir bahis yok.

ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) –  O zaman, niye itiraz ediyorsun kardeşim?.. Zamanında yazılı müracaat olmuş...

BAŞKAN – Evet, mümkün efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Genel Kurulda okunmasından sonra...

BAŞKAN – Sayın Göktaş...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Siz, burada, biraz maksatlı davranıyorsunuz, teamüllere aykırı davranıyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Göktaş, şimdi, burada, başvurunun, mutlaka ayağa kalkarak, sözlü olacağı şeklinde bir uygulama yok.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, bana söz verir misiniz?

BAŞKAN – Ben, arkadaşlarımın, hazırlıklarını daha önce yaptıklarını ve tezkerenin okunmasını müteakip Başkanlığa ulaştırdıklarını tespit etmiş bulunuyorum.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz...

BAŞKAN – Diğer arkadaşlarımızı da tespit edeceğiz.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, bir dakika söz verir misiniz...

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Efendim, okuduğunuz cümlenin son noktasında biz parmak kaldırdık. Bizim geç kaldığımızı ifade ediyorsunuz; yazılı evrakın daha önceden oraya gelmesini kabul ediyorsunuz!.. Bu tutumunuz yanlıştır.

BAŞKAN – Burada görevliler bekliyordu, görevlilere o anda ulaştı.

SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) – Hayır... Hayır...

BAŞKAN – İşte, burada... Yazılı... Üç tane arkadaşımızın imzası... (RP sıralarından "hayır efendim" sesleri, gürültüler)

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Hayır efendim...

BAŞKAN – Şimdi, tekrar rica ediyorum, söz isteyen arkadaşlarım ellerini kaldırsınlar, bir anda tespit yapılsın. Kendi aralarındaki sırayı tespit için kura çekeceğim. Bu taraftan da bazı arkadaşlarımın el kaldırdıklarını gördüm, bu taraftan da tespit yapılacak, bunlar arasında kura çekeceğim.

Teşekkür ederim arkadaşlar.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkanım, haksızlık ediyorsunuz, ilk defa ben el kaldırdım...

BAŞKAN – Yazılı talepte bulunma hakkını siz ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. O hak da vardır, aynen, sizin söz hakkınız gibi, yazılı olarak da, usulüne uygun söz hakkı istenebilir önceden hazırlık yapılmışsa.

SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) – Sayın Başkan, taraf tutuyorsunuz... Taraflı davranıyorsunuz...

BAŞKAN – Kimin arasında taraf tutuyorum?..

SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) – Taraf tutuyorsunuz...

BAŞKAN – Kimin arasında taraf tutuyorum? Üç ayrı partiden üç ayrı arkadaşımız yazılı başvuruda bulunmuş.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Önce biz el kaldırdık.

BAŞKAN – Şimdi de sizleri tespit ediyoruz. Aynı anda el kaldırmış olanlar arasında da kura çekerek sıralamayı tespit edeceğim.

SÜLEYMAN METİN KALKAN (Hatay) – Tarafgirlik yapmayın... Sayın Başkan, taraflı davranıyorsunuz... Kesinlikle taraflı davranıyorsunuz...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önce, Bakanlar Kurulunun bilgilerinize sunulmuş olan listesinden sonra, Sayın Başbakan ve Sayın Bakanları kutluyor, yeni Hükümetimizin hayırlı ve başarılı olmasını diliyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başbakan, Anayasanın 110 uncu ve İçtüzüğün 123 üncü maddeleri uyarınca, Hükümet Programını Genel Kurula sunmak için, 8 Temmuz 1997 Salı gününden önce olmak üzere bir tarih verebilir misiniz?

BAŞBAKAN A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, 7 Temmuz Pazartesi günü.

BAŞKAN – Buna göre, Hükümet Programı 7 Temmuz 1997 Pazartesi günü okunacaktır.

Sunuşlara, kaldığımız yerden devam ediyoruz.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan, tespitler yapılmadı.

BAŞKAN – Tespitler tamamlanıyor. Bu taraftan gelenleri tespit ediyorum. Hepsi tamamlandıktan sonra okuyacağım efendim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, Divan Kâtibi arkadaşlarımız tespitleri yapıyorlar; okunduğu zaman, ismi tespit edilmemiş arkadaşımız işaret ederse, onu da listeye ekleriz.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, ben, bir hususu arz edeceğim.

BAŞKAN – Konuyu tamamladık efendim.

Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutuyorum:

2. —Hollanda’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/901)

                                                                           25 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Avrupa Birliğine aday ülkelere yönelik bilgilendirme toplantısına katılmak üzere, 26 Haziran 1997 tarihinde Hollanda'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller'in dönüşüne kadar; Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan yardımcılığına, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                         Süleyman Demirel

                                                                           Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3. —İstifa eden ve istifası kabul edilen Bahattin Yücel’den boşalan Turizm Bakanlığına, Devlet Bakanı Bahattin Şeker’in vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/902)

                                                                           25 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İLGİ: 18 Haziran 1997 gün ve KAN.KAR:39-08/F-4-97-388 sayılı yazımız.

İstifa eden ve istifası kabul edilen Bahattin Yücel'den boşalan Turizm Bakanlığına, yeni bir tayin yapılıncaya kadar; Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in vekâlet etmesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 113 üncü maddesine göre, İlgi yazıyla uygun görülmüştü.

26 Haziran 1997 tarihinden itibaren Turizm Bakanlığına, Devlet Bakanı Nafiz Kurt'un vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                         Süleyman Demirel

                                                                           Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. —Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Bahattin Şeker’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/903)

                                                                           25 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

26 Haziran 1997 tarihinde Almanya'ya gidecek olan Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına, Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.

                                                                         Süleyman Demirel

                                                                           Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

5. —ABD Temsilciler Meclisi Başkanının, TBMM Başkanını ABD’ye resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/904)

                                                                           30 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

ABD Temsilciler Meclisi Başkanından alınan resmî bir davette, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ABD'ye resmî bir ziyarette bulunmaya davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                    Doç.Dr.Mustafa Kalemli

                                                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci tezkereyi okutuyorum:

6. —Hindistan Millet Meclisi Başkanının, TBMM’den bir parlamento heyetini Hindistan’a davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/905)

                                                                           30 Haziran 1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hindistan Millet Meclisi Başkanından alınan resmî bir davette, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento heyeti Hindistan'a davet edilmektedir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                   Doç. Dr. Mustafa Kalemli

                                                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                 Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, okunan tezkerelerin anlaşılabilmesi için, hareket halindeki arkadaşlarımın yerlerine oturmalarını rica ediyorum.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

İlk tezkereyi okutuyorum:

7.—TBMM Genel Kurul ve komisyonlarda bulunan ve öncelikli olarak görüşülmesi istenen kanun tasarı ve tekliflerden hangilerinin listeden çıkarıldığına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/906)

                                                                                 1.7.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 19.6.1997 tarihli ve B.02.0.KKG/196-342/2460 sayılı yazımız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 78 inci maddesine göre, ilgi yazımızla Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında ve Genel Kurulunda öncelikli olarak görüşülmesine devam olunması istenen tasarı ve teklifler arasından, ekli listede belirtilen tasarı ve tekliflerin çıkarılması hususunda gereğini arz ederim.

                                                                           A.Mesut Yılmaz

                                                                                Başbakan

Liste:

– Siyasî Partiler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (S. Sayısı 336)

– Yurtdışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında 20.3.1997 Tarih ve 4230 Sayılı Borçlanma Kanunu ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/592)

– Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 1 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 182)

- 26.5.1996 tarih ve 2464 Sayılı Belediye Kanununun 84 üncü Maddesinin 5 inci Bendinden Sonra Bir Fıkra Eklenmesi ve Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 3030 Sayılı Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi (2/790)

- 5680 Sayılı Basın Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/839)

- 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı.

- Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretimi Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/835)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın ikinci tezkeresini okutuyorum:

8.—TBMM Genel Kurul ve komisyonlarda bulunan ve öncelikli olarak görüşülmesi istenen kanun tasarı ve tekliflerinden hangilerinin görüşmelerine devam olunacağına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/907)

                                                                                 1.7.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 78 inci maddesinde, "Bakanlar Kurulunun herhangi bir sebeple çekilmesi halinde yeni Bakanlar Kurulu güvenoyu alıncaya kadar, Anayasa ve İçtüzük değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonlarda ve Genel Kurulda görüşülmesi ertelenir. Ancak, Bakanlar Kurulunun öncelikli olduğunu bir yazı ile Başkanlığa bildirdiği kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine devam olunur" hükmü yer almıştır.

Belirtilen hüküm uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul ve komisyon çalışmalarının devamını teminen Genel Kurulda bulunan kanun tasarılarından, ekli listede belirtilenlerin görüşülmesine devam olunması Bakanlar Kurulunca uygun görülmüştür.

Gereğini arz ederim.

                                                                           A. Mesut Yılmaz

                                                                                Başbakan

Liste

- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ücretsiz Sağlık Hizmetlerine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 142)

- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 160).

- Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 202).

- Türkiye Cumhuriyeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 204).

- Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 205).

- Türkiye Cumhuriyeti ve Türkmenistan Arasında Konsolosluk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (S. Sayısı: 222).

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Değerli arkadaşlarım, bu arada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliğinden istifaya dair bir önerge geldi; okutuyorum.

9.—Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş’ın, Başkanlık Divanı kâtip üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/204)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Değişen oranlar nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Kâtip Üyeliğinden istifa ediyorum.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                         Kemalettin Göktaş

                                                                                 Trabzon

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Danışma Kurulunun Önerileri vardır; okutup, ayrı ayrı onayınıza sunacağım:

IV. —ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. —Bakanlar Kurulu Programının okunması, görüşülmesi ve güven oylamasının gündemdeki yeri, konuşma süreleri ve Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                 No: 76                                                Tarih: 1.7.1997

Danışma Kurulunun 1.7.1997 Salı günü yaptığı toplantıda, aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                          Mustafa Kalemli

                                                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                 Başkanı

      Temel Karamollaoğlu                                       Zeki Çakan

      RP Grup Başkanvekili                             ANAP Grup Başkanvekili

       Mehmet Gözlükaya                                        Metin Şahin

     DYP Grup Başkanvekili                              DSP Grubu Temsilcisi

Nihat Matkap

CHP Grup Başkanvekili

Öneriler:

1. Bakanlar Kurulu Programının okunması, görüşülmesi ve güvenoylamasının, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması; programın okunmasından iki tam gün sonra görüşmelerinin yapılması ve görüşülmesinden bir tam gün sonra güvenoylamasının yapılması önerilmiştir.

2. Bakanlar Kurulu Programı üzerindeki görüşmelerde gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların 45'er dakika (bu süre iki konuşmacı tarafından kullanılabilir), kişisel konuşmaların 15'er dakika olması, görüşmelerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; programın okunduğu, görüşüldüğü ve güvenoylamasının yapıldığı günlerde (sunuşlar ve işaret oyu ile yapılacak seçimler hariç) başka konuların görüşülmemesi, programın okunacağı, görüşüleceği ve güvenoylamasının yapılacağı günlerde Genel Kurulun saat 15.00'te toplanması önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulu önerisinde yer alan iki öneriyi ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz, bu konu ve biraz önce geçen konuyla ilgili olduğu için başka bir hususu dikkatlerinize arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hükümet programının görüşülmesi; göreve başlarken güvenoyu konusunda, zatıâlinizin belirttiği İçtüzüğün 124 üncü maddesinin üçüncü fıkrası "Bu görüşme için söz almak, yeni Bakanlar Kurulu listesine dair Cumhurbaşkanlığı yazısının Genel Kurulda okunmasından sonra mümkündür" diyor. Burada, bu liste, bu konu okunur okunmaz, arkadaşlarımız ayağa kalkarak söz talebinde bulundular; ancak, zatıâliniz, size daha önceden gönderilen yazılı talepleri, bu taleplerin önüne aldınız. Bu, kesinlikle, İçtüzüğün bu kaidesine göre, mümkün değildir; bugüne kadar da olmamıştır. Zatıâlinizin bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceği inancıyla, sizden hiç olmazsa şu konudaki tutumunuzda tarafsızlık beklediğimizi ifade ediyorum; çünkü, bu, bu Meclisin sıhhatli çalışabilmesi için gereklidir. Şu hadise, herkesin gözü önünde cereyan eden bir hadisedir. Hiç kimse, şurada, bu liste okunur okunmaz ayağa kalktığı takdirde, onlardan önce, bir yazıyı yazıp zatıâlinize ulaştırma becerisine, böyle bir şeyi gösterme imkânına sahip değildir. Bunlar önnceden verilmiştir ve bellidir.

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, şimdi, ben, size, okunan Danışma Kurulu önerisiyle ilgili bir talebiniz var düşüncesiyle söz vermiştim. O konudaki talepleri toplatıyorum; ayrıca, konuşacağız efendim; yani, acele etmenize gerek yok.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Bu oturumda...

BAŞKAN – O konuda, arkadaşlarımızın söz isteklerini tespit ettiriyorum, ondan sonra, o konuyla ilgili açıklamamı yapacağım. O işlemi henüz sonuçlandırmış değilim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Şimdi, Danışma Kurulu kararında yer alan 1 inci öneriyi okutup oylarınıza sunacağım.

Buyurun.

1. Bakanlar Kurulu Programının okunması, görüşülmesi ve güvenoylamasının, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması; programın okunmasından iki tam gün sonra görüşmelerinin yapılması ve görüşülmesinden bir tam gün sonra güvenoylamasının yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun 2 nci önerisini okutuyorum:

2. Bakanlar Kurulu Programı üzerindeki görüşmelerde gruplar ve Hükümet adına yapılacak konuşmaların 45'er dakika (bu süre, iki konuşmacı tarafından kullanılabilir) kişisel konuşmaların 15'er dakika olması, görüşmelerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; programın okunduğu, görüşüldüğü ve güvenoylamasının yapıldığı günlerde (sunuşlar ve işaret oyuyla yapılacak seçimler hariç) başka konuların görüşülmemesi; programın okunacağı, görüşüleceği ve günvenoylamasının yapılacağı günlerde Genel Kurulun saat 15.00'te toplanması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun başka bir önerisi bulunmaktadır; okutup, oylarınıza sunacağım:

2. —(9/14) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

                 No: 77                                               Tarihi: 1.7.1997

12.6.1997 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve Genel Kurulun 12.6.1997 tarihli 106 ncı birleşiminde okunmuş bulunan, Maliye Bakanı Abdüllatif Şener hakkındaki (9/14) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer almasının ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmaması hususundaki görüşmelerin, Genel Kurulun 8.7.1997 Salı günkü birleşiminde yapılmasının, Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

                                                                          Mustafa Kalemli

                                                                 Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                 Başkanı

 

      Temel Karamollaoğlu                                       Zeki Çakan

     RP Grubu Başkanvekili                           ANAP Grubu Başkanvekili

       Mehmet Gözlükaya                                        Metin Şahin

    DYP Grubu Başkanvekili                             DSP Grubu Temsilcisi

Nihat Matkap

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi daha vardır; okutuyorum:

III.— BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

10. —TBMM Genel Kurul ve komisyonlarında bulunan ve öncelikle görüşülmesi istenen kanun tasarı ve tekliflerden hangilerinin görüşmelerine devam olunacağına ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/908)                                                              1.7.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 78 inci maddesinde "Bakanlar Kurulunun herhangi bir sebeple çekilmesi halinde yeni Bakanlar Kurulu güvenoyu alıncaya kadar, Anayasa ve İçtüzük değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonlarda ve Genel Kurulda görüşülmesi ertelenir. Ancak, Bakanlar Kurulunun öncelikli olduğunu bir yazı ile Başkanlığa bildirdiği kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine devam olunur" hükmü yer almıştır.

Belirtilen hüküm uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul ve komisyon çalışmalarının devamını teminen, Genel Kurul ve komisyonlarda bulunan kanun tasarılarından, ekli listede belirtilenlerin görüşülmesine devam olunması Bakanlar Kurulunca uygun görülmüştür.

Gereğini arz ederim.

                                                                             Mesut Yılmaz

                                                                                Başbakan

Liste:

– Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı,

– Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanuna İki Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

1.—Başbakan A. Mesut Yılmaz tarafından teşkil olunan Bakanlar Kuruluna seçilenlerin atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/900) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Hükümet Programı üzerinde söz alma konusundaki söz istem işlemlerini arkadaşlarımız tamamladılar.

Şimdi, söz talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tekrar okuyacağım; söz alma isteminde bulunduğu halde, henüz bu listeye adı yazılmamış arkadaşlarımız varsa, onları da ayrıca tespit edeceğim.

Mehmet Keçeciler, Gökhan Çapoğlu, İbrahim Halil Çelik, Mustafa Kamalak, Sıtkı Cengil, Muhammet Polat, Mehmet Gözlükaya, Tevhit Karakaya, Mehmet Bedri İncetahtacı, Teoman Rıza Güneri, Ali Oğuz, Sabri Ergül, Ayhan Fırat, Orhan Kavuncu, Mehmet Ekici, Hanefi Çelik, Şeref Malkoç, Mustafa Köylü, Mehmet Emin Aydınbaş, Metin Kalkan, Cafer Güneş, Musa Okçu, Bekir Yurdagül, Gencay Gürün, Kemalettin Göktaş, Esat Bütün, Mehmet Sılay, Hasan Hüseyin Öz, Memduh Büyükkılıç...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, beni de yazar mısınız.

BAŞKAN – Bir saniye... Diğerlerini de okuyayım, ismi burada bulunmayan arkadaşlarımız, yazılı olarak tekrar gönderebilirler.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, ilk önce ben el kaldırmıştım...

BAŞKAN – Yaşar Okuyan, Yüksel Yalova, Halit Dumankaya, Şamil Ayrım, Metin Emiroğlu, Metin Bostancıoğlu, Avni Akyol, Fikret Ünlü, Arif Sezer, Biltekin Özdemir, Doğan Baran, Esat Kıratlıoğlu, Lutfullah Kayalar, Ali Talip Özdemir, Halil Cin.

Şu anda, Başkanlığa ulaşmış olan isimler bunlar.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkanım, bunlar, buraya gelip de yazılanlar değil...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Sayın Başkan...

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Sayın Başkan, bir yanlışlık var; bakınız, ilk önce ben el kaldırdım, söz istedim; ismim yok!..

BAŞKAN – Şimdi, arkadaşlarımızın isimlerini de görevliler tespit edecekler. Grup başkanvekili arkadaşlarımın da tespit konusunda yardımcı olmalarını rica ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi... (RP sıralarından gürültüler)

EKREM ERDEM (İstanbul) – Sayın Başkan...

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Niye benim adım yok?

BAŞKAN – Ben sözümü bitireyim, ifade edeceğim.

Şimdi, Hükümet tezkeresinin okunmasından sonra, Sayın Karamollaoğlu'nun biraz önce ifade ettiği konuyla ilgili açıklama yapıyorum.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Açıklama yapacak bir şey yok; İçtüzük açık; neyi açıklayacaksın?!

BAŞKAN – Hükümet tezkeresinin okunmasından sonra...

A. ESAT KIRATLIOĞLU (Nevşehir) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN – Değerli Kıratlıoğlu, zatıâlinizin istemini tespit edebilirim; ama, bu kürsüde oturan Başkanın da, hiç olmazsa, cümlesini tamamlamasına fırsat vermeniz lazım. Cümlemi tamamlayayım, ondan sonra, söz isteyen arkadaşlarımın hepsinin -zamanımız da var- isteklerini ayrı ayrı tespit eder, ona göre bir karar oluştururuz.

İçtüzüğümüzün hükümlerine göre, söz talebi, yazılı ve işaretle olabilir. Arkadaşlarımızın, daha önceden, bugün Hükümet tezkeresinin okunacağını ve İçtüzüğün söz isteme hakkıyla ilgili şartlarının bu birleşimde tahakkuk edeceğini düşünerek söz isteme dilekçelerini hazırlamış olmaları, herhalde garip karşılanacak bir husus değildir.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Değil...

BAŞKAN – Bu hususta, her biri ayrı gruba mensup -birisi de bağımsız- olan arkadaşlarımız hazırlıklarını yapmışlar, bu tezkerenin okunması bittikten sonra, buradaki görevliye teslim etmişlerdir. (RP sıralarından gürültüler)

Müsaade buyurun efendim.

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Doğruyu söylemiyorsun...

SITKI CENGİL (Adana) – Nasıl gönderdiler oraya?.. Biz de ayağa kalktık... Burayı göremiyor musunuz...

BAŞKAN – Diğer arkadaşlarımız da aynı hazırlığı yapabilirlerdi ve bu istekler, buraya ulaşabilirdi.

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Yanlış yönetiyorsunuz...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Bu kadar basit şeyi bile... Ayıptır yahu... Buradakileri görmediniz...

BAŞKAN – Sayın Göktaş, siz, daha biraz önce, Başkanlık Divanı Üyesiydiniz; biraz sabırlı olun, ne söyleyeceğimi bilmiyorsunuz...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Ayıptır...

BAŞKAN – Sizin yaptığınız ayıptır!.. Dışarı atarım sizi... Bakın, bir Başkanlık Divanı Üyesi olarak burada böyle hareket edemezsiniz...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Ayıptır...

BAŞKAN – Sizin yaptığınız ayıptır... Ne söyleyeceğimi bile bilmiyorsunuz daha...

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) – Sen kim oluyorsun da beni dışarı atıyorsun; hadi ya...

ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) – Sayın Başkan, bu kadar basit meseleyi bile zora sokuyorsunuz...

BAŞKAN – Bu kadar yoğun talep geldiğine göre ve biraz önce okuduğumuz listede bazı arkadaşlarımızın isminin eksik tespit edildiğini gördüğümüze göre, bunları da tamamladıktan sonra, hepsini kuraya tabi tutacağız; ama, yazılı olarak başvuruda bulunmuş arkadaşlarımızın başvuru hakkı yoktur gibi bir değerlendirme yanlıştır; yani, bu sefer, yazılı başvuruda bulunmuş arkadaşlarımızın kullandığı bu İçtüzük yolunu...

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Olmaz...

BAŞKAN – Olur efendim...

ALİ OĞUZ (İstanbul) – Olmaz...

BAŞKAN – Olur... Ali Bey, lütfen, İçtüzüğü okuyun; olur... Yazılı başvuruda bulunanlardan birisi de, Refah Partisi mensubu, Başkanlık Divanında görev yapmış tecrübeli bir arkadaşımız.

Şimdi, diğerleriyle birlikte kuraya tabi tutacağız ve kurayı, sizlere, sonra tebliğ edeceğim.

Teşekkür ederim.

Bu arada gelmiş olan ilave isimleri de okuyorum... (RP sıralarından gürültüler)

Müsaade buyurun efendim, şunları da tamamlayalım.

Kahraman Emmioğlu, İsmail İlhan Sungur, Fethullah Erbaş, Ekrem Erdem, Ahmet Çelik, Hüseyin Yıldız, Kâzım Arslan, Yakup Hatipoğlu, Necmettin Aydın, Mehmet Ali Şahin, Hüseyin Arı...

ABDULİLAH FIRAT (Erzurum) – Sayın Başkan, benim ismim okunmadı.

BAŞKAN – Abdulilah Fırat; tamam...

Bu tespitlerde yardımcı olun diye, grup başkanvekillerinden rica ettim. 

A. ESAT KIRATLIOĞLU (Nevşehir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Kıratlıoğlu, buyurun efendim...

A.ESAT KIRATLIOĞLU (Nevşehir) – Sayın Başkan... (RP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Efendim, Sayın Kıratlıoğlu'nun istemini tespit edemiyorum; müsaade eder misiniz değerli arkadaşlarım.

Buyurun Sayın Kıratlıoğlu.  

A. ESAT KIRATLIOĞLU (Nevşehir) – Sayın Başkan, söz isteyen sayın üyelerin arasında benim de adım okundu; ama, ben söz istemedim.

BAŞKAN – Listeden çıkarıyoruz efendim.

Teşekkür ederim Sayın Kıratlıoğlu.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkanım, İçtüzüğün 124 üncü maddesi açık; biraz önce de Sayın Grup Başkanvekilimiz okudular. Bakanlar Kurulu ile ilgili Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin bugün Mecliste okunacağı hepimizce malum. Biz, İktidar Partisine mensup grup olarak hazırlığımızı yapıp, bu Danışma Kurulu önerisiyle Cumhurbaşkanlığı tezkeresi okunduğu anda, konuşmacımız, size, yazılı olarak durumunu intikal ettirdi. Bu aşamada, siz -zabıtlarda da mevcut- lehte birinci konuşmacı olarak Sayın Mehmet Keçeciler'in ismini beyan ettiniz; ama, şu anda da, kura çekileceğini söylüyorsunuz. O zaman, daha önce söz almanın anlamı ve adaletin tecellisi nasıl olacak merak ediyorum. Bu nedenle, Sayın Mehmet Keçeciler'in söz istemi size anında intikal ettiği için -124 üncü maddeyi açın- ilk konuşmanın Sayın Mehmet Keçeciler'e verilmesini; yani, ilk konuşmacıya hakkının teslim edilmesini rica ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlarım, bu konuda bir müzakere açmıyorum.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz... Bir konuyu dile getirme ihtiyacını duyuyorum; müsaade edin, onu da dile getireyim.

BAŞKAN – Efendim, bu konu çözümlenmiştir.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır efendim... Müsaade eder misiniz...

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, bu konu çözümlenmiştir.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır efendim... Biraz önce ANAP Grup Başkanvekili burada konuştu; siz ona söz veriyorsunuz da, ben söz istediğim zaman neden bana söz vermiyorsunuz? Bu, sizin davranışınızın adil olduğunu mu gösteriyor?! (RP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Rica ederim...

Sayın Karamollaoğlu, başlangıçta, size, hem de, bu konuyu görüşmediğimiz, Danışma Kurulu önerilerini oya sunmak üzere olduğum bir esnada söz vermiştim; yani, aynı konuda konuşacaksanız, bu konuyu çözümledik...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın Başkanım, müsaade ederseniz bir iki konuyu dile getirmek istiyorum.

BAŞKAN – Bir iki konu değil efendim; bu konuyla ilgili.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Bununla ilgili konuşuyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Bir defa, eğer, Sayın Keçeciler, bunu, konuşma bittikten sonra Divana takdim etmişse, dakikası üzerinde yazılmış olması icap eder; eğer, birden fazla önerge takdim edilirse, sizin bunu sıraya koyabilmeniz için bunun yapılması gerekirdi.

Ben, istirham ediyorum, Sayın Keçeciler söylesin; bunu, konuşma bittikten sonra mı gönderdi, önce mi gönderdi?

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu... Sayın Karamollaoğlu...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Müsaade edin...

Efendim, siz, burada, yeni bir usul açıyorsunuz. Burada ayağa kalkıp talepte bulunan arkadaşları, herkesi bu işin içine dahil ederek, öncelik sırasını kaybettiriyorsunuz. Eğer, öyle bir usul olursa, 547 milletvekilinin tamamı "ismimi koyun, kura çekin" der; biter gider...

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu...

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Çok yanlış bir tutumun içerisine giriyorsunuz. Kusura bakmayın; güvenimizi yitiriyorsunuz!..

BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, bu söylediğiniz sözleri yarın tutanaklar çıkınca bir okuyun lütfen.

Şimdi, öncelikle, burada usul tartışmasına katılan bir arkadaşımız, usul tartışması açmadığım halde, bir milletvekiline soru sorulmayacağını bilir.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ben, zatıâlinize "sorun" dedim.

BAŞKAN – Evet; soru sorulmayacağını bilir.

İkincisi, burada, salonun değişik yerlerinden onbeş yirmi arkadaş bir anda ayağa kalktıkları zaman siz nasıl bir sıralama yaparsınız?

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Şimdiye kadar nasıl yapılıyordu?

BAŞKAN – Bugüne kadar kurayla yaptık.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Şimdiye kadar kurayla mı yapılıyordu; hayır efendim.

BAŞKAN – Üçüncüsü, Sayın Mehmet Keçeciler'in, Sayın İbrahim Halil Çelik'in ve Sayın Gökhan Çapoğlu arkadaşımızın söz istemleri, tezkere okunur okunmaz Başkanlığa intikal etmiştir; ben onu ifade ediyorum.

LÜTFİ YALMAN (Konya) – El kaldıranlardan önce mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Sıraya ne zaman konuldu filan sorusu değil!.. Onlar da, en azından, ayrıca ayağa kalkıp buradan işaret de ettiler.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Hayır Sayın Başkan...

BAŞKAN – Ayrıca, İbrahim Halil Çelik Bey, ta oradan işaret etti, onu da biliyorum.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Doğru değil Sayın Başkan!..

BAŞKAN – Gidin kendisine sorun...

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Doğru değil Sayın Başkan...

BAŞKAN – Ben burada haksız herhangi bir işlem yapmıyorum.

MUHAMMET POLAT (Aydın) – Başından beri yanlış yapıyorsunuz!..

BAŞKAN – Ama, daha önceden, sizler, aynı usule başvurmadığınız için, arkadaşlarımızın yaptığı başvuru konusunda bir tartışma çıkardınız. Tartışmayı çözmek için, ben de, hepsini kuraya tabi tutuyorum.

Teşekkür ederim.

TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Yanlış yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır; ayrı ayrı okutup işleme koyacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

11. —Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş’in, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin kanun teklifinin (2/698) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/205)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifim, havale edildiği

Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında 45 gün içinde görüşülememiştir.

Bu nedenle, teklifimin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan gündeme alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                              Cafer Güneş

                                                                                 Kırşehir

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önerge üzerinde söz istemleri halinde, komisyona, Hükümete, teklif sahibine ve bir milletvekiline 5'er dakikayı geçmemek üzere, söz verilecektir.

Önerge üzerinde söz isteyen var mı?

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Önerge sahibi olarak söz istiyorum.

