DÖNEM : 20 CİLT : 18 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
39 uncu Birleşim
24 . 12 . 1996 Salı
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – YOKLAMA
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – İngiltere’ye giden Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’ın vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/623)
2. – Sudan’a gidecek olan Devlet Bakanı T. Rıza Güneri’ye,
dönüşüne kadar, Çevre Bakanı M. Ziyattin Tokar’ın vekâlet
etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/624)
3. – İsrail Parlamento Başkanı ve Filistin Yasama Konseyi
Başkanının vaki davetine TBMM Başkanının
başkanlığında icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/625)
4. – Gürcistan Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu
Başkanının vaki davetine icabet edecek Parlamento heyetinde yer
alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/626)
5. – Erzincan Milletvekilleri Tevhit Karakaya ve Naci Terzi’nin,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/119), doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/118)
6. – Yozgat Milletvekili Yusuf Bacanlı ve İsmail Durak
Ünlü’nün Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında 2809 Sayılı Kanunda ve 78 ve 190 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/250) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergeleri (4/119, 4/120)
V. – ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ
1. – Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılması ile
31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe günlerinde Genel Kurul
çalışmalarının yapılmamasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
VI. – KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve 15
arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında Meydana
Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle
İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak
Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115)
VII. – SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Kastamonu Milletvekili Murat Başesgioğlu’nun, Isparta
Milletvekili Ömer Bilgin’in, Genel Başkanlarına ve Gruplarına
sataşması nedeniyle konuşması
2. – İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya’nın, Isparta
Milletvekili Ömer Bilgin’in, şahsına, sataşması nedeniyle
konuşması
VIII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Gaziantep Milletvekili Mustafa R. Taşar’ın, ahlak
dışı yayın yapan özel TV’lerin kapatılacağı
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü
Esengün’ün yazılı cevabı (7/1600)
2. – Bilecik Milletvekili Şerif Çim’in, Bulgaristan’dan göç
edenlerin vatandaşlığa alınmaması nedenine
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in
yazılı cevabı (7/1627)
3. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Kayseri
Belediye Başkanının bazı beyanlarına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1629)
4. – Adana Milletvekili İmren Aykut’un, Kayseri Belediye
Başkanının bazı beyanlarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1630)
5. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, kamuoyuna
“Susurluk Kazası” olarak yansıyan olaya ilişkin Başbakandan
sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1631)
6. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Devlet İstatistik
Enstitüsünün Gelir Dağılım Anketine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in
yazılı cevabı (7/1636)
7. – Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, Bağ-Kur’a tabi
sigortalılardan basamak yükseltme talebinde bulunanların
miktarına ve Bağ-Kur’luların durumlarını
iyileştirici, alınması gereken tedbirlere ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in
yazılı cevabı (7/1649)
8. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, yapılan
zamlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü
Esengün’ün yazılı cevabı (7/1659)
9. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, TEAŞ
ihalesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai
Kutan’ın yazılı cevabı (7/1664)
10. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, otoyol
gişelerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1666)
11. – Yozgat Milletvekili Kâzım Arslan’ın, öğretmenlik
için müracaat edenlerin atamalarına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı
(7/1673)
12. – Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı’nın, İsrail’in
Lüblan’a yönelik saldırısına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller’in yazılı cevabı (7/1691)
13. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, Olağanüstü Hal
Koordinasyon Kurulunun bazı kararlarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1697)
14. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, emniyet
müdürleri kadrolarına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1704)
15. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, 1978
yılında İ. Ü. Eczacılık Fakültesinde meydana gelen
bombalama olayının faillerine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1719)
16. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, öğrenci
yurtlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Ahmet CemilTunç’un yazılı cevabı (7/1727)
17. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, polisle girdiği
çatışma sonucunda hayatını kaybeden bir şahsa
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in
yazılı cevabı (7/1734)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.’te açılarak üç oturum yaptı.
Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Lütfü Esengün’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un,
Kazakistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın,
Kazakistan’a gidecek olan Devlet Bakanı Nevzat Ercan’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı M. Salim Ensarioğlu’nun,
Belçika’ya gidecek olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un,
Yemen’e gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai
Kutan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fehim Adak’ın,
Singapur’a gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’a,
dönüşüne kadar vekillik etmesi uygun görülen Devlet Bakanı H. Ufuk
Söylemez, 12 Aralık 1996 tarihinde yurt dışına
gideceğinden, bu tarihten itibaren, Sağlık Bakanı
Yıldırım Aktuna’nın,
Belçika’ya gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un,
Belçika ve İrlanda’ya gidecek olan Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e,
dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın,
Belçika’ya gidecek olan Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un,
İngiltere, Norveç ve Finlandiya’ya gidecek olan Devlet Bakanı
Gürcan Dağdaş’a, dönüşüne kadar, Adalet Bakanı Şevket
Kazan’ın,
Rusya Federasyonuna gidecek olan Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz’a,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’in,
Rusya Federasyonuna gidecek olan Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e, dönüşüne kadar,
Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın,
Vekillik etmelerinin;
Almanya’ya gidecek olan Devlet Bakanı Lütfü Esengün’e,
dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un vekillik etmesinin
uygun görüldüğüne ilişkin tezkerenin, Devlet Bakanı Lütfü
Esengün’ün söz konusu seyahatten sarfınazar etmesi sebebiyle işlemden
kaldırılmasının,
Uygun görülmüş olduğuna ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı ve 20
arkadaşının, Trakya bölgesinde özellikle Çorlu ve Çerkezköy’deki
çarpık sanayileşmenin önlenmesi için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/138)
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı
açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının;
Nisan, Mayıs, Haziran 1996 ayları hesabına ait (5/11) (S.
Sayısı : 169) ve,
Temmuz, Ağustos, Eylül 1996 ayları hesabına ait (5/12)
(S. Sayısı : 170),
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu
raporları, Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Başbakan Necmettin Erbakan’ın 2-8 Ekim 1996 tarihleri
arasında görüşmelerde bulunmak üzere Mısır, Libya ve
Nijerya’ya yapacağı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe, DYP Grubunca aday gösterilen
Trabzon Milletvekili Yusuf Bahadır seçildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmının;
1 inci sırada bulunan 23,
2 nci sırada bulunan 132,
3 üncü sırada bulunan 164,
4 üncü sırada bulunan 168,
5 inci sırada bulunan 130,
6 ncı sırada bulunan 129,
Sıra sayılı kanun tasarılarının
görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
ertelendi.
7 nci sırasında bulunan Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve
Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir
Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S.
Sayısı : 133) üzerinde bir süre görüşüldü.
Alınan karar gereğince, Sait Halim Paşa
Yalısında meydana gelen yangının nedenleri ve Turban Genel
Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddiaları konusundaki (10/2) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun raporunu
görüşmek için, 24 Aralık 1996 Salı günü saat 15.00’te toplanmak
üzere, birleşime 19.05’te son verildi.
Yasin
Hatiboğlu
Başkanvekili
Kâzım Üstüner Ahmet Dökülmez
Burdur Kahramanmaraş
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Zeki Ergezen
Bitlis
Kâtip Üye
II. – GELEN
KÂĞITLAR
20 . 12 .
1996 CUMA
Tasarılar
1. – 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/552) (Çevre ve Plan ve
Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.12.1996)
2. – Aile ve Kadın Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/553)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
16.12.1996)
3. – Inmarsat Gemi Yer İstasyonlarının Karasularında
ve Limanlarda Kullanılması Uluslararası Anlaşmasına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/554) (Bayındırlık, İmâr, Ulaştırma
ve Turizm ve Dışişleri komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)
4. – İcra ve İflas Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/555)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)
5. – 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/556) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)
6. – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/557) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)
Teklifler
1. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7
Arkadaşının; 2908 Sayılı Dernekler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Önerisi (2/622)
(İçişleri ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 11.12.1996)
2. – İstanbul Milletvekili Ali Talip Özdemir’in; Bir İl
Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/623) (İçişleri ve Plan
ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
11.12.1996)
3. – Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri İçel
Milletvekili Oya Araslı, Ankara Milletvekili Önder Sav ile Hatay
Milletvekili Nihat Matkap’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 105 inci Maddesinin Değiştirilmesine
İlişkin İçtüzük Teklifi (2/624) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 11.12.1996)
4. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun; 2820
Sayılı Siyasî Partiler Kanununun 11 inci Maddesinin (b) Bendinin Bir
Numaralı Fıkrasının Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/625) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 12.12.1996)
5. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun; 2839
Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11 inci Maddesinin (d) Bendinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/626) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.12.1996)
6. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununun 48 inci Maddesinin 4 üncü Bendinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/627) (Anayasa ve Plan
ve Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
12.12.1996)
7. – Bursa Milletvekili Yahya Şimsek’in; Dört İlçe ve
İnegöl İlinin Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/628)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 12.12.1996)
8. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 7
Arkadaşının; 2821 Sayılı Sendikalar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Önerisi (2/629)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Anayasa
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.12.1996)
9. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın; İstiklal
Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatanî Hizmet Tertibinden Şeref
Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/630) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.12.1996)
10. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın; Sağlık
Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanunun
İki Maddesinin Değiştirilmesi ve Bir Ek Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/631) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.12.1996)
11. – Bayburt Milletvekili Suat Pamukçu’nun; 3218 Sayılı
Serbest Bölgeler Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/632) (Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 16.12.1996)
Sözlü Soru
Önergesi
1. – Muğla Milletvekili Lâle Aytaman’ın, bazı termik
santraller için Dünya Bankasından sağlanan krediye ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/394)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
Yazılı
Soru Önergeleri
1. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’a bağlı
bazı yerleşim birimlerinin yol sorununa ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1780) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
2. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Bulgaristan’dan zorunlu göçle gelen soydaşlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1781)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
3. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, hazine arazileri üzerinde
bulunan otellere ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1782) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
4. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, orman köylerine kredi verilip
verilmeyeceğine ve orman yangınlarına ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1783)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
5. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, öğretmen
açığına ve İmam Hatip Liselerine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1784)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
6. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, amatör spor faaliyetlerine
yapılacak desteğe ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1785) (Başkanlığa geliş
tarihi : 18.12.1996)
7. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon-Uşak Kırsal
Kalkınma Projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1786)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
8. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’daki adlî personel
açığına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1787) (Başkanlığa geliş tarihi :
18.12.1996)
9. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon-Hocalar’da tapu sicil
müdürlüğü ihdasına ilişkin Devlet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1788) (Başkanlığa geliş tarihi :
18.12.1996)
10. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon’a bağlı
bazı ilçelerin meteoroloji hizmet binası ihtiyacına ilişkin
Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1789)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
11. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Vakıflar Genel
Müdürlüğünce camilere yapılan yardımlara ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1790)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
12. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Hac kotası uygulamasına
ve din görevlilerine ilişkin Devlet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1791) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
13. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon Kültür Merkezi
inşaatına ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1792) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
14. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, hava kirliliği sorununa
ilişkin Çevre Bakanından yazılı soru önergesi (7/1793)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
15. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon Havaalanı inşaatına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1794) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
16. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, AIDS ve tüberkilozla mücadeleye
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1795) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
17. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon-Dinar Devlet Hastanesinin
doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1796) (Başkanlığa geliş
tarihi : 18.12.1996)
18. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, belde belediye
başkanlarına yeşil pasaport verilip verilmeyeceğine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1797) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
19. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Akdeğirmen ve
Yavaşlar Barajı Projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1798)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
20. – Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın,
Tavşanlı-Opanüzü Mevkiinde bulunan krom madeninin işletme
ruhsatıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1799) (Başkanlığa geliş
tarihi : 18.12.1996)
21. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Karadeniz Bölgesinde bulunan
liman ve havaalanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1800) (Başkanlığa geliş
tarihi : 18.12.1996)
22. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Karadeniz Bölgesinde bulunan
barajlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1801) (Başkanlığa geliş
tarihi : 18.12.1996)
23 . 12 .
1996 PAZARTESİ
Kanun
Hükmünde Kararname
1. – 27.7.1967 Tarih ve 926 Sayılı ve 28.2.1982 Tarih ve 2629
Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Hükmünde Kararname (1/558) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.12.1996)
Teklifler
1. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın;
Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/633) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 17.12.1996)
2. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in; Karayolları Trafik
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/634) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 17.12.1996)
3. – Afyon Milletvekili Nuri Yabuz’un; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun İki Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/635) (Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 18.12.1996)
4. – Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili
Saffet Arıkan Bedük’ün; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanuna Bir Ek Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/636) (Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 19.12.1996)
Raporlar
1. – Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih
Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili
Mehmet Gözlükaya’nın, 1580 Sayılı Belediye Kanununun 15 inci Maddesinin 58 inci Bendine Tevfikan
Belediyelerce Kurulan Toptancı Hallerinin Sureti İdaresi
Hakkında 80 Sayılı Kanunun 1 inci ve 552 Sayılı
Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin 21 inci Maddesinin Değiştirilmesine
İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/580)
(S. Sayısı : 177) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)
2. – Afyon İli Dinar İlçesinde Meydana Gelen Deprem Afetinde
Zarar Görenlerin Gelir, Kurumlar ve Geçici Vergilerinin Terkini Hakkında
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/301) (S.
Sayısı : 178) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)
3. – Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih
Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili
Mehmet Gözlükaya’nın, Arsa Ofisi Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve
Bütçe komisyonları raporları (2/581) (S. Sayısı : 181)
(Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)
4. – Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma ve Plan ve Bütçe komisyonları raporları (1/474, 1/484)
(S. Sayısı : 182) (Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)
5. – Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih
Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili
Mehmet Gözlükaya’nın, Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine ve Ek Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm, İçişleri ve Plan ve Bütçe
komisyonları raporları (2/582) (S. Sayısı : 183)
(Dağıtma tarihi : 23.12.1996) (GÜNDEME)
6. – Refah Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Salih
Kapusuz ile Doğru Yol Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili
Mehmet Gözlükaya’nın, Maliye Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bir
Maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/583) (S. Sayısı : 184) (Dağıtma tarihi
: 23.12.1996) (GÜNDEME)
24 . 12 .
1996 SALI
Rapor
1. – Muş Milletvekili Necmettin Dede’nin Karayolları Trafik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/586) (S. Sayısı : 192)
(Dağıtma tarihi : 24.12.1996) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
istihdam ve eğitim projesine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/395) (Başkanlığa
geliş tarihi : 19.12.1996)
2. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, Tansu Çiller’in,
A.B.D. vatandaşı olup olmadığına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/396) (Başkanlığa
geliş tarihi : 20.12.1996)
Yazılı
Soru Önergeleri
1. – Bursa Milletvekili Yüksel Aksu’nun, Kültür Bakanlığı
ile Mimarlar Odası arasında imzalanan bir protokole ilişkin
Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/1802) (Başkanlığa
geliş tarihi : 19.12.1996)
2. – Ordu Milletvekili Müjdat Koç’un, ABDBaşkanının
Kıbrıs ile ilgili bir beyanına ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı
soru önergesi (7/1803) (Başkanlığa geliş tarihi :
19.12.1996)
3. – Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu’nun,
Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü, Kışla Mahallesi
ilkokulunun öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1804)
(Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)
4. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, TEAŞ
ihalesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1805) (Başkanlığa geliş
tarihi : 20.12.1996)
5. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Yatağan
ve Yeniköy Termik Santrallerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1806)
(Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)
6. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Ören ve
Derince ovalarının sulama suyu sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1807) (Başkanlığa
geliş tarihi : 20.12.1996)
7. – Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Muğla
-Milas -Bodrum karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1808)
(Başkanlığa geliş tarihi : 20.12.1996)
8. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, Burdur İlindeki
ağaçlandırma faaliyetlerine ilişkin Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1809) (Başkanlığa geliş
tarihi : 23.12.1996)
9. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, Burdur İlindeki
sağlık personeli açığına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1810)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.1996)
10. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, şekerpancarı
üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1811)
(Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.1996)
11. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, Burdur İlinde telefon
konuşmaları için ihtiyaç duyulan fiberoptik kablo miktarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1812) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.12.1996)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati : 15.00
24
Aralık 1996 Salı
BAŞKAN :
Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP
ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Kâzım ÜSTÜNER (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
çalışmalarımızın hayırlara vesile
olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ederek Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 39 uncu Birleşimini açıyorum.
III. –
YOKLAMA
BAŞKAN – Gündemimiz bugün yüklü. Ekseriyetin olduğunu
görebilseydim yoklama yapmayacaktım; ama, şimdi, yoklama yapmak
zorundayım; yoklamanın bir yerinde tereddütüm zail olursa
görüşmelere başlarız.
Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır.
(Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'a kadar yoklama
yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı söz talebinde
bulunan sayın üyelere söz verme imkânım olmadı, beni
anlayışla karşılayacaklarını umuyorum; çünkü,
bugün, gerçekten, gündemimiz epeyce yüklü.
Bu sebeple, gündemin "Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları" bölümüne geçiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; Sayın
Divan Üyemiz ayrı ayrı okuyacak ve ben, Yüce Heyetin bilgilerine arz
edeceğim:
IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – İngiltere’ye giden Devlet
Bakanı H. Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/623)
20 Aralık 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
20 Aralık 1996 tarihinde İngiltere'ye giden Devlet Bakanı
H. Ufuk Söylemez'in dönüşüne kadar; Devlet Bakanlığına,
Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ın vekâlet etmesinin,
Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş olduğunu
bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
2. – Sudan’a gidecek olan Devlet
Bakanı T. Rıza Güneri’ye, dönüşüne kadar, Çevre Bakanı M.
Ziyattin Tokar’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/624)
20 Aralık 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 22 Aralık 1996 tarihinde Sudan'a
gidecek olan Devlet Bakanı Teoman Rıza Güneri'nin dönüşüne
kadar; Devlet Bakanlığına, Çevre Bakanı M. Ziyattin
Tokar'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN –Bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının tezkereleri vardır; okutuyorum:
3. – İsrail Parlamento
Başkanı ve Filistin Yasama Konseyi Başkanının vaki
davetine TBMM Başkanının başkanlığında
icabet edecek Parlamento heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/625)
23 Aralık 1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İsrail Parlamento Başkanı ve Filistin Yasama Konseyi
Başkanının vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsilen 7 kişilik bir Parlamento heyetinin 5-9 Ocak 1997
tarihleri arasında sözkonusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca, Genel Kurulun
3.12.1996 tarih ve 25 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Adı geçen kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Heyetimizi
oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin
isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mustafa Kalemli (TBMM
Başkanı)
Aslan Ali Hatipoğlu (Amasya)
Yüksel Aksu (Bursa)
Ramazan Yenidede (Denizli)
Cefi Jozef Kamhi (İstanbul)
Ahmet Derin (Kütahya)
Erdoğan Yetenç (Manisa)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4. – Gürcistan Parlamentosu Türkiye
Dostluk Grubu Başkanının vaki davetine icabet edecek Parlamento
heyetinde yer alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/626)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Gürcistan Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu Başkanının
vaki davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 6 kişilik
bir parlamento heyetinin, 13-17 Ocak 1997 tarihlerinde söz konusu davete icabet
etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dışilişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 6 ncı
maddesi uyarınca, Genel Kurulun
10.12.1996 tarih ve 29 uncu Birleşiminde kabul edilmiştir.
Adı geçen kanunun 2 nci maddesi uyarınca, heyetimizi
oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin
isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ahmet İyimaya (Amasya)
Metin Arifağaoğlu (Artvin)
Süleyman Hatinoğlu (Artvin)
İsmail Coşar (Çankırı)
Mehmet Sılay (Hatay)
Fikret Uzunhasan (Muğla)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun önerileri
vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım:
V. –
ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ
1. – Gündemdeki sıralamanın
yeniden yapılması ile 31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe
günlerinde Genel Kurul çalışmalarının
yapılmamasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 43 Tarih: 24.12.1996
Danışma Kurulunca, aşağıdaki önerilerin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Salih
Kapusuz Murat
Başesgioğlu
RP
Grubu Başkanvekili ANAP
Grubu Başkanvekili
Mehmet
Gözlükaya H.
Hüsamettin Özkan
DYP
Grubu Başkanvekili DSP
Grubu Başkanvekili
Nihat Matkap
CHP Grubu
Başkanvekili
Öneriler:
1– Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 54 üncü
sırasında yer alan 166 sıra sayılı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 tarih ve
4190 sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme
tezkeresinin, bu kısmın 5 inci sırasına;
52 nci sırasında yer alan 147 sıra sayılı kanun
teklifinin 6 ncı sırasına alınması önerilmiştir.
2– 31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe günlerinde Genel Kurul
çalışmalarının yapılmaması önerilmiştir.
BAŞKAN – Şimdi, önerileri tekrar ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım:
Öneriler:
1– Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 54 üncü
sırasında yer alan 166 sıra sayılı Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir
Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin
9.10.1996 tarih ve 4190 sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu
maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek
üzere geri gönderme tezkeresinin, bu kısmın 5 inci
sırasına; 52 nci sırasında yer alan 147 sıra
sayılı kanun teklifinin 6 ncı sırasına
alınması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
2 nci öneriyi okutuyorum:
2– 31.12.1996 Salı ve 2.1.1997 Perşembe günlerinde Genel Kurul
çalışmalarının yapılmaması önerilmiştir.
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
verilmiş doğrudan gündeme alınma önergeleri vardır;
ayrı ayrı okutup, işleme koyacağım.
IV. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5. – Erzincan Milletvekili Tevhit
Karakaya ve Naci Terzi’nin, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanun
ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin Eki Cetvellerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/119), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/118)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan (2/119) Esas Numaralı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair 2809 Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifimizin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasını arz ederiz.
Saygılarımızla. 18.11.1996
Naci
Terzi Tevhit
Karakaya
Erzincan
Erzincan
BAŞKAN – Komisyon ve Hükümetin söz talebi?.. Yok.
Önerge sahibi sıfatıyla, Sayın Tevhit Karakaya; buyurun.
Sayın Karakaya, süreniz 5 dakikadır.
Zaten, gerekçeniz orada yazılı; ben, sürenizi vereyim.
Yalnız, tabiî, bu arada, bizim Çorum Üniversitesini de bir münasip
yerde zikrederseniz, memnun olurum.
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) – Değerli Başkanım,
muhterem milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Ülkeler, varlıklarını sağlıklı temellere
oturttukları ölçüde, geleceğe emin adımlarla yürürler; ekonomik,
kültürel, sosyal alanlarda gelişerek, insanlarına, huzur, mutluluk ve
refah getirirler. Bu açıdan, sosyal ve ekonomik durumumuzun, önce tespiti,
sonra, problemlerin teşhisi ve çözüm teklifleri konusunda, kamu
kuruluşları arasında, özellikle üniversitelerimizin önemli bir
yeri vardır. Üniversitelerimiz, bilim ve kültür merkezleri halinde,
ülkemiz şartlarını bilimsel açıdan ele alarak, ülkemiz
geleceğinin önünü açan kurumlardır. Üniversitelerimiz, makro planda,
ülke problemlerini ele alan önemli araştırmalarıyla, takdir
edici çalışmalar, tezler ortaya koymaktadırlar; bulunduğu
bölgenin şartlarını yerinde görerek, bilerek
yaptığı araştırmalarla, o bölgenin sosyal ve ekonomik
yapısına katkıda bulunmaktadırlar.
Doğu Anadolumuzun şirin bir köşesi olan Erzincan,
bölgenin pek çok problemini de taşıyan bir ilimizdir; ekonomide,
işsizlikte, sağlık ve eğitimde, hiç de kendisine layık
olmayan şartlarla iç içe yaşamaktadır. Bölge, özellikle
işsizlik sonucu, göç olayını, en acı bir biçimde
yaşamaktadır. Erzincan'dan büyük illere doğru yıllardan
beri süregelen bir nüfus göçü, şüpesiz ki, beraberinde sermaye ve beyin
göçünü de artırmıştır. Sonuçta, bunlar, ekonomik
durgunluğu, ekonomik durgunluk ise beraberinde işsizliği
geliştirmiş, işsizlik ise göçü
hızlandırmıştır.
Muhterem milletvekilleri, üniversitelerin, çevrelerine olan olumlu
etkileri, bugün, artık, herkes tarafından bilinmekte ve kabul
edilmektedir. Erzincan'da da bir üniversite kurulması, sadece, ilimizin ve
çevre il ve ilçelerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerine
katkıda bulunmakla kalmayıp, deprem nedeniyle bozulan moralin
yükselmesine, altüst olan bakış açılarının
değişmesine, sanayici ve işadamlarımızın
Erzincan'a bakış açılarının değişmesine ve
bunun sonucu da, ilimizdeki kamu ve özel kesim yatırımlarının
artmasına vesile olacaktır.
12 bin metre karelik bir alanı kaplayan il, Doğu Anadolu'ya,
Asya'daki Türk Cumhuriyetlerine ve Uzakdoğu'ya açılan E-80 Karayolu
üzerindedir. Sanayileşmesini arzu edilen seviyeye getirememiş hemen
hemen her bölge gibi, özellikle tarıma yönelen Erzincan, bugün,
sağlık ve eğitim alanındaki yatırımlarla sıkıntılarını
gidermeyi beklemektedir.
Hükümetimizin, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine
yönelik olarak aldığı ve alacağı ekonomik ve sosyal
tedbirler, inşallah, bölge insanımıza yeni imkânları
kazandıracaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verdiğimiz kanun teklifiyle, inşallah, siz değerli
milletvekillerimizin de katkılarıyla, oylarıyla en kısa
zamanda açılacağına inandığımız Erzincan
üniversitesi, yalnızca Erzincan'ın değil, çevre il ve ilçelerin
de ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulunacak,
bölgedeki sanayi ve hizmet sektörünün de lokomotifi olarak onlara yol
gösterecek, önderlik edecektir.
Mevcut imkânlar açısından, Erzincan üniversitesinin
açılması, artık kaçınılmazdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Karakaya...
TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Müsaade eder misiniz, 1 dakika...
BAŞKAN – Peki, size 2 dakika eksüre veriyorum; ama, lütfen bir daha
süre istemeyin.
Buyurun efendim.
TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Teşekkür ederim
Başkanım.
İki defa Meclis Genel Kuruluna kadar gelen Erzincan üniversitesiyle
ilgili teklifler, bir türlü kanunlaşamamıştır.
2 fakülte, 6 yüksekokulu bulunan Erzincan, üniversite açılacak
illerin başında yer almalıdır. Erzincan, gerek altyapı
itibariyle gerekse yükseköğretim birimlerinin öğrenci durumu,
akademik ve idarî personel, fizikî kapasite, araç gereç ve organizasyon
yönünden bu hakkı kazanmıştır. Eğitim Fakültesinde 1
200 öğrenci, 54 akademik, 60 idarî personel; Hukuk Fakültesinde 300
öğrenci, 58 öğretim elemanı, 25 idarî personel; Erzincan Meslek
İlahiyat Yüksekokulu, Sağlık Meslek Yüksekokulu, Refahiye,
Tercan, Kemaliye Meslek Yüksekokullarında 1 100 öğrenci, 60 akademik,
65 idarî personel ile eğitim ve öğretimini sürdürmektedir.
Öğrencilerin, yeme, içme ve barınma sorunu
olmadığı gibi, her türlü sosyal, kültürel ve sportif
faaliyetleri için mekânlar hazırdır. Merkezde 10 bin öğrenciyi
barındıracak yurt kapasitesi vardır. Eğitim Fakültesi
Meslek Yüksekokulunda bölüm sayısı artmış, beden
eğitimi ve fizik bölümleri yeni açılmıştır.
Erzincan üniversitesinin açılışıyla, sosyal,
kültürel, fen, mühendislik, sağlık, ekonomi ve tarih alanlarında
yapılacak araştırmalar, yöre ve ülkemizin geleceğini
aydınlatacaktır. Bölgeden göç önlenecek, yatırımlar
çoğalacak, istihdam imkânı artacak, işsizlik azalacak; kültürel
gelişmeyle cehalet gerileyecek, ülkesine ve yöresine sahip çıkan
insanlar çoğalacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Karakaya, 1 dakika süre istediniz, ben 2 dakika
süre verdim. Lütfen, toparlayın...
TEVHİT KARAKAYA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Erzincan üniversitesi, Erzincan Eğitim-Kültür Vakfının,
Erzincan Üniversitesi Vakfının, Erzincanlı
işadamlarının katkılarıyla güçlenecek. Erzincan
üniversitesi, devletimize, eminim ki yük olmayacaktır.
Devletine sahip çıkan; köyünü, beldesini terör belasına
karşı, genci ve ihtiyarıyla birlikte koruyan,
acısını yıllardır içerisine gömen
bağrıyanık Erzincanlının acısı, bir nebze de
olsa, kurulacak Erzincan üniversitesiyle azalacak; böylece, hem bölgenin hem
ülkemizin eğitim düzeyi, eminim ki yükselecektir.
Bu dilek ve düşüncelerimle, Erzincan üniversitesinin
kurulmasıyla ilgili teklifimizi siz değerli milletvekillerimizin
ıttılaına sunuyor, bu vesileyle tekrar
saygılarımı arz ederim efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Karakaya, teşekkür ediyorum.
Söz talebinde bulunan iki sayın üyemiz var; Sayın Naci Terzi,
Sayın Mustafa Kul.
Sayın Terzi, buyurun efendim. (RP sıralarından
alkışlar)
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan biz daha önce
göndermiştik...
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Biz daha önce, saat 11.00'de
göndermiştik...
BAŞKAN – Efendim, kaydı ben yapmadım Sayın Matkap.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Efendim, soralım arkadaşlara, saat
kaçta gelmiş?..
BAŞKAN – Efendim, saat 11.00'de gelmiş Sayın Kul'unki,
Sayın Terzi'ninki daha önce geldi diyorlar. Kaydı ben
yapmadığım için soruyorum...
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Sayın Başkan, başvuruyu
gönderdiğimiz zaman başka başvurunun
olmadığını söylediler bize...
BAŞKAN – Efendim benim yapabileceğim şu...
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Aynı parti grubundan iki kişinin
konuşması uygun olmayacak...
BAŞKAN – Sayın Kul, o ayrı şey, o ayrı bir
konu...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Doğru oldu mu bu...
AHMET KABİL (Rize) – Ona da 5 dakika verelim...
BAŞKAN – Efendim bilmem ben... Sayın Kabil, benim
yapacağım iş değil ki o...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan, Sayın Terzi'nin
başvurusu hangi saatte ulaşmış size?..
BAŞKAN – Efendim bir dakika...
Büronun verdiği bilgi şu: Sayın Terzi'nin müracaatı
24.12.1996; 11.55...
MUSTAFA KUL (Erzincan) – 11.55; saat 11.00'de de ben gönderdim.
BAŞKAN – Efendim siz gönderdiniz de Sayın Kul... Rica
ediyorum... Siz gönderdiniz o saatte...
NACİ TERZİ (Erzincan) – Sayın Kul, ben hakkımı
size veriyorum.(Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Terzi, müsaade buyurun... Kendi aranızda
alışveriş imkânımız yok... Müsaade buyurun... Çünkü,
bir şeyi sordular, onu açıklığa kavuşturmamız
lazım.
Sayın Kul ben size inanıyorum; şu saatte gönderdiniz;
ama, getiren hangi saatte getirdi. Ben götürdüm şu saatte verdim
diyemiyorsunuz ki!..
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Aynı saatte verip gruba döndüler. Saat
11.00'de grup toplantısı sırasında gönderdim...
BAŞKAN – Efendim zatı âliniz...
NİHAT MATKAP (Hatay) – Sayın Başkan,
anlaştılar...
GÖKHAN ÇAPOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Terzi
sırasını verdi; mesele kalmadı...
BAŞKAN – Sayın Çapoğlu, ben o usulü biliyorum. Bir
sayın üye, isterse, sırada yazılı olan bir başka üyeye
söz hakkını devreder. Buna bir şey demiyorum; ama, bir itiraz
vaki oldu, zabıtlara geçti, düzeltmem lazım. Ben, büromu ve
Başkanlık Divanını töhmet altında bırakamam; onu
düzeltiyorum. (Alkışlar)
Sayın Terzi, söz hakkınızı veriyor musunuz efendim?
NACİ TERZİ (Erzincan) – Evet, veriyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kul, buyurun efendim.
Süreniz 5 dakikadır.
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; hepinizi selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle, benim başvurumun saat 11.00'de
size ulaştığını biraz önce ifade ettiniz. Sayın
Terzi'nin başvurusunun da 11.55'te size ulaştığını
ifade ettiniz. Bu nedenle, benim iddiam oydu. Eğer, arkadaşım
benden önce başvurmuş olsaydı, hiçbir itirazım
olmayacaktı.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Bir teşekkür etsene!..
MUSTAFA KUL (Devamla) – Ben, yine de, Sayın Terzi'ye teşekkür
ediyorum, Başkanlık Divanının yapmış olduğu
yanlışı düzelttiler.
Değerli arkadaşlarım, bu konuyla ilgili benim de
vermiş olduğum bir kanun teklifi vardı; Erzincan'a, Erzincan
üniversitesi kurulması konusundaki kanun teklifimizi 12 Mart 1996
tarihinde Meclis Başkanlığına iletmiştik.
Geçtiğimiz dönemde (19 uncu dönemde) yine, Erzincan'a, Erzincan
üniversitesi adıyla bir üniversite kurulması konusundaki kanun
teklifimiz, 27 üniversitenin kurulmasıyla ilgili tasarıların
görüşüldüğü sırada, bana göre, yine, Başkanlık
Divanının yanlış bir sayımı neticesinde, 16 oy
fazlası olmasına karşın, kabul edilmedi diye, özellikle,
hükümet ve komisyon katılmadığından dolayı, Erzincan
üniversitesinin kurulması o zaman engellenmişti.
Bir yıl geçtikten sonra, ikinci kez, yeniden, bu konuyla ilgili
kanun teklifi vermiştik; erken seçim olduğundan o kanun teklifimizin
kadük olması nedeniyle, bu sene, tekrar, yeniden bu konuyla ilgili kanun
teklifimizi verdik.
Değerli arkadaşlarım, tabiî, birçok milletvekili kendi
iline üniversite kurulması konusunda kanun teklifleri veriyorlar. Tabiî
ki, doğal olarak herkesin böyle bir beklentisi olabilir; ama,
Erzincan'ın diğer illerden farklı bir durumu var, farklı
bir konumu var.
Erzincan hemen hemen her 30-40 yılda büyük bir deprem
yaşamaktadır. 1939 yılında Erzincan tamamen yerle bir
olduktan sonra çok kısa sürede yeniden yapılanmış, modern
bir şehir haline gelmiş; ama, ne yazık ki, 1992
yılında yeniden büyük bir
tahribata uğradı. 1992 sonrasında da çok kısa sürede
yeniden onarımlar başladı, deprem şokunu yavaş
yavaş üzerimizden atmaya başladık, normal yaşam düzeyini
yakalama noktasına geldik; ama, buna rağmen Erzincan'dan metropollere
göç durmadan devam etmektedir.
Erzincan'ın nüfusunun 300 bin olmasına karşın, 1992
depremi öncesinde yapılan bir tespitte İstanbul'da oturan
Erzincanlıların sayısının 700 bin olduğu tespit
edilmiştir. İstanbul dışında Ankara, İzmir,
Bursa, Antalya, Mersin, Aydın, Zonguldak gibi illerdeki
Erzincanlıları da düşündüğümüz zaman Erzincan
dışındaki nüfusun, hemen hemen Erzincan nüfusunun dört katı
olduğu bilinmektedir. Deprem sonrasında bu göç hızla devam
etmiştir, deprem sonrası yapılan bir araştırmada,
nüfusumuzun yüzde 22 oranında azaldığı, bu nüfusun
başka illere göç ettiği tespit edilmiştir.
Bu göç meselesi, sadece Erzincan'ın meselesi değil,
doğudan göç veren illerin meselesi değil; göç meselesi, tüm
Türkiye'nin meselesidir, göç veren iller kadar göçü alan metropol illerin de,
metropollerin de meselesidir.
Bu göçü durdurma konusunda bugüne kadar çeşitli önlemler
alınmıştır, sayısız tezler üretilmiştir,
Güneydoğu Anadolu Projesi için 21 milyar dolar
harcanmıştır, kalkınmada öncelikli iller gündeme
getirilmiştir, teşvikler verilmiştir; ama, hiçbir yöntem, hiçbir
usul, göçü durdurmaya yetmemiştir.
Erzincan'dan göçü durdurabilmek için beş çıkış yolu
olduğunu düşünmekteyiz. Bunlardan biri, Erzincan'ın bir sanayi
şehri olması olabilir ki, bu konuda da devletin küçültülmesi,
ekonomide devletin küçültülmesi, artık, tamamen iktisadî faaliyetlerden
kendisini geriye alması, Erzincan'ın böyle bir
şansının olmayacağını göstermektedir.
Erzincan'ın, ticaret merkezi olması da söz konusu değil.
Erzincan'ın, bir turizm merkezi olması da söz konusu değil.
Erzincan'ın, tarım sektöründe bir ilerleme kaydetmesi de, yine söz
konusu değil; çünkü, Erzincan'ın iklimi buna elverişli
değil. Yüzölçümünün yüzde 60'ının dağ olduğu, yüzde
7'sinin ova olduğu, yüzde 5'inin yayla, yüzde 26'sının plato
olduğu, tarıma elverişli bölgelerin yüzde 19'unun ancak
işletilebildiği, yıllık sıcaklık
ortalamasının 10,7, sıfır derece olan gün
sayısının 111 gün olduğu, karla örtülü gün
sayısının 100 günün üzerinde olduğu bir ilde, tabiî ki,
tarımsal konuda da bir ilerleme kaydetmek mümkün olamayacağına
göre, Erzincan'ın tek çıkış yolu var; o da,
Erzincan'ın bir üniversite şehri olması.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kul, konuşmanızı lütfen,
toparlayın.
MUSTAFA KUL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
Erzincan'ın yükseköğrenim düzeyindeki altyapı imkânları,
üniversite kurulmuş olan birçok ile göre daha büyük bir
fazlalığa sahiptir. Halen, Erzurum Üniversitesine bağlı
olarak il merkezinde 2 fakülte -Hukuk Fakültesi ve Eğitim Fakültesi- 2
yüksekokul, Refahiye ve Kemaliye İlçelerimizde de 2 tane yüksekokul olmak
üzere, mevcut tesislerimizde, şu anda eğitim, öğretim
yapılmaktadır. Ayrıca, inşaatı devam eden ve tıp
fakültesinin hazırlığı olarak kabul ettiğimiz araştırma
hastanesi de bitirilmek üzeredir ve ayrıca, 2 400 kişilik
öğrenci yurdumuz mevcuttur.
Bu konuda yapılması gereken, Yüce Meclisin bu konuyu
onaylaması, şu anda var olan eğitim ve öğretim
kurumlarına, sadece üniversite isminin verilmesinden ibarettir. Erzincan
kamuoyunda, üniversite kurulması yönünde toplumsal bir istek
oluşmuştur. Bu konu, Erzincan'da artık partilerüstü bir olay
haline gelmiştir. Burada, her ne kadar diğer partilerden
arkadaşlarımız konuşmasa bile, ben inanıyorum ki,
şu anda ANAP ve DYP sıralarında oturan
arkadaşlarımız da, en az Refah ve CHP sıralarında
oturan arkadaşlarımız kadar Erzincan'a üniversite
kurulmasını istemektedirler. Bu nedenle, Erzincan'da göçün
önlenmesine ve ilin sosyal ve ekonomik büyümesine önemli katkı
sağlayacağına inandığımız üniversitenin, bir
an önce kurulmasının, Erzincan açısından yararlı
olacağını düşünmekteyiz. Bu konuda, tüm milletvekili
arkadaşlarımızın bize destek vereceğine
inanmaktayım. Şimdiden hepimize, tüm ülkemize ve
Erzincan'ımıza hayırlı olmasını diliyorum,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum değerli
arkadaşlarım. (CHP ve ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kul, teşekkür ediyorum.
MÜJDAT KOÇ (Ordu) – DSP olarak biz de destekliyoruz.
BAŞKAN – Efendim, bazı sözler ifade edilmez,
"tahtınta müstetirdir" derler; yani, o temenninin altında
gizlidir.
MUSTAFA KUL (Erzincan) – Ben özür diliyorum arkadaşlardan.
BAŞKAN – Efendim, ben de size yardımcı olmuş oldum.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Çorum'u da destekliyoruz biz.
BAŞKAN – Çorum'a dili varmadı; ama, galiba ittifakla
çıkaracağız onu inşallah.
Sayın milletvekilleri, arkadaşlarımızı
dinlediniz. Yani, her ne kadar, Sayın Kul, gerekçesini kuvvetlendirmek,
güçlendirmek için ve biraz da böyle tazallümü halde bulunmak için "deprem
bölgesidir" filan dediyse de, aman depremden filan korkmayın, lütfen
müspet oy verin.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Sayın Başkan,
anlayamıyoruz; kuşak farkımız var...
