DÖNEM : 20 CİLT : 19 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
49 uncu Birleşim
22 . 1 . 1997 Çarşamba
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. — GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. — GELEN KÂĞITLAR
III. — YOKLAMALAR
IV. — BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. — Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Ege tütün üreticilerinin
sorunlarına ve Ege ekici tütün piyasasının açılmasına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı Nafiz Kurt’un cevabı
2. —Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Yatağan,
Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının kiralanması
işlemlerine ilişkin gündemdışı konuşması
3. —Tekirdağ Milletvekili Enis Sülün’ün, özelleştirme ve kamu
mallarının satışına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat
Ercan’ın cevabı
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —İzmir Milletvekili Metin Öney’in, (6/379) esas numaralı
sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/132)
2. —İzmir Milletvekili Metin Öney’in, (6/388) esas numaralı
sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/133)
3. —Antalya Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun’un, (10/90) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/134)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Konya Milletvekili Lütfi Yalman ve 56 arkadaşının,
bir doktorun türbanlı olduğu gerekçesiyle bilimsel
çalışmalarının engellendiği iddialarının
araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
V. —SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın ilçelerine vakıf yurtları
açılmasının planlanıp planlanmadığına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/148) (2)
2. —Van Milletvekili Fethullah Erbaş’ın, Emlakbank
hesaplarının yabancı bir şirkete inceletildiği
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/149) (2)
3. —Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, çiftçilere
tarım girdilerinde uygulanan sübvansiyon nedeniyle yapılması
gereken ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması (6/184)
4. —Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, Harran
Üniversitesinin kadro ihtiyacına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/187) (2)
5. —Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, tütün üreticilerine olan
borçlarını ödemeyen tüccarlara karşı alınacak
tedbirlere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/188)
6. —Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol’un, hayvansal
ürünlerin ithalatının durdurulması ile hayvancılık
kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman yapılacağına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/189) (2)
7. —Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Yeni Demokrasi Partisi eski
Genel Başkanı Cem Boyner’in günlük bir gazetede yayımlanan
konuşmasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/190) (1)
8. —Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Ordu
-Kurulkaya ve Çambaşı barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/192) (1)
9.—Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Ordu -Mesudiye
-Topçam Barajına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/193) (1)
10.—Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın’ın, Halk Bankası
Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilere ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/195) (1)
11. —Kütahya Milletvekili İsmail Karakuyu’nun, Bodrum’da
yaptırdığı iddia edilen villaya ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı
(6/197)
12. —Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, günlük bir gazetede
yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu”
başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/199) (1)
13.—Şanlıurfa Millevtekili Abdülkadir Öncel’in, Kur’an Kursu
Hocası sınavını kazananların atamalarına
ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat
Ercan’ın cevabı (6/200)
14. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın Hamur İlçesinin spor kompleksi ve kapalı spor
salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/202) (1)
15. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’ya bir atletizm pisti yapılmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/203) (1)
16. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın Hamur İlçesine bağlı bazı köy ve
mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)
17. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde branş öğretmeni
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/206)
18. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın Hamur İlçesinde yapımı devam eden
lojmanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/207)
19.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı -Hamur -Köşk ve Tükenmez köyleri arasındaki yola köprü
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/208)
20. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın Hamur İlçesindeki Sağlık Merkezine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/209)
21. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın Hamur İlçesindeki merkez Sağlık
Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/210)
22. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Sağlık kuruluşlarında,
Sağlık Meslek Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)
23. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın, Taşlıçay İlçesindeki hastane ve lojman
inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/212)
24. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı ve ilçelerinin kütüphane ihtiyacına ilişkin Kültür
Bakanından sözlü soru önergesi (6/214)
25. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi geliştirmeye yönelik program ve
projelere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/215)
26.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı Yatılı Bölge Kur’an Kursunun müdür ve öğretemen
ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/216)
27.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın bazı köylerine cami ve minare yapımına
ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil
Tunç’un cevabı (6/217)
28.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı’nın Hamur İlçesinde Kur’an Kursu açılmasına
ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın
cevabı (6/218)
29.— Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı -Patnos’da Büyük Klima
İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/219)
30.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı -Eleşkirt Meteoroloji
İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/220)
31.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı Hamur İlçesine Meteoroloji İstasyonu kurulmasına
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/221)
32.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Patnos Devlet Hastanesi ve lojman inşaatına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/222)
33. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı -Patnos Spor Salonu inşaatına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/223)
34.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı -Hamur İlçesi Ceylanlı -Kamışlı köyleri
arasında bağlantıyı sağlayacağı belirtilen
köprü yapımına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/224)
35. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki elektrik
kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/225)
36. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
OYAK’ın üyelerine yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim
fiyatına ilişkin Millî Savunma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/226)
37.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı -Diyadin İlçesinin spor sahası ihtiyacına
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/228)
38. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı -Diyadin İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal
tesis ihtiyacına ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi
(6/229)
39. —Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Şekerova Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/230)
40.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı-Doğubayazıt İlçesi Yalınsız Köyünde
yapılan afet konutlarına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün
cevabı (6/231)
B)YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Hatay Milletvekili Mehmet Sılay’ın, Cerrahpaşa
Tıp Fakültesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı (7/1702)
2.—İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı’nın,
Diyarbakır Cezaevinde meydana gelen olayla ilgili olarak bir
soruşturma başlatılıp
başlatılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Şevket Kazan’ın yazılı cevabı (7/1757)
3. —Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Karadeniz Bölgesinde bulunan liman
ve havaalanlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Ömer Barutçu’nun yazılı cevabı (7/1800)
4. —Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Karadeniz Bölgesinde bulunan
barajlara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai
Kutan’ın yazılı cevabı (7/1801)
5. —Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu’nun,
Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü, Kışla Mahallesi
İlkokulunun öğretmen lojmanı ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı
cevabı (7/1804)
6. —Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Yatağan
ve Yeniköy Termik Santrallerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın cevabı (7/1806)
7. —Manisa Milletvekili Hasan Gülay’ın, Ege tütün piyasasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un yazılı
cevabı (7/1825)
8.—Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın,
Ağrı İlinin köylerindeki kapalı okulların
açılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Mehmet
Sağlam’ın yazılı cevabı (7/1853)
9.—Sinop Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop’ta nükleer santral
kurulması ile ilgili bir projenin olup olmadığına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai
Kutan’ın yazılı cevabı (7/1861)
VI. —KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.—926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa
Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S.
Sayısı :23)
2. —5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununun 20 nci Maddesinin 2 nci Fıkrasının
Değiştirilmesine ve Bu Maddeye 2 Fıkra Eklenmesine Dair Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/527) (S.
Sayısı :129)
3.—Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı :132)
4. —Millî Eğitim Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin 492
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S. Sayısı :164)
5. —625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı
Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı :168)
6.—Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda
Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda
Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/543)(S. Sayısı :175)
I. —GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.30’da açılarak iki oturum yaptı.
Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a Başkanlıkça “Hoş
geldiniz” denildi.
Kıbrıs’la ilgili son gelişmeler hakkında bilgi verme
isteği kabul edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş,Genel Kurula hitaben bir konuşma
yaptı.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen tüm siyasî partilerce
verilen;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel ve Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından 20 Ocak 1997
tarihinde Ankara’da imzalanan ortak deklarasyonu tümüyle benimsediğine ve
desteklediğine; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna yapmış olduğu hitabı takdir ve saygıyla
karşılandığına;
Kıbrıs Rum tarafınca Yunanistan’ın teşvik ve
desteğiyle son üç yıldır sürdürülen ağır
silahlanmanın, Rus füzelerinin Ada’ya getirilmesine ilişkin
anlaşma ile yeni ve vahim bir boyuta ulaşmış olduğuna;
Rum -Yunan tarafının Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyetini ve
Türkiye’yi tehdide yönelik tutum ve davranışlarının
müsamaha ile karşılanamayacağına;
1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarıyla oluşturulan
garanti sisteminin, şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de geçerli
olmaya devam edeceğine; söz konusu antlaşmaların doğrudan
veya dolaylı şekilde değiştirilmesine ve
Kıbrıs’ta ve bölgede Türkiye ve Yunanistan arasında mevcut
dengenin bozulmasına müsaade edilmeyeceğine;
Türkiye Cumhuriyetinin, Kıbrıs’ta etkin ve fiilî garantisini
eksiksiz sürdüreceğine; Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyetine vaki
olacak saldırıyı aynen Türkiye Cumhuriyetine
yapılmış bir saldırı olarak telâkki edeceğine;
Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Avrupa Birliğine tam üyelik
için yapmış olduğu tek yanlı müracaatın, 1960
Antlaşmalarına aykırı olduğuna; bunun
gerçekleşmesinin, Kıbrıs’ın bölünmesine yol
açacağına ve sorumluluğun Avrupa Birliğine ait
olacağına;
Kıbrıs Türk Cumhuriyetine karşı uygulanan ambargo ve
çifte standardın hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğine;
Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomisinin
sorunlarının aşılması ve güçlü bir yapıya
kavuşturulması için gerekli desteği sağlamaya devam
edeceğine;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, meselenin, silahlanma ve kuvvet
kullanma yoluyla değil, Ada’da yaşayan her iki halkın kendi
iradeleriyle kendi yönetimlerini kurma haklarına saygı gösterilerek
sonuçlanabileceği inancında olduğuna;
Dışardan müdahalelerin çözümü daha da
zorlaştırdığının tecrübeyle bilindiğine; bu
millî davada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türk Milletinin tam birlik
içinde bulunduğu gerçeğinin bütün dünyaca bilinmesi gerektiğine;
İlişkin önerilerinin Türk ve dünya kamuoyuna
duyurulmasına dair müşterek önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; Türkiye Büyük Millet Meclisince ittifakla benimsenen önergenin
gereğinin Başkanlıkça yerine getirileceği bildirildi.
Devlet Bakanı Abdullah Gül, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Genel Kurulu
onurlandırmaları münasebetiyle, Kıbrıs’taki son
gelişmelerle ilgili gündem dışı açıklamada bulundu; RP
Grubu adına Manisa Milletvekili Bülent Arınç, ANAPGrubu adına
Bitlis Milletvekili Kâmran İnan, DSPGrubu adına İstanbul
Milletvekili Bülent Ecevit, DYP Grubu adına İstanbul Milletvekili M.
Sedat Aloğlu, CHP Grubu adına İstanbul Milletvekili Altan Öymen,
grubu bulunmayan milletvekilleri adına Aydın Milletvekili İsmet
Sezgin de aynı konuda görüşlerini açıkladılar.
Ordu Milletvekili İhsan Çabuk’un, Karadeniz Bölgesi
fındık üreticisinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşmasına, Sanayi ve Ticaret Bakanı E.
Yalım Erez cevap verdi.
Şırnak Milletvekili Mehmet Salih Yıldırım,
Diyarbakır’da bir iş adamının yaptığı
yardımlar sırasında yaşanan olaylara ve yerel yönetimlerle
ilgili olarak alınması gereken tedbirlere;
Amasya Milletvekili Haydar Oymak da, Amasya, İline bağlı
Yassıçal Belediye Başkanının görevden alınmasına;
İlişkin gündem dışı birer konuşma
yaptılar.
Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu ve 23
arkadaşının, Diyarbakır İlinin ekonomik ve sosyal
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/141) okundu; önergenin
gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırasında
yapılacağı açıklandı.
Niğde Milletvekili Ergun Özkan’ın, Anayasa Komisyonu
Üyeliğinden istifa ettiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
İstanbul milletvekili Halit Dumankaya ve 58
Arkadaşının, TURBAN imkânlarını kişisel ve siyasî
menfaatlerine alet ettiği ve yolsuzlukların üzerine gitmeyerek
görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin TürkCeza Kanununun
240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla, eski Başbakan
Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/10) okundu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre en
geç bir ay içerisinde olmak üzere Danışma Kurulunca tespit edilecek
görüşme gününün daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacağı
açıklandı.
Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın, İki
İlçe ve Divriği İlinin Kurulması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/414),
Hatay Milletvekili Nihat Matkap’ın, 8.6.1949 Tarih ve 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa Bir
Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/71),
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri açıklandı.
İzmir Milletvekili Atilla Mutman ve 9 arkadaşının,
doğal afetlerde meydana gelen can ve mal kaybını en aza indirmek
için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesinin
(10/58), yapılan öngörüşmelerden sonra, kabul edildiği
açıklandı.
Kurulacak komisyonun :
9 üyeden teşekkül etmesi,
Çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere 3 ay olması,
Gerektiğinde Ankara dışında da
çalışabilmesi,
Kabul edildi.
İstanbul Milletvekili Zekeriya Temizel ve 21
arkadaşının, izlemeye alınan ve faaliyetine son verilen
bankaların kanuna aykırı işlemlerinin
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesinin (10/135),
yapılan öngörüşmelerden sonra, kabul edilmediği
açıklandı.
Sözlü sorular ile kanun tasarı ve teklifleriyle
komisyonlardan gelen diğer işleri görüşmek için, 22 Ocak 1997
Çarşamba günü saat 13.30’da toplanmak üzere, birleşime 23.21’de son
verildi.
Hasan Korkmazcan
Başkanvekili
Ahmet Dökülmez Fatih
Atay
Kahramanmaraş Aydın
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II.—GELEN KÂĞITLAR
22.1.1997 ÇARŞAMBA
Teklifler
1.—İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun;
İstanbul İli Sınırları İçinde Erengazi Adı
ile Bir İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/656)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :14.1.1997)
2. —İzmir Milletvekili AydınGüven Gürkan ve 4
Arkadaşının; İzmir İli Bergama İlçesinde Çevre
kirliliğine Yol Açacak Siyanürlü Yöntemle Altın Elde Edilmesi
Konusunun Halkoylamasına Sunulması Hakkında Kanun Teklifi
(2/657) (Çevre ve Anayasa komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi :14.1.1997)
3. —Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay ve 20 Arkadaşının;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/658) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve
Bütçe komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
:15.1.1997)
4.—Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Ek 34 üncü Madde
Eklenmesi Hakkında Kanunun teklifi (2/659) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
5. —Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Ekli Bir
Sayılı Cetvelin “IVEğitim ve Öğretim Hizmetleri
Sınıfı” İçin Öngörülen Ek Gösterge, Derece ve
Rakamlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/660) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi :16.1.1997)
6.—Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 213 üncü
Maddesinden Sonra Gelen Zam ve Tazminatlar Başlıklı Ek Maddesinin
(B) Eğitim Öğretim Tazminatı Bölümünde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/661) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
7. —Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 176 ncı
Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(6/662) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :16.1.1997)
8.—Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 108 inci Maddesine
Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/663) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
9.—Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı
Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/664) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
10. —Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı
Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/665) (Plan ve Bütçe komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :16.1.1997)
11.—Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı DevletMemurları Kanununun 36 ncı
Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/666) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :16.1.1997)
12.—Burdur Milletvekili Yusuf Ekinci’nin; 14.7.1965
Tarih ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı
Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/667) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi :16.1.1997)
13.—Bursa Milletvekili Turhan Tayan’ın; Üç
İlçe ve Bir İl Kurulması Hakkında Kanun Teklifi (2/668)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
14. —Bayburt Milletvekili Ülkü Güney’in; 1076 Sayılı
Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu ile 1111 Sayılı
Askerlik Kanunlarında Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/669) (İçişleri ve Millî Savunma
komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
Sözlü Soru Önergeleri
1.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, bazı termik santrallerin devrine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/413) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
2.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, doğa tarihi müzesi kurulup
kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/414) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
3.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, tüketicinin ücretsiz yararlanabileceği
laboratuvarlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/415) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
4. —Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, Karadeniz Bölgesinde kanser vakalarında
artış görüldüğü iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/416) (Başkanlığa
geliş tarihi :17.1.1997)
Yazılı Soru Önergeleri
1.—Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in,
Tekirdağ Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1937) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
2. —Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’ın, Bursa 1 ve 2 nci etap çevre yolunun
yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1938)
(Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
3.—İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, Silivri-Çatalca’da yapımı planlanan Salkımkent
Projesine ilişkin Dışışileri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/1939) (Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
4.—İstanbul Milletvekili Bülent
Akarcalı’nın, Kazakistan’da inşa edilen bir otel için
Eximbank’tan kredi verilip verilmediğine ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1940)
(Başkanlığa geliş tarihi :16.1.1997)
5. —Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu’nun,
Metin Göktepe’nin öldürülmesi olayına karışan polislerin
görevlerine iade edilmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1941) (Başkanlığa geliş
tarihi :16.1.1997)
6.—Tokat Milletvekili Hanefi Çelik’in, Rusya’nın
Gelibolu’da askerî bir anıt dikmesine izin verilip verilmeyeceğine
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1942)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
7.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun,lojmanlara ve memur maaşlarına
yapılan zamma ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1943) (Başkanlığa
geliş tarihi :17.1.1997)
8.—Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, Erzurum -İspir -Çamlıkaya Beldesi
Yavuz Mahallesi İlkokuluna ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1944) (Başkanlığa geliş
tarihi :17.1.1997)
9.—Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, Konya’da
kamulaştırılan bazı arazilerin bedellerine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1945) (Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
10.—İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaş’ın, 1978’de İstanbul Üniversitesinde yaşanan
bombalama olayına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1946) (Başkanlığa geliş
tarihi :17.1.1997)
11. —Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, Anadolu
Liseleri ve Özel Okullar Sınavına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1947)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
12. —Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın,
hammadde ve enerji fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1948)
(Başkanlığa geliş tarihi :17.1.1997)
Meclis Araştırması Önergesi
1.—Konya Milletvekili Lütfi Yalman ve 56
arkadaşının, bir doktorun türbanlı olduğu gerekçesiyle
bilimsel çalışmalarının engellendiği
iddialarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/142) (Başkanlığa geliş tarihi
:21.1.1997)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 13.30
22 Ocak 1997 Çarşamba
BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN
KÂTİP ÜYELER
: Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş), Ünal YAŞAR (Gaziantep)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 49 uncu Birleşimini açıyorum.
III. — Y O K L A M A
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama
yapılacaktır; sayın milletvekillerinin, salonda
bulunduklarını yüksek sesle belirtmelerini rica ederim.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız yoktur.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – 20 dakika yeter
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Saat 14.20'de toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 13.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.20
BAŞKAN : Başkanvekili Hasan KORKMAZCAN
KÂTİP ÜYELER
: Ahmet DÖKÜLMEZ (Kahramanmaraş),
Fatih ATAY (Aydın)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49 uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III. — Y O K L A M A
BAŞKAN – Ad okunmak suretiyle yoklama
yapılacaktır.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayısı vardır; çalışmalara başlıyoruz.
Görüşmelere geçmeden önce, üç değerli
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
IV. —
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. — Manisa Milletvekili Hasan
Gülay’ın, Ege tütün üreticilerinin sorunlarına ve Ege ekici tütün
piyasasının açılmasına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Nafiz
Kurt’un cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı ilk söz, Manisa
Milletvekili Hasan Gülay tarafından istenilmiştir. Sayın Gülay,
Ege Bölgesi tütün üreticilerinin içinde bulunduğu sorunlar ve Ege ekici
tütün piyasasının açılması konusuyla ilgili olarak
konuşacaklardır.
Sayın Gülay, buyurun. (DSP sıralarından
alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın
Başkan... Sayın Başkan... Sayın Başkan bir şey
söyleyebilir miyim?
Yoklama sırasında
arkadaşlarımız mutat olarak bulunmuyorlar, aynı zamanda
gündemdışı konuşmaları gibi bir durumla
karşı karşıya kalıyoruz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Gülay, konuşma
süreniz 5 dakikadır.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Yalnız,
şimdiye kadar, uygulamalarınızda her zaman yoklama yapmak yoktu,
bu dönemde özellikle yoklama başladı efendim. Hem
arkadaşlarımızın yoklamada bulunmaması hem de
arkasından gündemdışı söz almaları uygun
değildir.
Arz ederim.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
kürsüde arkadaşımız varken sizin taleplerinizi tespit edebilmem
mümkün değil. Daha sonra bu konuyu görüşebiliriz.
Buyurun Sayın Gülay.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
HASAN GÜLAY (Manisa) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; şahsım adına hepinizi içtenlikle
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm Ege Bölgesinde ve
seçim bölgem Manisa'da 110 bin ailenin uğraş verdiği,
yaklaşık 500 bin vatandaşın da ekmek yediği tütün
piyasasının açılması ve tütün politikası konusu
üzerinde konuşmak istiyorum.
Yıllardır, Ege Bölgesi tütün piyasası,
ürünün kaldırıldığı yılın bir sonraki
senesinde açılmaktadır; bu, bir kanun gereği değildir,
böyle bir gelenek de yoktur. Tekelden sorumlu sayın devlet bakanı,
tekelin ve tüccarın randıman tespitini henüz bitiremediğini,
dolayısıyla, piyasanın onun için geç
açıldığını söyleyebilir.
Ege Bölgesinde ürün toplama işi, ağustos
ayında tamamen bitiyor, tütün üreticisi de birbuçuk iki ayda balya
işini tamamlıyor. Tekel ve tüccar da, alınacak tedbirlerle -tekrar
ediyorum, alınacak tedbirlerle- bir ay içerisinde randıman
tespitlerini rahat rahat bitirebilir. Dolayısıyla, Ege Bölgesi tütün
piyasası, aynı yıl içerisinde açılabilecektir. Bu, benim
isteğimden ziyade, tütün üreticisinin isteğidir, arzusudur. Önce, bunun
böyle bilinmesini istirham ediyorum.
Sayın bakan, belki cevabî konuşmasında,
doların artmasını, dolayısıyla, üreticinin eline daha
çok para geçmesini arzu ettiklerini de söyleyebilir. Bunun da
mantığı yoktur; çünkü, piyasanın geç açılması,
üreticinin bankalara olan borçlarını da artırmaktadır.
Önemli olan, Ege Bölgesi tütün piyasasının, üreticinin
alınterinin karşılığı olan başfiyatla,
başfiyata yakın ağırlıklı fiyatla, aynı
yıl içerisinde açılmasıdır, doğru olanı da budur.
Sayın bakanımın özellikle dikkatini
çekiyorum; üreticinin beklediği, üretim maliyetleri göz önüne
alındığı zaman, tütün başfiyatının
kesinlikle 5 doların üzerinde olmasıdır. Bu, benim
isteğimden ziyade, Ege Bölgesi tütün üreticisinin isteğidir.
Değerli milletvekilleri, Ege Bölgesi tütün
piyasasının mübarek ramazan bayramından önce açılması
şarttır. Ayrıca, üreticiye yine ramazan bayramından önce
avans verilerek, bayrama, biraz olsun, rahat girebilmesinin
sağlanması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bir gerçeği de hemen
belirtmek istiyorum. Yıllardır, piyasa açıldıktan on
onbeş gün sonra randımanlar açıklandığı için
üretici şaşkın durumda bırakılıyor.
Dolayısıyla ekonomik olarak zayıf olan tütün üreticisi,
mecburen, ürününü tüccara yok pahasına satıyor. Böyle tütün
politikası olmaz; üreticinin göznuru ve alınteri de böyle korunmaz.
Onun için, randımanların, piyasanın açılmasından 15
gün önce açıklanması şarttır. Bu, en azından tütün
üreticisinin hakkı ve Tekelin de bir görevidir.
Değerli milletvekilleri, bir gerçeği de
belirtmek istiyorum. 1996 yılında, Ege Bölgesi tütün üreticisinin
yüzde 50'si ürününü kaldırdığı halde, fide ekimi, dikimi,
çapa ve kırım sırasında ihtiyacı olan Türkiye
Cumhuriyeti Ziraat Bankası kredilerini eylül ve ekim aylarında
alabilmişlerdir. Banka kredileri, üreticiye, üreticinin ihtiyacı olan
zamanda verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Manisa'nın Akhisar İlçesi, Ege Bölgesinin hem tütün merkezidir hem de
en kaliteli tütünün yetiştiği yerdir. Bu ilçemizde yıllar önce
yapılan, şu anda tütün işleme atölyesi olarak kullanılan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Konuşmanızı
tamamlayın efendim.
HASAN GÜLAY (Devamla) – ... Akhisar Sigara
Fabrikası açılacak mıdır açılmayacak mıdır?
Burada mevsimlik olarak çalışan 470-500 işçi kadroya
alınacak mıdır alınmayacak mıdır? Bunların,
bu kürsüden, Sayın Bakan tarafından açıklanmasını
özellikle istirham ediyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken,
Ege Bölgesi tütün piyasasının mübarek ramazan bayramından önce
açılması, tütün üreticisine, alınterinin
karşılığı olan, hakkı olan, paranın
verilmesi, yine üreticiye bayramdan önce avans verilmesi şarttır.
Bütün siyasetçilerin, güçlerini, yalnız halktan ve haktan almaları,
cumhuriyet ilkelerinden almaları, demokrasi ilkelerinden almaları,
büyük Atatürk'ün ilke ve inkılaplarından ders almaları
dileğimle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı konuşan
Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay'a teşekkür ediyorum.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Divan
eksik Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gümdemdışı
konuşmayı cevaplamak üzere, Devlet Bakanı Sayın Nafiz Kurt;
buyurun efendim.
DEVLET BAKANI NAFİZ KURT (Samsun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Huzurlarınızda, Manisa Milletvekili
Hasan Gülay Beyefendinin gündemdışı konuşmasına cevap
vermek için bulunuyorum.
Sayın Gülay, 1996 yılı tütün
piyasasının ne zaman açılacağı ve fiyatların
tespiti hususunda bir konuşma yaptı; bu fırsatı bana
verdiği için de kendisine teşekkür ederim.
Biz, 1995 yılı piyasasını geçen
sene 15 Şubatta açtık. 1996 yılı piyasası için her
hazırlığımızı bitirdik; bayramdan önce de açma
imkânı olabilir; ama, gelecek sene bayram, yine bir ay evveline gelecek; o
zaman da "bayramda açalım" diyeceksiniz. Tespitlerimizin hepsini
bitirdik; yarın randımanları köylümüze ilan ediyoruz; hepsini
veriyoruz; yani, tütün piyasasını, Türkiye'de, bir borsa haline
getirdik. 15 Şubat 1997 tarihinde de, Ege tütün piyasasını, inşallah
açmış olacağız. Ben, dördüncü tütün piyasasını
idare ediyorum, edeceğim -Allah ömür verirse- ve dördüncü tütün
piyasasını idare ettiğim zaman da, tütün üreticisi hiçbir zaman
memnuniyetsizlik göstermedi.
Geçen sene, 1995 piyasasını ben açtıktan
sonra, bir değerli arkadaşım da, bu piyasayı muvaffakiyetle
götürdü. O da bilir ki, hiçbir üretici sızlanmadı,
ağlamadı; bu sene de sızlayacağı ve
ağlayacağı kanaatinde değilim. Türkiye'de 1996 rekoltesi
230 milyon kilo; bunun yüzde 57'si, yani, 125 milyon kilosu Ege Bölgesinde. Kim
alırsa alsın, kim almazsa almasın, son yaprağına kadar
çok iyi bir fiyatla, bu tütün piyasasını, iki bayram arasında
bitireceğiz ve parasını ödeyeceğiz. Para ödemede hiçbir
sıkıntımız olmadı. Biz Tekel olarak üzümü aldık,
yüzde 137 zam verdik; yaş ve kuru üzümde tıkır tıkır
parasını ödedik. Bugün anason alım fiyatını ilan
ettim, yüzde 127 zam verdik. Tütünde de, dünya fiyatlarını göz önünde
bulundurmak şartıyla, tütün üreticimize en iyi fiyatı
vereceğimiz kanaatindeyim.
