DÖNEM : 20 CİLT : 18 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
43 üncü Birleşim
8 . 1 . 1997 Çarşamba
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. — GELEN KÂĞITLAR
III. —
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. — Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, çay üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
2. — İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, İzmir’de
yaşanan sel felaketine ilişkin gündemdışı
konuşması
3. —Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir’in, kamu
çalışanlarının ücret durumlarına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Maliye Bakanı Abdüllatif
Şener’in cevabı
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Kazakistan’a
yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/638)
2. —Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek’in, Gürcistan’a
yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/639)
3. —Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Özbekistan’a yapacağı resmî ziyarete
katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/640)
4. —Kültür Bakanı İsmail Kahraman’ın, Azerbaycan’a
yapacağı resmî ziyarete katılması uygun görülen
milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/641)
5. —Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller’in, Ürdün’e yapacağı resmî
ziyarete katılmaları uygun görülen milletekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/642)
IV. —ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ
1.—Gündemdeki sıralamanın yeniden yapılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
V. —SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin
ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/135)
2. —Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop’ta nükleer santral
kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/136)
3. —Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, Tümosan Motor Fabrikasının
özelleştirme kapsamında bulunup bulunmadığına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/139)
4. —Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel’in, kamu
bankalarınca yapılan reklam harcamalarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/141)
B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.—İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
Başbakanlık genelgesiyle kurulan Stratejik Araştırma ve
Geliştirme ve Teknolojik Değerlendirme
Başmüşavirliğine atanan şahsa ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı
(7/1665)
2. —Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, bazı kamu
kuruluşlarının korunmaya muhtaç çocukların
istihdamıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmedikleri iddiasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı
(7/1717)
3. —Karaman Milletvekili Fikret Ünlü’nün, Ankara Büyükşehir
Belediye-spor -Karamanspor karşılaşmasında meydana gelen
olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral
Akşener’in yazılı cevabı (7/1764)
4. —Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Afyon-Hocalar’da tapu sicil
müdürlüğü ihdasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Işılay Saygın’in yazılı cevabı (7/1788)
5. —Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Vakıflar Genel
Müdürlüğünce camilere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/1790)
6. —Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, şeker pancarı
üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/1811)
VI.—KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1. —926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S.
Sayısı :23)
2. —Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli
ve 4159 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi
Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S. Sayısı :133)
3.—Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu raporu (1/217) (S.
Sayısı :132)
4. —Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu
(1/218) (S. Sayısı :164)
5. —625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı
Hükümlerinin değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı :168)
6.—Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında
41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına
İlişkin 9.10.1996 Tarih ve 4190 Sayılı Kanun ve
Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir
Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/526, 3/520) (S. Sayısı :
166)
7.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay ve 8
Arkadaşının, Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci
Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/334) (S.
Sayısı :147)
8. —3065 Sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının
Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/512) (S. Sayısı :130)
I. —GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açıldı.
Kültür Bakanı İsmail Kahraman,
İstiklal Marşımızın Yazarı Mehmet Akif Ersoy’un
ölümünün 60 ıncı yıldönümü münasebetiyle
gündemdışı açıklamada bulundu; CHP Aydın Milletvekili
Fatih Atay, DSP Kütahya Milletvekili Emin Karaa, ANAP Ankara Milletvekili Agâh
Oktay Güner, DYPİstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç ve
RPKahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan da aynı konuda grupları
adına görüşlerini belirttiler.
Kocaeli Milletvekili Bekir Yurdagül’ün, Hükümetin,
kamu çalışanları ve emeklilere 1997 yılı ilk altı
ayı için öngördüğü maaş artışları konusuna
ilişkin gündemdışı konuşmasına Maliye Bakanı
Abdüllatif Şener,
Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah
Seydaoğlu’nun, Diyarbakır ve çevresinde son günlerde yaşanan
olaylar konusuna ilişkin gündemdışı konuşmasına
Devlet Bakanı Lütfü Esengün,
Kayseri Milletvekili Memduh
Büyükkılıç’ın, ilköğretim müfettişlerinin
sorunları konusuna ilişkin gündemdışı
konuşmasına da Kültür Bakanı İsmail Kahraman,
Cevap verdi.
Fransa’ya gidecek olan Devlet Bakanı Nafiz
Kurt’a, dönüşüne kadar, Ulaştırma Bakanı Ömer Barutçu’nun,
İran’a gidecek olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Mehmet Recai Kutan’a, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Fehim
Adak’ın,
İngiltere’ye gidecek olan Devlet Bakanı
H. Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz’ın,
Vekillik etmelerinin uygun görülmüş
olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri
ile;
İl İdaresi Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının, yeniden incelenmek üzere geri
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi;
Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
Başkanlıkça, tasarının geri verildiği
açıklandı.
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunun 3.12.1996 tarihli ve 2 sayılı Raporunun, 3686
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince gündeme
alınarak Genel Kurulun bilgisine sunulmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Erzincan Milletvekili Mustafa Kul’un, Erzincan,
Tunceli, Kars, Ağrı, Van, Muş, Hakkâri, Bitlis, Siirt, Mardin,
Sıvas, Adıyaman Diyarbakır, Batman, Şırnak ve
Bingölİllerinde Terör Nedeniyle Boşaltılan Köylerden Başka
Yerlere Gönderilen Yurttaşlara Yardım Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/340) ile,
Gümüşhane Milletvekili Mahmut Oltan
Sungurlu’nun, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanuna Ek
ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve
190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/5),
İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergeleri,
Yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edilmedi.
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunun, Diyarbakır Cezaevinde 24.9.1996 tarihinde meydana gelen olaylarla
ilgili çalışmalar ve yerinde incelemeler yaparak
hazırladığı raporu Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına
geçilerek;
Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın;
1 inci sırada bulunan, Ordu İl Kültür
Merkezi ihalesine ve kütüphane hizmet binalarına ilişkin Kültür
Bakanından (6/128),
32 nci sırada bulunan, Ordu Denizcilik Meslek
Yüksekokulunun kapanış nedenine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından (6/194),
Ağrı Milletvekili Mehmet
Sıddık Altay’ın;
18 inci sırada bulunan,
Ağrı’nın Hamur İlçesine endüstri meslek lisesi
açılmasının düşünülüp düşünülmediğine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından (6/144),
19 uncu sırada bulunan, doğu ve
güneydoğu illerinden üniversitede okuyan öğrenciler için öğrenim
kredisi miktarının artırılıp
artırılmayacağına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından (6/146),
40 ıncı sırada bulunan,
Ağrı’nın Taşlıçay ilçesinde kapalı bulunan
okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından (6/204),
Sözlü sorularına Kültür Bakanı
İsmail Kahraman,
7 nci sırada bulunan, İstanbul
Milletvekili Bahattin Yücel’in, T. C. Merkez Bankası Meclisi üyelerinin
yenileneceği iddiasına ilişkin Başbakandan (6/124),
Ağrı Milletvekili MehmetSıddık
Altay’ın;
20 nci sırada bulunan,
hayvancılıkla uğraşan çiftçilere ne gibi ek destekler
sağlanacağına ilişkin Başbakandan (6/147),
24 üncü sırada bulunan, Boğaz Köprüsüne
bariyer veya koruyucu bir sistemin yapılmasına ilişkin
Başbakandan (6/185),
34 üncü sırada bulunan, Muğla
Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumuna bağlı olarak çalışan kamu görevlilerinin fazla
çalışma ücretlerine ilişkin Başbakandan (6/196),
Sözlü sorularına da Devlet Bakanı Lütfü
Esengün,
Cevap verdiler.
2 nci sırada bulunan, Kütahya Milletvekili
İsmail Karakuyu’nun (6/119),
3 üncü sırada bulunan, Çankırı
Milletvekili Ahmet Uyanık’ın (6/120),
Ağrı Milletvekili Mehmet
Sıddık Altay’ın;
4 üncü sırada bulunan (6/121),
5 inci sırada bulunan (6/122),
6 ncı sırada bulunan (6/123),
8 inci sırada bulunan (6/125),
9 uncu sırada bulunan (6/126),
10 uncu sırada bulunan (6/127),
11 inci sırada bulunan, İstanbul
Milletvekili Meral Akşener’in (6/131),
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un;
12 nci sırada bulunan (6/132),
13 üncü sırada bulunan (6/133),
Esas numaralı sözlü sorularının, üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından,
yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden
çıkarıldıkları bildirildi.
Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un;
14 üncü sırada bulunan (6/135),
15 inci sırada bulunan (6/136),
16 ncı sırada bulunan, Konya
Milletvekili Nezir Büyükcengiz (6/139),
17 nci sırada bulunan, Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkadir Öncel’in (6/141),
Esas numaralı sözlü soruları, cevap
verecek bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ikinci
defa,
Ağrı Milletvekili Mehmet
Sıddık Altay’ın;
21 inci sırada bulunan (6/148),
25 inci sırada bulunan (6/186),
38 inci sırada bulunan (6/202),
39 uncu sırada bulunan (6/203),
22 nci sırada bulunan, Van Milletvekili
Fethullah Erbaş’ın (6/149),
23 üncü sırada bulunan, Muğla
Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun (6/184),
Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar
İzol’un;
26 ncı sırada bulunan (6/187),
28 inci sırada bulanan (6/189),
27 nci sırada bulunan, Manisa Milletvekili
Hasan Gülay’ın (6/188),
29 uncu sırada bulunan, Manisa Milletvekili
Tevfik Diker’in (6/190),
Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın;
30 uncu sırada bulunan (6/192),
31 inci sırada bulunan (6/193),
33 üncü sırada bulunan (6/195),
35 inci sırada bulunan, Kütahya Milletvekili
İsmail Karakuyu’nun (6/197),
36 ncı sırada bulunan, Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın (6/199),
37 nci sırada bulunan, Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkadir Öncel’in (6/200),
Esas numaralı sözlü soruları da, cevap
verecek bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından birinci
defa,
Ertelendiler.
Sözlü sorular ile kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 8 Ocak 1997 Çarşamba
günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 18.58’de son verildi.
Uluç Gürkan
Başkanvekili
Fatih Atay Ünal
Yaşar
Aydın Gaziantep
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. —GELEN KÂĞITLAR
8.1.1997 ÇARŞAMBA
Sözlü Soru Önergeleri
1.—Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, ev hekimliği projesine ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/398)
(Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
2. —Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, Uşak Kültür Sitesi projesine ilişkin Kültür
Bakanından sözlü soru önergesi (6/399) (Başkanlığa
geliş tarihi :3.1.1997)
3. —Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, Bağ-Kur’a tabi tarım kesiminde
çalışanların sağlık sigortası kapsamına
alınıp alınmayacağına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/400) (Başkanlığa
geliş tarihi :3.1.1997)
4. —Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, Tıp Fakültelerine bağlı olmayan
sağlık kurumlarında çalışan uzman hekimlerin doçentlik
sınavına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/401) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
5.—Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, sağlık kurulu raporlarına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/402)
(Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
6. —Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, Yüksek Hemşire Okulu mezunlarına ek gösterge
verilip verilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/403) (Başkanlığa geliş
tarihi:3.1.1997)
7.—Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, hekimlerin ayrı bir ücret sistemiyle maaş
almaları için çalışma olup olmadığına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/404)
(Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
8.—Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, Devlet Hastanelerinde çalışan hekimlerin
nöbetlerinin ücretlendirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/405) (Başkanlığa geliş tarihi
:3.1.1997)
9.—Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, tıpta uzmanlık sınavının
kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/406) (Başkanlığa
geliş tarihi :3.1.1997)
10.—Uşak Milletvekili Mehmet
Yaşar Ünal’ın, yeşil kart uygulamasının kapsamına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/407)
(Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
Yazılı Soru Önergeleri
1.—Malatya Milletvekili Ayhan
Fırat’ın, sahte döviz belgeleri düzenlendiği iddialarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1838)
(Başkanlığa geliş tarihi :2.1.1997)
2. —Hatay Milletvekili Nihat
Matkap’ın, Hatay’a bağlı bazı köylerin elektrik
şebekesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1839) (Başkanlığa geliş
tarihi :2.1.1997)
3. —İzmir Milletvekili Hakan
Tartan’ın, ruhsatlı silahlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1840) (Başkanlığa geliş
tarihi :3.1.1997)
4. —Bursa Milletvekili Ali Rahmi
Beyreli’nin, TEAŞ’ın açtığı bir ihaleye ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1841) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
5. —İstanbul Milletvekili
Bülent Akarcalı’nın, İran Cumhurbaşkanının
Türkiye ziyaretine ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1842)
(Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
6. —Aydın Milletvekili
Yüksel Yalova’nın, Adalet Bakanının bir toplantıda
yaptığı açıklamaya ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1843)
(Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
7.—Aydın Milletvekili Yüksel
Yalova’nın, Aydın-Kuşadası Asliye Hukuk Hâkiminin Edirne’ye
tayin edilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1844) (Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
8.—İstanbul Milletvekili
Halit Dumankaya’nın, Susurluk olaylarıyla ilgili olarak MİT
listesinde yer aldığı iddia edilen bir kişiye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1845)
(Başkanlığa geliş tarihi :3.1.1997)
9.—İzmir Milletvekili Hakan
Tartan’ın, RTÜK tarafından verilen TV kapatma cezalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1846) (Başkanlığa
geliş tarihi :3.1.1997)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
8 Ocak 1997 Çarşamba
BAŞKAN : Başkanvekili
Uluç GÜRKAN
KÂTİP ÜYELER : Ünal
YAŞAR (Gaziantep), Kadir BOZKURT (Sinop)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
III. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. — Rize
Milletvekili Ahmet Kabil’in, çay üreticilerinin sorunlarına ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN –
Gündemdışı birinci söz, Sayın Ahmet Kabil'in.
Buyurun Sayın Kabil. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Sayın Kabil, süreniz 5
dakikadır.
AHMET KABİL (Rize) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye'nin çay ihtiyacını
karşılayan çay bölgesinin temel sorunlarını Yüce Meclise
arz etmek için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum ve bütün milletimize hayırlı ve faydalı
yıllar diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Doğu Karadeniz'de, 210 bin ailenin 800 bin dekar alanda
yaptığı çay tarımı, bölgenin tek geçim
kaynağıdır, bölgenin alternatif başkaca geçim
kaynağı yoktur. Bölgede kuru çay üreten, gerek kamuya ve gerekse özel
sektöre ait 300'e yakın küçüklü büyüklü işletme vardır. Yaş
çay üretimi, yıllık, 650 bin ton ile 800 bin ton
arasındadır; kuru çay üretimi ise, yılda 160-180 bin tondur.
Ülkemizin iklim şartları itibariyle, kısıtlı
zamanlarda kuru çay üretimi yapılmaktadır.
Dünyada çay üretimi yapan
ülkeler, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdir. Bu
ülkelerde, kampanya süresi uzun, birim alandan alınan verim yüksek,
hammadde ve işçilik maliyetleri düşüktür. Bu nedenle, ihraç etmede
zorlanıyoruz.
Artan enflasyon oranlarına
göre çaya verilen düşük fiyatlar nedeniyle çaydan elde edilen gelir,
yıldan yıla katlanarak azalmış ve bölgeden göç, durmadan
devam etmiştir. Rize, Türkiye'de en çok göç veren 3 ilden biridir.
Çaya, tarihinde ilk defa, bir
yıl, 1996 kampanyasında, 53 üncü Hükümet zamanında, enflasyonun
üzerinde fiyat verilmiş, son beş yılda uygulanan
yanlış politikalar ve akıl almaz hatalar nedeniyle 27 trilyon
lira borçlandırılan Çay Kurumunun borcu ödenmiş, gelir-gider
dengesi sağlanmış, ürün bedellerinin peşin ödenmesi
esası getirilmiştir.
Devlet Planlama Teşkilatı
raporlarına göre, 1991-1996 yılları arasındaki
yatırımlarda da çay bölgesinin mağduriyeti devam etmiştir.
Son beş yıldır bölgede kişi başına kamu
yatırımının Türkiye ortalamasından 6 kat daha az
olması, bölgeyi işsizlik ve çaresizliğe itmiştir. Bu nedenle,
artık 1,5 milyon insanın ümidi haline gelen çayda, kalite, fiyat ve
üretim politikalarındaki iyileştirmelere devam etmek gerekir; ancak,
çay fiyat politikasında, yaş çay fiyatı ile kuru çay fiyatı
arasındaki mutlak bir bağlantıyı gözden kaçırmamak
gerekir.
Türkiye'de, kişi
başına çay tüketimi, yılda, ortalama 2,2 kilogramdır;
bugünkü fiyatlarla, yılda 600 bin lira ve ayda, sadece ve sadece 50 bin
liradır. Bu miktar, mutfaktaki tuz ve karabiberden bile fazla
değildir; ama, günün her saatinde çayla beraberiz. 1997 yılı çay
kampanyası yaklaşmaktadır; çaya verilecek taban fiyata
şimdiden hazırlıklı olmak gerekir. Aylık enflasyonun
yüzde 10'lara yaklaştığı bir ortamda, fiyat tespitinde vatandaşı
yine mağdur edecek veya Çay Kurumunu yine bir yıl sonra batma noktasına
getirecek fiyat politikalarından kaçınarak, kuru çay maliyeti dikkate
alınarak, piyasa fiyatının tespiti yapılmalıdır.
Bu hususta, 54 üncü Hükümetçe çok yanlış
yapıldığı kanaatindeyim. Sonra, yaş çaya düşük
fiyat vererek, bu yanlışlığın faturasını
müstahsile ödetmeyelim. Yazıktır, günahtır bu insanlara...
Çayın geleceği için,
çay borsası kurulması ve borsaya bazı yetkilerin verilmesi
şarttır. Çay borsası, özel sektörün denetimini yapacak, özel
sektör ile mühtahsil ilişkilerini tanzim edecek ve ayrıca, piyasaya
sahte, sağlığa zararlı ithal çayların girmesine mani
olacak bir denetim kurumudur.
BAŞKAN – Sayın Kabil,
son dakikanız...
AHMET KABİL (Devamla) –
Yaş yaprak kalitesinin artırılmasını ve arz-talep
dengesini sağlayacak olan çay tarlalarını yenileme ve budama
projeleri, eksiksiz uygulanmalıdır.
Başlattığımız bu çalışmaların devam
ettiğini Sayın Bakandan öğrendim, memnun oldum. Bunlara
ilaveten, ihtiyaç fazlası çayın ihracı için teşvik
getirilmelidir. 1997 çay kampanyasının 1996 kampanyasını
aratmayacağını ümit ve temenni ediyorum.
Ayrıca, bütün milletimizin
merak ettiği ve günümüzde kamuoyunu meşgul eden, memura, polise ve
öğretmene verilecek ekzam vaatleri ne oldu? Bu vaatleri yapanlar nerede?
Maaşlar enflasyonun üzerinde diyenler nerede?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika
Sayın Kabil.
Sayın milletvekilleri,
sayın hatip sözlerini tamamlayacak; ancak, gerçekten, uğultudan,
buradan dahi kendisini takip etmekte zorlanıyorum. Lütfen, biraz daha
sayın hatibe imkân tanıyalım.
Buyurun.
Eksüreniz 1 dakikadır
efendim.
AHMET KABİL (Devamla) –
Maaşlar enflasyonun üzerinde olacak diyenler nerede? Maaşları
dolar bazında ödeyeceğim diyenler nerede? Rol icabı "ben
sizin ananızım" diye bağıran oyuncular nerede?
"Ananızım" diyenlerin milletin anasını
ağlattığını, artık, herkes biliyor.
Çocukları kendisi gibi Amerikan vatandaşı olsun diye her
doğum zamanı Amerika'ya giden birisinin, kendisini kahraman
polisimizin şerefli anasının yerine koyup, evladını,
malını, canını vatan için feda eden Türk anasıyla bir
tutmasını yadırgıyor, tahrik yönelten bu sözlerini
kınıyor ve bu ifadeyi Türk anasına hakaret sayıyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Kabil.
Gündemdışı
konuşmayı yanıtlamak üzere, Hükümet adına söz talebi?..
Yok.
2. — İzmir Milletvekili Atilla
Mutman’ın, İzmir’de yaşanan sel felaketine ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN –
Gündemdışı ikinci konuşma, Sayın Atilla
Mutman'ın.
Sayın Mutman, İzmir'de
bugün yaşanan sel felaketiyle ilgili konuşacak.
Buyurun Sayın Mutman. (DSP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
ATİLLA MUTMAN (İzmir) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle, birkaç gündür
devam eden yağmurlar, her zamanki gibi, yine İzmir'i vuruyor; çünkü,
altyapı yetersizliği mevcut İzmirimizde ve gereken önem,
geçmiş iktidar tarafından da mevcut iktidar tarafından da
İzmir'e gösterilmemektedir. Bu konuda, bu felaket olaylarında
hasarın daha fazla olmaması için, biraz daha duyarlı
davranılmasını özellikle arz ediyorum ve Hükümetimizin, bu
bağlamda, verimli çalışmalar, sorunu ortadan
kaldırıcı çalışmalar yapacağını umut
ediyorum.
Son aldığımız
bilgilere göre, devam eden yağmurlar, özellikle Bornova ve Konak'ın
belli semtlerinde sel felaketine yol açarak kötü bir şekilde
çarpmış görünüyor. Sevindirici nokta, can kaybı yok; ancak,
yıkılan duvardan yaralanan 2 vatandaşımız mevcut. Kriz
masası kurulmuş durumda. Vali Muavini Hüseyin Poray'la
yaptığımız konuşmada, özellikle, hasar tespit
çalışmalarının yağmur durduğu andan itibaren
başlatılacağını söylediler.
Biliyorsunuz, geçtiğimiz
yıllarda, İzmir'de, ağır bir sel felaketi
yaşanmıştı; 60'ın üzerinde
vatandaşımız, bu sel felaketinde vefat etmişti ve çok
sayıda yaralı vatandaşımız mevcuttu.
Ben, bugün, sel felaketinden
dolayı mağdur olmuş vatandaşlarımıza geçmiş
olsun dileğinde bulunuyorum ve geçmişte canlarını
yitirmiş olan vatandaşlarımızın yakınlarına,
tekrar, başsağlığı diliyorum.