BAŞKAN – O temennide bulunacağım, üniversitedir bu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir. (Alkışlar)
Değerli milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
verilmiş, konuları aynı iki önerge vardır; geliş
sırasına göre okutup, işleme koyacağım:
6. – Yozgat Milletvekili Yusuf
Bacanlı ve İsmail Durak Ünlü’nün Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809
Sayılı Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/250) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergeleri (4/119, 4/120)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
17 Nisan 1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunmuş olduğum (2/250) esas
numaralı "Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanunda ve
78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz" havale edildiği
Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe Komisyonlarındaki görüşmeleri
bugüne kadar yapılamadığından, kanun teklifimizin,
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Yusuf
Bacanlı
Yozgat
BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Tarafımızca hazırlanarak 17.4.1996 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan (2/250) esas
numaralı "Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanunda, 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifimiz" sevk edildiği
Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında 45 günlük süre
içerisinde görüşülmediğinden, teklifimizin, İçtüzüğün 37
nci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudan gündeme
alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim.
Saygılarımla.
İsmail
Durak Ünlü
Yozgat
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeler üzerinde, istemleri
halinde Komisyona ve Hükümete söz vereceğim.
Komisyon ve Hükümetten söz talebi var mı? Yok.
Kişisel söz talebinde bulunan arkadaşlarımı da
okuyayım; böylece haberleri olsun, hazırlıklı bulunsunlar.
Sayın İlyas Arslan, Sayın Yusuf Bacanlı; iki istem var;
yalnız bunlardan bir tanesini yerine getirme imkânım var.
İlk imza sahibi, Sayın İsmail Durak Ünlü; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
İSMAİL DURAK ÜNLÜ (Yozgat) – Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Yozgat İlinde "Yozgat
Üniversitesi" adı altında bir üniversite kurulması için,
Sayın Yusuf Bacanlı ve Sayın Lutfullah Kayalar ile birlikte
verdiğimiz kanun teklifinin gündeme alınması hususunda söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce, Erzincan Üniversitesinin kurulması konusundaki teklife
tüm gruplarımızın sayın milletvekillerinin vermiş
olduğu destek için de teşekkür ediyorum.
Önergemizin gündeme alınması hususunda bizden yakın
alakalarını esirgemeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın
Başkanına, Mecliste grubu bulunan tüm partilerimizin Sayın Grup
Başkanvekillerine, şahsım ve Yozgat Milletvekili
arkadaşlarım adına şükranlarımı sunarım.
Çağımızın bilgi çağı olduğu
konusunda, zannederim hepimiz mutabıkızdır. Bilgi
çağını yakalamak, ancak, bilgi toplumunun tesisiyle mümkündür.
Pek tabiîdir ki, bilginin elde edildiği kurumlar da eğitim
öğretim kurumlarıdır. Yurdumuzun dörtbir yanının
bilimsel faaliyetlerle tenvir edilmesi, âdeta, eğitimde bir seferberlik
ilanı ve bilginin toplumda yaygınlaştırılmasıyla
mümkündür.
Yozgat, 600 bin nüfusu bağrında barındıran, tarihten
günümüze hiç düşman istilasına uğramadığı halde
nice şehitler ve gaziler veren, Atatürk'ün deyimiyle "yiğidin
harman olduğu" mütevazı bir Anadolu şehridir. Günümüzün er
meydanı, eğitim kurumları; başarılarsa, bilimsel
başarılardır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özellikle belirtmek
istediğim bir husus da, Yozgat üniversitesini bir politika malzemesi
olarak değil, Yozgat milletvekillerimizin tümünün ve Yozgat
halkımızın ortak bir talebi olarak takdim ettiğimizin
bilinmesidir.
Bu noktada hatıra gelecek olan soru "peki; ama, Yozgat'ta bir
üniversite için gerekli altyapı var mıdır; her isteyenin
istediği yere üniversite kurulması bilimsel açıdan, ekonomik
açıdan, sosyal ya da kültürel açıdan uygun mudur" sorusudur.
Ben, bu soruya, büyük bir iç huzuruyla evet diyorum.
Yozgat'ta halen, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, İktisadî ve
İdarî Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Ziraat Fakültesi, Meslek
Yüksekokulu ve Sağlık Meslek Yüksekokulumuz, toplam 2 033
öğrencisi, 90 akademi personeliyle öğrenime devam etmektedir.
Altyapı problemi olmayıp, 600 bin metrekare genişleme
alanına sahip kampusta -lütfen, dikkatinizi çekmek istiyorum- halen kurulu
bulunan 24 500 metrekarelik kapalı alanımız; mevcut fakülte,
yüksekokul, öğrenci yurdu, sosyal tesisler, laboratuvar binalarıyla
hizmete devam etmektedir.
Müstakbelde ve inşallah desteklerinizle kurulacak olan Yozgat
Üniversitesinin çalışmalarına destek vermek üzere "Yozgat
Üniversitesi Vakfı" adında bir vakıf kurulmuştur ve bu
vakfımız, halen, canla başla faaliyet göstermektedir.
Bundan sonra, alınacak olan "üniversite kuruldu" sözünden
itibaren almış olduğumuz sözler de vardır. Yeni kurulacak
olan fakülte binalarının yapımı için başta
hayırsever hemşerimiz Erdoğan Akdağ olmak üzere, diğer
hayırsever işadamlarımız taahhütte
bulunmuşlardır. Şayet, üniversite kurulma kararı verilirse,
yeni binalar yapılacak, onlar da hizmete alınacaktır.
Görüldüğü gibi, Yozgat'ta, âdeta bir üniversite vardır; fakat,
henüz adı konulmamıştır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL DURAK ÜNLÜ (Devamla) – Son cümlem Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Sayın Ünlü, tabiî, konu Yozgat üniversitesi olunca
yüreğim dayanmıyor; ben size 2 dakika daha süre vereyim.
Buyurun.
İSMAİL DURAK ÜNLÜ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
18 inci Dönemde kanun tasarısı olarak, 19 uncu Dönemde de
kanun teklifi olarak gündeme gelen ve şimdi huzurlarınıza arz
ettiğimiz Yozgat üniversitesinin kurulmasının 20 nci Dönemin
sayın milletvekillerine nasip olacağına içtenlikle
inanıyorum.
Bu vesileyle, şimdiden, vereceğiniz destek için teşekkür
eder, Yozgat üniversitesinin -tabiî ki, Erzincan üniversitesiyle birlikte-
hayırlı olması
dileklerimle, hepinizi saygıyla selamlarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ünlü, teşekkür ediyorum.
Kişisel söz talebinde bulunan Sayın İlyas Arslan,
buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
İLYAS ARSLAN (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çok değerli arkadaşlarım İsmail Durak Ünlü
ve Yusuf Bacanlı gibi, biz de, 6 Martta, değerli milletvekili
arkadaşlarım Abdullah Örnek ve Kâzım Arslan'la birlikte, Yozgat
üniversitesi teklifini verdik. İçtüzüğün 37 nci maddesine göre,
arkadaşlarımın teklifinin öne alınmasını sevinçle
karşıladık. Teklifin, bizim veya onların olması bir
şey ifade etmez; önemli olan, Yozgatımıza hayırlı bir
üniversitenin kurulmasıdır temennisinde bulunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar) Bu vesileyle, sözlerimin
başında, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, Yozgat, Orta
Anadolu'da, ekonomi ve sanayi yönünden gelişememiş; ama, öğretim
ve kültür alanında hayli ileri bir ilimizdir. Çevre illerin
birçoğunda lise yokken, Yozgat'ta yüz yıl evvel lise
açılmış ve tarihî Yozgat Lisesinde, Yozgat öğrencileriyle
birlikte, çevre illerden gelen öğrenciler de eğitim öğretim
görmüşlerdir. Yozgat 14 ilçesi, 600 bin nüfusuyla üniversiteye en uygun
illerimizden biridir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgat, birinci
derecede geri kalmış yörelerden biridir. Genç nüfusun okumaktan
başka çaresi yoktur. Yozgat'ta ve ilçelerinde gelişmiş bir
sanayi henüz kurulup faaliyete geçememiştir. Bu olumsuz nedenlerden
dolayı, nüfusun büyük bir kısmı Yozgat dışına göç
etmektedir. Kalan nüfus içerisinde zaten dar bir bütçeye sahip olan
Yozgatlı aileler, çocuklarını okutmak için çevre üniversitelere
göndermek zorunda kalmakta, bu da dar olan bütçe imkânlarını olumsuz
yönde etkilemektedir. Dışarıdaki üniversitelere okumaya
gidemeyen gençler ise, yine, birçok sosyal problemlere sebep olmaktadır.
Bu gençliği kurtarmanın çözüm yolu, Yozgat üniversitesinin bir an
önce kurulmasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devlet,
Yozgat'ı uzun yıllar ihmal etmiştir. Son elli yılda
Yozgat'a layık görülen, sadece Tekel Bira Fabrikası olmuştur. Bu
ihmalin sonucu olarak, Yozgat büyük vilayetlere bir hayli göç vermiş, bu
göçün engellenememesi Yozgatlıyı kara kara düşündürmüş ve
son yirmi yılda bir hareketlenme başlamıştır.
Başta Yibitaş ve Yimpaş olmak üzere, Yozgat'ın
yurtdışında çalışan işçilerinin
ortaklığıyla kurulan şirketlerin ve Yozgatlı
müteşebbislerimizin yapmış oldukları
yatırımlarla, sanayi alanındaki olumsuzluklar
kırılmaya, Yozgatlı, Yozgat'ta iş bulmaya
başlamıştır.
Yine, bu işadamlarımızın gayretleri ve
yardımlarıyla, Yozgat üniversitesinin altyapısı
oluşmuştur. Müstakil Yozgat üniversitesi kurulması yolunda,
Yozgat Üniversitesi Vakfı kurulmuştur. Yozgat'ta meslek
yüksekokullarının büyük bir alanından başka, fakülte
binalarının, yurtların, laboratuvar binalarının, her
türlü sosyal tesislerin yapımında kullanılmak üzere, biraz önce
arkadaşımın belirttiği gibi, 600 bin metrekare
büyüklüğünde, geniş bir alan tahsis edilmiştir.
İşadamı Sayın Akdağ tarafından fakültelerin
binaları yaptırılmış, eğitim hizmetine
sunulmuştur. Yimpaş ve diğer işadamlarımızca da
diğer eksiklikler giderilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda,
Yozgat'ta. Yozgat Mimarlık Mühendislik Fakültesi, Yozgat İktisadî ve
İdarî Bilimler Fakültesi, Yozgat Fen ve Edebiyat Fakültesi, Yozgat Ziraat
Fakültesi, Yozgat Meslek Yüksekokulu ve Yozgat Sağlık Meslek
Yüksekokulunda toplam 3 bine yakın öğrenci öğrenim görmektedir.
Yozgat'ta, diğer müstakil üniversitelerde olduğu gibi, profesör,
doçent, yardımcı doçent, öğretim görevlisi, uzman, doktor ve
okutmandan oluşan yüzün üzerinde akademik personel bulunmaktadır.
Fakültelerinde çağdaş bir eğitim için laboratuvar binaları
yapılmış, araç ve gereçleri taahhüt edilmiştir. Kredi ve
Yurtlar Kurumuna ve özel sektöre ait kız ve erkek öğrenci
yurtlarında öğrencilerimiz barınmaktadır. Ayrıca, dört
fakülte ve iki yüksekokula ilaveten, bir fakülte, iki yüksekokul
açılması ve yeni yurt binası için bağlantılar son
aşamasına gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
altyapısı tamamen hazır olan ve Yozgat halkımızın
büyük bir özveri ve isteğiyle beklediği müstakil Yozgat
üniversitesinin kurulmasıyla, Yozgatımız, coğrafî konumu
itibariyle bir cazibe merkezi haline gelecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Arslan, süreye ihtiyacınız var
mı?
İLYAS ARSLAN (Devamla) – 1 dakika yeter Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki, size 2 dakika efendim...
Yozgat Üniversitesini savunuyorsunuz; buyurun.
İLYAS ARSLAN (Devamla) – Büyük şehirlere çocukları
okutabilmek için yapılan göç önemli ölçüde azalacaktır. Yöredeki
küçük ve orta ölçekli işletmelere teknoloji desteği sağlanacak,
yeni yatırımlar yönlendirilecektir. Öğrenci ve üniversite
personelinden önemli bir girdi sağlanacak, hizmet sektörü
canlanacaktır. Günümüzde oldukça düşük olan yükseköğretim nüfusu
oranı hızla yukarılara doğru çekilecektir.
Bu tür yararlarını da göz önüne alarak, Yozgat üniversitesinin
kurulması yönünde Yüce Meclisin desteğini istiyor, Yozgat
üniversitesinin, Yozgatımıza ve ülkemize hayırlara vesile
olmasını Cenabı Hak'tan diliyor, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Arslan, teşekkür ediyorum.
LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Sayın Başkan_
BAŞKAN – Buyurun efendim.
LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – Efendim, burada çok güzel,
hayırlı bir iş yapılıyor. Konunun görüşülmesinde,
Meclis Başkanımızın göstermiş olduğu yakın
alakaya Yozgatlılar adına teşekkürlerimizi ifade ediyoruz.
Özellikle, Meclisimizde grubu bulunan tüm değerli grup
başkanvekillerimizin, bu konunun gündeme alınmasında
göstermiş oldukları mutabakata da ayrıca teşekkür ediyoruz.
Bunların da zabıtlara geçmesini arzu ettim. Saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, muradınız
anlaşılmıştır.
ŞADAN TUZCU (İstanbul) – Sayın Başkan, çok
düşündünüz.
BAŞKAN – Efendim, acaba, ben, bütün bu konuşmaların
neresindeyim diye onu arıyordum da; onun için biraz tevakkuf ettim.
İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Sayın Başkanım, iki
cümle de sizden rica edelim.
BAŞKAN – Yok efendim_ Yozgat'ın savunmaya ihtiyacı yok
Sayın Gürdal.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan_
BAŞKAN – Sayın Uluğbay, buyurun efendim.
HİKMET ULUĞBAY (Ankara) – Sayın Başkan, bu konuda
kürsüyü alıp, bir süreyi kullanmak yerine, izniniz olursa, buradan, zabıtlara
geçmek üzere ifade ediyorum. Kurulacak üniversitenin, ülkemiz gençlerine büyük
hizmetler götüreceği anlayışıyla, Demokratik Sol Parti de,
destek oyu kullanacaktır.
Bilgilerinize arz ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Efendim, çok hayırlı bir beyandır, inşallah,
Çorum Üniversitesi geldiği zaman da bunu bekliyorum Sayın
Uluğbay. (DSP sıralarından "daha gelmedi" sesleri)
Geldiği zaman efendim_
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler_ Kabul
etmeyenler_ Kabul edilmiştir; hayırlı, uğurlu olsun.
(Alkışlar)
LUTFULLAH KAYALAR (Yozgat) – İttifakla kabul edildi.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi "Özel Gündemde
Yer Alacak İşler" bölümüne geçiyoruz.
VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa
Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban
Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını
Araştırmak Amacıyla Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115)
(1)
BAŞKAN – Genel Kurulun 18.12.1996 tarihli, 37 nci Birleşiminde
alınan karar gereğince, İstanbul Milletvekili Halit Dumankaya ve
15 arkadaşının, Sait Halim Paşa Yalısında meydana
gelen yangın nedenlerini ve Turban Genel Müdürlüğüyle İlgili
yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi üzerinde kurulan 10/2 Esas Numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunun raporu üzerindeki genel görüşmeye
başlıyoruz.
Sayın Komisyon?.. Hazır.
Sayın Hükümet?.. (ANAP, CHP ve DSP sıralarından
"Hükümeti arasınlar" sesleri, gürültüler)
NİHAT MATKAP (Hatay) – Hükümeti bulamazsınız...
Birleşime ara verelim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim var... Efendim var...
(Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam Genel Kurul Salonunu
terk etti)
(ANAP, CHP ve DSP sıralarından " Hükümet kaçıyor
sesleri, alkışlar[!])
Müsaade buyurun efendim... (Gürültüler) Efendim müsaade buyurun...
(Devlet Bakanı Lütfü Esengün, Hükümete ayrılan sırada
yerini aldı)
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Bravo Sayın
Bakan" sesleri, alkışlar)
Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet yerlerini aldılar.
İçtüzüğe göre, Meclis araştırması komisyonu
raporu üzerindeki genel görüşmede, ilk söz hakkı, Meclis
araştırması önergesi sahibine aittir. Daha sonra,
İçtüzüğün 72 nci maddesine göre, siyasî parti grupları
adına birer üyeye, şahısları adına iki üyeye söz
verilecektir.
Ayrıca, istemleri halinde, Komisyon ve Hükümete de söz verilecektir,
bu suretle Meclis araştırması komisyonu raporu üzerindeki genel
görüşme tamamlanmış olacaktır.
Konuşma süreleri, Komisyon, Hükümet ve siyasî parti grupları
için 20'şer dakika, önerge sahibi ve şahıslar için ise 10'ar
dakikadır.
Komisyon raporu 115 sıra sayı ile bastırılıp
dağıtılmıştır.
İstanbul Milletvekili Sayın Bahri Zengin'in muhalefet
şerhi rapora sehven işlenmemiştir; bu suretle
Başkanlık bunu düzeltmiş oluyor.
Rapor üzerinde söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini Yüce
Kurulun bilgisine arz ediyorum: Isparta Milletvekili Sayın Ömer Bilgin,
Amasya Milletvekili Sayın Aslan Ali Hatipoğlu, Malatya Milletvekili
Sayın Miraç Akdoğan.
Şu ana kadar gruplar adına söz talebi gelmedi.
Raporumuz budur...
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, yerimden bir hususu
belirtmek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
(1) 115 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben durumu inceledim... Araştırma
Komisyonu 9 kişiden teşekkül ediyor. Ben olayın özüne
girmiyorum, fakat, Komisyon Başkanı -biliyorsunuz- daha önce
basına intikal eden bir sözünde, Ömer Bilgin'e "ben burada eğer
seni mahkûm etmezsem, milletvekilliğinden istifa ederim" dedi; orada
karşılıklı dilekçe verdiler. (ANAP sıralarından gürültüler)
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sana ne?
BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun. (ANAP sıralarından
gürültüler) Müsaade buyurun...
AHMET KABİL (Rize) – Sen ne karışıyorsun?
BAŞKAN – Sayın Kabil, lütfen...
Sayın Genç, özü nedir efendim, özünü ifade buyurun?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Şimdi, efendim, burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına görev yapan komisyonlar, çok hassas olan araştırma
ve soruşturma komisyonları karar verirken, bütün milletvekillerine
haber verip öyle karar vermeleri lazım; yani, komisyon üyesi bütün
milletvekillerine haber verip, ondan sonra karar vermesi lazım. Bu
Komisyon 9 kişiden oluşuyor; 4 kişi toplanmış, 5
kişi yok. (ANAP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar...
BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun. (ANAP sıralarından
gürültüler)
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Böyle bir usul var mı Sayın
Başkan?
BAŞKAN – Müsaade buyurun efendim; bir dinleyeyim; sizi de
dinleyeceğim efendim. (ANAP sıralarından gürültüler)
Efendim, sizi de dinleyeceğim, müsaade buyurun.
Sayın Genç, kısaca söyleyin efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Böyle, araştırma ve soruşturma
komisyonları başkanlarının, böyle, hazıruna istinaden
bir rapor düzenlememeleri gerekip gerekmediği konusunda bir usul
tartışması açalım ve bundan sonra gerek komisyon
başkanları gerekse... (ANAP ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Genç, efendim oturur musunuz.
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Böyle bir usul var mı?!.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, ne
sıfatla dinliyorsunuz?!.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim... (ANAP ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Genç, müsaade buyurun efendim; maksat
anlaşıldı.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan... (ANAP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Genç, oturur musunuz... Lütfen efendim...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Biz, Meclis
Başkanlığımızın gündeme alınmasını
tespit ettiği, Başkanlık Divanının tespit ettiği
ve Danışma Kurulunda görüşülerek, gün tayini yapılan bir
hususta, hiçbir sıfatı olmayan bir kişinin, bu sözlerinin,
zatı âliniz tarafından dinlenmesini dahi kınıyorum. (ANAP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – İnsaf ediniz, siz...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Grup Başkanvekili olan bir
partide, böyle, bir arkadaşımızın, indi bir tespitini size
nakletmesini üzülerek karşıladım.
BAŞKAN – Sayın Başkanvekili, tabiî, buna karşı
söylenecek çok güzel sözler var da, ben Divanda bulunduğum için ifade
edemiyorum. Lütfen, 60 ıncı maddeyi okur musunuz, "bir
sayın üye, yerinden, kısa bir beyanı olduğunu ifade ederse,
Başkan, ona söz verir orada" diyor; ben, buna mecburum.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, belirttiğiniz
gibi, Kamer Genç Bey, bu Meclisin üyesidir...
BAŞKAN – Efendim, ben de o sıfatla söz verdim zaten.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Milletvekili sıfatıyla her
arkadaş söz alabilir, siz de müsaade ettiniz;
yaptığınız doğrudur. Bu usul
tartışmasını açarsanız, Mecliste en azından bir
gelenek meydana gelmiş olur, bu gibi komisyon kararları meydana
çıkmaz.
Ayrıca, Sayın Grup Başkanvekilinin
kınamasını da reddediyoruz.
BAŞKAN – Efendim, kınaması zaten yerine
ulaşmamıştır haklı olmadığı için.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Komisyon Başkanı, bulunduğunuz
yerden, yalnız, bu usulle ilgili, kısa bir beyanda
bulunacaksınız.
Buyurun.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Tabiî, usulle ilgili
konuşacağım.
Bir Meclis Başkanvekilinin bu şekilde konuşması,
İçtüzüğü bilmemesi, insanı üzüyor. Şöyle ki: İçtüzükte
"komisyonlar, üye tam sayısının üçte biri ile toplanır ve mevcudun ekseriyetiyle karar
alır" deniliyor. Ben, Komisyon Başkanı olarak, 4 Ekim 1996
tarihinde Komisyonun tüm üyelerine yazı yazdım ve 7 Ekim 1996
tarihinde, yapacağımız toplantıya çağırdım.
İlgili evraklar Meclis Başkanlığındadır, tetkik edebilirsiniz.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, esasına girme, kısaca
lütfen...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Toplantıda ittifakla karar
aldık. Karar aldıktan sonra, bu toplantıya katılmayan
Komisyon üyelerine tekrar yazı yazdım. Dedim ki "Komisyonumuz
toplanmış, siz, bu toplantıya iştirak etmemişsiniz;
ittifakla karar almıştır. Komisyon raporu, Komisyonda
beklemektedir; gelin, okuyun, eğer, muhalefetiniz varsa, muhalefetinizi
yapın; yoksa, imzalayın." Bu yazımı da, resmî
yazıyla kendilerine gönderdim, imza mukabilinde teslim ettim. Hiçbiri,
Komisyona gelip raporu imzalamadılar; bilahara, onbeş gün sonra,
basında çıkan yazılardan dolayı, muhalefet şerhini
verdiler. Demek ki, İçtüzüğe göre, Komisyonumuz toplanmıştır,
ittifakla karar almıştır. Komisyona katılmayan üyelere,
yazılar, İçtüzük gereğince, yasalar gereğince, kendilerine
imza mukabilinde tebliğ edilmiştir.
Şimdi, bir Meclis Başkanvekilinin bunları bilip de,
burada aksini söylemesi cidden üzücüdür. (ANAP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, önerge sahibi sıfatıyla
mı konuşacaksınız; yoksa, Komisyon Başkanı
sıfatıyla mı konuşacaksınız?
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Müsaade ederseniz, Komisyon
adına da konuşacağım; ikisini birleştirirseniz, memnun
olurum.
BAŞKAN – Tabiî, buyurun efendim. (ANAP sıralarından
alkışlar)
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hem önerge sahibi olarak hem de
Komisyon adına da konuşacağım için, ikisini sonunda
birleştirirseniz...
BAŞKAN – Efendim, sona bırakamam. Şimdi, ilk söz önerge
sahibinin, sonra komisyonun. Böyle olursa birleştiririm; ama, sona
bırakırsanız birleştiremem.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, arkadaş
konuşmadan bir cümle söyleyebilir miyim efendim?
BAŞKAN – Buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi, arkadaş
"İçtüzüğü bilmiyorsun" dedi de. İçtüzüğün 42 nci
maddesi arkadaşımızın dediği şekildedir. Ancak,
burada özel bir durum var... (ANAP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar [!]) Meclisimize, bu uygulamanın, bundan sonra
esas olmaması bakımından ifade ediyorum. (Gürültüler)
BAŞKAN – Buyurun efendim, zabıtlara geçti.
Sayın Dumankaya, bu dosyaları inşallah
okumayacaksınız, değil mi?
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – İnşallah...
BAŞKAN – Çünkü, süreniz, ceman yekûn 30 dakikadır.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – 10 dakika
konuşacağım, sonunda da konuşacağım.
BAŞKAN – Neyin sonunda?
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Komisyon adına, bir de
önerge sahibi olarak...
BAŞKAN – Efendim, bakınız, sıra şu: İlk
söz önerge sahibinin, sonra komisyonun, sonra isterse Hükümetin, sonra
grupların; sıralama bu.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır, Komisyon adına
en son konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, sizin isteminizle olmaz ki...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır, İçtüzüğe
göre öyle de...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, size, şimdi 10 dakika süre
veriyorum. Sürenizi uzatma imkânım olmaz; çünkü, vakit çok daraldı.
Buyurun efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri, beni, televizyonları başında dinleyen çok
değerli aziz vatandaşlarım; eğer beni dikkatli dinlerseniz,
göreceksiniz ki, Türkiye'de, burada bir Koskotas dosyasını
görüşüyoruz.
TURBAN, KİT Komisyonunda görüşülürken, elimize bazı otel
faturaları geldi. TURBAN'ın Kilyos'ta oteli olduğu için bu
faturaları tetkik ettik, dedik ki, "bunlar fazladır."
Mesela, 3 milyon liralık bir odada, 14 milyon lira yiyecek masrafı...
Bunu orada eleştirdik, dedik ki "bir alt komisyon kuralım."
O zaman, iktidar partisinin milletvekilleriyle kurduramadık. Daha sonra,
bana iki tane sahte fatura gönderdiler; birisi 28 milyon liralık, birisi
65 milyon liralık. Bu faturaları tetkik ettik, Maliyeye gönderdik;
bunların sahte olduğunu, avans kapatmak için verildiğini tespit
ettik ve araştırmamızı genişlettirdik; dosyaları,
belgeleri toplamaya başladık. Araya seçim girdi; seçim girmeden evvel
birkaç tane telefon aldım "bırak TURBAN'ı, Sait Halim
Paşa Yalısını yakacaklar" dediler. Ben, bunu Meclise
getirdim; gündemdışı konuştum, Hükümeti uyardım; yazılı,
sözlü sorularla Hükümeti uyardım; ama, Hükümet aldırmadı ve
nihayet, içi boşaltılan o yalı yandı veya yakıldı
değerli arkadaşlarım. O arada seçim geldi. Hatta, bana dediler
ki "Seçim çalışmalarını Sait Halim Paşa
Yalısından başlat." "Hayır, oradan
başlatmam; o, bir tarihtir; o, seçimler üstüdür" dedim ve
başlatmadım.
Değerli arkadaşlarım, seçildik, buraya geldik. Bunu, bir
araştırma önergesiyle Meclis gündemine getirdim; çünkü, Sait Halim
Paşa Yalısı ile TURBAN birbiriyle iç içedir. Sait Halim
Paşa Yalısının içerisinde, TURBAN'ın personeli
vardır.
İşte, o arada hükümet kuruluyordu. Biz, seçim
meydanlarında millete demiştik ki "eğer, bize oy
verirseniz, yolsuzlukların üzerine gideceğiz, yetimin
hakkını arayacağız." İşte, ondört yolsuzluk
dosyası olarak, bunları, Meclis gündemine getirdik.
Anayol Hükümeti kuruldu; yolsuzlukların üzerine gidileceğini,
hem Hükümet Programımıza hem Koalisyon Protokolümüze koyduk. Burada
görüşüldü, bir araştırma komisyonu kuruldu; ama, düşünün,
bir parti Genel Başkanı Sayın Çiller, Genel Başkanımızı
iki defa arayarak, bu komisyona benim girmememi istiyor ve "eğer,
Halit Dumankaya, bu komisyona girerse, bu Koalisyon biter" diyor.
"Genel Başkanımız, eğer, bir araştırma
komisyonuna bir milletvekilinin girmesiyle bu Koalisyon bitecekse, zaten bitmiştir"
dedim. Grup başkanvekillerini, bizim Grup başkanvekillerimize
gönderiyor "Halit Dumankaya bu
komisyona girmesin" diye ve nihayet, değerli arkadaşlarım,
Koalisyon bozuluyor. Nereden bozuluyor; iki şeyden bozuluyor: Birincisi,
çetelerin üzerine gidilmesinden; ikincisi de, bu yolsuzlukların üzerine
gidilmesinden.
Değerli arkadaşlarım, insan düşünüyor da, bir
milletvekilinin, soruşturma komisyonuna değil de, araştırma
komisyonuna girmemesinin niçin bu kadar üzerinde durulduğunun
cevabını, işte bu dosyalar verecek.
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Aç da bir bakalım ne var!
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu
dosyalardan 149 tanesini, Meclis Başkanlığına, aynı
güzellikte, istediğiniz şekilde, elinizle alabileceğiniz
şekilde teslim ettim. Sizden istirham ediyorum, bu dosyaları orada
tetkik edin. Bu, yarın, buraya, on onbeş gün sonra tekrar gelecektir;
gönül rahatlığıyla oy verin.
Değerli arkadaşlarım, Komisyonumuz çalışmaya
başladı. Dört ay, iki ay da yaz, altı ay, gece demeden, gündüz
demeden çalıştık. 150 bin evrakı inceledik; bu
evrakları, 149 tane klasöre, dosyaya doldurduk.
Size bir şey daha söyleyeceğim: Sayın Kamer Genç
yanlış söyledi; ben "ille, Ömer Bilgin'i mahkûm
edeceğim." demedim. Benim kimseyle kavgam yok. Bu işler, zor
işlerdir değerli arkadaşlarım. Ben, niye kavga edeyim? Ama,
yetimin hakkını korumak, hepimizin görevi.
Şimdi, bunu, huzurunuza getiriyorum "bakın, tetkik
edin" diyorum, belgeleri sunuyorum. Ben dedim ki: "Eğer, ben,
bir partinin genel başkanını,
bir milletvekilini, bir genel müdürü haksız itham edersem,
eğer, bu dosyalarda -bunlar değil, Toprak Mahsulleri Ofisi, Petrol
Ofisi- yolsuzluk çıkmazsa -bunun bir karşı edimi olması
lazım- ben, milletvekilliğinden istifa edeceğim; yani, iftira
ettim diye istifa edeceğim." Bunda ne vardır? Bu, bir cesaret
işidir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, işte, incelemeye
başladık. Bakınız, o tarihî yalı -işte
"yakılacak" demiştim- yandı. O tarihî
yalıyı, gidiniz, geziniz, o eserleri görünüz; bir daha yerine gelmesi
mümkün değildir değerli arkadaşlarım; içiniz ağlar, içiniz...
MAHMUT IŞIK (Sıvas) – Kim yaktı?..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Neler bulduk: Değerli
arkadaşlarım, yangından bir yıl önce, Sait Halim Paşa
Yalısının yakılacağını söylemiştim,
Hükümet aldırmadı; yazılı, sözlü önergeler verdim,
Hükümetin umurunda değil...
Tarihî eserlerin, Kültür Bakanlığı Savunma
Sekreterliğince hazırlanan Bina ve Tesislerin Yangından
Korunması Hakkındaki Yönergede belirlenen esaslara uygun olarak
korunmadığı, ilgililerce belgelenmiştir değerli
arkadaşlarım.
Binada bulunan yangın tüplerinin çalışmaz olduğu,
standartlara uygun olmadığı, ilgili katlara
yerleştirilmediği, bodrum katta bulundukları tespit
edilmiştir. Savunma Sekreterliğinin yangından 7 ay önce
hazırladığı rapordaki noksanlıkların, ilgililerce
-o ilgililerce- yerine getirilmediği tespit edilmiştir.
Tarihî binalarda yapılacak tadilat, bakım ve onarım gibi
fiilî müdahaleler, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanununca izne tabi olduğu halde, bu izinler
alınmamıştır değerli arkadaşlarım.
1991 yılında, EEC Firması tarafından
uluslararası standartlara uygun olarak yapılmış olan
otomatik ihbar ve söndürme sisteminin büyük bir kısmının çalışmadığı tespit
edilmiştir değerli arkadaşlarım. Sistemin, 1994 ve 1995
yıllarında, bakım ve onarımı
yapılmamıştır; mukavele yapılmamıştır.
İlgili firma geldiği zaman, bu sistemin kapalı olduğunu
tespit etmiştir.
Tarihî binanın yangına karşı korunması için,
çatı aralarının boş ve temiz olması lazımken,
çatı araları, kullanılmayan eşyalarla doldurulmuştur.
Tarihî binanın maruz kalabileceği yangın,
hırsızlık, deprem, su baskını gibi muhtelif olumsuz
olayların önlenebilmesi için, sorumlu ve eğitilmiş personel
çalıştırılması, yangın alarm sistemlerinin
personelin duyabileceği yerlere yerleştirilmesi
hususlarının, yerine getirilmediği, Savunma Sekreterliğince
rapora derç edilmiştir.
Yıllarca arızalı olan, en yakın itfaiyeye
bağlı olan otomatik telefon, itfaiyenin ikazlarına rağmen
yaptırılmamıştır.
1994 yılına kadar hem tarihî eserler sigortalıydı
hem yalı sigortalıydı. 1994 yılından sonra...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, onu bitiremeyiz efendim; lütfen...
Sonra süreniz var efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bir paragraf kaldı Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu
da çalıştırılmamış, bilirkişi, orada
yangından kurtarılan eserlerin, aynı şekilde deniz suyuyla
beraber yerinde kaldığını tespit etmiş; bilirkişi
heyetinden Vural Yurdakul ismindeki eski eserler mimarı "keşke
bunlar da yansa, bunları böyle görmesem" demiştir.
Değerli arkadaşlarım, yine burada, yalıda, 10
milyarlık, yapılmadığı halde sahte belgelerle ihaleler
yapılmış, parası gasp edilmiştir.
Şimdi, biz, Komisyon olarak, bu olayları gördükten sonra, Meclis
Başkanı Sayın Kalemli'ye bir yazı yazdık, dedik ki
"şu eserleri kurtar, Meclis Saraylar Müdürlüğüne talimat
ver." Huzurunuzda teşekkür ediyorum, Sayın Kalemli, o tarihî
eserleri kurtarmıştır.
Teşekkür ederim. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dumankaya.
Sizin, Komisyon olarak söz hakkınız var efendim; sonra
kullandıracağım.
Gruplar adına söz talebi var mı?
NİHAT MATKAP (Hatay) – CHP Grubu adına, Sayın Ahmet
Güryüz Ketenci konuşacak.
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – DSP Grubu adına,
Sayın Mehmet Aydın konuşacak.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – ANAP Grubu adına, Sayın
Hatinoğlu konuşacak.
BAŞKAN – Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Aykurt,
Refah Partisi Grubu adına Sayın Ali Şahin.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ketenci; buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Sayın Başkan,
benden önce söz alan arkadaşlar vardı...
BAŞKAN – Kim bunlar efendim?
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Siz
açıklamıştınız, grupları adına falanca var,
falanca var diye.
BAŞKAN – Sonradan değişti mi diyorsunuz?
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Bilemiyorum.
BAŞKAN – Sayın Ketenci, şu şek ve şüpheden
kurtulmamızda hepimiz açısından büyük fayda var. Bendenizin
okuduğu isimler kişisel söz talebinde bulunanlardır. Bir kere
daha okuyorum: Sayın Ömer Bilgin, Sayın Aslan Ali Hatipoğlu,
Sayın Miraç Akdoğan.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Peki Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonları
başında bizi izleyen yurttaşlarım; hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
huzurlarınızdayım.
Sayın Başkan, Türk turizm sektöründeki öncü konumu,
eğitici karakteri, turizm coğrafyamızdaki yaygın işletmeleriyle
etkin işlev ve fonksiyonu olan TURBAN Turizm AŞ, Sayın Ömer
Bilgin'in, 1992 yılında Genel Müdür olarak atanmasıyla birlikte
yaşanan süreç, TURBAN'ın, söz konusu niteliklerini yitirmesine,
fonksiyonunu kaybetmesine, giderek keyfî ve çıkara dayalı bir yönetim
anlayışının egemen olduğu bir yere ve nihayet, soygun
ve yağmanın fütursuzca ve de gözü kara bir cüretkârlıkla
yapıldığı ve yaşandığı bir merkeze dönüşmesine
neden olmuştur. Akıl almaz pervasızlıkların,
inanılmaz yolsuzlukların yaşandığı ve
yapıldığı TURBAN'da dönen dolapların, oynanan oyunun
basınımızca ve medyamızca haber alınması ve
olayın kamuoyumuzca duyulması sürecinde, tıpkı
Susurluk'taki gibi beklenmeyen bir olay meydana gelmiştir; tarihî ve
kültürel kimliğimizin bir parçası olan Sait Halim Paşa
Yalısı yanmıştır yahut
yakılmıştır. Bu kez, olay, bir Mercedes otomobilin kamyona
çarpması değildi. Bu kez, görünmeyen hain bir elde, ateş, tarihî
Sait Halim Paşa Yalısına çarpmıştır ve onu
yakmıştır. Bir tarihe bir kültüre
kıyılmıştır; ne adına; vurgun adına, soygun
adına.
Sait Halim Paşa Yalısı, mimarî süsleme sanatı ve
kültürel niteliği ve de tarihi bakımından son derece önemli bir
yapıdır. 2 Ağustos 1914 Osmanlı-Alman ittifakı burada
imzalanmıştır. İmparatorluğun bir dönemine
damgasını vuran Enver, Talât ve Cemal Paşalar
toplantılarını ve çalışmalarını burada
yürütmüşlerdir; işte buna kıyıldı. Bir ulusun gelecek
nesillerine miras bırakacağı ortak kültür varlığımıza
uzandı bu hain ateşli el.
Yangınla ilgili haberler, gazetelerde "Boğaz'da bir tarih
yandı", "Boğaz'da cinayet" diye manşetten
verildi. Yazık değil mi!.. Günah değil mi!.. İşte bu
noktada Türkiye Büyük Millet Meclisi devreye girdi; 13.2.1996 tarihindeki 12
nci Birleşiminde, yangının nedenlerini araştırmak,
vurgun ve soygun düzeninin üzerindeki şalı kaldırmak üzere bir
araştırma komisyonu kurdu. Komisyonumuz, bu olayın boyutu ve
cesametiyle bağdaşmayacak, fevkalade karmaşık yapıdaki
sorunun bütününü derinliğine çözecek ve
günışığına çıkaracak düzeyde bir süreyi
-İçtüzükten kaynaklanan zorunluluktan dolayı- bulamadan; ama, ortaya
etkin bir çalışma koyarak olayı bu boyutuyla huzurunuza
getirebildi. Açıkça ifade edeyim ki; günışığına
çıkardığımız ve bugün, burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisi huzuruna getirdiğimiz kısım, asıl saptanması
gerekli kısmın 10'da 1'idir; aysberkin görünen yüzüdür, görünmeyenler
buzlu suların altındadır, sular
ısındığında o da suyun yüzüne çıkacaktır;
sorun çözülecek, sorumlular saptanacaktır. Böylece, Türkiye, temiz devlet,
temiz siyaset sürecine giden yolda yeni raylar döşeyecektir; yeter ki, bu
Yüce Meclis, tarihî sorumlulukla olaya eğilebilsin, olayın üzerine
istenilen dikkat ve ağırlıkla gidebilsin. İşte, sorun
buradadır.
Bize düşen, Sait Halim Paşa Yalısına uzanan hain eli
bileğinden yakalayarak, cumhuriyet tarihinin en büyük soygunu üzerindeki
örtüyü kaldırmaktır. Bu tutum ve davranış, "egemenlik
kayıtsız şartsız ulusundur", "ya istiklal ya
ölüm" diyebilmiş, bütün mazlum uluslara örnek olmuş, ilk
başkanlığını insanlık idealinin âşık ve
mümtaz siması Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı bu Meclis
bir o kadar daha yücelecek, içindekilere saygınlık kazandıracak,
rejim ve demokrasimizi aşınmaktan kurtaracaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dört aylık
çalışmamızda incelemeye esas alınan bilgi ve belgeler,
kesinlikle inanınız ki, soyut, küçük siyasî hesaplara dayalı,
şuradan buradan, elden düşme alınan ve toplanan bilgi ve
belgeler değildir; tamamen, hepsi, araştırma ve
soruşturmalar nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarından, istemimiz
üzerine Komisyonumuza intikal ettirilen bilgi ve belgelerdir.
Tartışılmakta olan bu raporda,
hırsızlığın, soygunun ve de
sahtekârlığın her çeşidi vardır; Türk Ceza
Yasasında sözü edilen zimmet, ihtilasen zimmet, sahte evrak tanzim etme ve
kullanma, evrakta sahtekârlık, rüşvet, ihaleye fesat
karıştırma, görevi kötüye kullanma gibi suçları bu dosya
içermektedir. Ne var ki, 150'ye yakın klasör, dosya, 10 binlerce belge ve
evrak dört aylık süre içinde, cumartesi pazar demeden, temin edilebilen
uzmanlarla birlikte yapılan çalışmalar sonucunda ancak
incelenebilmiş ve huzura getirilebilmiştir. Özelleştirmede
yapılan yolsuzluklar bu incelemenin kapsamına
alınmamıştır.