Tütün, diğer mahsüllere benzemez, benzemesi de
mümkün değil. Bu sıkıntıyı Türkiye 7-8 sene çekti. 750
milyon kilo stoktan, ancak, Tekelin ihtiyacı olan, yani, sigara sanayiinde
kullanacağı dereceye geldi. Bu, millî bir servettir; bu para,
milletin parası. Tütünü alıp da stok edip, depolarda çürütme diye bir
politika geçti, gitti. Bundan sonra hangi hükümetler gelirse gelsin, hangi
bakan arkadaşımız o koltukta oturursa otursun, Türkiye'de tütün
politikasını dünya fiyatlarına göre ayarlamak mecburiyetindedir.
Üçü bir arada olacak; köylümüz, üreticimiz mağdur olmayacak, ihracata
engel çıkmayacak, bunu idare eden Tekel de, bu işten zarar etmeyecek.
Tütüncülük bu hale geldi.
Onun için, huzurlarınızda şunu ifade
etmek istiyorum: 15 Şubatta açacağımız tütün
piyasasının tütün üreticimize hayırlı olmasını
Cenabı Allah'tan niyaz ederken, çok da memnun olacakları
kanaatindeyim.
Bu vesileyle, bu piyasanın hayırlı
olmasını diler, Yüce Meclise saygı ve sevgilerimi sunarım.
(DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı
konuşmayı cevaplandıran Devlet Bakanı Sayın Nafiz Kurt'a
teşekkür ediyorum.
2. —Muğla Milletvekili Zeki
Çakıroğlu’nun, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik
santrallarının kiralanması işlemlerine ilişkin
gündemdışı konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri,
gündemdışı ikinci söz, Muğla Milletvekili Sayın Zeki
Çakıroğlu'nun.
Sayın Çakıroğlu, Yatağan, Yeniköy
ve Kemerköy Termik Santrallarının kiralanması işlemleriyle
ilgili olarak söz talep etmiştir.
Buyurun Sayın Çakıroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının termik santrallara
ilişkin işlemleriyle ilgili gündemdışı söz
almış bulunuyorum. Söz verdiği için Sayın Başkana
teşekkürlerimi sunuyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
16 Kasım 1996 tarihli Resmî Gazetede, Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca, 3096 sayılı Yasaya
dayanarak, 12 termik santralın, kömür işletmeleriyle birlikte yirmi
yıllığına kiraya verileceği, şartnameyle birlikte
ilan edilmiştir. Bu işlem, toplumumuzun geniş bir kesimi
tarafından huzursuzlukla karşılanmış ve tepki
vermelerine neden olmuştur.
Bu santrallardan 8 tanesi kömürle işletilmektedir.
Bilinen bir gerçektir ki, kömürle işletilen termik santralların
ekonomik ömürleri yirmibeş senedir. Birçok santralın şu anda
işletmede bulunduğu göz önüne alındığında, yirmi
sene sonra; yani, kira süresinin bitiminde, geri teslim
alındığında, enkaz haline geleceği açıktır.
Bu nedenle, adı kiralama olan bu tasarruf, hukuken muvazaalı,
siyaseten takıyyeci bir anlayışın tipik uygulama
örneğini teşkil etmektedir. Yapılmak istenen, kiralama adı
altında özelleştirmeden başka bir şey değildir. 3987
sayılı Özelleştirme Yasası, Anayasa Mahkemesince iptal
edilmiştir. İptal gerekçesinde, diğer stratejik öneme sahip
sektörler yanında, elektirik üretimi, iletim ve dağımı da
sayılmış ve sektörlerin özelleştirilmesi, ulusal
bağımsızlık ve güvenlik açısından
sakıncalı bulunmuştur. Bakanlık, hem bu kararı delmek
için hem de tesis maliyetlerine göre çok ucuza devretmek istediği tesisler
için kiralama yöntemine gitmiştir.
Teknik konulara zaman darlığı nedeniyle
girmeyeceğim; ancak, Muğla ilindeki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy
Termik Santralları ve ilgili kömür işletmeleri konusunda birkaç bilgi
sunmak istiyorum. Kemerköy Termik Sanralı 1 milyar dolar olmak üzere, 3
santral 2,7 milyar dolara kurulmuştur ve TEAŞ tarafından
yapılması gereken baca gazı ve kükürt arıtma tesislerinin
de toplam maliyeti 145 milyon dolardır. Dünya Bankasından temin
edildiği söylenen bu 145 milyon doların akıbeti konusunda,
kamuoyunda büyük tereddütler meydana gelmiştir; nerededir bu para, nereye
gönderilmiştir?
Yine, birlikte verilecek kömür işletmelerindeki
makine parkının tutarı da 150 milyon dolardır. Bu
santrallar ve kömür işletmeleri, kâr eden
kuruluşlarımızdır; Türkiye genelinde toplam gelir,
yıllık, 758 451 500 dolardır. Yine, yirmi senelik kira bedelinin
toplamı 1 milyar 660 milyon dolar tutmaktadır. Bu demektir ki,
santrallar ikibuçuk senede sağlayacağı gelir
karşılığında, yirmi senelik bir süre için birilerine
peşkeş çekilmektedir. Bunca ekonomik değeri, stratejik önemi
olan Muğla'daki bu 3 santralımız da 2,7 milyar dolara mal
olmuşken, 410 milyon dolara kiraya verilecektir. Bu, yabancı ve yerli
sermayeye, Muhterem Hocanın deyimiyle, batıla ve rantiyeye
peşkeş çekmek değil de nedir?!.
Bu işletmelerde toplam 40 bin işçi
çalışmaktadır. Bu işçilerin gelirinden o yöre esnafı
ve üretici köylü de pay almaktadır. İşçilerin iş
güvenliği güvenceye alınmamıştır. Bu nasıl adil
düzendir ki, milyonlarca işçi ve ailesi yola bırakılmakta, esnaf
ve köylü yoksulluğa itilmektedir?!. Bu işlemler keyfîdir, neden mi;
anımsarsanız, promosyona kısıtlama getiren yasa, Hükümetin
ısrarı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çakıroğlu, konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Devamla) – ...DYP ve Refah
Partisinin desteğiyle, Yüce Meclisten geçirilmiştir. Buna
karşın, bu uygulamayla, termik santralların yanında kömür
işletmeleri promosyon olarak sunulmaktadır. İlk ilanda, Soma ve
Tunçbilek Kömür İşletmelerinin, termik santrallarla birlikte kiraya
verileceği söylenmesine karşın, bu bölgedeki Refah Partisi
teşkilatlarının tepki göstermesi üzerine, 13.12.1996 tarihli
ikinci ilanla, kira şartları hiç bozulmadan kiralamadan
çıkarılmıştır.
Şimdi sormak gerekiyor, Tunçbilek ve Soma'daki
insanlar insan da diğer bölgelerdeki insanlarımız aynı
Allah'ın kulu değil mi?!. Bu işlem hukuka
aykırıdır. Biliyorsunuz, Muğla İlindeki 3 termik
santralımızın, Aydın İdare Mahkemesinin,
desülfürizasyon sistemleri takılmadan
çalıştırılamayacağına dair kararı
vardır. Hukukun üstünlüğü, Anayasa ve yürütmenin yargı
denetimine tabi olacağı açık hükümleri karşısında
şimdi sormak gerekir: Kiracılar bunu nasıl işletecektir?
Değerli hemşerilerim
Muğlalıların, Yatağanlıların, Sayın
Çiller'in, seçimden seçime "hemşerim" dediği
Milaslıların sağlığını ciddî şekilde
tehlikeye atan ve çevreyi bozan bu tesislerin, desülfürizasyon sistemi
takılmadan çalıştırılması ya da kiraya verilmesi
mümkün müdür?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çakıroğlu, lütfen
son cümlenizi ifade edin.
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Devamla) – Son cümlemi
söyleyeceğim efendim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her
yönüyle gerek hukuka gerek insan vicdanına gerekse ülkemiz ekonomisine son
derece zarar verecek bu işlemden mutlaka dönülmesini bekliyoruz. Bu
işlemden dönülmesi, bu işlemin önlenmesi için her türlü
katkıyı koyacağımızı ve bu uğurda çaba
gösterenlere de destek olacağımızı belirtir, Yüce Meclisi
saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Muğla Milletvekili Sayın Zeki
Çakıroğlu'na teşekkür ediyorum.
3. —Tekirdağ Milletvekili Enis
Sülün’ün, özelleştirme ve kamu mallarının
satışına ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı
BAŞKAN – Gündemdışı son
konuşmayı Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Sülün yapacak.
Sayın Sülün, özelleştirme konusunda görüş beyan edecek. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Sayın Sülün, konuşma süreniz 5
dakikadır.
Buyurun.
ENİS SÜLÜN (Tekirdağ) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce
hepinize saygılarımı sunarım.
Ülkemizde yaşanan ve büyük bir kitleyi
canından bezdiren kronik enflasyon, her yıl artan işsizlik,
adaletsiz gelir dağılımı ve kısır çekişmeden
öte çözüm üretmeyen bugünkü Hükümet, halkımızı
karamsarlığa itmektedir. 1997 bütçesinin görüşülmesi
esnasında, yatırım, istihdam ve gelir
dağılımındaki hayalleri ve çarpıklıkları
anlatmaya çalıştık. Geçmiş beş yılın
beceriksiz uygulamaları ortadayken, bütçe, sağlam gelir
kaynaklarına dayandırılmak yerine, abartılı vergi
tahsili, vergi affı, kaynak paketi, yapılacağı hayal edilen
özelleştirme ve kamu malları satışlarından elde
edileceği düşünülen, gerçekçi olmayan gelirlere dayandırılmıştır.
Başbakan, üçüncü kaynak paketiyle de 11 milyar
dolar civarında bir gelir sağlama hayalinin peşine
düşmüştür. Birinci ve ikinci kaynak paketlerinden henüz bir gelir
sağlanmamışken, üçüncü, dördüncü ve beşinci pakete
yönelinmesi, paketlerin ciddîye alınmaması gibi bir durumu ortaya
çıkarmaktadır.
İşte bu bağlamda, Hükümetin peşine
düştüğü bir gelir kaynağı da, ülke kalkınmasında,
yıllarca, önemli bir rol oynamış, ekonomiye ve sosyal
yaşama katkı sağlamış olan enerji santralları ve
şebekelerinin işletme hakkının devredilmesidir. Hükümet, bu
satıştan 6 milyar 875 milyon dolar beklemektedir. Bu tutar Refahyol
Hükümetinin kaynak paketinin yüzde 70'ini oluşturmaktadır. Üçüncü
kaynak paketinin yüzde 70'ini 19 hidroelektrik santralı, 16 termik santral
ve 25 grup şebekesinin kiralanması meydana getirmektedir. 15 Ocakta
kiralanma işlemlerinin tamamlanacağını açıklayan
Hükümet, bu konuda gerekli önlemleri almış mıdır?
Ayrıca, bu santralların verilebilmesi için
2,2 milyar dolarlık dışborcun ödenmesi ve 3 milyar 825 milyon dolarlık yatırım
sorununun çözülmesi önem taşımaktadır. 24 Aralık 1995
tarihinde, seçim beyannamesi metninde millete taahhütte bulunan Sayın
Erbakan "özelleştirme uygulamaları peşkeşten,
yağmadan, israftan ve bedellerinin çarçur edilmesi uygulamasından
kurtarılacak, stratejik olmayan tesislerin özelleştirilmesinden elde
edilecek gelir " diye devam ediyor. İşte, dervişin fikri ve
zikri misali, Sayın Erbakan her konuda olduğu gibi burada da
söyledikleriyle çelişiyor.
CAFER GÜNEŞ (Kırşehir) – Demagoji
yapıyorsun.
ENİS SÜLÜN (Devamla) – Sizin kadar demagoji
yapmıyoruz ya!..
MEMDUH BÜYÜKKILIÇ (Kayseri) – Televizondan naklen
yayınlanıyorsun...
ENİS SÜLÜN (Devamla) – Rezaletleriniz medyada,
radyoda.
Yarın sizlere "Enerji sektörü stratejik
değil mi? Santralların düşük bedelle kiralanması
peşkeş çekme değil mi? Buralardan elde edilecek gelir, verimli
ve kalkınmaya yararlı üretim müesseselerini kurmaya mı
harcanacak? Halkın şikâyetçi olduğu elektrik fiyatları 1996
yılında yüzde 110 artmıştır; daha mı ucuz
verilecektir?.."
LÜTFİ YALMAN (KONYA) –Yanlışlığın
var.
ENİS SÜLÜN (Devamla) – "200 bin
insanımız ne olacak? Dış borcumuz olan 2,2 milyar
doları kim ödeyecektir? Kamuya ait hem üretim tesisleri hem de
dağıtım tesisleri hangi nedenlerle devredilmektedir?" diye
sormazlar mı?
İlanlarda 3096 sayılı Kanuna göre
işletme hakkının devrinden bahsedilmektedir. 3096
sayılı Kanun, elektrik sektörünün özelleştirme kanunu diye kabul
edilir. Yap-işlet-devret modeli olsun, Aktaş ve Kayseri örnekleri
olsun, özel sektöre yaptırılacak santrallar olsun, hepsi de bu kanuna
göre yapılır ve bu kanuna göre de işletiliyor. Santralların
ve dağıtım şebekelerinin işletme hakkı devrinin,
bu kanun ve yönetmelikler dahilinde yapılabilmesi için hizmetlerin
iyileştirilmesi ve verimliliğiyle mevcut elektrik enerjisi
potansiyelinin daha iyi kullanılabilir hale getirilmesi gibi iki
bağlayıcı kritere uygun işlem yapmak zorunluluğu da
vardır. İlanların hukukî dayanağının
olmaması bundandır. Kanun ve yönetmelikdışı
uygulamalarla devir işinin yapılması bir kanunsuzluk
örneğidir. Hukuk ve kanundışı uygulamalara karşı
çıkmak, vatanını seven herkesin görevidir. Santral ve
dağıtım şebekelerinin işletme...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı )
BAŞKAN – Sayın Sülün,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
ENİS SÜLÜN (Devamla) – Çünkü, enerji sektörü, en
stratejik sektördür ve büyük hizmet ağına sahiptir. Enerji
sektöründe, halk üzerinde açık bir baskı grubu
oluşturulması mümkündür. İddia edilen odur ki, Sayın
Başbakan, partisine yakın çevrelere kamu kaynaklarını
aktarmak istemektedir.
İşletme hakkı devri, yirmi
yıllığına 1,6 milyar dolara verilecektir. Sadece, 12 termik
santralın bir yıllık kârı 2,1 milyar dolardır.
Ürettiği elektrik, yılda 32 milyar kilovat olup, bunun
yıllık hâsılatı 95 trilyondur. Bu kaynağın
devlete kalmasına neden müsaade edilmiyor? Gayet açık bir oyun
oynanmaktadır. 1 kilovat elektriğin ekonomide oluşturduğu
katma değer, yaklaşık 1 dolardır; 32 milyar kilovatlık
elektrik üretimi, ekonomide 32 milyar dolarlık değer oluşturacaktır.
Elektrik sektörünün birilerine peşkeş çekilmek istenmesinin bir
sebebi de budur.
ALİ OĞUZ (İstanbul) –
Çarpılırsın!..
ENİS SÜLÜN (Devamla) – Hükümet, 1997
yılında yaklaşık 35 milyon dolarlık içborç anapara ve
faiziyle 11 milyar dolar dışborç ödeme yükümlülüğüyle
karşı karşıya bulunmaktadır. İşte, bu sorunu
çözmek için Refahyol Hükümeti panik halinde, finansal kurumlara, KİT'lere
ve diğer kurum ve kuruluşlara el atmakta; birbiri ardına
açıkladığı hayalî paketlerle bu paniği gizlemeye
çalışmaktadır. Bu da, gerçeklere dayanmayan kaynak paketleriyle
çözüm arayan Hükümetin, Türkiye'nin sorunlarını kavramaktaki
acizliğini ortaya koymaktadır. Ne ülkemiz kaynaklarının
abartılmasına ne de peşkeş çekilmesine müsaade ederiz.
Sözlerime burada son verirken, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (ANAP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı konuşan
Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Sülün'e teşekkür ediyorum.
Gündemdışı konuşmayı
cevaplandırmak üzere, Sayın Nevzat Ercan söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (DYP sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; gündemdışı
konuşan değerli arkadaşımız Enis Sülün Beyin,
özelleştirmeyle ilgili açıklamalarına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Özelleştirmenin temel amacı, devletin, ticarî
alandaki faaliyetlerini en aza indirmesi, bu konuda yalnızca denetleyici
ve düzenleyici rolünü sürdürmesidir. Bu suretle devlet, modern devlet
anlayışı çerçevesinde, asıl görevi olan sağlık,
eğitim, güvenlik ve altyapı hizmetlerine yönelebilecek, bu hizmetler
için daha fazla kaynak ayırabilecektir. Özelleştirmeyle, devletin,
ekonomideki sınaî ve ticarî aktivitesinin en aza indirilmesi
hedeflenirken, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin
oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki KİT finansman yükünün
azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi ve
atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, bu yolla
elde edilecek kaynakların, altyapı yatırımlarına
kanalize edilebilmesi mümkün olabilecektir.
Ancak, özelleştirmeyi, bir amaç olarak değil,
gerçekleştirilmesi hedeflenen ekonomik değişimin bir aracı
olarak görmek gerekir. Özelleştirme, basit bir ekonomik süreç değil,
sosyal sonuçları olan, demokrasi ve hukuk kuralları içinde
gerçekleştirilebilecek, ekonomik, malî ve idarî bir reformdur.
Bu temel gerçeklerden hareketle, ülkemizde,
özelleştirme konusundaki girişimler 1984 yılında
başlatılmıştır. Aradan geçen on yıllık süre
içinde yeterli bir mevzuat bütünlüğünün olmaması ve programın
sosyal boyutunun ihmal edilmesi, uygulamaların istenen hız ve verimliliğe
ulaştırılabilmesini engelleyen en büyük faktörler olmuştur.
Bu nedenle, çeşitli aksaklık ve tıkanıklıklarla
karşılaşılmış, hatta, zaman zaman hukukî
ihtilafların doğması önlenememiştir.
Genel olarak, ihtiyaca cevap verecek, sağlam bir
hukukî altyapının bulunmamasından kaynaklanan bu
aksaklığın giderilmesi amacıyla 1994 yılı
Kasım ayı sonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Doğru Yol
Partisinin büyük çabası ve uğraşı sonucunda hazırlanan
ve Meclisin büyük çoğunluğunun oyunu alarak kabul edilen 4046
sayılı Kanunla, özelleştirmeye ilişkin
ayrıntılı düzenlemeler getirilmiş ve uygulamalar,
sağlam bir yasal zemine oturtulmuştur. Bugün ülkemizde yürütülmekte
olan özelleştirme programı, 4046 sayılı Özelleştirme
Yasası ve bu çerçevede belirlenen ilke ve öncelikler
ışığında yürütülmektedir.
Özelleştirme Yasasının yürürlüğe
girmesinden sonraki ilk uygulama yılı olan 1995'in özellikle ikinci
yarısında sonuçlandırılan özelleştirme işlemleri
sonucunda, 573 milyon dolar düzeyinde bir uygulama
gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde, Türkiye'deki ilk kamu
bankasının özelleştirilmesi gerçekleştirilmiştir;
Sümerbank, artık, daha verimli ve her geçen gün büyüyen bir özel sektör
bankası olmuştur. Ayrıca, Adıyaman Çimento ve KÜMAŞ
gibi büyük kuruluşların özelleştirme işlemleri
tamamlanmıştır.
Öte yandan, özelleştirme ihalelerinin
olabildiğince açık ve şeffaf bir biçimde kamuoyu denetiminde
gerçekleştirilmesi konusunda da önemli adımlar
atılmıştır. 1995 yılında, Turban, Et-Balık Kurumu,
SEK, çimento fabrikaları gibi birçok özelleştirme ihalesi, kamuoyuna
ve basına açık olarak, şeffaf bir şekilde
yapılmış, büyük bir ilgi ve katılımla son derece
başarılı bir biçimde
sonuçlandırılmıştır.
Ancak, 1995 yılı sonunda içine girilen seçim
ortamı ve seçim sonrasında uzayan siyasî belirsizlik süreci
nedeniyle, yeni mevzuat çerçevesinde başlatılan özelleştirme
uygulamaları istenilen hızla
sonuçlandırılamamıştır. Ayrıca, seçim sonunda
kurulan Anayol Koalisyon Hükümeti döneminde de özelleştirme durmuş
veya durdurulmak istenmiştir. Bu üç aylık dönem içerisinde hiçbir
uygulama yapılmadığı gibi, yapılması için bir
hazırlık bile, ne yazık ki,
başlatılamamıştır. Bugün iktidarda olan Refahyol
Hükümetinde ise, özelleştirme, Koalisyon Protokolünde yerini
almış, gereken siyasî destek ve kararlılık gösterilerek
uygulamalara yeniden hız kazandırılmıştır.
Bu çerçevede, geçtiğimiz yıl eylül ayı
başından itibaren, özelleştirme kapsamında bulunan 16
kuruluşa ait hisse ve varlıklar için 27 ayrı ihale
açılmış ve bu ihalelerin büyük bölümünde sonuç aşamasına
gelinmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu kapsamda, Türkiye
Denizcilik İşletmeleri A.Ş'ye ait 8 limanın işletme
hakkı devri yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla Eylül 1996'da
açılan ihalelerde toplam 45 teklif alınmış ve teklif
sahipleriyle nihai pazarlık görüşmeleri
yapılmıştır. 19–20 Aralık 1996 tarihlerinde
gerçekleştirilen bu görüşmelerde, Trabzon Limanı
dışındaki 7 liman için uygun fiyat teklifi
alınmıştır; söz konusu limanlar için otuz yıl süreyle
işletme hakkı devrini öngören ihalelerde alınan teklifler
toplamı, 252 milyon Amerikan Doları düzeyindedir.
Yine, Ergani ve Kurtalan Çimento, Konya Krom Magnezit,
Kilyos Ateş Tuğlası ve Bozüyük Seramik Sanayii ile ÇEMAŞ ve
ÇİMHOL'deki iştirak paylarının blok satışı
amacıyla kasım ayında ihale açılmış ve toplam 20
teklif alınmıştır. 24–26 Aralık 1996 tarihlerinde
yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonunda, söz konusu 7
şirket için alınan en yüksek teklifler toplamı 139,3 milyon
Amerikan Dolarıdır.
Yine, Petlasın blok satışı
amacıyla eylül ayı sonunda açılan ihalede 5 teklif
alınmış ve teklif sahipleriyle 8 Ocak 1997 tarihinde
yapılan nihai pazarlık görüşmeleri sonunda 35,7 milyon Amerikan
Doları düzeyinde teklif alınmış bulunmaktadır.
Hatırlanacağı üzere, 1990 yılında özelleştirme
kapsamına alınan ve aradan geçen altı yılı
aşkın sürede beş kez ihaleye çıkarılan ve biri
dışında hiçbir ihalede teklif alınamayan Petlas için
yatırımcı ilgisinin artması, kararlılıkla yürütülen
özelleştirme uygulamalarına duyulan güvenin bir göstergesi
olmuştur.
Deniz Nakliyatı Türk Anonim Şirketinde
bulunan yüzde 99,92 oranındaki kamu payının blok
satışı amacıyla açılan ihalede nihai görüşmeler 8
Ocak 1997'de yapılmış ve en yüksek teklifi 141,3 milyon Amerikan
Dolarıyla şirket çalışanlarının
oluşturduğu Ortak Girişim Grubu vermiş bulunmaktadır.
Turbana ait Akçay ve Ürgüp işletmeleriyle,
Akçay'da bulunan iki arsanın satışı amacıyla
kasım ayında açılan ihalelerde toplam 12 teklif
alınmıştır. Teklif sahipleriyle 10 Ocak 1997 tarihinde
gerçekleştirilen nihai pazarlık görüşmeleri sonunda alınan
teklifler toplamı 9,4 milyon Amerikan Doları düzeyindedir.
Yine, Etibankta bulunan yüzde 100 kamu
payının blok satışı amacıyla kasım
ayında açılan ihalede toplam 9 teklif alınmış; teklif
sahipleriyle 20 Ocak 1997 tarihinde yapılan nihai pazarlık görüşmeleri
sonunda alınan en yüksek teklif 185 milyon Amerikan Dolarıdır.
Böylece, geçtiğimiz bir aylık sürede
geçekleştirilen ihalelerde alınan en yüksek tekliflerin toplam
tutarı 743 milyon Amerikan Doları düzeyinde bulunmaktadır.
Yapılacak değerlendirmeleri müteakip, bu
sonuçlar, Özelleştirme Yüksek Kuruluna sunulacak ve Kurulun onayı
kararı çerçevesinde satış veya devri işlemleri
tamamlanmış olacaktır.
Bu ihalelerin tamamında nihai görüşmeler,
noter huzurunda ve kamuoyuna açık olarak gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca, çimento şirketlerine yönelik olarak aralık ayında
yapılan ihalelerde başlatılan yeni bir uygulamayla bir adım
daha ileri gidilmiş ve ihaleler çeşitli TV kanallarından naklen
yayınlanmaya başlanmış bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, öte yandan, Denizbank ve
Anadolubankın blok satışı amacıyla kasım
ayında açılan ihalelerde son teklif verme tarihi olan 16 Aralık
1996 tarihi itibariyle Denizbank için 15, Anadolubank için de 17 teklif
alınmıştır. Teklif sahipleriyle nihai pazarlık
görüşmeleri 21 ve 22 Ocak 1997 tarihlerinde gerçekleştirilecektir.
Yine, kasım ayında alınan bir
Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Erdemirdeki kamu
payının özelleştirilmesi durumunda, devlete söz ve onay
hakkı verecek altın hisse düzenlemesi yapılmış ve
aralık ayı başında verilen ilanlarla şirket
hisselerinin yüzde 30 ve yüzde 40'lık bölümünün blok
satışını öngören ihale açılmıştır.
İhalede son teklif verme tarihi 27 Ocak 1997'dir.
Geçtiğimiz günlerde açılan diğer bir
ihalede Köyteks bünyesinde bulunan Sıvas ve Erzurum Hazır Giyim
Tesislerinde bulunan kamu payları blok satışa sunulmuştur.
Bu kuruluşlara ilişkin ihale prosedürünün önümüzdeki bir iki ay
içinde tamamlanması ve özelleştirme işlemlerinin
sonuçlandırılması hedeflenmektedir.
Değerli milletvekilleri, önümüzdeki döneme
ilişkin programı da özetle arz ederek sözlerimi bitirmek istiyorum.