Demokratik Sol Parti olarak,
beş altı ay öncesine dayanan, vermiş olduğumuz bir Meclis
araştırma önergemiz vardır. Bu, sadece İzmir'e yönelik
değildir; Türkiye'de çeşitli doğal afetlerde mağdur
olmuş yörelere yöneliktir. Bu yörelerde, genelde, yerel hizmet
noksanlıkları vardır, altyapı noksanlıkları
vardır ve genel idarenin noksanlıkları vardır.
Bunların enine boyuna tartışılması, acil bir konudur.
Biliyorsunuz, Meclis araştırma önergeleri, özellikle, gündemde
oldukça kalabalıktır. Bizim -sanıyorum- gündemin 40
ıncı sırasında olan bu Meclis araştırma
önergemiz, herhalde, iki veya üç sene sonra Mecliste tartışılma
fırsatı bulacaktır.
Bu konu, çok ciddî bir konudur.
Dinar'da ciddî bir deprem olmuştur; mağdurlar olmuştur, vefat
eden vatandaşlarımız olmuştur. Senirkent'te toprak
kayması olmuştur, yine faciayla neticelenmiştir. Onun için,
bunun üzerine gidilmesini çok zorunlu görüyoruz ve ben, özellikle, bütün
partilerin grup başkanvekillerinden, Başkanlık Divanı üyesi
arkadaşlarımızdan, bu önemli maddenin, önemli Meclis
araştırma olayının öncelikle ön sıralara
alınmasını arz ediyorum.
Bu meydana gelen şiddetli
yağışlar, tabiî ki, doğal olaylar; ancak,
açtıkları facia, felaket, normalin, olması gerekenin çok
ötesinde oluyor. Bunun da, tabiî, çeşitli sebepleri, nedenleri var.
İç göçler neticesinde, özellikle, arazi ve doğa yağmalanması,
erozyon, çarpık yapılaşma, altyapı eksiklikleri -maalesef-
dere yataklarının ıslah edilmemesi, malzeme kalitesizliği
gibi nedenler, ön sıralarda yer alıyor.
Ayrıca, İzmir'de,
geçtiğimiz yıl yaşanmış olan sel felaketinde
aşırı kayıpların olması nedeniyle, Ege
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümünden bir grup bilim
adamı, bu konu hakkında bilimsel bir çalışma yaptı.
Sanıyorum, çoğu milletvekiline, çalışmalarını
kitapçık halinde gönderdiler. Bu raporda "belli zaman birimi
içerisinde, gerekli önlemler yerel ve merkezî yönetimlerce alınmadığı
takdirde, benzeri felaketlerde daha büyük kayıpların olması
yaşanılabilir" deniliyor ve bunun için, yetkililer, özellikle,
göreve çağırılıyor. Raporda, ayrıca, geçen seneki selden
sonra, dere içlerindeki evlerin, sahipleri tarafından tekrar onarılmaya
başlanmış olmasına...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Mutman,
eksüreniz 1 dakikadır.
ATİLLA MUTMAN (Devamla) –
...değiniliyor ve "hiçbir yetkilinin bu durumu engellememesi çok
anlamlı ve ümit kırıcı bulunmuştur" diye rapor
bitiriliyor.
İşte, bu örnek de
gösteriyor ki, bu yanlışlıkların, acı
kayıpların kaynağında kültür ve eğitim eksikliği
yatmakla birlikte, öntedbirlerini alarak bu felaketleri hafifletmemiz mümkün
olacaktır.
Beni dinlediğiniz için, Yüce
Meclise saygılarımı sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Mutman.
Aracılığınızla,
İzmir'de, sel felaketi nedeniyle mağdur olan
vatandaşlarımıza, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen
bütün siyasî partiler adına da, geçmiş olsun dileklerini iletme
fırsatını bize verdiniz.
Sayın Mutman, bu arada,
konuşmanızda değindiğiniz bir konuya açıklık
getireyim: Danışma Kurulumuz, biraz önce yaptığı
toplantıda, söz konusu araştırma önergenizin 21 Ocak Salı
günü öncelikle görüşülmesi konusunda mutabakat sağladı.
Sanıyorum, yarın Genel Kurulda oylanacak ve Genel Kurulun da kabulü
halinde, öne alınmış olacak. (DSP sıralarından
alkışlar)
Gündemdışı
konuşmaya, Hükümet adına?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Hayır Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – "Yok"
diyorsunuz ve siz de, Hükümet adına, geçmiş olsun dileklerinizi
iletiyorsunuz Sayın Bakanım.
3. —Samsun Milletvekili Biltekin
Özdemir’in, kamu çalışanlarının ücret durumlarına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Maliye
Bakanı Abdüllatif Şener’in cevabı
BAŞKAN –
Gündemdışı üçüncü konuşma, Sayın Biltekin Özdemir'in.
Sayın Özdemir, kamu
çalışanlarının ücret durumlarıyla ilgili
konuşacaklar.
Buyurun efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Sayın Özdemir, süreniz 5
dakikadır.
BİLTEKİN ÖZDEMİR
(Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hakikaten, bugün, üzerinde önemle
durulması gereken konuların başında geleni, belki en
önemlisi, kamu personeliyle ilgili olarak Hükümetin sergilediği
yanlış tablonun Büyük Millet Meclisinde huzurunuza getirilmesidir.
Sayın Maliye Bakanı,
dün, sadece, son yaptıkları zammı dikkate alarak, kamu
çalışanlarının enflasyon karşısında
ezdirilmediği iddiasında bulunmuştur. Oysa, Sayın
Bakanın, şu andaki Hükümet ortağının, geriye
doğru -fazla değil- üç yıllık geçmişine bakarak, 1994
yılı başından bugüne kadar enflasyonun 7 kat artmasına
rağmen kamu çalışanlarının ücretlerinde sadece 4,7 kat
artış olduğunu değerlendirir ve geçen temmuzda yapılan
zammı da çalışanlara müjde olarak takdim ettiklerini
hatırlarlarsa, bu suretle verdikleri zammı, bir övünç payı
olarak değil, şu anda geri alma unsuru olarak değil, bundan
sonraki düzenlemeler için bir dayanak olarak sunması çok daha doğru
olur.
Biz, bu mülahazalarla, yüzde
90'lar dolayında cereyan eden enflasyon önünde kamu
çalışanlarımızın ve kamu emeklilerinin
aylıklarının, hiç olmazsa malî yılın
başında, yüzde 50 düzeyine yükseltilmesi için, gerek Plan ve Bütçe
Komiyonunda gerek Genel Kurulda önergeler verdik; ama, bu önergelerimize,
Hükümet ve dolayısıyla iktidar milletvekili
arkadaşlarımız katılmadı. Bir yetki kanununda
ısrar edildi; biz de "bu yetki kanununu iyi
uygulayamazsınız, ısrar etmeyin" değerlendirmesini,
burada, huzurlarınızda sunduk. Şimdi, yetki kanununun ne kadar
kötü uygulandığı, hemen, ilk örneğinde ortaya
çıkmıştır. Bir defa, askerlerin kendi dönemlerinde bile
yapmadıkları bir uygulamayı, Hükümet, sadece Silahlı
Kuvvetler mensuplarını kapsama alarak -ilk uygulamalarında-
diğerlerini gelecekte yapacağız mülahazasıyla başlatmış, bir yanlış uygulamaya
girmiştir; bu birinci hatadır. İkinci hata, Silahlı
Kuvvetlerin kendi içinde de vardır; çünkü, yapılan düzenlemede, subay
emeklilerine bu düzenlemelerden otomatik olarak bazı iyileştirmeler
yansıdığı halde, assubay emeklileri için bu düzenlemede tek
kuruşluk bir otomatik yansıma söz konusu olmamıştır ve
bugün, bütün diğer kamu personeli, âdeta infial içindedir. Sayın
Bakan, ileriki düzenlemelerle bunu telafi edeceklerini ifade ediyorlar;
edemezler; çünkü, kanun hükmünde kararnameler, en erken, yayımlandıkları
tarihte yürürlüğe girer; halbuki silahlı kuvvetlerle ilgili
düzenleme, zaten yürürlüğe girmiştir 1 Ocaktan geçerli olmak üzere. 1
Ocak ile bundan sonraki tarih arasındaki farkı nasıl telafi
edecekler ve Silahlı Kuvvetlerle bütün diğer çalışanlar
nezdinde bozmuş oldukları yatay ve dikey dengeleri nasıl telafi
edecekler? Bu mümkün değildir değerli arkadaşlarım.
Diğer taraftan, bu düzenleme, bu şekilde, kendi içinde -ve gelecekte-
birçok huzursuzluğu ve dengesizliği getirdiği halde -üstüne üstlük
bütçede bundan böyle kaynak da kalmamıştır- bütçede aktarmalarla
yapılan personel ödeneklerindeki artışlar, Silahlı
Kuvvetlerle emeklileri için gerekli olan 75-80 trilyon liraya ancak
yetebilecektir. Bundan sonra, diğer kamu çalışanları için,
gelecek tarihler için bir düzenleme yapılsa bile, bütçede bu yoktur ve
açık olarak yansıyacaktır. Bu itibarla da, burada, Hükümet,
fevkalade basiretsiz davranmıştır; kamu
çalışanları arasında eşitliği gözetmemiştir,
bütçenin imkânlarını gözetmemiştir ve muhalefetin bütçenin
hazırlığı ve görüşülmesi sırasındaki çok
yapıcı, çok dikkatli uyarılarını dikkate
almamıştır. Böylece, şu anda, bundan sonra
yapılabilecek iyileştirmelerle yaklaşık yüzde 20
dolaylarında diğer kamu çalışanlarına ortalama bir
artış sağlanırsa, bunun bütçeye getireceği -çünkü,
bundan sonra yapılacak her düzenleme yeni bir açık unsuru
olacaktır- takriben 300 trilyon lira dolaylarında bir ilave açık
olacaktır. Böylece de, bütçenin açığı... Zaten, bu bütçenin
-içine ciddî bakıldığı zaman- açığı 2,5
katrilyon liradır. Siz ne kadar "ben açık vermedim, denk
verdim" derseniz deyiniz, söylemekle olmaz bu iş; bu işin
gerçeği vardır...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özdemir,
eksüreniz 1 dakikadır.
BİLTEKİN ÖZDEMİR
(Devamla) – Uygulamanın sonunda göreceğiz ki, bu açık 2,5
katrilyonla başlamıştır, 3 katrilyon liraya kadar
ulaşabilecektir.
Değerli
arkadaşlarım, şöyle özetliyorum: Hükümet, yetki kanununu
yanlış kullanmaktadır, tehlikeli kullanmaktadır. Hükümet
üyeleri, her birisi, kendi bakanlığının maliye bakanı
gibi davranmaktadırlar; akşam söz vermektedirler, ertesi gün
caymaktadırlar. Sayın Maliye Bakanının bu konulara
dikkatlerini çekiyorum.
Diğer taraftan, yetki
kanununun yanlış uygulanmasının telafisi, kamu yönetiminde
10 milyon kişiyi ilgilendirmektedir; çalışanlar, emekliler ve
bunların aile efradıyla birlikte 10 milyon kişiyi
ilgilendirmektedir. Adil düzen işte bu düzendir diye, lütfen, buradan,
bize, halkın yararına olmayan, gerçekleri yansıtmayan
unsurları savunmayalım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Özdemir.
Sayın Bakan, yanıt
vereceksiniz...
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Evet efendim.
BAŞKAN –
Gündemdışı konuşmayı yanıtlamak üzere, Maliye
Bakanı Sayın Abdüllatif Şener; buyurun. (RP
sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Biltekin Özdemir'in gündemdışı
yapmış olduğu konuşmaya cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce şunu belirtmek isterim:
1997 konsolide bütçemiz, denk bir bütçedir; 6,2 katrilyon geliri ve aynı
miktarda gideri bulunan bir bütçedir ve yıl sonunda da denk çıkacak
şekilde hazırlıkları yapılmıştır,
hesapları yapılmıştır. Bu bütçede, personel
ödemelerine de gerekli ve -duyulacak bütün ihtiyaçlar ayarlanmak suretiyle-
yeterli para konulmuş bulunmaktadır.
1997 konsolide bütçemizde, 1
katrilyon 730 trilyon civarında personel ödeneği vardır. Bu
ödenekle, enflasyon artı büyüme oranı kadar, kamu
çalışanlarına ve emeklilere ilave ücret artışı
sağlamak mümkündür. Hesaplarımızı bütçe
hazırlıkları sırasında yaptık. Daha sonra ek
iyileştirmeler yapmayı da, Hükümet olarak, zaten başından
beri söylüyorduk, düşünüyorduk; kamu gelirlerinde artışlar
meydana geldikçe, kamu personelinin ücretlerinde ek iyileştirmeler
yapacağımızı belirtiyorduk. Bunun ilk belirtisi olarak da,
1997 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, personel ödeneklerinde
belli bir artırma sağlanmıştır. Plan ve Bütçe
Komisyonunda sağlanan bu
artışla birlikte, ocak ayından itibaren, kamu personeli
arasında, özellikle, yapmış olduğu işler özellik arz
eden kamu personelinde ek iyileştirmeler yapılmasına karar
verilmiştir.
Ancak, önce şunu belirtmek
istiyorum: 54 üncü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak, şu ana kadar,
verdiğimiz sözleri tutuyoruz; hem memurlarımız için hem de
emeklilerimiz için vermiş olduğumuz sözlere sadığız,
bağlıyız ve bu söz çerçevesinde ücret artışları
sağlıyoruz. "Enflasyona ezdirmeyeceğiz" dedik,
"enflasyon üzerinde, refah payını da eklemek suretiyle,
emeklilerimize ve memurlarımıza ücret artışı
sağlayacağız" dedik; bunu, fiilen, şu ana kadar da
gerçekleştiriyoruz. Temmuz ayında yüzde 50 ücret artışı
sağladık; ocak ayında, genel anlamda, yüzde 30'luk bir zam
verdik. Dolayısıyla, haziran ayında, Hükümet kurulmadan önce,
100 lira olan bir kamu personelinin maaşı, ocak ayında 195 lira
olmuştur. Yani, yüzde 95'lik net, fiilî ücret artışı
vardır, hem emeklilerimiz için hem de memurlarımız için. Bu
altı aylık sürede Hükümetin ortaya koyduğu tavır, fiilî
durum budur. Bu altı aylık dönemde tüketici fiyatları ile
enflasyon oranı yüzde 31,5 iken, eğer Hükümet, reel anlamda, gerçek
anlamda yüzde 95'lik bir ücret artışı sağlamışsa,
o halde, burada, bu Hükümetin, memurlara ve emeklilere vermiş olduğu
ücret artışından dolayı tenkit edilmeye hakkı yoktur.
Bunu, muhalefet partilerine mensup milletvekillerimizin de bu şekilde
görmeleri ve değerlendirmeleri gerekmektedir.
Ancak, biz, aynı zamanda, bu
ücret artışının yeterli olduğunu da söylemiyoruz.
Gerçekten, kamu çalışanlarına daha fazla ücret vermek gerekir,
emeklilerimize daha fazla ücret vermek gerekir. Bunu, Hükümet olarak da
biliyoruz; daha fazla ücret verebilmek için kaynaklar ve imkânlar
geliştikçe değerlendireceğimizi de ifade ediyoruz. Bu çerçeve
içerisinde, daha önce çıkarılmış olan Yetki Kanununa
dayanarak bir kanun hükmünde kararname hazırlanmış, askerî
personelin maaşlarında bir iyileştirme meydana getirilmiştir.
Meydana gelen sonuç şudur: Bu iyileştirme, bütçeye 40 trilyon
liralık bir yük getirmiştir; ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda
personel ödeneklerine aktarılan miktar, 55 trilyon liradır.
Dolayısıyla, sadece komisyonda aktarılan ilave ödenek dahi, askerî
personele verilen ücret artışlarıyla bitirilmiş
değildir, limitine gelinmiş değildir. Önümüzdeki günlerde,
kaynak paketleri çerçevesinde, biz, ilave gelir artışları
bekliyoruz. Nitekim, faiz gelirlerinden yapılan stopajları yüzde
5'ten yüzde 12'ye çıkardığımızı, bütün
değerli arkadaşlarım bilmektedir. Buradan, en az 70-80 trilyon lira civarında, bütçede
öngörülenin üzerinde ilave gelir gelmektedir, artı -hazine ihalelerini
değerli milletvekilleri takip ediyorlar- faiz oranları yüzde 98'e
düşmüştür. Faiz oranları yüzde 140'lık faiz seviyesinden
yüzde 100'ün altına düşmüş ve üstelik, ihalelerdeki vade de -son
üç ihalede- 13 ay olarak belirlenmeye başlanmıştır.
Muhalefet, sürekli, bütçede öngörülen bu faiz ödemeleri 1997 yılı
için yeterli değil diyordu; halbuki, bu seyir içerisinde, bu tempo
içerisinde gidersek, bütçeye koymuş olduğumuz faiz ödeneklerinin
fazla geleceği, daha az gerçekleşeceği
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bütçede, hem faiz
ödemelerine ayrılan giderlerde azalmalar meydana gelmektedir hem de bütçe
gelirlerinde öngörülenin üzerinde artışlar gerçekleşmektedir. Bu
seyir, bu gelişmeler devam ettikçe, Hükümetin
kararlılığı devam ettikçe, biz, bütün kamu personelini de
kapsayacak şekilde, önümüzdeki günlerde, aylarda, gelirlerdeki
artış seyriyle bağlantılı olarak iyileştirmeler
yapacağız. Bu konulardaki çalışmalarımız devam
etmektedir.
Bütün arkadaşlarıma
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (RP ve
DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Gündeme geçiyoruz.
Başbakanlığın,
Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır;
okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:
B)TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’in, Kazakistan’a yaptığı resmî ziyarete
katılması uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/638)
7.1.1997
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
15-17 Aralık 1996
tarihlerinde Kazakistan'a resmî bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı
Sayın Süleyman Demirel'e refakat eden heyete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmeleri uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararı ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
Başbakan
Liste
Cavit Çağlar (Bursa)
Hikmet Çetin (Gaziantep)
Ayvaz Gökdemir (Kayseri)
BAŞKAN – Kabul edenler_
Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
2. —Devlet Bakanı Namık Kemal
Zeybek’in, Gürcistan’a yaptığı resmî ziyarete
katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/639)
7.1.1997
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Namık
Kemal Zeybek'in, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenterler
Asamblesinin (KEİPA) 10-12 Aralık 1996 tarihlerinde Tiflis'te
yapılan 8 inci Genel Kurul toplantısına katılmak üzere,
9-13 Aralık 1996 tarihleri arasında Gürcistan'a
yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmeleri uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararı ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
Başbakan
Liste
Hasan Ekinci (Artvin)
Nurhan Tekinel (Kastamonu)
Ayvaz Gökdemir (Kayseri)
BAŞKAN – Kabul edenler_
Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.
Üçüncü tezkereyi okutuyorum:
3. —Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel’in, Özbekistan’a
yapacağı resmî ziyarete katılması uygun görülen
milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/640)
18.10.1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Taşkent'te yapılacak 4
üncü Türkçe Konuşan Ülkeler Zirvesi münasebetiyle, 20-22 Ekim 1996
tarihlerinde Özbekistan'a resmî ziyarette bulunacak olan
Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'e refakat edecek heyete,
Kayseri Milletvekili Ayvaz Gökdemir'in de iştirak etmesi uygun görülmüştür.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
Başbakan
BAŞKAN – Kabul edenler_
Kabul etmeyenler_ Kabul edilmiştir.
Dördüncü tezkereyi okutuyorum:
4. —Kültür Bakanı İsmail
Kahraman’ın, Azerbaycan’a yapacağı resmî ziyarete
katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/641)
5.11.1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kültür Bakanı İsmail
Kahraman'ın, Türk Dili Konuşan Ülkeler Kültür Bakanları Daimî
Konseyinin 6-10 Kasım 1996 tarihlerinde Bakü'de yapılacak 8 inci
dönem toplantısı ile Türk Şairi Fuzuli'yi anma etkinliklerine
katılmak ve Azerbaycan yetkilileriyle kültürel ilişkiler konusunda
ikili görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte adıgeçen
ülkeye yapacağı resmî ziyarete Diyarbakır Milletvekili
Abdülkadir Aksu'nun da iştirak etmesi uygun görülmüştür.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
Başbakan
BAŞKAN – Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Beşinci tezkereyi
okutuyorum:
5. —Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in, Ürdün’e
yapacağı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen
milletekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/642)
11.11.1996
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Tansu
Çiller'in, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 11-12
Kasım 1996 tarihlerinde Ürdün'e yapacağı resmî ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de katılmaları
uygun görülmüştür.
Anayasamızın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
Başbakan
Liste:
Yaman Törüner (Afyon)
Faris Özdemir (Batman)
Zeki Ergezen (Bitlis)
Salih Sümer (Diyarbakır)
Hasan Belhan (Elazığ)
Tevhit Karakaya (Erzincan)
Zeki Ertugay (Erzurum)
Şamil Ayrım
(Iğdır)
Haluk Yıldız (Kastamonu)
Ahmet Sezal Özbek
(Kırklareli)
Necati Çetinkaya (Konya)
Doğan Baran (Niğde)
Ergun Özkan (Niğde)
Abdullah Arslan (Tokat)
Mahmut Yılbaş (Van)
BAŞKAN – Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:
IV.
—ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ
1.—Gündemdeki sıralamanın
yeniden yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No : 45 Tarih
: 8.1.1997
Gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının 64 üncü sırasında yer alan 175 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu
sırasına, 63 üncü sırasında yer alan 163 sıra
sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına
alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması
Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Uluç
Gürkan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Salih
Kapusuz Mustafa
Cumhur Ersümer
RP
Grubu Başkanvekili ANAP
Grubu Başkanvekili
Saffet
Arıkan Bedük Hasan
Hüsamettin Özkan
DYP
Grubu Başkanvekili DSP
Grubu Başkanvekili
Önder
Sav
CHP
Grubu Başkanvekili
BAŞKAN – Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
V. —SORULAR
VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un,
Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman faaliyete geçeceğine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/135)
BAŞKAN – 1 inci sırada,
Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop Boyabat SSK Hastanesinin ne zaman
faaliyete geçeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bozkurt?.. Buradalar.
Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
2. —Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un,
Sinop’ta nükleer santral kurulması ile ilgili bir projenin olup
olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/136)
BAŞKAN – 2 nci sırada, Sinop
Milletvekili Kadir Bozkurt'un, Sinop'ta nükleer santral kurulmasıyla
ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bozkurt?.. Buradalar.
Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
3. —Konya Milletvekili Nezir
Büyükcengiz’in, Tümosan Motor Fabrikasının özelleştirme
kapsamında bulunup bulunmaığına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/139)
BAŞKAN – 3 üncü sırada, Konya
Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, TÜMOSAN Motor Fabrikasının
özelleştirme kapsamında bulunup bulunmadığına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sorusu vardır.
Sayın Nezir Büyükcengiz?..
Buradalar.
Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
nci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
4. —Şanlıurfa Milletvekili
Abdulkadir Öncel’in, kamu bankalarınca yapılan reklam
harcamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/141)
BAŞKAN – 4 üncü sırada,
Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, kamu bankalarınca
yapılan reklam harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu
vardır.
Sayın Öncel?.. Buradalar.
Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge de üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98
inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
sanıyorum, Bakanlar Kurulunun bugün Ağrı'da toplanması
nedeniyle, sözlü soruları cevaplandıracak sayın bakanları
bulmakta zorluk çekeceğiz. Bu nedenle, eğer grupların bir
itirazı yoksa, sözlü soruların cevaplanması işlemini,
boşa bir eylem olmak yerine, burada kesip "Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçmek istiyorum.
MURAT BAŞESGİOĞLU
(Kastamonu) – Sayın Başkan, Sayın Maliye Bakanı burada;
eğer cevaplandıracağı soru yoksa, tabiî,
haklısınız.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
cevaplandıracağınız soru var mı?
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Yok.
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Yok Sayın Başkan.
BAŞKAN – "Yok"
diyorlar.
Grupların
mutabakatını aldım. Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, önce,
sırasıyla, yarım kalan işlerden başlıyoruz.
VI.—KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1. —926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine
İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı :23)
BAŞKAN – 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2. —Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159 Sayılı Kanun ve
Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir
Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/496, 3/444) (S.
Sayısı :133)
BAŞKAN – Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair 31.7.1996 Tarihli ve 4159
Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3.—Emniyet Teşkilatı Kanununun
Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu
raporu (1/217) (S. Sayısı :132)
BAŞKAN – Emniyet
Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
ilgili kanun tasarısının müzakeresine
başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4. —Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S.
Sayısı :164)
BAŞKAN – Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun
tasarısının müzakeresine başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5. —625 Sayılı Özel
Öğretim Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin
değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun
Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı :168)
BAŞKAN – 625
Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı
Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun tasarısının müzakeresine
başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
6.—Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir Maddesinin
Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996 Tarih ve
4190 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu
(1/526, 3/520) (S. Sayısı : 166)
BAŞKAN – Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunun Bir
Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına İlişkin 9.10.1996
Tarih ve 4190 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi
Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun müzakeresine başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
7.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay ve 8 Arkadaşının, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre
Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/334) (S. Sayısı :147)
BAŞKAN – Ağrı
Milletvekili M. Sıddık Altay ve 8 Arkadaşının,
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma
Önergesini görüşeceğiz.
Hükümet?.. Yok.
Görüşme ertelenmiştir.
8. —3065
Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4
üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı
Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/512) (S. Sayısı :130) (1)
BAŞKAN – 3065
Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4
üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı
Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporunun müzakerelerine başlıyoruz.
Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Müzakerelere
başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Komisyon raporunun okunup okunmaması hususunu oylarınıza
sunacağım: Raporun okunmasını kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen?..
ZEKERİYA TEMİZEL
(İstanbul) – Demokratik Sol Parti Grubu adına söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Demokratik Sol
Parti Grubu adına, Zekeriya Temizel.
Buyurun Sayın Temizel. (DSP
sıralarından alkışlar)
Sayın Temizel, süreniz 20
dakikadır.
DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA
TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
getirilen bazı düzenlemelerin neden yapılmaya
çalışıldığı konusunda, gerçekten
anlayış kıtlığına düşüyoruz;
kısacası, konuları anlamakta zorluk çekiyoruz. Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı da bunlardan bir tanesi.
Bu yasa tasarısıyla ne
yapılmak istenmektedir; yasa tasarısına
baktığınız takdirde, bununla iki grup düzenleme
yapıldığını görüyorsunuz. Bunlardan bir tanesiyle,
beyanname verme süreleri, yani, Türk vergi sisteminde beyana dayanan vergilerle
ilgili olarak, beyanname verme süreleri öne alınmaya
çalışılmaktadır. Örneğin, her ayın 25'inde
verilen Katma Değer Vergisi beyannameleri 5 gün öne
alınmaktadır; yine, her ayın 20'sinde verilen muhtasar
beyannamelerin 10 gün öne alınarak verilmesi istenilmektedir. İkinci
düzenlemede ise, ek verginin bandrol usulüyle önceden tahsiline olanak
sağlanmak istenilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle bu konu üzerinde durmak istiyorum. Katma Değer Vergisi
kapsamındaki ek vergilerin bandrol usulüyle tahsilini sağlamak bir
yöntemdir ve bundan da yarar umuluyorsa -gerçekleştirilmemesinde herhangi
bir sakınca da bulunmamaktadır- gerçekleştirilebilir; ancak,
böyle bir uygulamanın elbette ki bir maliyeti vardır. Bandrollerin
taklit edilemeyecek şekilde, kaliteli olarak bastırılması,
baskı makinelerinin temini bile, başlıbaşına bir
maliyet unsurudur; ancak, bütün bu çalışmalar ve düzenlemelere
karşın, ülkemizde eksik olan başka bir sahtekârlık, bandrol
sahtekârlığının da, gündeme gelmesi, her zaman söz konusu
olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
yalnız, burada bir konunun açıklığa
kavuşturulması gerekir: Şu anda ülkemizde, ek verginin
yaklaşık 2/3'ünü, yani yüzde 75'ini Tekel ödemektedir. Tekel, şu
anda normal ödemesi gereken vergi borçları nedeniyle devlete 60 trilyon
lira borçlu bulunmaktadır. Tekelin normal olarak ödemesi gereken
vergilerini bile ödeyememesinin nedeni; hepinizin çok yakından
bildiği gibi, destekleme alımları nedeniyle Hazineden
alması gereken kaynağı alamaması, bu nedenle de, vergi
borçlarını bu alanlarda kullanıp, bu konudaki yükümlülüklerini
yerine getirememesidir. Normal vergi yükümlülüklerini bile yerine getiremeyen
bir kuruma, siz diyeceksiniz ki "sattığınız zaman
tahsil edeceğiniz ek vergiyi, daha satmadan, bir plan dahilinde bana öde,
ben de, böylece, finansman giderlerimi karşılayayım."
Bunun, bir tutarlılığı yoktur. 2/3'ünün Tekel
tarafından ödeneceği bir düzenlemeyi bu beklenti içerisinde yapmak,
bu Meclise boşa vakit kaybettirmekten öte bir anlam taşımaz.
Tekelin, eğer, destekleme alımları nedeniyle ihtiyaç
duyduğu finansmanı Hazineye karşılattırır,
Tekeli, Hazineden alacaklı durumdan kurtarırsanız, Tekel de bu
yükümlülüklerini yerine getirir; ama, bu kadar finansman
sıkıntısı içerisinde olan bir kuruma böyle bir düzenleme
yapmadan ek yükümlülük getirmek, zannediyorum hakkaniyetle de
bağdaşmaz.
Değerli milletvekilleri,
yasayla yapılan ikinci düzenlemeye gelince: Yasayla yapılan ikinci
düzenlemeyle, beyanname verme sürelerini öne alıyoruz. Öncelikle, bu
düzenlemenin neden getirildiğine ilişkin, yasanın çok kısa
gerekçesine göz atmakta yarar var. Gerekçeye göre, ekonomik istikrar
politikalarının etkili bir unsuru olan kamu finansman dengesinin
sağlanmasında, vergi gelirlerinin bir an önce Hazineye intikal etmesi
büyük önem taşımaktadır; bu amaçla, beyan ve ödeme süreleri öne
çekilmektedir. Gerekçe bundan ibaret.
Değerli milletvekilleri, bu
gerekçedeki tutarsızlık dışında, çok önemli bir
mantık hatası vardır. Kamu finansman dengesinin
sağlanmasında, vergi gelirlerinin bir an önce Hazineye intikal etmesi
büyük önem taşımaz; büyük önem taşıyan konu, vergi
gelirlerinin, yasalarda yazılmış olan vadelerinde Hazineye
intikal etmesidir. Kamu finansman dengesi, vergi gelirleri vadesinde tahsil
edilecekmiş gibi kurulur. Mantık yanlış olunca, elbette ki
çıkarılan sonuç da yanlış olmaktadır. Zannedilmektedir
ki, vadeler 5-10 gün öne alınınca, kamu finansman dengesi her ödeme
döneminde 5-10 gün önce kurulacak ve devlet de 5-10 günlük vade ve faiz farkından
kurtulacak. Bu değerlendirme bir defalık için doğrudur. Birinci
ayda, doğru, 5 gün veya 10 gün daha önceden tahsilat yapılır ve
bu süre içerisinde de devlet faiz gideri ödemez. Yalnız, değerli
arkadaşlar, beyannameler bir defa 5 veya 10 gün öne alındığı
takdirde, ondan sonraki dönem yine 1 aylıktır. Dolayısıyla,
kamu finansman dengesi yine 1 aylık olarak kurulacaktır; bundan sonra
da 1 aylık devam ettiği için, herhangi bir şekilde faiz
dengesine etkisi olmayacaktır.
Değerli arkadaşlar,
vergi yükümlülerinin ödemelerini bir defalık öne almak için yapılan
bu düzenleme, bir defaya mahsus olmak üzere beş veya on günlük faiz
ödemesinin dışında, Hazineye hiçbir şey getirmemektedir;
yalnız, vergi mükellefine çok büyük yükler getirmektedir. Belki, vergi
mükellefine getireceği bu yükleri göz önüne aldığımızda,
bu konuyu, bir defa daha düşünmemiz gerektiğini tüm değerli
arkadaşlarımın anlayacağını zannediyorum.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle, hepiniz, ya vergi mükellefisiniz ya da çok
yakınınızda bir vergi mükellefi var. Hepiniz gayet iyi
bilirsiniz ki, bizim vergi mükellefimiz, mal veya hizmeti sunup, faturayı
kesip, tahsil ettiği Katma Değer Vergisini cebine atmaz; bunun böyle
olmadığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Yasal düzenlemesi
ne olursa olsun, vergi sorumlusu sıfatıyla muhtasar beyanname veren ya
da Katma Değer Vergisi beyannamesi veren vergi mükelleflerinin neredeyse
tamamına yakın bir kısmı, vergisinin gerçek ödeyicisidir,
yani, sorumlusu değildir sadece.
Yine, hepimiz gayet iyi biliyoruz
ki, vergi mükellefleri, faturalarını kestikleri gün, hem malın
bedelini hem de Katma Değer Vergisini peşin olarak tahsil etmezler,
alıp, onu cebine koymazlar. Faturayı kesip de, günlerce tahsilat
yapamayan vergi mükelleflerinin sayısı hiç de az değildir. Büyük
bir kısmı taksitle satış yapmakta, vergilerini de,
bırakın tahsil etmeyi, bankalardan kredi kullanarak
karşılamaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, bu,
dürüst vergi mükellefinin, yani, vergilerini kredi sağlayarak ödeyen,
bankalardan kredi alarak ödeyen dürüst vergi mükellefinin, her türlü
fedakârlığa katlanan vergi mükellefinin, bir defa daha
cezalandırılması anlamına gelmektedir. Vergi
kaçakçısını, stokçuyu affederken, bu insanlara ek yükümlülükler
getirmek, yükümlülük üstüne yükümlülük yüklemek, Meclisimizi, gerçekten
saygın kılmaz.
Değerli arkadaşlar,
olayın bir de iş yükü boyutu vardır. Bugün, bir vergi mükellefi,
mart ayında Gelir Vergisi beyannamesini verir; arkasından, mart,
haziran ve eylül aylarında, gider, bunlarla ilgili taksitlerini öder; her
ayın 20'sinde, gider, geçici vergisini yatırır; yine, her
ayın 20'sinde muhtasar beyannamesini verir; yine, her ayın 25'inde
Katma Değer Vergisi beyannamesini verir; yine, her ayın 20'sinde
Damga Vergisi beyannamesini verir; her ayın 15'inde Banka ve Sigorta
Muameleleri Vergisi beyannamesini verir; yani, kısacası, her ay 1
milyon 685 bin Katma Değer Vergisi mükellefi; yine, her ay 1 milyon 483
bin muhtasar beyanname mükellefi; 13 bin Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
mükellefi, 59 bin Damga Vergisi mükellefi, vergi dairelerine taşınıp
bu yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışır.
Değerli milletvekilleri,
vergi mükelleflerimizin bu kadar karmaşık işlemleri bizzat
yerine getirmeleri olanaklı değildir; çünkü, vergi işlemleri o
kadar karmaşık hale gelmiştir ki, bunun artık ihtisas
sahibi elemanlar tarafından yerine getirilmesi kaçınılmaz
olmuştur. Bugün ülkemizde 2 milyon mükellefin -kaba bir hesapla- 16 milyon
muhtasar, 19 milyon Katma Değer Vergisi beyannamesi olmak üzere,
diğer beyannamelerle beraber, toplam olarak her yıl 37 milyon
beyanname vermesi gerekmektedir. Düşünün, Türkiye'de değişik
zamanlarda vergi dairelerine 37 milyon beyanname verilmektedir. 37 milyon beyanname, Türkiye'de
yaklaşık 40 bin dolayında serbest muhasebeci ve malî
müşavir tarafından verilmekte ve bu yükümlülük onlar tarafından
yerine getirilmektedir; çünkü, biraz önce belirttim, bu kadar
karmaşık işlemlerin altından kalkmanın başka bir
yolu yoktur. Mükelleflerin cezalı duruma düşmemesi için, çok güç
koşullarda ve zaman baskısı altında, bu insanlar, vergi
kanunlarına uygun işlemleri yapmak için
çırpınmaktadırlar; çünkü, bu konudaki bir aksama, vergi
mükelleflerini çok zor durumda bırakır. Örneğin, Katma
Değer Vergisi indirimleri, ancak fatura ve belgelerin defterlere
kaydıyla kabul edilmektedir. Eğer fatura ve belgeler defterlere kaydedilmezse,
daha önce ödediği Katma Değer Vergisinin indirimleri
yapılamamaktadır. Dolayısıyla, serbest muhasebeci ve malî
müşavirlerin, bu kayıtları, zamanında, günü gününe
tutmasında, beyanname dönemlerine sığdırmasında büyük
bir zorunluluk bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
sonuç olarak, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için, Türk vergi
sisteminde, mükellefiyle, idarecisiyle, muhasebecisiyle, serbest malî
müşaviriyle, zorla, şerle bir sistem kurulmuştur ve beyanname
verme süreleri de bunlara göre ayarlanmıştır. Yine, buna uygun
olarak, vergi kanunlarında belirli süreler getirilmiştir.
Örneğin, Vergi Usul Kanununun
231 inci maddesi, fatura düzenleme süresinin 10 gün olması, 219
uncu maddesi de, faturaların 10 günde defterlere kaydı hükümlerini
getirmiştir. Vergi Usul Kanunu bu hükümleri getirince, beyanname verme
sürelerini de doğal olarak buna uygun getirmek zorundasınız;
faturayı kesmek için 10 gün, defterlere işlemek için 10 gün,
beyannameleri vermek için de ondan sonra belirli bir sürenin kalması
gerekir. Sadece Katma Değer Vergisi açısından
aldığınız zaman, faturayı ayın sonunda kesen bir
muhasebecinin veya mükellefin, 10 gün içerisinde faturasını kesmesi,
10 gün içerisinde defterlere işlemesiyle ayın 20'sine gelinir; 5 gün
içerisinde de, izin verin de beyannamesini düzenlesin ve götürüp vergi
dairesine versin.
Bu beyanname verme süresini 5 gün
öne aldığınız takdirde ne olur; Vergi Usul Kanunuyla
mükelleflere tanıdığınız bu hakları ortadan
kaldırmış olursunuz. Artık, bu insanların, 10 gün
içerisinde fatura kesme, 10 gün içerisinde de defterlerine kaydetme hakkı
ortadan kalkar. İşte bu olay, Türk vergi sisteminde gerçek bir kaosa
yol açar. Bu kaos da, mükellefleri cezalı duruma düşürür.
Değerli milletvekilleri,
bizim belirttiğimiz dürüst vergi mükellefleri bu cezaları da öderler;
ama, eğer amacınız, bu yasayı getirenlerin amacı,
dürüst vergi mükelleflerini bu duruma düşürüp de vergi cezası tahsil
etmek suretiyle vergi gelirlerini artırmak ise, işte bu yasanın
sağlayacağı amaç budur ve bunda da gerçekten
başarılı olursunuz. (DSP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
Demokratik Sol Parti olarak bizim somut bir önerimiz var; o da, sessiz
çoğunluğun, dürüst vergi mükellefinin sabrını fazla
zorlamayın; dürüst vergi yükümlüsüne daha fazla yükümlülük getirmek ve
kaçakçıya af getirmek, bir defa daha tekrar ediyorum, Meclisin
saygınlığını artırmaz ve kesin olarak herhangi
bir yarar getirmez; bu nedenle, hiçbir yarar getirmeyeceğine
inandığımız bu yasa tasarısının, beyanname
verme sürelerinin öne alınmasıyla ilgili maddelerinin geri
çekilmesini öneriyoruz.
Bu önerimizin
değerlendirileceği umuduyla, sabrının sonuna gelmiş
dürüst vergi mükellefi, muhasebeci ve malî müşavirlere sabırlar
dileyerek, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Temizel.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Sayın Ali Topuz; buyurun efendim.
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ TOPUZ
(İstanbul) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
sayın üyeleri; Katma Değer Vergisi Kanununda yapılması
öngörülen bazı değişiklerle ilgili olarak, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun düşüncelerini ve önerilerini sunmak üzere huzurunuzda
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
sayın üyeler; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı,
esas itibariyle, iki maddeden oluşuyor: Birincisi, Katma Değer
Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında
yer alan süreyi öne çekmek; ikincisi, yine, Katma Değer Vergisi Kanununun
60 ıncı maddesine bir fıkra eklemekten ibarettir.
Hükümet, bu kanun
tasarısını sunarken, hazırladığı genel
gerekçe -biraz evvel Sayın Zekeriya Temizel'in de bu kürsüden ifade
ettiği gibi- "ekonomik istikrar politikalarının etkili bir
unsuru olan kamu finansman dengesinin sağlanmasında, vergi gelirlerinin
bir an önce Hazineye intikal etmesi büyük önem
taşımaktadır" cümlesiyle başlıyor.
BAŞKAN – Sayın Topuz,
bir dakikanızı rica edeceğim.
Sayın milletvekilleri,
lütfen, Meclis çalışmalarında biraz daha çalışma
usulüne uygun bir konum içerisinde olalım. Sayın hatibin
konuşmasını yapabilmesi dahi, herhalde bir hayli güç oluyor.
Lütfen... Özellikle, dikkat ediyorum.
Buyurun Sayın Topuz.
ALİ TOPUZ (Devamla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Temizel, bu, birinci
satırda ifade edilen konuyu burada çok güzel değerlendirdi. Önem
taşıdığı iddia edilen şeyin, haddizatında,
hiçbir önem taşımadığını ifade etti. Süreyi
beş gün öne çekmenin dengeleri kurmada hiçbir önemli değer taşımadığını
çok güzel ifade etti, ben de katılıyorum; ama, bir şey daha
eklemek istiyorum. Sanki, bu ülkede, ekonomik istikrar politikaları
uygulanıyormuş da, bu istikrar politikalarının gereği
olan birtakım başka vecibelerden, başka görevlerden söz
ediliyor. Var mı böyle bir istikrar politikası?! Ben, Hükümet
üyelerine, Hükümetin bakanlarına soruyorum: Hükümet sözcüleri, gerek Plan
ve Bütçe Komisyonunda gerek Genel Kurulda istikrar politikasına gerek
yoktur diye, konuşmadılar mı?! "Ne istikrar
programından, politikasından bahsediyorsunuz; böyle bir şeye
gerek yoktur" dediler. Siz, şimdi, olmayan bir şeye göre
bazı şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Bize göre, bir
istikrar politikasına gereksinim vardır; hem de orta vadeli bir
istikrar politikasına ve ona dayalı olarak, gerçek bir vergi
reformuna gereksinim vardır. Siz, Türkiye'nin vergi meselesiyle ilgili,
ekonomi politikasıyla ilgili asıl meselelerle
uğraşacağınıza, ufak tefek meseleleri buraya
getirerek, onunla, sanki bir iş yapıyormuş gibi bir görüntü
vermeye çalışıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, meseleleri ciddiye alalım. Hükümet etme işi
ciddî bir iştir ve ciddiyetle yürütülmesi gereken bir iştir.
İşi böyle ele almazsanız, önünüze gelen ilk
sıkıntı da "hadi bunu değiştirecek bir kanun
teklifi, tasarısı hazırlayalım" derseniz, hem sistemi
deforme edersiniz hem dengeleri bozarsınız hem de sanki iş
yapacakmış gibi bir görüntü verip, umut yaratıp, ondan sonra da,
hiçbir şey yapamadan hiçbir sonuç alamadan umutları
karartırsınız. Bu kanun tasarısı da böyle bir anlam
taşıyor. Önce, bunu ifade etmek istedim. Daha sonra bir şey daha
söylemek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel, burada, yine Sayın Temizel, gayet açık bir şekilde ifade etti.