Turban Turizm AŞ'nin Erciyes, Çorum, Amasya, Samsun, Elmadağ,
Ilıca, Ürgüp, Akçay ve Gümüldür işletmelerinde zorunlu zaman
darlığı nedeniyle, inceleme yapılamamıştır.
TURBAN Turizm ve bağlı işletmelerindeki
araştırmalar genelde gider bazında yapılabilmiştir;
gelir bazında inceleme, ancak Genel Müdür değişikliğini
içeren dört aylık dönemi kapsamaktadır. Bu nedenle, derinliğine
bir inceleme yapılması imkânı olmamıştır. Tespit
edilenler eleğin üstünde kalanlardır, aysberkin görünen yüzüdür. Bu
işletmelerin yeteri ölçüde araştırılıp incelenebilme
imkânı olsa, yalnız giderler değil gelirler de
araştırılabilse, belki, sayılan suçların ötesinde daha
başka; ama, mutlaka karmaşık suçların ortaya
çıkması kaçınılmaz olacaktır. Ne var ki, bu imkân
kaçırılmış değildir. Yeniden kurulacak bir soruşturma
komisyonu, işte bunları da araştırma, inceleme ve
soruşturma imkânı verecektir.
Değerli milletvekilleri, ne yapılmıştır; biraz
da somuta inmek istiyorum. Biliyorum ki, grupları adına
konuşacak olan arkadaşlarım, genellikle, şimdi
anlatacaklarımın hepsine değineceklerdir; ben, sadece bilgi
kabilinden, satırbaşlarına değinerek geçeceğim, kendi
düşüncelerimi ve yorumumu katarak konuşmamı sürdüreceğim.
Sahte faturalar düzenlenmiştir; alabildiğine sahte fatura
düzenlenmiştir. İncelemeye yolladığımız 96
faturanın 96'sı da sahte çıkmıştır.
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) – Vay sahtekârlar var!.. Vay hırsızlar
vay!..
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – 2 500 fatura, Maliye
Bakanlığının müfettişleri ve denetim
elamanlarının incelemelerine sunulmak üzere 565 yazı ekinde
kendilerine gönderilmiştir. Tabiî, onlar incelenip, sonuçları
alınmadan mevcut inceleme tamamlanmış ve bu rapor huzurunuza
getirilmiştir.
Bakın, burada inşaat mühendisi, mimar arkadaşlarım
vardır. İşletmelerde, bakım, onarım, tadilat ve imalat
adı altında işler yapıldı diye gösteriliyor,
sayılıyor ve karşılığında konulan
faturaların hepsi sahtedir, iş yapılmış gibi konulan
faturaların hepsi sahtedir. Sahtelikleri bizim tarafımızdan
değil, Maliye Bakanlığı müfettişleri ve denetim
elemanlarınca saptanmıştır. Sadece bu işlemle; yani,
bakım, tadilat, tamirat gibi işlerle Turban'ın kasasından,
o günün parasıyla 262 milyar, zimmete geçirilmiştir.
REFİK ARAS (İstanbul) – Yazıklar olsun!..
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Bu işlemlerin hepsi, Genel
Müdürlüğün bilgisi dahilinde yürütülmüştür.
Değerli arkadaşlarım, incelemeyi sürdüren Maliye
Bakanlığı müfettişleri ve denetim elemanları, sahte
faturayı veren firmaların, sadece Turban ve bağlı
işletmelerine fatura vermediklerini saptamışlardır;
aralarında iki firmanın -bir sürü sahte fatura veren firma var; ama,
aralarında iki firmanın- sair piyasaya 400 milyar lira değerinde
sahte fatura sürdüğünü, yine, bu Maliye Bakanlığı denetim
elemanları ve müfettişleri saptamıştır.
Sevgili arkadaşlarım, sahte fatura, sadece, bu işlere
ilişkin değildir. İlgililer, işletme müdürü veya şu
departman müdürü, üzerine usulsüz olarak aldıkları milyarlarca lira
değerindeki avansları kapatmak için, onlar da sahte fatura
kullanmışlardır. Sadece iş yapan müteahhitler sahte fatura
kullanmıyor yahut müteahhitleri gösterir gibi; yani, müteahhitler iş
yapıyormuş gibi... Özünde böyle iş
yapılmamıştır; ama, iş yapılmış gibi
sahte fatura konulmaktadır. Olayın özü budur, gözümüzden
kaçmaması gerekli olan nokta budur.
Şimdi, biraz sonra söyleyeceğim; nasıl, bir çiftlik gibi
kullanıldı, nasıl, aile adına Turban'ın içi
boşaltıldı; anlatacağım biraz sonra.
ALİ DİNÇER (Ankara) – Bu kadarı da olmaz!..
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, sahte fatura kullanan, üzerine avans alan bu
insanlardan; yani, aldığı avansı kapatmak için sahte futara
kullanan ilgililerden biri -özellikle ismini veriyorum- Sabri Bayraktar,
Çeşme Oteli İşletme Müdürüdür ve aldığı
avansı, kendi düzenlediği sahte faturayla kapattığı,
polis kriminalistik laboratuvar raporuyla saptanmıştır;
düşünebiliyor musunuz bunu...
Bir başka olay, olay kamuoyuna yansıyor, kamuoyuna
yansıdıktan sonra; yani, kamuoyunda "TURBAN'da sahte fatura
var","TURBAN'da soygun var", "TURBAN'ın içi
boşaltıldı" yolunda tartışma
başlayınca, TURBAN'ın Genel Müdüründe ve ona bağlı
olarak diğer depertmanların müdürlerinde büyük bir ne yapalım
telaşı başladı; ayakları çarşafa dolandı;
sahte faturaları kayıtlardan aldılar, onların yerine
başka sahte faturalar koydular.
Değerli arkadaşlarım, çamurdan kaçarken
boğazına kadar batağa saplandılar. Başka bir şey
daha oldu; tabiî baktılar, sahte faturaları kullanınca, muhasebe
kayıtlarını da değiştirmek gerekir; bilgisayar
kayıtlarında, dekontlarda, mizanda, muhasebe kayıtlarında
aynı sahtelik devam etti. Bunlar da yakalandı, bunlar da
çıktı meydana. Şimdi, böyle bir manzara...
BURHAN KARA (Giresun) – Bunu yapan hâlâ ortalıkta
dolaşıyor.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, sonra ne oldu? Bakın, sonra şunu
yaptılar; Çeşme Otelinde, 1991 yılı bilgisayar
kayıtlarının tamamı Şubat 1996'da silinebilmiş,
Elmadağ Dağevi İşletmesinde toplanan muhasebe
kayıtlarının tümü yakılmış, Marmaris Tatil
Köyünde ise pek çok muhasebe evrakına çalındı süsü
verilebilmiştir... Böyle numaralar var.
Arkadaşlar, diğerlerini arkadaşlar anlatır, ben
zamanı iyi kullanmak istiyorum. TURBAN içinde bedelsiz konaklamalar var; 3
oda, 5 oda, 7 oda, 15 oda değil, tam 13 200 oda, birilerine, ücret almadan
peşkeş çekildi. Bunun karşılığı nedir
biliyor musunuz; 955 599 dolar. 955 599 dolar cebe indirildi.
Değerli arkadaşlarım, sadece siyasî tercihlerle, 338
kişi -bunların içine burada bakan olan bir
arkadaşımızın, Doğru Yol Partili bir
arkadaşımızın çocuğu da dahil- hepsi, işe
gelmeden maaş alan konumundadır...
YÜCEL SEÇKİNER (Ankara) – Kimmiş bunlar; onu söyle!..
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Şimdi, onları
arkadaşlar anlatır; benim o kadar zamanım yok.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Sen söyle!.. (CHP
sıralarından "dosyalarda mevcut" sesleri)
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, şimdi, burada esas üzerinde durulacak konu,
nasıl oluyor da, devletin bir kurumu, işletmesi, bir çiftlik ve kahya
düzeni içerisinde çok amaçlı bir şekilde kullanılabiliyor yahut
kullanılmasına cesaret edilebiliyor?!. Bu nasıl bir
anlayıştır; bu güç nereden alınıyor, bu cüret kimden
kaynaklanıyor?!. Önce, usulsüz, sahte diplomalı kadrolarla TURBAN'da
altyapı oluşturuluyor, ondan sonra, soyguna, vurguna
başlanıyor; işletme, tam bir çiftlik şeklinde ve sorumsuz
bir anlayışla kullanılıyor...
AHMET KABİL (Rize) – Sahtekârlığın her çeşidi
yapıldı yani!
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Sahte diploma da şöyle, ona
da bir iki örnek vereyim: Çeşme Oteli Müdürü Sabri Bayraktar, sahte
diplomayla İşletme Müdürlüğüne atanıyor; Haydar Mengi,
TURBAN İstanbul Reklam ve Organizasyon Müdürlüğüne sahte okul diplomasıyla
atanıyor. Önce, sahte diplomalarla, insanları TURBAN'a
alıyorlar, bir altyapı oluşturuyorlar. Ondan sonra, sen şu
kadar soy, ben bu kadar soyayım... TURBAN'da, böylece, bir süreç
içerisinde, 1992'den 1995'e, yani seçimin olduğu güne kadar, hatta, Komisyon
çalışmalarını sürdürdüğü günlerde bile soygun
yapıldı. Onlar saptandı, bizim tarafımızdan, Komisyon
üyeleri tarafından biliniyor, arkadaşlarımız
tarafından biliniyor.
Değerli arkadaşlar, bizim bu dört aylık inceleme süresi
içinde saptayabildiğimiz yolsuzluğun boyutu 3,5 trilyon liradır.
Ciddî bir araştırma yapıldığı takdirde, ciddî bir
soruşturma, yani, soruşturma komisyonu önümüzdeki süreçlerde
kurulabildiği takdirde...
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Kurulmalı
mıdır?!
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – ...yapılacak olan şudur;
ciddî bir araştırmayla saptanacak olan yolsuzluğun boyutu, öyle
3,5 trilyon lira değil, 35 trilyon liradır, asgarî 35 trilyon
liradır...
YUSUF ÖZTOP (Antalya) – Allahsız bunlar Allahsız!...
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Şimdi, sevgili
arkadaşlarım, burayı dikkatle dinlemenizi istiyorum; çünkü,
muhalefet şerhi veren sevgili arkadaşlarımın da
komisyondaki durumlarına ilişkin açıklamalarda
bulunacağım. Komisyonun kurulabildiği süreç, Anayol Koalisyonunun
oluştuğu, henüz pazarlıkların tamamlandığı,
pek çok şaibeli dosyanın örtülmesine olanak veren Refahyol
Koalisyonunun oluşmadığı bir siyasal süreçtir. Bu süreçte,
komisyonda bulunan Refah Partili arkadaşlar, daha sonraki
tavırlarının tam aksine, kararlı, olayın üzerine giden
bir anlayıştaydılar. Refah Partili arkadaşlar ilk
aşamada olayı engelleyici tavır takınsalar, hiç
şüphesiz, bugün, bu noktada olmazdık. Refah Partili arkadaşlar,
raporun yazılmasından sonra, kendilerine her türlü tebligat
yapılmış olmasına rağmen ne bu raporu
imzalamışlardır ne de muhalefet şerhi vermişlerdir.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Örtücü, örtücü onlar...
ALİ DİNÇER (Ankara) – Onlar örtücü...
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Ne zaman ki rapor kamuoyunda
açıklandı, Turban'daki olaylar gazetelerde ve medyada haber konusu
oldu, fıkra yazarlarının sütunlarında yer aldı; Refah
Partili arkadaşlar 15 gün sonra Kanunlar ve Kararlar Müdürlüğüne
giderek raporun içeriğine katılmadıklarını ifade eden
notu düşmüşlerdir. Düşülen bu not muhalefet şerhi midir,
yoksa, dostlar alışverişte görsün kabilinden
yazılmış bir yazı mıdır? Değerli
arkadaşlarım, hukukta "tevili ikrar" diye, ikrarın bir
çeşidi var. Bu yazıyla, Refah Partili arkadaşlar tevili ikrarda
bulunmuşlardır. Arkadaşlar, araştırma ve incelemede
mesafe alındıkça, karşılaşılan soygunun,
talanın ve sahteciliğin boyutu karşısında vicdanen
rahatsız olmuşlardır. Ne var ki, bu süreçte, Anayol Hükümeti
çekilmiş, yerine Refahyol Hükümeti oluşmuştu; başka bir
tavır sergilemek gerekiyordu; işte o aşamada bu
yapıldı. Bir taraftan komisyonun çalışmasına olanak
verildi, alt komisyon kurulmasına Refah Partili arkadaşlar bizimle
beraber oy kullandı; alt komisyon çalışmalarına,
araştırma ve incelemelerine katıldılar; ama, üst komisyon
toplantılarına, tebligata ve zaman zaman, özellikle benim sözlü
uyarılarıma rağmen, katılmayarak, hızlı
çalışmamıza ve rahat kararlar almamıza katkı
sağlamadılar.
BAŞKAN – Sayın Ketenci, son dakikadasınız efendim;
toparlayın lütfen.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Bitiriyorum... 1 dakika da
arkadaşlar bana müsaade eder efendim.
BAŞKAN – Efendim?!.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – 1 dakikanızı rica
ediyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun efendim; toparlayın lütfen.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Her zamanki gibi takıyye
yaptılar. Refah Partisi, sağ gösterip sol vurdu; yumruk, Sayın
Ömer Bilgin'in, Turban'daki sayın mesai arkadaşlarının ve
dönemin Başbakanının suratına patladı. Kısaca,
Refah Partisi, takıyyede suçüstü oldu; açık. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Aklayıcı onlar,
aklayıcı!..
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Uzunca bir zamandır
takıyye yapıyordu, bir gün gelecek takıyyede suçüstü
olacaktı, nihayet, kısmet bugünmüş. Çekirge bir sıçrar, iki
sıçrar, bir gün gelir
sıçrayamaz, takılır düşer; olan budur.
Sevgili arkadaşlarım, Refah Partisinin sayın
milletvekillerine sesleniyorum, sözlerimi de tamamlıyorum.
BAŞKAN – Efendim, Genel Kurula seslenin lütfen.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Hocanın tabiriyle "65
milyon memleket evladı" sizi izliyor. Gelin, bu dosyanın üzerine
oturmayalım. Soruşturmanın açılmasına omuz verin, omuz
verin ki vicdanlarınız özgürleşsin. Bakınız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Son cümlenizi söyler misiniz efendim; buyurun.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (Devamla) – Şimdi,
arkadaşlarım, Müslümanlıkta şefaat vardır, müsamaha
vardır, hoşgörü vardır; ama, kendi malınız
çalındığı zaman vardır. Burada çalınan fakirin,
fukaranın malıdır; Hocanın tabiriyle söylüyorum 65 milyon
memleket evladının malıdır. Öyleyse, onun hakkı gasp
edildi, onun malı çalındı. O zaman, burada, şefaat olmaz,
müsamaha olmaz, hoşgörü olmaz. O nedenle, bu konuda çok daha kararlı
davranmanız gerekir diye düşünüyorum.
Hepinizin, herkesin bir siyasî hesabı olduğunu biliyorum; ama,
herkes için Allah'ın da bir hesabı olduğunu biliyorum ve bunun
unutulmamasını diliyorum.
Yaşasın, böylesi anlayışlara karşı
çıkanlar. Yaşasın, vurgun, soygun düzenini değiştirmek
isteyenler.
Bu duygu ve düşüncelerle, yeniden soruşturma komisyonu
kurulması talep ve ümidiyle hepinize saygılar sunuyorum, sevgiler
sunuyorum. (CHP, ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ketenci, teşekkür ediyorum.
Demokratik Sol Parti Grubu adına, Sayın Mehmet Aydın;
buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Sayın Aydın, son dakikanızda sizi uyarmamı arzu
buyurur musunuz?
MEHMET AYDIN (İstanbul) – Lütfedersiniz efendim.
BAŞKAN – Peki efendim; buyurun.
DSP GRUBU ADINA MEHMET AYDIN (İstanbul) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Sait Halim Paşa Yalısında meydana
gelen yangının nedenlerinin araştırılması ile
TURBAN Genel Müdürlüğünde yapıldığı ileri sürülen
yolsuzlukların açıklığa kavuşturulması
amacıyla kurulan 10/2 sayılı Meclis Araştırması
Komisyonu, çalışmalarını tamamlamış ve düzenlenen
raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunmuş
bulunmaktadır. Komisyon tarafından yapılan çalışmalar
ve düzenlenen rapor hakkında Genel Kurula bilgi arz etmek üzere söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dört ay süreyle yapılan çalışmalarda, söz konusu olayların
incelenmesi ve sonuçlandırılması bakımından
zamanın yeterli olduğunu söylemek elbette mümkün değildir;
ancak, gerek komisyon üyelerinin özverili çalışmaları ve gerekse
bu konuda uzman kişi ve kuruluşların katkılarıyla,
gayretleriyle, aşağıda arz ve izah edeceğim hususlar tespit
edilmiş olup, 120 adet dosya tamamlanıp, yasal gereği
yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına
teslim edilmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Komisyonumuzun
talebi üzerine inceleme başlatan Maliye Bakanlığı müfettişleri
ve diğer denetim elemanlarından intikal eden raporlara göre, Turban
Genel Müdürlüğü adına fatura düzenleyen firmaların tamamına
yakınının, mahiyeti itibariyle yanıltıcı beyana dayalı
sahte fatura düzenleyen firmalar olduğu ortaya
çıkmıştır. Turban Genel Müdürlüğüne sahte fatura
düzenleyen bu firmaların, aynı şekilde piyasaya da sahte fatura
sürdükleri, Maliye Bakanlığının bu incelemeleri
sırasında tespit edilmiştir. Önincelemeleri tamamlanan sadece
iki firmanın piyasaya sürdüğü sahte fatura tutarı 400 milyar
civarındadır.
İncelenmek üzere Maliye Bakanlığının merkez ve
taşra teşkilatına, yaklaşık 350 milyar lira
tutarında, 2 500 adet, muhtelif firmalara ait fatura gönderilmiş,
neticesi alınanlar Komisyonumuzda değerlendirilmiş, gönderilen
belgelerin büyük bir kısmı henüz inceleme aşamasında olup,
neticelendirilemediği için raporumuza dahil edilememiştir.
Sahte faturaların sahte faturalarla değiştirilmesi
olayına gelince; örneğine Abant, Yalova, Çeşme Otel
İşletmelerinde rastlanılan sahte faturalar yevmiye
kayıtlarına alındıktan sonra, Genel Müdürlüğün bilgisi
dahilinde kayıtlardan çıkarılan faturalar, başka firmalara
ait sahte faturalarla değiştirilmiştir. Örneğin,
yapılmayan inşaat işlerine ait faturaların, et
faturalarıyla değiştirilmesi gibi... Böylece, inşaat
faturalarıyla yapılmak istenilen yolsuzluk, et faturalarıyla
örtülmek istenmiştir.
Avansların sahte faturalarla kapatılması olayı...
İşletme yöneticilerinin usulsüz olarak çektikleri milyarları
aşan seviyedeki avanslarını kapatmak için, özellikle
yılın sonuna doğru piyasadan temin edilen ve yapılmayan
işleri yapılmış, alınmayan mal ve hizmetleri
alınmış gibi gösteren sahte faturaları işleme
koydukları ve bunlarla avans borçlarını kapatmaya
çalıştıkları belirlenmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hemen hemen her
işletmede görülen bu uygulamanın en çarpıcı örneğine
Çeşme Otel İşletmesinde rastlanmıştır. Bodrum,
Çeşme, Marmaris Otel İşletmelerinde avans kapatma işleminde
kullanılan hayalî firmalar adına tanzim edilmiş sahte
faturaların, Çeşme Oteli İşletme Müdürü Sabri Bayraktar
tarafından bizzat kendi el yazısıyla düzenlendiği, polis
kriminoloji laboratuvarı raporuyla doğrulanmıştır.
Ücretsiz konaklamalar... TURBAN Genel Müdürlüğüne bağlı
Abant, Adalya, Çeşme, Ilıca Otel İşletmeleri ile Beldibi,
Kilyos ve Marmaris Tatil Köylerinin 1993 ve 1995 yıllarına ait elde
edilen belgeleri incelenmiş ve toplam 13 200 odanın, usulsüz olarak,
bedelsiz konaklama işlemine tabi tutulduğu kesinlik
kazanmıştır. Bu uygulamayla, kurum, sadece geceleme ücretinden,
o tarihlerde, yaklaşık 96 milyar lira
karşılığı 955 599 dolar zarara
uğramıştır. Bedelsiz konaklama yapanlara verilen diğer
hizmetler -restoran, kafeterya, plaj, bar gibi- göz önünde bulundurulduğunda,
işletme zararının, tespit edilen rakamın en az iki üç
katı olacağı muhakkaktır. Mevzuatdışı bu
uygulamalardan, üst düzey yöneticilerin eş, çocuk ve
akrabalarının yanı sıra, itibar sağlamak amacıyla
devletin üst kademelerindeki hatırlı kişilerin
faydalandırılmış olduğu, dikkat çeken diğer bir
husustur.
Usulsüz personel alımı ve ataması...
Başbakanlığın 2 Ağustos 1993 tarihli tasarruf
genelgesi hilafına, geriye doğru evrak tanzim edilerek geçmiş
tarihli görüntüsü verilen atama emirleriyle 338 kişinin usulsüz olarak
işe alındığı ve hatta, tahsil durumu, hizmet süresi
dikkate alınmaksızın, siyasî tercihler önplana
çıkarılarak ilk, orta ve lise mezunlarının, mevzuat
hilafına, daire başkanı, başkan yardımcısı
ve işletme müdürü kadrolarına atamaları
yapılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; raporda da
belirtildiği üzere, bir siyasî parti genel başkanının,
Afyon, Kastamonu, Adana, Diyarbakır, Sinop gibi yerlerde
yaptığı seçim mitinglerine, görev onaysız olarak gönderilen
TURBAN personelinin yeme, içme, konaklama, araç kiralama ve harcırah gibi
masrafları işletme bütçesinden karşılandığı
belirlenmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; raporda
teferruatıyla izah edildiği veçhile, bir siyasî partiye, hatta
liderlerine ve bunlara yakınlıklarıyla tanınan
hatırı sayılan kişilere ait yatların TURBAN marinalarına
bağlama yaptıkları, bakım ve onarıma tabi
tutuldukları, buna karşılık bazı
masraflarının kayıtdışı
bırakıldığı, tahakkuk ettirilen meblağlarınsa
kısmen ödendiği, ödenmeyen kısımının da, komisyon
çalışmaları sırasında ödendiği gazetelerden
öğrenilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Gerekli yasal
şartları haiz olan her Türk vatandaşı milletvekili
seçilebilir; ancak, amacına ulaşmak için devletin
imkânlarını kullanan, yolsuzluk yapan, nüfuz ticaretinde bulunan
kişilerin, bağımsız mahkemelerde bunun hesabını
vermeleri gerekir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sorumsuzluk,
yolsuzluk ve usulsüzlük örneği sahte faturalarla TURBAN Genel
Müdürlüğünün soyulması, basında, Meclis Genel Kurulunda ve
KİT Komisyonunda gündeme getirilmişti. Özellikle Çeşme Otel
İşletmesinde sahte faturalarla yapılan yolsuzluk iddiaları
nedeniyle, dönemin Genel Müdürü ve yardımcısı hakkında suç
duyurusunda bulunulmuştu.
Faturaların sahteliği, Maliye Bakanlığı
müfettişlerince kanıtlanmıştır. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı, kendilerine iletilen suç duyurusunu
yerinde bulmuş ve ilgililer hakkında dava açmak üzere
düzenlediği fezlekeyi, Adalet Bakanlığı kanalıyla
Başbakanlığa göndermiştir. Ancak, TURBAN eski Genel
Müdürünün milletvekilliği kesinleşinceye kadar,
savcılığın izin talebi işleme
konulmamıştır. Buradaki amaç, Ömer Bilgin'in, milletvekili
olmasını sağlamak, onu, dokunulmazlık zırhı
arkasına sığınarak yargı denetiminden uzak tutmaktır.
Genel Müdür milletvekili olduktan sonra, dava açma talebini yineleyen Cumhuriyet
Başsavcısının bu girişimi de, ikinci kez
engellenmiştir. Böylece, adı geçen genel müdürün Meclise girmesi ve
dokunulmazlık zırhına büründürülmesi
sağlanmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Okan
Ünalmışer olayına gelince: Başbakanlığın
açıktan atama yapılmamasına ilişkin 20 Ağustos 1993
tarih ve 10104 sayılı genelgesine aykırı olarak,
Kuşadası Marina Müdürlüğü daimi kadrosuna açıktan
atanması yapılan Okan Ünalmışer'in, işletmenin hiçbir
departmanında çalışmadığı ve ücret alma
dışında işletmeye uğramadığı,
Kuşadası Marina Müdürlüğünün komisyonumuza ulaşan
yazılı beyanıyla doğrulanmıştır.
Adı geçen şahsın, ne gibi hizmetlerde
çalıştırıldığı raporda
ayrıntısıyla açıklanmıştır.
Yine komisyon raporuna göre, Kuşadası Marinasına
alınan Suzuki marka motorlu su kayağının, bir siyasî parti
liderinin oğluna verildiği, hatırlı bir kişinin ve
korumalarının yemek paralarının, işletmenin temsil
giderleri hesabına aktarıldığı; Sait Halim Paşa
Yalısının boyanması amacıyla alınan malzemelerin,
bu yalının yakınında bulunan, bir siyasî lidere ait
yalının da boyanmasında kullanıldığı tespit
edilmiştir.
İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Kim o siyasî lider?..
MEHMET AYDIN (Devamla) – Merak eden arkadaşlarımız,
mufassal rapordan okuyup, öğrenebilirler. Sayın Dumankaya, raporları
getirmiştir...
BAŞKAN – Sayın Aydın, siz, konuşmanızı
kendi insicamınız içerisinde götürün efendim, lütfen.
MEHMET AYDIN (Devamla) – Komisyonun çalışma süresinin
sınırlı olması ve işletmelerin çokluğu nedeniyle,
Turban Genel Müdürlüğü ile Erciyes, Elmadağ, Adana Seyahat
Acentası, Isparta Seyahat Acentesi, Ürgüp, Gümüldür, Akçay, Ilıca,
Urfa, Samsun, Amasya ve Çorum işletmelerinde araştırma yapma
imkânı bulunamamıştır. Bu işletmelere ait olup, komisyonumuza
intikal eden belgeler, hazırlanan rapora alınmakla
yetinilmiştir.
Dönemin Başbakanı, TURBAN Genel Müdürlüğü ve
bağlı işletmelerinde yolsuzluk yapıldığına
dair gazetelerde, televizyonlarda, Meclis gündeminde yer alan, şahsı
ve aile fertleriyle ilgili konuları ihbar kabul edip, emrindeki denetim
organları aracılığıyla gereğinin ortaya
çıkmasını sağlayacağı yerde, iddiaları, aksi
yönde düzenlenen raporları, gerçekmiş gibi, kamuoyuna
açıklamakla yetinmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; amacımız, Türkiye Büyük Millet
Meclisini ve kamuoyunu bilgilendirmek, iddia konularını belgeleriyle
ortaya koymak, kusurlu görülenler hakkında yasal işlem
yapılmasını sağlamaktır.
12 Kasım 1995 tarihinde çıkan Sait Halim Paşa
Yalısı yangını olayına gelince: Yalıdaki
restorasyon işlemlerine başlanırken, yasal zorunluk olduğu
halde, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna
başvurulmadığı, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı ile Boğaziçi İmar Müdürlüğü ve
Sarıyer Belediye Başkanlığından, restorasyon konusunda
ruhsat alınmadan işe başlandığı; yalıda
bulunan duman ve ısıya karşı duyarlı olan
dedektörlerin bakım ve onarım sözleşmesinin 1995
yılında yapılmadığı; sistemin, yangın
sırasında devredışı olduğu kesinlik
kazanmıştır. Yine yangın sırasında itfaiye
irtibat telefonunun çalışmadığı; 1994 yılına
kadar, hem tarihî eserler hem de yalı sigortalı iken, 1995
yılında sigorta işleminin
yaptırılmadığı ortaya çıkmış ve şu
anda, yangından kurtarılarak muhafaza altına alınan, 18
inci Yüzyıla ait tarihi eserler, isi, pisliği, tozu ve tuzlu suyu ile
kaderine terk edilmiş durumdadır.
Yalının giriş katında bulunan, Türkiye'nin en büyük
ebatlı (400X400 cm) ve içinde bizzat Sait Halim Paşa'nın da
bulunduğu bir av sahnesini gösteren orijinal yağlıboya tablo,
yangın esnasında kullanılan deniz suyunun tahribatıyla
kaderine terk edilmiş bulunmaktadır. Değeri trilyonları
aşan mobilyaların ise kurtlanmış olduğu,
değişen hava koşulları, ısı ve nem nedeniyle
cilalarının bozulduğu, tarihî pirinç avizelerde de oksitlenme
başladığı, bir diğer tespitimiz olmuştur.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
kısıtlı zaman içerisinde yapılan
araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar, iddia ve
olayların soruşturmaya dönüştürülmesini gerekli
kılmaktadır. Bu düşüncelerle, keyfiyeti, Yüce Meclisin
takdirlerine saygı ile arz ediyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclisi ve bizleri
izleyen vatandaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmelere devam etmek üzere,
birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.06
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati : 17.20
BAŞKAN :
Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP
ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Kâzım ÜSTÜNER (Burdur)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa
Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban
Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak
Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müzakereye konu raporun
görüşülmesine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükümet hazır.
Şimdi, sıra, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın
Süleyman Hatinoğlu'nda; buyurun efendim. (ANAP sıralarından
alkışlar)
ANAP GRUBU ADINA SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sait Halim Paşa
Yalısında meydana gelen yangının nedenlerini ve TURBAN
Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddialarını
araştırmak amacıyla kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu, çalışmalarını tamamlamış, 149 klasör
dolusu evrak ve 308 sayfalık araştırmanın,
soruşturmaya dönüştürülmesiyle ilgili rapor üzerinde, Anavatan
Partisi Grubu adına sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, raporda, TURBAN Genel Müdürlüğü
İşletmelerinde birçok haksızlıkların,
yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin yapıldığı,
belgelerle tespit edilmiş durumdadır.
Sait Halim Paşa Yalısının ihmaldan dolayı
yanması: Daha önceleri, bu yalıdaki yolsuzluklar nedeniyle, 1994
yılına kadar yalı ve paha biçilmez tablolar sigortalıyken,
1994 yılından sonra, kasıtlı olarak, sigorta
yaptırılmamıştır. Neticede, "bir gün, Sait Halim
Paşa Yalısı yakılacaktır" denilmiş ve
yakılmıştır. Bu, bir durum tespitidir, burada bir kehanet
yoktur; çünkü, yalının içi boşaltılmıştır.
Kayıpların yok edilmesi gerekiyordu; onun için, yalı
yakılmıştır.
Şimdi, bu tarihî eserin yanış sebebi ve içinden kaybolan,
başta tablolar ve tarihî eserlerin bulunabilmesi için, TURBAN hakkında
soruşturma açılmasının zorunlu hale geldiğini
görmekteyiz.
Sayın milletvekilleri, devlet, artık, işletmecilik
yapmamalıdır. Devlet, TURBAN Genel Müdürlüğü kanalıyla,
marina, otel ve lokanta işletmemelidir. Devlet bunları
işletirse, başta hükümet ve bazı yöneticilerin, bu
işletmeleri kendi çıkarlarına kullanacakları bir gerçektir
ve neticede kullanmışlardır. Özelleştirme hükümlerine göre,
başta TURBAN'ın özelleştirilmesi gerekirken, bazı makamlar,
bu kurumu kendi hizmetlerine tahsis etmişlerdir.
Şimdi, araştırma raporlarındaki, zamanın TURBAN
Genel Müdürü Sayın Ömer Bilgin'in birkaç becerisine kısaca
bakalım: Kendini, TURBAN'a getirenlere ve yandaşlarına, hiçbir
mevzuatı ciddîye almadan, başta marinada, otellerde ve lokantalarda,
her türlü ücretsiz veya çok az ücretli hizmetlerde kusur etmiyor. Sayın
Genel Müdür "bal tutan parmağını yalar" misali, DYP
Isparta teşkilatlarını, belediye mensuplarını,
muhtarlarını ve delegelerini de bu arada ihmal etmiyor; onları
da, zaman zaman, devlet kesesinden yatırıp, yedirip, kendisine siyasî
gelecek hazırlıyor.
Çiller ailesine ait President ve Denge isimli iki yatın
bakımı ve onarımı, Özer Çiller'in talimatıyla, TURBAN
Kuşadası Marina İşletmesinde yapılıyor ve 114 066
mark borç tahakkuk ediyor. Çiller ailesi -arkadaşlar dikkat edin- önce bu
borcu inkâr ediyor, sonradan, borç belgelenip kamuoyuna duyurulunca, 86 bin
markını ödedikleri ortaya çıkıyor. Geri kalan
kısmı hâlâ ödenmemiştir. Madem borcu yoktu, neden 86 bin
markını ödedi diye düşünmek gerekir. İyi ki, bu
araştırma yapılmış, epey tahsilat yapıldı.
Geri kalanı için de, savcıları göreve davet ediyoruz,
inşallah, kalanların tahsilatı da yapılır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Biraz sonra ödendiğini
göreceksiniz...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Çiller ailesinin bu tutumu bize
pek yabancı değildir değerli arkadaşlar. Mesela, önce
"Kuşadası Çiftliği bizim değil, iftira" dediler,
sonra, tapularına geçirdiler. Antalya Kemer'deki motellerinin gelirlerini
"Zübeyde Hanım Şehit Analarını Koruma Vakfına
vereceğiz" dediler, ceplerine indirdiler. Amerika'daki mal
varlıklarını satıp, gelirlerini Türkiye'ye getirip, yine
aynı vakfa vereceklerini söylemişlerdi; fakat, onlardan da henüz bir
ses yok. Değerli arkadaşlar, şimdi, bu vakıf, üniversite
kuruyor ve Sayın Tansu Çiller de, hayat boyunca bunun başkanı
oluyor.
Ey, Sayın Çiller ailesi; mallarınızın ve
gelirlerinizin vergisini devlete tam vermediniz, ödememektesiniz; bari,
mallarınızın zekatını bu vakfa veriniz!
"Kulağım ezanda, Kuran'da, namazda, gözüm bayrakta" deyip,
milleti kandırıp; "...ama, aklım fikrim Amerika'daki mal
varlığımda ve Türkiye'deki servetlerimde; Sarıyer'deki yeni
16 dairemde, Bizim Vadi Kooperatifinde" diye düşünen ve neticede
"çoluk çocuğumun geleceğini Amerika'da arıyorum"
düşüncesinde olanların aklına, fikrine ve emirlerine uyanlar,
mutlaka bir gün, bu millete, bu devlete hesap vereceklerdir. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Sayın TURBAN eski Genel Müdürü, iddia edilen, yüz
kızartıcı bu sorumluluklardan kurtulup, asla, dokunulmazlık
zırhına bürünemez. Milletin temsilcisi olarak, millete ve Meclise
hesap vermelidir.
TURBAN'da, belki, günahsız bir sürü memur halen
yargılanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, araştırmada, akla hayale
gelmeyecek iddialar ve belgeler vardır; 149 klasörle Meclis
Başkanlığına teslim edilmiştir. İsteyenler,
oradan belge ve bilgi alabilirler.
Sayın Ömer Bilgin'in mal varlığında büyük
artışlar var. Genel Müdür olduğu zamanki durumu nedir; mal
beyanı yok. Milletvekili seçildiğindeki mal beyanı nedir;
bunların hiçbirisi bilinmiyor. Komisyona beyannameler verilmemiştir.
Sayın Ömer Bilgin'in kayınpederinin servetinde, Ömer Bilgin'in Genel
Müdür olduğu dönemlerde, köşklere varan büyük servet
artışı var. Köşk alan kayınpederi, acaba ne işler
yapmıştır; ne kadar vergi ödemiştir; finansörlüğünü
kim yapmıştır; bunların hiçbiri bilinmiyor. Bunların
hepsinin açığa çıkması için, mutlaka,
soruşturmanın açılması gerekiyor. 140 civarında suç
duyurusu dosyası vardır, savcılıklarda bekliyor.
Sayın milletvekilleri, bakınız, TURBAN Genel
Müdürlüğünde başka neler oluyor: Çiller ailesine ait iki yatın
bedava bakım ve onarımı yapılır; Mert Çiller'e tenis
öğretmek için, hocası, Kuşadası Marinaya tayin edilir ve
hiç gelmeden maaşı ödenir.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Biraz sonra alacaksın
cevabını...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Berk Çiller'e de, aynı
marinadan, yeni Suzuki marka su kayağı verilir; yerine, başka
model, eskimiş su kayağı teslim edilir. Levent
Kırca'nın "Olacak O Kadar" programına konu
olmuştur; Jetsky'i, herhalde hatırlayacaksınız.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Buna, siz inanıyor musunuz?
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Hatinoğlu, biraz
sonra cevabını alacaksınız.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Ayrıca, TURBAN da, sahte
imzalarla evraklar tanzim edilir, sahte faturalar düzenlenir; işe gitmeden
maaş alanlar, müfettiş raporlarıyla tespit edilir...
Bakınız, halen çalışır görünüp, işe gitmeden
maaş alanlar var, 17 kişi -demin, arkadaşlar isimlerini
söylediler; ben, onlardan bahsetmeyeceğim; ama, teftiş raporu burada,
onlar hakkında da bilgi alabilirsiniz- ve geçmişte
çalışıp, işe gitmeden maaş alanların
sayısı da 18.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Toplam 44...
ADNAN KESKİN (Denizli) – Yatlara gel, yatlara!..
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Kurum personelinden, DYP'nin
seçim mitingine katılanlara harcırah verilmektedir; zimmete para
geçirmeler tahakkuk etmiştir.
Yolsuzluklar: Bir yerin birkaç kez boyanması, fazla boya
alımları; marinaya bedava bağlama yaptırılan yatlar;
kanunsuz personel alımları; sahte mezuniyet diplomalarıyla üst
düzeylere atamaların yapılması; bedelsiz yapılan
konaklamalar; siyasî mitinglere otobüs kiralanması ve değerli
arkaşlar, DYP'ye, tişört, bayrak ve flama
yaptırılması... Bakın, buradan, bir tişört
örneğini gösteriyorum, bu tişört, TURBAN tarafından
yaptırılan bir tişörttür.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Ne biliyorsun?!.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Arkasında, Sayın
Çiller'in resmi var. Şurada da, çekilmiş bazı
fotoğraflar...
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) – Çiller'in
reklamını yapıyorsun.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Çiller'in bu tişörtünü
giyip de, bu resimde görünen vatandaşların tamamı veyahut da bir
kısmı, TURBAN Genel Müdürlüğünün personelidir. Üzerlerinde
şunlar vardır... (DYP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Hatinoğlu, rica ediyorum efendim...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar,
işte, buradaki resimde görünenlerden 4'ü şu anda tutukludur; 4'ü de,
gıyabî tutuklama kararıyla aranmaktadır. (CHP
sıralarından "Buraya da göster, göremiyoruz" sesleri)
Değerli arkadaşlar, işin bitiminden sonra alınan
fazladan istihkaklar var. Dikkat edin, bakın, 6 müdürün imzasıyla
ilgili olarak "tüm kararlar, iş bitmeden sonra
alınmıştır ve bu kararların altını, gerek
dönemin işletme müdürü ve gerekse genel müdürlük yönetiminin
baskısı sonucu imza ettik" diyen marina müdürü ve iki muavin,
satış şefi, muhasebe şefi; 6 imzalı tutanak...
Diyorlar ki "baskıyla yaptık..."
Geleceğim nasıl baskı yaptığınıza;
onu da izah edeceğim...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Ne yapmışlar?..
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Ayrıca, yöneticilerin
şahsî harcamaları, işletmeye ödettirilmiştir; çalınan
faturalara ilişkin kısa tediye fişlerinin tanzimi
yapılmıştır; demirbaş eşya alımında
yapılan yolsuzluklar, bilgisayar kayıtlarının silinmesi,
faturaların sahte faturalarla değiştirilmesi, avansların
sahte faturalarla kapatılması ve muhasebe evraklarının yok
edilmesi gibi daha birçok yolsuzluklar devam edip gidiyor.
Bu konuda, Maliye Bakanlığının üç
başmüfettişinin önemli raporları var "inceleme değil,
soruşturma istiyoruz" diyorlar.
Sayın milletvekilleri, bu durumlara seyirci kalınamaz;
yalı çetesinin gittiği yere kadar takip edeceğiz. (ANAP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Burada çok önemli bir noktaya dikkatinizi çekerim. 1995
yılında, Ömer Bilgin'in Genel Müdür olduğu dönemlerde -nisan,
mayıs, haziran aylarında- TURBAN Genel Müdürlüğü, 2 milyon 134
bin dolar zarar etmiş. 1996'da, aynı aylarda -nisan, mayıs,
haziran, temmuz aylarında- ise, bu zararı kapatmış ve 32
bin dolar da kâr etmiş; aynı yıllarda... 2 milyon dolar,
herhalde cebe gitti görünüyor.