1997 yılı için hazırlanan program çerçevesinde,
özelleştirme kapsamındaki diğer kuruluşlara ilişkin
ihale hazırlıkları sürdürülmektedir. Bu çerçevede, ilk etapta
ihale açılması düşünülen Turbana ait Kemer Marina,
Kuşadası Marina ve Adalya Oteli, Sümer Holdinge ait 8 işletme, 1
fabrika ve 1 iştirak payı, ORÜS'e ait 15 işletme, MEYBUZ,
Sıvas Demir Çelikteki kamu paylarının satışına
ilişkin çalışmalar tamamlanmıştır. Yine, 1997
yılı özelleştirme programında yer alan Türk
Telekomünikasyon AŞ'nin hisse satışı konusunda
danışmanlık hizmeti verecek firma konsorsiyumu belirlenmiş
ve bu konudaki çalışmalara başlanmıştır.
TÜPRAŞ, POAŞ ve Petkim ise, Özelleştirme Yüksek Kurulunun
gündemine alınmıştır.
Yüce Heyetinize saygılar sunarım. (DYP ve RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündemdışı
konuşmayı cevaplayan Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan'a
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Gündeme geçmeden önce,
gündemdışı konuşmaların başlangıcında,
Sayın Salih Kapusuz'un ve Sayın Saffet Arıkan Bedük'ün istemleri
vardı, onu tespit etmek istiyorum.
Buyurun Sayın Kapusuz.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan,
ben demin zatı âlinize işaret ettim; ama, belki sesten dolayı
takip edemediniz, daha sonra kürsüye konuşmacı davet ettiniz; belki
sözlerim iyi anlaşılmamış olabilir. Benim
başlangıçta arz etmek istediğim husus şuydu: Genel Kurul
yoklamayla açılıyor; geçmişte her gün yoklamayla
açılmıyordu. Birinci olarak bunu hatırlatmak istedim.
İkinci olarak hatırlatmak istediğim;
değerli konuşmacı arkadaşlarımız,
gündemdışı konuşan arkadaşlarımız, en
azından Genel Kurulda bulunmuş olsalar, biraz daha şık olur
demek istedim.
Arz eder, teşekkür ederim.
BAŞKAN – Siz de aynı konuyu mu
söyleyecektiniz?
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Evet; aynen
katılıyorum.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bu
konuda, esas olan, Anayasamıza göre, Meclisin çalışma
şartları bellidir. Meclis, ancak, üye tamsayısının
üçte biriyle toplantı yetersayısına kavuşmuş olur ve
yoklama, Başkan tereddüte düşerse, oturum
başlangıçlarında her zaman yapılır.
Ben, bugün, Genel Kurulu açtığım zaman
tereddüte düştüm, yoklamaya başladım; çünkü, muhalefet
sıraları boştu.
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) –
İktidar sıraları?..
BAŞKAN – Böyle bir durumda, bu kürsüde hangi
arkadaşımız olsa yoklama yapmak zorundadır.
Dün, niçin yoklama yaptığımızı
biliyorsunuz; grupların talebi üzerine o yoklamayı
yapmıştık. Bunda herhangi bir kasıt
aranmamalıdır.
Şimdi, yoklama sırasında dolu olan
İktidar sıraları boşaldı; yoklama sırasında,
muhalefet sıraları boştu. Ben arzu ederim ki, her zaman,
Meclisimizin sıraları dolu olsun, çalışmayı birlikte
yapalım.
Bu konudaki istisnaî uygulamamız şudur:
Gruplar anlaştıkları zaman,
acil durumlarda yoklamasız da başlayabiliyoruz; ama, grupların
birlikte kararlaştırmaları şartıyla.
Değerli arkadaşlarım, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair
iki önerge vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. —İzmir Milletvekili Metin
Öney’in, (6/379) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/132)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin 182 nci sırasında yer alan (6/379)
esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı olarak cevap
geldiğinden, sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Metin
Öney
İzmir
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
2. —İzmir Milletvekili Metin
Öney’in, (6/388) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/133)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin 190 ıncı sırasında yer
alan (6/388) esas numaralı sözlü soru önergeme yazılı olarak
cevap geldiğinden, sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Metin
Öney
İzmir
BAŞKAN – Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması önergesi vardır;
okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. —Konya Milletvekili Lütfi Yalman ve 56
arkadaşının, bir doktorun türbanlı olduğu gerekçesiyle
bilimsel çalışmalarının engellendiği
iddialarının araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Genel Cerrahi Bilimler Bölümünde asistan doktor olan Şükran Erdem'in,
türban taktığı gerekçesiyle, Bölüm Başkanı
Prof.Dr.Kemal Alemdaroğlu tarafından, cerrahi müze olarak
kullanılan odaya kilitlenmesi ve sınavla kazanmış
olduğu uzmanlık çalışmalarına başlamaktan men
edilmesi insan haklarına indirilmiş ağır bir darbedir.
Bu ve benzeri olayların sürekli kamuoyunu
meşgul etmesi, konunun ciddî olarak
araştırılmasını gerektirmektedir. Bu bakımdan,
Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince, Meclis araştırması açılmasını arz
ve talep ederiz.
1. Lütfi Yalman
(Konya)
2. Bahri Zengin
(İstanbul)
3. İbrahim
Halil Çelik (Şanlıurfa)
4. Ali
Oğuz (İstanbul)
5. Osman
Yumakoğulları (İstanbul)
6. Kahraman
Emmioğlu (Gaziantep)
7. Ömer Ekinci (Ankara)
8. Ali
Coşkun (İstanbul)
9. Zeki Ünal (Karaman)
10. Abdülkadir Aksu (Diyarbakır)
11. Hüseyin Arı (Konya)
12. Ahmet Doğan (Adıyaman)
13. Fikret Karabekmez (Malatya)
14. Hüseyin Kansu (İstanbul)
15. Tayyar Altıkulaç (İstanbul)
16. Hüseyin Yıldız (Mardin)
17. Şinasi Yavuz (Erzurum)
18. Tevhit Karakaya (Erzincan)
19. Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)
20.Saffet Kaya (Ardahan)
21. Abdullah Arslan (Tokat)
22. Lütfi Doğan (Gümüşhane)
23. Rıza Ulucak (Ankara)
24. Muhammet Polat (Aydın)
25. Mustafa Ünaldı (Konya)
26. Remzi Çetin (Konya)
27. Şevki Yılmaz (Rize)
28. İsmail Köse (Erzurum)
30. Yahya Uslu (Manisa)
31. Yıldırım Aktürk (Uşak)
32. Necmi Hoşver (Bolu)
33. İsmail Durak Ünlü (Yozgat)
34. Temel Karamollaoğlu (Sıvas)
35. Ahmet Feyzi İnceöz (Tokat)
36. Erkan Mumcu (Isparta)
37. Abdullah Akarsu (Manisa)
38. Ahmet Alkan (Konya)
39. Recep Kırış (Kayseri)
40. Mehmet Ekici (Ankara)
41. Sebgetullah Seydaoğlu (Diyarbakır)
42. Halit Dumankaya (İstanbul)
44. İsmail Coşar (Çankırı)
45. Yusuf Ekinci (Burdur)
46. Hanefi Çelik (Tokat)
47. Sadi Somuncuoğlu (Aksaray)
48. Mehmet Ali Şahin (İstanbul)
49. Mustafa Köylü (Isparta)
50. Faris Özdemir (Batman)
51. Haluk Yıldız (Kastamonu)
52. Yusuf Bacanlı (Yozgat)
53- Ömer Demir (Kırşehir)
54- Mahmut Nedim Bilgiç (Adıyaman)
55. Osman Pepe (Kocaeli)
56. Hasan Hüseyin Öz (Konya)
57. Zülfikar Gazi (Çorum)
Gerekçe:
1. Son zamanlarda basına yansıyan,
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi asistanı Dr. Şükran Erdem'in
başörtüsü kıyafeti ile bilimsel araştırma
yapamayacağı bahane edilerek kullanılmayan bir müzeye
kapatılması, kamuoyunda büyük rahatsızlık
doğurmuştur. Konunun vuzuha kavuşturulması, bilimsel
özgürlük, din ve vicdan özgürlüğü açısından elzemdir.
2. Merkezî sistemle yapılmış bir
uzmanlık sınavını kazanarak, kendisini bilimsel
çalışmaya adamış bir kimsenin, üzerinden kilitlenerek
müzeye kapatılmasını kabul etmek mümkün değildir. Meclisin,
böyle mühim bir konuyu tahkik ederek kamuoyundaki huzursuzluğu gidermesi
gerekir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Bankaları
araştırmayın, bunu araştırın.
... 3. Kamu yönetiminde üç ana kriter vardır: Kamu
sağlığı, kamu güvenliği ve kamu ahlakı.
Başörtünün, kamu sağlığına aykırı bir
yanı yoktur. Başörtünün, kamu güvenliğini
sarstığı ve kamu ahlakını bozduğu da söylenemez.
Kamu yönetiminde bu üç kriter önemlidir. Bunun
dışında, kimse, kendi düşüncelerini ve ideolojik
kalıplarını dayatma hakkına sahip değildir; çünkü, bu,
ortaçağ anlayışını devam ettirmek olur. Hele, bu
dayatmaların bilimsel kurumda vuku bulması, daha da vahim sonuçlar
doğurmaktadır.
4. Bütün dünya, özürlüleri topluma kazandırmak
için uğraşıyor. Hatta suçluları, teröristleri bile topluma
kazandırmak için hapishanelerde iş sahaları, okullar
açılıyor. Devlet, bunlar için emek ve para harcıyor. Bir tek
kesime, sadece başörtülülere bu imkân tanınmıyor. Başı
örtmek, terörizmden, insan öldürmekten, hırsızlıktan daha
mı büyük bir suç?
Dünyada yalnız Türkiye'de başını
örten insanlar, hanımlar bu haklardan mahrum bırakılıyor.
Bu tip uygulamalar ise, ülkemizin uluslararası
saygınlığını zedelemektedir.
5. Kendilerini devlet ve yargı sanan kimseler,
ideolojik kalıplarına sığmayan insanların her
hareketini suç saymaktadırlar. Türban takmayı da, kendi ideolojik
kalıplarına aykırı düştüğü için, devlete
karşı işlenmiş bir suç gibi göstermeye
çalışıyorlar.
6. Düşünce ve inançlar, ya söz, ya
davranış veya her ikisi ile birlikte ifade edilir. Bir
hanımın başörtüsü takması, onun düşünce ve
inançlarını fiilen ifade etmesidir. Bu ifade özgürlüğü, Anayasamızda
da güvence altına alınmıştır. Tiyatro ve sinema,
düşüncelerin, hem söz hem de davranışla ifade edildiği bir
sanat dalıdır.
Düşünce ve inançlar, söz ve davranışla
bütünleşirse, anlam ve nitelik kazanır.
7. Muasır medeniyet seviyesine ulaşma
iddiasındaki Türkiye'de, bilimsel araştırmalara aykırı
bu uygulama sadece muhatap olan şahısla sınırlı
kalmayacaktır. Bilimsel araştırma yapacakların
umutlarını kırarak, halkı da umutsuzluğa itecek, hatta
çatışmaları körükleyecektir. Demokrasinin gelişmesinden,
halkın umut ve umutsuzluğundan sorumlu milletvekillerinin, buna seyirci
kalması düşünülemezdi.
8. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi, halkın
haklarını korumak, bu haklara karşı
saldırıları araştırmak, tespit etmek ve tedbir
almaktır; suçluları yargıya havale etmek ve denetlemektir.
Sonuç: Anayasamız; 24, 25, 26 ve 27 nci
maddeleriyle düşünce, inanç, din ve vicdan hürriyetini, 42 nci maddeyle
eğitim hürriyetini, ayrıca kişi temel hak ve hürriyetlerini
güvence altına almıştır. Bu hürriyetlere olan engelleri,
Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine
aykırı ve insan onurunu zedeleyen uygulamaları ortadan
kaldırmak, parlamenter olarak hepimizin görevidir.
Bu sebeplerden dolayı, bu araştırma
önergesinin verilmesi zarureti doğmuştur.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Araştırma önergesi gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırasında yapılacaktır.
(10/90) esas numaralı Meclis
AraSştırması Komisyonundan istifa önergesi vardır;
okutuyorum:
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER (Devam)
3.—Antalya
Milletvekili Arif Ahmet Denizolgun’un, (10/90) esas numaralı Meclis
Araştırma Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/134)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gördüğüm lüzum üzerine, 10/90 esas no'lu
Araştırma Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini, bilgilerinize saygılarımla arz
ederim.
Arif
Ahmet Denizolgun
Antalya
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
V. —SORULAR
VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın ilçelerine vakıf
yurtları açılmasının planlanıp
planlanmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/148)
BAŞKAN – 1 inci sırada yer alan,
Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay'ın,
Ağrı'nın ilçelerine vakıf yurtları
açılmasının planlanıp planlanmadığına
ilişkin Başbakandan sorusunun görüşmelerine
başlayacağız.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu soru, üç birleşim içinde
cevaplandırılmamış olmaktadır. Soru,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Soru gündemden çıkarılmıştır.
2. —Van Milletvekili Fethullah
Erbaş’ın, Emlakbank hesaplarının yabancı bir
şirkete inceletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/149)
BAŞKAN – 2 nci sırada, Van Milletvekili
Fethullah Erbaş'ın, Emlakbank hesaplarının yabancı bir
şirkete inceletildiği iddialarına ilişkin Başbakandan
sorusu vardır.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu soru da, üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Soru gündemden çıkarılmıştır.
Soru sahibinin söz istemi var mı?
Soru sahibi Genel Kurul salonunda bulunmuyor.
3. —Muğla Milletvekili Zeki
Çakıroğlu’nun, çiftçilere tarım girdilerinde uygulanan
sübvansiyon nedeniyle yapılması gereken ödemelere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/184)
BAŞKAN – 3 üncü sırada, Muğla
Milletvekili Zeki Çakıroğlu'nun, çiftçilere tarım girdilerinde
uygulanan sübvansiyon nedeniyle yapılması gereken ödemelere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu vardır.
Soruyu cevaplayacak Bakan?.. Yok.
Bu soru da, üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca, yazılı soruya
çevrilecektir.
Soru gündemden çıkarılmıştır.
Soru sahibinin söz istemi var mı?
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sözlü soru önergesi cevaplandırılmayan
Muğla Milletvekili Sayın Zeki Çakıroğlu, önerge sahibi
olarak söz talebinde bulundular.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 53 üncü Hükümet zamanında
verdiğim bir soru önergesinin bugüne değin cevaplanmaması
nedeniyle, İçtüzüğümüz gereğince söz almış
bulunuyorum; Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Hükümet uygulamalarında, tarım kesiminde
çiftçilikle uğraşan insanlarımıza devlet
katkısının sağlanması, enflasyonun ve tarım
girdilerinin, çiftçilerimize ve tarımla uğraşan kesimimize
getirilen aşırı yükün en azından, bir
kısmını hafifletmek amacıyla, daha önce yüzde 20
oranında olan sübvansiyon oranı, 52 nci Hükümet kuruluş
çalışmaları sırasında, Cumhuriyet Halk Partisinin o
günkü Doğru Yol Partisi ile kuracağı seçim hükümeti öncesinde ön
pazarlık konusu yapılmış ve sübvansiyon oranının
yüzde 50'ye çıkarılması koşulu kabul ettirilmişti. Ne
var ki, bu sübvansiyona sıcak bakmayan Hükümet anlayışı, 52
nci Hükümetin de sırf seçim hükümeti olması ve seçim sonrası
işlevini yürütmeyi bırakması sonucunda, sübvansiyon sorunu,
gerçekten, tarımla uğraşan çiftçilerimizin, köylülerimizin büyük
sorunu olmuştur.
Enflasyonun resmî rakamlarla yüzde 80'lere
vardığı bir ortamda, sübvansiyonla çiftçiye verilmesi gereken
iade paralarının altı ay gibi gecikmeli sürelerle verilmiş
olması, çiftçilerimizi gerçekten zora sokmaktadır, ekonomik yönden
zarara uğratmaktadır. Bu nedenle, çıkarılış
amacı, uygulama amacı, konuluş amacı, çiftçilerimize,
köylülerimize, tarımla uğraşan kesime yardım, destek olan
bu uygulamanın, ödeme sürelerinin kısa sürelerle yapılması
ve tarım kesiminde uğraşan insanlarımızın
enflasyona ezdirilmemesi gerekmektedir.
Bu uygulamanın, bir an önce titizlikle ve
tarım kesimiyle uğraşan insanlarımızın
yanında yer tutacak şekilde uygulamaya konulmasını ve
tarımla uğraşan köylülerimizin, çiftçilerimizin sorunlarının
çözümlenmesini bekliyoruz.
Bunun takipçisi olacağımızı
belirterek, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Zeki Çakıroğlu'na
teşekkür ediyorum.
4. —Şanlıurfa Milletvekili
Zülfükar İzol’un, Harran Üniversitesinin kadro ihtiyacına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/187)
BAŞKAN – 4 üncü sırada, Şanlıurfa
Milletvekili Zülfükar İzol'un Harran Üniversitesinin kadro ihtiyacına
ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplayacak Bakan?.. Yok.
Bu soru da, üç birleşimde görüşülmediği
için, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir. Soru, gündemden
çıkarılmıştır.
Sayın Zülfükar İzol söz istiyorlar mı?
Sayın İzol yok.
5. —Manisa Milletvekili Hasan
Gülay’ın, tütün üreticilerine olan borçlarını ödemeyen
tüccarlara karşı alınacak tedbirlere ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi
nedeniyle konuşması (6/188)
BAŞKAN – 5 inci sırada, Manisa Milletvekili
Sayın Hasan Gülay'ın, tütün üreticilerine olan borçlarını
ödemeyen tüccarlara karşı alınacak tedbirlere ilişkin
Devlet Bakanından sorusu vardır.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu soru da üç birleşim de
görüşülemediğinden, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son
fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Soru sahibinin söz hakkı doğmuştur.
Sayın Gülay söz istiyor musunuz?
HASAN GÜLAY (Manisa) – İzninizle Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Soru sahibi, Manisa Milletvekili
Sayın Hasan Gülay söz istemişlerdir; buyurun. (DSP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır Sayın Gülay.
HASAN GÜLAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli
üyeleri; tüm Ege Bölgesinde, tütün üreticilerine olan borçlarını
ödemeyen bazı tüccarlara karşı alınacak tedbirlere
ilişkin, Sayın Devlet Bakanına verdiğim soru hakkında
söz almış bulunuyorum; hepinize içtenlikle saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm Ege Bölgesinde ve
seçim bölgem Manisa'da, 110 bin ailenin uğraş verdiği,
yaklaşık 500 bin vatandaşın ekmek yediği tütün
üreticilerinin en büyük dertlerinden biri de, bazı tüccarların,
tekrar ediyorum bazı tüccarların, tütün ürününü teslim
aldıkları halde, değişik iflas yollarına
başvurarak, tütün üreticilerine parasını vermemesidir. Parasını
alamayan tütün üreticileri de, hem bankalara olan kredi borçlarını
ödeyememekte hem de bir sene sonraki yeni tütünlerini dikememektedirler.
İşin özü, bu durumda olan tütün üretici aileleri perişan
olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu işle ilgili
namuslu tüccarlarımızı suçlamıyorum, suçlamak aklıma
dahi gelmiyor; bunun da böyle bilinmesini özellikle istirham ediyorum. Ama,
tütün üreticisinin parasını zamanında vermeyen,
değişik iflas yollarına başvurarak hiç vermeyen bu tip
tüccarlara şunu açık açık belirtmek istiyorum: Tütün
üreticisinin sekiz aylık emeği ve alınterinin
karşılığı olan hakkını savunmak, benim,
önce, insanlık görevimdir; sonra, siyasal temel görevimdir, ödevimdir. Bu
konuda, 54 üncü Cumhuriyet Hükümetini, ilgili Sayın Bakanımı,
Sayın Ticaret Bakanımı tütün üreticilerinin yanında olmaya
çağırıyorum. En azından, yeni tütün alımları
başlamadan önce, ilgili ticaret odalarının uyarılarak, bu
tip tüccarların çalışma ruhsatlarının derhal ve
süresiz iptal edileceğinin bir genelgeyle duyurulması gerekmektedir.
Tütün üreticileri de, bunu, Hükümetten beklemektedirler. Sakın ha, serbest
piyasa ekonomisi denmesin. Serbest piyasa ekonomisi, ürününü
aldığın üreticiye, karşılığı olan
parayı -tabirimi mazur görünüz- adam gibi, zamanında ödemeyi
gerektirir.
Sözlerime son verirken, tüm Ege Bölgesi ve seçim bölgem
Manisa tütün üreticileri ve şahsım adına, Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Soru sahibi olarak konuşan
Sayın Hasan Gülay'a teşekkür ediyorum.
6. —Şanlıurfa Milletvekili
Zülfükar İzol’un, hayvansal ürünlerin ithalatının durdurulması
ile hayvancılık kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman
yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/189)
BAŞKAN – 6 ncı
sırada, Şanlıurfa Milletvekili Zülfükar İzol'un, hayvansal
ürünlerin ithalatının durdurulması ile hayvancılık
kredisi alan üreticilere ödemenin ne zaman yapılacağına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sorusu vardır.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul
salonunda bulunmuyorlar.
Bu soru da, üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci
maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya
çevrilecektir.
Soru gündemden çıkarılmıştır.
Soru sahibi söz istiyorlar mı? Soru sahibi de
Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.
7. —Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in,
Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner’in günlük bir
gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/190)
BAŞKAN – 7
nci sırada, Manisa Milletvekili Tevfik Diker'in, Yeni Demokrasi Partisi
eski Genel Başkanı Cem Boyner'in, günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına
ilişkin İçişleri Bakanından sorusu vardır.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
8. —Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun
Akın’ın, Ordu -Kurulkaya ve Çambaşı barajlarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/192)
BAŞKAN – 8 inci sırada, Ordu Milletvekili
Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu-Kurulkaya ve Çambaşı
Barajlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sorusu
vardır.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurulda
bulunmuyorlar.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
9.—Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun
Akın’ın, Ordu -Mesudiye -Topçam Barajına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/193)
BAŞKAN – 9 uncu sırada, Ordu Milletvekili
Hüseyin Olgun Akın'ın, Ordu-Mesudiye-Topçam Barajına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü sorusu
vardır.
Cevaplayacak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
10.—Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun
Akın’ın, Halk Bankası Genel Müdürlüğü tarafından
verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/195)
BAŞKAN – 10 uncu sırada, Ordu Milletvekili
Hüseyin Olgun Akın'ın, Halk Bankası Genel Müdürlüğü
tarafından verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından sorusu
vardır.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?.. Genel Kurul
Salonunda bulunmuyor.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
11. —Kütahya Milletvekili İsmail
Karakuyu’nun, Bodrum’da yaptırdığı iddia edilen villaya
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün
cevabı (6/197)
BAŞKAN – 11 inci sırada bulunan Kütahya
Milletvekili İsmail Karakuyu'nun, Bodrum'da yaptırdığı
iddia edilen villaya ilişkin Başbakandan sorusu vardır.
Soruyu cevaplayacak Sayın Bakan?..
DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Burada.
BAŞKAN – Sayın Bakan salondalar.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın,
Sayın Başbakan Mesut Yılmaz tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasına delaletinizi arz ederim.
Saygılarımla.
Doç.Dr.
İsmail Karakuyu
Kütahya
Sorular:
1. Bodrum'da süper lüks villa inşa
ettirdiğiniz doğru mu?
2. Söz konusu iddia doğruysa, anılan villayı
veya arsasını kimden, kaça ve ne zaman satın aldınız?
3. Bu villanın, mal beyanlarınızda yer
almadığı iddia edilmektedir; doğru mudur?
BAŞKAN – Soruyu cevaplamak üzere, Devlet
Bakanı Sayın Lütfü Esengün; buyurun efendim.
DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın
Başkan, muhterem milletvekilleri; bu sual, 22 Mayıs 1996 tarihinde ve
53 üncü Hükümet zamanında, devrin Başbakanı Sayın Mesut
Yılmaz'a tevcih edilmiş bir sualdir ve tamamen şahsî bir konuyu
ihtiva etmektedir. Hükümet adına veya bugünkü Sayın Başbakan
adına bu konuda bir cevap vermemiz de mümkün değildir; ama,
İçtüzük gereğince sürekli gündemde olduğu için ve sırf bu
konuyu, bu durumu Yüce Heyetin bilgisine arz etmek için huzurunuzdayım.
Sayın Mesut Yılmaz'ın, bu konuda,
zannederim, soru sahibi arkadaşımıza özel bir cevap vermesi
belki uygun olur -ben, takdirlerine arz ediyorum- veya sayın soru
sahibinin bu soruyu geri çekmesi yine uygun olan bir yöntemdir.
Durumu bilgilerinize arz etmek için huzurunuza geldim;
saygılarımı sunuyorum. (RP ve ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Soru, İçtüzük hükümleri çerçevesinde
cevaplandırılmıştır.
12. —Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay’ın, günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında
Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yer alan iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/199)
BAŞKAN – 12 nci sırada, Ankara Milletvekili
Ersönmez Yarbay'ın, günlük bir gazetede yayımlanan "Atatürk
Havalimanında Filistinli Operasyonu" başlıklı haberde
yer alan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sorusu
vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
13.—Şanlıurfa Milletvekili
Abdülkadir Öncel’in, Kur’an Kursu Hocası sınavını
kazananların atamalarına ilişkin Devlet Bakanından sorusu
ve Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı (6/200)
BAŞKAN – 13 üncü sırada, Şanlıurfa
Milletvekili Abdulkadir Öncel'in, Kur'an kursu hocası
sınavını kazananların atamalarına ilişkin Devlet
Bakanından sorusu vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, Devlet
Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunu arz ederim.
Saygılarımla.
Abdulkadir
Öncel
Şanlıurfa
1993 yılında, Diyanet İşleri
Başkanlığına bağlı Kur'an kursu hocası için
sınav açılmış ve yeteri kadar kişi sınavı
kazanmıştır.
1. 1993 yılında yapılan sınav
sonucu kazanan kişilerin hepsinin ataması yapılmış
mıdır?
2. Halen kaç kişinin atama işlemi
yapılmamıştır?
3. Sınavı kazanan kişilerin atama
işlemlerinde puan sıralamasına uyulmakta mıdır?
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
soruyu, Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan cevaplandıracak; ancak,
çalışma süremiz tamamlanıyor; bu soruyla ilgili işlemin
bitimine kadar birleşimin devamı hususunu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Abdulkadir Öncel'in, 1993
yılında yapılan Kur'an kursu öğreticileri
sınavını kazananların atamalarına ilişkin
sorusuna cevap vermek üzere huzurunuzdayım.
1993 yılında yapılan sınavda
kazanmış olanlardan, o günkü mevcut kadro itibariyle, kadro
nispetinde, 1 000 kadar Kur'an kursu öğreticimizin atamaları
yapılmış; geriye kalan 1 000 küsur civarındaki Kur'an kursu
öğreticilerinin atamaları ise, kadro kifayetsizliği nedeniyle
bugüne kadar yapılamamıştır; ancak, kadro ihdas talebimiz
vardır, çeşitli unvanlarda, din hizmeti gören din görevlilerimiz için
kadro ihdas talebimiz Maliye Bakanlığından geçti, Devlet
Personel Dairesinden geçti, Başbakanlıkta. Önümüzdeki günlerde, bu
kadrolar ihdas edildiği takdirde -ki, bunların içerisinde Kur'an
kursu öğreticileri de var- geçmişte sınav kazanıp da bugüne
kadar atamaları yapılamamış olan bu Kur'an kursu
öğreticilerimizin atamaları da, aldıkları puan
sıralaması mutlaka dikkate alınarak -bugüne kadar öyle
yapıldı, bundan böyle de öyle yapılacaktır- inşallah
yapılabilecektir.