BAŞKAN – Kırşehir Milletvekili Sayın Cafer Güneş, önerge sahibi olarak konuşacaklar.

Buyurun.(RP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Güneş.

CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kırşehir İlimize "Ahi Evran Üniversitesi" adıyla bir üniversite kurulması konusundaki kanun teklifimin doğrudan gündeme alınması hususunda söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Müsaadenizle, önce, Kırşehir hakkında çok özlü bir bilgi vermek istiyorum:

1. Kırşehir, 1950'li yıllarda, yanlış bir siyasî kararla, il iken ilçe yapılmış.

2. Petlas Lastik Fabrikası yüzde 15 kapasiteyle çalışmasına rağmen, 12 Eylül yönetimince -sanki tam kapasiteyle çalışıyormuş, 5 bin kişi çalışıyormuş gibi- kalkınmada öncelikle il olma hakkı olan Kırşehir'in, bu fabrika yüzünden, kalkınmada öncelikli il olma hakkı elinden alınmış, kalkınmış iller sınıfına konulmuş.

3. 7 yıl evvel şeker fabrikasının temeli atılmış, yüzde 50'si bittiği halde, hâlâ, bugün, bir işlem yapılmamış, o şekliyle beklemekte.

4. Peynir ve tereyağı fabrikamız varken, maalesef, bu fabrika kapatılmış.

Bu saydığım olumsuzluklar yüzünden, 1990 yılındaki sayımda, Kırşehir İlimiz, Türkiye'deki 14 vilayetten biri olarak, maalesef, nüfusu azalan iller sınıfına girmiştir. Havası, suyu, coğrafyası güzel olan İlimizde, üniversite kurulması, Kırşehirlilerin umutla beklediği bir olay haline gelmiştir.

Şimdi, üniversite konusunda ve üniversitenin mevcut durumu hakkında bilgi vermek istiyorum: Kırşehir'de, Gazi Ünivesitesine bağlı olarak, Kırşehir Eğitim Fakültesi, Kırşehir Ziraat Fakültesi, Kırşehir Meslek Yüksekokulu ve "Kırşehir Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu" adı altında, 4 yüksekokul birimi mevcuttur. Bunlardan, Kırşehir Eğitim Fakültesi ile Kırşehir Meslek Yüksekokulunda, hâlâ, eğitim öğretim sürmektedir. Kırşehir Sağlık Hizmetleri Yüksekokulunda önümüzdeki yıldan itibaren eğitim ve öğretime başlanacaktır. Ziraat Fakültesinin ise, ülkemizin şartları göz önünde bulundurularak, Kırşehir'de kurulacak olan üniversitede, Mühendislik Fakültesine dönüştürülmesi düşünülmektedir.

Tarih olarak oldukça eskidir Kırşehir'deki eğitimin durumu. 1966 yılında "Erkek İlköğretmen Okulu" adı altında başlamış, 1974-1975 öğretim yılında iki yıllık Eğitim Enstitüsüne dönüştürülmüş. Daha sonra da, iki yıllık Eğitim Yüksekokulu olarak Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesine bağlanmıştır.

Fakültemizde, Eğitim Bilimleri Bölümünde 1 anabilim dalı, Fen Bilimleri Eğitim Bölümünde 4 anabilim dalı, Sınıf Öğretmenliği Bölümü, Sosyal Bilimler Eğitim Bölümünde 2 anabilim dalı, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde 2 anabilim dalı mevcuttur.

Personel durumumuz ise; 2 profesör, 18 yardımcı doçent, 19 öğretim görevlisi, 10 okutman, 19 araştırma görevlisi; idarî personel olarak 44 personelimiz mevcutolup, 1172 öğrenci de eğitim öğretim görmektedir. 9 bin metrekarelik kapalı alana sahiptir Eğitim Fakültemiz.

Kırşehir Meslek Yüksekokulunun ise, İktisadî ve İdarî Programlar Bölümü olarak 3 programı; Teknik Programlar Bölümünde de 3 program mevcuttur.

Akademik personel olarak; 1 doçent, 1 yardımcı doçent, 16 öğretim görevlisi, 4 okutmak, 2 uzman olmak üzere toplam 24 akademik personel ile idarî personel olarak da 30 personeli mevcuttur. Toplam 1782 öğrenci eğitim öğretim görmekte, 5 500 metrekare kapalı alana sahiptir.

Sağlık Meslek Yüksekokulumuz ise, önümüzdeki yıldan itibaren eğitim ve öğretime başlayacaktır.

Sonuç olarak, Kırşehir'de 21 bin metrekare kapalı alanı, 94 akademik personeli, 74 idarî personeli olan ve halen 3 bin öğrencinin eğitim öğretim gördüğü küçük bir üniversite oluşmuş durumdadır. Burada yapılacak olan bu üniversiteye, Kırşehir halkının da özlemini duyduğu "Ahi Evran Üniversitesi" adının verilmesinden başka bir şey değildir. Keza, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 14.6.1995 tarih ve 95/47 sayılı kararıyla, 4046 sayılı Kanunun 2/1 maddesi uyarınca, Petlas Lastik Sanayii ve Ticaret Anonim Şirketine ait 12 bin metrekare kapalı alanıyla birlikte -8 blok halinde 64 daire, 2 baraka, 2 ambar, 2 misafirhane ve trafo binası- toplam 590 bin metrekarelik arazinin ifrazı yapılarak, Kırşehir'de kurulacak üniversiteye devredilmek üzere, Kırşehir Valiliği İl Özel İdaresi adına tapu tescil işlemlerinin yapılmış olması, Kırşehir'de kurulacak olan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güneş, konuşmanızı tamamlayın efendim.

CAFER GÜNEŞ (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

...üniversitenin, diğer illerimizde kurulmuş olan ve kurulması önerilen birçok üniversiteden çok daha büyük imkânlarla açılacağını göstermektedir.

Diğer taraftan, üniversitelerin gelişmesinde bilgi merkezlerine yakın olmasının rolü oldukça büyüktür. Ankara ve Kayseri gibi iki büyük ilimizin arasında yer alan, Kırşehir'de kurulacak olan üniversitenin, çok hızlı bir biçimde gelişme göstereceği de muhakkaktır.

Bu konuda, Yüce Meclisin desteklerini talep eder, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan Kırşehir Milletvekili Sayın Cafer Güneş'e teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş olan doğrudan gündeme alınma önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi kurulmasına ilişkin kanun teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemine girmiş bulunmaktadır.

Şimdi, İçtüzüğün aynı hükmüne dayanılarak verilmiş ikinci bir önerge vardır; okutup işleme alacağım:

12.—Gümüşhane Milletvekili Lütfi Doğan’ın, Gümüşhane İlinde Gümüşhane Üniversitesi Kurulması Hakkında kanun teklifinin (2/92) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/206)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarafımızca hazırlanarak, 29.2.1996 tarih 1492 evrak giriş numarasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (2/92) esas numaralı Gümüşhane İlinde "Gümüşhane Üniversitesi" kurulması hakkındaki kanun teklifim, bugüne kadar ilgili komisyonlarca herhangi bir görüşme yapılmadan bekletilmektedir.

Teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan doğruya gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                21.5.1997

                                                                              Lütfi Doğan

                                                                              Gümüşhane

BAŞKAN – Önerge sahibi söz istiyor mu efendim?

LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – İstiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak, Gümüşhane Milletvekili Sayın Lütfi Doğan söz istemiştir.

Buyurun efendim. (RP sıralarından alkışlar)

Sayın Doğan, konuşma süreniz 5 dakikadır.

LÜTFİ DOĞAN (Gümüşhane) – Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; Gümüşhane İlimizde bir üniversite kurulması hakkında vermiş olduğum kanun teklifimin, bugüne kadar ilgili komisyonlarda görüşülmemesi sebebiyle, doğrudan gündeme alınması dileğiyle yüksek huzurunuza gelmiş bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Efendim, daha önce, gündemdışı bir söz vesilesiyle de Yüksek Heyetinize arz etmiştim. 1995 yılında, birçok ilimize ve bu meyanda Gümüşhane İlimize de bir üniversite kurulması yolunda kanun teklifleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Millî Eğitim Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek kabul edilmişti. Yüksek Heyetinizin huzuruna gelmesi için zaman beklerken, tatile girildi, seçimler yapıldı ve o kanun teklifleri kadük oldu.

Bendeniz, 29.2.1996 tarihinde, Gümüşhane İlimizde bir üniversite kurulması için, kanun teklifimi hazırlayıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuştum. O günden bugüne kadar da bekledim; maalesef, ne Millî Eğitim Komisyonumuzda ne de Plan ve Bütçe Komisyonumuzda görüşülemedi. Bu itibarla, İçtüzüğümüzün 37 nci maddesi gereğince, yüksek huzurlarınıza getirilip, sizlerin yüksek tasviplerinize iktiran ettiği takdirde, doğrudan gündeme alınması, talebimdir.

Şu anda, bendeniz, Gümüşhanemizdeki durum hakkında kısa bir maruzatta bulunmak istiyorum. Şöyle ki: Şu anda, Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı olarak, Gümüşhanemizde bir fakülte mevcuttur; bu fakülte, iki şube halindedir. Ayrıca, dört şubesi bulunan yüksekokulumuz da vardır ve Karadeniz Teknik Üniversitesi ile Gümüşhane arasında, hakikaten, takdire değer bir çalışma yapılmaktadır. Şöyle ki: Öğretim görevlileri bakımından en ufak bir sıkıntı çekilmemektedir; ancak, şunu arz etmek istiyorum: Talim ve terbiyenin, toplumların kalkınmasında, insanların eğitilip, yetiştirilmesinde, gerek iktisadî yönden gerek sınaî yönden gerek ilmî, fikrî, edebî yönden geliştirilmesinde, bir üniversitenin bir ilimize kazandıracağı faydaları izaha gerek yoktur.

Bunun için, misal olarak şunu arz etsem, sizler, hepiniz, takdir buyuracaksınız: Takriben bundan otuz otuzbeş yıl önce, 1958'de Erzurum'da Atatürk Üniversitemiz kuruldu. Ayrıca, yine, bu tarihlere yakın bir tarihte Karadeniz Teknik Üniversitesi de Trabzon İlimizde kuruldu. Bunlar, memleketimiz için çok faydalı oldu. Gümüşhane İlimiz ise, eğitime, öğretime çok önem veren ve aynı zamanda, insanlarımızı yetiştirmekte, kendi mütevazı imkânlarına rağmen, çok gayret gösteren illerimizden birisidir.

Asıl istirhamım şudur: Eğer, yüksek oylarınızla tasvip buyurur, Gümüşhane'de Bir Üniversitede Kurulması Hakkında Kanun Teklifimi doğrudan gündeme almayı lütfeder, bizleri sevindirirseniz, ümit ediyorum ki, memleketimiz için çok hayırlı bir hizmet olacaktır.

Bendenizin yegâne arzusu şudur: Gümüşhanemize de, Türkiyemizde üniversitesi bulunmayan diğer illerimize de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Doğan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

LÜTFİ DOĞAN (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

...eğer üniversite kurulması kabul edilirse, hakikaten, Gümüşhanemizde, insanımızın hem eğitim öğretim seviyesi çok yükselecek, onlara okuma imkânları bahşedilmiş olacak, aynı zamanda, nüfusumuzu ilimize kazandırma durumları da olacak.

Tekrar arz ediyorum: Bir ile bir üniversitenin kurulmasındaki faydaları izaha ihtiyaç yoktur. Ümit ediyorum ki, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin siz değerli üyeleri, bendenizin bu maruzatını lütfedip kabul buyuracak, böylece Gümüşhane halkımızın hepsinin de şükranlarını, takdirlerini kazanmış olacaksınız.

Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Önerge sahibi olarak konuşan, Gümüşhane Milletvekili Sayın Lütfi Doğan'a teşekkür ediyorum.

Önerge üzerinde başka söz talebi var mı?

Buyurun Sayın Sungurlu.

NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, bakanlar konuşur mu...

BAŞKAN – Sayın Oltan Sungurlu, önerge üzerinde Adalet Bakanı olarak değil, Gümüşhane Milletvekili olarak söz istedi.

Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Sungurlu.

ADALET BAKANI MAHMUT OLTAN SUNGURLU (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

Gümüşhane'de üniversite kurulması hususunda verdiği kanun teklifi ve bunun doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili önerge sebebiyle Sayın Lütfi Doğan Beyefendiye teşekkür ediyorum. Daha önce de bu kanun teklifimiz huzura gelmişti; ancak, bundan önceki hükümetlerin sıcak bakmaması sebebiyle bugüne kaldı. Şimdi, önümüzdeki hükümetlere, benim de içinde olduğum önümüzdeki hükümete havale ediyoruz. İnşallah, hem Yüce Parlamentonun hem de önümüzdeki, iktidar olacak hükümetin desteğiyle, Gümüşhane üniversitesini gerçekleştirme şansına sahip oluruz. Bugüne kadar gerçekleştiremedik. Elbette ki, ülkemizin bu mevzuda problemleri vardı; ama, ben, Yüce Parlamentonun, Gümüşhane üniversitesine sıcak bakacağına inanıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Gümüşhane Milletvekili Sayın Oltan Sungurlu'ya teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Böylece, Gümüşhane Üniversitesi Kurulmasına Dair Kanun Teklifi de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündemine alınmış bulunmaktadır.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz. 

V.—SEÇİMLER

A)BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİĞE SEÇİM

1.—Başkanlık Divanında açık bulunan İdare Amirliğine seçim

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna düşen İdare Amirliği için, Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş aday gösterilmiştir.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

B)KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.—Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan ve Refah Partisine düşen bir üyelik için, Elazığ Milletvekili Ahmet Cemil Tunç aday gösterilmiştir.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2. —İnsan Hakları İnceleme Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda boş bulunan ve Refah Partisi Grubuna düşen bir üyelik için, Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün aday gösterilmiştir.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Daha önce alınan Danışma Kurulu kararı ve Genel Kurul kararı doğrultusunda, bugünkü çalışmalarımızın 1 saatlik süresini sözlü sorulara ayırmamız gerekiyor; ancak, Hükümetin yeni kurulmuş olması dolayısıyla, bu süreyi kullansak dahi soruların cevapsız kalması ve soru sahibi arkadaşlarımızın sözlü soru şeklindeki sorularının yazılı soruya çevrilmesi durumu doğacağı için, eğer grupların herhangi bir itirazı yoksa "Sözlü Sorular" kısmından "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçmeyi öneriyorum...

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Geçelim.

BAŞKAN – Herhangi bir itiraz olmadığına göre -Hükümetin yeni kurulmuş olması gerekçesine dayalı olarak, başka zamana emsal olmaması bakımından, bunları tutanağa geçiriyorum- şimdi, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

VI. —GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A)ÖNGÖRÜŞMELER

1.—İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılamasına ilişkin önergesi (10/19)

2.—Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşının, Türkiye’de cevherden demir çelik üretiminin azalmasının nedenlerini ve Erdemir’in özelleştirilmesinin sakıncalarını araştırmak amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/29)

3.—Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşının, PETLAS’ın zarar etmesinin nedenleri ve özelleştirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/40)

4.—Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşının, EBDve SEK’nun özelleştirilmeleri sonucunda meydana  gelen Devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/88)

5.—Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşının, Kütahya Manyezit İşletmeleri A. Ş. (KÜMAŞ)’ın özelleştirilmesi sırasında yapıldığı iddia edilen usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak meydana gelen devlet kayıplarını belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/98)

6. —İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamaları ve bu konudaki sorunları araştırarak alınması gereken tedbirleri belirlemek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/127)

7.—Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşının, demir ve çelik üretimiyle ilgili sorunların ve Erdemir’deki kamu hisselerinin blok satışı konusundaki iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılamasına ilişkin önergesi (10/150)

8.—Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarının yarattığı sorunların tespiti ile alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/166)

BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 13 arkadaşının, özelleştirme uygulamalarıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırarak alınması gereken tedbirleri tespit etmek amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi ile 8 inci sırada yer alan, Zonguldak Milletvekili Necmettin Aydın ve 19 arkadaşının (10/29); 19 uncu sırada yer alan, Konya Milletvekili Veysel Candan ve 12 arkadaşının (10/40); 61 inci sırada yer alan, Kocaeli Milletvekili Necati Çelik ve 23 arkadaşının (10/88); 68 inci sırada yer alan, Kütahya Milletvekili Emin Karaa ve 22 arkadaşının (10/98); 92 inci sırada yer alan, İzmir Milletvekili Işın Çelebi ve 25 arkadaşının (10/127); 115 inci sırada yer alan, Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık ve 22 arkadaşının (10/150) ve 127 nci sırada yer alan, Hatay Milletvekili Fuat Çay ve 25 arkadaşının (10/166) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 17.6.1997 tarihli 107 nci Birleşiminde alınan karar uyarınca birlikte görüşülmesine, kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Hükümet?.. Burada.

Hükümet yerini almış bulunuyor.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde, Hükümet ile Anavatan Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi Grupları adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Söz sırası, Demokratik Sol Parti Grubu adına, Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu'ndadır.

Buyurun Sayın Yazıcıoğlu.(DSP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DSP GRUBU ADINA CAFER TUFAN YAZICIOĞLU (Bartın) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizdeki özelleştirme uygulamalarıyla ilgili olarak çeşitli tarihlerde ve değişik siyasî partilerce verilmiş olan, Meclis araştırması komisyonu kurulmasına ilişkin önergeler hakkında, Demokratik Sol Parti Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Bütün bu önergelere baktığımızda, gerekçelerin; özelleştirmenin hukukî altyapısının oluşturulmadığı, kurumların gerçek değerlerinin altında satıldığı, yine, kuruluşların uzun süre özelleştirme bünyesinde tutularak işletme vasıflarının kaybettirildiği, özelleştirme kapsamındaki kuruluşların bulundukları bölgeye yarattıkları sosyal fayda ve katmadeğerin gözardı edildiği ve uzun vadede ülkenin ekonomik, sosyal ve stratejik çıkarlarının gözardı edildiği konularında yoğunlaşmakta olduğunu görmekteyiz. Demokratik Sol Parti olarak, bütün bu gerekçelere katıldığımızı belirtmek isterim.

Konuşmama, sizlere bir tespitimi aktararak devam etmek istiyorum. Geçtiğimiz mart ayında, Meclisimiz KİT Komisyonunda, Özelleştirme İdaresinin 1994 yılı hesap ve faaliyetlerinin görüşülmesi sırasında, tutanaklardan okuduğuma göre, ülkemizdeki özelleştirme uygulamalarının, özelleştirme kapsamında bulunan ve bulunmayan KİT'ler üzerindeki olumsuz etkileriyle ilgili yapılan eleştirilere, Özelleştirme İdaresi Başkanımız "tabiî, bizim İdaremiz Özelleştirme İdaresi; Özelleştirme İdaresi, kanunda yazılı olduğu üzere, özelleştirmeyi gerçekleştirmekle yükümlü ve mükellef bir kurum; yani, eleştirilerin bu kapsamda biraz göz önüne alınmasını arz ediyorum" diyerek cevap vermiştir.

Adı üzerinde, Özelleştirme İdaresi, sorumluluğunu bu şekilde değerlendirebilir. Ancak, geçmiş dönemde ülkemizi yönetenlerin, özelleştirmenin başarısını, satılan kamu kuruluşu sayısı ve bu satışlarda elde edilen dolar miktarıyla ifade etmeleri ve asıl amaçlarının bu kuruluşların satışından elde edilecek gelirlerle bütçe açıklarını kapatmak olması, ülkemiz ve kamu kuruluşlarımız için çok büyük talihsizlik olmuştur. Nedense, özelleştirme konusunda başarılarıyla övünmeye çalışanlar, bu zihniyetleriyle ülkemizdeki kamu kuruluşlarını nasıl tahrip ettiklerinin farkında dahi değillerdir.

KİT'leri satmak üzere bir kuruluşumuz vardır ki, bu, Özelleştirme İdaresidir. Ancak, cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana, Türk Halkının türlü özverilerle oluşturduğu, son derece önemli ekonomik varlıklarımızın korunup geliştirilmesinin sorumlusu ise belli değildir.

Verilen önergeler doğrultusunda özelleştirme uygulamalarının araştırılmasının yanı sıra, ülkemizdeki kamu iktisadî teşekküllerinin bugün içerisinde bulundukları durumun da araştırılıp soruşturulmasında yarar görmekteyim.

Kamu iktisadî teşekküllerinin ülkemiz ekonomik ve sosyal kalkınmasına büyük katkıları olmuştur ve bu katkılar hâlâ devam etmektedir. 1980'li yıllardan sonra, kamu iktisadî teşekkülleri, özelleştirmenin toplumda kabul görmesini temin için ekonominin sırtında yük olarak ilan edilmiş ve günlük yaşamdaki tüm sıkıntıların sebebi olarak gösterilmiştir.

Geçmiş dönemde, Refahyol Hükümetinin amacı, her ne şekilde olursa olsun, bu kuruluşlardan kurtulmak olmuştur. Bu kuruluşlardan kurtulmak için tercih ettikleri birinci yol, ne olursa olsun, satarak özelleştirmektir. İkinci yol ise, bu kuruluşları sorunlarıyla baş başa bırakarak belirsizliğe mahkûm edip, kendi kendini çürümeye, yok olmaya terk etmektir.

Özellikle 1985 yılından itibaren, KİT'lerde sermaye artırımları yapılmayarak finansman yapıları bozulmuştur. Bozulan finansman yapısı sonucu özel bankalardan yüksek faizle kredi almak zorunda kalan KİT'ler, bu bankalara çok büyük kaynak aktarmışlardır.

Bu dönemde, KİT'ler, idame-yenileme yatırımlarına izin verilmeyerek teknolojik geriliğe mahkûm edilmişlerdir.

Yoğun özelleştirme propagandaları, her türlü kamu işletmeciliğinin kötülenmesi, bazı kuruluşların gelecekleriyle ilgili belirsizlik içinde tutulmaları, yönetici ve çalışanların çalışma şevk ve heyecanlarını yok etmiş, motivasyonları kaybolmuştur.

Bazı KİT'lerin de zararlarının giderek büyümesinin diğer önemli iki nedeni, sosyal yardım zamları ve görev zararlarının Hazine tarafından zamanında karşılanamayışıdır. Örneğin, 1996 yılında Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumunda 38 trilyon 59 milyar lira olan toplam giderlerin 18 trilyon 847 milyar lirası, yani toplam giderlerin yüzde 46,8'i finansman giderleridir. Finansman giderlerinin 6 trilyon 952 milyar lirası ise sosyal yardım zammı aslı ve gecikme faizleridir.

Bu durumda, sosyal yardım zammı giderlerinin toplam gider içindeki payı yüzde 18,3, finansman giderleri içindeki payı ise yüzde 36,8'dir.

Yine, Sosyal Sigortalar Kurumunun iflas noktasına gelmesinde, Kurum kaynaklarının kamu harcamalarında ucuz kaynak olarak kullanılması yanında, ödemeler içindeki payı yüzde 48'lere ulaşan sosyal yardım zamlarının Hazine tarafından zamanında karşılanmayışının olduğu, artık herkes tarafından kabul edilmektedir.

Destekleme alımları yapmakla görevli Çay-Kur ve Tekel gibi kuruluşlara kampanya döneminde gerekli finansman kaynağı sağlanmaması da, bu kuruluş faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir.

Bu kuruluşların yanı sıra, sosyal amaçlı diğer KİT'lerin de, görev zararlarını alamadıkları için, finansman yapıları bozulmaktadır. Örneğin, Ziraat Bankasının Hazineden görev zararı alacağı, 1996 yılı sonu itibariyle 373 trilyon liradır. Yine, Türk Hava Yollarının görev zararı alacağı da 1 trilyon liradan fazladır.

Görüştüğümüz önergelerden birinin konusu olan özelleştirmeyle ilgili konular arasında, hemen her konuşmacının bir şekilde sözünü ettiği Et ve Balık Kurumu, 1992 yılında Geliştirme ve Destekleme Fonundan görev zararı alacağı olan 230 milyar TL'yi alamamış; bu alacağı temlik edilerek Ziraat Bankasından kredi kullanmıştır. 1993'te yeni görev zararını zamanında tahsil edememesi nedeniyle, ilave 263 milyar TL kredi kullanmış ve 1993 yılında tahakkuk eden toplam faiz 754 milyar TL olmuştur. Kurumun 1992 yılı zararı 187 milyar 168 milyon TL, 1993 yılı zararı 350 milyar 531 milyon TL'dir. Yani, kurum, görev zararı alacağını zamanında alsa, 1991'den itibaren zarar etmeyecek, daha sonraki yıllarda katlanarak artan borç ve zarar batağına saplanmayacaktır. Şimdi, bu kuruluşların kendi kendine battığını söyleyebilir miyiz! İnanıyorum ki, ülkemizdeki KİT'lerle ilgili gerçekçi bir çalışma yapılırsa, bu kuruluşların büyük bir kısmının, son yıllarda ülkemizi yöneten hükümetlerce, göz göre göre, bile bile sıkıntıya sokuldukları açıkça görülecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; KİT'lerin sorunlarından bir bölümü de yönetim ve denetim yapılarından kaynaklanmaktadır. Geçtiğimiz haftalarda, burada, Karabük Demir-Çelik Fabrikalarının özelleştirilmesi sonucu elde edilen başarı anlatıldı. 1994 yılında gözden çıkarılan, yabancı danışmanlık şirketlerince, geleceğiyle ilgili çok olumsuz raporlar verilen Kardemir, bugün 110 milyon dolarlık kontinü (continue) çelik yatırımı yapıyor ve Zonguldak-Bartın-Karabük havzası için hayatî önem taşıyan 140 milyon dolarlık Filyos Limanı yapımına talip oluyor. Beş ay kadar önce, Karabük'te, Kardemir'i gezerken, bir yetkili, "bu gelişmeyi neye bağlıyorsunuz?" şeklindeki soruma "artık, neyi, ne kadar üreteceğimize, kime ne fiyatla satacağımıza, ne kadar yatırım yapacağımıza kendimiz karar veriyoruz" demişti. Bana göre, Kardemir örneğinden asıl çıkarılması gereken ders budur. KİT'lerin, bu anlamda, siyasî karışmacılıktan uzak, özerk ve demokratik bir tarzda yeniden yapılandırılması gerekmektedir. KİT yönetim kurullarına parti yandaşlarının atanmalarından vazgeçilmeli, yönetimde, gerek eğitimi gerekse iş tecrübesiyle kuruluşa katkıda bulunabilecek kişilerin görevlendirilmesi sağlanmalıdır.

KİT'ler, halen, 1982 Anayasasının 165 inci maddesi gereğince çıkarılan 3346 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisince ve 72 sayılı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetlenmektedir.

Klasik denetimde, genellikle işlemlerin mevzuata uygunluğu yönünden incelemeler yapılırken, kuruluşun daha verimli ve daha kârlı çalışabilmesi için öneriler getirilmektedir.

KİT'lerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından denetlenmesinde gecikmeler meydana gelmekte, bu nedenle, bilançolarının kamuya açıklanması, yönetim kurullarının aklanması ya da aklanmaması kararlarının verilmesi de gecikmektedir. Bu durum, denetimin güncelliğini ve etkinliğini olumsuz etkilemektedir. Örneğin, Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonu, 1993 ve 1994 yılı denetimlerini daha yeni bitirmiştir. Öte yandan, ibra edilmeyen yönetim kurulları hakkında nasıl bir işlem yapılacağı konusu da yasalarla düzenlenmemiştir.

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında yer alan ve ilgili bakanlıklarca yerine getirilmesi gereken çeşitli konularla ilgili soruşturma ve inceleme istekleri zaman zaman gecikmekte, gereğince yapılmamakta ve sonuçlandırılmamaktadır. Bu yüzden, haklarında çok ağır suçlamalar bulunan, görevden ayrılmış olan dönemin yöneticileri, KİT denetimde hazır bulunmaya dahi gerek görmemektedirler.

KİT denetiminin tarafsız ve etkili biçimde yapılabilmesi için, Demokratik Sol Partinin Yüce Meclise sunduğu öneriye uygun olarak, Yüksek Denetleme Kurulu doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlanmalı ve gerekli yasal düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.

Ülkemizde 1983 yılından bu yana gündemde olan özelleştirme konusunda, Demokratik Sol Parti dışındaki  siyasî partiler ve bu partilere mensup milletvekillerinin iktidarda iken savunma, muhalefette iken karşı koyma gibi çelişkili bir tavır sergilediklerini; hatta, bazı milletvekillerinin, genel olarak özelleştirmeyi savunurken, kendi seçim bölgelerindeki özelleştirmeye karşı çıktıklarını görüyoruz.

Refah Partisi, Avrupa Birliği, İsrail'le ilişkiler, Çekiç Güç, faiz, rantiye konularındaki söyleminde olduğu gibi, muhalefetteki yıllarında şiddetle karşı çıktığı özelleştirme konusunda da  "U" dönüşü yapmıştır. Refah Partisi milletvekilleri tarafından verilen üç ayrı önergenin veriliş tarihi, Refahyol Hükümetinin kuruluşu öncesine rastlamaktadır.

Refah Partisinin sayın milletvekilleri, Et ve Balık Kurumu ve SEK özelleştirmesiyle ilgili önergelerinde, toplumun sağlıklı besin tüketimi ve tarımın gelişmesi açısından yaşamsal rol üstlenmiş kuruluşlar için özelleştirmenin daha da vahim sonuçlara yol açmasından söz ediyor; ancak, Hükümette görev yaptıkları bir yıllık Refahyol İktidarında, Et ve Balık Kurumu  ve Türk hayvancılığının kaderi değişmedi.