Hükümet olarak, beyanname verme süresini 25'inden 15'ine almak istediniz; on
gün öne çekmek istediniz; Komisyondaki müzakereler sırasında, bunun
yarattığı sıkıntıyı siz de fark ettiniz ve
ondan sonra, bunu, 20'sine çektiniz; beş gün; yani, on gün için
yapacağınız tasarrufun yahut da finansman imkânının
yarısını bıraktınız Komisyonda. Eğer buradan
çok önemli bir şey bekliyorsanız, yarısını orada
bıraktınız. Öbür yarısını kullanmak -eğer,
bu maddeyi geri çekmezseniz- istiyorsunuz. Ben merak ediyorum ve Maliye
Bakanından soruyorum, lütfen, Sayın Bakan bize söylesin: Bu beş
gün öne çekme, ne kadar bir ferahlık sağlayacakmış ve
bununla, biz, neleri kurtaracağız; nasıl bir ferahlık
yaratacağız; onu, lütfen, burada teknik olarak anlatsın. Neyi
konuşuyoruz; neyin üzerinde tartışıyoruz; bu at
mıdır deve midir; nedir bu, görelim bunu... Beş gün öne çekmenin
sağlayacağı yararı,
Sayın Bakanın, somut olarak buradan açıklamasını
istiyorum.
Kaldı ki, yine, Sayın
Temizel ifade etti. Beş gün öne çektiğiniz zaman, ilk ay, beş
günlük bir ferahlama sağlayacaksınız, ne
sağlıyorsanız bir defa. İkinci ay ne olacak; ikinci ay,
yine, bir ay sonra gelecek, yine bir ay sonra gelecek. Lütfen, bu
hesapları bir daha yapın. Maliyenin çok ciddî bürokratları,
teknik adamları var. Onlar bunun hesabını bir yapsınlar,
Sayın Maliye Bakanına versinler, Sayın Maliye Bakanı da
gelsin, buradan, bu Meclise bir anlatsın. Fuzulî bir işle
uğraştığınızı anlayacaksınız ve
belki de, bu maddeyi, ya kendiliğinizden veya Sayın Nihat Matkap
arkadaşımızın metinden çıkarılmasına
ilişkin olarak verdiğini bildiğim bir önergeye uyarak
çekeceksiniz.
Değerli
arkadaşlarım, Hükümet, bu maddeyi geri çekeceğini
düşünüyorsa, keşke, Maliye Bakanı, bu müzakereler
başlamadan, çıkıp, burada "bu 1 inci maddeyi geri
çekeceğiz; konuşmalarınızı ona göre yapın"
deseydi. Biz, şimdi, çekilmeyeceğini varsayarak konuşma yapmak
mecburiyetindeyiz.
Değerli
arkadaşlarım, bu taraflarını anlattıktan sonra, 1 inci
maddedeki esas mesele nedir; onu anlatmak istiyorum. Katma Değer
Vergisiyle ilgili olarak verilen beyannamelerin nasıl bir süreç
geçirdiğini ve kimlerin bu işle
uğraştığını kısaca gözümüzün önüne
getirirsek, şunları görüyoruz: Bu işle ilgili olan vergi
mükellefleri var; o vergi mükelleflerinin, bu işleri yapan, meslek mensubu
teknik elemanları, muhasebecileri, malî müşavirleri,
danışmanları var ve bir de, bu mesele, Hazineyi ilgilendiriyor.
Vergi Usul Kanununda, fatura kesme süresi on gün olarak belirlendiğine
göre, işlemlerle ilgili bir on günlük süre daha olduğuna göre, siz,
onlarda bu süreleri aşağı çekmediğiniz; yani, Vergi Usul
Kanunundaki bu süreleri -on günü beş güne, öteki on günü beş güne-indirecek
bir tedbir almadığınız takdirde, o zaman, bir kanunla
verdiğiniz bir hakkı, bir başka kanunla ondan almak suretiyle,
farklı ve hukukî bakımdan çapraşık bir durum
yaratıyorsunuz.
Kaldı ki, biz, Türkiye'nin
koşullarını biliyoruz. Bir malı satan kişi, o
malı, alıcısına -diyelim, İstanbul'dan, Türkiye'nin
öbür ucuna- gönderiyor ve 10 gün sonra da faturasını kesiyor. O
fatura gittikten sonra kayda geçiriliyor, mizanlar tutturuluyor; ona göre
yapılması gereken işlemler yapılacak ve ondan sonra
beyanname hazırlanacak ve bütün bunlar da, üç beş gün gibi bir süre
içerisinde mutlaka yapılacak. Bunları buraya
sıkıştırmaya çalışıyorsunuz; ne gerek var?
Bizim Parti Grubumuza, bu konuyla
ilgili, muhasebecilerden, mükelleflerden bini aşkın faks geldi. Öyle
tahmin ediyorum ki, Refah Partisi Grubuna da, Doğru Yol Partisi Grubuna
da, Anavatan Partisi Grubuna da, DSP Grubuna da bu fakslar çekilmiştir.
Mükellef itiraz ediyor, bu işleri yapan teknik elemanlar, muhasebeciler,
bu işin tekniğini bilenler, onlar itiraz ediyor, yanlıştır
bu diyor; siz, hâlâ, bunda ısrar ediyorsunuz.
Bir de, Refah Partisi gücenmesin
değerli arkadaşlarım, siz, Hükümet olmadan önce çeşitli
vaatlerde bulundunuz; götürü vergiyi kaldıracaktınız, vergileri
aşağı çekecektiniz, bir sürü vergiyle ilgili çok önemli
taahhütlerde bulundunuz. Daha onları yapmaya sıra gelmeden,
şimdi, mükellefi de, işlemleri yapanları da zor duruma
düşürecek tedbirler getiriyorsunuz; bu size
yakışmıyor, herhalde
bunun farkındasınız.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Maliye Bakanımıza -şu anda
başka işle meşgul galiba; ama, nasıl olsa, konuları
biliyor- bu konunun bütün ayrıntıları, bundan bir süre önce,
Grup Başkanvekilimiz Sayın Nihat Matkap tarafından detaylı
olarak anlatıldı, niye; biz, bu meseleyi bir siyasî tartışma
konusu olarak görmüyoruz; biz, bu meseleyi bir teknik mesele olarak görüp bunu
çözmeye çalışıyoruz, yardımcı olmaya
çalışıyoruz. Sayın Maliye Bakanına bunun
yanlışlıkları üzerine ikna edici telkinlerde bulunuldu;
ama, her nedense, hâlâ, bu madde, tasarıda muhafaza ediliyor.
Değerli
arkadaşlarım, aslında, Katma Değer Vergisi beyannamesi ve
muhtasar beyannamenin ayrı ayrı verilmesi de, gerçekten, bir
bürokrasi yaratıyor. Yine, demin Sayın Temizel burada söyledi;
mükellef, her ay birkaç tane beyanname veriyor, pek çok işleme tabi
tutuluyor; bunları hafifletmek, sadeleştirmek gerekir. Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak öneriyoruz, Katma Değer Vergisi beyannamesi
ile muhtasar beyanname bir arada verilebilir, tek beyannameyle olabilir; birkaç
hane daha eklenerek, ikisi bir araya getirilerek hem mükellefin işi
kolaylaşır hem muhasebe elemanlarının işi
kolaylaşır hem de bunu tetkik eden maliyecilerin işi
kolaylaşmış olur.
Son olarak, sözlerimi
tamamlarken, Türkiye'nin orta vadeli bir ekonomik istikrar programına
şiddetle ihtiyacı vardır, böyle bir programa dayalı olarak
yeni bir vergi reformuna ihtiyaç vardır. Bu ufak tefek işleri bir
tarafa bırakınız ve Hükümet olarak bu konulara
yoğunlaşın ve biz de, muhalefet olarak, bu konularda size
katkı yapmaya çalışalım. Türkiye'nin temel sorunu, devletin
sağlıklı gelirlere kavuşturulması sorunudur.
Türkiye'nin temel sorunu, kayıtdışına çıkmış
olan ekonominin, gerçek ekonominin yarısından fazlasını
kayıt içine almaktır. Türkiye'nin temel sorunu, kayıt içine
alınmış ekonomideki verginin adaletli olarak
uygulanmasını sağlamaktır ve böylece, gelir
dağılımını düzeltmeye dönük yeni politikaların
sağlıklı bir platform üzerine oturtulması mümkündür. Biz,
Hükümetten bunları bekliyoruz.
Birkaç milyarlık veya birkaç
trilyonluk, bir defaya mahsus olmak üzere, bir yarar sağlama uğruna
büyük bir karışıklık yaratmaya gerek yoktur. O nedenle, bu
tasarının 1 inci maddesinin mutlaka geri çekilmesi gerekir. 2 nci
madde için ısrarınızı sürdürüyorsanız; onun da
bazı mahzurları olmakla beraber, onu bir ölçüde mazur
görebileceğimizi buradan ifade ederek sözlerimi tamamlamış
oluyorum.
Hepinize saygılar ve
sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum sayın Topuz.
İRFAN GÜRPINAR
(Kırklareli) – Sayın Başkan, ara verin; Sayın Maliye
Bakanı konuyu, hiç dinlemedi, herhalde müzakere ediyor, olayı
değerlendiriyor. Bana göre, kendilerine bir zaman verin; bu maddeyi geriye
çekerler.
BAŞKAN – Zaman talep
ederlerse düşünürüz; şu an öyle bir talepleri yok.
Anavatan Partisi Grubu adına
Sayın Refik Aras; buyurun. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Sayın Aras, süreniz 20
dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA REFİK ARAS
(İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
huzurlarınıza, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunuyla ilgili değişiklikler hakkında Anavatan Partisi
Grubunun görüşlerini arz etmek üzere çıkmış bulunuyorum;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Hükümetçe Meclise sunulan tasarı, KDV
Kanununda iki değişiklik yapmaktadır. Bunlardan ilkiyle,
yasanın 41 inci maddesindeki verginin beyan ve ödeme süresi on gün öne
çekilmek istenilmekte, ikincisiyle de, yasanın 60 ıncı maddesine
bir fıkra eklenerek ekverginin bandrol usulüyle erken tahsili konusunda
Maliye Bakanlığına yetki istenilmektedir.
Sayın milletvekilleri,
getirilen tasarı, Plan ve Bütçe Komisyonunda eleştirilere
uğrayarak, neticede, tasarıda aşağıdaki
değişiklikler yapılmıştır.
1. KDV Kanununun 41 inci maddesindeki ödeme
süresi, sunulan ilk tasarıda talep olunan on gün yerine, beş gün öne
alınması şeklinde
kararlaştırılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
size şu arada, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunuyla
devlet ne sağlıyor; kabaca bir bilgi vermek istiyorum. Devlet, Katma
Değer Vergisinden 1993 yılında 82 trilyon, 1994'te 185 trilyon,
1995'te 372 trilyon, 1996'da da 438 trilyonluk -1996 yılı
Ağustosu itibariyle- bir meblağ sağlamıştır.
Şimdi, bu tasarıyla
yapılmak istenilen şey, yukarıda verdiğim yıllık
KDV gelirlerinin bir aylık tutarlarının ödeme süresinin, sadece,
beş gün öne çekilmesinden ibarettir.
Tasarının, yine, Gelir
Vergisi stopajlarının on gün erken ödenmesi konusunda Plan ve Bütçe
Komisyonunda bir metin kararlaştırılmıştır
-Hükümetin tasarısında yoktur, dikkatinizi çekiyorum, Plan ve Bütçe
Komisyonunda tartışılmış- bu da 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunuyla devletin normal beyan ve stopajla sağlanan Gelir
Vergisinin sürelerinin on gün öne alınması olayıdır.
Devlet, 1993 yılında Gelir Vergisinden 107 trilyon, 1994'te 182,
1995'te 330, 1996 Ağustos itibariyle de 406 trilyon
sağlamış. Şimdi bu tasarıyla yapılmak istenen,
yukarıda belirttiğim yıllık Gelir Vergisi tutarlarının içerisinde yer alan ve
muhtasar beyannameyle her ay ya da üç ayda bir bildirilen vergi
stopajlarının on gün öne alınmasından ibarettir.
Keza, üçüncü değişiklik
de; Kurumlar Vergisi stopajlarının on gün erkene alınması
konusudur. Bu tasarıyla yapılmak istenen, tevkifat yoluyla
alınan Kurumlar Vergisinin on gün önce teslimini sağlayabilmektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz evvel Sayın Zekeriya Temizel ve
Sayın Ali Topuz Beyefendiler, konuyu çok samimi bir şekilde dile
getirdiler. Şu hususa dikkatinizi çekiyorum: Genel Kurula gelen bu
tasarı, Hükümetin malî ve ekonomik konularda politika ve uygulamalarının
ne denli uçuk ve dengesiz olduğunu ve her olayın günübirlik
elyordamıyla bulunmuş sözde
tedbirlerden medet umar hale geldiğini göstermektedir. Hükümetin büyük bir
çoğunlukla temsil edildiği Plan ve Bütçe Komisyonunda
tasarının değiştirilmiş olması da zaten bunu
ispatlıyor.
Daha yakın zamanda, erken
vergi ödemelerine indirim sağlayan bir yasayı bu Meclisten
çıkarmadık mı sayın milletvekilleri? Erken ödeyen
mükelleflere bir indirim sağladık; ama, görüldü ki, bunun
tatbikatında pratikte bir şey sağlanmadı, şimdi bunu
nerede ise yasa zoruyla yapmaya çalışıyoruz. Bunun önemli bir
tenakuz olduğunu özellikle, İktidar partisi milletvekillerinin
dikkatlerine sunuyorum. Yani, evvela yasa yoluyla kolaylıklar
sağlayarak vatandaştan vergisini erken almak için burada yasa
çıkardık, tatbikatından bir
şey çıkmadı. Şimdi gelmişsiniz, efendim,
şu vergiyi beş gün öne alalım, bu vergiyi on gün öne
alalım... Bunun, Yirminci Dönem Parlamentosunun,
bugünkü Hükümetin uğraşacağı çapta bir olay
olmadığını tekrar dikkatlerinize sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarı bu haliyle yasalaşırsa ne olur; tekrar olacak; ama,
kısaca arz ediyorum: Biliyorsunuz, mükelleflerin muhasebe ve
kayıtlarını düzenlemeleri için, Vergi Usul Yasasına göre on
günlük bir süre var; bu yasayı katletmiş oluyorsunuz. Yani, on gün öne
alınca, vatandaş, falanca ayın 31'inde kestiği
faturanın, on gün sonra, muhtasarla ilgili beyannamesini vermek zorunda.
Vergi Usul Kanunu diyor ki, 10 gün sana kayıt nizamı
tanıdım. Yani, böyle, düğmeye basmış gibi...
Pratiği düşünelim lütfen; mümkün olmayan bir olay.
Ayrıca, böyle bir zorlama,
zaten yeterinden fazla var olan kayıtdışına kayma
eğilimini çoğaltacaktır.
Değerli arkadaşlar, çok
kısa aralarla vergi ödeme zorunda kalan mükelleflerin vergi ödeme takvim
alışkanlıkları bozulacak ve finansman sorunuyla
karşılaşacaklardır; alışılmış ve
yerleşmiş bir düzen bozulmuş olacak, serbest piyasa düzeni
etkilenecektir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; izninizle, size, tarafıma gelen bir
faksı okumak istiyorum. Faksın tarihi 12 Kasım.
"Türkiye Büyük Millet
Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunun vergi ödeme süresini öne çeken yasa
tasarısını kabul ederek, Genel Kurulda görüşülmek üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sevkettiğini
öğrenmiş bulunuyoruz.
Tasarıda, KDV
beyannamelerinin verilmesi, her ayın 25'inden 20'sine, Gelir ve Kurumlar
Vergisi beyannamelerinin verilmesi ise, her ayın 20'sinden 10'una
çekilmesi öngörülmektedir. Bu şekilde bir düzenlemenin, kamu maliyesi
açısından hiçbir menfaat sağlayamayacağı
açıktır. Üstelik, yerleşmiş bir sistemin yerinden
oynatılmasına sebep olur ki, sonucunda, mükellefler
açısından büyük bir kargaşa yaşanması
kaçınılmazdır. Bu sebeple, kanun tasarısının,
Genel Kurulda görüşülmesi esnasında, tasarının eski
şekliyle kalması için gayretlerinizi bekler; saygılar sunarız."
Değerli milletvekilleri, bu
faks, bana, Konya Ticaret Odasından gelmiş. İsimleri okuyorum:
Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Üzülmez, Genel Sekreter Avukat Tahir
Akyürek. Konya Ticaret Odasından, benim konuşmacı olduğumu
öğrenince, faks çekmişler. Yani, böyle bir zorlamanın
vatandaşlar üzerinde ne kadar rahatsızlık
yarattığını göstermesi bakımından enteresan
buldum.
Değerli milletvekilleri,
ekvergiyle ilgili bandrol uygulaması, biliyorsunuz, daha önce Türkiye'de
tatbik edilmiş bir olaydır ve ciddî bir sonuç
alınamamıştır. Hükümetin, Refah Partisinin adil düzenle
ilgisi bulunmadığını basından öğrendiğimiz
kaynak uzmanlarının bu görüşleriyle hareket etmeleri yerine,
eğer, varsa, kendi orijinal, Türkiye'de denenmemiş yeni fikirlerle,
yeni teklifler getirmelerinin daha doğru olacağını
düşünüyorum. Şirketlerin, tüccarın, esnafın
alışılmış ödeme planını
bozmanızın, Türkiye'ye, Türk insanına, Türk tüccarına bir
fayda sağlamayacağını, tekrar dikkatlerinize sunuyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi vaktinizi daha çok almadan sözlerimi,
bazı önerilerde bulunarak bitirmek istiyorum.
1. Elinizdeki yasa tasarısının 1
inci maddesinde -Hükümetten gelen teklifte- 3065 sayılı KDV Kanununun
41 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen ve her
ayın 25'inde verilen beyannamelerin ödeme sürelerinin on gün öne çekilmesi
istenilmiştir. Bu, Plan ve Bütçe Komisyonunda beş güne
indirilmiştir. 2 nci maddede, aynı yasanın 60 ıncı
maddesine bir fıkra eklenerek, tütün mamulleri ve alkollü içkilere ait
ekvergi tahsilatının bandrol uygulaması suretiyle
yapılması için Maliye Bakanlığına yetki verilmesi
istenilmektedir.
Muhterem milletvekilleri, hepimiz
ya da büyük çoğunluğumuz, tüccarın ve esnafın içerisinden
geliyoruz; getirilen tasarıyı lütfen iyi değerlendirelim. Bu
bandrol ile tahsilat meselesi, biraz evvel arz ettiğim gibi, Türkiye'de
vaktiyle uygulanmış bir sistemdir ve pek de başarılı
bir sonuç alınamamıştır; ancak, şimdi, Hükümetimiz
eğer tütün mamullerinden ve alkollü içkilerden alacağı ekvergileri
-bandrol uygulaması yaparak- erken tahsil edeceğim diyorsa, buyursun
etsin. Yani, buna da, benim şahsen ve grup olarak fazla bir
itirazımız yoktur.
Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; gerek Hükümetin yasa tasarısında bulunan
ve Plan ve Bütçe Komisyonunun KDV tahsilatının beş gün öne
çekilmesi yolundaki kararı, gerekse Plan ve Bütçe Komisyonunca hemen
oracıkta ortaya atılan ve benimsenmiş olarak
huzurlarınıza getirilmiş bulunan Gelir ve Kurumlar Vergisi
stopajlarının beyanname ve ödeme tarihlerinin bir defa olarak on gün
öne çekilmesi istemlerini, bu memleketin gerçeklerini bilen insanlar olarak,
lütfen ve lütfen bir kez daha düşününüz.
Konuşmamın
başında belirttim, Gelir Vergisi tahsilatının büyük bir
bölümü, yıllık Gelir Vergisi beyannemelerine dayalı olarak
ödenen vergiler ile büyük çoğunluğunu devlete ait resmî
kuruluşların aylık muhtasar beyannemelerle ödediği vergi
stopajlarından teşekkül etmektedir. Geriye kalan mükelleflerin bir
bölümü, her ay verilen beyannamelere dayalı olarak ödenen vergi stopajlarını,
bir bölümü de -dikkatinizi çekiyorum- 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 98 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği
üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı
sayısı on ve daha az olan vergi mükelleflerinin, her ay yerine
şubat, mayıs, ağustos ve kasım aylarının 20nci
günü akşamına kadar yaptığı ödemelerden
oluşmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
görüldüğü gibi, bu küçük iş sahiplerine devletimiz diyor ki, siz,
stopajları her ay ödemeyin, üç ayda bir ödeyin; yeter ki
işyerlerinizi ve faaliyetlerinizi Maliyeye bildirin ve dürüst
vatandaşlar olarak görevlerinizi yerine getirin. Peki, biz, şimdi
neyle uğraşıyoruz?! Vaktiyle, yasanın her ay bile
istemediği muhtasar beyannameyi, senede dört defada verilmesini istediği
beyannameyi beş gün, on gün öne çekmek için uğraşıyoruz.
Bunu, insafınıza sığınarak soruyorum, bir anlamı
var mı?
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir şey daha arz etmek istiyorum:
Hükümetimiz, bu tasarıyı Sayın
Başbakanımızın imzasıyla 14 Kasımda Meclise sevk
etmiş. Tabiî, aradan yaklaşık dört ay geçti. Bütçe müzakereleri
sırasında, Başbakanımız Sayın Necmettin Erbakan
ve İktidarın diğer sözcüleri, Hükümetin, nakit olarak, gelir
olarak fazla bir sıkıntıları olmadığını,
söyledikleri üç kaynak paketinden sadece birincisinden 10 milyar dolarlık
gelirin sağlandığını söylediler ve hergün
söylüyorsunuz. Ee kardeşim, dört ay evvel, hadi diyelim ki, Hükümete yeni
gelmiştiniz, sıkıntılarınız vardı;
işte, böyle, vergi stopajını on gün öne alarak bir yarayı
kapatmaya çalışıyor olmanızı anlayışla karşılamamız
mümkün olabilir.
ÖMER EKİNCİ (Ankara)–
Sizin yaralarınızı kapatıyoruz!..
REFİK ARAS (Devamla) – Ama,
şimdi, lütfediniz, hergün diyorsunuz ki "kaynak paketinden akan
paraları koyacak yer bulamıyoruz" Allah aşkına rica
ediyorum ki, gelin, beş günlük, on günlük işlerle
uğraşmayın.
ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) – Daha
çok olsun...
REFİK ARAS (Devamla) –
Olsun, hayhay efendim.
Değerli milletvekilleri,
gelin, şimdi biz, Maliyeye kaydını yaptırmış,
belli bir düzen içerisinde vergilerini ödemekte olan tüccarın ve
esnafın bu ödeme düzenlerini bozmayalım. Bir işyerinde
senelerden beri patronu bilir, muhasebecisi bilir, muhtasar beyannamesini vergi
dairesine götüren işçi bilir ki, her ayın 20'sinde bu muhtasar
beyanname verilir; yani, bunu, şimdi tersyüz etmenin çıkaracağı
sonuçları söyleyeyim: Bu yüzden ne olacak biliyor musunuz değerli
milletvekilleri; binlerce ve binlerce insan yanlışlık yapacak.
Otuz seneden beri alıştığı ayın 20'sinde muhtasar
beyanname verilme meselesini unutacak, beyanname vermeyecek. Beyanname
vermeyince, vergi dairesiyle, Maliyeyle durduk yerde yeniden yüz göz olacak;
hatta, adama, muhtasar beyannameyle ödeyeceği vergiden daha çok usulsüzlük
cezası keseceksiniz; yani, Maliyeye kaydını
yaptırmış olan –hepiniz esnafın içinden geliyorsunuz– birtakım
dürüst, vergisini ödeyen insanları bu kadar sıkıntıya
koymanın bir âlemi var mı?
Değerli milletvekilleri,
geliniz, bu tedirginlik yaratacak küçük konularla uğraşmak yerine,
biraz evvel Sayın Temizel de söyledi, Maliyeye kaydını bile
yaptırmamış olan yüzbinlerce vergi kaçakçısının
peşine düşelim, onlarla uğraşalım. Türkiye'de
kayıtdışı ekonomi, "yasal bölümün üçte biri"
diyorlar "yarı yarıya diyorlar" ama, ben, iddia ediyorum
ki, neredeyse başabaş geldi. Bu gerçekler bilinirken, iyi niyetlerle
Maliyeye kaydolmuş adamın muhtasar beyannamesini beş gün öne
çekmek, şu Parlamantonun bu ciddî işlerinin yanında
yakışan bir olay mı Allah aşkına? Yani,
izanınıza sığınıyorum.
Bir şey daha söyleyerek
sözlerimi tamamlamak istiyorum. Hep tenkitçi olduk gibi görünüyor. Mensubu
olduğum Anavatan Partisi, Türkiye'de Katma Değer Vergisi Kanununu
tasarı olarak Meclise getiren ve o günkü Parlamentodan onay alarak Türk
ekonomi hayatına yerleştiren bir partidir. Bir Katma Değer
Vergisi Yasasını Parlamentodan geçirip ekonomik hayata uygulanır
hale dönüştürmek ciddî bir meseledir. Anavatan Partisi şimdi, bu on
günlük süre için herhangi bir sızlanma içerisinde değildir; ama,
değmeyeceğini iddia ediyorum. Sayın Hükümet, Türkiye'deki vergi
meselelerine, Türk ekonomisine ciddî ölçüde etken olabilecek
tasarıları buraya getirirse, inanıyorum ki, Anavatan Partisinin
Türkiye'nin gerçeklerini bilen bütün saygıdeğer milletvekillerini
yanlarında bulacaklardır. Olay bu kadar kolaydır.
Biz de Anavatan Partisi olarak bu
üç maddenin yasa tasarısından çıkarılması için önerge
verdik. Arz ettiğim bu konular çerçevesinde esnafın, tüccarın
içerisinden gelmiş bir milletvekili olarak, Sayın Hükümetin Refah
kanadına, Sayın Doğru Yol Partisine, Partime, DSP ve CHP
milletvekillerine tekrar yürekten seslenerek, diyorum ki, bu üç maddeyi
tasarıdan çıkaralım ve de Maliyeye kayıtlı olan
insanları durduk yerde Maliye ile tekrar dosya savaşı içerisine,
karşılıklı tartışma içerisine sokmayalım.
Bu duygu ve düşüncelerle,
beni, dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (ANAP ve DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Aras.
Gruplar adına başka söz
talebi var mı?
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Grubumuz adına Sayın İsmail Özgün konuşacak.
BAŞKAN – Refah Partisi Grubu
adına Sayın İsmail Özgün; buyurun. (RP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
RP GRUBU ADINA İSMAİL
ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde Refah Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz
konusu kanun tasarısına baktığımız zaman,
Hükümetin teklif ettiği metinde iki ana esas söz konusudur: Birisi, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin bir ve
dördüncü fıkralarında yer alan "25 inci günü" ibarelerinin
"15 inci günü" olarak değiştirilmesi; diğeri de, ek
vergiyle ilgili olarak -genellikle Tekel maddelerinden alınmakta olan ek
vergiyle ilgili olarak- bandrol uygulamasına geçilmesiyle ilgili husus,
ana madde olarak önümüze geliyor. Ancak, kanun tasarısı Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken -benden önce konuşan arkadaşların
da zikrettiği gibi- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 41 inci maddesinin bir ve dördüncü fıkralarında yer alan
"25 inci günü" ibareleri "20 nci günü" olarak
değiştirilmiş, ilaveten, 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun 98 inci maddesinin bir ve üçüncü fıkralarında yer alan
"20 nci günü" ibareleri "10 uncu günü" olarak
değiştirilmiştir.
Bu kanun tasarısı
buraya gelmeden evvel, tabiatıyla bu tasarıyla ilgili olarak,
mükelleflerimizden ve işin teknik yönüyle ilgili serbest muhasebeci ve
malî müşavir arkadaşlardan, bizlere de birtakım talepler geldi.
Bendeniz, milletvekilliğimden önce, seçim bölgem olan Balıkesir'de,
aşağı yukarı onbeş yıl kadar serbest muhasebeci ve
malî müşavir olarak bu hizmette bulundum. Gerçekten, Katma Değer
Vergisiyle ilgili hususta, muhalefet partileri adına konuşan
arkadaşlarıma ben de katılıyorum. Gerek fatura
düzenlenmesindeki süre gerekse kayıt nizamındaki yasal süreler
dikkate alındığında, bu beyannamenin sıhhatli bir
şekilde hazırlanması, verilmesi sıkıntı
yaratacaktır. Bu bakımdan, Refah Partisi Grubu olarak,
şahsım olarak ifade ediyorum ki, maddenin, Plan ve Bütçe Komisyonunda
kabul edilen 1 inci maddenin, buradan çıkarılması ve Katma Değer
Vergisi Kanunundaki beyanname verme ve ödeme süresinin, yine eskiden
olduğu gibi, her ayın 25'inde gerçekleşmesi gerektiği
düşüncesindeyim; Grubumuz da, aşağı yukarı bu fikre
katılıyor...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) –
Yani, sinekten yağ çıkmayacağını
anladınız!..
İSMAİL ÖZGÜN (Devamla)
– Ancak, stopajla ilgili olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen, her
ayın 20'sinde beyannamesi verilip ödenen stopajın, yine her ayın
10'una alınması hususunda, gerek TÜRMOB'daki
arkadaşlarımızla gerekse Ankara Malî Müşavirler ve
Muhasebeciler Odasının Başkanı ve yöneticisi
arkadaşlarımızla yaptığımız
görüşmelerimizde, bu konuda tepkilerinin olmadığını
öğrendik. Esasen, 10 günlük öne çekmeyle stopajdan elde edilecek olan
gelirin, Katma Değer Vergisinin 10 gün öne çekilmesinden sağlanacak
olan faydanan daha fazla olduğunu hesaben biliyoruz, onu gördük. O
bakımdan, Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen stopajla ilgili hususun,
Plan ve Bütçe Komisyonundaki kabul edildiği şekliyle geçmesinde bir
sakınca yoktur düşüncesindeyim.
Diğer taraftan, tabiî,
burada, tevkifat suretiyle ödenen bu verginin tevkifatı, bir önceki ay
içerisinde yapılıyor. Mükellefler, tevkifatı bir önceki ay
içerisinde yapıp bu vergiyi tahsil ediyor, ertesi ayın -stopaj için
söylüyorum- 20'sini kadar beyannamesini verip ödüyorlar; yani, vergi
mükellefleri, ilave bir malî yüke katlanmamış oluyorlar, böyle bir
malî yük altına girmemiş oluyorlar; bir önceki ay tevkif ettikleri
vergiyi bir sonraki ay ödüyorlar.
Ekvergi ile ilgili hususa gelecek
olursak; tasarıdaki diğer bir düzenleme, mevzuata göre yüksek oranda
vergilendirilen ekvergiye tabi malların vergilerinin erken tahsilini
sağlamaya yönelik olarak, bandrol usulü ile tahsil edilebilmesi konusunda,
yine, Maliye Bakanlığına yetki verilmesine ilişkin bir
konudur. Bandrol uygulaması, bir taraftan ekverginin düzenli şekilde
tahsili ve bir an önce Hazineye intikalini sağlayacak, diğer taraftan
ekvergi kaçağını önleyecektir.
Değerli milletvekilleri,
gelen teklif üzerinde ve Plan ve Bütçe Komisyonunda müzakere edildiği
şekliyle, kanun tasarısı üzerindeki görüşlerimizi, bu
şekilde, sizlere arz etmiş oluyorum.
Tekrar, netice olarak şunu
ifade ediyorum: Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen kanun
tasarısının 1 inci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını, diğer maddelerinin aynen kabul
edilmesini, Yüce Heyetinizden, şahsım ve Grubum adına talep
ediyorum.
Meclis
çalışmalarımızın -yeni bir yıla girdik-
inşallah, hayırlı bir şekilde, başarılı bir
şekilde geçmesini temenni ediyor; saygılar sunuyorum. (RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Özgün.
Doğru Yol Partisi Grubu
adına söz talebi var mı efendim? Yok.
Sayın Hükümet söz talebiniz
var mı efendim?
MALİYE BAKANI
ABDULLATİF ŞENER (Sıvas) – Yok.
BAŞKAN – Yok.
Şahsı adına
Sayın Hasan Denizkurdu.
Sayın Denizkurdu, süreniz 10
dakikadır.
Buyurun.
HASAN DENİZKURDU
(İzmir) – Sayın Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; yeni
yılın ülkemize, tüm dünya insanlığına hayır
getirmesini dileyerek sözlerime başlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şu an görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bunun
sebebini izah edeceğim. Çünkü, yıllardan beri, ülkemizde, her ortamda
tartıştığımız konu, Türkiye'de vergi veren kesim
ile vergi vermeyen kesim arasındaki haksız rekabetin
alabildiğine arttığı ve hatta vergi vermeyen yeraltı
ekonomisi dediğimiz kesim ile vergi veren kesimin, birtakım hesaplara
göre, neredeyse, birebir noktasına yaklaştığını
her ortamda ifade ediyoruz. Dolayısıyla vergiyle ilgili bir konu
gündeme geldiği zaman, gerek enflasyon oranları nedeniyle haksız
hale gelen vergi oranlarının indirilmesi, gerekse verginin
yaygınlaştırılması konusunda hemen hemen her parti
aynı görüşte.
Biraz evvel Refah Partisi sözcüsü
arkadaşımızın söylediği gibi -kendisi bu işlerden
gelmiş- ben de ticaret âleminden, İzmir Ticaret Odası
Başkanı olarak bu tasarıyla ilgili bütün odaların
görüşlerini aldım. Tabiî diyeceksiniz ki, yani, netice itibariyle bir
kesim, bu tasarıya karşı olabilir; ama, Türkiye'nin yüce
çıkarlarını gözeterek, burada, Parlamento doğru kararı
verecektir. Bu görüşe katılırım; ancak, pratikte, eğer
bu yasa tasarısını kabul edersek, işlemez, diğer kanun
hükümleriyle çelişir ve hayatın gerçeklerine uymayan birtakım
sorunları kendi kendimize yaratmış oluruz; hem de ne
pahasına; KDV tahsilatını 10 gün geriye çekme pahasına. Bu
nedir; bütün vergi mükelleflerinden -tabiri mazur görün ve o anlamda
anlamayın ama- kafese alınmış kazlardan, mümkün
olduğunca daha fazla tüy yolmaktır; yani, dışarıda
özgürce dolaşıyorlar, hesap soran yok, yediğinden hesap soran
yok; ama, kafesin içine soktuğunuzun her gün yemini kesiyorsunuz. Ee,
sonunda bunlar ölür, kafes de boş kalır.
YÜKSEL YALOVA (Aydın) –
Partinizden geldi...
HASAN DENİZKURDU
(İzmir) – Efendim, partimden gelebilir; ben, milletvekili olarak
şahsî görüşümü söylüyorum Sayın Yalova. Ben, ticarî hayatın
içerisinden gelen bir insan olarak kendi görüşlerimi burada ifade etmekle
muhtarım; yani, parti konusu başka konu, olabilir. Nitekim parti de,
biraz sonra, tahmin ediyorum, bu konuda her gruptan gelen görüşleri
nazarı dikkate alarak, umuyorum ki, bu kanun tasarısını
geri çekecektir, öyle bir umudum var. Dolayısıyla, ben kanaatimi
söylüyorum ve bu kanun tasarısının kabul edilmesi halinde
sıkıntılar doğuracağını, özellikle KDV'nin
10 gün geriye alınmasının işlemesinin mümkün
olmadığını ve dürüst mükelleflerin, sırf KDV'yi
gününde ödememelerinden dolayı da, ağır birtakım cezalara
maruz kalacakları gerçeğini ifade ediyorum.
Dolayısıyla, Yüce
Parlamento, eğer bu kanun tasarısını bu geliş
şekliyle kabul ederse, bakın göreceksiniz, mükelleflerden,
esnaf-sanatkârdan, odalardan gelen tepkiyle, burada, üç ay sonra, bu kanunu
tekrar değiştirmek zorunda kalırız ki, bu da Parlamentoya
yarar değil, zarar getirecektir.
Onun için, değerli
milletvekilleri, bu kanun tasarısı Hükümetin yeni kurulduğu
günde bütçe kaynaklarını ve gelirleri artırmak için bu amaçla
gelmiş olabilir; yani, 10 günlük bir tahsilat süresini bütçeye bir ek
gelir olarak düşünmüş...
BİLTEKİN ÖZDEMİR
(Samsun) – Ek faiz...
HASAN DENİZKURDU (Devamla) –
Ek faiz... Ek gelir, ek faiz olarak düşünmüş olabilirsiniz; ama, tatbikatta
yaratacağı sıkıntılar bir hayli fazla olacaktır.
Dolayısıyla, ben,
şahsım adına, ikinci kısım, bandrolle ilgili konunun,
netice itibariyle tekel ürünlerinden tahsil edilen bir konu olduğu için,
ne getirip ne götüreceği konusunda pek tartışmaya girmek
istemiyorum; ama, şahıs olarak, kanun tasarısının 1
inci maddesine karşı olduğumu ifade ederek, Yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Denizkurdu.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Sayın Başkan, şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Kapusuz. (RP sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan 130 sıra sayılı kanun
tasarısıyla ilgili şahsî görüşlerimi arz etmek üzere söz
almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, tasarılarla ilgili
siyasî partilerimizin farklı düşünmeleri kadar doğal olan bir
şey söz konusu değil.
54 üncü Hükümetimiz,
birtakım sıkıntıları aşabilmek için
arayış içerisindedir. Katrilyonlarca liralık faiz ödemek
konumuna düşmüş olan bir ülke ekonomisinin Hazinesinin
çıkış ararken, elbette, esnafımızı,
tüccarımızı, sanayicimizi, vatandaşımızı,
çalışanımızı, bütün kesimleri ilgilendiren
birtakım yükümlülükleri de söz konusu olacaktır. Ancak, burada,
kesinlikle bir mağduriyet söz konusu değildir.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Sana
göre öyle!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) –
Bakınız, ben, sadece, global seviyede bir açıklama yapmak
istiyorum. Ortalama olarak bir yılda 1,2 katrilyon liralık KDV
toplanıyor; yuvarlak bir rakam. Şimdi, bu tasarı gelirken, normalinde
on gün önce ödenecekmiş gibi bir hazırlık yapıldı.
Şayet on gün olursa, bir yılda yüzyirmi gün eder. Komisyondaki
arkadaşlarımız bu on günlük süreyi çok uzun buldukları
için, süreyi beş güne düşürmek talebini Hükümete de kabul ettirmişler,
beş güne düştü. Dolayısıyla, bu da, yılda
altmış gün eder.
Değerli arkadaşlar,
ödemek durumunda olduğunuz katrilyonlarca liralık faiz yükünde
birazcık katkı temini noktai nazarından olaya bakarsanız,
asgarî beş gün öne alınmasıyla, Hazinenin rahatlatılacağı
rakam 150 ilâ 200 trilyon arasındadır.
EYÜP AŞIK (Trabzon) –
Yanlış söylüyorsun.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) –
Hiçbir zaman yanlış değil. Bunu, global seviyede bir rakam
olarak söylüyorum; hesaplanmış, kesin rakam olarak söylemiyorum.
Dolayısıyla, sırf faiz ödemelerinde -ki, gelir olarak söylemiyorum,
dikkat edin- ne kadar faiz ödendiğini de düşünecek olursanız, bu
rakamların doğruluğunu kabul edersiniz.
BİLTEKİN ÖZDEMİR
(Samsun) – Yanlış... Yanlış...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) –
Buna rağmen, buradaki Komisyon üyesi arkadaşlarımızın
ve özellikle siyasî partilerimizin yaklaşımlarını da göz
önünde tutarak, 1 inci maddenin tasarıdan çıkarılması
konusunda bir mutabakat temin ettik.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Niye
geldi o halde?..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) –
Dolayısıyla, arkadaşlarımızın, burada,
çıkıp da, bunu başka mecralara çekmek gibi bir
anlayışta olmamaları doğaldır; böyle yapmaları
lazım.
Bu konuda, söylemek
istediğim son söz şu: Hükümetin, dönem itibariyle büyük bir
sıkıntıya girildiği kabul edilen bir dönemde, böyle bir
arayış içerisinde olması kadar tabiî olan bir şey yok; bu,
memleketin de faydasınadır. Hükümetin bu kararı, normal bir
karardır, uygun bir karardır; fakat, genel manadaki
yaklaşım böyle tasvip gördüğü için biz de buna katkı
sağlayacağımızı ifade ettik, bir önerge verdik -belki,
bu doğrultuda verilmiş diğer önergeler de sözkonusudur- bu
önerge doğrultusunda, bu 1 inci maddeyi tasarıdan
çıkaracığız.
Arz eder, teşekkür ederim.
(RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Kapusuz.
Tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) –
Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN –
Arayacağım efendim.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yetersayısı yoktur.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 16.47
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 17.00
BAŞKAN : Başkanvekili
Uluç GÜRKAN
KÂTİP ÜYELER : Ünal
YAŞAR (Gaziantep), Kadir BOZKURT (Sinop)
BAŞKAN – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
VI. —KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
8. —3065
Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4
üncü Fıkralarının Değiştirilmesi ile 60 ıncı
Maddesine Bir Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/512) (S. Sayısı :130)
BAŞKAN – Görüşmekte
olduğumuz tasarının tümü üzerindeki müzakereleri
tamamlamış, maddelerine geçilmesini oylamıştık ve
karar yetersayısı bulamadığımız için
birleşime ara vermiştik; şimdi yeniden oylayacağım ve
karar yetersayısı arayacağım.
Komisyon ve Hükümet yerlerini
aldılar.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Mutabakat var Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kabul etmeyenler...
Karar yetersayısı vardır; tasarının maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
3065 Sayılı Katma
Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5422
Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı
MADDE 1. – 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin 1 ve 4 üncü
fıkralarında yer alan “... 25 inci günü...” ibareleri “... 20 nci günü...”
olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – 1 inci madde
üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Biltekin Özdemir;
buyurun.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) –
Maddeyi geri mi çekmişler Sayın Başkan?
BAŞKAN – Efendim, geri
çekilmesi konusunda Başkanlık Divanında bir işlem yok;
madde üzerinde önergeler var; ancak, önergelerin işleme konulması
sırasında görüşebiliriz onu.
Sayın Özdemir, süreniz 10
dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA
BİLTEKİN ÖZDEMİR (Samsun) – Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Maddenin içeriği
hakkında, geneli üzerinde görüşler beyan edilirken, gruplar
adına konuşan değerli milletvekili
arkadaşlarımız, genel olarak bir konsensüsün, bir fikir
birliğinin oluştuğuna ilişkin mütalaalar serdettiler. Öyle
görülüyor ki, Hükümet de, bu maddenin yanlışlığı
üzerinde Plan ve Bütçe Komisyonunda ileri sürülen görüşlerimizi dikkate
alarak, ya değişiklik yapma veya maddenin tümüyle geri çekilmesi
hususunda bir önerge hazırlamaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, madde vesilesiyle milletvekili arkadaşlarıma
şunu sunmak istiyorum: Birçok düzenlemede müşahede ettiğimiz
üzere, Hükümet ve Hükümetin özellikle maliye kanadı
yanlışlıklarla meşgul ediliyor. Maliye
Bakanlığınca hazırlandığı ifade edilen,
ileri sürülen düzenlemelerin çoğunun Maliye Bakanlığınca
hazırlanmadığı, daha metnin içeriği okunur okunmaz
anlaşılıyor ve Maliye Bakanı da, zorunlu olarak, Hükümetin
bir üyesi olması sıfatıyla, bu yanlış düzenlemeleri
savunma mevkiinde bırakılıyor.
Ben, şimdi, Hükümetten rica
ediyorum; Hükümetin -başta Sayın Başbakan olmak üzere- konuya
yeterince vâkıf olmayan bazı üyeleri bir fikir öneriyorlar ve bu
fikir Maliye Bakanlığına gönderiliyor, oradan da Maliye
Bakanlığının savunmasına imkân sağlanıyor.