Saygılarımı sunarım. (DYP ve RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Soru
cevaplandırılmıştır; Devlet Bakanı Sayın
Nevzat Ercan'a teşekkür ediyorum.
Soru sahibinin soracağı ek bir konu?..
ABDULKADİR ÖNCEL (Şanlıurfa) –
Sayın Bakana teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Saat 18.30'da çalışmalara
kaldığımız yerden devam etmek üzere, oturumu
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 16.00
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 18.30
BAŞKAN : Başkanvekili Hasan
KORKMAZCAN
KÂTİP ÜYELER : Ahmet DÖKÜLMEZ
(Kahramanmaraş), Ali GÜNAYDIN (Konya)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49 uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Bildiğiniz gibi, İkinci Oturumda sözlü soru önergelerinin
görüşmelerini yapıyorduk. Bugünkü çalışma
programımıza göre, sözlü soruların görüşülmesine 1 saatlik
süre ayrılmıştır, bunun yarım saatlik süresini
İkinci Oturumda tamamlamıştık, şu andan itibaren,
yarım saat süreyle, sözlü soruların görüşmelerine devam
edeceğiz.
DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın Başkan, sözlü
sorulara cevap verecek bakan arkadaşlarımız hazır
olmadığından, bu yarım saatlik süreyi diğer konularla
değerlendirirsek daha isabetli olur kanaatindeyim; yarım saat vakit
kaybetmeyelim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan; ancak, bu sözlü
soruların görüşülmesi usul yönünden önemli değişiklikler
meydana getiriyor, bazı soru önergelerinin
cevaplandırılamaması halinde, ikinci ertelemesi
yapılırsa, önergelerin yazılı soruya dönüştürülmesi
işlemi yapılıyor. O bakımdan, biz, yine de, bu süre
içerisinde sözlü soruyu soran arkadaşlarımızı ve
cevaplayacak bakan arkadaşlarımızı aramak
durumundayız.
VI. – SORULAR
VE CEVAPLAR (Devam)
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam)
14. – Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinin
spor kompleksi ve kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/202)
BAŞKAN – 14 üncü sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinin
spor kompleksi ve kapalı spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet
Bakanından sorusu vardır.
Bu önergeyi görüşmek için, ilgili Bakanın salonda bulunup
bulunmadığını arıyoruz.
Sayın Bakan?.. Yok.
Mevcut Sayın Devlet Bakanımız da cevap vermek
istemiyorlar.
Bu önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
15. – Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’ya bir atletizm pisti
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/203)
BAŞKAN – 15 inci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı'ya bir atletizm pisti yapılmasına
ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.
Konuyla ilgili cevap verecek Bakan?..Yok.
Sözlü soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.
16. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesine
bağlı bazı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/205)
BAŞKAN – 16 ncı sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesine
bağlı köy ve mezralarda kapalı bulunan okullara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sorusu vardır.
Sayın Millî Eğitim Bakanı Genel Kurul Salonunda
bulunmuyorlar.
Bu önergenin görüşülmesi de ertelenmiştir.
17. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/206)
BAŞKAN – 17 nci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
branş öğretmeni ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurulda bulunmuyorlar.
Bu önergenin görüşülmesini erteliyoruz.
18. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinde
yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/207)
BAŞKAN – 18 inci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesinde
yapımı devam eden lojmanlara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bakan salonda bulunmuyorlar.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
M. CEVDET SELVİ (İstanbul) – Sayın Başkan,
Sıddık Altay burada mı acaba?
BAŞKAN – Sayın soru sahibinin ve Sayın Bakanın
burada bulunmaması fark etmiyor; erteliyoruz; çünkü, daha önce bunlar
görüşmeye alınmamış.
19.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı -Hamur -Köşk ve Tükenmez
köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/208)
BAŞKAN – 19 uncu sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı-Hamur-Köşk ve Tükenmez
Köyleri arasındaki yola köprü yapılmasına ilişkin Devlet
Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda
bulunmuyorlar.
Soru önergesinin görüşülmesi ertelenmiştir.
20. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki
Sağlık Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/209)
BAŞKAN – 20 nci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın Ağrı'nın Hamur İlçesindeki
Sağlık Merkezine ilişkin Sağlık Bakanından sorusu
vardır.
Sayın Sağlık Bakanı Genel Kurul salonunda
bulunmuyorlar.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
21. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesindeki
Merkez Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer
tesisatı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/210)
BAŞKAN – 21 inci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur İlçesindeki Merkez
Sağlık Ocağının onarım ve kalorifer tesisatı
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sorusu
vardır.
Sayın Sağlık Bakanı Genel Kurul salonunda
bulunmuyorlar.
Bu önergenin görüşülmesi de ertelenmiştir.
22. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın,
Sağlık kuruluşlarında, Sağlık Meslek
Liselerinden mezun olanların görevlendirilmemelerine ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/211)
BAŞKAN – 22 nci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, sağlık kuruluşlarında,
sağlık meslek liselerinden mezun olanların
görevlendirilmemelerine ilişkin Sağlık Bakanından sorusu
vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Sağlık Bakanı Genel
Kurul salonunda bulunmuyorlar.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
23. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın, Taşlıçay
İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/212)
BAŞKAN – 23 üncü sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Taşlıçay
İlçesindeki hastane ve lojman inşaatına ilişkin
Sağlık Bakanından sorusu vardır.
Sayın Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
24. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane
ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/214)
BAŞKAN – 24 üncü sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı ve ilçelerinin kütüphane
ihtiyacına ilişkin Kültür Bakanından sorusu vardır.
Sayın Kültür Bakanı Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
25. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi
geliştirmeye yönelik program ve projelere ilişkin Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/215)
BAŞKAN – 25 inci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Doğu Anadolu Bölgesinde turizmi
geliştirmeye yönelik program ve projelere ilişkin Turizm
Bakanından sorusu vardır.
Sayın Turizm Bakanı Genel Kurul salonunda
bulunmadığından, bu önergenin görüşülmesi de
ertelenmiştir.
26.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı Yatılı Bölge Kur’an
Kursunun müdür ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından
sözlü soru önergesi (6/216)
BAŞKAN – 26 ncı sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı Yatılı Bölge Kur'an
Kursunun müdür ve öğretmen ihtiyacına ilişkin Devlet
Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul salonunda
bulunmadığından, önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
27.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın bazı köylerine
cami ve minare yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve
Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un cevabı (6/217)
BAŞKAN – 27 nci sırada, Ağrı Milletvekili
Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın bazı köylerine
cami ve minare yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu
vardır.
Soruyu cevaplandıracak Sayın Devlet Bakanı Genel Kurul
salonunda bulunuyorlar.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun, diyanet işlerinden sorumlu Devlet
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Sıddık
Altay.
Ağrı
Soru:
Ağrı'da birçok köy camisizdir; birçok cami de
minaresizdir. Bu yıl Ağrı'da cami ve minare yapımı
için programınız var mı; varsa, nelerdir?
BAŞKAN – Soruyu cevaplandırmak üzere Devlet
Bakanı Sayın Ahmet Cemil Tunç söz istemişlerdir
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI AHMET CEMİL TUNÇ (Elazığ)
– Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Ağrı Milletvekili değerli
arkadaşımızın sorduğu soruya cevap vermek üzere
huzurunuzda bulunuyorum.
Bilindiği gibi, Vakıflar Genel
Müdürlüğünün bütçesinde, her yıl, onarıma ihtiyacı olan
camilerin onarılması için ve yeni yapılan camilerin yapımına
katkıda bulunmak için bütçeden bir miktar para ayrılır. Bu
yıl da, Türkiye'deki 80 bin camiye Vakıflar Genel Müdürlüğünün
bütçesinden ayrılan miktar 95 milyar liradır. Biz, Genel Müdürlük
olarak ayrılan bu 95 milyar liranın içinden, Ağrı'da
yapılacak ve onarılacak olan camilere de katkıda
bulunacağımızı ifade eder, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN – Soruyu cevaplandıran Devlet
Bakanı Sayın Ahmet Cemil Tunç'a teşekkür ediyorum.
Önerge sahibinin ilave edeceği bir husus var
mı? Yok.
Soru cevaplandırılmıştır.
28.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı’nın Hamur İlçesinde
Kur’an Kursu açılmasına ilişkin Devlet Bakanından sorusu ve
Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın cevabı (6/218)
BAŞKAN – 28 sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı'nın Hamur
İlçesinde Kur'an kursu açılmasına ilişkin Devlet
Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplandıracak Sayın Bakan?..
Burada.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun, Diyanet
İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Sıddık
Altay
Ağrı
Soru: Ağrı'nın Hamur İlçesinde
Kur'an kursu yoktur. Açmayı planlıyor musunuz; ne zaman?
BAŞKAN – Sözlü soru önergesini cevaplandırmak
üzere, Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan söz istemiştir; buyurun
Sayın Bakan.
Süreniz 5 dakikadır. (DYP ve RP
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI NEVZAT ERCAN (Sakarya) – Çok
teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Sıddık Altay'ın sözlü soru önergesine cevap vermek
üzere huzurlarınızdayım.
Ağrı İli Hamur İlçesinde,
Başkanlığımızın, 13.10.1993 tarih ve 1485
sayılı onayıyla "Merkez Kur'an Kursu" adı
altında bir kurs açılmış; ancak, öğrenci kaydı
yapılamadığından,
Başkanlığımızın, 26.10.1995 tarih ve 1192
sayılı onayıyla, mezkûr kursta eğim-öğretime ara
verilmiş bulunmaktadır.
Saygıyla arz ederim.
BAŞKAN – Sözlü soru önergesini cevaplandıran
Devlet Bakanı Sayın Nevzat Ercan'a teşekkür ediyorum.
29.— Ağrı
Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı -Patnos’da Büyük
Klima İstasyon Müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/219)
BAŞKAN – 29 uncu sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Patnos'da büyük
klima istasyon müdürlüğü kurulmasına ilişkin Devlet
Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplandıracak ilgili Sayın
Bakan?.. Yok.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
30.—Ağrı
Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı -Eleşkirt
Meteoroloji İstasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/220)
BAŞKAN – 30 uncu sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı-Eleşkirt
meteoroloji istasyonunun ne zaman açılacağına ilişkin
Devlet Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda hazır bulunmadığından, önergenin görüşülmesi
ertelenmiştir.
31.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı Hamur İlçesine Meteoroloji
İstasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/221)
BAŞKAN – 31 inci sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı-Hamur İlçesine
meteoroloji istasyonu kurulmasına ilişkin Devlet Bakanından
sorusu vardır.
Önergenin cevaplandırılması için
sayın bakanlardan bir işaret yok. İlgili Sayın Bakan da
Genel Kurul salonunda bulunmadığından, önergenin
görüşülmesi ertelenmiştir.
32.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman
inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru
önergesi (6/222)
BAŞKAN – 32 nci sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Patnos Devlet Hastanesi ve lojman
inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sorusu
vardır.
Soru önergesini cevaplayacak Sayın Bakan Genel
Kurul salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi
ertelenmiştir.
33. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı - Patnos Spor Salonu
inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/223)
BAŞKAN – 33 üncü sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı-Patnos spor salonu
inşaatına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.
İlgili Sayın Bakan Genel Kurul salonunda yok.
Bu önergenin de görüşülmesi ertelenmiştir.
34.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı -Hamur İlçesi Ceylanlı
-Kamışlı köyleri arasında bağlantıyı
sağlayacağı belirtilen köprü yapımına ilişkin
Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/224)
BAŞKAN – 34 üncü sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı- Hamur İlçesi,
Ceylanlı-Kamışlı köyleri arasında
bağlantıyı sağlayacağı belirtilen köprü
yapımına ilişkin Devlet Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda yok.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
35. —Ağrı
Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İli ve ilçelerindeki
elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/225)
BAŞKAN – 35 inci sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı İli ve
ilçelerindeki elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sorusu vardır.
Soru önergesini cevaplayacak Sayın Bakan Genel
Kurul salonunda yok.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
36. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, OYAK’ın üyelerine yaptırmak
istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin Millî Savunma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/226)
BAŞKAN – 36 ncı sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, OYAK'ın, üyelerine
yaptırmak istediği konutlarla ilgili birim fiyatına ilişkin
Millî Savunma Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi
ertelenmiştir.
37.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı -Diyadin İlçesinin spor
sahası ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/228)
BAŞKAN – 37 nci sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Diyadin
İlçesinin spor sahası ihtiyacına ilişkin Devlet
Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan Genel Kurul
salonunda bulunmadığından, önergenin görüşülmesi
ertelenmiştir.
38. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı -Diyadin İlçesinde bulunan
kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına ilişkin Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/229)
BAŞKAN – 38 inci sırada, Ağrı
Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı Diyadin
İlçesinde bulunan kaplıcaların, sosyal tesis ihtiyacına
ilişkin Turizm Bakanından sorusu vardır.
Sayın Turizm Bakanı Genel Kurul salonunda
bulunmamaktadır.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
39. —Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Şekerova Barajı projesine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/230)
BAŞKAN – 39 uncu sırada yer alan,
Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Şekerova
Barajı projesine ilişkin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sorusu vardır.
İlgili Bakan Genel Kurul salonunda bulunmuyorlar.
Önergenin görüşülmesi ertelenmiştir.
40.—Ağrı Milletvekili M.
Sıddık Altay’ın, Ağrı-Doğubeyazıt
İlçesi Yalınsız Köyünde yapılan afet konutlarına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sorusu ve
Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün cevabı (6/231)
BAŞKAN – 40 ıncı sırada yer alan,
Ağrı Milletvekili Sıddık Altay'ın, Ağrı
Doğubeyazıt İlçesi Yalınsız Köyünde yapılan afet
konutlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sorusu vardır.
Önergeyi cevaplayacak Sayın Bakan?.. Hazır
bulunuyorlar.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın
Bayındırlık ve İskân Bakanı tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
M.
Sıddık Altay
Ağrı
Soru:
Ağrı İli Doğubeyazıt
İlçesi Yalınsız Köyünde yapımına
başladığınız 92 adet afet konutlarını ne
zaman bitirmeyi planlıyorsunuz; programınız nedir;
programınız yoksa, nedenleri?
BAŞKAN – Soru önergesini cevaplamak üzere, Devlet
Bakanı Sayın Lütfü Esengün söz istemişlerdir; buyurun Sayın
Bakan.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
DEVLET BAKANI LÜTFÜ ESENGÜN (Erzurum) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Ağrı Milletvekilimiz
Sayın Sıddık Altay'ın, Haziran 1996'da, o zamanın
Hükümetine tevcih ettiği sorunun cevabını, 28 Haziran 1996
tarihi itibariyle arz ediyorum; çünkü, önümdeki bilgi notunun tarihi,
Hükümetimizin işbaşına geldiği günün tarihidir.
Ağrı İli Doğubeyazıt
İlçesi Yalınsız Köyündeki 92 adet afet konutu inşaatı,
müteahhitin, taahhütü altında, 24 Aralık 1991 tarihinde ikmal
edilerek geçici kabulü yapılmıştır.
Eksik ve kusurlu işler için müteahhit firmaya 20
Eylül 1992 tarihine kadar süre verilmiş ve bu süre içinde de, eksik ve
kusurlu işler tamamlanarak, konutlar teslim
alınmıştır; ancak, konutların hak sahiplerine teslimi
sırasında, elektrik ve içmesuyunun olmaması nedeniyle hak sahipleri
tarafından kabul edilmemesi sonucu, dağıtım
yapılamamıştır.
Konutların kullanımı için gerekli olan
içmesuyu ve elektrik proje etüt çalışmaları, anılan yerin
terör bölgesinde olması nedeniyle, gerek Ağrı
Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünce gerek Ağrı
İli TEK Müdürlüğünce gerekse Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünce
yapılamamış; ayrıca, konutların korunması da
sağlanamamıştır. Bu nedenle, konutların
çatıları, kimliği belirsiz kişilerce sökülmüş, tüm
camları kırılmış, sıhhî ve elektrik
tesisatları tahrip edilmiştir.
Konu, Bayındırlık
Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca
mahallinde incelenmiş ve konutların tahribinden dolayı
Ağrı Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünün ve
müteahhidin sorumluluğu bulunmadığından, söz konusu
konutların bir an önce hak sahiplerine teslimi için, tahrip olan
kısımların ikmali ile içmesuyu ve elektrik işlerinin 1996
yılında birlikte ihale edilmesi çalışmalarına
başlanmıştır.
Bu işler için, 1996 yılında Afet
İşleri Genel Müdürlüğü bütçesine 4 milyar 300 milyon lira ödenek
konulmuştur.
Sayın milletvekilleri, arz ettiğim gibi, bu,
haziran ayındaki durumu bildiren bir cevaptır. Daha sonraki
gelişmelerin ne olduğu konusunda, sayın soru sahibi, Sayın
Bakanımıza, Bakanlığımıza müracaat ettiği
takdirde, inşallah, müspet şekilde cevap alacaktır.
Bilgilerinize saygıyla arz ediyorum.
BAŞKAN – Sözlü soru önergesini cevaplayan Devlet
Bakanı Sayın Lütfü Esengün'e teşekkür ediyorum.
Böylece, sözlü soru önergelerine
ayırdığımız süre tamamlanmıştır.
Şimdi, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
Önce, sırasıyla, yarım kalan
işlerden başlayacağız.
VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1. – 926
Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin 488 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/215) (S. Sayısı : 23)
BAŞKAN – 926 Sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin 488
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine
başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Komisyon ve Hükümet hazır
bulunmadığı için, tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
2. – 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 20
Maddesinin 2 nci Fıkrasının Değiştirilmesine ve Bu Maddeye
2 Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/527) (S. Sayısı : 129) (1)
BAŞKAN – 5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununun 20 nci Maddesinin 2 nci
Fıkrasının Değiştirilmesine ve Bu Maddeye 2 Fıkra
Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini aldılar.
Geçen birleşimde, tasarının 2 nci
maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve 2 nci maddenin
oylamasında kalmıştık.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.
BAŞKAN – 3 üncü maddeyi okutuyorum:
OYA ARASLI (İçel) – Oylamaya itiraz ediyoruz.
BAŞKAN – Oylama bitti efendim. Daha önce bir
uyarı olmadı; oylama tamamlandı.
OYA ARASLI (İçel) – Efendim, oylamanın
sonucunu ilan ettiniz; başka bir şeyi görüşmeye geçmediniz...
BAŞKAN – 3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN – 3 üncü madde üzerinde söz isteyen?..
OYA ARASLI (İçel) – Grubum adına söz
istiyorum efendim.
BAŞKAN – 3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, İçel Milletvekili Sayın Oya Araslı söz
istemişlerdir.
Buyurun Sayın Araslı. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (İçel) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının bu maddesinde "Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür" denilmektedir. Ben, şimdi, sormak istiyorum; Bakanlar Kurulu
neyi yürütecek? Bakanlar Kurulu, memurun, emeklinin dişinden
tırnağından artırdığı paralarla Emekli
Sandığının edindiği malların
satılmasına icazet veren bir hükmü mü yürütecek?
Bu hükmü, hiçbir kurala bağlanmaksızın,
kendisine verilen satış yetkisini kullanarak mı yürütecek?
Emekli Sandığının
mallarını, hiçbir kurala bağlanmadan, keyfî bir biçimde
satarken, bu düzenlemeyi önümüze getirenlerin vicdanı hiç
sızlamayacak mı?
Bakanlar Kurulu neyi yürütecek? Anayasaya
aykırı birtakım hükümleri mi yürütecek?..
Burada, bu tasarının diğer maddeleri
görüşülürken defaatle dile getirdik, dedik ki: "Anayasamızda
'yürütme erki, yürütme yetkisi ve görevi kanunlar çerçevesinde
kullanılır' denilmektedir; Anayasamızın hiçbir yerinde 'yürütme,
ilk elden düzenleme yetkisine sahiptir' denilmemektedir. Aksine, yürütmenin
uygulayacağı kuralları, yasama organının ortaya
koyacağını belirtmektedir. Yürütme organı, ancak
yasamanın kabul etmiş olduğu yasaları yürütebilir; nerede
başlayıp nerede bittiği yasayla tespit edilmemiş
birtakım yetkileri kullanamaz."
Yine, Anayasamızda denilmektedir ki: "Hiçbir
devlet organı, Anayasadan kökenlenmeyen, Anayasanın kendisine
vermediği bir yetkiyi kullanamaz."
Önünüze, Emekli Sandığının
mallarının satışıyla ilgili olarak konulmuş ve
Bakanlar Kuruluna, satışın kurallarını belirleme
yetkisi veren bu tasarı, her yönüyle, Anayasanın burada ifade
ettiğimiz bu üç hükmüne
aykırı bir nitelik taşımaktadır ve öylesine aykırı
bir nitelik taşımaktadır ki, benzer
aykırılıklarla malûl yasalar, daha birkaç ay önce, Anayasa
Mahkemesi tarafından ya iptal edilmiştir ya da yürürlüğünün
durdurulmasına karar verilmiştir.
Anayasamız, yine, 153 üncü maddesinde demektedir
ki, Anayasa Mahkemesinin kararları yasama, yürütme ve yargı
organları için bağlayıcıdır.
Şimdi, biz, bu açık Anayasa hükümlerini,
Anayasanın 153 üncü maddesini, 6, 7 ve 8 inci maddelerini ve Anayasa
Mahkemesinin tekrar tekrar vermiş olduğu iptal ve yürürlüğü
durdurma kararlarını görmezlikten gelerek, böyle bir düzenlemeyi,
böyle bir kanunu yürütme yetkisini Bakanlar Kuruluna mı vereceğiz!
Bunu nasıl yapabiliriz değerli arkadaşlarım!
Belki, bugüne kadar, yasaların yürütme maddeleri,
üzerinde hiçbir milletvekilinin söz almasına gerek kalmadan, burada
oylanıp geçti; ama, biz yürütme maddesi üzerinde dahi bunları
konuşmaya gerek gördük, yürütme maddesi üzerinde dahi bunları tekrar
tekrar görüşmeye gerek gördük; çünkü, önümüzde çok önemli bir konu var ve
bu konuda yapılacak en küçük hata, toplumun pek çok kesimini zarara
sokacak. Onun için, değerli milletvekillerini, bir kere daha, durup,
serinkanlılıkla olayı düşünmeye sevk etmek için, bu madde
üzerinde bu konuşmaları yapmayı ve bu hususları, tekrar
sizlerin dikkatine sunmayı bir görev bildik.
Değerli arkadaşlarım, yol yakınken
kendimizi bir hata yapmaktan alıkoyalım; bu hatayı yapmamak
zorundayız; çünkü, Anayasaya saygılı olmak üzere, hepimiz,
göreve başlarken, şu kürsüde yemin etmiş bulunuyoruz. Bu ülkede,
birtakım kimselerin, birtakım kuruluşların
mallarının ellerinde kalması veya satılması pek çok
kimseyi ilgilendirmeyebilir, önemli bulunmayabilir; ama, burada söz konusu
olan, Emekli Sandığının mallarıdır ve bu
malların satışını yasaklayan hükümler
getirilmiştir, daha önce çıkan Emekli Sandığıyla
ilgili yasalarda. Bunun bir anlamı vardır. Bunun anlamı,
çalışan, Emekli Sandığına her ay belli bir kesinti
ödeyen memurlarımızın kendilerini güvencede hissetmelerini
sağlamaktır. Memurun, büyük bir emek birikimi sonucunda, büyük bir
fedakârlıkla Emekli Sandığının edinmesini
sağladığı bu malların, Emekli
Sandığının elinden, hem de keyfî bir biçimde
satılmasına imkân vererek çıkarılmasını
sağlayıcı birtakım hükümlere olur demek, mümkün
olmamalıdır. Elimizi vicdanımıza koyalım, Anayasaya
saygı konusunda ettiğimiz yemini hatırlayalım, bir hukuk
devleti içerisinde yaşadığımızı
aklımızdan çıkarmayalım ve önümüzdeki bu kuralları, bu
düşüncelerle, bir kere daha dikkatle gözden geçirelim.
Bu maddelere olumlu oy vermezsek, bu maddelerin yürürlüğe
girmesi, uygulanması mümkün olmaz ve biz, çok büyük bir hatadan, kendimizi
ve ülkemizin çalışan insanlarını, memurlarını,
emeklilerini korumuş oluruz. Öyle zannediyorum ki, dargelirlinin, memurun,
emeklinin yanında olduğunu, defaatle, bu kürsüden, siyasî
çalışmalarda, meydan mitinglerinde ifade eden bütün milletvekilleri,
kendilerini bu hususta daha dikkatli olmaya mecbur hissedeceklerdir ve öyle
zannediyorum ki, bu düzenlemeyi bir tasarı olarak önümüze getiren
Hükümetin ve onun destekleyicisi olan milletvekillerinin, bu özeni, bu dikkati,
burada, çok daha fazla göstermeleri gerekmektedir.
Geliniz, arkadaşlar, bu maddeye olumlu oy
vermeyelim ve kendimizi böyle bir hatadan koruyalım; emeklimizin,
memurumuzun haklarını da, aynı zamanda, korumuş
olalım. Çünkü -tekrar ediyorum- bu kuralları belirleme yetkisini
Bakanlar Kuruluna bıraktığımız zaman, bu, birbirine
benzemeyen kurallara bağlı birtakım satışlara yol
açacaktır. Böyle bir durumun bir başka adı da, keyfiliktir,
Emekli Sandığının mallarının çarçur edilmesidir.
Böyle bir şeye hiçbir milletvekilinin müsaade etmeyeceğine inanmak
istiyorum ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yüce Meclisteki
değerli milletvekillerinin, bu yasa tasarısının
yürürlüğe girmesi şeklinde bir hataya oylarını alet
etmemelerini bir kere daha buradan dile getiriyorum, rica ediyorum
kendilerinden.
Saygılar sunarım efendim. (CHP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
konuşan Sayın Oya Araslı'ya teşekkür ediyorum.
Anavatan Partisi Grubu adına, Sayın Biltekin
Özdemir; buyurun.
Sayın Özdemir, konuşma süreniz 10
dakikadır.
ANAP GRUBU ADINA BİLTEKİN ÖZDEMİR
(Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun bir iki maddesinde
değişiklik yapılmak suretiyle, Emekli
Sandığının mülkiyetinde bulunan
taşınmazların satışının mümkün
kılınmasını ve satış usullerinin, Genel Müdürlüğün
önerisi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine,
Bakanlar Kurulunca belirlenecek esas ve usuller çerçevesinde
satılmasına ilişkin kanun tasarısının "Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür" maddesi üzerindeki
tartışmaları sürdürüyoruz.
Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz
konuşmalarda da sizlere arz etmeye, açıklamaya özen gösterdik.