Refah Partisinin bir diğer milletvekili, önergesinde, Türkiye'de cevherden çelik üretiminin hurdadan çelik üretiminin gerisinde kalmasının nedenlerinin araştırılmasını istiyor ve blok halinde satılmasının sakıncaları ve bu kuruluşun, kendi ifadesiyle, birilerine peşkeş çekileceği konusundaki endişesini dile getiriyor. Sayın milletvekilinin muhalefette iken karşı çıktığı Erdemir'in blok satış yoluyla özelleştirme ihalesi, Refahyol İktidarı döneminde yapılmıştır.

Ayrıca, bu yetmiyormuş gibi, Zonguldak'taki Türkiye Taşkömürü Kurumuna bağlı Armutçuk Alacaağzı'ndan başlayarak, yeraltı kömür ocakları özelleştirilmektedir.

Yine, üçüncü önergenin konusu olan, ülkemizde 500 milyon dolara mal olduğu hesaplanan Petlas Lastik Sanayii AŞ, Kombassan Firmasına, Refahyol iktidarında 35 milyon dolara satıldı. Umarım, Refah Partili önerge sahibi arkadaşlarım bu durumu izah edeceklerdir.

Özelleştirmede amaç, her ne pahasına olursa olsun kamu kuruluşlarından kurtulmak olmamalıdır. Özelleştirme, ekonomik, hukukî ve sosyal boyutları olan bir olaydır.

Özelleştirmenin hukukî altyapısındaki eksiklikler giderilmelidir. Bugüne kadar yapılan bütün satışlar davalıdır. Bu konuda Anayasa Mahkemesi ve idarî mahkeme kararları uygulanmamaktadır. Bu durum, hukuk devleti olma ilkesine ters düşmektedir. Satılan kuruluşlar milletin malıdır, mutlaka değerinde satılmalıdır. Bu konudaki iddialar da araştırılmalıdır.

Bazı KİT'ler alıcısına âdeta hediye edilmektedir. Peşinatı kurum kasasında ya da hammadde olarak hazır ve taksitleri kurum kârıyla ödenebilecek durumdadır. KÜMAŞ ve Kombassan satışları bunun en çarpıcı örnekleridir.

Enerji santrallarımız da, iki yıllık kârları karşılığında yirmi yıllığına kiralanmak istenmektedir.

TEDAŞ bünyesindeki 25 dağıtım şirketinin işletme hakkı devir bedellerinin büyük bir kısmının, devir sonrası depozitolar yenilenerek, iki üç aylık süre içerisinde halktan toplanabileceği hesaplanmaktadır.

Yapılacak özelleştirmeler, ülkemizin, ekonomik, stratejik ve sosyal gerçeklerine uygun olmalıdır. Bugün, başta terör ve iç göç olmak üzere, birçok sorunumuzun temelinde bölgelerarası dengesizlik yatmaktadır.

Gelir dağılımı hızla bozulmaktadır. Millî gelirden yüzde 20 pay alan en üst gelir grubunun aldığı pay, yüzde 20'lik en alt grubun aldığı payın 11 katına ulaşmıştır.

Et ve Balık Kurumunun devreden çıkarılmasının kâr–zarar hesabı bir tarafa, hayvancılıkta ve sosyoekonomik hayatta nelere mal olduğuna bakıyor muyuz?..

Zaman zaman Çay-Kur'un özelleştirilmesi konuşuluyor. Doğu Karadeniz'de, 205 bin aile -yaklaşık 1 milyon kişi- geçimini çay tarımıyla temin ediyor. 1993 yılı fiyatlarıyla, kurum, 4 trilyon zarar etmiştir. Bu, kişi başına 4 milyon TL eder. Sosyal devletsek, bunu karşılamak zorundayız. Aksi halde, buralardan büyük şehirlere göç, kaçınılmaz olacaktır ve bu başlamıştır.

İlgili Sayın Bakan, konuşmasında "özelleştirme, her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de kendi şartlarına göre farklı uygulanacaktır" demiştir. Bu anlamda, özelleştirilecek kuruluşların seçiminde de ülke gerçekleri gözardı edilmemelidir.

Özelleştirme sonrası, çalışanların malî ve sosyal hakları güvence altına alınmalıdır. İlgili Sayın Bakan bu konuda da iddialı konuştu. 1996 yılı başında özelleştirilen Devrek ORÜS ve Ulupınar ORÜS işçilerinin büyük kısmı, hâlâ, ihbar tazminatlarını bile alamamışlardır, mahkeme kapılarında sürünmektedirler. Şimdi ise, bu sonuçlara rağmen, birkaç ORÜS daha satışa sunulmuştur. Özelleştirilecek kuruluşlarda işten ayrılacak işçiler meslek eğitimine tabi tutulmalı, kendi işini kuracak olanlar krediyle desteklenmelidir. Memurlarda olduğu gibi, işçilerin de kıdem tazminatları yüzde 30 zamlı ödenmelidir.

Özelleştirmede, blok satış yerine mülkiyetin tabana yayılması tercih edilmelidir. Bugüne kadar özelleştirilen kuruluşların yüzde 48,82'si blok satış, yüzde 17,15'i İMKB hisse satışı, yüzde 10,79'u uluslararası kurumsal arz, yüzde 9,07'si tesis/varlık satışı ve sadece yüzde 14,17'si ise halka arz şeklinde gerçekleşmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Demokratik Sol Partinin, gerek KİT'ler gerekse özelleştirme konusundaki tavrı, her konuda olduğu gibi açık ve nettir. Zaten 1995 yılı seçim bildirgemizde de "ülke ekonomisi açısından bazı KİT'ler için en uygun çözüm, iyileştirme; bazıları için ise, özelleştirme uygulanabilir; bazıları için bu iki çözüm bir arada olabilir. KİT'lerin iyileştirilmesi için özerkleştirilmesi ve bakanlıklara bağlı konumdan çıkarılması gerekir" denilmektedir.

Esas olan, aklın, bilimin, dünya ve ülke gerçeklerinin gereğini yerine getirmektir. Her kuruluşu özelleştirelim ya da bütün kuruluşlar, bugüne kadar olduğu gibi, devlet elinde kalsın saplantısından kendimizi kurtarmalıyız. Bu anlamda, kamu iktisadî teşebbüslerinin ciddî bir ayırıma tabi tutularak, ekonomik ve sosyal gerçekler ışığında, hangilerinin özelleştirileceği, hangilerinin kısmen özelleştirileceği ve hangilerinin devlet elinde tutulacağı tespit edilmeli ve devlet elinde kalacak olanlar, siyasî karışımlardan uzak ve özerk bir biçimde yeniden yapılandırılmalıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kurulacak araştırma komisyonunca, özelleştirilen kuruluşların özelleştirme öncesi ve sonrası ödedikleri dolaylı ve dolaysız vergiler, verimlilik, üretim, istihdam ve yarattıkları katmadeğer karşılaştırmaları muhakkak yapılmalıdır.

Özelleştirme uygulamaları ve Özelleştirme İdaresiyle ilgili önergeler ve kamuoyundaki iddialar tek tek ele alınmalıdır.

Uygulamanın, özelleştirme bünyesinde bulunan-bulunmayan KİT'lerdeki olumsuz etkileri incelenmeli, mevcut KİT'lerdeki yönetim ve denetim sistemi sorgulanmalı ve komisyon raporu, şimdiye kadar işaret ettiğimiz tüm konulara cevap verecek şekilde hazırlanmalıdır. Yapılacak tüm özelleştirmeler de, bu komisyonunun hazırlayacağı rapor sonuna ertelenmelidir.

Bütün bu çalışmaları gerçekleştirecek bir Türkiye Büyük Millet Meclisi araştırma komisyonu kurulması için, Demokratik Sol Parti Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi bildirir; kurulacak komisyonun, özelleştirme gibi ülkemizin son derece önemli bir konusunda yararlı çalışmalar yapacağı inancıyla hepinize saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Demokratik Sol Parti Grubu adına konuşan, Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu'na teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, böylece, öngörüşmelerin gruplara ayrılan görüşmeler kısmı tamamlanmış bulunuyor.

Önerge sahiplerinin söz istemleri vardır: (10/19) esas numaralı önerge sahibi İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya, (10/40) esas numaralı önerge sahibi Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan, (10/98) esas numaralı önerge sahibi Kütahya Milletvekili Sayın Emin Karaa, (10/150) esas numaralı önerge sahibi Zonguldak Milletvekili Sayın Boray Baycık, (10/166) esas numaralı önerge sahibi İstanbul Milletvekili Sayın Algan Hacaloğlu.

İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya, buyurun. (ANAP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri, bizleri televizyonlarının başında izleyen aziz vatandaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mesut Yılmaz başkanlığında yeni kurulmuş olan 55 inci Cumhuriyet Hükümetine de başarılar diliyorum ve yine diliyorum ki, bu 55 inci Cumhuriyet Hükümeti döneminde bu şekilde araştırma, soruşturma önergelerine zemin hazırlanmaz.

Değerli arkadaşlarım, bu önergeyi, 6 Şubat 1996 tarihinde, yani, yaklaşık onyedi ay evvel, Anavatan Partisi Grubu milletvekilleriyle beraber vermiştim; maalesef, bu önergenin görüşülmesine, ancak şu anda sıra gelebilmiştir. Bu önergeyi verdiğimiz zaman, eğer görüşülmüş olsaydı, bu önergeyi verdikten sonra da meydana gelen, husule gelen yanlışlıklar, usulsüzlükler, yolsuzluklar olmayacak idi.

Değerli arkadaşlarım, Anavatan Partisi özelleştirmeye karşı değildir. Anavatan Partisi, özelleştirmeyi ilk ortaya atan partidir ve bizim dışımızdaki tüm partiler, basın, diğer çalışanlar bu konuda bize zorluk çıkarmışlardı; ama, şu anda, tüm partiler, özelleştirmeden yana tavır koymaya başladılar. Esasında bu, sevindirici bir olaydır; çünkü, değerli arkadaşlarım, bizim söylediğimiz, bizim izah ettiğimiz, özelleştirmenin, şeffaf, açık, hiçbir suiistimale meydan vermeyecek bir şekilde yapılmasıydı; ancak, manava gidiyorsun, oradan yiyeceği alıyorsun, eve getiriyorsun, temizliyorsun, pişiriyorsun, sofraya koyuyorsun her şey bitiyor, ondan sonra da televizyonu çağırıyorsun ve "işte, şeffaf bir özelleştirme yapıyorum" diyorsun; böyle, şeffaf özelleştirmenin olması mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, çünkü, yetmiş senedir fakirin, fukaranın cebinden çıkan; işçinin, dargelirlinin bordrosundan kesilen paralarla meydana getirilen bu kurumlar, devletin kurumları, bireyin kurumları haline çevriliyor, özelleştiriliyor. Öyleyse, en ufak bir tereddüte mahal verilmemesi gerekiyor. Yani, milletin malı, devletin parası, özelleştirme kisvesi altında hiç kimseye peşkeş çekilmemelidir.

Değerli arkadaşlarım, özelleştirme konusuna Et ve Balık Kurumundan başlamak istiyorum. Et ve Balık Kurumunun Malatya, Elazığ ve Kars kombinalarında özelleştirme yapılmıştır; zaman darlığı nedeniyle bunların hepsinin mülkünü okumada zorluk çekeceğim, bu nedenle, sadece Et ve Balık Kurumu Kars Kombinasının mülklerini okuyacağım; çünkü, ben bunları tek tek gezerek yerinde gördüm, video banda aldım ve bu bandı burada arkadaşlara gösterdim.

Bakınız, Et ve Balık Kurumu Kars Kombinasının, 583 dönüm arazisi, 630 kilovat gücünde trafosu, ayrıca, 100 kilovat gücünde bir başka trafosu vardır. 3'ü alçak, 3'ü yüksek kademede olmak üzere,  6 adet soğutma deposu vardır. 12 nakil vasıtası vardır, bunları 4 tanesi frigorifiktir. 6 adet artezyen kuyusu vardır. 3 katlı, 2 750 metrekarelik yönetim binası vardır. 5 474 metrekarelik sosyal tesisleri -diğer kapalı alanı 5 500 metrekare- 30 adet kaloriferli lojmanı vardır. Buzhaneleri, soğutma odaları vardır.

Değerli arkadaşlarım, burası, 20 milyar liraya, özelleştirilip birisine verildi. Bu 20 milyar liraya karşılık, 25,5 milyar lirası işçilere tazminat, 7,5 milyar lirası ilave tazminat olmak üzere, toplam 33 milyar lira ödeme yapıldı ve devlet kesesinden 13 milyar lira verildi. Elazığ'daki de aynı şekildedir, Malatya'daki de aynı şekildedir. Böyle özelleştirme olmaz.

Değerli arkadaşlarım, Gemi Sanayiine geldik. Biz, Gemi Sanayiindeki özelleştirme için de büyük bir mücadele verdik, işçiler mücadele verdi, Meclis kürsüsüne taşıdık. Bakınız, 500 milyon lira -milyar değil- sermayeyle kurulan bir şirkete vereceklerdi onu; mukavelesi yapıldı, özelleştirme kararı çıktı.

Değerli arkadaşlarım, Pendik Tersanesi ve Motor Fabrikası, Haliç Tersanesi, Alaybey Tersanesi, Camialtı Tersanesi... Öyle bir özelleştirme düşünün ki, Alaybey Tersanesi, senelik 2 milyar lira kirayla veriliyor; bu sene 2 milyar lira kirayla veriliyor, 49 sene sonra da 2 milyar!.. Halbuki, 49 sene sonra, 2 milyar lirayla bir çay içemeyeceksiniz. Bunun mücadelesini burada verdik. Hatta, tersanenin verildiği sendikayla da karşılıklı atışmamız oldu. Pendik'e gittik, oradaki 1 500 işçinin huzurunda, onların da desteğiyle, bu özelleştirmeden tersaneleri kurtardık.

Değerli arkadaşlarım, şu anda daha büyük bir oyun oynanmaktadır. Özellikle -Sayın Bakan burada oturuyor- Sayın Mesut Yılmaz başkanlığındaki, Sayın Ecevit'in, Sayın Cindoruk'un partilerinin de katıldığı 55 inci Hükümetin dikkatini çekmek istiyorum: Bakınız, bu da Deniz Nakliyatın dosyasıdır. Size, burada oynanan oyundan bahsetmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada da, şu dönemde, aynen Gemi Sanayiinde oynanmak istenilen oyun oynanmaktadır. Ben, bunu, 29.5.1997'de Başbakan Sayın Erbakan'a, Sayın Özelleştirme Dairesi Başkanına şikâyet ettim. Bakınız ne yapılıyor: Değerli arkadaşlarım, Gemi Sanayiinin 70 parça gemisi vardı; bunu, 29 parçaya düşürdüler ve bunun -129 milyon dolara- 20.3.1997 tarihinde özelleştirilmesine karar verdiler; dikkatinizi çekmek istiyorum. Esasında bunu üçe bölseler 200-300 milyon dolar olur; ama, biz vazgeçtik; madem burayı Yüksek Kurul 129 milyon dolara verdi; bir şey demiyoruz; ama, ne yapılıyor biliyor musunuz değerli arkadaşlarım: 4 sendika, 2 de genel müdür ve onun yardımcısı, 5 milyar sermayeli bir şirket kuruyorlar ve bu şirketin 300 milyon lirası (A) grubu hisse senedi. Sözleşmesi -Ticaret Gazetesi- elimde.

Şimdi, diyor ki: "Yönetim Kurulu, (A) grubu hisse senedi sahiplerinden veya göstereceği adaylardan seçilir." Yani, 129 milyon dolarlık Deniz Nakliyatın Yönetim Kurulu, 300 milyon liralık hisse senedine sahip üyelerden seçilecek; yani 300 milyona alacaklar, diğerlerini de paravan olarak kullanacaklar.

Değerli arkadaşlarım, o zamanın Yönetim Kurulu... Yani, Yönetim Kurulu Başkanı  DYP İzmit eski Milletvekili Kâzım Dinç, bunların imza yetkisini alıyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, konuşmanızı tamamlayın efendim.

MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Burada olmayanlara laf etme!

HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Hayır, ona kötü demiyorum.

...Aynı gün, o Yönetim Kurulunu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Bakan, görevden alıyor değerli arkadaşlarım. Yani, bu şirketi kuranların imza yetkisini alan, doğruyu yapan Yönetim Kurulu Başkanını, o zamanki iktidar görevden alıyor değerli arkadaşlarım. Onların da belgesi buradadır. Kimi koyuyor biliyor musunuz: Özelleştirmede bu işleri yapan kişiyi yönetim kurulu başkanı ilan ediyor, altına da onun memurlarını koyuyor.

Değerli arkadaşlarım, Hükümeti, yani, Mesut Yılmaz Başkanlığındaki Hükümeti buradan uyarıyorum, Deniz Nakliyata el koysunlar; eğer koymazlarsa -bizim için hiç fark etmez- onları da buraya taşırız; hiç korkusuz taşırız. O bakımdan, bu konu çok önemlidir. Burada, milletin parası tekrar gidiyor değerli arkadaşlarım. Bir an evvel, bu özelleştirmede, bu konuyu ele almaları lazımdır ve şunun yapılması lazımdır değerli arkadaşlarım: Bu komisyon kurulmalıdır. Bu komisyon, bütün detaylarıyla olayları izlemelidir, tarafsız bir şekilde raporunu hazırlayarak bu Meclise getirmelidir.

Komisyonun kurulması kâfi değil. Ben, burada, bütün gruplardan rica ediyorum, bu komisyonlara, fedakârca çalışacak kişileri versinler; çünkü, kasvetli bir iştir, zor bir iştir. Bana, TURBAN Komisyonu kurulduğu zaman, burada, devletin yüksek bürokratlarından bir tanesi "Halit Bey, bundan bir şey çıkmaz" demişti. Nereden biliyorsun?.. "Yirmi senedir buradayım" dedi. Ben de dedim ki, elimin parmaklarını veriyorum; eğer, bir şey çıkmazsa, benim parmaklarımdan hangisini isterseniz kesin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dumankaya, tamamlayın efendim... Lütfen...

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Değerli arkadaşlarım, o nedenle, bu komisyon kurularak görevini yapmalı ve devletin, bu milletin, bu fakirin, bu fukaranın, bu emeklinin, bu köylünün parasıyla kurulan bu KİT'lerin özelleştirilmesi yapılmalıdır; çünkü, bu şekilde özelleştirmenin önü tıkanmıştır. İnşallah, bu Hükümet, 55 inci Hükümet, özelleştirmenin önünü açar, şeffaf bir şekilde açar, hiç kimsenin şüphesi olmayacak bir şekilde özelleştirmeleri yapar.

Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – (10/19) esas numaralı önerge sahiplerinden İstanbul Milletvekili Sayın Halit Dumankaya'ya teşekkür ediyorum.

Şimdi, önerge sahipleri adına ikinci konuşma, (10/40) esas numaralı önergede imzası bulunan Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan'da.

Buyurun Sayın Candan.(RP sıralarından alkışlar)

Sayın Candan, konuşma süreniz 10 dakikadır.

VEYSEL CANDAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; (10/40) esas numaralı Petlas'la ilgili, özelleştirme kapsamında olan müessesenin gündeme getirilmesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Efendim, konuşmama başlamadan önce bir iki hususu tespit etmek istiyorum. DSP sözcüsü arkadaşımız, tamamen bir muhalefet mantığıyla, RP'nin verdiği önergelerle ilgili sözler ifade ettiler; aslında, o önergeler, o konuların gündeme getirilip, kamunun dikkatini çekmek, eğer özelleştirme yapılıyorsa daha dikkatli yapılmasını sağlamak ve o ifade ettikleri "peşkeş" kelimesini önlemek amacıyla verilmiştir.

Yine, Petlas'la ilgili olarak -biraz sonra ifade edeceğim- tamamen, konuyu hiç okumadan, maalesef -çok üzülerek ifade edeyim- hiç incelemeden, eline verilen metni burada okuma görevi yapmıştır.

Yaklaşık iki yıldır KİT Komisyonunda görev yapıyoruz, Sayın Dumankaya da çok iyi biliyor, şunu açık ve net ifade edeyim, zabıtlara geçsin, 1983'den 1991'e, 1991'den 1995'e, sağlıklı yapılan bir tane özelleştirme yoktur. Sayın Dumankaya burada anlattı, anlattı ama, kimin döneminde bunlar yapıldı? Mesele, burada bir partiyi öne çıkarmak veya bir partiyi suçlamak mı? Eğer böyle yapacaksak, yıllara göre dağıtırsak, en fazla cürümü, suçu ANAP işlemiş, ondan sonra gelenler işlemiş.

HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Yok, yok...

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) – Tabiî canım, ANAP... Yapmayın, gözünüzü seveyim!..

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Müsaade buyurun.

Ben şöyle arzu ediyorum: Buraya getireceğimiz konular, mevcut hali tespitle birlikte, yani, teşhisten sonra tedavi ne olacak; KİT'lere ne yapacağız? Yani, burada, DSP sözcüsü arkadaşımızın ifade ettiği gibi, metinden okuduğu gibi, hamasî nutuklar mı ifade edip ortaya koyacağız, onu, bunu mu suçlayacağız ve neticeye böyle gidilecek mi?

Muhterem arkadaşlar, bakın, ben Petlas'ı incelemiştim, o anda, daha satış kapsamı içerisindeydi, yani, satılmamıştı. "O satış daha rantabl nasıl yapılabilir veya o fabrika daha rantabl nasıl işletilebilir, zarardan nasıl kurtarılabilir" amacıyla önergeyi vermiştim. Bugün satıldı. Alan firma -bakın, çok enteresan, 5 firma ihaleye giriyor, 2 firma kalıyor; beş defa ihaleye çıkarılıyor ve satılamıyor- en fazla veren firma, o suçladığı firma 35 milyon 750 bin dolar veriyor, ikinci firma 30 milyon dolar veriyor. Siz, beş defa ihaleye çıkarıyorsunuz, yapamıyorsunuz, satamıyorsunuz ve ondan sonra, 5 milyon 750 bin dolar fazla veren firmayı, geliyorsunuz, burada tenkit ediyorsunuz. "Peşkeş" demek, "bedava satıldı" demek, bedava kahramanlıktır; daha ciddî belgelerle konuşmak lazım.

Efendim, şimdi, ben, Petlas'la ilgili bazı bilgiler aktardıktan sonra -esas konumuz KİT- KİT'le ilgili, tedavi noktasında, bazı  bilgiler aktarmak istiyorum. Yıl 1974, Kıbrıs Barış Harekâtı ve uçak lastiklerine ihtiyaç var. PETKİM'e görev veriliyor, deniyor ki: "PETKİM uçak lastiği üretsin." Bilindiği gibi, bizim öve öve bitiremediğimiz çok muhterem Amerikalı dostumuz bize uçak lastiği vermiyor ve onun üzerine, o günün Hükümeti, Petlas'ta lastik üretecektir. 1976'da şirket kuruluyor, 1992-1993'e kadar üretim yapamıyor; yani, bir ilgisizlik var; bu, onüç yıl devam ediyor. Nihayet, daha fabrika üretime geçer geçmez, 1990'da, PETKİM'le birlikte, özelleştirme kapsamına alınıyor.

Bakın, onüç yılda tamamlıyorsunuz, bu bir suç. Teknoloji eskiyor, para vermiyorsunuz, yatırım yapmıyorsunuz, kontrol etmiyorsunuz.

Neticede, Çekoslovak Barum, Fransız EMS, İngiliz Dunlop firmalarıyla anlaşma yapılıyor.

1989-1993 arası kapasite yüzde 40, pazar payı yüzde 5, ihracat yüzde 20. 5 Nisan kararları geliyor, üretimin durdurulması noktasında bir karar alınıyor, çok enteresan!.. Yavaşlatabilirsiniz; ama, durdurma kararı demek, iflas demektir, bayilik sisteminizin ölmesi demektir.

Bu arada, ne yapılabilir noktasında bir rehabilitasyon projesi hazırlanıyor. Özelleştirme idaresi, DPT Müsteşarlığı, bilimsel kuruluşlar ve sendika temsilcileri bir rapor hazırlıyorlar. Eğer, finans karşılanabilirse, kâr eden kuruluş olabileceği, lisansör bir firmayla anlaşma gereği ortaya konuyor.

Peki, neden zarar ediyor? Bakın, şimdi, burada kimi suçlayacağız? Yatırım dönemi uzamıştır, teknolojik gelişmeler takip edilememiştir, işletme sermayesi temin edilememiştir, yeteri ürün çeşitliliği yoktur, kapasite kullanımı düşük, maliyeti yüksek, son iki yılda da bir belirsizlik içerisindedir. Çok enteresan bir rakam vereceğim -bunu DSP sözcüsü arkadaşın takip etmesini çok isterdim- 1976-1989 arası, PETKİM'den 241,7 milyon dolar harcanıyor, 1990-1996 arasında Özelleştirme İdaresi Fonundan da 216,7 milyon dolar harcanıyor; 458,4 milyon dolar harcanan müesseseyi, siz, 36 milyon dolara bile satamıyorsunuz, batırıyorsunuz, kötü bir işletmecilik örneği gösteriyorsunuz. 1995'te, Kurum, 1 trilyon 16 milyar zarar ediyor. 1996'daki zarar 882 milyar. Özelleştirme İdaresi, beş defa ihaleye çıkıyor ve işçi problemleri, iflas tehlikesi gibi konularla karşı karşıya kalıyor. Bu, beş kez çıkılan ihalelerin ikincisinde, Nadir İmpeks Firması, taahhüdünü yerine getirmediği için, elinden alınıyor. 1995'te ihaleye çıkılıyor, müşteri yok. Ekimde, haziranda... Beş defa ihaleye çıkıyorsunuz ve satamıyorsunuz.

Petlas'ta konu bu. İşte, o günkü şartlarda, biz bunları, gündeme gelsin, bu konuya, bu müesseseye sahip çıkalım ve burada alınacak tedbirleri zaman geçirmeden alalım diye gündeme getirmiştik. Şimdi, DSP sözcüsü arkadaşım, önergelerin niye verildiğini bu noktada anlamış olsun.

Birbuçuk yıldır KİT Komisyonunda görev yapıyoruz, bazı tespitlerimizi de burada ifade edeyim. Komisyonda görev yapan arkadaşlarım da bu görüşe katılacaklardır zannediyorum. Özelleştirme İdaresinin kendisi, israfı, tüketimi ve istihdamıyla devletin sırtında bir kambur oluşturmuştur; yani, Özelleştirme İdaresinin kendisi bir KİT olmuştur. Özelleştirmeyi, aslında kurumun kendisinin yapması, Özelleştirme İdaresinin de tasdik makamı olması lazım.

Ayrıca, yabancı kuruluşlara hazırlattığı raporlara ödenen milyon dolarlar boşa gitmektedir. Bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında 1 milyon dolara bir rapor hazırlatılıyor. Raporun son bölümü ne diyor biliyor musunuz: "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları kapatılmalıdır." Bu raporu yazana 1 milyon dolar para ödeniyor!.. Biz, 1 milyon doları da dışarıdan kredi kullanıyoruz; şu işe bakın!.. Özelleştirme İdaresi, dışarıdan 35 milyon dolar kredi kullanıyor; yani, kendi müesseselerimi nasıl satarım diye dışarıya akıl danışıyor, istişare ediyor, bu aldığı kredi oralarda kullanılıyor ve bu raporlardan hiçbiri işe yaramıyor. Kapsam içerisine alınan kuruluşlar, süratle, ya satılmalı ya iyileştirilmelidir.

Muhterem arkadaşlar, 1990 yılında PETKİM'i özelleştirme kapsamına alıyorsunuz; yıl 1997, yedi yıl geçmiş, hiçbir şey yok. Böyle şey olmaz. Kuruluşlarla, DPT, SPK, Hazine, ilgili bakanlık koordineli çalışmalı. Bu kopukluk var. Ayrıca, KİT'lerin SSK ve Maliye ile olan problemleri giderilmeli.

Mühim bir konuya geliyorum. İlan-reklam adı altındaki soygunların durdurulması lazım. Emlak Bankasının, Ziraat Bankasının ilan-reklama verdiği, kârının iki misli üzerinde; yani, yıl sonunda 2 trilyon lira kâr ediyorsa, 4 trilyon lira ilan-reklama para veriyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir hırsızlık olayı, soygun olayı olmamıştır. Bunu kim yaptı. Kim imza attıysa o yaptı. Burada tek tek sayacak değilim.

Denetimleri o yılın sonunda olmalıdır. Yıl 1997, 1993'ü denetliyorsunuz. Alan almış, götüren götürmüş, işi bitirmiş. Genel müdüre böyle ifade ettiğimiz zaman "efendim, o genel müdür burada yok, boşuna konuşmayın" diyor. O zaman, ona da çözüm getiriyoruz: Yüksek Denetleme Kurulu ve KİT Komisyonuna ciddî denetleme yetkisi verilmelidir. Denetleme sonucu, yolsuzluk olayları bir ayda neticelenmek üzere, anında ilgili ticaret mahkemelerine sevk edilmelidir.

Enteresandır, yolsuzluktan ve hırsızlıktan sanık olan insanlar, yine genel müdürlük koltuğuna oturuyor ve Komisyona bilgi veriyor veya hiç gelmeye bile tenezzül etmiyorlar.

Ayrıca, iç ve dış borç, kur farkından kurtarılmalıdır.

KİT'lerin 155'i öz kaynağını kaybetmiştir; kredilendirme ve faiz usulüyle yaşamaktadır. Çok cazip bir örnek vereyim; özellikle televizyonları başında bizi izleyen vatandaşlarım bunu çok iyi bilirler; kamu bankasından düşük faizli krediyi alıyor, devletin öbür bankasına yüksek faizle aynı parayı yatırıyor ve ciddî miktarlarda, trilyonlarca lira faiz geliri elde ediyor. Biz, bunları KİT Komisyonunda müteaddit defa ifade ettik.

Şimdi, bunları Hükümet not alsın; şimdiki Hükümet, buraya çıkıp muhalefet yapmasın. Bunları, not olarak veriyoruz; isterlerse, belgeleri de ortaya koyarız.

