DÖNEM : 20 CİLT : 20 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
57 nci Birleşim
18 . 2 . 1997 Salı
İ Ç İ N D E K
İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – İngiltere’ye gidecek olan Devlet Bakanı H. Ufuk
Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Nevzat Ercan’ın
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/679)
2. – Almanya’ya giden Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş’a, dönüşüne
kadar, Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/680)
3. – Amerika Birleşik Devletlerine gidecek olan Tarım ve
Köyişleri Bakanı Musa Demirci’ye, dönüşüne kadar,
Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın
vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/681)
4. – Belçika’ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’e, dönüşüne kadar,
Millî Savunma Bakanı Turhan Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun
görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi
(3/682)
5. – Japonya Meclis Başkanının vaki davetine, TBMM
Başkanının başkanlığında icabet edecek
parlamento heyetine katılacak milletvekillerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/683)
6. – Devlet Bakanı Fehim Adak’ın, Amerika Birleşik
Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılması uygun
görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/684)
7. – Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç’un, Almanya, Hollanda, Belçika
ve Fransa’ya yaptığı resmî ziyarete katılması uygun
görülen milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/685)
B)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy ve 21
arkadaşının, hastanelerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/161)
2. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 19
arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerini hedef alan ve
rejimi tehdit eden faaliyetlere göz yumdukları ve gerekli tedbirleri
almadıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında
gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/7)
3. – Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 35
arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerine ve özellikle
laikliğe karşı saldırıları önlemekte isteksiz ve
yetersiz kaldıkları iddiasıyla Başbakan Necmettin Erbakan
ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergeleri (11/8)
4. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 36
arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye
kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış
ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/9)
IV. – ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. – (11/7) ve (11/8) esas numaralı gensoru önergelerinin
gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
2. – (9/4) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonunun 213 ve
213’e ek sıra sayılı raporu ve (9/6) esas numaralı Meclis
Soruşturma Komisyonunun 214 sıra sayılı raporunun
görüşme günü ile çalışma saatlerine ve 19.2.1997 Çarşamba
günü sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
V. – GENSORU, GENEL GÖRÜŞME,
MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A)
GÖRÜŞMELER
1. – Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59
arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit
edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji
ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve
(9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 149)
2. – Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75
arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın
gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173)
3. – Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 56
arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları A.Ş.
(TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.’ndeki devlete ait hissenin
satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullanmak
ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski
Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 196)
VI. – SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz’un, İstanbul Milletvekili
Refik Aras’ın partisine sataşması nedeniyle konuşması
VII. –
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in,
çiftçilerin Ziraat Bankasına olan borçlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Sabri Tekir’in yazılı
cevabı (7/1820)
2. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, hayvan
sigortası bedellerinin geç ödendiğine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Sabri Tekir’in yazılı cevabı (7/1822)
3. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in,
belediyelerin sosyal yardım zammı borçlarına ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in
yazılı cevabı (7/1823)
4. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin,
TEAŞ’ın açtığı bir ihaleye ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı
cevabı (7/1841)
5. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, RTÜK
tarafından verilen T.V. kapatma cezalarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/1846)
6. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık
Altay’ın, Ağrı ilinin köy yollarının
yapımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un
yazılı cevabı (7/1852)
7. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat
Dayanıklı’nın, Tekirdağ ve Çorlu civarındaki elektrik
şebekesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M.
Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/1866)
8. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, leblebi
üretimine uygulanan KDV oranlarına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1889)
9. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun,
sağlık personeline ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in
yazılı cevabı (7/1890)
10. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin,
Denizli-Kale-Kayabaşı Köyü İlköğretim okulu müdürünün
başka bir yere tayin edildiğine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam’ın yazılı cevabı
(7/1904)
11. – Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy’un,
Afyon-Bolvadin-Özburundaki sigortalıların sağlık
ocağından yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in
yazılı cevabı (7/1907)
12. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in,
Konya’nın bazı ilçelerinin kalkınmada öncelikli yöreler
kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı
cevabı (7/1908)
13. – İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaş’ın, Metin Göktepe davasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket
Kazan’ın yazılı cevabı (7/1913)
14. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in
Orman Bakanının kardeşinin Orman suçundan
yargılandığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı
cevabı (7/1916)
15. – Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın,
güvenlik personeline verilen ek zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı
(7/1919)
16. – İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in,
Yunanistan’ın Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskâna
açtığı iddialarına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller’in yazılı cevabı (7/1921)
17. – Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın,
TEDAŞ’ta çalışan bazı personelin geçici görevle değişik
illere atanacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı
(7/1922)
18. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın,
Erzincan depreminde zarar gören vatandaşlara yapılan yardımlara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey’in yazılı
cevabı (7/1926)
19. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, kamu
çalışanlarına yapılan zammın yetersizliğine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif
Şener’in yazılı cevabı (7/1928)
20. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumunun
borcuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Demircan’ın
yazılı cevabı (7/1935)
21. – Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in,
Tekirdağ Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın
yazılı cevabı (7/1937)
22. – Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu’nun,
Metin Göktepe’nin öldürülmesi olayına karışan polislerin
görevlerine iade edilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1941)
23. – İstanbul Milletvekili Ercan
Karakaş’ın, 1978’de İstanbul Üniversitesinde yaşanan
bombalama olayına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1946)
24. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan
Yazıcıoğlu’nun, Bartın-Amasra Belediyesine yardım
yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1950)
25. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in,
özel tim görevlilerinin Gazi Mahallesi olaylarına katılıp
katılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1954)
26. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin,
bakanlıkların eczanelere olan ilaç borçlarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı
cevabı (7/1960)
27. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Yeni
Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner’in günlük bir
gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/2013)
28. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın,
günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli
Operasyonu” başlıklı haberde yeralan iddialara ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı
cevabı (7/2017)
29. – Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in, özel
giysili korumalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral
Akşener’in yazılı cevabı (7/2038)
I. – GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.30’da açılarak dört
oturum yaptı.
Adıyaman Milletvekili Celal Topkan, Adıyaman
İlinde son zamanlarda hızla gelişen dışgöç ve
dışgöçün oluşturduğu nüfus artışı
sonrasında gelişen ekonomik ve sosyal sorunlara ilişkin
gündemdışı bir konuşma yaptı.
Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, kamu
çalışanlarının sorunlarına ilişkin
gündemdışı konuşmasına Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Necati Çelik;
İstanbul Milletvekili A. Ziya Aktaş’ın,
Kültür Bakanlığındaki bazı uygulamalara ilişkin
gündemdışı konuşmasına da Kültür Bakanı
İsmail Kahraman,
Cevap verdi.
İsviçre’ye gidecek olan Sanayi ve Ticaret
Bakanı E. Yalım Erez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz’ın vekillik etmesinin uygun görülmüş olduğuna
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Anayasa Komisyonu
Başkanlığının :
İçişleri Komisyonuna esas, Anayasa
Komisyonuna tali komisyon olarak havale edilen Dernekler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/450) ve (2/411)
sayılı Kanun Tekliflerinin ve,
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonuna esas, Anayasa Komisyonuna tali komisyon olarak havale
edilen;
Kooperatifler Kanununun 92 nci Maddesinde
Değişiklik Yapılması Hakkında (2/454) ve (2/412)
sayılı Kanun Teklifleri ve (1/521) sayılı Kanun
Tasarısı ile,
Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek
Kuruluşlarına İlişkin Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki (2/456) ve (2/406) sayılı Kanun
Tekliflerinin,
Esas komisyon olarak Anayasa Komisyonuna havale
edilmesine ilişkin tezkereleri okundu ve Başkanlıkça, Anayasa
Komisyonunun bu istemlerinin yerine getirildiği açıklandı.
Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner ve 19
arkadışının, veteriner ilaçları ile
yetiştiricilik ürünlerinin üretim, pazarlama, güvenli kullanım ve
kalıntı sorunlarının araştırılması,
İzmir Milletvekili Metin Öney ve 25
arkadaşının, demiryolu ulaşımının
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi,
Aydın Milletvekili Yüksel Yalova ve 29
arkadaşının, iki ABD vatandaşının Tansu Çiller’in
danışmanı sıfatıyla
çalıştırılmasının hukuka uygun olup
olmadığının araştırılması,
Amacıyla birer Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri (10/157, 10/158, 10/159) Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve öngörüşmelerinin, sırasında yapılacağı
açıklandı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin resmî
davetine icabetle bu ülkeyi ziyaret edecek olan TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı Sedat Aloğlu
başkanlığındaki 12 kişilik parlamento heyetinde yer
alacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel
kurulun bilgisine sunuldu.
Gürcistan Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu
Başkanını daha önce icabet edilemediği için yenilenen
davetine Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir parlamento heyetinin icabetine
ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin “Meclis Soruşturması Raporları”
kısmının 1 inci sırasında yer alan Enerji ve Tabiî
Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkındaki (9/2) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun 149 sıra
sayılı raporu ve 2 nci sırasında yer alan eski
Başbakan Tansu Çiller hakkındaki (9/1) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonunun 173 sıra sayılı raporu ile 3
üncü sırasında yer alan eski Başbakan Tansu Çiller
hakkındaki (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun
196 sıra sayılı raporunun görüşmelerinin Genel Kurulun
18.2.1997 Salı günkü birleşiminde yapılmasına, her üç
raporun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılmasına ve bu birleşimde sözlü
soruların görüşülmemesine
ilişkin Danışma Kurulu
önerisi kabul edildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :
1 inci sırasında bulunan 23,
2 nci sırasında bulunan 132,
3 üncü sırasında bulunan 164,
5 inci sırasında bulunan 175,
Sıra sayılı kanun tasarılarının
görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, ertelendi.
6 ncı sırada bulunan, Yurt
Dışında Bulunanların Sosyal Güvenlikleri Hakkında
Borçlanma Kanunu Tasarısı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
raporunun (1/569) (S. Sayısı : 209) görüşmelerine
başlanarak, komisyon raporunun okunup okunmaması hususunun
oylanması sırasında karar yetersayısının
bulunmadığı anlaşıldığından;
Alınan karar gereğince, 18 Şubat 1997
Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 19.46’da son
verildi.
Uluç Gürkan
Başkanvekili
Zeki Ergezen Kadir
Bozkurt
Bitlis Sinop
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Ünal Yaşar Ali
Günaydın
Gaziantep Konya
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. – GELEN KÂĞITLAR
7 . 2 .
1997 CUMA
Tasarı
1. – İnsan Hakları Teşkilatının Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/574) (Anayasa ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
31.1.1997
Teklifler
1. – Tokat Milletvekili Ali Şevki Erek ve 28
Arkadaşının; Beş İlçe Kurulmasına
İlişkin Kanun Teklifi (2/694) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 3.2.1997)
2. – Konya Milletvekili Remzi Çetin ve 7 Arkadaşının;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/695) (Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
3. – Amasya Milletvekili Cemalettin Lafçı ve 20
Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanunda ve
78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/696)(Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
4. – Kastamonu Milletvekili Fethi Acar ve Ankara Milletvekili Ahmet
Bilge’nin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında
41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulüne Dair Kanun ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/697) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
5. – Kırşehir Milletvekili Cafer Güneş ve 5 Arkadaşının;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne
Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Teklifi (2/698) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
6. – Giresun Milletvekili Turhan Alçelik ve 12
Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/699)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
7. – Ordu Milletvekili Hüseyin Olgun Akın ve 16
Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 2809 Sayılı
Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/700) (Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
8. – Şırnak Milletvekili M. Salih Yıldırım ve
45 Arkadaşının; 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa
Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/701) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)
9. – Siirt Milletvekili Mehmet Emin Aydın ve 16
Arkadaşının; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun İle 78 ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/702) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 5.2.1997)
10. – Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker’in; 20.3.1983 Tarihli ve
2809 Sayılı Kanuna Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/703) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)
Raporlar
1. – Erzurum Milletvekili Lütfü Esengün ve 62
arkadaşının, kanuna veya genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek
suretiyle görevini kötüye kullandığı ve bu eylemin Türk Ceza
Kanununun 240 ve 3628 numaralı mal bildiriminde bulunulması,
rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanununun 13, 14 ve 15 inci maddelerine
uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında
Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi ve (9/4) Esas Numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 213 ve 213’e
ek)(Dağıtma tarihi : 7.2.1997) (GÜNDEME)
2. – Ankara Milletvekili Saffet Arıkan Bedük ve 57
arkadaşının, Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin
Civan’ın rüşvet karşılığı verdiği krediler
ve çıkar temin eden bazı tasarruflarına karşın gerekli
işlemleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Mesut
Yılmaz hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve
(9/6) Esas Numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 214) (Dağıtma tarihi : 7.2.1997) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1. – Rize Milletvekili Avni Kabaoğlu’nun, Rize Devlet Hastanesinin
hizmet binası ve doktor açığına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/422)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
2. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, emekli
maaşlarının ödenmesinde yaşanan sorunlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/423) (Başkanlığa
geliş tarihi : 5.2.1997)
3. – İzmir Milletvekili Metin Öney’in, Türk Cumhuriyetlerinden ve
topluluklarından Türkiye’ye gelen öğrencilerin bazı
sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/424)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.2.1997)
Yazılı
Soru Önergeleri
1. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, Anadolu
Liseleri seçme ve yerleştirme kılavuzuna ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2056)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.2.1997)
2. – İçel Milletvekili D. Fikri Sağlar’ın, Ankara
toptancı halinin Belediye hizmet alanına dönüştürüleceği
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2057) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)
3. – Bursa Milletvekili Yahya Şimşek’in Sincan Belediyesince
düzenlenen Kudüs gecesine ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/2058) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)
4. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, Sincan Belediye
Başkanının düzenlediği Kudüs gecesinde İran
Büyükelçisinin yaptığı konuşmaya ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2059)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)
5. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, bir uyuşturucu
kaçakçısının Başbakanlık Özel Kalemi ile telefon
konuşması yaptığı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2060)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)
6. – Niğde Milletvekili Akın Gönen’in, silah ruhsatı
verilmesi konusunda yönetmelikte değişiklik yapılmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2061) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.2.1997)
7. – Aydın Milletvekili Yüksel Yalova’nın, Ç.K.
Rizespor-Kuşadasıspor maçına ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2062) (Başkanlığa geliş
tarihi: 4.2.1997)
8. – Kırıkkale Milletvekili Kemal Albayrak’ın, T.S.K. bünyesinde
çalışan sivil personelin maaşlarına ilişkin Millî
Savunma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2063) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
9. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, İzmir-Kemalpaşa
Bağyurdu Lisesinde yaşandığı iddia edilen cinsel taciz
olayına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2064) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
10. – İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, İran
Büyükelçisinin, Sincan Belediyesince düzenlenen toplantıda
yaptığı konuşmaya ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2065)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
11. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Bursa Uludağ Üniversitesinin 1997’de bitecek olan projelerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2066)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
12. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Bursa-Gürsu Ağaköy, Bursa-Gemlik salamura zeytin tesisi projelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2067)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
13. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Bursa doğalgaz dağıtım şebekesi projesine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2068) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
14. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
yerleşim birimlerinin statülerinin değiştirilmesi hususundaki
çalışmalara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2069) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.2.1997)
15. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
DSİ Genel Müdürlüğünün Bursa’daki yatırımlarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2070) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
16. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Bursa’da özelleştirme kapsamına alınan tesislere ilişkin
Devlet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2071)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
17. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Bursa’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Devlet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2072)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
18. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Bursa’ya yapılacak yatırımlara ilişkin Kültür
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2073)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
19. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
bazı projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2074) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
20. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
bazı projelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2075) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.2.1997)
21. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
bazı projelerin gerçekleşme oranına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2076)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
22. – Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
bazı projelerin gerçekleşme oranına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2077) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.2.1997)
14 . 2 . 1997 CUMA
Teklif
1. – Manisa Milletvekili Abdullah
Akarsu’nun; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 139 uncu
Maddesinin Üçnücü ve Dördüncü Fıkralarının
Değiştirilmesine Dair İçtüzük Teklifi (2/704) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
Raporlar
1. – Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin,
Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve
Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Millî Savunma ve Dışişleri komisyonları raporları
(1/343) (S. Sayısı : 212) (Dağıtma tarihi : 14.2.1997) (GÜNDEME)
2. – Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Serbest
Ticaret Alanı Anlaşması ve İlgili Notaların
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve
Dışişleri komisyonları raporları (1/570) (S.
Sayısı : 217) (Dağıtma tarihi : 14.2.1997) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, Sincan Belediyesinin
düzenlediği Kudüs gecesine ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/425) (Başkanlığa geliş tarihi :
4.2.1997)
2. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun,
1997 yılı yatırım programına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/426) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.2.1997)
3. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, tarımsal sulamada
kullanılan elektrik enerjisi fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/427)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
4. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, Veteriner
İşleri Genel Müdürlüğü kurulup kurulmayacağına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/428) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
5. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, Burdur Devlet
Hastanesinin tıbbi cihaz ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/429) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.2.1997)
6. – Burdur Milletvekili Kâzım Üstüner’in, hayvan ürünleri ithaline
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/430)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
7. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, itfaiyecilerin
çalışma ücretlerine ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/431) (Başkanlığa geliş tarihi :
7.2.1997)
8. – Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan’ın, İnegöl’ün il
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/432) (Başkanlığa geliş tarihi :
7.2.1997)
9. – İzmir Milletvekili Atilla Mutman’ın, 9 Eylül Üniversitesine
ait bir sosyal tesisin satışına ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/433) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.2.1997)
10. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, Anadolu
Lisesi Sınavının Karadeniz- Ereğli’de yapılıp
yapılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/434) (Başkanlığa geliş tarihi :
7.2.1997)
Yazılı
Soru Önergeleri
1. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, S.S.K. sınavına
katılan bir kişiye ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2078)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
2. – Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy’un, Afyon çevre yolu
yapımı için ayrılan ödeneğe ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2079) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
3. – İstanbul Milletvekili Ercna Karakaş’ın, Bergama’da
altın arama izni verilen firmalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2080)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
4. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, Konya’da bazı
alanlara cami yapılıp yapılmayacağına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2081)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
5. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, Özel Harekât Daire eski
Başkan Yardımcısı hakkındaki tutuklama kararına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2082) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
6. – Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın,
orman tamirhanelerinin kapatılmasına ilişkin Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2083)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
7. – Balıkesir Milletvekili İ. Önder Kırlı’nın,
Ege Boru Hattı Projesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2084) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
8. – Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu’nun,
bir danışmanına sendika kurma görevi verilip verilmediğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2085)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
9. – Balıkesir Milletvekili Hüsnü Sıvalıoğlu’nun,
Balıkesir Bölgesinde çalışan polislere terör tazminatı
ödenip ödenmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2086) (Başkanlığa geliş
tarihi : 7.2.1997)
10. – Zonguldak Milletvekili Tahsin Boray Baycık’ın, kamuda
çalışan avukatların ücretlerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2087)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
11. – Bursa Milletvekili Hayati Korkmaz’ın, otomotiv
ihracatını arttırma projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/2088) (Başkanlığa geliş
tarihi : 7.2.1997)
12. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, S.S.K.’nın
kurum dışı tedavi merkezlerine yaptığı ödemelere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2089) (Başkanlığa geliş
tarihi : 7.2.1997)
13. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Ereğli Demir Çelik
Fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda bir ABD firmasıyla
yapılan temaslara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2090) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.1997)
14. – İstanbul Milletvekili Emin Kul’un, Kamu Bankalarınca Ege
Bölgesi Sanayi Odası Başkanına ve ortak olduğu
şirketlere verilen kredilere ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2091) (Başkanlığa geliş
tarihi : 7.2.1997)
15. – Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın, “Sürekli aydınlık
için bir dakika karanlık” eylemi hakkındaki beyanına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2092)
(Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)
16. – İzmir Milletvekili Işın Çelebi’nin, resmî
uçağı şahsî işlerinde kullandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2093) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)
17. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, Orman
Bakanlığına ait bir helikopterle tatile gittikleri
iddiasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/2094) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)
18. – Antalya Milletvekili İbrahim Gürdal’ın, uyuşturucu
madde kaçakçılığına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2095)
(Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)
19. – Ankara Milletvekili Yücel Seçkiner’in, pompalı silahlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2096) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)
20. – Sıvas Milletvekili Mahmut Işık’ın,
Sıvas’ın Cemevi, Ozanlar Evi, Aşıklar Evi ve Kilise
ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2097) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.1997)
17 . 2 . 1997
PAZARTESİ
Tasarı
1. – Tanıtma Fonu Teşkili ile 11.7.1939 Tarihli ve 3670
Sayılı Millî Piyango Teşkiline Dair Kanunun 4 üncü Maddesine Bir
Bent Eklenmesi Hakkında 3230 Sayılı Kanuna Bir Ek ve Bir Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Tasarısı (1/575) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.1997)
Tezkere
1. – Kadir Şahin ile Mürsel Girgin Haklarındaki Ölüm
Cezalarının Yerine Getirilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi
(3/678) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
14.2.1997)
Raporlar
1. – Uluslararası Sergilere İlişkin Sözleşme ile
Sözleşmeye Değişiklik Getiren Uluslararası Sergiler Bürosu
Genel Kurul Kararına Katılmamızın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/352) (S. Sayısı : 223) (Dağıtma tarihi
: 17.2.1997) (GÜNDEME)
2. – Türkiye Cumhuriyeti ve Gürcistan Cumhuriyeti Arasında
Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/370) (S. Sayısı : 224) (Dağıtma tarihi
: 17.2.1997) (GÜNDEME)
3. – Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında
Tarım Alanında Bilimsel, Teknik ve Ekonomik
İşbirliğine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım Orman ve Köyişleri ve Dışişleri
komisyonları raporları (1/314) (S. Sayısı : 225)
(Dağıtma tarihi : 17.2.1997) (GÜNDEME)
4. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, Terörle Mücadele
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ve Adalet Komisyonu Raporu (2/584) (S. Sayısı : 227)
(Dağıtma tarihi : 17.2.1997) (GÜNDEME)
5. – İcra ve İflas Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/555) (S. Sayısı : 228) (Dağıtma tarihi
: 17.2.1997) (GÜNDEME)
Gensoru
Önergeleri
1. – İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit ve 19
arkadaşının, Cumhuriyetin temel niteliklerini hedef alan ve
rejimi tehdit eden faaliyetlere gözyumdukları ve gerekli tedbirleri
almadıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında
Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı maddeleri
uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/7) (Başkanlığa
geliş tarihi : 14.2.1997) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997)
2. – Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 35
arkadaşının, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve özellikle
laikliğe karşı saldırıları önlemekte, isteksiz ve
yetersiz kaldıkları iddiasıyla Başbakan Necmettin Erbakan
ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Anayasanın 99 uncu ve
İçtüzüğün 106 ncı maddeleri uyarınca bir gensoru
açılmasına ilişkin önergesi (11/8) (Başkanlığa
geliş tarihi : 14.2.1997) (Dağıtma tarihi : 17.2.1997)
3. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir ve 36
arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye
kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış
ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri
hakkında Anayasanın 99 uncu ve İçtüzüğün 106 ncı
maddeleri uyarınca bir Gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/9) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997)
(Dağıtma tarihi : 17.2.1997)
18 . 2 . 1997
SALI
Yazılı
Soru Önergeleri
1. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, İslami Halk
Komutanlığı örgütüne üye olup olmadığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2098)
(Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.1997)
2. – Hatay Milletvekili Atila Sav’ın, gıda imalatı ve
satışı yapan esnaf ve sanatkârlara verilen çalışma
izni belgesine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2099) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.2.1997)
3. – Ankara Milletvekili Hikmet Uluğbay’ın, TPAO adlı
tankerde çıkan yangına ilişkin Devlet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2100) (Başkanlığa geliş
tarihi : 14.2.1997)
4. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün, Jandarma ve Olağanüstü
Hal Bölgesinde meydana gelen faili meçhul cinayetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2101)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.2.1997)
Meclis
Araştırma Önergesi
1. – Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy ve 21
arkadaşının, hastanelerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/161) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.2.1997)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati : 15.00
Tarih :18
Şubat 1997 Salı
BAŞKAN:
Başkanvekili Kamer GENÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa BAŞ (İstanbul), Ünal YAŞAR (Gaziantep)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 57 nci Birleşimini
açıyorum.
Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız
vardır; çalışmalarımıza başlıyoruz.
Bugün gündemimizin çok yoğun olması nedeniyle
gündemdışı söz vermedim; gündemdışı söz isteyen
arkadaşlarımdan özür diliyorum.
Gündemin "Sunuşlar" bölümünde,
Cumhurbaşkanlığı tezkereleri vardır; okutup
bilgilerinize sunacağım:
III. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. – İngiltere’ye gidecek olan
Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez’e, dönüşüne kadar, Devlet Bakanı
Nevzat Ercan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/679)
7
Şubat 1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
8 Şubat 1997 tarihinde İngiltere'ye gidecek olan Devlet
Bakanı H. Ufuk Söylemez'in dönüşüne kadar; Devlet
Bakanlığına, Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın vekâlet
etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
2. – Almanya’ya giden Devlet Bakanı
Gürcan Dağdaş’a, dönüşüne kadar, Adalet Bakanı Şevket
Kazan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/680)
12
Şubat 1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, 9 Şubat 1997 tarihinde Almanya'ya
giden Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş'ın dönüşüne kadar;
Devlet Bakanlığına, Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın
vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun görülmüş
olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3. – Amerika Birleşik Devletlerine
gidecek olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci’ye,
dönüşüne kadar, Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat
Ayhan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/681)
12
Şubat 1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
"Karadeniz Ekonomik İşbirliğine Üye Ülkelerde
Tarım-İş; Problemler ve Beklentiler" konulu toplantıya
katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, 16 Şubat 1997 tarihinde
Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek olan Tarım ve Köyişleri
Bakanı Musa Demirci'nin dönüşüne kadar; Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına, Bayındırlık ve İskân
Bakanı Cevat Ayhan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi
üzerine, uygun görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4. – Belçika’ya gidecek olan
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller’e, dönüşüne kadar, Millî Savunma Bakanı Turhan
Tayan’ın vekâlet etmesinin uygun görüldüğüne ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/682)
14 Şubat 1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Kuzey Atlantik Konseyi (KAK) Bakanlar olağanüstü
toplantısına katılmak üzere, 17 Şubat 1997 tarihinde
Belçika'ya gidecek olan Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Prof. Dr. Tansu Çiller'in dönüşüne kadar;
Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan
Yardımcılığına, Millî Savunma Bakanı Turhan
Tayan'ın vekâlet etmesinin, Başbakanın teklifi üzerine, uygun
görülmüş olduğunu bilgilerinize sunarım.
Süleyman
Demirel
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım:
5. – Japonya Meclis
Başkanının vaki davetine, TBMM Başkanının
başkanlığında icabet edecek parlemento heyetine
katılacak milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/683)
12
Şubat 1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Japonya Meclis Başkanının vaki davetine istinaden,
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen 7 kişilik bir Parlamento Heyetinin
söz konusu davete icabet etmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dışilişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun 16 Ocak
1997 tarih ve 47 nci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Adı geçen Kanunun 2 nci maddesi uyarınca, Heyetimizi oluşturmak
üzere, siyasî parti gruplarınca bildirilen üyelerimizin isimleri Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Doç.
Dr. Mustafa Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa
Kalemi TBMM
Başkanı
İlyas
Yılmazyıldız Balıkesir
Milletvekili
Yakup
Hatipoğlu Diyarbakır
Milletvekili
Mehmet
Moğultay İstanbul
Milletvekili
Mehmet
Elkatmış Nevşehir
Milletvekili
İbrahim
Çebi Trabzon
Milletvekili
Hasan
Gemici Zonguldak
Milletvekili
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
B)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. – Afyon Milletvekili Halil
İbrahim Özsoy ve 21 arkadaşının, hastanelerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/161)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde, son günlerde, bazı yetkili, yetkisiz kimselerin
Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneleri
teftiş ettikleri ve bunun neticesi olarak da, verdikleri beyanatlarda "hastanelerin
hizmetten uzak, pis ve bakımsız" olduğu şeklindedir.
İşte hastanelerimizin fizik yapıları yanında bilimsel
çalışmaları ve malî durumları araştırılarak,
bu kurumların daha bakımlı, bilimsel çalışan
müesseseler haline gelmesi için alınması gereken tedbir konusunda
Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince bir araştırma komisyonu kurulmasını arz ve
talep ederiz.
1. Halil İbrahim Özsoy (Afyon)
2. Hüsnü
Sıvalıoğlu (Balıkesir)
3. Mustafa Cumhur Ersümer (Çanakkale)
4. Yusuf Namoğlu (İstanbul)
5. İbrahim Yaşar
Dedelek (Eskişehir)
6. Ali Kemal Başaran (Trabzon)
7. Ekrem Pakdemirli (Manisa)
8. İbrahim Yılmaz (Kayseri)
9. A. Ahad Andican
(İstanbul)
10. Recep Mızrak (Kırklareli)
11. Hüseyin Yayla (Hatay)
12. Şinasi Altıner (Karabük)
13. Sadi Somuncuoğlu (Aksaray)
14. Tevfik Diker (Manisa)
15. Yusuf Ekinci (Burdur)
16. Abdulkadir Baş (Nevşehir)
17. İlhan Kesici (Bursa)
18. Mustafa Balcılar (Eskişehir)
19. Yusuf Pamuk (İstanbul)
20. Mete Bülgün (Çankırı)
21. Rasim Zaimoğlu (Giresun)
22. Emin Kul (İstanbul)
Gerekçe:
Bakanlığa bağlı bugün 720 hastane vardır. Gün
geçmiyor ki hastanelerin gerek bakım gerekse çalışmaları
konularında devamlı şikâyetler yapılmaktadır. Son
günlerde ise, Dışişleri Bakanı Sayın Tansu Çiller'in,
İzmir Karşıyaka Devlet Hastanesinden başlayarak İstanbul
Kartal, Taksim gibi hastaneleri teftiş etmesi, bu hastanelerin mutfak ve
diğer bölümlerde fotoğraf vermesi düşündürücüdür.
Bakanlığın, bu konulara eğilip eğilmediği,
gerekli tedbirleri alıp almadığı ve hastanelerdeki otorite
boşluklarından meydana gelen olumsuzlukların
araştırılması neticesi bir an evvel sağlık
reformuna geçilmesi ve alınacak tedbirlerin tespiti bakımından
çok faydalı olacağı kanaati hâsıl olmuş ve bir önerge
verilmesi uygun görülmüştür.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusunda yapılacak
öngörüşmeler, sırasında karara bağlanacaktır.
Gensoru önergeleri vardır, okutup bilgilerinize
sunacağım.
2. – İstanbul Milletvekili Bülent
Ecevit ve 19 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerini hedef
alan ve rejimi tehdit eden faaliyetlere göz yumdukları ve gerekli
tedbirleri almadıkları iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/7)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Refah Partisi - Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümeti, ülke
sorunlarını, her alanda, her geçen gün daha da
ağırlaştırmakta, birçok konuda, geleceğinden
duyduğu kaygılar nedeniyle toplum umutsuzluğa düşmektedir.
Böylece, Türkiye'nin demokratik ve laik cumhuriyeti, bu İktidarın
elinde ağır bir tehdit ve tehlike ortamına sürüklenmektedir.
Cumhuriyetin temel ilkeleri ve gelenekleri, bilinçle ve inatla, iktidar
destekli saldırılara hedef yapılmaktadır. Bu İktidar,
ayrımcılığını ve
partizanlığını, bizzat Başbakanın teşviki ve
onayıyla, sayısız örnekle sergilemektedir.
Hükümetin Refah Partisi kanadı, çokhukuklu bir ülke yaratma
eğilimini uygulamaya geçirebilmek için fırsat kollamaktadır.
Hükümet laik demokratik rejime karşı saldırıları
engelleyememekte, demokrasiyi tehdit eden hukuk devleti ihlallerine göz
yummaktadır.
Adalet Bakanının, laik devlet anlayışıyla
bağdaşmayan çağdışı yasa düzenlemelerine yönelme
girişimleri, Refah Partili bazı milletvekillerinin
yurtdışı konuşmaları, laik demokratik cumhuriyete ve
Atatürk'e ağır saldırıları,
tarikatçılığın siyasallaştırılması ve
laiklik karşıtı bazı çevrelerin Refah Partili belediyelerce
maddî açıdan kayrılması girişimleri, Başbakanın
Kayseri'de Refah Partisinin üniformalı milisleri tarafından
karşılanması, Sincan Belediyesinin Refah Partili
Başkanınca düzenlenen toplantıda şeriatçı terör örgütü
liderlerinin resimleri altında laiklik karşıtı sloganlar
haykırılması, terörist davranışların açıkça
özendirilmesi ve bu gibi tavırlardan birçoğuna karşı yasal
yaptırımların savsaklanması bu konudaki örneklerden sadece
bazılarıdır.
Bu tür olayları kamuoyuna yansıtmaya çalışan
yazılı ve görsel basına iktidardan gelen tehditler artmakta,
tehditlerin en ağırları da bizzat Başbakandan gelmektedir.
Bundan cesaret alan bazı Refah Partililerde de bu Partinin rejim
karşıtı amaçları uğrunda terör eylemlerine
başvurma eğilimi artmaktadır. Özellikle gazeteciler fiilî
saldırılara uğramaktadırlar. Böylece Refah Partisinin
gerçek niyeti ortaya çıkmaktadır.
Cumhuriyetin niteliklerini belirleyen yasa ve Anayasa hükümlerine
karşın, Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisini de devre
dışı bırakarak, kamu düzeniyle ilgili kararları
Bakanlar Kurulu kararlarıyla düzenlenen yönetmelik
değişikleriyle gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Meclis iradesine dayanmayan ve yürürlükteki yasalara aykırı bu tür
düzenlemelerin toplumsal kabul görmeyeceği ve çatışmalara yol
açacağı gözardı edilmektedir.
Bunun yanında, laiklik karşıtı davranışlar
sadece bir iç sorun olmaktan çıkmakta, uluslararası
ilişkilerimizi de zedelemektedir. Başbakanın, dost ülkeleri
tedirgin ve rencide edecek şekilde, bazı terörist grupların
liderlerini kabul etmesi, daha sonra da taraftarlarının bu terörist
gruplara övgüler sıralaması Türkiye'nin bu ülkelerle
ilişkilerini sarsmakta, dünyada ülkemize şüpheyle
bakılmasına neden olmaktadır.
Tüm bu uygulamalar, ekononimin iyileştiği ileri sürülerek
gizlenmeye çalışılmakta; ancak, ekonominin temel göstergelerinde
herhangi bir düzelme görülmemektedir. Ülkedeki ekonomik
istikrarsızlık ağırlaşarak sürmekte, işsizlik
sorununun boyutları gitgide artmakta, gelir dengesizlikleri ise uçuruma
dönüşmektedir.
Hükümet, bu konularda, somut önlemler almak bir yana, yanlış
uygulamalarıyla çalışanlar arasındaki ücret
adaletsizliğini, kamu görevlilerini
karşı karşıya getirme pahasına, daha da
büyütmekte; bazı istihdam olanaklarını yandaşlarına
çıkar sağlamak uğruna, çoğunluğu rencide edecek bir
biçimde kullanmaktadır. Bu yöntemlerle devlet kadroları giderek laiklik
karşıtı kişilerce ele geçirilmektedir.
Ekonomik önlem olarak getirilen düzenlemeler hiçbir yapısal
değişimi içermemekte, sosyal adalet ve temiz toplum özlemlerini
karşılayamamaktadır.
Bu düzenlemeler, kısa vadeli çıkarlar adına devletin uzun
vadeli çıkarlarının feda edilmesi, toplumsal düzenin
bozulması sonucunu doğurmaktadır.
Güneydoğudaki halkımızın gitgide
ağırlaşan sorularına yedi aydır hiçbir somut çözüm
getirilmemiştir.
Tüm bu gerçekler Koalisyon Hükümetine güveni ortadan
kaldırmıştır. Bu nedenlerle, Anayasanın 99 uncu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri
uyarınca, Refah Partisi-Doğru Yol Partisi Koalisyon Hükümeti
hakkında gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz.
1. Bülent
Ecevit (İstanbul)
2. H.
Hüsamettin Özkan (İstanbul)
3. Mustafa
Yılmaz (Gaziantep)
4. Nami
Çağan (İstanbul)
5. Mustafa
İstemihan Talay (İçel)
6. Hikmet
Uluğbay (Ankara)
7. Ziya
Aktaş (İstanbul)
8. İsmail
Cem (Kayseri)
9. Zekeriya
Temizel (İstanbul)
10. Şükrü Sina Gürel (İzmir)
11. Aydın Tümen (Ankara)
12. Atilla Mutman (İzmir)
13. Ahmet Tan (İstanbul)
14. Metin Bostancıoğlu (Sinop)
15. Ahmet Piriştina (İzmir)
16. Mehmet Cevdet Selvi (İstanbul)
17. Gökhan Çapoğlu (Ankara)
18. Teoman Akgür (Sakarya)
19. Veli Aksoy (İzmir)
20- Metin Şahin (Antalya)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Sayın Milletvekilleri, gerek bu gensoru ve gerekse şimdi
okutacağım ayrıca iki tane gensoru, daha önceden
bastırılıp milletvekillerimize
dağıtılmıştır.
Diğer gensoruyu okutuyorum:
3. – Ankara Milletvekili Eşref Erdem
ve 35 arkadaşının, cumhuriyetin temel niteliklerine ve özellikle
laikliğe karşı saldırıları önlemekte isteksiz ve
yetersiz kaldıkları iddiasıyla Başbakan Necmettin Erbakan
ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergeleri (11/8)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın 2 nci maddesi, Türkiye Cumhuriyetini demokratik, laik ve
sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamakta; Anayasamızın 24
üncü maddesinin son fıkrasında ise "Kimse, Devletin sosyal,
ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din
kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut
nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din
duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar
edemez ve kötüye kullanamaz" hükmü yer almaktadır.
Refahyol İktidarının, bu hükümleri görmezlikten gelerek
uyguladığı politikalar, sahnelenmesine seyirci
kaldığı, bazen de körüklediği olaylar, devletimizi
Anayasamızda gösterilenden çok farklı bir yapıya sürüklemeye
başlamıştır.
Önce Başbakanın dış gezileriyle, Türkiye
Cumhuriyetinin dış ilişkileri din esasına dayalı bir
eksene kaydırılmaya çalışılmış; bu
değişim sırasında Kaddafi'nin hakaretleri bile
Başbakan tarafından sineye çekilebilmiştir. Bu
davranış, konuk olarak gidilen ülkede tatsızlık
çıkartmamaya yönelik politik nezaket olarak nitelenmişse de,
sonraları, bu tutumun sistemli, planlı bir yöntem olduğu
anlaşılmıştır.
Daha sonra Refahyol İktidarının kimi bakanları,
şeriat uygulamalarına özlem ve heveslerini açıkça dile getirmeye
yönelmişlerdir. Giderek, devlet işlerinde hukukun üstünlüğü bir
kenara itilmeye, devlet işlerinde dini üstün kılma gayretleri
somutlaşmaya başlamıştır.
Bu gelişmelerden cesaret bulan Refah Partili bir belediye
başkanı 10 Kasım günü "Tek başıma kalsam da bu
zulüm düzeni değişmelidir. Ey Müslümanlar, sakın ha içinizden bu
kini, bu nefreti, bu inancı eksik etmeyin" sözleriyle, açıkça
cumhuriyetimizin temel niteliklerine saldırmış, teokratik devlet
özlemini dile getirmiştir. Bu belediye başkanının söz ve
tutumu yetmezmiş gibi, Kayseri'de, yasaya aykırı biçimde, Refah
Partisinde üniformalı kadrolar oluşturulmuştur.
Bütün işlem ve uygulamalarında toplumu inananlar-inanmayanlar
diye bölen zihniyet, ülkemizi türban kararnamesiyle yeni bir
kamplaşmanın eşiğine getirmiştir.
Son olarak Sincan'da düzenlenen Kudüs gecesinde, şeriat ve
teokratik devlet özlemleri açıkça ortaya konulmuştur.
Sincan'ın Refah Partili Belediye Başkanı Bekir
Yıldız, İslamî terör örgütleri Hamas ve Hizbullah liderlerinin
posterleri önünde yaptığı konuşmada, dinî yönetim biçimini
övmüş, amaçlarının şeriatı hâkim kılmak
olduğunu belirterek "biz, kimliğimizi Kur'an'dan almak
mecburiyetindeyiz. Demokratik, laik bir ülkede bu tür şeylere nasıl
yer vereceğimizi sordular. Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke zaten
şeriatı tanır; bizim üzerimize düşen, Allah
rızası için söylediklerimizle
yaşadıklarımızın birbirine uyması" ve
"ayaklarınızı, ellerinizi tutup, size şeriat
şırınga edeceğiz" sözlerini söyleyebilmiştir.
Aynı toplantıya davet edilen İran'ın Ankara
Büyükelçisi ise, Türkiye'yi kastederek "gençler ayakta; Amerika ile
İsrail ile her gün anlaşma imzalayanlara Allah'ın
cezasını verecekler" demiş ve Şah rejimini
anımsatarak cihat çağrıları yaptıktan sonra, köktendinciliğe
övgüler yağdırmıştır.
Bu sözlerin söylendiği Kudüs gecesi, bir yandan cumhuriyetimizin
temel niteliklerine karşı tavırların
ulaştığı boyutlar hakkında fikir verirken, diğer
yandan da, İran'ın, Türkiye'ye şeriat getirmeye
çalışanlarla işbirliği içerisine girdiğini ve
Türkiye'nin içişlerine ve dışpolitikasına
karışmakta kendisini özgür hissettiğini ortaya koymaktadır.
Ne var ki, şeriatçılarla işbirliği yapan bu büyükelçiyle
ilgili olarak, Hükümetimiz, herhangi bir etkin girişimde
bulunmamıştır.
Bu olaylar, görev başındaki Hükümetin, cumhuriyetin Anayasada
gösterilen temel niteliklerine, özellikle laikliğe karşı
girişimleri önlemekte, cumhuriyet yasalarını uygulamakta
yetersiz, hatta, isteksiz olduğunu ortaya koymaktadır.
Hükümetin bu durumu, cumhuriyetimize, demokratik, laik hukuk devleti
ilkesine yürekten bağlı tüm kişi ve kuruluşlara tarifsiz
bir üzüntü vermektedir.
Bu olaylar karşısında duyarsız, hatta,
Anayasamızın hükümlerini ve cumhuriyetin niteliklerini yok sayan
tutumları nedeniyle, Başbakan Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu
hakkında, Anayasamızın 99 ve TBMM İçtüzüğünün 106
ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1. Eşref Erdem (Ankara)
2. Ali Topuz (İstanbul)
3. Oya Araslı (İçel)
4. Önder Sav (Ankara)
5. Nihat Matkap (Hatay)
6. Atilâ Sav (Hatay)
7. Mahmut Işık (Sıvas)
8. Celal Topkan (Adıyaman)
9. Adnan Keskin (Denizli)
10. Ayhan Fırat (Malatya)
11. Birgen Keleş (İzmir)
12. İrfan Gürpınar (Kırklareli)
13. Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)
14. Yusuf Öztop (Antalya)
15. Mustafa Yıldız (Erzincan)
16. Ali Rıza Bodur (İzmir)
17. Bekir Kumbul (Antalya)
18. Altan Öymen (istanbul)
19. Metin Arifağaoğlu (Artvin)
20. Nezir Büyükcengiz (Konya)
21. Sabri Ergül (İzmir)
22. Fatih Atay (Aydın)
23. Mehmet Moğultay (İstanbul)
24. Haydar Oymak (Amasya)
25. Şahin Ulusoy (Tokat)
26. Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)
27. Erdoğan Yetenç (Manisa)
28. Zeki Çakıroğlu (Muğla)
29. Hikmet Çetin (İstanbul)
30. Ali Şahin (Kahramanmaraş)
31. Algan Hacaloğlu (İstanbul)
32. Ali Dinçer ( Ankara)
33. Ercan Karakaş (İstanbul)
34. Yahya Şimşek (Bursa)
35. Mustafa Kul (Erzincan)
36. Yılmaz Ateş (Ankara)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer gensoru önergesini okutuyorum:
Sayın milletvekilleri, yalnız bu gensoru önergesi 500 kelimeyi
geçtiği için kısaltılarak okunacak; Genel Kurulun bilgisi olsun.
4. – Samsun Milletvekili Biltekin Özdemir
ve 36 arkadaşının, 4214 sayılı Yetki Kanununu kötüye
kullanmak suretiyle kamu personelinin ücret rejimiyle ilgili yanlış
ve adaletsiz politikalar izledikleri iddiasıyla Bakanlar Kurulu üyeleri
hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergeleri (11/9) (1)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
1. Ülkeyi yönetenlerin ve özellikle hükümetlerin
başarısında çok özel bir önem ve yer taşıyan ve
sayıları 2 milyona yaklaşmış bulunan memurlar ve
diğer kamu görevlileri ile bunların 1 milyondan fazla emekli, dul ve
yetimlerini ilgilendiren personel rejiminde son dört beş yılda
yaratılan ağır bozulmaya ek olarak, Refahyol Hükümetinin,
bilhassa 28.11.1996 tarih ve 4214 sayılı Yetki Kanunu çerçevesinde
yapmış olduğu ve rejimi tamamen yozlaştırarak altüst
eden adaletsiz, ehliyetsiz ve gelişigüzel uygulamaları, meselenin
Yüce Meclisin huzuruna getirilmesini zorunlu kılmış ve yetkisini
kötüye kullanan Hükümet hakkında gensoru önergesi verilmesi gereği
duyulmuştur.
2. 1984-1991 yılları arasında, kademeli şekilde
yürürlüğe konulan çok sayıda KHK ile kamu personelinin çeşitli
kesimleri arasında özlük hakları bakımından adalet ve
hizmet gereklerine uy-
(1) (11/9) esas numaralı gensoru önergesi
tutanağa eklidir.
gun olarak
tesis edilmiş bulunan dengeler ve son üç dört yıllık dönemde
maaş katsayılarının
yanlış ve tutarsız bir şekilde tespit edilmesi
neticesinde tamamen bozulmuş, bilhassa 1994 ve 1995 yıllarında,
aylık katsayıları sabit tutularak, emekliliğe esas
aylık toplam maaş içinde iyice gerilemiş, bu durum, sosyal
güvenlik kurumlarına yapılan kesintileri de azaltarak, sosyal
güvenlik sistemine, diğer büyük yanlışların yanı
sıra bu yönden de zarar vermiştir.
3. Kamu personeli ücret rejiminin ciddî hazırlık isteyen
çalışanlar, emekliler, hizmet sınıfları,
hiyerarşik kademeler ve kariyer memuriyetler arasında, hem yatay hem
de dikey olarak sağlıklı ve duyarlı dengeler
kurulmasını gerektiren bir olgu olduğu dikkate alınmadan
"ortalama ücret artışı" adı altında, konuyu,
sadece basit bir aylık artışı olarak değerlendiren
1992 sonrası yaklaşımının halen devam ettiğini
görmekteyiz.
4. Nitekim, 21 Aralık 1996 tarihli ve 568 sayılı KHK ile
25 Ocak 1997 tarih ve 569 sayılı KHK'lerle yapılan düzenlemeler,
önce savunma ve güvenlik kuvvetleri arasındaki, sonra da ek zam verilmeyen
diğer hizmet sınıfları arasındaki ve nihayet
çalışanlar ile emekli olan kamu görevlileri arasındaki unvan,
rütbe ve maaş dengelerini tamemen bozmuştur.
5. a) Bütçe görüşmeleri sırasında yüzde 90'lar
dolayında seyreden enflasyon önünde hiç olmazsa malî yılın ilk
yarısı için yüzde 50 artış yapılmasına
ilişkin Anavatan Partisi olarak yaptığımız teklifleri
Hükümet reddetmiş, şimdi bu yanlışını Yetki
Kanununu amacından saptırıp, yanlış uygulayarak
telafiye çalışmaktadır.
b) Yapılan düzenlemeleri karşılayacak ödenek bütçede
yoktur. Yıl içinde personel için eködenek kanunu
çıkarılması zorunlu hale gelmiştir. Bütçenin öz gelirlerini
artıracak ciddî bir gelir politikası da zaten benimsenmemiştir.
Hayalî kaynaklarla topluma son derece yanıltıcı mesajlar
verilmektedir.
c) Başbabakan "eködeme, kuruluşun içindeki dengeleri
kurmak içindir", "herkese eşit zam vermek adaletsizliktir"
şeklinde beyanlarda bulunmasına rağmen, şu ana kadar bunun
tam aksini yürürlüğe koyarak hem yatay hem dikey dengeleri daha da
bozmuş, adaletsizliği ve Meclisin verdiği yetkiyi kötüye
kullanmayı kendisi yaratmıştır.
d) Hizmet sınıfları arasında
aıyırımcılık yapılmıştır.
e) Aynı sınıf içinde bile ayrımcılık
yapılmıştır.
f) Emekliler hiç dikkate alınmamış,
çalışanlarla emekliler arasındaki farklılıklar hem
yatay hem de dikey olarak bozulmuştur.
g) Enflasyonun tüm çalışanları ve emeklileri etkilediği
gözardı edilmiştir.
h) Hükümet üyeleri birbirlerini nakzeden, gerçekçi olmayan beyanlarda
bulunmuşlar, verdikleri sözü tutmamış veya
tutamamışlar, güvenilirliklerini zedelemişlerdir.
ı) Her bir hizmet sınıfı için basit düzenlemeler
uzun çalışmayı gerektiriyormuş gibi takdim edilmiş,
konu istismar edilerek, çalışanlar üzerinde nüfuz
kullanılmıştır.
j) Hükümet, ek zam farklılığı yaratmak suretiyle
memurumuza cumhuriyet tarihimizde en büyük
haksızlığını ve adaletsizliğini
yapmıştır. Personel rejiminin yürürlüğe konulduğu
1970'li yılların başında dahi zam verilmesinde hizmet
sınıfları arasında bugün yapıldığı gibi
yüzde 40'lara ulaşan düzeyde farklılık yaratılmamıştır.
Yukarıda kısaca açıklandığı ve ekli
raporumuzda da ayrıntılı bir biçimde sunulduğu üzere;
Hükümet, Yetki Kanununu yanlış kullanmaktadır, tehlikeli surette
kötüye kullanmaktadır, bilgili ve adaletli bir davranış
sergilememektedir.
Bütün bu nedenlerle Hükümet hakkında Anayasanın 99 uncu ve
TBMM İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca gensoru açılması
hususundaki işbu önergemizi gereği için müsaadelerinize
saygılarımızla arz ederiz.
1. Biltekin Özdemir (Samsun)
2. Mustafa R. Taşar
(Gaziantep)
3. Yaşar Okuyan (Yalova)
4. Edip Safder Gaydalı
(Bitlis)
5. Esat Bütün
(Kahramanmaraş)
6. İbrahim Çebi (Trabzon)
7. Ersin Taranoğlu
(Sakarya)
8. Metin Öney (İzmir)
9. Mustafa Cumhur Ersümer
(Çanakkale)
10. Rüştü Saracoğlu (İzmir)
11. Safa Giray (Balıkesir)
12. Recep Mızrak (Kırıkkale)
13. İbrahim Gürdal (Antalya)
14. Avni Kabaoğlu (Rize)
15. Rasim Zaimoğlu (Giresun)
16. Mehmet Keçeciler (Konya)
17. Yusuf Ekinci (Burdur)
18. Lale Aytaman (Muğla)
19. Bülent Akarcalı (İstanbul)
20. Rüştü Kâzım Yücelen (İçel)
21. Nejat Arseven (Ankara)
22. Abdulkadir Baş (Nevşehir)
23. Eyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa)
24. Mehmet Sağdıç (Ankara)
25. M.Cavit Kavak (İstanbul)
26. Ülkü Güney (Bayburt)
27. Yaşar Eryılmaz (Ağrı)
28. İlker Tuncay (Ankara)
29. Mustafa Bahri Kibar (Ordu)
30. İ.Kaya Erdem (izmir)
31. Cemal Özbilen (Kırklareli)
32. Sami Küçükbaşkan (Antalya)
33. Muzaffer Arslan (Diyarbakır)
34. Necati Güllülü (Erzurum)
35. Burhan Kara (Giresun)
36. H.İbrahim Özsoy (Afyon)
37. Hüsnü Sıvalıoğlu (Balıkesir)
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Danışma Kurulunun (11/7) ve (11/8) esas numaralı gensoru
önergelerinin görüşme gününü içeren önerileri vardır; ayrı
ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.
Buyurun.
IV. –
ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1. – (11/7) ve (11/8) esas numaralı
gensoru önergelerinin gündemdeki yeri ve görüşme gününe ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No:53 Tarihi: 18.2.1997
17.2.1997 tarihli Gelen Kağıtlarda yayımlanan ve
bastırılıp dağıtılan Bakanlar Kurulu Üyeleri
Hakkındaki (11/7) esas numaralı gensoru önergesi ile Başbakan
Necmettin Erbakan ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkındaki (11/8) esas
numaralı gensoru önergesinin gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak
İşler" kısmında yer almasının ve
Anayasanın 99 uncu maddesi gereğince gensoru önergelerinin gündeme
alınıp alınmayacağı konusundaki görüşmelerinin
birlikte ve Genel Kurulun 25.2.1997 salı günkü birleşiminde
yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması
Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Salih
Kapusuz Zeki
Çakan
RP
Grubu Başkanvekili ANAP
Grubu Başkanvekili
Ali
Rıza Gönül H.
Hüsamettin Özkan
DYP
Grubu Başkanvekili DSP
Grubu Başkanvekili
Önder Sav
CHP Grubu
Başkanvekili
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, son olarak okunan 11/9 esas numaralı
gensoru önergesinin görüşme günü, Danışma Kurulunca daha sonra
belirlenecek ve Yüce Kurulun onayına sunulacaktır.
Danışma Kurulunun başka bir önerisi var; okutuyorum:
2. – (9/4) esas numaralı Meclis
Soruşturma Komisyonunun 213 ve 213’e ek sıra sayılı raporu
ve (9/6) esas numaralı Meclis Soruşturma Komisyonunun 214 sıra
sayılı raporunun görüşme günü ile çalışma saatlerine
ve 19.2.1997 Çarşamba günü sözlü soruların görüşülmemesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No:54 18.2.1997
Gündemin "Meclis Soruşturması Raporları"
kısmının 4 üncü sırasında yer alan, eksi Başbakan
Tansu Çiller'in Mal Varlığı Konusundaki (9/4) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonunun 213 ve 213'e ek sıra
sayılı raporu ile 5 inci sırasında yer alan eski
Başbakan Mesut Yılmaz hakkındaki (9/6) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonunun 214 sıra sayılı raporunun
görüşmelerinin, Genel Kurulun 19.02.1997 Çarşamba günkü Birleşiminde
yapılmasının, her iki raporun görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışma süresinin uzatılmasının ve bu
Birleşimde sözlü soruların görüşülmemesinin Genel Kurulun
onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Mustafa
Kalemli
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Salih
Kapusuz Zeki
Çakan
RP
Grubu Başkanvekili ANAP
Grubu Başkanvekili
Ali
Rıza Gönül H.
Hüsamettin Özkan
DYP
Grubu Başkanvekili DSP
Grubu Başkanvekili
Önder Sav
CHP Grubu
Başkanvekili
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre
verilmiş tezkereleri vardır; ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım:
III. –
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
6. – Devlet Bakanı Fehim
Adak’ın, Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete
katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/684)
14.2.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Devlet Bakanı Fehim Adak'ın, vaki davete icabetle, Türkiye ile
Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ekonomik konulara ilişkin
temas ve görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 11-18 Ocak 1997
tarihlerinde adı geçen ülkeye yaptığı resmî ziyarete,
Batman Milletvekili Alaattin Sever Aydın'ın da iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
Başbakan
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
7. – Devlet Bakanı Ahmet Cemil
Tunç’un, Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa’ya yaptığı resmî
ziyarete katılması uygun görülen milletvekiline ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/685)
14.2.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç'un, yurtdışında
yaşayan vatandaşlarımızın sorunları ile ilgili
olarak görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte, 25 Ocak–6
Şubat 1997 tarihleri arasında Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa'ya
yaptığı resmî ziyarete Manisa Milletvekili Bülent
Arınç'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu kararı ilişikte gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
Başbakan
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir
efendim.