NECATİ ALBAY (Eskişehir) – Genel Müdür mü
değişmiş?!..
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Bütün bu
yanlışlıklar, Sayın Bilgin'in yazılı telefon
talimatlarıyla oluyor. İşte, Sayın Bilgin'in 30.12.1993
tarihli çok önemli bir genelgesini burada okuyorum. "Genel
Müdürlüğümüzce yapılan tespitlerde, işletme ünitelerinin, genel
müdür adına kendilerine verilen talimatlara gereken özeni göstermedikleri
görülmüştür. Gerek yazılı gerek telefonla verilen talimatlara
tüm işletme yöneticilerinin titizlikle uymaları gerekmektedir; uymayanlar
hakkında gerekli yasal işlemler yapılacaktır. Bu
yazıyı, kesinlikle, tüm personelin görüp okuyacağı yere
asın" diyor.
Arkadaşlar, Genel Müdür Ömer Bilgin... Şimdi, bu genelge, çok
calibi dikkat bir genelgedir. Genelgede "gerek yazılı gerekse
telefon emirleriyle" diyor; biz de idarecilik yaptık, yıllarca
genel müdürlük yaptık, yani, minareyi çalan kılıfını
hazırlar; çalınacak veyahut da çırpılacak olan işlerle
ilgili talimatlar telefonla; çünkü, onun belgesi yok!..
TURBAN'ın bir sürü memuru yargılanıyor; kimisi içeride,
Ömer Bilgin de burada maşallah!..
Değerli arkadaşlar, bu genelgeden sonra, Sayın Bilgin'in,
artık, kendisine bağlı birimlerin başındaki
kişilerin sorumluluğunun olmadığı kanaatini
taşıyorum ve buna göre, Bilgin'in dışında hiç kimseninin
bir sorumluluğu yoktur.
Şimdi, bu Meclis, Sayın Bilgin'i ve koruyanları sorumsuz
tutabilir mi? Yalnızca bu iddialar bile, TURBAN Genel Müdürlüğünün,
gerek siyasî gerekse idarî açıdan bağlı bulunduğu
Başbakanın, ne kadar zafiyet içerisinde olduğunu göstermiyor
mu?!.. Milletin malı, herkesin gözü önünde yağma edilmiş; fakat,
Başbakanlık, ilgili Genel Müdür hakkında Cumhuriyet
Başsavcılığının bu suç duyurusunu, Memurin
Muhakematı Kanununa göre işleme dahi koymamıştır
fezlekeleri uzun zaman bekletmiş, ta ki, Ömer Bilgin milletvekili olup,
dokunulmazlık zırhına bürünene kadar...
Değerli arkadaşlar, kendisi, bugün, tam bir yıllık
milletvekili. Yandaşları hapiste veya bazıları
sorgulamada...
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – O, şimdi, milletvekili...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, ayrıca, araştırmada, ilgili kuruluşlardan
istenen bazı bilgiler verilmemiş; âdeta, devlet sırrı gibi
saklanmış; istenilen bazı kişilerden de ifadeler
alınamamıştır. Bu nedenle, temsilde adaletin, yönetimde
istikrarın sağlanabilmesi için ve olayların da kimsenin
yanına kâr kalmaması için, bu araştırmanın
soruşturmaya dönüştürülmesi zorunludur. Ülkenin bu kadar âli
menfaatları dururken, bu kadar adi menfaatlarla uğraşanlar
hakkında, ne bu Hükümet ne bu Meclis asla seyirci kalamaz; aksi halde,
milletimize karşı dürüstlükten, ahlaktan, faziletten, hukuktan,
vicdandan ve Yüce İslam Dininden bahsetmekle hiç kimseyi
inandıramayız.
Değerli arkadaşlar, işin vebali büyüktür. Bu konuda, Yüce
Meclise güvenim tamdır; ancak, bu Hükümete, yolsuzluk üzerinde güvenimiz
kalmamıştır; bu durumu, aklanan soruşturma dosyaları
açıkça ortaya koymaktadır.
Sayın milletvekilleri, şu ortak Hükümetin yapısına
bir bakınız; ortaklardan birinin genel başkanı
diğerine "eroinci" diyor, 4 milyar tazminat alıyor;
adaletin başındaki Bakana "şerefsiz, milliyetsiz" diye
hitap ediliyor, 2 milyar tazminat alıyor. Şimdi, bunlar ortak
Hükümet; bunlara güvenilir mi?!.
Öte yandan, Türkiye yağma edilsin, devletin ve milletin
paraları onun bunun cebine insin... Kimsede ses yok... Yeter ki bu Hükümet
devam etsin, yolsuzluklar örtbas edilsin, soruşturmalar aklansın,
gerisi kolay!.. "Hey gidi Türkiye Cumhuriyetinin ilkeleri, demokrasinin
kuralları, devletin kurumları, neredesiniz; nerede bu devlet "
diyesim geliyor değerli arkadaşlar.
Ulu Önder Atatürk, cumhuriyeti bize emanet ederken, cumhuriyet için
"cumhuriyet, fikren, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli
muhafızlar ister" demiştir. Değerli arkadaşlar,
şimdi nerede bu muhafızlar?!. (ANAP sıralarından
alkışlar)
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – Susurluk'ta!..
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Şimdiki Hükümete
bakıyoruz; ortaklar hacıyla bacı olmuşlar, güya memleketi
idare ediyorlar... Bacının derdi yolsuzlukların örtülmesini
beklemek, hocanın derdi de Hükümette ne pahasına olursa olsun
kalalım ve Refah kadrolarını kuralım...
Değerli arkadaşlar, işçi, memur sokakta "ey
hacım, ey bacım; memurum, açım" diye
bağırıyor; niye sesinizi çıkarmıyorsunuz?!. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Bugün, biz, askerimize verilen hiçbir zamma karşı değiliz;
ama, memuru, Türk siyasetine düşman ettiniz. Bunun yanında, askere
verilen zammın, hiç olmazsa, bir kısmı da memura verilseydi, bu
sempati köprüsü kurulabilirdi. Burada büyük bir yanlışımız
var.
Değerli arkadaşlar, evet, hiçbir gizlilik, sorumluluğu
gerektirmez. Gelin, her şeyi açığa çıkaralım ve
yargıya gitmesi için gerekeni yapalım; Yüce Mecliste denetimi
çalıştıralım. Tersini yaparsak, TURBAN olayları, her
işte bir yol olur. Bu gibi yollar doğru yol değil, Refahyol
değil; ta Susurluk'a kadar uzanan yanlış, kirli ve silahlı
yol olur.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Kaldığı yerden
başlayın.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Şimdi, burada, bazı
konuşmacılar -tabiî, Sayın Bilgin de- Dumankaya'nın
Başkanlığı konusunu eleştirecekler. Sayın
Dumankaya ile Ömer Bilgin'in hiçbir akrabalığı,
yakınlığı ve eskiden dostluğu,
tanışmışlığı yok; herhangi bir husumetin
olması da mümkün değil.
Sayın Dumankaya, bir milletvekilinin aslî görevi olan denetim
görevini yerine getirmiştir ve getirmektedir.
BAŞKAN – Sayın Hatinoğlu, son dakikaya giriyorsunuz.
Toparlayasınız diye uyarıyorum.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Sayın Bilgin, Sayın
Dumankaya'ya bir dosya gönderiyor, bir dosya dağıtmış ve
"dosyada şunlar şunlar var" diyor. Ben, Sayın Bilgin'e
buradan sormak istiyorum; ama, Sayın Bilgin'i de zaten göremiyorum; çünkü,
o, çok rahat, dışarıda çay içiyor!..
Dumankaya, benim bildiğim kadarıyla, hepinizin bildiği
kadarıyla, namuslu, şerefli biridir. Sizin gibi
yanlışları olsaydı, eğer bu şekilde
yolsuzlukları olsaydı, Dumankaya, bu yolsuzlukların üzerine
zaten gidemezdi. Bir açığı olsaydı, gidemezdi;
gittiğine göre, hiçbir açığı yok. Dumankaya'nın bütün
kurumları beş yıldır tetkik ediliyor. Nerede
raporları; kapatılan var mıdır, cezası nedir,
onları da çıkarın_
Değerli arkadaşlar, tapu daireleri, vergi daireleri, gümrük
kapıları, devlet bankaları bu Hükümetin elinde değil miydi
daha önce? Beş yıldır neredesiniz? Dumankaya'nın varsa
böyle bir durumu gereğini yapın.
Sayın Bilgin'e buradan şunu söylüyorum ve "seni Meclis
affetse, millet affetmeyecektir; seni Allah'a havale ediyorum" diyorum.
(ANAP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, eğer, bu işlerde samimî isek,
milletvekillerinin yüz kızartıcı adi suçlarla, yolsuzluklarla ve
hırsızlıklarla ilgili dokunulmazlıklarını
kaldıralım ve bu iş bitsin. Burada yapmak istediğimiz de
budur; bu şekildeki pisliklerin ortadan kalkması için mutlaka,
dokunulmazlığın kaldırılması gerekmektedir;
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
Sayın Başkan, 1-2 dakikanızı rica edeceğim.
BAŞKAN – 1 dakika; peki.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Devamla) – Sayın Dumankaya'nın
KİT Komisyonu üyesi olup, konuyu bilen, araştıran bir
milletvekili olarak bu komisyona üye seçilmesi, Başkan olması çok
doğal bir olaydır; ancak, Sayın Ömer Bilgin'in milletvekili
seçildikten sonra, genel müdürlüğü dönemiyle ilgili, TURBAN'daki
icraatlarıyla ilgili yolsuzlukları araştıran bir komisyona
üye olması bir talihsizliktir; çünkü, aynı kişi, hem savcı
hem hâkim hem de suçlanan kişi nasıl olur değerli
arkadaşlar?!.
Sayın milletvekilleri, neticede, Yüce Meclisin -birçok
müfettiş ve uzman ekiple müşterek olarak hazırlanan-
araştırma komisyonu raporunu değerlendirip, sonucuna göre
işlem yapacağına inancım tamdır.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Hatinoğlu, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sıra, Doğru Yol
Partisi Grubu sözcüsünün konuşmasında; Sayın Aykurt'u DYP
sözcüsü olarak kürsüye davet ediyorum.
Buyurun. (DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Turban Genel Müdürlüğü ile ilgili Meclis
Araştırması Komisyonu raporu üzerinde, Doğru Yol Partisi
Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınıza geldim; bu
vesileyle, Sayın Başkanlık Divanını ve Yüce Meclisin
değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli milletvekilleri, yüksek huzurlarınıza
getirilen bu araştırma komisyonu raporu, bundan evvel, bu çatı
altında tartıştığımız,
konuştuğumuz benzeri raporlardan, muhteva itibariyle, üslup
itibariyle, karar nisabı itibariyle farklılıklar ve özellikler
göstermektedir.
Raporda ileri sürülen ve hiçbir mesnede dayanmayan birtakım...
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Oo..." sesleri, gürültüler)
AHMET KABİL (Rize) – Neyin mesnedi; dosyalar var, dosyalar ortada_
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Müsaade buyurun efendim...
AHMET KABİL (Rize) – Ne itiraz ediyorsun...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Birtakım iddiaların ve
ithamların sahibi Sayın Dumankaya'dır.
BAŞKAN – Sayın Aykurt, sürenizi durdurdum; bir
dakikanızı rica edeyim.
Sayın milletvekilleri, hiçbir hatip muhatabın gönlünden
geçtiği biçimde konuşmaya mecbur değildir. Çıkan hatipler
belgeler gösteriyorlar ve "bunlar, namusu mücessem belgelerdir"
diyorlar. Kimsenin itiraz hakkı olmaz; ama "o belge geçersiz"
demeye de kimsenin hakkı yok.
ALİ COŞKUN (İstanbul) – Büyük talihsizlik...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Müsaade buyurun... Hatibi
dinleyin... Efendim, ben, sükûnetle Genel Kurulu yönetmek zorundayım.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, o, bir
zamanlar Hoca için "eroinci" demişti.
BAŞKAN – Sayın Hatinoğlu, kürsüden şimdi indiniz.
Buyurun Sayın Aykurt.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Değerli milletvekilleri,
değerli arkadaşlarım; bu rapordaki iddiaların, ithamların
sahibi Sayın Dumankaya'dır. Başka bir ifadeyle, bu raporda ileri
sürülen olaydaki iddiaların müddeisi, müştekisi ve muhbiri Sayın
Dumankaya'dır.
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Savcı.. Savcı...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Şimdi görüyoruz ki, Sayın Dumankaya
bu iddiaları araştırmakla görevli Komisyonun da
Başkanıdır; yani, davacı, kendi açtığı
davanın hâkimidir. Böyle şey olur mu; evvela bunda bir mutabakat
sağlamamız lazım.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Komisyonda 9 kişi var...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bakınız, bu olay, genel hukuk
ilkelerine aykırıdır. Bunu bilmek için, düşünmek için
hukukçu olmaya hacet yok.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Dumankaya tek
başına mı karar verdi?
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Dumankaya, biraz evvel, bu
kürsüde, Sayın Çillerin, Sayın Genel Başkanına hitaben
"bu komisyona Dumankaya seçilmesin" dediğini ifade etti.
ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) – Doğru.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Dedi mi demedi mi bilmiyorum; ama,
demiş ise, bu kürsüde dedikodu, devlet adabına aykırı
dedikodu yapılsın diye değil, bir hukukun temel ilkesini
hatırlayın diye söylemiştir; bunu bile idrakten yoksun insanlar,
bu küsrüde bunu dedikodu malzemesi yaptılar; üzüntü duyuyorum.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Ömer Bilgin de Komisyon üyesi...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın milletvekilleri, onun
içindir ki, Sayın Dumankaya huzurumuza getirdiği bu raporla...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Hepsi sahte öyle mi?!.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – ... her türlü hukukî mesnetten yoksun,
objektif kriterlerden yoksun, kin ve nefret dolu; her zaman bildiğiniz ve
alışageldiğiniz hayalî, uydurma isnat ve iftiralar listesi
tanzim etmiştir. Bu rapor budur. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından
gürültüler)
AHMET KABİL (Rize) – Size göre öyle...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bir başka tarafını
inceleyelim değerli arkadaşlarım...
ERKAN KEMALOĞLU (Muş) – Sayın Başkan; lütfen_
Müdahale edin; olmuyor böyle...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – ...komisyonun 9 üyesi olmasına
rağmen, Komisyonda 4 üye arkadaşımız imza koyuyor.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Öbürleri nerede; öbürleri
niçin gelmezler?..
BAŞKAN – Sayın Aykurt, bir dakikanızı rica edebilir
miyim.
Değerli milletvekili, ben Genel Kurulu uyardım. Şimdi,
bakın, bundan sonra bir başka grup daha konuşacak, sonra
Komisyon konuşacak. Benim ricam şudur: Sükûnetle dinleyelim, herkes,
kararlarını, serbest hürriyeti içerisinde versin. Ben rica ediyorum,
bundan önceki grupları, herkes, sakin ve sükûnetle dinledi; buna mecburuz.
Beğenmeyebiliriz hatibi; ama, kim olursa olsun, her hatibi sükûnetle
dinlemek zorundayız.
Benim görevim, sükûnetle herkesi konuşma imkânına
kavuşturmaktır. Rica ediyorum...
Buyurun efendim.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın milletvekilleri, Komisyonun
9 üyesinden 4 üyesi rapora imza koyuyor, 5 üyesinin imzası yok; bu üyeler
bilahara Komisyona gelerek muhalefet şerhlerini ekliyorlar. Şimdi,
hukukî açıdan baktığımız zaman, bu Komisyon raporu
hukuken mualleldir.
ALİ HAYDAR ŞAHİN (Çorum) – Türkçe söyle...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Evet; başka ifadeyle, bu rapor,
yoklukla maluldür, keenlemyekûndür. Çoğunluğun imzasını
taşımayan böyle bir raporun Meclis gündemine getirilip, bu kürsüde nasıl
görüşüldüğünü anlamakta zorluk çekiyorum.
AHMET KABİL (Rize) – Gelmediler_ Yazı yazıldı
onlara; ama, gelmediler.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Şimdi, birtakım
sataşmalarla benim konuşma insicamımı
bozacağınızı sanıyorsanız, aldanıyorsunuz_
Zorluk çekersiniz...
AHMET KABİL (Rize) – Hayır, ben, doğruyu söylüyorum_
Yazı yazıldı; ama, gelmediler; vicdanları müsaade etmedi.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Öte yandan, raporu tetkik
ettiğimiz zaman ve muhalefet şerhlerindeki gerekçelere
baktığımız zaman; münhasıran, Komisyon
Başkanı kendi itham ve iddialarını ispat etmek gayreti
içerisinde çalışma yapmış ve Komisyon üyelerini
dışlayarak, birçok tahkikatı resen kendisi yapmak suretiyle
hayalî iddialarını kanıtlamak gayreti içerisine girmiş.
AHMET KABİL (Rize) – Sayın hatip hangi iddia hayalî; lütfen
onu söyle.
BAŞKAN – Sayın Kabil, karşılıklı
konuşma usulü var mı efendim?
AHMET KABİL (Rize) – İsim versin.
BAŞKAN – Efendim, size ne isimden?.. Sayın Kabil, rica
ediyorum...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Komisyon Başkanı Sayın
Dumankaya, raporda tadat edilen isnat ve ithamların -biraz evvel arz
ettim-müddeisi, müştekisi, muhbiridir dedik. Böyle bir insanın, böyle
bir kimsenin, böyle bir iddia sahibinin -ki oturduğu yer de bunu
kanıtlıyor, benim iddiamı teyit ediyor- kendi
iddiasını tahkikle görevli bir komisyonda görev almasının
hangi hukuka, hangi vicdana sığdığını
takdirlerinize sunuyorum. Böyle şey olur mu?
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Ömer Bilgin nasıl aldı?
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Şimdi, bakınız;
eğer, bu yol açılırsa, bundan hepimiz zarar görürüz. Yarın,
bir başka siyasî parti hakkında bu türlü bir komisyon kurulabilir;
yanlış olur diyorum.
Sayın milletvekilleri, özetlersek; bu rapor, Komisyonun
kuruluş biçimiyle, Komisyon üyelerinin sadece 4'ünün imzasının
bulunuşu ile, hukuken hiçbir değeri olmayan ve burada
konuşulmaması lazım gelen bir belgedir; ama, biz, bütün bunlara
rağmen -siz olsanız belki terk ederdiniz Meclisi, geçmişte
yaptığınız gibi- size olan saygımızdan
dolayı, Yüce Meclise olan saygımızdan dolayı ve kamuoyuna
olan saygımızdan dolayı görüşlerimizi, burada, birer birer,
delilleriyle, zaman ve mekân göstererek, rakamlarıyla gözlerinizin önüne
sereceğiz.
AHMET KABİL (Rize) – Ser bakalım.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sanıyorum ki, bu rakamları,
bu belgeleri koyduğumuz zaman, vicdanları ve kalpleri gerçeklere âmâ
olmayan insanların yüzleri kızaracaktır.
Raporda, Sayın Çiller ailesine yöneltilen isnat ve iddialar şu
başlıklar altında tanzim edilmiştir: Yatlar olayı,
Okan Ünalmışer olayı -rapor böyle diyor- telefaks olayı,
motorlu su kayağı olayı, Pelister Çiftliğinde açılan
kuyu olayı ve Yeniköy Yalısının boyanması olayı.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Artezyen var; artezyen...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın milletvekilleri, şimdi,
yatlar olayından başlayalım. "President" ve
"Denge" isimlerini taşıyan yatlar, Marmara Holding A.Ş
adına kayıtlı yatlardır...
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Özer Çiller ortak değil mi?!.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Her iki teknenin marina, tamir,
bakım masrafları, bu şirket tarafından muntazaman
ödenegelmektedir, ödenmiştir.
AHMET KABİL (Rize) – Ne zaman?!.
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Şirketin sahibi kim?!
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bekleyin, sabredin; biraz sonra
söyleyeceğim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Ortaktır, ortak_ Sahibi olmaz!..
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – "President" isimli tekne
için... (Gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Aykurt, efendim, rica ediyorum...
Sayın milletvekilleri, bakın, biraz sonra...
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Şirketin ortağı kim;
Özer Çiller mi, Tansu Çiller mi?!.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz sonra, Anavatan Partisi
Grubu üyesi de olan Komisyon Başkanı bir konuşma yapacak.
Aynı manzarayla karşılaşmasını ben de arzu etmem,
siz de etmezsiniz. Rica ediyorum...
Buyurun efendim.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Şimdi, devam ediyoruz;
"President" isimli tekne için -biraz evvel bir konuşmacı
bahsetti; şimdi cevabını alacak- 1994-1995 yıllarında
70 693 mark ve "Denge" isimli tekne için 1995 yılında 13
873 mark düşük ücret tarifesi uygulandığından bahisle,
ilave fark ücreti tutarı 29 500 mark ve böylece, toplam ödenmemiş
borcun 114 066 mark olduğu iddia edilmekte. Bu borcun -yine iddia devam
ediyor- tahsili için, Ankara 7 nci İcra Memurluğu marifetiyle cebrî
icraya başvurulduğu da ileri sürülmekte. Muhalefetin ve özellikle
Anavatan Partisinin alışkanlık haline getirdiği mesnetsiz
ve asılsız iddia ve ithamlara karşı
hazırlıklı olan Marmara Holding Anonim Şirketi...
AHMET KABİL (Rize) – O üslup size ait; onu siz kullanıyorsunuz.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – _Kuşadası Marina
Müdürlüğüne müracaatla, Marmara Holding A.Ş'ye ait
"President" ve "Denge" isimli teknelerin borcu olup
olmadığını yazılı olarak sorar. Dikkat buyurun;
Kuşadası Marina Müdürlüğü tarafından verilen 16.9.1994
tarih ve 1994/933 sayılı cevabî yazıda, adı geçen
şirkete ait teknelerin hiçbir borcu bulunmadığı bildirilir.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Belgeleri burada...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Burada, marina müdür
yardımcısı, muhasebe şef yardımcısı
imzasını taşıyan iki imza var; bu, birincisi belge_
MUSTAFA BALCILAR (Eskişehir) – Üç sene sonra mı
hazırlandı o belgeler?!
AHMET KABİL (Rize) – Tarihi ne zaman?
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bütün bunlara rağmen, icra takibi
konusu olan, borç doğurucu nitelikte olmayan ve ilamsız takip yoluyla
takibe konulan 85 449 mark tutarındaki parayı ihtirazî kayıtla,
yani "her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak
kaydıyla" şerhini koyarak 17.10.1996 tarih ve 1981
sayılı makbuz ile 85 450 mark olarak TURBAN Genel Müdürlüğü
veznesine öder. İşte belgesi...
AHMET KABİL (Rize) – Madem borcu yok, niye ödedi?
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sen anlamıyorsun ki benim
konuştuğumu "ihtirazî kayıtla" diyorum "talep ve
dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla" diyorum. Nereden
mezun oldunuz bilmiyorum; ama, biraz hukuk bilgisi öğrenin canım_
İhtirazî kayıt ne demek; ileride talep ve dava hakkım mahfuz.
Yarın göreceksiniz, zaten, bunlar, istirdat davasıyla geri
alınacak, mükerrer ödeme bunlar, mükerrer_ İşte belgesi...
AHMET KABİL (Rize) – Göreceğiz_ Zapta geçsin_
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sabır gösterin_
Devam ediyoruz; keza, bu para ödendikten sonra, ek bir yazıyla
-yine aynı kuruluş tarafından- 181 875 378 lira daha
istenmiş, bu para da, yine ihtirazî kayıtla "talep ve dava
hakkımız mahfuz kalmak kaydıyla" şerhi konularak,
11.11.1996 tarih ve 2174 sayılı makbuzla TURBAN Genel
Müdürlüğünce ödenir. Tamam mı; bu da ödenir_ İşte makbuzu_
Belgeler konuşuyor, belgeler; mücerred iddialar değil!
AHMET KABİL (Rize) – Biraz sonra belge konuşacak,
cevabını alacaksın.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
bunun dışında, işletmenin teknik atölyesinde yapılan
hizmetler karşılığını... Şimdi, bir
arkadaşımız burada birtakım şeyler söyledi ve
"tamir, bakım, bilmem ne masraflarını Marinaya
ödettiler" dedi_ Bu kürsüde herkes konuşur,
konuşmalıdır da; yalnız, herkes,
konuşmasının nereye varacağını da
hesaplamalıdır ve söylenen sözlerin de vicdan terazisinde
tartılması lazımdır. Bakalım biz ne cevap
vereceğiz? Şimdi veriyoruz cevabı; bakalım öyle mi, böyle
mi?
İşletmenin teknik atölyesinde yapılan hizmetler
karşılığında, 16.2.1995 tarih ve 23481
sayılı faturayla 130 751 901 lira; yine aynı tarih ve 23480
sayılı faturayla 447 721 263 lira. 31.10.1994 tarih ve 94/1077
sayılı Kuşadası Marina Müdürlüğünün ayrıca...
Devam ediyoruz...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Onların tarihi ne?
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Söyledim.
Ödeniyor ve ayrıca, Kuşadası Marina Müdürlüğünün
TURBAN İşletmeleri Genel Müdürlüğüne hitaben ilgi 31.10.1994
tarihli yazısına verdiği cevaba göre "President"
isimli yatın borçları için isimli yatın borçları için,
20.9.1994 tarih ve 276285 No'lu faturayla 1 355 010 805 lira ve yine bu
belgede, aynı tarihli ve 0222879 No'lu faturayla 1 719 052 022 lira olmak
üzere, toplam 3 136 062 927 lira olarak işletmeye ödendiği... Bu da
ödeniyor. Yine, 17.11.1995 tarih ve 25711 sayılı faturayla 2 912 636
000 lira... Faturası da bu.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Artezyenden bahset...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Oraya geleceğim...
7.1.1994 tarih ve 6544 No'lu tahsil fişiyle 60 milyon lira
ödendiği; 14.1.1994 tarih ve 6548 sayılı tahsil fişiyle 169
milyon 673 bin lira ödendiği; 1.2.1994 tarih ve 6550 sayılı
tahsil fişiyle 228 283 970 lira ödendiği...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Artezyene gel; süre bitti...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Niye?!. Teker teker verelim
hesabını... Öyle dediler burada.
14.4.1994 tarih ve 003537 sayılı tahsil fişiyle 815 556
700 liranın ödendiği; 17.5.1994 tarih ve 3701 sayılı tahsil
fişiyle 897 053 235 liranın ödendiği; 12.7.1994 tarih 001734
sayılı tahsil fişiyle 965 495 400 lira ödendiği görülüyor.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Alacaklı
çıkaracaksın galiba!..
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bakınız, bu rakamları
alt alta koyduğunuz zaman, tekne bedellerini aşan boyutlarda ödenen
para var. (ANAP sıralarından "alacağı var"
sesleri) Evet, alacağımız var belki de... (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar [!])
Onun için, kaydı ihtiraziyle ödemişiz. Bakın, siz bir
şeyi anlamıyorsunuz; onun için kaydı ihtirazi şerhi koyarak
ödemişiz; onu söylemeye çalışıyorum.
Hani, nerede buradaki iddialar?.. Marinadaki ödenmedi, tamir parası
ödenmedi, bakım parası ödenmedi, kira parası ödenmedi... Bu
ne?!.
AHMET KABİL (Rize) – Kaç kişinin alacağı var?!.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Şimdi, Okan Ünalmışer
olayı, hiçbir mesnede, delile, bilgiye, belgeye dayanmayan, mücerret
iddianın adıdır.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Şu artezyene gel...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Telefaks olayı...
Bakınız, yine belge gösteriyorum; Sayın Çiller ailesinin
bahsedilen evdeki faksı, numarasıyla bu; alındığı
yer, Işık Elektrik... Böyle bir faks filhal çalışır
vaziyetteyken, bir sorumsuz kişinin o eve başka bir faks
götürdüğü iddiasına inanmak için, akıl, idrak ve izandan yoksun
olmak lazım; böyle şey olur mu?! (DYP sıralarından
alkışlar) Faturası da bu...
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – O faturanın sizde
işi ne?!
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Motorlu su kayağı
iddiası var. Güya, iddiaya göre, motorlu su kayağı, Jet Ski
marka motorlu su kayağı, üzerinde Honda yazılı başka
bir tekneyle değiştirilmiş, ondan sonra da bilmem ne olmuş
deniliyor. İşte belgesi beyler... Bakınız, bu, motorlu su
kayağının bulunduğu yerdeki masrafları, ödenen
faturaları; dokümanlar cetvel halinde; resmî belge burada. Belge
konuşuyor.
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Savcıya gönder
savcıya...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bu da kavli mücerrette kalan soyut
iddia...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Başkanım, 2 dakika
daha rica edeceğim.
BAŞKAN – Efendim, lütfen toparlayın.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Kuyu olayı son derece gülünç bir
olay. Efendim, Sayın Çiller ailesi çiftliğinde kuyu
açtırmış, bunun bedelini TURBAN'a fatura ettirmiş
iddiası var. Bakınız beyler, insaflı konuşalım;
bu kuyu, Deşici Sondaj İşletmeleri tarafından
açılmış ve 1.9.1994 tarihli faturayla, Katma Değer Vergisi
dahil, 230 milyon lira bedel, bu şirketin sahibine ödenmiş.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Adını okuyuver.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Adı da -okuyalım- Ahmet
Fikirdeşici... Ne diyor: "Kuşadası Kirazlıyolu üzeri
Çamtepe mevkiindeki Suna Gönül Pelister adına kayıtlı arazide
sondaj çalışmaları yaptım; su, faal şekilde
akmaktadır. Ücretini tam olarak nakit aldım; hiç bir alacağım
yoktur. İşlerde doğabilecek aksaklıklar tarafıma
aittir."
Sayın Dumankaya bir şey unutmuş burada; aklına
gelmemiş galiba; burada, bir de elektrik hattı, trafo
yapıldığı iddiasını söylemişti daha evvel;
onu unutmuş; onun faturası da bu; 575 milyon lira para ödenmiş_
Faturası da bu...
Yeniköy Yalısının boyanması iddiasını
ispat edecek, tevsik edecek hiçbir belge yoktur; iddia ediyorum ve büyük
konuşuyorum. Eğer, kimin elinde Yeniköy Yalısının
boyanması hususunda, Sait Halim Paşa Yalısının
boyasının alındığı hususunda belgesi varsa,
açıklamayan namerttir! Kimin elinde varsa, açıklamayan namerttir!
(DYP sıralarından alkışlar) Açıklayın bunu!..
Böyle şey olur mu!..
AHMET KABİL (Rize) – Açıklamayan namerttir.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görülmektedir ki, Sayın Çiller ailesine izafe edilen ve
TURBAN'daki yolsuzluklarla illiyet rabıtası kurulmaya
çalışılan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aykurt, Genel Kurula saygınızı
sunun.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Bağlıyorum efendim.
...iddiaların hiçbir ciddiyeti, hiçbir esası yoktur.
Kaldı ki, o zamanın Genel Müdürü hakkında, Başbakanlık
Teftiş Kurulunca, Yüksek Denetleme Kurulunca, KİT Komisyonunca
tahkikat yapılmış; bunlar sonuçlanmış. Savcılar
olaya el koymuş; mahallî cumhuriyet savcılarına yazı
yazmış, illiyet rabıtası görmediği için.
Tabiî ki, vaktimiz olsaydı, şurada, Sayın
Dumankaya'nın hatırlayacağı birtakım isimler anons
edecektim. Şurada, Show Oto Elektrik Şirketiyle ilgili bir kira
sözleşmesi var. 53 bin dolar aylık kira veriyor Sayın Dumankaya.
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Niye onun için ayrı bir önerge
vermiyorsun?!
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Vaktim olsa bunu
konuşabilseydim...
SÜLEYMAN HATİNOĞLU (Artvin) – Önerge ver.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Yine, asıl yolsuzluk da, Nisan
1996 tarihinde_
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aykurt, son cümlenizde saygılar sunar
mısınız lütfen.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Son cümlemi söylüyorum.
Asıl yolsuzluk da, 1996 Nisan döneminde_
BAŞKAN – Sayın Aykurt, Genel Kurulu selamlayın lütfen.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – _Özelleştirme İdaresinde
sorumlu Devlet Bakanı Sayın Rüşdü Saracoğlu tarafından
yapılan TURBAN yolsuzluğudur_
BAŞKAN – Sayın Aykurt!.. Sayın Aykurt!..
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – _ve müfettiş raporlarında
mevcuttur.
BAŞKAN – Sayın Aykurt, Genel Kurulu selamlar
mısınız.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – Evet, tamamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, inşallah önümüzdeki günlerde
onu da anlatırız.
Ben, bu vesileyle sözlerimi toparlıyor_
BAŞKAN – Efendim, toparlamayın!
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Devamla) – _Sayın Başkanlık
Divanını ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah'ı vardır diyorum;
saygılar sunuyorum.(DYP sıralarından alkışlar, ANAP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Aykurt, teşekkür ediyorum.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan_
BAŞKAN – Buyurun efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın konuşmacı,
benim_
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, siz Komisyon
Başkanısınız, konuşacaksınız efendim; siz
buyurun oturun.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır, Sayın
Başkan, benim ismimi vererek, şirketimin ismini vererek
"asıl yolsuzluğu Halit Dumankaya'nın şirketi
yaptı" dedi. İçtüzük gereği, bunun düzeltilmesini
istiyorum.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Yolsuzluk demedim; dinlememişsin.
BAŞKAN – Buyurun oturun, tutanakları getirteyim.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Demin kaynak sordunuz da; o
kaynağı nereden buldun dedim.
BAŞKAN – Efendim, siz istirahat buyurun, ben tutanağı
getirteyim, bakayım.
Gruplar adına son konuşmayı yapmak üzere, Refah Partisi
Grubu adına, Sayın Mehmet Ali Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (RP sıralarından
alkışlar)
RP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Muhterem
Başkan, Meclisimizin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (10/2) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunun raporu üzerinde, Refah Partisi Grubunun
görüşlerini arz etmek üzere huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım, 20 nci Dönemde ilk kurulan
araştırma komisyonlarından birinin raporu üzerinde, şu anda
müzakere yapıyoruz. Bu araştırma önergesi ne için
verilmişti ve bu araştırma önergesinin kabulü üzerine kurulan
komisyon, hangi görevi ifa için kurulmuştu?
Değerli arkadaşlarım, bu komisyonun iki amaç için
kurulduğunu görüyoruz:
Bu komisyonun birinci görevi, 12 Kasım 1995 tarihinde,
İstanbul'da Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen
yangının nedenlerini araştırmak,
İkinci görevi de, TURBAN Genel Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk
iddialarını araştırmak.
Araştırma raporunu okuduğumuzda, araştırma
önergesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13 Şubat 1996 tarihli 12 nci
Birleşiminde kabul edildiğini görüyoruz ve komisyonun 6 ay 8 gün
çalıştığını, yine rapordan tespit ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, komisyon raporu, toplam 216
sayfadan ibaret. Komisyon raporunu değerlendirmeye
aldığımızda, iki açıdan değerlendirme
yapmanın doğru olacağı kanaatindeyim. Bunlardan biri usulî
açıdan...
Değerli arkadaşlarım, şimdi söyleyeceklerim sadece
bu komisyonla ilgili değil, bu zamana kadar kurulmuş olan
araştırma ve soruşturma komisyonlarıyla da ilgilidir,
bundan sonra kurulacak muhtemel araştırma ve soruşturma
komisyonlarıyla da ilgilidir. Bunlar, bir arkadaşınız
olarak tespitlerimdir. Bunu, burada arz etmeyi -biraz önce Sayın Aykurt
konuşurken bazı itirazlar oldu- bir görev olarak biliyorum.
Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, Meclis
araştırması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve
denetim yollarından biridir. Nitekim, Anayasamızın 98 inci
maddesinin üçüncü fıkrası "Meclis araştırması,
belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir"
diyor. Demek ki, Meclis araştırması, sadece bir incelemedir, bir
tespittir; Meclisimizin, belli bir konuda bilgi edinme yoludur.
Değerli arkadaşlarım, peki, araştırma
komisyonlarında kimler görev alabilir, acaba, tüm milletvekilleri
araştırma komisyonlarında görev yapabilir mi? Bu konuda,
İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddelerinde açık bir hüküm
göremiyoruz. Göremememize rağmen, acaba her milletvekili -önergeyi
imzalayan da olsa- araştırma komisyonlarında görev alabilir mi?
Saygıdeğer arkadaşlarım, ben, görev alamayacağı
kanaatindeyim.
Meclis araştırma komisyonlarının başkanlık
divanının nasıl teşekkül edeceği, tatil ve ara vermelerde
çalışması, komisyonların toplantıya
çağrılması, toplantı karar yetersayısı,
komisyonlara devam gibi konularda da İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci
maddelerinde hüküm yoktur; ama, biz bu konuda ne yapıyoruz;
İçtüzüğün, ihtisas komisyonlarıyla ilgili, 24'ten
başlayıp 29'a kadar devam eden maddelerinden ve sonraki maddelerinden
yararlanıyoruz. Araştırma komisyonlarında hangi
üyelerimizin görev alıp almayacağı sorununa da, aynı
yöntemle çözüm bulmamız mümkündür.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Konuya gelelim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – İçtüzüğümüzün 109
uncu maddesinin üçüncü fıkrasından yararlanabiliriz. Bu madde
şöyle diyor: Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre, hâkimlerin davaya
bakmasına veya karara katılmasına engel oluşturacak durumda
bulunanlar, Meclis soruşturma önergesini veren veya daha önce Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ya da dışında, bu konudaki görüşünü
açıklamış milletvekilleri, bu komisyonlara seçilemezler.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Soruşturma o.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Bir dakika.
Sizin bir yorumunuz varsa, benim de bir yorumum var. İçtüzüğü
ve Anayasayı yorumlamada Refah Partililerin ne kadar haklı
olduğu konusunda, Anayol Hükümetinin, güvenoyu almadığı
halde, almış gibi açıklanması sonucu, Anayasa Mahkemesi
gereken cevabı vermiştir. Refah Partili hukukçuların Anayasa ve
İçtüzükle ilgili yorumlarını, lütfen dikkatli takip ediniz.
Değerli arkadaşlarım, biz, bu düzenlemenin, aynen,
araştırma komisyonları için de geçerli olduğu
kanaatindeyiz; ancak, maalesef, bu hususlara, sadece bu Komisyon için
değil, diğer komisyonlar için de riayet edilmediğini üzülerek
görüyoruz.
Şu anda raporunu müzakere ettiğimiz Komisyonun teşekkül
tarzına, yukarıdaki yasal düzenlemeleri göz önünde bulundurarak
baktığımızda ne görüyoruz:
Bir; önerge sahipleri Komisyonda görev almışlardır,
hatta, birinci imza sahibi arkadaşımız Komisyon
Başkanlığı görevini üstlenmiştir.
İki; önergede birinci imza sahibi ve Komisyon Başkanı,
Meclis içinde ve dışında, önerge konusuyla ilgili görüşünü
defalarca açıklamıştır.
Değerli arkadaşlarım, peki, bu uygulama doğru mudur?
Bir savcı, iddianamesini hazırladığı ve
açtığı davanın hâkimliğini yapabilir mi? Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunumuzun 21 inci maddesi buna "hayır"
diyor.
Peki, bir araştırma ve soruşturma önergesini veren veya
verenler, önerge üzerine kurulan komisyonlarda görev alabilirler mi? Bizim
kanaatimize göre, Meclis İçtüzüğünün 109 uncu maddesine göre,
alamazlar.
Peki, bir hâkim, baktığı davayla ilgili görüşünü
veya reyini daha önce ihsası rey ederek, açıklayarak görüşünü
belirtmiş ise, o davaya bakabilir mi? Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 23
üncü maddesi de buna "hayır" diyor.
Peki, bir araştırma ve soruşturma önergesini veren veya
verenler, o önerge konusuyla ilgili görüşlerini daha önce veya
araştırma, soruşturma devam ederken açıklarlar ise, kurulan
komisyonlarda görev alabilirler mi, göreve devam edebilirler mi? Biz, Meclis
İçtüzüğünün 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının buna
cevaz vermediği kanaatindeyiz.
Halit Dumankaya arkadaşımız, çalışmaları
başarılı, girişken, işini takip eden bir
arkadaşımız, kendisini takdir ediyoruz. Keşke, vermiş
olduğu bu önerge üzerine kurulan Komisyonda kendisi görev almasaydı.
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) – Siz de, keşke ilk
başta söyleseydiniz, sonunda değil!
HİKMET AYDIN (Çanakkale) – Usulden mi reddedeceksiniz bunu, ona
mı hazırlanıyorsunuz; geri zekâlı mıyız biz!
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Rahatsız mı
oldunuz?.. Efendim, bu gerçekler sizi niye rahatsız ediyor?.. Bunlar
hukukî gerçekler, niye rahatsız oluyorsunuz?.. Bana teşekkür etmeniz
lazım; bu hukukî yorumdan dolayı beni kutlamanız, tebrik etmeniz
lazım.