KİT'lerde havuz projesi, çok cazip ve uygun bir projedir. 1,3 katrilyon lira tutarında iç borçlanma azaltılmıştır. Şu anda, burada, 700 trilyon lira birikmiştir. Bir örnek vermek istiyorum: Bir kamu bankası -sözgelimi Ziraat Bankası- kendi parasını düşük faizle kredi olarak veriyor bir bankaya, dışarıdan daha yüksek faizle kredi alıyor. Akıl alacak gibi değil!..

KAHRAMAN EMMİOĞLU (Gaziantep) - İdi... Değişti o...

VEYSEL CANDAN (Devamla) – İdi... İnşallah, bu havuz projesiyle değişecek.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Biliyorum ki, beni dinleyen milletvekili arkadaşlarım, bunları duydukça rahatsız oluyorlar; belki, huzursuzlukları artıyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – En son aldığım bilgiyi söylüyorum: Petlas'ı yeni alan Kombassan Şirketi, kapasiteyi yüzde 50'ye çıkarıyor; yüzde 60 ihracat yapıyor; İtalya, Suriye, Irak, Mısır, Azerbaycan, İngiltere ve Yunanistan'la anlaşma yapıyor; işçi çıkarmayı düşünmüyor, işçiyle anlaşma zemini var; 30 milyon dolarlık bir yatırım öngörüyor; yabancı bir şirketle ortak oluyor ve ihracata yönelik çalışıyor ve satış müdürünün ifadesi "uçak lastiğinde hedefimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri uçaklarının lastik ihtiyacını karşılamaktır." Rapor bu. Peki, şimdi, Kombassan'a ne yapılıyor: SPK hesaplarını incelemeye alıyor. Tabiî ki inceleyecek, herkes kanuna uyacaktır; ancak, öyle değil; davulla zurnayla, gazete ilanlarıyla yapıyor bunu; yani, bir panik havası içinde, kanunsuz işlem yapıyor. Ayrıca, resmî kuruluşlar... O, brifinglerde çıkan listeler işlemeye başlıyor, Millî Savunma Bakanlığı uçak lastiğini -yeni anlaşmaları- almıyor, dışarıdan ithal ediliyor; sendika toplusözleşme pazarlığında devam ediyor vesaire...

Muhterem arkadaşlar, sözlerimi tamamlarken şunu belirtmek istiyorum: 1997 bütçesi 6,2 katrilyon ve yatırımı yüzde 5; bu ülke, Türkiye. Devlete yüksek faizle para vermek isteyenler, devlet bankalarını kredi, fon diye soyanlar, gizli mahfillerde ihale pazarlığı yapanlar; iştah kabartan Millî Savunma ihaleleri, 12,5 milyar dolar; iştah kabartan nükleer enerji santralları, 6 milyon dolar...

Devleti dün olduğu gibi bugün de soymaya çalışanlar mevcuttur. Yani, ülke gelirinin yüzde 98'ine talip olan yüzde 2'lik bir nüfus var. Holdingleriyle, TV'leriyle, şirketleriyle bunlar, dürüst idareye karşı savaş açmış durumdadırlar. Özkaynak arayışları, kaynak paketleriyle, işçi, memur, emekli, köylü, çiftçi ve sanayiciye yardıma çalışan, üretim ve ihracat seferberliğini gerçekleştirmeye, vurguna, soyguna dur demeye çalışan bir yönetime ihtiyaç vardır. İşte, onun için, biz, bu Hükümetten bunu bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Candan, konuşmanızı tamamlayın efendim.

VEYSEL CANDAN (Devamla) – Hemen tamamlıyorum Sayın Başkan.

Muhterem arkadaşlar, ben özetle şunu söylemek istiyorum: Şu, parti taassubunu bir tarafa bırakalım; doğruları ve eğrileri de tespit edip ortaya koymaya çalışalım; bu fakir milletin, ekmek kuyruğunda 10 bin lira, 5 bin lira ucuz ekmek almak için sıra bekleyen insanların hakkına saygılı olalım. Son siyasî gelişmelerde milletvekili arkadaşlarımızla ilgili söylenenler, hükümetin kuruluşuyla ilgili söylenenler... KİT'lerdeki bu yolsuzluk furyasına bir son vermek lazım diye düşünüyorum.

İnşallah, yeni gelen yönetim de memleketimize hayırlı hizmetler eder dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – (10/40) esas numaralı önerge sahiplerinden Konya Milletvekili Veysel Candan'a teşekkür ediyorum.

Şimdi, (10/98) esas numaralı önergede imzası bulunanlardan Kütahya Milletvekili Sayın Emin Karaa; buyurun. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

EMİN KARAA (Kütahya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye'de yapılan özelleştirmelerin hukukî altyapılarının oluşturulmadığı, özelleştirme kapsamındaki kuruluşların bölgelerinde yarattığı sosyal faydanın gözardı edildiği, kuruluşların gerçek değeri üzerinden satılmadığı artık bir gerçektir. Bu konuda yapılan olumsuzluklar, hep, genel bilgiler çerçevesinde anlatılmaktadır. Ben, burada, sadece bir özelleştirme olayının, Kütahya'daki KÜMAŞ'ın içyüzünü sizlere anlatmak istiyorum. Amacım, Türkiye'de yapılan özelleştirmelerin, nasıl, baştan savma bir zihniyetle gerçekleştiğini, size, bir özelleştirme olayıyla izah etmektir.

Refrakter, yani, ateşe dayanıklı malzemeler, ağır sanayiin temel girdilerindendir ve stratejik önem taşırlar. Türkiye, 1969 yılına kadar, demir-çelik ve diğer sanayi kollarında kullanılan sinter manyezitten üretilen malzemelerin tümünü ithal etmekte, ürettiği ham manyezit cevherinin tümünü ise ihraç etmekteydi.

Manyezitin ham cevher olarak ihraç edilmesinden doğan kayıpları önlemek ve refrakter malzemede ithal ikamesi sağlamak amacıyla, 24.10.1972 tarihinde, Etibankın öncülüğünde, 54 girişimci ortak tarafından Kütahya Manyezit İşletmeleri Anonim Şirketi adıyla bir şirket kurulmuştur. Şirketin yatırımları, Temmuz 1976 tarihinde tamamlanarak, 31.7.1976'da sinter manyezit üretimine başlanmıştır.

1983 yılına kadar Etibankın iştiraki olarak faaliyetlerine devam eden şirket, 1983 yılında, 2929 sayılı Kanunla, Türkiye Çimento ve Toprak Sanayii Türk Anonim Şirketinin bağlı ortaklığı haline getirilmiş, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle de bu statüsünü korumuştur. 3291 sayılı Kanunun 13 ve 14 üncü maddeleri uyarınca, Yüksek Planlama Kurulunun 20.5.1992 tarih ve 92/3 sayılı kararıyla, şirketin yüzde 98,28 oranındaki kamu hissesi, özelleştirilmek üzere Kamu Ortaklığı İdaresine devredilmiştir. Daha sonra, Yüksek Planlama Kurulunun 3.6.1994 tarih ve 94/18 sayılı kararıyla, özelleştirme kapsamından çıkarılarak, yeniden ÇİTOSAN'ın bağlı ortaklığı haline getirilmiş ve sermayesi 945 milyar liraya çıkarılmıştır. Sermaye artırımıyla ilgili işlemlerin tamamlanmasını müteakip KÜMAŞ'taki ÇİTOSAN'a ait hisseler, artırılan sermaye miktarı ÇİTOSAN'ın şirketten olan alacağına mahsup edilerek, 23.1.1995 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredilmiştir. KÜMAŞ, 5.9.1995 tarihinde de araştırma önergemize konu olan birtakım şüpheli işlemlerle özelleştirilmiştir.

KÜMAŞ, demir-çelik, çimento, şeker, kireç ve benzeri sanayinin temel girdilerinden olan bazik karakterli (manyezit esaslı) ateşe dayanıklı malzeme üretmektedir. Bu malzemeler arasında, manyezit, krommanyezit, kimyevî bağlı, saç bağlı tuğlalar ve zift veya karbon tuğlalar ile çeşitli tipte harçlar bulunmaktadır.

1976 yılında 72 bin ton/yıl olarak işletmeye açılan tesis, artan talep karşısında tevsi edilmiş ve 1982 yılında 144 bin ton/yıl olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. Ayrıca, 1989 yılında 40 bin ton/yıl olan manyezit esaslı tuğla tesisleri de işletmeye açılmıştır.

KÜMAŞ, 1994 yılında 835 milyar 497 milyon lira kâr etmiş, yine 1994 yılında alıcı fiyatlarıyla gayri safî millî hâsılaya katkısı 840 milyar 133 milyon lira olmuştur. Bu haliyle KÜMAŞ, İstanbul Sanayi Odasının 1994 yılı Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu araştırmasında 273 üncü sırada yer almıştır.

Şirkette, üretim ve malî yapı bakımından olumlu gelişmeler gözlenmesine, bilançonun kârla kapanmasına rağmen, özelleştirme kapsamına alındığı 1992 yılından 1994 yılına kadar hiçbir yatırım yapılmamış; ancak, her nedense, özelleştirmesinden bir yıl önce hızlı bir yatırım faaliyetine girilmiş ve Yüksek Planlama Kurulunun 3.6.1994 tarih ve 94/18 sayılı kararı gereğince, şirkete, 50 milyon dolar tutarında -sermaye artırımı nedeniyle- kaynak aktarılmıştır.

KÜMAŞ dahil, ülkemizdeki özelleştirme uygulamalarında dikkat çeken nokta, özelleştirmenin amacı olarak gösterilen "zarar eden KİT'lerin satılması" hiçbir şekilde gerçekleştirilmemiştir. Uygulamada yapılan, zarar eden KİT'lerin önce devlet olanaklarıyla kâra geçirilip, daha sonra satılmasıdır.

Meclis araştırması önergemizin esası da, KÜMAŞ'ın özelleştirilmesi aşamasında yapılan bazı işlemlerle devletin zarara uğratıldığı, hukuka aykırı uygulamalar yapıldığı yolunda ciddî bulgulara dayanan tespitlerimizdir.

Sayın milletvekilleri, malî değerlendirme raporuna göre, 31.5.1995 tarihi itibariyle KÜMAŞ'ın değeri -maden işletme hakları, maden rezervi hariç- 99 milyon 531 bin dolardır; ancak, burada, malî değerlendirme raporunu hazırlayan firma önemli bir konunun altını çizmekte ve şöyle demektedir: KÜMAŞ'ın, 17 adedi kendi uhdesinde, 4 adedi de ÇİTOSAN uhdesinde olmak üzere 21 adet sahada üretim yapma hakkı vardır. Bu havzalar içerisinde bulunan Beşcan Havzası, hem fabrikaya yakınlığı hem de kaliteli maden açısından çok önemlidir ve KÜMAŞ, üretiminin yüzde 40'ını bu havzadan sağlamaktadır. KÜMAŞ'ın söz konusu çok değerli madenleri işletme hakkına sahip olduğu ve satış sırasında, bu madenlerin işletme hakkının da alıcıya devredileceği düşünüldüğünde, bu durumun, şirketin değerine bir katkısı olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu cümleden olmak üzere, madenlerin değeriyle ilgili olarak bir hesaplama yapılması halinde, 17 maden sahasındaki cevher rezervinin 16 milyon 414 bin ton olduğu ve cevherin rödovans bedelinin ton başına ortalama 5 dolar olacağı varsayımıyla, KÜMAŞ'ın maden rezervi değeri, 82 milyon 70 bin dolar tutmaktadır.

Mali değerlemeyi yapan firma, raporunun sonuç kısmında, KÜMAŞ'ın maden sahaları konusundaki avantajlarının mutlaka pazarlık aşamasında dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Yani, KÜMAŞ'ın, 99 milyon 531 bin dolarlık işletme değeri üzerine 82 milyon dolar tutan maden rezervi değerinin ilavesiyle, en az 180 milyon dolardan satışa sunulması gerekiyordu. Oysa, o tarihte Değer Tespit Komisyonu Başkanı olan, bugün de Özelleştirme İdaresi Başkanı olan kişinin içinde bulunduğu komisyon, DRT adlı müşavirliğin 99 milyon 531 bin dolarlık tespitini 87 milyon 203 bin dolara indirmiş ve 82 milyon dolar tutan maden rezervini hiç dikkate almamıştır. Değer tespiti yapma, elbette komisyonun yetkisindedir; ancak, bu, yetkinin keyfî kullanılabileceği anlamına gelmez. Böylece, madenleriyle beraber 180 milyon dolar değerindeki KÜMAŞ, 87 milyon 203 bin dolar üzerinden satışa sunulmuştur. KÜMAŞ ihalesi, madenlerin işletme haklarını da kapsayacak biçimde 108 milyon dolara ihale edilerek, devlet zarara uğratılmıştır. Kural olarak, özelleştirme, rayiç bedel, rayiç bedel bulunamazsa, gerçeğe en yakın bedel üzerinden yapılmalıdır; aksi takdirde, satışın yapılmaması gerekmektedir.

5.9.1995 tarihinde yapılan ihaleyi, Esbankın sahibi olan Zeytinoğlu Grubu, 108 milyon dolara satın almıştır. İhale şartnamesine göre, ihale bedelinin yarısı peşin, yarısı da iki yıl vadeli olarak ödenecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karaa, konuşmanızı tamamlayın efendim.

EMİN KARAA (Devamla) – Tamamlıyorum; teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dahası, özelleştirildiği günlerde, KÜMAŞ'ın, kamu bankalarında yaklaşık 35 milyon dolar nakit parası vardı. Bu para, ihale bedelinin peşinatı olan 54 milyon doların Özelleştirme İdaresine ödeneceği 28.9.1995 tarihinden bir gün önce, hem de Özelleştirme İdaresinin 25 Eylül 1995 tarihli "şirketin nakit varlığı, sözleşme imzalanıp söz konusu hisseler alıcıya devredilinceye kadar kamu bankalarında değerlendirilecektir" talimatına rağmen, o tarihte KÜMAŞ Genel Müdürü olan Burhanettin Özdemir'in emriyle, 27.9.1995 tarihinde kamu bankalarından çekilerek, KÜMAŞ'ın yeni sahibi Zeytinoğlu Grubuna ait Esbanka yatırılmıştır. Ertesi gün de, ihale bedelinin ilk taksiti, 54 milyon dolar, Zeytinoğlu Grubu tarafından Özelleştirme İdaresine yatırılmıştır.

Burada, açıkça görülüyor ki, KÜMAŞ, gerçek değeri olan 180 milyon doların çok altında, hem de neredeyse kendi parasıyla özelleştirilmiştir. Şimdi, siz, buna, özelleştirme mi diyorsunuz; buna, özelleştirme denilmez; buna, denilse denilse, hayırsız bir evladın babasından kalan malları har vurup harman savurması denilebilir. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, bu şekilde, hem devlet zarara uğratılmış hem de açıkça bir görev suiistimali gerçekleştirilmiştir. KÜMAŞ'ın özelleştirilmesi aşamasında yukarıda ortaya konulan bulguların araştırılması amacıyla, bir Meclis araştırması açılmasını arz ediyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

(10/98) esas numaralı önerge sahiplerinden Kütahya Milletvekili Sayın Emin Karaa'ya teşekkür ediyorum.

Önerge sahiplerinin konuşmalarına devam ediyoruz.

(10/150) esas numaralı önergede imzası bulunanlardan, Zonguldak Milletvekili Sayın Tahsin Boray Baycık; buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)

Sayın Baycık, konuşma süreniz 10 dakikadır.

TAHSİN BORAY BAYCIK (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde, üzerinde çok konuşulan ve de konuşulacak olan özelleştirme ile tartışılan uygulamaları ve yüzde 30 ilâ yüzde 40 arasındaki kamu hisselerinin blok olarak satılacağı Erdemir hakkında görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, 12 Eylül dönemini takip eden ilk iktidar döneminde tartışılmaya, altyapıları oluşturulmaya başlanan özelleştirme, günümüze kadar süregelen hükümetlerin söylevlerinde baş köşelerde yerini almış; ancak, gel gelelim, uygulama, o ateşli söylevlerdeki gibi üzerine eğilinmediğinden, derme çatma birtakım uygulamalarla, yanlışlarla dolu bir dönem sonucu, bugün, hâlâ işin şurasında veya burasında, üstelik de hâlâ halkımıza tam anlamıyla anlatılamamış, kamuoyu desteğinden yoksun, hele hele yöre halkının desteğini hiç sağlayamamış; işçi ve sendikaların, istihdam bazında bir güven atmosferi yaratarak desteklerini alamamış veya ihtiyaç hissetmemiş; meseleye, sadece özelleştirme geliri olarak, akademik olarak yaklaşmış; istihdam, işsizlik boyutu hep gözardı edilmiş; birçok yanlışlık, kayırma ve adı kamuoyunca konulmuş peşkeş çekme çirkinlikleriyle, koskoca bir onbeş yıl boşu boşuna harcanıp gitmiştir.

Değerli milletvekilleri, bugüne değin yapılan özelleştirme ihalelerinden, usulsüzlük, yolsuzluk ve adam kayırmayla anılmayan bir tanesini gösteremezsiniz. Bu nasıl iştir?! Namusuyla çalışanı kucaklayan, hakkı hukuku gözeten, adil düzen görüntüsüyle "benim işçim, benim memurum, benim köylüm, benim esnafım", "ben sizin ananızım, ben sizin bacınızım" gibi yutturmaca sloganlar atıp, mangalda kül bırakmayan bakanlar, başbakanlar; neredesiniz?!

Değerli milletvekilleri, başlangıçtan bugüne, yaklaşık on beş yıla yakın bir süredir, özelleştirmenin amacı, zarar eden KİT'lerin satılması, devletin üzerindeki yükün azaltılması diye anlatılmaya çalışılmış, bu sayede, insanımızda, yapılacak hataları hoş gören bir zemin yaratılmak istenilmiştir, aman sırtımızdan gitsin de nasıl giderse gitsin aymazlığı enjekte edilmeye çalışılmıştır; ama, öylesine yanlışlıklar, kayırmalar olmaktadır ki, artık bu kadarı da olmaz, pes dedirtmektedir.

Yine, birçok ihalede görüldüğü gibi, gerekli incelemelerin yapılmadığı, yeterliliklerin gözardı edildiği anlaşılmaktadır. Petlas örneğinde olduğu gibi, sermayesi yetersiz, ticarî durumu zayıf Nadir İmpex firmasına ihale edildiği; fakat, taahhüdünü yerine getirememesi nedeniyle ihalenin iptal edildiği bilinmektedir. Daha sonra, aynı Petlas, Kombassan tarafından, 1 104 kişinin çalıştığı bir yerde 400 kişiye işten el çektirme anlamına gelen 700 kişilik istihdam garantisiyle alınmıştır. Bugünlerde, basın organlarında, Kombassan hakkında geniş haberler vardır; şirketin neler yaptığı yazılmaktadır, mahkeme kararıyla menkul değerlerine el konulduğunu öğrenmekteyiz.

Yine, Konya'da, yem fabrikaları peşin parayla satılmakta; ama, bir bakıyorsunuz, ne oluyorsa oluyor, ödemeler vadeli şekle dönüştürülüyor. Bunun gibi birçok örneği sıralamak mümkündür.

Sözlerimin başında da söylediğim gibi, konunun, hükümetler değil, bir devlet politikası haline getirilmesi gerekmektedir. Yoksa, daha dün özelleştirmeye karşı bayrak açan Refah Partisine mensup milletvekilleri, bugün başka türlü davranmaktadırlar. Yeterince tutarlı, üretimi ve istihdamı teşvik eden, hatalardan ders almış, bir nevi peşkeş çekme anlamını taşıyan, kâr eden KİT'lerin özelleştirilmesinde ısrar etmeyen, enine boyuna araştırılmış bir çalışma yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, yukarıda arz etmeye çalıştığım ülkemiz özelleştirme çalışmalarından bazı kesitlerden sonra, sizlere, yüzde 30 ila yüzde 40 arasındaki kamu hisselerinin blok olarak satılacağı ve satılmak istendiği Erdemirle ilgili bazı bilgiler sunacağım.

Erdemir, 28 Şubat 1960 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen 7462 sayılı Yasayla kurulan özel statüde bir anonim şirkettir; 1997 yılı itibariyle sıvı çelik üretim kapasitesini 2,8 milyon tona yükseltmiştir. Gümrük birliğine girmemizin ertesinde, Erdemir, Avrupa Kömür Çelik Üreticileri Birliği ile imzalanan anlaşmaya göre, 2 000 senesine kadar, bugün 3 milyon ton olan üretim kapasitesini 4,5 milyon tona çıkarması gerekmektedir; eğer bu kapasiteye erişemez ise, konulan kısıtlar nedeniyle kapasite artamayacak, ithalata ve dışa bağımlılık, artan bir şekilde devam edecektir. Özelleştirme çalışmaları yüzünden şirketin malî yapısı zayıflatılmıştır. Erdemir, bu sene değilse bile, seneye, mutlaka sermaye yapısını artırmalı ve nihaî hedef olan 6 bin tona ulaşmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Erdemir, kârını yatırıma dönüştürebilmiş ve sürekli büyüyerek, devletten tek kuruş almadan, tersine, önemli ölçüde vergi ödeyerek, devletimizin teşvikiyle, yatırımlarına finansmanını sağlamış, borçlarını zamanında ödemiş, boyutları itibariyle Türkiye'nin tek ve örnek kuruluşudur. Ayrıca, Erdemir, ülkemizde yassı sac üreten tek kuruluş olması nedeniyle, stratejik bir kuruluştur.

Sayın milletvekilleri, Erdemir Türk Anonim Şirketi, kamu hisseleri satılarak boğulmak, yanlış bir şekilde özelleştirilerek aşağıdaki durumlara düşürülmek istenmektedir.

Çalışmaları süren, ancak, özelleştirme söylentileri nedeniyle iki üç yıldır sürüncemede bırakılan üçüncü kademe tevsiat yatırımları yapılamayacak ve Erdemir'in büyümesi duracaktır; büyümesi duran tesisler de batmaya mahkûmdur.

KAM Projesi ve diğer projeler için yurtdışı finansörlerden alınan yaklaşık 800 milyon dolar mertebesindeki borç, yeni sahipleri tarafından ödenmeyecek, devlet "altın hisse" yutturmacasıyla bu borçları üstlenecektir.

Erdemir, 2,8 milyon ton olan 1997 yılı sıvı çelik üretim programını 3 milyon tona ulaştırma çabası içindeyken, 5 aylık kârı 3 trilyon lira civarındayken, 1998 yılı yatırım programları için 2 milyon dolara yakın yatırım yapmayı planlarken, Sayın Erbakan Hükümetine soruyorum: Bu kuruluşu, hangi akla hizmet ederek, 180 ile 300 milyon dolar arası bir fiyata satmayı düşünebildiniz? Bu vatan malına yazık değil mi? Erdemir ürünleri, kurulacak paravan ana pazarlama şirketleriyle, yurtiçine ve yurtdışına pazarlanacak, uyduruk aracılarla Erdemir'den dışarıya aktarılan ürün, yurt dışında yüksek fiyatla satılabilecektir. Erdemir içeride zarar ederken yurt dışında büyük paralar stok edilecek, bu paraların nereye gittiği meçhul kalacak ve bu nedenle, devlet, büyük vergi kaybına uğrayacaktır.

Sayın milletvekilleri, Erdemir'in zarar eden bir KİT olmadığını; dün bu tür özelleştirmeye karşı çıkanların, Meclise bu konuda araştırma önergesi verenlerin bugün (U) dönüşü yaparak, yandaşlarına kurdurdukları şirketler aracılığıyla Erdemir'i ele geçirmeye çalıştıklarını; asıl sorun olan, şirketin, siyasiler ve yandaş yöneticilerin elinden kurtarılması, özerk bir yapıya kavuşturularak partizanca yapılan uygulamalara son verilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Şimdi, Refah Partili sayın milletvekillerine soruyorum: Sizler değil miydiniz, 24 Aralık 1995 seçimlerinde, Erdemir'i satmak isteyenlerin karşısına dikilip "sattırmayız; TTK'yı dört vardiyeye çıkarıp onbin işçi alacağız" diyerek, Ereğli ve Alaplı halkından, hatta Zonguldak seçmeninden oy isteyen?

Refah Partisi Zonguldak Milletvekili Sayın Necmettin Aydın, önergesinde, Türkiye'de cevherden çelik üretiminin hurdadan çelik üretiminin gerisinde kalmasının nedenlerinin araştırılmasını istiyor ve blok halinde satılmasının sakıncaları ile bu kuruluşun -kendi ifadesiyle- birilerine peşkeş çekileceği konusundaki endişesini dile getiriyordu. Sayın Milletvekilinin muhalefette iken karşı çıktığı Erdemir'in blok satış yoluyla özelleştirilme ihalesi, Refahyol İktidarında devam etti. Ayrıca, bu yetmiyormuş gibi, Zonguldak'taki Türkiye Taşkömürü Kurumunda, Armutçuk Alacaağzı'ndan başlanarak yeraltı kömür ocakları özelleştirilmektedir. Ne oldu da fikir değiştirdiniz? Yoksa, buraları da, partinize yakınlıklarıyla üne kavuşan şirketlere, adil düzene göre ayarlayarak, peşkeş çekmeyi mi hedefliyordunuz?

Saygıdeğer milletvekilleri, baştan beri sizlere takdim etmeye çalıştığım ülkemizdeki özelleştirme çalışmaları, bunların yansıyan yanlışlıkları, peşkeş görüntüleri ve tüm çirkinliklerinin yanı sıra, bugün gelinen noktada, 4046 sayılı Özelleştirme Kanununun değer tespiti ve ihale yöntemlerini düzenleyen 18/b ve 18/c maddeleri 9.4.1997 tarihinde Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Bu nedenle, 27.11.1994 tarihinden 8.4.1997 tarihine kadar yapılan ve dava açılmış bulunan bütün özelleştirmelerin iptal edilmesi ve satılanların iadesi gerekmektedir. Ne var ki, mahkemenin kararı henüz yayımlanmamıştır.

Yeni yapılan değişiklikler de yeni uygulamaları kurtarmayacak, onlar da iptal tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

Bu arada, Erdemir özelleşirse ne olur? Kim alırsa alsın yatırımları yapmaz ve aksatır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Baycık konuşmanızı tamamlayın.

TAHSİN BORAY BAYCIK (Devamla) – ...çünkü, o, verdiği veya vereceği parayı bir an önce geri almak isteyecektir.

Sayın milletvekilleri, Erdemir, anonim bir şirkettir; hisse senetleri vardır ve bunlar, her gün menkul kıymetler borsasında işlem görmektedir; yeni yatırımlar yaptığı, teknolojisini yenilediği ve yılda on trilyonlarca kârla işletildiği için, hisseleri sürekli yükselip, her gün harıl harıl satılmaktadır. Eğer bu hisseler satılacaksa, bırakın, Erdemir, kendi satışını yapsın; ama, buna müsaade edilmez; ille, Ankara'daki Özelleştirme İdaresi Başkanlığından birileri, birileriyle pazarlığa oturacak, kamu hisselerinin büyükçe bir bölümünü blok halinde satarak toptan para elde edip devletin genel gider bütçesindeki delikleri tıkayacaktır.

Sayın milletvekilleri, Erdemir, yatırım yapmak zorundadır; bu yatırımları karşılayacak fonları sağlamak üzere sermaye artırımını yapmalı ve artırılan sermaye paylarının borsada satışları sağlanmalıdır. Tüm elde edilen tecrübeler ışığında, ülkemiz insanını daha fazla oyalamayacak, kamuoyunda gülünç duruma düşmeyecek, siyasî iktidarların peşkeş çekme ihtimaline fırsat vermeyecek bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir.

Biz, DSP olarak, özelleştirmenin, bir talana ve yağmaya dönüştürülmesine karşıyız. Özelleştirme, bugünkü şekliyle, şimdiye kadar söylenenlerin aksine, verimlilik ve ekonomide canlılık getirmemiş, aksine, israf ve işsizlik getirmiştir. Bu nedenle, işten çıkarılacak işçilere meslekî eğitim verecek ve yeni iş bulmasıyla ilgili düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanmaktayız.

Yüce Meclisin konuyu ele alarak toplumumuza layık bir düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesini teminen, kamu kuruluşu, özel sektör dağılım dengeleri ile Türkiye'nin tek yassı mamul entegre üreticisi Erdemir'deki kamu hisselerinin blok satışıyla ilgili durumlarının araştırılması amacıyla, Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim. (DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – (10/150) esas numaralı önerge sahiplerinden Zonguldak Milletvekili Sayın Tahsin Boray Baycık'a teşekkür ediyorum.

Önergeler üzerindeki son söz, (10/166) esas numaralı önergede imzası bulunanlardan İstanbul Milletvekili Sayın Algan Hacaloğlu'nun.

Buyurun Sayın Hacaloğlu.(CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına hepinize saygılarımı sunuyorum.

Siyasetimizin kritik bir döneminde, Türkiye'nin on küsur yıldır defaatle, sık sık tartıştığı bir konuyu, önemli bir konuyu burada görüşmekteyiz. Esasında, siyaset boşluğu yok tabiî, o siyaset boşluğu dolduruluyor; ancak, en uygun zaman bugün müdür; gerçekten, beni düşündürüyor.