Türkiye'de sosyal güvenlik sistemi, bu nevi, bir iki maddelik düzenlemelerle ya
da sosyal güvenlik sisteminin bir bölümünü oluşturan bir kurumun
maddelerini düzenlemekle, Büyük Millet Meclisinin önüne getirilmemelidir.
Belki, bu düzenleme, sistemi genelde iyileştirecek bir düzenleme
çerçevesinde ele alınsa, gönüllerde yer bulabilir, diğer düzenlemeler
için de uygun bir değerlendirmesi yapılabilir; fakat, Hükümet, aradan
geçen altı yedi aya rağmen, Türkiye'de, Türk ekonomisinin en büyük
sorunlarından birisi olan sosyal güvenlik sisteminin yaralarını
saracak geniş bir düzenleme getirmek yerine, kısa zamanda, belki de
yarayı daha da azgınlaştıracak çözümlere öncelik vermeyi
tercih etmektedir.
Değerli milletvekilleri, 1997 yılında,
sosyal güvenlik sisteminin açıkları, Türk ekonomisine, faiz
yükümlülüklerini de dikkate alırsanız, yaklaşık 1,5
katrilyon liralık bir yüke mal olacaktır. Takdir edersiniz ve bütün
milletvekili arkadaşlarım da yürekten benimserler ki, asıl olan,
bu yarayı kökünden tedavi edecek önlemlerin alınmasına acil
ihtiyaç vardır; ama, şu ana kadar, bu konuda çeşitli kanun
teklifleri sunulmuş olmasına rağmen -ki, bu tekliflerden bir
tanesi de tarafımdan Büyük Millet Meclisine sunulmuştur- Genel
Kurulun huzuruna, kapsamlı, meselenin bütün yönlerini ele alan, ciddî bir
hazırlığın ürünü bir çalışma
getirilememiştir ve bu yara gittikçe büyümektedir.
Şimdi, çare, Emekli Sandığının
Tarabya Otelini, Büyük Ankara Otelini, Efes Otelini ve buna benzer büyük
değerli gayrimenkullerini süratle elden çıkararak, sağlanacak
kaynaklardan medet umulma noktasında yoğunlaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bakınız, bu
kanun tasarısının bu espri içerisinde değerlendirilmesi
halinde, işin aceleye getirildiğini söylersek, herhalde,
mübalağa etmemiş oluruz. Gönlümüz, ilke olarak, kamu yönetimlerine
ilişkin mal varlıklarının -özellikle, ticarî amaçlı
ise- en kısa zamanda kamunun elinden çıkarılmasının
yanında olmayı gerektiriyor; bizim de Anavatan Partisi olarak
görüşlerimiz, düşüncelerimiz budur. Esasen, bu düşüncenin esas
sahibi de Anavatan Partisidir. Yalnız, fikirle yöntem arasında da bir
uyum sağlanması zorunluluğu vardır. İşin
genelini, doğrusunu bırakarak, sadece kolay
kısımlarını öncelikle ileriye sürmek ve meseleye bu basit
çerçevede bakmak, sistemi, netice itibariyle, tedavi etmeyecektir. Özellikle,
sosyal güvenlik kuruluşlarımızın mal
varlıklarında, aslında, hazine mal varlıklarından daha
da titiz davranmamız zorunluluğu vardır; çünkü, bu mal
varlıkları, Hazinenin mal varlıkları da değildir
sayın milletvekilleri. Bu mal varlıkları, sosyal güvenlik
kurumlarına katkıda bulanan çalışanlarımızın
mal varlıklarıdır. Bu mal varlıkları, sosyal güvenlik
kuruluşlarımızdan yaşlılık ve emeklilik aylığı
alan emekli, dul ve yetimlerimizin vaktiyle yaptıkları
katkıların bir birikimidir. Şu halde, bunlara, normal hazine
mallarından bile daha duyarlı davranmamız, hem hukukî
açıdan hem vicdanî açıdan çok daha elzemdir. Bu sebeple de, bu
konular üzerinde son derece titiz davranılması gereğine
devamlı işaret ediyoruz.
Şimdi, ben, Hükümetin, bu tasarının
kanunlaşması halinde, hiç olmazsa şu hususlara özen göstermesini
diliyorum ve bunu, Grubumuz adına, bu yürütme maddesinde zabıtlara
geçirmiş oluyorum.
Bir defa, bu malların
satışının hâsılatı Hazinenin değildir, bu
kurumundur. Bu itibarla, sağlanacak gelirlerin, yine, bu sosyal güvenlik
kuruluşumuzun gelir durumunu düzeltecek alanlarda
nemalandırılmasını öneriyorum ve buna Hükümetin birinci
derecede önem vermesini istiyorum.
Sayın milletvekilleri, ikinci olarak bir hususu
dikkatlerinize sunmak istiyorum: Genelde, gelen düzenlemelerde, hemen herkes,
devlet mallarını, İhale Kanunu dışında, kendine
göre satma veya devlete mal alma usulüyle önümüze geliyor.
Sayın milletvekilleri, Devlet İhale Kanununu
madem değiştirmek gerekiyor, Hükümet bu konuda niçin bir öneri
getirmiyor! Demek ki, ciddî bir çalışma yapılmıyor da onun
için. Bu itibarla, burada da aynı konu vardır. Önümüzde Devlet
İhale Kanunu varken, devlet emvalinin nasıl ihale edileceği
hususu varken, ayrı bir usul benimsenmesi Hükümete
bırakılıyor, bu da yanlıştır.
Şimdi, bu satışlar yapılırken
-belirttiğim gibi- Tarabya Oteli, Maçka Oteli, Hilton Oteli, Stad Oteli,
Büyük Ankara Oteli, Çelik Palas Oteli, Efes Oteli gibi, büyük
şehirlerimizin en mutena semtlerinde, en değerli noktalarında
bulunan mal varlıklarının değerlerinin çok iyi biçilmesi,
ihale usullerinin, her biri için ayrı ayrı ve
ayrıntılı bir biçimde düzenlenmesi, Resmî Gazatede
açıklıkla ilan edilmesi, şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve
bu suretle elde edilecek hâsılatın da, Hükümetin carî harcamaları
yerine, bu kurumun gelecekte gelirlerini ve aktuaryel dengesini
iyileştirecek alanlarda kullanılmasını önemsiyoruz, bunu,
Hükümetin ve sayın milletvekillerinin de dikkatlerine sunuyoruz.
Sözlerimi şöyle bağlamak istiyorum: Bu
düzenlemelerin iyi ve kesin sonuç vermesi için, asıl olan, sosyal güvenlik
sistemini bir bütün olarak ele alıp iyileştirmektir. Bu, ülke
ekonomisini düzlüğe çıkarmak için alınabilecek üç beş
önemli tedbirin en önemlilerinden birisidir. Bu hususta, Hükümetin artık
biraz daha hızlı davranmasını ve
çalışmalarını Büyük Millet Meclisine getirmesini diliyorum.
Bu mülahazalarla, yanlış bir öncelik
verildiği gerekçesiyle, şu aşamada, bu tasarının
kanunlaşmaması gerektiğini mütalaa ediyor, hepinize iyi
akşamlar diliyor, saygılar sunuyorum. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Anavatan Partisi Grubu adına
konuşan Sayın Biltekin Özdemir'e teşekkür ediyorum.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan,
şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN – Gruplar adına başka söz
istemi?.. Yok.
3 üncü maddeyle ilgili, şahsı adına,
Ordu Milletvekili Sayın Mustafa Hasan Öz söz istemişlerdir.
MUSTAFA HASAN ÖZ (Ordu) – Vazgeçtim.
BAŞKAN – Vazgeçtiniz.
Sayın Ersönmez Yarbay?..
ERSÖNMEZ YARBAY (Ankara) – Vazgeçtim.
BAŞKAN – Siz de vazgeçtiniz.
Sayın Altan Öymen, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Öymen, konuşma süreniz 5
dakikadır.
ALTAN ÖYMEN (İstanbul) – Sayın Başkan,
sayın arkadaşlarım; aslında, bir tasarının
yürütme maddesi üzerinde söz almak, alışılmış bir
şey değil; fakat, bu konuda gruplar adına da söz
alındı, ben de söz aldım; ama, bunun bir nedeni var ve çok
önemli bir neden bu.
Siz, İktidar partileri grupları olarak,
Anayasaya aykırı kanun çıkarmakta akıl almaz bir inat
içindesiniz, biz de muhalefet grupları olarak, bunu önlemek için elimizden
geleni yapmak durumundayız; bunu bir görev sayıyoruz.
Sabahleyin, burada, yoklama yapılıp
yapılmaması üzerinde bir münakaşa cereyan etti. İlk
açılışta, yani bundan önceki oturumda salonda çoğunluk
yoktu; Sayın Başkan bunu tespit etti... (RP sıralarından
"maddeye gel" sesleri)
Tamamen maddeyle ilgili efendim.
Yoklama yapıldığı sırada,
İktidar partilerinin grup başkanvekilleri buna itiraz ettiler ve
"niye yoklama yapma ihtiyacını hissetin, doğrudan
doğruya oturumu açmadın" dediler. Buna bile itiraz ediyorsunuz;
bari, o zaman, oturum açılacağı zaman, iktidar partilerinden
yeterli sayıda arkadaşlar olarak burayı teşrif edin de,
işler yürüsün. Şimdi...
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – O oturumda yok
sayılanlar, konuşmak istediler de onun için itiraz ettik.
ALTAN ÖYMEN (Devamla) – Şimdi, tabiî, burada yok
sayılanlar sonradan konuşmak isteyebilirler; çünkü, bu bir
engellemedir; sizin, Anayasaya aykırı kanun çıkarma yolundaki
ısrarınızı önlemek için yapılan bir engellemedir.
Onlar girmeyecekler; çoğunluk olmasın ki, siz bunu
çıkaramayasınız; yani, o açıdan "buraya niçin
gelmediniz; işte, bu Mecliste bulunmuyorsunuz" falan demeye
hakkınız yok; çünkü, bu Mecliste, sizin Anayasaya aykırı bu
davranışlarınızı önlemek için gelmeme yolu seçiliyor.
Bunu, hem sizin huzurunuzda hem de ekranlardan bizi izleyen
vatandaşlarımız huzurunda ifade ediyorum; zaman zaman muhalefet
sıralarını boş görüyorsanız yahut yoklama isteniyorsa;
bu, gerçekten, Anayasaya aykırı tutumun önlenebilmesi içindir; sizi,
bu yanlış yoldan çevirebilmek içindir; sizi, bu yanlış
yolun sakıncalarından koruyabilmek içindir. (CHP, ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar)
Bundan sonraki Anayasaya aykırı kanun
çıkarma yolundaki gayretlerinizi önleme yolunda, muhalefet, yine engelleme
metotları uyguluyorsa; bunu, bir vazife şuuru içerisinde
yapıyor; bunun nedeni budur; bunun istismar edilmesine de imkân yoktur.
Yürütme maddesi üzerindeki konuşmamda bunu da izah
etmeyi görev saydım; teşekkür ederim; saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – İstanbul Milletvekili Sayın
Altan Öymen'e teşekkür ederim.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Müsaade eder
misiniz Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, bir
isteminiz mi var efendim?
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Evet efendim.
BAŞKAN – Evet, buyurun, sizi dinliyorum.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın
Başkan, arkadaşımız bir hususu yanlış beyan
ettiler; müsaade ederseniz, aynı yerden, iki dakika içinde cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, böyle bir
usulümüz yok; ama, yerinizden ifade edebilirsiniz, alayım.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Sayın
Başkan, bizim buradaki itirazımızı tamamen yanlış
ifade ettiler. Müsaade ederseniz, bir cevap hakkı doğdu.
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, ben, hem
sabahki oturumda olayı takip ettim hem de şimdi takip ettim. Refah
Partisi Grubunun beyanının dışında bir açıklama
yapılmamıştır. Onun için, o konuyla ilgili ise, söz
hakkınız da yoktur.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Efendim,
müsaade ederseniz... Bakın, o zaman ben buradan söylüyorum! Dediler ki...
BAŞKAN – Sayın Karamollaoğlu, o zaman,
tutanakları bir okursanız, göreceksiniz ki, gerçekten, benim yoklama
yapmama itiraz edildi. Ben de, neden yoklama yapmak durumunda olduğumu,
Anayasadan ve İçtüzükten maddeler zikrederek açıklama ihtiyacını
duydum. O sebeple, sizin, daha önce Grubunuz adına beyan edilenin aksine
bir şey söylenmedi.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Hayır,
hayır...
BAŞKAN – O ikinci bölümüydü. Şimdi sizin
söylediğiniz, ikinci bölümüydü; ama, başında, neden benim
yoklama yaptığım da soruldu. Burada, âdeta, İçtüzüğü
veya Anayasayı niye uyguluyorsunuz gibi bir sorgulamanın yapılmış olmasını
ben de yadırgadığımı ifade ettim. Onun için, size söz
vermem mümkün değil.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Ben, bilahara
söz alacağım efendim; yalnız, tutumunuzu doğru bulmuyorum.
BAŞKAN – Tutumumla ilgili itirazlar varsa, o
konuda, her zaman müzakere açabilirim.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU (Sıvas) – Yok,
hayır... Yeri geldiği zaman...
BAŞKAN – Yani, benim, Anayasaya ve
İçtüzüğe aykırı bir tutumum tespit edildiği anda
müzakere açarım, tutumumu Genel Kurulun görüşüne sunarım.
III. – YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OYA ARASLI (İçel) – Sayın Başkan,
oylamaya geçmeden önce yoklama yapılmasını istiyoruz; 20
arkadaşımız da burada.
BAŞKAN – 3 üncü maddeyi oylarınıza
sunacağım; ancak, Genel Kurulda ayağa kalkan bazı
milletvekili arkadaşlarımız, oylamadan önce yoklama
yapılmasını istiyorlar.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan,
yeterli sayı var...
BAŞKAN – Yeterli sayıda milletvekili olup
olmadığını tespit edeceğim. (RP sıralarından
gürültüler)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Genel Kurula
bakarsanız, yeterli çoğunluğun olduğunu görürsünüz.
BAŞKAN – Sayın Grup Başkanvekili, siz de
biliyorsunuz ki, Genel Kurulda yoklama isteyen... (RP sıralarından
gürültüler)
Sayın Kapusuz, yoklama isteyen
arkadaşlarımızın, İçtüzükte belirtilen sayıda
olup olmadığını öncelikle tespit etmek durumundayım.
Ondan sonra, eğer, usulüne uygun sayıda milletvekili arkadaşımız
tarafından yoklama talep edilmişse, yoklama yapmak durumundayım.
(RP sıralarından gürültüler)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan,
Genel Kurulda da yeterli sayı varsa, herhalde yoklama yapmanıza lüzum
yok.
CEVDET AKÇALI (Adana) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Efendim, önce yoklama istemini tespit
edeceğim. Yoklama istemi geçerli mi değil mi, ona
bakacağım; ondan sonra...
Müsaade buyurun...
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan...
BAŞKAN – Efendim, evvela sayıyorum...
Müsaadenizle... (RP sıralarından gürültüler)
Evet, 20 milletvekili arkadaşımız
tarafından yoklama yapılması talep edilmiştir. Bu durum
karşısında...
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) – Sayın
Başkan, şimdi, Genel Kurulda yoklama talebi, Genel Kurulda yeterli
sayıda milletvekilinin olmamasından dolayı istenir; ama,
defalarca, Genel Kurulda çoğunluk gözle görülür olduğu halde yoklama
istemi, bir istismara yönelik olduğundan, sizin bu noktada takdirinizi
kullanarak, bu istismara yönelik, Genel Kurulu çalıştırmamaya
yönelik uygulamaya gitmemeniz gerekir.
ÖNDER SAV (Ankara) – Ne takdiri?! Başkanvekilinin
takdir yetkisi yok... (RP sıralarından gürültüler)
CEVDET AKÇALI (Adana) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Yerinizden ifade edin efendim;
şimdi, usul hakkında müzakere açmıyorum; çünkü, oylamaya
geçtim...
HASAN HÜSAMETTİN ÖZKAN (İstanbul) –
Açamazsınız Sayın Başkan.
CEVDET AKÇALI (Adana) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Nedir itirazınız?
CEVDET AKÇALI (Adana) – Sayın Başkan,
şimdiye kadarki tatbikat, oylama esnasında yoklama istendiği
zaman oylamayla yoklamayı aynı anda yapmaktır. Siz, burada
oylama yaptığınız zaman, oylama sayısından
çoğunluk olup olmadığı meydana çıkacaktır. Siz,
lütfen oylamayı yapın, oylama neticesini sayın, eğer
çoğunluk varsa geçerli sayılır. Şimdiye kadarki tatbikat bu
yöndedir.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım,
şimdi, önce, yoklama isteyen arkadaşlarımızın
isimlerini okuyorum, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit
edeceğim.
Sayın Araslı?.. Burada.
Sayın Öymen?.. Burada.
Sayın Fırat?.. Burada.
Sayın Keleş?.. Burada.
Sayın Sav?.. Burada.
Sayın Yıldırım?.. Burada.
Sayın Şahin?.. Burada.
Sayın Oktay?.. Burada.
Sayın Yıldız?.. Burada.
Sayın Hacaloğlu?.. Burada.
Sayın Oymak?.. Burada.
Sayın Atilâ Sav?.. Burada.
Sayın Işık?.. Burada.
Sayın Kumbul?.. Burada.
Sayın Ateş?.. Burada.
Sayın Büyükcengiz?.. Burada.
Sayın Küçük?.. Burada.
Sayın Atalay?.. Burada.
Sayın Öztop?.. Burada.
Sayın Arifağaoğlu?.. Burada.
20 milletvekili arkadaşımız, salonda
çoğunluk bulunmadığı yönünde bir beyanda
bulunmuşlardır ve oylamaya geçilmeden önce yoklama talebinde
bulunmuşlardır. Bu durum karşısında, bu konudaki
şüphe ortadan kaldırılmadan oylama yapılmaz; yani, biraz
önce buradan ifade edilen itirazlar geçersizdir; çünkü, 20 milletvekili
arkadaşımız, salonda yeterli çoğunluğun
bulunmadığını iddia ediyorlar. Önce, bu iddia
araştırılır, çoğunluk varsa elbette oylamaya geçilir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, 57 nci
maddeyi bilgilerinize bir kere daha sunuyorum. Beni, birtakım uygulamalar
ilgilendirmez; beni, öncelikle, İçtüzük ilgilendirir.
İçtüzükte "Başkan birleşimi
açtıktan sonra tereddüte düşerse yoklama yapar" deniliyor.
Burada, yoklama hususunda, tereddüte düşüp düşmemek hususundaki
takdir, Başkana aittir; ne zaman;
birleşimi açtıktan sonra. Yani, bugün saat 13.30'daki durumda
çoğunluk bulunup bulunmadığı hususunda tereddüte düşüp
düşmeme takdiri Başkana aitti. Ben, çoğunluğun
bulunmadığı sonucuna vardım; çünkü "çoğunluk
vardır" diye, çoğunluk varmış gibi
çalışmalara başlasaydım, biraz sonra muhalefetten itirazlar
gelecekti; o itirazlar üzerine... (RP sıralarından "Sayın
Başkan, yeter, yeter" sesleri)
Değerli arkadaşlarım, ben usulle ilgili
bir açıklama yapıyorum. Önce
usulü öğreneceksiniz, ondan sonra... (RP sıralarından
gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER EKİNCİ (Ankara) – Usul
tartışması yapmıyoruz.
ÖNDER SAV (Ankara) – Zamanında uygulama
yanlış yapılmasaydı, şimdi bunu tartışıyor olmazdık.
BAŞKAN –
Evet... İtirazlar var, onları
cevaplandıracağım.
SITKI CENGİL (Adana) – Herkesi
çağırın, ondan sonra anlatın o zaman.
BAŞKAN – Sizin arkadan bağırmanızla
bu iş çözülmez; İçtüzük ne diyorsa o yapılır.
Değerli arkadaşlarım, bu
açıklamalar, vaktinde, çok net bir şekilde yapılmış
olsaydı, siz, burada ayağa kalkıp, itiraz etmekten mahcubiyet
duyardınız. Onun için, ben, bunu yapacağım. Bekleyin.
İkincisi...
SITKI CENGİL (Adana) – Mahcubiyetinizi izale
ediyorsunuz Sayın Başkan.
Herkesi çağırın, onlara da anlatın o zaman.
BAŞKAN – Değerli arkadaşım,
bakınız, eğer, ben, İktidarın aleyhine bir durum
meydana getirmek isteseydim, alelacele yoklamaya geçip, çoğunluğun
olmadığını tespite çalışırdım; onu
yapmıyorum.
Önce, neden bu yoklamaya ihtiyaç olduğunu, neden
itirazların geçersiz olduğunu ifade etmek, tutanağa geçirmek
durumundayım. Bir şeye başladım, bitireceğim.
Şimdi, İçtüzükte "görüşmeler
sırasında işaretle oylamaya geçilirken, yirmi milletvekili
ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama
yapılmasını isteyebilir" deniliyor; bu, şimdiki
haldir. Burada, takdir yetkisi Başkana ait değildir; burada, takdir
yetkisi o 20 milletvekiline aittir, onlar da burada hazır bulunuyorlar. 20
milletvekili yoklama talep etti mi, Başkan "ben böyle takdir
ediyorum, yoklama yapmayacağım" diyemez; çünkü, o hakkı,
onlara İçtüzük vermiştir. Başkanın ise, İçtüzüğü
değiştirme yetkisi yoktur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Onun için, şimdi yoklama yapacağım.
(Yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayımız vardır; müzakerelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
2. – 5434
Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 20
nci Maddesinin 2 nci Fıkrasının Değiştirilmesine ve Bu
Maddeye 2 Fıkra Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/527) (S. Sayısı : 129) (Devam)
BAŞKAN – Arkadaşlarımız, 3 üncü
maddenin oylaması sırasında yoklama isteminde bulunmuştu;
şu anda, salonda toplantı yetersayısının olduğunu
tespit etmiş bulunuyoruz.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır. (RP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, sıradaki kanun tasarı ve
tekliflerinin müzakeresine devam ediyoruz.
3. – Emniyet
Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair 490 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/217) (S. Sayısı : 132)
BAŞKAN – Emniyet Teşkilatı Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 490 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili tasarının müzakeresine
başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok
Komisyon ve Hükümet bulunmadığı için,
tasarının müzakeresi ertelenmiştir.
4. – Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 492 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/218) (S.
Sayısı : 164)
BAŞKAN – Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 492 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun
tasarısının müzakeresine başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Tasarının müzakeresi ertelenmiştir.
5. – 625
Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ile 222
Sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun Bazı
Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında 254 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair 326
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (1/71, 1/111) (S. Sayısı : 168)
BAŞKAN – 625 Sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanunu ile 222 Sayılı İlköğretim ve
Eğitim Kanununun Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi
Hakkında 254 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili kanun
tasarısının müzakeresine başlayacağız.
Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Tasarının müzakeresi ertelenmiştir.
6. – Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda
Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/543) (S. Sayısı : 175) (1)
BAŞKAN – Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842
Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının müzakeresine başlıyoruz.
Komisyon ve Hükümet yerlerini almış
bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda Değişiklik Yapan
18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun müzakeresine
başlamış bulunuyoruz.
Raporun okunup okunmaması hususunu
oylarınıza sunacağım: Raporun okunmasını kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Raporun okunması kabul edilmemiştir.
Kanun tasarısının tümü üzerindeki
müzakerelere geçiyoruz.
Kanun tasarısının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Seyfi
Oktay söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Oktay. (CHP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır Sayın
Oktay.
CHP GRUBU ADINA M. SEYFİ OKTAY (Ankara) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 175 sıra
sayılı tasarı ve buna ilişkin komisyon raporu üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızdayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
toplumun huzuru, güveni ve demokratik sistem açısından oldukça önemli
ve hassas bir konuyu değerlendiriyoruz. O nedenle, bazı
hususları öncelikle ve açıklıkla vurgulamak istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi, çağın anlayışına ve
gereklerine uygun, insanlığın asırlar boyu ürettiği
evrensel değerlerle bezenmiş bir demokratik yapıyı, bir
demokratik işleyişi gerçekleştirmeyi amaçlayan, bütün
çabasını bu doğrultuda yoğunlaştıran bir
partidir. Bunu, siyasal yaşamdaki varlığının nedeni
olarak görmektedir. Böyle bir misyonun partisi olmanın doğal bir
sonucudur ki, 12 Eylül askerî yönetiminden sonra, ilk defa, o zamanki
Sosyaldemokrat Halkçı Parti olarak, yeni ve çağdaş yapılanmayı,
örgütlü, katılımcı, demokratik hukuk devletini
gerçekleştirmeyi amaçlayan, yeni bir anayasa taslağını
hazırladı ve kamuoyunun değerlendirmesine sundu. İktidarda,
muhalefette, her imkânı ve her fırsatı kollayarak, bu
taslağın tamamen veya kısmen anayasallaşması için tüm
çabasını harcamıştır.
Cumhuriyet Halk Partisinin hazırlamış
olduğu -yani, o zamanki SHP olarak- bu taslakta devlet güvenlik
mahkemeleri yoktur. Bu taslak anayasallaşmış olsaydı,
devlet güvenlik mahkemeleri, özel bir surette bir anayasal müessese olmaktan
çıkacaktı.
BAŞKAN – Sayın Oktay, bir saniyenizi rica
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, müzakerelerin
düzenli yürütülebilmesi için, arkadaşlarımızın, Genel Kurul
salonunda yerlerine oturmaktan ve dinlemekten başka bir işle
uğraşmamalarını rica ediyorum.
Devam buyurun Sayın Oktay.
M. SEYFİ OKTAY (Devamla) – Peki, devlet güvenlik
mahkemeleri, böyle bir anayasal müessese, özel tarzda düzenlenmiş bir
anayasa müessesesi olmaktan çıkacaktı da ne olacaktı; devlet
güvenlik mahkemeleri, olağandışı bir mahkeme olmaktan
çıkarak, bir ihtisas mahkemesi haline dönüşecekti, hukukun
öngördüğü ilkeler ve anlayış çerçevesinde, olağan bir konum
kazanacaktı. Gerçekten amacınız demokratikleşme ise,
buyurun, devlet güvenlik mahkemelerini olağanüstü konumdan
çıkaralım, var mısınız diye soruyoruz; biz, bu konuda,
gerçekten, inançla, hodri meydan diyoruz.
Şunu, parantez açarak söylemek durumundayım:
Bu mahkemelerde çok değerli hâkim ve savcılarımız görev
yapıyorlar, onları saygıyla selamlıyorum; ancak,
bilinmelidir ki, biz, sisteme karşıyız, sistemi benimsemiyoruz.
Biz, demokratikleşme paketleri de hazırladık; cumhuriyet
tarihinde en kapsamlı yargı reformu paketlerini hazırladık,
tüm partilere seslendik, hatta, rica ettik; buyurun, bu paketi inceleyin,
birlikte değerlendirelim, yanlış varsa düzeltelim, eksik varsa
tamamlayalım ve bu büyük ulusal sorunu birlikte çözelim, bu büyük
dönüşümü birlikte gerçekleştirelim dedik; ama, ne yazık ki,
böylesine bir dönüşüme siyasal partilerimiz yanaşmadılar.