Değerli arkadaşlarım, Meclisimizin siz değerli
üyelerine bir önemli soru daha sormak istiyorum: Araştırma önergesini
verenlerin komisyonlarda görev alması, hatta komisyon
başkanlığını yapması yanlış da,
araştırma önergesinin muhatabının o komisyonda görev
alması doğru mu? O da külliyen yanlıştır. Sayın
Ömer Bilgin'in de bu Komisyonda görev alması, katmerli bir
yanlıştır. Dolayısıyla, bu, bir inat komisyonu olarak
kurulmuştur. Sayın Ömer Bilgin 24 Nisanda Komisyona üye
olmuştur; halbuki, bu Komisyon, şubat ayında kurulmuştur.
Herhalde, Doğru Yol Partili arkadaşlarımız, önerge
sahibinin Komisyon Başkanı olması karşısında
-demek ki, bu böyle oluyor diye- Ömer Bilgin'i de -bana göre hatalı
şekilde- bu Komisyona üye olarak vermişlerdir. Bu kardeşinizin
hukukî yorumuna göre, her ikisi de yanlıştır.
Değerli arkadaşlarım, diğer yandan, raporda iki
ayrı ve farklı görüş göze çarpıyor. Raporun sonunda, 2,5
sayfadan ibaret, 5 imzalı bir çoğunluk görüşü var; bir de, 214
sayfadan ibaret, azınlık görüşü var. Şu rapor, Komisyonun
azınlıkta kalan üyelerinin hazırladığı bir rapor
mahiyetinde; demokratik kriterlere ne kadar uygun düşüp
düşmediğini, siz saygıdeğer arkadaşlarımın
takdirlerine bırakıyorum.
Bir de, Komisyonun, koro halinde değil de solo halinde
çalıştığını, solo görevi
yaptığını müşahede ediyorum. Sayın Dumankaya, bu
konuları çok iyi bildiği için, Komisyonu toplamaya bile gerek
duymadan, birçok çalışmalar yapmış; çünkü, 16
işletmede inceleme yapıldığı Komisyon raporunda
belirtildiği halde, sadece 8 toplantı
yapılmıştır. Bu, Komisyonun, koro halinde değil, solo
halinde çalıştığının da en çarpıcı
örneklerinden biridir.
Değerli arkadaşlarım, gelelim, arz ettiğimiz
nedenlerle eleştirdiğimiz raporun içeriğine...
Arkadaşlarımız "sadede gelin" diyorlar; şimdi
sadede geliyorum.
BAŞKAN – Sayın Şahin, bundan öncekiler de sadetti...
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Hayır...
BAŞKAN – Efendim, sadet değilse, neyi ifade buyurdunuz_ Bundan
öncekiler de sadetti.
Buyurun efendim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – _Komisyonun içeriğinin
önemli olduğunu ima etmek istiyorlar arkadaşlar. Benim usulle ilgili
ortaya koymuş olduğum düşüncelerden, bazı
arkadaşlarımız rahatsız oldular; aslında,
rahatsız olmamız lazım. Bundan sonra kurulacak komisyonlarda
buna dikkat edelim diye bu açıklamaları yapma ihtiyacını
hissettim. Yanlış düşünebilirim. Yanlış
düşündüğümü söyleyen arkadaşlarımız beni ikna
ederlerse, fevkalade memnun olurum.
Değerli arkadaşlarım, Komisyonun kuruluş
amaçlarından biri, Sait Halim Paşa Yalısında meydana gelen
yangının nedenlerini araştırmaktı. Raporda bu konuda
ne görüyoruz_ Raporda bu konuya ayrılan bölüm, sadece 5,5 sayfadan ibarettir.
Öncelikle, tarihî bir yalının yanmasını önemli görmesinden,
bu konuyu araştırma konusu haline getirip bir araştırma
önergesi vermesinden dolayı Sayın Dumankaya'yı kutluyorum.
ALİ KEMAL BAŞARAN (Trabzon) – Sadece o kadar...
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Sayın
Dumankaya'nın Başkanlığındaki Komisyon tarafından
hazırlanmış bu konuyla ilgili bölümde şöyle bir cümle var:
"Paha biçilemeyen kültür ve sanat hazinesi ecdat yadigârımız
Sait Halim Paşa Yalısının tahribatına neden olan
yangının planlı bir eylem olduğu görüşü
ağırlık kazanmaktadır."
Şimdi, tabiî, bu, önemli bir yargıdır; ancak, ben, bu 5,5
sayfayı didik didik, tekrar tekrar okuduğumda, bu yargıya mesnet
olacak delilleri ve gerekçeleri doğrusu bulamadım; yani, eğer,
Sait Halim Paşa Yalısı planlı bir eylem sonucu
yakılmışsa, kim yakmış, kimler yakmış; bu
plan nerede yapılmış? Gerçekten, raporda, bu konuyla ilgili
herhangi bir bilgiyi yakalayamadım.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Kahraman Beye sorun,
Kahraman Beye...
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, bu böyle olduğu halde, bu konuda bir de
soruşturma açılması talebi var. Bu konuyla ilgili raporun
sonucunda şöyle diyor: "Evet, biz böyle bir kanaate vardık,
soruşturma açılması lazım."
Değerli arkadaşlar, İçtüzükte, soruşturmanın
hangi hallerde açılacağı bellidir, yazılıdır.
Peki, kimin hakkında açacağız soruşturmayı? Ömer
Bilgin hakkında mı açacağız? Sayın Ömer Bilgin hiç
başbakanlık da yapmadı, bakanlık da yapmadı; kimin
hakkında açacağız soruşturmayı? Kaldı ki,
değerli arkadaşlarım, yine raporda, bu yangınla ilgili
olarak, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin, 28
Kasım 1995 tarihinde Sarıyer Cumhuriyet
Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu belirtiliyor.
Şimdi, Komisyonumuz bunu bir delil olarak değerlendirip...
Bakın, bir yılı aşkın bir süredir, Sarıyer
Cumhuriyet Savcılığı bu konuda bir soruşturma
başlatmış; ama, Komisyon raporunda bundan hiç eser yok. Bu
dosyayı getirtip incelemeliydi ve bu konuda ne yapılmış
olduğunu Genel Kurulun huzurunda bizlere anlatmalıydı. Belki, önemli
ipuçları bulunmuştur, belki sanıklar
yakalanmıştır, belki takipsizlik kararı verilmiştir_
Bütün bunlardan habersiziz.
Değerli arkadaşlarım, birtakım Komisyon üyelerince
-benim kanaatime göre- hazırlanan raporun 214 sayfası, TURBAN Genel
Müdürlüğüyle ilgili yolsuzluk iddialarına
ayrılmıştır. Bu konuyla ilgili, TURBAN'a bağlı 16
işletmede inceleme ve araştırma yapıldığı
görülmektedir. Demin de ifade etmiştim; bu kadar yoğun bir
çalışma yapan Komisyonun sadece 8 defa toplanmış olmasını,
biraz manidar karşıladığımı da belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu işletmelerde, sahte
faturalar yoluyla, sahte faturaların sahte faturalarla
değiştirilmesi yoluyla, avansların sahte faturalarla
kapatılması yoluyla, bilgisayar kayıtlarının geriye
dönük olarak değiştirilmesi yoluyla, bilgisayar
kayıtlarının silinmesi yoluyla, muhasebe evrakının yok
edilmesi yoluyla, bedelsiz yaptırılan konaklamalar, usulsüz personel
alımları sebebiyle suiistimal yapıldığı ileri
sürülmektedir ve TURBAN'ın milyarlarca lira zarara uğratıldığı
beyan edilmektedir.
Bu sonuçlara hangi delillerle varılmıştır; raporda
isimlerini göremediğim, zikredilmeyen birtakım personelin
beyanları, Sayın Dumankaya'nın tedarik ettiği
anlaşılan uzmanların araştırmaları ve bir de,
birtakım kamu kurum ve kuruluşlarının yapmış
olduğu incelemeler, bu yargının delili olarak gösterilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu tespitler doğru mudur,
yanlış mıdır?.. Bu sualin cevabını artık
bağımsız yargı organları verecektir. Niçin; çünkü,
Komisyon, 135 suç duyurusunu, bundan bir süre önce, değişik
cumhuriyet savcılıklarına vermiştir. Artık, konu
yargıya intikal etmiştir. Bakınız, 135 ayrı suç
duyurusunda bulunulmuştur, 121'inde Sayın Ömer Bilgin maznun olarak gözükmektedir.
Değerli arkadaşlarım, araştırma
komisyonlarına, araştırmanın sonucunda
savcılıklara suç duyurusunda bulunma yetkisi verilip verilmediği
konusunun tartışmalı olduğu kanaatindeyim. Çünkü, sadece
bir tespit yapar araştırma komisyonları; ama, mademki
Araştırma Komisyonumuz, 135 ayrı dilekçeyle böyle bir suç
duyurusunda bulunmuştur; o halde, yargıya güvenilmeli,
yargının bu konuda vereceği karar beklenmelidir.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Anayasa hükmü de var.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Şimdi, ben, bu noktada,
adı sıkça zikredilen, 20 nci Dönem Parlamentosunda birlikte
çalıştığımız Ömer Bilgin arkadaşıma,
bir arkadaş olarak bir çağrıda bulunmak istiyorum: Sayın
Bilgin, sizi, cumhuriyet savcılıkları, bu suç ihbarları
üzerine çağırabilir. Lütfen, dokunulmazlık zırhına
bürünmeyin, gidin, savcılıklara ifadenizi verin. (ANAP
sıralarından alkışlar)
ÖMER BİLGİN (Isparta) – Tamam... Tamam...
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Eğer, gerçekten suçsuz
olduğunuza inanıyorsanız, gidin, verin ve hatta, bu cumhuriyet
savcılıkların'dan herhangi biri veya birkaçı sizin
dokunulmazlığınızın kaldırılmasıyla
ilgili, buraya, fezleke gönderirse, dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair "evet"i, ilk defa siz ellerinizle
işaret edin, kaldırın.
AHMET KABİL (Rize) – Siz verecek misiniz, siz!.. Refah verecek
mi!..
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Bakın, ben ne diyorum;
yakında, buraya, Sayın Fethullah Erbaş'ın
dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir
fezleke gelecek. Kendisiyle görüştüm, dedi ki, en önce ben
isteyeceğim. Ben de dedim ki, ikinci olarak ben isteyeceğim.
AHMET KABİL (Rize) – Aynı şey mi!..
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Biz, yargıdan
korkmuyoruz. Dokunulmazlık zırhına da asla bürünmüyoruz.
Eğer, Sayın Bilgin, bu konularla ilgili, bu suçlamalarla ilgili
suçsuz olduğuna inanıyorsa, inanıyorum ki, cumhuriyet
savcılığının davetine icabet edecektir; gidecek sivil
bir vatandaş gibi ifadesini verecektir ve hatta, dokunulmazlıkla
ilgili fezleke geldiğinde, inanıyorum ki, burada,
dokunulmazlığın kaldırılması istikametinde reyini
ortaya koyacaktır. Arkadaşımızın bu mertliği
göstereceğine inanıyorum.
AHMET KABİL (Rize) – Siz de verirsiniz inşallah.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, raporun sonuç bölümünde "yapılan
araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar, bu raporun konusu
olan iddia ve olayların soruşturmaya dönüştürülmesini gerekli
kılmaktadır" denilmektedir. Peki, kimin için soruşturmaya
dönüştürülecek? Demin sordum, Sayın Bilgin'le ilgili mi; o mümkün
değil bir defa; İçtüzük müsait değil. Peki, kimin için
soruşturmaya dönüştürülecek? Peki, Tansu Çiller'le ilgili mi?..
ALİ ER (İçel) – Sayın konuşmacı, de ki, ben,
bunları koruyorum_
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Dinleyin arkadaşlar...
Araştırma raporunun sonuç bölümünde, bu araştırma
raporunun soruşturmaya dönüştürülmesi, şu gerekçeyle ifade
edilmektedir.
ALİ ER (İçel) – Yazık!.. Yazık!..
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – Deniliyor ki raporda:
"TURBAN Genel Müdürlüğü, Başbakanlığa bağlı
bir kuruluştur. Bu kurumun genel müdürünün faaliyetleri,
Başbakanın siyasî sorumluluğu altındadır." Böyle
deniliyor...
Şunu belirtmek isterim ki, bu cümle çok önemli bir cümledir. Bu
cümle ve gerekçe, bu olaya çok benzer bir ilişkiyi araştıran bir
başka komisyonda, muhalefet partisine mensup üyeleri, özellikle
ANAP'lı üye arkadaşlarımızı çok güç durumda
bırakabilecek bir cümledir, çok iddialı bir cümledir. O nedenle,
Araştırma Komisyonu, böyle bir yaklaşımla, bana göre,
yetkisini aşmış, siyasî bir tavır içerisine girmiştir.
Değerli arkadaşlarım, sonuç olarak, TURBAN'la ilgili
iddia ve beyanlar, artık, yargının malı olmuştur. Biz,
Refah Partisi Grubu olarak, bağımsız yargı organlarına
güveniyoruz, onların vereceği kararın bu olayı
çözeceğine inanıyoruz. Eğer, suçlular varsa, hiç şüphesiz
ki, yargı, bunları tespit edecek ve Türk Ceza Kanununun tayin en
ağır cezayla cezalandıracaktır; kim olursa olsun...
METİN ŞAHİN (Antalya) – Yani,
dokunulmazlığın içerisinde tutmaya devam edeceksiniz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) – O nedenle,
konuşmamı şöyle tamamlamak istiyorum: Hukukun üstünlüğüne,
kuvvetler ayrılığı ilkesine yürekten inanan Refah Partisi
Grubu olarak, hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum efendim.
(RP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Şahin, teşekkür ediyorum efendim.
ALİ ER (İçel) – Millet size cezanızı verecek bundan
sonra, hiç merak etmeyin!
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Gel
dışarıda sen ver bakayım! Kabadayılık yapma!
ALİ ER (İçel) – Verecek, verecek...
BAŞKAN – Sayın Şahin, siz buyurun efendim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Gel
dışarıda sen ver!..
BAŞKAN – Efendim, lütfen...
ALİ ER (İçel) – Yanlışı savunduğun için
niye sinirleniyorsun?!
BAŞKAN – Sayın Er, rica ediyorum...
ALİ ER (İçel) – Niye yanlışı savunuyorsunuz?
BAŞKAN – Efendim, milletin işine karışmayın;
millet işini bilir.
(İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in ANAP
sıralarına yürümesi)
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Gel cezamı sen
ver! (ANAP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Şahin!.. Sayın Şahin!.. Efendim,
rica ediyorum... Sayın Şahin, bakın, gayet güzel bir
birleşim götürüyoruz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Gel cezamı sen
ver! (ANAP sıralarından gürültüler)
ALİ ER (İçel) – Yanlışı savunduğun için
niye sinirleniyorsun ki?!.
BAŞKAN – Sayın Er, rica edeyim...
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Aklının ermediği
işe ne karışıyorsun!
BAŞKAN – Sayın Oğuz, lütfen...
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Çok ayrı bir şey!..
BAŞKAN – Sayın Oğuz...
ALİ OĞUZ (İstanbul) – Mahkemeleri de bakkallar görsün
bari!...
BAŞKAN – Sayın Oğuz... Sayın Oğuz, efendim, siz
bari_ Lütfen...
Efendim, millet adına kavga etmeyin, millet ne
yapacağını bilir. Biz, işimize bakalım.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Efendim, Ali
Oğuz'a söz yok. Ali Oğuz'u sinirlendirmeyin...
BAŞKAN – Efendim, Sayın Komisyon söz istiyor mu?
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Evet efendim.
Sayın Başkan, önceki itirazım üzerine mi?
BAŞKAN – Hayır efendim, Komisyon Başkanı
olarak... O dosyaları da alın efendim. Sayın görevliler,
yardımcı olun arkadaşımıza.
Sayın Dumankaya, buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; ben, bir sıra takip ederek konuşmaya
başlayacaktım; ama, her iki partinin sözcüleri konuşmamın
sırasını değiştirdi. Sayın DYP Sözcüsü
"belge, belge" dedi. Ben, bunları, buraya getirdiğim zaman,
dediniz ki: "Bunları niye getirdiniz?" İşte, siz
"belge" dediğiniz için bunları getirdim.
Bakınız, 23 müfettiş raporunun belgeleri burada; maliye
müfettişlerinin hazırladığı belgeler burada; teknik
bilirkişilerin hazırladığı belgeler burada;
İzmir, Antalya, İstanbul defterdarlıklarının
hazırladıkları belgeler burada; TURBAN müfettişlerinin
hazırladığı 2 dosya belge burada ve 149 tane dosya,
aynı bu şekilde, şu Meclis
Başkanlığının arşivinde. Sizden istirham
ediyorum, bu belgeleri inceleyin; bir hukukçusunuz, çok zor duruma
düşeceksiniz.
Bakın, şimdi başlayayım...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Bizim itiraz ettiğimiz belgeler...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Tersten başladım
işte, tamam.
O sizin söylediğinizi, TURBAN Genel Müdürü Sayın Ömer Bilgin
-o zamanki genel müdürü- basına fakslamıştı; demişti
ki: "Özer Çiller'in, Tansu Çiller'in borcu yoktur." İşte,
size, ödediği makbuzlar, o sizin söylediğiniz makbuzlar...
ADNAN KESKİN (Denizli) – Saat başı orada makbuz mu
üretiliyor?
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Şimdi, Sayın Özer
Çiller de, basına "benim size borcum yoktur, TURBAN'a borcum yoktur,
bana çamur atıyorsunuz..." diyor.
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – TURBAN kendisi öyle yazmış_
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Tabiî, ondan sonra, işte,
keser döner, sap döner, bir gün hesap döner...
Borcu tespit edildi; nasıl tespit edildi biliyor musunuz
değerli arkadaşlarım... Senin o söylediğin makbuzlar var
ya, onlar sahtedir. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
Bakınız, burada zabıtlara geçiriyorum
"sahtedir" diyorum.
ADNAN KESKİN (Denizli) – O belgelerdi...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Şimdi, o okuduğun 4
tane makbuz var ya, o makbuzların bir tanesi şununla; yani, 10 uncu
ayın 14'ü 1994 yılında bir tutanakla ambardan
çıkmış, muhasebeye gitmiş; halbuki, o makbuz, 5 inci
ayın 14'ünde kesildi değerli arkadaşım. Demek ki, ambarda
iken biri o makbuzu kesti. (ANAP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
CENGİZ ALTINKAYA (Aydın) – Aksilik olmuş!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Örneklerini gönderelim Sayın
Dumankaya.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Dahası var_ Öbürü bu
makbuzdadır, öbür dediklerin, 3 tanesi de bu makbuzdadır. Bu,
devletin makbuzudur.
Bakınız, değerli arkadaşlarım, bu,
TURBAN'ın makbuzu; boş. Boş... Boş...
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Benim gösterdiğim makbuzu
göstermedin.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Burada... İşte, o
dediğin makbuzun biri. "President Yatı..." Yine buralar
boş, boş... O saydığın... Senin makbuzların
bunlar... Bakınız, ondan sonra "President Yatı..."
İşte, şu devletin -sahte makbuzlarıyla ödeme
yapıldığını iddia ettiğiniz- makbuzudur.
Değerli arkadaşlarım, siz, öyle birine
çatmışsınız ki... Benimle öyle oynayamazsınız.
(ANAP, CHP ve DSP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar) Onun için, dikkat edin, size daha çok şey
söyleyeceğim.
Değerli arkadaşlarım, şimdi geldi, oradan bir
yazı yazıldı ya "TURBAN'ın borcu yoktur"
diyorsunuz, işte oraya geldik. "Sayın Çiller'in borcu
yoktur" diyorsunuz. Okuyalım; baştan sona kadar
okuyacağız.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Oku, oku.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – "Marmara Holding AŞ'ye
ait President ve Denge isimli teknelere işletmemiz atölyesince
aşağıdaki işler yapılmıştır:
Çekme-atma-bağlama hizmetleri; boya, vernik ve poliyester
işleri; yeni krom tank yapımları, muhtelif mekanik işler.
Yukarıda arz edilen işlerde kullanılan malzemelerden
kendi mağazamızdan kullandığımız malzemelere
yüzde 25, dışarıdan alınan malzemelere ise yüzde 5 kâr
konmuştur. President Teknesinden 21 251 DM işçilik ücreti
alınmış, Denge isimli tekneden ise işçilik ücreti
alınmamıştır." Yani, Turban yapmış.
"Tekne sahibiyle anlaşma yapan taşeron firmalardan
komisyon alınmamıştır." Halbuki, yüzde 30 komisyon
alınması lazım; niçin alınmamıştır? Soruyorum
size.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sonra almışlar işte.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – "President Teknesinin,
işletmemize 92 215 DM borcu bulunmaktadır. Denge Teknesinin ise borcu
bulunmamaktadır.
16.9.1994 tarih, 933 sayılı yazı, dönemin
İşletme Müdürü Haydar Mengi'nin -yani, sizin dediğiniz o
yazı var ya- Sayın Özer Çiller'den para getireceğini, ancak,
kendisine borcu bulunmadığı hakkında bir faks çekilmesini
istemesi üzerine tekrarlanmıştır." Yani, basına
intikal etti, Özer Çiller para ödemiyor ya, işte onun için bir faks çektik
diyor.
"Marmara Holding tarafından işletmemize yapılan
ödemelerin tümü banka havalesiyle yapılmıştır. Hiçbir zaman
elden para tahsil edilmemiştir. Bahse konu sahte tahsil fişleri
Marina eski Müdürü Haydar Mengi'nin talimatları doğrultusunda
hazırlanmış olup, işbu durum tutanak ile kayıt
altına alınmıştır." Yani, sahtekârlık
tutanakla kayıt altına alınıyor. Ben isterdim ki, siz, o
dosyaları inceleseydiniz de burada bu duruma düşmeseydiniz.
"Sayın Özer Çiller'e ait korumaların
sayılarının çok fazla olması ve tükettikleri yiyecek ve
içecek miktarlarının çok fazla olması nedeniyle, durum, Genel
Müdürlük makamına tarafımdan ısrarla bildirilmiş; ancak,
cevap alınamadığı için... ikram giderlerine
atılmıştır." Onun da miktarlarını
vereceğim size, on günde ne kadar işçi ne kadar yemek yedi, biraz
sonra onu da vereceğim size.
Okan Ünalmışer olayında ise, Okan Ünalmışer,
Berk'e hocalık yapmak için işletmeye uğramamış,
maaşını TURBAN'dan almıştır...
ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) – Berk kim?!
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – "_mahsup fişiyle
kayıtlarımızda görünen faks cihazının eski Müdür
Haydar Mengi'nin talimatı üzerine,
işletmemiz demirbaş memuru Sayın Ahmet Yeleranmaz
tarafından Özer Çiller'e ait olduğu belirtilen çiftlik evine
gönderilmiştir..." 14 milyon liralık faks!..
"İşletmemiz... evrakları Ömer Bilgin tarafından
alınmıştır..."
Değerli arkadaşlarım, ben isterdim ki, buraya
geldiğinizde...
Şimdi, size bir ifade daha okuyayım. Bakınız
değerli arkadaşlarım, burada, TURBAN müfettişlerince
alınmış belki yirmi ifade var. Bakın ne deniliyor:
"Ancak, söz konusu teknelerden President için gerçekte tahsil
edilmediği halde, tahsil edilmiş gibi gösterilmesi amacıyla
Kasım 1994 tarihinde yanılmıyorsam 4 adet tahsil fişi
düzenlendi. Bu durumu, fişleri kesmek zorunda kalan Adnan Mumcu
arkadaşımız bana söyledi. Tahsil fişlerinin kesilmesi için
Haydar Mengi talimat vermiş. Bu, ifade değil, bu, resmî yazıdır,
belgedir; bu da ifadedir. Şimdi, siz ödedi diyebilir misiniz?!
MUSTAFA KEMAL AYKURT (Denizli) – Benimki de resmîdir...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Peki, değerli
arkadaşlarım, bir şey daha sorayım: Biz desek ki,
Sayın Çillerlerin TURBAN'a 100 trilyon borcu vardır; Ödeyecek mi?
Demek ki, borcu var ki, borcu olmadığı halde "borcum
yok" dediği halde borcunu ödemiş.
Değerli arkadaşlarım, bir başka konuya geliyorum.
Ben, buradan, Refah Partisi adına konuşan çok sevdiğim
kardeşime sesleniyorum, size sesleniyorum, bakınız ne diyor. Bu
da bir belgedir. Altında...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, Genel Kurula hitap edin efendim.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Hayır, arkadaşlara da
sesleniyorum.
"İlişikteki adisyonlar, 12.3.1995-31.3.1995 tarihlerinde
Sayın Özer Çiller ve korumalarına verilen yemeklerdir,
arkasındakiler içkilerdir." Bakınız, 10 günde 869 tabak
yemek verilmiş; karışık ızgara, şiş,
köfte... (ANAP sıralarından "Maşallah!.." sesleri)
Bakınız 584 şişe de şarap, bira, soda,
rakı, Buzbağ şarabı, Efes cup, diet cola, viski, viski tek,
nescafe, bloody marry -bilmiyorum ne içkisidir- verilmiş ve bunlar,
fakirin fukaranın cebinden tahsil edilmiş TURBAN tarafından,
Özer Çiller'in, Çiller ailesinin yatında içilmiş. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Sayın Refah Partisi Sözcüsü,
konuşmasında "evrakları yok burada" diyor; Allah
aşkına,istirham ediyorum!.. 149 adet dosya Meclisin
arşivindedir; bu 149 dosyayı ben bu rapora yazamam ki...
Dosyaları öyle güzel düzenledim ki, işte, burada, istediğiniz
şekilde bakın, kararınızı ona göre verin.
Değerli arkadaşlarım, onbeş gün sonra bu yine buraya
gelecek; 150 bin evrakın o rapora sığması mümkün
değil; o dosyaları tetkik edin.
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – Ben raporu okudum.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Bakınız, bunları
seçmeninize belki izah edebilirsiniz; ama, Allah'a nasıl izah edeceksiniz?!.
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar; DYP ve RP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, o jet ski olayı vardı ya
-işte, ben onu söyleyemiyorum, o su kayağı- onu da
almışlar, onun da tutanakları vardır; onun yerine Hyundai
diye bir şey yazıp vermişler ve Özer Çiller'in, Tansu Çiller'in
oğlu şey yapmış.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, değerli DYP'liler,
siz de bu işten alınmayın. Bakın, Peygamberimiz diyor ki
"eğer, hırsızlığa giden el kızım
Fatma'nın eli ise onu kesin" (ANAP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar; DYP ve RP sıralarından
gürültüler)
Yine, Sayın DYP Sözcüsü dedi ki: "Yahu, şu TURBAN
olayıyla ilgili, yalı boyasıyla ilgili bir belge var
mı?" Var kardeşim var, noter tasdikli var; Cağaloğlu
inşaatı... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın ne diyor: "Boyacı Ferhat Küçük ile Yeniköy'de
Başbakanlık Yalısının boya ve tadilat işleri
Yapı Firmadan Mimar Mesut Rahman, ön cephe, deniz tarafı, havuzlu
salon, iç kısım komple ve çatı işleri, taraflar ve
şahitler huzurunda ödenmesine karşılık taraflar
arasında iş bitiminde 60 milyon tarafımdan ödenecektir" ve
bunu, TURBAN'ın müteahhidi Cağaloğlu İnşaat, Mesut
Rahman yapıyor. Refah Partili arkadaşımla beraber_ Noter
tasdikli beyannamesi burada.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Ne alakası var?!
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Refah Partisi de şeydir...
Onu yaptı, ödemediler parayı. TURBAN'ın şeyleri yaptı.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Ne alakası var?!.
Almışlar 60 milyon işçilik parası.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Laf atmayın...
Utanmıyor musunuz laf atmaya, bu kadar rezalete?! (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, dikkat edin,
söylediklerime dikkat edin, vatandaşlarım, siz de dikkat edin.
Şimdi, ihalelerde yolsuzluk yapılmıştır
diyoruz. Buralarda var... Bakınız, bunlar teklif mektubudur;
asıllarıdır bunlar değerli arkadaşlarım. Bu
teklif mektupları, kırılmamıştır, zarfın içerisine
konmamıştır; bütün teklif mektupları böyledir. Yani –teklif
mektuplarının asılları bunlar– burada ihalelere fesat
karıştırılmıştır.
(Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu ve Bolu Milletvekili Necmi
Hoşver'in karşılıklı sataşmaları ve
yumruklaşmaları; DYP ve ANAP milletvekillerinin
karşılıklı ayağa kalkmaları)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Sayın
milletvekilleri... Sayın idare amirleri... Sayın idare amirleri...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, süremi
durdurmamışsınız.
BAŞKAN - 6 dakikanız var; durduruyorum.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Sayın Başkan, size
haber verene kadar saat çalıştı. 13'teydik efendim.
BAŞKAN - Yok efendim, yok...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – 13'teydik efendim...
BAŞKAN - Efendim, neyse... 13'se, 13...
Sayın milletvekilleri... Sayın idare amirleri... Kim var idare
amirlerinden burada?... Sayın idare amirleri... Sayın
milletvekilleri, lütfen sakin olunuz...
Sayın milletvekilleri, saat 19.00'da yeniden toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati : 19.05
BAŞKAN :
Başkanvekili Yasin HATİBOĞLU
KÂTİP
ÜYELER : Ali GÜNAYDIN (Konya), Kâzım ÜSTÜNER (Burdur)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa
Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban
Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak
Amacıyla Meclis Araştırması Açılmasına
İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir tereddütü gidermek için
arz ediyorum. Bu raporun müzakeresi konusu
kararlaştırılırken, rapor müzakeresini sonuna kadar süre
uzatımına zaten heyetiniz karar vermişti. Bunu
hatırlatayım, tereddütler zail olsun; çünkü,
arkadaşlarımız "19.00'da bitiyorsa" diye soruyor.
Sayın Komisyon ve Sayın Hükümet hazır.
Sayın Dumankaya'yı davet ediyorum. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Süre konusunda, Sayın Dumankaya ile aramızda her ne kadar bir
ihtilaf varsa da, onu usuletle, sühuletle halledeceğimize emin
olabilirsiniz.
Buyurun Sayın Dumankaya.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Değerli
arkadaşlarım, mümkün olduğu kadar üslubumu
yumuşatmıştım. Ben, olan olaylardan, Meclis adına
üzüntü duyuyorum.
Burada, Refah Partili arkadaşım dedi ki "Halit Dumankaya
bu Komisyonun Başkanı olamaz." Halbuki, ben -Refah Partili
kardeşlerime teşekkür ediyorum- bu Komisyonun Başkanlığına
onların oylarıyla seçildim. (ANAP sıralarından
alkışlar)
İkincisi: Bakınız, şurada, Sayın Kahraman
Emmioğlu'nun bir konuşması var. Orada, yedi madde halinde_ O
zaman İstanbul Belediyesinin Genel Sekreteriydi.
"Yakılmıştır" diyor. Şimdi beni
eleştirmeleri yanlıştır.
YAHYA ŞİMŞEK (Bursa) – O zaman muhalefetteydiler...
ADNAN KESKİN (Denizli) – Farklıydı konumları...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bakınız -ben, zaman geçiyor, tek
tek, kısaca açıklayacağım- burada, yolsuzluk vardır,
usulsüzlük vardır, hırsızlık vardır, irtikâp
vardır. Sizden rica ediyorum, özellikle bütün milletvekillerinden rica
ediyorum; Kanunlar Dairesindeki belgeleri inceleyin; şu belgeleri
inceleyin, ona göre, yanlışa düşmeyin; çünkü, ben... Burada,
Refah Partili komisyon üyesi arkadaşlarım -işte, DYP'li
konuşmacı- diyor ki: "Halit Dumankaya hazırladı."
Burada, komisyon üyesi arkadaşlarıma bir hakaret var; o
arkadaşlarımla beraber hazırladık. Mademki, değerli
arkadaşlarım buna inanmıyorlardı, o zaman 5'e 4 idik,
gelselerdi Komisyonda reddetselerdi. Şimdi, olay ortaya çıkacak,
belgelenecek, bilgilenecek, 149 dosya oraya gidecek; ondan sonra da "ben
bunu yaptım" veya "yapmadım..."
Bakınız değerli arkadaşlarım, burada, polis
kriminoloji laboratuvarının raporu var; 35 firmanın
faturalarını Çeşme İşletme Müdürü Sabri Bayraktar
kesiyor, paraları Ankara'ya geliyor; aksini nasıl söylersiniz?!.
Bakınız, polis kriminoloji laboratuvarı inceleme
yapmış; faturalar buradadır. Rica ediyorum, dosyaları
inceleyin. Ben, incelemeden buraya gelmem, huzurunuza gelmem.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu, sahte
faturaların sahte faturalarla değişimidir. Genel Müdürlükte
yapılmış bu. Nedir bu?.. Şimdi, bakınız, 1 milyar
210 milyon liralık cam faturası var. Bilirkişi tetkik ediyor,
diyor ki "zelzele oldu, binanın camlarının hepsi
kırıldı; 210 milyon liralık cam faturası olması
lazım." Yani, zelzele oldu, tamam; ama, 1 milyar 210 milyon
liralık fatura var. (Gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, bakınız, sahte faturalar
sahte faturalarla değişiyor. Nedir bunlar?.. 1 milyon 560 bin
liralık inşaat faturası, Şahin Ticarete ait.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – 1 milyar mı?!.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – 1 milyar 506 milyon. Neyle
değişiyor Adnan Cingöz'ün et faturasıyla; 1 400 kilo dana eti, 1
200 kilo kuzu eti, 600 kilo dana bonfile, 400 kilo dana bonfile, 950 kilo
pirinç, 600 kilo dana bonfile, 400 kilo dana bonfile, 950 kilo pirinç.
Değerli arkadaşlarım, bunları tabağa koyduğunuz
zaman, bir tane kuzu bir tabağa düşüyor. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Bakınız, değerli arkadaşlarım, yine Asena
İnşaatın faturaları_ Nedir?.. İşte, inşaat
yapmışlar_ Onu yine sahte faturayla değiştiriyorlar;
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Devamlı yiyorlar.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, bitmedi. Yine, Merkez Et Tanzim Ticaretin 264 milyon
liralık inşaat faturası, bezelye, enginar, taze fasulye
faturalarıyla -muhasebe kayıtlarından- genel müdürlükte
değiştiriliyor; ifadeler vardır.
Değerli arkadaşlarım, yine, 276 milyonluk fatura, 60 kilo
kuzu eti, 150 kilo kontrfile, 130 kilo bonfile ile değiştiriliyor. Bu
sefer, bir öküz düşüyor bir tabağa. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, aynı şekilde,
pastırma, sucuk, toz şeker, yine, Asena İnşaatın
faturaları değiştiriliyor ve burada, bu sahte faturalar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, efendim, size 2 dakika süre
veriyorum.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Nasıl 2 dakika efendim?..
Hayır, olmaz. Benim, burada, kavga nedeniyle 4-5 dakikamı yediler.
Yani, sizden de rica ediyorum_ (ANAP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, müsaade buyurun.
Sayın Dumankaya, buyurun efendim; ben size 2 dakika süre verdim.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Kaç dakika verdiniz efendim?
BAŞKAN – 2 dakika verdim efendim; buyurun.
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli
arkadaşlarım, Başkan, bana 2 dakika süre veriyor. Halbuki,
burada, benim çok süre kaybım var.
Size, şunu söylemek istiyorum: İhalelerde büyük yolsuzluk
vardır, vurgun vardır. Buradaki yolsuzluğun boyutu 3,6
trilyondur; bu, yüzde 5'idir.
Sizlerden rica ediyorum; bunu, geliniz, soruşturmaya çevirelim.
Soruşturmaya niçin çevireceğiz; soruşturmaya şundan
çevireceğiz: Sayın Tansu Çiller'in yalıdaki,
Kuşadası'ndaki harcamaları, yalısındaki harcamalar_
Ondan sonra bu Komisyonun... Bu bakanlık ona bağlıdır. O
bakanlığa gerekli şeyi vermedi.
İkincisi de şudur: Ben, sahte faturalarla ilgili suç duyurusunda
bulundum, bunlara geçit vermedi. Sayın Ömer Bilgin'i milletvekili
yaptıktan sonra_ Hem de nasıl yaptı biliyor musunuz; cumhuriyet
tarihinin en büyük yanlışlığıyla; ön seçime
girmiş bir DYP'liyi çıkarıp, onun yerine koyup, milletvekili
dokunulmazlığına büründürdükten sonra- buraya getirdi ve_ Bu
nedenle diyorum ki, bunu bir adaletin terazisiyle tartalım. Geliniz, bunu
tartınız ki_ Şu dosyaları bir değerlendirin, ondan
sonra... Bakınız, Kuşadası'na giden keresteleri,
çimentoları bir hesap edin, onları hesap ettiğiniz zaman, o
çimentoların, o şeylerin nereye gittiğini göreceksiniz.
Ben, buradan, tekrar seslenmek istiyorum, halkıma da, size de
seslenmek istiyorum. Burada, geliniz, milletvekili
dokunulmazlığını da kaldıralım. Cezaevine
girecek, mahkemeye gidecek kişilnin buraya gelmeye hakkrı yoktur.
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, tekrar süre verdim; ama, Genel
Kurulu selamladınız.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Yani, benim bu kadar belgelere...
Ben size bu belgeyi göndermiştim.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, ben size istediğiniz süreyi
verdim. Ne yapalım ki, süre 20 dakikadır. Ben ilave süreler verdim
size. Buyurun efendim.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Peki.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Dumankaya'ya.
Görevliler, dosyaların kaldırılması konusunda
yardımcı olur musunuz.
Efendim, sayın grup temsilcilerimiz ve Sayın Komisyon
görüşlerini ifade buyurdular...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, tutanak
geldiyse tutanağa bir bakın.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, Divanda hiçbir şey
hasıraltı edilmez; üzülmeyiniz lütfen.
Sayın milletvekilleri, kişisel olarak, Sayın Ömer Bilgin,
Sayın Arslan Ali Hatiboğlu, Sayın Miraç Akdoğan söz
istemişlerdi; yalnız iki arkadaşımıza söz verme
imkânım var.
Sayın Bilgin, buyurun.
Sayın Bilgin, süreniz 10 dakikadır.
ÖMER BİLGİN (Isparta) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şimdi, sizlere, çok önemli bir konuyu hatırlatmak
istiyorum. Biliyorsunuz, bu Komisyonun esas amacı, Sait Halim Paşa Yalısı
yangınını araştırmak idi. Bunun gerekçesi de,
Dumankaya'nın, yalıyı, kasıtlı olarak benim
yaktırdığımı söylemesiydi.
İşte, elimde, Dumankaya'nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tutanaklarında yer alan konuşmaları var; bakın, ne diyor:
"Sait Halim Paşa Yalısı yanmıştır; ama, bana
göre yakılmıştır. Bu tablolardan hangileri
Başbakanın elindedir, hangileri İsviçre'ye gitmiştir?..
Yalının içi boşaltılmıştır."
13 Kasım tarihli Hürriyet Gazetesinde sürmanşet:
"Dumankaya, Sait Halim Paşa Yalısının içinde tarihî
eşyaları değiştiren TURBAN yetkililerinin bile...
yaktıklarını söylüyor." (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar) Bekleyin_ Bekleyin... (DYP
sıralarından gürültüler)
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, burası tiyatro
salonu değil; böyle gösteremez...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya... (DYP sıralarından
gürültüler)
Müsaade buyurun_ Müsaade buyurun...
Sayın Dumankaya, siz, Komisyon Başkanısınız;
size söz vermedim; rica ediyorum...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Ben konuşmadım...
BAŞKAN – Size söz vermedim efendim...
(10/2) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, ben
konuşmadım ki...
BAŞKAN – Efendim, gazete gösteremezsiniz ve çeşitli eylem ve
işlemde bulunamazsınız. Rica ediyorum Sayın Dumankaya...
Buyurun efendim.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – "Ömer Bilgin milletvekili
adayı olmak için istifa edince, olay ortaya çıkmasın diye
yalıyı yaktılar" diyor. Aynı şekilde, diğer
gazeteler de bu iddiaları manşetten veriyor. Dumankaya, günlerce
televizyonlara çıkarak bu iddialarını kamuoyuna ezberletiyor;
hop oturup hop kalkıyor, insanların beyinlerine bu yalanını
nakşediyor; bunu araştırmak için de komisyon kurduruyor ve
söylediklerini ispatlamak için, deliler gibi, kafasını oradan oraya
vuruyor. (ANAP sıralarından gürültüler)
Gelelim_ 350 sayfalık Komisyon raporunda, tek sayfa, Sait Halim
Paşa Yalısından bahsedilmiyor. Hazırladığı
senaryolarda yalancı ve rezil çıkıyor. Ayıptır...
Ayıptır... Ayıptır... (ANAP ve DSP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Bu kadar hassas konularda...
BAŞKAN – Sayın Bilgin, sürenizi durdurdum.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim, ben kendisini uyarıyorum...
Sayın Bilgin... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Sözünü geri alsın Sayın
Başkan. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Efendim, müsaade ediniz... Sayın Aşık...