Özelleştirme, onsekiz yıldır neoliberal iktisat politikalarının, Batı'dan esen denetimsiz rant ekonomisi rüzgârlarının kasıp kavurduğu bir alan. Bugüne değin, özelleştirmede, kanaatimce, üç farklı yaklaşım oldu: Birincisi, ideolojik yaklaşım; ikincisi, pragmatik yaklaşım; üçüncüsü de ,ilkeli yaklaşım. Konuya ideolojik olarak bakanlar, tümüyle Batı'dan ithal Thatcherist, Reaganist politikaların etkisi altında, devlet, ne ticaret yapmalı ne üretim yapmalı; hatta, devlet, hizmetlerden de tümüyle çekilmeli şeklinde bir anlayışın sahibi olan bir siyasî görüş... Saygı duyulur, başka ülkeler var böyle düşünen; ama, Türkiye, 65 milyonluk Türkiye, eşitsizliği dizboyu, yatırımları yok düzeyde ve toplumun çağdaşlığı yakalamak, Batı gelişmiş ülkelerle kucaklaşmak arzusu yüksek bir ülke ve böyle bir ortamda, siz, yeniyi yapmadan, yeni alanlar açmadan, mevcudu elden çıkararak, devlete yeni görev veriyorsunuz. Bu anlayış, ideolojik anlayış, hangi siyasî kanatta olursa olsun, Türkiye'nin çıkarına değildir.

Konuya, Türkiye'nin koşulları çerçevesinde bakmak gerekir. Hangi siyasî parti veya partiler bu alanda yer tuttu, ona girmiyorum, sataşma hakkı da vermek istemiyorum, herkes kendine göre yorumlar; ama, bir başka kesimde, biz pragmatistiz -bu konuda, en azından bunu söylemeseler dahi- yaklaşımlarıyla "bütçe açıkları var, ekonomi tıkanmak üzeredir; dolayısıyla, günü kurtarmak için, belirli kamu mallarını, KİT'leri, arazilerini, arsalarını satalım" düşüncesi de çok yaygınlık gördü, bugüne değin yaygınlık gördü, âdeta, bu ideolojik yaklaşanlar ile pragmatik yaklaşanlar iç içe girdi; nerede ideolojik bakıyorlar, nerede pragmatik bakıyorlar, bunu bizim de çok net görmemiz olanağı gerçekten zor oldu.

Bunların ötesinde, bir de, ilkeli bakış var arkadaşlarım, değerli, sayın parlamenterler. Türkiye'de 1930'lu yılların devletçilik anlayışından başlayarak, ülkenin sanayileşmesindeki yetersizliği, ülkenin farklı coğrafik bölgeleri arasındaki dengesizliği kapatmak, halkın temel mal ve hizmet ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla devlete verilen görevler, giderek sağ iktidarların döneminde de belirli şekilde gelişerek bir noktaya geldi. Tabiî, bundan yirmi yıl, otuz yıl, kırk yıl, elli yıl evvel dikilmiş olan ceketlerin bugün aynen muhafazası, bugünkü yapıya aynen oturması uygun olmayabilir; ama, neyin uygun olduğu, neyin korunması gerektiği konusunda devleti tümüyle tasfiye etmek değil, çekilinmesi gereken alanlardan kamu ve bütçe açıklarını kapatmak, günü kurtarmak için çekilmek değil; ekonomide, sanayide bir yeniden yapılanmayı sağlayabilmek amacıyla, kamu yararını gözeterek, Türkiye'nin rekabet gücünü malın kalitesi ile toplumun ihtiyaçlarını karşılama kriterleri içinde yeniden yapılandırma, ilkeli bir özelleştirme anlayışının temelini oluşturmalıdır.

Tabiî, 10 dakika gibi kısa bir zaman içerisinde, birçok kereler burada saatlerce konuştuğumuz bir konuda çok ayrıntılara inmek istemiyorum. Bugün, kırk yıl evvel diktiğimiz KİT ceketini, KİT yapısını aynen muhafaza etmeyebiliriz; bir bölümünü, artık yetkin konuma gelmiş olan özel kesime, üreticileriyle, kooperatifleriyle, çalışanlarıyla bütünleştirerek, zaman zaman, bazı alanlarda -doğaldır- sermaye piyasasını kullanarak, başka yöntemlere başvurarak özelleştirebiliriz; ama, şu bilinmelidir ki, Türkiye'nin stratejik mal ve kamusal yarar amaçlı hizmet üreten bir sürü kuruluşu, son onbeş yirmi yıldır içine itildikleri çökertilme sürecinden kurtarılarak, gerçekten kamu yararı ön planda tutularak ayağa kaldırılmalıdır. Bunu yaparken, zaman zaman, stratejik mal üreten kuruluşlarda uluslararası evliliklere de gidebilirsiniz; kontrolü kaybetmeden, yeniden yapılanmanın gereklerini sağlayabilmek için ona da gidebilirsiniz; çünkü, bugün, KİT'lerin temel sorunu teknolojik yetersizliktir; yıllarca yatırımsızlık, bu kuruluşları bakımsız kılmıştır. Bu kuruluşların dış pazarlarda rekabet edebilecekleri yeni yapılara kavuşturulmaları gerekir. Bunları, siz, sadece kamu açıklarını kapatmak için satarsanız; bunları, siz, sadece devleti bu alanlarda tasfiye etmek için satarsanız, sattığınızla kalırsınız ve bu kuruluşlar, onun bunun elinde çöker veya sadece arsaları, değerlendirilmek üzere elden çıkar; olan, Türkiye'nin sanayisine olur; Türkiye'nin yatırımsız, üretimsiz ve sanayisinin yeterince gelişmemiş olmasından kaynaklanan eşitsizlik içerisinde Türk insanı boğulur kalır.

Geçtiğimiz yıllarda yapılan özelleştirmelerde, gerçekten, hukuksuzluk,  kuralsızlık, keyfîlik genel bir uygulama haline dönüşmüştür. Geçen dönemlerden bugüne değin yapılan özelleştirmelerde, emeğin bedeli ödemesi, yani, özelleştirmenin, emeğin -çalışanların- sırtına yüklenmesi, örgütsüzleştirme, taşeronlaştırma süreçleri içerisinde emeğin kapı önüne konulması gibi uygulamalar, taşeronlaştırma gibi uygulamalar, gerçekten, işi, konuyu, bir başka boyutuyla, Türk insanı için, Türkiye ekonomisi için, maliyeti çok yüksek bir düzeye getirmiştir. Bu böyle devam edemez; KİT'lerin, siyasîlerin arpalığı olarak sürdürülmesi devam edemez. Bugüne değin, tüm siyasî partiler, KİT'leri, kendi siyasetlerinin yan kuruluşları olarak görmüşlerdir. KİT'ler, Türkiye insanınındır. Eğer, biz, bunları ayakta tutacaksak -ki, temel stratejik mal üretenleri ve kamusal yarar amaçlı KİT'leri yaşatmamız gerekir- teknolojik yapılanmadan geçirerek, dış pazarlarda rekabete açık hale getirmemiz gerekir. O zaman, siyaset, bu kuruluşlardan elini çekmelidir ve bu kuruluşlar, verimli, etkin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Hacaloğlu, konuşmanızı tamamlayın efendim.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum.

...ve dış pazarlarda rekabet edebilecek koşullarda, kârlı işletmeler olarak, özerk kuruluşlar olarak ayağa kaldırılmalıdır.

Tabiî, bazı alanlar vardır... Yani, turizmi ne diye sakladık; birçok otellerde bugün hâlâ özelleştirme tamamlanamadı. Bankalar bir vurgun alanıydı, özelleştirme yapılamadı. Ne yapıldı; onun yerine, korunması gereken Ziraat Bankası ve Halk Bankasının, özellikle son zamanlarda, içleri boşaltıldı, vurgun alanına dönüştürüldü; keza, Emlak Bankası öyle bir uygulamadan geçirildi.

Değerli arkadaşlarım, kısaca, bugün, bilgilenme hakkı, Batı toplumlarının temel alanı, yeni bir hak alanı. Avrupa Birliğine bağlı ülkeler karar aldılar; gelecek yılın mayıs ayına kadar, kendi ülkelerinde, bilgilenmeye ilişkin temel yasaları geçirecekler. Türkiye insanı, KİT'ler hakkında, özelleştirme hakkında, en geniş boyutta bilgilenme hakkına sahiptir. Bunu esirgemekteyiz. Özelleştirme, toplumumuza bir afyon gibi yutturuldu, insanlarımız kandırıldı, gerçekler saklandı. O nedenle, bu çalışmaların, burada dile getirilen araştırma önergelerinin, KİT'ler hakkında oynanan oyunları ortaya koyması bakımından gerçekten yararlı olacağını düşünüyorum.

Son sözüm: Nasıl ki, hukuk devleti küçültülemezse, sosyal devlet de küçültülemez. O nedenle, daha dün, basına, SSK Genel Müdürünün bir sözü yansıdı: "SSK özelleştirilmelidir" diyor. SSK'yı güçlendirmesi, savunması gereken Genel Müdür diyor bunu; herhalde, kendi kendine demiyor; bir yerlerden, bağlı olduğu siyasî kesimlerden bir destek alıyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum... Bir cümle lütfen...

BAŞKAN – Buyurun.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bırakınız, sadece, biraz evvel belirttiğim stratejik mal üreten ve kamusal yarar amaçlı kuruluşların özelleştirilmemesi gerektiğini; bırakınız, doğudaki, güneydoğudaki fabrikaların özelleştirilmesinin durdurulmasının temel ihtiyacını; günümüzde, eğitim, sağlık ve sosyal güvenliğin özelleştirilmesinden bahsediliyor. Hayır; sosyal devlet küçültülemez; bu alanlardaki özelleştirme girişimleri geri teper.

Son sözüm: Eğer, dürüst yönetim, açık toplum, temiz siyaset istiyorsak, yapılacak özelleştirmelerin bu ilkeler çerçevesinde yapılması gerekir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, (10/166) esas numaralı önerge sahiplerinden İstanbul Milletvekili Sayın Algan Hacaloğlu'na teşekkür ediyorum.

Böylece, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Meclis araştırması yapacak komisyonun 9 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun, gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A)  TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

1. — Başbakan A. Mesut Yılmaz tarafından teşkil olunan Bakanlar Kuruluna seçilenlerin atandıklarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/900) (Devam)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, şimdi, Başbakanlıktan gelen tezkerelerin okunması sırasında söz alan arkadaşlarımızla ilgili işlemi tamamlamak için kura çekimine geçiyoruz.

Torbada, bana ifade edildiğine göre 62 isim var. Tutanağa geçmesi için 63 isim okumuştuk; yalnız, Sayın Esat Kıratlıoğlu söz talebinde bulunmadığını ifade ettiği için kura torbasına onun ismi girmedi.

Şimdi çekilişi yapıyorum:

1. Mehmet Gözlükaya

2. Hüseyin Arı

3. Yüksel Yalova

4. Ali Talip Özdemir

5. Osman Hazer

Değerli arkadaşlarım, 2 kişi konuşacak; zannediyorum, söz hakkını devredeceklerle beraber, 5 kişinin tespitini yaptığımız bu kura çekimi yeterlidir. Diğer arkadaşlarımız, zaten, tutanakta sırasıyla yazılacaktır.

Sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 2 Temmuz 1997 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 17.40

 

 

 

 

VII. — SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. — Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, tütün üreticilerinin sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un yazılı cevabı (7/2759)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.               14.5.1997

                        Hasan Gülay                                        Demokratik Sol Parti                                       Manisa

Bilindiği gibi, 1996 yılı Ege ekici tütün piyasasında, tütün üreticisi, ürününün yarısından fazlasını, üstelik en iyi kalite ürününü tüccara vermiş bulunmaktadır. 1997 yılı yeni tütün dikimleri de başlamış olup, devam etmektedir.

Sorular :

1. Üreticiden,   ürünü aldığı halde henüz parasını ödemeyen bu tip tüccarlara karşı, hükümet olarak ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

2. Gerektiğinde, bu tip tüccarların çalışma ruhsatlarını iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

3. Üreticinin yıllardır, bazı tüccarlara sattığı tütünün parasını zamanında alamamasını, alın yazısı olarak mı kabul ediyorsunuz?

 

            T.C.                                                      Devlet Bakanlığı          27.6.1997                                Sayı : B.02.0.007-28/0610

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 11.6.1997 gün ve 7/2759-6745/18449 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız eki yazılı soru önergesi incelenerek cevaplandırılmıştır.

Soru 1. Üreticiden, ürünü aldığı halde henüz parasını ödemeyen bu tip tüccarlara karşı, hükümet olarak ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz?

 - 1996 ürünü Ege Bölgesi ekici tütün piyasasında tüccar 187 380 ekicinin ürettiği 83 773 ton tütünü satın almıştır. Bölgede ambarlama 16.5.1997 tarihi itibariyle tamamlanmış olup, üreticilere tüccar tarafından 38 982 milyar lira bedel ödenmiştir.

Soru 2. Gerektiğinde, bu tip tüccarların çalışma ruhsatlarını iptal etmeyi düşünüyor musunuz?

- Tütün üretim, alım ve satımı bilindiği üzere 1177 sayılı yasa ile düzenlenmiştir. İlgili Yasanın 58 inci maddesi 3 üncü paragrafında “alım-satımla ilgili vecibelerden herhangi birini süresi içerisinde yerine getirmediği sabit olanların Tütün Ticareti Belgesi iptal olunur” denilmektedir. İlgili Kanun gereği vecibelerini yerine getirmediği sabit olan tütün tüccarlarının belgesi iptal olunmaktadır.

Soru 3. Üreticinin yıllardır, bazı tüccarlara sattığı tütünün parasını zamanında alamamasını, alın yazısı olarak mı kabul ediyorsunuz?

- 1177 sayılı Kanunun 22 nci maddesi “Ekici, satılan tütünlerin devir işlemini Kanuna uygun olarak hazırlar. Bu işlemin bitirildiği ayrıca veya Kanuni konutuna  bildirildiği tarihten başlayarak alıcı 10 gün içinde bedelini ödeyip tütününü teslim almak zorundadır” demektedir. Görüldüğü gibi üreticinin hakları kanunla korunmaktadır. Tekel personeli üreticilere yasal haklarını anlatmakta ve art niyetli olabilecek kişilere karşı da uyarmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Nafiz Kurt                                            Devlet Bakanı

 

2. — İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Yüksekova çetesi olarak bilinen çetenin elemanı olduğu iddia edilen bir itirafçıya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2794)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini saygıyla dilerim.

                        Sabri Ergül                                           İzmir

1. Kamuoyunda Yüksekova çetesi olarak bilinen devletin içine sızmış çetelerden Yüksekova çetesinin sivil elemanı ve tetikçisi, PKK itirafçısı “Havar” kod adlı Kahraman Bilgiç’in, Radikal Gazetesinin 11.5.1997 tarihli nüshasında belgeleriyle yer aldığı üzere, “Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinde görülmekte olan bir davada tanıklık yapmasının engellenmesi için, sahte tutanak düzenlenerek “ölü” gösterildiği doğru mudur?

2. “Havar-Samur” kod adlı kişi PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç midir? Değilse kimdir?

Kahraman Bilgiç ise, bu kişi, hangi tarihte itirafçı olmak, 3419 sayılı ve bu yasayı uzatan yasalara göre, hangi tarihte ve hangi makama (Emniyet Jandarma, Mahkeme, C. Savcılığı ve Devletin İstihbarat Örgütleri dahil) pişmanlık hükümlerinden yararlanmak üzere başvurmuş, hakkında yukarıda belirtilen yasalara göre İçişleri Bakanlığınca ne gibi işlem yapılmış;

Kahraman Bilgiç’in “itirafçı”lığı yasa gereği hangi makam, mahkeme ve C. Savcılığı tarafından İçişleri Bakanlığına “derhal ve gizli olarak” iletilmiş ve İçişleri Bakanlığı 3419 sayılı yasanın ve bu yasayı uzatan yasaların 3 üncü maddesi gereğince “konuyu en kısa zamanda inceleyerek mahkemeye gerekçeli raporunu”, “olumlu veya olumsuz hangi tarihte vermiştir? Rapor ne mahiyettedir?

İlgili mahkeme bu “itirafçı” ile ilgili olarak ne karar vermiş ve bunu İçişleri Bakanlığına ne zaman ve hangi tarihte, ne şekilde bildirmiş ve Kahraman Bilgiç’e yine yukarıda belirtilen yasa gereği ne gibi işlem, ne gibi koruma tedbirleri İçişleri Bakanlığınca uygulanmıştır? Kendisi “itirafçı” olarak nerede ve ne şekilde zabıtaca kullanılmıştır?

3. Kahraman Bilgiç, gerek 3419 ve gerekse 430 sayılı KHK ve gerekse diğer mevzuat gereğince, tutuklu ve hükümlü; itirafçılık başvurusu yapması nedeniyle 3419 sayılı yasa gereğince hakkında “araştırma, rapor düzenleme” sebebiyle ve/veya 430 sayılı KHK gereğince ve itirafçılığı kabul edildikten sonra, zabıta (polis, jandarma ve devletin istihbarat örgütleri) tarafından, cezaevine ve tutukevlerinden ve/veya tahliye edildikten sonra, alınmış, muhafaza edilmiş, yer gösterme, operasyonlara katılması için yine zabıtaca nerelere götürülmüş, nerelerde muhafaza edilmiş, hangi operasyonlara katılmış, hangi il ve ilçelere götürülmüştür? Zabıtanın elinde ve muhafazasında kaç kez, ne kadar süre ile kalmış ve nerede muhafaza edilmiş ve kendisine devletçe ne gibi yardım ve destekte, korunmada, hangi sürede ve nerede, hangi il ve kuruluşta destekte bulunulmuştur?

4. Kahraman Bilgiç’in “21 Nisan 1995’te başlayan Kuzey Irak MEZİ operasyonunda yer gösterme faaliyetleri için Hakkâri Jandarma Komando Tabur Komutanlığı emrine verilerek, katıldığı” doğru mudur? Bu tarihte Kahraman Bilgiç’in statüsü nedir? “İtirafçı” olma, “pişmanlık” hükümlerinden yararlanma amaçlı, yasanın 3 üncü maddesi gereğince “durumunun İçişleri Bakanlığınca yapılan inceleme sonucu mahkemeye sunulacak rapor” için tutukevinden yine yasanın 3 üncü maddesi gereğince zabıtaca alınmış olması hali midir? Yoksa statüsü, durumu nedir? Belirtilen 21.4.1995 tarihinde Kahraman Bilgiç’in statüsü durumu nedir? İtirafçılığı araştırılmakta mıdır? Kesinleşmiş midir?

5. Diyarbakır 4 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesine gönderildiği Radikal Gazetesinde belgesi ile yer alan ve Kahraman Bilgiç’i “ölü” gösteren yazı doğru mudur? Olay doğru mudur? Gerçekten “roketle parçalanarak” ölen kimdir? Yazı, tutanak sahte midir? Doğru mudur? Ölen kişi Kahraman Bilgiç değil ise kimdir?

Kahraman Bilgiç isimli PKK olayları sanığının kod ismi nedir? Tutanak ve yazıdaki kod isim doğru mudur? Kahraman Bilgiç, belirtilen kod isimli kişi gerçekten sağ mıdır? Ölü müdür? Halen nerededir?

6. Kahraman Bilgiç, ne zaman itirafçı olmuş, itirafçı sayılmış, hangi mahkemenin, hangi tarih ve sayılı karar ile itirafçılığı kabul edilerek ve hangi tarihte tahliye edilmiştir? Gerek itirafçılığının araştırılması ve gerekse 430 sayılı KHK gereğince zabıta tarafından kaç kez, hangi süre ve tarihlerde ceza ve tutukevinden alınmış, nerelerde, hangi il ve illerde ve hangi zabıta birimlerince muhafaza altında, incelemede bulundurulmuştur? Süre, yer, olay ve statüsü nedir?

7. Kahraman Bilgiç ile ilgili olarak sahte “ölü” raporu düzenleyen polis ve jandarma mensupları hakkında ne gibi işlem yapılmıştır, yapılacaktır?

Kahraman Bilgiç halen nerededir ve can güvenliği için gerekli tedbirler alınmış mıdır?

 

            T.C.                                                      İçişleri Bakanlığı                                                          Emniyet Genel Müdürlüğü        30.6.1997                                Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-136996

Konu : Yazılı soru önergesi

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 28.5.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2794-6855/18687 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sabri Ergül tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

Önergede adı geçen ve Diyarbakır (4) nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinde görülmekte olan bir davada tanık olarak dinlenmesine karar verilen Samur- Havar kod isimli Reşat ve Gülperi oğlu 1976 doğumlu Mardin İli Ömerli İlçesi Kayagözü Köyü nüfusuna kayıtlı Kahraman Bilgiç’in 26.4.1995 tarihinde öldüğüne ilişkin 2 Ekim 1995 tarihinde Hakkârı İl Jandarma Komutanlığı görevlilerince tutanak düzenlenmiştir.

Kahraman Bilgiç hakkında sağ olduğu halde sahte “ölü raporu” düzenleyen ilgililer hakkında Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 1997/1095 hazırlık numarasıyla soruşturma yapılmış ve görevsizlik kararı verilerek evrak Askerî Savcılığa gönderilmiştir.

Adı geçen 3419 ve 4085 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanunlardan faydalanmak için Diyarbakır (1) nolu Devlet Güvenlik Mahkemesine başvurmuş ancak bu konuda verilmiş bir mahkeme kararı yoktur.

Halen cezaevinde tutuklu bulunan Kahraman Bilgiç hakkında; Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca 8.5.1997 tarihinde; Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yapmak, toplu halde silah ticareti yapmak, yağma ve meskûn yerde patlayıcı madde atmak suçlarından, 4.3.1997 tarihinde ise; Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, teşekkül halinde para almak için adam kaldırmak, teşekkül halinde birden fazla kişiyi öldürmeye eksik teşebbüs ve devlet hâkimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik silahlı eylemde bulunmak suçlarından dolayı ayrı ayrı iddianame düzenlerek Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığına verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Dr. Meral Akşener                                           İçişleri Bakanı

 

3. — Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, doğalgaz, elektrik ve su paralarının tahsilinde uygulanan gecikme zammına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/2807)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Doğalgaz, elektrik ve su paralarının tahsilatı ile bunlara uygulanan gecikme zamlarına ilişkin aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.               23.5.1997

                        Akın Gönen                                          Niğde

1. 6183 Sayılı Amme Alacakları Usulü Kanuna ek olarak çıkarılan Kanun ve Kararnamelere müsteniden, vatandaşların meskenleri ile ilgili doğalgaz, elektrik ve su sarfiyatlarına ilişkin borçlarına her ay için, % 15 gecikme zammı uygulandığını, bu gecikme zammının yıllık tutarının % 180’e ulaştığını; bunun yanında zaman zaman basına da yansıdığı gibi, bu borçların vatandaşa son ödeme tarihinden bir ya da birkaç gün önce tebliğinin de onları güç durumda bıraktığı yönündeki sızlanmaları haklı buluyor musunuz?

2. Gecikme zammı adıyla tahsil edilen ve büyük meblağlara ulaşan paraların bilgi işlem kayıtlarına geçirilmediği; bu nedenle devletin büyük oranlarda katma değer vergisi kaybıyla karşı karşıya bırakıldığı söylentileri yaygındır. Bu söylentiler size de intikal etmiş midir? Etmişse gerçeklik derecesi nedir?

3. Elektrik ya da doğalgazda uygulanan % 15’lik gecikme zammı oranının, özellikle ikâmet amacıyla kullanılan meskenler için % 7-8’e düşürülmesi gerektiğini düşünür müsünüz? Şayet düşünüyorsanız bu konuda bir hazırlığınız, bir teşebbüsünüz var mıdır?

4. Diğer yandan özellikle kiralık konutlarda, başta elektrik olmak üzere, doğalgaz ve su borçları için ödeme tarihi geçmesine rağmen elektrik, doğalgaz ve suyun kesilmeyip, sadece gecikme zammı tahakkuk ettirilmesi, borçlarını ödemeden bu konuttan ayrılan kiracılar yüzünden ev sahiplerinin ya da yeni kiracıların güç durumda kaldıklarını biliyor musunuz? Biliyorsanız bu borçların mal sahibinden ya da borçla uzak yakın hiç ilişkisi olmayan yeni kiracıdan talep edilmesi yerine, işletmeye ibraz edilen kontrata müsteniden, tahukkuk tarihindeki kiracıdan tahsilini sağlayacak yönde bir çalışma yapmaları için ilgililere talimat vermeyi düşünür müsünüz? Ya da böylesi arzu edilmeyen durumlara meydan vermemek ve vatandaşın ilerde altından kalkamayacağı kadar fazla borçlanmasını önlemek için borcunu endeks okuma ve tebligatı takibeden ay içerisinde ödemeyen abonelerin elektrik, doğalgaz ve sularının kestirilmesi konusunda bir düzenlemeye gidilmesini uygun görür müsünüz?

 

            T.C.                                                      Devlet Bakanlığı          27.6.1997                                Sayı : B.02.0.0010/03447

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 28.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2807-6899/18819 sayılı yazısı.

b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 4.6.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-541-16/2160 sayılı yazısı.

Niğde Milletvekili Sayın Akın Gönen’in; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi(b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize ve gereğini arz ederim.

                        Lütfü Esengün                                     Devlet Bakanı

 

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü

Bütçe ve Malî İşler Dairesi Başkanlığı 20.6.1997

 

Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kararlar Daire Başkanlığı

Sayın Başbakanımıza Milletvekili Sn. Akın Gönen tarafından verilen soru önergesine cevabımızdır.

1. 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Kanununda yer alan gecikme cezası kamuya olan borçlarını zamanında ödemeyen veya ödeyemeyen mükelleflerle ilgilidir. Oranın mevcut piyasa faizlerinden yüksek tutulmasının sebebi sözkonusu borçlarını kredi kaynağı olarak kullanılmasını önlemek; devletin ödemeler dengesinin daha fazla açık vermesini engellemek için başvurulmuş bir çare olarak yorumlanabilir.

Su ve doğalgaz ödemelerindeki gecikme cezasının aynı paralelde olması da mükelleflerin ödeme tercihlerini daha fazla gecikme cezası uygulayan kurumlardan yana kullanmaları gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Bu da katma değer vergilerinin ödemeye bağlı olmaksızın ödendiği faturaların tahsilatında İdaremizin daha fazla mağdur olmaması için düşünülmüştür.

2. Maddedeki iddia kurumumuz için varit değildir. Çünkü bahse konu tahsilatlar makbuz mukabilinde bilgisayarlarla yapılmakta ve gecikme cezası ayrıca belirtilmektedir.

3. Maddedeki talebin yerine getirilmesi İdaremiz açısında uygun görülmemektedir. Çünkü, su borçlarında uyguladığımız gecikme cezası oranı, söz konusu tahsilatın zamanında yapılamamasından kaynaklanan nakit darlığı sebebiyle İdaremizin geciktiği kanunî ödemelere (vergi, SSK gibi) uygulanan gecikme cezası oranı kadar olması sebep-sonuç ilişkisi bakımından en adil olanıdır.

4. Maddedeki iddialarla ilgil mağduriyetler yönetmelikler ve kanunlar çerçevesinde İdaremiz tarafından giderilmeye çalışılmaktadır. Ancak, kullanıcının abone olamsı şartının uygulanmasında hassasiyet gösterilmesi halinde mağduriyetlerin azalacağı inancındayız.

Ayrıca, ön ödemeli elektronik kartlı sayaç sistemi ile ilgili çalışmalarımız sonuçlandığında konu bütünüyle çözülmüş olacaktır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Rasim Tıngır                                        Genel Müdür

Soru 1. 6183 sayılı Amme Alacakları Usul Kanununa ek olarak çıkarılan Kanun ve kararnamelere müsteniden vatandaşların meskenleri ile ilgili doğalgaz elektrik ve su borçlarına ilişkin borçlarına her ay için % 15 gecikme zammı uygulandığını bu gecikme zammının yıllık tutarının % 180’e ulaştığını bunun yanında zaman zaman basınada yansıdığı gibi, borçların vatandaşa son ödeme tarihinden birkaç gün önce tebliğinin de onları güç durumda bıraktığı yönündeki sızlanmaları haklı buluyor musunuz?

Cevap 1. 6183 Sayılı Amme Alacakları Usulü Kanununa ek olarak çıkartılan; “96/7798 karar sayılı 1 Şubat 1996 tarih ve 22541 sayılı Resmî Gazetede yayını tarihinden geçerli olmak üzere; vadesinde ödenmeyen amme alacaklarına uygulanacak gecikme zammının, vadesinin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 15 olarak uygulanması Maliye Bakanlığının 9.1.1996 tarih ve 01558 sayılı yazısı üzerine, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Usulü Hakkında Kanunun 3946 sayılı Kanunla değişik 5 inci maddesinde kararlaştırılmıştır.” denilmektedir.

Bu uygulama sadece EGO Genel Müdürlüğünde değil Maliye Bakanlığınca vergi borçlarında, SSK sigorta borçlarında, Bağkur borçlarında vb. gibi kamu alacaklarında aynen uygulandığı malumunuzdur. Ayrıca Botaş’ta EGO’dan aynı şekilde gecikme zammı tahsil etmektedir.

Doğalgaz fatura ihbarı abonelere son ödeme tarihinden en az 15-20 gün önce kendilerine veya posta kutularına bırakıldığı, ellerindeki ihbar fişindeki tarihten belli olduğu aşikârdır.

Abonelerin yakınmaları ve sızlanmaları ihbarın geç bırakıldığı değil, zamanında ödemedikleri borçlarına gecikme zammı ödemek istememelerinden kaynaklanmaktadır.

Soru 2. Gecikme zammı adıyla tahsil edilen ve büyük meblağlara ulaşan paraların bilgi işlem kayıtlarına geçirilmediği; bu nedenle devletin büyük oranlarda KDV kaybıyla karşı karşıya bırakıldığı söylentileri yaygındır. Bu söylentiler size intikal etmiş midir? Etmişse gerçeklik derecesi nedir?