Bunu şunun için söylüyorum: Bırakınız, Maliye
Bakanlığı, sizin genel politikalarınız çerçevesinde size
teklifler hazırlasın, kanun teklifleri, tasarıları
hazırlasın; dört başı mamur, kapsamlı, Maliye
Bakanlığının geçmişine de biçimine de
yaraşır düzenlemeler getirsin; ama, fırsat verilmiyor Maliye
Bakanlığına bu konuda. Bu yüzden, Hükümetten istirham ediyorum,
Maliye Bakanımıza, kendi konularını kendilerinin
hazırlaması konusunda biraz zaman tanısınlar.
Şimdi, bu maddenin
değiştirilmesine ilişkin izlenim aldığım için
daha fazla, uzun süre konuşmak istemiyorum. Yalnız, Vergi Usul
Kanunumuzun 219 ve 231 inci maddelerinde, gerek belgelerin düzenlenmesi gerek
kayda geçmesi için, onardan en az yirmi güne zaten ihtiyacı vardır
mükelleflerimizin ve işleme taraf olanların. Bu yüzden, bir defa,
Katma Değer Vergisi beyannamelerinin verilme zamanının ayın
20'sinden önceye çekilmesi gerçekten anlamsız olur; Sayın Aras bunu
çok veciz bir şekilde belirttiler. Ondan sonra da, mükelleflere ve
bunların işlemlerini yürüten serbest muhasebeci, malî müşavir
meslektaşlarıma dört beş gün süre tanınması gerekir; o
da ayın 25'i eder. Bu itibarla, bu Katma Değer Vergisiyle ilgili
düzenlemenin mutlak surette geri alınması gerekir.
Diğer taraftan, değerli
arkadaşlarım, muhtasar beyannameyle ilgili olarak herhangi bir itiraz
gelmediği ifade ediliyor; itiraz gelmez; çünkü, muhtasar beyannamelere
taraf olan temel kurum kamu kurumlarıdır; bir defa onu ifade edeyim.
Sayın Kapusuz, onu arz ediyorum; yani, muhtasar beyannamelerin asıl
sorumlusu mükelleflerin kendileridir; serbest muhasebeci ve malî müşavir
arkadaşlarımız, meslektaşlarımız değildir.
Bu sebeple, onlardan size itiraz gelmemiş olabilir; ama, şunu arz
etmek isterim Yüce Meclise: Muhtasar beyannamenin verilme zamanının
da ayın 20'sinden 10'una çekilmesi yanlıştır.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) –
Onu da düzeltiyoruz.
BİLTEKİN ÖZDEMİR
(Devamla) – Bunu da düzeltiyorsanız mesele yoktur.
Bakın, şunu arz
ediyorum: Biz, Anavatan Partisi olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunda da burada
da, Hükümetin başarısız olması için değil, bir
yanlışa girmemesi, daha iyi düzenlemenin nasıl olması
konusunda davranıyoruz. Bunun dışında bir
davranışımız yoktur. İktidara mensup
arkadaşlarımıza ve Hükümete, tekrar, dikkatlerine sunarak arz
ediyorum. Bizim önerilerimize dikkat buyursunlar, titizlik göstersinler;
burada, gelsinler, destekleyelim; çünkü, biz, onlara, tecrübelerimizin de
ışığında, doğrunun ne olduğunu
anlatıyoruz.
Hepinize bu vesileyle
saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Özdemir.
Gruplar adına...
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN
(İstanbul) – DSP Grubu adına Sayın Osman Kılıç
konuşacaklar.
BAŞKAN – Demokratik Sol
Parti Grubu adına, buyurun Sayın Kılıç. (DSP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
DSP GRUBU ADINA OSMAN KILIÇ
(İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 130
sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesi
hakkında Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; sizleri ve şu anda bu tasarıyı büyük bir
ilgiyle izleyen 4,5 milyon civarındaki vergi mükellefimizi ve 45 bin
civarındaki malî müşavir, muhasebeci meslek
arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının sahipleri dışında, şu ana kadar, lehte,
olumlu tek görüş kamuoyuna yansımamıştır.
Örneğin, Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler Odası, Yeminli
Malî Müşavirler Odası Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, İstanbul
Ticaret Odası, İstanbul Sanayi Odası ve bu konuda görüş
açıklayan tüm ilgili çevreler, bu düzenlemeyi, isabetli, yerinde, olumlu
bulmamışlar ve mahzurlarını açıklamışlardır.
Demokratik Sol Parti olarak biz de uygulamanın içinde olan çevreleri
haklı buluyoruz. Gerçekten, KDV beyannamelerinin ertesi ayın 20'sine
yetiştirilmesi ve verginin ödenmesi neredeyse olanaksızdır;
çünkü, alınan, satılan, iade edilen mal ve hizmetlerin
kayıtlarının sağlıklı bir şekilde
tamamlanması, uygulanan değişik oranlar da dikkate
alınırsa, bazı işletmeler için imkânsız denilecek
kadar zordur.
Alış ve
satışlarını uzak illere yapan işletmeler, yurdun
çeşitli bölgelerinde şubeleri bulunan merkez işletmeler yönünden
konu daha da vahim bir hal alacaktır. Fatura ve irsaliyelerin ilgili evrak
ve belgelerin muhasebe servisine ve muhasebe bürosuna intikal ettirilmesindeki
süreler, ayrıca postalardaki gecikmeler dikkate alındığında,
ayın 20'sine sağlıklı beyanname yetiştirmek
imkânsız hale gelecektir.
Vergi Usul Kanununun 231 inci
maddesine göre fatura düzenlemeyle ilgili on günlük, yine Vergi Usul Kanununun
219 uncu maddesine göre işlemlerin resmî defterlere işlenmesiyle
ilgili on günlük süreler dikkate alınarak
bakıldığında, ayın 20'sine beyanname
yetiştirilmesi son derece zordur. Zaten, mevcut vadelerde vergilerini
toparlayıp ödeyebilmek için büyük sıkıntılar çeken,
zorluklar içinde olan ve çoğu zaman sattığı malın
bedelini dahi tahsil edemeyen mükellefler, sattıkları malın
KDV'sini kendileri ödemek durumunda kalmaktadır. İşin içinde,
uygulamaların içinde olanlar iyi bilirler, mükelleflerimiz, hele küçük
esnaf, sanatkâr, orta ölçekli işletmecilerimiz, günübirlik yaşamakta,
çoğu kez devlete vergilerini zamanında ödeyebilmek için kredi
kullanmakta, borç harç ipin ucunu bir araya getirebilmektedir. Tasarıdaki
düzenleme gerçekleşirse, bu kesimlerin tüm finansman programları,
iş programları altüst olacaktır. Özellikle, bu düzenlemeden
bağlı ve serbest meslek muhasebe mensupları çok olumsuz
etkilenecektir; zamanında, sağlıklı bir şekilde
beyannamelerini yetiştirememekten dolayı cezaî müeyyidelere muhatap
olabilecekler ve mükellefle vergi dairesi arasındaki alanda her türlü
sorunu onlar yüklenecektir.
Değerli milletvekilleri, bir
kereye mahsus, kamu finansmanı açısından yarar
sağlanacağı görüşü doğrudur; ancak, sonraki aydan
başlayarak vade oturacak; vade aralığı yine bir ay olarak
devam edecektir. Bu yararının dışında, bu
düzenlemenin, başkaca yararı da gerekliliği de yoktur. Bu
faydaya karşın, insanlarımız son derece incitilmektedir.
Burada, mükelleflerin, vergi
karşılıklarını vadelerinden çok önce tahsil edip
aktifinde bulundurmakta ve kullanmakta olduğu zannından yola
çıkılmaktadır. "Bu kaynakları işletmenizde
tutmakla, bunların beş on günlük rantından
yararlanmaktasınız. Oysa, bu kaynaklara ve beş on günlük
rantlara benim ihtiyacım var. Bu düzenlemeyle, bundan böyle
hakkınız olmadan elde ettiğiniz bu ranttan sizi mahrum
ediyorum" demektedir Hükümet. İşin özü budur.
Değerli milletvekilleri,
Hükümeti bu düzenlemeyi yapmaya sevk eden bir diğer amil, denk bütçe yapma
idealidir. Hükümet, denk bütçe yapmayı programına almış ve
uygulamak istemektedir. Bu, gayet doğaldır. Ancak, bunun yolu iktisat
bilimince, iktisat uzmanlarınca ortaya konmuştur. Bir kere bütçe
disiplinini sağlamak şarttır. Harcamaları kontrol
altına alıp kısmak gereklidir. Bunu yapamıyorsanız,
sağlam, somut bütçe kaynakları bulacaksınız veya
mevcutları artıracaksınız. Aksi takdirde, bütçeniz
açık vermekten kurtulamayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
1997 bütçemiz de, maalesef, izah etmeye çalıştığım
normlara uygun bir bütçedir. Bütçe açığı kâğıt
üzerinde gösterilmemek için, yeni kaynaklar icat edilmeye, yeni kavramlar yaratılmaya
çalışılmaktadır. Özellikle faizler gibi bazı gider
kalemleri düşük öngörülmektedir. Bu tür kalem ve makyaj düzenlemelerine
karşın, kâğıt üzerinde denk bu bütçe, uygulama sonunda
görüleceği gibi, önemli açık vermekten kurtulamayacaktır; çünkü,
sorun yapısaldır; bilimsel, köklü önlemler alınıp
kararlılıkla uygulanmadıkça sorun çözülemeyecektir.
Değerli milletvekilleri,
vurgulamaya çalıştığım, temelinde haklı; ancak,
bu düzenlemeyle asla gerçekleştirilemeyecek olan denk bütçe sevdası
nedeniyle, bu kanun tasarısı, 1 inci maddesi gündeme gelmiştir;
aslında, tek başına kaynak yaratıcı özelliği de
yoktur. Esasen, Hükümetin, artık, kaynağa da ihtiyacı yoktur.
Sayın Başbakanca açıklanan kaynak paketleri ve hazırlığı
yapılan paketlerden neredeyse bütçe toplam geliri kadar ek yeni gelir elde
edilecektir.
Değerli milletvekilleri, bu
durumda, bırakınız pansuman tedbirini, üfürük tedbiri kadar bile
bütçeye faydası olmayacak; ama, pek çok insanımızı olumsuz
etkileyecek bu tasarıya da, böyle başka düzenlemelere de gerek
yoktur. Bunlara gerek olmadığı gibi, yüzde 30 gibi çok yetersiz
bir ücret zammı öngörülen memurlarımıza ve emeklilerimize de, bu
yeni kaynaklardan yüzde 100'lere varan bir ücret zammı yapmak da
mümkündür.
Değerli milletvekilleri, 54
üncü Hükümetten önce nice cumhuriyet hükümetleri bütçeler düzenlediler; denk
bütçe yapabilmek, inanıyorum ki, onların da özlemi ve ideali idi.
Buna rağmen, ülkemiz gerçekleri, şartları nedeniyle,
açıklar öngören bütçeler yapmak zorunda kaldılar. Tüm bu hükümetlerin
aklına, kâğıt üzerinde bütçeyi denkleştirmek gelmedi; ne
halkımızın alınteri, yılların birikimi olan
hazır değerleri bir tacir gibi elden çıkarıp, bütçe
açıklarının kapatılmasında kullanmak
akıllarına geldi ne de onlarca yıldır uygulanarak
yerleşik hale gelmiş vergi beyanı ve ödeme takvimlerini beş
on gün öne çekerek, bundan elde edilecek faydadan medet ummak
akıllarına geldi... Maalesef, açık bütçeler düzenleyenler
tarafından bile tenezzül edilmeyen bu düzenlemelere, bugün, bütçesinin
denkliğiyle övünen Refahyol Hükümetince gereksinim duyulmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
doğrudur; verginin, vadesinden olabildiğince erken ödenmesi, kamu
finansmanı için devede kulak tabiri bir fayda sağlayabilir. Erken
ödemeyi sağlamanın yolu, vatandaşa güven vermektir. İçinde
bulunulan zor koşullar anlatılarak, Hükümetin ekonomik
politikalarına vatandaşın gönüllü
katılımını, desteğini sağlamak için, vergilerini
olabildiğince erken ödemesi istenebilir. Sizin samimiyetinize,
içtenliğinize mükellefler inandığında ve size
güvendiğinde bu katkıyı esirgemeyecektir.
Hükümet bunu
yapmadığı gibi, halka ve kendine güvensizliğin bir
örneği olarak erken ödemeye indirim yoluna gitmiştir; bir nevi
elmaşekeri vaat etmiştir. Bunu da layıkıyla
yapmamıştır. Piyasa şartlarının çok altında
indirim oranları belirleyerek, çıkardığı yasanın
işlevini engellemektedir. Oysa, bu indirim uygulaması olumlu bir
fonksiyon icra edebilir ve rantiyeden mükelleflere kaynak transferi
sağlamada bir ölçüde rol oynayabilirdi. Şöyle ki: Hükümet, kamu finansmanı
için, borçlanma yoluyla rantiyelere kamu kaynağını faiz olarak
vermektedir. Burada uyguladığı faiz oranını erken
ödeme indirimine de uygularsa, rantiyeye faiz olarak akıtacağı
belli bir kamu kaynağını, mükellefe indirim olarak transfer
etmiş olacaktır. Piyasa oyununun kuralı budur. Aksi halde, bu
indirim yasası, şu anda olduğu gibi, işlemeyecektir.
Hükümet bu yolu deneyeceği yerde, bu alanda yaptıklarının
üstüne tüy dikercesine, âdeta yaptıklarını tekzip edercesine,
cebrî yolla, vatandaşların vergilerini beş on gün önce ve zorla
tahsil etme yoluna gitmektedir; hem de ilgili çevrelerin ve muhalefetin
karşı çıkmasına rağmen... Hükümete önerimiz, toplumsal
uzlaşma ve barış için, diyalogla sorunları aşma
yollarını denemesidir. Bu, hepimizin ve ülkemizin selameti için
gereklidir. Yoksa, "benim dediğim doğrudur", "ya
olacak ya olacak", "çoğunluğum var, geçiririm"
yaklaşımları, bu tasarıda olduğu gibi, milyonlarca
insanımızı çok zor durumda bırakacaktır ve bu
uygulamalar geri tepecektir.
BAŞKAN – Sayın
Kılıç, son dakikanız...
OSMAN KILIÇ (Devamla) –
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla getirilen düzenlemeyle
sağlanan kamu yararı, kamuyu oluşturan kesimlere getirdiği
külfetle kıyaslandığında çok hafif kalır. Bir halk
deyişiyle, atılan taş ürkütülen kurbağaya
değmemektedir. Bu bakımdan, bu tasarının Hükümetçe geri
çekilmesinin, bunun yerine, vergi reformu kapsamında KDV'yle ilgili
düzenlemeler yapılmasının yararlı olacağını
düşünüyor ve bekliyoruz. Böyle bir düzenlemede KDV oranlarının
düşürülerek tek oranlı hale getirilmesinin, mevcut genel vergi
yükünün hafifletilerek tabanda
yaygınlaştırılmasının yararlı
olacağına inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
mevcut Hükümet hepimizin hükümetidir ve şeklen, hukuken, cumhuriyet
hükümetidir. Bu bakımdan, hukuka uygun, ihtiyaca uygun, bilime ve
çağa uygun icraat ve düzenlemeleri tarafımızdan da
anlayışla karşılanacaktır.
Bu düşünce ve dileklerle,
şahsım ve Demokratik Sol Parti Grubu adına, sizleri
saygıyla selamlarken, her şeye rağmen, Hükümete
çalışmalarında başarılar, esenlikler diliyor ve
milletimizin, tüm İslam âleminin mübarek ramazanını kutluyor,
hayırlara vesile olmasını Allah'tan diliyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Kılıç.
Sayın Bakan, konuşma
talebiniz var; hemen mi konuşmak istiyorsunuz?
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Hemen...
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakan. (RP sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üzerinde görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısı hakkında muhalefete mensup milletvekillerimiz değişik
yorumlar yaptılar. Tasarının, özellikle, Katma Değer
Vergisi beyanname verme ve ödeme süresinin beş gün, muhtasar beyan ve
ödeme süresinin de on gün erkene alınmasını eleştirdiler;
bu konuda işlemlerin yetişmeyeceği, muhasebeciler üzerinde bir
yük oluşturacağı şeklinde görüşler beyan ettiler,
dermeyan ettiler.
Aslında, bu tasarıda
temel bir mantık var; bu mantık da şudur: Bildiğiniz gibi,
son yıllarda, bütçenin en önemli açmazlarından biri faiz
ödemeleridir. Kamunun nakit sıkıntısına düşmesi halinde
yüzde 140'lara varan faiz ödemeleriyle borçlanılmakta, bu borçlar da,
bütçeye, büyük bir faiz ödeme yükü getirmektedir. Nitekim, geçen yıl
bütçemizde, faiz ödemelerinin bütçe giderlerine oranı yüzde 39
olmuştur.
Denk bütçe yapma, kamu
dengelerini yeniden kurma ve faiz yükünü bütçe üzerinde azaltma niyetinde ve
düşüncesinde olan Hükümetimiz, mümkün olan kamu gelirlerini erken tahsil
etmeyi bir prensip olarak ve uygun bir durum olarak belirlemiştir. Biz, bu
konuda gerek muhasebeciler nezdinde gerek mükellefler nezdinde uzun
araştırmalar yapıtık. Hatırlayacaktır burada
bulunan bazı değerli arkadaşlarım; Plan ve Bütçe
Komisyonunda bu tasarı görüşülürken Katma Değer Vergisini ödeme
zamanını on gün erkene çekiyorduk ve muhtasar beyannamenin erkene
alınmasıyla ilgili de herhangi bir madde yoktu. O arada, komisyonda
görüşünü beyan eden Değerli Arkadaşım Sayın Biltekin
Özdemir Bey "Katma Değer Vergisini ödeme zamanını böyle on
gün erkene çekmeniz doğru olmaz. Bir şey tavsiye edeyim, Katma
Değer Vergisini beş gün erkene çekin, muhtasarı da beş gün
çekin" dedi. Biz, değerli milletvekilimin görüşüne uygun olarak,
Katma Değer Vergisindeki erkene almayı beş gün; ama,
muhtasarı -söylediğinden farklı- on gün yaptık.
Şimdi, bu konuda,
aslında, şunu da ifade etmek isterim: Plan ve Bütçe Komisyonuna,
Katma Değer Vergisinin on gün erkene çekilmesiyle ilgili tasarı
geldiği zaman, biz, değişik muhasebeci ve malî
müşavirlerimizin odalarıyla temaslar kurduk; ben de, her
gittiğim ilde, ilgili oda mensuplarını ziyaret ettim, ticaret,
sanayi odalarını ziyaret ettim, her seferinde bana "siz bir
tasarı hazırlamışsınız, bu tasarı
hazırlığında Katma Değer Vergisini ödeme
zamanını on gün erkene çekiyormuşsunuz. Bu, bize yük getirir,
bunu yetiştiremeyebiliriz; beş gün yeterlidir, bu on günden vazgeçin.
Katma Değer Vergisini beş gün erkene çekerseniz hiçbir sorun
oluşmaz; ama, muhtasarın zaten formalitesi yoktur, bunu çok
rahatlıkla yürütebiliriz, muhtasarı on gün çekseniz de olur"
dediler.
Biz, bu tasarıyı,
böylece kamuoyunda ve ilgili taraflarda kabul gören bir zemin içerisinde
belirledik, oluşturduk ve Genel Kurulun onayına kadar geldi; ama,
şimdi, burada görüyorum ki, bazı değerli arkadaşlarım
endişe içerisindeler; endişelerinin, samimî bir endişeden
kaynaklandığına da inanıyorum; çünkü, beyan süresini erkene
çekerseniz, gerçekten o süre içerisinde de evraklar ve belgeler
yetişemezse, bu sefer rasgele hazırlıklar ortaya çıkar,
vergi zıyaı meydana gelir... Bundan dolayı endişe
duyuyorlar.
Buradaki, aslında, nakdin
erken akması açısından faydalı bir düzenlemedir; bu kadar
fazla tepki göstermeye gerek yoktur; ama, bununla birlikte, Genel Kurulda,
değerli muhalefet milletvekillerimizin de görüşlerine uygun olarak,
bunu on gün veya beş gün gibi erkene çekmenin de, çok büyük bir getirisi
değil, aslında makul bir getirisi olduğunu bilen birisi olarak,
ben, Hükümetim adına, bu eski beyan ve ödeme sürelerinin
korunabileceği şeklindeki görüşlerimi beyan ediyor; hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Sayın Hasan Denizkurdu.
Buyurun Sayın Denizkurdu.
DYP GRUBU ADINA HASAN
DENİZKURDU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sanıyorum ki, 1997 yılının ilk
haftasında, Meclis olarak, fevkalade güzel bir toplantı
yaşıyoruz. Uzlaşma çağrılarının
yapıldığı, özellikle Parlamentonun görevinin
tartışıldığı bir ortamda, bu anlayıştan
dolayı, ben, Parlamentonun sesine kulak verip belli bir ölçüde tasarıyı
çektiği için başta Sayın Bakana, çok değerli partilere ve
milletvekillerine, kamuoyu adına teşekkür etmek istiyorum ve
umarım ki, yıl içerisinde, her konuda, bu uzlaşma zemininde
doğruları tartışırız.
Şu an, ben, şunu ifade
etmek istiyorum: Sanıyorum, milyonlarca mükellef -çünkü, ben gelmeden
evvel, bana da büyük baskı oldu- bu yasa tasarısının
çıkması halindeki sıkıntılardan, inanın, çok
mustarip bizi izliyordur. Temelde, belki, Hükümetin kurulduğu gün, on
günlük bir erken tahsil süresinin, yaklaşık 100 trilyon kadar eksik
bir faiz ödemesi sonucuna müncer olacağı görüşüyle
hazırlanmıştı bu tasarı; ama, biz, Doğru Yol
Partisi Grubu olarak, bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği
günden beri -kendi içimizde de görüştük, Grup olarak da görüştük;
nitekim, Doğru Yol Partisi Grubu olarak da, biraz evvel, diğer parti
gruplarıyla birlikte- Sayın Maliye Bakanına, bu
tasarının bu hükmünün çıkması halinde
sıkıntılar doğacağını ifade ettik ve
Doğru Yol Partisi Grubu olarak da bu çaba içerisinde bulunduk; ama,
açıkça ifade edeyim, bütün partiler aynı görüşte birleştik.