Uyarıyorum efendim. Müsaade ediniz ki uyarayım efendim.
Sayın Bilgin...
ÜNAL YAŞAR (Gaziantep) – Utanır insan, utanır biraz!..
BAŞKAN – Efendim, müsaade ediniz ki uyarayım...
SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) – Burada kimin rezillik
yaptığı ortada!..
BAŞKAN – Sayın Bilgin, burada, kim olursanız olun
-kürsüde hangi arkadaşımız olursa olsun- temiz bir üslupla
konuşmaya mecbursunuz. Rica ediyorum... Temiz bir üslupla...
Buyurun efendim.
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Sözünü geri alsın Sayın
Başkan...
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Ayıptır beyler,
ayıptır... Bu kadar hassas konuları siyasî malzeme
yapmayın... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar) Böylesine gözü dönmüş olmayın.
Attığınız iftiraların, mezar açıp yağmalamaktan
farkı yoktur. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Sayın Başkan, sözünü geri
alsın!.. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Efendim, siz sakin olmazsanız, birleşime ara
veririm; yapacağım bir şey yok. (ANAP ve DSP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
Sayın Bilgin, buyurun efendim.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, Genel
Kurulda, konuşmacının sözünü geri almasıyla ilgili bir
fikir birliği var...
BAŞKAN – Sayın Ersümer...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın
konuşmacının, bu Genel Kurula bu şekilde hitap etmemesi
gerektiği yönünde bir fikir birliği var.
BAŞKAN – Sayın Ersümer, bir hatip var kürsüde. Bu nerede
görülmüş efendim... Müsaade buyurun... Konuşmasını
bitirsin...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Gerekeni
yapacağınıza inanıyoruz...
BAŞKAN – Sayın Ersümer, konuşmasını bitirsin,
sonra dinlerim sizi.
Sayın Bilgin, rica ediyorum_
Buyurun.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Hani, çalınan tabloları,
yurt dışından, eliyle koymuş gibi alıp gelecekti?!
(ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar) Hani, yalıyı ben yakmıştım?! Raporun
neresinde bununla ilgili bir şey var; yok; çünkü, o zaman da yoktu,
şimdi de yok. Ama, aynen personel alımları gibi, satıp
parasını yediğimiz 22 araç gibi, aynen muhtarlar hikâyesi gibi,
bu da, Dumankaya'nın o gün yapması gereken şovunun bir
parçasıydı. Tüm bunlar, bana ve dolayısıyla Doğru Yol
Partisi Sayın Genel Başkanı Tansu Çiller'e çamur atmak, bundan da
partisine siyasî bir puan kazandırmak için yazılan ve oynanan
senaryolardı. Burada bir doğru var; ya Dumankaya doğru ya ben
doğruyum ya gazete doğru... O zaman, dürüst olan da benim, doğru
olan da benim. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu rapor, 1993
yılında, Mesut Yılmaz'ın, tetikçisi Halit Dumankaya'ya
"TURBAN'da, Tansu Çiller'i Yüce Divana götürecek bir şeyler
ayarla" talimatıyla başlayan çamur atma manzumesinin son
halkasıdır. (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Sayın Bilgin...
MEHMET KEÇECİLER (Konya) – Sayın Başkan...
(ANAP sıralarından "sözünü geri al" sesleri)
BAŞKAN – Müsaade buyurun...
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Susturun! Kürsüde konuşturmayın!
Yeter artık...
BAŞKAN – Müsaade buyurun ki
söyleyeyim...
AHMET ALKAN (Konya) – İndir onu oradan!
BAŞKAN – Rica ediyorum...
AHMET ALKAN (Konya) – Utanmıyor!
BAŞKAN – Bir şey söyleyeceğim... Müsaade buyurun...
Sayın Bilgin "tetikçi" sözünüzü geri alın lütfen...
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Peki Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bilgin "tetikçi" sözünüzü geri
alın lütfen...
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Sayın Başkan, madem ki, siz
Başkansınız... Geri alıyoruz.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Buyurun.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Bir şovmenin siyasî
hayatındaki beceriksizliğini bir şovmenin raporuyla
kurtaracağını zanneden Sayın Mesut Yılmaz_ Artık,
bazı gerçekleri kabul etme zamanı gelmiştir. Sayın Mesut
Yılmaz, gözü dönmüş kiniyle (ANAP sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar) her zaman olduğu gibi
yanlış karar vermiş ve bir şovmenden... (ANAP
sıralarından "Ne biçim konuşuyor" sesleri, gürültüler)
MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Sayın Başkan,
niye...
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri... Sayın Taşar...
(ANAP milletvekillerinin kürsü önünde toplanmaları)
SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) – Hırsızsın
ulan, hırsız!..
LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) – Otur!.. Otur!..
BAŞKAN – Sayın idare amirleri_ Sayın idare
amirleri_(Gürültüler)
SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) – İn
aşağıya! Terbiyesiz! Yeter artık!
LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, ya sustur, ya
biz sustururuz.
İn aşağı, şerefsiz!
EYÜP AŞIK (Trabzon) – İndir onu aşağıya!
BAŞKAN – Sayın idare amirleri_ (Gürültüler)
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, istirham
ediyorum_
BAŞKAN – Sayın Ersümer, ben sizi dinliyorum.
SÜLEYMAN HATİNOGLU (Artvin) – Ayıptır, ayıp!
BAŞKAN – Sayın Hatinoğlu, siz bırakın, Grup
Başkanvekilinizi dinleyeyim.
Sayın Ersümer, buraya gelmeyin; ben sizi oradan dinleyeyim.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan, eğer
bu hatibi siz bu şekilde konuşturmaya devam ederseniz, bu Meclisteki
olayların sorumlusu olacaksınız.
BAŞKAN – Sayın Ersümer, işin kolayına gitmeyin_
LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) – Evet efendim, doğru söylüyor.
BAŞKAN – Sayın Bilgin_(Gürültüler)
LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) – Bu hırsız, bu Meclise
yakışmıyor.
İn aşağıya!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, ara vereceğim. (ANAP
sıralarından "Ver, ver" sesleri)
Sayın Bilgin, rica ediyorum_ Siz o üslubunuzu
dışarıda kullanın, nerede kullanacaksanız_ Burada
kullanamazsınız.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Peki Sayın Başkanım
SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) – Çete!.. Çete!..
BAŞKAN – Sayın Bilgin, tekrar rica ediyorum_ Sözünüzü keserim,
kürsüden indiririm.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Tamam Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Bugüne kadar, sadece ve sadece
televizyonlara çıkmak, seçmene şirin görünmek, hatta kendi
yaptıklarını örtbas etmek için, Ömer Bilgin ismi_ 65 milyon Türk
halkı, beş yıldır kandırıldı ve şov
yapıldı_
ERKAN MUMCU (Isparta) – Seni kendi partin de biliyor.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Dumankaya, Ömer Bilgin
dışında, yani şovmenlik dışında, fakir
fukaranın ekmek parası için, beş yıllık
milletvekilliği döneminde, bir tek kanun teklifi vermiş midir;
hayır.
LEVENT MISTIKOĞLU (Hatay) – Sana ne ondan!
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Ömer Bilgin olmasa, Dumankaya'yı
televizyonlara hiç çıkarırlar mı; hayır. (ANAP
sıralarından gürültüler)
Beş yıldır da, hiçbir savcının, hiçbir
mahkemenin kararı olmadan hep suçlandık, hep şov
yapıldı; beş yıldır da, mezardaki ölülerin bile
hesabı, hep Ömer Bilgin'den soruldu.
Ömer Bilgin kimdi? (ANAP sıralarından "hırsız,
hırsız" sesleri) Ömer Bilgin, boynunda Kur'an, göğsünde
iman (ANAP ve DSP sıralarından "yuh" sesleri, gürültüler)
vatan diyen, millet diyen, ezan diyen, Kur'an diyen bir Türk milliyetçisiydi,
bir Türk milliyetçisiydi. (ANAP sıralarından gürültüler)
Tekrar ediyorum. Sizlerde eğer devlet ciddiyeti olsaydı, bu
raporları sokaklarda, ayak altlarında dolaştırmaz,
şimdiye kadar çoktan yüce adalete, devletin savcılarına,
devletin hâkimlerine teslim eder ve yüce adaletin vereceği kararı
beklerdiniz. Unutmayın, adalet bir gün size de lazım olacaktır.
Ama, Dumankaya bunu yapmadı; adalete inanmadı, savcılara
inanmadı, hâkimlere inanmadı; adaleti kendi yaptı, kendi hâkim
oldu, adaleti kendi koydu. TV'lerde, her gün -65 milyon Türk Halkını
kandırdınız- şov yaptın, hedef saptırdın...
Siz gayet iyi bilirsiniz; mitinglerde, yankesiciler "bakın,
bakın" diyerek hedef gösterir, herkes oraya bakarken ceplerini
boşaltır. (ANAP sıralarından gürültüler)
Yüce Türk Milletine sesleniyorum... Yüce Türk Milletine sesleniyorum...
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Bilgin... Sayın Bilgin...
ÖMER BİLGİN (Devamla) – ...1950 yılında doğdum.
46 yılın hesabını...(ANAP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Bilgin, beni dinleyin.
Üslubunuzu düzeltmezseniz, bu ikinci ikazım, indiririm kürsüden.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Peki... Bitti Sayın
Başkanım. (ANAP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, konuya
gelsin, Parlamentoya hitap etsin.
BAŞKAN – Bir dakika efendim... Bir dakika...
Buyurun.
ÖMER BİLGİN (Devamla) – Yüce Türk Milletine sesleniyorum. 1950
yılında doğdum. 46 yılın hesabını, her
yerde, her zeminde ve her zaman vermeye hazırım. Yasalara
aykırı hiçbir işim olmadı, kanunların müsaade
etmediği hiçbir işi yapmadım, haktan, hukuktan, adaletten de
ayrılmadım. Ben kula kulluk etmedim, sadece ve sadece Cenabı
Allah'a, Yüce Allah'a kulluk ettim. (ANAP sıralarından gürültüler)
Kimin elinde, benimle ilgili, yasaların suç saydığı
bilgi ve belge varsa, yarın sabah, devletin savcılarına, yüce
adalete teslim etsin. Bu rapor, tehdit, şantaj ve hile ile
hazırlanmıştır. TURBAN personelini sindirerek, korkutarak,
ekmekleriyle oynayarak, âdeta terör havası estirilerek var güçleriyle elde
ettikleri bu rapor, ne yazık ki, düzmece bir rapordur; boş bir kovan
olarak ortaya çıkmıştır. Bir şovmen_ Bir kamu
kurumunda çalışan dürüst insanları zan altında
bırakmaya, devletin imkânlarını ve zamanını boşa
harcamaya kimsenin hakkı yoktur.
Bu rapor, Dumankaya tarafından, Genel
Başkanımızı Yüce Divana gönderme tutkusu doğrultusunda
hazırlanmıştır. Kirli yöntemlerle hazırlanan bu
raporun, çamur siyasetçilere ne sağlayacağını
göreceğiz. Ne yazık ki, bitmekte olan siyasî ömrünü, sonunda, bir
akrep gibi kendi kendini sokarak bitirecek ve medet umduğu çamur
siyasetinin kurbanı olacaktır.
Sayın milletvekilleri, demagojiyle, kavgayla, şantajla
sulandırılan, kokuşturulan belgelerle, şovlarla, daha ne
kadar bu Yüce Meclis oyalanmaya devam edilecek? (ANAP sıralarından
gürültüler) Karanlık siyasetçilere, işte, mahallî seçimlerin
sonucunda, bu Yüce Millet "dur" demiştir. (ANAP
sıralarından gülüşmeler, gürültüler)
Gülmesini bile beceremeyen, gülme gibi insancıl bir duyguyu kursla
öğrenmeye çalışan (ANAP sıralarından gürültüler) insandan
bu memlekete, bu millete ne hayır gelir? (ANAP sıralarından
"Ayıp Sayın Başkan" sesleri, gürültüler)
Sözümü bağlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Yüce Türk Milleti,
Anadolu da bir atasözü vardır, "kılavuzu karga olanın burnu
yumruktan kurtulmaz" derler. (ANAP sıralarından "Yuh"
sesleri, gürültüler)
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Bilgin, teşekkür ediyorum.
VII. –
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Kastamonu Milletvekili Murat
Başesgioğlu’nun, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in, Genel
Başkanlarına ve Gruplarına sataşması nedeniyle
konuşması
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Güner. (Gürültüler)
Efendim, biraz sakin olur musunuz lütfen.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, bir dakika oturun efendim. Efendim,
bir Sayın Grup Başkanvekilini dinliyorum.
Buyurun Sayın Güner.
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Sayın Başkan, biraz önce bu
kürsüde konuşan hatip, Meclis tarihinde ender rastlanan bir seviye
sergileyerek, Genel Başkanımıza, Partimize, Grubumuza,
Sözcümüze, siyasetteki üslubumuza hakarette bulunmuştur. İçtüzük
hükümleri ortadadır. Bu sataşmayı aşan hakaretler
sebebiyle, Anavatan Partisi Grubu adına söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Sayın Güner... (ANAP ve DSP sıralarından
"Doğru" sesleri, gürültüler)
Efendim, müsaade buyurun... Ne söyleyeceğimi bilmiyorsunuz ki
sayın milletvekilleri.
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Zatıâliniz, İçtüzüğü en iyi
bilen yardımcılardansınız. 69 uncu madde sarihtir...
BAŞKAN – Sayın Güner, ben, sizi Grup Başkanvekili
biliyorum, Grup Başkanvekili misiniz?
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Hayır efendim.
BAŞKAN – Hangi sıfatla efendim?..
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Ben Genel Başkanvekiliyim.
BAŞKAN – Affedersiniz, ben, sizi Grup Başkanvekili olarak
bildiğim için dinledim.
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Genel Başkanvekili Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Efendim, Genel Başkanvekili ayrı şey...
Siz yerinize buyurun.
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Ben, sizin talebinizi alayım Sayın Çakan.
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Sayın Başkan, bu Yüce
Parlamentonun çatısı altında bir milletvekiline
yakışmayacak şekilde, ancak, bugüne kadar yaptığı
hareketlerle kendisine yakışacak şekilde konuşan bu
milletvekili, gerek Anavatan Partisi Genel Başkanımıza
gerekse...
BAŞKAN – Efendim, Grubunuza sataşma olduğunu mu ifade
ediyorsunuz?
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun efendim, Grup Başkanvekili olarak size söz
veriyorum.
ZEKİ ÇAKAN (Bartın) – Efendim, Sayın Güner
konuşacaklar. (Gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, Grup Başkanvekili...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan,
Grup Başkanvekili olarak ben konuşacağım.
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, ben sizden çok rica
ediyorum, gecenin bu saatindeyiz, zabıtlara falan bakmadan
zatıâlinize söz verdim, çok kısa, iki dakikada meramınızı
ifade buyurun.
Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan,
muhterem milletvekilleri; burada, biraz evvel konuşan Sayın Bilgin...
EYÜP AŞIK (Trabzon) – "Sayın" deme şuna ya!..
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – ...kendisiyle ilgili bir
Meclis Araştırması Komisyonu raporu üzerinde konuşması
gerekirken, hiç de alakası olmayan konulara girmiştir; Grubumuza ve
Sayın Genel Başkanımıza sataşmıştır.
Aslında, bu, konuşmacının bir suçluluk psikolojisi
içerisinde olduğunu göstermektedir. (ANAP sıralarından
alkışlar) Kendisi, bazı şeyleri öne sürerek, ardına
saklanmayı yeğlemiştir.
Biz, arzu ederdik ki, beklerdik ki, bu Parlamentonun bir üyesi, burada,
demin Refah Partili arkadaşın söylediği gibi, dokunulmazlık
geldiği zaman, ilk oyu ben vereceğim, cumhuriyet
savcılarına gidip ifadeyi ben vereceğim demesi gerekirdi. ( ANAP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ama,
burada, hiçbir konuya değinmeden, alakası olmayan Anavatan Partisi
Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz'a ve diğer partili
arkadaşlarımıza sataşmak suretiyle, bir savunma
yapmıştır. Bu savunmayı, bütün Türk Milleti buradan izledi,
Yüce Parlamento da izledi.
Biz, Anavatan Partisi Grubuna ve Sayın Genel Başkanına
yapılan bütün tenkitleri, iftiraları şiddetle protesto ediyoruz.
Bir muhalefet partisi genel başkanının
yurtdışında uğramış olduğu bir menfur
saldırıyı burada kendine malzeme yapan insanlar, Türk
milliyetçiliğinden bahsedemezler. (ANAP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, 2 dakika süre
vermiştim; 1 dakika daha eksüre veriyorum.
Lütfen efendim... Maksadınız hasıl olmuştur diye
düşünüyorum.
Buyurun.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – Peki; çok teşekkür
ederim.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin kritik ortamda bulunduğu
şu dönemde...
SEBGETULLAH SEYDAOĞLU (Diyarbakır) – Anladığı
dilden cevap ver, anladığı dilden!..
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) – ...bu ortamda, Parlamento
olarak, milletvekilleri olarak üzerimizde büyük sorumluluk olduğunu bilmek
zorundayız. Bu Parlamento çatısı altında, herkes, kendi
hesabını vermek zorundadır. Bu konuda da, Anavatan Partisi, hem
Türk Milleti huzurunda hem de yüce yargı önünde hesabını
vermiştir.
Hepinize saygılar sunarım. (ANAP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, çok teşekkür
ediyorum.
VI. – KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
1. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya ve 15 arkadaşının, Sait Halim Paşa
Yalısında Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve Turban
Genel Müdürlüğüyle İlgili Yolsuzluk İddialarını
Araştırmak Amacıyla Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis
Araştırması Komisyonu Raporu (10/2) (S. Sayısı : 115)
(Devam)
BAŞKAN – Son söz sahibi, Sayın Aslan Ali Hatipoğlu;
buyurun efendim.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu
konuda konuşabilir miyim?
BAŞKAN – Buyurun efendim; nedir?..
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Bakınız,
sayın sözcü konuşmasında "bu raporu, Komisyon değil,
doğrudan doğruya Dumankaya hazırladı" diye, diğer
Komisyon üyelerine, yani bizlere sataşmada bulunmuştur. (ANAP
sıralarından "Doğru" sesleri)
BAŞKAN – Sayın Ketenci, yapmayın... (Gürültüler)
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Şimdi, bu konuda
açıklama yapmak üzere, 69'a göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Ketenci, bulunduğunuz yerden iki cümleyle;
lütfen...
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Sayın Başkan,
sesim kısık...
BAŞKAN – Bulunduğunuz yerden efendim, zabıtlara geçmesi
açısından; buyurun. (ANAP sıralarından "Kürsüden"
sesleri)
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Efendim, kürsüden
konuşayım, sesim kısık...
BAŞKAN – Efendim, sataşma yok; lütfen, bulunduğunuz
yerden ifade buyurun.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Sayın Başkan,
bakın, ben 69'a göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, 69'un unsurları yok; bulunduğunuz
yerden maksadınızı ifade edin... (ANAP sıralarından
"Var" sesleri, gürültüler)
Efendim, oradan ifade ediyor musunuz? Oradan ifade ediyorsanız
buyurun.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Efendim, sesim
kısık, müsaade edin...
BAŞKAN – Efendim, ben duyuyorum, stenograflar da duyuyor. Oradan
buyurun. (ANAP sıralarından "Biz duymuyoruz" sesleri)
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – Değerli
milletvekilleri, bu Komisyon, gerçekten, dört aylık bir süre içerisinde...
(DYP sıralarından "Başkana dön, Başkana" sesleri)
BAŞKAN – Buyurun efendim, siz nazik bir insansınız.
AHMET GÜRYÜZ KETENCİ (İstanbul) – ...cumartesi pazar demeden,
tatillerinden fedakârlık yaparak, bu raporun hazırlanmasına
katkı yapmıştır. Bakın, ben, 6 oyla seçildim.
Seçildiğimde, 6 oyun 2'sini Refah Partili arkadaşlar verdiler; yani,
bu Komisyon toplantılarına katılmayan arkadaşlarım
tarafından seçildim ben. Başkan da, alt komisyondaki her üye de 6
oyla seçildi; Sözcü 6 oyla seçildi, Başkan 6 oyla seçildi, diğer
arkadaşlarım 6 oyla seçildi.
Rapor, bizim tarafımızdan hazırlandı. Kendisi, ikide
bir, Dumankaya'yı öne sürerek, abartarak, Komisyonun
çalışmasını yok saymakta, dikkatleri de başka tarafa
çekmeye, yöneltmeye gayret etmektedir; yanlıştır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ediyorum.
Efendim, zaten, Komisyon raporunun altında, en sonunda, sayın
üyelerin imzaları var. Bu anlaşılıyor; ama, bir de,
zatı âliniz ifade buyurdunuz.
Sayın Aslan Ali Hatipoğlu; buyurun efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Sayın Hatipoğlu, gecenin bu saatindeyiz, ben rica ediyorum...
(ANAP sıralarından gürültüler)
Efendim, az konuşun demedim, gecenin bu saatindeyiz, tansiyonu
görüyorsunuz dedim. Sayın Hatipoğlu, hatiptir.
Buyurun efendim.
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sait Halim Paşa Yalısında meydana
gelen yangının nedenlerini ve TURBAN Genel Müdürlüğüyle ilgili
yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla kurulan
Meclis Araştırması Komisyonunca hazırlanan rapor üzerine şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi ve
Yüce Türk Milletini saygıyla selamlıyorum.
Komisyon, 4 ay fedakârca çalışmış, binlerce
evrakı incelemiş, yüzlerce insanı dinlemiş, neticede, 216
sayfalık, akıllara durgunluk verecek sahtekârlıkların
nasıl yapıldığını tek tek belgeleyen bir rapor
hazırlamıştır. Bu raporda en dikkat çekici olan, cumhuriyet
savcılıklarına tam 135 adet suç duyurusunda
bulunulmasıdır. Zamanın yetersizliğinden, TURBAN'a
bağlı birçok kuruluş incelenmemiş olmasına rağmen,
yapılan yolsuzlukların sadece görünen kısmı 3,5 trilyon
lira civarındadır.
Değerli arkadaşlarım, cumhuriyet tarihimizin en büyük
skandalıyla karşı karşıyayız ve Yüce Meclis ciddî
bir sınavdan geçecektir.
Değerli milletvekilleri, Sait Halim Paşa Yalısı, ne
TURBAN Genel Müdürlüğünün ne de Başbakanlığındır;
o ve bütün tarihî eserler, şanlı ecdadımızın, bizlere
ve gelecek nesillere bıraktığı mirasın en
kıymetli hazinesidir, bizim emanetimizdir. Emanete ihanet edene de,
Türk'ün örfünde, Türk'ün âdetinde af yoktur. (ANAP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
Bir yıl öncesinden yanacağını ihbar eden Sayın
Dumankaya'nın ikazlarına kulak tıkayanların başı,
cezasız kalamaz, kalmamalıdır. Birkaç kıymetli tablo ve
eşya uğruna, çalınanları gizleme uğruna, koskoca bir
tarihî binanın yakılmasına göz yumanlara verilecek ceza, ecdadımıza
ve Türk İslam kültürüne göstereceğiniz hassasiyetin ve
saygının da bir göstergesi olacaktır. Bir millet mazisine sahip
çıkmazsa, geleceğine de sahip çıkamaz; çünkü, bir milleti millet
yapan değer, tarihidir, kültürüdür.
Değerli milletvekilleri, söz konusu dosya dikkatle
incelendiğinde, yapılan sahtekârlıklar ve yolsuzlukları
şu ana başlıklar altında toplayabiliriz: Sahte faturalar;
sahte faturaların, yine sahte faturalarla değiştirilmesi; bilgisayar
kayıtlarının değiştirilmesi, yerine yenilerinin konulması;
bedelsiz konaklamalar; usulsüz personel alımı ve konaklamalar;
işe gelmeden ödenen ücretler; genel müdürün usulsüz talimatları;
kurum personelinin DYP'nin mitinglerinde görevlendirilmesi; marinalar, yatlar,
bilmem ne olayları; yalının bakım, onarım ve
boyanması esnasında sahtekârlıklar yapılması ve
bunların yanı sıra, nice asılsız ve usulsüz
işler... Bütün bunların yapılmasına göz yuman,
dokunulmazlığının kaldırılmasını
isteyerek yiğitlik göstereceğine, bağırarak yiğitlik
olacağını sanan Bilgin'in konuşmasını
kınıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar) Türk
milliyetçiliğini, mukaddes ezanı ve Kur'an'ı, ağzına
almaya layık olup olmadığını da Yüce Heyetinizin takdirlerine
arz ediyorum. (ANAP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu dosya incelendiğinde,
Kuşadası Marina bakımevlerinde, Sayın Çillerlere ait bu iki
tane yatın, iki tane teknenin onarımından 114 bin mark borçlu
çıkılmıştır. Acaba, bir Ali Hatipoğlu
olsaydım, o marinada, benim de olmayacak yatım olsaydı, acaba
bakarlar mıydı? Acaba, orada, normal bir vatandaşın
yatı da tamir edilebilir miydi? Varsayalım ki edilirdi, acaba,
borcunu ödemeden, o yat, o marinadan dışarıya
çıkarılabilir miydi? Bunları da takdirlerinize arz ediyorum.
EMİN KARAA (Kütahya) – Vatandaşın yatı mı olur?
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Devamla) – Sait Halim Paşa
Yalısında, 1992'den yangın tarihine kadar geçen sürede meydana
gelen tüm gelişmeler ile TURBAN Genel Müdürlüğüne bağlı
işletmelerde yapılan bütün yolsuzluklar, sonuçta, maalesef, Çiller
ailesi ile TURBAN eski Genel Müdürünün arasındaki, önemli, karanlık
ilişkileri ortaya koymaktadır ve kimin tetikçi olduğunu da
göstermektedir. (ANAP sıralarından alkışlar)
Devletin Maliye Bakanlığı müfettişlerince
faturaların sahte olduğu kanıtlanmış, Ankara
Cumhuriyet Savcılığı kendisine iletilen suç duyurusunu
yerinde bulmuş ve ilgililer hakkında dava açmak üzere
düzenlediği tezkere, Adalet Bakanlığı
aracılığıyla, TURBAN Genel Müdürlüğünün bağlı
olduğu Başbakanlığa iletilmiş olmasına
rağmen, dönemin Başbakanı Tansu Çiller, TURBAN Genel Müdürü
hakkında işlem yapmamıştır; çünkü, yasal olmayan
işler, kendisine kadar uzanmaktadır.
Sayın Bilgin, bunu da fırsat bilerek, 24 Aralık genel
seçimlerinde milletvekili seçilmiş ve milletvekilliği
dokunulmazlığının demir zırhı arkasına
gizlenme başarısını göstermiştir. Bu
başarının müsebbibi olan Çillerler'in yaptığı
ince hesaplar, kamuoyunda ciddî kuşkular uyandırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda yaşanan olaylar,
aziz milletimizi derinden üzmüş, devletine olan güven duygusunu
zedelemiştir. Eğer, bugün, 65 milyon insanımız sokaklara
dökülmüyorlarsa, sanmayın ki yapılanları görmüyorlar,
sanmayın ki yapılanları hoş görüyorlar... Bunlar,
milletimizin aczinden değil, efendiliğinden ve devlete olan
saygısındandır. Hiç kimsenin, bu yüce milletin temiz duygu ve
düşünceleriyle oynamaya hakkı yoktur. Her ne kadar sizler
birbirinizi, Meclis araştırma komisyonlarında, su arıtma
tesisleri gibi temizleseniz de, aziz milletimizin temiz vicdanında ve ilahî
adalette, günahkâr olmaya devam edeceksiniz ve bir gün, ama mutlaka bir gün,
hak ettiğinizi göreceksiniz.
Değerli milletvekilleri, bugün Yüce Meclis, itibarı
açısından, son derece hassas bir imtihanla karşı
karşıyadır. Başta koalisyon ortağı olan partilere
mensup milletvekilleri olmak üzere, hepimize, tarihî bir görev
düşmektedir. Bugün, halkımızın sisteme ve Meclise
karşı sarsılan güvenini yeniden inşa etmek zorunda
olduğumuz bir gündür ve bugün, 24 Aralık seçimlerinin 1 inci
yıldönümüdür. Geliniz, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu karanlık
ilişkileri sona erdirecek ve Türkiye'nin aydınlık geleceği
için tüm engelleri ortadan kaldıracak kararı alalım. Bugün,
inkârı mümkün olmayan belgelere dayalı bu raporu, bu dosyayı
kapatamayız, kapatmamalısınız.
Muhalefetteyken, TEDAŞ ve TOFAŞ dosyalarını gündeme
getirenler, hak diyenler, hukuk diyenler, iktidar ortağı olunca, üç
beş günlük dünya ikbali için, başbakanlık koltuğunda bir
müddet daha oturabilmek için, verdikleri önergeleri, yine kendileri temizlediler;
anlaşılan, Hükümeti götürü aldılar.
Değerli arkadaşlarım, Hazreti Mevlana'nın
dediği gibi "Ya olduğunuz gibi görününüz ya da göründüğünüz
gibi olunuz" üçüncüsünü asla olmayınız.
Karnını doyurmak için bir somun ekmek çalanın
yıllarca hapsedildiği bu ülkede, fakirin fukaranın, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını yiyenlere, trilyonları götürenlere
göz yumamazsınız. Hiçbir şeyden habersiz sokakta oynayan, okulda
ilim, irfan öğrenmeye çalışan evlatlarınız, yarın
sizden hesap sorarlar. Bu nedenle, geliniz, soruşturma açılması
yönünde çalışmalar yapalım. Haksız olanlar
hesabını versinler, haklı olanlar da aklansınlar. Bunun
için de, temiz toplum, temiz siyaset ve milletvekilliği
dokunulmazlığının
sınırlandırılması teklifimizin, acilen gündeme
getirilip kanunlaşmasını sağlamamız gerekir.
DYP ve RP Partisi sözcüsü arkadaşlardan, Meclis kürsüsünde, bizim
aklanmayacak hesabımız yoktur; yalıyı yakan da,
yalıdaki tarihî eserlerimizi çalanlar da ortaya çıkmalıdır
diyeceklerini bekledim; ama, nafile. Yakan da, çalan da, alan da, kaçan da,
korkarım ki, sayelerinde affedilecek. Neredeyse,
arkadaşlarını, sütten çıkmış
kaşığa benzetecekler.
Değerli milletvekilleri, ayinesi iştir kişinin, lafa
bakılmaz; bu nedenle, adaleti ortaya koyacak, laf değil,
icraattır. Bize göre, adalet, zengin-fakir, güçlü-güçsüz,
başbakan-çoban demeden, din, dil, ırk, kavim, zümre ayırt
etmeden herkes için yerine getirilmelidir. Eğer, kendinize bu konuda
rehber arıyorsanız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Devamla) – Teşekkürler
Sayın Başkanım.
"Suçlu, kızım Fatıma dahi olsa, cezasını
veririm. Sizden öncekiler, cezaları, güçsüzlere uygulayıp, güçlülere
uygulamadıkları için helak oldular" diyen Hazreti Muhammed ile
suç işleyen öz evladını cezalandıran Hazreti Ömer'i
kendinize rehber alın ve her fırsatta kendinize materyal olarak
kullandığınız İslam ahlakına da artık uyun.
(ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
Yüce Meclisin en önemli denetim mekanizması olan ve uygulamalardaki
kirli çamaşırları yıkama tezgâhlarına
çevirdiğiniz araştırma ve soruşturma
komisyonlarının da, artık, gerçek işlevlerine dönmesine
yardımcı olunuz.
Yapılan görüşmelerin, ülkemizin aydınlık
geleceği için bir vesile olması dileğiyle, Yüce Heyetinizi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Hatipoğlu, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, Sait Halim Paşa Yalısında
Meydana Gelen Yangının Nedenlerini ve TURBAN Genel Müdürlüğüyle
İlgili Yolsuzluk İddialarını Araştırmak
Amacıyla Kurulan 10/2 Esas Numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu raporu üzerindeki genel görüşme tamamlanmıştır.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Sayın Dumankaya'ya
sataşma vardı.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya burada var, Divan da var!
MEHMET SEVİGEN (İstanbul) – Hatırlatıyorum.
VII. –
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2. – İstanbul Milletvekili Halit
Dumankaya’nın, Isparta Milletvekili Ömer Bilgin’in, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
BAŞKAN – Rapor üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır; biraz sonra birleşimi
kapatacağım; ancak, Sayın Dumankaya'nın bir talebi oldu
"Bana sataşma oldu" derler. (ANAP sıralarından
"Doğru" sesleri)
Efendim, sataşmanın varlığı, sizin,
zatıâlinizin yahut Yüce Heyetin "doğrudur" demesine
bağlı değil. Başkanın takdir hakkı var,
nasıl kullanacağımı görmediniz ki daha.
Sayın Dumankaya, gecenin bu saatinde yeni bir sataşmaya
fırsat vermemek üzere, buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Sayın Dumankaya, size, çok kısa; 2 dakika süre veriyorum.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım,
iki defa...
BAŞKAN – Efendim, benimle süre pazarlığı
yapmayın lüten.
Siz buyurun, sataşmayı izah edin lütfen.
Buyurun Sayın Dumankaya.
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, muhterem
milletvekilleri; Sayın Ömer Bilgin'in, benim için söylediği sözlere,
aynayı karşısına koyuyorum ve başka bir şey
söylemiyorum.
Ben isterdim ki, Sayın Ömer Bilgin buraya çıksın,
Beldibi'ne seçim için yapmış olduğu 6 milyar 100 milyonluk
harcamayı diğer işletmelere nasıl dekont ettiğini
anlatsın. Bu, raporda var. (ANAP sıralarından "vay,
vay" sesleri)
Ben isterdim ki, 2 tane müdürü, sahte diplomayla nasıl tayin
ettiğini anlatsın. (ANAP sıralarından "vay, vay"
sesleri)
Ben isterdim ki, Genel Müdürlükte, telefonları, seçim
meydanlarına, kasım ayında 2 797 telefonun 973'ünü, aralık
ayında 6 982 telefonun 5 946'sını Isparta'ya nasıl
yaptığını izah etsin. (ANAP sıralarından
"vay, vay" sesleri) Bunlar raporda var.
BAŞKAN – Sayın Dumankaya... Sayın Dumankaya, raporun
müzakeresine dönmüyoruz!
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Ben isterdim ki, 12 300 odanın
nasıl "free" olarak
bırakıldığını...
ÖMER BİLGİN (Isparta) – Yalan söylüyor!..
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Ben isterdim ki...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, raporun müzakeresi tamamlandı
efendim...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Hayır, bunları şey
ettik; yani daha...
HALUK YILDIZ (Kastamonu) – Devletin savcısı var; sen ne
karışıyorsun!..
BAŞKAN – Efendim, raporun müzakeresi tamamlandı; siz
sataşmayla ilgili ne buyuruyorsanız buyurun.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
burada, ben, kendinin, bir insanın, bir şey patladı mı, ona
daha artık bir şey yapamazsın.
Dolayısıyla, ben şunu söylemek istiyorum, ben sizden de rica
ediyorum, DYP Grubu size de söylüyorum: Geliniz, çıkınız
yukarı şu dosyaları bir inceleyin de, bu kirliliği
temizleyelim. Eğer...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – ...bu kirliliği temizleyemezsek,
siz Refah Partililer, siz DYP'liler bunları inceleyin, eğer, bu
raporları incelerseniz, o zaman göreceksiniz ki, burada...
ÖMER BİLGİN (Isparta) – Emlak...(Gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Bilgin, oturun yerinize...
Sayın Dumankaya, ben süre verdim size, buyurun.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – _buradaki durum hâsıl
olmayacaktır. Sizlerde temiz insanlar çoktur, orada çoktur. Bu
yolsuzlukların üzerine gidelim. Eğer, bunların üzerine gidersek,
bu Meclis şaibeden kurtulur; ama, bu tutumla, bu Meclis hiçbir şeyden
kurtulmaz. Biz bunların arkasını bırakmayacağız;
bu iş zor iştir, kolay iş değildir; ama, bu zoru
başaracağız. Hiçbir şey, o birinin dediği, o
yukarıda suç örgütünün dediği gibi "Halit Dumankaya'yı
vurup bir çukura atacağım" ona da boyun eğmeyeceğiz.
Şimdi, burada bir ihbarda daha bulunuyorum Sayın Başkan,
eğer müsaade ederseniz, bu çok önemlidir.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Sayın Başkan, olur mu
canım...
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Şu ihbarda bulunuyorum: TURBAN 'da
Yeşil pasaport alanlar : Ömer Bilgin, Ahmet Dündar, Erol Uğurlu,
Özcan Ali Gür, Metin Riyaz Karaaltın'ı şikâyet ediyorum, ihbar
ediyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AGÂH OKTAY GÜNER (Ankara) – Bir daha oku... Bir daha...
BAŞKAN – Sayın Dumankaya, efendim, lütfen, Genel Kurulu
selamlayıp inin efendim.
HALİT DUMANKAYA (Devamla) – Peki efendim.
Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Amerika Birleşik
Devletleri, İngiltere, Fransa hava unsurlarının
katılımıyla, Türkiye tarafından belirlenecek ilke ve
kurallara bağlı olarak, sadece, keşif ve gerektiğinde
önleme uçuşlarıyla sınırlı hava harekâtında
bulunulmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin
verilmesine dair Başbakanlık tezkeresi ile gündemde yer alan
diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 25 Aralık
1996 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.55
VIII.– SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.– Gaziantep Milletvekili Mustafa R.
Taşar’ın, ahlak dışı yayın yapan özel TV’lerin
kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/1600)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından
yazılı olarak cevaplandırılması hususunda
delaletlerinizi arz ederim.
Mustafa
R. Taşar
Gaziantep
İnsanların ahlakını bozduğu
gerekçesiyle özel TV’lerin hükümetinizce kapatılacağı
iddiası doğru mudur? Özel TV’lerdeki ahlaksız
yayınları yasaklamayı düşünüyor musunuz?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 18.12.1996
Sayı
: B.02.0.0010/01182
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : a) TBMM
Başkanlığının 14.11.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1600-4060/11230 Sayılı yazısı.
b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd. nün
21.11.1996 tarih ve B.02.0.KKG/401-398-9/4575 sayılı
yazısı.
Gaziantep Milletvekili Sayın Mustafa R.
Taşar’ın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği
ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına
Bakanlığım koordinatörlüğünde
cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki
yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Lütfü
Esengün
Devlet
Bakanı
Gaziantep Milletvekili Sayın Mustafa R.
Taşar’ın Sayın Başbakanımıza Tevcih Ettiği
7/1600-4060 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.
Hükümetin özel televizyonları kapatma gibi bir
yetkisi yoktur, bu husus kanunla düzenlenmiş ve kanuna aykırı
yayın yapan televizyonlar hakkında yasal işlem yapma ve
yayın durdurma dahil tüm müeyyidelerin uygulanması yetkisi RTÜK’na
verilmiştir.
Bilgilerinizi rica ederim.
2.– Bilecik
Milletvekili Şerif Çim’in, Bulgaristan’dan göç edenlerin
vatandaşlığa alınmaması nedenine ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1627)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda belirtilen konu hakkında
İçişleri Bakanı tarafından Meclis İç Tüzüğünün 96
ıncı maddesi gereği yazılı olarak
cevaplamasını rica ederim.
11.11.1996
Şerif
Çim
Bilecik
Millî
Sav. Kom. Üyesi
1989 ile 1996 yılları arasında
Bulgaristan’dan Ülkemize zorunlu olarak göçe zorlanan 299 622 kardeşimizin
258 732’si T.C. vatandaşlığına
alındığını fakat bunların 40 890
kardeşimizin halen vatandaşlığa
alınmadığım araştırmalarım sonucu
öğrenmiş bulunmaktayım.
Ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşamakta olan
fakat resmi olarak var olmayan göçmen kardeşlerimiz hiç bir
vatandaşlık hakkından da faydalanamamaktadır.
1. Sayıları 40 890’ı bulan bu
mağdur durumdaki göçmen kardeşlerimizin mağduriyetinin
giderilmesi için, vatandaşlığa alınmaları hususunda
herhangi bir çalışmanın yapılıp
yapılmadığının cevaplanmasını rica ederim.
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Nüfus
ve Vatandaşlık İşleri
GenelMüdürlüğü 12.12.1996
Şb. Md:
B.050NÜV0070001-238-672(77)
Konu
: Bilgi talebiniz
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı)
İlgi : 20.11.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-4272/11489 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınız ekinde
Bakanlığımıza gönderilen Bilecik Milletvekili Millî Savunma
Komisyonu üyesi Şerif Çim tarafından verilen yazılı soru
önergesi üzerine Bulgaristan uyruklu kişilerin durumları
incelenmiştir.
Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak 1989-1991
yılları arasında yurdumuza gelen ve Türk
Vatandaşlığına alınma talebinde bulunan 240 782
kişinin tamamı 2510 sayılı İskân Kanunu ve 403
sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu uyarınca
Bakanlar Kurulu Kararı ile vatandaşlığımıza
alınmış bulunmaktadır. Ancak bunlardan Bulgaristan’a dönmek
üzere müracaat ederek pasaportlarını alan ve vatandaşlık
işlemlerinin iptalini isteyen 15 068 kişinin Türk
Vatandaşlığı Bakanlar Kurulu Kararı ile iptal
edilmiştir.