Cevap 2. Gecikme zammı adıyla tahsil edilen paraların, Teftiş Kurulu Başkanlığından zimmetle alınan seri nolu ve kopyeli 3 adet suretlik makbuzlarla tahsil edildiği koçanlarının tekrar Teftiş Kuruluna denetimi için teslim edildiği, alınan paraların her akşam icmali yapılarak teslim tutanak fişleri karşılığında Bütçe ve Malî İşler Daire Başkanlığı Baş Veznesine teslim edildiği kayıtlarımızda mevcuttur. Sözkonusu söylentiler her zaman var olup gerçekle ilgisi yoktur.

Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün 23.6.1992 tarih ve 52398 sayılı tebliğ üzerine gecikme zammından da KDV alınmaktadır.

Soru 3. Elektrik ya da doğalgazda uygulanan % 15’lik gecikme zammı oranının özellikle ikâmet amacıyla kullanılan meskenler için % 7-8’e düşürülmesi gerektiğini düşünür müsünüz? Şayet düşünüyorsanız bu konuda bir hazırlığınız bir teşebbüsünüz var mı?

Cevap 3. Elektrik ya da doğalgazda uygulanan % 15’lik gecikme zammı oranı

89/14915 sayılı karara göre    %7

tahsilat genel tebliği 94/381’e göre   % 9

94/5335 sayılı karara göre     % 12

95/7138 sayılı karara göre     % 10

96/7798 sayılı karara göre     % 15

olarak Bakanlar kurulu Kararıyla düzenlenmiş olduğundan sözkonusu oranın % 7-8 gibi oranlara çekilmesi EGO’nun takdirinde olmadığından Bakanlar Kurulu böyle bir karar alırsa EGO uygular.

Soru 4. Diğer yandan özellikle kiralık konutlarda, başta elektrik olmak üzere doğalgaz ve su borçları için ödeme tarihi geçmesine rağmen elektrik, doğalgaz ve suyun kesilmeyip sadece gecikme zammı tahakkuk ettirilmesi, borçlarını ödemeden bu konuttan ayrılan kiracılar yüzünden ev sahiplerinin ya da yeni kiracıların güç durumda kaldıklarını biliyor musunuz? Biliyorsanız bu borçların mal sahibinden ya da borçla uzak yakın hiçbir ilişkisi olmayan yeni kiracıdan talep edilmesi yerine işletmeye ibraz edilen kontrata müsteniden tahakkuk tarihindeki kiracıdan tahsilini sağlayacak yönde bir çalışma yapmaları için ilgililere talimat vermeyi düşünür müsünüz? Ya da böylesi arzu edilmeyen durumlara meydan vermemek ve vatandaşın ileride altından kalkamayacağı kadar fazla borçlanmasını önlemek için borcunu endeks okuma ve tebligatı takibeden ay içerisinde ödemiyen abonelerin elektrik doğalgaz ve sularının kestirilmesi konusunda bir düzenlemeye gidilmesini uygun görür müsünüz?

Cevap 4. Doğalgazda abonelerimizin ödeme tarihi (Binaya Abone Olan Abonelik hak sahibi) geçenlerin ilk çıkan faturalarında borçlarını EGO’ya ödemeleri hakkında uyarıcı yazı yazılmaktadır. Ayrıca, kendilerine ikinci kez ihbar verilmekte şayet ödenmez ise kurumun zarara uğramaması açısında abonenin doğalgazı kesilmektedir.

Borçlarını ödemeden konutlardan ayrılan abonelerimizden (kiracılardan) kanunî çerçeve içerisinde kurumun alacağı tahsil edilmekte olup, aboneliği iptal edilmektedir.

Yerine ev sahipleri ya da kiracılar abone yapılmaktadır.

Kurumun alacağı ev sahiplerinden değil abonelerden tahsil edilmektedir. Şayet kurumumuza abone ev sahibi olup doğalgaz tüketimini kiracı yapıyor ise (mekanik sayaçlarda) hukukî açıdan kiracıdan kurum olarak tahsili mümkün değildir.

Ancak, ev sahiplerine ön ödemeli kartlı sayaca geçmeleri hususunda tavsiyelerimiz olmaktadır. Bu yönde ev sahibi abonelerimiz ön ödemeli kartlı sayaca geçmelerini olumlu bulup sistemi taktirle karşılamaktadırlar.

Bu nedenle ön ödemeli kartlı sayaçlı abone sayımız kısa sürede 78 000 (Yetmiş sekiz bin)e ulaşmış mekanik sayaçlı abone sayımızda 190 000 (Yüz doksan bin) den 160 000 (Yüz altmış bin) e inmiştir.

 

4.  — Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, Şanlıurfa’da bazı okullarda kılık- kıyafet kanununa uyulmadığı ve Atatürk büstü bulunmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı (7/2810)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki suallerimin Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına müsadelerinizi arz ederim.

Saygılarımla.

                        Ayhan  Fırat                                         Malatya

1. Şanlıurfa’da 35 ilkokulda Atatürk büstünün bulunmadığı,

2. Yine Şanlıurfa’da ilk ve ortaokullarda 500’e yakın öğretmenin başörtüsü ile derslere girdiği,

3. Hatta bazı ilkokul öğrencilerinin de derslere türbanlı girdikleri,

4. Bölge okulu duvarındaki büyük Atatürk resminin sildirildiği,

5. 19 Mayıs kutlamalarının yapıldığı Şehir Stadına Atatürk posteri asılmadığı, doğru mudur?

6. Eğer doğru ise, bu İl Millî Eğitim Müdürünü görevden almak aklınıza gelmiyor mu?

7. 8 yıllık Temel Eğitimi bu kadro ile mi yürütmeyi düşünüyorsunuz?

 

            T.C.                                                      Millî Eğitim Bakanlığı                                                  Araştırma, Planlama ve Koordinasyon                                                      Kurulu Başkanlığı        30.6.1997                                Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/1629

Konu : Soru önergesi

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 29.5.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2810-6921/18868 sayılı yazısı.

Malatya Milletvekili Sayın Ayhan Fırat’ın Şanlıurfa’da bazı okullarda Kılık-Kıyafet Kanununa uyulmadığı ve Atatürk büstü bulunmadığı iddialarına ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.

1. İl merkezinde 21, ilçe merkezlerinde 44 olmak üzere Şanlıurfa İli merkez ilkokul sayısı 65’i bulmaktadır. Bu okulların 13 Atatürk büstüne ihtiyacı olduğu tesbit edilmiş olup, temini konusunda çalışmalar devam etmektedir.

2. 2.4.1997 tarih ve 26 sayılı emirle sekiz İlköğretim Müfettişi tarafından yaptırılan araştırma ve inceleme sonucu sınıfa başörtüsü ile giren öğretmenin olmadığı anlaşılmıştır.

3. Görevlendirilen sekiz İlköğretim Müfettişi tarafından hazırlanan raporda, kız öğrencilerin derslere türbanla girmediği belirtilmiştir.

4. 1980-1981 yılında okul inşa edildiği sırada yatakhane binasının dış cephesine Atatürk’ü Kocatepe’de gösteren bir yağlıboya resim yaptırılmıştı. 1993 yılına kadar geçen 13 yıllık süre içinde yağmur, rüzgâr ve sıcaklık nedeniyle boyaların ve sıvaların bir kısmı kabararak döküldüğünden, resim eski haline getirilemeyecek derecede yıpranmıştı. 1993 yılında binanın yapılan genel onarımı sırasında, ana binanın girişine Atatürk’ün resmi yeniden yapılmıştır.

5. 19 Mayıs kutlamaları ilde kutlama komitesinin mevcut yönerge doğrultusunda hazırladığı programla kutlanmıştır.

Komite kararlarına uygun olarak baştan sona Atatürk’ü işleyen muhtevadaki programın icra edildiği şehir stadyumunun bayrama hazırlanması ile ilgili işlemler İl Gençlik ve Spor Müdürlüğünce yapılmaktadır.

Arz ederim.

                        Prof. Dr. Mehmet Sağlam                               Millî Eğitim Bakanı

 

5. — Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın, bir firma tarafından ithal edilen çeltik tohumlarının hastalıklı olduğu iddialarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci’nin yazılı cevabı (7/2816)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Tarım ve Köyişlerin Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygıyla dilerim.                26.5.1997

                        İ. Önder Kırlı                                        Balıkesir

1. Geçen yıl İtalya’dan Güneş Tohumculuk tarafından ithal edilen ve Tarım Kredi Kooperatiflerince özellikle Gönen, Sarıköy ve Musakça Köyü gibi çeltik ekim sahalarında çiftçimize satılan çeltik tohumlarının hastalıklı olduğu doğru mudur?

2. Ege Üniversitesince yapılan tahliller sonucu Nematotlu olduğu saptanarak, bu hastalıkla mücadelenin mümkün olmadığı, asla kullanılmaması gerektiği belirtilen, tohumluğun ithaline niçin müsade edilmiştir?

3. İthal sırasında Bakanlığınızca tohumların hastalıklı olup olmadığına ilişkin bir tahlil ve kontrol işlemi yapılmamakta mıdır? Yapılıyorsa bu konuda olumlu rapor verilmiş midir? Eğer böyle bir rapor varsa rapor gerçeği yansıtmadığına göre, çitfçimizi zarara sokan, tarımımızı baltalayan bu uygulamayı yapanlar hakkında ne gibi bir işlem yapılmıştır?

4. Bu yıl ek tohum istenmesi üzerine İtalyanların “Niye böyle bir talepte bulunmuyorsunuz. Biz geçen yıl ekim mevsimi öncesinde hastalığı tespit ederek, ekim yapılmaması için sizi uyarmıştık” şeklinde yanıtları gerçek midir? Böyle bir uyarı varsa, bu uyarıyı gizleyerek, üreticimizi zarara sokanlar kimlerdir? Haklarında herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır?

5. İlçe Ziraat Müdürlüklerice geçen yıl bu tohumun kullanıldığı tarlalara 3 yıl süreyle ekim yapılmaması istendiğine göre, çeltik üreticimizin karşılaştığı zararları kim karşılayacaktır? Çeltikçimiz, bu tohumluğu kullanırken niteliği ve kalitesi açısından Bakanlığınıza güvendiğine göre, ithalat aşamasında sorumluluğunun gereğini yapmayan Bakanlık, üreticimizin zararlarını karşılayacak mıdır?

 

            T.C.                                                      Tarım ve Köyişleri Bakanlığı                                                    Araştırma Planlama ve Koordinasyon                                                 Kurulu Başkanlığı        23.6.1997                                    Sayı : KDD. G.4/1850-46552   

Konu : Hastalıklı çeltik tohumluğu

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın  29.5.1997 gün ve A.01.0.GNS.0. 10.00.02.6963 sayılı yazıları ekinde gönderilen ve Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın 7/2813-6924/18873 ve 7/2814-6925/18874 sayılı soru önergeleriyle Balıkesir Milletvekili Önder Kırlı’nın 7/2816-6932/18893 sayılı soru önergeleri.

İlgi yazınız ekinde gönderildiği iddia edilen ve Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’ya ait olan 7/2814-6925/18874 sayılı soru önergesi, anılan yazınız ekinde çıkmadığından ve konusu itibari ile de Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün ilgi alanına girdiğinden, cevaplandırılamamıştır. Aynı yazı ekinde gönderilen ve aynı milletvekiline ait olan 7/2813-69324/18873 sayılı soru önergesi de yine konusu yönünden Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nü ilgilendirdiğinden ve Bakanlığımız görev ve sorumluluğuna girmediğinden aynı şekilde cevaplandırılamamıştır.

Balıkesir Milletvekili Önder Kırlı’ya ait soru önergesi ile ilgili bilgiler ise, aşağıya çıkarılmıştır :

Soru : Güneş Tohumculuk tarafından geçen yıl İtalya’dan ithal edilen ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Balıkesir-Gönen İlçesinde özellikle Sarıköy ve Musacık Köyünde üreticilere satılan çeltik tohumluklarının hastalıklı olduğu doğru mudur?

Cevap : Tarım Kredi Kooperatiflerince 1996 yılında Balıkesir İlinde dağıtılan çeltik tohumluklarının ekildiği üretim sahalarından alınan çeltiklerde, uçnematodu tespit edilmiştir. Söz konusu nematodun yayılış alanlarının tespiti için, Bakanlığımızca 1996 yılında Balıkesir İlindeki Çeltik sahalarında, sürvey çalışması yapılması programa alınmıştır.

Soru : Ege Üniversitesince yapılan tahlillerde nematotlu olduğu ve asla kullanılmaması gerektiği belirtilen tohumlukların ithaline niçin müsaade edilmiştir?

Cevap : İthal edilmek istenen bitki ve bitkisel ürünlerin karantina kontrolleriyle analizleri, Bakanlığımız Zirai Mücadele ve Araştırma Enstitüsü laboratuvarlarında yapılmaktadır. Analiz raporlarında temiz olduğu belirtilen tohumlukların ithaline müsaade edilmekte, herhangi bir hastalık etmeni ile bulaşık olduğu saptanan tohumlukların ithaline ise müsaade edilmemektedir.

Soru :  İthal sırasında Bakanlığınızca tohumlukların hastalıklı olup olmadığına ilişkin bir tahlil ve kontrol işlemi yapılmakta mıdır? Yapılıyorsa bu konuda olumlu rapor verilmiş midir? Eğer böyle bir rapor verildiyse rapor gerçeği yansıtmadığına göre, üreticimizi zarara sokan, bu rapor düzenleyicileri hakkında ne gibi bir işlem yapılmıştır?

Cevap : Yukarıda da söylendiği gibi, çeltik tohumlukları ithali sırasında, Bakanlığımızın mahallinde bulunan Zirai Mücadele ve Araştırma Ensitüsü laboratuvarlarında kontrol ve analize tabi tutulmaktadırlar. Analiz raporlarında herhangi bir hastalık amili ile bulaşık olmadığı belirtilen tohumlukların ithaline müsaade edilmekte, bulaşık olanların ithaline ise müsaade edilmemektedir.

Soru : Bu yıl ek çeltik tohumluğu istenmesi üzerine İtalyanların : “Niye böyle bir talepte bulunuyor sunuz? Biz geçen yıl ekim mevsimi öncesinde, hastalığı tespit ederek, ekim yapılmaması için sizi uyarmıştık” şeklindeki yanıtları, doğru mudur? Bu uyarıya rağmen tohumlukları ithal ederek, üreticimizi zarara sokanlar hakkında, herhangi bir yasal işlem yapılmış mıdır?

Cevap : İtalyan makamlarının, Türkiye’den ithal edilmek istenen kendi çeltik tohumluklarının herhangi bir hastalık etmeni ile bulaşık olduğu yolunda, bir uyarısı ya da bildirimi yoktur. Kaldı ki, ülkemiz karantina mevzuatına göre, çeltik tohumluklarının beyaz uçnematodu yönünden temiz olması istendiğinden, ülkemize ihraç ettikleri çeltik tohumlukları için düzenledikleri bitki sağlık sertifikasında, “temizdir” ibaresi bulunmaktadır.

Soru : İlçe Ziraat Müdürlüklerince, geçen yıl bu tohumun ekildiği tarlalara, üç yıl süreyle ekim yapılmaması istenmiştir. İthalat aşamasında, sorumluluğun gereğini yerine getirmeyen Bakanlık, üreticilerimizin bu yöndeki zararlarını karşılayacak mıdır?

Cevap : Beyaz uç nematodu ile kimyasal mücadele yapılamamaktadır. Ancak, 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununa göre Bakanlığımız, böyle kimyasal mücadelesi yapılamayan, karantinaya dahil hastalık ve zararlılarla ilgili, bazı kültürel önlemler almak yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu önlemler şöyle sıralanabilir :

Beyaz uç nemotodu ile bulaşık çeltik tohumluklarını üretimde kullanmamak;

Ekili ve dikili alanların sulanmasında, sulama sularını nematotla bulaşık alanlardan geçirmemek;

Nematotla bulaşık alanlarda 2-3 yıl münavebe uygulamak;

Toprak ilaçlamalarında ruhsatlı preparatları kullanmak;

İç ve dış karantina önlemleri alarak, bulaşmayı önlemek.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Musa Demirci

                        Tarım ve Köyişleri Bakanı

6. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Manisa İli-Salihli İlçesine bağlı belde ve köylerde afetten zarar gören üreticilere ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci’nin yazılı cevabı (7/2823)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Saygılarımla.   28.5.1997

                        Hasan Gülay

                        Manisa

Manisa İli -Salihli İlçesi ve bu İlçeye bağlı olan Belde ve Köylerde 21 Mayıs 1997 tarihinde aşırı yağmur ve dolu şeklinde tabii afet olmuş, üzüm bağları, zeytin ağaçları, buğday tarlaları ve meyve bahçelerinde aşırı zarar vardır. Üretici çok zor durumdadır.

Sorular :

1. Zarar tespit çalışması yapılmış mıdır? Yaptırılmış mıdır?

2. Üreticinin 1997 yılı bankalara olan borçlarını ertelemeyi düşünüyor musunuz?

3. Üreticiye ekonomik olarak yardım etmeyi düşünüyor musunuz?

            T.C.                                                      Tarım ve Köyişleri Bakanlığı                                                    Araştırma Planlama ve Koordinasyon                                                 Kurulu Başkanlığı        26.6.1997                                    Sayı : KDD. G.4/1916-47843   

Konu : Aşırı yağışların yol açtığı tahribat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın 3.6.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00 .02.7/2823-6943/18912 sayılı yazıları ekinde gönderilen ve Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın 29.5.1997 gün ve 7/2823-6943 sayılı soru önergesi.

İlgi yazınız ekinde gönderilen ve Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay’a ait soru önergesiyle ilgili bilgiler aşağıya çıkarılmıştır :

Soru : Manisa-Salihli İlçesinde aşırı yağışların bağ ve zeytinliklerle diğer ekili-dikili alanlarda yaptığı tahribatla ilgili zarar tespit çalışması yaptırılmış mıdır?

Cevap : Bakanlığımızca mahallinden alınan ön ihbar tespitli bilgilere göre, 15.5.1997 tarihinde yaşanan dolu afeti, Salihli İlçesinin Adala, Gökçe Köy, Çapaklı ve Süleymaniye köylerinde 42 çiftçi ailesinin 995 dekar bağ ve kayısı bahçesinde etkili olmuştur. Afet sonrasında % 5-30 oranında zarar meydana gelmiş olup, hasar tespit çalışmaları devam etmektedir.

Soru : Üreticilerin bankalara olan 1997 yılı borçlarını ertelemeyi düşünüyor musunuz?

Cevap : Yapılan hasar tespit çalışmaları sonrasında, afetten dolayı meydana gelen zarar oranı % 40 ve üzerinde olursa, üreticilerin bankalara olan borçlarının ertelenmesi mümkün olabilmektedir.

Soru : Üreticilere ekonomik olarak yardım etmeyi düşünüyor musunuz?

Cevap : Bu konuda, afetten mağdur olan üreticilere tohumluk yardımı yapılabilmektedir. Bunun için de üreticilerin afetten % 40 ve üzerinde zarar görmüş olmaları ve il ihtiyaç komisyonu kararında, tohumluk taleplerinin bulunması gerekmektedir. Bu şartların gerçekleşmesi halinde, 5254 Sayılı Kanuna göre, mağdur olmuş üreticilere tohumluk yardımı yapılabilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Musa Demirci

                        Tarım ve Köyişleri Bakanı

7. – Malatya Milletvekili Ayhan Fırat’ın, Çat Barajına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2826)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Derivasyon Tüneli ve sulama kanalları henüz bitmeden, 1994 yılında inşaatı bitmiş olan Çat Barajının vakitsiz su tutmaya başlamasından dolayı aşağıdaki suallerimiz Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından yazılı cevaplandırılmasını müsaadelerine arz ederim.

                        Ayhan Fırat

                        Malatya

1. Derivasyon Tüneli inşaatı ve enjeksiyonları tamamlanmamış mıdır?

2. Sulama kanallarının yüzde kaçı bitirilmiştir?

3. Vakitsiz (İlkbaharda) su tutmaya başlanılmasından dolayı şimdilik 300 Lt/Sn su kaybı olduğu doğru mudur?

            T.C.

            Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı     30.6.1997

            Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

            Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-964/9864

            Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 10.6.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2826-6955/18951 sayılı yazısı.

Malatya Milletvekili Sayın Ayhan Fırat’ın, Bakanlığıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/2826 esas nolu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.

Bilgilerinize arz ederim.

                        M. Recai Kutan

                        Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Malatya Milletvekili Sayın Ayhan Fırat’ın Yazılı Soru Önergesi Cevabı (7/2826)

Soru 1 : Çat Barajı Derivasyon Tüneli inşaatı ve enjeksiyonları tamamlanmamış mıdır?

Cevap 1 : Baraj derivasyon tüneli inşaatı tamamlanarak 9.5.1997 tarihinde tünelin giriş kapıları kapatılarak su tutulmuştur. Bunu müteakiben tünel için ilk tıkaç bölgesinde tıkaç betonu dökülmüştür. Tünel içerisindeki çalışmalara devam edilmekte olup, sırasıyla diğer kademe tıkaç betonu imalatı, cebri boru vana odası ve vana montajları yapılarak 1997 yılı içerisinde bu çalışmalar bitirilecektir.

Tünel enjeksiyonları uygulama projelerinde öngörülen şekilde çok önceden yapılmıştır. Halen yapılmakta olan enjeksiyon işlemleri ise her baraj inşaatında olduğu gibi doğal olarak işin karakteri icabı daha önce yapılan enjeksiyon işlemlerinin tahkiki ve takviyesi mahiyetindeki çalışmalardır. Bu takviye çalışmaları sonucunda tünelin başlangıç kesiminde tamamen zemin özellikleri sebebiyle tünel içine gelen (tünel ve baraj emniyetini de etkilemeyen) su miktarı 230 1/s’den 34 1/s’ye düşmüştür. Bu su miktarı daha da azalarak tamamen kontrol altına alınacaktır. Ayrıca baraj gövdesinde herhangi bir su kaçağı da yoktur.

Soru 2 : Sulama kanallarının yüzde kaçı bitirilmiştir?

Cevap 2 : Baraj aksı mansabında, akstan yaklaşık 7 km uzaklıkta başlayan 10 682 m uzunluğundaki Çat Barajı isale tüneli bitmiştir.

İsale tünelinin devamındaki 4 654 m uzunluğundaki çıkış iletim kanalının 3 156 m’si tamamlanmıştır.

Tünel çıkışından itibaren 300 m’deki tahliye yapısından Keklicek deresine su bırakılmak suretiyle, su kaynağının Malatya İli ihtiyacına tahsis edilmesi nedeniyle halen su yetersizliği bulunan, mevcut Derme sulamasına su takviyesi yapılacaktır.

Derme sulamasını tam kapasite ile takviye edecek olan tesislerden Derme II regülatöründe çalışmalar devam etmektedir. Bu regülatörden alınacak suyu Derme sulamasına iletecek 10 779 m uzunluğundaki Derme Besleme Kanalı ise tamamlanmak üzeredir.

Çerkezyazısı ovasına sulama suyu iletecek olan 37 807 m uzunluğundaki sol sahil anakanalının 27 000 m’sinin kazısı, yaklaşık 10 000 m’sinin de beton imalatı tamamlanmıştır.

Sulama tesisleri işinin ise 1997 ödeneği yetersiz olup, ek ödeneğe ihtiyaç duyulmakta ve gerekli girişimlerde bulunulacaktır.

Soru 3 : Vakitsiz (ilkbaharda) su tutmaya başlanılmasından dolayı şimdilik 300 1/s su kaybı olduğu doğru mudur?

Cevap 3 : Çat Barajında elde mevcut hidrolik verilere göre maksimum su seviyesine 2,5 yılda ulaşılabilmektedir. Derme ovasına bu sulama sezonunda su verilebilmesi için hidrolojik olarak en uygun tarih Mayıs ayının ilk yarısı olmaktadır.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi gerek baraj tesislerindeki çalışmalar ve su tutma işlemi gerekse sulama tesisleri inşaatı programları “Mevcut Derme Sulamasının” acil sulama suyu ihtiyacı, baraj gölünün maksimum seviyeye ulaşma süresi dikkate alınarak yapılmaktadır. Bugünkü tarih itibariyle barajda 19.8 milyon m3 su toplanmıştır. Dolayısı ile barajda erken ve zamansız su tutulması iddialarının doğru olmadığı kanaatindeyim.

8. – Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun, elektriği olmayan yerleşim birimlerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/2835)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda belirtmiş olduğum sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu delaletlerinize saygılarımla arz ederim.

                        Abdullah Akarsu

                        Manisa

Ülkemizde hâlâ bir çok yerleşim merkezimizde bir çok eve elektrik verilememiştir. Çok küçük bir yatırımla bir kaç yüz metre uzaklıktaki evlere de elektrik verilebilecekken bu işlem yapılmamakta, 21 Yüzyıla hazırlanan Türkiye’de ya insanımız karanlıkta kalmakta ya da hayatını tehlikeye atarak, kendi imkânlarıyla elektrik kullanmaya çalışmaktadır.

Bu çerçevede;

1. Karanlığa mahkûm edilen bir çok vatandaşımızı aydınlatmak Bakanlığınızın görev alanına girmesine rağmen bu gibi yörelere elektrik hizmetini ne zaman götürmeyi düşünüyorsunuz? Bakanlığınızın programında böyle bir çalışma var mıdır?

2. Antalya İli Manavgat İlçesi Burmahan Köyünde olduğu gibi evlere elektrik götürebilmesi, ya da aynı İlçenin Beşkonak Köyünde olduğu gibi bir kaç yüz bin liralık elektrik faturalarını ödemek amacıyla her vatandaşın yol parası ödeyerek ilçe merkezine inmemesi için Bakanlığınız bünyesinde neler planlanmaktadır? Bu konuyu genelleştirerek çözmek için yeni bir uygulama hazırlığınız var mıdır?

            T.C.

            Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı     30.6.1997

            Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı

            Sayı : B.15.0.APK.0.23.300-962/9862

            Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 4.6.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2835-6980/19011 sayılı yazısı.

Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu’nun tarafıma tevcih ettiği 7/2835-6980 esas nolu yazılı soru önergesi T.B.M.M. İç tüzüğünün 99 uncu maddesi gereği cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                        M. Recai Kutan

                        Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı

Manisa Milletvekili Sayın Abdullah Akarsu’nun Yazılı Soru Önergesi Cevabı (7/2835-6980)

Ülkemizde hâlâ bir çok yerleşim merkezimizde bir çok eve elektrik verilememiştir. Çok küçük bir yatırımla bir kaç yüz metre uzaklıktaki evlere de elektrik verilebilecekken bu işlem yapılmamakta, 21 Yüzyıla hazırlana nTürkiye’de ya insanımız karanlıkta kalmakta ya da hayatını tehlikeye atarak, kendi imkânlarıyla elektrik kullanmaya çalışmaktadır.

Bu çerçevede;

Soru 1, 2 :

– Karanlıkta mahkûm edilen bir çok vatandaşımızı aydınlatmak Bakanlığınızın görev alanına girmesine rağmen bu gibi yörelere elektrik hizmetini ne zaman götürmeyi düşünüyorsunuz; Bakanlığınızın programında böyle bir çalışma var mıdır?

– Antalya İli Manavgat İlçesi Burmahan Köyünde olduğu gibi evlere elektrik götürülebilmesi, ya da aynı İlçenin Beşkonak Köyünde olduğu gibi bir kaç yüz bin liralık elektrik faturalarını ödemek amacıyla her vatandaşın yol parası ödeyerek ilçe merkezine inmemesi için Bakanlığınız bünyesinde neler planlanmaktadır? Bu konuyu genelleştirerek çözmek için yeni bir uygulama hazırlığınız var mıdır?

Cevap 1, 2 :

Türkiyemizin en ücra köşesinde elektriksiz köy bulunmamakla beraber, bundan daha küçük, sürekli yerleşim bölgelerindeki elektrik tesisleri TEDAŞ Genel Müdürlüğünün Dağıtım Tesisleri Koordinasyon Kurulu (DTKK)’nun 1-2 Haziran 1995 tarihinde yapmış olduğu toplantıda alınan karar (Köyün bağlı olarak tescilli olması, en az 10 hane ve/veya 50 nüfusa sahip olması)’ları doğrultusunda yapılagelmektedir.

Burma Köyünün Elektrik Tesisi 1985 yılında yatırım programına alınarak, 21.3.1985 tarihinde ihalesi yapılmış, yılı içerisinde tesis tamamlanarak işletmeye alınmıştır. DTKK’nun kriterlerine uygun olan bu talepler, yatırım programına alınarak ikmal edilmektedir.

Manavgat İlçesi Beşkonak Köyünün elektrik fatura bedelleri TEDAŞ Genel Müdürlüğünün Taşağıl Kasabası İşletmesinde tahsil edilmektedir. TEDAŞ Genel Müdürlüğünün başlattığı bilgisayar ortamında ON-LİNE tahsilatın hızla yayılmasına bağlı olarak bu tür sıkıntıların çözümlenmesi gerçekleştirilecektir.

9. – Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay’ın, trafik polislerince dövüldüğü iddia edilen bir şahsa ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2842)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından yazılı olarak yanıtlanması hususunda gereğini izinlerine saygılarımla sunarım.

                        Hikmet Uluğbay

                        Ankara

Olay : Ankara’nın Polatlı İlçesinde oturan Bay İrfan Yılmaz, 1 Mayıs 1997 günü gece yarısı 00.30 dolaylarında trafik polislerince dövüldüğü iddiası ile yargıya başvurmuştur.

Adı geçen vatandaşımız, kaburgalarında çatlak olduğu tanısı ile 20 günlük geçici işgörmezlik raporu almıştır.

Olaya adı karışan dört trafik polisinin tuttuğu tutanakta, Bay İrfan Yılmaz’ın olay sırasında alkollü olduğu ve kendilerine uygunsuz şekilde sözler kullandığı iddiaları yer almaktadır.