Sayın milletvekilleri, doğal afetlerde meydana gelen can ve
mal kaybını en aza indirmek için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/58) esas numaralı
Meclis Araştırma Komisyonu, geçen toplantısında görev
bölümü yapamamıştır. Bu nedenle, bu Komisyon üyelerinin,
20.2.1997 Perşembe Günü saat 11.00'de, anabina zemin kat PTT
karşısındaki 172 nolu Meclis soruşturma komisyonları
toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve
kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun, toplantı yer ve saati, ilan tahtasına ayrıca
da asılacaktır.
ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, duymuyoruz.
BAŞKAN – Efendim, sesimiz gür çıkıyor herhalde...
Arkadaşlar, rica ediyorum, gürültüyü keselim; çünkü, ciddî
meselelere geldik. (ANAP sıralarından gürültüler "hepsi
ciddî" sesleri)
Efendim, Yüce Meclisin yaptığı bütün işler ciddî de,
ötekiler sunuşlardı. Kürsüde konuşulanların
anlaşılması bakımından, tabiî, ben, biraz latife
kabilinden söyledim.
Efendim, gündemin "Meclis Soruşturmaları
Raporları" kısmına geçiyoruz.
V. – GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI
A)
GÖRÜŞMELER
1. – Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal
ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit
edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji
ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve
(9/2) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 149) (1)
BAŞKAN – Genel Kurulun 6.2.1997 tarihli 56 ncı
Birleşiminde alınan karar uyarınca, bu kısmın, 1, 2 ve
3 üncü sıralarında yer alan soruşturma komisyonları
raporlarını görüşeceğiz.
Sayın milletvekilleri, şimdi, 1 inci sırada yer alan,
Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının, Türkiye
Elektrik Dağıtım A.Ş'nin (TEDAŞ) bazı
ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının
TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın ihaleleri
iptal etmemek suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Anayasanın 100
üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi ve (9/2) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Raporu üzerindeki görüşmelere
başlıyoruz.
Komisyon?.. Hazır.
Sayın milletvekilleri, Meclis Soruşturması Komisyonunun
149 sıra sayılı raporu daha önce sayın üyelere
dağıtılmış ve ilgili eski Bakana da
gönderilmiştir.
(1) 149 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
Rapor üzerindeki görüşmelerde Komisyona, şahısları
adına altı milletvekiline ve hakkında soruşturma
açılması istenen eski Bakana söz verilecektir.
Son söz, hakkında soruşturma istenenen eski Bakana ait olup,
süresi sınırlı değildir.
Şahısları adına söz alan millevekillerinin konuşma
süreleri de 10'ar dakikadır.
Biliyorsunuz, bugün üç tane
soruşturma raporunu müzakere edeceğiz; en az 18 milletvekili
arkadaşımız ile hakkında soruşturma istenen 3 Bakan
veya eski Başbakan konuşacaktır.
Bu itibarla, söz alan arkadaşların, konuşma sürelerine
azami riayet etmesini ve eksüre talep etmemelerini rica ediyorum.
Bu soruşturma raporu üzerinde söz alan milletvekillerinin
isimlerini okuyorum:
Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy, Antalya Milletvekili Sami Küçükbaşkan,
Kayseri Milletvekili İbrahim Yılmaz, Antalya Milletvekili Metin
Şahin, Kars Milletvekili Selahattin Beyribey, Denizli Milletvekili Mehmet
Gözlükaya, Kahramanmaraş Milletvekili Esat Bütün.
Şahsı adına ilk söz Sayın Halil İbrahim
Özsoy'un.
Buyurun efedim. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Özsoy, süreniz 10 dakikadır; rica ediyorum, süreye
riayet edelim.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Afyon) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı
Sayın Şinasi Altıner hakkında (9/2) esas nolu Komisyonca
hazırlanan rapor hakkındaki görüşlerimi açıklamak üzere
huzurlarınızdayım; bu vesileyle, Yüce Meclisin geçmiş
Ramazan Bayramını kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, 3.4.1996
günü, Zonguldak Milletvekili Sayın Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşı
tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
bir önerge verilmiştir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi, 24.4.1996 günü, 45 inci Birleşiminde (9/2) esas
sayıyla Meclis soruşturması açılmasına karar
vermiştir. 6 Haziran 1996'da soruşturma komisyonu göreve
başlamıştır. Komisyon, soruşturma önergesinde iddia
edilen yolsuzluk, rüşvet ve bürokrasideki kirlenmenin, o günlerde görsel
ve yazılı basına yansıyan şekliyle, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığına bağlı bir kuruluş olan
TEDAŞ'taki olayları incelemeye almıştır.
Şimdi, önergedeki iddialara, olayın gelişmesine ve hukukî
tartışmasına geçmek istiyorum. TEDAŞ'ta yaşanılan
ve basına, televizyonlara intikal eden olay kısaca şudur:
TEDAŞ 1995 yılı yatırım programında yer alan, 32
şehir şebekesi elektrik yapım işinin, kapalı teklif
almak suretiyle ihaleye çıkarılacağını, Resmî
Gazetenin 18 Ağustos 1995 tarih ve 22378 sayılı nüshasında
ilan etmiştir. İhaleler için 850 teklif verilmiştir.
Teklif isteme şartnamesinin 3 ve 9 uncu maddelerinde, tekliflerin
hangi komisyonca değerlendirileceği, ilk değerlendirmede ne gibi
belgelerin esas alınacağı, puanlamanın neye göre
yapılacağı, belgeleri yeterli olmayan firmaların nasıl
eleneceği ve iç zarfların ne zaman ve nasıl
açılacağı açıkça belirtildiği halde, önergede, bu
şartlara uyulmadığı iddia edilmiştir. "Satın
alma ve ihale komisyonlarınca, tekliflerin puanlama formundaki beyanlar
esas alınarak, 850 adet iç zarf, 7 Eylül 1995 tarihinde
açılmış, puanlamaya esas teşkil eden belgeler üzerinde
hiçbir inceleme yapılmamıştır. Tekliflerin hemen tümü
yeterli görülmüştür. Yapılan bu işlem sonucu, en düşük
teklif veren ve ihaleyi kazanan firmalar belirlenmiş olmakla beraber,
sözleşme imzalama yerine, savsaklama ve firmalara zorluk
çıkarma" şeklinde iddia edilmiştir.
Bunun sonucu olarak, genel müdürlüğe, firmalar, imzalı
imzasız şikayet dilekçeleri vererek, hak arama yolunu
seçmişlerdir. Yoğun yakınmalar ve yaygın söylentiler
neticesi, TEDAŞ Teftiş Kurulu Başkanlığı konuya
el atmış, 2 başmüfettişini görevlendirerek konuyu
inceletmeye başlamıştır. Genel Müdürlük Teftiş Kurulu
Başkanlığının 25.12.1995 tarih ve 57 sayılı
raporuyla bazı öneriler ve tespitler getirildiği halde, Sayın
Bakan Şinasi Altıner'in gereğini yapmadığı ve
devleti yüzmilyarlarca lira zarara uğrattığı
iddiasıyla, eylemin, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine
uyduğu iddia edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, komisyonun bir üyesi olarak şunu
ifade etmek isterim ki, komisyon, çalışmalarında,
önyargısız, tarafsız, parti endişelerinden uzak, ciddî ve
disiplinli bir çalışmayı sürdürmüştür. Olayın
açığa çıkması için, iddia sahipleri, gösterdiği
şahitler, TEDAŞ çalışanları, Bakanlık
mensupları ve bilirkişiler büyük bir titizlikle dinlenmiş ve
verdikleri belgeler toplanmıştır. Ayrıca, Bakanlık
Teftiş Kurulunun elinde bulunan bilgi ve belgeler, Kurum içindeki personel
için açılan Ankara Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesindeki dosya, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığının ihalelerle ilgili
görüşü ve Yüksek Disiplin Kurulunun kararlarıyla birlikte (9/1) esas
numaralı Komisyon dosyasındaki bilgi ve belgeler
toplanmıştır.
Şunu öncelikle belirtmek gerekir ki, TEDAŞ'ta yapılan
ihalelerde yolsuzluk, rüşvet ve görevi kötüye kullanma gibi
olayların, gerek TEDAŞ gerek Bakanlık ve gerekse
Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarında madde madde
açıklandığı bir gerçektir.
Bürokratik seviyede cereyan eden bu olayların, eski Bakan
Sayın Altıner'le ilgisinin olmadığını ve
TEDAŞ'ın hukukî yapısından
kaynaklandığını birkaç cümleyle açıklamak istiyorum.
TEDAŞ, 233 sayılı İktisadî Devlet Teşekkülleri
Hakkında Kanun Hükmünde Karaname ve değişiklikleriyle 3771
sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, 1993 tarihli ve 4789
sayılı Kararnamenin eki, Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde
faaliyette bulunmak üzere kurulmuş bir iktisadî devlet teşekkülüdür.
Yani, TEDAŞ, bu niteliğiyle tüzelkişiliğe sahiptir;
faaliyetlerinde özel ve sorumluluğu, sermayesiyle
sınırlıdır, özel hukuk hükümlerine tabi olup, Genel
Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu hükümlerine ve Sayıştay
denetimine tabi değildir. Ana statüye göre, TEDAŞ'ta, yönetim kurulu,
en yetkili kuruldur. Bakanlığın bu kurul üzerindeki konumu
gözetim ve denetimden ibarettir; çünkü, 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ve TEDAŞ ana statüsü, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığını, ilgili bakanlık olarak tarif etmektedir.
Konunun başından beri, Bakanın, tüm bürokratik
engellemelere rağmen, 3046 sayılı Bakanlıkların
Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanundan
aldığı yetkilerini, tam, zamanında, eksiksiz olarak
kullandığı, gerek 13 şahidin dinlenmesinden gerekse eski
Bakanın savunmasından ve rapordaki bilirkişi
mütalaalarından anlaşılmaktadır.
Hemen şunu ifade edelim ki; önerge sahibi de dahil olmak üzere,
ifadesi alınan tüm şahit, bilirkişi ve bürokratlar, Sayın
eski Bakanı, özellikle görevini kötüye kullanma babında hiçbir
şekilde suçlamamış, iddia etmemiş, hatta ve hatta ihsas
bile etmemiştir.
Değerli milletvekilleri, Komisyonumuz, konuyu, tüm hukukî çerçeve
içerisinde, önyargısız ve tarafsız bir anlayışla
incelemiştir; hiçbir arkadaşımız parti endişesi
taşımamıştır. Hatta, Sayın eski Bakan,
soruşturma esnasında parti değiştirdiği halde,
soruşturmanın mecrasına en ufak bir tesiri
olmamıştır. Değerli milletvekilleri de, bu konuya gölge
düşürmemek için, ellerinden gelen özverili çalışmaları
yapmışlardır.
Olaylarda, Bakanı ilgilendirecek, suçlayacak veya
bağlantı kuracak, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesine uygun suçun
maddî ve manevî unsurları teşekkül etmediği gibi, Bakanın
hareketlerinde, davranışlarında ve idare biçiminde,
TEDAŞ'ın hukukî konumu göz önüne alınarak, Türk Ceza Kanununun
240 ıncı maddesine uyan fiilin unsurları da teşekkül
etmemiştir.
Değerli milletvekilleri, olaylar Ağustosta başlayıp,
53 üncü Hükümetin kuruluşuna kadar -yani, Sayın Bakanın görevden
ayrılışına kadar- devam etmiştir. Bu sürede,
Türkiye'nin siyasî hayatındaki çalkantıları ve özellikle, bir
erken genel seçim yapıldığını unutmamak gerekir. Erken
genel seçimin konjonktürü dolayısıyla, Enerji
Bakanlığında bulunan bir Bakanın, bu işleri de
hassasiyetle takip etmesini ve olayların üzerine gitmesini takdirle
karşılıyoruz.
Parlamentonun usulsüzlük, yolsuzluk ve haksızlıklar üzerine
kararlılıkla gitmesi, halkımızın beklediği temiz
toplum, temiz siyaset ve temiz devlet beklentisine cevap teşkil edecektir.
Bu olaylarda suçu olan bürokratların birçoğu
bağımsız yargı organlarında hesap vermeye devam
etmektedir.
Meclisimizin denetim yollarını tarafsız, etkin ve süratli
kullanması, tüm ülke insanlarının beklentisidir, talebidir,
isteğidir.
BAŞKAN – Sayın Özsoy, 1 dakikanız var efendim.
HALİL İBRAHİM ÖZSOY (Devamla) – Teşekkür ederim
Başkanım.
Kişisel olarak, gerek bürokraside geçen deneyimi gerekse
Parlamentoda geçen deneyimi göz önüne alarak ve vicdanî muhasebemi yaparak,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi
Altıner'in ne 230'a ne de 240'a girecek herhangi bir suça iştirak
etmediğini arz eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özsoy.
Sayın Komisyon, bu safhada konuşmak istiyor musunuz?..
(9/2) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Evet efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
Sayın Başkan, süreniz 10 dakikadır; rica ediyorum, süreye
riayet edin efendim.
(9/2) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; (9/2) esas sayılı TEDAŞ-Altıner
Komisyonu ve şahsım adına hepinizi sevgi, saygı,
barış ve mutluluk dileklerimle selamlıyorum.
Bilindiği gibi, Komisyonun kuruluş sebebi, verilen Meclis
soruşturması önergesidir. Bu önergeyle ilgili olarak Sayın
Özsoy'un açıklamalarını dinledik. Rapor size
dağıtıldığı için tekrarlamak istemiyorum.
Önergenin kabulü üzerine (9/2) esas numaralı Komisyon kuruldu ve
Komisyon, yasal süresi içerisinde raporunu Sayın Meclise arz etti.
Sayın Meclis, komisyon raporunu ya kabul edecek yahut reddedecektir.
Bilindiği üzere, reddetmesi halinde, verilecek olan önergede, hangi sevk
maddesiyle Yüce Divana sevk etmesi hususunun belirtilmesi gerekmektedir.
Sayın arkadaşlar, konuyla ilgili, TEDAŞ Genel
Müdürlüğünce, 32 adet muhtelif yerleşim birimlerine ait elektrik
şebekesi tesis işleri, 3 trilyon 344 milyar 692 milyon lira
keşif bedeliyle 6.9.1995 tarihine kadar ihaleye
çıkarılmış; 167 firma tarafından 850 yeterlilik ve
teklif zarfı verilmiş ve iş, yüzde 32,3 indirimle 2,2 trilyon
liraya ihaleye çıkarılmıştır.
Yoğun şikâyet ve söylentiler, Meclis soruşturması
önergesi ve kararı nedeniyle, ihale, bütün yönleriyle çeşitli
birimlerce incelemeye tabi tutulmuştur. Bunlardan birisi, önergenin
dayanağı olan 25.12.1995 gün ve 57 sayılı rapordur. Bu
rapor, ihalelerin iptalini önermektedir.
Diğeri, aynı doğrultuda, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun 19 mart tarihli raporudur. Bir başkası ise, yine
Teftiş Kurulunun 27 Mayıs 1996 gün 66/8 tahkikat raporuyla,
diğer raporları doğrulayan ivedi durum raporudur.
Bunun dışında, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Yüksek Disiplin Kurulu 15.10.1996 gün ve 23 sayılı kararıyla,
TEDAŞ Genel Müdürüyle, iki Genel Müdür Yardımcısını ve
Ticaret Daire Başkanını, devlet memuriyetinden ihraç etmiştir
ve ayrıca, çeşitli personel hakkında ağır disiplin
cezaları tertip edilmiştir. Kurum içerisinde, birçok personel
hakkında, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyan eylemleri
nedeniyle, Ankara Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesinde ceza davası
açılmıştır. Yine, ihaleye fesat karıştıran,
sahte belge kullanan, hile yapan firmalar hakkında, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bunları, hem sizi hem de kamuoyunu aydınlatma bakımından
söylemek istiyorum.
İhaleyle ilgili ortaya çıkan hukukî problemler nedeniyle,
TEDAŞ Genel Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden hukukî
mütalaa istemiştir. Fakülte öğretim üyelerinden Prof. Dr. Fırat
Öztan, Prof. Dr. Seyfullah Ediz ve Prof. Dr. Fahrettin Aral tarafından
hazırlanan 15.7.1996 günlü hukukî görüş çok önemlidir. Dosyamızda
mevcut olan bu görüşe göre, ihalelerin tümden iptali gerekmemektedir. 32
iş kapsamındaki ihaleden, 15 adet şehir şebekesi işi
ihale edilmiştir ve yine, bu rapor doğrultusunda karar alan
TEDAŞ Yönetim Kurulu, 8 firmanın sözleşmesinin feshine, fesihten
doğan zararların istenmesine karar vermiştir. Bir başka
deyişle, Meclis soruşturma önergesinin dayanağı olan rapor
ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin raporu çelişmektedir.
İhalelerin tümden iptali gerekmemektedir. Bu konuda tereddüt hasıl
olmuştur. Bakan, bu tereddüt sırasında, konuyu uzmanlarına
sormuş, uzmanları ise, Bakanın ihaleyi fesih yetkisi
olmadığını belirtmişlerdir. Nitekim, Ankara
Üniversitesince hazırlanan -belli öğretim görevlilerince
hazırlanan- rapora göre ihaleyi fesih yetkisi bakanın değildir.
TEDAŞ'ın hukukî konumu itibariyle, en üst düzeyde görevli olan
TEDAŞ Yönetim Kuruludur. TEDAŞ Yönetim Kurulu, her konuda yetkilidir.
Bakanın, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40
ıncı maddesinde yazılı gözetim ve denetim görevi
vardır; bunu yapıp yapmadığı hususu
araştırılmalıdır. Gözetim ve denetim görevi, ihaleleri
fesih suretiyle değil, başka türlü de yapılabilir. Nitekim,
dosyamızda mevcut delillere göre, Bakan, bu konuda görevlerini
yapmıştır. Bunlar, size arz edilen raporda etraflıca
açıklanmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Meclis
soruşturması önergeleri, Meclisin denetim yollarından en
önemlisidir ve bunlar, siyasî maksatla verilecek önergeler değildir. Bu
nedenle, Meclis soruşturması önergeleri, partilerin organlarında
görüşülemez. Siz, burada karar verirken, vicdanî kanaatlerinize göre karar
vereceksiniz. Bu, bir yargılamadır; yargının
bağımsızlığı ilkesi, sizin için de geçerlidir.
Siz de, arz edilen rapor, konusunda kendi bilginiz ve değerlendirmeleriniz
ışığı altında karar vermek
durumundasınız.
Demin, Sayın Başkan Yardımcımın da arz
ettiği gibi, usulsüzlük, yolsuzluk ve haksızlıkların
üzerine kararlılıkla gidilmesi halinde, halkın temiz siyaset
beklentilerine cevap verilmiş olacağı, anayasal kurumlara olan
güven duygusunun artacağı ve toplumsal barışın güçleneceği
kuşkusuzdur. Parlamentonun saygınlığının, Türkiye
Büyük Millet Meclisi denetim yollarının tarafsız, etkin ve
süratli kullanımıyla, siyasîlerin ve yönetenlerin yolsuzluklar
üzerine kararlılıkla gitmesi suretiyle sağlanacağı
açıktır.
Bu nedenle, şu hususu önemle belirtmek istiyorum:
Araştırma önergesi verilebilecek hallerde, soruşturma önergesi
verilmesi ve bunun sonunda, soruşturmaya muhatap olan kişi
hakkında işlem yapılmaması, kamuoyunu da rahatsız
etmektedir. Önergelerin verilmesinde, bu hususa ve önergelerin neticelerine
dikkat edilmesi asıldır; toplum bunları beklemektedir. Meclis
araştırması önergesine, soruşturma önergesine,
soruşturma kararına bağlanan sonuçlar farklıdır. Evet;
her soruşturma, mutlak surette Yüce Divana sevk neticesini doğurmaz;
ancak, bu önergelerin verilmesinde gerekli titizliğin gösterilmesi,
sanıyorum ki, toplumun da beklentisidir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; rapor önünüzde;
kararı serbest iradenizle vereceksiniz. Komisyonumuz,
çalışmalarında, siyasî partiyle ilgili elbiselerini
çıkarmış ve kendi vicdanî kanaatlerine göre karar
vermiştir. Onbeş kişiden oluşan komisyon,
kararını verirken iki üye muhalefet etmiştir; onun
dışındaki üyelerden ikisi imza sırasında
bulunmamış, diğer üyeler ise, Sayın Altıner'in Yüce Divana
sevkine gerek olmadığına karar vermiştir.
Komisyon çalışmalarındaki katkıları nedeniyle
tüm üyelere huzurunuzda teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (RP ve
ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalçınbayır.
Aslında, sürenizi belirlerken biraz yanlış belirledim;
çünkü, ben, Danışma Kurulunda, bugün, bununla ilgili bir süre var
mıdır yok mudur diye sormamıştım. Böyle bir süre yok;
ama, İçtüzüğe göre, komisyonların konuşma süresi normal
olarak 20 dakika. Siz de zaten yeterli konuştunuz; teşekkür ederim.
Şahısları adına, Sayın Sami Küçükbaşkan?..
Yok.
Sayın İbrahim Yılmaz?.. Yok.
Sayın Metin Şahin?.. Burada.
Buyurun efendim. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
METİN ŞAHİN (Antalya) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; üzerinde konuştuğumuz komisyon raporu
hakkında söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, üzerinde görüştüğümüz komisyon
raporunda bir kanaat oluşturabilmemiz için bellibaşlı bazı
tespitleri ortaya koymanın yararlı olduğunu düşünüyorum.
Örneğin, bunlardan birincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
kabul ettiği soruşturma komisyonunda ileri sürülen iddialar nelerdir,
önce onları özetle bilgilerinize sunmak istiyorum:
İhale evraklarında usulsüzlük ve yolsuzluk yapılmıştır.
Yönetim Kurulundan gerekli karar alınmamıştır. İhale
puanlaması usulsüz etkilemeye maruz kalmıştır.
Yanlış, sahte belge ve evrak kullanan müteahhitlere göz yumulmuştur.
Gizlilik ilkesi ihlal edilmiştir. Dışarıya bilgi
sızdırılmıştır. İddialar bunlardı.
Bir başka tespit: TEDAŞ Teftiş Kurulunun, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kurulunun, yine,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun yaptığı
inceleme, soruşturmalar sonucunda da, bu ileri sürülen iddiaların
tamamen gerçek olduğu görülmüştür.
Bir üçüncü tespit: TEDAŞ Teftiş Kurulunun, 25.12.1995
tarihinde hazırlayıp makama sunduğu teftiş raporunda iki
husus öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi "ihale iptal
edilmelidir" ikincisi "sorumlular hakkında soruşturma
açılmalıdır" denilmesidir.
Değerli arkadaşlar, 25.12.1995 tarihinde, TEDAŞ
Teftiş Heyetinin hazırladığı bu rapor, o zamanın
genel müdürünün de oluruyla, 5 Ocak 1996 tarihinde, Sayın Bakan
Altıner'in bilgisine sunulmuştur.
Diğer bir tespit: Soruşturma komisyonu raporunun 21 nci sayfasında
da yer alıyor, yine, benden önce söz alan bazı
arkadaşlarımız da dile getirdiler, bu soruşturmayla ilgili
olarak, zamanın genel müdürü, iki genel müdür yardımcısı ve
birçok bürokratı hem savcılığa verilmiş hem de
görevlerinden alınmıştır. Bununla ilgili olarak bazı
sözleşmeler iptal edilmiştir. Yine, raporlarda yer
aldığı şekliyle, ihaleden doğan, TEDAŞ'ın
bazı kayıpları için, firmalar hakkında da tazminat
davaları açılması karar altına
alınmıştır; ayrıca, bazı teminat mektupları
da irat kaydedilmiştir.
Değerli arkadaşlar, kısaca bu tespitleri sunduktan sonra,
bir de ihalenin geçirdiği aşamaları size özetle sunmak
istiyorum: 16 Ekim günü ihale alt komisyonu, raporunu, satın alma ve ihale
komisyonuna sunmuştur; 27 Ekim günü ihale protokola
bağlanmıştır. 15 Kasım 1995 günü ihale, TEDAŞ
Genel Müdürünce onaylanmıştır. Burada dikkat çekici bir husus ve
çok tartışılan -bu konuyla ilintili olup olmadığı
da çok tartışılan- bir konu var; o da, 15 Kasımda bu ihale
onaylandıktan sonra, Danıştay kararıyla göreve dönme
kararı alan eski genel müdür de, bu ihalenin onaylanmasını
müteakip göreve başlatılmıştır. 16 Kasımda göreve
iade edilen eski genel müdür, TEDAŞ ile ilgili bu dosyanın kendisine
getirilmesini ve incelemek istediğini söylemiştir; ancak, kendisiyle
beraber görev yapan diğer bürokratlar bu dosyayı kendisine
vermemişlerdir ve bu arada, Sayın Bakan Altıner, 16 Kasımda
hazırladığı bir onayla, Danıştay kararıyla
göreve dönen genel müdürü, İstanbul'a, onbeş günlüğüne
görevlendirmiştir. Bu görevlendirme tartışmanın en fazla
yapıldığı taraflardan biriydi; çünkü, çok iddia edilen,
yolsuzluk olduğu, bunların örtbas edilmek istendiği ve
bunların soruşturmasının gerektiği, kamuoyunda en çok
konuşulduğu bir noktada, genel müdüre karşı yapılan bu
tasarrufun çok tartışmaya açık olduğu takdirlerinizdedir.
İşte, bu noktada, onbeş günlüğüne İstanbul'a
gönderilen genel müdüre, Sayın Bakan, sanıyorum, bu tasarrufu çok
yeterli görmemiş; çünkü, bu görevlendirme işi cuma günü 16.30'da
kendisine tebliğ edilmiştir. Aradaki cumartesi, pazar hiç dikkate
alınmaksızın, sanki tatil günü değilmiş gibi,
pazartesi günü geçici görevle İstanbul'a giden Genel Müdüre, İstanbul'a geç gittin diye de, bu sefer
işten el çektirilmiştir Sayın Bakan tarafından. Bu, tabiî,
çok dikkat çekici, en fazla tartışılan konulardan biri haline
gelmiştir. Burada, Sayın Bakan, her konuda iddia ettiği gibi,
soruşturmayla ilişkisini kurmakta 233'e göre gözetim ve denetim
yetkisinin dışında bir yetkisinin olmadığını
söylemesine rağmen, bu olayda bir yürütme yetkisini
kullanmıştır. Bu açıktır; çünkü, daha sonra,
Başbakanlık Personel Dairesinden aldığı görüş,
bir yeri önce boşaltıp sonra onun kılıfını
hazırlamaktan öteye geçmemiştir. Bu konuda yanlış
yapmıştır; çünkü, 233 sayılı Kararnamede açıkça
ifade edilmektedir ki; bir genel müdür herhangi bir nedenle bir yere göreve
gittiği zaman vekilini kendisi belirler. Bu açıktır; ama,
burada, Sayın Bakan bir tasarrufta bulunarak, vekilini, genel müdürün
kendisinin belirlemesini aşmış, doğrudan bir yürütme
yetkisiyle bir vekâlet vermiştir. Bu vekâlet de, TEDAŞ
soruşturmasının bütün aşamalarında önplanda görülen;
sonuçta, kamu görevinden atılan, savcılığa verilen Genel
Müdüre vekâlet şeklinde olmuştur. Bu bakımdan, dikkat çekici bir
durumla karşı karşıya olduğumuzu size açıkça açıklamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabiî, bu arada, yine,
tartışılan en önemli bir olay Sayın Bakanla ilgili olarak;
bu, kamuoyuna yansıyan tartışmaların akabinde 22
Kasımda Sayın Bakan, TEDAŞ Teftiş Heyetini, bu konuyu
soruşturmakla görevlendirmiştir. Tabiî bu inceleme yaklaşık
bir ay kadar zaman almış ve TEDAŞ Teftiş Kurulu
tarafından 25 Aralık günü bir rapora
bağlanmıştır. Rapor, ayın 29'unda Genel Müdürün
onayına sunulmuş, Genel Müdür onaylamış ve 5 Ocakta da
Sayın Bakana sunulmuştur.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan şöyle bir iddiada
bulunuyor: "Bu rapor nedeniyle ortaya çıkan, teftiş heyeti
raporunun söylediği iptal yetkisi beni aşar, benim görevim
değildir. Bu görev, TEDAŞ Yönetim Kurulunun." Ancak, şöyle
bir hukuk kuralını gözardı edemeyiz: Eğer, bir bakan, bir
konuyu teftiş heyetine veriyor, konunun incelenmesini istiyor, ve de bu
inceleme kendisine geliyorsa, bunun gereğini yapmak durumundadır;
yani "benim bu konuda bir yetkim yok" demesi mümkün değildir;
çünkü, teftişi isteyen kendisidir, yapılan teftiş bakan
adına yapılmıştır, ortaya çıkan sonuçları da
işleme koyacak olan da bakanın kendisidir, Yönetim Kurulu
değildir.
Burada, tabiî, çok tartışılan bir nokta: Sayın Bakan
ve bazı komisyon üyelerimiz, bu görevin bakanda
olmadığını, Yönetim Kurulunda olduğunu iddia
etmişlerdir. Halbuki, ben kişisel kanaatimi, ısrarla, üzerine
basarak söylüyorum; eğer, bir bakan, bu konuda görevi kendisi verdiyse
"bunu soruşturun" dediyse ve bu rapor kendisine gelip de "bunun
iptali gerekir" dediyse; o bakan, onu yapmakla mükelleftir.
BAŞKAN – Sayın Şahin, 1 dakikanız var efendim.
METİN ŞAHİN (Devamla) – Peki Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, ayrıca şunları söylemek
istiyorum: Tabiî, daha sonra görevden değişiklikle, usulsüz olarak
göreve getirilen Genel Müdür, Bakana "bunun iptali gerekir" diye bu
raporu da sunduktan sonra -arada ne olduğu pek bilinmemekle beraber- 7
Şubatta Yönetim Kurulu yeniden toplanmış ve herkesin iptal
edilmesini beklediği bir olay, Yönetim Kurulunda kabul edilmiştir;
ancak, sonradan, bunun karar yetersayısı
oluşmadığı görülmüş ve 29 Şubatta yeniden Yönetim
Kuruluna gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Şahin, size 1 dakika süre veriyorum; fazla
uzatmayacağım.
METİN ŞAHİN (Devamla) – Peki Sayın Başkan.
Burada şunu söylemek istiyorum: Sayın Bakan, bu konuda görevi
kendisinde olmadığı şekliyle, Yönetim Kurulunu tekrar
toplantıya çağırmış ve sözde, bunun çaresini
aramış; acaba benim bunda yetkim var mı; iptal yetkim var
mı diye sormuştur. Ben, o zaman, komisyonda da söyledim, burada da
söylüyorum; Yönetim Kurulunda, bunu iptal yetkim var mı diye
aramasına gerek yok; görevi Sayın Bakan kendisi vermiştir, rapor
önüne gelmiştir; bu raporun gereğini yapmak durumundaydı. Bu bakımdan,
ben, Sayın Altıner'i, görevini yeterince yerine getiremediği,
belirli bir dirayetsizlik ve ihmal gösterdiği konusu nedeniyle kusurlu ve
suçlu buluyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi şöyle tamamlamak istiyorum:
Bu soruşturmayla, Türkiye Büyük Millet Meclisi, millet adına denetim
yetkisini kullanmaktadır. Usulsüzlük, yolsuzluk ve
haksızlıkların üzerine kararlılıkla gidilmesi halinde
halkın, temiz toplum ve temiz siyaset beklentilerine cevap verilmiş
olacağı gibi, başta Parlamento olmak üzere, devlete güven
duygusunun artacağı kuşkusuzdur; takdir Yüce Meclisindir.
Saygıyla sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şahin.
Sayın Selahattin Beyribey, buyurun efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) – Sayın Başkanım,
sayın milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum;
ayrıca, ekranları başında bizi izleyen
vatandaşlarımızın geçmiş Ramazan Bayramını
kutluyorum.
Zonguldak Milletvekili Sayın Mümtaz Soysal ve 59
arkadaşının önergesiyle, Türkiye Elektrik Dağıtım
AŞ'nin bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit
edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji
ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın Şinasi Altıner
hakkında açılan Meclis soruşturmasının komisyon
çalışmalarının sonuçlandırılmasından sonra,
konu hakkında görüşlerimi açıklamak üzere şahsım
adına söz almış bulunuyorum.
Soruşturma komisyonları, Anayasa ve İçtüzükte
belirtildiği üzere, bakanlık, başbakanlık yapmış
olan kişilerin bu görevleri sırasında yaptıkları veya
yapmadıkları işlemlerden, suç isnadı ve o suçu içeren ceza
maddesi belirtilerek yapılan iddiayı inceler, soruşturur, suçlu
veya suçsuz diyerek sonuçlandırırlar. Genel Kurul da, bu
soruşturma komisyonunun çalışma raporunu takdir eder,
değerlendirir, konu hakkkında nihaî karara varır.
Sayın milletvekilleri, soruşturma komisyonları, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin diğer komisyonları gibi, yani,
Sağlık, Bayındırlık ve Tarım Komisyonları
gibi kalıcı ve sürekli komisyonlar değillerdir;
soruşturmaya neden olan iddia konularını
araştırırlar.
İddia: TEDAŞ'ta 32 ihale olmuş; bunun usulsüzlüğünü
Teftiş Kurulu tespit etmiş, Sayın Bakan bunu iptal etmemiş
ve devleti zarara uğratmış; dolayısıyla, 240
ıncı maddeye göre, görevini kötüye kullanma fiilini
işlemiştir.
Komisyon, incelemesinde, Sayın Bakanın Teftiş Kurulunu
anında görevlendirmiş olduğuna ilişkin yazılı
talimatı olduğunu; Sayın Bakanın ihaleyi iptal yetkisinin
KİT'ler üzerinde mümkün olmadığını belirtmiştir.
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı
maddesinde belirtildiği gibi, ilgili bakanlık; teşebbüs,
müessese ve bağlı ortaklık faaliyetlerinin kanun, tüzük ve
yönetmelik hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetlemekle görevlidir.
Birinci fıkrada belirtilen amaçla, ilgili bakanlık, gerekli
hallerde teşebbüslerin hesaplarını ve işlemlerini
teftiş ve tahkike tabi tutmaya ve bunların iktisadî ve malî
durumlarını tespit ettirmeye yetkilidir. Bu yetki,
kuruluşlarının görev ve yetkilerini daraltmayacak, normal
faaliyetlerini aksatmayacak şekilde kullanılır.
Sayın Bakan bu maddeye göre, Bakanlığının
görevlerini aynen yerine getirmiştir.
Sayın Mümtaz Soysal ve arkadaşlarının
hazırladığı soruşturma önergesinin son
sayfasındaki bir cümlede, devleti milyarlarca lira zarara
uğrattığı ifade edilmektedir.
Sayın milletvekilleri, zarar matematiksel bir kavramdır,
tespiti de kolaydır. Bir suç için yeterli kanıtı ortaya
koyamayabilirsiniz; ama, şunu diyebilirsiniz: "Şurada bir zarar
var; ama, tespit edemedik."
KİT'ler, tek düzen muhasebe sistemiyle çalışır,
hatta, geleceğe dönük tahminî zarar bile çıkarabilirler; proforma
bilanço isterseniz, size tahminî zararı bile söyleyebilirler. Peki, o
halde, şimdi ben soruyorum: Nerededir TEDAŞ ihalesinden doğan
zarar; zarar marar yok arkadaşlar. Bu, Teftiş Kurulu
raporlarında da derc edilmiştir. Eğer, tek bir liralık
zarar olsaydı, komisyon, bu rapora bunu yazardı;
yazamadığına göre, zararsızlığa sükût ederek
ikrar etmiştir. Komisyon "zarar yok" diye yazsaydı, iddia
sahibi olan Sayın Soysal ve arkadaşlarının
iddialarını belki de çok fazla hafifletecek, buna
karşılık da, Sayın Bakan haklı duruma
çıkacaktı. Herhalde, bunu yapmamak için de, zarar konusuna temas
etmemeyi, sükût etmeyi yeğlemişlerdir; ama, görülüyor ki, Sayın
Soysal ve arkadaşları da, başlangıçta çok kolay tespit
edilebilecek bir zarar konusunu hiç incelemeden "milyarlarca zarar
var" diyerek, kamuoyu oluşturmak istemişlerdir.
Sayın milletvekilleri, 53 üncü Hükümetin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı, TEDAŞ yönetimini tamamen değiştirmiş
olmasına rağmen, Bakanlık Teftiş Kurulu raporunda 32
ihalenin tamamen iptalini öngörmesine rağmen ve de bu karara Sayın
Bakan uyduğu halde, TEDAŞ Yönetim Kurulu, ihaleleri iptal
etmemiştir ve bu kurumu zarara sokacağız endişesiyle Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesine başvurmuşlar ve hukukî görüş
istemişlerdir. Hukuk Fakültesi profesörlerinin verdiği raporun bir
özeti, soruşturma komisyonu raporunda da mevcuttur. Bu raporda, TEDAŞ
Teftiş Kurulu ve Bakanlık Teftiş Kurulunun 32 ihalenin iptalini
içeren görüşünü reddederek, 5 müteahhitin -sahte belge vererek kurumu
yanıltan müteahhitlerdir bunlar- ihalelerin feshini öngörmüştür.
Tamamen iptali halinde "kamu zararı olur" diye rapor
verilmemiştir. Şu andaki TEDAŞ Yönetimi ve Sayın Bakan
Recai Kutan da, bu ihaleleri aynen onaylamıştır.
Burada, Genel Müdürün görevden alınmasıyla ilgili de birkaç
söz söylemek istiyorum. Sayın Genel Müdürün atanmasıyla ilgili Ekonomik
İşler Yüksek Koordinasyon Kurulunun 162 sayılı
kararıyla kamu iktisadî ticarî teşebbüslerinin genel müdürlerinin
ayrılmaları halinde -hastalık, vefat, istifa, görevden
alınma ve bunun gibi- yerlerine yeni genel müdür atanıncaya kadar
ilgili bakanın uygun göreceği kişinin vekâlet etmesi
şeklindedir.
Ayrıca, bununla ilgili yine, 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanununun 86 ncı maddesi gereğince, görevden
uzaklaştırılan genel müdür veya yönetim kurulu
başkanının yerine, kurum içerisinden veya diğer kurumlardan
veya açıktan vekil atanabileceğinden, genel müdür ve yönetim kurulu
başkanlığına vekâlet edecek personelin 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 6 ncı maddesi gereğince, dördüncü
fıkrada belirtilen kişilerden olmasının zorunlu
bulunmadığı, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6
ncı maddesinin ikinci fıkrasında, genel müdürün yönetim kurulu
başkanı olduğu hükme bağlandığından, genel
müdürlük ve yönetim kurulu başkanlığına ayrı ayrı
kişilerin vekâlet edemeyeceği; genel müdür ve yönetim kurulu
başkanlığına aynı kuruluşun genel müdür
yardımcısı olup, yönetim kurulu üyesi olmayan birinin vekâlet
edebileceği; sözkonusu vekâletten atama işleminin ilgili bakanın
yetkisinde bulunduğu mütalaa edilmektedir.
Görüldüğü gibi, buradaki tasarrufta da, yasaya aykırı hiçbir
işlem söz konusu değildir. Bugünkü Hükümetin, bu kanuna dayalı
çok sayıda uygulamaları vardır.
Sonuç olarak, ben de, Sayın Şinasi Altıner'in devleti
zarara uğratmadığı ve görevini kötüye
kullanmadığı kanaati oluşmuştur. Meclis
Soruşturması Komisyonunun kararına aynen katılıyorum.
Saygılarımla.
Teşekkür ederim. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Beyribey.
Sayın Mehmet Gözlükaya; buyurun efendim.
Sayın Gözlükaya, süreniz 10 dakika efendim.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz
üzere, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner'in
dört beş aylık bakanlığı sırasında görevini
kötüye kullandığı iddiasıyla Sayın Soysal ve
arkadaşlarınca verilen soruşturma önergesinin komisyonca vaki
incelemesi sonucunda verilen rapor üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım; Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; rapor üzerindeki
sözlerime geçmeden önce, gene hepinizin bildiği gibi, TEDAŞ'ın
hukukî durumu hakkında birkaç cümle söylemek istiyorum. Bildiğiniz
üzere TEDAŞ, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince
kurulmuş bir KİT'tir. Bu kararnameye göre, KİT'ler özerktir.
İşlemlerinde, tamamen, özel hukuk hükümlerine tabidir. KİT'lerde, ne idare hukuku ne de idarî
yargı herhangi bir şekilde mevzubahis değildir. Ayrıca,
TEDAŞ'ta yetkili bir tek organ vardır; bu organ, Yönetim Kuruludur.
Bildiğiniz üzere -gene söylüyorum; çok konuşulduğu için bu sözleri
söylemek durumundayım- TEDAŞ, elektrik
dağıtımıyla ilgili her türlü faaliyetleri icra eden ve her
türlü tedbiri alan bir kuruluş. Bu kuruluşun tek ve en etkili,
yetkili organı Yönetim Kuruludur. Sadece genel müdürün, Yönetim Kurulunun
almış olduğu kararları onaylama yetkisi var.
Bir de, bakanın özel durumu var. Yine, bu kanun hükmünde
kararnameye göre, bakan, burada, ilgili bakandır; yani, sorumluluğu
olmayan, işlem ve faaliyetleriyle ilgili yetkisi ve etkisi olmayan, sadece
denetim ve gözetim göreviyle görevlendirilmiş, yetkili
kılınmış; ayrıca, gerektiğinde hesap ve
işlemlerini, iktisadî ve malî gidişatını tetkik ve tahkik
etmekle görevli, yetkili kılınmış; ayrıca, kendisine
vaki şikâyet vesaire olursa, denetim görevi gereği, bunu ilgili
kurumlara havale etmek; yani, Bakanlık müfettişleri kanalıyla,
kuruluşun -TEDAŞ'ın- ilgili teftiş kurullarına havale
etmek, onları uyarmak gibi yetkileri var.
Şimdi, olayımızda, Sayın Şinasi
Altıner'in, TEDAŞ'ın hukukî durumu, kendisinin hukukî durumu ve
yetkileri açısından gereğini yapıp
yapmadığını çok kısa olarak belirtmek istiyorum.
Sayın Altıner 5 Ekim 1995 tarihinde göreve gelmiş, 27
Ekim 1995 tarihinde bu ihaleler yapılmaya başlanmış -yine
herkesin bildiği gibi, ihale işlemleri uzun süre devam ediyor- ve 27 Ekimde
de; yani göreve geldiğinden 20 gün sonra da bu ihale
yapılmış ve arkasından, 7 gün sonra da ilgili genel müdür
tarafından onaylanmış; yalnız, ihale kesinleştikten
sonra birtakım şikâyetler vuku bulmuş. Bu şikâyetler
üzerine, Sayın Altıner, Bakanlık Teftiş Kurulu
Başkanlığı kanalıyla TEDAŞ Genel Müdürünü
uyarmış ve gerekli tahkikatın yapılması için kendisine
direktif vermiş. Ondan sonra -raporda uzun uzun izah edildiği üzere-
birtakım yasal işlemler yerine getirilmiş, basın
toplantıları olmuş; ben, o konulara girmiyorum. Bana göre olay
şu: Sayın Altıner, 233 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararname hükümlerinin kendisine verdiği yetki ve görevleri yerine
getirmiştir; kanaatim budur. Bu işlemler açısından, kendisine
herhangi bir şekilde atfedilecek bir kusur mümkün değildir. Bu, benim
şahsî kanaatimdir.
Ayrıca, Metin Şahin kardeşim her ne kadar, bakan, kanun
hükmündeki kararnamede yetkim yok diyorsa da, benim şahsî kanaatime göre,
ihale soruşturmasını başlattığı için,
ihaleyi fesih ve iptal etme gibi bir yetkiye de sahiptir" şeklinde
bir düşünce arz ettiler. Bu düşüncelerine saygı duyuyorum; ama,
ortada açık ve kesin hüküm bulunmasına rağmen ve kanun
hükmündeki kararnamede ve bugüne kadar yapılan uygulamalarda yetkisinin
bulunmadığı görülmüş olmasına rağmen, olmayan bir
yetkiyle "efendim, şu işi yapıyorsunuz, ama
arkasını da getirin, iptal edin" gibi bir hükme varmak,
kanaatimizce mümkün değildir. Bu görüşe
katılmadığımızı ifade ediyoruz. Yetkisi
bulunmadığı için, ihale ve fesih yetkisine de girememiştir.
Niçin; raporda güzelce izah edilmiş -bu vesileyle bu komisyonun sayın
üyelerini saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum- güzel bir
inceleme yapmışlar ve ilgili yerlere de
danışmışlar. Orada da uzun anlatılmış;
işlemler, tamamen özel hukuka tabi; yani, TEDAŞ'ın yaptığı
faaliyetler özel hukuk hükümlerine tabidir. Hal böyle olunca, kesinleşen
bir ihalenin sonradan iptal edilmiş olması, birtakım özel hukuk
prensiplerini harekete geçirir. Ne olur; o ihaleyi alanların kâr mahrumiyetlerinden
doğan tazminat hakları olur veya ihale arasındaki farklarla
ilgili birtakım meseleler çıkabilir.
Biliyorsunuz, bu ihalede aslında TEDAŞ kârlı; 3,4 trilyon
liralık bir ihaleyi 2,2 trilyon liraya, yüzde 37 gibi bir
kırımla vermişler, orada da bir kâr durumu var. Nitekim, 53 üncü
Hükümette Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı olan Sayın Hüsnü
Doğan da bu ihaleyi iptal edememiş veya etmemişler. Bugünkü
mevcut Sayın Bakanımız da bu yönde bir düşünce içerisinde
değiller. O bakımdan, şunu
söylüyorum özet olarak: Sayın Bakanın burada bir görevi yok.
Ayrıca şunu söyleyeyim -bazı arkadaşlar gülüyorlar-
Sayın Altıner Doğru Yol Partisinden ayrılmış
olabilir; ama, biz, Doğru Yol Partisi olarak ve şahsım olarak
-bizim partililer güldüğü için söylüyorum- eskiden bizde iken, şimdi
ayrılmıştır diye de bir art düşünce ve kin
duymuşluğumuz yoktur. Doğru neyse burada, ben ve sanıyorum
tebessümleriyle iştirak eden arkadaşlarımız da gerekli oyu
vereceğiz. (DYP sıralarından alkışlar) Bunu da bu
vesileyle belirtmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Gözlükaya, 1 dakikanız var efendim.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, sonuç
olarak şunu söylüyorum: Sayın Altıner hakkında isnat edilen
suç nedeniyle Komisyona sevk edilen ve verilen rapora ve delillere göre, Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesinin maddî ve manevî unsurları
gerçekleşmiş değildir. Kanaatimizi bir daha tekrar ediyoruz.
Sayın Başkanım, müsaade ederseniz, bu
araştırmalarla ilgili çok kısa bir matematiksel bilgi vermek
istiyorum: Bugüne kadar, yani, 20 nci Dönemde, bir yıllık bir
dönemde, 145 civarında araştırma ve genel görüşme önergesi
verilmiş; bunlardan 19'u görüşülmüş, diğerleri gündeme
girmiştir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, size son 1 dakika süre daha veriyorum. Konu
dışına çıkmazsanız, memnun olurum.
MEHMET GÖZLÜKAYA (Devamla) – Tabiî.
Keza, 9 tane soruşturma önergesi verilmiş; bunlardan 3'ü
reddedilmiş, bir kısmı da görüşülmektedir. 20 nci Dönemde,
9 tane gensoru önergesi verilmiş...
Şimdi, şunu söylüyorum: 200'e yakın tasarı,
Meclisimize verilmiştir; beklemektedir, gündeme girememiştir; ancak,
biz, bu dönemde, irili ufaklı 91 tane kanun çıkarabilmişiz, 99
tane tasarı da Meclis komisyonlarında görüşülmektedir.
Şunu arz etmek istiyorum: Milletimiz, Yüce Meclisimizden,
kendisiyle ilgili, toplumla ilgili tasarıların
kanunlaşmasını beklemektedir; keza, Hükümetimizden icraat
beklemektedir. Bu araştırma ve soruşturma önergeleri üzerinde
siyasî düşüncelerimizi açıklarken veya denetim görevimizi yaparken,
biraz daha dikkatli olmamız gerektiğini ifade ediyorum; çünkü, bu
Meclis, gerçekten çok güzel işler yapabilecek bir Meclistir. Toplumun çok
büyük sorunları vardır.
Bu vesileyle bunu da hatırlatıyor, hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gözlükaya.
Sayın Esat Bütün; konuşacak mısınız?
ESAT BÜTÜN (Kahramanmaraş) – Hayır Sayın Başkan.
BAŞKAN – Söz isteyen başka sayın milletvekili de
olmadığına göre, son söz, Sayın eski Bakana ait; buyurun
efendim.
ŞİNASİ ALTINER (Karabük) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin yeteri kadar aydınlandığı kanaati
oluştuğu için, söz talep etmiyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, hakkında soruşturma
açılması istenilen Sayın eski Bakan da konuşmak
istememektedir.
Böylece, soruşturma komisyonu raporu üzerindeki görüşmeler
sona ermiştir.
Bilindiği üzere, İçtüzüğümüzün 112 nci maddesine göre
düzenlenen soruşturma komisyonu raporu, soruşturmanın
açılmaması yönünde, verilen önergenin reddi yönündedir. Bu durumda,
112 nci maddeye göre, bu raporun reddedilebilmesi, aksine verilmiş bir
önergenin bulunması halinde mümkündür.
Bu konuda, Sayın Metin Şahin'in verdiği bir önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal ve 59 arkadaşının,
Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ'nin (TEDAŞ) bazı
ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının
TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit edilmesine karşın, ihaleleri
iptal etmemek suretiyle devleti zarara sokarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin de Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında, Anayasanın 100
üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergeleri üzerine kurulan (9/2)
sayılı Meclis Soruşturma Komisyonu raporunda yeterli delil elde
edilemediği ve suçun unsurlarının olmadığı
kanaatine varılarak eski Bakan Şinası Altıner'in Yüce
Divana sevkine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir;
ancak, elde edilen bulgular ile tanık ifadeleri, rapora ekli karşı
oy yazımızda da belirtildiği üzere Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı Şinasi Altıner'in usulsüzlük ve yolsuzluk
yapılan ihalelerde Teftiş Kurulu raporunda yapılacak
işlemlerin belirtilmiş olmasına karşın, görevini
gereğince yerine getirmediği ve devletin zararını
engellemediği dolayısıyla, Türk Ceza Kanununun 230 uncu
maddesinde ifadesini bulan görevi ihmal suçunu işlediğini ortaya
koymaktadır.
Bu nedenle, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi
Altıner'in yukarıda belirtilen fiili nedeniyle, Türk Ceza Kanununun
230 uncu maddesi uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine karar
verilmesi için gereğini Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
112 nci maddesi uyarınca arz ederim.
Metin
Şahin
Antalya
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, bu önergeyi
oylarınıza sunacağım. Biliyorsunuz, İçtüzüğümüzün
112 nci maddesine göre soruşturma komisyonunun ret yönündeki; yani,
soruşturmaya gerek olmadığı yolunda verilen
kararlarının reddi, ancak, aksi yönde verilen ve ilgilinin hangi ceza
maddesine göre sorumlu tutulacağını belirten bir önergenin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin salt çoğunluğuyla kabulü halinde
mümkündür.
Şimdi, bu önergeyi açık oylarınıza
sunacağım. Yapılan bu açık oylamada, toplantı
yetersayısı olan 184 milletvekili Genel Kurul salonunda olmakla
birlikte, kabul oyu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin salt çoğunluğu
olan 276 sayısına ulaşmaz ise, soruşturma
açılması istemi reddedilmiş olur ve rapor kabul edilmiş
olur. Verilen bu önerge, 276 veya daha fazla oyla kabul edildiği takdirde,
o zaman da soruşturma açılması kabul edilmiş ve
Bakanın Yüce Divana sevk edilme işlemi teşekkül etmiş olur.
Şimdi, bu önerge üzerinde yapacağımız oylamanın
şeklini belirlemek üzere Yüce Genel Kurulun oylarına
başvuracağım.
Biliyorsunuz, açık oylama üç şekilde yapılmaktadır;
bunu, zaten, bütün milletvekili arkadaşlarımız biliyor.
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılmak suretiyle yapılması hususunu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Efendim, çok iddialı bir
şey de değil zaten... Kabul etmeyenler... Açık oylamanın
kupaların sıralar arasında dolaştırılması
suretiyle yapılması hususu kabul edilmiştir.
EYÜP AŞIK (Trabzon) – Önergenin
oylaması değil mi Sayın Başkan?
BAŞKAN – Efendim, verilen bu önergeyi oyluyoruz tabiî...
Sayın arkadaşlar, biliyorsunuz, önergenin kabulü için beyaz oy
kullanmak lazım, reddi için kırmızı oy kullanmak
lazım.
Biliyorsunuz, burada açık oylamaya sunduğumuz husus,
önergedir. Önergede istenen şudur: Deniliyor ki, soruşturma komisyonu
raporu gerçeği ifade etmiyor, bu raporu reddedin, bunun yerine bu önergeyi
kabul ederek, Sayın Şinasi Altıner'i Yüce Divana sevk edin.
Önergeye katılıyorsanız beyaz oy vereceksiniz,
katılmıyorsanız ret oyu vereceksiniz. Yani, burada
oyladığımız, önergedir, rapor değil. Onun için,
önergeyi kabul ediyorsanız beyaz oy vereceksiniz, komisyon
kararını benimsiyorsanız kırmızı oy vereceksiniz.
Arkadaşlar, yanlış anlaşılmasın;
isterseniz, bir daha açıklama yapabilirim...
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir daha
açıklar mısınız...
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, burada
oyladığımız, önergedir. Önergede, Sayın eski
Bakanın görevini ihmal veya suiistimal ettiği, bu nedenle Yüce Divana
sevk edilmesi gerektiği hususunun karara bağlanması
istenilmektedir. Bu itibarla, bu önergeyi kabul ederseniz, Sayın
Şinasi Altıner Yüce Divana gider; bunun için de, kabul oyu vermeniz
lazım; kabul etmezseniz, ret oyu vermeniz lazım. Olay bu;
yanlış anlaşılmasın efendim.
Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın
milletvekilleri, beyaz bir kâğıda, adını,
soyadını, seçim çevresini ve oyunun rengini yazmak suretiyle
oylarını kupaya atabilirler; ama, bazı
arkadaşlarımızın yanında kâğıt yokmuş;
cebinizde takvim varsa, onun boş bir sayfasını koparıp,
oyunuzu kullanabilirsiniz; ama, basılı beyaz kâğıtlar var;
arkadaşlarımız dağıtsınlar efendim bunları.
Her ihtimale karşı yanınızda beyaz bir kâğıt
taşıyın, zarar görmezsiniz...
Sayın milletvekilleri, beyaz kâğıda oyunu kullanan
arkadaşlarımızın -biliyorsunuz, geçen gün, Yüce Kurulun
aldığı bir karar gereğince- seçim çevresi yazılı
olmadığı takdirde, oyu geçersizdir; onu da bir
hatırlatayım. Beyaz kâğıda oyunu yazan
arkadaşlarımızın, adını, soyadını,
seçim çevresini ve oyunun rengini yazıp, imza atması lazım,
imzanın da olmaması oyu geçersiz kılar; bunu, özellikle
vurgulayalım ve arkadaşlarımız yanlış
yapmasınlar.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Salonda bulunup da oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oylama işlemi devam
ederken, isterseniz, çalışmalarımıza devam edelim.
2. – Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın gerekli
işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlamak
suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173) (1)
BAŞKAN – Şimdi, 2 nci sırada yer alan, Kocaeli
Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye
Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin (TEDAŞ) bazı
ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının
tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin
belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle deveti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski
Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi
uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
Komisyon?.. Hazır.
Meclis Soruşturması Komisyonunun 173 sıra
sayılı raporu daha önce sayın üyelere
dağıtılmış ve ilgili eski Başbakana da
gönderilmiştir.
Rapor üzerinde, komisyona, 6 sayın milletvekiline ve hakkında
soruşturma istenen eski Başbakana söz verilecektir.
Komisyonun konuşma süresi 20 dakika, şahısları
adına söz alan milletvekillerinin konuşma süresi 10'ar
dakikadır.
(1) 173 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
Son söz, hakkında soruşturma istenen eski Başbakanındır
ve konuşma süresi sınırsızdır, hiçbir süreye tabi
değildir. Biliyorsunuz, savunma hakkı kutsal olduğu için bir
sınırlamaya tabi tutulamaz.
Sayın millevekilleri, rapor üzerinde söz alan üyelerin isimlerini
okuyorum: Sayın Recep Mızrak, Sayın Abdullah Akarsu, Sayın
Şamil Ayrım, Sayın Saffet Arıkan Bedük, Sayın Bahri
Kibar, Sayın Nuri Yabuz, Sayın Halit Dumankaya, Sayın Refik
Aras, Sayın Hüsnü Sıvalıoğlu, Sayın Mehmet Gözlükaya.
Tabiî, malumunuz olduğu üzere, 10 arkadaşımız söz
istemiş, bunlardan yalnız 6 arkadaşımıza söz
vereceğiz.
İlk söz, Kırıkkale Milletvekili Sayın Mızrak'a
ait.
Buyurun Sayın Mızrak. (ANAP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika efendim.
RECEP MIZRAK (Kırıkkale) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan
ve 75 arkadaşının, TEDAŞ'ta yolsuzluk
yapıldığına dair iddiaları üzerine kurulan komisyon
tarafından düzenlenen rapora ilişkin söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlarken, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Refah Partisi
Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan ve 75 arkadaşı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 2 Nisan 1996
tarihinde yaptıkları başvuruyla, yaptıkları inceleme
ve araştırmalar sonucunda şu hususların vaki olduğu
iddiasında bulunmuşlardır: İfadelerinde "önerge konusu
olay, yalı çetesi olarak adlandırılan bir ekibin, Sayın
Tansu Çiller vasıtasıyla, ülkenin en büyük
yatırımlarını yürüten TEK ile ilgili 10 trilyon Türk
Liralık bir ihalenin, önceden belirlenen firmalara çok kârlı fiyatlarla
verilmesini sağlamak ve bu maksada ulaşmak için Başbakanın
etkisiyle her türlü kanunî icapları hiçe sayarak, gerektiğinde
bakanları, umum müdürleri değiştirerek, usullere, nizamlara
aykırı olarak, devletin bir çiftlik gibi kullanılması
olayıdır" şeklinde izah edilmiş, ihalenin
safhaları anlatıldıktan sonra, sonuç olarak, sabık
Başbakan Sayın Tansu Çiller'in;
1. Devletin en büyük yatırımcı kuruluşlarına,
büyük, kârlı ihaleler tanzim ettirip, bunların, her türlü kanunsuz
davranışlar pahasına da olsa, belli firmalara verilmesini
sağlamak,
2. Bu yolsuzlukları önlemek isteyen umum müdürü görevden
uzaklaştırmak,
3. Kendisine vaki yolsuzluk ihbarlarının Başbakanlık
Teftiş Kurulunca incelenmesini engellemek,
4. TEDAŞ Teftiş Kurulu raporlarındaki açık tespitlere
rağmen, yanlış ihaleleri, ne pahasına olursa olsun
yürürlüğe koydurmak suretiyle görevini kötüye kullandığı ve
devleti büyük zarara uğrattığı, bu görüş ve ileri
sürdükleri iddiaların sundukları belge ve delillerle sabit
olduğu kesin bir dille ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan önergenin görüşülmesi
sırasında, ilk imza sahibi olarak Sayın Şevket Kazan
tarafından yapılan konuşmada, hadisenin kesin olduğu
yönünde benzer ifadeler kullanılmış ve önergenin kabulü yönünde
oy kullanılması talebinde bulunulmuştur.
Şahsı adına söz alan Refah Partisi Kütahya Milletvekili
arkadaşımız ise, Sayın Çiller'in sorumluluğunu daha da
pekiştirici mahiyette ifadeler kullanmış ve teftiş
raporlarıyla sabit hale getirilen bu usulsüzlük ve yolsuzluklara,
Anayasanın 112 nci maddesi uyarınca, Başbakanın müdahalesi
gerekirken müdahale etmediği gibi, bu usulsüzlük ve yolsuzlukların
etkileyicisi ve bu senaryonun düzenleyicisi olduğu ve kendisinde 500 adet
dosyanın olduğu ifadesinde bulunmuştur.
Değerli arkadaşlar, yaptığımız incelemeler
sonucunda, TEDAŞ'daki hadiselerin şu şekilde cereyan ettiği
görülmüştür: TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
Şirketi) tarafından, değişik bölgelerde 32 şehir
şebekesi tesis inşaatı düşünülmüş ve bu düşünce,
ilgili daire başkanlığı tarafından 9 Ağustos 1995
tarihli yazıyla makama, yani Genel Müdüre sunulmuş, makam
tarafından uygun görülerek, 10 Ağustos 1995 tarihinde de
onaylanmıştır.
Genel Müdür tarafından ihaleye çıkarılması uygun
görülen 3 344 692 000 000 Türk Lirası keşif bedelli ihale
kararı, 18 Ağustos 1995 tarihli Resmî Gazetede
yayımlanmıştır.
Resmî Gazetede yapılan ilanlar ve diğer duyurmalar sonucunda
850 adet teklif gelmiş, verilen teklifler 6 Eylül 1995 tarihinde alt
komisyon tarafından açılmış, yapılan inceleme ve
değerlendirme sonucu ise, 10 Ekim 1995 tarihinde İhale ve Satın
Alma Komisyonuna sunulmuştur.
32 şehir şebekesi için verilen tekliflerdeki
tenzilatların ortalaması, keşif bedelinin yaklaşık
olarak yüzde 32,3 oranına tekabül etmiştir.
Alt komisyon tarafından İhale ve Satın Alma Komisyonuna
sunulan rapor, bu komisyon tarafından da aynen benimsenerek, 27 Ekim 1995
tarihinde karar altına alınmış ve TEDAŞ Genel Müdürlük
makamı tarafından ise, 15 Kasım 1995 tarihinde
onaylanmıştır.
Bu arada, Enerji Bakanlığına gelen çeşitli
şikâyetler üzerine, Enerji Bakanlığı tarafından, 22
Kasım 1995 tarihinde TEDAŞ Genel Müdürlüğüne bir yazı
yazılarak, şikâyetlerden bahsedilmek suretiyle, konunun incelenmesi
ve soruşturulması talep edilmiş; gelen yazı, 23 Kasım
1995 tarihinde Genel Müdür tarafından Teftiş Kuruluna intikal
ettirilip, konunun incelenmesi ve soruşturulması
başlatılmıştır.
Teftiş Kurulu, raporun -bazı sebeplerden dolayı-
kısa sürede sonuçlanma ihtiyacı ve bunun da kısa süre içerisinde
sonuçlanabilmesinin mümkün
olamaması üzerine bir ararapor düzenlemiş; 29.12.1995 tarihli bu
araraporda, ihalelerde usulsüzlüğün ve yolsuzluğun tespit
edildiğinden bahsederek, altı ana noktadan mezkûr ihalenin iptalinin
gerekli olduğu görüşünü belirtmiş ve bu görüşü
taşıyan rapor, aynı gün -yani, 29 Aralık 1995 tarihinde-
Genel Müdür tarafından onaylanarak, resmîleştirilmiştir.
Bilahara, rapor üzerine, 5 Ocak 1996 tarihinde, 22 Kasım 1995 tarihinde
talepte bulunan Enerji Bakanlığının bu tarihli
yazısı ilgi gösterilmek suretiyle, ihalelerin iptal edildiği
bildirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, yanlışlıklar bu
şekilde devam etmiş; 3 defa karar verilip, 2 defa iptal edilen bu
ihalelerin, bilahara, üçüncü defa kabulü üzerine, bu sefer, Enerji
Bakanlığının, daha önceden TEDAŞ'ın Teftiş
Kurulu tarafından yaptırılan soruşturmanın kendi
Teftiş Kurulu marifetiyle yapılması konusundaki kararı
üzerine, 9.2.1996 tarihinde, bu, TEDAŞ'a talimat olarak verilmiş ve
Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından da konu
incelenmiştir.
İnceleme ve yapılan soruşturma sonucunda, TEDAŞ
Teftiş Kurulu tarafından tespit edilen hususlar aynen kabul
edilmiş; hatta, bunlardan 8 firmayla yapılan ihalenin iptali,
başta Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı olmak üzere, 15
civarındaki kamu görevlisinin de işten el çektirilmesi,
memuriyetlerine son verilmesi ve zararın da bunlardan tazmini, Sayın
Bakanın da onayıyla raporda hüküm altına
alınmıştır.
Değerli arkadaşlar, durum bu iken, 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesi uyarınca, ilgili Bakan,
gereğini yapmıştır. Ancak, diğer taraftan,
zamanın Sayın Başbakanından, soruşturma önergesi
sahibi Şevket Kazan ve 75 arkadaşının ileri sürdükleri ve
"bilgi ve belgelerle sabit" dedikleri, soruşturma komisyonu
çalışmaları sırasında elde edilen bilgi ve belgelere
göre, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesiyle tecziyesini icap
ettirecek, eyleme yönelik herhangi bir bulguya da
rastlanamamıştır.
Sayın Çiller'in, çığlıklara ve silah seslerine
rağmen kulak tıkadığı en büyük suiistimali,
sağır sultanın duyduğu bu yolsuzluk olaylarından
"benim haberim yok" diyerek sıyrılmaya
çalışmasıdır. Bütün milletin haberdar olduğu bu
yolsuzluk olayından, asıl sorumlu olanın haberdar olmaması
mümkün müdür?!.
BAŞKAN – Sayın Mızrak, 1 dakikanız var efendim.
RECEP MIZRAK (Devamla) – "Sayın Çiller'in en büyük
hatası, eşinin, devlet işlerine, özellikle tayin ve ihalelere
müdahale hırsını engelleyememesi olmuştur. Bu zafiyet
bugünkü sonuçları doğurmuştur. Eski Başbakan Sayın
Çiller'in bu olaydan haberi vardır ve bu ihaleler yukarıdaki konuttan
yönlendirilmiştir. Bundan en ufak bir şüphemiz yoktur"
şeklinde, Sayın Kazan'ın Meclis konuşmalarında ileri
sürdüğü iddialara rağmen, elbette ki, bu ağır iddia ve
ithamları, elde belge olmadan kabul etmek mümkün değildir ve buna da
katılınamamıştır.
Ancak, bir taraftan, eski Genel Müdürün burada bir
sıkıntı olduğu sinyalini veren şikâyet
mektupları, diğer taraftan da 23.11.1995; 9.12.1995; 15.1.1996;
19.1.1996 ve takip eden muhtelif tarihlerde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Mızrak, size 1 dakika eksüre veriyorum,
fazla vermiyorum.
Buyurun.
RECEP MIZRAK (Devamla) – Peki efendim.
...Hürriyet Gazetesinde yayımlanan haberler üzerine,
Başbakanlığın, ne inceleme ne soruşturma talimatı
vermemiş olması ve ne de ilgili bakanlıklardan bu konuda ne olup
bittiğini sormamış olması, burada, bir ihmali gündeme
getirmektedir.
Sayın Çiller'in, Anayasanın 112 nci maddesinin kendisine
verdiği yetki ve üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine
getirmede hassasiyet gösterdiğini söylemek, maalesef mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar, burada icraî değil; bir ihmalî
sorumluluk söz konusudur.
Diğer taraftan, kavga sebepleri kesin olarak tespit edilememekle
beraber, iki genel müdürün görevden alınma kararnamelerinin 9 Şubat
1996 tarihinde sevk edilmesine rağmen, yirmi-yirmibeş gün içerisinde
bunların çıkarılmamasını, bu arada başka
kararnameleri çıkmasına rağmen bunların
çıkarılmamasını, yine, ihmalin diğer bir
ayağı olarak ifade ediyorum.
Sonuç olarak, eski Başbakan Sayın Çiller'in, TEDAŞ'ta
cereyan eden ve basın ve yayın organları vasıtasıyla
kamuoyunun gündemine sürekli olarak getirilen ihalelerde, eski Genel Müdürün
iki defa da şikâyetine rağmen, gerekli hassasiyeti göstermediği,
bu hadiselerde aktif rol oynayan iki genel müdür
yardımcısını görevden almadığı,
Anayasanın 112 nci maddesinin kendisine tanıdığı yetki
ve sorumluluğun gereğini yerine getirmediği; yani, icraî bir
mesuliyetinin olmamasına rağmen, ihmalî bir mesuliyetinin söz konusu
olduğu kanaatine ulaşıldığını ifade ediyor;
takdiri vicdanlarınıza terk edip; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Mızrak.
1. – Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal
ve 59 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının TEDAŞ Teftiş Kurulunca tespit
edilmesine karşın ihaleleri iptal etmemek suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji
ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/2) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 149) (Devam)
BAŞKAN – Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Sayın
Şinasi Altıner'in, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca
yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergenin biraz önce
yapılan açık oylamasına 501 sayın milletvekili
katılmış, 107 kabul, 391 ret, 2 çekimser, 1 geçersiz oy
kullanılmıştır. Bu duruma göre, soruşturma
açılması yönünde verilen önerge reddedilerek, bu konudaki komisyon
raporu benimsenmiştir.
Yalnız, oylama sırasında, İzmir Milletvekili
Sayın Rüşdü Saracoğlu "oylama bittikten sonra, tasnif
halindeki oy pusulalarının arasına sonradan oy
atılmıştır" diye bir pusula gönderdi. Biz
araştırdık, bu hususun doğru olduğunu tespit ettik ve
o oyu geçersiz saydık; buradaki geçersiz oyu, o şekilde kabul ettik.
Böylece, soruşturma açılması istemi reddedilmiştir.
2. – Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın
gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173) (Devam)
BAŞKAN – Sayın Abdullah Akarsu, buyurun efendim.
Sayın Akarsu, süreniz 10 dakikadır.
ABDULLAH AKARSU (Manisa) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Kocaeli Milletvekili Sayın Kazan ve 75
arkadaşının, TEDAŞ ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın
gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan
Sayın Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesinin kabulü sonucunda (9/1) esas
numarasıyla kurulan soruşturma komisyonu raporu hakkındaki
şahsî kanaatlerimi belirtmek üzere kürsüye çıkmış
bulunuyorum. Gerçi, benden önce konuşan Anavatan Partili Sayın Recep
Mızrak Bey -herhalde aynı perspektiften bakmışız-
benim söyleyeceklerimin hemen hemen aynısını söylediler; onun
için, lafı pek uzatmak istemiyorum ve sonuca gelmek istiyorum. Sonuçta,
bazı şeyleri vicdanlarımıza danışarak karar
vermemiz gerektiğini bildiğimiz için, niçin bu yola tevessül edildi
noktasında birkaç fikrim var, onları arz etmek istiyorum.
Şimdi, bakar mısınız, insan haysiyet ve
şerefinin defo kabul etmeyecek tek unsur olduğu dünyamızda,
insanlara defo yüklemenin, sonunda ne gibi sıkıntılara sebep
olduğuna... Sayın Kazan (Sayın Bakanım) lütfen
dinlerlerse... Çünkü, kendileri şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
Adalet Bakanıdırlar. Beni rahatsız eden; vicdanen rahatsız
eden, bu kürsüde -geçen, Genel Kurul salonunda da- Mercümek Komisyonuyla ilgili
söylediğim birkaç söz vardı. Yani, vicdanen insanların rahat
olduğu bir noktada karar vermek durumundayken, insanları şaibe
altında bırakıcı, kamuoyunun vicdanında teessüs
etmiş bazı şeyleri aydınlığa götürücü faaliyetler
içerisinde bulunmamız lazım gelirken...
Sayın Kazan'ın iddialarını okumuyorum. Yani,
sahifelerce dolu; ama, çok çarpıcı bir bölümü var -Sayın Recep
Mızrak Bey de okudu- beni özellikle rahatsız eden;
araştırma ve soruşturma komisyonlarında en çok
rahatsız eden nokta burası ve bu noktada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin üstünde büyük bir bühtan olduğunu düşünüyorum; vicdanen bu
konuda hepimizin rahatsız olması lazım geldiğine
inanıyorum.
Bakın, Sayın Bakanım, ne diyorsunuz: "Değerli
milletvekilleri, Sayın Çiller'in en büyük görev suiistimali,
sağır sultanın duyduğu bu yolsuzluk olaylarından
'benim haberim yok' diyerek sıyrılmaya çalışmasıdır."
Böyle devam ediyor 6 ncı madde, gerekçenizde...
BAŞKAN – Efendim, Genel Kurula hitap edin, lütfen... Genel Kurula
hitap edin.
ABDULLAH AKARSU (Devamla) – Efendim, Genel Kurula hitap ediyorum. Benim
meramımı anlatmak istediğim, Türkiye'de adaleti temsil eden
Sayın Bakana birkaç sorum var, onun için...
BAŞKAN – Hayır, soru soramazsınız efendim.
ABDULLAH AKARSU (Devamla) – Efendim, kürsüde ben istediğim gibi
konuşabilirim; o hakkım var benim.
BAŞKAN – Konuşamazsınız; konuya bağlı
konuşacaksınız.
ABDULLAH AKARSU (Devamla) – Lütfeder misiniz...
BAŞKAN – Rica ediyorum konuya bağlı konuşun.
ABDULLAH AKARSU (Devamla) – Sayın Başkanım, lütfeder
misiniz... (RP sıralarından gürültüler) Konuya bağlı
konuşuyorum sayın milletvekilleri, konuya bağlı
konuşuyorum. Altında bir konu daha var. Bakın, onu geçtim; madem
rahatsız oldunuz...
"Değerli milletvekilleri, eski Başbakan Sayın
Çiller'in en büyük hatası, eşinin, devlet işlerine, özellikle
tayin ve ihalelere müdahale hırsını engelleyememesi
olmuştur; ama, bu zafiyet, bugünkü sonuçları
doğurmuştur" diyor Sayın Kazan ve devam ediyor: "...bu
hususta bize müracaat eden insanlar var, bize başvuran insanlar var, bu
ihaleleri adım adım takip eden insanlar var 'eğer soruşturma
açılırsa, şahitlik yaparız' diyen insanlar var. Bize
anlattıklarını, bizim dinlemeye veya onlardan belge almaya bir
yetkimiz yok; ama, soruşturma komisyonunu kurarsanız, soruşturma
komisyonunun buna yetkisi var" diyor ve ilave ediyorlar. Gerekçede,
Sayın Ahmet Derin de, aynı şekilde "komisyon kurulursa,
yedekte, elimizde bulunan bilgi ve belgeleri komisyona vereceğiz"
diyor.
Komisyon çalışma raporu önümüzde. Bu noktada, suç isnat eden
insanların belge ve bilgi akışı sağlamamaları
nedeniyle, onların, tekrar bir vicdan muhasebesi yapmaları
gerektiğine inanıyorum.
Bakınız, muhterem milletvekilleri, aynı dönemlerde,
kamuoyu, bizden şeffaflık bekliyor. Aynı dönemlerde ve aynı
raporun içinde, Sayın Çiller'in de bir konuşması var; onu da
buraya not ettim. Aynen şöyle diyor; oturumda konuştuğu, ifadesi
şu: "Sayın Erbakan ve Refah Partisi 'bizimle koalisyon yapacak
olan, sütten çıkmış ak kaşıktır' dedi mi demedi
mi?! Ben o teklifi kabul etseydim, bu tertipler yapılır
mıydı yapılmaz mıydı?!" diyor. "Bu
soruları sormak, yalnız benim değil, Meclisin de, milletin de
hakkıdır" diye Sayın Çiller ifade ediyor.
Ben, buradan, tekrar başa dönmek istiyorum. Ben, bu noktada, benim
ve kamuoyunun vicdanını aydınlatmak zorundasınız diye
ifadede bulunuyorum. Merak ettiğimiz husus, dünden bugüne
değişenin ne olduğudur. O kadar ağır ithamlarla ortaya
çıkılan bir yoldan, şimdi, bu kadar yumuşak iltifatlarla
vazgeçilmesi, beni ve kamuoyunu rahatsız etmektedir.
Süremi doldurmak için konuşmamı uzatmak falan istemiyorum;
ama, bir şeyi söylüyorum: Ben, şahsım adına söz aldım,
şuna inanıyorum, bu Parlamentoda bulunan insanların tümü
vicdanlarına danışacaklar ve vicdanî kanaatlerine göre bu
çalışmaların sonucunda rey vereceklerdir. Bu kararın,
inşallah millet ve memleket yararına olacağını ümit
ediyor; hepinize, Yüce Parlamentoya saygılar sunuyorum efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akarsu.
Üçüncü konuşmacı, Sayın Şamil Ayrım.
Buyurun efendim.
Süreniz 10 dakikadır.
ŞAMİL AYRIM (Iğdır) – Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eski Başbakan Sayın Tansu Çiller ile ilgili (9/1) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporuyla ilgili
kişisel görüşlerimi Yüce Heyetinize arz edeceğim.
Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi,
TEDAŞ'ın, vekâleten yönetildiği 18 Ağustos 1995 tarihinde,
ihale bedeli 3,5 trilyon olan yaklaşık 32 yerleşim biriminde,
yıpranan, tevsie ihtiyaç duyan elektrik şebekesi ihaleye
çıkarılmıştır. Teklif verme süresinin son gününde, 6
Eylül 1995'te, ihaleye 167 firma iştirak etmiş, yaklaşık
850 teklif vermişlerdir. Firma teklifleri, TEDAŞ Yönetim Kurulu
tarafından çıkarılan ihale yönetmeliği kapsamında
ilgili birimler tarafından değerlendirilerek, keşif bedeli 3,4
trilyon olan işler yüzde 32,3 indirimle 2,2 trilyon liraya ihale
edilmiştir. Kurumun yaptığı bu işlemden dolayı,
dönemin Başbakanı Sayın Tansu Çiller hakkında,
Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca, işlemin Türk Ceza
Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Meclis
soruşturması açılmıştır.
Değerli arkadaşlarım, ben, bu noktada, TEDAŞ'ın
hukukî yapısını sizlere açıklamak istiyorum. Benden önceki
konuşmacılar da bu konuda detaylı açıklamada bulundular ve
Komisyon raporunda da... Gerçekten, ben, burada, Komisyonda görev alan
arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Şimdi, TEDAŞ, bilindiği gibi, 233 sayılı Kamu
İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine tabi bir kamu iktisadî teşebbüsüdür. Değerli
arkadaşlarım, biz, nedense, bugüne kadar ya bunu anlamadık veya
anlamak istemiyoruz. Teşekkülün hukukî yapısı, amacı, faaliyet
konuları, organları ve teşkilat ile müessese, bağlı ve
iştirak ve işletmeleriyle ilgili diğer hususlar ana statüsünde
düzenlenmiştir. Buna göre, TEDAŞ, sermayesinin tamamı devlete
ait, iktisadî alanda ticarî esaslara göre faaliyet göstermek üzere kanun
hükmünde kararnameyle kurulan iktisadî devlet teşekkülü
yapısında kamu iktisadî teşebbüsüdür. TEDAŞ, bu
niteliğiyle tüzelkişiliğe sahiptir; faaliyetlerinde özerk,
sermayesi sorumluluğuyla sınırlıdır. Kanun hükmünde
kararname ve ana statü hükümleri saklı kalmak kaydı üzere, özel hukuk
hükümlerine tabidir. Bundan başka Şirket, Genel Muhasebe Kanunu ile
Devlet İhale Kanununa ve Sayıştay denetimine tabi değildir.
233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinde, TEDAŞ
organları; Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlüktür. Yönetim Kurulu,
kuruluşun en yüksek organı ve en yüksek düzeydeki karar
organıdır. Genel Müdürlük, en yüksek düzeydeki yürütme
organıdır. TEDAŞ, tüzelkişiliğe sahip bir kuruluş
olarak hak ve fiil ehliyetine sahiptir; diğer bir deyişle, ehliyeti
tamdır. Bütün bunları tek tek neden saydım ve bilgilerinize arz
ettim; şundan değerli arkadaşlarım: Bu yasal düzenlemenin
sonucu, hukukî, malî ve cezaî sorumluluk, hükmî şahsiyete sahip bir kurum
genel müdürüne ve yönetim kuruluna aittir. Siz, bu yasal gerçeği hangi
hakla bir kenara atıp, Bakanı, Başbakanı, Genel Müdür ve
Yönetim Kurulunun yerine koyup, kendilerini sorumlu tutabiliyorsunuz?!
TEDAŞ, idarî düzen içerisinde bağlı kuruluş
değil, ilgili bir kuruluştur. Bu niteliğinden dolayı,
ilgilendirildiği bakanlığın, TEDAŞ üzerinde sadece bir
gözetleme ve hak yetkisi bulunmaktadır. Bakanın sorumluluğu
budur. Bunun dışında hiyerarşik hak ve yetkisi
bulunmamaktadır.
TEDAŞ, dış yazışmalarını, ilgili
bakanlık olan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
aracılığıyla yapmaktadır. Buradan, TEDAŞ'ın
Başbakanlıkla olan ilgisine gelmek istiyorum: TEDAŞ, ne
Başbakanlık teşkilatı içerisinde yer alan bir kuruluş
ne de Başbakanlığın bağlı ve ilgili bir
kuruluşudur. Bana söyler misiniz, Başbakanlığın
sorumluluğu nerededir değerli arkadaşlarım?! Yukarıda
belirttiğim gibi, TEDAŞ, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığının ilgili bir kuruluşudur. Başbakan ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı arasındaki ilişki,
Anayasanın 112 nci maddesinde ifadesini bulan bir hükümden ibarettir. Bu
demektir ki, Başbakan ile TEDAŞ Genel Müdürü arasında, idarî
hukukun tanıdığı herhangi bir görev
bağlantısı yoktur. Bu görevin bulunmadığı yerde,
doğal olarak, bir yetkiden söz edilemez. Böyle olunca,
Başbakanın görevini kötüye kullanması, görevinin yokluğundan
ötürü hükmen mümkün olmamaktadır. Burada olsa olsa, Başbakanın
hukuka uygun ricası yerine getirilebilir; kuşkusuz, bu, ne
Başbakan ne de başkaları tarafından hukuka
aykırılık oluşturur. Başbakanın hukuka
aykırı ricasını yerine getirmek, yerine getiren memur
bakımından suç sayılır.
Sayın Başbakanın TEDAŞ ihaleleriyle ilgili olarak
herhangi bir ricada bulunmadığı, gerek Enerji Bakanı
Sayın Şinasi Altıner gerekse Genel Müdür Sayın Mehmet
Bozdemir'in Komisyondaki beyanlarından, kuşkuya yer vermeyecek
şekilde kanıtlanmıştır. Ayrıca,
TEDAŞ'ın karar organı olan Yönetim Kurulunun üyeleri de,
kendilerine ne Sayın Başbakandan ne Sayın Bakandan herhangi bir
görüş ve telkin gelmediğini açıklıkla ifade
etmişlerdir.
Ayrıca, Soruşturma Komisyonunda, Sayın Tansu Çiller'in ve
yakınlarının bir müdahalesinin olduğuna ilişkin
herhangi bir somut delil ve ifadeye rastlanmamıştır.
Ayrıca, devleti zarara uğratarak, görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğuna dair herhangi bir somut ifade ve delile
Komisyon tarafından rastlanmamıştır;
rastlanmadığı, Komisyon tutanak ve raporlarında açıkça
belirtilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu nedenle, Komisyonun
almış olduğu karara katıldığımı ve
önergede yer alan iddiaların sabit olmadığını arz eder,
Yüce Heyetinize saygılarımı sunar; ellerinizi
vicdanlarınıza götürmenizi diler, en derin hürmetlerimi sunarım.
(DYP ve RP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayrım.
Sayın Saffet Arıkan Bedük, buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar)
Sayın Bedük, süreniz 10 dakika efendim.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; TEDAŞ'taki usulsüzlük ve yolsuzlukla ilgili, eski
Başbakan Sayın Tansu Çiller hakkında açılmış olan
soruşturma sonucunda, Komisyon raporu üzerinde kişisel
görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım; bu
vesileyle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TEDAŞ'taki
bazı ihalelerde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı
gerekçesiyle, Sayın Çiller hakkında, Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesiyle ilgili olarak 76 milletvekili tarafından
verilmiş olan önerge, Meclisimizce 24.4.1996 tarihinde kabul edilmiş
ve soruşturma açılmasına karar verilmiştir.
MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Ortağınız...
Ortağınız...
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Kurulan soruşturma komisyonunda,
dinlenen tanıklar ve toplanan delillerin değerlendirilmesi sonucunda,
TEDAŞ ihalelerinde, eski Başbakan Sayın Çiller'in, Türk Ceza
Kanununun 240 ıncı maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanmadığına,
13 kabul, 2 çekimser oyla karar verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen ve kabul edilen söz konusu
önerge, Sayın Çiller'in, münhasıran Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanması
iddiasıyla Meclis soruşturması açılmasıyla ilgilidir;
ancak, soruşturma komisyonunda bulunan bazı milletvekilleri, eski
Başbakanın, gözetim ve denetim, teftiş ve yetkilerini
kullanmadığından dolayı görevini ihmal ettiği
gerekçesiyle iddiada bulunmuşlardır. Bu konuyla ilgili olarak
yapılan oylamada da, 7 oya karşılık 8 oyla, Sayın
Çiller'in görevi ihmal etmediği
kararlaştırılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tekrardan mümkün
olduğu kadar kaçınmaya çalışacağım. Devlet
teşkilatındaki işleyişi ve mevzuatı bilen herkesin takdir
edeceği ve değerlendireceği üzere, TEDAŞ'taki ihale ve
sonraki gelişmelerinde eski Başbakanı sorumlu tutacak, ne akla
ne de vicdana sığacak hiçbir nokta bulmak mümkün değildir. Bu
iddiaların hepsinin asılsız, mesnetsiz ve özellikle, Sayın
Çiller'in yıpratılması ve Doğru Yol Partisinin yok
edilmesine yönelik olduğu artık açık olarak ortaya
çıkmıştır. Ancak, bilinmelidir ki, Doğru Yol Partisi,
demokrasinin ürünü köklü bir partidir; yolsuzlukların, yasakların
karşısında olmuş ve bu konuda mücadele vermiş tertemiz
bir maziye sahiptir; liderler, bu anlayışı her zaman takip
etmişlerdir. Birtakım dedikodular ve asılsız iddialar
üzerine, bir eski Başbakanı her ne pahasına olursa olsun Yüce
Divana sevk etme arzusuna, kin ve nefret duygusuna, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değerli üyelerinin itibar ve iltifat etmeyeceklerine inanıyorum.
Kime, ne kazandıracaktır?! Devlete ve millete ne yarar
sağlayacaktır?!
Ülkemizde, siyaseti çamur ve iftira kampanyasına dönüştürmek
isteyenler, ne kendilerinin ve ne de şu mukaddes çatı altında
hizmet veren milletvekillerinin yeminlerine uygun bir davranış
sergilemelerine imkân vermemektedirler. Doğru Yol Partisinde ve Sayın
Genel Başkanında takip edilen ana felsefe, kavga değil, hoşgörü;
iftira ve çamur değil, millete hizmet etmektir. Adalet, doğruluk ve
hakikatten; mutluluk ise ancak adaletten doğar. Gelin, adaletlice hareket
edelim; gelin, hepimiz mutluluğu yakalamak için kavga etmeyelim; adil
olalım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; TEDAŞ, 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde, bir kamu iktisadî
teşebbüsüdür. Buna göre, TEDAŞ tüzelkişiliğe sahip, özel
hukuk hükümlerine tabidir ve bu nedenle de, Genel Muhasebe Kanununa, Devlet
İhale Kanununa tabi değildir ve Sayıştayın denetiminin
de dışındadır. 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerine göre, TEDAŞ'ın yetkili organları, Yönetim
Kurulu ve Genel Müdürlüktür. Kamusal niteliğinden ötürü, TEDAŞ
üzerinde, idarenin sadece bir vesayet yetkisi vardır; ilgili
bakanlığın gözetim ve denetimi altındadır. Burada
ilgili bakanlık, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığıdır; bunun dışında başka bir
bakanlık veya Başbakanlık değildir. 3056 sayılı
Başbakanlık Teşkilat Kanununa göre, Başbakanlık
teşkilatı içerisinde de TEDAŞ'ın yeri yoktur; ilgili ve
bağlı kuruluşu da değildir. Görev bağlantısı
olmayan bir Başbakanın, TEDAŞ'taki işlemleri sebebiyle,
görevi kötüye kullanmasından ve ihmalinden bahsetmek mümkün müdür?! Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı, Anayasanın 112 nci maddesine göre, idarî
hiyerarşi içerisinde değildir; hükümet ilişkisi çerçevesinde
başbakana karşı sorumludur. Başbakan, bakanların
görevlerini Anayasa ve kanunlara göre yapıp yapmadıklarını
gözetlemek ve denetlemekle yükümlüdür.
Soruşturma önergesinde, Sayın Çiller ve ailesiyle ilgili iddia
edilen hiçbir suç delillendirilememiştir. Ayrıca, Sayın
Çiller'in, hiç kimseye, eski Bakana, Genel Müdüre ve yönetimde görev alan
kişilere, ihalenin belli kişilere verilmesi veya benzeri
yazılı veya sözlü hiçbir talimatının olmadığı,
Soruşturma Komisyonundaki ifadelerden de kesin olarak
anlaşılmıştır.
18.8.1995 tarihinde ihaleye çıkarılan 3,2 trilyonluk 32
elektrik şebekesi tevsi ve yenileme ihalesine -ki, bu Anadolu'nun her
tarafındadır- 167 firma katılmış ve 850 teklif
verilmiştir. Ben, yıllarca idarecilik yaptım. Eğer, bir
ihaleye 167 firma katılmışsa ve 850 teklif verilmişse,
burada suiistimalden bahsedemezsiniz; eğer, 3 firma, 4 firma, 5 firma,
bilemediniz 10 firma olursa, burada bir soru işareti koyabilirsiniz.
Değerli milletvekilleri, yüzde 32 kırım olmuştur.
Eğer, bir ihalede yüzde 3, yüzde 5, yüzde 10-15 kırım olmuş
olsa, burada da, bir soru işareti koyabilirsiniz; ama, yüzde 32
kırım olmuş, kırım... Yüzde 32 kırım
olmuş bir ihalede, siz, suiistimalden bahsedebilir misiniz?!.
TEDAŞ'ta, ihaleler yetkili organlarca
yapılmıştır. Yetkili organ, genel müdür ve yönetim
kuruludur. Genel müdür ve yönetim kurulunun dışında başka
bir birim, bakan veya başbakan yetkili değildir. Tekrar ediyorum, 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, ilgili kuruluşların
kararları ve tasarrufları bakanların veya
başbakanların onayına tabi değildir; onaylarına tabi
olmayan bir tasarrufun da geri alınmasını sağlayacak bir
yetkileri, idare hukukunun tabiî prensipleri çerçevesinde de mümkün
değildir.
Onun içindir ki, her zaman dürüstlüğüne inandığım ve
gerçekten doğru konuştuğuna da inandığım
Sayın Hüsnü Doğan, daha sonraki Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığı sırasında, Bakanı veya
Başbakanı ilzam edecek bir nokta bulamadığını,
bulunmadığını ifade etmekle birlikte, bu ihaleyi feshedecek
bir tasarrufa da girememiştir, girmemiştir.
Değerli arkadaşlarım, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığının, ilgili kuruluşu olması sebebiyle,
sadece gözetim, denetim ve teftiş etme yetkisi vardır; bunu da, eski
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Şinasi Altıner
yapmıştır ve bunda da sonuçlar ortaya
çıkmıştır. Nitekim, biraz evvel Yüce Heyetiniz, onu, ne
görevi kötüye kullanma ne de görevi ihmalden dolayı Yüce Divana sevk
etmeyi uygun bulmamıştır.
BAŞKAN – Sayın Bedük, 1 dakikanız var efendim.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; TEDAŞ' la ilgili eski Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Sayın Şinasi Altıner'i suçlu
bulmayacaksınız, buna karşılık ilgili ve
bağlı kuruluşu olmamasına rağmen, bir
Başbakanı sorumlu tutacaksınız!.. Bu, ne akla ne de
mantığa sığar ve yine, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı doğrudan doğruya sorumlu olmasına rağmen, eski
Başbakanı suçlamak mümkün değildir.
Bu çelişkili tutuma bir örnek daha vermek istiyorum. Emlâk
Bankası, Başbakanın doğrudan ilgili kuruluşudur. Engin
Civan olayıyla ilgili olarak eski Başbakan hakkında, yani
Yılmaz hakkında verilmiş olan önergede de, görevi ihmal
etmediğini ifade edeceksiniz ve bununla ilgili olarak oy vereceksiniz;
ama, TEDAŞ, Başbakanlığın ne ilgili kuruluşu ne
de bağlı kuruluşu... O halde, şöyle bir şey sormak
lazım: Eğer Çiller olursa görevi ihmal etmiştir; eğer
Yılmaz olursa görevi ihmal etmemiştir şeklinde bir
anlayış doğru değildir.
Meclis Soruşturması Komisyonunun bu değerlendirmesi
sonucunda, şöyle seslenmek istiyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bedük, size, son 1 dakika veriyorum.
SAFFET ARIKAN BEDÜK (Devamla) – Kamuoyunun önünde cereyan eden bu olay,
ibretle takip edilmekte, hakikati araştırma yerine, nasıl
siyasal yargılama yapıldığı ortaya
çıkmaktadır. Bizler, bu tip olayların Türkiye Büyük Millet
Meclisinde siyasî maksatlarla kullanıldığını aylarca
iddia ve ifade etmiştik, hatta "Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bakan, başbakan ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarını
kaldıralım, doğrudan doğruya yargıya gidelim,
mahkemeler bizler hakkında dava açsın" demiştik ve nitekim,
Sayın Çiller, o tarihte, 18 Nisan 1996 tarihinde liderleri ziyaret etmek
suretiyle, bunu dile getirmişti. Genel müdür
yardımcılarıyla ilgili tasarruf konusunda da, özellikle o zaman
müstafi hükümet olması sebebiyle bir işlem
yapılamamış, Ramazan Bayramına denk gelmiştir ve yine
teftiş kurulu başkanlığına müracaat etmiş, eski
genel müdürün soruşturma evrakı da Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığına intikal ettirilmiş ve gereği
yapılmıştır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gelin, dedikoduyla
insanları lekelemeyelim. Dedikodu kötü bir şeydir.
Başkasını kötülemek için yapılan dedikodudan duyulan zevk,
başkalarını düşürdüğümüz ölçüde kendimizi
yükselttiğimizi sanmaktır. Dedikodudan kaçınalım,
gerçeklere yönelelim. Unutmamak gerekir ki, barışçı yollar
demokrasimizin yerleşmesini ve gelişmesini temin eden temel unsurdur.
Bir düşünür ne diyor: "Barışı sevin; kini ve
kavgayı bir tarafa atın; çünkü bunlar bütün kötülüklerin
anasıdır."
Bu duygular içerisinde, Sayın Çiller'in, ne Türk Ceza Kanununun 240
ne de 230 uncu maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanma ve ihmalinin söz
konusu olmadığını Yüce Heyetinizin takdirlerine sunuyor,
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (DYP ve RP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bedük.
Sayın Bahri Kibar, buyurun efendim.
Sayın Kibar, süreniz 10 dakika efendim.
MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Ordu) – Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, bu Yüce Meclis çatısı
altında Meclis soruşturması açılması konusundaki imza
sahiplerinin "yalı çetesi", "eski, sabık
Başbakan" ve "ekip" diye adlandırdıkları
Sayın Tansu Çiller hakkında vermiş oldukları Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergedeki iddialarını ve bu
iddialarını dile getirirken neler söylediklerini, daha sonra,
komisyonlardaki tutumlarını; kısacası, çifte
standartlarını ve bu konulardaki kişisel görüşlerimi
sizlere arz etmek üzere, huzurlarınızda söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise en derin sevgi ve
saygılarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sağır
sultanın bile duyduğu malum olayları, burada, zaman
darlığı nedeniyle, tekrarlamak istemiyorum; ancak, TEDAŞ
Teftiş Kurulunun bu konuyla ilgili hazırlamış olduğu
25.12.1995 tarihindeki gizli raporuna değinmek istiyorum. Sözü edilen bu
raporda, aşağıdaki hususlar açık bir şekilde
belirtilmiştir: Komisyonlarda yolsuzluk yapılmıştır;
bazı firmalar sahte belge kullanmışlardır; bazı
firmalar da özellikle korunmuşlardır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, önerge sahiplerinden
birinci imza sahibi olan bugünkü Adalet Bakanı Sayın Kazan, bu
önergenin Meclis Genel Kurulunda tartışılması
sırasında bakın neler söylemiştir: "Yalı çetesi
olarak adlandırılan bir ekibin, Sayın Tansu Çiller
vasıtasıyla, ülkenin en büyük yatırımlarını
yürüten TEK ile ilgili 10 trilyon liralık bir ihalenin önceden belirlenen
firmalara, çok kârlı fiyatlarla verilmesini sağlamak ve bu maksada
ulaşabilmek için, Başbakanın etkisiyle, her türlü kanunî
icapları hiçe sayarak, gerektiğinde bakanları, genel müdürleri
değiştirerek, usullere, nizamlara aykırı olarak, devleti
bir çiftlik gibi kullanması olayıdır."
Yine, iddia sahiplerinin önergelerinde şöyle denilmektedir:
"Böylece, olayların meydana getirdiği her türlü zorluğa
rağmen, ekip, eski Başbakan Sayın Çiller'in her kademedeki
müdahalesi, takibi, sevk ve idaresi sayesinde planını uygulama
imkânını bulmuştur. Eldeki delil ve vesikalarıyla, her
türlü kanun ve nizamın çiğnenmesi suretiyle gerçekleştirilen bu
misal, ekibin, yalı çetesinin, Başbakan Sayın Tansu Çiller'in
himayesiyle, geçtiğimiz dönemde gerçekleştirdikleri pek çok
uygulamasından sadece birini göstermektedir.
Yukarıdaki özet açıklamalarımızdan da açıkça
görüldüğü gibi, Sayın Başbakan, Sayın Tansu Çiller,
devletin en büyük yatırımcı kuruluşlarına büyük
kârlı ihaleler tanzim ettirip, bunların, her türlü kanunsuz
davranışlar pahasına da olsa, belli firmalara verilmesini
sağlamak; bu yolsuzlukları önlemek isteyen genel müdürü görevden
uzaklaştırmak; kendisine vaki yolsuzluk ihbarlarının
Başbakanlık Teftiş Kurulunca incelenmesini engellemek;
TEDAŞ Teftiş Kurulu raporlarındaki açık tespitlere
rağmen, ihaleleri, ne pahasına olursa olsun, yürürlüğe
koydurtmak suretiyle görevini kötüye kullanmış ve devleti büyük
zarara sokmuş" denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, Sayın Kazan'ın, önergedeki ve
Genel Kuruldaki "yalı çetesi", "ekip" ve
"sabık Başbakan" diye isimlendirdiği Sayın Tansu
Çiller ve ailesi hakkındaki sözlerine bakınız: "Önce,
sadece biz Refah Partili milletvekilleri değil, tüm kamuoyu, bu tür devlet
ihalelerinde, kontrolün, konutta, Özer Çiller tarafından
yapıldığına ve yönlendirildiğine kani olur hale
gelmişizdir. Eski Başbakan Çiller'in en büyük hatası,
eşinin, devlet işlerine, özellikle tayin ve ihalelere müdahale
hırsını engelleyememesi olmuştur; ama, bu zafiyet, bugünkü
sonuçları doğurmuştur ve bu hususta tanıklar da var, hep
Özer Beyi konuşuyorlar. Eski Başbakan Sayın Çiller'in bu olaydan
tamamen haberi vardır ve bu ihaleler, yukarıdan, konuttan
yönlendirilmiştir." Burası çok önemlidir değerli
arkadaşlarım. Sayın Kazan "bunda en ufak bir şühpemiz
olsaydı, verdiğimiz bu önergeyi 20 gün geciktikten sonra geri
alırdık. Bu hususta tanıklar da var, hep Özer Beyi
konuşuyorlar. Bunlar, isimlerini ancak Komisyona verebileceğimiz
tanıklardır" dedikten sonra, önergelerinin isabetli ve
haklı olduğuna inanıyorlar ve Yüce Meclisten, bu önergenin
kabulü lehinde oy istiyorlar.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, burada, bir hususu da
parantez içinde vermek istiyorum. Bakınız, Sayın Kazan, bu
önergeyi hazırlarken hukukçu milletvekilleriyle olayın
detaylarını tartışıyorlar ve bu konuda önerge
hazırlıyorlar ve nihayet oylama gerçekleşiyor ve o zaman
istedikleri oluyor.
Değerli arkadaşlarım, gelin görün ki, muhalefette iken
farklı düşüncede, iktidarda iken farklı eylemlerde olan önerge
sahiplerinin bu davranışları ve ellerinde belge, bilgi ve kesin
kanıtlar olduğunu iddia eden şimdiki Sayın Bakanın,
ellerindeki belge ve bilgileri Meclis Başkanlığına ve
TEDAŞ Komisyonuna vermeyişleri, bizleri, Meclisi yanıltarak soruşturma
açtırdıkları veya Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi ortak
hükümet kurduktan sonra belgeleri sakladığı yönünde
düşünceye sevk etmiştir. Hal gerçekten böyle ise, birinci durumda
siyasî, ikinci durumda ise cezaî sorumlulukları söz konusudur.
Değerli arkadaşlarım, üstüne üstlük, bir de, bu önerge
hazırlanırken, hukukçu milletvekillerinden özel bir komisyon kurarak
her şeyi incelediklerini beyan eden, Sayın Kazan ve önerge sahipleri.
Değerli arkadaşlarım, hukukun tükendiği yerde, hukuk
dışı usuller rağbet görür. "Siyaset bunu
gerektiriyor" diyerek, hukuku, ahlakı ve din kurallarını
bir tarafa itenler, yolsuzluğa ve birtakım olaylara bizzat öncülük
etmiş olurlar.
Değerli milletvekilleri, bir millet kendi meclisine güvenmez, kendi
üniversitesine inanmazsa, hâkimine, öğretmenine itimadı kalmazsa,
ayakta kalabilir mi?! Oysa, bazı çevreler, kendi zihniyetini hâkim
kılabilmenin gayretine düşmüşlerdir, yüce dinimizi kendi
inandıkları gibi kullanma eğilimleri vardır ve
bunların, vermiş oldukları önergelerindeki iddiaları hiçe
sayan, iftiracı, yalancı şahitlikçi ve Makyavelci özel bir
propaganda usulleri vardır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün ve gelecek
oylamalarda şunu unutmayınız ki, milletimiz, bütün partilerin
faaliyetlerini dikkatle takip etmektedir. Millet huzurunda, millet iradesi
önünde her kötülük, her yolsuzluk ve her yolsuzluğa karşı
kurulan yolsuzlukları örtbas etme ittifakı, er veya geç ortaya
çıkacaktır. Aslında, sizler, burada, olması gereken,
yapılması icap eden en doğru hareketin ne olduğunu
biliyorsunuz da, kötü olduğunu bildiğiniz bazı
davranışlardan, nedense, iktidar uğruna, koltuk uğruna,
yakanızı kurtaramıyorsunuz. (ANAP ve DSP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, TEDAŞ Soruşturma Komisyonunun
oylanması sırasında yaşadığım şu
anımı sizlere anlatmak istiyorum: Malum olayı kamuoyu hayret ve
şaşkınlıkla izlerken, komisyon oylamasında, Refah
Partili bir milletvekili, oylama sonuçlandıktan sonra, şöyle bir
ifade kullanmıştır: "Görev
başarılmıştır." Ne görevi; yolsuzluğu örtme
görevi, temeli yolsuzlukların kapatılması üzerine kurulu olan
Hükümetin devamı için hayatî önemi haiz bir kutsal görev.
Değerli milletvekilleri, bugünkü Hükümet ve Meclis
komisyonlarınca, devleti ve milleti soyanlara ödün verilmektedir; hatta,
daha da vahim olanı, Yüce Meclise olan güven bu nedenlerden dolayı
sarsılmaktadır. Hukuk, devlet imkânlarından büyük paylarla
yararlanan imtiyazlı bir zümre tanımamıştır; ama, bir
iktidar kendi yakınlarını ve destekçi çevrelerini kayırma
politikası güdüyorsa, hukuk ihmal edilerek politikanın üstünlüğü
işler hale geliyor demektir.
BAŞKAN – Sayın Kibar, 1 dakikanız var efendim.
MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Devamla) – Bağlıyorum.
Bunun anlamı, hukukçu olan birçok arkadaşımızın
da kabul edeceği gibi, hukukun yerine politikanın geçmesidir ki, bu
da, ülkemiz ve geleceği için en tehlikeli bir gelişmedir.
Değerli arkadaşlarım, bir siyasî topluluğun iktidar
olma isteği hukuka uygundur; ancak, görüyoruz ki, 20 nci Dönemin
farklı bir dönem olmasını isteyen ve bir yandan geçmiş
dönemin soruşturulamayan konularının
soruşturmasını yapmak, diğer yandan da, ülkemizde
şeffaf, dürüst ve adil düzeni "glu glu" danslarıyla
sağlamak isteyenler bunu savunamazlar ve iddia edemezler.
Değerli milletvekilleri, toplumlar, kendi işlerini
yöneticilerine emanet etmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kibar, 1 dakika süre veriyorum; lütfen tamamlar
mısınız.
MUSTAFA BAHRİ KİBAR (Devamla) – Soygunu önlemek için
soyguncunun, anarşiyi önlemek için anarşistin merhametine
sığınan bir yönetimin, asıl kendisi merhamete muhtaç hale
gelir. Çaresizlik ile iktidar kavramı yan yana gelemez; gelirse de, bir
millet için en büyük tehlike başgösterir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, hukukun ve
ahlakın etkisini yitirdiği, kaygı, tereddüt ve ümitsizliğin
yaygın hale geldiği şu andaki ortamda, nizam
saygısını içinde yaşatan kimseler mağdur, her türlü
kuralı hiçe sayan marifet erbabı muteber hale gelir; ilim, servet ve
şöhret, onlara müstahak ve layık olanların değil,
kapanın elinde kalır ve her şey tersine döner. Bir atasözümüzde
ifade edildiği gibi, sürü tersine dönerse, uyuz keçi öne geçer.
Şimdi karar sizlerindir sayın milletvekilleri. Bizler, bu Yüce
Meclisin çatısı altında, bugün, burada, sadece, önerge
sahiplerinin "yalı çetesi", "sabık eski
Başbakan", "ekip" ve benzeri türden itham ettiği
Sayın Tansu Çiller hakkında karar vermiyoruz; bizler, aynı
zamanda, yüce dinimizi Makyavel mantığıyla kullananların
aynadaki görüntüsünün ne olduğunun kararını da vereceğiz.
Bizler, burada "temiz siyaset, eşittir, temiz toplum ve dürüst
politika"nın memleketimizde barınacak bir ortamının
olmasını arzuladığımız içindir ki, üzerinde
mütalaa ettiğimiz bu önergenin oylanması sırasında, ilahî
adaleti unutmadan, aklı olan, vicdanı olan herkesi bu önergenin kabulü
lehinde oy vermeye davet ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
(ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kibar.
Son konuşma Sayın Nuri Yabuz'un.
Buyurun Sayın Yabuz.
Süreniz 10 dakikadır.
NURİ YABUZ (Afyon) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin çok
değerli üyeleri; kamuoyunda TEDAŞ yolsuzluğu diye geçen,
TEDAŞ Genel Müdürlüğünce 18.8.1995 tarihli Resmî Gazetede ilan
edilerek 32 yerleşim biriminin elektrifikasyon tesis ve tevsi işi ihalesiyle
ilgili olarak yapılan ihaleler ve bu ihalelere yolsuzluk ve fesat
karıştırıldığının iddia edilmesi
sonunda kurulan bir soruşturma komisyonunun raporu hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Ben, müsaade ederseniz, önce, bu Komisyonun kurulmasına sebebiyet
veren önergeden bahsetmek istiyorum. Adı geçen önerge, Sayın
Şevket Kazan ve 75 arkadaşı tarafından Meclis Genel
Kuruluna getirilmiştir. İddia: Bu ihalelerde yolsuzluk vardır;
fesat karıştırılmıştır; karıştıran,
zamanın Başbakanıdır ve -bunu "yalı çetesi"
olarak nitelendirmiştir ve sözümün hemen burasında bu ibarenin çok
ağır bir siyasî ibare olduğunu da zikretmeden
geçemeyeceğim- bu çete, devleti bu yolla zarara sokmuştur. İddia
budur. Peki, bu iddianın delilleri nedir; medyada çıkan birtakım
iddialardan ibarettir; bu, yazılı medyadır ve görsel
medyadır ve bir kişinin, gelip, Sayın Şevket Kazan'a bu
hususta bilgi vermesi neticesidir. Bilgi veren kişinin ismini burada
zikretmeyeceğim. Kendisi Ödemişlidir; siyaseten de -benim de mensup
olduğum- Doğru Yol Partisinin geçmişte üyesi olduğunu
Sayın Kazan'a ifade etmiştir. Kendisinin komisyonda alınan
ifadesinde, elinde herhangi bir belge ve delil olmadığını
söylemiştir. Sayın Şevket Kazan da bu Komisyonda ifade
verdiği zaman, iddia ettiği belgenin ne olduğu Komisyon üyeleri
tarafından kendisine sorulduğunda "bana böyle bir adam geldi
'elimde belgeler var; bu hususta eğer biz gerekli işlemleri
yapabilseydik, ihalelerin büyük bir bölümünü kazanacaktık, bir siyasî
itibarı kullanacaktık' şeklinde iddialarda bulundu. Ben,
kendisinin kılık kıyafetine ve davranışlarına
baktığım zaman itibar edilmemesi gereken bir kişi
olduğunu da anladım" şeklinde ifade vermiştir ve bu
tutanaklarda yazılıdır.
Burada, huzurunuzda, bir şeyi daha beyan etmekten şeref
duyacağım. Adı geçen bu kişi, şahsî itibarı,
ticarî itibarı ve siyasî itibarı olmadığından
dolayıdır ki, benim partimden ihraç edilmiş bir kişidir ve
o anda da benim partimin üyesi değildir, ihraç edilmiş bir
kişidir.
Peki, diğer deliller nedir; gazetede yazılanlardır ve
birtakım görsel medyada, programlarda, çıkıp iddia edilenlerdir.
Bu yayınları yapanlar, Komisyon tarafından huzura davet
edilmiş ve yemin ettirilerek ifadelerine başvurulmuştur.