Şimdi, önümüzdeki bu tasarı, kamuoyuna,
aylardan beri, büyük bir demokratikleşme paketi olarak sunuluyor. Bu
tasarıyla ne yapıyorsunuz da demokratikleşmeyi
sağlamış oluyorsunuz? Düşünceyi suç olmaktan mı
çıkarıyorsunuz? Devlette çete oluşturulmasına imkân
vermeyecek bir demokratik yapı mı oluşturuyorsunuz?
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
Onlar sizin zamanınızda oluştu.
M. SEYFİ OKTAY (Devamla) – Yargısız
infaz iddialarını mı ortadan kaldırıyorsunuz? Faili
meçhul cinayet yakınmalarına çare mi getiriyorsunuz? Ceza
kovuşturması sisteminde objektifliği, yansızlığı,
haklarla ilgili güvenceyi sağlayarak, hukukun etkinliğini mi
güçlendiriyorsunuz? Ülke insanını kamplara ayıran laik -dindar
ayırımına, bu yolla yapılan bölücülüğe karşı
önlem mi getiriyorsunuz? Bunları daha çoğaltabiliriz. Eğer
bunları yapıyorsanız, çağdaş demokrasiye ve Avrupa'ya
entegrasyonu sağlıyorsunuz demektir. O zaman, biz de sizinle oluruz
ve sizi sevinçle destekleriz.
Genel gerekçenize baktığımızda,
genel gerekçede, Avrupa standartlarına ulaşmaktan, devlet güvenlik
mahkemelerinin görev alanını daraltarak, bu mahkemelerin kuruluş
amaçlarına daha uygun hale getirilmelerinden söz ediyorsunuz.
Şimdi, el attığınız hükümlere
bir bakalım. Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci
fıkrasında, kapalı tahrik diye nitelenen bir tahrik türü
düzenleniyor. Bu maddeyle düzenlenen kapalı tahrik, çok soyut bir suç
kavramı, soyut bir suç olgusu; bu nedenle de, uygulayıcının
anlayışına, kültür durumuna ve dünya görüşüne göre
farklı yorumlanıyor ve farklı uygulanabiliyor, farklı
kişilerce farklı yorumlandığı gibi, döneme ve zamana
göre de farklı anlaşılıp, farklı yorumlanabiliyor.
Bakınız, son defa, yazar Yaşar Kemal
olayında bu durum somut olarak yaşandı. Nerede
yaşandı? Mahallî mahkemede de değil, Yargıtayda
yaşandı. Yaşar Kemal'le ilgili olarak verilen mahallî mahkeme
kararı, Yargıtay 8 inci Ceza Dairesinde ikiye karşı üç oyla
onaylandı. Bakınız, onay kararına muhalif kalan
Yargıtay 8 inci Ceza Dairesi Başkanı Sayın Naci Ünver ve
bir üye nasıl bir yorum getiriyor, çok kısa bir şekilde
sunacağım:
"Demokratik bir ülkede, yazarların ve
düşünürlerin ülke sorunları üzerinde kafa yorması, düşünce
üretip, bunları yazıları ve söylemleriyle dile getirmeleri kadar
doğal bir yaklaşım biçimi düşünülemez. Yazarlar ve düşünürler,
bu işlevlerini ortaya koyarlarken, yönetimlerin istekleri
doğrultusunda düşünmek, yazmak ya da söylemler üretmek zorunda
değildirler. Aksine, aykırı düşünmeleri de onların en
doğal hakkıdır. Dahası, bu düşünceler, çoğunluk
tarafından paylaşılmayan düşünceler de olabilir. Bunun tek
yaptırımı, benimsenmemek olmalıdır. Kuşkusuz,
özgürlükler sınırsız değildir; ancak, bunların
sınırlamaları, çağdaş demokrasilerde olan kurallara
göre çizilmelidir."
Yazı tümüyle incelendiğinde, hiç
kuşkusuz, birçoğumuzun katılmadığı ve
duygusallığın egemen olduğu görüşlere de yer
verdiğini görmekteyiz. Dahası, kimi konulara yaklaşımda,
abartılar da söz konusudur; ancak, bunlar, maddedeki yazılı
suçun tanımı içinde yer alan düşünceler değildir.
Değerli arkadaşlarım, görülüyor ki, bu
madde, Yargıtayda bile çok ciddî gerekçelerle, çok farklı bir biçimde
yorumlanabiliyor. Bu durumda, insanlarımız neyin suç olduğunu ve
neyin suç olmadığını önceden nasıl kestirebilecekler?
Böyle olunca da, özü itibariyle, ceza hukukunun "kanunsuz suç ve ceza
olmaz" ilkesine tümüyle aykırı bir durum oluşmaktadır.
Her şeyden evvel, bu maddedeki suçun tanımına açıklık
getirilmelidir. Bu yeter mi; yetmez. Bu hükmü, eylemi suç sayacak; ama,
düşünceyi suç olmaktan çıkaracak biçimde yeniden düzenlemek gerekir.
Türk ceza mevzuatındaki temel sorun,
düşüncenin suç sınırını saptayacak demokratik
kriterlerden yoksun olmasıdır. Bu madde, bir sınıfın,
bir grubun sorunlarını, yararlarını savunarak, yönetimi
biraz sert şekilde eleştirenleri mahkûm ediyor. Mademki bu maddeye el
attınız, mademki demokratikleşmeden söz ediyorsunuz, neden bu
maddeyi bu tarzda yeni baştan düzenlemiyoruz?
Yaptığınız nedir, ne yapıyorsunuz? Yalnızca, bu
maddeye göre yapılacak kovuşturmayı devlet güvenlik mahkemesi
yetkisinden çıkarıyorsunuz. Bu madde, Terörle Mücadele
Yasasının 8 inci maddesinde düzenlenen bölücülük suçları
dışında kalan bölücülük suçlarına uygulanan bir maddedir.
Bakınız, Terörle Mücadele Yasasının
1 inci maddesi terör tanımını yapıyor. Bu maddeye göre
terör eylemi, örgütlü biçimde yapılan eylemdir. Gerek Türk Ceza
Yasasının 312/2 ve gerekse Terörle Mücadele Yasasının 8
inci maddesinde suç sayılan eylemler, terör tanımı içerisinde
olmayan eylemlerdir. Şimdi ne yapıyorsunuz; birkısım bölücü
eylemleri, devlet güvenlik mahkemesinin yargılama yetkisi
dışına çıkarıyorsunuz, diğer birkısım
bölücülük eylemlerini ise, devlet güvenlik mahkemesinin yargılama
yetkisine bırakıyorsunuz. Neden bu ayırımı
yapıyorsunuz? Türk Ceza Kanunun 312/2'deki bölücülük eylemini, güzel bir
bölücülük eylemi, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinde
belirlenen bölücülük eylemlerini de, kötü ve sevimsiz bir bölücülük eylemi
olarak mı değerlendiriyorsunuz? Böyle bir mantık olur mu? Bu
anlayışı, hangi yönüyle bir demokratik anlayış olarak
sunabiliyorsunuz; bunu anlamak çok zordur.
Türk Ceza Kanununun 312/2'ye göre bölücülük yapanlar
ayrı bir rejime, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesine
göre, bölücülük ve ayrımcılık yapanlar, ayrı bir
kovuşturma ve yargılama sistemine tabi olacak. Bunu kimselere
demokratikleşme olarak sunamazsınız, kimseleri
inandıramazsınız. Madem bu kadar demokratikleşme
yandaşısınız, o halde, Terörle Mücadele Yasasının
8 inci maddesini de devlet güvenlik mahkemelerinin yetkisi
dışına çıkarınız. Aksi halde, çok tehlikeli bir
iş yapıyorsunuz; toplumsal gerilimleri artıracak, bölücü
eylemleri tahrik edecek, çok sakıncalı bir iş yapıyorsunuz.
Kuşkusuz, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin
ikinci fıkrası, siyasal açıdan bir ayırım yapmadan,
bölücülük eylemlerini cezalandırıyor. Aczimendiler de ve her
çeşit görüş sahipleri de, bu maddeye göre
cezalandırılıyorlar; ancak, şu da bir gerçektir ki, siyasal
İslamcıların öncülüğünde, laiklik karşıtı
kitleler oluşturuldu. Hemen her gün, laik cumhuriyet yandaşlarını
din düşmanı ilan edip "katli vacip" diyenler medyada boy
gösteriyorlar "Gelin, bu işe razı olun, yoksa biz nasıl
olsa geleceğiz" diyorlar. Bunlar, son zamanların olağan
görüntüleri arasına çok yoğun bir biçimde girdi. Bunu şimdiye
kadar görmeyen gözler, herhalde görür oldular.
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
Kimler mesela?!
MEHMET SEYFİ OKTAY (Devamla) – Bu tasarı, çok
acele biçimde, hem de Danışma Kurulu kararıyla öncelikli olarak
getiriliyor; ama, diğer taraftan, görüyoruz ki, Aczimendiler, Devlet
Güvenlik Mahkemesinde yargılanıyorlar. Bu tasarı
yasalaştığında, Devlet Güvenlik Mahkemesi, bunlar
hakkında görevsizlik kararı verecektir.
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
Allah Allah!..
MEHMET SEYFİ OKTAY (Devamla) – Yalan mı
sevgili arkadaşım?.. Teknik şeyler söylüyorum.
ÖMER VEHBİ HATİPOĞLU (Diyarbakır) –
İstifade ediyoruz efendim.
MEHMET SEYFİ OKTAY (Devamla) – Umarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi, diğer hükümlere göz atalım. Tasarıda, devlet
güvenlik mahkemelerinin yargılama yetkisi dışına
çıkarılan bir diğer suç ve ceza maddesi de, Türk Ceza Kanununun
313 ve 314 üncü maddeleridir. Bu maddeler, her ne suretle olursa olsun, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturanlar ve teşekküllere katılanları
cezalandırmaktadır. Türk Ceza Kanununun bu maddesi, Terörle Mücadele
Yasasının 7 nci maddesi dışında kalan suç örgütlerine
ilişkindir. Gerek Türk Ceza Kanununun 313 ve 314 üncü maddeleri ve gerekse
Terörle Mücadele Yasasının 7 nci maddesinin düzenlediği suçlar,
Terörle Mücadele Yasasının terör tanımı içerisine giren
eylemlerdir.
Biraz önce ifade ettiğim gibi, terör suçu, bir
örgütlü suçtur, örgüte ilişkin suçtur. Terörle Mücadele
Yasasının terör tanımını yapan 1 inci maddesinde aynen
şöyle denilmektedir: "Örgüt terimi, Türk Ceza Kanunuyla, ceza hükümlerini
içeren özel kanunlarda geçen teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete
veya silahlı çeteyi de kapsar." Şimdi, siz ne yapıyorsunuz;
terör tanımı içerisine giren birkısım suç teşekkülünü,
suç örgütünü, çeteyi, devlet güvenlik mahkemesinin yargılama yetkisinden
çıkarıyorsunuz, Terörle Mücadele Yasasının 7 nci maddesiyle
düzenlenen birkısım suç örgütünün eylemlerini de, devlet güvenlik
mahkemesinin yargılama yetkisine bırakıyorsunuz. Mademki her
ikisi de terör tanımı içerisinde yer alıyor, her ikisi de terör
suçu, o halde, bu ayırımın hikmeti nedir? Neden biri
çıkarılıyor da, diğeri bırakılıyor? Terörle
Mücadele Yasasının 8 inci maddesindeki suç eylemi terör
tanımı içerisinde olmadığı halde, o maddeyi, devlet
güvenlik mahkemesinin yetkisi içerisinde bırakıyorsunuz da, terör
tanımı içerisinde yer alan, terör suçu oluşturan 313 ve 314 üncü
maddeleri, neden devlet güvenlik mahkemesinin yetki alanı
dışına çıkarıyorsunuz? Bu, sizin, çok çok özel bir
demokratikleşme anlayışınızı mı ifade
ediyor? Bu maddenin cezayı öngördüğü cürüm çeteleri, toplumun
içgüvenliğini bozan, karanlık işler çeviren çetelerdir. Bugün,
devletimiz ve toplumumuz, bölücü PKK örgütü belasıyla topyekûn mücadele
ediyor. Peki, devletin içgüvenliğini bozan, hukuk devleti
anlayışını bertaraf eden, yarına olan ümitleri ortadan
kaldıran, demokratik, laik cumhuriyetin altını oyan çeteleri,
örgütleri daha mı az tehlikeli görüyorsunuz da, bu ayırımı
yapıyorsunuz? Bu ayırımcı anlayışla mı,
toplumun gündeminden düşmeyen, her gün bir yenisinden söz edilen çeteleri
temizleyeceksiniz? Ülkemizin gündemindeki tüm mafya çetelerinden tutun da,
Susurluk çetesinden, İBDA-C'den, Aczimendilere kadar bu maddeyle
cezalandırılıyor. Bu düzenleme, çeteleri temizleme konusundaki
iradenizin düzeyini çok açık bir şekilde göstermiyor mu?
Bakınız, Türk Ceza Kanununun 312/2'deki
düzenleme sakıncaları, aynen 313 üncü maddede de mevcuttur.
Demokratikleşmeye hevesliyseniz, neden bu maddeyi de o açıdan
değerlendirmediniz? Bu çarpık düzenlemeyle, devlet güvenlik
mahkemelerinin yargılama alanını, kuruluş amacına
uygun hale mi getiriyorsunuz? Bu kadar açık çelişkiye nasıl
düşüyorsunuz?
Diğer iki hüküm daha, devlet güvenlik mahkemesi
yargılama alanından çıkarılıyor. Türk Ceza Kanununun
384 üncü maddesi, kara ulaşım aracı ile deniz ulaşım
aracının zor veya nüfuz kullanarak veya tehditle veya hileyle hareket
etmesini engelleyen, hareket halinde olanları durduran veya gitmekte
olduğu yerden başka yere gönderen kimseleri cezalandırıyor.
Bu suçu, gerek bireysel olarak ve gerekse Avrasya gemisinin
kaçırılmasında olduğu gibi, çete oluşturarak,
teşekkül oluşturarak işleyenleri cezalandırmaktadır.
Ayrıca, aynı şekilde, uçak kaçıranları da
cezalandırıyor.
385 inci maddede ise, demiryolu kazası tehlikesine
sebebiyet verenler cezalandırılıyor. En önemli uluslararası
terör eylemleri, uçak kaçırmak ve deniz ulaşım araçlarına
el koymakla gerçekleştiriliyor. Bunların birer terör eylemi
olmadıklarını ifade etmek mümkün müdür? Bu kadar açık bir
konuda fazla bir şey söylemeyi gereksiz görüyorum; ancak, şunu
yineliyorum: Amacınız demokratikleşme ise, geliniz, devlet
güvenlik mahkemelerini Anayasadan çıkararak, olağanüstü konumdan
alıp, bir olağan ihtisas mahkemesi haline dönüştürelim.
Altında imzamız bulunan Paris Şartında "bir suçla
itham edilen herkesin, adil ve alenî bir biçimde yargılanmaya hakkı
vardır" deniliyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
özellikle de, Birleşmiş Milletler Medenî ve Siyasî Haklar
Sözleşmesi, kişi güvenliği, adil ve alenî yargılanma
konusunda ayrıntılı hükümler içermektedir. Genel gerekçede,
Batılı ülkelerin, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosunun
hassasiyetle üzerinde durduğu konulardan söz ediliyor. Avrupa Konseyi ve
Parlamentosu ve Batılı ülkeler, bu belgelerde sunduğumuz bu
ilkeler üzerinde daha az hassasiyet mi gösteriyorlar? Tasarının 3
üncü maddesiyle getirdiğiniz "Kamu davası açılıncaya
kadar hâkim, sanık tarafından bilinmesini uygun görmediği
hususların kendisine bildirilmesini men edebilir. Tutuklama sebebine göre,
lüzumu halinde, kamu davasının açılmasına kadar sanık
ile müdafiinin görüşmelerinde bizzat hâkim veya tayin edilecek naip yahut
istinabe olunan hâkim hazır bulunabilir" hükmünü, adil ve aleni
yargılama esasıyla nasıl bağdaştırabiliyorsunuz?
Birkısım avukatların suç işlediğini gerekçe alarak,
sanık ile müdafiinin görüşmesinin hâkim nezdinde
gerçekleşebileceğini öngörüyorsunuz. Bunun başka bir çözümü yok
mudur ki, savunma hakkını kısıtlıyorsunuz?
Ayrıca, bu durumda, hâkimi gardiyan durumuna sokmuyor musunuz? Hâkimi,
gardiyan durumuna sokmaya kimin ne hakkı vardır.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bu tasarının demokratikleşme
açısından anlamlı olan hükmü, gözaltı sürelerinin
kısaltılmasına ilişkin hükmüdür. Bugün, Avrupa İnsan Hakları
Komisyonu ve Divanının müteaddit kararlarıyla istikrar bulan
gözaltı süresi, en çok 4 gündür. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununu
hazırladığımızda, Avrupa İnsan Hakları
Komisyonu ve Divanının istikrar bulmuş bu kararlarını
dikkate alarak, gözaltı süresini, bütün suçlarda 4 gün olarak
düzenlemiştik. Daha sonra, bilinen durumlar sonucunda, bu süreler, bütün
çabamıza rağmen, ne yazık ki, uzatılmıştır.
Şimdi getirilen süreler, tam anlamıyla İnsan Hakları
Komisyonu ve Divanının öngörüsüne uymasa da, yine de ileri bir adımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Oktay,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
M. SEYFİ OKTAY (Devamla) – Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; gözaltı sürelerinin
kısaltılması ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yetki
alanının daraltılması -deyim yerindeyse- maskesi
altında, önümüze, çok sakıncalar taşıyan bir düzenleme
getirilmiştir. Diliyoruz ki, bu tasarı, derhal geri çekilsin; zira,
bu tasarı, hiçbir olumlu sonuç getirmeyecektir. Bu tasarının
yasalaşması halinde, toplum, büyük bir gerilime sürüklenecek, bölücü
eylemler azacaktır.
Geliniz, gözaltı sürelerini indirirken, adil ve
ayırımsız bir düzenlemeyi de birlikte gerçekleştirelim;
sorunu kökten çözmeye en büyük katkıyı sağlayacak olan adlî
kolluk teşkilatını yasalaştıralım.
Yüce Meclisin bu tasarıyı bütün
boyutlarıyla ve en iyi bir şekilde değerlendireceğine olan
inancımla, şahsım ve Grubum adına hepinize en içten
saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP ve DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
konuşan Sayın Seyfi Oktay'a teşekkür ediyorum.
Gruplar adına ikinci söz, Demokratik Sol Parti
Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'in. (DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Gürel, konuşma süreniz 20
dakikadır.
DSP GRUBU ADINA AYHAN GÜREL (Samsun) – Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan, Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ve Bu Kanunlarda
Değişiklik Yapan 18.11.1992 Tarih ve 3842 Sayılı Kanunda
Değişiklik Öngören Yasa Tasarısı hakkında, Demokratik
Sol Partinin görüşlerini Yüce Meclise sunmak için, Grup adına söz
almış bulunuyorum. Bu nedenle, Yüce Heyetinizi, bizleri
televizyonları başında izleyen aziz
vatandaşlarımı, sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Adalet Komisyonunda bu yasa
tasarısı görüşülürken, Komisyon üyeleri olarak bu tasarıya
muhalif kaldık ve muhalefet şerhi verdik. Nedeni; bu tasarı, her
ne kadar "demokratikleşme" adı altında Yüce Heyete
getirilmiş ise de, biz, biraz sonra üzerinde durarak
açıklayacağım hususlarla ilgili nedenlerden dolayı muhalif
kaldık.
Öncelikle şu hususu belirteyim: Yasa
tasarısı, bundan önce yürürlükte bulunan Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanununun 128 inci maddesinde değişiklik öngörmektedir. Örneğin
"yakalanan şahıs bırakılmazsa, yakalama yerine en
yakın sulh hâkimine gönderilmesi için zorunlu süre hariç yirmidört saat
içinde sulh hâkiminin önüne çıkarılır ve sorguya çekilir"
deniliyor.
128 inci maddede de aynı düzenleme
getirilmiş; yalnız, burada, unutulan, tasarıya eklenmeyen bir
husus var. Orada "sanığın, yani yakalanan kişinin
talebi halinde sanık müdafii de sorguda hazır bulunabilir"
ibaresi var.
Peki, ben, şimdi soruyorum: Neden sorguda
avukatın bulunmasını istemiyorsunuz? Başka bir deyimle,
Meclis olarak, neden sorguda avukatın bulunmasını istemiyoruz?
Eğer, bu tasarı yasalaşırsa, bu
hüküm olmadan yasalaşacak. Eğer, önümüzdeki metni iyi inceleyecek
olursak, burada, avukatın, sorguda, sanığın yanında
bulunması istenmiyor. Bu hüküm, bilinçli olarak, uygulanmakta olan yasadan
çıkarılmıştır. Bu hususu kabul etmemiz mümkün
değil.
Tasarının olumlu bir yanı; şu anda
uygulanmakta olan kanunun ilgili maddesinde, gözetimaltı süresi olarak 8
günlük bir süre belirlenmişken, tasarı 7 güne indiriyor; yani, 1
günlük bir indirim getirmiş oluyor. Gayet tabiî, bu da, kısmen de
olsa olumludur; ama, Batı standartlarında, gözetimaltı süresi 4
gündür; bizde 7 gündür, DGM'lerde, yine, 10 güne kadar uzatılmakta;
eğer, olağanüstü hal bölgesindeyse de 15 güne kadar uzatılmakta.
Tasarının en önemli ve olumlu olarak da
katıldığımız yönü, 30 uncu maddenin bu metinden
çıkarılmış olmasıdır; çok yerinde, doğru bir
karardır; her yönüyle, biz, bunu benimsiyoruz.
Tasarının 2 nci maddesine geldiğimizde,
18.6.1983 tarih ve 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenmiş olan, Ceza
Kanununun 312/2, 313, 314, 384 ve 385 inci maddelerinin bu madde
kapsamının dışına çıkarılması...
Şimdi, 312/2 neyi getiriyor, bu madde ne içeriyor;
izin verirseniz, onu, kanun metninden okuyayım; hiç olmazsa, aziz
vatandaşlarımız da bu madde hakkında kısmen bilgi
sahibi olmuş olurlar. Şimdi, bakın, 312/2: "Ammenin
nizamı aleyhine -yani, kamu düzenine karşı- işlenen
cürümler" başlık bu; kamu düzenine karşı işlenen
cürümler; başka bir deyimle, devlete karşı işlenen
cürümler.
Bu Ceza Kanununun birinci fasıl
başlığı ise şöyle: "Suç işlemeye tahrik,
korku ve panik yaratma amacıyla tehdit."
312 nci maddenin ikinci fıkrası şu
şekilde bir düzenleme getiriyor: "Halkı; sınıf,
ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin
ve düşmanlığa açıkça tahrik eden kimse bir yıldan üç
yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır" diyor
ve madde devam ediyor.
Yani, burada, devlete karşı suç
işlemiş kişileri, bir bakıma, devlet güvenlik
mahkemelerinde yargılanmaktan alıkoymak için düzenlenmiş bir
tasarı...
Şunu da belirteyim: Az önce belirtmiş
olduğum, Türk Ceza Kanununun 312/2, 313, 314, 384 ve 385 inci maddelerinde
belirtilen suçlar, şu anda, Terörle Mücadele Yasası uygulanmak suretiyle,
devlet güvenlik mahkemelerinin görev alanı içerisine giren suçlardır;
bu suçları işleyenler, devlet güvenlik mahkemelerinde
yargılanırlar.
Şimdi, Türk Ceza Kanununun 313 üncü maddesi,
şu anda devlet güvenlik mahkemelerinin görev kapsamı içerisinde ve
Terörle Mücadele Yasasının kapsamı içerisine de
alınmış. Beşinci bap başlığı
"Ammenin nizamı aleyhine işlenen cürümler." Yani, kamu
düzenine karşı işlenen suçlar... İkinci fasıl
başlığı da "Cürüm İşlemek İçin
Teşekkül Meydana Getirenler."
Cemiyet mensuplarına yardım, madde 314... 314
üncü maddede "...oluşturulan teşekküllerin mensuplarına
bilerek ve isteyerek barınacak yer gösteren..." ibaresi var.
Esas, bizim konumuzu ilgilendiren madde 313;
işledikleri suçlarla şu anda ülkenin gündeminde olanların haklarında
yine devlet güvenlik mahkemelerinin savcılarınca tahkikat
yapılarak iddianame düzenlenen bir madde.
Beşinci bap başlığı
"Ammenin nizamı aleyhine işlenen cürümler." Dikkatinizi
çekiyorum, hep devlet aleyhine işlenen cürümler... İkinci fasıl
başlığı da "Cürüm İşlemek İçin
Teşekkül Meydana Getirenler." Cürüm işlemek için cemiyet
kurmak...
Maddede "Her ne suretle olursa olsun, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturanlara veya bu teşekküllere
katılanlara bir yıldan iki yıla kadar ağır hapis
cezası verilir" deniliyor ve devam ediyor.
Devlet güvenlik mahkemelerinin kapsamı içerisinde
yargılanmaları söz konusu olan bu suçları işlemiş
kişileri, neden, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmaktan
alıkoymaya çalışıyoruz?
Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yapılan
yargılamada, gayet tabiî, 1983 yılında
çıkarılmış Terörle Mücadele Yasası hükümleri
uygulanacaktır.
12.4.1991 yılında çıkarılan 3713
sayılı Kanunda "örgüt" terimi
açıklanmıştır. Bunula birlikte, 2845 sayılı
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin b,c,d bentlerinde yazılı
suçlar... Yine, Türk Ceza Kanununun 145, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 157 ve
169 uncu maddeleri ile 490 ıncı maddesi...
Şimdi, şunu sormamız gerekiyor: Bu
maddeler dururken, neden, 312 nci maddenin ikinci fıkrası bu
tasarıyla madde metninden çıkarılmak isteniyor? Neden, 313, 314,
384 ve 385 inci maddeler bu madde metninden çıkarılarak,bu
suçları işlemiş olan sanıkların, devlet güvenlik
mahkemelerinde yargılanmaları engellenmek isteniyor? Bunu anlamakta
zorluk çekiyoruz.
Çifte standart yoktur, hukukta çifte standart olmaz. Bu
suçları işlemiş insanlar da bizim insanlarımız, bizim
vatandaşlarımız, bizim yurttaşlarımız.
Bunların, her ne kadar, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmalarını
engellemek istiyorsak; peki, bu mahkemelerde yargılanan diğer
vatandaşlar bizim insanlarımız, yurttaşlarımız
değil mi?!
O zaman, yapılacak şu: Gelin, hep birlikte,
bu, olağanüstü dönemde kurulmuş olan devlet güvenlik mahkemelerini...