Ben, Doğru Yol Partisi Grubu
adına, Sayın Bakana, Plan ve Bütçe Komisyonunun sayın üyelerine
ve Hükümete, Meclise gösterdikleri bu saygıdan ve doğruyu
yaptıklarından dolayı takdir ifadelerimi sunuyorum ve Meclis
adına da, böyle bir karar aldığımız için,
doğrusu, çok mutlu olduğumu ifade ederek sözlerime son veriyor;
hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Denizkurdu.
Başka söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde üç önerge
vardır, geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
3065 Sayılı KDV
Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü fıkralarının
Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra
Eklenmesine Dair 130 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Birgen
Keleş Önder
Sav
İzmir Ankara
Nihat
Matkap Orhan
Veli Yıldırım
Hatay Tunceli
Ali Şahin Ali
Rıza Bodur
Kahramanmaraş İzmir
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi, 193 sayılı Gelir
Vergisi ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunlarının
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun
Tasarısından; madde-1'in tümüyle tasarıdan
çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.
Saygılarımızla.
Hasan
Hüsamettin Özkan Refik
Aras
İstanbul İstanbul
Zekeriya
Temizel Biltekin
Özdemir
İstanbul Samsun
İbrahim Çebi Ali
Coşkun
Trabzon İstanbul
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 130
sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını ve müteakip maddelerin
buna göre numaralandırılmasını arz ve teklif ederiz.
Salih
Kapusuz Muhammet
Polat
Kayseri Aydın
Ekrem
Erdem Mustafa
Yünlüoğlu
İstanbul Bolu
Ömer
Özyılmaz
Erzurum
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, her üç önerge de birbirinin aynısıdır;
dolayısıyla, birleştirerek işleme koyacağım.
Oylarınıza sunmadan önce, Divana ilk gelen önergeyi yeniden, öbür
önergelerle birleştirilmiş olarak okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
3065 sayılı KDV
Kanununun 41 inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının
Değiştirilmesi ile 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra
Eklenmesine Dair 130 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Birgen
Keleş
(İzmir)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) –
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önergeye, Komisyon
ve Hükümet katıldılar.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, tasarının 2 nci maddesini okutuyorum:
MADDE 2. – 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanununun 60 ıncı maddesine
aşağıdaki 9 uncu fıkra eklenmiştir.
“9. Maliye Bakanlığı, topluca veya
ayrı ayrı olmak üzere bu madde kapsamındaki mallara ait ek
vergilerin tamamının veya bir kısmının bandrol usulü
ile tahsiline ve bu uygulamanın usul ve esaslarını tespit etmeye
yetkilidir.”
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, şimdi, okunan 2 nci maddeyi 1 inci madde olarak
görüşmeye açıyorum.
Gruplar adına ilk söz,
Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Eyüp Aşık'ın.
Buyurun efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Sayın Aşık,
süreniz 10 dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA EYÜP AŞIK
(Trabzon) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
tasarının eski 2 nci yeni şekliyle 1 inci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanın biraz
evvel yaptığı açıklamasından da
anladığımıza göre, tasarının 1 inci maddesinden
sonra 3 üncü maddesi de çekilmiş olacak; böylece tasarı, sadece,
Maliye Bakanlığına, bazı mallardan, bandrolla vergi
toplanması şeklinde yetki veren bir kanun haline gelmiş olacak. Doğrusunu ararsanız, bundan
sonrasının ne işe yarayacağını anlamak da pek
mümkün değil. Çünkü, bu madde, Devlet Bakanlığım
sırasında üzerinde çalıştığım bir madde idi.
Sonradan, Sayın Başbakan tarafından, kaynak paketi içerisinde,
yeni bir buluş olarak, büyük bir müjdeyle halkımıza
sunulması sırasında hayrete düşmüştüm. Sayın
Kapusuz, burada, biraz evvel 1 inci madde üzerinde konuşurken 100
trilyondan bahsetti. 1 inci maddeyle öyle 100 trilyon falan geleceği yok.
Hesapları, tabiî, yanlış yapıyorlar. 1,2 katrilyonun sadece
5 günlüğünü ancak hesap edebilirsiniz. O da, zannederim 15-20 trilyon
civarında bir para eder.
Şimdi, bunun için,
kalkıp, halka "müjde... müjde... Kaynak paketinde 100 trilyonumuz
var..." derseniz, ee şimdi gitti 100 trilyon; ne diyeceksiniz?!.
Yarın, halka "birinci kaynak peketinden 1 milyar dolar gitti, kusura bakmayın"
mı diyeceksiniz; bilmiyorum...
Gelelim 2 nci maddeye: Bu bandrol
da, hatırladığım kadarıyla o gün, "sadece özel
sektörden 40 trilyon, Tekelden de 70 trilyon gelecek" diye Sayın
Başbakan tarafından açıklanmıştı. Nasıl
olacak; Tekel maddeleri üzerine bandrol koyacağız, bandrolün
parasını peşin alacağız... Doğrusunu
ararsanız, -Devlet Bakanlığım sırasında üzerinde
çalıştığım bir husustu- böyle zannettiğiniz gibi,
uygulama kabiliyeti olan bir şey değildir; 1 inci maddedeki mahzurlar
aynen burada da vardır.
Size, evvela şunu
söyleyeyim: Eğer, Tekelde bir para varsa, onu saklamak Tekel Genel
Müdürünün haddine değil, onu zaten tutar alırsınız, onun
için kanun çıkarmaya lüzum yok. Tekel, daha geçen seneki Gelir Vergisini,
geçen seneki topladığı vergileri devlete yatıramamış.
Ha, yatıramamasının haklı sebepleri de var. O günlerde,
Tekelden sorumlu Sayın Bakan Nafiz Bey açıklamasını
yaptı, ben de biliyorum, Tekel, tütün alımı yapmış, tütün
alımı yaptığı için Maliyeden alacağı var.
Maliye, o destekleme alımının parasını Tekele
ödeyemiyor, Tekel de elindeki bu ek vergileri, Katma Değer Vergisinden
topladığı paraları mecbur kalmış vermiş
oraya.
Şimdi, devlet Tekele
"ver parayı" diyor. O da diyor ki "sen de desteklemeden
olan zararımı ver." Ama, elde para mara yok, Tekelde para olsa,
zaten, telefon edersiniz Tekel Genel Müdürüne, ertesi gün gelir parayı
yatırır. Geçen seneki borcunu yatıramayan Tekelden, şimdi,
siz, burada, güya, bir kanun çıkaracaksınız, onu yatırmak
mecburiyetine sokacaksınız.
Tekel, elindeki parayı zaten
yatırmak mecburiyetinde. Kaldı ki, şimdi, bir de havuz
kurmuşsunuz. Tekelin bir parası olsa, zaten o havuzda olur, oradan da
yakalarsınız. Yani, bunun için ayrıca bir kanun çıkarmaya,
Tekeli, o kanunla para yatırmaya mecbur etmeye lüzum yok. Bunun için,
millete verilen o müjde de hepten havadır -fasa fiso mu, ne diyorsunuz
böyle hava olan şeylere- fasa fisodur. Yani, öyle 70 trilyon, 1 milyar
dolar 1 inci maddeden gitti; 1 milyar dolar, 3 üncü maddeden gitti; 1 milyar
dolar da bu maddeden gidecek... Herhalde, Sayın Başbakan
Ağrı'dan döndüğünde, Ankara'da birinci kaynak paketinin 3
trilyonunu bulamayacak, yazık olacak!..
Şimdi, gelelim, bandrol
uygulaması olur mu olmaz mı meselesine: Ben, bunun
araştırmasını yaptırdım, Avrupa ülkelerinin
bazılarında hâlâ yok, Hollanda'da var. Bandrol uygulamasında
şu mahzur çıkıyor: Sigara üreten bir fabrikaya, Tekele veya
diyelim ki, Phılıp Morrıs'e, -Marlboro'ya- siz önceden
diyorsunuz ki, bana kırk gün sonra beyannameyle vereceğin vergi
yerine, peşin olarak benden bandrol al, benden aldığın
bandrolü sigaraya yapıştır, ben hesabımı oradan
bileyim. Yani, burada, gerekçede açıklandığı gibi, hem
kaçağı önlemiş olursunuz -kaçak olduğunu zannetmiyorum
onlarda, bilgisayarla çalışan bir sistem- hem de paranızı
istediğiniz zaman peşin alırsınız.
Tabiî, satmadığı
bir maldan vergi almak mümkün değil, Anayasaya zaten
aykırıdır bu. Sen, adama bandrol vereceksin "al bandrolü,
yirmibeş gün sonra satacağın malın vergisini ver"
diyeceksin... Adamın oraya yeni bir sermaye koyması lazım. O,
ayrı bir mesele; teknik tarafı da mümkün olmuyor. Niçin olmuyor;
bugün sigaralara yapıştırılan bir bandrol var. O bandrol,
parasız bir şeydir. Yani, puldur, önemli bir masrafı yoktur.
Dakikada bilmem kaç bin adet basan sigara fabrikası, o bandrolden yüzde 5
ilâ yüzde 10 civarında bir zayiatta bulunuyor; ama, parasız bir
şey olduğu için önemli değil, zayiatı atıyorlar.
Şimdi, siz bunlara tanesi 50 bin lira olan bir bandrol verdiğiniz
zaman, adamın o makineleri durdurması lazım. Onun yerine, elle
yapıştırılan gibi, her birini kontrol eden; yani, zayiat
vermeyen bir makina icat etmesi lazım.
Uygulanan yerlerde bu nasıl
oluyor diye sordum; şu anda Avrupa'da sadece Hollanda'da uygulanıyor;
çok daha düşük devirli makineler kullanıyorlar. Ayrıca, oradaki
zayiatları da, yirmi gün sonra, bir beyannameyle bildiriyor "Bizim
şu kadar bandrolümüz zayi olmuş, bunun parasını iade
edin" diyorlar. Yani, gene orada başka zorluklar
çıkacaktır. Gerçi, burada bir şart koşmuyoruz, bir kanun çıkarıp da, şöyle,
şöyle verilecek demiyoruz; sadece bu konuyu düzenlemek üzere Maliye
Bakanlığına yetki veriyoruz; ama, bu yetki hiçbir işe
yaramayacaktır. Eğer, bu yetkiyi uygularsanız, Maliye
Bakanlığı bandrol yapıştırmayı şart
koşarsa; birincisi, Tekelin bunu ödeyecek parası yoktur, Tekelin
böyle bir para ödemesi mümkün değildir. Bu vesileyle, kaynak paketinin
zaten dörtte üçü elde edilmemiş olacak. Yani, o kaynak paketine
koyduğunuz 1 milyar doların 700 milyon doları böylece boşa
gitmiş olacak.
İkincisi; teknik olarak
uygulama imkânı yoktur. Bu bandrollerin
yapıştırılabilmesi için bütün makinelerin
değiştirilmesi lazım. Bugünkü sigara fabrikalarının ve
içki fabrikalarının bütün makinelerinin değiştirilmesi
lazım.
Üçüncüsü, bu yolla zayiat her
halukârda olacaktır. O zayiatı nasıl tespit edeceksiniz? O, zayi
olan pulların parasını geriye nasıl vereceksiniz?
Aşağı yukarı, bu da mümkün görülmemektedir. Yani, bu madde
uygulanamayacak bir maddedir. Sayın Başbakan, buraya geldiği
zaman, birinci paketinden çıkacak 3 milyar doların nasıl fasa
fiso olduğunu görünce inşallah, hayal
kırıklığına uğramaz.
Bunun bir işe
yaramayacağını düşünüyorum. Hazır 1 inci maddeyi geri
çekmişken, ben tavsiye ediyorum, Sayın Bakan, tasarının
tümünü geri çeksin. 1 inci maddeyi çektiniz, 3 üncü maddeyi çekeceksiniz, 2 nci
madde de zaten hiçbir şey yok!.. Yani, hiç değilse, "Meclisten
bir kanun çıkardık" diye konuşmayalım. Ben, tekrar tavsiye
ediyorum tümünü geri çekin; ama, çekmeseniz de, uygulanmayacak fuzulî bir yetki
almış olacaksınız.
Hayırlı, uğurlu
olması dileğiyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Aşık.
Demokratik Sol Parti Grubu
adına, Sayın Zekeriya Temizel; buyurun. (DSP sıralarından
alkışlar)
DSP GRUBU ADINA ZEKERİYA
TEMİZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; huzurunuza, yasa tasarısının 2 nci
maddesiyle ilgili olarak -şu anda 1 inci maddesi olan 2 nci maddesiyle
ilgili olarak- bir defa daha gelmek zorunda kaldım; ama, fazla vaktinizi
almayacağım. Bu konuda, Sayın Bakana ve özellikle vergi
uygulayıcılarına yönelik birkaç öneride bulunarak, böyle bir
madde yerine, çok daha az masraflı, hatta masrafsız olarak, aynı
gelirin sağlanma olanağının olduğunu belirtmek için
geldim buraya.
Bildiğiniz gibi,
tasarının 2 nci maddesiyle "Maliye Bakanlığı,
topluca veya ayrı ayrı olmak üzere bu madde kapsamındaki mallara
ait ek vergilerin tamamının veya bir kısmının bandrol
usulü ile tahsiline ve bu uygulamanın usul ve esaslarını tespit
etmeye yetkilidir" şeklinde bir yetki isteniyor. Aynı maddenin,
yani 60 ıncı maddenin üçüncü fıkrasında, ek vergiyle ilgili
olarak tarh, tahakkuk ve ödemeyle ilişkin diğer hususların, 3065
sayılı Yasanın diğer hükümlerine tabi olacağına
dair bir hüküm var. Bu iki hüküm birbiriyle çelişkilidir. Yani, bir
taraftan, bu verginin tarh ve tahsiliyle ilgili olarak genel hükümlere
gidiyorsunuz, altına, sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere,
dokuzuncu fıkrayı koyuyorsunuz; diyorsunuz ki, "bandrolle ilgili
olarak usul ve esas tespit edelim" Bu, olmaz. Onun yerine, aynı
yasanın 46 ncı maddesinin son fıkrasında çok net bir yetki
var, o da diyor ki "Maliye Bakanlığı, işlemlerin
mahiyetini göz önünde tutarak, Katma Değer Vergisinin işlemden önce
ödenmiş olması şartını koymaya yetkilidir." Yani,
Maliye Bakanlığı, isterse, ekvergiyi, işlem yapılmadan
önce tahsil edebilir. Ekvergiyle Tekelden herhangi bir şey alamayacağımızı
varsaymamız gerekiyor, bu bir gerçek. Hazinenin, destekleme
alımları nedeniyle alacağını vermemesi halinde, 60
trilyon lira borcu olan Tekelden bir kuruş alamazsınız,
isteseniz de alamazsınız. Geriye, özel sigara fabrikaları, bira
fabrikaları gibi dört beş mükellef kalır. 46 ncı maddeye
dayanılarak, bunların, bu ürünlerinin, işlemden önce, yani,
piyasaya çıkmasından önce, satışından önce, Maliye
Bakanlığı olarak, Katma Değer Vergisini, daha doğrusu
ekvergisini almaya ilişkin bir
düzenleme yaparsanız, bu vergileri alırsınız.
Biraz önce Sayın Denizkurdu
belirttiler, zaten "aylar öncesinden bu bandrollerin bedelini bana
ödeyin" diye bir yükümlülük getiremezsiniz, kesin olarak getiremezsiniz.
Her halükârda, bandrol de koysanız, işlemden önce, yani, tam piyasaya
çıktığı aşamada bandrolü yapıştırarak
piyasaya çıkarma zorunluluğu getirirsiniz. Yoksa "iki ay önce
öde", "geçen sene ödediğin miktar kadar benden bandrol almak
zorundasın" gibi bir yükümlülüğü veya düzenlemeyi zaten
getiremez Maliye Bakanlığı; yaparsa, Anayasaya aykırı
olur, böyle bir şey olmaz. Satacağını veya
satmayacağını, ne kadar satacağını bilmeden,
oturup "mutlaka bandrol alacaksınız" deme
yükümlülüğümüz yok; getiremezsiniz böyle bir olayı.
Bu bandrol olayı,
birtakım taklitlere, sahtekârlıklara, vesairelere de neden olacak;
çünkü, bandrol miktarları, özellikle, belirli sigaralarda ve içkilerde
bayağı yüksek olacak. Bu durum karşısında, bunun özel
makinalarını getireceksiniz, bandrolleri taklit edilmeyecek
şekilde basacaksınız ve başlı başına bir
masraf unsuru olacak. O nedenle, bu maddenin getirilmesine karşı
değiliz. Gerçekten, bandrol usulüyle tahsilat, birçok Avrupa ülkesinde
yapılıyor, Hollanda'da yapılıyor, Almanya'da
yapılıyor. Birtakım
mahzurları falan var, doğru; ama, yürütülüyor. Türkiye'de de
yapılabilir, eğer, böyle bir ön tahsilat veya önceden gelir elde
etmek amacı güdülüyorsa; ama, bizim yetkimiz var; 46 ncı maddenin,
belirttiğim, okuduğum fıkrasında, Maliye
Bakanının, işlemden önce, ek vergiyi, Katma Değer Vergisini
tahsil etme olanağı var. Maddenin çıkarılmasına
karşı değiliz, o nedenle çıkarabiliriz; ancak, benim
önerim, bu madde çıkmış olsa bile, Maliye
Bakanlığının, bu tür ek vergileri önceden tahsil etmek
istiyorsa, 46 ncı maddeye dayanarak düzenleme yapması ve ona göre bu tahsilatı
sağlaması; onun yerine, bandroldü, makineydi, bandrol makinesiydi
gibi birtakım masraflarla devleti karşı karşıya
bırakmaması gerekir.
Teşekkür eder, hepinize
saygılar sunarım. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Temizel.
Başka söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının 3 üncü
maddesini 2 nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 2. – 193 Sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesinin 1 ve 3 üncü fıkralarında
yer alan “... 20 nci günü...” ibareleri “... 10 uncu günü...” olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş iki
önerge vardır; geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair
Kanun Tasarısından; madde 2'nin tümüyle çıkarılmasını
teklif ve arz ederiz.
Saygılarımızla.
Hüsamettin
Özkan Refik
Aras
İstanbul İstanbul
Biltekin
Özdemir Zekeriya
Temizel
Samsun İstanbul
Ali Coşkun İbrahim
Çebi
İstanbul Trabzon
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 130
sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Salih
Kapusuz Saffet
Arıkan Bedük
RP
Grup Başkanvekili DYP
Grup Başkanvekili
Ahmet
Feyzi İnceöz Mustafa
Köylü
Tokat Isparta
Muhammet
Polat
Aydın
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, her iki önerge birbirinin aynısıdır;
dolayısıyla, birleştirerek işleme koyacağım.
Bu çerçevede,
oylarınıza sunmadan önce, geliş sırasına göre, ilk
önergeyi yeniden okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz;
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun
Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısından;
madde 2'nin tümüyle tasarıdan çıkarılmasını teklif ve
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Hüsamettin
Özkan
(İstanbul)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) –
Katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın
Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Önergeye, Komisyon
ve Hükümet katılmıştır.
ALİ TOPUZ (İstanbul) –
Sayın Başkan, bir şey hatırlatabilir miyim?
BAŞKAN – Buyurun.
ALİ TOPUZ (İstanbul) –
Bu önergeler iki maddeyi de kapsamaktadır; dikkatinize sunuyorum. O
nedenle, hem şimdiki 2 nci madde hem de 3 üncü madde...
BAŞKAN – Kapsamıyor
efendim; onu, ayrıca görüşeceğiz. Yalnız 2 nci maddeyi
kapsıyor.
ALİ TOPUZ (İstanbul) –
Önergelerden bir tanesi kapsıyor efendim. 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu...
BAŞKAN – Efendim, o,
başlık olarak kullanılmış. 3 üncü madde için
ayrıca önergeler var, onu konuşacağız.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, tasarının 4
üncü maddesini 2 nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 2. – 5422 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 8 inci fıkrasında yer
alan “... yirminci günü...” ibaresi” ... onuncu günü...” olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde iki önerge
vardır, geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz;
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair
Kanun Tasarısından; madde 2'nin tümüyle
çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.
Saygılarımızla.
Hasan
Hüsamettin Özkan Refik
Aras
İstanbul İstanbul
Zekeriya
Temizel Biltekin
Özdemir
İstanbul Samsun
Ali Coşkun İbrahim
Çebi
İstanbul Trabzon
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 130
sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Salih
Kapusuz Saffet
Arıkan Bedük
RP
Grup Başkanvekili DYP
Grup Başkanvekili
Mehmet
Gözlükaya Muhammet
Polat
DYP
Grup Başkanvekili Aydın
Ahmet
Feyzi İnceöz
Tokat
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, her iki önerge de birbirinin aynıdır;
dolayısıyla, birleştirerek işleme koyuyor ve geliş
sırasına göre birinci önergeyi tekrar okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 193 Sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunlarının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair
Kanun Tasarısından; madde 2'nin tümüyle
çıkarılmasını teklif ve arz ederiz.
Refik
Aras
(İstanbul)
ve
arkadaşları
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) –
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükümet,
önergelere katılıyor musunuz?
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon
önergelere katılmıştır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bir
önerge daha var; önergenin şekli konusunda, önerge sahipleriyle bir görüşme yapma ihtiyacımız
vardır. Lütfen, bütün partilerin grup başkanvekilleri görüşmeye
katılsınlar.
Bunun için, birleşime 10
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.55
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 18.18
BAŞKAN : Başkanvekili
Uluç GÜRKAN
KÂTİP ÜYELER : Ünal
YAŞAR (Gaziantep), Kadir BOZKURT (Sinop)
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
VI. —KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
8. — 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 41
inci Maddesinin 1 ve 4 üncü Fıkralarının
Değiştirilmesi ile 60 ıncı maddesine Bir Fıkra
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/512) (S. Sayısı : 130) (Devam)
BAŞKAN –
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini
aldılar.