Kendilerine sorulan sorular şunlardır: "Size, iddiada adı
geçen zamanın Başbakanı Tansu Çiller veya onun birinci derecedeki
bir yakını veya ikinci derecedeki bir yakını veya onunla
irtibat halindeki bir siyasî kişilik, bu hususta yazılı bir
talimatta bulundu mu?" Cevap: "Hayır." "Size sözlü bir
telkinde bulundu mu?", "hayır"; "bunu, hısım
akrabası yaptı mı?", "hayır."
Cevapların tamamı hayır olmuştur. Bu sorular, adı
geçen kuruluşun yönetim kurulu üyelerine, genel müdürlerine, genel müdür
muavinlerine, tamamına sorulmuştur ve aynı sorulara
karşı alınan cevaplar, hayırdır. Yani, eğer,
dosyayı iyice tetkik edersek, ne Sayın Tansu Çiller tarafından
ne hısım akrabası tarafından ne de Doğru Yol
Partisinin yetkili siyasî kişileri tarafından, bu ihalelerin
birilerine verilip birilerine verilmemesi hususunda herhangi bir telkine rastlanmamıştır.
Sayın milletvekilleri, ben, bir de bu işin hukukî yönünü size
arz etmeye çalışacağım. TEDAŞ, bağlı
bulunduğu 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye göre,
bakanlık, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yürütülmesini
gözetmekle görevlendirilmiştir. Bu kavram genişletilerek, TEDAŞ,
bağlı bir kuruluş haline getirilemez; 3046 sayılı
Kanunun bir maddesinin onbirinci fıkrasına göre, ilgili bir
kuruluştur. Bu sebeple, Başbakanın, hiyerarşik düzene, yani
kanuna dayalı bir hak ve yetkisi yoktur. Anayasanın 123 üncü maddesi
uyarınca "İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve
kanunla düzenlenir." Kanunda açıkça yer almayan görev ve yetki
kullanılamaz ve kullandırılamaz. Kanundan doğan yetki ve
sorumluluğu -Başbakanın- olmayacağı gibi,
Başbakan da, bu konuda görevi ihmal etmiş veya
savsaklamıştır diye suçlanamaz.
TEDAŞ, Başbakanlığa bağlı bir kuruluş
değildir, ilgili bir kuruluş değildir veya
Başbakanlıkla en küçük bir ilgisi olan bir kuruluş da
değildir. Başbakan, bakanların hiyerarşik amiri de
değildir.
Anayasanın 112 nci maddesi, Başbakanın görev ve siyasî
sorumluluğunu düzenlemektedir. "Başbakan, bakanların
görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve
düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür." Bu temel kural, bakanlar
arasında işbirliğini sağlamak ve hükümetin genel siyasetini
gözetmektir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden müteselsilen
sorumludur. Bunun içindir ki, Başbakanın Yüce Divana sevki halinde,
bütün bakanlar düşmüş duruma gelir. Başbakanın bakanların
Anayasaya ve kanunlara uygun olarak görevlerini yapmalarını gözetmesi
ve düzeltici önlemleri alma yükümlülüğü, onu, kamu hizmetlerinde herhangi
bir sıfat ve suretle çalışmakta olan bir kimse durumuna,
diğer bir deyişle, bakanların hiyerarşik amiri olarak
kabulüne yol açmaz; bu sebeple, siyasî sorumluluğunun kapsamını
genişleterek -veya başka bir yorumla- görevini kötüye kullanan bir
kamu hizmetlisi ya da görevlisi durumuna getiremez.
TEDAŞ, bütün konuşmacılar da ifade etti, 233
sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameye bağlı bir kuruluştur
demiştik. Ben, hemen bu kararnamedeki bazı şeylerden ve
TEDAŞ'taki birtakım düzenlemelerden bahsetmek istiyorum.
TEDAŞ, bir KİT kuruluşudur. KİT
kuruluşlarında yönetim, yetki ve sorumluluk taşır ve bu
hiyerarşi şöyle işler: Bu tip kuruluşlarda 6 yönetici
bulunur; genel müdür, yönetim kurulu başkanlığını
yapar; iki genel müdür yardımcısı da yönetim kurulunun asil
üyesidir.
BAŞKAN – Sayın Yabuz, 1 dakikanız var efendim.
NURİ YABUZ (Devamla) – Diğer üyeler ise, birisi ilgili
bakanlığa, birisi de maliyeye ait görevlidir. İşte, bu 6
kişiden teşekkül eden yönetim kurulu, her türlü yetkiye sahiptir. Bu
kurul, ihaleleri iptal etmeye, yönetim kurulu kararlarını iptal edip
yeni kararlar almaya yetkilidir ve aldıkları bu kararları hiçbir
mercie onaylatma lüzumunu görmezler. Bu, kanun gereğidir. Yani, bu
kararları değiştirmek, ilgili bakanın görevi
olmadığı gibi, yetkisi içerisinde olmadığı gibi,
Başbakanın da görev ve yetkileri içerisinde yer almaz. O zaman akla
şöyle bir sual geliyor: Eğer böyle bir yetkiniz yoksa, bu
kuruluşun yaptığı icraatlardan hukuken hangi
sorumluluğu, nasıl taşırsınız? Bu sorunun
cevabını, hukuken, bütün milletvekilleri, kendi vicdanlarında ve
kamuoyu önünde vermek zorundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yabuz, son 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen
toparlar mısınız efendim.
NURİ YABUZ (Devamla) – Eğer işin siyasî boyutuna gelecek
olursak... Benden önceki konuşmacı arkadaşlarım, diğer
siyasî partiler mensubu olan bazı arkadaşlarımızın,
değerli bakanlarımızın beyanlarından bahsettiler; ben
de, bir diğer arkadaşımızın, Sayın Pakdemirli'nin
bu husustaki bir mütalaasından bahsetmek istiyorum. Bu soruşturma
komisyonlarının siyasî amaçla kurulduğunu, kendisi, bu
komisyonda verdiği bir şerhle, yazılı olarak ifade etmiştir;
"Komisyona gönderilenler siyasî bir amaçla gönderilir. Filanca bakan
soruşturuldu, Yüce Divana sevk edildi" diye, ileride siyasî istismar
konusu yapabilmek için gönderildiğini, kendisi, bizatihi, ifadesinde,
yazılı olarak ifadesinde beyan etmiştir. Çok değer
verdiğim Sayın Bakanın bu ifadesine katılmamak mümkün
değil. Kendisini, bu ifadesinden dolayı da tebrik ediyorum.
Huzurlarınızda sözlerime son verirken, parlamenter siyasî
hayatımızın başlamasından bu yana kadar
soruşturmaya tabi tutulan, komisyonda aklanan veya komisyonların
sonunda vermiş olduğu raporun Meclis müzakereleri sırasında
aklanan veya bu oylamalar sırasında Yüce Divana sevk edilen, Anayasa
Mahkemesi huzurunda aklanan bakan ve başbakanlara, siyaset, bir özür
borçludur. Bundan böyle, bu konuların istismar edilmemesi dileğini
taşıyor; bu özrü, ben, burada, sözlü olarak şahsım
adına yerine getiriyorum, kendi adıma tamamından özür diliyorum.
Bundan sonra, böyle siyasî konuların, milletin ve bu Yüce Meclisin
huzurunu işgal etmemesini diliyor; hepinize en derin
saygılarımı sunuyorum. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yabuz.
Sayın milletvekilleri, Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket
Kazan, Başkanlığımıza gönderdiği bir pusulada
"ANAP Manisa Milletvekili Abdullah Akarsu, konuşmasında,
adımdan bahsederek, bazı imalı ifadelerle ithamda
bulunmuşlardır. İçtüzüğe göre açıklama hakkım
doğmuştur" diyor; Genel Kurulun vaktini fazla almamak için,
kısa bir açıklama göndermiş. Bu açıklamayı ben de
yerinde gördüğüm için okuyorum:
"Eski Başbakan Tansu Çiller hakkında, TEDAŞ'taki
ihaleler nedeniyle arkadaşlarımla vermiş olduğum
soruşturma önergesi, adından da anlaşılacağı
üzere, önergede belirtilen hususların Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından soruşturulması talebinden ibarettir.
Soruşturma açılmış, Komisyon, ilgililerin, bu arada
benim de ifademi almıştır. 21 Haziran 1996 tarihinde,
Komisyonda, bildiklerimiz zabıtlara geçmiştir. Ayrıca,
tanık isimleri ve bütün belgeler, Komisyona, soruşturma için
verilmiştir. Komisyon, tanıkları dinlemiş, belgeleri
incelemiştir.
Komisyona bilgi ve belge verilmediği iddiaları tamamen
hilâfı hakikattir. Takdiri Komisyona
bırakılmıştır. Bu açıklamayı yapma
ihtiyacını duydum."
Kendisinin açıklamalarını burada tutanaklara geçirdim.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Kesin deliller nerede?
BAŞKAN – Soruşturma raporu üzerindeki konuşmalar...
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan
Komisyon adına...
BAŞKAN – Aslında, Komisyonun başta konuşması
lazım.
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – İçtüzükte böyle bir
hüküm yok efendim.
BAŞKAN – İçtüzüğü açarsanız, komisyon başta bu
sözü alır, ondan sonra milletvekilleri konuşur; çünkü, bunun bir
mantığı da var, komisyon çıkar, komisyon raporunun özünü
açıklar ve bunun üzerine de Genel Kuruldan...
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Önce demiyor.
BAŞKAN – Ama, İçtüzüğü bilmek zorundasınız.
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan,
İçtüzükte soruşturma Komisyonuna...
BAŞKAN – Efendim, önce komisyona diyor. Açarsanız... Ancak,
şöyle bir durum da var...
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – İzin verirseniz...
Öyle demiyor "Komisyona ve 6 milletvekiline söz verilir" diyor.
BAŞKAN – Tamam; ama, sıralama orada
yapılmıştır.
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Efendim, oradaki sıralama...
BAŞKAN – Neyse... Siz, Komisyon raporuna da muhalifsiniz?.. O
zaman...
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Evet... Kısa...
BAŞKAN – Yani, şahsî düşüncelerinizi mi söyleyeceksiniz,
Komisyon adına mı konuşacaksınız?
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Komisyon adına
konuşacağım.
BAŞKAN – Buyurun o zaman. (DSP, ANAP ve CHP sıralarından
alkışlar)
(9/1) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI METİN BOSTANCIOĞLU (Sinop) – Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Anayasamızın 87 nci maddesinde Türkiye
Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri tek tek
sayılmıştır. Burada sayılan görevlerin
başında, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak ile
Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek gelir.
Bakanlar Kurulu ve bakanları denetleme yolları ise,
bilindiği gibi, soru, genel görüşme, gensoru ve Meclis
soruşturmasıdır. Yüce Meclisimiz, 20 nci Dönemde, bir yandan,
kanun koyma görevini yerine getirirken, bir yandan da, yürütmeyi denetleme
görevini yapmaktadır. Bu dönem, yürütmeyle ilgili birtakım
iddiaların açığa çıkarılması,
aydınlatılması bakımından diğer dönemlere
kıyasla özellik arz etmektedir.
Cumhuriyetimizin 50 nci Hükümeti döneminde, o dönemin anamuhalefet
partisi mensubu milletvekili Sayın Şevket Kazan ve
arkadaşları, TEDAŞ'taki ihale yolsuzluklarında dönemin
Başbakanı Sayın Tansu Çiller'in görevini kötüye
kullandığı iddiasıyla Meclis soruşturması
açılmasını bir önergeyle istemiş idi.
Sayın milletvekilleri, kanun yaparken veya hükümeti denetlerken ya
da yargısal nitelikli Meclis soruşturmasından önce
ayrıntılı bilgiye ulaşmak amacıyla Meclis
araştırması komisyonları kurulur. Oysa ki, Meclis
soruşturması komisyonları, Bakanlar Kurulu üyelerinin cezaî sorumluluklarına
ilişkin yargısal nitelikli bir inceleme görevi yapar, yargılama
yapmaz. Meclis soruşturma komisyonu üyeleri, savcı
olmadığı gibi, yargıç da değildir. Meclis
soruşturma komisyonunun görevi, Anayasanın 100 üncü maddesine göre
bir Bakan veya Başbakanın eylem veya işlemlerinden dolayı
cezaî sorumluluğunun olup olmadığı konusunda, Meclis Genel
Kuruluna sunulmak üzere, soruşturma yapmak ve bu soruşturma sonunda
hazırlayacağı raporu Yüce Divana sevk etme veya etmeme
şeklindeki nihaî görüşünü de açıklamak suretiyle Genel Kurula
sunmaktan ibarettir.
Başkanı bulunduğum (9/1) nolu Meclis Soruşturma
Komisyonu da Anayasanın ve İçtüzüğün ilgili maddelerine göre
çalışarak Anayasal süre içinde görevini tamamlamış ve bugün
müzakeresi yapılan raporu takdirlerinize sunmuştur.
Gerek dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın
Şinasi Altıner ile ilgili (9/2) nolu Soruşturma Komisyonu
raporunun görüşülmesi sırasında gerekse bizim raporumuz ile
ilgili olarak biraz önce konuşan sayın milletvekilleri,
TEDAŞ'ın bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığı iddasıyla ilgili bilgileri sundular. Rapor,
dağıtılıp, bütün milletvekilleri tarafından
okunduğu için, ben, tekrardan kaçınarak, raporu, Komisyon Başkanı
sıfatıyla, takdirlerinize sunuyorum; ancak, raporda olmayan bir
bilgiyi de, ayrıca, bilgilerinize sunmayı görev addediyorum.
Sayın milletvekilleri, çalışmaya
başladığımız andan itibaren müzakeresini
yaptığımız TEDAŞ'taki ihale yolsuzlukları
hakkında, o dönemin genel müdür yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri ve ihale komisyonu üyeleri,
memuriyetten çıkarılmışlar, görevi kötüye kullanmaktan
dolayı da hâlen Ankara Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesinde
yargılanmaktadırlar. Hiç kimse, TEDAŞ ihalelerinde yolsuzluk
olmadığını iddia etmemiştir şu ana kadar.
Sayın milletvekilleri, soruşturma bitene kadar, bu konuda,
görevim gereği, hiç konuşmadım; ancak, rapor
hazırlanıp, karşı oy yazılarıyla birlikte Meclis
Başkanlığına sunulduktan sonra, elbette görüşlerimi
açıklama hakkım doğdu. Halkımızın, temiz toplum,
şeffaf bir yönetim ve aydınlık bir Türkiye istemiyle sesini daha
gür duyurmaya çalıştığı şu günlerde, onların
temsilcisi olan bizler, bu güzel istemin dışına
çıkamayız, kulaklarımızı da tıkayamayız.
Sinop Milletvekili Metin Bostancıoğlu olarak da ben, temiz toplum,
şeffaf bir yönetim ve aydınlık bir Türkiye isteği için,
TEDAŞ olaylarıyla ilgili kişisel görüşlerimi,
karşı oy yazımla bilgilerinize sundum.
Sayın milletvekilleri, rapor ve karşı oy
yazılarını tekrar etmiyorum. Görevi ihmal yönünde 8'e 7 karar
oluşmuştur; asıl karar, Sayın Kurulunuzun vereceği
karardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DSP, CHP ve ANAP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bostancıoğlu.
Sayın milletvekilleri, hakkında Meclis soruşturması
istenen sayın eski Başbakan herhangi bir söz talebinde
bulunmamıştır. Böylece, soruşturma komisyonu raporu
üzerindeki müzakereler bitmiştir.
Bilindiği üzere, rapor, ret istemini havidir, soruşturma
açılmaması konusunda bir rapordur. İçtüzüğümüzün 112 nci
maddesine göre, biraz önce yaptığımız uygulamalar, burada
da aynen geçerlidir. Bu itibarla, bu raporun reddi yönünde verilmiş 2 tane
önerge vardır, bu önergeleri okutup işleme koyacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 75 arkadaşının,
Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'nin (TEDAŞ) bazı
ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının
tespit edilmesine karşın gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin
belli firmalara verilmesini sağlamak suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski
Başbakan Tansu Çiller hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi
uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergeleri üzerine kurulan (9/1) sayılı Meclis
Soruşturması Komisyonu raporunda, iddia edenler tarafından
verilen delillerin yeterli görülmediği ve Komisyonca da yeterli delil elde
edilemediği için, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine
gerek olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Ancak, rapora ekli karşı oy yazımda da belirtildiği
üzere, eski Başbakan Tansu Çiller'in, usulsüzlük ve yolsuzluk yapılan
ihalelerle ilgili TEDAŞ Teftiş Kurulunun raporunda ortaya çıkan
iddiaların, kurum içi ve dışında,
Başbakanlığa intikal ettirilmesine karşın hiçbir
işlemin yapılmaması ve usulsüzlüklere adı
karışanların görevden alınması için düzenlenen
kararnamenin uzun süre Cumhurbaşkanlığına gönderilmemesi
suretiyle, 3056 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin kendisine
verdiği yetkiler çerçevesinde hareket etmeyerek, Türk Ceza Kanununun 230
uncu maddesinde ifadesini bulan görevi ihmal suçunu işlediği ortaya
çıkmıştır. Bu nedenle, eski Başbakan Tansu Çiller'in,
yukarıda belirtilen fiili nedeniyle, Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca
yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine karar verilmesi için, gereğini,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesi
uyarınca, arz ederim.
Mahmut
Erdir
Eskişehir
BAŞKAN – Aynı mahiyette bir önerge daha vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TEDAŞ ihaleleriyle ilgili olarak eski Başbakan Tansu Çiller
hakkında açılmış bulunan Meclis soruşturması
sonucunda, 173 sıra sayılı ve (9/1) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu raporuyla, eski Başbakan Tansu Çiller'in
Yüce Divana sevkine gerek olmadığına karar verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin
beşinci fıkrası hükmü gereğince, Yüce Divana sevk etmeme
yönündeki raporun reddinin ve Tansu Çiller'in görevi ihmal suçunu işlemesi
nedeniyle Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca Yüce Divana
sevkinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca karara
bağlanmasını saygılarımla dilerim.
Haydar
Oymak
Amasya
Gerekçe:
Önergede ifade edildiği gibi (9/1) esas numaralı ve 173
sıra sayılı Meclis Soruşturması Komisyonunun
raporunda, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek
olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Ancak, raporun muhalefet şerhinden, Tansu Çiller'in görevini ihmal
suçunu işlediğine ilişkin kuşkuların yapılan
soruşturma sonucunda giderilemediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, Soruşturma Komisyonunun raporunun reddi ve eski
Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine karar verilmesi gereği
duyulmuş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci
maddesinin beşinci fıkrası gereğince, bu önerge Sayın
Başkanlığa verilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, iki önerge de aynı
mahiyette olduğu için, iki önergeyi birleştirerek işleme
koyacağım.
Biraz önce de söylediğim gibi, Soruşturma Komisyonunun raporu,
soruşturmanın açılmaması yönündedir. Bu raporun reddi,
ancak, İçtüzüğün 112 nci maddesine göre verilen ve hakkında
soruşturma istenen kişinin Türk Ceza Kanununun hangi maddesine göre
cezalandırılması gerektiğini belirten bir önergenin Yüce
Genel Kurulda kabulüyle mümkündür.
Bu önergelerin ikisi birleştirilerek açık oya
sunulacaktır. Eğer, açık oylamada, bu önerge, 276 kabul oyu
alırsa, o zaman, hakkında soruşturma açılması istenen
eski Başbakan Yüce Divana sevk edilmiş olur. Eğer 276 kabul oyu
çıkmazsa -ama, 184 sayın milletvekilimiz toplantıya
katılmışsa- o zaman, eski Başbakanın Yüce Divana sevk
edilmesi reddedilmiş sayılır.
Bu itibarla, şimdi, açık oylamanın biçimini
oylarınıza sunacağım. Biliyorsunuz, açık oylama,
kupaların sıralar arasında dolaştırılması
veya adı okunan sayın milletvekilinin "ret",
"çekimser" veya "kabul" olarak oyunu belirtmesi veyahut da
kupaların Başkanlık Divanının önüne konularak,
adı okunan milletvekilinin burada oyunu kullanması suretiyle olur.
Şimdi, açık oylamanın şeklini belirleyeceğiz.
Açık oylamanın, kupaların sıralar arasında
dolaştırılması suretiyle yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık
oylamanın, kupaların sıralar arasında dolaştırılması
suretiyle yapılması kabul edilmiştir.
Arkadaşlar, burada bir açıklama yapayım: Burada oylanan,
önergedir; yani, Komisyon raporu değil. Komisyon raporunu kabul
ediyorsanız, kırmızı oy vereceksiniz, önergeyi -yani, Yüce
Divana sevk kararını- kabul ediyorsanız, beyaz oy vereceksiniz.
Yani, önergeye ret oyu vermek, Yüce Divana sevk etmemek demektir; önergeye
kabul oyu vermek, Yüce Divana sevk yönünde oy vermektir. Bu hususu
açıklamak istiyorum. Oylanan, önergedir efendim.
Yanında basılı oy pusulası olmayan sayın
milletvekilleri, beyaz bir kağıda adını,
soyadını, seçim çevresini, oyunun rengini yazıp, imzalayarak
kutulara atabilirler.
Kupalar dolaştırılsın.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Salonda bulunup da oyunu kullanmayan sayın üye var
mı? Yok.
Oy verme işlemi sona ermiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımına başlandı)
3. – Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları
A.Ş. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.’ndeki devlete ait
hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında
nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle
devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu
eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 196) (1)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi de, üçüncü
sırada yer alan, Kocaeli Milletvekili Şevket Kazan ve 56
arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları AŞ.
(TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.'ndeki devlete ait hissenin
satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu
kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara
uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla eski
Başbakan Tansu Çiller hakkında Anayasanın 100 üncü maddesi
uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi ve (9/3) Esas Numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu raporu üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
Komisyon Başkanı yerlerini aldılar.
Meclis Soruşturması Komisyonunun 196 sıra
sayılı raporu daha önce sayın üyelere
dağıtılmış ve ilgili eski Başbakana da
gönderilmiştir. Rapor üzerindeki görüşmelerde, Komisyona ve 6 milletvekiline
söz verilecektir; ayrıca, hakkında soruşturma istenilen eski
Başbakana da söz verilecektir.
Komisyonun söz süresi 20 dakika, milletvekillerinin söz süresi 10'ar
dakikadır; eğer, hakkında soruşturma istenilen eski
Başbakan konuşmak isterse, söz süresi
sınırsızdır.
Şimdi, rapor üzerinde söz alan sayın üyeleri okuyorum:
Sayın Abdulkadir Baş, Sayın Metin Öney, Sayın Turhan Güven,
Sayın Ahmet İyimaya, Sayın Ali Rıza Gönül, Sayın Refik
Aras, Sayın Orhan Veli Yıldırım, Sayın Zeki Çakan,
Sayın Halit Dumankaya, Sayın Yüksel Yalova, Sayın Saffet
Arıkan Bedük. İlk 6 kişiye söz vereceğiz; eğer, ilk 6
sırada olan arkadaşlardan konuşmayanlar olursa, sonraki
arkadaşlara da söz veririz.
Sayın Komisyon, bu safhada bir açıklama yapmak istiyor musunuz
efendim?
(9/3) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI KOMİSYONU
BAŞKANI HAYRETTİN UZUN (Kocaeli) – Hayır. Teşekkür ederiz.
BAŞKAN – Konuşmak istemiyorsunuz.
Sayın Abdulkadir Baş, buyurun efendim. (ANAP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
ABDULKADİR BAŞ (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli
üyeler; 196 sıra sayılı, (9/3) Esas Numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu raporu üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Sayın Şevket Kazan ve 56
arkadaşı tarafından, eski Başbakan Sayın Çiller
hakkında, TOFAŞ'taki devlet hisselerinin satılması
esnasında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla Meclis
soruşturması açılması talebiyle verilen bu önergede, sonuç
olarak, Sayın Çiller'in, makam nüfuzunu kullanmak suretiyle,
dostlarına ve kendisine menfaat temin etmek peşinde ısrarla
koştuğu, ihale zarflarını konuta isteyerek, ihale komisyonu
olmadan bizzat açtığı, böylece, ihaleye fesat
karıştırdığı, devleti 1 trilyondan fazla zarara
soktuğu, denetleme kurulu raporlarını işleme
koymadığı ve görevini kötüye kullandığı iddia
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, önergede dile getirilen bu iddialar,
Yüksek Denetleme Kurulu ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunca da
rapora bağlanan hususlardır. Soruşturma komisyonu raporu ve
eklerinden de anlaşılacağı gibi, bu önergenin Yüce Mecliste
tartışıldığı esnada göz önün-
(1) 196 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
de
bulundurulan belge ve delillerin dışında yeni bir belge de
komisyona intikal etmemiştir. Komisyona mensup 15 sayın üyeden 7'si,
yukarıdaki olaylar sebebiyle, Sayın Çiller'in Yüce Divanda
yargılanmasına gerek olduğuna karar vermiştir; ama, olaya
uygulanacak kanun maddesinde farklı görüşler üzerinde durulmuştur;
ancak, calibi dikkat husus, komisyonun Refah Partili üyelerinin, önergede
savunulan görüşleri değiştirecek hiçbir yeni delil elde
edilemediği halde, farklı sonuca varmalarıdır.
Sayın milletvekilleri, komisyonun görevi, önergede iddia edilen
maddî olayların doğru olup olmadığını tespit
etmektir. Bu olayların doğruluğu tespit edildikten sonra, suç
vasfının tayini ve olayın suça konu olup
olmadığının tespit yeri yargıdır. Doğru
olan, Kamu Ortaklığı İdaresi üzerinde vesayet hakkı
olduğunu, yetki ve sorumluluğu bulunduğunu iddia eden Sayın
Çiller'in bunların hesabını yargı önünde vermesidir. Bunu
engellemek, Sayın Çiller'e iyilik etmek değildir. Yargı yolunu
iktidarın devamı için parmak hesabıyla kapatırsak,
doğru yapmış olmayız. Sayın Çiller, bu soruşturma
konusu olaylarla kamuoyunda büyük zan altında kalmıştır.
Maalesef, siyasî tercihlerin ağır bastığını
gördüğümüz ve kamuoyunca da böyle değerlendirilen bu raporlarla
Sayın Çiller'i kamu vicdanında aklayamazsınız; bunun yolu
bağımsız yargıdır.
Değerli milletvekilleri, Refah Partili
arkadaşlarımın önergelerindeki görüşlerine sahip
çıkmamalarını anlamak mümkün değildir. Bunu, kamuoyu da
anlayamamıştır. Bakın, önergenin Yüce Mecliste
görüşülmesinde, Adalet Bakanı Sayın Kazan, önergeyi vermekteki
maksatlarını nasıl açıklıyor: "Tedirginlik içinde
olan kamu vicdanını huzura kavuşturmak, rahatlatmak ve devlet
yönetiminde kaybedilen güvenin yeniden kazanılmasına
yardımcı olmak." Şimdi soruyorum, TOFAŞ
dosyasının kapanması lehinde oy kullanılırsa, bu sefer, neye yardımcı olmuş
olacak ve kamunun tedirgin vicdanı nasıl huzur bulacak?
Sayın Kazan, bu kürsüdeki konuşmasında, Sayın
Çiller'in, perde arkası güçlerin isteğiyle, ihalenin, aile
yakını firmaya verilmesi için, ihaleye müdahale ettiğinden
bahsediyor. Firmalarla, perde arkası görüşmeler
yapıldığından, zarftan çıktı diye, beklemede olan
komisyona hazırlanan metinlerin gönderildiğinden bahsediyor.
Yapılan işin özelleştirme değil, Özerleştirme
olduğundan bahsediyor. Sayın Çiller'in, ihaleye giren ve özel himayesine her zaman mazhar olan bir aile
dostunun firmasını himaye ettiğinden bahsediyor. Eyleminin, Türk
Ceza Kanununun 366 ncı maddesinde unsurları sayılan ihaleye
fesat karıştırmak suçunun tipik bir örneğini
oluşturduğundan bahsediyor ve kendisinden sonra söz alan Sayın
Lütfü Esengün, evde, konutta zarf açmanın, başlıbaşına
ihaleye fesat karıştırma suçunun bütün unsurlarını
oluşturduğunu; bu olayın, hukuk fakültesindeki öğrencilere
Türk Ceza Kanununun 366 ncı maddesinin örneği olarak gösterilecek bir
olay olduğunu ifade ediyor.
AHMET NEİDİM (Sakarya) – Abdulkadir Bey, hangi partiden Lütfü
Bey?
ABDULKADİR BAŞ (Devamla) – Hukukçu olan Sayın Kazan ve
Sayın Esengün, Refah Partisi mensuplarıdır.
Bu görüşlerini değiştirecek hiçbir yeni delil, dosyaya
girmemiştir. Biraz sonra, Sayın Kazan'ın, Sayın Esengün'ün
ve onları "bravo" sesleriyle alkışlayan Refah Partili
sayın üyelerin oylarının rengine bakacağız, kamuoyu da
bakacak; adil düzen ile koltuk arasındaki, hak ile ikbal arasındaki
tercihlerini hep birlikte göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, yalnız, önerge görüşülürken söz
alan Sayın Esengün'ün, Sayın İyimaya'nın ve Sayın
Çiller'in biraz sonra aktaracağım konuşmalarındaki
bazı sözlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu görüşme, Anayol
Hükümeti döneminde yapıldı; ancak, bu görüşmelerde, Refahyol
pazarlığının izlerini görmekteyiz. Biraz sonra
oylarınıza sunulacak rapora, maalesef, bu pazarlığın
gölgesi düşmüştür.
Önce, Sayın İyimaya, önerge üzerindeki konuşmasında,
önergenin siyasî maksatla verildiğini söylüyor ve "DYP-Refah Partisi
koalisyonu olsaydı, bu önergeyi vermezdiniz" diyor ve ekliyor:
"Bizim de misliyle mukabelede bulunma hakkımız
doğmuştur." Ve Refah Partisi aleyhine araştırma
önergesi vereceklerini ima ediyor. Peşinden söz alan Sayın Esengün,
kendi önergelerinin delile dayandığını, ortak hükümet
kursalar da bundan vazgeçmeyeceklerini söylüyor; ama, Sayın Hasan Ekinci,
Refah Partili bir hükümet için "haşa, Allah korusun" diyor;
fakat, Sayın Esengün'ün cevabı çok anlamlı: "Siz, öyle bir
partisiniz ki, kuracağınız koalisyonun birinci şartı
olarak, hakkınızda yapılan soruşturmaların geri
çekilmesini istiyorsunuz." Bakın sayın üyeler
"istersiniz" demiyor "istiyorsunuz" diyor; bu kelime, bir
tekliften sonra söylenir. Bu konuşma geçtiğinde, halen, Anayol
İktidarı vardı. Her ne kadar, Sayın Esengün, DYP'lilere
"siz bu halinizle ortak bulamazsınız" diyorsa da,
Sayın Erbakan aynı kanaatte değildir; yirmiyedi yıllık
koltuk özlemi vardır. Sonra, Sayın İyimaya, bu önergelere
misliyle karşılık verme haklarından bahsetmiştir.
Zaten, Sayın Erbakan da "bizimle ortak olan sütten çıkmış
ak kaşıktır" diyerek, Sayın Çiller'e mesajı
çoktan göndermiştir.
Hakkındaki TOFAŞ soruşturma önergesinin
görüşülmesinde söz alan Sayın Çiller, Sayın Erbakan'ın bu
mesajından bahsediyor. Bakın, zabıtlardan aynen
aktarıyorum: "Sayın Erbakan 'bizimle koalisyon yapacak olan
sütten çıkmış ak kaşıktır' dedi mi demedi mi? Ben
o teklifi kabul etseydim, bu tertipler yapılır mıydı?
İşte, benim önlemeye çalıştığım iktidar buydu.
Meydanlarda, daha birkaç gün önce, bize oy vermeyenleri evliyalar çarpar diyen
samimiyetsiz siyasetin iktidarını önledim."
BAŞKAN – Sayın Baş, 1 dakikanız var efendim.
ABDULKADİR BAŞ (Devamla) – Bu sözler, bugünkü Refahyol'un
ortağı Sayın Çiller'e aittir.
Sayın milletvekilleri, Sayın Çiller böyle diyordu; ama,
Sayın Erbakan'ın "bizimle ortak olan sütten
çıkmış ak kaşıktır" sözüne de
takılmıştı. Bir tarafta, samimiyetsiz dediği, ülkeyi
karanlığa götürür dediği Refah'la ortaklık, diğer
tarafta, yolsuzluk dosyaları ve Yüce Divan korkusu; Sayın Çiller
birini tercih edecekti; ancak, kendisi için, Yüce Divandan kurtulmak ve
yolsuzluk dosyalarını kapatmak için kurtuluşu -kendi tabiriyle-
samimiyetsiz siyasetin iktidarıyla ülkeyi karanlığa götürmekte
buldu ve Sayın Erbakan, yirmiyedi yıllık iktidar özlemi
uğruna, Doğru Yol Partisinin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Baş, 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen,
bağlar mısınız efendim.
ABDULKADİR BAŞ (Devamla) – Bağlayacağım
efendim.
... kendisiyle ilgili yolsuzluk önergeleri vereceği tehditi
karşısında, Sayın Çiller'i sütten çıkmış ak
kaşık gibi aklamaya karar verdi. İşte, Refahyol bu
anlaşmanın ürünüdür; biraz sonra oylanacak rapor da, bu
anlaşmanın gölgesi altındadır.
Bu itibarla ve muhalefet şerhinde ileri sürdüğümüz
gerekçelerle bu rapora ret oyu vereceğim. Eğer, sizler de, iktidar
ortakları olarak, bu oylamada iktidar pazarlığının
tesiri yok diyorsanız, işte, önünüzde bir fırsat, bunu iyi
değerlendirin. Unutmayın ki, tüm Türkiye'nin gözü üzerinizde; yine,
unutmayın ki, bu oylarımızdan dolayı, yarın, huzuru
ilahide hesap vereceğiz; orada karar, Erbakan Hocanın iktidar
pazarlığının gölgesi altında verilmiyor; takdir
sizlerindir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (ANAP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baş.
2. – Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan ve 75 arkadaşının, Türkiye Elektrik Dağıtım
A.Ş.’nin (TEDAŞ) bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk
yapıldığının tespit edilmesine karşın
gerekli işlemleri yapmayarak ihalelerin belli firmalara verilmesini
sağlamak suretiyle devleti zarara uğratarak görevini kötüye
kullandığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan Tansu
Çiller hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi ve (9/1) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Raporu (S. Sayısı : 173) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, eski Başbakan Sayın
Tansu Çiller'in Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca
yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergelerin yapılan
açık oylamasına 505 sayın milletvekili katılmış;
171 kabul, 327 ret, 5 çekimser, 1mükerrek, 1 geçersiz oy
çıkmıştır.
Böylece, eski Başbakan hakkında soruşturma komisyonunca
düzenlenen rapor kabul edilmiştir; aksine, Türk Ceza Kanununun 230 uncu
maddesine göre, kendisinin Yüce Divana sevki yolunda verilen ve
birleştirilen 2 önerge de Yüce Kurulca kabul edilmemiştir.
3. – Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları
A.Ş. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.’ndeki devlete ait
hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında
nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle
devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu
eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 196) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, söz sırası Sayın Metin Öney'in.
Buyurun efendim. (ANAP sıralarından alkışlar)
Sayın Öney, süreniz 10 dakikadır.
METİN ÖNEY (İzmir) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri;
Kocaeli Milletvekili Sayın Şevket Kazan ve
arkadaşlarının TOFAŞ'la ilgili verdiği soruşturma
önergesi sonucu kurulan Soruşturma Komisyonunun raporu üzerinde,
kişisel görüşlerimi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum;
Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; hoşgörünüze
sığınarak, birkaç cümleyle, önce kendimle ilgili bir hususu arz
etmek, ondan sonra da konuya girmek istiyorum.
Ben, bu dönem seçilmiş; ama, siyasette, Partimin il
başkanlığı dahil her kademesinde görev yapmış bir
arkadaşınızım. Şimdi bunu niye söylüyorum;
seçildiğimden bu yana, gazeteci Metin Göktepe, bu TOFAŞ Komisyonu ve
şimdi de, Susurluk Komisyonunda görev yapıyorum. Gerek seçim bölgemde
gerekse dolaştığım her yerde, herkes "komisyonlardan
ne haber" dedikten sonra "oradan da bir şey çıkmaz;
mutlaka, 8'e 7 sonuçlanır" diye bir ifadeyle
karşılaşıyorum.
Halkın bu düşünceye kapılmasının sebebi acaba
nedir? İşte, bu komisyonların verdiği kararlar fevkalade
önemlidir. Halk niçin böyle düşünüyor; çünkü, adaleti sadece mahkemelerde
ararsak, ama, çalıştığımız komisyonda,
kurullarda, kurumlarda adaletten pek söz etmezsek, işte oradan bir
şey çıkmaz ya da 8'e 7 sonuçlanır gibi bir cevapla
karşılaşmamız mukadderdir.
Şimdi, bu konuyla ilgili hafıza-i beşer nisyan ile malul
değildir; olmadığı içindir ki, ben, önce iddia, sonra
soruşturma, daha sonra sonuçla ilgili görüşlerimi arz etmek
istiyorum.
İddia neydi; iddia, şimdi Adalet Bakanımız olan
Sayın Şevket Kazan ve arkadaşları tarafından ortaya
konulmuştu. Ben, tutanaklardan birkaç cümle okumak istiyorum. Sayın
Kazan bu Meclis kürsüsünde 9.5.1996 tarihinde şöyle diyor:
"Sayın Çiller, özel etkileriyle ihaleye fesat
karıştırmış, görevini kötüye kullanmıştır.
Sayın Çiller, ihaleye hangi eylemleriyle nasıl fesat karıştırmıştır;
zarfları talimatla celp etmiş, ihale komisyonlarından, komisyon
üyelerinden bir tek kişinin içeriye alınmadığı kendi
evinde zarfları açmış ve açık zarfları ihale
komisyonuna tekrar iade ederek, gerekli talimatı vermiştir. Bu eylem,
bir ihale fesadıdır." Bunu, 9.5.1996 tarihinde söyleyen,
şimdi Adalet Bakanı olan Sayın Kazan'dır. Mesele bu kadarla
da bitmiyor.
Bakınız, aynı görüşmede söz alan, şimdi Devlet
Bakanı olan Sayın Lütfü Esengün de, bu önergelerle ilgili, DYP'ye
yönelik iddialı konuşmasında -arkadaşım da ifade
etmişti- neler diyor: "Siz, öyle bir partisiniz ki,
kuracağınız koalisyonun birinci şartı olarak
hakkınızda yapılan soruşturmaların geri çekilmesini istiyorsunuz."
Yine, Esengün diyor ki: "Biz, bu Meclis kürsüsünden hangi iddiayı
ileri sürersek, bilin ki, kaynağında muhakkak belge vardır,
delil vardır; Yüksek Denetleme Kurulunun, Başbakanlık
Teftiş Kurulunun veya Devlet Denetleme Kurulunun raporları
vardır." Gerçekten de, daha sonra Komisyona gelen, yukarıda
bahsi geçen kurullara ait raporlar, Sayın Çiller'in suçluluğunu
ortaya koymaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte,
özetlediğim bu iddialar üzerine soruşturma komisyonu
kurulmuştur. Komisyon, başta, KOİ Başkanı Can
Yeşilada olmak üzere tüm ihale komisyonu üyelerini, yeminli ifadeleriyle
dinlemiştir. Yine, Can Yeşilada başta olmak üzere, bir hususu
net bir biçimde vurgulamışlardır: İhale zarfları, o
zamanki Başbakan Sayın Çiller'in talimatlarıyla ihale
komisyonunun önünden alınmış, konuta götürülmüş ve orada
açılmıştır; yarım saat veya bir saat sonra da zarflar
komisyona iade edilmiştir.
Şimdi, burada, bir noktanın altını çizmek istiyorum:
Komisyon üyeleri hemen bir tutanak tutmuşlardır. Tutanağı
niye tutuyorlar; çünkü, eylemin suç olduğunu, Türk Ceza Kanunun 366
ncı maddesinin ihlal edildiğini biliyorlar. O tutanaktır ki,
mahkemedeki beraat kararına da mesnet teşkil etmiştir, temyiz
edilmeyen beraat kararına. Şimdi, bu tutanakla birlikte görülüyor ki,
bu zarf açılmıştır. Değerli milletvekilleri,
açılan zarf, milyonlarca dolar karşılığındaki
ihale teklifleridir, gurbetteki oğlundan gelen bir mektup değildir;
bunun için, fevkalade önemlidir. Şimdi, bu konuda, zarf açıldı;
ama, hiçbir zarar gelmedi gibi hukukî olmayan bir yol açarsak, o zaman,
şekil de esasa takaddüm eder kuralını ihlal etmiş oluruz.
Her önüne gelen, nasıl olsa bir zarar olmayacak, ben de bu vatanı çok
iyi düşünüyorum, gelin, zarfları açalım der ve bu, yol olur.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; işte, bu
suretle, iddia ortadadır. İddiayı doğrulayan bir husus daha
var -ki üç defa komisyon değiştirilmiştir, bunun
değişme sebepleri de açıklanamamıştır-
soruşturma sonunda yeminli ifadelerle de bu mektupların Konutta
açıldığı sabit olmuştur. Hal böyle olunca, sonucun ne
olması gerekir; işte, burada dürüstlük üzerine benim getirdiğim
bir yorumu arz etmek istiyorum: Dürüstlükle çalma çırpmayı
karıştırmamak gerekir. Hazreti Adem'den beri çalma çırpma
suç sayılmıştır; ama, dürüstlük farklı bir
kavramdır; dürüstlük, ya ağzına ya da ağzından çıkana
sahip olmaktır. (ANAP sıralarından alkışlar)
Eğer, şimdi, iddia bu araştırmayla sonuçlanınca
verilecek kararın iddiaya uygun olması gerekir; müddei
iddiasını ıspatla mükelleftir, komisyon ıspat
etmiştir; ama, öyle olmamış, bildiğiniz 8/7 sonuç ortaya
çıkmıştır.
Şimdi, biz, burada, bu mesele üzerinde müzakerelerimizi
sürdürürken, artık öyle bir karar vermeliyiz ki, halkımız
"bu komisyonlardan bir şey çıkmaz" kanaatinden mutlaka
vazgeçsin. Bu sebepledir ki, biz adaleti, her zaman ve herkese ve her yerde
gerekli ve önemli bir unsur olarak görüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte, burada
benim arzım şudur: Hukuk, siyasetin emrinde değil, siyaset
hukukun emrinde olmalıdır. Hatta, bana göre, siyaset hukuka, siyaset
dine, siyaset eğitime, siyaset kışlaya karışmamalıdır.
Bunların tersini yaparsak, Türkiye çok ciddî sıkıntılarla
karşı karşıya kalır.
Netice olarak bu komisyon raporuna, muhalefet şerhimizde de
belirttiğimiz gibi, biz muhalif kalıyoruz. Bu meselede kişisel
görüşüm, Türk Ceza Kanununun 366 ve 240 ıncı maddelerinin ihlal
edildiği doğrultusundadır. Bu sebepledir ki, muhalefet
şerhine de arkadaşlarımla birlikte iştirak ettim. Bu
iştiraki yaparken, hukukçu olmak, adaletli olmakla birlikte, bir kutsal
söze de inandığımı belirtmek istiyorum: Haksızlık
karşısında susan dilsiz şeytandır.
Sizleri saygıyla selamlıyorum. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öney.
Sayın Turhan Güven, buyurun efendim.
Süreniz 10 dakika.
TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; hepinizi şahsım adına saygıyla
selamlıyorum.
Huzurunuzda, kamuoyunda TOFAŞ dosyası diye
adlandırılan ve Sayın Çiller'in, Başbakanlık
yaptığı dönemde, devlete ait TOFAŞ hisse senetlerinin dünya
pazarlarında ve özellikle Amerika'da satışı ve özelleştirilmesinde
nüfuzunu kötüye kullandığı ve ihaleye fesat
karıştırdığı iddiasıyla, hakkında
Meclis soruşturması açılması talep edilmiştir. Bu
konuda, Yüce Meclisin belirli bir kararı ve Anayasanın 100 üncü
maddesine göre, siyasî partilerin mevcut sandalye sayısı istikametinde
bir komisyon oluşturulmuş ve bu komisyon, süresi içerisinde
çalışmalarını tamamlayarak, huzurunuza bir rapor
hazırlamış ve göndermiştir.
Bugün, bu rapor ve bu rapora karşı hazırlanan muhalefet
şerhleri üzerinde ve tamamen ceza hukuku çerçevesinde, şahsî
görüşlerimi, size, Yüce Meclise aktarmayı düşünüyordum; ama, ne
var ki, biraz önce, gerek TEDAŞ ve şimdi de TOFAŞ dosyaları
üzerinde konuşan bazı değerli milletvekili
arkadaşlarım kişisel görüşlerini açıklarken, hukukun
en basit ilkelerini ya bilmediklerinden yahut da bilmezlikten gelmenin üzüntüsü
içerisinde bazı beyanlarda bulunmuşlardır. Bunları
yadırgadığımı ifade etmek isterim.
Sayın milletvekilleri, ceza hukukunda bir aslî fail vardır,
bir de ferî fail vardır. Biraz evvel, zamanın Enerji Bakanı
hakkında, siz, büyük bir oy çoğunluğuyla -ve doğru
olanı yaptınız- aslî fail hakkında Yüce Divana göndermeme
kararı aldınız. Peki, aslî fail hakkında bu kararı
verirken, ferî fail halinde bulunan Sayın Çiller hakkında niye 170'e
yakın bir oyla Yüce Divana gönderme istemini tekrarladınız? Bu
mümkün değil... (ANAP sıralarından gürültüler)
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Önergeyi verenlere söyle...
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Arıtma tesisi gibisin,
arıtma...
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim...
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Sayın Başkan, bu
sataşmaları süreden düşüyorsunuz değil mi efendim?
BAŞKAN – Tamam, efendim. Siz devam devam edin; buyurun.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sataşma yok; arkadaşlarımız yerlerinde
biraz rahatsız da onun için konuşuyorlar.
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Sen rahatsız olmadıktan
sonra, biz niye rahatsız olalım.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Yine bir olayı huzurlarınızda
ifade etmek isterim. Suç ve cezanın şahsîliği prensibi
vardır. Bir başkasının yaptığını iddia
ettiğiniz bir olaydan ötürü bir başkasına ceza tertibini
istemeniz mümkün değildir...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Oraya... Oraya söyle.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Eğer, bu konuda
ısrarlıysanız, yetkili yargı merciilerine gidersiniz,
gerekli bilgileri ve belgeleri verirsiniz, takdim edersiniz ve her gün de
"bende belge var" demezsiniz ve ona göre de kanunî işlem
başlamış ve yürütülmüş olur.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Oraya söyle, oraya...
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Arıtma tesisi gibisin,
arıtma...
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Şimdi, biraz evvel
arkadaşlarımızın değindiği konuya gelelim.
Değerli milletvekilleri, ceza hukuku içerisinde Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanunu uygulamasında -avukat arkadaşlarım ve daha evvel
hâkimlik yapan arkadaşlarım bu konuyu bilirler- cumhuriyet
savcısı yeter belge ve delil olduğu kanaatinde bulunduğu
takdirde iddianamesini tanzim eder, dava açar; fakat, aynı cumhuriyet
savcısı son tahkikat içinde bu belge ve delillerin mahkûmiyete yeter
derecede olmadığı takdirde hangi talepte bulunur; beraat
talebinde bulunur; yani, bu kadar basit bir şeyi, şimdi, Refahlı
bir milletvekili ve Bakan olan Sayın Kazan ve
arkadaşlarının, bir savcı gibi bir düzenleme içerisinde
Türkiye'nin gündemine, Yüce Meclisin gündemine bu konuyu getirmesinden sonra,
şimdi, sizin, neden burada ille de mahkûmiyet talep etmiyorsunuz diye
söylemenizi hukukî mantık içerisinde çözmek mümkün değildir.
ABDULKADİR BAŞ (Nevşehir) – Sayın Güven teftiş
kurulu başkanı olarak niye raporu işleme koymamış?
BAŞKAN – Efendim, müsaade edin... Rica ediyorum... Sayın
Baş, oturur musunuz efendim.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Burada, söz konusu edilen herhalde ben
değilim. Eğer, benimle ilgili bir konunuz varsa, ileride sizinle her
zaman tartışmaya hazırım ve her konuda tartışmaya
hazır olduğumu da burada ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi,
buradan çıkan sonucu sizlere aktarmak isterim. Burada, olayın bir
ceza usul hukuku olduğunu varsaymak varken, tamemen siyasî bir hava ve
zemin içerisinde olayı çözmeye götürmek hukuken mümkün değildir. Bu
bir iktidar muhalefet çatışmasıdır; bu boyut içerisinde, ne
zamana kadar Türkiye gündemini bu işlerle meşgul edecek ve -daha
doğrusu- niye edeceksiniz?.. Bırakınız siyasî görüş
niteliğindeki unsurlardan vazgeçelim; işi, hukukî zemine
oturtalım...
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Sayın Güven, biraz da o tarafa
baksana hep bu tarafa bakıyorsun. Önergeyi onlar verdi...
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Şimdi, benim görüş
açımı değiştirmem mümkün değil. Müsaade ederseniz
sizlere doğru bakayım; ne olacak?..
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Oraya, oraya...
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Yani, kimsenin bundan alınmasına
gerek yoktur.
ABBAS İNCEAYAN (Bolu) – Yani, kızım sana söylüyorum,
gelinim sen anla mı diyorsunuz?!..
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Bu nedenle bir yıldan beri, Türkiye'nin
gündemine bir olayı getirmeye çalışıyoruz; bir anayasa
değişikliğini Yüce Meclisin huzuruna getirmeye
çalışıyoruz. Diyoruz ki: Bu tip soruşturmaları, siyasî
zeminden çıkaralım, yargının eline tevdi edelim.
Anayasanın 100 üncü maddesinde gerekli değişikliği birlikte
yapalım değerli arkadaşlarım; çünkü,
varacağınız sonuç ne olursa olsun, siyasî nitelik
taşıdığı sürece, doğru ve hukukî bir karar olma
vasfını bazen yitirecektir.
Aslında, şunu söylemek lazım: Hiç kimse, siyasî
geleceğini, bir başka siyasetçinin yaptığı hatalar
üzerine inşa etmesin; çünkü, Türkiye, artık bu yolu terk etmektedir
ve terk edilmesi lazımdır. Bu şekilde yapılan siyasetin, ne
yapana ne başkasına ne de yapılana bir yarar getirmediği
elbette sabittir ve mevcuttur.
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Çalana çırpana da getirmeyecek
Allah'ın izniyle!
BAŞKAN – Efendim, müdahale etmeyelim. Rica ediyorum...
Bakın, soruşturma önergesi gibi ciddî bir konu
görüşülüyor burada. Müdahale etmeyin... Herkes fikrini açıkça
söylesin efendim.
Buyurun efendim.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; rapor, bir ceza hukuku ve usul hukuku uygulamasından
kaynaklanmaktadır. Aslında, daha önceden iki meclisli dönemde
hazırlanmış olan Meclis müşterek İçtüzüğünden
esinlenerek Millet Meclisi İçtüzüğünde bir değişiklik
yapılmıştır. Ancak, yapılan değişiklikte
sorgu hâkimliği varmışcasına bir değişiklik
yapılmış ve bu nedenle, bugün, komisyonların bir
hazırlık soruşturması yapması yerine, bir ilk
soruşturma, ilk tahkikat soruşturması
yapmışcasına bir evrak düzenlenmiştir. Bu itibarla, en
kısa süre içerisinde İçtüzükte gerekli değişiklik
yapılmalıdır. Bugün Türkiye'de sorgu hâkimliği müessesesi
bulunmadığına göre, hazırlık tahkikatı
şeklinde bir tahkikatın yapılması ve ona göre de
müşterek İçtüzük yerine, bugünkü Türkiye'nin ihtiyacı olan bir
İçtüzük değişikliği yapılması söz konusu
olmalıdır.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; işin
adlî mercilere tevdi edilmesinden hiç kimsenin bir tedirginliği
olmayacağı düşüncesindeyim. Çünkü, yargıç önüne
götürülmüş olan bir olayda öncelikle işin hukukiliği
tartışılır ve bir ceza hukuku uygulaması içerisinde
gerekiyorsa burada iddianame düzenlenir; bu iddianame kimin hakkında
düzenlenmişse o gider Yüce Divanda yargılanır ve gerekiyorsa
ceza görür. Kimsenin bundan şüphesi olmasın, kimsenin bundan kaçtığı
falan da yok; ama, mevcut değerlerle siz bir noktaya
varamayacağınıza göre, ille de böyle yapılmalıdır
diye birtakım ifadelerde bulunmanız da hukuk açısından
üzüntü vericidir.
BAŞKAN – 1 dakika süreniz kaldı Sayın Güven.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Sayın Başkan, bu ihale komisyonunun
-aslında anlatacak çok şey var da- vermiş olduğu karar
kesin değildir. Bugüne kadar gözardı edilen bir başka husus var.
Yani, işi, bir zarfın açılmasına bağlamanın ne
derece hukukî olduğunu tartışa durun; ama, daha evvel Kamu
Ortaklığı Yüksek Kurulu vardı, bu kime bağlı idi;
Başbakana bağlı idi. Bugün, Özelleştirme Yüksek Kurulu var,
bunun başkanı kim; yine Başbakan. Yani, özelleştirme
kararı alsanız, satışını yapsanız bile, bu
kurul Başbakanın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Güven, size 1 dakika daha süre veriyorum,
lütfen, toparlayın.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Bu kurul, nihaî mercidir; karar bu kurul
tarafından verilecektir, bu kurulun verdiği kararlar geçerlidir.
Bu itibarla, komisyonun, üç defa, dört defa, beş defa
değiştirdiğini iddia etmek yerine, komisyonun 5 üyesinden 3'ünün
devamlı olarak yerinde kaldığını niye
düşünmüyorsunuz? Değişen iki kişi, bunlar
değişmiş;onu da düşünün.
ŞÜKRÜ YÜRÜR (Ordu) – Bu, ne biçim soru sayın üye? Yani,
mantık var mı ?
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Sayın Başkan, özel hukuk hükümlerine
tabi olduğu ifade edilen Kamu Ortaklığı İdaresinde
yapılan işlemlerin pazarlık usulüyle
yapıldığını hiçbir zaman gözardı etmeyeceksiniz.
Bu, zarf usulüyle bir ihale değildir. Bunun böyle bilindiği
çerçevede, yönetmeliğinin 42 ve 43 üncü maddesinin açık hükmü
karşısında bunu bir olay haline getirmenin hukukî olduğunu
ifade etmek de fevkalade yanlış olur.
MEHMET BATALLI (Gaziantep) – Sen
kendin buna inanıyor musun? (Gürültüler)
BAŞKAN – Müdahale etmeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı))
BAŞKAN – Sayın Güven, süreniz bitti efendim.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Sayın Başkan, bari saygı
sunayım efendim.
BAŞKAN – Peki; ancak, lütfen son cümlenizi söyleyin.
TURHAN GÜVEN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dinlemeye bazı arkadaşlarımızın
tahammülü olmadığını görüyorum; ama, yine de beni dinleme
lütfunda bulunduğunuz için hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güven.
Sayın Ahmet İyimaya, buyurun.
Sayın milletvekilleri, bakın, soruşturma raporu gibi çok
önemli bir konuyu tartışıyoruz. Birçok
arkadaşımız belki raporu okumuşlardır; ama, raporun lehinde ve aleyhindeki
düşünceleri de lütfen dinleyin,
rica ediyorum Herkes vicdanına göre rey verecek; hiç kimsenin müdahale
etmemesi lazım. Kürsüde konuşan arkadaşa müdahale edilmemesi
lazım ki, herkes bildiği bazı doğruları söylesin
efendim; vicdanımıza göre karar veriyoruz.
Buyurun efendim.