Sorular : 1. Bu gibi durumlarda birer kamu görevlisi olarak polislerin görevi, kendilerine uygunsuz söz söyleyenleri, zabıt tutarak adlî mercilere sevk etmek midir, yoksa bizzat cezalandırmak mıdır?

2. Yukarıda açıklanan olayda olduğu gibi, bazı polis görevlilerinin vatandaşlarımıza kötü davranmalarını önleyecek bir eğitim programı Bakanlığınızca uygulanmakta mıdır? Uygulanmıyor ise, böyle bir program uygulaması için bir çalışmanız var mıdır?

3. Yukarıda açıklanan olaydan bağımsız olarak, görsel basında zaman zaman gözlemlediğimiz, toplu gösterilerde, polis müdahalesi ile etkisiz durumda bulunan vatandaşlarımıza bazı polislerimizin hınçla vurmaya devam etmeleri durumunda uygulanan bir yaptırım var mıdır? Varsa bu yaptırıma konu olan kaç görevli vardır?

            T.C.

            İçişleri Bakanlığı          30.6.1997

            Emniyet Genel Müdürlüğü

            Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01/136997

     Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 6.6.1997 gün ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/2842-7010/19060 sayılı yazısı.

Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.

1.5.1997 günü saat 01.30 sıralarında Ankara İli Polatlı İlçesinde İrfan Yılmaz sevk ve idaresindeki oto Atatürk Caddesi üzerinde uygulama yapan trafik ekipleri tarafından durdurularak anılan şahsa alkol testi yapılmış ve kendisinin 90 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir.

Adı geçen şahsa yasal işlemler yapılırken görevli memurlara lisanen hakaret, mukavemet ve icraî rezalet yapmış, bu suçlarından dolayı gözaltına alınmış olup, Polatlı Devlet Hastanesine sevk edilerek 3 gün iş ve gücünden geri kaldığı şeklinde kesin raporu alındıktan sonra tahkikat evrakları ile birlikte Polatlı Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilmiştir.

Polatlı Asliye Ceza Mahkemesi 1997/486 esas numarasına kayden konu ile ilgili dava açılmış ve 9.9.1997 tarihine ertelenmiştir.

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli görevleri başında iken, kendilerine uygunsuz davranışlarda bulunan vatandaşlar hakkında, maruz kaldıkları olayların niteliklerine göre tanzim etmiş oldukları tahkikat evrakları ile birlikte adlî mercilere tevdi ederler. Vatandaşlarla aralarında meydana gelen olumsuz olayların önlenebilmesi, Polis-Halk ilişkilerinin en üst düzeye çıkarılabilmesi amacıyla periyodik olarak Hizmetiçi Eğitim Kurslarına tabi tutulmaktadırlar.

Toplumsal olaylar sırasında polisin müdahalesiyle etkisiz duruma getirilen vatandaşlara fena muamelede bulundukları tespit edilen görevliler hakkında derhal adlî ve idarî soruşturma açılmaktadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Dr. Meral Akşener

                        İçişleri Bakanı

10. – İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli’nin, İzmir Buca SSK Hastanesi ihalesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2843)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.  2.6.1997

                        Zerrin Yeniceli

                        İzmir

SSK İzmir Buca Hastanesinin ihalesi 7.4.1997 tarihinde Davet usulüyle yapılarak Kur Yapı İnşaata verilmiştir. Bu karara Yönetim Kurulunca 5.5.1997 tarihinde kesinlik kazandırılmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (SSK Genel Müdürlüğüne) ihaleyle ilgili 8.5.1997’de dilekçe verdim. Ancak dilekçeme yanıt alamadım. Konuyla ilgili olarak :

1. SSK İzmir Buca Hastanesinin ihalesinin ilânı nerede ve ne zaman yapılmıştır?

2. İhaleye hangi firmalar katılmıştır? Bu firmaların tek tek iskonto oranları nedir?

3. İhaleyi alan firma hangi iskonto oranı ile ihaleye katılmıştır? Bu firma neden tercih edilmiştir?

            T.C.

            Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 1.7.1997

            Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü

            Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01-4788/017989

 Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 6.6.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2843-7017/19095 sayılı yazınız.

İzmir Milletvekili Zerrin Yeniceli tarafından hazırlanan “Sosyal Sigortalar Kurumu İzmir Buca Hastanesi ihalesine ilişkin” 7/2843 Esas Nolu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumu İzmir Buca Hastanesi genel onarım inşaatı işinin ihalesi 10.6.1997 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumu İhale İşlemleri Yönetmeliğinin 35 inci maddesinin (b) fıkrasına göre Yönetim Kurulunun kararları doğrultusunda belli istekliler arasında fiyat ve teklif isteme usulü ile yapılmıştır.

İhaleye, ekli listede isimleri ve tenzilat oranları belirtilen firmalar iştirak etmişlerdir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yürürlükteki uygun bedelin tespitinde uygulanacak kriterler gözönüne alınarak % 15.70 tenzilat oranı ile ihaleye katılan ve en çok tenzilatı yapan firma olması sebebiyle sözleşme, Kur. İnş. Tic. San. A.Ş. firması ile yapılmıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Necati Çelik

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Sosyal Sigortalar Kurumu İzmir Buca Hastanesi Genel Onarım İnşaatı İhalesine Katılan   Firmaları Gösterir Liste

              Firma Adı        Tenzilat Oranı

                                                                                               

  1. Mescioğlu İnş. Tic. San. Ltd. Şti.    % 10.92

  2. Bemaş İnş. San. Tic. Ltd. Şti.          % 11.30

  3. Promer Müh. Mim. A.Ş.    % 12.50

  4. Öztaş İnş. Malz. Tic. A.Ş.    % 10.10

  5. Gökdağ İnş. San. Tic. Ltd. Şti.        Evrakı eksik

  6. Kırcal İnş. San. Tic. A.Ş.      Evrakı eksik

  7. Kemhaş İnş. San. Tic. Ltd. Şti.        % 15.40

  8. Egesam İnş. Ltd. Şti.          Evrakı eksik

  9. Okman İnş. Tic. San. Ltd. Şti.         % 13.10

10. Canyapı İnş. Müh. San. Tic. A.Ş.    % 12.10

11. Durmaz İnş. Tur. ve Tic. A.Ş.         % 13.20

12. Akyapı İnş. Tic. A.Ş.           Evrakı eksik

13. Kur. İnş. Tic. San. A.Ş.        % 15.70

14. İntaş İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.          Evrakı eksik

15. İlhan Sonbay          % 15.45

16. Taşdemir  İnş. San. Tic. Ltd. Şti.    % 15.10

17. Teknik Yapı End. Tic. Ltd. Şti.        Evrakı eksik

18. Gentaş İnş. Tic. San. A.Ş.   % 14.80

19. M. Kutlu Köksal     Teşekkür

20. Metiş İnş. ve Tic. A.Ş.        Teşekkür

11. – İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Foça’daki arkeolojik kazıların durdurulmasının nedenine ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2846)

3.6.1997

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istiyorum.

Gereğini arz ederim.

                        Birgen Keleş

                        İzmir

Foça’da 8 yıldır aralıksız olarak sürdürülen bilimsel arkeolojik kazı çalışmaları Bakanlar Kurulunun 24.2.1997 tarihinde aldığı bir karar ile durdurulmuştur.

1. Foça’daki arkeolojik kazı çalışmalarının durdurulmasının gerekçesi nedir?

2. Anadolu’da Foça kazıları ile birlikte durdurulan başka arkeolojik kazılar var mıdır?

3. Foça arkeolojik kazılarının yeniden başlatılması için yapılacak bir girişime karşı tavrınız ne olur?

            T.C.

            Kültür Bakanlığı          27.6.1997

            Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

            Kurulu Başkanlığı

            Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-295

    Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : Devlet Bakanlığının 17.6.1997 tarih ve B.02.0.00.10/03269 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Sayın Birgen Keleş’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Devlet Bakanlığının koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi yazı eki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 3.6.1997 tarih ve 7/2846-7033 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.         

                        İsmail Kahraman

                        Kültür Bakanı

Cevap 1 : Foça Kazı Başkanlığı, Bakanlar Kurulunun 6.8.1992 tarih ve 92/3394 sayılı Kararı ile Doç. Dr. Ömer Özyiğit’e verilmişti.

Foça İlçesinde Prof. Dr. Ömer Özyiğit tarafından yapılan kazılar sonucu açıkta kalan kazı çukurlarının kapatılmadığı, güvenlik önlemlerinin alınmadığı, mal ve can güvenliği açısından tehlike yarattığı; kazı başkanının istediği yeri, istediği zamanda ve biçimde hiçbir otoriteye bağlı olmaksızın kazdığı, keyfi tutum ve davranışlar içerisinde olduğu, kazı çalışmalarının korumaya yönelik olmadığı, aksine antik kenti tahrip edici nitelikte olduğu, Foça’da belli kazı programı ve stratejisinin uygulanmadığı; Foça kazı başkanının ilgili kurulun üyesi olması sebebiyle alınan sit kararlarının taraflı olduğu, Foça sakinlerini zor durumda bıraktığı, mağdur ettiği yolunda şimdiye kadar Bakanlığımıza pek çok müracaat yapılmıştır.

Ayrıca, adı geçenin olumsuz davranışları sebebiyle yapılan şikâyetler üzerine Bakanlığımız Teftiş Kurulu Başkanlığınca da soruşturma başlatılmıştır.

Bu arada; Prof. Dr. Ömer Özyiğit’in kazı çalışmaları sırasındaki keyfi tutum ve uygulamaları sebebiyle Foça halkı tarafından zaman zaman Cumhurbaşkanlığına, Bakanlığımıza ve diğer bazı makamlara da şikâyetlerde bulunulmuştur.

Adı geçenin bu davranışları sebebiyle sağlıklı bir kazı çalışması yapamayacağı anlaşıldığından ve Foça’da bugün için bir kazı çalışması yapılmasının aciliyet kespetmemesi sebebiyle ayrıca yapılması gereken temel kazıları ve sondajlar müze denetiminde yapılabileceğinden sözkonusu kazı Bakanlar Kurulunun 24.2.1997 tarih ve 9169 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Cevap 2 : Bakanlar Kurulu Kararı olarak durdurulan herhangi bir kazı yoktur. Bakanlığımıza yapılan kazı ve araştırma müracaatları, personel ve ödenek durumu dikkate alınarak değerlendirilmektedir.

Cevap 3 : Bu aşamada Prof. Dr. Ömer Özyiğit’in yukarıda da belirtildiği üzere sözkonusu davranışları sebebiyle sağlıklı bir kazı çalışması yapamayacağı anlaşılmıştır. Foça’da bugün için bir kazı çalışması yapılması aciliyet kespetmemektedir. Ayrıca, yapılması gereken temel kazıları ve sondajlar müze denetiminde yapılabilecektir.

 

 

12. – Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici’nin, Zonguldak SSK Hastanelerinde kılık kıyafet kurallarına uyulmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/2850)

                               Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına                            3.6.1997

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

                        Saygılarımla.

                        Hasan Gemici

                        Zonguldak

1.  Zonguldak SSK ve SSK göğüs hastanelerinde kılık kıyafet konusunda mevcut yasalara, Valilik genelgelerine ve sağlık alanında evrensel geleneklere uyulmadığı,

2.  Zonguldak SSK Hastanesinde Dahiliye Uzmanı Dr. Ahmet Bozkaya’nın; bir türbanlı hemşireye kıyafet yönetmeliğini hatırlatması üzerine İstanbul’a tayin edildiği,

3.  Bu olaya tepki gösteren Zonguldak Tabib Odası Başkanı Dr. Ziya Karamanoğlu, Sağlık Emekçiler Sendikası Başkanı Dr. Ahmet Tellioğlu haklarında soruşturma açıldığı, Dr. İlhan Ak ve hemşire Seher Özkaya’nın İstanbul’a, başhemşire Nadire Baytekin’in Diyarbakır’a tayin edildiği doğru mudur?

4.  Sağlık kuruluşlarımızda huzuru bozan bu tür siyasî tasarruflara devam edilecek midir?

            T.C.     

            Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

            Sosyal Güvenlik Kuruluşları     1.7.1997

            Genel Müdürlüğü

            Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01-4790/017987

            Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 11.6.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/2850-7054/19196 sayılı yazınız.

Zonguldak Milletvekili Hasan Gemici tarafından hazırlanan “Zonguldak İlinde bulunan Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinde kılık kıyafet kurallarına uyulmadığı iddialarına ilişkin” 7/2850 Esas No.’lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

Sosyal Sigortalar Kurumunun  Zonguldak İlinde bulunan hastanelerinde kılık kıyafet kurallarına uyulmadığı hakkında Kuruma intikal etmiş herhangi bir şikâyet başvurusu bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, Sosyal Sigortalar Kurumunun Göztepe Eğitim Hastanesi Merdivenköy Polikliğinin yeni açılması nedeniyle sağlık hizmetleri ve genel idare hizmetleri sınıfından personele ihtiyaç duyulduğundan  Zonguldak Hastanesinde uzman tabip (Dahiliye) ve tabip kadrosunda görev yapan Dr. Ahmet Bozkaya ile Dr. İlhan Ak’ın anılan Polikliniğe tayinleri yapılmış olup, hemşire kadrosunda görev yapan Seher Özkaya’nın ise hizmetin gereği olarak Göztepe Eğitim Hastanesine nakli uygun görülmüştür.

Ayrıca, Sosyal Sigortalar Kurumu Zonguldak Hastanesinde hemşire kadrosunda görev yapan Nadire Baytekin’in tutum ve davranışları sebebiyle, Kurumun başka bir sağlık tesisine nakli teklif edilmiş olup, konu değerlendirilme aşamasındadır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Necati Çelik

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

13. – Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un, Antalya-Alanya Karayolu için ayrılan ödeneğe ve Manavgat Köprüsü projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/2864)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı  Cevat Ayhan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                        Bekir Kumbul

                        Antalya

Önce adı ölüm yoluna çıkan Antalya-Alanya karayolu, turizm kenti olan ve ülke turizminin 1/3’üne cevap veren Antalyamızın, hem turizm açısından hem tatilini Antalya’da geçirmek isteyen ülke insanımızın, hem de Antalyalılarımızın ızdırap kaynağı haline gelmiştir.

1.  1997 yılı keşif bedelinin toplam 20 trilyon lira olduğu ancak 880 milyar lira ödenek ayrıldığı ve bu gidişle 20 yıl gibi bu ızdırabı insanlarımızın çekmemesi için 1997 ödeneğinin artırılması için bir çalışma yapıyor musunuz?

2.  Aynı yol üzerinde ve turizmimize büyük katkı sağlayan Manavgatımızın köprü sorunu hâlâ devam etmektedir. Yöre insanı köprü karşısına geçmek için her gün bir saat gibi bir süre trafik yoğunluğunu beklemektedir. Bir taraftan da her gün insanlar psikolojik sıkıntıya girmektedirler. Oysa ki projelendirilen diğer köprünün 1997 yılı keşif bedeli 1,5 trilyon lira tutarken, 300 milyar lira ayrıldığı bilinmektedir. Bu gidişle Manavgatlılar ve o yol güzergâhından gidenler, beş yıl daha bu ızdırabı çekmemeleri için 1997 yılı ödeneğini artırmak için bir çalışma yapıyor musunuz?

            T.C.

            Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 30.6.1997

            Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği   

            Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/2158

Konu : Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un

            Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 11 Haziran 1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2864-7115/19277 sayılı yazısı.

İlgi yazı ekinde alınan, Antalya Milletvekili Bekir Kumbul’un Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.

Soru 1.  Önce adı ölüm yoluna çıkan Antalya-Alanya karayolu, turizm kenti olan ve ülke turizminin 1/3’üne cevap veren Antalyamızın, hem turizm açısından hem tatilini Antalya’da geçirmek isteyen ülke insanımızın, hem de Antalyalılarımızın ızdırap kaynağı haline gelmiştir.

1997 yılı keşif bedelinin toplam 20 trilyon lira olduğu, ancak 880 milyar lira ödenek ayrıldığı ve bu gidişle 20 yıl gibi bu ızdırabı insanlarımızın çekmemesi için 1997 ödeneğinin artırılması için bir çalışma yapıyor musunuz?

Cevap 1.  Antalya-Alanya yolunun ödeneği 722 000 milyon TL. iken TBMM Plân ve Bütçe Komisyonunca verilen ödenekle birlikte 891 100 milyon TL.’ye ulaşmıştır. Bu ödeneğin yeterli olmadığı karayolları Genel Müdürlüğümüzce de bilinmektedir.

Bu nedenle, Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığından 3.4.1997 gün ve 0963 sayılı yazı ile söz konusu yol için 1,5 trilyon TL. ek ödenek talebinde bulunulmuş; ancak bugüne kadar herhangi bir ek ödenek temini mümkün olamamıştır.

Soru 2.  Aynı yol üzerinde ve turizmimize büyük katkı sağlayan Manavgatımızın köprü sorunu hâlâ devam etmektedir. Yöre insanı köprü karşısına geçmek için her gün bir saat gibi bir süre trafik yoğunluğunu beklemektedir. Bir taraftan da her gün insanlar psikolojik sıkıntıya girmektedirler. Oysa ki projelendirilen diğer köprünün 1997 yılı keşif bedeli 1,5 trilyon lira tutarken, 300 milyar lira ayrıldığı bilinmektedir. Bu gidişle Manavgatlıların ve  yol güzergâhından gidenlerin, beş yıl daha bu ızdırabı çekmemeleri için 1997 yılı ödeneğini artırmak için bir çalışma yapıyor musunuz?

Cevap 2.  Antalya-Manavgat-Alanya yolundaki Manavgat Çayı Grubu köprüleri 1997 yılı Yatırım Programında 285 Milyar TL. ödenekle yer almaktadır.

Söz konusu köprü için de Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığından 1.5.1997 gün ve 1106 sayılı yazı ile 215 milyar TL. ek ödenek talep edilmiş, ancak bu proje için de bugüne kadar herhangi bir ek ödenek temini mümkün olamamıştır.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Cevat Ayhan

                        Bayındırlık ve İskân Bakanı

14. Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın, Etibank Yönetim Kurulu üyelerine ve Başbakanlık uzman yardımcılığı sınavına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri’nin yazılı cevabı (7/2866)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanmasının sağlanmasını saygılarımla arz ederim.

                        Fatih Atay

                        Aydın

1.  Etibank Yönetim Kurulu üyelerinden kimlerin görev süreleri dolmuştur? Görev sürelerinin dolma tarihi nedir?

2.  Görev süreleri dolan Yönetim Kurulu üyeleri, Genel Müdüre yetki devri yapmışlar mıdır? Görevden ayrıldıkları halde, yetki devrine dayanarak Genel Müdür görevden ayrılanların verdiği yetkiye dayanarak tasarruflarda bulunmakta mıdır?

3.  Görevden ayrılanların görev sürelerinin dolmasından sonra, Genel Müdürün önceden alınan yetkiye dayanarak işlem yapması hukukî midir?

4.  Etibank tarafından kaç kişi açıktan atama ile işe alınmıştır? Niçin sınav yapılmamıştır? Bu göreve alınanlar güvenlik görevlisi olarak mı değerlendirilmektedirler?

5. Nafiye Duygulu isimli, 1925 doğumlu, 47 yıl devlete hizmet edip emekliye ayrılan Doktor, part time sözleşme ile Etibank’ta çalışmakta mıdır?

Çalıştırılıyorsa bu çalıştırmanın hukukî dayanağı nedir?

93/5097 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 65 yaşını doldurmuş ve emekli olmuş kişilerin part time çalışamayacağı halde, Bakanlar Kurulu Kararı ve yasalar hangi gerekçe ile ihlâl edilerek bu kişi çalıştırılmaktadır?

6.  Cengiz Ağgünlü, Ünal Abataş, Muhsin Ganioğlu isimli müfettişler ABD’ye gönderiliyor mu?

Gönderiliyorsa niçin yeterlilik saptaması yapılmadan bu 3 kişi idarenin yönetmelik ve tüzüğe aykırı tespiti ile gönderilmektedir?

Bu kişiler Genel Müdür tarafından Genel Müdürlükte danışman olarak çalıştırılmışlar mıdır? Yurt dışına gönderilmelerinde Genel Müdürün yasadışı işlemlerine hukukî kılıf bulmaları etken olmuş mudur?

7. Refah Partili Ertan Yülek’in oğlu Etibank Pazarlama ve Satış Daire Başkanlığına tedviren görevlendirilmiş midir?

Görevlendirilmiş ise hizmet süresi nedir?

Yürürlükteki pozitif hukuk kurallarına göre daire başkanlığına 10 yıl görev yapanlardan atama yapılması gerekirken, neden kurala uyulmamıştır? Yine tedviren atama yapılırken asilin özelliklerini taşıması gerekmektedir. Buna da uyulmamıştır.

Bu göreve gelmesi Refah Partili Milletvekili oğlu olmasından mıdır?

8. Başkanığa 35 uzman yardımcısı alınacak mıdır?

Alındıysa bu kişilerin sınavı hangi kurum tarafından yapılmıştır?

Sınav ilân yapılarak duyurulmuş mudur?  Duyurulmuş ise hangi gazetede ilân edilmiştir?

Daha önce gazetelerde ilân edilen, ÖSYM tarafından yapılan sınav sonuçlarından sonra niçin kısa bir süre sonra kamuoyuna duyurulmadan 35 kişilik bir sınavla uzman yardımcısı alınmıştır?

            T.C.

            Devlet Bakanlığı

            Sayı : B.02.0.016/01604          27.6.1997

            Konu : Yazılı soru önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 11.6.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2866-7117/19279 sayılı yazısı.

b) Başbakanlığın 16.6.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-548-16/2370 sayılı yazısı.

c) Devlet Bakanlığı (Sn. Lütfü Esengün)’nın 18.6.1997 tarih ve B.02.0.0010/03308 sayılı yazısı.

Aydın Milletvekili Sayın Fatih Atay’ın Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Devlet Bakanlığı (Sn. Lütfü Esengün)’nın koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b)’de kayıtlı yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                        T. Rıza Güneri

                        Devlet Bakanı

Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı (7/2866-7117)

1.  Etibank Yönetim Kurulu üyelerinden kimlerin görev süreleri dolmuştur? Görev sürelerinin dolma tarihi nedir?

1.  Bakanlığım ilgili Kuruluşu Etibank  Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyelerinden, Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Alaboyun ve Osman Aykaç ile bakanlık temsilcisi Prof. Dr. Sabri Çelik’in görev süreleri 24.2.1997 tarihinde dolmuştur.

2.  Görev süreleri dolan Yönetim Kurulu üyeleri, Genel Müdüre yetki devri yapmışlar mıdır? Görevden ayrıldıkları halde, yetki devrine dayanarak Genel Müdür görevden ayrılanların verdiği yetkiye dayanarak tasarruflarda bulunmakta mıdır?

2. Yönetim Kurulu, Yönetim Kurulu Üyelerinin görev süreleri bitmeden Yönetim Kurulu Kararı ile Genel Müdüre yetki devrinde bulunmuştur. Genel Müdür Yönetim Kurulunun kendisine verdiği bu yetki çerçevesinde tasarrufta bulunmaktadır.

3.  Görevden ayrılanların görev sürelerinin dolmasından sonra, Genel Müdürün önceden alınan yetkiye dayanarak işlem yapması hukukî midir?

3. Bilineceği üzere, Genel İdare Hukuku prensiplerine göre; Devlette devamlılık, İdarede istikrar esastır. Bu itibarla, Yönetim Kurulunca sınırları açıkça belirtilmek suretiyle Genel Müdüre verilmiş bulunan yetkiye istinaden yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir durum sözkonusu değildir.

4. Etibank tarafından kaç kişi açıktan atama ile işe alınmıştır? Niçin sınav yapılmamıştır? Bu göreve alınanlar güvenlik görevlisi olarak mı değerlendirilmektedirler?

4. Etibank’ta ihtiyaca binaen, Başbakanlıktan alınan müsaade çerçevesinde 144 sözleşmeli personelin ataması yapılmıştır. Sözkonusu personel 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesi hükmünün verdiği yetkiye istinaden yeterlilik sınavına tabi tutulmak suretiyle alınmışlardır. Bu personel Güvenlik Görevlisi olmayıp, Teknik ve İdarî personeldir.

5. Nafiye Duygulu isimli, 1925 doğumlu, 47 yıl devlete hizmet edip emekliye ayrılan Doktor, part time sözleşme ile Etibank’ta çalışmakta mıdır?

Çalıştırılıyorsa bu çalıştırmanın hukukî dayanağı nedir?

93/5097 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 65 yaşını doldurmuş ve emekli olmuş kişilerin part time çalışamayacağı halde, Bakanlar Kurulu Kararı ve yasalar hangi gerekçe ile ihlâl edilerek bu kişi çalıştırılmaktadır?

5. Uzman Doktor Nafiye Duygulu, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin (c) fıkrası ile verilen yetkiye istinaden kısmî zamanlı istihdam edilmek üzere Etibank’a alınmıştır.

Sözkonusu soru önergesinde bahis konusu edilen 93/5097 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 6.6.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Kararnamenin eki sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin esasların 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında değişikliği öngörmekte olup, bu Kararname eki esaslarda, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamı dışında kalan kuruluşlarda sözleşme ile çalıştırılacak personeli kapsamaktadır.

Bu itibarla, Uzman Dr. Nafiye Duygulu’nun kısmî zamanlı olarak çalıştırılmasında yasalara aykırı bir durum bulunmamaktadır.

6.  Cengiz Ağgünlü, Ünal Abataş, Muhsin Ganioğlu isimli müfettişler ABD’ye gönderiliyor mu?

Gönderiliyorsa niçin yeterlilik saptaması yapılmadan bu 3 kişi idarenin yönetmelik ve tüzüğe aykırı tespiti ile gönderilmektedir?

Bu kişiler Genel Müdür tarafından Genel Müdürlükte danışman olarak çalıştırılmışlar mıdır? Yurt dışına gönderilmelerine Genel Müdürün yasadışı işlemlerine hukukî kılıf bulmaları etken olmuş mudur?

6. Etibank Teftiş Kurulu Başkanlığının Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 48 inci maddesine uygun olarak 23.1.1997 tarih ve 135 sayılı yazıları ile yapılan teklifine binaen; ihracatçı bir kuruluş olan Etibank Genel Müdürlüğünü ilgilendiren konularda inceleme ve araştırma yapmak ve meslekî bilgilerini artırmak amacıyla Kurul Müfettişlerinden Cengiz Ağgünlü, Ünal Abataş ve Muhsin Ganioğlu, 105 no.lu Etibank Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 48 inci maddesi ile 210 sayılı Eleman Yetiştirme ve Eğitim Yönetmeliğinin 46 ncı maddesi hükümlerine istinaden, Etibank Yönetim Kurulunun 17.2.1997 tarih ve 4574/27 sayılı Kararı ve Bakanlığımızın 11.3.1997 tarih 00500 sayılı müsaadeleri gereğince bir yıl süreyle ABD’ye gönderilmişlerdir.

Etibank ürettiğinin % 70’ini yurt dışına ihraç eden, ülkemiz ihracatçıları içinde sekizinci sırada büyük bir kuruluştur. İhracat işlerinde yapılan yazışmalar İngilizce olarak yapılmaktadır. Yapılan işlerin sağlıklı bir şekilde denetlenebilmesi için özellikle lisans bilen satınalma, pazarlama ve satış konularında yetişmiş yetenekli denetim elemanlarına ihtiyaç bulunmaktadır.

Bu cümleden olarak, sözü geçen müfettişlerin Etibank Yönetim Kurulunun 9.6.1994 tarih ve 4462/3 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 19.7.1994 tarih ve 21995 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 105 sayılı Etibank Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde yer alan hükme istinaden, yukarıda belirtilen nedenler muvacehesinde ABD’ye gönderilmeleri zorunlu hale gelmiş olup bunlardan böyle de bu tür uygulamaya devam edilecektir.

Etibank Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin Yabancı Memleketlerde Staj Başlıklı 48 inci maddesi :

“Müfettişler Etibank’ı ilgilendiren konularda inceleme ve araştırma yapmak ve meslekî bilgilerini artırmak üzere Kurul Başkanının önerisi, Genel Müdürün onayı ve gerekli formalitelerin ikmali ile yurtdışına gönderilebilirler.

Yurtdışına gönderilmede müfettişlik kıdemi ile birlikte, meslekî yetenek, başarı ve yabancı dil bilgisi dikkate alınır.”

210 sayılı Etibank Eleman Yetiştirme ve Eğitim Yönetmeliğinin Yurtdışında Yetiştirilecek Personelle ilgili 46 ncı maddesinin (e) bendi ise;

“Gönderileceği ülkenin lisanını var derecede bilmek, dil eğitimi veren okullardan alınan mezuniyet belgesi yeterlidir. Lisan kurslarında verilen başarı belgelerini kabul edip etmemeye Genel Müdürlük yetkilidir. Ancak, grup halinde yurtdışına göndermelerde, grupta en az bir kişinin lisan bilmesi şartı aranır.”

Hükmünü amirdir.

Buna göre, adıgeçen personelin yukarıda sözkonusu edilen 210 sayılı Etibank Eleman Yetiştirme ve Eğitim Yönetmeliğinin 46 ncı maddesinin (e) bendine istinaden, yine Etibank Pazarlama ve Satış Dairesi Başkanlığında istihdam edilen ve yurtdışında master ve doktora öğrenimi yapmış personelden oluşan komisyon marifetiyle yabancı dil bilgilerinin tespiti yapılmış, Müfettiş Ünal Atabaş’ın iyi seviyede Müfettiş Muhsin Ganioğlu ile Cengiz Ağgünlü’nün ise yeterli seviyede İngilizce bilgilerine haiz oldukları tespit edilmiştir.

Bu itibarla, ilgililerin ABD’ye gönderilmeleri sırasında Etibank’ta Yönetmeliklere aykırı bir işlem yapılmamıştır.