Tasarının 5 inci
maddesini 2 nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 2. – Bu Kanunun 1 inci, 3
üncü ve 4 üncü maddeleri yayımlandığı ayın
başından itibaren, 2 nci maddesi ise yayımı tarihinden
yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
ÖNDER SAV (Ankara) – Sayın
Başkan, maddeler kalmadı ki, burada bir sürü madde
sayılıyor!..
BAŞKAN – Önerge var
Sayın Sav.
Madde üzerinde bir önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 130
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Salih
Kapusuz İsmail
Özgün
RP
Grubu Başkanvekili Balıkesir
Saffet
Arıkan Bedük Sıtkı
Cengil
DYP
Grubu Başkanvekili Adana
Mustafa Köylü Muhammet
Polat
Isparta Aydın
Abdulkadir
Öncel
Şanlıurfa
"Madde 2.- Bu Kanun hükümleri,
1.1.1997 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde
yürürlüğe girer."
BAŞKAN – Sayın
Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MUSTAFA ÇİLOĞLU (Burdur) –
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükümet?..
MALİYE BAKANI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Hükümet ve Komisyon
önergeye katılıyor.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, 2 nci maddeyi, önergeyle değişen şekliyle
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
6 ncı maddeyi 3 üncü madde
olarak okutuyorum:
Madde 3.- Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bazı maddelerin çıkarılması nedeniyle tasarının
başlığı değişmiştir.
Başlığı,
tasarının tümünü oylarınıza sunmadan önce okuyorum:
"3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununun 60 ıncı Maddesine Bir Fıkra
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı"
İsmi bu şekilde
olmuştur.
Bu isim
değişikliğiyle birlikte tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Tasarı, kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
eğer, yeni bir tasarının görüşülmesine başlarsak, bir,
bilemediniz en fazla iki grubun konuşmasına imkân
sağlayabileceğiz. Buna devam edelim mi, gerek yok mu; grupların
işarî mutabakatını arayacağım. ("Yarın devam
edelim" sesleri)
Grupların genel talebi
doğrultusunda çalışmalarımıza devam etmiyoruz.
Gündemimizdeki kanun tasarı
ve tekliflerini görüşmek üzere, 9 Ocak 1997 Perşembe günü saat
15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar.
Kapanma Saati : 18.23
V. – SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)
B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Başbakanlık genelgesiyle kurulan Stratejik Araştırma ve Geliştirme ve Teknolojik Değerlendirme Başmüşavirliğine atanan şahsa ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/1665)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent Akarcalı
İstanbul
1. 19.9.1996 tarihinde Başbakanlık genelgesiyle kurulan Stratejik Araştırma Geliştirme ve Teknolojik Değerlendirme Başmüşavirliği’ne atanan Sayın Sedat Çelikdoğan’ın yetkileri ne olacaktır?
2. Endonezya ile imzalanan Bilim ve Teknolojik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde Sayın Çelikdoğan’a düşen görev ne olacaktır?
3. Endonezya ile ortaklaşa uçak üretme projemiz var mıdır?
4. Sayın Çelikdoğan, Endonezya Uçak Fabrikası’nın şirketi olan IPNT’nin Türkiye Temsilciliği’ni yapmış mıdır?
5. Bu temsilcilik, şimdi Sayın Çelikdoğan’ın oğluna devredilmiş midir?
6. Kuleli Havacılık Şirketi ile IPNT ve Sayın Çelikdoğan arasında ne gibi bir bağlantı vardır?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.0010/01366 7.10.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMM Başkanlığının 6.11.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1665-4300/11903 sayılı yazısı.
b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 9.12.1996 tarih ve B.02.0.KKG/106-414/4742 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Akarcalı’nın; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Lütfü Esengün
Devlet Bakanı
1. 19.9.1996 tarihli ve 1996/58 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde bahsekonu Başmüşavirliğin görevleri tespit edilmiş olup, bu belirtilen görevlerin öngördüğü sınırlar dahilinde yetkilidir.
2. Yukarıda açıklanan çerçeve içerisinde Endonezya, Malezya, Singapur ve diğer İslam ve gelişmiş batı ülkeleri arasında ihracatı artırmak, müşterek projeler geliştirmek, konsorsiyumlar teşkil etmek, AR-GE çalışmalarında işbirliği yapmak gayesi ile, bilgi alışverişi, iş seyahatleri, uzman ve personel değişimi, teknoloji transferi koordinasyonu hazırlamak ve ilgili kuruluşlar vasıtası ile gerçekleştirmektir.
3. Yoktur.
4. Sözkonusu şirketin Yönetim Kurulu üyesi olarak deruhte edilen görevlerin dışında, kişisel olarak bu yönde özel bir faaliyet gösterilmemiştir.
5. Hayır.
6. Bağlantı yoktur.
2. – Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, bazı kamu kuruluşlarının korunmaya muhtaç çocukların istihdamıyla ilgili yükümlülüklerini yerine getirmedikleri iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1717) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Korunmaya muhtaç çocukların istihdamına ilişkin aşağıdaki sorularımın Sayın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
4.12.1996
Akın Gönen
Niğde
1. 3413 sayılı Yasanın amir hükümleri ve 2.3.1995 gün ve 22218 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin 95/6531 Sayılı Tüzük” gereğince, hangi statüde olursa olsun, tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarının her yıl kendilerine tahsis edilen serbest kadrolarının binde birini -diğer atamalarda olduğu gibi Başbakanlık izni almaya dahi gerek duyulmadan (1996 yılı Bütçe Kanunu, Kadroların Kullanımı-Madde : 48)- korunmaya muhtaç çocuklar için kullanmaları gerektiği halde, ilişik listede yer alan Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Başbakanlık (SHÇEK) tarafından defalarca yapılan yazılı uyarılara rağmen, yasadan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediklerini ve 1996 yılında sınav açmadıklarını biliyor musunuz? Biliyorsanız sınav açılmamasının gerekçeleri nedir?
2. 3413 sayılı Yasadan ve 95/6531 sayılı Tüzükten kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen ya da ihmal eden Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yöneticilerine bu konuda bir talimat vermeyi düşünüyor musunuz?
3. Başta ilişik listede yer alanlar olmak üzere, tüm Kamu Kurum ve Kuruluşlarının teftiş rehberlerinde, söz konusu yasa ve tüzüğün uygulanıp uygulanmadığının denetimi ile ilgili bir hüküm var mıdır? Şayet yoksa, böyle bir hükmün koydurulması yönünde bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
Korunmaya Muhtaç Çocukların İstihdamı Amacıyla 1996 Yılında Sınav Açmayan Kamu Kurum ve Kuruluşları
– Adalet Bakanlığı
Adlî Tıp Kurumu
– Maliye ve Gümrük Bakanlığı
– Orman Bakanlığı
Orman Genel Müdürlüğü
– Çevre Bakanlığı
– Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Karayolları Genel Müdürlüğü
– Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
– Sağlık Bakanlığı
Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi
– Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
İş ve İşçi Bulma Kurumu
. Sayıştay Başkanlığı
. Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı
. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı
. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Not : Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’nün 20.11.1996
gün ve B.02.1.SÇE.0.11.00.03.Ç-10-96/2089 sayılı yazıları ekindeki listedir.
T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Personel Dairesi Başkanlığı
Sayı : B.03.0.PER.0.00.00.31/275-4 6.1.1997
Konu : 3413 sayılı Kanun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : Devlet Bakanlığının (Sayın Lütfü Esengün) 23.12.1996 tarih ve B.02.0.0010/01426 sayılı yazısı.
Niğde Milletvekili Akın Gönen’in; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Devlet Bakanlığının (Sayın Lütfü Esengün) koordinatörlüğünde cevaplandırılmasını istediği ilgide kayıtlı yazısı ve eki yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Bakanlığımızca, 3413 sayılı Kanun uyarınca korunmaya muhtaç çocukları işe yerleştirmek amacıyla 3.7.1996 tarihinde yapılması planlanan sınav, Başbakanlığın 2.7.1996 tarih ve B.02.0.PPG.0.12-383-11861 (1996/35) sayılı genelgesi uyarınca iptal edilmiş ve Başbakanlığın 22.7.1996 tarih ve B.02.0.PPG.0.12-383-12943 (1996/37) sayılı genelgesine göre yapılacak sınav için 1995 yılı için eksik kalan 17, 1996 yılı için 21 olmak üzere toplam 38 kişilik kontenjan için merkez ve taşra teşkilatımızın ihtiyaçları tespit edilerek Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünden 4.11.1996 tarih ve 11949 sayılı yazımızla sözü edilen çocukların isim ve adresleri istenilmiş, ancak sınav için gerekli zamanın az olması nedeniyle 1997 yılı için tespit edilen 21 kişilik kontenjan da dikkate alınarak 1997 yılı Ocak ayı içerisinde 59 kişilik kontenjan için sınav yapılması çalışmalarına devam edilmektedir.
2. 3413 sayılı Yasadan ve 95/6531 sayılı Tüzükten kaynaklanan yükümlülüklerle ilgili bilgiler yazımız ekinde sunulmuştur.
3. Bakanlığımız Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları; yürürlükteki mevzuat hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı konusunda denetim yapmak yetkisine sahiptirler.
Bilgilerinize arz ederim.
Cevat Ayhan
Bakan
3413 Sayılı Kanun Gereğince Kimsesiz Çocuklarla İlgili Bilgiler
Serbest Serbest Serbest Alınması Alınan
Yıllar Mem. Kad. İşçi Kad. Mem+İşçi Gerek. % 01 Personel Eksik
1988 11950 12905 24855 24 14 10
1989 11950 12905 24855 24 24
1990 11950 12905 24895 24 12 12
1991 11990 12905 24945 24 24
1992 12040 12905 24945 24 24
1993 12053 12905 24958 24 24
1994 12053 12905 24958 25 25
1995 12053 12905 24958 25 8 17
1996 11519 10380 21899 21 21
1997 11519 10155 21674 21 21
TOPLAM 236 83 153
3. – Karaman Milletvekili Fikret Ünlü’nün, Ankara Büyükşehir Belediyespor-Karamanspor karşılaşmasında meydana gelen olaylara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1764)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
8.12.1996 Pazar günü Ankara-Aktepe Stadyumunda (Keçiören), Karamanspor ve Büyükşehir Belediyespor takımları arasında oynanan futbol maçı öncesinde spor adına çok vahim olaylar yaşanmıştır.
Karşılaşma başlamadan önce Belediyesporlu bir grup militan seyirci, Karamansporlu futbolcuların soyunma odasını basarak antrenör ve yöneticilere saldırmışlar, kapı ve pencereleri taş ve sopalarla kırıp dökmüşlerdir. Bu arada bıçaklı saldırıya uğrayan Karamanspor teknik direktörü Arif Çetinkaya elinden yaralanmış, yardımcı antrenör Adem Güler dövülmüş, kaleci antrenörü Muzaffer Evren de tartaklanmıştır. Olay esnasında stadda yönetici ve sporcuların can güvenliğini sağlamaktan sorumlu bir tek emniyet görevlisinin dahi bulunmayışı saldırganları cesaretlendirmiştir. Olaylar, Karamansporlu yönetici, sporcu ve taraftarların sabır ve olgunluğu sayesinde daha üzücü boyutlara ulaşmadan önlenebilmiştir.
Maç başlamadan önce bizzat tarafımdan tespit edilen saldırganların elebaşları ise, Belediyesporlu birkaç yöneticinin engellemeleri yüzünden polisler tarafından stad dışına çıkarılamamıştır. Bu arada seyirci tahrik edilerek, “Fikret Ünlü dışarı” diye slogan attırılmıştır. Daha sonra yanıma gelen bir komiser, tansiyonu yükseltmemek için salgırganların maç bittikten sonra alınacağını belirtmiştir.
Bu şartlar altında başlayan karşılaşma, futbol hakeminin cesur ve başarılı yönetimi sayesinde sonuçlanabilmiştir. Ancak, yalnız Karamanspor’a değil, başka takımların seyirci ve sporcularına karşı da, maç öncesinde, spora ve centilmenliğe yakışmayan tavır ve saldırıların alışkanlık halini alması üzücüdür. Taciz, tahrik ve saldırılarla sporcuların maneviyatını kırıp zorla maç kazanma hırsına kapılan Ankara Büyükşehir Belediyesporlu yönetici ve taraftarların bu anlayışları, ileride daha büyük olayların çıkabileceği sinyallerini vermektedir.
Bu tür olayların önlenerek toplumsal barışın sağlanmasına katkı yapabileceği düşüncesiyle, aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
12.12.1996
Fikret Ünlü
Karaman
Sorular :
1. Keçiören Aktepe Stadyumunda yapılan Ankara Büyükşehir Belediyespor-Karamanspor karşılaşmasında çıkabilecek olaylara karşı neden zamanında önlem alınmamıştır?
2. Bu stadda, Petrolofisi ve Kütahya Seramiksporlu yönetici ve futbolculara da aynı şahısların saldırdığı doğru mudur?
3. Saldırganların bazı kişi ve çevrelerce kullanılmakta olduğu konusunda herhangi bir istihbaratınız var mıdır?
4. Karamanspor’lulara saldıranların Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in koruma görevlileri ile ilişkileri var mıdır?
5. Tespit edilen saldırganlardan emniyet güçlerine gösterilenler hakkında herhangi bir yasal işlem yapılmakta mıdır?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-014144 8.1.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 21.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1764-4625/12757 sayılı yazısı.
Karaman Milletvekili Fikri Ünlü tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
8.12.1996 günü Ankara Büyükşehir Belediyespor ile Karamanspor takımları arasındaki futbol karşılaşmasından önce Keçiören-Aktepe Stadyumunun içinde ve çevresinde gerekli güvenlik tedbirleri alınmıştır. Soyunma odalarında iki takımın yetkilileri arasında münferit bir sözlü sataşma olayı meydana gelmesi üzerine görevlilerce anında müdahale edilmiş ve maç boyunca başka olay meydana gelmemiştir.
Bu stadyumda Petrolofisi-Kütahya Seramik Spor maçında herhangi bir olay olmamıştır.
Önergede ileri sürüldüğü gibi saldırı olayı sözkonusu olmadığı gibi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın korumalarının yada başka kişilerin bu olayla bir ilişkileri yoktur.
Maçtan sonra Karakola intikal ettirilen iki spor takımının yöneticileri, karşılıklı olarak davacı ve şikâyetçi olmadıklarını beyan etmeleri üzerine şahıslar serbest bırakılmışlardır.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr. Meral Akşener
İçişleri Bakanı
4. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in Afyon-Hocalar’da tapu sicil müdürlüğü ihdasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın yazılı cevabı (7/1788)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Işılay Saygın tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygı ile arz ederim. 12.12.1996
Osman Hazer
Afyon
1. Afyon İline bağlı Hocalar İlçemizde tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası olmadığı görülmektedir. 1997 yılında bu ilçemizde Tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası açılacak mı?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.005/00037 8.1.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 26.12.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1788-4692/12992 sayılı yazınız.
İlgi yazınız eki Afyon Milletvekili Osman Hazer tarafından verildiği bildirilen Bakanlığım ile ilgili yazılı soru önergesi aşağıda cevaplandırılmıştır.
Soru : Afyon İline bağlı Hocalar İlçemizde Tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası olmadığı görülmektedir. 1997 yılında bu ilçemizde Tapu Sicil Müdürlüğü ve hizmet binası açılacak mı?
Cevap : Hocalar İlçesinde Tapu İşlemleri halen Sandıklı İlçesi Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından yetki ile aksatılmadan yürütülmekte olup, çok az sayıda işlem gerçekleştirilmektedir.
Bütçe ve personel imkânları çerçevesinde ve hizmet binası temin edilmesi halinde Tapu Sicil Müdürlüğü kurulacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Işılay Saygın
Devlet Bakanı
5. – Afyon Milletvekili Osman Hazer’in, Vakıflar Genel Müdürlüğünce camilere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un yazılı cevabı (7/1790)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımı Devlet Bakanı Sayın A. Cemil Tunç tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygı ile arz ederim.
12.12.1996
Osman Hazer
Afyon
1. Dinar merkezindeki Ulu Camiin bakım ve tamiri Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır. Tahsis edilen ödenek yetersiz kaldığından ve tamamı gönderilmediğinden bakım ve onarımı durmuştur. Bakım ve tamiri hızlandırılması yönünde çalışmalarınız var mı?
2. Her yıl olduğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde yurt genelinde yapılan camiilere yardım olarak ne düşünüyorsunuz?
3. Afyon’un İhsaniye İlçesine bağlı Döğer Kasabasındaki tarihî kervansaray bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak daha önce tamir ve bakımı yapılmış fakat tadilat tamamlanmamıştır. Bu tarihî kervansarayın tamiratının tamamlanması konusunda bir çalışmanız olacak mı?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.012/04.01-024 7.1.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 26.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4794/12994 sayılı yazınız.
Bakanlığımıza ilgi yazıda intikal ettirilen, Afyon Milletvekili Osman Hazer’in 7/1790-4694 sayılı yazılı soru önergesine verilen cevap ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Ahmet Cemil Tunç
Devlet Bakanı
Afyon Milletvekili Sayın Osman Hazer’in 7/1790-4694 Sayılı Yazılı Soru Önergesine Verilen Cevaptır.
Soru 1. Dinar merkezindeki Ulu Camiin bakım ve tamiri Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır. Tahsis edilen ödenek yetersiz kaldığından ve tamamı gönderilmediğinden bakım ve onarımı durmuştur. Bakım ve tamiri hızlandırılması yönünde çalışmalarınız var mı?
Cevap 1. Bakanlığım bağlı kuruluşu Vakıflar Genel Müdürlüğünce, Afyon İli Dinar İlçesi’nde bulunan Ulu Camii onarımına 1997 yılında yeni bir ihale yapılarak devam edilecek ve eksik olan işler tamamlanacaktır.
Soru 2. Her yıl olduğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde yurt genelinde yapılan camiilere yardım edilmektedir. Bu yılki yardımlarda yarım kalan camilere yardım olarak ne düşünüyorsunuz?
Cevap 2. 1997 Malî Yılı Bütçesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesine; Köy Muhtarlıklarına dağıtılmak üzere 95 000 000 000 TL., Cami derneklerine dağıtılmak üzere 40 000 000 000 TL. ödenek konulmuştur. Bakanlığım bağlı kuruluşu Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne intikal eden camii yardımı taleplerinin fazlalığı göz önünde bulundurularak, azami ölçüde müracaata yardım yapılması prensibi doğrultusunda hareket edilecektir.
Soru 3. Afyon’un İhsaniye İlçesine bağlı Döğer Kasabasındaki tarihî kervansaray bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak daha önce tamir ve bakımı yapılmış fakat tadilat tamamlanmamıştır. Bu tarihî kervansarayın tamiratının tamamlanması konusunda bir çalışmanız olacak mı?
Cevap 3. Afyon İli, İhsaniye İlçesi’nde bulunan Döğer Kervansarayı’nın onarımının ise ödenekler elverdiği ölçüde 1997 yılında tekrar başlatılmasına çalışılacaktır.
6. – Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, şeker pancarı üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in yazılı cevabı (7/1811)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından yazılı cevaplandırılması için delaletinizi arz ederim.
Dr. Yusuf Ekinci
Burdur
1. 1997 yılında, şekerpancarı ekicisinin yüzünü güldürecek tedbirler alacak mısınız?
2. Şayet tedbir alacaksınız bunların neler olduğunu açıklar mısınız?
T.C.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
Sayı : B.140.BHİ.01-6 3.1.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 26.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1811-4734/13126 sayılı yazınız.
Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin, Şeker pancarı üreticisine yapılacak yardımlara ilişkin olarak tarafımdan cevaplandırılmasını istediği (7/1811) esas nolu yazılı soru önergesiyle ilgili cevabımız ekte takdim edilmiştir.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Yalım Erez
Sanayi ve Ticaret Bakanı
Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin Yazılı Sorularına Cevaplarımız
Ülkemizde pancar üretimi Devlet tarafından teşvik edilmektedir. Bu kapsamda üretici aynî ve nakdî olarak desteklenmektedir.
1996 yılında çiftçiden bedeli ödenen 11 Milyon 410 bin 395 ton pancar tesellüm edilmiştir. 1996 yılı pancar fiyatları 4 400 TL./kg olarak zamanında (Mart ayı) açıklanmıştır. Prim ve tazminatlarla birlikte ortalama fiyat 4 850 TL./kg.’ı bulacaktır. Fiyatların zamanında ve yeterli düzeyde açıklanmış olması çiftçi tarafından memnunlukla karşılanmış ve pancar üretimi bir önceki yıla göre % 35 oranında artış göstermiştir. Buna bağlı olarak ülke şeker üretimi talebi karşılayacak düzeyde gerçekleşerek 1 Milyon 850 bin tona ulaşmıştır.
İki yıldır etkinbir şekilde çiftçiye yönelik sürdürülen destekler 1997 yılı taahhütlerini de bir önceki yıla göre % 20 artışla rekor düzeye yükseltmiştir. 1997 yılı taahhütlerinin ekime dönüşmesi için çiftçi destekleri 1997 yılında da etkin bir şekilde sürdürülecek fiyatlar üreticiyi tatmin edecek yeterli düzeyde ve programlanan zamanda açıklanacaktır. Aynî ve nakdî avanslar geçen yıllarda olduğu gibi düzenli olarak ve zamanında ödenecektir.
Buna bağlı olarak rekor düzeyde şeker üretimi beklenmektedir. Yıl içinde ithalata gerek kalmayacaktır. İhracat için çalışmalar sürdürülmektedir.
1997 ürünü için bedeli 5 Trilyon TL.’yi aşan 260 bin azotlu ve fosforlu gübre mübayaa edilmiş, üreticilere dağıtılmaya başlanmıştır. Gübre bedelleri 1998 Mart ayında ödenecek pancar bedellerinden mahsup edilecektir.
Ayrıca yüksek vasıflı genetik monogerm tohumluk tedarik edilmiş olup üretim bölgelerine sevkedilmeye başlanmıştır. Zirai mücadele için de gerekli tedbirler alınmakta ve düzenlemeler yapılmaktadır.
1997 yılı ürünü için başlatılan bu destekler programlanan şekilde sürdürülecek ve üreteci mağdur edilmeyecektir.
TUTANAĞIN SONU