Zorunlu göçten sonra 1989-1996 yılları
arasında göçmen vizesi ile yurdumuza gelen ve vatandaşlık
talebinde bulunan 17 098 kişinin tamamı göçmen olarak Türk Vatandaşlığına
alınmış bulunmaktadır. Göçmen vizesi
dışındaki vizelerle yurdumuza gelen ve Türkiye’de ikamet
etmelerine izin verilenlerden 403 sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanunu uyarınca Bulgaristan uyruklu 17
153 kişi vatandaşlığımıza alınma talebinde
bulunmuştur.
Bunlardan;
1. 852 kişinin işlemleri tamamlanarak Türk
Vatandaşlığına alınmıştır.
2. 3 057 kişinin
vatandaşlığımıza alınmaları için isimleri
Başbakanlığa gönderilmiştir.
3. 5 905 kişi hakkında ise güvenlik
bakımından yaptırılan araştırmaları halen
devam etmektedir.
4. 1 262 kişinin dosyalarında noksan bulunan
yurdumuzda ikamet ettiklerine dair belgeleri ilgili Valiliklerden
istenmiştir.
5. 792 kişinin talepleri Kanun da öngörülen
şartları taşımadıklarından red edilmiştir.
6. 5 285 kişinin işlemleri, isimleri
Başbakanlığa sunulmak üzere sürdürülmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
3.–
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Kayseri Belediye
Başkanının bazı beyanlarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1629)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun İçişleri
Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
Kayseri Belediye Başkanı, Şükrü Karatepe
hakkında Atatürk’e hakaretten, Türk Milletinin Millî duygularını
rencide etmekten, halkı kin ve nefret hisleri ile tahrik ederek,
vatandaşlar arasında hasmane duygular yaratmaktan dolayı ne gibi
işlem yapıp, ne gibi tedbir alacaksınız?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü 23.12.1996
Sayı :
B050MAH0650002/(80-84)96-80972
Konu :
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi
: TBMM Başkanlığının 20.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4272/114897/1629-4170/11484
sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen, İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın “Kayseri Büyükşehir Belediye
Başkanının bazı beyanlarına ilişkin”
yazılı soru önergesiyle ilgili olarak;
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı
Şükrü Karatepe’nin 10 Kasım Atatürk’ü anma törenine
katıldıktan sonra verdiği beyanlarla ilgili olarak 11.11.1996
tarihli onayımla mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir.
Mülkiye Müfettişlerince adı geçenin, 10
Kasım 1996 pazar günü Refah Partisi genişletilmiş İl Divan
toplantısında yaptığı konuşma ile Türk Ceza
Kanunu’nun 312 nci maddesi 2 nci fıkrası kapsamındaki fiili
işlediği, Memurin Muhamekatı Hakkında Kanun kapsamına
girmeyen bu fiilden dolayı ilgili hakkında gerekli
soruşturmanın Devlet Güvenlik Mahkemesince başlatılan
1996/32 sayılı hazırlık soruşturması ile
birleştirilerek Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığınca
yapılması gerektiğine dair rapor hazırlanarak, ilgili
Başsavcılığa tevdi edilmiş olup, sonucu izlenmektedir.
Devlet Güvenlik Mahkemesince verilecek karar
neticesinde gereğinin yapılacağı muhakkaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
4.– Adana
Milletvekili İmren Aykut’un, Kayseri Belediye Başkanının
bazı beyanlarına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1630)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından
yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla
11.11.1996
Dr.
İmren Aykut
Adana
Ulu Önder Atatürk’ün Ölümünün 58 inci Yıldönümü
Törenlerine katıldıktan sonra gittiği Partisinin İl
Divanı Toplantısında yaptığı konuşmada;
“Cumhuriyetin Dikta Rejimi” olduğunu, “Süslü püslü
görünüşüme bakıpta beni sakın Laik sanmayın” diyerek, resmî
görevi nedeniyle bu törenlere içi kan ağlayarak katılmak zorunda
bırakıldığını,
“Müslümanların içindeki hırsı, kini ve
nefreti eksik etmemeleri biraz daha beklemeleri gerektiğini”
televizyonlardan bizzat kendi sesi ile kamuoyu önünde dile getiren Kayseri
Belediye Başkanı Şükrü Karatepe Cumhuriyete ve onun kurucusu
Yüce Atatürk’e karşı hakaretamiz beyanlarda bulunmuştur.
Soru 1. T.C. nin bir Bakanı olarak, Ulu Önder
Atatürk’ün gerçekleştirdiği reformlar çerçevesinde kurmuş
olduğu Cumhuriyeti yıkmayı hedef alan bu ürkütücü beyanlar
karşısında ne düşünüyor sunuz?
Soru 2. Laik toplum düzenini ve Cumhuriyetin temel
ilkelerini yıkmayı hedef aldığını kendi
beyanları ile dile getiren sözkonusu Belediye Başkanını
görevden almayı düşünüyor musunuz?
Soru 3. Türk Kadınına tüm demokratik
haklarını, özellikle Seçme ve Seçilme hakkını vererek
bugünkü çağdaş konuma gelmesini sağlayan Yüce Atatürk’ün
yarattığı imkân sayesinde elde ettiğiniz bugünkü konumunuz
da onun fikir ve düşüncelerine karşı girişilen tehlikeli ve
endişe verici saldırılar karşısında ne gibi
tedbirler almayı düşünüyor sunuz?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Mahallî
İdareler Genel Müdürlüğü 23.12.1996
Sayı
: B050MAH0650002/
(80-84)96-80971
Konu
: Adana Milletvekili
Sayın
İmren Aykut’un
yazılı
soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
20.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4272/114897/1630-4175/11489
sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan ve
tarafımdan cevaplandırılması istenilen, Adana Milletvekili
İmren Aykut’un “Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanının
bazı beyanlarına ilişkin” yazılı soru önergesiyle
ilgili olarak;
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı
Şükrü Karatepe’nin 10 Kasım Atatürk’ü anma törenine
katıldıktan sonra verdiği beyanlarla ilgili olarak 11.11.1996
tarihli onayımla mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir.
Mülkiye Müfettişlerince adı geçenin, 10
Kasım 1996 Pazar günü Refah Partisi genişletilmiş İl Divan
toplantısında yaptığı konuşma ile Türk Ceza
Kanunu’nun 312 nci maddesi 2 nci fıkrası kapsamındaki fiili
işlediği, Memurin Muhakematı Hakkında Kanun kapsamına
girmeyen bu fiilden dolayı ilgili hakkında gerekli
soruşturmanın Devlet Güvenlik Mahkemesince başlatılan
1996/32 sayılı hazırlık soruşturması ile
birleştirilerek Kayseri Devlet Güvenlik Mahkemesi
Başsavcılığınca yapılması gerektiğine
dair rapor hazırlanarak, ilgili Başsavcılığa tevdi
edilmiş olup, sonucu izlenmektedir.
Devlet Güvenlik Mahkemesince verilecek karar
neticesinde gereğinin yapılacağı muhakkaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
5.– İçel
Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, kamuoyuna “Susurluk Kazası”
olarak yansıyan olaya ilişkin Başbakandan sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1631)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı
olarak yanıtlanması hususunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
3.11.1996
D.
Fikri Sağlar
İçel
Son bir kaç aydır birbiri ardına kamuoyuna
yansıyan yasadışı, örgütlü faaliyetler içerisinde devletin
son derece hassas mevkilerinde görev yapan memurların da yer
aldığı görülmektedir. Kamu görevlileri, suç çeteleri ve siyaset
üçgeninin gündeme geldiği bu organize yasadışı faaliyetler
toplumda devlete duyulan güveni giderek daha fazla sarsmaktadır. Son
olarak kamuoyuna “Susurluk kazası” olarak yansıyan olay toplumun tüm
kesimlerinde büyük kaygı yaratırken kamu kurumlarına
güvensizliği daha da artmıştır. Demokratik hukuk devleti
tanımı içerisinde hukukun üstünlüğü en temel değer
olması gerekirken, bu değerin yerini organize suç çetelerinin
yasadışı yöntemlerine bıraktığı
gözlenmektedir. Tüm bu gelişmeler karşısındaki
sessizliğinizin anlamını kamuoyu ciddi olarak merak etmektedir.
Bu konuların açıklığa kavuşturulması, kamu
vicdanının rahatlatılması ve kamuoyunun
aydınlatılması için aşağıdaki
sorularımın içtenlikle yanıtlanması gereğine
inanmaktayım :
1. Uyuşturucu kaçakçılığı
nedeniyle İsviçre’de yargılanacak mahkûm olmuş ve ülkemizde de
başta Bahçelievler katliamı olmak üzere birçok terörist faaliyetin
sanığı olarak aranan ve İnterpol tarafından da
yakalanması istenen Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah
Çatlı’nın yeşil pasaport taşıdığı doğru
mudur? Doğru ise devlet memurlarının özel koşullarla
edinebildiği bu pasaporta nasıl sahip olmuştur? Yasal prosedür
gereğince ibraz edilmesi gereken devlet memuru olduğunu belirtir
hizmet belgesi hangi kurum tarafından verilmiştir? Bu belge kimler
tarafından tanzim edilmiştir? Tanzim edenler hakkında herhangi
bir araştırma yapılmış mıdır?
2. Aynı şahsa emniyet amiri ya da emniyet
görevlisi kimliği verilmiş midir? Verildi ise hangi merci
tarafından ve ne amaçla verilmiştir? Bir yandan İnterpole
yakalanması için başvurulan bir şahsa aynı kurum
tarafından güvenlik görevlisi kimliği ve yeşil pasaport
verilmesini nasıl açıklayabilirsiniz? Kamuoyunca bilinen devletin en
önemli güvenlik kurumlarından biri olan Emniyet Genel Müdürlüğünce
aranan bu kişiye yine aynı kurum tarafından pasaport ve kimlik
verilmesi emniyetin yetersiz olduğunu mu yoksa bu kişiyi çeşitli
amaçlarla koruyarak kullandığını mı göstermektedir?
3. Türk emniyeti ve İnterpol tarafından
terörist faaliyetleri ve uyuşturucu kaçakçılığı
nedeniyle aranan bir kişinin tabutunun Türk Bayrağına
sarılması yasal mıdır? Değilse bu konuda sorumluluk
taşıyan kamu görevlileri hakkında herhangi bir soruşturma
açılmış mıdır? Açıldı ise sorumlular
belirlenerek gerekli yasal müeyideler uygulanmış mıdır?
4. Korkut Eken isimli şahıs hangi kamu
görevinde bulunmaktadır? Botaş A.Ş. ile bir bağlantısı
var mıdır? Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı adlı
şahıs Botaş’tan herhangi bir ihale almış
mıdır? Almış ise Korkut Eken’in bu ihaledeki rolü nedir?
Korkut Eken’in İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar’ın
danışmanı olduğu doğru mudur? Şu anda Daire
Başkanlığı görevini sürdürdüğü söylenen Eken’in
Abdullah Çatlı ile ilişkisi nereden kaynaklanmaktadır? Bu konuda
herhangi bir araştırma yapılmakta mıdır?
5. Kamuoyunun gündeminde yoğun biçimde yer almaya
devam eden Susurluk kazası ile ilgili olarak trafik kazası
dışında devletçe herhangi bir araştırma
yapılmadığı iddia edilmektedir. Ayrıca kaza yapan
araçta bulunduğu öne sürülen silah, susturucu ve dinleme cihazları
gibi delillerle ilgili balistik, mülkiyet v.b. konularda bugüne kadar neden bir
araştırma yapılmamıştır? Böyle durumlarda ilk
elde yapılması gereken bu araştırmaların
geciktirilmesinde sizin özel amacınız var mıdır? Böyle bir
talimatınız yoksa araştırmalar neden
yapılmamıştır. Bu gecikmenin sorumluları hakkında
ne yapmayı düşünüyor sunuz?
6. Sokaktaki adamın ve hatta ilkokul
öğrencilerinin bile konuştuğu,
tartıştığı Susurluk kazası ve sonrasındaki
gelişmeler üzerinde bugüne değin hiçbir açıklama yapmaya gerek
duymadınız? Bu olayı çok önemsiz bulmanızdan mı, yoksa
sonuçların yıllar sonra ele geçirdiğiniz Başbakanlık
Makamını kaybetme kaygısından mı kaynaklanıyor?
Açıkça sergilediğiniz bu tedirgin davranışınız
kamuoyuna bu hükümet tarafından bu olayın çözülmesine yönelik samimi
çaba göstermeyeceğiniz izlenimi yaratıyor. Bu izlenimi
kırmayı ve ciddi biçimde konuyu araştırmayı
düşünüyor musunuz?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Emniyet
Genel Müdürlüğü 23.12.1996
Sayı :
B.05.1.EGM.0.12.01.01.285263
Konu
: Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : a) TBMM
Başkanlığının 20.11.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1631-4163-11467 sayılı yazısı.
b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd’nün
27.11.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-405/4651 sayılı yazısı.
c) Devlet Bakanlığının 9.12.1996
gün ve B.02.0.0010/01285 sayılı yazısı.
İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar
tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve Sayın
Başbakanımızca da kendileri adına tarafımdan
cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı
aşağıya çıkarılmıştır.
Önergede sözü edilen Abdullah Çatlı’ya; 3.8.1996
tarihinde Mehmet Özbay adına düzenlenmiş sahte kimliği ile
Maliye Bakanlığına bağlı 1 inci kadro derecede görevli
Maliye Müfettişi olduğundan bahisle
Bakanlığımızdan Hususi Damgalı pasaport (Yeşil Pasaport)
talebinde bulunduğu ve adına TR-A 245202 seri numaralı pasaport
tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Konuyla ilgili olarak tayin edilen iki Polis
Başmüfettişi tarafından yapılan soruşturmada; hizmette
kusuru saptanan görevliler hakkında görevi ihmalden adlî yönden
yargılanabilmesi için fezleke tamamlanma aşamasındadır.
Sözkonusu şahsa Emniyet Amiri yada Emniyet
Görevlisi kimliği verilmemiş ve “Silah Uzmanı” unvanında
bir kadromuz da yoktur.
5.11.1996 günü Abdullah Çatlı’nın cenazesi
Nevşehir ili Devlet Hastanesi morgundan öğle namazını
müteakip alınarak, Türk Bayrağına sarılı vaziyette 3
000 kişilik bir kalabalık tarafından götürülmekte olduğu
görülmüş ancak, Türk Bayrağının tabuttan alınması
yönünde yapılacak bir müdahalenin infial
uyandıracağını düşünerek müdahalede bulunmayan
görevliler defini müteakip Cumhuriyet Başsavcılığı ile
derhal temasa geçmişler ve sanıklar hakkında “Türk
Bayrağı Kanununa Muhalefet” suçundan gerekli soruşturma
yapılarak adlî mercilere intikal ettirilmiştir.
Bu olayda görevliler yönünden herhangi bir ihmal ve
kusur görülmediğinden soruşturma açılmamıştır.
Korkut Eken isimli şahıs 2.8.1994 tarihinde
Botaş Genel Müdürlüğünde görev yapmakta iken Emniyet Genel Müdürü
Danışmanı olarak vekaleten atanmış bilahare 6.3.1996
tarihli onay ile de görevine son verilerek 12.4.1996 tarihinde Emniyet Genel
Müdürlüğü ile ilişiği kesilmiştir.
Önergede bahsedilen ve Susurluk’ta meydana gelen trafik
kazasının inceleme ve soruşturması başlangıçta
CMUK’un 153 ve 154 ncü maddeleri gereğince Susurluk Cumhuriyet
Başsavcılığınca yapılmış, bilahare
dosya İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi
Başsavcılığına devredilmiştir. Bu hususta gerekli
soruşturma halen ilgili Başsavcılık tarafından
yürütülmektedir.
Olayı müteakip otomobilde bulunan malzemelerin
incelenmesi ilgili savcılık tarafından Jandarma Genel
Komutanlığından istenmiş, inceleme sonuçları vaktinde
savcılığa gönderilmiştir.
Sözkonusu olayın tüm yönleriyle
araştırılması için müfettiş görevlendirilmiş
olup, tahkikat halen devam etmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
6.– Manisa
Milletvekili Tevfik Diker’in, Devlet İstatistik Enstitüsünün Gelir
Dağılım Anketine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1636)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TBMM İçtüzüğünün 96 ıncı maddesi
gereğince aşağıdaki sorularımın Başbakan
Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
13.11.1996
Tevfik
Diker
Manisa
Sorular :
1. Başbakanlığınıza
bağlı Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından Kasım
1996 tarihi itibariyle “Gelir Dağılım Anketi”
yapılmış mıdır?
2. Yapıldı ise bu anketlerin içinde toplam
hane halkı kullanılabilir gelirleri içinde
“karşılıksız” olarak belirtilen bir gelir bölümü var
mıdır?
3. Karşılıksız olarak gelir elde
ettiği devletin kurumu tarafından belirlenen bu kişilerin, bu
gelirlerini ne yönde edindikleri yönünde bir soru, isim, adres gibi özellikleri
de bu araştırmayla belirlendi mi?
4. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
“Karşılıksız” geliri olduğu belirlenen bu kesimin bu
gelirlerinden herhangi bir vergi alınıyor mu ya da vergi
alınması düşünülüyor mu?
T.C.
Maliye
Bakanlığı
Gelirler
Genel Müdürlüğü 23.12.1996
Sayı :
B.07.0.GEL.0.82/8211-11.61232
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı Kanunlar Kararlar Müdürlüğü’nün 27.11.1996
tarih ve B.02.0.KKG/106-405-5/4653 sayılı yazısı.
Manisa Milletvekili Sayın Tevfik Diker’in
Sayın Başkanımıza tevcih ettiği ve Sayın
Başbakanımızın da Devlet Bakanı Sayın Lütfü
Esengün’ün koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını
istediği ilgi yazı eki 7/1636-4189 esas no.lu yazılı soru
önergesi incelendi.
Sözkonusu soru önergesinin Bakanlığımla
ilgili 4 üncü maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
karşılıksız geliri olduğu belirlenen kesimin bu
gelirlerinden herhangi bir vergi alınıp, alınmadığı
ve bu gelirlerden vergi alınmasının düşünülüp,
düşünülmediği hususu sorulmaktadır. Belirtilen soruya
ilişkin cevabımız Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün’ün
örneği ekli yazısı üzerine aşağıda
açıklanmıştır.
Başbakanlık Devlet İstatistik
Enstitüsünce yayınlanan “1994 Yılı Hane Halkı Gelir
Dağılımı Anketi”nin haber bülteni şeklinde
yayımlanan çalışmasının V-C faaliyet
dışı gelirler bölümünün incelenmesinden, faaliyet dışı
gelirler içerisinde yer alan ve karşılıksız olduğu
belirtilen gelirlerin devletten, yurt dışından, özel kişi
ve kuruluşlardan sağlanan emekli maaşı, burs,
yaşlılık maaşı, vergi iadesi gibi nakdi ve yiyecek,
giyecek, yakacak gibi ayni transfer gelirleri olduğu anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ücretlerde
istisnaları düzenleyen 23 üncü maddesine göre, kanunla kurulan veya tüzel
kişiliği haiz bulunan emekli sandıkları tarafından
kişilere ödenen emekli, maluliyet, dul ve yetim aylıkları,
maddede sayılan şartlarla gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Öte yandan, aynı Kanunun 28 inci maddesine göre,
resmî ve özel müesseseler ve şahıslar hesabına Türkiye’de
tahsilde bulunan öğrenciye iaşe, ibate ve tahsil gideri olarak ödenen
paralar ile öğrencilere tatbikat dolayısıyla öğretim müesseseleri
veya tahsil masrafları deruhde edenler tarafından verilen paralar,
gelir vergisinden müstesna bulunmaktadır.
Bu durumda, Başbakanlık Devlet
İstatistik Enstitüsü Başkanlığının söz konusu
“1994 Hane Halkı Gelir Dağılımı Anketi”nin haber
bülteni şeklinde yayınlanan çalışmasına göre, faaliyet
dışı gelirler içerisinde yer alan ve
karşılıksız olduğu belirtilen emekli maaşı,
burs ve yaşlılık maaşının vergilendirilmesi söz
konusu değildir. Ayrıca, 2978 sayılı Kanuna göre, emekli,
maluliyet, dul ve yetim maaşı alanlar ile bunların eş,
çocuk ve bakmakla hükümlü oldukları kimselere ödenen vergi iadesinin de
vergilendirilmesi mümkün değildir. Bu tür gelirlerin vergilendirilmesi de
düşünülmemektedir.
Diğer taraftan, malların veraset yoluyla veya
her ne suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir
şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve intikal vergisinin
konusuna girmektedir.
Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti sınırları
içeresinde vuku bulan ivazsız (karşılıksız)
intikallerden, Kanunda yazılı olan ve her yıl yeniden
değerleme oranında artırılan istisna miktarı düşüldükten
sonra kalan tutar üzerinden gerekli vergilendirme yapılmaktadır.
Bilgilerine arz ederim.
Doç.
Dr. Abdullatif Şener
Maliye
Bakanı
7.– Kocaeli
Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, Bağ-Kur’a tabi sigortalılardan
basamak yükseltme talebinde bulunanların miktarına ve
Bağ-Kur’luların durumlarını iyileştirmek için
alınması gereken tedbirlere ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/1649)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik
tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için
gereğini arz ederim.
19.11.1996
Bekir
Yurdagül
Kocaeli
1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârların,
Diğer Bağımsız Çalışanların Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununa geçici 9 uncu maddenin eklenmesine ilişkin 4181
sayılı Kanun 4.9.1996 tarihli ve 22747 sayılı Resmî
Gazetede yayınlanmıştır. Sözkonusu yasa 1 Ekim 1996 tarihi
itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Buna göre;
1. 3 Şubat 1996 tarihine kadar basamak yükseltmek
talebinde bulunma hakkı olan iki milyon aktif sigortalıdan bugüne
kadar kaç kişi bu talepte bulunmuştur?
2. Yaşlılık aylığı
almakta iken bu kanunla tanınan basamak yükseltme hakkından
yararlanmak için son müracaat tarihi olan 30 Eylül 1996 günü mesai bitimine
kadar, Bağ-Kur İl Müdürlüklerine
beş yüzbin pasif sigortalıdan, yani emekliden ne kadarı
dilekçe vererek üç yıl süre ile aylıklarını kestirip aktif
sigortalılığa dönmüştür?
3. Bağ-Kur’a altı ay gibi kısa bir
dönemde 43 trilyon lira civarında ilave bir kaynak sağlayacağı
ve Bağ-Kur’u düzlüğe çıkaracağı gibi gerekçelerle
TBMM’nin Ağustos 96 sonundaki olağanüstü toplantısında
görüşülerek alelacele geçirilen bu yasanın, bugüne kadarki getirisi nedir?
4. Aynı zamanda Bağ-Kur’luya
emekliliğinde insanca yaşam süreceği bir emekli
aylığı verebilmeyi amaçladığı açıklanan bu
yasal düzenlemenin bir hayal ürünü olduğu ve fiyasko ile
sonuçlandığının görülmesi üzerine, Bağ-Kur’lunun
durumunu düzeltecek hayali olmayan, gerçekçi bir çözüm öneriniz var mı?
Varsa nedir?
T.C.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Sosyal
Güvenlik Kuruluşları
Genel
Müdürlüğü 19.12.1996
Sayı :
B.13.0.SGK-0-13-00-01/7843.33400
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : 22.11.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1649-4254/11752 sayılı yazınız.
Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül tarafından
hazırlanan “Bağ-Kur’a tabi sigortalılardan basamak yükseltme
talebinde bulunanların miktarına ve Bağ-Kur’luların
durumlarını iyileştirmek için alınması gereken
tedbirlere ilişkin” yazılı soru önergesi
Bakanlığımca incelenmiştir.
Bilindiği üzere; Bağ-Kur’da 1987
yılına kadar aylıkların ve primlerin hesaplanmasına
ilişkin basamak sayısı 12 iken, aynı yıl Bakanlar
Kurulu kararı ile basamak sayısının 24’e
çıkarılması, emeklilik programlarını 12 basamaklı
sisteme göre ayarlayan sigortalıların bugün çok düşük
basamaklarda kalmalarına neden olmuştur. Bu durumda olan
sigortalılardan ve özellikle onların temsilcisi durumundaki meslek
kuruluşlarından gelen yoğun istek üzerine, 4 Eylül 1996 tarihli
ve 4181 sayılı Kanunla sigortalılara, bulundukları
basamakları 12 basamağı geçmemek üzere diledikleri sayıda
yükseltebilmeleri hakkı tanınmıştır.
4181 sayılı Kanun hükümlerinin
uygulanmasına 1.11.1996 tarihi itibariyle başlanılmış
olup, bugüne kadar basamak yükseltme hakkından yararlanmak üzere talepte
bulunan aktif sigortalı sayısı 7196 kişidir.
Ancak, basamak yükseltmek için talepte bulunma
süresinin 3 Şubat 1997 tarihinde sona ereceği gözönüne
alındığında, talep sayısının daha da
artacağı tahmin edilmektedir.
Sözkonusu kanunda yaşlılık
aylığı almakta olanlara basamak yükseltme hakkı
tanınmıştır. Ancak, Bağ-Kur’dan aylık almakta
olanlara mektup gönderilerek, 1479 sayılı Kanunun 38 inci maddesi
gereği yaşlılık aylıklarını iptal ettirmek
suretiyle 4181 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1.10.1996
tarihi itibariyle aktif sigortalı olmaları halinde basamak yükseltme
hakkından yararlanabilecekleri duyurulmuştur.
Buna göre, 30.9.1996 tarihi itibariyle
aylıklarını iptal ettirerek, basamak yükseltme hakkından
yararlanmak üzere talepte bulunan sigortalı sayısı 130 dur.
Basamak yükseltme hakkından yararlanmak üzere
talepte bulunma süresi 1.11.1996 tarihinde başlamış olup,
3.2.1997 tarihinde sona erecektir. Basamak yükseltme fark primini ödeme süresi
ise, 1.5.1997 tarihinde sona erecektir.
Bu nedenle, ödeme süresinin bitim tarihi olan 1
Mayıs 1997 tarihinden önce tahsil edilecek basamak yükseltme prim
tutarı hakkında tahmini bir hesap yapılması mümkün
bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, basamak yükseltme talep süresi 3
Şubat 1997 tarihinde, basamak yükseltme prim tutarlarının ödeme
süresi ise 1 Mayıs 1997 tarihinde sona ereceğinden, uygulamanın
sonuçları bu tarihlerden sonra değerlendirilebilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
Necati
Çelik
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı
8.– Artvin
Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, yapılan zamlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı
cevabı (7/1659)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması
hususunda delaletlerinizi arz ederim.
Süleyman
Hatinoğlu
Artvin
Hükümete geldiğinizde “hiç zam
yapılmayacağını” ifade etmenize rağmen,
yaklaşık 4 ay içerisinde akaryakıta % 40’lara yaklaşan 5
kez zam yaptınız. Dolayısıyla akaryakıtla ilgili tüm
girdilerde de büyük artışlar olmuştur.
Bu durum : özellikle memur, işçi, emekli, dul ve
yetime yapılan % 50 zammı alıp götürmüştür.
Bu Nedenle Sorularım:
b) Hükümetin başı olarak “hiç zam
yapılmayacak” sözünüze rağmen her gün yapılan bu zamlardan sizin
haberiniz olmuyor mu?
2. Başbakanlığınızın ilk
günlerinde “Allahın bize verdiği nimetlerden, bizde size veririz”
dediniz.
Şimdiye kadar Allahın hükümete verdiği
nimetlerden henüz fakir-fukara halka yansıyan bir nimet
bulunmamaktadır. Allahın verdiği bu nimetlerden kimler
faydalanmaktadır?
3. İki ekonomik paket açıkladınız.
Bu paketleri mübarek olarak vasıflandırdınız ve bir kurbanlık
koyun benzetmesi ile her türlü organlarından halkın
yararlanabileceğini ifade ettiniz.
Bu mübarek kaynaklar nelerdir ve ne zaman halka
yansıyacaktır?
4. 18.11.1996 tarihi itibariyla basın
açıklamalarınızda “artık un, yağ ve şekeri elde
ettik, sıra şimdi size helvayı yapıp yedirmeye geldi”
demektesiniz.
Helvayı fakir-fukaraya, dar gelirli mamura,
emekliye, dul ve yetime ne zaman ve nasıl yedireceksiniz?
Yoksa bu pahalılık karşısında
ölen vatandaşın, ölü helvası mı yenecek?
5. Açıkladığınız iki ekonomik
paketten 800 trilyondan fazla gelir elde ettiğinizi söylediniz. Bu para
nereden geldi, nereye gitti?
İş dünyasının istihkak bedellerinin
ödenmediği söylenmektedir. Bunun nedenini açıklar
mısınız?
6. Bir Bakanınız “ipin
ucu p.... elindedir” diyor. Sayın Bakan bu ifadesiyle kimleri
kastetmektedir?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 18.12.1996
Sayı
: B.02.0.0010/01295
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : a) TBMM
Başkanlığının 25.11.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1659-4284/11861 sayılı yazısı.
b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün
27.11.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-411-4/4658 sayılı
yazısı.
Artvin Milletvekili Sayın Süleyman
Hatinoğlu’nun; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği
ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına,
Bakanlığım koordinatörlüğünde
cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki
yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Lütfü
Esengün
Devlet
Bakanı
Artvin Milletvekili Sayın Süleyman
Hatinoğlu’nun Sayın Başbakanımıza Tevcih Ettiği
7/1659-4284 Esas No.lu Yazılı Soru Önergesinin Cevabıdır.
Hükümetimizce bugüne kadar açıklanan ekonomik
paketlerin hiçbirisinde zam ve vergi yer almamış, ülke
zenginliklerinin yatırıma, üretime dönüştürülmesi hedef
alınmıştır.
Hazırlanan ve uygulamaya konulan kaynak
paketlerinin mahiyeti, muhtevası, bugüne kadarki gerçekleşme durumu Sayın
Başbakanımız tarafından müteaddit basın
toplantıları ile kamuoyuna açıklanmıştır ve bu
konuda bilgi verilmeye devam olunacaktır.
Yapılan açıklamaların iyi bir
şekilde takibi ve değerlendirilmesi, kaynakların ne olduğu
ve halka nasıl yansıyacağı hakkında yeterli bilgiyi
vermektedir.
Bilgilerinizi rica ederim.
9.–
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Teaş ihalesine
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai
Kutan’ın yazılı cevabı (7/1664)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sn. Recai Kutan tarafından yazılı
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1. 12 trilyonluk Teaş İhalesini hangi
şirket kazanmıştır?
2. Kıyaslanabilecek başka teklif
olmadığına göre, ihalenin iptali gerekirken, niçin İngiliz
Catego Energy şirketinin teklifi değerlendirmeye
alınmıştır?
3. İngiliz Catego Energy şirketi ile Kalyon
Yapı A.Ş. arasında nasıl bir ilişki vardır?
4. Kalyon Yapı A.Ş.’nin ortakları
kimlerdir?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı 23.12.1996
Sayı :
B.15.0.APK.0.23-300-1777-20307
Konu :
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : TBMM
Başkanlığı’nın 2.12.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-4426/11922 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen 7/1664 esas no.lu yazılı
soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Recai
Kutan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent
Akarcalı’nın
Yazılı Soru Önergesi ve
Cevabı(7/1664-4299)
Soru 1 :
12 trilyonluk Teaş ihalesini hangi şirket
kazanmıştır?
Cevap 1:
Mevcut Babaeski-Dimodichev ve Hopa-Batum Enerji
İletim Hatları üzerinden elektrik enerjisi ithali için ELEK. EN.
İTH. 96/1 referans no.su altında çıkılan ihale neticesinde;
– Astronom Energy Finance/İsviçre
– Multigroup Bulgaria Ag Holding/Bulgaristan
– Catego-Kalyon Joint Venture (Ortak Girişim)
firmalarından teklifler temin edilmiştir.
Ancak ihale şartname hükümlerine aykırı olarak Astronom Energy
Firmasının geçici teminat mektubu ibraz etmemesi, Multigroup Bulgaria
Firmasının ise yabancı bir bankanın kontrgarantisine
istinaden herhangi bir Türk Bankasınca düzenlenmiş geçici teminat
mektubu yerine, doğrudan bir Bulgar Bankasınca düzenlenmiş geçici
teminat mektubu ibraz etmesinden dolayı, Teaş Genel
Müdürlüğü’nün Satınalma ve İhale Yönetmeliği gereği,
teklifleri geçerli sayılmamıştır.
Hopa-Batum (Gürcistan) 220 kV E. İ. H. üzerinden
aylık 70+ % 20 GWh, yıllık 840+ % 20 GWh elektrik enerjisi ithali
hususunda Catego-Kalyon Joint Venture Ortak Girişimi’nin teklifi; 3,65
Cent/kWh birim üzerinden yaklaşık toplam 30 660 000 US $ (3 066 000
000 000.–TL) şeklindedir. Teaş Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun
29.11.1996 tarih 44-503 sayılı kararı; ihale şartnamesinde
yeralmayan karşı şartların kaldırılması
halinde, yukarıda belirtilen bedel üzerinden, siparişin Catego-Kalyon
Ortak Girişimi’ne verilmesi, aksi halde ihalenin iptali şeklinde olup, firmadan karşı
şartların kaldırıldığının teyidi
istenecektir.
Dolayısıyla Catego-Kalyon Ortak Girişimi
ile elektrik enerjisi ithali hususunda henüz bir akit
yapılmamıştır. Aktin yapılması Ortak
Girişimin karşı şartlarını kaldırması ile
ilgili cevabına bağlıdır.
Soru 2 :
Kıyaslanabilecek başka teklif
olmadığına göre, ihalenin iptali gerekirken, niçin İngiliz
Catego Energy şirketinin teklifi değerlendirmeye
alınmıştır?
Cevap 2 :
Catego-Kalyon Ortak Girişimi’nin teklifi;
– Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgesindeki
mevcut enerji iletim hatlarının yetersizliğinden, bu bölgede 154
kV olan işletme gerilimlerinin 110 kV seviyelerine düştüğü, bu
nedenle enerjinin kalitesizliğinden dolayı bölgede sanayinin ve
elektrikli makina ve teçhizatın çalışamadığı,
böylece bu durumun giderilerek enerji kalitesinin yükselmesi,
– Bölge enerji iletim hatlarındaki yetersizlikten
dolayı yılda 75 milyon kWh’e ulaşan enerji iletim
kayıplarının önlenmesi,
– Önümüzdeki yıl muhtemel enerji
açığının bir kısmının Hopa-Batum (Gürcistan)
220 kV Enerji İletim Hattı üzerinden alınacak enerji ile
karşılanması,
– Alınacak enerji fiyatının
Teaş’ın Ambarlı (4,32 Cent/kWh), Hopa (6,75 Cent/kWh), fuel oil
ve Aliağa (17,02 Cent/Kwh), motorin santrallarında üretilen enerjiden
ve Teaş Termik Santrallar ticari maliyet ortalamasından (3,98
Cent/kWh) daha ucuz olması, sebeplerinden dolayı değerlendirmeye
alınmıştır.
Soru 3 :
İngiliz Catego Energy Şirketi ile Kalyon
Yapı A.Ş. arasında nasıl bir ilişki vardır?
Cevap 3 :
Teklif sahibi, Catego Energy-Kalyon
İnşaatı ve Ticaret Kollektif Şirketi’nin
oluşturmuş olduğu Joint Venture (Ortak Girişimi)’dir. Her
iki Firmanın Ortak Girişimdeki hisse oranı % 50’dir.
Soru 4 :
Kalyon Yapı A.Ş.’nin ortakları
kimlerdir?
Cevap 4 :
Teaş Genel Müdürlüğü kayıtlarına
göre Kalyon İnşaat ve Ticaret Kollektif Şirketi’nin
ortakları Hasan ve Cemal Kalyoncu’dur.
10.–
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, otoyol
gişelerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1666)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Cevat Ayhan
tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1. Otoyol gişelerinde personel yetersizliği
ne zaman giderilecektir?
2. Otoyolu kullanmak için yüzbinlerce lira alıp,
sonra gişelerde para tahsil etmek için vatandaşı bir saate kadar
bekletmek ne zaman son bulacaktır?
T.C.
Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı
Basın ve
Halkla İlişkiler Müşavirliği 23.12.1996
Sayı :
B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/8074
Konu :
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın Yazılı Soru
Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi
: T.B.M.M.’nin 2.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1666-4301/11904
sayılı yazısı.
İlgi
yazı ekinde alınan, İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın Bakanlığımıza yönelttiği
yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Soru : Otoyol gişelerinde personel
yetersizliği ne zaman giderilecektir? Otoyolu kullanmak için yüzbinlerce
lira alıp, sonra gişelerde para tahsil etmek için vatandaşı
bir saate kadar bekletmek ne zaman son bulacaktır?
Cevap : Otoyollar üzerinde bulunan ücret toplama
istasyonlarındaki gişe memuru ihtiyacının
karşılanması konusunda yapılan girişimler henüz
sonuçlanmamıştır.
Bu konu ile ilgili olarak, münhal bulunan 185 adet
gişe memuru kadrosuna açıktan atama izni verilmesi hususunda Maliye
Bakanlığına başvurulmuş, henüz cevap
alınamamıştır.
Trafik akışını
hızlandırmak için öncelikle Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet
köprülerinde otomatik geçiş sistemi kurulmasıyla ilgili teknik
çalışmalar tamamlanmış ve uygulama olanakları araştırılmıştır.
Bu konuda T.C. Ziraat Bankası ile yapılan görüşmeler son
aşamasına girmiştir. Anılan projenin
yatırımı banka tarafından, sistemin işletilmesi ise
Karayolları Genel Müdürlüğümüz tarafından
yapılacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Cevat
Ayhan
Bayındırlık
ve İskân Bakanı
11.– Yozgat
Milletvekili Kâzım Arslan’ın, öğretmenlik için müraacat
edenlerin atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı (7/1673)
Türkiye Büyük MilletMeclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Mehmet Sağlam tarafından
yazılı olarak cevaplandırılması talep etmekteyim.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
22.11.1996
Dr.
Kâzım Arslan
Yozgat
1. Değişik Fakülte ve Yüksekokul
mezunlarından, Öğretmenlik için müracaat eden adayların atamaları
ne zaman yapılacaktır?
2. Bu kadroların bir bölümünün (6 000.– Adet)
Millî Eğitim Bakanı tarafından, bilgisayar dışı
kullanılacağı ve istediği kişileri atayacağı
şeklindeki iddialar doğru mudur?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı 24.12.1996
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/3535
Konu : Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığının 2.12.1996 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1673-4330/11936 sayılı yazısı.
Yozgat Milletvekili Sayın Dr. Kâzım
Arslan’ın “öğretmenlik için müracaat eden adayların
atamalarına ilişkin” yazılı soru önergesi
incelenmiştir.
1. Değişik fakülte ve yüksekokul
mezunlarından, öğretmenlik için müraacatta bulunan ve gerekli
şartları taşıyan adaylardan, 11.001 sınıf ve
branş öğretmenlerinin atamaları, 27.11.1996 ve 28.1.1996
tarihlerinde çekilen bilgisayar kur’ası ile
gerçekleştirilmiştir.
Atamaları yapılan bu öğretmen
adaylarının dışında kalanların atamaları ise
kadro kullanma izni alındıktan sonra bilgisayar kur’ası yoluyla
peyderpey yapılacaktır.
2. Öğretmen atamaları yürürlükteki mevzuat
hükümlerine göre yapılmaktadır.
Arz ederim.
Prof.
Dr. Mehmet Sağlam
Millî
Eğitim Bakanı
12.– Amasya
Milletvekili Cemallettin Lafçı’nın, İsrail’in Lübnan’a yönelik
saldırısına ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in
yazılı cevabı (7/1691) (1)
Türkiye Büyük MilletMeclisi
Başkanlığına
Aşağıda dile getirilen hususların
Sayın Dışişleri Bakanı Emre Gönensay tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi
saygılarımla arz ederim.
16.4.1996
Cemallettin
Lafçı
Amasya
Tüm dünyanın gözleri önünde Ortadoğu’da
(Lübnan’da) İsrail’in Hizbullah’a yönelik saldırısı sivil
bir katliama dönüşürken ve İsrail Genelkurmay Başkanı “Sivilleri
öldürmekten çekinmeyeceğiz” açıklamasını ibretle ve
nefretle basından öğrenmekteyiz.
İsrail’in Ortadoğu’da estirdiği bu
devlet terörünün sivil halkı katletmesine ve katliamdan da
çekinmeyeceğini küstahca haykırmasına karşılık
İsrail’e karşı hükümetin dışişlerinden sorumlu
bir bakanı olarak ne gibi girişimlerde bulunuyorsunuz?
Türkiye’nin de katıldığı
Mısır’da toplanan sözde terör zirvesinde İsrail tarafından
müslüman Filistin halkının yokedilmesi için gizli bir karar mı
alındı? Alınmadı ise bu sivil halka karşı
işlenen cinayetler niçin? Terör zirvesi niçin toplandı?