7. Refah Partili Ertan Yülek’in oğlu Etibank Pazarlama ve Satış Daire Başkanlığına tedviren görevlendirilmiş midir?

Görevlendirilmiş ise hizmet süresi nedir?

Yürürlükteki pozitif hukuk kurallarına göre daire başkanlığına 10 yıl görev yapanlardan atama yapılması gerekirken, neden kurala uyulmamıştır? Yine tedviren atama yapılırken asilin özelliklerini taşıması gerekmektedir. Buna da uyulmamıştır.

Bu göreve gelmesi Refah Partili Milletvekili oğlu olmasından mıdır?

7. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü mezunu olup 1989 yılında Boston Üniversitesinde, 1990 yılında Bilkent Üniversitesinde, 1994 yılında Yale Üniversitesinde Master öğrenimi yapan, yine Bilkent Üniversitesinde Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Bölümü Doktora programına katılan ve bu programı başarı ile tamamlayarak Doktor unvanı alan Ekonomi ve Pazarlama konularında Akademik çalışma ve yayınları bulunan, İngilizce, Almanca ve Arapça dillerine vakıf olan, 1989-1996 yıllarında Devlet Plânlama Teşkâlatında İslam Ülkeleri ile Ekonomik İşbirliği ve Koordinasyon Başkanlıklarında, Bilkent Üniversitesinde görev yapan ve halen Etibank’ta Teknik Uzman pozisyonunda bulunan, ekonomi ve pazarlama konularında elyak olan Dr. Murat Yülek’e, Pazarlama ve Satış Dairesi Başkanlığı görevi yürüttürülmektedir.  İlgilinin kamu ve özel sektörde toplam 7 yıl hizmeti bulunmaktadır. Ayrıca Dr. Murat Yülek Dünya Bankasında Danışman, Yale Üniversitesinde de öğretim görevlisi olarak çalışmıştır.

Dr. Murat Yülek’in Pazarlama ve Satış Dairesi Başkanlığı görevini tedvir etmesi hususu, Değişik 657 sayılı Kanunun 86 ncı maddesine göre vekâleten atama olmayıp, hizmetin aksatılmadan yürütülmesine matuf bir görevlendirme işlemidir.

15. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın Güneydoğuda meydana gelen helikopter kazasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/2874)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sn. Turhan Tayan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                        Bülent Akarcalı

                        İstanbul

Güneydoğuda 11 asker ve subayımızın şehit olmasına yol açan helikopter kazasına İran’ın sebep olduğu ortaya çıkmıştır. Bununla ilgili olarak;

1.  Helikopterin rotasını ve harekât plânının Türkiye’den İran aracılığıyla öğrenilerek; PKK’ya sızdırılıp sızdırılmadığı noktasında bir soruşturma açmayı düşünür müsünüz?

            T.C.

            Millî Savunma Bakanlığı         27.6.1997

            Kanun : 1997/554-TÖ

            Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk.’lığının 13 Haziran 1997 tarihli ve KAN.KAR.MD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7-2874-7144/19368 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından verilen ve İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenen “Güneydoğuda meydana gelen helikopter kazasına ilişkin” yazılı soru önergesinin cevabı Ek’tedir.

Arz ederim.

                        Turhan Tayan

                        Millî Savunma Bakanı

İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı Tarafından Verilen 7/2874 Sayılı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1.  4 Haziran 1997 günü Kuzey Irak Zap Vadisinde harekât icra eden COUGER tipi helikopter bölücü terör örgütü mensupları tarafından atılan SA-7 B tipi füze ile düşürülmüş ve 11 personelimiz şehit olmuştur.

2.  Bölgede icra edilen geniş çaplı operasyonda bir kısım birliklerin yer değiştirmesi, personel ve ikmâl maddelerinin taşınmasında helikopterler yoğun olarak kullanılmaktadır.

3.  Helikopterler için önceden belirlenerek tespit edilmiş bir rota ve harekât plânı bulunmamaktadır. Harekât ihtiyaçlarına göre o anki mevcut durum değerlendirilerek her an değişebilen güzergâhlar kullanılmaktadır.

4.  Helikopterimizin düşürülmesinde kullanılan Rus yapımı SA-7 B füzesi tek personel tarafından omuzdan kullanılan ısıya güdümlü bir silâh sistemidir. Hedefin görülmesini müteakip çok kısa sürede atışa hazır hale getirilebilen bu tip silâhlara karşı, helikopterin güzergâhının önceden bilinip bilinmemesinin pek fazla önemi bulunmamaktadır.

Arz ederim.

                        Turhan Tayan

                        Millî Savunma Uzmanı

16. –  İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın;

- Rumelihisarı’nda konser yapılmasına izin verilmediği iddialarına,

- İstanbul’da bulunan bir özel tiyatroya verilen onarım yardımının durdurulmasının nedenine,

İlişkin soruları ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/2978, 7/2989)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Kültür Bakanlığı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                        Ercan Karakaş

                        İstanbul

Bilindiği gibi İstanbul Rumelihisar’da 7 yıldır yaz aylarında 50 gün süreyle halka açık konserler düzenlenmektedir. Bu konserleri her yıl 70-80 bin kişi izlemektedir. Basında Bakanlığınızın bu konserlerin yapılmasına izin vermediğine ilişkin haberler yer almıştır.

1. Ülkemizin değerli sanatçılarını halkla biraraya getiren Rumelihisar konserlerine Bakanlığınızca izin verilmediği doğru mudur?

2. Doğruysa bunun gerekçeleri nelerdir?

3.  Konserlerin Rumelihisarına zarar verip vermediği konusunda Boğaziçi Üniversitesi tarafından bir araştırma yapılmış mıdır?

4. Yapıldıysa bu araştırmanın sonuçları nedir?

5. Rumelihisarı’nı konserlere kapatırken orada “Fetih konseri” yapılmış olmasını nasıl açıklıyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Kültür Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                        Ercan Karakaş

                        İstanbul

İstanbul Üsküdar’da bulunan Tiyatro Stüdyosu (Eski Odeon Sineması) bir kaza sonucu 10.5.1996 tarihinde yanmıştı.

Tiyatro Stüdyosunun sanatçıları salonu tekrar İstanbul halkının hizmetine sunabilmek için yangından hemen sonra onarım işlerine başlamışlardı.

Tiyatro Stüdyo özel tiyatrolara Kültür Bakanlığınca yapılan yardımın “salon onarımı”na ilişkin maddesine dayanarak 15.6.1996’da Bakanlığınıza başvuruda bulundu.

Sorular :

1. Değerlendirme sonucunda Bakanlığınız 11.12.1996 tarihinde onarım için 3 000 000 000.- TL. destekte bulunacağını yazılı olarak bildirmesine rağmen daha sonra niçin bundan vazgeçti?

2.  İptal kararının nedeni Üsküdar Belediyesinden gelen bir yazı mıdır? Bu yazının içeriği nedir?

3.  Üsküdar Belediyesinin onarım esnasında hiçbir resmî belge-karar göstermeksizin ve zabıt tutmaksızın onarım çalışmalarını durdurmuş olmasından haberdâr mısınız?

4.  Kültür Bakanı olarak Üsküdar Belediyesinin İstanbulluları ve sanatçıları mağdur eden tutumunu değiştirmesi için bir girişiminiz oldu mu?

            T.C.

            Kültür Bakanlığı

            Araştırma, Planlama ve Koordinasyon            27.6.1997

            Kurulu Başkanlığı

            Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-296

            Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Başkanlığının 19 Mayıs 1997 gün, KAN.KAR.MÜD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7388 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Sayın Ercan Karakaş’ın “Rumeli Hisarında konser yapılmasına izin verilmediği iddialarına ilişkin” 7/2978 esas no.lu yazılı soru önergesi (EK-1) ile “İstanbul’da bulunan bir özel tiyatroya verilen onarım yardımının durdurulmasının nedenine ilişkin” 7/2989 esas no.lu yazılı soru önergesinin (EK-2) cevapları ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinizi arz ederim.

                        İsmail Kahraman

                        Kültür Bakanı

İstanbul İli, Sarıyer İlçesinde bulunan Rumeli Hisarında, yapılacak onarım sebebiyle bütün faaliyetlere kapatılmıştır.

İstanbul Rumeli Hisarında idare binasının bulunduğu yamacın açık hava tiyatrosu olarak düzenlenmesi için İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğüne Rumeli Hisarı Demontabl Anfi Tiyatro projeleri ve keşifleri hazırlatılmış olup, ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca onaylanması halinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile yapılacak müşterek çalışma neticesi sözkonusu  hizmetin yerine getirilmesi için gerekli olan çalışmalara en kısa zamanda başlanılacaktır.

27 Kasım 1996 tarihinde toplanan Özel Tiyatrolara Devlet Desteği Değerlendirme Kurulu tarafından Tiyatro Stüdyosunun “Speed-The Plow” adlı projesine 1 100 000 000.- TL. Odeon Kültür Merkezinin onarımı içinde 3 000 000 000.- TL. Devlet desteğinde bulunulmuştur.

Ancak Odeon Kültür Merkezinin onarımı için ayrılan destekle ilgili Üsküdar İlçesi Belediye Başkanlığı tarafından Bakanlığımıza gönderilen yazıda, Odeon Sinemasının Belediyelerinin mülkü olduğu, AÇOK Limited Şirketine 1.1.1994 tarihinde bazı imalatları kendi yapması şartı ile kiraya verildiği ve kiracı firmayla yapılan kira sözleşmesinin eki olan özel şartnamenin 19 uncu maddesinde de, kiracı firmanın yeri hiçbir şekilde kısmen veya tamamen 3 üncü kişilere devredemez, işgal ettiremez, devir ve temlik edilemez denilmekte ve vekâletname vererek bu yeri bir başkasına işletemez, gizli ortak alamaz ifadesi bulunmaktadır. Kiracı firma (AÇOK) sözleşmede yetkisi olmamasına rağmen Odeon Kültür Merkezini Tiyatro Stüdyosuna kullandırıldığı belirtilmiştir.

Diğer yandan Tiyatro Stüdyosunun vekili olarak Ev.M.Erkan Pekmezci tarafından Bakanlığımıza konuyla ilgili gönderilen dilekçede, AÇOK Limited Şirketinin, Tiyatro Stüdyosunun işletmeci şirketi olduğu, bu nedenle anılan salonla ilgili üçüncü bir şahıs olmadığı iddia edilse de, hukuk sistemimiz, her ticaret ortaklığının, hukuken, iktisaden ve organik yönden bağımsız bir bütün olduğu  tasarımından hareket etmiş ve düzenlemesini buna göre yapmıştır. Bu sebeple, anılan salonla ilgili üçüncü bir şahıs olmadığı iddiası bilimsel bir içerik taşımamaktadır.

Ayrıca, Üsküdar Belediyesinin  onarım esnasında hiçbir resmî belge-karar göstermeksizin ve zabıt tutmaksızın onarım çalışmalarını durdurmasıyla ilgili görüşünüze gelince, bu durum taraflar açısında iç ilişkidir ve Üsküdar İlçesi Belediyesi, Tiyatro Stüdyosu Anonim Şirketi ve AÇOK Limited Şirketi arasında tarafların hak ve borçlarını düzenleyen protokol hükümlerine göre çözümleneceği malûmlarıdır.

Yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı Tiyatro Stüdyosuna Odeon Kültür Merkezinin onarımı için ödeme yapılması hukuken mümkün olamamaktadır.

17. –  Konya Milletvekili Veysel Candan’ın, Sayısal Loto adlı şans oyununa ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un yazılı cevabı (7/2999)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Nafiz Kurt tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.      14.11.1996

                        Veysel Candan

                        Konya

Ülkemizde 11 Kasım 1996 günü başlamak üzere Sayısal Loto adı altında bir tür paralı oyun oynanmasına müsaade edilmiştir.

1.  Piyango, hemen kazan ve benzeri paralı şans oyunları kafî gelmedi mi?

2.  Toplumumuzun ekonomik sıkıntılar içinde boğuştuğu bir dönemde Sayısal Lotoya neden gerek duyuldu?

3.  Sayısal Loto oyunu için gerekli yazı ve donanım gelirden pay karşılığı yabancı bir firmaya yaptırılması uzun yıllar fakir fukaranın gelirinin yurtdışına akacağı neden düşünülmedi?

4.  Bu tür oyunların insan psikolojisi üzerinde menfi tesirleri araştırılmış mıdır?

            T.C.

            Devlet Bakanlığı          27.6.1997

            Sayı : B.02.0.007-28/0609

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 22.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/372-4235/11680 sayılı yazınız.

b) 27.11.1996 tarih ve B.02.0.007-28/01241 sayılı yazımız.

c)  TBMM Başkanlığının 23.6.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7439 sayılı yazınız.

Konya Milletvekili Sayın Veysel Candan’ın Sayısal Loto Oyununa ilişkin yazılı soru önergesine ilgi (b) yazımızla cevap verilmiştir.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Nafiz Kurt

                        Devlet Bakanı

6/372-4235/11680 Sayılı Sözlü Önerge :

Soru :  Piyango, hemen kazan ve benzeri paralı şans oyunları kafî gelmedi mi?

Cevap : 11 Kasım 1996 günü oynatılmaya başlanılan Sayısal Loto oyunu, at yarışları hariç, diğer talih oyunlarından farklı biçimde, teknolojik imkânlardan yararlanılarak oynatılan bir oyundur. Sayısal Loto oyunu, sadece yeni bir oyun olarak değil, büyük ölçüde diğerlerinin yerini alacak bir oyun olarak da değerlendirmek uygun olur.

Soru : Toplumumuzun ekonomik sıkıntılar içinde boğuştuğu bir dönemde Sayısal Lotoya neden gerek duyuldu?

Cevap : Türk ekonomisinin karşıkarşıya bulunduğu ekonomik sorunların en önemlilerinden biri iç tasarruf yetersizliğidir. Sayısal Loto, vatandaşlardan arzu edenlerin katılacağı bir oyun olup kamuya önemli bir kaynak sağlaması beklenmektedir. Nitekim oyunun ilk iki haftasında kamuya 100 milyar liranın üstünde doğrudan ve dolaylı bir katkı sağlanmıştır.

Soru :  Sayısal Loto oyunu için gerekli yazılım ve donanım gelirden pay karşılığı yabancı bir firmaya yaptırılması uzun yıllar fakir fukaranın gelirinin yurtdışına akacağı neden düşünülmedi?

Cevap : Sayısal Loto ihalesinde, Millî Piyango İdaresi ile ihaleyi kazanan firma arasında, satın alınacak mal ve hizmet kalemlerinin herbiri sayısına, niteliğine ve süresine göre fiyatlandırılmıştır. Buna göre Millî Piyango İdaresi, satınalacağı makine ve teçhizatın adedine ve yerine satınalacağı hizmetin süresine göre ilgili firmaya borçlanacak, bu borç tutarını ise hâsılattan % 6 oranında pay vererek geriye ödeyecektir.

Millî Piyango İdaresi, ilgili firmadan ana bilgisayar sisteminin yanısıra beşbin adet terminal ile iki yıl süreyle hizmet satınalmayı uygun bulmuştur. Bütün bunların yekunu 33 815 460 ABD Doları tutmakta olup, bu miktar, hâsılatın % 6’sı oranındaki taksitlerle, üç yıla varmadan, geri ödenecektir. Zannedildiği gibi ilgili firmaya hâsılattan sürekli olarak pay verilmesi sözkonusu değildir. Bu finansman şekli sayesinde Millî Piyango İdaresi, ilgili firmaya ödeyeceği toplam tutarı başlangıçta bildiği gibi, oyun gelir getirinceye kadar da yatırımı yabancı firma finanse edecektir. Geri ödemenin çabuk olabilmesi, sistemin başarı ile çalışarak yüksek hâsılat getirmesine bağlı olduğu için yabancı firma, taksitler hasılâta bağlanmak suretiyle katkıda bulunmaya teşvik edilmiştir.

Yabancı firma, Millî Piyango İdaresine sağladığı hizmetlerin önemli bir kısmını Türk uzmanlar eliyle gördüğü için, hizmet satınalımı nedeniyle yapılan ödemelerin önemli bir kısmı da yurtiçinde kalacaktır.

Soru : Bu tür oyunların insan psikolojisi üzerinde menfi tesirleri araştırılmış   mıdır ?

 Cevap : Başlangıçta da belirtildiği gibi Sayısal Loto oyununun, diğer oyunların yerini alması beklenmektedir. Talih oyunları, bir ölçü içinde kalmaları şartıyla insanlar için  bir eğlence, bir umut kapısıdır. Kişilerin şanslarını deneme ihtiyaçlarını illegal şekilde gidermeye çalışmamaları ve başkaları tarafından istismar edilmelerini önlemek amacıyla talih oyunlarının resmî kuruluşlar tarafından organize edilmesinde kamu yararı bulunmaktadır. Ayrıca bu suretle kamuya kaynak sağlamak da mümkün olmaktadır.

18. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, İzmir SSK Hastanesi ve Dispanserlerinde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/3004)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını istiyorum.

Gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                        Metin Öney

                        İzmir

Soru 1.  İzmir dışındaki Ege illerinde tam teşekküllü SSK hastanesi bulunmadığı için, sağlık sorunlarıyla ilgili olarak, tüm Egeli SSK’lılar İzmir SSK Yenişehir ve Bozyaka Eğitim Hastanelerine akın etmektedirler. Bu, SSK’lı vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden yararlanmalarını zorlaştırmakta; had safhaya çıkan sağlık personeli açığı yaşanan sıkıntıları daha da artırmaktadır. Problemin çözümü için; hastanın önce bölgesindeki dispansere gideceği, eğer dispanserdeki muayene sonucunda gerekli görülürse tam teşekküllü hastaneye sevk edileceği bir “sevk zinciri sistemi” kurulması düşünülüyor mu?

Soru 2.  İzmir SSK hastane ve dispanserlerinde verilen sağlık hizmetinin kalitesinden vatandaşlarımız sürekli şikâyetçi olmaktadırlar. Verilen sağlık hizmetinin kalitesinin artırılması için Bakanlık olarak ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

            T.C.

            Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 1.7.1997

            Sosyal Güvenlik Kuruluşları

            Genel Müdürlüğü

            Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01-4787-017986

            Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : 23.6.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0.10.00.02.7/3004-4357/12051 sayılı yazınız.

İzmir Milletvekili Metin Öney tarafından hazırlanan “Sosyal Sigortalar Kurumu İzmir Hastanesi ve Dispanserlerinde verilen sağlık hizmetlerine ilişkin” 7/3004 Esas No.lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.

1995 yılına ait verilere göre toplam nüfusunun yaklaşık % 76’sı Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı ve hak sahiplerinden oluşan İzmir İlinde, Kurumun sağlık hizmetleri (4) hastane ve (20) dispanser ile yerine getirilmektedir.

Sözüedilen hastanelerden Tepecik Eğitim Hastanesinde; Sosyal Sigortalar Kurumunun tek ve ülkemizin Ankara, İstanbul ve Adana gibi büyük illerindeki bazı üniversite hastanelerinde bulunan çok az sayıdaki “Kemik iliği nakli merkezleri”nden biri hizmet vermektedir. Kurulduğu günden bu yana sözkonusu merkezde yapılan ilik nakli çalışmaları ise, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde bulunan merkezden sonra (2) nci sırada yeralmaktadır.

Buna ek olarak Sosyal Sigortalar Kurumunun (2) organ nakli merkezinden biri de, yine Tepecik Eğitim Hastanesinde hizmet vermektedir.

Bu nedenlerden dolayı ülkenin her tarafından İzmir İlinde bulunan hastanelere sigortalı hastalar gönderilmektedir. Dolayısıyla Kurumun bu ilde verdiği sağlık hizmetlerinde büyük bir yoğunluk yaşanmaktadır.

Sosyal Sigortalar Kurumu büyük illerimizdeki hastanelerde, özellikle de eğitim hastanelerimizde yaşanan sağlık hizmeti yoğunluğunun ve sıkışıklığının azaltılması amacıyla (18) Kurum hastanesinin tıbbî alet, cihaz ve personel bakımından eğitim hastanesi düzeyine getirilerek “bölge hastanesi” olarak hizmet vermesini programlamıştır.

Bu hastanelerden biri de Denizli Hastanesidir. Aydın, Uşak, Muğla illerindeki sağlık tesislerinde çözülemeyen sağlık sorunları için sigortalıların öncelikle bu hastaneye gönderilmesi öngörülmektedir. Ancak meselenin gerçek anlamda çözümü gerek bölge ve gerekse diğer hastanelerde personel, tıbbî donanım ve fizikî yetersizliklerin giderilmesine bağlı bulunmaktadır.

Diğer illerimizde olduğu gibi İzmir’de de sağlık hizmeti verilmesinde, işyeri hekiminden başlayıp eğitim hastanesinde sonlanan bir hasta sevk sistemi mevcuttur. Ancak hastane kademesine gelininceye kadar ara kademelerde bulunan sağlık istasyonu, dispanser gibi yataksız sağlık tesislerinin gerek personel gerekse tıbbî donanım ve fizikî yönden yetersizlikleri sonuçta hizmet yükünü hastanelere yönlendirmektedir.

Bu sorun son olarak Haziran 1995’te toplanan Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Koordinasyon Kurulu toplantısında da dile getirilmiş ve 1995 yılı Sağlık Koordinasyon Kurulu kararlarında “Sağlık hizmetlerinin sevk zincirine uygun sunulabilmesi için, sağlık tesislerinin personel, tıbbî cihaz ve fizikî şartlar yönünden eksikleri giderilmelidir.” şeklinde yer almıştır.

Diğer büyük illerimizde olduğu gibi İzmir’de de mevcut  dispanserler; gerek bugüne kadar yürürlükte bulunan tasarruf tedbirleri gerekse personel atamalarında Kurumdışı müdahalelerden kaynaklanan personel dağılımındaki dengesizlik nedeniyle oluşan personel ve tıbbî alet-cihaz ihtiyaçlarının tamamlanamaması nedeniyle, istenilen düzeyde sağlık hizmeti verememektedir.

Sözkonusu tasarruf tedbirlerinde son zamanda oluşan değişikliklerden yola çıkılarak, Kurumun ihtiyacı olan personelin ve tıbbî cihazların temini için önemli adımlar atılmıştır. Mevcut dispanserler bu yönde desteklendiğinde hastanelerde oluşan hizmet yoğunluğunun büyük ölçüde azaltılacağı düşünülmektedir.

Ayrıca, Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolünün, küçük yerleşim birimlerinden büyük merkezlere hasta akınının önlenmesinde etkili olacağı düşünülmektedir. Bu protokole göre, Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesisi bulunmayan yerlerde sigortalılar doğrudan devlet hastanelerine başvurabilmektedir. Sağlık istasyonu, dispanser gibi Kurum sağlık tesisi bulunan yerlerde ise hastaların hastaneye sevkleri gerektiğinde, o yer dışındaki Sosyal Sigortalar Kurumu hastanesine değil orada bulunan Devlet hastanesine sevkleri yapılmaktadır.

Diğer taraftan, Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık hizmetlerindeki sıkışıklığın azaltılması amacıyla, belirlenen pilot sağlık tesislerinden başlamak üzere;

a)  Hastanelerin verimlilik esaslarına göre hizmet veren birer sağlık işletmesine dönüştürülmesi,

b)  İlaç tasarrufu sağlanması için poşetle ilaç verilmesi,

c)  Poliklinik hizmetlerinin vardiya sistemine göre verilmesi,

konularında hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir.

Bilgilerinize arz ederim.

                        Necati Çelik

                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

19. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, Sultanbeyli İlçesinde bazı cadde isimlerinin değiştirildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın yazılı cevabı (7/3008)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Millî Savunma Bakanı Sayın Turhan Tayan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını talep etmekteyim.

Gereğini saygılarımla arz ederim.      5.12.1996

                        Dr. Kâzım Arslan

                        Yozgat

1.  Sultanbeyli İlçesinde bir üst düzey komutan tarafından cadde isimlerinin değiştirildiği şeklinde basında yer alan haberler doğru mudur?

Şayet doğru ise Bakanlığınızca ne gibi bir işlem yapılmıştır?

            T.C.

            Millî Savunma Bakanlığı         27.6.1997

            Kanun : 1996/1133-TÖ

            Konu : Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : TBMM Bşk.’lığının 23 Haziran 1997 tarihli ve KAN.KAR.MD: A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3008-4488/12453 sayılı yazısı.

Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan tarafından verilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 98 inci maddesi uyarınca yazılı soruya dönüştüğünden bahisle, İlgi Ek’inde gönderilerek cevaplandırılması istenen “Sultanbeyli İlçesinde bazı cadde isimlerinin değiştirildiği iddialarına ilişkin” soru önergesinin cevabı Ek’te gönderilmiştir.

Arz ederim.

                        Turhan Tayan

                        Millî Savunma Bakanı

 

Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan tarafından verilen 7/3008 Sayılı Yazılı Soru Önergesinin Cevabı

1.  Sultanbeyli İlçesinde bazı cadde isimlerinin değiştirildiği iddialarına ilişkin olarak, basında yer alan haberlerin konu edildiği soru önergesi incelenmiştir.

2.  İstanbul Sultanbeyli İlçesindeki cadde isminin bölgede görevli bir üst düzey komutan tarafından değiştirilmesi söz konusu olmayıp, bu konuda basında yer alan haberlerin gerçeği yansıtmadığını bilgilerinize arz ederim.

                        Turhan Tayan

                        Millî Savunma Bakanı

 

20. – Uşak Milletvekili Mehmet Yaşar Ünal’ın, Uşak Kültür Sitesi projesine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın yazılı cevabı (7/3017)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Kültür Bakanı Sayın İsmail Kahraman tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını dilerim. Saygılarımla,

                        Mehmet Yaşar Ünal

                        Uşak

Uşak Kültür Sitesi projesi ne zaman tamamlanacaktır?

            T.C.

            Kültür Bakanlığı          27.6.1997

            Araştırma, Planlama ve Koordinasyon

            Kurulu Başkanlığı

            Sayı : B.16.0.APK.0.12.00.01.940-294

            Konu : Yazılı Soru Önergesi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a)  TBMM Başkanlığının 10 Ocak 1997 gün KAN.KAR.MÜD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/399-4831/13669 sayılı yazısı.

b)  TBMM Başkanlığının 23 Haziran 1997 gün KAN.KAR.MÜD.A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3017-4831/13669 sayılı yazısı.

Uşak Milletvekili Sayın Mehmet Yaşar Ünal’ın “Uşak Kültür Sitesi Projesine ilişkin” (6/399) esas no.lu ilgi (a) yazı eki sözlü soru önergesi, ilgi (b) yazıyla (7/3017) esas no.lu yazılı soru önergesine çevrilmiş olup, sözkonusu önergenin cevabı ekte gönderilmektedir.

Bilgilerinizi arz ederim.

                        İsmail Kahraman

                        Kültür Bakanı

Bakanlığımızca Uşak-Merkez’de yapılması planlanan Kültür Merkezi 14.11.1995 tarihinde avan proje üzerinden ihale edilmiş olup, 1996 yılı içerisinde mimarî, betonarme, tesisat uygulama ve detay projeleri hazırlanmıştır.

Proje kapsamında 430 koltuk kapasiteli çok amaçlı salon, 180 koltuk kapasiteli salon, folklor çalışma ve sergi salonları, kent müzesi, kültürel ürünler satış mağazası, atölyeler, kütüphane ve idarî-teknik mekanlar yer almaktadır.

İnşaatın oturma alanı 2.926 m2 ve toplam kullanım alanı 8 566 m2 olup, proje maliyeti yaklaşık 480 milyar TL.’dir. Yeterli ödenek imkânı hasıl olduğu takdirde bu yıl içerisinde inşaata başlanması (1997 yılı ödeneği 10 milyar TL.) ve 1999 yılında bitirilmesi plânlanmıştır.

 

21. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Millî Görüş Teşkilâtının Almanya’daki Genel Kurul toplantısına katılan Bakanlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/3051)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki yazılı soruların, Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.

Saygılarımla,

                        Hakan Tartan

                        İzmir

1.  Almanya’da düzenlenen Millî Görüş Örgütünün 3 üncü Genel Kurul Toplantısına katılan Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç ile Kültür Bakanı İsmail Kahraman, hükümet adına mı, yoksa şahsî davetli olarak mı orada bulunmuşlardır?

2.  Almanya’daki bu toplantıya iştirak eden Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç, Kültür Bakanı  İsmail Kahraman, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’e harcırah ödenmiş midir?

Ödendiyse miktarı ne kadardır?

3.  Hükümetinize bağlı kabinede görev yapan RP’li Bakanlar ile RP’li Belediye Başkanlarının da bulunduğu bu toplantıda söylenen “Bu toplantıda 5’ten fazla profesör, Türk kimliğini tarif edemediler. Hepimizi birleştiren unsur, dinimizdir.” sözlerine katılıyor musunuz? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

            T.C.

            Devlet Bakanlığı          27.6.1997

            Sayı : B.02.0.0010/03454

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi : a) TBMM Başkanlığının 24.6.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/3051-7357/19790 sayılı yazısı.

b)  Başbakanlığın 26.6.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-558-1/2611 sayılı yazısı.

İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.

                        Lütfü Esengün

                        Devlet Bakanı

İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan’ın Sayın Başbakanımıza Tevcih Ettiği 7/3051 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesi Cevabıdır.

Almanya’da düzenlenen Millî Görüş Teşkilâtının 3 üncü Genel Kurul Toplantısına diğer davetliler gibi Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç ile Kültür Bakanı İsmail Kahraman şahsî davetli olarak katılmışlardır. Davete katılmalarından dolayı da herhangi bir harcırah almamışlardır.

Üçüncü sorudaki iddia ise asılsızdır.

Bilgilerinizi rica ederim.

 

 

 

BİRLEŞİM 113'ÜN SONU