AHMET İYİMAYA (Amasya) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
TOFAŞ soruşturması, her yönüyle başarılı
bir özelleştirmenin siyaset istediğinde nasıl
çarpıtılabileceğinin klasik bir kürsü örneği olarak
Parlamento tarihine geçmeye adaydır. Sorunun teknik yönüne kısaca
değindikten sonra, TOFAŞ örneğinde siyaset patolojisinin sistemi
kemiren, hepimizi etkileyen boyutunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Özelleştirme sürecinin Prof. Tansu Çiller'in başbakan olmadan
önceki bölümünde oluşan eylem ve işlemler, vazife
sırasındaki fiiller olmadığından, herhangi bir
sorumluluğa vücut vermezler. Özelleştirme kararı, müşavir
firmaların tespiti, ihale komisyonunun teşekkülü ve ihalenin
pazarlık usulüyle icrası, hep bu dönemlerin işlemleridir. Tam
yüklenim ve müşavirlik karma sözleşmesinin kurulmasında, iki
karşı akitin seçiminde, arzın nevi ne olursa olsun sabit
oranlı komisyon ücreti ve götürü masraf belirlenmesinde, basiretli bir
tacirin azamî ihtimamını müşahede etmekteyiz.
Soruşturma komisyonunun ANAP'lı değerli
Başkanının, TOFAŞ'a ait hisse senetlerinin
satışında bir zarar doğmadığı
şeklindeki düşünceye katılınmaktadır. İhale,
dünya standartlarına yakın bir fiyattan
gerçekleştirilmiştir biçimindeki kanaat izharı, ekonometrinin ve
mukayeseli verilerin ortaya koyduğu inkâr olunmaz bir gerçektir.
Değerli arkadaşlar, tartışmanın
odağı, zarfların Başbakanın çalışma ofisinde
açılması hadisesidir. Dilsiz şeytanlık veya hakikati ifade
zarureti veya çelişen iddiaları da, esasen bu noktada mesnet veya
gayri mesnet bulmaktadır. Olayın hukukî boyutu, bilerek veya
bilmeyerek aşılmakta, etik ve hukuk ötesi gerekçelerden sorumluluk
elde edilmeye çalışılmaktadır.
İhalenin, Tansu Çiller'den önce belirlenen nevi, pazarlık
usulü ihaledir. Bu ihalede, şekil serbestisi istisnası olmayan temel
bir ilkedir. Komisyonun şekil serbestisine rağmen kapalı zarf
usulünü benimsemesi, ihaleyi pazarlık usulü olmaktan çıkarmaz. Bunun
anlamı, ofiste zarf açmanın şekil serbestisi kuralına uygun
olduğu, hukuka aykırılık teşkil etmeyeceğidir.
Fazladan işlem, ihale ilgililerine, ihalenin bağlı olduğu
rejimin üstünde bir mükellefiyet ve mesuliyet yükleyemez. Başbakan, hükmî
şahsiyeti olan Kamu Ortaklığı İdaresinin, kurumsal
Yasanın 7 nci maddesi çerçevesinde vesayet makamıdır. Vesayet,
vesayet altındaki makamın, fiilleri, işlemleri, görevlileri
üzerinde denetimi ve gerekirse işlemleri bozmayı kapsayan, içeren bir
idare hukuku kurumudur.
Kaldı ki, bütün bu fiiller, eylemlerin suç
oluşturmadığı, iştirak hükümleri çerçevesinde
yargılanmayan ortak için de bağlayıcı olan yargı
kararıyla sabittir. İşin bu tarafı hukuk tarafı,
patolojik tarafı ne?..
MEHMET BATALLI (Gaziantep) – Pazarlığı kim
yapmış, sen onu söyle kardeşim.
AHMET İYİMAYA (Devamla) – Değerli Başkan,
değerli arkadaşlar; bugünkü yapısı ve uygulama seyri
içerisinde, Meclis soruşturması hukuk ve adalete hizmet etmekten
çıkmış, siyasî mücadelenin acımasız silahı haline
gelmiştir. Meclis soruşturması sistemi, siyaset için
kullanılmaktadır. Parlamento tarihinde, salt amacı, yalnız
suçu araştırma ve siyasî hiçbir hedef gütmeme olan soruşturma
örneklerine hemen hemen rastlanmamaktadır. Siyasal rakipleri
yıpratma, örseleme; bir partiyi, suç veya koruma odağı
kılma, iktidardan uzaklaştırma, giderek siyasal linç, Meclis
soruşturmasından beklenen temel hedefler olmaktadır.
TOFAŞ'la ilgilili iddiaların Anamuhalefet Partisi Liderince
gündeme getirilmesi, bunun üzerine adlî yargıya intikali; soruşturma
önergesinin, o dönemdeki iktidar ortağıyla Anamuhalefet Partisinin
oluşturduğu fiilî koalisyonla kabulü; raporda gözlenen
iktidar-muhalefet ayrışmaları, müzakerede şu anda söz alan
-bir değerli arkadaşımız hariç- milletvekillerinin mensup
oldukları partiler, yahut orta sağın anlamsız kavgası,
bu gerçeği ortaya koyan çarpıcı manzaralardır.
1924-1957 yılları arasında, 33 yılda, Parlamentoya
verilen soruşturma önergesi sayısı yalnızca 10'dur.
1961-1978 yılları arasında, 17 yılda, verilen
soruşturma önergesi sayısı ise -dikkatlerinize arz ediyorum
arkadaşlar- 284'dür. Bu ürkütücü
sayısal veriler, Meclis soruşturmasının dönetim aracı
olmaktan çıktığının ve siyaset giyotinine
dönüştüğünün, rakamların diliyle ilanından başka bir
şey değildir.
ASLAN ALİ HATİPOĞLU (Amasya) – Dosyaya gel, dosyaya...
AHMET İYİMAYA (Devamla) – Dosyayı fevkalade arz ettim
arkadaşlar.
Bu tarzın, siyasete, Meclis itibarına ve medeniyet
yolculuğuna, yozlaşmadan başka katabileceği bir şey
yoktur. İşaret olunan patolojiden kurtulmanın yolu, rasyonel ve
pragmatik siyasete dönmektir.
Merhum Özal'ın büyük gayretleri sonunda bütün
soruşturmaların, bir genel Parlamento kararıyla tasfiyesi,
kısmen de olsa anmaya mecbur olduğunuz rasyonelliğin ve
refleksin nadir örneklerindendir.
Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğümüzün 113 üncü maddeleri,
soruşturmanın siyasî müzakere ve karar konusu
kılınamayacağı yasağını pek yerinde olarak
düzenlemiş ve fakat, proteini yanlızca buhran ve ihtiras olan
kısır siyaset, işine gelmediği için, her gün
kutsadığı Anayasayı kulakardı edebilmiştir.
Değerli arkadaşlar, soruşturma muhatabının
siyasî temelde suçlama veya koruma yönündeki Parlamentoda meydana gelen çatışan
tavır, üyeleri koyu bir sübjektivizmin içine itmektedir. Hukuk adına
siyasî taraf tutma, objektiflikten ve tarafsızlıktan uzaklaşma,
hâkim motif olarak ortaya çıkmaktadır. Böyle bir özellik, esasen siyasetin
mahiyetinde de vardır. Siyasî rekabet içinde adaleti
gerçekleştirebilecek melek politikacıya pek az rastlanabilmektedir.
Tansu Çiller denilince tüyleri diken diken olan, Mesut Yılmaz
anılınca kaşlarını çatan siyasî parmaklardan,
tarafsız olmalarını herhalde pek bekleyemeyiz. Muhalefet
şerhinde yer alan "filmi biraz daha başa alarak izlediğimiz
takdirde, işin daha ilk ihale safhasından itibaren, Sayın
Çiller'in idaresine göre programlandığını görebiliriz"
yönündeki, soruşturmanın ciddiyetiyle sinema sanatını
birbirine karıştıran ifadede, sübjektivizmin ve suç yaratma
gayretinin ayak seslerini duyuyor değil miyiz?
BAŞKAN – Sayın İyimaya, 1 dakikanız var.
AHMET İYİMAYA (Devamla) – Tamamlamaya
çalışacağım.
Bu görüntüsüyle Meclis soruşturması, bir tür siyasal
engizisyondur.
Değerli arkadaşlar, siyaset, içinde
yaşadığı problemleri, büyük Türk Ulusunun müstahak
olmadığı gerilimleri ve yıpranan kurumları, evrimin ve
tarihin aklıyla yeniden okumak zorundadır. Günlük
bakışların, kısa hesapların yanıltıcı
doğrularından kurtulmak, gelecek nesilleri kucaklayacak bilgi
toplumuna yönelmek, hepimizin kolektif görevidir. Bu yapı içerisinde,
soruşturma sistemini siyasetin ipoteğinden kurtaracak, hukuk ve
adalet ilkeleri içerisinde suçlananı yargılayacak, koruma ve linç
saiklerini bertaraf edecek bir yapılanmaya süratle gidilmelidir. Tabiî
hâkim gibi sürekli ve tabiî soruşturma komisyonu sistemine geçilerek,
Parlamentonun onuru ve ceza hukukundan beklenen kamu yararı
korunmalı, bu çerçevede Anayasanın 100 üncü maddesi
değiştirilmelidir.
Bir başka bakış açısı, Anayasanın 112 nci
maddesinin açık hükmü çerçevesinde, Başbakanı, koordinasyon ve
politika yürütme işlevine çekmeli, Anayasanın bu hükmüne
aykırı olan devlet bakanlığı yapılanmasından
vazgeçilmelidir. Böyle bir çözüm, günlük icranın içerisinde olmayan
Başbakan örneğinde, sunî soruşturma ithamlarını da
kaynağında kurutacaktır.
Sayın Başkanım, zannediyorum 1 dakikada
tamamlayacağım.
BAŞKAN – Peki efendim; buyurun .
AHMET İYİMAYA (Devamla) – Soruşturmaya en fazla muhatap
olmuş büyük devlet adamı Cumhurbaşkanımız Süleyman
Demirel'in -üniversite öğreciliğim sırasında, bizzat
dinleme mazhariyetine ulaştığım- bu kürsüden 12.1.1971
tarihinde sabaha karşı irad ettiği şu nutuk, halen taze
şekilde hafızamdadır: "Hesaplaşma, burada
bitmeyecektir; tarih ve millet önünde devam edecektir. Hizmet edenlere musallat
olan isnat ve iftiralardan, Türk siyasî tarihi, elbette, bir gün geniş
ölçüde kurtulacaktır." (DYP sıralarından
alkışlar)
Başta TOFAŞ olmak üzere, muhatabı kim olursa olsun
-Ecevit olsun, Yılmaz olsun, Çiller olsun, Baykal olsun, Erbakan olsun-
çoğu soruşturma ve Yüce Divana sevk gayretleri "hasmı ben,
savcısı ben, hâkimi ben, celladı ben; yok olsun onlar,
kalayım ben" dizelerine nakşetmiş zihniyetin, Parlamento
edebiyatına intikal eden talihsiz teşebbüsleri olarak kalmaya
mahkûmdur.
Saygılar sunuyorum efendim. (DYP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İyimaya.
Sayın Ali Rıza Gönül, buyurun efendim. (DYP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bundan sekiz-on ay öncesini düşünüyorum, o günlerde bu kürsüden
söylenilen sözlerin nasıl daha değişik, bugün ise, ifade edilen
beyanların ne kadar gerçeğe ve bizim söylediğimiz gerçeğe
uygun olduğunu görmekten mutluluk duyduğumu öncelikle ifade etmek
istiyorum.
Bugün, Sayın Kazan'ın ismi birçok kere kaynak teşkil
etti. Ben, Sayın Kazan'ın ismini tekrar etmeyeceğim. (ANAP, DSP
ve CHP sıralarından "Et... Et..." sesleri)
BAŞKAN – Efendim, müsaade edin...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – O gün, kimlerin, hukukî
bağlantının sonunda fiilî olarak kol kola girdiğini, bu
Meclisin değerli milletvekilleri gördükleri ve yaşadıkları
gibi, halkımız ve milletimiz de görmüş ve yaşamıştı.
(ANAP sıralarından "Hayırdır?!" sesleri, CHP sıralarından
"Ayıp... Ayıp..." sesleri)
Tabiî ki hayırdır, bizim zaten şerle falan bir ilgimiz
yok. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından gürültüler)
Bugün, bir değerli milletvekili arkadaşım, bu kürsüden,
sanki geçmişte söylenilen sözler unutulmuş gibi, bu millet ve
milletvekilleri hatırlamazlarmış gibi diyor ki "TEDAŞ
Komisyonu titiz, dürüst ve özverili çalışma
yapmıştır." Katılıyorum; elbette, Komisyonu
oluşturan bütün arkadaşlarım dürüst ve özverili bir
çalışma sergilemişler ve bu komisyonlarda görüşülen konular,
rapor halinde Yüce Heyetinizin huzuruna getirilmiştir. Değerli
milletvekili arkadaşım devam ediyor "Sayın Bakanın
sorumluluğunun olmadığı, konunun hukukî statüsünün
anlaşılamamış olmasından
kaynaklandığını görüyoruz." Değerli
arkadaşım, biz, o hukukî statüyü, 233 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnamenin 1 inci, 4 üncü, 6 ncı, 11 inci, 39 uncu ve 40
ıncı maddelerini, burada müteaddit kereler ifade ettik, her zeminde
ifade ettik. O gün "yalnış" diyordunuz; ama, bugün, o gün
söylediğimiz doğruya geldiğiniz için, sizlere teşekkür
ediyorum ve o arkadaşımı da kutluyorum.
Şüphesiz, insanların kamuoyunda ve vicdanlarda aklanması
asıldır; ama, kamuoyunda aklanmanın karşıtı, bu
dünyada, öncelikle yargıda aklanmaktır.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Yüce Divanda aklansın o zaman...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – İşinize geldiği zaman,
bağımsız yargı diyorsunuz; işinize geldiği zaman,
işte burada, Ankara Onüçüncü Asliye Ceza Mahkemesinin
kesinleşmiş kararını görmezlikten geliyorsunuz. Evvela, bu
ikilem, bu çifte standart sizin vicdanınızı
sızlatmıyor mu?
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Sizin vicdanınız var mı?!.
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Oraya sor!..
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Senin vicdanın var mı?
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
demek ki, yine geçmişi hatırlarsak, siz ve sizin gibi
arkadaşlara, her zeminde, Mecliste, Meclis dışında
"bu, bir spekülasyonun ötesinde bir siyasî komplodur... (ANAP ve DSP sıralarından "ayıp,
ayıp" sesleri) Bu, bir Çiller'in ipini çekme operasyonudur... (ANAP,
DSP ve CHP sıralarından gürültüler) Bu
haksızlıktır" dediğimiz zaman, bize gülüp
geçiyordunuz; ama, bu kararı gösterdiğim zaman da, vicdanlardan
bahsediyorsunuz...
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – O tarafa söyle!..
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Refaha söyle!..
BAŞKAN – Arkadaşlar, müdahale etmeyelim...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
sizin, benim konuşmama bu kadar tepki göstermenizi yadırgıyorum.
Ben, burada, doğrunun ve gerçeğin dışında bir söz mü
ediyorum?!.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Refaha söyleyeceksin.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Tabiî, bakın bu önergede ne
deniliyor. Bu önergede, Sayın Çiller'e yüklenen iki tane suç var, iddia
var: İhaleye fesat karıştırmak ve devleti zarara
uğratmak.
Şimdi, bu kararın hüküm kısmında aynen diyor ki
hâkim, bağımsız hâkim, bağımsız
yargının hâkimi diyor ki... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından
gürültüler)
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – O tarafa söyle!..
BAŞKAN – Müdahale etmeyelim arkadaşlar... Rica ediyorum...
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – O tarafa göster.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – O tarafa bak, o tarafa!..
BAŞKAN – Canım, kime bakacağını bilir; size mi
soracak?!. Allah, Allah...
ALİ ILIKSOY (Gaziantep) – Ortağına söyle.
ŞADAN TUZCU (İstanbul) – Önerge sahibine söyle.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – O tarafa konuş, bize niye
konuşuyorsun?!.
BAŞKAN – Buyurun efendim, siz mahkeme kararını okuyun.
(ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Toplanan delillere göre, ihaleye fesat
karıştırma suçunun unsurları
oluşmamıştır. Oluşmayan nedir; fiildir, fiil... (DSP
sıralarından "öbür tarafa bak" sesleri) Benim gönlümden
size bakmak geçiyor.
Şimdi siz, kalkıp, bu karara rağmen, hâlâ, kamuoyunun
vicdanının tatmini için Sayın Çiller'e bir suç atfında
bulunup "yargılanıp, mahkûm edilmesi gerekir"
diyorsanız, bağışlayın, o zaman, ya hukuku
bilmiyorsunuz yahut da hukuku bilenlerden bunu yeterince
öğrenmemişsiniz.
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Öbür tarafa bak!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Hayır Sayın Okuyan, ben size
bakacağım.
Peki, suç olan neymiş: Zarflar, Sayın Çiller'in önünde
açılmış...
HALİT DUMANKAYA (İstanbul) – Hayır, hayır; Özer
Çiller'in önünde açılmış.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu
nihaî bir işlem midir; ara işlem midir? Evvela, hukuken bunun
tartışmasını yapalım. Bu bir ara işlemdir.
Zarfların, orada burada açılması, ihaleyi sonuçlandıran bir
işlem değildir. (ANAP ve DSP sıralarından "ne
alakası var" sesleri, gürültüler) Hayır efendim, izin verin...
İzin verin de, siz de beni dinleyin, bu televizyonlardan bizi seyreden
değerli vatandaşlarımız da doğruyu öğrensin.
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Rezaletinizi seyrediyorlar.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Zaten, siz, yeteri kadar kafaları
bulandırdınız; dilinize, aklınıza geldiği gibi,
Çiller'e, hem suç isnadında bulundunuz hem de haksızca
yargılayıp mahkûm ettiniz. (ANAP, DSP ve CHP sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Orası yaptı,
orası...
BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum... Meclis salonunda
oturduğunuzu unutmayın.
Sayın Gönül, 1 dakikanız var efendim.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Açıldıktan sonra, bu
zarflar... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, bir dakika...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan
"siz" diye kimi muhatap alıyor; lütfen belirtsin...
BAŞKAN – Lütfen... Siz oturur musunuz... Bir dakika...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
izin verin de, ben konuşmamı bitireyim.
Eğer, bu nihaî işlem değilse -ki, öyledir- sonuçta, daha,
Kamu Ortaklığı İdaresinde, pazarlık usulüyle, iki üç
defa, hem devlet yetkililerinin hem de ihaleye katılanların huzurunda
ihale devam etmiş.
AHMET NEİDİM (Sakarya) – Konutta mı?!. Konutta mı?!.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Demek ki, bu bir suç değildir, bu
bir kusur değildir... (ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gönül, süreniz bitti; son 1 dakika süre
veriyorum size.
Buyurun.
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Bu, ihaleye hiçbir fesat
karıştırma değildir. (ANAP sıralarından
gürültüler)
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Melek, melek... Maşallah...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Peki, zarara uğratmak derseniz,
sizler de çok iyi biliyorsunuz, ihaleyle, TOFAŞ'ın devlete ait
hisseleri 330 milyon dolara satılmış, 15 gün sonra bu değer
180 milyon dolara düşmüş; bugün ise, 70-80 milyon dolara
düşmüştür.
YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – İşte, onların müsebbibi
Çiller!..
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Açıktan kazandırılan, bu
devletin kasasına konulan, artı gelir getiren 200 milyon dolar
mı zarardır; bu mudur zarar vermek?!. (ANAP sıralarından
gürültüler)
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Onu ortağına söyle...
ALİ RIZA GÖNÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
gelin, aklın yolu birdir... Ben, yine de, sizlerin, bu hukukî kurallara,
gerçeklere ve toplanan delillere göre, kendi vicdanınızda öncelikle
aklayacağınıza inanıyorum.
En derin sevgilerle, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (DYP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gönül.
Son konuşmacı, Sayın Refik Aras; buyurun efendim.
YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – Son verdiğin rakamlarla Çiller'in
ipini sen çektin, sen!..
FERİDUN PEHLİVAN (Bursa) – Kar gibi temiz, maşallah...
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Onun içinde sen varsın evvela...
(ANAP ve DSP sıralarından gürültüler)
YILDIRIM AKTÜRK (Uşak) – 80 milyon dolara düştü Türkiye'de bir
fabrikanın değeri; bu, Çiller'in idaresinden dolayı...
BAŞKAN – Efendim, Meclis salonunda oturduğunuzu
unutmayın... Burada, dağda bağırır gibi
bağıramazsınız...
Buyurun Sayın Aras.
Süreniz 10 dakikadır.
REFİK ARAS (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; huzurlarınıza, (9/3) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu raporu hakkındaki şahsî
görüşlerimi arz etmek için çıkmış bulunuyorum; hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum. (ANAP ve DSP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; benden önce
konuşan milletvekilleri, 600 milyon dolarlık TOFAŞ hisselerinin
satışıyla ilgili bütün bilgileri gözler önüne serdiler.
Olayın çok özeti şöyle: Sayın Tansu Çiller, özelleştirme
yoluyla yapılacak bu satış için, önce, Kamu
Ortaklığı Başkanını değiştirmiş;
sonra, ilgili beş kişilik komisyonu üç defa
değiştirmiş; sonra, 18 Mart 1993 günü, komisyona, ihale teklif
zarflarının, komisyon tarafından açılmadan kendisine
gönderilmesini emretmiş ve zarflar, açılmadan, tutulan bir tutanakla
Sayın Tansu Çiller'in konutuna gönderilmiş. Sonra ne mi olmuş?!
Bir de bakmışlar ki, Sayın Tansu Çiller'in açarak komisyona gönderdiği
teklifler, hem komisyona ilk gönderilen tekliften daha yüksek hem de ihaleyi en
uygun firmaya vermek yerine, Sayın Tansu Çiller, her iki firma
arasında taksim edilmesi talimatını vermiş. Velhasıl,
satış biçiminin belirsizliğinden 575 bin dolar, reklam bedeli
ödemelerinden 250 bin dolar, İstanbul Borsasındaki bedelden daha
düşük bir bedelle Londra Borsasında satıldığı
için 1,1 trilyon lira, devlet, zarara uğratılmış.
Biraz evvel, Doğru Yol Partisinin sayın sözcüsünün
gösterdiği mahkeme kararı, görevli memurlarla ilgili mahkeme
kararıdır. O kişilerin beraat etmelerinin nedeni de, zaten,
Sayın Tansu Çiller'in kendisinin vermiş olduğu talimattan
kaynaklanmıştır. İşte, bu talimattır ki, şu
anda, Sayın Tansu Çiller'i mahkûm edecek veya bu soruşturmaya esas
teşkil eden konudur. Bu nedenle, belki de, benden önce konuşan
Doğru Yol Partisinin sayın milletvekilleri, bu önergeyi veren
Sayın Refah Partisi Grubuna dönük konuşmaktan özellikle
kaçındılar, çekindiler; bunun ne anlama geldiğini takdirlerinize
sunuyorum.
ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Yok canım...
REFİK ARAS (Devamla) – Sayın milletvekilleri, Refah Partisi
tarafından verilen soruşturma önergesinin sonunda aynen şöyle
deniliyor " ...makam nüfuzunu kullanmak suretiyle dostlarına ihale,
kendisine menfaat sağlamak peşinde ısrarla koştuğu ve
böylece ihaleye fesat karıştırdığı; devleti 1
trilyondan fazla zarara soktuğu nedeniyle, Anayasanın 100 üncü
maddesi gereğince, Sayın Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz." Tarih 11 Nisan 1996 ve Refah Partisi muhalefette.
Bu iddiaları kimler mi söylüyor; hatırları kalmasın,
bu 57 sayın Refah Partili milletvekillerinin isimlerini Türk Milletine bir
kez daha duyurmak istiyorum: Sayın Şevket Kazan, Sayın Temel
Karamollaoğlu, Sayın Mehmet Emin Aydın, Sayın Abdullah
Arslan, Sayın Hanifi Demirkol, Sayın Şevki Yılmaz,
Sayın Osman Hazer, Sayın Ahmet Derin, Sayın İsmail Özgün,
Sayın Ahmet Doğan, Sayın Hasan Hüseyin Ceylan, Sayın Salih
Kapusuz, Sayın Azmi Ateş, Sayın Mustafa Kemal Ateş,
Sayın Kâzım Arslan, Sayın İsmail Coşar, Sayın
Tevhit Karakaya, Sayın Ömer Vehbi Hatipoğlu, Sayın Sabahattin
Yıldız, Sayın Necati Çelik, Sayın Cemal Külahlı,
Sayın Ömer Ekinci, Sayın Mehmet Bedri İncetahtacı,
Sayın Kahraman Emmioğlu, Sayın Cafer Güneş, Sayın Sait
Açba, Sayın Metin Perli, Sayın Ahmet Dökülmez, Sayın Nurettin
Aktaş, Sayın Kemalettin Göktaş, Sayın Bekir Sobacı,
Sayın Mikail Korkmaz, Sayın İsmail İlhan Sungur, Sayın
Zeki Karabayır, Sayın Necmettin Aydın, Sayın Necati Terzi,
Sayın Hüsamettin Korkutata (DYP sıralarından "Burada"
sesleri.) Sayın Ömer Özyılmaz (DYP sıralarından
"Burada" sesleri.) Sayın Abdullah Örnek (DYP
sıralarından "Burada" sesleri.) Sayın Latif Öztek (DYP
sıralarından "Burada" sesleri.) Sayın Ömer Naimi
Barım (DYP sıralarından "burada" sesleri) Sayın
Avni Doğan (DYP sıralarından "yok" sesleri) Sayın
Nezir Aydın, Sayın Hüseyin Olgun Akın, Sayın Mehmet Salih
Katırcıoğlu (DYP sıralarından "burada" sesleri)
Sayın Recai Kutan, Sayın Yaşar Canbay, Sayın Ramazan
Yenidede (DYP sıralarından "burada" sesleri) Sayın
Zülfikar Gazi, Sayın Fethullah Erbaş, Sayın Mustafa Kamalak (DYP
sıralarından "yok" sesleri) Sayın Mustafa Hasan Öz
(DYP sıralarından "yok" sesleri) Sayın Hayrettin
Dilekcan (DYP sıralarından "burada") Sayın Ali
Oğuz (DYP sıralarından "yok" sesleri) Sayın
Fikret Karabekmez, Sayın Bülent Arınç ve Sayın Ahmet Çelik.
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ben zamanımı harcamak için bu
isimleri arz etmedim size; Yüce Türk Milletine sizi bir kez daha tanıtmak
istedim, onun için isimlerinizi okudum. (ANAP, DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Daha bitmedi... Bu okuduğum isimlerden 25 sayın Refah
milletvekili, Sayın Lütfü Esengün ve 62 arkadaşının, aynen,
kanuna ve genel ahlaka aykırı şekilde mal edinmek suretiyle
görevini kötüye kullandığı iddiasıyla bir Meclis
soruşturması açılması hakkındaki önergesine de imza
koymuşlardır. Tarih 26 Nisan 1996, Refah Partisi yine muhalefette...
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Refahmatik...
REFİK ARAS (Devamla) – Muhterem Başkan, değerli
milletvekilleri; üzerinde tartıştığımız (9/3)
esas numaralı Soruşturma Komisyonu, 18 Aralık 1996 tarihinde
düzenlediği raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunmuşlardır.
Bilindiği üzere, komisyonun 15 sayın üyesi şu isimlerden
oluşmuştur: Refah Partisinden Sayın Memduh Büyükkılıç,
Sayın Mehmet Emin Aydınbaş, Sayın Kemal Albayrak,
Sayın Mustafa Köylü, Sayın Hasan Hüseyin Öz, 5 kişi; Doğru
Yol Partisinden Sayın Ahmet Uyanık, Sayın Hasan Denizkurdu, Sayın
Mahmut Yılbaş, 3 kişi; etti mi 8 kişi. Anavatan Partisinden
Sayın Hayrettin Uzun, Sayın Metin Öney, Sayın Abdulkadir
Baş, Sayın Şükrü Yürür; toplam 4. Demokratik Sol Partiden
Sayın Nami Çağan, Sayın Bülent Tanla; Cumhuriyet Halk
Partisinden Sayın Orhan Veli Yıldırım. (DYP
sıralarından "yavaş yavaş" sesleri) Genel toplam
15 sayın üye.
Değerli milletvekilleri, doğaldır ki, bu komisyonun
çalışması sırasında, her sayın milletvekili,
kendi vicdanî kanaatine göre oy kullanmıştır. Türk Ceza
Kanununun 240 ıncı maddesine uyup uymadığı konusundaki
oylama, 7 kabul oyuna karşı 8 oyla reddedilmiştir. Herhangi bir
komisyonda böyle bir sonuç çıkması anormal mi; hayır. Tabiî,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplandığı birinci günde, Türk
Milleti önünde, namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ettikten sonra,
kullanılan oylarda da elbette ki bir anormallik olamaz. (ANAP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Burada
ortaya çıkan anormallik, bu soruşturmanın açılmasını isteyen Refah
Partisinden 5 sayın milletvekili ile Doğru Yol Partisinden 3
sayın milletvekilinin, aynı zamanda iktidarın ortağı
bulunmalarından (Başbakan Necmettin Erbakan Genel Kurul salonuna
geldi; ANAP, CHP ve DSP sıralarından "Oo" sesleri, alkışlar[!]
RP sıralarından ayakta alkışlar) ve bu iki partimizin
toplam 8 sayın milletvekilinin, bu nasıl iş ise, aynı
şekilde bir kanaate sahip olarak, eski Başbakan Sayın Tansu
Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek olmadığı yolunda oy
kullanmış bulunmalarıdır.
SABRİ ERGÜL (İzmir) – Şaibe hanım nerede hocam,
şaibe hanım?!.
BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum... Niye kürsüde
konuşulanlar sizi rahatsız...
REFİK ARAS (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, diyeceksiniz ki,
BAŞKAN – Sayın Aras, bir dakika efendim... Ben, sürenizi
durdurdum.
Sayın milletvekilleri, bakın, soruşturma raporu gibi
ciddî bir konuda arkadaşımız konuşuyor, niye gürültü
yapıyorsunuz?.. Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok yüce bir
salonudur. Bu salonda, herkes, bu salonun ciddiyetini kavramalı ve ona
göre hareketlerini ayarlamalı. Burada bir kahvehanede oturur gibi
"Oo, mo" ile konuşulmaz. Burada bir ciddiyet var. Lütfen... Rica
ediyorum... (DYP sıralarından alkışlar)
Buyurun Efendim.
REFİK ARAS (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, ister misiniz, TOFAŞ önergesine imza koyan
Refah Partili 57 sayın milletvekili ile kanuna veya genel ahlaka
aykırı şekilde mal edinildiği iddiasıyla verilen
önergeye imza koyan 63 Refah Partili sayın milletvekili, yukarıda,
komisyon raporu örneğinde olduğu gibi, yine İktidar Partisi
ortağı olduğu için, Anayasa gereği olarak, Türk Milletinin
önünde yaptığı yemini ikinci dereceye bırakarak birlikte oy
kullansınlar...
BAŞKAN – Efendim, 1 dakika süreniz kaldı.
REFİK ARAS (Devamla) – Eğer, gerçekten, böyle oy
kullanırsanız, şimdi sizi televizyondan izlemekte olan temiz
Türk Halkı, inanınız ki, sizi affetmeyecek ve bir daha da size
güvenmeyecektir. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
Oylama böyle sonuçlanırsa, bu işte bir gariplik var demektir;
ya Refahlı 120 sayın milletvekili muhalefetteyken bu iki önergeyi
vererek hata etmişlerdir ya da şimdi, İktidardan düşmemek
için bu önergelerin aleyhine oy kullanarak yine hata etmiş
olacaklardır. Sonuç: Türk Halkının mutluluğu için hepimizin
üzerine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aras, 1 dakika veriyorum; lütfen, son cümlenizi
söyler misiniz efendim.
REFİK ARAS (Devamla) – ...titrememiz gereken demokrasi
açısından bu iki davranıştan biri onur
kırıcı olacaktır. Allahaşkına, bu işe sizin
aklınız yetiyor mu?!.
Siz, şimdi, milletvekili değil de sade bir partili olarak
televizyonda şu oturumu izleseydiniz, acaba ne derdiniz?! Acaba,
Sayın Tansu Çiller, Hükümet ortağı Refah Partisinin devlet
kadrolarını yağmalamasının, peş peşe gelen
şeriatçı taleplerinin, sırf Yüce Divandan kurtulmak umuduyla,
kendi kişisel faturasını, sizlere, ülkeye ve millete ödetmeye
daha ne kadar devam edecek?!
MİKAİL KORKMAZ (Kırıkkale) – Saçmalama!..
Saçmalama!.. Çok konuştun...
REFİK ARAS (Devamla) – Sayın milletvekilleri, bir de şunu
anlamakta zorluk çekiyorum: Şimdi, hangi sayın milletvekiline, Türk
yargı sistemine güveniyor musun diye sorsam, eminim ki, hepiniz, tabiî
güveniyorum diyeceksiniz. O halde -başta Sayın Çiller- yargı
önüne çıkmaktan niçin bu kadar korkuyorsunuz?!
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Oku!.. Oku!..
REFİK ARAS (Devamla) – Sizler, niçin bu kadar korkup, ille de
Sayın Çiller'i yargı önüne çıkmaktan kurtarmaya
çalışıyorsunuz?!
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Kim yazdı onu?!.
REFİK ARAS (Devamla) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aras, süreniz bitti; lütfen efendim...
REFİK ARAS (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Son cümle ama...
Buyurun.
NURHAN TEKİNEL (Kastamonu) – Kim yazdı onu?!. Oku!.. Oku!..
REFİK ARAS (Devamla) – Sözlerimi şöyle bitirmek istiyorum:
İnsanlık onuru olmadan, haysiyet olmadan, dürüstlük olmadan demokrasi
olmayacağını, parti farkı gözetmeksizin hepimizin kabul
etmesi gerekiyor. İktidarlar gelir, iktidarlar gider; önemli olan, yüzyıllardan
süzülüp gelen, insanı insan yapan değerlere sahip olmak, sahip
çıkabilmektir. Yüce Allah, hepimizin sonunu hayır etsin.
Hepinizi sevgilerimle, saygılarımla selamlıyorum. (ANAP
ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aras.
Sayın milletvekilleri Meclis soruşturması komisyonu...
VI. –
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. – Kayseri Milletvekili Salih
Kapusuz’un, İstanbul Milletvekili Refik Aras’ın partisine
sataşması nedeniyle konuşması
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Sözcü, milletvekillerimiz ve
Refah Partisiyle ilgili sataşmada bulundu. Dolayısıyla, bir
hususu açıklamak için söz istiyorum Sayın Başkan. (ANAP, DSP ve
CHP sıralarından gürültüler)
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sataşma yok
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki efendim; çok kısa ve yeni bir sataşmaya
meydan vermemek üzere, buyurun. (RP sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Yüce Parlamentonun çok önemli bir konudaki
oturumunda, değerli milletvekili arkadaşlarımız şahsî
görüşlerini serdediyorlar; milletimiz ve Parlamentomuz da, bunu dikkatle
takip ediyor.
Özellikle biz, Refah Partili milletvekilleri olarak, bu iddia
konularının Mecliste görüşülmesi için, Genel Kurulda
ifadelerimizi açık ve net olarak orta yere koyarken şu sözleri
söyledik: Bu iddialar, Parlamento tarafından
araştırılsın ve sonuca bağlansın. (ANAP ve CHP
sıralarından gürültüler)
NECDET MENZİR (İstanbul) – Ayıp be!..
BAŞKAN – Bir dakika... Bir dakika... Olur mu canım...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Elbette, bu önergelerin kabulünden sonra,
bütün siyasî parti gruplarının milletvekilleri, kendi güçleri
oranında temsil edildikleri Komisyonda görev aldılar; almış
oldukları bu görevlere göre bir de rapor hazırladılar,
hazırlanan raporlar orta yerdedir.
NİHAT MATKAP (Hatay) – Taklacı Refah!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Rakamların 4'e 5, 8'e 7 olması
önemli değil. Bakın, sadece bir misal verip, bununla sözlerimi
bitireceğim.
EMİN KUL (İstanbul) – Sataşmaya devam ediyor bu...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, Sayın
Şinasi Altıner ile ilgili önerge verildiğinde burada oylama
yapıldı. Bu oylamada, biraz önce konuşma yapan Sayın Refik
Aras Beyefendi oylarını nasıl kullandı...
MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Çiller, sütten çıkan şaibeli
kaşık!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – ...bu konu görüşülsün diye oy
kullandı. (RP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, niye izin veriyorsun?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Peki, aynı arkadaşımız,
aynı sözcü beyefendi Komisyon üyeliği yaptı...
ATİLÂ SAV (Hatay) – Sayın Başkan, bu ne
konuşması? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Bir dakika efendim...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – ...Komisyon üyeliğinde
"suçsuzdur" diye oy kullandı. (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
MUSTAFA YILMAZ (Gaziantep) – Sütten çıkmış şaibeli
kaşık!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Bakınız, ben burada, bu
konuşmacı arkadaşımı... (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Ne konuşması bu?..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Ben, burada, bu oyundan dolayı bu
konuşmacı arkadaşımı kınamıyorum,
doğrusunu yaptığına inanıyorum.
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Hangi yetkiyle veriyorsun bu
konuşma hakkını?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) – Elbette, iddia
araştırılsın dedi; Komisyonda, bütün meseleleri
yukarıdan aşağıya takip etti, gördü ve bunun
soruşturma konusu olmamasına karar kıldı, oy kullandı.
(CHP sıralarından gürültüler) İşte, Refah Partisinin
yapmış olduğu, uygulamış olduğu tavır budur.
İddialar araştırılmıştır. Bu
araştırmaların tabiî sonucu olarak, herkes, vicdanının
sesini duyup oy kullanmaktadır. Doğru olanı budur. (CHP
sıralarından gürültüler)
Arz eder, teşekkür ederim. (RP sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan...
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Sayın Başkan, hangi
sataşmaya söz verdiniz?
SABRİ ERGÜL (İzmir) – Yakışmıyorsun oraya...
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hiç sinirlenmeye gerek yok.
Burada, müzakereleri, hiç tırmandırmadan...
ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Sayın Başkan,
İçtüzük gereğince 6 kişiye söz verme hakkınız var; ben
yedinci sıradayım. Eğer, İçtüzüğü ihlal ediyorsanız,
benim de söz hakkım var. Burada, sataşmadan bahsedilmedi, komisyon
raporu üzerinde konuşma yapıldı. Bu takdirde, ben de söz
istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Yıldırım, bakınız, biz
ikimiz, aynı ilin milletvekiliyiz; fakat, dikkat ediyorum, ben bu kürsüyü
yönettiğim zaman, ikide bir oradan fırlayıp geliyorsunuz buraya.
(Gülüşmeler)
Sizden rica ediyorum; beni, İçtüzük ihlaline zorlamayın. (CHP
sıralarından "söz ver" sesleri)
ORHAN VELİ YILDIRIM (Tunceli) – Söz istiyorum.
BAŞKAN – Bakınız, Refah Partisine bir sataşmada
bulunuldu. Ben, sabahtan beri dinliyorum; siz, zatıâliniz zaman zaman
dışarı çıktınız. Burada, sataşmadan
dolayı arkadaşımız söz istedi ve bana göre...
Sayın Aras "bakın, Refah Partisinden şu kadar
milletvekili..." (ANAP sıralarından "yalan mı"
sesleri)
ATİLÂ SAV (Hatay) – Sataşma mı bu?
FATİH ATAY (Aydın) – Yakışmıyorsun oraya...
BAŞKAN – Efendim, bir dakika... Ben açıklayayım...
"... bu soruşturma önergelerini verdiler; şimdi de
aleyhine oy kullanacaklar" dedi. (ANAP sıralarından
"Doğru" sesleri)
YAŞAR OKUYAN (Yalova) – Gayet tabiî... Doğru...
ZEKİ ÇAKIROĞLU (Muğla) – Sen neye göre söz verdin?
BAŞKAN – Sayın Grup Başkanvekili de çıktı ve
"Sayın Refik Aras da, Şinasi Altıner hakkında verilen
soruşturma önergesine kabul oyu verdi; biraz önce ret oyunu
kullandı" dedi. Bundan daha iyi bir savunma olur mu?
MUSTAFA RÜŞTÜ TAŞAR (Gaziantep) – Ne alakası var...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Sayın Başkan,
olayları saptırma çabası içerisindesiniz. Bu, bize üzüntü
veriyor.
Yani, şimdi, iddia eden ile olayları değerlendirenler
aynı olur mu? Bu olayları gündeme getiren, bu iddiaları ileri
süren, bu suçlamaları yapan, tabiî ki, Refah Partisine mensup
milletvekilleri...
BAŞKAN – Efendim, rica ediyorum... Arkadaşımız
sataşmaya cevap verdi...
MUSTAFA CUMHUR ERSÜMER (Çanakkale) – Aynı şey değildir...
Sayın Başkan, saptırıyorsunuz...
BAŞKAN – Oturur musunuz Sayın Ersümer.
V. – GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI
A)
GÖRÜŞMELER
3. – Kocaeli Milletvekili Şevket
Kazan ve 56 arkadaşının, Türk Otomobil Fabrikaları
A.Ş. (TOFAŞ) ile TOFAŞ Oto Ticaret A.Ş.’ndeki devlete ait
hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında
nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle
devleti zarara uğratarak görevini kötüye kullandığı ve bu
eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi ve (9/3) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (S.
Sayısı : 196) (Devam)
BAŞKAN – Meclis Soruşturması Komisyonu raporu üzerindeki
kişisel konuşmalar bitmiştir.
Hakkında soruşturma istenilen Sayın eski
Başbakanın konuşma konusunda bize bir talebi gelmediği için
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Nerede" sesleri)
konuşmayacak demektir.
İBRAHİM GÜRDAL (Antalya) – Nerede bu şaibe hanım?!
BAŞKAN – Şimdi, Meclis Soruşturma Komisyonu raporu
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Rapor ret istemiyle gelmiştir; yani, soruşturmanın
açılmaması yönünde bir sonuca ulaşılmıştır.
Yine, İçtüzüğümüzün 112 nci maddesine göre, bu raporun reddi
yönünde verilen iki önerge var.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TOFAŞ'taki devlete ait hissenin satış yoluyla
özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullandığı
iddiasıyla eski Başbakan Tansu Çiller hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önerge üzerine, 196
sıra sayılı ve (9/3) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu raporu hazırlanmıştır.
Anılan rapor ile eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine
gerek olmadığına karar verilmiştir. Komisyonun, Yüce Divana
sevk etmeme yönündeki raporunun reddine, eski Başbakan Tansu Çiller'in...
(ANAP, DSP ve CHP sıralarından "Duyamıyoruz" sesleri,
gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, arkadaşımız okuyor; niye
bağırıyorsunuz?... (ANAP, DSP ve CHP sıralarından
"Duyamıyoruz" sesleri, gürültüler)
Efendim, siz gürültü yapmazsanız başkası yapmaz...
Sabahtan beri bağırıyorsunuz... Rica ediyorum... Susun
bakalım...
Buyurun efendim.
...ihaleye fesat karıştırması nedeniyle Türk Ceza
Kanununun 366 ncı maddesini, görevini kötüye kullanması nedeniyle de
Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesini çiğnediği
gerekçesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci
maddesinin beşinci fıkrasına göre Yüce Divana sevkinin Genel
Kurulca karara bağlanmasını saygılarımla dilerim.
Orhan
Veli Yıldırım
Tunceli
Gerekçe: Önergede de ifade edildiği gibi (9/3) esas numaralı
ve 196 sıra sayılı Meclis Soruşturması Komisyonunun
raporunda, eski Başbakan Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine gerek
olmadığına oy çokluğuyla karar verilmiştir; ancak,
raporun muhalefet şerhinden, Tansu Çiller'in görevini kötüye kullanma ve
ihaleye fesat karıştırma suçlarını
işlediğine ilişkin kuşkuların, yapılan
soruşturma sonunda giderilemediği anlaşılmaktadır. Bu
nedenle, soruşturma komisyonunun raporunun reddi ve eski Başbakan
Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkine karar verilmesi gereği duyulmuş
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin
beşinci fıkrası gereğince bu önergemiz Sayın
Başkanlığa verilmiştir.
BAŞKAN – Öteki önergeyi okutuyorum efendim:
Biraz yüksek sesle okuyun da, arkadaşlarımız...
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
196 sıra sayılı ve (9/3) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu raporunda eski Başbakan Tansu Çiller'in
Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar
verildiği belirtilmiştir.
Komisyon raporunda yer alan muhalefet şerhinde de ifade
edildiği üzere:
a) Yetkisi olmadığı halde, ihale süresince müdahale
ederek, ihalenin, en uygun fiyat veren firma yerine, iki firma arasında
paylaştırılmasını sağlayarak, ihaleye fesat
karıştırdığı; böylece, Türk Ceza Kanununun 366
ncı maddesini ihlal ettiği;
b) Yetkisi olmadığı halde, ihale zarfını
yönetmelik hükümlerine aykırı olarak açtığı ve
müfettiş raporlarını uygulamaya koymayarak, görevini kötüye
kullandığı; bu nedenle, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı
maddesini ihlal ettiği gerekçeleriyle eski Başbakan Tansu Çiller'in
Yüce Divana sevkine karar verilmesi hususunda Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 112 nci maddesi gereğince, Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.
1. Şerif Bedirhanoğlu (Van)
2. Süleyman Hatinoğlu
(Artvin)
3. Murat Başesgioğlu (Kastamonu)
4. Salih Yıldırım
(Şırnak)
5. Metin Öney (İzmir)
6. Zeki Çakan (Bartın)
7. Yaşar Okuyan (Yalova)
8. Aslan Ali Hatipoğlu (Amasya)
9. Emin Kul (İstanbul)
10. Eyyüp Cenap Gülpınar
(Şanlıurfa)
11. Yusuf Pamuk (İstanbul)
12. Recep Mızrak (Kırıkkale)
13. İrfan Demiralp (Samsun)
14. Sami Küçükbaşkan (Antalya)
15. Ahmet Kabil (Rize)
16. Yusuf Ekinci (Burdur)
17. Enis Sülün (Tekirdağ)
18. Nabi Poyraz (Ordu)
19. Halit Dumankaya (İstanbul)
20. Yaşar Eryılmaz (Ağrı)
21. İlker Tuncay (Ankara)
22. Avni Kabaoğlu (Rize)
23. Mahmut Bozkurt (Adıyaman)
24. Muzaffer Arslan (Diyarbakır)
25. Şinasi Altıner (Karabük)
26. Yücel Seçkiner (Ankara)
27. Veysel Atasoy (Zonguldak)
28. Süleyman Çelebi (Mardin)
29. Yavuz Köymen (Giresun)
30. Rüştü Kâzım Yücelen
(İçel)
31. Tevfik Diker (Manisa)
32. Cavit Kavak (İstanbul)
33. Burhan Kara
(Giresun)
34. Adil Aşırım (Iğdır)
35. Ömer Ertaş (Mardin)
36. Abbas İnceayan (Bolu)
37. Biltekin Özdemir (Samsun)
38. Şükrü Yürür (Ordu)
39. Mehmet Sağdıç (Ankara)
40-Necati Güllülü (Erzurum)
41-Hüsnü Doğan (İstanbul)
42. Levent Mıstıkoğlu (Hatay)
43. Mehmet Keçeciler (Konya)
44. İrfan Köksalan (Ankara)
45. İbrahim Özsoy
(Afyon)
46. Ülkü Güney (Bayburt)
47. İbrahim Çebi (Trabzon)
48. Safder Gaydalı (Bitlis)
49. Ali Talip Özdemir (İstanbul)
50. Ahat Andican (İstanbul)
51. Yıldırım Aktürk (Uşak)
52. Ali Doğan (Kahramanmaraş)
53. Eyüp Aşık (Trabzon)
54. Miraç Akdoğan (Malatya)
55. Akın Gönen (Niğde)
56. Yılmaz Karakoyunlu (İstanbul)
57. İbrahim Gürdal (Antalya)
58. Sümer Oral (Manisa)
59. Nejat Arseven (Ankara)
60. Abdulkadir Baş (Nevşehir)
61. Agâh Oktay Güner (Ankara)
Gerekçe:
Önergede de ifade edildiği gibi, (9/3) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu raporunda, eski Başbakan Tansu Çiller'in
Yüce Divana sevkine gerek olmadığına oyçokluğuyla karar
verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 112 nci maddesinin
beşinci fıkrası, komisyonun Yüce Divana sevk etmeme yönündeki
raporlarının reddi, ancak Yüce Divana sevke dair verilen ve sevk
kararının hangi ceza hükmüne dayanacağını gösteren bir
önergenin kabulüyle mümkün olur" hükmünü amirdir. Bu hüküm gereğince,
Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkini öneren bu önergemiz Sayın
Başkanlığa verilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, iki önerge aynı
mahiyettedir ve ikisini de birleştirerek işleme kayacağaz.
Dolayısıyla, son önergenin gerekçesinde de belirtildiği üzere,
soruşturma komisyonu raporunun reddedilmesi; yani, soruşturma
açılmamasını isteyen bir bu raporun reddedilebilmesi, Genel
Kuruldaki soruşturma önergelerinin müzakeresi sırasında verilen
gerekçeli önergelerin kabulüyle mümkün olur. Bu önergelerde de, Ceza Kanununun
hangi maddesine aykırı bir fiil işlediğinin de belirtilmesi
lazım. Önergeler işleme uygun olduğu için, ikisini
birleştirerek işleme koyacağım.
Önergeler açık oylamaya tabidir. Açık oylamada şu sonuca
varılacaktır: Eğer bu önergeler 276 veya daha fazla oyla kabul
edilirse, o zaman, komisyon raporu reddedilmiş olur ve eski Başbakan
hakkında soruşturma açılması isteği kabul edilmiş
olur. Eğer önergelerin kabul oyu 276'yı bulmaz ve oylamaya
katılan sayın milletvekillerinin sayısı toplantı
yetersayısına; yani, 184'e ulaşırsa, o zaman
soruşturma açılmasına ilişkin önerge reddedilmiş olur.
Bunu belirtmek istiyorum.
Ancak, oylamaya geçmeden önce, ANAP Grup Başkanvekili Sayın
Murat Başesgioğlu, gönderdiği bir tezkerede "Meclis
soruşturması bir yargılama sürecinin başlaması veya
sona erdirilmesi hususunda, milletvekillerinin bu yargılama kararına
katılmalarıdır. Millevekilleri, Meclis
soruşturmalarına tamamen kişisel ve vicdanî kanaatlerine göre oy
kullanırlar. Nitekim, Anayasamız, siyasî parti gruplarınca
Meclis soruşturmasıyla ilgili görüşme
yapılamayacağını ve karar alınamayacağını
hüküm altına almıştır. Bu nedenle, tamamen kişisel beyanın
açıklanması mahiyetinde olan Meclis soruşturması
oylamalarında Bakanlar Kurulu üyelerinin vekaleten oy kullanmaları,
Anayasa ve İçtüzük hükümlerine aykırıdır. (9/3) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu raporuna ilişkin
önergenin oylanması sırasında, Yüksek Başkanlıkça bu
hususun dikkate alınması konusunu arz ve talep ederim"
demişlerdir.
Bu konuda çok uygulamalarımız var. Anayasanın 96 ncı
maddesinde, oylama sırasında Genel Kurulda olmayan bir bakan, bir
başka bakana oy kullanmak için yetki verebilir deniliyor. Bir bakan,
diğer bir bakana, ancak oy kullanma hakkını verebilir; yani, bir
bakan, yalnız kendisi ve bir başka bakan için oy kullanabilir.
Ayrıca, Sayın Başesgioğlu, sizin eski bakan
arkadaşlarınızdan Sayın Cengiz Altınkaya ile Safa Giray
beyefendilerin Anayasa Mahkemesine sevkleri sırasında, Anayasa
Mahkemesine Grubunuzca açılan davada bu husus da öne sürüldü ve Anayasa
Mahkemesi, 96 ncı maddedeki bu yolla oy kullanılmasını
yasaklamadı.
Geçen gün, Başkanlık Divanında -işte arkadaşlarımız
da vardı- bu konuyu da tartıştık; yani, bir soruşturma
önergesiyle ilgili yapılan oylamada bakanların Genel Kurulda olmayan
bakanların yerine oy kullanmaması gerektiği konusunda bir iddia
öne sürüldü ve bu husus da, Başkanlık Divanınca kabul edilmedi.
Biz, yaptığımız işlemde bir hata yok diyoruz efendim.
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Sayın
Başkanım, bu husus, sık sık Meclis gündemine gelecek.
Sayın bakanların ortak sorumluluk duyduğu konularda vekâleten oy
kullanması doğaldır; ancak, önergede de izah ettiğim gibi,
tamamen vicdanî kanaate dayalı bir hususta, yargılama keyfiyetinde,
özellikle de burada savunması dinlenilmeyen bir bakan için,
görüşmeleri dinlemeyen herhangi bir sayın bakanın kendisine
vekâlet vererek oy kullanması mümkün değil.
BAŞKAN – Sayın Başesgioğlu, düşünceniz
haklı olabilir; ama, Anayasa bu konuda bir istisna
tanımamış; Anayasa Mahkemesi karar vermiş;
uygulamalarımız hep bu yönde. Yeni bir şey icat...
MURAT BAŞESGİOĞLU (Kastamonu) – Usul
tartışması açalım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Efendim, yok... Açmıyorum, açamıyorum; yani, o
konuda Anayasa Mahkemesi kararı da var.
Teşekkür ediyorum.
Şimdi, önergeleri birleştirdim ve açık oylamaya
sunacağım.
Önce, açık oylamanın biçimini oylarınıza
sunacağım. Biliyorsunuz, üç şekilde açık oylama
yapılıyor; bugün, zaten üç uygulama yaptık.
Şimdi, açık oylamanın kupaların sıralar
arasında dolaştırılması suretiyle
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
(ANAP sıralarından "say, say" sesleri) Kabul
etmeyenler...Efendim kabul edilmiştir; açık oylamanın,
kupaların sıralar arasında dolaştırılmak
suretiyle yapılması kabul edilmiştir. (RP ve DYP
sıralarından alkışlar)
Biliyorsunuz, bu oylamada da önerge oylanıyor; yani, Sayın
Tansu Çiller'in Yüce Divana sevkini isteyenler beyaz oy kullanacaklar, reddini
isteyenler kırmızı oy kullanacaklar. Raporu değil, önergeyi
oyluyoruz.
Bir daha söyleyeyim; yanında oy pusulası olmayan sayın
milletvekilleri adını, soyadını, oyunun rengini ve seçim çevresini beyaz bir kâğıda
yazıp imzalamak suretiyle oyunu kullanabilir. Aynı mahiyette 2 oylama
yaptığımız için tekrarlamaya gerek yok.
Kupalar sıralar arasında dolaştırılsın.
(Oyların toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy verme işlemi bitmiştir.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, eski Başbakan Tansu
Çiller'in, Türk Ceza Kanununun 366 ve 240 ıncı maddeleri
uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergelerin
yapılan açık oylamasına 529 sayın milletvekili
katılmış; 257 kabul, 270 ret, 1 çekimser, 1 geçersiz oy
çıkmıştır.
Böylece, soruşturma açılmasına ilişkin önerge
reddedilmiş, Meclis Soruşturma Komisyonu raporu kabul
edilmiştir; ilgilinin Yüce Divana sevkine mahal
kalmamıştır.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz sona
ermiştir. Türkiye tarafından (Hebron'a) El-Halil'e askerî personel
gönderilmesine dair Başbakanlık tezkeresi ile gündemdeki diğer
konuları sırasıyla görüşmek için, 19 Şubat 1997
Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 20.11
VII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, çiftçilerin Ziraat Bankasına olan borçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Sabri Tekir’in yazılı cevabı (7/1820)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim. 24.12.1996
Nezir Büyükcengiz
Konya
Başkanı bulunduğunuz hükümetin kurulması aşamasında hükümet çalışmalarına başladıktan sonra çiftçilerimizin T.C. Ziraat Bankası’na olan borçlarının affedileceği şeklinde bir açıklamanız oldu.