Birlikte hareket edelim, buna bir karar verelim; bir kısmını
burada yargılattıracaksınız, bir kısmını da
alacaksınız, diğer sivil mahkemelere göndereceksiniz... Ha, bir
hukukçu olarak, şunu da belirtmek istiyorum: Tabiî hâkimlik ilkesine
aykırıdır; sivil vatandaşları, belki,
olağanüstü... Ha, şunu da açıklıkla belirteyim: Yasal bir
mahkemedir; Anayasada belirlenmiştir; işte, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
Kuruluş ve Yargılama Usulü Yasası bu Mecliste kabul
edilmiştir; yasal bir yargı organıdır; ama, burada, biz,
belirli suçları işleyenlerin bu mahkemede
yargılanmalarını engellemek istiyorsak, o zaman, biz, bu
mahkemelere güvenmiyoruz; burada görev yapan hâkimlere, savcılara
güvenmiyoruz demektir; bu anlam çıkıyor. Buna hukuksal bir çözüm
bulalım ve Yüce Mecliste bütün gruplarla birlikte buna bir çözüm getirelim
ve bu suçları işleyen bütün vatandaşlarımız, bu
mahkemelerde yargılansınlar veyahut da kaldıralım ki, o
zaman, adlî yargı organında yargılansınlar.
Şimdi, ben, Sayın Bakana soruyorum: Tahmin
ediyorum bundan iki ay önce, yine Mecliste, Ceza Kanununun 384 üncü maddesini
-bu kürsüden, biz her ne kadar karşı çıkmışsak da-
şu andaki siyasal iktidarın grupları, oylarıyla,
getirdiler, Terörle Mücade Yasasının kapsamı içerisine koydular.
Peki, şimdi neden çıkarıyorsunuz?.. İki ay önce, burada,
komisyonda görüşüldü; bütün gruplar, hatta, Sayın Bakan da
konuştu ve Terörle Mücadele Yasasının kapsamı içerisine bu
384 üncü madde alındı. İşte, kara, hava, deniz
vasıtalarını siyasî bir amaçla kaçırmak, terör suçu olarak
sayıldı. Peki, acaba, şu Türkiye Büyük Millet Meclisinde, iki ay
önce görüşülüp de kapsama alınan bir maddenin, iki ay sonra kapsamdan
çıkarılması vaki mi; zannetmiyorum. Çok uzun müddet bu çatı
altında milletvekili olarak görev yapmış değerli
arkadaşlarım da tamin ediyorum böyle bir usulle
karşılaşmamışlardır, karşılaşmaları
da mümkün değildir. Neden alıyorsunuz; hiç olmazsa uygulansın;
eğer, alınan amaç gerçekleşmiyorsa, uygulamaya bir çözüm
getiremiyorsa, o zaman, gayet tabiî, bir kanun hükmü, toplumdaki
vatandaşların sorununa çözüm getiremiyorsa, zaten yürürlükten
kendiliğinden kalkmış olur ve düzeltilmesi gerekir; ama, burada
esefle karşılıyorum ki, alelacele, muhalefeti hiç dinlemeden
-ki, biz komisyonda da buna karşı çıktık- buraya getirildi;
bugünkü gibi, biz her ne kadar karşı çıkmışsak da
kabul edildi ve devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili yasanın 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine yazıldı,
aynı zamanda da Terörle Mücadele Yasasının kapsamı
içerisine alındı.
Şimdi görüyorum ki, iki ay önce bu yasaların
kapsamına alınan Türk Ceza Kanununun 384 üncü maddesi, bugün, gerek
Terörle Mücadele Yasasının kapsamı gerekse Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununun 9 uncu madde
kapsamından çıkarılmak isteniyor; tasarı bu şekilde
düzenlenerek getirilmiş. Biz, gayet tabiî, bu düzenlemelere, demokratik
olmaması ve şu andaki hukuk sistemine aykırı olması
nedeniyle katılmıyoruz, olumlu ve yerinde de görmüyoruz.
Tasarının 3 üncü maddesinde, daha önce devlet
güvenlik mahkemeleriyle ilgili yasadan çıkarılan 16 ncı madde
-bu, daha önce, yukarıda belirtmiş olduğum 3842 sayılı
Yasayla devlet güvenlik mahkemeleriyle ilgili yasanın yürürlükten
kaldırılan 16 ncı maddesi- yeniden düzenlenerek,
yasalaştırma için, tasarı kapsamına alınmış.
Şimdi burada şu şekilde bir düzenleme getirmiş tasarı:
"Devlet Güvenlik Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda
yakalanan veya tutuklanan şahıs, yakalama veya tutulma yerine en
yakın mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç en geç 48 saat içinde
hâkim önüne çıkarılır ve sorguya çekilir."
Şimdi, ikinci fıkrada "Üç veya daha
fazla kişinin bir suça iştiraki suretiyle toplu olarak işlenen
suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya fail
sayısının çokluğu ve benzeri nedenlerle cumhuriyet
savcısı, bu sürenin 4 güne kadar uzatılmasına
yazılı olarak emir verebilir. Soruşturma bu sürede
sonuçlandırılmazsa cumhuriyet savcısının talebi ve
hâkim kararıyla süre 7 güne kadar uzatılabilir" deniliyor.
Burada da, antidemokratik bir hüküm yer alıyor.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
cumhuriyet savcısı, ceza yargılamasında taraftır ve
sanık hakkında delil toplayarak ceza davasını açan
kişidir ve idarî yönden de Adalet Bakanlığına
bağlıdır. Böyle, Adalet Bakanının emriyle kamu
davası açan bir makama, kişinin temel hak ve özgürlükleri üzerinde,
nasıl bir gözaltı süresi uzatma yetkisi verilebiliyor; bunun,
demokratikleşmeyle bir ilgisi, alakası var mı?!. Gerekçe nedir;
gerekçe şu: Delillerin toplanmasındaki güçlük, sanıkların
sayısının çok olması. Peki, fazla miktarda savcı
göndermek suretiyle bunu gidermek mümkün değil mi? Daha fazla miktarda savcı
görevlendirmek suretiyle, bu sürede, zamanında soruşturma yapmak
mümkün değil mi? Değerli arkadaşlarım, hukuk sisteminde
böyle bir durum söz konusu değil. Bunlar, olsa olsa, olağanüstü
dönemin ürünleridir; ama, biz, şu anda, olağanüstü dönemden
çıkmışız; siyasal partiler kurulmuş; iki tane, üç tane
seçim atlatmışız ve demokratik hukuk ortamına gelmiş
bulunuyoruz. Bu hükümleri kime uyguluyoruz; kendi insanlarımıza,
kendi yurttaşlarımıza, kendi vatandaşlarımıza
uyguluyoruz. Bu nedenle, bu hükmü demokratik olarak görmüyoruz; bunun
düzeltilmesinin veyahut da yasa tasarısından
çıkarılmasının yerinde olduğu
kanısındayız.
Şimdi, aynı maddeye devam ediyoruz:
"Yakalama, Tutuklama ve Müdafii ile Görüşme" başlık o.
Anayasanın 120 nci maddesine göre olağanüstü hal ilan edilen
bölgelerde yakalanan veya tutuklanan şahıslar için yukarıdaki 7
günlük süre, cumhuriyet savcısının talebi ve hâkim
kararıyla 10 güne kadar çıkarılır... Hani biz
demokratikleşiyoruz; neden, cezalar, gözaltı süreleri artıyor?..
Madde gerekçesinde açıklanmış, Batı standartlarında, 4
gün bu tutuklama. Peki, 7 gün... Efendim, olağanüstü halde 10 gün
uzatılır... Şimdi -biraz sonra geleceğim; gözaltı
süresi 15 güne kadar uzatılabiliyordu; zaten, onu çok yerinde bir kararla
yürürlükten kaldırdılar; oraya geleceğiz- bu fıkrayı
da demokratikleşmeyle bağdaştıramıyoruz. Yani, 7
günlük sürenin 10 güne çıkarılmasında, bilemiyorum gerekçe
nedir; gerekçe olarak, olsa olsa, belki sanık sayısının
fazla olduğu düşünülebilir -gerekçede belirtilmiyor- ama, yeterli sayıda
savcı görevlendirilmek suretiyle, bu soruşturma, zamanında
tamamlattırılabilir kanısındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gürel,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
AYHAN GÜREL (Devamla) – Yine, aynı maddenin çok
önemli bir hükmü tasarıda yeniden düzenlenmiş: Kamu davası
açılıncaya kadar, hâkim, sanık tarafından
öğrenilmesini istemediği hususların kendisine bildirilmesini men
edebilir. Tutukluluk sebebine göre, lüzumu hale göre, kamu davası
açılıncaya kadar, sanık ile müdafiin görüşmesinde bizzat
hâkim hazır bulunabilir veya naip hâkim veyahut da istinabe hâkim
hazır bulunur... Peki, düşünelim, sanık avukatı ile tutuklu
bulunan kişi ne görüşecek; yani, avukata, benim hanım
nasıl, çocuklar nasıl, arkadaşlar nasıl, sizler nasılsınız
mı diyecektir?! Hayır arkadaşlar... Çok antidemokratik bir
hüküm.
Yargılamayla ilgili, gerek yakalamada olsun gerek
sorguda olsun, düzenlenmiş 144 üncü madde var; tasarı onu da
yürürlükten kaldırıyor. Orada şöyle bir düzenleme var:
"Yakalanan veya tutuklu bulunan kişi, vekâletname
aranmaksızın, müdafii ile her zaman ve konuşulanları
başkalarının duyamayacağı bir ortamda
görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları
denetime tabi tutulamaz." Bu da yürürlükten kaldırılıyor ve
demokratikleşmeyle hiç alakası olmayan bir hüküm getiriliyor.
Tahmin ediyorum ve umuyorum, bu tasarının
belirtmiş olduğum hükümleri tekrar gözden geçirilir. En isabetli ve
yerinde olan bir kanı, bu tasarının geri çekilmesidir.
Saygılarımla, teşekkür ediyorum. (DSP,
ANAP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Tasarı üzerinde Demokratik Sol Parti
Grubu adına konuşan Samsun Milletvekili Sayın Ayhan Gürel'e
teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, programımız
gereğince, kalan sürede, grupların sözcülerinin, hatta bir tek
sözcünün dahi konuşmasını tamamlayabilmesi imkânı yok; o
sebeple, kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 23 Ocak 1997
Perşembe günü saat 13.30'da toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.56
B)YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. —Hatay Milletvekili Mehmet
Sılay’ın, Cerrahpaşa Tıp Fakültesine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı
cevabı (7/1702)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıda yeralan sorularımın
sayın Millî Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam tarafından
yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Mehmet
Sılay
Hatay
Şüphesiz hepimiz üniversitelerde ilmin, hukukun ve
ahlakın egemen olmasını istiyoruz.
İstanbul Üniversitesi bünyesinde bilimsel
çalışma ve sağlık hizmetlerinin, milletimize aksaksız
olarak sunulması hepimizin ortak arzusudur. Ancak yıllardan beri,
ulusal basına da yansıyan çarpıklıkların ve
halkımızı üzen olayların, üstüne devlet ciddiyetiyle
gidilip, sona erdirilmesini temenni etmekteyiz.
Bu nedenle,
1.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, üniversitenin gelirlerini hangi
dernek ve vakıf gaspetmektedir. Ve buna kim, hangi yetkiyle izin
vermektedir?
2. 2547
sayılı Kanunla disiplin yönetmeliğinin amir hükmü, Dekanlık
ile Vakıf Başkanlığının, asla birarada
sürdürülemeyeceğini açıkça ifade ettiği halde, bu uygulama
Cerrahpaşa’da nasıl ve hangi yetkiyle mümkün olmuştur?
3. Sokaktaki
adama doktorluk ve ihtisas belgesi vererek bir ilim yuvasına gölge
düşürenler hakkında hangi işlemler
yapılmıştır?
4. International
kulüplerin adının başına “İstanbul Üniversitesi
Tıp Fakültesi” adını, hangi kanun ve yetkiyle veren ve bununla
soyguna ortak olanlara hangi müeyyide uygulanmış, yahut
sorgulanmıştır?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/215
Konu
: Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
9.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1702-4387/12161 sayılı
yazısı.
Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Sılay’ın
“Cerrahpaşa Tıp Fakültesine ilişkin” yazılı soru
önergesi incelenmiştir.
1.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, Üniversitenin gelirlerini
gaspeden dernek ve vakıf yoktur.
2. 2547 sayılı Kanun ve Disiplin
Yönetmeliğinde dekanlık ile vakıf
başkanlığının, birarada sürdürülemeyeceğini ifade
eden herhangi bir madde bulunmamaktadır. İstanbul Tıp Fakültesi
Yardım Vakfı ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yardım
Vakfı Başkanlıkları, Vakıfların senetleri
gereği dekanlarca yerine getirilmektedir. Her iki Vakıf da kamu
yararına hizmet eden vakıf statüsünde olduğundan, Kanunun 59
uncu maddesinin verdiği yetkiye dayanarak Rektör, her iki dekana bu izni
vermiştir.
3. “Sokaktaki
adam” olarak vasıflandırılan kişi, Sağlık
Bakanlığı tarafından olağan prosedürle ihtisas
sınavı yapılmak üzere Cerrahpaşa Tıp Fakültesine sevk
edilmiş bir kişidir.. Buradaki sorumluluk, belgeleri kabul eden ve
sınava girmesini uygun gören Sağlık Bakanlığına
aittir. Jüri üyelerinin yaptığı sınav sonucunda kişi
sorulara uygun cevaplar vermiştir. Yapılan soruşturmada jüri
üyelerine bir ceza verilmesi, soruşturma heyetince uygun
görülmemiştir.
4. İstanbul
Tıp Fakültesi Vakfı ile Türk Lions Vakfı arasında
“İstanbul Tıp Fakültesi Lions Göz Bankası Ticari
İşletmesi” kurulması için müşterek bir yönetmelik
hazırlanmıştır. Bu işletmenin İstanbul Tıp
Fakültesi Vakfı ortaklığı dışında, fakülte
ile bir organik bağı bulunmamaktadır.
Bu işletme ve kurulan Banka, yasa ve yönetmelikler
çerçevesinde İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları
Anabilim Dalı hizmet binasında kira sözleşmesi ile
bulunmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Prof.
Dr. Mehmet Sağlam
Millî
Eğitim Bakanı
2.—İstanbul
Milletvekili Bülent Akarcalı’nın, Diyarbakır Cezaevinde meydana
gelen olayla ilgili olarak bir soruşturma başlatılıp
başlatılmadığına ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Şevket Kazan’ın yazılı cevabı (7/1757)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Adalet
Bakanı Sn. Şevket Kazan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Bülent
Akarcalı
İstanbul
Adalet Bakanlığına bağlı
Diyarbakır Cezaevinde 10 tutuklunun başına vurularak
öldürüldüğü haber ve iddiaları ile ilgili olarak,
1.
Bakanlığınız ne gibi soruşturma
başlatmıştır?
2. Aradan geçen
iki aylık sürede ne yapılmıştır?
3.
Bakanlığınızın güvencesi altında
olması gereken bir yerde insanların katledilmesini nasıl
yorumluyorsunuz?
T.C.
Adalet
Bakanlığı 20.1.1997
Bakan
: 594
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi
Başkanlığı ifadeli, 16.12.1996 tarihli A.01.0.GNS.0.
10.00.02-7/1157-4604/12726 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ekinde alınan ve
İstanbul Milletvekili Bülent Akarcalı tarafından verilen ve
yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru
önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Şevket
Kazan
Adalet
Bakanı
Sayın Bülent Akarcalı
İstanbul Milletvekili
TBMM
Bakanlığıma yöneltilen ve
yazılı olarak cevaplandırılması istenilen 7/1757 Esas
No.lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.
Soru önergesine konu olan, Diyarbakır E Tipi
Kapalı Cezaevinde 24.9.1996 günü meydana gelen olayla ilgili olarak
yaptırılan inceleme sonucunda;
– 24 hükümlü ve tutuklu hakkında Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığının 1996/572 Esas
sayılı dosyasında 1996/1960 sayılı iddianameyle,
cezaevi yönetimine karşı ayaklanma, nasi ızrar, güvenlik
görevlilerine müessir fiil, kanunun suç saydığı fiilleri
övmekten dolayı aynı yer asliye ceza mahkemesine açılan kamu
davasının devam ettiği,
– Olayla ilgili olarak E Tipi Cezaevi Müdürü ile iki
müdür yardımcısı, bir infaz koruma başmemuru ve iki infaz
koruma memuru haklarında 10.12.1996 tarihli Hz:1996/7551, Esas : 1996/3442
ve 1996/2083 sayılı iddianame ile Diyarbakır Asliye Ceza
Mahkemesine darp suçundan kamu davası açıldığı, 27
personel hakkında ise 1996/7551 Hz. sayı ile takipsizlik kararı
verildiği; ilgili Cumhuriyet başsavcısı ile Cumhuriyet
savcısı haklarında 2802 sayılı Hâkimler ve
Savcılar Kanunu hükümleri dairesinde yapılan gerekli soruşturma
işlemlerinin sürdüğü,
– 23.10.1996 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığınca 65 zabıta mensubu hakkında
“görevi ihmal, kanunun ve zaruretin tayin ettiği sınırı
aşarak katil kastı olmaksızın faili gayrimuayyen bir
şekilde müessir fiil sonucu ölüme sebebiyet vermek suçlarından”,
eylemin, mülkî görevin ifası sırasında işlenmesi sebebiyle
soruşturmaların 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı
Hakkında Kanunu Muvakkat hükümlerine göre Diyarbakır İl
İdare Kurulunca yapılmak üzere evrakın tefrik edilip, merciine
gönderildiği, ancak Diyarbakır İl İdare Kurulunca
sanıklara atılı suçun kovuşturmasının adlî görev
cümlesinden olduğu gerekçesiyle 19.12.1996 gün ve 1996/149 sayı ile
görevsizlik kararı verildiği, bunun üzerine Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığınca ilgililer hakkında
1996/8615 Hazırlık, 1996/3635 Esas, 1996/478 No.lu iddianame ile
Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası
açıldığı,
– Bahsi geçen olay sonrası ölenlerin muayene ve
otopsi işlemlerini yapması için göreve davet edilmesine rağmen
bilirkişilikten imtina eden Adlî Tıp Şube Müdürünün görevden
uzaklaştırıldığı ve ayrıca hakkında
disiplin cezası tayinine yönelik işlemlere devam edildiği,
anlaşılmıştır.
– Diğer taraftan, Bakanlığımın
sevk ve idaresi altındaki cezaevlerinde, hangi nedenle olursa olsun
herhangi bir ölüm olayının meydana gelmesi, elbette arzu edilecek bir
durum değildir. Tüm ölüm olaylarında mutlak surette adlî ve idarî
soruşturma açılmaktadır. Ancak, edinilen tecrübeler
göstermektedir ki; bu tür ölüm olayları terör suçlarından tutuklu ve
hükümlü olanlarca yaratılan provokasyonlar dahilinde direnme ve isyan
olayları sonucunda olmaktadır. Buna rağmen,
Bakanlığımda asayişin bozulmasına yönelik bütün bu
olaylarda azamî surette ihtiyatlı davranılmakta, eylemden
vazgeçilmesi için büyük çaba sarfedilmektedir. Olaylar cezaevi personelinin
kontrolünden çıkmadıkça, güvenlik güçleri cezaevine davet
edilmemektedir. Fiili direnme ya da isyan olayları kontrolden
çıktığında zorunlu olarak müdahalede bulunmak
gerekmektedir. Ölüm veya yaralanmalar da güvenlik kuvvetlerince güç
kullanılan bu olaylar sonucunda meydana gelmektedir.
Bakanlığımda cezaevlerinde, hem
asayiş ve güvenliğin bozulmaması hem de direnme ve isyan
olaylarının nedenlerinin ortadan kaldırılması için
gerekli tedbirler alınmaktadır.
Bilgilerinize arz ederim.
Şevket
Kazan
Adalet
Bakanı
3. —Rize
Milletvekili Ahmet Kabil’in, Karadeniz Bölgesinde bulunan liman ve
havaalanlarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Ömer
Barutçu’nun yazılı cevabı (7/1800)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Ulaştırma Bakanı tarafından yazılı
olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim. 18.12.1996
Ahmet
Kabil
Rize
Soru 1 : Karadeniz Bölgesinde Zonguldak’tan Hopa’ya
kadar;
a) Kaç liman
var? Yıllık kapasiteleri nedir ve nerelerdedir?
b) Kaç
balıkçı barınağı var? Yıllık kapasiteleri
nedir ve nerelerdedir?
Soru 2 : 7 nci 5 yıllık planda bu liman ve
balıkçı barınaklarına ilaveler nelerdir? Aynı planda
halen faaliyette olan limanlarımızdan hangilerine ne kapasite ilavesi
düşünülüyor?
Soru 3 : Halen inşaatları devam eden
limanlarımızın mahmuz, yanaşma, idare ve sosyal tesislerin
inşaatlarını hangi yıllarda bitirmeyi düşünüyor sunuz?
Soru 4 : a)
Zonguldak’tan Sarp’a kadar halen faaliyette olan hava
alanlarının kapasitelerini artırmayı düşünüyor
musunuz?
b) 7 nci 5
yıllık planda nerelerde havaalanı yapmayı düşünüyor
sunuz? Kapasiteleri nelerdir?
T.C.
Ulaştırma
Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.11.0.APK.0.10.01/21.E/-112-1261
Konu : Rize
Milletvekili Ahmet Kabil’in
Yazılı
soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
26.12.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-4751/13036 sayılı yazısı.
Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in
Bakanlığıma yönelttiği 7/1800-4706 sayılı
yazılı soru önergesinin cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Ömer
Barutçu
Ulaştırma
Bakanı
Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in 7/1800-4706
sayılı yazılı soru önergesi ve cevabı
Sorular :
1. Karadeniz
Bölgesinde Zonguldak’tan Hopa’ya kadar;
a) Kaç liman
var? Yıllık kapasiteleri nedir ve nerelerdedir?
b) Kaç
balıkçı barınağı var? Yıllık kapasiteleri nedir
ve nerelerdedir?
2. 7 nci 5
yıllık planda bu liman ve balıkçı barınaklarına
ilaveler nelerdir? Aynı planda halen faaliyette olan
limanlarımızdan hangilerine ne kapasite ilavesi düşünülüyor?
3. Halen
inşaatları devam eden limanlarımızın mahmuz,
yanaşma, idare ve sosyal tesislerin inşaatlarını hangi
yıllarda bitirmeyi düşünüyor sunuz?
b) 7 nci 5
yıllık planda nerelerde havaalanı yapmayı düşünüyor
sunuz? Kapasiteleri nelerdir?
Cevaplar (1) :
Zonguldak-Hopa kıyı şeridindeki
Ulaştırma Limanları :
1. Zonguldak
Limanı : Yıllık kapasitesi konusunda kesin bilgi olmamakla
birlikte 1996 yılında 410.000 ton yük hareketi olmuştur.
2. Bartın
Limanı : Yıllık kapasitesi konusunda kesin bilgi olmamakla
birlikte 1996 yılında 440.000 ton yük hareketi olmuştur.
3. Amasra
Limanı : Yıllık kapasitesi konusunda kesin bilgi olmamakla
birlikte 1996 yılında 30.000 ton yük hareketi olmuştur.
4. İnebolu
Limanı : Yıllık ortalama kapasitesi 1.2 Milyon
Ton/Yıl olup, aynı anda 2 adet gemi, 40-50 adet balıkçı
motoru ile çok sayıda tekne yanaşabilir.
5. Samsun
Limanı : Limanın gemi tutma kapasitesi 13-15, gemi kabul kapasitesi
1130 gemi/Yıl, yükleme boşaltma kapasitesi 2.300.000.- Ton/Yıl,
stoklama kapasitesi (Kapalı) 192.000 Ton, açık saha kapasitesi
8.556.000.- Ton/Yıl, limanda kapalı alan 12.019 m2’dir. Ayrıca limana 100-125 adet balıkçı
motoru yanaşabilir.
6. Giresun
Limanı : 1394 Ton/Yıl
7. Trabzon
Limanı : 3838 Ton/Yıl
8. Rize
Limanı : Rize balıkçı barınağı limana
dönüştürülmüş olup, inşaat halen devam etmektedir.
9. Hopa
Limanı : 1394 Ton/Yıl
BARINAĞIN İSMİ VE KAPASİTESİ
1. Kilimli
Balıkçı Barınağı : 100 adet balıkçı teknesi
2. Hisarönü
(Filyos) Balıkçı Barınağı : 150 adet balıkçı
teknesi
3.
Tarlaağzı Bartın Balıkçı
Barınağı : 75 adet balıkçı teknesi
4.
Kurucaşile Balıkçı
Barınağı : 75 adet balıkçı teknesi ve 1500-2000 tonluk
yük gemileri yanaşabilir.
5. Tekkeönü
Balıkçı Barınağı : 25 adet balıkçı teknesi
6. Cide
Balıkçı Barınağı : 400 adet balıkçı motoru,
çekek yerinden ise 20-25 balıkçı teknesi yararlanabilir.
7. Cide
İlyasbey Balıkçı Barınağı : 60 adet muhtelif boyda balıkçı
motoru
8.
Doğanyurt Balıkçı Barınağı : 130-140 adet
balıkçı teknesi
9. Özlüce
Balıkçı Barınağı : 80 adet balıkçı motoru
10. Gemiciler Evrenye Balıkçı
Barınağı : 70 adet muhtelif boyda balıkçı motoru
11. Abana
Balıkçı Barınağı : 100-110 adet balıkçı
motoru, çekek yerine ise 35-40 adet balıkçı motoru
yanaşmaktadır.
12. Bozkurt İlişi
Balıkçı Barınağı : 60 adet muhtelif boyda
balıkçı motoru
13. Türkeli
Balıkçı Barınağı : 100 adet muhtelif boyda
balıkçı motoru
14. Helaldı
Balıkçı Barınağı : 60 adet muhtelif boyda
balıkçı motoru
15. Ustaburun
Balıkçı Barınağı : Yük motorları ve balıkçı
motorları, çekek yerinden ise 20-25 adet balıkçı motoru
yararlanmaktadır.
16. Sinop
Balıkçı Barınağı : 150 balıkçı teknesi,
çekek yerinden ise 35-40 adet balıkçı teknesi yararlanmaktadır.
17. Gerze Balıkçı Barınağı :
20-25 adet balıkçı motoru, çekek yerinden ise 20-25 adet
balıkçı teknesi yararlanmaktadır.
18. Yakakent
Balıkçı Barınağı : 100-110 adet balıkçı
motoru, çekek yerinden ise 80-90 sandal yararlanmaktadır.
19. Samsun
Balıkçı Barınağı : 90 adet muhtelif boyda
balıkçı motoru
20. Dereköy Balıkçı
Barınağı : 160 adet muhtelif boyda balıkçı motoru
21. Terme
Yalımahallesi Balıkçı Barınağı : 15 adet muhtelif
boyda balıkçı motoru
22. Ünye
Balıkçı Barınağı : 500-600 adet balıkçı
motoru
23. Fatsa
Balıkçı Barınağı : 300 adet balıkçı ve yük motoru
24. Bolaman
Balıkçı Barınağı : 110 adet balıkçı motoru,
çekek yerinde ise 20-25 adet balıkçı motoru yararlanmaktadır.
25. Yalıköy
Balıkçı Barınağı : 100 adet balıkçı teknesi,
çekek yerinden ise 15-20 balıkçı motoru ve 20-30 sandal
yararlanmaktadır.