İsrail’in yapmış olduğu bu hareket terör değil mi?
Bir halkın öz malı olan
toprağını işgal etmek, gerçek sahipleri olan Filistin
müslümanlarını evinden, barkından zorbalıkla kovarak oraya
yerleşip, Amerika ve batının desteği ile sözde bir devlet
kurdurup müslüman halkın ezilmesi karşısında sessiz mi
kalacaksınız?
Dünya öyle hale geldi ki, ülkesinden, evinden zorla
kovulan insanlar, topraklarını, öz vatanlarını geri almak
için kurtuluş mücadelesini veren insanları (Müslümanlara) terör,
işgalci İsaril de meşru müdafaa yapıyor diye övgü
yağdırılıyor.
1. İçtüzük değişikliği nedeniyle
yazılı soruya çevrilmiş ve 7/1691 numarasını
almıştır.
Siz de hükümet olarak böyle mi düşünüyorsunuz?
Eğer böyle düşünülüyorsa; Biz Kurtuluş
Savaşını niçin yaptık? Ecdadımız bugün dost
olduğumuz batılılara yaptığı kurtuluş
savaşında başarıya ulaşıp düşmanı
ülkemizden kovmasaydı, İşgalciler ülkemize yerleşip kalsalardı.
Biz de bu gün işgalcilere karşı vatanımızı
onlardan kurtarmak için mücadele verseydik, bizler terörist mi olacaktık?
Milletimiz İsrail terörüne karşı isyan
halinde, kan ağlıyor. Hükümet neden suskun? Milletimiz bu durumdan
ızdırap çekerken hükümet İsrail’le antlaşma yapıyor.
Üstelik katil uçakları da ülkemizde. Bu uçakların ülkemizde ne
işi var? Müslüman sivil halkı bombalamak için ülkemizi üs olarak
mı kullanacaklar?
Şahsınızda hükümetten bu konuda
açıklamalar bekliyorum.
T.C.
Dışişleri
Bakanlığı
Orta Doğu, Afrika ve Uluslararası
Siyasi Kuruluşlar Genel Müdürlüğü 25.11.1996
Sayı :
OAGY-I.3105-737
Konu :
Dışişleri Eski Bakanına
Tevcih Edilen
Soru Önergesi
Türkiye BüyükMilletMeclisi
Başkanlığı Genel Sekreterliğine
İlgi : TBMM Başkanlığı Genel
Sekreterliğinin 9 Mayıs 1996 tarihli ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-6/57-1357/3579 sayılı yazısı.
Amasya Milletvekili Sayın Cemalettin
Lafçı’nın Sayın Dışişleri Bakanına tevcih
ettiği sözlü soru önergesinin cevabı ekte takdim
kılınmaktadır.
Saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Tansu Çiller
Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
İsrail’de genel seçimlerin Mayıs ayına
alınması ve Orta Doğu Barış Sürecinde kaydadeğer
ilerlemeler sağlanması ile irtibatlı olarak, Lübnan’da
üslenmiş bulunan ve Barış Sürecine karşı olan
Hizbullah örgütü, Güney Lübnan’daki mevzilerinden Kuzey İsrail’deki sivil
yerleşim merkezlerine zaman zaman yapmakta olduğu taciz
ateşlerini arttırmış ve “Katyuşa füzeleri” kullanarak
yaptığı bu atışları adeta düzenli bir hale
getirmişti. İsrail Silahlı Kuvvetleri bu gelişmeleri
takiben, 11 Nisan 1996 sabahından itibaren Lübnan’daki Hizbullah mevzi ve
karargahlarına uçak ve helikopterler kullanmak suretiyle geniş bir
hava harekatı düzenlenmiş, bu hareket kara ve denizden de top
atışlarıyla desteklenmeye başlanmıştır.
İsrail hükümetince bu konuda yapılan
açıklamada, harekatın münhasıran Hizbullah Terör Örgütünün
karargah, mevzi ve silah araç-gereçlerine karşı düzenlendiği
vurgulanmış, bölgedeki sivil halk, çatışmadan zarar
görmemesi için bölgeyi terke çağrılmıştır.
Bu gelişme üzerine, Ankara’daki İsrail
Büyükelçisi aynı gün Bakanlığa çağrılarak, kendisinden
operasyon hakkında bilgi istenmiş ve harekatın sivil halka zarar
vermemesi gerektiği vurgulanarak, Lübnan’ın büyük güçlükler sonucu
sağladığı iç barışın ve yine önemli
kaynaklar tahsis etmek suretiyle yapımına giriştiği
altyapının zarar görmemesine verilen önem, hükümetine iletilmek
üzere, Büyükelçinin dikkatine getirilmiştir.
Dışişleri Bakanlığınca 12
Nisan günü bir açıklama yapılarak, bu hususlar kamuoyuna da
duyurulmuştur.
Harekatın genişleyerek devam etmesi üzerine
15 Nisan günü Ankara’daki Büyükelçisi bu defa bizzat Dışişleri
Eski Bakanı tarafından kabul edilmiştir. Kendisine, İsrail
operasyonunun açıklanmış hedef ve kapsamını
aşmakta olduğunun müşahade edildiği; sivil halkın mal
ve can güvenliğini tehdit altında görüldüğü; dünya
televizyonlarının sivil kayıplarla ilgili olarak
yayınladığı görüntülerin bu endişeleri teyid
ettiği belirtilerek, operasyonun ilan edilen amaç ve kapsamı içinde
kalınmasının gerek Lübnan halkının güvenliği
gerek Orta Doğu Barış Sürecinin selameti açısından
arzettiği önem vurgulanmaktadır. Aynı gün, Ankara’daki Lübnan
Büyükelçisi de, yine Dışişleri Eski Bakanı tarafından
kabul edilerek, görüşleri alınmıştır. Yukarıda
belirtilen görüşleri kendisine de duyurulmuş, bu olayla ilgili
hassasiyetimiz belirtilmiştir. Lübnan Büyükelçisine, İsrail
harekatı nedeniyle yerlerini terketmek zorunda kalan Lübnan halkına
insani yardım sağlamak için gerekli çalışmaları
başlattığımız da bildirilmiştir.
Bu temasların ve operasyonun giderek
açıklanan amacını aşması karşısında
duyduğumuz endişe Dışişleri
Bakanlığının ikinci bir açıklamasıyla kamuoyuna
duyurulmuştur.
Ayrıca, 17 Nisan 1996 günü Lübnan
Dışişleri Bakanı Farez Bouiez ile İsrail
Dışişleri Bakanı Ehud Barak’ı telefonla aradım.
Lübnan Dışişleri Bakanı, Arap Ligi Olağanüstü
Toplantısına katılmak amacıyla Kahire’de bulunduğundan
kendisiyle o gün temas mümkün olamamıştır.
Dışişleri Eski Bakanı Barak’a harekatın giderek
genişlemesi, şiddetin tırmanması ve olayların Lübnan
halkı için yeni bir trajedi halini almakta olduğunu endişeyle
izlediğimizi belirtmiştir. Kendisine, terörizmden çok zarar
görmüş olan Türkiye’nin, bu afet ile mücadelenin meşruluğuna
inanmakla beraber, meşrutiyet sınırlarının
aşılmaması ve sivil halka hiçbir surette zarar verilmemesi
hususundaki hassasiyetimiz nakledilmiş, masum insanların can ve mal
güvenliğini hedef alan bir afet olan terörizme karşı yürütülen
mücadelenin de aynı şekilde masum insanların hayatına mal
olması halinde haklılığını ve anlamını
yitireceği İsrail Dışişleri Bakanı Barak’ın
dikkatine getirilmiş; Türkiye’nin harekatın durdurulması için
başlatılan girişimleri desteklediği ve bu girişimlere
yardımcı olmak için üzerine düşen herşeyi yapmaya
hazır olduğu ifade edilmiştir. İsrail
Dışişleri Bakanı Ehud Barak cevaben, Lübnan
halkının zarar görmesinden kendilerinin de üzüntü duyduğunu,
ancak sivil halkı kalkan olarak kullanan Hizbullah’ın ve bu örgütün
sivil halk arasında yuvalanmasına bigane kalan Lübnan hükümetinin bu
sonucun aslî sorumlusu olduklarını ileri sürmüş, ABD’nin
harekatın durdurulması amacıyla bir plan
geliştirdiğini belirtmiş ve tüm ülkelerin bu planı
desteklemesini istediklerini ifade etmiştir.
İsrail harekatı, 18 Nisan günü İsrail
Silahlı Kuvvetlerinin Lübnan’daki bir Birleşmiş Milletler
kampını bombalayarak, aralarında çocuk, kadın ve
yaşlıların da bulunduğu çok sayıda sivilin ölümüne ve
yaralanmasına sebebiyet vermesi üzerine mazur gösterilemez bir safhaya
girmişti. Aynı gün yapılan Dışişleri
Bakanlığı açıklamasıyla, bu olay ve İsrail’in
tutumu karşısında duyulan infial açık şekilde dile
getirilmiştir.
Dışişleri
Bakanlığının 18 Nisan 1996 tarihli açıklamasında
aynen şu ifadeler yer almıştır :
“İsrail askerî harekatının terörizm ile
mücadele sınırlarını aşmasını ve iç
barışını henüz ve zorlukla sağlamış,
yıllar süren kardeş kavgası sonucu tamamen tahrip olmuş
altyapısını yeni yeni imar etme yoluna girmiş olan masum
Lübnan halkı için yeni bir trajedi haline dönüşmesini infialle
karşılıyoruz.”
Türkiye, barış girişimlerine
katkıda bulunmak üzere, çok taraflı bir diplomatik çaba içine de
girmiştir. ABD ve Fransa’nın Lübnan’daki çatışmaların
sona erdirilmesi amacıyla ortaya koydukları ve taraflara ilettikleri
bazı görüşler ve girişimleri ilke olarak tarafımızdan
da desteklenmiştir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde 18
Nisan günü İsrail’in Lübnan’a düzenlediği saldırı konusunda
yapılan açık toplantıya Türkiye’de katılarak söz
almış ve konuya ilişkin olarak yukarıda belirtilen
görüşler Konseyinde ifade edilmiştir.
Öte yandan, Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Komisyonunun Cenevre’deki toplantıları
sırasında İslam Konferansı Örgütü adına bu konuda
yapılan beyanatın hazırlanmasına Türkiye katkıda
bulunmuştur.
İslam Konferansı Örgütü’nün BM nezdindeki
Daimi Temsilciler düzeyinde 19 Nisan günü bu konuda yapmış
olduğu toplantıda da görüşlerimiz aynı çerçevede dile
getirilmiştir.
Daha önce Kahire’de olduğu için görüşme
imkanı bulunamayan Lübnan Dışişleri Bakanı ile
Dışişleri Eski Bakanı 19 Nisan 1996 günü uzun bir telefon
görüşmesi yapmıştır. Bu görüşmede ifade edilen
hususlarla ilgili olarak Lübnanlı Bakan, Türkiye’nin tutumundan
Lübnan’ın duyduğu memnuniyeti dile getirerek, olayların
başlangıcından bu yana gösterdiğimiz ilgi ve hassasiyetten
dolayı teşekkürlerini bildirmiştir. Dışişleri
Bakanlığınca aynı akşam yapılan bir
açıklamayla sözkonusu görüşmenin içeriği de kamuoyuna
duyurulmuştur.
Lübnan’da son İsrail harekâtı nedeniyle,
yerlerinden olan halkın acil gıda ve ilaç ihtiyacını
karşılamak üzere Türkiye’nin Lübnan halkına gönderdiği
insani yardım malzemesi, 23 Nisan Salı günü Kızılay
vasıtasıyla ve havayoluyla sevk edilmiştir.
Diğer taraftan, BM Genel Kurulu’da 25 Nisan 1996
günü oylanan, Lübnan’daki durum konusunda Bağlantısız ve Arap
ülkelerince sunulan karar tasarısına tarafımızdan çekimser
oy kullanılmıştır. Bu konuda Daimi Temsilcimizce
yapılan oy açıklamasında, Lübnan’ın toprak bütünlüğüne
ve BM Güvenlik Konseyi’nin 425 (1978) sayılı kararının
uygulanmasına verdiğimiz önem belirtilmiş, ancak son karar tasarısında
terörizmle mücadelenin meşrutiyetine atıf
yapılmamasının bir eksiklik olarak mütalaa ettiğimiz, bu
sebeple çekimser oy kullandığımız kaydedilmiştir.
Daimi Temsilcimizce BM Genel Kurulunda oylama öncesinde yapılan
konuşma ise bilinen tutumumuz dile getirilmiş, bu bağlamda BM
kampının bombalanmasından ve masum sivil halkın
uğradığı kayıplardan infial duyduğumuz
vurgulanmıştır.
Bilindiği gibi, İsrail harekâtı taraflar
arasında verilen ateşkes mutabakatı uyarınca 27 Nisan 1996
günü sabah saat 04.00 itibarıyla sona ermiştir.
Dışişleri Bakanlığı aynı gün bu konuda da
bir açıklama yapmış ve operasyonun sona ermesinden duyduğu
memnuniyeti Türk ve dünya kamuoyuna açıklamıştır.
Bilindiği gibi Hizbullah örgütü, Lübnan’daki
Şii toplumu içinde ortaya çıkan ve Orta Doğu Barış
Sürecine karşı olmakla kalmayıp İsrail’in bölgede
varlığını da kabul etmeyen, amaç ve hedeflerine terör
yoluyla ulaşmak yolunu tercih eden bir örgüttür. Binaenaleyh, soru
önergesinde değinildiğinin aksine, müslüman Filistin halkı ile
herhangi bir bağlantısı yoktur.
Diğer yandan, tüm Filistin halkının
yegane ve meşru temsilcisi olarak, tüm dünyayla birlikte bizim de
tanıdığımız Filistin Kurtuluş Örgütünün Lideri ve
Filistin Devletinin Başkanı Sayın Arafat’ın da iştirak
ettiği Sharm El Şeyh Zirvesinde “Müslüman Filistin halkının
yok edilmesi için gizli bir karar” alındığını
düşünebilmek, en azından Orta Doğudaki gelişmeleri takip
eden insanlar için sözkonusu olmasa gerekir.
Yine bu vesileyle Yüce Meclisin teyiden bilgisine
arzedilmesinde yarar olan bir husus da, İsrail’in son askerî harekâtı
henüz devam ederken 24 Nisan günü Filistin Ulusal Konseyi, kuruluş
yasasında değişiklik yaparak, “İsrail’in yok edilmesi
gerektiği” yolundaki ifadeleri bu yasadan çıkarmış
olduğudur.
Dünyada ve bölgemizde tüm karşı
çıkmalara rağmen barış ve dostluk rüzgarları esmeye
devam ediyor.
On yıllarca devam eden ve masum insanlara maddi ve
manevi acılardan başka bir şey vermeyen
düşmanlıkların yerini, barış ve ekonomik refaha
yönelik dostluk ve işbirliği çabaları alıyor.
Bundan çok değil on yıl önce birbirleriyle
savaş halinde olan bir Orta Doğunun yerini bugün aralarındaki
düşmanlıkları imzaladıkları anlaşmalarla bitiren
veya bu amaçla müzakere süreci içinde yeralan devletleri görüyoruz. Artık
Orta Doğuda İsrail’in varolma hakkını inkar eden İran
ve Libya dışında ülke kalmamıştır.
Ürdün 26 Ekim 1994’te İsrail ile Barış
anlaşmasını imzaladı.
Filistin halkının meşru temsilcisi olan
FKÖ, İsrail’in varlığını 1993’te kabul etti. Biraz
önce belirttiğim gibi, 26 Nisan 1996 tarihinde, Filistin Ulusal Konseyi
aldığı kararla, kuruluş yasasındaki İsrail’in
varolma hakkını öngörmeyen maddeyi metinden çıkarttı.
Suriye-İsrail kanalındaki görüşmelerin
geçici olarak durgunluk dönemine girmiş olmakla beraber devam etmesi
beklenmektedir.
Bu konudaki ilerlemelere bağlı olarak
İsrail-Lübnan kanadında da ilerleme sağlanacağını
herkes kabul ediyor.
Mısır, Barış Sürecinden çok önce
1979’da İsrail ile Barış Anlaşması imzaladı. Bunu
takiben iki ülke arasındaki her alanda 67 tane anlaşma aktedildi.
Körfez ve Magrep ülkeleri İsraille çeşitli
düzeyde temaslarını sürdürüyorlar.
Bütün bu gelişmeler önümüzde dururken, Türkiye’nin
millî menfaatlerini ön planda tutarak ve bölgede hiç bir ülke ve toplumun
aleyhinde olmadığını defaatle açıklamak suretiyle,
İsrail ile ilişkilerini geliştirmesinin bazı çevrelerde
yarattığı rahatsızlığı anlamak güçtür.
13.– Hatay
Milletvekili Fuat Çay’ın, Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulunun
bazı kararlarına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1697)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından
yazılı olarak cevaplandırılması hususunu
saygılarımla arz ederim.
26.11.1996
Fuat
Çay
Hatay
1. Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu, olağanüstü
hal uygulaması olmayan illerde görev yapan bazı kamu görevlileriyle
ilgili kararlar vermeye yetkili midir?
2. Bu Kurul’un kararı ya da teklifine dayanarak,
olağanüstü hal uygulanmayan bir ilde görev yapmakta iken, başka bir
ile ataması yapılan öğretmenler var mıdır? Var ise bu
uygulama hukuk devleti ilkelerine uygun mudur?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Olağanüstü
Hal Koordinasyon
Kurulu
Başkanlığı 23.12.1996
Sayı :
1300/GEN-SEK/10-447
Konu :
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M.
Başkanlığı Genel Sekreterliğinin günsüz, Kan. Kar. Md
: A.01.0.GNS.0.10.00.02-4540-12189 sayılı yazıları.
Hatay Milletvekili Sayın
Fuat Çay tarafından TBMM Başkanlığına verilen ve
yazılı olarak İçişleri Bakanı tarafından
cevaplandırılması istenen soru önergesi incelenerek,
hazırlanan cevap aşağıya
çıkarılmıştır.
1. Olağanüstü Hal
Koordinasyon Kurulu; 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 34
üncü maddesine göre hazırlanarak 21.2.1984 tarih ve 84/7778
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren
Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen görevleri yerine getirmektedir.
Olağanüstü hal ilan edilen iller ve bunlara ait iş ve işlemlerle
ilgili konularda karar vermektedir. Uygulama bu kapsam içindedir.
2. Olağanüstü hal
uygulaması olmayan illerde görev yapan kamu görevlisi veya görevlileri
hakkında Kurulumuzun vermiş olduğu bir karar mevcut
değildir.
Belirtilen konuyla ilgili
müşahhas örnek verilmediğinden böyle bir olayın
varlığını veya doğruluğunu tesbit etme
imkanı da bulunmamaktadır.
Arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
OHAL
Koor. Krl. Başkanı
14.– İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Emniyet
Müdürleri kadrolarına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1704)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral
Akşener tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
1. Şu anda Emniyet Müdürü
unvanı ile görev yapanların sayısı kaçtır?
2. Önümüzdeki 5 yılda Emniyet
Müdürü sayısı kaç olacaktır?
3. Gereksinim
açısından, gerçekte Emniyet Müdürü kadrosu ihtiyacı ne
kadardır?
4. Emniyet Müdürü olmak için
yürürlükte olan prosedür nedir? Hangi kurallara bağlıdır?
5. Emniyet Müdürü
fazlalığı, İçişleri Bakanlığı piramidini
bozmamakta mıdır?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Emniyet
Genel Müdürlüğü 23.12.1996
Sayı
: B.05.1.EGM.0.12.01.01.285266
Konu
: Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : TBMM
Başkanlığının 9.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4540/12189-7/1704-4369/12188
sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve
tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması
istenen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
Şuanda 2096 Emniyet Müdürü
görev yapmakta olup, bu sayı ihtiyacımızı
karşılamaktadır.
Önümüzdeki 5 yıl içinde;
1997 yılında 2285, 1998 yılında 2504, 1999
yılında 2727, 2000 yılında 2738 ve 2001 yılında
ise Emniyet Müdürü sayısının 2943’e ulaşması
beklenmektedir.
Emniyet Müdürlerinin rütbe
terfisi 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda
değişiklik yapan 22.3.1993 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren 3870 sayılı Kanun ve bu kanuna bağlı
olarak 5.8.1993 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Rütbe Yükselmeleri ile
Görev Unvanlarında Uygulanacak Esaslara Dair Yönetmelik Hükümleri
uyarınca yapılmaktadır.
Emniyet Müdürlüğü rütbesi
1.2.3 ve 4 üncü sınıf olmak üzere 4 gruba ayrılmaktadır. 3
ve 4 üncü sınıf Emniyet Müdürlerinin bir üst rütbeye terfileri her
yıl Mayıs ayı içerisinde toplanan Yüksek Değerlendirme
Kurulunca görüşülmekte ve 30 Haziran tarihi itibariyle rütbe terfileri
yılda bir kez yapılmaktadır. 2 nci Sınıf Emniyet
Müdürlerinin 1 inci Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfileri ise,
2451 Sayılı Bakanlıklar
ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanun
uyarınca ve atamaya yetkili amir olan Bakan tarafından yapımaktadır.
4 ve 3 üncü Sınıf
Emniyet Müdürlüğüne terfilerde kadro açısından hiçbir sorunla
karşılaşılmamaktadır. Ancak 3 üncü Sınıf
Emniyet Müdürlüğünden 2 nci Sınıf Emniyet Müdürlüğüne, 2
nci Sınıf Emniyet Müdürlüğünden 1 inci Sınıf Emniyet
Müdürlüğüne terfilerde kadrosuzluk nedeniyle terfii ettirilmemeden
doğan ciddi sorunlar mevcuttur. Bu sorunların varlığı
Emniyet Teşkilatı personel sayısına göre oluşturulan
pramidin genel yapısını bozmaktadır. Emniyet
Teşkilatı pramidi Emniyet Hizmetleri sınıfı
personelinin mevcut sayısı dikkate alınarak yapılmakta
olup, Bakanlığımız pramidiyle herhangi bir
bağlantısı yoktur.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
15.– İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, 1978
yılında İ.Ü. Eczacılık Fakültesinde meydana gelen
bombalama olayının faillerine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1719)
Türkiye Büyük MilletMeclisi
Başkanlığına
Aşağıda yer alan
sorularımın İçişleri Bakanı tarafından
yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Ercan
Karakaş
İstanbul
18 Yıl önce İstanbul
Ünivesitesi Eczacılık Fakültesi önünde bir grup öğrencinin
üzerine önce bomba atılmış ve daha sonra öğrenciler
taranmıştı. Bu saldırı sonucunda 7 genç ölmüş, 41
genç de yaralanmıştı.
O günlerde üniversitede görevli
bazı güvenlik görevlilerinin ve onların üslerinin yanlı tutumu
sonucu meydana gelen bu katliam “gerçek bir delil yetersizliği” nedeniyle
faili meçhul kalmış sıradan bir katliam değildi.
Olay üzerine İstanbul
sıkıyönetim mahkemesinde açılan dava sanıkların
beraatiyle sonuçlanmış ve diğer binlerce faili meçhul olay gibi
rafa kaldırılmıştı.
Katledilen gençlerin avukat
arkadaşlarının 1988 yılında kurduğu komisyonun
çalışmaları sonucu olaydan 14 yıl sonra katliama
katılan bir kişinin, aile mensupları itirafta bulunmuşlardı.
Bunun üzerine öldürülen gençlerin avukat arkadaşları 10 Eylül 1992
tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığına yeni
deliller ve faillerle ilgili suç duyurusunda bulundular, bunun sonucu olarak
zaman aşımına az bir zaman kala 2 Ekim 1995 tarihinde davaya
tekrar başlandı.
Bu katliamın
aydınlatılması bugünlerde tüm toplumu meşgul eden devlet
içinde devlet gibi davranan oluşumların geçmişini de ortaya
çıkaracaktır. Çünkü “ortaya çıkan ipuçları Susurluk’ta
ortaya çıkan ilişkiyle, 16 Mart katliamını planlayanlar
arasında ciddi bağlantılar olduğunu göstermektedir.”
(6.11.1996 tarihli Cumhuriyet sayfa 7 Ali Yurtaslan’ın itirafları ile
ilgili Alper Turgut’un haberi)
16 Mart’da katledilenlerin
yakınlarının ve yaralanan gençlerin avukatları davanın
adlî soruşturması ile görevli emniyet mensupları arasından
bu olayla ilgisi olan kimselerin bulunduğunu belirtiyorlar. Avukatlar
açıklamalarında “Esasen 16 Mart katliamının faillerinin
olduğu gerekçesi ile hakkında ek iddianameyle dava açılması
talep edilen Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Reşat Altay’ın halen
görevinin başında olabilmesini kuşkuyla karşılıyoruz”
demektedirler. Avukatlar “Mahkeme ve Savcının emrinde delil
toplamakla ve olayı diğer faillerinin yanısıra gıyabi
tutuklu sanığı yakalamakla görevli emniyet güçlerine, açık
suistimalleri ve olayla doğrudan ilgileri nedeniyle” güvenlerinin kalmadığını
belirterek İçişleri Bakanlığının ve hükümetin bu
konudaki başvurulara ve uyarılara duyarsız
kaldığını vurgulamaktadır.
İstanbul Terörle Mücadele
Müdürlüğü 15.3.1995 tarihinde İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına yazdığı cevabi
yazısında “ilgi sayılı yazınız ile zaman
aşımı haddine kadar daimi aramaya aldırılan faili
meçhul patlayıcı madde atılması olayı faillerinin
bugüne kadar kimlikleri tesbit edilmemiş ve bulunamamıştır.
Araştırmalarımız devam etmekte olup, tespit
edildiğinde veya yakalandığında bilgi verilecektir”
denilmiştir.
Emniyet katliamın
sanıklarından olan ve 18 yıl önce Toplum Zabıta
Müdürlüğünde görevli bulunan Mustafa Doğan hakkında Cumhuriyet
Savcılığının bilgi isteyen yazılarına
birbiriyle çelişen üç ayrı yanıt verilmiş olması da
avukatların kuşkularının
haklılığını göstermektedir.
Sorular
1. Her gün İstanbul
Üniversitesi’nin yan ve arka kapılarından çıkan sol
eğilimli öğrenciler o gün yani 16 Mart 1978 tarihinde neden zorla ön
kapıdan çıkartılmışlardır? Ön kapıdan
çıkarılma emrini veren güvenlik yetkilisi kimdir?
2. Sol eğilimli
öğrencilerin üniversiteden çıkışlarında her gün
onlarla sağcı öğrenciler arasında etten duvar ören emniyet
güçleri o gün neden orada değillerdi? Barikat kurulmaması emrini
veren yetkili kimdir?
3. Dönemin Toplum Polis Müdür
vekili Murat Naiboğlu’nun bombalama olayından 9 gün önce
“İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde sol gruba mensub
öğrencilerin fakülteye gelmeye devam etmeleri halinde 8-10 gün içinde bu
grup üzerine dinamit atılacağı istihbar olunmuştur”
şeklindeki bütün emniyet birimlerine gönderdiği 7.3.1978 ve plan Hrk.
Şb. K. 1892 sayılı yazısına rağmen ya da
yazısı üzerine bu önlemlerin kaldırılması ne ifade
etmektedir?
4. İstanbul Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nden sorumlu müdür olan, o dönemde
üniversitede komiser olarak görev yapan Reşat Altay’ın
saldırganların takip edilmesini engellediği iddiaları
doğru mudur?
5. Çocukları Zülküf
İsot’un olayın faillerinden olduğu ve bu yüzden daha sonra
öldürüldüğünü beyan eden tanıkların bu olaya
karıştığını iddia ettikleri polis Mustafa
Doğan’ın o dönemde görevli olduğu yerin tespit edilerek
bildirilmesi işlemi neden bir yıl sürmüştür?
6. Aynı tanıkların
1992 yılında verdikleri ifadelerdeki bazı iddiaları neden
zapta geçirilmemiştir?
7. Bu olayın soruşturmasını
üstlenen komiser Günay Uslu’ya soruşturma süresinde baskı yapan
görevliler kimlerdir? Baskı yapanlar arasında olduğu söylenen
milletvekili kimdir?
8. Bu katliamın
aydınlatılması suçluların ve suç örgütünün ortaya
çıkarılması suçsuz olanların da zan altından
kurtulması için İçişleri Bakanlığı ve
İstanbul Emniyeti bugüne kadar hangi çalışmaları
yapmıştır?
9. Mahkemenin idarî
soruşturma başlatılıp
başlatılmadığına ilişkin sorusuna
İçişleri Bakanlığının Emniyet Genel
Müdürlüğü aracılığı ile yanıt verilmesini ve bu
yanıtın konu ile ilgili olmamasını nasıl
karşılıyorsunuz?
10. İstanbul
sıkıyönetim 1 Nolu Askerî Mahkemesi olay tarihinde olay yerinde
görevli olan emniyet mensupları hakkında görevi ihmal ettikleri
nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu. İçişleri
Bakanlığı, hakkında suç duyurusunda bulunan bu görevliler
hakkında ne gibi işlem yapmıştır?
11. Basında olayın
gıyabi tutuklu sanığı polis Mustafa Doğan’ın
olaydan bir yıl sonra Atatürk Hava Limanında görevli Hakkı
Eroğlu isimli başkomiserin yardımıyla ve üstüne zimmetli
silahı ile birlikte Almanya’ya Münih’e gittiği yer
almıştır. Basında yer alan bu iddialar
araştırılmış mıdır?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Emniyet
Genel Müdürlüğü 23.12.1996
Sayı
: B.05.1.EGM.0.12.01.01.285262
Konu
: Yazılı Soru Önergesi.
Türkiye Büyük MilletMeclisi
Başkanlığına
İlgi : TBMM
Başkanlığının 9.12.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-4549/12415-7/1719-4466/12404 sayılı
yazısı.
İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve
tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması
istenen soru önergesinin cevabı aşağıya
çıkarılmıştır.
16.3.1978 günü İstanbul
Üniversitesi merkez binasında bulunan Hukuk ve İktisat Fakültesi
öğrencileri güvenlik kuvvetlerinin refakatinde her zamanki gibi ana
giriş kapısından çıkıp dağılma bölgesine
giderlerken üzücü olay meydana gelmiş ve 7 kişi ölmüş, 41
kişide yaralanmıştır.
Öğrencilerin o gün zorla ön
kapıdan çıkarılmaları sözkonusu olmadığı
gibi bu konuda hiçbir güvenlik yetkilisi emir vermemiştir.
Ana binadan çıkan
öğrenciler sağ ve sol taraflarında, önlerinde ve grubun
ortasında görevlendirilen güvenlik güçlerinin refakatinde
çıkış yapmışlardır.
İstanbul Üniversitesinde
derslere başlandığı 1.3.1978 sabahından itibaren
önceden tespit olunan hertürlü güvenlik tedbirleri en ileri derecede
alınmış, dönemin Toplum Polisi Müdür Vekili Murat
Naipoğlu’na (9) gün önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Sol
gruba mensup öğrencilerin Fakülteye devam etmeleri halinde 8-10 gün
içerisinde bu gruba eylem yapılacağı yolunda istihbari bilgilerin
ulaşmasından sonra tüm görevliler uyarılmış, kuvvetler
takviye edilmiş ve önlemler kaldırılmamış bilakis daha
da arttırılmıştır.
Halen İstanbul Emniyet
Müdürlüğünde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden sorumlu Emniyet
Müdür Yardımcısı olan ve o dönemde Üniversitede görevli Toplum
Zabıtasında Komiser Yardımcısı rütbesiyle görev yapan
Reşat Altay’ın görevini ihmal ettiğine dair iddialara
ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir.
Bu olayın faillerinden
olduğu önergede belirtilen, Zülküf İsot’un öldürüldüğünü beyan
eden tanıkların ifadelerinin 1992 yılında İstanbul
Emniyet Müdürlüğünde alındığına dair bir kayıt
mevcut değildir.
Bu olayın
soruşturması önergede ileri sürüldüğü gibi Komiser Günay Uslu’ya
verilmemiştir. Dolayısıyla kendisine baskı yapılması
da sözkonusu olmamıştır. Hiçbir Milletvekilinin isminin de bu
soruşturmaya karışmadığı yapılan incelemeden
anlaşılmıştır.
Olayın faili olduğu
iddia edilen Polis Memuru Mustafa Doğan hakkında İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı Toplum ve Sahtecilik Suçları
Bürosunca Hazırlık 1978/9417 sayısına kayden, bomba
atıp silahla tarayarak tasarlamak suretiyle (7) kişiyi öldürmek ve
tasarlayarak adam öldürmeye tam teşebbüs’ten dava açılmış
ve dava halen İstanbul 6 ncı Ağır Ceza Mahkemesinde devam
etmektedir.
Mustafa Doğan’ın
olaydan bir yıl sonra Atatürk Hava Limanında görevli Başkomiser
Hakkı Eroğlu’nun yardımıyla Almanya’ya gittiği
iddialarını doğrulayacak hiç bir belgeye rastlanılmamıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
16.– İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, öğrenci
yurtlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Ahmet Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/1727)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak
yanıtlanması için gereğini dilerim.
Saygılarımla.
2.12.1996
Sabri
Ergül
İzmir
1. Türkiye’de Yüksek Öğretim
ve orta öğretim öğrencilerinin barınması için kamuya,
devlete, Yurt-Kur’a ait kaç yurt, barınma yeri, tesisi vardır?
Bunlarda kalan, barınan,
öğrenci, yatak sayısı nedir?
Bunların tesis ve yatak
öğrenci sayısı itibariyle il, il dağılımı,
sayısı nedir?
2. Türkiye’de Vakıflar Genel
Müdürlüğüne bağlı, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
malı kaç öğrenci yurdu vardır? Bu yurtlar hangi illerdedir? Ve
bu yurt ve öğrenci yatak sayısı iller itibariyle nedir?
3. Yüksek Öğretim Kurumu
(YÖK), Millî Eğitim Bakanlığı, Başbakanlık,
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer kamu kuruluşlarından
ve/veya İl valiliklerinden izin alması, bilgi vermesi gerekli resmî
mercilerden izin almış, açılmış, faaliyet gösteren kaç
vakıf, dernek, özel, resmî gerçek veya tüzel kişi ve kişiler ile
şirketlere il özel idare ve belediyelere ait yüksek öğretim veya
ortaöğretim veyahutta kuran kursu öğrencisi yurdu, öğrenci barınma
ve yatmasına yarar bina, tesis vardır? Bunların İller
itibariyle dağılımı nedir? İller itibariyle bu
yurtların yüksek öğrenim, ortaöğretim, kuran kursu
öğrencilerine ait yatak sayıları nedir? Toplam yatak
sayısı nedir?
4. Başbakanlık, Millî
Eğitim Bakanlığı, Yurt-Kur Genel Müdürlüğü
tarafından lisans ve lisans üstü öğrenim öğrencisi kaç
kişiye, öğrenim kredisi, harç kredisi ve öğrenim bursu kredisi
adı altında devletçe malî destekte bulunulmaktadır?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 23.12.1996
Sayı
: B.02.0.012/04.01-1301
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi
: a) Devlet Bakanlığının (Sn. Lütfü Esengün), 18.12.1996
tarih ve B.02.0.0010/01430 sayılı yazısı.
b)
9.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1727-4479/12418 sayılı
yazınız.
Bakanlığımıza İlgi (a)
yazıyla intikal ettirilen, İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün
7/1727-4479 sayılı
yazılı soru önergesinin 2 numaralı sorusuna verilen cevap ekte
gönederilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Ahmet
Cemil Tunç
Devlet
Bakanı
İzmir Milletvekili
Sayın Sabri Ergül’ün 7/1727-4479 Sayılı Yazılı
Soru Önergesinin 2 Numaralı
Sorusuna Verilen Cevaptır.
Soru 2. Türkiye’de Vakıflar Genel Müdürlüğüne
bağlı, Vakıflar Genel Müdürlüğünün malı kaç öğrenci yurdu vardır? Bu yurtlar
hangi illerdedir? Ve bu yurt ve öğrenci yatak sayısı iller
itibariyle nedir?
Cevap 2.
Bakanlığım bağlı kuruluşu Vakıflar Genel
Müdürlüğünün yönetiminde halen 2’si kız olmak üzere 59 orta
öğrenim öğrenci yurdu vardır. Bu yurtalarda 11.570 öğrenci
barındırılmaktadır. Yurtların bulunduğu yerleri
ve öğrenci yatak kapasitelerini gösterir liste ekte sunulmuştur.
Vakıflar Orta Öğrenim
Öğrenci Yurtları
1996-1997 Öğretim
Yılı Durum Çizelgesi
Bağlı
Bulunduğu Öğrenci
Yatak
Bölge
Adı
Yurdun Adı
Kapasitesi
1.
Bolu 250
2.
Çankırı 150
Ankara 3.
Kastamonu 100
4.
Kırşehir 300
5.
Mucur 100
6.
Karabük 300
7.
Antalya 150
Antalya 8. Burdur 300
9. Isparta 120
Aydın 10.
Aydın 300
11.
Denizli 200
Bağlı
Bulunduğu Öğrenci
Yatak
Bölge Adı Yurdun
Adı
Kapasitesi
12.
Balıkesir 300
Balıkesir 13.
Burhaniye 120
14.
Biga 100
15.
Gelibolu 100
16.
Bitlis 200
17.
Hakkâri 80
Bitlis 18.
Muş 200
19.
Siirt 300
20.
Van 100
Bursa 21.
Bursa 300
22.
İzmit 100
23.
Diyarbakır 300
Diyarbakır 24.
Bingöl 100
25.
Tunceli 300
26.
Elazığ 300
27.
Erzurum 300
28.
Erzincan 300
29.
Bayburt 100
Erzurum 30.
Ardahan 100
31.
Kemah 50
32.
Kars 100
Edirne 33.
Edirne 60
34.
Kırklareli 60
35.
Malatya 200
36.
Kilis 50
Gaziantep 37.
Şanlıurfa 300
Kayseri 38.
Kayseri 300
39.
Niğde 150
Kütahya 40.
Afyon 120
41.
Uşak 150
Konya 42.
Konya 300
Hatay 43.
Hatay 300
44.
Kahramanmaraş 300
45.
Belen 80
İzmir 46.
Manisa 250
İstanbul 47.
İstanbul 250
48.
Samsun 80
49.
Amasya 150
50.
Bayat 50
Samsun 51.
Çorum 350
52.
Ordu 200
53.
Fatsa 300
Bağlı
Bulunduğu Öğrenci
Yatak
Bölge Adı Yurdun
Adı
Kapasitesi
54.
Sıvas 300
Sıvas 55.
Tokat 250
56.
Yozgat 300
Trabzon 57.
Trabzon 300
58.
Giresun 100
59.
Gümüşhane 200
Not : Amasya
ve Manisa Yurtlarının mülkiyeti Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfına aittir. Bu yurtlar idaremize sözkonusu
vakıfça tahsis edilmiştir. Diğer 57 yurdun mülkiyeti
Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir.
17.–
İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, polisle girdiği çatışma
sonucunda hayatını kaybeden bir şahsa ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/1734)
Türkiye Büyük MilletMeclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanlığınca
yazılı yanıtlanması için gereğini dilerim.
Saygılarımla.
2.12.1996
Sabri
Ergül
İzmir
1. İstanbul Alibeyköy’de 13 Mayıs 1996
tarihinde polisle girdiği çatışma sonucunda öldürüldüğü
ileri sürülen İrfan Ağdaş’ın ölüm olayı ile ilgili
olarak, C. Savcılığınca dosyanın lüzumu mahkeme
kararı istemiyle İstanbul Valiliğine gönderilmiş
olduğu ve aradan bir yıla yakın süre geçtiği dikkate alınarak,
İstanbul Valiliğince bu konuda ne gibi işlem
yapılmış ve ne karar verilmiştir?
Karar verilmedi ise, mumeleler ne aşamadadır?
Diğer yargısız infazlarda olduğu
gibi 17 yaşındaki genç çocuğun öldürülmesi ile sonuçlanan bu
olayın failleri de yargı önüne çıkarılmayacak
mıdır?
T.C.
İçişleri
Bakanlığı
Emniyet
Genel Müdürlüğü 23.12.1996
Sayı :
B.05.1.EGM.0.12.01.01.285265
Konu :
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi
: TBMM Başkanlığının 12.12.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-4611-12411/7/1734 sayılı yazısı.
İzmir Milletvekili Sabri Ergül tarafından
TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan
yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru
önergesinin cevabı aşağıya
çıkarılmıştır.
13.5.1996 tarihinde polisle girdiği silahlı
çatışma sonucunda öldürüldüğü ileri sürülen İrfan
Ağdaş’ın ölüm olayı ile ilgili olarak, İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli 3
polis memuru hakkında “ölüme sebebiyet vermek” suçundan dolayı
inzibati yönden tanzim edilen tahkikat evrakı İl Polis Disiplin
Kuruluna sevk edilmiş, adlî yönden ise İstanbul Valiliği İl
İdare Kurulunca 14.11.1996 gün ve 1996/380 sayılı Lüzum’u
Muhakeme kararı verilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr.
Meral Akşener
İçişleri
Bakanı
TUTANAĞIN SONU