Sorular :
1. Bu konuda çalışmalar hangi aşamadadır?
2. Çiftçilerimizin borçlarının tümü yani anapara ve faizi affedilecek midir?
3. Tümü affedilmeyecekse faizleri kaldırılacak mıdır?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.006/00598 18.2.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) T.B.M.M. Başkanlığı’nın 10.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1820-4765/13271 sayılı yazınız.
b) Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün 15.1.1997 gün ve B.02.0. KKG/106-442-2/338 sayılı yazınız.
c) Devlet Bakanı Sayın Lütfü Esengün’ün 20.1.1997 gün ve B.02.0.0010/01682 sayılı yazınız.
d) T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nün 13.2.1997 gün ve TZB.0.06.00.00-13/31187-192 sayılı yazısı.
İlgi yazınızla Bakanlığıma intikal eden, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve cevaplandırılmasını istediği soru önergesine ait cevap ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Prof. Dr. Sabri Tekir
Devlet Bakanı
T.C.
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü
Sermaye : 20 000 000 000 000 Türk Lirası
Sayı : TZB.0.06.00.00-13 13.2.1997
Konu : Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in
soru önergesi hk.
T.C.
Devlet Bakanlığı’na
(Sayın Prof. Dr. Sabri Tekir)
İlgi : 2.2.1997 tarih, B.02.0.006/00269 sayılı yazınız.
Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz’in Başbakana tevcih ettiği ve cevaplandırılmasını istediği soru önergesi ile ilgili yazınız ve ekleri incelenmiştir.
Çiftçilerin borçlarının affedilmesi Kanun ve Kararname konusu olup, kullandırılan kredilerin ana para ve faizlerinin affedilmesi Bankamız mevzuatına göre mümkün bulunmamaktadır. Konu ile ilgili olarak Kanun veya Kararname çıkarılması, Bankamız gelir kayıplarının Hazinece karşılanması halinde çiftçilerin borçlarının affedilmesi mümkün olabilecektir.
Diğer taraftan; 13.10.1996 tarih 22786 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 1.10.1996 tarihinde yürürlüğe giren 1996/8575 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, 1996 yılında tabii afetlerden ekiliş ve ürünleri ile mevcut hayvan varlığı en az % 40 oranında zarar gören ve durumları İl Hasar Tespit ve İhtiyaç Komisyonlarınca belirlenen çiftçilerin T.C. Ziraat Bankası, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan 1996 vadeli zirai kredi borçlarının vade tarihinden itibaren bir yıl süre ile faizsiz ertelenmesi öngörülmüştür.
Bu Kararname kapsamında 2766 üretici üzerinde 443 089 866 488 lira 1996 vadeli alacağımız bir yıl süreyle faizsiz olarak ertelenmiş olup, erteleme işlemlerine devam edilmektedir.
Durumu bilgilerinize arz ederiz.
Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası
Ekrem Aydemir Salih Şevki Doruk
Genel Müdür Yönetim Kurulu Başkanı
Yardımcısı Genel Müdür Vekili
2. – Konya Milletvekili NezirBüyükcengiz’in, hayvan sigortası bedellerinin geç ödendiğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sabri Tekir’in yazılı cevabı (7/1822)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Sabri Tekir tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim.
24.12.1996
Nezir Büyükcengiz
Konya
Bilindiği gibi; Yurt dışından ithal edilerek üreticilerimize verilen damızlık inekler hastalık ve ölümlere karşı sigorta edilmektedir. Çeşitli hastalıklar sonucu ölen inek bedelleri ilgili sigorta kuruluşu tarafından (Başak Sigorta) üreticilerimize 4-5 ay gecikmeli ödenmektedir.
Sorular :
1. Bu ödemelerin ölüm raporlarının düzenlenmesinden hemen sonra yapılması hususunda herhangi bir çalışmanız var mıdır?
2. Gecikmeden dolayı vatandaşın devlete ödediği gecikme faizi biçiminde üreticilere farklı ödeme yapmayı düşünüyor musunuz?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.006/00597 18.2.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı
İlgi : a) T.B.M.M. Genel Sekreterliği Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı’nın 10.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1822-4767/13273 sayılı yazınız.
b) T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nün 12.2.1997 gün ve TZB.0.06.00.00-21/30685-179 sayılı yazısı.
İlgi yazınızla Bakanlığıma intikal eden, Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na verdiği ve cevaplandırılmasını istediği soru önergesine ait cevap ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinize arz ederem.
Prof. Dr. Sabri Tekir
Devlet Bakanı
T.C.
Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü
Sermaye : 20 000 000 000 000 Türk Lirası
Sayı : TZB.0.06.00.00-21 12.2.1997
Konu : Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in
soru önergesi hk.
T.C.
Devlet Bakanlığı’na
(Sayın Prof. Dr. Sabri Tekir)
İlgi : 3.2.1997 tarih, B.02.0.006/00180 sayılı yazınız.
Yazınız ekinde yer alan Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz’in imzasını taşıyan 24.12.1996 tarih ve 7/1822-4767 sayılı soru önergesinde yer alan hususlara aşağıda belirtilen açıklamalar yapılmış bulunmaktadır.
Yurt dışından ithal edilerek üreticilerimize verilen ithal ineklerin hastalık ve ölümlerine karşı 2 yıl süre ile zorunlu olarak hayat sigortaları yaptırılması ve bu süre içerisinde ölen, yavru atan ve mecburi kesime tabi tutulan hayvanlarla ilgili tazminat tutarlarının sigorta şirketince üreticiye zamanında ödenmemesi nedeniyle üreticilerin fazla faiz ödemelerini ve mağduriyetlerini önlemek amacıyla sigorta şirketiyle yapılan görüşmeler sonucunda; 1.11.1996 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeni bir uygulama başlatılarak, sigortalı hayvanın ölümü veya yavru atmasıyla ilgili belgelerin (veteriner hekim raporu, hayvan mecburi kesime tabi tutulmuş ise buna imha tutanağı ve poliçe sureti) üretici tarafından şubelerimize ibraz edildiği gün hasarın türüne göre;
– Ölen veya mecburi kesime tabi tutulan hayvanın sigorta poliçesinde belirtilen sigorta bedelinin % 60’ı,
– Sigortalı hayvan yavru atmış ise sigorta bedelinin % 20’si,
– Sigorta poliçesi vadesi içinde yavru atmadan dolayı yavrusu için tazminat ödenen hayvanın ölmesi halinde, hayvanın sigorta bedelinin % 50’si,
Sigorta şirketinin hesabından çekilerek geçici hesaplara alınmaktadır.
Böylece sigorta tazminat tutarına sigorta bedelinin geçici hesaplara alındığı tarih ile sigorta şirketinin tazminat ödemesini bildirdiği tarih arasındaki günler için faiz yürütülmemiş olmaktadır.
Ayrıca, damızlık hayanlarda meydana gelen ölüm, yavru atma ve mecburi kesim vb. gibi nedenlerle sigorta tazminat talebinde bulunulmuş ve sigorta tazminatları zamanında ödenmemiş üreticilerin mağduriyetini önlenmesini teminen, vadesi gelen ödemesiz dönem faizi ve taksit borçları, sigorta tazminatlarının şubelerimize intikal edeceği tarihe kadar Kanuni Takip Hesaplarına aktarılmayarak takip edildiği hesaplara (normal, idari takip) bekletilmektedir.
Bankamızca başlatılan yukarıda arz edilen yeni uygulamalarla, üreticilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi esas alınmıştır.
Durumu bilgilerinize arz ederiz.
Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankası
Ekrem Aydemir Salih Şevki Doruk
Genel Müdür Yönetim Kurulu Başkanı
Yardımcısı Genel Müdür Vekili
3. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, belediyelerin sosyal yardım zammı borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/1823)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim.
24.12.1996
Nezir Büyükcengiz
Konya
3395 Sayılı Kanunla 506 Sayılı Kanunun ek 24. maddesinin 1 inci bendine göre Sosyal Yardım Zammı adı altında Belediyelerimezce SSK’ya ödnemesi gerekirken, bugüne kadar ödenmeyen ve çok yüksek faizler eklenerek binlerce Belediyemizin icra yoluyla hisselerine el konularak başlatılan uygulama; Belediyelerimizi büyük ölçüde mağdur ederek hizmetleri yürütemeyecek duruma düşürmüştür.
Sorular :
1. Bu bağlada borcu olan belediyeler arasında ayrım yapmadan tümüne aynı işlem yapılmakta mıdır?
2. Bu borçları geçmişte olduğu gibi bir tahkim yasası uygulamasıyla affetmeyi düşünüyor musunuz?
3. Sayın Başbakanın bir süre önce açıkladığı biçimde bu borçların ana paraları yatırıldığı takdirde faizlerinin kaldırılacağı şeklinde bir çalışmanız var mıdır?
4. Belediyelerin borç ve faizleri affedilmeyecekse bu uygulama hükümetinizin kaynak yaratma girişimlerinin bir parçası olarak eski defterleri karıştırma uygulaması mıdır?
T.C.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü
Sayı : B.13.0.SGK.0.13.00.01/1102.003795 17.2.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 10.10.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4934-13269 sayılı yazınız.
Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz tarafından hazırlanan “Belediyelerin sosyal yardım zammı borçlarına ilişkin” 7/1823 Esas No’lu yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.
Bilindiği üzere, Anayasa’mızın 60 ıncı maddesinde; “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmü yer almıştır.
Sosyal Sigortalar Kurumunun amacı ve işlevi ülkemiz çalışanlarının büyük bir bölümünün sosyal güvenliklerini sağlamaktır. Sosyal güvenliğin sağlanması ise herşeyden önce bir finansman sorunudur. Kurumun sosyal sigortalar alanında kendisine verilen bu görevleri yerine getirebilmesi, büyük oranda prim ve diğer alacaklarının zamanında ve eksiksiz tahsil edilmesine bağlıdır.
Bu nedenle, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile prim ve diğer alacaklarının tahsil edilebilmesinin güvence altına alınmasına ve yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında çeşitli yaptırımlar uygulanmasına ilişkin kurallar getirilmiş ve Kurumun süresi içinde ödenmeyen alacaklarının takibinde 1.10.1994 tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına başlanılmıştır.
Ancak buna rağmen kamu kurum ve kuruluşlarının Sosyal Sigortalar Kurumu’na önemli miktarda prim ve sosyal yardım zammı borçlarının bulunduğu da bir gerçektir. Yılların birikimi şeklinde oluşan prim, sosyal yardım zammı ve gecikme zamlarının tahsiline imkân sağlamak üzere Hükümetimizce Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Kanun Tasarısında genel ve katma bütçeli idareler, özel idareler ve belediyeler, döner sermayeli kuruluşlar ile kanunla veya kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kamu kuruluşları ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşına kadarki tahakkuk etmiş bulunan prim, idarî para cezası ve sosyal yardım zammı ile bunların gecikme zammı ve faiz borçları ile 1997 yılı sonuna kadar doğacak sosyal yardım zammı ve bunlara ait gecikme zammı 1997 Malî Yılı Hazine Müsteşarlığı Bütçesinin (940.01.3.406.900.4792 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi gereğince Sosyal Sigortalar Kurumuna yapılacak yardımlar) tertibindeki ödenekten Sosyal Sigortalar Kurumu’na yapılan ödemeler karşılığında bu kurum ve kuruluşlar adına tahsil edilmiş sayılarak borç kayıtları kapatılması öngörülmüştür.
Diğer taraftan, Sosyal Sigortalar Kurumuna olan yükümlülüklerini yerine getirmede tüm işverenler aynı konumda olup, hiç bir işverene Kurum alacaklarının ödenmesi hususunda ayrıcalık tanınmamıştır.
Bu bakımdan Anayasa gereğince sosyal güvenliği sağlama görevini üstlenen Sosyal Sigortalar Kurumunca borçlarını kanunî süresi içinde ödemeyenler hakkında işverenlere veya belediyelere göre bir ayırım yapılmamış olup böyle bir beklentinin de doğru olmayacağı açıktır.
Bilgilerinize arz ederim.
Necati Çelik
Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı
4. – Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, TEAŞ’ın açtığı bir ihaleye ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/1841)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Recai Kutan tarafından, yazılı olarak yanıtlanmasını İçtüzüğün 99 ve 100 üncü maddeleri gereğince arz ederim. Saygılarımla.
Ali Rahmi Beyreli
Bursa
TEAŞ’ın 1996 Temmuz ayında açtığı elektrik ithalatı ihalesinde, davet edilen 9 firma’dan 6’sı teklif vermiş ancak bunlardan 3’ü belgeleri eksik olduğu gerekçesiyle elenmişlerdir. Daha sonra 2 firma daha, yine eksik belge gerekçe gösterilerek, ihale dışı bırakılmış ve nihayet bir ingiliz firması ile yerli partneri. RP ile yakın ilişkili olduğu iddia edilen, bir firka, tek başına ihale değerlendirmesine alınmıştır.
1. Refah-Yol’un TEAŞ Genel Müdürlüğü görevine getirdiği kişinin, bu firmanın içinde bulunduğu şirketler grubunun hissedarı ve eski genel müdürü olduğu iddiaları vardır. Yine RP Ankara İl Başkanının da, bu grubun ortağı olduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar ne denli doğrudur?
2. Bu grubun ihalede tek başına kalması için yapılan tüm bu operasyonların ardından 12 trilyonluk uluslararası ihalede kalan tek teklif değerlendirmeye alınacak mıdır? Kıyaslama nasıl yapılacaktır?
3. TEAŞ’ın kw saat başına üretim maliyeti 3.90 sent, ihalede en son kalan, İngiliz-Türk ortak grubunun önerdiği maliyet ise 3.65 sent/kw saattir. Oysa Dünya Bankası raporlarında da belirtildiği gibi TEAŞ’ın elektrik üretim maliyetleri oldukça yüksektir. Bu durumda TEAŞ üretim maliyetleri ile kıyaslanarak değerlendirme yapmak yanlış olmayacak mıdır?
4. Son günlerde, bu ve bunun gibi birçok ihale de ortaya çıkan parti-ortaklık ilişkileri, Refah Partisinin adil düzeni ile bağdaşmakta mıdır?
T.C.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-240-2400 14.2.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-4942/13623 sayılı yazısı.
Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli’nin tarafıma tevcih ettiği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılması istenen 7/1841 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler hazırlanarak ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
M. Recai Kutan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Bursa Milletvekili Sayın Ali Rahmi Beyreli’nin Yazılı Soru Önergesi ve Cevabı
(7/1841-4842)
TEAŞ’ın 1996 Temmuz ayında açtığı elektrik ithalatı ihalesinde, davet edilen 9 firma’dan 6’sı teklif vermiş ancak bunlardan 3’ü belgeleri eksik olduğu gerekçesiyle elenmişlerdir. Daha sonra 2 firma daha, yine eksik belge gerekçe gösterilerek, ihale dışı bırakılmış ve nihayet bir ingiliz firması ile yerli partneri. RP ile yakın ilişkili olduğu iddia edilen, bir firma, tek başına ihale değerlendirmesine alınmıştır.
Soru 1. Refah-Yol’un TEAŞ Genel Müdürlüğü görevine getirdiği kişinin, bu firmanın içinde bulunduğu şirketler grubunun hissedarı ve eski genel müdürü olduğu iddiaları vardır. Yine RP Ankara İl Başkanının da, bu grubun ortağı olduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar ne denli doğrudur?
Cevap 1. Enerji ithali için 20.8.1996 tarihinde kapalı zarf usulü ile açılan ihaleye 9 firma davet edilmiştir. Ancak teklif verme tarihi olan 26.9.1996’da teklifler açıldığında, davet edilen 9 firmadan 4’ünün ihaleye katıldığı görülmüştür. Konu ihaleye;
– Astrom Energy Fınance/İsviçre (Bulgaristan üzerinden),
– Multıgroup Bulgarıa Ag Holdıng/Bulgaristan (Bulgaristan üzerinden),
– Catego-Kalyon Joint Venture (Gürcistan üzerinden),
– Energo Mercur Ag/Zurıh (Teşekkür mektubu göndererek teklif vermemiştir.)
firmaları katılmış olmakla birlikte, Bulgaristan üzerinden satış teklifi veren Astrom Energy firması TEAŞ Genel Müdürlüğü şartname hükümlerine aykırı olarak geçici teminat mektubu ibraz etmediğinden, Multigroup firmasının ise teminat mektubunun kontrgarantisi olmadığından, TEAŞ Genel Müdürlüğü’nün Satınalma Yönetmeliği gereği teklifleri geçerli sayılmamıştır.
TEAŞ Genel Müdürü Sayın Afif Demirkıran Ana-Yol Hükümeti döneminde atanmıştır ve Kalyon grubunun ortağı değildir. RP İl Başkanı da bu grubun ortağı değildir.
Soru 2. Bu grubun ihalede tek başına kalması için yapılan tüm bu operasyonların ardından 12 trilyonluk uluslararası ihalede kalan tek teklif değerlendirmeye alınacak mıdır? Kıyaslama nasıl yapılacaktır?
Cevap 2. Daha önceki paragraflarda da belirtildiği üzere, bu grubun ihalede tek başına kalması için herhangi bir operasyon yapılmamış olup, Gürcistan’dan enerji ithalatının malî portesi 12 Trilyon TL. değil 3 Trilyon Tl. civarındadır.
Gürcistan üzerinden enerji satışı için gelen bu teklif;
– Kuzeydoğu ve Doğu Anadolu bölgelirimizde yaşanmakta olan fabrikalarımızın çalışmasını dahi engelleyen olumsuz teknik koşullar (154 kV yerine 110 kV olan gerilim seviyeleri, büyük hat kayıpları gibi),
– Bu koşulların iyileştirilmesine katlı sağlayan üretim maliyetleri yüksek Hopa Termik Santralının (6.75 cent/Kwh) çalıştırılması zorunluluğu,
– Benzer şekilde üretim maliyeti yüksek Ambarlı Fuel-Oil (4.32 cent/Kwh), Aliağa Motorin (17.2 cent/Kwh) santrallarının çalıştırılması zorunluluğu,
– Önümüzdeki yıllarda muhtemel enerji darboğazının aşılmasına yardımcı olunması,
durumları dolayısıyla konunun acilen çözülmesi gerektiğinden değerlendirmeye alınmıştır.
Kıyaslama, teklif fiyatının TEAŞ Genel Müdürlüğü termik santrallarının ticarî üretim maliyetleri ile diğer komşu ülkelerin TEAŞ karşıtı resmî kuruluşları ile yapılmış ve halen yürütülmekte olan enerji alım anlaşmalarının karşılaştırılması suretiyle yapılmaktadır.
Soru 3. TEAŞ’ın kw saat başına üretim maliyeti 3.90 sent, ihalede en son kalan, İngiliz-Türk ortak grubunun önerdiği maliyet ise 3.65 sent/kw saattir. Oysa Dünya Bankası raporlarında da belirtildiği gibi TEAŞ’ın elektrik üretim maliyetleri oldukça yüksektir. Bu durumda TEAŞ üretim maliyetleri ile kıyaslanarak değerlendirme yapmak yanlış olmayacak mıdır?
Cevap 3. TEAŞ Termik Santrallarının ticarî maliyet ortalaması 3.98 cent/Kwh’tir. Kıyaslamanın Türkiye’nin gerçeği olan bu değerle karşılaştırılarak yapılmasının yanlış olmadığı görüşündeyiz. Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere yürürlükteki enerji alım anlaşmaları fiyatları da dikkate alınmaktadır.
Bu fiyatın üstünde hatta bir kaç katı üzerinde üretim maliyeti olan termik santrallarımızın bu alım gerçekleştiğinde durdurulması da ülkemizin ekonomik menfaatleri açısıdan önem arz etmektedir.
Bu çerçevede; TEAŞ Yönetim Kurulu’nun 23.1.1997 tarih ve 4-29 no.lu kararı ile, Hopa-Batum (Gürcistan) 220 kV EİH üzerinden, aylık 70 Gwh (± %20), yıllık yaklaşık 840 Gwh (+ % 20) elektrik enerjisi, 3.45 cent/Kwh birim bedeli üzerinden Catego Energy-Kalyon İnşaat Tic. Koll. Şti. ortak girişimine sipariş edilmiş ve 3.2.1997 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.
Soru 4. Son günlerde, bu ve bunun gibi birçok ihalede ortaya çıkan Parti-Ortaklık ilişkileri, Refah Partisinin adil düzeni ile bağdaşmakta mıdır?
Cevap 4. TEAŞ Genel Müdürlüğü ihaleleri yasal çerçeve içerisinde yürütülmektedir. İhalelerde Devletin menfaatleri ön planda tutulmaktadır.
5. – İzmir Milletvekili Hakan Tartan’ın, RTÜK tarafından verilen TV kapatma cezalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/1846)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yazılı soruların, Başbakan Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için, İçtüzüğün 96 ncı maddesince gereğini arz ederim.
Hakan Tartan
İzmir
1. RTÜK kuruluşundan bu yana yıllar itibarı ile kaç televizyon kanalının yayınını durdurdu? Kaç radyoya kapatma cezası verildi?
2. Demokrasilerin önemli oluşumlarından medya içinde yer tutan televizyonların bu kadar sık kapatılmasından rahatsızlık duyuyor musunuz? Bunu önlemek için çağdaş ve demokratik ülkelerdeki gibi yeni düzenlemeler yapmayı düşünüyor musunuz?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.0010/01935 17.2.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMM Başkanlığının 10.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1846-4840/13678 sayılı yazısı.
b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Md.’nün 15.1.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-444-8/341 sayılı yazısı.
İzmir Milletvekili Sayın Hakan Tartan’ın; Sayın Başbakanımıza tecih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Lütfü Esengün
Devlet Bakanı
T.C.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
Sayı : A.01.1.RTÜ.0.02.01.97/0063/565 3.2.1997
T.C.
Devlet Bakanlığına
(Sayın Lütfü Esengün)
İlgi : 20.1.1997 tarih B.02.0.0010/01/685 sayılı yazınız.
3984 sayılı Kanun Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna yurt içine ve dışına yapılan radyo televizyon yayınlarının Kanunun 4 üncü Maddesinde belirtilen yayın ilkelerine ve bu alanda Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalara uygunluğu yönünden değerlendirilmesi görevini vermiştir.
Aynı Kanunun 33 üncü maddesine göre yayın ihlalinin tekrarlanması halinde, ihlalin ağırlığına göre izin uygulamasının bir yıla kadar geçici olarak durdurulması veya yayın izninin iptali söz konusudur. Üst Kurul, kuruluşların yayınlarında, yayın ilkelerine uygunluğunu titizlikle değerlendirmektedir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu göreve başladığı günden bu güne kadar televizyon kanallarında 41, radyolara ise 14 yayın durdurma cezası vermiştir.
Televizyon ve radyolara verilen yayın durdurma cezalarının yıllara göre dağılımı şu şekildedir.
Televizyonlar Radyolar
1995 14 2
1996 25 10
1997 2 2
Bilgilerinize arz ederim.
Güneş Müftüoğlu
Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu Başkanı
6. – Ağrı Milletvekili M. Sıddık Altay’ın, Ağrı İlinin köy yollarının yapımına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Bekir Aksoy’un yazılı cevabı (7/1852)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun ilgili Devlet Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet Sıddık Altay
Ağrı
Soru : 1. 5 Nisan ekonomik paketinden sonra Ağrı merkez ve ilçelerindeki devam eden köy yolları yapımı durmuş, mevcutların bakımı ihmal edilmiştir. Yeni sezonda yarım kalmış yol yapım faaliyetlerine başlanacak mı? Yeni yol projeleriniz var mı? Mevcut yolların bakımı için ne kadar bütçe ayrılmıştır?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.014/315 7.2.1997
Konu : Soru önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Sekreterliğine
İlgi : a) 15.5.1996 tarih ve 125-1624/4425 sayılı yazınız.
b) 20.5.1996 tarih ve 1696 sayılı yazı.
c) 10.1.1997 tarih ve 1852-1624/4425 sayılı yazınız.
İlgi (a) yazınız ekinde Başkanlığıma intikal ettirilen Ağrı Milletvekili Sayın Mehmet Sıddık Altay’ın 6/125-1624 sayılı soru önergesine ilgi (b) sayılı yazıyla Bakanlığıma bağlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından süresi içerisinde cevap verilmiştir.
Yazılı soru önergesine çevrilen sözlü soru önergesinde 5 Nisan Ekonomik paketinden sonra Ağrı Merkez ve ilçelerindeki devam eden köyyolları yapımının durduğu, mevcutların bakımının ihmal edildiği belirtilerek, yeni sezonda yarım kalmış yol yapım faaliyetlerine başlanıp başlanamayacağı, yeni yol projelerinin olup olmadığı ve mevcut yolların bakımı için ne kadar bütçe ayrıldığı sorulmaktadır.
Bugünkü durumda, 5 Nisan Ekonomik paket programlarından diğer bütün kuruluşlarda olduğu gibi Teşkilatımızda etkilenmiştir. Ancak, köye ve köylüye götürülen hizmetlerimizde herhangi bir kısıntıya gidilmemiş, Ağrı İl Müdürlüğümüzün kendi iş makinaları ile ayrılan ödeneklerle orantılı olarak çalışmalarımız sürdürülmüştür. Çalışmalarımız 5 Nisan kararlarından dolayı hiç bir zaman durdurulmamıştır. Aynı zamanda 1994 yılında 85 km. köyyolları malzemeli bakım, 1500 km. greyderli bakım, 46 km. tesviyeli yol yapımı, 45 km. stabilize köyyolu yapımı 93 km. köyyolları onarımı yapılmıştır.
1995 yılında 60 km. malzemeli bakım, 1 900 km. greyderli bakım, 50 km. tesviyeli yol yapımı, 326 km. stabilize köyyolu yapımı, 278 km. köyyolları onarımı yapılmıştır.
1996 yılında 78 km. malzemeli bakım, 2 400 km. greyderli bakım, 69 km. tesviyeli yol yapımı 109 km. stabilizeli yol yapımı, 38 km. köy yolları onarımı yapılarak hizmete açılmıştır.
1997 yılı yeni yol yapım programlarında yarım kalmış yol yapım programlarına öncelik verilerek program hazırlanmış olup, devam eden ve yeni iş toplamı olarak 32 km. tesviyeli yol yapımı, 100 km. stabilizeli köyyolu yapımı, 100 km. köyyolu onarımı, 20 km. asfalt kaplamalı köyyolu yapımı ve 2 adet köprü yapımı ve köyyolları bakımları gerçekleştirilecek olup, bu işlerin yapımı için 65 000 000 000 TL. ödenek ayrılmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Bekir Aksoy
Devlet Bakanı
7. – Tekirdağ Milletvekili Bayram Fırat Dayanıklı’nın, Tekirdağ ve Çorlu civarındaki elektrik şebekesine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/1866)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın yazılı olarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan tarafından yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Dr. B. Fırat Dayanıklı
Tekirdağ
Tekirdağ, Çorlu ve civarında, elektrik şebekesinin alt yapısının yetersiz kalması nedeniyle, sürekli elektrik kesintileri ve voltaj düşüklüğü olmaktadır. Bu nedenle elektrikli cihazlar sık sık arızalanmakta, trafolar patlamaktadır. Elektrik kesintileri sanayi üretiminin aksamasına neden olmakta, elektrikli cihazların arızalanması halkımızı ekonomik olarak yıpratmaktadır.
1. TREDAŞ’ın sorumluluğu altındaki bu bölgede alt yapı, çalışmaları hangi aşamadadır?
2. Çorlu ve Çerkezköydeki gerilim sistemlerindeki yetersizlikler için TREDAŞ hangi çalışmaları yapmıştır, yapmayı planlamaktadır?
3. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı TREDAŞ’ın çalışmalarını hangi ölçüde denetlemektedir?
4. Halkımıza kaliteli ve sürekli hizmetin devamı için bu konuda, bakanlık ne gibi çalışmalar yapmaktadır?
T.C.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-243-2433 17.2.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 20 Ocak 1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1866-4877/13811 sayılı yazınız.
Tekirdağ Milletvekili Sayın Bayram Fırat Dayanıklı’nın tarafıma tevcih etmiş olduğu 7/1866-4877 esas no.lu yazılı soru önergesine ait bilgiler TBMM İçtüzüğünün 99 uncu maddesi gereğince cevaplandırılarak ekte gönderilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
M. Recai Kutan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Tekirdağ Milletvekili Sayın Dr. B. Fırat Dayanıklı’nın Soru ve Cevapları
(7/1866-4877 Esas No.lu)
Tekirdağ, Çorlu ve civarında, elektrik şebekesinin alt yapısının yetersiz kalması nedeniyle, sürekli elektrik kesintileri ve voltaj düşüklüğü olmaktadır. Bu nedenle elektrikli cihazlar sık sık arızalanmakta, trafolar patlamaktadır. Elektrik kesintileri sanayi üretiminin aksamasına neden olmakta, elektrikli cihazların arızalanması halkımızı ekonomik olarak yıpratmaktadır.
Soru 1. TREDAŞ’ın sorumluluğu altındaki bu bölgede alt yapı, çalışmaları hangi aşamadadır?
Cevap 1. Çorlu elektrik şebekesi tevsii İller Bankası tarafından 1966 yılında ihale edilerek 1976 yılında tesisi bitirilmiş ve hizmete sunulmuştur. Çorlu İlçemizde sanayi kesiminin yoğunlaşması ve buna bağlı olarak göçe dayalı nüfus artışı nedeni ile mevcut elektrik şebekesi yetersiz hale gelmiştir. TREDAŞ Genel Müdürlüğünce 1992 yılında şebeke tevsii proje ihalesi yapılmış, 1994 yılında da orta gerilim şebekesinin birinci kısmı ihale edilerek 1994 yılının Aralık ayında tesis çalışmaları başlamıştır. Tesisin bitiş süresi beş yıl olup 1999 yılında bitmesi gerekmekte iken TREDAŞ Genel Müdürlüğünün kurulması ile beş yıl olan bitiş süresi yeniden değerlendirilerek, 1997 yılı sonuna kadar bitirilmesi için yüklenici firma ile gerekli önlemler alınmıştır. Ancak orta gerilim elektrik şebekesinin bir parçasını teşkil eden trafo merkezi ve dağıtım merkezi yerlerinin tespit ve kamulaştırılmalarında enerji nakil hatlarının devlet karayolları atlamalarında belediye, millî eğitim müdürlükleri ve karayolları bölge müdürlüğünden gerekli yardım ve kolaylıklar sağlanamamakta ve bu da işin gecikmesine sebep olmaktadır. Bunlara rağmen 1996 yılı sonu itibariyle işin gerçekleşme oranı % 70’tir.
Mevcut olan elemanların yetersiz olması, emekli olan veya başka nedenlerle ayrılan elemanların yerine yeni elemanlar alınamaması nedeniyle aksayan arıza, bakım ve onarım hizmetlerinin daha iyi yapılarak halkın ve sanayi kesiminin şikâyetlerinin asgariye indirilmesi amacıyla arıza, bakım ve onarım hizmetleri ihale edilmiş ve yüklenici firma 1996 yılı Kasım ayı sonunda işe başlamıştır.
Soru 2 :
Çorlu ve Çerkezköy’deki gerilim sistemlerindeki yetersizlikler için TREDAŞ hangi çalışmaları yapmıştır, yapmayı planlamaktadır?
Cevap 2 :
TREDAŞ Genel Müdürlüğünce yapılan ihalenin sadece orta gerilim şebekesinin belli bir bölümünü kapsaması, bu orta gerilim şebekesinin besleyeceği alçak gerilim şebekesinin bu ihale kapsamına alınmamış olması nedeni ile bitirilerek gerilim altına alınan orta gerilim elektrik şebekesinden beslenmeye devam edilen mevcut alçak gerilim şebekesi yetersiz kalmaktadır. TREDAŞ Genel Müdürlüğünce orta gerilim ikinci kısım ve alçak gerilim elektrik şebekeleri tevsii işleri birleştirilerek ihale aşamasına gelinmiş olup, 1997 yılı Mart ayı sonu itibariyle tamamlanmış olacaktır.
Çorlu İlçesini beslemekte olan 50 MVA’lık 154/31,5 kV’luk güç trafosunun gücünün yetersiz kalması nedeniyle TREAŞ Genel Müdürlüğünden bu trafonun gücünün 100 MVA’ya çıkarılması için girişimde bulunulmuştur.
Soru 3, 4 :
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı TEDAŞ’ın çalışmalarını hangi ölçüde denetlemektedir?
Halkımıza kaliteli ve sürekli hizmetin devamı için bu konuda, bakanlık ne gibi çalışmalar yapmaktadır?
Cevap 3, 4 :
Bakanlığımca Türkiye’nin enterkonnekte sisteminde, tüketicilere kaliteli enerji verilmesi amacıyla kompanzasyon tebliği ve diğer yönetmeliklerde gerekli değişikliğin yapılması için yapılan çalışmalar son aşamaya getirilmiş olup, kompanzasyon tebliği ve diğer yönetmeliklerde enerji sistemlerinde güç faktörünün ideal noktası olarak kabul edilen 0,96’ya ve zamanla en ideal nokta olan 1.00’a kademeli olarak yaklaştırılması ülke geneli için amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan sözkonusu bölgede yer alan gerek sanayi abonelerinin, gerekse ev abonelerinin şikâyetleri anında ilgili enerji kuruluşları nezdinde incelettirilmekte ve takibi yapılmaktadır. Bölgedeki enerji talepleri doğrultusunda İkitelli ve Çerkezköy’de indirici trafo merkezlerinde, tevsiat yapılması daha önce gündeme alınmış olup, çalışmalar sürdürülmektedir.
Ayrıca elektrik kesintileri ve gerilim düşümlerinin bir kısmı bölgesel olmaktan çok, ulusal enterkonnekte sistemimizle ilgili olup, Türkiye’nin enerji üretiminin artırılması için, nispeten düşük kapasite ile üretim yapan mevcut santralların daha verimli çalıştırılması ve üretim kapasitelerinin artırılmasının yanısıra, çevresel nedenlerle yargı organları kararı ile faaliyetleri durdurulan ve yıllık üretim kapasiteleri Türkiye toplam üretiminin % 12’sine tekabül eden Orhaneli, Yeniköy, Yatağan ve Kemerköy Termik Santrallarının, çevre ve insan sağlığını tehlikeye sokmayacak şekilde tedbirler alınarak, üretime devam edebilmeleri sağlanmıştır.
Ülkemiz elektrik enerjisi talebinin 2000 yılında 134 milyar kwh, 2010 yılında 290 milyar kwh ve 2020 yılında da 546 milyar kwh seviyesinde olması beklenmektedir.
Bu talebin karşılanması için, 2010 yılı sonuna kadar yaklaşık 40 000 MW’lık kapasitenin sisteme ilave edilmesi ihtiyacı vardır. Bu da mevcut sisteme yılda ortalama 2500-3000 MW kurulu güç ilavesi, başka bir ifadeyle, her yıl ortalama 3 milyar $’lık bir yatırım ihtiyacını zorunlu kılmaktadır. İletim ve dağıtım sistemlerinin yatırımları da dikkate alındığında, bu miktar yılda 4 milyar $’a ulaşmaktadır.
Yeni yatırımların yanısıra, mevcut tesislerin günün ihtiyaçlarını karşılar seviyeye getirilmesi, sınırlı olan kamu finansal kaynaklarımızı zorlamış, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de özel sektörün enerji sektörüne girmesini gündeme getirmiştir. Bunu sağlamak amacıyla on senedir sürdürülen işletme devri esasını getiren, kamuoyunda Yap-İşlet-Devret (YİD) olarak bilinen model, beklenilen katkıyı sağlayamamıştır.
Bugüne kadar bu modelle toplam kurulu gücü 297 MW olan beş üretim tesisi gerçekleştirilebilmiştir. İşletme Hakkı Devri esasına göre 30 MW’lık Hazar HES ile dört dağıtım tesisi özel sektöre devredilmiştir. Halen bu modele göre toplam 770 MW’lık hidrolik (Birecik, Sütçüler, Çamlıca I, Lamas-Gökler ve Gönen) ile toplam 960 MW’lık iki termik santral (Marmara Ereğlisi Doğal Gaz Santralları) inşaatları başlamış bulunmaktadır.
Ayrıca, bu model kapsamında, özel sektörün rekabet ve şeffaflık ortamında hidroelektrik santral projelerine katılmasını teminen, 24 Eylül, 11 Ekim ve 23 Kasım 1996 tarihlerinde toplam kurulu gücü 7201 MW olan 56 adet hidrolik santral projesi için ilana çıkılmıştır. Bu projelerin teklifleri Haziran 1997 tarihine kadar alınacaktır.
Yeni projelerin dışında, halen DSİ Genel Müdürlüğü yatırım programında yer alan ve inşaatları devam eden 1533 MW gücünde 19 adet HES projesinin, belirlenen bedelin ödenmesi ve geri kalan kısmının da finanse edilmesi koşuluyla YİD modeline göre tamamlattırılmaları ve işletmeye alınması 14 Kasım 1996 tarihli Resmî Gazete’de duyurulmuştur. Bu şekilde belirli aşamalara getirilmiş, kurulu gücü 15 MW ile 200 MW arasında olan 19 projenin özel sektör aracılığı ile yapımına imkân sağlanmıştır.
Teklifler 31 Ocak 1996 tarihinde alınmıştır.
YİD kapsamındaki projelerde kazanılan tecrübeler doğrultusunda, sistemdeki tıkanıklığı bir ölçüde azaltabilmek, hukukî sorunlara çözüm getirebilmek ve rekabet ortamının sağlanması amacıyla, bu modelin yanısıra, Yap-İşlet modeli geliştirilmiş ve uygulamasına geçilmiştir.
Mevcut mevzuatın yatırımları hızlandırıcı yönde iyileştirilmesi için yapılan bu yeni düzenleme ile hidroelektrik, jeotermal ve nükleer santrallar dışındaki termik santralların üretim şirketleri tarafından kurulması, işletilmesi ve bu tesislerin mülkiyetine sahip olunması esası getirilmiştir. Bu sistem ile Yap-İşlet-Devret modelinin çalıştırılmasında en önemli sorun olan imtiyaz tartışmalarının ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
Bu model kapsamında, 1996-2010 yılları arasında yaptırılması gerekli 13 adet termik santral projesi bölgeler itibariyle tespit edilerek, Bu projelerin 29 Ağustos 1996 tarihinde Resmî Gazete’de ilanları yapılmıştır. Böylece, 2010 yılına kadar 7700 MW’ı doğalgaza dayalı, toplam gücü 10 700 MW olan termik üretim tesislerinin yapımı özel sektöre açılmıştır. Bu yatırımların toplamı yaklaşık 10 milyar $ mertebesindedir. İlk aşamada yapılması planlanan ve 2005 yılına kadar gerçekleştirilmesi hedeflenen, Adapazarı, Gebze, Ankara ve İzmir’de doğalgaza, İskenderun’da ithal kömüre dayalı toplam 6 adet Termik Santral için 183 başvuru olmuş, bunlardan 158 tanesi önyeterlilik almıştır. Projelere ilişkin fizibilite raporlarının son teslim tarihi 28 Şubat 1997’ye kadar uzatılmış olup, değerlendirme 28 Nisan 1997 tarihinde tamamlanmış olacaktır.
Mevcut termik santrallarımızın daha iyi işletme koşullarına kavuşturulması amacıyla, TEAŞ bünyesinde bulunan toplam 6723 MW gücünde, tahmini İşletme Hakkı Devir bedeli yaklaşık 1,7 milyar $ olarak belirlenen 12 termik santralın, (kömürle çalışanlar maden sahalarıyla birlikte) işletme haklarının 20 yıl süre ile devri için ilana çıkılmıştır. Bu yolla kömürle çalışmakta olan Yeniköy, Kemerköy, Soma, Orhaneli,Yatağan, Kangal, Çatalağzı B, Tunçbilek ve Çayırhan kömür santralları ile Hamitabat ve Ambarlı doğalgaz santrallarının işletmeleri özelleştirilecektir. Teklifler Şubat 1997’de alınacaktır.
Sektörde özelleştirme faaliyetlerinin yanısıra muhtemel enerji darboğazının aşılmasında önemli katkılar sağlayacak otoprodüktör sisteminin uygulanmasına kolaylıklar getirilmiş ve sanayicilerin kendi santralını kurması teşvik edilmiştir. Halen otoprodüktör santral gücü 380 MW olup, toplam 609 MW’lık tesis için sözleşmeler imzalanmış, 1351 MW’lık 43 tesisin ise değerlendirilme çalışmaları sürdürülmektedir.
Ülke enerji talebinin güvenilir olarak karşılanmasını sağlamak üzere, özel sektör yatırımlarının yanısıra kamu yatırımlarına da gereken önem ve hız verilmektedir. Bu amaçla, TEAŞ’ca inşaatı sürdürülen 1900 MW’lık termik santrala ilave olarak 1996 programına toplam 2510 MW kurulu gücünde 4 adet yeni termik santral projesi, 2002 yılına kadar devreye girecek şekilde dahil edilmiştir. 1997 programına da toplam 1650 MW’lık yeni tesis alınmıştır.
TEAŞ yatırım programında yer alan, Türkiye’nin ilk nükleer santralının kurulması ile ilgili çalışmalarımızda mesafe alınmış ve Akkuyu Nükleer Santralı için 19 Aralık 1996 tarihinde % 100 kredili olarak ihaleye çıkılmıştır. Teklifler 30 Haziran 1997 tarihine kadar alınacaktır.
Üretim tesislerinin Ulusal Elektrik Sistemine irtibatını sağlayacak iletim hattı ve trafo merkezleri ile şehirlerimizin ilave enerji ihtiyaçlarının karşılanmasını ve emniyetli beslenmelerine imkân verecek iletim tesislerinin yapımına TEAŞ’ca süratle devam edilmektedir. Diğer taraftan komşu ülkelerle elektrik alışverişi alanında önemli mesafeler kaydedilmiş, bu çerçevede güneydoğu komşularımızla gerçekleştirilecek beşli enterkonneksiyon projesi kapsamında Genel Enterkonneksiyon Anlaşması Kasım başında imzalanmıştır.
Ekonomik ömrünü dolduran, kapasite bakımından yetersiz durumda kalan, kayıpları % 17’lere varan dağıtım şebekelerinin çok büyük bir kısmının yenilenmesi veya yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Bu yenilenme ve yeni şebekeler yapımının önümüzdeki 20 yıl içinde projelendirilmesi amacıyla, TEDAŞ Genel Müdürlüğünce çalışmaları tamamlanan İstanbul’un Avrupa Yakası ile Ankara’nın yanısıra, Bursa, Eskişehir, Gaziantep illeri master planlamaları 1997 yılı başında bitirilecektir.
Dağıtım faaliyetlerinin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi çalışmalarına başlanmıştır. Bu çerçevede ülke çapında 29 adet görev bölgesi belirlenmiş, mevcut dört bölgenin (Aktaş, Kayseri, ÇEAŞ, Kepez) dışında ilave 25 görev bölgesinin işletme haklarının devri için 24 Kasım 1996 tarihinde ilana çıkılmıştır. Teklifler 2 Ocak 1997 tarihinden itibaren alınmaya başlanmış olup, fizibilitelerin son teslim tarihi 3 Mart 1997’dir.
8. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, leblebi üretimine uygulanan KDV oranlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1889)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla.
Hilmi Develi
Denizli
Konu : Leblebi üretimine uygulanan KDV oranları
Soru 1. Sarı ve beyaz leblebinin toptan alım satımlarında uygulanan % 15’lik KDV oranlarının indirilmesine yönelik bir çalışmanız var mıdır?
Soru 2. Benzer ürünlerde (antep fıstığı, kabak çekirdeği, fındık vb.) % 1 olarak uygulanan KDV oranı başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye satışı yapılarak Türkiye’nin önemli bir kaynağını oluşturan leblebide neden hâlâ % 15 oranında tutulmaktadır.
Soru 3. Bu oranın % 15 olarak uygulanıyor olması, belgesiz düzeni teşvik edip beraberinde de haksız rekabeti getirdiği, Bakanlığınıza, birçok kez iletildiği halde neden hâlâ bu konuya kayıtsız kalınmaktadır?
Soru 4. İhracatçıları güç duruma düşüren, haksız rekabeti getirip vergi kayıplarının oluşmasına neden olan bu yanlış uygulamanın düzeltilmesi için çalışmalar ne zaman hayata geçirilecek ve leblebi üreticileri uğradıkları büyük zarardan ne zaman kurtarılacaklardır?
T.C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü
Sayı : B.07.0.BMK.011-013/600-2131 17.2.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 20.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS. 0.10.00.02-5048-13843 sayılı yazıları.
Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi’nin 7/1889 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Katma değer vergisi; bir mal veya hizmetin üretim veya ithalinden, tüketiciye intikaline kadar geçen her safhada yaratılan değeri vergileyen dolaylı bir vergi olup, diğer dolaylı vergilerden ayrılan en önemli özelliği indirim mekanizmasına sahip olmasıdır. Verginin teknik özelliğinden bir firma kendi satışları nedeniyle katma değer vergisi hesaplayan, faaliyetle ilgili alışları itibarıyla da vergi ödeyen konumunda bulunmaktadır. İndirim mekanizması sayesinde bir işletmenin faaliyetiyle ilgili olarak yaptığı alımlar sırasında ödediği (yüklendiği) katma değer vergisi, firmanın kendi teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan vergiden indirilmekte, kalan kısım vergi dairesine ödenmektedir. Dolayısıyla firmanın faaliyetinin devamı için satın aldığı mal ve hizmetlerin alımı sırasında yüklendiği katma değer vergisi mükellef için bir yük oluşturmamaktadır.
Yüklenilen katma değer vergisi tutarının hesaplanan katma değer vergisinden fazla olması halinde, indirilemeyen katma değer vergisi gelecek dönemlerde indirilmek üzere sonraki dönemlerde devredilmektedir. Devreden katma değer vergisinden temel gıda maddeleri imal ve satışına isabet eden kısım ise iade edilmektedir.
Kanunun 28’inci maddesi mal teslimi ve hizmet ifalarında uygulanması gereken katma değer vergisi oranlarının tespiti konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki tanımakta, bu yetki çerçevesinde çeşitli tarihlerde yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile katma değer vergisi oranları tespit edilmiş bulunmaktadır.
Oran belirlenmesi sırasında; firmanın faaliyetinin devamı için kullanılan girdiler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin, mükellefin üzerinde yük olarak kalmamasına dikkat edilmekte, malın ekonomideki yeri de gözönünde tutulmak suretiyle, indirime imkân sağlayan oranlar tespit edilmektedir. Mükellefin satışını yaptığı mal veya verdiği hizmetin düşük oranda vergilenmesine karşılık, bu mal veya hizmetin meydana getirilmesi ile ilgili mal veya hizmet alımları yüksek oranda vergilendiği takdirde, yüklenilen katma değer vergisi indirilememekte ve mükellefin üzerinde bir finans sıkıntısı yaratarak sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının artmasına neden olmaktadır.
İndirilemeyen bu vergilerin, mükellef üzerinde yarattığı finans sıkıntısı arttıkça indirilmiş oranların yükseltilmesi veya sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarlarının iadesi yolundaki talepler yoğunlaşmaktadır. Çünkü katma değer vergisi sisteminin teknik özelliğinden dolayı sistemin bir halkasındaki oranı indirmek, bu halkanın işleyişi sırasında yüklenilen katma değer vergisinin indirilememesi sonucunu doğurmakta ve sıkıntılara neden olmaktadır.
Geçmişte tarım traktörleri, gübre, ilaç ve kitapların tesliminde de oran indirimine gidilmiş, ancak yüklenilen vergilerin indirilememesi nedeniyle ortaya çıkan şikâyetler, oranların eski seviyelerine yükseltilmesi ile çözüme kavuşturulmuştur.
İndirilemeyen katma değer vergisi sorunu ortaya çıktığında, olay sadece indirime imkân sağlayan yeni bir oran tespiti suretiyle çözülebilmektedir. Çünkü indirilemeyen katma değer vergisinin iadesi sadece temel gıda maddeleri imal ve satışı ile uğraşan mükellefler açısından geçerlidir. Teslimi % 1 oranında katma değer vergisine tabi olan malların yurt içi teslimleri nedeniyle yüklenilen vergilerin (ekmekler ve buğday unu dışında) iadesi söz konusu değildir.
Leblebi ile aynı evsafta olduğu iddia edilen ve perakende safha dışındaki teslimleri % 1 oranında katma değer vergisine tabi olan ürünler genellikle ihraç potansiyeli yüksek mallar olup, bu malların perakende aşamadaki teslimleri genel oranda (%15) katma değer vergisine tabi bulunmaktadır.
Dolayısıyla, antep fıstığı, fındık, kabak çekirdeği vb. ürünlerin tüketicilere tesliminde katma değer vergisi oranı % 1 olarak değil leblebide olduğu gibi % 15 olarak uygulanmakta ve nihai tüketici açısından bu mallar ile leblebi arasında bir fark bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, sadece toptan teslimleri % 1 oranında katma değer vergisine tabi tutulan ve ihraç potansiyeli yüksek olan bu mallarla ilgili olarak yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan katma değer vergisi, ihracatın gerçekleştiği dönemde kendilerine iade edilmektedir. Dolayısıyla bu ürünlerin üretim ve imali ile ilgili olarak yüklenilen vergilerin mükelleflerin üzerinde yük olarak kalması işletme açısından sözkonusu olmamaktadır.
Leblebinin toptan teslimlerinde vergi oranının % 1’e indirilmesi konusundaki talepler üzerine konu değerlendirmeye alınmış ve Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan leblebinin ihraç potansiyeli konusunda bilgi istenmiştir. Alınan cevabî yazıda yer alan söz konusu ürünün ihraç potansiyeli gözönünde bulundurulduğunda, vergi oranının % 1’e indirilebileceği şeklinde görüş bildirilmiştir.
Buna göre, leblebinin toptan teslimlerinde vergi oranının % 1’e indirilmesi hususu Bakanlığımızca da uygun mütalaa edilmektedir.
Bu çerçevede, çeşitli mal ve hizmetler ile bu mal ve hizmetler için uygulanacak katma değer vergisi oranlarının yeniden belirlenmesine yönelik olarak yapılacak olan kapsamlı çalışmalar sırasında, leblebinin toptan tesliminde vergi oranının % 1’e indirilmesi hususunda gerekli değişikliğin yapılması düşünülmektedir.
Bilgilerinize arz olunur.
Doç. Dr. Abdüllatif Şener
Maliye Bakanı
9. – Artvin Milletvekili Süleyman Hatinoğlu’nun, sağlık personeline ek zam verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1890)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.
Süleyman Hatinoğlu
Artvin
Türk Silahlı Kuvvetleri personeline yapılan % 70 civarındaki zammın Emniyet Teşkilatına, Savcı, Hâkim ve öğretmenlere de verileceği hükümet tarafından ifade edilmektedir.
Bu durum başta büyük özveri ile çalışan tüm sağlık personeli olmak üzere diğer kamu personeli arasında haklı olarak huzursuzluk yaratmaktadır.
Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetler personeli de hak ettiği bir zam karşısında zor durumda bırakılmıştır.
Enflasyondan bütün memurlarımız aynı ölçüde etkilenmektedir. Bu nedenle bütün kamu personeline ayrım yapılmadan, özellikle sağlık personeline ve diğer memurlarımıza, yaptıkları, görev risk ve mesuliyetlerine göre kademeli bir şekilde % 50’nin altında olmamak üzere zam yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Sorularım :
1. Özellikle büyük risk taşıyan ve özveri ile çalışan sağlık personeline, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline olduğu gibi, onlara yakın oranda zam vermeyi düşünüyor musunuz?
2. Ek zamdan bütün kamu personelini yararlandıracak teklifi, Bakanlar Kuruluna ne zaman sunacaksınız?
TC
Maliye Bakanlığı 17.2.1997
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü
Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-2128
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 20.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1890-4916/13874 sayılı yazıları
Artvin Milletvekili Sayın Süleyman Hatinoğlu’nun 7/1890 esas No. lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Hükümetimizin göreve başladığı tarihten bugüne kadar, memurlarımıza kümülatif toplam yüzde 95 oranında maaş artışı sağlanmıştır. Ancak Hükümetimiz enflasyonun oldukça üzerinde bulunan maaş artışlarını yeterli görmemekte ve ilave iyileştirmeler yapılması için çalışılmaktadır.
Nitekim askerî personel ile emniyet mensuplarımıza ek zamlar yapılmıştır. Diğer kamu görevlilerimize de ek zamlar yapılması için gerekli çalışmalara devam edilmektedir.
Bu çalışmalar sırasında memurlarımızın geçmiş yıllarda uğradığı kayıplar, personel temininde ve görevde tutulmasında karşılaşılan güçlükler gibi farklı kriterler dikkate alınarak ek zam oranları belirlenmektedir. Bu çerçevede Hükümetimiz, kamu çalışanlarına tüm malî imkânları zorlayarak verilebilecek olanın en yükseğini verme gayreti içerisinde bulunmaktadır.
Bilgilerinize arz olunur.
Doç. Dr. Abdüllatif Şener
Maliye Bakanı
10. – Denizli Milletvekili Hilmi Develi’nin, Denizli-Kale-Kayabaşı Köyü İlköğretim Okulu Müdürünün başka bir yere tayin edildiğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim BakanıMehmet Sağlam’ın yazılı cevabı (7/1904)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Millî Eğitim Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla.
Hilmi Develi
Denizli
Konu : Denizli İli Kale İlçesi Kayabaşı Köyü İlköğretim Okulu Müdürü’nün Konya Karakaya Köyüne Sürgünü Hakkında.
Soru 1. Denizli İli Kale İlçesi Kayabaşı Köyü İlkokulu Müdürü Ali Karlık Atatürkçü, Çağdaş ve Laik bir anlayışla meslek yaşamı boyunca öğrenciler ve velilerce hep sevilmiş halende çok sevilen ve saygı duyulan bir kişidir.
Denizli İlinde meslektaşları ve sivil toplum örgütlerince yılın öğretmeni seçilen bu kişi hakkında Bakanlığınız hangi gerekçe ile soruşturma açmıştır.
Soru 2. Bugüne dek Türk Milli Eğitim sisteminde Atatürkçü, laik ve çağdaş anlayışla bir çok olumlu faaliyette bulunduğu, elde ettiği geliri okula ve bunun yanı sıra yeni bir okulun yapımında harcadığı, dört yıl içerisinde tüm baskı ve açılan soruşturmalara karşın öğrenci ve velilerle örnek bir çalışkanlık sergilediği bilinen Ali Karlık hakkında, bakanlığınız hangi yersiz iddialara dayanarak sakıncalı bulmuş ve Konya’nın Karakaya Köyüne sürgün edilmiştir?
Soru 3. Türkiye’nin herşeyden daha çok gereksinim duyduğu Atatürkçü, laik ve çağdaş gençlerin yetiştirilebilmesi için, birey olarak çaba gösteren bu kişinin bölgesinde sevilen bir öğretmen olmasına ve bölge halkından gelen tüm isteklere karşın yine de Ali Karlık’ın görev yeri değiştirilmiştir. Bu konuda DYP’li yöneticilerin ve Süleymancıların baskılarının yoğun olduğu doğru mudur? Bu uygulamaları Atatürkçü, çağdaş ve tarafsız bakanlık yönetimi anlayışınızla nasıl bağdaştırıyorsunuz?