26. Mersinköy
Balıkçı Barınağı : 60-65 adet balıkçı
motoru, çekek yerinden ise 20 adet büyük balıkçı motoru, 30 sandal
yararlanmaktadır.
27. Efirli
Balıkçı Barınağı : 70 adet muhtelif boyda
balıkçı motoru
28. Gülyalı
Balıkçı Barınağı : 130 adet balıkçı motoru,
çekek yerinden ise 40-45 adet balıkçı teknesi yararlanmaktadır.
29. Bulancak
Balıkçı Barınağı : 100 adet küçük, 40 adet büyük tekne
yararlanmaktadır.
30. Tirebolu
Balıkçı Barınağı : 2 adet gemi, 82 adet
balıkçı motoru
31. Görele
Balıkçı Barınağı : 40-50 adet balıkçı
teknesi
32.
Beşikdüzü Balıkçı Barınağı : 40-50 adet
küçük, 10 adet büyük balıkçı teknesi
33.
Çarşıbaşı Balıkçı Barınağı
: 100 adet küçük, 50 adet büyük tekne
34. Yoroz
Balıkçı Barınağı : 78 adet balıkçı motoru
35. Akçaabat
Balıkçı Barınağı : 40 adet küçük, 30 adet büyük tekne
36. Faroz
Balıkçı Barınağı : 100 küçük, 10 büyük tekne
37. Yomra
Balıkçı Barınağı : 40-50 adet küçük, 20 adet büyük
balıkçı teknesi
38.
Aralıklı Balıkçı Barınağı : 50-60
adet küçük, 10 adet büyük balıkçı teknesi
39. Sürmene
Yeniay Balıkçı Barınağı : 100 adet küçük, 5 adet büyük
balıkçı teknesi
40. Of
Balıkçı Barınağı : 70 adet balıkçı motoru
41.
Fındıklı Yeniköy Kanlıdere Balıkçı
Barınağı : 100 adet balıkçı motoru
42. Rize
Balıkçı Barınağı : 80 adet balıkçı teknesi,
16 adet balıkçı motoru
43. Çayeli
Balıkçı Barınağı : 50 adet büyük ve küçük tekne
44. Pazar
Kirazlık Balıkçı Barınağı : 50 adet
balıkçı teknesi, 30 adet büyük balıkçı teknesi
45. Ardeşen
Balıkçı Barınağı : 100 adet balıkçı motoru,
1 adet 150 tonluk koster
46. Arhavi
Balıkçı Barınağı : 30 adet küçük, 10 adet büyük
balıkçı motoru
47.
Kemalpaşa Balıkçı Barınağı : 70 adet küçük
balıkçı teknesi, 5 adet balıkçı motoru
Cevap 2 : Karadeniz kıyılarında
gelecekte gerçekleştirilmesi planlanan projelere ait bilgiler
aşağıda verilmiştir.
1. Ordu
Limanı : 1997 Yılı Yatırım Programımızda yer
almış olup öncelikle fizibilite etüdleri hazırlanacaktır.
2. Sinop Limanı : 1997 Yılı
Yatırım Programımızda yer almış olup öncelikle
fizibilite etüdleri hazırlanacaktır.
3. İnebolu
Limanı Tevsiî II. Kısım İnşaatı : 1997
Yılı Yatırım Programımızda yer almış
olup; öncelikle fizibilite etüdleri hazırlanacaktır.
4. Filyos
Limanı : Yap-İşlet-Devret Modeliyle gerçekleştirilmek üzere
ilana çıkılmış olup, ihalesi 14 Nisan 1997 tarihinde
yapılacaktır. Liman kapasitesi 25 Milyon Ton/Yıl’dır.
5. Hopa
Limanı Tevsiatı : Gelecekte Karadeniz Ekonomik
İşbirliği çerçevesinde yük trafiğinin gerektirmesi halinde
Hopa Limanının tevsii gündeme gelebilecektir.
6. Samsun
Limanı Tevsiatı : Gelecekte Karadeniz Ekonomik
İşbirliği çerçevesinde yük trafiğinin gerektirmesi halinde
Samsun Limanının tevsii gündeme gelebilecektir.
Cevap 3 : 1.
İnebolu Limanı Kapasite Artırımı
İnşaatın tamamı 1997 yılı
içinde bitirilecektir.
2. Rize
Limanı
İnşaatın tamamı 1997 yılı
içinde bitirilecektir.
3. Hopa
Limanı
İnşaatın tamamı 1997 yılı
içinde bitirilecektir.
Cevap 4 :
Ordu İli :
Ünye Havaalanı : İhalesi Ordu Valiliğince yapılan ve
1030x30 m. pist, 75x18 m. taksirut, 60x30 m. aprondan oluşan alt yapı
uçuş üniteleri inşaatı devam etmektedir.
Gülyalı Havaalanı : Ordu Gülyalı’da
yapımı planlanan havaalanı gelişim etüdü ihalesi
yapılmış olup, 1996 tarihinde tamamlanacaktır.
Samsun İli :
Samsun Havaalanı : 1620x45 m. pist, 124x18 m.
taksirut ve 100x50 m. aprondan oluşan mevcut havaalanı ihtiyaca
yetmemektedir.
Samsun-Çarşamba Havaalanı : 1994
yılında kredili olarak anahtar teslimi ihalesi
yapılmış olan havaalanının inşaatına
başlanmıştır. Havaalanında, 3000x45 m. pist, 290x24 m.
taksirut ve 288x100 m. apron, terminal binası ile diğer hizmet
binaları planlanmıştır.
Sinop İli :
Sinop Havaalanı :
Trabzon İli :
Trabzon Havaalanı : 2640x45 m. pist, 1771x24 m.
paralel taksirut, 218x22,50 m. bağlantı taksirutu ve 100x95 m. aprona
sahip mevcut havaalanında dış hatlar terminal binası
inşaatı devam etmektedir.
Zonguldak İli :
Çaycuma Havaalanı : 1800x30 m. pist, 75x18 m.
bağlantı taksirutu, 56x39 m. aprondan oluşan alt yapı
uçuş ünitelerinden oluşan havaalanında terminal binası ve
hizmet binaları inşaatı devam etmektedir.
4. —Rize
Milletvekili Ahmet Kabil’in, Karadeniz Bölgesinde bulunan barajlara
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recaî Kutan’ın
yazılı cevabı (7/1801)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından
yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim. 18.12.1996
Ahmet
Kabil
Rize
Zonguldak’tan Sarp’a kadar halen faaliyette olan enerji
ve sulamaya yönelik hangi barajlar vardır? Kapasiteleri nedir?
7 nci 5 yıllık planda aynı bütçede
yapmayı düşündüğünüz hangi barajlar vardır? Kapasiteleri ne
olacaktır? Hangi tarihlerde başlayıp, bitirilmesi düşünülüyor?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23-300-93-1075
Konu
: Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
26.12.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-4793/13037 sayılı yazısı.
Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil’in
tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince
cevaplandırılması istenen 7/1801 esas no.lu yazılı
soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
Recai Kutan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Rize Milletvekili
Sayın Ahmet Kabil’in yazılı soru önergesi ve cevabı
(7/1801-1407)
Soru :
Zonguldak’tan Sarp’a kadar halen faaliyette olan enerji
ve sulamaya yönelik hangi barajlar vardır? Kapasiteleri nedir?
7 nci 5 yıllık planda aynı bütçede
yapmayı düşündüğünüz hangi barajlar vardır? Kapasiteleri ne
olacaktır? Hangi tarihlerde başlayıp, bitirilmesi
düşünülüyor?
Cevap :
DSİ Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen
tesisler, akarsu havzası bazında ele alındığından
hangi ilçe sınırı içinde yeraldığını
belirlemek mümkün olmamaktadır. Ancak tüm prjeler mümkün olduğunca
hangi il sınırları içinde daha çok yayıldığı
ve yer aldığı hususları dikkate alınarak
aşağıdaki tablolar düzenlenmiştir.
I. Karadeniz
sahilinde Zonguldak’tan Sarp’a kadar işletme halinde olan barajlar;
Barajın Adı İli Amacı
Kapasitesi
Gülüç Zonguldak İçmesuyu 7 hm3/yıl
Karaçomak Kastamonu Su+içmesuyu 2600 ha+3 hm3/yıl
Hasan Uğurlu Samsun Enerji 1217 Gwh/yıl
Suat Uğurlu Samsun Enerji+sulama 83 312 ha/273 Gwh/yıl
Germeçtepe Kastamonu Sulama
Kozlu Zonguldak İçmesuyu 19 hm3/yıl
Çakmak Samsun İçmesuyu 126 hm3/yıl
Altınkaya Samsun Enerji 1632 Gwh/yıl
Derbent Samsun Sulama+enerji 47 727 ha+257 Gwh/yıl
Beyler Kastamonu Sulama
Çatık Kastamonu San. suyu 0,5 hm3/yıl
Kızılcapınar Zonguldak Su+içmesuyu 928 ha+26 hm3/yıl
II. Karadeniz
sahilinde Zonguldak’tan Sarp’a kadar inşaatı devam eden barajlar;
Barajın Adı İli Amacı
Kapasitesi
Karadere Kastamonu Sulama
Kulaksızlar Kastamonu Sulama
Erfelek Samsun Sulama+içmesuyu
Vezirköprü Samsun Sulama
Saraydüzü Sinop Sulama
Dodurga Sinop Sulama
Topçam Ordu Enerji 491 Gwh/yıl
Demirözü Bayburt Sulama
Koruluk Gümüşhane Sulama
Köse Gümüşhane Sulama
Kürtün Gümüşhane Enerji K. güç 85 MW 0. üretim:
1986 Gwh/yıl
Güzelce Tokat Sulama
III. Karadeniz
sahilinde Zonguldak’tan Sarp’a kadar henüz ihale edilememiş barajlar;
Barajın Adı İli Amacı
Kapasitesi
Derinöz Samsun Sulama
19 Mayıs Samsun Sulama
Bezirgan Kastamonu Sulama
Oyrak Kastamonu Sulama
Kırık Kastamonu Sulama
Obrucak Kastamonu Sulama
Taşköprü Kastamonu Sulama
Kirazlıköprü Kastamonu Sulama
Boyabat Sinop Enerji K.Güç: 513 MW
O.Üretim
: 1468 Gwh/yıl
Deriner Artvin Enerji K.Güç : 670 MW
O.
Üretim: 2115 Gwh/yıl
Çekerek (Süreyya Bar..) Tokat Sulama
Atasu Trabzon İçmesuyu 91,25 hm3/yıl
IV. Karadeniz
sahilinde Zonguldak’tan Sarp’a kadar 1997 programına alınan barajlar;
Proje Adı İli Karakteristik
Yusufeli Barajı Artvin Depolama : 2130 hm3
ve HES Kurulu
güç : 540 MW
Ort.
Üretim : 1705 Gwh/yıl
Artvin Barajı Artvin Depolama : 167 hm3
ve HES Kurulu
güç : 300 MW
Ort.
Üretim : 1026 Gwh/yıl
Borçka Barajı Artvin Depolama : 419 hm3
ve HES Kurulu
güç : 300 MW
Ort.
Üretim : 1039 Gwh/yıl
Muratlı Barajı Artvin Depolama : 75 hm3
ve HES Kurulu
güç : 115 MW
Ort.
Üretim : 444 Gwh/yıl
V.
Zonguldak-Sarp arasındaki Karadeniz kıyı şeridinde
yapımı planlanan tesisler ve etüt kademeleri;
Toplam
Baraj HES Kurulu Güç Toplam
Yıllık Enerji
Üretimi
(Adet) (Adet)
(MW) (Gwh) Etüd
Kademesi
6 12 1.179 3.818 Planlama
2 3 209 616 Master Plan
26 44 1.410 4.929 Ön İnceleme
34 59 2.798 9.363
Ön inceleme kademesinde etüd edilen 26 barajdan 2
tanesi içmesuyu amaçlı olup, yıllık 38 hm3 su temin
edilecektir.
Tabloda yeralan projelerin teknik ve ekonomik
yapılırlıklarının tamamlanmasından sonra kesin
prjeleri hazırlanacaktır. Yapımları ise DSİ Genel
Müdürlüğünün uygulama programlarının hazırlanmaları
arasında dikkate alınacaktır.
5. —Sinop
Milletvekili Metin Bostancıoğlu’nun, Sinop-Durağan İlçesi,
Sofular Köyü, Kışla Mahallesi İlkokulunun öğretmen
lojmanı ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı (7/1804)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sormun Sayın Millî
Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak
cevaplandırılmasının teminini saygı ile dilerim.
Metin
Bostancıoğlu
Sinop
Soru : Sinop İli, Durağan İlçesi,
Sofular Köyü, Kışla Mahallesinde ilkokulun lojmanı
olmadığı ve köyde oturacak ev de bulunmadığından
öğretmenimiz, ilçeden bir miktar yolu arabayla, geri kalan
kısmını da günde üç kilometre yürüyerek gidip gelmektedir.
Yağmur ve karlı havalarda, ham yolda çamur,
yürümeye imkân vermeyecek bir durum almakta ve hayatı çekilmez hale
getirmektedir. Bu şartlarda Millî Eğitim hizmeti veren köyümüzün
vefakâr öğretmenini kutluyorum.
Sayın Millî Eğitim Bakanımız bu
köye öğretmen lojmanı yapılması için 1997 yılı
programına alınmasını düşünüyorlar mı? Yoksa,
kıt ekonomik imkânlarla hizmet veren öğretmenimizin bu şekilde
çalışma mahkumiyetinin devamını mı arzuluyorlar?
YİBO ne zaman bitecek? Bu çileye ne zaman son verilecek?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03.01.00-022/217
Konu
: Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 26.12.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00. 02-7/1804-4717/13084
sayılı yazısı.
Sinop Milletvekili Sayın Metin
Bostancıoğlu’nun “Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü
Kışla Mahallesi ilkokulunun öğretmen lojmanına
ilişkin” yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Sinop-Durağan İlçesi, Sofular Köyü
Kışla Mahallesine lojman yapımı, 1997 Yılı
İlköğretim Kurumları Yapım Programı
hazırlanırken dikkate alınacaktır. Durağan ilçe
merkezine yapılmakta olan YİBO inşaatının fizikî
gerçekleşmesi % 25 olup, bitirilebilmesi için 1997 yılı birim
fiyatlarına göre 90 Milyar TL. ödeneğe ihtiyaç vardır.
Arz ederim.
Prof.
Dr. Mehmet Sağlam
Millî
Eğitim Bakanı
6. —Muğla
Milletvekili Zeki Çakıroğlu’nun, Yatağan ve Yeniköy Termik
Santrallerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M.
Recai Kutan’ın cevabı (7/1806)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Delaletinizle aşağıdaki
sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recai
Kutan tarafından yanıtlanması için yazılı soru
önergemin işleme konulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Zeki
Çakıroğlu
Muğla
1. 16.12.1996
tarihli Yeni Asır Gazetesinde “Santraller için gönderilen para ortadan
kayboldu” haberi yayınlanmıştır.
Sorular : a)
Dünya Bankasından Muğla İli hudutlarındaki
Yatağan, Yeniköy Termik Santralleri için para gönderilmiş midir?
b)
Miktarları ne kadardır?
c) Bu para
gönderilmişse gazetede yayınlanan haber doğru mudur?
d)
Desülfürizasyon sistem yapımları neden
başlatılmamıştır?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.15.0.APK.0.23-300-95-1077
Konu
: Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
26.12.1996 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-4797/13112 sayılı yazısı.
Muğla Milletvekili Sayın Zeki
Çakıroğlu’nun şahsıma tevcih ettiği 7/1806 esas no.lu
yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte
sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
Recai Kutan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Muğla Milletvekili Sayın Zeki
Çakıroğlu’nun yazılı soru önergesi ve cevabı
(7/1808-4722)
16.12.1996 tarihli Yeni Asır Gazetesinde
“Santraller için gönderilen para ortadan kayboldu” haberi
yayınlanmıştır.
Soru : a) Dünya
Bankasından Muğla İli hudutlarındaki Yatağan, Yeniköy
Termik Santralleri için para gönderilmiş midir?
b)
Miktarları ne kadardır?
Cevap : a,b.)
Muğla İli hudutlarındaki Yatağan, Yeniköy ve
Kemerköy Termik Santrallarına Çevre Yönetmelikleri uyarınca baca
gazı desülfurizasyon tesisleri kurulması teminen fizibilite etüdleri
yapılmış ve finansmanın sağlanması için Dünya
Bankasına başvurulmuştur.
İlk etapta Kemerköy T.S. Baca Gazı
Desülfürizasyon Tesisi finansmanının sağlanması yönünde
Dünya Bankası ile bir ön mutabakat sağlanmış olmakla
birlikte Dünya Bankası Kredisi kesinlik kazanmamıştır.
Soru : Bu para gönderilmişse gazetede yayınlanan
haber doğru mudur?
Cevap : Gazete haberi doğru değildir.
Gerçekleşmemiş bir kredi görüşmesi olayı yanlış
haber yapılmıştır.
Soru : Desülfürizasyon sistem yapımları neden
başlatılmamıştır?
Cevap : Yatağan Baca Gazı Desülfürizasyon
Tesisi için % 100 kredili olarak uluslararası ihaleye
çıkılmış olup, 12.10.1993 tarihinde alınan tekliflerin
değerlendirilmesi neticesi seçilen BİSCHOFF/GÜRİŞ
konsorsiyumu ile 16.9.1994 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.
Sözleşme bedeli 77,7 Milyon ABD $’dır.
Yatağan Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi
Projesinin iç ve dış harcamalarını % 100
karşılamak üzere EDC-KANADA Kredi kuruluşundan 25 Milyon ABD $
ihracat kredisi, Almanya Devlet Kredi Kuruluşu KFW’dan 61 Milyon DM’ı
Devlet Kredisi, 33,1 Milyon DM’ı ticarî kredi olmak üzere toplam 94,1
Milyon DMkredi temin edilmiştir. Hazine Müsteşarlığı
ile kreditörler arasında kredi anlaşmaları
imzalanmıştır. 61 Milyon DM Almanya Devlet Kredisinin tahsisine
ilişkin Türkiye-Almanya Mali İşbirliği Anlaşması
çerçevesinde hazırlanarak imzalanan kredi anlaşmasının
yürürlüğe girmesi için Bakanlar Kurulu Kararı gerekmektedir.
Yatağan Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi,
kredi anlaşmasının yürürlüğe girmesini müteakip 26 ay
sürede tamamlanacaktır.
Kemerköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi için
Hazine Müsteşarlığınca uygun görüldüğü şekilde %
100 kredili olarak uluslararası ihaleye çıkılmış,
30.3.1993 tarihinde alınan tekliflerin değerlendirilmesi sonucu
BABCOCK&WİLCOX/GAMA Konsorsiyumu ile 21.12.1993 tarihinde Anlaşma
Protokolu düzenlenmiştir.
Kemerköy Termik Santralının işletilmesi
konusunda ortaya çıkan belirsizlikler nedeniyle Baca Gazı
Desülfürizasyon Tesisi ihalesinin sonuçlandırılması
gecikmiş ve yurdumuzun artan enerji ihtiyacının karşılanmasında
Kemerköy Termik Santralının çevre sorunları yaratmadan,
işletmeye alınmasının önem arzetmesi dikkate alınarak,
neticede 15.11.1996 tarihinde ihaleyi kazanan Konsorsiyum ile sözleşme
imzalanmıştır.
Kemerköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi
sözleşmesi kredi anlaşmasının yürürlüğe girmesini
müteakip yürürlüğe girecek olup, 32 ay sürede tamamlanacaktır.
Yüklenici Konsorsiyum ABN-AMRO BANK-ABD’den temin
ettiği kredi teklifi Hazine Müsteşarlığına
iletilmiş olup, Kredi müzakereleri sürdürülmektedir.
Yeniköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi
yapımı için 15.11.1996 tarihinde uluslararası ihaleye
çıkılmış olup son teklif verme tarihi 20.2.1997 günü olarak
belirlenmiştir.
Yeniköy Baca Gazı Desülfürizasyon Tesisi
Projesinin finansmanı, Avrupa Yatırım Bankası ve KFW
kaynaklarından sağlanacaktır.
Avrupa Yatırım Bankasından sağlanan
40 milyon ECU’lük krediye ilişkin anlaşma 30.9.1996 tarih ve 96/8567
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanmıştır.
Projenin bakiye finansman ihtiyacı ile ilgili
olarak Türkiye ile Almanya arasında 15.12.1996 tarihinde imzalanan ve
Bakanlar Kurulunun 11.9.1996 tarih ve 96/8520 sayılı Kararı ile
onaylanan 1995 yılı Malî İşbirliği
Anlaşmasından 35 Milyon DM’a kadar kredi tahsis edilmesi
öngörülmüştür.
Tahmini ihale bedeli 65 Milyon ABD $ olan Yeniköy Baca
Gazı Desülfürizasyon Tesisi Projesi, sözleşmenin yürürlüğe
girmesini müteakiben 32 ay sürede tamamlanacaktır.
7. —Manisa
Milletvekili Hasan Gülay’ın, Ege tütün piyasasına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un yazılı cevabı (7/1825)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Tekel’den sorumlu
Sayın Bakan tarafından yazılı olarak
cevaplandırılması hususunu bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla. 25.12.1996
Hasan
Gülay
Manisa
Ege tütün üreticisi 1996 yılı ürününü
kaldırmış, balya işlemlerini bitirmiş, Tekel’de tespit
çalışmalarını tamamlamıştır. Tüccar kesimi
de tesbite başlamış olup çalışmalar devam etmektedir.
Sorular :
1. Tüm Ege
bölgesinde 110 000 ailenin geçim kaynağı olan 1997 yılı Ege
Tütün Piyasasını mübarek Ramazan Bayramından önce açmayı
düşünüyor musunuz? Bu konuda Tekel’in bir çalışması
bulunmakta mıdır?
2. Bayram öncesi
piyasanın açılarak tütün üreticisine avans verilmesini de uygun
buluyor musunuz?
T.C.
Devlet
Bakanlığı 21.1.1997
Sayı
: B.02.007-28/090
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : 10.1.1997 gün ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1825-4772/13287 sayılı yazınız.
İlgide kayıtlı yazınız ekinde
alınan Manisa Milletvekili Sayın Hasan Gülay’ın Ege Tütün
Piyasasına ilişkin yazılı soru önergesi incelenmiş
olup;
1. Tütün
piyasası, ekincinin menfaatı gözönüne alınarak Bayram sonu
açılması düşünülmektedir.
2. Tütün
alımları kontrata bağlanmadan avans verilmesi mümkün
görülmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Devlet
Bakanı
Nafiz
Kurt
8.—Ağrı
Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İlinin köylerindeki
kapalı okulların açılmasına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı
(7/1853)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Millî Eğitim
Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Sıddık Altay
Ağrı
Soru 1 :
Ağrı merkez ve ilçelerinde toplam kaç adet köy okulu
kapalıdır. Kapalı olmasının nedenleri nelerdir? Bu
kapalı okulların öğretime açılabilmesi için ne gibi
tedbirler düşünüyorsunuz? Ayrıca okulu kapalı köylerdeki
öğrencilerin öğrenimleri için ne gibi tedbirler alıyorsunuz?
T.C.
Millî
Eğitim Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997
Kurulu
Başkanlığı
Sayı :
B.08.0.APK.0.03-01.00-022/216
Konu
: Soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının
10.5.1996 tarih ve
A.01.GNS.0.10.00.02-7/1853-1615/4426
sayılı yazısı.
Ağrı Milletvekili Sayın M.
Sıddık Altay’ın “Ağrı İlinin köylerindeki
kapalı okulların açılmasına ilişkin” sözlü soru
önergesi incelenmiştir.
Ağrı İlinde 1996-1997 öğretim
yılında öğrenci azlığı, öğretmensizlik ve
güvenlik nedeniyle toplam 92 köy okulu öğrenime kapalıdır.
Bu okullardaki çocuklarımız 4
yatılı ilköğretim bölge okulundan faydalanmaktadırlar. 1996
yılı programıyla da herbiri 310 kapasiteli 3 adet
yatılı ilköğretim bölge okulu yapılmaktadır.
1996 yılı atama dönemi içerisinde İl’e
çeşitli branşlardan 614 öğretmen atanmıştır.
Arz ederim.
Prof.
Dr. Mehmet Sağlam
Millî
Eğitim Bakanı
9.—Sinop
Milletvekili Kadir Bozkurt’un, Sinop’ta nükleer santral kurulması ile
ilgili bir projenin olup olmadığına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı
cevabı (7/1861)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımı Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla,
Kadir
Bozkurt
TBMMBaşkanlık
Divanı Üyesi
Sinop
Soru 1 : Sinop’ta nükleer santral kurulacak
mıdır?
Soru 2 : Bu konuda bir çalışma var
mıdır?
T.C.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma,
Planlama ve Koordinasyon 21.1.1997
Kurulu
Başkanlığı
Sayı
: B.15.0.APK.0.23-300-94
Konu
: Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMM
Başkanlığının 23.5.1996 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-1956 sayılı
yazısı.
b) TBMM Başkanlığının
10.1.1997 tarih ve
A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1861-1702/4550 sayılı
yazısı.
Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt’un
tarafıma tevcih ettiği ve ilgi a’da kayıtlı 6/136-1702 esas
no.lu sözlü sooru önergesi cevabı 30 Ekim 1996 tarih ve
B.15.0.APK.0.23.3001492-17170 sayılı yazımız ile Parlamento
ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanlığına
iletilmiştir.
TBMMBaşkanlığından alınan ilgi
b’de kayıtlı yazıda ise, sözkonusu sözlü soru önergesinin TBMM
İçtüzüğünün 98 inci maddesi gereğince üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığı gerekçesiyle 7/1861-1702 esas
no.lu yazılı soru önergesine çevrildiği
Bakanlığıma bildirilmiştir.
Bahse konu soru önergesi ile ilgili bilgiler
hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
M.
Recai Kutan
Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Sinop Milletvekili Sayın Kadir Bozkurt’un
yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1861-1702 esas no.lu)
Soru 1 : Sinop’ta nükleer santral kurulacak
mıdır?
Soru 2 : Bu konuda bir çalışma var
mıdır?
Cevap 1. 2: Ülkemizde
nükleer santraller ile ilgili çalışmalara başlanması ile
birlikte, dört ünitelik bir nükleer santralın kurulabileceği
“Mersin-Akkuyu Mevkiî”, ilk nükleer santral yeri olarak tespit edilmiş,
bütün çalışmalar tamamlanmış ve inşaata hazır
hale getirilmiş olup, TEAŞ (Türkiye Elektrik Üretim-İletim
A.Ş.) tarafından 18 Aralık tarihli Resmi Gazetede ihale iki
alternatifli olarak ilana çıkmıştır.
1976-1986 yılları arasında ikinci
nükleer santral yeri için Sinop ile İğneada arasındaki sahil
şeridinde yapılan çalışmalar ve gerekli
araştırmalar sonucunda, İğneada güneyi ile
Sinop-İnceburun Meviindeki deniz fenerinin doğusu, uygun aday yerler
olarak tespit edilmişlerdir.
Sinop-İnceburun’da nükleer santral
kurulmasına yönelik olarak yapılan çalışmalar, 1986
yılından itibaren durdurulmuş olup, bu konuda bugüne kadar
herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
TUTANAĞIN SONU