Soru 4. 21. yy Türkiye’sinde, artık çağdışı uygulamalara yer olmadığı gözönüne alınarak haksızlık ve hataların giderilmesi için bakanlıkça ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?
T.C.
Millî Eğitim Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Sayı : B.08.0.APK.0.03.01.00-022/455 18.2.1997
Konu : Soru Önergesi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : T.B.M.M. Başkanlığının 14.1.1997 tarih ve A.01.GNS.0.10.00.02-7/1904-4947/13897 sayılı yazısı.
Denizli Milletvekili Sayın Hilmi Develi’nin “Denizli-Kale-Kuyubaşı Köyü İlköğretim Okulu Müdürünün başka bir yere tayin edildiğine ilişkin yazılı soru önergesi incelenmiştir.
1. Adı geçen köydeki okul yapımında, mahalleler arasındaki anlaşmazlığı körüklediği, bir kısım köy halkını kışkırttığı, mahalleler arasında taraf tutarak okulun kenar mahalleye yapılabileceğini söyleyip halk arasında ayrımcılık yaptığı, köyün huzurunu bozduğu ve 31.5.1996 günü okula gelmediği iddialarıyla Ali Karlık hakkında Valilikçe soruşturma açılmıştır.
2. Yapılan soruşturma sonunda düzenlenen 23.8.1996 tarih ve B.08.4.MEM.4.20-15.01-410/8 sayılı rapor ve Valiliğin 4.11.1996 tarih ve 28965 sayılı yazısında getirilen teklif gereğince ilgili öğretmen Konya İli emrine atanmıştır.
3. Ali Karlık, geçirdiği soruşturma sonucunda sübut bulunan fiillerinden dolayı kamu yararı ve hizmetin gereği dikkate alınarak il dışına atanmış olup bu atama işleminde hukuk dışı herhangi bir etken söz konusu değildir.
4. Bakanlığımız, eğitim ve öğretim faaliyetlerini 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda yer alan amaç ve ilkeler doğrultusunda yürütmektedir.
Arz ederim.
Prof. Dr. Mehmet Sağlam
Millî Eğitim Bakanı
11. – Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy’un, Afyon-Bolvadin-Özburundaki sigortalıların sağlık ocağından yararlanıp yararlanamayacağına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik’in yazılı cevabı (7/1907)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Necati Çelik tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla.
Dr. H. İbrahim Özsoy
Afyon
SSK’ya tabi kişilerin sağlık sorunları Sağlık Bakanlığına bağlı bazı sağlık ocaklarında çözümlenirken Afyon İli Bolvadin İlçesi Özburun Belediyesinde yaşayan SSK’lılar Özburun Sağlık Ocağından faydalanamamaktadırlar ve Bolvadin’e gitmek zorunda kalmaktadırlar.
1. SSK sağlık kuruluşlarına aynı uzaklıkta olan yerleşim birimlerinde SSK’lılar arasındaki bu ayrıcalık nedendir?
2. Özburun sağlık ocağında SSK’lılara hizmet sunması için emir verilecek midir?
T.C.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü
Sayı : B.13.0.SGK-0-13-00-01/1038-003-615 13.2.1997
Konu : Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1907-4950/13913 sayılı yazınız.
Afyon Milletvekili H. İbrahim Özsoy tarafından hazırlanan “Afyon İli Bolvadin İlçesi Özburun beldesinde yaşayan sigortalıların Özburun’daki sağlık ocağından yararlanıp yararlanamayacaklarına ilişkin” yazılı soru önergesi Bakanlığımca incelenmiştir.
Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık hizmetlerini kendisinin kurup işletmekte olduğu sağlık tesisleriyle sağlamaktadır. Bununla beraber Kurumca sağlık hizmeti götürülemeyen bölgelerde oturan sigortalılara bu hizmetin sağlanması için Sağlık Bakanlığı ile 12.3.1984 günlü protokol imzalanmış ve adıgeçen Bakanlığa bağlı sağlık ocakları aracılığıyla sigortalıların muayene, tedavi ve sevkleri gerçekleştirilmiştir.
Protokolun ana amacı, Kurumca sağlık hizmeti götürülemeyen yörelerde bulunan sigortalıların mağdur edilmemeleri, bu hizmetin Kurum adına Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluşlar aracılığıyla verilmesidir.
Bu konuda gerek Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinden, gerekse valiliklerden, kaymakamlıklardan, belediye başkanlıklarından ve sigortalılardan gelen talepler, sözkonusu sağlık ocağının bulunduğu yerlerdeki hastane baştabiplikleri ile sigorta müdürlüklerinin görüşleri alınarak değerlendirilmektedir.
Ancak, daha sonra sözüedilen protokola dahil edilmesi gereken yerleşim birimleri konusunda yapılan değerlendirme sırasında protokolun temel amacının gözönünde bulundurulmaması sonucu Kurum sağlık tesisi bulunan mahallerde veya Kurum sağlık tesislerine yakın yerlerde ikâmet edensigortalıların ve hak sahiplerinin de mahallin sağlık ocağından yararlandırılmaları yoluna gidildiği, ayrıca sağlık ocakları tabiblerince; yurtdışı sigortalılarına istirahat raporu düzenlenmesi, kurum ilaç listesine ve ilaç kullanım esaslarına uyulması gibi konularda Sosyal Sigortalar Kurumunca belirlenen esaslara uyulmadığı, bu yanlış uygulamanın ise Kurumun ve sigortalıların büyük kayıplara uğramasına yol açtığı belirlenmiştir.
Bunun üzerine gerek kurum mevzuatı gerekse anılan protokolun ruhu ile bağdaşmayan bu uygulamalara son verilmesi ve bu yolla sigortalıların ve Kurumun çıkarlarını korumak bakımından Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesislerine yakın olması sebebiyle hastalara önemli bir katkı sağlamayan Sağlık Bakanlığı’na ait sağlık ocakları ile diğer sağlık tesislerinin anılan protokol kapsamından çıkartılması konusunda Kurum ünitelerinden gelen görüşler de dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda bir kısım sağlık ocakları anılan protokol kapsamı dışına çıkartılmıştır.
Bolvadin İlçesi Özburun Sağlık Ocağı’da Kurumun en yakın sağlık kuruluşuna 13 km. mesafede bulunması nedeniyle protokol kapsamından çıkartılan sağlık ocakları arasında bulunmaktadır.
Daha sonra Afyon İli Bolvadin İlçesi Özburun Sağlık Ocağı’nın tekrar 12.3.1984 günlü protokol kapsamına alınması konusundaki yoğun talepler üzerine Bakanlığımızca adıgeçen sağlık ocağının yeniden protokol kapsamına alınması yönünde çalışmalar başlatılmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Necati Çelik
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
12. – Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in, Konya’nın bazı ilçelerinin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Lütfü Esengün’ün yazılı cevabı (7/1908)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına aracılığınızı saygılarımla arz ederim.
10.1.1997
Nezir Büyükcengiz
Konya
Konu : Konya’da kalkınmada öncelikli yöreler.
Sorular :
1. Konya’nın Yunak-Sarayönü-Bozkır ve Hadim ilçelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel yönden acilen devlet desteğine gereksinim duyduğu bilginiz dahilinde midir?
2. Her dört ilçenin kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınarak bir an önce hizmet götürülüp verim alınabilir hale getirilmesi için gereken çalışmalarınız var mıdır? Var ise ne zaman hayata geçirilecektir?
T.C.
Devlet Bakanlığı
Sayı : B.02.0.0010/01973 17.2.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMM Başkanlığının 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1908-4953/13936 sayılı yazısı.
b) Başbakanlık Kan. ve Kar. Gen. Müd.’nün 29.1.1997 tarih ve B.02.0.KKG/106-452-7/501 sayılı yazısı.
Konya Milletvekili Sayın Nezir Büyükcengiz’in; Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da kendileri adına Bakanlığım koordinatörlüğünde cevvaplandırılması istenilen ilgi (b) yazı ekindeki yazılı soru önergesi cevabı ekte sunulmuştur.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Lütfü Esengün
Devlet Bakanı
T.C.
Başbakanlık
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı
(Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum
Genel Müdürlüğü)
Sayı : B.02.1.DPT.0.10.02-6-43/403 12.2.1997
Konu : Soru Önergesi.
Devlet Bakanlığına
(Sayın Lütfü Esengün)
İlgi : 3.2.1997 tarih ve B.02.0.0010/01854 sayılı yazınız.
İlgi yazınızda; Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği Konya İlinin Yunak, Sarayönü, Bozkır ve Hadim ilçelerinin Kalkınmada Öncelikli Yöreler kapsamına alınması ile ilgili yazılı soru önergesi Müsteşarlığımızca incelenmiştir.
Kalkınmada Öncelikli Yöreler; ada konumunda olan Çanakkale İlinin Gökçeada ve Bozcaada ilçeleri hariç olmak üzere il bazında tespit edilerek Bakanlar Kurul Kararı ile liste halinde ilan edilmektedir. Ancak, sözkonusu liste’de yıl içerisinde yapılacak değişiklikler Yüksek Planlama Kurulu Kararı ile mümkün olmaktadır.
Kalkınmada Öncelikli Yöreler il bazında tespit edilmesi sebebiyle Konya İline bağlı Yunak Sarayönü, Bozkır ve Hadim ilçelerinin bu kapsama alınması imkân dahilinde bulunmamaktadır.
Ancak; 8 Aralık 1996 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 96/8639 sayılı “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar” la Konya İlinin de içerisinde yeraldığı normal yöreler sanayi kuşağı kapsamına alınmıştır.
Bu uygulama ile Konya İlinde yapılacak teşvik belgeli yatırımlara devlet yardımları yönünden önemli avantajlar sağlanmıştır.
Sözkonusu karar’dan önce Konya İlinde (Organize Sanayi Bölgeleri hariç) yapılacak teşvik belgeli yatırımlar yüzde 30 oranında yatırım indiriminden yararlanırken, bu oran yüzde 100’e yükseltilmiştir.
Sonuç olarak; yürürlüğe konulan bu uygulama ile devlet yardımları yönünden normal yöre ile kalkınmada öncelikli yöreler arasında önemli ölçüde bir ayrıcalık kalmamıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Müsteşar Adına Timuçin Sanalan
Müsteşar Yardımcısı
13. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, Metin Göktepe davasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın yazılı cevabı (7/1913)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın Adalet Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Ercan Karakaş
İstanbul
Gazeteci Metin Göktepe’nin polisler tarafından dövülerek öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti. İlgililer önce olayı örtbas etmeye çalıştı, ancak kamuoyunun ilgisi ve baskısı sonucunda gerçek ortaya çıktı. Katil sanıkları belirlendi, ama yargılama bir türlü başlamadı. Dava “güvenlik” gerekçe gösterilerek önce Aydın’a, sonra da Afyon’a havale edildi.
Sorular 1. Gazeteci Metin Göktepe’yi döverek öldüren polislerin suçunun örtbas edilemez bir biçimde ortaya çıkmış olmasına rağmen bir yıldır yargılamanın başlamamış olması, adaletin tecelli etmemiş olması, sizi rahatsız etmiyor mu?
2. Davanın olay yeri olan İstanbul’da görüşülmesi gerekirken “güvenlik” gerekçesiyle Aydın’a havale edilmesi oradan da Afyon’a alınması doğal karşılanabilir mi? Yargılamanın güvenliğini sağlamak, bunun için gerekli tedbirleri almak devletin görevleri arasında değil midir?
3. İstanbul’da ve Aydın’da mahkemenin güvenliğini sağlayamayan devlet, Afyon’da nasıl sağlayacak? Bu nasıl bir anlayıştır?
4. En basit davalarda tanıklık için bile sıradan yurttaşlarımızın kapılarına dayanılırken, sanık polislerin şimdiye kadar mahkemeye çağrılıp ifade vermelerinin sağlanamamış olmasını nasıl karşılıyorsunuz?
Bu çifte standart değil midir? Bu hukuk devletinde yasaların herkese eşit biçimde uygulanması gerekmez mi?
5. Ağır cezayı gerektiren, adam öldürme suçunun sanıklarının halen toplumun huzur ve güvenini sağlamakla yükümlü polislik görevini sürdürmelerini doğal karşılıyor musunuz?
6. Göreve geldiğinizden bu yana gazeteci Metin Göktepe cinayetinde adaletin gerçekleşmesi için neler yaptınız?
T.C.
Adalet Bakanlığı 6.2.1997
Bakan : 918
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı ifadeli, 24.1.1997 tarihli ve A.01.0.GNS.0. 10.00.02-7/1913-4959/13943 sayılı yazınız.
İlgi yazınız ekinde alınan ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından verilen ve yazılı olarak cevaplandırılması istenen 7/1913 Esas No.lu soru önergesine verilen cevap iki nüsha halinde ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
Şevket Kazan
Adalet Bakanı
Sayın Ercan Karakaş
İstanbul Milletvekili
T.B.M.M.
Bakanlığıma yönelttiğiniz ve yazılı olarak cevaplandırılmasını istediğiniz 7/1913 Esas No.lu soru önergesinin cevabı aşağıda belirtilmiştir.
Soru önergesine konu olan olayla ilgili olarak yaptırılan inceleme sonucunda;
— Gazeteci Metin Göktepe’nin ölümüyle ilgili olarak soruşturmanın 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat hükümleri gereğince yapıldığı, olayda kusurlu görülenler hakkında İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/114 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı,
– Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 14 üncü maddesinde yer alan, kamunun güvenliği açısından soruşturmanın orada yürütülmesi tehlikeli olursa Adalet Bakanının talebi üzerine yüksek görevli mahkemenin davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verebileceği hükmüne dayanılarak, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davanın bir kısım sanık vekillerinin isteği, İstanbul Valiliği ve Cumhuriyet Başsavcılığının uygun mütalaaları doğrultusunda Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 5.7.1996 gün ve 1996/9035-8320 sayılı ilamıyla Aydın Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verildiği,
– Aydın Adliye Sarayının, fizikî yapısı ve yerleşik alanının müsait olmaması sebebiyle 18.10.1996 günlü duruşmanın kapalı spor salonunda yapılması, bu durumun yargılamanın emniyet ve selameti yönünden sakıncalı olması ve Aydın Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan başka bir dava nedeniyle bazı örgütlerin olaylara sebebiyet verecekleri duyumlarının alınmış olması nedeniyle yine bir kısım sanık vekillerinin talebi, Aydın Valiliği ile Cumhuriyet Başsavcılığının uygun mütalaaları sonucu Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 14 üncü maddesi gereğince Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 4.11.1996 gün ve 1996/11906-11536 sayılı ilamıyla Aydın Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/312 Esas no.lu dosyasında görülmekte olan davanın Afyon Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verildiği,
– Bu davanın halen Afyon Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/270 Esas sayılı dosyasında devam etmekte olduğu,
anlaşılmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Şevket Kazan
Adalet Bakanı
14. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in Orman Bakanının kardeşinin orman suçundan yargılandığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman Bakanı M. Halit Dağlı’nın yazılı cevabı (7/1916)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Mehmet Sevigen
İstanbul
1. Orman Bakanı olduktan sonra helikopterlere binerek kamuoyuna “buraların bekçisi benim” diyen, Sayın Orman Bakanı Halit Dağlı’nın kardeşi Mehmet Dağlı’nın orman kesme suçundan hakkında dava açıldığı doğru mudur?
2. Doğru ise bu kaçak ağaç kesimleriye devlet ne kadar zarara uğratılmıştır?
3. Halit Dağlı’nın kardeşi Mehmet Dağlı’nın daha önce orman kesme suçundan sabıkası var mı?
4. Mehmet Dağlı ve diğer sanıkların davasına bakan Hâkim, İhsan Coşkun mudur?
5. Halit Dağlı bakan olduktan sonra mı kardeşi Mehmet Dağlı suçsuz bulunmuştur?
6. Mehmet Dağlı’nın davasına bakan Hâkim İhsan Coşkun’un kardeşi Halit Dağlı’nın restaurantında şef olarak çalışmış mıdır?
7. Hâkim İhsan Coşkun’un kardeşi Ankara’da olduğu sürede Bakan Halit Dağlı’nın lojmanlardaki evinde misafir olarak kaldığı doğru mudur?
8. Yaşar Kuy ve Durmuş Erol adlı müfettişlerin fezlekesinde bilirkişi Ömer Özsoy’un raporu yer almış mıdır?
9. Eğer iddialar doğru ise “Hâkim İhsan Coşkun Bakanın kardeşini kurtarıyor, Bakan da hâkimin kardeşine iş veriyor”. Bu konuyu araştırmayı ve haklarında herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?
10. Kesimin yapıldığı bölgeden sorumlu olan Orman Mühendisi Mehmet Sağlam Halit Dağlı’nın yakınları tarafından Kozan İlçe meydanında dövüldü mü? Orman Mühendisi Mehmet Sağlam’ın bir yılda kaç kez yeri değiştirildi?
11. Bu olaya müdahale eden güvenlik güçlerinden bir başkomiser Halit Dağlı’nın yakınları tarafından dövülmüş müdür?
12. Bodrum ve Antalya’da bulunan yanık orman sahalarının kesimi ihaleye çıkarılmış mıdır?
13. Bu kesim sahalarını Halit Dağlı’nın akrabası Fatin Dağlı ve DYP Kozan İlçe yönetim kurulu üyesi Cezmi Kandemir’in işlettiği ve kesim yaptıkları doğru mudur?
14. Kozan orman şefliğinin araçları, benzin ve mazotlarını işletmeye çok yakın yerde benzin istasyonları olmasına rağmen buradan almayıp şehir dışında bulunan ve işletmeye 8-10 km. uzaklıktaki Mehmet Dağlı’nın istasyonundan kaç yıl süreyle akaryakıt almışlardır?
T.C.
Orman Bakanlığı
Araştırma Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı
Koordinasyo ve Mevzuat Dairesi Başkanlığı
Sayı : KM.1.SOR./95-412 14.2.1997
Konu : Sayın Mehmet Sevigen’in
Yazılı Soru Önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığı)
İlgi : Devlet Bakanlığının 3.2.1997 tarih ve B.02.0.0010/01847 sayılı yazısı.
İlgi yazı ekinde alınan İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in Sayın Başbakanımıza tevcih ettiği yazılı soru önergesi Bakanlığımızca incelenmiş olup, cevabî yazımız ilişikte gönderilmektedir.
Arz ederim.
M. Halit Dağlı
Orman Bakanı
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sevigen’in Yazılı Soru Önergesine
Orman Bakanlığı’nın Cevabı
1. a) Ülkemizin % 26’sını kaplayan 20.2 Milyon Ha. alana tekabül eden ormanlarımızın korunması, genişletilmesi ve işletilmesinden birinci derecede sorumlu bulunan Orman Bakanı’nın zaman tasarrufunu da dikkate alarak hareket etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Kaldı ki, bu kabil seyahatler zaman ve malî yönden de amacın gereğidir.
b) 20.3.1996 tarihinde Mehmet Dağlı aleyhine 6831 sayılı Orman Kanununa muhalefetten Kozan Sulh Ceza Mahkemesinin 1996/263 esasında kamu davası açıldığı doğrudur. Ancak, yargılama sonucunda suç sabit görülmemiş ve mezkûr mahkeme 10.5.1996 tarih ve 1996/537 K. Sayılı kararı ile sanığın beraatine hükmetmiştir.
2. Yukarıda bahsedilen ve Mehmet Dağlı’nın beraati ile sonuçlanan bu davaya Orman İdaresi 18 539 970 TL.si idare zararı olduğu iddiası ile müdahil olarak katılmış, ancak dava beraat ile sonuçlandığı için Orman İdaresinin tazminat talebi konusunda mahkemece herhangi bir hüküm verilmemiştir.
3. Mehmet Dağlı’nın 6831 sayılı Orman Kanununa muhalefetten herhangi bir sabıkası yoktur.
4. Mehmet Dağlı’nın (yukarıda belirtilen) yargılandığı ve beraat ettiği Kozan Sulh Ceza Mahkemesinin Hâkimi iddia edildiği gibi İhsan Coşkun olmayıp 20280 sicil numaralı Hâkim Şeref Çaylı’dır.
5. Mehmet Dağlı’nın mahkeme kararına göre suçsuz bulunması Sayın Halit Dağlı ile irtibatlı değildir. Mahkeme, kararı Sayın Halit Dağlı’nın Orman Bakanı olmasından çok önce verilmiştir.
6. Mehmet Dağlı’nın yargılandığı Mahkeme Hâkimi yukarıda da belirtildiği gibi İhsan Coşkun değildir ve İhsan Coşkun’un kardeşi de Halit Dağlı’ya ait restoranda şef olarak çalışmamıştır.
7. Hâkim İhsan Coşkun’un ne kendisi ne de kardeşi Bakanlığımıza ait lojmanda kalmamıştır.
8. Orman Genel Müdürlüğü Başmüfettişleri Durmuş Erol ve Yaşar Kuy tarafından düzenlenen fezleke ve eklerinde Ömer Özsoy adlı bir şahsın bilirkişi olarak tensip edildiğine dair herhangi bir kayıt olmadığı gibi adı geçen şahıs tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporuda yoktur.
9. Hâkim İhsan Coşkun’un Sayın Halit Dağlı’nın kardeşi Mehmet Dağlı’nın yargılanmasına katılmadığı yukarıda etraflıca açıklanmış idi. Dolayısıyla Hâkim İhsan Coşkun’un, Bakanın kardeşini kurtarması ve bunun karşılığında da Sayın Halit Dağlı’nın Hâkim İhsan Coşkun’un kardeşine iş verdiği iddiası tamamen hilafı hakikattır.
10. Usulsüz kesim yapıldığı iddia edilen Kozan Orman İşletmesinde görev ifa eden Mehmet Sağlam önce 1996 yılında Pos Orman İşletme Müdürlüğüne atanmış, ancak kendi isteği ve Adana Orman Bölge Müdürlüğünün teklifi ile bu atama işlemi iptal edilerek adı geçenin tayini Mersin Orman İşletme Müdürlüğü emrine yapılmıştır. Mehmet Sağlam halen Mersin Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı Arslanköy Orman İşletme Şefi olarak görev yapmaktadır. Mehmet Sağlam’ın Kozan İlçe Meydanında Sayın Halit Dağlı’nın yakınları tarafından dövüldüğü iddiası da doğru değildir.
11. Yukarıdaki soru ile bağlantılı olmak üzere Sayın Halit Dağlı’nın yakınları Mehmet Sağlam’ı dövmemişlerdir. Dolayısıyla varolmayan bu olaya müdahale ederken bir Başkomiserin yine Sayın Halit Dağlı’nın yakınları tarafından dövüldüğü iddiasıda doğru değildir.
12.-13. Bodrum ve Antalya’da yanık orman sahalarında değerlendirebilecek envalin üretim işi ihaleye çıkarılmamıştır. Dolayısıyla Fatin Dağlı ve DYP Kozan İlçe Yönetim Kurulu Üyesi olduğu iddia edilen Cezmi Kandemir’in bu sahalarda herhangi bir kesim yapması veya faaliyet göstermesi mümkün değildir. Bu iddia da gerçek dışıdır. Kaldı ki DYP Kozan İlçe Yönetim Kurulunda Cezmi Kandemir isimli bir üyede yoktur.
14. Kozan Orman İşletme Müdürlüğü vasıtaları, İşletme Müdürlüğü sınırları dahilinde yer alan dört bayiden akaryakıt ve diğer petrol ürünlerini satın almaktadır. Bu satın alımda dikkat edilen husus araçların görev gereği gidiş veya dönüş güzergâhında yer alan bayilerden alınması şeklindedir. İşletme sınırları içerisinde yer alan dört bayiden biride Mehmet Dağlı’ya aittir ve kendisinden de zaman zaman yukarıdaki esaslara uyularak akaryakıt alınmıştır. Ancak; tümüyle yasal olan bu işlem, Sayın Bakan Halit Dağlı tarafından bu konunun bir siyasi istismar malzemesi olarak kullanılabileceği gerekçesiyle 29.11.1996 tarih ve 2415 sayılı talimatları ile söz konusu bayiden hiç bir şartla petrol satın alınmaması emriyle son bulmuştur.
15. – Aydın Milletvekili Fatih Atay’ın, güvenlik personeline verilen ek zamma ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1919)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan Necmettin Erbakan tarafından yazılı olarak yanıtlandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Fatih Atay
Aydın
1. Denk olduğunu iddia ettiğiniz 1997 yılı bütçemizde, askerlerimize maaşlarının iyileştirilmesi yönünde ek zam yaptığınızı memnuniyetle gördük.
Kamu görevlilerinin güvenlikle ilgili birimlerinin maaşına zam yapmak ve diğer birimleri mahrum bırakmak kamu sektörünü bölmek olmaz mı?
2. Eğitim sağlık gibi konuları aşarak güvenliğe yapılan bu zamlar kamunun öncelikli kesimi olarak mı gösterilmeye çalışılıyor?
T.C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-2130
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1919-4909/13862 sayılı yazıları.
Aydın Milletvekili Sayın Fatih Atay’ın 7/1919 esas nolu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Hükümetimiz göreve başladığı tarihten bugüne kadar memurlarımıza kümütalif toplam yüzde 95 oranında maaş artışı sağlamıştır. Ancak Hükümetimiz memurlarımıza ödenen maaşları yeterli görmemekte ve bu nedenle ilave iyileştirmeler yapılması için çalışılmaktadır. Nitekim öncelikle askerî personel ile emniyet mensuplarımıza ek zamlar yapılmıştır. Diğer kamu görevlilerinin maaşlarında ilave iyileştirmeler için yapılan çalışmalar ise halen devam etmektedir.
Öte yandan 1997 yılı bütçesinde Devletin temel hizmetleri olan, eğitim, sağlık ve adalet gibi hizmetlere özel bir önem verilmiş ve bu hizmetlere ayrılan kaynaklarda büyük tartışmalar yapılmıştır. 1997 yılı bütçesinde, toplam bütçe ödeneklerinde bir önceki yılın bütçesine göre yüzde 78 oranında artış yapılırken, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinde bu oran yüzde 98, Sağlık Bakanlığı bütçesinde ise yüzde 108 olmuştur. Ayrıca savunma hizmetlerimizin ihtiyaçlarının da eksiksiz karşılanmasına özen gösterilmiştir.
Bu göstergeler, Devletin aslî hizmetleri olan eğitim, sağlık ve savunma hizmetleri arasında bir ayrım yapılmadığını, aksine bu hizmetlerin tümüne daha fazla kaynak tahsis edildiğini göstermektedir. Bu itibarla, eğitim ve sağlığın geri planda bırakılması ve güvenliğin kamunun öncelikli sektörü olarak gösterilmesi gibi bir yaklaşım bulunmamaktadır ve bu yöndeki iddialar da gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Bilgilerinize arz olunur.
Doç. Dr. Abdüllatif Şener
Maliye Bakanı
16. – İzmir Milletvekili Birgen Keleş’in, Yunanistan’ın Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskana açtığı iddialarına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller’in yazılı cevabı (7/1921)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istiyorum.
Gereğini arz ederim.
Birgen Keleş
İzmir
1. Yunanistan’ın fiili durum yaratarak Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskana açtığı doğru mudur?
2. Yunanistan’ın söz konusu kayalık ve adacıkları iskana açması doğru ise ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?
T.C.
Dışişleri Bakanlığı
Kıbrıs-Yunanistan
Denizcilik-Havacılık Genel Müdürlüğü 14.2.1997
Sayı : DHGY/II-308-121
Konu : Ege’deki adacık ve kayalıkların iskana açılması
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/4974/13994-7/1921 sayılı yazıları.
İzmir Milletvekili Sayın Birgen Keleş tarafından TBMM Başkanlığına verilen yazılı soru önergesi hakkında hazırlanan cevap ilişikte sunulmuştur.
Saygılarımla arz ederim.
Prof. Dr. Tansu Çiller
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Soru : Yunanistan’ın fiili durum yaratacak Ege Denizindeki kayalık ve adacıkları iskana açtığı doğru mudur?
Cevap : Yunanistan basını zaman zaman Ege Denizindeki bazı adalardaki yaşamın kolaylaştırılması ve bu adalardan göçü önlemek amacıyla teşvik önlemleri alınacağına ilişkin haberleri yaymıştır.
Bilindiği üzere, Ege Denizindeki adalarda başlıca ekonomik faaliyet turizm alanında olmaktadır. Adalara muntazam su ve gıda dağıtımı yapılması oldukça masraflıdır. Bu bölgede yaşayan halk mütevazi bir ekonomik faaliyet gösterebilmekte ve Yunan hükümetlerinin adaları ekonomik ve malî yönden desteklemediğinden şikâyet etmektedir. Ekonomik sorunlar adalardan ciddî bir göç olgusunu yaratmıştır. Öte yandan, bu adalara ulaşım masraflı bir sorun oluşturmakta ve devlet desteği ile idame ettirilebilmektedir.
Yunan Hükümeti adalardaki yaşayanların sorunlarına çözümler oluşturabilmek amacıyla, ekonomik ve malî teşvik tedbirleri üzerinde çalışmaktadır. Öngörülen teşvik tedbirleri arasında gelir muafiyeti miktarının yükseltilmesi, gayrimenkul devir ve kurumlar vergisi indirimleri olduğu ifade edilmekte, bazı alanlarda subvansiyona gidilmesi düşünülmektedir.
Turizm dışında bir ekonomik faaliyeti bulunmayan ve esasen yıllardır meskun adalarda karşı karşıya kalınan ekonomik ve ulaştırma zorluklarının mevcudiyeti ortada iken, bugüne kadar kendiliğinden hiçbir yerleşimin veya ekonomik hayatın bulunmadığı Yunan ana kıtasından çok uzaklardaki kayalık ve adacıkların Yunanistan tarafından ne denli teşvik edilirse edilsin halkın doğal tercihleri doğrultusunda iskana açılamayacağı açıktır.
Bununla beraber, konu tarafımızdan hassasiyetle takip edilmektedir. Yunanistan’ın sözkonusu ıssız kayacıklara ve adacıklara göçmenler yerleştirdiğine ilişkin somut bir emareye rastlanmamıştır.
Bu tür haberlerin yayılmasının ardındaki amaç Yunanistan’ın, uluslararası andlaşmalarla Ege’de açıkça kendine bırakılmamış coğrafî formasyonlar üzerinde sözde egemenlik tasarrufları olduğunu ima etmek endişesinden kaynaklanabileceği değerlendirilmektedir.
Soru : Yunanistan’ın söz konusu kayalık ve adacıkları iskana açması doğru ise ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?
Cevap : Yunanistan’ın söz konusu ıssız kayalıkları ve adacıkları iskana açacağına dair yayılan haberlerin, bu ülkenin sözde egemenlik tasarruflarında bulunmakta olduğu şayialarını yaratabilmek amacıyla ortaya atılmış olması mümkündür. Nitekim Yunan basınında zaman zaman bu anlama gelebilecek haberlere rastlanmaktadır.
Ege Denizinde Lozan ve Paris Barış Andlaşmaları ile belirlenmiş bir hukukî statüko vardır. Yunanistan ile aramızda bir deniz sınırı mevcut değildir. Bununla beraber, sözkonusu andlaşmalarda adları sayılmak suretiyle açıkça Yunanistan’a verilmiş veya bu andlaşmaların düzenlediği hükümlerle Yunanistan’a bırakılmış ada, adacık veya kayalıklara herhangi bir itirazımız yoktur. Ancak, bunların haricindeki coğrafî formasyonlar üzerinde Yunanistan’ın egemenlik iddiasında bulunamayacağı, Ege’de statüsü tartışmalı coğrafî formasyonlar üzerinde bunun hilafına faaliyetlerin hukukî statükonun ihlali ve değiştirilmesi anlamını taşıyacağı, bu anlama gelebilecek oldu-bittilere ve iskan dahil hiçbir tasarrufa müsaade edilmeyeceği, tarafımızdan çeşitli vesilelerle Yunanistan’ın ve uluslararası kamuoyunun dikkatine getirilmiş, diplomatik temaslarımızda ortaya konmuş ve Yunanistan yetkililerine en üst düzeyde de bildirilmiş bulunmaktadır.
17. – Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın, TEDAŞ’ta çalışan bazı personelin geçici görevle değişik illere atanacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı M. Recai Kutan’ın yazılı cevabı (7/1922)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Celal Topkan
Adıyaman
1. TEDAŞ’ta çalışmakta olan Daire Başkanları, Şube Müdürleri ve onların Müşavirleri ile diğer üst düzey personelden oluşan 100’ün üzerinde görevliyi Diyarbakır, Van ve Erzurum’a 3 aylık geçici görevle atayacağınız doğru mudur?
2. Bu insanları belirlerken ve tayin ederken, uyguladığınız ölçü nedir? Hangi kriterler sizin için geçerlidir?
3. Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde, bu insanları mağdur etmek, aile yaşam düzenlerini değiştirmek sizleri rahatsız ediyor mu?
T.C.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı
Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
Kurulu Başkanlığı 12.2.1997
Sayı : B.15.0.APK.0.23-300-219-2231
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 24.12.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1922-4975/13995 sayılı yazısı.
Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan’ın şahsıma tevcih ettiği 7/1922 esas no.lu yazılı soru önergesi ile ilgili bilgiler ekte sunulmuştur.
Bilgilerinize arz ederim.
M. Recai Kutan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Adıyaman Milletvekili Sayın Celal Topkan’ın yazılı soru önergesi ve cevabı (7/1922-4975)
Soru 1 : TEDAŞ’ta çalışmakta olan Daire Başkanları, Şube Müdürleri ve onların Müşavirleri ile diğer üst düzey personelden oluşan 100’ün üzerinde görevliyi Diyarbakır, Van ve Erzurum’a 3 aylık geçici görevle atayacağınız doğru mudur?
Soru 2 : Bu insanları belirlerken ve tayin ederken, uyguladığınız ölçü nedir? Hangi kriterler sizin için geçerlidir?
Soru 3 : Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde, bu insanları mağdur etmek, aile yaşam düzenlerini değiştirmek sizleri rahatsız ediyor mu?
Cevap 1,2,3 : 3096 sayılı Kanunun 3 ve 5 inci maddelerine istinaden ve 7.1.1993 tarih, 21458 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Görev Bölgeleri Yönetmeliği gereğince; Bakanlığımız TEDAŞ Genel Müdürlüğüne bağlı müesseselerin işletme haklarının devri sırasında yararlanmak ve oluşturulacak devir kurullarının yapacağı çalışmalara örnek teşkil etmesi açısından, gerekli çalışmaları yapmak üzere, TEDAŞ Genel Müdürlüğü emrinde organigram dışı uzun süre pasif olarak görev yapan Müşavir, Fen Tetkik Kurulu Üyesi, Müdür, Başuzman ve Uzman unvanlı personeli merkezi Erzurum, Van ve Diyarbakır Elektrik Dağıtım Müesseseleri olmak üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan elektrik dağıtım müesseselerinde 3 ay süre ile geçici olarak görevlendirilmesi düşünülmektedir.
Bu itibarla illerde yapılacak görevlendirmelerde; bilgi ve deneyimi olan ve daha önceleri üst düzeyde yöneticilik yapıp, şu anda pasif olarak çalışan personel seçilecektir. Bu personelin aktif bir hale getirilerek 3 ay gibi bir süre görevlendirilmeleri mer’i mevzuat hükümleri dahilinde ve hizmetin bir gereğidir.
18. – Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya’nın, Erzincan depreminde zarar gören vatandaşlara yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Sacit Günbey’in yazılı cevabı (7/1926)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı Sayın Prof. Dr. Sacit Günbey tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygıyla arz ederim. 14.1.1997
Tevhit Karakaya
Erzincan
13 Mart 1992 tarihinde meydana gelen Erzincan depremi Erzincan’da büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olmuştur.
1. Deprem nedeniyle zarar gören vatandaşlarımızdan
a) Vefat edenlere
b) Yaralananlara
c) Binaları hafif, orta ve ağır biçimde hasar görenlere bugüne kadar ayrı ayrı ne kadar tazminat ödenmiştir?
2. Ödenmeyen tazminat var mıdır? Varsa bu tazminatlar ne zaman ödenecektir?
3. 13 Mart 1992’den bugüne deprem tazminatı dışında Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına (Fak-Fuk Fon’a) ne kadar para gönderilmiştir? Bu fasıldan toplam kaç kişiye ne kadar yardım yapılmıştır? Gönderilen miktardan ne kadarı, hangi kurum ve kuruluşlara yardım olarak verilmiş ya da nerelere harcanmıştır?
T.C.
Devlet Bakanlığı
(Sn. Prof. Dr. Sacit Günbey) 17.2.1997
Sayı : B.02.0.018/01273
Konu : Erzincan Milletvekili Sn. Tevhit Karakaya’nın
soru önergesine cevap
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Genel Sekreterliği
(Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığına)
İlgi : 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1926-49989/14044 sayılı yazınız.
13 Mart 1992 tarihinde Erzincan’da meydana gelen depremde zarar görenlere, 3838 sayılı Kanun gereği yardım amacıyla bugüne kadar Fondan 390 706 000 000.- TL. tahsis edilmiş ve 370 206 000 000.- TL.’lık kısmı talep doğrultusunda adı geçen Vakfa peyderpey aktarılmıştır.
Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından, Merkez İlçede hayatını kaybedenlere 24 840 582 169.- TL., sakat kalanlara 415 000 000.- TL., konutları hasar görenlere 231 604 773 118.- TL., işyerleri hasar görenlere 35 495 187 000.- TL. ödeme yapılmıştır.
Afetzedelere yardım için, bu çerçevede ilçelere yapılan aktarma miktarı ise 42 527 500 000.- TL.’dır.
Buna göre Vakıfça yapılan toplam ödeme 334 883 042 287.- TL. olmaktadır.
Ödenmeyen tazminat miktarı 28 448 350 000.- TL. olup, Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının ödeme planı doğrultusunda en kısa sürede tamamlanacaktır.
1992 yılından bugüne kadar deprem tazminatı dışında Fondan Erzincan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına muhtelif yardımlar için (periyodik, aktarma, terör, yakacak, eğitim yardımı, halıcılık kursu vb. konularda) toplam 29 027 455 000.- TL. aktarılmıştır.
Fondan gönderilen paralar ve mahallî imkânlar ile Vakıf 1922 yılından bugüne kadar yardıma muhtaç 33 740 kişiye 32 787 392 000.- TL.’lik aynî ve nakdî yardım (yiyecek, giyecek, yakacak, sağlık, eğitim, öğrenim, terör, iş kurma vb yardımlar) yapmıştır.
Bilgi ve takdirlerinize arz ederim.
Sacit Günbey
Devlet Bakanı
19. – İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün kamu çalışanlarına yapılan zammın yetersizliğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1928)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Başbakan tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gereğini dilerim.
Saygılarımla.
Sabri Ergül
İzmir
Kamu çalışanları memurların, işçilerin ve emeklilerin yıllık % 90’na varan enflasyon karşısında, son olarak genelde % 30 maaş artışına layık görülmeleri, memura, emekliye, işçiye enflasyon üzerinde zam yapacağız vaadiyle hükümet olan RP+DYP Koalisyon Hükümetinin yeni bir insafsızlığı değil midir?
Memur ve emekliyi hergün bir yenisini yaptığınız zamlarla hayat pahalılığına ezdiren hükümetinizin şimdi de kamu görevlileri memurlar arasında eşitsizlik ve ayırım yapan, “üniformalı” olanlara “üniformasız” olanlardan 2 misli daha fazla maaş zammı veren kararların, 2 misli zam alan “üniformalı” kamu görevlileri tarafından bile üniformasızlara da bu oranda zam yapılmamış olması nedeniyle uygun görülmediğini; tüm kamuoyunun, zor koşullar altında görev yapan “üniformalı” kamu görevlilerinin aldıkları % 70-80 zammın “üniformasız” kamu görevlilerine de verilmesi gerektiği görüşünde olduğunu ne zaman takdir edecek ve gereğini yapacaksınız?
“Üniformalı” kamu görevlilerine hayat pahalılığı karşısında ezilmekten bir nebze olsun kurtaran % 70-80 zam uygulamasının “üniformasız” kamu görevlilerine de yansıtılmasının Silahlı Kuvvetlerimiz dahil tüm kamuoyu vicdanını rahatlatacağını ne zaman görecek ve kabul edeceksiniz?
Aksi tutumun kamuoyunda, “üniformalı olanların, gücü yetenlerin” haklarını az da olsa aldığı izlenim ve kanaatini yaratabileceğini ve bunun da sosyal barışı olumsuz yönde etkileyeceğini düşünüyor musunuz?
T.C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 24.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1928-4973-13993 sayılı yazıları.
İzmir Milletvekili Sayın Sabri Ergül’ün 7/1928 esas no.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Hükümetimizin göreve başladığı tarihten bugüne kadar, memurlarımıza kümülatif toplam yüzde 95 oranında maaş artışı sağlanmıştır. Fiyat artışları ise, 1996 yılının ikinci altı ayında yüzde 31.5 olarak gerçekleşmiş olup 1997 yılının ilk yarısında da yüzde 26 olarak tahmin edilmektedir. Buna göre bir yıllık dönem itibariyle memurlarımıza enflasyonun oldukça üzerinde bir maaş artışı sağlanmıştır.
Ancak Hükümetimiz memurlarımıza ödenen maaşları yeterli görmemekte ve bu nedenle çalışanlarımızın maaşlarında ilave iyileştirmeler yapılması için çalışılmaktadır. Nitekim öncelikle askerî personel ile emniyet mensuplarımıza ek zamlar yapılmıştır. Diğer tüm çalışanlarımızın maaşlarında da ilave iyileştirmeler yapılması amacıyla yapılan çalışmalara devam edilmektedir.
Memurlarımızın maaşlarında yapılacak ilave iyileştirmeler sırasında ise, geçmiş yıllarda uğranılan kayıplar, personel temininde ve görevde tutulmasında karşılaşılan güçlükler gibi farklı kriterler dikkate alınmakta ve ek zam oranları buna göre belirlenmektedir. Bu çerçevede, ilave iyileştirmeler sırasında farklı zam oranlarının belirlenmesi tabiidir.
Hükümetimizin kamu görevlilerinin maaşlarında yaptığı tüm bu artışları ve ilave iyileştirmeler için yapılan çalışmaları dikkate almadan, bu düzenlemeleri insafsızlık olarak nitelemek ve ayrıca kamu görevlilerimizi üniformalı ve üniformasız olarak ayırmak doğru bir yaklaşım tarzı değildir ve aynı zamanda gerçeklerle de bağdaşmamaktadır. Hükümetimizin icraatları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm çalışanlarımızın ve ayrıca emeklilerimizin, işçilerimizin, çiftçilerimizin, özetle ülkedeki tüm insanlarımın refah seviyelerinin artırılması yönünde olacaktır.
Bilgilerinize arz olunur.
Doç. Dr. Abdüllatif Şener
Maliye Bakanı
20. – Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Çay Kurumunun borcuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ahmet Demircan’ın yazılı cevabı (7/1935)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çay Kurumundan sorumlu Sayın Devlet Bakanı Ahmet Demircan tarafından yazılı cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim. 14.1.1997
Ahmet Kabil
Rize
Çay Kurumunun 1992’den 1996 yılına kadar Genel Müdürlüğünü yapan ve bu dönem zarfından Çay Kurumunun borcunu akıl almaz sorumsuz bir yönetimle 200 milyondan 27 trilyona çıkaran eski Genel Müdür, Çay Kurumunun 1995 yılı sonu itibarı ile Başbakanlık Denetleme Kurulu raporlarına göre borcun 27 trilyon değil, 8.5 trilyon olduğunu iddia eden yazılar dağıtarak kamuoyunu yanıltmaktadır.
İlk Genel Müdürlüğe atandığı tarihte Türkiye’nin trajı en yüksek gazetesi bile “Pes Doğrusu” çay sahtekârlığı yapan Tuncer Ergüven Genel Müdür oldu diye 1 inci sayfada, büyük puntolarla başlık attıracak bir geçmişe sahip eski genel müdürün bu iddiaları karşısında öğrenmek istediğim,
Soru 1 : 31.7.1996 tarih 7/1082-7840 sayı ile Sayın Devlet Bakanı tarafından cevaplandırılmasını istediğim soru önergeme verilen cevapta, toplam borç miktarı ve bankaların isimleri belirtilerek, bankaların taleplerinin 36 trilyon 787 milyar olduğu, 10.6.1996 günü Hazine Müsteşarlığının koordinatörlüğünde alacaklı bankaların üst düzey yetkililerinin iştiraki ile genelde Devlet bankalarına olan borçların faizlerinin büyük bir bölümü af edilmiş neticede 16 trilyon 736 milyar borcun kesinleştiği tarafıma bildirilmiştir.
a) Bu miktar doğru değil midir?
b) Bu miktar doğru ise Başbakanlık Denetleme Kurumunun böyle bir tesbiti yok mudur?
c) Başbakanlık Denetleme Kurumunun böyle bir tesbiti varsa 1995 yılı sonu itibariyle 8.5 trilyon borcu nasıl tespit etmişlerdir? Aradaki % 100 çelişkinin esası nedir?
T.C.
Devlet Bakanlığı 6.2.1997
Sayı : B.02.0.020/117
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başk. Genel Sekr. Kan. Kar. Daire Başk.lığı 24.1.1997 tarih ve Kan. Kar. Md.’nün A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1935-5006/14094 sayılı yazınız.
Tarafımdan cevaplandırılmak üzere ilgi yazınız ekinde alınan Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil’in Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile ilgili soru önergesinin cevabı ilişiktedir.
Bilgilerinizi arz ederim.
Dr. Ahmet Demircan
Devlet Bakanı
Rize Milletvekili, Sayın Ahmet Kabil tarafından; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, cevaplandırılması koşuluyla verilen 14 Ocak 1997 günlü soru önergesinde mealen;
Çay Kurumunun 1992’den 1996 yılına kadar Genel Müdürlüğünü yapan, eski Genel Müdürün, Çay Kurumunun 1995 yılı sonu itibariyle Başbakanlık Denetleme Kurulu Raporlarına göre, bankalara olan borcun 27 trilyon değil, 8.5 trilyon olduğunu iddia ettiğini ve kamuoyunu yanılttığını, halbukî, 31.7.1996 tarih ve 7/1082-7840 sayı ile Sayın Devlet Bakanı tarafından cevaplandırılmasını istediği soru önergesine verilen cevabî yazıda, toplam borç miktarı ve bankaların isimleri belirtilerek, bankaların taleplerinin 36 trilyon 787 milyar TL. olduğunun belirtilmiş olduğu; 10.5.1996 günü Hazine Müsteşarlığının koordinatörlüğünde alacaklı bankaların üst düzey yetkililerinin iştiraki ile genel olarak Devlet bankalarına olan borçların faizlerinin büyük bir bölümünün af edilmesi sonucu, toplam borcun 16 trilyon 736 milyar TL. olarak kesinleşmiş olduğu belirtilerek;
a) Bu miktarın doğru olup olmadığı?
b) Bu miktar doğru ise, Başbakanlık Denetleme Kurulunun böyle bir tesbitinin olup olmadığı?
c) Başbakanlık Denetleme Kurulunun böyle bir tesbiti var ise, 1995 yılı sonu itibariyle 8,5 trilyon TL. borcun nasıl tespit edilmiş olduğu? Aradaki % 100 çelişkinin esasının ne olduğu?
Sorulmakta olup, bu sorulara cevaplarımız aşağıya çıkarılmış bulunmaktadır :
Bilindiği gibi, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün iştigal konusunun özelliği sebebiyle, üretim altı ay sürmekte, üretim sonucu oluşan kuru çay bir yıldan fazla bir süreç içerisinde satılabilmekte olup, stok devir hızı daima 1 (bir)’in altında seyretmektedir. Üretimin altı ayda, satışların bir yıldan fazla bir zaman içerisinde gerçekleşmiş olması teşekkülün sermayesinin bir bölümünün stoka bağlı kalmasına neden olmakta ve bunun bir sonucu olarak da yabancı kaynak kullanma ihtiyacı hâsıl olmaktadır. Paketli çay satış fiyatlarının doğru zamanda ve doğru oranda ayarlanamamış olması buna eklenince yabancı kaynak kullanma ihtiyacı daha da artmaktadır.
Öteden beri kaynak yetmezliğini; bankalardan kredi, Hazineden tahvil ya da nakit almak suretiyle telafi cihetine gidilmiştir.
Kaynak yetmezliği bu biçimde giderilmeye çalışılırken, 1994 yılının birinci yarısında para ve sermaye piyasalarında meydana gelen olumsuz gelişmeleri neden gösteren alacaklı bankalar, kredi faizlerini tek taraflı olarak yukarı çekmek istemişlerse de, her defa taleplerine menfi cevap verilmiş, bankaların bu talepleri kabul edilmemiş, defter kayıtlarımızda bankalara olan borç, ilk mukavele faiz oranı ile kaydedilmeye devam edilmiştir. Bunun üzerine Tütünbank, Demirbank ve Esbank yasal yollara başvurmuşlar, icra takibatı yaparak teşekkülün gayri menkullerine, banka hesaplarına, müşterilerden alacaklarına ve stok çaylarına ihtiyati haciz uygulamışlardır. Bankaların bu eylem ve işlemlerine, teşekkülümüz tespit davası açmak suretiyle mukabil eylem ve işlemlerde bulunmuştur. Bankaların icra takibinde bulunmuş olmaları, Teşekkülümüzün 60 adet, bilanço çıkaran ünitelerini ve üniteler arasındaki para akışını kısıtlamış, para akışının sağlanamaz noktasına gelmeye ramak kalmış iken kıyı ötesi bankacılık sistemi içerisinde off-shore hesabı açılmış ve böylece üniteler arası para transferi hiçbir engele takılmadan sağlanabilmiştir.
Bilahare ilgili bankanın off-shore hesabının daha fazla çalıştırılamayacağını bildirmesi üzerine, ünitelerin bankalar nezdindeki cari hesapları, ünite personeli adına açılmış ve daha sonra da borçlu cari şekline dönüştürülmüştür.
Bu arada, bankalara olan borçların makul bir faiz haddi kabul edilerek tasfiyesi için 1994 ve 1995 yıllarında bankalarla yazışma, görüşme ve toplantılar düzenlenerek konu görüşülmüş ancak, Mayıs 1996 ayına kadar herhangi bir sonuç alınamamıştır. İşte bu nedenlerle 1994 ve 1995 yıllarına ait Teşekkül bilançoları, hesapların talep etmiş oldukları ve her defasında Teşekkül tarafından, ilgili bankalara kabul edilmeyeceği bildirilmiş olan faiz oranlarına göre değil de ilk mukavele faiz oranları üzerinden çıkarılmıştır.
Sonuç olarak :
a) 10 Mayıs 1996 günü Hazine Müsteşarlığının koordinatörlüğünde alacaklı bankaların üst düzey yetkililerinin iştirakleri ile Hazine Müsteşarlığı idare binasında yapılan toplantıda; başlangıçta, bankaların taleplerine göre 36 787 Milyar TL.’ye ulaşan banka borçları bilhassa Devlet Bankalarının yoğun pazarlıklar neticesi, faiz oranlarını aşağıya çekmeleri sonucu 36 787 Milyar TL.’lik borç 16 736 Milyar TL.’ye çekilmiş ve dolayısıyla 16 736 Milyar TL.’lik borç kesinleşmiştir.
b) 1994 ve 1995 yılı bilançoları, bankaların talep ettikleri faiz oranları dikkate alınmadan, mukaveledeki faiz oranları dikkate alınarak çıkarılmış olduğundan, Yüksek Denetleme Kurulu, Teşekkülün kayıtlarında gözüken borç miktarlarını dikkate almış ve tesbitlerini defter kayıtlarına göre yapmışlardır.
c) Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tesbitlerini, yukarıda da değinildiği üzere, Teşekkülün defter kayıtlarına göre yapmışlardır. 1994 ve 1995 yıllarında bankalarla hesap mutabakatı, faiz oranlarında ve dolayısıyla borç ya da alacaklarda mutabakat sağlanamamış, bu sebeple de anılan yıllara ait bilançolar mukavele de belirtilmiş olan faiz oranları dikkate alınarak çıkarılmış ve bu nedenle de 1995 yılı konsolide bilançoda bankalara borç 8,2 Trilyon TL. olarak kaydedilmiştir.
Arz ederim.
Dr. Ahmet Demircan
Devlet Bakanı
21. – Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in, Tekirdağ Belediye Meclisinin bir kararına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan’ın yazılı cevabı (7/1937)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Cevat Ayhan tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını müsaadelerinize arz ederim.
Saygılarımla. 16.1.1997
Fevzi Aytekin
Tekirdağ
1. Tekirdağ Belediye Meclis Karar Numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 ve 29 numaralı kanalizasyon ücret tarifesi yasal mıdır?
2. İnkişaf alanlarında İmar Kanununun 23 üncü maddesine göre ruhsat alınırken % 25 vatandaşların belediyeye ödediği kaldırım ve kanal paraları alınmışken yeniden kanal adı altında bir ücret alınması mükerrer olmuyor mu?
3. Genelde inkişaf alanlarında eğer belediyece kanalizasyonlar yapılmış ise vatandaşların verdiği taahhütler gereği % 75 Kanun gereği alınması gerekmiyor mu?
4. Foseptik çukurlarına bağlı olan inkişaf alanlarındaki binalardan bu ücretin alınması mümkün müdür?
5. İmar Kanununun 23 üncü maddesi gereği inkişaf alanlarındaki bu uygulama yapılması gerekirken yeni bir belediye kanalizasyon tarifesi bu bölgeler için geçerli midir?
6. Belediye Meclisi bu kararı 1995 sonunda, 1996 yılında uygulamak için almıştı ama son aylara kadar alınmayan bu ücret yıl sonunda vatandaşların sıkıştırılarak ödemelerinin istenmesi Tekirdağ halkını zor durumda bırakmıştır. Bundan böyle 1997’de ödemeler cezalı olacaktır, gecikmelerden dolayı Tekirdağ halkı suçlu mudur?
7. Yine Belediye Meclis Karar numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 olan kararın 29 uncu maddesinde kanalizasyon ücreti ile ilgili bir ücret belirtilmiş, aynı maddenin devamında kanalizasyon bağlama ücretinin 1 metrelik kazı maliyet ücreti çıkarılmış bunların hangisi uygulanacaktır?
T.C.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği 18.2.1997
Sayı : B.09.0.BHİ.0.00.00.25/2-A/322
Konu : Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in
yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM’nin 28.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1937-5169-14174 sayılı yazısı
İlgi yazı ilişiğinde alınan, Tekirdağ Milletvekili Fevzi Aytekin’in Bakanlığımıza yönelttiği yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Soru 1 : Tekirdağ Belediye Meclis Karar Numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 ve 29 numaralı kanalizasyon ücret tarifesi yasal mıdır?
Cevap 1 : Bilindiği üzere, gerek 3194 sayılı İmar Kanunu, gerekse 180 ve 209 sayılı Bakanlığımız Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameler, Belediyelerin iş ve işlemlerinin denetlenmesi konusunda Bakanlığımıza herhangi bir yetki ve sorumluluk vermemiş, bu görev 3152 sayılı Kanun ile İçişleri Bakanlığına verilmiştir.
Bu sebeple, Tekirdağ Belediye Meclisinin 1.11.1995 tarih ve 202 numaralı kararına ilişkin 29 numaralı kanalizasyon ücret tarifesi hakkında herhangi bir bilgi Bakanlığımıza ulaşmamıştır.
Soru 2 :İnkişaf alanlarında İmar Kanununun 23 üncü maddesine göre ruhsat alınırken % 25 vatandaşların belediyeye ödediği kaldırım ve kanal paraları alınmışken yeniden kanal adı altında bir ücret alınması mükerrer olmuyor mu?
Soru 3 : Genelde inkişaf alanların da eğer belediyece kanalizasyonlar yapılmış ise vatandaşların verdiği taahhütler gereği % 75 Kanun gereği alınması gerekmiyor mu?
Soru 4 : Foseptik çukurlarına bağlı olan inkişaf alanlarındaki binalardan bu ücretin alınması mümkün müdür?
Soru 5 : İmar Kanununun 23 üncü maddesi gereği inkişaf alanlarındaki bu uygulama yapılması gerekirken yeni bir belediye kanalizasyon tarifesi bu bölgeler için geçerli midir?
Soru 6 : Belediye Meclisi bu kararı 1995 sonunda, 1996 yılında uygulamak için almıştı ama son aylara kadar alınmayan bu ücret yıl sonunda vatandaşların sıkıştırılarak ödemelerinin istenmesi Tekirdağ halkını zor durumda bırakmıştır. Bundan böyle 1997’de ödemeler cezalı olacaktır, gecikmelerden dolayı Tekirdağ halkı suçlu mudur?
Cevap 2, 3, 4, 5, 6 : Gelişme alanlarında yapı ruhsatı verilebilmesi için gerekli olan hususlar 3194 sayılı İmar Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, iskân hudutları içinde olup da imar planında beldenin inkişafına ayrılmış bulunan sahalarda her ne olursa olsun yapı izni verilebilmesi için,
– Bu sahaların imar planı esaslarına ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak parselasyon planlarının Belediye Encümeni veya İl İdare Kurulunca tasdik edilmiş bulunması,
– Plana ve bulunduğu bölgenin şartlarına göre yolların pis ve içme suyu şebekeleri gibi teknik alt yapısının yapılmış olması şartı getirilmiştir.
Ancak bunlardan parselasyon planları tasdik edilmiş olmakla beraber yolu, pis ve içme suyu şebekeleri gibi teknik alt yapısı henüz yapılmamış olan yerlerde, ilgili idarelerin izni halinde ve ilgili idarelerce hazırlanacak projeye uygun olarak yaptırılanlara veya parselleri hizasına rastlayan ve yönetmelikte belirtildiği şekilde hissesine düşen teknik alt yapı bedelini % 25 peşin ödeyip geri kalan % 75’ini alt yapı hizmetlerinin ilgili idaresince tamamlanacağı tarihten en geç altı ay içinde ödemeyi taahhüt edenlere de yapı ruhsatı verilir. Kanalizasyon tesisinin yapı bitirilip kullanılmaya başlanacağı tarihe kadar yapılmaması halinde fosseptik veya benzeri geçici bir tesis yaptırılması yoluna gidilir. Bu yapılmadığı takdirde yapıya kullanma izni verilmez şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Soru 7 : Yine Belediye Meclis Karar numarası 202, Karar tarihi 1.11.1995 olan kararın 29 uncu maddesinde kanalizasyon ücreti ile ilgili bir ücret belirtilmiş, aynı maddenin devamında kanalizasyon bağlama ücretinin 1 metrelik kazı maliyet ücreti çıkarılmış bunların hangisi uygulanacaktır?
Cevap 7 : Belediyeler Kanununda öngörülen vergi, resim harçları 2464/2589 sayılı Kanun uyarınca ilgililerden tahsil edilmektedir. Bu Kanunda kanalizasyon harcamalarına katılma paylarının hesaplanması, tahakkuk şekli ve zamanı, bu payların ilanı ve tahsil şekli gibi hususlar açıklanmıştır. Anılan Kanuna ilişkin Yönetmeliğin uygulanması hususunda İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
Bilgilerinize arz ederim.
Cevat Ayhan
Bayındırlık ve İskân Bakanı
22. – Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu’nun, Metin Göktepe’nin öldürülmesi olayına karışan polislerin görevlerine iade edilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1941)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim.
Saygılarımla.
Ersin Taranoğlu
Sakarya
Gazeteci Metin Göktepe’nin öldürülmesi olayına karışan ve itirafları müfettiş raporunda yer alan polis memurlarının göreve iade edilmeleriyle ilgili olarak;
1. Açığa alınan polislere maaşları hangi oranda ödenmiştir?
2. Göreve iade edilen bu polislere yapılan kesintiler ödenmiş midir?
3. Ödenmişse ödenen miktarlar nedir? Faiz ödenmiş midir?
4. Mahkeme bitinceye kadar bu polisler bir kere daha göreve iade edilecekler midir?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041272
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 28.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1941-5026/14130 sayılı yazısı.
Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünde Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli iken, Gazeteci Metin Göktepe’nin öldürülmesi olayı ile ilgili olarak, açığa alınan polislere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 141 inci maddesinde belirtilen 2/3 oranında (Açık Memur Maaşı) ödenmiştir.
Göreve iade edilen polis memurlarına ise, yine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 143 üncü maddesindeki hükümler gerçekleşmediği için (Yargılamanın devam etmesi sebebi ile) açıkta kaldıkları tarihler arasında alamadıkları 1/3 maaşları da ödenmemiştir.
Sözkonusu polisler 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 137.138/b ve 140 ıncı maddeleri gereğince 14.1.1997 tarihli Bakanlık onayı ile görevden uzaklaştırılmışlardır.
Adı geçen görevliler hakkında yasal işlemler yapılmaktadır. Yargılama neticelerine göre durum yeniden değerlendirilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr. Meral Akşener
İçişleri Bakanı
23. – İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş’ın, 1978’de İstanbul Üniversitesinde yaşanan bombalama olayına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1946)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan sorularımın İçişleri Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Ercan Karakaş
İstanbul
16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesinde sol görüşlü öğrenciler üzerine atılan bomba sonucu 7 gencin ölmesi ve 41 kişinin yaralanmasına ilişkin olarak 4.12.1996 tarihli soru önergemize 23.12.1996 tarihli yanıtınızı tatmin edici bulmamaktayım.
Aşağıdaki sorularımın ciddî olarak incelendikten sonra yanıtlanmasını diliyorum.
Sorular :
1. Mahkeme zabıtlarından öğrencilerin olay günü zorla ön kapıdan çıkarıldıklarına ilişkin tanık ve mağdur ifadeleri bulunmaktadır. Kaldı ki; öğrencilerin üzerine bomba atılacağı ihbarı üzerine önlemlerin artırıldığı ve gerekli tedbirlerin alındığı iddia edildiğine göre, neden öğrencilerin çıkışı için üniversitelerin diğer kapıları değil de, ülkücülerin kontrolündeki yüzlerce kişinin aynı anda gelip geçtiği Beyazıt Meydanına açılan kapı tercih edilmiştir?
2. Söylendiği gibi öğrencilerin ön kapıdan çıkarılmaları yönünde bir emir yoksa, son derece ciddî ihbara rağmen bu önemli husus keyfiyete bırakılmış demek değil midir?
3. Hergün üniversitede görevi başında olduğu belirtilen Toplum Zabıtası Müdür Muavini Vural Beşcan ihbara rağmen olay günü niçin görevinin başında bulunmamıştır?
4. Olay günü görev yapan polis memuru Yahya Gergin’in bombayı attıktan sonra kaçan faillerin peşinden koşmak isteyen polisleri komiser muavini Reşat Altay’ın engellediği yolunda bir beyanı oluşmuş mudur?
5. Davanın görüldüğü ilk mahkemenin olay tarihinde görev yapan emniyet güçlerinin görevi ihmal ettikleri yönünde bir kararı olduğunu ve bu görevlilerin saptanarak haklarında suç duyurusunda bulunulması için sıkıyönetim komutanlığına yazı yazıldığını biliyor musunuz?
İçişleri Bakanlığınca bugüne kadar haklarında suç duyurusunda bulunulan görevliler hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? Yapılmadıysa nedeni, yapıldıysa sonucu nedir?
6. Yeniden açılan davada yargının; olay tarihinde polis olan sanık Mustafa Doğan’ın kimliğine ve görevine ilişkin yazısına neden ancak bir yıl sonra (müdahil vekillerinin sanıkla ilgili hariçten topladıkları ayrıntılı bilgileri savcılığa vermelerinden sonra) tatmin edici bir yanıt verilmiştir?
Bu kadar kolay bir işlemin bir yıl sürmesi doğal karşılanabilir mi?
7. Emniyetin CMUK, 154/9 uyarınca suç teşkil eden bu keyfiyeti karşısında bakanlık bir işlem yapmayı düşünüyor mu?
8. Sol görüşlü öğrencilerin üzerine ülkücüler tarafından bomba atılacağı olaydan 9 gün önce ayrıntılı biçimde ihbar edilmişti. İhbara ilişkin resmi belgenin 18 yıl boyunca yargıya intikal ettirilmemiş olması nasıl açıklanabilir? Bu tutum yargıya yardımcı olması gerekenlerin görevlerini yerine getirmedikleri anlamına gelmez mi?
Bakanlığınız bu konuda nasıl bir işlem yapmayı düşünmektedir?
9. Emniyet bugüne kadar bomba ihbarında adı geçen Özgün Koç’u neden sorgulamamıştır?
10. Yargının, 1996 yılı itibarıyla olayla ilgili bir soruşturma yapıp yapılmadığına ilişkin sorusuna Bakanlık neden Emniyet Genel Müdürlüğü aracılığıyla yanıt vermiştir? Ayrıca bu yanıtın sorulan soruyla ilgisi olmamasını nasıl açıklıyorsunuz?
11. 16 Mart katliamının faillerinin, (örneğin, Mustafa Doğan ve Sıddık Polat’ın) Abdullah Çatlı ve benzerleri gibi devlet tarafından (özel kimlik ve belgeler sağlanarak) kullanılma ihtimali araştırılmış mıdır?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041276
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : a) TBMM Başkanlığının 28.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1946-5039/14175 sayılı yazısı.
b) 23.12.1996 gün ve B.05.1.EGM.0.12.01.01.285262 sayılı yazımız.
İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesi incelenmiş, adı geçen milletvekilinin aynı konu ile ilgili olarak 4.12.1996 tarihli soru önergesine ilgi (b)’de kayıtlı yazımız ile vermiş olduğumuz cevap aynen geçerli olup, ilave olarak hazırlanan cevap aşağıya çıkarılmıştır.
Olay günü üniversiteden sorumlu Toplum Zabıta Müdür Yardımcısı F. Vural Beşcan’ın olay dosyasında mevcut görev listesi ve Savcının tutanağına göre görevde olduğu tespit edilmiştir.
Davanın görüldüğü ilk mahkeme tarafından, olay tarihinde görev yapan Emniyet Güçlerinin görevi ihmal ettikleri için Sıkıyönetim Komutanlığına suç duyurusunda bulunduğuna dair bir yazı mevcut değildir. Kayıtlarımızda Özgün Koç ismine rastlanılmamıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr. Meral Akşener
İçişleri Bakanı
24. – Bartın Milletvekili Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun, Bartın-Amasra Belediyesine yardım yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1950)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ve talep ederim. 7.1.1997
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
Bartın
Soru : Bartın İli Amasra İlçesi Belediyesi işçilerinin bir yıldır ücret alamadığı belirtilmektedir. Bakanlığınız Bütçesinin Mahallî idarelere yapılacak yardım ve ödemeler tertibinden bu Belediyeye işçilerin mağduriyetini gidermek için bir yardım yapılabilir mi?
T.C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013-600/2133
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığı Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 20.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1862-4871/13787 sayılı yazıları.
Bartın Milletvekili Sayın Cafer Tufan Yazıcıoğlu’nun 7/1950 esas no.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Bilindiği üzere mahallî idarelere yardım yapılması amacıyla Bakanlığım bütçesinde “Mahallî İdarelere Yapılacak Yardım ve Ödemeler” adı altında bir tertip açılmakta ve bu tertipten belediyelere yardım yapılmaktadır.
Ancak bu tertipte sınırlı bir miktarda ödenek yer almakta olup, bu ödenek belediyelerin çok zorunlu ve acil bazı ihtiyaçları için kullanılmaktadır. Bu itibarla, ülkemizdeki tüm belediyelerin çok çeşitli ihtiyaçlarının bu sınırlı kaynaktan karşılanma imkânı bulunmamaktadır. Ancak sözkonusu belediyenin Bakanlığımıza müracaatı halinde, bu talebin ayrıca değerlendirmeye alınacağı tabiidir.
1996 yılında ise Amasra İlçesi belediyesine Bakanlığım bütçesinden yılın ilk yarısında 2.5 milyar lira ve ayrıca 30.9.1996 tarihinde de 2 milyar lira olmak üzere toplam 4,5 milyar lira yardım yapılmıştır.
Bilgilerinize arz olunur.
Doç. Dr. Abdüllatif Şener
Maliye Bakanı
25. – İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in, özel tim görevlilerinin Gazi Mahallesi olaylarına katılıp katılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/1954)
18.1.1997
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın, İçişleri Bakanı Meral Akşener tarafından yazılı olarak yanıtlanması için gerekli işlemin yapılmasını arz ederim.
Mehmet Sevigen
İstanbul
1. Haklarında çete kurarak cinayete karıştıkları ve tehditle para aldıkları iddiası bulunan iki özel tim görevlisi Ayhan Çarkın ve Ercan Ersoy’un, 12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesinde üç kahvenin taranmasından sonra meydana gelen ve 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda aktif görev aldıkları doğru mu?
2. Özel tim görevlileri Ayhan Çarkın ve Ercan Ersoy’un, Gazi Mahallesi olaylarında aktif görev aldıkları doğruysa, bu durum, olayların bilinen vahim boyutlara ulaşmasında etkili bir unsur olmuş mudur?
3. Gazi Mahallesinde 17 kişinin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan olaylardan sonra yapılan balistik inceleme sonucunda, ölümlere, çevik kuvvette görevli 20 polisin silahından çıkan kurşunların neden olduğu saptanmıştı. Adı geçen özel tim görevlilerinin silahları, olaylardan sonra balistik incelemeye alınmış mıdır?
4. Şu an cezaevinde olan 5 özel tim görevlisi, son 5 yılda, benzer olaylarda aktif görev almışlar mıdır?
5. Bu gibi özel tim görevlileri hakkında cezaî işlem neden başlatılmıyor?
6. Çeşitli yasa dışı olaylara karıştıkları bilinen bu özel tim görevlileri üst yöneticilerin talimatıyla mı Gazi Mahallesine gitmişlerdir? Yoksa orada bulunmalarını gerektirecek özel görevleri mi vardı?
7. Olayların provoke edilmesinde bu özel tim görevlilerinin etkin rol aldıkları yönünde şüpheler oluşmuştur. Bu konuda bilginiz var mı? Konuyu bu yönoyle de araştırdınız mı?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041273
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 29.1.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/1954-5051/14188 sayılı yazısı.
İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
Polis memuru Ercan Ersoy’un İstanbul Emniyet Müdürlüğü emrinde görev yapmadığı, polis memuru Ayhan Çarkın’ın ise 12 Mart 1995 tarihinde İstanbul Gaziosmanpaşa İlçesinde meydana gelen olaylarda görevlendirilmediği, zira, adı geçen polis memurunun İstanbul Emniyet Müdürlüğüne 29.6.1995 tarihinde atamasının yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr. Meral Akşener
İçişleri Bakanı
26. – Adana Milletvekili Erol Çevikçe’nin, bakanlıkların eczanelere olan ilaç borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’in yazılı cevabı (7/1960)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bilindiği gibi kamu çalışanlarının ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin hastalanmaları durumunda, kullandıkları ilaçlar 1996 yılına kadar, anlaşmalı eczaneler tarafından her kamu görevlisine, eczanelerce her başvuruda veriliyordu.
Bir süreden beri ve halen hemen tüm kamu kuruluşlarının eczanelere olan borçları, ödenmez hale geldiğinden, gene hemen tüm eczaneler kamu personeline reçeteleri karşılığı ilaç verilmemektedirler. Bu nedenle; aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygı ile arz ederim.
Erol Çevikçe
Adana
Sorular :
1. Bugün itibariyle bakanlıkların eczanelere ödemesi gereken toplam ilaç borcu tutarı ne kadardır?
2. Eczanelerin toplam alacakları ne zaman ödenecektir?
3. Bundan böyle ödemelerin zamanında yapılması konusunda ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
4. Hangi tarihten itibaren Kamu Personeli başvuru halinde hemen ilaç alabilecektir?
T.C.
Maliye Bakanlığı
Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.07.0.BMK.0.11.013/600-2132
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : Kanunlar ve Kararlar Dairesi Başkanlığının 29.1.1997 tarih ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-5186-14230 sayılı yazıları.
Adana Milletvekili Sayın Erol Çevikçe’nin 7/1960 esas no.lu yazılı soru önergesinde yer alan sorulara ait cevaplar aşağıda sunulmuştur.
Bilindiği üzere ilaç giderleriyle ilgili harcamalar “100-Personel Giderleri” harcama kaleminden karşılanmakta ve bu kalem içerisinde yer alan “180-Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri” ayrıntı koduna gider kaydedilmektedir.
1996 yılında personel giderleriyle ilgili olarak tüm kuruluşların ilave ihtiyaçları karşılanmış bulunmaktadır. Bu nedenle, personel giderleri tertibinden karşılanan ilaç paralarının ödenmesi konusunda bir problem bulunmamaktadır.
1997 yılında ise, 30 Ocak 1997 tarih ve 1370 sayılı Tel emri ile kuruluşların ilaç ödemelerine ait ödeneklerinin yüzde 15’i serbest bırakılmıştır.
Bu itibarla Bakanlığımızca, ilaç ödemelerinin zamanında yapılabilmesi ve gerek çalışanlarımızın gerekse eczanelerin zor durumda kalmamaları için azamî hassasiyet gösterilmiştir.
Bilgilerine arz olunur.
Doç. Dr. Abdüllatif Şener
Maliye Bakanı
27. – Manisa Milletvekili Tevfik Diker’in, Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner’in günlük bir gazetede yayımlanan konuşmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2013) 21.5.1996
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
TBMM İçtüzüğü 94 üncü maddesine göre aşağıdaki sorumun İçişleri Bakanı Sayın Ülkü Güney tarafından sözlü olarak cevaplandırmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Tevfik Diker
Manisa
Soru : 17.5.1996 tarihli Hürriyet Gazetesinde çıkan Yeni Demokrasi Partisi eski Genel Başkanı Cem Boyner’in yapmış olduğu konuşma Emniyet makamları tarafından anında tespit edildi mi? Tespit edildi ise, ne gibi işlem yapıldı? Bu talihsiz ve yanlış beyanın verilmesine fırsat veren ve zemin hazırlayan kişiler hakkında yasal işlem yapıldı mı?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041275
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 25.5.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2013 sayılı yazısı.
Manisa Milletvekili Tevfik Diker tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
15.5.1996 tarihinde Manisa İli Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdarî Bilimler Fakültesi İşletme Kulübünce tertiplenen “Ekonomi ve İş Hayatı” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Yeni Demokrasi Hareketi Eski Genel Başkanı Cem Boyner’in konuşması ile ilgili tutanak 17.5.1996 tarihinde Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmiştir.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr. Meral Akşener
İçişleri Bakanı
28. – Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay’ın, günlük bir gazetede yayımlanan “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haberde yeralan iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2017)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasına delaletlerinizi saygılarımla arz ederim.
Ersönmez Yarbay
Ankara
Sorular :
1. Bir günlük gazetede “Atatürk Havalimanında Filistinli Operasyonu” başlıklı haber yer almıştır. Bu habere göre; İsrail Gizli Servisi Mossad’ın başvurusu üzerine Karadeniz Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi olan üç Filistinli havaalanında yakalanmıştır. Bu haber doğru mudur? Doğru ise yakalanan Filistinli öğrencilerin adları ve soyadları nedir? Okudukları fakültelerdeki kaçıncı sınıfa devam etmektedirler?
2. Sözkonusu öğrenciler Türkiye’ye sahte pasaportla mı giriş yapmışlardır? Türkiye’de kaç senedir sahte pasaportla dolaşmaktadırlar; sahte pasaportları kimler temin etmiştir?
3. Sözkonusu Filistinliler Emniyet’te kaç gün sorgulanmışlardır? Bu sorgulamada Mossad yetkilileri bulunmuşlar mıdır?
4. Sözkonusu Filistinliler İsrail’li yetkililere teslim edilmiş midir? Edilmişse T.C. Kanunları veya uluslararası sözleşmelerde bu olayın dayanağı nedir?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041274
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 23.5.1996 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2017 sayılı yazısı.
Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
Önergede ileri sürüldüğü gibi İstanbul Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğrenci olan üç Filistinlinin Atatürk Hava Limanında yakalanarak İsrailli yetkililere teslim edilmesi sözkonusu değildir.
Ancak 20.5.1996 tarihinde önceden yapılan bir ihbar üzerine Atatürk Hava Limanından çıkış yapacakları sırada; aslen Filistin soy ve uyruklu olan 4 şahıs yakalanmış, adı geçen yabancıların yapılan pasaport tetkiklerinde Filistin makamlarınca tanzim edilmiş yasal ve geçerli pasaport sahibi oldukları ve İsrail temsilciliğince kendilerine İsrail’e giriş vizesi verildiği tespit edilmiştir. Kendilerinin Türkiye’de öğrencilik durumları bulunmamaktadır.
Sözkonusu yabancıların sorgulamalarında Mossad yetkileri bulunmamıştır. Sorgulamalarını müteakip kendi isteklerine binaen 21.5.1996 günü saat 09.55’de Türk Hava Yollarının TK-770 sefer sayılı uçağı ile İsrail’in Tel-Aviv kentine gitmek üzere çıkışları sağlanmıştır.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr. Meral Akşener
İçişleri Bakanı
29. – Ankara Milletvekili Nejat Arseven’in, özel giysili korumalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Meral Akşener’in yazılı cevabı (7/2038)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Meral Akşener tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda gereğinin yapılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Av. Nejat Arseven
Ankara
Başbakan Sayın Necmettin Erbakan’ın Kayseri gezisi sırasında Refah Partisi tarafından oluşturulan özel bir koruma grubu tarafından korunduğu ve bu grubun çevrede güvenliği sağlamaya çalıştığı çeşitli basın ve yayın organlarında yer almıştır. (28.1.1997 Milliyet, 27.1.1997 Sabah, 28.1.1997 Hürriyet, 28.1.1997 Radikal, 28.1.1997 Ateş gazeteleri)
Sorular :
1. Kollarında ve göğüslerinde Türk Bayrağı ve Refah Partisi amblemi bulunan siyah giysiler ile üzerinde Türk Bayrağı olan siyah bereler takan bu koruma grubunun herhangi bir resmi sıfatı olmadığı halde T.C. Başbakanını korumasını ve çevrede güvenliği sağlamaya çalışmasını doğru buluyor musunuz?
2. Siyasi Partiler Kanununun 94 üncü maddesinde yer alan “Üniforma giydirme ve güvenlik kuvvetlerinin görevlerini üstlendirme yasağı” hükmüne açıkça aykırı bu durumlar karşısında güvenlik güçleri ne tür bir işlem yapmışlardır?
3. Dünyayı felakete götüren Nasyonal Sosyalist ve Faşist Partilerin Almanya ve İtalya’da yıllar önce kurmuş oldukları Örgüt yapısı ve şekline benzer görüntü ve yapıda, Türk Hukuk Sistemi ve Anayasasında yeri olmayan ve çok partili siyasî hayatımızda ilk defa karşılaşılan, “Refah Partisi”nin yasaları açıkça ihlal eden ve devamı halinde ileride telafisi imkânsız bu tür eylemleri hakkında İçişleri Bakanlığı olarak herhangi bir tahkikat başlatılmış mıdır?
T.C.
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü 17.2.1997
Sayı : B.05.1.EGM.0.12.01.01-041271
Konu : Yazılı soru önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi : TBMM Başkanlığının 5.2.1997 gün ve A.01.0.GNS.0.10.00.02-7/2038-5215/14699 sayılı yazısı.
Ankara Milletvekili Nejat Arseven tarafından TBMM Başkanlığına sunulan ve tarafımdan yazılı olarak cevaplandırılması istenilen soru önergesinin cevabı aşağıya çıkarılmıştır.
26.1.1997 günü Başbakan Sayın Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Kayseri İline yapmış olduğu gezi esnasında; Melikgazi Belediye Hizmet Binasının açılış töreninde birbirine benzer olarak bot, kot pantolon, meşin mont ve bereler ile tektip elbise giymiş görüntüsü veren, giydikleri montun sol göğsünde ve berelerin yan cephesinde Refah Partisi amblemi ile birleştirilmiş arma şeklinde Türk Bayrağı taşıyan 20 kişilik bir grubun miting alanında cadde kenarında kordon şeklinde tertip aldıkları görülmesi üzerine Emniyet görevlilerince derhal müdahalede bulunularak, bulundukları yer ve aldıkları tertibi terk etmeleri sağlanmış, güvenlik kuvvetlerinin görevini üstlenmelerine fırsat verilmemiştir.
Olaya Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı el koymuş olup, soruşturma Savcılıkça yürütülmektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Dr. Meral Akşener
İçişleri Bakanı
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Şinasi Altıner’in Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesi uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine ilişkin önergeye verilen oyların sonucu :
Kabul edilmemiştir .
Üye Sayısı : 549
Kullanılan Oylar : 501
Kabul Edenler : 107
Reddedenler : 391
Çekimserler : 2
Mükerrer Oylar : 0
Geçersiz Oylar : 1
Oya Katılmayanlar : 48
Açık Üyelikler : 1
(Kabul Edenler)
ADANA
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Tuncay Karaytuğ
Orhan Kavuncu
ADIYAMAN
Celal Topkan
AMASYA
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Halis Uluç Gürkan
Şaban Karataş
M. Seyfi Oktay
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Yusuf Öztop
Metin Şahin
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
AYDIN
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
BALIKESİR
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
BİLECİK
Şerif Çim
BOLU
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Kazım Üstüner
BURSA
Ali Rahmi Beyreli
Hayati Korkmaz
ÇANAKKALE
Ahmet Küçük
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Yıldız
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Ali Ilıksoy
HATAY
Ali Günay
Nihat Matkap
Atilla Sav
İÇEL
Oya Araslı
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
İSTANBUL
Ziya Aktaş
Mehmet Aydın
Nami Çağan
Bülent Ecevit
Algan Hacaloğlu
Ercan Karakaş
Osman Kılıç
Mehmet Moğultay
Altan Öymen
H. Hüsammettin Özkan
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Atilla Mutman
Ahmet Piriştina
KARABÜK
Erol Karan
KARAMAN
Fikret Ünlü
KARS
Çetin Bilgir
KAYSERİ
İsmail Cem
Recep Kırış
KIRKLARELİ
Necdet Tekin
KOCAELİ
Halil Çalık
Osman Pepe
Bekir Yurdagül
KONYA
Abdullah Turan Bilge
Nezir Büyükcengiz
KÜTAHYA
Emin Karaa
MALATYA
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Gülay
Cihan Yazar
MUĞLA
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
ORDU
İhsan Çabuk
Müjdat Koç
SAKARYA
Teoman Akgür
SAMSUN
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
SİVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
TOKAT
Hanefi Çelik
Şahin Ulusoy
TRABZON
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
ZONGULDAK
Hasan Gemici
Osman Mümtaz Soysal
(Reddedenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Uğur Aksöz
İmren Akyut
M. Ali Bilici
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
Erol Çevikçe
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Mahmut Bozkurt
AFYON
Sait Açba
Osman Hazer
H. İbrahim Özsoy
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Yaşar Eryılmaz
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Nevzat Köse
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Gökhan Çapoğlu
Ömer Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Agâh Oktay Güner
İrfan Köksalan
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner
Ahmet Tekdal
İlker Tuncay
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
Safa Giray
İsmail Özgün
Hüsnü Sıvalıoğlu
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Ataullah Hamidi
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Ülkü Güney
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
Edip Safder Gaydalı
Kamran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Avni Akyol
Feti Görür
Necmi Hoşver
Abbas İnceayan
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
Yusuf Ekinci
BURSA
Yüksel Aksu
Abdülkadir Cenkçiler
Cemal Külahlı
Feridun Pehlivan
Ali Osman Sönmez
Turhan Tayan
Ertuğrul Yalçınbayır
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
İsmail Coşar
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikar Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Hasan Korkmazcan
Haluk Müftüler
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Sebgetullah Seydaoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Mustafa Balcılar
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Dedelek
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Mehmet Batallı
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Turhan Alçelik
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Süleyman Metin Kalkan
Levent Mıstıkoğlu
Mehmet Sılay
Ali Uyar
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Erkan Mumcu
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Halil Cin
Ali Er
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
Rüştü Kazım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Ahat Andican
Refik Aras
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Ali Coşkun
Tansu Çiller
Gürcan Dağdaş
H. Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Hayri Kozakçıoğlu
Emin Kul
Göksal Küçüali
Necdet Menzir
Yusuf Namoğlu
Ali Oğuz
Korkut Özal
Mehmet Ali Şahin
Güneş Taner
Şadan Tuzcu
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Işın Çelebi
Hasan Denizkurdu
İ. Kaya Erdem
Rüşdü Saracoglu
Işılay Saygın
Ufuk Söylemez
Süha Tanık
Sabri Tekir
Zerrin Yeniceli
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Hasan Dikici
Ali Doğan
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Şinasi Altıner
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
Cemal Özbilen
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Hayrettin Uzun
KONYA
Ahmet Alkan
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Mehmet Keçeciler
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Metin Perli
MALATYA
Miraç Akdoğan
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Metin Emiroğlu
Fikret Karabekmez
MANİSA
Abdullah Akarsu
Rıza Akçalı
Tevfik Diker
Ayseli Göksoy
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Yahya Uslu
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Süleyman Çelebi
Mahmut Duyan
Ömer Ertaş
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Lale Aytaman
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
Mehmet Elkatmış
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Akın Gönen
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Bahri Kibar
Mustafa Hasan Öz
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Biltekin Özdemir
Latif Öztek
Adem Yıldız
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Kadir Bozkurt
Yaşar Topçu
SİVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdüllatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Seyit Eyyüpoğlu
Eyyüp Cenap Gülpınar
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
Enis Sülün
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Metin Gürdere
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Eyüp Aşık
Yusuf Bahadır
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
Yaşar Okuyan
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Lutfullah Kayalar
Abdullah Örnek
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Çekimserler)
BURSA
Yahya Şimşek
KAHRAMANMARAŞ
Ali Şahin
(Geçersiz Oy)
HATAY
Fuat Çay (Kabul Geçersiz Oy)
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
Arif Sezer
ADIYAMAN
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
İsmet Attila
AKSARAY
Sadi Somuncuoğlu
ANKARA
Hasan Hüseyin Ceylan
Cemil Çiçek
Önder Sav
ANTALYA
Deniz Baykal
Emre Gönensay
BARTIN
Köksal Toptan
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BİNGÖL
Mahmut Sönmez
BURSA
Cavit Çağlar
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
İlhan Kesici
İbrahim Yazıcı
ÇANKIRI
Ahmet Uyanık
ERZİNCAN
Mustafa Kul
ERZURUM
Abdulilah Fırat
Necati Güllülü
GAZİANTEP
Hikmet Çetin
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
İSTANBUL
Ahmet Güryüz Ketenci
Mehmet Tahir Köse
Aydın Menderes
Ali Talip Özdemir
Yusuf Pamuk
İZMİR
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Metin Öney
Rıfat Serdaroğlu
Hakan Tartan
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
KOCAELİ
Onur Kumbaracıbaşı
KONYA
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Bşk.)
Mehmet Korkmaz
MALATYA
M. Recai Kutan (B.)
MANİSA
Bülent Arınç
MUŞ
Sabahattin Yıldız
SAMSUN
Murat Karayalçın
Musa Uzunkaya
TEKİRDAĞ
Hasan Peker
TRABZON
Kemalettin Göktaş
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
ZONGULDAK
Tahsin Boray Baycık
(Açık Üyelik)
KIRŞEHİR : 1
Eski Başbakan Tansu Çiller’in Türk Ceza Kanununun 230 uncu Maddesi Uyarınca Yargılanmak Üzere Yüce Divana Sevkine İlişkin Önergeye Verilen Oyların Sonucu :
Kabul edilmemiştir.
Üye Sayısı : 549
Kullanılan Oylar : 505
Kabul Edenler : 171
Reddedenler : 327
Çekimserler : 5
Mükerrer Oylar : 1
Geçersiz Oylar : 1
Oya Katılmayanlar : 45
Açık Üyelikler : 1
(Kabul Edenler)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
İbrahim Yavuz Bildik
Mehmet Büyükyılmaz
Erol Çevikçe
Tuncay Karaytuğ
Orhan Kavuncu
Arif Sezer
ADIYAMAN
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
AMASYA
Haydar Oymak
ANKARA
Yılmaz Ateş
Gökhan Çapoğlu
Ali Dinçer
Eşref Erdem
Halis Uluç Gürkan
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Önder Sav
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Deniz Baykal
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Yusuf Öztop
Metin Şahin
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
CaferTufan Yazıcıoğlu
BATMAN
Ataullah Hamidi
BİLECİK
Şerif Çim
BOLU
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kazım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
Hayati Korkmaz
Yahya Şimşek
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Ahmet Küçük
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇORUM
Hasan Çağlayan
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
DİYARBAKIR
Sebgetullah Seydaoğlu
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Burhan Kara
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Fuat Çay
Ali Günay
Nihat Matkap
Atilla Sav
İÇEL
Oya Araslı
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ziya Aktaş
Refik Aras
Mehmet Aydın
Ali Coşkun
Nami Çağan
Bülent Ecevit
Algan Hacaloğlu
Ercan Karakaş
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Altan Öymen
H. Hüsamettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Ali Şahin
KARABÜK
Erol Karan
KARAMAN
Fikret Ünlü
KARS
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Recep Kırış
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Onur Kumbaracıbaşı
Bekir Yurdagül
KONYA
Abdullah Turan Bilge
Nezir Büyükcengiz
KÜTAHYA
Emin Karaa
MALATYA
Miraç Akdoğan
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
MANİSA
Hasan Gülay
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Ahmet Kabil
SAKARYA
Teoman Akgür
Ahmet Neidim
SAMSUN
Cemal Alişan
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SIVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
TOKAT
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Ali Kemal Başaran
TUNCELİ
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Mehmet Yaşar Ünal
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Osman Mümtaz Soysal
(Reddedenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
Mustafa Küpeli
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Yaşar Eryılmaz
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Nevzat Köse
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Nejat Arseven
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Agâh Oktay Güner
Mehmet Sağdıç
Yücel Seçkiner
Ahmet Tekdal
İlker Tuncay
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
Sami Küçükbaşkan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Cengiz Altınkaya
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BARTIN
Zeki Çakan
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Ülkü Güney
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
Kamran İnan
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdülkadir Cenkçiler
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
İlhan Kesici
Cemal Külahlı
Ali Osman Sönmez
Turhan Tayan
Ertuğrul Yalçınbayır
ÇANAKKALE
Mustafa Cumhur Ersümer
Nevfel Şahin
ÇANKIRI
Mete Bülgün
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikar Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Haluk Müftüler
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Muzaffer Arslan
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barım
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
Necati Güllülü
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
İbrahim Yaşar Dedelek
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
Mustafa R. Taşar
GİRESUN
Turhan Alçelik
Yavuz Köymen
Ergun Özdemir
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Adil Aşırım
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Ali Er
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Ahat Andican
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Gürcan Dağdaş
H. Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüzeyin Kansu
M. Cavit Kavak
Hayri Kozakçıoğlu
Göksal Küçükali
Ali Oğuz
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
Mehmet Ali Şahin
Şadan Tuzcu
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Işın Çelebi
Hasan Denizkurdu
İ. Kaya Erdem
Rüşdü Saraçoglu
Işılay Saygın
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Hasan Dikici
Ali Doğan
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Y. Selahattin Beyribey
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Murat Başesgioğlu
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Osman Pepe
Hayrettin Uzun
KONYA
Ahmet Alkan
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Mehmet Keçeciler
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Metin Perli
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Abdullah Akarsu
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Tevfik Diker
Ekrem Pakdemirli
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Süleyman Çelebi
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Mesut Yılmaz
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Kadir Bozkurt
SIVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdüllatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Seyit Eyyüpoğlu
Eyyüp Cenap Gülpınar
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Feyzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Eyüp Aşık
Yusuf Bahadır
İbrahim Çebi
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
Hikmet Sami Türk
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Şerif Bedirhanoğlu
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Lütfullah Kayalar
Abdullah Örnek
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Çekimserler)
İSTANBUL
Emin Kul
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
MANİSA
Ayseli Göksoy
UŞAK
Yıldırım Aktürk
YALOVA
Yaşar Okuyan
(Mükerrer Oy)
TEKİRDAĞ
Bayram Fırat Dayanıklı
(Kabul)
(Geçersiz Oy)
AKSARAY
Sadi Somuncuoğlu (BOŞ OY GEÇERSİZ OY)
(Oya Katılmayanlar)
ADANA
M. Ali Bilici
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
ANKARA
Cemil Çiçek
Mehmet Ekici
ANTALYA
Emre Gönensay
BARTIN
Köksal Toptan
BİNGÖL
Mahmut Sönmez
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
BURSA
Cavit Çağlar
Feridun Pehlivan
İbrahim Yazıcı
DENİZLİ
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
DİYARBAKIR
Yakup Hatipoğlu
GAZİANTEP
Ünal Yaşar
GİRESUN
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
Mahmut Oltan Sungurlu
HATAY
Levent Mıstıkoğlu
Hüseyin Yayla
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Halil Cin
Rüştü Kazım Yücelen
İSTANBUL
Yılmaz Karakoyunlu
Aydın Menderes
Yusuf Namoğlu
İZMİR
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Rıfat Serdaroğlu
KARABÜK
Şinasi Altıner
KONYA
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Mehmet Korkmaz
MANİSA
Sümer Oral
NİĞDE
Akın Gönen
SAMSUN
İrfan Demiralp
Murat Karayalçın
TEKİRDAĞ
Hasan Peker
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
YOZGAT
İlyas Arslan
ZONGULDAK
Hasan Gemici
(Açık Üyelik)
KIRŞEHİR : 1
Eski Başbakan Tansu Çiller’in Türk Ceza Kanununun 366 ve 240 ıncı maddeleri uyarınca yargılanmak üzere Yüce Divana sevkine dair önergelere verilen oyların sonucu :
Kabul edilmemiştir
Üye Sayısı : 549
Kullanılan Oylar : 529
Kabul Edenler : 257
Reddedenler : 270
Çekimserler : 1
Mükerrer Oylar : 0
Geçersiz Oylar : 1
Oya Katılmayanlar : 20
Açık Üyelikler : 1
(Kabul Edenler)
ADANA
Uğur Aksöz
İmren Aykut
İbrahim Yavuz Bildik
M. Ali Bilici
Mehmet Büyükyılmaz
Erol Çevikçi
Tuncay Karaytuğ
Orhan Kavuncu
Mustafa Küpeli
Arif Sezer
ADIYAMAN
Mahmut Bozkurt
Celal Topkan
AFYON
H. İbrahim Özsoy
AĞRI
Yaşar Eryılmaz
AMASYA
Aslan Ali Hatipoğlu
Haydar Oymak
ANKARA
Nejat Arseven
Yılmaz Ateş
Gökhan Çapoğlu
Cemil Çiçek
Ali Dinçer
Mehmet Ekici
Eşref Erdem
Agâh Oktay Güner
Halis Uluç Gürkan
Şaban Karataş
İrfan Köksalan
M. Seyfi Oktay
Mehmet Sağdıç
Önder Sav
Yücel Seçkiner
İlker Tuncay
Aydın Tümen
Hikmet Uluğbay
ANTALYA
Deniz Baykal
İbrahim Gürdal
Bekir Kumbul
Sami Küçükbaşkan
Yusuf Öztop
Metin Şahin
ARDAHAN
İsmet Atalay
ARTVİN
Metin Arifağaoğlu
Süleyman Hatinoğlu
AYDIN
Cengiz Altınkaya
M. Fatih Atay
Sema Pişkinsüt
İsmet Sezgin
Yüksel Yalova
BALIKESİR
Safa Giray
Tamer Kanber
Mustafa Güven Karahan
İ. Önder Kırlı
Hüsnü Sıvalıoğlu
BARTIN
Zeki Çakan
Cafer Tufan Yazıcıoğlu
BATMAN
Ataullah Hamidi
BAYBURT
Ülkü Güney
BİLECİK
Şerif Çim
BİTLİS
Edip Safder Gaydalı
Kamran İnan
BOLU
Avni Akyol
Abbas İnceayan
Mustafa Karslıoğlu
BURDUR
Yusuf Ekinci
Kazım Üstüner
BURSA
Yüksel Aksu
Ali Rahmi Beyreli
İlhan Kesici
Hayati Korkmaz
Feridun Pehlivan
Yahya Şimşek
İbrahim Yazıcı
ÇANAKKALE
Hikmet Aydın
Mustafa Cumhur Ersümer
Ahmet Küçük
A. Hamdi Üçpınarlar
ÇANKIRI
Mete Bülgün
ÇORUM
Ali Haydar Şahin
DENİZLİ
Hilmi Develi
Adnan Keskin
DİYARBAKIR
Muzaffer Arslan
EDİRNE
Mustafa İlimen
Erdal Kesebir
ERZİNCAN
Mustafa Kul
Mustafa Yıldız
ERZURUM
Necati Güllülü
ESKİŞEHİR
Necati Albay
Mustafa Balcılar
İbrahim Yaşar Dedelek
Mahmut Erdir
GAZİANTEP
Mehmet Batallı
Hikmet Çetin
Ali Ilıksoy
Mustafa R. Taşar
Ünal Yaşar
Mustafa Yılmaz
GİRESUN
Burhan Kara
Yavuz Köymen
Rasim Zaimoğlu
GÜMÜŞHANE
Mahmut Oltan Sungurlu
HAKKÂRİ
Naim Geylani
HATAY
Fuat Çay
Ali Günay
Nihat Matkap
Levent Mıstıkoğlu
Atilla Sav
Hüseyin Yayla
IĞDIR
Adil Aşırım
ISPARTA
Erkan Mumcu
İÇEL
Oya Araslı
Halil Cin
Ali Er
Abdülbaki Gökçel
D. Fikri Sağlar
Mustafa İstemihan Talay
Rüştü Kazım Yücelen
İSTANBUL
Bülent Akarcalı
Ziya Aktaş
Ahad Andican
Refik Aras
Mehmet Aydın
Ali Coşkun
Nami Çağan
H. Hüsnü Doğan
Halit Dumankaya
Bülent Ecevit
Algan Hacaloğlu
Ercan Karakaş
Yılmaz Karakoyunlu
M. Cavit Kavak
Ahmet Güryüz Ketenci
Osman Kılıç
Mehmet Tahir Köse
Emin Kul
Necdet Menzir
Mehmet Moğultay
Yusuf Namoğlu
Altan Öymen
Korkut Özal
Ali Talip Özdemir
H. Hüsammettin Özkan
Yusuf Pamuk
Mehmet Cevdet Selvi
Mehmet Sevigen
Ahmet Tan
Güneş Taner
Bülent Tanla
Zekeriya Temizel
Erdoğan Toprak
Ali Topuz
Şadan Tuzcu
İZMİR
Veli Aksoy
Ali Rıza Bodur
Işın Çelebi
İ. Kaya Erdem
Sabri Ergül
Şükrü Sina Gürel
Aydın Güven Gürkan
Birgen Keleş
Atilla Mutman
Metin Öney
Ahmet Piriştina
Süha Tanık
Hakan Tartan
Zerrin Yeniceli
KAHRAMANMARAŞ
Esat Bütün
Ali Doğan
Ali Şahin
KARABÜK
Şinasi Altıner
Erol Karan
KARAMAN
Fikret Ünlü
KARS
Y.Selahattin Beyribey
Çetin Bilgir
KASTAMONU
Murat Başesgioğlu
Hadi Dilekçi
KAYSERİ
İsmail Cem
Recep Kırış
İbrahim Yılmaz
KIRIKKALE
Recep Mızrak
KIRKLARELİ
İrfan Gürpınar
Cemal Özbilen
Necdet Tekin
KOCAELİ
Bülent Atasayan
Halil Çalık
Onur Kumbaracıbaşı
Hayrettin Uzun
Bekir Yurdagül
KONYA
Ahmet Alkan
Abdullah Turan Bilge
Nezir Büyükcengiz
Mehmet Keçeciler
KÜTAHYA
Emin Karaa
MALATYA
Miraç Akdoğan
Metin Emiroğlu
Ayhan Fırat
MANİSA
Abdullah Akarsu
Tevfik Diker
Hasan Gülay
Sümer Oral
Ekrem Pakdemirli
Cihan Yazar
Erdoğan Yetenç
MARDİN
Süleyman Çelebi
Ömer Ertaş
MUĞLA
Lale Aytaman
Zeki Çakıroğlu
Fikret Uzunhasan
NEVŞEHİR
Abdülkadir Baş
NİĞDE
Akın Gönen
ORDU
İhsan Çabuk
Mustafa Bahri Kibar
Müjdat Koç
Nabi Poyraz
Refaiddin Şahin
Şükrü Yürür
RİZE
Avni Kabaoğlu
Ahmet Kabil
Ahmet Mesut Yılmaz
SAKARYA
Teoman Akgür
Ahmet Neidim
Ersin Taranoğlu
SAMSUN
Cemal Alişan
İrfan Demiralp
Ayhan Gürel
Yalçın Gürtan
Biltekin Özdemir
Adem Yıldız
SİİRT
Nizamettin Sevgili
SİNOP
Metin Bostancıoğlu
Yaşar Topçu
SİVAS
Mahmut Işık
Nevzat Yanmaz
Muhsin Yazıcıoğlu
ŞANLIURFA
Seyit Eyyüpoğlu
Eyyüp Cenap Gülpınar
ŞIRNAK
Mehmet Salih Yıldırım
TEKİRDAĞ
Fevzi Aytekin
Bayram Fırat Dayanıklı
Enis Sülün
TOKAT
Hanefi Çelik
Metin Gürdere
Şahin Ulusoy
TRABZON
Eyüp Aşık
Ali Kemal Başaran
İbrahim Çebi
Hikmet Sami Türk
TUNCELİ
Orhan Veli Yıldırım
UŞAK
Yıldırım Aktürk
Mehmet Yaşar Ünal
VAN
Şerif Bedirhanoğlu
YALOVA
Yaşar Okuyan
YOZGAT
Lütfullah Kayalar
İsmail Durak Ünlü
ZONGULDAK
Veysel Atasoy
Tahsin Boray Baycık
Hasan Gemici
Osman Mümtaz Soysal
(Reddedenler)
ADANA
Cevdet Akçalı
Yakup Budak
Sıtkı Cengil
İ. Cevher Cevheri
M. Halit Dağlı
Veli Andaç Durak
İbrahim Ertan Yülek
ADIYAMAN
Mahmut Nedim Bilgiç
Ahmet Çelik
Ahmet Doğan
AFYON
Sait Açba
İsmet Attila
Osman Hazer
Yaman Törüner
Kubilay Uygun
Nuri Yabuz
AĞRI
M. Sıddık Altay
Cemil Erhan
Celal Esin
M. Ziyattin Tokar
AKSARAY
Mehmet Altınsoy
Nevzat Köse
Murtaza Özkanlı
AMASYA
Ahmet İyimaya
Cemalettin Lafcı
ANKARA
İlhan Aküzüm
Saffet Arıkan Bedük
Ahmet Bilge
Hasan Hüseyin Ceylan
Ömer Ekinci
Ünal Erkan
Mehmet Gölhan
Ahmet Tekdal
Rıza Ulucak
Ersönmez Yarbay
ANTALYA
Osman Berberoğlu
Arif Ahmet Denizolgun
Hayri Doğan
ARDAHAN
Saffet Kaya
ARTVİN
Hasan Ekinci
AYDIN
Ali Rıza Gönül
Nahit Menteşe
Muhammet Polat
BALIKESİR
Abdülbaki Ataç
Ahmet Bilgiç
İsmail Özgün
İlyas Yılmazyıldız
BATMAN
Alaattin Sever Aydın
Musa Okçu
Faris Özdemir
BAYBURT
Suat Pamukçu
BİLECİK
Bahattin Şeker
BİNGÖL
Kazım Ataoğlu
Hüsamettin Korkutata
BİTLİS
Zeki Ergezen
Abdulhaluk Mutlu
BOLU
Feti Görür
Necmi Hoşver
Mustafa Yünlüoğlu
BURDUR
Mustafa Çiloğlu
BURSA
Abdülkadir Cenkçiler
Mehmet Altan Karapaşaoğlu
Cemal Külahlı
Ali Osman Sönmez
Turhan Tayan
ÇANAKKALE
Nevfel Şahin
ÇANKIRI
İsmail Coşar
Ahmet Uyanık
ÇORUM
Bekir Aksoy
Mehmet Aykaç
Zülfikar Gazi
Yasin Hatiboğlu
DENİZLİ
M. Kemal Aykurt
Mehmet Gözlükaya
Haluk Müftüler
Ramazan Yenidede
DİYARBAKIR
Abdülkadir Aksu
Ferit Bora
M. Salim Ensarioğlu
Sacit Günbey
Seyyit Haşim Haşimi
Ömer Vehbi Hatipoğlu
Yakup Hatipoğlu
Salih Sümer
EDİRNE
Ümran Akkan
Evren Bulut
ELAZIĞ
Mehmet Ağar
Ömer Naimi Barın
Hasan Belhan
Cihan Paçacı
Ahmet Cemil Tunç
ERZİNCAN
Tevhit Karakaya
Naci Terzi
ERZURUM
Zeki Ertugay
Lütfü Esengün
Abdulilah Fırat
İsmail Köse
Ömer Özyılmaz
Aslan Polat
Şinasi Yavuz
ESKİŞEHİR
Demir Berberoğlu
Hanifi Demirkol
GAZİANTEP
Nurettin Aktaş
Kahraman Emmioğlu
Mehmet Bedri İncetahtacı
GİRESUN
Turhan Alçelik
Ergun Özdemir
HAKKÂRİ
Mustafa Zeydan
HATAY
Abdulkadir Akgöl
Süleyman Metin Kalkan
Mehmet Sılay
Ali Uyar
IĞDIR
Şamil Ayrım
ISPARTA
Ömer Bilgin
A. Aykon Doğan
Mustafa Köylü
Halil Yıldız
İÇEL
Fevzi Arıcı
Mehmet Emin Aydınbaş
Saffet Benli
Turhan Güven
Ayfer Yılmaz
İSTANBUL
Meral Akşener
Yıldırım Aktuna
Sedat Aloğlu
Tayyar Altıkulaç
Azmi Ateş
Mustafa Baş
Mukadder Başeğmez
Tansu Çiller
Gürcan Dağdaş
Süleyman Arif Emre
Hasan Tekin Enerem
Ekrem Erdem
Mehmet Fuat Fırat
Metin Işık
İsmail Kahraman
Cefi Jozef Kamhi
Hüseyin Kansu
Hayri Kozakçıoğlu
Göksal Küçüali
Ali Oğuz
Mehmet Ali Şahin
Osman Yumakoğulları
Bahattin Yücel
Bahri Zengin
Namık Kemal Zeybek
İZMİR
Turhan Arınç
Hasan Denizkurdu
Işılay Saygın
Ufuk Söylemez
Sabri Tekir
İsmail Yılmaz
KAHRAMANMARAŞ
Hasan Dikici
Avni Doğan
Ahmet Dökülmez
Mustafa Kamalak
Mehmet Sağlam
KARABÜK
Hayrettin Dilekcan
KARAMAN
Abdullah Özbey
Zeki Ünal
KARS
Sabri Güner
Zeki Karabayır
KASTAMONU
Fethi Acar
Nurhan Tekinel
Haluk Yıldız
KAYSERİ
Memduh Büyükkılıç
Osman Çilsal
Ayvaz Gökdemir
Abdullah Gül
Nurettin Kaldırımcı
Salih Kapusuz
KIRIKKALE
Kemal Albayrak
Hacı Filiz
Mikail Korkmaz
KIRKLARELİ
A. Sezal Özbek
KIRŞEHİR
Ömer Demir
Cafer Güneş
KİLİS
Mustafa Kemal Ateş
Doğan Güreş
KOCAELİ
Necati Çelik
İsmail Kalkandelen
Şevket Kazan
Osman Pepe
KONYA
Hüseyin Arı
Veysel Candan
Remzi Çetin
Necati Çetinkaya
Necmettin Erbakan
Abdullah Gencer
Ali Günaydın
Teoman Rıza Güneri
Hasan Hüseyin Öz
Lütfi Yalman
Mehmet Ali Yavuz
KÜTAHYA
Ahmet Derin
İsmail Karakuyu
Metin Perli
MALATYA
Oğuzhan Asiltürk
Yaşar Canbay
Fikret Karabekmez
M. Recai Kutan
MANİSA
Rıza Akçalı
Bülent Arınç
Yahya Uslu
MARDİN
Fehim Adak
Muzaffer Arıkan
Mahmut Duyan
Hüseyin Yıldız
MUĞLA
İrfettin Akar
Mustafa Dedeoğlu
Enis Yalım Erez
MUŞ
Necmettin Dede
Nedim İlci
Erkan Kemaloğlu
Sabahattin Yıldız
NEVŞEHİR
Mehmet Elkatmış
Esat Kıratlıoğlu
NİĞDE
Doğan Baran
Mehmet Salih Katırcıoğlu
Ergun Özkan
ORDU
Hüseyin Olgun Akın
Mustafa Hasan Öz
RİZE
Şevki Yılmaz
SAKARYA
Nezir Aydın
Cevat Ayhan
Nevzat Ercan
Ertuğrul Eryılmaz
SAMSUN
Ahmet Demircan
Nafiz Kurt
Latif Öztek
Musa Uzunkaya
SİİRT
Ahmet Nurettin Aydın
Mehmet Emin Aydın
SİNOP
Kadir Bozkurt
SİVAS
Musa Demirci
Tahsin Irmak
Temel Karamollaoğlu
Abdüllatif Şener
ŞANLIURFA
Sedat Edip Bucak
Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Zülfükar İzol
Ahmet Karavar
Abdülkadir Öncel
M. Fevzi Şıhanlıoğlu
ŞIRNAK
Bayar Ökten
Mehmet Tatar
TEKİRDAĞ
Nihan İlgün
TOKAT
Abdullah Arslan
Ali Şevki Erek
Ahmet Fevzi İnceöz
Bekir Sobacı
TRABZON
Yusuf Bahadır
Kemalettin Göktaş
Şeref Malkoç
İsmail İlhan Sungur
UŞAK
Hasan Karakaya
VAN
Maliki Ejder Arvas
Mustafa Bayram
Fethullah Erbaş
Şaban Şevli
Mahmut Yılbaş
YALOVA
Cevdet Aydın
YOZGAT
İlyas Arslan
Kazım Arslan
Yusuf Bacanlı
Abdullah Örnek
ZONGULDAK
Necmettin Aydın
Ömer Barutçu
(Çekimser)
MANİSA
Ayseli Göksoy
(Geçersiz Oy)
AKSARAY
Sadi Somuncuoğlu (BOŞ OY GEÇERSİZ OY)
(Oya Katılmayanlar)
ANTALYA
Emre Gönensay
BARTIN
Köksal Toptan
BİNGÖL
Mahmut Sönmez
BURSA
Cavit Çağlar
Ertuğrul Yalçınbayır
ÇORUM
Hasan Çağlayan
DENİZLİ
Hasan Korkmazcan (Bşk. V.)
DİYARBAKIR
Sebgetullah Seydaoğlu
GÜMÜŞHANE
Lütfi Doğan
İSTANBUL
Aydın Menderes
İZMİR
Gencay Gürün
Mehmet Köstepen
Rüşdü Saracoglu
Rıfat Serdaroğlu
KONYA
Mustafa Ünaldı
KÜTAHYA
Mustafa Kalemli (Başkan)
Mehmet Korkmaz
SAMSUN
Murat Karayalçın
TEKİRDAĞ
Hasan Peker
TUNCELİ
Kamer Genç (Bşk. V.)
(Açık üyelik)
KIRŞEHİR : 1
TUTANAĞIN SONU